Rehber - Çanakkale Valiliği

Transkript

Rehber - Çanakkale Valiliği
Rehber
AYVACIK
AYVACIK REHBERİ
© Türkiye Cumhuriyeti,
Çanakkale Valiliği
www.canakkale.gov.tr
EDİTÖR
Ümit Yaşar Gözüm
METİN YAZARLARI
Ümit Yaşar Gözüm
İlhan Akşit (Arkeolog)
Veysel Tolun (Yrd. Doç. Dr.)
Ferah Özkök (Doç. Dr.)
Ahmet Kaşıkçı
FOTOĞRAFLAR
Berica Nevin Berberoğlu
ASİSTAN
Şükrü Akcan
BASKI
Mas Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
Hamidiye Mah. Soğuksu Cad. No: 3
Kâğıthane 34408 İstanbul
+90 212 294 10 00
[email protected]
Sertifika No: 12055
TASARIM
Monroe Creative Studio
Doğukan Karapınar
www.monroeistanbul.com
BİRİNCİ BASKI
5000 adet
© Bütün hakları, Türkiye Cumhuriyeti Çanakkale Valiliği’ne
aittir. Kaynak gösterilmek kaydıyla, tanıtım amaçlı kısa alıntı
dışında yayımcının yazılı izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Yayımlanan yazıların ve fotoğrafların sorumluluğu yazarlarına ve
sanatçısına aittir.
ISBN-978-605-149-581-1
Rehber
AYVACIK
İÇİNDEKİLER
6
12
14
24
36
42
Ayvacık
Köyler
Tarihi
Eski Osmanlı
Köyleri
Antik Kentler
Küçükkuyu
Beldesi
48
50
58
60
62
63
Kültür Sanat
Etkinlikleri
Kıyı Turizmi
Termal Turizm
Mutfak Kültürü
Ulaşım
İletişim
AYVACIK
Ayvacık ilçesi 83 kilometrelik sahil şeridiyle
Çanakkale’nin en uzun sahil kesimlerinden birine
sahiptir. Yüzölçümü 874 km² olan ilçenin % 52’si
ormanlıktır. Denizden yüksekliği 270 metredir.
İlçenin ovaları Tuzla, Kösedere ve Babakale ovalarıdır.
Dağları denize paralel olarak uzandığından,
sahil şeridinde olağanüstü güzel koylar birbirini
izlemektedir. Son yıllarda yoğun ilgi gören bu koylar,
turizm için cazibe merkezidir. Ayvacık ilçesinin
Edremit Körfezi’ne bakan güney kıyısı Akdeniz
ikliminin, iç kısımlar ise Marmara ikliminin
etkisindedir.
6
AYVACIK
Kadırga Koyu
Yerli ve yabancı gezginlerin her zaman ilgisini
çeken Assos antik kenti; Gülpınar Apollon kutsal alanı; son yıllarda büyük kentlerden gelenlerin yerleştiği Behramkale, Adatepe, Yeşilyurt
gibi köyler; ilk dönem Osmanlı mimari yapılarını
barındıran Tuzla, Babakale köyleri; Anadolu’nun
ve aynı zamanda Asya kıtasının en uç noktası olan
Bababurnu gibi özel yöreler Ayvacık ilçesini çok
özel kılmaktadır. Turizmin yanı sıra zeytincilik
ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, peynir
ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır. Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına
sahiptir. Oğuz kökenli Yörük ve Türkmen köyleri
kendilerine özgü kültürel yapılarını korumaktadır.
AYVACIK
7
8
AYVACIK
Assos Athena Tapınağı
Ayvacık’ta Bir Tarla
Ayvacık halkı, ilçe coğrafyasını üç bölüme
ayırmıştır. Kazdağı eteklerindeki orman köylerine “Dere Kolu”, deniz kıyısında yer alan
köylere “Yalı Kolu”, Bababurnu bölgesindeki
köylere de “Kıran Kolu” ismini vermişler. Dere
Kolu denilen Kazdağı etekleri, alabildiğine çam
ağaçlarının coşkun yeşilliği, Yalı Kolu, tamamen
zeytin ağaçlarının koyu yeşilliği, Kıran Kolu ise
meşe ağacı yapraklarının müthiş uçuk yeşilliği
ile kaplıdır. Ayvacık, yeşilin üç tonu ile sırtını
efsanevi Kazdağı’na yaslamış, Ege kıyısındaki
Mıhlı, Adatepe, Küçükkuyu, Yeşilyurt, Nusratlı,
Arıklı, Ahmetçe, Kayalar, Sazlı, Kozlu, Kadırga,
Assos, Sivrice, Sokakağzı, İmbat, Babakale ve Ak
Liman koyları ile mavinin her tonunu içimizde
hissettiren bir doğa harikasıdır.
AYVACIK
9
10
AYVACIK
Behramkale
Osmanlı Köprüsü
AYVACIK
11
KÖYLER
• Adatepe
• Behram
• Demirci
• Ahmetçe
• Bektaş
• Dibekli
• Ahmetler
• Bilaller
• Erecek
• Akçin
• Budaklar
• Güzelköy
• Arıklı
• Büyükhusun
• Hüseyinfakı
• Babadere
• Cemaller
• İlyasfakı
• Babakale
• Çakmaklar
• Kayalar
• Bademli
• Çaltı
• Keçikaya
• Baharlar
• Çamkalabak
• Kestanelik
• Bahçedere
• Çamköy
• Kırca
• Balabanlı
• Çınarpınar
• Kısacık
12
AYVACIK
Kadırga Koyu
• Kızılkeçili
• Naldöken
• Tartaşık
• Kocaköy
• Nusratlı
• Taşağıl
• Korubaşı
• Paşaköy
• Taşboğaz
• Koyunevi
• Pınardere
• Tuzla
• Kozlu
• Sapanca
• Tuztaşı
• Kösedere
• Sazlı
• Uzunalan
• Kulfal
• Söğütlü
• Yeniçam
• Kuruoba
• Süleymanköy
• Yeşilyurt
• Küçükçetmi
• Şapköy
• Yukarıköy
• Küçükhusun
• Tabaklar
• Misvak
• Tamış
KÖYLER
13
TARİHİ
Selçuklu döneminde pek çok Oğuz ve Türkmen boyunun Ayvacık yöresine yerleştirildiği, bu boyların
Haçlı seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koydukları, 1296’da Balıkesir’i başkent
yaparak beyliğini kuran Karesi (Kara İsa) Bey’in
Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına
kattığı söylenmektedir.
