milliyetçi bakış açılarının neden olduğu yanılsamalar ve ermeni

Transkript

milliyetçi bakış açılarının neden olduğu yanılsamalar ve ermeni
MİLLİYETÇİ BAKIŞ AÇILARININ NEDEN OLDUĞU
YANILSAMALAR
VE
ERMENİ İDDİALARI
∗
Prof.Dr. Birsen Karaca
Özet
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda ne Ermeni milliyetçiliği ne de bu milliyetçiliğin
içerisinde beslenen etnik milliyetçilik araştırmacıların ilgi alanına hiç girmedi. Bu makalede
Ermeni milliyetçiliği milliyetçi yanılsamalar bağlamında gündeme getiriliyor. Yanıtı aranan
sorular ise, “Ermeni milliyetçiliği, dünya milliyetçilik tarihini resmeden tablo içerisinde nasıl
bir görüntü sunuyor? Ermeni milliyetçiliğinin evrimsel sürecini takip etmemizi olanaklı kılan
materyallerin nitelikleri milliyetçilik üzerine yapılan yorumlara farklı bir bakış açısı
kazandırabilecek mi?” olmuştur. Bu çerçeve içerisinde, makalenin hacimsel sınırları
zorlanmadan Ermeni milliyetçiliğinin tipolojik özellikleri, özgün olarak nitelendirilebilecek
farklılıkları ve söz konusu milliyetçiliğin yeniden üretim araçlarını çalıştıran mekanizmaya
dikkat çekilmiştir. Ermeni milliyetçiliğiyle ilgili değerlendirmeler için milliyetçiliğin dünya
ölçeğindeki oluşumu ve gelişim evreleri tarihsel arka plan olarak kullanılmıştır. Bu makalede
tartışamaya açılan konu, etnik milliyetçilikle mücadele araçlarının önlem olmaktan çok etnik
ayrımcılıkları, etnik milliyetçilikleri ve hatta ırkçılığı doğuran ve yeniden üreten mekanizmayı
çalıştırmasıdır.
Anahtar sözcükler: Ermenistan, Karekin Njdeh, milliyetçilik, ırkçılık, ulus-devlet
modeli, Fransız Devrimi, Aydınlanma, modernizm.
∗
Bu makale “Delusions Resulting From Nationalist Viewpoints and Armenian Allegations” başlığı ile (Review
of Armenian Studies, No: 25, Ankara, 2012, p. 117-132) İngilizce olarak yayımlanmıştır.
Bu çalışmanın amacı, milliyetçi bakış açılarının neden olduğu yanılsamaların
zemininde yaşam olanağı bulan Ermeni iddialarına dikkat çekmek, savı ise bu iddiaların dile
getirildiği söylemlerin ve bu söylemleri sunarken sergilenen davranışların etnik ayrımcılık,
etnik milliyetçilik ve giderek ırkçılık olarak nitelendirilebilecek sorunlu bir karakter
taşıdığıdır. Araştırmanın ilk etabında “mevcut verilere dayanarak Ermeni milliyetçiliği olarak
nitelendirebilecek bir olgudan bahsedilebilir mi?” sorusu vardı. Örneğin, B.Gaibov hazırladığı
kitabın önsözünde, “1919 yılında Kafkasya’yı ziyaret eden bir İngiliz gazeteci tarafından,
‘Büyük Ermenistan’ ideolojisini eken milliyetçilerin kanlı oyunlarını sahneye koymak ve bu
oyunları icra etmek eğiliminde olduklarına dikkat çekilmiştir.” 1 diyordu ve bu düşüncesinde
yalnız değildi. İkinci etapta Ermeni milliyetçiliğinin sunulduğu Ermenice belgeler
sınıflandırıldı, sonra da yanıtı aranması gereken sorular formüle edildi: Ermeni milliyetçiliği,
dünya milliyetçilik tarihini resmeden tablo içerisinde nasıl bir görüntü sunuyor? Ermeni
milliyetçiliğinin evrimsel sürecini takip etmemizi olanaklı kılan materyallerin nitelikleri
milliyetçilik üzerine yapılan yorumlara farklı bir bakış açısı kazandırabilecek mi? Dolayısıyla,
bu makalenin hacimsel sınırları izin verdiği ölçüde Ermeni milliyetçiliğinin tipolojik
özellikleri, özgün olarak nitelendirilebilecek farklılıkları ve söz konusu milliyetçiliğin yeniden
üretim araçlarını çalıştıran mekanizma ilgi alanımızda olacak. Ulaşılan veriler tümden gelim
metoduyla sunulacak, değerlendirmeler için de milliyetçiliğin dünya ölçeğindeki oluşumu ve
gelişim evreleri tarihsel arka plan olarak kullanılacaktır. Bu yöntemle konu-zaman-mekan
örüntüsündeki bütünlüğün korunması tasarlanmıştır.
*
Millet ve milliyetçilik üzerine yapılan tanımların çeşitliliği ve değişkenliği milletin
canlı bir varlık, milliyetçiliğin ise ideoloji olarak, konu olarak, kavram olarak yeniden ve
defalarca üretmeye uygun olmasından kaynaklanır. Dolayısıyla, araştırmacının işini
kolaylaştırmak için, milleti ve milliyetçiliği ebatları önceden belirlenmiş bir kalıbın içerisine
tıkıştırarak statikleştirmek olanaksızdır. Zira mevcut veriler, milliyetçiliğin zaman, mekan ve
ulus bazında ve sürekli değişen bir karaktere sahip olduğunu belgeliyor. Bu nedenle, yapılan
tanımlar için Batının deneyim ve bilgisinin yegane referans olması, modern dönemdeki
algıların tartışılması gereken en temel sorunlardan birisidir. Tartışılması gereken bir diğer
sorun, kullanılan (ve eleştiriye radikal bir şekilde kapalı olan) etnik milliyetçilikle mücadele
araçlarının önlem olmaktan çok etnik ayrımcılıkları, etnik milliyetçilikleri ve hatta ırkçılığı
1
Б.Гаибов, Дашнаки (Из материалов департамента полиции), Баку, 1990, с. 3.
(Текст печетается из архивов департамента полиции – ЦГАОР СССР, ф. 102, оп. ед. хр. 280, лл. 1-№- об.)
doğuran ve yeniden üreten mekanizmayı başarıyla çalıştırıyor olmasıdır.
