2011 yılının patent savaşları
Transkript
2011 yılının patent savaşları
NKARA ATENT E-Bülten | Sayı: 21 | Yıl: 3 | 2012 Ocak Fikri haklar dünyasında 2011 hareketli geçti NKARA ATENT BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 2011 Önemli Araştırmalara İmza Attık Tıp'taki Gelişmeler Hayal Gücümüzü Aştı Akıllı Kıyafetler Fazlasıyla İlgimizi Çekti Dünya Enerji Üretimine Yöneldi Robatlar Hayatımıza İyice Girmeye Hazırlandı Deprem Araştırmaları Hız Kazandı Patent Savaşları Durmadı ANKARA PATENT BLOG 2 2011 YILININ PATENT SAVAŞLARI Patent devi IBM, 2011 yılında da en yakın rakibi Samsung’a binden fazla fark atarak, 6 bin 180 patent aldı ve yeni bir rekora imza attı. HTC, satılan her Android cihazı için Microsoft’a 5 dolar vermeyi kabul etti. Ayrıca Apple ve Samsung arasındaki patent davaları iyice alevlendi. GÖZDE SEZGİN Yandaki grafikte de gördüğümüz üzere 2011 yılı, dünyanın en büyük teknoloji şirketleri arasında oldukça sert patent savaşlarına tanık oldu. Özellikle akıllı telefonlar üzerinde yoğunlaşan bu kıyasıya rekabette teknoloji devleri tarafından birbirlerine karşı dava üstüne dava açıldı. Tüm bu davalara bakıldığında ilginç olan şeylerden biri, Apple’ın açtığı tüm davalara karşı, dava açılan tüm tarafların da kendisine, karşı dava açmasıydı. Grafikte belirtilmeyen bazı noktalar da var tabi. Örneğin, HTC ve Microsoft arasında yaşanan davanın sonucunda; HTC, satılan her Android cihazı için Microsoft’a 5 dolar vermeyi kabul etti. Ayrıca Apple ve Samsung arasında alevlenen patent davalarından ötürü; Almanya, İspanya, Avustralya ve daha pek çok ülkede Galaxy S2 ve daha pek çok ürününün satışı dönem dönem yasaklanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 2011 yılı teknoloji devleri ile ilgili başka önemli gelişmelere de sahne oldu. Örneğin; patent devi IBM, 2011 yılında da en yakın rakibi Samsung’a binden fazla fark atarak, 6 bin 180 patent aldı ve yeni bir rekora imza attı. Böylelikle, üst üste 19. kez ABD patent listesinde lider olarak “En fazla patent kazanan şirket” oldu. Birkaç ay önce ise, Google, Motorola’nın akıllı telefonlar ve tablet üretim alt şirketi olan Motorola Mobility’yi 12.5 milyar dolara satın aldı. Google bu hamlesiyle, Android işletim sistemi için büyük bir donanım şirketini de satın almış oldu. NKARA İmtiyaz Sahibi Ankara Patent Bürosu Limited Şirketi adına M. Kaan Dericioğlu Genel Yayın Yönetmeni Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aysu Dericioğlu Egemen Editör M. Kaan Dericioğlu Aysu Dericioğlu Egemen Sayfa / Grafik Tasarım / Kapak Derle Bilişim / Ali Çınkı Haberler AjansPress 2011’in son aylarında ise, 134 yıllık fotoğraf şirketi Eastman Kodak 500 milyon dolar borç bulamaması veya patentlerini satamaması halinde 2012’de ayakta kalamayabileceği uyarısında bulundu ve ne yazık ki çok da zaman geçmeden, 2012 Ocak ayında iflas etti. Kaynak: geek.com ATENT Yazı İşleri Ekibi Büşra Alkan Gözde Sezgin Kadir Kılavuz Çeviri Büşra Alkan İletişim Ankara Patent Bürosu Limited Şirketi Göksu Evleri Sitesi Alt Çamlık Cad. No:11 (B-28/A) Anadolu Hisarı, İstanbul n T: 0 216 465 78 88 n F: 0 216 465 78 87 Gsm: 0 532 755 1 APB (272) n web: www.ankarapatent.com n [email protected] ANKARA PATENT GÜNDEM 3 ANKARA PATENT BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İLE İŞBİRLİĞİNİ YENİ BİR BOYUTA DAHA TAŞIDI Küresel rekabet amacıyla bilgi ve teknolojiyi kullanarak, ekonomik değer yaratan ürün ve hizmetler yaratmak isteyenlerin ilk başvuru merkezi olacak nitelikteki bu platformu tüm girişimcilere öneriyoruz. Ankara Patent Bürosu olarak, girişimciliği ve inovasyonu teşvik etmek adına Boğaziçi Üniversitesi ile ortak bir projeye daha imza atıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transferi ve Girişimcilik Merkezi (BUTTGM) bünyesinde kurulan “İnovasyon Girişimcilik Platformu”’, girişimci gençleri cesaretlendirip onların değerli fikirlerini başarılı iş projelerine dönüştürmek amacıyla “HayalEt” projesini hayata geçiriyor. Başvuru değerlendirmelerinin ardından 100 yeni girişimci ve 50 işletme sahibi girişimcinin eğitim sürecine dahil olmaya hak kazanacağı projede; girişimciler, KOSGEB'in “Yeni Girişimci Desteği” havuzunda yer alabilecek ve bu havuzdaki destek unsurlarından faydalanabilecekler. "Fikir"den "iş"e giden bu süreçte, gerekli desteği, altyapıyı ve işbirliklerini sağlayarak girişimci fikirlerin en sağlıklı, en doğru şekilde hayata geçmesini hedefleyen projede, biz de eğitim alanında destek vererek, proje ortağı olarak yer alıyoruz. İşbirliğimiz kapsamın- da, genç girişimcilerin, iş fikirlerinin profesyonel bakış açısı ile geliştirilmesi konusunda, bizler de birikimimizi ortaya koyarak onlara destek vermeyi amaçlıyoruz. Küresel rekabet amacıyla bilgi ve teknolojiyi kullanarak, ekonomik değer yaratan ürün ve hizmetler yaratmak isteyenlerin ilk başvuru merkezi olacak nitelikteki bu platformu tüm girişimcilere öneriyoruz. Proje ile ilgili detaylı bilgiye http://www.buhayalet.com adresinden ulaşabilirsiniz. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 4 ÖNEMLİ ARAŞTIRMALARA İMZA ATTIK TÜRK UZAY KUVVETLERİ HAYAL DEĞİL 2020’li yıllarda bağımsız uzay gücüne sahip olması planlanan Türk Hava Kuvvetleri, önümüzdeki yıllarda birbiri ardına fırlatılacak Göktürk uydularıyla, Türkiye’nin istihbarat ihtiyacını da çözecek ve özellikle keşif ve ihbar kontrol alanlarında uzay ortamı da etkin olarak kullanılacak. İlk milli sonar üretildi 100 küresel savunma sanayi şirketi içinde yer alan ASELSAN, Türkiye’nin ilk sonarını üretti. Denizaltıların korkulu rüyası torpidoları uzaklaştırmak için kullanılan karıştırıcı ve aldatıcıların temel teknolojisini oluşturan ve “kulaç” ismi verilen sonar, denizlerin derinliklerini ölçmek için de kullanılıyorken, önemli teknolojik üstünlüklere sahip olması gerektiğinde deniz dibinin haritasını da çıkarabiliyor. 2020’li yıllarda bağımsız uzay gücüne sahip olmayı planlarken, ilk milli sonarımızı ürettik. Otomobil ve uçaklar için yüksek kompozit malzeme geliştirmemizin yanı sıra, radara yakalanmayan kamuflajlar da tasarladık. Oyun dünyasına da sağlam bir giriş yaptık. TÜRK BİLİM İNSANLARINDAN OTOMOBİL VE UÇAKLAR İÇİN MÜTHİŞ BULUŞ GELDİ Türk bilim insanları, silisyum karbür, bor karbür ve alümina tozları ile alüminyum külçeleri kullanarak otomobillerin fren balatalarında, motor aksamlarında ve uçak parçalarında sürtünme elemanı olarak kullanılabilecek yüksek performanslı kompozit malzeme geliştirdi. UÇAK ÜRETİP DÜNYAYA SATMAK HEDEFLENDİ Koç Consulting Genel Müdürü Aydoğan Koç, Türkiye’de yapacağı yaklaşık 30 milyon Avro’luk yatırımla 2 kişilik spor uçak üreterek, dünyaya satmayı hedeflediğini açıkladı. Ucuz maliyeti nedeniyle özellikle otomotiv sanayisine büyük katkı sağlayacağı ifade edilen malzeme, SAÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyeleri; Doç. Dr. Adem Demir, Yrd. Doç. Dr. Uğur Soy ve araştırma görevlisi Dr. Fatih Çalışkan tarafından geliştirildi. CERN’E ÖN ÜYELİK ONAYLANDI 2011 yılı Türkiye’nin CERN’e ön üyelik başvurusunun onaylanması ile başladı. Aday ülkenin bilimsel ve teknik alt yapısı ve kapasitesinin CERN tarafından kabul görmesi anlamına gelen bu onay ardından tam üyeliğin 2 ila 3 yıl içinde gerçekleşmesi öngörülüyor. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 5 Oyunlardaki güvenlik açığına Türk çözümü geldi BUKALEMUN KAMUFLAJLAR GELİŞTİRİLDİ Atılım Üniversitesi önderliğinde ve Bor Enstitüsü’nün desteğiyle; Çanakkale 18 Mart ve ODTÜ araştırmacıları, belli frekanstaki ışık altında saça istenen rengi verecek teknoloji geliştirmeye başladı. Araştırmacılar, sentezledikleri malzemelerle savunma sanayinde radara yakalanmayan ve bukalemun gibi renk değiştirebilen kamuflajlar tasarlamayı da hedefliyorlar. Güvenlik yazılımları geliştiren Arf Teknoloji Şirketi tarafından, online oyunlardaki kullanıcıların hesap bilgileri ve oyun içi yatırımlarının çalınmasının önüne geçen bir proje geliştirildi. Bugüne kadar sadece yapımcı firmaların güvenilirliği düşünülürken ve bireysel kullanıcılara yönelik programlar bulunmazken; bu çözüm ile birlikte temiz kutu teknolojisi ile herhangi bir bilgisayar zararlısının ulaşamayacağı güvenli bir alan oluşturarak oyunlar bu güvenilir alanda çalıştırılıyor. DOÇ. DR. KAÇIRA’NIN UZAY DOMATESLERİ UFKUMUZU AÇTI NASA tarafından projelendirilen Dünya Dışı Tarım Merkezleri Projesi ekibinde bir Türk de yer alıyor. Siber sera projesi ile, uzay şartlarına göre hazırlanan sera kapsülleri; yer çekimi olmayan ortamda bir sebzenin sağlıklı şartlar içinde yetişmesi için bütün imkanlara sahip olacak. TÜRK MÜHENDİS OYUN SEKTÖRÜNE BÜYÜK KATKI SAĞLADI Adanalı genç buluşçu dünya ikincisi oldu Teknoloji meraklısı Türk mühendis Nuri Erginer: bilgisayar oyunlarının düşme, vurulma, yaralanma gibi bölümleri için gerçeklik hissini arttıran “Trakonya” adında bir teknoloji geliştirdi. Sistem kullanıcı üzerine giyilebileceği gibi bir tişörte de uygulanabiliyor. 7. “Uluslararası Bilişim Olimpiyatları”nda Adana Gündoğdu Koleji Fen Lisesi öğrencisi Selin Akpınar,”Mobil Mikroskop” projesiyle dünya ikinciliğini elde etti. Bir web sayfası ve eğitim CD’si üzerinde sanal olarak bir mikroskopta görüntü incelenmesini mümkün hale getiren proje sayesinde dünyanın her yerindeki öğrenciler mikroskobu öğrenebilecek. CEPTE ÇIĞIR AÇACAK ÇALIŞMADA TÜRK İMZASIYLA GURURLANDIK İsveç Malardalen Üniversitesi’nde araştırmalarını sürdüren Türk Profesör Oğuzhan Özcan’ın başkanlığını yürüttüğü ekip, mobil cihazlarda mekanla 2 boyutlu görüntü arasındaki ilişkiye yeni bir boyut kazandırdı. Bu uygulama bugüne kadar grafik arayüzlerde çözülmemiş binlerce tasarım probleminin çözümü anlamına geldi. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 6 TIP’TAKİ GELİŞMELER HAYAL GÜCÜMÜZÜ AŞTI Bir yandan tıp öğrencileri için insan vücudu modelleri ve sanal kalp geliştirilirken, bir yandan ölümsüzlüğe çare arandı. İnsan kalbi üretme çalışmaları başlamışken, bağırsak dokusu ve yapay gen üretildi. KÖK HÜCRELERDEN BAĞIRSAK DOKUSU ÜRETİLDİ Cincinnati Çocuk Hastanesi Tıp Merkezi’nde James Wells ile çalışan ekip, kök hücrelerden bağırsak dokusu üretti. Bağırsak dokusunun embriyonik gelişimdeki koşulları yaratılarak başlayan süreçte kök hücrelerin bağırsak dokusuna dönüşmesi ise 28 gün sürmüş. Zihin gücüyle kontrol edilebilen protez uzuv YAPILDI Araştırmacılar tarafından kullanıcısının beyni ile kontrol edilebilen protez uzuv geliştirildi. Buluşun işleyişi; kullanıcının hareketi düşünmesi ardından sensörler tarafından algılanan beyin sinyallerinin protez uzva iletilmesiyle gerçekleşiyor. Yaraların iyileşmesini hızlandıran gümüş nano parçacıklaR ŞAŞIRTTI Wisconsin-Madison Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, deri yaralarını daha hızlı iyileştiren nano-teknolojik gümüş yara bandı üzerinde çalışıyorlar. Araştırmada, mürekkebin ultra ince katmanlarda yayılmasını sağlayan teknik kullanılmış ve çok katmanlı polielektrolit kaplamayı gümüş nano-parçacık dizileriyle karıştırarak yaraların üzerinde kullanılan bantların üzerine yerleştirilmiş. Henüz sadece kadavra derisi üzerindeki testlerin tamamlandığı belirtilirken, şimdi ise fare ve domuzlar üzerinde deneyler yapılarak tedavinin canlı bir deride işe yarayıp yaramadığı test ediliyor. Diyarbakırlı çocuklar nanoteknolojiyle hastalıkları önleMEYE ÇALIŞTILAR Diyarbakır’da bulunan Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı Bağlar Eğitim Parkı’nda eğitim gören çocuklar, 19 Şubat’ta Ankara Gazi Üniversitesi’nde gerçekleşen First Lego League yarışmasına ilginç bir fikir ile katıldı. Grup, kirli havadan kaynaklanan solunum sistemi hastalıklarını önlemek amacıyla “Hava Arındırma Sistemi (HAS)” adını verdikleri bir proje geliştirdi. Projenin amacı, nano-teknolojiden yararlanarak havada bulunan küçük ölçekteki mikropların dolaşım sistemine girmesini engelleyerek hastalanma riskini azaltmak. SANAL KALP İLE EğİTİM BAŞLADI Londra Kalp Hastanesi’nde, gerçek hastalarda incelenmesi mümkün olmayan insan kalbi anatomisinin araştırılmasını sağlayacak çok gerçekçi bir bilgisayar modeli geliştirildi. Böylece; tıp öğrencilerinin organ özelliklerini daha kolay anlamasını sağlayacak ve kalp uzmanlarına yardımcı bir araç olacak. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 7 Zeka artıran kask icat edildi ODTÜ’LÜLER YAPAY GEN ÜRETTİ Sidney Üniversitesi bilim insanları tarafından, beyne elektrik akımları göndererek dil, hafıza ve matematik problemleri çözme gibi yeteneklerin üçe katlanmasını sağlayan bir kask icat edildi. Bir süre için uzun dönemli hafıza yerine kısa dönemli hafızayı harekete geçiren buluşun sonucunda, kaskı takan kişilerin matematik problemlerini hem üç kat daha iyi hem de farklı yöntemlerle çözebildiği görüldü. “BİR ASIRLIK ÖMÜR ÇOK UZAK DEĞİL” DEDİLER Rusya’da ölümsüzlük hapına çok yaklaşıldığı açıklanırken, İngiltere’de hastalık ve hasarın hemen tedavi edilmesi sayesinde, ölümün ortadan kaldırabileceği savunuldu. Fransa’da ise mantar hücrelerinde metabolizmayı yavaşlatarak, yaşlılığında yavaşlamasını sağlayan bir gen bulundu. ODTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Mahinur Akkaya ve ODTÜ Genetik Mühendisi Burak Yılmaz ile birlikte ODTÜ’lü bir grup genç bilim insanı, yapay gen üretmeyi başardı. Herhangi bir organizmaya ihtiyaç duymadan sadece sekans bilgisiyle üretilen yapay genin kolları; kanser tedavisinden, endüstriyel atıkların temizlenmesine kadar uzanıyor. Bu teknoloji sayesinde ışıldayan bitkiler, istenilen kokuyu veren çiçekler yapılabilecekken petrol ya da biyodizel üreten mikroorganizmalar da üretilebilecek. LABORATUARDA İNSAN KALBİ ÜRETEBİLMEK ADINA GÜN SAYDIK ABD Minnesota Üniversitesi’nde, laboratuar ortamında, ölmüş kişilerden alınarak kas hücrelerinden arındırılan ve “hayalet kalp” olarak adlandırılan sert iskelete kök hücreler enjekte edildi. 2011 Ocak ayında büyümekte olan kalpler henüz atmaya başlamamış olsa da üniversitenin rejeneratif tıp uzmanı Doris Taylor günün birinde kalp nakli ameliyatlarında kullanabilecekleri organlar üreteceklerini ve hatta diğer organların da aynı yöntemle üretilebileceğini düşünüyor. İNSAN VÜCUDU MODELLERİ TASARLANMAYA BAŞLANDI Farklı ülkelerden birçok bilim insanı canlı gövde parçalarının kişisel kopyalarını oluşturmaya çalışıyor. Böylelikle hastayı riske atmadan tedavi ve ameliyatlarını daha iyi hale getirilebilecek ve ilaçların etkileri gözlemlenebilecekken yakında hastanın tüm bedenini canlandırmak da mümkün olacak. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 8 AKILLI KIYAFETLER FAZLASIYLA İLGİMİZİ ÇEKTİ Bakterileri, böcekleri, gürültüyü engelleyen, hatta halde anlayan ve tüm bunlar yetmezmiş gibi sağlık ölçümleri yapabilen, enerji üreten, telefon şarj eden,selülitten kurtaran ve radyasyondan koruyan akıllı kıyafetler geliştirildi. Gürültü önleyen perde GELİŞTİRİLDİ BÖCEKLERİN YAKLAŞAMADIĞI ÖRTÜ ÜRETİLDİ Denizli Tekstilci ve Giyim Sanayileri Derneği tarafından böcek kovucu kumaştan piknik örtüsü üretildi. Yönetim kurulu başkanı İsa Dal, geliştirilen böcek kovucu piknik örtüsü sayesinde piknikçilerin açık havada sinek, haşere ve keneden uzak piknik yapabileceğini ve 1,5 ila 2 metre ebadındaki piknik örtüsünün farklı amaçlarla da kullanılabileceğini belirtti. Buluşta bir papatya türü olan krizantem çiçeğinden elde edilen piretrum maddesi kullanıldı. Giyilebilir anakart TASARLANDI ABD Deniz Kuvvetleri fonu ile, Georgia Teknoloji tarafından Giyilebilir Anakart üretildi. Bu akıllı giyside savaş yaralarına bakım için duyusal astar, kurşun yaralarını tespit etmek için optik fiberler ve savaş