Nerede Kalmalı?

Transkript

Nerede Kalmalı?
Bangkok
Malumunuz Tayland hemen hemen herkese ruhani yolculukları, el
değmemiş doğayı ve egzotik atmosferleri çağrıştırır. Ama Bangkok bundan
ibaret bir şehir değil. Bangkok silueti gökdelenlerle dolu, koşturması bol bir
şehir. Hele akşam olunca daha bir enerjikleşen bir şehir. Şehrin
semalarındaki helikopter trafiği, gökdelenlerin çatılarındaki baş döndürücü
restoranlar ve barlar, gurme tatlar, yaratıcı DJ’ler dolup taşıyor şehirden.
İster istemez çok eğlenceli ama çok da yorucu geçen her Bangkok gecesinin
ardından uyanmakta zorluk çekenlerin imdadına Asya’nın en güzel çayları,
kahve, detoks içecek çeşitleri yetişiyor. Arkasından şehirle tanışmaca,
dolaşmaca, alışverişle geçen günler, spa’dan çıkmak istenmeyen günler,
civar kasabalardaki plajların keşfedildiği günler derken, Bangkok’tan dönüşe
geçmek giderek erteleniyor.
>>Nerede Kalmalı?
En İyiler
 The Siam: Chao Phyraya nehrinin hemen yanında konuşlanmış,
Tayland'ın renkli mistisizmi ile art-deco tarzını dekorasyonunda
birleştirmiş olan otel, konuklarına şık odalardan ve kaliteli bir
hizmetten daha fazlasını sunuyor. Villa süitlerindeki özel havuzlardan,
oda hizmetine kadar birçok şımartıcı detaya yer verilmiş. Otelin
bünyesinde yer alan birçok ayırıcı özellik arasında Thai mutfağını
birebir öğrenebileceğiniz bir aşçılık okulu, dilerseniz Uzakdoğu aroma
1
Bangkok
terapileri ve masajlarını sunan spa'sı ve Thai-box yapabileceğiniz bir
ringi dahi mevcut. Dekorasyonunda caz dönemine göndermeler
yapılan restoran, gramafon ve Fransız kokteyl posterleri gibi
ayrıntılarıyla stil sahibi bir atmosfere sahip. Yerel tatlar isteyenler
içinse, nehir kenarındaki Chon Thai Restaurant'ı mutlaka ziyaret
etmelerini öneririz.
 The Sukhothai: Şehrin merkezinde, 13. yüzyıl Thai estetiği ile
modern çizgileri oldukça başarılı bir şekilde harmanlamış olan butik
otelin, 47’si suit olmak üzere 210 odası bulunuyor. Dekorasyonunda
siyah, füme ve tik ağacı gibi koyu tonlar tercih edilmiş. Şehrin
göbeğinde bir ormanı andıran bahçesi, etrafını çevreleyen
gökdelenlerle tam bir kontrast yaratıyor. Ödüllü restoranı Celadon,
yerel mutfağın tüm çeşitlerini havuz manzaralı teraslarında ve yarı
açık salonlarında konuklarına sunuyor. Dilerseniz Zuk Bar'ın
sedirlerinde, yerel kokteyller veya ödüllü şaraplarla şık bir atmosferi
paylaşabilir veya açık hava lounge'unda viskinizi yudumlayabilirsiniz.
 Hotel Muse: Bangkok'un en "şehirli" oteli... 1950’lerin Hollywood
estetiği ile döşenmiş, masif ahşap ve deri unsurların yer aldığı, fakat
buna rağmen son derece samimi ve güler yüzlü olan Hotel Muse,
adından da anlaşılacağı üzere ilham dolu bir şıklık sunuyor. Otelin
tasarımının en can alıcı noktası ise, 19. katta bulunan yüzme havuzu.