“Milliyet ve
milliyetçiliklerin yok olma olasılıklarının <…>; en azından yerkürenin tüm bölgeleri Batı
modelindeki gibi gönençli ve istikrarlı bir modernliğe acılı bir biçimde geçene kadar” 2
olmadığını savunan görüş, maalesef, özellikle de alıntıda önerilen Batı modeli aracılığıyla
çürütmüştür. Örneğin, devlet bazında, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da yaşananlar
insanlık için çok acı bir deneyim olmuştur. Bireysel bazda ise (en azından görüntü olarak),
son yıllarda etkisi ve sonucu itibariyle düşünülmesi gereken en sarsıcı olay, 22 Temmuz 2011
tarihinde Norveç’in başkenti Oslo’da Anders Behring Breivik tarafından geçekleştirilen ve
doksanın üzerinde masum insanın canını kaybetmesine neden olan saldırıdır. 3 Saldırının
ardından Breivik’in kökten dinci bir Hıristiyan, etnik milliyetçi vs. türünden ayrımcılık
yaptığını sıralayan liste dikkati çekti. Olayın vahameti yanında, Breivik’in yayımladığı
manifestoda Türkiye’ye karşı dile getirdiği nefret söylemleri 4 ve Ermeni iddialarıyla
süslenmiş ifadelere yer vermesi göz ardı edilemeyecek bir öneme sahipti:
“Ermeni soykırımı 20.yüzyılın ilk soykırımıdır. Türkiye’de yaşayan iki
milyon Ermeni tarihi vatanlarından zorunlu olarak göç ettirilmek yoluyla ve
katliamlarla yok edildi.” (Berwick, 159)
Breivik’in manifestosundan özel bir eleme yapılmadan seçilen yukarıdaki ifade
Ermeniler tarafından Türkiye’ye karşı yürütülen suçlama ve etnik ayrımcılık faaliyetlerinde
pekiştirme unsuru olarak yaygın bir kullanıma sahiptir. Bu ifadelerin yalnızca ilk cümlesini
«Հայոց ցեղասպանությունը XX դարի առաջին ցեղասպանությունն էր» veya «Այն
XX դարի առաջին ցեղասպանությունն էր» şeklinde yazarak Google arama motorunda
yapılacak basit bir tarama bile ifadenin Ermenicedeki kullanım yaygınlığını göstermeye
2
Anthony D.Smith, Küreselleşme Çağında Milliyetçilik , çev. Derya Kömürcü, Everest, İstanbul, 2002, s.xıx.
http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-boyle-katliam-gormedi/dunya/dunyadetay/24.07.2011/1418028/default.htm
(07.04.2012)
4
Andrew Berwick, 2083 A Furopean Decleration of İndependenc, London, 2011, p. 40, 60, 85,86, 92, 93, 95,
98, 113, 124, 126, 127, 129, 142, 143, 144, 145, 148, 149, 150, 152, 154, 155, 156, 157, 159, 160, 161, 162, 163,
164, 166, 167,168, 169, 170, 171, 172, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 181, 182, 187, 236, 237, 238, 239, 254,
255, 256, 258, 259, 260, 261, 264, 271, 275, 332, 412, 418, 430, 536, 550, 553, 566, 567, 582, 597, 645, 665,
699, 712, 714, 728, 757, 758, 1229, 1249, 1314. http://mehmettekn.wordpress.com/2011/07/27/anders-behringbreivikin-manifestosu/ (07.04.2012),
Oslo Terrorist Anders Behring Breivik Manifesto, video http://www.liveleak.com/view?i=89a_1311444384
(07.04.2012).
3
yetecektir. 5 Sorumuz şu: Breivik’i o korkunç eylem için besleyen düşüncenin kaynakları bu
boyutuyla da araştırılıyor mu?
Peter Alter’in “milliyetçilik” terimini ilk kez 1977’de Herder’in kullandığı yönündeki
iddiasının doğru olduğunu kabul etsek (ve yalnızca ve yalnızca Batıyı referans alsak da) bu,
daha önce uygulama alanında milletlerin ve milliyetçi hareketlerin olmadığı anlamına gelmez
ama konuyla ilgili sistematik düşünme sürecinin başlangıç noktasını bulunmamıza yardım
eder. Nitekim Anthony D.Smith bunun modernist bir yanılgı olduğu 6 ve “en azından
Avrupa’da milletlerin niçin ve nasıl doğduklarına ilişkin açıklamalarda modern öncesi etnik
kimliklerin ana hattı oluşturdukları, bir o kadar kesin gibidir,” 7 değerlendirmesini yapıyor.
Smith’in işaret ettiği etnik kimlik tarihin her döneminde önemlidir. Bu düşüncenin dayanağı,
M.Ö. 427-347 yılları arasında yaşamış olan Platon’un annesinin soylu, dayılarının yönetici
olduğuna 8 hala vurgu yapıyor olmamızdır. Bu düşüncenin dayanağı, Fransız devrimidir.
Çünkü, ulus-devlet modeline giden yolu açan Fransız Devriminin (1789-1799) ideolojisi
tarihsel alt yapıdan yoksun olsa idi, M.Ö. 10. yüzyılda Frigyalılar tarafından özgürlüğün
ifadesi olarak giyilen kırmızı başlık (“Frigya başlığı”)
Fransız devrimcilerinin sembolü
olmaya devam etmezdi. 9 Bu düşüncenin dayanağı, Ermeni milli kimliğini oluşturan temel
unsurlarla yapılan göndermelerdir. Örnekleyelim. Ermeni dininin ilk öğretmeni Grigor
Lusavoriç’tir. 10 Bu, II-IV. yüzyıllara yapılan bir göndermedir. Ama Ermeni kültüründe ilk
öğretmen yalnızca dini lider Grigor Lusavoriç değil, Ermeni dilinin de ilk öğretmeni vardır:
Mesrop Maştots. Ermenice ilkokul ders kitaplarında şöyle yazar: “Ermeniceyi Mesrop
Maştots yarattı. O Ermenicenin ilk öğretmeni oldu.” 11 Ermeni tarihi için seçilen süreç ise çok
5
Bu sitelerden yalnızca dördü için,
Bkz. http://www.newsarmenia.am/arm1/20100323/42220627.html (10.04.2012)
http://genocide.am/article/about_the_genocide.html?armenian (09.04.2012)
http://armenpress.am/arm/print/650204/ (09.04.2012). http://www.marina.am/Hcex.html (09.04.2012)
6
Anthony D.Smith, Küreselleşme Çağında Milliyetçilik , s.27.
