01 BIZ

Transkript

01 BIZ
Merhaba
Yeni bir sezon; yeni umutlar, planlar, baßlang›çlar… At›l›m Üniversitesi
için de yeni bir proje; ‹z Dergisi… Hem 2005-2006 Akademik Y›l›’n›n
verdi¤i heyecan, hem de hevesle üzerinde çal›ßt›¤›m›z ‹z’imizle
baßlad›k yeni sezona.
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ DERG‹S‹
At›l›m Üniversitesi Ad›na Sahibi
Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu
Genel Yay›n Yönetmeni
Özgür Kal›n
Yaz› ‹ßleri Müdürü
Gülßen Orbey
Yay›n Koordinatörü
Didem Gülsever
Yay›n Kurulu
Yrd. Doç. Dr. Hayal Zülfikar • Gülßen Orbey
Özgür Kal›n• Ayla Gögkuß • Meral Þahin
Erel Mez • Gökçe Koray
Danݧma Kurulu
Prof. Dr. ‹smail Bircan
Prof. Dr. Nami Ça¤an
Prof. Dr. Oya Batum Menteße
Prof. Dr. ‹brahim Akman
Prof. Dr. Gökhan Çapo¤lu
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ YERLEÞKES‹
K›z›lcaßar Köyü ‹ncek 06836 ANKARA
Tel: 0312 586 80 00 (pbx)
Faks: 0312 586 80 90-91 • www.atilim.edu.tr
[email protected]
Tasar›m ve Bask›
REMARK, Kuleli Sokak, No: 57/4 G.O.P.-ANKARA
Tel: 0312 436 27 28 • Faks: 0312 436 27 00
www.remarkreklam.com
[email protected]
Ekim, 2005
6 ayda bir yay›mlan›r.
Dergide yay›mlanan yaz›lar kaynak gösterilerek kullan›labilir. ‹mzal›
yaz›lardaki görüßler yazarlar›na aittir.
Türkiye’de bu y›l A¤ustos ay›nda bir “ilk” yaßand›; Güneß Arabalar›
Yar›ßlar›. Bildi¤iniz gibi ‹stanbul-Park, 19-21 A¤ustos tarihleri aras›nda
Formula 1 yar›ßlar›na ev sahipli¤i yapt›. Bir hafta sonras›ndaysa
‹stanbul-Park’›n misafirleri, bu sefer daha yavaß ancak farkl› bir amaç
için yap›lm›ß güneß arabalar›yd›. 30 A¤ustos Zafer Bayram›’nda
‹stanbul-Park’ta TUB‹TAK taraf›ndan düzenlenen Formula-G yar›ß› At›l›m
Üniversitesi için de zafer niteli¤ini taß›yordu. Formula-G yar›ß›nda alm›ß
oldu¤umuz ikincilik, baßta Üretim ve Malzeme Mühendisli¤i Bölümlerini
olmak üzere tüm Üniversitemiz akademisyen, ö¤renci ve çal›ßanlar›n›
çok mutlu etti. Dergimizin kapak konusu olan Formula-G yar›ß›n›n
baßar› öyküsünü bizzat kahramanlar›ndan okuyacaks›n›z. Hasat isimli
güneß arabam›z›n yap›l›ß aßamas›na, yar›ßa çok az bir zaman kala
ç›kan aksakl›klara, ö¤rencilerin teorik bilgilerini prati¤e geçirirken
hissettiklerine, Üniversitemizin de¤erli akademisyenlerinin Hasat ekibini
baßar›yla yönetmelerine ve her ßeyden önemlisi insanlar›n yüreklerini
ortaya koyarak çal›ßmalar›n›n sonucunun mutlak baßar› oldu¤una tan›k
olacaks›n›z. Bu baßar›da eme¤i geçen herkesi tebrik ediyor,
baßar›lar›n›n devam›n› diliyoruz.
Geçti¤imiz ßubat ay›nda At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i
Ö¤rencileri Kulübü, çok önemli bir organizasyona ev sahipli¤i yapt›;
TEMÖB. Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelen gelece¤in Endüstri
Mühendisleri, At›l›m Üniversitesi ö¤rencilerinin organize etti¤i 19’uncu
TEMÖB’de bir araya geldi. Ö¤rencilerimizin olußturdu¤u ekip
çal›ßmas›n›n ulaßt›¤› baßar› okumaya de¤er…
Bu ilk say›m›zda At›l›m Üniversitesi’nin de¤erli ö¤retim üyeleri Prof. Dr.
Abdulkadir Erden “Gelece¤in Meslekleri”, Prof. Dr. Hüseyin Pazarc›
“K›br›s Sorunu ve Türkiye-AB ‹lißkileri” ve Prof. Dr. Levent Köker “AB
Anayasas› Vesilesiyle AB-Türkiye ‹lißkileri” makaleleriyle dergimize
destek oldular. Alanlar›nda isim yapm›ß de¤erli akademisyenlerimizin
makalelerini keyifle okuyaca¤›n›za inan›yoruz.
Ayr›ca, At›l›m Üniversitesi Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. ‹smail Bircan’la
yapm›ß oldu¤umuz röportaj özellikle gençlere ›ß›k tutuyor.
‹z’le bu ilk bulußman›zda sizlerle birlikte Hürriyet Gazetesi köße yazar›
Emin Çölaßan’›n ofisine konuk oluyoruz. Bu samimi söyleßiyi okumadan
geçmemenizi tavsiye ediyoruz.
Üniversitemizin etkinliklerinden gezi yaz›s›na, kültür sanat sayfam›zdan
‹ngilizce bulmacaya kadar dopdolu bir ‹z’le art›k avuçlar›n›z›n içindeyiz.
Son olarak, ‹z Dergisi için hevesle çal›ßan ve dergimize renk katan
herkese binlerce kez teßekkürler… Bir sonraki say›m›zda yeniden
görüßmek üzere her ßeyin gönlünüzce olmas› dile¤iyle…
Sevgiyle kal›n…
Didem Gülsever
MAKALE 30
“K›br›s Sorunu ve Türkiye-AB ‹lißkileri”
Prof. Dr. Hüseyin Pazarc›
30-32
B‹Z…
2 At›l›m Üniversitesi, 5. Bahar Þenli¤i
2-3
RÖPORTAJ: Emin Çölaßan 33
KULÜPLER‹M‹Z: DSK, EISC, TTP 37
37-38
6 Mezuniyet Töreni
7 Bölüm Tan›t›m
Yaz›l›m Mühendisli¤i
8 Yurt D›ß›nda E¤itim
9 At›l›m Üniversitesi
MAKALE 39
“Avrupa Birli¤i Anayasas› Vesilesiyle
AB-Türkiye ‹lißkileri Üzerine Baz› De¤erlendirmeler”
Prof. Dr. Levent KÖKER
“Kariyer Günleri 2005”
10 Bir Baßar› Öyküsü: “HASAT”
10-16
‹ngiliz Sinema ve Tiyatro Tarihi
Stanley Kubric • Alfred Hitchcock
William Shakespeare • Samuel Beckett
17 RÖPORTAJ
Prof. Dr. ‹smail Bircan
20 MAKALE
KÜLTÜR-SANAT 43
Edebiyatta ‹z B›rakanlar
Sabahattin Ali • Naz›m Hikmet Ran
Emily Bronte • Gabriel Garcia Marquez
43-49
“Gelece¤in Meslekleri, Mühendislik”
Prof. Dr. Abdulkadir Erden
24 19. TEMÖB At›l›m’da…
Öykü
“Onuncu Gün” Erel Mez
Kitap Tan›t›m›
“Annemin Sand›¤›ndan
Daha Mutsuzum”
Can Gazalc›
GEZ‹: “Iß›k Da¤›” 50
24-29
S‹NEMA: Ankara Film Festivali 52
2005-2006 Akademik Y›l› Aç›l›ß Töreni 54
Erkan Mumcu At›l›m’dayd›... 55
‹ngilizce Bulmaca 56
Baßlarken
Üniversitemiz gelißiyor, büyüyor, yeni bölümler, birimler
aç›yoruz. Ö¤rencilerimizin say›s› 3300’ü geçti. Akademik ve
idari kadromuza s›k s›k yeni kat›l›mlar oluyor. Yeni kurulanlarla
birlikte say›lar› 37’e ulaßan laboratuarlar›m›zla Üniversitemizin,
bilimsel araßt›rma potansiyeli yükseliyor. Ö¤rencilerimizin
kurdu¤u topluluklar›n say›s› da faaliyetleri de art›yor.
Üniversite olarak; ö¤retim elemanlar›m›zla, ö¤rencilerimizle
çeßitli baßar›lara imza at›yoruz. ‹ßte Microsoft. Net Proje
yar›ßmas›nda 1. olan Bilgisayar Mühendisli¤i ö¤rencilerimiz. ‹ßte
basketbol tak›m›m›z›n 2. lig müsabakalar›nda yenilgisiz
ßampiyon olarak 1. lige terfi etmesi. ‹ßte 19. TEMÖB toplant›s›n›
mükemmel bir ßekilde düzenleyen Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübümüz. ‹ßte ö¤retim üyesi baß›na düßen
yay›n say›s› ile Üniversitemizin 24 Vak›f Üniversitesi aras›nda 4. s›rada, toplam 77 üniversite aras›nda 11. s›rada
yer almas›n› sa¤layan ö¤retim elemanlar›m›z›n performans›. ‹ßte Formula-G Güneß Arabalar› Yar›ß›ndaki
ikincili¤imiz.
Büyük bir aile olarak, Mütevelli Heyet Baßkan›m›zdan yeni kay›t yapt›rm›ß ö¤rencilerimize kadar; profesör
hocalar›m›zdan, bahç›van›m›za kadar At›l›m ailesi olarak bütün bunlar›n paylaß›lmas›
gerekir diye düßünüyoruz.
Bu dergi ile herkes At›l›m’da neler oluyor ö¤renecek. Bölümlerimizi, birimlerimizi
daha yak›ndan tan›yacak. Aram›za yeni kat›lanlarla tan›ßacak. Baßka deyißle bu
dergi At›l›m’a aç›lan gözünüz, kula¤›n›z olacak.
‹Z, salt At›l›m’dan haberler vermeyecek, burada güncel popüler bilimden
kesitler, güncel konular sizi düßündüren zeka sorular›, hoß vakit geçirmenizi
sa¤layacak sayfalar› da bulacaks›n›z.
‹Z’in bu ilk say›s›nda hepinizi sevgi ve sayg›lar›mla selamlarken, ç›kar›lmas›nda
eme¤i geçen herkese teßekkürlerimi sunuyorum.
Bu dergi siz de¤erli mensuplar›m›z›n, siz sevgili ö¤rencilerimizin katk›lar› ve
destekleriyle yaßayacak, gelißecek.
At›l›m Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu
Bahar› Zeynep Casalini, Yunus Günçe ve Teoman’la birlikte karß›lad›k
At›l›m Üniversitesi’nde 2004-2005 sezonu bir hayli
hareketli geçti. Yerleßkemizde
yap›lan en renkli
etkinlik
de
kußkusuz 11-13
May›s tarihlerinde
yap›lan
Bahar
Þenli¤i’ydi. Halkla
‹lißkiler Ofisi ve
Kültür Müdürlü¤ü’nün
ortaklaßa yürüttü¤ü
çal›ßmalar sonucunda
At›l›m
Üniversitesi
Zeynep
Casalin
Yerleßkesi ßölen alan›na
i sahned
e…
döndü. Yaklaß›k 6 bin
kißi bahar›, üç gün süren
At›l›m Üniversitesi Bahar
Þenli¤i’yle birlikte karß›lad›. Üç gün içinde halk oyunlar›ndan
sinemaya, paraßüt gösterisinden pop-rock konserine, halk
oyunlar›ndan Türk sanat müzi¤i konserine birçok etkinlik
gerçekleßtirildi. ‹lk akßam›n konu¤u “Duvar” parças›yla
ad›ndan çokça söz ettiren
Zeynep Casalini’ydi.
Sanatç›,
hava
muhalefetine ra¤men
çok güzel bir akßam
yaßatt› bizlere. ‹kinci
akßam ünlü dj ve
oyuncu
Yunus
Günçe bizlerleydi.
Samimi sohbeti ve
dj performans›yla
gençlerin sempatisini kazand›
Günçe.
Son
akßam›m›zda da Türk rock müzi¤inin marjinal sanatç›s›
Teoman, binlerce hayran›yla bulußtu yerleßkemizde.
Üniversitemiz bahar ßenli¤i Rektörümüz Prof. Dr Abdurrahim
Özgeno¤lu’nun aç›l›ß konußmas›yla baßlad›. Özgeno¤lu’nun
k›sa konußmas›n›n ard›ndan Rektörlük Binas› önünde
paraßüt gösteri atlaß›y› gerçekleßtirildi. ‹lerleyen saatlerde
Rektörlük Binas› önü Üniversitemizin en aktif ö¤renci
kulüplerinden biri olan Do¤a Sporlar› Kulübü’nün t›rman›ßiniß gösterisine sahne oldu. Do¤a Sporlar› Kulübü’nün
gerçekleßtirdi¤i bu heyecan verici gösterinin ard›ndan gözler
ana sahneye çevrildi. At›l›m Üniversitesi Halk Oyunlar›
Toplulu¤u Edirne Yöresi Halk oyunuya bizleri Edirneye
götürdü.
Halk Danslar› Toplulu¤u’nun ard›ndan konuklar›m›z, Grup
Pinyata’n›n seslendirdi¤i pop-rock parçalar›yla birlikte
e¤lendiler. Þenli¤in ilk gününde Seyhan Cengiz Turhan
Konferans Salonu’nda sinema gösterimi gerçekleßtirildi.
At›l›m Üniversitesi Sinema Toplulu¤u sinemaseverleri
Incredible Family filmiyle bulußturdu. Bahar ßenli¤imize
Çankaya Üniversitesi’nin Türk Halk Müzi¤i Toplulu¤u ayr› bir
renk katt›. Yine Çankaya
Üniversitesi’nin Modern
Dans Toplulu¤u bahar›
At›l›m’da karß›lamay›
tercih edenlere enfes
bir dans gösterisi
sundu.
Dans
gösterisinin ard›ndan
sahne s›ras› Gazi
Üniversitesi pop-rock
grubu Rapsodi’deydi.
Rapsodi,
seslendirdi¤i yerli ve
yabanc› parçalarla
bahara merhaba
diyerek yerleßke alan›n›
dolduran konuklar›m›za
izlenmeye de¤er bir
konser verdi.
Saatler
ilerledikçe
yerleßke
alan›m›z
Ankaral› gençlerle
doldu.
Sanatç›
Zeynep
Casalini
kendi parçalar›n›n
yan› s›ra yerli ve
atler…
yabanc›
birçok
ßkulu sa
o
c
e
il
N
TEOMA
parça
seslendirerek,
izleyenler taraf›ndan tam not ald›. Bahar
Þenli¤inin birinci günü Casalini’nin konseriyle son buldu.
Bahar ßenli¤imizin ikinci günü yine bir hayli hareketli geçti.
Þenlik alan›nda yine müzik sesleri yükselmeye baßlad›. Yavaß
yavaß alan› doldurmaya baßlayanlar pop-rock konserinin
ard›ndan “Avrupa Muhabbeti” adl› sinema filmini izledi.
Çankaya Üniversitesi’nin pop-rock konseriyle
devam
edildi
güne.
Ard›ndan Baßkent
Üniversitesi
Modern
Dans
Toplulu¤u
dans
severlere müthiß
bir gösteri sundu.
Sahneyi devralan
At›l›m Üniversitesi
Türk Sanat Müzi¤i
Toplulu¤u,
müzik
severlerle bulußtu.
DJ perform
Türk sanat müzi¤inin
ans› ile Yu
nus Gün
çe
ard›ndan
Baßkent
Üniversitesi’nin grubu
pop-rock
konseriyle
coßturdu izleyenleri. Ve Yunus Günçe… Saatler 17:00’yi
gösterdi¤inde konferans salonumuz dolup taß›yordu.
Gençlerin çok büyük ilgisiyle karß›laßan Günçe s›cak bir
merhabayla baßlad› söyleßisine. Gençlerin sorular›n›
içtenlikle yan›tlayan Yunus Günçe ve izleyenler aras›nda çok
hoß sohbetler gerçekleßtirildi. Söyleßinin ard›ndan yerleßke
alan›nda gençlerle foto¤raf çektiren ve ö¤rencilerin açt›¤›
standlar› ziyaret eden Günçe, akßam sahnede yerini ald›.
Yunus Günçe muhteßem dj performans›yla izleyenleri
coßturdu. Bahar› At›l›m’la birlikte karß›layanlar, o gece
Günçe’nin müzi¤iyle doyas›ya e¤lendi. Saatler ilerleyip
sahneye veda zaman› geldi¤indeyse e¤lenceye kendini
kapt›ran izleyiciler alk›ßlar›yla Günçe’nin sahneden inmesini
engellemeyi baßard›lar. Gece yar›s›na do¤ru program›n›
yo¤un alk›ßlar ve ›sl›klar eßli¤inde
tamamlayan Yunus Günçe de
gördü¤ü bu ilgiden memnun
kald›.
Þenli¤imizin son günü hava
muhalefeti nedeniyle biraz
buruk baßlad›. Herkes binalara
s›¤›nd›. Ve biz endißelenmeye
baßlad›k; akßam Teoman konseri
vard›… “Ya ya¤mur hiç dinmezse, ya
Teoman sahneye ç›kmazsa, ya hava
bozuk diye kimse gelmezse…” Bir “B Plan›”
olußturmaya çal›ß›yorduk. Bizler beyin
f›rt›nas› yaparken ya¤mur ßiddetini daha da
artt›r›yordu. S›¤›nd›¤›m›z binan›n cam kap›s›n›n ard›ndan
bahçeye do¤ru endißeli bakan gözler vard›… Saatler
ilerliyor, ya¤mur bizim endißemize pek de ald›r›ß
etmiyordu. Gökyüzünün mavili¤ini, güneßin parlakl›¤›n› ve
tenimizi ›s›tmas›n›, a¤açlar›n yeßilli¤ini ve yeni açan
çiçekleri özlemißken, hem de Teoman gelecekken ve bu
etkinli¤in ad› Bahar Þenli¤i’yken, nerden ç›km›ßt› bu
karabulutlar!
Konser saatine bir saat kala konser alan›m›z›n h›zla
dolmaya baßlad›¤›n› gördükçe, biz At›l›m Üniversitesi
çal›ßanlar›n›n yüzünde de güller aç›yordu adeta.
Emeklerimizin boßa gitmedi¤ini görmek bizi
heyecanland›r›yordu. Ya¤mur biraz geç de olsa
insafa gelmiß ve ‹ncek’in gökyüzünü terk etmißti.
Giderek doluyordu sahne alan›, arabalar peßis›ra
geliyor, servislerimiz dolu gelmeye baßl›yordu.
Herkes üzerine kal›n bir ßeyler
giyinmiß,
kimileri
ßemsiyesini
getirmiß,
konser izlemeye kararl› bir
ßekilde konser alan›nda
Teoman’› bekliyordu. Ve
nihayet sahnenin ›ß›klar›
yand›, Teoman’›n sahnede
görünmesiyle havai fißek
gösterisi, alk›ßlar, ›sl›klar…
Devam› tam bir müzik
ziyafeti…
Herkesin
elleri
havada, hep bir a¤›zdan
Teoman ßark›lar› söyleniyor,
öyle ki dev bir koro sanki! Gece
yar›s›na dek süren bu dev korolu
konserin coßkusu görülmeye de¤erdi.
Ertesi gün Üniversitemizin sakin bahçesine al›ßamad›k.
Gözlerimiz o renkli kalabal›¤› arar gibiydi. Kim bilir belki de
hepimiz 2006 Bahar Þenli¤i’ni planlamaya baßlam›ßt›k bile…
b iz
Mezun olduk..!
Kepler HAVAYA
Üniversite ö¤rencileri için, kußkusuz en önemli hadiselerden biridir mezuniyet…
Haftalar, belki de aylar öncesinden bir heyecan sarar insan›. Törende cüppenin
içine giyilmek üzere en ß›k giysiler günler öncesinden planlan›r, tüm aile hatta
yak›n akrabalar davet edilir törene. Zira önemli bir gündür o gün, mezun olan
ö¤renci için. Y›llard›r emek verdi¤i, hayalini kurdu¤u diploman›n al›n›ß›na, keplerin
havaya at›l›ß›na eß, dost, akraba tan›k olsun ister. Kußkusuz aileler de yaln›z
b›rakmaz ö¤rencilerini.
6
Duygulu anlar yaßan›r tören boyunca. Kim bilir
y›llar içerisinde ne ac› tatl› hikayesi vard›r
üniversite ö¤rencili¤inin… Kim bilir neler
paylaß›lm›ßt›r… Projeler, sunumlar, s›navlar,
arkadaßlarla geç saatlere kadar ders çal›ßmalar,
hocalarla kurulan s›cak diyaloglar…
keplerin havaya at›lma an›ysa görülmeye
de¤erdi. Bir yanda mezun olman›n ve yeni
bir yaßama baßl›yor olman›n verdi¤i sevinç;
bir yanda arkadaßlar›ndan ve y›llard›r
al›ßt›klar› Üniversitelerinden ayr›l›yor
olman›n yaratt›¤› hüzün bir aradayd›.
‹ßte biz de ‹z Dergisi olarak At›l›m
Üniversitesi’nin 20 Haziran 2005 Cumartesi
günü yap›lan dördüncü mezuniyet törenine
tan›k olduk.
Törenin ard›ndan ö¤renciler, veliler ve
ö¤retim üyeleri havuz baß›nda bir araya
gelerek yemek yedi. Haftalard›r iple çekilen
bu önemli günün sonuna gelindi¤inde
ö¤renciler ellerinde diplomalar›yla yavaß
yavaß uzaklaßt›lar; yeni yaßamlar›na, yeni
baßar›lara do¤ru… ‹z Dergisi olarak At›l›m
Üniversitesi’nin tüm mezunlar›na iß
yaßamlar›nda baßar›lar diliyoruz.
2004-2005 Akademik Y›l› Mezuniyet
Töreni sayg› durußu ve ‹stiklal Marß›'yla
baßlad›. ‹stiklal Marß›'n›n ard›ndan At›l›m
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Abdurrahim Özgeno¤lu törenin aç›l›ß
konußmas›n› gerçekleßtirdi. Rektörün
konußmas›n›, üniversite birincisi
Dolunay Hamide Tokmak'›n tüm
ö¤renciler ad›na yapt›¤› konußma takip
etti.
Üniversite birincisi, ikincisi, üçüncüsüne
Yüksek Þeref Belgesi, ödül; fakülte
birincileri, ikincileri, üçüncülerine Þeref
Belgesi, ödül; bölüm birincileri ikincileri,
üçüncülerine baßar› belgesinin verildi¤i
törende mezun olan ö¤rencilerin
heyecanl› ve mutlu olduklar› gözlendi.
Mezunlar›m›z belgelerini hocalar›ndan
al›rken duygulu anlar yaßand›. Kampusta
yap›lan mezuniyet töreni çok say›da
velinin kat›l›m›yla ßenlik havas›nda geçti.
Ve keplerin at›l›ß an›…
Mezuniyet töreni denince akla ilk gelen
Tüm üniversite ö¤rencilerinin böylesi güzel
bir
duyguyu
sevdikleriyle
birlikte
paylaßabilmeleri dile¤iyle…
Gelece¤in Yaz›l›m Mühendisleri
ATILIM’da yetißiyor
At›l›m Üniversitesi geçen her e¤itim-ö¤retim y›l›nda
daha da güçleniyor. 2005-2006 e¤itim-ö¤retim
y›l›nda Mühendislik Fakültesi’ne yeni bir bölüm
daha eklendi; Yaz›l›m Mühendisli¤i.
Gül Tokdemir
At›l›m Üniversitesi Bilgisayar Mühendisli¤i Ö¤retim Üyesi
Sürekli gelißen ve de¤ißen iß dünyas›n›n tüm sektörlerinde bilgisayar
sistemleri kullan›m›n›n artmas› sonucu olarak, bu sistemlerin ihtiyaç
duydu¤u çeßitli ölçeklerde yaz›l›mlar›n analiz, tasar›m, gelißtirme,
uygulama, test etme ve benzeri aßamalar›nda etkin ßekilde görev
alacak yaz›l›m mühendisi ihtiyac› art›yor. Biz de de¤ißen ve gelißen
dünyan›n gereksinimlerini göz önüne alarak bünyemize Yaz›l›m
Mühendisli¤i Bölümü’nü katt›k. Yaz›l›m Mühendisli¤i, hammadde
kaynaklar›n› tüketmeyen, uygulanabilir alanlar› gün geçtikçe
genißleyen, çevre kirlili¤i yaratmayan özellikleriyle gerek bilim
politikas›nda, gerekse TÜB‹TAK ve ilgili di¤er kurumlar›n destekleme
plan›nda yeri bulunan disiplinleraras› bir bölüm.
Yaz›l›m Mühendisli¤i; bilgisayar bilimleri, proje yönetimi, mühendislik,
ißletme ve benzeri alanlarda söz konusu olan yöntem ve araçlar›
kullanarak yaz›l›mlar›n gelißtirilmesi ve bak›m› konular›na e¤ilen bir
meslek alan›. Di¤er mühendislik branßlar›nda oldu¤u gibi, genel
olarak maliyet ve güvenilirlik konular›yla da ilgili yaz›l›m mühendisli¤i.
Yaz›l›m, bilgisayar donan›m›n›n çal›ßt›r›labilmesi için gerekli
komutlar›n tümüne verilen bir isim. Yani bilgisayarlar›n hesaplama,
analiz gibi yetenekleri yaz›l›m sistemlerinin do¤ru ve verimli
çal›ßmas›yla mümkündür. Yaz›l›m 1990’larda ABD’de, gayri safi
yurtiçi has›lan›n %25’ ini olußturuken, verimlilik büyümesinin de
1/6’s›n› karß›lam›ßt›r. Benzer ßekilde Yaz›l›m Mühendisli¤i, ABD’de
son 10 y›lda 1 trilyon dolar ekonomik ve verimlilik büyümesi
sa¤lam›ßt›r. Yaz›l›m mühendisli¤i ABD’de oldu¤u gibi tüm dünyada
benzer ekonomik büyüme ve verimlili¤in artmas›n› sa¤lam›ß ve
sa¤lamaktad›r. Ekonomik sektördeki de¤ißimler yan›nda, Yaz›l›m
Mühendisli¤i e-mail, world-wide-web, ve mesajlaßma uygulamalar›yla
dünyan›n farkl› yerlerindeki insanlar› biraraya getirerek, dünya
kültürünün de de¤ißmesine katk›da bulunmußtur. 20. Yüzy›l›n
sonlar›ndaki h›zl› teknolojik gelißmelerle azalan yaz›l›m ve donan›m
maliyetleri, bilgisayarlar›n e¤itim, sa¤l›k, üretim ve hizmet
sektörlerinde çok daha yayg›n olarak kullan›lmas›na neden olmußtur.
Özellikle Internet teknolojilerindeki gelißmeler yaz›l›m sektöründe
önemli etkiler yaratm›ßt›r. Internet teknolojileri birçok alandaki
uygulaman›n Internet üzerine taß›nmas› yönünde büyük bir alt yap›
olußturmußtur. Örne¤in e-devlet uygulamalar› bunlardan en
önemlilerindendir. Ancak bu gelißmeler, bilißim sektöründeki
güvenlik ve güvenilirlik konular›n› ön plana ç›karm›ß, mevcut
sistemlerin çok daha karmaß›k bir yap› içine taß›nmas›na neden
olmußtur. Bu esnek yap› mimari üzerindeki katmanlar›n say›s›n›
art›rm›ß ve birbirleriyle olan etkileßimini karmaß›klaßt›rm›ßt›r. Tüm bu
gelißmeler, çeßitli ölçeklerde yaz›l›m sistemlerinin tasar›m›,
gelißtirilmesi, iyileßtirilmesi ve bak›m› konular›nda daha fazla yetißmiß
uzman yaz›l›m mühendisi ihtiyac›n› ortaya ç›kartm›ßt›r. Bu gelißmeler
sonucunda 2002 y›l›nda ABD ‹statistik Bürosu taraf›ndan yap›lan bir
araßt›rmada ABD’de 675. 000, Avrupa, Asya ve di¤er k›talarda 1. 5
milyon yaz›l›m mühendisinin çal›ßmakta oldu¤u ve toplam rakam›n
dünyada çal›ßmakta olan tüm mühendislerin %60’›n› olußturdu¤u
belirtilmektedir.
Günümüzde, çok yüksek kalitede yaz›l›m, di¤er bütün mühendislik
dallar›n›n daha güvenilir, uygulama sahas›nda daha ak›ll› ürünler
üretmesini sa¤lamaktad›r. Türkiye'nin endüstriyel üretim ve endüstri
ürünü ihraç kapasitesinin art›r›lmas›n›n çok önemli oldu¤u bu
dönemde, iyi yetißkin Yaz›l›m Mühendislerinin tüm endüstriyel
sahalarda Türk endüstriyel ürünlerinin kalitesini ve rekabet gücünü
art›rmada katalizör görevi de üstlenmeleri gerekmektedir.
Çeßitli sektörlerde yaßanan gelißmelere paralel olarak son y›llarda
ortaya ç›kan gereksinimler do¤rultusunda ba¤›ms›z yaz›l›m
mühendisli¤i lisans programlar› say›s› dünyada h›zl› bir art›ß
göstermißtir. ABD’de bulunan üniversitelerdeki ba¤›ms›z yaz›l›m
mühendisli¤i bölüm say›s› 2000 y›l› itibariyle 8 iken, bu say› 2003’te
18’e, 2004’te ise 50’ye ulaßm›ßt›r. Benzer ßekilde 2000 y›l›nda
Avrupa’da 9, Kanada’da 5 ve Avustralya’da 7 olan ba¤›ms›z yaz›l›m
mühendisli¤i bölümleri h›zla art›ß göstermektedir.
At›l›m Üniversitesi Yaz›l›m Mühendisli¤i Bölümü, yaz›l›m
mühendisli¤i alan›nda gereksinim duyulan tüm kavramlar› içerecek
ßekilde, ülke ßartlar› da göz önünde bulundurularak haz›rlanm›ßt›r ve
dünyadaki benzerleriyle paralellik göstermektedir. Program,
dünyadaki örneklerinde oldu¤u gibi, ö¤rencilere bilgisayar bilimleri
konular›n›n yan› s›ra Yaz›l›m Mühendisli¤i’nin; yaz›l›m mühendisli¤i
temelleri, yaz›l›m sistemleri analiz, tasar›m ve uygulamalar›, yaz›l›m
proje planlamas›, yönetimi ve de¤erlendirmesi, yaz›l›m kalite
kontrolü, test yöntemleri, kullan›c› ara yüzleri ve görsel tasar›m gibi
problemlerinin çözümüne yönelik akademik ve uygulama becerilerini
sa¤layacak ßekilde olußturulmußtur. Yaz›l›m mühendisli¤inin
disiplinler aras› niteli¤inin de göz önüne al›nmas›yla, bu bölüm
mezunlar› de¤ißik büyüklükteki yaz›l›m ßirketlerinde, uygulamal›
araßt›rmalar yapan kurum ve kurulußlarda, bilgisayar teknolojileri ve
yaz›l›m üzerine yo¤unlaßan endüstrilerde, bankac›l›k ve sa¤l›k gibi
bilgisayar teknolojilerinin entegre oldu¤u alanlarda, kamu ve özel
kurumlar›n bilgi ißlem merkezlerinde, üniversitelerde ve daha bir çok
alanda iß bulabileceklerdir.
7
Yurt D›ß›nda Okumak
Hayal De¤il
At›l›m Üniversitesi Uluslararas› ‹lißkiler Ofisi, ö¤rencilerine
Avrupa’n›n kap›s›n› aral›yor. At›l›m Üniversitesi AB ve Uluslararas›
ilißkiler Birimi Üniversitemizin Avrupa E¤itim ve Araßt›rma alanlar›na
entegrasyonunun sa¤lanmas›na yönelik tüm program ve faaliyetlerin
yürütülmesinde rektörlü¤e, fakülte ve okullara destek vermek
amac›yla kurulan bir ofis. Rektörlü¤e ba¤l› olarak
faaliyetlerini sürdüren Uluslararas› ‹lißkiler Ofis
Koordinatörlü¤ü’nü Serdar Çakmak yürütüyor.
At›l›m Üniversitesi Uluslararas› ‹lißkiler Ofisi’ni,
Socrates Program›’n› AB’nin son olarak K›br›s, Malta ve
Türkiye’nin de kat›l›m›yla toplam 31 ülkeyi içeren genel
e¤itim alan›ndaki eylem program› olarak özetleyebiliriz.
Söz konusu maddelere göre: Birlik, üye
devletlerle yak›n ißbirli¤i içinde, bir dizi eylemi
uygulamaya koyarak e¤itimde kalitenin
gelißtirilmesine katk›da bulunacakt›r. Antlaßma,
ayn› zamanda, Birli¤in bütün vatandaßlar›n›n
hayat boyu ö¤renme imkanlar›n› gelißtirme
taahhüdünü de içeriyor. Socrates Program›’ndan ö¤renciler,
yeniden e¤itim almak isteyen kißiler, ö¤retmenler, tüm e¤itim
kurumlar›, sivil toplum örgütleri, lokal ve bölgesel otoriteler,
ebeveynler, iß dünyas›, dernekler, üniversiteler k›sacas› bütün sosyal
yap›y› olu›ßturan unsurlar faydalanabiliyor. Socrates Program›, 8
eylem alan›ndan (alt programdan) olußuyor. Bu alt programlar
aras›nda yer alan Erasmus Program›, yüksek ö¤retim düzeyindeki
ißbirli¤ini düzenleyen bir program.
www.iro.atilim.edu.tr
8
Erasmus Program› AB ülkelerinde 1987 y›l›ndan beri uygulan›yor;
1995 y›l›nda ise Socrates Programlar› kapsam›na al›n›yor. Program
ismini, Rönesans Hümanizminin önemli temsilcilerinden biri olan
Hollandal› bilim adam› Erasmus ’tan (1469-1536) alm›ß. 2004 y›l›
itibariyle 1 milyon 250 bin civar›nda ö¤renci de¤ißimi yap›lm›ß olmas›
bak›m›ndan da AB E¤itim ve Gençlik Programlar›n›n en cazibeli
program› oldu¤u söylenebilir. Erasmus Program›n›n amac›,
Avrupa’da yüksek ö¤retimin kalitesini artt›rmak ve Avrupa boyutunu
güçlendirmek. Bu hedef, Avrupa’n›n de¤ißik ülkelerindeki iyi
uygulamalar› Avrupa’n›n bütününün istifadesine sunmak olarak
özetlenebilir. Erasmus Program›, belirtilen amaçlar›; üniversiteler
aras›nda ülkeleraras› ißbirli¤ini teßvik ederek, ö¤rencilerin ve
e¤itimcilerin Avrupa’da karß›l›kl› de¤ißimini sa¤layarak ve programa
kat›lan ülkelerdeki çal›ßmalar›n ve al›nan derecelerin akademik
olarak tan›nmas› ve ßeffal›¤›n gelißmesine katk›da bulunarak
gerçekleßtirmeye çal›ß›yor. Türkiye'den 1 Kas›m 2003 itibariyle
yap›lm›ß olan müracaatlardan 65'i olumlu sonuçland›. Bir baßka
ifadeyle, 2004-2005 akademik y›l› itibariyle Üniversitemizin de
aralar›nda bulundu¤u 65 yüksek ö¤retim kurumu Erasmus
faaliyetlerine kat›labiliyor.
2004-2005 itibariyle programa kat›lan yüksek ö¤retim kurumu say›s›
2200 civar›nda. 2005-2006'dan itibaren bu say› 2382 olacakt›r.
1 Kas›m 2004 itibariyle, programa kat›lmak için baßvuruda bulunup
Erasmus Üniversite Beyannamesi’ne onay alan 183 yeni kurum
aras›nda 14 Türk yüksek ö¤retim kurumu yer al›yor. Böylelikle, 20052006 dönemi itibariyle 79 yüksek ö¤retim kurumumuz Erasmus'ta
yer alabilecek.
At›l›m Üniversitesi olarak 2004-2005 e¤itim ö¤retim y›l›nda
Erasmus Program› kapsam›nda 5 ö¤rencimiz Polonya ve
Slovakya’ya ve 2 ö¤retim görevlimiz Fransa ve
Slovakya’ya gittiler, Polonya’dan 2 ö¤renci
ö¤renimlerine devam etmek üzere Üniversitemize
geldi. Ayr›ca Fransa’dan yine Erasmus Program›
kapsam›nda 1 ö¤retim görevlisi ders vermek üzere
Üniversitemize gelmißtir. 2005-2006 e¤itim ö¤retim
y›l›nda 15 ö¤renci ve 3 ö¤retim görevlimiz bu
program dahilinde yurt d›ß›na gidecekler. At›l›m
Üniversitesi olarak toplam 13 üniversiteyle de
ikili anlaßmalar›m›z bulunmaktad›r.
At›l›m Üniversitesi AB ve Uluslararas› ‹lißkiler
Birimi'nin görevlerini özetleyecek olursak;
Üniversitemizin Avrupa Yüksek Ö¤renim alan›na entegrasyonunun
sa¤lanmas› amac›na yönelik olarak Avrupa Birli¤i E¤itim Programlar›
ile bu programlar›n alt alanlar› ile ilgili tüm faaliyetlerin Üniversite
genelinde organizasyonunu sa¤lamak, gerekli altyap› çal›ßmalar›n›
gerçekleßtirmek, Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS) ve Diploma
Eki konular›ndaki çal›ßmalar› koordine etmek, ikili anlaßmalar
çerçevesinde gerçekleßebilen ö¤renci ve akademik personel
de¤ißimlerinde, ortak aktivite ve proje çal›ßmalar›nda, karß›l›kl›
konferans ve seminerlere kat›l›mlarda bilgilendirme, koordinasyon,
yaz›ßma ißlerini yürütmek ve destek vermek, Avrupa Birli¤i Araßt›rma
ve E¤itim Programlar› ile ilgili çeßitli düzeyde gerçekleßen kongre,
sempozyum, seminer, konferans, çal›ßtay gibi organizasyonlara
kat›lmak, Üniversitemizde çal›ßma ziyaretleri ve toplant›lar›n
düzenlenmesine katk›da bulunmak, yabanc› ülke üniversiteleri
ve/veya kurumlar› ile yap›lan ißbirli¤i anlaßmalar›n›n ve protokollerin
haz›rl›k ve yürütme aßamalar›nda gerekli çal›ßmalar› yapmak, Avrupa
Birli¤i E¤itim programlar› çerçevesinde, Ö¤renci de¤ißimi (SM),
Akademisyen De¤ißimi (TS), Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS),
Yo¤un Programlar (IP), Müfredat Gelißtirme Projeleri (CD) gibi
programlara üniversitemizin aktif kat›l›m›n› sa¤lamak ve böylelikle
üniversitemizin uluslararas› vizyonunu genißletmek, Üniversitemiz ile
protokolü bulunan yabanc› üniversite veya kurumlar ile ißbirli¤i ve
ortak çal›ßmalar› koordine etmektir.
E¤itim için yurt d›fl›na Erasmus Program› dahilinde gitmek isteyen ö¤rencilerimiz ofisimizden Serdar Çakmak’la ba¤lant› kurabilirler. [email protected] • T: 586 82 28
At›l›m Üniversitesi’nde
Kariyer Günleri
At›l›m Üniversitesi’nde 6-8 Nisan tarihlerinde Kariyer Planlama Ofisi
taraf›ndan “Kariyer Günleri 2005” etkinli¤i düzenlendi. Büyük bir
ilgiyle takip edilen etkinli¤in aç›l›ß konußmas›n› Ankara Sanayi
Odas› Baßkan› Zafer Ça¤layan yapt›. Aç›l›ßta konußan Ça¤layan’›n
gündeminde Türkiye’deki istihdam sorunu vard›.
