2014 / 1

Transkript

2014 / 1
Rewşenfîkîr
Kültür Sanat Düşünce ve Edebiyat Dergisi
Yıl:1 Sayı:1 Ocak 2014
İnşa Sürecinin Olmazsa Olmazı
OKUMAK
Eyyüp KARAGÖL
Küresel Çağı Okumak
Mustafa BÜYÜKSOY
Düşünmek Zulüm Çağına Karşı
İbrahimi Bir Duruşla Direnmektir!
Okuyun diyor, okuyun.
Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.
Şehit Ali Şeriati
KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT
Haşimiye Karaçizmeli İş Hanı Üst Kat
Başlarken
Rewşenfîkîr
EDİTÖRDEN
B sm h Teala (Allah’ın Adıyla)
Selam, çağına şah tl k etme sorumluluğunu
üstlenen, tüm nsanlığın dertler yle dertlenme
yükümlülüğünü üzer nde h sseden, bütün v cdan
erler n n üzer ne olsun.
Her yen çıkan derg , her yen çıkan k tap,
İslam coğrafyası ç n yen b r soluk yen b r taze
kan demekt r.
Cehalet n, ahlaksızlığın kol gezd ğ ve
yozlaşmışlığın b r bulaşıcı hastalık g b tüm
dünyayı etk s altına aldığı b r çağda derg
neşretmek ağır b r peygamber m syonu göze
almak anlamına gelmekted r.
Cah l yen n şek l olarak farklı ama mah yet
t bar yle aynı hüküm sürdüğü b r asırda
sorumluluk b l nc yle ve b r mesaj sunma
gayes yle derg çıkarmak zorlu b r davet sürec n
göze almak anlamına gelmekted r.
Sanal dünyanın, reel dünyaya yen b r
alternat f olduğu ve b lg akışının kıtalar kat ed p
hızla bütün dünyaya yayıldığı b r çağda derg
çıkarmak, yorucu b r sabır şç l ğ ne soyunmak
demekt r.
Dünya tar h boyunca bütün büyük
değ ş mler tek b r sözle, tek b r adamın karşı çıkışı
le başlamıştır.
B zler vahye man edenler ve dolayısıyla
sözün gücüne man edenler olarak, neşretmeye
başlayacağımız bu derg üzer nden s z değerl
okurlarımıza sözümüzü / feryadımızı haykırmak
st yoruz.
B zler nsan olarak bütün b r nsanlığın dertler yle
dertlen yoruz. B zler Müslümanın kalb n n her
türlü yerel sığlıklardan uzak evrensel b r v cdana
sah p olması gerekt ğ ne nanıyoruz.
B zler ç n b r bret aynası olan
tar h m zden tecrübe ett ğ m z kadarıyla,
problemler m z n vahy hayata geç rme ve aklı
devreye sokma, beşer fıtratımıza ve kültürel, d n ,
s yas her türlü hayat alanda özümüze dönmek
suret le çözüleb leceğ ne nanıyoruz.
B zler nanıyoruz k Müslümanlar aklı
devre dışı bıraktıkları gün, tar hsel arenada da
devre dışı kalmışlar ve ed lgen konuma
düşmüşlerd r.
İşte bu yüzden, akletmen n b r
Müslüman’ın en öneml asla vazgeçemeyeceğ en
öneml farzlardan b r olduğunu düşünüyoruz.
Tek akla, tek fikre, tek üstada, tek derg ye,
tek küll yata kapalı geleneksel algının yıkılması ve
özgür düşünen, gerekt ğ yerde aykırı söz edeb len,
t raz etme özver s ne sah p b r İslam gençl ğ n n
yet şmes gerekt ğ kanaat ndey z.
Bununda ancak güzel b r okuma serüven
sonucunda elde ed leb leceğ ne nanıyoruz. Çünkü
okumanın b reyde kend başına düşünme
kab l yet n gel şt rd ğ n düşünüyoruz.
Şu k ş bu konuda şöyle d yor, bu k ş bu
konuda şunu söylem ş d yen değ l, ben bu konuda
böyle düşünüyorum, ben m b r fikr m var d yen b r
nesl n, meselelere eleşt rel yaklaşab len, anal t k
düşüneb len her türlü oluşumdan bağımsız b r
nesl n yet şmes gerekt ğ n n ac l yet n
h ssed yoruz.
İşte bu ac l yet h ss yatı le Rewşenfikr'
s zlerle buluşturuyoruz. Rewşenfikr, aydın
düşünce anlamına gel yor. Aydın düşünce yan
çağın sorunları le, halkın ve ümmet n sorunlarıyla
le yüzleşen ve bu sorunlar ç n çözümler üreten
düşünce. Rewşenfikr, aydın b r çağın ve aydın b r
nesl n yet şmes d lekler yle lk sayısını s zlerle
buluşturmanın sev nc n yaşıyor.
Rewşenfîkîr, bütün İslam ve nsanlık
coğrafyası adına hayırlı olsun.
rewsenfik r@hotma l.com
03
Rewşenfîkîr
İÇİNDEKİLER
Kültür Sanat Düşünce ve Edebiyat Dergisi
Yıl:1 Sayı:1 Ocak 2014
İmt yaz Sah b
Mehmet Pala
Ed tör
Mustafa Büyüksoy
Yayın Kurulu
Yunus Akyıldız
Mustafa Büyüksoy
Oğuzhan Koyuncu
Mehmet Pala
Eyüp Karagöl
Danışma Kurulu
Mehmet Maksut
Mehmet Dem r
Süleyman Çoban
İlet ş m
Rewşenfik r@hotma l.com
facebook/RewsenF k r
tw tter/rewsenfik r
DERGİMİZ ÜCRETSİZDİR.
04
KÜRESEL ÇAĞI OKUMAK
Eyyüp KARAGÖL
05
HAYATI YAŞAMAK
Oğuzhan KOYUNCU
06
BİLGİLİ OLMAK MI?
BİLİNÇLİ OLMAK MI?
Musab İÇEN
07
UMUDA DAİR HAYKIRIŞLAR
Yunus AKYILDIZ
09
KISSADAN HİSSE
Musab İÇEN
10
DÜŞÜNMEK ZULÜM
ÇAĞINA KARŞI
İBRAHİMİ BİR DURUŞLA
DİRENMEKTİR!
Mustafa BÜYÜKSOY
11
“Hz. HÜSEYİN”
İZZET İLE ZİLLET'İN SAVAŞI
Oğuzhan KOYUNCU
15
RÖPORTAJ
Yunus AKYILDIZ
17
MİSYON ERİ OLMAK MI,
YÜK YÜKLENMEK Mİ,
KENDİNE GELMEK Mİ?
Mehmet PALA
19
ÖTELENEN ÖZELEŞTİRİYİ
ÖNCELLEMEK
Mehmet MAKSUT
21
AKIL KAVRAMI
Ömer Faruk TAŞÇI
23
KENDİNİ DEVRİMCİ
YETİŞTİRMEK
Ömer Faruk TAŞÇI
26
Rewşenfîkîr
Dosya
KÜRESEL ÇAĞI OKUMAK
Eyyüp KARAGÖL
Bunların heps nasıl b r tarzda
Küresel güçler n b z çepeçevre
okumalarımızın var olduğunu göster yor.
sarmaladığı b r zamanı yaşıyoruz. Toplumumuzun
Dünyada yaşanan olayları, gel şmeler yazılı,
çağımıza yönel k b l nç üreten yürekl seslere
görsel ve sosyal medya aracılığıyla öğrenmek g b
ht yacı var. Yazılı-görsel ve sosyal medya
b r zaafımız olduğu ç n, olayların 'neden'
aracılığıyla gündem m z n özümüze dönmemes
olduğunu değ l, 'neler' olduğunu öğrenmekle
ç n gece gündüz çalışanlar, -ps koloj k harp
kalıyoruz. Dolayısıyla gerçek boyutlarını
da res - bu görev yer ne get rm ş görünüyorlar.
görem yoruz. Bu da b ze ölçüsüz duygular –ya
Çünkü b zler medyanın ed lgen tüket c ler
aşırı romant k, ya da sad stçe- yaşamamıza sebep
olmaktan kurtulamıyoruz. Çok kolaylıkla b z
oluyor. Yerel olarak b rb r m zle b r sorunumuz
lg lend rmeyen her yere yönlend r leb l yoruz.
yokken, st kbal uğruna st klaller nden
Dolayısıyla öz sorunlarımızla yüzleşem yoruz.
vazgeçenler n b z yönlend rmes ne z n
Menz l m z dışındak her konuyla lg lend r lerek
verd ğ m z ç n –gerek okuyarak, gerekse
b rb r m ze kırdırılıyoruz. D kkat edersen z bütün
zleyerek- b z lg lend rmeyen hususları da sorun
tartışmaları emperyal seçk nler başlatıyor,
hal ne get rm ş oluyoruz. Masalsı sorunlarla
sürdürüyor ve sted kler noktada sonlandırıyorlar.
uğraşmak kolayımıza gel yor.
B ze düşen se gündeme
Dolayısıyla bunaltıcı
t a k ı l ı p g t m e k o l u y o r.
D ü n y a d a y a ş a n a n gerçeklerle yüzleşecek rade
Dolayısıyla altyapımıza doğolayları, gel şmeler yazılı, oluşturamıyoruz!
ru dürüst beton atmamıza z n
vermeden, çökertm ş olugörsel ve sosyal medya
İlk vahy n 'Oku!' emyorlar. Böylece ortaya kalıcı
aracılığıyla öğrenmek g b
r yle muhatap olduğu b r
d yeb leceğ m z b r şey
b r zaafımız olduğu ç n, peygamber n ümmet olarak
çıkmıyor. Kend sorunlarımız
olayların 'neden' olduğunu sağlıklı b r k tap okumayışıda yığınlar hal nde önümüzde
duruyor.
değ l, 'neler' olduğunu mızın olması her türlü okumalarımızın da sakat olmasına
öğrenmekle
kalıyoruz.
sebep oluyor. Dolayısıyla haİçer s nde yaşadığımız
D o l a y ı s ı y l a g e r ç e k yatı da, s yaset de, olayları da
toplumu, Müslümanlar olarak
düzgün okuyamıyoruz. Öyle
İslam'a göre tasarlaboyutlarını görem yoruz.
k , Kur-an'ın aynı ayet n
yamıyoruz, çünkü böyle b r
b rb r m z kesmek, tekfir etmek vs g b manalara
özgürlüğe sah p değ l z! Küresel güçler tarafından
get rerek okuyab l yoruz. Atasoy Müftüoğlu b r
emperyal st ve kap tal stçe tasarlanan b r zamanın
konferansında: ' nsanlar ne kadar da kolay anal z
sak nler y z. Müslümanların dünyada gündem
yapab l yorlar. Hâlbuk ben b r konu üzer ne
bel rlemek g b b r derd yok. Maalesef küresel
konuşacağım zaman en az 80 tane k tap
güçler n b çm ş olduğu rolü oynamaktan öteye
okuduğumu söyleyeb l r m.' D yor. Sanırım bu
g dem yoruz. Sun gündemlerle oyalanıp
yaklaşım b ze güzel b r örnekt r.
duruyoruz. Başka ülkeler n sorunları ç n her
fırsatta sokağa neb l rken, kend sorunlarımız ç n
Küresel çağda okumak; k rlenm ş, slenm ş
b r araya b le gelem yoruz. O ülkeler n başına
hayatı aklamaktır, köhnem ş z h nler ve fik rler
gelenler n b z m başımıza geleb leceğ n
paklamaktır. Okumak, kaybett ğ n bulmaktır,
düşünmüyoruz. Veya düşünüyoruz fakat b r türlü
özlen len yerde durmaktır, hedefi tam on k den
sorunlarımızı çözmek ç n harekete geçem yoruz.
vurmaktır. Gr leşmelere berrak b r hak kat
Düşünsel olarak kıyımın başladığı b r toplumda
sunmaktır. Okumak, aydınlık b r dünya kurmaktır,
fiz ksel b r çatışmanın da olab leceğ n gündeme
karanlıkları ebed yen boğmaktır. Okumalarımız
get rem yoruz.
hayırlı ve sabetl olsun. Selam ve dua le.
“
“
05
Rewşenfîkîr
Dosya
HAYATI YAŞAMAK
Oğuzhan KOYUNCU
Vak t... Akıp g tmes ne engel olamadığımız b r
gerçek. Varlığımızın tab tutulduğu b r yazgı. Varlığın
tekamül sürec nde yol arkadaşı. Her san yes nde
ölümün ayak sesler n b ze hatırlatan b r ''Neb ''.
Ve yaratılışında ve yaşantısında b r gaye olan
varlık, İnsan.
ْ َ َ ‫''وﻣﺎ‬Ben
‫ﺖ ِْ ﱠ‬
''‫ُون‬
İnsanları ve C nler
ُ ‫ﺧﻠﻘ‬
ْ َ ِ ‫واﻹﻧﺲ ِ ﱠإﻻ‬
َ َ
َ ِ ْ َ ‫اﻟﺠﻦ‬
ِ ‫ﻟﯿﻌﺒُﺪ‬
ancak bana badet ets nler d ye yarattım. Ve nsan
hayatının gayes n unutur. Artık b r amacı yoktur.
Sadece varlığını devam ett rme çabasındadır. Tab
şeytan da ezel ve ebed düşmanımız. Tab r ca z
ْ َ ‫أﻏﻮﯾﺘﻨــــﻲ‬
se,İnsanın kötü yol arkadaşı. ''‫ﻟﮭﻢ‬
َ َ
ِ َ ْ َ ْ َ ‫ﻓﺒﻤﺎ‬
َ ِ َ ‫ﻗﺎل‬
ْ ُ َ ‫ﻷﻗﻌُﺪ ﱠَن‬
َ َ َ ِ ''Şeytan ded k : “(Öyle se) ben
‫اﻟﻤﺴﺘﻘــــــــــــــﯿﻢ‬
ِ َ ْ ُ ْ ‫ﺻﺮاطﻚ‬
َ
azdırmana karşılık, yem n eder m k , ben de onları
saptırmak ç n sen n dosdoğru yolunun üzer nde
elbette oturacağım.” B zler ne ç n yaratıldığımızı ve
ne ç n yaşadığımızı unuttuk. Amaçlarımız ve
stekler m z değ şm ş. Pusulamızın oku kuzey
gösterm yor artık. Kend m z kaptırdığımız hayat
değ rmen nde kend m z öğütüyoruz. Ve artık
düşünmüyoruz. Gel şen olaylara ''Neden?''
d yem yoruz. B ze değmeyen yılanla arkadaş olmuşuz.