7
Anthony D.Smith, Milli Kimlik, çev. Bahadır Sina Şener, İletişim, İstanbul, 2010, s.118.
8
Karl Popper, “Açık Toplum ve Düşmanları”, çev. Mete Tunçay, Cilt 1, Platon, www.altınıcizdiklerim.com,
s.4 (05.04.2012); Sibel Akgün, “Karl Popper’ın Tarih, Toplum ve Siyaset felsefesi Üzerine Görüşleri”,
http://www.flsfdergisi.com/sayi7/59-76.pdf (05.04.2012).
9
Halka Yol Gösteren Özgürlük (Eugène Delacroix, 1830) tablosunda bir elinde bayrak diğer elinde tüfekle
özgürlüğü simgeleyen kadının başındaki “frigya başlığı” dır. Bkz. http://www.eugenedelacroix.org/LibertyLeading-the-People-(28th-July-1830)-1830.html (10.04.20012)
10
Елена Чудинова, Рассказ о крещении Армении, Легенды Армении, изд. «КРОН-Пресс», Москва, 1996,
с. 14-20. Ayrıca bkz.
http://www.chudinova.info/prosaedpartedfr.php?KProizvName=24&KProseFragmantName=84 (10.04.2012).
Not: Ye.Çudinova’nın anlattığı efsanenin arkasında yatan tarih bilgisi için bkz.
Մ.Գ. Ներսիսյան, Հայ Ժողովրդի Պատմություն, Երևանի Համալսարանի Հրատարակչություն,
Երևան, 1985, էջ. 105.
11
Ս.Բ.Ղալթախչյան և ուրիշեր, Այբենարան Ընթերգարան, «Լույս», Երևան, 1989, Էջ.81.
daha eskidir. Ermeni tarihçi G.H.Sarkisyan Ermeni etnisitesinin doğuş sürecini M.Ö. 20001000’li yıllara kadar götürür. 12 Ermeniliğin doğuşuyla ilgili efsanenin genel karakterini
sunması açısından aşağıdaki alıntıda ilginçtir:
“…5. yüzyıldı. Ermeni halkı için ağır bir durum oluşmuştu. Ermenistan,
dönemin dünya lideri olan Pers ve Bizans arasında ikiye bölünmüştü, Ermeni
devleti yıkılmıştı. Ermeni halkının iki parçası birbirine yabancılaşıyordu, milli
saflık ve varlık tehlikedeydi.
O ölümcül zamanlarda Ermeni halkının ileri görüşlü ve Ermenisever
evlatları çabalarını milletin varlığını oluşturan temel unsurlarını –dilini, kültürünü,
efsanelerini– korumaya yönelttiler.” 13
Ermeni tarihinde anlatılanlar veri olarak kullanılırsa, Vardan Mamikonyan isyanı (388
veya 391-451) milliyetçilik ve ulus-devlet modeli için öncül olabilir. Yanılgı nerede? Ermeni
milliyetçilerinin anlattıklarında mı, yoksa Batı bilim dünyasının kullandığı verilerde mi?
*
20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren, önce sanat metinlerinde modern düşüncenin ve
modernist alımlamanın kavramakta zorlandığı uygulamalar ortaya çıktı. Ardından istisnasız
tüm disiplinlerin temsilci olan bilim insanları, birbiri ardına, incelemek üzere uygulama
alanlarından topladıkları verilerin modern düşüncenin, modern algıların, modern olguların ve
modernist akımların ürünü olmadığı yönünde değerlendirmeler yapmaya başladılar. Bu,
insanlığın 18.yüzyılın sonlarından itibaren içselleştirerek kabul ettiği ve büyük bir enerjiyle
Ayrıca tarih kitaplarında yazan bilgi için bkz. Մ.Գ. Ներսիսյան, a.g.e., s.117-120.
12
Գ.Հ.Սարգսյան, Հին Հայկական Պետության Առաջացումը և Ծաղկումը, (Մ.Գ. Ներսիսյան, Հայ
Ժողովրդի Պատմություն),Երևանի Համալսարանի Հրատարակչություն, Երևան, 1985, էջ.33-52.
13
Կոնստանդին Խուդավերդիյան և ուրիշեր, «Վարդան Մամիկոնյան, 388 կամ 391-451», Ոսկեպորիկ,
(Հայկական Հանրագիտարանի Գլխավոր Խմբագրություն), Երևան, 1999, Էջ. 154
güncel pratiklerinde kullandığı modernizme ait değerleri terk etme eğiliminde olduğunun ilk
işaretiydi.
