ekim kasım aralık sayısı - Orman Mühendisleri Odası

Transkript

ekim kasım aralık sayısı - Orman Mühendisleri Odası
YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 ISSN: 1301-3572
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
İçindekiler
İyi Yıllar...
TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
ŞUBE GENEL KURUL TARİHLERİ
Şube Adı
Şube
Merkezi
Genel Kurul Tarihleri
Çoğunluklu
Çoğunluksuz
Doğu Karadeniz
Trabzon
07-08 Ocak 2012
14-15 Ocak 2012
Amasya
Amasya
07-08 Ocak 2012
14-15 Ocak 2012
Merkez
Ankara
14-15 Ocak 2012
21-22 Ocak 2012
Doğu Akdeniz
Adana
21-22 Ocak 2012
28-29 Ocak 2012
Elazığ
Elazığ
21-22 Ocak 2012
28-29 Ocak 2012
İstanbul
İstanbul
28-29 Ocak 2012
04-05 Şubat 2012
Batı Akdeniz
Antalya
04-05 Şubat 2012
11-12 Şubat 2012
Denizli
Denizli
04-05 Şubat 2012
11-12 Şubat 2012
Erzurum
Erzurum
11-12 Şubat 2012
18-19 Şubat 2012
İzmir
İzmir
11-12 Şubat 2012
18-19 Şubat 2012
Batı Karadeniz
Karabük
11-12 Şubat 2012
18-19 Şubat 2012
Bursa
Bursa
18-19 Şubat 2012
25-26 Şubat 2012
Sakarya
Sakarya
18-19 Şubat 2012
25-26 Şubat 2012
YIL: 48
SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011
TMMOB ORMAN
MÜHENDİSLERİ ODASI ADINA SAHİBİ
Muhammet SAÇMA
YAYIN SORUMLUSU
Osman TURUNÇ
BAŞYAZI
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Okan ÇANÇİN1
ODAMIZDAN
YAYIN KURULU
Sevda ERGİZ1
Hüseyin AYTAÇ1
Serkan ERİKGENOĞLU1
Ali İzzet BAŞER1
Fatih SARAÇ2
Emre TOPBAŞ3
> 43. Dönemi Tamamladık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> "Kadastro Mülkiyet, İzin - İrtifak" ve "Ağaçlandırma" Konularındaki
Seminerler Tamamlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> 2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Sonuç Bildirisi
Yayımlanarak Sona Erdi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Odamızdan Bir Hukuk Zaferi Daha! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
..............................................................................
02
04
16
18
19
YAYIN KOŞULLARI
Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda
yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp,
yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde
kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda
dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir.
Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan
yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği
düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraflar net
ve temiz olmalı, slayt dışında sayısal gönderilecek
fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda
Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına
uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel
ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini
ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide
yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile
alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın
ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın
Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak
yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun
görülen yazıları yayınlar.
YÖNETİM YERİ
Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3
Beştepe Yenimahalle - ANKARA
Tel: (0.312) 215 00 33 pbx
Belgegeçer: (0.312) 215 01 81
E-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
Hesap No: T.C. Ziraat Bankası
Necatibey Şubesi: 132953
UZMAN SAHASI
> Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür:
Pityokteines marketae (Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20
> Kasnak Meşesi (Quercus Vulcanica Boiss.)'nde
Fidecik Oluşumu ve Fidan Gelişimi Üzerine Tohum Büyüklüğünün Etkisi . . . . . . . . . 22
"4. Doğa-Doğa'da İnsan" Konulu Fotoğraf Yarışması Sonuçlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25
ÜYELERİMİZDEN
> Yarıkurak Bölge Ağaçlandırmalarında Kullanılan Yeni Teknikler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Fransa’nın Grenoble Kentinde Çığ Konusunda İzlenimler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Sosyal Sermayenin Ormancılık Faaliyetlerine Etkisi* . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Orman İşletme Müdürlüğü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Vefat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Erguvan Mevsiminde İstanbul'da Buluşmak Üzere . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Orman Yol Ağı Planlarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik ve
292 Sayılı Tebliğin Muhteva ve Uygulamasında Tespit Edebildiğim
Eksiklikler ve Çözüm Önerilerim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
26
28
30
34
35
36
38
TASARIM - BASKI
On Medya - On Ofset Ambalaj,
Yayıncılık, Matbaacılık, Reklamcılık,
Tic. Ltd. Şti. Erciyes İş Merkezleri
201. Cadde No: 53
İstanbul Yolu 06370 Macunköy
Yenimahalle - ANKARA
Tel: (0.312) 397 87 87
www.onmedya.web.tr
www.onofset.com
ISSN: 1301 - 3572
Kapak Fotoğrafı: Süleyman ALKAN
1
2
3
Orman Mühendisi
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi
Orman Endüstri Mühendisi
01
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
Ekim-Kasım-Aralık 2011
BAŞYAZI
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Başyazı
emir komuta zinciri içerisinde ve ihtirasları
büyük çoğunluğunun Ormancılık olmasına rağmen
nedeniyle, içinde bulundukları utanç verici durumu
üst düzey atamalarda ormancıları dışlayanlara,
kavrayamadıklarını düşünelim. Çıkıp da “siz ne
konjonktürel siyasi mülahazalarla Çanakkale ve
yapıyorsunuz kardeşim?” diyebilecek bir yöneticide
Sinop Orman Bölge Müdürlüklerini kapatanlara,
mi kalmadı?
tasarruf ve puan kriterlerini gerekçe göstererek 5 yıl
Odamızın 43. Genel Kurulundan aldığı güçle;
Öyle görünüyor ki idarenin neler yapabileceği
önce 10 işletme Müdürlüğünü kapatan ve bugün ise
mesleğimizin, meslektaş hukukunun gelişimi
konusunda hayallerimizi zorlamaya devam
bu 10 işletmenin de dahil olduğu 28 işletmeyi
İki yılda bir gerçekleştirilen, Odamızın genel kurul ve
konusunda çalışmalar yapmanın yanı sıra,
edeceğiz. Kim bilir, OMO Genel Merkez yönetim
yeniden açan zihniyete ne söyleyecekler?
seçim takvimi, 15 Ocak 2012 tarihi itibariyle Doğu
ormancılık kurumlarının uygulamalarını yakından
kuruluna da belki daha üst yöneticiler de aday olur?
Atama ve yer değiştirmelerde ehliyet, liyakat ve
Karadeniz ve Amasya şubelerimizden başlatılmıştır.
takip etmek, incelemek, kontrol etmek ve gerekti-
İnsan onuruna yakışmayan bu zulüm karşısında, hiç
kariyer kriterleri içeren yönetmelikleri kaldırarak,
Toplam on üç şubemizde gerçekleştirilecek
ğinde yargıya taşımak gibi önemli faaliyetleri
kimse sessiz kalacağımızı ve pes edeceğimizi
atama yer değiştirmelere keyfi uygulamalar getiren
seçimlerin ardından, Mart ayı sonu itibariyle de
olmuştur.
düşünmemelidir. Mücadelemiz her zeminde devam
ve bu yetkisini kendisine yakın sendikaya
Genel Merkez genel kurulu ve seçimleri yapılacaktır.
Demokratik kültürün geliştiği toplumlarda bu
edecektir. Hiçbir zaman yapılan haksızlıklar ilelebet
devrederek koca teşkilatı tahrip eden idarecilere ne
Üyelerimizin yeni dönemde, kamu kurumu
faaliyetler olağanken, bizde ciddi rahatsızlıklar
payidar olmamıştır. Meslektaşlarımız bağımsız bir
söyleyeceklerdir? Bu örnekleri çoğaltmak hiç de zor
niteliğindeki anayasal kuruluş olan Meslek
yaratmaktadır. Farklı ses çıkaran, yapılan uygulama-
kuruluş olan Meslek Örgütlerine mesleklerine ve
değildir.
Örgütümüzün genel kuruluna ve seçimlerine,
ları eleştiren, meslek ve sivil toplum örgütleri
onurlarına sahip çıkacaklardır.
Yeni anayasanın, özgürlüklerin, bireysel hakların,
yüksek düzeyde katılım sağlayarak, özgür
susturulmaya çalışılmaktadır. Oysa, Hz. Mevlana'nın
Meslek örgütünün yönetimlerine aday olan orman
hukukun konuşulduğu günümüzde 172 yıllık
iradeleriyle, kendilerini temsil edecek yöneticileri
“Sizi eleştirenler sizi ileriye taşımak isteyenlerdir”
idaresinin üst düzey yöneticileri, idarede iken
geçmişe sahip ormancılık kuruluşlarına vefakar
belirlemeleri en büyük temennimizdir.
sözünü özümseyebilmek idareciler için ne kadar
çözemedikleri ormancılık sorunlarını Oda yönetim-
ormancılara bu zilleti yaşatanları tarih affetme-
Genel Kurullarımız, Mesleğimizin ve Meslektaş-
önemlidir.
lerini ele geçirerek mi çözmeyi düşünmektedirler?
yecektir.
larımızın sorunlarının özgürce konuşulduğu
Geçen dönem Oda seçimlerinde yapılan baskılar
Oda yönetimine talip olan bu üst düzey yöneticilere
platformlar olmasının yanı sıra, yönetimlerinde
hayallerimizi zorlarken; bu dönemde, meslek
seslenmek istiyoruz.
üyelerine karşı hesap verdiği zamanlar olması
etiğinin, ahlakının, insan onurunun ayaklar altına
Ormancılığımızı tahrip eden ve itibarsızlaştırmaya
gerekir. Ancak genel olarak ülkemizde hukuk,
alınacağına ilişkin anti demokratik uygulamalar,
çalışan yönetime karşı ne söyleyecekler?
demokrasi, özgürlükler ve katılım konusunda
daha yolun başında ve bugüne kadar hiç
Orman Genel Müdürlüğünü arsa ofisi gibi gören,
söylem düzeyinin yüksek olmasına karşın eylem
görülmedik şekilde kendini gösterdi.
eğitim tesislerini, fidanlıklarını arsalarını, ormancı-
düzeyinin düşük olduğu bir gerçektir.
Amasya Şubemizin 14 Ocak 2012 tarihinde yapılan
larla özdeşleşen taş binasını ve nihayet ormancılığın
Ormanların korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi
Genel Kurulunda, Amasya Orman Bölge Müdürü,
kalbi olan Gazi Yerleşkesini elden çıkaran yönetime
görevlerinin yasalarla Devlet tarafından yürütül-
bölge müdür yardımcıları, Şube Müdürleri ve
ne söyleyecekler?
düğü, bu görevlerin de kamu ve özel sektörde
Orman İşletme müdürleri, OMO Amasya Şubesi
Orman idarenin yapılanmasına yönelik çıkarılan
hizmet veren üyelerimizce yerine getirildiği göz
Yönetimine aday oldular! Orman idaresinin
KHK'lerin üzerinden altı ay geçmesine rağmen, bir
önüne alındığında, bu hususta idarenin etkisini izah
taşradaki en üst düzey yöneticileri; idarenin yaptığı
türlü yapılanmasını tamamlayamayan idarecilere,
etmeye gerek yoktur.
uygulamaları kamu adına denetleme görevini
yarım asırlık birikime sahip ORKÖY'ü kapatanlara,
Bu ağır şartlara ve idarenin her türlü baskılarına
üstlenen meslek örgütünün yönetimine aday
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün
rağmen, meslektaşlarımızın ekseriyetinin gösterdiği
oldular. Sonuca ulaşmak adına emirlerinde çalışan
çalışma alanlarından planlama, tescil ve onay
onurlu duruş ve demokratik bilinç saygıya değer ve
Oda üyesi meslektaşlarımızı şantajlarla baskı altına
yetkilerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına vererek
gelecek adına umut vericidir. Yönetim kurulumuz,
aldılar. Şube yönetimine aday olan bu idarecilerin,
ve içini boşaltanlara, Bakanlığın görev konularının
Değerli Meslektaşlarımız,
02
Orman Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
03
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
Odamızdan
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
43. Dönemi Tamamladık...
04
05
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
06
07
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
08
09
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
10
11
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
12
13
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
14
15
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
“Kadastro Mülkiyet, İzin - İrtifak"
ve "Ağaçlandırma" Konularındaki
Seminerler Tamamlandı
Odamız Genel Merkezinde meslektaşlarımız tarafından
gelen başvurulara göre gerçekleştirilmesi planlanan
“I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerlerinden”
KADASTRO MÜLKİYET, İZİN İRTİFAK, MADEN REHABİLİTASYON PROJELERİ ve AĞAÇLANDIRMA, EROZYON
KONTROLU, REHABİLİTASYON, MERA ISLAHI, FİDAN
ÜRETİMİ, ETÜT - PROJE VE DENETİM VE KONTROL HİZMETLERİ” konularındaki semineler
Ankara'da gerçekleştirilmiştir.
Her bir seminer konusu, Orman
Genel Müdürlüğü çalışanlarınca
anlatıldı, karşılıklı soru cevapların
ardından ormancılık büro-şirket
sahibi meslektaşlarımız tarafından yapılan çalışmalarda karşılaşılan sorunlar uzman eğiticilere
aktarılmış olup olası çözüm yolları
tartışılmıştır.
12-14 Aralık 2011 tarihleri arası
Kadastro Mülkiyet, İzin İrtifak,
Maden Rehabilitasyon Projeleri
semineri süresince katılımcılara;
16
l
6831 SAYILI YASA 16. MADDE İZİNLERİ VE MADEN
KANUNU
l
MADENCİLİK İZİN DOSYALARININ HAZIRLANMASI
l
REHABİLİTASYON PROJELERİ
l
6831 SAYILI ORMAN KANUNUNU 17. MADDE
İZİNLERİ
l
BEDEL VE ALAN HESABI
NASIL YAPILMALI ?
l
6831 SAYILI KANUNUNA
GÖRE ORMANLARIN
KADASTROSU
l
ORMAN KANUNUN 57.
MADDESİNE GÖRE ÖZEL
AĞAÇLANDIRMA İZİNLERİ
l
İZİN ALANLARININ
HARİTALARA APLİKASYONU
l
UYGULAMALI İZİN DOSYASI
HAZIRLANMASI
konuları aktarılmıştır.
15-18 Aralık 2011 tarihleri
arası Ağaçlandırma, Erozyon
Kontrolü, Rehabilitasyon, Mera
Islahı, Fidan Üretimi Etüt-Proje
ve Özel Ağaçlandırma semineri
süresince katılımcılara;
l
PROJE DÜZENLEME
ESASLARI
l
ETÜT PROJE TEKNİK
ŞARTNAMESİ VE
KARŞILAŞILAN SORUNLAR
l
CBS VE HARİTA BİLGİSİ
l
AĞAÇLANDIRMA
YÖNETMELİĞİ VE ÖZEL
AĞAÇLANDIRMA MEVZUATI
l
ÖZEL AĞAÇLANDIRMA
UYGULAMA PROJESİ
DÜZENLEME TEKNİKLERİ
l
AĞAÇLANDIRMA
TEKNİKLERİ
l
EROZYON KONTROLU
TEKNİKLERİ
l
MERA ISLAHI ÇALIŞMALARI
l
FİDANLIK TEKNİKLERİ
l
PROFİL OKUMASI-YETİŞME
ORTAMI ETÜT ÇİZELGESİNİ
DOLDURULMASI VE GPS İLE
ARAZİDE ALAN ÇEVİRME
l
AĞAÇLANDIRMA TEKNİK VE
UYGULAMALARI
l
EROZYON KONTROLU
TEKNİKLERİ VE
UYGULAMALARI
l
FİDANLIK TEKNİĞİ VE
UYGULAMALARI
konuları teorik ve arazi
uygulamalı olarak aktarılmıştır.
Katılımcı meslektaşlarımızın ilgisi,
orman mühendisliğinin özel
sektörüne taşımış oldukları inanç,
kendilerini sürekli yenileme
arzuları, çalışma konularındaki
gayretleri, bilgi birikimi ve
paylaşımının oldukça ilerlemiş
olduğu mesleğimiz için ümit verici
bir gelişme olarak görülmüştür.
Her bir seminer programının
tamamlanmasının ardından
gerçekleştirilen sınavda başarılı
olan meslektaşlarımıza katılımcı
sertifikalarının dağıtılması ile
seminerler sona ermiştir.
17
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
ODAMIZDAN
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık
Sempozyumu Sonuç Bildirisi
Yayımlanarak Sona Erdi
Odamızdan Bir Hukuk Zaferi Daha!
12 MART 2011 TARİH VE 27872 SAYILI RESMİ GAZETE'DE YAYINLANAN
“ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ”NİN YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI
VE İPTALİ İÇİN, ODAMIZIN DANIŞTAY 2. DAİRESİNDE AÇTIĞI DAVADA
YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLDİ
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından
düzenlenen “2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık
Sempozyumu”; üyelerimiz, bilimciler, bildiri sahipleri,
kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ve özel sektör
temsilcilerinden oluşan katılımcıların iştirakiyle
20-23/Kasım/2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Genel Başkanı Muhammet SAÇMA açılışta yaptığı
konuşmasında; Odamızın 2005 yılında düzenlediği
sempozyumda, uluslararası ormancılık süreçlerinde
alınan kararların Türk Ormancılığına yansıtılması
hususlarının belirlendiğini, bu sempozyumda ise, 2005
yılındaki çıktıların uygulamaya aktarılması ile 5531 sayılı
Kanunun uygulanmasına yönelik somut önerilerin ortaya
konulmasını hedeflediklerini belirtmiştir.
Bu sempozyumda ortaya çıkacak kararların uygulanması
yönünde çalışacaklarını ifade etmiştir.
Daha sonra, milletvekili meslektaşlarımız, Mehmet
ŞANDIR ve Nuri USLU, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürü Hanefi AVCI, Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürü Yaşar DOSTBİL, TOBB Orman Ürünleri
Meclisi Başkan Yardımcısı Sabri AVCI ve İstanbul
Büyükşehir Park ve Bahçeler Müdürü İhsan ŞİMŞEK
sempozyumdan beklentilerini dile getirdiler.
Sempozyum; Eşref GİRGİN'in başkanlığında, Dr. Erkan
İSPİRLİ, Mevlüt DÜZGÜN, Şadi ŞIKLAR, Kenan ŞAHİN,
Uğur TÜFEKÇİOĞLU, Aynur GÜNEŞ, Serkan
ERİKGENOĞLU' ndan oluşan yürütme kurulunca
yürütülmüştür.
Sempozyumda, 5 konuda 33 sözlü sunum olmak üzere
toplam 39 bildiri 10 oturumda değerlendirilmiş ve
bildiriler kitap halinde basılmıştır.
ORMANCILIK HİZMETLERİNİN YAPILMASINDA SERBEST
ORMANCILIK BÜROLARININ FONKSİYONU konulu 1
oturum düzenlenmiş ve başkanlığını Prof. Dr. Ahmet
YEŞİL,
TÜRKİYE ORMAN ENDÜSTRİSİ VE AĞAÇ İŞLERİ
ENDÜSTRİSİNİN GELİŞMESİNDE, 5531 SAYILI KANUN VE
ORMANCILIĞIMIZIN YERİ konulu oturum başkanlığını
Prof. Dr. İbrahim BEKTAŞ,
YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİMİNDE ORMANLAR VE
ORMANCILIĞIMIZ konusunda 3'üncü oturum
başkanlığını Prof. Dr. Musa GENÇ, 4'üncü Oturum
başkanlığını Prof. Dr. Ünal ASAN,
DOĞA VE ORMANCILIĞA İLİŞKİN ULUSLARARASI
SÖZLEŞMELER, TAAHHÜTLER VE BENZER POLİTİKA
ARAÇLARININ ETKİNLEŞTİRİLMESİ konulu ilk oturum
başkanlığını Prof. Dr. Devlet TOKSOY, ikinci oturum
başkanlığını Prof. Dr. Nedim SARAÇOĞLU; üçüncücü
oturum başkanlığını Prof. Dr. Aynur AYDIN COŞKUN,
KALİTELİ SU ÜRETİMİNDE ORMANLAR VE ORMANCILIĞIMIZ konusunda da üç oturum düzenlenmiş başkanlıklarını ise;
Prof. Dr. Devlet TOKSOY, Prof. Dr. Metin SARIBAŞ ve Eşref
GİRGİN yapmışlardır.
