Obezitenin Ekonomisi: Güncel Durum, Mücadele Politikaları Ve

Transkript

Obezitenin Ekonomisi: Güncel Durum, Mücadele Politikaları Ve
EconAnadolu 2009: Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi’nde sunulmuş tebliğdir.
17-19 Haziran 2009, Eskişehir, Türkiye.
Obezitenin Ekonomisi: Güncel Durum, Mücadele Politikaları Ve
Ekonomik Analizler
F. Banu Beyaz
Akdeniz Üniversitesi, İktisat Bölümü, Türkiye
e-mail: [email protected]
A. Ali Koç*
Akdeniz Üniversitesi, İktisat Bölümü, Türkiye
e-mail: [email protected]
Özet
Obezite, tüm ülkelerde 1980’li yıllardan günümüze kadar tüm yaş ve sosyoekonomik gruplarda çok
hızlı artış göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü 2006 yılında dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve
1.6 milyar aşırı kilolu birey olduğunu rapor etmiştir. Rakamların 2015’de sırasıyla 700 milyon ve
2.3 milyara ulaşacağı öngörülmektedir. Yaygınlık oranındaki artışa yanlış beslenme, aktivite
yetersizliği, yaş, cinsiyet, eğitim, gelir, ırk, sosyokültürel yapı, genetik, stres ve depresyon, sigaraalkol, ilaçlar, doğum sayısı ve doğumlar arası süre etki etmektedir. Gelir, cinsiyet, meslek, medeni
durum, gıda maliyeti, kent mimarisi, kadınların iş gücüne katılımı, kentleşme ve bölge gibi
değişkenlerin obezite üzerinde etkili olduğu ampirik çalışmalar ile ortaya konmuştur. Türkiye’de
çocuk, erişkin ve yetişkinlerde obezite yaygınlık oranı yükselmektedir. Erkeklerde obezite oranı
yüzde 21.2 iken kadınlarda yüzde 41.5’e kadar çıkmaktadır. ABD’de 2002 yılında obezite sağlık
harcamalarından %9.1 (92.6 milyar dolar) pay almıştır. Dolaylı maliyet (çalışma-verimlilik-gelir
kaybı) hesaba katıldığında maliyet yükselmektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde doğrudan maliyetin
sağlık harcamalardaki payı %7 dolaylarındadır. ABD’de obez bireyler diğer meslektaşlarına göre
saatte 3,41 dolar daha az kazanmaktadır. Birçok ülkede okullarda meyve-sebze ve yağsız süt gibi
sağlıklı gıdaların satılması, spor-sağlık eğitimi ve fiziksel aktivite programları yürütülmektedir.
Ayrıca okullarda sağlıklı ürünler hariç gıdaların satışına sınırlamalar getirilmiştir. ABD’de bazı
eyaletlerde şekerli içek ve gıdalardan maktu vergi (twinkie) alınmaktadır.
Anahtar Kelime: Obezitenin Ekonomisi, Obezite etki analizi, Obezite politika analizi.
Jel Kodları:
I18, D12, I19, D11.
EconAnadolu 2009: Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi’nde sunulmuş tebliğdir.
17-19 Haziran 2009, Eskişehir, Türkiye.
Economics of Obesity: Current Situation,
Anti-Policies and Economic Analysis
F. Banu Beyaz
Department of Economics, Akdeniz University, Turkey.
e-mail: [email protected]
A. Ali Koç *
Department of Economics, Akdeniz University, Turkey.
e-mail: [email protected]
Abstract
Obesity prevalence has been increasing worldwide in all age and socioeconomics group since 1980.
World Health Organization (WHO) reported that the number of obese and overweight person was
400 million and 1.6 billion respectively in 2006. These numbers will reach 700 million and 2.3
billion respectively in 2015. The factors contributes to obesity prevalence is food consumption, lack
of physical activities, age-sex, education, income, race, socio-culture, genetic, psychologicalfactors, smoking-alcohol, medical drug, birth number and time difference between births. Empirical
studies indicated that income, sex, occupation, marital status, food price, city architecture, wage
earning women, urbanization and location are affecting obesity. It is observed that obesity rate in all
age group has been increasing in Turkey. The obesity prevalence among male is around %21.2
while among female reaches %41.5. Obesity has implication on economy. Its direct cost was about
%9.1 (92.6 billion dollar) in health expenditure in USA in 2002. The cost is higher if indirect cost
(work days, productivity and income loss) is accounted. The share of direct cost is about %7 in total
health expenditure in certain European countries. It was revealed that obese person earns 3.41 dollar
per hour less than their counterparts in USA. Many countries are implementing programs such as
permit to sale health food, education of physical activities and physical activities in schools.
Furthermore, non-healthy foods sale is regulated. In some states in USA, excise tax is collecting
from sugar rich foods.
Keywords: Economics of Obesity, Impact Analysis of Obesity, Obesity Policy Analysis.
Jel-Codes: I18, D12, I19, D11.
*
Corresponding author: Ali KOÇ: Department of Econometrics, Faculty of Economics and Business Administration,
Akdeniz University, 07058, Antalya, Türkiye E-Mail: [email protected], Tel: 0242-3102137.
Fatma Banu BEYAZ: E-Mail: [email protected], Tel: 0242-3106406
EconAnadolu 2009: Anadolu Uluslararası İktisat Kongresi’nde sunulmuş tebliğdir.
17-19 Haziran 2009, Eskişehir, Türkiye.
1. GİRİŞ
İnsan yaşamının çok uzun olmadığı dönemlerde obezite; güç, refah ve sağlık göstergesi iken,
günümüzde tedavi edilmesi gereken bir hastalık, bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmeye
başlanmıştır. Tüm dünyada aşırı şişmanlığın (overweight) ve obezitenin yaygınlığı giderek
artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 2006 yılında dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve 1.6 milyar
aşırı kilolu birey olduğunu rapor etmiştir. Rakamların 2015’de sırasıyla 700 milyon ve 2.3 milyara
ulaşacağı öngörülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi “Sağlığı bozacak ölçüde vücutta
anormal veya aşırı yağ birikmesi“ olarak tanımlanmıştır (www.who.int, 2008). Yetişkin erkeklerde
vücut ağırlığının ortalama %15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu yağ dokusu oluşturur.
Erkeklerde bu oranının %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumu obezite olarak
tanımlanmaktadır (Türkiye Obezite Eylem Planı, 2008). Obeziteyi belirlemek için yaygın olarak
Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun
(m) karesine (BKİ=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir (DSÖ, Geneva, 2003). BKİ boy
uzunluğuna göre vücut ağırlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta, ancak vücutta yağ dağılımı
hakkında bilgi vermemektedir.
Yetişkinlerde BKİ değerleri sırasıyla 18.5’in altı, 18.5–24.9, 25–29.9 ve 30 ve üstü olanlar zayıf,
normal, aşırı kilolu (pre-obez ) ve obez olarak sınıflandırılmaktadır. Bazı çalışmalarda obezler kendi
içinde alt kategorilere ayrılmaktadır. Bunlar 30–34.9 arası 1. sınıf obez, 35–39.9 arası 2. sınıf obez
ve 40 ve üstü 3.sınıf obez olarak adlandırılır. Dünya genelinde 1985 ile 2000 yılları arasında 3. sınıf
obezite oranı 1. sınıf obez oranının 2 katına çıkmıştır. Aşırı şişmanlık yaş grupları için BKİ ‘nin
%95 veya üzeri olarak tanımlanmıştır. Aşırı şişmanlık için risk ise BKİ’nin %85 fazlası
olarakbelirlenmiştir. Ancak iki yaşından küçükler için ve 75 yaş üzeri yaş grupları için BKİ
belirtilmemiştir. Böylece çocuklarda yaş gruplarına göre aşırı şişmanlık BKİ’nin %95 ve daha
fazlası olarak belirtilmiştir (Rosin, s.2, 2008).
Aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli iki nedeni olarak
kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal,
sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden
olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocuklarda ve yetişkinlerde obezite yaygınlığındaki artışın
sadece genetik etmenlerden olmaması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin
rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.
Tablo 1: Yetişkinlerin (14-65 Yaş) BKİ’ne Göre Gruplandırılması
Sınıflama
BKİ (kg/m2)
Temel Eşik Değerler
Geliştirilmiş Eşik
Değerler
Zayıf
<18.50
<18.50
Aşırı düzeyde zayıflık
<16.00
<16.00
Orta düzeyde zayıflık
16.00 – 16.99
16.00 - 16.99
Hafif düzeyde zayıflık
17.00 – 18.49
17.00 - 18.49
Normal
18.50 – 24.99
18.50 - 22.99
23.00 - 24.99
Toplu, hafif şişman, fazla
≥25.00
≥25.00
25.00 – 29.99
25.00 – 27.49
kilolu
Şişmanlık öncesi (Pre-obez)
27.50 – 29.99
Obez
≥30.00
≥30.00
I. Derece Obez
30.00 – 34.99
30.00 – 32.49
32.50 – 34.99
II. Derece Obez
35.00 – 39.99
35.00 – 37.49
III. Derece Obez
≥40.00
≥40.00
Kaynak: DSÖ web sitesi, 2008
Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır (DSÖ, Danimarka, 2007):
•
Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları (sık aralıkla düşük enerjili diyet uygulama)
•
Yetersiz fiziksel aktivite (okul servisleri, asansör kullanımı, teknolojik araçlar,
kentlerde yetersiz yeşil alanlar, televizyon, bilgisayar başında fazla zaman geçirme, vb.)
•
Yaş, Cinsiyet, Eğitim düzeyi, Gelir durumu, Irk
•
Sosyo – kültürel etmenler (apartman yaşamı, kent yaşamında olumsuz çevre)
•
Hormonal, Metabolik ve Genetik etmenler, Psikolojik problemler (stres, depresyon)
•
Sigara- alkol kullanma durumu
•
Kullanılan bazı ilaçlar (antideprasanlar vb.)
•
Doğum sayısı ve doğumlar arası süre
DSÖ ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından yayınlanan çeşitli
raporlarda obezite görülme sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen
çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu belirtilmiştir (DSÖ, Genova, 2003).
4
2. Dünya Genelinde Obezitenin Mevcut Durumu
Obezite yaygınlık oranının her geçen gün artarak halk sağlığı sorunu haline gelmesi, tüm
dünyada obezite ile mücadele çalışmalarının başlamasına neden olmuştur. Obezite yaygınlığında
gözlenen eğilim, özellikle çocuklar ve yetişkinlerde, tehdit edici düzeydedir.
Son yıllardaki verilere göre obezite yaygınlığı 1970’lerdeki düzeyinden 10 kat fazladır. Dünya
genelinde hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde obezite son 30 yıl içinde ciddi
artış göstermiştir. DSÖ tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı yöresinde yapılan ve 12 yıl
süren MONICA 1 çalışması 10 yılda obezite yaygınlığında %10–30 arasında bir artış olduğunu
ortaya konmuştur. Boy uzunluğu ve vücut ağırlığına ait güvenilir verilerin elde edildiği iki büyük
uluslararası çalışma bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Avrupa’da 2003 yılında 9 ülkede yürütülen
ve 11 yaşındaki çocukları kapsayan “The Pro Children” araştırmasıdır. Bu araştırmanın sonuçlarına
göre aşırı kilolu olma yaygınlığı, erkeklerde (%17) kızlardan (%14) daha fazladır. Diğer büyük
çalışma ise Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışı Anketidir (Health Behaviour in SchoolAged Children Survey (HBSC)). Kırk bir ülkede 11, 13 ve 15 yaş grubunda yürütülen çalışmada
2001–2002 döneminde 13 yaş grubunda kızların %24 ve erkeklerin %34’ünün aşırı kilolu; 15 yaş
grubunda ise kızların %31 ve erkeklerin %28’inin aşırı kilolu olduğu görülmüştür. Obezite oranı
ise 13 ve 15 yaş kızlarda %5 ve erkeklerde %9 olarak saptanmıştır (WHO, Danimarka, 2007 ve
2008). ABD’de obezite dramatik artış göstermektedir. 1980–2000 döneminde yetişkinlerde obezite
oranı %15’den %30’a yükselmiştir. ABD’de yetişkinlerin 2/3’ü ya aşırı kilolu ya da obez duruma
gelmiştir. Aynı dönemde çocuklarda obezite oranı %6.5 den %16.3’e yükselmiştir. ABD-Ulusal
Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre ABD’de 2003–2004 döneminde obezite (BKI
≥30) yaygınlığının erkeklerde %31.1 ve kadınlarda %33.2, 2005–2006 döneminde erkeklerde
%33.3 ve kadınlarda %35.3 olarak tespit edilmiştir. ABD’de 2007 yılında sadece Colorado
eyaletinde obezite yaygınlığı %20‘nin altında kalmıştır. Diğer 30 eyalette obezite yaygınlık oranı
%25 ve üzeridir. Üç eyalette (Alabama, Mississippi ve Tennessee) obezite yaygınlığı %30‘un
üzerindedir. Bu oran Newyork’da %25 ve Washington’da 25,3’dür (www.cdc.gov/nccdphp,2008).