B zler, yan ün vers te gençl ğ ,çabamızı neye
harcıyoruz,ne ç n yaşıyoruz,neden okuyoruz,Allah le
ne kadar haşır neş r z? B r Müslüman olarak
görevler m z yapıyor muyuz? Hayatımızda mutlak
doğruyu yazan k tabımıza ne kadar yer ayırdık, yoksa
k tapsız mı yaşıyoruz!? Sonunda mutma n olduğumuz
b r yaşantımız mı var? Yoksa sonunda z llet n ve
p şmanlığın baş gösterd ğ b r yaşantı mı? Veya
kend m z sorguya çek yor muyuz? Öz eleşt r m z var
mı? Yan İnsan olmanın gereğ n yer ne get r yor
muyuz? Tüm bunları yapmıyorsak, okumuyoruz
demekt r, okumuyorsak yaşamıyoruz demekt r.
''OKU'' HAYATI
Okumak; sonu olamayan b r başlangıçtır.
Farklı b r bakış açısıyla bakmak gerek rse, okumak; her
nsanın yaşı le yaşıt b r eylemd r. Yan dünyaya
geld ğ m z andan t baren okumaya başlarız. Tab bu
durum, okumanın farklı b r evres d r. D yeceğ m o k ,
nsan sadece gözler yle yazılı b r metn okumaz.
Aklıyla fik rler , kalb yle duyguları okur. B zler aynı
zamanda rabb m z rahman ve rah m olan Allah'ın
yeryüzündek kevn eserler n de yan onun yeryüzünde
k mzasını da okuruz.
''Oku! yaratan rabb n n adıyla.'' emr n n altında
yatan çok şeyler var. Bu ayet n lk ayet ve lk em r
06
olması çok gar p değ l m ? B z bu emr sıradan b r
okuma olarak alırsak, ayete haksızlık etm ş oluruz. Ben
bu emr sadece Kur'anın lk emr olarak görmüyorum.
Aynı zamanda ben bu emr , nsanlık hayatının lk emr
olarak görüyorum. Bana göre bütün peygamberlere ve
nsanlara nen lk em r budur. Burada anlatmak
sted ğ m, ''okumak'' fi l n farklı anlamda düşünmekt r.
Mesela Kur'an da:"Gecey gündüzü, Güneş' , Ay'ı
s z n st faden ze verm şt r. Yıldızlar da Onun
emr ne boyun eğm şt r. Bunlarda, akıl edenler ç n
dersler vardır." ayet , anlatmak sted ğ m ''okuma''
türüdür. Ve b rçok ayette buna benzer fadeler görmek
mümkün. Yan Allah b z m düşünmem z , akl
okumalar yapmamızı st yor. Yan b ze d yor k ; ne ç n
yaratıldığınızın farkında olun!
Düşünmek; farklı b r okuma çeş d d r. İnsanın
hayatını okumasıdır. Hayatımız düşündükçe anlam
kazanır. Hayat felsefem z düşündükçe bel rlen r.
Düşünmek, nsan b r eylemd r. Yan nsan olmanın
gereğ n yer ne get rmek ç n düşünmem z gerek r.
İnsan bu dünyada düşünces yle vardır. Allah nsanın
et ne, kem ğ ne önem vermez. O, b zler
düşünceler m zle değerlend r r. B z düşünceler m zle
varsak, varız. Yoksa beden m zle sadece kalabalık
yapmış oluruz. O yüzden okumalıyız ve okudukçadüşündükçe yaşamalıyız. Eyleme dökülmeyen okuma
ve fik r elbette sönecekt r. Bu da hayatımızın anlamını
y t rmem ze sebep olur. "Düşünüyorum, o halde
varım." sözü de bunu fade eder. B z buna b rde "Baş
kaldırıyorum o halde varım." sözünü eklersek anlamı
tamamlamış oluruz.
Okumak, düşünmek ve eylem, nefes alma
amacımızı bel rler. Ancak okumakla dünyamızı
güzelleşt r r z. Merhum Al Şer at de "Okuyun d yor
okuyun. Çünkü mürekkeb n akmadığı yerde kan
akıyor." sözüyle, yaşanab l r b r dünyanın özlem yle
yaşadığını fade eder. Bu hayat, okudukça güzelleşecek
ve yaşamaya değer olacaktır. Evet okuyacağız, ama
k m adına? Tab k de yaratan Rabb m z n adıyla.
Hayatımız onun adıyla kurulmalı. Düşünceler m z
onun adıyla b na etmel y z. Düşünün, nasıl k onun
adıyla kes lmeyen kurbanın et yenm yorsa, onun
adıyla, yan onun ç n yapmadığımız okumalarda
murdar olur. Hayatımızı okurken onun sm ne yer
verm yorsak bu okumalarımız b ze b r şey
kazandırmayacak. B ze tavs yem "O'nun adıyla
okumalıyız.''
Rewşenfîkîr
Dosya
BİLGİLİ OLMAK MI? BİLİNÇLİ OLMAK MI?
Musab İÇEN
Pek b z müslüman davetç ler olarak b lg y
nasıl ve neden öğreneceğ z ?
Tıpkı Hz. Al ’n n şu sözünde olduğu g b ;
“Çocuklarınızı kend çağınıza göre değ l, onların
çağına göre yet şt r n.” d yor. Çünkü b z
Müslümanlar çağın b lg s n yakalamak
zorundayız. Çağın adamı, çağının adamı,
çağların adamı olmak lazım. Ve bunu da ancak
Kur'an' çözümlemelerle yapab l r z. Kur'an'ın
çözdüğünü k m bağlayab l r k ? Bağladığını k m
çözeb l r k ? Han ded k ya b lg çağında
yaşıyoruz d ye, kend m z ona göre
yet şt rmem z lazım. İşte üzer m ze düşen
görevlerden b r de; davetç k ş l ğ m z sürekl
güncel tutmaktır. Davet noktası çok öneml ,
davetç ; b lg l ve b l nçl olan k ş d r. Gündem
“
Zahmets z ulaşılan b r şey n
de zahmets z g d ş olur. Zahmete
dönüşmeyen b r şeyden rahmette
beklenmez. B lg hırsızlığı veya
öğreneceğ m z b r şey varsa
başkalarının ağızlarından
çıkanlarla yet nmeye çalışıyoruz
yan b lg m z , b ld kler m z
sınırlıyoruz.
“
B lg n n kısa sürede ulaşıldığı ama geç
yaşandığı, körü körüne öğren ld ğ , çok olduğu
ama az prat ğe geç r ld ğ dönemde yaşıyoruz.
Çünkü neden öğrend ğ m z , öğreneceğ m z ,
öğrend ğ m z şeyler nasıl, nerede
kullanacağımızı b lm yoruz. Yan b lg
cah ll ğ n n kurbanı olmuş dört tarafımız.
Teknoloj sınırlanırının zorlandığı b r çağda
bulunuyoruz ama bunu ne yazık k
değerlend rm yoruz.
Geçm ş dönemdek al mler n hayatlarına
baktığımız zaman, b r b lg ye ulaşmak ç n
günlerce süren yolculukları göze alıp yollara
çıkıyorlardı. İşte bu zahmet ve sıkıntının sonucu
olarak güzel meyvelere ulaşıyorlardı. Bu şek lde
de b lg n n kıymet b l nm ş oluyor ve de b lg
yaşanmış oluyor. Kısacası şu yaşadığımız çağda
b lg ye zahmets z şek lde ulaşmaya çalışıyoruz.
Zahmets z ulaşılan b r şey n de zahmets z
g d ş olur. Zahmete dönüşmeyen b r şeyden
rahmette beklenmez. B lg hırsızlığı veya
öğreneceğ m z b r şey varsa başkalarının
ağızlarından çıkanlarla yet nmeye çalışıyoruz
yan b lg m z , b ld kler m z sınırlıyoruz.
Sınırladığımız ç nde ne kend m z
gel şt reb l yoruz ne de b ld kler m z
yaşayab l yoruz. Şu an k hal m z bunun en bar z
örneğ d r. Ney , N ç n b lmek? Öncel kle ney
b lmem z gerekt ğ çok öneml . Asıl olan
çamurlu suyu Kur'an'ı aklın süzgec nden
geç rerek onu ç l r kılmaktır. İç l nce vücudun
her köşes ne, hayatın her köşes ne hayat
verecekt r. Sadece d n anlamda değ l dünyevî
anlamda k b lg ler de bu şek lde öğrenmek
gerek yor, şte o zaman ney öğrend ğ m z ve
öğrend ğ m z şeyden hoşnut olacağımızın
farkına varmış olacağız.
tak p eden, olaylardan haberdar olandır. İşte bu
yüzdende b lg l olup b ld kler n yaşayan k ş
olmalıdır.
N ç n öğrenmel y z ?
Tab k Allah’ın emr n yer ne get rmek
ç n. Rabb m z Alak Sures ’nde “oku” emr n
vurguluyor. Okumaktan kasıt kuru kuruya b r
okuma değ l, b l nçl b r okuma. Okuduğumuz
şey n b z okuması gereken b r okuma. B l nc n
ve b lg n n olmadığı yerde akıl olmuş neye yarar.
Prat ğ n olmadığı yerde b lg olmuş neye yarar.
Asıl becer b lg y ve b l nc aynı tartıda ve
dengede tutup prat kle spatlamaktır. Tıpkı şu
ayet n seslen ş g b : “Ey man edenler! İman
ed n.” derken sadece b lmen n yetmed ğ aynı
zamanda b lg n n spat sted ğ n söyler. B ld kçe
yaşayın, yaşadıkça b l n. B lg n n ve b l nc n de
hakkını ver n. Asıl sorumluluk b lmemek değ l
b l nçl olmamaktır. B l nçl olmak se
b ld kler m z hayata geç rmekle mümkün
olacaktır ancak. Çok b ld ğ m z değ l b z ayakta
tutacak, b l nçl olmamızdır.
07
Dosya
Peygamber n duası g b " Rabb m bana
eşyanın hak katını öğret." Yan eşyadan çok
eşyanın ne şe yarayacağını nerde
kullanacağımızı b lmem z gerekeceğ n b zlere
b r kez daha b l nçl b r nsan olan peygamber
anlatmakta. Konu bu derece hassas yet önem arz
etmekte. B r nsan b lg n n kurbanı olab l r ama
b l nc n kurbanı olamaz. Eğer o b l nç Kur'an'la
yoğrulmuşsa…
Elbettek hata yapacaktır, yanlışlara
düşecekt r ama yanlışının farkına varıp hatasını
t raf etme b l nc ne de varacaktır. Adem kıssası
b z m bret alacağımız man dar kıssalardan
b r d r. Allah b lg n n ve b l nc n değer n b ze
anlatır. Şunu anlıyoruz k ; b lg ve b l nç nsanı
meleklerden üstün kılar. Yan melekler b le ona
saygı duyar.
B lg y prat ğe çev r nce b l nç oluşur,
b l nç sorumluluğu doğurur, sorumluluk se
sam m yetl l ğ oluşturur. Bu tartı ve denge
k ş l ğ n kem k yapısını sağlamlaştıran temel
taşlardır. B r k ş sorumluluk sah b olduğu kadar
b l nç sah b olur. Çünkü ne yaptığını b lmeyen
nsan nereye g tt ğ n de b lemez. İşte
sorumluluk, bu b l nc oluşturur nsanda.
B lg n n de sorumluluğu vardır. Bahsett kler m z
aynı çatı altında b rleş nce ortaya "Müslüman
davetç n n k ml ğ nasıl olmalıdır? " sorusunun
cevabı da çıkmış oluyor zaten. Öyleyse tek
başına b lg yeterl değ ld r; b lg b l nce
ulaşmışsa değerl d r.
B lg y ve b l nc yöneten beyn n y
kullanamayan nsandan erdeml olması
beklenemez, o lkel ben n tutsağıdır artık; yer
gel r sahtekârdır, dalkavuktur, çıkarcıdır,
egemenler ne soytarılık yapmayı erdem sayar,
zulme d renecek güçten yoksundur, bağımlıdır,
başkalarına yaranmayı k ş l ğ n n b r parçası
hal ne get rm şt r; kısacası erdems z ve onursuz,
k ş l ks zd r.
Yüce ve tek k tabımız Kur'an hayatın her
alanında nsanın düşünce ve b lg ye göre hareket
etmes n emreder. Yer n ve gökler n yaratılışı
üzer nde düşünmem z emreden ayetler n
hedefled ğ amaç, nsanların yaratıcıdan zler
görerek O'nu bulmasıdır. Aklını en çok
kullananlar, b lg y en çok elde edenlerd r ve:
“Allah'ın kulları arasında O'na (karşı gelmekten)
en çok korkanlar al mlerd r.”
İslam d n aklın doğru yerde ve doğru şek lde
kullanılmasını ısrarla emreder. Kur'an-ı Ker m,
08
Rewşenfîkîr
düşünen ve olaylar hakkında akıl yürüterek ders
çıkaranları övmüştür. Kur'an'da pek çok ayette
“düşünmez m s n z”, “anlamaz mısınız”,
"aklınızı kullanmaz mısınız” htarları yer alır.
Düşünsel anlamda nsan aklına h tap eden
Kur'an ayetler n n sayısı 750'y aşkındır. Bu
ayetlerde Yüce Allah, evrendek çeş tl varlıkları
örnek ver r, onlar üzer nde düşünmem z ster.
İnsanın kend yaratılışına bakmasını, doğmadan
öncek hal n ve daha sonra hayat ç nde yol
aldığı aşamaları ncelemes n tekl f eder.
Evren n her yanında bulunan yaratıcımıza a t
zler b r türlü göremeyen nkarcılarla lg l
olarak, Yüce Allah s temle şöyle buyurur:
“Onların kalpler var ama onunla drak
etm yorlar, onların gözler var fakat onlarla
görmüyorlar; onların kulakları var fakat onlarla
duymuyorlar. Sank hayvan sürüsü... hayır, belk
onlardan da aşağı! Körces ne dalıp g tm ş olanlar
şte böyled r.” (Araf, 179)
Kur'an sadece Allah'a man konusunda değ l,
k o n u ş m a l a r ı m ı z d a , y a rg ı l a r ı m ı z d a v e
karşılaştığımız problemler n çözümünde
aklımızı kullanmamızı, önyargılar ve peş n
hükümlerle hareket etmemem z emreder. "
Rabb' n n yoluna H kmet ve güzel öğütle çağır.
Onlarla en güzel b ç mde tartış. Rabb' n kend
yolundan k m n saptığını en y b lend r. Doğru
yolda olanları da en y b len O'dur. ( 16/125).
Allah'ın canlılar ç nde sadece b z nsanlara
bağışladığı aklımızı, doğru b r şek lde
kullanmalıyız. B lmel y z k akıl büyük b r
n mett r ve her n met g b sorumluluğu
bulunmaktadır:
“Güneş ve onun aydınlık veren parlaklığını
düşün...
Ve güneş( n ışığını yansıtan) ayı...
Dünyayı gün ışığına çıkaran gündüzü düşün...
Ve onu karanlığa boğan gecey ...
Gökyüzünü ve onun har ka yapısını düşün...
Ve y e r y ü z ü n ü , o n u n ( u ç s u z b u c a k s ı z )
gen şl ğ n ...
İnsan benl ğ n düşün, onun nasıl (yaratılma)
amacına uygun olarak şek llend ğ n .