Son gün düzenlenen kapanış oturumunu ise Eşref GİRGİN
yönetmiştir. Sempozyum yürütme kurulu üyelerinin yer
aldığı bu kapanış oturumunda, sonuç bildirisi taslağı
maddeler halinde tartışılarak son şekli verilmiş ve
oylanarak kabul edilmiştir
2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Sonuç Bildirisi'nin
tam metni için www.ormuh.org.tr
18
Bilindiği üzere Orman Genel Müdürlüğü, idarede çalışan
Odamız üyesi orman mühendisi ve orman endüstri
mühendislerinin özlük haklarını doğrudan ilgilendiren,
25/12/1996 tarihli ve 22858 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Teknik
Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”ni
yürürlükten kaldıran “Orman Genel Müdürlüğü Teknik
Personelinin Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik”ni 25/5/2009
tarihli ve 27238 sayılı Resmi Gazete'de yayımlayarak
yürürlüğe koymuştu. Odamız, 1996 tarihli Teknik
personel atama yönetmeliğini yürürlükten kaldıran bu
Yönetmeliğin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için
Danıştay 2. Dairesinde E:2009/3366 sayılı dava açmış,
ancak Danıştay 2. Dairesi yürütmeyi durdurma talebimizi
ret etmişti. Odamız, bu ret kararının kaldırılması için
Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz etmiş,
İTİRAZIMIZ KABUL EDİLMİŞ, buna ilişkin 18/3/2010 tarihli
ve YD.İtiraz No:2010/26 sayılı kararda “… hizmet dışı
nedenlerle ve hizmet gerekleri ile bağdaşmayan etkilere
açık olarak kullanılmasına imkan verecek bir ortam
yaratılmıştır.” denilerek, OGM tarafından yürürlükten
kaldırılan 25/12/1996 tarihli ve 22858 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Teknik
Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”,
yerine, yüksek mahkeme kararıyla yenisi çıkarılıncaya
kadar tekrar yürürlüğe konulmuştu. OGM, bu karar
üzerine yeni bir yönetmelik taslağı hazırlamış ve görüş için
Odamıza da göndermişti. Odamız, ehliyet ve liyakat
esaslarını gözeterek üyelerimiz yararına hazırladığı
görüşlerini OGM’ye bildirmişti.
Ancak Orman Genel Müdürlüğü; ne Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu kararını, ne 657 sayılı Kanunun ehliyet ve
liyakat esas hükümlerini ve ne de Odamızın görüşlerini hiç
dikkate almadan, “Orman Genel Müdürlüğü Atama ve
Yer Değiştirme Yönetmeliği” adıyla hazırladığı
yönetmeliği, 12/3/2011 tarih ve 27872 sayılı Resmi
Gazete'de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur. Böylece
OGM’de, biri mevcut 25/12/1996 tarihli ve diğeri de yeni
yürürlüğe giren 12/3/2011 tarihli iki ayrı atama ve yer
değiştirme yönetmeliği uygulamada yer almıştır. Ehliyet
ve liyakat esaslarına göre hazırlanan 1996 yönetmeliği
uygulamada hiç dikkate alınmaz iken; amirin takdiri gibi
subjektif değerlendirmelere ilişkin hükümler ihtiva eden,
2011 tarihli Yönetmeliğe dayanarak, birçok haksızlıklarla
dolu atamalar yapılmıştır. Bu yeni 12/3/2011 tarihli
Yönetmelik, Orman Genel Müdürlüğü tarihinde, ehliyet
ve liyakata önem verilmeden hazırlanıp yürürlüğe
konulan en kötü bir düzenleme olarak yerini almıştır.
Odamız her zaman olduğu gibi, hukuksuzluğa karşı yaptığı
mücadeleler bağlamında; haksız uygulamalara yol açan
hükümlerle dolu, 12/3/2011 tarihli ve 27872 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Atama
ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nin, atamalara ilişkin can
alıcı maddelerinin yürütmesinin durdurulup iptali için,
Danıştay 2. Dairesinde 9/5/2011 tarihinde E:2011/4223
sayılı dosyada derdest dava açmıştır. Danıştay 2.
Dairesinin 20/9/2011 tarih ve E:2011/4223 sayılı
kararında; “Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği”nin 4'üncü Maddesi 1'inci fıkrası
(f) bendindeki, ehliyet ve liyakat esas alınmadan atamaya
ilişkin hizmet sürelerinin hesaplandığı “f) Hizmet süresi:
Ücretsiz izinli geçen süreler hariç, muvazzaf askerlikte
geçen süreler dahil olmak üzere, memuriyette geçen ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68'inci
maddesinin (B) bendinde sayılan hizmet sürelerini,”
tanımı; Orman Genel Müdürlüğünde görev yapacak
teknik personelin, ehliyet ve liyakatı dikkate alınmadan,
belli mesleki aşamalardan geçmeden atamalara imkan
sağlayan 9'uncu maddesin 1'inci fıkrası “MADDE 9 – (1)
Genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı,
bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, işletme müdürü,
işletme müdür yardımcısı, fotogrametri müdürü ve
fotogrametri müdür yardımcısı kadrolarına atanabilmek
için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68'inci
maddesinin (B) bendinde aranan nitelikleri haiz olmak
gerekir.” hükmü ile kamu görevlilerinin atanmasında
amire tanınan takdir yetkisinin sınırlarını genişletmek
maksadıyla getirilen 9'uncu maddesi 3'üncü fıkrasındaki
“…amirlerinin muvafakat verdiği…” ibaresinin yürürlüğü
durdurulmuştur. Bu kararla, ilgili dava konusu Yönetmelik
hukuken uygulanmaz hale gelmiştir. Üyelerimize hayırlı
olsun.
Sürecin tamamı ve ek belgeler için www.ormuh.org.tr
19
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
UZMAN SAHASI
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Uzman Sahası
P. marketae'nın ana yolları P.curvidens ile benzer olup daha
uzun ve dalgalı olması ile ayrılabilmektedir (Şekil 5, 6).
Endemik bir türümüz olan P. marketae esas olarak A.
cilicica'da zarar yapmaktadır.
Türkiye Göknar Ormanlarında
Yeni Bir Tür: Pityokteines marketae
(Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae)
Yrd. Dr. Oğuzhan SARIKAYA*
Prof. Dr. Mustafa Avcı*
3. Pityokteines marketae'nın kuruttuğu bir grup Toros göknarı
Pityokteines cinsinin yakın zamana kadar dünya genelinde
dokuz, Palearktik bölgede P. curvidens, P. spinidens ve P.
vorontzowi olmak üzere üç türü biliniyordu (Pfeffer 1995,
Urban 2002, Pernek et. al. 2008). Bilinen türlerin hepsi
oligofag ve konukçuları Abies türleri olmakla beraber diğer
iğne yapraklı (Larix, Pinus, Picea) türlerde de zararları tespit
edilmiştir. Bu türler göknar ormanlarının potansiyel zararlısı
konumunda sekonder karakterli türler olup birbirlerinden
morfolojik farklılıklarla ayrılırlar (Selmi 1998). Palearktik
zoocoğrafik bölgenin dördüncü türü olarak Pityokteines
marketae ilk kez 1996 yılında Dr. Milos KNIZEK (Forestry
and Game Management Research Institute, Czech
Republic) tarafından Türkiye'de Mersin-Çamlıyayla (10001200 m)'da tespit edilmiş olup, çok sayıda tanımlanmış
örneği Viyana Doğa Tarihi Müzesinde saklanmaktadır. Tür
1998 yılında tanımlanarak bilim dünyasına sunulmuştur
(Knizek, 1998) (Şekil 1).
yılların sonuna kadar göknar ağaçlarında kurumanın
hemen hemen hiç görülmediği belirtilmektedir (Prof. Dr. H.
Ferhat BOZKUŞ ile kişisel görüşme).
P. marketae'nın ilk tespit edildiği yer Antalya-Cevizli (1959
yılı)'dir. Bunun dışında çeşitli araştırıcılar tarafından Toros
dağlarında göknar ormanlarından toplanan ve Avrupa'daki
çeşitli entomoloji müzelerinde saklanan bireyler M. Knizek
tarafından tekrar incelenmiş ve tüm örneklerin P.
marketae'ye ait olduğu belirlenmiştir. K. E. Schedl tarafından geçmişte teşhis edilen bireyler P. curvidens olarak
tanımlanmıştır (Schedl 1961). Günümüze kadar birçok
araştırıcı yayınlarında Abies cilicica'da zararlı türü P.
curvidens olarak vermiştir (Tosun 1975, Sarıkaya ve Avcı
2011).
* SDÜ Orman Fakültesi
20
Erkek: 2,7-3,4 mm büyüklüğünde, koyu kahverengisiyahımsı renktedir.
Dişi: 2,5-3,4 mm büyüklüğünde, alın bol miktarda sarı uzun
tüylerle kaplıdır. Her üç diş daha az belirgin durumdadır
(Şekil 4).
Şekil 4. Pityokteines marketae (
Şekil 1. Pityokteines marketae erginleri
Pityokteines türleri gerek ülkemizde gerekse diğer yayılış
yaptığı ülkelerde rüzgâr, fırtına, kar, hava kirliliği, don, diğer
böcek zararları, ökse otu ve kuraklık gibi faktörler
tarafından zayıf ve dirençsiz bırakılan ağaçları tercih
etmekte ve bu alanlarda kolaylıkla epidemi yapabilmektedir (Şekil 2, 3). Özellikle kuraklık, nem isteği yüksek
olan Toros göknarı bireyleri için ciddi bir stres kaynağı
oluşturmaktadır. Optimum yetişme ortamının dışında ve
özellikle alt rakımlarda kurumalar yoğun olmaktadır. Son
yıllarda kurak periyotların daha sık ve uzun süreli
yaşanması göknar ormanlarında bireysel hatta toplu
ölümlere yol açmaktadır. Toros dağları boyunca, 1980'li
segmentli, topuz eğik ve kısa, ön kısımda iki sütür mevcut,
posterior'da yok, gözler yüzeysel ve kenarı dişlidir. Elytra
önde zayıf çizgili, arkada daha derin, sağrı oldukça derin
girintili, yan kenarlar üç çift dişe sahip ve çok sayıda konik
tüberküller mevcut. Dişler erkelerde daha büyüktür.
Şekil 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies cilicica bireyi
Zararlı tür ile mücadelede Isparta, Konya, Antalya, Mersin
ve Adana Orman Bölge Müdürlükleri göknar ormanlarında
biyoteknik yöntemler kullanılmış, ancak tuzaklara oldukça
az sayıda böcek geldiği şikâyeti sık sık dile getirilmiştir.
Pityokteines marketae;
Tanımı: Koyu kahverengi ya da siyah renkte, dış görünüşü
parlak, antenleri sarımsı açık kahverengi, bacaklar
kahverengi, alın altın renkli tüylere sahiptir. Anten 5
,
Şekil 5. Pityokteines marketae'nın yenik yolları
Arazide topladığımız örneklerin tamamı M. Knizek
tarafından P. marketae türü olarak teşhis edilmiştir. Örnek
topladığımız alanlar Mersin (Abanoz 1600 m, GözneKaratepe 1200 m, Mut 1200 m, Çamalan-Hopurtepe 1280
m), Burdur (Bucak-Karlık 1550 m), Isparta (Yenişarbademli
1370 m, Eğirdir-Yuvalı 1240 m), Antalya (AksekiEmirhasanbeli 1350 m, İbradı 1300 m) ve Zonguldak
(Ereğli-Cuma 1310 m, Konukçu: Abies nordmanniana)'dır.
)
P. marketae morfolojik olarak P. curvidens ve P.
vorontzowi'ye oldukça benzemektedir. Erkeklerde, P.
curvidens'ten birinci dişin şekli ve yönü ile ayrılmaktadır.
Birinci diş P. curvidens'te daha dorsal konumlu ve daha
diktir. Dişilerde önemli bir fark yoktur. P. vorontzowi'den ise
düz, kalın ve küt ikinci dişi ile ayrılır. P. spinidens'te birinci diş
geriye doğru, ikinci diş daha uzun, daha narin ve hafifçe
kıvrılmış, strial boşluklar daha ince ve interstrial boşluklar P.
marketae ile karşılaştırıldığında elytranın arka bölümünde
daha belirgindir. P. marketae'nin her iki cinsinde de diğer
türlerden ayrılan en önemli farklılıklar, daha iri olan vücut
büyüklüğü ve özellikle elytranın arka bölgesindeki geniş
strial boşluklardır.
Şekil 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları ve erginleri
A. cilicica ormanlarımızda son yıllarda artarak devam eden
kurumalara neden olan türün birçok yerde yapılacak
örneklemeler ile netleştirilmesi gerekir. Çalışmamızda
yaptığımız örnekleme tüm alanlarda sorun olan türün P.
marketae olduğunu söylemek için elbette yetersizdir. Bu
nedenle bu konuda daha kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç
olduğu aşikârdır.
Teşekkür
Pityokteines marketae örneklerinin teşhisini yapan Dr. Milos
KNIZEK (Forestry and Game Management Research Institute,
Czech Republic)'e teşekkür ederiz.
Kaynaklar
Knizek, M., 1998. A new species of Pityokteines (Coleoptera: Scolytidae) From Turkey. Klapalekiana, 34: 189-193.
Pernek, M., Avtzis, D. N., Hrasovic, B., Diminic, D., Wegensteiner, R., Stauffer, C. and Cognato, A. I., 2008. Novel morphological and genetic markers fort he discrimination of
three Europoean Pityokteines (Coleoptera: Curculionidae: Scolytinae) species. Periodicum Biologorum, 114 (4), 329-334.
Pfeffer, A. 1995. Zentral und westpaläarktische Borken und Kernkäfer. Naturhistorisches Museum Basel, p. 310.
Sarıkaya, O., Avcı, M., 2011. Bark beetle fauna (Coleoptera: Scolytinae) of the coniferous forests in the Mediterranean region of Western Turkey, with a new record for
Turkish fauna. Turk. J. Zool., 35, (2011), 33-47.
Schedl, K.E. 1961. Borkenkäfer aus der Türkei, II. Mitteilung 190. Beitrag zur Morphologie and Systematik der Scolytoidea, 34(12): pp. 184-188.
Selmi, E. 1998. Türkiye Kabuk Böcekleri ve Savaşı, İ.Ü. Yayın No: 4042, Fen Bilimleri Enstitüsü Yayın No: 11, 196 s., İstanbul.
Tosun, İ. 1975. Akdeniz Bölgesi İğne Yapraklı Ormanlarında Zarar Yapan Böcekler ve Önemli Türlerin Parazit ve Yırtıcıları Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 200 s.
Urban, J., 2002. Diagnostics of bark beetle of the genus Pityokteines Fuchs important in forestry. J. Forest Science, 48 (8): 329-341.
21
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
UZMAN SAHASI
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Kasnak Meşesi (Quercus Vulcanica Boiss.)'nde
Fidecik Oluşumu ve Fidan Gelişimi
Üzerine Tohum Büyüklüğünün Etkisi
Yrd. Doç. Dr. Ayşe DELİGÖZ*
Prof. Dr. Musa GENÇ*
ÖZET
Bu çalışmada, ülkemizin endemik türlerinden birisi olan
kasnak meşesinde (Quercus vulcanica Boiss.) meyve
(palamut) büyüklüğünün fidecik oluşumu ve fidan gelişimi
üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Ekimden önce palamutlar
küçük (<3 g), orta (3-6 g) ve büyük (> 6 g) olmak üzere üç
ağırlık sınıfa ayrılmıştır. Palamut ekimleri ekim ayı ortasında
gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, palamut
büyüklüğünün fidecik oluşumu ile yaşama yüzdesi
üzerinde önemli etkileri vardır. Çalışmamızda fidecik
oluşum yüzdesi ile yaşama yüzdesi aynı değerlerlere
Yrd. Doç. Dr. Dilek YILDIZ*
sahiptir. Büyük palamutlarda elde edilen fidecik oluşum
yüzdesi ve yaşama yüzdesi (% 93,3), küçük palamutlardan
elde edilen fidecik oluşum yüzdesi ve yaşama yüzdesinden
(% 77,3) oldukça yüksektir. Fidan morfolojik özelliklerinden
kök boğazı çapı ve fidan boyu, palamut büyüklüğünden
olumlu yönde etkilenmiştir. Büyük palamutlardan elde
edilen fidanların boyu ve kök boğazı çapı, küçük
palamutlardan elde edilenlere kıyasla daha büyüktür.
Anahtar kelimeler: Kasnak meşesi, palamut, fidan çapı,
fidan boyu
hassasiyetinde belirlenmiştir. Palamut ağırlığı ise, palamutların gram duyarlılığında tartılmasıyla bulunmuştur.
Çap ve boy ölçümleri milimetrik kumpasla, ağırlık
tespitleri ise 0.001 g'a duyarlı hassas terazide yapılmıştır.
Ölçümler tamamlandıktan sonra tohumlar, ağırlıklarına
göre 3 sınıfa (küçük: <3 g; orta: 3-6 g) ve büyük: >6 g)
ayrılmıştır. Büyüklük sınıfları bağlamında tespit edilen
ortalama tohum ağırlığı, çapı ve boyu değerleri Çizelge
1'de verilmiştir.
Palamutlar, ekim tarihine kadar, ağzı kilitli polietilen
torbalar içinde ve +4 °C de saklanmıştır. Palamut ekimleri,
Eğirdir Orman Fidanlığında (Enlem 37°53', Boylam 30°52',
Bakısı batı, Yükselti 926 m), 11x25 cm ebadındaki
polietilen tüplerde, 16 Ekim 2003 tarihinde, açık alan
koşullarında gerçekleştirilmiştir. Ekim derinliği 1 cm olup,
harç malzemesi olarak 2:2:1 oranında humus + kum+
toprak karışımı kullanılmıştır. Her bir tohum büyüklük
sınıfı için, 150 (50 x 3 yineleme) palamut ekilmiştir.
Fidanlıkta, açık alan şartlarındaki fidecik oluşumu, nisan
başından haziran ortasına kadar, 15 gün arayla düzenli
aralıklarla 4 defa, adet olarak saptanmış ve fidecik
yüzdeleri hesap edilmiştir. 2005 yılı mart ayı sonunda, 1+0
yaşındaki fidanlarda yaşama yüzdesi, kök boğazı çapı ve
fidan boyu tespitleri yapılmıştır.
Çizelge 1. Palamut büyüklük sınıfları ve bu sınıflara ait ortalama değerler
Büyüklük Sınıfı
Küçük
Orta
Büyük
Kasnak meşesi (Quercus vulcanica Boiss. and Heldr. Ex
Kotschy) ülkemize özgü endemik bir türdür. Ülkemizde
Göller Bölgesi'nin batı kesimi, Anamas Dağları, Sultan
Dağları (Afyon), Ahır Dağı, Murat Dağı (Kütahya),
Türkmen Dağı (Kütahya), Amanos Dağları (Osmaniye,
Üçgöz), Hasan Dağı, Erciyes Dağı (Hacılar) ve Karadağ
(Karaman) da 1300-1800 m. ler arasında yayılış gösterir.
En geniş yayılışını Göller Bölgesi'nde Konya-Sultan Dağı,
Afyon-Derekaya yaylası, Isparta-Şarkikaraağaç,
Yenişarbademli ve Eğirdir-Yukarıgökdere yapmaktadır
(Davis,1965; Avcı, 1996). 25-30 m boya ve 120 cm çapa
ulaşabilen geniş ve yaygın tepeli bir ağaçtır (Yaltırık, 1998).
Özellikle yıllık halkaları son derece dar olduğundan,
kaplamaya elverişli değerli odunu nedeniyle parke ve fıçı
yapımında tercih edilen bir türdür (Şanlı, 1998; Sabuncu,
2002). Bu endemik türümüze ait ormanlar özellikle
otlatma nedeniyle uzun yıllar tahrip edilmiştir. Ne yazık ki
odunu bu kadar değerli ve korunmaya muhtaç olan
kasnak meşesine ait, bugüne kadar yapılmış çok az
çalışma bulunmaktadır. Özellikle, tohum ve fidan üretimi
konusunda yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir.
Dolayısıyla, yeniden ormanlaştırma (orman içi ağaçlandırma) ve ormanlaştırma (orman dışı ağaçlandırma)
çalışmalarında da neredeyse hiç kullanılmamaktadır.