Ankara Sanayi Odas› Baßkan› Zafer Ça¤layan, ekonomik
göstergelerdeki iyileßmeye ra¤men Türkiye'de ißsizlik sorununun her
geçen gün artt›¤›n› söyledi. Üniversite ö¤rencileriyle bir araya gelen
Ça¤layan, onlara iß hayat›yla ilgili deneyimlerini de aktard›.
Türkiye'de meslek ve kariyer planlamas› yap›lmamas›n› eleßtiren ASO
Baßkan›, üniversite mezunlar› boß gezerken sanayide çal›ßacak ara
eleman bulamad›klar›n› ifade etti.
Ça¤layan ayr›ca, kendi ö¤rencili¤i döneminde anarßi ve terör olaylar›
nedeniyle kariyer de¤il hayat planlamas›n›n ön planda oldu¤unu
söyledi. Ö¤rencilerden okullar›n›n, okuduklar›n›n, anne ve babalar›n›n
de¤erini bilmelerini isteyen Ça¤layan, Türkiye'de art›k baz› dengelerin
çok iyi gitti¤ini baz›lar›ndaysa sorunlar bulundu¤unu anlatt›. Siyasi
istikrar›n ekonomik istikrar› getirdi¤ine de¤inen Ça¤layan, Türkiye'de
盤 gibi artan bir istihdam problemi yaßand›¤›na dikkat çekti.
Üniversiteden mezun olanlar›n yüzde 65'inin iß bulamayaca¤›na
vurgu yapan Ça¤layan, her y›l nüfusun bir milyon civar›nda
artt›¤›n›, ve yine 600-700 bin kißinin istihdam piyasas›na
kat›ld›¤›n› belirtti.
Bu arada ASO olarak bir üniversiteyle birlikte bir Mesleki Rehberlik
ve Kariyer Dan›ßma Merkezi (MEKDAM) olußturduklar›n› belirten
Ça¤layan, bu proje için gerekli finansman› hibe olarak AB'den
ald›klar›n› söyledi. Ça¤layan, proje çerçevesinde toplam 15
seminerle çal›ßanlar› ve çal›ßmak isteyenleri e¤iteceklerini anlatt›.
ASO Baßkan›, konußmas›n›n son bölümünde Avrupa
Birli¤i'ndeki nüfusun yaßl› oldu¤una da de¤inirken,
ßunlar› söyledi: “Avrupa nüfusu oldukça
yaßlanm›ßt›r. Bugün Türk insan›na vize vermeyen,
Türk ißadam›na vize vermeyen, Türk gencine
vize vermeyen Avrupa, inan›yorum ki 10-15
sene sonra yalvararak bizleri, sizleri oraya
kabul etmeye baßlayacak. Çünkü kendilerinin
istihdam edecek, çal›ßacak, üretecek genç
beyinlere ihtiyaçlar› olacak. Bunu bulmakta son
derece zorlanacaklar. Bu aç›dan da Türkiye çok
ciddi, çok ßansl› bir dönemden geçiyor. Gelece¤imiz
hakikaten bu noktada oldukça parlakt›r. Sizlerin iß bulma,
iß kurma ßans› çok daha fazla olacakt›r. Ne istedi¤ini, ne yapaca¤›n›
ve ne oldu¤unu iyi bilmeniz, iyi tartman›z gerekiyor. ”
At›l›m Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu da
üniversite bünyesinde bir Kariyer Planlama Ofisi kurduklar›n›
belirterek, çal›ßmalar hakk›nda bilgi verdi ve kariyer planlamas›n›n
önemine de¤indi. Konußmalar›n tamamlanmas›n›n ard›ndan Rektör
Özgeno¤lu, ASO Baßkan› Ça¤layan'a bir plaket ile teßekkür belgesi
verdi.
Aç›l›ß konußmalar›n›n ard›ndan Recruitment Turkey’in kurucusu
Artemiz Güler “Internet ve ‹ß Arama” konulu bir seminer verdi.
Güler’in ard›ndan kürsüyü devralan Software AG Sat›ß Yöneticisi
Gökhan Özkan “Bilgi ve ‹letißim Teknolojileri” hakk›nda üniversite
ö¤rencilerini bilgilendirdi. Etkinli¤in ilk gününün son konußmac›s›ysa
Human Resources Management Genel Müdürü Aylin Nazl›aka’yd›.
“Kariyerime Nereden Baßlamal›y›m” baßl›kl› konußmas›n› ilgiyle
dinleyen ö¤renciler, mezun olduktan sonra nas›l bir yol izlemeleri
gerekti¤i hakk›nda bilgi edindi.
Etkinli¤in ikinci günü, Gama Endüstri A. Þ Genel Sekreteri Cenk
Bu¤dayc›¤olu’nun söyleßisiyle baßlad›. Ard›ndan ö¤rencilerle
bulußan Türkiye Müteahhitler Birli¤i Yönetim Kurulu Baßkan› Erdal
Eren oldu. Eren’in söyleßisini, TAI’den Dilek Pulak, Bican Çelik Ateß
ve Erhan Solako¤lu’nun “Tan›t›m ve ‹ße Al›m Süreçleri” konulu
konußmalar› izledi. Türkiye ‹ß Kurumu E¤itim Uzman› Hürriyet
Saç’›n “‹ß Arama Becerileri” konulu konußmas›n›n ard›ndan
etkinli¤in ikinci günü de sonland›.
Kariyer Günleri 2005’in son günü Yataß Yönetim
Kurulu Baßkan› Yavuz Altop’un söyleßisiyle baßlad›.
Altop’un ard›ndan ö¤rencilerle bir araya gelen
Nurol Holding Finansman ve ‹dari ‹ßler
Koordinatörü Dr. Ahmet Paßao¤lu, “Lider
Yönetici ve Yönetmen Yönetici” baßl›kl›
konußmas›nda,
ö¤rencileri
yöneticilik
konusunda bilgilendirdi.
Bilkent Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Dr. Elif
Özdilek’in “Etkin ‹letißimin ‹ß Hayat›ndaki Rolü”
konulu konußmas›yla, At›l›m Üniversitesi Kariyer
Günleri 2005 etkinli¤i de sona erdi.
9
HASAT’›n
baßar› öyküsü
“Þubat 2005 tarihinde
At›l›m Üniversitesi
Üretim Mühendisli¤i Bölümü
Baßkanl›¤›n› üstlendi¤imde,
Rektörümüz Prof. Say›n
Abdurrahim Özgeno¤lu
Formula-G Güneß Arabalar›
Yar›ß›na kat›lacak olan
HASAT-Grubunun
akademik dan›ßmanl›¤›n›
üstlenmemi rica etti.
Prof. Dr. Erman Tekkaya Bu görevi seve seve
Üretim Mühendisli¤i
ancak biraz da endißeyle
Bölüm Baßkan›
kabul ettim.
Görevin beni sevindiren yönü
genç insanlarla ekip ruhu içinde
yeni ßeyler yaratmaktan
büyük mutluluk duymam iken,
bu görevin beni endißelendiren yönü ise
güneß arabas› gibi teknik olarak karmaß›k bir
araç ile ‹stanbul Formula-1 pistinde
milyonlarca izleyicinin gözü önünde
yar›ßmakt›. ”
HASAT ekibiyle tan›ßmam 1 Mart 2005 günü akßam
19:00 sular›nda ATILIM Üniversitesi Mühendislik
MART
Fakültesi B-Barakas›ndaki toplant› odas›nda oldu.
Karß›mda son derece iyi e¤itilmiß dinamik 15 kadar
genç insan› gördüm. Kimisi mezun olmuß iß hayat›na
at›lm›ß, kimisi ö¤renci, kimisi akademisyen olan bu p›r›l p›r›l insanlarla
birlikte olabilmek beni çok gururland›rm›ß ve umutland›rm›ßt›.
Arkadaßlar ekiplerini tan›tan bir bilgi dosyas› düzenlemißler. Bu
dosyan›n içinde ekip elemanlar› tan›t›lmakta ve çok kaba olarak
üretilecek olan arac›n bir maliyet analizi verilmekteydi. ‹ßte tam bu
noktada ekibin ßevki k›r›lm›ß ve çal›ßmalar t›kanm›ßt›: Proje
bütçesinin %50’si At›l›m Üniversitesi taraf›ndan karß›lan›rken
geriye kalan %50’si için destek yoktu. Þubat 2004’te kurulan
HASAT Grubu ne yaz›k ki sponsor bulamam›ßt›. Benim ilk görevim bu
konuda gruba yard›mc› olmakt›. Hemen ertesi gün dan›ßmanl›¤›n›
yapt›¤›m ve inovatif karakterinden emin oldu¤um üç ßirketi arad›m ve
HASAT’›n haz›rlad›¤› dosyay› ilettim: MAN Türkiye, ORS ve F‹GES.
Her üç ßirket projemize hemen destek vereceklerini bildirdiler. Bu
ekibin üstünde çok büyük bir moral yapt›. Ertesi günler SPARK ile
temas kurduk. SPARK da hemen destek olaca¤›n› bildirdi. Ayn›
günlerde TÜB‹TAK’›n verece¤i destek de kesinleßti. Bu ßekilde Nisan
2005 baß›nda eksik kalan mali deste¤imizin büyük bir bölümü
bulunmußtu.
11
HASAT Grubu ile toplant›lar›
s›klaßt›rmaya baßlad›k ve
N‹SAN
tasar›m›n kesinleßmesi için
Bilim&Teknik
çabalar›m›z› yo¤unlaßt›rd›k.
Dergisi
Nisan 2005 ay› sonlar›nda
taraf›ndan
tasar›m kesinleßti. Tasar›mla ilgili en önemli
organize edilen
ilkemiz arac›n emniyet standartlar›na uymas›
Güneß
idi. Bu sürücümüzün can güvenli¤i için temel
Arabalar› Yar›ß›
bir ßart›. Örne¤in arac›n ßasi dedi¤imiz taß›y›c›
(FORMULA G)
yap›s› arac›n bir devrilme veya çarp›ßma an›nda
(arac›m›z›n 80 km/h h›za kadar ç›kabilece¤i ön
30 A¤ustos’ta
görülmüßtü) sürücüye yeterli yaßam alan›
‹stanbul
b›rakacak mukavemette yani sa¤laml›kta
Park’ta yap›ld›.
tasarlanm›ßt›r. Þaside oldu¤u gibi kanopi yani
sürücünün üstünde rüzgar› kesen kapa¤›n konulmas›, 5-noktal›emniyet kemerinin kullan›lmas›, dikißsiz çelik borudan yap›lan
devrilme çemberinin konulmas›, çarp›ßma an›nda k›salan teleskopik
direksiyon mili ve çift emniyetli fren sistemi sürücünün emniyeti
ilkesinin do¤al sonuçlar›yd›. Bu tasar›m nedeniyle arac›m›za fazladan
50-60 kg bir a¤›rl›k getirdi¤imizin bilincindeydik. Ancak sürücünün
hayat›n› tehlikeye atacak herhangi bir riske – yar›ß› kaybetme
pahas›na da olsa – kesinlikle girmek istemiyorduk. Asl›nda yar›ß›
ikinci bitirmemizin benim kan›mca en önemli nedeni 50-60 kg’l›k
emniyet aksam› olmußtur.
TÜB‹TAK
12
Tasar›m›n kesinleßmesiyle hemen yurtd›ß›ndan temin etmemiz
gereken aksam› ›smarlamaya baßlad›k. Asl›nda arac›m›z›n %80’i yerli
ürünlerden olußmas›na ra¤men üç kalemde yurtd›ß›ndan al›m yapma
yolunu seçtik: Güneß panelleri, elektrik motoru ve emniyet kemerleri.
Güneß panellerinin verimi %5 ile %30 aras›nda de¤ißmektedir.
Bunlar›n yüksek verimde Türkiye’de üretilmesi kuramsal olarak
mümkün, ancak bizim proje bütçemiz ve zaman planlar›m›z içinde
bize gerçekçi gelmedi. Elektrik motorunda da benzer bir durum söz
konusuydu. Emniyet kemerine gelince, burada yine sürücünün
emniyetini düßünerek bu konuda dünyan›n en güvenilir
markalar›ndan birini alarak her türlü riski ortadan kald›rmay› seçtik.
‹lk olarak güneß panellerini ›smarlad›k. Bu konuda grubumuzdaki
dördüncü s›n›f ö¤rencilerinden Engin Toktaß’› Amerika’ya üretici
ßirketin yan›na gönderdik. Engin burada güneß panellerimizin
üretimiyle bizzat ilgilendi ve üretici ßirketten bu panellerin arabaya
tak›lmas› ve kullan›lmas› konusunda kapsaml› bilgiler ald›. Ayn›
zamanda daha önce elektrik motorlar›n› sat›n almay› düßündü¤ümüz
Amerika’daki bir ßirketi de ziyaret etti. Bu ziyaret sonunda, ßirketin
yeterli derecede güvenilir olmad›¤› ortaya ç›kt›. Oldukça maceral›
Arac›m›z›n
ßasisi
geçen Engin’in bu Okyanus ötesi seyahati projenin baßar›s›nda
önemli bir rol oynad›.
Motorlar›n›n al›m›nda MAN Türkiye ßirketi devreye girdi. Ancak
Amerikal› motor üreticisi ßirketin tan›nm›ß isminden olsa gerek motor
fiyat›n› %250 art›rd›. Ayn› zamanda Engin’in ßirket ile ilgili izlenimleri
eklenince hemen baßka bir üretici firma aray›ß›na girdik. ‹ngiliz PML
ßirketi ile temas›m›z bu s›rada oldu. Þirketin motorlar›n›n Amerikal›
rakiplerinden biraz daha a¤›r olmas›na ra¤men, güvenilir bir ßirket
imaj› verdi¤inden arac›m›z›n gereksinimi olan iki motoru ve
sürücüsünü bu ßirkete sipariß verdik.
Bu d›ß al›mlara paralel olarak Ankara’da hem ßasinin üretimine hem
de araban›n d›ß kaplamas›n› olußturan kaportan›n üretimine baßlad›k.
Araban›n ßasisi temelde alüminyum borulardan olußan bir kaynak
konstrüksiyonuydu. Yaln›zca devrilme çemberi dikißsiz çelik borudan
yap›ld›. Dikißsiz çelik borular› bize ÇELBOR Þirketi hibe etti. Çok h›zl›
bir ßekilde bize yap›lan bu yard›mdan çok mutlu olduk. Borular›n
kaynaklanma ißi OST‹M’de yap›ld›. Burada EMEKS ßirketinin
deste¤ini burada vurgulamak istiyorum. Kaportam›z modern
kompozit malzemeden yap›ld›. Üst gövde ile alt gövde ayr› ayr›
döküldü. Kompozit kaportan›n yap›m›nda Ostim’deki BN-Þirketi
bizlere çok büyük bir destek verdi. Þirketin sahibi Bar›ß Bey ayn›
ekipten biri gibi bizlerle çal›ßt› ve fikir üretti. Bu inan›lmaz destek için
Bar›ß Bey’e ve BN-Þirketi mensuplar›na içtenlikle bir daha
ßükranlar›m› sunmak istiyorum.
Þasimizin yap›m› s›ras›nda özel alaß›ml› alüminyum malzemelere
gereksinim duyduk. Bunlar› Ankara’daki FNSS Þirketindeki
dostlar›m›z›n yard›m›yla çok k›sa sürede temin ettik. Bu alüminyum
malzemeler daha sonra ATILIM Üniversitesi Üretim Mühendisli¤i
Bölümü Mekanik Atölyesinde ißlenerek ßasiye kaynaklanacak
duruma getirildiler. Gerek Üretim Mühendisli¤i Bölümü gerekse
de Mekatronik Mühendisli¤i Bölümü araßt›rma görevlileri ve lisans
ö¤rencileriyle atölye teknisyenimiz burada ola¤anüstü çaba
göstererek zamana karß› yap›lan bu üretimi baßar›yla
tamamlad›lar.
Asl›nda Temmuz 2005 ay›n›n ortas›na geldi¤imizde
güneß panellerimiz Amerika’dan gelmiß, ßasemiz ve
TEMMUZ kaportam›z büyük oranda tamamlanm›ßt›. Özellikle
At›l›m Üniversitesi ö¤rencilerinin deste¤iyle güneß
panelleri kompozit kaportaya yerleßtirilmiß ve ilgili
yüzlerce kablo ba¤lant›s› titizlikle tamamlanm›ßt›. Ancak
motorlar›m›zdan henüz bir ses yoktu. Motorlar›m›z eksik oldu¤u için
Güneß
panellerimizi
yerleßtiriyoruz.
”
… Hepimizi
dehßete düßüren haber
Temmuz ay›n›n
3. haftalar›nda geldi.
PML Þirketi istedi¤imiz motorlar› bize zaman›nda
gönderemeyecekti. . .
”
baz› mekanik aksamlarda tamamlanam›yordu. ‹ngiltere’de ßirkete
bask› uygulamaya baßlad›k. Burada Üretim Mühendisli¤i Bölümüne
misafir ö¤retim üyesi olarak Cambridge Üniversitesinden Eylül
2005’de gelecek olan Dr. Timothy Stanistreet’ten de yard›m rica
ettik. Tim PML ßirketini defalarca arayarak Formula G yar›ß›n›n CNN
Türk’ten naklen yay›nlanacak prestijli bir yar›ß oldu¤una ‹ngiliz
dostlar›m›z› ikna etmeye çal›ßt›. Bizim tüm tasar›m›m›z iki güçlü ve
hafif motora göre yap›lm›ßt›. Ancak hepimizi dehßete ve biraz da
pani¤e düßüren haber Temmuz ay›n›n 3’üncü haftas›nda geldi. PML
ßirketi istedi¤imizi motorlar› bize zaman›nda teslim edemeyecekti.
Yaln›z buna karß›l›k bize daha büyük, daha güçlü ve daha a¤›r olan
baßka tip bir motoru daha pahal› olmas›na ra¤men küçük motor
fiyat›na hemen teslim edebileceklerini bildirdiler. Mekanik
tasar›mdan ve enerji bütçesinden sorumlu HASAT elemanlar›
durumu de¤erlendirerek çok mükemmel olmasa da bu motorlar›n
kullan›labilece¤ine karar verdiler. Motorlar› hemen ›smarlad›k ve ayn›
zamanda asl›nda bitmiß olan mekanik tasar›m› yeni motorlara uygun
hale getirmeye baßlad›k. Daha önce çift motorlu bir yap›dan ßimdi
tek motorlu bir yap›ya geçmek zorunda kald›k. Bunun tek avantaj›
bir motorumuzun böylelikle yedek olarak kullanma olana¤›n›n
olmas›yd›.
Motorlar›n›n durumun kesinleßmesiyle di¤er mekanik aksamlar›n
tasar›mlar› tamamlanmaya baßland›. Burada yine alüminyum
malzemesi gereksinimi ortaya ç›kt›. Gerekli olan malzeme için, bu
sefer FNSS’de olmad›¤›ndan, TAI ile temas kuruldu. TAI malzemeleri
vermeyi kabul etti¤i gibi son derece karmaß›k olan ve çok eksenli
frezeler gerektiren parçalar›n üretimini de ORS ßirketi ile birlikte
üstlendi. Þirketlerin yaz tatillerine ra¤men Temmuz sonu ve A¤ustos
baß›nda tüm parçalar›m›z mükemmel bir kalitede bu iki ßirkette
üretildi.
Arac›m›z›n emniyet kemerlerini ö¤rencilerimizin iste¤ine uygun daha
ucuz olmas› (Türkiye’de 300 Dolar olan kemer Amerika’da 110
Dolara ald›k) ve Amerika’da bir konferans nedeniyle bulunmam
sayesinde bizzat ben ald›m. 19 A¤ustos günü arac›n ilk denemesine
bir kaç gün kala kemeri tam zaman›nda getirecektim. Ancak
Chicago’da ç›kan f›rt›na nedeniyle Avrupa’ya gelecek olan ilk
uça¤›m›z› kaç›rd›k ve Amerika için son derece do¤al olan oldu ve
ikinci uça¤a bavullar›m›z yüklenmedi¤inden eßyalar›m›z kayboldu.
Ben kißisel eßyalar›mdan ziyade kemeri düßünüyordum. Lufthansa
Þirketine hertürlü baßvuruyu yapt›ktan sonra bavullar›m›z›n
bulundu¤unu ve sabaha karß› 02:30’da Esenbo¤a’ya gelece¤i
bildirildi. Söylenen saatte havaalan›ndayd›m ve bavullar› görünce çok
”
. . . Ne yaz›k yine ayn› ßekilde
yokuß aßa¤› inerken motor
aküleri ßarj etmesi için
kullan›ld›¤›nda yedek motorun
da sürücüsü yand›. ‹ßte o anda
her ßeyin bitti¤ini düßünmeye
baßlad›k…
”
rahatlad›m.
tak›lm›ßt›.
Kemerler
zaman›nda
araca
Çal›ßmalar›na
20 A¤ustos 2005’te arac›m›z
1 y›l önce
temel hatlar›yla tamamlanm›ßt›.
baßlanan
denemesi
gecenin
AÚUSTOS ‹lk
HASAT’›n
karanl›¤›nda TÜB‹TAK Bilten’in
ön sokaklar›nda yap›ld›. Her ßey
toplam a¤›rl›¤›
çal›ß›yordu. Art›k arabay› gerçek ßartlarda test
240 kg,
etmeye gelmißti s›ra. Yar›ßa yaln›z 10 gün
kalm›ßt›. ‹lk güneß alt›ndaki yol testinin TAI
uzunlu¤u 5 m
tesislerinde yap›lmas›na karar verildi. TAI’ye
ve azami h›z›
araç 24 A¤ustos 2005 tarihinde ORS’un
sa¤lad›¤› kamyonla OST‹M’den götürüldü.
ise 80 km/sa.
Burada arac›n kanopisine güneß ›ß›nlar›n›
önleyen bir kaplama yap›ßt›r›ld›. Art›k kanopi bir aynal› gözlük gibi
içerisini göstermeyecek ßekilde güneß ›ß›nlar›n› engelliyor ve böylece
kokpitin yar›ß s›ras›nda aß›r› ›s›nmas›n› önlüyordu. Benzer ßekilde
araca sponsorlar›m›z›n logolar› ve araç numaram›z (“10” numara)
yap›ßt›r›ld›. 26 A¤ustos 2005 Cuma günü arac›m›z TAI tesislerinde
düzenlenen bir bas›n toplant›s›yla kamuoyuna tan›t›ld›. Toplant›ya
gelen çok say›daki bas›n mensubundan ne yaz›k ki yaln›zca ikisi
ajanslar›na haberi geçti:
Arac›m›z›n çal›ßmas›ndan sonra 26 A¤ustos 2005 günü arac›m›z
tekrar ORS’un sa¤lad›¤› bir kamyonla Gebze’deki Formula 1
(‹stanbul-Park) pistine nakledildi. Burada hemen pist denemelerine
baßland›. ‹lk yap›lan denemelerde araç yokuß inerken (yani motor
enerji üretirken) akülerin doldurulmas› denendi. Ne yaz›k ki bu
deneme s›ras›nda motorun sürücüsü çok zorland› ve yand›. Motor
söküldü ve yedek motor hemen devreye sokuldu. Ne yaz›k yine ayn›
ßekilde yokuß aßa¤› inerken motor aküleri ßarj etmesi için
kullan›ld›¤›nda yedek motorun da sürücüsü yand›. ‹ßte o anda her
ßeyin bitti¤ini düßünmeye baßlad›k. Pazar günü yani 28 A¤ustos’ta
s›ralama turlar› yap›lacakt›. Bunlara kat›lmam›z art›k mümkün de¤ildi.
Hata yar›ßa dahi kat›lmam›z art›k hayaldi. Herkesin morali çok
bozulmußtu. Motorlar› üreten PML ßirketinden bizlere teknik destek
vermek için gelen ‹ngiliz mühendis derhal ßirketin sahibini arad›
(tesadüfen o da ailesiyle birlikte Bodrum’da tatilini geçirmekteydi).
Þirketin sahibi hemen ‹ngiltere’yi arayarak o anda tatilde bulunan
uzman mühendisin tatilini keserek yanan iki sürücüyü tamir için
gerekli ekipmanlar› alarak derhal ‹stanbul’a gelmesini istedi. Nitekim
genç mühendis Pazar akßam› (yar›ßa 2 gün kala) 00:10’da ‹stanbul
Atatürk Havaalan›na indi. Hemen ‹stanbul-Park Formula-1 parkuruna
yak›n otelimize ATILIM Üniversitesinin minibüsüyle götürüldü.
HASAT’›n
TAI’de
yap›lan
bas›n
aç›klamas›
HASAT,
‹stanbul
Park’ta. . .
13
Burada bir odaki ekip eleman› baßka bir
odaya transfer edilerek odas› bir
tamirhaneye dönüßtürüldü ve tamir ißlemi
sabaha kadar sürüdü. Sabah›n erken
saatlerinde HASAT ekibi elemanlar›ndan
Vedat’›n “Gür topu gibi iki sürücümüz
oldu!!!” hayk›r›ß›yla herkesin morali bir anda
düzeldi. Ancak önümüzde daha motorlar›n
montaj› ve bunlar›n test edilmesi vard›.
Pazartesi sabah› (yar›ßa 1 gün kala) motor ve
sürücü tak›ld›. Hiçbir riske girmemek için ne
yaz›k ki akülerin yokuß aßa¤› ßarj
edilmesinden vazgeçilmesi ßart›. Bu da bize
daha önce hesaba katt›¤›m›z %5’lik bir ek
enerji girdisinden mahrum b›rakacakt›, yani
yar›ßta planlad›¤›m›zdan daha yavaß gitmemiz
gerekiyordu. Yar›ßa kat›lmamak seçene¤iyle
karß›laßt›r›nca bu bizi çok rahats›z etmedi
aç›kças›.
Hata
s›rlama
turlar›na
kat›lamad›¤›m›z için sonuncu s›radan kalkmak zorunda olmam›z da
hiçbirimizi üzmüyordu. . .
FORMULA G’nin
belirledi¤i
kurallar
çerçevesinde
yap›sal tasar›m›
tümüyle
bilgisayar
ortam›nda
gerçekleßtirilen
araçta GPRS
araç konum
belirleme
sistemi, girdi
denetleme ve
yedekleme
sistemi gibi
birçok alg›lay›c›
bulunuyor.
14
Bu haliyetiruhiyeyle art›k Formula 1 pistinde ilk turumuzu att›k. Birinci
sürücümüz kaçt›¤› için ikinci sürücü konumunda olan Ethem
sürücülü¤ü üstlendi. Ethem ilk turunu kanopisiz att›. Tur çok çok
baßar›l›yd›. Tüm elemanlar›n yüzleri gülüyordu. Sabaha kadar çal›ßan
‹ngiliz mühendisler de pit alan›nda kestirmek zorunda kald›lar. Ethem
ikinci turu da baßar›yla att›. Her ßey mükemmeldi. Üçüncü turu
kanopili atmak istedi. Pit alan›nda kanopi tak›ld› ve üçüncü tur da
mükemmeldi.
Dördüncü deneme turunda ise telsiz ile arac›n arkas›ndan bir
mekanik sesin geldi¤ini bildirdi. Araç sanki fren yap›yormuß gibiydi.
Þu ana kadar dört turu peßpeße atabilen birkaç araçtan biriydik! Araç
derhal pit alan›na çekildi. Ar›za tespit edilememißti; ancak
ßüphelerimiz vard›: Daha önce arka dingilde tekerli¤in iki yan›na
monte edilecek olan “çift motor” yerine tek ve a¤›r bir motor gelince
bu tek tarafl› yük nedeniyle bir moment olußturmuß ve bu moment de
arka dingilin kan›rmas›na neden olmußtu. Sonuç olarak arkadaki fren
diski dingili tutan alüminyum kola sürtmeye baßlam›ß ve yüksek
miktarda enerji kayb›na neden olmußtu. Bu durumda yar›ß›
bitirmemiz mümkün de¤ildi. Yar›ß›n baßlamas›na 16 saatten az
kalm›ßt›. Tesadüfen piste bulunan eski bir vinci olan belediyeye ait bir
kamyonet gördük (Þekil 6). Þoförden arac›m›z› kald›rmas›n› rica
ettik. Arac›n arkas›n› dikkatli kald›r›nca ßüphelerimizin do¤ruland›.
PML’nin
uyuklayan
‹ngiliz
Mühendisleri
Fren diski sürtüyordu. Diskin de¤ißtirilmesi elimizde yeterli aletler
olmamas›n› nedeniyle zamansal olarak mümkün de¤ildi. Hepimizin
morali bir daha bozuldu. Tam en baßar›l› araçlardan biriyken belki
yine yar›ßtan çekilmek zorunda kalacakt›k. Orçun’la k›sa bir durum
de¤erlendirmesi yapt›k. Ben arka fren diskinin taßla kesilmesini
önerdim. Zaten önde çok kuvvetli iki fren diskimiz vard›. Arkaya çok
az fren gücü aktar›yorduk. Orçun tereddüt ediyordu. E¤er fren diskini
kesersek bu sefer as›l göbek sürtmeye baßlayabilir diyordu. Asl›nda
çok hakl›yd›. Mühendislik mant›¤› aynen bunu gerektiriyordu. Ama
baßka çaremiz yoktu. Diskin kesilme ißlemini Vedat üstlendi. Arac›n
alt›na girdi ve k›v›lc›mlar ç›kartarak fren diskini imrenilecek bir
ustal›kla kesti. Art›k dönüß yoktu. Herkes endiße içindeydi acaba
yar›ß› bitirebilecek miydik?
Ve yar›ß günü geldi. Ben sabahtan Rektörümüz Prof.
Say›n Abdurrahim Özgeno¤lu’nu Bostanc› gar›ndan
ve
ald›m ve piste getirdim. Mütevelli Heyeti Baßkan›m›z
START
Say›n Yalç›n Zaim ve Mütevelli Heyeti Üyesi Say›n
Zerlin K›l›ço¤lu ayn› sabah yar›ß pistine geldiler. Son
haz›rl›klar yap›l›yordu. Ethem ve Ünsal enerji hesab›na dayal› arac›n
optimum h›zlar›n› tespit etmeye çal›ß›yorlard›. Onlar›n stratejilerine
göre 8 turluk yar›ß› tamamlayabilmek için düßük bir ortalama h›z
tutturmam›z gerekiyordu. Heyecanlanarak h›zl› at›lan bir tur akülerin
boßalmas› nedeniyle yar›ß›n tamamlanamayaca¤› anlam›na geliyordu.
Asl›nda yap›lan çok basit bir enerji hesab›yd›: Yokußlar› ç›kmak için
gerekli enerjinin yokußlar›n baß›na gelmeden akülerde birikmesi
gerekiyordu. Son derece basit olmas›na ra¤men tak›mlar›n ço¤u bu
hesab› yapmamas› nedeniyle yar›ß› tamamlayamad›klar›n› yar›ß
s›ras›nda görecektik.
Pazartesi akßam› elektronik aksamlar tamamlanm›ß ve araca
yerleßtirilecekti. Deneme turundan sonra yap›lacak bu eklemeye
karß› ç›kt›m. Hakl› olarak elektronik aksam›n haz›rlanmas›na çok
emek veren arkadaßlar›m mahzun oldular. Sonunda 7 kutudan
yaln›zca birinin tak›lmas›na karar verildi. Sal› sabah›, yani yar›ß sabah›
geldi¤imde bu kutu tak›lm›ß ancak ba¤lant›lar› elektronik devreler
çal›ßmad›¤› için iptal edilmißti. Böylece tüm yar›ß boyunca gereksiz
yere bir kilogram yük taß›mak zorunda kald›k ve üstelik arac›n içinde
deneyemedi¤imiz baz› de¤ißiklikler yap›lm›ß oldu. ‹çimde bu nedenle
kötü bir his vard›. Arac›m›z› art›k yar›ßa haz›r hale getirip tören geçißi
için d›ßar› ç›kard›¤›m›zda pilotumuz Ethem aküleri doldurmak için
arac›n içinde güneß panellerini aktive etti. ‹ßte o anda herkes ßoke
oldu; paneller çal›ßm›yordu. Benim ve tüm ekibin akl›na hemen
denenmeden konan ve çal›ßmayan elektronik devreler geldi. Tam bir
gürültü kopacakken Vedat “Sistemi s›f›rlamay› unuttun” dedi
”
Bu arada ben halen bizim heyetimize
ulaßamaya çal›ß›rken ilk arabalar birinci turu
tamamlayarak büyük h›zla start
düzlü¤ünden geçmeye baßlad›lar. Hata
‹TÜ’nün sürücüsü elini arac›ndan ç›kartarak
zafer yumru¤u s›kt› seyircilere. Bu onlar›
daha da coßturdu. Bizim araç ise ortal›kta
yoktu. Ben daha yoldayken cep telefonum
çald›. Rektör Bey beni ar›yordu: “Erman
Bey, bizim araca ne oldu. ?”
”
Ethem’e. Ethem s›f›rlama dü¤mesine bas›nca paneller aküleri ßarj
etmeye baßlad› hemen. Herkesin ama özellikle Mehmet Durna’n›n
çok rahatlad›¤›n› hissettim.
Yar›ß›n baßlamas›yla pitstoplarda en fazla 5 kißiye izin verildi.
Starttan önce arac›n yan›nda sadece iki kißi kalabilecekti. Baßka 2
kißiye telsiz verildi. Bunlar sürekli olarak sürücümüz Ethem’le irtibat
halinde olacaklard›. Pistin kritik yokußlar›n› görecek konumda bir
telsizli tak›m eleman› koßulland›r›ld›. Di¤eri (Orçun) ise pitstop’da
kalarak herhangi bir mekanik ar›za durumda müdahale edecekti.
Ben yar›ß›n baßlamas›ndan k›sa bir süre önce tribünlere
Rektörümüz ve Mütevelli Heyeti Baßkan›m›z ve Üyesinin oldu¤u
yokußu gören k›sma do¤ru ilerledim. Mesafe bekledi¤imden uzun
oldu¤undan ben onlara ulaßamadan yar›ß baßlad› ve çok say›daki
‹TÜ ve Y›ld›z Teknik Üniversitesi seyircisi araçlar›n› ç›lg›nca
alk›ßlamaya ve desteklemeye baßlad›lar. ‹TÜ ve YTÜ araçlar› çok
çok h›zl› bir ç›k›ß yapt›lar. Bizim arac›m›z oldukça yavaß
hareketlendi ve h›z› hep düßük kald› (bu tribünde baz› gülüßmelere
de neden oldu do¤al olarak). Bu arada ben halen bizim heyetimize
ulaßamaya çal›ß›rken ilk arabalar birinci turu tamamlayarak büyük
h›zla start düzlü¤ünden geçmeye baßlad›lar. Hata ‹TÜ’nün sürücüsü
elini arac›ndan ç›kartarak zafer yumru¤u s›kt› seyircilere. Bu onlar›
daha da coßturdu. Bizim araç ise ortal›kta yoktu. Ben daha
yoldayken cep telefonum çald›. Rektör Bey beni ar›yordu: “Erman
Bey, bizim araca ne oldu. Ortal›kta yok. Herkes f›rt›na gibi?” diye
endiße içinde benden bilgi almaya çal›ßt›. Ben hem h›zla heyetimize
ulaßmaya çal›ß›yor hem de telefonu nefes nefese yan›tlamaya
çal›ß›yordum: “Efendim, bu tamam›yla bir taktik meselesi. Bizim
h›z›m›z yar›ß› bitirecek ßekilde hesapland›. H›zla giden di¤er
araçlar›n yolda kalma olas›l›¤› çok yüksek” dedim. Rektörümüz ikna
olmam›ßt› galiba. . . Birkaç dakika sonra yanlar›na ulaßt›m. Bu sefer
Mütevelli heyeti Baßkan›m›z “Hoca, ne olduk?” diye endißesini dile
getirdi. Gerçekten arac›m›z ortada yoktu ve tribünler h›zla start
düzlü¤ünü geçen araçlar› alk›ßl›yorlard›. “Arac›m›z dördüncü turdan
sonra s›ralamaya girer” diye ›srarla tak›ma olan güvenimi dile
getiriyordum. Say›n Rektörümüz yar›ß davetiyesinin üzerine turlar›
not ediyordu. Nitekim ilk rahatlama ikinci turda geldi. ‹TÜ ve di¤er
“h›zl›” ç›k›ß yapan araçlar ikinci turu dahi tamamlayamam›ßlard›.
4’üncü turda üçüncülü¤e yükseldik. Beßinci turdan sonra ise
ikincili¤e yükseldik. Ben ›srarla alt›nc› turdan sonra birincili¤e
yükselece¤imizi iddia ediyordum. Ancak ne yaz›k ki hakl› ç›kmad›m.
Yar›ß› yaln›zca iki araç tamamlad› ve biz bence büyük bir baßar›
göstererek ikinci olduk.
HASAT
ekibi. .
Arac›m›z›n birincili¤e yükselememesinin temel iki nedeni vard›:
Birincisi, arac›m›zda mekanik ar›za ayn› korkuttu¤umuz gibi yar›ß›n
sonlar›na do¤ru ortaya ç›km›ß, ve arka tekerimizin milleri ve yast›klar›
ask›ya sürtmeye baßlam›ß. Bu nedenle de en az son iki turda belki de
son dört turda sürekli olarak gereksiz sürtünme enerjisi kaybetmeye
baßlam›ßt›k. Bu enerjinin miktar›n› tahmin etmek için henüz bir
inceleme ve hesap yapmad›k, ancak bu miktar›n %5 ile %15 aras›nda
olabilece¤ini tahmin ediyorum. Ortalama %10 olsa bu yar›ß›n son
turlar›nda kabaca 10 – 15 km/h daha yavaß gitti¤imiz anlam›na gelir
ki, bu da birinci olan araç ile aram›zda olußan fark›n gerekçesi olabilir.
Di¤er bir neden de arac›m›z›n di¤er araçlara göre daha a¤›r olmas›yd›.
Sürücü emniyeti nedeniyle yapt›¤›m›z tasar›mlar do¤al olarak arac›n
a¤›rl›¤›n› art›rm›ßt›r. Ayr›ca yar›ßma kurallar›na uyarak 7 kg’lik
kanopiyi kulland›k. Birinci tak›m›n örne¤in kanopisi yoktu. Ortalama
200 kg araç a¤r›l›¤›nda kanopi enerjinin belki %2-%3’ünü
harcamaktad›r yaln›zca ek a¤r›l›ktan ötürü. Öte yandan hava ak›ß›n›
daha uygun hale getirmesi nedeniyle kanopi bir kazanç da
sa¤lamakta. Ancak 30-35 km/h civar›nda olan ortalama h›zlarda bu
kazanç çok düßük oldu¤unu düßünüyorum.
Evet, yar›ß›n ikincili¤ine tüm tak›m olarak ve üniversite
olarak çok sevindik ve hakl› olarak da gururland›k.
2. L‹K Yar›ßma sonras› yapt›¤›m›z toplant›larda üniversite
olarak HASAT ekibiyle birlikte önümüzdeki y›lda
mevcut arac› gelißtirmeyi ve buna ek olarak ikinci bir
araç gelißtirmeye karar verdik. Ayr›ca bu çal›ßmalar›m›za destek
olmas› için Üniversite bünyesinde bir otomotiv ö¤renci grubu
kurulmas›na karar verdik. Ö¤rencilerimiz gerekli baßvuruyu Eylül ay›
içinde yapacaklard›r. Tüm bu gelißmelerle önümüzdeki y›lda çok
daha aktif ve yo¤un bir çal›ßma bizleri bekliyor. Art›k hedeflerimiz
daha fazla özgün katk› ve tabii ki yar›ßlarda birincilik!
Dünyada h›zla tükenen ve
ülkemizde oldukça az bulunan
petrol & do¤algaz gibi enerji
kaynaklar› yerine daha temiz ve
bol bulunan alteernatif enerji
kaynaklar›n›n de¤erlendirilmesi
için ülkemizde bulunan örnek
çal›ßmalardan biri olan HASAT
kampus alan›nda gezilebilir.
