VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ SÖZEL

Transkript

VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ SÖZEL
Türk Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Dergisi 24(3) Özel Sayı
Turkish Journal of Physiotherapy and Rehabilitation 24(3) Supplement
Kongre Özetleri/Congress Abstracts
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
SÖZEL SUNUM VE POSTER ÖZETLERİ
VIIth CONGRESS OF NATIONAL SPORTS PHYSIOTHERAPISTS IN TURKEY
ABSTRACTS OF ORAL PRESANTATIONS AND POSTERS
Hacettepe Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi
Ankara
7-8-9 Kasım 2013
Hacettepe University Congress and Culture Center
Ankara
7th to 9th November 2013
Fiziksel
Aktivite ve
Egzersiz
7-8-9
KASIM
013
2
Ank
ara
Organizasyon
Spor Fizyoterapistleri
Derneği
Yer
Hacettepe Üniversitesi
M Salonu - Ankara
“Bu Bilimsel Toplantı TÜBİTAK-BIDEP tarafından desteklenmiştir.”
S2
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
7 KASIM 2013 / PERŞEMBE
08.00-12.00
09.00-09.30
09.30-10.30
10.30-11.00
11.00-12.30
12.30-14.00
14.00-15.00
15.00-15.30
15.30-16.30
16.30-18.00
KAYIT
AÇILIŞ
Dernek Başkanı: Prof.Dr. Nevin Ergun
Rektör: Prof.Dr. Murat Tuncer
Kongre Başkanı: Prof.Dr. Gül Baltacı
Sağlığın Geliştirilmesinde Organizasyonların Sağlıklı Yaşam ve Fiziksel Aktiviteye Bakışı
Oturum Başkanı: Murat Tuncer
• Nazan Yardım Türkiye’de ‘Sağlıklı Yaşam’ için yürütülen politikalar
• Joeo Breda Türkiye’nin ‘Sağlıklı Yaşam ve Fiziksel Aktivite’ profili
• Sumru Kutlu Çocuklarda obezite ve şişmanlık
ARA
Çocuklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Reçetesi
Oturum Başkanı: Nevin Ergun
• Gıyasettin Demirhan Spor yapan çocukta bilişsel gelişim ve farkındalık
• Caner Açıkada Hangi yaşta-hangi spor?
• Cemil Yıldız Egzersiz sırasında oluşabilecek kas-iskelet problemleri ve riskler
• Umut Tugay Egzersiz reçetesi
Öğle Yemeği
Adelosanlarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Reçetesi
Oturum Başkanı: Orhan Derman
• Nuray Kanbur Pubertal gelişim ve spor
• Ferhunde Öktem Fiziksel aktivite ve sporun psikososyal boyutları
• Cemalettin Aksoy Egzersiz sırasında oluşabilecek kas-iskelet sistemi problemleri
• Baran Yosmaoğlu Egzersiz reçetesi
ARA
Kassal Kuvvet: Performans, Rekreasyon ve Rehabilitasyonda Nasıl Geliştirelim?
Oturum Başkanı: Volga Bayrakcı Tunay
• Tüzün Fırat Kuvvetin geliştirilmesinde nöromusküler yapıların önemi ve fizyolojik değişiklikler
• Alper Aşçı Performansta kuvvetin geliştirilmesi
• Dilber Coşkunsu Rekreasyonda kuvvetin geliştirilmesi
• Seda Bicici Rehabilitasyonda kuvvetin geliştirilmesi
SÖZEL SUNUMLAR
M Salon: Nihal Gelecek & Baran Yosmaoğlu
R Salon: Nazan Tuğay & İrem Düzgün
S1. Ofis çalışanlarının fiziksel aktivite düzeylerinin; bel ağrısı, yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete seviyesi üzerine etkisi
Ahmet Olcay Akman, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk, İlkşan Demirbüken, Zübeyir Sarı, Tuğba Kuru Çolak, Gönül Acar, Saadet
Ufuk Yurdalan, Mine Gülden Polat
S2. Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF sınıflandırma sistemi puanlarının izokinetik kas kuvveti ve pozisyon
duyuları üzerine etkisi-pilot çalışma
Bahar Anaforoğlu, Emel Sönmezer, Nevin Ergun, Manolya Acar
S3. Akut anterior talofibular bağ yaralanmalarında kinezyo bant ve price tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması
Ayça Aracı, İnci Yüksel
S4. Asemptomatik omuzlarda yuvarlak omuz postürünün skapular kinematik üzerine etkisi.
Elif Çamcı, İrem Düzgün, Gül Baltacı, Ayşe Karaduman, Mutlu Hayran
S5. Patellofemoral ağrı sendromunda ilerleyici nöromusküler egzersiz programının etkinliği
Pınar Balcı, Volga Bayrakcı Tunay
S6. Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık step-aerobik programının vücut kompozisyonu, bacak kas kuvveti ve yaşam kalitesine etkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya, Öznur Büyükturan, Anıl Özüdoğru
S7. Atış sporcularının omuz eklem pozisyon hissi ve reaksiyon zamanlarının sedanter kişilerle karşılaştırılması
Sezen Dincer, Muharrem Dincer, Volga Bayrakcı Tunay, Devrim Akseki
S8. İzokinetik dinamometre ile yapılan ölçümlerde omuz ve diz eklemlerine ait izokinetik yüklenme aralığının tespit edilmesi
R. Tuğba Durdubaş, Kerem Tuncay Özgünen, Ümüt Adaş, Çiğdem Özdemir, Sanlı Sadi Kurdak
S9. Amatör bisikletçi ve kaya tırmanıcılarında farklı dirsek pozisyonlarında ölçülen el kavrama kuvvet ve enduranslarının karşılaştırılması
Duygu Ercan, Ayşegül Çalışkan, Mehmet Gürhan Karakaya, İlkim Çıtak Karakaya
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S3
S10.Basketbolcularda farklı pozisyonlarda atış yüzdesini etkileyen faktörlerin analizi
Gözde Gür, Erkan Kılınç, Çiğdem Ayhan, Özgün Uysal, A. Çağatay Sezik, Volga Bayrakcı Tunay
S11. Hamstring tendon grefti ile ÖÇB cerrahisi sonrası wii terapi ile standart rehabilitasyon protokolünün karşılaştırılması
Bünyamin Haksever, Gül Baltacı
S12. Lateral epikondilit’de kuru iğneleme ve extracorporeal şok dalga tedavi (ESWT) etkinliklerinin karşılaştırılması
Zeynep Hazar, Hüseyin Arslan
S13. Cervical traksiyon kuvvet simülatörü
Rafet Irmak, Ahsen Irmak, Osman Yüksel Yavuz
S14. Farklı eksternal desteklerin arka ayak pronasyonuna etkilerinin pedobarografik yöntemle incelenmesi: Pilot çalışma
Banu Karahan, Serkan Taş, Nilgün Bek
S15. Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık aerobik egzersiz programının omurga uygunluğuna etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
S16. Sağlıklı bayanlarda aktivite ile oluşan boyun ağrısının çiğneme kasları üzerine akut etkisi-(pilot çalışma)
Hasan Erkan Kılınç, Burak Ulusoy, Nevin Ergun
S17. Ulusal spor fizyoterapistleri kongreleri’nde sunulan bildirilerin yayınlanma oranlarının incelenmesi
Umut Ziya Koçak, Deniz Bayraktar, Bayram Ünver
S18. Ön çapraz bağ tamiri olan hastalarda postüral stabiliteyi etkileyen faktörlerin belirlenmesi
Özge Çınar Medeni, Gül Baltacı, Kezban Bayramlar, Nevin Atalay Güzel, İbrahim Yanmış
S19. Pelvik organ prolapsusu olan kadınlarda stabilizasyon egzersizleri ile pelvik taban kas eğitiminin karşılaştırılması
Nuriye Özengin, Necmiye Ün Yıldırım, Bülent Duran
S20. Kinezyolojik bantlamanın elin kavrama kuvveti üzerine etkisi
Haşim Saknuk, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
S21. Bedensel engellilerin sportif aktivitelere katılımının demografik açıdan değerlendirilmesi: İstanbul profili
Burcu Altun, Kezban Bayramlar, Tülay Bağcı Bosi, Abdülhamit Tayfur, Nevin Ergun
18.30-20.30
KOKTEYL
Yer: Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyeleri Lokali
8 KASIM 2013 / CUMA
08.30-10.00
10.00-10.30
10.30-12.00
12.00-13.00
13.00-13.30
13.30-15.00
15.00-15.30
15.30-16.30
S4
Kadın ve Egzersiz
Oturum Başkanı: Bülent Okan Yıldız
• Yavuz Yakut Kadında biyomekaniksel özellikler
• Funda Demirtürk Aşırı egzersizin etkileri-Sağlıktan yaralanmaya
• Türkan Akbayrak Osteoporoz üzerine etkileri
• Bülent Okan Yıldız Egzersizin hormonal sistem üzerine etkileri
ARA
Kas ve Tendon Yaralanmalarında Güncel Yaklaşımlar
Oturum Başkanı: Egemen Turhan
• Alp Çetin Klinik değerlendirmede ultrasonun yeri
• Sarper Çetinkaya Platelet Rich Plazma (PRP)
• İlhan Er PRP ve egzersiz
• Gamze Şenbursa Reflex terapi
Öğle Yemeği
Guy Simoneau The challenge of return to sport for post-ACL: What say literature?
TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.
Spor Yaralanmalarının Önlenmesinde ve Rehabilitasyonda Egzersiz: Bilimsel kanıt
Oturum Başkanı: Gül Baltacı
• Defne Kaya İzokinetik Egzersizler
• Zübeyir Sarı Eksentrik egzersizler
• Mesut Selami Plyometrik egzersizler
• Mehmet Gürhan Karakaya Gövde stabilizasyonu
ARA
Tartışmalı oturum: Menisküs Cerrahisinde Transplantasyon mu Tamir mi?
Oturum Başkanı: Servet Tunay
• Murat Bozkurt Menisküs transplantasyonu
• Halit Pınar Menisküs tamiri
• Nihal Gelecek Rehabilitasyon: Kim-nasıl ve ne kadar?
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
16.30-18.00
Hangi Egzersizi Verelim?
Oturum Başkanı: İnci Yüksel
• Derya Özer Kaya Servikal disfonksiyon
• İrem Düzgün Skapular instabilite
• Cem Türkel Quadriceps kas yırtığı
• Baran Yosmaoğlu Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu-12.hafta
• Mehmet Şen Futbolcularda hamstring avulsiyonu
• Cihan Öksüz Aşil tendinopati
• İlhan Er Osteitis pubis
9 KASIM 2013 / CUMARTESİ
09.00-10.30
10.30-11.00
11.00-12.30
12.30-13.00
Spor Sırasında Oluşabilecek Riskler
Oturum Başkanı: Ufuk Demirkılıç
• Ufuk Demirkılıç Ani ölüm
• Ersin Erdoğan Kafa travmaları
• Özgen Aras Tehlikeli sporlarda riskler
• Numan Demir Dilin geri kaçması
ARA
Spor Fizyoterapistliği Programında Tamamlanan Doktora Tez Sunumları
Oturum Başkanı: Yavuz Yakut
• Ayşenur Beşler-2003
Temporomandibular eklem disfonksiyon sendromunda manuel tedavinin etkinliğinin karşılaştırılması
• Fatma Ünver-2004
Ayak bileği inversiyon yaralanmalarında proprioseptif eğitimin etkileri
• Mehmet Yanardağ-2007
Otistik çocuklarda farklı egzersiz uygulamalarının motor performans ve sterotip davranışlar etkileri
üzerine etkileri
• Özgür Sürenkök-2007
Sıçanlarda L-Karnitin desteğinin kullanılmamaya bağlı kas atrofisine etkileri
• İrem Düzgün-2008
Rotator kılıf tamiri sonrası yavaş ve hızlı rehabilitasyon protokollerinin karşılaştırılması
• H.Baran Yosmaoğlu-2009
Ön çapraz bağ cerrahisinde iki farklı fiksasyon tekniğinde rehabilitasyon sonrası fonksiyonel sonuçların
karşılaştırılması
• Derya Özer Kaya-2009
Farklı kolumna vertebralis bölgelerindeki stabilizasyon eğitimlerinin üst ve alt ekstremite fonksiyonlarına ve dengeye etkileri
• Gül Deniz Yılmaz-2010
Patellofemoral ağrı sendromunda postural stabilizasyon egzersizlerinin ağrı ve fonksiyon üzerine etkisi
• Gamze Şenbursa-2011
Nörolojik defisiti olmayan lumbal bölge patolojilerinde farklı rehabilitasyon yaklaşımlarının karşılaştırılması
• Rafet Irmak-2012
Egzersiz tedavisine dirençli tek taraflı patellofemoral ağrı sendromlu olgularda, diz proprioception ve
quadriceps kası yüzeyel emg cevaplarının tıbbi hipnoz altında incelenmesi
• Aydan Aytar-2013
Subakromial sıkışma sendromunda skapular mobilizasyonun etkisi
• Ödül Töreni-Kapanış
KURSLAR
Temporamandibular (Kraniomandibular) eklem disfonksiyonları ve tedavisi-Ayşenur Tuncer
6 Kasım 2013
Fizyoterapistler için radyoloji-Dr. Mehmet Yörübulut
9 Kasım 2013
POSTERLER
P1. P2.
Engelli masa tenisi oyuncularında omuz ağrısı, skapular diskinezi ve fonksiyonellik ilişkisi
Kaan Akın, Ece Uysal, Kemal Ergin, Aslıcan Zeybek, Aydan Aytar, Ayça Aytar Tığlı, Nevin Ergun
Adölesanlarda vücut kompozisyonu ve fiziksel aktivite düzeyi ilişkisinin incelenmesi
Fadime Zeybek, Arzu Genç, Merve Demir
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S5
P3. P4. P5. P6. P7. P8. Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF puanları ile gövde kas kuvveti ve antropometrik ölçümler arasındaki ilişki
Bahar Anaforoğlu, Emel Sönmezer, Nevin Ergun, Manolya Acar
Mobil cihazlardaki egzersiz uygulamaları
Bahar Aras, Özgen Aras
Ekstrakorporeal şok dalga tedavi-ESWT kanıt düzeyleri
Bahar Aras, Özgen Aras
Hiperbarik ortamda insan
Özgen Aras, Bahar Aras
Bel ağrısının anksiyete, fiziksel aktivite düzeyi ve fonksiyonellik üzerine etkisi
Meltem Işıntaş Arık, Hakan Akkan
Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu geçiren profesyonel sporcularda kinezyofobinin post operatif erken dönemde diz eklem
hareket açıklığı üzerine etkisi
Enes Arıkan, İlkşan Demirbüken, Onur Aydoğdu, Tuğba Çolak Kuru, Zübeyir Sarı, Gönül Acar
P9. Sorensen testi: Sonuçlar değerlendirilirken boy dikkate alınmalı mı?
Deniz Bayraktar, Seher Özyürek, Arzu Genç
P10. Sigara kullanan ve kullanmayan amatör futbolcularda çeviklik parametrelerinin incelenmesi: Pilot çalışma
Buket Büyükturan, Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya
P11. Sağlıklı genç kadın ve erkeklerde omuz izokinetik kas kuvvetinin torasik eğri ve mobilite ile ilişkisi
Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay, Anıl Özüdoğru
P12. Osteoporozda fiziksel aktivitenin etkisi
Aycan Cakmak, Demet Tekin
P13. Fizyoterapi öğrencilerinde yaşam alanı ve maddi gelir düzeyinin fiziksel aktivite düzeyi üzerine etkisi
Enes Çam, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk
P14. Omuz problemlerinde servikal ağrı ve disabilite: Pilot çalışma
Elif Çamcı , Özge Çınar Medeni, İrem Düzgün, O. Ahmet Atay
P15. Konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan kas hasarı egzersizi sonrası toparlanma sürecinde kas hasarı ve EMG
cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya, Ümid Karlı, Güler Buğdaycı
P16. İzometrik, konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan tek set maksimum yüklenme direnç egzersizleri sonrası 8
dakikalık toparlanma sürecinde kas EMG cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya, Ümid Karlı, Nuriye Özengin
P17. Metabolik sendromu olan ve olmayan olgularda fiziksel aktivite seviyesinin araştırılması
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
P18. Servikal disfonksiyonu olan ve olmayan kişilerde torakal kifoz ve mobilite: Ağrı ve postür ilişkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
P19. Spor yapan ve yapmayan üniversite öğrencilerinin yatarak desteksiz ateşli tüfek atışında ön kol açı değişimlerinin incelenmesi
Elvan Çetinkaya, Baybars Recep Eynur, Mustafa Sait Erzeybek
P20. Sporcu sağlığı stajı deneyiminin bir fizyoterapi ve rehabilitasyon öğrencisi üzerindeki etkisi: Olgu sunumu
Mehmet Duman, Derya Özer Kaya, Mesut Selami
P21. Amputelerde futbolun performans üzerine etkilerinin belirlenmesi
Zehra Güçhan, Kezban Bayramlar, Nevin Ergun
P22. Başüstü spor yapan adölosanlarda omuz internal rotasyon kaybinin akromiohumeral aralığa olan etkisi
Hande Güney, Gülcan Harput, H. Erkan Kılınç, Filiz Çolakoğlu, Tunca Kaya, Ugur Toprak, Gül Baltacı
P23. Yüzücülerde core stabilizasyon skorlarının incelenmesi
Barış Gürpınar, Deniz Bayraktar, Umut Z. Koçak, Nursen İlçin, Ş. Erbil Ünsal
P24. Adölosan voleybol oyuncularında cinsiyet ve üst ekstremite dominansi omuz er:ir oranini etkiler mi?
Gülcan Harput, Hande Güney, H. Erkan Kılınç, Filiz Çolakoğlu, Gül Baltacı
P25. Adölesan tenis oyuncularında kavrama kuvveti ve kavrama enduransını etkileyen faktörler
Zeynep Hazar, İnci Yüksel
P26. Temel kemik palpasyon becerileri için 3 boyutlu yer tanımlama algoritması
Rafet Irmak, Ahsen Irmak, Osman Yüksel Yavuz
P27. Spor fizyoterapistliğinde ınsrumantasyonel elektroterapi eğitimi
Rafet Irmak, Ahsen Irmak
P28. Hentbol oyuncularında bilateral skapular pozisyon, mobilite ve pektoralis minör kas uzunluğunun karşılaştırılması
Tugce Kalaycıoglu, Volga Bayrakcı Tunay
P29. Adolesanlarda fotoğrafla postür analizinin güvenilirliği
Gül Öznur Karabıçak, Zeynep Hazar, S. Fatma Uygur
P30. Mekanik bel ağrısı olan hastalarda benign eklem hipermobilitesinin fonksiyonel durum, ağrı, omurga postür, mobilite ve
dayanıklılığına etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
P31. Skapular kinezyo bant uygulamasının sağlıklı bireylerde postür, skapula, omuz kas kuvveti ve enduransı üzerine akut etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
S6
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
P32. Farklı ayak patolojilerinde tabanlık uygulamasının yürüme mesafesine etkisi
Hilal Keklicek, Yasin Tunç, Nilgün Bek, Yavuz Yakut, Fatma Uygur
P33. Progresif eksentrik egzersiz eğitimi otojen hamstring tendon grefti sonrası erken dönemde yaşam kalitesini etkiler mi?
Gizem İrem Kınıklı, İnci Yüksel, Gül Baltacı, Özgür Ahmet Atay, Mahmut Nedim Doral
P34. Adeziv kapsülit hastalarında servikal bölge hareket açıklığının omuz hareket açıklığına etkisi: Pilot çalışma
Özge Çınar Medeni, Elif Çamcı, İrem Düzgün
P35. Futbol oyuncularında dominant ve non-dominant alt ekstremitenin vücut dengesi üzerine etkisinin araştırılması
Bayram Kapşigay, Bahar Özgül, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
P36. Kadınlarda vücut yağ oranı ve abdominal yağlanma ile solunum fonksiyonları arasındaki ilişki
Anıl Özüdoğru , Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
P37. Bel ağrısı hikayesi olan adolesanlarda pelvik postürün üç boyutlu değerlendirmesi
Seher Özyürek, Arzu Genç, Hayriye Kul Karaali, Candan Algun
P38. Artistik cimnastikçilerde denge değerlendirmesi
Ömer Osman Pala, Nuriye Özengin, Necmiye Ün Yıldırım, Ayşe Neriman Narin, Merve Yazgaç
P39. Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularında kavrama kuvvetinin ve üst ekstremite enduranslarının değerlendirilmesi
Emel Sönmezer, Bahar Anaforoğlu, Nevin Ergun, Manolya Acar
P40. Tekerlekli sandalye kullanıcılarının omuz ağrısının ve mobilite düzeyinin değerlendirilmesi
Emel Sönmezer, Bahar Anaforoğlu, Nevin Ergun, Manolya Acar
P41. Hamilelerde fiziksel aktivite: Gebelik fiziksel aktivite anketinin (pregnancy physical activity questionnaire) Türkçe versiyonunun geçerlilik ve güvenirliği
Yasemin Çırak, Gül Deniz Yılmaz, Yasemin Parlak Demir, Murat Dalkılınç, Semra Şan
P42. Motosikletçilerde vücut pozisyonunun kavrama kuvvetine etkisinin incelenmesi
Demet Tekin, Çiğdem Ayhan, Bilsen Sirmen
P43. Kinezyolojik bantlamanın pozisyon duyusu üzerine etkisi
Erhan Tekin, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
P44. Üniversite öğrencilerinde fiziksel aktivite düzeyi ile akademik başarı arasındaki ilişkinin incelenmesi
Nazan Tuğay, B. Umut Tuğay, Şahin Çakır, Berkan Taşdemir
P45. Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy Dergisinin değini sıklığı ile ilgili faktörlerin incelenmesi
Bayram Ünver, Fatma Ü. Koçak, Mehmet Erduran
P46. Atıcılık milli takım sporcularının gövde stabilitelerinin değerlendirilmesi
Necmiye Ün Yıldırım, Banu Kabak , Meral Hazır, Nuriye Özengin
P47. Diz osteoartritinde dizlik, esnek ve rijit bantlama kullanımının etkilerinin ağrı üzerine anlık etkilerinin karşılaştırılması
Tezel Yıldırım, Fatih Erbahçeci, Gül Baltacı
P48. Londra 2012 paralimpik oyunlara katılan Türk milli takımı sporcularının yaralanma profili
Hayri Baran Yosmaoğlu, Nevin Ergun
P49. Fizyoterapistlerin yürüme analizine bakış açıları ve kullanım alışkanlıklarının incelenmesi
Serkan Taş, Banu Karahan, Zafer Erden
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S7
SÖZEL SUNUMLAR / ORAL PRESENTATIONS
Sayfa
S01
S02
S03
S04
S05
S06
S07
S08
S09
S10
S11
S12
S13
S14
S15
S16
S17
S18
S19
S20
S21
S8
Ofis çalışanlarının fiziksel aktivite düzeylerinin; bel ağrısı, yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete
seviyesi üzerine etkisi
Ahmet Olcay Akman, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk, İlkşan Demirbüken, Zübeyir Sarı, Tuğba Kuru Çolak, Gönül
Acar, Saadet Ufuk Yurdalan, Mine Gülden Polat
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF sınıflandırma sistemi puanlarının izokinetik kas
kuvveti ve pozisyon duyuları üzerine etkisi-pilot çalışma
Bahar Anaforoğlu, Emel Sönmezer, Nevin Ergun, Manolya Acar
Akut anterior talofibular bağ yaralanmalarında kinezyo bant ve price tedavi yöntemlerinin
karşılaştırılması
Ayça Aracı, İnci Yüksel
Asemptomatik omuzlarda yuvarlak omuz postürünün skapular kinematik üzerine etkisi
Elif Çamcı, İrem Düzgün, Gül Baltacı, Ayşe Karaduman, Mutlu Hayran
Patellofemoral ağrı sendromunda ilerleyici nöromusküler egzersiz programının etkinliği
Pınar Balcı, Volga Bayrakcı Tunay, O. Ahmet Atay, Servet Tunay
Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık step-aerobik programının vücut kompozisyonu, bacak kas kuvveti ve
yaşam kalitesine etkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya, Öznur Büyükturan, Anıl Özüdoğru
Atış sporcularının omuz eklem pozisyon hissi ve reaksiyon zamanlarının sedanter kişilerle
karşılaştırılması
Sezen Dincer, Muharrem Dincer, Volga Bayrakcı Tunay, Devrim Akseki
İzokinetik dinamometre ile yapılan ölçümlerde omuz ve diz eklemlerine ait izokinetik yüklenme aralığının
tespit edilmesi
R. Tuğba Durdubaş, Kerem Tuncay Özgünen, Ümüt Adaş, Çiğdem Özdemir, Sanlı Sadi Kurdak
Amatör bisikletçi ve kaya tırmanıcılarında farklı dirsek pozisyonlarında ölçülen el kavrama kuvvet ve
enduranslarının karşılaştırılması
Duygu Ercan, Ayşegül Çalışkan, Mehmet Gürhan Karakaya, İlkim Çıtak Karakaya
Basketbolcularda farklı pozisyonlarda atış yüzdesini etkileyen faktörlerin analizi
Gözde Gür, Erkan Kılınç, Çiğdem Ayhan, Özgün Uysal, A. Çağatay Sezik, Volga Bayrakcı Tunay
Hamstring tendon grefti ile ÖÇB cerrahisi sonrası wii terapi ile standart rehabilitasyon protokolünün
karşılaştırılması
Bünyamin Haksever, Gül Baltacı
Lateral epikondilitde kuru iğneleme ve extracorporeal şok dalga tedavi (ESWT) etkinliklerinin
karşılaştırılması
Zeynep Hazar, Hüseyin Arslan
Cervical traksiyon kuvvet similatörü
Rafet Irmak, Ahsen Irmak, Osman Yüksel Yavuz
Farklı eksternal desteklerin arka ayak pronasyonuna etkilerinin pedobarografik yöntemle incelenmesi:
Pilot çalışma
Banu Karahan, Serkan Taş, Nilgün Bek
Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık aerobik egzersiz programının omurga uygunluğuna etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Sağlıklı bayanlarda aktivite ile oluşan boyun ağrısının çiğneme kasları üzerine akut etkisi-(pilot
çalışma)
Hasan Erkan Kılınç, Burak Ulusoy, Nevin Ergun
Ulusal Spor Fizyoterapistleri kongreleri’nde sunulan bildirilerin yayınlanma oranlarının incelenmesi
Umut Ziya Koçak, Deniz Bayraktar, Bayram Ünver
Ön çapraz bağ tamiri olan hastalarda postüral stabiliteyi etkileyen faktörlerin belirlenmesi
Özge Çınar Medeni, Gül Baltacı, Kezban Bayramlar, Nevin Atalay Güzel, İbrahim Yanmış
Pelvik organ prolapsusu olan kadınlarda stabilizasyon egzersizleri ile pelvik taban kas eğitiminin
karşılaştırılması
Nuriye Özengin, Necmiye Ün Yıldırım, Bülent Duran
Kinezyolojik bantlamanın elin kavrama kuvveti üzerine etkisi
Haşim Saknuk, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Bedensel engellilerin sportif aktivitelere katılımının demografik açıdan değerlendirilmesi: İstanbul profili
Burcu Altun, Kezban Bayramlar, Tülay Bağcı Bosi, Abdülhamit Tayfur, Nevin Ergun
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
S11
S11
S11
S12
S12
S13
S13
S14
S14
S15
S15
S15
S16
S16
S17
S17
S17
S18
S18
S19
S19
POSTERLER / POSTERS
Sayfa
P01
Engelli masa tenisi oyuncularında omuz ağrısı, skapular diskinezi ve fonksiyonellik ilişkisi
Kaan Akın, Ece Uysal, Kemal Ergin, Aslıcan Zeybek, Aydan Aytar, Ayça Aytar Tığlı, Nevin Ergun
S20
P02
Adölesanlarda vücut kompozisyonu ve fiziksel aktivite düzeyi ilişkisinin incelenmesi
Fadime Zeybek, Arzu Genç, Merve Demir
S20
P03
P04
P05
P06
P07
P08
P09
P10
P11
P12
P13
P14
P15
P16
P17
P18
P19
P20
P21
P22
P23
P24
P25
P26
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF puanları ile gövde kas kuvveti ve antropometrik
ölçümler arasındaki ilişki
Bahar Anaforoğlu, Emel Sönmezer, Nevin Ergun, Manolya Acar
Mobil cihazlardaki egzersiz uygulamaları
Bahar Aras, Özgen Aras
Ekstrakorporeal şok dalga tedavi-ESWT kanıt düzeyleri
Bahar Aras, Özgen Aras
Hiperbarik ortamda insan
Özgen Aras, Bahar Aras
Bel ağrısının anksiyete, fiziksel aktivite düzeyi ve fonksiyonellik üzerine etkisi
Meltem Işıntaş Arık, Hakan Akkan
Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu geçiren profesyonel sporcularda kinezyofobinin post operatif erken
dönemde diz eklem hareket açıklığı üzerine etkisi
Enes Arıkan, İlkşan Demirbüken, Onur Aydoğdu, Tuğba Çolak Kuru, Zübeyir Sarı, Gönül Acar
Sorensen Testi: Sonuçlar değerlendirilirken boy dikkate alınmalı mı?
Deniz Bayraktar, Seher Özyürek, Arzu Genç
Sigara kullanan ve kullanmayan amatör futbolcularda çeviklik parametrelerinin incelenmesi: Pilot
çalışma
Buket Büyükturan, Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya
Sağlıklı genç kadın ve erkeklerde omuz izokinetik kas kuvvetinin torasik eğri ve mobilite ile ilişkisi
Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay, Anıl Özüdoğru
Osteoporozda fiziksel aktivitenin etkisi
Aycan Cakmak, Demet Tekın
Fizyoterapi öğrencilerinde yaşam alanı ve maddi gelir düzeyinin fiziksel aktivite düzeyi üzerine etkisi
Enes Çam, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk
Omuz problemlerinde servikal ağrı ve disabilite: Pilot çalışma
Elif Çamcı, Özge Çınar Medeni, İrem Düzgün, O. Ahmet Atay
Konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan kas hasarı egzersizi sonrası toparlanma sürecinde
kas hasarı ve emg cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya, Ümid Karlı, Güler Buğdaycı
İzometrik, konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan tek set maksimum yüklenme direnç
egzersizleri sonrası 8 dakikalık toparlanma sürecinde kas EMG cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya, Ümid Karlı, Nuriye Özengin
Metabolik sendromu olan ve olmayan olgularda fiziksel aktivite seviyesinin araştırılması
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Servikal disfonksiyonu olan ve olmayan kişilerde torakal kifoz ve mobilite: Ağrı ve postür ilişkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Spor yapan ve yapmayan üniversite öğrencilerinin yatarak desteksiz ateşli tüfek atışında ön kol açı
değişimlerinin incelenmesi
Elvan Çetinkaya , Baybars Recep Eynur, Mustafa Sait Erzeybek
Sporcu sağlığı stajı deneyiminin bir fizyoterapi ve rehabilitasyon öğrencisi üzerindeki etkisi: Olgu
sunumu
Mehmet Duman, Derya Özer Kaya, Mesut Selami
Amputelerde futbolun performans üzerine etkilerinin belirlenmesi
Zehra Güçhan, Kezban Bayramlar, Nevin Ergun
Başüstü spor yapan adölosanlarda omuz internal rotasyon kaybının akromiohumeral aralığa olan etkisi
Hande Güney, Gülcan Harput, H. Erkan Kılınç, Filiz Çolakoğlu, Tunca Kaya, Ugur Toprak, Gül Baltacı
Yüzücülerde core stabilizasyon skorlarının incelenmesi
Barış Gürpınar, Deniz Bayraktar, Umut Z. Koçak, Nursen İlçin, Ş. Erbil Ünsal
Adölesan voleybol oyuncularında cinsiyet ve üst ekstremite dominansı omuz er:ir oranını etkiler mi?
Gülcan Harput, Hande Güney, H. Erkan Kılınç, Filiz Çolakoğlu, Gül Baltacı
Adölesan tenis oyuncularında kavrama kuvveti ve kavrama enduransını etkileyen faktörler
Zeynep Hazar, İnci Yüksel
Temel kemik palpasyon becerileri için 3 boyutlu yer tanımlama algoritması
Rafet Irmak, Ahsen Irmak , Osman Yüksel Yavuz
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S20
S21
S21
S21
S21
S22
S22
S23
S23
S24
S24
S24
S25
S25
S26
S26
S26
S27
S27
S28
S28
S28
S29
S29
S9
P27
P28
P29
P30
P31
P32
P33
P34
P35
P36
P37
P38
P39
P40
P41
P42
P43
P44
P45
P46
P47
P48
P49
S10
Spor fizyoterapistliğinde instrumantasyonel elektroterapi eğitimi
Rafet Irmak, Ahsen Irmak
Hentbol oyuncularında bilateral skapular pozisyon, mobilite ve pektoralis minör kas uzunluğunun
karşılaştırılması
Tugce Kalaycıoglu, Volga Bayrakcı Tunay
Adolesanlarda fotoğrafla postür analizinin güvenilirliği
Gül Öznur Karabıçak, Zeynep Hazar, S. Fatma Uygur
Mekanik bel ağrısı olan hastalarda benign eklem hipermobilitesinin fonksiyonel durum, ağrı, omurga
postür, mobilite ve dayanıklılığına etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Skapular kinezyobant uygulamasının sağlıklı bireylerde postür, skapula, omuz kas kuvveti ve enduransı
üzerine akut etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Farklı ayak patolojilerinde tabanlık uygulamasının yürüme mesafesine etkisi
Hilal Keklicek, Yasin Tunç, Nilgün Bek, Yavuz Yakut, Fatma Uygur
Progresif eksentrik egzersiz eğitimi otojen hamstring tendon grefti sonrası erken dönemde yaşam
kalitesini etkiler mi?
Gizem İrem Kınıklı, İnci Yüksel, Gül Baltacı, Özgür Ahmet Atay, Mahmut Nedim Doral
Adeziv kapsülit hastalarında servikal bölge hareket açıklığının omuz hareket açıklığına etkisi: Pilot
çalışma
Özge Çınar Medeni, Elif Çamcı, İrem Düzgün
Futbol oyuncularında dominant ve non-dominant alt ekstremitenin vücut dengesi üzerine etkisinin
araştırılması
Bayram Kapşigay, Bahar Özgül, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Kadınlarda vücut yağ oranı ve abdominal yağlanma ile solunum fonksiyonları arasındaki ilişki
Anıl Özüdoğru, Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Bel ağrısı hikayesi olan adolesanlarda pelvik postürün üç boyutlu değerlendirmesi
Seher Özyürek, Arzu Genç, Hayriye Kul Karaali, Candan Algun
Artistik cimnastikçilerde denge değerlendirmesi
Ömer Osman Pala, Nuriye Özengin, Necmiye Ün Yıldırım, Ayşe Neriman Narin, Merve Yazgaç
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularında kavrama kuvvetinin ve üst ekstremite enduranslarının
değerlendirilmesi
Emel Sönmezer, Bahar Anaforoğlu, Nevin Ergun, Manolya Acar
Tekerlekli sandalye kullanıcılarının omuz ağrısının ve mobilite düzeyinin değerlendirilmesi
Emel Sönmezer, Bahar Anaforoğlu, Nevin Ergun, Manolya Acar
Hamilelerde fiziksel aktivite: Gebelik fiziksel aktivite anketinin (pregnancy physical activity
questionnaire) Türkçe versiyonunun geçerlilik ve güvenirliği
Yasemin Çırak, Gül Deniz Yılmaz, Yasemin Parlak Demir, Murat Dalkılınç, Semra Şan
Motosikletçilerde vücut pozisyonunun kavrama kuvvetine etkisinin incelenmesi
Demet Tekin, Çiğdem Ayhan, Bilsen Sırmen
Kinezyolojik bantlamanın pozisyon duyusu üzerine etkisi
Erhan Tekin, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Üniversite öğrencilerinde fiziksel aktivite düzeyi ile akademik başarı arasındaki ilişkinin incelenmesi
Nazan Tuğay, B. Umut Tuğay, Şahin Çakır, Berkan Taşdemir
Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy Dergisinin değini sıklığı ile ilgili faktörlerin
incelenmesi
Bayram Ünver, Fatma Ü. Koçak, Mehmet Erduran
Atıcılık milli takım sporcularının gövde stabilitelerinin değerlendirilmesi
Necmiye Ün Yıldırım, Banu Kabak , Meral Hazır, Nuriye Özengin
Diz osteoartritinde dizlik, esnek ve rijit bantlama kullanımının etkilerinin ağrı üzerine anlık etkilerinin
karşılaştırılması
Tezel Yıldırım, Fatih Erbahçeci, Gül Baltacı
Londra 2012 paralimpik oyunlara katılan Türk milli takımı sporcularının yaralanma profili
Hayri Baran Yosmaoğlu, Nevin Ergun
Fizyoterapistlerin yürüme analizine bakış açıları ve kullanım alışkanlıklarının incelenmesi
Serkan Taş, Banu Karahan, Zafer Erden
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
S30
S30
S31
S31
S31
S32
S32
S33
S33
S33
S34
S34
S34
S35
S35
S36
S36
S37
S37
S37
S38
S38
S39
SÖZEL BİLDİRİLER/ ORAL PRESENTATIONS
S1.