durumunda önemli işaretleri gözlemek için bağlantı kuran özel sensörler bulunuyor. Tamamen kablosuz olan sistemde bilgisayarlı t-shirt gövdesine bağlanmış medikal hissetme cihazları esnek bir yapıdan oluşurken, anakart; plastik optik fiberlerin ve diğer özel dişlilerin rahatlıkla kumaşa entegre olabilmesi için dokuma kumaştan dikişsiz olarak üretilmiş. TELEFON ŞARJ EDEN AKILLI PANTOLON ÜRETİLDİ Silvr Lining tarafından tasarlanan pantolon, üzerinde bulunan güneş panelleri cepler sayesinde cep telefonu ve mp3 çalarları şarj edebilecek kadar enerji üretiyor. Empa’daki araştırmacılar, tekstil tasarımcısı Annette Douglas ve ipek dokumacısı Weisbrod-Zürrer AG ile birlikte çalışarak hafif olmasına rağmen ses geçirmeyen, yarı saydam perde kumaşı geliştirdi. Odanın akustiğini belirgin bir şekilde geliştiren ve sesi emen bu perdelerin yarı saydam olması da pek çok yerde kullanım şansını doğuruyor. Giysileri bakterilerden arındıran sprey GELİŞTİRİLDİ Georgia Üniversitesi’nden Dr. Jason Locklin önderliğinde bir grup Amerikalı bilim adamı, mikrop tedavisinde çığır açan bir anti-bakteriyel sprey geliştirdi. Bu çözelti halindeki yeni sprey önceden üretilmiş malzemelerin de bakterilerden tamamen temizlenmesini sağlıyor. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 9 Halden anlayan kıyafetler TASARLANDI Concordia Üniversitesi profesörleri tarafından, giyenin modunu hissederek günün üstesinden gelmesini sağlayan, gömülü biyo-sensörleri ve internet bağlantısı bulunan ileri teknoloji kıyafetler üretildi. Sensörden alınan veriler 16 duygusal durumdan birine dönüştürülerek kıyafeti giyen kişiye moduna göre daha önceden ayarlanmış ilham verici mesajlar veriyor. Sıvı toplayarak sağlık testleri ve ölçümleri yapILDI AB araştırma projelerinden SFIT grubu, BİOTEX projesiyle; sıvıyı biriktirerek biyolojik algılama birimine iletebilmenin üzerinde çalışıyor. Bu zorlu çalışmada amaçlanan görünmez kan testleri gerçekleştirebilmek ve az miktarda sıvıyla güvenilir ve kesin ölçümler yapabilmek. İtalya, Fransa ve İrlanda’daki üniversitelerin ve küçük firmaların da yer aldığı projenin temel başarılarından biri terdeki sodyum, potasyum, klorid oranlarını ölçebilen prototip iyonik sensörlerin geliştirilmiş olması. Enerji üreten kıyafetler GELİŞTİRİLDİ Dallas’taki Teksas Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı, nanotür ile bor veya magnezyum tozlarını kullanarak yeni bir yöntem geliştirdi. Şu anda ilk aşamasında olan araştırmada amaçlanan “giyilebilir güç destekleri” oluşturmak. Bu teknikte nanotüp ağının tozlar ile püskürtülmesi ardından nanotüpler ve tozlar, malzemeyi ipliklere dönüştürüyor. Oluşan nanoiplikler ise daha sonra sert yapı malzemeleri oluşturmak gibi farklı uygulamalarda da kullanılabiliyor. “Artık süt giyeceğiz” DEDİLER Oluşan nanoiplikler ise daha sonra sert yapı malzemeleri oluşturmak gibi farklı uygulamalarda da kullanılabiliyor. RADYASYONDAN KORUYAN CEKETTEN BİZ DE ALMAK İSTEDİK Selülitin çaresi bu kumaşta BULUNDU Teknolojik kumaşları tasarımlarla birleştiren DDC LAB tasarımcıları Roberto Crivello ve Savania Davies-Keiller radyasyon önleyici malzemelerden oluşan spor ceket ve takımlar tasarladı. Kullanıcıyı zararlı UV ışınlarından ve cep telefonlarından yayılan radyasyondan da koruduğu iddia edilen kumaşların tasarım amacı bu giysilerde de normal giysilerdeki rahatlığı aynen sağlayabilmek. Denizli’deki Tan Tekstil firması acı biber, ahududu gibi bazı gıda ürünlerini nanoteknolojiyle kumaşa işleyerek yağ yakıcı kumaş üretti. Su, şarap, yağ, kir geçirmeyen ve leke tutmayan, karıştırıldığında deformasyona uğramayan kumaşlar, vücudu sıcağa ve soğuğa karşı koruyup vücut ısısını 37 derecede sabit tutuyor. Almanya’nın Hanover kentinde modacı Anke Domaske, sütten elde edilen bir çeşit lifin kullanıldığı giysiler tasarlıyor. Geliştirdiği ipeksi, kokusuz ve yıkanabilir ekolojik kumaş aynı zamanda anti-bakteriyel ve yaşlanmayı geciktirici özellikleriyle de sağlığa iyi geliyor; kan dolaşımını ve vücut ısısını düzenliyor. Önceki örneklerin aksine, Domanske’nin ürettiği kumaş tamamen kazein kullanılarak geliştirilen ilk ürün olma özelliğini taşıyor. Canlı dokudan büyüyen ceket YAPTILAR Tissue Culture & Art Project’teki araştırmacılardan Oron Catts ve Ionat Zurr Oron yarı canlı bir ceketin yapımı üzerinde çalışıyor. Herhangi bir hayvan öldürmeden deri giymeyi mümkün kılmak amacıyla, ikili, deri benzeri bir kumaş içerisinde canlı dokular büyütmeye çalışarak minyatür, dikişsiz, kaban şeklinde bir ceket oluşturmayı amaçlıyor. Fare ve insan hücrelerinin kombinasyonundan oluşan ceket, şu anda, bir farenin sığabileceği kadar küçük, ince ve özel olarak tasarlanmış, taşıyıcı görevi yapan bir biyoreaktörün içerisinde büyütülüyor. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 10 DÜNYA ENERJİ ÜRETİMİNE YÖNELDİ ODTÜ, GÜNEŞ PANELLERİNE ALTERNATİF TEKNOLOJİ ÜRETTİ ODTÜ GÜNAM Müdürü Prof. Dr. Raşit Turan ile doktora öğrencisi Özgür Selimoğlu’nun birlikte tasarladıkları yeni yoğunlaştırma sisteminin dünya genelinde ayırt edici üstün özelliklere sahip. Yapımında pahalı fotovoltaikler yerine daha ucuz olan cam ve mercek gibi malzemelerin kullanılması nedeniyle ise, daha ucuza elektrik üretiminin yolunu açıyor. Alternatif enerji İÇİN AY YÜZEYİNE GÖZ DİKTİLER SOLAR PANELLER VİRÜSLERLE DESTEKLENDİ MIT Üniversitesi’nin araştırmacıları daha efektif solar paneller inşa edebilmek için virüsleri devreye soktular. Karbon nanotüplerin daha düzgün hizalanmasını ve elektronların daha etkili biçimde toplanmasını sağlayan M13 adlı virüslerin kullanımı, solar panellerin enerji dönüşümüne önceki tekniğe oranla üçte bir oranında verimlilik kazandırdı. Shimizu adlı bir Japon şirketi, Ay yüzeyini güneş panelleriyle kaplayarak dünyadaki tüm enerji ihtiyacını bu şekilde karşılayacak bir projeye imza atacak. Projede, yerleştirilen güneş panellerinin bakımının robotlar tarafından yapılması düşünülürken, enerjiyi lazer veya mikrodalga yoluyla Dünya’daki istasyonlara taşıyarak 13 bin teravatlık sürekli bir kaynak yaratılması hedefleniyor. Gürültü ve hareketten elektrik üretimi AMAÇLANDI Sharjah Amerikan Üniversitesi’nden bir grup öğrenci, piezo-elektrik teknolojisi ile gürültüden elektrik üretebilen bir cihaz geliştirdi. Henüz deneme aşamasında olan cihazın şaşırtıcı özelliklerinden biri insanların duyamadığı ses dalgalarını dahi elektriğe dönüştürebilmesi. Basit hareketler, ayak sesleri veya stadyum gürültüsü gibi her türlü sesi elektriğe dönüştürebilen bu teknoloji pek çok alanda enerji üretimine katkı sağlayacak nitelikte. Yapay petrol üretildi Oxford ve London College’ın ortak çalışması sonucu hidrojen bazlı ve çevreye zarar vermeyen yapay petrol üretildi. 3 ila 5 yıl arasında hayatımıza girecek ürün, 3 kat daha fazla enerji üretirken; araçlar 1 depo ile 500 ila 650 kilometre gidilebilecek. NEFES ALAN PİLLER GELİŞTİRİLDİ Enerji yoğunluğu benzin ile karşılaştırılabilir duruma gelen bu piller Güney Carolina’nın Aiken şehrindeki Savannah River Ulusal Laboratuarı’nda (SRNL) çalışan bilim adamı Ming Au tarafından geliştirildi. İddialara göre ise, başka hiçbir pilde bu tür bir enerji yoğunluğu yok. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 11 ROBOTLAR HAYATIMIZA İYİCE GİRMEYE HAZIRLANDI ÖĞRENEBİLEN İNSANSI ROBOT GELİŞTİRİLDİ Japonya’daki Osaka Üniversitesi profesörleri tarafından geliştirilen 33 kg ağırlığında, 130 cm boyundaki CB2 isimli insansı robot, küçük bir çocuk gibi öğrenebilme yeteneğine sahip olacak şekilde tasarlanmış ve uzmanlar tarafından gerçek bir çocuk gibi hatırlama, düşünme, yürüme becerileri kazandırılmaya çalışılıyor. Avusturya firması “Guger Teknolojileri” tarafından geliştirilen Intendix adlı başlık ile ses telleri zarar görmüş, kollarını kullanma yetilerini kaybetmiş veya omurga zedelenmelerine maruz kalmış insanlar, beyin dalgalarını kullanarak ifade etmek istediklerini ihtiyaca göre sesli ya da yazılı olarak heceliyor, gerektiğinde metnin çıktısını alabiliyor ve e-posta ya da başka bir elektronik mesaj sistemi ile gönderilmesini sağlayabiliyor. DENİZLER ROBOT BALIĞA EMANET EDİLDİ Üzerindeki algılayıcılar sayesinde denizleri dolaşıp kirlilik seviyesini tespit eden 1.5 metre uzunluğundaki robot balık 29 bin dolara mal oldu. Eş zamanlı olarak verileri istasyona aktaran ve su altı boru hatlarındaki kaçaklar gibi su kirliliğine neden olan olayların erkenden teşhis edilebilmesine yarayan robot balığın, göz ardı edilemez olumsuz tarafı ise yaydığı manyetik alan ve çıkardığı sesler ile doğal ortam vermesi. Bronze Format ile MÜZİĞE YENİ BİR SOLUK GELDİ Lexxx tarafından geliştirilen, kayıt edilmiş müziğe yeni bir soluk getiren Bronze Format ile sabit bir formata sahip olmayan, sürekli değişen hatta bestecinin şarkıya zaman içerisinde yeni tınılar eklemesine de olanak veren bir platform oluşuyor. Bu yeni müzik anlayışı için Bronze Player ve bu formata uygun olarak kayıt edilmiş müzik parçaları gerekiyor. Şu an için BEYİN DALGALARI İLE YAZI YAZMANIN ÖNÜ AÇILDI sadece Mac marka bilgisayarlara yüklenebilen program yakında tüm diğer bilgisayarlar ve IPAN ile IPAD’e uygulanabilecek. BİYONİK LENS İLE EKRANLARA GEREK KALMADI Washington Üniversitesi’nde, bilgisayar ekranını kişinin görüş alanına yerleştiren bir biyonik kontak lens geliştirildi. Yakında, hareketleri geliştirmek için bilgisayar oyunlarında, sağlık sektörü ve iş hayatında kullanılabilecek bu lensler için mühendisler, gelecekte sürücülerin ve pilotların yol, hava ve araç durumuyla ilgili çok fazla bilgiye bu lenslerle ulaşabileceklerini söylüyor. Ekonomik Yardımcı Robot ÜRETİLDİ RoboDynamics’teki araştırmacılar tarafından geliştiricilerin kendi uygulamalarını yükleyebileceği ve bu sayede kullanışlılığı sonsuz ölçüde artırabilen bir robot icat edildi. Gelecekte ev işlerinde hoş imkanlar sunacak icatla ilgili şaşırtıcı olan şey ise, 2011 yılının ortasında 3000 dolara yakın bir fiyatla piyasaya sunulmasının ardından robot fiyatlarının 1000 dolar civarına düşürülmesinin hedeflenmesi. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK RobotlarA İNSANSI DOKUNUŞ VERİLDİ Florida Merkez Üniversitesi Kimya Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Lei Zhai ve ekibi, yeni areojelin kullanılması ile robotlara hassas ve yumuşak bir dokunuş imkanı veren bir yol geliştirdi. Yeni geliştirilen ve bioalgılama uygulamalarına sahip aerojel ile, donmuş duman olarak nitelendirilebilen materyal, robotik ellere insansı dokunuş imkanı sağlayabilecek. ÖĞRENEN VE DERS ÇIKARAN BİLGİSAYAR GELİŞTİRİLDİ IBM, bilgisayarların deneyimlerinden öğrenmelerini, kuramlar geliştirmelerini ve sonuçlardan ders çıkarmalarını sağlayacak insan beyninin çalışmasını taklit eden bir yonga (çip) geliştirdi. Bu yongalarla yapılacak düşünen bilgisayarlar geleneksel bilgisayarlarla aynı şekilde programlanmayacak. BOMBALARI ALGILAYAN BİTKİLER TASARLANDI Colorado Üniversitesi June Medford Biyoloji Laboratuarı’nda yapılan çalışmalar sayesinde geliştirilen ve tehlike anında renk değiştirecek bitkilerin; tahminen dört yıl içerisinde havaalanı gibi kamuya açık yerlerde bomba ya da diğer tehlikeli maddeleri teşhis etmek için kullanılacağı umuluyor. 12 Bilim adamları zihin gücüne odaklandı Berlin’deki Freie Üniversitesi’nde profesör olan Raul Rojas’ın son icadı Braindriver ile; elektroensefalografi teknolojisi kullanılarak, beyindeki sinyaller okunuyor ve ardından uyarıcıların etkisi direksiyon hareketlerine dönüştürülüyor ve sürücünün zihin gücüyle bir aracı kontrol edebilmesi sağlanıyor. San Francisco’da bulunan Emotiv firması tarafından geliştirilen ve şu an deneme aşamasında olan buluşun testleri Berlin havaalanında yapılıyor. SANAL KARAKTERLERİN ARKASINDA KİMİN OLDUĞU ÖNEM KAZANDI Louisville Üniversitesi’nde, yapılan araştırmalarla sanal karakterlerin gerçekten sahibi tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespiti üzerinde çalışılıyor. Güvenlik, hukuki ve ticari açılardan büyük önem kazanan araştırmanın ticari amaçlarından biri, kullanıcıya özgü sanal reklam uygulamalarını devreye sokabilmek. MİMİKLERDEN ANLAYAN BİLGİSAYAR GELİŞTİRİLDİ ODTÜ Teknokent’in genç yazılım mühendisleri, tamamen yerli sermaye ile; baş, göz, kaş çatma, gülümseme, diş sıkma ve kahkaha atma gibi hareketlerle bilgisayar kullanımına olanak sağlayan yazılım geliştirdi. MİMİK adı verilen yazılım sayesinde; özellikle engelli vatandaşlar, bilgisayarda her türlü işlemi yapabiliyor, sanal klavyeyle ekrana yazı da yazabiliyor. Kuş maskesi altındaki ajan KORKUTTU Monrovia’da, Amerika Savunma Bakanlığı’nın talebi üzerine; Nano Hummingbird isminde ve avuç içi büyüklüğünde, kuş görünümlü uçak geliştirildi. Hızı saatte 11 mile kadar çıkabilen pilotsuz ajan uçağın; keşif yapması, ses ve video kaydı elde edebilmesi planlanıyor. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 13 DEPREM ARAŞTIRMALARI HIZ KAZANDI DEPREM ARDINDAN BİNALARIN YENİDEN DOĞRULTULMASI SAĞLANDI 2009 yılında gerçekleştirilen buluşla, deprem esnasında oluşan enerji değiştirilebilir fünyelere dağıtılıyor ve deprem sonrası binanın yeniden doğrulmasını sağlıyor. Stanford ve Illinois Üniversitelerinin önderliğinde deneyleri başarıyla gerçekleştirilen buluşun anahtarı ise; hasarı binanın iskeletindeki esnek ve değiştirilebilir kısımlarıyla sınırlayarak sarsıntıyı kabul edilebilir hale getirmesinde yatıyor. Teknolojinin en umut verici yanı da, var olan yapılara hazır malzemeler kullanılarak daha sonradan monte edilebilmesi. DÜNYA’NIN EN BÜYÜK DEPREME DAYANIKLI YAPISININ SABİHA GÖKÇEN OLDUĞUNU ÖĞRENDİK Sabiha Gökçen Uluslar arası Havaalanı dünyanın depreme dayanıklı en büyük yapısı olarak gösteriliyor. Üçlü sürtünmeli sarkaç izolatörler adlı yeni yapı teknolojisini ilk kullanan havaalanı, 8.0 şiddetindeki depremlere dayanıklı olmasının yanı sıra deprem sonrasında da tamamen çalışır halde olacak nitelikte tasarlanmış. Yeni izolasyon cihazının başarısı ise, tüm binayı kaldırarak yerden uzaklaştırması ve deprem sırasında binanın hareketlerini yavaşlatarak titreşimi azaltmasında yatıyor. TARİHİN DEPREM TEKNOLOJİSİNE ŞAŞIRDIK JAPONYA’DAKİ DEPREM UYARI SİSTEMİNE İMRENDİK Tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemleri uygulandığını belirten ve Anadolu yapı medeniyetini araştıran arkeologlar, binlerce yıldır ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığını belirledi. Kabe, Augustus Tapınağı, Ayasofya ve Süleymaniye Camisi’nin temellerinde de aynı sistemin kullanıldığı belirtiliyor. Dünya’nın en gelişmiş erken uyarı sistemine sahip Japonya, 2007 yılında tüm ülkeyi kapsayan online bir sistem kullanmaya başladı ve bu sistem 2011 yılında gerçekleşen depremde kendini ispatladı. Dünya Bilimi ve Afet Önleme için Ulusal Araştırma Enstitüsü tarafından işletilen sistem; titreşimleri saniyeler öncesinden tespit edip depremin merkez üssünü belirlerken, ülke genelinde 1000’den fazla sismograftan elde ettiği verileri kısa uyarılar şeklinde Japonya Meteoroloji Ajansı’ndan gönderiyor. 