15
EK‹PTEN NOTLAR
Alper GÜRER / Araßt›rma Görevlisi
Bar›ß TAÞTAN / At›l›m Robot Toplulu¤u Baßkan Yard›mc›s›
Türkiye’de alternatif enerji kaynaklar›na dikkat çeken FORMULA G
güneß arabalar› yar›ß›n›n ilan›, ülkenin dört bir yan›ndaki yarat›c› ve
azimli insanlar› heyecanland›rm›ßt›. Bu heyecanla olußan HASAT
ekibi, çal›ßmalar›na büyük bir h›zla baßlad›. Bu ekibin kurulmas›ndan
bir süre sonra, üniversitemiz ve HASAT Tasar›m Grubu yollar›n›
birleßtirme karar› ald›. Bu karar sayesinde çal›ßmalar büyük bir ivme
kazand›. Bu ivme; mevcut tasar›mdaki olumlu de¤ißiklikler,
sponsorlar›n maddi, manevi ve teknoloji deste¤i, ö¤rencilerimizin iß
gücü ve Üretim ve Mekatronik Mühendisli¤i bölümü ö¤retim
elemanlar›n›n özverili çal›ßmalar› ßeklinde kendini gösterdi.
Ülkemizde bu sene ilki yap›lm›ß olan Formula-G yar›ß›n›n benzerleri
dünyan›n çeßitli yerlerinde uzun süreden beri düzenlenmekteydi.
Daha önceki senelerde televizyon ve internette bu yar›ßlar hakk›nda
karß›laßt›¤›m haberleri okudukça kendi kendime bir iç çeker ve
acaba ne zaman bu tip bir yar›ß bizim ülkemizde de yap›l›r diye kendi
kendime sorard›m. Geçen e¤itim-ö¤retim y›l›nda Üniversitemizde
HASAT Tasar›m grubuyla böyle bir organizasyona dahil olaca¤›n›
duyunca heyecanland›m ve bölümdeki dan›ßman hocamla
görüßtü¤ümde bu projeye ö¤rencilerin de dahil olabileceklerini
duyunca heyecan›m ikiye katland› çünkü böyle bir projede yer
alman›n bana çok ßey kataca¤›na inan›yordum ve öyle de oldu
zaten. Projeye dahil oldu¤um ilk zamanlar somut hiçbir ßey
göremedim sadece hocalar›m›z arac›l›¤›yla bana bildirilen
malzemeleri (koltuk, kemer, tulum vs. ) internet üstünden araßt›r›p
Türkiye’de nerelerden ve ne kadara temin edebilece¤imi
araßt›r›yordum. Bizim arac›m›zda tasar›m ve imalat aßamalar›nda
çok büyük roller oynamad›m belki, belki de ço¤u insan için çok basit
ißler gibi görünen ißlerde görev ald›m ama sonuçta daha birinci s›n›f›
bitirmiß biri olarak birço¤u yüksek mühendis olan büyüklerimle
birlikte çal›ßma f›rsat›m oldu ve bu bana tak›m çal›ßmas›n›n ne
demek oldu¤u hakk›nda birçok ßey ö¤retti.
Temel hedef, Türkiye’de ilk kez düzenlenen böylesine önemli bir
teknoloji yar›ß›nda, bir üniversite olarak üzerimize düßen görevi en
iyi ßekilde yerine getirmekti. Bu hedefe giden yolda bizleri
heyecanland›ran bir çok ayr›nt› vard›. Öncelikle bu yar›ß›n
Türkiye’de bir ilk niteli¤i taß›mas›, bizleri ülkemizde bu konunun
öncüleri haline getiriyordu.
Sadece kat›lman›n bile büyük baßar› say›ld›¤› bu yar›ßma, bizim için
güzel bir dereceyle sonuçland›. Gelecek sene uluslararas› hale
gelecek bu yar›ßtan tekrar aln›m›z›n ak›yla ç›kabilmemiz için daha
çok iß ve beyin gücüne ihtiyac›m›z var. Bu nedenle güneß arabam›z
ile ilgili kurulan ö¤renci toplulu¤umuza herkesi bekliyoruz.
16
Türkan GÜLER / Üretim Mühendisli¤i
Günümüz dünyas›n›n en önemli sorunlar›ndan biri de enerji
problemi. Savaßlar›n enerji kaynaklar›n› elde etmeye yönelik
yap›lmas› enerjinin ne denli önemli oldu¤unun bir göstergesi. Bu
nedenle insanl›k 21.yy’da bilimi farkl› enerji kaynaklar› yaratmak
için seferber edecek. Kußkusuz ki bu kaynaklardan biri ve bekli de
en ucuzu ve k›sa vadede hiç tükenmeyecek gibi gözükeni güneß
enerjisi.
Bu projenin de as›l amac› yak›n gelecekte tükenecek olan fosil
yak›tlarla çal›ßan arabalar›n yerini alacak olan güneß enerjisiyle
çal›ßan araçlar yapabilmek. Ekibimiz de elindeki imkanlar›
kullanarak bu amaç do¤rultusunda yap›labilecek en iyi araçlardan
birini yapmay› baßard›.
Yaklaß›k 1.5 y›ld›r üzerinde çal›ß›lan projeye biz ö¤renciler olarak
yap›m aßamas›nda kat›lma imkan› bulduk. Biraz geç kalm›ß olsak
da, henüz yeterli bilgiye sahip olamasak da elimizden gelen her ßeyi
yapmaya çal›ßt›k. Ben akßamlar› pek kalamad›m ama ekip
arkadaßlar›m›n gece saat 11’lere karar yo¤un olarak çal›ßt›klar›n›
söylemeden geçemeyece¤im. Sabah evden ç›k›p akßam ruh gibi
geldi¤im günleri hat›rl›yorum. Biz ekip olarak birbirimize çok destek
olduk, bazen çok k›zd›k, beraber dua ettik, aç kald›k bazen, ama
hepsi o kadar keyifliydi ki...
➜
HASAT’a
eme¤i
geçenler ve
teßekkürler…
Lütfen kendi kendinize ßu soruyu sormay›n ”Ben ne biliyorum ki
acaba yapabilir miyim?”. Evet yapabilirsiniz çünkü ben bu
projeye dahil olmadan önce güneß enerjisiyle çal›ßan araçlar
hakk›nda çok az bir bilgim vard› ama ßimdi neyin ne oldu¤unu,
hangi parçan›n nas›l yap›ld›¤›n›, nas›l ißlendi¤ini, nas›l çal›ßt›¤›n›
çok daha iyi biliyorum.
Erdem Baran ERCAN / Üretim Mühendisli¤i
Yar›ßma atmosferini yerinde yaßamak çok gurur verici bir ßeydi. O
ortamda bulunmak di¤er tak›mdaki insanlarla tan›ßmak ve
kaynaßmak da ayr› bir zevkti. Üniversitemizin böyle bir projeye
kat›lmas› ve iyi bir derece almas›, Üniversitemiz prestijine de büyük
katk›s› oldu¤una inan›yorum. Araban›n yap›m aßamas›nda
hocalar›m›z›n ve tüm sponsorlar›m›z›n büyük katk›lar› oldu ve
hepsine ayr› ayr› teßekkür etmek istiyorum.
Bu baßar› biz At›l›ml›lar için kußkusuz çok önemli bir gelißme. Yar›ß›
2’nci olarak bitirmek ve Üniversitemizin ad›n› formula-1 pistine alt›n
harflerle yazd›rmak bizim için ßeref verici.
Umar›m bu sene yap›lacak olan güneß arabam›z için
üniversitemizde okuyan tüm arkadaßlar›m›z›n deste¤ini görürüz ve
k›sa zaman içinde ortaya birincilik kazanacak bir araç meydana
getiririz.
Türkiye’de ilk kez yap›lan Formula- G yar›fl›ndaki baflar›m›za eme¤i geçen PROF. DR. ABDÜLKAD‹R ERDEN ‘e, PROF. DR. A. ERMAN
TEKKAYA’ya, YRD. DOÇ. DR. HACER ERAR’a, DR. SERKAN GÜRO⁄LU’na, KUTLUK B‹LGE ARIKAN’a, AYL‹N KONEZ’e, ALPER GÜNER’e,
DEVR‹M T‹P‹ URHAN’a, ENG‹N TOKTAfi’a, M. ÖZGÜR ER‹NMEZ’e, ALTU⁄ OKAN’a, ETHEM ERSÖZ’e, MEHMET DURNA’ya, ÜNSAL
ORLU’ya, VEDAT GÜN’e, BANU ÜfiENMEZ’e, ORÇUN YILDIRIM’a,, LEVENT ERTÜRK’e, LEVENT KORKMAZY‹⁄‹T’e, CEM fiAH‹N’e, BARIfi
TAfiTAN’a, SELÇUK KAHRAMAN’a, EMRE BÜYÜKBAYRAM’a, GÖKHAN ÇEL‹K’e, ERDEM BARAN ERCAN’a, TÜRKAN GÜLER’e, MERT
BÖLEK’e ve bizleri maddi manevi destekleyen herkese teflekkürler… Bu baflar›m›z›n artarak devam etmesi dile¤iyle…
r öportaj
SADECE
DERS ÇALIÞMAK YETMEZ
Dergimizin bu ilk say›s›nda Üniversitemiz Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. ‹smail
Bircan’la röportaj gerçekleßtirdik. Özellikle ö¤renci arkadaßlar›m›z›n bu röportajdan
çok ßey ö¤reneceklerine inan›yoruz.
Say›n hocam, e¤itim konusundaki
düßüncelerinizi ö¤renmeden önce sizi
biraz tan›yabilir miyiz?
Lisans›m›
Ankara
Üniversitesi’nde
tamamlad›ktan sonra, yüksek lisans ve
doktoram› ‹nsan Kaynaklar› Ekonomisi dal›nda
Fransa’da Dijon Üniversitesi (Bourgogne)
‹ktisat Fakültesi’nde yapt›m.
Daha sonra uzun y›llar Devlet Planlama
Teßkilat›’nda uzman ve dan›ßman olarak
çal›ßt›m. Ayr›ca Anadolu, Ankara, Hacettepe,
‹zmir Ekonomi ve Türkiye ve Orta Do¤u Amme
‹daresi Enstitüsü’nde ö¤retim üyeli¤i ve
yöneticilik, 1993 - 1996 y›llar›nda Türkiye ‹ß
Kurumunda Genel Müdür Yard›mc›s›, 2002 2003 y›llar›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›’nda
Müsteßar olarak görev yapt›m. Þu anda, Ocak
ay›ndan bu yana At›l›m Üniversitesi’nde
Rektör Yard›mc›s›y›m.
Bir üniversitede böyle bir görevde olmak
büyük sorumluluklar gerektiriyor. Bunlar
nelerdir?
Üniversitelerin görevlerinden biri de yüksek nitelikli insan gücü
yetißtirmektir. Bu önemli bir sorumluluk. Çünkü Türkiye’nin gelece¤i,
siz gençlerin üzerine kurulu olacakt›r. Nitekim nüfusumuzun yüzde
28,4’ü 14 yaß›n alt›nda. Yüzde 11,2’si 19 - 24 yaß grubunda. 14 - 24
yaß grubunda olan gençlerimizin oran› ise yüzde 23,5. Böyle bir genç
nüfus AB ülkelerinde yok. Orada nüfus giderek yaßlan›yor. Dolay›s›yla
Türkiye’nin ihracat potansiyeli yüksek olan sektörlerinde rekabet
edebilmesi için ve ayr›ca AB’ye üyelik müzakere sürecinde ve
büyümenin süreklili¤inin sa¤lanmas›nda, yüksek nitelikte insan gücü
yetißtirme sorumlulu¤umuz var. Böyle bir rekabet ortam›nda, bu
sorumlulu¤umuzu
kaliteden
ödün
vermeden
yerine
getirmemiz gerekiyor. Öte yandan, araßt›ran, problem çözen,
kat›l›mc›, kendisiyle ve çevresiyle bar›ß›k, girißimci, proje üreten,
yeniliklere aç›k, araßt›rarak karar veren,
topluma ve içinde yaßad›klar› çevreye faydal›
ve rekabet üstünlü¤ü olan gençler yetißtirmek
gibi önemli bir sorumlulu¤umuz daha var
Üniversite olarak.
Bunlar›n yan›nda sorumluluklar›m›zdan biri de
üniversitemizin ça¤daß yönetim ilkelerine göre
en etkili ßekilde yönetilerek e¤itim ve ö¤retim
etkinliklerinin vizyonumuz ve misyonumuz
çerçevesinde gerçekleßtirilmesidir. Yaklaß›k
yüzde 85’i ODTÜ, Hacettepe ve Ankara
Üniversitesi kökenli olan akademik
personelimizle, büyük bir bölümü kamu
deneyimi olan idari personelimizin; dayanݧma
ve ißbirli¤i içinde, iß doyumu yüksek ve kaliteyi
sürekli önde tutan yaklaß›mlar›; ayr›ca
sorumluluklar›m›z›n nitelik boyutunun da bir
göstergesi. Dolays›yla, kalite ve verimlilik bu
sorumluluklarda biz yöneticiler için iki temel
öge. Zira yüksekö¤retim insan yetißtiren bir
endüstridir. Biz de At›l›m Üniversitesi olarak,
Mühendislik Fakültemizin sekiz bölümü,
‹ßletme Fakültemizin alt› bölümü, Fen Edebiyat Fakültemizin dört bölümü ve Hukuk Fakültemiz ile bu bak›ß
aç›s›yla, daha nitelikli insan kayna¤› yetißtirerek gelece¤e iz
b›rakacak gençleri ißgücü piyasas›na haz›rl›yoruz. Bu
bak›mdan, ö¤retim üyesi niteli¤i, program içeri¤i ve çeßitlili¤i,
uygulama laboratuvarlar›, modern e¤itim teknolojilerini kullanma ve
mekansal ve sosyal olanaklar sunma Üniversitemizin nitelikli gençler
yetißtirmesinde olmazsa olmazlar›. Di¤er yandan, yaßam boyu
ö¤renme sürecini de dikkate alacak ßekilde, ö¤renmeyi
ö¤renen bireyler yetißtirmek gerekiyor. Böylece bu ilke ile, yaßam›n
her aßamas›nda, her zaman kendini gelißtirmeye aç›k ve sürekli
kendini yenileyen, sorumluluk sahibi gençleri Ülkemize
kazand›rabilelim. ‹ßte bu da hedeflerimiz ve sorumluluklar›m›z
aras›ndad›r.
17
“
ortalama yüzde 4,5 - 5,0 gibi bir büyüme
Üniversitemiz ö¤rencilerini gözlemleme
f›rsat›n›z oluyor mu? Ö¤rencilerin hangi
h›z› gerçekleßtirdi. ‹hracat›m›z›n yüzde 87,0’sini
…Yani yeteneklerini
konularda eksik, hangi konularda baßar›l›
sanayi ürünleri olußturmaktad›r. Bu da
ortaya ç›karmak, bunu
olduklar›n› düßünüyorsunuz?
gösteriyor ki istikrarl› bir siyasi ve ekonomik
Evet. Ö¤rencilerimizi Üniversitemiz etkinliklerinde,
yap›, Türkiye’nin gelece¤inin daha ayd›nl›k
iyi ißlemek gerekiyor.
derslerde, toplant›larda ve de kampus içinde
olaca¤›n› ortaya koyuyor.
Kißinin birikimi ve
gözlüyorum. Etkinliklere kat›l›mlar›, sorduklar›
Hepimizin bildi¤i gibi ülke gündemimizde
sorular ve yapt›klar› yorumlar ile izliyorum. Her
kaliteli bir
Avrupa Birli¤i gibi çok önemli bir konu var.
ßeyden önce biz ö¤rencileri araßt›rmaya
üniversite e¤itimi de
Siz bu konuda ne düßünüyorsunuz?
yönlendiriyoruz.
Biliyorsunuz Türkiye yönünü Bat›’ya çevirmiß
Yetißtikleri meslekte hem teoriyi hem
buna eklenince kißi
bir ülke. Bunu, Atatürk’ün muas›r medeniyet
de uygulamay› ö¤renmelerini öngörüyoruz.
ç›kma
hedefiyle
de
Üniversitemizde gerçekleßtirdi¤imiz Kariyer kendi fark›n› ortaya koyarak seviyesine
bütünleßtirdi¤imiz
zaman
Avrupa
Birli¤i’ne
Günleri Organizasyonlar›, her alanda konferans
mutlaka di¤erlerinden
girme hedefimiz ortaya ç›k›yor. Yani
ve paneller, staj ve uygulamalar, projeler,
bir ad›m önde olacakt›r.
müslüman, laik, demokratik, hukuk devleti
ö¤rencilerimizin daha iyi yetißmelerinin
olarak yönümüzü Bat›’ya çevirmiß durumday›z
sa¤lanmas› için. Dolays›yla üst s›n›flara geçtikçe
ve bunda kararl›y›z. Bu, Türkiye’nin ça¤daßlaßma projesidir.
güçlü yanlar› artmakta ve eksiklikleri azalmaktad›r. Ö¤rencilerimizin
Türkiye, modern bir devlet olabilme becerisini gösteren laik bir
“Bugün neredeyim, mezun olduktan sonra nerede olaca¤›m”
sorusunu kendilerine sorarak daha fazla sorgulayan, araßt›ran ve
ülkedir. Bugün bakt›¤›m›zda müslüman ülkeler aras›nda en
kat›l›mc› bir yap›ya sahip olduklar›n› da ayr›ca görüyorum.
gelißmißi Türkiye’dir; bunun da temel nedeni laik bir yap›ya sahip
Ö¤rencilerimizin sosyal etkinliklere olan kat›l›m› da çok iyi düzeyde.
olmas› ve kalk›nmas›n› e¤itimli insan gücüne dayand›rm›ß
Üniversitemiz bünyesinde otuz civar›nda ö¤renci kulübü var. Bu da
olmas›d›r. ‹nsan›m›z› daha üretken bir yap›ya getirebilirsek bu
ö¤rencilerimizin sosyal yaßama katk›da bulunma isteklerinin bir
sayede gelir de artacakt›r. Gelirin artmas› demek refah demektir.
göstergesi. Toplumla ve kendisi ile bar›ß›k, sorumlulukluklar›n›n
‹ßte Türkiye de bunu hedefliyor. Yani demokratik, laik, insan
bilincinde, insan olman›n ne anlama geldi¤ini bilen insan tipinin
haklar›na sayg›l›, iyi e¤itilmiß bireylerin yaßad›¤›, refah düzeyi
yetißiyor olmas› bize mutluluk veriyor. Ö¤rencilerimizin kendilerini
yüksek bir ülke olmakt›r hedefimiz. Herkes ißini iyi yapt›¤› sürece
gelißtirme iste¤inde ve çabas›nda olduklar›n› gözlemliyorum.
ülkemiz daha ileriye gidecektir.
”
18
Türk gençlerinin potansiyeli ve Türkiye’nin gelece¤i hakk›nda ne
düßünüyorsunuz?
Türkiye’nin gelece¤ini iyi görüyorum. Çünkü Türkiye, genç nüfusu,
gelißme potansiyeli, dünyan›n 134 ülkesiyle ticari ilißkisi olan
dinamik bir ülke. 2004 y›l›ndaki kißi baß›na düßen milli gelir 4.179
dolar. Sat›n alma gücü paritesine göre ise yine kißi
baß›na 7.500 dolar civar›nda milli geliri var. Dolay›s›yla bir taraftan
genç nüfus, bir taraftan da h›zla büyüyen bir ekonomi. Ayn› zamanda
Türkiye, dünyan›n ilk yirmi ekonomisi içinde yer al›yor. 2023
perspektifi içinde; -biliyorsunuz 2023 Cumhuriyetimizin yüzüncü
y›l›n›n kutlanaca¤› y›l- bölgesinde ve dünyada kal›c› bir bar›ß için çaba
gösteren, adil, demokratik, günün gereksinimlerine yan›t veren bir
hukuk sistemine sahip; sa¤l›k ve kültür gereksinimlerinin
karß›lanmas› devlet taraf›ndan güvence alt›na al›nm›ß, e¤itim
düzeyinin yüksek oldu¤u, gelir da¤›l›m› dengeli, ülke kaynaklar›
üzerinde söz ve karar sahibi, üretken, bilim ve teknolojide yetkin
olmuß, iletißim, organizasyon ve iß birli¤i gelißmiß bir Türkiye vizyonu
var. Bu vizyonu gerçekleßtirecek olan siz gençlersiniz. Türk insan› son
derce girißimci. Sadece Almanya’da Türkler ait 67.000 ißyeri var. Hiç
tahmin etmedi¤iniz ülkelerde Türk girißimciler var. Ben Türkiye’nin
gelece¤inden son derece umutluyum. Ülkemiz 2004 y›l›nda %9,9’luk
bir büyüme h›z› gerçekleßtirdi. OECD ülkeleri aras›nda 2004 y›l›nda
en yüksek büyümeyi sa¤layan ülke oldu. Türkiye planl› dönemde
Di¤er yandan temel de¤erler aras›nda; günümüzde kal›c› bar›ß›n
sa¤lanmas›, birlik, eßitlik, özgürlük, güvenlik ve dayan›ßma
bulunmaktad›r.
AB’nin amaçlar› aras›nda özgürlük ve demokrasi ilkelerini korumak,
tüm üye ülkeler taraf›ndan insan haklar›na sayg› ve temel haklar ile
birlikte hukukun üstünlü¤ünü uygulamak oldu¤una göre, Türkiye’de
Avrupa Birli¤i’ne girme perspektifi içinde bu
de¤erlere sahip ç›kmaya karar vererek,
özetleme¤e çal›ßt›¤›m bu ça¤daßlaßma
projesini hayata geçirmeyi hedefledi. 1958
Ankara Anlaßmas›’yla da ilk somut ad›m›n› att›.
Bu süreç içerisinde son olarak 17 Aral›k 2004
tarihinde de müzakere tarihi ald›k ve bildi¤iniz
gibi 3 Ekim 2005’te de müzakere süreci
baßlad›. Bu uzun bir süreç. Belki on, on beß y›l
sürecek bu, ama Türkiye AB’ye girmeye kararl›
ve
bu
ça¤daßlaßma
projesinden
vazgeçmeyecek. AB dünyada bir benzeri
olmayan kurumsal bir sistem olußturmußtur.
Türkiye, AB’ye uyum yasalar› çerçevesinde bu
ça¤daßlaßma projesini gerçekleßtirmiß olacak.
Öte yandan Türkiye’nin üyeli¤i ile Avrupa Birli¤i
de büyük bir ekonomiyi, önemli bir potansiyeli,
genç ve dinamik bir nüfusu, stratejik bir
ülkeyi kendi içine dahil etmiß olacak. Kendi
güvenli¤ini de güçlendirmiß olacak. Ayr›ca AB
ülkeleri ile en fazla ticari ilißki içinde de¤il
miyiz? Dolays›yla bu genißlemeden iki taraf da
karl›.
“
Türkiye, modern bir devlet
olabilme becerisini
gösteren laik bir ülkedir.
Bugün bakt›¤›m›zda
müslüman ülkeler aras›nda
en gelißmißi Türkiye’dir;
bunun da temel nedeni laik
bir yap›ya sahip olmas› ve
kalk›nmas›n› e¤itimli insan
gücüne dayand›rm›ß
olmas›d›r.
Hocam, Türkiye’de gelece¤ini parlak
gördü¤ünüz meslekler nelerdir?
Gelißen ve de¤ißen dünyada iletißim ve
koordinasyonla
ilgili
hizmet
sektörü
meslekleri zaman içerisinde önem kazanm›ß
durumda. Bunlar›n yan›nda teknoloji a¤›rl›kl›
meslekler de günümüzde çok daha fazla öne
ç›k›yor Nitekim yap›lan araßt›rmalarda
mühendislik dallar›nda; genetik, biyoteknoloji,
g›da, bilgisayar, yaz›l›m, enerji, mekatronik,
sistem, üretim ve çevre mühendislikleri ile iç
mimarl›k öne ç›k›yor. Sosyal bilimler alan›ndaki
mesleklere gelince; hukuk, uluslararas› ilißkiler,
diplomasi, AB ile ilißkiler, kamu yönetimi,
siyaset bilimi, psikoloji, bankac›l›k ve uluslararas› finans, turizm,
tekstil ve moda tasar›m›, enformatik, bilißim, halkla ilißkiler, görsel
sanatlar, iletißim tasar›m›, reklamc›l›k, elektronik, gazetecilik,
spikerlik, gayrimenkul dan›ßmanl›¤›, sermaye piyasas› uzmanl›¤›,
fiyatland›rma uzmanl›¤›, tasar›m ve güvenlik uzmanl›¤› gibi meslekler
gelmektedir.
Biz de At›l›m Üniversitesi olarak bu y›l ayr›ca Yaz›l›m Mühendisli¤i
Bölümü’nü bünyemize katt›k. . Bu bölüm Türkiye’deki yetmiß yedi
üniversiteden sadece üçünde var. Bu da bizim için çok önemli.
S›rada Biyomühendislik Bölümü var. Öte yandan ‹ßletme
Fakültemizde Uluslararas› ‹ßletme Yönetimi ve Küresel Ekonomi
Politikalar› bölümlerini de açmay› planl›yoruz. Bu mesleklerde
gelecek vadeden meslekler aras›nda. Biz de dinamik bir üniversite
olarak Türkiye’nin insan gücü ihtiyaçlar›na göre
bu tür yeni bölümleri açmaya devam edece¤iz.
Günümüz gençli¤i iß bulma konusunda
umutsuz. Çok say›da üniversite mezunu ißsiz
var. Ço¤u genç, mezun oldu¤u alanda iß
bulam›yor. Sizce ö¤renciler kendilerini nas›l
yetißtirmeliler ki ileride bu s›k›nt›lar
yaßanmas›n?
Evet, iß bulmak aslan›n a¤z›nda, ama
umutsuzlu¤a kap›lmamak laz›m. Ald›klar› teorik
ve uygulamal› derslerin yan› s›ra ö¤rencilerin
kendi birikimlerini olußturmalar› gerekiyor. Bu
rekabet ortam›nda kazanan, kendi fark›n›
yaratan gençler oluyor. Bu bahsetti¤im
farkl›l›¤›n anahtar› da yine kißinin kendisinde.
Yani yeteneklerini ortaya ç›karmak, bunu iyi
ißlemek gerekiyor. Kißinin birikimi ve kaliteli bir
üniversite e¤itimi de buna eklenince kißi kendi
fark›n› ortaya koyarak mutlaka di¤erlerinden
bir ad›m önde olacakt›r. Mesela, ö¤renci
sadece derslerle yetinmemeli. Yaz aylar›nda
staj yapmal›, e¤itim ald›¤› sektörü iyi takip
etmeli. ‹yi bir CV yazmay› bilmeli. Biliyorsunuz
ayr›ca bir yabanc› dili iyi bilmek, küreselleßen
dünyada çok önemli. Hatta ikinci bir dil
ö¤renmesi, iße girmede mutlaka kolayl›k
sa¤layacakt›r.
Bunu
kolaylaßt›ran
mekanizmalar da var. 2010 y›l›na kadar 2
milyon ö¤renci Avrupa yüksek ö¤retim a¤›
içerisinde de¤ißim programlar›na kat›larak yurt
d›ß›nda, bir AB ülkesinde bir veya iki
sömestre ö¤renim görme olana¤›n› bulacak. Bu
program baßlad›. Böylelikle Erasmus Program›
çerçevesinde ö¤renciler oradaki çevreyi
gözlemlemekle, baßka bir üniversitede e¤itim
almakla birikimlerini art›rm›ß ve e¤itimlerine
uluslararas› boyut katm›ß olacaklar. Bu da,
yar›ßta onlar›n farkl› olmalar›n› ve ön plana ç›kmalar›n›
kolaylaßt›racakt›r.
”
Son olarak, gençlere bir mesaj vermek ister misiniz hocam?
Tabii. Kendine güvenen, sorumluluk sahibi, sorgulayan, kat›l›mc›,
üretken, ulusal ve evrensel kültür de¤erlerini koruyabilen, iyi
yetißmiß, girißimci, yenilikçi, araßt›rmac›, duyarl›, çevresiyle ve
kendisiyle bar›ß›k, yaßam boyu ö¤renmeye aç›k ve ekip çal›ßmas›na
yatk›n bireyler olmalar›n› tavsiye ediyorum. Bu özellikleri kazanan,
iyi yetißmiß gençlerimiz; geleceklerine yönelik hedefler koyduklar›
zaman amaçlar›na kolayl›kla ulaßabileceklerdir. Buna içtenlikle
inan›yorum.
RÖPORTAJ: Emine Karabacak
19
makale
GELECEÚ‹N MESLEKLER‹
Mühendislik
Bir meslek sahibi oldu¤umuz için yaßam›m›z› sürdürebiliyoruz, daha iyi koßullarda yaß›yoruz, ve yaßam
konforumuzu artt›r›yoruz. . Ancak meslek edinmek için öncelikle gerekli formal e¤itimi almam›z gerekir.
Prof. Dr. Abdulkadir ERDEN
At›l›m Üniversitesi
Mekatronik Mühendisli¤i
Bölüm Baßkan›
20
G‹R‹Þ
Birey olarak yaßam›m›z› sürdürebilmek ve yaßam konforumuzu
artt›rabilmek için çaba harc›yoruz. Ancak bu olanaklara sahip
olmam›z için belirli bir düzeyin üstünde ekonomik güce ihtiyac›m›z
var. Bu güce ulaßabilmemiz içinse ekonomik olarak art› de¤er
yaratmak; bir iße sahip olmak ve çal›ßmak zorunday›z. Bireyin
çal›ßabilmesi belli bir düzeyin üstünde bilgi ve beceri birikimine
sahip olmas›yla mümkündür. Bireylerin bir e¤itim süreci sonucunda
kazanmas› gereken bu bilgi ve beceri birikimine meslek diyoruz.
Meslek, bireyin ekonomik konumunu sa¤layan ve koruyan kißisel
bir u¤raß oldu¤u gibi toplum yarar›n› göz önüne alan, etik ilkeler
içinde yap›lan, örgütlü, toplumun her kesimiyle ilißkili çal›ßma
düzenidir. Bir meslek sahibi oldu¤umuz için yaßam›m›z›
sürdürebiliyoruz, daha iyi koßullarda yaß›yoruz, ve yaßam
konforumuzu artt›r›yoruz. . Ancak meslek edinmek için öncelikle
gerekli formal e¤itimi almam›z gerekir. Buysa meslek okullar›nda ve
daha üst düzeyde üniversitelerde sa¤lanmaktad›r. .
MESLEK OLARAK MÜHEND‹SL‹K NED‹R?
Mühendislik bir meslektir. Mühendis bilinen bilimsel olgulardan
baßlayarak, insanl›k ve toplum yarar›na kullan›labilir ve çevremizde
gördü¤ümüz tüm fiziksel araç, cihaz, gereç ve sistemleri kavram,
donan›m ve yaz›l›m olarak yaratan, üreten, kuran, kullanan ve
süreklili¤ini sa¤layan kißidir. Mühendisler bu ißlevleri yerine
getirdikleri için hem toplumsal hem de bireysel düzeyde ekonomik
güç sa¤larlar. Mühendislik, özünde teknolojik nitelikleri öne ç›kan
bir u¤raßt›r. Her ne kadar mühendislik kararlar›nda ekonomik
etkenler, insan yönetimi ve organizasyon konular› da etken olsa da,
mühendisli¤in temelinde teknolojik gelißim vard›r. Mühendis
teknolojik süreç içinde çok boyutlu olarak görev üstlenmek
zorundad›r. Teknolojik süreçte sorumluluk al›r, karar verir ve
uygular. Mühendis bunlar› yaparken baz› etik kurallara uyar. Etik
kurallar içinde kalmak koßuluyla bu görevden gelir elde etmek
mühendislik mesle¤idir. Mühendislik mesle¤i bireye kazanç sa¤lar,
ekonomik güç sa¤lar, ancak mühendislik mesle¤inin etik kurallar›
ve yapt›r›mlar›n› unutmamak gerekir. Sonuç olarak; Mühendislik,
insan ve toplum konforunu olußturan fiziksel bileßenleri tasarlayan
ve üretimini, süreklili¤ini, toplum içinde yayg›nl›¤›n› sa¤layan,
teknolojik ve ekonomik gelißiminde öncülü¤ünü yapan meslektir.
Mühendis, bilimsel olgulardan baßlayarak bu amaca yönelik araç,
gereç, cihaz, makine ve sistemleri toplum kullan›m›na sunan kißi
olmaktad›r.
MÜHEND‹SL‹K EÚ‹T‹M‹
Mühendislik mesle¤i ö¤retim ve e¤itimle kazan›lan ve kißilere özgü
nitelikler taß›yan bir yetenektir. Bu kapsamda mühendislik e¤itimi
ürün/süreç ve ürün/süreç özelliklerinin incelenmesiyle beraber
mühendislik uygulamalar›na yönelik baz› bireysel yeteneklerin
kazan›lmas›n› da amaçlamaktad›r. Bu yetenekler ßunlard›r:
- Toplum, insan ve do¤ayla ilgili aç›k veya gizli sorunlar›
alg›layabilme ve kavrayabilme yetene¤i,
- De¤ißik mesleklerden kißilerle beraber çal›ßabilme yetene¤i,
- Bilim, matematik, sanat, ekonomi, psikoloji gibi mühendislik
d›ß›nda birçok meslekte varolan bilgi, deneyim, beceri ve
uygulamalar› bir mühendislik ürünü içinde yorumlama ve
uygulama yetene¤i,
- Varolmayan fiziksel ürünleri kißisel düßünce s›n›rlar› içinde
düßsel olarak canland›rabilme yetene¤i,
- Düßsel olarak canland›r›lan ürünlerin gerçek ortamda fiziksel
ürüne dönüßtürebilme için sentezleme ve belgeleme yetene¤i.
Ça¤daß mühendislik e¤itimi, genç mühendislerin bu yetenekleri
kazanmas› için ilk deneyimlerini yaßayacaklar› ortam›n kendilerine
verilmesi ve bu süreci kißisel olarak yaßamalar›n›n sa¤lanmas›d›r.
Bu ortam üniversitelerde Mühendislik Fakültesi ve Mühendislik
Bölümleridir.
MÜHEND‹SL‹K, B‹L‹M, TOPLUM
A. C. Clarke “Yeterince istendi¤inde, teknik zorluklar ne olursa
olsun, kuramsal olarak olanakl› olan her ßey pratik olarak da
baßar›labilir” demektedir. Burada belirtilen baßar› sözcü¤ü
mühendislikle özdeßtir. Mühendislik, bilimin olur dedi¤i her ßeyi
yapma görevini üstlenmißtir. Buna göre mühendislik, kuramsal
olarak olanakl› bulunan olgular›n, günlük yaßama uygulanmas›nda
ç›kan engelleri aßma sürecidir.
Bilim ve mühendislik ayr›lmaz bir bütündür. Bilimsel ilkeleri
bilmeden, bilimi anlamadan mühendislik yapmak ve teknolojiye
hakim olmak mümkün de¤ildir. Bunun paralelinde mühendislik
olmadan bilimsel çabalar alt yap› bulamaz, uygulama bulamaz.
Þekilde mühendislik etkinliklerinin öncesinde ve sonras›nda ilgili
kurumlar aç›k bir ßekilde gösterilmektedir. Bu ßekilden
ç›karabilece¤imiz birçok yorum vard›r. Bu yorumlardan baz›lar›n›
özetleyebiliriz:
- Mühendislik bilimin toplumla iletißimini sa¤layan etkinliktir.
- Mühendislik var olan kaynaklar› ve bilimi toplum yarar›na ürüne
dönüßtüren u¤raßt›r.
- Mühendislik, toplumla yo¤un iletißim içinde bilimsel olanaklar
ve var olan kaynaklar› kullanan ve topluma döndüren
etkinliktir.
yaßamda da uygulanmas› sonucu ‹nßaat Mühendisli¤i (Civil
Engineering) alan› do¤du. Orduda ö¤renilen ve silah yap›m›yla ilgili
mekanik bilgilerin sivil yaßamda uygulanmas› Makine
Mühendisli¤i’nin (Mechanical Engineering) do¤mas›na neden oldu.
Elektri¤in keßfi ve uygulanmas› Elektrik Mühendisli¤i’ni,
simyac›lar›n (metallerden alt›n elde edilmesi u¤raß›) baßar›s›zl›¤›
Kimya Mühendisli¤i’ni, bilgisayarlar›n yayg›nlaßmas› Bilgisayar
Mühendisli¤i’ni, g›da ve çevre konular›ndaki duyarl›l›k G›da
Mühendisli¤i ve Çevre Mühendisli¤i’ni, petrol ve petrol ürünlerine
olan aß›r› talep Petrol Mühendisli¤i’ni gelißtirdi. Benzer ßekilde
Metalurji Mühendisli¤i ve Otomotiv Mühendisli¤i gelißti.
Mühendislik sistemlerinin ekonomik gelißim zorluklar› ve sistem
düzeyinde bakma gereklili¤i Endüstri Mühendisli¤i’ni getirdi.
Transistörün icad› Elektronik Mühendisli¤i’nin gelißmesine neden
oldu. Halen klasik mühendislik dallar› olarak tan›mlayabilece¤imiz
yirmiden fazla mühendislik dal› bulunmaktad›r. Ancak gelißen
teknolojik koßullar karß›s›nda hem teknolojik gereksinmelerden,
hem de 21. yüzy›l›n belirginleßen kimli¤i çerçevesinde klasik
mühendislik dallar›yla birlikte yeni mühendislik dallar›n›n da
gelißmesi gerekmektedir.
21. YÜZYILIN TEKNOLOJ‹K K‹ML‹Ú‹
Tüm mühendislik etkinlikleri toplum ve bireyler için
gelißtirilmektedir. Bu nedenle toplumun kimli¤i, mühendislik
etkinliklerinin niteliklerini belirlemekte etkin olmaktad›r. Bu
nedenle 21. yüzy›l›n belirginleßen teknolojik özelliklerini incelemek
gerekmektedir. Bu özellikler nelerdir:
Bilgi toplumu olma niteli¤i 21. yy mühendislik uygulamalar› için
ola¤an bir nitelik kazanm›ßt›r. Kullan›labilir bilgiyi ve mühendislik
ürünlerini art›k birbirinden ay›rabilmek mümkün de¤ildir. Bilgi ile
mühendisilik ürünleri ve süreçlerinin iç içe olmas› zorunluluk
olmußtur.
Çok disiplinli mühendislik uygulamalar› ola¤anlaßm›ßt›r.
Mühendislik bölümlerinde ö¤retim programlar›nda mühendislik
dallar› aras›nda belirginsizleßen çizgiler olsa da uygulamada
mühendislik dallar› aras›ndaki çizgileri belirlemek art›k giderek
zorlaßmaktad›r. Küreselleßen pazarlar ulusal kurumlar›n ve
ßirketlerin h›zla küçülmesine ve giderek yok olmas›na neden
olurken, uluslar aras› pazarlarda pay alan ßirket ve kurumlar
yaßamlar›n› sürdürebilmißlerdir. Bu e¤ilimin giderek artmas› ve
uluslararas› pazarlar›n da ötesinde küreselleßen –üretim ve
tüketimi tüm dünyaya yayan- kurum ve ßirketlerin tüm ekonomiye
hakim olmas› kaç›n›lmaz görünmektedir.
MÜHEND‹SL‹K ALANLARI ve TEKNOLOJ‹K
GEL‹Þ‹M
Teknolojinin tarihsel gelißim süreci incelendi¤inde güncel
mühendislik dallar›n›n henüz gelißmedi¤i y›llarda mühendislik
a¤›rl›kl› olarak orduda köprü, tünel, hendek vb tasarlanmas›n› ve
yap›m›n› kaps›yordu. Daha sonralar› orduda ö¤renilen bilgilerin sivil
Çevreye duyarl›l›k yaßad›¤›m›z ça¤›n en önemli özelliklerinden biri
olmaktad›r. Giderek bozulan, birey ve toplum sa¤l›¤›n› tehdit eden
çevre koßullar›, küresel boyutlarda ilgi ve yeni düzenlemeler
gerektirmektedir.