I. Murat zamanında Ayvacık bölgesi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Karesi Bey’in kurduğu Kızılca
Tuzla kazası I. Murat devrinden itibaren bölgenin
merkezi haline gelmiştir. Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876’da Ayvalıoba’ya (bugünkü
Ayvacık) nakledilmiştir.
14
AYVACIK
Babakale Kalesi
Ayvacık’ın kuruluşu hakkında
yaygın bir rivayete göre “Kızılca Tuzla’ya bağlı küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba’dan
bir genç 1514 yılında Çaldıran
Savaşı’na katılır. Osmanlı ordusuyla Tebriz’e gider. Tebriz’de
dinlenmekte olduğu hanın
sahibesi olan Tebrizli Ümmühan Hatun’la tanışır Tebrizli
Ümmühan Hatun, askerde ölen
kocasına çok benzettiği adsız
kahramanla evlenerek oradaki
bütün mal varlığını satar ve
gelip gencin yaşadığı Ayvalıoba’ya yerleşir. Ümmühan
Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevre
köylerde yaşayanları Ayvalıoba’ya davet etmişler ve bu
obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir.
Ümmühan Hatun, kendi
parasıyla adını taşıyan, bugün
yeniden yapılmış olan Ümmühan Hatun Camii’ni yaptırmıştır. Daha sonra, yaklaşık
10 km. mesafeden kasabaya su
getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir
ortam sağlamıştır”.
Daha önceleri Kızılca Tuzla
olan kasabanın adı geçen yüzyılın başlarında Ayvacık olarak
değiştirilmiştir. Uzun yıllar ilçe
olarak kalan Ayvacık, 1926’da
Ezine’ye bağlanmış, 1928’de
Milli Mücadele’ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe
haline getirilmiştir.
TARİHİ
15
Adatepe Köyü
Küçükkuyu beldesinin kuzeyinde, yüksekçe bir
tepenin içinde vadiye yerleşmiş, bir zamanlar Türklerin ve Rumların birlikte yaşadığı köydür.
1924 yılındaki Büyük Mübadele’de buradaki
Rumlar Yunanistan’a giderken yerlerine Girit’ten
Müslüman Türkler köye yerleştirilmiştir. Kazdağları’nın güney eteklerinde zeytinliklerle çevrili taş
evleri ve serin gölgeli sokaklarıyla bir rüya beldesidir. Genellikle iki katlı taş yapılarıyla dikkat çeken
köyde, bütün yapılar iç avlulu ve bahçelidir. Ana
binaları iki katlı olup, yaşam alt katta geçmekte,
üst katta ise yatma bölümleri bulunmaktadır. Çatılar kiremitlidir, ancak toprak dam olan yapıların
çatıları, yazın kışlık erzak kurutmak için kullanılır.
Adatepe, 1980’li yıllarda, büyük kent yaşamından
kaçan bir grup tarafından keşfedilmiştir. Bu grup,
köyde harabe sayılabilecek yapıları satın alıp, geleneksel mimariye sadık kalarak binaları yaşanılan
mekânlara dönüştürmüşlerdir. Bugün köyün yerlileriyle dışarıdan gelenler uyum içinde yaşamaktadırlar. İki yaşlı çınarın yer aldığı meydan, köyün
kalbinin attığı yerdir. 1989 yılında kentsel SİT alanı
ilan edilen köy, bölgedeki tek korunan köy olma
özelliğini de taşımaktadır.
Hemen yakınında “Zeus Altarı” olarak ünlenen
sunak yeri vardır. Çevreye hâkim bir tepede olan
sunak yerinde, taş bir oda ve su dolu bir sarnıç
bulunmaktadır. Zeus Sunağı’nın bulunduğu tepeye
çıktığınızda, doyumsuz bir manzara ile karşılaşırsınız; kıyısındaki köylerden dört mevsim dumanlar yükselen Edremit körfezi, Ayvalık civarındaki
adalar ve bütün baştan çıkarıcılığıyla Midilli adası
durmaktadır. Homeros, Troia Savaşı’nda Baştanrı
Zeus’un savaşı buradan izlediğini söylemektedir.
16
AYVACIK
Adatepe Köyü
TARİHİ 17
18
AYVACIK
Adatepe Zeytinyağı Müzesi
Adatepe
Zeytinyağı Müzesi
Küçükkuyu’nun Çanakkale
girişinde, eski bir sabunhane,
2001 yılında Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzenin giriş ve birinci
katında zeytin, zeytinyağı ve
sabun üretimi ile ilgili objeler
çevre köylerden toplanmış,
çevredeki pek çok yetiştirici
de ellerindeki zeytinle ilgili
objeleri müzeye bağışlayarak
sahip çıkmaktadır. Bahçesinde
zeytinden üretilmiş pek çok
ürünü alabileceğiniz yaşayan
bir müzedir.
Müzede eski ahşap zeytinyağı
presleri, zeytin toplama aletleri,
taşıma ve saklama kapları,
çeşitli folklorik objeler görülebildiği gibi, aynı zamanda
geleneksel usulde zeytinyağı
ve sabun yapım tekniği de açıklamalı olarak sergilenmektedir.
Müzedeki bilgi panolarında
zeytinyağının üretim aşamaları, saklanması, aktarılması,
filtre edilmesi gibi zeytinin dalından soframıza geliş öyküsü
de izlenebilir.
Adatepe Zeytinyağı Müzesi,
modern müzecilik anlayışıyla düzenlenmiştir. Müzede
sergilenen objeler için Türkçe
ve İngilizce açıklama metinleri bulunmakla birlikte, daha
meraklı ziyaretçilerin arzu
etmesi halinde müze personeli
tarafından ayrıntılı bilgiler de
verilmektedir.
Müze haftanın yedi günü 8.3018.30 saatleri arasında açık
olup, giriş ücretsizdir.
Zeytinlik
TARİHİ 19
Halı Sergisi
Ayvacık Halıları
Ayvacık köylerindeki evlerin
çoğunda halı ve kilim dokumak
için, her zaman kullanılmasa
da bir tezgâh bulunmaktadır.
Onbeşinci yüzyıldan itibaren,
Orta Asya’dan bu coğrafyaya
göçen Yörük ve Türkmenlerin
marifetli kadınlarının parmakları sayesinde düğüm düğüm
halılar dokunmaya ve bu sanat
yaşatılmaya devam etmektedir.
Ayvacık halıları, genellikle dikey sarma tezgâhlarda dokunmakta ve tezgâhlar göçebe kültürünün izlerini taşımaktadır.
Dokumadaki gereçlerin hepsi
geleneksel yollarla elde edilir.
