ekim kasım aralık sayısı - Orman Mühendisleri Odası
Transkript
ekim kasım aralık sayısı - Orman Mühendisleri Odası
YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 ISSN: 1301-3572 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 İçindekiler İyi Yıllar... TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI ŞUBE GENEL KURUL TARİHLERİ Şube Adı Şube Merkezi Genel Kurul Tarihleri Çoğunluklu Çoğunluksuz Doğu Karadeniz Trabzon 07-08 Ocak 2012 14-15 Ocak 2012 Amasya Amasya 07-08 Ocak 2012 14-15 Ocak 2012 Merkez Ankara 14-15 Ocak 2012 21-22 Ocak 2012 Doğu Akdeniz Adana 21-22 Ocak 2012 28-29 Ocak 2012 Elazığ Elazığ 21-22 Ocak 2012 28-29 Ocak 2012 İstanbul İstanbul 28-29 Ocak 2012 04-05 Şubat 2012 Batı Akdeniz Antalya 04-05 Şubat 2012 11-12 Şubat 2012 Denizli Denizli 04-05 Şubat 2012 11-12 Şubat 2012 Erzurum Erzurum 11-12 Şubat 2012 18-19 Şubat 2012 İzmir İzmir 11-12 Şubat 2012 18-19 Şubat 2012 Batı Karadeniz Karabük 11-12 Şubat 2012 18-19 Şubat 2012 Bursa Bursa 18-19 Şubat 2012 25-26 Şubat 2012 Sakarya Sakarya 18-19 Şubat 2012 25-26 Şubat 2012 YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI ADINA SAHİBİ Muhammet SAÇMA YAYIN SORUMLUSU Osman TURUNÇ BAŞYAZI SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Okan ÇANÇİN1 ODAMIZDAN YAYIN KURULU Sevda ERGİZ1 Hüseyin AYTAÇ1 Serkan ERİKGENOĞLU1 Ali İzzet BAŞER1 Fatih SARAÇ2 Emre TOPBAŞ3 > 43. Dönemi Tamamladık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > "Kadastro Mülkiyet, İzin - İrtifak" ve "Ağaçlandırma" Konularındaki Seminerler Tamamlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > 2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Sonuç Bildirisi Yayımlanarak Sona Erdi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Odamızdan Bir Hukuk Zaferi Daha! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .............................................................................. 02 04 16 18 19 YAYIN KOŞULLARI Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp, yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraflar net ve temiz olmalı, slayt dışında sayısal gönderilecek fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun görülen yazıları yayınlar. YÖNETİM YERİ Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 Beştepe Yenimahalle - ANKARA Tel: (0.312) 215 00 33 pbx Belgegeçer: (0.312) 215 01 81 E-posta: [email protected] www.ormuh.org.tr TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI Hesap No: T.C. Ziraat Bankası Necatibey Şubesi: 132953 UZMAN SAHASI > Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür: Pityokteines marketae (Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 > Kasnak Meşesi (Quercus Vulcanica Boiss.)'nde Fidecik Oluşumu ve Fidan Gelişimi Üzerine Tohum Büyüklüğünün Etkisi . . . . . . . . . 22 "4. Doğa-Doğa'da İnsan" Konulu Fotoğraf Yarışması Sonuçlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 ÜYELERİMİZDEN > Yarıkurak Bölge Ağaçlandırmalarında Kullanılan Yeni Teknikler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Fransa’nın Grenoble Kentinde Çığ Konusunda İzlenimler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Sosyal Sermayenin Ormancılık Faaliyetlerine Etkisi* . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Orman İşletme Müdürlüğü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Vefat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Erguvan Mevsiminde İstanbul'da Buluşmak Üzere . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Orman Yol Ağı Planlarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik ve 292 Sayılı Tebliğin Muhteva ve Uygulamasında Tespit Edebildiğim Eksiklikler ve Çözüm Önerilerim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 28 30 34 35 36 38 TASARIM - BASKI On Medya - On Ofset Ambalaj, Yayıncılık, Matbaacılık, Reklamcılık, Tic. Ltd. Şti. Erciyes İş Merkezleri 201. Cadde No: 53 İstanbul Yolu 06370 Macunköy Yenimahalle - ANKARA Tel: (0.312) 397 87 87 www.onmedya.web.tr www.onofset.com ISSN: 1301 - 3572 Kapak Fotoğrafı: Süleyman ALKAN 1 2 3 Orman Mühendisi Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi Orman Endüstri Mühendisi 01 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 BAŞYAZI INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Başyazı emir komuta zinciri içerisinde ve ihtirasları büyük çoğunluğunun Ormancılık olmasına rağmen nedeniyle, içinde bulundukları utanç verici durumu üst düzey atamalarda ormancıları dışlayanlara, kavrayamadıklarını düşünelim. Çıkıp da “siz ne konjonktürel siyasi mülahazalarla Çanakkale ve yapıyorsunuz kardeşim?” diyebilecek bir yöneticide Sinop Orman Bölge Müdürlüklerini kapatanlara, mi kalmadı? tasarruf ve puan kriterlerini gerekçe göstererek 5 yıl Odamızın 43. Genel Kurulundan aldığı güçle; Öyle görünüyor ki idarenin neler yapabileceği önce 10 işletme Müdürlüğünü kapatan ve bugün ise mesleğimizin, meslektaş hukukunun gelişimi konusunda hayallerimizi zorlamaya devam bu 10 işletmenin de dahil olduğu 28 işletmeyi İki yılda bir gerçekleştirilen, Odamızın genel kurul ve konusunda çalışmalar yapmanın yanı sıra, edeceğiz. Kim bilir, OMO Genel Merkez yönetim yeniden açan zihniyete ne söyleyecekler? seçim takvimi, 15 Ocak 2012 tarihi itibariyle Doğu ormancılık kurumlarının uygulamalarını yakından kuruluna da belki daha üst yöneticiler de aday olur? Atama ve yer değiştirmelerde ehliyet, liyakat ve Karadeniz ve Amasya şubelerimizden başlatılmıştır. takip etmek, incelemek, kontrol etmek ve gerekti- İnsan onuruna yakışmayan bu zulüm karşısında, hiç kariyer kriterleri içeren yönetmelikleri kaldırarak, Toplam on üç şubemizde gerçekleştirilecek ğinde yargıya taşımak gibi önemli faaliyetleri kimse sessiz kalacağımızı ve pes edeceğimizi atama yer değiştirmelere keyfi uygulamalar getiren seçimlerin ardından, Mart ayı sonu itibariyle de olmuştur. düşünmemelidir. Mücadelemiz her zeminde devam ve bu yetkisini kendisine yakın sendikaya Genel Merkez genel kurulu ve seçimleri yapılacaktır. Demokratik kültürün geliştiği toplumlarda bu edecektir. Hiçbir zaman yapılan haksızlıklar ilelebet devrederek koca teşkilatı tahrip eden idarecilere ne Üyelerimizin yeni dönemde, kamu kurumu faaliyetler olağanken, bizde ciddi rahatsızlıklar payidar olmamıştır. Meslektaşlarımız bağımsız bir söyleyeceklerdir? Bu örnekleri çoğaltmak hiç de zor niteliğindeki anayasal kuruluş olan Meslek yaratmaktadır. Farklı ses çıkaran, yapılan uygulama- kuruluş olan Meslek Örgütlerine mesleklerine ve değildir. Örgütümüzün genel kuruluna ve seçimlerine, ları eleştiren, meslek ve sivil toplum örgütleri onurlarına sahip çıkacaklardır. Yeni anayasanın, özgürlüklerin, bireysel hakların, yüksek düzeyde katılım sağlayarak, özgür susturulmaya çalışılmaktadır. Oysa, Hz. Mevlana'nın Meslek örgütünün yönetimlerine aday olan orman hukukun konuşulduğu günümüzde 172 yıllık iradeleriyle, kendilerini temsil edecek yöneticileri “Sizi eleştirenler sizi ileriye taşımak isteyenlerdir” idaresinin üst düzey yöneticileri, idarede iken geçmişe sahip ormancılık kuruluşlarına vefakar belirlemeleri en büyük temennimizdir. sözünü özümseyebilmek idareciler için ne kadar çözemedikleri ormancılık sorunlarını Oda yönetim- ormancılara bu zilleti yaşatanları tarih affetme- Genel Kurullarımız, Mesleğimizin ve Meslektaş- önemlidir. lerini ele geçirerek mi çözmeyi düşünmektedirler? yecektir. larımızın sorunlarının özgürce konuşulduğu Geçen dönem Oda seçimlerinde yapılan baskılar Oda yönetimine talip olan bu üst düzey yöneticilere platformlar olmasının yanı sıra, yönetimlerinde hayallerimizi zorlarken; bu dönemde, meslek seslenmek istiyoruz. üyelerine karşı hesap verdiği zamanlar olması etiğinin, ahlakının, insan onurunun ayaklar altına Ormancılığımızı tahrip eden ve itibarsızlaştırmaya gerekir. Ancak genel olarak ülkemizde hukuk, alınacağına ilişkin anti demokratik uygulamalar, çalışan yönetime karşı ne söyleyecekler? demokrasi, özgürlükler ve katılım konusunda daha yolun başında ve bugüne kadar hiç Orman Genel Müdürlüğünü arsa ofisi gibi gören, söylem düzeyinin yüksek olmasına karşın eylem görülmedik şekilde kendini gösterdi. eğitim tesislerini, fidanlıklarını arsalarını, ormancı- düzeyinin düşük olduğu bir gerçektir. Amasya Şubemizin 14 Ocak 2012 tarihinde yapılan larla özdeşleşen taş binasını ve nihayet ormancılığın Ormanların korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi Genel Kurulunda, Amasya Orman Bölge Müdürü, kalbi olan Gazi Yerleşkesini elden çıkaran yönetime görevlerinin yasalarla Devlet tarafından yürütül- bölge müdür yardımcıları, Şube Müdürleri ve ne söyleyecekler? düğü, bu görevlerin de kamu ve özel sektörde Orman İşletme müdürleri, OMO Amasya Şubesi Orman idarenin yapılanmasına yönelik çıkarılan hizmet veren üyelerimizce yerine getirildiği göz Yönetimine aday oldular! Orman idaresinin KHK'lerin üzerinden altı ay geçmesine rağmen, bir önüne alındığında, bu hususta idarenin etkisini izah taşradaki en üst düzey yöneticileri; idarenin yaptığı türlü yapılanmasını tamamlayamayan idarecilere, etmeye gerek yoktur. uygulamaları kamu adına denetleme görevini yarım asırlık birikime sahip ORKÖY'ü kapatanlara, Bu ağır şartlara ve idarenin her türlü baskılarına üstlenen meslek örgütünün yönetimine aday Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün rağmen, meslektaşlarımızın ekseriyetinin gösterdiği oldular. Sonuca ulaşmak adına emirlerinde çalışan çalışma alanlarından planlama, tescil ve onay onurlu duruş ve demokratik bilinç saygıya değer ve Oda üyesi meslektaşlarımızı şantajlarla baskı altına yetkilerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına vererek gelecek adına umut vericidir. Yönetim kurulumuz, aldılar. Şube yönetimine aday olan bu idarecilerin, ve içini boşaltanlara, Bakanlığın görev konularının Değerli Meslektaşlarımız, 02 Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 03 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 Odamızdan INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 43. Dönemi Tamamladık... 04 05 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 06 07 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 08 09 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 10 11 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 12 13 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 14 15 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 “Kadastro Mülkiyet, İzin - İrtifak" ve "Ağaçlandırma" Konularındaki Seminerler Tamamlandı Odamız Genel Merkezinde meslektaşlarımız tarafından gelen başvurulara göre gerçekleştirilmesi planlanan “I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerlerinden” KADASTRO MÜLKİYET, İZİN İRTİFAK, MADEN REHABİLİTASYON PROJELERİ ve AĞAÇLANDIRMA, EROZYON KONTROLU, REHABİLİTASYON, MERA ISLAHI, FİDAN ÜRETİMİ, ETÜT - PROJE VE DENETİM VE KONTROL HİZMETLERİ” konularındaki semineler Ankara'da gerçekleştirilmiştir. Her bir seminer konusu, Orman Genel Müdürlüğü çalışanlarınca anlatıldı, karşılıklı soru cevapların ardından ormancılık büro-şirket sahibi meslektaşlarımız tarafından yapılan çalışmalarda karşılaşılan sorunlar uzman eğiticilere aktarılmış olup olası çözüm yolları tartışılmıştır. 12-14 Aralık 2011 tarihleri arası Kadastro Mülkiyet, İzin İrtifak, Maden Rehabilitasyon Projeleri semineri süresince katılımcılara; 16 l 6831 SAYILI YASA 16. MADDE İZİNLERİ VE MADEN KANUNU l MADENCİLİK İZİN DOSYALARININ HAZIRLANMASI l REHABİLİTASYON PROJELERİ l 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNU 17. MADDE İZİNLERİ l BEDEL VE ALAN HESABI NASIL YAPILMALI ? l 6831 SAYILI KANUNUNA GÖRE ORMANLARIN KADASTROSU l ORMAN KANUNUN 57. MADDESİNE GÖRE ÖZEL AĞAÇLANDIRMA İZİNLERİ l İZİN ALANLARININ HARİTALARA APLİKASYONU l UYGULAMALI İZİN DOSYASI HAZIRLANMASI konuları aktarılmıştır. 15-18 Aralık 2011 tarihleri arası Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü, Rehabilitasyon, Mera Islahı, Fidan Üretimi Etüt-Proje ve Özel Ağaçlandırma semineri süresince katılımcılara; l PROJE DÜZENLEME ESASLARI l ETÜT PROJE TEKNİK ŞARTNAMESİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR l CBS VE HARİTA BİLGİSİ l AĞAÇLANDIRMA YÖNETMELİĞİ VE ÖZEL AĞAÇLANDIRMA MEVZUATI l ÖZEL AĞAÇLANDIRMA UYGULAMA PROJESİ DÜZENLEME TEKNİKLERİ l AĞAÇLANDIRMA TEKNİKLERİ l EROZYON KONTROLU TEKNİKLERİ l MERA ISLAHI ÇALIŞMALARI l FİDANLIK TEKNİKLERİ l PROFİL OKUMASI-YETİŞME ORTAMI ETÜT ÇİZELGESİNİ DOLDURULMASI VE GPS İLE ARAZİDE ALAN ÇEVİRME l AĞAÇLANDIRMA TEKNİK VE UYGULAMALARI l EROZYON KONTROLU TEKNİKLERİ VE UYGULAMALARI l FİDANLIK TEKNİĞİ VE UYGULAMALARI konuları teorik ve arazi uygulamalı olarak aktarılmıştır. Katılımcı meslektaşlarımızın ilgisi, orman mühendisliğinin özel sektörüne taşımış oldukları inanç, kendilerini sürekli yenileme arzuları, çalışma konularındaki gayretleri, bilgi birikimi ve paylaşımının oldukça ilerlemiş olduğu mesleğimiz için ümit verici bir gelişme olarak görülmüştür. Her bir seminer programının tamamlanmasının ardından gerçekleştirilen sınavda başarılı olan meslektaşlarımıza katılımcı sertifikalarının dağıtılması ile seminerler sona ermiştir. 17 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 ODAMIZDAN Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Sonuç Bildirisi Yayımlanarak Sona Erdi Odamızdan Bir Hukuk Zaferi Daha! 12 MART 2011 TARİH VE 27872 SAYILI RESMİ GAZETE'DE YAYINLANAN “ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ”NİN YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI VE İPTALİ İÇİN, ODAMIZIN DANIŞTAY 2. DAİRESİNDE AÇTIĞI DAVADA YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLDİ Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından düzenlenen “2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu”; üyelerimiz, bilimciler, bildiri sahipleri, kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ve özel sektör temsilcilerinden oluşan katılımcıların iştirakiyle 20-23/Kasım/2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Genel Başkanı Muhammet SAÇMA açılışta yaptığı konuşmasında; Odamızın 2005 yılında düzenlediği sempozyumda, uluslararası ormancılık süreçlerinde alınan kararların Türk Ormancılığına yansıtılması hususlarının belirlendiğini, bu sempozyumda ise, 2005 yılındaki çıktıların uygulamaya aktarılması ile 5531 sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik somut önerilerin ortaya konulmasını hedeflediklerini belirtmiştir. Bu sempozyumda ortaya çıkacak kararların uygulanması yönünde çalışacaklarını ifade etmiştir. Daha sonra, milletvekili meslektaşlarımız, Mehmet ŞANDIR ve Nuri USLU, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanefi AVCI, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Yaşar DOSTBİL, TOBB Orman Ürünleri Meclisi Başkan Yardımcısı Sabri AVCI ve İstanbul Büyükşehir Park ve Bahçeler Müdürü İhsan ŞİMŞEK sempozyumdan beklentilerini dile getirdiler. Sempozyum; Eşref GİRGİN'in başkanlığında, Dr. Erkan İSPİRLİ, Mevlüt DÜZGÜN, Şadi ŞIKLAR, Kenan ŞAHİN, Uğur TÜFEKÇİOĞLU, Aynur GÜNEŞ, Serkan ERİKGENOĞLU' ndan oluşan yürütme kurulunca yürütülmüştür. Sempozyumda, 5 konuda 33 sözlü sunum olmak üzere toplam 39 bildiri 10 oturumda değerlendirilmiş ve bildiriler kitap halinde basılmıştır. ORMANCILIK HİZMETLERİNİN YAPILMASINDA SERBEST ORMANCILIK BÜROLARININ FONKSİYONU konulu 1 oturum düzenlenmiş ve başkanlığını Prof. Dr. Ahmet YEŞİL, TÜRKİYE ORMAN ENDÜSTRİSİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİSİNİN GELİŞMESİNDE, 5531 SAYILI KANUN VE ORMANCILIĞIMIZIN YERİ konulu oturum başkanlığını Prof. Dr. İbrahim BEKTAŞ, YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİMİNDE ORMANLAR VE ORMANCILIĞIMIZ konusunda 3'üncü oturum başkanlığını Prof. Dr. Musa GENÇ, 4'üncü Oturum başkanlığını Prof. Dr. Ünal ASAN, DOĞA VE ORMANCILIĞA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER, TAAHHÜTLER VE BENZER POLİTİKA ARAÇLARININ ETKİNLEŞTİRİLMESİ konulu ilk oturum başkanlığını Prof. Dr. Devlet TOKSOY, ikinci oturum başkanlığını Prof. Dr. Nedim SARAÇOĞLU; üçüncücü oturum başkanlığını Prof. Dr. Aynur AYDIN COŞKUN, KALİTELİ SU ÜRETİMİNDE ORMANLAR VE ORMANCILIĞIMIZ konusunda da üç oturum düzenlenmiş başkanlıklarını ise; Prof. Dr. Devlet TOKSOY, Prof. Dr. Metin SARIBAŞ ve Eşref GİRGİN yapmışlardır. Son gün düzenlenen kapanış oturumunu ise Eşref GİRGİN yönetmiştir. Sempozyum yürütme kurulu üyelerinin yer aldığı bu kapanış oturumunda, sonuç bildirisi taslağı maddeler halinde tartışılarak son şekli verilmiş ve oylanarak kabul edilmiştir 2023'e Doğru 1. Doğa ve Ormancılık Sempozyumu Sonuç Bildirisi'nin tam metni için www.ormuh.org.tr 18 Bilindiği üzere Orman Genel Müdürlüğü, idarede çalışan Odamız üyesi orman mühendisi ve orman endüstri mühendislerinin özlük haklarını doğrudan ilgilendiren, 25/12/1996 tarihli ve 22858 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Teknik Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”ni yürürlükten kaldıran “Orman Genel Müdürlüğü Teknik Personelinin Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik”ni 25/5/2009 tarihli ve 27238 sayılı Resmi Gazete'de yayımlayarak yürürlüğe koymuştu. Odamız, 1996 tarihli Teknik personel atama yönetmeliğini yürürlükten kaldıran bu Yönetmeliğin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Danıştay 2. Dairesinde E:2009/3366 sayılı dava açmış, ancak Danıştay 2. Dairesi yürütmeyi durdurma talebimizi ret etmişti. Odamız, bu ret kararının kaldırılması için Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz etmiş, İTİRAZIMIZ KABUL EDİLMİŞ, buna ilişkin 18/3/2010 tarihli ve YD.