Kenarlarında sonsuzluk hissi uyandıracak şekilde yapılmış olan bu
havuz, gökdelenler arasına akan bir deniz gibi. Modern-rustik İtalyan
restoranı Medici, Şef Francesco Lenzi tarafından yaratılmış çok özel
bir menüye sahip. Üstelik bu menüyü DJ ve opera sanatçılarının canlı
performansları eşliğinde tadıyorsunuz. Dilerseniz, üst katta yer alan
2
Bangkok
Su Tha Ros'ta yerel lezzetlerle tanışabilir ya da lobideki Frnasız
bistrosu Le Salon'da taze çekilmiş kahve eşliğinde daha hafif bir
yemek yiyebilirsiniz.
 The Peninsula:Hong Konglu otel zinciri Peninsula, Bangkok için
Chao Phraya Nehri’nin kenarını seçmiş. Özel mimarisi ve geniş
camlarıyla her odadan hoş bir manzara görünmesini garantiliyor.
Otelin spa’sı, Asya’daki en iyi spa’lardan biri olarak kabul ediliyor.
Giriş kattaki Mei Jiang adlı restoran, klasik ve şık dekoruyla dikkat
çekiyor ve Kanton mutfağından gurme seçenekler sunuyor. Thiptara
ise terasa kurulmuş küçük bir köy gibi. Menüdeki yöresel Tayland ev
yemekleri de bu hissi pekiştiriyor. River Café ise, Chao Phraya
Nehri’yle adeta iç içe. Kahvaltı ve atıştırmalık menüsüyle, otelin
konuklarını ağırlıyor.
 Cabohon Hotel: Cabohon Hotel, 1960’lı yıllarda New York’tan
Bangkok’a ışınlanmış bir apartman gibi görünüyor. Odaları da otel
odasından çok birer daire gibi tasarlanmış. Kütüphanesi, klasik hatlı
koltukları, hasır ve ahşap karışımı sandalyeleri, sehpa olarak
kullanılan sandıklarıyla bir dönem filmi setini andırıyor. Bu nostaljik
duyguyu bozan ise teknolojik donanımı oluyor. Thai Lao Yeh isimli
restoranı, Tayland mutfağından lezzetler sunuyor. Çatıdaki
havuzunda, gökdelenlerin arasında yapacağınız tembelliğin keyfi ise
başka hiçbir şeyde yok.
 Sofitel So: Sofitel dünyanın birbirinden çok uzak noktalarında otelleri
bulunan büyük bir otel zinciri. Bangkok’ta iki şubeleri bulunuyor.
Sofitel So Bangkok modern ve 30 katlı bir binada hizmet veriyor.
Otelin tasarımı, Christian Lacroix’ya ait. Tasarımda Wu Xing’den
3
Bangkok
yani beş elementten esinlenilmiş; su, toprak, ateş, tahta ve demir.
Sofitel Bangkok Sukhumvit ise şehrin alışveriş ve iş bölgelerine yakın
konumunda 345 odasında ağırlıyor misafirlerini. Her iki otel de
çağdaş, minimalist ve modern stilleriyle dikkat çekiyor.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 Hansar Bangkok: 94 odasında, klasik tasarımı ile konuklarına
geleneksel bir konfor sunmayı amaçlıyor. Canlı renklerin pastel
tonlarla bir araya geldiği dekorasyonunda ahşap ve cam unsurlar ön
plana çıkmış. Stüdyo süitlerindeki mini mutfaklar sayesinde özelinize
kapanmanıza imkân tanıyor. Otelin geneline hâkim olan minimalist
butik tutum kendisini gün boyu servis veren Cafe Boca'da da
gösteriyor. Hansar'ın tasarımının arkasında yatan ekip, yine
kendilerine ait yerel kahve markası Elefin ile çok özel bir kahve
deneyimi sunuyor. Akşam yemekleri içinse, Eve, yine Fransız
mutfağından tatlar sunuyor. Eve’in en can alıcı özelliği ise
kahvaltılarında saklı. Otelin 8. katında yer alan 26 metrelik havuzda
serinledikten sonra, Zest Bar'ın Bloody Mary'sini tatmanızı tavsiye
ederiz.