Köylüler ham madde halindeki
yapağıyı ellerinde bükerler,
ipliklerini çıkrıkta eğirip bükerler. Bükülen iplikler, yaygın
olarak kırmızı, mavi, sarı, yeşil,
beyaz renkle önce boyanırlar.
Ayvacık halılarının desenleri
geometrik ve sembolize edilmiş
20
AYVACIK
geleneksel motiflerden; kuş
motifleri, çiçekler, karanfiller,
çınar yaprakları, stilize bitki ve
hayvan motifleri ile çengellerden oluşmaktadır.
Motiflerin yöresel adları, kendileri kadar ilginçtir. Turnalı,
Sarıbaş, Yeşilbacak, Bostan,
Kızıllı, Çarklıelekli, Baratlı,
Karabudak, Dokuz Çiçek, Altın
Tabak, Türkmengülü, Kurt
Tabanı, Burmalı, Eli Belinde
(Boynuzlu), Üzümlü-Lambalı, Yıldızlı (Çakmaklı), Oklu,
Hayat Ağacı, On İki Çiçek,
Kozaklı, Türkmen Aynalı, Sekizgen Madalyonu gibi isimleri
bulunmaktadır. Günümüzde
Ayvacık halıları kooperatifler
kanalıyla dokutularak yurtdışına ihraç edilmektedir. Yerel
yönetimler ve yöre halkı bu değerli el sanatının yaşaması için
yoğun çaba göstermektedir.
Halı Dokuyan Kadın
TARİHİ 21
El Sanatları
Ayvacık’ta el sanatlarının
yapıldığı köy sayısı azalmasına
rağmen turizmin gelişmesiyle
birlikte el sanatları yeniden
canlanmaya başlamıştır. Özellikle “cacala” olarak adlandırılan yaygı ile erkek pantolonu
ve ceketi için yapılan “pırpıt”
ve “şayak” adlarında kumaşlar
yörenin geleneksel dokuma
kültüründendir. Ağaç oymacılığı, bıçakçılık, çarıkçılık, çorap
örücülüğü, çömlekçilik, doğal
boyamacılık, dokuma tezgâhı
yapımı, keçecilik, kilimcilik,
El Yapımı Hediyelik Eşyalar
22
AYVACIK
kolan dokumacılığı, nakış
işleri, nazarlık (çılkak) yapımı, oya-iğne işleri, semercilik,
süpürgecilik, tahta kaşıkçılık,
taş işlemeciliği, tığ işleri yörede
gerçekleştirilen diğer el sanatlarındandır. Özellikle halıcılık,
bıçakçılık, kumaş dokumacılığı
ve çetik, çorap işleri yöreye
özgü desen ve özellikleri nedeniyle devamlılığının sağlanması gereken el sanatlarıdır.
Devecilik Meşe Palamudu Taşınmasıyla Başladı
Ayvacık Deve Güreşleri
Ayvacık’ta 1850’lerden itibaren
Behramkale’de bulunan limandan karşıya, Yunanistan’a ve
Midilli adasına meşe palamudu
ticaretinin yapıldığı, bunun
için Ayvacık’ın her yanından
develerle limana meşe palamudu taşındığı, bunun 1950 yılına
kadar devam ettiği bilinmektedir.
Yük taşımacılığında deve, eşek
gibi hayvanların kullanıldığı
o dönemlerde Ayvacık yöresinde yoğun miktarda deve
yetiştiriciliği deve güreşlerini
başlatmıştır. Deve katarlarının
başında bulunan erkek tülü
develer kış aylarında birbirleriyle mücadele ettiklerinden,
deveciler önceleri kendi mahal-
le ve köyleri arasında develerini
güreştirmeye başlamıştır. Zamanla develerin taşımacılıkta
kullanılmaları sona erdiğinden
günümüzde sadece güreştirmek
için deve yetiştirilmektedir.
Develerin en kızgın olduğu
ocak, şubat ve mart aylarında,
enerjilerini sarf etmeleri için
yapılan ve kanın dökülmediği
bu güreşlerde, sadece güç gösterisi vardır. Güreş alanını terk
eden deve yenilmiş sayılır.
Ege ve Marmara bölgesinde, bu
bağlamda Çanakkale merkez
çevresi, Biga, Çan, Ezine, Ayvacık, Bayramiç ilçeleri ve beldelerinde deve güreşleri organize
edilmektedir.
TARİHİ
23
ESKİ OSMANLI
KÖYLERİ
Babakale
Biga Yarımadası’nın güney batı
ucunda yer alan Babakale Köyü
yerleşim tarihi ve barındırdığı
mimari yapılarıyla ilgi çekicidir. Burası aynı zamanda
Asya Kıtası’nın da en batı
ucudur. Günümüzde Babakale
Köyü nefis balıkları, kalesi ve
doğasıyla özel bir coğrafyadır. Köyün yeri hakkındaki ilk
bilgilere Piri Reis’in Kitab-ı
Bahriye’sinde rastlıyoruz.
Kitab-ı Bahriye’de bir burnun
ucunda yer alan Emek Yemez
Baba adlı bir velinin kabrinden
bahsetmektedir. Yaygın rivayet,
“yöre halkının korsanlardan
korunmak üzere sultan III.
24
AYVACIK
Babakale Kalesi
Ahmed’e başvurarak burada
bir kale yapılmasını istedikleri, bunun sonucu başlayan
kalenin inşaatında mahkûmların çalıştığı, kalenin inşaatı bitince tüm mahkûmların
özgürlüklerine kavuştukları
yönündedir.” Bir başka rivayet;
“köyün önünde zorunlu olarak
rüzgâr yüzünden demirleyen
Osmanlı gemilerinde, ermiş bir
Behramkale
zat olarak tanınan Sultan Baba
vefat ederek buraya gömülür,
daha sonraki denizciler buradan geçerken Bababurnu ismini
takarlar” şeklindedir.
binalar yaptırdığı anlaşılıyor.
Günümüzde kalenin dışında bir
cami, hamam ve çeşmeler görülebilmekte, diğer yapılardan
ise pek bir şey kalmamıştır.
Araştırmacılar, Babakale
Köyü’nü Lale Devri’nin ünlü
sadrazamı Nevşehirli Damat
İbrahim Paşa’nın damadı olan
Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa ile ilişkilendirirler.
Mevcut yapılarda yer alan kitabelerde, köy ve yapılar hakkında bilgiler verilmektedir.