Toplumsal sorumluluk giderek ön plana ç›kan bir baßka olgudur.
Mühendislik uygulamalar›yla toplum katmanlar› olumsuz etkilendi,
bireyler aras›nda yaßam konforu olarak derin uçurumlar olußtu. Bu
21
toplum üzerindeki ßok etkisinin giderek azalmas› beklenmektedir.
Bunun baßl›ca nedeni bu tür jenerik gelißimlerin daha fazla
öngörülebilir olmas›d›r. Günümüzde de yak›n geçmißte hakim
teknoloji olarak bilinen baz› teknolojilerin etkinliklerinin son
aßamalar›na geldi¤i, yeni baz› teknolojik s›çramalar›n beklendi¤i
veya öngörülebildi¤i bir ortam› yaßamaktay›z.
farkl›l›klar toplumsal sorunlara yol açt›. Teknolojinin üretti¤i bu
sorunlar›n yine teknoloji taraf›ndan çözümlenmesi beklenmektedir.
Teknolojik gelißme h›z› geçmiß y›llarda al›ßt›¤›m›z yeni teknoloji,
üretim sürelerini çok k›saltm›ß, gerek birey olarak ve gerekse
e¤itim kurumlar›nda yeni teknolojiyi izlemekte sorunlar yaßanmaya
baßlam›ßt›r.
Bu özellikler 21. yüzy›l›n nitelikleri olarak belirginleßmektedir.
Mühendislik alanlar›n› ve toplumsal nitelikleri birbirinden ay›rmam›z
mümkün de¤ildir. Bu nitelikler mühendislik alanlar›na da
yans›yacak, 21. yy mühendislik dallar› buna göre ßekillenecektir.
Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikalar›; 2003-2023 Stratejik
Belgesi
E¤itim: Bu kapsamda Cumhuriyetin 100. y›l› için belirlenen
vizyonlardan birisi de; “Bilim, teknoloji ve yenilikte yetkinleßmiß;
üreten; net katma de¤erini kendi beyin gücüne dayanarak
artt›rabilen bir Türkiye” olarak tan›mlanm›ßt›r.
Buna göre; “E¤itim alan›nda;
• bireyin yarat›c›l›k ve hayal gücünü gelißtiren;
• bireysel farkl›l›klar›n gözetilmesi ve de¤erlendirilmesiyle her
bireyin özellikleri do¤rultusunda en üst düzeyde kendini
gelißtirebildi¤i;
Teknoloji, Ekonomik ve Siyasal Egemenlik: Binlerce y›ll›k dünya
tarihini makro düzeyde teknoloji tarihiyle birlikte inceledi¤imizde,
devletlerin sahip olduklar› teknolojik düzeyle ekonomik ve siyasal
- zaman ve
egemenliklerinde önemli ölçüde paralellik oldu¤unu görmekteyiz.
- mekan k›s›tlamalar›ndan ar›nm›ß,
Tarihsel zaman ak›ß› içinde ortaya ç›kan bilimsel ve teknolojik
• kendi özgün ö¤renme teknolojilerini yaratm›ß ve de¤ißim
s›çramalar›n, toplumlar›n ekonomik ve toplumsal faaliyet
esnekli¤iyle kendini yenileme gücüne sahip;
alanlar›nda devrimsel de¤ißikliklere yol açt›klar› bilinmektedir.
•
ö¤renme ve insan odakl› bir e¤itim sisteminin zaman
Tarihsel baz› ça¤lara ad›n› veren teknolojik gelißmelerle birlikte
geçirilmeden uygulanmas› gerekmektedir. ”
göreceli olarak yak›n zamanda buhar teknolojisi, elektrik üretimi,
içten yanmal› motorlar, transistör, mikroelektrik,
Teknolojik Öngörü; Stratejik Alanlar: Gerek
enformasyon ve telekomünikasyon teknolojilerinin
Teknolojik gelißimin Türkiye içinde yap›lan çeßitli çal›ßmalar sonunda
yol açt›¤› geniß çapl› de¤ißimler herkesçe do¤al sonucu olarak belirlenen, gerekse tüm dünyada de¤ißik kurumlar
bilinmektedir.
taraf›ndan yap›lan çal›ßmalarda belirlenen baz›
➜
22
Türkiye’de Bilim ve Teknoloji: Türkiye, bilim ve teknolojide di¤er
dünya devletleri aras›nda parlak bir geçmiße ne yaz›k ki sahip
de¤ildir. Ça¤daß, parlak bireysel baßar›lara ra¤men Türkiye s›n›rlar›
içinde yak›n zamanda mühendislik alan›nda sistematik ve geniß
tabanl› önemli bir bilimsel ve teknolojik at›l›m sa¤lanamam›ßt›r.
“Günümüzde bilim ve teknolojide yetenek kazanmak art›k bir devlet
politikas› olmaktan öte, toplumsal bir proje haline gelmekte; ortaya
konulan politikalar›n uygulanabilmesi ve hedeflere ulaß›labilmesi
için ilgili bütün kesimlerin paylaßt›klar› bir vizyon üzerine inßa
edilmesi zorunlu görülmektedir. ” Türkiye olarak kendimize ileriki
y›llarda de¤ißik kademelerde hedefler belirlememiz ve bu hedeflere
ara stepleri atlayarak ulaßman›n çabas›n› göstermeliyiz.
bir süre kuvvetli olan
mühendislik konular›n›n önümüzdeki y›llarda bilim
Öngörülebilen Teknoloji: “Görülen odur ki, tarih
jenerik teknolojiler ve teknolojik gelißmelere damgas›n› vurmas› ve
sahnesine ç›kan bu jenerik karakterdeki
zaman içinde
toplumlar›n ça¤daßl›k içindeki etkinli¤ini belirleyen
teknolojilerin gelißtirilip ekonomik ve toplumsal
önemli
etkenler
olarak
belirmesi
faydaya dönüßtürülmesinde yetkinlik kazanan eskiyerek üstünlü¤ü çok
beklenmektedir.
uluslar dünya pazarlar›nda rekabet üstünlü¤üne
daha yeni
sahip olmakta ve dünya ticaretindeki paylar›n›
teknolojilere
artt›rarak
toplumsal
refahlar›n›
h›zla
Tart›ßma ve Sonuç:
yükseltebilmektedirler. ” Teknolojik gelißimin do¤al
b›rakmaktad›r.
TÜB‹TAK’›n haz›rlad›¤› 2003-2023 Strateji Belgesi,
sonucu olarak bir süre kuvvetli olan jenerik
belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim ve teknoloji at›l›m› ve
teknolojiler zaman içinde eskiyerek üstünlü¤ü daha yeni
s›çramas› için gelißtirdi¤i en önemli belgelerden birisidir. Bu
teknolojilere b›rakmaktad›r. Ancak ça¤daß toplum düzeninde
belgenin uygulanmas›, parasal ve yönetsel aç›lardan uygun destek
bilginin paylaß›m›n›n artmas›yla jenerik teknolojilerin ekonomi ve
2010 y›l› için öngörülen mühendislik dallar› ve s›n›fland›rma
Bilgisayar Bilimleri ve
Mühendisli¤i
Biyolojik Bilimler ve
BiyoMühendislik
Ürün Tasar›m ve Üretim
Teknolojileri
‹nßaat ve Çevre
Mühendisli¤i
• Bilgisayar Mühendisli¤i
Bölümü
• Bilgisayar Bilimleri Bölümü
• Bilißim Sistemleri Bölümü
• Bilißim Teknolojisi Bölümü
• Enformatik Bölümü
• Yaz›l›m Mühendisli¤i
Bölümü
• Yönetim Bilgi Sistemleri
Bölümü
• Gen Mühendisli¤i Bölümü
• Biyomekanik Mühendisli¤i
Bölümü
• Rehabilitasyon
Mühendisli¤i Bölümü
• Biyomedikal Mühendisli¤i
Bölümü
• BiyoBilißim Mühendisli¤i
Bölümü
• Biyoloji Bölümü
• Mekatronik Mühendisli¤i
Bölümü
• Üretim Mühendisli¤i Böl.
• Endüstri Mühendisli¤i Böl.
• Elektrik Mühendisli¤i Böl.
• Elektronik Mühendisli¤i
Bölümü
• Malzeme Mühendisli¤i Böl.
• Mühendislik Bilimleri ve
Tasar›m Bölümü
• Endüstri Ürünleri Tasar›m›
Bölümü
• Makine Mühendisli¤i Böl.
• MEMS Mühendisli¤i Böl,
• Nanoteknoloji
Mühendisli¤i Bölümü
• ‹nßaat Mühendisli¤i
Bölümü
• GIS Mühendisli¤i Bölümü
• Çevre Mühendisli¤i
Bölümü
• Ulaß›m Mühendisli¤i
Bölümü
kararlarla uygulamaya konmas›yla, önemli bilimsel ve teknolojik
baßar›lara neden olaca¤›na kußkum bulunmamaktad›r. Bu belgeye
göre Türkiye için öne ç›kan sekiz teknolojik konu baßl›¤›
bulunmaktad›r:
- Biyoteknoloji ve Gen Teknolojileri,
- Bilgi ve ‹letißim Teknolojileri,
- Nanoteknoloji,
- Enerji ve Çevre Teknolojileri,
- Mekatronik,
- Üretim Süreç ve Teknolojileri,
- Malzeme Teknolojileri,
- Tasar›m Teknolojileri.
Bu stratejik teknolojilerin yaßad›¤›m›z ça¤ içinde jenerik teknolojiler
olarak birey ve toplum yaßam›m›z› önemli ölçüde de¤ißtirece¤i tüm
dünyada ve de¤ißik bilim ve teknoloji kurumlar› ve gruplar›nca kabul
edilmektedir. Yurt d›ß›nda ve özellikle ABD’de yap›lan teknoloji
öngörü çal›ßmalar›nda da bu 8 teknoloji ön s›ralarda yer
almaktad›r. ABD’de Makine Mühendisli¤i’nin gelißim e¤ilimi (trend)
olarak gösterilen konular da benzer kapsamdad›r:
- Biyomühendislik
- Nanoteknoloji
- Bilißim Teknolojileri
- Çevre ve ekoloji
Türkiye’nin bilim ve teknoloji alan›nda baßar›l› olmas› için, giderek
durgunlaßan teknolojilerde etkin olmak yerine, henüz gelißimini
tamamlamam›ß teknolojilere yönelerek bilimsel ve teknolojik
gelißim sürecine zaman›nda katk›da bulunmas›n› gerekmektedir.
Benim kißisel kanaatime ve öngörülerime göre 2010 y›l›nda
mühendislik dallar›nda baz› s›n›fland›rmalar yap›lmas› gerekecektir
(Çizelge). Bu kapsamda tüm mühendislik dallar›n› dört grup alt›nda
toplamak mümkündür. Bu gruplar üniversitelerde mühendislik
e¤itiminde farkl› niteliklere sahip mühendislik fakülteleri olarak
yans›yabilirler. Ancak bu fakülteler veya bölümler aras› çizgiler,
bulan›kl›¤›n› ve belirsizli¤ini sürdürecektir. Buna göre iki veya daha
fazla say›da bölümü kapsayan tamamen özgün yap›da baz› yeni
mühendislik dallar›n›n da giderek gelißmesi büyük olas›l›kt›r. Bu
dallara olas› örnekler olarak; Biyomekatronik ve Biyomalzemeler
bölümleri gösterilebilir. Türkiye gibi özgün teknoloji üretimine acil
ihtiyaç duyan bir toplumda, tüm mühendislik dallar›nda tasar›m
a¤›rl›kl› e¤itim verilmesi ve uygulamada özgün tasar›m nitelikli ürün
ve süreçlerin teßvik edilmesi gereklili¤i aç›kt›r. Bu durum
mühendislik tasar›m› çevresinde sistem davran›ß tasar›m›, mimetik
ve biyomimetik, biyotasar›m gibi henüz tam olarak tan›mlanmam›ß
disiplinlerin de gelißmesine neden olacakt›r.
KAYNAKÇA
Armando Rugarcia, Richard M. Felder, Donald R. Woods, James
E. Stice, The Future Of Engineering Education I. A Vision For A
New Century, Chem. Engr. Education, 34(1), 16–25 (2000).
Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikalar›; 2003-2023 Stratejik
Belgesi, TÜB‹TAK, http://www. tubitak. gov. tr, 2004.
A. Akay (Ed. ) New Directions in Mechanical Engineering,
Workshop Report; The National Science Foundation, Jan. 2002.
23
TÜRK‹YE ENDÜSTR‹ M
Türkiye’nin ilk ve en büyük ö¤renci organizasyonlar›ndan biri
olan TEMÖB’ün hikayesi 1996’n›n A¤ustos’unda baßl›yor.
Denizli’de ODTÜ önderli¤inde yap›lan organizasyonda
“Teknoloji Politikalar› ve Teknoloji Yönetimi” temas› ißleniyor.
Yine ayn› y›l›n ekim ay›nda ‹TÜ’de bir “ara bulußma” yap›l›yor.
Daha sonra da Endüstri Mühendisli¤i ö¤rencileri her y›l iki
kere toplanmaya baßl›yor.
Türkiye Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Bulußmas› (TEMÖB),
Türkiye’de Endüstri Mühendisli¤i e¤itimi veren otuz dokuz
farkl› üniversitenin ö¤rencilerini ortak bir platformda bir araya
getirerek Endüstri Mühendisli¤i alan›nda bilgi al›ßverißinde
bulunmalar›n› sa¤l›yor. Ayr›ca ö¤rencilerin endüstriyel
sorunlara grup bak›ß aç›s› ve yaklaß›m›yla çözümler öne
sürebilmelerine katk›da bulunmay› ve ö¤rencilerle iß dünyas›
aras›ndaki iletißimi güçlendirmeyi hedefliyor. Seminer, teknik
gezi, atölye çal›ßmas› gibi çeßitli aktiviteler düzenleyerek,
ö¤rencilerin vizyonunun genißlemesine katk›da bulunuyor.
Bunun yan› s›ra aralar›ndaki arkadaßl›k ba¤›n›n güçlenmesi de
TEMÖB misyonunun önemli bir parças›...
Þubat ve eylül aylar›nda olmak üzere y›lda iki kere düzenlenen
TEMÖB’ e her seferinde farkl› bir üniversitenin Endüstri
Mühendisli¤i Bölümü ö¤rencileri ev sahipli¤i yap›yor. TEMÖB’
ün bir sonraki dönem çal›ßmalar› bir y›l öncesinden, üniversite
temsilcilerinin karar›yla belirleniyor.
At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü,
9-13 Þubat 2005 tarihlerinde On Dokuzuncu Türkiye Endüstri
Mühendisli¤i Ö¤rencileri Bulußmas›’na ev sahipli¤i yapt›.
“Farkl›laßma” temas›n›n ißlendi¤i TEMÖB organizasyonu,
Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coßkun, Ekonomiden Sorumlu
Devlet Bakan› Ali Babacan ve iß dünyas›n›n baßar›l› isimlerinin
kat›l›m›yla renklendi. Bas›n kurulußlar›n›n da yak›ndan takip
etti¤i bu dev organizasyonda At›l›m Üniversitesi’nde henüz
ö¤renci olan gelece¤in Endüstri Mühendisleri,
mezun olduktan sonra iß yaßam›nda da baßar›l› olacaklar›n›n
sinyallerini verdi.
Üniversitelerle sanayi aras›ndaki iß birli¤inin güçlenmesi
aç›s›ndan önem taß›yan bu organizasyonun ö¤renciler
taraf›ndan haz›rlan›yor olmas› da, ö¤rencilerin iß hayat›n›
tan›malar›na, kißisel becerilerinin gelißimine ve öz güvenlerinin
artmas›na önemli ölçüde katk› sa¤l›yor.
At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Kulübü
kuruldu¤undan bu yana tüm bu organizasyonlara kat›l›yor.
2004’ün Þubat ay›nda Sabanc› Üniversitesi’nde yap›lan
TEMÖB’de ö¤rencilerimiz adayl›klar›n› koymaya kara veriyor.
‹ßte bizim hikayemiz de o günlerde baßl›yor; ö¤rencilerimizin
bu organizasyonu düzenleme hayaliyle...
ÜHEND‹SL‹Ú‹ ÖÚRENC‹LER‹ BULUÞMASI
‹ßte 19. TEMÖB’ün Öyküsü...
2004 Þubat ay›nda 17. TEMÖB’ü düzenleyen Sabanc›
Üniversitesi’nde, 19.TEMÖB organizasyonuna ev sahipli¤i
yapmak için At›l›m Üniversitesi, Bo¤aziçi Üniversitesi ve Koç
Üniversitesi adayl›klar›n› aç›klad›. Oy çoklu¤uyla bu seçimi
At›l›m Üniversitesi kazan›nca, maceram›z da baßlam›ß oldu.
“Farkl›laßma” konusunun
ele al›nd›¤› 19. TEMÖB’ ün
haz›rl›k aßamas› yaklaß›k
bir y›l boyunca devam
etti. Her ßeyin en ince
detaylara kadar
düßünüldü¤ü organizasyon
birçok aç›dan baßar›
sa¤lad›. At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci
Kulübü’nün düzenledi¤i bu ö¤renci organizasyonunda
Türkiye’de Endüstri Mühendisli¤i e¤itimi veren 39 farkl›
üniversitenin 33’ünden gelen ö¤rencileri a¤›rlad›k ve 418
kißilik bir kat›l›mla bir rekora imza atm›ß olduk.
Her ßey 9 Þubat Çarßamba günü Gölbaß› – Akal›n Balo
Salonundaki “Aç›l›ß Kokteyli”yle mükemmel bir ßekilde
baßlad›. 10 Þubat Perßembe sabah›ysa aç›l›ß
konußmalar›n›,
Organizasyon Komitesi
Baßkan› Sedef Büyükkelleci,
At›l›m Üniversitesi Endüstri
Mühendisli¤i Bölüm Baßkan›
Dr. Azer ÖNEL, At›l›m
Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Abdurrahim
ÖZGENOÚLU ve Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali COÞKUN yapt›.
Seminer programlar›na geçildi¤indeyse ilk konußmac›m›z olan
Prof. Dr. ‹smet BARUTÇUG‹L “FARKI YARATMAK VE
YÖNETMEK” konu baßl›¤›yla kat›l›mc› arkadaßlar›m›za
merhaba dedi. ‹kinci konußmac›m›zsa “FARKIN FARKI”
konulu konferans›yla Baßar BAYPINAR’d›. Gün içindeki son
seminerimizin konußmac›s›ysa “FARKLILAÞMA
FARKINDALAÞMA” konulu semineriyle Dostcan DEN‹Z’di. Bu
ilk seminer gününün yo¤unlu¤undan sonra tüm kat›l›mc›lar
LAILA’daki muhteßem TEMÖB Parti’yle e¤lenme f›rsat› buldu.
11 Þubat 2005 Cuma günü ilk konußmac›m›z OPET
Petrolcülük ‹stasyon Sat›ßlar› Orta Anadolu Bölge
Müdürü Habil TUNA’yd›. Seminerler dizisini Terteks
A.Þ. (Twigy) Yönetim Kurulu Baßkan› Sinan ÖNCEL’ in
e¤lenceli ve bilgilendirici sunumu izledi. Daha sonraki
oturumdaysa ‹stanbul Büyükßehir Kültür A.Þ. Genel Müdürü
Cengiz ÖZDEM‹R yer ald›. Özdemir, kat›l›mc›larla Türkiye için
çok farkl› bir proje olan Miniatürk’ü ve farkl›laßma konusunu
paylaßt›. Türkiye’nin en
farkl› üç ßirketi aras›nda yer
alan Opet ve Twigy’nin
farkl›laßma serüvenlerinden
sonra s›ra di¤er bir farkl›
ßirkete geldi. T-box’la farkl›
bir baßar› yaßayan Boyner
Holding Reklam ve Halkla
‹lißliler Yöneticisi Semin GÜNEK ÖNEÞ’ in sunumu vard›.
Günün son konußmac›s›ysa Armada Al›ßveriß ve ‹ß Merkezi
Genel Müdürü Ercüment ALPTEK‹N oldu. Alptekin
kat›l›mc›lara , nas›l farkl›laßt›klar›n› ve 2004 y›l›nda ald›klar›
Avrupa'n›n En ‹yi Al›ßveriß Merkezi Ödülü’nü anlatt›. Yine bu
yo¤un seminerler dizisinden ve akßam yeme¤inden sonra tüm
kat›l›mc›lar MayDay Club’da geç saatlere kadar e¤lendi.
12 Þubat Cumartesi günü ilk konußma TV8 Ankara
Program Müdürü ve Spiker Erkan TAN’ a aitti. Tan’›n
e¤lenceli ve bilgilendirici sunumundan sonra kürsüyü
devralan, tüm Endüstri Mühendisi adaylar›n›n tan›ßmay›
heyecanla bekledikleri, kendisi de Endüstri Mühendisi olan
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› Ali BABACAN’d›.
Babacan, farkl›laßmaya ve gündeme dair bir konußma yapt›.
iz
ekim-mart say›s›
Ö¤leden sonraki ilk oturumdaysa
Cyber Soft Mühendislik ve Kalite
Grubu Yöneticisi ve Endüstri
Mühendisi Özgür TÜFEKÇ‹,
Endüstri Mühendisleri için farkl›
bir sektör olan IT ve yaz›l›m
sektörü ile ilgili bir sunum
gerçekleßtirdi. Bu büyük
organizasyonun kapan›ß konußmas›n› da yine çok önemli bir isim
gerçekleßtirdi; Piknik’in ( Türkiye’nin ilk fastfood restaurant›)
yarat›c›s› Reßat ÖNAT. Tüm genç kat›l›mc›lar Reßat Önat’tan
yaßama dair an›lar ve gerçek olaylar dinledi.
19. TEMÖB’ ün son gecesinde kat›l›mc›lar›n dura¤›, Spormed Balo
Salonu’nda gerçekleßen fas›l program›yd›. Gece boyunca dans
edip e¤lenen kat›l›mc›lar bir yandan da birbirlerinden ayr›lacak
olman›n üzüntüsünü de yaß›yordu.
13 Þubat Pazar günüyse herkesin merakla bekledi¤i sürpriz
aktivite vard›. Son ana kadar organizasyon komitesi
taraf›ndan bir s›r gibi saklanan aktivite sonunda a盤a
kavußtu. Dünyaca ünlü Perküsyon Sanatç›s› Okay TEM‹Z’in ve
ekibinin kat›l›m›yla gerçekleßen mükemmel bir aktivite vard› s›rada.
19. TEMÖB’ün Ard›ndan…
26
Türkiye’nin
en
büyük
ö¤renci
organizasyonlar›ndan biri olan Türkiye
Endüstri
Mühendisli¤i
Ö¤renci
Bulußmas›’n›n
(TEMÖB)
on
dokuzuncusu At›l›m Üniversitesi
Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü
ev sahipli¤inde 9-13 Þubat 2005’te
Ankara’da
gerçekleßtirildi.
Bu
bulußmada “Farkl›laßma” temas› ince
ayr›nt›lar›yla ele al›nd›. Türkiye ve Kuzey
K›br›s Türk Cumhuriyeti’nden 33
Endüstri Mühendisli¤i
üniversitenin 400’ü aßk›n ö¤rencisi, 59.
Bölüm Baßkan›
Hükümetin Bakanlar›, milletvekilleri,
Yrd. Doç. Dr. Azer Önel
akademi, iß, medya ve sanat dünyas›n›n
seçkin isimleriyle bir araya geldiler ve onlar›n “farkl›laßma”
konusundaki görüß ve deneyimlerini ö¤rendiler.
Beß gün süren etkinli¤in aç›l›ß kokteylinde TBMM Baßkanvekili CHP
Bursa Milletvekili Ali Dinçer farkl›laßma konusuna de¤inirken, endüstri
mühendislerinin çok farkl› alanlarda iß bulabileceklerinin alt›n› çizdi.
TEMÖB etkinli¤inin ikinci gününde aç›l›ß konußmas›n› Sanayi ve
Ticaret Bakan› Ali Coßkun yapt›. Dünyadaki h›zl› yap›lanma sürecine
de¤inen Bakan, ayakta kalabilmek için rekabet gücü yüksek bir ülke
olmak gerekti¤ini ve bunun için de farkl›laßman›n ßart oldu¤unu
belirtti. ‹zleyen oturumlarda, Prof. Dr. ‹smet Barutçugil (RCBA&Door)
“Fark› Yaratmak ve Yönetmek”, Baßar Bayp›nar (Adecco- Türkiye)
“Fark›n Fark›”, ve Dost Can Deniz (Mare Fidelis Koçluk ve
Dan›ßmanl›k) “Farkl›laßma Fark›ndalaßma” konular›nda, farkl›laßman›n
de¤ißik anlam ve boyutlar›n› dile getirdiler.
Farkl›laßman›n iß dünyas›ndaki uygulamalar›n›, Habib Tuna (Opet
Petrolcülük A.Þ.), Sinan Öncel (Terteks A.Þ.), Cengiz Özdemir (‹stanbul
Büyükßehir Kültür A.Þ.), Semin Günek Öneß (Boyner Holding) ve
Ercüment Alptekin (Armada Al›ßveriß ve ‹ß Merkezi) kendi
Ö¤renciler bu sefer dinleyici
de¤il kat›l›mc›yd› ayn› zamanda.
Ö¤rencilere da¤›tt›¤›m›z
darbuka, def ve marakaslarla
Okay Temiz yönetiminde koca
bir müzik grubu olußmußtu.
Hep birlikte e¤lenirken ritm
becerimizi de gelißtirme f›rsat›
bulduk. Ritm çal›ßmas›nda
kullan›lan müzik aletlerini 19.
TEMÖB hat›ras› olarak kat›l›mc›
ö¤rencilere hediye ettik.
Yine bir TEMÖB sona ererken, At›l›m Üniversitesi Endüstri
Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü olarak tüm kat›l›mc›lar›n yüzündeki
memnuniyeti görmek bizlerin yaßad›¤› tüm yorgunlu¤u al›p
götürmüßtü bile…
Art›k biliyorduk ki, “Farkl›laßma” temas›n›n ißlendi¤i 19. TEMÖB
Organizasyonu’yla “fark”›m›z› ortaya koymuß ve müstakbel
meslektaßlar›m›z üzerinde At›l›m Üniversitesi Endüstri
Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü olarak bir “iz” b›rakabilmißtik.
Sedef BÜYÜKKELLEC‹
kurulußlar›ndan örnekler vererek anlatt›lar. Etkinli¤in dördüncü
gününde Erkan Tan (TV8), Devlet Bakan› Ali Babacan, Özgür Tüfekçi
(Cybersoft) ve Reßat Önat (Piknik FastFood) medya, devlet ve iß
dünyas›n›n farkl›laßma konusundaki görüßlerini ve iß deneyimlerini
ö¤rencilerle paylaßt›. Bakan Ali Babacan’dan, ald›¤› endüstri
mühendisli¤i e¤itiminin kißisel gelißimine ve iß hayat›na katk›lar›yla
Türkiye ekonomisindeki son gelißmeleri dinlemek, gelece¤in
mühendisleri için ilginç ve heyecan vericiydi.
Bulußman›n son gününde “sürpriz aktivite” vard›. ‹lk oturumda Okay
Temiz dünyan›n çeßitli ülkelerinden toplad›¤› ve kendi gelißtirdi¤i farkl›
müzik enstrümanlar›n› tan›tt›. ‹kinci oturum ise, Okay Temiz ve
müzisyen arkadaßlar›n›n önderli¤inde 400’ü aßk›n kat›l›mc›n›n
marakas, tef ve darbuka kullanarak verdi¤i görkemli konsere sahne
oldu.
Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü ve Organizasyon Komitesi’nin
mükemmel organizasyonu, katk› ve desteklerini esirgemeyen
Üniversitemiz ile di¤er kißi ve kurulußlar (Ramazan Ayd›n-Özel
Keçiören Hastanesi Kurucusu, Sinan Aygün–ATO Baßkan›, Türkiye
Seyahat Acentalar› Birli¤i TURSAB, Sanko Holding, Koç Allianz, Aras
Kargo, Eximbank, Be¤endik A.Þ., Ostim-Organize Sanayi Bölgesi, Milli
Prodüktivite Merkezi, Diyanet ‹ßleri Baßkanl›¤›, Do¤adan G›da Ürünleri
Sanayi ve Pazarlama A.Þ, Nescafe-EKOM Tan›t›m, Efes Pazarlama ve
Da¤›t›m A.Þ., Coca-Cola ‹çecek A.Þ., Hunca Kozmetik Sanayi A.Þ.,
Recruitment Turkey, Ankara Üniversitesi ‹letißim Fakültesi–Reklam
Atölyesi, Remark Reklam Ajans›) sayesinde daha da zenginleßti.
Organizasyon çeßitli televizyon kanallar›nda ve gazete haberlerinde
yank› bulurken, internette de¤ißik sitelerde yer ald›.
Anlaml› farkl›laßman›n getirebilece¤i bireysel ve toplumsal faydalar
üzerinde yeni boyutlar ve düßünme olanaklar› kazand›¤›n›
düßündü¤üm ö¤renciler, TEMÖB boyunca yeni dostlar edindi, eski
dostluklar›n› pekißtirdi.
Birbirleriyle kucaklaßt›lar, ve farkl› ufuklara do¤ru yola ç›kt›lar.
Tebrikler Sevgili Ö¤rencilerim.
EK‹PTEN NOTLAR
Mehmet Özbadem / Organizasyon Komitesi Üyesi
E. Aykan Ayd›n / Organizasyon Komitesi Üyesi
Takvimler 2004 Þubat’› gösteriyordu... Bizler At›l›m Üniversitesi IESC
olarak Sabanc› Üniversitesi’ni düzenledi¤i TEMÖB’deydik. At›l›m
Üniversitesi’nin, Bölüm Baßkanl›¤›’n›n ve üyelerimizin de deste¤ini
alarak, Bo¤aziçi ve Koç Üniversiteleri’ne karß›n TEMÖB maratonunda
At›l›m IESC’in de var oldu¤unu ve 19. TEMÖB’e aday oldu¤umuzu
resmen aç›klam›ßt›k. Bu k›sa ama bitmek bilmeyen maratonun
sonunda, temsilciler toplant›s›nda yap›lan oylamada At›l›m
Üniversitesi, rakiplerinden öne geçmiß, 19. TEMÖB’ ü düzenlemeye
hak kazanm›ßt›. Bu haberi ilk duyan olarak o an dünyan›n en mutlu
insan› bendim san›r›m ve hissetti¤im duygular kelimelerle tarif
edilemeyecek kadar muhteßemdi.
Bu sevinçli ve onurlu haberi bir an
önce yoldaßlar›mla paylaßmam ve
onlar›nda her zamanki gibi
yan›mda olmas› gerekti.
Sunumun ard›ndan oylamaya geçildi. Sadece komite baßkanlar›
görüßtü¤ü için, biz karar› heyecanla beklemeye koyulduk.
Yüreklerimizde amaçlar›m›zdan
birine daha ulaßman›n gururu ve
sevinci vard›; s›rt›m›zda da bir o
kadar a¤›r yük… Zorlu maraton
baßl›yordu. 19. TEMÖB çal›ßmalar›,
koßußturmalar, uykusuz geceler,
zorlu
ßartlarda
‹stanbul
yolculuklar›, konu, sponsor,
konußmac› ve e¤lence mekanlar›
aray›ßlar›yla son h›z devam
ediyordu. Tabii bir yandan da son
günlere b›rak›lan dersler... Her ßey haz›rlanm›ß ve kat›l›mc›lar›n
karß›s›nda bu zengin mönüyü sunmak kalm›ßt›. Her ßeyin At›l›m
Üniversitesi’ne, Endüstri Mühendisli¤i Bölümü’ne ve biz IESC’e
yak›ß›r ßekilde olmas› gerekiyordu.
9 Þubat 2005 sabah› kat›l›mc›larda gelmeye baßlam›ß ve piramidin
son parças› da yerini bulmußtu.
Art›k o zengin mönümüzü sunmam›z›n zaman› gelmißti.
Buradan bu zor maratonda bizlerin yan›nda olan At›l›m Üniversitesi
Mütevelli Heyeti Baßkanl›¤›’na, At›l›m Üniversitesi Rektörlü¤ü’ne,
At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Bölüm Baßkanl›¤›’na, de¤erli
hocalar›ma ve At›l›m Üniversitesi personeline, maddi destekleriyle
organizasyonumuzun gerçekleßmesinde büyük paylar› olan, Sanko
Holding’e, KoçAllianz’a, Be¤endik A.Þ.’ye, aç›l›ß kokteyli ve aç›l›ß
konußmas›na kat›l›m›yla bizleri onurland›ran de¤erli misafirlerimize,
konußmalar›yla organizasyonumuzu onurland›ran de¤erli
konußmac›lar›m›za, kat›l›mc›lar›m›za ve eme¤i geçen herkese
teßekkür eder sayg›lar›m› sunar›m.
Bir süre sonra Mehmet nihayet gözüktü ve çok ciddi bir surat
ifadesiyle d›ßar› ç›kt›. Biz Mehmet’ten kötü bir sonuç beklerken
Mehmet bir anda gülmeye baßlad› ve “Biz kazand›k!” dedi. ‹ßte tüm
hayallerimiz gerçekleßmißti! Biz düzenleyecektik TEMÖB’ü ve onca
zaman bekledikten sonra bu, bize verilmiß en büyük hediyeydi....
Tarih 9 Þubat 2005’i gösteriyordu ve y›llard›r düzenlemeyi
bekledi¤imiz TEMÖB nihayet gelip çatm›ßt› ve biz yo¤un bir tempoya
girmißtik bile. ‹çimde hem bu
organizasyonda görev almam›n
verdi¤i mutluluk, hem de
sunuculuk görevini üstlenmemin
verdi¤i heyecan yat›yordu. Kolay
de¤ildi beß yüz kißinin karß›s›na
ç›kmak...
Nihayet konußmam› yapm›ß ve
kürsüyü komite baßkan›na
devretmißtim. Böylelikle ilk
konußmam› kazas›z atlatt›m.
S›ra
seminerlerin
aç›l›ß
konußmalar›na gelmißti ve
Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali
Coßkun da o gün bizlerle olacak
ve konußma yapacakt›. Bu sefer kamera heyecan› da
eklenmißti...Elimdeki metne bakarak konußmam› büyük bir heyecan
içerisinde bitirdim ve sahneden indi¤imde omuzlar›mdan büyük bir
yük kalkm›ß, bu ißin de üstesinden gelmißtim. Birbirini takip eden
günlerde yapt›¤›m konußmalarda çok daha rahatt›m art›k. Ve belki
de bu bir baßlang›ç diye düßünmeye baßlad›m.
Konußmalar›m s›ras›nda hata yapsam bile komitedeki herkes, onca
ißinin aras›nda bana destek verip, heyecan›m› dindirmek için
ellerinden geleni yapt›. ‹ßte bu da arkadaßlar›m›n ne kadar fedakar ve
yard›msever oldu¤unu gösteren örneklerden sadece biriydi.....
Ayße K›l›ç / Organizasyon Komitesi Üyesi
Kat›l›mc› arkadaßlar›m›z› u¤urlad›ktan sonra ßöyle bir durum
de¤erlendirmesi yapt›k da, hepimiz de kat›l›mc› ö¤renci
arkadaßlar›m›z› özledi¤imize karar verdik:) Ben ki uykuya hayatta
hay›r diyemeyen bir insan olarak tüm organizasyon boyunca 6-7
saat uyuyabiliyorsam de¤ecek bir ßey var demektir. Tüm
üniversitelere çok teßekkürler:)
27
Neslihan Þan / Organizasyon Komitesi Üyesi
Alim Þentürk/ Organizasyon Komitesi Üyesi
TEMÖB’e aday olmaya karar verdi¤imiz an› hat›rl›yorum... Nas›l
olmußtu da bu dev organizasyonu düzenleyebilme cesareti
bulmußtuk kendimizde? Ne bilgimiz vard›, ne param›z, ne de baßka
bir ßey… Her ßeyde oldu¤u gibi galiba yine birbirimizden güç
alm›ßt›k. ‹ßte bu öyle bir güçtür ki o köklü, ö¤rencilere birbirinden
güzel ßeyler sunan üniversiteler içinde sadece samimiyetini sunan
At›l›m Üniversitesi 19. TEMÖB’ü düzenleyecek üniversite olarak
seçildi.
Tecrübesiz olan bizleri bu güzel projeye dahil eden kulüp
büyüklerimize, bize fazlas›yla destek olan üniversitemize ve bizi
yaln›z b›rakmayan de¤erli hocalar›m›za ßahs›m ve kulübümüz ad›na
teßekkür ediyorum. TEMÖB’e ev sahipli¤i yapmaya cesaret eden,
elini taß›n alt›na sokan kulüp üyesi büyüklerimiz öncülü¤ünde bu
organizasyonda canla baßla çal›ßt›k. Günlerce kulüp odas›nda
toplant›lar yapt›k, kafa patlatt›k. Ayr›nt›lara kadar her ßeye özen
gösterdik. Oradan oraya koßußturdu¤umuz, yemek bile
yiyemedi¤imiz zamanlar oldu. Bir önceki TEMÖB’de bir konußmac›
taraf›ndan söylenen söz geliyor akl›ma. “Mutlu hayat yoktur, mutlu
anlar vard›r.” E¤er birilerinin hayat›na bu mutlu anlardan biraz
ekleyebildiysek, ne mutlu bizlere...
Daha sonra hemen çal›ßmalara baßland›, ilk iß konuyu belirlemekti
ki bu bile çok zordu. Çünkü bütün ö¤encilerin ilgisini çekmek
zorundayd›k ki yaz aylar› boyunca yap›lan görüßmelerle ve di¤er
çal›ßmalarla belirleyebilece¤imiz en güzel konuyu belirledik;
“FARKLILAÞMA”.
Þimdi s›rada konußmac›lar, sponsorlar, konferans salonu, ulaß›m,
konaklama ve daha sayamad›¤›m birçok ßey… Düßündü¤ümüzde
biz sadece daha hiç iß tecrübesi olmayan ö¤rencilerdik, nas›l
kalkacakt›k bunun alt›ndan? Ama korkmad›k bütün kap›lar›
zorlad›k. Hiçbir zaman y›lmad›k.
28
Bütün arkadaßlar›m›z sa¤ olsun biz o gün bir yandan konferans
salonunu düzenledik, ö¤le yeme¤i için masa ve sandalyeleri taß›d›k,
sonra onlar› yerleßtirip temizledik, kokteyl salonunu düzene soktuk,
promosyon çantalar›n› haz›rlad›k. 9 Þubat 06:30’da herkes güler
yüzüyle haz›r bir ßekilde Baßkent Ö¤retmen Evi’nin kap›s›ndayd›.
Topu topu biz 20 ö¤renciydik ve gelenler 400’ün üzerindeydi. Bir
sorun ç›kmamas› için ßans›m›z çok yaver gitmeliydi. Bütün
arkadaßlar›m›z otele geldikten sonra akßam kokteyl salonuna gittik.
Bizim oldu¤u için söylemiyorum, ama ßu ana kadar kat›ld›¤›m en
süper kokteyldi.