Ofis çalışanlarının fiziksel aktivite düzeylerinin; bel ağrısı,
yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete seviyesi üzerine etkisi
Ahmet Olcay Akman, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk, İlkşan
Demirbüken, Zübeyir Sarı, Tuğba Kuru Çolak, Gönül Acar, Saadet Ufuk
Yurdalan, Mine Gülden Polat
Marmara Ü, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Günümüzde yaşam koşulları, insanları daha az hareket eder
duruma getirmektedir. Obezite, hipertansiyon, depresyon, osteoporoz
ve diğer kronik hastalıklar için de önemli bir risk faktörü olan fiziksel
inaktivite, sağlıklı bireyler ve toplumlar oluşmasına engel teşkil
etmektedir. Çalışmamızın amacı, masa başı çalışan bireylerdeki fiziksel
aktivite düzeylerinin bel ağrısı, yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete
seviyesi üzerine etkilerini incelemekti. Yöntemler: Çalışmamız 20
Ocak-15 Nisan 2013 tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi ve Ümraniye
Eğitim Araştırma Hastanesi’nde, yaşları 17 ila 51 yıl arasında
değişen (31.89±6.67) toplam 100 sağlıklı olgu (49 kadın-51 erkek)
ile gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan olguların demografik bilgileri
alındıktan sonra fiziksel aktivite düzeyleri IPAQ, bel ağrı şiddeti
VAS, yaşam kaliteleri SF-36, depresyon seviyeleri BECK depresyon
anketi, anksiyete seviyeleri ise STAI-1 ve STAI-2 anketi ile ölçüldü.
İstatistiksel analizde pearson korelasyon analizi kullanıldı. Anlamlılık
düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Sonuçlar: Çalışmamıza dahil edilen
olguların fiziksel aktivite düzeyleri ile ağrı şiddeti, yaşam kalitesi,
depresyon ve anksiyete seviyeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişki saptanmadı (p<0.05). Tartışma: Literatüre bakıldığında ofis
çalışanlarının fiziksel aktivite düzeylerinin çalışmamızda ölçülen sağlık
parametreleri ile ilişkisini inceleyen çalışmalarda farklı sonuçlar rapor
edilmiştir. Çalışmamızın sonuçları literatürde yer alan bazı çalışmalarla
benzerlik göstermektedir. Çalışmamıza katılan olguların, erişkin genç
bireylerden oluşması sebebiyle değerlendirilen parametrelerde anlamlı
fark bulunamamış olabilir. Sağlıklı olgularda fiziksel aktivite düzeyinin;
bel ağrısı şiddeti, yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete seviyeleri
üzerine etkilerinin anlaşılabilmesi için, daha fazla olgu sayısına sahip,
daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
The effect of physical activity levels on low back pain, quality of
life, levels of depression and anxiety in office workers
Purpose: Nowadays, life conditions make people more inactive.
Physical activity which is a risk factor of obesity, hypertension,
depression, osteoporosis and the other chronic diseases, causes
block to be healthy individuals and society. The purpose of this study
was to investigate the effects of physical activity levels on low back
pain, quality of life, levels of depression and anxiety in office workers.
Methods: The study who were participated in 100 healthy individuals
(49 women, 51 men) aged between 17 and 51 (31.89±6.67) was carried
out in municipilaty of kadıköy and ümraniye education and research
hospital between January-April 2013. After demographic data had been
recorded, physical activity levels was assessed with IPAQ, low back
pain was assessed with vas, quality of life was assessed with sf-36,
levels of depression was assessed with BECK and anxiety with STAI-I
and STAI-II. In statistical analysis of the data, pearson correlation was
used. Significance level was accepted p<0.05. Results: there is no
statistically significant relationship between physical activity levels and
pain intensity, quality of life, level of depression and anxiety (p>0.05).
Discussion: On literature, the studies investigating the relationships
between the parameters which were measured in this study, and
physical activity levels in office workers have been reported as different
results. This study’s results are in accordance with a number of studies
on literature. There may have not been statistically significant in the
parameters evaluated due to the cases which participated in, consist
of young adults in the study. It is thought that more comprehensive
studies with more cases are needed in order to be understood better
the effects of physical activity levels on low back pain, quality of life,
level of depression and anxiety in healthy individuals.
S2.
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF sınıflandırma
sistemi puanlarının izokinetik kas kuvveti ve pozisyon duyuları
üzerine etkisi-pilot çalışma
Bahar Anaforoğlu¹, Emel Sönmezer¹, Nevin Ergun², Manolya Acar¹
¹Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
²Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Çalışmamızın amacı tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının
IWBF (international wheelchair basketball federation) sistemine göre
aldıkları puanların izokinetik kas kuvveti ve pozisyon duyuları üzerine
etkisini araştırmaktır. Yöntemler: Çalışmamızda IWBF sınıflandırma
sistemine göre 2.5 puan ve altı 4 sporcu (yaş: 27.50±6.19 yıl, vücut
kütle indeksi (VKİ) : 24.83±2.30 kg/m²), 3.0 puan ve üstü 6 sporcu (yaş:
31.00±3.34 yıl, VKİ: 21.76±2.17 kg/m²) bulunan 2 grup yer almaktadır.
Sporcuların izokinetik kas kuvveti omuz fleksiyon ve ekstansiyon
pozisyonunda 60º/sn ve 180º/sn hızda Cybex izokinetik dinamaometre
ile değerlendirildi. Pozisyon hissi değerlendirmek için sporculara gözleri
kapalı iken Cybex ile omuz internal rotasyon hareketi gerçekleştirilirken
45 derecede ve eksternal rotasyonunda gerçekleştirilirken 70
derecede işitsel uyarı vererek öğretildi. Oyunculardan aynı açısal
açısal değerlerde hareketi tekrar etmeleri istendi. Tekrar sırasındaki
açısal sapma kaydedildi. Elde edilen sonuçlar her iki grup arasında
karşılaştırıldı. Sonuçlar: Omuz fleksiyon ve ekstansiyon izokinetik kas
kuvveti, omuz internal ve eksternal rotasyon pozisyon hissi sonuçlarında
yüksek gövde kontrolü olan sporcularda daha iyi skorlar elde edilmesine
rağmen gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı
(p≥0.05). Tartışma: Bu sonuçlara göre IWBF sınıflandırma sistemindeki
puanların, sporcuların omuz fleksiyon ve ekstansiyon izokinetik kas
kuvveti ve omuz internal ve eksternal pozisyon hissi üzerine etkisi
olmadığı görülmüştür. Bu konuda üst ekstremitenin diğer kas gruplarını
da içeren daha kapsamlı çalışmalar yapılmasını önermekteyiz.
The effect of IWBF classification system points on isokinetic
muscle strength and position senses of wheelchair basketball
players-a pilot study
Purpose: The aim of our study was to reserach the effect of IWBF
(International Wheelchair Basketball Federation) Classification System
points on the isokinetic muscle strength and position senses. Methods:
In our study there were two groups that based on the classification
system of IWBF. There were four players in 2.5 points and lower
classes (age: 27.50±6.19 years, body mass index (BMI): 24.83±2.30
kg/m²), six players in 3.0 points and higher group (age: 31.00±3.34,
BMI: 21.76±2.17 kg/m²). Isokinetic muscle strength in shoulder flexion
and extension positions at 60º/s and 180º/sec speed was assessed
by Cybex isokinetic dynamometer. To evaluate the position sense
was taught by visual alert while performing the movement of the
shoulder internal rotation 45 degree and external rotation of 70
degrees when their eyes closed. We wanted the players repeat the
movement of the same range. The angular deflection was recorded
during the repetation. The results are compared between each two
groups. Results: Although isokinetic muscle strength of shoulder
flexion and extension, the shoulder position sense at internal and
external rotation were better in the players who have higher points,
there was no statistically significant difference between the groups
(p ≥ 0.05). Discussion: According to these results, there are no effect
of the points of IWBF classification system on athletes’ shoulder flexion
and extension isokinetic muscle strength and shoulder internal and
external position sense. We recommend that more extensive studies
that contain other muscle groups of the upper limb should be done.
S3.
Akut anterior talofibular bağ yaralanmalarında kinezyo bant ve
price tedavi töntemlerinin karşılaştırılması
Ayça Aracı1, İnci Yüksel2
1
Fizyosport Center, Antalya
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Akut anterior talofibular ligament (ATFL) inversiyon
yaralanmalarının tedavisinde kinezyo bant uygulaması ile price tedavi
sonuçlarını karşılaştırarak her iki yöntemin göreceli etkinliklerini
araştırmak. Yöntemler: Çalışmaya 1. ve 2. dereceden akut ATFL
yaralanması olan 30 hasta alındı. Hastalar basit rastgele yöntemle
15’er kişilik kinezyo bant ve price yaklaşımlarının uygulandığı 2 gruba
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S11
ayrıldı. Ayak bileği eklem hareket açıklığı üniversal gonyometre ile
eklem çevresindeki ödem modifiye 8 yöntemi kullanılarak mezura
ve ağrı şiddeti, görsel ağrı skalası (GAS) kullanılarak ölçüldü. Alt
ekstremite fonksiyonları “alt ekstremite fonksiyonel skalası (AEFS)”
ile değerlendirildi. Hastaların bir grubu yalnızca kinezyo bant
uygulaması ile diğer grup ise price yöntemi ile toplam 7 gün tedavi
edildi. Verilerin grup içi değişimleri “wilcoxon eşleştirilmiş iki örnek
testi” ile; gruplar arası karşılaştırmalar ise “mann-whitney u testi”
kullanılarak analiz edildi ve α=0.05 olarak belirlendi. Sonuçlar: Hem
kinezyo bant hem de price grubunun başlangıç çevre ölçümleri ve ağrı
düzeyinin, tedaviye başlandıktan sonraki 3. gün ve 7. gün değerlerine
göre anlamlı düzeyde azalma gösterdiği (p<0.05), eklem hareket
açıklığının ve AEFS puanlarının ise her iki grupta da anlamlı düzeyde
arttığı saptandı (p<0.05). Ancak her iki grubun 7. gündeki AEFS
puanları arasında anlamlı fark olup price grubunun puanı, kinezyo bant
grubuna göre yüksek bulundu (p<0.05). Tartışma: Akut ATFL inversiyon
yaralanmaları sonrası oluşan eklem hareket kısıtlılığı, ödem ve ağrının
tedavisinde kinezyo bant yönteminin price uygulaması ile aynı oranda
etkin olduğu, ancak price uygulaması ile alt ekstremite fonksiyonlarının
daha iyi tedavi edildiği saptandı.
The comparison between the kinesio tape and price methods on
the injury of anterior talofibular ligament treatment
Purpose: To investigated of the relative effectiveness by comparing
the kinesio tape and price methods on the injury of anterior talofibular
ligament (ATFL) treatment. Methods: We had 30 patients who had
1st and 2nd degree acute inversion injuries of the anterior talofibular
ligament. Patients were randomly separated two groups each
consisting 15 patients; namely kinesio taping group and prıce group.
The rom of the ankle movement was measured with goniometer and
the ankle edema was measured with tape using modified 8 method.
Pain intensity was measured using visual pain scale (VAS). Functionality
of lower extremities were evaluated using “lower extremity functional
scale” (LEFS). One group was treated by using kinesio taping and the
other group was treated by using prıce method for 7 days. Intragroup
variability of results was analyzed using “paired two sample wilcoxon
test” and intergroup comparisons were analyzed using “mann-whitney
u test” and found to be α=0.05. Results: Pain intensity levels and the
edema of the ankle initial circumference measures were significantly
decreased 3rd and 7th days following therapy for both kinesio taping
and price groups (p<0.05), and rom of the ankle and the LEFS scores
increased significantly for both groups (p<0.05). But there was a
significant difference between 7th day scores of the kinesio groups
and scores of price groups which was significantly higher than kinesio
taping group (p<0.05). Discussion: Kinesio taping had comparable
effectiveness with price therapy for the treatment of movement
limitation, edema and pain, but it was also found that price therapy
would be more effective than kinesio taping in the therapy of lower
extremity functions.
S4.
Asemptomatik omuzlarda yuvarlak omuz postürünün skapular
kinematik üzerine etkisi
Elif Çamcı1, İrem Düzgün1, Gül Baltacı2, Ayşe Karaduman2, Mutlu
Hayran3
1
Gazi Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
3
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Prevantif Onkoloji ABD, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı sağlıklı omuzlarda yuvarlak omuz
postürünün skapular kinematik üzerine etkisini araştırmaktır.
Yöntemler: Çalışmaya 32 sağlıklı birey (X±SS; yaş: 23.1±1.2 yıl, vücut
kütle indeksi (VKİ): 23.2±2.5 kg/cm2) dahil edildi. Herhangi bir nörolojik
problemi ve üst ekstremiteye ait ağrı ve yaralanma hikayesi olan
bireyler çalışmaya dahil edilmedi. Yuvarlak omuz postürü, birey ayakta
duruş pozisyonundayken anterior akromion ile duvar arasındaki mesafe
kaliper ile ölçülerek değerlendirildi. Üç boyutlu skapular hareketler
(internal-eksternal rotasyon, yukarı-aşağı doğru rotasyon, anteriorposterior tilt) 3-d elektromagnetik sistem kullanılarak değerlendirildi.
Açısal veriler üst ekstremitenin sagital, frontal ve skapular düzlemdeki
elevasyonu sırasında 30, 60, 90 ve 120 derecelerde toplandı ve
uluslararası biyomekani cemiyeti önerilerine göre analiz edildi.
İstatistiksel analizde pearson korelasyon katsayısı kullanıldı. Sonuçlar:
S12
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
Yuvarlak omuz postürü ile skapular anterior-posterior tilt açısı arasında
frontal düzlemde 30° (r=-0.409, p=0.02) ve 60° (r=-0.394, p=0.02)
elevasyonda, skapular düzlemde ise 30°elevasyonda (r=-0.374,
p=0.03) ilişki vardı. Ayrıca, sagital düzlemde 30° elevasyonda yuvarlak
omuz postürü ile skapular internal-eksternal rotasyon arasında ilişki
bulundu (r=0.408, p=0.21). Elevasyonun araştırılan diğer derecelerinde
istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulunmadı (p>0.05). Tartışma:
Asemptomatik omuzlarda yuvarlak omuz postürü arttıkça, özellikle
elevasyonun erken dönemlerinde (<60°) daha fazla skapular internal
rotasyon ve anterior tilt gözlenmiştir. Yuvarlak omuz postürünün
skapular pozisyon ve oryantasyonu istirahat ve elevasyonun erken
döneminde etkilediği, bu durumun varlığının elevasyon derecesi
arttıkça kompanse edildiği görülmüştür. Altta yatan kompansasyon
mekanizmaları ve semptomatik omuzlarda meydana gelebilecek
değişlikler için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Effect of rounded shoulder posture on scapular kinematics in
asymptomatic shoulders
Purpose: To investigate the effect of rounded shoulder posture on
scapular kinematics. Methods: Thirty-two healthy subjects (X±SD;
age: 23.1±1.2 years, BMI: 23.2±2.5 kg/cm2) were included to the study.
Subjects with any pain related to upper extremities and neurologic
disorders were excluded. The distance between anterior acromion and
wall was measured by caliper in standing position to assess rounded
shoulder posture. Three-dimensional scapular kinematics (internalexternal rotation, upward-downward rotation, anterior-posterior tilt)
were recorded by electromagnetic system. Angular data were collected
at 30°, 60°, 90° and 120° during sagittal, frontal and scapular plane
elevation and analyzed according to isb recommendations. Pearsoncorrelation was used for statistical analysis. Results: There were
significant correlations found between rounded shoulder posture and
scapular anterior-posterior tilt at 30° (r=-0.409, p=0.02) and 60°
elevation (r=-0.394, p=0.02) in frontal plane and 30°elevation (r=0.374, p=0.03) in scapular plane. Also, in sagittal plane statistical
correlation found between rounded shoulder posture and scapular
internal-external rotation (r=0.408, p=0.21). There weren’t statistically
significant correlation found at other levels of elevation (p>0.05).
Discussion: There were increased scapular internal rotation and
anterior tilt especially for early degrees of elevation (<60°) observed in
asymptomatic shoulders with rounded shoulder posture. It is observed
that the posture might affect scapular orientation at early degrees
of elevation, but later this situation might be compensated. Further
studies with more focus on underlying-mechanism and symptomatic
sample are needed.
S5.
Patellofemoral ağrı sendromunda ilerleyici nöromusküler
egzersiz programının etkinliği
Pınar Balcı1, Volga Bayrakcı Tunay1, Ö. Ahmet Atay2, Servet Tunay3
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Ankara
3
GATA, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Ankara
Amaç: Bu çalışma, patellofemoral ağrı sendromu (PFAS)’ nda ilerleyici
nöromusküler egzersiz programının ağrı ve fonksiyonel aktivitelerde
etkinliğinin araştırılması amacıyla planlandı. Yöntemler: Tek taraflı
PFAS (n= 13 kadın, ortalama yaş= 37 yıl, ortalama boy= 164 cm, vücut
kitle indeksi= 24.45 kg/cm²) olan bireyler dâhil edildi. Bireylerin vizüel
ağrı skalasıyla istirahat, gece ve fonksiyonel aktiviteler sırasındaki
ağrıları kaydedildi. Eksentrik basamak testiyle fonksiyonel aktiviteleri
değerlendirildi. Bireylere 7 gün/6 hafta boyunca ilerleyici nöromusküler
egzersiz programı uygulandı. Tedavi öncesi ve 6 haftalık egzersiz
programı sonrasında tüm değerlendirmeler tekrar edildi. Sonuçlar:
PFAS’ li kadın bireylerde 6 haftalık nöromusküler egzersiz programı
sonrasında merdiven inerken ((X= 3.01, SS= 2.43), t(12)= 4.46, p= 0.001,
p<0.005), istirahat boyunca (z=-2.39, p=0.017, p<0.05), gece (z=-2.55,
p=0.011, p<0.05) ve çömelme pozisyonundan kalkarken (z=-2.70, p=
0.007, p<0.05) ağrı değerlerinde azalma kaydedildi. Anterior eksentrik
basamak (z=2.51, p=0.012, p<0.05) ve lateral eksentrik basamak
(z=-2.95, p=0.003, p<0.05) Performanslarında artış kaydedildi.
Tartışma: Sonuçlarımız 6 haftalık ilerleyici nöromusküler egzersiz
programının PFAS’li bireylerin ağrı ve fonksiyonel aktivitelerinde
iyileşme sağladığını göstermektedir.
The effects of progressive neuromusculer exercise program in
patellofemoral pain syndrome
Purpose: This study was planned to research the effectiveness of
progressive neuromusculer exercise program on pain and functional
activity in patellofemoral pain syndrome (PFPS). Methods: Individuals
with unilateral pfps (n=13 women, mean age=37 year, mean
height=164 cm, body mass index= 24.45 kg/cm²) were included. Pain
of individuals were recorded with visual pain score during rest, night
and functional activities. Functional activities were evaluated with
eccentric stair test. Progressive neuromusculer exercise program
was given during 7 day/6 weeks to individuals. All the assessments
were repeated before and after 6 weeks exercise program. Results:
Decrease in pain scores during stairs descending ((X= 3.01, SD= 2.43),
t(12)= 4.46, p= 0.001, p<0.005), during rest (z=-2.39, p=0.017, p<0.05),
nigth (z=-2.55, p=0.011, p<0.05) and arise from squat down position
(z=-2.70, p=0.007, p<0.05) were recorded after 6 weeks neuromusculer
exercise program in women individuals with PFPS. Increase in anterior
eccentric stair (z=-2.51, p=0.012, p<0.05.) and lateral eccentric stair
(z=-2.95, p=0.003, p<0.05.) Performance were recorded. Discussion:
Our results show that 6 weeks progressive neuromuscular exercise
program provides improvements on pain and functional activities in
individuals with PFPS.
S6.
Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık step-aerobik programının vücut
kompozisyonu, bacak kas kuvveti ve yaşam kalitesine etkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya, Öznur Büyükturan, Anıl
Özüdoğru
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, 16 haftalık step-aerobik programının sağlıklı
kadınlarda vücut kompozisyonu, bacak kas kuvveti ve yaşam kalitesine
etkisini incelemekti. Yöntemler: Çalışmaya 26 sağlıklı kadın (yaş:
35,47±6,37 yıl) katıldı. Olgular 16 hafta boyunca haftada 3 gün stepaerobik programına dahil edildi. Vücut kompozisyonu biyoelektriksel
empedans analiziyle (Bodystat 1500, Bodystat ltd., İngiltere), dominant
bacak kas kuvveti biodex system 3 izokinetik dinamometreyle (Biodex
medical systems, USA), yaşam kalitesi kısa form-36 ile program
öncesi (PÖ) ve sonrası (PS) değerlendirildi. Paired student t testi
analiz için kullanıldı. Sonuçlar: PÖ ve PS, 60º fleksiyon tepe tork (PÖ:
44.79±19.18; PS: 56.96±16.41 n), 60º ekstansiyon tepe tork (PÖ:
85.09±29.94; PS: 97.33±28.68 n), 60º fleksiyon tepe tork/vücut ağırlığı
(PÖ: 57.34±25.93; PS: 68.97±34.79), 60º ekstansiyon tepe tork/vücut
ağırlığı (PÖ: 109.16±44.12; PS: 126.83±38.26), 180º fleksiyon tepe
tork (PÖ: 29.33±11.86; PS: 36.51±12.44 n), 180º ekstansiyon tepe
tork (PÖ: 42.23±16.71; PS: 53.56±17.23 n), 180º fleksiyon tepe tork/
vücut ağırlığı (PÖ: 37.87±16.82; PS: 48.81±16.67), 180º ekstansiyon
tepe tork/vücut ağırlığı (PÖ:54.53±24.30; PS: 69.80±22.33) ve mental
sağlık puanları (PÖ: 45.45±9.28; PS: 49.61±9.04) arasında anlamlı
farklar bulundu (p<0.05). Olguların vücut kütle indeksi (PÖ: 30.20±5.79;
PS: 31.26±12.01 kg/m²), yağ yüzdesi (PÖ: 35.69±7.34; PS: 36.85±6.61)
ve fiziksel sağlık puanlarında (PÖ: 49.47±5.89; PS: 50.20±7.20) fark
saptanmadı (p>0.05). Tartışma: 16 haftalık step-aerobik programı
kadınlarda bacak kas kuvveti ve mental sağlığı geliştirdi. Ancak, vücut
kompozisyonu ve fiziksel sağlığın geliştirilmesi için daha uzun süreli ya
da spesifik programlara ihtiyaç olabilir.
Effects of 16 weeks of step-aerobic program on body
composition, leg muscle strength and life quality
Purpose: The aim was to investigate the effects of 16 weeks of
step-aerobic program on body composition, leg muscle strength and
life quality on healthy women. Methods: Twenty six healthy women
(age: 35.47±6.37years) participated in the study. The subjects were
included step-aerobic program 3 days in a week during 16 weeks. Body
composition with bioelectrical impedance analysis (Bodystat 1500,
Bodystat ltd., England), dominant leg muscle strength with Biodex
system 3 isokinetic dynamometer (Biodex medical systems, USA),
life quality with short form-36 were evaluated before (BP) and after
program (AP). Paired student’s t test was used for analyses. Results:
BP and AP, significant differences were found between 60º flexion peak
torque (BP: 44.79±19.18; AP: 56.96±16.41 n), 60º extension peak torque
(BP: 85.09±29.94; AP: 97.33±28.68 n), 60º flexion peak torque/body
weight (BP: 57.34±25.93; AP: 68.97±34.79), 60º extension peak torque/
body weight (BP: 109.16±44.12; AP: 126.83±38.26), 180º flexion peak
torque (BP: 29.33±11.86; AP: 36.51±12.44 n), 180º extension peak
torque (BP: 42.23±16.71; AP: 53.56±17.23 n), 180º flexion peak torque/
body weight (BP: 37.87±16.82; AP: 48.81±16.67), 180º extension
peak torque/body weight (BP: 54.53±24.30; AP: 69.80±22.33) and
mental health scores (BP: 45.45±9.28; AP: 49.61±9.04) of subjects
(p<0.05). Body mass index (BP: 30.20±5.79; AP: 31.26±12.01 kg/
m²), fat percentage (BP: 35.69±7.34; AP: 36.85±6.61) and physical
health scores (BP: 49.47±5.89; AP: 50.20±7.20) of subjects were not
detected any difference (p>0.05). Discussion: A 16 weeks of stepaerobic program improved leg muscle strength and mental health.
However, longer duration or specific programs needed to improve body
composition and physical health.
S7.
Atış sporcularının omuz eklem pozisyon hissi ve reaksiyon
zamanlarının sedanter kişilerle karşılaştırılması
Sezen Dincer1, Muharrem Dincer2, Volga Bayrakcı Tunay3, Devrim
Akseki4
1
Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi, Fizyoterapi Ünitesi, Balıkesir
2
Balıkesir Astsubay Meslek YO, Balıkesir
3
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
4
Balıkesir Ü, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Balıkesir
Amaç: Çalışmamızda atış sporcularında, omuz eklem pozisyon hissinin
ve reaksiyon zamanlarının sedanter kişilerle farklı olup olmadığını
göstermek amaçlandı. Yöntemler: Çalışmaya yaşları 18-23 arasında
değişen toplam 90 erkek öğrenci katıldı. Bu öğrencilerden 45’i atış
sporcusu 45’i ise değildir. Omuz eklem pozisyon hissi dijital inklinometre
ile sırt üstü yatış pozisyonunda, gözler kapalı, omuz 90 abduksiyonda,
dirsek 90 fleksiyonda ölçülmüş, internal rotasyon 15°-45° ve eksternal
rotasyon 30°-60° de hedef açıya gelmeleri istendi. Ölçümler 3 tekrar
ve tekrarların ortalamasına bakılarak yapıldı. Reaksiyon zamanı 30
cm’lik cetvelin yerçekimine bırakılıp baş ve işaret parkları arasında
yakalanmasıyla hesaplandı. Ölçümler aynı şekilde 3 tekrar ve tekrarların
ortalamasına bakılarak yapıldı. Sonuçlar: Gruplar arası değerlendirme
sonuçları karşılaştırıldığında omuz eklem pozisyon hissinin her
açısında (internal rotasyon sağ15° p=0.000 internal rotasyon sol15°
p=0.000 internal rotasyon sağ45° p=0.000 internal rotasyon sol45°
p=0.000 eksternal rotasyon sağ30° p=0.001 eksternal rotasyon sol30°
p=0.000 eksternal rotasyon sağ60° p=0.001 eksternal rotasyon sol60°
p:0.000) ve reaksiyon zamanlarında (sağ p=0.079 sol p=0.007) atış
sporcuları lehine anlamlı sonuçlar bulundu. Tartışma: Atış sporu, el
göz koordinasyonunu geliştiren bir spor olmaktadır. Bu bakımdan bizim
çalışmamızda omuz eklem pozisyon hissinde ve reaksiyon zamanında
sporcuların sedanterlere göre anlamlı farklarının görülmesi literatürü
destekler nitelikte olmuştur. Bu çalışmaya ek olarak daha iyi sonuçlara
varmak için bu yöndeki çalışmaların arttırılması gerekmektedir.
To compare shooting sportmen and sedentary people at shoulder
proprioception and reaction times
Purpose: The study is purposed to show if the shoulder prorioception
and it’s reactions times are different for sedentary people and shooting
sportmen. Methods: total 90 male students whose ages’ are different
between 18-23 attended to the study. 45 students of them are
shooting sportmen and 45 of them aren’t. Shoulder proprioception was
evaluated with dijital inclinometer at lying on their back, closing eyes,
the shoulder at 90° abduction, the elbow at 90° flexion internal rotation
at 15°-45° and external rotation at 30°-60° so that the target angel
was asked to arrive. The measurements were made by looking 3 times
and average of repeat. The reaction time was calculated with 30 cm
ruler which was released to gravity by catching with between thumb
and forefinger. The measurements were made by looking 3 times
and average of repeat in the same way. Results: When the results
of assesment between two groups are compared at every angle of
shoulder proprioception (internal rotation right 15° p=0.000 internal
rotation left 15° p=0.000 internal rotation right 45° p=0.000 internal
rotation left 45° p=0.000 external rotation right 30° p=0.001 external
rotation left 30° p=0.000 external rotation right 60° p= 0.001 external
rotation left 60° p=0.000)and at the reaction time (right p=0.079
left p=0.007), significant results were found in support of shooting
sportmen. Discussion: The shooting sport, is a kind of sport which
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S13
develops to hand-eye coordination. In this regard our study support to
the literature by seeing significant differences between sportmen and
sedanteries at shoulder proprioception and reaction time. In addition
to this study, it needs to increase to this kind of studies in order to
arrive better results.
S8.
İzokinetik dinamometre ile yapılan ölçümlerde omuz ve diz
eklemlerine ait izokinetik yüklenme aralığının tespit edilmesi
R. Tuğba Durdubaş1, Kerem Tuncay Özgünen2, Ümüt Adaş3, Çiğdem
Özdemir2, Sanlı Sadi Kurdak2
1
Acıbadem Ankara Hastanesi, Adana
2
Çukurova Ü, Tıp Fak, Fizyoloji ABD, Adana
3
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Adana
Amaç: İzokinetik kontraksiyonda iskelet kasının kasılma hızı sabittir.
İzokinetik egzersizde tanım gereği sabit bir hızda yapılan egzersiz
anlamına gelmektedir. Fakat izokinetik dinamometre ile yapılan
egzersizler sırasında hareket üç ayrı fazda gerçekleşir; 1. İvmelenme
fazı: hareketin hızlanma fazıdır. Hareketin başındaki bölümünü temsil
eder ve direnç olmadan yapılır. 2. İzokinetik yüklenme fazı: hareketin
sabit hızla yapıldığı fazdır. Aletin mekanik yükleme hızı ile kişinin
hareket hızı arasındaki eşleşmiş bölüme karşılık gelir. 3. Yavaşlama
fazı: hareket tamamlanmadan önce hızın azaldığı fazdır. İzokinetik
dinamometreden alınan ham veriler bu üç fazı da içermektedir.
Bu nedenle, omuz ve diz eklem hareketlerinin, sabit hızlı izokinetik
yüklenme fazının ortaya çıktığı açısal hızların bulunması amaçlandı.
Yöntemler: Çalışmaya yaşları 18-24 arasında sağlıklı 10 erkek katıldı.
Isınma omuz eklemi için kol ergometresinde diz eklemi için bisiklet
ergometresinde 5 dakika çalıştırılarak sağlandı. Konsantrik tepe tork
cybex norm dinamometre kullanılarak 30º/sn’den 450º/sn’ye 30º/sn’lik
artışlarla ilerleyen onbeş farklı hızda ölçüldü. Omzun ekstensiyonfleksiyonu, abduksiyon-adduksiyonu ve internal rotasyon-eksternal
rotasyon hareketleri ile dizin ekstensiyon ve fleksiyonu değerlendirildi.
Ölçümler bilateral yapıldı. İzokinetik dinamometreden alınan ham
verilerin türev analizi yapılarak hızın sabit olduğu izokinetik yüklenme
aralıkları bulundu. Sonuçlar: Omuz ve dizin eklem hareketlerinin tepe
tork değerlerine bakılarak izokinetik yüklenme aralığının mevcut olduğu
son açısal hızlar bulundu. İstatiksel farklılıklar anova ile hesaplandı,
p<0.05, p<0.01 ve p<0.001 anlamlılıkları kabul edildi. Omuz ekleminin
izokinetik yüklenme aralığına sahip olduğu son açısal hızlar; sağ omuz
ekstensiyonu için 300º/sn (p<0.01), sol omuz ekstensiyonu için 270º/
sn (p<0.05), sağ omuz fleksiyonu için 270º/sn (p<0.05), sol omuz
fleksiyonu için 240º/sn (p<0.05), sağ omuz abduksiyonu için 240º/
sn (p<0.001), sol omuz abduksiyonu için 240º/sn (p<0.05), sağ omuz
adduksiyonu için 270º/sn (p<0.05), sol omuz adduksiyonu için 270º/sn
(p<0.05), sağ omuz eksternal rotasyonu için 360º/sn (p<0.05), sol omuz
eksternal rotasyonu için 360º/sn (p< 0.05), sağ omuz internal rotasyonu
için 360º/sn (p<0.05), sol omuz internal rotasyonu için 360º/sn (p<0.01)
dir. Diz ekleminin izokinetik yüklenme aralığına sahip olduğu son açısal
hızlar; sağ diz ekstensiyonu için 300º/sn (p<0.05), sol diz ekstensiyonu
için 300º/sn (istatiksel anlamlılık yok), sağ diz fleksiyonu için 330º/
sn (p < 0.01), sol diz fleksiyonu için 300º/sn (p<0.05) dir. Tartışma:
İvmelenme ve yavaşlama fazlarında hız sabit olmadığı için bu aşamada
yapılan fiziksel aktiviteyi izokinetik olarak kabul etmek doğru değildir.
Sonuçta, türevi alınarak elde edilen verilerin izokinetik dinamometreden
alınan ham veriye oranla farklı olduğu görülmüş olup, bu değerlendirme
yapılmadan ham verinin kullanılmasıyla önemli yanlışlıkların ortaya
çıkabileceği tespit edildi.
The determination of isokinetic phase of load range for shoulder
and knee joints movement with isokinetic dynamometer
Purpose: Skeletal muscle contraction velocity for isokinetic
contraction is constant. Isokinetic exercise performed at a constant
speed by definition. But during exercises performed with an isokinetic
dynamometer, movement involves three phases; 1. Acceleration phase:
rate of velocity development, represents the beginning part of the
motion and is performed without resistance. 2. Isokinetic load range
phase: the movement is made at a constant speed and corresponds
to the matching between mechanically imposed velocity and subject’s
movement. 3. Decelerasyon phase: movement speed decreased before
the end stop. the raw data take from the isokinetic dynamometer
includes the these three phases. Therefore, the movements of the
S14
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
shoulder and knee joints, fixed-speed isokinetic loading phase angular
velocities are intended to occur. Methods: The study included 10
healthy male participants between the ages of 18-24. For warm up
of the shoulder joint the arm ergometer and for warm up of the knee
joint bicycle ergometer was used 5 minutes. Concentric peak torques
were measured by a cybex norm dynamometer at angular velocities
from 30º/second to 450º/second with 30º/second increments for
each set. Shoulder flexion-extension, abduction-adduction, internal
rotation-external rotation and knee extension-flexion movements were
assessed. measurements were made bilaterally. Isokinetic load range
was calculated from raw data of isokinetic dynamometer by derivative
analysis. So that the constant speed range was discovered. Results:
Shoulder and knee joint movements, looking at the isokinetic peak
torque load is present in the range of angular velocities were the last.
Statistical differences were calculated by anova, p<0.05, p<0.01 and
p<0.001 was considered significancies. To the end of the load range
isokinetic angular velocities of the shoulder joint; for the right shoulder
extension 300º/sec (p<0.01), for the left shoulder extension 270º/ sec
(p<0.05), for the right shoulder flexion to 270 º/sec (p<0.05), for the
left shoulder flexion 240°/sec (p<0.05), for the right shoulder abduction
240°/sec (p<0.001), for left shoulder abduction 240°/ sec (p<0.05),
for the right shoulder adduction 270°/sec (p<0.05), for left shoulder
adduction 270°/sec (p<0.05), for the right shoulder external rotation
360°/ sec (p<0.05) for the left shoulder external rotation 360°/sec
(p<0.05), for the right shoulder internal rotation of 360°/sec (p<0.05),
and for the left shoulder internal rotation of 360°/sec (p<0.01) is. To the
end of the load range isokinetic angular velocities of the knee joint; for
the right knee extension 300º/sec (p<0.05), for the left knee extension
300º/sec (statistical significance not shown), for the right knee flexion
330°/sec (p<0.01); and for the left knee flexion 300º/sec (p<0.05) is.
Discussion: During the acceleration and deceleration phases of the
isokinetic movement, speed is not fixed. Physical activity done at this
stage would not be right to accept the isokinetic. Ultimately, the data
obtained by differentiating the isokinetic dynamometer is different
compared with raw data observed, but the assessment can be made
using raw material errors can occur if the data is determined.
S9.
Amatör bisikletçi ve kaya tırmanıcılarında farklı dirsek
pozisyonlarında ölçülen el kavrama kuvvet ve enduranslarının
karşılaştırılması
Duygu Ercan1, Ayşegül Çalışkan2, Mehmet Gürhan Karakaya3, İlkim
Çıtak Karakaya3
1
İlkyorum Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi, Nazilli-Aydın
2
Bor Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi, Niğde
3
Muğla Sıtkı Koçman Ü, Muğla SYO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Muğla
Amaç: Amatör bisikletçi ve kaya tırmanıcılarında farklı dirsek
pozisyonlarında yapılan el kavrama kuvvet ve endurans ölçüm
sonuçlarının karşılaştırılması amaçlandı. Yöntemler: Araştırmaya,
dahil edilme kriterlerine uyan gönüllü 45 (17 kaya tırmanıcısı, 28
bisikletçi) sporcu ve 33 kontrol olgusu alındı. Sosyodemografik ve
fiziksel özellikleri kaydedildi. El kavrama kuvvet ve enduransları
dirsek ekstansiyon ve fleksiyon pozisyonlarında jamar el kavrama
dinamometresi ile değerlendirildi. Dinamometrenin 1. ve 60. saniye
değerlerinin oranlanmasıyla endurans puanı elde edildi. Sonuçlar:
Dirsek fleksiyonda iken ölçülen el kavrama kuvveti kontrol grubunda
diğerlerine göre en düşük bulunurken (p<0.05), ekstansiyon
pozisyonundaki ölçümlerde gruplar arasında fark bulunmadı (p>0.05).
Endurans yönünden her iki pozisyonda da bisikletçilerin değerleri
daha yüksek bulundu (p<0.05). Tartışma: Amatör bisikletçi ve kaya
tırmanıcılarının el kavrama kuvvet ve endurans ölçümlerinin, özellikle
yaptıkları spora özgü dirsek açılarında ölçülmesinin uygun olduğu
sonucuna varıldı.
Comparison of hand grip strength and endurance measured in
different elbow positions in amateur bicyclers and rock climbers
Purpose: To compare hand grip strength and endurance measured
in different elbow positions in amateur bicyclers and rock climbers.
Methods: Forty-five volunteer athletes (17 rock climbers, 28
bicyclers) and 33 control subjects who fulfilled the inclusion criteria
were included in this study. Their sociodemographic and physical
characteristics were recorded. Hand grip strength and endurance
were evaluated by jamar hand-grip dynamometer, in elbow flexion and
extension positions. Endurance score was obtained by proportioning
the 1st and 60th second values of the dynamometer. Results: Hand
grip strength measured in elbow flexion position was the lowest for
control subjects (p<0.05), whereas in elbow extension position, there
was no difference among the groups (p>0.05). In regards to endurance,
measurement results of bicyclers were higher than the others in both
positions (p<0.05). Discussion: It was concluded that, measurement
of hand grip strength and endurance in amateur bicyclers and rock
climbers, should be performed in elbow positions which are typical for
their sportive activites.