2011 BULUŞLAR GEÇİDİ ALMANAK 14 ODTÜ’DE ÇOK ÖZEL PANNELLER GELİŞTİRİLDİ Depreme dayanıklı binalar için dünyayı hayran bıraktıran ODTÜ inşaat mühendisliği Bölümü, son 10 yılda yürütülen araştırmalar sonucunda, betonarme binalardaki tuğla duvarları gömlek kumaşı inceliğindeki karbon lifli polimerler veya ön dökümlü betonarme panellerle depreme karşı güvenli hale getiren yöntemler geliştirdi. Üstelik bu uygulama sadece boya işlemlerinin vereceği kadar rahatsızlık verecek nitelikte ve binanın boşaltılması gerekmiyor. "KASIRGALAR DEPREME YOL AÇIYOR" DENDİ Araştırmaya göre kasırgaların neden olduğu toprak kaymaları tektonik plakaların hareket etmesini engelleyen bakının gevşemesine neden oluyor. ABD’deki Miami Üniversitesi’nden Shimon Wdowinski ve ekibinin yaptığı bir araştırmaya göre tropikal kasırgaların, toprak kaymalarına neden olarak depremlere yol açabildiği belirtildi. Bilim adamları bu varsayımlarının sadece dağlık kesimlerde geçerli olduğunu vurguladı. "YER ALTI SULARI DEPREMİ HABER VEREBİLİR Mİ?" SORUSUNUN CEVABI ARAŞTIRILDI Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaman, Doğu Anadolu Fay Hattı’ndaki yer altı sularının kimyasal özelliklerinde, depremlerden önce değişiklik olduğunun belirlendiği TÜBİTAK destekli çalışmasıyla bu soruya “evet” cevabına verdi. Ayrıca 2009 yılında İtalya’nın l’Aquila kentinde yaşanan depremden birkaç gün önce yakınlardaki bir gölde yaşayan kurbağa sürüsünün topluca göç etmesi ardından yapılan ve NASA’nın da dahil olduğu bir araştırmaya göre; tektonik tabakaların yol açtığı türden çok büyük bir basınç altında kalan kayaların saldığı parçacıkların yüzeydeki su birikintilerinde kimyasal reaksiyona yol açtığı ve su kenarında ya da içinde yaşayan hayvanların, sarsıntının gelişini sudaki değişimden hissedebildiği belirtildi. JAPONYA’NIN DEPREME DAYANIKLI BİNALARININ SIRRINI ÇÖZDÜK Japonya’da depremlerden sonra çok fazla binanın yıkılmamasının nedeni, mühendislerin binaları kırılabilir değil bükülebilir şekilde hazırlaması. Bu şekilde tasarlanan binalar deprem esnasında daha hızlı şekilde sarsılarak insanların daha çok korkmasına sebep olsalar da, asıl ihtiyacı tam olarak karşılıyorlar ve yıkılmıyorlar. GÜVENLE SALLANAN KÖPRÜLER YAPILDI Buffalo Üniversitesi ve MCEER’deki mühendislerin görüşüne göre, deprem anında adeta dans eden köprüler; hem en güvenli hem de yapımı, onarımı ve güçlendirilmesi en ucuz köprüler olabilecek nitelikte. Testleri başarıyla tamamlanan metadolojide; köprünün ayaklarının altına yerleştirilen cihazlar sayesinde, köprüler zeminden ayrılarak birkaç santim yükselirken deprem sırasında oluşan enerji boşaltılıyor. GOOGLE, TWITTER VE FACEBOOK İNSANİ HİZMETTE BULUNDU Van’da yaşanan deprem felaketinin ardından, bölgede bulunan yakınlarına erişmeye çalışan kişilere yardımcı olabilmek adına Google Kişi Bulucu hizmeti Türkçe olarak kullanıma açıldı. 8.9 ölçekli Japonya depreminde, mobil telefon ağları ve sabit telefon hatları çöktüğünde geniş bant bağlantılarıyla sağlanan web siteleri birçok insan için can simidine dönüştü. YAPILARIN RÖNTGENİ ÇEKİLDİ Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Yapı Malzemeleri Laboratuarı araştırmacıları tarafından, yapılardaki taşıyıcı sistem elemanlarının malzeme kalitesini ölçen bir yöntem geliştirildi ve 140 yapı türünün depremselliği ve dayanıklılığı bu yöntem ile ölçüldü. ULUSAL İNOVASYON GİRİŞİMİ 15 DİJİTAL DÜNYA İnternet’in yaşadığımız dünyayı nasıl değiştirdiği üzerinde durmaya gereksinim duymuyoruz. Bu teknoloji; ekonomiyi, gerek bireysel, gerekse de toplumsal hayatımızı, kültürümüzü ve daha nice günlük yaşam alışkanlıklarımızı yoğun bir biçimde etkiledi. İnternet, yaşam için gereksinim duyduğumuz bir çok ihtiyaç noktasının sayısallaşmasına-dijitalleşmesine neden oldu. Günümüzde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal sistem bazı fırsatları değerlendirmek, bazı tehditlerle baş edebilmek için iyi bir gündem oluşturma gayreti içindedir. Gündem geniş bir alanı kapsamakta, bu alan içinde çevre, eğitim, sağlık, demografik değişim ve daha da genel olarak gerek ticari, gerekse de kamu hizmetlerinin dağıtımına kadar bir yelpazeyi barındırmaktadır. Sayılan tüm konu başlıklarının içinde bilişim teknolojilerinin kullanımı ve birbirine bağlanan İnternet protokolü temelli şebekeler girmektedir. İnternet ekonomisi alanında Seul’da yapılan Bakanlar düzeyindeki toplantısının bildirgesin- de de vurgulandığı gibi dünyanın ve ülkelerin gündemlerinin hedeflenen sonuçlara ulaşmasındaki kritik başarı unsurlarından birisi; çok ortaklı paydaş topluluklarında formüllerin oluşturulması, benimsenmesi, izlenmesi ve gözden geçirilmesi gerekmektedir. İnternet ekonomisinin geleceği hakkında OECD tarafından kaleme alınan raporda özellikle uluslar arası işbirliğinin artırılması salık verilmektedir. Ayrıca, gelecekte dijital dünyanın sahip olması gereken normlara bakıldığında aşağıdaki maddelere dikkat çekildiği izlenmektedir: 1. Toplumun tüm kesimlerine yani tüm vatandaşlara ve coğrafi koşullardan bağımsız bir biçimde her yerde İnternete bağlanabilme olanaklarının sunulması 2. İnternet temelli inovasyon, rekabetçilik ve kullanıcı tercihlerinin desteklenmesi 3. Kritik öneme sahip olan altyapının güvenliğinin sağlanması ve sistemin oluşabilecek yeni tehditlere karşı güvenliğini sağlayabilecek bir düzene sahip olması 4. Kişisel bilgilerin korunmasının sağlanması; fikri haklara saygının sağlanabilmesi; özellikle azınlık gruplarının ve diğer belirli hassasiyet taşıyan vatandaşların kişisel haklarının korunabilmesi 5. İnternetin güvenli ve sorumlu bir biçimde kullanılabilmesi 6. Altyapı yatırımlarının desteklendiği bir ortamın yaratılması; daha yüksek düzeylerde bağlanabilirliğin sağlanması ve daha yenilikçi servislerin ve uygulamalarım