Yeniden ormanlaştırma, ormanlaştırma ve endüstriyel
ağaçlandırma çalışmalarının yapılabilmesi için kaliteli
tohuma, dolayısıyla kaliteli fidanlara ihtiyaç vardır. Fidan
kalitesi her türlü ormanlaştırma ve ağaçlandırma
başarısını direkt olarak etkilemektedir. Sağlıklı tohum
temini yanında, tohum büyüklüğü ve ağırlığı, fidan kalitesi
bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışmada, palamut
büyüklüğünün, kasnak meşesinde fidecik yüzdesi, fidan
boyu ve kök boğazı çapı gelişimine etkisi araştırılmıştır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Araştırmaya konu kasnak meşesi palamutları Isparta
Orman Bölge Müdürlüğü, Eğirdir Orman İşletmesi,
Yukarıgökdere şefliği sınırları içinde kalan “Kasnak Ormanı
Tabiatı Koruma Alanı'ndan” (Enlem 37º 44" 80', Boylam
30º 49" 90', Yükseltisi 1540 m) toplanmıştır. Palamutlar
10 Ekim 2003 tarihinde populasyonu temsil edecek
şekilde belirlenen 20 ağacın, tepe tacı altından ve yerden
alınmıştır. Örneklenen palamutlara, öncelikle suda
yüzdürme testi uygulanmış; içi boş, kurtlu veya çürük
palamutlar ayıklanmıştır. Ardından örneklenen her
palamudun boyu, çapı ve ağırlığı belirlenmiştir. Palamut
boyu; palamudun uzun ekseni yönündeki boy olup,
milimetre olarak ölçülmüştür. Palamut çapı; palamudun
uzun eksenine dik ve en geniş yerinden milimetre
Ağırlık
<3g
3,1-6,0 g
>6g
Tohum Ağırlığı
2.40±0.07
4.91±0.15
7.67±0.20
Tohum Çapı
12.56±0.19
16.03±0.25
18.72±0.19
Tohum Boyu
22.15±0.37
28.57±0.35
32.58±0.49
Palamut büyüklüğünün, fidecik ve yaşama yüzdelerine,
fidan boyu ve kök boğazı çapına etkisi, SPSS istatistik
paket programı kullanılıp, varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Varyans analizi sonucunda benzerlik ve farklılık
gösteren gruplar, “Duncan testi” ile ortaya koyulmuştur
(Kalıpsız, 1981).
BULGULAR
Palamut büyüklük sınıflarında fidecik oluşumu, nisan
başında başlamış ve haziran ortasına kadar devam
etmiştir. Sırayla 15., 30. ve 45. günde belirlenen fidecik
oluşum yüzdeleri bakımından, palamut büyüklükleri
arasında istatistiksel anlamda önemli bir farklılık
belirlenememiştir. Buna karşın, 60. gün fidecik oluşum
yüzdeleri bağlamında palamut büyüklüğü, <0.05
düzeyinde önemli etkiye sahiptir (Çizelge 2). Palamut
büyüklüğü arttıkça, fidecik oluşum yüzdesi de
artmaktadır. En büyük değer (% 93,3), büyük
palamutlarda elde edilirken, en düşük yüzde (% 77,3)
küçük palamutlarda belirlenmiştir (Çizelge 2).
Çizelge 2. Palamut büyüklüğünün fidecik oluşum yüzdesine etkisi
Büyüklük Sınıfı
Küçük
Orta
Büyük
Önem düzeyi
15. Gün
46,0a*
54,6a
64,0a
ns
30. Gün
70,7a
76,7a
86,7a
ns
45. Gün
76,0a
84,7a
92,0a
ns
60. Gün
77,3a
86,7ab
93,3b
P <0,05
*Sütunlardaki aynı harfler homojen grupları göstermektedir. ns: Farklar önemsizdir. P <0,05: Farklar 0,05 yanılmayla önemlidir
Fidan boyu ve kök boğazı çapına ait değerler
incelendiğinde, ortalama kök boğazı çapı 4,45 cm (küçük
palamutlar) ile 6,37 cm (büyük palamutlar) arasında
değişmektedir. Büyüklük sınıfına bakılmaksızın, ortalama
kök boğazı çapı ise 5,49 cm'dir. Fidan boyu değerleri ise,
7,68 cm ile 8,89 cm arasında olup, büyüklük sınıfına
bakılmaksızın ortalama fidan boyu, 8,24 cm'dir (Çizelge3).
Çizelge 3. Palamut büyüklük sınıfına göre fidan boyu ve
kök boğazı çapı değerleri
Özellikler
Kök boğazı çapı
Fidan boyu
Sınıf
Küçük
Orta
Büyük
Toplam
Küçük
Orta
Büyük
Toplam
Ortalama
4,45
5,64
6,37
5,49
7,68
8,15
8,89
8,24
Asgari
2,30
4,03
3,56
2,30
2,90
6,40
4,90
2,90
Azami
7,12
7,79
10,56
10,56
10,40
11,90
13,40
13,40
OSH
,1972
,1773
,3621
,1701
,2679
,2109
,3374
,1668
OSH: Ortalamanın standart hatası
Fidan yaşama yüzdesi, boyu ve kök boğazı çapı üzerinde,
palamut büyüklüğü, istatistiksel olarak da etkili çıkmıştır
(Çizelge 4). Ancak birinci gelişme dönemi sonunda
belirlenen yaşama yüzdeleri, 60. günde belirlenen fidecik
yüzdeleri ile aynıdır. Kök boğazı çapı; küçük palamutlarda
ortalama 4,45 cm, orta büyüklükteki palamutlarda 5,64
cm ve büyük palamutlarda 6,37 cm'dir. Küçük ve büyük
palamutlardan elde edilen fidanlarda belirlenen kök
boğazı çapı değerleri arasındaki farklar, istatistiksel
düzeyde önemli çıkarken; küçük ve orta palamutlar ile
orta ve büyük palamutlardan elde edilenler arasındaki
farklar önemsiz bulunmuştur. En boylu fidanlar (6,37 cm),
büyük palamutlardan üretilmiştir. Büyük ve orta
palamutlardan yetiştirilen fidanların boyları arasındaki
farklar, istatistiksel olarak önemsizdir.
Çizelge 4. Palamut büyüklüğünün yaşama yüzdesi,
boy ve kök boğazı çapına etkisi
Özellik
Önem Düzeyi
Yaşama yüzdesi (%) P <0,05
Kök boğazı çapı (mm) P <0,05
P <0,01
Fidan boyu (cm)
Küçük
77,3a*
7,68a
4,45a
Palamut Büyüklük Sınıfları
Orta
86,7ab
8,15ab
5,64b
Büyük
93,3b
8,89b
6,37b
Satırlardaki aynı harfler homojen grupları göstermektedir.
* SDÜ Orman Fakültesi
22
23
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
Ekim-Kasım-Aralık 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
TARTIŞMA VE SONUÇ
Tohum büyüklüğündeki değişim, tür içinde bile tohum
çimlenmesini etkileyebilmektedir (Cordazzo, 2002). Farklı
tohum büyüklerinin, özellikle derin ekimlerde, farklı
çimlenme değerleri gösterebileceği belirtilmektedir
(Molatudi ve Mariga, 2009). Çalışmamızda da, palamut
büyüklüğünün, fidecik oluşumunu önemli düzeyde
etkilediği saptanmıştır. Nitekim fidecik oluşumu, küçük
palamutlardan % 77,3, orta palamutlardan % 86,7 ve
büyük palamutlardan % 93,3'dür. Benzer sonuç Çiçek ve
Tilki (2007) tarafından da tespit edilmiştir. Araştırıcılar,
geniş yapraklı türlerden Castanea sativa'da çimlenme
yüzdesinin tohum büyüklüğü ile ilişkili olduğunu
belirtmektedir.
Genellikle büyük tohumlardan gelişen fidanların, özellikle
gelişmenin ilk aşamasında, küçük tohumlardan gelişen
fidanlardan daha büyük olduğu belirtilmektedir (Tecklin
ve McCreary 1990; Castro, 1999; Wennström vd., 2002;
Blade ve Vallejo, 2008). Nitekim Gökdemir (1991)
tarafından kızılçamda ve sahil çamında yapılan
araştırmada da, tohum büyüklüğünün, fidan boyu ve kök
boğazı çapı üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Yine
Çiçek ve Tilki (2007), Castanea sativa tohumlarından elde
edilmiş 1+0 yaşındaki fidanlardaki tespitlerinden yola
çıkarak, fidan yüzdesi, boyu, ağırlığı ve kök boğazı çapı
üzerinde, tohum büyüklüğünün etkili olduğunu
bildirmektedir.
Meşe türlerinde yapılmış araştırmalara baktığımızda;
Taşdemir (2006), Quercus brantii Lindl ve Quercus cerris L.
türlerinde, palamut büyüklüğünün fidan gelişimini
doğrudan etkilediğini ortaya koymuştur. Kormanik vd.
(1998) Quercus rubra L. türüne ait 20 aileden toplayıp, 3
büyüklük sınıfına ayırdıkları palamutların ekimini, dört
farklı fidanlıkta gerçekleştirmiştir. Deneme sonunda, 1+0
yaşındaki fidanlarda fidan boyu, kök boğazı çapı ve
yaşama yüzdesi ile palamut büyüklüğü arasında önemli
ilişkiler saptamıştır. Aynı şekilde Tecklin ve McCreary
(1990) Quercus douglasii Hook. & Am. türünde, palamut
büyüklüğünün fidecik oluşum yüzdesini, yaşama
yüzdesini ve birinci ve ikinci yıldaki boy gelişimini olumlu
yönde etkilediğini ortaya koymuştur. Yine Q. mongolica
var. grosseserrata fidanlarının gelişimi ve yaşama
yüzdesinin tohum ağırlığından güçlü bir şekilde
etkilendiği belirlenmiştir (Seiwa, 2000).
Benzer sonuçlar çalışmamızda da elde edilmiştir.
Çalışmamızda fidecik oluşum yüzdesi ile yaşama yüzdesi
aynı çıkmıştır. Bu sonuç, yaz ve kış döneminde fidan
ölümlerinin olmadığı anlamına gelmektedir. Ayrıca
kasnak meşesinde palamut büyüklüğünün fidan boyu ve
kök boğazı çapı üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir.
Büyük palamutlardan daha boylu ve daha kalın fidanlar
elde edilmiştir. Bu çok önemlidir; zira fidan boyu ve kök
boğazı çapı, fidan kalitesinin değerlendirilmesinde
kullanılan en önemli iki morfolojik özelliktir. Fidan boyu,
fidanın ağaçlandırma alanına uyum gücünü gösterir.
Çünkü fidan boyu ile ağaçlandırma sahasında fidanın
gösterdiği ilk büyüme hızı arasında yakın bir ilişki
bulunmaktadır. Yoğun ve boylu diri örtünün olduğu
alanlarda fidan boyu kadar kök boğazı çapı da önemlidir.
Çap kalınlığı, özellikle fidanın dayanıklılığını göstermesi
bakımından önem arz etmektedir (Ürgenç vd., 1991;
Özbay ve Tosun, 1993). Dolayısıyla kasnak meşesinde
büyük ve ağır palamutlardan daha boylu ve kalın çaplı
kaliteli fidanların elde edilebileceği söylenebilir. Bununla
birlikte, özelikle mahallî tohum kaynağının kullanımı veya
genetik çeşitliliğin devamı için, küçük palamutların
kullanımı da zorunlu hale gelebilir.
KAYNAKLAR
Avcı, M., 1996. Endemik Bir Meşe Türü, Kasnak meşesi (Quercus vulcanica (Boiss. Heldr. ex) Kotschy)'nin Türkiye'deki Yeni Bir Yayılış Alanı. Türk Coğrafya Dergisi 31: 283289, İstanbul.
Blade´ C., Vallejo V.R., 2008. Seed mass effects on performance of Pinus halepensis Mill. seedlings sown after fire. Forest Ecology and Management 255, 2362–2372.
Castro J., 1999. Seed mass versus seedling performance in Scots pine: A maternally dependent trait. New Phytologist 144 (1), 153-161.
Cordazzo C.V., 2002. Effect of seed mass on germination and growth in three dominant species in Southern Brazilian Coastal Dunes. Braz. J. Biol. 62 (3)
Çiçek, E., Tilki, F., 2007. Seed size effects on germination, survival and seedling growth of Castanea sativa Mill. Journal Biological Sciences 7 (2), 438-441.
Davis, P.H.,1965. The Flora of Turkey and East Aegean Islands, vol.7, Edinburgh: Edinburgh University Pres, Pp: 670.
Gökdemir, Ş., 1991. Sahil Çamı ve Kızılçamda Tohum Büyüklüğü ve Ağırlığının Çimlenme Yüzdesine, Fidan Boyuna ve Fidan Kalitesine Etkisi. OAE Dergisi, 37 (73) 28-40.
Kalıpsız A., 1981. İstatistik Yöntemler, İ.Ü. Orman Fakültesi, Yayın No: 2837/294, 558 s, İstanbul.
Kormanik, P.P, Sung, S.S., Kormanik, T.L., Schlarbaum, S.E., Zarnoch, S.J., 1998. Effect of acorn size on development of northern red oak 1-0 seedlings. Can. J. For. Res.,
28: 1805-1813.
Molatudi R.L., Mariga I.K., 2009. The effect of maize seed size and depth of planting on seedling emergence and seedling vigour. Journal of Applied Sciences Research,
5(12): 2234-2237
Özbay, Z., Tosun, S., 1993. Kayın (Fagus orientalis Lipsky.) Fidanlarının Kalite Sınıflarının Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar. Orm. Arş. Enst. Yayınları, Teknik Bülten
No:238-241, 109-137, Ankara.
Sabuncu, R., 2002. Meşe Ormanlarımıza Genel Bir Bakış ve Kasnak Meşesi Örneği, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, Orman Bakanlığı Yayını, No:
171, Sayı:4, Antalya.
Seiwa K., 2000. Effects of seed size and emergence time on tree seedling establishment: importance of developmental constraints. Oecologia 123, 208–215.
Şanlı, İ., 1998. Quercus vulcanica (Boiss.&Heldr.Ex) Kotschy. Odununun Makroskopik ve Mikroskopik Yapısı Morfolojik Özellikleri. Kasnak Meşesi ve Türkiye Florası
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 244-250, İÜ Orman Fakültesi, Orman Botaniği Anabilim Dalı, Çantay Kitabevi, İstanbul.
Taşdemir, C., 2006. İran Palamut Meşesi (Quercus brantii Lindl.) ve Saçlı Meşe (Quercus cerris L.) Türlerinin Elazığ Yöresinde Fidanlık ve Ağaçlandırma Tekniği Üzerine Bir
Araştırma. KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Trabzon.
Tecklin J., McCreary, D.D., 1990. Acorn Size As A Factor in Early Seedling Growth of Blue Oaks. Symposium on Oak Woodlands and Hardwood Rangeland
Management, October 31-November 2, 1990, Davis, California.
Ürgenç, S., Alptekin, C.Ü., Dirik, H., 1991. Orman Fidanlıklarımızda Üretim ve Kalite Sorunları. Türkiye 1. Fidancılık Sempozyumu, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Yayın
Dairesi Başkanlığı Matbaası, 325–331, Ankara.
Wennström U., Bergsten U., Nilsson J.E., 2002. Effects of seed weight and seed type on early seedling growth of Pinus sylvestris under harsh and optimal conditions.
Scand. J. For. Res. 17, 118–130.
Yaltırık, F. 1998. Dendroloji II (Angiospermae). İÜ Orman Fakültesi Yayını, No. 4104/420, İstanbul
24
"4. Doğa-Doğa'da İnsan" Konulu
Fotoğraf Yarışması Sonuçlandı
Odamız tarafından düzenlenmiş olan IV. “Doğa” ve “Doğa ve İnsan” konulu fotoğraf yarışmasına;
Doğa Kategorisinde katılan 142 eser, Doğa ve İnsan Kategorisinde katılan 95 eser değerlendirmeye alınmıştır.
Yarışmamıza katılan değerli üyelerimize teşekkür ederiz.
I-DOĞA KATEGORİSİ
II-DOĞA VE İNSAN KATEGORİSİ
Birincilik
Rüknettin TEKDEMİR
Birincilik
Tansu FİDAN
İkincilik
Tamer YILMAZ
İkincilik
Rüknettin TEKDEMİR
Üçüncülük
Ferruh Fatih ALBAYRAK
Üçüncülük
Tamer YILMAZ
Mansiyon Alanlar
Mansiyon Alanlar
Süleyman ALKAN
Mustafa GÖZÜBENLİ
Rasim ÇETİNER
Ahmet NEZİR
Rasim ÇETİNER
Murat AKSU
Sergilenenler
Sergilenenler
Süleyman ALKAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Ahmet NEZİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
Ferruh Fatih ALBAYRAK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Murat AKSU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
İsmail GÜBEŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma
Rüknettin TEKDEMİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Rasim ÇETİNER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
Ragıp SARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Serdar GÖKTEPE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Tamer YILMAZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma
Ogün Çağlayan TÜRKAY . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma
Turgut BALIK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Süleyman ALKAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Çalışma
Ahmet NEZİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
Murat AKSU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Rüknettin TEKDEMİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Çalışma
Rasim ÇETİNER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
Ragıp SARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
Tamer YILMAZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma
Tansu FİDAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma
25
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48
SAYI: 10-11-12
Ekim-Kasım-Aralık 2011
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Üyelerimizden
Yarıkurak Bölge Ağaçlandırmalarında
Kullanılan Yeni Teknikler
Engin KAVLAK*
Orman Mühendisi
Şekil 4 : İklim verileri
Şekil 2 : Yunus Pulluğu
ÖZET
Bu çalışmada, kurak ve yarı kurak alan ağaçlandırmaları ve su
toplama metodları konusunda daha önce yapmış olduğum bir
literatür derlemesinden seçtiğim iki adet yeni yöntemi anlatmaya
çalışacağım. Burada, yurtdışında geliştirilen bir tür pulluk ile yeni
bir dikim tekniğini
içermektedir. Ülke ormancılığına ve ağaçlandırma uygulamalarına
katkısı olabileceği düşüncesiyle bu çalışmayı yaptım. Buna benzer
çalışmaların, yeni bir bakış açısı kazandırması açısından ve de
ülkemizde de benzer ekipmanların üretilmesi ve benzer
çalışmaların yapılmasını teşvik etmesi bakımından yararlı olacağı
düşüncesindeyim.
1.GİRİŞ:
olarak şimdilik yurtdışında yapılmış iki adet çalışmayı sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Dünya topraklarının 1/3'ünü yani 6,1 milyar hektarını kurak ve
yarı kurak sahalar oluşturur. Bu sahaların 1 milyar hektarı çok
kurak sahalardır. Geriye kalan 5,1 milyar hektar ise kurak, yarı
kurak, kurak-yarı rutubetli sahaları oluşturmaktadır. Bu sahaların
1 milyar hektarı yani %20'si insanların tahribi sonucu yakın
yıllarda bu alanlara katılmıştır. Halen her yıl dünyada 6 milyon
hektar alan bu tahripler sonucu çölleşme yönünde bu miktara
eklenmektedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım organizasyonu (FAO)' na göre
yıllık yağışı 300 mm ve altında olan yerleri 'kurak' ; yıllık yağışı 300600 mm olan yerleri de 'yarı kurak' olarak kabul etmektedir.
Türkiye sınırları içinde, yağış haritasına göre yaklaşık olarak 20000
hektar kadar kurak, 30 milyon hektar (Türkiye'nin % 37,3'ü) kadar
da yarı kurak alan olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye'nin iç
bölgelerinde otuz yıllık ortalamaya göre yıllık yağış 355,6 mm dir.
Başka bir hesaba göre de iç bölgelerimizin 2/3'si 200-500 mm
yıllık yağışa sahiptir. Ülkemiz genel coğrafi koşullar itibariyle
çölleşmeye yatkın ekosistemler kuşağı üzerinde bulunduğu
bilinmektedir. Bu nedenle orman varlığımızın temel işlevlerini
yerine getirebilmesi için, % 26,6 olan orman varlığımızın
ağaçlandırmalar yoluyla en az % 30 oranına çıkarılması
gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda ağaçlandırma
çalışmalarına hız verilmiştir (Ürgenç, 1998)
2. YARIKURAK BÖLGE AĞAÇLANDIRMALARINDA
KULLANILAN YENİ TEKNİKLER:
Bu alanlar, yukarıdaki rakamlardan da anlaşılacağı gibi dünyada ve
yurdumuzda oldukça önemli miktarlara karşılık gelmektedir.