 Ma Du Zi Hotel: "Gelin ve görün" manasına gelen ismi, bu otelin
iddiasını daha ilk anda ortaya koyuyor. Oldukça maskülen ve sofistike
bir estetikle dekore edilmiş alanlarında koyu renkler, masif mobilyalar
ve metal işçiliği ön plana çıkartılmış. Otelin spor salonu, lounge’u ve
bir de kütüphanesi bulunuyor. Japon Şef Yuya Okuda'nın
4
Bangkok
önderliğindeki Ma Du Zi Restaurant by Yuya, yerel tatları, Fransız
füzyonu ve oryantal dokunuşlarla birleştirmiş. Restoranın
dekorasyonunda kullanılan metal paneller Granada'nın Alhambra
sarayından esinlenmiş süslemelerle işlenmiş. Otele girer girmez
karşınıza çıkan beyaz barında dinlenebilir veya Tea Room'da
tazelenebilirsiniz. Ma Du Zi, James Bond filmlerinden fırlamış bir
mekân adeta... Buna otelin ismiyle özdeşleşmiş Martini'si de dahil.
 Oriental Residence: Şehrin merkezinde, sessiz, yemyeşil parkların
arasında, gökdelenlerin ışıltılı siluetlerine komşu otelin en belirgin
özelliği, sadeliğinden gelen zarafeti. Beyazın ve pastel tonların
aydınlattığı yüksek tavanlı alanları ve geniş pencereleriyle oldukça
ferah bir ortamı var. 145 odasının 104 tanesi apartman stilinde süitler
olan Oriental Residence'ın her odasının şehrin merkezine bakan
etkileyici bir manzarası var. Havuz, Uzakdoğu motiflerini modern
minimal çizgilerle buluşturmuş bir tasarıma sahip. Otelin iki
restoranından Cafe Claire, aydınlık, rahat ve sempatik bir ortamda
gurme menüsü, sabah kahvaltıları, öğle ve akşam yemekleri servis
ediyor. Mondopop ise, Çin mutfağının füzyonları merkeze alınacak
şekilde hazırlanmış sofistike tatlarla dolu bir restoran.
 The Metropolitan :Sinema ve moda dünyasından birçok önemli isme
ev sahipliği yapmış olan otelde, renklerin koyu tonlarda çok cüretkâr
bir üslupla mekâna savrulması, otelin konseptini oluşturan
minimalizmin sade iddiasını birkaç kademe birden atlatmış. Otelin
sunduğu hizmetler arasında, size özel bir alışveriş turunun
organizasyonu, Bangkok'un hareketli trafiği ve kalabalık caddelerinde
daha sakin bir rota çizmenize imkân tanıyor. Avustralyalı Şef David
5
Bangkok
Thomson'un imzasını taşıyan Nahm, geleneksel Thai mutfağının
ürünlerini sunuyor. Otelin spa bölümünün yanında yer alan Glow ise,
daha sade ve gündelik bir menü sunuyor. Gün boyu çeşitli detoks
içecekleri ve düşük kalorili egzotik lezzetler spor salondan çıktıktan
sonra sağlıklı bir tazelenme için birebir.
 Tenface: Adını efsanevi masal kahramanı, on suretli dev Tosakan'dan
alan butik otel, her ne kadar girişinde bir gece kulübünden içeri adım
atıyormuş hissini uyandırsa da ilerledikçe konuklarına bir masal
dünyasının kapılarını açıyor. Tasarımında modern unsurların ön plana
çıktığı bu küçük ama iddialı otel, genel kullanım alanlarından ziyade
odalarına öncelik tanımış. 79 süitinin her biri oldukça geniş ve konfor
gözetilerek tasarlanmış. Penthouse'u ise bu yerel ama bir o kadar da
küresel deneyimin en özel parçası. Odalarında uyuma
alışkanlıklarınıza göre seçeneklerin yer aldığı yastık menüsü de
mevcut. Wanara Eatery, dekorasyonuna hâkim koyu mobilyaları,
ahşap yer kaplamaları ve metal işlemeleri ile oryantal bir restoran.