Ve nasıl ahlâkî zaaflarla olduğu kadar Allah'a
sorumluluk b l nc yle donatıldığını düşün...
Her k m (benl ğ n ) arındırırsa kes nl kle
mutluluğa er ş r; onu (karanlığa) gömen se
hüsrandadır.” (Şems, 1-10)
Rabb m aklını b lg yle donatıp b l nçl kullanan
kullarından eyles n âm n…
Rewşenfîkîr
ŞİİR
UMUDA DAİR HAYKIRIŞLAR
Yunus AKYILDIZ
Gözler nden akan yaş damlaları olsun
yüreğ mdek yangını söndüren.
K sıçramasın feryat figan olmuş yüreklere...
Bakışların umudun elç s olsun.
B tk n ruhuma ruh katsın...
Gönüllere ferman olsun sözler n.
Şa rlere ekmek kapısı...
D zeler sıralasın pay çıkaranlar.
Destan olsun sevdan m lletler n d l nde dolansın.
En çok da zulümden bıkkın halkların d l nde...
Anaların çığlıkları senfon m z olsun.
Yüreğ m z dağlasın çocuk serzen şler .
Merhamet m z anlatsın b ze katl amları.
F k rler m z akıllara, duygularımız kalplere şler olsun artık.
Acılar sevda yağmuruyla sönsün.
Bulutlar kara yüzünü gösters n b ze.
K karlar yağsın kan kokan topraklarımıza.
Ve yer, kefen andırsın b ze.
Rüzgar, b z ölümün soğuk sess zl ğ ne boğsun.
Haykırsın zal mlere mazlumların feryatlarını.
Sabır, öğretmen m z olsun
Ezberlets n b ze kend ayetler n .
D ren ş ruhuyla haykırmayı öğrets n.
Düşler m z prangalardan kurtulsun artık.
Hürr yet ne kavuşup gerçekl ğe mahkum olsun.
Beraat n k mseler veremes n.
Yargılanışımız ebed yet tatsın artık.
Arz ve arş şah d olsun hak m yet nden kurtulamadığımız bu sevdanın.
Savunmamız, tevekkülümüz olsun.
Bırakalım da aksın, dağ taş demeden, koy kaş demeden zaman.
Sabır le aksın.
Tevekkül le aksın.
B ze de gösters n deva s masını artık.
Son vagon kalkmadan, son güneş batmadan hayat bulsun hayaller m z.
Ve umut, b z geleceğe götüren kamçımız olsun...
09
Rewşenfîkîr
NASİHAT
KISSADAN HİSSE
Musab İÇEN
Hep h kmetl konuşan Lokman Hek m' n der s s yah, dudakları da kalınmış. Değerl sözler n
duyarak hayranı olan b r b r gün bakmış k hayal nde büyüttüğü Lokman, s yah yüzlü, kalın dudaklı b r .
Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hek m, adamın ç nden geçenler sezm ş olacak k , şöyle çıkışmış:
B rader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemed n, yoksa boyacıyı mı? sonra da lave etm ş.
Bak, dem ş, ben m ne yüzümün s yahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında b r tes r m vardır. Onları
Yaratan öyle yaratmış, öyles ne uygun görmüş. Ben m terc h m değ l.
Evet, nsanların yüz güzell ğ , yahut da ç rk nl ğ yle kend ler ne b r pay çıkarmaları son derece
yanlıştır. Ne güzell kte b r etk s vardır, ne de ç rk nl kte. Her k s n de yaratan ve layık gören Allâh-ü
Az müşşandır. İnsan kend rades yle kazandığından sorumludur.
Evet, nsanın fiz kî görüntüler nden kend ne pay çıkarmaya hakkı yoktur. Çünkü ne güzell kler kend
eserler d r, ne de ç rk nl kler . Her k s n de h kmetler sah b Rabb' m z uygun görüp takd r etm şt r. Ama
nsanın ahlakî güzell kler , b lg , becer kazanımları, nsanî ve İslamî vasıfları kend eser d r. Onlara
bakmalı, onlarla kend n değerlend rmeye gayret etmel , onlarla sev n p mutlu olmalıdır.
Şurası da h ç unutulmamalı k , nsana b r mt han olarak ver len dış caz be ve güzell kler kend
gayret yle kazandığı ahlakî güzell klerle korumaya alınmazsa, mt hanı kaybetmes ne, başına bela mus bet
gelmes ne de sebep olab l r.
“Allah s z n dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o s z n kalpler n ze ve şler n ze bakar."
(Müsl m, B rr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)
10
Rewşenfîkîr
Makale
DÜŞÜNMEK ZULÜM ÇAĞINA KARŞI
İBRAHİMİ BİR DURUŞLA DİRENMEKTİR!
Mustafa BÜYÜKSOY
İslam nsanının her türlü duygusallıklardan
uzak b r şek lde “akla” yen den dönüş yapması
gerek yor.
Bugün manev yat adı altında öğret lmeye
çalışılan duygusallık, romant zm d n nsanlara
İslam'ı, düşünmey , akletmey değ l; cehalet ,
koşulsuz taat ve kölel ğ öğret yor.
Akıl k rl l kler n n had safhada olduğu b r çağda
yaşıyoruz. N tek m tevh d n zıttı olan ş rk b r akıl
k rlenmes hal d r. Bugün tevh tten b haber
yaşayan yığınlar c dd b r akıl p slenmes le karşı
karşıyadır.
Akletmen n / düşünmen n karşısında k
engeller nsanların kend cehaletler olmakla
b rl kte en öneml ler nsanlığın cehalet n st smar
ederek onların sırtından geç nmey alışkanlık ve
d n ed nm ş k mselerd r.
Bunlar tağutlar, yan hadd n aşan ve her
türlü nsan sınırları zorlayan azgınlar. 21. Asrın
modern cah l yes n n çağdaş firavunları ve d n
adına bey nler m z yıkayan modern bel'amlar ve
haman'lardır.
Sess z çoğunluklar olmaya alıştırılmış
müslüman yığınlar bugün h çb r dönüştürme /
değ şt rme gücüne sah p değ ld r. Sank herkes
düşünmemeye kend n alıştırmış g b (!) Herkes
kend kuytusuna çek lm ş. Akadem syenler m z
akadem yalarında akadem k hazlarını tatm n
etmekle, mamlarımız (önde olup halkı
yönlend rmes gerekenler) cam lerde halkı s steme
secde ett rmekle, aydınlarımız(halkı aydınlatması
gerekenler) fild ş kuleler nden olguları
seyretmekle meşguller. Gençler m z futbol le
eğlence le kumar le şans oyunları le derken y ce
hayattan kopmuşlar. Kap tal zm ve seküler hayat
d ndarından modern ne kadar kızlarımızı yan
geleceğ n Anneler konumundak a le m marlarını
yürüyen canlı mağaza mankenler hal ne get rm ş
vaz yette. Evl l ğ n zorlaştırılması ve kap tal zm nde etk s le b r ekonom k pazarlık ay n ne
dönüştürülmes le b rl kte başıboş kalan
gençler m zde “sorumluluk ahlakı” oluşmuyor.
Gayes zl k, genç bey nler öldürüyor. Sokaklar,
adeta b rb rler n etk lemek ç n programlanmış
çıplaklarla, teşh rc lerle dolu. Küfür ve argo
d l m z olmuş.
B r daha h ç düşünmemek üzere tar he
mumyalanan b z İslam'ın nsanları b r yandan
geleneğ n etk s yle, (bu d n nak l d n d r akıl
d n d r g b demagoj lerle ve saçmalıklarla) aklen
zeh rlen rken b r d ğer yandan modern zm n
baştan çıkarmasıyla düşünme kab l yet m z
y t r yoruz. Gelenek b z tar hten, yaşamdan,
hayattan, değ ş mden soyutluyor. Modern zm se
b z hayatın çer s nde b r k ml k bunalımına
sürüklüyor. Modern zm b z başkası olmaya
zorluyor. Modern zm, hayvan çgüdüler m z
reklamlar aracılığı le medya aracılığı le
durmaksızın dürtükleyerek b z sürekl alışver şe,
eğlenceye, hazza, vurdumduymazlığa zorluyor.
Gelenek b z b r düşünsel sefalete mahkum
ederken, modern zm b z tar h n çer s nde küresel
b r felakete sürüklüyor.
İslam nsanının atlatması gereken k
öneml bad re: Gelenek ve Modern zm
İslam nsanı h çb r deoloj n n, h çb r yaşam
tarzının, h çb r mezheb n, h çb r seküler yorumun
ve bunun tam ters olan ruhan b r dogmanın
etk s nde kalmadan kend modern zm n
oluşturmalıdır.
İçt hat kapısını kapatanlar, İslam'ı bell b r
asırda dondurdukları g b , geçm ştek ulemayı
yegâne otor teler olarak putlaştırmışlardır. B zler
genç müslüman b reyler olarak geçm ş çok
esk lere dayanan bu tahakkümü kırmalıyız. İçt hat
sadece fıkıhla alakalı b r mesele değ ld r. İslam,
sadece fıkıhtan baret değ ld r. İslamı, geçm şte
yazılmış fıkıh k taplarının, aka d k taplarının
ç nde b r tar hsel efsane olmaktan kurtarmalıyız.
1
“Tar hte krallar, syanlar karşısında tek hedef olmaktan
çıkmak ç n saha gen şleterek kend ler ne yakın b r sınıf
oluşturmuşlardı. F ravunun yaptığı g b . Bugün de aynı
ayrıcalıklı blok mevcuttur. Kuran term noloj s ndebunun
adı“Mele” d r. “Gözdeler” den len ve soylu kılınan bu sınıf,
kt dara yakın olup burokrat kes m oluşturur. S yaset
b u n l a r ı n e l n d e d r. “ Ş ı m a r ı k z e n g n l e r ” d y e
s mlend r leb lecek “Mutref” se, bu grupla d rsek teması
kurar. Bunlar da Karun'un alt tabakası olup sermayey
eller nde tutarlar. B r de “Belam” den len ve lm yle
s stem n şley ş ne meşru yet kazandırma görev n
üstlenenler vardır. Heps kar yer sah b d rler. Alt
tabakaları se,“Haman” dır. Bazen zulmün emr nde
teknoloj üreten mühend s takımı, çoğu zaman da lk
k s n n yapıp-ett kler n Allah’ın rades le örtüştüren
“ l m” ve özell kle “d n adamı” sınıfıdır, bunlar. Böylece
bütün âlem paylaşırlar.” (Şeytan Ülkes n n Suç Ortakları,
Söz ve Adalet Derg s , Yıl 1 Sayı 1, Şubat 2008)
11
Rewşenfîkîr
Makale
Tar hsel tahakkümlerden sıyrılarak, düşünsel ve
z h nsel özgürlükler m z elde etmel y z. Düşünen,
akleden, yer geld ğ nde geleneğ tenk d eden
gençler n gerçekleşt rmes gereken en öneml
meselelerden b r düşünsel b r devr md r. İslam b r
atalar kültü değ ld r, atalar kültüne ve hurafeler ne
çarpık kurumlarına b r t razdır ve öyle olmalıdır.
İslam geleceğ n ses ve soluğu olmalıdır.
Düşünmem z / akletmem z stenm yor.
Neden ?
Bunun altında yatan b rçok neden var.
Çünkü düşünürsek eğer sorgulamaya başlayacağız
b ze tek doğru pol t kasıyla dayatılan dogmaları,
modern hurafeler . B r b r gün yüzüne çıkaracağız
hak kat meydanında “b z m görmed ğ m z yerden
b z zleyen” “vesvas l hannasları”.
İnt kam alacağız b z b lg kölel l ğ ne tab
tutanlardan.
İnt kam alacağız b z yalın ayak bırakıp askerler
ç n “kan geç rmeyen” ayakkabılar yapanlardan.
İbrah m (a.s) g b sorgulayacağız s stem ve
s stem n b ze dayattığı putları.
Sonra yüzler ne tükürürces ne z h nler m ze,
topraklarımıza, evler m ze d km ş oldukları
demokras , kap tal zm, çağdaşlık g b s mler
verd kler putlarının boyunlarına kes c baltalar
asacağız İbrah mces ne.
B raz düşünürsek badetler m z dah rayına
oturacak.
Namazlarımızda “ yyake na'büdü ve yyake
neste yn”(yalnızca sana badet eder z b z. Yalnızca
senden ster z) ded ğ m zde, zal mlere el açmak
zorunda kalan, d n şarlatanlarına badet etmek
zorunda bırakılan, kend ler n Rabb lan ed p,
müslüman, gayr- müslüm halkların haklarını gasp
eden modern firavunların farkına varacağız.
Böylel kle namazlarımız b r d ren şe b r tepk ye
dönüşecek ve b r eylemle sonuçlanacak.
Orucumuz tav zs z b r duruşun portres olacak,
orucumuz aç bırakılan (kalan değ l !) mazlum
nsanları hatırlatacak. Ve oruç badet b zler ,
açlığa ve tüm aç nsanlığa b r destek olarak hakkın
ve halkın mülkünü kem rerek tok kalab lenlere
karşı g r ş len d ren ş n özneler yapacak.
Oruçlarımız b r açlık oyunu değ l, karun zme ve
onun modern yansıması olan kap tal zme karşı b r
protesto olacak.
Zekâtımız b r “sadaka”ya değ l zorunlu olarak
ödemek zorunda olacağımız “verg ye” dönüşecek.
Zekâtımız b r kt rmeye ve sınıflaşmaya karşı b r
12
tepk olacak.
Hacc'ımız mezhepleşmelere, ayrışmalara karşı b r
tepk olacak. İslam'ın merkez olan Kabe'n n
kap tal zm n şgal altında olduğunu ve F ravun'un
yen den d r l p ışıldayan, göster şl yüksek b nalar
nşa ett ğ n göreceğ z.
Dualarımız b z pas fleşt ren söylemler değ l b z
eyleme zorlayan yem nler m z olacak. Ağlamakla
nsanlığın kurtulamayacağını anlayacağız.
Ağlayacağız fakat romant zm rüzgârına
kapılmayacağız. Dualarımız eyleme 2 dönüşecek.
Dua eylemle b rl kte yapıldığı, gözyaşları
sömürgec zal mler n yaktıkları ateşe doğru
akıtıldığı sürece makbul olacak.
Kel me- Şehadet m z söylemde kalmayıp aynı
zamanda eyleme dönüşecek. La İlahe İllallah
dey p tağutu nkar edeceğ z. La İlahe dey p zulmü
protesto edeceğ z.
Sorgulayacağız s stem ve çarpıklıklarını,
sorgulayacağız modern dünyayı gerçeğ n,
hak kat n z nde.
Tozpembe bakmayacağız hayata, sorunlar
yumağına atlayacağız y ğ tçe.
B z düşündürmes gereken bu d n n b z neden
uyuşukluğa sevk ett ğ n düşüneceğ z.
B ze dayatılan d nle, b z düşünmeye / d renmeye
davet eden d n arasındak farkı göreceğ z.