Kurak ve yarı kurak alanların ekolojisi, su rejimi, bu alanlarda
yaşayabilen türler kendine özgüdür. Bunun yanısıra bu alanlarda
oldukça kıt olan yağış suyunu toplamak, toprakta depolamak ve
bu suyu bitkinin ihtiyaç duyduğu vejetasyon döneminde
kullanılabilmesini sağlamak hayati önem taşır. Bu husus
ağaçlandırma başarısı açısından önem taşır. Türk ormancılığına
yararlı olabileceğini düşündüğüm, farklı uygulamaları ve
yaklaşımları, yabancı kaynaklardan
çeviri yaparak
meslektaşlarımıza aktarmaya devam edeceğim. Bu konuyla ilgili
* Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü
26
2.1-Yunus Pulluğu (Dolphin Plough)
İtalyan mühendis Valleriani tarafından ağaçlandırmalarda
kullanılmak amacıyla geliştirilmiş, dikim için küçük havuzları
hazırlayan tam mekanik bir sistemdir. Yıllık yağışın 200-600 mm ve
arazi eğiminin % 2-10 olduğu bölgelerde kullanılabilmektedir.
Saatte 400 adet küçük su tutma havuzu oluşturabilen özel bir
pulluktur. Her bir su tutma havuzunun su tutma kapasitesi
yaklaşık olarak 600 lt olduğu bildirilmektedir (Prinz, 2001). Yine
diğer bir kaynaktan alınan bilgilere göre, bu pulluk kullanılarak
hazırlanan alanın genel su toplama alanı: 15 m2; dikim alanı: 2,4
m2; eğimi: % 20 - % 50 arasında olan alanlarda ; hektarda 400
adet teras yapılabilmektedir (Prinz, 1996).
son derece taşlı bir topoğrafyaya sahip bir bölgedir. Kuraklığa
dayanıklılığı geliştirmek amacıyla, normalin altında bir yağış
peryodu gösterdiği 1997-2006 yılları arasında, Loess Platosunun
tepelik, erozyona meyilli ve kurak bir bölgesinde, su drenajını ve
evoparasyonu azaltmak için, dikim çukurlarının yüzeyi biyolojik
olarak çözünebilen, 0,0007 mm kalınlığında çok ince bir film
kaplanarak, yeni bir dikim tekniği denenmiştir. Yeni dikim
tekniğinde, dikim çukurunun içindeki toprak nemi, çevre
topraklara nazaran, dikimden sonraki 4 ay boyunca
korunabilmektedir. Böylelikle kök büyümesi için gerekli olan nemi
temin edilmektedir. Bu metotta fidan dikildikten sonra her bir
dikim çukuruna 7,5 lt su ilave edilmiştir. Geleneksel metotta dikim
çukuruna su ilavesi yoktur. Fidan çukurları 60 × 60 × 60 cm
ebadında açılmaktadır. Kullanılan film şeffaf, biyolojik olarak
çözünebilen ve 0,0007 mm kalınlığındadır.
Her iki teknikte de buharlaşmayı azaltmak için yüzey biyolojik
olarak çözünebilen plastik bir film ile kaplanmıştır. Her ne kadar
yeni teknikte, suyun drenajını azaltmak amacıyla, plastik filmle
fidan çukuru kaplanmış olsa da, suyun dikim çukurunda kalarak
kökleri havasız bırakıp çürütmemesi için, plastik film yağmur
mevsimi ile birlikte çözünebilecek şekilde geliştirilmiştir.
Şekil 3 Çin'de kullanılan yeni bir dikim tekniği
a: yeni dikim tekniği b: geleneksel dikim tekniği
Şekil 1 : Yunus Pulluğu ile açılan dikim çukurları ve mesafeleri
Yunus pulluğu, yarım ay biçimli küçük su toplama alanları tesis
eder. Bir işçi bu küçük havuzları günde bir iki tane yapabilirken,
dolphin pulluğu aynı koşullarda yarım ay biçimli küçük
havuzlardan bir saatte 700-1500 adet yapabilmektedir. Bu
teknoloji 1988 den beri Burkina, Fas, Şad, Çin, Mısır, Kenya,
Morocco, Nijeya, Senegal, Sudan Suriye, Tunus gibi 11 ülkede
denenmiş ve 100 000 ha alan ağaçlandırılmıştır. Ağaçlandırma
başarısı da oldukça iyidir (Malagnoux, 2007).
2.2-Kurak Alanlar İçin Yeni Bir Dikim Tekniği
Çin'in Loess platosu özellikle ilkbaharda extrem kuru ikilime ve
Dikim tekniğinin denendiği bölgenin rakımı 993.7 m -1191.2 m,
eğimi: % 6.2 – 33.5, yıllık yağışı 422,2 mm dir. Bu yağışın % 71,2'si
Haziran-Eylül aylarında yoğunlaşmaktadır. Dikimler Nisan ayında
yapılmış, dikim çukurunda nemi muhafaza eden film Ağustos
ayında bozulmaktadır. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi,
vejetasyon süresi başlarında olan Hazirandaki yıllık yağış
neredeyse sıfıra yakındır. Film, fidanın suya en çok ihtiyaç
duyduğu 4 ay boyunca toprak rutubetini yüksek tutmaktadır.
Deneme yapılan bölgeye ait iklim verilerini içeren grafik yandaki
sütunda verilmiştir:
Yeni yöntemle dikilen fidanların yaşama yüzdeleri % 56,1- % 84,7
oranında, geleneksel yöntemde ise (% 4,6-% 62,3) oranında
bulunmaktadır. Başarı oranı anlamlı derecede artmıştır. 10 yıllık
çalışmanın sonuçlarına göre, geleneksel yöntemle yeni yöntem
ortalamalarına baktığımızda; yaşama yüzdesi bakımından
% 51,4'ten % 72,7'ye yükselmiş; Dal büyümesi ve gelişimi
yönünden 0,62 m/yıl dan 0,80 m/yıla ulaşılmış; toprağı siperleme
(gölgeleme) alanı 3,01m2'den 3,52 m2'ye yükselmiş; gölgeleme
yoğunluğu ise % 25,9'dan % 42,63'e yükselmiştir.
Ziziphus jujuba yaşama yüzdesi olarak en büyük artışı sağlamıştır
(% 4,6'dan % 71,1'e çıkmış ve artış % 1446 olmuştur). Diğer
türlerde de yaşama yüzdesi olarak benzer bir başarı
göstermişlerdir (% 14,9'dan % 114,5'e yükselmiştir).
Bu yöntemin denenmesinde şu türler kullanılmıştır: Prunus
persica (şeftali), Prunus simonii (Simon eriği), Prunus davidiana
(Çin yabani şeftalisi), Prunus armeniaca (kayısı), Pyrus
bretschneideri (Çin beyaz armudu), Acer truncatum (Kuzey Çin
akçaağacı), Ziziphus jujuba (hünnap), Rosa xanthina (Kanarya
kuşu gülü), Armeniaca mandshurica (Mançurya kayısısı), Ribes
burejense, Caragana korshinskii, Hippophae rhamnoides (Yalancı
iğde-Çay dikeni), Populus tremula (titrek kavak), Robinia
pseudoacacia (yalancı akasya), Platycladus orientalis (doğu
mazısı)
Bu çalışmada 15 ağaç türü denenmiş ve fidanların yaşama ve
büyüme oranları incelenmiştir. 10 yıllık deneme sonuçlarına göre,
yeni denenen yöntemdeki yaşama oranları geleneksel yönteme
göre çok daha yüksek çıkmıştır. Bu dikim yöntemi, dikilen
fidanların büyüme ve yaşama zorluğu yaşadığı dünyadaki benzer
kurak alanlar için önerilmektedir. Bu çalışma Çin'in “Ulusal Temel
Araştırma Programı” tarafından da desteklenmiştir.
(Cao, Chen, Liu, Wang, 2008).
3. SONUÇ:
Yurdumuzda oldukça önemli miktarlarda sahayı içine alan soğuk
yarı kurak ve sıcak yarı kurak alanlanlarda, su kıtlığından
kaynaklanan ağaçlandırma problemlerine değişik çözümler
üretebilmek için, dünyada yapılan çalışmalardan bilgimizin olması
ve geliştirilen yeni ekipmanların ya da yeni tekniklerin
uygulamaya kazandırılması gerekmektedir.
KAYNAKLAR:
Cao, S., Chen, L., Liu Z., Wang, G., 2008 A New Tree-Planting Technique to Improve Tree Survival And Growth On Steep And Arid Land in The Loess Plateau of China. Journal Of Arid
Environments, 72, 1374–1382 p.
Malagnoux, M., 2007 Afforestation And Sustainable Forests As A Means To Combat Desertification, Arid Land Forest Of The World: Global Environmental Perspectives. 16-19 April
2007, Jerusalem,Israel.
Prinz, D., 1996 Water Harvesting: Past And Future. In: Pereira, L. S. (Ed.), Sustainability of Irrigated Agriculture. Proceedings, NATO Advanced, Research Workshop, Vimeiro, 2126.03.1994, Balkema, Rotterdam, 135-144 p.
Prinz, D. 2001 Water Harvesting For Afforestation İn Dry Areas.Proceedings, 10th International Conference On Rainwater Catchment Systems,10-14 September 201, Mannheim,
195 – 198 p.
27
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Fransa’nın Grenoble Kentinde
Çığ Konusunda İzlenimler
Yusuf Ziya ERGENE
Orman Mühendisi
Fransa'nın Grenoble kentinde bulunan CEMAGREF
araştırma kurumuna yaptığım seyahat sonucu izlenimlerimi meslektaşlarım ve konu ile ilgili olanlarla paylaşmak
ve yöneticilerin dikkatini çekme adına bu yazıyı yazıyorum.
Bu amaçla; Çığ oluşumu ile ilgili yapı seçimi, boyutlandırılması, proje ve statik hesapları ile Çığ Kontrolü yapılarınım
arazideki uygulamaları, uygulama esnasında dikkat
edilecek hususlar hakkında tespitler ile Trabzon Uzungölde
yapılan çalışmalar ile ilgili Sayısal Arazi Modelleri ve
Meşcere haritalarından olası çalışma alanlarında eğim
analizleri ve arazi kullanma durumunu CEMAGREF
çalışanları ile beraber değerlendirilmiş, Coğrafi Bilgi
Sistemlerinin etkin olarak kullanılması ile Türkiye'de çığlarla
mücadele amaçlı eğitim stratejilerinin belirlenmesi
hedeflenmiştir.
1- Bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli
arazilerde, yamaçlarda tabakalar halinde biriken kar
kütlesinin iç ve/veya dış kuvvetler etkisi ile yamaç aşağıya
doğru hareketine çığ denilmektedir.
çığların birikme bölgesinde birikme sınırının belirlenmesi
için çalışma prensiplerinin uygulamalı olarak anlatıldığı bir
arazi gezisi yapıldı.
Birikme bölgesinin kesin olarak belirlenmesi çığlardan
korunma amaçlı arazi kulanım düzenlemelerinin yapılmasının en önemli aşamasıdır. Arazi gezisi için Grenoble
kentinin Pierre Scam Jeanne Talus bölgesinde Valley of
Romanche vadisine gidildi. Burada uygulamalı olarak
birikme bölgesindeki ağaçların göğüs yüksekliği çapından
dört yönde ve en fazla 40 cm uzunluğunda alınabilecek
rezistograf örneklerinin yorumlanması uygulamalı olarak
anlatıldı. Ölçüm sisteminin esası ağacın örnek alımı
yönünde yoğunluk değişiminden geçmişinde travmatik bir
etkiye maruz kalıp kalmadığının belirlenmesi yöntemine
dayanmaktadır. Belli bir dönemde travmatik bir etki
görülen ağaç örneklerinde odun yoğunluğun ilgili tarihte
çok yüksek olurken, bu etkinin görülmediği yıllarda normal
sınırlar içerisinde kaldığı örnekler üzerinde anlatıldı.
BİR ÇIĞ PATİKASININ BÖLÜMLERİ
2- Çığlarla mücadele için öncelikle veri tabanının oluşması
lazımdır. Bunun için;
Çığ Risk Haritalarının Yapımı ;
l
Kar örtüsü kalınlığı,
l
Tarihi çığ verileri ve tekrarlama periyotları,
l
Etkilenen alanlar,
l
Bitki örtüsü,
l
Eğim, bakı analizleri,
l
Çarpma basınçları bilgilerine ihtiyaç vardır.
Çığlar ve diğer doğal afetlerle mücadelede en önemli
hususun daha önce meydana gelen olayların belirlenmesi
ve haritalanması olayından hareketle, Rezistograf aletinin
28
3- Fransa Alplerinde çığ olaylarının en çok yaşandığı
CHAMONIX'te yapılan çığ yapıları hakkında arazide bilgi
almak üzere Taconnaz Glacier bölgesine Dr.Frederic
BERGER ile beraber gidildi. Bu bölgedeki çığ yolu üzerinde
yapılan yapıların boyutlandırılmasındaki temel esaslar
anlatıldıktan sonra arazide çığ etüdü ile ilgili olarak "sessiz
şahit" olarak nitelendirilen vejetasyon örtüsü üzerinde
çığın meydana getirdiği etkilerin, meydana gelen çığ
olayının gelişiminin anlaşılmasındaki önemi ve olası
indikatörler hakkında bilgi verildi. Özellikle yaşayan
ağaçlardaki etkiler incelenerek, yamaç boyunca çığın takip
ettiği yol hakkında nasıl fikir ileri sürülebileceği tartışıldı.
Özellikle çığ yolunun orta ve birikme bölgesi üzerinde
yapılan toprak tümsekler ve tutucu barajların nasıl
boyutlandırılacağı ve boyutlandırma nelere dikkat edileceği
"sessiz şahit" olarak tabir edilen indikatörlerden
boyutlandırma esnasında nasıl faydalanılacağı izah edildi.
Özellikle çığ yolunun orta bölgelerinde inşa edilen toprak
tümseklerin şaşırtmalı olarak yapımının önemi vurgulanarak tutucu barajların maksimum yüksekliğinin belirlenmesi
ile ilgili hız formülünün (h'= V2/2g) nasıl kullanılacağı
anlatıldı.
Standart Kar Gözlem İstasyonu
6-Sonuç ve Öneriler
a- Merkez ve taşrada sadece çığlar konusunda çalışacak,
tercihan gönüllü bir çığ ekibinin oluşturulması,
(Orman Mühendisi başkanlığında, Zemin Etüdü için
jeolog, harita mühendisi(CBS), Statik hesaplar için
makine - inşaat mühendisinden oluşan)
b-Temel CBS eğitimlerini (arccis) almalarının sağlanması,
c- Çığ simülasyon yazılımlarının temin edilerek temel
eğitiminin sağlanması,
d-Yapılacak eğitimlerin konu bazlı olması (α-β modelinin
geliştirilmesi-CBS analizleri, statik hesaplar, arazi
uygulamaları vb.),
f- Ormancılık Araştırma enstitülerinin ve Üniversitelerin
İkili işbirliği çerçevesinde bilimsel araştırmalara katılımı
ile uzman yetiştirilmesinin teşvik edilmesi,
g- Kar gözlem istasyonlarının kurulması,
ı- Daha yüksek çözünürlükte Sayısal Arazi Modellemesinin yapılması (1/1000 veya 1/5000 ölçekli haritalar)
yapılması,
i-Yasal mevzuat hazırlanarak bağlayıcılığı sağlanmalıdır.
Şayet ülkemizde çığ çalışılacaksa bu esaslar dikkate
alınmalıdır. Çığ slâytlarla anlatılıp geçiştirilebilecek veya ben
istiyorum çalışılsın mantığı ile yapılabilecek bir uygulama
değildir. Çünkü insanların canı ve malı ile doğrudan ilgilidir.
Yapılan bir yanlış ciddi sorumluluk gerektirmektedir.
Hb= h+h'
Hb= minimum baraj yüksekliği (m)
h= yerdeki kar yüksekliği (m)
h'= hareket halindeki kar yüksekliği (m)
4- CEMAGREF araştırma kurumunun Grenoble'daki
merkezinde Uzungöl'e ait Sayısal Arazi Modeli üretilerek
olası başlama bölgelerinin nereleri olabileceğinin
belirlenmesi için CEMAGREF'in CBS uzmanları ve
programcıları tarafından geliştirilen bir ArcGIS modülü ile
analiz yapıldı. İlk analizler sonucunda Türkiye koşullarına
uygun maksimum birikme bölgesinin belirlenebileceği α-ß
modelinin geliştirilmesi imkânları tartışıldı. Bunun için
MNT IGN α=0,96 ß - 1,4R²=%0,85 veya MNT LİDAR
α=0,95 ß - 1,8 R²=%0,92 formülleri kullanıldı. Burada amaç,
çığın başlama noktasında arazi eğiminin %10-11 den fazla
olduğu yerler tespit edilerek, çığın birikme bölgesindeki
maximum etki alanı belirlenmektir. Bunun için daha yüksek
çözünürlükte Sayısal Arazi Modelinin ( 1/1000 veya 1/5000
ölçekli haritalar) gerekliliği vurgulanmıştır.
5- İklim verilerinin ölçülmesi ve arşivlenmesi gerekmektedir.
l
Bulutluluk,
l
Hava sıcaklığı,
l
Rüzgar yönü ve hızı,
l
Yeni, eski ve toplam kar derinliği,
l
Güneş radyasyonu
29
UY
ZM
HD
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Iıl lL: :: 444788 SSSAAAYYYI I:I :: 441--0
55- -1
661 -NN
aaz-ziAir raann
Ü
E LAENR İ SMAİ Z
1i i2ssaanEn-k-M
iM
maa-yyKı ısas-s-HıHm
lı2
k2002110011 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Sosyal Sermayenin
Ormancılık Faaliyetlerine Etkisi*
Erdoğan UZUN**
Orman Mühendisi
ÖZET
Sosyal sermaye, literatürde çeşitli boyutlarıyla tartışılmaktadır. Sosyal sermaye, özellikle sosyal gelişmeyi sürdürme
açısından önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada sosyal sermayenin, ormancılık faaliyetlerinin başarısı üzerindeki etkisi
incelenmiştir.
1- GİRİŞ
Günümüzde, yer küremizi tehdit eden çevresel bozulmaların
önemli göstergelerinden birisinin ormansızlaşma olduğu
görülmelidir. Eğer çevresel sorunların dolayısıyla çevresel
bozulmaların önemli bir göstergesi olarak ormansızlaşma
görülür ve ormancılık sorunlarının çözümünde mesafe kat
edilebilmesi istenilir ise; yapılacak çalışmanın ilk adımının
ormancılık faaliyetlerinde sorun yaratan konuların, olumsuz
etkisini minimize etmek için ormancılık faaliyetlerinin
yürütüldüğü havzalarda ortak ve somut hedeflerin
belirlenmesinin zorunlu olduğu görülecektir. Çünkü Çevre ve
Orman Bakanlığının faaliyetlerinin yürütüldüğü havzalara ait
sorunlar, yılların birikimiyle oluştuğu için kümülatif değer
taşımaktadır.
Kırsal bölgelerde, yılların birikimiyle oluşmuş sosyal ve
ekonomik sorunların çözümüne yönelik çalışmalarda ki başarı
oranının artması için bölgede yatırım amaçlı faaliyet gösteren
kurumların (Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığı, İl Özel İdaresi gibi) hizmet amaçlı organizasyonunda
eşgüdümü gereklidir. Bölgenin, belirlenen sosyal ve ekonomik
sorunlarının çözümüne yönelik ortak ve somut hedeflere en az
girdiyle ve en kısa sürede ulaşması için uygulanacak önlemlerde
öncelik sıralamasının belirlenmesinin zorunluluğu, kurumlar
arası eşgüdümün gerekliliğini bugün için hissettirmekte gelecek
içinde daha çok hissettirecektir.
Hizmeti aynı bölgede yoğunlaşan bu ilgi gruplarından sadece
Çevre ve Orman Bakanlığının faaliyetlerini yürüttüğü Orman
Genel Müdürlüğü(OGM) ile Orman-Köy İlişkileri Genel
Müdürlüğü (ORKÖY)'nün sadece birer faaliyetine makro
seviyede baktığımızda, kurumlar arası organizasyonda
eşgüdümün gerekliliğini, bölgesel sorunların çözümüne yönelik
uygulanacak önlemlerde önceliklerin belirlenmesinin
zorunluluğunu görmek olasıdır.
6831 sayılı orman kanununun 1. maddesi orman sayılacak
yerleri tanımlamış ve 2. maddesinde ise orman ekosistemi
dışına çıkarılabilecek yerleri de tanımlamıştır. Ormancılık
faaliyetlerinin yürütüldüğü orman arazilerinde sınırların
belirlenmesine yönelik kadastro çalışmalarının bitirilememiş
olması yada sınırları belirlenmiş ama açmacılık, kaçak yerleşme
gibi hukuk dışı kullanımlar sonucu bir kısım orman alanlarının
mülkiyeti; 1973 yılında 1744 sayılı kanunla, 1983 yılında 2896
sayılı kanunla, 1986 yılında 3302 sayılı kanunla ve 1987 yılında
3402 sayılı kanunla orman ekosistemi dışına çıkarılabilecek
alanlar yeniden tanımlanarak 1973-1987 yılları arasında orman
sınırı dört kez değiştirilmiştir.