Modernizmin hüküm sürdüğü iki yüz yıllık zaman diliminde insanlığın vitrinini
süsleyen değer ve olgulardan bazıları şunlardı: Modernizm, Aydınlanma felsefesinden
düşünce mirası olarak aldığı aklı, iradeyi, yenilikçiliği, başkaldırıyı, özgürlüğü kutsuyordu,
insanların eşit olduğu fikrini savunuyordu. Bu dönemde Fransız Devrimi tüm dünyada milli
özgürlükler için çağırı olarak algılanmıştır. Verilere göre, özgürlük bayrağını 14 taşıyan
milliyetçilik ideolojisi yalnızca siyasileri değil, düşünürleri, sanatçıları/edebiyatçıları da
cezbeden bir akım olarak dikkati çekiyor. Bu noktada romantizmin temsilcileri anılmaya
değerdir, zira milliyetçilik akımının köklerini romantizmde aramak yönünde kısmen doğru bir
eğilim vardır: Kısmen doğru, çünkü Fransız Devrimi millet ve milliyetçilikleri yoktan var
etmemiştir, yeniden üretmiştir. Milliyetçiliğin tarihi geçmişiyle ilgili tartışma bir yana,
Romantik milliyetçiliğin karakterinde tespit ettiğimiz bir özelliği hemen imleyelim ve somut
bir örnek gösterelim: İngiliz Şair Lord George Gordon Byron (1788-1824) bir edebiyat
klasiğidir. Romantik akımın öncüsüdür. Dolayısıyla, onun davranışlarını ve sözlerini
yargılamadan kabul edecek pek çok hayranı vardır edebiyat dünyasında. Byron 1823-1832
yıllarında Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanan Yunanistan’a –silah kullanarak– destek
vermek için savaş alanına kadar gelmiş ve –hastalık nedeniyle ama– bu uğurda ölmüştür. Bu
konteksin sorusu şu: Bir İngiliz soylusu olan Byron’ın kendisini Yunan milliyetçilerine yakın
hissetmesini sağlayan bağ neydi? Antik Yunan edebiyatı mı? Etnik kökeni mi? Kaybettiği
ününü yeniden bulma çabası mı? İnanç bağları mı? Yoksa milliyetçi bakış açısının neden
olduğu yanılgıları mı? 15
Byron örneği milliyetçilik rüzgarının etkisiyle mevcut düzene başkaldıran etnik
grupların dünya kamuoyundan aldığı desteğin niteliğini ve büyüklüğünü göstermesi açısından
ilginçtir. Bu desteğin çok sonra, 19. yüzyılın sonlarında Ermeni tarihine yansıması şöyle
olmuştur: Milliyetçilik akımının etkisiyle Osmanlı İmparatorluğunun bünyesinde yaşayan
Ermeniler de nihayetinde ayaklandılar. Ermenilerin Batılı devletlerden, Rusya’dan ve
14
Bu algının sanat alanındaki göstergesi, 1830 yılındaki halk ayaklanmasının anısına yapılan ve Fransız resim
sanatının başyapıtlarından olan Halka Yol Gösteren Özgürlük (Eugène Delacroix; 1830) adlı tablodur. Bu
tablonun içeriği özgürlük iddiası taşıyan başkaldırıların afiş ve posterlerinde sıkça işlenmiştir.
15
Bir başka edebiyat klasiği, Rus şair A.S.Puşkin (1799-1837) “Atış” (1831) adlı öyküsünde Silvio tipini
15
yaratırken prototip olarak İngiliz şair Byron’u kullanmıştır, ama önce onu şair kimliğinden arındırmıştır.
Eserde Silvio yeteneklerini, enerjisini ve zamanını boş yere harcayan “gereksiz insandır.”
Not: Rus edebiyatında “gereksiz insan” tipi özellikle 19.yüzyılda kullanılmış önemli bir eleştiri aracıdır.
Bkz. Александр Пушкин, Выстрел, http://ilibrary.ru/text/89/p.2/index.html (08.04.2012).
ABD’den aldığı maddi ve manevi yardım başlarını döndürecek kadar büyüktü. Bu ayaklanma
sonucunda, 28 Mayıs 1918 tarihinde Kafkasya’da Ermeni Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsız
bir devlet kuruldu. 16 İktidar partisi, bugün olduğu gibi o gün de ARF 17 (Armenian
Revolutionary Federation) idi. 18 Tam da bu noktada, yani başarının yakalandığı noktada
Ermeni milliyetçiliği üzerinden milliyetçiliğin karakterindeki farklı bir olguyu yakalıyoruz.
Çünkü Osmanlı İmparatorluğu Ermeni Halk Cumhuriyetini resmen tanıyan ilk devletlerden
birisi olmuştur, yani Osmanlı İmparatorluğu Ermenilerin bağımsızlıklarını rağmen
kazandıkları devlettir. Bu durumun somut belgelerinden birisi 3 Haziran 1918 tarihinde
Osmanlı İmparatorluğu ve Ermenistan Halk Cumhuriyeti arasında imzalanan Batum
Antlaşmasıdır. Ancak, Ermeni Halk Cumhuriyeti 2 Kasım 1920 tarihinde Ermeni halkının
iradesiyle siyasi varlığını sonlandırarak SSCB’nin egemenliği altına girmiştir. G.A.Avetisyan
ortaokul 9-10. sınıflar için hazırladığı tarih ders kitabında Ermenilerin o günlere ait
duygularını şöyle anlatıyor:
“Ermenistan’ın işçileri Ekim Devrimini büyük bir coşkuyla karşıladı.
<…>. 10 Kasımda Aleksandrapol’de beş bin kişinin katıldığı mitingde şu karar
alındı: ‘Yeni işçi-köylü yönetimini savunacağımıza ve Sovyet yönetimi karşıtı
karşı devrimci unsurları geri püskürtmeye hazır olduğumuza ellerimizdeki silahlar
üzerine yemin ederiz! Tüm dünya proleterlerinin lideri ve şehir ve köylerdeki
fakirlerin savunucusu olarak kendisini kanıtlamış olan Yoldaş Lenin’i
selamlıyoruz!’” 19
Hemen bir parantez açarak bu konuda Ermenilerin biricik örnek olmadığını, o
dönemde Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve diğer halklarının da benzer şekilde bağımsızlık
taleplerinden vaz geçtiklerini belirtelim. Sorumuz şu: Bunu, yani o günlerde son derece
16
Ermeni tarihçiler ilk bağımsız devletlerinin resmi adı konusunda farklı bilgiler veriyorlar: Republic of
Armenia, Democratic Republic of Armenia gibi. Bu makalede Ermenistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim
Bakanlığı tarafından 2001 yılında yayımlanan tarih kitabı kullanılmıştır (Bkz. Վ.Բ. Բարխուդարյան,
Պատմություն 10, Երևան, 2001, էջ. 192).
17
Հայ Յեղափոխական Դաշնակցություն (ՀՅԴ).
18
Ermeni Halk Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı Hovhannes Katchaznouni, ilk içişleri bakanı Alexander
Khatisyan, ilk dışişleri bakanı Aram Manukian, ilk savunma bakanı Hovhannes Hakhverdyan, ilk ekonomi
bakanı Khachatur Karchikyan’dır. Bkz. Վ.Բ. Բարխուդարյան, էջ. 192.