Düşünerek varolmanın, nsan olmanın ve düşünen
b r varlık olmanın şuuruna ereceğ z.
Düşünürek d reneceğ z tüm nsanlık düşmanı
zorba güçlere.
Düşünmek şte tehl kel d r bu yüzden, egemen
güçlerce, nsanlık tac rler nce ve hakkı batılla
karıştırmış müşr k bey nl lerce.
Düşünmek hele de şu çağda akıllarımızın
dondurulduğu, kap tal zm n b z yürüyen canlı
mankenler, demokras n n b z seç m yapmakta
özgür putperestler yaptığı çağımızda düşünmek
gerçekten çok tehl kel b r olaydır.
Herhang b r yerde zulüm söz konusu olduğunda müslüman
kardeşler m ze bu zulümler anlattığımızda oturup kaç kere
dua ett n, kaç kere gözyaşı döktün bu nsanlar ç n g b saçma
sapan cevaplar alıyoruz. Aynı zamanda bu anlayış
sah pler ne göre şu an b r devlet m z olmadığı ç n güçlü
olmadığımız ç n(!) yalnızca el m zden dua etmek gel r.
Müslüman z hn n bu saçma sapan düşüncelerden arınması
gerek yor. B r kere artık İslam denen b r d n var ve bu d n n
mensupları var. İslam cemaat b r bütündür ve bu bütün
çer s nde herhang b r ferd n başına b r şey geld ğ nde tüm
İslam toplumu sorumludur. Bu aynı zamanda d n, ırk, d l fark
etmeks z n bütün nsanlık ç n geçerl d r.
2
Rewşenfîkîr
Makale
Zulüm çağının aktörler , nsanların hele helede
düşünmeye başladıklarına büyük b r güce man
gücüne sah p olacak Müslümanların düşünmes n
steyeb l rler m ?
Elbette k stemezler ve düşüncen n önüne türlü
türlü engeller koyarlar k m zaman satılık d n
adamları, k m zaman k ralık aydınlar k m zaman
se k tleler peş nden sürükleyen önderler el yle.
Toplumu ıslah etmek adına, sürüleşt r rler.
“Yeryüzünde fesat çıkarmayın” den ld ğ nde, ( se)
“B z ancak ıslah ed c ler z!” derler.
Böyle b r toplumda düşünmeye çağırmak b r
sapıklık, düşünmek se b r sapkınlıktır.
Üstad Şer at 'n n anlattığı d ne karşı d n n savaşı
b r nev düşünmeye karşı düşündürtülmen n
savaşıdır.
Sürüleşmeye çağıran sonradan türed kültürün
üretm ş olduğu d ne karşı, b reyselleşmeye davet
eden, korunmuş olan Kur'an'da k d n n savaşı.
…
İslam b zden özgür b reyler olmamızı ster ama bu
b reyselleşme batılı düşüncen n ortaya çıkardığı
vurdumduymaz, sorumsuz b r b reyselleşme değ l,
düşünen ve toplumun dertler yle dertlenen,
emanete hanet hıyanet b len, komşusu açken tok
yatamayan sorumlu b r b reyselleşmed r.
Cem yet n ç nde sürü-b rey olmaksızın, söz sah b
olan, st şare eden, fik rler n özgürce beyan eden,
gerek rse karşı çıkan b r akt f-b rey olarak
toplumda varolab lmekt r İslam'ın b zden sted ğ .
Oysak kan em c ler, nsanlığı sömürenler, kt dar
sevdalıları böyle b r b rey olgusuna karşı her
zaman tet kted rler.
S stem n oyunlarına çomak sokan böyle b reyler n
varlığı “anarş ” demekt r.
Evet ama ney n anarş s bu ?
Anarş zm b raz uç b raz sertte olsa, halkı b r özne
olarak görmey p b r nesne olarak görenlere karşı,
despot zme karşı yükselm ş hak k ve b r o kadarda
acı b r tepk .
Anarş den len şey esasında nesnelleşt r len,
koyunlaştırılan nsanın öznel b r varoluşla,
k yüzlü sahtekar çobanların yüzünde patlattığı b r
tokat s lles d r.
Düşünmen n suç olarak algılandığı b r yerde
düşünmen n anarş s d r yapılan şey.
İslam se başlı başına b r syan hareket d r. Bozuk
s stemler yıkmaya yem n etm ş muvahh dler n
destanıdır İslam hareket. İslam anarş zm g b
tab rler kullanmak en az İslam demokras demek
kadar saçmadır. Fakat şunu da hatırlatmak gerek r
k , “İslam'ın büyüklüğü deoloj ler n, düşünceler n
hak kat paylarını tanımasından ler gelmekted r.”
Esk den ber d r Amer kan emperyal zm ne karşı
olmanın adı “komün st”l k yapmak olmuştur.
Amer kan mandasındak sözde özgür demokrat k
(!) ülkeler komün zmle mücadele dernekler
oluşturmuştur. B z m g b düşünenler se sırf
A M E R İ K A N C I olmadığımız ç n yeş l
komün stl kle yaftalanmıştır.
Amer ka kend s ne karşı olmayanları üstün
demokrat olmakla ödüllend rm ş, çıkarlarını
zedeleyenler
se komün st olmakla
cezalandırmıştır.
Amer ka kend s ne karşı olmayan müslümanları
hoşgörülü olmakla ödüllend r rken ve bu m nvalde
faal yetlerde bulunan ılımlı demokrat (!)
müslüman aydınlara, barış rozetler takmıştır ve
halende takmaktadır.
Kend çıkarlarını zedeleyen müslümanları rad kal
olmakla, terör st olmakla, çağ dışı olmakla
cezalandıran büyük şeytan Amer ka, dünya
çapında şlem ş olduğu katl amı böylel kle göz
ardı edeb lmekted r.
Müslüman b rey ve müslüman b r ümmet eğer
gerçekten yen den varolmak st yorsa,
lerlemes nde önüne çek len engeller aşmak
st yorsa bunları düşünmel d r. Müslüman akıl
z hn ne çek len k rl perdeler düşünerek yırtmalı
ve perden n arkasında oynanan ç rk n oyunları
göreb lmel d r.
Müslüman akıl z h nsel sömürgeden kurtulmalı ve
artık düşünmel d r. Düşünen müslüman b r akla
sah p olan b rey, önüne çıkacak bütün belalara ve
mus betlere hazır olmalıdır. Küresel güçler
koyunlaştırmak sted ğ halkın ç nden, düşünen
b r b rey n varlığın çıkmasına tahammül edemez.
Küresel güçler akleden b r müslümanın, reddeden
b r müslümanın, horgörülü b r müslümanın,
mücah d b r müslümanın varlığına tahammül
edemez.
Çünkü böyle b r b rey n varlığı dah onların
saraylarının artçı depremlerle sarsılması ve doğuşu
dah yanan sahte ateşler n n sönmes , yerle b r
olması demekt r.
B r Muhammed 'n n varlığı bütün zulüm
s stemler n tehd t etmekted r.
B r İbrah m 'n n varlığı, baltası le b rl kte bütün
bu zulüm s stemler n n ve bu s stemler ayakta
tutan bütün putların kelles nde kend s n
h ssett rmekted r.
B r İbrah m 'n n baltası Beyaz Saray'ın bütün
baba putlarının varlığını tehd t etmekted r.
Bakara 11
Bu konuda detaylı b lg ç n Üstad Al Şer at 'n n “D ne
Karşı D n” k tabına bakılab l r.
3
4
13
Makale
Rewşenfîkîr
İslam'ın tar h mu'c zeler, m mar eserler tar h
olmayıp, bütün dünyaya meydan okuyan b r
düşüncen n, tevh d eksenl b r hürr yet davasının
tar h d r.
Oysak menkıbeleşt r len tar h b ze bu şuuru
vermemekted r.
Muc zeleşt r len k m olaylar gerçek
üstüleşt r lmekte ve bu anlatılanlardak d r l ş
düşünces yok ed lmekted r r vayet tutkunu saray
al mler nce.
İşte bu yüzden tar h m z n yen den okunması,
eleşt rel b r süzgeçten geç r lmes gerek r.
İslam'ın geçm ş tar hte ne olduğu değ l, çağımızda
ne olması gerekt ğ anlatılmalıdır.
Düşünme ve onun götürdüğü bütün sonuçlar
b l nçlenme ve şuurdur, şuursuzluğun b z get rm ş
olduğu konum se p sl k ç nde yüzmekt r.
kend s ne gelmes gerekmekted r.
Düşünmeyen b r b rey ve düşünmeyen koyun b r
toplum.
Kap tal st s stem n nsanlar ç n b çm ş olduğu
yaşam model de bu değ lm d r ?
Demokras denen sahte özgürlük avuntusunun
taraftarları ç n seçt ğ nsan protot p bu
değ lm d r?
Kap tal zm tab ler ne adeta şöyle demekted r:
Düşünmeden tüket ve şuursuzca ye. Sorgulamadan
harca ve kend nden başkasını düşünme.
Demokras taraftarlarına, çığırtkanları şöyle öğüt
vermekted r: Putlardan herhang b r n seçmekte
Şuursuzluğun panzeh r se akletmek ve çt hat
etmekt r. Yen b r hareket fıkhı gel şt reb lmekt r.
Şuursuzluk tehl kel b r hastalıktır. Şuursuzluk en
tehl kel urdur. Bunun sonucu sürüleşmekt r yan
köle olmaktır müstekb rlere, d ktatörlere, nsanlık
tac rler ne.
İslam düşünces nde çt hat, sadece fıkıhla
sınırlandırılamayacak kadar gen ş yelpazel b r
faal yett r. İçt hat devamlı özgürleşmek devamlı
taze olmak ve lk nk g b d r olmak demekt r.
Gelenek çt hat kapısını kapatarak zal mler n,
zorbaların, egemen güçler n ekmeğ ne yağ
sürmüştür. İçt hat kapısının kapanması le b rl kte
müslüman akıl öldürülmüş, şlevs z hale get r lm ş
ve t raz kab l yetler yok ed lerek, müslüman
b rey gassalın önünde b r meyy te
dönüştürülmüştür.
Egemen güçler n sted ğ etl ye-sütlüye sömürüyezulme karışmayan, akletmeyen ve düşünmeyen b r
müslüman t p oluşmuştur zamanla.
Mal k b n Neb 'n n haklı olarak bel rtt ğ g b :
Sömürü, sömürülmeye hazır hale gelmek
demekt r.
Müslüman z h n cehalet n, hurafeler n etk s yle
sömürüye hazır hale get r lm şt r. Müslüman
z hn n yen den devr mc b r düşünce le d r lmes
özgürsün. Seçm ş olduğun putu seçt kten sonra
sorgulama hakkın yoktur.
…
Müslüman z hn n düşünmes demek, çağa şah tl k
etmes ve Ashab-ı Kehf m sal çağın zorbaları olan
küresel güçlere d renmes demekt r. Müslüman
aklın faal yete geçmes demek, nsanlığı
laçkalaştıran ve g tt kçe b r felakete doğru
sürükleyen bütün yapmacık, yakıştırmacık
s stemler n yerle b r oluşu demekt r.
B z m d n m z b z akletmeye ve düşünmeye
çağırmaktadır. B z m d n m z akıl düşmanlarını
yermekte ve aklın önünü tıkayan bütün engeller
cehalet , taassubu vd. lanetlemekted r.
Düşünmek b r kuytuya çek l p sorumluluklardan
kaçmak değ ld r. Düşünmek b r sorumluluk
üstlenmekt r.
Düşünmek d renmekt r sahte tanrılara ve bu
tanrıların egemen olduğu zulüm çağına, düşün !
d yen Allah'ın adı le.
14
Makale
Rewşenfîkîr
''Hz. HÜSEYİN'' İZZET İLE ZİLLET'İN SAVAŞI
Oğuzhan KOYUNCU
Hakkın batıla karşı olan savaşı nsanlığın
tar h sahnes ne nmes nden t baren, lah b r ka de
olarak başladı. Ve bu savaş kıyamete kadar devam
edecek b r savaştır. Tar h b ze bu savaşlarda öyle
kahramanlar gösterm şt r k , onlar hak
mücadeles nde zal me boyun eğmem ş, var
güçler yle hakkı savunmuşlardır. İşte onlardan
b r d r Hz.Hüsey n!
Hz.Hüsey n, sm n tar he ''kanlı'' harflerle
yazdırmış b r şeh d, zamanın firavununa karşı
zzetle d renen b r komutan, verd ğ devr m
mücadeles yle, nsanlık ç n b r öğretmend . Hakbatıl savaşında ayrı b r yer olan Hz.Hüsey n, o
uyuşmuş topluma rağmen o toplumun ç nden
fil zlenm şt r. En büyük c hadın, ''Zal m darec ye
karşı hakkı söylemek'' olduğunu, ç nde yaşadığı
toplum çok y b l yordu. Ama onun farkı, b lmekle
amel etmek arasındak nce ç zg de saklıydı. O,
kıyamıyla b lmekle amel etmek arasındak farkı
gözler önüne serm ş, bu uğurda kanının son
damlasına kadar savaşmış ve zal me boyun
eğmem şt r. O toplumun caymışlığı, çökmüşlüğü,
karamsarlığı onu h ç etk lemem ş, kufe halkının
hanet onu davasından caydırmamış, sırtını
sadece Allaha yaslamıştır. N cel k heves ne
kapılmamıştır. Buradan anlıyoruz k , şahs yet n
ve k ş l ğ n dedes Hz. Muhammed ve babası
Hz.Al 'den alan bu y ğ t adam batıla secde
etmeyecek ve y ne babasının, ''Haksızlığın
önünde eğ lmey n z; çünkü hakkınızla beraber
şerefin z de kaybeders n z.'' sözü gereğ nce zal m
sultana karşı hakkı haykırmaktan ger
durmayacaktır. Dedes ve babasından aldığı
ahlakı, onu d ğer nsanlardan farklı kılmış ve
kıyamıyla, kend nden sonra gelen tüm nsanlığa
örnek olmuştur. O, arkasındak b r avuç nsanla
hac badet n yarıda bırakmış ve zzet n kend s n
çağırdığı yöne doğru g derken, ger de kalanlar se
z llet zzete terc h edenler olmuştur. Onlar az b r
menfaat karşılığında z llet seçt ler. Kend ler n
zulme mahkûm ett ler. Onursuzca b r ''su''yu,
onurlu b r ''kan''a terc h ett ler. O su k ; Hz.
Hüsey n çölde de yalnız başına bıraktı.
Ve büyük b r ordu! İçler nde sahabe de var,
çocukları da var, Al m de var, Fak hte var. İçler nde
namaz kılmaktan alınları aşınmış ab dler var!
Ancak çler nde zzet yok! Yönler nde st kamet
yok! Kerbela'ya gelene kadar h çb r
kaybedecekler n b lm yordu. Şeh d'e karşı büyük
b r mağlub yetle evler ne dönecekler n
b lm yorlardı. Y ne b lm yorlardı az b r menfaate
karşı ney kazandıklarını.