Tablo 2 de görüldüğü gibi 1988–94 ve 2003–04 dönemi arasında 2-5 yaş grubu için aşırı kilolu
olma oranı %7.2‘den %13.9’a yükselmiştir. Aynı dönemde 6-11 yaş grubunda oran %11’den
%19’a çıkmıştır. Aşırı kilo yaygınlık oranı aynı dönemde 12-19 yaş grubunda %10.5’den %17.4’e
yükselmiştir. Diğer yandan 2003-2004 verileri ile yapılan BKİ hesaplamalarına göre ABD’de
yetişkinlerin %66’sı ya aşırı kilolu ya da obez durumdadır.
1
MONICA: Kardiyovasküler hastalıkda belirleyicilerin ve eğilimlerin uluslar arası düzeyde izlenmesi.
5
Son iki araştırmanın ortalamasına göre (2003-04 ve 2005-06) 2-5, 6-11 ve 12-19 yaş gruplarında
aşırı kilolu olma oranı sırasıyla, %12.4, %17 ve %17.6’dır. Bu oranların 2010 yılında % 15 daha
fazla olması beklenmektedir (www.cdc.gov, 2008).
Tablo 2: Çocuklarda ve Erişkinlerde Aşırı Kiloluluk Yaygınlığı (NHANES 2 Araştırması)
Yaş
1963–65
(Yıl)
1966–70*
1971-74
1976-80
1988-94
1999-00
2001-02
2003-04
2-5
-
5
5
7.2
10.3
10.6
13.9
6-11
4.2
4
6.5
11.3
15.1
16.3
18.8
12-19
4.6
6.1
5
10.5
14.8
16.7
17.4
Kaynak: www.cdc.gov,2008.
*:1963–65 döneminde 6-11 yaş grubunu kapsamaktadır. 1966-70 döneminde ise 12-17 yaş
grubunu kapsamaktadır.
Amerika’da etnik gruplarda 2003-2004 döneminde 40-59 yaş grubu İspanyol olmayan siyah
kadınların %53’ü ve Meksika orijinli kadınların %51’i obezdir. Aynı dönemde 60 yaş üzeri
İspanyol olmayan siyah kadınların %61’i, Meksika orijinli kadınların %37’si ve İspanyol olmayan
beyaz kadınların %32’si obezdir. Etnik gruplarda 12-19 yaş grubu çocuklar, 1988-1994 ve 20032006 dönem ortalamaları İspanyol olmayan beyaz erkek çocuklarda, İspanyol olmayan siyah erkek
çocuklarda ve Meksika orijinli erkek çocuklarda obezite yaygınlık oranları sırasıyla, %11.6-16,
%10.7- 22.9 ve %14.1-21.1 olarak ölçülmüştür. Aynı oran kız çocukları için sırasıyla; %7.4–14.5,
%13.2-27.7 ve %9.2-19.9 olarak tespit edilmiştir ( www.cdc.gov, 2008).
Şekil 1. 2-19 Yaş Grubunda Obezite ve Aşırı Kilo Yaygınlık Oranı (%)
40
(%)
Aşırı Kilo
35
Obezite
30,6
30
34,8
30,1
28,9
25
18,2
20
16,4
15
15,5
14
10
1999-00
2
2001-02
2003-04
NHANES: ABD-Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması.
6
2005-07
Tablo 3’de ABD’de 2007 yılında etnik grup ve cinsiyete göre lise öğrencilerinin obezite ve aşırı
kiloluluk oranları görülmektedir. Toplamda %9.6 kız ve %16.3 erkeğin obez olduğu ve %15.1 kız
ve %16.4 erkeğin aşırı kilolu oldu gözlenmiştir. Siyahların beyazlara göre daha obez ve aşırı kilolu
olduğu buna karşın cinsiyet dikkate alındığında erkeklerin kızlara göre daha obez ve aşırı kilolu
olduğu görülmektedir.
Tablo 3: 2007 Yılında ABD ‘de Lise Öğrencilerinin Obezite ve Aşırı Kiloluluk Durumu
Aşırı Kilolu (%)
Obez (%)
Etnik/Cinsiyet
Kız
Erkek
Kız
Erkek
Beyaz
6.8
14.6
12.8
15.7
Siyah
17.8
18.9
21.4
16.6
İspanyol (Hispanic)
12.7
20.3
17.9
18.3
Toplam
9.6
16.3
15.1
16.4
Kaynak: www.healtyamerican.org, 2008.
Avrupa’da birçok ülkede obezite oranı %10’nun üstündedir. Kadınlarda obezite yaygınlık oranı
İngiltere, Almanya, Yunanistan ve Finlandiya’da %20’nin üzerindedir. Avrupa’da yetişkinlerde
aşırı kilolu olma yaygınlığı erkeklerde %32–79, kadınlarda ise %28–78 arasında değişmektedir.
Aşırı kilolu olma durumunun en yüksek olduğu ülkeler Arnavutluk, Bosna-Hersek ve İngiltere
(İskoçya bölgesinde)’dir. Türkmenistan ve Özbekistan obezite yaygınlığın en düşük olduğu
ülkelerdir. Bu ülkelerde obezite yaygınlığı erkeklerde %5-23, kadınlarda %7-36 arasında
değişmektedir.
DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Avrupa Bölgesinde aşırı kilonun yetişkinlerin %30-80’ini etkisi altına
aldığını, çocukların ve erişkinlerin yaklaşık %20’sinin fazla kilolu olduğunu ve bunların üçte birinin
obez olduğunu belirtilmektedir. DSÖ verilerine göre, aşırı kilolu ve obezite Avrupa’daki
yetişkinlerde her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden olmaktadır. Hiç bir önlem alınmadığı takdirde
ve obezite yaygınlığı artış oranının 1990’lardaki artış hızıyla devam ettiği düşünüldüğünde, 2010
yılında Avrupa’da 150 milyon yetişkinin (nüfusun %20’si) ve 15 milyon çocuk ve erişkinin
(nüfusun %10’nu) obez olacağı öngörülmektedir. Okul çağı çocuklarda her iki cinsiyette aşırı kilolu
olma yaygınlığı en yüksek olan ülkeler İspanya (6–9 yaşta %35) ve Portekiz (7–9 yaşta %32), en
düşük olan ülkeler ise Slovakya (7–9 yaşta %15), Fransa (7–9 yaşta %18), İsviçre (6-9 yaşta %18)
ve İzlanda (9 yaşta %18)’dır (DSÖ, Danimarka, 2007). Ortalama BKİ’nin Afrika ve Asya’da 20-23
kg/m2 arasında olduğu tahmin edilmiştir. Fakat Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu seviye 25-27
kg/m2‘nin üstündedir. Güney Afrika’da kadın ve erkekler için BKİ ortalama değeri sırasıyla 22,9
kg/m2 ve 27,1 kg/m2’dir.
7
Güney Afrika Sağlık Dergisinin (2000) yaptığı araştırmada siyah erkeklerin %8’inin ve beyaz
erkelerin %20’sinin, Hindistan/Asya kökenli kadınların %20’sinin ve siyah kadınların %30.5’nin
obez olduğu ortaya konmuştur. Suudi Arabistan’ın dahil olduğu körfez ülkeleri ve Mısır gibi ülkeler
özellikle kadınların yüksek seviyede aşırı şişman ve obez olduğu gözlenmiştir. İran’da obezite oranı
kentte yaşayan kadınlarda kırda yaşayan kadınlardan %30 daha fazladır. Kuzey Afrika’da
kadınlarda obezite yaygınlığı yüksektir.
Tunus’ta kadınların %50.9’u ve Fas’da %51.3’ü aşırı şişman (BKİ>25) olmasına rağmen
Tunus’da kadınların %23’ü ve Fas’da % 18’i obezdir (BKI>30). Samoa ve Nauru gibi bazı adalarda
kadın ve erkeklerde %60 ile %80 arasında obezite yaygınlığı gözlemlenmiştir. Tonga’da
yetişkinlerin %60’ı obezdir. Ayrıca %12 erkek ve %18 kadın 2. tip obezite grubundadır
(www.eatlas.idf.org,2006).
3. Türkiye’de Obezite Yaygınlığı
Dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen obezite Türkiye’de de hızla yayılma
göstermektedir. Sağlık Bakanlığı obeziteyi özellikle çocukluk çağının en sık görülen kronik
hastalıklarından biri olarak kabul ediliyor. Yetişkin erkeklerde obezite sıklığı yüzde 21.2 iken, bu
oran kadınlarda yüzde 41.5’e kadar çıkıyor (www.radikal.com.tr, 2008).
Delibaşı ve arkadaşlarının 1999–2000 dönemini kapsayan çalışmalarında 18 yaş üstü yetişkin
grup hedef alınmış ve çalışma için 6 şehir seçilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre
obezite oranı %15.6 olarak ölçülmüştür. Obezite oranı kırsal alanda %17 ve kentsel kesimde %15.2
çıkmıştır. Eğitim seviyelerine göre okuma yazma bilmeyen, okuryazar, ilk okul, lise mezunu ve
üniversite mezunları için obezite oranları sırasıyla %29, %19.7, %15.7, %5.6, %5.9 olarak
hesaplanmıştır. Bu da eğitim seviyesi artıkça obezite oranının düştüğünü göstermektedir.
Yumuk tarafından yapılan Türkiye’de Erişkinlerde Kalp Hastalığı ve Risk Faktörleri
Araştırmasında (TEKHARF) yedi coğrafi bölgeden rastgele 59 şehir seçilmiştir.
Çalışmada
erişkinlerde obezite görülme sıklığının 1990 yılında %18,6 iken 2000 yılında %21.9’a yükseldiği
belirlenmiştir.
Sonuçlar
Türkiye’de
obezitenin
tehlikeli
bir
sağlık
problemi
olduğunu
göstermektedir.
İstanbul Üniversite Tıp Fakültesinin 2006 yılında yapmış olduğu çalışmada; Türkiye’de 20 yaş
üstündeki
yetişkinlerin
%22’sinde
obezite
problemi
gözlemlenmiştir.
Obezite
oranının
yükselmesinde şehir yaşantısındaki stresin etkisinin büyük olduğu saptanmıştır. Şehirde obezite
oranının %23.8 ve kırsal alanda %19.6 olduğu ortaya konmuştur. Fakat şehir ve kırsal alan arasında
obezite oranındaki farkın giderek azaldığı belirlenmiştir. Bu azalma 2 faktörle açıklanmıştır. İlki,
kırsal alanda tarım sektörünün modernleşmesi (mekanizasyon) yer almaktadır.
8
İkincisi; insanların beslenme alışkanlıkları refah gücündeki artışa paralel değişmektedir. Ayrıca
batı bölgelerde obezite yaygınlığı %21.6 ve doğu bölgelerde
%17.2 olarak ölçülmüştür
(www.kisi.deu.edu.tr)
İstanbul Üniversitesi tarafından 2006 yılında yapılan `Türkiye Diyabet, Obezite, Hipertansiyon
ve Epidemiyoloji Çalışması’ raporunda, en düşük obezite oranı doğu bölgelerinde görülmüştür.
Kent ve kırsal yerleşim yerleri arasındaki obezite görülme sıklıklarında her geçen gün azalma
olduğu ortaya konmuştur. Coğrafi bölgelere (İç Anadolu, Güney Anadolu, Kuzey Anadolu, Batı
Anadolu, Doğu Anadolu) göre obezlerin nüfusa oranı sırasıyla % 25 , % 24, % 23.5, % 21.6, % 17.2
şeklindedir (www.tumgazeteler.com, 2008).
Türkiye’de çocuklarda obezite görülme sıklığının son 20 yılda %6-7’den %15-16’ya çıktığı
bildirilmektedir. Türkiye’de çocuk ve erişkinlerde obezite sıklığını araştıran ulusal bazda yapılmış
bir çalışma mevcut olmamakla birlikte lokal ve bölgesel düzeyde yapılan çeşitli çalışmalar
bulunmaktadır. Bunlar (Türkiye Obezite İle Mücadele Raporu, 2008);
Krassas ve arkadaşları (2004); Kayseri’de 6-10 yaş grubunda 1032 ve 11-17 yaş grubunda 2671
olmak üzere 6-17 yaş grubu 3703 çocuğu kapsayan bir çalışmada çocukların %10.6’sının kilolu
(BKI ≥ 85-<95.yüzdelik) ve %1.6’sının ise obez (BKİ ≥95) olduğu belirtilmiştir.