S10.
Basketbolcularda farklı pozisyonlarda atış yüzdesini etkileyen
faktörlerin analizi
Gözde Gür, Erkan Kılınç, Çiğdem Ayhan, Özgün Uysal, A. Çağatay Sezik,
Volga Bayrakcı Tunay
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Atış yüzdesi, basketbolda maçın kazanılması açısından
önemli rol oynamaktadır. Atış yüzdesini etkileyen faktörleri araştıran
çalışmalarda genellikle aynı serbest atış pozisyonu kullanılmıştır.
Araştırmamızda amaç, basketbolcularda, farklı pozisyonlardaki atış
yüzdesini etkileyen faktörleri araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmaya,
Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi erkek basketbol
takımında oynayan 13 sporcu alındı. Sporcuların dominant eli sağ ve
yaş ortalaması 25.4 yıl idi. Değerlendirme kapsamında, üst ekstremite
uzunluk ölçümleri, omuz dirsek ve el bileği çevresi kas kuvvet testi,
dikey sıçrama mesafesi, dikey sıçrama reaksiyon testi, nelson el
reaksiyon testi yer aldı. Sporculara antrenman öncesinde potaya
4.54 m uzaklıkta, birbiriyle 45° açı ile konumlanmış a,b,c,d,e olarak
isimlendirilen 5 ayrı noktadan serbest atış yaptırılarak, başarı oranı
% cinsinden kaydedildi. Değişkenler arasındaki ilişki pearson korelasyon
katsayısı ile analiz edildi. Atış yüzdesini etkileyen bağımsız değişkenlerin
katkısını belirlemek amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi yapıldı.
Sonuçlar: Sol el reaksiyon zamanının a noktasından atış başarısını
%93, sol omuz ekstansör kuvvetinin b noktasından atış başarısını %83,
sağ omuz dış rotator kas kuvvetinin c noktasından atış başarısını %74,
sol omuz ekstansör kas kuvvetinin e noktasından atış başarısını %64.2
oranında etkilediği bulundu. Tartışma: Çeşitli pozisyonlardan atış
başarısı ile yüksek korelasyon gösteren ilgili parametrelerin basketbol
antrenmanları sırasında geliştirilmesi ile, sporcunun performansının ve
atış yüzdesinin geliştirilebileceğini düşünmekteyiz. Bu konuda, çeşitli
açılardan yapılan şutların başarısında etkili olduğunu tespit ettiğimiz,
belirli kas gruplarının kuvvetini ve reaksiyon zamanını etkileyen
faktörleri inceleyen, daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Analysis of the factors associated with free throw shooting
percentage of basketball players from different positions
Purpose: Free throw shooting has an important role in winning a
basketball match. There has been no study to show the relationship of
the physical factors to shooting performance from different positions.
The aim of this study was to analyze the factors associated with
shooting percentage from different positions in basketball players.
Methods: Thirteen basketball players in hacettepe university faculty
of health sciences were included into the study. All players have right
hand dominancy. Mean age was 25.4 year. Assessments included
upper extremity length measurements and muscle strength tests,
vertical jump distance and reaction test, and nelson hand reaction
tests. Shooting positions (a,b,c,d,e) were located at an angle of
45° to each other with a distance of 4.54 m from the basket. The
success rate was recorded in percentage. The relationship between
variables was analyzed with pearson correlation coefficient. A multiple
linear regression analysis was performed in order to determine the
contribution of independent variables affecting free throw shooting.
Results: The contribution of the independent variables to success rate
was; left hand reaction time (93%) from a point; left shoulder extensor
strength (83%) from b point; right shoulder external rotator strength
(74%) from c point, left shoulder extensor strength contributed (64.2%)
from e point. Discussion: Performance and free throw success of the
players might be improved by specific training programs, which focus
on determinant variables in shooting from different positions. Future
studies are warranted to identify the other factors that may play a role
in free throw shooting.
S11.
Hamstring tendon grefti ile öçb cerrahisi sonrası wii terapi ile
standart rehabilitasyon protokolünün karşılaştırılması
Bünyamin Haksever, Gül Baltacı,
Hacettee Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Ön çapraz bağ (öçb) cerrahisi sonrası standart rehabilitasyon
programı ile wii terapi programının denge, kassal kuvvet üzerine ve
yaşam kalitesi üzerine etkilerini karşılaştırmak amacıyla bu çalışma
planlandı. Yöntemler: Çalışmaya 43 sağlıklı erkek birey (yaş: 29.5±7.9
yıl, boy uzunluğu: 176.3±5.3 cm, vücut ağırlığı: 79.6±9.3kg, vücut
kütle indeksi: 25.6±3.0 kg/cm²) dahil edildi. 21 birey wii terapi (grup
1) programı ile, 22 kişi standart program (grup 2) ile rehabilitasyona
alındı. Tüm bireyler 12 hafta boyunca tedaviye alındı. Denge; modifiye
star excursion denge testi, kas kuvveti Isomed 2000 izokinetik sistem
ile değerlendirildi. Hastaların yaşam kaliteleri ve memnuniyetleri, ön
çapraz bağ yaşam kalitesi anketi ile değerlendirildi. Izokinetik kuvvet
parametrelerinin istatistiksel analizinde student-t test kullanıldı.
Sonuçlar: denge parametrelerinin 4., 8. ve 12. hafta ölçümlerinde
iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı
(p>0.05). Yaşam kalite anketinin 4 ve 8. hafta ölçümünde iki grup
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p=0.03, p=0.02).
12. haftada cerrahi geçirmiş bacağın sağlam bacağa göre yüzdesine
bakıldığında, tepe tork fleksiyon ve ekstansiyon değerlerinde 60°/s’de
(p=0.363, p=0.852), 180°/s’de (p=0.915, p=0.694), toplam iş fleksiyon
ve ekstansiyon değerlerinde 60°/s’de (p=0.706, p=0.891) ve 180°/s’de
(p=0.806, p=0.539) iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı. Tartışma:
Sonuç olarak öçb cerrahisi sonrası wii terapi eğlenceli ve motivasyonel
olması nedeniyle standart rehabilitasyonun yerine veya standart
rehabilitasyon programı ile kombine halde kullanılabilir.
Comparison of wii therapy and standard rehabilitation protocols
after acl reconstruction by using hamstring autograft
Purpose: The aim of this study was to compare the effects of the wii
therapy and conventional rehabilitation on balance, muscle strength
and life quality after anterior cruciate ligament (ACL) reconstruction.
Methods: 43 healthy men (age:29.5±7.9 yrs, height:176.3±5.3cm, body
weight:79.6±9.3kg, bmi:25.6±3.0 kg/cm²) were included into this study.
21 subjects were included in wii therapy programme (group 1), 22
subjects were included in the conventional rehabilitation programme
(group 2). All of the subjects went through the rehabilitation protocol
for 12 weeks. Balance was evaluated with modified star excursion
balance test, muscle strength was assessed by ısomed 2000 isokinetic
dynamometer, ACL life quality outcome questionnaire was employed
to assess the patients’ life quality and contentment. Student t-test was
used for statistical analysis of isokinetic parameters. Mann whitney u
test was used for the other all tests. Results: There were no significant
difference between groups regarding to results of balance at 4th, 8th,
and 12th weeks (p>0.05). There were significant differences between
groups in life quality outcome questionnaire at 4th (p=0.03) and 8th
weeks (p=0.02). However, there were no significant difference between
the groups regarding to deficit of reconstructed knee according to
intact knee in terms of peak torque in flexion and extension at 60°/s
(p=0.363, p=0.852), and at 180°/s (p=0.915, p=0.694), total work
flexion and extension at 60°/s (p=0.706, p=0.891) and at 180°/s
(p=0.806, p=0.539) in the 12thweek. Discussion: This study illustrated
that wii therapy might be used instead of / with combination of
conventional rehabilitation as it increase the motivation and makes
the rehabilitation more fun after ACL reconstruction.
S12.
Lateral epikondilitde kuru iğneleme ve extracorporeal şok dalga
tedavi (ESWT) etkinliklerinin karşılaştırılması
Zeynep Hazar1 , Hüseyin Arslan2
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Enst, Ankara
2
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akupunktur Kliniği, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı, lateral epikondilit tanısı konulan
hastalarda kuru iğneleme tedavisi ve extracorporeal şok dalga
tedavisinin (eswt) etkilerinin karşılaştırılmasıdır. Yöntemler: Çalışmaya
40 lateral epikondilit tanılı hasta (yaş: 39.25±8.5) dahil edildi. Olgular
randomizasyon yöntemi ile iki gruba ayrıldı. Birinci gruba (20 hasta)
eswt 2000 shockwaves/session of 0.2 mj/mm2 dozunda haftada bir
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S15
olmak üzere 3 seans tedavi uygulandı. İkinci gruba (20 hasta) haftada
1 olmak üzere toplam 3 seans kuru iğneleme tedavisi uygulandı. Her iki
gruba ev egzersizleri verildi. Tedavi öncesinde ve sonrasında olguların
dirsek fonksiyonları hasta puanlamalı tenisçi dirseği değerlendirme
formu (Patient rated tennis elbow evaluation-Turkish prtee-t) ile ağrı
şiddeti ise vizüel analog skalası ile değerlendirildi. Wilcoxon test ile
grup içi fark araştırılırken, mann whitney u test ile gruplar arası farka
bakıldı. Sonuçlar: Tedavi sonrası dönemde, grup 1’de ağrı şiddeti ve
prtee-t skorunda anlamlı farklar bulunmadı (p>0.05). Grup 2’de ise
ağrı şiddeti ve prtee-t skorunda anlamlı farklar bulundu (p<0.05).
Gruplar arası farklılığa bakıldığında, prtee-t skoru ve ağrı şiddeti
grup 2 yönünden anlamlı olarak farklıdır (p<0.05). Tartışma: Lateral
epikondilit’li hastalarda, ağrıyı azaltma ve fonksiyonları geliştirmede
kuru iğneleme tedavisi, eswt’ye göre daha etkindir.
A comparison of efficacy of dry needling and extracorporeal
shock wave therapy (ESWT) in lateral epicondylitis
Purpose: The aim of this study was to compare the efficacy of dry
needling therapy and extracorporeal shock wave therapy (eswt) in
patients with lateral epicondylitis. Methods: Forty subjects (age:
42.28±7.81 years); with lateral epicondylitis were enrolled in the study.
Patients were divided into two groups. Group 1 (20 patients) was
performed three sessions of eswt (2000 shockwaves/session of 0.2 mj/
mm2) at weekly intervals. Group 2 (20 patients) was acupuncture therapy
3 sessions 1 times a week. Both groups were given home exercises.
Before and after treatment, elbow functions and pain intensity were
evaluated with Turkish version of patient rated tennis elbow evaluation
(prtee-t) and visuel analog scale, respectively. Wilcoxon test was used
to research the difference in groups and mann-whitney u test was
used to research difference between groups. Results: After treatment
period, no significant differences for prte-t score, and pain intensity
was found in group 1 (p>0.05). While significant differences for prte-t
score and pain intensity were found in group 2 (p<0.05). Looking at
differences between groups, prte-t score and pain intensity were
significantly different in favor of group 2 (p<0.05). Discussion: Dry
needling therapy was more effective in reducing pain and improving
function in comparison to eswt in patients with lateral epicondylitis.
S13.
Cervical traksiyon kuvvet similatörü
Rafet Irmak1 ,Ahsen Irmak1, Osman Yüksel Yavuz2
1
Mevlana Ü, Sağlık Hizmetleri YO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Konya
2
Turgut Özal Ü, Tıp Fak, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Ankara
Amaç: Boyun traksiyonu, manuel terapide sık kullanılan bir tedavi
yöntemidir. Bu yöntemin uygulanması sırasında, bildirilmiş ölümlü
vaka sayısı 167’dir. Riskli veya deneyim gerektiren tıbbi uygulamaların
eğitiminde simülatör kullanımı, yaygın başvurulan bir yöntemdir.
Çekme kuvvetini uygulayıcıya gösteren bir simülatör manuel terapi
uygulamaları için gerekli becerinin kazandırılması ve malpraktis
oranının azaltılmasında fayda sağlayabilir. Bu çalışmanın amacı, çekme
kuvvetini gösteren ve rotasyona izin veren, manuel terapi traksiyon
simülatörünün geliştirilmesidir. Yöntemler: Simülatör, kafa parçası,
kuvvet ölçüm sistemi, bağlantı parçaları, rotasyon parçası ve kullanıcıya
geribildirim sağlayan birimlerden oluşmaktadır. Kuvvet ölçüm
sisteminin tasarımında, hc-c3 s-tipi (Zemic,etten-leur/Netherlands) yük
hücresi kullanıldı. Amplifikasyon için, bir instrumantsyonel amplifikatör
ve +5v sabit voltaj kaynağı (lm1167 ve lm7805) kullanıldı. Veri kazanım
ve kaydı içinse usb-1608fs daq card (Measurement computing,
Norton/USA) ve yazılımı kullanıldı. Sistemin kalibrasyonu elektronik
dinamaoetre ile (Dikomsan dgc 50, Istanbul/Turkey) yapıldı. Sonuçlar:
Traksiyon ve traksiyonda rotasyon sırasında uygulanan maksimum
ve ortalama kuvvetleri, birim zamandaki traksiyon kuvvetlerini
gösterebilen bir simülatör elde edildi. Tartışma: Boyun traksiyonunda
malpraktis kaynaklarından biri olan traksiyon kuvveti ile ilgili bilgi veren
bir sistem geliştirilmiştir. Kafa rotasyonunun açısal konumu, uygulanan
tork gibi ikincil parametreleri hakkında bilgi veren similatörlerin
geliştirilmesi ileri çalışmaların konusu olabilir.
Cervical traction similator
Purpose: Cervical traction is a commonly used method in manual
therapy. During the implementation of this method, 167 fatal cases
were reported. The use of simulator in education of medical practices
S16
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
that requires experience or education of risky medical practices, is a
widespread method. A simulator that shows traction (tensile) force to
the practitioner may be helpful for acquiring skills necessary for the
application of manual therapy and reducing the rate of malpractice. The
purpose of this study is to develop traction simulator, which also allow
rotation, with force feedback for manual therapy education. Methods:
The simulator consist of cosmetic head unit, force measuring system,
fittings, parts for rotation and force feedback unit. In the design of the
force measuring system, hc-c3 s-type (Zemic, etten-leur/Netherlands)
load cell was used. For amplification, an instrumantsyonel amplifier
and +5 v constant voltage source (lm1167 and lm7805) were used. For
data acquisition and registration usb-1608fs daq card (Measurement
computing, Norton/USA) and the software was used. Calibration of the
system was conducted with an electronic dynamometer (Dgc dikomsan
50, Istanbul/Turkey). Results: A simulator was obtained which can
demonstrate the applied force during traction and rotation as maximum
force, average force and force per unit of time. Discussion: A system
has been developed for cervical traction that provides information
about traction force which is one of the sources of malpractice. Future
studies may focus on, development of advance simulators which can
provide information about derivative parameters like; angular position
of head rotation and tork applied.
S14.
Farklı eksternal desteklerin arka ayak pronasyonuna etkilerinin
pedobarografik yöntemle incelenmesi: Pilot çalışma
Banu Karahan1, Serkan Taş1, Nilgün Bek2
Hacettepe Ü, Erişkin Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabil ABD, Ankara
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı, arka ayağın aşırı pronasyonunu önlemek
için yapılan tabanlık, esnek olmayan bantlama ve esnek bantlama
uygulamalarının statik ve dinamik olarak ölçülen ayak taban basınçlarına
etkilerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yöntemler: Çalışmaya
arka ayakta aşırı pronasyon tanısı almış, yaş ortalaması 25.30±2.24
olan, 4 erkek 9 kadın olmak üzere 13 birey dahil edildi. Bireyler çıplak
ayak, esnek olmayan bantlama, esnek bantlama ve tabanlık ile olmak
üzere dört farklı durumda pedobarografik ölçüm (RS Scan-footscan
©) ile dinamik ve statik olarak değerlendirildi. Sonuçlar: Statik
pedobarografik değerlendirme ile elde edilen ayak tabanındaki tepe
basınçlarda uygulamalar arasında fark olmadığı bulundu (p=0.135).
Dinamik pedobarografik değerlendirmeyle elde edilen sonuçlardan
ayak tabanının toplam temas yüzeyinin tabanlık uygulamasıyla diğer
uygulamalara göre arttığı (p=0.002), diğer uygulamalar arasında ise
anlamlı fark olmadığı saptandı (p>0.05). Yürüyüşte orta ayaktaki temas
alanının da tabanlık uygulamasıyla diğer uygulamalara göre arttığı
(p=0.002), diğer uygulamalar arasında ise anlamlı fark olmadığı tespit
edildi (p>0.05). Tartışma: Statik pedobarografik ölçüm verilerinde
yapılan farklı uygulamaların ayak taban basınç dağılımını değiştirdiği
gözlenmiş, ancak çalışmamızda tepe basınçlar arasında fark olmadığı
bulundu. Bu durum, vaka sayısının azlığından kaynaklanmış olabilir.
Ayak tabanının toplam temas alanının ve orta ayaktaki temas
alanının tabanlıkla artışı, tabanlığın ayak taban basınçlarını diğer
uygulamalardan daha fazla dağıtarak belli bölgelerdeki aşırı yüklenmeyi
önlediğini göstermektedir.
Investigation of effects of different external supports on
rearfoot pronation with pedobarographic method: A pilot study.
Purpose: The purpose of this study is to investigate and compare of
the effects of insole, elastic tape and non-elastic tape used to prevent
excessive rearfoot pronation on static and dynamic plantar pressures.
Methods: 13 subjects consisting of 4 men and 9 women, mean age
25.30±2.24 and having excessive rearfoot pronation were involved in
this study. Subjects were statically and dynamically evaluated with
pedobarography (RS Scan-footscan ©) in four different methods
consisting of barefoot, insole, elastictape and non-elastic tape.
Results: There was no significant difference on peak plantar pressures
obtained with static pedobarographic measurement between different
applications (p=0.135). It was detected from the results obtained by
dynamic pedobarographic that insole application of total plantar contact
area was increased to the other applications (p=0.002) and there was
no significant difference between other applications (p>0.05). Insole
application of midfoot contact area during walking was increased to
1
2
the other applications (p=0.002) and there was no significant difference
between other applications (p>0.05). Discussion: It was observed that
different applications applied in static pedobarographic measurement
data altered plantar pressure distribution; however, but it was found
that there was no significant difference on peak plantar pressures in
this study. This can be due to the a few numbers of cases. Increase of
the total plantar contact area and midfoot contact area with insole
shows that insole prevents overloading of certain areas by distributing
plantar pressures more than other applications.
S15.
Sağlıklı kadınlarda 16 haftalık aerobik egzersiz programının
omurga uygunluğuna etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, 16 haftalık düzenli aerobik egzersiz
programının sağlıklı kadınlarda omurga postür, mobilite, postüral
dayanıklılık ve toplam uygunluk skoru üzerine etkisini incelemekti.
Yöntemler: Çalışmaya 21 sağlıklı kadın (yaş: 35.32±6.39 yıl, vücut
kütle indeksi: 30.61±6.08 kg/m2) katıldı. Olgular 16 hafta boyunca
haftada 3 gün aerobik egzersiz programına dahil edildi. Omurga
postür, mobilite, postüral dayanıklılık ve toplam omurga uygunluk
düzeyleri ayakta spinal mouse® cihazı (Idiag, Fehraltorf, Switzerland)
ile program öncesi ve sonrasında ölçüldü. Sonuçlar, “0” en kötü ve “100”
en iyi arasındaki skorlar ile değerlendirildi. Paired student t testi analiz
için kullanıldı. Sonuçlar: Program öncesi omurga postür, mobilite,
postüral dayanıklılık ve toplam omurga uygunluk skorları sırasıyla
26.71±14.73; 21.33±13.39; 31.04±14.43 ve 26.66±12.71 ve sonrası
sırasıyla 45.04±23.15; 34.95±19.75; 32.33±21.55 ve 35.52±12.67
olarak bulundu. Program sonrası, postüral dayanıklılık dışında tüm
skorlarda anlamlı bir gelişme görüldü (p<0.05). Tartışma: 16 haftalık
aerobik egzersiz programı kadınlarda omurga sağlığını korumada
önemli olabilir. Ancak, postüral dayanıklılığın geliştirilmesi için daha
spesifik programlara ihtiyaç vardır.
Effects of 16 weeks of aerobic exercise program on spinal
fitness on healthy women
Purpose: The aim of the study was to investigate the effects of 16
weeks of aerobic exercise program on spinal posture, mobility, postural
competence and total fitness score on healthy women. Methods:
Twenty one healthy women (age: 35.32±6.39 years, body mass
index: 30.61±6.08 kg/m2) participated in the study. The subjects were
included aerobic exercise program 3 days in a week during 16 weeks.
Spinal posture, mobility, postural competence and total spinal fitness
levels were measured with spinal mouse® device (Idiag, Fehraltorf,
Switzerland) in standing position before and after program. Results
were assessed with scores between “0” the worst and “100” the
best. Paired student’s t test was used for analyses. Results: Before
program, spinal posture, mobility, postural competence and total spinal
fitness scores were found 26.71±14.73; 21.33±13.39; 31.04±14.43
and 26.66±12.71, respectively, and after program 45.04±23.15;
34.95±19.75; 32.33±21.55 and 35.52±12.67; respectively. At the end
of the program, significant improvements were observed for all scores
except postural competency (p>0.05). Discussion: A 16 weeks of
aerobic exercise program might be important to prevent spine health.
However, more specific programs needed in order to improve postural
competency.
S16.
Sağlıklı bayanlarda aktivite ile oluşan boyun ağrısının çiğneme
kasları üzerine akut etkisi-(pilot çalışma)
Hasan Erkan Kılınç, Burak Ulusoy, Nevin Ergun
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Çalışmamızın amacı, yorgunluk ile oluşturulan boyun ağrısının,
çiğneme kaslarının ağrı eşiği, enduransı, kuvveti, ağız açma genişliği
üzerine akut etkilerini araştırmaktır. Yöntemler: Yaşları 20 ile 25
arasında (ORT±SS: 21.7±1.18) 14 sağlıklı bayan çalışmaya dahil
edildi. Olguların öncelikle, eksik dişleri ve bruksizmleri olup olmadığı
demografik bilgileri ile birlikte kaydedildi. Yorma protokolü öncesinde
olguların dijital algometre ile çiğneme kaslarının ağrı eşiğine, cetvel ile
maksimum ağız açma genişliğine, manuel pinçmetre ile ağız kapama
kuvvetlerine, görsel analog skalası ile boyun, baş ve çene ağrılarına
dinlenme 5 dakika sakız çiğneme sonrası ise çiğneme kasları yorgunluk
seviyelerine bakıldı. Daha sonra olgulardan yüzüstü pozisyonda, 5’er
set olmak üzere, kas yorgunluğu modifiye borg skalasından 10 puan
alana dek, baş fleksiyon ve ekstansiyon yapması istendi. Daha sonra
yorgunluk protokolü öncesinde yapılan testler, tekrarlandı. Sonuçlar:
Yorgunluk protokolü sonrası, iki taraf massetter (pr=0.003, pl=0.021),
temporomandibular eklem (pr=0.09 pl=0.05) ve sol temporalis
(p=0.006) kası ağrı eşiğinde, ağrısız ağız açma genişliğinde anlamlı
derecede azalma (p=0.015), çiğneme kasları yorgunluğunda anlamlı
derecede artış görüldü (p=0.005). Diğer parametlerde anlamlı bir
değişim gözlenmedi (p<0.05). Tartışma: Çalışmamızda boyun ağrısının
akut olarak, çiğneme kaslarının çeşitli parametreleri üzerine olumsuz
etkileri görülmüştür. Sağlıklı olgularda görülen bu etkileşim, özellikle
temporomandibular eklem disfonksiyonu olan kişilerde daha şiddetli
şekilde ortaya çıkacaktır. Bu yüzden bu hasta grubunda boyun bölgesi
patomekaniği gözden kaçırılmamalı, boyun bölgesini de içine alan daha
bütüncül bir fizyoterapi yaklaşımı benimsenmelidir.
Acute effects of neck pain appears with activity on mastictory
muscles in healty women-(pilot study)
Purpose: The aim of study is investigating acute effects of neck pain
appears with muscle fatigue, on mastictor muscle pain sensitivity,
endurance, force, and maximum width of mouth opening. Methods:
14 healty women ages between 20-25 (Mean±SD: 21.7±1.18) were
included to study. Initially lack of teeth and bruxism status and
demographic information of cases were recorded. Bofere fatigue
protocole, mastictor muscle pain sensivity, width of maximum mouth
opening, maximum bite force, neck, head and jaw pain and mastictor
muscle fatigue at rest and after 5 minutes chewing gum were
measured. After that, patients performed head flexion and extension
5 sets at prone position until take 10 points from modify borg scale.
And all the tests were re-performed after fatigue protocole. Results:
After fatigue protocole, pain threshold of massetter muscles (pr=0.003,
pl=0.021), temporomandibular joints (pr=0.09 pl=0.05) bilaterally and
left temporalis muscle (p=0.006), and width of maximum mouth opening
(p=0.015) decreased significantly. Mastictor muscle fatigue level
(p=0.005) increased (p<0.05) Discussion: In our study, we identified
that neck pain affect adversely on the some parameteres of mastictor
muscle immediately. This interaction that identified in healty cases,
will be appeared strongly in temporomandibular joint disfunctions.
So that, pathomechanic of neck region must be considered and more
integrated physiotheraphy approach which also include neck region
should be adopted in temporomandibular joint disfunction.
S17.
Ulusal Spor Fizyoterapistleri Kongreleri’nde sunulan bildirilerin
yayınlanma oranlarının incelenmesi
Umut Ziya Koçak, Deniz Bayraktar, Bayram Ünver
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil. YO, İzmir
Amaç: Kongre sunularının yayınlanma oranlarını irdeleyen yayınlar
literaturde artmaktadir ve kongrelerin bilimsel başarı oranlarını
yansıtması açısından yaygın olarak kabul görmektedirler. Bu çalışmanın
amacı Ulusal Spor Fizyoterapistleri Kongreleri (SFK) bildirilerinin tam
metin yayınlanma oranlarının incelenmesidir. Yöntemler: 2001-2011
yılları arasında gerçekleştirilen 6 adet SFK’de sunulan toplam 127 adet
bildirinin Türkçe ve İngilizce başlıkları ve yazarlarının isimleri, pubmed,
web of science, google scholar ve scopus veri tabanlarında tarandı.
Sonuçlar: 2001 yılında (1. SFK) ve 2005 yılında (3. SFK) yapılan
kongrelerde bildiri sunulmadığı tespit edildi. Elli üç bildiri sözel, 74
tanesi ise poster idi. Otuz adet (%23.6) bildirinin ulusal ve uluslararası
dergilerde tam metin yayınlandığı bulundu. Yayınlanan bildirilerin 16
tanesinin (%53) science citation index (sci) ve sci expended’da yer
alan dergilerde basılmış olduğu görüldü. Bildiri ile yayınlanma tarihi
arasındaki süre ortalama 2.04 (0-6 yıl) olarak belirlendi. Tartışma:
Literatür incelendiğinde kongrelerde sunulan bildirilerin yayınlanma
oranı %24 ile %58 arasında verilmektedir. SFK’de sunulan bildirilerin
tam metin yayınlanma oranlarının literatürde verilen değerlere yakın
olduğu olduğu görülmüştür. Ayrıca son yapılan kongrelerdeki bildirilerin
yayınlanma oranı ilk yapılan kongrelere göre daha yüksek ve literatür
ile uyumludur. Taranan bildirilerin çoğunun yakın zamanlı kongrelerde
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S17
sunulması nedeniyle yayın sürecinde olan bildiriler olması muhtemeldir.
Bu bildirilerin de yayına dönüşmesi ile oranların daha da yükseleceğini
düşünmekteyiz.
Investigating the publication rates of abstracts which was
presented in national sports physiotherapists congresses
Purpose: The studies which investigating the publication rates of
congress presentations got incresed in the literature and widely
accepted due to showing scientific success of the congresses. The
aim of this study was to investigate the full text publication rates of
national sports physiotherapists congresses (SPC) abstracts. Methods:
The turkish and english titles and authors’ names of 127 abstracts
which were presented in 6 spc in 2001-2011 were searched in pubmed,
web of science, google scholar and scopus databases. Results: It was
established that no presentations were done in 2001 (1st SPC) and
in 2005 (3rd SPC). Fifty-three abstracts were presented as oral and
74 were poster. Thirty abstracts (23.6%) were found as full text in
national and international journals. It was seen that 16 (53%) of the
articles were published by journals in science citation index (sci) and
sci expended. The time between presentation and full text publishment
was determined as mean 2.04 (0-6 years). Discussion: In the literature
the publishment rates of congress presentations were reported as
between 24% and 58%. It was seen that the full text publishment rate
of the abstracts that were presented in spcs are close to the this rates.
Also the full text publishment rates of recent congresses were found
higher than the first ones and compatible with the literature. Also
there might be abstracts which are in the publishment process due
to most of the abstracts in this study from recent congresses. As the
publishment of these studies, we think that the rates will get higher.
S18.
Ön çapraz bağ tamiri olan hastalarda postüral stabiliteyi
etkileyen faktörlerin belirlenmesi
Özge Çınar Medeni1, Gül Baltacı2, Kezban Bayramlar2, Nevin Atalay
Güzel1, İbrahim Yanmış3
1
Gazi Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
3
GATA, Ortopedi Ve Travmatologi ABD, Ankara
Amaç: Ön çapraz bağ (öçb) tamiri olan hastalarda azalmış postüral
stabilitenin ikinci yaralanma için risk faktörü olduğu bilinmektedir.
Amaç, postüral stabiliteyi etkileyen faktörlerin belirlenmesidir.
Yöntemler: Çalışmaya öçb ameliyatı olmuş 28 hasta katıldı. Hastalar
ameliyattan 16 hafta sonra değerlendirildi. Gözler açık, gözler kapalı
ve yumuşak zeminde etkilenen bacak üstünde postüral stabilite
değerlendirmesi stabilometreyle yapıldı. Diz eklemi anterior translasyon
miktarına artrometre ile bakıldı. Kalça çevresi kas kuvveti izometrik,
diz çevresi kas kuvveti izokinetik dinamometre ile değerlendirildi.
Olguların gövde enduransları yüzüstü köprü, abdominal endurans, yan
köprü testi ve sorenson test ile yapıldı. Korelasyon analizi spearman
korelasyon katsayısı ile yapıldı. Sonuçlar: Gözler açık mediolateral
salınım indeksi ile sorenson test arasında korelasyon bulundu (r=-0.41,
p=0.028). Gözler kapalı anteroposterior stabilite indeksi ile yüzüstü
köprü, etkilenen ve sağlam taraf yan köprü testleri arasında korelasyon
bulundu (r=-0.49, p=0.035; r=-0.57, p=0.012; r=-0.59, p=0.009). Gözler
kapalı anteroposterior salınım indeksi ile etkilenen ve sağlam taraf
yan köprü testleri arasında korelasyon bulundu (r=-0.46, p=0.05;
r=-0.48, p=0.04). Yumuşak zeminde mediolateral salınım indeksi,
anterior translasyon miktarı, diz ekstansör kuvveti ve hamstring/
quadriceps kuvvet oranı ile ilişkili bulundu(r=0.54, p=0.006; r=0.41,
p=0.04; r=0.42, p=0.03). Tartışma: Gözler açık ve kapalı postüral
stabilite skorları gövde endurans parametreleriyle ilişkili bulunurken,
yumuşak zeminde diz eklemi anterior translasyonu ve ekstansör kuvveti
önem kazanmaktadır.
To determine the factors affecting postural stability ın anterior
cruciate ligament reconstructed patients
Purpose: It’s known that postural stability is a risc factor for second
injury in anterior cruciate ligament (ACL) reconstructed patients. The
purpose was to determine the factors affecting postural stability.
Methods: 28 ACL reconstructed patiens included in study. Patients
evaluated 16 weeks after operation. Postural stablity assesment
was done in eyes-open, eyes-closed and on foam-surface condition.
S18
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
Knee anterior translation was evaluated with arthrometer. Hip
muscle strength was evaluated with isometric, knee muscle strength
with isokinetic dynomometer. Core endurance was assessed with
prone bridge, abdominal endurance, side bridge and sorenson tests.
Correlation analysis was done with spearman correlation co-efficient.
Results: Mediolateral sway index was correlated with sorenson test
in eyes-open condition (r=-0.41, p=0.028). Anteroposterior stability
index was correlated with prone bridge, affected and healhty side, side
bridge tests in eyes-closed condition (r=-0.41, p=0.028). Anterposterior
sway index was correlated with affected and healthy side, side bridge
tests (r=-0.46, p=0.05, r=-0.48, p=0.04). Mediolateral sway index was
correlated with knee anterior translation, knee extansor strength
and hamstring/quadriceps ratio (r=0.54, p=0.006; r=0.41, p=0.04;
r=0.42, p=0.03). Discussion: Postural stability parameters in eyesopen and eyes-closed conditions were correlated with core endurance
parameters, howevere on foam surface knee anterior translation and
extansor strength becomes important.
S19.
Pelvik organ prolapsusu olan kadınlarda stabilizasyon
egzersizleri ile pelvik taban kas eğitiminin karşılaştırılması
Nuriye Özengin1, Necmiye Ün Yıldırım1, Bülent Duran2
1
Abant İzzet Baysal Ü, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Bolu
2
Abant İzzet Baysal Ü, Tıp Fak, Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD, Bolu
Amaç: Bu çalışmada, evre 1 ve 2 pelvik organ prolapsusu olan
kadınlarda stabilizasyon egzersizleri ile pelvik taban kas eğitiminin
etkinliğinin karşılaştırılması amaçlandı. Yöntemler: Yaş ortalaması
45.60 yıl olan 38 pelvik organ prolapsuslu kadının, pelvik taban kas
kuvveti elektromyografi ile, prolapsus pelvik organ prolapsus sınıflama
sistemi ile, yaşam kalitesi ise prolapsus yaşam kalitesi ölçeği ile
değerlendirildikten sonra olgular, stabilizasyon egzersiz (n=19) ve
pelvik taban kas eğitim grubu (n=19) olarak ikiye ayrıldı. Stabilizasyon
egzersiz grubuna haftada 3 kez 8 hafta eğitim, pelvik taban kas
eğitim grubuna ise 8 haftalık ev programı verildi. Her grup eğitim
öncesi ve 8 hafta sonrası değerlendirildi. Sonuçlar: Her iki grubun
pelvik aktivasyon kas cevabında artış bulundu (p<0.05). Gruplar arası
karşılaştırmada fark olmadığı saptandı (p>0.05). Her iki gruptaki
olguların aa, ba, c referans noktalarında (p<0.05) ve pelvik taban kas
eğitimi grubundaki olguların tvl, ap, bp, d referans noktalarında ilk ve
son değerlendirmeleri arasında fark (p<0.05) saptanmasına rağmen,
gruplar arasında fark bulunmadı (p>0.05). Her iki gruptaki olguların
prolapsus yaşam kalitesi ölçeği prolapsusun etkisi alt parametresinde
ve stabilizasyon egzersiz grubundaki olguların genel sağlık algısı alt
parametresinde olumlu yönde fark saptandı (p<0.05). Tartışma:
Uygulanan her iki tedavi yönteminin de pelvik taban kas kuvvetini
artırdığı ve prolapsus evrelerinde gerileme sağladığı tespit edildi.
Stabilizasyon egzersizlerinin ev programından farklı olarak genel
sağlık algısını da artırması, prolapsusu olan kadınların tedavisinde bu
egzersizlerin tedavi programlarına eklenebileceği sonucuna varıldı.
A comparison between stabilization exercises and pelvic floor
muscle training on women with pelvic organ prolapse
Purpose: This study aimed to compare the effectiveness of
stabilization exercises and pelvic floor muscle training on women with
stage 1 and 2 pelvic organ prolapse. Methods: Totally on 38 women
with pelvic organ prolapse whose average age was 45.60 years, pelvic
floor muscles were evaluated with electromyography, and prolapse
with pelvic organ prolapse quantification system, and the quality of
life with prolapse quality of life questionnaire; afterwards, the subjects
were divided into two groups; stabilization exercise group (n=19) and
pelvic floor muscle training group (n=19). Stabilization exercise group
were given training for 8 weeks, 3 times a week. Pelvic floor muscle
training group were given eight-week home exercises. Each group was
assessed before training and after eight weeks. Results: An increase
was found in the pelvic muscle activation response of the 2 groups
(p<0.05). There was no difference in emg activity values between
groups (p>0.05). According to the before and after pelvic organ
prolapse quantification system assessment, a difference was found in
the values aa, ba and c in subjects of each group (p<0.05), and the tvl,
ap, bp and d values of subjects in pelvic floor muscle training group
(p<0.05); however, no difference was found among groups (p>0.05).
According to the prolapse quality of life questionnaire, a positive
difference was found in the effect of prolapse sub parameter in each
of the two groups, and in general health perception sub parameter
in subjects of stabilization exercise group (p<0.05). Discussion: It
was concluded that both training programs increased the pelvic floor
muscle strength, provided a decline in prolapse stages. Stabilization
exercise has increased general health perception unlike home training
thus these exercises can be add to treatment of women with prolapse.
S20.