Bundan sonra konferanslar, ö¤le yemekleri, akßam yemekleri ve
e¤lenceler devam etti. Yan›m›za gelen her arkadaß “Süpersiniz, çok
profesyonel bir
organizasyon,
her ßeyi düßünmüßsünüz” diyordu. ‹ßte bizi
hazz›n doruklar›na ulaßt›ran
bu oldu. Her gün
kat›l›mc›lardan
duydu¤umuz
övgü dolu sözler
bize güç verdi ve
gece geç saatlere kadar ayakta kalmam›z› sa¤lad›. Son günde bir o
kadar çabuk geldi, çatt›. Baßta kavußman›n korkusu ve heyecan›
vard›, ama ßimdi sadece ayr›l›k. 400’ün üzerinde yeni arkadaß›n
olmußtu ve daha birbirimizi do¤ru dürüst tan›yamadan ayr›lmal›yd›k,
gerçekten zordu. Sürpriz aktivite biraz bu hüzünlü havay› da¤›tt› ve
eminim kat›lan herkes hayat›n›n en neßeli ve güzel günlerinden
birini yaßad›. Bir hayalle bir gerçek ißte bu kadar birbirine yak›n
olabilir. En zor anda bile umudunu kaybetmeyen bütün
arkadaßlar›ma ve bizi yaln›z b›rakmayan hocalar›ma sonsuz
teßekkürler….
Tolga Gökßen/ Organizasyon Komitesi Üyesi
19. TEMÖB asl›nda karß› ç›kt›¤›m ve inanmad›¤›m bir
organizasyondu. Ama insan isteyince, kafaya koyunca oluyormuß.
Organizasyon komitesini baßar›lar›ndan dolay› ayakta alk›ßl›yorum.
Ama özellikle Mehmet Özbadem, Ayße K›l›ç, Sedef Büyükkelleci ve
Neslihan Þan’› üstün gayret ve fedakarl›klar›ndan dolay› ayr›ca
tebrik ediyorum. Çok u¤raßt›lar, çok s›k›nt› çektiler. ‹nsanlar›n iß
yaparken güvenilir kißilerle çal›ßmas› çok önemli, çünkü aksakl›klar
ve yap›lmayan görevler an›nda karß›n›za ç›k›veriyor ve çok geç
kal›nm›ß olabiliyor. Ekip arkadaßlar›m›z›n yapt›¤› ißler çok gurur
vericiydi, herkes ißini mükemmel yapt›. Dayan›ßmam›z çok iyiydi,
belki bu baßar›n›n arkas›nda yatan en önemli neden bu. Hiç kimse
kendisine verilen iß için bunu neden yap›yorum demedi, ben baßka
bir ßey yapay›m demedi; herkes canla baßla elinden geleni yapt›.
Emel Çiftçi / Organizasyon Komitesi Üyesi
Kesinlikle çok “FARKLI” ve baßar›l›yd›. Yaßad›¤›m en güzel
deneyimlerden biriydi. Gerek böyle bir organizasyonun ev
sahiplerinden biri olmak, gerekse bir kat›l›mc› olmak farkl› ,zevkli ve
özeldi. TEMÖB öncesi ve sonras› da tam bir tak›m çal›ßmas›yla
kusursuz ve beklenenden çok daha iyi geçti. E¤lence için bir yorum
yapm›yorum, çünkü biz beraberiz ve zaten çok
e¤lenceliyiz:))Beraber olmay› ve beraber hareket etmeyi iyi biliyoruz
san›r›m. Örne¤in; 9 Þubat kay›t günü tak›m›m süperdi, ‹mren
Han›m,Tolga Bey ve Volkan Bey kusursuzdular. Hatta ‹mren'ci¤im o
kadar adapte olmußtu ki, 10 Þubat sabah› onu yataktan zorla
kald›rmaya çal›ß›rken beni duyup "Evet Emel Han›m, kay›t m›
al›nacakt›" diye sormußtu:)) Ben size daha ne anlatay›m uykuda
bile tak›m›z ve ißimizin baß›nday›z. 19.TEMÖB At›l›m; süperdi,
farkl›yd› ve bu yüzden unutulmayacak...
Bize Maddi Manevi Destek Veren
Herkese Teßekkürler…
19. TEMÖB’ ü baßar›yla tamamlarken, bu organizasyona eme¤i
geçen tüm destekçilerimize de bir kez daha teßekkür etmek
istiyoruz. Tursab (Türkiye Seyahat Acentalar› Birli¤i), Sanko Holding
ve Koç Allianz‘›n sponsorlu¤unu üstlendi¤i 19. TEMÖB’ ün taß›ma
sponsorlu¤unu ise Aras Cargo gerçekleßtirdi. Ayr›ca Be¤endik A.Þ.
ve ATO’ ya da (Ankara Ticaret Odas›) maddi ve manevi desteklerini
esirgemedikleri için çok teßekkür ediyoruz. Bu destekçilerimizin
yan›nda Eximbank (Türkiye ‹hracat Kredi Bankas› A.Þ.), Ostim
(Ostim Organize Sanayi Bölgesi), MPM (Milli Prodüktivite Merkezi)
bizlere yard›m sa¤lad›lar. Ankara Üniversitesi ‹letißim Fakültesi
Reklam Atölyesi’ndeki arkadaßlar, tüm bas›l› materyallerimizin
tasar›m›n› yapt›. Bu özverili çal›ßmalar› için arkadaßlar›m›za
teßekkür ediyoruz. Ayr›ca Nescafe, Do¤adan, Coca-Cola ve Efes
Pilsen’e ve ismini sayamad›¤›m›z bir çok kißiye ve bir çok kurulußa,
bizlere varl›klar›yla destek verdikleri için çok çok teßekkür
ediyoruz.
‹yi ki vars›n›z…
Yo¤un, yorucu, bazen umutsuzlu¤a kap›ld›¤›m›z ama hiç pes
etmedi¤imiz,her an› heyecanla dolu bu organizasyondan aln›m›z›n
ak›yla ç›kmam›z›n verdi¤i mutluluk hiçbir ßeye de¤ißilmez. Kat›l›mc›
arkadaßlar›m›z›n memnuniyeti tüm yorgunlu¤umuza de¤di. 19.
TEMÖB’ün ard›ndan ald›¤›m›z dört yüz elektronik postadan sadece
birkaç tanesini siz okuyucular›m›zla paylaßmak istiyoruz.
Kat›l›mc› Notlar›…
Kat›l›mc›/Bilkent Üniversitesi
Kat›l›mc›/Marmara Üniversitesi
“‹lk önce 34 üniversiteyi bir araya getirmeyi baßaran At›l›m
Üniversitesi ekibine teßekkür ediyorum. Bu benim ilk senem ve ilk
TEMÖB' üm oldu ve birleßme ve kaynaßma konusunda
umdu¤umdan çok daha fazlas›n› buldum. Ayr›ca üniversite
ö¤rencilerinin iß hayat›na at›lm›ß insanlar ve profesyonel kurulußlar
kadar güçlü organizasyonlar yapabildi¤ini gördüm. Buna en büyük
örnek Ali Babacan'›n ça¤r›lmas›yd›. Ayr›ca büyüklerimle de
yaß›tlar›mla oldu¤um kadar (hatta daha iyi) anlaßt›m ve eßit söz
hakk› ald›m ki bu kaynaßmay› sa¤layan en büyük faktördü. Bana
sundu¤um düßüncelerimden sonra pozitif geri dönüßler yapt›¤›n›z
için çok teßekkür ederim. TEMÖB boyunca hem ö¤rendim hem
e¤lendim ve bu ikisi aras›ndaki dengeyi iyi sa¤layan At›l›m’› tekrar
kutluyorum. Sürpriz aktiviteyi unutmamak laz›m gerçekten çok
e¤lenceli ve tak›m oyununu ö¤reten bir çal›ßma oldu (Yamar'›
unutmak mümkün mü?). Gelecek TEMÖB’ lerin de bu kadar
e¤lenceli, e¤itici ve birlikte olmas› dile¤iyle...
Merhabalar... Muhteßem bir organizasyondu, At›l›m’daki bütün
arkadaßlara sevgiler, teßekkürler. Bizlere çok yararl› ve e¤lenceli bir
TEMÖB yaßatt›lar...
Kat›l›mc›/Anadolu Üniversitesi
Herkese selamlar... Öncelikle At›l›m Üniversitesi’ndeki herkese çok
çok teßekkür ediyorum. Her aç›dan süper bir TEMÖB’ dü. Çok
güzel e¤lendik, çok güzel bilgilendik en sonunda da güzel ßaß›rd›k.
Her türlü olayda bize son derece ilgi gösteren organizasyon
komitesindeki arkadaßlar›m›za tekrar tekrar teßekkür ediyorum. Bu
TEMÖB ’de müthiß dostluklar kurdum umar›m bundan sonraki
TEMÖB’ ler de bu kadar s›cakkanl› insanlarla dolu olur. Herkese
tekrar teßekkürler...
Tabii ki... "At›l›m-Sen bizim-Her ßeyimizsin!"
Bir sonraki TEMÖB te görüßmek üzere... .
Bu arada 21.sine de bize bekleriz... :)
Kat›l›mc›/Galatasaray Üniversitesi
Bu sene mezun olmam dolay›s›yla kat›labilece¤im belki de son
TEMÖB organizasyonunu bu denli coßkulu bir ßekilde
gerçekleßtirdi¤iniz ve "güzel" geçmesini sa¤lad›¤›n›z için baßta
At›l›m organizasyon komitesi ve di¤er tüm kat›l›mc›
"meslektaß"lar›ma sonsuz,uçsuz bucaks›z teßekkürler!!!
Kat›l›mc›/Bilkent Üniversitesi
Selam arkadaßlar,
Öncelikle bu mükemmel TEMÖB için tüm ATILIM Organizasyon
Komitesi’ne sonsuz teßekkürler!!!
Bizler için çok çal›ßt›n›z, çok yoruldunuz ama gerçekten harika bir
haftayd›. Ç›tan›n biraz daha yükseldi¤i bu TEMÖB sonras›nda Koç
TEMÖB' ü sab›rs›zl›kla bekliyoruz. Do¤rusu bir sürü insan tan›d›m,
unutamayaca¤›m arkadaßl›klar edindim.
Umar›m bir gün bir yerde, ama eminim bir sonraki TEMÖB'te
görüßürüz.
Sevgilerimle
İşte bizim TEMÖB hikayemiz böyle… Bu organizasyon sayesinde öğrendiğimiz birşey var;
iyi bir ekip olabildikten sonra yap›lamayacak hiçbir şey yok. İstemek, hayal kurmak,
bu hayale herkesin inanmas›n› sağlamak, o uğurda canla başla çal›şmak…
Tüm bunlar›n sonucunda yaşan›lan mutluluğumuzu sözcüklere dökerek sizlerle paylaşmaya çal›şt›k.
Sizlerin de hayallerimizin gerçekleşmesi dileğiyle…
29
makale
K›br›s Sorunu ve
TÜRK‹YE - AB ‹lißkileri
Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da s›n›rl› de¤ildir.
Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye önyarg›l› yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve
Türkiye’yi “kendi ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir.
çerçevesinde toplumlararas› görüßmeler yönünde ça¤r›da bulundu¤u
saptanmaktad›r.2
Prof. Dr. Hüseyin PAZARCI
At›l›m Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi
30
Türkiye- AB ‹lißkilerini en çok etkileyen verilerin aras›nda K›br›s
Sorunu önemli bir yer tutmaktad›r. Bu durum AB’nin K›br›s’a
yönelik yanl›ß yaklaß›m›ndan do¤muß olup, bugün Türkiye-AB
ilißkilerini olumsuz olarak etkiledi¤i gibi AB üyelerini de baz›
konularda karar almada bir hayli zorlamaktad›r.
I. Kesim: AB’ nin K›br›s’a Yaklaß›m› ve
K›br›s’›n AB Bünyesindeki Statüsü
AB’nin K›br›s ile ilk düzenli ilißkiye girmesi 19.12.1972’ de o zamanki
A.E.T. ile K›br›s Cumhuriyeti aras›nda imzalanan ortakl›k anlaßmas› ile
olmußtur. O dönemde K›br›s Türklerinin K›br›s’›n ortak organlar›nda
yer alamamas› nedeniyle K›br›s Cumhuriyeti’ni uluslararas› ilißkilerde
fiilen Rumlar›n temsil etmesine ba¤l› olarak A.E.T. de bu anlaßmada
Rum Yönetimini muhatap alm›ßt›r. An›lan anlaßma 1.6.1973 tarihinde
yürürlü¤e girmiß ve süresi bitti¤inde yenilenmek suretiyle 1.5.2004’
de “K›br›s Cumhuriyeti”nin AB’ne tam üyeli¤inin baßlad›¤› tarihe
kadar ortakl›k ilißkilerini düzenlemeyi sürdürmüßtür.
Toplulu¤un K›br›s’taki fiili durumu temel alan bu yaklaß›m› Türkiye’nin
1974 Harekat›ndan sonra da pek bir de¤ißikli¤e u¤ramam›ßt›r.1 Bu
dönemde Toplulu¤un K›br›s sorununa kar›ßmama ve olabildi¤ince
Türkiye ve Yunanistan’a eßit uzakl›kta durma çabas› içinde oldu¤u
izlenmektedir. Ancak, 1983’te KKTC’nin ilan› ile birlikte B.M.
Güvenlik Konseyi taraf›ndan gösterilen tepkinin Avrupa
Parlamentosu’nca da paylaß›ld›¤› ve zamanla giderek ßiddetini
artt›rd›¤› görülmekte olup 26.6.1990 tarihinden itibaren AB
Konseyi’nin de ilk kez Güvenlik Konseyi’nin 649 say›l› karar›
AB- K›br›s ilißkilerinde en önemli gelißme 3.7.1990 tarihinde K›br›s
Rum Yönetiminin tüm aday› kapsayacak bir biçimde “K›br›s
Cumhuriyeti” ad›na tam üyelik baßvurusunda bulunmas› olmußtur.
Gerek KKTC Cumhurbaßkan› Denktaß’›n gerekse Türkiye D›ßißleri
Bakanl›¤›n›n, özellikle K›br›s Cumhuriyeti Anayasas› ve Garanti
Andlaßmas› hükümlerine dayanarak,3 bu baßvurunun Rumlarca
yap›lmas›n›n hukuksal dayanaktan yoksun ve geçersiz oldu¤unu
bildirmesine ra¤men, AB Konseyi 17.9.1990 tarihinde baßvurunun
de¤erlendirilmesi karar›n› alarak Komisyon’dan görüß istemißtir.4
Komisyon’un 30.6.1993 tarihinde olumlu görüßünü aç›klamas›ndan
sonra Türkiye’nin gösterdi¤i sert tepkiler ve KKTC ile bütünleßmeye
yönelik att›¤› ad›mlar› gözönünde tutan AB Konseyi 24.2.1997’de
K›br›s’ta çözüm olmadan bölünmüß bir K›br›s’›n AB’ne al›namayaca¤›
yönünde aç›klamada bulunmas›na ra¤men, 12.12.1997 tarihinde
Lüksemburg Zirvesinde Do¤u ve Orta Avrupa ülkeleriyle birlikte
K›br›s’›n genißleme sürecine kat›lmas› karar› al›nm›ßt›r.5 Lüksemburg
Zirve karar› uyar›nca 31.3.1998’de Rum yönetimince temsil edilen
“K›br›s Cumhuriyeti” de dahil an›lan 10 devletle tam üyelik
görüßmelerine baßlanm›ßt›r.
“K›br›s Cumhuriyeti” ad›na Rum Yönetimi’nin yerald›¤› AB’ne Kat›lma
Andlaßmas› 16.4.2003 tarihinde Atina’da imzalanarak ve
Andlaßman›n 2. maddesinin 2. f›kras›nda belirtildi¤i gibi, ilgili tüm
taraflarca onaylanarak, 1.5.2004 tarihinde yürürlü¤e girmißtir. An›lan
Kat›lma Andlaßmas› ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir nokta, bu
andlaßman›n, önceki kat›l›mlarda genellikle oldu¤u gibi, herbir yeni
üye devlet ile ayr› bir andlaßma yap›lmas› yerine, 10 yeni üye devlet
ile eski üye devletlerin aras›nda tek bir ortak kat›lma andlaßmas›
yap›lmas› olmaktad›r. Dolay›s›yla, “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na Rum
Yönetiminin tüm ada için taraf oldu¤u Kat›lma Andlaßmas›na, ayr›ca,
Çek Cumhuriyeti, Estonya, Latvia, Litvanya, Macaristan, Malta,
Polonya, Slovenya ve Slovakya da birlikte taraf olmußtur.
“K›br›s Cumhuriyeti”nin taraf oldu¤u Kat›lma Andlaßmas›,6 3
maddelik bir Andlaßma ile Andlaßman›n ayr›lmaz bir parças›n›
olußturdu¤u bildirilen (mad. 1/2) Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senet
(Act concerning the conditions of accession),7 Son Senet, 17 ek
liste ve 10 ek Protokolden olußmaktad›r. Toplam birkaç yüz
sayfadan olußan bu Andlaßman›n bütün AB üyelerini ilgilendiren
ana Andlaßma, Son Senet ve Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senedin ilk
bölümünü olußturan ‹lkeler k›sm›ndan baßka, “K›br›s
Cumhuriyeti”ne ilißkin olarak geçici önlemleri içeren VII say›l› Ek
Liste ve K›br›s’ taki ‹ngiliz Üslerine ilißkin 3 Say›l› Ek Protokol ile
K›br›s Türk kesimine ilißkin geçici düzenlemeyi olußturan 10 Say›l›
Ek Protokol do¤rudan “K›br›s Cumhuriyeti”ne uygulan›r nitelikteki
hükümlerdir.
Bütün bu veriler çerçevesinde K›br›s’›n AB bünyesindeki hukuksal
statüsünü inceledi¤imizde, K›br›s Rum Yönetimi “K›br›s
Cumhuriyeti” ad›na Kat›lma Andlaßmas›na, taraf oldu¤u için AB’nin
bir tam üyesi statüsüne sahip bulunmaktad›r. Böylece, “K›br›s
Cumhuriyeti” Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senedin 2.-10.
maddelerinde düzenlenen AB müktesebat›n›n yeni üyelere
uygulanmas›na yönelik hükümlerinden de yararlanmaktad›r. “K›br›s
Cumhuriyeti’ne AB müktesebat› çerçevesinde uygulanacak
birtak›m kurald›ß›l›klar, birkaç y›l için geçici olarak uygulanmas› VII
say›l› Ek listede kabul edilen geçici ekonomik birlik kurallar› d›ß›nda,
3 say›l› Ek Protokolde yer alan Egemen ‹ngiliz Üslerine ilißkin
düzenleme8 ile 10 say›l› Ek Protokolde yer alan KKTC alan›na ilißkin
düzenleme9 olmaktad›r.
II. Kesim: K›br›s Sorunun Türkiye- AB
‹lißkilerine Etkisi
K›br›s Sorununa ilißkin yukar›da bildirilen verilerden anlaß›laca¤›
gibi, özellikle 12.12.1997 tarihli Lüksemburg Zirve karar›ndan bu
yana AB K›br›s Rum Yönetimini “K›br›s Cumhuriyeti” Hükümeti ad›
alt›nda tüm K›br›s’› temsil eder kabul etmiß ve 16.4.2003 tarihinde
10 yeni üye devletle imzalad›¤› Kat›lma Andlaßmas›n› da “K›br›s
Cumhuriyeti” ad›na K›br›s Rum Yönetimiyle imzalam›ßt›r. AB, daha
sonra 24.4.2004’te Annan Plan›na ilißkin referandumda Rum
taraf›ndan red ç›kmas›na ra¤men 1. 5. 2004’te Rum Yönetiminin
tüm K›br›s için temsil etti¤i “K›br›s
‹lißkilerini Cumhuriyeti’nin tam üyeli¤ini de tasvip etmißtir.
Türkiye- AB
en çok etkileyen
verilerin aras›nda K›br›s
Sorunu önemli bir yer
tutmaktad›r. Bu durum
AB’nin K›br›s’a yönelik
yanl›ß yaklaß›m›ndan
do¤muß olup, bugün
Türkiye- AB ilißkilerini
olumsuz olarak
etkiledi¤i gibi AB
üyelerini de baz›
konularda karar almada
bir hayli zorlamaktad›r.
➜
Egemen ‹ngiliz Üslerine ilißkin EK 3 Say›l› Protokol,
eldeki protokol hükümleri sakl› kalmak koßuluyla,
Avrupa Toplulu¤unu olußturan Andlaßman›n ilke
olarak
bu
üslere
uygulanmayaca¤›n›
öngörmektedir. An›lan Protokolde ve ek birtak›m
listelerde ise bu üslere uygulanacak özel hükümler
belirtilmektedir. An›lan Protokolün Türkiye
bak›m›ndan anlam taß›yan yan› ise, Giriß k›sm›nda
1960 K›br›s Cumhuriyeti Kurucu Andlaßmas› ile
16.8.1960’ta K›br›s Cumhuriyeti ile ‹ngiltere
aras›nda gerçekleßtirilen Nota De¤ißiminin
geçerlili¤inin teyit edilmesi olmaktad›r.
Konseyin oybirli¤iyle al›nacak bir karar› ile AB müktesebat›n›n
ask›ya al›nmas›n›n kald›r›labilece¤i öngörülmektedir. 10 Say›l›
Protokolün 4. maddesi de K›br›s sorununda bir çözüme var›lmas›
durumunda, Komisyonun önerisi üzerine oybirli¤i ile karar alacak
Konseyin “K›br›s Türk Toplumu” aç›s›ndan K›br›s’›n AB’ne kat›l›m›na
ilißkin gerekli uyarlamalar› (adaptations) sa¤layaca¤› kabul
edilmektedir. Baßka bir deyißle, AB Konseyi, G.K.R.Y ve
Yunanistan’›n da karara kat›lmas› koßuluyla, oybirli¤i ile Kuzeye
ilißkin olarak AB müktesebat›n›n ask›ya al›nmas›na her an son
verebilece¤i gibi, K›br›s sorununa bir çözüm bulunmas› durumunda
da K›br›sl› Türkler bak›m›ndan K›br›s’›n AB’ne kat›l›m› koßullar›nda
gerekli de¤ißiklikleri yapabilme yetkisi ile donat›lm›ß bulunmaktad›r.
KKTC’yi ilgilendiren 10 say›l› Protokole gelince,
Giriß k›sm›nda K›br›s sorununun B.M. Güvenlik
Konseyi kararlar› ile uyumlu bir biçimde makul bir
çözüme ulaßt›r›lmas›n› destekledi¤ini ve AB’nin
böyle bir çözümü AB ilkelerine uygun bir biçimde gerçekleßtirmeye
haz›r oldu¤unu bildirdikten ve K›br›s’›n AB’ne kat›l›m›n›n bütün
K›br›s yurttaßlar› yarar›na olmas›n› diledikten sonra, 1/1.
maddesinde AB müktesebat›n›n “K›br›s Cumhuriyeti Hükümetinin
fiili denetim sa¤layamad›¤› K›br›s Cumhuriyeti alanlar›nda” ask›ya
al›nd›¤›n› bildirmektedir. Baßka bir deyißle, KKTC ülkesi AB
taraf›ndan “K›br›s Cumhuriyeti” Hükümeti olarak kabul ettikleri
K›br›s Rum Yönetiminin fiili denetimi alt›nda bulunmayan “K›br›s
Cumhuriyeti” ülkesinin bir parças› olarak de¤erlendirilmektedir.
An›lan Protokolün 1/2. Maddesinde ise bu fiili denetim
sa¤lanamayan bölgeye yönelik olarak Komisyonun önerisi ve
Ancak, AB’nin Türkiye’yi AB’ne aday ülke olarak
kabul etti¤i 11.12.1999 tarihli Helsinki Zirvesi
karar›nda K›br›s Sorununa ilißkin olarak yukar›da
belirtilen tutumu henüz belirginleßtirilmiß de¤ildir.
Nitekim, an›lan Zirve karar›n›n 9. paragraf› K›br›s’a
ilißkin olup aynen ßöyle kaleme al›nm›ßt›r:
“9 (a). Avrupa Birli¤i Konseyi, 3 Aral›k tarihinde
New York’ta K›br›s sorununun kapsaml› bir
çözümüne yönelik olarak baßlat›lan görüßmeleri
memnuniyetle karߛlar ve B.M. Genel Sekreterinin
bu süreci baßar›yla sonuçland›rma yönündeki
çabalar›na güçlü deste¤ini ifade eder.
(b). Avrupa Birli¤i Konseyi, politik bir çözümün
K›br›s’›n
Avrupa
Birli¤i’ne
kat›l›m›n›
kolaylaßt›raca¤›n›n
alt›n›
çizer.
Üyelik
görüßmelerinin tamamlanmas›na kadar kapsaml› bir çözüme
ulaß›lmam›ßsa, Konseyin üyelik konusundaki karar›, yukar›daki
nokta bir ön koßul olmaks›z›n verilecektir. Bu konuda Konsey tüm
ilgili faktörleri dikkate alacakt›r. ”
AB’nin bu dönemde K›br›s Sorununda Türkiye’den bekledi¤i ise ayn›
Zirve karar›n›n 12. paragraf›nda yer almakta olup, AB Türkiye’den
baßka konular yan›nda 9 (a) say›l› paragrafta belirtilen konuda
K›br›s Türkleri ve Rumlar› aras›ndaki görüßmelerde ilerleme
kaydedilmesini bekleyece¤ini ifade ederek,10 özetle Türkiye’nin
yaln›zca K›br›s sorununun çözümüne destek olmas›n›
istemektedir.11 Bu konuda AB’nin herhangi bir ön koßul ileri sürüp
31
sürmedi¤i konusunu aç›kl›¤› kavußturmay› arzu eden dönemin Türk
Hükümetinin bu kußkusu 1999 y›l› ikinci yar›s› Konsey dönem
baßkanl›¤›n› yürüten Finlandiya Baßbakan› Paavo Lipponen’in
10.12.1999 günü Baßbakan B. Ecevit’e gönderdi¤i mektubunda
aç›kl›¤a kavußturulmaktad›r. Mektup K›br›s Sorununun Türkiye’nin
üyeli¤inin bir ön koßulu olmad›¤›n› ßu cümlelerle aç›klamaktad›r:
“AB Konseyinde taslak metin tart›ß›l›rken, 12. maddede Kopenhag
ölçütlerine bir ilave yap›lmad›¤›n›, .....9(a) maddelerine at›fta
bulunulmas›n› tam üyelik ölçütleri ile de¤il, siyasi diyalogla
ba¤lant›l› oldu¤unu söyledim. Buna hiçbir itiraz olmad›.”12
Lipponen ayn› mektubunun son paragraf›nda K›br›s konusunda
ßöyle devam etmektedir:
“K›br›s konusunda siyasi bir çözüm Avrupa Birli¤i’nin hedefi olmaya
devam etmektedir. AB Konseyi K›br›s’›n kat›l›m›na ilißkin karar›
al›rken, bütün etkenleri de¤erlendirecektir.”13
Lipponen’in mektubunda da görülece¤i gibi, AB 1999 Helsinki
Zirvesinde K›br›s konusunda Türkiye’ye bir ön koßul koymam›ß ve
K›br›s Sorununu bütün verileri çerçevesinde de¤erlendirece¤i
sözünü vermißtir.
32
Bununla birlikte, 2003 y›l›nda K›br›s’›n da dahil oldu¤u 10 devletle
imzalanan Kat›lma Andlaßmas›nda AB K›br›s Sorununun iki halk
aras›nda çözüme ba¤lanmas›n› beklemeden K›br›sl› Rumlar
taraf›ndan temsil edilen “K›br›s Cumhuriyeti”ne tam üyelik yolu
açan ve K›br›s Türklerinin haklar›n› gözönünde tutmayan bir
yaklaß›m› kesin bir biçimde benimseme yoluna girmißtir.
Nitekim, “K›br›s Cumhuriyeti”nin taraf oldu¤u 10 yeni üye devletle
16. 4. 2003 tarihinde imzalanan Kat›lma Andlaßmas›n›n Koßullar›n›
düzenleyen Senedin 6/1. maddesinde Toplulu¤un daha önce
üçüncü devletlere yapt›¤› anlaßmalar›n yeni üye devletleri de
ba¤layaca¤›n› öngördükten sonra, 2. f›krada yeni üye devletlere bu
devletlerle yap›lan anlaßmalara uyum protokolleri ile kat›lma
yükünü getirmekte ve 6. f›krada Türkiye ile de böyle bir uyum
protokolünün yap›lmas›n› düzenlemektedir. An›lan 6. maddenin 3.
f›kras›nda ise Toplulu¤un üçüncü devletlerle yapt›¤› anlaßmalar
bak›m›ndan yeni üye devletlerin, dolay›s›yla G.K.R.Y. taraf›ndan
temsil edilen “K›br›s Cumhuriyeti”nin, eski üye devletlerle ayn› hak
ve yükümlülüklere sahip olaca¤› bildirilmektedir. Bu da A.T. ile
Türkiye aras›nda 1963’te yap›lan Ankara Anlaßmas›na Uyum
Protokolü sonucu “K›br›s Cumhuriyeti”nin de taraf olaca¤›n›
öngörmüß bulunmaktad›r.
AB’nin K›br›s’›n Kat›lma Andlaßmas›nda kabul etti¤i bu
yükümlülüklerin sonucu olarak 17.12.2004 tarihli Brüksel Zirve
karar›nda K›br›s konusunda Türkiye’ye Uyum Protokolü
imzalanmas›n›, önceki bütün sözlerine ra¤men, fiili bir ön koßul
olarak ileri sürdü¤ü bütün bu verilerden daha iyi anlaß›lmaktad›r.
Türk Hükümetinin de bu dayatmaya dayanamamas› sonucu, an›lan
Zirve karar›n›n 19. paragraf›nda Türkiye 3.10.2005’e kadar “K›br›s
Cumhuriyeti” dahil 10 yeni üye devletle Uyum Protokolü
imzalamay› kabul etmiß bulunmaktad›r.14
Türkiye’nin “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na “K›br›s Rum Yönetimi” ile
böyle bir Uyum Protokolünü imzalay›p onaylayarak yürürlü¤e
koymas› durumunda Rum Yönetimini K›br›s’›n tümünü temsil eden
bir Hükümet olarak tan›mas› ve K›br›s’›n tümü üzerinde yaln›zca bir
tek “K›br›s Cumhuriyeti” devletinin varl›¤›n› tan›mas› gibi sonuçlar
do¤uracakt›r.15 Ancak, Uyum Protokolünün Türkiye taraf›ndan
imzalanmas› s›ras›nda bunun “K›br›s Cumhuriyeti”ni tan›ma
anlam›na gelmeyece¤i yolunda bir bildiride bulunmas› durumunda
da, Türkiye en az›ndan Uyum Protokolünün ahdi yükümlülükleri
çerçevesinde G.K.R.Y’y› muhatap alaca¤› ve ticari ve ekonomik
ilißkilerini onunla yürütme yükümlülü¤ünü kabul edece¤i için
KKTC’ni bu konularda kenarda b›rakm›ß olacakt›r.
SONUÇ:
AB’nin “K›br›s Cumhuriyeti” nin AB’ne Kat›lma Andlaßmas›nda
kabul etti¤i hükümler ve Türkiye’nin Uyum Protokülünü imzalamas›
sonucu, e¤er TBMM de bunu onaylamay› uygun bulursa K›br›s
sorunundan Türkiye’nin etkilemesi d›ß›nda kalan bir siyasal ve
hukuksal sürecin geri dönülmez bir biçimde yerleßmesi sonucunu
do¤uracakt›r. Türkiye Uyum Protokolünü onaylad›¤› takdirde art›k
Ankara Anlaßmas›n›n da taraf› durumuna gelecek K›br›s Rum
Yönetiminin K›br›s Türkleri ile anlaßarak K›br›s sorunun çözümü
konusunda herhangi bir özveride bulunmas› zorunlulu¤u fiilen
ortadan kalkaca¤› için adil bir siyasal çözüm olas›l›¤› çok
zay›flayacakt›r. Bu durumun K›br›s Türklerinin orta ve uzun vadede
gelece¤i yan›nda Türkiye’nin K›br›s’a ilißkin jeostratejik durumunu
da çok olumsuz etkiyece¤ini söylemek bir kehanet de¤ildir.
D‹PNOTLAR
1 T. Topur, Dünya ve Türkiye- AB- K›br›s Üçgeni, Ankara, Yeni
Türkiye Yay›nlar›, 2002, s. 369-371
2 Ayn› Yap›t, s. 371-374
3 Bkz. M. F›rat, “K›br›s’ ›n AB’ ye Tam Üyelik Baßvurusuna KKTC’nin
itiraz Nedenleri”, in B. Oran (ed.), Türk D›ß Politikas›, Cilt II,
‹stanbul, ‹letißim Yay›nlar›
4 M. F›rat, “Yunanistan’ la ‹lißkiler”, ayn› yap›t, s. 453
5 M. F›rat, ayn› yap›t. s. 460 ve 474-475
6 Belge AA 2003/ TR/ en 1
7 Belge AA 2003/ ACT/ en 1
8 Belge AA 2003/ACT/P3/en 4746
9 Belge AA 2003/ACT/P10/en 4804
10 Bkz. K. Reçber, Türkiye- Avrupa Birli¤i ‹lißkileri, Bursa, Aktüel
Yay›nlar›, 2004, s. 113
11 S. Sezer, “Rum- Yunan Veto Þantajlar› Gölgesinde AB’ ye Üyelik
Müzakereleri”, Stratejik Analiz, Ocak 2005, Cilt 5, Say› 57, s. 54
12 Bkz. Türkiye’ nin AB Üyeli¤i Yolunda Ecevit, K›br›s ve Helsinki
Gerçe¤i, Ankara, DSP Yay›n›, 2004, s. 27
13 Ayn› yap›t, s. 28
14 M. Daßtan ve E. Hatipo¤lu, “Türkiye- Avrupa Birli¤i ilißkilerinin
Analizi”, 2023 Dergisi, 15 Ocak 2005, Say› 45, s. 22
15 Bkz. “At›l›m Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr.
Hüseyin Pazarc› ile Söyleßi”, 2023 Dergisi, ayn› yap›t, s. 38-44.
r öportaj
“GAZETEC‹L‹K B‹R TÜR V‹RÜS…”
Hürriyet Gazetesi deyince akla ilk gelen isimlerden biri belki de
Emin Çölaßan… Onu sert yaz›lar›yla, bitmek bilmeyen eleßtiri
sabr›yla tan›yoruz. Adliye koridorlar›na en çok u¤rayan
gazetecilerden… Belki seviyor, belki de nefret ediyorsunuz,
ama sevseniz de nefret de etseniz, yaz›lar›n› okumadan
geçemiyorsunuz…
‹tiraf etmek gerekirse biraz korkuyorum. Bir sürü soru
haz›rlam›ß›m, onunla yetinmemißim, çevremdekilere “Emin
Çölaßan’a soru soracak olsan›z, ne sorard›n›z?” diye küçük bir
anket yapm›ß›m, sorular›n› not alm›ß›m, son kitab›n› okumußum,
pazartesi hariç her sabah ilk ißim Emin Çölaßan’›n kößesini okumak
olmuß… ama yine de korkuyorum ißte… Cinnah Caddesi’nde
kafamda bir sürü düßünceyle yürürken nihayet Hürriyet’in binas›na
giriyor, Emin Bey’in ofisinin bulundu¤u beßini kata ç›k›yorum.
Ve karß›mda beyaz saçl› bir delikanl› duruyor. Emin Bey beni çok
s›cak karß›l›yor. Korkumu yeniyorum k›sa sürede. Kendi aram›zda
biraz sohbet ettikten sonra baßl›yoruz ses kay›t cihaz›n›
çal›ßt›rmaya… Ve art›k sohbette siz de vars›n›z…
Emin Bey, nas›l bir çocuktunuz?
Bizim zaman›m›zda sokaklar vard›. Sokakta oynayan bir çocuktum
ben de yaß›tlar›m gibi. Fazla oyunca¤› olan bir çocuk de¤ildim.
Sokakta geçerdi bizim zaman›m›z. Tahtadan yap›lm›ß kamyonlar›m›z
vard›, ßimdiki oyuncaklar nerede tabii… Güzel, hoß bir çocukluktu.
S›k›nt› yaßamad›m.
hep erkeklerle. K›zlar bizden erken ç›kard›. Birlikte okumak bir yana,
biz onlar› her zaman göremezdik. Þöyle bazen uzaktan bakt›¤›m›z
zamanlar olurdu, o zaman da uzayl› yarat›klar gibiydi bizim için k›zlar.
(Burada kendimi tutam›yor ve gülüyorum. Ankara Koleji’nde k›zlarla
erkeklerin ayr› okudu¤u zamanlar bir hayli eski… Karar veremiyorum,
yaß›n› sorsam m›, yoksa sormasam m›…)
Nas›l bir ailede yetißtiniz?
Devlet memuru bir baban›n ve ev han›m› bir annenin çocu¤uyum.
Babam sonra Meteoroloji Genel Müdürü oldu, on dört y›l o görevi
sürdürdü. Dört yaß küçük erkek kardeßim var bir de. Savurganl›¤›
olmayan, ay sonunu da s›k›lmadan getiren bir ailede büyüdüm ben.
Zaten o dönemde herkes öyleydi.
Emin Bey, kaç do¤umlusunuz?
14 Mart 1942 (‹ßte ßimdi gerçekten ßaß›r›yorum. Gözlerim fal taß›
gibi aç›lm›ß… Gerçekten de o kadar göstermiyor.)
Aile içinde problem yaßad›¤›n›z oldu mu hiç?
Hay›r, hiç yaßamad›k. Biz mutlu bir aileydik… E¤er sorunlar vard›ysa
da bize yans›tmad›lar. Ailemizin temeli sevgi ve sayg›ya dayan›rd› hep.
Okul hayat›n›zdan bahseder misiniz biraz?
‹lkokulu Mimar Kemal’de okudum, ancak son y›l Sarar ‹lkokulu’na
gittim ve ilkokulu orada bitirdim. Ortaokul ve liseyi Ankara Koleji’nde
okudum. Yedi y›l›m Ankara Koleji’nde geçti. Orada çok güzel an›lar›m
var elbette. Biz erkekler ayr› okuduk k›zlardan. Tabii benim an›lar›m
‹lk aßk›n›z› hat›rl›yor musunuz?
Hat›rlad›¤›m net bir ßey yok. O y›llarda olan ßeyler aßk m›yd› de¤il
miydi bilmiyorum, ama Kolej’de k›zlara kendimizi kapt›rd›¤›m›z›
zannederdik. Hem de uzaktan uza¤a…
O y›llarda gelece¤e dair kurdu¤unuz hayaller nelerdi?
Belli bir hayalim yoktu aç›kças›. Ne olaca¤›m› hiç düßünmezdim ki
ben. O y›llarda düßündü¤üm okulu bitirmekti sadece.
Peki, hedefinizi ne zaman belirlediniz?
ODTÜ ‹ktisat Bölümü’ne girince ‹ktisatç› olaca¤›m bilinciyle
davrand›m ancak ne yapaca¤›m› hiç bilmiyordum. Son s›n›fta DPT’ye
(Devlet Planlama Teßkilat›) girmek yatt› akl›ma.
33
Yani üniversiteye girme aßamas›nda bir idealiniz yoktu, öyle mi?
‹dealim yoktu. O zamanlar üniversiteler s›navlar›n› ayr› ayr› açard›. Bir
Siyasal’›n s›nav›na girdim, bir de Orta Do¤u’nun. Siyasal’›
kazanamad›m. Odtü’de beß y›l okudum, yani bir y›l çakt›m… (Bu son
kelimeyi öyle vurgulu söylüyor ki, gülüyoruz birlikte)
Hocan›z olan tan›nm›ß simalar var m›?
Turgut Özal matematik hocamd›. Asker elbisesiyle gelirdi, yedek
subayd› o zamanlar. S›navlar›nda hep kopya çekerdim.
Üniversite döneminizdeki dünya görüßünüzle ßimdiki birbiriyle
örtüßüyor mu?
Örtüßüyor. Çok az de¤ißiklikler olmußtur tabii. O zamanlar daha
soldayd›m, ama o yurtsever çizgiden sapmad›m hiç.
H›rsl› bir insan m›s›n›zd›r Emin Bey?