Sur ve arkadaşları (2005); İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde 12-13 yaş grubu 1044 erişkini
kapsayan bir çalışmada sırasıyla çocukların %12, %12 ve %2’sinin zayıf, kilolu ve obez olduğu
ortaya konmuştur. Yine bu üç büyük ilde 12-13 yaş grubunda 1014 erişkini kapsayan bir başka
çalışmada toplam obezite yaygınlığı erkeklerde %15.1 ve kızlarda %13.3 olarak bulunmuştur.
Yeditepe Üniversitesi tarafından yüksek sosyo-ekonomik bölgede 20 özel yuva, ilköğretim
okulu ve lisede 1669 çocuk arasında yapılan beslenme araştırması sonuçlarına göre her altı
çocuktan birinin obezite sınırında olduğu, kızlarda %16.7, erkeklerde ise %25 sıklıkla görüldüğü,
10-12 yaş grubu erkek çocukların %34.4’ünün obezite açısından yüksek risk altında olduğu
belirlenmiştir (http://www.istahsizcocuk.com/buyume_dosyalar/obezite.htm, 2008).
Obezite Araştırma Derneğinin Çalışmasında (TOAD 3) İstanbul Şişli Bölgesinde 12-15 yaş
grubunda 1821 çocuğu kapsayan bir çalışmada, BKİ 18-25 kg/m2 (85.-95. yüzdelik) olanların oranı
%9.9 ve BKİ>30 kg/m2 (≥95.yüzdelik) olanların oranı ise %6.2 bulunmuştur.
Muğla’da 6-15 yaş arasında 4260 çocuk obezite açısından değerlendirilmiş ve kızların
%7.6’sının ve erkeklerin %9.1’inin obez olduğu saptanmıştır. Bu yaş grubunda obezitenin nedenleri
TV başında fazla süre kalma, TV başında atıştırma, annenin çalışması ve okulda en az 1 öğün tatlı
tüketimi olduğu belirlenmiştir (Süzek ve arkadaşları, 2005).
3
TOAD: Türkiye Obezite Araştırma Derneği.
9
Türk Kardiyoloji Derneği tarafından yapılan ve 3681 kişiyi kapsayan TEKHARF 4 çalışmasında
BKİ ≥ 30 kg/m 2 obezite olarak tanımlanmış ve 30 yaşını aşkın Türk erkeklerinin dörtte birinde
(%25.2) ve kadınların da yarıya yakınında (%44.2) obezite tespit edilmiştir (Onat, 2003). Orta yaşlı
(31-49 yaş) ve yaşlı (50 yaş ve üzeri) gruplar ayrı ayrı ele alındığında, bu yaygınlık oranının
erkeklerde değişmediği (%24.8 ve 25.7), kadınlarda ise (sırasıyla %38 ve 50.2) önemli ölçüde
arttığı belirlenmiştir. Obezite yaygınlığının zamanla yükseldiği, 1990'da benzer yaşta erkeklerde
obezite oranı %12.5 iken iki kat sıklaştığı, elli yaş ve üzerindeki kadınlarda ise yaygınlık oranı
%40'tan az iken %50'ye yükseldiği belirtilmiştir (http://www.tkd.org.tr, 2008). 1999-2000 yılları
arasında 23.888 erişkin üzerinde yapılan TOHTA 5 araştırmasında kadınların %50’si, erkeklerin
%40’ı ve genel erişkin bireylerin %44.4’ünün normal vücut ağırlığının (BKİ≥25) üzerinde olduğu
saptanmıştır.
TURDEP 6 çalışmasında 20 yaş üzeri 24.788 birey incelenmiştir. Bu çalışmaya göre, obezite
yaygınlığı (BKİ ≥ 30 kg/ m 2 ) kadınlarda %29.9 ve erkeklerde %12.9’dir. Aynı çalışmada santral
obezite (Bel çevresi: kadında≥ 88
cm, erkekte ≥ 102 cm) açısından değerlendirme yapıldığında
obezite yaygınlığı %34.3 (kadınlarda %48.4 ve erkeklerde %16.9) olarak saptanmıştır. Türk
kadınlarında santral obezite sıklığının bu denli yüksek olması, başta kalp damar hastalıkları ve tip 2
diyabet olmak üzere kadın nüfusun yakın gelecekte karşılaşacağı önemli sorun olarak
yorumlanmıştır.
Türkiye Obezite Araştırma Derneği tarafından, 2000-2005 yılları arasında 6 ilde (İstanbul,
Konya, Denizli, Gaziantep, Kastamonu ve Kırklareli) 20 yaş üstü 13.878 bireyde yapılan “Türkiye
Obezite Profili ” çalışmasında BKİ>25 kg/m2 olan 4255 birey (%30.9), BKİ = 25-30 kg/m2 olan
5443 birey ( %29.5; K:%34.5, E:%44.8) ve BKİ>30 kg/m2 olan 4056 birey (%29.5; K:%34.5,
E:%21.8) bulunmuştur. Bu araştırmada, 7306 birey bel çevresine (santral obezite) göre
değerlendirilmiş kadınlarda bel çevresi ortalaması 96.83 cm ve erkeklerde 97.33 cm. olarak tespit
edilmiştir.
Ülkemizde 5 yılda bir tekrarlanan 15-49 yaş grubu kadınların çalışma kapsamına alındığı TNSA 7
araştırması 1998 ve 2003 verileri incelendiğinde obezitenin kadın nüfusta giderek arttığı
görülmektedir. Bu araştırma sonuçlarına göre, 15-49 yaş grubu kadınlarda fazla kiloluluk (BKİ =
25-29.9 kg/m2 ) sıklığı 1998 yılında %33.4 iken 2003 yılında %34.2 ve obezite (BKİ≥ 30 ) sıklığı
1998 yılında %18.8 iken 2003 yılında %22.7’ye yükselmiştir.
TEKHARF: Türkiye’de Erişkinlerde Kalp Hastalığı ve Risk Faktörleri.
TOHTA: Türkiye Obezite ve Hipertansiyon Araştırması.
6
TURDEP: Türkiye Diyabet, Obezite ve Hipertansiyon Epidemiyolojisi Araştırması.
7
TNSA: Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması.
4
5
10
4. Obezitenin Maliyeti
Obezite ekonomik ve sosyal kalkınmayı etkileyen önemli bir problemdir. Obezite sağlık-bakım
hizmetleri arzını ve talebini etkiyen bir sağlık problemidir. Gıda piyasaları, fast-food, restaurant,
reklam, fiziksel aktivite ve yapılan diyetlerle ilişkilidir. Obezite sağlık bütçelerini ve hükümet
harcamalarını artırmaktadır. Batılı ülkelerde obezite ile mücadele için yapılan sağlık harcamaları
toplam sağlık harcaması içinde çok önemli paya sahip olup zaman içinde artış göstermektedir.
ABD’de 2003 yılında sağlık harcamalarının GSYH’daki payı %15.2’dir. Obezite ve aşırı kilo ile
mücadelenin sağlık harcamaları içindeki payı artmaktadır.
Obezite için yapılan sağlık harcamaları sigara içenlerin tedavisi için yapılan sağlık harcamaları
düzeyine ulaşmıştır. Yüksek gelirli ülkelerde obezite toplam sağlık bütçelerinin %2-%9’unu
oluşturmaktadır (Rosin,2008: s:6). Obezite ve aşırı kilonun sağlık maliyetleri doğrudan ve dolaylı
maliyetler olarak ikiye ayrılır. Doğrudan tıbbi maliyetler obezite ile ilgili önleyici tedbirleri,
teşhisler ve tedavi hizmetlerini içerir. Dolaylı maliyetler ise yaşam boyu üretkenlik ve gelir
kayıplarını, ölüm oranı (mortality) ve hastalık oranı (morbidity) ile ilgilidir. Hastalık oranı
maliyetleri azalan verimlilikten ve kısıtlı çalışmalardan dolayı kaybedilen gelirdir. Ölüm oranı
maliyetleri ise vakitsiz ölümden dolayı gelecekte elde edilecek gelir kaybıdır (www.cdc.gov,2008).
Ekonomik çalışmalarda batılı ülkelerde obezite artışı iki eşzamanlı gelişme ile açıklanır. İlki;
sürekli ekonomik büyüme sonucunda ortaya çıkan gelir artışıdır. Böylece daha fazla gıda tüketmek
isteriz. Bu gelir etkisi olarak ifade edilir. İkincisi; gıda arzındaki artış ve hazırlama teknolojisindeki
gelişmedir. Bu faktörler gıdanın maliyetini düşürüyor ve buna bağlı olarak daha çok gıda
tüketiyoruz. Buda ikame etkisi olarak ifade edilir (Mavromaras, 2008, s: 81).
Obezite işgücü piyasasını da etkilemektedir. Averett ve Karenman (1996) yaptıkları çalışmada
obez aile reisi kadınların normal ağırlıktaki aile reisi kadınlardan daha düşük gelire sahip olduğunu
belirlemiştir. Cawley ve Danziger (2005) kadınlarda kilo yapılarına göre işsizlik ve ücret
seviyelerinin farklılık gösterdiği sonucuna ulaşmıştır.
Fransa’da 1992 de yapılan bir araştırmada obezitenin sağlık harcamalarının %2 sini oluşturduğu
belirlenmiştir. Bu oran Hollanda’da %4 ve Avustralya’da %2’dir. Avrupa’da 2002 yılında
obezitenin maliyetinin yaklaşık 33 milyar avro olduğu hesaplanmıştır. Thompas ve arkadaşlarının
çalışmasına göre 1998 yılında Amerika’da obezitenin iş verimsizliğinden dolayı iş verene maliyeti
2.4 milyar dolar hesaplanmıştır. Çok obez kişilerde (BKİ>40) çalışma kaybı (gün) erkeklerde 4
gün/yıl ve kadınlarda 5.5 gün/yıl olarak belirtilmiştir (Frank; 2008). Yetişkinlerde obezite ve fazla
kiloluluk Avrupa Bölgesi’ndeki sağlık hizmeti harcamalarının %6’sı kadar olup, buna ek olarak
bunun en az iki katı kadar da dolaylı maliyetlere yol açmaktadırlar (üretkenlik ve gelir kaybı).
11
Fazla kilo ve obezite düşük sosyo-ekonomik grupları daha çok etkilemekte ve beraberinde sağlık
ve diğer eşitsizliklerin artmasına katkıda bulunmaktadır (DSÖ, 2006). İngiltere’de 2007 yılında
obezite ve aşırı kilodan kaynaklanan hastalıkların maliyetinin 4.2 milyar avro olduğu
hesaplanmıştır. Bu maliyetin 2015 yılında 6.3 milyar avro olacağı tahmin edilmektedir. Amerika’da
obezitenin yıllık toplam maliyeti 1995 yılı için 99.2 milyar dolar hesaplanmıştır. Bu maliyetin
yaklaşık 51.6 milyar doları direk maliyet ve 47.6 milyar doları dolaylı maliyettir (Clinical
Guidelines on the Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults,
1998 s:6). Amerika’da 1998 yılında toplam sağlık harcamalarının %9.1’i (78.5 milyar dolar) obez
(BKI>30) ve aşırı kilolular (BKI 25-29.9) için kullanılmıştır. (www.cdc.gov,2008).
Tablo 4; MEPS verileri kullanarak 1998 yılında yetişkinlerde obez ve aşırı kilolu yetişkinler için
toplam sağlık harcamalar 51.5 milyar dolar olarak tahmin edilirken NHA verileri kullanıldığında bu
değer 78.5 milyar dolara yükselmiştir. Sadece obez yetişkinler ele alındığında MEPS verilerine göre
harcama 28.8 milyar dolar iken NHA verisi kullanıldığında 47.5 milyar dolar olmaktadır.
Tablo 5’e göre; Amerika’daki bazı eyaletlere (Michigan, Florida, New York, Washington)
toplam nüfus içinde obez oranları sırasıyla 6.5, 5.1, 5.5 ve 5.4 şeklindedir. Bu eyaletlerde obezite
sağlık harcaması sırasıyla 2931, 3987, 6080 ve 1330 milyon dolardır.