Kinezyolojik bantlamanın elin kavrama kuvveti üzerine etkisi
Haşim Saknuk, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Marmara Ü, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Kavrama kuvveti, kas kuvvet ve gücünü oluşturmada el ve
parmakların yeteneğini ifade eder. Sporcularda kavrama kuvveti, spora
katılmak için önemli komponentlerden biridir. Çalışmamızın amacı,
sağlıklı bireylerde kinezyolojik bantlamanın elin kavrama kuvveti üzerine
etkisini araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmamız; 01 Şubat-25 Mart 2013
tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde
yaşları 19 ila 25 yıl arasında değişen (21.51±1.71) toplam 31 sağlıklı
olgu (6 kadın, 25 erkek) ile gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan olguların
demografik bilgileri alındıktan sonra tüm olguların; bant olmadan,
kinezyolojik ve plasebo bant uygulandıktan sonra, toplamda üç farklı
durumdaki kavrama kuvvetleri jamar el dinamometresi ile ölçüldü.
Yorgunluğu önlemek amacıyla ölçümler, beşer dakika arayla ve her
olguda farklı bir sıralama ile yapıldı. İstatistiksel analizde, tekrarlanan
ölçümlerde varyans analizi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0.05
olarak kabul edildi. Sonuçlar: Çalışmamıza dahil edilen olguların
bantsız durumdaki ile kinezyolojik ve plasebo bant uygulandıktan
sonraki kavrama kuvveti değerleri hiçbir evrede istatistiksel farklılık
göstermemiştir (p>0.05). Tartışma: Kinezyolojik bantlamanın, plasebo
bantlı ve bantsız duruma göre kavrama kuvveti açısından bir üstünlüğü
olmadığı bulundu. Chang ve arkadaşlarının kinezyolojik bantın kavrama
kuvveti üzerine etkileri inceledikleri çalışmada da çalışmamızla paralel
sonuçlar belirtilmiştir.
The effect of kinesiologic taping on handgrip strength
Purpose: Grip strength refers to the ability of the fingers and hand
to generate muscle power and force. In athletes, grip strength is an
important component of participating in many sports. The purpose
of this study was to investigate the effects of kinesiologic taping
on handgrip strength in healthy people. Methods: The study who
were participated in 31 healthy individuals (6 women, 25 men) aged
between 19 and 25 (21.51±1.71) was carried out in Health Sciences
Faculty, Marmara University, between February-March 2013. After
demographic data had been recorded, grip strength of all cases with no
taping, kinesiologic and placebo taping was assessed with a handgrip
dynamometer. The measurements were performed with five-minute
intervals and a different sort in order to prevent fatigue. In statistical
analysis of the data, repetitive measures analysis of variance was
used. Significance level was accepted p<0.05. Results: There is no
statistically significance at any stage in individuals participated in
the study with no taping, kinesiologic and placebo taping (p>0.05).
Discussion: It was found that kinesiologic taping was not superior
to the condition with placebo taping and without taping. The study
investigating the effects of kinesiologic taping on handgrip strength
reported same results in accordance with present study.
S21.
Bedensel engellilerin sportif aktivitelere katılımının demografik
açıdan değerlendirilmesi: İstanbul profili
Burcu Altun1, Kezban Bayramlar2, Tülay Bağcı Bosi3, Abdülhamit
Tayfur2, Nevin Ergun2
1
Kozyatağı Acıbadem Hastanesi, İstanbul
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
3
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Halk Sağlığı ABD, Ankara
Amaç: Çalışma bedensel engellilerin sportif aktivitelere katılımını
demografik açıdan değerlendirmek amacıyla yapıldı. Yöntemler:
Çalışmaya yaşları 18-45 yıl arasında değişen, İstanbul ilinde yaşayan,
herhangi bir mental-kognitif bozukluğu olmayan 25’i kadın 75’i erkek
toplam 100 bedensel engelli birey dahil edildi. Bireyler profesyonel
olarak spor yapanlar, amatör ya da rekreasyonal amaçlı spor yapanlar
ve hiç spor yapmayanlar olacak şekilde 3 gruba ayrıldı. Olgulara
demografik özellikler ve spora katılımı değerlendiren bir anket
uygulandı. Sonuçlar: Çalışmadan elde edilen sonuçlara bakıldığında;
kadın bedensel engellilerin spor katılımlarının erkeklere göre daha
az olduğu, en yüksek eğitim düzeyinin profesyonel olarak spor
yapanlarda olduğu gözlendi (p<0.05). Bireyler engel nedeni açısından
incelendiğinde, %79’unun sonradan, % 21’inin ise doğuştan engelli
olduğu bulundu. Engel nedenlerine göre gruplar arasındaki farkın
anlamlı olduğu gözlendi (p<0.05). Sonradan engele yol açan nedenler
yönünden bakıldığında birinci sırada polio sekelinin geldiği, ikinci sırada
ise trafik kazalarının yer aldığı görüldü. En çok istek duyulan spor
dalının tekerlekli sandalye basketbolu olduğu ve spor yapılacak ortam
yetersizliğinin en sık karşılaşılan zorluk olduğu görüldü. Tartışma:
Sporun bedensel engelli bireylerin yaşantısındaki olumlu etkisi
düşünülerek ülkemizde bedensel engelli bireylerin spora katılımlarını
arttırıcı stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu sonucuna varıldı.
Demographical evaluation of the physically disabled to
participate in the sportive activities: Istanbul profile
Purpose: The study was conducted to evaluate demographically the
physically disabled to participate in the sportive activities. Methods:
Totally, 100 physically disabled case of 25 females and 75 males aged
between 18 to 45 years, living in Istanbul and had not any mentalcognitive impairment were included to the study. The cases were
divided into 3 groups as those make sport professionally, with amateur
and recreational purposes and do not make any sport. A survey was
applied to the cases, evaluating the demographic characteristic
and participation in sport. Results: When considering the results
obtained from the study; participation of the handicapped females
in sportive activities was found less compared to the males and the
most educational level was in the professionally sport makers (p<0.05).
When investigating the cases regarding to the causes of the handicap,
79% was defined to be acquired and 21% congenitally handicapped. A
significant difference was observed between the groups in terms of the
cause of disability (p<0.05). When considering the reasons of acquired
disability, polio sequela was at the first and the traffic accidents at
the second rank. The most desired sports branch was wheelchair
basketball and the lack of the environment to do sports was the most
encountered difficulty. Discussion: It was concluded that, considering
the positive effect of the sport on the life of physically handicapped
persons, strategies increasing the participation of the handicapped
individuals are necessary in our country.
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S19
POSTERLER/ POSTERS
P1.
Engelli masa tenisi oyuncularında omuz ağrısı, skapular diskinezi
ve fonksiyonellik ilişkisi
Kaan Akın1, Ece Uysal1, Kemal Ergin1, Aslıcan Zeybek1, Aydan Aytar1,
Ayça Aytar Tığlı2, Nevin Ergun3
1
Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Başkent Ü Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabil ABD, Ankara
3
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Engelli sporcularda diğer spor dallarında da olduğu gibi omuz
eklemini zorlayan tekrarlı hareketler çeşitli omuz patolojilerine yol
açabilmekte ve oluşan ağrı fonksiyonelliği olumsuz etkilemektedir.
Çalışmamızın amacı engelli masa tenisi oyuncularında omuz ağrısı,
skapular diskinezi ve fonksiyonellik ilişkisini incelemek idi. Yöntemler:
11 engelli masa tenisi oyuncusu (yaş: X±SS=20.27±2.61 yıl, vücut kitle
indeksi: X±SD=19.40±5.04 kg/m2) çalışmamıza dahil edildi. Ağrı şiddeti,
görsel analog skala kullanılarak değerlendirildi. Skapular diskineziyi
değerlendirmek amacıyla lateral skapular slide test (LSST) kullanıldı.
Günlük yaşam aktivitelerinde yaşanan ağrı ve fonksiyonellik düzeyi
kol, omuz ve el sorunları anketinin kısa formunun Türkçe versiyonu
kullanılarak değerlendirildi. Sonuçlar: Gece hissedilen ağrı şiddeti ile
LSST (r=0.670; p=0.024) arasında anlamlı ilişki bulundu. Antreman
esnasında hissedilen ağrı şiddeti ile LSST (r=0.606; p=0.048) arasında
anlamlı bir ilişki var idi. Fonksiyonellik ve LSST arasında herhangi bir ilişki
bulunmadı. (p>0.05) Tartışma: Engelli sporcularda oluşan omuz ağrısı
ve scapular diskinezi ilişkisi omuz fonksiyonelliğini olumsuz etkileyebilir.
Engelli sporcularda yapılacak değerlendirmelerde skapulanın pozisyonu
ve postüral bozukluklar önemsenmeli ve ileride meydana gelebilecek
patolojiler için koruyucu rehabilitasyon önerilmelidir.
The relationship between shoulder pain, scapular dyskinesia and
functinality in disabled table tennis players
Purpose: Recurrent activities in the shoulder joint causes various
shoulder patalogies in disabled athletes as well as other sport branches
and pain effects functionality negatively. The aim of this study was
to investigate the relationship between shoulder pain, scapular
dyskinesia and functionality in disabled table tennis players. Methods:
11 disabled table tennis players (age: X±SD=20.27±2.61 year, body
mass index; X±SD=19.40±5.04 kg/m2) were included to our study.
Pain intensity was evaluated by visual analog scale. Lateral scapular
slide test (LSST) was used to evaluate scapular dyskinesia. Pain and
functionality level in activities of daily living was assessed using by the
Turkish version of short form of the disabilities of the arm, shoulder
and hand score. Results: Significant relationship (r=0.670; p=0.024)
was found between pain intensity during at night and LSST. There
was significant relationship (r=0.606; p=0.048) found between pain
intensity during the training and LSST. There was no relationship found
between functionality and LSST (p>0.05). Discussion: Shoulder pain
and scapular dyskinesia relationship may affect shoulder functionality
negatively. Physiotherapists should pay attention to scapular position
and postural disorders in the evaluation of disabled athletes and
preventive rehabilitation should be recommended for the pathologies
that may occur in the future.
P2.
Adölesanlarda vücut kompozisyonu ve fiziksel aktivite düzeyi
ilişkisinin incelenmesi
Fadime Zeybek1, Arzu Genç2, Merve Demir3
1
Hamiyet Feridun Sözen Huzurevi, Küçükkuyu, Çanakkale
2
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, İzmir
3
Fernur Sözen Ortaokulu, Küçükkuyu, Çanakkale
Amaç: 11-15 yaş grubu adölesanlarda vücut kompozisyonu ve
fiziksel aktivite düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntemler:
Çalışmamıza yaş ortalaması 12.43±1.15 yıl olan ve ortaokula devam
eden 241 (113 kız, 128 erkek) adölesan dahil edildi. Olguların vücut
kompozisyonları vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel/kalça çevresi oranı (BKO)
ölçülerek değerlendirildi. Fiziksel aktivite düzeyinin belirlenmesinde
“İlköğretim Öğrencileri İçin Fiziksel Aktivite Soru Formu’’ kullanıldı.
S20
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
Sonuçlar: Vücut kitle indeksine göre olguların %62.7’sinin normal
kilolu, %16.6’sının fazla kilolu ve %18.3’ünün obez olduğu ve BKO’nın
ortalama 0.82±0.05 olduğu belirlendi. Aktivite düzeyleri incelendiğinde,
olguların %38.2’sinin sedanter, %61.8’inin aktif olduğu saptandı.
Fiziksel aktivite düzeyi ile VKİ ve BKO arasında istatistiksel açıdan
anlamlı bir ilişki olmadığı bulundu (p>0.05). Tartışma: Bu araştırmada
adölesanlarda obezite sıklığının yüksek olduğu ve fiziksel aktivite
düzeyinin VKİ ve BKO ile ilişkili olmadığı görülmüştür.
The examination of relationship between body composition and
the level of physical activity in adolescents
Purpose: It is examined that the relationship between body composition
and physical activity level in adolescents aged 11-15. Methods: To
this study the mean age was 12.43±1.15 years and 241 (113 girls
and 128 boys) secondary school adolescents were included. Body-mass
index (BMI) and waist/hip ratio (WHR) of attended were evaluated
to be measured. ‘’Physical Activity Questionnaire for Older Children
(PAQ-C)’’ was used in determination of the level of physical activity.
Results: According to the body mass index (BMI); it is determined
that the attended 62.7% were normal weight, 16.6% were overweight
and 18.3% were obesity and the mean of WHR was 0.82±0.05. It is
determined that the attended 38.2% were sedentary, 61.8% were
active when examining the level of activity. To the statistical aspect;
the significant correlation wasn’t found between physical activity
level and BMI and WHR (p>0.05). Discussion: In this research it was
observed that the obesity frequency in adolescents was high and the
physical activity level wasn’t relation with BMI and WHR.
P3.
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının IWBF puanları ile
gövde kas kuvveti ve antropometrik ölçümler arasındaki ilişki
Bahar Anaforoğlu¹, Emel Sönmezer¹, Nevin Ergun², Manolya Acar¹
¹Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bl,
Ankara
²Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bl,
Ankara
Amaç: Çalışmamızın amacı tekerlekli sandalye basketbol sporcularında
IWBF (International Wheelchair Basketball Federation) sınıflama
sistemindeki puanlara göre gövde kas kuvveti ve yağ ölçümü sonuçları
arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Yöntemler: Çalışmamızda, düşük puanı
olan (2.5 ve) 7 (yaş=26.14±6.38 yıl, Vücut kitle indeksi (VKİ)= 23.5±2.47
kg/m²), yüksek puanlı olan (3 ve) 7 (yaş=31.00±3.05 yıl, VKİ=22.54±2.84
kg/m²), toplam 14 bayan tekerlekli sandalye basketbol sporcusu dahil
edildi. Gövde kas kuvvetini değerlendirmek için abdominal, sağ-sol
oblik abdominal, torakal ve lumbal sırt ekstansör kaslarına manuel kas
testi yapıldı. Yağ yüzdelerini değerlendirmek için vücudun sağ ve sol
midaksillar, abdominal ve suprailiak bölgelerinden skinfold ile ölçüm
yapıldı. Bu ölçümler düşük ve yüksek puanlı olan gruplar arasında
karşılaştırıldı. Sonuçlar: Gövde kas kuvveti ölçümlerinin sonuçları
gruplar arasında karşılaştığında tüm kas testi skorlarında istatistiksel
olarak anlamlı fark saptanmasına rağmen (p≤0.05), yağ ölçümlerinde
gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı
(p≥0.05). Tartışma: Bu sonuçlara göre tekerlekli sandalye basketbol
sporcularında gövde kontrolü arttıkça kas kuvvetinin de arttığını fakat
yağ ölçüm sonuçlarının değişmediği söylenebilir. Bu konuda yapılacak
geniş örneklem gruplu çalışmalara ihtiyaç vardır.
The relationship between wheelchair basketball players IWBF
points, trunk muscle strength and anthropometric measurements
Purpose: The aim of our study is to research of the relationship
between trunk muscle strength and the measurement of body fat of
wheelchair basketball players’ points according to IWBF (International
Wheelchair Basketball Federation) Methods: The lower points (2.5 and)
7 (age= 26.14±6.38 years, body mass index (BMI)= 23.5±2.47 kg/m²),
the higher points (3 and) 7 (age= 31.00±3.05 years, BMI= 22.54±2.84
kg/m²), a total of 14 female wheelchair basketball players were
included in this study. To evaluate trunk muscle strength, abdominal,
right and left oblique abdominal, thoracic and lumbar back extensor
manuel muscles test were performed. To evaluate the percentages
of body fat, the left and right midaksillar, abdominal and suprailliac
parts of body were performed with skinfold measurements. These
measurements were compared between groups with low and high
points. Results: When the results of measurements of trunk muscle
strength test scores compared between in two groups despite there
was statistically significant difference between groups (p≤0.05), but
there was no statistically significant difference between the groups
in measurements of body fat (p≥0.05). Discussion: According to
the results, although the classification points increase while muscle
strength increasing, the result of body fat assesment did not change.
Wide range of sample studies are needed on this subject.
P4.
Mobil cihazlardaki egzersiz uygulamaları
Bahar Aras, Özgen Aras
Dumlupınar Ü, Sağlık YO, Fizyoterapi Rehabil Bl, Kütahya
Amaç: Bu çalışmanın amacı mobil cihazlara yüklenebilen egzersiz
uygulamalarının nitelik ve nicelik yönünden incelenmesidir. Yöntemler:
Bu günlerde, mobil cihazlarda (akıllı telefon, tablet vd) kullanılan, iki
temel işletim sisteminin ürünlerini içeren ‘Android market’ ve ‘Apple
application store’ uygulamaları tarandı. Sonuçlar: Android markette
48 ücretsiz ve 50 ücretli uygulamaya ulaşılabilmektedir. Ücretli
uygulamalar 0.99-5.50$ arasında fiyatlandırılmıştır. Apple application
store’da 30’un üzerinde uygulama bulunmaktadır. Ücretli uygulamalar
çoğunlukla 0.99$ olarak fiyatlandırılmıştır. Her iki sistemde de
aplikasyonlar; egzersiz hatırlatıcılarını, bölgesel (boyun, bel vd.) ve genel
egzersiz hareketlerini, monitorize edici ve kilo kontrol programlarını
içermektedir. Uygulamalardaki egzersiz ve tavsiyelerin güvenirliği ve
uygulanabilirliği tartışmalıdır (p<0.05). Tartışma: Gelişmiş ülkelerde
nüfusun %60’ının mobil cihazlarında akıllı uygulamaları kullanmakta
olduğu rapor edilmiştir. Ülkemizdeki oran %20’lerde olup hızla
artmaktadır. Günümüzde inaktivite önemli bir halk sağlığı sorunudur
ve teknolojiden bu konuda daha fazla yararlanmak mümkündür.
Fizyoterapistlerin rehberliğinde bu teknoloji daha güvenilir ve etkin bir
şekilde kullanılabilir.
Exercise applications in mobile devices
Purpose: The aim of the study was to investigate the exercise
applications that can be downloaded to mobile devices in terms of
quality and quantity. Methods: Nowadays, applications containing
products of two main operating systems used in mobile devices
(smart phone, tablet etc.); the ‘Android market’ and ‘Apple application
store’ were reviewed. Results: 48 free and 50 paid applications can
be reached in Android market. Paid applications are priced between
$0.99 to $5.50. There are more than 30 applications in the Apple
application store. Paid applications are often priced at $0.99. In
both systems, applications contain exercise reminders, regional
(neck, waist, etc.) and general exercise movements, monitorizing and
weight control programs. The reliability and feasibility of exercise and
recommendations in these applications were controversial (p<0.05)
Discussion: It was reported that 60% of the population in developed
countries is currently using smart applications in their mobile phones.
In our country this ratio is 20% and is increasing rapidly. Inactivity
is a major public health problem nowadays and it is possible to take
advantage of technology more with regard to this issue. With the
guidance of physiotherapist, this technology can be used in more
reliable and efficient way.
P5.
Ekstrakorporeal şok dalga tedavisi-ESWT kanıt düzeyleri
Bahar Aras, Özgen Aras.
Dumlupınar Ü, Sağlık YO, Fizyoterapi Rehabil Bl, Kütahya
Amaç: Bu çalışmanın amacı fizyoterapide kullanılan Ekstrakorporeal şok
dalga tedavi (ESWT) uygulamalarının kanıt düzeylerinin incelenmesidir.
Yöntemler: Pubmed ve Cochrane veri tabanlarında yer alan ‘ESWT ve
fizyoterapi’ çalışmalarının kanıt düzeyleri incelendi. Sonuçlar: İngiliz
dilinde Pubmed’de 105 çalışma, Cochrane veri tabanında 3 çalışma
saptanmıştır. Tenisçi dirseğinde ağrının azalması ve fonksiyonellikte
sınırlı kanıt mevcuttur, steroid injeksiyonlarından daha üstün değildir
(p>0.05), bunun yanı sıra tenisçi dirseğinde yan etkiler ağrı ve kızarıklık
olup uzun süreli değildir. Kronik plantar fasciitte orta-yüksek şiddette
uygulamalar meta analizde etkili bulundu (p<0.05). Nonunion kırıklarda
olumlu etkiler gözlendi (p<0.05). Literatürde farklı tanılarda farklı
etkiler gözlenmektedir. Tartışma: ESWT uygulamalarında farklı kanıt
düzeylerinde olumlu ve olumsuz sonuçlar saptanmıştır.
Evidence level in extracorporeal shockwave therapy-ESWT
Purpose: The aim of the study was to investigate the evidence
levels of extracorporeal shockwave therapy ESWT applications
used in physiotherapy. Methods: The evidence levels of ‘ESWT and
physiotherapy’ studies were examined in Pubmed and Cochrane
databases. Results: In Pubmed 105 and in Cochrane database 3
studies were identified in English language. In tennis elbow, there is
limited evidence with regard to pain reduction and functionality and
it is not superior to steroid injections (p>0.05). In chronic plantar
fasciities, applications with moderate to high intensity was found to
be effective in a meta analysis (p<0.05). In nonunion fractures, positive
effects were observed. Discussion: In ESWT applications, positive and
negative results were found in different levels of evidence.
P6.
Hiperbarik ortamda insan
Özgen Aras, Bahar Aras
Dumlupınar Ü, Sağlık YO, Fizyoterapi Rehabil Bl, Kütahya
Amaç: Bu çalışmanın amacı literatürde, hiperbarik ortamların insan
sağlığına etkisinin incelenmesidir. Yöntemler: Veri tabanlarında
tarama yapıldı. Sonuçlar: Deniz seviyesinde atmosferik basınç 1
bar iken 40 metrede 5 bar civarındadır. Nefes tutma ve SCUBA ile
farklı derinliklere dalış yapmak mümkündür. Daha önceleri askeri ve
ticari amaçlı yapılan bu dalışlar bugün daha çok rekreasyon ve turizm
amaçlı gerçekleşmektedir. Eğitim, malzeme, dalış süreleri ve yüzeye
çıkış hızları primer önem taşımaktadır. Kulak ve vestibuler problemler
yanı sıra scuba dalışlarında uzun dönemde kısa dönem hafıza üzerine
olumsuz etkiler gözlenmiştir (p<0.05). Tartışma: Rekreasyon amaçlı
dalış giderek popüler olmaktadır, bu aktiviteler birtakım riskleri de
içermektedir. Bu çalışmada hiperbarik ortamın insan üzerine olumsuz
etkileri tartışılmıştır.
Human in hyperbaric conditions.
Purpose: The aim of the study was to investigate the effects of
hyperbaric environment on human health in the literature. Methods:
The databases were investigated. Results: While at sea level, the
athmospheric pressure is 1 bar, it is 5 bar around 40m. It is possible
to dive different depths by holding breath and SCUBA. Previously, dives
which were done for military and commercial purposes, are done for
recreation and tourism today. Training, material, diving time, surfacing
rates have primary importance. As well as ear and vestibular problems,
long term negative effects on short term memory was observed in
SCUBA diving (p<0.05). Discussion: Recreational diving is becoming
more popular, these activities have number of risks. In this study,
adverse effects of hyperbaric environment on human health were
discussed.
P7.
Bel ağrısının anksiyete, fiziksel aktivite düzeyi ve fonksiyonellik
üzerine etkisi
Meltem Işıntaş Arık, Hakan Akkan
Dumlupınar Ü, Sağlık YO, Fizyoterapi Rehabil Bl, Kütahya
Amaç: Bu çalışma bel ağrısının anksiyete, fiziksel aktivite düzeyi
ve alt ekstremitenin fonksiyonelliği üzerine olan etkilerini araştırmak
amacıyla yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya lomber diskopati tanısı
konmuş, fizyoterapi ve rehabilitasyon programına alınan, yaş
ortalaması 48.67±13.71 yıl (17-75), vücut kitle indeksi (VKİ)
28.19±6.04 kg/m2 (18.36-41.20) olan 28 kadın ve yaş ortalaması
44±15.55 yıl (33-55), VKİ 24.80 kg/m2 (24.80-24.81) olan 2 erkek
hasta dahil edildi. Hastaların bel ağrıları Görsel Analog Skalası (VAS) ve
Oswestry Bel Ağrısı Anketi kullanılarak değerlendirildi. Fiziksel aktivite
düzeyleri Fiziksel Aktivite Düzeyi Anketi (FADA) kullanılarak belirlendi.
Alt ekstremite fonksiyonelliklerini belirlemek için ise Alt Ekstremite
Fonksiyonellik Ölçeği (LEFS) kullanıldı. Anksiyete düzeyleri
ise Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği (STAI I-II) kullanılarak
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S21
değerlendirildi. Sonuçlar: Hastaların ortalama 5.65±7.32 (0.030) yıl bel ağrısı şikayetleri olduğu belirlendi. Oswestry Bel Ağrısı
Anketi sonuçları ortalama 35.28±16.99 (11.10-75.50), VAS
sonuçları ise ortalama 6.13±2.06 (2-10) cm olarak bulundu. Fiziksel
aktivite düzeyleri ortalama 209.30±97.86 (51.73-474.30) iken
alt ekstremite fonksiyonellikleri 55.69±18.67 (6.25-82.50) idi. Durumluk
kaygı düzeyleri ortalama 37.46±10.44 (21-60) olarak, sürekli kaygı
düzeyleri de ortalama 48.56±8.61 (34-67) olarak bulundu. Oswestry Bel
Ağrısı Anketi sonuçları ile LEFS arasında kuvvetli düzeyde negatif
bir ilişki bulunurken (p=0.000, r=-0.790), LEFS ile VAS arasında orta
düzeyde negatif bir ilişki bulundu (p=0.003, r=-0.524). LEFS ile STAI-I
arasında ise düşük düzeyde negatif bir ilişki olduğu gözlendi (p=0.041,
r=-0.376). Oswestry bel ağrısı anketi ve VAS sonuçları ile FADA arasında
ise bir ilişkiye rastlanmadı (p=0.316, r=-0.189; p=0.557, r=-0.112).
Tartışma: Bel ağrısının LEFS ile ilişkisi olduğu halde FADA ile ilişkisinin
bulunmaması, FADA’nın aynı zamanda üst ekstremite aktivitelerini de
kapsamasından kaynaklanabilir.
The effect of low back pain on anxiety, physical activity level
and functionality
Purpose: The aim of this study was to investigate the effects of
low back pain on anxiety, physical activity and functionality of lower
extremity. Methods: Thirty patients with lomberdiscopaty who had
attended physiotherapy and rehabilitation sesions. Twenty eight of
the patients were female with average age of 48.67±13.71years (1775), and average body mass index of (BMI): 28.19±6.04 kg/m2 (18.3641.20). Two male paients’ average age were 44±15.55 years (33-55)
and average BMI: 24.80 kg/m2 (24.80-24.81). Patients’ low back pain
was evaluated by Visual Analog Scale (VAS) and Oswestry Disability
Index. Physical Activity Assessment Questionnaire (PAAQ) was used to
evaluate physical activity levels of patients. Lower Extremity Functional
Scale was used for identifying lower extremity functionality. Anxiety
levels were measured with the State Trait Anxiety Inventory (STAI
I-II). Results: The pain complaints of patients has lasted for average
5.65±7.32 (0.08-30) years. While the average score of Oswestry
Disability Index was 35.28±16.99 (11.10-75.50), the average score of
VAS result was found as average 6.13±2.06 (2-10)cm. The average
values of physical activity levels and lower extremity functionality
were 209.30±97.86 (51.73-474.30) and 55.69±18.67 (6.25-82.50).
The average scores of State and Trait Inventory were 37.46±10.44
(21-60) and 48.56±8.61 (34-67). A significant negative correlation
between the Oswestry Diasability scoresand LEFS was found (p=0.000,
r=-0.790). A modaretaly negative correlation was determined between
LEFS and VAS (p=0.003, r=-0.524). The correlation analyses showed
a negative correlation between LEFS and STAI-I (p=0.041, r=-0.376).
There was no significant correlation between Oswestry scores and
PAAQ (p=0.316, r=-0.189) also VAS and FADA (p=0.557, r=-0.112).
Discussion: Although lowback pain has a correlation with LEFS, it has
no correlation with FADA and this would result from FADA also includes
upper extremity activities.
P8.
Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu geçiren profesyonel sporcularda
kinezyofobinin post operatif erken dönemde diz eklem hareket
açıklığı üzerine etkisi
Enes Arıkan, İlkşan Demirbüken, Onur Aydoğdu, Tuğba Çolak Kuru,
Zübeyir Sarı, Gönül Acar
Marmara Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Ön çapraz bağ (öçb) rekonstrüksiyonu geçiren profesyonel
sporcularda karşılaşılabilecek olası kinezyofobi derecesi ile rehabilitasyon
kısmında önem teşkil eden diz eklem hareket açıklığı arasındaki ilişkiyi
incelemekti. Yöntemler: Çalışma Özel Suadiye Ortopedik ve Sportif
Rehabilitasyon Merkezi’nde gerçekleştirildi. Çalışmaya, unilateral
izole öçb rekontrüksiyonu geçiren ve post-op tedaviye alınan toplam
12 (6 erkek, 6 kadın) lisanslı profesyonel sporcu (yaş ortalaması:
19.5±4.61 yıl; beden ağırlığı ortalaması: 67.5±14.2 kg; boy uzunluğu
ortalaması: 178.0±11.3 cm) gönüllü olarak katıldı. Değerlendirmeler
post-op erken dönemde 15. gün yapıldı. Sporcuların hareket korkusu
Tampa Kinezyofobi Ölçeğiyle değerlendirildi. Eklem hareket açıklığı için
aktif ve pasif fleksiyon dereceleri gonyometre ile Kendall-McCreary
kriterlerine uygun olarak ölçüldü. Gonyometrik ölçümler üçer kez tekrar
edilerek veri analizi için ortalamaları kaydedildi. Kinezyofobi derecesi
S22
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
ile diz ekleminin aktif ve pasif fleksiyon dereceleri arasındaki ilişki
Spearman’s Rho Korelasyon analizi ile test edildi. Sonuçlar: Olguların
kinezyofobi dereceleri ile diz eklemi aktif fleksiyon derecesi (r=-0.881,
p=0.000) ve pasif fleksiyon derecesi (r=-0.887, p=0.000) arasında
negatif yönde anlamlı düzeyde çok güçlü ilişki saptandı. Tartışma:
Sporcularda ÖÇB rekonstrüksiyonundan sonra tedavideki en önemli
amaçlardan biri sporcunun yaralanma öncesi fonksiyonel seviyesinin
yeniden kazandırılması ve herhangi bir hareket kısıtlılığı olmaksızın
spora erken geri dönüşün sağlanmasıdır. Çalışmanın sonuçları, postop erken dönemde oluşan hareket korkusunun diz eklemi aktif ve
pasif hareketini olumsuz olarak etkilediğini göstermektedir. ÖÇB
rekonstrüksiyonu sonrası kinezyofobinin sorgulanması ve saptanması
rehabilitasyon sürecine olumlu katkılar sağlayabilir.
The effect of kinesiophobia on range of motion of the knee in
professional sportmen at post operative early period following
anterior cruciate ligament reconstruction
Purpose: To investigate the relationship between range of motion
(ROM) of the knee which is an important factor in rehabilitation and
a possible kinesiophobia following Anterior Curciate Ligament (ACL)
reconstruction in professional sportsmen. Methods: The study was
carried out in Private Suadiye Orthopedic and Sportive Rehabilitation
Center. Totally 12 certified sportsmen (6 male and 6 female, mean
age: 19.5±4.61 years; mean body weight: 67.5±14.2 kg; mean height:
178.0±11.3 cm) who had unilateral ACL reconstruction and started
post-op treatment participated in the study voluntarily. All assessments
were performed at 15th day following reconstruction. Kinesophobia of
the sportsmen were assessed by using Tampa Kinesophobia Scala.
Active and passive ROM degrees of knee joint flexion were assessed
by goniometer in accordance with Kendall-McCreary’s criteria. All
ROM measurements were performed 3 times and mean values of 3
measurements were saved for data analysis. The relationship between
active and passive ROM of the knee joint flexion and kinesophobia
level of sportsmen were tested by using Spearman’s Rho Correlation
analysis. Results: There was a strong negative relationship between
the kinesophobia levels and active (r=-0.881, p=0.000) and passive
(r=-0.887, p=0.000) ROM degrees of knee flexion. Discussion: One
of the important aims of the treatment following ACL reconstruction
is regaining functional level before injury and providing an early
return to sports without any movement limitation. The results of this
study revealed that presence of kinesophonia at post-op early period
influenced active and passive range of motion of knee joint negatively.
Assessment of the kinesophobia at post-op early period in ACL
reconstructions could make a significant contribution to rehabilitation
process.
P9.
Sorensen Testi: Sonuçlar değerlendirilirken boy dikkate alınmalı
mı?
Deniz Bayraktar, Seher Özyürek, Arzu Genç
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, İzmir
Amaç: Sorensen Testi, sırt ekstansörlerinin enduransının ölçülmesinde
sıklıkla kullanılan ve test pozisyonu kaldıraç modeline dayanan bir
değerlendirme yöntemidir. Sorensen Testinin yaş, cinsiyet ve vücut
ağırlığı ile olan ilişkisi tanımlansa da boy ile olan ilişkisi hakkında kanıtlar
bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı boy uzunluğunun test sonuçları
üzerine etkisini araştırmaktır. Yöntemler: Yaşları 18-29 yıl arasında
değişen 175 sağlıklı olgu tarandı. Homojen bir grup oluşturulması
açısından Vücut Kitle Indeksi (VKİ) normal değerler arasında olmayan
olgular çıkarıldı. Fiziksel aktivite düzeyinin kassal enduransı etkilediği
düşünülerek fiziksel aktivite düzeyleri benzer olguların [Uluslar arası
Fiziksel Aktivite Anketine (IPAQ Seviye 2)] verileri seçildi. Sorensen Testi
olgular tarafından 2 kez uygulandı ve en yüksek değer saniye cinsinden
çalışmada kullanıldı. Sonuçlar: Yaş ortalamaları 22.34±2.24 yıl; VKİ’leri
21.55±1.85 kg/m2; IPAQ değerleri 1729.66±910.03 MET-dk/hafta olan
53 (25E, 28K) öğrenci değerlendirildi. Boy uzunluğu ile Sorensen testi
arasında negatif yönde anlamlı ilişki (rho=-0.372; p=0.006) saptandı.
Tartışma: Sonuçlarımıza göre benzer özellikteki bireylerde boy uzunluğu
arttıkça, Sorensen testinde olguların pozisyonlarını koruyabildiği
sürenin düştüğü görülmektedir. Moment prensibi göz önüne alındığında
boy uzadıkça kaldıraç kolu uzayacağı ve böylece kaslara binen yükün
artacağı bilinmektedir. Bulgularımız ışığında Sorensen Test sonuçları
üzerinde boy uzunluğunun etkili olduğunu düşünmekteyiz.
The Sorensen test: Should height be taken into consideration for
evaluating the results?
Purpose: The Sorensen Test is a frequently used for measuring back
extensors endurance and the test position relies on the Lever Model.
It was defined that Sorensen Test is related with age, sex and weight,
but there is no evidence about its relationship with height. The aim of
this study is to investigate the effect of body height on test results.
Methods: One hundred seventy-five healthy subjects aged 18-29 were
screened. For gathering a homogenous group, subjects without normal
Body Mass Index (BMI) values were excluded. As physical activity
effects muscular endurance, the data from the subjects from the same
physical activity levels [International Physical Activity Questionnaire
(IPAQ level 2)] was chosen. The Sorensen Test was performed twice by
subjects and the best result as seconds were used in the study. Results:
Fifty-three (25M, 28F) students with mean age 22.34±2.24 years, mean
BMI:21.55±1.85 kg/m2, mean IPAQ scores 1729.66±910.03 MET-min/
week were evaluated. Negative relationship between body height
and Sorensen Test (rho= -0.372; p=0.006) was detected. Discussion:
According to our results, as body height increases, the amount of time
that subjects can hold their positions in the Sorensen Test decreases
amongst the subjects with similar characteristics. When the Principle
of Moments is taken into consideration, it is known that body height
increments would lengthen the lever arm and thus causes more loading
on the muscles. In the light of our results we think that body height
affects Sorensen Test results.
P10.
Sigara kullanan ve kullanmayan amatör futbolcularda çeviklik
parametrelerinin incelenmesi: pilot çalışma
Buket Büyükturan, Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Futbolcular için çeviklik, fiziksel performansın ortaya
konulmasında önemlidir. Sigara kullanımının fiziksel performans
üzerine olumsuz etkileri bildirilmiştir. Bu çalışma, amatör futbolcularda
sigara kullanımıyla çeviklik arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla
planlandı. Yöntemler: Çalışmaya haftada en az 1 kez futbol maçı,
2 kez futbol antrenmanı yapan, 18-25 yaş arası 32 gönüllü amatör
sporcu (yaş: 22.43±0.80 yıl, vücut kütle indeksi: 22.61±1.38 kg/m²)
katıldı. Sporcular sigara kullanım durumlarına göre iki gruba ayrıldı:
Grup 1. sigara kullanan (n=13), Grup 2. sigara kullanmayan (n=19).
Çeviklik becerilerini test etmek için İllinois Çeviklik Testi (İÇT) kullanıldı.
Bu testte; oluşturulan alanı bitirme zamanı saniye olarak kayıt edildi.
Sonuçlar: İÇT skorları Grup 1’de 20.31±3.07 sn; Grup 2’de 18.53±1.94
sn olarak tespit edildi. Her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı
fark bulunmadı (p=0.075). Tartışma: Bu çalışmada, genç amatör
futbolcularda, sigara kullanımının İÇT skorlarını etkilemediği bulundu.
Çalışmaya katılan birey sayısının az olması, çevikliği değerlendirmek
için sadece İÇT testinin kullanılmış olması çalışmanın eksikleri idi. Olgu
sayısının arttırıldığı ve farklı performans parametrelerini kapsayan
ileriki çalışmalara ihtiyaç vardır.
The investigation of the agility parameters in smoker and nonsmoker amateur football players: a pilot study
Purpose: Agility is important to state physical performance for football
players. The negative effects of smoking on physical performance
were reported. This study was planned to investigate the relationship
between smoking and agility in amateur football players. Methods:
Thirthy-two voluntary amateur athletes (age: 22.43±0.80 years, body
mass index: 22.61±1.38 kg/m²) who had football match at least once
in a week and football training twice in a week were participated in
the study. Athletes were divided into two groups according to smoking
states: Group 1. Smokers (n=13), Group 2. Non-smokers (n= 19). Illinois
Agility Test (IAT) was used to test their skills. In this test; finishing time
of the established floor were recorded as second. Results: IAT scores
were identified in Group 1, 20.31±3.07 sc; in Group 2, 18.53±1.94
sc. No statistically significant difference was found between the two
groups (p=0.075). Discussion: It was found that smoking were not
affected IAT scores in young amateur football players, in this study.