Menüsünde İtalyan mutfağını andıran pizza, makarna ve salata
çeşitlerinin yanı sıra, Thai mutfağından örnekler de mevcut. Wanara
Thai dilinde orman anlamına geliyor ve restoran özellikle yerel
mutfağın önemli unsurlarını bu orman konsepti altında birleştirmiş.
Otelin giriş katında yer alan Sita Bar’da , uluslararası üne kavuşmuş
kokteyli, Lovelorn Tosakan'ı denemenizi tavsiye ederiz.
>>Nerede Yemeli
6
Bangkok
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
 Jim Thompson:Tayland ipeğinin ününü Dünya’ya duyuran Amerikalı
Jim Thompson efsanesini duymuşsunuzdur. 2. Dünya savaşının
bitiminde Chao Phraya nehrinin kenarındaki eski Oriental otelini alır
ve sosyal bir buluşma mekânı haline getirir. Tayland’ın gelişen
ekonomisine katkıda bulunmak için ipek işine merak sarar...
Hikâyenin gerisini öğrenmek ve müzesini gezmek için ziyaret
etmelisiniz. Öğle yemeği için de geleneksel Thai yemeğinin çağdaş
mutfakla buluştuğu restoranda yemek keyfini yaşamalısınız.
 Viva & Aviv:Chao Phraya River kenarında, sakin ve tembel bir öğlen
geçirmek için en güzel adres. Garip şekillerde hazırlanmış pizzalar,
salatalar, sandviçler ve tatlılara taze meyve suları ve smoothie’ler
eşlik ediyor. Burada Avustralyalı bir sörfçü gibi beslenip sağlık ve
enerji dolacağınızdan hiç şüpheniz olmasın.
 Kuppa:Sıradışı mimarisi ve post-endüstriyel unsurlarla yerel motifleri
harmanlayan dekorasyonu ile Kuppa, özellikle damakta izi kalacak bir
kahve deneyimi yaşamak isteyenler için kaçırılmaması gereken bir
mekân. 1998 yılında açılan Kuppa, gün boyu kahvaltı servisi de
yapıyor. Kahvaltı menüsü geleneksel İngiliz ve Fransız
kahvaltılarından esinlenilerek hazırlanmış. Sandviç, makarna, salata
ve pizza gibi klasik seçeneklere ek olarak Tayland yemekleri de ayrı
bir başlık olarak karşımıza çıkıyor.
 Baan Klang Nam:Biraz turistik bir yer ama olsun. Bangkok’a ilk
gelişiniz ise denemenizde fayda var. Tayland’ın deniz ürünlü
yemeklerinin hemen her çeşidini burada bulabiliyorsunuz. Bu
7
Bangkok
mutfakla yeni tanışanlar için ‘oryantasyon turu’ gibi geçecektir. İster
öğlen, ister akşam buyurun.
Akşam Yemeği
 Water Library:Bangkok'un yaşanması gereken gastronomi
deneyimlerinin başında gelen Water Library, bir su barına sahip
olmasıyla öne çıkıyor. Restorandan içeri girdiğinizde karşınıza çıkan
devasa barın raflarında dünyanın çeşitli bölgelerinden getirtilmiş
suları dizili görüyorsunuz. İstediğiniz bölgenin suyunu sipariş edip
tadabiliyorsunuz. Yuvarlak hatları olan mimarisinin merkezine
yerleştirilmiş olan bu göz alıcı barın yanı sıra tüm mekân oldukça
modern ve endüstriyel bir tasarıma sahip. Menüsü ise, dünya
füzyonlarına ev sahipliği yapıyor. Başlangıç olarak wasabi
dondurmalı deniz tarağı buranın klasiklerinden. Daha sonra deniz
ürünleri tercih edebileceğiniz gibi, Viktoryen tarzda pişirilmiş kuzu
budunu da deneyebilirsiniz. Oldukça geniş bir şarap menüsünün yanı
sıra imza değeri taşıyan kokteylleri ile de fark yaratıyor.