Gelibolu doğumlu olan paşanın
günümüze gelebilen vakfiyesinden, Mustafa Paşa’nın,
kalenin içinde hamam ve cami,
dışında ise hamam, cami
dükkânlar ve evler ile limanda
Babakale
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
25
Babakale Camii
Kalenin karşı tarafında yer alan cami avlusunun
ortasında bir şadırvan yer alır. Cami kare planlı
kırma çatılı ve tek minarelidir. Dış cephesinde iki
sıra pencere camiyi aydınlatır. Kuzey cephesinde
yuvarlak kemer alınlıklı kapı vardır. Kuzey cephesinde ahşap direkler üzerinde düz ahşap tavanlı son
cemaat yeri yer alır. Minaresi taş kaide üzerine yine
taştan silindirik gövdelidir.
Caminin güneydoğu tarafındaki çifte hamam bugün
harabe durumda olmakla birlikte, duvarlar, kubbe
gibi mimari unsurlar ayaktadır. Yapı adeta restore
edilmeyi beklemektedir. Bunun dışında köyde altı
Osmanlı çeşme kalıntısı yer almaktadır. Limanda yer alan çeşme eski gravürlerde de görülen en
önemli çeşmedir. Köyün suyu olmadığından beş
km. uzaktan künk döşeyerek limanda yapılan çeşmeye dağlardan su getirilmiştir. Osmanlı donanmasının her sefere çıkışta aldığı suyla birkaç ay
idare ettiği 1726 yılında yapılan çeşme, konumu itibariyle Osmanlı donanması için oldukça önemliydi.
Günümüzde akmayan suyunun, uzun süre zarfında
bozulmayacak kadar dayanıklı olduğu söylenir.
Babakale Kalesi
Babakale Kalesi, ülkemizin en batı ucundaki Osmanlı kalesidir. Osmanlı Devleti’nin tarihinde inşa
ettiği son kale olması bakımından da özel bir yere
sahiptir. Hem kalenin hem caminin, kitabeleri sayesinde 1723-26 yıllarında Kaptan-ı Derya Kaymak
Mustafa Paşa tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Aynı zamanda kale içinde cami, hamam ve
çeşmeler; dışında ise halen ayakta olan Ulu Cami,
çifte hamam ve çeşmeler yaptırılmıştır. Köy kalenin
etrafında gelişmiştir.
Baba Burnu üzerindeki kale düzgün kesme taştan
horasan tarzı kireç kum karışımı malzeme kullanılarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir.
26
AYVACIK
Babakale Camii
27
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
Kare şeklinde dört burca sahip olan kalenin her
burcunda on adet top yeri, çıkıntılı olan kalenin
üzerinde mazgal delikleri bulunmaktadır. Kuzeydoğu cephesinin ortasında da yuvarlak kemerli sağır
bir niş içerisine açılmış kale kapısı yer almaktadır.
İlk girişte büyük bir dehlizden sonraki kapıdan
kalenin içine girilir. Kale kapısı sivri kemerli olup
kemerin ortasında inşa kitabesi vardır. Kalenin
içerisine girildiğinde hemen sol tarafta günümüzde
akmayan çeşmesi yer almaktadır. Yaşayan halkın
ve askerin ihtiyaçlarını karşılamak için, kalenin
içine yapılan cami ve hamamdan günümüze sadece
temel kalıntıları ulaşabilmiştir. Kalenin surlarına
güneybatı yönündeki düz bir merdivenle çıkılmaktadır. Bababurnu’nda yer alan kalenin ismi Babakale olarak kalınca köy de aynı isimle anılmaya
başlar.
El Yapımı Bıçaklar
Babakale Bıçakçılığı
Babakale el yapımı bıçaklarıyla da ünlüdür. Bir
zamanlar Babakale’de yirmi kadar bıçakçı dükkânı bulunmaktayken, günümüzde bu işi sadece
bir-iki usta sürdürmektedir. 1700’lü yıllara uzanan
Babakale bıçaklarının en büyük özelliği tamamen el
yapımı olması. İsteğe göre yüzü krom çelikten ya da
dövme çelikten kabzaları ise sarı pirinçten yapılabiliyor. Bıçağın sapı iki veya altı parçalı olabildiği
28
AYVACIK
Behramkale Köyü
gibi, büyük bıçakların yüzü desenli olabilmekte ve
desenin güzelliği ustasının maharetini göstermektedir. Babakale bıçaklarının sapları boynuzdan,
plastikten ve ağaçtan, kulaklı veya kulaksız yapılabilmektedir. Bıçakların kını ağaçtan yapılıp üzeri
deri ile kaplanmaktadır.
Behramkale Köyü
Behramkale Köyü’ne Ayvacık’ın içinden kıvrıla
kıvrıla giden eski yoldan ulaşılabildiği gibi, sahile
bağlanan yeni ve asfalt yoldan da gidilebilmektedir.
238 metre yükseklikteki sönmüş volkanik kaya
üzerine kurulmuş olan köy ve antik Assos şehrinin harabesi karşıdan bakıldığında hemen fark
edilmektedir. Behramkale bir Osmanlı köyüdür.
Ayvacık’ın içinden köy yoluyla Behramkale köyüne
gelindiğinde sizi Tuzla Çayı üzerinde gösterişli bir
Osmanlı taş köprüsü karşılar. Dört gözlü olarak
yapılmış olan kitabesi bulunmayan köprü, yöredeki
diğer yapılar gibi, erken Osmanlı döneminde inşa
edilmiş olmalıdır. Uzunluğu 80 metre, genişliği 3,5
metre, en geniş kemer açıklığı da 15 metredir. Antik
surların önünde köye dönen küçük meydanda yer
alan Aristoteles heykeli, filozofun antik kentle
olan ilgisini göstermektedir. Köyün girişinde daha
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
29
büyük meydanda araçlarını park eden turistler,
köyü ve yukarıdaki antik kenti yürüyerek gezerler.
Köy, Assos antik kentinin yer aldığı tepenin kuzeye
bakan yamacında denize arkasını dönecek şekilde
gelişmiştir.
Antik kentin surları içinde gelişmiş olmasından
dolayı sit alanı olan Behramkale Köyü’nde yapılaşmada kısıtlılıklar vardır. Bu nedenle köyün girişinde yeni yerleşim alanı oluşmuştur. Köydeki binalar
da koruma kurulu izniyle restore edilebilmektedir.
Köyün içindeki köy evleri yerli bazalt taşından
yapılmıştır. Genelde taban alanları küçük olup, ısı
kaybına karşı odalar ve pencereler de küçüktür.