B lm yordu Ömer b. Sa'd, Hz. Hüsey n' n
başına karşılık ney kazanacağını. O k ; İslam ç n
Allah yolun lk kan akıtmış olan Sa'd b. Eb
Vakkas'ın oğludur. Ş md kend s , zal m Yez t' n
otor tes n korumak ve sağlamlaştırmak ç n,
cennet gençler n n efend s ve peygamber n güz de
torununun başını vahş ce kesmekten haya
etmeyecekt . Buradan çıkaracağımız öyle dersler
var k . İnsanın ahlak bakımdan çöküşünü
hazırlayan b r çok etken var. ''Zülüm b zdense ben
b zden değ l m'' d yen b rçok gayr müsl m varken,
var olan zulümle zulümlenen, yan zulme ortak
olan Müslümanların olması gerçekten acı ver c b r
durum. İşte Ömer b. Sa'd, Allahın hükmüyle
hükümlenen b r babanın, zal m n zulmüyle
zulümlenen b r evladıdır. Ve Kerbela'da ordusuyla
b rl kte, h çb r düşmandan almadığı darbey , Hz.
Hüsey n ve arkasındak b r avuç nsandan aldı.
Ve Hz.Hüsey n, zal me karşı kıyamın
sembolü. ''Kalk ve Uyar'' d yen Rabb n, emre
amade b r kulu. ''S z n d n n z s ze'' d yen b r
peygamber n torunu. ''Haksızlığın karşısında asla
eğ lmem'' d yen b r babanın oğlu. İşte bu yüzden
tar h onu bambaşka b r şahs yet lan ed yor. O
z llete karşı İzzet terc h etm şt r. O zal me karşı
mazlumun yanında olmuştur. Ve b r öğretmen
olarak, b zlere aşkın ve şah tl ğ n ders n verm şt r.
Cedd n n ve atasının ahlakını üzer nde öyle b r
toplamıştır k , dönem n firavun'una dönem n
Musa'sı g b karşı koymuştur. Hz. Peygamber' n
örnekl ğ n en güzel şek lde b ze gösterm şt r.
B z m onu sevmem z peygamber torunu olması ya
da Al 'n n oğlu olmasından kaynaklanmıyor.
B z m onu sevmem z devr mc ruhundan ve d k
duruşundan kaynaklanıyor. Al Şer at 'n n ded ğ
g b ,''Onun ordusu ve gücü yoktu; ancak o güzel
ölmen n sanatını y b l yordu.'' Y ne Al Şer at 'n n
sözüyle, O ''S yah ölüme karşı kırmızı ölümü
terc h etm şt .' O, hayat felsefes n y bel rled .
15
Makale
Dönem n onca onursuz nsanına rağmen,
onurluca yaşadığı hayattan şehadet mertebes ne
ulaşarak ebed yyete göç ett . Belk onun başını
kılıç kest ama, kılıç onun fik rler ne şlemed ,
bundan ac z kaldı. Ona salat ve selam olsun.
Çağımızın Hüsey nler nerede?
B zler bugün Hüseyn ne kadar tanıyoruz?
Onun davasını anlayab l yor muyuz? Verd ğ onur
mücadeles n drak edeb l yor muyuz? Onun
davası b z m davamız mı? Ya da b z m davamız
ne? Kend m ze bu soruları sormamız gerek yor b r
Müslüman olarak. Z hn m z meşgul eden onlarca
putları yıkıp, ne ç n var olduğumuzu yen den
sorgulamamız gerek yor. Çünkü Hüsey n sadece
Müslüman ve nsan olmanın gereğ n yaptı. O b ze
büyük b r emanet bıraktı. B ze, zulme karşı d k
duruşu öğrett . Zor olan zzet n, z llete nasıl terc h
ed leceğ n gösterd . Ancak b zler onun emanet ne
taat etm yoruz. B z onu sev yoruz. Yan sadece
sev yoruz! Kuru kuruya b r sevg den baret… Her
yıl onu anıyoruz, ancak anlamaya çalışmıyoruz.
Onun susuzluğundan bahsed yoruz, ama
susuzluğumuzdan bahsetm yoruz. Keşke onu
sadece anmakla yet nmeseyd k. Keşke onu
anlamaya çalışsaydık b raz. B r nebze olsun drak
edeb lseyd k davasını. O bugün aramızda yok.
Rewşenfîkîr
Onun başı beden nden ayrı olduğu g b , fik rler de
b zlerden ayrı ve uzak. Başının sorumlusu yez t ve
ordusuydu, fakat fik rler n n kat l , b z ve topyekun
b r İslam ümmet ! Şunu bel rtmekte fayda var k ,
zal m Yez t aslında k msen n namazına, orucuna,
haccına karışmıyordu. K msen n badetler n
engellem yordu. Çünkü k msen n badet Yez t' n
ve s stem n n çıkarlarına engel olmuyordu. Yan
k mse, namazımızı rahatça kılıyoruz, haccımızı
esenl kle yapıyoruz d ye slam'ı yaşadığımızı
sanmasın. Günümüzde de ne kadar yez t
z hn yetl ler n bulunduğuna d kkat ett n z m ?
Hüsey n' n savaşı, Namaz ve Hacc ç n
değ ld . Onun mücadeles zzet ç nd . O zulmün
gölges nde namaz kılmaktansa onurlu b r ölümü
terc h ett . Zaten Kerbela'ya g derken haccını
rahatlıkla, h çb r baskı altında kalmadan yapan o
kuru kalabalığın arasından, haccını yarıda bırakıp
g tm şt . O M na'da sembol k şeytanı taşlamaya
g tmed . O, ümmet n şeytanını taşlamak ç n
Kerbela'ya g tt . Sonunda kan olduğunu b le b le.
Unutmayın! k mse Yez tçe yaşayıp da Hüsey nce
b r ak bet beklemes n!
Onun davası ne güzel b r davadır. Onun
savaşı ne güzel b r savaştır. B z m davamızda onun
davası olsun. B z m hayatımızda onun hayatı.
Vesselam
Rabb m, b zler onun davasını anlamayı ve yaşamayı b r borç b len kullarından eyles n.
16
Röportaj
Rewşenfîkîr
Ortak Nokta k tap ev n n şletmec s olan Sn Abdulaz z GÖKTÜRK; Harran Ün vers tes nde 15
b ne yakın öğrenc olmasına rağmen okuma oranın yerlerde olduğunu, okumaları artırmak ç n
projeler n n olduğunu b zlerle paylaştı. Rewşenfik r olarak Şanlıurfa'nın 'Ortak Nokta'sı olan k tap
ev n n şletmec s Abdulaz z GÖKTÜRK le Okuma ve k tapçılık üzer ne yapmış olduğumuz
Yunus AKYILDIZ
Rewşenfik r: N ç n k tapçılık yapıyorsunuz?
Çok mu karlı b r ş? Ne zamandan ber d r
k tapçılık yapıyorsunuz?
Ortak Nokta: Yaklaşık 7 yıllık b r zaman d l m
oldu k tap ş n yapalı. Bu yıl herhalde 8. yılımız.
K tap ş öyle çok kar get recek, t car kaygılarla
yapılab lecek b r ş değ l. Çünkü şuanda k tap
maalesef Türk ye'de ht yaç sıralamasında 254.
sıralamada yer alıyor. Bundan dolayı madd b r
gel r kaynağı olarak k tapçılığı seçmek ve yapmak
çok mantıklı olmasa gerek. ''N ç n k tapçılık
yapıyorsunuz?'' sorusuna gel nce, k tap ş n ben
b raz da sevd ğ mden, özell kle kültürel b r faal yet
olması, nsanları k taplarla buluşturma
hususundak sebeplerden dolayı yapıyorum.
Yoksa bunun madd b r get r , t car b r şley ş
açısından değerlend r lmes mümkün değ l. Tab
k ş n n geç m n sağlayacak durumu var bunu
kayda düşmek lazım. Ama b z m özell kle burada
k temel hedefim z, çer s nde bulunmuş
olduğumuz toplumun şuanda uzaklaşmış olduğu
okuma b l nc n tekrardan yaşatma ve gel şt rmeye
yönel kt r. Tab buna yönel k faal yetler m z
olacak.
Rewşenfik r: Okuma oranı le k tap satışı
b rb r ne paraleld r. Satışlarınızdan yola
çıkarak okuma üzer ne b raz konuşab l r
m y z?
Ortak Nokta: Tab . Ded ğ n z g b satış ve okuma
b rb r ne paralel olduğundan dolayı, b z de burada
satıcı olmamız dolayısıyla bunu fade edeb l r z.
Zaten az önce de söyled ğ m g b şuan k tabın 254.
sırada yer alması bunun en bel rg n fades olsa
gerekt r. Şuan k tap okuma oranı çok düşük
satıştan da zaten bunu anlıyoruz. Şuan da Türk ye
çapında bu Urfa da daha da kötü durumda. Ş md
özell kle k tap okuma oranıyla lg l söylemek
gerek rse okuma oranı düşüneb leceğ m z n en alt
sev yes nde duruyor. Bunun sebeb nelerd r d ye
üzer nde konuşup araştırma yapmak buna yönel k
projeler üretmek gerek yor. Yan bu kaçınılmaz b r
şey ama maalesef şunu t raf etmek lazım, Türk ye
toplumu olarak okuma yok, Urfa toplumu
olarak h ç yok den lecek düzeye düşmüştür.
Rewşenfik r: Hang tür k taplara
talepler daha yoğun?
Ortak Nokta: Bu soru çok öneml b r soru.
N ç n öneml çünkü bu toplumun çer s nde
bulunmuş olduğu düşüncey , algıyı,
yönel ş de ortaya koyan b r durumu var.
Maalesef üzülerek söylemek gerek r k ,
günüb rl k, güncel, popüler olan k taplar
yoğunlukla talep ed l yor. Yan b r fik r,
düşünce, b lg , b r k m oluşturab lecek onu
gel şt reb lecek k taplara olan rağbet bu
d ğerler ne oranla çok düşük. Zaten
Türk ye de lk 10'larda bulunan k taplara
baktığımız zaman genelde şte popüler romanlar,
tanınmış yazarların yazmış olduğu günlük, gel p
geç c k taplar. Bunların çok rağbet görmes nden
de b z şunu anlayab l yoruz; okuma kal tes yok,
okuma kal tes düşmüş. Okuyucu, gerçekten
okuyacağı k tabı b l nçl şte b lerek araştırarak
okumuyor. Sadece şte bu yıl veya bu ay veya bu
hafta hang k tap çok sattı se s telerden bakarak
veya k tap evler ne sorarak bu k tabı alıp okuma b r
alışkanlık hal ne gelm şt r. Ve bu da maalesef
okuyucuların b raz daha b l nçs z b r okuma
durumunda olduklarının gösterges oluyor.
17
Röportaj
Rewşenfik r: B r k tapçı olarak k tap okuma
oranını arttırmak ç n ne yapılab l r?
Ortak Nokta: Bununla lg l çok c dd şeyler yapılab l r.
Bunu b z düşünüyoruz, projeler n üret yoruz. Şuanda
bununla alakalı c dd projeler m z de var. Bu projeler n
başında okullara yönel k b r projem z var m n fuar
b ç m nde. İnşallah k nc dönemden t baren bunu
yürürlüğe koyacağız. Okullarda bununla lg l b r
faal yet olacak. Bunun har c nde yazarları davet etme
projem z var. Yazarları davet ederek mza günler
oluşturup en azından yazarla okuyucuyu buluşturmaya
yönel k, lg s n alakasını arttırmaya yönel k b r durum
oluşturulab l r. Bunun har c nde şeh r merkezler nde
fuar düşünüyorduk ama maalesef beled ye ve val l k
kurumlarının yardımlarını görem yoruz bu hususta.
Kültürel gel şmey veya kültürel kalkınmayı meydana
get recek projelere kapalı b r yapı görüyoruz. Kapalılık
görüyoruz. Bunun har c nde ler ye yönel k k tap
kulübü projem z var. Tab bunlar ler ye yönel k
düşünülen şeyler ama lk etapta b z okullardan
başlayarak bunları yapmayı düşünüyoruz. Tab
mkanlar olursa şeh r merkezler nde, halkın yoğun
bulunmuş olduğu yerlerde fuar tarzı, stand açma tarzı
g r ş mler m z olacak. Tab bununla lg l beled ye ve
val l kten b r karşı çıkış olmaz se.
Rewşenfik r: ''Ortak Nokta'' k tap ev n z n adı. Bu
s m ney fade ed yor?
Ortak Nokta: Bu s m, çer s nde bulunmuş olduğumuz
algıyı, bakış açısını ortaya koyar. Yan b z ''Ortak
Nokta'' sm n kullanırken, bu başka b r arkadaşın
aslında düşünmüş olduğu b r s md . Kend s k tapçı
değ ld tab farklı b r meşgul yet vardı öğretmend
kend s . Ama b z m m syonumuza, algımıza,
düşüncem ze uyumluluk arz etmes dolayısıyla b z bu
sm kullandık. Bu sm n kuşatıcı b r yönü var. Tab bu
kuşatıcılığın tüm fik r ve düşünceler hususunda
d nleyeb lme, göreb lme, bakab lme algısını
oluşturması gerek yor. Bu düşünceler çer s nde
özell kle b z m muhal f olmuş olduğumuz düşüncelere
karşı b le, onları düşüneb lme, göreb lme, d nleyeb lme
yet s n gel şt rmem z gerek yor. Bunu b z hayat
çer s nde lke ed nd ğ m zden dolayı, daha doğrusu b r
ayetten yola çıkarak şte '' Onlar sözü d nlerler ve en
güzel ne tab olurlar'' ayet n n de fade etm ş olduğu
hususu merkeze alarak , sözü d nlemek, karşıt görüşe
saygı duymak , en azından onun haklı olab leceğ n
düşüneb lmey ortaya koyar. Bu düşüncem ze paralel
olarak b z k tap ev n de buna yönel k b r alan olarak
tuttuk. Ve nşallah rabb m nas p ederse bu düşüncem ze
h zmet eder d ye düşünüyoruz.
18
Rewşenfîkîr
Rewşenfik r: Öğrenc ler, özell kle ün vers te
öğrenc ler yeter kadar k taba lg göster yor mu?
Bu lg y arttırmak ç n herhang b r çabanız var
mı?