The limitations of this study were the small number of individuals
participating in the study and to use only IAT test for evaluating agility.
Further studies, increasing the number of case and containing different
performance parameters are needed.
P11.
Sağlıklı genç kadın ve erkeklerde omuz izokinetik kas kuvvetinin
torasik eğri ve mobilite ile ilişkisi
Öznur Büyükturan, Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay, Anıl
Özüdoğru
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, omuz kas kuvvetinin torasik mobilite (TM)
ve torasik eğri (TE) ile ilişkisini incelemekti. Yöntemler: Çalışmaya
sağlıklı, fiziksel olarak aktif 41 kadın, (yaş: 22.04±1.51 yıl; vücut kütle
indeksi: 23.94±3.17 kg/m2) ve 38 erkek (yaş: 22.55±1.46 yıl; vücut kütle
indeksi: 22.79±2.93 kg/m2) dahil edildi. Omuz kas kuvveti, oturmada
fleksiyon-abduksiyon-external rotasyon (agonist) ve extansiyonadduksiyon-internal rotasyon (antagonist) paternlerinde Biodex
System-4 Pro (Biodex, Inc, Shirley, New York) ile 60°/sn açısal hızda
ölçüldü. TE ve TM ayakta Spinal Mouse® cihazı (Idiag, Fehraltorf,
Switzerland) ile değerlendirildi. Sonuçlar: Kadınlar ve erkekler için
sırasıyla agonist tepe tork 30.45±8.59 ve 55.09±14.45 Nm (p<0.01),
tepe tork/vücut ağırlığı 53.17±14.02 ve 78.53±33.36 (p<0.01),
akselerasyon 101.05±31.00 ve 207.8±115.55 sn (p<0.01), deselerasyon
331.84±25.95 ve 509.76±336.47 sn (p=0.01); antagonist tepe tork
34.58±9.56 ve 62.04±29.24 Nm (p<0.01), tepe tork/vücut ağırlığı
60.58±15.88 ve 78.53±33.36 (p<0.01), akselerasyon 147.37±187.137
ve 206.34±82.93 sn (p=0.67), deselerasyon 255.79±176.27 ve
407.07±291.79 sn (p<0.01), TE 44.03±10.66 ve 40.52±7.63 derece
(p=0.139), TM 25.94±13.58 ve 16.39±17.31 cm (p=0.18) olarak
bulundu. Erkeklerde TE ve TM ile kuvvet parametrelerinde korelasyon
bulunmadı. Kadınlarda TM ile agonist tepe tork (r= -0.38, p=0.03)
ve tepe tork/vücut ağırlığı (r=-0.34, p=0.05) arasında negatif bir
korelasyon bulundu. Tartışma: Antagonist akselerasyon dışında omuz
kas kuvveti parametreleri erkeklerde üstün idi. Her iki grupta da TE
ile kuvvet arasında ilişki gösterilemedi. Kadınlarda TM azaldığında
omuz diyagonal kuvvetinin arttığı gözlendi. Proksimal segmentteki
değişimlerin distal segmentteki yansımalarını araştıran ileriki
çalışmalar sonuçların yorumlanmasına yol gösterebilir.
The relationship between shoulder isokinetic muscle strength
and thorasic curve and mobility in healthy young women and
men
Purpose: The aim of the study was to investigate the correlation
between shoulder muscle strength and thoracic mobility (TM) and
thoracic curve (TC). Methods: Physically active, healthy 41 women
(age: 22.04±1.51 years; body mass index: 23.94±3.17 kg/m2) and 38
men (age:22.55±1.46 years, body mass index:22.79±2.93 kg/m2) were
included. Shoulder muscle strength was measured at flexion-abductionexternal rotation (agonist) and extension-adduction-internal rotation
(antagonist) in sitting with Biodex System-4 Pro (Biodex, Inc, Shirley,
New York) at 60°/sn angular velocity. TC and TM were evaluated
with Spinal Mouse®(Idiag, Fehraltorf, Switzerland) in standing.
Results: For women and men, agonist peak torque 30.45±8.59 and
55.09±14.45 Nm. (p<0.01), peak torque/body weight 53.17±14.02 and
78.53±33.36 (p<0.01), acceleration 101.05±31.00 and 207.8±115.55
sn (p<0.01), deceleration 331.84±253.95 and 509.76±336.47 sn
(p=0.01); antagonist peak torque 34.58±9.56 and 62.04±29.24 Nm
(p<0.01), peak torque/body weight 60.58±15.88 and 78.53±33.36
(p<0.01), acceleration 147.37±187.137 and 206.34±82.93 sn (p=0.67),
deceleration 255.79±176.27 and 407.07±291.79 sn (p<0.01), TC
44.03±10.66 and 40.52±7.63 degree (p=0.139), TM 25.94±13.58 and
16.39±17.31 cm.(p=0.18) were found, respectively. No correlation was
found between TC and TM and strength parameters in men. Negative
correlation was found between mobility and agonist peak torque (r=0.38, p=0.03) and peak torque/body weight (r=0.34, p=0.05) in women.
Discussion: Shoulder muscle strength parameters, except antagonist
acceleration, was superior in men. In both groups, no correlation
was showed between TC and strength. It was seen that as the TM
decreased, shoulder diagonal strength increased in women. Further
studies those investigating the implications of proximal segmental
changes to the distal segments may lead to comment the results.
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S23
P12.
Osteoporozda fiziksel aktivitenin etkisi
Aycan Cakmak, Demet Tekin
İstanbul Bilgi Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Düzenli fiziksel aktivitenin kronik hastalıkların oluşumunu
engellediği veya geciktirdiği düşünülmesine rağmen, bu düşünce henüz
netlik kazanmamıştır. Kronik hastalıklar, yasam kalitesi olumsuz yönde
etkilemektedir. Çalışmalarda bu hastalıklarda, yaşam kalitesinin fiziksel
aktivite ile arttığı bildirilmektedir; ancak bir fikir birliğine varılmamıştır.
Günlük yaşam aktivitelerinin kısıtlanmasının ve fonksiyonellik kaybının,
özellikle osteoporozlu hastalarda yaşam kalitesini azalttığı dikkat
çekmektedir. Çalışmamızda egzersizin, osteoporozlu hastalarda,
fonksiyonel durum ve günlük yaşam aktivitelerini yerine getirebilme
yeteneği ile olan ilişkisi incelendi. Yöntemler: Çalışmaya, 36’sı düzenli
egzersiz (45 dakika, haftada 3 gün, 3 ay) yapan (çalışma grubu), 45’i ise
yapmayan (kontrol grubu) toplam 81 osteoporozlu hasta gönüllü olarak
katıldı. (Yaş ort: 57.99±6.85, boy ort: 155.59±5.86, VKİ: 28.56±5.40).
Her iki gruba da SF-36 (Short Form 36) ve QUALEFFO–41 (Qualityof-Life Questionnaire of the European Foundation for Osteoporosis)
anketleri uygulanmış ve egzersiz yapan ve yapmayan grupların verileri
karşılaştırıldı. Gruplar arasındaki farkı saptayabilmek için Bağımsız
Örneklem T-Test uygulandı. Sonuçlar: Yapılan analizler sonrasında
egzersiz yapan grubun SF-36 değeri 62.77±19.47, QUALEFFO–41
değeri 13.94±9.83 iken egzersiz yapmayan grubun SF-36 değeri
52.77±12.59, QUALEFFO–41 değeri 19.67±13.58 olarak bulundu.
İki grup karşılaştırmasının sonucunda; egzersiz yapan grupta SF-36
(p=0.007; p≤0.05) ve QUALEFFO–41 (p=0.037; p≤0.05) skalalarının
sonucu egzersiz yapmayan gruba göre daha anlamlı bulundu. Tartışma:
Egzersiz yapan grupta her iki ölçeğe ait sonuçlar, egzersiz yapamayan
gruba göre daha anlamlıdır. Çalışmamızda fiziksel aktivitenin,
osteoporozlu olgularda fonksiyonelliği ve günlük yaşam aktivitelerine
katılımı arttırarak yaşam kalitesini iyileştirebileceği sonucuna
ulaşılmıştır. Osteoporozda yaşam kalitesinin arttırılmasında egzersizin
yeri ve önemi büyüktür. Bu alanda, hasta sayısının arttırılarak, uzun
yıllar takipli çalışmalar yapılmasını önermekteyiz.
The effects of physical activity on osteoporosis
Purpose: Regular physical-activity prevents or delays the occurrence
of chronic-diseases,but, because this idea is not clear. Chronic-diseases
adversely affect quality of life. Restriction of activities-of-dailyliving and loss of function especially in patients with osteoporosis to
reduce the quality of life is remarkable. In our study, exercise, patients
with osteoporosis, functional status, and examined the relationship
between the ability to perform activities-of-daily-living. Methods:
Eigth-one patients with osteoporosis (mean age:57.99±6.85 years,
height age:155.59±5.86 cm, body mass index (BMI): 28.56±5.40 kg/m2)
voluntarily participated in the study. 36 of them did regular exercise (3
months, 3 days per week, 45 minutes per day) and 45 of them did not
do any exercise.SF-36 (Short-Form 36) and QUALEFFO-41 (Qualityof-Life Questionnaire of the European Foundation for Osteoporosis)
questionnaires were applied to all groups. Independent-Sample t-test
was employed for determing the statical significance between groups.
Results: After the analysis, the value of SF-36 as 62.77±19.47, the
value of QUALEFFO–41 as 13.94±9.83 were found in exercise-group
while the value of SF-36 as 52.77±12.59, the value of QUALEFFO–41
as 19.67±13.58 were found in other-group. As a result of comparison
of the two groups, it was found significant differences for exercise
group for two scales [SF-36 (p=0.007; p≤0.05) QUALEFFO–41
(p=0.037; p≤0.05)]. Discussion: In the exercise group, results of both
scales were found more significant than other group. In our study, we
have obtained that physical activity increases the quality of life and
functionality and improves the participation to activities of daily living
with osteoporosis. Exercise has a great importance for enhancing
the quality of life in osteoporosis. We suggest that the number of the
studies should be increased by enhancing the number of the patients.
S24
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
P13.
Fizyoterapi öğrencilerinde yaşam alanı ve maddi gelir düzeyinin
fiziksel aktivite düzeyi üzerine etkisi
Enes Çam, Onur Aydoğdu, Zehra Betül Öztürk
Marmara Ü, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Sağlıklı yaşlanmak ve yaşa bağlı oluşabilecek sağlık risklerini
çeşitli yöntemlerle en aza indirebilmek için temel etkenlerden biri
fiziksel aktivitedir. Çalışmamızın amacı, fizyoterapi öğrencilerinde
maddi gelir düzeyi ile yaşam alanının fiziksel aktivite ile ilişkisini
araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmamıza Aralık 2012-Mart 2013 tarihleri
arasında Marmara ve Yeditepe Üniversiteleri Fizyoterapi Rehabilitasyon
Bölümlerinde öğrenim görmekte olan, yaşları 18 ila 23 yıl (20.24±1.52)
arasında değişen toplam 104 fizyoterapi öğrencisi (63 kadın-41 erkek)
dâhil edildi. Çalışmaya katılan olguların maddi gelir düzeyleri ve yaşam
alanları değerlendirildi. Olguların maddi gelir düzeyleri, 500 tl altı,
500-750 tl arası ve 750 tl üzeri olmak üzere 3 grupta; yaşam alanları
ise yurt, aile evi ve diğer olmak üzere yine 3 farklı grupta incelendi.
İstatistiksel analizde veriler arasındaki ilişkinin hesaplanması için
pearson korelasyon testi kullanıldı. Sonuçlar: Çalışmamıza dahil edilen
olguların maddi gelir düzeyleri ile fiziksel aktivite düzeyleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanırken (p<0.05), fizyoterapi
öğrencilerinin yaşam alanları ile fiziksel aktivite düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişkiye rastlanılmadı (p>0.05). Tartışma: Literatüre
paralel olarak, çalışmamızda maddi gelir düzeyi ile fiziksel aktivite
düzeyi arasında anlamlı fark bulundu. Bunun sebebini; sosyo-ekonomik
düzeyin fiziksel aktivite alışkanlıklarını etkilemesine bağladık. Yaşam
alanı ile fiziksel aktivite düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olmamasını
ise çalışmamızın erişkin genç bireyler üzerinde yapılmasına bağlıyoruz.
Fizyoretapi öğrencilerinde fiziksel aktivite düzeyinin; maddi gelir düzeyi
ve yaşam alanı üzerine etkilerinin anlaşılabilmesi için daha fazla olgu
sayısına sahip, kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
The effect of living space and income level on physical activity
level in physical therapy students
Purpose: Physical activity is one of the main factors to have a healthy
life and to minimize health risks caused by age via variable methods.
The purpose of this study was to investigate relationships between
physical activity level and living space, income level in physical therapy
students. Methods: The study who were participated in 104 students
(63 women, 41 men) aged between 18 and 23 (20.24±1.52) was
carried out in Marmara and Yeditepe universities between december
2012 -march 2013. Living space and income level of students were
assessed. Living space was classified into three groups which consist
of hostel, family life, the others beside, income level was classified
into three groups which consist of under 500 tl, 500-750 tl, 750 tl
above. In statistical analysis of the data, pearson correlation was
used. Significance level was accepted p<0.05. Results: A correlation
was found between physical activity level and income level (p<0.05),
however physical activity level was not correlated with living space
(p>0.05). Discussion: In accordance with literature, there was a
correlation between physical activity and income level because socioeconomic level affects the physical activity level. There may have not
been a correlation between living space and physical activity level due
to the cases which participated in, consist of young adults in the study.
It is thought that more comprehensive studies with more cases are
needed in order to be understood better the effects of physical activity
levels on living space and income level in physical therapy students.
P14.
Omuz problemlerinde servikal ağrı ve disabilite: Pilot çalışma
Elif Çamcı1, Özge Çınar Medeni1, İrem Düzgün1, O. Ahmet Atay2
1
Gazi Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı omuz problemlerinde olası servikal ağrı
ve disabilite varlığını ve bu durumun omuzu ilgilendiren semptomlar
ve disabilite ile ilişkisini araştırmaktır. Yöntemler: Omuz ağrısı olan,
vertebral kolonu içeren yaralanma hikayesi veya sistemik herhangi bir
hastalığı olmayan 16 hasta (ortalama±SS; aktivite ağrısı 3±2.9 cm, yaş
43.1±14.6 yıl) çalışmaya dahil edildi. Ayrıca, servikal ağrı başlangıcı
omuz ağrısı başlangıcından daha önce olanlar çalışmadan çıkarıldı.
Omuzda istirahat, aktivite ve gece ağrısı görsel analog skalası (GAS)
kullanılarak değerlendirildi. Omuz fleksiyon, abdüksiyon, internal ve
eksternal rotasyon hareket açıklığı goniometre ile ölçüldü. Omuz ilişkili
disabilite düzeyi Shoulder Pain and Disability Index (SPADI) kullanılarak
değerlendirildi. Servikal ağrı şiddeti GAS, boyun ilişkili disabilite düzeyi
ise Neck Disability Index (NDI) kullanılarak değerlendirildi. İstatistiksel
korelasyonlar Spearman test ile belirlendi. Sonuçlar: Omuz problemi
olan hastalarda servikal ağrı şiddeti istirahatte ortalama 0.75±1.3,
aktivite esnasında 1.9±2.1, gece ise 0.5±1.4 olarak ve NDI disabilite
skoru 18.04±21.79 olarak bulundu. . Servikal disabilite düzeyi ile
istatistiksel olarak anlamlı düzeyde korelasyon omuz abdüksiyon açısı
(140.6±33.8°; r=-0.50 p=0.04), SPADI-ağrı skoru (r=0.912, p<0.001),
SPADI-disabilite skoru (r=0.658, p=0.006) ve toplam SPADI skoru
(r=0.781, p<0.001) arasında vardı. Tartışma: Bu çalışma omuz ağrısı
bulunan hastalarda herhangi bir yaralanmaya maruz kalmaksızın
servikal ağrının gözlenebileceğini göstermiştir. Omuz elevasyon hareket
açıklığının ve omuzla ilişkili disabilite düzeyinin servikal ağrı şiddeti
ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Daha büyük örneklemi içeren
ve boyun ağrısının altta yatan nedenlerini araştıran ileri çalışmalara
ihtiyaç vardır.
Cervical pain and disability in patients with shoulder disorders:
Pilot study
Purpose: To investigate the neck pain and disability presence and
its relation to shoulder related symptoms and disability status in
shoulder disorders. Methods: Sixteen patients with shoulder pain
(Mean±Standard Deviation; pain during activity 3±2.9 cm, age
43.1±14.6 years) without any other injury, diagnosis related to spine
or systematic disorders were included to the study. Also, the subjects
were excluded if existence of neck pain was prior to shoulder pathology.
Shoulder pain was assessed with visual analogue scale (VAS) at rest,
during activity and at night. Shoulder flexion, abduction, internal and
external rotation range of motion were assessed with goniometer.
Shoulder Pain and Disability Index (SPADI) was used for scoring
disability status related to shoulder. Neck pain severity was also
evaluated by using VAS scale and disability related to cervical spine
was scored with Neck Disability Index (NDI). Statistical correlations
were determined by using the Spearman test. Results: Average
severity of neck pain was. 75±1.3 at rest, 1.9±2.1 during activity,
0.5±1.4 at night and NDI disability score was 18.04±21.79 in patients
with shoulder disorders. Significant correlations were found between
neck disability and shoulder abduction range of motion (140.6±33.8°;
r=-0.50 p=0.04), SPADI-pain score (r=0.912, p<0.001), SPADI-disability
score (r=0.658, p=0.006) and total SPADI score (r=0.781, p<0.001).
Discussion: This study showed that neck pain without any injury would
appear in patients with shoulder pain. Shoulder elevation angle and
disability would be associated with neck pain. Further research with
bigger sample size and with more focus on the underlying mechanism
of neck pain are needed.
P15.
Konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan kas hasarı
egzersizi sonrası toparlanma sürecinde kas hasarı ve EMG
cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya¹, Ümid Karlı², Güler Buğdaycı³
¹Abant İzzet Baysal Ü, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Bolu
²Abant İzzet Baysal Ü, Beden Eğitimi ve Spor YO, Bolu
³Abant İzzet Baysal Ü, Tıp Fak, Biyokimya ABD, Bolu
Amaç: Bu araştırmanın amacı konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla
yapılan kas hasarı egzersiz protokolü sonrası toparlanma sürecinde kas
hasarı ve EMG cevaplarını incelemektir. Yöntemler: Araştırmaya 15
futbolcu [(X±SS) yaş: 22.4±2.52 yıl; vücut ağırlığı: 70.18±9.43 kg; boy
uzunluğu: 173.53±5.30 cm] gönüllü olarak katıldı. Kas hasarı egzersizi
sonrası toparlanma sürecinin değerlendirilmesi amacıyla; 1 tekrar
maksimumun sırasıyla %70’i ile 2x25 tekrar konsentrik, %100’ü ile
2x25 tekrar eksentrik uygulamalar yapıldı. Egzersiz öncesi, egzersizden
hemen sonra ve 24, 48, 72 ve 168. saatlerde aynı kaslardan kaydedilen
EMG verileri ve CK, LDH ve miyoglobin değerleri takip edildi. Sonuçlar:
Kas hasarı egzersiz protokolü için uygulanan tekrarlı ölçümlerde
iki yönlü varyans analizine göre ise M.Rectus Femoris kasının EMG
maksimum değerinin zaman içindeki anlamlı (p<0.05) değişimi dışında
diğer verilerde herhangi bir istatistiksel fark gözlenmedi (p>0.05). CK,
LDH ve Miyoglobin değerleri açısından egzersiz öncesi referans değeri
ile egzersiz sonrası diğer saatler arasında anlamlı fark bulunmadı
(p>0.05). Eksentrik ve konsentrik uygulamalar arasında miyoglobin,
CK, LDH değerleri bakımından anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05).
Tartışma: İstatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, eksentrik
uygulamalı kas hasarı egzersizi protokolü sonrasında konsentrik
uygulamadan farklı olarak miyoglobin ve CK değerlerinin 48’inci saatte
yükselmeye başladığı ve 72’nci saatte de pik yaptığı görüldü.
Investigation of EMG responses during the recovery period
of muscle damage following resistance exercises done with
concentric and eccentric contractions
Purpose: The aim of this study was to investigate the muscle damage
and EMG responses during the recovery period following resistance
exercises done with concentric and eccentric contractions. Methods:
Fifteen soccer players [(X±SD) age: 22.4±2.52 year; body mass:
70.18±9.43kg; height: 173.53±5.30cm] participated in this study
as volunteer. In order to evaluate the recovery period after muscle
damage exercise, concentric (70% of 1 repetition maximum) and
eccentric (100% of 1 repetition maximum) exercises were performed
in a manner of 2x25 repetition. EMG activity, lactatedehidrogenase,
creatine kinase and myoglobin values were measured before and
immediately after, at 24th, 48th, 72nd, 168th hours following exercise.
Results: Two ways ANOVA with repeated measures on EMG values
collected from M. Vastus Medialis and M. Rectus Femoris before and
after one set maximum loading resistance exercise showed significant
main effect for time (p<0.05), however there was no significant main
effect for trial by time interactions and for trials. According to the
two ways ANOVA with repeated measures, which was conducted for
the muscle damage exercise protocol, no significant difference was
observed in Myoglobin levels (p>0.05). There isn’t any significant
different found after both eccentric and concentric in Myoglobin, CK,
LDH level (p>0.05). Discussion: There isn’t any statistically significant
result found showing difference between eccentric and concentric
contractions, however after eccentric contraction protocols Myoglobin
and CK levels started elevating at 48 hours and peaked at 72 hours.
P16.
İzometrik, konsentrik ve eksentrik kontraksiyonlarla yapılan tek
set maksimum yüklenme direnç egzersizleri sonrası 8 dakikalık
toparlanma sürecinde kas EMG cevaplarının incelenmesi
Tamer Çankaya¹, Ümid Karlı², Nuriye Özengin¹
¹Abant İzzet Baysal Ü, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Bolu
²Abant İzzet Baysal Ü, Beden Eğitimi ve Spor YO, Bolu
Amaç: Bu araştırmanın amacı izometrik, konsentrik ve eksentrik
kontraksiyonlarla yapılan tek set maksimum yüklenme direnç
egzersizleri sonrası toparlanma sürecinde EMG cevaplarına bakarak
setler arası dinlenme sürelerini incelemekti. Yöntemler: Araştırmaya
15 futbolcu [(X±SS) yaş: 22.4±2.52 yıl; vücut ağırlığı: 70.18±9.43 kg;
boy uzunluğu: 173.53±5.30 cm] gönüllü olarak katıldı. Araştırmada tek
set maksimum yüklenme direnç egzersizi sonrası toparlanma sürecinin
değerlendirilmesi amacıyla; 1 tekrar maksimumun sırasıyla %85’i ile
10 tekrarlı konsentrik, %115’i ile 10 tekrarlı eksentrik ve %85’i ile
tutabildiği kadar izometrik uygulamalar yapıldı. M.Vastus Medialis
ve M.Rectus Femoris kaslarından egzersiz öncesi ile egzersiz sonrası
8 dakika boyunca 1’er dakika arayla EMG aktiviteleri kaydedildi.
Sonuçlar: Tek set maksimum yüklenme direnç egzersizi protokolünde
M. Vastus Medialis ve M. Rectus Femoris EMG verilerine uygulanan
tekrarlı ölçümlerde iki yönlü varyans analizine göre zaman içindeki
değişimde istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0.05), ancak
Uygulama x Zaman etkileşiminde ve uygulamalar arasında anlamlı
fark (p>0.05) bulunmadı. Tartışma: Tek set maksimum yüklenme
direnç egzersizi sonrasında toparlanma sürecinde; EMG ve kas hasarı
cevaplarında zaman içinde değişim kaydedildi. Ancak bu çalışmada
kontraksiyon tiplerine göre fark gözlenmedi. EMG değerlerinin egzersiz
öncesine göre egzersizin hemen sonrasında belirgin bir azalma gösterip
2’nci 3’üncü ve 4’üncü dakikalarda yükselmeye başlayıp sonrasında bir
miktar azaldığı veya sabit bir plato da devam ettiği görüldü.
Investigation of EMG responses during the 8 minute recovery
period following resistance exercises done with maximum
isometric, concentric and eccentric contractions
Purpose: The aim of this study was to investigate the muscle damage
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S25
and EMG responses during the recovery period following resistance
exercises done with isometric, concentric and eccentric contractions.
Methods: Fifteen soccer players [(X±SS) age: 22.4±2.52 year; body
mass: 70.18±9.43 kg; height: 173.53±5.30 cm] participated in this
study as volunteer. In this study in order to evaluate the recovery
period following one set maximum loading resistance exercise,
concentric (85% of 1 repetition maximum) and eccentric (115%
of 1 repetition maximum) exercises were performed 10 repetition
and isometric (85% of 1 repetition maximum) exercises were done
as long as the subject maintained the contraction. Pre and postexercise (8-minute course with one minute intervals) EMG activity was
recorded from M.Vastus Medialis and M.Rectus Femoris. Results: Two
ways ANOVA with repeated measures on EMG values collected from
M. Vastus Medialis and M. Rectus Femoris before and after one set
maximum loading resistance exercise showed significant main effect
for time (p<0.05), however there was no significant main effect for
trial by time interactions and for trials (p>0.05). Discussion: After
one set maximum loading resistance exercise changes were recorded
over time regarding to EMG and muscle damage responses during
the recovery period following intensive resistance exercises. However,
no differences were observed among the types of contractions. EMG
scores were reduced immediately after exercise according to pre
exercise scores and started elevating on 2nd, 3rd and 4th second marks
then reduced slightly or maintained scores.
P17.
Metabolik sendromu olan ve olmayan olgularda fiziksel aktivite
seviyesinin araştırılması
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, Metabolik Sendrom (MetS) teşhisi alan
olgularda fiziksel aktivite seviyesini belirlemek ve sağlıklı kişilerle
kıyaslamaktır. Yöntemler: Amerikan Kalp Birliği Ulusal Kolesterol
Eğitim Programı tarafından belirlenen kriterlere göre MetS teşhisi
alan 21 olgu (yaş: 54.61±11.80 yıl, vücut kütle indeksi: 33.54±3.35
kg/m2) ve MetS teşhisi ekarte edilen 27 olgu (yaş: 49.70±12.17 yıl,
vücut kütle indeksi: 30.38±5.91 kg/m2) çalışmaya dahil edildi. Fiziksel
aktivite düzeyi Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi kısa formu ile
değerlendirildi. Anket skoruna göre olgular inaktif, minimal aktif ve çok
aktif olarak kategorize edildi. Ki-kare ve bağımsız gruplarda t testleri
analiz için kullanıldı. Sonuçlar: MetS’li olan ve olmayan olguların
yaşları benzer iken (p=0.166), vücut kütle indeksleri farklı idi (p=0.034).
MetS’li olguların 16’sı (%76.2) inaktif, 5’i (%23.8) minimal aktif;
MetS’li olmayan olguların 12’si (%44.4) inaktif, 15’i (%55.6) minimal
aktif bulundu. Her iki grupta da çok aktif birey yoktu. MetS’li olan ve
olmayan olgular arasında fiziksel aktivite açısından anlamlı bir fark
gösterildi (p=0.027). Tartışma: Bu çalışmada, MetS’li olgularda fiziksel
aktivite seviyesinde azalma ve vücut kütle indeksinde artma bulundu.
Bu sonuçlar, MetS’nin önlenmesi ve tedavisi açısından fiziksel aktivite
programlarının önemini desteklemektedir.
The determination of physical activity level in subjects with and
without metabolic syndrome
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Purpose: The purpose of the study was to determine physical activity
level of subjects with metabolic syndrome (MetS) and to compare
the results to healthy subjects. Methods: Twenty one subjects who
diagnosed as MetS according to the criteria of American Heart
Association (age: 54.61±11.80 years, body mass index: 33.54±3.35
kg/m2) and 27 subjects whom MetS was excluded (age: 49.70±12.17
years, body mass index: 30.38±5.91 kg/m2) were recruited in the
study. Physical activity level was evaluated with International Physical
Activity Questionnaire short form. Subjects were categorized as
inactive, minimal active and very active according to the score of the
questionnaire. Chi-square and independent sample tests were used for
analysis. Results: While the ages of subjects with MetS and without
MetS were similar (p=0.166), body mass indexes were different
(p=0.034). Sixteen (76.2%) of the subjects with MetS were inactive,
5 (23.8%) were minimal active; 12 (44.4%) of subjects without MetS
were inactive, 15 (55.6%) were minimal active. There was no very
active subject in both groups. Significant difference was found between
subjects with and without MetS in terms of physical activity level
S26
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
(p=0.027). Discussion: In this study, physical activity level decrease
and body mass index increase in subjects with MetS were found. These
results support the importance of physical activity programs in terms
of preventing and treating MetS.
P18.
Servikal disfonksiyonu olan ve olmayan kişilerde torakal kifoz
ve mobilite: ağrı ve postür ilişkisi
Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, kronik servikal disfonksiyonu olan hastalarda
torakal omurga postür ve mobilitesini araştırmak, ağrı ile ilişkisini
incelemek, ve sağlıklı kişilerle karşılaştırmaktı. Yöntemler: Kronik
servikal disfonksiyonu olan hastalar (n: 21, yaş: 46.42±12.11 yıl) ve
benzer özellikte sağlıklı olgular (n: 21, yaş: 39.66±9.48 yıl) çalışmaya
dahil edildi. Sosyo-demografik özellikler kaydedildi. Torakal açı ve
mobilite Spinal Mouse® cihazı (Idiag, Fehraltorf, Switzerland) ile ölçüldü.
Boyun ağrı şiddeti Görsel Analog Skalası ile değerlendirildi. Student t
ve Pearson korelasyon testleri analiz için kullanıldı. Sonuçlar: Servikal
disfonksiyonu olan hastaların 15 (%71.4)’i kadın, 6 (%28.6)’sı erkek;
sağlıklı olguların 19 (%90.5) kadın, 2 (%9.5)’si erkekti. Torakal açı ve
mobilite hastalarda sırasıyla 49.30±10.73 derece, 12.15±6.58 derece;
sağlıklı olgularda 32.47±7.89 ve 18.60±10.64 dereceydi (p<0.05).
Hastalarda ağrı şiddeti 6.58±2.46 cm bulundu. Ağrı şiddeti ile torakal
açı arasında pozitif bir ilişki gösterildi (r=0.464, p=0.034). Ancak, ağrı
şiddeti ve torakal mobilite arasında bir ilişki bulunamadı (r=-0.153,
p=0.520). Tartışma: Servikal disfonksiyonlu hastalarda sağlıklı kişilere
göre torakal açının arttığı, torakal mobilitenin azaldığı ve torakal açı
ile ağrı arasına pozitif bir ilişki olduğu gösterildi. Hastaların tedavi
programı için torakal bölgenin dikkate alınması gerektiği sonucuna
varıldı.
The kyphosis and mobility of thoracic spine in subjects with and
without cervical dysfunction: pain and posture relationship
Purpose: The aims of the study were to investigate the posture
and mobility of thoracic spine in patients with chronic cervical
dysfunction, analyze the relationship with pain and compare to healthy
subjects. Methods: Patients with chronic cervical dysfunction (n:21,
age: 46.42±12.11 years) and matched healthy subjects (n: 21, age:
39.66±9.48 years) were recruited in the study. Socio-demographic
characteristics were recorded. Thoracic curvature and mobility were
evaluated with Spinal Mouse® device (Idiag, Fehraltorf, Switzerland).
Neck pain intensity was evaluated with Visual Analog Scale. Student t
and Pearson correlation tests were used for analyses. Results: Fifteen
(71.4%) of the patients with cervical dysfunction were females, 6
(28.6%) were males; 19 (90.5%) of healthy subjects were females, 2
(9.5%) were males. Thoracic curvature and mobility were 49.30±10.73
degree, 12.15±6.58 degree in patients; 32.47±7.89 and 18.60±10.64
degrees in healthy subjects, respectively (p<0.05). Pain intensity was
found 6.58±2.46 cm in patients. A positive relationship between pain
intensity and thoracic curvature was shown (r= 0.464, p= 0.034).
However, no relationship was found between pain intensity and
thoracic mobility (r= -0.153, p= 0.520). Discussion: It was shown that
thoracic curvature increase and thoracic mobility decrease in patients
with cervical dysfunction in comparison to healthy subjects and there
was a positive relationship between pain and thoracic curve. It was
concluded that thoracic region should be taken into account for the
treatment program of the patients.
P19.
Spor yapan ve yapmayan üniversite öğrencilerinin yatarak
desteksiz ateşli tüfek atışında ön kol açı değişimlerinin
incelenmesi
Elvan Çetinkaya1 , Baybars Recep Eynur1 , Mustafa Sait Erzeybek2
1
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay Meslek YO, Balıkesir
2
Dumlupınar Ü, Beden Eğitimi ve Spor YO, Kütahya
Amaç: Bu çalışmanın amacı spor yapan ve yapmayan üniversite
öğrencilerinin yatarak desteksiz ateşli tüfek atışında ön kol açısındaki
değişimlerin incelenmesidir. Yöntemler: Araştırmada önkol açı
değişimlerinin tespiti amacıyla; açıölçer olarak Dijital inklinometre
kullanıldı. Vuruş isabet oranlarını belirlemek için de hedef kağıtlarından
yararlanıldı. Araştırmada sontest kontrol gruplu model, araştırma
modeli olarak seçildi. Spor yapan ve yapmayan öğrencilerden seçilen
rastgele gruplara üç atış hakkı tanındı. Araştırmada Uygulamada atış
silahı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri kadro silahı olan G-3 otomatik
tüfek kullanıldı. araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel olarak
değerlendirilmesinde SPSS 20.0 paket programından faydalanılmış
ve spor yapan ve yapmayan öğrencilerin önkol açı ve atış puanlarında
anlamlı düzeyde bir farklılık olup olmadığını belirlemek için bağımsız
örnekler t-testi uygulanmış ve anlamlılık düzeyi (α=0.05) olarak
kabul edildi. Sonuçlar: Araştırma sonucunda spor yapan üniversite
öğrencilerinin spor yapmayan üniversite öğrencilerine göre hem ön kol
açı değişimlerinde 1. atış (t.05=-2.085; p<0.05), 2. atış (t.05=-3.245;
p<0.05) ve 3. atış (t.05=-2.464; p<0.05); hem de atış puanlarında 1. atış
(t.05=2.061; p<0.05), 2. atış (t.05=3.253; p<0.05) ve 3. atış (t.05=4.092;
p<0.05) anlamlı düzeyde bir farklılığın olduğu tespit edildi. Tartışma:
Desteksiz yatarak ateşli silahlarla yapılan atışlarda ve diğer atışlarda
atışın başarı oranının yüksekliği için ön kol açısının 300 olması temel
atış kitaplarında önemle vurgulanmaktadır. Bu doğrultuda yapılan
çalışma atışın sadece araç gereç temelli bir beceri olmadığını ortaya
koymaktadır. İyi ve sağlıklı birey her toplumda ve her beceri düzeyinde
belli bir kuvvet yeterliliğine sahip olarak çalıştırılmalı ve psikomotorik
yeterlilik her alanda göz önünde bulundurulmalıdır.
To examine university students’s who do/ don’t sport angle of
the forearm in defenseless and lying shooting
Purpose: The purpose of this study is examine university students’s
who do/ don’t sport angle of the forearm in defenseless and lying
shooting. Methods: In this study, to determine angle forearm variance,
digital inclonometer was used. To determine target hitting, target
paper was used. In this study as research method, last test model
with control group was selected sampling was selected randomly
from do/don’t sport university students and give three shot to each
one. In this study, as practice gun, G-3 automatic rifle which listed as
permanent gun in TSK, was used. Collected from this study, Datas,
was calculated with SPSS 20.0 pocket statistical programme. To
determine, between university students’s angle forearm variances
and shooting points independent t-test was used. As significant level,
(α=0.05) was accepted. Results: In the results of this study, between
do/don’t sport university student’s, either angle forearm variance 1.
shot (t.05=-2.085; p<0.05), 2. shot (t.05=-3.245; p<0.05) ve 3. shot
(t.05=-2.464; p<0.05) or target points 1. shot (t.05=2.061; p<0.05),
2. shot (t.05=3.253; p<0.05) ve 3. shot (t.05=4.092; p<0.05) was seen
a significantly level. Discussion: In defenseless lying fire arm shots
ve in other shooting variances, the fact that angle forearm is 300,
is considerably emphasized. Therefore this study accepted not only
shooting is doing with equipments, but also good person is needed.
Physchomotoric proficiency, must be considerable in every field.
P20.