Tablo 4: Aşırı Kilolu Ve Obez Yetişkinler İçin Toplam Medikal Harcamalar (Milyar $)
Sigorta Çeşidi
Aşırı kilolu ve Obezite
Obezite (Milyar $)
(Milyar $)
MEPS*(199
8)
NHA**(199
8)
MEPS(199
NHA(1998)
8)
Nakit Harcama
7.1
12.8
3.8
6.9
Özel
19.8
28.1
9.5
16.1
Medicaid
3.7
14.1
2.7
10.7
Medicare
20.9
23.5
10.8
13.8
Toplam
51.5
78.5
26.8
47.5
Kaynak: : www.cdc.gov – veri kaynağı 1996-1998.* MEPS: Medikal Harcama Panel Araştırması
** NHA: Ulusal Sağlık Hesabı
12
Tablo 5: 1998–2000 Dönemine Ait Yetişkinlerde Obezite Oranı ve Sağlık Harcamaları
Eyalet
Toplam
Milyon $
Nüfus %
Madicare
Milyon $
Nüfus %
Medicaid
Milyon $
Nüfus
Michigan
6.5
2931
7.8
748
13.2
882
Florida
5.1
3987
6.1
1290
11.6
900
New York
5.5
6080
6.7
1391
9.5
3539
Washington
5.4
1330
6.0
236
9.9
365
Toplam
5.7
75,051
6.8
17,701
10.6
21,329
Kaynak: www.cdc.gov, 2009
ABD’de 1987–2000 döneminde sağlık harcamalarındaki artışın %27’si obezite oranının
artmasından kaynaklanmıştır. ABD’de 2003 yılında obezitenin yıllık sağlık maliyeti 75 milyar dolar
olarak hesaplanmıştır. Obezite toplam sağlık harcamalarının eyaletlere göre %4.3-%7’ni
oluşturmaktadır. ABD’de 2000 yılında obezitenin maliyeti 117 milyar dolara ulaşmıştır ( direk
maliyeti 61 milyar dolar, dolaylı maliyet ise 56 milyar dolar). Bu sağlık maliyetlerinin yarısını
oluşturur. Obez yetişkinlerin (65 yaşın altı) sağlık harcaması normal ağırlıktaki yetişkinlerin sağlık
harcamalarından %36-37 daha fazladır. Aşırı kilo ve obezite istatistikleri kanser, diyabet,
hipertansiyon ve safrakesesi hastalıkları ve kaybedilen üretkenliğin maliyetlerini de içerir. ABD’de
2000 yılında obezite ve aşırı kilo ile ilgili kanser maliyetleri; akciğer kanseri: toplam maliyeti 2.9
milyar dolar, direk maliyet 1.1 milyar dolar ve dolaylı maliyet 1.8 milyar dolar; endometrial kanser:
toplam maliyet 933 milyon dolar, direk maliyet 310 milyon dolar ve dolaylı maliyet 623 milyon
dolar; kolon kanseri: toplam maliyeti 3.5 milyar dolar, direk maliyet 1.3 milyar dolar ve dolaylı
maliyet 2.2 milyar dolardır. Aşırı kiloluluk ve obezite ile ilgili 2. tip diyabet hastalıklarının toplam
maliyeti 98 milyar dolardır. Aşırı kilo ve obezite ile ilgili Osteoarthritis toplam maliyeti 21.2 milyar
dolar, direk maliyet 5.3 milyar dolar ve dolaylı maliyet 15.9 milyar dolardır. Aşırı kilo ve obezite ile
ilgili hiper tansiyon hastalığının (yüksek kan basıncı) direk maliyeti 4.1 milyon dolardır. Aşırı kilo
ve obezite ile ilgili safra kesesi hastalıklarının toplam maliyet 3.4 milyar dolar, direk maliyet 3.2
milyar dolar ve dolaylı maliyet 187 milyon dolardır. ABD’de 2001 yılında obezite maliyeti toplam
sağlık harcamasının eyaletlere göre %2-7’si arasında değişim sergilemektedir. Doğrudan ve dolaylı
maliyetin123 milyar dolar olduğu tespit edilmiştir. Pasifik adalarında bulaşıcı olmayan hastalıklar,
ana obezite, 2. tip diyabet hastalıklarının ekonomik maliyetleri 1.95 milyar dolardır (www.idf.org ).
13
Kanada’da 2001 yılında aşırı kiloluluk ve obezitenin ekonomik faturası 4.3 milyar dolardır
(bunun 1.6 milyar doları doğrudan ve 2.7 milyar doları dolaylı maliyettir). Ayrıca fiziksel
aktivitesizliğin ekonomik yükümlülüğü 5.3 milyar dolar (bunun 1.6 milyar doları doğrudan maliyet
ve 3.7 milyar doları dolaylı maliyettir) olarak tahmin edilmiştir. Kanada’da fiziksel aktivitesizlik ve
ekonomik maliyeti sırasıyla tüm sağlık maliyetinin %2.6 ve %2.2’sini oluşturur
obezitenin
(obesity.ulaval.ca/obesity,2008). ABD’de 2002 yılında obezite sağlık maliyeti 92.6 milyar dolara
ulaşmıştır. Buda sağlık harcamalarının %9.1’ne karşılık gelmektedir. Bu maliyetlerin yaklaşık yarısı
medicaid ve medicare tarafından karşılanmıştır. Amerika’da 17–64 yaş grubunda obeziteden
(BKI>30) dolayı kaybedilen verimlilik maliyetinin 3.9 milyar dolar olduğu hesaplanmıştır. ABD’de
1994 yılına ait birim dolaylı maliyetin yıllık değerleri (www.nlm.nih.gov, 2008);
•
Obeziteden dolayı çalışma günü kaybı 39.3 milyon dolar
•
Obeziteden dolayı doktora gitme: 62.7 milyon dolar
•
Obeziteden dolayı sınırlı çalışma günleri: 329 milyon dolar
•
Obeziteden dolayı yatarak geçirilen gün: 89.5 milyon dolar
Amerikan yetişkinlerinin yaklaşık üçte biri (%31.8) düzenli olarak boş zamanlarında fiziksel
aktiviteyle uğraşıyor. Yaklaşık %10 yetişkin boş zamanlarında hiç fiziksel aktivite yapmıyor. Diğer
yandan 12-21 yaş grubundaki bireylerin %25’i her gün düzenli fiziksel aktivete (yürüyüş, bisiklet
sürme vb.) yapmaktadır. Bu gruptaki bireylerin yaklaşık %50’si düzenli olarak ücretli fiziksel
aktivite
yapmaktadır.
Fiziksel
aktivitesizliğin
doğrudan
maliyeti
224
milyar
(http://www.nutristrategy.com/econcost.htm, 2008).
Şekil 2. ABD'de Obezite Sağlık Harcamaları (1995-2003)
130
120
123
Milyar $
117
110
100
99,2
92,6
90
78,5
80
75
70
60
50
1995
1998
2000
2001
14
2002
2003
dolardır
Şekil 2’de Amerika’da obeziteye ayrılan sağlık harcamaları görülmektedir. Obezite Amerika’da
önemli bir sağlık problemi haline geldiği için ciddi önlemler alınmaktadır. Harcamalarda 1998’den
2001’e kadar çok hızlı artış olmasına rağmen 2002 ve 2003 yıllarında düşüş gerçekleşmiştir. Son
yıllarda harcamalarda gözlenen düşüşün nedeni hükümetin ve ilgili diğer kuruluşların obeziteyi
önlemek için almış oldukları önlemler olabilir. Şekil 3’de İngiltere’de obezite tedavisinde zorunlu
kullanılan ilaçların maliyetinin 1998-2004 dönemindeki seyri görülmektedir. İlaç harcamalarında
1998’den 2004’e kadar hızlı bir artış olduğu gözlemlenmektedir.
Şekil 3. İngiltere'de Obezite Tedavisinde Zorunlu Olarak Kullanılan İlaç Maliyeti
35000
31301
Bin (£ )
30000
29641
30850
25000
19737
20000
15000
10000
5490
6671
5000
812
0
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
Stanford Üniversitesinde yapılan bir araştırma, ABD’de obez kadın ve erkeklerin diğer
meslektaşlarına göre saatte 3,41 dolar daha az kazandığını ortaya koymuştur. Bu rakam obezite
mağdurlarının yılda 7093 dolar kayıpları olduğunu ortaya koyarken, kazanç farklılığı bir ölçüde
sağlık sigortası fiyatındaki yüksekliğe bağlanıyor. Örneğin, normal kilodaki meslektaşına göre, aşırı
kilolu bir erkeğin sağlık harcamaları yılda 170 dolar, aşırı kilolu bir kadınınki ise yılda 495 dolar
farklılık gösteriyor. Obezler sağlık sorunları nedeniyle daha az çalışabilmekte ve daha az
kazanmaktadır. Buna göre, obezite mağdurları kilo kaynaklı sağlık sorunları nedeniyle yılda
ortalama bir hafta işe gidemiyor. Obezite, ABD'nin en önemli sorunlarından biri olan enerji
tüketimini de etkiliyor. (www.gazeteport.com.tr,2008). Hollanda’da yapılan bir araştırma obezler ve
sigara içenlerin sağlık sistemi açısından daha ekonomik olduğunu ortaya koymuştur. Sigara içenler
ve obezler daha az yaşadığı için kısa dönemde sağlık maliyetleri yüksek olsa da uzun dönemde
sağlıklı insanlara göre daha az maliyeti vardır. Sigara kullanımı ve obezitenin yol açtığı
hastalıkların tedavilerinin ileri yaşlarda ortaya çıkan alzheimer gibi hastalıklara oranla çok düşük
maliyetinin olması
ekonomik olmanın ana sebebi olarak gösterilmektedir. Araştırmaya göre
Hollanda sağlık sistemi her obez kişi başına 2007 verileriyle 50 bin ABD doları tasarruf etmektedir
(www. saglik.diyadinnet.com)
15
5. Obezite Konusunda Ampirik Çalışmalar
Obezite çok boyutlu ve karmaşık bir olgudur. Obezite oranı üzerinde sosyal statü, yerleşim yeri,
gelir, eğitim, cinsiyet ve sağlık harcamaları gibi faktörlerin etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Dünyada
ve Türkiye’de obezitiyle ilgili mücadele önlemleri ve politikaların belirlenmesinde karar alıcılara
yol gösterici araştırmalar yapılmaktadır. Fakat Türkiye’de henüz bu alanda iktisatçılar tarafından
yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri veri eksikliği ve diğeri
ise konunun öneminin henüz yeterince farkına varılmamasıdır. Dünyada obezite konusunda
ekonomik analizler uzun yıllardan beri yapılmakta ve sayısı son yıllarda hızla artmaktadır. Bu
alanda yapılan bazı çalışmalar aşağıda kısaca özetlenmiştir.
Philipson ve Posner (1999) çalışmasında, uzun dönemde teknolojik değişmeler ve tarımsal
yenilikler nedeniyle kalori maliyeti (cost of calori) düşer ve çok kalori tüketilmesine rağmen daha
az kalori harcanır veya sarf edilir. Bu sebepten bireyler boş zamanlarında fiziksel aktivite yaparak
vücudun alınan fazla kaloriyi yakması için para öderler. Bu varsayımlara göre fayda fonksiyonu;
U = U (W ( F , S ), F , C )
W: kilo, F: gıda tüketimi (food intake), S: fiziksel aktivitelerde kaybedilen kalori, C: alternatif
tüketimi (gıda dışı mal ve hizmetler) gösterir. Bireyin sahip olduğu ağırlık (kilo), vücudun kalori
alımı ve vücudun kalori kaybetmesinden etkilenir. Birey bütçe kısıtı altında fayda maksimize
etmeye çalışır. C + pF ≤ I
İkinci eşitlikte; p: gıda fiyatını ve I: geliri göstermektedir. Gelirdeki artışlar gıda talebini
yükseltir. Eğer bireylerin işleri daha az yorucu ise daha az kalori kaybeder. İşlerdeki teknolojik
değişme obezite artışını dengeli hale getirir. Fast-food teknolojik değişmenin sonucudur. Obezite
artışının sorumluluğunu fast-food sektörüne bağlanamaz. Çalışmada ABD Ulusal Sağlık ve
Beslenme Araştırmasından elde edilen veriler kullanılmıştır. Çalışman meslek gruplarının gıda
tüketimi ve fiziksel aktivite alışkanlıklarını nasıl etkilediği üzerine odaklanmıştır. Ayrıca medeni
durumun obezite üzerinde etkisinin olduğu saptanmıştır. Evli olan bireylerin bekârlara göre daha
kilolu olduğu ve fiziksel sağlık problemlerinin daha fazla olduğu belirtilmiştir. Çalışmada
teknolojik yeniliklerin gıda fiyatlarını düşürdüğü ve bu bundan dolayı gıda tüketiminin artığı
saptanmıştır.
Nayga (2000) çalışmasında obezite üzerinde eğitimin ve sağlık bilgilerinin etkisini incelemiştir.
Çalışmada fayda maksimizasyonu;
U = U ( xi , H )
Bütçe kısıtları;
H = h( K , D j , u )
B = ∑ Pi X i
i
16
Eşitlikte Xi: mal vektörü ve H: obezite gibi bir sağlık problemini, .K:sağlık girdileri, D: bireysel
eğitimle ilgili karakteristiklerini gösteren vektörü, u: gözlenemeyen
(unobservable) H
belirleyicilerini, B: geliri, P: fiyatları gösterir. Modelde gelir ve fiyatlar dışsaldır. Buna karşın sağlık
girdi ve çıktıları ise içsel alınmıştır. Bütçe kısıtı altında fayda maksimize edildiğinde aşağıdaki 2
eşitlik elde edilir. Model bu eş anlı eşitlikler ile tahmin edilmiştir.