19
Г.А. Аветисян (Под его редакцией), История армянского народа, «Луйс», Ереван, 1985, с.52-53.
hararetli olan milliyetçilik ateşinin sönmesini “ısı üretenlerin” 20 aradan çekilmesi olarak mı
yorumlamamız gerekiyor? Bu sorunun yanıtı aranırken, Bresk-Litovsk Antlaşmasının (3 Mart
1918) öncesi ve sonrasında Kafkasya bölgesinde yaşananlar, özellikle de 1918-19 Alman
Devriminin Kafkasya’daki yansımaları mutlaka değerlendirilmelidir.
Burada unutulmaması gereken bir başka etken de Rusun askeri gücüne duyulan
sempatidir. Aşağıdaki alıntı bu sempatinin düzeyi hakkında bir fikir verebilir:
“Erivan kalesi sisin içinde kaybolmuştu. Dağlar ve vadiler beş gün beş
gece gümbürdedi.
Kuşatmanın beşinci gününden sonra, Persler kurtuluş umutlarının
olmadığını anlayınca, aralarından birkaç kişiyi seçtiler: Bunlar kaleden son anda
çıktılar ve ellerinde şehrin anahtarı olduğu halde teslim olduklarını ilan ettiler.
Erivan böylesi bir manzara görmemişti. Ermeni ruhu ve dili yaşadıkça,
Rus askerinin Ermeni ülkesinin kurtuluşunu kutlamak için kaleye girdiği o mutlu
an unutmayacaktır. (H.Abovyan’dan uyarlama)” 21
Bu, 18. yüzyılın ikinci yarısı ve 19. yüzyılın birinci yarısında Kafkasya’nın ve bu
çalışmanın özeli olan Ermenistan’ın milliyetçilik tablosunda göze çarpan özgün çizgidir.
*
Dünya genelinde, Fransız Devriminin kazandırdığı ivme ile feodal sistem çöktü, yerine
iki kutuplu (kapitalist ve sosyalist) sistem uygulama alanı buldu. Tüm bunların uzantısı olan
ve evrensel ölçekte kabul gören siyasi örgütlenme biçimi ulus-devlet modeliydi. Önemli bir
ayrıntı, söz konusu kutupların (kapitalizm ve sosyalizmin) liderliğini üstlenmiş olan ABD ve
SSCB’nin devlet yapısı bu genellemenin dışındadır.
20
Dankwart Rustow ‘ın sözü için bkz. Umut Özkırımlı, Milliyetçilik Üzerine Güncel Tartışmalar, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, s.15.
21
(Metnin Ermenice ve Rusça versiyonları için) А.С.Гарибян, Дж. А. Гарибян. Краткий курс армянского
языка, «Луйс», Ереван, 1980, С. 82-83. Ayrıca yukarıdaki metne kaynaklık eden Haçatur Abovyan’ın Раны
Армения (Ermenistan’ın Yaraları) adlı Romanın Rusçası için bkz. http://armenianhouse.org/abovyan/wounds-ofarmenia/wounds.html (10.04.2012)
1972 yılında The Clup of Rome tarafından The Limits to Growth adıyla bir kitap
yayınlandı. 22 Kitapta, bir proje çerçevesinde Donella H. Meadows, Dennis L. Meadows,
Jørgen Randers ve ekipteki diğer araştırmacılar tarafından yapılan ve konumuzla çok
yakından ilgili olan analizin sonuçlarına yer verilmiştir. Araştırmacılar 1900 yılından itibaren
dünya nüfusunun artışını, doğal kaynakların kullanımını ve sanayi alanındaki üretim hızını
baz alınarak senaryolar geliştirmişler. J.Rangers’in ifadesiyle, “Kitap, insanların çevreye
verdiği zararın sınırsız olarak devam edemeyeceğini, çünkü Dünya’nın fiziksel sınırlara sahip
olduğunu söylüyor.” 23 Görülen o ki bir önceki dönemde olduğu gibi postmodern dönemde de
tüm dünyada “sabitler” yerinden oynayacak, hatta SSCB’nin dağıldığını resmen ilan ettiği 26
Aralık 1991 tarihi itibarıyla “resmen” oynamaya başladığını söyleyebiliriz. Köksal Şahin “Bir
İdeoloji Olarak Milliyetçilik” başlıklı makalesinde insanlığın geleceğiyle ilgili yeni
tasarımların niteliğini gösteren tabloyu şöyle çiziyor:
“XX. yüzyılın son çeyreğiyle birlikte milliyetçiliğin ve ulus esaslı dünya
düzeninin bir tartışma konusu haline geldiği görülmektedir. Bu evre ulus devlet
modelinin işlevsel ve felsefi olarak yetersizleştiği, yeni dünya şartlarında
milliyetçiliğin gerek his gerekse ideoloji olarak marjinalleşeceği yönündeki
yaklaşımların sıklıkla gündeme geldiği bir dönem olmuştur. Bu yaklaşımı
savunanlara göre sanayi toplumunun bilgi toplumuna dönüşmesi ve milli sınırların
önem kaybetmesi insanlığın ulus devlet ve milliyetçiliğin olmadığı yeni bir
uygarlık aşamasına geldiğini göstermektedir. Modernite (sanayi toplumu)
şartlarına hitap eden ulus, milliyetçilik, ulus devlet, milli kimlik, milli ekonomi
hatta milli çıkar gibi kavram ve uygulamalar geçerliliklerini kaybettikleri gibi
dünyanın barış ve istikrarı için birer tehdit unsuru haline gelmişlerdir.” 24
Şimdilik küreselleşme mimarlarının nasıl bir toplumsal örgütlenme önerdiğine dair net
açıklamalar yok. Küreselleşmeyle ilgili olarak sunulan bilgiler ve ütopik öngörüler
değerlendirildiğinde şöyle bir soru akla geliyor: İki kutuplu sistemin çökmesinden sonra ulus22
Donella H. Meadows, Dennis L. Meadows, Jørgen Randers, The Limits to Growth, kitabın yeni versiyonlarını
http://www.clubofrome.at/about/limitstogrowth.html (02.04.2012) adresinde 37 dilde okumak mümkündür.
23
Alıntı için bkz. Reyhan Oksay, “Küresel çöküşü engellemenin tek yolu büyümeyi durdurmak…”, Cumhuriyet
/Bilim-Teknoloji, sayı:1300, 15 Şubat 2012, s.8.