İtiraz No:2010/26 sayılı kararda “… hizmet dışı nedenlerle ve hizmet gerekleri ile bağdaşmayan etkilere açık olarak kullanılmasına imkan verecek bir ortam yaratılmıştır.” denilerek, OGM tarafından yürürlükten kaldırılan 25/12/1996 tarihli ve 22858 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Teknik Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”, yerine, yüksek mahkeme kararıyla yenisi çıkarılıncaya kadar tekrar yürürlüğe konulmuştu. OGM, bu karar üzerine yeni bir yönetmelik taslağı hazırlamış ve görüş için Odamıza da göndermişti. Odamız, ehliyet ve liyakat esaslarını gözeterek üyelerimiz yararına hazırladığı görüşlerini OGM’ye bildirmişti. Ancak Orman Genel Müdürlüğü; ne Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararını, ne 657 sayılı Kanunun ehliyet ve liyakat esas hükümlerini ve ne de Odamızın görüşlerini hiç dikkate almadan, “Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” adıyla hazırladığı yönetmeliği, 12/3/2011 tarih ve 27872 sayılı Resmi Gazete'de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur. Böylece OGM’de, biri mevcut 25/12/1996 tarihli ve diğeri de yeni yürürlüğe giren 12/3/2011 tarihli iki ayrı atama ve yer değiştirme yönetmeliği uygulamada yer almıştır. Ehliyet ve liyakat esaslarına göre hazırlanan 1996 yönetmeliği uygulamada hiç dikkate alınmaz iken; amirin takdiri gibi subjektif değerlendirmelere ilişkin hükümler ihtiva eden, 2011 tarihli Yönetmeliğe dayanarak, birçok haksızlıklarla dolu atamalar yapılmıştır. Bu yeni 12/3/2011 tarihli Yönetmelik, Orman Genel Müdürlüğü tarihinde, ehliyet ve liyakata önem verilmeden hazırlanıp yürürlüğe konulan en kötü bir düzenleme olarak yerini almıştır. Odamız her zaman olduğu gibi, hukuksuzluğa karşı yaptığı mücadeleler bağlamında; haksız uygulamalara yol açan hükümlerle dolu, 12/3/2011 tarihli ve 27872 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan “Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nin, atamalara ilişkin can alıcı maddelerinin yürütmesinin durdurulup iptali için, Danıştay 2. Dairesinde 9/5/2011 tarihinde E:2011/4223 sayılı dosyada derdest dava açmıştır. Danıştay 2. Dairesinin 20/9/2011 tarih ve E:2011/4223 sayılı kararında; “Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nin 4'üncü Maddesi 1'inci fıkrası (f) bendindeki, ehliyet ve liyakat esas alınmadan atamaya ilişkin hizmet sürelerinin hesaplandığı “f) Hizmet süresi: Ücretsiz izinli geçen süreler hariç, muvazzaf askerlikte geçen süreler dahil olmak üzere, memuriyette geçen ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68'inci maddesinin (B) bendinde sayılan hizmet sürelerini,” tanımı; Orman Genel Müdürlüğünde görev yapacak teknik personelin, ehliyet ve liyakatı dikkate alınmadan, belli mesleki aşamalardan geçmeden atamalara imkan sağlayan 9'uncu maddesin 1'inci fıkrası “MADDE 9 – (1) Genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, işletme müdürü, işletme müdür yardımcısı, fotogrametri müdürü ve fotogrametri müdür yardımcısı kadrolarına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68'inci maddesinin (B) bendinde aranan nitelikleri haiz olmak gerekir.” hükmü ile kamu görevlilerinin atanmasında amire tanınan takdir yetkisinin sınırlarını genişletmek maksadıyla getirilen 9'uncu maddesi 3'üncü fıkrasındaki “…amirlerinin muvafakat verdiği…” ibaresinin yürürlüğü durdurulmuştur. Bu kararla, ilgili dava konusu Yönetmelik hukuken uygulanmaz hale gelmiştir. Üyelerimize hayırlı olsun. Sürecin tamamı ve ek belgeler için www.ormuh.org.tr 19 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 UZMAN SAHASI Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Uzman Sahası P. marketae'nın ana yolları P.curvidens ile benzer olup daha uzun ve dalgalı olması ile ayrılabilmektedir (Şekil 5, 6). Endemik bir türümüz olan P. marketae esas olarak A. cilicica'da zarar yapmaktadır. Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür: Pityokteines marketae (Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) Yrd. Dr. Oğuzhan SARIKAYA* Prof. Dr. Mustafa Avcı* 3. Pityokteines marketae'nın kuruttuğu bir grup Toros göknarı Pityokteines cinsinin yakın zamana kadar dünya genelinde dokuz, Palearktik bölgede P. curvidens, P. spinidens ve P. vorontzowi olmak üzere üç türü biliniyordu (Pfeffer 1995, Urban 2002, Pernek et. al. 2008). Bilinen türlerin hepsi oligofag ve konukçuları Abies türleri olmakla beraber diğer iğne yapraklı (Larix, Pinus, Picea) türlerde de zararları tespit edilmiştir. Bu türler göknar ormanlarının potansiyel zararlısı konumunda sekonder karakterli türler olup birbirlerinden morfolojik farklılıklarla ayrılırlar (Selmi 1998). Palearktik zoocoğrafik bölgenin dördüncü türü olarak Pityokteines marketae ilk kez 1996 yılında Dr. Milos KNIZEK (Forestry and Game Management Research Institute, Czech Republic) tarafından Türkiye'de Mersin-Çamlıyayla (10001200 m)'da tespit edilmiş olup, çok sayıda tanımlanmış örneği Viyana Doğa Tarihi Müzesinde saklanmaktadır. Tür 1998 yılında tanımlanarak bilim dünyasına sunulmuştur (Knizek, 1998) (Şekil 1). yılların sonuna kadar göknar ağaçlarında kurumanın hemen hemen hiç görülmediği belirtilmektedir (Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ ile kişisel görüşme). P. marketae'nın ilk tespit edildiği yer Antalya-Cevizli (1959 yılı)'dir. Bunun dışında çeşitli araştırıcılar tarafından Toros dağlarında göknar ormanlarından toplanan ve Avrupa'daki çeşitli entomoloji müzelerinde saklanan bireyler M. Knizek tarafından tekrar incelenmiş ve tüm örneklerin P. marketae'ye ait olduğu belirlenmiştir. K. E. Schedl tarafından geçmişte teşhis edilen bireyler P. curvidens olarak tanımlanmıştır (Schedl 1961). Günümüze kadar birçok araştırıcı yayınlarında Abies cilicica'da zararlı türü P. curvidens olarak vermiştir (Tosun 1975, Sarıkaya ve Avcı 2011). * SDÜ Orman Fakültesi 20 Erkek: 2,7-3,4 mm büyüklüğünde, koyu kahverengisiyahımsı renktedir. Dişi: 2,5-3,4 mm büyüklüğünde, alın bol miktarda sarı uzun tüylerle kaplıdır. Her üç diş daha az belirgin durumdadır (Şekil 4). Şekil 4. Pityokteines marketae ( Şekil 1. Pityokteines marketae erginleri Pityokteines türleri gerek ülkemizde gerekse diğer yayılış yaptığı ülkelerde rüzgâr, fırtına, kar, hava kirliliği, don, diğer böcek zararları, ökse otu ve kuraklık gibi faktörler tarafından zayıf ve dirençsiz bırakılan ağaçları tercih etmekte ve bu alanlarda kolaylıkla epidemi yapabilmektedir (Şekil 2, 3). Özellikle kuraklık, nem isteği yüksek olan Toros göknarı bireyleri için ciddi bir stres kaynağı oluşturmaktadır. Optimum yetişme ortamının dışında ve özellikle alt rakımlarda kurumalar yoğun olmaktadır. Son yıllarda kurak periyotların daha sık ve uzun süreli yaşanması göknar ormanlarında bireysel hatta toplu ölümlere yol açmaktadır. Toros dağları boyunca, 1980'li segmentli, topuz eğik ve kısa, ön kısımda iki sütür mevcut, posterior'da yok, gözler yüzeysel ve kenarı dişlidir. Elytra önde zayıf çizgili, arkada daha derin, sağrı oldukça derin girintili, yan kenarlar üç çift dişe sahip ve çok sayıda konik tüberküller mevcut. Dişler erkelerde daha büyüktür. Şekil 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies cilicica bireyi Zararlı tür ile mücadelede Isparta, Konya, Antalya, Mersin ve Adana Orman Bölge Müdürlükleri göknar ormanlarında biyoteknik yöntemler kullanılmış, ancak tuzaklara oldukça az sayıda böcek geldiği şikâyeti sık sık dile getirilmiştir. Pityokteines marketae; Tanımı: Koyu kahverengi ya da siyah renkte, dış görünüşü parlak, antenleri sarımsı açık kahverengi, bacaklar kahverengi, alın altın renkli tüylere sahiptir. Anten 5 , Şekil 5. Pityokteines marketae'nın yenik yolları Arazide topladığımız örneklerin tamamı M. Knizek tarafından P. marketae türü olarak teşhis edilmiştir. Örnek topladığımız alanlar Mersin (Abanoz 1600 m, GözneKaratepe 1200 m, Mut 1200 m, Çamalan-Hopurtepe 1280 m), Burdur (Bucak-Karlık 1550 m), Isparta (Yenişarbademli 1370 m, Eğirdir-Yuvalı 1240 m), Antalya (AksekiEmirhasanbeli 1350 m, İbradı 1300 m) ve Zonguldak (Ereğli-Cuma 1310 m, Konukçu: Abies nordmanniana)'dır. ) P. marketae morfolojik olarak P. curvidens ve P. vorontzowi'ye oldukça benzemektedir. Erkeklerde, P. curvidens'ten birinci dişin şekli ve yönü ile ayrılmaktadır. Birinci diş P. curvidens'te daha dorsal konumlu ve daha diktir. Dişilerde önemli bir fark yoktur. P. vorontzowi'den ise düz, kalın ve küt ikinci dişi ile ayrılır. P. spinidens'te birinci diş geriye doğru, ikinci diş daha uzun, daha narin ve hafifçe kıvrılmış, strial boşluklar daha ince ve interstrial boşluklar P. marketae ile karşılaştırıldığında elytranın arka bölümünde daha belirgindir. P. marketae'nin her iki cinsinde de diğer türlerden ayrılan en önemli farklılıklar, daha iri olan vücut büyüklüğü ve özellikle elytranın arka bölgesindeki geniş strial boşluklardır. Şekil 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları ve erginleri A. cilicica ormanlarımızda son yıllarda artarak devam eden kurumalara neden olan türün birçok yerde yapılacak örneklemeler ile netleştirilmesi gerekir. Çalışmamızda yaptığımız örnekleme tüm alanlarda sorun olan türün P. marketae olduğunu söylemek için elbette yetersizdir. Bu nedenle bu konuda daha kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç olduğu aşikârdır. Teşekkür Pityokteines marketae örneklerinin teşhisini yapan Dr. Milos KNIZEK (Forestry and Game Management Research Institute, Czech Republic)'e teşekkür ederiz. Kaynaklar Knizek, M., 1998. A new species of Pityokteines (Coleoptera: Scolytidae) From Turkey. Klapalekiana, 34: 189-193. Pernek, M., Avtzis, D. N., Hrasovic, B., Diminic, D., Wegensteiner, R., Stauffer, C. and Cognato, A. I., 2008. Novel morphological and genetic markers fort he discrimination of three Europoean Pityokteines (Coleoptera: Curculionidae: Scolytinae) species. Periodicum Biologorum, 114 (4), 329-334. Pfeffer, A. 1995. Zentral und westpaläarktische Borken und Kernkäfer. Naturhistorisches Museum Basel, p. 310. Sarıkaya, O., Avcı, M., 2011. Bark beetle fauna (Coleoptera: Scolytinae) of the coniferous forests in the Mediterranean region of Western Turkey, with a new record for Turkish fauna. Turk. J. Zool., 35, (2011), 33-47. Schedl, K.E. 1961. Borkenkäfer aus der Türkei, II. Mitteilung 190. Beitrag zur Morphologie and Systematik der Scolytoidea, 34(12): pp. 184-188. Selmi, E. 1998. Türkiye Kabuk Böcekleri ve Savaşı, İ.Ü. Yayın No: 4042, Fen Bilimleri Enstitüsü Yayın No: 11, 196 s., İstanbul. Tosun, İ. 1975. Akdeniz Bölgesi İğne Yapraklı Ormanlarında Zarar Yapan Böcekler ve Önemli Türlerin Parazit ve Yırtıcıları Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 200 s. Urban, J., 2002. Diagnostics of bark beetle of the genus Pityokteines Fuchs important in forestry. J. Forest Science, 48 (8): 329-341. 21 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 UZMAN SAHASI Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Kasnak Meşesi (Quercus Vulcanica Boiss.)'nde Fidecik Oluşumu ve Fidan Gelişimi Üzerine Tohum Büyüklüğünün Etkisi Yrd. Doç. Dr. Ayşe DELİGÖZ* Prof. Dr. Musa GENÇ* ÖZET Bu çalışmada, ülkemizin endemik türlerinden birisi olan kasnak meşesinde (Quercus vulcanica Boiss.) meyve (palamut) büyüklüğünün fidecik oluşumu ve fidan gelişimi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Ekimden önce palamutlar küçük (<3 g), orta (3-6 g) ve büyük (> 6 g) olmak üzere üç ağırlık sınıfa ayrılmıştır. Palamut ekimleri ekim ayı ortasında gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, palamut büyüklüğünün fidecik oluşumu ile yaşama yüzdesi üzerinde önemli etkileri vardır. Çalışmamızda fidecik oluşum yüzdesi ile yaşama yüzdesi aynı değerlerlere Yrd. Doç. Dr. Dilek YILDIZ* sahiptir. Büyük palamutlarda elde edilen fidecik oluşum yüzdesi ve yaşama yüzdesi (% 93,3), küçük palamutlardan elde edilen fidecik oluşum yüzdesi ve yaşama yüzdesinden (% 77,3) oldukça yüksektir. Fidan morfolojik özelliklerinden kök boğazı çapı ve fidan boyu, palamut büyüklüğünden olumlu yönde etkilenmiştir. Büyük palamutlardan elde edilen fidanların boyu ve kök boğazı çapı, küçük palamutlardan elde edilenlere kıyasla daha büyüktür. Anahtar kelimeler: Kasnak meşesi, palamut, fidan çapı, fidan boyu hassasiyetinde belirlenmiştir. Palamut ağırlığı ise, palamutların gram duyarlılığında tartılmasıyla bulunmuştur. Çap ve boy ölçümleri milimetrik kumpasla, ağırlık tespitleri ise 0.001 g'a duyarlı hassas terazide yapılmıştır. Ölçümler tamamlandıktan sonra tohumlar, ağırlıklarına göre 3 sınıfa (küçük: <3 g; orta: 3-6 g) ve büyük: >6 g) ayrılmıştır. Büyüklük sınıfları bağlamında tespit edilen ortalama tohum ağırlığı, çapı ve boyu değerleri Çizelge 1'de verilmiştir. Palamutlar, ekim tarihine kadar, ağzı kilitli polietilen torbalar içinde ve +4 °C de saklanmıştır. Palamut ekimleri, Eğirdir Orman Fidanlığında (Enlem 37°53', Boylam 30°52', Bakısı batı, Yükselti 926 m), 11x25 cm ebadındaki polietilen tüplerde, 16 Ekim 2003 tarihinde, açık alan koşullarında gerçekleştirilmiştir. Ekim derinliği 1 cm olup, harç malzemesi olarak 2:2:1 oranında humus + kum+ toprak karışımı kullanılmıştır. Her bir tohum büyüklük sınıfı için, 150 (50 x 3 yineleme) palamut ekilmiştir. Fidanlıkta, açık alan şartlarındaki fidecik oluşumu, nisan başından haziran ortasına kadar, 15 gün arayla düzenli aralıklarla 4 defa, adet olarak saptanmış ve fidecik yüzdeleri hesap edilmiştir. 2005 yılı mart ayı sonunda, 1+0 yaşındaki fidanlarda yaşama yüzdesi, kök boğazı çapı ve fidan boyu tespitleri yapılmıştır. Çizelge 1. Palamut büyüklük sınıfları ve bu sınıflara ait ortalama değerler Büyüklük Sınıfı Küçük Orta Büyük Kasnak meşesi (Quercus vulcanica Boiss. and Heldr. Ex Kotschy) ülkemize özgü endemik bir türdür. Ülkemizde Göller Bölgesi'nin batı kesimi, Anamas Dağları, Sultan Dağları (Afyon), Ahır Dağı, Murat Dağı (Kütahya), Türkmen Dağı (Kütahya), Amanos Dağları (Osmaniye, Üçgöz), Hasan Dağı, Erciyes Dağı (Hacılar) ve Karadağ (Karaman) da 1300-1800 m. ler arasında yayılış gösterir. En geniş yayılışını Göller Bölgesi'nde Konya-Sultan Dağı, Afyon-Derekaya yaylası, Isparta-Şarkikaraağaç, Yenişarbademli ve Eğirdir-Yukarıgökdere yapmaktadır (Davis,1965; Avcı, 1996). 