DPT’de çok h›rsl›yd›m. Orada çok iyi çal›ßt›m. ‹ßte bu yüzden beni
kovmalar›n› hiç hazmedemedim. Onun için çok u¤raßt›m, dava açt›m,
bo¤ußtum, kavga ettim… Gazetecilikte de çok çal›ßt›m, gece gündüz
çal›ßt›m. Hedefim köße yazarl›¤›yd› ve buraya gelebilmek için çok
emek sarf ettim. Art›k gelmek istedi¤im ikinci bir yer yok. Amac›ma
ulaßt›m. Bunun ötesi idari görevdir, ama onu da hiç geçirmedim
akl›mdan. ‹dari görevde olursan gazetecili¤in aksar, bir sürü saçma
sapan ißin içinde bo¤ulursun. Bundan sonraki tek amac›m ancak
bulundu¤um yeri onurlu bir ßekilde muhafaza etmek olabilir; onurlu,
düzgün, baßar›l›… H›rsl› olmak y›prat›c› ama. Bir sürü kavga verdim.
“Önce ‹nsan›m, Sonra Gazeteci” adl› kitab›mda, özellikle Milliyet’te
çal›ßt›¤›m
dönemde(1977-1985)
yaßad›klar›m›
anlatt›m.
Siyasetçilerle bir sürü kavgam›z oldu ki bu zaten gazetecili¤in
do¤as›nda var. Ben eleßtiren bir adam›m, ißim bu. Kößemde “Say›n
bakan›m bana dedi ki, ben ona dedim ki” türünde yazanlardan
de¤ilim. Bunun için de birçok s›k›nt› yaßad›m, ama hepsinden de
aln›m›n ak›yla ç›kt›m.
Üniversite döneminde daha sol e¤ilimli oldu¤unuzu söylediniz.
Peki, bir siyasi olaya kar›ßt›n›z m› hiç?Herhangi bir partiye üye
oldunuz mu?
ODTÜ’yü 1965’te bitirdim. O y›llar sakin geçti.
Bizden iki y›l sonra hareketlendi. Dolay›s›yla
Yedi y›l›m Ankara
kar›ßt›¤›m siyasi bir olay olmad›. Bir partiye üye
olma gere¤i de duymad›m.
Koleji’nde geçti. Orada
34
Geçmiße dönüp bakt›¤›n›zda hata oldu¤unu
düßündü¤ünüz bir ßey var m›?
Yok hay›r, ben öyle somut bir hata
görmüyorum hiç. Ufak tefek hatalar›m
olmußtur elbette, ama belle¤ime kaz›nm›ß, beni
rahats›z eden bir ßey yok.
“
çok
güzel an›lar›m var elbette.
Biz erkekler ayr› okuduk
k›zlardan. Tabii benim
an›lar›m hep erkeklerle.
K›zlar bizden erken ç›kard›.
Birlikte okumak bir yana,
biz onlar› her zaman
göremezdik. Þöyle bazen
uzaktan bakt›¤›m›z
zamanlar olurdu, o zaman
da uzayl› yarat›klar gibiydi
bizim için k›zlar…
Gelelim ilk iß tecrübenize… DPT’ydi de¤il mi?
Evet, ilk ißim DPT’deydi. O zamanlar Daire
Baßkan›m Nevzat Yalç›ntaß’t›, ßimdi AKP
Milletvekili, Müsteßar da Turgut Özal… Beni
kovdular. O dönemde sa¤-sol, sendika
kavgalar› artm›ßt›. O nedenle kovdular beni.
Çok u¤raßt›m, mahkemeye verdim. ‹ßimi
seviyordum, hazmedememißtim kovulmay›.
Mahkemeyi kazand›m, ama bir daha almad›lar
beni… Daha sonra Maliye’de ve D›ß Ticaret Müsteßarl›¤›’nda çal›ßt›m.
Ard›ndan Petkim’de. Ve oradan da kovulunca…
San›yorum burada baßl›yor gazetecilik maceran›z…
Evet. O s›rada Milliyet’in açt›¤› Karacan Yaz› Yar›ßmas› vard›. O
yar›ßmaya sadece amatörler kat›labiliyordu. Hakk›nda yaz›lacak
konuyu onlar belirliyordu. O yar›ßmaya kat›ld›m ve iki kere birinci
oldum. Bir yaz›m›n konusu “Türkiye’de Hukuk Devleti” bir di¤erininki
de “73 Seçimlerinin Analizi” idi. Rahmetli Abdi ‹pekçi’nin elinden ödül
ald›m iki kere. Dolay›s›yla Abdi ‹pekçi’yle bir tan›ß›kl›¤›m›z oldu.
Petkim’den de kovulunca yapaca¤›m bir iß kalmam›ßt›. Abdi Bey’e
haber gönderdim, gazeteci olabilir miyim diye… Onun da gözü
tutmußtu beni, gel baßla deyince, gazetecilik maceram Milliyet’te
baßlam›ß oldu. Kovulmasayd›m, buralara gelemeyecektim. Belki de
ßimdi emekli bir memurdum…
Kößenizde
sistemi,
çarp›kl›klar›
eleßtiriyorsunuz. Ço¤u zaman belgelerle
ispatl›yorsunuz yolsuzluklar›. Peki, bunun
karß›l›¤›n› al›yor musunuz?
En az›ndan insanlar› bilinçlendiriyoruz. Dolay›s›yla
insanlar fark›na var›yor üstü kapat›lan
gerçeklerin. ‹ktidarlar› da -hangisi olursa olsuneleßtiriyorum.
‹ßlerine
gelen
ßeyleri
de¤ißtiriyorlar, üzerine gidiyorlar, ama bu çok
nadir oluyor. Ama ne yaz›k ki genelde bir ßey
de¤ißmiyor, eski tas eski hamam devam ediyor
her ßey. Tabii senin görevin yazmakt›r, b›kmadan,
y›lmadan yazmak…
”
Ya çok seviliyorsunuz, ya da nefret ediyorlar
sizden. Ortas› yok sanki…
Tabii vard›r nefret edenler. Bu çok do¤ald›r. Yani
Hürriyet gibi çok okunan bir gazetede yaz›yorsun,
birilerine bindiriyorsun, tabii birileri senden nefret
eder. Ama bunlar›n hiçbir tanesi de “Bu adam üç ka¤›tç›d›r, kendi
ç›kar› için yaz› yazar… ” diyemez, bunu söyleyene de rastlamad›m
zaten. Þeriatç› tak›m›, PKK tak›m›, h›rs›z yolsuz tak›m› nefret eder
benden. Bu da son derece normaldir, çünkü üzerine gidiyorum
onlar›n.
“Þu Benim Gazetecilik” kitab›n›zda belli dönemlerde korumalarla
gezdi¤inizi, evinizin yirmi dört saat polisler taraf›ndan
korundu¤unu yazm›ßs›n›z. Þimdi de devam ediyor mu?
Evet. Devlet taraf›ndan korunuyorum. Birkaç kez terör örgütlerinin
listelerinde ismim geçmiß. Uzun y›llard›r koruma alt›nda yaß›yorum
bu yüzden. Evim yirmi dört saat korunuyor. Bundan çok fazla
etkilenmesem de, yine de özgür bir vatandaß gibi gezebilmeyi
isterdim. Bir yere giderken yan›mda sivil korumalar›n olmas› s›k›c›
bir ßey…
Ben öyle de¤ilim, çünkü iyi bir ö¤renci de¤ildim. S›k›nt›l› geçti biraz
benim ö¤rencili¤im. Matematik, fizik, kimya gibi say›sal dersler bana
›st›rapt› adeta. Okul benim için bir ißkenceydi, tabii g›rg›r, ßamata,
arkadaßl›klar hariç. Þimdi bakt›¤›m zaman, okul benim için s›k›nt›
göstergesidir. ‹çime öyle ißlemiß ki, hala girer rüyalar›ma. Hayat›mda
çok nadirdir kabus gördü¤üm. O kabuslarda da hep ODTÜ’deyim, ve
hep kal›yorum matematikten…
“Þu Benim Gazetecilik”e dönelim tekrar… kitaba ne kadar vakit
ay›rd›n›z?
Kitab›n konusu ve y›llar içersinde tutmuß oldu¤um notlar haz›rd›. S›rf
bilgisayar baß›na geçip de yazmam, geceli gündüzlü on iki günümü
ald›. Bir huyum vard›r, bir iße baßlad›m m› onu bitirmeden rahat
edemem. Kafam›n durdu¤u ana kadar çal›ß›r›m üstünde.
Kitab›n “Uzunca Bir Giriß Bölümü” baßl›kl› yaz›s›nda bas›n
Emin Çölaßan’›n bir günü nas›l geçiyor?
camias›ndaki torpilden dem vurmußsunuz. (Cümle aynen ßöyle: …
Bütün yaßam›m, o gün yazaca¤›m yaz›ya endekslidir. Sabah gazeteye
‹tiraf edeyim, çok az köße yazar›n› düzenli okurum… Çünkü piyasada
gelir, tüm gazeteleri okurum. Ondan sonra gündemi okurum.
köße yazar› enflasyonu var. Bas›ndaki son gelißmeler sonucunda
Okuyucu iletilerini de mutlaka de¤erlendiririm. Muhabir arkadaßlarla
önüne gelen torpilli, belli ilißkiler sonucunda köße yazar› yap›ld›. Buna
konußurum ne var ne yok, bugün neler oluyor diye… Bazen sabah›n
ne yaz›k ki yatak ilißkileri dahil. Böylelerinin ne yazd›¤› beni hiç
ilk saatlerinde yazaca¤›n konuyu “tak” diye yakalars›n, o senin ideal
ilgilendirmiyor. Onlar› okumay› bir zaman kayb› olarak görüyorum.)
konundur, ißte o zaman coßkuyla yazars›n
Peki bunu bir adaletsizlik olarak görmüyor
yaz›n›, hem de hemen hiç tak›lmadan. Öte
musunuz?
Turgut Özal
yandan baz› günler vard›r, özellikle yaz günleri,
Hay›r, çünkü herkesin bir kader çizgisi var. O
matematik hocamd›.
bayram günleri mesela… O günlerde gündem
çizgiyi birilerine yaltaklanarak, belirli ilißkilere
boß oldu¤u için yazmakta zorlan›yor insan. Tabii
Asker elbisesiyle gelirdi,
girerek çizmißler. Ben onu yapmad›m
el mahkum, bir ßey yaz›lacak illa ki. Bir ßey
yedek subayd› o zamanlar. hayat›mda hiçbir zaman. Bu tür insanlar›n
yaz›yorsun, ama o coßkuyla yazd›¤›n yaz›lar gibi
medyada yer bulamam›ß olmas› gerekirdi. Ama
S›navlar›nda hep
etkileyici olmuyor. O günün yaz›s›n› bitirmekle
böyle olmuß, ne yapal›m, bunun yetkilisi ben
kopya çekerdim.
bitmiyor tabii. Ertesi günün yaz›s› var… Onun
de¤ilim ki kulaklar›ndan tutup d›ßar› atay›m!
için de akßam haberlerinin hemen hepsini
Bunun sorumlusu medyan›n üst düzey
izlerim. K›sacas› kößeme endeksli bir hayatt›r
yöneticileridir. O kurulu düzeni de¤ißtirmeye
Ben eleßtiren bir adam›m, benim gücüm yetmez.
yaßad›¤›m… Bir kößeye mahkum olmak gibi…
“
“
ißim bu. Kößemde “Say›n
‹zin gününüz nas›l geçiyor? Sanatla ilgilenir
bakan›m bana dedi ki, ben Ama Emin Bey, siz koskoca Türkiye’deki
misiniz mesela?
birtak›m ßeyleri de¤ißtirmek için her gün çaba
ona dedim ki” türünde
‹zin günüm Pazar, ancak o gün de çal›ß›yorum
harc›yorsunuz…
asl›nda. Mustafa Balbay’la birlikte ART’de 11: yazanlardan de¤ilim. Bunun Zaten onu da de¤ißtirmeye gücüm yetmiyor ki!
00-12: 00 aras›nda canl› yay›nlanan bir program
Bir yerde ak›nt›ya kürek çekmiß oluyorsun, ama
için de birçok s›k›nt›
yap›yoruz, ad› Ankara Rüzgar›… Dolay›s›yla izin
o kay›¤› üç santimetre de olsa k›m›ldatabilirsen
yaßad›m,
ama
hepsinden
de
günümün de yar›s› yine ißle geçiyor.
kar kard›r. Görevim insanlar› bilinçlendirmek,
aln›m›n ak›yla ç›kt›m.
Programdan sonra da arkadaßlarla birlikte
manzaray› göstermek, “Durum budur. ” demek.
oluyorum. Sanata gelince, o konuda oldukça
Kößenize yaz› yazacaks›n›z… . Konu kafan›zda haz›r, bilginizden de
zay›f›m. Hiç takip etmem, hiç ilgi duymam. Bir eksiklik belki, ama öyle
eminsiniz, ama belge yok. O zaman ne yap›yorsunuz?
ißte…
‹ßte o zaman yazmak büyük risk gerektiriyor. O tür durumlarda soru
Peki, günlük yaßant›n›zda umutsuzlu¤a kap›ld›¤›n›z oluyor mu hiç?
sorma yoluna gidiyorum. Bazen de yazam›yorum, çünkü karß› taraf
Hay›r, hiç olmaz. Genelde pozitif biriyimdir ben. Umutsuzlu¤a
mahkemeye verdi¤inde, elinde kan›t›n yoksa diyecek bir ßeyin de
kap›lmam.
olmaz.
Geriye dönüp yaßamak istedi¤iniz bir an var m›?
Valla yok be Didem. Bakt›¤›m zaman ßimdi de çok mutluyum,
memnunum hayat›mdan. ‹nsanlar genelde ö¤rencilik y›llar›n› özler.
”
Gazeteci olmasayd›n›z ne olmak isterdiniz?
Çok iyi bir avukat olabilirdim. Geçmiß y›llarda böyle bir ßey
düßünmedim, ßimdiki akl›mla cevapl›yorum. Þimdi de hukukçu
35
bile raz› oluyorlar, ama ona ra¤men geri
çevriliyorlar. Durum budur yani. Sadece
gazetecilik için de¤il, her sektör için geçerli. Bu
ßartlarda, bir süre ißsiz kalacaklar, kaçar› yok.
kimli¤iyle de¤il de gazeteci kimli¤imle milletin
avukatl›¤›n› yap›yorum.
Emekli olmay› düßündünüz mü hiç?
Bazen çok yoruldu¤um oluyor. O zamanlar›mda
gece yatt›¤›mda, ben ßu ißi b›raksam da al›p
baß›m› gitsem, bal›k tutsam diye düßünüyorum.
Ancak ßunu da biliyorum ki, bir ay bal›k
tuttuktan sonra ondan b›kar›m ben ve
gazetecili¤i b›rakt›¤›m için pißmanl›k duyar›m.
Gazetecilik bir çeßit virüs. Bir kere girdi mi
vücuda, atmak ne mümkün…
Sizin hat›r› say›l›r okuyucu kitleniz var. Size,
yani yaz›lar›n›za s›k› s›k›ya ba¤l›lar ve
yaz›lar›n›z› dikkatle takip ediyorlar. Size
olumlu olumsuz mesaj gönderiyorlar; eposta, faks, telefon… Bunlar kesilse, mesela
bir hafta hiçbir tepki almasan›z…
‹ßte o zaman ßaß›r›r›m ve “Allah Allah ya,
bilgisayarda bir sorun var san›r›m” derim kendi
kendime. Ama diyelim ki oldu, o zaman derim
ki “Herhalde ben art›k kimseyi ilgilendirmeyen
yaz›lar yaz›yorum. ”Okuyucu tepkileri
gazeteciyi besleyen bir ßey. Yani olumsuz tepki
almak, hiçbir tepki almamaktan iyidir.
36
“ ”
Gazetecilik bir çeßit virüs.
Bir kere girdi mi vücuda,
atmak ne mümkün…
Bu dergiyi okuyanlar›n aras›nda gazeteci olmak isteyenler vard›r
mutlaka… Onlara tavsiyeleriniz?
Bir kere gerçekçi olmak gerekiyor. Þunu bilsinler ki, yüzde doksan
dokuzu gazeteci olamayacak.
(Þaß›r›yorum…)
Aman Emin Bey, biraz pesimist yaklaß›m de¤il midir bu…
Hay›r, de¤il. Gerçekler böyle. Bugünkü ülke ve medya koßullar›nda
hepsi hüsrana u¤rayacak. Her y›l yüzlerce insan mezun oluyor iletißim
fakültelerinden. Hepsinin de amac› gazeteci olmak. Ama ne yaz›k ki
medya kurulußlar›nda yer yok. Ço¤u zaman gelip maaßs›z çal›ßmaya
O zaman sizin gençlik döneminiz daha
ßansl›yd› diyebilir miyiz?
Bir aç›dan evet… Çünkü daha sakin ve huzurlu
bir ortamda gençli¤imizi yaßad›k biz. ‹nsanc›l
ilißkilerin daha güçlü oldu¤u bir dönemdi. Terör,
ßiddet yoktu; dostluklar daha sa¤lamd›. Ve tabii
ißsizlik sorunu yoktu bizde, genç nüfus bu kadar
yo¤un de¤ildi. Öte yandan teknoloji yoktu bizde
de. Þimdiki gençlerin bu ßans› var.
(Söyleßimizin sonlar›na yaklaß›rken Emin Bey’e
gençlere yönelik olumlu bir ßey söyletmekte
kararl›y›m. O yüzden bir önceki soruya tak›l›p kald›
akl›m. ‹ßsizlik deyince özellikle gençlerin
tüylerinin diken diken oldu¤unu biliyorum.
Gazeteci olmak isteyenlerinse, “Yüzde doksan
dokuzu gazeteci olamayacak. ” cümlesini
okuyunca içlerinde nas›l bir f›rt›nan›n kopaca¤›n›,
yaßad›¤›m için anlayabiliyorum. Emin Bey’in tavr›
net, bunu de¤ißtiremem, ama sizler için bir öneri
alabilirim. Siz de uygularsan›z, o yüzde birlik
dilime girersiniz belki de…)
Peki Emin Bey, gençlere nas›l bir yol izlemelerini tavsiye
edersiniz?
Þunu ilk baßta belirtmek gerekir ki, derslerle yetinmek hiçbir ßey
vermez insana. Hayat›n gerçekleriyle “küt” diye yüz yüze gelecekler
diplomay› ceplerine koyduklar› anda. Bu duruma düßmemek için,
ö¤renciyken sadece derslerle s›n›rl› kalmas›nlar. Mümkün oldu¤unca
yetißtirsinler kendilerini. En önemlisi de çok iyi düzeyde yabanc› dil
bilmeleri gerekiyor, bu art›k tart›ßmas›z bir gerçek. Kendi alt yap›lar›n›
olußturmalar› ßart. Ayr›ca dürüst, namuslu insanlar olmalar› da
gerekiyor.
(Gençlere önerilerini de ö¤rendikten sonra soraca¤›m soru
kalm›yor. Çevremdekilerin de sorular›n› sordum derken akl›ma bizim
Zeynep Han›m geliyor. Zeynep Han›m bizim iß yerimizde çay kahve
ihtiyac›m›z oldu¤unda imdad›m›za yetißen mutfak ißlerinden sorumlu
han›m. ‹ß arkadaßlar›ma sorarken ona da sormak gelmißti içimden
Emin Çölaßan’a sormak istedi¤i bir ßey var m› diye… Biraz
düßündükten sonra sorusunu iletti bana ve ben de ßimdi Emin Bey’e
soruyorum:)
Emin Bey, kahvenizi nas›l al›rs›n›z?
Orta. Günde sadece bir tane. O da ö¤le yeme¤inden sonra.
(Foto¤raflar için Hürriyet Fotomuhabiri
Volkan Y›ld›r›m’a teßekkürler…)
RÖPORTAJ: Didem Gülsever
kulüplerimiz
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹
Do¤a Sporlar› Kulübü
At›l›m Üniversitesi Do¤a Sporlar› Kulübü’nün amac›, do¤aya ve do¤a sporlar›na gönül vermiß
insanlar› bir araya getirmek, insanlar› do¤a sporlar›na özendirmek, onlara do¤ru e¤itimleri
verip bu tür organizasyonlar düzenlemektir.
2003 y›l›nda kurulan Do¤a Sporlar› Kulübü, kendi içindeki yap›lanmay› k›sa bir sürede
tamamlayarak okulun en büyük ve en faal kulübü olmay› baßarm›ßt›r. Do¤a Sporlar›
Kulübü’müz merkezi bir örgütlenmeye sahiptir. Bu örgütlenmede ßu anda 5 birimimiz var.
Bunlar da¤c›l›k, su alt›, havac›l›k, kayak ve da¤ bisikleti birimlerimizdir. Yani Do¤a Sporlar›
Kulübü 5 ayr› toplulu¤u içinde bar›nd›ran büyük bir kulüptür. Bu birimlerde üyelerimiz e¤itim
ald›ktan sonra faaliyetler düzenliyoruz. Di¤er faaliyetlerimiz olan da¤c›l›k, havac›l›k, ve su alt›
birimlerimizin dersleri biraz daha kapsaml›. Teorik dersler veriyoruz. Daha sonra da teorik
dersleri hayata geçiriyoruz. Þu anda en aktif birimlerimiz da¤c›l›k ve su alt› topluluklar›m›z.
Bunlar riski yüksek olan sporlar oldu¤u için bu birimlerde çok ciddi bir e¤itim verip ciddi bir
s›nav yap›yoruz.
Kulübümüze üyelik için herhangi bir ücret talep etmiyoruz. E¤itimlerimizi de tamamen
gönüllülük ilkesine ba¤l› kalarak ücretsiz olarak veriyoruz. Fiziksel ve psikolojik engeli
olmayan tüm At›l›ml›lar DSK Ailesi’ne kat›labilir.
Faaliyetlerini tüm h›z›yla sürdüren Do¤a Sporlar› Kulübü, At›l›m Üniversitesi’nin hakl› gururu
olmaya devam etmektedir.
Do¤a Sporlar› Kulübü ‹letißim: 0 312 586 80 00 • 0 543 401 08 39 • http://dsk. atilim. edu. tr • dsk@atilim. edu. tr
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹
Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü
Ça¤›m›zda üniversiteler, bilim ve teknoloji üretim ißlemlerini sürdürmenin yan›
s›ra ö¤rencilerin bireysel gelißimine katk›da bulunmay› da ilke edinmißtir. Bu nedenle üniversitelerde, akademik çal›ßmalar›n yan› s›ra sosyal ve kültürel alanlarla
ilgili etkinlikler de hayat buluyor. Bu durumun iyi bir örne¤iyse ö¤renci kulüpleri.
Önemi her geçen gün artan bu kulüpler,
üyelerine mesleki ve akademik katk›da
bulunmas›n›n yan› s›ra, onlar›n hoßça vakit geçirmelerini sa¤l›yor. 2002 y›l›nda kurulan IESC (Industrial
Engineering Student Club), her iki alanda da üyelerine katk›da bulunmay› kendine amaç edinen bir kulüp. Bu amaç
do¤rultusunda toplant›lar, e¤itim seminerleri, teknik geziler, paneller, sempozyumlar düzenleyerek üyelerinin akademik ve mesleki gelißimine olanak tan›may› planlarken, sosyal, kültürel, sanatsal aktivitelerde de bulunarak hem üyelerinin boß vakitlerini iyi de¤erlendirme
f›rsat› sunmay› hem de bölüm içindeki
birliktelik duygular›n› ve iletißimi güçlendirmeyi sa¤l›yor.
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹
Türk Tarih Platformu
38
Türk Tarih Platformu, merkezi At›l›m Üniversitesi olmak üzere
kurulmuß bir ö¤renci toplulu¤udur.
Türk Tarih Platformu (TTP) üniversite ö¤rencilerinin, millet ve vatan
bütünlü¤üne sahip, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve d›ß
tehditler konusunda bilinçlenmiß, Atatürk ‹lke ve ‹nk›laplar›na
ba¤l›, insan haklar›na sayg›l›, bilimsel anlay›ß› benimsemiß, ça¤daß
dünyan›n ihtiyac›n› kavram›ß, bilgili ve bilinçli birer birey olmalar›na
yard›mc› olmak amaçlar›n› kendine görev edinmiß ve faaliyetine
2003 y›l› güz döneminde baßlam›ßt›r.
Kendi içinde çal›ßma gruplar› olußturan topluluk h›zla çal›ßmalar›na
baßlam›ß ve 29 Ekim 2003 tarihinde, At›l›m Üniversitesi, Baßkent
Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Çankaya Üniversitesi ö¤renci
topluluklar›n›n kat›l›mlar›yla Cumhuriyet Üniversiteleri 80. Y›l
Resepsiyonu ad›nda bir resepsiyon düzenlemißtir.
Resepsiyonda okulumuz ö¤retim görevlilerinden Yrd. Dç. Dr.
Reßat ÖZTÜRK bir konußma yapm›ß, ard›ndan Sonsuz Maraton
adl› Cumhuriyet Tarihimizi anlatan sinevizyon gösterisi yap›lm›ßt›r.
Resepsiyonumuzun en can al›c› bölümüyse Olgunlaßma
Enstitüsü’nün haz›rlay›p sundu¤u Atatürk K›yafetleri Defilesi
olmuß, kat›l›mc›lar taraf›ndan büyük bir coßkuyla izlenmißtir.
Resepsiyon ulusal televizyonlar›n haber bültenlerinde
yay›nlanm›ßt›r. Türk Tarih Platformu kendi çal›ßmalar› haricinde
di¤er üniversitelerin de etkinliklerine kat›lm›ß ve üniversitemizi en
iyi ßekilde temsil etmißtir.
20-21 Aral›k 2003 tarihinde Polis Akademisi’nin düzenledi¤i
Tan›ßma Festivali’ne ö¤renci konseyimizle beraber kat›lan
toplulu¤umuz Ankara Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya
Üniversitesi, Ufuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, ODTÜ, Baßkent
Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Kara Harp Okulu, Polis
Akademisi ve GATA’dan gelen ö¤renci topluluklar›n›n haz›rlad›klar›
etkinliklere ve konferanslara kat›lm›ß, ö¤rencilerle dostane ilißkiler
kurmußtur.
Her an bu ülkenin vatandaß› olma bilincine sahip topluluk üyesi
arkadaßlar›m›z Mart 2004 de Çanakkale’de kefensiz yatan
binlerce ßehidimizi ziyaret etmek amac›yla bir gezi düzenlemißtir.
Gezi kapsam›nda Çanakkale Þehitlikleri ziyaret edildikten sonra
Behramkale ve Truva da gezilmißtir. Bu projeyi yaparken kat›l›mc›
bireylerin becerilerini gelißtirmesi ve iß bölümü sayesinde topluluk
halinde bir iß yapabilme kabiliyetini olußturmak planlanm›ßt›r.
2003-2004 y›l› Bahar Þenli¤i’nde; TTP unutulmaya yüz tutmuß
Türk Sanatlar›’n› tan›tmak amac›yla Olgunlaßma Enstitüsü’nden
alm›ß oldu¤u yard›mlar sayesinde Ebru Sanat›’n›n tan›t›m›
yapm›ßt›r. ‹steyenlere uygulamal› olarak Ebru Sanat› yapt›r›lm›ßt›r.
Üniversitemiz ö¤rencileri hiçbir koßul aranmaks›z›n toplulu¤umuza
üye olabilir ve çal›ßmalar›m›za dahil olabilirler. Daha fazla kat›l›m
daha fazla faaliyet; daha fazla ö¤renci daha fazla vatan sevgisi
demektir.
makale
Avrupa Birli¤i Anayasas› Vesilesiyle
AB-TÜRK‹YE ‹lißkileri
Üzerine Baz› De¤erlendirmeler
Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da s›n›rl› de¤ildir. Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye
önyarg›l› yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve Türkiye’yi “kendi ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir.
alg›n›n temellendirilemezli¤ine dair düßüncelerimi dile getirmek
istiyorum. Türkiye’deki “AB alg›s›”n›n temellendirilemezli¤ine dair
düßüncelerimin dile getirilmesiyse, AB Anayasas› hakk›ndaki üç ana
görüße ve AB Anayasas›n›n ortaya koydu¤u siyâsî felsefenin
içeri¤ine ilißkin Avrupal› bak›ß aç›lar›na dayanacakt›r, ama önce
Türkiye’deki AB alg›s›n› ortaya koymak gerekiyor.
Prof. Dr. Levent KÖKER
At›l›m Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi
G‹R‹Þ
‹lgi çekici bir târihî tesadüf olarak Türkiye Cumhuriyeti’in ilan›n›n
81’inci y›ldönümü olan 29 Ekim 2004’te AB üyesi 25 ülkenin devlet
ve hükûmet baßkanlar› taraf›ndan imzalanm›ß bulunan Avrupa
Birli¤i Anayasas›, hem Avrupa Birli¤i’nin niteli¤ini anlamam›z ve
hem de bu anlay›ß temelinde AB-Türkiye ilißkilerini
de¤erlendirebilmemiz bak›m›ndan çok önemli bir belgedir. AB
Anayasas›’n›n bu önemi, Avrupa Birli¤i’nin basit bir “ç›kar birli¤i”
olarak görülemeyece¤ini, bir kez daha ve neredeyse kesin bir vurgu
ile ortaya koymas›nda belirginleßmektedir. Ancak, AB Anayasas›n›n
önemi bununla da s›n›rl› de¤ildir. Anayasa, gerek yap›l›ß tarz› ve
gerek içerdi¤i demokratik siyâsî kat›l›m mekanizmalar› bak›m›ndan,
baßta anayasa ve kamu hukukçular› olmak üzere, siyâset bilimiyle
do¤rudan veya dolayl› biçimde ilgili olanlar›n ezberlerinde yer etmiß
bulunan konfederasyon ve/veya federasyon tipi “devlet
birleßmeleri” tiplerinden farkl›laßmaktad›r. AB Anayasas›, bu
bak›mdan da sadece dikkat çekici de¤il ayn› zamanda, öyle veya
böyle bir de¤er yarg›s› atfetmemizi kaç›n›lmazlaßt›rmas› anlam›nda
güçlü bir normatif boyutu bulunan bir düzenleme niteli¤i
taß›maktad›r.
Bu ba¤lam içinde, önce Türkiye’nin, 17 Aral›k 2004 zirvesi
sonras›nda tam üyelik perspektifini iyice pekißtirdi¤i Avrupa Birli¤i
ile ilißkilerinde varolan ve yayg›n kamuoyunu etkisi neredeyse
bütünüyle belirledi¤i halde pek de dile getirilmeyen bir “AB
alg›s›”n›n ortaya koyduktan sonra, AB Anayasas› vesilesiyle bu
TÜRK‹YE’DEK‹ “AVRUPA ALGISI”
Türkiye kamuoyunda, genel olarak “yabanc›lar”›n Türkiye’yi ve
Türkleri iyi tan›mad›¤›ndan, “kendimizi” iyi tan›tamad›¤›m›zdan hep
yak›n›l›r. Bunun bir di¤er tezâhürü, AB ile olan ilißkiler üzerinden ve
meselâ Türklerin yo¤un olarak yaßad›¤› baz› AB üyesi ülkelerde,
buradaki Türk mevcûdiyetinin, Türkiye’nin AB üyeli¤ine karß› yayg›n
bir kamusal muhalefeti besledi¤i ortaya ç›kt›¤›nda da
görülmektedir: Avrupal›lar “bizi” tan›mamakta; yanl›ß tan›makta;
hatta bir k›sm›, kendi ülkelerindeki “yabanc› –göçmen– ißçi” olgusu
üzerinden gelißtirdi¤i önyarg›lara göre “bizi” de¤erlendirmekle
yanl›ß yapmaktad›rlar.1
Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da
s›n›rl› de¤ildir. Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye önyarg›l›
yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve Türkiye’yi “kendi
ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir. Asl›nda, Türkiye’nin AB
üyeli¤i neredeyse gerçekleßemeyecek kadar uzun bir zamana
yay›lmak istenmekte; bu zaman zarf›nda Türkiye’den “AB ç›karlar›”
do¤rultusunda
birçok
“tâviz”
kopart›lmakta;
henüz
kopart›l(a)mam›ß (hâlâ çözülmemiß K›br›s mes’elesi, Ermeni
iddialar›n›n gündemde tutulmas›, az›nl›k haklar› gibi) konularda da
“AB dayatmalar›” devâm etmektedir.
AB-Türkiye ilißkilerine yönelik bu muhakeme tarz›, aç›k bir AB
karß›tl›¤›na dönüßmedi¤i durumlarda bile, Türkiye kamu oyunda
yayg›n ve yerleßik bir zihniyeti, bir tav›r al›ß› ortaya koymaktad›r. Bu
muhakeme tarz›n›n ihmâl etti¤i soru, “biz Türk(iyeli)ler Avrupa’y› ve
Avrupa Birli¤i’ni ne kadar do¤ru tan›yoruz” sorusudur. Bu ihmâl,
asl›nda AB aleyhtarl›¤› gibi bir siyâsî tavr›n tam da göbe¤inde yer
almam›ß olsayd›, o kadar da önemli say›lmayabilirdi. Ama durum
böyle de¤ildir ve yukar›da k›saca özetlemeye çal›ßt›¤›m muhakeme
tarz›, Avrupa Birli¤i’ni âdetâ bir “ulus-devlet” gibi görmekte, Birlik’in
39
kendi “ç›karlar›” do¤rultusunda Türkiye’ye yaklaßt›¤›n› varsaymakta
ve dolay›s›yla da Türkiye’nin de Avrupa’ya “kendi ulusal ç›karlar›”
do¤rultusunda yaklaßmas› (veyâ, hattâ uzaklaßmas›) gerekti¤ini ileri
sürmektedir.
‹lginç bir biçimde, Türkiye’nin AB üyeli¤i perspektifinin korunmas›
gerekti¤ini, Türkiye’nin AB üyeli¤i için üzerine düßen (ve esâsen
Türkiye taraf›ndan irâdî olarak taahhüt edilmiß bulunan) ekonomik
ve siyâsî reformlar›n yap›lmas›, uygulanmas› ve yerleßtirilmesi
yolunda kararl› bir biçimde ilerlemek zorunda oldu¤unu dile getiren
“AB yanl›s› tav›r” da, ço¤u kez, AB üyeli¤ini ulusal ç›karlar›n bir
gere¤i gibi sunmaktad›r. Bu sunum, meselâ K›br›s sorununun art›k
çözülmesi gerekti¤ini, Annan Plân›’n›n bu bak›mdan iyi bir öneri
oldu¤unu ileri sürürken, K›br›s’› Türkiye’nin AB üyeli¤i önünde bir
engel ve dolay›s›yla Türkiye’nin ulusal ç›karlar› aleyhine sonuç
do¤uran bir dert olarak alg›lamaktad›r.
Sonuçta, Türkiye kamu oyunda yayg›n olarak görülen ve hem AB
aleyhtarl›¤› ve hem de AB taraftarl›¤› olarak netîce üretebilen bir
muhakeme tarz›, Avrupa Birli¤i’ni “kendi ç›karlar›” olan bir varl›k
olarak alg›lamakta ve Türkiye’yi de bu varl›kla kurdu¤u ve kuraca¤›
ilißkilerde kendi ulusal ç›karlar›na göre hareket etmesi gerekti¤ini
düßünmektedir.
40
“Ulusal ç›kar” kavram›n›n târihî ve mant›kî aç›lardan taß›d›¤› anlam
bulan›kl›klar›na ve bu kavram›n taß›d›¤› siyâsî otoriterlik
potansiyellerinin demokratik siyasetle ba¤daßmazl›¤›n›n içerdi¤i
mes’eleler yuma¤›na hiç girmeden belirtmek gerekir ki, Avrupa
Birli¤i Anayasas›, böyle bir klâsik “ulusal (devlet) ç›karlar(›)”
mant›¤›na göre düßünüldü¤ünde do¤ru dürüst anlaß›lamayacak
olan, önemli ve her bak›mdan yeni bir belge olarak karß›m›zda
durmaktad›r. AB Anayasas›’n›n ve bu Anayasa dolay›s›yla AB’nin
do¤ru anlaß›lmas› için birinci ad›m, Türkiye’deki yayg›n “AB
alg›s›”n›n temelini meydana getiren “ulusal (devlet) ç›kar(›)”
kavram›n› –hatta bu kavram›n vazgeçilmez yoldaß› olan “devlet
mant›¤›”n› [raison d’Etat-reason of State]- d›ßlayan (veya d›ßlamaya
haz›r) bir siyâsî dünya görüßüne sahip olmak ise, ikinci ad›m AB
Anayasas›’n›n ne tür bir tart›ßma süreci sonucunda ortaya ç›kt›¤›n›
bilmektir. Bu bilgi, (1) AB’nin Avrupal›lar taraf›ndan nas›l tasavvur
edildi¤ini ve bu ba¤lamda AB’nin tek ve türdeß bir tasavvur tarz›n›n
mevcut olmad›¤›n›; (2) Avrupa siyâsetindeki sa¤ (millîyetçi,
muhafazakâr, faßist, ›rkç›) ve sol (komünist, sosyalist, sosyal
demokrat, yeßil, çevreci, vb.) ak›mlar›n AB’yi tasavvur tarzlar›
aras›ndaki farklar›n netleßti¤i hususlar› ve (3) nihâyet, bunlar›n AB
Anayasas›’na nas›l yans›d›¤›n› kavarmakla anlaml› bir temele
oturtulabilecektir..
AVRUPA B‹RL‹Ú‹, NASIL B‹R B‹RL‹KT‹R?
Türkiye’deki yayg›n AB alg›s›n›n temelini olußturan “ç›kar” kavram›,
ilk anda ve yine yayg›n olarak “maddî” bir vurguya sahip
oldu¤undan, bu kavram›n Avrupa dillerindeki karß›l›¤›nda yer alan
“interest” sözcü¤ünün, yine maddî bir vurguya sahip bulunan,
örne¤in “faiz” ve buna yak›n anlamda “fayda, yarar, semere” gibi
anlamlara ek olarak, “ilgi, amaç, önemseme” gibi boyutlar›n› da
gözlerden saklamaktad›r. Böylelikle, ç›kar› salt “maddî” anlamda
düßünmeye yatk›n bir alg› kapasitesinin s›n›rlar› içinde kalarak
AB’ye ve AB-Türkiye ilißkilerine bak›l›nca, AB de öncelikle bir
“ekonomik birlik” gibi düßünülmektedir. Dolay›s›yla Avrupa Birli¤i,
Avrupa Kömür ve Çelik Toplulu¤u, Avrupa Ekonomik Toplulu¤u gibi
kurumlaßmalar›n târihî referanslar› da hesâba kat›larak, salt
ekonomik ç›kar ça¤r›ß›mlar›na göre ele al›nmakta ve –1970’lerin
sonlar›na rastlayan ünlü bir deyißi hat›rlat››rcas›na– Avrupal›lar›n
(onlar›n) “ortak”, Türkiye’nin (bizim) ise “pazar” olarak görüldü¤ü
yarg›s›n› sürdüren bir tarzda de¤erlendirilmektedir.