 Hazara:Hazara restoran olarak bir binalar kompleksinin parçası.
Geleneksel Thai mimarisine uygun olacak şekilde tasarlanmış bu
binalar, farklı amaçlar için birbirlerine bağlanmış. Yan binada bir spa
bulunuyor. Hazara ile aynı binayı paylaşan Face Bar'da caz müziği
eşliğinde birer kadeh aperatif içtiyseniz artık Hazara’ya yani
Bangkok’un en iyi Hint restoranına geçebilirsiniz demektir. Dilerseniz
charpai denen bambu minderlerde de oturup Raan Hazara, Murgh
8
Bangkok
Makhani veya Rogan Gosh gibi geleneksel tatları deneyebilirsiniz.
Vejetaryenler için hazırlanmış seçenekler de bulunuyor.
 Hyde & Seek:Mottosu adından belli! Misafirlerine çocukluk
dönemlerini hatırlatan bir naiflik ortamı yaratmışlar. Dekorasyonunu
oluşturan romantik-rustik öğeler, ilüstrasyonlar ve vintage ayrıntılar
çok özenle seçilmiş bir tarzı yansıtıyor. Menüsünde Amerikan
mutfağından Uzakdoğu tatlarına çok çeşitli seçenekler sunuluyor.
Mekânın barında oturup tartar soslu karides pop-corn veya çok özel
soslarla tatlandırılmış istiridyelerden atıştırabilirsiniz. Orta Amerika
usulu burgerlardan, ördek göğsüne, "yeşil şarap"lı spaghettiden,
patates püresi eşliğinde Atlantik somonuna kadar çok geniş bir
yelpaze sunuyor. Yemekten sonra West Village NY Cheese Cake için
yer bıraktığınızdan emin olun.
 Seafood Market and Restaurant:Buranın ününü duymuşsunuzdur. Ne
de olsa burası da o “görmediyseniz Bangkok’a gelmiş sayılmazsınız”
türü yerlerden. Başlı başına deniz mahsulleri ve balık çeşitleri cenneti.
Kapıdan girer girmez size bir kaptan eşlik ediyor. Upuzun balıkçı
tezgahında hayatınızda görüp görebileceğiniz her tür yüzen canlının
tadına bakabiliyorsunuz. Sonra da size eşlik eden kaptana
aldıklarınızın nasıl pişirilmesini istediğinizi tarif ediyorsunuz. Artık
emin ellerde hazırlanan yemeğinizi beklemek için size ayrılan masaya
geçebilirsiniz.
 Antonio’s:Dünya’nın neresinde olursak olalım İtalyan mutfağı bizlere
hep cazip gelmiştir. Uzakdoğu’da, botanik bir bahçenin içinde şık bir
akşam yemeği yemek için Antonio’s en güzel seçenek. Ailesinden
aldığı ilham ve yemeğe olan tutkusu Tony’nin bu keyifli trattoria’yı
9
Bangkok
açmasına neden olmuş. Öyle çok kalabalık bir menüsü yok, fakat
bütün yemekler Tony’nin kendi yaratıcılığıyla hazırlanmış.
Restoranda özellikle İtalyan şaraplarının ağırlıkta olduğu seçkin bir
kav da mevcut.
>>Gece Kuşlarına
 Above Eleven:Central Park’ı önce Bangkok’a sonra da bulundukları
binanın 33. katına taşımayı başarmışlar. Çim kaplı duvarlar, özel
olarak tasarlanmış ağaçlar şaşırtıcı bir atmosfer yaratıyor. Yemek
menüsü atıştırmalık tatlar ve sushi ağırlıklı. Sayfalarca uzayan bir
kokteyl menüsü sunmuyor ancak menüde yer alan seçeneklerin hemen
hepsi Above Eleven’dan bir şeyler taşıyor.