24
Köksal Şahin, “Bir İdeoloji Olarak ‘Milliyetçilik’”, Akademik Bakış, sayı:12, Celalabad-Kırgısistan, Mayıs
2007, s. 2.
devlet olarak örgütlenen devletler, bu arada 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazanan
Ermenistan Cumhuriyeti (Հայաստանի Հանրապետություն) için zamanın gerisinde
kaldıkları değerlendirmesi yapılabilir mi? Sorunun yanıtını formüle etmek yerine Ermenistan
örneği üzerinden bağımsızlık sürecini takip edelim.
Ermenistan’ın bağımsızlığının ilan edildiği tarihte Ermenistan Yüksek Konsey
Başkanı, sonra da Ermenistan Cumhuriyetinin ilk devlet başkanı olan Levon Ter-Petrosyan’ın
18 Nisan 2011 tarihinde BBC’ye Rusça olarak verdiği röportaja göre, süreç şöyle işlemiştir:
Ter-Petrosyan dönemin Rusya Federasyonu Devlet Sekreteri G.E.Burbulis’e telefon eder ve
(Bağımsız Devletler Topluluğunu kastederek) Slav Kulübüne katılmak istediklerini söyler.
Burbulis, düşüncenin ilginç olduğunu, bunu Yeltsin’e ileteceği yanıtını verir. Ertesi gün Boris
Yeltsin telefon eder ve aldığı haberin doğruluk derecesini sorar. Ter-Petrosyan bir koşulla
BDT’ye katılmaya hazır olduklarını bildirir. Yeltsin bu koşulun ne olduğunu sorduğu zaman,
Ter-Petrosyan BDT ülkelerinin birbirlerinin bağımsızlıklarını karşılıklı olarak tanıdıklarına
işaret eder. Bunun üzerine:
“Yeltsin: Sözü bile olmaz, isterseniz hemen bugün Ermenistan’ın bağımsızlığını
tanırım.
Ter-Petrosyan: Elbette istiyorum.
Ter-Petrosyan: Ama düşündüm ki bu bir şaka. Evde oturuyoruz, televizyonu
açıyoruz. Haberleri veriyorlar. Ve ilk haber, ‘Boris Nikolayeviç’in beyanına göre,
Rusya, bugün, Ermenistan’ın ve Kazakistan’ın bağımsızlığını tanıdı.’” 25
*
Umut Özkırımlı’nın yaptığı aşağıdaki değerlendirme, Ermeni milliyetçiliğinin
sunduğu verileri tartışmak için de zemin oluşturabilir:
“Ulus-devletin ‘krizi ’ son on yılın en sık başvurulan klişelerinden biri ve
küreselleşmenin ve kimlik siyasetinin ikili baskısı altında milletlerin ve
milliyetçiliğin geleceği pek çok kişiye hiç olmadığı kadar belirsiz görünüyor.
25
http://www.bbc.co.uk/russian/multimedia/2011/04/110415_v_terpetrosyan_int.shtml (08.04. 2012)
Hall’a göre gezegenin artan karşılıklı bağımlılığı ulus-devleti yukarıdan kuşatıyor.
Küreselleşmenin getirdiği devasa değişimler her türlü milli oluşumun istikrarını
giderek artan oranda zayıflatıyor. Fakat bir yandan da aşağıdan gelen bir hareket
var. Ulus-devletler içinde dizginlenmiş gruplar ve halklar uzun süredir unutmuş
oldukları kimliklerini yeniden keşfetmeye başlıyorlar.” 26
Bu alıntıda ön plana çıkartacağımız düşünce “Ulus-devletler içinde dizginlenmiş
gruplar”la ilgili olacak Bu düşünceden yola çıkarak, ulus-devletlerin kurulma sürecinde
alkışlanan milliyetçilik, kurulma aşaması tamamlanınca ehlileştirilmek üzere ulusal sınırlar
içerisine hapsedilmiştir –en azından böyle bir beklenti içerisine girilmiştir– yorumunu
yapabiliriz. Ancak ulus-devletin ulusal entegrasyon ideali İtalya ve Almanya örneklerinde
sorunlu bir örgütlenme yapısının ortaya çıkmasına neden oldu. Avrupa’da yaşanan bu sorun
milliyetçiliğin ırkçılığa evrilmesiydi. Takiben, İkinci Dünya Savaşında yaşanan deneyimlerle
kontrol altına alındığı düşünülen ve kısmen de “dizginlenmiş” görünen aşırılıkçı eğilimler,
işçi göçlerinin sunduğu koşullarla bu kez de (bu makalenin ilgi alanı dışında kalan) “yabancı
düşmanlığına” 27 evrildi. Kısaca, yukarıda sunulan bilgiler, ırkçılığın homojen bir toplum
kurma eğiliminin yoğun olduğu anlarda ortaya çıktığı izlenimini yaratıyor.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Ermeni milliyetçiliği de, bu milliyetçiliğin
içerisinde beslenen etnik milliyetçilik de araştırmacıların ilgi alanına hiç girmedi. Oysa
Ermeni etnik milliyetçiliğinde gözlemlenen kin ve nefret patrimonyal bir karaktere sahiptir.
Ermenistan’ın güncel yaşamdan birkaç tipik örnek inceleyelim:
1) Bir tarihçinin geçmiş dönemlerdeki bir Ermeni yöneticiden aldığı ve gençlere
devrettiği düşünce mirasını sergileyen bir epigraf:
“Hep cesur ol! Ölümden korkma ve savaş alanına korkmadan gir! Haç
çıkar ve kılıcını salla! Hiçbir zaman yabancıya boyun eğme! Yalan vaatlere
kanma! İşhanı ve büyüğü olduğun soyu kana kan akıtarak yücelt! Soyundan olan
26
Umut Özkırımlı, Milliyetçilik Üzerine Güncel Tartışmalar, s.115.
Aysun Gezen, “Alman Siyasi Tarihinde Kronik Irkçılık: geçmişten Günümüze “Öteki” Oluşumları ve Siyasal
Yaşama Yansımalar” (yüksek lisans tezi), Tez Danışmanı: Doç.Dr.Hilal Onur İnce, Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve kamu Yönetimi Anabilim Dalı Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim
Dalı, Ankara, 2010, s.78.