25-30 m boya ve 120 cm çapa ulaşabilen geniş ve yaygın tepeli bir ağaçtır (Yaltırık, 1998). Özellikle yıllık halkaları son derece dar olduğundan, kaplamaya elverişli değerli odunu nedeniyle parke ve fıçı yapımında tercih edilen bir türdür (Şanlı, 1998; Sabuncu, 2002). Bu endemik türümüze ait ormanlar özellikle otlatma nedeniyle uzun yıllar tahrip edilmiştir. Ne yazık ki odunu bu kadar değerli ve korunmaya muhtaç olan kasnak meşesine ait, bugüne kadar yapılmış çok az çalışma bulunmaktadır. Özellikle, tohum ve fidan üretimi konusunda yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir. Dolayısıyla, yeniden ormanlaştırma (orman içi ağaçlandırma) ve ormanlaştırma (orman dışı ağaçlandırma) çalışmalarında da neredeyse hiç kullanılmamaktadır. Yeniden ormanlaştırma, ormanlaştırma ve endüstriyel ağaçlandırma çalışmalarının yapılabilmesi için kaliteli tohuma, dolayısıyla kaliteli fidanlara ihtiyaç vardır. Fidan kalitesi her türlü ormanlaştırma ve ağaçlandırma başarısını direkt olarak etkilemektedir. Sağlıklı tohum temini yanında, tohum büyüklüğü ve ağırlığı, fidan kalitesi bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışmada, palamut büyüklüğünün, kasnak meşesinde fidecik yüzdesi, fidan boyu ve kök boğazı çapı gelişimine etkisi araştırılmıştır. MATERYAL VE YÖNTEM Araştırmaya konu kasnak meşesi palamutları Isparta Orman Bölge Müdürlüğü, Eğirdir Orman İşletmesi, Yukarıgökdere şefliği sınırları içinde kalan “Kasnak Ormanı Tabiatı Koruma Alanı'ndan” (Enlem 37º 44" 80', Boylam 30º 49" 90', Yükseltisi 1540 m) toplanmıştır. Palamutlar 10 Ekim 2003 tarihinde populasyonu temsil edecek şekilde belirlenen 20 ağacın, tepe tacı altından ve yerden alınmıştır. Örneklenen palamutlara, öncelikle suda yüzdürme testi uygulanmış; içi boş, kurtlu veya çürük palamutlar ayıklanmıştır. Ardından örneklenen her palamudun boyu, çapı ve ağırlığı belirlenmiştir. Palamut boyu; palamudun uzun ekseni yönündeki boy olup, milimetre olarak ölçülmüştür. Palamut çapı; palamudun uzun eksenine dik ve en geniş yerinden milimetre Ağırlık <3g 3,1-6,0 g >6g Tohum Ağırlığı 2.40±0.07 4.91±0.15 7.67±0.20 Tohum Çapı 12.56±0.19 16.03±0.25 18.72±0.19 Tohum Boyu 22.15±0.37 28.57±0.35 32.58±0.49 Palamut büyüklüğünün, fidecik ve yaşama yüzdelerine, fidan boyu ve kök boğazı çapına etkisi, SPSS istatistik paket programı kullanılıp, varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Varyans analizi sonucunda benzerlik ve farklılık gösteren gruplar, “Duncan testi” ile ortaya koyulmuştur (Kalıpsız, 1981). BULGULAR Palamut büyüklük sınıflarında fidecik oluşumu, nisan başında başlamış ve haziran ortasına kadar devam etmiştir. Sırayla 15., 30. ve 45. günde belirlenen fidecik oluşum yüzdeleri bakımından, palamut büyüklükleri arasında istatistiksel anlamda önemli bir farklılık belirlenememiştir. Buna karşın, 60. gün fidecik oluşum yüzdeleri bağlamında palamut büyüklüğü, <0.05 düzeyinde önemli etkiye sahiptir (Çizelge 2). Palamut büyüklüğü arttıkça, fidecik oluşum yüzdesi de artmaktadır. En büyük değer (% 93,3), büyük palamutlarda elde edilirken, en düşük yüzde (% 77,3) küçük palamutlarda belirlenmiştir (Çizelge 2). Çizelge 2. Palamut büyüklüğünün fidecik oluşum yüzdesine etkisi Büyüklük Sınıfı Küçük Orta Büyük Önem düzeyi 15. Gün 46,0a* 54,6a 64,0a ns 30. Gün 70,7a 76,7a 86,7a ns 45. Gün 76,0a 84,7a 92,0a ns 60. Gün 77,3a 86,7ab 93,3b P <0,05 *Sütunlardaki aynı harfler homojen grupları göstermektedir. ns: Farklar önemsizdir. P <0,05: Farklar 0,05 yanılmayla önemlidir Fidan boyu ve kök boğazı çapına ait değerler incelendiğinde, ortalama kök boğazı çapı 4,45 cm (küçük palamutlar) ile 6,37 cm (büyük palamutlar) arasında değişmektedir. Büyüklük sınıfına bakılmaksızın, ortalama kök boğazı çapı ise 5,49 cm'dir. Fidan boyu değerleri ise, 7,68 cm ile 8,89 cm arasında olup, büyüklük sınıfına bakılmaksızın ortalama fidan boyu, 8,24 cm'dir (Çizelge3). Çizelge 3. Palamut büyüklük sınıfına göre fidan boyu ve kök boğazı çapı değerleri Özellikler Kök boğazı çapı Fidan boyu Sınıf Küçük Orta Büyük Toplam Küçük Orta Büyük Toplam Ortalama 4,45 5,64 6,37 5,49 7,68 8,15 8,89 8,24 Asgari 2,30 4,03 3,56 2,30 2,90 6,40 4,90 2,90 Azami 7,12 7,79 10,56 10,56 10,40 11,90 13,40 13,40 OSH ,1972 ,1773 ,3621 ,1701 ,2679 ,2109 ,3374 ,1668 OSH: Ortalamanın standart hatası Fidan yaşama yüzdesi, boyu ve kök boğazı çapı üzerinde, palamut büyüklüğü, istatistiksel olarak da etkili çıkmıştır (Çizelge 4). Ancak birinci gelişme dönemi sonunda belirlenen yaşama yüzdeleri, 60. günde belirlenen fidecik yüzdeleri ile aynıdır. Kök boğazı çapı; küçük palamutlarda ortalama 4,45 cm, orta büyüklükteki palamutlarda 5,64 cm ve büyük palamutlarda 6,37 cm'dir. Küçük ve büyük palamutlardan elde edilen fidanlarda belirlenen kök boğazı çapı değerleri arasındaki farklar, istatistiksel düzeyde önemli çıkarken; küçük ve orta palamutlar ile orta ve büyük palamutlardan elde edilenler arasındaki farklar önemsiz bulunmuştur. En boylu fidanlar (6,37 cm), büyük palamutlardan üretilmiştir. Büyük ve orta palamutlardan yetiştirilen fidanların boyları arasındaki farklar, istatistiksel olarak önemsizdir. Çizelge 4. Palamut büyüklüğünün yaşama yüzdesi, boy ve kök boğazı çapına etkisi Özellik Önem Düzeyi Yaşama yüzdesi (%) P <0,05 Kök boğazı çapı (mm) P <0,05 P <0,01 Fidan boyu (cm) Küçük 77,3a* 7,68a 4,45a Palamut Büyüklük Sınıfları Orta 86,7ab 8,15ab 5,64b Büyük 93,3b 8,89b 6,37b Satırlardaki aynı harfler homojen grupları göstermektedir. * SDÜ Orman Fakültesi 22 23 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 TARTIŞMA VE SONUÇ Tohum büyüklüğündeki değişim, tür içinde bile tohum çimlenmesini etkileyebilmektedir (Cordazzo, 2002). Farklı tohum büyüklerinin, özellikle derin ekimlerde, farklı çimlenme değerleri gösterebileceği belirtilmektedir (Molatudi ve Mariga, 2009). Çalışmamızda da, palamut büyüklüğünün, fidecik oluşumunu önemli düzeyde etkilediği saptanmıştır. Nitekim fidecik oluşumu, küçük palamutlardan % 77,3, orta palamutlardan % 86,7 ve büyük palamutlardan % 93,3'dür. Benzer sonuç Çiçek ve Tilki (2007) tarafından da tespit edilmiştir. Araştırıcılar, geniş yapraklı türlerden Castanea sativa'da çimlenme yüzdesinin tohum büyüklüğü ile ilişkili olduğunu belirtmektedir. Genellikle büyük tohumlardan gelişen fidanların, özellikle gelişmenin ilk aşamasında, küçük tohumlardan gelişen fidanlardan daha büyük olduğu belirtilmektedir (Tecklin ve McCreary 1990; Castro, 1999; Wennström vd., 2002; Blade ve Vallejo, 2008). Nitekim Gökdemir (1991) tarafından kızılçamda ve sahil çamında yapılan araştırmada da, tohum büyüklüğünün, fidan boyu ve kök boğazı çapı üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Yine Çiçek ve Tilki (2007), Castanea sativa tohumlarından elde edilmiş 1+0 yaşındaki fidanlardaki tespitlerinden yola çıkarak, fidan yüzdesi, boyu, ağırlığı ve kök boğazı çapı üzerinde, tohum büyüklüğünün etkili olduğunu bildirmektedir. Meşe türlerinde yapılmış araştırmalara baktığımızda; Taşdemir (2006), Quercus brantii Lindl ve Quercus cerris L. türlerinde, palamut büyüklüğünün fidan gelişimini doğrudan etkilediğini ortaya koymuştur. Kormanik vd. (1998) Quercus rubra L. türüne ait 20 aileden toplayıp, 3 büyüklük sınıfına ayırdıkları palamutların ekimini, dört farklı fidanlıkta gerçekleştirmiştir. Deneme sonunda, 1+0 yaşındaki fidanlarda fidan boyu, kök boğazı çapı ve yaşama yüzdesi ile palamut büyüklüğü arasında önemli ilişkiler saptamıştır. Aynı şekilde Tecklin ve McCreary (1990) Quercus douglasii Hook. & Am. türünde, palamut büyüklüğünün fidecik oluşum yüzdesini, yaşama yüzdesini ve birinci ve ikinci yıldaki boy gelişimini olumlu yönde etkilediğini ortaya koymuştur. Yine Q. mongolica var. grosseserrata fidanlarının gelişimi ve yaşama yüzdesinin tohum ağırlığından güçlü bir şekilde etkilendiği belirlenmiştir (Seiwa, 2000). Benzer sonuçlar çalışmamızda da elde edilmiştir. Çalışmamızda fidecik oluşum yüzdesi ile yaşama yüzdesi aynı çıkmıştır. Bu sonuç, yaz ve kış döneminde fidan ölümlerinin olmadığı anlamına gelmektedir. Ayrıca kasnak meşesinde palamut büyüklüğünün fidan boyu ve kök boğazı çapı üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Büyük palamutlardan daha boylu ve daha kalın fidanlar elde edilmiştir. Bu çok önemlidir; zira fidan boyu ve kök boğazı çapı, fidan kalitesinin değerlendirilmesinde kullanılan en önemli iki morfolojik özelliktir. Fidan boyu, fidanın ağaçlandırma alanına uyum gücünü gösterir. Çünkü fidan boyu ile ağaçlandırma sahasında fidanın gösterdiği ilk büyüme hızı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Yoğun ve boylu diri örtünün olduğu alanlarda fidan boyu kadar kök boğazı çapı da önemlidir. Çap kalınlığı, özellikle fidanın dayanıklılığını göstermesi bakımından önem arz etmektedir (Ürgenç vd., 1991; Özbay ve Tosun, 1993). Dolayısıyla kasnak meşesinde büyük ve ağır palamutlardan daha boylu ve kalın çaplı kaliteli fidanların elde edilebileceği söylenebilir. Bununla birlikte, özelikle mahallî tohum kaynağının kullanımı veya genetik çeşitliliğin devamı için, küçük palamutların kullanımı da zorunlu hale gelebilir. KAYNAKLAR Avcı, M., 1996. Endemik Bir Meşe Türü, Kasnak meşesi (Quercus vulcanica (Boiss. Heldr. ex) Kotschy)'nin Türkiye'deki Yeni Bir Yayılış Alanı. Türk Coğrafya Dergisi 31: 283289, İstanbul. Blade´ C., Vallejo V.R., 2008. Seed mass effects on performance of Pinus halepensis Mill. seedlings sown after fire. Forest Ecology and Management 255, 2362–2372. Castro J., 1999. Seed mass versus seedling performance in Scots pine: A maternally dependent trait. New Phytologist 144 (1), 153-161. Cordazzo C.V., 2002. Effect of seed mass on germination and growth in three dominant species in Southern Brazilian Coastal Dunes. Braz. J. Biol. 62 (3) Çiçek, E., Tilki, F., 2007. Seed size effects on germination, survival and seedling growth of Castanea sativa Mill. Journal Biological Sciences 7 (2), 438-441. Davis, P.H.,1965. The Flora of Turkey and East Aegean Islands, vol.7, Edinburgh: Edinburgh University Pres, Pp: 670. Gökdemir, Ş., 1991. Sahil Çamı ve Kızılçamda Tohum Büyüklüğü ve Ağırlığının Çimlenme Yüzdesine, Fidan Boyuna ve Fidan Kalitesine Etkisi. OAE Dergisi, 37 (73) 28-40. Kalıpsız A., 1981. İstatistik Yöntemler, İ.Ü. Orman Fakültesi, Yayın No: 2837/294, 558 s, İstanbul. Kormanik, P.P, Sung, S.S., Kormanik, T.L., Schlarbaum, S.E., Zarnoch, S.J., 1998. Effect of acorn size on development of northern red oak 1-0 seedlings. Can. J. For. Res., 28: 1805-1813. Molatudi R.L., Mariga I.K., 2009. The effect of maize seed size and depth of planting on seedling emergence and seedling vigour. Journal of Applied Sciences Research, 5(12): 2234-2237 Özbay, Z., Tosun, S., 1993. Kayın (Fagus orientalis Lipsky.) Fidanlarının Kalite Sınıflarının Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar. Orm. Arş. Enst. Yayınları, Teknik Bülten No:238-241, 109-137, Ankara. Sabuncu, R., 2002. Meşe Ormanlarımıza Genel Bir Bakış ve Kasnak Meşesi Örneği, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, Orman Bakanlığı Yayını, No: 171, Sayı:4, Antalya. Seiwa K., 2000. Effects of seed size and emergence time on tree seedling establishment: importance of developmental constraints. Oecologia 123, 208–215. Şanlı, İ., 1998. Quercus vulcanica (Boiss.&Heldr.Ex) Kotschy. Odununun Makroskopik ve Mikroskopik Yapısı Morfolojik Özellikleri. Kasnak Meşesi ve Türkiye Florası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 244-250, İÜ Orman Fakültesi, Orman Botaniği Anabilim Dalı, Çantay Kitabevi, İstanbul. Taşdemir, C., 2006. İran Palamut Meşesi (Quercus brantii Lindl.) ve Saçlı Meşe (Quercus cerris L.) Türlerinin Elazığ Yöresinde Fidanlık ve Ağaçlandırma Tekniği Üzerine Bir Araştırma. KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, Trabzon. Tecklin J., McCreary, D.D., 1990. Acorn Size As A Factor in Early Seedling Growth of Blue Oaks. Symposium on Oak Woodlands and Hardwood Rangeland Management, October 31-November 2, 1990, Davis, California. Ürgenç, S., Alptekin, C.Ü., Dirik, H., 1991. Orman Fidanlıklarımızda Üretim ve Kalite Sorunları. Türkiye 1. Fidancılık Sempozyumu, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı Matbaası, 325–331, Ankara. Wennström U., Bergsten U., Nilsson J.E., 2002. Effects of seed weight and seed type on early seedling growth of Pinus sylvestris under harsh and optimal conditions. Scand. J. For. Res. 17, 118–130. Yaltırık, F. 1998. Dendroloji II (Angiospermae). İÜ Orman Fakültesi Yayını, No. 4104/420, İstanbul 24 "4. Doğa-Doğa'da İnsan" Konulu Fotoğraf Yarışması Sonuçlandı Odamız tarafından düzenlenmiş olan IV. “Doğa” ve “Doğa ve İnsan” konulu fotoğraf yarışmasına; Doğa Kategorisinde katılan 142 eser, Doğa ve İnsan Kategorisinde katılan 95 eser değerlendirmeye alınmıştır. Yarışmamıza katılan değerli üyelerimize teşekkür ederiz. I-DOĞA KATEGORİSİ II-DOĞA VE İNSAN KATEGORİSİ Birincilik Rüknettin TEKDEMİR Birincilik Tansu FİDAN İkincilik Tamer YILMAZ İkincilik Rüknettin TEKDEMİR Üçüncülük Ferruh Fatih ALBAYRAK Üçüncülük Tamer YILMAZ Mansiyon Alanlar Mansiyon Alanlar Süleyman ALKAN Mustafa GÖZÜBENLİ Rasim ÇETİNER Ahmet NEZİR Rasim ÇETİNER Murat AKSU Sergilenenler Sergilenenler Süleyman ALKAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Ahmet NEZİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma Ferruh Fatih ALBAYRAK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Murat AKSU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma İsmail GÜBEŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma Rüknettin TEKDEMİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Rasim ÇETİNER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma Ragıp SARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Serdar GÖKTEPE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Tamer YILMAZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma Ogün Çağlayan TÜRKAY . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Çalışma Turgut BALIK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Süleyman ALKAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Çalışma Ahmet NEZİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma Murat AKSU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Rüknettin TEKDEMİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Çalışma Rasim ÇETİNER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma Ragıp SARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma Tamer YILMAZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Çalışma Tansu FİDAN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 Çalışma 25 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ YIL: 48 SAYI: 10-11-12 Ekim-Kasım-Aralık 2011 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Üyelerimizden Yarıkurak Bölge Ağaçlandırmalarında Kullanılan Yeni Teknikler Engin KAVLAK* Orman Mühendisi Şekil 4 : İklim verileri Şekil 2 : Yunus Pulluğu ÖZET Bu çalışmada, kurak ve yarı kurak alan ağaçlandırmaları ve su toplama metodları konusunda daha önce yapmış olduğum bir literatür derlemesinden seçtiğim iki adet yeni yöntemi anlatmaya çalışacağım. Burada, yurtdışında geliştirilen bir tür pulluk ile yeni bir dikim tekniğini içermektedir. Ülke ormancılığına ve ağaçlandırma uygulamalarına katkısı olabileceği düşüncesiyle bu çalışmayı yaptım. Buna benzer çalışmaların, yeni bir bakış açısı kazandırması açısından ve de ülkemizde de benzer ekipmanların üretilmesi ve benzer çalışmaların yapılmasını teşvik etmesi bakımından yararlı olacağı düşüncesindeyim. 