Sporcu sağlığı stajı deneyiminin bir fizyoterapi ve rehabilitasyon
öğrencisi üzerindeki etkisi: Olgu sunumu
Mehmet Duman1, Derya Özer Kaya1, Mesut Selami2
1
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
2
Acıbadem Fulya Hastanesi Sporcu Sağlığı Merkezi, İstanbul
Amaç: Çalışmanın amacı, bir Fizyoterapi ve Rehabilitasyon öğrencinin
Sporcu Sağlığı alanında çalışan bir kurumda staj yaptıktan sonraki
kazanımlarını incelemekti. Yöntemler: Üçüncü sınıf yaz stajını, dış
merkez olarak “Acıbadem Fulya Hastanesi Sporcu Sağlığı Merkezi”nde
Ağustos-2013 döneminde yapan Ahi Evran Üniversitesi öğrencisinin
(yaş:21 yıl, staj süresi:3 hafta) kazanımları ve deneyimleri bir anket ile
sorgulandı. Sorulara verilen cevaplar 10 cm’lik Görsel Analog Skalasına
göre ve açık uçlu açıklamalar ile değerlendirildi. Sonuçlar: Staj yerinin
fiziksel koşulları ve olanakları 10 olarak puanlandı. Merkez, FIFA
tarafından dünya genelinde 26 Merkeze verilen “Mükemmeliyet Merkezi”
sertifikasına sahipti. Kurum, staj yapan öğrencilerin sigorta giderlerini
karşılayıp, staj yapılan iş günü başına “10 lira” ödemekteydi. Ulaşım
için personel servislerinin kullanımı sağlandı. Kurumun hasta profili ve
çeşitliliği 9.5 olarak değerlendirdi. Stajın mesleki olarak bıraktığı genel
etki 9.5 puandı. Öğrenci, bu stajın spor fizyoterapistliğine ve geleceğe
bakış açısını değiştirdiğini, ufkunu geliştirdiğini belirtti. Süpervizörün
mesleki bakışına katkısı, desteği ve yol göstericiliği 9, stajın teorik
bilgisine katkısı 8.5, pratik ve klinik karar verme sürecine katkısı 7 idi.
Ayrıca, farklı branştaki sporculara farklı ve ihtiyaca göre yaklaşabilme
ve hastaya özgü egzersizin modifikasyonunu öğrendiğini belirtti. Derste
öğrendiklerinin staja katkısı 7.5, gördüğü yeni uygulamaların miktarı
9.5, staj amaçlarının karşılanmasını 9.5 olarak puanladı. Tartışma:
Sporcu Sağlığı alanında çalışmak isteyen fizyoterapist adaylarının
alana özel, olanakları iyi olan merkezlerde, uzman fizyoterapistlerin
süpervizörlüğünde staj yapmalarının eğitimlerine ve farkındalıklarının
artmasına katkısı önemlidir. Öğrencilerin öncelikli staj alanı ve yeri
olarak bu tip kurumlara yönlendirilmesi Spor Fizyoterapistliği alanındaki
başarıları arttırabilir.
Effects of Sports Medicine internship experience on a
physiotherapy and rehabilitation student: Case report
Purpose: The purpose of the study was to investigate the gains of
a physiotherapy and rehabilitation student after having internship in
an institution working on Sport Medicine. Methods: The gains and
experience of the student (mean age: 21 years, internship duration: 3
weeks) from Ahi Evran University who had third year summer internship
in “Acıbadem Fulya Hospital, Sports Medicine Center” in the period of
August-2013 were asked with a questionnaire. The answers those
were given to the questions were assessed by the 10-cm Visual Analog
Scale and open-ended comments. Results: The physical conditions
and opportunities of the internship place was scored as 10. The center
had a “Medical Center of Excellence” certificate which given to 26
centers by FIFA all over the world. The center covered the students’
insurance costs, paid “10 liras” to the intern per working day. The
usage of staff service was provided for transportation. Patient profile
and diversity was assessed as 9.5. The overall effect of internship to
the professionalism was 9.5 points. The student explained that this
internship modulated the way of looking to the sports physiotherapist
and future, improved his horizons. Contribution of supervisor to the
professionalism, support and guiding was 9, gains of internship for
theoretical knowledge was 8.5, assistance to practical and clinical
decision making was 7. Moreover, he declared he had learned different
approaches for different sports and necessity, and modification
of exercise according to patient. Assistance of lecture gains to the
internship was 7.5, amount of new applications was 9.5, satisfying the
aims of internship was graded as 9.5. Discussion: Having internship
in field-specific places with good conditions with the supervision of
a master physiotherapist has great importance for the education
and awareness for the candidates of physiotherapists who like to
work on Sports Health. To lead the students towards such sort of
establishments as the preferential internship scope and place might
increase the success of Sports Physiotherapy field.
P21.
Amputelerde
futbolun
performans
üzerine
etkilerinin
belirlenmesi
Zehra Güçhan, Kezban Bayramlar, Nevin Ergun
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Çalışma, ampute futbolcularda performans düzeyini saptamak
ve performansı etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapıldı.
Yöntemler: Çalışmaya, yaşları 18-45 yıl arasında değişen 12
ampute futbolcu ve 13 sedanter ampute dahil edildi. Bireyler, vücut
kompozisyonu, kassal kuvvet ve endurans, aerobik güç, anaerobik
güç, esneklik, denge, hız-çeviklik, mobilite ve yaşam kalitesi yönünden
değerlendirildi. Sonuçlar: Vücut kütle indeksi, vücut yağ yüzdesi ve
bel çevre sonuçları futbolcular lehine farklı bulundu (p<0.05). Futbolcu
grubun daha yüksek kassal kuvvet ve enduransa sahip olduğu belirlendi
(p<0.05). 12 Dakika Cooper Koş-Yürü testi ve dikey sıçrama testi
sonuçları ampute futbolcularda istatistiksel olarak daha anlamlı
bulundu (p<0.05). Esneklik, otur-uzan testine göre futbolcu grupta
daha anlamlı bulunurken (p<0.05), Modifiye Thomas testine göre her
iki grupta benzerlik gösterdi (p>0.05). Berg Denge Skalası’na göre
futbolcu grubun dengesinin daha iyi olduğu görüldü (p<0.05). L testi ve
8 şekilli yürüme testini (The Figure-of-8 Walk Test-F8W) tamamlama
süreleri, ampute futbolcularda anlamlı düzeyde daha düşüktü (p<0.05).
F8W testi süresince alınan adımların gruplar arasında istatistiksel
olarak farklı olmadığı gözlendi (p>0.05). Yaşam kalitesi ampute
futbolularda daha yüksek bulundu (p<0.05). Tartışma: Sonuç olarak,
ampute futbolcuların fiziksel uygunluklarının daha iyi olduğu, buna bağlı
performans ve yaşam kalitelerinin daha yüksek olduğu gözlendi.
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S27
Determination of the effects of amputee soccer on performance
Purpose: To determine the performance level and specify the factors
affecting the performance in amputee soccer players. Methods:
12 soccer amputee players and 13 sedentary amputees, whose
ages ranged between 18 and 45 years, were included in the study.
Subjects were assessed in terms of body composition, muscular
strength and endurance, aerobic power, anaerobic power, flexibility,
balance, speed-agility, mobility, and the quality of life. Results: The
findings of the body mass index, the percentage of body fat and
the waist circumstance were different in favour of amputee soccer
players (p<0.05). The soccer group had higher muscular strength and
endurance (p<0.05). The results acquired in the 12 Minute Cooper RunWalk test and the Vertical Jump test were found statistically higher in
the amputee soccer players (p<0.05). Flexibility was found higher in the
soccer group according to the Sit and Reach test (p<0.05), whereas
the results of the Modified Thomas test were similar in both groups
(p>0.05). According to the Berg Balance Scale, balance was found
higher in the soccer group (p<0.05). The completion period of the L test
and Figure-of-8 Walk (F8W) test was significantly lower in the amputee
soccer players (p<0.05). No significant difference between the groups
was observed in the numbers of steps measured during the F8W test
(p>0.05). The quality of life was higher in the amputee soccer players
(p<0.05). Discussion: As a result, amputee soccer players had higher
levels of physical fitness components so the performance and quality
of life of them was observed higher.
P22.
Başüstü spor yapan adölosanlarda omuz internal rotasyon
kaybının akromiohumeral aralığa olan etkisi
Hande Güney1, Gülcan Harput1, H. Erkan Kılınç1, Filiz Çolakoğlu2, Tunca
Kaya3, Ugur Toprak3, Gül Baltacı1
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Gazi Ü, Beden Eğitimi ve Spor Bil YO, Ankara
3
Ankara Numune Hast, Radyoloji Bl, Ankara
Amaç: Adölosan başüstü spor yapanlarda dominant taraf İnternal
Rotasyon (IR) kaybının akromiohumeral mesafeye (AHM) olan etkisini
araştırmaktır. Yöntemler: Elliüç sağlıklı adölosan voleybol (n=37)
ve basketbol (n=16) oyuncusu (Erkek: 36, Kadın:17) çalışmaya dahil
edildi. Dominant ve diğer taraf omuz IR normal eklem hareketi (NEH)
dijital inklinometre ile değerlendirildi. Oyuncular her iki taraf IR NEH
farkı 18°üzerinde olanlar ve olmayanlar olmak üzere iki gruba ayrıldı.
AHM ölçümü omuz 60˚abduksiyon pozisyonunda ultrasonografi ile
radyolog tarafından yapıldı. İstatistiksel analizde Univariate Analysis
of Variance (ANCOVA) kullanıldı, cinsiyet ve spor dalı covariate olarak
alındı. Sonuçlar: Cinsiyetin (F(1,51)=0.16, p=0.68), farklı spor dallarının
(F(1,51)=2.68, p=0.11) ve IR NEH kaybının (F(1,51)=1.57, p=0.26) AHM
üzerine olan etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05).
Tartışma: Bu çalışmanın sonucunda baş üstü spor yapan oyuncularda
omuz AHM cinsiyet ve spor dalları farklılığından etkilenmediği görüldü.
Bununla birlikte IR NEH kaybı AHM’yi etkilememektedir.
Effects of glenohumeral internal rotation deficiency on
acromiohumeral distance in adolescent overhead athletes
Purpose: The aim of this study was to investigate the effects
of Glenohumeral Internal Rotation Deficiency (GIRD) on the
Acromiohumeral distance (AHD). Methods: Fifty-three healthy
adolescent volleyball (n=37) and basketball (n=16) player were (male:
36, female: 17) included in the study. Digital inclinometer was used to
measure the Glenohumeral internal rotation range of motion (ROM)
on dominant and non-dominant side of the shoulder. Athletes were
divided into two groups in which, the first group consisted of the ones
who had GIRD over 18° and the second group consisted of the ones
who had GIRD below 18°. Ultrasound imaging was used to measure the
AHD during 60˚ shoulder abduction. Univariate Analysis of Variances
(ANCOVA) was used for statistical analysis. Results: The effect of
gender (F(1,51)=0.16, p=0.68) and different sport types (F(1,51)=2.68,
p=0.11) on AHD was not found significant. There is no significant GIRD
effect was found on AHD (F(1,51)=1.57, p=0.26). Discussion: This study
showed that gender and different sport types were not effecting the
distance between acromion and humerus. In addition, GIRD had no
adverse effect on AHD.
S28
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
P23.
Yüzücülerde core stabilizasyon skorlarının incelenmesi
Barış Gürpınar1, Deniz Bayraktar1 Umut Z. Koçak1, Nursen İlçin1, Ş. Erbil
Ünsal2
1
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, İzmir
2
Dokuz Eylül Ü, Tıp Fak, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk
Romatolojisi BD, İzmir
Amaç: Core stabilizasyonun çeşitli spor dallarında enerjinin verimli
kullanımı, yaralanmaların engellenmesi ve ekstremitelerde güç
oluşturmadaki rolü çalışmalarla gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı
yüzücülerde core stabilizasyon değerlerinin ölçülmesi ve birbiriyle
karşılaştırılmasıdır. Yöntemler: Yaş ortalaması 12.6±1.3 yıl ve beden
kütle indeksi ortalamaları 20.8±2.7 kg/m2 olan 24 (6 kız, 16 erkek)
yüzücü çalışmaya alındı. Yüzücüler ortalama 3.2±2.4 yıldır yüzme
sporuna devam etmekteydi. Mc Gill tarafından tanımlanan core
stabilizasyon testleri (ekstansör, fleksör, lateral fleksörler) 2 defa
uygulandı ve en yüksek değer saniye cinsinden kaydedildi. Sonuçlar:
Yüzücülerde core stabilizasyon değerleri ortalamaları gövde fleksiyon
testi 228.75±83.35 sn, gövde ekstensiyon testi 161.04±46.55 sn ve
lateral fleksiyon 100.41±39.18 sn saniye olarak ölçüldü. Tartışma:
Sağlıklı popülasyonlarda yapılan core stabilizasyon çalışmalarında
ektensör kas enduransının fleksör gruba oranla daha yüksek olduğu
bildirilmiştir. Çalışmamızda yüzücü grupta bu oranın bildirilen değerlere
göre farklı olduğu bulundu. Konuyla ilgili yapılacak daha geniş serilerde
yapılacak daha yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Analyzing core stabilization scores of swimmers
Purpose: Studies reported the role of core stabilization in efficient
usage of energy, prevention of injuries and generation of power in
various sports. The aim of this study is measuring and comparing the
core stabilization scores of swimmers. Methods: 24 (6 female, 16 male)
swimmers with the average age 12.6±1.3 yrs and body mass index
20.8±2.7 kg/m2 were included to the study. Swimmers were practicing
for 3.2±2.4 years in average. Core stabilization tests (extension,
flexion and lateral flexion), defined by Mc Gill, were used twice and the
highest scores were recorded in seconds. Results: The mean of core
stabilization scores in swimmers were measured as 228.75±83.35 sec
for trunk flexion test, 161.04±46.55 sec for trunk extension test and
100.41±39.18 sec for lateral flexion. Discussion: It is reported in the
studies of core stabilization scores in healthy population that extensor
muscle endurance scores were higher than flexor group. In our study
we found different results than reported findings. Studies in swimmers
about this topic included broader series were required.
P24.
Adölosan voleybol oyuncularinda cinsiyet ve üst ekstremite
dominansı omuz ER:İR oranını etkiler mi?
Gülcan Harput1, Hande Güney1, H. Erkan Kılınç1, Filiz Çolakoğlu2, Gül
Baltacı1
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Gazi Ü, Beden Eğitimi ve Spor Bil YO, Ankara
Amaç: Adölosan voleybol oyuncularında cinsiyet ve üst ektremite
dominansının omuz External Rotator (ER): Internal Rotator (IR) oranına
olan etkisini araştırmaktır. Yöntemler: 45 sağlıklı adölason voleybol
oyuncusu (Erkek: 23, Kadın: 17) çalışmaya dahil edildi. İzokinetik
dinamometre ile her iki omuzun IR ve ER konsentik, eksentrik ve
izometrik kas kuvvetleri, omuz 90˚ abdüksiyon ve 90˚ external rotasyon
poziyonunda ölçüldü. Vücut ağırlığına göre normalize edilmiş tepe tork
(Nm/kg) değerleri oran hesaplamasında kullandı. Konsentrik ER: IR=
Oran 1, Egzentrik ER: Konsentrik IR= Oran 2, İzometrik ER: IR= Oran
3 olacak şekilde hesaplandı. İstatistiksel analizde Multivariate Analysis
of Variance (MANOVA) kullanıldı. Sonuçlar: Cinsiyetin Oran 1 ve Oran
2 üzerine etkisi anlamlı bulundu (Oran1: F(1,74)=4.56, p=0.03, Oran2:
F(1,74)=4.38, p=0.04). Kadınların ER: IR oranı erkeklerden daha fazlaydı.
(Oran1, Kadın:0.51±0.20-Erkek:0.4 1±0.17; Oran2, Kadın:0.70±0.29Erkek:0.58±0.21) Ekstremite dominansının kuvvet oranları üzerinde
etkisi anlamlı bulunmadı (p>0.05). Tartışma: Başüstü sporlarla uğraşan
oyuncularda omuz ER:IR oranının 1’den düşük olmasının üst ekstremite
yaralanmaları açısıdan riskli olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada
adölosan erkek voleybol oyuncularının kuvvet oranları kadınlardan
düşük bulunmuş olsa da her iki grup yaralanma riski taşımaktadır.
Bu nedenle omuz external rotatörlerinin kuvvetlendirilmesi ve her
iki rotatör kas arasındaki kuvvet dengesinin sağlanması ileride
oluşabilecek yaralanmalardan korunma açısından önem taşımaktadır.
Ekstremite dominansının kuvvet oranı üzerinde etkili bulunmaması,
analizin voleybol oyuncuların pozisyonuna (Libero, smaçör vs.) göre
yapılmamasına bağlanabilir.
Do gender and extremity dominance affect shoulder ER:IR ratio
in adolescent volleyball players?
Purpose: To investigate the effect of gender and extremity dominance
on External Rotator (ER): Internal Rotator (IR) ratio in adolescent
volleyball players. Methods: 45 healthy adolescent volleyball player
(Male: 23, Female: 17) were included in this study. Shoulder ER and IR
strengths such as concentric, eccentric and isometric strength were
measured by isokinetic dynamometer with the position for shoulder
at 90˚ abduction and 90˚ external rotation. Peak torque values which
were normalized to body weight (Nm/kg) were used for calculating the
strength ratios. The ratios were calculated as Concentric ER: IR= Ratio
1, Eccentric ER: Concentric IR= Ratio 2 and Isometric ER: IR = Ratio 3.
Multivariate analysis of Variance (MANOVA) was used for statistical
analysis. Results: The effect of gender on Ratio 1 and Ratio 2 was found
significant (Ratio 1: F(1,74)=4.56, p=0.03, Ratio 2: F(1,74) =4.38, p=0.04).
The ratios of females were greater than males’ (Ratio 1, Female:
0.51±0.20-Males: 0.41±0.17; Ratio 2, Female: 0.70±0.29-Males:
0.58±0.21). There is no significant extremity dominance effect on
strength ratios (p>0.05). Discussion: That shoulder ER: IR ratio is
lower than 1.0 is thought to be a risk factor for upper extremity injuries
in overhead athletes. Although males showed lower strength ratios
than females in this study, both genders have an injury risk. Therefore,
strengthening the external rotators and providing the balance between
two rotator muscles are very important to prevent possible injuries. On
the other hand, as the analyses were performed without thinking of
the playing position of the athletes as a covariate, we might not find a
significant effect of extremity dominance on strength ratios.
P25.
Adölesan tenis oyuncularında kavrama kuvveti ve kavrama
enduransını etkileyen faktörler
Zeynep Hazar1, İnci Yüksel2
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Enst, Ankara
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Kavrama kuvveti ve enduransı tenis sporunda performansın
önemli göstergelerindendir. Bu çalışma adölesan tenis oyuncularında
maksimal izometrik kavrama kuvveti ile enduransını değerlendirmek ve
kavrama kuvveti ile enduransı etkileyen demografik ve antropometrik
faktörleri araştırmak amacıyla planlandı. Yöntemler: Çalışmaya
yaşları 10 ile 19 (ortalama 12.27±1.85 yıl) arasında değişen 36’sı kız,
62‘si erkek toplam 98 tenis oyuncusu dahil edildi. Boy uzunluğu, vücut
ağırlığı ölçüldü ve vücut kitle indeksi (VKİ kg/m2) hesaplandı. Ayrıca,
sporcuların maksimal izometrik kavrama kuvveti ve kavrama enduransı
değerlendirildi. Maksimal kavrama kuvveti ve kavrama enduransı
bilgisayarla monitorize dijital kavrama analiz cihazı (MIE Medical
Research Ltd.) ile değerlendirildi. Sonuçlar: Ortalama kavrama kuvveti
ve enduransı 19.8 Kg (95% güven aralığı: 18.5 ile 21.1) ve 22.5 Kg (95%
güven aralığı: 20.9 ile 24.1) ölçüldü. Çoklu regresyon analizi sonuçlarına
göre, boy uzunluğu kavrama kuvvetini etkileyen birincil faktördür
(R²=0.44, P<0.01). Vücut ağırlığı ise kavrama enduransını etkileyen
en önemli faktör olarak bulundu (R²=0.48, p<0.01). Tartışma: Yapılan
bu çalışmanın sonucunda kavrama kuvveti ve kavrama enduransının
antropometrik faktörlerden etkilendiği bulundu. Bu sonuç, adölesanların
tenis sporuna yönlendirilmesinde, performansın arttırılmasında ve
tenis sporu ile ilgili yaralanmaların önlenmesinde yol gösterici olabilir.
Predicting factors grip strength and grip endurance in
adolescent tennis players
Purpose: Grip strength and endurance is an important indicators of
performance in tennis sport. The aim of this study was to evaluate
maximal isometric handgrip strength and endurance in adolescent
tennis players and to explore the demographic and anthropometric
predictors of grip strength and endurance. Methods: The study
included 98 tennis players (62 boys, 38 girls) aged 10-19 years (mean
12.27±1.85 years). Height, body weight were measured and body mass
index (BMI kg/m2) was calculated. The players were further assessed
for maximal isometric grip strength and endurance. A computerised
handgrip analyser (MIE Medical Research Ltd.) was used to measure
the maximal grip strength and endurance. Results: The mean of
maximum grip strength and endurance were 19.8 Kg (95% CI: 18.5
to 21.1) and 22.5 Kg (95% CI: 20.9 to 24.1), respectively. A stepwise
forward multiple regression analysis revealed that, height was the
primary independent correlate of grip strength (R²=0.44, P<0.01).
Body weight was found to be the most important factor predicting
grip endurance (R²=0.48, p<0.01). Discussion: As a result of this study,
grip strength and grip endurance were influenced by anthropometric
factors. This result may lead the way to direct adolescent in the tennis
sport, increasing performance and prevention of sports releated
injuries.
P26.
Temel kemik palpasyon becerileri için 3 boyutlu yer tanımlama
algoritması
Rafet Irmak1, Ahsen Irmak1, Osman Yüksel Yavuz2
1
Mevlana Ü, Sağlık Hizmetleri YO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Konya
2
Turgut Özal Ü, Tıp Fak, Ortopedi ABD, Ankara
Amaç: Palpasyon becerileri, fizyoterapi eğitimin temel bir parçasıdır.
Bu beceriler özellikle ortopedi ve spor fizyoterapistliği ile ilgili klinik
uygulamalarda önemli bir yere sahiptir. Palpasyon becerileri eğitiminde;
hedef yapının, tanımı, yeri ve palpasyon özelliklerinin öğretilmesi
hedeflenmektedir. Kemik yer işaretleri, palpasyon beceri eğitiminde
diğer yapıların bulunması içinde yol gösterici olması nedeniyle ayrı bir
öneme sahiptir. İnsan vücudunun üç boyutlu doğası nedeniyle, öğrenciler
tarafından kemik yapıların yerlerinin bulunmasında çeşitli zorluklar
yaşanabilmektedir. Yapılan literatür incelemesinde bu zorlukların
çözümü amacı ile kullanılabilecek bir yer tanımlama algoritmasına
rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, yer tariflerinin, 3 boyutlu
olarak görselleştirilebilmesi için bir yer tanımlama algoritmasının
geliştirilmesidir. Yöntemler: Birinci aşamada, Hoppenfeld, Muscolini
ve Cyriax’ın tanımlamaları esas alınarak palpe edilebilir temel kemik
yapılar belirlendi. İkinci aşamada kemik yer işaretlerine en yakın
noktalardan geçen sagittal ve axial kesitler 0.33 mm kalınlığında
alındı. Bu kesitler için National Library of Medicine’ının izni ile Visible
Human Projet©, Visible Male Data Set’i kullanıldı. Üçüncü aşamada
bu kesitler orta ve ileri detaya sahip 3 boyutlu kemik modeller üzerine
giydirildi. Sonuçlar: Temel palpasyon becerileri için öngörülen, palpe
edilebilir kemik yapıların yaklaşık %80’i tanımlanan algoritmaya göre
3 boyutlu olarak gösterilebilmiştir. Tartışma: Çalışmada kullanılan veri
seti, lateks dolgu ile cyromakrotome’da işlenerek hazırlanmıştır. Bu
yöntem ön kol, el ve ayakta pozisyon uyumsuzluğuna neden olmaktadır.
Bu nedenle palpe edilebilir kemik yapıların tamamının 3 boyutlu
görselleştirilmesi mümkün olmamıştır. Pozisyon uyumsuzluğunun
sayısal olarak düzeltilmesi ve kemik model detaylarının artırılması ileri
çalışmaların konusu olabilir.
A 3-dimensional position definition algorithm for fundamental
bony land mark palpation skills
Purpose: Palpation skills are fundamental part of physiotherapy
education. These skills especially have an important place in clinical
applications of orthopedics and sports physical therapy. In palpation
skills training the aim is teaching the; description, location and
palpation characteristics of the target structure. Bone landmarks have
a special importance in palpation skills training, due to being a guide
for other structures. Due to the three-dimensional nature of the human
body, various difficulties may be encountered by students in finding
places of bony structures. It couldn’t be succeed to find any algorithm in
the literature that can be used to solve these difficulties.The purpose of
this study is to develop an algorithm for three-dimensional visualization
of localization descriptions. Methods: In the first stage, fundamental
palpable bony structures were defined according to; Hoppenfeld,
Muscoline and Cyriax’s definitions.In the second stage, sagittal and
axial sections with 0.33 mm thickness were taken at the closest point
of bony landmarks. For these cross-sections, the Visible Human Project
©_Visible Male Data Set was used under the permission of National
Library of Medicine. In the third stage these sections are rendered on
3-D bone models with intermediate and advanced details. Results:
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S29
According to the developed algorithm, approximately 80% of palpable
bony structures prescribed for the fundamental palpation skills have
been demonstrated in 3-D. Discussion: Data set used in this study,
was prepared by cyromacrotome using latex filler. This method causes
mismatch position of forearms, hands and feet. For this reason, all
three-dimensional visualization of palpable bony structures have not
been succeeded. Future studies may focus on, digital techniques for
position mismatch correction and to increase bone model details.
P27.
Spor fizyoterapistliğinde instrumantasyonel elektroterapi
eğitimi
Rafet Irmak, Ahsen Irmak
Mevlana Ü, Sağlık Hizmetleri YO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Konya
Amaç: Elektroterapi, spor fizyoterapistliği uygulamalarında kendisine
yer bulan temel terapi yöntemlerinden biridir. Günümüzde, klasik
yaklaşımlardan farklı olarak; spor ve sporcuya özgü protokolleri içerdiği
iddia edilen elektroterapi cihazları pazarda kendilerini göstermektedir.
Kanıta dayalı spor fizyoterapistliği uygulamaları için, bu protokol ve
cihazların etkinliğinin incelenmesi temel bir klinik problem olarak
karşımıza çıkmaktadır. Klinik araştırma aşamasına geçmeden önce,
bir tedavi sinyalinin hedef doku üzerindeki olası etkisinin belirlenmesi
instrumantasyonel incelemelerle mümkündür. İnstrumantasyonel
yöntemler, elektroterapi alanında ilk kez Alex Walt tarafından ele alındı.
Bu çalışmanın amacı WALT tarafından ele alınan, yöntemin eğitim
etkinliğinin incelenmesidir. Yöntemler: Çalışmanın demonstrasyon
kısmında Fluke 123 20 MHZ Osiloskop, AA4TECH AWG1010 sinyal
jeneratörü, Chattonoga Intelect Advance elektroterapi cihazı kullanıldı.
Çalışmada spor fizyoterapistliğinde yaygın kullanılan, Russian, IFC
ve TENS akımları için instrumantasyonel eğitim verildi. Eğitim
yöntemlerinin ortalamaları arasındaki farkın anlamlılığına eşleştirilmiş
t testi ile bakıldı. Çalışma üç aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada
tedavi sinyali ile ilgili bilgiler klasik eğitim metoduna göre verildi.
İkinci aşamada simülasyon programları kullanılarak tedavi sinyalinin
özellikleri incelendi. Üçüncü aşamada ise, klasik metoda göre uygulama
dersi verilmiş ve osiloskop ile tedavi sinyalinin özellikleri gösterildi. Son
aşamada da eğitim etkinliği anketi uygulandı. Sonuçlar: n=22 anket
geçerli kabul edildi. Hem simülasyon (t=2.98, p<0.05) hem de osiloskop
kullanımının (t=2.47, p<0.05) klasik ders anlatımına göre uygulamalı
konuların anlaşılmasına olan katkısı istatistiksel olarak anlamlı
bulundu. Tartışma: İnstrumantasyonel yöntemin doz ayarı, hedef doku
üzerindeki olası etki gibi uygulamalı konuların anlaşılmasında katkısı
olduğu görüldü. İnstrumantasyonel yöntemin eğitim uygulamalarının
geliştirilmesi için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Instrumentational electrotherapy education in sports physical
therapy
Purpose: Electrotherapy is one of the basic treatment method,
which have applications in sports physical therapy. Nowadays, unlike
classical approaches; electrotherapy devices which allegedly contained
sports and athlete-specific protocols, are seen in the market. For
evidence-based sports physical therapy applications, assessment
of effectiveness of these protocols and devices emerges as a major
clinical problem. Before clinical trials, it is possible to determine
the possible effect of a therapeutic signal on the target tissue by
instrumentation methods. Instrumentation methods have been used in
the field of electrotherapy by Alex Walt for the first time. The purpose of
this study is to investigate the educational effectiveness of the WALT’s
method. Methods: In the demonstration part of the study Fluke 123 20
MHz Oscilloscope, AA4TECH AWG1010 signal generator, Chattonoga
Intelect Advance electrotherapy equipment was used. Instrumentation
education was given on, Russian, IFC and TENS currents which are
widely used in sports physical therapy. Statistical significance between
the means of training method scores was examined by paired sample t
test. The study consists of three stages. In the first stage, information
about the therapeutic signal was given by classical education method.
In the second stage, properties of therapeutic signal were investigated.
by using simulation programs. In the third stage, courses were given
by the application of traditional methods and characteristics of
signal were demonstrated with an oscilloscope. At last, the training
effectiveness questionnaire was applied. Results: n=22 questionnaires
were considered valid. The superior contribution, to the understanding
S30
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
of the issues, of both simulation as well as instrumentation method over
classical lectures was found to be statistically significant. Discussion:
The contribution of instrumentation method on understanding of the
issues, such practical topics like dose adjustment, potential impact
on the target tissue was observed. Further studies are needed for the
development of educational applications of instrumentation method.
P28.
Hentbol oyuncularında bilateral skapular pozisyon, mobilite ve
pektoralis minör kas uzunluğunun karşılaştırılması
Tugce Kalaycıoğlu, Volga Bayrakcı Tunay
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Omuz yaralanması olmayan hentbol oyuncularında dominant
ve nondominant taraf skapular pozisyon, skapular mobilite ve
pektoralis minor kas uzunluğunun karşılaştırılmasıdır. Yöntemler:
Çalışmaya 18-32 yaş aralığında (ortalama yaş (X±SS): 26.6±4.5 yıl)
Türkiye süper liginde profesyonel olarak hentbol oynayan toplam 27
kişi alındı. “Lateral Scapular Slide Test” (LSST) ile omuz nötral, 45˚,
90˚ abduksiyon pozisyonunda skapular pozisyon değerlendirildi.
Skapular mobilite, omuz aktif internal ve eksternal rotasyon paternine
bakılarak değerlendirildi. Pektoralis minor kas uzunluk ölçümü; kişi
sırtüstü dirsek 90˚ fleksiyon omuz hafif internal rotasyon abdomen
üstünde iken, posterior akromiyon ile tedavi masası arasındaki mesafe
ölçülerek değerlendirildi. Testler 3 kez tekrarlandı Sonuçlar: Omuz
internal rotasyon mobilitesinde, dominant ve nondominant taraflar
arasında anlamlı fark bulundu (p<0.05). Nondominant tarafın omuz
internal rotasyon mobilitesi daha fazla bulundu. Pektoralis minor kas
uzunluğunda dominant ve nondominant taraflar arasında anlamlı
fark görüldü (p<0.05). Dominant taraf pektoralis minor kas uzunluğu
nondominant tarafa göre daha kısa bulundu. LSST ve omuz eksternal
rotasyon mobilitesinde taraflar arasında anlamlı fark gözlenmedi
(p>0.05). Tartışma: Hentbol oyuncularında özellikle başüzeri
aktivitelerde ve topun ileri doğru fırlatılması fazında ortaya konulan
omuz ve skapula hareketleri hem sporcuların performansını hem de
omuza ait yaralanma insidanslarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu nedenle sporcuların antrenman programları içerisinde özellikle
dominant taraf pektoralis minor kasına ve omuz internal rotatorlerine
yönelik germe egzersizlerinin yer almasının ileride oluşabilecek
yaralanmaları azaltmada ve performansı artırmada etkili olacağını
düşünmekteyiz.
The comparison of bilateral scapular position, mobility and
pectoralis muscle lenght in handball players
Purpose: To compare measurements of dominant and nondominant
side scapular position, scapular mobility and pectoralis minor muscle
lenght in handball player without shoulder impairments. Methods:
Twenty-seven super league professional handball players between
18-32 years (mean age (X±SD): 26.6±4.5 yrs) participated to this
study. For evulate scapular position using by lateral scapular slide
test (LSST) at neutral, 45˚ abduction and 90˚ abduction of shoulder
position. Scapular mobility was assesed by active internal and external
rotation patern of shoulder joint. For pectoralis minor muscle lenght
test athletes were placed on supine position with 90˚flexion of elbow
and arms by their sides and resting against lateral wall of the abdomen
with little shoulder internal rotation. In this position the linear distance
from the treatment table to the posterior aspect of the acromion
was measured. All tests was repeated 3 times. Results: There was
statistically significant difference in shoulder internal rotation mobility
between dominant and non-dominant side (p<0.05). Nondominant side
internal rotation mobility values of athletes are significantly higher
(p<0.05). It was found a significant diffirence between dominant and
nondominant side of pectoralis minor muscle lenght (p<0.05). The
length of pectoralis minor muscle of dominant side was shorter than
nondominant side. There was no difference in LSST and shoulder
external rotation mobility between sides (p>0.05). Discussion:
Shoulder and scapula movements significantly effect both performance
of athletes and the insidance of shoulder injuries especially overhead
activity of handball players and throwing the ball phase on handball.
In this reason, we suppose that it might be effective to add training
program dominant side streching exercises of pectoralis minor muscle
and shoulder internal rotation can be decreased of injuries of shoulder
and increased performance of handball players.
P29.
Adolesanlarda fotoğrafla postür analizinin güvenilirliği
Gül Öznur Karabıçak1, Zeynep Hazar1, S. Fatma Uygur2
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Enst, Ankara
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Ergenlik döneminde görülen postural hatalar adolesanların
ileri dönem kas iskelet sistemi sağlığını etkilediği için doğru
değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Fotoğrafla postür analizi
literatürde sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Yapılan çalışmanın amacı,
geniş katılımlı çalışmalarda birden fazla gözlemci güvenilirliği için
fotoğrafla postür analizinin sagital düzlemde kişiler arası güvenilirliğini
araştırılmasıdır. Yöntemler: Bu çalışmaya 15 kız 15 erkek olmak üzere
toplam 30 adölesan dahil edildi (yaş; 16.40±0.49 yıl, boy; 166.32±6.79
cm, kilo; 63.85±15.17 kg). Sagital düzlemde fotoğraflanan olguların
postürleri 2 gözlemci tarafından açısal olarak değerlendirildi. 5 ayrı
açının (kranio horizontal, kranio vertebral, gövde açısı, lumbal açı, sway
açı) güvenilirliğinin araştırılmasında test retest güvenilirlik ve ICC ile
hesaplandı. Sonuçlar: Test-retest güvenilirliğin tüm değişkenlerde
mükemmel korelasyon bulundu. (Kranio horizontal %99, kranio
vertebral %99, gövde açıs %78, lumbal açı %96, sway açı %87)
(p<0.001). Tartışma: Bu çalışmada, postürün değerlendirilmesinde
kullanılan açıların güvenilir olduğu bulundu. Bu açılar daha geniş çaplı
epidemiyoljik çalışmalarda kullanılabilir.
Reliability of photographic posture assessment in adolescents
Purpose: Postural faults seen in teenage can reflect the
musculoskeletal health of adolescents so, to measure it accurately
is very important. Photographic posture assessment is a frequent
used method in the literature. The aim of this study is to assess the
intertester reliability of photographic posture assessments in sagittal
plane in large sample studies with multiple raters. Methods: 15 girls
and 15 boys, totally 30 adolescent voluntarily participated in this study
(age; 16.40±0.49 years, height 166.32±6.79 cm, weight 63.85±15.17
kg). 30 adolescents posture were photoraphed in sagittal plane and
assessed by 2 observers by using angles. To assess the reliability of 5
different angles (cranio horizontal, cranio vertebral, trunk angle, lumbal
agle, sway angle) test retest reliability and ICC was used. Results:
Inter rater reliability was excellent for all variables (Cranio horizontal
99%, Cranio vertebral 99%, trunk angle 78%, lumbal angle 96%, sway
angle 87%)(p<0.001). Discussion: This study shows these angles to
assess the posture has a good reliability. These angles can be used in
larger sample epidemiologic studies.
P30.
Mekanik bel ağrısı olan hastalarda benign eklem
hipermobilitesinin fonksiyonel durum, ağrı, omurga postür,
mobilite ve dayanıklılığına etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı, mekanik bel ağrısı olan hastalarda benign
eklem hipermobilitesini araştırmak, hipermobilitesi olan ve olmayan
olguların fonksiyonel durum, ağrı şiddeti, omurga postür, mobilite
ve dayanıklılığını karşılaştırmaktı. Yöntemler: Mekanik bel ağrısı
olan hastalarında hipermobilite varlığı Beighton klasifikasyonuyla
analiz edildi. Hipermobite olan 20 hasta (yaş: 55.2±12.87 yıl,
vücut kitle indeksi: 31.45±4.48 kg/m2) ve hipermobilite olmayan
20 hasta (yaş: 49.05±12.07 yıl, vücut kitle indeksi: 31.65±4.91 kg/
m2) çalışmaya dahil edildi. Fonksiyonel durum Oswestry Özür Anketi
(OÖA) ile, ağrı şiddeti Visual Analog Skalası ile değerlendirildi.
Omurga postür, mobilite ve dayanıklılık skorları Spinal Mouse® cihazı
(Idiag, Fehraltorf, Switzerland) ile ölçüldü. Sonuçlar, “0” en kötü ve
“100” en iyi arasındaki skorlar ile değerlendirildi. Student t testi
analiz için kullanıldı. Sonuçlar: Hipermobilitesi olan ve olmayan
hastaların sırasıyla OÖA puanı: 21.15±5.05 ve 23.75±12.63 (p>0.05);
ağrı şiddeti: 2.8±2.19 cm ve 5.3±2.74 cm (p<0.05); omurga postür
skoru: 43.85±15.64 ve 45.00±15.62; mobilite ile dayanıklılık skorları;
32.5±12.20 ve 33.75±16.23 ile 30.5±18.10 ve 34.5±13.55 (p>0.05)
bulundu. Tartışma: Benign eklem hipermobilitesi mekanik bel ağrılı
hastalarda fonksiyonellik, omurga postür, mobilite ve dayanıklılığı
açısından herhangi bir avantaj veya dezavantaj oluşturmamıştır. Ancak,
hipermobilitenin ağrı şiddeti açısından avantaj yaratabileceği gözlendi.