Ev pansiyonculuğu yaygın olan köyün kahvesi
ören yerini gezenlerin soluklanma mekânıdır. Köy
evlerinin arasından akropole çıkan dik yolun kenarlarında çeşitli hediyelik eşyalar yanında zeytin,
zeytinyağı gibi, organik ürünler satan Behramkale
köylüleri renkli tablolar oluştururlar.
Murat Hüdavendigâr Camii
Antik ören yerinin girişinde Behramkale Köyü’nün
en yüksek noktasında yer alan Hüdavendigâr Camii minaresiz oluşuyla da ilgi çeker. Cami dikdörtgen planlı, sütunlu girişi olan kubbeli bir yapıdır.
Devşirme malzeme ile inşa edilmiştir. Girişte kapı
üstü lentosu üzerinde bir kiliseden getirilen ve dini
mekâna yapılan bir bağışı anlatan Grekçe yazıtlı
parça ile cami içinde duvar yüzlerine boyayla çizilmiş kadırga resimleri ilgi çekicidir.
Meydandan sola dönüp sağınızda muhteşem deniz
manzarasını, solunuzda antik kentin kalıntılarını
izleyerek iki kilometrelik dik ve kıvrımlı bir yolun
sonunda limana inilmektedir. Sahilde çok dar
bir kıyı şeridi vardır. Burada balıkçı teknelerinin
barındığı bir liman ve turistik amaçlı moteller yer
almaktadır. Bir zamanlar boya sanayinde kullanılan meşe palamudu depoları bugün turistik
30
AYVACIK
Tuzla
birer mekâna dönüşmüştür. Limandaki taş duvarlı
yapılarda koruma kurulu kararı olmadan inşaat
yapılamamaktadır.
Limanda 1950’lere kadar aktif olan küçük bir ihraç
iskelesi, depolar ve gümrük binası bulunmaktaydı.
Kimyasal boyaların çıkmasıyla bu ihracat sona
ermiştir. Limanın sit alanı olmasından dolayı yapılaşma kısıtlıdır. Bu nedenle yeni otel ve moteller
Kadırga bölgesinde yapılanmışlardır. Liman, çok
temiz denizi, lezzetli balıkları ve muhteşem doğası
ile Assos ören yeri ile bütünleşerek küçük, sakin ve
çok özel bir tatil beldesi özelliği kazanmıştır.
Tuzla
Tuzla da Behramkale gibi eski bir Osmanlı köyüdür. Buradaki cami en erken Osmanlı örneklerinden biridir. Kaplıcalarıyla da önemli bir yerleşim
yeri olan Tuzla, Karesi Beyliği döneminde kurulan
köylerdendir. Asıl adı Kızılca Tuzla olan köy, tuz
ticaretiyle de önemli bir merkezdi. Tuzla’nın iki kilometre doğusundaki Gülpınar Apollon Smintheus
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
31
Tapınağı ve köyün çevresinde yer alan Bizans yapı
kalıntıları, köyün yerleşiminin Bizans dönemlerine kadar gittiğini gösterir. I. Murat Hüdavendigâr
tarafından Osmanlı toprağı olan Tuzla’da cami,
hamam ve bir de medrese inşa edilmiştir. Bunlara
gelir sağlaması için de bir ılıca yapılmıştır.
Tuzla Hüdavendigâr Camii
Tuzla Murat Hüdavendigâr Camii ve Külliyesi
1366 yılında yaptırılmıştır. Bina moloz taş, tuğla ve
devşirme malzemeyle inşa edilmiştir. Üç gözlü son
cemaat yerine sahip cami kare planlı, tek kubbelidir. Kuzey cephesinde son cemaat yerinin zemininde Apollon Smintheus Tapınağı ve çevresinden
getirilen devşirme parçalar kullanılmıştır. Yumurta
ve boncuk bezekleriyle süslü antik bir mermer parçası da kapı lentosu olarak kullanılmıştır. Caminin
kapısı üzerindeki dört satırlık mermer kitabesinden
Sultan Murat emriyle 1366 yılında Emir Hacı bin
Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılır. Külliyeyi
oluşturan medrese, caminin 50 metre güneyindedir.
Tamamen tahrip olmuştur. Buradaki medreseye
dönemin önemli isimleri müderris olarak gönderilmiş, önemli bir merkez haline getirilmiştir. Caminin haziresinde burada görev yapan müderrislerin
mezarları ve mezar taşları yer almakta, hamam ise
kısmen tahrip olmuştur.
32
AYVACIK
Tuzla Hüdavendigâr Camii
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
33
34
AYVACIK
Assos
ESKİ OSMANLI KÖYLERİ
35
ANTİK
KENTLER
Dünyada İlk Felsefe
Okulunun Açıldığı
Bilgi Bahçesi: Assos
Ayvacık ilçesinin dünyaca
meşhur antik kentlerinden
biri de Assos’tur. Strabon’un
anlatımına göre M.Ö. 2.000’li
yıllarda Lelegler tarafından
kurulmuştur. Midilli adasından
gelen göçmenlerle zenginleştirilmiştir. Daha sonraki yıllarda
Lidyalılar ve Perslerin hâkimiyeti altında kalmıştır.
M.Ö. 348 ile 345 yılları arasında Aristoteles, Kral Hermias’ın
daveti üzerine buraya gelmiş
ve dünyada bilinen ilk felsefe
okulunu burada açmıştır. Dönemine göre, büyük bir kültür
36
AYVACIK
Assos Antik Tiyatro
merkezi olan Assos’ta, Aristo
“Erdeme Övgü” adlı eserini
de kaleme almıştır. Büyük
İskender’den sonra Bergama
ve Roma hâkimiyetine giren
bu bölge, 1. Murat ile Osmanlı
topraklarına katılmıştır.
Assos Antik Kenti
Assos Antik Kenti
Behramkale Köyü ile iç içe olan
antik Assos kenti bir volkan
konisi üzerinde konumlanmıştır. Akropolis (yukarı şehir)
ve güneye doğru inen teraslar
üzerinde diğer yapılar bulunmaktadır. Assos antik kentinin
çevresi yüksekliği yer yer 20
metreye kadar ulaşan sekiz
kule ile on iki değişik kapının
yer aldığı yaklaşık 4 km. uzunluğundaki surlarla çevrilidir.
Şehrin iki ana kapısı olan doğu
ve batı kapılarının önünde
nekropoller-mezarlık alanlarıvardır. En üst noktada yer alan
ve Tanrıça Athena’ya adanmış
tapınak M.Ö. 540 yıllarına tarihlenmektedir. Şehrin merkezi
olan agora, güney yamaçlarında teras üzerindedir. Sütunlu
gezinti yerleri olan kuzey stoası iki katlı, güney stoası dört
katlıdır. Kısmen restore edilen
tiyatrosu 5000 kişiliktir.