1.GİRİŞ: olarak şimdilik yurtdışında yapılmış iki adet çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünya topraklarının 1/3'ünü yani 6,1 milyar hektarını kurak ve yarı kurak sahalar oluşturur. Bu sahaların 1 milyar hektarı çok kurak sahalardır. Geriye kalan 5,1 milyar hektar ise kurak, yarı kurak, kurak-yarı rutubetli sahaları oluşturmaktadır. Bu sahaların 1 milyar hektarı yani %20'si insanların tahribi sonucu yakın yıllarda bu alanlara katılmıştır. Halen her yıl dünyada 6 milyon hektar alan bu tahripler sonucu çölleşme yönünde bu miktara eklenmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım organizasyonu (FAO)' na göre yıllık yağışı 300 mm ve altında olan yerleri 'kurak' ; yıllık yağışı 300600 mm olan yerleri de 'yarı kurak' olarak kabul etmektedir. Türkiye sınırları içinde, yağış haritasına göre yaklaşık olarak 20000 hektar kadar kurak, 30 milyon hektar (Türkiye'nin % 37,3'ü) kadar da yarı kurak alan olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye'nin iç bölgelerinde otuz yıllık ortalamaya göre yıllık yağış 355,6 mm dir. Başka bir hesaba göre de iç bölgelerimizin 2/3'si 200-500 mm yıllık yağışa sahiptir. Ülkemiz genel coğrafi koşullar itibariyle çölleşmeye yatkın ekosistemler kuşağı üzerinde bulunduğu bilinmektedir. Bu nedenle orman varlığımızın temel işlevlerini yerine getirebilmesi için, % 26,6 olan orman varlığımızın ağaçlandırmalar yoluyla en az % 30 oranına çıkarılması gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmiştir (Ürgenç, 1998) 2. YARIKURAK BÖLGE AĞAÇLANDIRMALARINDA KULLANILAN YENİ TEKNİKLER: Bu alanlar, yukarıdaki rakamlardan da anlaşılacağı gibi dünyada ve yurdumuzda oldukça önemli miktarlara karşılık gelmektedir. Kurak ve yarı kurak alanların ekolojisi, su rejimi, bu alanlarda yaşayabilen türler kendine özgüdür. Bunun yanısıra bu alanlarda oldukça kıt olan yağış suyunu toplamak, toprakta depolamak ve bu suyu bitkinin ihtiyaç duyduğu vejetasyon döneminde kullanılabilmesini sağlamak hayati önem taşır. Bu husus ağaçlandırma başarısı açısından önem taşır. Türk ormancılığına yararlı olabileceğini düşündüğüm, farklı uygulamaları ve yaklaşımları, yabancı kaynaklardan çeviri yaparak meslektaşlarımıza aktarmaya devam edeceğim. Bu konuyla ilgili * Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü 26 2.1-Yunus Pulluğu (Dolphin Plough) İtalyan mühendis Valleriani tarafından ağaçlandırmalarda kullanılmak amacıyla geliştirilmiş, dikim için küçük havuzları hazırlayan tam mekanik bir sistemdir. Yıllık yağışın 200-600 mm ve arazi eğiminin % 2-10 olduğu bölgelerde kullanılabilmektedir. Saatte 400 adet küçük su tutma havuzu oluşturabilen özel bir pulluktur. Her bir su tutma havuzunun su tutma kapasitesi yaklaşık olarak 600 lt olduğu bildirilmektedir (Prinz, 2001). Yine diğer bir kaynaktan alınan bilgilere göre, bu pulluk kullanılarak hazırlanan alanın genel su toplama alanı: 15 m2; dikim alanı: 2,4 m2; eğimi: % 20 - % 50 arasında olan alanlarda ; hektarda 400 adet teras yapılabilmektedir (Prinz, 1996). son derece taşlı bir topoğrafyaya sahip bir bölgedir. Kuraklığa dayanıklılığı geliştirmek amacıyla, normalin altında bir yağış peryodu gösterdiği 1997-2006 yılları arasında, Loess Platosunun tepelik, erozyona meyilli ve kurak bir bölgesinde, su drenajını ve evoparasyonu azaltmak için, dikim çukurlarının yüzeyi biyolojik olarak çözünebilen, 0,0007 mm kalınlığında çok ince bir film kaplanarak, yeni bir dikim tekniği denenmiştir. Yeni dikim tekniğinde, dikim çukurunun içindeki toprak nemi, çevre topraklara nazaran, dikimden sonraki 4 ay boyunca korunabilmektedir. Böylelikle kök büyümesi için gerekli olan nemi temin edilmektedir. Bu metotta fidan dikildikten sonra her bir dikim çukuruna 7,5 lt su ilave edilmiştir. Geleneksel metotta dikim çukuruna su ilavesi yoktur. Fidan çukurları 60 × 60 × 60 cm ebadında açılmaktadır. Kullanılan film şeffaf, biyolojik olarak çözünebilen ve 0,0007 mm kalınlığındadır. Her iki teknikte de buharlaşmayı azaltmak için yüzey biyolojik olarak çözünebilen plastik bir film ile kaplanmıştır. Her ne kadar yeni teknikte, suyun drenajını azaltmak amacıyla, plastik filmle fidan çukuru kaplanmış olsa da, suyun dikim çukurunda kalarak kökleri havasız bırakıp çürütmemesi için, plastik film yağmur mevsimi ile birlikte çözünebilecek şekilde geliştirilmiştir. Şekil 3 Çin'de kullanılan yeni bir dikim tekniği a: yeni dikim tekniği b: geleneksel dikim tekniği Şekil 1 : Yunus Pulluğu ile açılan dikim çukurları ve mesafeleri Yunus pulluğu, yarım ay biçimli küçük su toplama alanları tesis eder. Bir işçi bu küçük havuzları günde bir iki tane yapabilirken, dolphin pulluğu aynı koşullarda yarım ay biçimli küçük havuzlardan bir saatte 700-1500 adet yapabilmektedir. Bu teknoloji 1988 den beri Burkina, Fas, Şad, Çin, Mısır, Kenya, Morocco, Nijeya, Senegal, Sudan Suriye, Tunus gibi 11 ülkede denenmiş ve 100 000 ha alan ağaçlandırılmıştır. Ağaçlandırma başarısı da oldukça iyidir (Malagnoux, 2007). 2.2-Kurak Alanlar İçin Yeni Bir Dikim Tekniği Çin'in Loess platosu özellikle ilkbaharda extrem kuru ikilime ve Dikim tekniğinin denendiği bölgenin rakımı 993.7 m -1191.2 m, eğimi: % 6.2 – 33.5, yıllık yağışı 422,2 mm dir. Bu yağışın % 71,2'si Haziran-Eylül aylarında yoğunlaşmaktadır. Dikimler Nisan ayında yapılmış, dikim çukurunda nemi muhafaza eden film Ağustos ayında bozulmaktadır. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, vejetasyon süresi başlarında olan Hazirandaki yıllık yağış neredeyse sıfıra yakındır. Film, fidanın suya en çok ihtiyaç duyduğu 4 ay boyunca toprak rutubetini yüksek tutmaktadır. Deneme yapılan bölgeye ait iklim verilerini içeren grafik yandaki sütunda verilmiştir: Yeni yöntemle dikilen fidanların yaşama yüzdeleri % 56,1- % 84,7 oranında, geleneksel yöntemde ise (% 4,6-% 62,3) oranında bulunmaktadır. Başarı oranı anlamlı derecede artmıştır. 10 yıllık çalışmanın sonuçlarına göre, geleneksel yöntemle yeni yöntem ortalamalarına baktığımızda; yaşama yüzdesi bakımından % 51,4'ten % 72,7'ye yükselmiş; Dal büyümesi ve gelişimi yönünden 0,62 m/yıl dan 0,80 m/yıla ulaşılmış; toprağı siperleme (gölgeleme) alanı 3,01m2'den 3,52 m2'ye yükselmiş; gölgeleme yoğunluğu ise % 25,9'dan % 42,63'e yükselmiştir. Ziziphus jujuba yaşama yüzdesi olarak en büyük artışı sağlamıştır (% 4,6'dan % 71,1'e çıkmış ve artış % 1446 olmuştur). Diğer türlerde de yaşama yüzdesi olarak benzer bir başarı göstermişlerdir (% 14,9'dan % 114,5'e yükselmiştir). Bu yöntemin denenmesinde şu türler kullanılmıştır: Prunus persica (şeftali), Prunus simonii (Simon eriği), Prunus davidiana (Çin yabani şeftalisi), Prunus armeniaca (kayısı), Pyrus bretschneideri (Çin beyaz armudu), Acer truncatum (Kuzey Çin akçaağacı), Ziziphus jujuba (hünnap), Rosa xanthina (Kanarya kuşu gülü), Armeniaca mandshurica (Mançurya kayısısı), Ribes burejense, Caragana korshinskii, Hippophae rhamnoides (Yalancı iğde-Çay dikeni), Populus tremula (titrek kavak), Robinia pseudoacacia (yalancı akasya), Platycladus orientalis (doğu mazısı) Bu çalışmada 15 ağaç türü denenmiş ve fidanların yaşama ve büyüme oranları incelenmiştir. 10 yıllık deneme sonuçlarına göre, yeni denenen yöntemdeki yaşama oranları geleneksel yönteme göre çok daha yüksek çıkmıştır. Bu dikim yöntemi, dikilen fidanların büyüme ve yaşama zorluğu yaşadığı dünyadaki benzer kurak alanlar için önerilmektedir. Bu çalışma Çin'in “Ulusal Temel Araştırma Programı” tarafından da desteklenmiştir. (Cao, Chen, Liu, Wang, 2008). 3. SONUÇ: Yurdumuzda oldukça önemli miktarlarda sahayı içine alan soğuk yarı kurak ve sıcak yarı kurak alanlanlarda, su kıtlığından kaynaklanan ağaçlandırma problemlerine değişik çözümler üretebilmek için, dünyada yapılan çalışmalardan bilgimizin olması ve geliştirilen yeni ekipmanların ya da yeni tekniklerin uygulamaya kazandırılması gerekmektedir. KAYNAKLAR: Cao, S., Chen, L., Liu Z., Wang, G., 2008 A New Tree-Planting Technique to Improve Tree Survival And Growth On Steep And Arid Land in The Loess Plateau of China. Journal Of Arid Environments, 72, 1374–1382 p. Malagnoux, M., 2007 Afforestation And Sustainable Forests As A Means To Combat Desertification, Arid Land Forest Of The World: Global Environmental Perspectives. 16-19 April 2007, Jerusalem,Israel. Prinz, D., 1996 Water Harvesting: Past And Future. In: Pereira, L. S. (Ed.), Sustainability of Irrigated Agriculture. Proceedings, NATO Advanced, Research Workshop, Vimeiro, 2126.03.1994, Balkema, Rotterdam, 135-144 p. Prinz, D. 2001 Water Harvesting For Afforestation İn Dry Areas.Proceedings, 10th International Conference On Rainwater Catchment Systems,10-14 September 201, Mannheim, 195 – 198 p. 27 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Fransa’nın Grenoble Kentinde Çığ Konusunda İzlenimler Yusuf Ziya ERGENE Orman Mühendisi Fransa'nın Grenoble kentinde bulunan CEMAGREF araştırma kurumuna yaptığım seyahat sonucu izlenimlerimi meslektaşlarım ve konu ile ilgili olanlarla paylaşmak ve yöneticilerin dikkatini çekme adına bu yazıyı yazıyorum. Bu amaçla; Çığ oluşumu ile ilgili yapı seçimi, boyutlandırılması, proje ve statik hesapları ile Çığ Kontrolü yapılarınım arazideki uygulamaları, uygulama esnasında dikkat edilecek hususlar hakkında tespitler ile Trabzon Uzungölde yapılan çalışmalar ile ilgili Sayısal Arazi Modelleri ve Meşcere haritalarından olası çalışma alanlarında eğim analizleri ve arazi kullanma durumunu CEMAGREF çalışanları ile beraber değerlendirilmiş, Coğrafi Bilgi Sistemlerinin etkin olarak kullanılması ile Türkiye'de çığlarla mücadele amaçlı eğitim stratejilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. 1- Bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde, yamaçlarda tabakalar halinde biriken kar kütlesinin iç ve/veya dış kuvvetler etkisi ile yamaç aşağıya doğru hareketine çığ denilmektedir. çığların birikme bölgesinde birikme sınırının belirlenmesi için çalışma prensiplerinin uygulamalı olarak anlatıldığı bir arazi gezisi yapıldı. Birikme bölgesinin kesin olarak belirlenmesi çığlardan korunma amaçlı arazi kulanım düzenlemelerinin yapılmasının en önemli aşamasıdır. Arazi gezisi için Grenoble kentinin Pierre Scam Jeanne Talus bölgesinde Valley of Romanche vadisine gidildi. Burada uygulamalı olarak birikme bölgesindeki ağaçların göğüs yüksekliği çapından dört yönde ve en fazla 40 cm uzunluğunda alınabilecek rezistograf örneklerinin yorumlanması uygulamalı olarak anlatıldı. Ölçüm sisteminin esası ağacın örnek alımı yönünde yoğunluk değişiminden geçmişinde travmatik bir etkiye maruz kalıp kalmadığının belirlenmesi yöntemine dayanmaktadır. Belli bir dönemde travmatik bir etki görülen ağaç örneklerinde odun yoğunluğun ilgili tarihte çok yüksek olurken, bu etkinin görülmediği yıllarda normal sınırlar içerisinde kaldığı örnekler üzerinde anlatıldı. BİR ÇIĞ PATİKASININ BÖLÜMLERİ 2- Çığlarla mücadele için öncelikle veri tabanının oluşması lazımdır. Bunun için; Çığ Risk Haritalarının Yapımı ; l Kar örtüsü kalınlığı, l Tarihi çığ verileri ve tekrarlama periyotları, l Etkilenen alanlar, l Bitki örtüsü, l Eğim, bakı analizleri, l Çarpma basınçları bilgilerine ihtiyaç vardır. Çığlar ve diğer doğal afetlerle mücadelede en önemli hususun daha önce meydana gelen olayların belirlenmesi ve haritalanması olayından hareketle, Rezistograf aletinin 28 3- Fransa Alplerinde çığ olaylarının en çok yaşandığı CHAMONIX'te yapılan çığ yapıları hakkında arazide bilgi almak üzere Taconnaz Glacier bölgesine Dr.Frederic BERGER ile beraber gidildi. Bu bölgedeki çığ yolu üzerinde yapılan yapıların boyutlandırılmasındaki temel esaslar anlatıldıktan sonra arazide çığ etüdü ile ilgili olarak "sessiz şahit" olarak nitelendirilen vejetasyon örtüsü üzerinde çığın meydana getirdiği etkilerin, meydana gelen çığ olayının gelişiminin anlaşılmasındaki önemi ve olası indikatörler hakkında bilgi verildi. Özellikle yaşayan ağaçlardaki etkiler incelenerek, yamaç boyunca çığın takip ettiği yol hakkında nasıl fikir ileri sürülebileceği tartışıldı. Özellikle çığ yolunun orta ve birikme bölgesi üzerinde yapılan toprak tümsekler ve tutucu barajların nasıl boyutlandırılacağı ve boyutlandırma nelere dikkat edileceği "sessiz şahit" olarak tabir edilen indikatörlerden boyutlandırma esnasında nasıl faydalanılacağı izah edildi. Özellikle çığ yolunun orta bölgelerinde inşa edilen toprak tümseklerin şaşırtmalı olarak yapımının önemi vurgulanarak tutucu barajların maksimum yüksekliğinin belirlenmesi ile ilgili hız formülünün (h'= V2/2g) nasıl kullanılacağı anlatıldı. Standart Kar Gözlem İstasyonu 6-Sonuç ve Öneriler a- Merkez ve taşrada sadece çığlar konusunda çalışacak, tercihan gönüllü bir çığ ekibinin oluşturulması, (Orman Mühendisi başkanlığında, Zemin Etüdü için jeolog, harita mühendisi(CBS), Statik hesaplar için makine - inşaat mühendisinden oluşan) b-Temel CBS eğitimlerini (arccis) almalarının sağlanması, c- Çığ simülasyon yazılımlarının temin edilerek temel eğitiminin sağlanması, d-Yapılacak eğitimlerin konu bazlı olması (α-β modelinin geliştirilmesi-CBS analizleri, statik hesaplar, arazi uygulamaları vb.), f- Ormancılık Araştırma enstitülerinin ve Üniversitelerin İkili işbirliği çerçevesinde bilimsel araştırmalara katılımı ile uzman yetiştirilmesinin teşvik edilmesi, g- Kar gözlem istasyonlarının kurulması, ı- Daha yüksek çözünürlükte Sayısal Arazi Modellemesinin yapılması (1/1000 veya 1/5000 ölçekli haritalar) yapılması, i-Yasal mevzuat hazırlanarak bağlayıcılığı sağlanmalıdır. Şayet ülkemizde çığ çalışılacaksa bu esaslar dikkate alınmalıdır. Çığ slâytlarla anlatılıp geçiştirilebilecek veya ben istiyorum çalışılsın mantığı ile yapılabilecek bir uygulama değildir. Çünkü insanların canı ve malı ile doğrudan ilgilidir. Yapılan bir yanlış ciddi sorumluluk gerektirmektedir. Hb= h+h' Hb= minimum baraj yüksekliği (m) h= yerdeki kar yüksekliği (m) h'= hareket halindeki kar yüksekliği (m) 4- CEMAGREF araştırma kurumunun Grenoble'daki merkezinde Uzungöl'e ait Sayısal Arazi Modeli üretilerek olası başlama bölgelerinin nereleri olabileceğinin belirlenmesi için CEMAGREF'in CBS uzmanları ve programcıları tarafından geliştirilen bir ArcGIS modülü ile analiz yapıldı. İlk analizler sonucunda Türkiye koşullarına uygun maksimum birikme bölgesinin belirlenebileceği α-ß modelinin geliştirilmesi imkânları tartışıldı. Bunun için MNT IGN α=0,96 ß - 1,4R²=%0,85 veya MNT LİDAR α=0,95 ß - 1,8 R²=%0,92 formülleri kullanıldı. Burada amaç, çığın başlama noktasında arazi eğiminin %10-11 den fazla olduğu yerler tespit edilerek, çığın birikme bölgesindeki maximum etki alanı belirlenmektir. Bunun için daha yüksek çözünürlükte Sayısal Arazi Modelinin ( 1/1000 veya 1/5000 ölçekli haritalar) gerekliliği vurgulanmıştır. 5- İklim verilerinin ölçülmesi ve arşivlenmesi gerekmektedir. l Bulutluluk, l Hava sıcaklığı, l Rüzgar yönü ve hızı, l Yeni, eski ve toplam kar derinliği, l Güneş radyasyonu 29 UY ZM HD A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Iıl lL: :: 444788 SSSAAAYYYI I:I :: 441--0 55- -1 661 -NN aaz-ziAir raann Ü E LAENR İ SMAİ Z 1i i2ssaanEn-k-M iM maa-yyKı ısas-s-HıHm lı2 k2002110011 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Sosyal Sermayenin Ormancılık Faaliyetlerine Etkisi* Erdoğan UZUN** Orman Mühendisi ÖZET Sosyal sermaye, literatürde çeşitli boyutlarıyla tartışılmaktadır. Sosyal sermaye, özellikle sosyal gelişmeyi sürdürme açısından önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada sosyal sermayenin, ormancılık faaliyetlerinin başarısı üzerindeki etkisi incelenmiştir. 1- GİRİŞ Günümüzde, yer küremizi tehdit eden çevresel bozulmaların önemli göstergelerinden birisinin ormansızlaşma olduğu görülmelidir. Eğer çevresel sorunların dolayısıyla çevresel bozulmaların önemli bir göstergesi olarak ormansızlaşma görülür ve ormancılık sorunlarının çözümünde mesafe kat edilebilmesi istenilir ise; yapılacak çalışmanın ilk adımının ormancılık faaliyetlerinde sorun yaratan konuların, olumsuz etkisini minimize etmek için ormancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü havzalarda ortak ve somut hedeflerin belirlenmesinin zorunlu olduğu görülecektir. Çünkü Çevre ve Orman Bakanlığının faaliyetlerinin yürütüldüğü havzalara ait sorunlar, yılların birikimiyle oluştuğu için kümülatif değer taşımaktadır. Kırsal bölgelerde, yılların birikimiyle oluşmuş sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne yönelik çalışmalarda ki başarı oranının artması için bölgede yatırım amaçlı faaliyet gösteren kurumların (Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, İl Özel İdaresi gibi) hizmet amaçlı organizasyonunda eşgüdümü gereklidir. Bölgenin, belirlenen sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümüne yönelik ortak ve somut hedeflere en az girdiyle ve en kısa sürede ulaşması için uygulanacak önlemlerde öncelik sıralamasının belirlenmesinin zorunluluğu, kurumlar arası eşgüdümün gerekliliğini bugün için hissettirmekte gelecek içinde daha çok hissettirecektir. Hizmeti aynı bölgede yoğunlaşan bu ilgi gruplarından sadece Çevre ve Orman Bakanlığının faaliyetlerini yürüttüğü Orman Genel Müdürlüğü(OGM) ile Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY)'nün sadece birer faaliyetine makro seviyede baktığımızda, kurumlar arası organizasyonda eşgüdümün gerekliliğini, bölgesel sorunların çözümüne yönelik uygulanacak önlemlerde önceliklerin belirlenmesinin zorunluluğunu görmek olasıdır. 