K = f ( D j , e1 ) ve
H = g ( Bi , D j , K , e2 )
Çalışmada fiyat sabit alınmıştır. Eşitliklerde e1 K’nın gözlenemeyen karakteristiklerini ve e2
H’nin gözlenemeyen belirleyicilerini göstermektedir. Çalışmada K değişkeni içsel olarak alınmıştır.
Çalışmada 1994 diyet ve sağlık bilgilendirme anketi (Diet and Health Knowledge Survey) verileri
kullanılmıştır. (Analizde 1579 gözlem) Örneklem ortalaması olarak %13 siyah, %48 erkek, %40
işsiz ve %25 sigara içen vardır ve ortalama hanehalkı geliri 33470 dolardır. Çalışmanın sonucunda
BKİ üzerinde diyet-hastalık bilgisinin (diet-disease knowledge) etkisi istatistiksel olarak anlamsız
bulunmuştur. Eğitim düzeyinin hem BKİ hem de obez olma olasılığı üzerinde negatif etkiye sahip
olduğu belirlenmiştir.
Cutler ve arkadaşlarının (2003) yaptığı çalışmada; Eğitimin obeziteye etkisi kadınlar ve erkekler
için ayrı ayrı ele alınmıştır. Kadınlar üzerinde yapılan çalışmada obezite eğitimle negatif ilişkili
bulunmuştur. Erkekler üzerinde yapılan çalışmada ise eğitimin obeziteye etkisinin daha düşük
olduğu ortaya konmuştur. Bunlara ilave olarak obezitenin tüm eğitim gruplarında artış gösterdiği
belirlenmiştir. Obezitenin vücudun kalori alımı ile ilişkisi iki şekilde açıklanır. İlk olarak bazal
metabolizmaya bağlı olarak enerji maliyeti (energy cost); Bazal metabolizma oranı= α + β kilo
Bazal metabolizmanın enerji değeri kilo ili ilişkilidir. Daha çok kilolu insanların daha çok enerji
sarf etmesi (kaybetmesi)
gerekir. İkincisi fiziksel aktivite yaparak enerji kaybıdır.
Enerji = ∑η a Kilo
a
η a : kg/dk başına sarf edilen kalori değeridir. Bu ilişki ile kilo ile aktivite süresi arasındaki
dönüşümü verir. Belirli zaman diliminde toplam fiziksel aktivite; Antrenman indeksi= ∑η a Zaman
a
eşitliği yansıtır.Durağan dengede (Steady state) vücuda alınan kalori vücudun yaktığı veya sarf
ettiği kaloriye eşittir.
Eleuteri (2004) OECD ülkelerini kapsayan çalışmasında obezitenin neden yaygınlaştığı ve gelir,
istihdam, eğitim, sosyal statünün ve cinsiyetin obezite üzerine etkisine bakmıştır. OECD ülkelerinde
kadınların obezite oranı erkeklere göre daha yüksek olduğu ve eğitim düzeyi ve sosyal statü artıkça
daha bilinçli beslenmenin hâkim olduğu saptanmıştır. Çalışmada 1991-1995 dönemini kapsayan
panel veriler ile obezite analizi çin sabit etki modeli (fixed effects model) kullanılmıştır.
17
Veriler 11 OECD ülkesini (Kanada, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İtalya,
Japonya, Hollanda, ispanya, İngiltere ve İsviçre) kapsamıştır.
Obezite oranı= f [GSYH/Nüfus, Kalori alımı, Yaşlı Nüfus (65+), Toplam sağlık harcamaları
(GSYH’daki payı)]
Kadınlar için Obezite oranı= f [ GSYH/Nüfus + Kalori alımı+ Yaşlı Nüfus (65+)+ Toplam Sağlık
Harcamaları (GSYH’daki payı)]
Birçok çalışmada gelir artığında obezite oranının azalma gösterdiği ortaya konmasına rağmen,
bu çalışmada gelir ile obezite oranı arasında doğru orantılı bir ilişki bulunmuştur. Bu sonuç yüksek
refah düzeyine ulaşıldığında obezite oranının yükseldiği şeklinde yorumlanmıştır. Birçok çalışmada
kalori alımı artışı ile obezite seviyesinin artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada kalori
alımıyla obezite seviyesi arasındaki ilişki net ortaya konulamamıştır. Genellikle 1990’lı yıllarda
OECD ülkeleri için yüksek kalori alımı düşük obezite seviyesiyle ilişkilendirilir. Bu durum bir
taraftan yüksek kalori alımı ve diğer taraftan yüksek fiziksel aktivite seviyesini yansıtır. Toplam
sağlık harcamaları ve 65+ nüfus değişkeni regresyonda anlamlı çıkmamıştır.
Loureiro ve Nayga, (2005); OECD ülkeleri için yaptıkları çalışma 1990-2002 dönemi panel
verilerini kullanmışlardır. Çalışmada tanımlanan model OLS ve GLS rassal etkilerle (random
effects) ile tahmin edilmiştir. Model aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.
BKİ it = b0 + b1 K it + b2 Rit + b3Wit + b4 GSYH it + b5 H it + b6 Ait + b7 Eit + b8 S + b9T
+ b10 CSE + b11 65 + yaş + eit
Modelde K: kalori, R: kırsal alan, W: kadınların çalışması, H: harcama, A:araba, E: emisyon, S:
sigara içici, T: tarım verimliliği, CSE: tüketici destek eş değerini göstermektedir. Birçok ülke için
BKİ değerleri 1990 yılına aittir. Eşitlikte t zaman dilimini i ise ülkeleri göstermektedir. Modelde
harcamalar GSYH’nın yüzdesi olarak eğitim harcamalarını, tarımsal verimlilik (katma değer/
tarımsal istihdam), eit stokastik hata terimini göstermektedir. Analiz sonuçlarına göre, kalori alımı,
GSYH, emisyon ve 65+ yaş grupları obezite ve aşırı kilolulukla pozitif ilişkili bulunmuştur. Fakat
bunlardan istatistiksel olarak kalori alımı anlamlı çıkmıştır. Kırsal alan, kadınların işgücüne
katılımı, eğitim harcamaları, sigara içenlerin yüzdesi ve tarımsal verimlilik obezite ve aşırı
kilolulukla negatif ilişkili bulunmuştur. Bu değişkenlerden kadınların işgücüne katılımı ve sigara
içenlerin yüzdesi istatistiksel olarak anlamlı olan değişkenlerdir. Kadınların iş gücüne katılımı ev
dışı tüketimin ve hazır gıdaların tüketimini artırmaktadır. Obez ve aşırı kilolu bireyler için GLS
rassal etki modelinden elde edilen sonuçlar OLS ile benzerdir. Eğitim harcamaları, sigara içenlerin
yüzdesi ve gıda fiyatları aracılığıyla tüketiciden tarım sektörüne transferler negatif ve istatistiksel
olarak anlamlı katsayılardır.
18
Kişi başına GSYH, emisyon miktarı, 65+ yaş grupları ve tarımsal verimlilik verileri ise istatistiksel
olarak anlamlı çıkmamıştır.
Plantinga ve Bernell (2005); şehirleşme ve kilo arasındaki ilişki yersel denge (spatial) modeli ile
analiz etmiştir. Araştırmacılar aşağıdaki eşitlikle analize başlamıştır.
W = W0 + F − E
Eşitlikte W: (weight of residents) bireyin ağırlığı, WO: bireyin ilk ağırlığı, F: gıdaların kalori
miktarını, E: kalori sarfiyatı (expenditure), H: konut harcamalarını göstermektedir. Genel olarak
kilonun marjinal faydası bireyin ilk ağırlığına bağlıdır. Zayıf bireyin kilo alması tüketimin faydasını
artırır. İdeal kilonun üstündeki bireylerin marjinal faydası negatiftir. Kısaca, U ( H , W , F ) →
U W < 0, U F > 0, U H > 0 U HW = U HF = 0
Konut harcamalarının (housing) marjinal faydası kiloya ve gıda tüketimine bağlıdır. Gıda
tüketiminin marjinal faydası ise kiloya bağlıdır. U FW > 0 , eğer kalori alışkanlık (addictive) halinde
ise bu eşitlik obez bireylerin marjinal kaloriden daha çok zevk alacağını ifade eder. Sonuç olarak
U HH , U FF , U WW < O olacağı varsayılmıştır. Fayda fonksiyonu türetilerek piyasa yersel denge eşitliği
(spatial market equilibrium) çözülür. Bu çalışmada obezite ile şehirleşme arasındaki ilişki
modellenmiştir. Gıda tüketimi ve vücut kalori sarfiyatı (expenditure) arasında yüksek oranda takas
vardır (trade-off). Fayda üzerinde gıdanın doğrudan veya dolaylı etkisine göre ilişki kararlaştırılır.
Vücudun harcadığı (sarf ettiği) kalori miktarındaki değişme, sadece gıda tüketiminden elde edilen
doğrudan faydayı değil aynı zamanda gıda tüketimindeki değişmeler dolayısıyla kilonun
etkilenmesinden kaynaklanan dolaylı fayda üzerinde de etkilidir.
İstatistiksel sonuçlar gıda tüketiminin marjinal faydasının kiloyu nasıl etkilediğini ortaya
koymuştur. Zorunlu mal olan gıdalar için yeterlilik koşulunun kalori harcamasıyla (expenditure)
ilişkisi U FW < 0 şeklindeyken lüks mal olan gıdalar için gereklilik koşulunun kalori harcamasıyla
ilişkisi U FW > 0 şeklindedir. Çalışmadan elde edilen diğer bir bulgu da lüks gıdaların kalori
sarfiyatı (expenditure) ile ilişkisi kilo almak gıdanın faydasını yükseltir. Ayrıca daha küçük
yerleşim yerlerinde yaşayanların daha çok gıda tüketimi yaptıkları ve buna bağlı olarak da daha çok
kilo aldıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Asfaw, (2007) Mısır’da yapmış olduğu çalışmada kullandığı modelin teorik temeli Philipson ve
Posner (1999) çalışmasına dayanmaktadır. Bireyler gıda ve gıda dışı tüketimlerinden (N) ve kilodan
(W) fayda elde ederler. Gıda maddeleri enerji yönünden yoğun gıdalar (x1) ve enerjisi az fakat besin
değeri yüksek gıdalar (x2) olmak üzere iki grupta toplanır. Bu durumda fayda fonksiyonu;
U = U ( x1 , x 2 , N , W )
19
Kilonun marjinal faydası bireyin ilk kilosuna bağlıdır. W+ ideal kilo olarak tanımlanır. Buna bağlı
olarak bireyler W < W + U W′ ≥ 0 ilişkisini korumak isterler. Bireyler bütçe kısıtı altında faydalarını
maksimize etmek isterler. Bütçe kısıtı; p1 x1 + p 2 x 2 + p N N ≤ Y
Eşitlikte, P: fiyatı, Y: geliri göstermektedir. Fayda ve bütçe kısıtı altında Langrange eşitliğini
oluşturduğumuzda aşağıdaki eşitliği elde ederiz. Bu eşitlik temel ampirik tahminlerde kullanılmıştır.
[
W * = W f 1 ( p1 , p 2 , p N , Y ), f 2 ( p1 , p 2 , p N , Y )
]
Kilo üzerinde fiyat esnekliklerinin etkisi ise; ε WP1 = (εW x1 )(ε x1 p1 ) + (ε wx 2 )(ε x 2 p1 )
ε Wp1 : kilonun x1 malının fiyatına bağlı olarak esnekliğidir. ε x1 p1 : x1 malının kendi fiyat esnekliğidir.
ε x 2 p1 : x1 malının fiyatındaki değişmenin sonucu olarak x2 malı talebindeki değişmedir (çapraz fiyat
esnekliği). ε Wx1 , ε Wx 2 : kilonun sırasıyla x1 ve x2 malı tüketimine bağlı esnekliğini ölçer. Kendi fiyat
esnekliği çapraz fiyat esnekliğinden daha büyük ve x1 malıyla ilgili kilonun esnekliği x2 malıyla
ilgili kilonun esnekliğinden daha büyük oluncaya kadar enerjisi yoğun gıdaların (x1) fiyatlarındaki
azalış kilonun optimal seviyesindeki artışla ilgilidir.