Assos ilk kez 1881- 1883 yıllarında Amerikalı arkeologlar
tarafından kazılmış, yapılan
çalışmalar bir kitapta yayınlanmıştır. Bu tarihten yüzyıl
sonra 1980-2005 yılları arasında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu’nun başkanlığında yeniden
ANTİK KENTLER
37
38
AYVACIK
Assos Athena
Tapınağı
ANTİK KENTLER
39
kazı ve restorasyon çalışmalarına sahne olmuştur. Arkeolojik
çalışmalar, 2005 yılından bu
yana Prof. Dr. Nurettin Arslan
tarafından sürdürülmektedir.
Kente ait arkeolojik buluntular,
Boston Güzel Sanatlar Müzesi,
Louvre Müzesi, İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji müzelerine
dağılmıştır.
Apollon Smintheus’tan detay
Gülpınar Apollon
Smintheus Kutsal Alan
Tanrı Apollon’a adanmış kalıntılar Gülpınar beldesinde, Aleksandreia Troas kenti tarafından
kullanılan bir kutsal alandı.
M.Ö. 2. yüzyılda yapılmış İon
düzenindeki tapınağı ve su
yapılarıyla önemli bir kehanet
ve sağlık merkeziydi. Üzerinde
Homeros’un İlyada destanında
anlattığı Troia Savaşı’na ait
kabartmalı sütunlar ve frizler
taşıyordu.
Burası 1980 yılından beri Prof.
Dr. Coşkun Özgünel tarafından
kazılmaktadır. Son dönem
kazılarında yakınlarda bir
Roma hamamı, su yapıları kutsal yolun bir kısmı ve neolitik
döneme kadar inen bir yerleşim
yeri de bulunmuştur. Kutsal
alanın içinde, burada yapılan
kazılarda çıkarılan eserlerin
korunduğu küçük bir depo
müze vardır.
Müze sadece yaz aylarında kazı
mevsiminde ziyaret edilebilmektedir.
Apollon Smintheus
40
AYVACIK
Apollon Smintheon Kutsal Yol
ANTİK KENTLER 41
KÜÇÜKKUYU
BELDESİ
Deniz kıyısında eski bir Rum
balıkçı köyü olan Küçükkuyu’ya 1924 yılındaki Büyük
Mübadele’de Girit ve Midilli’den gelen Müslümanlar
yerleştirilmiştir. Hemen her
yeri zeytin ağaçları ile kaplı Küçükkuyu için, zeytin ve
zeytinyağı hayati önemde
olup zeytinyağının ünü çoktan
sınırlarını aşmıştır. Küçükkuyu’da gezerken her yerde zeytin
ürünleri satan işletmelere
rastlamak mümkündür. Hatta
bir müzesi bile vardır.
Yakın zamanlara kadar küçük
bir köy özelliğini taşıyan Küçükkuyu sahip olduğu çok özel
iklim özellikleri ve coğrafyası
42
AYVACIK
nedeniyle keşfedilerek turistik bir beldeye dönüşmüştür.
Gülpınar beldesinin batısında, kumuyla meşhur olan
Ak Liman’dan, Küçükkuyu
beldesinin Mıhlı Çayı’na kadar
uzanan sahil şeridinde özgürce
denize girebilir, Kazdağı’nın
bol oksijenli havasını içinizde
hissedebilir, gözlerinizi kapattığınızda antik ve yakın tarihin
anılarını fısıldayan dalgalarla
karşılaşabilirsiniz. Bugün belediye olan Küçükkuyu sahilinde
2012 yılında kentin ilk mübadillerinin anılması amacıyla bir
anıt dikilmiştir. Biri önünde,
biri kucağında çocuğuyla ayakta duran mübadil kadınının
arkasında başında fesiyle eşi
Küçükkuyu
ayakta durmakta ve sevgiyle
eşini kucaklamaktadır. Anıt
her iki yakadaki mübadillerin
anısına adanmıştır.
Mıhlı Çayı Köprüsü
Balıkesir- Çanakkale sınırında çevresi ormanlık olan bu
dere kenarı, Altınoluk’tan 5
km. içeridedir. Patika yoldan,
önce Rumlardan kalma restore
edilmiş Başdeğirmen mıntıkasına ulaşılmaktadır. Değirmenin karşısında günümüzde
de kullanılan kemerli Roma
köprüsü Başdeğirmen Köprüsü
bulunmaktadır. Günümüzde
trekkingcilere ve zeytincilere
yol veren köprünün çevresi
çam, çınar, zeytin, tesbih, defne,
incir, ayva, armut ağaçları ve
kekik, böğürtlenle doludur.
Mıhlı Çayı
Değirmenden yukarı doğru yol
bulunmadığından, dere içinden,
kıyısından, bazen de kayalar
üzerinden akış yönüne doğru
ilerlemek gerekiyor. Kademe
kademe yükselirken önünüze
irili ufaklı şelaleler çıkmakta
ve sonunda yüzülebilir çap
ve derinlikte bir gölete ulaşılmaktadır. Ama asıl güzellik;
gölün arkasında, 15-20 metre
ilerleyince dik kaya duvarlarla çevrili bir odaya giriyor
izlenimi veren ve kulaklarınızı
KÜÇÜKKUYU BELDESİ
43
uğuldatarak göle dökülen şelaledir. Tabanın koyulaşan renginin ürkütücülüğünden, gölün derinliğini
algılayabiliyorsunuz.
Yazın sıcak günlerinde göle girip, şelale altında bir
süre kalmak mümkün, ancak suyunun yazın da buz
gibi olduğunu unutmamalı.
Küçükkuyu’da Zeytincilik
Küçükkuyu zeytin üretimi bakımından Çanakkale’de ikinci sırada yer almaktadır. Kazdağları’nın
eteklerinde ve oksijen merkezi olması, denizden
gelen iyot etkisi, toprakların kıraç ve kireçli olması,
kuzey rüzgârlarına kapalı olması, güneşin dik
yamaçlara direk vurması, bölgenin ılıman iklim
bölgesi olması ve lodos rüzgârlarına açık olması bu
bölge zeytinini nitelikli kılmaktadır. Nusratlı rampasından Mıhlı Mevkii’ne kadar olan bölgede ilaçlama yapılmadığından Küçükkuyu bölgesi organik
özelliklere sahiptir. Türkiye’de nadir olarak organik
zeytin ve zeytinyağı yetiştirilen bir bölgedir. Ova
bölgesinde yaşlı ağaçların bulunması sebebiyetiyle
de E vitamini yönünden çok zengindir. Küçükkuyu’da üretimi yapılmakta olan zeytinyağı kalite
bakımından dünya literatüründe ilk sıralarında yer
almaktadır.