Ortak Nokta: Bununla lg l öğrenc lerden çok yoğun
b r talep almıyoruz çünkü sadece ün vers ten n 15 b ne
yakın öğrenc s olduğunu az çok b l yoruz ama buna
paralel b r okuma görülmüyor. Buna paralel b r satış da
görülmüyor. Hatta çok çok altındak b r sev yede
duruyor. Bunu gel şt rmeye yönel k neler düşünüyoruz
şte az önce söylem ş olduğumuz projeler dah l nde
özell kle ün vers teye yönel k b z ün vers tede y ne az
önce söyled ğ m z g b b r stand açmayı, fiyatlar
hususunda, çeş tler hususunda hem fiyatlarda b r düşük
fiyat ortaya koyab lme, hem de çeş t açısından herkes n
kend s n bulab leceğ çeş d bulundurab lme g b b r
projem z var ün vers teye yönel k. Tab bu b raz zaman
st yor. Bazı şeyler n oturması gerek yor. Özell kle yen
yere geçmem z n oluşturmuş olduğu sıkıntılar var. İşte
kaldır nd r, götür get r n olması b z m projeler m z
durdurmamıza sebeb yet verd . Ama nşaallah bunlar
oturduğu g b b z bu projelere başlayacağız. İnşaallah
bu noktada Rabb m de yardım eder ve b r kalkınma olur
d ye temenn ed yoruz.
Rewşenfik r: Otak Nokta k tap ev esk yer ndeyken
en büyük k tap ev olarak b l n yordu s z de bunu
rahatlıkla slogan olarak söylüyordunuz hem
çeş tl l k açısından hem büyüklük açısından en
büyük k tap ev yd . Yen yer olan yıkılan 11 n san
stadyumunun karşısındak yer n zde de bu
büyüklük sürüyor mu veya sürecek m ?
Ortak Nokta: B z m bu sloganımız değ şmed . Bu
sloganımız y ne aynen duruyor. Çünkü b z kültür k tabı
hususunda Şanlıurfa da bu şek ldek çeş d barındıran
tek yer olduğumuzu düşünüyoruz. Halen de o şek lde.
Yen yer m z şuanda o çeş tler n , daha da gel şt rerek
daha da güncelleyerek devam ett recekt r. Bu noktada
da dd asını hala devam ett r yor. İnşaallah bu yen
yer m zde daha yen , daha popüler gel şt r c k tap
çeş tler n raflarımızda göreceğ z. D ğer yer m zde şte
böyle bazen raflarda kalan k taplarımız oluyordu ama
yen yer m zde nşaallah buna d kkat ederek, bunu daha
düzenl daha tert pl , daha kontrollü b r şek lde devam
ett rmey düşünüyoruz.
Rewşenfik r: B zlerde Rewşenfik r ek b olarak
yen yer n z n hayırlı olmasını temenn ed yor, bu
röportajı verd ğ n z ç n ayrıca teşekkür ed yoruz.
Ortak Nokta: Ben de derg n z n hayırlara ves le
olmasını d l yorum.
Makale
Rewşenfîkîr
MİSYON ERİ OLMAK MI, YÜK YÜKLENMEK Mİ,
KENDİNE GELMEK Mİ?
Mehmet PALA
II. Mahmud gençler b l m ve tekn k öğrens nler
d ye Avrupa'ya okumaya gönderd ğ nde
Osmanlıyı kurtaracak b r m syon yüklem şt .
Osmanlının tekn k ve ekonom k ger lemes ne,
asker ve tıbb yeters zl kler ne çare olsunlar
d y e u m u t b a ğ l a n a r a k Av r u p a ' y a
gönder lm şlerd . İng ltere ve Fransa'dan
etk lenm ş olarak dönecek olan bu gençler
garbzedeler olarak Osmanlı'nın dönüşümünü
gerçekleşt receklerd … Osmanlı'nın bekası ç n
yola koyulanlar Osmanlı'yı Türk ye
Cumhur yet 'ne ev receklerd .
Mustafa Kemal Atatürk Ulus Devlet 'n
tes s ed p halk tarafından kabul görmes n
sağlamak ç n kültürel ve düşünsel devr mler
yaptı. Halkın maz le rt batını kesecek harf
nkılabını se sank toplumu hafızasızlaştırmak
ç n gerçekleşt rd . Bu da yetmezm ş g b
toplumun yaşayan belleğ /tar h olan b lge
yaşlılarını, âl mler n darağaçlarında dam
ett rd .
Taze Ulus Devlet 'n yaşatmak ve
yarınlara taşımak görev n /ödev n genç nesl n
omuzlarına yüklem ş oluyordu.
Devletler ( A B D ) ve Sovyetler B rl ğ
Cumhur yet (SSCB) arasındak ç ft kutuplu
dünyada sıcak çatışmalar gençler n omuzlarına
yüklen yordu. L se gençler nden tutun ün vers te
öğrenc ler ne kadar kanlı çatışmaların nesnes
hal ne gelm şlerd . Komün zmle mücadele
dernekler nden, sol fraks yonların kışkırtılmış
örgütler ne kadar her grup gençler n cepheye
sürüyordu.
NATO ve Varşova Paktları arasındak
kt dar ve çıkar kavgalarının Türk ye halklarına
yansıması sağ-sol çatışmaları şekl nde oluyordu.
80'l yıllara kadar süren bu kanlı
çatışmalar 12 Eylül darbes yle başka b r
boyuta evr lecekt .
M ha l Gorbaçov'un başını çekm ş
olduğu değ ş m dönüşüm SSCB'n n
dağılmasıyla sonuçlanırken 1979'dak
İran İslam Cumhur yet NATO'nun
düşman konsept n de değ şt recekt .
“Yeş l Kuşak” projes d ye adlandırılan
bu konseptte ant emperyal st ve devr mc
İslam'a karşı ABD çıkarlarına h zmet
edecek “Ilımlı İslam” kuşağı oluşturma
çabasıydı. Kenan Evren' n komutasındak
12 Eylül darbes ABD yönlend rmes ve
desteğ yle oluşuyordu. Bu darbe
Türk ye'de Ilımlı İslam'ın önünü
açıyordu. Bu dönemde gençl k b rçok farklı
dernek, örgüt ve cemaat çer s nde “Yeş l
Kuşak”ın tes s ç n m syonlandırıldı. B r
yandan Ilımlı İslam desteklen rken öte taraftan
İ RT İ C A d e n l e r e k t e h l k e a r z e d l e n
Müslümanlar terör ze ed lerek hayatın dışına
t l yordu. Haluk Gerger bu oyunu en y
gözlemleyen aydınlardandı. “Sakın İrt ca d ye
gündeme get r lenler dünün Komün st den lerek
kötüleşt r lenler olmasın. İrt ca derken
emperyal zme karşı çıkanların tasfiyes
a n l a ş ı l m a s ı n … ” d e r k e n N AT O ' n u n
düşmanlaştırıcılığını gündeme get r yordu
Haluk Gerger…
Soğuk savaş yıllarında Amer ka B rleş k
19
Makale
Ps koloj k Harp Da reler 'nde yönlend r len
grupların, cemaatler n, örgütler n b rer ferd
olarak hayata katılan gençler b r çok zaman
dava/devr m/h zmet g b adlandırmalarla
küresel ve bölgesel kt dar kavgalarının ve
toplum mühend sl ğ n n nesnes oluyorlardı.
İstanbul Zeyt nburnu'nda İslamcılığın
konu ed ld ğ b r sempozyumda konuşan Hamza
Türkmen “60'lı yıllarda Seyy d Kutub'u
Türkçeye çev rmey M ll İst hbarat (MİT)
stem şt …” d yerek aslında kend kuşaklarının
ne kadar bağımsız olab leceğ n n puçlarını
ver yordu. Komün zmle mücadele ederken Türk
Ulusçuluğunun, R sale- Nur mancılığının
yeters z kaldığı ve bu yeters zl ğ g dermek ç n
İslam'ın sosyal adalet n şleyen kaynaklara
h t
y a ç
duyulduğu buna
b naen böyle
çev r eserlerle
mücadelen n
güçleneceğ
varsayılıyordu.
90'lı yılların
sonunda se Türk
İslam'ını Yerel
İslam'ı gündeme
get ren İstanbul
ve Malatya
merkezl İslam
cemaatler artık Seyy d Kutupların,
Mevdud ler n, Al Şer at ler n vs. okunmamasını
derg ler nde şleyerek gençl ğ başka b r
maceraya yönlend r yorlardı.
Sur ye'dek vekalet savaşına Türk ye'den
gençler yönlend ren ve oradak savaşın
tellallığını yapan anlayışların halen Ps koloj k
Harp Da reler 'nce yönlend r ld ğ g zlenmeyen
b r gerçekt r.
Küresel ve bölgesel egemen güçler n
gençl ğe yüklem ş olduğu m syon s v l toplum
örgütler , h zmet cemaatler ve farklı sağ-sol
fraks yonlar aracılığıyla gerçekleşmekted r.
Burada rahatsız ed c olan etken gençlere
yüklenen m syonlar gençler kend kend s ne
yabancılaştırmakta, kend halkına karşı
faal yetler ç nde olmasına neden olmakta,
20
Rewşenfîkîr
yaratıcılığını ve üretkenl ğ n engellemekted r.
Gençler hayat ç nde nsan aleyh ne
gerçekleşmekte olan kötücül gel şmelere karşı
duyarsızlaşmakta hatta bu gel şmeler n alet
olmaktadır.
Küresel kap tal zm n egemenl ğ ndek günümüz
dünyasında Neol beral kültürün hegemonyası
gençl ğ kap tal zm n çarkını çev ren b r tüket m
aygıtı hal ne get rmekted r.
2
Gençler n Sağcı, Solcu, İslamcı,
Tar katçı, Nurcu olması kap tal zm n aygıtı
olmasına engel olmamaktadır.
Üret m yeteneğ , b lg s ve becer s olan
gençler se küresel ve bölgesel kap tal stlerce
sütü sağılan b rer nek, yük taşıtılan b rer b nek
olarak değerlend r lmekted r. Bütün bunlar
olurken de “özgürlük h pnozu/aldatmacası” le
mutlu b r b rey olduğumuz yanılsamasının
“mutlak gerçek” olduğuna nanmamızı bekl yorlar…
Gençl ğ b r yerlere
çağırma eylem ve m syon
yükleme çabaları masum
b rer ş olmadı geçm şte… Çünkü gençl ğ
kend nden geç ren, gençler duygusal zaaflarıyla
ayartan, gençl ğ n kanının kaynamasından
yararlanarak çarpıştıran çabalar gençl ğ n
kullanılmasıyla sonuçlanmıştır.
Gençl k kullanılmak ve üstüne vaz fe olmayan
yükler n altında gençl ğ n heba etmek
stem yorsa Atasoy Müftüoğlu'nun çağrısına
kulak vermel d r: “B ze değ l, kend n ze
gel n…”
Evet! Kend s nde olmayan ayık olamaz,
ayık olmayan dostunu ve düşmanını tanıyamaz.
Ayık olmayan sırtında k m n yükünü taşıdığını
b lemez. Ayık olmayanın taşıdığı m syonun
ehemm yet de yoktur.
Gençl ğ n farkında olması ve ayık
kalması elzem olandır…
Makale
Rewşenfîkîr
ÖTELENEN ÖZELEŞTİRİYİ ÖNCELLEMEK
Mehmet MAKSUT
Günümüzde Müslümanlar olarak
yaşadığımız sorunlar karşısında çözümü sürekl
s yasal b r d l kullanarak konuşuyoruz. Oturup
kalkıp İslam'ın s yasallığını gündeme alıyoruz.
Oysak s yasallıktan öte bugün Müslümanların
kend nanç değerler n sosyalleşt rme problem
vardır. Sosyal programlarla, sosyal yapılarla kend
nanç ve lkeler n sosyalleşt remeyenler
s yasallıklarını hang söylem ve yapılar üzer ne
oturtuyorlar? Sosyalleşme noktasındak en büyük
sorun, İslam Hareket n deoloj k sol formatlar g b
b r vakte kadar sürekl kapalı örgüt mantığına
büründürülmes d r. B r vakte kadar ded kler o
vak t, Türk ye örneğ başta olmak üzere b rçok
ülkede ster s stemlerden kaynaklı ster
Müslümanların kend
ç s stemler n
kuramamaktan kaynaklı sıkıntılarından dolayı
h çb r zaman gelmem şt r. Oysak tüm r salet
önderler -bazı baskı dönemler har ç- kend
dönemler nde mesaj ve yapı olarak h çb r zaman
kapalı kalmamıştır. Vahy n gel ş yle b rl kte vahye
karşı olan tüm şahıslar vahy n mesajını da vahy n
yapılanmasını da görüyordu. Bu anlamda İslam
düşüncen n doğruluğunu mahzenlerde değ l
mahallelerde, kend aramızda değ l halkın
arasında yaşayarak, yayarak nsanları sosyal ve
d nam k d n olan İslam le buluşturab l r z.
Müslümanlar olarak sürekl İslam sosyal b r d nd r
ded k fakat sosyal alanlarda genelde görülmed k.
Yaşadığımız toplumun acı, sıkıntı ve sorunlarını
konuşmadan, paylaşmadan, kuşanmadan toplumu
kuşatamayız. Al Şer at' n n fades yle “Soyut b r
d n algısı egemenler n d n anlayışıdır…” Tevh d
Müslümanların sosyal hayatta olmaması nsanları
Müslümanların doğru mesajlarına b le mesafel
yaklaşmalarına sebep oluyor. Doğruların sosyal
hayatta olmaması yanlışları güç ver yor. Vahy n
doğrularını kend yanlışlarıyla yalnızlaştıranlar,
doğrularla da yalnızlıklarını meşrulaştırma gayret
çer s nde ya tar he sığınarak ya da “zaten her vak t
doğruların müntes pler az olmuştur” g b
fadelerle kend ler n tem ze çıkarmaktadırlar. Bu
hal y b r hal değ ld r. Kend m zden başlamak
üzere çok c dd özeleşt r yapmamız gerek yorken
sürekl geçm şe sığınarak veya mazeretler üreterek
sorunlarımızla yüzleşm yoruz. Yüzleşmed ğ m z
her sorun maalesef tekrar tekrar yüreğ m z
yakıyor; gelecek nes ller n yükümlülükler n
artırıyor. Müslümanlar olarak geçm ş n
mutluluğuna sığınmaktan kurtulup geleceğ n
zorluklarına atılmalıyız. Yaşanan yanlışlar
karşısında ç m zdek dünyayı düzenlemeden
dışımızdak dünyayı düzenlemek doğru b r kalkış
noktası değ ld r. Hep m z az z İslam'ın
muvaffak yet ve muzaffer yet ç n özeleşt r
yapmak zorundayız. Bunu yapmadan başka
adresler sorgulamak doğru sebep sonuca
götürmez.
Ye n l g l e r m z n ç o ğ u y a n ı l g ı larımızdandır. Müslümanlar olarak ps koloj k
yen lg ve yılgınlık durumundan kurtulup cesur ve
özgün başlangıçlar yapab lmem z
mevcud yet m zdek yetenekler gel şt r p
kapas tem z harekete geç rmel y z. İmanımızı da
öfkem z de en güzel şek lde en güzel yöntemle
fade etmel y z. Akıl ve ahlakı b rl kte
kuşanmalıyız. B rb r m z anlayamadığımız ç n
g tt kçe b rb r m ze yabancılaşıyor ve
uzaklaşıyoruz. Rabban b r yolu seçenler Rahman
b r l şk kurmakla sorumludurlar. Rabban yolda
Rahman l şk kuramadığımız ç n b rb r m ze
karşı sertleş yoruz. B rb r m ze kolay
zülmett ğ m z ç n kolayca zülme uğruyoruz.