27
milletin şerefini yücelt!… Senin dedelerin adı Ermeni kralınınkiyle aynı
büyüklüktedir!… (Sason işhanının oğluna öğüdü)” 28
2) Ermeni lider Karekin Njdeh’in biyografisi (1886-1955). Njdeh’in özellikle son
faaliyetiyle ilgili olarak Ermenice ansiklopedide anlatılanlar dikkat çekicidir:
“İkinci Dünya savaşı sırasında Alman Faşistleriyle işbirliği yaptı,
Berlin’de kurulan (1942) “Ermeni Milli Kurulu”nun üyesi oldu, 1944 yılında
Bulgaristan’da tutuklandı ve Sovyet mahkemesine teslim edildi.” 29
Njdeh Nazilerle işbirliği yaptığı için, Sovyet mahkemesi tarafından yargılanarak
Sibirya’ya sürgün edilmiş birisidir. Aşağıdaki kartpostal ve posta pulu ise Njdeh’in anısına
Ermenistan’da çıkartılmıştır. Bu veriler (1991 yılında bağımsızlığını ilan eden) Ermenistan
Cumhuriyeti’nin Njdeh’i olumlayıcı ve yaptıklarını benimseyici bir tutum sergilediğini
gösteren görsel belgelerden yalnızca iki tanesidir:
Resim-1 Ermenistan’da Karekin Njdeh anısına çıkartılmış bir posta pulu ve kartpostal
3) Ermenistan Cumhuriyetinin resmi sitesinde yayınlanan güncel bilgiler Ermenistan
Cumhuriyetinin etnik homojenliğe çok yaklaştığını gösteriyor:
28
29
Մհեր Հակոպյան, Հայ Ժողովրդի Ռազմական Տարեգիրք (1803-1813), Երևան, 2009.
Հայկական Սովետական Հանրագիտարան, Հատոր 8, Երևան, 1982, էջ. 269.
Ermenistan
Cumhuriyetinin Demografik Yapısı
30
Nüfusu
3274.3 (2012 yılının ilk verilerine göre)
Etnik Yapısı
Ermeni %96
Azınlıklar: Rus, Yezidi, Kürt, Asuri, Yunanlı,
Ukraynalı, Yahudi ve diğerleri
Devlet Dili
Ermenice
Dini
Nüfusun çoğunluğu Hıristiyan
Kilisesi
Ermeni Apostolik Kilisesi
Dini Merkezi
Az. Eçmiadzin- Ermenistan Apostolik Kilisesi
Katedrali ve Tüm Ermenilerin Katoğikosunun
ikametgâhı
*
İnsanlığın sosyal yaşamı çok uzun bir süredir Batıerkil tasarımlarla şekilleniyor.
O.Ewald (1881-1940), “Ortaçağ’ın ve Rönesans’ın sonunda, dünyayı tanımada akıldan başka
otorite kabul etmeyen bir düşünce <…> kendini gösterir. <…> Bu düşünce akımı, 18.yüzyılla
19.yüzyılın sınır çizgisinde zirveye ulaşır, <…> etkileri zamanımıza kadar sürer. Çeşitli
tesisler, eleştirel sistematik şüphe, hatta mistisizm bu başarıda ortaktır.” 31 diyor. Ardından da
bu sürecin düşünsel besin kaynağı olan Aydınlanma felsefesi için, temelini İngiltere’ye,
derinleşmesini Almanya’ya, söylemini ve itici gücünü Fransa’ya borçlu olduğu vurgusunu
yapıyor. Bir başka düşünür Teodor W. Adorno (1903-1969) ise modernizmin bir başka
yönünü görmemize yardım ediyor, “Günümüzde kültür her şeye benzerlik bulaştırır. Filimler,
radyo ve dergiler gibi sistem meydana getirir. Bunların her biri kendi içinde ve hep birlikte
söz birliği içindedir.” 32 Onun bakış açısından kültür ürünleri ihracatı ve ithalatı yapılabilen
endüstriyel ürünlerdir artık ve isabetli bir tespittir. Bu, modernizme karşı sergilenen eleştirel
bir tutumdur. Elbette, bu eleştirinin haklı dayanakları var. Bununla birlikte modernizmi tüm
değerleriyle ve neden olduğu sonuçlarla kötülemek çok büyük bir haksızlık olur. Diğer
yandan bu, modernizmin sorularını görmemek anlamına da gelmez. Modernizmin en büyük
defolarından birisi alkışladığı etnik milliyetçiliğin ırkçılığa kayabileceğini öngörememiş
30
http://www.gov.am/am/demographics/ (11.04.2012)
Oskar Ewald, Fransız Aydınlanma Felsefesi, çev.: Gürsel Aytaç, DOĞUBATI, Ankara, 2010, s. 9.
32
Teodor W.Adorno, Kültür Endüstrüsi, çev: Nihat Ünler-Mustafa Tüzel-Elçin Gen, İletişim, İstanbul,2008,
s.47.
31
olmasıdır. Modernizmin ömrünü tamamladığı bir gerçek. Elde edilen verilerden ortaya çıkan
bir başka gerçek ise, yeni dönemin yaşam alanı olarak milliyetçilik için çok daha verimli bir
zemin olabileceğidir. Bu konsept içerisinde, Ermeni milliyetçiliğinin bünyesinde yaşam
olanağı bulan kin ve nefret yüklü saldırgan ve (bir başka çalışma için konu olarak belirlenen)
irredantist damarı besleyen patrimonyal gelenek öncelikle Ermeni milliyetçileri tarafından
takibe alınmalı ve bu takip bir zorunluluk olarak görülmelidir.
BIBLIOGRAPHY
Абовян, Хачатур (1978), Раны Армени, «Художественная литература, Москва,
http://armenianhouse.org/abovyan/wounds-of-armenia/wounds.html (10.04.2012)
Аветисян, Г.А. (1985; Под его редакцией), История армянского народа, «Луйс», Ереван.
Adorno, W. Teodor (2008), Kültür Endüstrüsi, çev: Nihat Ünler-Mustafa Tüzel-Elçin Gen, İletişim, İstanbul.
Aytaç, Kemal (2009), Avrupa Eğitim Tarihi, DOGUBATI, Ankara.