ε WP 2 = (εW x 2 )(ε x 2 p 2 ) + (ε wx1 )(ε x1 p 2 ) > 0
ε 
ε x 2 p 2 <  Wx1 ε x1 p 2
 ε Wx 2 
Bu eşitlikler şunu ifade eder; eğer x1 ve x2 malları ikameyse ve x1 ve x2 mallarının kilo esneklikleri
arasındaki fark yüksekse, x2 malıyla ilgili kilonun fiyat esnekliği pozitif olabilir. Bu matematiksel
ilişkiler
dünyada
obezite
yaygınlığı
için
politika
belirlemede
önemli
araçlar
ortaya
koymuştur.Çalışmada hükümetin fiyat politikalarının gıda tüketim miktarını etkilediği ve böylece
obezite yaygınlığını da etkilediği test edilmiştir. Bu bağlamda kurulan regrasyon modelinde bağımlı
değişken olarak BKİ kullanılmıştır. Açıklayıcı değişken olarak yaş, aile genişliği, kişi başına aylık
harcama (logaritmik), 100 kalori değerinde ekmek, yumurta, şeker, yağ, pirinç, meyve, sebze, sığır
eti ve bakliyatın fiyatları, kukla değişken olarak annenin eğitim durumu, hanedeki kadın sayısı, aşırı
yoksulluk ve yerleşim yeri kullanılmıştır. Bu çalışmada anne obezite yaygınlığı oranı üzerinde gıda
sübvansiyonlarının etkiside incelenmiştir. Regresyondan elde edilen temel bulgular harcama ve
fiyat değişkenlerinin BKİ değeri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkisi olduğunu göstermiştir.
Mısır’da 902 kadın üzerinde yapılan araştırmada, kadınların %28.12’si obez ve %29.95’i aşırı
kilolu çıkmıştır. Kadınlarda BKİ ortalama değeri 27.64 hesaplanmıştır. Tüm gelir birimlerinde
kadınların ortalama BKİ değeri normal BKİ değerinden (25) daha yüksek çıkmıştır. Kadınlarda yaş
değişkeni BKİ değişkenini pozitif etkilemiştir. Eğitim seviyesi ve aile genişliği istatistiksel olarak
anlamsız bulunmuştur. Harcamaların azalan oranda BKİ seviyesini artırdığı ortaya konmuştur.
20
Diğer değişkenler sabit olduğu düşünüldüğünde yerleşim yeri (kırsal alan) BKİ değerini istatistiksel
olarak pozitif etkilemiştir.
Meyerhoerfer ve Pylypchuk (2008) panel verileri ile kilo ve sağlık harcamaları üzerinde ABD’de
gıda kupon programının etkisini incelenmiştir. Çalışma neoklasik yapıda tüketici fayda
maksimizasyonuna dayanmaktadır.
U it = U ( H it , C it , Wit (C it ))
i: 1….N kadar birey sayısı, t: 1,……,T ye kadar zaman peryodu, Ht: sağlık tercihleri, Cit: gıda ve
gıda dışı mallar vektörüdür. Wit: kilo düzeyini Pit: fiyatı göstermektedir.
Wit* = X it′ β1 + γPit + ε~it
ve
Pit* = X it′ β 2 + Z it′ δ + u~it
Xit: demografik ve ekonomik değişkenleri içerir. Zit gıda kupon programına katılımı etkileyen araç
değişkenler vektörüdür.
Moro (2008) yaptığı çalışmada mikro ekonometrik talep modelleri üzerinde piyasa ve
politikaların etkisi üzerinde durmuş ve obezite ile ilgili dinamik talep modellerinin yapısını ele
almıştır. Fakat çalışmanın sonucunda veri elde etmenin önemli bir problem olduğunu ve obezite ile
ilgili ampirik talep çalışması yapamadıklarını ifade etmiştir.
Mevcut dönemde bireyin faydası, U = u ( F , C , H )
F = f ( X , q, S )
H = h(W , k )
F: gıda tüketimi, C: diğer malların tüketimi, H: sağlık, X: işlenmemiş gıdalar, q: miktar göstergesi,
S: geçmişten elde edilen deneyimlerin sonucu olan tüketim sermayesidir. Bireylerin sağlığı sahip
oldukları kiloyu (W) ve gıda güvenliğine (food safety) (k) bağlıdır. İlk olarak model alışkanlıkları
da içerir. Alışkanlık (habit formation) ayrılamayan tercih zamanlarını ifade eder. Böylece mevcut
fayda sadece mevcut harcama/tüketimlere değil aynı zamanda alışkanlıklara da bağlıdır. Gıda
tüketimi (gıda servisleri) üretim fonksiyonundan aşağıdaki gibi elde edilebilinir.
T
Tüketici problemi,
max ∫ e
X ,C
−θt
u ( F , C , H )dt
0
Kısıtlar;
F = f ( X , q, S )
ο
H = h(W , k )
ο
W = (1 − δ )W + g ( X , a ) S = X − γS ve pX + C = y →kilo ve tüketim sermayesi (consumption
capital) için geçiş eşitliğidir. Eşitlikte, W: bireylerin mevcut kilosu, k: beslenme riski (gıda
güvenliği bilgileri), δ : kilo kayıp oranı, γ : tüketim sermaye aşınma oranıdır. p: işlenmemiş gıda
fiyatlarıdır. Y: harcanabilir geliri, θ : zaman indirgeme oranını göstermektedir. Modelde g(X) iç
bükey fonksiyonu besin tüketimi (X) ve azalan fiziksel aktiviteyle (a) artar.
21
Böylece kilonun marjinal faydası kilo kazanmak için harcanan kaynakların marjinal faydasına
eşittir. Optimal işlenmemiş gıda politikası φ (W , S ; p, y, q, k ) olup, gıda tüketimi kilo artışıyla
azalacaktır. Bu φW ≡
dX
< 0 modelin durağan denge (steady state) çözümüdür.
dW
Çınar ve Murtomaa (2008) 2004 bahar dönemine ait Türkiye’de 611 gözlem ve Finlandiya’da
338 gözlem üzerinde çalışma yapmışlardır. Ampirik çalışma faktör analizi, çapraz tablolara göre t
testi ve ki-kare (χ) testleri içermektedir. Erişkin öncesi dönemi (10-12 yaş grubunun) kapsayan
veriler anket yoluyla elde edilmiş olup, Finlandiya’da Munkkiniemi -Helsinki ve Türkiye’de
İstanbul- Kadiköy’ü kapsamaktadır. Türkiye’de Kadiköy’de 2 okul seçilmiştir. Bu okullar
kümeleme yöntemiyle yüksek ve düşük sosyo ekonomik gruba göre seçilmiştir. Finlandiya’da ise
rastgele 2 ilkokul seçilmiştir. Araştırmada obezite ve diş sağlığının erişkin öncesi dönemde önemli
bir sağlık problemi olduğu ortaya konmuştur. Bunu yaşam faktörleri (sosyo-ekonomik yapılarına
göre boş zamanlarında yapılan aktiviteler, TV izleme alışkınlıkları), aile yapılarının ve beslenme
kalıplarının (şekerli besinlerin tüketimi) etkilediği belirlenmiştir. Çalışmada erişkin öncesi dönemde
olan bireylerin Türkiye’de %28 ve Finlandiya’da %20’sinin obez olduğu ve Türkiye’de daha
yüksek diş sağlığı problemi %84 (Finlandiya için %33) olduğu bulunmuştur. Türkiye’de 448
gözlemde BKİ’nin ortalaması 18,65 ve Finlandiya’da 171 gözlem üzerinde bu ortalama 18,38
çıkmıştır.
Türkiye’de kamu okulunda okuyan erişkinlerde (265 gözlem) özel okulda okuyan
erişkinlere (163 gözlem) göre obezite oranı daha düşüktür.
Hojgaard ve arkadaşları (2008); çalışması analiz beklenen cohort analizine dayanmaktadır.
Danimarka’da doğmuş 50–64 yaş grubunu içermektedir. OLS regresyon yöntemi (log-liner)
kullanılmıştır. Modelin açıklayıcı değişkeni olarak bel genişliği, yaş grupları, sigara kullanımı (üç
gruba ayrılmıştır; eski içiciler, hala içici olanlar, ara sıra içenler), kukla değişken olarak hastalık
oranları, eğitim (10 yaştan küçük okullular ve üniversite çağında olanlar) değişkenleri
kullanılmıştır. Bel çevresi ile yıllık sağlık maliyetleri arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Sonuçlara göre
bel çevresi artıkça maliyetler kadınlarda %1.25 oranında ve erkeklerde %2.08 oranında artış
göstermektedir.
6. Obezite İle Mücadele Politikaları
Birçok ülkede obezitenin makro piyasalar üzerindeki etkisi araştırılmaktadır. Yaygın olarak
makro ekonomide gelişmeler, gıda piyasaları ve diyet alışkanlıklarındaki ilişkiler araştırılmaktadır.
22
Ekonomik Gelişme
Daha az emek
yoğun işler
Kente göç
Artan satın
alma gücü
Modernleşen
gıda piyasaları
Tüketim kalıplarında değişmeler
Enerji kullanımı < Enerji alımı (calori intake)
Biyolojik faktörler
Ekonomik gelişmeyle birlikte emek yoğun sektörlerin istihdamdaki payı gerilemektedir. Örneğin
tarım sektöründe mekanizasyonun artması işgücü talebini azaltmaktadır. Ekonomik gelişme ile
birlikte tüketicilerin satın alma gücü de artmaktadır. Bireylerin daha çok kazanması beraberinde
tüketim kalıplarını da değiştirmektedir. Gelir artışıyla birlikte gıda ve daha çok kalori tüketimi
gerçekleşiyor. Nitekim Çin’de pirinç-buğday veya soya soslu yiyeceklere dayalı gıda tüketimi son
yıllarda ekonomik büyüme ile birlikte değişmekte ve et, balık, yumurta, bitkisel yağların tüketimi
hızla artmaktadır. Ayrıca kadınların işgücüne katılımıyla hazırlaması kolay yiyecekler veya ev dışı
tüketiminde artmaktadır. Düşük gelirli ülkelerde şehir ve kırsal alan arasındaki tüketim
alışkanlıkları farkı yüksek gelirli ülkelerden daha büyüktür. Bundan dolayı büyük kentlere göçler
obezite yaygınlığını artırmaktadır. Çünkü geldikleri bölgelere (eyaletlere) göre fiziksel aktivite
alışkanlıkları ve tüketim alışkanlıkları değişim göstermektedir. Örneğin 2004 yılında Amerika’da
yapılan bir araştırmada İspanyol (Hispanic) ve Meksika kökenli erkeklerin %74’ü ve kadınların
%70’inin aşırı kilolu olduğu saptanmıştır. Biyolojik faktör ve enerji eşitliği yönünden iki biyolojik
faktör vardır. Birincisi genetik faktörler ve ikincisi önceki yaşam deneyimleridir. Farklı beslenme
rejimine dayalı önceki yaşam hormonal ve metebolik değişmeyi etkilemektedir. Aynı zamanda bu
etmenler ekonomik gelişmeden de etkilenmektedir. Göçler, alım gücündeki artış veya azalış, gelişen
gıda piyasaları diyet yapısını etkilemektedir. Yapılan çeşitli diyetler ve biyolojik faktörlerde kalori
tüketimi ve kalori harcamasını (yakımını) etkilemektedir (Witkowski, 2007, S:127-134).
23
Tüm dünyada hızla artan obezite yaygınlığı bireyleri ve toplumları etkileyen önemli bir sosyal
problemdir. Sosyal problem kamusal çözümleri gerektirir. Tüm dünyada kamusal sağlık
politikalarını destekleyenler, ulusal düzeyde obezite yaygınlığını önlemek ve kontrol edebilmek
için politikalar geliştirmekte ve eylem planları hazırlamaktadır (WHO,2003).
Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları
obezitenin önlenmesine yönelik çeşitli programlar, projeler ve eğitim çalışmaları yürütmektedir.
“Türkiye Obezite ile Mücadele Programı ve Ulusal Eylem Planı” taslağı 08.07.2008 tarihinde
yayınlanmış ve 5 yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Ulusal Eylem Planı başta sağlık, spor, eğitim,
ulaşım, belediye ve maliye olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşların temsilcileri,
üniversitelerin tıp, beslenme ve diyetetik, fizik tedavi bölümlerinden akademisyenler, özel
sektörden gıda sanayi, tüketici dernekleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla
hazırlanmıştır. Eylem planında yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında
bilinçlendirilme, obezitenin teşhis ve tedavisine yönelik önlemler alınması yer almaktadır.