6831 sayılı orman kanununun 1. maddesi orman sayılacak yerleri tanımlamış ve 2. maddesinde ise orman ekosistemi dışına çıkarılabilecek yerleri de tanımlamıştır. Ormancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü orman arazilerinde sınırların belirlenmesine yönelik kadastro çalışmalarının bitirilememiş olması yada sınırları belirlenmiş ama açmacılık, kaçak yerleşme gibi hukuk dışı kullanımlar sonucu bir kısım orman alanlarının mülkiyeti; 1973 yılında 1744 sayılı kanunla, 1983 yılında 2896 sayılı kanunla, 1986 yılında 3302 sayılı kanunla ve 1987 yılında 3402 sayılı kanunla orman ekosistemi dışına çıkarılabilecek alanlar yeniden tanımlanarak 1973-1987 yılları arasında orman sınırı dört kez değiştirilmiştir. Yukarıda görüldüğü gibi ormancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü arazilerde mülkiyeti düzenleyen kanunların ömrünün çok kısa olması ve özel mülkiyet konusunun miras hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle insanlarda kanunların sürekliliğine olan güvenin azaldığını gözlemlemek mümkündür. Bu iki unsur (kanunların sürekliliğine olan güvensizlik ve özel mülkiyetin miras hukukunu ilgilendirmesi) orman arazilerine olan ilgiyi sadece orman köylerinde yaşayan insanların değil, ormanlık bölgelerle uzak veya yakın ilişkisi olmayan bütün insanların ilgisini artırdığı gözlenmektedir. OGM Genel Müdürlüğünün ana faaliyetlerinden biriside üretim ve pazarlamadır. Örneğin OGM'nün 2000 – 2008 yılarındaki üretim ve stok hareketini gösteren çizelge 2 incelediğinde; 2000 – 2008 yılları arasındaki verilere göre, yıllık ortalama endüstriyel odun üretiminin yaklaşık 9008900 m3 olduğu ve endüstriyel odundaki yıllık %10,3'lük stok miktarının yaklaşık %40,3'lük oranını endüstriyel ürün çeşitlerinden tomruğun oluşturduğu çizelge 2'de görülmektedir (ANAONİM-2, 2009 ). Asli orman ürünleri pazarlayan Devlet Orman İşletmeleri, pazarladıkları ürünlerin kalitesini korumak için hiçbir önlem almadan (fırınlama, emprenye gibi) stok çalışmaları durumunda, ürünlerin kalitesi düşeceği için ürünün kalitesindeki düşüş, doğal olarak ürünün fiyatına dolayısıyla işletmenin yıllık bilançosuna negatif olarak yansıyacaktır. Devlet Orman İşletmeleri, bu ve benzeri olumsuzlukları aşmak için bölgelerinde odun ürünleri işleyen işletmelerin iş kolları bazında piyasa talebini takip etmek, piyasaya arz ettiği ürünlere talep yaratmak için pazarlamada; ısmarlama yöntemi, alivreli satış gibi ek çalışmalara girmeleri gerektiği de gözlemlen-mektedir. İlgi gruplarından Çevre ve Orman Bakanlığının kurumlarından birisi olan ORKÖY Genel Müdürlüğünün destekleme faaliyetine makro seviyede bakıldığında; Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de kırsal bölgelerde tarım sektörü, genel ekonomik yapı içerisindeki önemini korumaktadır. Bu genel değerlendirmeye uygun olarak 2000 yılı nüfus sayımına göre Türkiye'de yaklaşık 35 bin (34971) adet olan toplam köy sayısının %56'sını (19577 adet) orman köyleri oluşturmaktadır (KONUKÇU, 2001). Orman köyleri gerek bulundukları bölgenin jeolojik yapısından kaynaklanan olumsuz koşullar ve gerekse işlenebilir verimli toprak miktarının azlığına ilave olarak fiili sermaye ve bölgede mevcut vasıflı insan gücünün yetersizliği gibi ekonomik yönden çok yetersizdirler (UZUN ve YILMAZ, 2008). Bu nedenle bölgede yaşayan insanların çevreye ve çevrenin bir parçası olan *Makale, yayınlandığı tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı yeni yapılanması belli olmadığı için, adı geçen resmi kurumlar önceki yasal kurumlara aittir ** Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü 30 ormanlara olan zararlı etkilerini minimize etmek için insanların sosyal ve ekonomik yönden gelişmelerine hizmet edecek çalışmaların kamu kurumları tarafından desteklenmesinin gerekli olduğu görülmektedir. Bu düşünceye uygun olarak işlenebilir ülke topraklarının yaklaşık 1/3'ünü işletmek ve yönetmekle görevlendirilen Çevre ve Orman Bakanlığı sorumluluk sahasında yaşayan insanlara hizmet sunan Genel Müdürlüklerden birisi de ORKÖY Genel Müdürlüğüdür. ORKÖY Genel Müdürlüğü hizmet için değişik araçları bugüne kadar kullanmış ve bugünde kullanmaktadır. Bu hizmetler genelde, sosyal amaçlı hizmetler ile ekonomik amaçlı fiziki sermaye olarak desteğini, ya kişiler bazında ya da kooperatifler aracılığı ile kredilendirme yoluyla sürdürmektedir. Kırsal bölgelerin bir parçası olan orman köylerinin ekonomik yönden kalkınıp, sosyal yönden gelişmesine duyulan önem ve zorunluluk nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığı orman köylülerine yönelik ekonomik amaçlı kaynak aktarımını ferdi ve kooperatifler aracılığıyla gerçekleştirmektedirler. 1970'li yıllardan günümüze kadar olan sürede ORKÖY'ün kredilendirme hizmetinde aracı olarak kullanılan kooperatifler, nicel olarak incelendiğinde; Kurulan toplam kooperatif sayısı ile bugün faal olanların sayıları miktar olarak karşılaştırıldığında yaklaşık %48,3 gibi küçümsenmeyecek oranda azaldığı çizelge 1'de görülmektedir (ANONİM-1, 2009). Yürütülen kooperatifçilik faaliyetleri nitelik olarak incelendiğinde ise; bölgenin ekonomik yönden gelişmesine hizmet etmek amacıyla kurulmuş ama bu gün için faal olmayan kooperatiflerin %3,6'lık oranının yönetilememekten yada üyeleriyle olan sorunlarından dolayı icralık oldukları görülmektedir (çizelge1). 31.12.2005 tarih ve 26040 sayılı resmi gazetede yayınlanan orman köyleri kalkınma hizmetlerine ilişkin esas ve usullerinin 10. maddesine göre orman köylerinde faaliyet gösteren kalkınma kooperatifi; “ekonomik amaçlı kurulmuş ve yürüyen bir faaliyetin modernizasyonu ve/veya revizyonu amacıyla yeni bir proje hazırlar ise bu proje maliyetinin %70'i , faaliyeti tevsi (genişletmek) amacıyla ek proje hazırlar ise proje tutarının %50'si kredi olarak desteklenebilir” denmektedir. Bu yasal düzenleme ile kooperatiflerin biriktirdikleri tasarruflarını yatırıma dönüştürmeleri amaçlanmaktadır. Bu maddeden faydalanmak için Antalya bölgesinde faaliyet gösteren hiçbir kooperatif girişimde bulunmamış dolayısıyla bölgede uygulaması da yapılmamıştır. Bu bilgiler toplu olarak değerlendirildiğinde küçük sermayeli kooperatiflerin; 1-Yöre kalkınmasına yönelik beklenen katkıyı sağlamadığı, 2-Toplumsal sorumluluklara olan katkısı açısından bakıldığında ise umulan yada beklenen başarıyı göstermedikleri gözlemlenmekte ve kurulan kooperatiflerin miktar olarak %48 oranında azalmasıyla da görülmektedir (çizelge 1). Yukarıda özetlenen Çevre ve Orman Bakanlığının iki farklı birimine ait çalışmalardaki başarı oranının artması için en azından aynı bakanlığın genel müdürlüklerinin yıllık programlarının bir birini destekler mahiyette olması gerekmektedir. Ayrıca genel müdürlüklerin yıllık programlarının uygulanmasında eş zamanlı olarak alan birliği sağlanması ve ekonomik amaçlı yatırım projelerinin planlanmasında da piyasayı tanımak ve yönlendirmek gibi somut hedeflerin belirlenmesinin zorunlu olduğu görülmektedir. Ayrıca, ormancılık faaliyetleriyle ilişkili olan ilgi grupları; gerek kendilerine ait üyelerin çağımızdaki üretim sisteminin gerektirdiği bilgilerle donanması için eğitim çalışmaları düzenleyerek yada düzenlenmesini teşvik ederek yöre kalkınmasına hizmet etmesi, gerekse toplumsal sorumluluğun gelişmesi ve toplumsal refahın artması için her ilgi grubu, “sosyal kurum„ olarak mevcut kaynakları ve olanakları birbirini destekler mahiyette kullanmaları gerektiği de kırsal bölgeler gözlemlendiğinde kendini göstermektedir (UZUN ve YILMAZ, 2008). Çevre ve Orman Bakanlığının sadece iki Genel Müdürlüğünün faaliyetlerine makro seviyede bakıldığında görülen bütün bu sorunlar, “Sürdürülebilir Orman Yönetimi” planlaması ile günümüzde aşılmaya çalışılmaktadır. Sürdürülebilir orman yönetimi tanımına baktığımızda; Sürdürülebilir orman yönetimi, “Ormanların ve orman alanlarının biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, gençleştirme kapasitesini, bugün ve gelecekle ilgili ekolojik, ekonomik ve sosyal işlevlerini yerel, bölgesel ve küresel düzeyde diğer ekosistemlere zarar vermeksizin devam ettirecekleri bir şekilde ve yoğunlukta işletimi ve kullanımıdır” (ANONİM, 2000). Bu tanım sürdürülebilir orman yönetimini, ekolojik açıdan uygun, ekonomik açıdan uygulanabilir ve sosyal açıdan yararlı bir işletmecilik olarak tanımlamaktadır. Zaman içerisinde, gerek bireylerin gerekse toplumun, ya gereksinimlerinin öncelik sıralaması değişmekte yada zamana bağlı olarak yeni gereksinimler ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla sıralaması değişen veya yeni ortaya çıkan her ihtiyaç, uygulanacak yöntemleri de yeniden belirlemektedir. Bu genel değerlendirmeye uygun olarak; Çevre ve Orman Bakanlığı da, Ulusal Kalkınma Planları ile Ulusal Ormancılık Programlarına uygun olarak sürdürülebilir orman yönetimini, uygulamaya yönelik faaliyetlerdeki başarının artırılması için gerçekleştirilmesi gereken temel kriterler vardır. Bu kriterler; 1-Ulusal ve Bölgesel düzeyde sürdürülebilir orman yönetiminin kriter ve göstergelerinin belirlenmesi, 2-Belirlenen bu göstergelerin izlenmesi, 3-İzlenen göstergelerin ise değerlendirilmesi, 4-Değerlendirmelerin ise şeffaf ve katılımcı bir şekilde yapılmasına ve ilgi gruplarına sunulmasına bağlıdır (ANONİM, 2006). Ulusal Kalkınma Planları ile Ulusal Ormancılık Programlarına uygun olarak sürdürülebilir orman yönetiminde ki başarı için yukarıda sıralanan dört kriterlerden, ilk üç sıradaki kriterlere verilen önemin, dördüncü sıradaki kritere verilmediği gözlenmektedir. Bu gözlemin dayanağı olarak: ormancılık faaliyetlerine ait ilgi gruplarını, kullandığı yetki ve taşıdığı sorumlulukla ilişkilendirerek organize edecek yasal düzenlemenin olmaması, merkezi yönetim alışkanlığının olması gibi nedenlerden kaynaklandığını söylemek olasıdır. Oysa yukarıda sıralanan dört kriter sürdürülebilir orman yönetiminin başarısı için bir birini bütünleyen kriterlerdir. Sürdürülebilir orman yönetimini uygulamaya yönelik gerçekleştirilmesi gereken temel kararlardan birisi olan “değerlendirmenin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yapılmasını„ isteyen kriterin hayat bulabilmesi ve dolayısıyla yılların birikimiyle oluşmuş ormancılık sorunlarını çözmek için sürdürülebilir orman yönetimi içerisinde girişimcilik ruhunu destekleyen sosyal sermayenin küçümsenmeyecek bir payının olduğu düşünülmelidir. Bu genel değerlendirmeye uygun olarak; bölgesel bazda sürdürülebilir ormancılık yönetiminin hedefi, yukarıda belirlenen dört kriterlerden bazılarının uygulanmasına öncelik vererek (ormanların salt eta ve alan olarak artırılması gibi tek boyutlu) değil, sosyal sermayeyi de içeren yönetim odaklı hedef olmalıdır. Sosyal sermayeyi içeren bir yönetimin sürdürülebilirliğinin ilk koşulu ise ilgi gruplarının katılımcılığıdır. Fakat günümüz koşullarında merkezi yönetim alışkanlığının olması, katılımcılık için yeterli yasal düzenlemenin bulunmaması gibi gerekçeler, katılımcılık sürecini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle katılımcılık sürecinde ilgi gruplarının katkısı, karar alma sürecinde taşıdıkları sorumlulukların paylaşılması esasına dayanmalı, alınan kararların uygulanmasındaki öncelik sıralamasının belirlenme- 31 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 sinde ise bütün ilgi gruplarının katılımına özen gösterilmelidir. Bu kurallara dayanan katılımcılık ise ekosistem bütünlüğü olarak tanımladığımız ormanı planlarken, ilgi gruplarını kullandığı yetki ve taşıdığı sorumluluk paydasında bir araya getirecektir. İklim ve topografya bakımından en zor şartlara sahip sarp kesimlerde yer almış olan orman köylerinde, ekonomik yaşantının da küçük ve çok parçalı tarım alanları üzerine kurulduğu görülmektedir. Bu koşullarda yaşayan ailelere onlarca yıldır sadece hibe yada düşük faizli fiili sermaye yardımlarına dayanan çalışmalarla, hedeflenen (özlenen) amaca ulaşılamamışsa, bölgelerin kalkındırılmasına yönelik çalışmalarda bir eksikliğin olduğu kendini hissettirmektedir. Bu eksikliğin, üretim faktörleri içerisinde “Sosyal Sermayenin” olmamasından kaynaklandığı düşünülmelidir. Diğer bir ifadeyle doğal ve sosyal koşulların zor olduğu bölgelerin sosyoekonomik yapısına ait çalışmalar incelendiğinde, sürdürülebilir kalkınmanın ana girdileri içerisinde sosyal sermayenin daha fazla ağırlıkta yer alması gerektiği görülmektedir (UZUN ve YILMAZ, 2008). Eğer kırsal bölgelerde yaşayan insanların ekonomik yönden kalkındırılması ve sosyal yönden gelişmesi için sürdürülebilir kalkınmanın girdileri içerisinde sosyal sermayenin daha fazla ağırlığı olmaz veya gerek fiziki gerekse sosyal olumsuzlukların yoğun olduğu kırsal bölgelerden göç eden nüfusu barındıracak ve besleyecek gerekli hizmetler İl ve İlçelerde yapılmaz ise idari yönetim ve organizasyondaki bu zafiyetin sonucunda sadece kırsal bölgelerde yaşayan insan sayısı daha çok azalmayacak, şehirlerin fiziki ve sosyal yapı olarak köylüleşme hızı artacaktır. Fiili durum da, kırsal bölgelerde genç nüfusun azaldığını, şehirlerde ise vasıfsız genç nüfusun arttığını göstermektedir. Yukarıda anlatılanları özetlersem; Çevre ve Orman Bakanlığı orman köylerine karşılıksız yada düşük faizli kredilerle fiili sermaye olarak kaynak aktarıyor ama sarf edilen bu kaynak; bölgede beklenilen oranda istihdam yaratmıyor ve üretim miktarını da artırmıyor. Dolayısıyla dosya bazında kurulan ama ekonomik bir faaliyet olarak çalışmayan bu girişim, toplumun diğer üyelerine örnek olamıyor ve bu nedenle de bölgede yaygınlaştırılamıyor. Sadece fiili sermaye destekli faaliyetlerin, örnek olamaması ve yaygınlaşamamasının önemli gerekçelerinden birisinin üretim faktörleri içerisinde sosyal sermayenin eksikliğinden kaynaklandığı hissedilmelidir. O halde sosyal sermayenin tanımına bir bakalım ve bu tanıma göre sosyal sermayenin hangi açığı dolduracağını görelim. 2- SOSYAL SERMAYE Sosyal sermayenin bu güne kadar çok çeşitli tanımları yapılmıştır. Bunlardan bazıları; KARAGÜL ve DÜNDAR, Sosyal sermayeyi; bir ülkedeki kişi ve kurumlar arası dikey ve yatay karekterli güvene dayalı ilişkileri gösteren bir değer olduğunu söylemekte ve “Toplum kesitleri arasındaki güvene dayalı ilişkiler düzeyi” olarak tanımlamaktadırlar (KARAGÜL, DÜNDAR, 2006). KARAGÜL ve MASCA, Sosyal Sermayeyi; En az iki kişi arasında, güvene dayalı olarak kurulabilen bir iletişim imkanı olarak tanımlamaktadır. ÖKSÜZLER, sosyal sermayenin ekonomik büyüme üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu söylemekte ve sosyal sermayenin “kişiler arası ilişkileri düzenleyen ve yöneten ile ekonomik ve sosyal gelişmeye katkı yapan ilişkiler, davranışlar ve değerler bütünüdür.