Yukarıda görüldüğü gibi ormancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü
arazilerde mülkiyeti düzenleyen kanunların ömrünün çok kısa
olması ve özel mülkiyet konusunun miras hukukunu da
ilgilendirmesi nedeniyle insanlarda kanunların sürekliliğine olan
güvenin azaldığını gözlemlemek mümkündür. Bu iki unsur
(kanunların sürekliliğine olan güvensizlik ve özel mülkiyetin
miras hukukunu ilgilendirmesi) orman arazilerine olan ilgiyi
sadece orman köylerinde yaşayan insanların değil, ormanlık
bölgelerle uzak veya yakın ilişkisi olmayan bütün insanların
ilgisini artırdığı gözlenmektedir.
OGM Genel Müdürlüğünün ana faaliyetlerinden biriside üretim
ve pazarlamadır. Örneğin OGM'nün 2000 – 2008 yılarındaki
üretim ve stok hareketini gösteren çizelge 2 incelediğinde;
2000 – 2008 yılları arasındaki verilere göre, yıllık ortalama
endüstriyel odun üretiminin yaklaşık 9008900 m3 olduğu ve
endüstriyel odundaki yıllık %10,3'lük stok miktarının yaklaşık
%40,3'lük oranını endüstriyel ürün çeşitlerinden tomruğun
oluşturduğu çizelge 2'de görülmektedir (ANAONİM-2, 2009 ).
Asli orman ürünleri pazarlayan Devlet Orman İşletmeleri,
pazarladıkları ürünlerin kalitesini korumak için hiçbir önlem
almadan (fırınlama, emprenye gibi) stok çalışmaları
durumunda, ürünlerin kalitesi düşeceği için ürünün kalitesindeki düşüş, doğal olarak ürünün fiyatına dolayısıyla işletmenin
yıllık bilançosuna negatif olarak yansıyacaktır. Devlet Orman
İşletmeleri, bu ve benzeri olumsuzlukları aşmak için bölgelerinde odun ürünleri işleyen işletmelerin iş kolları bazında
piyasa talebini takip etmek, piyasaya arz ettiği ürünlere talep
yaratmak için pazarlamada; ısmarlama yöntemi, alivreli satış
gibi ek çalışmalara girmeleri gerektiği de gözlemlen-mektedir.
İlgi gruplarından Çevre ve Orman Bakanlığının kurumlarından
birisi olan ORKÖY Genel Müdürlüğünün destekleme faaliyetine
makro seviyede bakıldığında; Gelişmekte olan ülkelerde olduğu
gibi ülkemizde de kırsal bölgelerde tarım sektörü, genel
ekonomik yapı içerisindeki önemini korumaktadır. Bu genel
değerlendirmeye uygun olarak 2000 yılı nüfus sayımına göre
Türkiye'de yaklaşık 35 bin (34971) adet olan toplam köy
sayısının %56'sını (19577 adet) orman köyleri oluşturmaktadır
(KONUKÇU, 2001).
Orman köyleri gerek bulundukları bölgenin jeolojik yapısından
kaynaklanan olumsuz koşullar ve gerekse işlenebilir verimli
toprak miktarının azlığına ilave olarak fiili sermaye ve bölgede
mevcut vasıflı insan gücünün yetersizliği gibi ekonomik yönden
çok yetersizdirler (UZUN ve YILMAZ, 2008). Bu nedenle
bölgede yaşayan insanların çevreye ve çevrenin bir parçası olan
*Makale, yayınlandığı tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı yeni yapılanması belli olmadığı için, adı geçen resmi kurumlar önceki yasal kurumlara aittir
** Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü
30
ormanlara olan zararlı etkilerini minimize etmek için insanların
sosyal ve ekonomik yönden gelişmelerine hizmet edecek
çalışmaların kamu kurumları tarafından desteklenmesinin
gerekli olduğu görülmektedir.
Bu düşünceye uygun olarak işlenebilir ülke topraklarının
yaklaşık 1/3'ünü işletmek ve yönetmekle görevlendirilen Çevre
ve Orman Bakanlığı sorumluluk sahasında yaşayan insanlara
hizmet sunan Genel Müdürlüklerden birisi de ORKÖY Genel
Müdürlüğüdür. ORKÖY Genel Müdürlüğü hizmet için değişik
araçları bugüne kadar kullanmış ve bugünde kullanmaktadır. Bu
hizmetler genelde, sosyal amaçlı hizmetler ile ekonomik amaçlı
fiziki sermaye olarak desteğini, ya kişiler bazında ya da
kooperatifler aracılığı ile kredilendirme yoluyla sürdürmektedir.
Kırsal bölgelerin bir parçası olan orman köylerinin ekonomik
yönden kalkınıp, sosyal yönden gelişmesine duyulan önem ve
zorunluluk nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığı orman
köylülerine yönelik ekonomik amaçlı kaynak aktarımını ferdi ve
kooperatifler aracılığıyla gerçekleştirmektedirler. 1970'li
yıllardan günümüze kadar olan sürede ORKÖY'ün kredilendirme hizmetinde aracı olarak kullanılan kooperatifler, nicel
olarak incelendiğinde; Kurulan toplam kooperatif sayısı ile
bugün faal olanların sayıları miktar olarak karşılaştırıldığında
yaklaşık %48,3 gibi küçümsenmeyecek oranda azaldığı çizelge
1'de görülmektedir (ANONİM-1, 2009).
Yürütülen kooperatifçilik faaliyetleri nitelik olarak incelendiğinde ise; bölgenin ekonomik yönden gelişmesine hizmet
etmek amacıyla kurulmuş ama bu gün için faal olmayan
kooperatiflerin %3,6'lık oranının yönetilememekten yada
üyeleriyle olan sorunlarından dolayı icralık oldukları görülmektedir (çizelge1).
31.12.2005 tarih ve 26040 sayılı resmi gazetede yayınlanan
orman köyleri kalkınma hizmetlerine ilişkin esas ve usullerinin
10. maddesine göre orman köylerinde faaliyet gösteren
kalkınma kooperatifi; “ekonomik amaçlı kurulmuş ve yürüyen
bir faaliyetin modernizasyonu ve/veya revizyonu amacıyla yeni
bir proje hazırlar ise bu proje maliyetinin %70'i , faaliyeti tevsi
(genişletmek) amacıyla ek proje hazırlar ise proje tutarının
%50'si kredi olarak desteklenebilir” denmektedir. Bu yasal
düzenleme ile kooperatiflerin biriktirdikleri tasarruflarını
yatırıma dönüştürmeleri amaçlanmaktadır. Bu maddeden
faydalanmak için Antalya bölgesinde faaliyet gösteren hiçbir
kooperatif girişimde bulunmamış dolayısıyla bölgede uygulaması da yapılmamıştır.
Bu bilgiler toplu olarak değerlendirildiğinde küçük sermayeli
kooperatiflerin;
1-Yöre kalkınmasına yönelik beklenen katkıyı sağlamadığı,
2-Toplumsal sorumluluklara olan katkısı açısından bakıldığında
ise umulan yada beklenen başarıyı göstermedikleri gözlemlenmekte ve kurulan kooperatiflerin miktar olarak %48
oranında azalmasıyla da görülmektedir (çizelge 1).
Yukarıda özetlenen Çevre ve Orman Bakanlığının iki farklı
birimine ait çalışmalardaki başarı oranının artması için en
azından aynı bakanlığın genel müdürlüklerinin yıllık programlarının bir birini destekler mahiyette olması gerekmektedir.
Ayrıca genel müdürlüklerin yıllık programlarının uygulanmasında eş zamanlı olarak alan birliği sağlanması ve ekonomik
amaçlı yatırım projelerinin planlanmasında da piyasayı tanımak
ve yönlendirmek gibi somut hedeflerin belirlenmesinin zorunlu
olduğu görülmektedir.
Ayrıca, ormancılık faaliyetleriyle ilişkili olan ilgi grupları; gerek
kendilerine ait üyelerin çağımızdaki üretim sisteminin
gerektirdiği bilgilerle donanması için eğitim çalışmaları
düzenleyerek yada düzenlenmesini teşvik ederek yöre
kalkınmasına hizmet etmesi, gerekse toplumsal sorumluluğun
gelişmesi ve toplumsal refahın artması için her ilgi grubu,
“sosyal kurum„ olarak mevcut kaynakları ve olanakları birbirini
destekler mahiyette kullanmaları gerektiği de kırsal bölgeler
gözlemlendiğinde kendini göstermektedir (UZUN ve YILMAZ,
2008).
Çevre ve Orman Bakanlığının sadece iki Genel Müdürlüğünün
faaliyetlerine makro seviyede bakıldığında görülen bütün bu
sorunlar, “Sürdürülebilir Orman Yönetimi” planlaması ile
günümüzde aşılmaya çalışılmaktadır. Sürdürülebilir orman
yönetimi tanımına baktığımızda; Sürdürülebilir orman
yönetimi, “Ormanların ve orman alanlarının biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, gençleştirme kapasitesini, bugün ve
gelecekle ilgili ekolojik, ekonomik ve sosyal işlevlerini yerel,
bölgesel ve küresel düzeyde diğer ekosistemlere zarar
vermeksizin devam ettirecekleri bir şekilde ve yoğunlukta
işletimi ve kullanımıdır” (ANONİM, 2000). Bu tanım
sürdürülebilir orman yönetimini, ekolojik açıdan uygun,
ekonomik açıdan uygulanabilir ve sosyal açıdan yararlı bir
işletmecilik olarak tanımlamaktadır.
Zaman içerisinde, gerek bireylerin gerekse toplumun, ya
gereksinimlerinin öncelik sıralaması değişmekte yada zamana
bağlı olarak yeni gereksinimler ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla
sıralaması değişen veya yeni ortaya çıkan her ihtiyaç,
uygulanacak yöntemleri de yeniden belirlemektedir. Bu genel
değerlendirmeye uygun olarak; Çevre ve Orman Bakanlığı da,
Ulusal Kalkınma Planları ile Ulusal Ormancılık Programlarına
uygun olarak sürdürülebilir orman yönetimini, uygulamaya
yönelik faaliyetlerdeki başarının artırılması için gerçekleştirilmesi gereken temel kriterler vardır. Bu kriterler;
1-Ulusal ve Bölgesel düzeyde sürdürülebilir orman yönetiminin
kriter ve göstergelerinin belirlenmesi,
2-Belirlenen bu göstergelerin izlenmesi,
3-İzlenen göstergelerin ise değerlendirilmesi,
4-Değerlendirmelerin ise şeffaf ve katılımcı bir şekilde
yapılmasına ve ilgi gruplarına sunulmasına bağlıdır (ANONİM,
2006).
Ulusal Kalkınma Planları ile Ulusal Ormancılık Programlarına
uygun olarak sürdürülebilir orman yönetiminde ki başarı için
yukarıda sıralanan dört kriterlerden, ilk üç sıradaki kriterlere
verilen önemin, dördüncü sıradaki kritere verilmediği
gözlenmektedir. Bu gözlemin dayanağı olarak: ormancılık
faaliyetlerine ait ilgi gruplarını, kullandığı yetki ve taşıdığı
sorumlulukla ilişkilendirerek organize edecek yasal düzenlemenin olmaması, merkezi yönetim alışkanlığının olması gibi
nedenlerden kaynaklandığını söylemek olasıdır. Oysa yukarıda
sıralanan dört kriter sürdürülebilir orman yönetiminin başarısı
için bir birini bütünleyen kriterlerdir.
Sürdürülebilir orman yönetimini uygulamaya yönelik gerçekleştirilmesi gereken temel kararlardan birisi olan “değerlendirmenin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yapılmasını„ isteyen kriterin
hayat bulabilmesi ve dolayısıyla yılların birikimiyle oluşmuş
ormancılık sorunlarını çözmek için sürdürülebilir orman
yönetimi içerisinde girişimcilik ruhunu destekleyen sosyal
sermayenin küçümsenmeyecek bir payının olduğu düşünülmelidir. Bu genel değerlendirmeye uygun olarak; bölgesel
bazda sürdürülebilir ormancılık yönetiminin hedefi, yukarıda
belirlenen dört kriterlerden bazılarının uygulanmasına öncelik
vererek (ormanların salt eta ve alan olarak artırılması gibi tek
boyutlu) değil, sosyal sermayeyi de içeren yönetim odaklı hedef
olmalıdır.
Sosyal sermayeyi içeren bir yönetimin sürdürülebilirliğinin ilk
koşulu ise ilgi gruplarının katılımcılığıdır. Fakat günümüz
koşullarında merkezi yönetim alışkanlığının olması, katılımcılık
için yeterli yasal düzenlemenin bulunmaması gibi gerekçeler,
katılımcılık sürecini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle katılımcılık
sürecinde ilgi gruplarının katkısı, karar alma sürecinde taşıdıkları
sorumlulukların paylaşılması esasına dayanmalı, alınan
kararların uygulanmasındaki öncelik sıralamasının belirlenme-
31
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
sinde ise bütün ilgi gruplarının katılımına özen gösterilmelidir.
Bu kurallara dayanan katılımcılık ise ekosistem bütünlüğü
olarak tanımladığımız ormanı planlarken, ilgi gruplarını
kullandığı yetki ve taşıdığı sorumluluk paydasında bir araya
getirecektir.
İklim ve topografya bakımından en zor şartlara sahip sarp
kesimlerde yer almış olan orman köylerinde, ekonomik
yaşantının da küçük ve çok parçalı tarım alanları üzerine
kurulduğu görülmektedir. Bu koşullarda yaşayan ailelere
onlarca yıldır sadece hibe yada düşük faizli fiili sermaye
yardımlarına dayanan çalışmalarla, hedeflenen (özlenen)
amaca ulaşılamamışsa, bölgelerin kalkındırılmasına yönelik
çalışmalarda bir eksikliğin olduğu kendini hissettirmektedir. Bu
eksikliğin, üretim faktörleri içerisinde “Sosyal Sermayenin”
olmamasından kaynaklandığı düşünülmelidir. Diğer bir ifadeyle
doğal ve sosyal koşulların zor olduğu bölgelerin sosyoekonomik yapısına ait çalışmalar incelendiğinde, sürdürülebilir
kalkınmanın ana girdileri içerisinde sosyal sermayenin daha
fazla ağırlıkta yer alması gerektiği görülmektedir (UZUN ve
YILMAZ, 2008). Eğer kırsal bölgelerde yaşayan insanların
ekonomik yönden kalkındırılması ve sosyal yönden gelişmesi
için sürdürülebilir kalkınmanın girdileri içerisinde sosyal
sermayenin daha fazla ağırlığı olmaz veya gerek fiziki gerekse
sosyal olumsuzlukların yoğun olduğu kırsal bölgelerden göç
eden nüfusu barındıracak ve besleyecek gerekli hizmetler İl ve
İlçelerde yapılmaz ise idari yönetim ve organizasyondaki bu
zafiyetin sonucunda sadece kırsal bölgelerde yaşayan insan
sayısı daha çok azalmayacak, şehirlerin fiziki ve sosyal yapı
olarak köylüleşme hızı artacaktır. Fiili durum da, kırsal
bölgelerde genç nüfusun azaldığını, şehirlerde ise vasıfsız genç
nüfusun arttığını göstermektedir.
Yukarıda anlatılanları özetlersem; Çevre ve Orman Bakanlığı
orman köylerine karşılıksız yada düşük faizli kredilerle fiili
sermaye olarak kaynak aktarıyor ama sarf edilen bu kaynak;
bölgede beklenilen oranda istihdam yaratmıyor ve üretim
miktarını da artırmıyor. Dolayısıyla dosya bazında kurulan ama
ekonomik bir faaliyet olarak çalışmayan bu girişim, toplumun
diğer üyelerine örnek olamıyor ve bu nedenle de bölgede
yaygınlaştırılamıyor. Sadece fiili sermaye destekli faaliyetlerin,
örnek olamaması ve yaygınlaşamamasının önemli gerekçelerinden birisinin üretim faktörleri içerisinde sosyal sermayenin
eksikliğinden kaynaklandığı hissedilmelidir. O halde sosyal
sermayenin tanımına bir bakalım ve bu tanıma göre sosyal
sermayenin hangi açığı dolduracağını görelim.
2- SOSYAL SERMAYE
Sosyal sermayenin bu güne kadar çok çeşitli tanımları
yapılmıştır. Bunlardan bazıları; KARAGÜL ve DÜNDAR, Sosyal
sermayeyi; bir ülkedeki kişi ve kurumlar arası dikey ve yatay
karekterli güvene dayalı ilişkileri gösteren bir değer olduğunu
söylemekte ve “Toplum kesitleri arasındaki güvene dayalı
ilişkiler düzeyi” olarak tanımlamaktadırlar (KARAGÜL, DÜNDAR,
2006).
KARAGÜL ve MASCA, Sosyal Sermayeyi; En az iki kişi arasında,
güvene dayalı olarak kurulabilen bir iletişim imkanı olarak
tanımlamaktadır.
ÖKSÜZLER, sosyal sermayenin ekonomik büyüme üzerinde
önemli bir etkisinin olduğunu söylemekte ve sosyal sermayenin
“kişiler arası ilişkileri düzenleyen ve yöneten ile ekonomik ve
sosyal gelişmeye katkı yapan ilişkiler, davranışlar ve değerler
bütünüdür.„ Tanımına uygun olarak, toplumdaki güven düzeyi
arttıkça, yardımlaşma olasılığı artacaktır. Yardımlaşma ise
toplum fertleri arasındaki güven duygusunu besleyip artıracaktır. Bu şekildeki döngünün ise sosyal sermayeyi kar topu gibi
büyüteceğini söylemektedir (ÖKSÜZLER, 2006).
TÜYLÜOĞLU, sosyal sermayenin anlaşılması için sonuçlardan
ziyade sosyal sermayenin belirleyicileri olan kişisel özellikler
(yaş, cinsiyet, sağlık vb), aile özellikleri (ilişki statüsü, evlilik
statüsü, çocukların varlığı vb), davranış ve değerler (farklılıklara
hoşgörü, paylaşılan hedefler vb) ile sosyo-ekonomik avantajlar
ve yerel düzeydeki bilgi seviyesi gibi kaynaklar üzerinde
32
yoğunlaşmak gerektiğini söylemektedir (TÜYLÜOĞLU, 2006).
Sosyal sermaye tanımına ait yukarıdaki özetlerde de görüldüğü
gibi genelde sosyal sermaye; ortak faaliyeti besleyen ve
kolaylaştıran bir unsur olarak görülmektedir. Diğer bir anlatımla
sosyal sermaye, gerek kişiler arası ilişkileri düzenleyen ve
yöneten gerekse ekonomik ve sosyal gelişmeye katkı yapan
ilişkiler, davranışlar ve değerler bütünü olarak algılanmakta ve
bu algılamaya göre sosyal sermayenin;
1-Ekonomik bir yapı olan kurumun (işletmenin) kendi içinde,
2-Kurum ile resmi kuruluşlar arasında,
3-Kurum ile faaliyet alanındaki diğer ilgi grupları arasındaki
ilişkinin geliştirilmesine hizmet etmeyi amaçladığı görülmektedir.
Ekonomik anlamda kalkınmanın ve sosyal anlamda gelişmenin
kısıtlı olduğu kırsal bölgelerde sosyal sermayenin gelişmesi için
yapılacak hizmetler, kurumlara ve kişilere ait mevcut
kaynakların yerinde ve etkin kullanılmasını, kaynak olarak
mevcut olan ama ekonomik anlamda atıl halde bekleyen yerel
potansiyelin harekete geçirilmesi gibi hizmetlere ulaşımı en az
girdiyle sağlamayı da sosyal sermayenin amaçladığı görülmelidir.
Ekonomik araştırmalarda, sosyal sermaye üzerinde önemle
durulmasının nedenlerinden birisi de ekonomik anlamdaki
faaliyetteki başarıya en az girdiyle ulaşmanın dışında bazı
iktisatçılar “Ekonomik eylem, sosyal eylemlerin bir biçimi”
olduğu görüşünü öne çıkarmaktadırlar. Diğer bir deyimle bu
iktisatçılar ekonomik kurumları, birer sosyal yapı olarak
tanımlamaktadırlar. Bu tanımı besleyen kaynak ise “Sosyal
Sermayenin” kendisidir. O halde sosyal sermayenin, toplumsal
açıdan önemli olmasının nedenini anlayabilmek için diğer
sermaye kavramları içerisindeki yerini de saptamak
gerekmektedir.