 The Nest Rooftop:Le Fenix Hotel’in 8. katında. Şık ve modern bir
atmosferi var. Kalabalık bir grupsanız biraz erken gelerek sedir
benzeri köşelerden birini kapmak çok daha eğlenceli olacaktır. DJ
performanslarının yanı sıra müzik gruplarının da canlı performansları
oluyor. Belli günlerde Latin geceleri düzenliyorlar. Oldukça uzun bir
kokteyl menüsü var, seçim yapmak zaman alabiliyor.
 Face:Face, Bangkok’ta ve Asya’nın birkaç şehrinde daha gece
hayatının önemli oyuncularından biri. Face’in kokteyl barı, İpek Yolu
üzerinde bulunan ve eskiden kervansaray olarak kullanılan bir yapıda
bulunuyor. Geleneksel dekorunda ahşap oymalı tahtımsı localarında
oturup kokteyllerinin tadını çıkabilirsiniz.
10
Bangkok
 Iron Fairies:İsmi kulağa fantezi romanlarından alınmış gibi gelen
bardan içeri girdiğinizde gerçekten bir fantezi dünyasına giriyorsunuz.
Game of Thrones’un çekimleri için kurulmuş ve sonra unutulmuş bir
set gibi. Burası hem bar, hem restoran, hem de bir demircilik atölyesi.
Etrafta atölyede yapılmış demirden figürlerden bolca var. Caz ve
blues eşliğinde nefis burgerler yemeniz için bekliyorlar.
>>Ya Başka?
Alışveriş
 Maison Takuya:Maison Takuya deri işçiliğiyle ünlü bir tasarım
markası. Çizimleri ve ürün testlerini bilgisayar üzerinden yapıyorlar.
Fermuar dikişini de daha sağlam olabilmesi için makinede yapıyorlar.
Geri kalan tüm aşamaları ise el işçiliği. Bangkok’da birkaç yerde
karşınıza çıkacak, görmezden gelmeyin.
 Almeta:Almeta, çılgın renkleri ve el yapımı ipek ürünleriyle dikkat
çekiyor. Atölyelerinde dokudukları ipek kumaşlarda, kendi buldukları
tekniklerle tavus kuşu tüyü veya deniz kabuğu gibi materyaller de
kullanıyorlar. Üstelik Tayland’ın makinede yıkanabilir tek ipeğini
üretiyorlar. Tabii bu her şeyi çok daha kolay bir hale getiriyor.
Almeta, ipekten yastık kılıfı, nevresim takımı, çanta, sabahlık, perde
tasarlıyor. Yakınlarda da bir ipek müzesi açmaya hazırlanıyor.
 Ban Bat:Budist rahiplerin günlük ritüellerinden biri de, çıplak
ayaklarla ve ellerinde büyükçe bir kâseyle, tapınağın kapısına
11
Bangkok
yürüyüp, ahalinin bağışladığı yiyecekleri (alm) toplamaları. Bu ritüel
sırasında ellerinde taşıdıkları kâseye bat deniyor. Ban Bat, geleneksel
bat yapım metotlarını kullanarak üretim yapan birkaç yerden biri.
Otantik metotları kullanmak demek, bir bat’ın üretilmesi 2 gün
sürüyor demek. Her birinde, Buddha’nın Sekiz Aşamalı Asil Yolu’nu
temsil eden 8 metal şerit kullanılıyor.
 Tony’s Leather:Deri botlar ve ayakkabılar için ilginç bir adres.
Bangkok’ta nerede püsküllü kovboy botu veya yılan derili mokasen
ayakkabılar bulacağım diye hayıflananlara öneririz.
 Manop Rachote:Manop Rachote, Taylandlı bir aksesuar ve ev eşyası
tasarımcısı. Fotoğraf çerçevesi, takı kutusu ve sandık gibi geleneksel
ev eşyalarına modern yorumlar getiriyor. Kakmalar, süslemelerle
hepsi çok daha ışıltılı bir hale geliyor. Hem de sadeliklerinden bir şey
kaybetmeden. Hepsi elde yapıldığı için tamamlanma süreleri 2 aya
kadar çıkabiliyor.