Hastaların tedavi programı içinde esneklik eğitiminin yer almasının
ağrının azaltılmasında önemli olabileceği sonucuna varıldı.
The effects of benign joint hypermobility on functional status,
pain, spine posture, mobility and competency in patients with
mechanical low back pain
Purpose: The aims of the study were to investigate benign joint
hypermobility in patients with mechanical low back pain, compare to
functional state, pain intensity, spinal posture, mobility and competency
of subjects with and without hypermobility. Methods: The existence of
hypermobility in the mechanical low back pain patients was analyzed
with Beighton classification. Twenty patients with hypermobility (age:
55.2±12.87 years, body mass index: 31.45±4.48 kg/m2) and 20 patients
without hypermobility (age: 49.05±12.07 years, body mass index:
31.65±4.91 kg/m2) were recruited in the study. Functional status was
evaluated with Oswestry Disability Questionnaire (ODQ), pain intensity
was assessed with Visual Analog Scale. Spinal posture, mobility and
competency scores were measured with Spinal Mouse ® device (Idiag,
Fehraltorf, Switzerland). Results were assessed with scores between
“0” the worst and “100” the best. Student t test was used for analysis.
Results: The following results were found for the patients with and
without hypermobility, respectively, ODQ score 21.15±5.05 and
23.75±12.63 (p>0.05); pain intensity 2.8±2.19 and 5.3±2.74 (p<0.05),
spinal posture score 43.85±15.64 and 45.00±15.62 (p>0.05); mobility
and competency scores 32.5±12.20 and 33.75±16.23, and 30.5±18.10
and 34.5±13.55 (p>0.05). Discussion: Benign joint hypermobility
has no advantage or disadvantage for functionality, spinal posture,
mobility and competency in mechanical low back pain patients.
However, hypermobility may create advantage for pain intensity. It was
concluded that it might be important to include flexibility training in
the treatment of the patients for pain decrease.
P31.
Skapular kinezyobant uygulamasının sağlıklı bireylerde postür,
skapula, omuz kas kuvveti ve enduransı üzerine akut etkileri
Derya Özer Kaya, Şeyda Toprak Çelenay
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Çalışmanın amacı skapular kinezyobant uygulamasının sağlıklı
bireylerde postür, skapular ve omuz kas kuvveti ve enduransı üzerine
akut etkilerini araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmaya 40 sağlıklı birey
(yaş: 21.80±1.60 yıl, vücut kütle indeksi: 23.18±1.89 kg/m2) dahil edildi.
Skapular pozisyonlama için Kinezyobant olguların dominant tarafına
akromion ile T10 vertebra arasına yapıldı. Uygulama öncesi (UÖ) ve
sonrası (US), skapular kas enduransı ve yuvarlak omuz sırasıyla skapula
retraksiyonunu sürdürebilme süresi ve akromion duvar mesafesi
ile değerlendirildi. Omuz kas kuvveti Biodex System 3 izokinetik
dinamometre (Biodex Medical Systems, USA) ile diyagonal olarak
değerlendirildi. Student’s t testi analiz için kullanıldı. Sonuçlar: UÖ ve
US, skapula kas enduransı (UÖ: 174.97±105.25; US: 187.52±93.67 sn)
ve yuvarlak omuz ölçümleri (UÖ: 98.95±13.00; US: 96.25±11.85 cm)
arasında anlamlı farklar bulundu (p<0.05). Olguların 60º fleksiyon tepe
tork (UÖ: 40.93±18.98; US: 45.61±23.80 N), 60º ekstansiyon tepe tork
(UÖ: 40.46±21.81; US: 46.94±24.78 N), 60º fleksiyon tepe tork/vücut
ağırlığı (UÖ: 60.38±27.47; US: 68.97±34.79), 60º ekstansiyon tepe tork/
vücut ağırlığı (UÖ: 59.40±31.48; US: 68.17±36.67), 180º fleksiyon tepe
tork (UÖ: 44.47±23.98; US: 42.42±19.70 N), 180º ekstansiyon tepe tork
(UÖ: 37.21±17.28; US: 41.65±20.43 N), 180º fleksiyon tepe tork/vücut
ağırlığı (UÖ: 61.74±27.92; US: 61.48±29.13), 180º ekstansiyon tepe
tork/vücut ağırlığı (UÖ: 53.23±19.98; US: 58.69±27.11), 60º agonist/
antagonist oranı (UÖ: 102.74±41.52; US: 104.20±38.15) ve 180º
agonist/antagonist oranında (UÖ: 117.46±49.27; US: 108.45±42.09)
kinezyotape uygulama sonrası fark saptanmadı (p>0.05). Tartışma:
Skapular Kinezyobant uygulaması omuz kas kuvveti üzerinde herhangi
bir etki oluşturmamıştır, ancak skapular kasların enduransını ve postürü
geliştirmiştir.
The acute effects of scapular kinesiotaping application on
posture, scapula, shoulder muscle strength and endurance in
heathy subjects
Purpose: The aim of the study was to investigate the acute effects
of scapular kinesiotaping application on posture, scapula and shoulder
muscle strength and endurance in healthy subjects. Methods: 40 healthy
subjects (age: 21.80±1.60 years, body mass index: 23.18±1.89 kg/m2)
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S31
were recruited. Kinesiotaping for scapular positioning were applied on
dominant side of subjects between acromion and T10 vertebra. Before
(BA) and after application (AA), scapular muscle endurance and rounded
shoulder were assessed with sustained duration of scapular retraction
and with distance between acromion and wall, respectively. Shoulder
muscle strength was evaluated with Biodex System 3 isokinetic
dynamometer diagonally (Biodex Medical Systems, USA). Student’s
t was used for analysis. Results: BA and AA, significant differences
were found between scapula muscle endurance (BA: 174.97±105.25;
AA: 187.52±93.67 s), and rounded shoulder measurements (BA:
98.95±13.00; AA: 96.25±11.85 cm) (p<0.05). 60º flexion peak torque
(BA: 40.93±18.98; AA: 45.61±23.80 N), 60º extension peak torque (BA:
40.46±21.81; AA: 46.94±24.78 N), 60º flexion peak torque/bodyweight
(BA: 60.38±27.47; AA: 68.97±34.79), 60º extension peak torque/
bodyweight (BA: 59.40±31.48; AA: 68.17±36.67), 180º flexion peak
torque (BA: 44.47±23.98; AA: 42.42±19.70 N), 180º extension peak
torque (BA: 37.21±17.28; AA: 41.65±20.43 N), 180º flexion peak torque/
bodyweight (BA: 61.74±27.92; AA: 61.48±29.13), 180º extension peak
torque/bodyweight (BA: 53.23±19.98; AA: 58.69±27.11), 60º agonist/
antagonist ratio (BA: 102.74±41.52; AA: 104.20±38.15), 180º agonist/
antagonist ratio (BA: 117.46±49.27; AA: 108.45±42.09) of subjects
were not detected difference after kinesiotaping application (p>0.05).
Discussion: Scapular kinesiotaping application did not have any effect
on shoulder muscle strength, however it improved scapular muscle
endurance and posture.
P32.
Farklı ayak patolojilerinde tabanlık uygulamasının yürüme
mesafesine etkisi
Hilal Keklicek, Yasin Tunç, Nilgün Bek, Yavuz Yakut, Fatma Uygur
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, OrtezBiyomekanik Ün, Ankara
Amaç: Farklı ayak problemleri olan olgularda problemlerine özel
tabanlık uygulamalarının yürüme mesafesi üzerine akut etkisini
araştırmaktı. Yöntemler: Çalışmaya, 12 romatoid ayak, 7 plantar
fasiit, 5 kalkaneal varus, 2 bağ lezyonu, 1 aşil tendinit, 14 pesplanus, 6
pesplanovalgus tanılı, 27 kadın, 20 erkek olmak üzere 47 hasta (yaş±SD)
dahil edildi. Toplam 94 ayak incelendi. Olguların yaş, vücut ağırlığı (VA),
boy, dominant yön (DY) gibi demografik bilgileri, hipermobilite varlığı,
ayak fonksiyon indeksi (FFI), topuk-metatars uzunluğu, ağırlıklı ve
ağırlıksız naviküler yükseklik (NY) ve metatarsal genişlik (MG) değerleri
her iki ayaktan kaydedildi. Olgulara ortez uygulaması öncesinde
ve hemen sonra 6 dakika yürüme mesafesi kaydedildi. Sonuçlar:
Toplanan verilerin analizleri sonucunda; Yaş: 23.25±15.86 yıl, boy:
156.79±22.85 cm, VA: 58.51±25.38 kg, DY: %98.24 sağ, hipermobilite
puanı:3.65±3.63, FFI: 45.37±14.34 mm, topuk-metetars uzunluğu sağ:
22.95±2.76 cm ve sol: 23.01±2.76 cm, NY sağ ağırlıksız: 27.00±10.41
mm ve ağırlıklı: 20.41±9.82 cm, NY sol ağırlıksız 25.52±9.69 mm ve
ağırlıklı: 20.66±10.53 mm, MG sağ ağırlıksız: 77.65±20.39 mm ve
ağırlıklı: 81.73±20.43 mm, MG sol ağırlıksız: 77.47±20.25 mm ve
ağılıklı 80.95±20.65 mm olarak saptandı. Ortezsiz yürüme mesafesi
513.56±100.28 m, ortezli yürüyüş mesafesi 553.63+/-108.2 m ölçüldü
(p<0.001). Tartışma: Farklı ayak problemleri olan olgularda kullanılan
tabanlıklar, akut olarak yürüme mesafesini arttırmıştır. Olguların
sorununa özel tasarlanmış tabanlık uygulamasının ağrı gibi semptomları
ve biyomekanik sapmaları azalttığı böylece yürünen mesafeyi arttırdığı.
gösterilmiştir. Homojen hasta gruplarında kullanılan tabanlıkların uzun
dönem etkilerinin araştırılması önerilmektedir.
Effect of foot insert on walk distance in persons who have
different foot pathologies
Purpose: To investigate the effect of foot insert on walk distance in
persons who have different foot pathologies. Methods: The study
include 47 patients (27 female, 20 male=94 feet) who have rhomatoid
foot (12), plantar fasciitis (7), calcaneal varus (5), ligament injury (2),
achilles tendinitis (1), pesplanus (14) or pesplanovalgus (6) deformity.
Demographic characterictics {age, body weight (BW), body lenght (BL),
dominant side (DS)}, hipermobility score (HS), foot function index score
(FFI), heel-metatars head lenght (HML), navicular height with loading
(NHL) and unloading (NH), metatarsal width with loading (MWL) and
unloading (MW) of feet have recorded. Walk distance section of 6
minutes walk test have done before and immediately after orthoses
S32
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
application. Results: Descriptive analyles show that Age:23.25±15.86
yıl, BL:156.79±22.85 cm, BW:58.51±25.38 kg, DS:%98.24 right,
HS:3.65±3.63, FFI:45.37±14.34 mm, HML of right foot:22.95±2.76 cm
and left foot:23.01±2.76 cm, NH of right foot:27.00±10.41 mm and
NHL of right foot:20.41±9.82 cm, NH of left foot:25.52±9.69 mm and
NHL of left foot:20.66±10.53 mm, MW of right foot:77.65±20.39 mm
MWL of right foot:81.73±20.43 mm, MW of left foot:77.47±20.25 mm
and MWL of left foot: 80.95±20.65 mm. Walking distance without
orthoses is 513.56±100.28 m and with orthoses is 553.63+/-108.2 m.
Comparison of walking distances were statistically different (p<0.001).
Discussion: The study investigate that customized foot insert using in
persons who have different foot pathologies improved walking distance
by decreasing pain and biomechanical diversions. It is recommended
that to investigation of long time effects of customized foot inserts on
homogen patients group.
P33.
Progresif eksentrik egzersiz eğitimi otojen hamstring tendon
grefti sonrası erken dönemde yaşam kalitesini etkiler mi?
Gizem İrem Kınıklı1, İnci Yüksel1, Gül Baltacı1, Özgür Ahmet Atay2,
Mahmut Nedim Doral2
1
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Ortopedi ve Travmatoloji ABD, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı, otojen hamstring tendon grefti sonrası
standart rehabilitasyona ek olarak, erken dönemde progresif eksentrik
egzersiz eğitiminin sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi üzerine etkilerini
incelemektir. Yöntemler: Otojen hamstring tendon grefti sonrası
33 birey randomize olarak standart rehabilitasyon programı veya
standart rehabilitasyona ek olarak progresif eksentrik egzersiz eğitimi
gruplarına atandı. Gruplara cerrahi sonrası, 3. haftadan başlanarak 12
hafta süreyle standart ön çapraz bağ rehabilitasyon protokolü verildi.
Progresif eksentrik egzersiz eğitimi ise, Monitörize Fonksiyonel Squat
Sistem’de oluşturulan protokole göre verildi. Sağlıkla ilişkili yaşam
kalitesi, Ön Çapraz Bağ Yaşam Kalite Ölçeği ile (ACL-QOL) cerrahi
öncesi ve tedavi sonrası 16. haftada değerlendirildi. Sonuçlar: Sağlıkla
ilişkili yaşam kalite skorları, preoperatif skorlarla karşılaştırıldığında
her iki grupta da 16. haftada istatistiksel olarak anlamlı fark vardı
(p<0.05). Tartışma: Progresif eksentrik egzersiz eğitiminin standart
ön çapraz bağ rehabilitasyon protokollerine erken eklenmesi, otojen
hamstring tendon grefti sonrası 12 hafta boyunca fizyoterapi ve
rehabilitasyon alan bireylerin sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini anlamlı
yönde etkilemektedir.
Does progressive eccentric exercise training effect quality of
life early after autogene hamstring tendon graft?
Purpose: The purpose of the study is to evaluate the early effects
of progressive eccentric exercise training which is added to standard
rehabilitation protocol on health related quality of life. Methods:
33 anterior cruciate ligament reconstructed volunteers with
autogene hamstring tendon graft participated randomly to standard
rehabilitation protocol group or progressive eccentric exercise
training added to standard rehabilitation protocol group. Both groups
practiced the same standard anterior cruciate ligament rehabilitation
protocol from the beginning of postoperative 3rd weeks for 12 weeks.
Progressive eccentric training was practiced based on a protocol via
Monitorized Functional Squat System. Health related quality of life
were evaluated via Anterior Cruciate Ligament Quality of Life Scale
(ACL-QOL) preoperative and after 16 weeks postoperatively. Results:
Health related quality of life scores obtained from both groups
were statistically significant at 16th weeks than preoperative scores
(p<0.05). Discussion: Early progressive eccentric exercise training
which is added to standard rehabilitation protocol provides significant
improvement on health related quality of life for individuals with
autogene hamstring tendon graft following 12 weeks physiotherapy
and rehabilitation.
P34.
Adeziv kapsülit hastalarında servikal bölge hareket açıklığının
omuz hareket açıklığına etkisi: Pilot çalışma
Özge Çınar Medeni, Elif Çamcı, İrem Düzgün
Gazi Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı adeziv kapsülitli hastalarda, servikal bölge
hareket açıklığının omuz eklem hareket açıklığına etkisini araştırmaktır.
Yöntemler: Sekiz adeziv kapsülit hastası çalışmaya dahil edildi.
Hastalarda servikal bölgeye ait patoloji teşhis edilmedi. Aktif ve pasif
omuz fleksiyon, abdüksiyon, internal ve eksternal rotasyon hareket
açıklığı ve aktif total elevasyon gonyometre ile değerlendirildi. Oturma
pozisyonunda aktif internal rotasyon 5. torakal spinöz çıkıntı ile
başparmak arasındaki mesafe ölçülerek değerlendirildi. Aktif servikal
fleksiyon, ekstansiyon etkilenen ve sağlam tarafa lateral fleksiyon
hareket açıklığı gonyometre ile değerlendirildi. Servikal bölge ve omuz
eklemi eklem hareket açıklığı arasındaki ilişkiye Spearman korelasyon
katsayısı kullanılarak bakıldı. Sonuçlar: Etkilenen tarafa servikal
lateral fleksiyon hareket açıklığı ile omuz aktif ve pasif fleksiyonu, pasif
eksternal rotasyonu ve aktif ve pasif internal rotasyonu arasında pozitif
korelasyon bulunmuştur (r=0.71, p=0.04; r=.73, p=0.03; r=0.70, p=0.05;
r=0.95, p<0.001; r=0.85, p=0.007). Oturma pozisyonunda aktif internal
rotasyon ve aktif total elevasyon ölçümleri de etkilenen taraf servikal
lateral fleksiyon ile korelasyon gösterdi (r=0.90, p=0.002; r=0.77).
Diğer yönlerdeki servikal hareket haçıklığı ile omuz eklem hareket
açıklığı arasında korelasyon bulunmadı (p>0.05). Tartışma: Etkilenen
taraf servikal lateral fleksiyonun azalmasının omuz hareketlerini bütün
yönlerde kısıtladığı görülmüştür. Bu ilişki donuk omuzu olan hastalarda
servikal bölgenin değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerektiğini
düşündürmektedir.
The effect of cervical range of motion on shoulder joint range of
motion in adhesive capsulitis patients: A pilot study
Purpose: The study goal is to investigate the effect of cervical
range of motion on shoulder joint range of motion in adhesive
capsulitis patients. Methods: Eight adhesive capsulitis patients
included in study. Patients did’nt have any cervical region diagnosis.
Active and passive shoulder flexion, abduction, internal rotation and
external rotation range of motions (ROM) and active total elevation
were assessed with goniometer. In sitting position active internal
rotation was assessed measuring the distance between fifth toracal
processus spinosus and thumb. Active cervical flexion, extension and
lateral flexion ROM to affected and healthy side were evaluated with
goniometer. The relationship between cervical and shoulder ROM was
analyzed by using SpearmZan Correlation co-efficient. Results: There
were positive relationships between affected side cervical lateral
flexion and, active and passive shoulder flexion range, passive external
rotation, active and passive internal rotation ROM, respectively
(r=0.71, p=0.04; r=.73, p=0.03; r=0.70, p=0.05; r=0.95, p<0.001; r=0.85,
p=0.007). Active internal rotation in sitting position and active total
elevation were correlated with affected side cervical lateral flexion,
respectively (r=0.90, p=0.002; r=0.77, p=0.02). Cervical ROM in other
directions did not correlate with shoulder range of motion (p>0.05).
Discussion: Decreased affected side cervical lateral flexion decreases
shoulder ROM in all directions. This relationship leads to evaluate and
treat cervical region in adhesive capsulitis patients.
P35.
Futbol oyuncularında dominant ve non-dominant alt
ekstremitenin vücut dengesi üzerine etkisinin araştırılması
Bayram Kapşigay, Bahar Özgül, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Marmara Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Çalışmamızda, futbol oyuncularında dominant ve nondominant
alt ekstremitenin vücut dengesine etkisinin araştılması amaçlandı.
Yöntemler: İstanbul İdealtepe Spor Kulübü’nde oynayan, 15 -22 yaş
aralığında yer alan, 4’ü forvet 7’si defans, 7’si orta saha ve 2’si kaleci,
oyuncusu olmak üzere toplam 20 lisanslı futbol oyuncusu değerlendirildi.
Olguların demografik bilgileri kaydedildikten sonra Stance Stork
(gözler açık ve kapalı), Y-Balance ve Flamingo Denge Testleri uygulandı.
Olguların dominant ve nondominant alt ekstremitelerine ait test
verilerinin karsılastırılması için Mann Whitney U Testi kullanıldı
ve anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Sonuçlar: Yapılan
istatistiksel analizler sonucunda Flamingo Denge Testi’nde nondominant ekstremiteye ait skorun dominant ekstemiteye göre anlamlı
düzeyde daha düşük olduğu saptandı (p=0.037). Stance Stork Testi’nde
(gözler açık: p=0.310, gözler kapalı: p=0.124) ve Y-Balance Denge
Testi’nde (p=0.323) iki ekstremite arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir fark saptanmadı. Tartışma: Stance Stork ve Y-Balance denge
testlerde ekstremiteler arasında denge yönünden anlamlı bir fark
saptanmazken, Flamingo denge testinde nondominant ektremitede
dominant ekstremiteye göre daha iyi bir denge skoru belirlenmiştir.
Nondominant ekstremitede elde edilen bu anlamlı skor, oyun esnasında
çoğunlukla dominant ekstremite ile topa vurulduğu pozisyonlarda,
nondominant ekstremite üzerinde stabilizasyonun sağlanmasından
kaynaklanıyor olabilir. Gelecekte özellikle aynı mevkiide oynayan daha
fazla olgunun dahil edildiği benzer çalışmaların yapılmasının uygun
olacağı düşünüldü.
The investigation of effect of dominant and non-dominant
extremity over body balance in the football players
Purpose: The investigation of effect of dominant and non-dominant
extremity over body balance in the football players was purposed
in the study. Methods: 4 midfielders, 7 defenders, 7 strikers and 2
goalkeepers, for a total of 20 licensed football players in the age
range of 15-22, who played in İstanbul İdealtepe Sport Club, were
evaluated in the study. Stance Stork (eyes open and closed), Y-Balance
and Flamingo Balance Tests were applied after recording demographic
information of subjects. Mann Whitney U Test was used to compare
balance test data of dominant and non-dominant lower extremities
of subjects and statistical significance was analyzed at p<0.05.
Results: As a result of the statistical analysis; it was determined
that the score of non-dominant extremity was lower than the score
of dominant extremity in the Flamingo Balance Test (p=0.037). There
was no statistically significant difference between the extremities in
the Stance Stork Test (eyes open, p=0.310, eyes closed, p=0.124) and
Y-Balance Test (p=0.323). Discussion: While there was no statistically
significant difference between the extremities in the Stance Stork Test
and Y-Balance Test, Flamingo Balance Test score of non-dominant
extremity was better than dominant extremity. That significant score
in the non-dominant extremity may be due to provision of stabilization
over mostly the non-dominant extremity in the positions which the
football players hit the ball by the dominant extremity. It was thought
that; performing similar studies which are included more subjects,
especially playing in the same position, in the future.
P36.
Kadınlarda vücut yağ oranı ve abdominal yağlanma ile solunum
fonksiyonları arasındaki ilişki
Anıl Özüdoğru , Şeyda Toprak Çelenay, Derya Özer Kaya
Ahi Evran Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Kırşehir
Amaç: Bu araştırmanın amacı kadınlarda, vücut yağ oranı ve
abdominal yağlanma ile solunum fonksiyonları arasındaki ilişkinin
belirlenmesi idi. Yöntemler: Araştırmaya Kırşehir ilinde yaşayan 18-70
yaş arası 174 gönüllü kadın (yaş: 38.57±9.88 yıl) katıldı. Tüm kadınların
sosyo-demografik bilgileri kaydedildi. Katılımcıların vücut yağ oranı
biyoelektrik empedans (Bodystat 1500) analiz yöntemiyle belirlendi.
Abdominal yağlanma için bel/kalça oranı ölçüldü. Solunum fonksiyonları
spirometre (MiniSpir) ile değerlendirildi. Analiz için korelasyon testi
kullanıldı. Sonuçlar: Katılımcıların vücut yağ oranı ortalaması %
38.00±7.28; bel/kalça oranı ise 0.83±0.06 olarak bulundu. Kadınların
FEV1 ve FVC ortalaması 2.71±0.69 ve 3.64±0.75 litre olarak belirlendi.
Kadınların vücut yağ oranı ile FEV1 ve FVC değerleri arasında negatif
yönde anlamlı ilişki olduğu görüldü (p<0.05, r=-0.42; p<0.05, r=-0.31).
Abdominal yağlanma ile FEV1 ve FVC değerleri arasında negatif yönde
anlamlı ilişki bulundu (p<0.05, r=-0.27; p<0.05, r=-0.27). Tartışma:
Sonuç olarak, vücut yağ oranı ve abdominal yağlanma kadınlarda
solunum fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle vücut
yağ oranı ve abdominal yağlanma egzersiz ve pulmoner rehabilitasyon
uygulamalarında fizyoterapistlerce göz önünde bulundurulmalıdır.
The association between body fat ratio and abdominal adiposity
with pulmonary functions in women
Purpose: The purpose of this study was to investigate the association
between body fat ratio and abdominal adiposity with pulmonary
functions in women. Methods: One hundred and seventy four
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S33
voluntary women (age: 38.57±9.88 years) who live in Kırşehir were
included into the study. Socio-demographic data of all women were
recorded. Participants body fat ratio was determined by bioelectrical
impedance (Bodystat 1500) analysis method. Abdominal adiposity was
measured for waist/hip ratio. Pulmonary function was assessed by
spirometry (Minispir). Correlation test was used for analyses. Results:
The mean body fat ratio of the participants was found 38.00±7.28%
and the waist/hip ratio was found as 0.83±0.06. The mean FEV1 and
FVC of women were determined as 2.71±0.69 and 3.64±0.75 liters.
Negative significant differences were seen between women’s body fat
ratio and FEV1, FVC values (p<0.05, r=-0.42; p<0.05, r=-0.31). Negative
significant differences were found between women’s abdominal
adiposity and FEV1, FVC values (p<0.05, r=-0.27; p<0.05, r=-0.27).
Discussion: As a result, body fat ratio and abdominal adiposity affects
pulmonary functions negatively in women. Therefore, body fat and
abdominal adiposity should be considered in exercise and pulmonary
rehabilitation interventions by physiotherapists.
P37.
Bel ağrısı hikayesi olan adolesanlarda pelvik postürün üç boyutlu
değerlendirmesi
Seher Özyürek1, Arzu Genç1, Hayriye Kul Karaali2, Candan Algun3
1
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil, YO, İzmir
2
Celal Bayar Ü, Sağlık YO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Manisa
3
Medipol Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Bu çalışmanın amacı bel ağrısı hikayesi olan ve olmayan
adolesanlarda pelvisin postural yer değişimlerini karşılaştırmaktı.
Yöntemler: Çalışmaya 32 adolesan öğrenci (yaş ortalaması:
13.94±1.83 yıl) alındı. Öğrencilere bel ağrısı anketi uygulandı.
Öğrenciler, bel ağrısı hikayesi olan grup (Grup 1) ve bel ağrısı hikayesi
olmayan grup (Grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Postürün üç boyutlu
değerlendirmesi için 3 dijital fotoğraf (anteroposterior, sol-sağ lateral)
elde edildi ve fotoğraflar PosturePrint internet tabanlı bilgisayar
sistemi ile analiz edildi. Pelvisin postural yer değişimleri rotasyonel
olarak (Rx, Ry, Rz) derece ve translasyonel olarak (Tx, Tz) mm cinsinden
hesaplandı. Postür indeksi (total postural yer değişim skoru) hesaplandı.
Sonuçlar: Bel ağrısı anketi sonuçlarına göre öğrencilerin %40.6’sı
(n=13, Grup 1) bel ağrısı hikayesine sahipken %59.4’nün (n=19, Grup
2) bel ağrısı hikayesi bulunmamaktaydı. Adolesanların %12.5’i (n=4)
hafif derecede, %68.8’i (n=22) önemli derecede, %18.7’i (n=6) orta
derecede etkilenmiş postüre sahipti. Gruplar arasında pelvisin (p
değerleri; Rx:0.922, Ry:0.646, Rz:0.791, Tx:0.769, Tz:0.409) postural
değişimleri açısından anlamlı fark bulunmadı. Postür indeksi skoru
gruplar arasında benzerdi. Tartışma: Adolesanların %40.6’sı bel ağrısı
hikayesi bildirmişti ve bununla birlikte öğrencilerin büyük çoğunluğu
önemli derecede etkilenmiş postüre sahipti. Bu sonuçlar adolesanlarda
bel ağrısının ciddi bir sağlık sorunu olabileceğini düşündürmektedir.
İleriki çalışmalar bu populasyonda ilişkili risk faktörlerini ve postural
değişiklikleri daha kapsamlı şekilde incelemelidir.
Three dimensional evaluation of pelvic posture in adolescents
with a history of low back pain
Purpose: The aim of this study was to compare the postural
displacements of pelvis in adolescents with and without a history
of low back pain (LBP). Methods: Thirty two adolescent students
(mean age:13.94±1.83 years) were participated in the study. LBP
questionnaire was applied to participants. Students were divided
into two groups as a group with a past history of LBP (Group 1) and
without a history of LBP (Group 2). For three dimensional evaluation
of posture, 3 digital photographs were obtained (antero-posterior,
left-right lateral) and were analyzed through the PosturePrint internetbased computer system. Postural displacements of pelvis were
calculated as rotations (Rx, Ry, Rz) in degrees and translations (Tx, Tz)
in millimeters. The Posture index (total postural displacements score)
was calculated. Results: As a result of LBP history questionnaire
40.6% of students (n=13, Group 1) reported low back pain while 59.4%
of students (n=19, Group 2) had no history of LBP. 12.5% (n=4) of
the adolescents had slight, 68.8% (n=22) had significant and 18.7%
(n=6) had moderate displacement in their posture. There were no
significant differences in postural displacements of pelvis (p values;
Rx:0.922, Ry:0.646, Rz:0.791, Tx:0.769, Tz:0.409) between the groups.
The Posture Index score was similar between the groups. Discussion:
S34
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
Overall, 40.6% of the adolescents reported history of LBP and also the
majority of students had significantly displaced posture. These results
suggest that LBP in adolescents may be a serious health problem.
Future research in this population should analyze the associated risk
factors and postural changes more comprehensively.
P38.
Artistik cimnastikçilerde denge değerlendirmesi
Ömer Osman Pala, Nuriye Özengin, Necmiye Ün Yıldırım, Ayşe Neriman
Narin, Merve Yazgaç
Abant İzzet Baysal Ü, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Bolu
Amaç: Bu çalışma, cimnastiğin önemli komponentlerinden biri olduğu
bilinen dengenin, artistik cimnastikçilerde değerlendirilmesi amacıyla
yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya 14’ü bayan 18’i erkek toplam 32
artistik cimnastikçi katıldı. Sporcuların demografik bilgilerinin ve
spora dair hikayelerinin yer aldığı kişisel bilgi formu dolduruldu. Denge
değerlendirilmesi için Biodex Balance Sistemde bulunan “Clinical
Test for Sensory Integration of Balance” ve “Postural Stability Test”
prosedürleri kullanıldı. “Clinical Test for Sensory Integration of Balance”
prosedürü gözler açık sert zemin, gözler kapalı sert zemin, gözler açık
yumuşak zemin, gözler kapalı yumuşak zemin olmak üzere 4 testten
oluşmaktadır. “Postural Stability Test” prosedüründe ise zemin “4”
seviyesine ayarlanarak denge dinamik olarak değerlendirildi. Sonuçlar:
Sporcuların yaş ortalaması 10.12 yıl, spor yaşları ise 4.40 yıl idi.
Cimnastikçilerin genel postural stabilite test ortalaması 0.50, anteriorposterior salınımı 0.37, medial lateral salınımı 0.25 olarak bulundu.
Artistik cimnastikçilerin gözler açık sert zemin, gözler kapalı sert
zemin, gözler açık yumuşak zemin, gözler kapalı yumuşak zemin test
sonuçları 0.95, 1.15, 1.42, 2.75 idi. Tartışma: Yapılan bu pilot çalışma
ile ülkemizde jimnastik sporunda objektif bir değerlendirme yöntemi ile
denge ile ilgili kanıta dayalı veriler oluşturmak ve bu sonuçları dünyada
kullanılan normlarla karşılaştırmak hedeflenmektedir.
Balance assessment in artistic gymnasts
Purpose: This study aimed to assess the balance, which is the one
of major components of gymnastic, in artistic gymnasts. Methods: It
was included 32 artistic gymnasts; 14 female and 18 male. Athletes’
demographic and information. “Clinical Test for Sensory Integration
of Balance” and “Postural Stability Test” procedures in Biodex Balance
System were used for balance assessment. Procedure of Clinical Test
for Sensory Integration of Balance was consisted 4 tests; eyes open
firm surface, eyes closed firm surface, eyes open foam surface, eyes
closed foam surface. In the “Postural Stability Test” procedure, it was
evaluated as dynamic balance with the surface level difficulty adjusted
level 4. Results: Athletes mean age was years 10.12, sport years 4.40.
Gymnasts general postural stability tests mean scores was found
0.50, anterior-posterior sways 0.37, medio-lateral sways 0.25. Artistic
Gymnasts test result found eyes open firm surface scores 0.95, eyes
closed firm surface scores 1.15, eyes open foam surface scores 1.42,
eyes closed foam surface scores 2.75. Discussion: This pilot study’s
aim is to find evidence based data regarding gymnastic and balance
and comparing result with other norms with an objective perspective.
P39.
Tekerlekli sandalye basketbol oyuncularında kavrama kuvvetinin
ve üst ekstremite enduranslarının değerlendirilmesi
Emel Sönmezer¹, Bahar Anaforoğlu¹, Nevin Ergun², Manolya Acar¹
¹Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
²Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Çalışma tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının kavrama
kuvveti, izotonik ve izometrik enduransını değerlendirmek amacıyla
yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya 14 bayan (yaş= 28.57±5.43 yıl, vücut
kitle indeksi (vki)= 23.02±2.60 kg/m²) tekerlekli sandalye basketbol
oyuncusu dahil edildi. Kavrama kuvveti el dinanometresi ve pinchmetre
ile değerlendirildi. Ayrıca tekerlekli sandalye basketbol oyuncularının üst
ekstremite izometrik ve izotonik enduransları değerlendirildi. Sonuçlar:
Sporcuların el kavrama kuvveti ortalamaları, dirsek fleksiyonda ve
pronasyon pozisyonunda sağ taraf için 30.66±6.51 kg, sol taraf için
26.90±3.14 kg, supinasyon pozisyonunda sağ taraf için 33.09±4.50 kg,
sol taraf için 30.44±3.21 kg, orta pozisyonda sağ taraf için 32.68±4.68
kg, sol taraf için 30.67±4.04 kg, dirsek ekstansiyonda ve pronasyon
pozisyonunda sağ taraf için 30.00±4.28 kg, sol taraf için 29.28±3.36
kg, supinasyon pozisyonunda sağ taraf için 31.72±6.00 kg, sol taraf
için 29.14±4.58 kg, orta pozisyonda sağ taraf için 32.10±4.21 kg, sol
taraf için 30.01±2.74 kg bulundu. Parmaklar için ikili tutuş kuvveti sağ
el için 13.98±4.14, sol el için 13.05±3.21 kg, üçlü tutuş kuvveti sağ el
için 16.45±5.73 kg, sol el için 14.35±3.30 kg, anahtar tutuş kuvveti sağ
el için 16.53±2.63 kg, sol el için 15.65±2.47 kg idi. İzometrik endurans
sağ üst ekstremite için 16.64±9.18, sol üst ekstremite için 20.03±10.66
sn idi. İzotonik endurans sağ üst ekstremite için 18.71±10.92, sol üst
ekstremite için 20.71±15.95 tekrar idi. Tartışma: Tekerlekli sandalye
basketbol oyuncularında kavrama kuvveti, izometrik ve izotonik
enduransın değerlendirilmesinin sporcuların antrenman programlarının
düzenlenmesinde yararlı olacağını düşünmekteyiz. Bu değerlendirmeler
sonucunda sporcularla ilgili nominal değerleri belirleyebilmek için
geniş örneklem gruplu çalışmaların gerçekleştirilmesine ihtiyaç
duyulmaktadır.
Assessment of grip strength and upper limb endurance on
wheelchair basketball players
Purpose: The study was performed to evaluate grip strength,
isotonic and isometric endurance of wheelchair basketball players.
Methods:14 female wheelchair basketball athletes (Age=28.57±5.43
years, body mass index (BMI)=23.2±2.60 kg/m²) were included in the
study. Their grip strength were evaluated with pinchmetre and hand
grip dynamometre.We were also evaluated upper limb isometric and
isotonic endurance. Results: The mean hand grip strength of players,
while the elbow is in flexed and pronated, for right hand 30.66±6.51kg,
for left hand 26.90±3.14kg, in supination for right hand 33.09±4.50kg,
for left hand 30.44±3.21kg, in mid position for right hand 32.68±4.68kg,
for left hand 30.67±4.04kg, while the elbow was extended pronated,
for right hand 30.00±4.28kg, for left hand 29.28±3.36kg, in supination
for right hand 31.72±6.00kg, for left hand 29.14±4.58kg, in the mid
position for right hand 32.10±4.21kg, for left hand 30.01±2.74kg were
found. Binary grip force of the right and left hand were 13.98±4.14,
5.13±3.21kg respectively. Triple pinchmetre force of the right and the
left hand were 16.45±5.73, 14.35±3.30kg respectively. Switch grip force
of the right and left hand were 16.53±2.63, 15.65±2.47kg respectively.
Isometric endurance of the right and left upper extremity were
16.64±9.18, 20.03±10.66 sec respectively, the right upper extremity
isotonic endurance was 18.71±10.92, the left upper extremity isotonic
endurance was 20.71±15.95 repetition. Discussion: We considered
that assessment of grip strength and upper limb isometric and
isotonic endurance of wheelchair basketball players would be useful
in regulating of training programs of athletes.As a result of these
assessments, a large sample group of studies are needed to determine
the nominal values of
​​ athletes.
P40.
Tekerlekli sandalye kullanıcılarının omuz ağrısının ve mobilite
düzeyinin değerlendirilmesi
Emel Sönmezer¹, Bahar Anaforoğlu¹, Nevin Ergun², Manolya Acar¹
¹Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
²Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Çalışma tekerlekli sandalyeye bağımlı tekerlekli sandalye
basketbol oyuncularının omuz ağrısı ve mobilite düzeyinin belirlenmesi
amacıyla yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya 7 bayan (yaş= 26.14±6.38,
vki= 23.50±2.47 kg/m²) tekerlekli sandalye basketbol oyuncusu dahil
edilmiştir. IWBF sınıflama sistemine göre 3 sporcu (%42.9) 2.5, 1
sporcu (%14.3) 2.0, 2 sporcu (%28.6) 1.5, 1 kişi (%14.3) 1.0 puan idi.