2.1- Sosyal Sermayeyi Anlamak
Mal ve/veya hizmet üretiminin gerçekleştirildiği işletmeler,
ekonomik sistemin temel birimleridir. Ekonomik sistem ise bir
ülkenin sahip olduğu kaynakların, gereksinme ve isteklerin
karşılanması amacıyla, bireyler ve kurumları arasında dağılımını
temel alan kurallar bütünüdür. Ekonomik sistemin sahip olduğu
kaynaklar ise üretim faktörleri olarak nitelendirilir (KARALAR ve
7 ark., 2002 s.4). Bu tanıma göre mal ve hizmet üretiminde
yararlanılan kaynakların tamamı klasik anlamdaki üretim
faktörlerinden birisi (emek, sermaye, doğal Kaynaklar (toprak,
su, mineral maddeler, ağaçlar vb.) ve girişim) içerisinde
değerlendirilen bir öğedir.
İktisatta, üretimde kullanılan para ve parasal değeri olan
makine, çeşitli ekipmanlar gibi her türlü donanımı ifade eden
değerler, sermaye olarak tanımlanmıştır. Ancak günümüz
dünyasının ekonomik olgularını, sadece fiziki anlam içeren
sermayenin bu dar anlamına dayandırarak açıklayabilmek çoğu
zaman mümkün olamamaktadır. Bu gerekçeyle İktisat ilmi,
sermayeyi, ekonomik bir faaliyetin büyümesi veya gelişmesine
olan etkisini sadece fiziki anlam içeren boyutuyla değil, maddi
olmayan değerleri de (insan ilişkileri vb) sermaye kavramı
içerisinde algılayarak daha geniş kapsamlı bir üretim faktörü
olarak genişletmiştir (TÜYLÜOĞLU, 2006).
Sermaye kavramı, yukarıda özetlenen anlam çerçevesinde
çalışan kişinin bilgi ve becerilerinin ele alındığı “Beşeri Sermaye”
ve ağırlıklı olarak 1990'lı yıllardan sonra toplumsal güvene
dayalı iletişim düzeyini belirleyen “Sosyal Sermaye” gibi
değerler yeni üretim faktörü olarak literatüre girmiştir. Ancak
burada bireysel yetenekle ilişkili olan beşeri sermaye ile bireyler
arasında yaratılan ağ düzeneğinin (iletişimin) ürünü olan sosyal
sermayeyi bir birine katmamak gerekir. Diğer bir anlatımla
beşeri sermayenin bireysel yeteneğe dayandığı, sosyal
sermayenin ise bireylerin kaynaklara ulaşımını sağlayan ağ
düzeneği ve ilgi gruplarının bir birlerine olan güvenine
dayandığı görülmelidir.
Gerek yukarıda yapılan tanımlar ve gerekse bu tanımların
içeriğine uygun olarak yapılan değerlendirmelerden hareketle
sosyal sermaye, özellikle ülkemizdeki kırsal bölgelerin
temsilcilerinden birisi olan ve Çevre ve Orman bakanlığının
hizmet alanında bulunan orman köylerinde yürütülen
ekonomik faaliyetlerde ki başarı için sosyal sermaye, acil yatırım
yapılması gereken alan olarak görmektedir.
3- SONUÇ VE ÖNERİLER
Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda olduğu gibi ülkemizin
kırsal bölgelerde de tarım sektörünün genel ekonomik yapı
içerisindeki önemi büyüktür. Bu gerekçeyle ülkemizde, kırsal
bölgelerin temsilcilerinden birisi olan orman köylerinde
tarımsal üretimi artırmak veya tarımsal üretimin maliyetini
düşürmek için sosyal sermayenin ayrı bir üretim faktörü olarak
değerlendirilmesi gerektiği düşünülmelidir.
Ekonomik bir faaliyete ait ilgi grupları arasındaki ilişki karşılıklı
güven temeline dayandıkça, ilgi grupları arasındaki ilişkilerde
gönüllü iş birliği davranışı yaygınlaşacaktır. Buna bağlı olarak
kurumsallaşmış güven ile beslenen ilgi gruplarındaki sosyal
sermaye güçlenecektir. Sosyal sermayesi güçlü toplumlarda
üretilen bilgi daha hızlı yayılacak ve bilginin ekonomik faaliyette
üretime dönüşme süreci hızlanacaktır. Sonuçta sosyal
sermayenin ekonomik bir ünite olan faaliyete etkisi; üretimde
maliyetin düşmesi veya gerekirse üretim miktarının artması gibi
faaliyetin yürütüldüğü işletmeye fayda olarak yansıyacaktır.
Dolayısıyla doğal koşulların zor ve ekonomik anlamdaki üretim
faktörlerinin kıt olduğu orman köylerindeki aileler sosyal
sermayeyi; tüketilmesi gereken bir kamu malı olmadığını,
dolayısıyla toplum kesitleri arasında güvene dayalı iletişime
yatırım yaptıkça bu yatırımın kendisine fayda olarak geri
döndüğünü görecek ve yaşayarak anlayacaktır.
Kırsal bölgelerde ve kırsal bölgelerin bir parçası olan orman
köylerinde kısıtlı olanaklar ve sınırlı kaynaklar içerisinde faaliyet
gösteren ekonomik birimlerin gerek yüksek verime ulaşmaması
gerekse gelişmemesini salt klasik anlamda ki ekonomik
faktörlerle izah edilemediği son otuz yıl içerisinde kurulan
kooperatif sayıları ile bugün faal olanların sayıları karşılaştırıldığında kendini göstermektedir (çizelge1). Bu gerekçeyle;
Ağırlıklı olarak kırsal bölgelerde faaliyet gösteren ormancılık
yönetiminin çağımızdaki ana temel ilkesi, sosyal sermaye ile
beslenen Sürdürülebilir orman yönetimi olmalıdır. Çünkü bu
ruh anlayışına odaklanan yönetimin amacı; ekolojik açıdan
uygun, ekonomik açıdan uygulanabilir ve sosyal açıdan yararlı
olan ekonomik faaliyetlerin desteklenmesine öncelik verecektir.
Dolayısıyla ekonomik bir ünite olarak fiziki ve sosyal sermayeyle
birlikte desteklenen böyle bir faaliyetle, sadece ailenin refahının
artmasına hizmet edilmiş olunmayacağı ilgili faaliyetin
toplumda daha kısa sürede yaygınlaşmasına da hizmet edilmiş
olacağı olasıdır.
Ayrıca bütün kurumlarda olduğu gibi Çevre ve Orman
Bakanlığıda, belirli peryotlarla çalıştırdığı personelden
maksimum verim elde edebilmek için personelinin gelişimine
yönelik olarak “meslek içi eğitim„ faaliyetleri yürütmektedir. Bu
genel değerlendirmeden hareketle; Orman köylerinde yaşayan
insanların genelde üretim dışında kaldıkları yılın aralık ayı ile
takip edecek yılın ocak ve şubat aylarında bölgede yapılan veya
yapılması planlanan tarımsal üretimin ve ormancılık
faaliyetlerinin değişik aşamaları için insanların gereksinim
duydukları konulara yönelik eğitim çalışmaları yapılarak kurum
ile vatandaş arasında güven oluşmasına yada oluşmuş güvenin
pekişmesine hizmet edilmelidir (UZUN ve YILMAZ, 2008). Bu
hizmetle, bölgelere yapılmış veya yapılacak olan yatırım
faaliyetlerinin, ailenin ve bölgenin ekonomik gelişmesi
üzerindeki etkisinin yaygınlaşması için bölgede yaşayan
bireylerin, Çevre ve Orman Bakanlığının taşra birimlerine
duyduğu güven pekişecek dolayısıyla kırsal bölgelerde sosyal
sermayenin artırılmasına da hizmet edilmiş olunacaktır.
Kırsal alanların gerek jeolojik yapısından gerekse küçük ve çok
parçalı alanlarda verimsiz üretimden kaynaklanan zorluklara
ilave olarak üreticilerin modern yöntemlere göre yapılan
üretimde mesleki bilgi eksikliklerini içeren bütün yetersizlikler
bir bütün halde düşünüldüğünde; kırsal bölgelerin kalkındırılması için üretim faktörlerine duyulan gereksinimlerin öncelik
sıralaması yapıldığında sosyal sermayenin fiili sermayeden daha
öncelikli olduğu, kırsal bölgeler gözlemlendiğinde kendini
hissettirmektedir.
Kırsal alanda yaşayan ve temel geçimi tarım olan insanların
temel sorunu olarak adlandırılan, tarım alanlarının küçük ve çok
parçalılığından doğan olumsuzluğu gidermenin yollarından
birisi; kooperatifler bazında işletmelerin bütünlüğünü sağlamak
olabilir. Ancak gerek kooperatif yöneticilerinin gerekse
üyelerinin sosyal sermaye açısından yetersizlikleri nedeniyle
mevcut koşullar içerisinde, kooperatifler bazında birliği
sağlamak güçtür. Oysa kırsal bölgelerdeki tarımın yapısal
sorunu olan küçük ve çok parçalı alanlara sahip tarım
işletmeleri, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri bazında “ Tarımsal
Birlikler„ kurularak küçük ve çok parçalılığın yarattığı güçlükler
aşıla bilinir. Bu gerekçeyle; tarımsal birlik için gerekli olan insan
kaynaklarındaki sosyal sermayenin geliştirilmesi amaçlı
desteğin, ekonomik bir ünite olan faaliyete yapılacak fiili
sermaye desteğinden daha öncelikli olduğu görülmelidir.
Sonuç olarak sosyal sermayeyi, insanın fiziki yapısı ve yaşamıyla
ilişkilendirerek anlatmaya çalışırsam; insanın fiziki yapı olarak
kendisi ve umudu; klasik anlamdaki üretim faktörlerinden
emek, sermaye, doğal Kaynak ve girişim gibi faktörlerce
simgelendiğini, yüreğindeki sevgiyi sosyal sermayenin
simgelediğini ve yaşamın kendisinin ise sosyal sermaye ile eksiği
tamamlanmış üretim faktörlerinin bir ürünü olarak algılarım.
Özetle, küçük bir duygu beyinde kıvılcımlandığında, bu
duygunun yürekte sevgiye, yürekteki sevginin ise yaşamda
mutluluğa dönüştüğünü sadece hissetmiyor, Sakarya'nın
Karasu İlçesinin Yassıgeçit köyünde Münevver hanımın fındık
toplarken dudağındaki mırıltıda, Yozgat'ın Akdağmadeni'nin
Başçatak Köyünde Ali çavuşun motorlu testeresinin sesinde,
Elazığ'ın Arıcak ilçesinin Yeniköyün'de keçi otlatan Mehmet
efendinin kaval sesinde duyuyor, Antalya'nın Gündoğmuş
ilçesinin Kayabükü köyünde Mehmet dede ile Hatice ninenin,
ineğe yem olarak hazırladıkları burmaların kıvrımlarında
hissediyorum. Kısaca doğal ve sosyal koşulların zor olduğu kırsal
bölgelerde yaşayan insanlar ile kamu kurumlarında çalışan
personel (kamu otoriteleri) arasındaki sevecenlik; karşılıklı
güvene dayanan sosyal sermaye ile beslendikçe insanların
yaşama sevincinin, yerel potansiyeli ve dinamikleri daha kısa
sürede harekete geçirdiğini, yaşamın her döneminde hayretle
değil, hayranlıkla izlemenin olası olduğunu düşünmekteyim.
KAYNAKÇA
ANONİM-1, 2009. ORKÖY Genel Müdürlüğü hizmet değerlendirme raporu, http://www.orkoy.gov.tr
ANAONİM-2, 2009. OGM Genel Müdürlüğü hizmet değerlendirme raporu, http://www.ogm.gov.tr
KONUKÇU, M., 2001. Ormanlar ve Ormancılığımız. DPT Yayınları No: 2630, Genişletilmiş 2. Baskı. http://ekutup.dpt.gov.tr.
ANONİM, 2000 ; Avrupa'da Ormanların Korunması Bakanlar Konferansı (AOKBK) Genel
Deklarasyon ve Kararlar, T.C. Orman Bakanlığı, Kasım 2000, Ankara.
ANONİM, 2006; SOY KG Kavram Notu, OGM Strateji Geliştirme Dairesi, Ankara
KARALAR ve 7 ark., 2002; Genel İşletme Anadolu Üniversitesi Yayın No: 1268, Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 704, Eskişehir
UZUN,E., YILMAZ, İ., 2008; Gündoğmuş İlçesi Orman Köylerinin Ve Bu Köylerdeki Tarım
İşletmelerinin Sosyo - Ekonomik Yapılarının Belirlenmesi, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Teknik Bülten No: 32, Antalya
KARAGÜL, Mehmet. DÜNDAR, Süleyman. 2006; Sosyal Sermaye Belirleyicileri Üzerine Ampirik Bir Çalışma, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, s. 61-78, Antalya
KARAGÜL, Mehmet ve MASCA, Mahmut 2005; Sosyal Sermaye Üzerine Bir İnceleme, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Bahar, s. 36-50
ÖKSÜZLER, Oktay 2006; Sosyal Sermaye, Güven ve Belirleyicileri: Bir Panel Analizi, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, Antalya
TÜYLÜOĞLU, Şevket 2006; Sosyal Sermaye, İktisadi Performans ve Kalkınma: Bir Yazın Taraması, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, s. 14-60, Antalya
33
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Orman İşletme Müdürlüğü
Halil GÖKPINAR
Orman Yüksek Mühendisi
Ülkemizdeki Orman kaynaklarının yönetimi ve işletmesi
Orman Genel Müdürlüğüne aittir. Orman Genel
Müdürlüğü Anayasa ve yasalardan aldığı yetkiye göre
Ülkemiz Ormanlarında tek söz sahibidir.
Orman
İşletme Müdürlükleri ise Orman Genel Müdürlüğünün
omurgasıdır, varlık nedenidir. Orman İşletme Müdürleri
taşrada O.G.M. adına hizmet verirler. İşveren vekilidirler.
Genel Müdürlük adına işçi alır çalıştırırlar. Döner
sermayenin harcama yetkilisidirler. Orman yangınlarıyla
mücadelede Yangın amiridirler. İşletmesinde çıkan
yangınları sevk ve idare ederler. Bu uğurda gerekirse
canlarını verirler. Bakmayın siz televizyonlarda verilen
yangın haberlerinde ilin valisinin yada kaymakamının
ahkam kesmelerine yangınları kendileri yönetiyormuş
gibi görünmelerine. Ormancılar dışında orman
yangınlarından zarar gören, yanan yada yaralanan
olmamıştır.
İşletme Müdürleri aynı zamanda birer öğretmendirler.
İşletmesine yeni atanan mühendisleri mesleğe
hazırlarlar. Onların kitaptan bildikleri teorik bilgileri,
pratiğe dönüştürmelerine yardımcı olurlar. Maiyetlerindeki işçilere, memurlara, velhasıl tüm elemanlarına
mesleki konularda eğitim verirler.
Orman köylüleriyle içli dışlıdırlar.İşletme müdürleri
onların işverenidir. Ev yaptırırken okul, camii yapılırken
işletme müdürü hep yanlarındadır. Başı ağrıyan orman
işletme müdürüne gelir. İşletme müdürü çocukları
askere giderken yardımcı olur, çocuklarını evlendirirken
düğün dernek işlerinde ön plandadır. İyi günlerinde,
kötü günlerinde hep yanlarındadır. 20 yıl Orman İşletme
Müdürlüğü yapmış bir Meslektaşınız olarak belirteyim;
ben burada birkaç noktaya değinebildim, İşletme
Müdürünün görevlerinin tamamını yazmaya kalksam
yüzlerce sayfalık roman olur.
Yıl 1992 Osmaniye orman işletme müdürü olarak görev
yapıyorum. Osmaniye'nin meşhur Zorkun Yaylası var. Yaz
aylarında Osmaniye buraya taşınır. Yaylanın içinde tüm
yaylacıların park olarak kullandığı, çocuk şenlikleri adı
altında küçük çapta festival yapılan bir alan var. Müdür
değişimi sırasında kendini uyanık sanan bazı kişiler işi
34
oldu bittiye getirerek bu park yerini paylaşmışlar,
parselleyip üzerine alel acele 20'nin üzerinde briketten
bina yapmışlar, bazılarıda kumu, çimentoyu getirerek
yığmışlar. Osmaniye çalkalanıyor. Sivil toplum
kuruluşları, yerel gazeteler Yayla parselleniyor, orman
işletme müdürlüğü ne yapıyor diye bağrışıp duruyorlar.
Bomba yine orman işletme müdürlüğünün eline
veriliyor. Bu arada bana yapılan evlere karışma senin için
iyi olmaz diye tehditler geliyor. Ancak sorumlusu biz
olduğumuza göre çözümüde bizim bulmamız gerekiyor.
Ben Osmaniye Kaymakamı ile görüşerek Yayla sorununu
görüşmek üzere toplantı istiyorum. Kaymakam bey
başkanlığında, benim, Osmaniye Belediye başkanının ve
İlçe Jandarma Komutanının katıldığı bir toplantı organize
ediyorum. Toplantıda şu kararları alıyoruz: Zorkun
çocuk bahçesindeki usulsüz yapılaşmaya derhal son
verilecektir. Yapılan binalar yıkılarak inşaat malzemelerine Orman İşletme müdürlüğü tarafından el konulacaktır. Yaylaya çıkış yolu Orman İşletme Müdürlüğü
tarafından günün 24 saati kontrol altında tutularak
Yaylaya inşaat malzemesi çıkışına izin verilmeyecektir.
İlçe Jandarma komutanlığı Orman İşletme Müdürlüğüne
kolluk kuvveti olarak yardımcı olacaktır. Belediye siyasi
güç olarak destek verecektir.
Ertesi gün Jandarma Zorkun yaylasına giriş ve çıkışı
kapattı. Bizde iş makinasıyla usulsüz yapılan binaları
yerle bir ettik. Bunları yapabilmek anlatıldığı kadar kolay
olmadı tabii. Devlet güçlerini, Kamu oyunu, basını
yanımıza alarak başardık. Ama bu arada harcadığımız
efor ve çabayı her halde düşünebiliyorsunuzdur. Ama
düşünerek tahmin edemezsiniz, ancak yaşamanız
gerekiyor.
Ama ortada bir gerçek var; Çukurovada yayla orada
yaşayanlar için hayati bir ihtiyaç. İnsanların yazın nefes
alabilecekleri, akşam serin serin yatabilecekleri yere
ihtiyaçları var. Bu ihtiyacı düşünerek çözum bulmak
durumundayız. Mevcut yasa sanki orman teşkilatı ile
halkı karşı karşıya getirmek için yapılmış. Elbette bu
durumun düzeltilmesi gerekiyor. Halkı rahatlatacak,aynı
zamanda ormanlara zarar vermeyecek çözümler
gerekiyor. Orman yasasında değişiklik yapılarak
yaylacılıkda kamu yararı kapsamına alınarak izin irtifak
hakkı verilen yerler kapsamına alınır. Yaylaya konu
işletmelerde komisyonlar kurularak önce mevcut
yaylalar, daha sonrada potansiyel yayla alanları tespit
edilir. Yaylada yer yapmak isteyene ^Yıllık kira
bedeli^alınarak yer tahsis edilir. Tahsis edilen parsel
içinde bulunan ağaçlar ilgiliye zimmetle teslim edilir. Bu
sahalar Amenajman planlarındada gösterilerek buralara
eta verilmemesi sağlanır. Zaten son yıllarda fonksiyonel
amenajman planları yapılmaktadır. Bu kira bedellerinden elde edilen gelirde ağaçlandırma giderlerinde
kullanılır. Böylece ağaç kesimi yapılmadan büyük bir
kaynak yaratılmış olur. Yani ağacın kendisini değil de
gölgesini satmış olursunuz. Böylece bozulmuş olan
orman- halk ilişkileri de düzelmiş olacaktır. Çözüm bu
kadar basit ve ekonomik. Ben çalışırken yıllarca bunu
anlattım rapor yaptım ancak bunu hantal bürokrasiye
anlatmak mümkün olmuyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi orman işletmeciliği öyle bir
meslektir ki; bütün enerjini, beynini, günün 24 saati
işlerine yoğunlaşacaksın. Yoksa başarılı olamazsın. Biz
eskiler hep böyle çalıştık. Tatil demedik, ailemizi özel
yaşantımızı ihmal ettik. Her şeyimizi mesleğimize
adadık. Velhasıl işletmecilik zor zenaattir. Ama karşılığı
ne oluyor kocaman bir hiç. Orman teşkilatında çalışan
müdür, mühendis ve tüm elemanlar diğer kurumlara
göre çok düşük ücret almaktadırlar. Bu düzen böyle
devam ederse yakında işletmelerde çalıştıracak
eleman,müdür bulamayacaklardır. Orman teşkilatındaki
teknik personelin durumu mutlaka düzeltilmelidir.