 Central World:Burası bir alışveriş merkezi ancak içeride yerli
üreticilere ve tasarımcılara ait çokça butik var. Birkaç tanesini
derledik, toparladık. Central World’ün en güzel mağazalarından biri
Karmakamet. Aromatik yağlar, mumlar, nemlendiriciler ve bunlara
benzer kişisel bakım malzemeleri ve spa ürünleri satıyorlar. Bangkok
deneyiminizi evinize taşıyabilmek için mutlaka göz atmalısınız.
Mieux, organik sabunlar bulabileceğiniz davetkâr bir dükkan.
Painkiller, modern ve genç erkek modasının en iyi ‘look’larını
sunuyor. The Adjective, bir kot pantolon deryası. Hybrid Outfitters ise
gündelik, spor ve retro olarak tarif edebileceğimiz kadın ve erkek
koleksiyonları çıkarıyor. Disaya, rustik desenler, kabarık etekler, dize
12
Bangkok
kadar çoraplar bizim işimiz diyen hanım kızları, müthiş tasarımlarıyla
delirtiyor. Viera by Ragazze, İtalyan ilhamlı bir Tayland markası ve
çanta, ayakkabı ve cüzdan tasarımları yapıyorlar.
Sanat ve Antika Meraklılarına
 Bangkok Art & Culture Center:İsmini, Bangkok Metropolitan
Museum of Contemporary Art koyacaklarmış, sonra vazgeçmişler.
Aslında müzenin haline tavrına bu eski isim çok daha yakışıyor.
Çoğunlukla Asyalı çağdaş sanatçıların çalışmaları yer alıyor burada.
Uluslararası sanat piyasasına çıkmadan birkaç isim keşfetmek
isteyenler bu madeni kaçırmasın.
 Museum of Siam:19. yüzyıl stilini yansıtan ve bir zamanlar Ticaret
Bakanlığı olarak kullanılan binada şimdilerde Museum of Siam
yaşıyor. Müzenin odalarında dolaştıkça bölgenin tarihini de adım
adım takip ediyorsunuz.
 Ashwood Gallery:Tayland bir antika cenneti. Bu yüzden de tapınak
hırsızlıkları sık yaşanan bir durum. Oysa bunların yurt dışına
çıkarılması yasak. Antika pazarlarında replikalar da diz boyu. Böyle
bir ortamda doğru antikacı adresini bulmak zor olabiliyor. Ashwood,
19 - 20. yüzyıllardan kalma Tayland, Çin ve Japonya’dan toplanmış
objeler bulabileceğiniz bir yer.
 LEK Gallery:Hem mobilya hem de dekoratif objeler satan bir yer.
Çok zevkli parçaları bir araya getirmişler. Geniş bir hayran kitlesi
bulunuyor.
13
Bangkok
 We*Do Gallery:We*Do Gallery birkaç tasarımcının ürünlerini bir
araya getiriyor. Daha çok mobilya ağırlıklı. Ancak modern ve yaratıcı
çizgisini yansıtan ev eşyaları ve halılar da yok değil. Her ne kadar
mağazayı yüklenip çıkma dürtüsü sizi sarsa da artık sığdırabildiğiniz
kadarını alacaksınız mecburen.
Spa
 The Oasis Spa:Oasis Spa’nın başka ülkelerde de şubeleri var ancak
Bangkok’taki iki şubesi özellikle keyifli. Masaj, terapi ve detoks
seçenekleri say say bitmiyor. Ama öyle daha okurken yoran cinsten
değil, bakması bile dinlendiren cinsten. Süreleri de 45 dakika ile 5 saat
arasında değişiyor.