Berwick, Andrew (2011) 2083 A Furopean Decleration of İndependenc, London,
http://mehmettekn.wordpress.com/2011/07/27/anders-behring-breivikin-manifestosu/ (07.04.2012).
Բարխուդարյան, Վ.Բ. (2001),Պատմություն 10, Երևան.
Bilgin, Haluk (2006) “Eko-Faşizim” (doktora tezi), Tez Danışmanı: Prof.Dr.Ayşegül Mengi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri ABD, Ankara.
Чудинова, Елена (1996), Рассказ о крещении Армении, Легенды Армении, изд. «КРОН-Пресс», Москва.
http://www.chudinova.info/prosaedpartedfr.php?KProizvName=24&KProseFragmantName=84
(10.04.2012).
Durdu, Zafer (Bahar 2009) “Modern Devletin Dönüşümünde Bir Ara Dönem: Sosyal Refah Devlet”i, Muğla
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE), Sayı 22, s. 37-50.
Ewald, Oskar (2010), Fransız Aydınlanma Felsefesi, çev.: Gürsel Aytaç, DOĞUBATI, Ankara.
Гарибян, А.С., Гарибян, Дж. А. (1980) Краткий курс армянского языка, «Луйс», Ереван.
Гаибов, Б. (1990), Дашнаки (Из материалов департамента полиции), Баку.
Gezen, Aysun (2010), “Alman Siyasi Tarihinde Kronik Irkçılık: geçmişten Günümüze “Öteki” Oluşumları ve
Siyasal Yaşama Yansımalar” (yüksek lisans tezi), Tez Danışmanı: Doç.Dr.Hilal Onur İnce, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve kamu Yönetimi Anabilim Dalı Siyaset ve
Sosyal Bilimler Bilim Dalı, Ankara.
Ղալթախչյան, Ս.Բ. և ուրիշեր, (1989),Այբենարան Ընթերգարան, «Լույս», Երևան.
Հակոպյան, Մհեր (2009), Հայ Ժողովրդի Ռազմական Տարեգիրք (1803-1813), Երևան.
Խուդավերդիյան, Կոնստանդին և ուրիշեր (1999), «Վարդան Մամիկոնյան, 388 կամ 391-451»,
Ոսկեպորիկ, (Հայկական Հանրագիտարանի Գլխավոր Խմբագրություն), Երևան, Էջ. 154.
İnam, Abdulhalim (2007), “Belçika’da Katolik Din Dersi Öğretmenleri Yetiştirme Programları Üzerine Bir
Araştırma” (yüksek lisans tezi), Tez Danışmanı: Mustafa Tavukçuoğlu, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Din eğitimi Bilim Dalı, Konya.
Meadows, Donella H., Meadows, Dennis L., Randers, Jørgen, The Limits to Growth,
http://www.clubofrome.at/about/limitstogrowth.html (02.04.2012).
Ներսիսյան, Մ.Գ. (1985), Հայ Ժողովրդի Պատմություն, Երևանի Համալսարանի Հրատարակչություն,
Երևան.
Oksay, Reyhan (15 Şubat 2012)“Küresel çöküşü engellemenin tek yolu büyümeyi durdurmak…”, Cumhuriyet
/Bilim-Teknoloji, sayı:1300.
Özkırımlı, Umut (2009), Milliyetçilik Kuramları, 3. Baskı, Doğu-Batı, Ankara, s.33.
Özkırımlı, Umut (2005), Milliyetçilik Üzerine Güncel Tartışmalar, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,
İstanbul.
Popper, Karl, “Açık Toplum ve Düşmanları”, çev. Mete Tunçay, Cilt 1, Platon, www.altınıcizdiklerim.com, s.4
(05.04.2012).
Akgün, Sibel, “Karl Popper’ın Tarih, Toplum ve Siyaset felsefesi Üzerine Görüşleri”,
http://www.flsfdergisi.com/sayi7/59-76.pdf (05.04.2012).
Пушкин, Александр, Выстрел, http://ilibrary.ru/text/89/p.2/index.html (08.04.2012).
Սարգսյան, Գ.Հ. (1985), Հին Հայկական Պետության Առաջացումը և Ծաղկումը, (Մ.Գ. Ներսիսյան,
Հայ Ժողովրդի Պատմություն),Երևանի Համալսարանի Հրատարակչություն, Երևան, էջ.3352.
Santayana, George (1932) The Life of Reason, Reason in Science, New York: Scribines’s.
Smith, Anthony D. (2010), Milli Kimlik, çev. Bahadır Sina Şener, İletişim, İstanbul.
Smith, Antony D. (2002), Küreselleşme Çağında Milliyetçilik, çev: Derya Kömürcü, Everest, İstanbul, s.xıx.
Şahin, Köksal (Mayıs 2007), “Bir İdeoloji Olarak Milliyetçilik”,
Kırgısistan, s. 1-9.
Akademik Bakış, sayı:12, Celalabad-
Сумленный, Сергей (2006) “Армянская диаспора Германии: От непризнания к интеграции”,
«21-й ВЕК», №2(4), С.112-123.
http://www.noravank.am/upload/pdf/21_ru.pdf
Yılmaz, Mehmet (2006), Modernizmden Postmodernizme Sanat, Ütopya, Ankara, s.18.
Oslo Terrorist Anders Behring Breivik Manifesto, video http://www.liveleak.com/view?i=89a_1311444384
(07.04.2012).
http://www.gov.am/am/demographics/ (11.04.2012)
-------( 1982), Հայկական Սովետական Հանրագիտարան, Հատոր 8, Երևան.
http://www.bbc.co.uk/russian/multimedia/2011/04/110415_v_terpetrosyan_int.shtml (08.04. 2012).
http://www.newsarmenia.am/arm1/20100323/42220627.html (10.04.2012).
http://genocide.am/article/about_the_genocide.html?armenian (09.04.2012).
http://armenpress.am/arm/print/650204/ (09.04.2012).
http://www.marina.am/Hcex.html (09.04.2012).
http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-boyle-katliam-gormedi/dunya/dunyadetay/24.07.2011/1418028/default.htm
(07.04.2012)
http://www.eugenedelacroix.org/Liberty-Leading-the-People-(28th-July-1830)-1830.html (10.04.20012)