Tüm olguların ambulasyon aracı tekerlekli sandalye idi. Omuz ağrısı,
Tekerlekli Sandalye Kullanıcılarında Omuz Ağrısı Anketi (WUSPİ) ile,
mobilite düzeyi Tekerlekli Sandalye Öz Yeterlilik Mobilite Skalası
(SEWM) ile değerlendirildi. Sonuçlar: Wuspi anketi için tek tek soruların
ortalamaları; Wuspi1 4.11±3.84, Wuspi2 4.48±4.47, Wuspi3 4.51±4.61,
Wuspi4 1.89±3.25, Wuspi5 4.67±4.70, Wuspi6 5.28±3.28, Wuspi7
5.16±3.70, Wuspi8 3.61±4.33, Wuspi9 3.79±4.38, Wuspi10 3.81±4.36,
Wuspi11 2.64±2.29, Wuspi12 3.64±3.93, Wuspi13 2.84±4.23, Wuspi14
4.55±3.93, Wuspi15 3.11±3.40 ve Wuspi toplam skor için 58.15±51.87
olarak bulundu. Sporcuların SEWM skoru ortalamaları ise 33.85±5.27 idi.
Tartışma: Çalışmamızın sonuçları, günlük yaşamında ambulasyonunu
tekerlekli sandalye ile sağlayan sporcuların mobilite düzeyleri literatürle
karşılaştırıldığında daha düşük, omuz ağrı düzeylerinin ise mobilizasyon
ile ilgili aktivitelerde daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu konuda
yapılacak geniş örneklemli çalışmalara ihtiyaç vardır.
The assessment of the level of mobility and shoulder pain on
wheelchair users
Purpose: The study was performed to determine the level of shoulder
pain and mobility on dependent wheelchair basketball players.
Methods: 7 female wheelchair basketball players (Age=26.14±6.38
years, BMI=23.50±2.47 kg/m²) were included in the study. Their
classification points according to IWBF, 3 athletes (42.9%) were 2.5,1
athlete (14.3%) was 2.0, 2 athletes were (28.6%) 1.5, 1 athlete was
(14.3%) 1.0 points. Ambulation tool of all cases were wheelchair.
Shoulder pain was evaluated with Wheelchair Users Shoulder Pain
Questionnaire (WUSPI), the level of mobility was evaluated with
Wheelchair Self Efficacy Mobility Scale (SEWM). Results: Averages
of the each questions on the survey Wuspi; Wuspi1 4.11±3.84,
Wuspi2 4.48±4.47, Wuspi3 4.51±4.61, Wuspi4 1.89±3.25, Wuspi5
4.67±4.70, Wuspi6 5.28±3.28, Wuspi7 5.16±3.70, Wuspi8 3.61±4.33,
Wuspi9 3.79±4.38, Wuspi10 3.81±4:36, Wuspi11 2.64±2.29, Wuspi12
3.64±3.93, Wuspi13 2.84±4.23, Wuspi14 3.93±4.55, Wuspi15
11.03±3.40 and Wuspi total score 58.15±51.87 were found. The SEWM
mean score was 33.85±5.27. Discussion: The results of our study
show that mobility level of athletes that provide their ambulation with
wheelchair in daily life were lower when compared to the literature, the
level of shoulder pain is higher during mobilization activity. Wide range
of sample studies are needed on this subject.
P41.
Hamilelerde fiziksel aktivite: Gebelik fiziksel aktivite anketinin
(pregnancy physical activity questionnaire) türkçe versiyonunun
geçerlilik ve güvenirliği
Yasemin Çırak, Gül Deniz Yılmaz, Yasemin Parlak Demir, Murat Dalkılınç,
Semra Şan
Turgut Özal Ü, Fizik Tedavi Ve Rehabil YO, Ankara
Amaç: Hamilelik süresinde yapılan fiziksel aktivitelerin hamilelik
sırasında gelişebilecek komplikasyonları azalttığı gösterilmiştir.
Gebelik döneminde fiziksel aktiviteyi değerlendiren Türkçe bir anket
bulunmamaktadır ve genel fiziksel aktivite anketleri hamilelik dönemi
fiziksel aktivite düzeyini doğru bir şekilde değerlendirememektedir.
Bu çalışmanın amacı, Gebelerde Fiziksel Aktivite Anketinin (PPAQ)
uluslararası kılavuzlara göre Türkçe uyarlaması ve kültürel adaptasyonu
yapıp istatistiksel olarak ölçeğin geçerliği ve güvenirliğini belirlemektir
ve gebelerin fiziksel aktivite düzeyini ortaya koymaktır. Yöntemler:
Çalışmaya 18-40 yaşları arasında gönüllü, sağlıklı 114 hamile dahil
edildi. Anketin çevirisi ve kültürel adaptasyonu yapıldı. İç tutarlılık
Cronbach alfa katsayısı (madde çıkarılırsa değişim dahil) ile, test-tekrar
test güvenirliği ise sınıf içi korelasyon katsayısı ile değerlendirildi. Testtekrar test güvenirliği için anket aynı hafta içinde 50 olguda tekrar
edildi. Geçerlik, PPAQ’ın Uluslar arası Fiziksel Aktivite Anketinin (IPAQ)
Uzun formu ile olan ilişkisi kullanılarak değerlendirildi. Sonuçlar:
Cronbach alfa katsayısı PPAQ için 0.74 olarak bulundu. Ölçekte sorunlu
maddeler olan 14, 18, 19 ve 27. maddeler çıkarıldı. Test-tekrar test
güvenirliği için sınıf içi korelasyon katsayısı 0.83 idi. Kriter geçerliğinde
ise; IPAQ’ın iş, ulaşım, ev işleri ve boş-vakit egzersiz alt bölümleri
toplam puanları ile sırasıyla PPAQ’ın iş, ulaşım, ev işleri ve spor/egzersiz
alt bölümleri toplam puanları arasındaki ilişki sırasıyla r=0.664 (iyi,
p<0.001), r=0.300 (orta, p<0.001), r=0.315 (orta, p<0.001) ve r=0.353
(orta, p<0.001) olarak bulundu. Gebelerin orta yoğunlukta fiziksel
aktivite ortalaması 113.24±55.58 (4.37-226) idi. Tartışma: Gebelerde
Fiziksel Aktivite anketinin Türkçe versiyonu gebelerde fiziksel aktivite
düzeyini belirlemede geçerli ve güvenilirdir. Özellikle sağlıklı gebelerin,
günlük toplam 30 dakika veya daha fazla orta yoğunlukta fiziksel
aktivite yapmaları önerilmektedir. Ancak katılımcı gebelerin çok az bir
kısmı sağlığı koruyacak düzeyde fiziksel aktivite yapmaktadır.
Physical activity in pregnancy: the reliability and validity of
Turkish version of pregnancy physical activity questionnaire
Purpose: The physical activity during pregnancy that reduce
complications related pregnancy was shown. There is no Turkish
questionnaire assesing physical activitiy during pregnancy and general
physical activity questionnaires fail to assess properly level of physical
activity during pregnancy. This study aims to translate and make
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S35
cultural adaptation of PPAQ into Turkish according to international
guidelines, to statistically evaluate its validity and reliability and to
determine physical activity level of Turkish pregnant women. Methods:
114 healthy and voluntary pregnant women aged between 18-40
were included in this study. Translation and cultural adaptation of the
questionnaire were performed. The internal consistency was assessed
through Cronbach’s alpha (including if item was deleted), test-retest
reliability was assessed through the intraclass correlation coefficient.
For the test-retest reliability, PPAQ was performed 2 times in the
same week to 50 pregnant. Validity was examined by correlation of
PPAQ with International Physical Activity Questionnaire (IPAQ) –Long
Form. Results: Cronbach’s alfa values were 0.74 for the PPAQ. The
problematic items including 14, 18, 19 ve 27 th items were excluded.
Intraclass correlation coefficient score for test-retest reliability was
0.83 for PPAQ score. For criterion validity, the relation between
occupational, transfer, household and leisure-time exercise subscales
of PPAQ and occupational, transfer, household/caregiving and sports/
exercises subscales of IPAQ was r=0.664 (good; p<0.001), r=0.300
(moderate; p<0.001), r=0.315 (moderate; p<0.001) and r=0.353
(moderate; p<0.001), respectively. The mean of moderate activity
intensity of pregnants was 113.24±55.58 (4.37-226). Discussion: The
Turkish version of Pregnancy Physical Activity Questionnaire is reliable
and valid to determinate physical activity level of pregnant women.
Specifically, healthy pregnant women are advised to accumulate 30
min or more of moderate intensity activity per day. But limited number
of pregnant participate a physical activity to promoting health.
P42.
Motosikletçilerde vücut pozisyonunun kavrama kuvvetine
etkisinin incelenmesi
Demet Tekin1, Çiğdem Ayhan2, Bilsen Sirmen1
İstanbul Bilgi Ü, Sağlık Bilimleri, Fizyoterapi ve Rehabil Depart, İstanbul
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizik Tedavi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Motosiklet sporları son yıllarda popülerliği artan bir spor dalıdır.
Teknik becerilerin yanı sıra, kişilerin fiziksel özellikleri de performansı
önemli ölçüde etkilemektedir. Motosiklet sürerken el barını kavramak,
sıkmak ve yön vermek gibi aktivitelerin yorulmadan yapılabilmesi
için kavrama kuvveti önem kazanmaktadır. Birçok çalışmada vücut
pozisyonunun kavrama kuvveti performansını etkilediği belirtilmektedir.
Çalışmamızın amacı, motosiklet kullanırken sürücülerin almış olduğu
pozisyonun kavrama kuvvetine etkisini araştırmaktır. Yöntemler:
Çalışmaya 13-15 Nisan 2012 tarihleri arasında düzenlenen Türkiye
Pist Şampiyonası 1. Ayak yarışına katılan 64 erkek motosiklet yarışçısı
alındı. Yarışçıların yaş ortalaması 34.30±6.18 yıl idi. Sağ ve sol el
kavrama kuvveti, iki farklı pozisyonda değerlendirildi. Birinci pozisyon
için Amerikan El Terapistleri Derneğinin standardize test pozisyonu
kullanıldı. İkinci pozisyonu ise yarışçıların motosiklet sürerken almış
olduğu pozisyon olan gövde kalçayla 135˚ açıda, 45˚ omuz abduksiyonu
ve fleksiyonu, 90˚ omuz internal rotasyonu, 0-100 dirsek fleksiyonu
oluşturdu. Sonuçlar: Yarışçıların birinci pozisyonda sağ el kavrama
kuvveti 102.8 kg sol el kavrama kuvveti 97.8 kg iken, ikinci pozisyonda
sağ el 99.8 kg sol el 95.6 kg olduğu kaydedildi. Birinci ve ikinci
pozisyon karşılaştırıldığı zaman, birinci pozisyondaki sağ (p=0.006) ve
sol (p=0.046) el kavrama kuvvetinin ikinci pozisyona göre daha fazla
olduğu saptandı. Tartışma: Çalışmamızda vücut pozisyonunun kavrama
kuvvetini önemli ölçüde etkilediği gösterilmiştir. Özellikle uzun mesafe
sürüşlerinde yorgunluğa bağlı sekonder problemlere neden olması
bakımından performansı olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir.
To investigate the effect of the position taken by the drivers
using motorcycle on the grip strength
Purpose: Motorcycle sports is a sports branch which is increasingly
popular in recent years. Physical properties as well as technical skills
affect the performance of individuals significantly. Grip strength
becomes more of an issue with respect to performing activities
such as grasping and squeezing the hand bar and giving directions
tirelessly. In many studies, it is mentioned that the position of the body
affects the performance of the grip strength. The aim of our study
is to investigate the effect of the position taken by the drivers using
motorcycle on the grip strength. Methods: A total of 64 motorcycle
racer (mean age 34.30±6.18 yrs) who joined the 1. Leg of the Turkey
Track Championship that took place between 13 and 15 April 2012,
1
2
S36
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
voluntarily participated in the study. Right and left hand grip strenght
was evaluated for two different positions. For the first position the
standardized test position of American Society of Hand Therapists
was used. For the second position, the position hich riders have taken
is used: 135˚ body flexion, 45˚ shoulder abduction and flexion, 90˚
shoulder internal rotation, 0-10˚ elbow flexion created. Results: It
is recorded that for the first position of the riders, right hand grip
strength was 102.8 kg, left hand grip strength was 97.8 kg while
for the second position, right hand grip strength was 99.8 kg left
hand grip strength was 95.6 kg. Comparison of the first and second
positions reveals that in the first position of right (p=0.006) and left
(p=0.046) grip strength was higher than those in the second position.
Discussion: In our study, it is shown that the body position effects the
hand grip strength significantly. Especially when driving long distances
the body position is thought to effect the performance negatively due
to the seconder problems based on fatigue.
P43.
Kinezyolojik bantlamanın pozisyon duyusu üzerine etkisi
Erhan Tekin, Onur Aydoğdu, Zübeyir Sarı, Mine Gülden Polat
Marmara Ü, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, İstanbul
Amaç: Çalışmamızın amacı, sağlıklı bireylerde kinezyolojik bantlamanın
diz ekleminin pozisyon duyusu üzerine etkilerini incelemekti.
Yöntemler: Çalışmamız 05 Mart-10 Nisan 2013 tarihleri arasında
Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde yaşları 21 ila
26 yıl arasında değişen 19 sağlıklı ve gönüllü erkek olgu üzerinde
gerçekleştirildi. Çalışmaya katılan tüm olguların diz eklemi pozisyon
hisleri sırasıyla 150-300-600-90o iken ölçüldü. Ölçümün ardından diz
eklemine kinezyolojik bantlama uygulandı ve ölçüm diz eklemi bantlı
iken tekrarlandı. Bağımlı gruplarda tedavi öncesi ve sonrası verilerin
karşılaştırılması için Wilcoxon işaretli sıra testi kullanıldı. Anlamlılık
düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Sonuçlar: Çalışmamıza dahil edilen
yaş ortalamaları 22.78±2.56 yıl olan olguların yalnız 900 lik eklem
pozisyon hissi ölçümlerinde kinezyolojik bantlama ile proprioseptif
duyu arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptandı (p<0.05). Tartışma:
Kinezyolojik bantlamanın proprioseptif duyu üzerine anlamlı bir etkisi
olmadığı bulundu. Eklem pozisyon hissi testinde değerlendirdiğimiz
açılardan (150, 300, 600, 900) sadece 900’lik açıda kinezyolojik bantlama
ile proprioseptif duyu arasında anlamlı bir ilişki bulmamızı ise dizin
900’lik açıda, diğer açılara nazaran daha kolay konumlandırılabilmesine
bağladık. Kinezyolojik bantlamanın pozisyon duyusu üzerine etkilerinin
daha iyi anlaşılabilmesi için, proprioseptif duyu hasarı yaşamış bireyler
üzerinde daha fazla olgu sayısına sahip, daha kapsamlı çalışmalara
ihtiyaç olduğu düşünüldü.
To investigate the effect of kinesiologic taping on knee joint
position sense
Purpose: The purpose of our study was to investigate the effect of
kinesiologic taping on knee joint position sense. Methods: The study
who were participated in 19 healthy and volunteer individuals aged
between 21 and 26 (22.78±2.56) was carried out in Health Sciences
Faculty, Marmara University between march-april 2013. Knee joint
position sense of all cases participated in study were assessed when
the knee flexed 150-300-600-90o, respectively. After measurements,
kinesiologic taping was applied on knee joint. Then, the measurements
were repeated on knee joint with taping. In statistical analysis in
order to compare of position sense data before-and after taping,
Wilcoxon signed-rank test was used. Significance level was accepted
p<0.05. Results: When compared before and after kinesiologic taping,
there was a significant relationship in the measurements of only 900
knee joint position sense of the cases included in the study (p<0.05).
Discussion: It is found that there is no effect of kinesiologic taping on
knee joint position sense. No significance relationship among degrees
of 150, 300, 600 compared before and after taping may be interpreted as
the knee can be positioned in 900 easier than the others. It was thought
that more comprehensive studies with more cases who experienced
proprioception injuries are needed in order to be understood better the
effects of kinesiologic taping on knee joint position sense.
P44.
Üniversite öğrencilerinde fiziksel aktivite düzeyi ile akademik
başarı arasındaki ilişkinin incelenmesi
Nazan Tuğay1, B. Umut Tuğay1, Şahin Çakır2, Berkan Taşdemir3
1
Muğla Sıtkı Koçman Ü, Muğla Sağlık YO, Fizyoterapi ve Rehabil Bl,
Muğla
2
Sevgi Fizik Tedavi Merkezi, Malatya
3
Diyarbakır Askeri Hastanesi, Diyarbakır
Amaç: Üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeyi ile akademik
başarıları arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Yöntemler: Çalışmaya
270 öğrenci alındı. Olguların sosyodemografik bilgileri kaydedildi ve
fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite
Anketi-kısa form (UFAA) kullanıldı. Akademik başarı için dönem ve
genel not ortalamaları sorgulandı. Sonuçlar: Çalışmaya katılan
öğrencilerin yaş ortalaması 21.55±2.01 yıl idi. UFAA’dan elde edilen
sonuçlara göre olguların %10.7’inin fiziksel olarak aktif olmadığı,
%59.3’ unun fiziksel aktivite düzeyinin düşük olduğu ve %30’unun
fiziksel aktivite düzeyinin sağlığı korumak için yeterli olduğu ve haftalık
enerji tüketiminin ortalama 2365.10±1563.02 MET-dk/hafta olduğu
saptandı. Olguların 2010-2011 eğitim öğretim yılı güz yarıyılı itibariyle
genel not ortalamaları 2.43±0.66; dönem not ortalamaları 2.46±0.71
olarak bulundu. Öğrencilerin fiziksel aktivite düzeyleri ile akademik
başarıları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı
görüldü (p>0.05). Tartışma: Sonuçlar üniversite öğrencilerinin fiziksel
aktivite düzeylerinin belirgin oranda düşük olduğunu ve fiziksel aktivite
düzeyi ile akademik başarı arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir.
Üniversite öğrencilerinde fiziksel aktivite düzeyinin akademik başarıyı
etkileyen faktörlerden biri olup olmadığını araştıran daha fazla sayıda
olgunun incelendiği çalışmalara ihtiyaç vardır.
Analysis of the relationship between academic achievement and
physical activity level in the university students
Purpose: To investigate the relation between physical activity level
and academic achievement in the university students. Methods: 270
students participated in this study. Sociodemographic information of
the students was recorded and to determine the physical activity levels,
International Physical Activity Questionnaire Short Form (IPAQ) was
used. The semester and cumulative grade point average for academic
achievement was questioned. Results: Mean age of the students was
21.55±2.01 years. IPAQ results showed that, students’ mean weekly
energy consumption was 2365.10±1563.02 MET-min/wk. 10.7% of the
students were not physically active. Physical activity levels were low in
59.3% of the students and 30 % had sufficient level of physical activity.
The students’ grade point average and semester grade point average
mean of were 2.43±0.66, 2.46±0.71 respectively in the end of the fall
semester of the 2010-2011 academic year. Physical activity levels
and academic achievement wasn’t correlated in our study population
(p>0.05). Discussion: The results of the study showed that physical
activity levels of the university students were insufficient but it is not
related with academic achievement. Further studies are necessary on
larger groups to investigate the effect of physical activity on academic
achievement of university students.
P45.
Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy Dergisinin
değini sıklığı ile ilgili faktörlerin incelenmesi
Bayram Ünver1, Fatma Ü. Koçak2, Mehmet Erduran3
1
Dokuz Eylül Ü, Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Ortopedik Fizyoterapi ABD,
İzmir
2
Pamukkale Ü, Spor Bilimleri ve Teknolojisi YO, Denizli
3
Dokuz Eylül Ü, Tıp Fak, Ortopedi ABD, İzmir
Amaç: Etki faktörü en yüksek olan fizyoterapi dergisinde (Journal
of Orthopaedic & Sports Physical Therapy [JOSPT]) makalelerin
yayınlandıktan sonraki beş yıllık süre içindeki aldıkları değinilerle ilişkili
faktörleri belirlemek için bu çalışmayı gerçekleştirdik. Yöntemler:
2006 yılında (12 sayı) JOSPT’de yayınlanan tüm özgün makalelerin
değini sayısını inceledik. Değini sayısıyla ilişkili faktörleri belirlemek için
lojistik regresyon analizi kullanıldı. Sonuçlar: JOSPT’de yayınlanmış 76
adet özgün makale belirledik. Bu makalelere yayınlandıktan sonraki beş
yıl içinde toplam 878 değini vardı. Yayınlandıktan sonra ilk değini alma
zamanı 1 ile 49 ay (ortalama 17.2 ay) arasında idi. Yayınlandıktan sonra
aldıkları değini sayısı 0 ile 53 değini (ortalama 11.5 değini) arasında
idi. Yayınlanan makalelerin 4 tanesi (%5.3) 31 Aralık 2011 tarihine
kadar hiç değini almamıştır. Değini sıklığı ile ilişkili faktörler; makalenin
tipi (p=0.004), katılımcıların tipi (p=0.006), kanıt düzeyi (p=0.004) ve
yazar sayısıydı (p=0.018). Araştırma makaleleri, güncel derlemeler,
asemptomatik yetişkinlerle yapılmış çalışmalar, hiçbir katılımcısı
olmayan çalışmalar, düzey A çalışmalar, çok merkezli çalışmalar
ve çok yazarlı makaleler daha fazla değini yapılanlardı. Tartışma:
Değini sıklığı ile makale ve katılımcıların tipi, kanıt düzeyi ve yazar
sayısı arasında anlamlı bir korelasyon olduğunu bulduk. Bu bilgilerin
JOSPT okuyucularına, yazarlarına, hakemlerine, kütüphanecilere, ödül
komitelerine makalelerin planlanmasında, değerlendirilmesinde ve
analiz edilmesinde yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.
Factors related to the frequency of citation of the Journal of
Orthopaedic & Sports Physical Therapy
Purpose: We conducted a review of the highest impact physical therapy
journal [Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy (JOSPT)] to
determine the factors associated with subsequent citations within five
years of publication. Methods: We conducted the citation counts for
all the original articles published in JOSPT 2006 (12 issues). We used a
logistic regression analysis to identify the factors associated with the
citation counts. Results: We identified 76 original articles in the JOSPT.
There were 878 subsequent citations within five years of publication
of these articles. The first citation time after the publication ranged
from 1 to 49 months (mean 17.2). The number of the citations after
the publication ranged from 0 to 53 (mean 11.5); of these, 4 articles
(5.3%) had received no citations up to December 31, 2011. The type
of the article (p=0.004) and the participant (p=0.006), the level of
evidence (p=0.004) and the number of the authors (p=0.018) were the
variables associated with the subsequent citation rate. The research
reports, the topical reviews, the studies made with the asymptomatic
adults, the studies not including any participants, the level A studies,
the multi-centered articles and those with more authors articles are
citated more. Discussion: We found significant correlations between
the citation rates and the type of the article and the participant, the
level of evidence, and the number of the authors. We consider that
this information may help the readers of the JOSPT, the authors, the
reviewers, the librarians and the promotion committees to plan their
studies, and also to analyze and evaluate the articles.
P46.
Atıcılık Milli Takım sporcularının gövde stabilitelerinin
değerlendirilmesi
Necmiye Ün Yıldırım1, Banu Kabak2 , Meral Hazır2 , Nuriye Özengin1
Abant İzzet Baysal Ü, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabil YO, Bolu
Gençlik ve Spor Bakanlığı Sağlık İşleri Daire Başk, Ankara
Amaç: Bu çalışma, Atıcılık Milli Takım sporcularının gövde stabilitelerini
endurans testleri ile değerlendirmek ve atıcılık milli takımının durum
tespitini yapmak amacı ile yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya 6’sı kadın,
11’i erkek toplam 17 atıcılık milli takım sporcuları gönüllü olarak
katıldı. Sporcuların gövde stabiliteleri; statik gövde fleksiyon, statik
gövde ekstansiyon ve lateral köprü endurans testleri ile değerlendirildi.
Sonuçlar saniye cinsinden kaydedildi. Sonuçlar: Kadınlar ve erkeklerin
gövde endurans test sonuçları arasında fark olmadığı tespit edildi
(p>0.05). Kadınların statik gövde fleksiyon, statik gövde ekstansiyon
ve lateral köprü endurans test sonuçları sırasıyla; 169.28±140.22;
116.00±63.93; 92.88±52.18; 100.33±39.34 saniye; erkeklerin ise
96.57±40.57; 117.38±30.64; 89.76±26.54; 95.41±36.22 saniye olarak
ölçüldü. Tartışma: Atıcılık sporu yapanlarda kor stabilizasyon, tüfeğin
vücutla dengelenerek sabit tutulabilmesinde önemlidir. Atıcılarda
egzersiz programının belirlenmesinde gövde endurans testleri yol
gösterici olacaktır.
The evaluation of Turkish shooting athletes’ trunk stability
Purpose: The objective of this study was to evaluate Turkish shooting
athletes’ trunk stability with endurance tests and to determine the
situation of Turkish shooting team. Methods: 17 Turkish shooting
athletes including 6 women and 11 men took part in this study
voluntarily. Trunk stability of the athletes were evaluated through
static trunk flexion, static back extension and side bridge endurance
1
2
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S37
tests. The results were recorded as second. Results: It was determined
that there was no difference between the endurance test results of
women and men (p>0.05). The results of women’ static trunk flexion,
static back extension and side bridge endurance tests were measured
as 169.28±140.22; 116.00±63.93; 92.88±52.18; 100.33±39.34
seconds respectively and 96.57±40.57; 117.38±30.64; 89.76±26.54;
95.41±36.22 seconds was measured for men. Discussion: Core
stabilization is important for shooting athletes to make the gun stable
by balancing it with the body. Trunk endurance tests will be directive to
determine training program of shooting athletes.
P47.
Diz osteoartritinde dizlik, esnek ve rijit bantlama kullanımının
etkilerinin ağrı üzerine anlık etkilerinin karşılaştırılması
Tezel Yıldırım¹, Fatih Erbahçeci², Gül Baltacı2
¹Hacettepe Ü, Fiziksel Tıp ve Rehabil ABD, Ankara
²Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Bu çalışma diz osteoartritli (OA) bireylerde dizlik, esnek ve rijit
bant kullanımının ağrı üzerine anlık etkilerini karşılaştırmak amacıyla
yapıldı. Yöntemler: Çalışmaya 40-65 yaş arası, klinik ve radyolojik
incelemeler sonucunda Amerika Romatoloji Birliği (ACR) kriterlerine
göre bilateral Evre 2 diz OA tanısı konmuş 21 kadın birey dahil edildi. Bu
çalışmada diz OA’lı bireylere esnek, rijit bantlama ve dizlik uygulaması
yapıldı. Uygulamalar sırasında herhangi bir sıra gözetilmedi. Bireylerin
ağrı düzeyleri Vizüel Analog Skala (VAS) ile uygulamalardan önce ve
sonra 4 kez değerlendirildi. Değerlendirme sonuçları Friedman Varyans
Analizi kullanılarak karşılaştırıldı. Fark bulunduğunda farklılığı yaratan
grubu bulabilmek için Wilcoxon Testi kullanıldı. Sonuçlar: Bireylerin
ağrı düzeyleri ortalama değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark
bulundu (p<0.05). Her üç uygulama sonuçlarının ilk değerlendirme
sonuçlarından daha iyi sonuçlar ortaya çıkardığı saptandı. Post-hoc
testler sonrasında esnek bant ve dizliğin ağrı üzerinde etkili olduğu
saptandı (pesnek=0.005, prijit=0.014, pdizlik=0.003). Tartışma: Bu
çalışmanın sonuçları her 3 uygulamanın da ağrıyı azalttığını gösterdi.
Esnek, rijit bantlama ve dizlik uygulamalarının diz OA’da iyileşme
meydana getirdiği ve bireyleri olumlu yönde etkilediği görüldü.
Comparison immediate effects on pain among elastic taping,
rigid taping and brace in patients with knee osteoarthritis
Purpose: The aim of this study was to compare immediate effects
on pain among elastic, rigid taping and brace in patients with knee
osteoarthritis. Methods: The subjects were 21 women patients with
an age range of 40-65 who were diagnosed as having bilateral stage
2 knee OA according to the American College of Rheumatology (ACR)
criteria and radiological findings. Subjects with knee OA randomly
received elastic, rigid taping and brace with one-day interval. Pain
scores of individuals were evaluated with visual analog scale (VAS)
before and after practice for each 4 times. The results of assessments
were compared with Friedman Variance Analysis. When the difference
was found, Wilcoxon Test was used to find out the different group.
Results: Average pain scores of individuals were statistically
significant differences between before and after assessments. It
was found that assessments of all 3 applications were better than
initial assessment. The difference was found that results of the initial
assessments (p<0.05). After post-hoc tests it was determined that
elastic and brace were efficient on pain (pelastic=0.005, prigid=0.014,
pbrace=0.003). Discussion: The results of this study indicated that the
patients were addressed the reduced pain after all three applications.
Elastic, rigid taping and brace applications comprised progression in
knee osteoarthritis and indicated that affected individuals on positive
way.
P48.
Londra 2012 Paralimpik oyunlara katılan Türk Milli Takımı
sporcularının yaralanma profili
Hayri Baran Yosmaoğlu1, Nevin Ergun2
1
Başkent Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
2
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizik Tedavi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Spor yaralanması kayıtlarının düzenli bir şekilde tutulması,
yaralanma mekanizmasının belirlenmesi açısından çok önemlidir. Bu
S38
TÜRK FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON DERGİSİ 2013 / 24(3) ÖZEL SAYI
çalışmanın amacı Londra 2012 Paralimpik Oyunlarına katılan Türk Milli
Takımı sporcularının yaralanma kayıtlarını değerlendirmek, yaralanma
nedenlerini anlayarak önlenmesine katkıda bulunmaktır. Yöntemler:
Spor fizyoterapistlerinden oluşan sağlık ekibi, müsabakalar boyunca
sporcuların karşılaştığı sağlık sorunlarının tedavisini gerçekleştirdi.
Yapılan tedaviler ve fizyoterapi seansları günü gününe kaydedilerek
yaralanma envanteri çıkarıldı. Yaralanmaların bölgelere göre dağılımı
ve yaralanma tipleri tanımlayıcı istatistiksel analizler ile hesaplandı.
Sonuçlar: 37 sporcu, 7 antrenör ve 3 idari personel tedaviye alındı.
Toplam 141 fizyoterapi seansı yapıldı. 11 sporcu (%23) omuz
yaralanması nedeniyle, 7 sporcu (%15) dirsek eklemi, 6 sporcu (%13)
diz eklemi, 5 sporcu (%10) servikal bölge, 5 sporcu (%10) ayak-ayak
bileği, 4 sporcu (%8) kalça eklemi, 3 sporcu (%6) lumbal bölge, 2
sporcu (%4) torakal bölge, 2 sporcu (%4) el-el bileği, 1 sporcu (%2)
ise temporomandibular eklem yaralanması nedeniyle tedavi edildi.
Meydana gelen toplam 46 yaralanmanın 14 tanesinin (%30) akut
yaralanma olduğu, 32 yaralanmanın ise (%70) aşırı kullanım nedeniyle
oluştuğu tespit edildi. Aşırı kullanım yaralanmalarının 6 tanesi (%18)
fazla kullanıma bağlı yeni ortaya çıkan yaralanma iken, 26 tanesi
(%82) önceden var olan problemin tekrarı şeklinde oluştu. Tartışma:
Milli takımımızın paralimpik seviye sporcularının en çok aşırı kullanım
nedeniyle yaralanma geçirdikleri görülmektedir. Aşırı kullanım
yaralanmaları genellikle turnuva öncesi aşırı yüklenme, semptomların
erken dönemdeyken göz ardı edilmesi ya da tam tedavi edilememesi
nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu konuda sporcuların ve antrenörlerin
turnuva öncesi dönemde bilinçlendirilmesi ve sağlık ekibinin daha
dikkatli ve sorgulayıcı olması, sporcuların turnuva başarılarının
arttırılmasında önemli rol oynayabilir.
Injury profile of the Turkish national team attending London
2012 paralympic games
Purpose: The injury records are very important to determine the
mechanism of sport injuries. The aim of this study was to evaluate
injury records of Turkish National Team participating London 2012
Paralympic Games and to contribute injury prevention. Methods: A
medical team consisting of sport physiotherapists intervened athletes’
health problems. Physiotherapy sessions were recorded on a daily basis
to develop inventory of injury. The types and the regional distribution of
injuries were determined using descriptive statistical analyze. Results:
Thirty-seven athletes, seven coaches and three administrative staff
were treated. 141 physiotherapy sessions were performed. 11 athletes
(23%) were treated due to shoulder injury. 7 athletes (15%) for elbow, 6
athletes (13%) for knee, 5 athletes (10%) for cervical spine, 5 athletes
(10%) for ankle-foot, 4 athletes (8%) for hip, 3 athletes (6%), for lumbar
spine, 2 athletes (4%) for thoracic spine, 2 athletes (4%) for hand-wrist
and one athlete (2%) for temporomandibular joint injury were treated.
14 of 46 injuries (30%) were acute and 32 (70%) of them were overuse
injury. In overuse injuries, 6 of them (18%) were new injury while 26
of them (82%) were recurrence of pre-existing problem. Discussion:
The overuse was found the most common type of injury in paralympic
athletes. Overuse injuries often occur due to overload, ignoring early
symptoms or incomplete treatment before the tournament. Raising
awareness of athletes, coaches, and the health care team can play an
important role in increasing the success of athletes in tournaments.
P49.
Fizyoterapistlerin yürüme analizine bakış açıları ve kullanım
alışkanlıklarının incelenmesi
Serkan Taş1, Banu Karahan2, Zafer Erden3
1
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Fiziksel Tıp ve Rehabil ABD, Ankara
2
Hacettepe Ü, Tıp Fak, Fiziksel Tıp ve Rehabil ABD, Ankara
3
Hacettepe Ü, Sağlık Bilimleri Fak, Fizyoterapi ve Rehabil Bl, Ankara
Amaç: Bu çalışmanın amacı, hazırladığımız bir anket ile fizyoterapistlerin
kullandıkları yürüme analizi (YA) yöntemlerini, kullandıkları YA
yöntemleri hakkında kendilerini ne kadar yeterli gördüklerini ve bu
yöntemlerin kullanım sıklığını ortaya koymaktır. Yöntemler: 23
sorudan oluşan bu anket çalışması, 93 lisans mezunu, 31 yüksek
lisans mezunu ve 22 doktora mezunu olmak üzere 147 fizyoterapistin
katılımıyla gerçekleşti. Ankete katılan fizyoterapistlerin 55’i 0-5 yıl,
54’ü 5-10 yıl, 22’si 10-20 yıl ve 16’sı 20 ve üstü yıl mesleki tecrübeye
sahipti. Sonuçlar: Çalışmaya katılan fizyoterapistlerin 139’u YA’nın
klinik değerlendirmenin bir parçası olması gerektiğine inanıyordu. 137
fizyoterapist klinikte gözlemsel YA’ı kullanırken 21’i diğer yöntemleri
kullandığını bildirdi. Katılımcıların 86’sı yürüme ve YA konusunda yeterli
bilgiye sahip olduğunu bildirirken, 38’i ise bu konuda kararsız kaldı.
Katılımcıların 86’sı gözlemsel YA’nın klinik kullanımda güvenli ve geçerli
bir yöntem olduğunu düşünürken, 50’si bu konuda kararsızdı. Doktora
mezunları ve 10 yıl üstü mesleki tecrübeye sahip fizyoterapistler YA
konusunda diğer fizyoterapistlere göre daha yüksek oranda yeterli
bilgiye sahip olduklarını düşünüyorlardı (p<0.005). Doktora mezunu
olan fizyoterapistlerin mesleki tecrübenin YA’yı etkileyeceği kanısına
katılım oranları diğer gruplara göre daha fazlaydı (p=0.005). Tartışma:
Bu çalışma, fizyoterapistlerin YA’yı sıklıkla kullandığını, eğitim düzeyi
ve mesleki tecrübe arttıkça YA konusunda kendilerine güvenlerinin
arttığını göstermektedir. Fizyoterapistlerin birçok soruda kararsız
olma oranlarının yüksek olması YA konusunun lisans ve sonrasındaki
eğitimlerde daha fazla yer alması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Investigating viewpoints on gait analysis and usage habits of
physiotherapists
Purpose: The purpose of this study is to present gait analysis (GA)
methods physiotherapists use, how much they see themselves as
satisfying about GA methods they use through and rate of these
methods’ usage a questionnaire we prepared. Methods: Composed
of 23 questions, this questionnaire was done by attendance of
147 physiotherapists; 93 of them have bachelor, 31 master and 22
doctorate degree. 55 of physiotherapists attending this questionnaire
have 0-5, 54 have 5-10, 22 have 10-20 and 16 have 20 and more
years of experience. Results: 139 of physiotherapists attending this
study believed that GA needs to be a part of clinical assessment. While
137 physiotherapists were using observational GA in clinic, 21 stated
using other methods. While 86 of participants stated having sufficient
information about gait and GA, 38 was doubtful about that. While 86 of
participants thought observational GA was a reliable and valid method
for clinical usage, 50 were doubtful about that. Physiotherapists with
doctorate degree and above 10 years of professional experience
thought they had higher rate of sufficient information about GA than
others (p<0.005). Participation rates of the view that physiotherapists
with doctorate degree thought professional experience would affect
GA were more than other groups (p=0.005). Discussion: This study
indicates physiotherapists frequently use GA and their self-confidence
increases as their professional experience and education levels
increase. High rates of physiotherapists being doubtful about many
questions present that the subject of GA needs to take part more in
bachelor’s degree and ongoing educations.
VII. ULUSAL SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ KONGRESİ
S39

Benzer belgeler