 Como Shambhala:The Metropolitan içinde bulunan spa merkezi,
modern tıp ile geleneksel yöntemleri bir araya getiriyor. Şehrin
ortasına kurulmuş doğal ortamlar yerine doğrudan doğanın içinde
olmayı tercih ediyorlar. Terapilerde de kendi markalarının ürünlerini
kullanıyorlar. Menüsünde de sağlıklı ve çoğu çiğ et ve sebze
yemekleri bulunuyor.
 i.sawan:Grand Hyatt Hotel’in beşinci katında 7.000 m2’lik bir alanda
hizmet veriyor. Bu alanı bungalovlara bölerek kullanmışlar. Süresi 3090 dakika arasında değişen masaj ve terapi hizmetlerini bu özel minievlerde veriyorlar. Bungalovların her birinde banyo ve iPod ünitesi
bulunuyor.
14
Bangkok
Gitmeden Göz Atılacaklar
 ‘Very Thai’:Phil Cornwell-Smith’in Very Thai kitabı popüler kültür
hakkında fikir veriyor. Sadece fotoğraflarına bakmak bile çok
eğlenceli.
 John Burdett:Burdett’in Bangkok’ta geçen dedektif romanları
‘Bangkok 8’ ve ‘Bangkok Tattoo’ polisiye sevenler için hoş olabilir.
 David Thompson:Michelin yıldızlı restoran şefi David Thompson,
Tayland mutfağı konusunda uzman kabul ediliyor. ‘Thai Food’ ve
‘Thai Street Food’ kitapları hem yemek kültürü hakkında bilgi
veriyor, hem de önemli tariflerin dökümünü yapıyor.
 ‘Hangover II’:Hangover’ın devamı niteliği filmde, komik olaylar bu
sefer Bangkok’da gerçekleşiyor. Tayland’la ve Bangkok’la ilgili pek
çok klişeyle dolu. Beklentilerinizi bu filme dayanarak kurmamanızı
öneririz. Gene de fonda Bangkok’un olduğu eğlenceli bir film olduğu
için de yazmadan edemedik.
Aman Aman!
3 tekerlekli tuk tukların sempatisine fazla kapılmamakta fayda var. Bir kere
denemek eğlenceli olabiliyor. Ama sık kullanmak için pek rahat değil.
Taksilerin taksimetresini açtığından emin olun. Yanınızda bozuk para
bulundurun, mümkün olduğunca tam para verin. Şoförler İngilizce bilmiyor
genelde. Adresi önceden yazmanızda fayda var.
15
Bangkok
Barlar ve kulüplerin resmi olarak gece 1’den sonra kapanması gerekiyor.
Ancak her zaman bu kurala uymayabiliyorlar. Bazı mekânların kapısında da
kimlik isteyebiliyorlar, hazırlıklı olmakta fayda var.
Su geçirmez ayakkabılarınız ve yağmurluğunuz bavulunuzda olsun.
Tapınaklara girebilmek için omuzları ve bacakları kapatmak, ayakkabıları
çıkartmak gerekiyor.
Kökleri çok eskilere dayanan thai-boxing, 19. yüzyıldan sonra itibar
kazanmış bir spor. Sıkı bir maç seyretmek isteyenler Ratchadamnoen
Stadyumu’nun programını es geçmesinler. Pazartesi, Çarşamba, Perşembe
ve Cuma günleri çok sıkı maçlar gerçekleşiyor.
Sıkıcı Bilgiler
Suvarnabhumi Havaalanı’ndan şehre taksiyle varmak 45 dakika sürüyor ve
350 Baht tutuyor. Havaalanından Makkasan Terminali’ne varmak ise 15
dakika ve 100 Baht. Limuzin kiralamak da mümkün. Havalimanında iner
inmez resmi üniformalarıyla yardımcı olmaya hevesli gibi duran insanlara
sakın kulak asmayın, kalabalık kuyruğun olduğu taksi sırasına girin.
Hesaba servis ücreti dahil oluyor genelde. Ve genelde bu ücret doğrudan
işletmenin kasasına gidiyor. Çok iyi hizmet aldığınızı düşündüğünüzde ufak
16
Bangkok
bir bahşiş bırakmanız hoş karşılanacaktır.
Turist info için 1672’yi, acil durumlar için de 191’i arayabilirsiniz.
17

Benzer belgeler