Zeytinyağı Fabrikaları
Behramkale Küçükkuyu arasında çok sayıda
zeytinyağı fabrikası bulunduğundan seri üretim
yapılmakta, böylece zeytin fermantasyona uğramadan üretilmektedir. Bu sebeple asit değerleri
düşük, kaliteli ve nefaseti yüksek zeytinyağı elde
edilmektedir. Daha çok sahil kısmında yer alan fabrikalar içlerindeki mekanik donanımlarıyla birlikte
korunmaktadır. Gittikçe yoğunlaşan yapılaşmalar
karşısında zorluklar yaşayan bu eski fabrikalar
tespit edilmeyi ve korunmayı beklemektedirler.
Bu fabrikalardan biri müze olarak düzenlenerek
kurtarılmıştır.
44
AYVACIK
KÜÇÜKKUYU BELDESİ
45
46
AYVACIK
Yeşilyurt Camii
Yeşilyurt Köyü
Eski adı Büyük Çetmi (Çepni) olan ve 500 yıl önce
Horasan civarından gelen Çepni Türkmenleri’nin
yerleştiği bir köydür. 1940’ların sonunda köy ismi
Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir. Köyde Rumlar
ve Türkler büyük mübadeleye kadar yüzyıllarca
birlikte yaşamışlardır. Çanakkale iline 95 kilometre,
Ayvacık ilçesine 21 kilometre uzaklıkta, Kazdağları’nın eteklerinde, tescilli olmamasına rağmen, köy
halkının ortak kararı sonucu doğal yapının korunduğu ender yerleşim yerlerinden biridir. Adatepe
Köyü gibi, büyük yerleşim yerlerinden insanları
bünyesine çeken köy, yakındaki Nusratlı’dan
çıkarılan taş ile yapılmış evleriyle doğayla uyum
içerisindedir. Türkmen ve Yörük kültürünün yaşatıldığı köye, son yirmi yıldır büyük kentlerden gelen
doğaseverler de yerleştiğinden ayrı bir şehir kültürü
de oluşmuştur. Köyün ekonomisi turizm, otelcilik,
pansiyonculuk ve zeytinciliğe dayalıdır.
KÜÇÜKKUYU BELDESİ
47
KÜLTÜR SANAT
ETKİNLİKLERİ
Assos Gösteri
Sanatları Festivali
Assos Vakfı tarafından her yıl
ekimin ilk haftasında gerçekleştirilmektedir.
Uluslararası Kültür
ve Sanat Festivali
Ayvacık Belediyesi tarafından
her yıl temmuzun üçüncü ve
ağustosun birinci haftası arasında düzenlenmektedir.
48
AYVACIK
Assos Antik Kenti
Apollon Smintheon
Şenliği
Gülpınar Belediyesi tarafından
her yıl 1-15 Ağustos tarihleri
arasında düzenlenmektedir.
Zeus Kültür ve
Sanat Festivali
Küçükkuyu Belediyesi tarafından her yıl 15-17 Ağustos tarihleri arasında düzenlenmektedir.
KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ
49
KIYI
TURİZMİ
Ayvacık kıyı turizminde, özellikli yerlerin
başında Assos gelmektedir.
Assos kıyıları mavi bayraklı plajları, doğal
güzellikleri ve butik otelleri ile ziyaretçilere
muhteşem bir tatil olanağı sunmaktadır.
Assos kıyıları, plajları, temiz ve serin
sularıyla cazibe merkezlerinden biridir.
Assos’ta bulunan Antik Liman Plajı, Kadırga
Koyu, Yeşil Liman, Sivrice ve Kuruoba sahili
gibi plajlar, keyifli zaman geçirip, denizin ve
doğanın tadının çıkarılabileceği yerlerdendir.
Dalış yapmak isteyen ziyaretçiler için de
Assos bulunmaz olanaklara sahiptir.
50
AYVACIK
Assos Sivrice Koyu
Kadırga Koyu
Kadırga Koyu Assos’un mavi
bayrağa sahip, berrak denizi ve
uzun plajı ile en gözde koylarından biridir. Koyda ziyaretçilere konaklama ve yeme içme
olanağı sunan tesisler bulunmaktadır. Denizde balıklarla
birlikte, serin sularda yüzmenin keyfini çıkarabilirsiniz.
Assos Liman Plajı
Antik Liman Plajı, butik otellerin ve kamping alanlarının
önünden denize girilebilecek,
huzur, dinginlik ve rahatlığı
hissedebileceğiniz küçük ve
etkileyici yerlerdendir.
Denize sıfır tesislerin önünde
tahtadan basit iskelelerden
atlayarak denize girebilmeniz
mümkündür.
Assos Yeşil Liman
Yeşil Liman, turistik tesisin
bulunmadığı, doğallığın bozulmadığı bakir bir koydur. Çok
bilinen bir koy olmadığından
yol tarifi gerekebilir. Assos’tan
Babakale yönüne doğru giderken solda karşınıza çıkacak ilk
sapaktan Yeşil Liman’a ulaşılmaktadır.
KIYI TURİZMİ
51
52
AYVACIK
Assos
Antik Liman
KIYI TURİZMİ
53
Assos Koruoba Sahili
Assos Sokakağzı
Kuruoba Köyü’nün sahili olarak düşünebileceğiniz bu koyda
bir tesis ve otel bulunmaktadır.
Assos’tan Babakale yönüne
doğru giderken, Yeşil Liman
tabelasından sonra denize doğru inen 2. sapaktan Kuruoba
sahiline ulaşabilirsiniz.
Assos’dan Babakale’ye doğru
giderken 11. kilometrede Balabanlı Köyü’ne girmeden sola
dönüp denize doğru 3,5 km.
gidildiğinde geniş ve kumluk
bir plajı bulunan Sokakağzı Koyu’na ulaşılmaktadır. Buradaki
tesislerde konaklayabilir, tesislerin sunduğu doğal ve lezzetli
tatlara ulaşabilirsiniz.
Assos Sivrice
Assos’tan Babakale’ye doğru
giderken 9 km. sonra Bektaş
Köyü’nü geçip denize doğru
3 km. daha giderek ulaşılan
Sivrice Plajı, dar ve taşlık olduğundan denize tahta iskelelerden girilmektedir.