Oysa hâl böyle de¤ildir. En az›ndan ßu söylenebilir –ve de
söylenmelidir– ki Avrupa Birli¤i, bütün Avrupal›lar taraf›ndan bir
“ekonomik birlik” olarak görülmemektedir. Asl›nda bugün Avrupa
Birli¤i’ne ve bir AB Anayasas›’na varan sürecin baßlang›c›nda da
böyle bir perspektif bask›n de¤ildir. Avrupa Birli¤i, öncelikle, (1)
Avrupa’n›n kanl› savaßlar târihîne son vermek, Avrupa’y› bir “ebedî
bar›ß” alan›na dönüßtürmek, (2) bu amaçla ilißkili bir biçimde,
Almanya’y› zapturapt alt›na almak ve (3) nihâyet ve bu iki “siyâsî”
hedefe eklenen bir anlay›ßla “ekonomik büyüme ve refah›n”
gerçekleßtirilmesi için emin bir yol tesis etmek için tasavvur
edilmißtir. Bu tasavvurun devletlerin de¤il, halklar›n birlikteli¤ine
dayanmas› gerekti¤i vurgusuyla birlikte bir “siyâsî proje” niteli¤ine
sâhip k›l›nm›ß oldu¤u da hat›rlanmal›d›r.2
Bu ba¤lamda, k›saca vurgulamak gerekmektedir ki, modern
zamanlara geçiß olarak de¤erlendirmemizde bir sak›ncan›n
bulunmad›¤› XV. Yüzy›l sonlar›ndan itibâren insan, toplum ve devlet
(siyâsî-hukukî kurumlar ve bunlar›n felsefî-antropolojik temelleri)
üzerine yo¤un ve ço¤ulcu bir fikri çeßitlili¤e sahip bir Avrupa’da
üretilmiß olan “Birlik projesi,” “ç›kar” ve dolay›s›yla “çat›ßma”
merkezli dünyâ görüßlerine, gerçekçi oldu¤u gerekçesiyle câzip
gelen ve “insan insan›n kurdudur” deyißini bu ba¤lamda “ulusdevlet ulus-devletin kurdudur” diye anlayabilece¤imiz Thomas
Hobbes’un mâhiyeti itibâriyle savaß› gerektiren ön kabûlleri üzerine
inßâ edilmiß de¤ildir. Avrupa Birli¤i düßüncesini ve nihâyet bu
düßüncenin en son kurumsal ifâdesi olan AB Anayasas›n›
temellendiren felsefe, Kant’ta ve Kant’›n “ebedî bar›ß” fikrinde daha
do¤ru bir biçimde yakalanmaktad›r.3
Hemen belirtelim ki, Avrupa Birli¤i’ni AB Anayasas› ile
sonuçlanacak olan ve bu sonuç üzerinden kendi gelißme
do¤rultular›n› olußturaca¤› bir siyâsî proje olarak alg›laman›n,
Avrupa’n›n bütününde aynen kabûl gördü¤ünü söylemek, yine de
mümkün de¤ildir. Avrupa düßüncesinin târihî ve güncel çeßitlili¤i
içinde, Avrupa Birli¤i Anayasas› ile ilgili görüßlerin de, sonuçta
AB’nin bir “siyâsî birlik olma niteli¤i”ni reddetmeseler de, çok farkl›
düßüncelere dayand›¤› bilinmektedir. Bu görüßleri, esâsen Avrupa
Birli¤i’nin bir anayasaya ihtiyâc›n›n olmad›¤›n› ileri süren görüßler ile
AB Anayasas› lehindeki görüßler olarak ayr›ßt›rmak mümkündür.
“B‹R S‹YAS‹ B‹RL‹K OLARAK
AVRUPA B‹RL‹Ú‹’N‹N B‹R ANAYASAYA
‹HT‹YACI YOKTUR!”4
(demos)” olmad›¤›n› düßünmektedir. Böyle bir demos ortaya koymak
için, ister istemez, d›ßlay›c› kimlik unsurlar›na sahip bir “siyasî
topluluk” tasavvur etmek gerekecektir ki bu da AB bütünleßmesinin
gereklerine uymayacakt›r. AB’nin bir anayasaya esâsen ihtiyac› da
yoktur, çünkü biçimsel anlamda AB’nin gelißim dinamizmine uygun
düßmeyen kal›plar olußacak ve maddî anlamda “evrimsel
anayasa”n›n AB niteli¤ine uygun düßen nitelikleri ortadan kalkm›ß
olacakt›r.5
“AVRUPA B‹RL‹Ú‹’N‹N
N‹Ç‹N B‹R ANAYASAYA ‹HT‹YACI VARDIR?”6
Özetlenen ve asl›nda bir “ulus-devlet içi anayasa” anlay›ß›na
dayanan bu iki görüße karß›l›k, Jürgen Habermas’›n öncülük etti¤i
bir baßka görüß ise AB’nin bir anayasaya ihtiyâc› oldu¤unu ileri
sürmektedir. Habermas, AB’nin bir anayasaya ihtiyâc› oldu¤unun
gerekçesini, çok özet olarak aktarmak gerekirse, ßu noktalarda
vurgulamaktad›r: (1) Avrupa Birli¤i, asl›nda Avrupa ulusdevletlerinin “görkemli kazan›mlar›”n› ulusal s›n›rlar›n ötesinde
de geçerli k›lmak ve gelißtirmek zorundad›r. (2) Bu zorunluluk,
Avrupa bütünleßmesini basitçe bir “ekonomik ç›kar birli¤i” diye
görmemeyi de gerekli k›lmaktad›r. Avrupa’y› sadece bir pazar,
üstelik de “küreselleßmenin sersemletti¤i bir pazar” diye
görmemek, Avrupa’y› böyle bir sersemli¤in yarataca¤› çürümeye
terk etmemek gerekmektedir.
➜
Avrupa Birli¤i’ni bir siyâsî birlik olarak alg›lamak, bugün için art›k
ortak bir anlay›ß halindedir. Buna ra¤men, AB’nin nas›l bir siyâsî
birlik olarak görülmesi gerekti¤i konusunda farkl›l›klar vard›r.
Örne¤in, AB’nin bir anayasaya ihtiyac› olup olmad›¤› sorusunu ilk
gündeme getiren bilginlerden biri olan Grimm, Avrupa Birli¤i’nin
siyâsî niteli¤ini kabul etmekte, ancak bu siyâsî niteli¤in bir “AB
Anayasas›” ile sonuçland›r›lamayaca¤›n›, esâsen bunun gerekli de
Peki, bu gereklilik nereden do¤maktad›r diye sorulabilir. Sorunun
olmad›¤›n› ileri sürmektedir. Bu görüßün dayana¤›, bir anayasadan
yan›t› aç›kça normatiftir ve Habermas’›n daha geniß olarak ele
söz edebilmek için bir ulusun ve bir devletin olmas› gerekti¤ini
ald›¤› “modernlik” analizleri içinde yakalanabilir. Burada, elbette
kabul eden bir klâsik kamu hukuku anlay›ß›d›r. Buna göre, AB’nin
böyle bir analizin ayr›nt›lar›yla ilgilenmeye kalkmak söz konusu
hem “kavram›n tüm anlam›yla anayasa” denilen
de¤ildir. Ancak, ßu kadar›n› belirtelim ki,
böyle bir olußumu meydana getirebilecek bir yap›s›
modernli¤in siyâsî ifâdesi, modern devletin
Avrupa Birli¤i’ni AB
(bir
“Avrupa
Ulusu/Halk›
(demos)”
dayand›¤› hukukî normlar düzeninin meßrûiyeti,
bulunmamaktad›r ve hem de AB’nin siyâsî niteli¤i
Anayasas› ile
toplumun siyâsî özne olarak aktif kat›l›m›n›n
böyle bir anayasay› gerektirmeyen, klâsik bir
sonuçlanacak olan ve gerekli oldu¤u demokratik süreçlerle mümkün
uluslararas› örgüt, yani bir “ulus devletler birli¤i”
olmaktad›r. Bu süreçlerin geçerlili¤in ön ßart›
bu sonuç üzerinden
olman›n ötesinde bir anlama da sahip de¤ildir.
ise, “Avrupa ulus devletlerinin görkemli
kendi
gelißme
Avrupa Birli¤i’nin bir anayasaya ihtiyâc›n›n olmad›¤›
kazan›mlar›”nda yakalanabilecektir ki, bunlar:
do¤rultular›n›
düßüncesini, biraz daha farkl› bir biçimde ileri süren
(1) temel hak ve özgürlüklerin güvence alt›na
ikinci görüß sâhibi ise, bir di¤er kamu hukuku bilgini olußturaca¤› bir siyâsî
al›nd›¤› “hukukun üstünlü¤ü” (rule of law); (2)
olan Weiler’dir. Weiler’in görüßüne göre AB, hâlen
ekonomik refah ve e¤itim seviyesinin yüksekli¤i
proje
olarak
mahkeme içtihâtlar› ve doktrin yoluyla “maddî
ile belirlenen sosyal devlet kazan›mlar› ve (3)
anlamda anyasa” niteli¤i kazanm›ß bulunan “birincil alg›laman›n, Avrupa’n›n buna ba¤l› olarak, yurttaßlar›n elde ettikleri boß
hukuk” kurallar›na sahiptir ve bu bak›mdan bir “AB bütününde aynen kabûl zaman imkânlar› ve böylece kendilerini
Anayasas›” mevcuttur. AB üyesi devletlerin iç hukuk
gelißtirmek ve siyâsî iradelerini olußturmak (will
gördü¤ünü söylemek,
düzenlemeleriyle ihlâl etmelerinin mümkün olmad›¤›
formation) için mevcût olmas› gereken bireysel
bu tür kurallar, AB’nin dinamik, (gelißmeye,
yine de mümkün
serbestlik alan›.
yenilenmeye, yeni ßartlara uyarlanmaya yatk›n) bir
de¤ildir.
Habermas, Avrupa bütünleßmesinin bir ifâdesi
anayasaya sâhip oldu¤unu göstermektedir. Bunun
olarak AB’nin ilerletilmesi gerekti¤ini, bunun bir
ötesinde biçimsel anlamda bir anayasa yapmak
özgürlük
ve
barݧ
idesi do¤rultusundaki gelißmeyi ifâde etti¤i için
hem mümkün de¤ildir ve hem de, yap›lmas› hâlinde bu dinamizmi
gerekli
oldu¤unu
ileri sürmekte, AB Anayasas›’n› da, yukar›da
engelleyecektir. Mümkün de¤ildir çünkü, Weiler de, Grimm gibi,
sözünü
etti¤im
ulus-devlet
yap›lar›na özgü kazan›mlar› ulus-üstü bir
böyle bir anayasay› ortaya koyabilecek bir “AB ulusunun/halk›n›n
berâberlik olarak kavranmas› gereken AB’ne taß›yarak
41
kal›c›laßt›raca¤› için zorunlu bulmaktad›r. AB’nin bir biçimsel
anlamda bir anayasaya sahip olma ihtiyâc›, bu çerçevede, ßöyle
aç›klanabilir:
(1) AB, bir “siyâsî proje” olarak, evrensel ve kal›c› bir bar›ß›
hedeflemektedir.
(2) Böyle bir bar›ß, Kant’›n yaklaß›k iki yüzy›l öncesinden
seslendirdi¤i üzere, baßka ßeylerin yan›nda ve en temel
ihtiyaç olarak her biri birer “cumhuriyet” (respublicayurttaßlar yönetimi) olan devletler toplulu¤unu gerektirir.
(3) AB, bir ulus devlet de¤ildir. Bir “ulus devletler devleti” de
de¤ildir. Bu anlamda AB, ne bir “uluslararas› antlaßma” ile
kurulan bir “konfederasyon,” ne de farkl› devletlerin bir
“anayasa etraf›nda birleßti¤i” bir “federasyondur”.
(4) AB, anayasas›n›n bir “uluslararas› antlaßma” niteli¤i taß›mas›
yüzünden bir “konfederasyon,” üye devletlerin belli alanlarda
egemenliklerini AB organlar›na devretti¤i böylece ulusal
egemenlik anlay›ß›n›n ortadan kayboldu¤u, bir anayasa
etraf›nda birleßmeleri yüzünden de bir “federasyon” gibi
görünmekteyse
de,
konfederasyondan
“fazla”,
federasyondan da “az” bir birlik olarak nitelenmektedir.
42
(5) Do¤rusu, Avrupa Birli¤i’nin, bir devletin yurttaßl›¤›n›
önceleyen, örne¤in etnik ve/veya dini unsurlarla bezeli
“kültürel kimlik”lerin yurttaßl›k için ön ßart olmaktan ç›kt›¤›;
bir siyâsî varl›¤a (burada AB’ne) mensubiyetin bireysel ve
iradi bir tercih olarak kabul edildi¤i ve bu anlamda Kant’a
daha yak›n duran bir yeni anlay›ß› anlatan özelliklerini görmek
gerekmektedir.
(6) Nitekim, AB Anayasas› da, ulus-devletlerin kendi iç
demokratik süreçlerini AB’nin bu nitelikleri aç›s›ndan gerekli
gören ama yeterli bulmayan, AB kurumlar›nda AB
yurttaßlar›n›n do¤rudan ve kendi ulus-devletleriyle ba¤lant›s›z
bir biçimde etkili olabilmelerine imkan veren, bu do¤rultuda
AB yurttaßl›¤›n›, ulus-devlet hukuku öncesi etnik ve/veya
dinsel kültürel müktesebât›yla tan›mlamayan bir “ulus-üstü
yeni yap›lanma” getirmektedir.
Bu ba¤lamda son olarak belirtmek gerekir ki, Türkiye’deki yayg›n
AB alg›s›n›n yanl›ßl›¤›, AB’yi bir “ulus-devletler devleti” olarak
görmek biçiminde devam etti¤i görülmektedir. Bunun bir tezahürü
de, Avrupa Birli¤i’nin anayasal bütünleßme sürecinin “bir
federasyona do¤ru gelißti¤i”nden bahisle ve Türkiye’nin “üniter
devlet anlay›ß›”na dayanan “ulusal egemenlik” temelli Cumhuriyet
yap›s›n›n, hukuki anlamda AB bütünleßmesinde yer almaya izin
vermedi¤i yarg›s›na var›lmas› türünden “pozitif hukuk”a uygun
görünen bir de¤erlendirmedir.7 Eklemek gerekiyor ki bu
de¤erlendirme, Avrupa bütünleßmesinin normatif gereklerini ve
art›k kendisi de bir pozitif hukuk hâline gelmiß olan Avrupa “ulus
üstü hukuk kurumlaßmas›”n› anlamaya izin vermeyecek bir
statükoculuk ile son bulmaktan baßka netice veremeyecektir.8
Ulus-devletin, bu ba¤lamda da ulusal egemenlik anlay›ß›n›n, buna
dayanan hukuki-siyâsî kurum ve süreçlerle birlikte, târihî ve
dolay›s›yla de¤ißmelerinin mukadder oldu¤unu bilmek; Avrupa
bütünleßmesinin, bu de¤ißimin irâdî olarak tercih edilmesi gereken,
normatif olarak savunulmas› elzem, insanî ve özgürleßmeci bir
gelecek perspektifi sundu¤unu iyi özümsemek gerekmektedir.
Türkiye’nin anayasa ve kamu hukuku felsefesini bu özümseme
sürecinde temelden de¤ißtirmesi de hem bir zorunluluktur ve hem
de bir “olmas› gereken”dir.
D‹PNOTLAR
* Ankara Barosu taraf›ndan, 08 Nisan 2005 târihinde düzenlenmiß
olan “Avrupa Birli¤i Anayasas› ve ‹ç Hukuk Üzerindeki Etkileri”
konulu panelde yap›lan konußman›n özet metnidir.
1 Bir “izlenim” veyâ “gözlem” olarak, bu sonuncu de¤erlendirmenin
düpedüz “s›n›fsal” bir nitelik kazand›¤›n› ve Türkiye’nin Avrupal› bir
yaßam tarz›n› ortalama Avrupal›’dan çok daha tumturakl› bir
biçimde gerçekleßtirdi¤ine inanan (yukar›) orta s›n›flar› (sözgelimi
‹stanbul burjuvazisi) aras›nda, yer yer Avrupal›’dan daha çok
Avrupal› iken, Avrupal›lar taraf›ndan d›ßlanmas›na (hattâ –bu alg›ya
göre– “aßa¤›lanmas›na”) içerleme ile kar›ß›k yerleßik bir zihniyet
ö¤esi hâlinde varoldu¤unu söylemek mümkün görünmektedir.
2 Bkz. Jürgen Habermas, “Avrupa’n›n Niçin Bir Anayasaya ‹htiyac›
Var?,” (çev. Selen Göbelez), Conatus Çeviri Dergisi, say› 3 (OcakNisan 2005), s. 95-107; burada, s. 96-98.
3 Bkz. Jürgen Habermas, “‹ki Yüzy›l sonras›ndan Geriye Bak›ß›n
Kazan›mlar›yla Kant’›n Ebedi Bar›ß ‹desi,” (çev. Ayßegül Çakal),
Cogito, say› 41-42 (K›ß 2005), s. 381-417.
4 Bu baßl›k alt›nda yer verilen görüßler, AB Anayasas› hakk›nda
Türkçe’deki en kapsaml› ve yetkin bir ilk –bilebildi¤im kadar›yla da
tek– hukukî bilimsel inceleme olan Bertil Emrah Oder’in Avrupa
Birli¤i’nde Anayasa ve Anayasac›l›k (‹stanbul: Anahtar yay., 2004),
s. 191-196 aras›nda daha ayr›nt›l› olarak incelenmektedir.
Buradaki özet büyük ölçüde an›lan esere dayanmaktad›r.
5 Bkz. J. H. H. Weiler, “In defence of the status quo: Europe’s
constitutional Sonderweg,” J. H. H. Weiler ve Marlene Wind,
European Constitutionalism Beyond the State (Cambridge:
Cambridge University Pres, 2003), s. 7-23.
6 Jürgen Habermas, “Avrupa’n›n Niçin Bir Anayasaya ‹htiyac› Var?,”
(çev. Selen Göbelez), Conatus Çeviri Dergisi, say› 3 (Ocak-Nisan
2005), s. 95-107. Ayr›ca bkz. Dieter Grimm, “Does Europe Need a
Constitution?,” European Law Journal, Vol. I, No. 3 (Kas›m 1995),
s. 282-302 ve Jürgen Habermas, “Remarks on Dieter Grimm’s
‘Does Europe Need a Constitution?’,” European Law Journal, Vol. I,
No. 3 (Kas›m 1995), s. 303-307.
7 Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giriß. Genel Esaslar ve Türk
Anayasa Hukuku (Bursa: Ekin Kit. Yay., 4. bask›, 2004), s. 197.
8 AB’nin ve AB Anayasas›’n›n ulus üstü niteli¤i, ulus üstülü¤ün
anayasa ve kamu hukuku aç›s›ndan anlam› gibi hususlarda bkz.
Oder, a.g.e., s. 108-117. Kezâ AB anayasa gelißmelerinin
federasyon kavram› etrâf›nda tart›ß›lmas› için yine bkz. Oder, s.
446 ve devâm›.
Edebiyata ilgisiz bir nesil yetißiyor.
Bu gerçe¤i ço¤umuz biliyoruz. Uzak Do¤u ülkelerinde
bile kißi baß›na ortalama 4–5 adet kitap düßerken,
ülkemizde kitap baß›na onlarca kißi düßüyor.
Mustafa Kemal’in ömründe üç binin üzerinde
kitap okudu¤unu biliyor muydunuz?
Art›k üniversite gençli¤i bile okumuyor.
Okuyanlar›m›z›n ço¤u da popüler kültür kitaplar›n›
seçiyor. Bir “bestseller” modas›d›r gidiyor.
Neyi okumam›z istenirse onu okuyoruz.
T›pk› giyim modas›n› takip eder gibi…
Edebi çevrelerin üzerinde anlaßt›¤› bir nokta var:
De¤erli kitap, uzun ömürlü kitapt›r.
Bugün “bestseller” olan kitaplar›n ismi, bundan çok
de¤il belki 10–15 y›l sonra unutulmuß olacak.
Ama büyüklü¤ü gerçek olan kitaplar hep baki kalacak.
T›pk› 3000’den fazla y›ld›r okunan Odysseia gibi.
Bu yüzden ço¤u kitap tan›tan›n yapmad›¤›n› yaparak,
çok önce yaz›lm›ß, bugün fazla okunmayan,
ama içeri¤i, önemi ve de¤eri tart›ß›lmaz olan birkaç
uzun ömürlü kitap tan›tmaya karar verdik.
Biliyoruz ki gelece¤e yönelik düßünebilen,
genel kültüre önem veren,
Atatürk ilke ve devrimlerine sahip ç›kan Türk gençli¤i,
okuman›n de¤erini hissedecek, hissettirecektir.
Keyifli okumalar!
kültür & sanat
EDEB‹YATTA
iz b›rakanlar…
Haz›rlayanlar: Erel Mez - Gökçe Koray
Sabahattin Ali
KUYUCAKLI YUSUF
“Ald›rma Gönül” ßark›s› unutulmazd›r. “Leylim Ley” de öyle. Peki,
bu ßark›lar›n sözlerini kim yazd›
biliyor muyuz? Sabahattin Ali… 20.
yüzy›l Türk Edebiyat›’n›n baßar›s›
tart›ß›lmaz isimlerinden biri…
44
1907 y›l›nda Gümülcine’de do¤an
yazar,
1948’de
Bulgaristan
s›n›r›nda hayat›n› kaybetmißtir. 41
y›ll›k yaßam›n›n büyük bölümünü e¤itimci olarak geçiren
Sabahattin Ali, yaßam›n›n son y›llar›nda Aziz Nesin’le birlikte Markopaßa adl› mizah dergisini ç›kartm›ßt›r. Yazar›n
onlarca yay›nlanm›ß öyküsünün yan› s›ra tiyatroya
uyarlanm›ß eserleri de vard›r. Eserleri aras›nda ‹çimizdeki Þeytan, Çak›c›’n›n ‹lk Kurßunu, Kürk Mantolu
Madonna ve birçok baßar›l› yap›t bulunmakla birlikte,
bunlar›n ßüphesiz en çok baßar›l› bulunan›, Kuyucakl›
Yusuf’tur.
‹lk olarak 1937 y›l›nda yay›nlanan bu eser, gerçekçi Türk
roman›n›n en özgün ve en baßar›l› örneklerinden biri
olarak de¤erlendirilmißtir. Temelde iyi ve kötünün
savaß›n› anlatan ve özünde insan bulunan bu roman›n
baßkarakteri Yusuf, Türk edebiyat›n›n belki de en romantik kahraman›d›r. Kitap, dönemin taßra sorunlar›na
de¤inmekle birlikte, yal›n ve
ak›c› anlat›m›yla yazar›n
ulaßt›rmak istedi¤i duygular›
okuyucuya an›nda geçen,
hüzünlü ve bir o kadar da
romantik bir yap›ya sahip.
Nazilli’nin Kuyucak köyünde
baßlay›p, Bal›kesir’in Edremit
ilçesinde biten bu roman›,
hissederek okuyacak ve elinize ald›ktan k›sa bir süre
sonra bitireceksiniz.
Naz›m Hikmet Ran
KUVAY‹ M‹LL‹YE
“Sar›ß›n bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmakt›.
Yürüdü uçurumun baß›na kadar,
e¤ildi, durdu.
B›raksalar, ince, uzun bacaklar›
üzerinde yaylanarak
Ve karanl›kta akan bir
y›ld›z gibi kayarak
Kocatepe’den
Afyon ovas›na atlayacakt›.”
Bir milletin kurtuluß mücadelesini ve kurtar›c›s›n›n
büyüklü¤ünü, ßiirlere dökebilen usta isimlerden biri, belki
de en iyisi Naz›m…
20. yüzy›lda sadece Türkiye’nin de¤il, Dünya’n›n da
gördü¤ü en büyük ßairlerden biri olan Naz›m, 1902’de
Mustafa Kemal’in do¤du¤u yerde, Selanik’te, konsolos
bir baba ve ressam bir annenin o¤lu olarak dünyaya gelir.
Naz›m bir süre Bolu’da ö¤retmenlik yapar ve ömrünün on
iki y›l›n› düßünce suçu nedeniyle hapishanelerde, on üç
y›l›n› da yurtd›ß›nda geçirdikten sonra 1963’te
Moskova’da vefat eder. Bütün bu süreçlerde hayata ßiirle
direnen ßair, ßiirlerinde aßk› ve vatan sevgisini ißler.
Naz›m sadece ßiirle kalmay›p roman ve öyküler de
yazm›ßt›r.
Birçok eseri tiyatroya da uyarlanan yazar›n en önemli
yap›tlar›ndan biri de Kuvâyi Milliye’dir. Eser 1939–1941
y›llar› aras›nda yaz›lm›ßt›r. Yazar›n eserleri tam k›rk dilde
bas›lm›ßt›r. Yazar›n di¤er eserleri gibi Kuvayi Milliye de,
1965 sonras›na dek, hasretini hep taß›d›¤› memleketinde
bas›lamam›ßt›r. Ünlü ressam›m›z Abidin Dino’nun 1950
y›l›nda bu eser için yapt›¤› “Kuvâyi Milliye ‹nsanlar›” adl› on
sekiz resimlik koleksiyon, kitab›n baz› bas›mlar›na eklenmißtir. Yap› Kredi Yay›nlar›’n›n en son Ekim 2004’te yapt›¤›
bas›mda ayn› zamanda yazar›n
“Saat 21–22 ßiirleri” ve
“Rubailer”i de bulunmakta.
Kuvâyi Milliye, destan özelliklerini taß›man›n yan› s›ra Türk
Kurtuluß Savaß›’n› ve kahramanl›k hikâyelerini anlatarak,
bar›ß ça¤r›s› da yapmaktad›r.
Þiire ilginiz olsa da olmasa da
Kuvâyi Milliye’yi okurken, duygulanacak, coßkulanacak, vatan ve
bar›ß sevgisiyle dolacaks›n›z.
Emily Bronte
UÚULTULU TEPELER
“Aßk›n gere¤i nedir” sorusunu ço¤umuz
kendimize sormußuzdur. Gelin cevab›n›
biraz da edebiyatta arayal›m. Bronte
Kardeßler, dünyan›n en baßar›l› roman
yazarlar› aras›ndad›r. Üç k›z kardeßin
ortancas› olan Emily Bronte 1818’de
do¤muß ve 1848’de vefat etmißtir.
‹ngiliz Edebiyat›’n›n önemli isimlerinden
biri olan yazar, tek kitab› olan U¤ultulu
Tepeler’i ölümünden bir y›l önce
tamamlam›ßt›r. Romantizm ak›m›n›n güçlü bir örne¤i olarak
kabul edilen eser, kad›n yazarlar taraf›ndan kaleme al›nan en
önemli 500 kitap aras›nda yer almaktad›r.
Birbirlerine âß›k olan ama zaman içinde farkl› yerlere
sürüklenen bir çiftin çocuklar›n›n da birbirine âß›k olmas›yla
iyice sarpa saran birçok aßk›n öyküsü…
Hikâye içinde hikâyeler bar›nd›r›yor. Bay Heatcliff ve birlikte
büyüdü¤ü Cathy’nin nefretle beslenen ölümcül ve ölümsüz
aßk hikâyesi, bizi Victoria Dönemi ‹ngiltere’sine götürüyor.
Ailenin
kâhyas›
Bayan
Dean’in a¤z›ndan anlat›lan
roman, geri dönüß ve
s›çramalarla, yo¤un bir
lirizmle örtülü olman›n yan›
s›ra, biçimsel aç›dan da titiz
çal›ßman›n ve olaylar› sa¤lam
temellere dayand›rman›n az
bulunur örneklerinden biri.
Romana ilgi duyan ve aßk›
sorgulayabilen
okurlar›n
atlamamas› gereken bir
baßyap›t…
Gabriel Garcia Marquez
45
YÜZYILLIK YALNIZLIK
Dünya çap›nda çok önemli bir ödül olan
Nobel’i hepimiz duymußuzdur. Edebiyat,
bilim ve bar›ß ad›na verilir.
‹ßte 1982’de Yüzy›ll›k Yaln›zl›k adl›
roman›yla bu ödülü kazanan usta yazar
Marquez, “büyülü gerçekçilik” ak›m›n›n
öncüsü.
Türkiye’de de yak›ndan tan›nan
Kolombiyal› yazar›n unutulmaz eserleri
aras›nda Kolera Günlerinde Aßk, Baßkan Babam›z›n
Sonbahar›, K›rm›z› Pazartesi ve On ‹ki Gezici Öykü bulunuyor.
‹lk olarak 1967 y›l›nda yay›nlanan Yüzy›ll›k Yaln›zl›k, 1928
y›l›nda do¤an ve halen yazmaya devam eden üstat Marquez’in
ustal›¤›n› en iyi ortaya koyan yap›t. Romanda neler mi oluyor?
Macondo kasabas›nda yaßayan Buendia Ailesi’nin bir üyesi
cennete uçuyor, evin odalar›nda ölmüßler dolaß›yor, kasabaya
Osmanl› göçmeni fesli Türkler yerleßiyor, tüm kasaba halk›n›
bir uyku hastal›¤› k›r›p geçiriyor, on küsur y›l ya¤mur ya¤›yor,
ard›ndan ortal›¤› k›rm›z› kar›ncalar bas›yor, vs.
Diyeceksiniz ki gerçekçilik bunlar›n neresinde? Büyülü
gerçekçili¤in büyüsü de orada zaten.
Hikâye boyunca ola¤an d›ß› olaylar oluyor ve yazar bunlar›
komik bir dille anlat›yor. Ama bunlar› anlat›rken sat›r
aralar›nda bize gerçe¤in ta kendisini sunuyor.
Güney Amerika’da bir ailenin ve oturdu¤u kasaban›n do¤ußu,
gelißmesi ve çöküßü… Orada yaln›zl›¤a yüzy›l mahkûm
olußlar›…
Müthiß hikâyelerle örülü bu
roman› okurken hem Güney
Amerika’n›n siyesi tarihini ve
yaßam koßullar›n› ö¤renecek,
hem ßaß›racak, hem gülecek,
hem
de
gerçekle
yüzleßeceksiniz.
Çünkü bu kitap, göründü¤ü
gibi sadece Kolombiya’y›
de¤il, tüm insanl›¤› anlat›yor.
Kaç›rmay›n…
KAYNAKLAR:
• Kuvâyi Milliye, Naz›m Hikmet, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›, 2004
• Kuyucakl› Yusuf, Sabahattin Ali, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›, 2003
• U¤ultulu Tepeler, Emily Bronte, ‹stanbul: Oda Yay›mlar›, 2002
• Yüzy›ll›k Yaln›zl›k, Gabriel Garcia Marquez, ‹stanbul: Can Yay›nlar›, 2004
‹ngiliz sinema ve tiyatro tarihi
Rönesans kelimesinin kökeni “rebirth” yani “yeniden do¤uß”tan gelir. ‹talya’da baßlayan ve Almanya’daki reform hareketiyle h›zlanan
bu ak›m hakk›nda hepimiz bir ßeyler biliyoruzdur. ‹ßte ‹ngiltere’de de
Kral 8. Henry ve Kraliçe Elizabeth dönemlerine rastlayan bu ak›m,
baz› ßeylerin yeniden do¤mas›n› sa¤lad›. Neydi bu ßeyler? Öncelikle
sanat anlay›ß›… Klasik zamanlar›n, yani Antik Yunan ve Roma’daki
kültürün baßka baßka topraklarda ve baßka baßka dillerde XVI. Yüzy›lda yeniden do¤mas›d›r Rönesans.
En büyük oyun yazarlar›ndan biri olarak de¤erlendirilen ‹ngiliz Þair
William Shakespeare de ißte bu dönemde ‹ngiltere’de yaßam›ß ve
klasik edebiyat etkisi alt›nda da kalarak soneler, trajediler, komediler ve trajikomediler yazm›ßt›r. Rönesans dönemi sonras› ‹ngiliz Tiyatrosu coßkusunu biraz yitirse de, XVI ve XVII. yüzy›llarda yaz›lan ve
Stanley Kubrick
46
oynanan oyunlar›n kalitesine, XX. Yüzy›lla birlikte yeniden dönüldü.
G. B. Shaw, Oscar Wilde, T. S. Eliot ve Samuel Beckett bu alanda en
baßar›l› isimler oldular.
‹ngiliz Sinemas› ise dünya çap›nda ‹ngiliz Tiyatrosu kadar iz b›rakmasa da, XX. Yüzy›l›n sonlar› ‹ngiliz film sektöründe parlak dönemlere sahne oldu. Bu yüzy›l›n ilk yar›s›nda olußan ve ilk ürünlerini veren ‹ngiliz Sinemas›, televizyonun icad›yla birlikte yükseliße geçerek
Charlie Chaplin gibi bir aktörle dünya çap›nda baßar›l› say›lmaya
baßlad›. 70’ler ve 80’lerde ‹ngiliz sinemac›l›¤› “James Bond”, “Superman” ve “Y›ld›z Savaßlar›” filmleriyle baßar›s›n› kan›tlad›.
Okulumuz ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümünden ö¤renciler olarak bu
bölümde ‹ngiliz tiyatro ve sinemas›ndan birkaç örne¤i tan›taca¤›z.
Alfred Hitchcock
OTOMAT‹K PORTAKAL
SAPIK
Stanley Kubrick, 1923’te Bronx’ta orta
s›n›f bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya
geldi. 1999’da yitirdi¤imiz yönetmen, ilk
kameras›na 13 yaß›ndayken kavußtu. Üç
y›l sonra Look adl› magazin dergisinde
foto¤rafç› olarak iße baßlad› ve
foto¤rafç›l›¤› 21 yaß›na kadar sürdürdü.
Kubrick, bu s›rada kurgu, ›ß›k, mekân ve
hareket çekimi gibi film yap›mc›l›¤›na dair
temel bilgileri de ö¤renmeye baßlad›.
Çal›ßt›¤› y›llar boyunca tüm Amerika'y› gezdi. 23 yaß›ndan
itibaren k›sa belgeseller çekmeye baßlayan Kubrick, ilk uzun
metrajl› filmi "Seafarers" › 1953'te çekti. O y›llardan bu yana
birçok ünlü filme imzas›n› atm›ß olan yönetmenin en çok ilgi
toplayan ve izlenen filmi ßüphesiz, "Clockwork Orange",yani
"Otomatik Portakal” oldu.
Gerilim filmlerinin ustas› Alfred Hitchcock, 1899’da Londra'da do¤du. 1922’de
ilk filmini yöneten Hitchcock, on sene
içinde yirmiden fazla film üzerinde çal›ßt›
ve k›sa sürede ‹ngiltere'nin en önemli yönetmenleri aras›na girdi. S›radan insanlar›n günlük hayatlar›n› sürdürürken karß›laßt›klar› ola¤anüstü olaylar› anlatan filmleriyle gerilim türünün en büyük ustas› oldu¤unu kan›tlad›. Bu y›llar aras›nda "The
Stranger's on a Train" (1951), "Rear Window" (1954), "Vertigo"
(1958), "Psycho" (1960) gibi filmler yer al›r. 1980’de yitirdi¤imiz
usta yönetmenin en baßar›l› filmlerinden biri ßüphesiz ki “Sap›k”
(Psycho) adl› filmdir.
Gelece¤in Britanya's›nda gençlerden olußan dört kißilik bir çete,
her gece savunmas›z insanlara sald›rmakta, dövmekte ve
tecavüz etmektedir. Gençlerden biri çeteyle z›tlaß›nca onu
gruptan at›p, bu gencin polis taraf›ndan yakalanmas›n› sa¤larlar.
Cezas›n› azaltmak için kendisine bir tür beyin y›kama say›lacak
bir tedavi yap›lmas›n› kabul eden baßkarakter Alex, d›ßar›
ç›kt›¤›ndan art›k ßiddetten nefret etmektedir ama geçmißi onu
rahat b›rakmaz. Büyük usta Stanley
Kubrick'in bu filmi 1972 y›l›nda en iyi film,
yönetim, kurgu ve senaryo uygulamas›
dallar›nda Oscar'a aday olmuß ama alt›n
heykele ulaßamam›ßt›. Kurgusu da ustaca
tasarlanmݧ olan bu filmi bir yolunu bulup
izlerseniz,
san›yoruz
ki
pißman
olmayacaks›n›z.
Marion Crane Arizona’da bir emlak ofisinde çal›ßmaktad›r. Sevgilisi Sam‘le evlenmek istemektedir ancak çiftin bunun için yeterli paras› yoktur. Bir cuma günü patronu Marion'a yat›rmas›
için 40 bin Dolar verir. Marion bu parayla Sam‘le hayal ettikleri
hayat› kurabileceklerine inan›r ve paray› çalarak Sam'le bulußmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kal›r.
Moteli ißleten Norman Bates annesiyle ilgili saplant›lar› olan
genç bir adamd›r. Beraber akßam yeme¤i yerler ve Marion odas›na çekilir. Yatmadan önce duß al›rken perdenin arkas›ndan
elinde b›çak oldu¤u anlaß›lan bir gölge görür ve bu Marion'un
son dakikalar› olur. Marion'u aramaya ç›kan Sam ve Marion'un
k›z kardeßi Lila Crane araßt›rmalar›
sayesinde Bates Moteli'ne kadar gidip
olay› çözerler. Sinema tarihine geçmiß
duß sahnesiyle hat›rlanan ve türünün en
önemli örne¤i olan Sap›k, Alfred Hitchcock'un da baßyap›t› olarak kabul edilir.
William Shakespeare
KRAL LEAR
Shakespeare her biri birbirinden de¤ißik
komedi ve trajediler yazd›. Bir Yaz Gecesi
Rüyas› adl› komedisinde, birtak›m kendi
halinde kißilerin dükü e¤lendirmek için bir
oyun sahnelemeye kalk›ßt›ktan sonra iki laf›
bir araya getirememeleri Shakespeare'in
benzersiz güldürü yetene¤ini ortaya koyar.
Trajedilerindeyse izleyicilerin tüylerini diken
diken eden bir gerilim ve heyecan
yaratabilmißtir. Birçok baßka yazar ince
esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma
trajedileri, öyküleri yazmakta ustayd›. Ancak hiçbiri bunlar›n
tümünde birden Shakespeare kadar baßar›l› olamad›.
Shakespeare’in en büyük trajedileri ßüphesiz ki Hamlet, Othello,
Romeo ile Juliet ve Kral Lear’d›r. Kral Lear, bunlar›n en korkuncu,
ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil, yaßl› Kral Lear,
sad›k ve sevgili k›z› Cordelia'n›n kendisini ne kadar sevdi¤ini
ablalar› gibi abartmal› bir dille aç›klamamas› üzerine, öfkeye
kap›larak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini di¤er k›zlar›
Goneril ve Regan aras›nda paylaßt›r›r. Hâlbuki iltifat dolu sözlerine
karß›n bu iki kardeß zalim ve haindir. Çok geçmeden kral onlar›n
gerçek yüzlerini görür. F›rt›nal› bir gecede soka¤a at›lan Lear,
Cordelia'ya yapt›¤› haks›zl›¤›n ac›s›yla delirmeye baßlar. Oyun
sonunda onu kurtarmak için geri dönen Cordelia da düßmanlar›
taraf›ndan öldürülür. Üzüntüden perißan olan Lear, k›z›n›n ölüsüne
sar›larak son nefesini verir.
Ülkemizde de s›kl›kla tiyatrolarda yer alan bu oyunu okurken de,
izlerken de al›nan tat, tart›ß›lmaz.
Samuel Beckett
GODOT’YU BEKLERKEN
47
Asl›nda her günümüz bekleyißlerle geçer.
Bazen akßam› bekleriz, bazen sabah›.
Bazen ölümü bekleriz, gelece¤ini biliriz.
Ama bazen de gelip gelmeyece¤ini
bilmedi¤imiz bir ßeyleri bekleriz. T›pk›
Godot’yu beklemek gibi…
e¤lendirecek bir ßeyler ararlar ve Godot’nun kim oldu¤unu, hatta
onu neden beklediklerini bile bilmezler. Bir çocu¤un haber
getirmesi ve günün bitmesiyle umutlan›p ertesi gün de beklemeye
devam ederler. Beckett, yer ve zaman kavram›n› belirtmedi¤i ve
anlams›z diyaloglarla süsledi¤i bu oyununda düzene eleßtiriler de
göndermißtir.