„ Tanımına uygun olarak, toplumdaki güven düzeyi arttıkça, yardımlaşma olasılığı artacaktır. Yardımlaşma ise toplum fertleri arasındaki güven duygusunu besleyip artıracaktır. Bu şekildeki döngünün ise sosyal sermayeyi kar topu gibi büyüteceğini söylemektedir (ÖKSÜZLER, 2006). TÜYLÜOĞLU, sosyal sermayenin anlaşılması için sonuçlardan ziyade sosyal sermayenin belirleyicileri olan kişisel özellikler (yaş, cinsiyet, sağlık vb), aile özellikleri (ilişki statüsü, evlilik statüsü, çocukların varlığı vb), davranış ve değerler (farklılıklara hoşgörü, paylaşılan hedefler vb) ile sosyo-ekonomik avantajlar ve yerel düzeydeki bilgi seviyesi gibi kaynaklar üzerinde 32 yoğunlaşmak gerektiğini söylemektedir (TÜYLÜOĞLU, 2006). Sosyal sermaye tanımına ait yukarıdaki özetlerde de görüldüğü gibi genelde sosyal sermaye; ortak faaliyeti besleyen ve kolaylaştıran bir unsur olarak görülmektedir. Diğer bir anlatımla sosyal sermaye, gerek kişiler arası ilişkileri düzenleyen ve yöneten gerekse ekonomik ve sosyal gelişmeye katkı yapan ilişkiler, davranışlar ve değerler bütünü olarak algılanmakta ve bu algılamaya göre sosyal sermayenin; 1-Ekonomik bir yapı olan kurumun (işletmenin) kendi içinde, 2-Kurum ile resmi kuruluşlar arasında, 3-Kurum ile faaliyet alanındaki diğer ilgi grupları arasındaki ilişkinin geliştirilmesine hizmet etmeyi amaçladığı görülmektedir. Ekonomik anlamda kalkınmanın ve sosyal anlamda gelişmenin kısıtlı olduğu kırsal bölgelerde sosyal sermayenin gelişmesi için yapılacak hizmetler, kurumlara ve kişilere ait mevcut kaynakların yerinde ve etkin kullanılmasını, kaynak olarak mevcut olan ama ekonomik anlamda atıl halde bekleyen yerel potansiyelin harekete geçirilmesi gibi hizmetlere ulaşımı en az girdiyle sağlamayı da sosyal sermayenin amaçladığı görülmelidir. Ekonomik araştırmalarda, sosyal sermaye üzerinde önemle durulmasının nedenlerinden birisi de ekonomik anlamdaki faaliyetteki başarıya en az girdiyle ulaşmanın dışında bazı iktisatçılar “Ekonomik eylem, sosyal eylemlerin bir biçimi” olduğu görüşünü öne çıkarmaktadırlar. Diğer bir deyimle bu iktisatçılar ekonomik kurumları, birer sosyal yapı olarak tanımlamaktadırlar. Bu tanımı besleyen kaynak ise “Sosyal Sermayenin” kendisidir. O halde sosyal sermayenin, toplumsal açıdan önemli olmasının nedenini anlayabilmek için diğer sermaye kavramları içerisindeki yerini de saptamak gerekmektedir. 2.1- Sosyal Sermayeyi Anlamak Mal ve/veya hizmet üretiminin gerçekleştirildiği işletmeler, ekonomik sistemin temel birimleridir. Ekonomik sistem ise bir ülkenin sahip olduğu kaynakların, gereksinme ve isteklerin karşılanması amacıyla, bireyler ve kurumları arasında dağılımını temel alan kurallar bütünüdür. Ekonomik sistemin sahip olduğu kaynaklar ise üretim faktörleri olarak nitelendirilir (KARALAR ve 7 ark., 2002 s.4). Bu tanıma göre mal ve hizmet üretiminde yararlanılan kaynakların tamamı klasik anlamdaki üretim faktörlerinden birisi (emek, sermaye, doğal Kaynaklar (toprak, su, mineral maddeler, ağaçlar vb.) ve girişim) içerisinde değerlendirilen bir öğedir. İktisatta, üretimde kullanılan para ve parasal değeri olan makine, çeşitli ekipmanlar gibi her türlü donanımı ifade eden değerler, sermaye olarak tanımlanmıştır. Ancak günümüz dünyasının ekonomik olgularını, sadece fiziki anlam içeren sermayenin bu dar anlamına dayandırarak açıklayabilmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bu gerekçeyle İktisat ilmi, sermayeyi, ekonomik bir faaliyetin büyümesi veya gelişmesine olan etkisini sadece fiziki anlam içeren boyutuyla değil, maddi olmayan değerleri de (insan ilişkileri vb) sermaye kavramı içerisinde algılayarak daha geniş kapsamlı bir üretim faktörü olarak genişletmiştir (TÜYLÜOĞLU, 2006). Sermaye kavramı, yukarıda özetlenen anlam çerçevesinde çalışan kişinin bilgi ve becerilerinin ele alındığı “Beşeri Sermaye” ve ağırlıklı olarak 1990'lı yıllardan sonra toplumsal güvene dayalı iletişim düzeyini belirleyen “Sosyal Sermaye” gibi değerler yeni üretim faktörü olarak literatüre girmiştir. Ancak burada bireysel yetenekle ilişkili olan beşeri sermaye ile bireyler arasında yaratılan ağ düzeneğinin (iletişimin) ürünü olan sosyal sermayeyi bir birine katmamak gerekir. Diğer bir anlatımla beşeri sermayenin bireysel yeteneğe dayandığı, sosyal sermayenin ise bireylerin kaynaklara ulaşımını sağlayan ağ düzeneği ve ilgi gruplarının bir birlerine olan güvenine dayandığı görülmelidir. Gerek yukarıda yapılan tanımlar ve gerekse bu tanımların içeriğine uygun olarak yapılan değerlendirmelerden hareketle sosyal sermaye, özellikle ülkemizdeki kırsal bölgelerin temsilcilerinden birisi olan ve Çevre ve Orman bakanlığının hizmet alanında bulunan orman köylerinde yürütülen ekonomik faaliyetlerde ki başarı için sosyal sermaye, acil yatırım yapılması gereken alan olarak görmektedir. 3- SONUÇ VE ÖNERİLER Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda olduğu gibi ülkemizin kırsal bölgelerde de tarım sektörünün genel ekonomik yapı içerisindeki önemi büyüktür. Bu gerekçeyle ülkemizde, kırsal bölgelerin temsilcilerinden birisi olan orman köylerinde tarımsal üretimi artırmak veya tarımsal üretimin maliyetini düşürmek için sosyal sermayenin ayrı bir üretim faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmelidir. Ekonomik bir faaliyete ait ilgi grupları arasındaki ilişki karşılıklı güven temeline dayandıkça, ilgi grupları arasındaki ilişkilerde gönüllü iş birliği davranışı yaygınlaşacaktır. Buna bağlı olarak kurumsallaşmış güven ile beslenen ilgi gruplarındaki sosyal sermaye güçlenecektir. Sosyal sermayesi güçlü toplumlarda üretilen bilgi daha hızlı yayılacak ve bilginin ekonomik faaliyette üretime dönüşme süreci hızlanacaktır. Sonuçta sosyal sermayenin ekonomik bir ünite olan faaliyete etkisi; üretimde maliyetin düşmesi veya gerekirse üretim miktarının artması gibi faaliyetin yürütüldüğü işletmeye fayda olarak yansıyacaktır. Dolayısıyla doğal koşulların zor ve ekonomik anlamdaki üretim faktörlerinin kıt olduğu orman köylerindeki aileler sosyal sermayeyi; tüketilmesi gereken bir kamu malı olmadığını, dolayısıyla toplum kesitleri arasında güvene dayalı iletişime yatırım yaptıkça bu yatırımın kendisine fayda olarak geri döndüğünü görecek ve yaşayarak anlayacaktır. Kırsal bölgelerde ve kırsal bölgelerin bir parçası olan orman köylerinde kısıtlı olanaklar ve sınırlı kaynaklar içerisinde faaliyet gösteren ekonomik birimlerin gerek yüksek verime ulaşmaması gerekse gelişmemesini salt klasik anlamda ki ekonomik faktörlerle izah edilemediği son otuz yıl içerisinde kurulan kooperatif sayıları ile bugün faal olanların sayıları karşılaştırıldığında kendini göstermektedir (çizelge1). Bu gerekçeyle; Ağırlıklı olarak kırsal bölgelerde faaliyet gösteren ormancılık yönetiminin çağımızdaki ana temel ilkesi, sosyal sermaye ile beslenen Sürdürülebilir orman yönetimi olmalıdır. Çünkü bu ruh anlayışına odaklanan yönetimin amacı; ekolojik açıdan uygun, ekonomik açıdan uygulanabilir ve sosyal açıdan yararlı olan ekonomik faaliyetlerin desteklenmesine öncelik verecektir. Dolayısıyla ekonomik bir ünite olarak fiziki ve sosyal sermayeyle birlikte desteklenen böyle bir faaliyetle, sadece ailenin refahının artmasına hizmet edilmiş olunmayacağı ilgili faaliyetin toplumda daha kısa sürede yaygınlaşmasına da hizmet edilmiş olacağı olasıdır. Ayrıca bütün kurumlarda olduğu gibi Çevre ve Orman Bakanlığıda, belirli peryotlarla çalıştırdığı personelden maksimum verim elde edebilmek için personelinin gelişimine yönelik olarak “meslek içi eğitim„ faaliyetleri yürütmektedir. Bu genel değerlendirmeden hareketle; Orman köylerinde yaşayan insanların genelde üretim dışında kaldıkları yılın aralık ayı ile takip edecek yılın ocak ve şubat aylarında bölgede yapılan veya yapılması planlanan tarımsal üretimin ve ormancılık faaliyetlerinin değişik aşamaları için insanların gereksinim duydukları konulara yönelik eğitim çalışmaları yapılarak kurum ile vatandaş arasında güven oluşmasına yada oluşmuş güvenin pekişmesine hizmet edilmelidir (UZUN ve YILMAZ, 2008). Bu hizmetle, bölgelere yapılmış veya yapılacak olan yatırım faaliyetlerinin, ailenin ve bölgenin ekonomik gelişmesi üzerindeki etkisinin yaygınlaşması için bölgede yaşayan bireylerin, Çevre ve Orman Bakanlığının taşra birimlerine duyduğu güven pekişecek dolayısıyla kırsal bölgelerde sosyal sermayenin artırılmasına da hizmet edilmiş olunacaktır. Kırsal alanların gerek jeolojik yapısından gerekse küçük ve çok parçalı alanlarda verimsiz üretimden kaynaklanan zorluklara ilave olarak üreticilerin modern yöntemlere göre yapılan üretimde mesleki bilgi eksikliklerini içeren bütün yetersizlikler bir bütün halde düşünüldüğünde; kırsal bölgelerin kalkındırılması için üretim faktörlerine duyulan gereksinimlerin öncelik sıralaması yapıldığında sosyal sermayenin fiili sermayeden daha öncelikli olduğu, kırsal bölgeler gözlemlendiğinde kendini hissettirmektedir. Kırsal alanda yaşayan ve temel geçimi tarım olan insanların temel sorunu olarak adlandırılan, tarım alanlarının küçük ve çok parçalılığından doğan olumsuzluğu gidermenin yollarından birisi; kooperatifler bazında işletmelerin bütünlüğünü sağlamak olabilir. Ancak gerek kooperatif yöneticilerinin gerekse üyelerinin sosyal sermaye açısından yetersizlikleri nedeniyle mevcut koşullar içerisinde, kooperatifler bazında birliği sağlamak güçtür. Oysa kırsal bölgelerdeki tarımın yapısal sorunu olan küçük ve çok parçalı alanlara sahip tarım işletmeleri, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri bazında “ Tarımsal Birlikler„ kurularak küçük ve çok parçalılığın yarattığı güçlükler aşıla bilinir. Bu gerekçeyle; tarımsal birlik için gerekli olan insan kaynaklarındaki sosyal sermayenin geliştirilmesi amaçlı desteğin, ekonomik bir ünite olan faaliyete yapılacak fiili sermaye desteğinden daha öncelikli olduğu görülmelidir. Sonuç olarak sosyal sermayeyi, insanın fiziki yapısı ve yaşamıyla ilişkilendirerek anlatmaya çalışırsam; insanın fiziki yapı olarak kendisi ve umudu; klasik anlamdaki üretim faktörlerinden emek, sermaye, doğal Kaynak ve girişim gibi faktörlerce simgelendiğini, yüreğindeki sevgiyi sosyal sermayenin simgelediğini ve yaşamın kendisinin ise sosyal sermaye ile eksiği tamamlanmış üretim faktörlerinin bir ürünü olarak algılarım. Özetle, küçük bir duygu beyinde kıvılcımlandığında, bu duygunun yürekte sevgiye, yürekteki sevginin ise yaşamda mutluluğa dönüştüğünü sadece hissetmiyor, Sakarya'nın Karasu İlçesinin Yassıgeçit köyünde Münevver hanımın fındık toplarken dudağındaki mırıltıda, Yozgat'ın Akdağmadeni'nin Başçatak Köyünde Ali çavuşun motorlu testeresinin sesinde, Elazığ'ın Arıcak ilçesinin Yeniköyün'de keçi otlatan Mehmet efendinin kaval sesinde duyuyor, Antalya'nın Gündoğmuş ilçesinin Kayabükü köyünde Mehmet dede ile Hatice ninenin, ineğe yem olarak hazırladıkları burmaların kıvrımlarında hissediyorum. Kısaca doğal ve sosyal koşulların zor olduğu kırsal bölgelerde yaşayan insanlar ile kamu kurumlarında çalışan personel (kamu otoriteleri) arasındaki sevecenlik; karşılıklı güvene dayanan sosyal sermaye ile beslendikçe insanların yaşama sevincinin, yerel potansiyeli ve dinamikleri daha kısa sürede harekete geçirdiğini, yaşamın her döneminde hayretle değil, hayranlıkla izlemenin olası olduğunu düşünmekteyim. KAYNAKÇA ANONİM-1, 2009. ORKÖY Genel Müdürlüğü hizmet değerlendirme raporu, http://www.orkoy.gov.tr ANAONİM-2, 2009. OGM Genel Müdürlüğü hizmet değerlendirme raporu, http://www.ogm.gov.tr KONUKÇU, M., 2001. Ormanlar ve Ormancılığımız. DPT Yayınları No: 2630, Genişletilmiş 2. Baskı. http://ekutup.dpt.gov.tr. ANONİM, 2000 ; Avrupa'da Ormanların Korunması Bakanlar Konferansı (AOKBK) Genel Deklarasyon ve Kararlar, T.C. Orman Bakanlığı, Kasım 2000, Ankara. ANONİM, 2006; SOY KG Kavram Notu, OGM Strateji Geliştirme Dairesi, Ankara KARALAR ve 7 ark., 2002; Genel İşletme Anadolu Üniversitesi Yayın No: 1268, Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 704, Eskişehir UZUN,E., YILMAZ, İ., 2008; Gündoğmuş İlçesi Orman Köylerinin Ve Bu Köylerdeki Tarım İşletmelerinin Sosyo - Ekonomik Yapılarının Belirlenmesi, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Teknik Bülten No: 32, Antalya KARAGÜL, Mehmet. DÜNDAR, Süleyman. 2006; Sosyal Sermaye Belirleyicileri Üzerine Ampirik Bir Çalışma, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, s. 61-78, Antalya KARAGÜL, Mehmet ve MASCA, Mahmut 2005; Sosyal Sermaye Üzerine Bir İnceleme, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Bahar, s. 36-50 ÖKSÜZLER, Oktay 2006; Sosyal Sermaye, Güven ve Belirleyicileri: Bir Panel Analizi, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, Antalya TÜYLÜOĞLU, Şevket 2006; Sosyal Sermaye, İktisadi Performans ve Kalkınma: Bir Yazın Taraması, Akdeniz İİBF Dergisi Sayı : 12, s. 14-60, Antalya 33 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Orman İşletme Müdürlüğü Halil GÖKPINAR Orman Yüksek Mühendisi Ülkemizdeki Orman kaynaklarının yönetimi ve işletmesi Orman Genel Müdürlüğüne aittir. Orman Genel Müdürlüğü Anayasa ve yasalardan aldığı yetkiye göre Ülkemiz Ormanlarında tek söz sahibidir. Orman İşletme Müdürlükleri ise Orman Genel Müdürlüğünün omurgasıdır, varlık nedenidir. Orman İşletme Müdürleri taşrada O.G.M. adına hizmet verirler. İşveren vekilidirler. Genel Müdürlük adına işçi alır çalıştırırlar. Döner sermayenin harcama yetkilisidirler. Orman yangınlarıyla mücadelede Yangın amiridirler. İşletmesinde çıkan yangınları sevk ve idare ederler. Bu uğurda gerekirse canlarını verirler. Bakmayın siz televizyonlarda verilen yangın haberlerinde ilin valisinin yada kaymakamının ahkam kesmelerine yangınları kendileri yönetiyormuş gibi görünmelerine. Ormancılar dışında orman yangınlarından zarar gören, yanan yada yaralanan olmamıştır. İşletme Müdürleri aynı zamanda birer öğretmendirler. İşletmesine yeni atanan mühendisleri mesleğe hazırlarlar. Onların kitaptan bildikleri teorik bilgileri, pratiğe dönüştürmelerine yardımcı olurlar. Maiyetlerindeki işçilere, memurlara, velhasıl tüm elemanlarına mesleki konularda eğitim verirler. Orman köylüleriyle içli dışlıdırlar.İşletme müdürleri onların işverenidir. Ev yaptırırken okul, camii yapılırken işletme müdürü hep yanlarındadır. Başı ağrıyan orman işletme müdürüne gelir. İşletme müdürü çocukları askere giderken yardımcı olur, çocuklarını evlendirirken düğün dernek işlerinde ön plandadır. İyi günlerinde, kötü günlerinde hep yanlarındadır. 20 yıl Orman İşletme Müdürlüğü yapmış bir Meslektaşınız olarak belirteyim; ben burada birkaç noktaya değinebildim, İşletme Müdürünün görevlerinin tamamını yazmaya kalksam yüzlerce sayfalık roman olur. Yıl 1992 Osmaniye orman işletme müdürü olarak görev yapıyorum. Osmaniye'nin meşhur Zorkun Yaylası var. Yaz aylarında Osmaniye buraya taşınır. Yaylanın içinde tüm yaylacıların park olarak kullandığı, çocuk şenlikleri adı altında küçük çapta festival yapılan bir alan var. Müdür değişimi sırasında kendini uyanık sanan bazı kişiler işi 34 oldu bittiye getirerek bu park yerini paylaşmışlar, parselleyip üzerine alel acele 20'nin üzerinde briketten bina yapmışlar, bazılarıda kumu, çimentoyu getirerek yığmışlar. Osmaniye çalkalanıyor. Sivil toplum kuruluşları, yerel gazeteler Yayla parselleniyor, orman işletme müdürlüğü ne yapıyor diye bağrışıp duruyorlar. Bomba yine orman işletme müdürlüğünün eline veriliyor. Bu arada bana yapılan evlere karışma senin için iyi olmaz diye tehditler geliyor. Ancak sorumlusu biz olduğumuza göre çözümüde bizim bulmamız gerekiyor. Ben Osmaniye Kaymakamı ile görüşerek Yayla sorununu görüşmek üzere toplantı istiyorum. Kaymakam bey başkanlığında, benim, Osmaniye Belediye başkanının ve İlçe Jandarma Komutanının katıldığı bir toplantı organize ediyorum. Toplantıda şu kararları alıyoruz: Zorkun çocuk bahçesindeki usulsüz yapılaşmaya derhal son verilecektir. Yapılan binalar yıkılarak inşaat malzemelerine Orman İşletme müdürlüğü tarafından el konulacaktır. Yaylaya çıkış yolu Orman İşletme Müdürlüğü tarafından günün 24 saati kontrol altında tutularak Yaylaya inşaat malzemesi çıkışına izin verilmeyecektir. İlçe Jandarma komutanlığı Orman İşletme Müdürlüğüne kolluk kuvveti olarak yardımcı olacaktır. Belediye siyasi güç olarak destek verecektir. Ertesi gün Jandarma Zorkun yaylasına giriş ve çıkışı kapattı. Bizde iş makinasıyla usulsüz yapılan binaları yerle bir ettik. Bunları yapabilmek anlatıldığı kadar kolay olmadı tabii. Devlet güçlerini, Kamu oyunu, basını yanımıza alarak başardık. Ama bu arada harcadığımız efor ve çabayı her halde düşünebiliyorsunuzdur. Ama düşünerek tahmin edemezsiniz, ancak yaşamanız gerekiyor. Ama ortada bir gerçek var; Çukurovada yayla orada yaşayanlar için hayati bir ihtiyaç. İnsanların yazın nefes alabilecekleri, akşam serin serin yatabilecekleri yere ihtiyaçları var. Bu ihtiyacı düşünerek çözum bulmak durumundayız. Mevcut