Sokakağzı Plajı
54
AYVACIK
Akliman Koyu
Assos’un dışında Ayvacık
ilçesinde farklı bir yerde denize
girmek isteyenler için Akliman
Koyu önerilebilir. Tuzla Çayı
deltasının 5 km. güneyinde,
Gülpınar-Babakale arasında
yer alan Akliman Koyu denize
girmek isteyenler için bulunmaz yerlerdendir. Doğal bir
plaj olması, ince ve altın sarısı
kumu, rüzgârsız ve sığ oluşu
Akliman Koyu’na ayrı bir çekicilik katmaktadır.
Küçükkuyu
Edremit Körfezi’nin ve Ayvacık’ın turizm cennetlerinden
biri olan Küçükkuyu, temiz sularda yüzüp, balık, zeytin, zeytinyağının ve güzel ot yemeklerinin tadına bakabileceğiniz
bir destinasyon sunmanın yanı
sıra küçük bir balıkçı limanına
sahiptir.
KIYI TURİZMİ
55
56
AYVACIK
Sivrice Koyu
KIYI TURİZMİ
57
TERMAL
TURİZM
Küçükçetmi (Afrodit) Kaplıcaları
Efsaneye göre cüzzam hastalığına
yakalanarak güzelliği kaybolan Afrodit, Tanrı
Zeus tarafından yanından uzaklaştırılır.
Afrodit şifa aramak için, İda Dağı’nda
gezerken bir kurdun suyun çıktığı mağaraya
girdiğini görür. Buradan çıkan şifalı sularda
her gün yıkanan Afrodit cüzzamdan
kurtularak eski güzelliğine yeniden kavuşur.
58
AYVACIK
Tanrıça Afrodit Kaplıcaları’nda beş kişilik bir havuz ile beş
tane küvetli banyo odası bulunmaktadır. Su sıcaklığı 42°C,
Ph değeri 7’dir. Bol oksijenli,
çam, zeytin ve meyve ağaçları
arasında konaklama olanağı bulunan kaplıcalar sakin,
sessiz ortamıyla adeta huzur
dağıtmaktadır.
Henüz turizm açısından çok
gelişmemiş olmasına rağmen taş ve tahtanın bir arada
kullanıldığı tarihi evlere sahip
Küçükçetmi Köyü’nde bulunan
kaplıcalar, sağlık açısından
aranılan bir yerdir. Tesislerde
hamam, otel ve havuzlar mev-
cut olup, 42°C su sıcaklığı ile
termal turizm ve sağlık turizmi
açısından önemli kaynaklardan
birisidir.
Tuzla Kaplıcaları
2006 yılında Termal Turizm
Merkezi olarak ilan edilerek
Çanakkale Valiliği tarafından
kaplıca olarak değerlendirilen
Tuzla Köyü’nün doğusunda bulunan ve içerisinde 80 derecelik
termal suyu ve tesisleri olan
Tuzla Kaplıcaları’nda sıcak
su kaynağının yanında, çamur
banyosu da yapılabilmektedir.
TERMAL TURİZM
59
MUTFAK
KÜLTÜRÜ
Yörede yemekler et ve hamur işleri
ağırlıklıdır. Nohut ekmeği (lokum), kuş
otu gözlemesi, gödek (pişi), yumurta
lokması (kuru lokma), kapaçma börek,
kartala, çullama (çırpmalı), bakla keşkeği,
tarhana ve kuskus yörede tüketilen hamur
işlerindendir.
60
AYVACIK
Yöresel ürünler
Sütlü göce, çiğ üstü, ağız ise süt ürünlerindendir.
Sebze ve ot yemekleri içinde bakla kavurması, kuş
otu kavurması ve kazayağı kavurması, daha çok
kutlamalar ve törenler için hazırlanan tatlılara da
basma helva (dünür helvası), höşmerim tatlısı, kavurma, helva ve kalburdan çekme örnek verilebilir.
Basma Helva (Dünür Helvası)
Bir tencerenin içine yarım kilo zeytinyağı ve 1 kg
su eklenir ve kaynatılır. Alabildiği kadar un eklenir.
Hamur haline gelince kalburdan geçirilir. Daha
sonra tavada kavrulur ve büyük bir tepsiye yerleştirilerek ayrı bir kapta su ve şekerle hazırlanan
şerbet üzerine dökülür.
MUTFAK KÜLTÜRÜ
61
ULAŞIM
Ayvacık, Çanakkale, İzmir karayolu üzerinde hem
karayolu, hem de Edremit Körfez Havalimanı’yla
havayolu ile ulaşabileceğiniz, yılın oniki ayı ulaşımı
mümkün olan transit yol üzerinde bir ilçedir.
Çanakkale Ayvacık arası yaklaşık 84 kilometredir. Ayvacık’ın en önemli turizm merkezlerinden
Assos’a ulaşmak için İstanbul’dan gelinmesi durumunda Çanakkale’ye Gelibolu veya Eceabat’tan
feribotla, Kilitbahir’den motorla, İstanbul’dan
Çanakkale ya da Edremit’e uçakla seyahat edip,
Assos’a aktarmalı minibüsler ya da taksi ile ulaşabilirsiniz.
62
AYVACIK
İLETİŞİM
REHBERİ
Kurum
İletişim
İlk yardım
112
Polis İmdat
155
Jandarma
156
Sahil Güvenlik
158
Ayvacık Kaymakamlığı
(286) 712 10 07
Ayvacık Belediye Başkanlığı
(286) 712 18 93 – 94
63
AYVACIK
Ayvacık; yeşilin üç tonu ile sırtını, efsanevi
Kaz Dağı’na yaslamış, Ege kıyısındaki Mıhlı,
Adatepe ,Küçükkuyu, Yeşilyurt, Nusratlı,
Arıklı, Ahmetçe, Kayalar, Sazlı, Kozlu,
Kadırga, Assos, Sivrice, Sokakağzı, İmbat,
Babakale ve Ak Liman koyları ile mavinin
her tonunu içimizde hissettiren bir doğa
harikasıdır.
Assos antik kenti, Gülpınar Apollon Kutsal
Alanı, Behramkale, Adatepe, Yeşilyurt,
Osmanlı’nın ilk dönem mimari yapılarını
barındıran Tuzla, Babakale, Anadolu'nun ve
aynı zamanda Asya kıtasının en uç noktası
olan Bababurnu, Ayvacık’ı kültür ve kıyı
turizminde özellikli yörelerden birisi
yapmıştır.
ISBN-13: 978-605-149-5811
ISBN: 978-605-149-5811
9 786051 495811

Benzer belgeler