Yıllardır Vatan, Millet, Sakarya duygularıyla çalışılıyor.
Sizlerle yaşanmış bir olayı paylaşmak istiyorum. Yangın
mevsimi içindeyiz. Ormanlar cayır, cayır yanıyor.
Meslektaşlarımızdan yangında şehitler var. Bir
televizyon kanalı Orman yangınlarıyla ilgili olarak Orman
Genel Müdürü ile söyleşi yapıyor. Yangınlardan
konuşulurken spiker orman teşkilatındaki teknik
personelin aldığı ücretin yetersizliğinden şikâyetçi
olduklarını, bu konuda görüşlerinin ne olduğunu
soruyor. Orman Genel Müdürü Benim müdürüm,
mühendisim çalışırken, orman yangınlarıyla mücadele
ederken ne aldığını düşünmez, fedakardır diye konuyu
geçiştiriyor. Verilen pası ustaca taca atıyor. Ama onlar
düşünmese sizlerin düşünmesi gerekmiyor mu sayın
Genel Müdür. Bizim dışımızdaki bütün kurumlar çatır,
çatır haklarını her platformda savunarak alıyorlar.
İmrenmemek mümkün değil.
Birde meslektaşlarımla şunları paylaşmak isterim.
Mesleğinizi yaparken kendinize ek işler hobiler bulun.
Bunlar hem stres atmanıza yardımcı olur, hem de ilerde
emekli olduğunuzda size ek gelir getirebilir. Mesela
fotoğrafçılığa eğilin. Eminim en güzel Doğa ve yaban
hayatı fotoğrafları ormancıların deklanşöründen çıkacaktır. Arıcılığı inceleyin , birkaç arı kovanınız olsun. Şifalı
bitkilerle ilgilenin en geniş flora kaynakları ormanların
tabanında bulunmaktadır. Kafa yorulduğunda çok iyi
sonuçlar alınacağına eminim. Alternatif tıp deniliyor.
Bizler bu işe eğildiğimizde çok iyi sonuçlar alacağımıza
güveniyorum. Sizlerle bir deneyimimi paylaşmak
isterim. Bilindiği gibi ormancılık hele işletmecilik çok
stresli işlerdir. Mide rahatsızlığı olmayan meslektaşımız
yok gibidir. Bunlar sabahları kalkınca aç karnına bir avuç
(7-8 adet) kuru siyah üzüm (Antep karası, Kilis karası)
çekirdeğiyle birlikte çiğneyerek yesinler. Birkaç günde
midelerinin rahatladığını, midelerinde ağrı sızı, şişkinlik
kalmadığını, hatta. mide hapları kullanmaya gerek
kalmadığını göreceklerdir. Deneyin bana hak vereceksiniz. Hatta bana dua edeceksiniz.
Bütün meslektaşlarıma sağlık içinde başarılar diliyor,
saygılar sunuyorum.
Vefat
Bekir Titrek 29.10.2011
Hasan Şenol Akyüz 03.11.2011
Ömer Lütfi Örnekol 18.11.2011
İlyas Çıldır 24.11.2011
Sait Atmar 30.12.2011
tarihlerinde vefat etmişlerdir.
Kendilerine rahmet, kederli ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi
35
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Erguvan Mevsiminde
İstanbul'da Buluşmak Üzere...
çiçeklerin, kent insanını terbiye ettiğine, sıkışan trafikte
insanları rahatlattığına hatta çiçeklerle sorunların bile
atlatılacağına inanıyorlar.
Geniş bir alana yayılmış kaplı, saksılı ve rut-boll fidanların
görünüşleri çok keyif verici. Ekolojik özellikler, adaptasyon
ve uyum yeteneklerinin fidan kullanımındaki önemini
düşündükçe yurtdışından gelen fidanların gelecekleri
hakkında kafamızdaki sorular hala cevapsız.
Okan ÇANÇİN
Orman Mühendisi
Yıl 1980
Hayır hayır darbeden ya da silahlı kuvvetlerden söz etmek
yok.
Muradiye Fidanlığı'nda memuriyete başladığım yıl 1980.
Genelde çıplak köklü kızılçam ve kavak fidanı üretimi
yapıyorduk. O yıllarda kavakçılığın geliştirilmesi ya da kavak
odunu üretiminin artırılması teşvik ediliyordu. Fidanlığımızın Gediz Kıyısı boyunca uzanan diğer alanlarında ise
İzmir Milli Park Bölge Müdürlüğü yaban yaşamı üzerine
çalışmalar yürütüyordu.
yıllarında bile genelde Devlet Orman Fidanlıkları'nın
gayretiyle düzenlenen bu tür organizasyonlarda serbest
orman mühendislerini belediyeleri ve özel fidanlıkçıları
görmek bir elin parmaklarını saymak gibiydi. Orman
mühendisliğinin ve devlet orman fidancılığının gösterdiği
gelişimi, özel sektör fidancılığının hızla gelişerek büyük bilgi
birikimi ve üretim kapasitesine ulaştığını artık görebiliyoruz.
Doyumsuz bir boğaz seyri ile köprüden geçerken yıllar
öncesi anılar geride kalıyor. Yeniden İstanbul'dayız.
Yeşilköy'e İstanbul Fuar alanına yöneliyoruz, “FLOWER
SHOW FUARI”nı gezmek için. İstanbul Ağaç ve Peyzaj
A.Ş.'nin düzenleyicilerinden olduğu, ismini ingilizce ve
türkçe kelimelerin birlikte oluşturdukları fuara girişte
meslektaşlarımız bizleri karşılıyor, ev sahibi olduğunu belli
edercesine hazırlanan stantta İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş.
Genel Müdürü Eyüp Karahan ile birlikte.
Fuarın ikinci gününde genel müdürün yorgunluğu artık tatlı
bir teleşa dönüşmüş. Kolay olmasa gerek, üçüncüsünü
düzenledikleri bu organizasyonla 22 ülkeden 278 çiçek,
fidan ve peyzaj malzemesi üreticisine ev sahipliği
yapıyorlar. Fidan üretiminde sektörün dünya devleri ile
Türkiye üreticilerini bir arada görmek sektörün bugün
geldiği konumu çok güzel özetliyor. Antalya'dan,
Sakarya'dan, Kestel'den, İtalya'dan, Hollanda'dan hep
birlikte. Fuar bitiminde öğreniyoruz ki fuarda 45 ülkeden
yaklaşık 9 bin 500 kişiyi konuk etmişler.
Fuarda yurdumuzun değişik yerlerinden gelen meslektaşlarımızla karşılaşınca ister istemez anılarımıza yeniden
dönüyoruz. Mesleğimin ilk yıllarında, hatta sonraki
36
Oldukça geniş bir sahada kurulu fidanlık çok güzel
düzenlenmiş. Doğrusu buraya ilk bakışta “fidanlık mı yoksa
teşhir alanı mı?” denmeli karar verilemiyor. Burası farklı
yerlerde yetiştirilen fidan ya da çiçeklerin kullanıma hazır
hale getirildiği bir yer.
Eyüp Karahan ile hem geziyoruz hem de o'nu dinliyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde farklı şirketlerin
içinde yürütülen fidancılık ve ağaçlandırma çalışmaları
1997 yılından itibaren İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş'nin
kuruluşu ile biçim değiştiriyor ve Park Bahçeler Müdürlüğü
çalışmalarına da yön veriyor. Ağırlıklı biçimde orman
mühendislerinin görev üstlendiği şirketin kuruluş
yıllarındaki en önemli görevi İSKİ Baraj Havzalarının
ağaçlandırılmaları olmuş. “Bugün ise İstanbul'un bahçıvanı
olduk” derken Karahan'ın keyfini yakalamak hiç de zor
değil.
Park Bahçeler Müdürlüğüne proje, canlı bitki, işgücü
desteği verdiklerini, ortaklaşa yürütülen çalışmaların
sonunda artık Türkiye'de birçok kente rol model olduklarını
söylüyor Eyüp Karahan. İstanbul'da yapılan uygulamaların
hem ülkemiz insanına hemde ülkemize gelen konuklara
örnek olduğunu, bazı çalışmaların ise örnek alınarak
yurtdışına taşındığını, Türkiye'nin her bir köşesinden bugün
fuara gelen belediye yetkililerinin sayısının bunun bir
göstergesi olduğunu söylüyor.
Eyüp Karahan, ekibinden söz ederken, “gördüğünüz her
rengin ardında büyük emeğin varlığını, uygulanan
projelerin başında bulunan orman mühendislerini unutmamalıyız” diyor.
Ekibiyle birlikte, boylu fidan dikimlerin ve çiçeğin daha da
yaygınlaşmasını çok önemsiyorlar. Bugün İstanbul da artık
renkler tartışılmaya başlanmışsa hedeflerine ulaştıklarına,
Yoğun biçimde ithal fidan kullanmalarına eleştirel bir
yaklaşım getiriyoruz ve “neden ithal?” diye soruyoruz.
Cevap olarak, kent peyzajında kendilerini birinci derece
sorumlu hissettiklerini, boylu fidan kullanmak suretiyle
zamanı satın aldıklarına inanıyorlar. Ülkemizde boylu fidan
üretimindeki kalitenin istedikleri gibi olmadığını, ancak
boylu fidan kullanmada gösterdikleri istikrarlı tutumun
artık Türkiye' de de bu çalışmaları geliştirdiğini söylüyor.
Son yıllarda yurtiçi sektörün kaliteyi yakalamaya çalıştığını
Ağaç A.Ş. olarak ortaya koydukları kalite standartlarının
oturmaya başladığını büyük bir keyifle izliyoruz diyor. Bu
gelişmeler doğal olarak bizim yurtdışı alımlarımızı her
geçen gün azaltmaktadır diyor.
Ülkemizde peyzajın lüks sektör olarak kabul görmesi,
sektörün ciddi temsil sorunlarının olması, bütün bunlara
zaman ve finans sorunlarının da eklenmesi ile bugün
gelinen durumun herşeye rağmen çok iyi olduğunu
söylemek mümkün. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu
Genel Müdürlüğünün geçtiğimiz aylarda kapanmadan
önce başlattığı önemli bir çalışması geliyor aklımıza. Orman
ağacı fidanlarının ve süs bitkilerinin yurtiçi ve yurtdışında
pazarlanması amacıyla Sapanca'da satış ve pazarlama
merkezi kurulması. Umarız bu çalışma Orman Genel
Müdürlüğü tarafından tamamlanır. Çok net gözüküyor ki
özel sektör fidancılığının gelişmesi ve desteklenmesi
konusunda kamu desteği devam ettirilmeli. Çünkü
ülkemizin konumu ve ekolojik özellikleri nedeniyle fidan
üretimi açısından diğer ülkelerle rekabet edebilme
şansımızın çok daha kuvvetli olduğu bir gerçek.
Kapalı mekânda süs bitkileri satış yeri son derece modern
biçimde hazırlanmış. İçeriye giriyoruz ve Eyüp Karahan
çiçek üretimindeki farklı bir boyutu dile getiriyor.
“Çalışmalarımızda temel ağırlığı mevsimlik çiçeklere
veriyoruz. Tohum olarak verdiğimizi köylülerden alım
garantili çiçek olarak geri alıyoruz. Amacımız kâr etmek
değil. Biz bunu sosyal sorumluluğumuz olarak da
görüyoruz. Önceleri büyük desteklerimiz vardı ancak
bugün tohum bile vermeden onlardan çiçek alabiliyoruz.
Tüm üretim köylülerimiz tarafından yapılıyor. Geyve,
Bayındır, Silivri, Çatalca, Şile, Kestel, Yenişehir, Gönen,
Manyas, Akhisar, Salihli, Marmaris, Ordu ve Samsun'a
kadar sayıları hergün artan, onlarca, çoğuda orman
köylüsü ile alım garantili çiçek ve fidan üretimi
gerçekleştiriyoruz. Dokuz ay çiçekli kalan meilland gülleri
lisanslı olarak köylülerimiz tarafından üretiliyor. Yıl içinde
uyguladığımız bahçıvanlık kurslarına ilgi büyük.”
Bütün bunları dinlerken bu kez de ORKÖY neden kapatıldı
diye kendimize soramadan edemiyoruz.
Kapalı mekândan çıkmak gelmiyor insanın içinden.
Laleler, menekşeler, sıklemenler, sümbüller, güller, hatmiler,
nergisler, manolyalar ve oyalar. Anlaşılan o ki, İstanbul'u
her mevsim ayrı bir renkte göreceğiz.
İstanbul'da İstanbul'un bitkisi de unutulmamış. Son dört
yılda dikilen otuz bin erguvanı rengarenk çiçekler daha da
güzelleştirecek anlaşılan.
Bütün bu düşünceleri hızla gözden geçirirken, fuar
alanından Alibeyköy'e doğru yola çıkıyoruz. Düzenlenen
fuarın bir diğer ayağı da İstanbul Ağaç A.Ş.'nin Alibeyköy'de
ki fidanlığı ve fidan satış merkezi.
Meslektaşlarımızdan ayrılıp dönüş için yeniden köprüden
geçerken bu sefer beş ay sonrasını, mayıs ayını düşlüyoruz.
Erguvan, İstanbul'un ağacı. Erguvani, boğazın rengi...
37
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
ÜYELERİMİZDEN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Orman Yol Ağı Planlarının Düzenlenmesine İlişkin
Yönetmelik ve 292 Sayılı Tebliğin Muhteva ve
Uygulamasında Tespit Edebildiğim Eksiklikler
ve Çözüm Önerilerim
Arif KAYA
Orman Yüksek Mühendisi
A- YÖNETMELİKTEKİ HUSUSLAR:
1- Yönetmeliğin Madde 9 (1) e) bendinde: “Ormanlık
alanlarda planlanan yolların toplam alanı, ormanlık alanın
yüzde birinden fazla olamaz.” denilerek orman alanlarının
daraltılması, ormanın tahribinin önüne geçilmesi ve
lüzumundan fazla yol yapılmaması hedeflenmiştir. Bu
maddeye göre plana dahil edilen mevcut orman, köy ve
kara yolları dikkate alınmamış sadece “Planlanan yolların”
denilerek eksik ifade kullanılmıştır. Yönetmeliğin Madde 9
(2) bendinde “Ancak, arazinin çok engebeli ve yüksek
eğimli olmasından dolayı yol eğimlerinin azami sınırlar
içerisinde kalması için yol yoğunluğunu arttırması halinde,
açık alanlar ile yükleme, boşaltmanın yapılamadığı otoyol
ve çift şeritli yollar, yol yoğunluğu hesabında dikkate
alınmaz.” denilmektedir. Zaten açık alanların yol yoğunluğu
hesabında dikkate alınmadığı bilindiği halde burada “açık
alanlar” ifadesi ile ne kastedildiği anlaşılamamıştır. Ayrıca
otoyol ve çift şeritli yollar orman alanında değilmiş gibi yol
yoğunluğu hesabında dikkate alınmaz denilerek sanki
orman alanlarının daraltılması ve tahribinin önüne geçildiği
sanılmıştır. Mademki orada yol vardır ve orman içinden
geçmektedir o halde yol yoğunluğu hesabında dikkate
alınmalıdır. Ya da yol yoğunluğu hesabından vazgeçilmelidir. İşin tekniği gereği yol yoğunluğu hesabından
vazgeçilemeyeceği için;
Bizce Madde 9-(1) e) bendinin şöyle olması uygun olacaktır
: “Ormanlık alanlarda mevcut ve planlanan yolların orman
içi toplam alanı, ormanlık alanın prensip olarak azami
yüzde biri kadar olmalıdır.”
Madde 9-(2) bendi de şöyle olması uygun olacaktır:
“Ancak, arazinin çok engebeli ve yüksek eğimli olmasından
dolayı yol eğimlerinin azami sınırlar içerisinde kalması için
yol yoğunluğunu arttırması halinde, yukarıdaki yüzde birlik
yol yoğunluğu (aşılabilir.) (veya dikkate alınmaz.).”
2- Yönetmeliğin Madde 16 (1) bendinde: “Taslak planda
gösterilen planlanacak dere ve yamaç yol güzergâhları,
arazide eğimölçer ve GPS ile kontrol edilerek, en fazla 150
metre aralıklarla civar ağaçlara ve sabit kayalara
işaretlenir.” denilmektedir. İşaretleme için arazide eğim
ölçer ve GPS’le işlem yapılacağı şart koşulduğundan
işaretleme işlemi genelde orman ağaçlarını kesif şekilde
bulunduğu alanlar olduğu için GPS aleti ağaçlık alanda
ağaçların altında büyük hatalar verdiğinden sıhhatli
değildir. Uygulamada ağaçlık alanlarda güzergah hattının
50-150 m. çeşitli yönlere zikzaklar çizerek kaydığı
görülmüştür. Bu kadar güzergahtan büyük sapmalar
38
oluyorsa işaretleme işleminden beklenen faydanın elde
edilemediği sonucu ortaya çıkar. Madem yapılan işlemin
büyük kısmın da hatalı işlem yapılmaktadır o halde bu
işlemden vazgeçilmelidir. Ancak yapılan uygulamalarda bu
işaretleme işleminin çok büyük kısmı yapılmamakta olup
yapılan kısımlarda hedeflenen gayeye ulaşılamamaktadır.
Yapılan işaretlemenin yağlı boya ile yapılması sonucu
aradan geçen bir veya iki yıl sonra hiçbir işaret izi
kalmamaktadır. Bu işaretleme işlemi bütün planlanan
yollarda yaptırıldığı için 2011 yılı birim fiyatlarına göre 1 km
si 110 TL civarında olup ortalama bir yol ağı planında 70
km yol planlandığından plan başına fazladan 7700 TL
ödenmektedir. Bir yılda Orman Genel Müdürlüğünce
yaptırılan Yol Ağı Plan sayısı dikkate alındığında ne kadar
para ödendiği OGM’ce bilinmektedir. 202 sayılı tebliğin
uygulandığı yıllarda Planlanan dere yollarının röperlenerek
araziye işaretlenmesi işlemi yaptırılmış ancak ileriki yıllarda
işaret izi kaybolduğu ve bu işlemin planın uygulamasına
hiçbir fayda sağlamadığı için vazgeçilmiştir. İşaretleme
işleminin tamamen kaldırılması, bunun mümkün olmaması halinde yönetmeliğin Madde 16 (1) bendinin şöyle
olması hem hata payını en aza indirecek hem de lüzumsuz
ve gereksiz ödemenin önüne geçilecektir.
Madde 16 (1) “Taslak planda gösterilen planlanacak dere
ve yamaç yol güzergâhlarından Kontrol Teşkilatınca veya
mahalli yetkililerce ön görülenleri arazide eğimölçer ve
GPS ile kontrol edilerek, en fazla 150 metre aralıklarla civar
ağaçlara ve sabit kayalara işaretlenir.”
3- Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde Çalışmaların
Kontrolü başlığı altında aslında ÖN ONAY'da yapılması
gereken işler belirtilmiş ve bu konuda isabet edilmiştir.
Madde 22 de “Taslak planın ön onayı başlığı altında” taslak
plan değil de Planın son şekli verilmiş hali “ön onay”
incelemesine tabi tutulmaktadır. Şayet ön onay için
incelenen taslak plansa niçin cetvel, teknik rapor ve
eklerinin tamamlanması istenmektedir. Yok incelenen Yol
Ağı Planın son şekli ise niçin ÖN ONAY denilmektedir.
Orman Genel Müdürlüğü elemanlarınca yapılacak yol ağı
planlarında ön onay istenebilir bunun hiçbir sakıncası
yoktur. Ancak ihale edilerek hizmet alımı yoluna
gidildiğinde işin bitimi için, Kontrol ve Kabul komisyonlarında bulunmayan hiçbir kişi, merci ve makamın ayrıca
onayının aranmasının şart koşulması 04.01.2002 tarih ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aykırı olacaktır. Şayet
Orman Genel Müdürlüğü ihaleli hizmet alımlarında ÖN
ONAY şartını devam ettirmek istiyor ve yapılan işin sağlığı
için lüzum görüyorsa; merkezden Taşradaki Kontrol
Komisyonlarına üye göstermelidir. Aksi halde yapılacak ön
onay uygulaması ihale kanununa aykırı olacaktır.