yasa sanki orman teşkilatı ile halkı karşı karşıya getirmek için yapılmış. Elbette bu durumun düzeltilmesi gerekiyor. Halkı rahatlatacak,aynı zamanda ormanlara zarar vermeyecek çözümler gerekiyor. Orman yasasında değişiklik yapılarak yaylacılıkda kamu yararı kapsamına alınarak izin irtifak hakkı verilen yerler kapsamına alınır. Yaylaya konu işletmelerde komisyonlar kurularak önce mevcut yaylalar, daha sonrada potansiyel yayla alanları tespit edilir. Yaylada yer yapmak isteyene ^Yıllık kira bedeli^alınarak yer tahsis edilir. Tahsis edilen parsel içinde bulunan ağaçlar ilgiliye zimmetle teslim edilir. Bu sahalar Amenajman planlarındada gösterilerek buralara eta verilmemesi sağlanır. Zaten son yıllarda fonksiyonel amenajman planları yapılmaktadır. Bu kira bedellerinden elde edilen gelirde ağaçlandırma giderlerinde kullanılır. Böylece ağaç kesimi yapılmadan büyük bir kaynak yaratılmış olur. Yani ağacın kendisini değil de gölgesini satmış olursunuz. Böylece bozulmuş olan orman- halk ilişkileri de düzelmiş olacaktır. Çözüm bu kadar basit ve ekonomik. Ben çalışırken yıllarca bunu anlattım rapor yaptım ancak bunu hantal bürokrasiye anlatmak mümkün olmuyor. Yukarıda da belirttiğim gibi orman işletmeciliği öyle bir meslektir ki; bütün enerjini, beynini, günün 24 saati işlerine yoğunlaşacaksın. Yoksa başarılı olamazsın. Biz eskiler hep böyle çalıştık. Tatil demedik, ailemizi özel yaşantımızı ihmal ettik. Her şeyimizi mesleğimize adadık. Velhasıl işletmecilik zor zenaattir. Ama karşılığı ne oluyor kocaman bir hiç. Orman teşkilatında çalışan müdür, mühendis ve tüm elemanlar diğer kurumlara göre çok düşük ücret almaktadırlar. Bu düzen böyle devam ederse yakında işletmelerde çalıştıracak eleman,müdür bulamayacaklardır. Orman teşkilatındaki teknik personelin durumu mutlaka düzeltilmelidir. Yıllardır Vatan, Millet, Sakarya duygularıyla çalışılıyor. Sizlerle yaşanmış bir olayı paylaşmak istiyorum. Yangın mevsimi içindeyiz. Ormanlar cayır, cayır yanıyor. Meslektaşlarımızdan yangında şehitler var. Bir televizyon kanalı Orman yangınlarıyla ilgili olarak Orman Genel Müdürü ile söyleşi yapıyor. Yangınlardan konuşulurken spiker orman teşkilatındaki teknik personelin aldığı ücretin yetersizliğinden şikâyetçi olduklarını, bu konuda görüşlerinin ne olduğunu soruyor. Orman Genel Müdürü Benim müdürüm, mühendisim çalışırken, orman yangınlarıyla mücadele ederken ne aldığını düşünmez, fedakardır diye konuyu geçiştiriyor. Verilen pası ustaca taca atıyor. Ama onlar düşünmese sizlerin düşünmesi gerekmiyor mu sayın Genel Müdür. Bizim dışımızdaki bütün kurumlar çatır, çatır haklarını her platformda savunarak alıyorlar. İmrenmemek mümkün değil. Birde meslektaşlarımla şunları paylaşmak isterim. Mesleğinizi yaparken kendinize ek işler hobiler bulun. Bunlar hem stres atmanıza yardımcı olur, hem de ilerde emekli olduğunuzda size ek gelir getirebilir. Mesela fotoğrafçılığa eğilin. Eminim en güzel Doğa ve yaban hayatı fotoğrafları ormancıların deklanşöründen çıkacaktır. Arıcılığı inceleyin , birkaç arı kovanınız olsun. Şifalı bitkilerle ilgilenin en geniş flora kaynakları ormanların tabanında bulunmaktadır. Kafa yorulduğunda çok iyi sonuçlar alınacağına eminim. Alternatif tıp deniliyor. Bizler bu işe eğildiğimizde çok iyi sonuçlar alacağımıza güveniyorum. Sizlerle bir deneyimimi paylaşmak isterim. Bilindiği gibi ormancılık hele işletmecilik çok stresli işlerdir. Mide rahatsızlığı olmayan meslektaşımız yok gibidir. Bunlar sabahları kalkınca aç karnına bir avuç (7-8 adet) kuru siyah üzüm (Antep karası, Kilis karası) çekirdeğiyle birlikte çiğneyerek yesinler. Birkaç günde midelerinin rahatladığını, midelerinde ağrı sızı, şişkinlik kalmadığını, hatta. mide hapları kullanmaya gerek kalmadığını göreceklerdir. Deneyin bana hak vereceksiniz. Hatta bana dua edeceksiniz. Bütün meslektaşlarıma sağlık içinde başarılar diliyor, saygılar sunuyorum. Vefat Bekir Titrek 29.10.2011 Hasan Şenol Akyüz 03.11.2011 Ömer Lütfi Örnekol 18.11.2011 İlyas Çıldır 24.11.2011 Sait Atmar 30.12.2011 tarihlerinde vefat etmişlerdir. Kendilerine rahmet, kederli ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi 35 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Erguvan Mevsiminde İstanbul'da Buluşmak Üzere... çiçeklerin, kent insanını terbiye ettiğine, sıkışan trafikte insanları rahatlattığına hatta çiçeklerle sorunların bile atlatılacağına inanıyorlar. Geniş bir alana yayılmış kaplı, saksılı ve rut-boll fidanların görünüşleri çok keyif verici. Ekolojik özellikler, adaptasyon ve uyum yeteneklerinin fidan kullanımındaki önemini düşündükçe yurtdışından gelen fidanların gelecekleri hakkında kafamızdaki sorular hala cevapsız. Okan ÇANÇİN Orman Mühendisi Yıl 1980 Hayır hayır darbeden ya da silahlı kuvvetlerden söz etmek yok. Muradiye Fidanlığı'nda memuriyete başladığım yıl 1980. Genelde çıplak köklü kızılçam ve kavak fidanı üretimi yapıyorduk. O yıllarda kavakçılığın geliştirilmesi ya da kavak odunu üretiminin artırılması teşvik ediliyordu. Fidanlığımızın Gediz Kıyısı boyunca uzanan diğer alanlarında ise İzmir Milli Park Bölge Müdürlüğü yaban yaşamı üzerine çalışmalar yürütüyordu. yıllarında bile genelde Devlet Orman Fidanlıkları'nın gayretiyle düzenlenen bu tür organizasyonlarda serbest orman mühendislerini belediyeleri ve özel fidanlıkçıları görmek bir elin parmaklarını saymak gibiydi. Orman mühendisliğinin ve devlet orman fidancılığının gösterdiği gelişimi, özel sektör fidancılığının hızla gelişerek büyük bilgi birikimi ve üretim kapasitesine ulaştığını artık görebiliyoruz. Doyumsuz bir boğaz seyri ile köprüden geçerken yıllar öncesi anılar geride kalıyor. Yeniden İstanbul'dayız. Yeşilköy'e İstanbul Fuar alanına yöneliyoruz, “FLOWER SHOW FUARI”nı gezmek için. İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş.'nin düzenleyicilerinden olduğu, ismini ingilizce ve türkçe kelimelerin birlikte oluşturdukları fuara girişte meslektaşlarımız bizleri karşılıyor, ev sahibi olduğunu belli edercesine hazırlanan stantta İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Eyüp Karahan ile birlikte. Fuarın ikinci gününde genel müdürün yorgunluğu artık tatlı bir teleşa dönüşmüş. Kolay olmasa gerek, üçüncüsünü düzenledikleri bu organizasyonla 22 ülkeden 278 çiçek, fidan ve peyzaj malzemesi üreticisine ev sahipliği yapıyorlar. Fidan üretiminde sektörün dünya devleri ile Türkiye üreticilerini bir arada görmek sektörün bugün geldiği konumu çok güzel özetliyor. Antalya'dan, Sakarya'dan, Kestel'den, İtalya'dan, Hollanda'dan hep birlikte. Fuar bitiminde öğreniyoruz ki fuarda 45 ülkeden yaklaşık 9 bin 500 kişiyi konuk etmişler. Fuarda yurdumuzun değişik yerlerinden gelen meslektaşlarımızla karşılaşınca ister istemez anılarımıza yeniden dönüyoruz. Mesleğimin ilk yıllarında, hatta sonraki 36 Oldukça geniş bir sahada kurulu fidanlık çok güzel düzenlenmiş. Doğrusu buraya ilk bakışta “fidanlık mı yoksa teşhir alanı mı?” denmeli karar verilemiyor. Burası farklı yerlerde yetiştirilen fidan ya da çiçeklerin kullanıma hazır hale getirildiği bir yer. Eyüp Karahan ile hem geziyoruz hem de o'nu dinliyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde farklı şirketlerin içinde yürütülen fidancılık ve ağaçlandırma çalışmaları 1997 yılından itibaren İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş'nin kuruluşu ile biçim değiştiriyor ve Park Bahçeler Müdürlüğü çalışmalarına da yön veriyor. Ağırlıklı biçimde orman mühendislerinin görev üstlendiği şirketin kuruluş yıllarındaki en önemli görevi İSKİ Baraj Havzalarının ağaçlandırılmaları olmuş. “Bugün ise İstanbul'un bahçıvanı olduk” derken Karahan'ın keyfini yakalamak hiç de zor değil. Park Bahçeler Müdürlüğüne proje, canlı bitki, işgücü desteği verdiklerini, ortaklaşa yürütülen çalışmaların sonunda artık Türkiye'de birçok kente rol model olduklarını söylüyor Eyüp Karahan. İstanbul'da yapılan uygulamaların hem ülkemiz insanına hemde ülkemize gelen konuklara örnek olduğunu, bazı çalışmaların ise örnek alınarak yurtdışına taşındığını, Türkiye'nin her bir köşesinden bugün fuara gelen belediye yetkililerinin sayısının bunun bir göstergesi olduğunu söylüyor. Eyüp Karahan, ekibinden söz ederken, “gördüğünüz her rengin ardında büyük emeğin varlığını, uygulanan projelerin başında bulunan orman mühendislerini unutmamalıyız” diyor. Ekibiyle birlikte, boylu fidan dikimlerin ve çiçeğin daha da yaygınlaşmasını çok önemsiyorlar. Bugün İstanbul da artık renkler tartışılmaya başlanmışsa hedeflerine ulaştıklarına, Yoğun biçimde ithal fidan kullanmalarına eleştirel bir yaklaşım getiriyoruz ve “neden ithal?” diye soruyoruz. Cevap olarak, kent peyzajında kendilerini birinci derece sorumlu hissettiklerini, boylu fidan kullanmak suretiyle zamanı satın aldıklarına inanıyorlar. Ülkemizde boylu fidan üretimindeki kalitenin istedikleri gibi olmadığını, ancak boylu fidan kullanmada gösterdikleri istikrarlı tutumun artık Türkiye' de de bu çalışmaları geliştirdiğini söylüyor. Son yıllarda yurtiçi sektörün kaliteyi yakalamaya çalıştığını Ağaç A.Ş. olarak ortaya koydukları kalite standartlarının oturmaya başladığını büyük bir keyifle izliyoruz diyor. Bu gelişmeler doğal olarak bizim yurtdışı alımlarımızı her geçen gün azaltmaktadır diyor. Ülkemizde peyzajın lüks sektör olarak kabul görmesi, sektörün ciddi temsil sorunlarının olması, bütün bunlara zaman ve finans sorunlarının da eklenmesi ile bugün gelinen durumun herşeye rağmen çok iyi olduğunu söylemek mümkün. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüğünün geçtiğimiz aylarda kapanmadan önce başlattığı önemli bir çalışması geliyor aklımıza. Orman ağacı fidanlarının ve süs bitkilerinin yurtiçi ve yurtdışında pazarlanması amacıyla Sapanca'da satış ve pazarlama merkezi kurulması. Umarız bu çalışma Orman Genel Müdürlüğü tarafından tamamlanır. Çok net gözüküyor ki özel sektör fidancılığının gelişmesi ve desteklenmesi konusunda kamu desteği devam ettirilmeli. Çünkü ülkemizin konumu ve ekolojik özellikleri nedeniyle fidan üretimi açısından diğer ülkelerle rekabet edebilme şansımızın çok daha kuvvetli olduğu bir gerçek. Kapalı mekânda süs bitkileri satış yeri son derece modern biçimde hazırlanmış. İçeriye giriyoruz ve Eyüp Karahan çiçek üretimindeki farklı bir boyutu dile getiriyor. “Çalışmalarımızda temel ağırlığı mevsimlik çiçeklere veriyoruz. Tohum olarak verdiğimizi köylülerden alım garantili çiçek olarak geri alıyoruz. Amacımız kâr etmek değil. Biz bunu sosyal sorumluluğumuz olarak da görüyoruz. Önceleri büyük desteklerimiz vardı ancak bugün tohum bile vermeden onlardan çiçek alabiliyoruz. Tüm üretim köylülerimiz tarafından yapılıyor. Geyve, Bayındır, Silivri, Çatalca, Şile, Kestel, Yenişehir, Gönen, Manyas, Akhisar, Salihli, Marmaris, Ordu ve Samsun'a kadar sayıları hergün artan, onlarca, çoğuda orman köylüsü ile alım garantili çiçek ve fidan üretimi gerçekleştiriyoruz. Dokuz ay çiçekli kalan meilland gülleri lisanslı olarak köylülerimiz tarafından üretiliyor. Yıl içinde uyguladığımız bahçıvanlık kurslarına ilgi büyük.” Bütün bunları dinlerken bu kez de ORKÖY neden kapatıldı diye kendimize soramadan edemiyoruz. Kapalı mekândan çıkmak gelmiyor insanın içinden. Laleler, menekşeler, sıklemenler, sümbüller, güller, hatmiler, nergisler, manolyalar ve oyalar. Anlaşılan o ki, İstanbul'u her mevsim ayrı bir renkte göreceğiz. İstanbul'da İstanbul'un bitkisi de unutulmamış. Son dört yılda dikilen otuz bin erguvanı rengarenk çiçekler daha da güzelleştirecek anlaşılan. Bütün bu düşünceleri hızla gözden geçirirken, fuar alanından Alibeyköy'e doğru yola çıkıyoruz. Düzenlenen fuarın bir diğer ayağı da İstanbul Ağaç A.Ş.'nin Alibeyköy'de ki fidanlığı ve fidan satış merkezi. Meslektaşlarımızdan ayrılıp dönüş için yeniden köprüden geçerken bu sefer beş ay sonrasını, mayıs ayını düşlüyoruz. Erguvan, İstanbul'un ağacı. Erguvani, boğazın rengi... 37 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 ÜYELERİMİZDEN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Orman Yol Ağı Planlarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik ve 292 Sayılı Tebliğin Muhteva ve Uygulamasında Tespit Edebildiğim Eksiklikler ve Çözüm Önerilerim Arif KAYA Orman Yüksek Mühendisi A- YÖNETMELİKTEKİ HUSUSLAR: 1- Yönetmeliğin Madde 9 (1) e) bendinde: “Ormanlık alanlarda planlanan yolların toplam alanı, ormanlık alanın yüzde birinden fazla olamaz.” denilerek orman alanlarının daraltılması, ormanın tahribinin önüne geçilmesi ve lüzumundan fazla yol yapılmaması hedeflenmiştir. Bu maddeye göre plana dahil edilen mevcut orman, köy ve kara yolları dikkate alınmamış sadece “Planlanan yolların” denilerek eksik ifade kullanılmıştır. Yönetmeliğin Madde 9 (2) bendinde “Ancak, arazinin çok engebeli ve yüksek eğimli olmasından dolayı yol eğimlerinin azami sınırlar içerisinde kalması için yol yoğunluğunu arttırması halinde, açık alanlar ile yükleme, boşaltmanın yapılamadığı otoyol ve çift şeritli yollar, yol yoğunluğu hesabında dikkate alınmaz.” denilmektedir. Zaten açık alanların yol yoğunluğu hesabında dikkate alınmadığı bilindiği halde burada “açık alanlar” ifadesi ile ne kastedildiği anlaşılamamıştır. Ayrıca otoyol ve çift şeritli yollar orman alanında değilmiş gibi yol yoğunluğu hesabında dikkate alınmaz denilerek sanki orman alanlarının daraltılması ve tahribinin önüne geçildiği sanılmıştır. Mademki orada yol vardır ve orman içinden geçmektedir o halde yol yoğunluğu hesabında dikkate alınmalıdır. Ya da yol yoğunluğu hesabından vazgeçilmelidir. İşin tekniği gereği yol yoğunluğu hesabından vazgeçilemeyeceği için; Bizce Madde 9-(1) e) bendinin şöyle olması uygun olacaktır : “Ormanlık alanlarda mevcut ve planlanan yolların orman içi toplam alanı, ormanlık alanın prensip olarak azami yüzde biri kadar olmalıdır.” Madde 9-(2) bendi de şöyle olması uygun olacaktır: “Ancak, arazinin çok engebeli ve yüksek eğimli olmasından dolayı yol eğimlerinin azami sınırlar içerisinde kalması için yol yoğunluğunu arttırması halinde, yukarıdaki yüzde birlik yol yoğunluğu (aşılabilir.) (veya dikkate alınmaz.).” 2- Yönetmeliğin Madde 16 (1) bendinde: “Taslak planda gösterilen planlanacak dere ve yamaç yol güzergâhları, arazide eğimölçer ve GPS ile kontrol edilerek, en fazla 150 metre aralıklarla civar ağaçlara ve sabit kayalara işaretlenir.” denilmektedir. İşaretleme için arazide eğim ölçer ve GPS’le işlem yapılacağı şart koşulduğundan işaretleme işlemi genelde orman ağaçlarını kesif şekilde bulunduğu alanlar olduğu için GPS aleti ağaçlık alanda ağaçların altında büyük hatalar verdiğinden sıhhatli değildir. Uygulamada ağaçlık alanlarda güzergah hattının 50-150 m. çeşitli yönlere zikzaklar çizerek kaydığı görülmüştür. Bu kadar güzergahtan büyük sapmalar 38 oluyorsa işaretleme işleminden beklenen faydanın elde edilemediği sonucu ortaya çıkar. Madem yapılan işlemin büyük kısmın da hatalı işlem yapılmaktadır o halde bu işlemden vazgeçilmelidir. Ancak yapılan uygulamalarda bu işaretleme işleminin çok büyük kısmı yapılmamakta olup yapılan kısımlarda hedeflenen gayeye ulaşılamamaktadır. Yapılan işaretlemenin yağlı boya ile yapılması sonucu aradan geçen bir veya iki yıl sonra hiçbir işaret izi kalmamaktadır. Bu işaretleme işlemi bütün planlanan yollarda yaptırıldığı için 2011 yılı birim fiyatlarına göre 1 km si 110 TL civarında olup ortalama bir yol ağı planında 70 km yol planlandığından plan başına fazladan 7700 TL ödenmektedir. Bir yılda Orman Genel Müdürlüğünce yaptırılan Yol Ağı Plan sayısı dikkate alındığında ne kadar para ödendiği OGM’ce bilinmektedir. 202 sayılı tebliğin uygulandığı yıllarda Planlanan dere yollarının röperlenerek araziye işaretlenmesi işlemi yaptırılmış ancak ileriki yıllarda işaret izi kaybolduğu ve bu işlemin planın uygulamasına hiçbir fayda sağlamadığı için vazgeçilmiştir. İşaretleme işleminin tamamen kaldırılması, bunun mümkün olmaması halinde yönetmeliğin Madde 16 (1) bendinin şöyle olması hem hata payını en aza indirecek hem de lüzumsuz ve gereksiz ödemenin önüne geçilecektir. Madde 16 (1) “Taslak planda gösterilen planlanacak dere ve yamaç yol güzergâhlarından Kontrol Teşkilatınca veya mahalli yetkililerce ön görülenleri arazide eğimölçer ve GPS ile kontrol edilerek, en fazla 150 metre aralıklarla civar ağaçlara ve sabit kayalara işaretlenir.” 3- Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde Çalışmaların Kontrolü başlığı altında aslında ÖN ONAY'da yapılması gereken işler belirtilmiş ve bu konuda isabet edilmiştir. Madde 22 de “Taslak planın ön onayı başlığı altında” taslak plan değil de Planın son şekli verilmiş hali “ön onay” incelemesine tabi tutulmaktadır. Şayet ön onay için incelenen taslak plansa niçin cetvel, teknik rapor ve eklerinin tamamlanması istenmektedir. Yok incelenen Yol Ağı Planın son şekli ise niçin ÖN ONAY denilmektedir. Orman Genel Müdürlüğü elemanlarınca yapılacak yol ağı planlarında ön onay istenebilir bunun hiçbir sakıncası yoktur. Ancak ihale edilerek hizmet alımı yoluna gidildiğinde işin bitimi için, Kontrol ve Kabul komisyonlarında bulunmayan hiçbir kişi, merci ve makamın ayrıca onayının aranmasının şart koşulması 04.01.2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aykırı olacaktır. Şayet Orman Genel Müdürlüğü ihaleli hizmet alımlarında ÖN ONAY şartını devam ettirmek istiyor ve yapılan işin sağlığı için lüzum görüyorsa; merkezden Taşradaki Kontrol Komisyonlarına üye göstermelidir. Aksi halde yapılacak ön onay uygulaması ihale kanununa aykırı olacaktır. Yönetmelikteki madde sıralaması da gerçekle bağdaşmamaktadır. Şöyle ki; Çalışmaların kontrolü, Yollara kod numarası verilmesi, İnşaat önceliği ve Taslak planın ön onayı şeklinde yapılmış ancak, gerçekte; Çalışmaların kontrolü, Taslak planın ön onayı, Yollara kod numarası verilmesi ve İnşaat önceliği şeklinde sıralanmalıdır. Çünkü planlama esnasında yapılan işlemlerin sırası yukarıda saydığım şekildedir. Madde 22 Madde 20 den evvel gelmeli ve ÖN ONAY da Plan ve Teknik Rapora son şeklinin verilmesi istenmemelidir. Ön Onay incelemesi adı gibi ÖN İNCELEMEDİR. Projeye son şekli verilen bir işlemde yapılan incelemenin adı olsa olsa “Son Onay” olabilir. Bütün bunların ışığında Taslak planın ön onayı için Madde 22-(1) şöyle olması daha uygun olacaktır. Madde 22-(1) “1/25.000 ölçekli paftalar üzerinde; arazi ve büro çalışmaları tamamlanan, sarp arazide 100 metrede bir, diğer arazide ise 50 metrede bir tesviye eğrileri, sulu ve kuru dereler, sırtlar, köy, mevki isimleri, depo yerleri, mevcut ve planlanan yollar, orman sınırları, orman kadastro haritası, bölme numaraları ve klavuzları işlenmiş Plan Taslak Haritasından iki adet renkli baskı çıktısı ile çalışılan üstüne orman kadastrosu işlenmiş memleket paftaları, amenajman haritası ve bunların kaydedildiği 1 adet CD si ile Taşra kuruluşunda ve Orman Genel Müdürlüğünde, hazırlayan orman mühendisi ile birlikte incelendikten sonra yeniden incelenmesi istenen hususların belirtildiği tutanağa bağlanarak ÖN ONAY verilir.” B- 292 NOLU TAMİMDEKİ HUSUSLAR: 1- Tamimin 1.5.5 bölümünde planlama esnasında pergel açıklıkları aşağıdaki gibi verilmiş ve uygulamanın bu şekilde yapılması emredilmiştir. Meyil %P 1 2 3 4 5 6 Ortalama Pergel Açıklığı mm. 40 20 13 10 8,0 6,6 Eğim %P 7 8 9 10 11 12 Ortalama Pergel Açıklığı mm. 5,7 5,0 4,4 4,0 3,6 3,3 Bu pergel açıklıklarından % 6'ya kadarkilerde enterpolasyon yapılması mümkün olup hata oranını minimuma indirerek aplikasyonda doğruya yakınlık sağlanabilmektedir. Çalışılan paftaların 1/25000 (küçük) ölçekli olması nedeniyle küçük arazi kırıklıkları haritada gösterilememekte bunun sonucu olarak hesaplanan pergel açıklıkları ile (%6 ve yukarısı) yapılacak pergelleme çalışması sonucunda tespit edilen güzergahın araziye aplikasyonunda planlanan güzergah elde edilememektedir. Ayrıca onda bir hassasiyetle pergeli açmak pratik olarak da mümkün değildir. Pergelinizi 6,6 mm, veya 3,3 mm nasıl 39 açacaksınız ve nasıl 2 ye, 3 e, 4, bölerek enterpolasyon yapacaksınız. Örneğin 5 mm lik pergel açılığı ile planlanan yolu % 8 meyil kullanarak aplike ederseniz hiçbir zaman planladığınız güzergah olmayacaktır. Ancak % 9 meyille aplike yaparsanız planladığınız güzergah arazide yerine tam oturacaktır. Yaklaşık 50 yıldır uygulamalar sonucunda % 6 ve yukarısı meyiller için hesap edilen pergel açıklıklarına ortalama yaklaşık % 10 ilave edilerek: Meyil %P 1 2 3 4 5 6 Ortalama Pergel Açıklığı mm. 40 20 13 10 8,0 7,0 Eğim %P 7 8 9 10 11 12 Ortalama Pergel Açıklığı mm. 6,0 5,5 5,0 4,5 4,0 3,5 Bulunan pergel açıklıkları uygulanmalıdır. Bu pergel açıklıkları 50 yıldır yapılan uygulamalarda doğru sonuçlar vermiştir. 2- 292 sayılı tebliğin 1.6.9 bölümü “a) Bu tebliğin birinci bölümünde açıklanan ilke, yöntem, dispozisyon ve standartlara uygun olarak arazi ve büro çalışmaları sonucu tespit edilen bilgilere göre düzenlenen taslak orman yolu ağı planlarının kontrolü için; amenajman planı, çalışılan paftalar, eski yol ağı planı, tasdikli tadilat planları, taşra kuruluşu inceleme tutanağı, çalışma programı ve ilgili şube müdürlüğünün uygun görüşlerini de içeren Bölge Müdürlüğü üst yazısı, tespit edilen bilgi ve dayanak yapılan tüm belgeler ile 1,2,3,4,5,6,7,9 nolu cetveller düzenlenerek ön onay incelemesinde hazır bulundurulur.” şeklindedir. Yönetmelik bölümünde arz ettiğim hususları dikkate alarak adı geçen bölümün aşağıdaki şekilde olması bizce gerçeğe ve uygulamaya daha uygun olacaktır. “a) Bu tebliğin birinci bölümünde açıklanan ilke, yöntem, dispozisyon ve standartlara uygun olarak arazi ve büro çalışmaları sonucu tespit edilen bilgilere göre düzenlenen taslak orman yolu ağı planının kontrolü için; amenajman planı, üstüne orman kadastro haritası işlenmiş çalışılan paftalar, taşra kuruluşu inceleme tutanağı, çalışma programı ve ilgili şube müdürlüğünün uygun görüşlerini de içeren Bölge Müdürlüğü üst yazısı, tespit edilen bilgi ve dayanak yapılan tüm belgeler ile 2,3,4 olu cetveller düzenlenerek ön onay incelemesinde hazır bulundurulur. Bu cetvellerden 2 nolu cetvel kesin şekli, 4 nolu cetvel isimlendirme ve kodlandırma yapılmadan sadece plana alınan mevcut ve planlanan yolların orman içinde kalan uzunluklarını gösterecek şekilde 3 nolu cetvel de geçici şekli ile düzenlenir.” şeklinde olmalı b) bölümü tamamen kaldırılmalıdır. Çünkü yapılan işlem ÖN ONAY dır. 3- Adı geçen tebliğin 2.4.5 bölümünde “Kazı hacmi, çizilmiş kazı alanları en kesitlerinde, üçgen ve trapezlere ayrılmış alanların yüksekliklerini toplama metodu ile iki komşu en kesit alanlarının ortalamasını, bunlar arasındaki mesafe ile çarpmak suretiyle bulunur. Basit ifade ile yol kazı hacmi; yan yatmış tabanları eşit veya simetrik olmayan bir prizmadır, yapılacak iş bu prizmanın hacmini doğru olarak bulmaktır. Bunun için iki tabanın yani birbirini takip eden iki en kesitin alanlarının ortalaması ile en kesitler arası mesafe çarpılarak kazı hacmi bulunur.” denilmektedir. 39 KR ART FOR K I İ U T D R KREDİ K M E A R R K İK U K TI FO REDİ D R K M E A R R K K O İ U F D KRE ARTI FORM RMU K I O İ U T F D R I M E T A R R R K ORM İ KA U K TI FO F D R I KREDİ M E T A R R R K K O İ A F K D KRE EDİ ARTI RMU R K K O İ F D I E U T R R K EDİ A RM R dikkate alınarak bu uygulamadan da vazgeçilmelidir. K K O İ U F D I M E U T R R R ORM İ KA 7-Özel işaretler tablosunda sırtların ve derelerin A 5, RTI FO USayınK Üyemiz, F D I M E T R R R K K O İ A F K D OR münhanilerin ise 3 kalınlıkta olması K istenmektedir. Bu E İ U TI F R D R I M E T A R R R K K O İ A F K D şekilde yapılan plan haritalarında bir boğulma ve kargaşa olarak U ödeyebilirsiniz. RTI Kredi Kartı ile Iotomatik KRE EDİ Aaidatlarınızı RM R K K O İ F olmakta, gösterilmek istenen mevcut ve planlanmış yollar D E U T R R K ED A RM R K K O İ U F ikinci planda kalmaktadır. Bu husustaki önerim sırt ve D I M E U T R R R A ORM İ KFORMU derelerin 3, münhanilerin 2 kalınlıkta olmasıdır. Buna ARTI FO U K F D I M E T R R R K K KREDİ KARTI O İ A F K D uygun çizilecek plan haritalarında mevcut KRveEplanlanan EDİ TI FO ARTI RMU R R K K O İ A F K D yollar bariz olarak fark edilecek planın objesi haline I E İ U T R D R K KRE FORM gelecektir. Dİ KA I E U T R R K M A R K KRE U FO Dİ : T.C. Kimlik No. I M E 8- Orman Yol Ağı Planı Düzenlenmesi Baz Birim Fiyatı tarif U T R R R K M O A F R K I U - Kredi Kartı Cinsi Banka : KREDİ ve analizlerinin 4 üncü maddesinde “Orman yol ağı planı TI FO ART RMKredi R K O İ A F K D I E İ U T R D R düzenlenmesi teknik şartnamesine göre mevcut yolların Kartı Numarası : K E TI F A RMTarihi : R R K K O İ A F K D I E İ U T yetersiz olduğu alanlar için yeni yapılacak taslak yol R D R Kredi Kartı Son Kullanma K KASicil No KRE FORM Dİ Oda I E U T güzergâhlarının çizilmesi, mekanizasyon uygulama alanR R : K M A R K KR U FO Dİ : I M E larının belirlenmesi, arazide bu güzergâhların incelenerek, U T R R R K M Adı O A F R K I U uygulanabilirliğinin araştırılması, en uygun olanın KART TI FO RM REDİ R K O : Soyadı A F K I İ U T REDİ D kararlaştırılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının K tutulması” R E TI A R R K K İ Ev Adresi TI FORM : A K D E İ U denilmektedir. R D R K KRE İ KA : FORM DSoyadı I E U T R R K M Bizce bu bölüm ikiye ayrılarak “a) Orman yol ağı planı A R K K Ev Adresi U FO Dİ : I M E U T R R R düzenlenmesi teknik şartnamesine göre mevcut yolların K M O A F R K I U T : Telefonu M EDİ TI FO RİşEvAdresi R yetersiz olduğu alanlar için yeni yapılacak taslak yolDİ KAR R K O A F K I E İ U T : R D R K alanA güzergâhlarının çizilmesi, mekanizasyon uygulama KRE ART FORM: K I İ U T İş Telefonu D R KREDİ K M E A larının belirlenmesi, arazide bu güzergâhların incelenerek, R R K K O İ : ARTI F Cep Telefonu RED K uygulanabilirliğinin araştırılması, en uygun olanın RMU K O İ U F RT D I A M E T K R R R İ kararlaştırılması, b) Uygunluğu kararlaştırılan dere ve K O A D F K E I U T Dİ KR RMMühendisleri REgeçmiş yamaç yollarından Kontrol Heyetince işaretlenmesi istenen Dİ KAR K U O F M I E Orman Odası'na ödemem gereken borçlarımın toplamı olan R U T R R O K M A yolların araziye işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulması,” U FOR RTI F M I A R ...................(............................................................... TÜRKLİRASI) D TL'nin, T K R O İ KREDİ K F şeklinde olmalıdır. Tabii olarak Baz birim fiyat cetveline 4.1 A I K E T KR itibaren aylık Oda aidatlarımın ED(İ..................) taksitte ve .....R ............ /....../201U ..... tarihinden KAR İ ve 4.2 satırları ilave edilmeli birim fiyat analizleri de KRdüzenli D M E R U K O M olarak yukarıda kartımdan çekilmesi için KAR R I Fnumarasını vermiş olduğumOkrediRM ayrılarak yapılmalıdır. Mevcut analizin yaklaşık 1/3'ü İ U T O D F R E I A R T K K R İ planlama (a), 2/32'sinin de işaretleme (b) olacağı aşikârdır. EDişlemlerin yapılmasını arz İederim. U İ KA Rgerekli RTI F D K M A E R K R O K U F D I M E T 9- Planlanan yolların uzunlukları çizilmiş olan bilgisayar R KR MU OR A F R K I O İ U T F D R I M E ortamında sorgulanarak olduğu gibi alınırsa o yolun gerçek T A KR KAR I FOR İ U T D R Adı, Soyadı KREDİ K uzunluğundan ortalama % 10 az olmaktadır. Çok kırık M E A R R K K O İ KA IF İ U T D R arazilerde bu oran % 20'ye kadar çıkmaktadır. Bu nedenle KRED M E A R R K K O İ sorgulanan yol uzunluğuna % 10 ilave yapılarak 4 nolu RTI F KRED MU A R K O İ U F D I M E T cetvel düzenlenmelidir. Bilgisayar ortamına çizilen mevcut KR Tarih, İmza İ KAR MU OR F R I O U T F D R I M E yolların uzunlukları sorgulandığında arazide ölçülen T A KR KAR Dİ K I FOR İ U T D R değerlerden yaklaşık % 10 az bulunmaktadır. Mevcut yollar KRE M E A R R K K O İ RTI F arazide ölçüldüğü için bu artışa gerek yoktur. KRED MU EDİ K A R R K K O İ U F D I M E U T KR 10- Yol ağı plan haritasında bozuk, normal ve 250 m /ha TI FOR RM KAR O İ U F D R I M E T A R R R K K O İ dan fazla olan orman alanları (3 kısma) ayrılarak çizilmeli A RM K IF O İ U T F RED D R I M E T A R R R K K ve uygun renklerde boyanmalıdır. K O İ A RTI F KRED MU EDİ K A R R K K O İ F Bu konuda uzun yıllar uygulama yapmış biri olarak ve D I E U T R KR M EDİ A R R K K O İ U yılların birikimi ile ilgi alanıma giren kısımları inceleyerek ve F D I M E U T KR I FOR ORM İ KAR çözüm önerilerimi de acizane tavsiye ettim. U T F D R I M E T A R R R K K O İ A F I OR İK U T F D R Yukarıda belirttiğim hususları meslektaşlarımın I KREDbilgilerine M E T A R R R K K O İ A F ve yetkililerin uygulamada dikkate alacağı ümidi ile RTI KRED MU EDİ K A R R K K O İ F D I E U T saygılarımla arz ederim. KRED ORM İ KAR U KR F D I M E U T R R R K M O A F R RTI I FO MU EDİ K T A R R R K K O İ A F K D I E İ U T R I FO KR M ED T A R R R K K O İ A F K D I E İ U T KR KRED ORM F Dİ KAR I E U T R R K M A R KRE O İK U F D I M E U T R R R K M O A F R RTI I FO MU EDİ K T A R R R K K O İ A F K D I E İ U T I FO KR M ED T AR R R R K K O İ A F K D I E İ U T R K KRED ORM F Dİ KAR I E U T R R K M A R KR KREDİ K ARTI FO FORMU RMU U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı Il L: : 4 47 8 S SAAY YI :I : 4 1- 0 5-1 6 1 -N1i 2 s a nE -k M a z- iAr raanl ı 2 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD i ma -y Kı sa -sHı m k 021001 1 Hacmini hesaplamak istediğimiz şekil prizma değil, “kesik çokgen piramit”tir. Kesik piramidin taban ve tavan alanları S1, S2 yüksekliği h ise hacmi: h V = x ( S1 + S2 + S1xS 2 ) m3'dür. 3 Orman Genel Müdürlüğü daha önceki yıllarda yol kazı hesaplarında tebliğde belirtilen hacim formülünü mecburen kullanmıştır. Çünkü yüzlerce kalem karekök hesaplaması mevcut imkânlarla çok zaman alacağı ve bir yerde hesaplama işleminin sonuçlandırılmasının imkansız hale getireceği için kabul edilebilir hata sınırları içinde kalınarak uygulama yapmıştır. Tebliğde belirtilen metotla hazırlanmış ulaşabildiğim hacim hesaplarında yaptığım incelemede: hesaplanmış toplam hacmin ortalama % 2 daha fazla hesap edilmiş olduğunu tespit ettim. Önerdiğim formül kullanıldığı zaman Orman Genel Müdürlüğünün yıllık yol yapım programı aynı ödenekle % 2 fazla gerçekleştirilebilecektir. Günümüzde bilgisayar imkânlarını kullanarak çok hızlı şekilde gerçeğe en yakın hacmi hesaplayabiliriz. Bizce Tebliğin 2.4.5 bölümünün şöyle olması daha uygun olacaktır. “Kazı hacmi, çizilmiş kazı alanları en kesitlerinde, üçgen ve trapezlere ayrılmış alanların yüksekliklerini toplama metodu ile hesaplanan iki komşu en kesit alanları S1 ve S2, kazı alanları arasındaki mesafe h ise h V = x ( S1 + S2 + S1xS 2 ) 3 formülü ile hesaplanır.” 4- Ön Onay esnasında 3 nolu cetvelde karayolu genişliği 10 m olarak alınması istenmekte (yol yoğunluğunu görünürde azaltmak için), hâlbuki Kara Yolları standartlarında yol genişliği minimum 13 m dir. 3 nolu cetvelin tanziminde karayolu genişliği minimum 13 m (Çift şeritli duble yollar ile otoban hariç), köy yolu genişliği 6 m ve orman yolu genişliğinin 5 m alınarak cetvelin doldurulması istenmelidir. 5- Özel işaretler tablosunda Asfalt Köy Yolu yoktur. Belirtilen Karayolu da evrensel harita işaretlerine uymamaktadır. Bunun için Karayolu ve Asfalt köy yolu 1/25000 ölçekli haritalarda olduğu gibi gösterilmeli yani Karayolu içi tamamen 4 renginde dolu 3 kalınlığında köy yolu ise tabloda belirtilen karayolu gibi olmalıdır. 6- Plan haritasında mevcut orman yollarının meyil değişim noktaları çapı 50 m olan daire ile kesilerek iki daire arasındaki yol meylinin yazılması istenmekte, bu işlem genellikle mevcut yolların kısa mesafelerde meyil değişikliği gösterdiği için yapılamamakta, gösterilenlerde yuvarlanarak yapılmaktadır. Mevcut orman yollarının meyil değişim noktaları koordinatları ile birlikte 6 nolu cetvelde gösterildiği halde niçin plan haritasında gösterilmesi istendiği anlaşılamamıştır. Yapılan uygulamada mevcut orman yolu üstüne yazılan meylin iniş mi? yoksa yokuş mu? olduğunu belirtmekte mümkün değildir. O halde yazılan meylin iniş ya da yokuş olduğu belirtilemediğine göre niçin yazılması istenmektedir. Meylin yazılması planın sıhhati için ne sağlamaktadır? Bu hususlar 40 ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ 3