Müslümanlar olarak şunu b lmel y z k b z
sömürülmeye müsa t olduğumuz ç n sömürüye
uğruyoruz. Sömürülmeye müsa t olma
durumundan çıkmadan sömürenler b zden umut
kesmeyecekt r. En büyük sömürü se fiz ksel değ l
fik rsel olanıdır. Aslında şgalc ler kadar korkak
k mseler yoktur. Lak n şgale müsa t olan z h nler,
yürekler ve topraklarda kolay barınab l r şgalc ler.
Ve çoğu zaman korkaklıklarını mazlumların
müsa tl ğ nden faydalanarak cesarete
dönüştürürler. İşgale d renmen n en y yolu
müsa tl kten kurtulmaktır. Müslümanlar olarak
varlığımızı b nalarla, n cel klerle değ l nsanlarla
ve n tel klerle hesaplamalıyız. Bugün en büyük
problem m z NİTELIK problem d r. Bu anlamda
yatırımları b nalara değ l nsanlara yapmalı ve
b naları nsana İslam'ı anlamda h zmet ed yorsa
anlamlı kılmalıyız. Yürekten sözcüklerle kalplere
yatırım yapmalıyız.
21
İnceleme
. Anlık değ l asırlık düşüneb lmel y z.
Sürekl kulluk ruhuyla hayatımızı hareketl
kılmalıyız. D nam k ve duyarlı b r d n n
müntes pler hareketl b r hayata tal p
olmalılardır… Hareketl hayatlardan dolayı
uğradığımız hakaretler b z yıldırmamalıdır.
Az mden, hlâstan, sam m yetten, her türlü
p sl kten arınmış b r ruh ve kalpten, kahramanlık
duygusundan ve sağlam b r nançtan
kaynaklanmayan b r mücadelen n başarı le
sonuçlanması düşünülemez.
Bütün davalar; h çb r şeyden korkmayan,
uğruna canını, malını feda etmeye hazır olan
nançlı, davasına bağlı, yolu sab t, görüşü
kararlı, zorlukta sabırlı k ş lerle lerler. Böyle
fedakâr nsanlara sah p olan b r dava le hedefe
varılır… Varlığımızı, düşünceler m z ,
nançlarımızı, İslam hayatımızı kısıtlayan
güçlerle mücadele etmem z kulluğumuzun b r
gereğ olmalıdır. İslam b r mücadele gerekt r r.
Mücadeles z b r d n nşa etmek steyenler kend
kt darlarını sağlamlaştırmak ç n böyle b r d n
tasarlıyor ve tasarıyı da nsan hakları, demokras
ve özgürlükler g b okşayıcı kel melerle
gündemselleşt r p dayatıyorlar. Bu anlamda
kulluktan arınmış mücadeleler n süreç çer s nde
deoloj k b r çatışmaya dönüştüğünü b lmel y z.
Müslümanlar geçm ş “ nkar” le geçm ş
“tekrar” arasındak uçlardan sakınmalı. Bugün
k m Müslümanlar geçm ş n nkar ederken
k m s sürekl geçm ş tekrar ed yor. B ze düşen
davamızı nkâr ve tekrardan sakındırıp “ krar”
etmekt r. M adını doldurmuş k m sorunların
tartışmalarını yapmak yer ne bugün el m zden
kayan nsanın kurtuluşu ç n neler yapmalıyız
ac len gündeme almalıyız. Vahy n lkeler yle
yen lenme b l nc yle sorunlara yen
çözümlemeler get rmel , çabalar ortaya
koymalıyız Kopyacı ve takl tç tarzlarla sayılar
ve alanlar çoğaltılab l r fakat evrensel ve kalıcı
mücadele bu tarzlarla ver lemez. Özne
kılab lecek b l nçler nşa etmel y z. Nesne
olacak z h nler her zaman şgal zem n ne
müsa tt r. Özne olab lmen n yolu düşünmekt r
Küresel ısınmanın artığı b r dünyada İslam ve
nsanı değerler m z, l şk ler m z küresel b r
soğuma yaşıyor. Türk ye'de; başörtüsü artıyor
takva örtüsü azalıyor, mkânlar artıyor nfaklar
azalıyor, let ş m araçları artıyor l şk ler
azalıyor, yaşanılan ahlaksızlıktan ş kâyet
edenler artıyor ş yapma rades azalıyor, nsan
yardım artıyor man yardım azalıyor... Özgürlük
22
Rewşenfîkîr
artıyor özgünlük azalıyor, slogan artıyor
sorumluluk azalıyor, nüfus artıyor nsan
azalıyor, b lg artıyor amel azalıyor, klavye
mücah tl ğ artıyor kalp mücah t azalıyor. Böyle
b r süreçte modern zm n baskısı altında çok
c dd mt hanlar altındayız. Bu mt hanlardan
ancak daha duyarlı ve donanımlı b r mücadele le
baş edeb l r z. Karanlığa ancak kararlılığımızla
karşı durab l r z. Donmuş b r ruh/b l nçle değ l
donanmış b r ruh/b l nçle kend varlığımızı
anlamlı kılab l r z. Müslümanlar sted kler
yönet m, yaşam ve geleceğ n n tel kler ne, hayız
olmadan salt stemekle b r yere
varılamayacağını b lmel ler. İsted ğ m z
geleceğ n özell kler n , bugünden kend m zde
barındıramıyorsak stekler m zdek sam m yet
sorgulamalıyız. Yaşadığımız zaman ve zem nde
“İslam davet” ç n seferber olmayanların
“İslam devlet” hayaller rüyadan barett r. Davet
çalışmalarımız nsanın gerçekl ğ n ve
güncell ğ n ıskalamamalıdır. İslam anlatılırken
nsan unutulmamalıdır… Z h n, yürek ve
l şk ler m zde ümmet olma olgunluğuna
er şmed ğ m z sürece ümmet yakalayamayız...
Ve ümmet tekl ğ değ l b rl ğ esas alarak
okunulmalıdır. Ümmet; nanç, fik r ve
eylemlerle yaşarken; takl tç l k, üm ts zl k ve
ataletten dolayı yıkılırlar... Ümmet nşasında
kend ler n sorumlu h ssedenler lk olarak
kend s n nde ümmet n b r ferd olduğunu ve
lk n kend s nde başlaması gerekt ğ n drak
etmel d r. İslam, nanç ve eylemden oluşan
nkılâbı en büyük b rl k hareket yd . Yanlış
nsanların el nde güce ve kültüre dönüştükten
sonra se en kutsal maske oldu... Bu maskel ler
b r müddet sonra putlaştı... İslam lkeler
çerçeves nde bu maskel putları fşa etmek ç n
çok c dd okumalıyız, düşünmel y z,
üretmel y z. Okuma, düşünme ve üretmen n
sancısını çekmeyenler zulmün, cehalet n acısını
çekmeye mahkûm olurlar... Allah'ım; b z söz
erler nden değ l sözünün erler nden kıl... B z
yolunda düşünüp yoluna düşenlerden kıl... B z
yolundan düşenlerden kılma... Acz m z
azm m zle yeneb lmey lütfeyle...
Rewşenfîkîr
İnceleme
AKIL KAVRAMI
Ömer Faruk TAŞÇI
Akıl kel mes sözlükte; menetmek,
engellemek, alıkoymak, bağlamak, sığınmak ve
tutmak g b anlamlara gel r. (İslam'da nanç, badet
ve günlük yaşayış ans kloped s 'akıl' maddes )
Ter m olarak lm kabul etmeye hazır olan
güce den r. Bu güç le nsanın elde ett ğ lme de
akıl den r. (Rağıb el-ısfahan el-müfredat akıl
maddes )
Akıl kavramı kuran-ı ker mde 49 yerde
geçmekted r. Kuran-ı ker mde geçen akıl b lg
ed nmeye yarayan güç ve doğru düşünmen n
ölçüsü olarak sunulmuştur.
A k ı l
l e
f e h m ,
fi k r,
fıkh,lubb, drak,nuha,kalb kel meler çoğullarına
göre eş anlamlıdır lak n lügat k taplarına
baktığımızda aynı anlama gelmed ğ n yakın
anlamlı olduğu görüyoruz şöyle k ;
Fehm; problem n olayın anlamını öğrenmeye
çalışmak, sözün anlamını tasavvur etmek.
(cürcan -ta'r fat s.173)
F kr; nandırıcılık açısından ver len del l ve
hükümler n doğruluğunu anlamaya çalışmak. (
rağıb el ısfahan – fehm maddes )
Fıkh; sözün amacını y ce anlamak. ( cürcan –
ta'r fat s.173)
Lubb kel mes ; her şey n hal s ve en y s
olmakla b rl kte daha çok dışı atılan meyveler n ç
ç n kullanılır. Cev z, badem ve benzerler n n
lübbü çler d r. Bu anlamdak lüb kel mes n n
çoğulu lubûbtur. İnsanın özünü teşk l ett ğ ç n
akla da lübb den lm şt r. Bu anlamdak lüb
kel mes n n çoğulu se elbâb, elbub veya
elubbed r. Lüb hak katler değerlend rmede
olgunlaşan akıldır.( Güneş, Abdülkad r, şlevsel
akla ver len değer, Ahenk Yay., Van, 2003, s. 132.)
Lübbün akıl anlamındak s m olduğunu
söyleyen Ragıb el-İsfahân 'ye göre o, aklın zek
olanıdır. Buna göre her lübbün akıl olduğu fakat
her aklın lüb olmadığı söylenm şt r. Aklın zek
olanı demek yer ne, belk sev yes yüksek olanı
demek daha doğru olur. ( sfahân , rağıb (h. 502),
Tefs ru Râğıb El-İsfahân , 5 c., Küll yetü'l-Adâb
(Cam at Tanta), Mısır, 1999, III, 1040.
İsfahân , Rağıb (h. 502), El-Müfredât fî ğâr b 'lkur'an, daru'ş-şâm ye, beyrut, h. 1412, s. 733.)
Akıl le lüb arasındak farkı ebu h lal el
asker şöyle tanımlar: lübb kel mes n b r şeye sıfat
yaptığımızda o şeye a t katıksız b r n tel k fade
eder. Akıl kel mes n b r şeye sıfat yaptığımızda se
o şeye a t b l n rler kapsama kuşatma anlamını
fade eder. Bu durum akıl ç n bu yönden ayırted c
b r n tel kt r. B r şey n lübab'ı ve lübb'ü o şey n
hal s katıksızı demekt r. (ebu h lal elasker farklar
sözlüğü s.103)
İdrak b r şeye hak m olup onu algılama. (
cürcan – ta'r fat s.15)
Nuha kötü olanı anlayıp ondan uzaklaşma. (furkan
tefs r enam 6/103 tefs r )
Kalb; nsanın nefs nden ruhundan
duygularından vb. Şeylerden gelen herşey n
h ssed ld ğ yer b r nev nsan beden n n başkent .
Bunları h ssetmek ç n sürekl değ ş m hal nde
olması. ( rağıb el ısfahan – c.2 s.392)
Akıl kavramının zıddına baktığımızda
t rm z zıddının 'hewa' olduğunu söyler. Del l n de
şu had sten get r r: akıllı k mse nefs n kontrol
altına alıp ölümden sonrak hayat ç n hazırlık
yapan, ac z nsan da nefs n n hewasına uyup ta
allahtan temenn eden k msed r.( t rm z kıyamet
25 – bn- mace zühd 31 had s no: 4260 2/1423)
Hewa kavramı kuran-ı ker mde 37 yerde
geçmekted r. Hewa kel mes ne baktığımızda
sözlükte: stek, mey l, heves, sevme, düşme g b
anlamlara gel r. Ter m olarak nefs n akıl ve d n
tarafından yasaklanan kötü arzulara karşı olan
eğ l m demekt r. ( d n kavramlar sözlüğü s.13s.224)
Başka b r tanıma göre: hewa nsanın
gönülden şehvete meyletmes ne hewa dend ğ g b
bu şehvete meyleden gönlede bu s m ver lm şt r.
(rağıb el-ısfahan el müfredat hewa maddes )
Elmalılı hamd yazır (r.a) furkan sures 43.
Ayet n tefs r n yaparken hewa kel mes ne takd re
şayan b r tanım get rmekted r: hewa nefs n
kend l ğ nden yöneld ğ stek ve arzusu, soyut
steğ d r. Kötü duygularını tanrı ed nen den lmey p
de k nc mefulün öne alınması kısaltma ç nd r k
canının sted ğ nden başkasını tanrı tanımayan
demekt r. Böyle k mselerde h ç hakseverl l k yok,
sadece b r benc ll k vardır. İsteğ de gerçek b r
fayda değ l, sadece canının sted ğ kuru
kuruntudan barett r.
23
İnceleme
Bunlar del l, tanık, hak, hukuk tanımaz,
yalnız kend stek ve zevk ne taparlar, zevkler
kend ler n n felaket ne sebep olduğunu b lseler de
y ne hakkı zevkler ne kurban ederler. D n de
nsanın soyut duygularından yan sadece stek,
arzu ve zevkler nden baret sayarlar; gönüller
neye çekerse ona taparlar, gerçeğ n zevk n
aramaz, hakkın hoşnutluğunu düşünmez,
düşünmek stemezler, b lseler b le y ne tanımazlar.
(elmalılı hamd yazır hakd n kuran d l 6.c lt sayfa
78)
Kuran-o ker mde akıl kel meler n n heps
fi l olarak geçer s m şekl nde geçmez. Bundan
şunu anlayab l r z k akıl kullanılmadıkça b r şey
fade etmez. Kuran-ı ker mde canlılar arasında en
şerl s aklı olupta kullanmayan canlılar olarak
fade ed l r. Allah-u teala kuran-ker m n b r çok
yer nde verd ğ n metlerden sorguya çekeceğ n
söyler. Akılda b r n met olduğuna göre ondanda
sorguya çek leceğ z. Allah-u teala akletmem z
st yor b ze ver len gücü kullanmamızı st yor.
Özne olmamızı st yor. Nesne olmamızı stem yor.
Yan artık etk lenme d yor. Etk le d yor.
Gündem n artık sen bel rle d yor.
Akıl le lg l ayetler
Şüphes z allah katında hayvanların en
kötüsü, akletmeyen sağırlar ve d ls zlerd r. (enfal
sures 22. Ayet)
Elmalılı Hamd Yazır böyle k mseler şöyle
tanımlar: kulağı var hakkı duymaz, duymak
stemez, d l var hak söylemez, söylemek stemez,
aklı var fakat hakkı anlamaz, anlamak stemez.