Çalışmanın hedefleri arasında ülkemizde yaşa, cinsiyete, bölgelere, sosyo-ekonomik düzey gibi
faktörlere göre aşırı kiloluluk ve obezite görülme sıklığının ve risk etmenlerinin belirlenmesi yer
almaktadır. Obezitenin önlenmesine yönelik girişimlerin başında toplumun geneline ve özel
gruplara (askeri personel, öğretmenler, medya mensupları, vb.) yeterli ve dengeli beslenme ve
fiziksel aktivite konularında bilgilendirme yer alıyor. Eylem Planı ayrıca okul öncesi, okul çağı ve
yetişkinlere yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı verebilmek ve fiziksel aktivite alışkanlıklarını
düzenli hale getirmesini sağlamak gibi çalışmaları da kapsıyor. Eylem panında 2010 yılına kadar
okullarda obezite yaygınlık oranını %5 oranında azaltmak hedefleniyor.
İş yerlerine yönelik girişimler ise işgücü kaybını azaltmamak ve verimliliği artırmak için aynı
benzer önlemleri içeriyor. Gıda tüketiminde reklamın ve medyanın büyük etkisi olduğu
düşünüldüğünden uluslar arası uygulamalar dikkate alınarak tüketicilerin doğru seçim yapmasını
sağlayacak şekilde reklam ve pazarlama faaliyetlerini planlamaları tavsiye ediliyor. Eylem planı
2012 yılına kadar medyada yer alan gıda reklâmlarına ve tanıtıcı faaliyetlere yönelik yasal
düzenlemeler getirilmesini amaçlıyor. Yerel yönetimlerin katkılarıyla şehirlerde yürüyüş ve koşu
alanlarının, bisiklet yollarının ve fiziksel aktivite alanlarının artırılması ve güvenliğinin sağlanması
da hedefler arasında yer alıyor. Ülkemizde obezite ve aşırı kiloluluk oranının artmasıyla birlikte
çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda 2010 yılına kadar sağlık harcamalarının
azaltılması amacıyla zayıflama ilaçlarının kontrolsüz kullanımının engellenmesi hedeflenmiştir.
Ayrıca cerrahi müdahalenin gerekli olduğu durumlara, sağlık kuruluşu bünyesinde oluşturulacak
olan heyet tarafından (cerrah, gastroenterolog, endokrinolog, diyetisyen, psikolog) mücadeleye
karar verilmesi hedeflenmiştir (Türkiye Obezite ile Mücadele Programı, 2008).
24
İngiltere’de hükümetin sağlıklı yaşam ve ideal kilonun sağlanması için uyguladığı beş strateji
aşağıda özetlenmiştir. (NHS,2008);
•
Çocuklar için sağlıklı büyüme ve sağlıklı kilo: çocuklarda obezite
yaygınlığının önemi üzerinde durulmuştur. Bebeklerin, okul öncesi ve okul çağı
çocuklarının beslenme alışkanlıklarını düzenlemek ve takip altına alınması hükümet
tarafından önerilmiştir.
•
Sağlıklı besinlerin reklamını yapmak: yüksek yağ ve şeker içeren gıdaların
tüketimini azaltıp meyve ve sebze tüketimini artırmak hedeflenmektedir.
•
Günlük yaşamda fiziksel aktiviteye yer vermek: her gün düzenli bir şekilde
fiziksel aktivitelere yer vermek.
•
Daha iyi sağlık için teşvik yaratmak: Okullarda, kafeteryalarda, restoranlarda
ve otomatik satış yapan makinelerde sağlıklı besinlerin seçilmesine ve yürüyüş ve
bisiklet kullanım alanlarının düzenli bir şekilde kullanımını teşvik ederek ideal
kiloya ulaşılmasını sağlamak.
•
Obezite ve aşırı kiloluluk için bireysel destek almak: İngiltere’de ulusal
sağlık enstitüsü çocuklarda ve yetişkinlerde klinik veya klinik yardımı olmadan
obezite ve aşırı kiloluluk durumunu önlemek ve daha etkin yönetmek için önlemler
almayı hedeflemiştir. Obezite yaygınlığı önleme faaliyetleri ve gayretleri artış
göstermektedir.
Genellikle 12 yaş altındaki obez çocuklara ilaç tedavisi önerilmemektedir. 2005–2006
döneminde 25 Avrupa ülkesinde yapılan anket çalışmasında 12 politika seçeneği üç seneryoya (0=
politika yok, 1= kısmen yerine getirilir, 2= tam olarak uygulanır) göre değerlendirilmiştir. Ülkelerin
uyguladıkları politika yüzdesi düşük, orta ve yüksek derece olarak gösterilmiştir. İki politika unsuru
yüksek derece olarak bulunmuştur. Bu değerlendirmeye göre sağlık eğitimleri ve fiziksel aktiviteye
teşvik kilo azalmasına sebep olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
25
Şekil 4: Çocuklarda Fazla Kilo ve Obeziteyle Mücadele İçin Uygulanan Politikalar
Politika Konuları
Temel Politika Araçları
Politikayı
Uygulayan
Ülkelerin Oranı
1.Pazarlama
Beslenme bilgileriyle ilgili ve enerji içeriği ile ilgili
/Etiketleme
etiketleme yasası
Uygun reklam ve gıda pazarlama yasası
2.Sağlıklı
diyet
ve Meyve ve sebze tüketimini artırmak, doymuş yağ ve şeker
beslenme
Yüksek
Düşük
Orta
tüketimini azaltmak
Yazılan politika dokümanları, açıkça beslenme ile ilgili
Orta
politik kurumları seçmek
3. Fiziksel aktivite
Tavsiye edilen besin değerleri
Yüksek
Okullarda günde minimum 30 dk. fiziksel aktivite gerektiren
Düşük
yasa
4.Eğitim/Farkındalık/
Araştırma
Sağlık ve beslenme eğitimi, okullarda farkındalık programı
Orta
Ulusal sağlık incelemesi ve uluslararası sağlık incelemesine
Orta
katılım çocuklarda obezite yaygınlığının denetlenmesi, yeme
alışkanlıkları değiştirilmesi ve fiziksel aktivitelerin
artırılması
5.Uygulama
Özel idari yapı ile politika uygulamaları
Orta
Yapısı/İşbirliği
Ulusal politika yapıcılarıyla beslenme konseyi veya diğer
Orta
tavsiye niteliğindeki yapı
Düzenli hükümet platformları başlatmak ve gıda
Orta
üretiminden sorumlu çeşitli kuruluşlarla işbirliği başlatmak
Beslenmeyle ilgili nedenler üzerinde tarım ve sağlık
Düşük
bakanlığı arasında düzenli görüş alışverişi sağlamak
Kaynak: ENHIS,2007
Not: Yüzde değerlerin hesaplanmasında verilen politika seçeneğini tam olarak uygulayan (2) ülkeler dikkate alınmıştır.
Gruplama;düşük: ülkelerin <%50‘si, orta: ülkelerin <%50-69’u ve yüksek: ülkelerin ≥ 70’i tarafından uygulanmaktadır
şeklindedir.
Amerika’da eyalet yönetimleri obezite yaygınlığının artmasıyla birlikte politikalar geliştirmeye ve
uygulamaya başlanmıştır. Bu politikalar fiziksel aktivite, meyve ve sebze tüketimi, breastfeeding
(emzirme), şekerli yiyecekler ve gazlı içecekler tüketimi, enerjisi yoğun yiyeceklerin tüketimi ve
medya üzerinde odaklanılmıştır. Okullarda yemek programları, kültür-fizik eğitimleri, fiziksel
aktivite, kilo-boy ölçümleri ve vergi politikaları gibi çeşitli yöntemler ile obezite artışıyla mücadele
edilmektedir. Obezite okul çağındaki çocuklarda artış göstermesinden dolayı mücadeleler okul
öncesi, okul çağı ve erişkinler için daha çok önem kazanmıştır.
26
Çocukların zamanının büyük bir kısmı okul ve okul içi aktivitelerde geçmektedir. Bu nedenle
okulda kaliteli ve besin değeri yüksek besinlerin satılmasını sağlamak, kültür-fizik ve sağlıkla ilgili
eğitim verilmesi ve boş zamanlarında fiziksel aktiviteye (basketbol, tenis, yüzme, vb.)
yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Amerika’da birçok eyaletteki (Kaliforniya, Colorado,Teksas, vb.)
okullarda çeşitli kamu kuruluşları (yemek şirketlerinin de desteği ile) öğle yemeklerinde yenen
gıdaların ve kantinde satılan gıdaların besin değerleri kontrol altına alınmıştır. Kaliforniya’da 1ocak
2009’dan itibaren yasa ile okul saatinden yarım saat önce ve sonrasında okula dışarıdan gıda servis
edilmesi ve otomatik satış makinelerinin kullanımını okulda ve okul çevresinde yasaklamıştır.
Ayrıca okullarda yağ oranı yüksek ve fast food gıdalara rekabetçi kalori oranı düşük ve sağlıklı
ürünlerin (meyve, sebze, yağsız süt ve tahıl ürünleri, vb.) satışlarına yer verilmesi gerektiği
düşünülmüştür. Spor ve fiziksel eğitim için ulusal kurum (NASPE) ilkokula giden çocuklar,
ortaokul ve liseye giden çocuklar için 150 dakika, fiziksel ve sağlık eğitimin verilmesini önermiştir.
Bu eğitimlerin sadece obezite ile mücadele için değil aynı zamanda beyinsel fonksiyonların gelişimi
içinde önemli olduğu vurgulanmaktadır (www.healtyamerican.org, 2008). Birçok eyalette obezite
hastalığını azaltmak için bazı gıdalara vergi koyarak bu gıdaların tüketiminin azaltılması
hedeflenmiştir. Bu vergiler twinkie vergiler olarak adlandırılır. Düşük gelire sahip bireyler
gelirlerinin büyük bir payını gıda harcamasına ayırırlar. Böylece bu tip vergiler azalan oranlıdır
(regressive). Yale üniversitesinin araştırmasına göre sağlıksız gıdalara uygulanan vergileri
destekleyen Amerikalıların sayısı 2001 yılında %33 den 2003 de %40’a ve 2004 yılında %54’e
yükselmiştir. Bu araştırmaya göre sağlıksız gıdalara uygulanan vergilerin tutarı yılda 1.8 milyar
dolar üzerinde bir meblağ oluşturmaktadır. Ayrıca yılda gazlı içeceklere 1.5 milyar, şekerlemelere
70 milyon, patates cipsine 54 milyon, diğer hafif yemeklere (snack) 190 milyon dolar vergi
önerilmiştir (Yale Üniversitesi, 2007).
Amerikan sağlık kurumu restoranların insanların kolayca anlayabileceği şekilde besinlerin
toplam kalorisini, yağ oranlarını ve temel besin değerlerini menülerinde gösterilmesini talep
etmiştir. Bu uygulamaya menü sınıflaması politikası denilmektedir. MC Donald’s, Outback
Steakhouse ve Macayo’s Mexican Kitchen gibi firmalar bu programa gönüllü katılmışlardır. Fakat
birçok restoran henüz bu programa katılmamıştır. Bu sebeplerden dolayı ortalama olarak tüketiciler
restoranlarda tükettikleri gıdaların besin değerlerini bilmemektedir. Şehirleşme planı ve taşıma
politikasıda obezite ile mücadelede önerilmelidir. Çünkü yerleşim yerlerinin okula ve iş yerlerine
uzak olması nedeniyle genellikle yürüyerek veya bisikletle gitmek yerine araba kullanma tercih
edilir. Bu rahatlığa alışan bireyler artık her yere hatta kısa mesafelere bile araba ile gitmek isterler.
Bu yönde politikalar arasında yürüyüş ve fiziksel aktivite yapabilmek için yeşil alanları artırma
vardır.
27
Proje destekleriyle yürüyüş ve bisiklet kullanmayı teşvik için yaya kaldırımları ve bisiklet sürme
alanlarına ortak düzenleme getirilmesi,
okula gidiş yollarının güvenliğini sağlama ve trafik
kontrollerini sağlama politikalar geliştirilmiştir.
Ulusal seyahat araştırmalarında (national travel survey) 1969 yılında 5-15 yaş grubu, okullara
yürüyerek veya bisikletle giden çocukların oranı %48 iken bu oran 2001 yılında %16’lara
düşmüştür (www.healtyamerican.org, 2008). Amerika’da kırk eyalet şekerli içeceklere ve snacks
(hafif yemek) gıdalara küçük vergiler uygulamaktadır. Gazlı ve şekerli içecekler (kola, soda, vb.)
kilo alımı ve sağlıksız beslenmeye sebep olduğu gibi obezite hastalığını da artıran ürünlerdir
(Brownell ve ark., 2009). Şekilde de görüldüğü gibi Amerika’da gazlı içeceklerden günlük alınan
kalori miktarı 1977–78 döneminden 1994–1996 dönemine yaklaşık 2 katı bir artış göstermiştir.
Buna karşın 1994–1996 döneminden 1990–2000 dönemine artış ise 1,35 kat olmuştur.