olasılık dahiline kavuşturulabilmesi. ULUSAL İNOVASYON GİRİŞİMİ Temel olarak öncelikle odaklanılan politika alanlarından birisi genişbant konusudur. Genişbant’ın (boradband) daha da yüksek düzeylerde kullanımının yaygınlaştırılabilmesine öncelik verildiği görülmekte; bu yaklaşıma neden olarak da genişbant altyapısının İnternet Ekonomisi olarak anılan dünyanın oturduğu temel zeminlerden biri olduğu vurgulanmaktadır. OECD üyesi ülkeler içinde mevcut kapasitenin artırılması, elektronik iş yönetimine (e-business), dijital-sayısal ortamda dağıtımın sağlanmasına ve genişbant uygulamalarına odaklanmanın daha da arttığı izlenmekte. Diğer taraftan politika yapan kesimin üzerinde durduğu alanlar arasında okulların birbiriyle elektronik ortamda birleştirilmesi, kütüphanelerin ve diğer kamu hizmetlerinin de aynı okullarda olduğu gibi birleştirilmesi bulunmaktadır. Genel ekonominin bünyesine İnternet ekonomisini eklemlemek amacıyla dikkate alınan politika hedefleri arasında; kamu politika geliştirme süreci içine İnternetin mutlaka inovasyon süreci gibi neredeyse bir çekirdek unsur olarak dikkate alınması salık verilmektedir. Kamu politika alanları arasında ticaret politikaları, rekabetçilik politikaları, vergilendirme politikaları, sosyal politikalar ve düzenlemelere ilişkin reformlar sırlanmaktadır. Özellikle sağlıklı bir politika analizi yapabilmek adına ihtiyaç duyulan unsurlar arasında; İnternetin ekonomik performans üzerinde yarattığı etkideki dönüşümü algılayabilecek bir değerlendirme sisteminin oluşturulması önemsenmektedir. Bu bağlamda özellikle İnternetin verimlilik üzerindeki etkileri, verimliliğin yanı sıra inovasyon ve sosyal refah üzerindeki etkileri, sosyal refahı ele alırken de özellikle eğitim, sağlık ve kamu hizmetleri üzerindeki etkilerinin mutlak surette dikkate alınması ön planda tutulmaktadır. E-devlet: Son 10-15 yıllık dönemi ele aldığımızda kamu hizmetlerinin vatandaşlarına sunuş biçiminde e-devlet önemli bir araç haline geldi. Kamu bazı işlevlerini elektronik ortama taşıdı, bu yöntemle vatandaşlarıyla iletişimini ve kamu-vatandaş ve işletme dünyası ile ilişkilerinde ihtiyaç duyulan hizmetlerin sunumunun bu ortamın kolaylaştırıcı ve standartlaştırıcı etkisi ile daha da kolay hale getirdi. Genel olarak bakıldığında e-devletin fonksiyonlarını aşağıda birkaç başlıkla inceleyeceğiz. e-sağlık: OECD üyesi ülkeler, kamu yönetimleri tarafından vatandaşlarına sundukları sağlık hizmetlerinde bu hizmetlere ulaşılabilirlik, hizmetlerin niteliği ve etkinliği konusunda çeşitli sorunları çözme yolunda projeler geliştirmektedir. Sağlık sistemi içinde artan giderler, demografik değişim ve özellikle kronik hastalıklardaki artış, kamu yönetimlerinin başa çıkmaya çalıştığı sorunlar arasındadır. Sorunların çözümünde e-sağlık bağlamında bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılabilmesi için; 1. Edinilen derslerin paylaşılması, değerlendirme sistemlerinin geliştirilmesi ve kıyaslama çalışmalarının yapılması 2. Sağlık uygulamalarında bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşabilmesi için ana güdüleyicilerin ve gereksinim duyulan teşviklerin neler olduğunun daha iyi anlaşılabilmesinin sağlanması 3. Kronik hastalıkların sınırlar ötesinde görüntülenebilmesi ve hastaların durumlarının yine sınırlar ötesinde irdelenebilmesine dönük politika 16 çerçevesinin geliştirilmesiilerletilebilmesi e-eğitim: OECD tarafından yapılan ve eğitim dünyasının yakından takip ettiği bir çalışma olan PISA (the OECD Programme for International Stuedent Assesment) sonuçlarına göre; eğitim performansı ile bilişim teknolojilerine evlerden erişim arasında pozitif bir ilişki olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin çalışma performanslarının artırılmasında bilişim teknolojilerinin önemi daha çok niteliksel boyutlardadır; yani nicelik, nitelik kadar ön planda durmamaktadır. Eğitimde bilişim teknolojilerinin kullanımında haliyle eğitmenlerin bu teknolojileri kullanabilme yetenekleri de performansın ana belirleyicileri arasındadır. Bu nedenle eğitmenlerin bilişim teknolojilerini kullanabilme yeteneklerini geliştirmeleri desteklenmelidir. Geleceğin İnternet ekonomisinin yaratacağı düzende Türkiye’nin sosyal ve ekonomik kapasitesine uygun bir biçimde yerini alabilmesi için, OECD tarafından dile getirilen konuların yakın takip edilmesinde yarar olacaktır. Özellikle Türkiye’nin ekonomik olarak azgelişmiş olan bölgelerinde İnternet kullanımının, bu kullanımın da mutlaka katma değer yaratacak işlevlere sahip olacak biçimde yapılanmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz. Özellikle eğitim hizmetlerinde İnternet’in sunduğu olanaklardan sosyal ve ekonomik konumundan bağımsız bir biçimde tüm öğrencilerimizin, gençlerimizin en üst düzeyde yararlanmasını sağlamak, Türkiye’nin geleceğin dünyasında yerini alabilmesi için kritik bir başarı faktörü olarak görünmektedir. Bilgi Çağı Dergisi için Hazırlanan Sürüm Gözden Geçirilerek Yeniden Derlenmiştir. Kaynak: Shaping Policies for the Future of the Internet Economy, OECD, Ministerial Meeting on the Future of the Internet Economy, Seoul, Korea, 1718 June 2008, OECD Digital Economy Papers No 148.