Böyles ne sağır böyles ne d ls z böyles ne akılsız
k mseler yok mu şte onlar hayvanların hayvanı
fenaların fenası ve gerek kend ler ne ve gerekse
başkalarına karşı şerler n şerr d rler. B r çok
canlılardan üstün olmalarına ve ve ötek
canlılardan ayrıcalık kazanmalarına sebep olmak
üzere allahın kend ler ne hsan ett ğ yetenek ve
özell kler hakkı anlamak ç n ver len bu güçler
böyles ne geçers z kılıp dumura uğratanlarda hayır
namına h ç b r şey yoktur. (elmalılı hamd yazır
hak d n kuran d l 4.c lt 234.sayfa)
Yan hakkı d nlemeyen ve onu d ller le
söylemeyenler hakka sağır ve d ls zd rler.
Akılsızlardır. ( mevdud tefh mul kuran 2.c lt sayfa
161 )
Allah katında hayvanların en kötüsü yeryüzünde
hareket eden canlıların en aşağılığı ve allah katında
mahlukatın en şerl s aklını kullanmayan sağır ve
24
Rewşenfîkîr
d ls zlerd r. İş tmemek ç n hakka karşı kulaklarını
tıkayan hakkı konuşmamak ç n ağızlarını
açmayan, allahın get rd ğ hükümlere tab
olmayanlardır. ( taber tefs r c lt 2 sayfa 741 )
Onlara: "allah'ın nd rd ğ ne uyun." dend ğ vak t
de: "yok, atalarımızı ney n üzer nde bulduysak ona
uyarız." ded ler. Ya ataları b r şeye akıl erd remez
ve doğruyu seçemez d yseler de m onlara
uyacaklar?
O kâfirler n hal , sadece b r çağırma veya
bağırmadan başkasını ş tmeyerek haykıranın
hal ne benzer; onlar sağırdırlar, d ls zd rler,
kördürler, akıl da etmezler. (bakara sures 170 –
171. Ayet. ) bu ayetle körükörüne geçm şe
taparcasına sevg beslemek ne olursa olsun atalar
yolunu tutmak ve özell kle l mden d nden nas b
olmayan hata ve sapıklıkları açık ve allah
tarafından açıklanmış bulunan ataları taassubla
takl d etmek de onları allaha eş ve ortak g b
tutmak ve sapıklıkta boğulup kalmaktır. Bundan
dolayı b r şeye tab olma sebeb esk l k, yen l k
veya atalar yolu olup olmaması değ l, allah'ın
emr ne ve hakk'ın del l ne uygun olmasıdır.
Allahın emr ne uyan ve yaptığını b len atalara
uyulur. Aks ne hakkın emr n tanımayan ne
yaptığını b lmeyenlere atalar b le olsa y ne
uyulmaz. Bu durum esk lerde böyle olduğu g b
yen lerde de böyled r. Bunun ç n fıkıhta zarar
kad m olmaz. D ye b r genel ka de vardır. Kad m
kıdem üzere terk olunur. Genel ka des de bununla
kayıtlıdır. Kısaca hak ve y l k ölçüsü ne esk ve ne
yen ne de b lg s zl k ve stekd r. Allah'ın emr ne ve
del le dayanan l m gerçekt r. Bunun ç n esk
olsun yen olsun allah ın nd rd ğ del llere
bakmayıp da ataların hal n yalnız ata
olduklarından dolayı takl d etmek onları allah'a
eşler tutmak ve hakkı bırakıp hayal ve kuruntulara
şeytanın em rler ne uymak z nce g tmekt r k buna
tutuculuk den r. Bu ayet göster yor k kısaca veya
gen şçe b r hak dopru del le dayanmayan katıksız
takl d d n hakkında yasaklanmıştır. (elmalılı
hamd yazır hak d n kuran d l c lt 1 sayfa 573)
Üstad al şer at n n dua ett ğ g b dua etmek
gerek r bu durumda; ya rabb sen tutucularımıza
kavrayış ver! Am n…
Onların bu batıl gelenekler le lg l tek otor teler
bunların atalarının da gelenekler olmasıdır.
Ahmak zley c ler bu tür b r geleneğ uyulması
gereken b r otor te olarak kabul görürler.
Rewşenfîkîr
İnceleme
(Mevdud Tefh mul Kuran C lt 1 Sayfa
136) ayet ker men n muhatabı olan bu k mseler
ster İslam yete ve lke ve kanunlarını ondan
almaya davet ed l p İslamın kabul etmed ğ
cah l yet adetler n terk etmeler stend ğ nde bu
sözü tekrar ed p duran müşr kler sterse
babalarından kend ler ne m ras kalan d n
törenler ne sıkı sıkıya bağlanıp bu yen d n kısmen
veya tamamen reddeden Yahud ler olsunlar, her k
grup ç nde geçerl olmak üzere ayet- ker me
nanç konusunda Allah’tan başkasının koyduğu
hükümlere uymayı ve bu sahada düşünmeden ve
draks zce yapılan takl tç l ğ ve nak lc l ğ
reddetmekted r. Ya ataları akledem yor ve doğru
yolu bulamıyorlarsada mı? Evet, ya durum böyle
se onlar y nede atalarının yapageld kler şeylere
uymakta ısrar edecekler m ? Bu ne donukluk!? Bu
ne körü körüne takl t!? Bu yüzden ayet ker me
onların bu takl t ve körü körüne bağlanmalarını
fade eden b r tablo ç z yor. Sah b bağırdığında ne
demek sted ğ n anlamayan onu kuru b r
gürültüden baret gören başıboş hayvanların
tablosu… hatta onlar bu hayvandan daha da şaşkın
ve yolunu şaşırmış k mselerd r. Çünkü hayvan
görüyor duyuyor ve ses çıkarab l yor. Onlar se
kulakları, d ller ve gözler bulunsada onlar sağır,
d ls z, ve kördürler. Mademk bu organlarından
st fade ederek doğru yolu bulamıyorlar o zaman
yaratılışlarının sebeb olan görevler körelm ş
organlar g b d r. Hatta sank bu organlar
kend ler ne h ç ver lmem ş g b d rler. Bu düşünme
yetenekler n dumura uğratan h dayet ve mar fet
yollarını tıkayan nanç ve şer atları alınması
gereken lah kaynaktan başka b r yerden alan
k mseler ç n ayıplama ve azarlama olarak yeter. (
şeh d seyy d kutup fizılal l kuran c lt 1 sayfa 252)
Aklın görev araştırma, sorgulama,
düşünme ve hak kat bulmaktır. Aklı olupta
araştırmayan, sorgulamayan, düşünmeyen şahıslar
en şerl şahıslardır.
Kanaat mce otor teler k ye ayrılır:
aklett ren otor teler ve aklett rmeyen otor teler.
Aklett ren h kmetl ve ad l b r otor te bağlılarında
saygı, şükran, sorgulayıcılık, araştırıcılık duygusu
oluştururken aklett rmeyen sefih ve cewr(zal m)
otor te bağlılarında korku, takl t, güce tapma, hewa
u heves ne uyma g b kötü hasletler oluşturur.
Kanaat mce evl yaları, mübarekler , hazretler ,
uluları, ataları, önderler ve mukaddesler bol olan
toplumlar kolay kolay akledemezler, düşünce veya
değer üretemezler çünkü kend ler küçüktür.
Akla, düşünmeye, araştırmaya ve soruşturmaya
t bar etmeyen sadece geçm şe öykünen b r
geleneğ n özgün b r slam söyleme yeteneğ
yoktur. ( üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve yer n
d l sayfa 41 ) çer s nde yaşadığımız dönemde
bütün s stemler akled l p sorgulanab l rken
müslümanlar kend ler n baskı altında tutan ve
nanç özgürlükler n kısıtlayan düzenler
sorgulamayı akletm yor b r türlü. (üstad atasoy
müftüoğlu gökler n ve yer n d l sayfa 43 )
emperyal stler susan konuşmayan yürümeyen
akletmeyen, donuk, geçm şte ve geçm şte yaşayan
müslümanlığı meşru, yürüyen konuşan akleden ve
geleceğe yönelen müslümanlığı se gayr meşru
saymaktadır. ( üstad atasoy müftüoğlu gökler n ve
yer n d l sayfa 61) İslam davranışa dönüşmeyen
düşünceye t bar etmez.( üstad atasoy müftüoğlu
gökler n ve yer nd l sayfa 65 ) temel olarak hamd
tayfur'unda bel rtt ğ üzere ''kuran akletmemeye
karşı b r man festodur''.
Akletmek farzdır!
Faydalı olması umuduyla.
Az z slamın yardımcılarına selam olsun.
25
Rewşenfîkîr
K tap
KENDİNİ DEVRİMCİ YETİŞTİRMEK
Mustafa BÜYÜKSOY
“Kend n yet şt rmekten maksat, kend m z ,
zah tler, ruhbanlar ve d n âb tler g b başkalarından,
zamandan ve kend m zle toplumumuz arasında olan
ve olması gereken tüm bağlardan soyutlayarak
hayalî, z h nsel, geleneksel, grupsal ve ulusal
değerler veya ruhanî ve sufi ahlâkta var olan kend ne
özgü dealler esası üzer ne yet şt rmek demek
değ ld r. Yahut da kend n yet şt rmey Marks stler
g b sadece zamanın s yasî b r hareket ne katılım
hazırlığımız ç n b r ves le olarak
telakk etmemel y z. Aks ne,
bununla b rl kte, b r asıl, lke,
temel, asalet ve hedefle kend n
devr mc yet şt rmek, yan varlık
cevher m ze gel ş m
kazandırmaktır. Bu se halkın
yazgısına katılımı
g e r e k t r m e k t e d r. H a l k ı n
yazgısına katılımı da b z m
nsan yet m z ve varlıksal
gel ş m m z gerekl kılmaktadır.”
Üstad Al Şer at , kend m z nasıl
devr mc yet şt rel m sorusuna bu
cevabı ver yor k tabında.
Devr m, devr mc l k g b
kavramlar Türk s yas
konsensüsünde genelde sol
jargonun kullandığı kavramlar
olduğundan b r İslam
mütefekk r ve sosyoloğu olarak Şer at 'n n böyle
b r kavramı kullanması okurlara yadırgayıcı
geleb l r. Ancak Şer at 'n n burada kastett ğ
devr mc l k herhang b r deoloj n n müdav ml ğ n
yapmak değ ld r. Şer at , bu k tabında özelde bütün
İslam gençl ğ n , genelde se tüm mü'm nler
devr mc olmaya çağırmaktadır.
b r deoloj olarak ele alır. Bununla b rl kte yen
ben msenm ş b r deoloj olmaktan öte o, aynı
zamanda b r tar h, b r d l, b r kültür, bakış açısı,
ahlâk ve toplumsal b r s stemd r. O nedenle İslam'ı
çağdaş b r deoloj olarak yen den okuyamaz, onu
güncelleşt remezsek, İslam tar hsel, toplumsal ve
kültürel b r gerçek olmaktan çıkarak b r lükse, salt
b r metafiz ksel düşünceye dönüşecek ve âtıl
kalacaktır. Oysa İslam b z m d r ve d r lt c
belleğ m zd r. Oysa İslam esk d ğ
zaman çıkarılıp atılan ve yer ne moda
olmuş başkalarının g yd ğ geç c b r
kıyafet değ ld r.
İslam'ın d r , canlı ve şlevsel b r
yorumu yapılamadığından, çağdaş b r
teor s üret lemed ğ ndend r k
'modernleşme' adı altında İslam
toplumları İslam meden yet nden
koparılmakta ve Müslümanların İslamî
lkelerle bezel b r dünya nşa
etmeler n n önü kapatılmaktadır. İşte
bu yüzden Şer at 'ye göre İslam'ın asl
özünde zaten varolan devr mc ,
d nam k yorumu yen den yapılmalıdır.
O k tabında bu yorum nasıl
yapılmalıdıra cevap olarak, Fat ha
sures ne yaptığı yorumlarla klas k
tefs r algısını aşmayı başarmış ve
mü'm nlere zzet ve onur bahşeden Fat ha'nın nasıl
olması ve nasıl anlaşılması gerekt ğ n anlatmıştır.
Ben herkes rahatlatmak ç n gelmed m. Ben
rahatları rahatsız etmek ç n geld m. Ben esrar ve
ero nm y m k herkes rahatlatayım. Ben yazılı
cevapları olanlardan değ l m. Eğer b r s gerçekten
b r h zmet yapmak st yorsa, rahat nsanları rahatsız
etmel , suskunları konuşur, uysalları hareketl hale
get rmel , donuk nsanlar arasında mücadele
çıkarmalıdır.” d yen Şer atî'ye göre, kend n
yet şt rmek şundan barett r: “B r asıl, lke, temel,
asalet ve hedefle kend n devr mc yet şt rmek, yan
varlık cevher m ze gel ş m kazandırmaktır. Bu se
halkın yazgısına katılımı gerekt rmekted r.”
Şer at 'ye göre geleneksel algıda olduğu g b sözden
ve n yetten baret olan amelden koparılmış b r man
anlayışı mü'm n k ş y ed lg n b r k ml ğe
büründürmüş ve nsana hayat, zzet, güç, başkaldırış
ruhu vermes gereken badetlerde aynı şek lde
h çb r anlam fade etmeyen basmakalıp tekrar
ed len r tüellere dönüşmüştür. Oysak Şer at 'ye
göre İslam'ın kend s b zat h Adem'den ber varolan
b r mücadeled r. Tevh d mücadele aslında,
peygamberler öncülüğünde gerçekleşt r lm ş
devr mc mücadeleler n tar h d r.
“Kend n Devr mc Yet şt rmek” k tabı, kend
kend s n devr mc , akt f ve hür yet şt rmek steyen
gençler n okuma l steler nde lk başa almaları
gereken müh m b r eser.
Al Şer atî (1933-1977) İslam'ı b r değer s stem ve
Tavs ye Sayfa: facebook.com/Ser at .dusunce
26
Özdiker Halep Çarşısı Yanı
Kitap en iyi dosttur.
Eski 11 Nisan Stad Karşısı Avşaroğlu Turkcell Bayii Altı
Alİ ŞERİATİ’DEN DUA
Ey Kadir olan Allah’ım
alimlerimize, mes’uliyet...
halkımıza, ilim...
dindarlarımıza, din...
müminlerimize, aydınlık...
aydınlarımıza, iman...
tutucularımıza, kavrayış...
kavramışlarımıza, tutuculuk...
kadınlarımıza, bilinç...
erkeklerimize, şeref...
yaşlılarımıza, bilgi...
gençlerimize, asalet...
öğretmenlerimize, inanç...
öğrencilerimize de inanç...
uyuyanlarımıza, uyanıklık...
uyanıklarımıza, irade...
muhafazakarlarımıza, hareket...
suskunlarımıza, feryat...
yazarlarımıza, güvenirlilik...
sanatçılarımıza, dert...
şairlerimize, şuur...
araştırmacılarımıza, hedef...
tebliğlerimize, gerçek...
kıskançlarımıza, şifa...
bencillerimize, insaf...
sevenlerimize, edeb...
mezheplerimize, vahdet...
halkımıza kendini bilme...
tüm milletimize, samimiyet, himmet, özveri...
kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla…

Benzer belgeler