200
Şekil 5. ABD'de Gazlı İçeceklerden Kişi Başına Günlük Kalori Alımı
190
Kalori Miktarı
175
150
141
125
100
75
70
50
1977-78
1994-96
1990-2000
Kaynak: Brownell ve ark.,2009
Son 10 yılda (1994-96 ile 1990-00) gazlı içeceklerden kişi başına alınan kalori değeri %30
artmıştır. Yale üniversitesinin araştırmasına göre sodanın fiyatındaki %10’luk artış tüketimde
%7.8’lik bir azalışa neden olmaktadır. Karbonatlı gazlı içeceklerin fiyatındaki %6.8’lik artış ise
satışlarda %7.8’lik bir düşüşe, coca-colanın fiyatındaki %12’lik artış satışlarda %14.6’lık bir düşüşe
sebep olmaktadır. Çalışmalarda ekonomik prensiplere göre bu ürünlerde vergi artışının olması
tüketimlerin sağlıklı içeceklere yönelmesine sebep olacağı önerilmektedir. Böylece daha az kalori
alımı ve daha az kilo kazancı olur. 2008 yılında New York’da tüketimi azaltmak için şekerli
içeceklere ons (2 kg) başına bir peni yani 0.10 dolar (one penny-per ounce) tüketim vergisi (excise
tax) önerilmiştir. Vergiler azalan oranlı olabilir. Gıdanın vergisi sigara ve alkolü içeceklerin
vergisiyle karşılaştırılmaz. Çünkü insanlar hayatta kalabilmek için gıda tüketimi yaparlar.
28
Bu sebepten tek başına vergilendirme obezite problemini çözemez. Ancak gazlı ve şekerli
içecekler sağlıklı yaşam için önemli bir besin değildir. Bu sebepten vergilendirme bu tip ürünlerin
tüketimini azaltabilir (Brownel ve ark., 2009).
7. SONUÇ
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde temel sağlık problemi haline
gelmiştir. Özellikle, 1980’li yıllardan günümüze kadar geçen sürede gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde tüm yaş gruplarında (özellikle çocuklarda ve kadınlarda) obezite yaygınlığı çok hızlı artış
göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporunda 2006 yılında dünyada 400 milyonun üzerinde
obez ve yaklaşık 1.6 milyar fazla kilolu birey olduğu bildirilmektedir. Bu rakamların 2015 yılında
sırasıyla 700 milyon ve 2.3 milyara ulaşacağı öngörülmektedir.
Dünyada obezite görülme sıklığını etkileyen etmenlerin başında genetik (kalıtım), yaş, cinsiyet,
eğitim ve yaşam tarzı gibi değişkenler yer almaktadır. Kentleşme, ekonomik gelişme ve diyet
alışkanlıklarında değişme, çalışma koşulları, fiziksel aktivitelerde azalmalar (okul servisleri,
asansör, ulaşımın ve diğer teknolojik araçları, kentlerde yetersiz yeşil alan, televizyon ve bilgisayar
başında fazla zaman geçirme) ve reklamlar gıda tüketim kalıbını değiştirmektedir. Gıda tüketim
kalıbındaki değişmede ev dışı gıda tüketiminin artması,
besin çeşitliliği, özellikle şekerle
tatlandırılmış içeceklerin ve yağ oranı yüksek gıdaların tüketiminin artması ve fast-food gibi
yiyeceklerin daha düşük fiyata alınması ve her yerde satın alınabilir olması rol oynamaktadır.
Obezite yaygınlığının en düşük olduğu ülkeler Çin, Pakistan, Singapur gibi ülkelerdir. Buna
rağmen bu ülkelerde tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve teknolojik gelişmelerden dolayı obezite
oranlarında artış görülmektedir. Obezitenin en yüksek olduğu ülkelerin başında özellikle Güney
Avrupa ülkeleri, ABD, İngiltere ve bazı Afrika ülkeleri gelmektedir.
Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de obezite yaygınlığı artmaktadır. Sağlık Bakanlığı
obeziteyi özellikle çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıklarından biri olarak kabul
etmiştir. Erkeklerde ortalama obezite oranı yüzde 21.2 iken kadınlarda yüzde 41.5’e kadar
çıkmaktadır. Türkiye’de hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkelerin beslenme sorunları
birlikte yaşanmaktadır. Türkiye’de halkın beslenme durumu bölgelere, sosyo-ekonomik düzeye ve
kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir.
Buna paralel olarak sosyoekonomik gruplar ve bölgeler arasında obezite oranlarında da ciddi
farklılıklar vardır. Ancak, ülke genelinde, kırsal kesimde ve sosyoekonomik grupların (özellikle
düşük) hepsinde obesite yaygınlığı artmaktadır.
Obezite ekonomik ve sosyal kalkınmayı ciddi olarak etkilemektedir. ABD’de 2002 yılında
obezite sağlık harcamalarından %9.1 (92.6 milyar dolar) pay almıştır.
29
Dolaylı maliyet (çalışma-verimlilik-gelir kaybı) hesaba katıldığında maliyet yükselmektedir.
Bazı Avrupa ülkelerinde doğrudan maliyetin sağlık harcamalardaki payı %7 dolaylarındadır.
ABD’de obez bireyler diğer meslektaşlarına göre saatte 3,41 dolar daha az kazanmaktadır. Ayrıca
daha fazla sigorta primi ödenmektedir.
Obezite sorununun üstesinden gelmek için devlet, sivil toplum, özel sektör, meslek ağları, medya
ve uluslararası kuruluşlar arasında ilişkilerin güçlendirilmesi ve ortak hareket edilmesi
önerilmektedir. Birçok ülkede okullarda meyve-sebze ve yağsız süt gibi sağlıklı gıdaların satılması,
spor-sağlık eğitimi ve fiziksel aktivite programları yürütülmektedir. Ayrıca okullarda sağlıklı
ürünler hariç gıdaların satışına sınırlamalar getirilmiştir. ABD’de bazı eyaletlerde şekerli içek ve
gıdalardan maktu vergi (twinkie) alınmaktadır. Ayrıca restoranlarda mönülerde besin ve kalori
bilgilerinin yer alması yaygınlaşmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de obezite ile mücadele önlemleri ve politikaların belirlenmesinde çeşitli
araştırmalar yapılmaktadır. Dünyada obezite konusunda ekonomik analizler uzun yıllardan beri
yapılmakta ve sayısı son yıllarda hızla artmaktadır. Fakat Türkiye’de henüz obezite üzerine
iktisatçılar tarafından yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri
veri eksikliği ve diğeri konunun öneminin henüz yeterince farkına varılmaması olabilir. Bu alanda
iktisadi teori temelinde obezitenin nedenleri ve mücadele politikalarının belirlenmesine yol gösterici
araştırmaların yapılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir.
30
Kaynakça
Asfaw, A., (2007), ‘Do Government Food Price Policies Affect the Prevalence of Obesity?
Empirical Evidence from Egypt’, World Development Vol. 35, No. 4, pp. 687-701,
www.elsevier.com/locate/worlddev.
Brownell, K.D., Frieden, T., (2009),’ Ounces of Prevention-The Public Policy Case for Taxes on
Sugared Beverages’, the New England Journal of Medicine.
Culter, D.M., Glaeser E.L., Shapiro J.M., (2003), ‘Why Have Americans Become More Obese?’,
American Economic Association, Journal of Economic Perspectives, Vol. 17, No. 3, pp. 93-118,
www.jstor.org/stable/3216824.
Çınar.B, Murtomaa.H., (2008), ’Clustering of Obesity and Dental Health with Lifestyle Factors
among Turkish and Finnish Pre-Adolescents’, Obesity Facts the European Journal of Obesity
Eleuteri, B., (2004), ‘Income and Obesity in OECD Countries’, College of New Jersey.
ENHIS (European Environment and Health Information System), (2007), ‘Policies to Reduce
and Prevent Excess Body Weight and Obesity in Children and Adolescents’, No. 2.7.
Hojgaard, B., Olsen, K.M., vd. (2008), ‘Economic Cost of Abdominal Obesity’, Obesity Facts,
the European Journal of Obesity,
Loureiro, M.L., Nayga, R.M., (2005), ‘Obesity Rate in OECD Countries: An International
Perspective’, Presentation at the EAAE XI Congress-Copenhagen.
Mavromaras, K., (2008), ‘Policy Forum: A Multidisciplinary View of Obesity Economics and
Obesity’, the Australian Economic Review, Vol. 41, No. 1, pp: 78-84
Meyerhoefer, C.D., Pylypchuk, Y., (2008), ’Does Participation in the Food Stamp Program
Increase the Prevalence of Obesity and Health Care Spending?’ American Agricultural Economics
Association, pp. 1-19. J.
Moro, D., (2008), ‘Market and Policy Issues in Micro-Econometric Demand Modeling (Draft)’,
Prepared for Presentation at the 107th EAAE Seminar Modeling of Agricultural and Rural
Development Policies, Sevilla, Spain.
National Institutes of Health National Heart, Lung and Blood Institute, (1998), Clinical
Guidelines on the Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults,
No 98–4083
Nayga, R.M. (2000), ‘Schooling, Health Knowledge and Obesity’, Applied Economics,
32(7):815-822.
National Heart Form, NHS, (2008), Healthy Weight, Healthy Lives: A Toolkit for Developing
Local Strategies, www.heartforum.org.uk.
31
Philipson, T., Posner, R.A., (1999), ’The Long Run Growth in Obesity as A Function of
Technological Change’, John M. Olin Law & Economics Working Paper No. 78.
Plantinga, A.J., Bernell, S., (2005), ’A Spatial Economic Analysis of Urban Land Use and
Obesity’, Journal of Regional Science, Vol. 45, No. 3, pp. 473-492.
Rosin, O., (2008), ‘the Economic Causes of Obesity: A Survey’, Journal of Economic Surveys.
Rudd Center for Food Policy & Obesity, Yale University, (2007), ‘The Law, Nutrition and
Obesity’, Bellagio, Italy.
Süzek, H., Arı, Z., Uyanık, B.S., (2005), ‘Muğla’da Yaşayan 6-15 Yaş Okul Çocuklarında Kilo
Fazlalığı ve Obezite Prevalansı’, Türk Biyokimya Dergisi, 2005, 30(4), 290-295.
Trust for America’s Health, Fas in Fat: How Obesity Policies Are Failing in America, 2008,
www.healtyhamerican.org
Türkiye Obezite İle Mücadele Programı Ve Ulusal Eylem Planı (2008-2012) 3. Taslak, T.C
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire
Başkanlığı, Ankara.
Witkowski, T.H., (2007), ‘Food Marketing and Obesity in Developing Countries: Analysis,
Ethics and Public Policy’, Journal of Macro marketing, Vol.27, No. 2, 126-137,
http://jmk.sagepub.com.
World Health Organization (WHO), (2007), ‘The Challenge of Obesity in the WHO European
Region and the Strategies for Response Summary’, Denmark.
World Health Organization (WHO), (2007),’ WHO European Ministerial Conference on
Counteracting Obesity Conference Report’, Denmark.
World Health Organization (WHO), (2003),’Diet, Nutrition and the Prevalence of Chronic
Disease, Geneva.
İnternet Adresleri
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=28530, 01.10.2007.
http://books.google.com/books?id=rv42OY9QLkMC&printsec=frontcover&dq=obesity+epidemiol
ogy, Frank Hu, ‘Obesity Epidemiology’,
www.cdc.gov/nccdphp/dnpa/Obesity/economic_consequences.htm, 25.03.2008.
www. saglik.diyadinnet.com/obezite-nedir/,31.03.2009.
www.eatlas.idf.org, 15.05. 2006
www.heartstats.org, 31.03.2008
www.idf.org, 12.02.2009.
32
http://www.gazeteport.com.tr/NEWS/GP_266229, 31.03.2008.
www.kisi.deu.edu.tr/evrim.gursoy/presentation5.ppt, 12.02.2009.
http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/obesity.h, 30.04.2008
http://www.nutristrategy.com/econcost.htm, 25.03.2008.
http://obesity.ulaval.ca/obesity/generalities/society.php, 25.03.2008.
www.radikal.com.tr, 23.06.2008
www.saglik.diyadinnet.com/obezite-nedir/,31.03.2009.
http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=:dergi/dergi_content&plng=tur&id=1145&dosya=108,
26.03.2008.
ww.tumgazeteler.com, 25.03.2008.
www.euro.who.int/obesity, 25.03.2008.
33

Benzer belgeler

İndir - Sağlık Bilimleri Dergisi

İndir - Sağlık Bilimleri Dergisi İnsan yaşamının çok uzun olmadığı dönemlerde obezite; güç, refah ve sağlık göstergesi iken, günümüzde tedavi edilmesi gereken bir hastalık, bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmeye başlanmış...

Detaylı