Yönetmelikteki madde sıralaması da gerçekle bağdaşmamaktadır. Şöyle ki; Çalışmaların kontrolü, Yollara kod
numarası verilmesi, İnşaat önceliği ve Taslak planın ön
onayı şeklinde yapılmış ancak, gerçekte; Çalışmaların
kontrolü, Taslak planın ön onayı, Yollara kod numarası
verilmesi ve İnşaat önceliği şeklinde sıralanmalıdır. Çünkü
planlama esnasında yapılan işlemlerin sırası yukarıda
saydığım şekildedir. Madde 22 Madde 20 den evvel
gelmeli ve ÖN ONAY da Plan ve Teknik Rapora son şeklinin
verilmesi istenmemelidir. Ön Onay incelemesi adı gibi ÖN
İNCELEMEDİR. Projeye son şekli verilen bir işlemde yapılan
incelemenin adı olsa olsa “Son Onay” olabilir. Bütün
bunların ışığında Taslak planın ön onayı için Madde 22-(1)
şöyle olması daha uygun olacaktır.
Madde 22-(1) “1/25.000 ölçekli paftalar üzerinde; arazi ve
büro çalışmaları tamamlanan, sarp arazide 100 metrede
bir, diğer arazide ise 50 metrede bir tesviye eğrileri, sulu ve
kuru dereler, sırtlar, köy, mevki isimleri, depo yerleri,
mevcut ve planlanan yollar,
orman sınırları, orman
kadastro haritası, bölme numaraları ve klavuzları işlenmiş
Plan Taslak Haritasından iki adet renkli baskı çıktısı ile
çalışılan üstüne orman kadastrosu işlenmiş memleket
paftaları, amenajman haritası ve bunların kaydedildiği 1
adet CD si ile Taşra kuruluşunda ve Orman Genel
Müdürlüğünde, hazırlayan orman mühendisi ile birlikte
incelendikten sonra yeniden incelenmesi istenen
hususların belirtildiği tutanağa bağlanarak ÖN ONAY
verilir.”
B- 292 NOLU TAMİMDEKİ HUSUSLAR:
1- Tamimin 1.5.5 bölümünde planlama esnasında pergel
açıklıkları aşağıdaki gibi verilmiş ve uygulamanın bu şekilde
yapılması emredilmiştir.
Meyil
%P
1
2
3
4
5
6
Ortalama
Pergel Açıklığı
mm.
40
20
13
10
8,0
6,6
Eğim
%P
7
8
9
10
11
12
Ortalama
Pergel Açıklığı
mm.
5,7
5,0
4,4
4,0
3,6
3,3
Bu pergel açıklıklarından % 6'ya kadarkilerde enterpolasyon yapılması mümkün olup hata oranını minimuma
indirerek aplikasyonda doğruya yakınlık sağlanabilmektedir. Çalışılan paftaların 1/25000 (küçük) ölçekli olması
nedeniyle küçük arazi kırıklıkları haritada gösterilememekte bunun sonucu olarak hesaplanan pergel açıklıkları
ile (%6 ve yukarısı) yapılacak pergelleme çalışması
sonucunda tespit edilen güzergahın araziye aplikasyonunda planlanan güzergah elde edilememektedir. Ayrıca
onda bir hassasiyetle pergeli açmak pratik olarak da
mümkün değildir. Pergelinizi 6,6 mm, veya 3,3 mm nasıl
39
açacaksınız ve nasıl 2 ye, 3 e, 4, bölerek enterpolasyon
yapacaksınız. Örneğin 5 mm lik pergel açılığı ile planlanan
yolu % 8 meyil kullanarak aplike ederseniz hiçbir zaman
planladığınız güzergah olmayacaktır. Ancak % 9 meyille
aplike yaparsanız planladığınız güzergah arazide yerine tam
oturacaktır. Yaklaşık 50 yıldır uygulamalar sonucunda % 6
ve yukarısı meyiller için hesap edilen pergel açıklıklarına
ortalama yaklaşık % 10 ilave edilerek:
Meyil
%P
1
2
3
4
5
6
Ortalama
Pergel Açıklığı
mm.
40
20
13
10
8,0
7,0
Eğim
%P
7
8
9
10
11
12
Ortalama
Pergel Açıklığı
mm.
6,0
5,5
5,0
4,5
4,0
3,5
Bulunan pergel açıklıkları uygulanmalıdır. Bu pergel
açıklıkları 50 yıldır yapılan uygulamalarda doğru sonuçlar
vermiştir.
2- 292 sayılı tebliğin 1.6.9 bölümü “a) Bu tebliğin birinci
bölümünde açıklanan ilke, yöntem, dispozisyon ve
standartlara uygun olarak arazi ve büro çalışmaları sonucu
tespit edilen bilgilere göre düzenlenen taslak orman yolu
ağı planlarının kontrolü için; amenajman planı, çalışılan
paftalar, eski yol ağı planı, tasdikli tadilat planları, taşra
kuruluşu inceleme tutanağı, çalışma programı ve ilgili şube
müdürlüğünün uygun görüşlerini de içeren Bölge
Müdürlüğü üst yazısı, tespit edilen bilgi ve dayanak yapılan
tüm belgeler ile 1,2,3,4,5,6,7,9 nolu cetveller düzenlenerek
ön onay incelemesinde hazır bulundurulur.” şeklindedir.
Yönetmelik bölümünde arz ettiğim hususları dikkate alarak
adı geçen bölümün aşağıdaki şekilde olması bizce gerçeğe
ve uygulamaya daha uygun olacaktır.
“a) Bu tebliğin birinci bölümünde açıklanan ilke, yöntem,
dispozisyon ve standartlara uygun olarak arazi ve büro
çalışmaları sonucu tespit edilen bilgilere göre düzenlenen
taslak orman yolu ağı planının kontrolü için; amenajman
planı, üstüne orman kadastro haritası işlenmiş çalışılan
paftalar, taşra kuruluşu inceleme tutanağı, çalışma
programı ve ilgili şube müdürlüğünün uygun görüşlerini de
içeren Bölge Müdürlüğü üst yazısı, tespit edilen bilgi ve
dayanak yapılan tüm belgeler ile 2,3,4 olu cetveller
düzenlenerek ön onay incelemesinde hazır bulundurulur.
Bu cetvellerden 2 nolu cetvel kesin şekli, 4 nolu cetvel
isimlendirme ve kodlandırma yapılmadan sadece plana
alınan mevcut ve planlanan yolların orman içinde kalan
uzunluklarını gösterecek şekilde 3 nolu cetvel de geçici
şekli ile düzenlenir.” şeklinde olmalı b) bölümü tamamen
kaldırılmalıdır. Çünkü yapılan işlem ÖN ONAY dır.
3- Adı geçen tebliğin 2.4.5 bölümünde “Kazı hacmi, çizilmiş
kazı alanları en kesitlerinde, üçgen ve trapezlere ayrılmış
alanların yüksekliklerini toplama metodu ile iki komşu en
kesit alanlarının ortalamasını, bunlar arasındaki mesafe ile
çarpmak suretiyle bulunur. Basit ifade ile yol kazı hacmi;
yan yatmış tabanları eşit veya simetrik olmayan bir
prizmadır, yapılacak iş bu prizmanın hacmini doğru olarak
bulmaktır. Bunun için iki tabanın yani birbirini takip eden iki
en kesitin alanlarının ortalaması ile en kesitler arası mesafe
çarpılarak kazı hacmi bulunur.” denilmektedir.
39
KR
ART
FOR
K
I
İ
U
T
D
R
KREDİ K
M
E
A
R
R
K
İK
U K
TI FO
REDİ
D
R
K
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
U
F
D
KRE
ARTI
FORM
RMU
K
I
O
İ
U
T
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
ORM
İ KA
U K
TI FO
F
D
R
I
KREDİ
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
KRE
EDİ
ARTI
RMU
R
K
K
O
İ
F
D
I
E
U
T
R
R
K
EDİ
A
RM
R
dikkate alınarak bu uygulamadan da vazgeçilmelidir.
K
K
O
İ
U
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
ORM
İ KA
7-Özel işaretler tablosunda sırtların ve derelerin A
5, RTI FO
USayınK Üyemiz,
F
D
I
M
E
T
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
OR
münhanilerin ise 3 kalınlıkta olması K
istenmektedir.
Bu
E
İ
U
TI
F
R
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
şekilde yapılan plan haritalarında bir boğulma ve kargaşa
olarak
U ödeyebilirsiniz.
RTI Kredi Kartı ile Iotomatik
KRE
EDİ
Aaidatlarınızı
RM
R
K
K
O
İ
F
olmakta, gösterilmek istenen mevcut ve planlanmış yollar
D
E
U
T
R
R
K
ED
A
RM
R
K
K
O
İ
U
F
ikinci planda kalmaktadır. Bu husustaki önerim sırt ve
D
I
M
E
U
T
R
R
R
A
ORM
İ KFORMU
derelerin 3, münhanilerin 2 kalınlıkta olmasıdır. Buna ARTI FO
U K
F
D
I
M
E
T
R
R
R
K
K
KREDİ
KARTI
O
İ
A
F
K
D
uygun çizilecek plan haritalarında mevcut
KRveEplanlanan
EDİ
TI FO
ARTI
RMU
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
yollar bariz olarak fark edilecek planın objesi haline
I
E
İ
U
T
R
D
R
K
KRE
FORM
gelecektir.
Dİ KA
I
E
U
T
R
R
K
M
A
R
K
KRE
U
FO
Dİ
:
T.C. Kimlik No.
I
M
E
8- Orman Yol Ağı Planı Düzenlenmesi Baz Birim Fiyatı tarif
U
T
R
R
R
K
M
O
A
F
R
K
I
U - Kredi Kartı Cinsi
Banka
: KREDİ
ve analizlerinin 4 üncü maddesinde “Orman yol ağı planı
TI FO
ART
RMKredi
R
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
D
R
düzenlenmesi teknik şartnamesine göre mevcut
yolların
Kartı
Numarası
:
K
E
TI F
A
RMTarihi :
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
yetersiz olduğu alanlar için yeni yapılacak taslak yol
R
D
R
Kredi
Kartı
Son
Kullanma
K
KASicil No
KRE
FORM
Dİ Oda
I
E
U
T
güzergâhlarının çizilmesi, mekanizasyon uygulama alanR
R
:
K
M
A
R
K
KR
U
FO
Dİ :
I
M
E
larının belirlenmesi, arazide bu güzergâhların incelenerek,
U
T
R
R
R
K
M
Adı
O
A
F
R
K
I
U
uygulanabilirliğinin araştırılması, en uygun olanın KART
TI FO
RM
REDİ
R
K
O
:
Soyadı
A
F
K
I
İ
U
T
REDİ
D
kararlaştırılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının K
tutulması”
R
E
TI
A
R
R
K
K
İ
Ev Adresi TI FORM :
A
K
D
E
İ
U
denilmektedir.
R
D
R
K
KRE
İ KA
:
FORM
DSoyadı
I
E
U
T
R
R
K
M
Bizce bu bölüm ikiye ayrılarak “a) Orman yol ağı planı
A
R
K
K
Ev Adresi
U
FO
Dİ :
I
M
E
U
T
R
R
R
düzenlenmesi teknik şartnamesine göre mevcut yolların
K
M
O
A
F
R
K
I
U
T
:
Telefonu
M
EDİ
TI FO
RİşEvAdresi
R
yetersiz olduğu alanlar için yeni yapılacak taslak yolDİ KAR
R
K
O
A
F
K
I
E
İ
U
T
:
R
D
R
K alanA
güzergâhlarının çizilmesi, mekanizasyon uygulama
KRE
ART
FORM:
K
I
İ
U
T
İş Telefonu
D
R
KREDİ K
M
E
A
larının belirlenmesi, arazide bu güzergâhların incelenerek,
R
R
K
K
O
İ
: ARTI F
Cep Telefonu
RED
K
uygulanabilirliğinin araştırılması, en uygun olanın
RMU
K
O
İ
U
F
RT
D
I
A
M
E
T
K
R
R
R
İ
kararlaştırılması, b) Uygunluğu kararlaştırılan dere ve
K
O
A
D
F
K
E
I
U
T
Dİ
KR
RMMühendisleri
REgeçmiş
yamaç yollarından Kontrol Heyetince işaretlenmesi istenen Dİ KAR
K
U
O
F
M
I
E
Orman
Odası'na
ödemem
gereken
borçlarımın
toplamı
olan
R
U
T
R
R
O
K
M
A
yolların araziye işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulması,”
U
FOR
RTI F
M
I
A
R
...................(...............................................................
TÜRKLİRASI) D
TL'nin,
T
K
R
O
İ
KREDİ K
F
şeklinde olmalıdır. Tabii olarak Baz birim fiyat cetveline 4.1
A
I
K
E
T
KR itibaren aylık Oda aidatlarımın
ED(İ..................) taksitte ve .....R
............
/....../201U
..... tarihinden
KAR
İ
ve 4.2 satırları ilave edilmeli birim fiyat analizleri de
KRdüzenli
D
M
E
R
U
K
O
M
olarak yukarıda
kartımdan
çekilmesi için
KAR
R
I Fnumarasını vermiş olduğumOkrediRM
ayrılarak yapılmalıdır. Mevcut analizin yaklaşık 1/3'ü
İ
U
T
O
D
F
R
E
I
A
R
T
K
K
R
İ
planlama (a), 2/32'sinin de işaretleme (b) olacağı aşikârdır.
EDişlemlerin yapılmasını arz İederim.
U
İ KA
Rgerekli
RTI F
D
K
M
A
E
R
K
R
O
K
U
F
D
I
M
E
T
9- Planlanan yolların uzunlukları çizilmiş olan bilgisayar
R
KR
MU
OR
A
F
R
K
I
O
İ
U
T
F
D
R
I
M
E
ortamında sorgulanarak olduğu gibi alınırsa o yolun gerçek
T
A
KR
KAR
I FOR
İ
U
T
D
R
Adı, Soyadı
KREDİ K
uzunluğundan ortalama % 10 az olmaktadır. Çok kırık
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
KA
IF
İ
U
T
D
R
arazilerde bu oran % 20'ye kadar çıkmaktadır. Bu nedenle
KRED
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
sorgulanan yol uzunluğuna % 10 ilave yapılarak 4 nolu
RTI F
KRED
MU
A
R
K
O
İ
U
F
D
I
M
E
T
cetvel düzenlenmelidir. Bilgisayar ortamına çizilen mevcut
KR
Tarih, İmza İ KAR
MU
OR
F
R
I
O
U
T
F
D
R
I
M
E
yolların uzunlukları sorgulandığında arazide ölçülen
T
A
KR
KAR
Dİ K
I FOR
İ
U
T
D
R
değerlerden yaklaşık % 10 az bulunmaktadır. Mevcut yollar KRE
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
RTI F
arazide ölçüldüğü için bu artışa gerek yoktur.
KRED
MU
EDİ K
A
R
R
K
K
O
İ
U
F
D
I
M
E
U
T
KR
10- Yol ağı plan haritasında bozuk, normal ve 250 m /ha TI FOR
RM
KAR
O
İ
U
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
dan fazla olan orman alanları (3 kısma) ayrılarak
çizilmeli
A
RM
K
IF
O
İ
U
T
F
RED
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
ve uygun renklerde boyanmalıdır. K
O
İ
A
RTI F
KRED
MU
EDİ K
A
R
R
K
K
O
İ
F
Bu konuda uzun yıllar uygulama yapmış biri olarak ve
D
I
E
U
T
R
KR
M
EDİ
A
R
R
K
K
O
İ
U
yılların birikimi ile ilgi alanıma giren kısımları inceleyerek ve
F
D
I
M
E
U
T
KR
I FOR
ORM
İ KAR
çözüm önerilerimi de acizane tavsiye ettim.
U
T
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
I
OR
İK
U
T
F
D
R
Yukarıda belirttiğim hususları meslektaşlarımın
I
KREDbilgilerine
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
ve yetkililerin uygulamada dikkate alacağı ümidi ile
RTI
KRED
MU
EDİ K
A
R
R
K
K
O
İ
F
D
I
E
U
T
saygılarımla arz ederim.
KRED
ORM
İ KAR
U KR
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
K
M
O
A
F
R
RTI
I FO
MU
EDİ K
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
I FO
KR
M
ED
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
KR
KRED
ORM
F
Dİ KAR
I
E
U
T
R
R
K
M
A
R
KRE
O
İK
U
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
K
M
O
A
F
R
RTI
I FO
MU
EDİ K
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
I FO
KR
M
ED
T
AR
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
K
KRED
ORM
F
Dİ KAR
I
E
U
T
R
R
K
M
A
R
KR
KREDİ K
ARTI FO
FORMU
RMU
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0
5-1
6 1 -N1i 2
s a nE -k M
a z- iAr raanl ı 2
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
i ma -y Kı sa -sHı m
k 021001 1
Hacmini hesaplamak istediğimiz şekil prizma değil, “kesik
çokgen piramit”tir. Kesik piramidin taban ve tavan alanları
S1, S2 yüksekliği h ise hacmi:
h
V =
x ( S1 +
S2 +
S1xS 2 ) m3'dür.
3
Orman Genel Müdürlüğü daha önceki yıllarda yol kazı
hesaplarında tebliğde belirtilen hacim formülünü
mecburen kullanmıştır. Çünkü yüzlerce kalem karekök
hesaplaması mevcut imkânlarla çok zaman alacağı ve bir
yerde hesaplama işleminin sonuçlandırılmasının imkansız
hale getireceği için kabul edilebilir hata sınırları içinde
kalınarak uygulama yapmıştır.
Tebliğde belirtilen metotla hazırlanmış ulaşabildiğim hacim
hesaplarında yaptığım incelemede: hesaplanmış toplam
hacmin ortalama % 2 daha fazla hesap edilmiş olduğunu
tespit ettim. Önerdiğim formül kullanıldığı zaman Orman
Genel Müdürlüğünün yıllık yol yapım programı aynı
ödenekle % 2 fazla gerçekleştirilebilecektir. Günümüzde
bilgisayar imkânlarını kullanarak çok hızlı şekilde gerçeğe
en yakın hacmi hesaplayabiliriz. Bizce Tebliğin 2.4.5
bölümünün şöyle olması daha uygun olacaktır.
“Kazı hacmi, çizilmiş kazı alanları en kesitlerinde, üçgen ve
trapezlere ayrılmış alanların yüksekliklerini toplama
metodu ile hesaplanan iki komşu en kesit alanları S1 ve S2,
kazı alanları arasındaki mesafe h ise
h
V =
x ( S1 +
S2 +
S1xS 2 )
3
formülü ile hesaplanır.”
4- Ön Onay esnasında 3 nolu cetvelde karayolu genişliği 10
m olarak alınması istenmekte (yol yoğunluğunu görünürde
azaltmak için), hâlbuki Kara Yolları standartlarında yol
genişliği minimum 13 m dir. 3 nolu cetvelin tanziminde
karayolu genişliği minimum 13 m (Çift şeritli duble yollar ile
otoban hariç), köy yolu genişliği 6 m ve orman yolu
genişliğinin 5 m alınarak cetvelin doldurulması istenmelidir.
5- Özel işaretler tablosunda Asfalt Köy Yolu yoktur.
Belirtilen Karayolu da evrensel harita işaretlerine
uymamaktadır. Bunun için Karayolu ve Asfalt köy yolu
1/25000 ölçekli haritalarda olduğu gibi gösterilmeli yani
Karayolu içi tamamen 4 renginde dolu 3 kalınlığında köy
yolu ise tabloda belirtilen karayolu gibi olmalıdır.
6- Plan haritasında mevcut orman yollarının meyil değişim
noktaları çapı 50 m olan daire ile kesilerek iki daire
arasındaki yol meylinin yazılması istenmekte, bu işlem
genellikle mevcut yolların kısa mesafelerde meyil
değişikliği gösterdiği için yapılamamakta, gösterilenlerde
yuvarlanarak yapılmaktadır. Mevcut orman yollarının
meyil değişim noktaları koordinatları ile birlikte 6 nolu
cetvelde gösterildiği halde niçin plan haritasında gösterilmesi istendiği anlaşılamamıştır. Yapılan uygulamada
mevcut orman yolu üstüne yazılan meylin iniş mi? yoksa
yokuş mu? olduğunu belirtmekte mümkün değildir. O
halde yazılan meylin iniş ya da yokuş olduğu belirtilemediğine göre niçin yazılması istenmektedir. Meylin
yazılması planın sıhhati için ne sağlamaktadır? Bu hususlar
40
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
3

Benzer belgeler