‹rlanda do¤umlu yazar Samuel Beckett, ilk
olarak 1948 y›l›nda Fransa’da kaleme al›nan
bu eseri kimi de¤ißikliklere u¤ratarak, 1954
y›l›nda ‹ngiliz Tiyatrosu’na kazand›rd› ve eser
h›zla klasikleßti. Oyunlar›nda anlams›zl›klarla bo¤ußan karakterleri
ve ac› çekmekte olan insan tipini ele alan Beckett, Abzürd Drama
olarak adland›r›lan bu türün öncüsü say›lmas›na karß›n, baz›
eleßtirmenler taraf›ndan postmodernist bir yazar olarak da
görüldü. 1906’da dünyaya gelip 1989’da kaybetti¤imiz yazar,
1969 y›l›nda Nobel Edebiyat Ödülüne de lay›k görüldü. P e k i ,
neler mi var bu oyunda? Öncelikle Dünya Savaßlar› sonras›n›n
anlams›z dünyas› var… Bu yüzden boßluk önemli bir ö¤e… Sadece
bir a¤aç, Vladimir ve Estragon isimli iki ana karakter ve biri ißçi, biri
ißveren, iki yan karakter… ‹ngiliz aristokratlar› gibi görünen, ama
isimleri Rus olduklar›n› ça¤r›ßt›ran iki ana karakter, Godot’yu
beklerler. Anlams›z konulardan konußurlar, kendilerini
Oyunda beklenen kißi kimdir, nedir? Kimileri Godot isminin,
‹ngilizce “god”tan türedi¤ini söyleyerek ba¤daßt›rmaya çal›ß›r,
kimileriyse asl›nda beklenen bir ßey olmad›¤›n› savunur.
Sonuçta, karakterler intihar etmeyerek bekleyißi tercih
etmißlerdir. Kim bilir, belki hepimizin gelip de hayat›m›z›
de¤ißtirmesini bekledi¤imiz bir Godot’su vard›r, öyle de¤il mi?
KAYNAKLAR:
• Avrupa Korku Sinemas›, Cathall Tohill, Pete Tombs, ‹stanbul: Kabalc› Yay›nevi, 2003
• Dünya Sinema Tarihi, Geoffery Nowell Smitt, ‹stanbul: Kabalc› Yay›nevi, 2003
• http://en.wikipedia.org/wiki/History_of_cinema, http://www.antoloji.com
• http://www.kameraarkasi.org/sinema/makaleler, http://www.kitap-net.com
öykü
ONUNCU GÜN
-Erel MezCamda lekeler var. Hafta sonu ya¤an ya¤murdan kalm›ß olsa gerek.
Bu lekeler olmasa, alt cadde daha iyi seçilebilecek. Gösterißli yer,
›ß›klar› gözünü al›yor insan›n. Þu ‹stiklal Caddesi hayat›ma girdi gireli
ne kadar da umars›zlaßt›m. Cam› silmek laz›m…
“ Masay› toplam›ßs›n, sa¤ol…”
Hâlbuki masa da¤›n›k, ne de olsa benim masam. Cam kenar›nda
olmas› da, çal›ß›rken ayr› bir dal›p gitme nedeni üstelik. So¤udum
masamdan! Her zaman burußmuß k⤛tlar, karalanm›ß k⤛tlar,
yaz›s›z k⤛tlar, masada hep k⤛tlar, hep bir cetvel masada, hep
birkaç cetvel, hep pergel, hep çizim, hep çizim, hep çizim… Sonra
boß bir fincan olurdu akßamdan- gerçi son günlerde bir Kavakl›dere
ßißesi oluyor- ve toz var masada, cam bir parmak aral›k kalm›ß.
48
“Cam› kapatmam›ßs›n?” Hâlbuki cam kapat›l›rd› normalde akßamlar›.
“Ah ßu ayaz› ‹stanbul’un, al›ßamad›m!”, babam hep derdi “güzelim
‹zmir b›rak›l›r da gidilir mi ‹stanbul bata¤›na” diye… Babam›n bu
sözleri söyledi¤i evde kim bilir ßimdi kimler oturuyor? Bayrakl›, güzel
yerdi… Evimiz eskiydi, belki biraz da küçüktü ama iyi manzaras› vard›.
Bir sigara yakmak laz›m…
Þu aynadaki yüz… Mimarl›k okumak m› y›pratt› beni? ‹stanbul mu
uzatt› bu sakallar›? Neden sigara içiyorum ki dokuz gündür? Baß›m
çok a¤r›yor…
“Menk›be Teyze seni arad› geçen, söylemißtim de¤il mi? Hani ßu
Manav kuyu’da oturan…”
Ne çenesi düßük kad›nd› Menk›be Teyze! Annemi arar, saatlerce
kocas›n› çekißtirirdi. Annemle babam
hayattayken onun evine hiç gidemediler.
Onunla ilgili hat›rlad›¤›m tek olay, bir k›ß gecesi
geçmißti. Yan›lm›yorsam sene 998 idi, tabii,
liseye yeni baßlam›ßt›m. Kad›n ‹stanbul’u,
anneannemi arayaca¤›na bizim evin numaras›n›
çevirmiß, anneannem diye annemle uzun uzun
konußmuß, annem de anneannemin a¤z›ndan
kendi kendini çekißtirmißti. Ne gülmüßtük!
Kad›nca¤›z kim bilir daha sonra anneannemi
arad›¤›nda nas›l toparlam›ßt› cümleleri. Menk›be
Teyze, anneannemin ahizesini en çok
eskitenlerdendi. ‹ßte o ahize karß›mda ßu an ve
evdeki her ßey gibi o da tozlu tam dokuz
gündür…
“Bankadaki para suyunu çekti anneanne, senin
alt›n dißleri satmasayd›k açt›k bugün.”
Telefon çal›yor. “Konußacak halim yok, sen bakacaksan bak.” Ne de
uzun çald› mübarek, kimse bu arayan? Bir daha çalarsa açay›m bari…
“Alo?” “Yaln›z m›s›n?” Sinan’›n sesi bu, diyaloglarda hemen esas
konuya girer.
“Yaln›z›m, neden?” Sinan s›n›f›n en sessizlerinden ve benim ender
anlaßabildi¤im çocuklardan biri.
“Gökkußa¤›’nday›m ben, çizim ödevini bitiremedim, kafam bozuk, gel
tak›lal›m biraz.”
Sinan içerse yaln›z içerdi, hele de Gökkußa¤› gibi onun evine uzak bir
barda ve gecenin on bir buçu¤unda…
“Yap›lacak çok iß var. Daha tasla¤a baßlamad›m bile. Evi
toplamal›y›m. Dersim sabah›n köründe ve benim gözümden uyku
ak›yor. Üzgünüm..”
Merak›ma neden yenik düßmedi¤imi tam olarak bilmiyorum ama
merak ve evde kalmak aras›nda telefonu kapatt›ktan sonra bile gidip
geldim. San›r›m yeni bir ßiße daha açma vakti…
“ Pek uykum yok bu gece, konußal›m m› biraz?” Yine cevap gelmedi.
Uyudu mu ki? Anneannemin en sevdi¤i yemenisini ceketimin iç
cebine s›k›ßt›rd›m, kaç gündür okuldayken ç›kar›p ç›kar›p
kokluyorum. Gidip bir bakay›m bari. Hala ses yok…
“‹yi geceler sultan›m, üstünü örttüm, merak etme.” Duymuyor beni,
çoktan dalm›ß olmal›. Elleri çok üßümemiß ama benimkilere oranla
daha so¤uk gibi. Ellerini öpüp çektim kap›s›n›. Bana kalan tek varl›k
ailemden. Ben de ona…
Þu Sinan… Garip çocuktu ama bu akßamki
telefonundan daha garip bir olay
an›msam›yorum onun hakk›nda. Bir daha da
aramad›. Ne ßaß›r›yorum ki? Sinan’›n da ›srar
etmesini bekleyemezdim ya! Geçen sene o
beklemedi¤i halde ona oldukça faydam
dokunmußtu. Ne de olsa s›ra arkadaß›m Sinan.
Tabii ben de karß›l›k beklemedim. Gelmedi
de… Bilemiyorum ama yine de Sinan
di¤erlerine oranla daha iyi gibi… Bir de ßu
aramas›n›n s›rr›n› çözebilsem…
Bir ses, kap› t›klan›yor. S›k rastlanan bir ßey
de¤il bu. Ara bir sokak, eski bir apartman›n
tavan aras›, adres sormak için çok uygunsuz
bir yer. Peki, kim bu? Kap›y› açacaksam, geç
açmamam gerek. Açmayacaksam… Ama
K‹TAP TANITIMI
Can Gazalc›/Gazeteci-Yazar
ANNEM‹N SANDIÚINDAN
DAHA MUTSUZUM
nas›l? Sokaktan bak›nca evde ›ß›k yand›¤› görülebiliyor bir kere.
Anneanneme bakmal›y›m, çabuk. Tam da ßarab›m› yeni açm›ßken ne
bu ßimdi? Saçlar›n› okßad›m onun ve kilitledim kap›s›n›. ‹yi ki de cam
aral›k kalm›ß. Yine kap›… Omzum ve dirse¤im aras›ndaki tüylerin
dikleßti¤ini hissettim. Koßarken ayak parma¤›mdaki yara yine
s›zlamaya baßlad›.
“Kim o?”
“Ben Sinan. Niye açm›yorsun kaç saattir? Bir sorunum var,
konußmal›y›z.”
Art›k kap›y› aç›p açmama karar› vermek için çok geç bir anda
oldu¤umu fark etmißtim. Sinan’›n gözleri doluydu, boß bir ßekilde
bana bak›yordu. Merak›ma bu kez yenilmem ve ileri at›lmamla
Sinan’›n solunda merdiven baß›nda bekleyen tak›m elbiseli
ßißman adam›n bir sivil polis oldu¤unu anlamam çok uzun
sürmedi.
“Evde bir ceset gizledi¤iniz tespit edildi, hem de tam dokuz gündür!”
Durdu¤um nokta cevap verebilmeye, hatta hareket edebilmeye çok
uzakt› içeriden bir kap› k›r›lma sesi duydu¤umda…
“Ölmedi o!”
‹lk kez sessiz bir 盤l›k atm›ßt›m. Onun bana hep att›¤› gibi. Her gece
eve döndü¤ümde, geç kald›¤›m›, derslerimi aksatt›¤›m› tokat gibi
yüzüme vuran anneannemi y›llard›r önemsemedim, anlamad›m,
nedenlerin fark›na varamad›m, o vard›, ben yokmuß gibi davrand›m.
Þimdi o baß›m›n tac› dokuz gündür. Dokuz gündür o yok; ben varm›ß
gibi davrand›m. Evden ç›karken sadece iki yan›mdaki polislerin
fark›ndayd›m…
“Yeßil yemeninin üzerindeki kan lekesini fark etti¤im günün
üzerinden dokuz gün geçti. Anneanneni pek sevmezdin sen?”
Oysa anneannem dokuz gündür benim bütün dünyamd›. Asl›nda
daha önce de böyleydi de ben bunu dokuz gündür anl›yorum.
Özgürlü¤ümü k›s›tlayan, evde her akßam bana d›rd›r eden o çekilmez
tiz sesini, monotonlaßan cümlelerini, özleyece¤im akl›ma gelir miydi?
Dokuz gündür o benim her ßeyim…
“Bana iyilik mi yapmak istedin Sinan?”
Susuyordu… Üç alt›n diß, verem tedavisine yeter miydi acaba? ‹lla
bunun mu olmas› gerekliydi?
Susuyordu…
Dergimizin bu ilk say›s›nda genç bir yazar›
tan›tmak istiyoruz sizlere; Can Gazalc›...
“Annemin Sand›¤›ndan Daha Mutsuzum”
ismini verdi¤i kitab› temmuz ay›nda kitap
evlerinin raflar›nda yerini ald›. Genç yazar›n
bu ilk kitab› öykülerden olußuyor. Kitapta
on iki tane öykü var, Ah Özgürlük, Kart Sultan, Sar›l› Öykü, Ayr›l›¤› da Ben Sayd›m,
Ölümüne, Annemin Sand›¤›ndan Daha Mutsuzum, Umutsuz Vaka, Hayal Mahsulleri Ofisi, Kabu¤a S›k›ßm›ß Deniz, Sihirli Flüt,
Spor Salonundaki Noel Baba ve Kahve…
Gazalc› öykülerinde insan ilißkilerini irdeliyor. Gazalc›’n›n ikinci kitab›n› Epsilon Yay›nevi sunuyor sizlere. Bahsetmeden geçmeyelim, Can Gazalc›, kitaptaki öyküsüyle Abdi ‹pekçi Dostluk ve Bar›ß Ödülü ikincili¤ini kazand›. 2003 y›l›ndaysa Gençlik Kitap Evi
Öykü Ödülü birincili¤ini ald›.
Gazalc›, 1976’da Denizli’de dünyaya geldi. Lise ö¤renimini Ankara Gazi Anadolu Lisesi’nde tamamlad›. Hacettepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü ile ayn› üniversitenin ‹ngiliz Dilbilimi Bölümü’nü bitiren yazar, ayn› y›l ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans e¤itimine baßlad›.
1997 y›l›nda Cumhuriyet’te gazetecili¤e baßlayan Can Gazalc›,
2004 y›l›nda Birgün Gazetesi’ne geçti. Gazalc›, burada Çarßamba günleri e¤itim sayfas›n› haz›rl›yor. Türkiye’nin e¤itim sorunlar›n› araßt›rmalar› ve köße yaz›lar›yla masaya yat›r›yor. Türk
Edebiyat›nda ve gazetecilikte iyi bir yere gelmeyi hedefleyen
yazar siyasete de s›cak bak›yor.
Gazalc› hakk›nda daha çok bilgi edinmek isteyenler; www.cangazalci.com sitesini ziyaret edebilirler.
49
gezi
IÞIK DAÚI
B‹R
KEÞ‹F TIRMANIÞI
Iß›k Da¤›, Ankaral› da¤c› ve kampç›lar›n mutlaka ziyaret etti¤i bir
da¤d›r. Özellikle da¤c›l›k kulüpleri y›lda birkaç kez kamp ya da do¤a yürüyüßü yapmak amac›yla bu bölgeyi ziyaret eder. Geçti¤imiz
y›llar içerisinde At›l›m Üniversitesi Do¤a Sporlar› Kulübü olarak biz
de birçok kez Iß›k Da¤›’nda etkinlik yapt›k. Bütün bu gidißlerdeki ortak düßünce bu da¤›n ne kadar güzelliklerle dolu oldu¤unu keßfetmekti. Bu düßüncelerle okul aç›lmadan önceki son hafta sonumuzu
Iß›k Da¤›’nda yeni bir t›rman›ß yaparak geçirmeye karar verdik. Hedefimiz Iß›k Da¤›’n›n güney bat› yüzünden bir keßif t›rman›ß› gerçekleßtirmekti.
50
Asl›nda da¤›n güney bat› yüzü Iß›k Da¤›’n›n en çok kullan›lan rotas›. Kamplar da genelde bu taraftaki yayla evlerinin yan›nda yap›l›yor. Biz ilk defa bu rotadan da¤a yaklaßacakt›k.
Faaliyet günü arkadaßlarla K›z›lay’da bulußtuk. Buradan Etlik otogar›na geçtik. Iß›k Da¤› Çank›r› il s›n›rlar› içerisinde kal›yor ve bölgeye
ulaßmak için Çank›r›’n›n Çerkeß Kazas› otobüslerine binmek gerekiyor. Etlik otogar›ndan Çerkeß’e giden 3 firma var. Yo¤unlu¤a göre günde en az 4-5 kere Çerkeß’e otobüs kalk›yor. Biz 11:00 arabas›n› tercih ettik. Þoföre Iß›k Da¤› sapa¤›nda inece¤imizi söyledik.
Yaklaß›k 2 saatlik bir yolculuktan sonra araba bizi Iß›k Da¤› sapa¤›nda indirdi. Ertesi gün de bizi almas› için ßoförle sözleßtik. E¤er yer
ay›rtmazsan›z Ankara’ya ayakta dönmek zorunda kalabiliyorsunuz.
Çantalar› yüklenerek kara yolundan ayr›l›yoruz. Uzun zamand›r etkinlik yapmad›¤›m için s›rt çantam›n yükünü omuzlar›mda hissedince büyük bir mutluluk duydum. Orman yolunu takip ederek Iß›k Da¤›’na yaklaß›yoruz. Havalar iyi oldu¤u için ara s›ra yan›m›zdan piknikçiler geçiyor. Bize korna çalmay› ihmal etmiyorlar. Normal tem-
poda hiç mola vermeden yaklaß›k 40 dakikal›k bir yürüyüßten sonra yayla evlerine var›yoruz.
Amac›m›z burada kamp yap›p ertesi gün zirveye ç›kmak. Ancak,
vaktin henüz erken oldu¤unu düßünerek ve ayn› zamanda antrenman olmas› amac›yla kamp yüküyle zirveye ç›kmaya karar veriyoruz. Kamp› da zirvenin hemen arkas›ndaki aç›kl›kta yapaca¤›z. Zirvede vericiler oldu¤u için zirveye kadar orman yolu aç›lm›ß. Ancak
biz da¤c›l›k eti¤ine ayk›r› buldu¤umuz için orman yolunu kullanm›yoruz.
Zirvenin yerini pusulayla belirleyip (kerteriz al›p) orman içine girip
çarßaklardan yükseldik. Yaklaß›k 2 saatlik bir yürüyüßten sonra zirveye vard›k. Da¤›n yüksekli¤i 2036 m. Zirvede bulunan yang›n gözetleme kulesindeki görevliden akßam yapaca¤›m›z kampta ateß
yakmak için izin ald›k. Görevli “Yasak ama da¤c›lar bu konuda duyarl›lar. Siz yakabilirsiniz” diyor.
Daha sonra piknikçilerin ç›kard›klar› yang›nlardan yak›n›yor.
Zirvede birkaç foto¤raf çektikten sonra kamp yerine do¤ru (güney
yönünde) iniße geçtik. Zirveden de görülen futbol sahas› büyüklü¤ündeki aç›kl›k alanda kamp at›yoruz. Hava kararmadan çad›rlar›
kurup ateß yakt›k. Iß›k Da¤›’ndaki orman nedense çok cans›z.
A¤açlar›n ço¤u çürüyor. Bu yüzden yakmak için odun bulmak zor
olmad›. Kamp alan›na 5 dakika mesafede birbirinden ba¤›ms›z iki
çeßme var. Su problemimiz yok yani. Gayet lüks bir kamp›m›z var.
Üstelik Alper’in getirdi¤i fazladan bir çad›r› da malzeme çad›r› yap›yoruz. Beß y›ld›zl› bir kamp kuruyoruz gerçekten. Akßam yeme¤inde klasikleßmiß salçal› makarnam›z› yedikten sonra Karagöl’e do¤ru gece yürüyüßüne ç›kt›k.
K›rk beß dakikal›k bir yürüyüßten sonra Karagöl’e ulaßt›k, ama yabani hayvanlar›n su içmeye inme ihtimalinden dolay› göle fazla yaklaßmad›k. Þans›m›za
tam ay›n batma zaman›na denk geliyoruz.
Manzaran›n tad›n› ç›kard›ktan sonra dönüße geçiyoruz. Dönüß
yolunda büyük bir talihsizlik yaß›yoruz ve
herkesin fenerinin pili
bitiyor. Anl›k bir panik
yaßad›k ama gelirken
yola b›rakt›¤›m›z izler sayesinde kolayca kampa geri döndük. Bu
arada gece yürüyüßü s›ras›nda zifiri karanl›kta orman içinde bir mezarl›¤a rastlamak müthiß oldu.
Uykucu biri olmama ra¤men do¤ada hep erken uyan›r›m. Sabah da
ilk kalkan bendim. Ayn› çad›rda uyudu¤umuz için di¤erlerini de k›p›rdanmalar›mla uyand›rd›m. ‹kinci ve son günümüz, kahvalt›n›n
ve malzemelerin toplanmas›ndan sonra Karagöl’e hareket
ederek baßlad›. Özlem, de¤ißik aç›lardan ufac›k gölün
yüzlerce foto¤raf›n› çektikten sonra dönüß için
hangi yolu seçece¤imizi karar›n› verdik. Asl›nda veremedik çünkü gölün yukar›s›nda ikiye ayr›lan toprak bir yol
var. ‹mdad›m›za koyunlar›n›
otlatan çoban yetißti.
Gerçi çobana
yaklaßmak
pek kolay olmad›. Çünkü
iki adet kangal köpe¤i için tehdit
olußturuyorduk.
Sürüye yaklaßmak yerine uzaktan ba¤›rmay› tercih
ettik. Çoban bize kara yoluna inen toprak yolu gösterdikten sonra
bol geyikli bir do¤a yürüyüßüne baßlad›k. Dönüß yolu gerçekten çok
zevkli. Sürekli rampa iniyorsunuz.
Dönüß yolunda poßetler dolusu Kußburnu ve Armut toplad›k. Kara
yoluna kadar toplam 4 köyden geçtik. (S›ras›yla Ya¤c› Hüseyin Köyü, Alpular Köyü, Kas›mlar Köyü ve Çatalan Köyü). Köylüler
kampç›lara al›ß›klar
ve misafirperver davran›yorlar ancak hepsinin ßikayet etti¤i ortak ßey piknikçiler.
Bu sene çok yang›n
ç›km›ß, ama as›l yak›nd›klar› ßey piknikçilerin b›rakt›klar› çöpler.
Naylon poßete doldurduklar› çöpleri geri götürmüyorlar ve bu
poßetleri yiyen büyükbaß hayvanlar ölüyor.
En büyük dertleri
b›rak›lan çöpler yani.
U¤rad›¤›m›z son köy
olan Sal›n’da çok
güzel bir çeßme var.
Suyu Iß›k Da¤›’ndan
geliyor.
Çeßmenin
baߛnda
mola
veriyoruz. Köy ahalisi
de çeßmenin etraf›nda oturuyor. Bize köylerini ve 100 yaß›ndaki evlerini övdüler. Yaßl› bir dede Alper’in uzun saç›yla
alay ediyor ve bize de yeni bir alay konusu
ç›kar›yor. Tekrar yola ç›k›yoruz
ve 10 dakika sonra kara
yoluna
51
var›yoruz.
Bir gün önce
yer ay›rtm›ßt›k ama
otobüsün gelmesine
daha 3 saat oldu¤u için yeni
bir taߛt bulmaya karar veriyoruz.
Ancak 1 saat boyunca yoldan hiçbir
taß›t geçmiyor. En sonunda bir kamyon
imdad›m›za yetißiyor ve bizi K›z›lcahamam’a
kadar b›rak›yor. K›z›lcahamam’dan Ankara’ya kalkan bir otobüs buluyoruz ve bu etkinli¤imizi de sonland›rman›n verdi¤i mutlu yorgunlukla evlerimize dönüyoruz.
Ekip Üyeleri:
Onur ACAR,
Özlem ÖZGÖBEK,
Alper KAYNAR
Haz›rlayan: Onur Acar
sinema
Ankara’dan
Festival Geçti...
Ankara Uluslararas›
Film Festivali 03-13
Mart 2005 tarihleri
aras›nda 16. kez
Dünya Kitle ‹letißimi
Araßt›rma
Vakf›
taraf›ndan düzenlendi.
At›l›m Üniversitesi’nin
de
omuz
verdi¤i
Festivalde bu y›l Aziz
Nesin Emek Ödülü
Tar›k Akan’a, Kitle ‹letißim Ödülü ise, Sinema Yazarlar›
Derne¤i ile Antrakt Sinema Gazetesi’ne sunuldu.
52
Festival kapsam›nda her y›l düzenlenen Ulusal Uzun Film
Yar›ßmas›’nda; Semih Kaplano¤lu’nun “Mele¤in Düßüßü”,
Ezel Akay’›n “Neredesin Firuze”, Ahmet Uluçay’›n “Karpuz
Kabu¤undan Gemiler Yapmak”, Reha Erdem’in
“Korkuyorum Anne”, U¤ur Yücel’in “Yaz› Tura”, Ümit
Elçi’nin “Hoßgeldin Hayat”, Nuray Þahin’in “Helin’in
Hayalleri”, Teoman’›n “Balans ve Manevra”, Ayße Polat’›n
“Koru Kendini”, Yavuz Özkan’›n “Hayal Kurma Oyunlar›”,
Ercan Durmuß’un “Gece 11:45” filmleri yar›ßt›. Yönetmen
Derviß Zaim, senaryo yazar› Safa Önal, oyuncu Lale
Mansur, sinema yazar› U¤ur Vardan ve müzisyen
Cahit Berkay’dan olußan jüri üyeleri En ‹yi
Film Ödülü’ne yönetmen Ahmet
Uluçay’›n
Karpuz
Kabu¤undan
Gemiler
Yapmak filmini lay›k gördü.
K›sa Film pogram› bu y›l›n a¤›r
toplar›ndad›. Oberhausen 50
Y›l Seçkisi baßl›¤› alt›nda,
Oberhausen Uluslararas› K›sa
Film Festivali’nin 50. y›l›
dolay›s›yla yap›lan 29 filmlik seçki izleyiciyle bulußtu.
Roman Polanski, Werner Herzog, Krzysztof Kieslowski,
Agnes Varda gibi usta yönetmenlerin k›sa filmlerinin de
bulundu¤u seçki, festivalde 50 y›l boyunca yar›ßan en iyi
filmlerden olußutu. Program kapsam›nda
Oberhausen Uluslararas› K›sa Film
Festivali Yönetmeni Angela
Haardt’›n seçkide yer alan
filmlerle ilgili bir sunumu da
gerçekleßtirildi. ‹spanya-Bask
K›salar› bölümünde, Bask
Hükümeti
taraf›ndan
desteklenen KIMUAK K›sa
Film Festivali’nin 12 filmlik
2003-2004
seçkisi
sinemaseverlerin be¤enisine
sunuldu. K›sa Çizgi baßl›¤› alt›nda, ENSAD Animasyon
Okulu ö¤rencilerinin çal›ßmalar›ndan olußan 12 filmlik bir
canland›rma seçkisi izleyiciyle bulußtu.
Uluslararas› Uzun Film program›nda ise, Marco
Bellochio’dan Üç Film, Francophonie
Penceresinden,
Kuzeyden…,
Dünyan›n Yolu bölümlerine
yer verildi.
Festival’in gelenekselleßen
K›sa Film Partisi bu y›l
“70’lere ve Cahit Berkay’a
Sayg›”ya durdu. Sakl›kent
Kültür
ve
E¤lence
Merkezi’nde gerçekleßen
partide Cahit Berkay canl›
performansla müzik ve sinema severlerin karß›s›nda oldu.
Murat Meriç ise arßiv görüntülerinden kurgulanan 70’li
y›llar sinevizyon gösterisini eski 45’liklerle birleßtirerek
Ankaral›lar› 30 y›l öncesine götürdü.
SINIR TANIMAYAN
SINEMA
Onlar› ilk kez, dokuz y›l önce k›sa filmleriyle Ankara
Uluslararas› Film Festivali’nin “K›sa S›n›r Tan›maz”
adl› bölümünde tan›d›k. Dört y›l önceki Festivalde ise
“Yurtd›ß›nda Yaßayan Sinemac›lar” baßl›¤›yla izledik
filmlerini. Onlar, Avrupa’da yaßayan ikinci, üçüncü
kußak, Türkiye kökenli genç yönetmenler.
Siyasi gerekçeler ile s›¤›nmac› ya da ißçi olarak
yurtd›ß›na giden ve orada yaßamay› tercih eden
gurbetçilerin çocuklar› “kay›p
kußak” olarak adland›r›ld›. Tam
olarak yaßad›klar› ülkeyle ilißki
kuramasalar da, ait olduklar›
ülkeyle de yabanc›laßmaya
baßlad›lar. Ne yaßad›klar› ülkeye
ne de di¤er tarafa ait olabildiler.
Fakat
orada
kenilerini
ilißkilendirecekleri,
ifade
edebilecekleri alanlara ve
araçlara sahip oldular. S›la olarak Ferzan Özpetek
tan›mlanm›ß olan ülkeleri, bu
yeni grup için özlemle yan›k
türkülerin söylendi¤i, bir gün
mutlaka dönülecek yer olmaktan
ç›kt›. Onlar için yurtd›ß› “ac›
vatan” de¤ildi art›k.
Yaßad›klar› ülkelerde yabanc›
sinemac› olman›n, hayata farkl›
gözlerle bakman›n, etraflar›nda
olan biteni daha de¤ißik
Fatih Ak›n
özümsemenin avantajlar›n› iyi
kullan›p s›rad›ß› ißler ç›karmaya baßlad›lar. Türkiyelilerin
yo¤un olarak yaßad›¤› ülkelerdeki gençlere dikkatler
yönelmißken, ayn› dönemde ‹talya’dan ç›kan Ferzan
Özpetek’in art arda çekti¤i filmleri
uluslararas› sinema pazar›nda ald›¤›
ödüllerle de ad›n› duyurmaya baßlad›.
Ard›ndan Fatih Ak›n’›n, dünyan›n en önemli
festivalleri aras›nda yer alan Berlin Film
Festivali’nde Alt›n Ay›’y› kucaklamas›
ayn› gururu bizlere de yaßatt›. Bu
isimlere Mehmet Kurtuluß, Yüksel
Yavuz, Nuray Þahin, Ayße Polat’›n
da eklenmesiyle bizimkilerin ayak
sesleri Avrupa’da duyulmaya
baßlad› ve hedef büyüdükçe
büyüdü.
Bu y›l Antalya Alt›n Portakal Film
Festivali Ulusal Uzun Film
Yar›ßmas› Jüri Baßkanl›¤›n›
üstlenen Ferzan Özpetek’in
Milliyet Gazetesi’ne verdi¤i
röportaj çok önemliydi.
Özpetek
röportajda;
“Festivalden bu teklif
gelince neredeyse hiç
düßünmeden
kabul
ettim.
Çünkü
T ü r k i y e ’ d e n
besleniyorum”. Ferzan
Özpetek’in bu cümleleri
asl›nda bütün yaz›y›
özetliyor.
Orada
yaßayabilirler, ancak
sinemalar›n› besleyen
Türkiye.
Haz›rlayan: Zeynep Ünal
2005-2006 Akademik Y›l›
AÇILIÞ TÖREN‹
54
Üniversitemizin 2005-2006 akademik y›l› aç›l›ß töreni 27 Eylül
tarihinde Mühendislik Fakültesi Cevdet Kösemen Konferans
Salonunda gerçekleßtirildi›.
Mütevelli Heyet Baßkan› Say›n Yalç›n Zaim ve Mütevelli Heyeti
Üyeleri, Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu ve Rektör
Yard›mc›lar› Prof. Dr. ‹hsan Tarakç›o¤lu, Prof. Dr. ‹smail Bircan,
Üniversitemizin de¤erli ö¤retim üyeleri ve ö¤rencilerinin kat›l›m›yla
gerçekleßtirilen tören ile yeni e¤itim ve ö¤retim y›l› baßlam›ß oldu.
Sayg› durußunun ard›ndan ‹stiklal marß› ile baßlayan tören Rektör
Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu’nun konußmas› ile devam etti.
Konußmas›nda üniversite olman›n gereklerine de¤inen rektörümüz
Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu “Üniversitelerin temel görevlerinin
ö¤rencilerine diploma vermenin çok ötesinde onlar› kendi alanlar›nda
yar›ßan, dünya ölçe¤inde rekabet edebilen ça¤daß bireyler
yetißtirmek olmal›d›r” dedi. Özgeno¤lu, son günlerde ülkemizde
t›rmand›r›lmaya çal›ß›lan terör olaylar›na dikkat çekerek “ Ortado¤u
ülkeleri içerisinde sosyal hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin vatandaß› olman›n verdi¤i gönenmeyi duymal›y›z.
Co¤rafyam›zdaki ülkelerden dersler ç›kararak ulusal birli¤imizin
Cumhuriyetimizin de¤erini bilmeliyiz. Yüce Atatürk’ün manevi
mirasç›lar› olan bizler akl›n ve bilimin yolundan ayr›lmadan, Atatürk
ilke ve devrimlerinden ödün vermeden çok çal›ßarak üretken olmal›,
demokrasi kültürünü yayg›nlaßt›rmaya çal›ßarak, birbirimizi anlamaya
ve sevmeye çal›ßmal›y›z. Bu sevgi ve hoßgörü, bizleri bir arada tutan,
birlikte yaßama sevinci veren en büyük de¤er olacakt›r.” dedi
Rektör Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu’nun konußmas›n›n ard›ndan
kürsüye gelen Hukuk Fakültesi ö¤retim üyesi Prof. Dr. Levet Köker
“Yeni Savaßlar Ça¤›nda Uluslararas› Politika Ve Hukukun Üstünlü¤ü”
konulu ilk dersi verdi. Prof. Dr. Levent Köker derste, 11 Eylül de
ABD’deki hedeflere gerçekleßtirilen sald›r›lar sonras›nda, ABD’nin
terörizme karß› küresel savaß ilan ederek girißti¤i eylemler zincirini;
ABD’nin bu eylemleri hakl›laßt›rmak için uluslararas› hukuku
gerekirse yok sayabilece¤ini ortaya koymas› ile uluslararas›
kamuoyunda ortaya ç›kan hakl› endißeleri; ABD’nin hukukun
üstünlü¤ünü güvenlik endißelerine feda etmeye haz›r müttefikler
bularak tüm dünyay› taraflar› belirsiz bir savaß alan›na çevirmesi;
böylece yüzy›llar›n kazan›m› olan uluslararas› hukuk kurumlar›n› , bu
kurumlar›n gerisinde yatan ilke ve de¤erleri tahrip etmesi ile ortaya
ç›kan hayati endißelerin politik - teorik temellerine de¤indi.
Aç›l›ß töreni, bilimsel yay›nlar› ile At›l›m Üniversitesi’ni bilimsel yay›n
s›ralamas›nda üst s›ralara yerleßtiren akademisyenlere ödüllerinin
verilmesi ile devam etti.
Üniversiteleraras› yo¤un bir rekabetin yaßand›¤› günümüz ßartlar›nda
At›l›m Üniversitesi akademisyen kadrosu, üretkenli¤ini ve
dinamizmini ortaya koyarak akademisyen baß›na düßen bilimsel yay›n
Bilimsel yay›nlar s›ralamas›nda
ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹’ne baßar› sa¤layan akademisyenler:
s›ralamas›nda 24 vak›f üniversitesi aras›nda 4. s›rada; 77 devlet
üniversitesi aras›nda 11. s›rada yer ald›.
2005-2006 Akademik y›l› aç›l›ß töreni düzenlenen kokteyl ile sona erdi.
Prof. Dr. Günhan Paßamehmeto¤lu
Prof. Dr. Ali Yaz›c›
Prof. Dr. Vimal Singh
Prof. Dr. Neß’e Çelebi
Prof. Dr. Gökhan Çapo¤lu
Prof. Dr. Dursun Sar›
Prof .Dr. Selçuk Soyupak
Prof. Dr. Sofia Ostrovska
Prof. Dr. Huseyin Huseyinov
Yrd. Doç. Dr. Meray Baßtürkmen
Yrd. Doç. Dr.Atilla Cihaner
Yrd. Doç. Dr. Tolga Ak›ß
Yrd. Doç. Dr. Burcu Güneß
Yrd. Doç. Dr. Tar›k Kayed
Yrd. Doç. Dr. Ali Kara
Yrd. Doç. Dr. Elif Ayd›n
Yrd. Doç. Dr. Veysel Gazi
Yrd. Doç. Dr. Mustafa ‹smihan
Yrd. Doç. Dr. Burhanettin Koç
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Önder Efe
Yrd. Doç. Dr. Atef Feyaz Qasravi
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yaßar Özban
Yrd. Doç. Dr. Bülent Ünal
Yrd. Doç. Dr. Figen Çilingir.
Yrd. Doç. Dr Yeter Þahiner
Ö¤r. Gör. Seha Tirkeß
Erkan Mumcu At›l›m’dayd›
Avrupa Birli¤i
Yolunda TÜRK‹YE
Üniversitemiz taraf›ndan düzenlenen “Avrupa Birli¤i Yolunda
Türkiye” konulu konferansta konußmac› konu¤umuz
Anavatan Partisi Genel Baßkan› Erkan Mumcu idi.
Ö¤rencilerimizin Seyhan Cengiz Turhan Konferans Salonu’nu
doldurarak ilgiyle izledi¤i konferansa Anavatan Partisi Genel
Baßkan›, milletvekilleri ve MKYK üyeleri ile birlikte kat›ld›.
Son günlerde yapt›¤› ç›k›ßlarla medyan›n ilgi oda¤› olan Erkan
Mumcu, üniversitemizin bu etkinli¤inde de medya mensuplar›n›n
ve ö¤rencilerimizin yo¤un ilgisiyle karß›laßt›.
‘‘
Avrupa Birli¤i kat›l›m sürecinde çok önemli bir kavßak olan 3 Ekim
Avrupa Birli¤i’ne
girildi¤inde Türkiye
güllük gülistanl›k
olmayacak,
Türkiye güllük gülistanl›k
olmas› durumunda ancak
Avrupa Birli¤i’ne
girebilecek.
55
Müzakere tarihi Erkan Mumcu’nun da çok önemsedi¤i bir tarihti.
Bu noktada hükümeti eleßtiren Mumcu, “Yaßanan süreç
yetesizliklerle doludur, Avrupa Birli¤i bir hedeftir ve do¤ru
hedeftir... E¤er taßlar› do¤ru oynarsan›z bu hedefe ulaß›rs›n›z...
Ama onurunuzla, ama baß› dik...” diyerek yürütülen
görüßmelerdeki hatalar›n alt›n› çizdi. Giderek büyüyen, eski
gücüne kavußan partisi ve grubuyla bundan böyle daha etkili
olacaklar›n›, hükümeti ve yetkilileri uyaracaklar›n› kaydetti.
Mumcu “Avrupa Birli¤i’ne girildi¤inde herßey güllük gülistanl›k
olmayacak. Bu yanl›ß bir yaklaß›md›r. Ters aç›d›r. E¤er Türkiye güllük
gülistanl›k olursa Avrupa Birli¤i’ne girebilir, girmelidir... Do¤ru aç› ve
de¤erlendirme de budur.”
diyerek Türkiye’nin gelißme
boyutunun daha fazla önemsenmesi gerekti¤ini vurgulad›.
Konferans›n son bölümünde
ö¤rencilerin sorular›n› yan›tlayan Mumcu’ya Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr.
Abdurrahim Özgeno¤lu taraf›ndan plaket verilerek teßekkür edildi.
‘‘
CROSSWORDS
?
?
?
?
??
56
ACROSS:
?
?
1) a meeting at which formal discussions take place,
2) as much as you need, 3) past tense and past participle of
lead / a large, flat shell-fish, 4) United Nations / to be in the
same place with them and start talking to them, 5) a smooth,
thick, sticky liquid that is used as a fuel and for lubricating
machines / to change into a thicker, firmer substance rather
like jelly / European Community, 6) a secretary who is
employed by an agency that sends him or her to work for
short periods of time in different offices, replacing
secretaries who are ill or on holiday / AB __ positive,
7) a preposition used to make a simile / the word “one” in
Greek language, 8) A famous short story writer, Edgar _____
Poe / a conjunction used to mention an event or situation
that might happen, might be happening or might have
happened, 9) a volcano in Italy / a way between two places
which buses or trains level along regularly, 10) it consists of
words and music that are sung together / to ____ someone
is to wish that you had things or qualities that they have.
DOWN:
1) a musical instrument that looks like a large violin /
a mythological god, 2) a number / a possessive determiner
which is used to indicate that something belongs or relates
to a thing, place, animal or child that has just been
mentioned or whose identity is known / a word which is
used with the infinitive of a verb, 3) a small round lump on
something, often on the root of a plant / a contemporary
English women author, ___ Lawrence, who is the writer of
the book Lord of the Mist, 4) an Asian fighting technique,
Kung-__ / to move or progress more slowly than they do, to
trail, to drag, 5) your opinion of your own worth / a physician
who is not a specialist but treats all illnesses, also called
family doctor, 6) correspondence in the sounds of two or
more lines (especially final sounds) / being nothing more
than what is specified, small, slight, 7) the total, essential, or
particular being of a person, the individual / a prefix which is
used to form adjectives that describe something as not
having a particular quality or feature, 8) a brief record,
especially one written down to aid the memory / a powerful
Italian football team, J__entus, 9) time without an end or a
state of existence that is outside time, 10) the organ of
hearing / to wear away or irritate by rubbing.

Benzer belgeler