01 BIZ
Transkript
01 BIZ
Merhaba Yeni bir sezon; yeni umutlar, planlar, baßlang›çlar… At›l›m Üniversitesi için de yeni bir proje; ‹z Dergisi… Hem 2005-2006 Akademik Y›l›’n›n verdi¤i heyecan, hem de hevesle üzerinde çal›ßt›¤›m›z ‹z’imizle baßlad›k yeni sezona. ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ DERG‹S‹ At›l›m Üniversitesi Ad›na Sahibi Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu Genel Yay›n Yönetmeni Özgür Kal›n Yaz› ‹ßleri Müdürü Gülßen Orbey Yay›n Koordinatörü Didem Gülsever Yay›n Kurulu Yrd. Doç. Dr. Hayal Zülfikar • Gülßen Orbey Özgür Kal›n• Ayla Gögkuß • Meral Þahin Erel Mez • Gökçe Koray Dan›ßma Kurulu Prof. Dr. ‹smail Bircan Prof. Dr. Nami Ça¤an Prof. Dr. Oya Batum Menteße Prof. Dr. ‹brahim Akman Prof. Dr. Gökhan Çapo¤lu ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ YERLEÞKES‹ K›z›lcaßar Köyü ‹ncek 06836 ANKARA Tel: 0312 586 80 00 (pbx) Faks: 0312 586 80 90-91 • www.atilim.edu.tr [email protected] Tasar›m ve Bask› REMARK, Kuleli Sokak, No: 57/4 G.O.P.-ANKARA Tel: 0312 436 27 28 • Faks: 0312 436 27 00 www.remarkreklam.com [email protected] Ekim, 2005 6 ayda bir yay›mlan›r. Dergide yay›mlanan yaz›lar kaynak gösterilerek kullan›labilir. ‹mzal› yaz›lardaki görüßler yazarlar›na aittir. Türkiye’de bu y›l A¤ustos ay›nda bir “ilk” yaßand›; Güneß Arabalar› Yar›ßlar›. Bildi¤iniz gibi ‹stanbul-Park, 19-21 A¤ustos tarihleri aras›nda Formula 1 yar›ßlar›na ev sahipli¤i yapt›. Bir hafta sonras›ndaysa ‹stanbul-Park’›n misafirleri, bu sefer daha yavaß ancak farkl› bir amaç için yap›lm›ß güneß arabalar›yd›. 30 A¤ustos Zafer Bayram›’nda ‹stanbul-Park’ta TUB‹TAK taraf›ndan düzenlenen Formula-G yar›ß› At›l›m Üniversitesi için de zafer niteli¤ini taß›yordu. Formula-G yar›ß›nda alm›ß oldu¤umuz ikincilik, baßta Üretim ve Malzeme Mühendisli¤i Bölümlerini olmak üzere tüm Üniversitemiz akademisyen, ö¤renci ve çal›ßanlar›n› çok mutlu etti. Dergimizin kapak konusu olan Formula-G yar›ß›n›n baßar› öyküsünü bizzat kahramanlar›ndan okuyacaks›n›z. Hasat isimli güneß arabam›z›n yap›l›ß aßamas›na, yar›ßa çok az bir zaman kala ç›kan aksakl›klara, ö¤rencilerin teorik bilgilerini prati¤e geçirirken hissettiklerine, Üniversitemizin de¤erli akademisyenlerinin Hasat ekibini baßar›yla yönetmelerine ve her ßeyden önemlisi insanlar›n yüreklerini ortaya koyarak çal›ßmalar›n›n sonucunun mutlak baßar› oldu¤una tan›k olacaks›n›z. Bu baßar›da eme¤i geçen herkesi tebrik ediyor, baßar›lar›n›n devam›n› diliyoruz. Geçti¤imiz ßubat ay›nda At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Kulübü, çok önemli bir organizasyona ev sahipli¤i yapt›; TEMÖB. Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelen gelece¤in Endüstri Mühendisleri, At›l›m Üniversitesi ö¤rencilerinin organize etti¤i 19’uncu TEMÖB’de bir araya geldi. Ö¤rencilerimizin olußturdu¤u ekip çal›ßmas›n›n ulaßt›¤› baßar› okumaya de¤er… Bu ilk say›m›zda At›l›m Üniversitesi’nin de¤erli ö¤retim üyeleri Prof. Dr. Abdulkadir Erden “Gelece¤in Meslekleri”, Prof. Dr. Hüseyin Pazarc› “K›br›s Sorunu ve Türkiye-AB ‹lißkileri” ve Prof. Dr. Levent Köker “AB Anayasas› Vesilesiyle AB-Türkiye ‹lißkileri” makaleleriyle dergimize destek oldular. Alanlar›nda isim yapm›ß de¤erli akademisyenlerimizin makalelerini keyifle okuyaca¤›n›za inan›yoruz. Ayr›ca, At›l›m Üniversitesi Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. ‹smail Bircan’la yapm›ß oldu¤umuz röportaj özellikle gençlere ›ß›k tutuyor. ‹z’le bu ilk bulußman›zda sizlerle birlikte Hürriyet Gazetesi köße yazar› Emin Çölaßan’›n ofisine konuk oluyoruz. Bu samimi söyleßiyi okumadan geçmemenizi tavsiye ediyoruz. Üniversitemizin etkinliklerinden gezi yaz›s›na, kültür sanat sayfam›zdan ‹ngilizce bulmacaya kadar dopdolu bir ‹z’le art›k avuçlar›n›z›n içindeyiz. Son olarak, ‹z Dergisi için hevesle çal›ßan ve dergimize renk katan herkese binlerce kez teßekkürler… Bir sonraki say›m›zda yeniden görüßmek üzere her ßeyin gönlünüzce olmas› dile¤iyle… Sevgiyle kal›n… Didem Gülsever MAKALE 30 “K›br›s Sorunu ve Türkiye-AB ‹lißkileri” Prof. Dr. Hüseyin Pazarc› 30-32 B‹Z… 2 At›l›m Üniversitesi, 5. Bahar Þenli¤i 2-3 RÖPORTAJ: Emin Çölaßan 33 KULÜPLER‹M‹Z: DSK, EISC, TTP 37 37-38 6 Mezuniyet Töreni 7 Bölüm Tan›t›m Yaz›l›m Mühendisli¤i 8 Yurt D›ß›nda E¤itim 9 At›l›m Üniversitesi MAKALE 39 “Avrupa Birli¤i Anayasas› Vesilesiyle AB-Türkiye ‹lißkileri Üzerine Baz› De¤erlendirmeler” Prof. Dr. Levent KÖKER “Kariyer Günleri 2005” 10 Bir Baßar› Öyküsü: “HASAT” 10-16 ‹ngiliz Sinema ve Tiyatro Tarihi Stanley Kubric • Alfred Hitchcock William Shakespeare • Samuel Beckett 17 RÖPORTAJ Prof. Dr. ‹smail Bircan 20 MAKALE KÜLTÜR-SANAT 43 Edebiyatta ‹z B›rakanlar Sabahattin Ali • Naz›m Hikmet Ran Emily Bronte • Gabriel Garcia Marquez 43-49 “Gelece¤in Meslekleri, Mühendislik” Prof. Dr. Abdulkadir Erden 24 19. TEMÖB At›l›m’da… Öykü “Onuncu Gün” Erel Mez Kitap Tan›t›m› “Annemin Sand›¤›ndan Daha Mutsuzum” Can Gazalc› GEZ‹: “Iß›k Da¤›” 50 24-29 S‹NEMA: Ankara Film Festivali 52 2005-2006 Akademik Y›l› Aç›l›ß Töreni 54 Erkan Mumcu At›l›m’dayd›... 55 ‹ngilizce Bulmaca 56 Baßlarken Üniversitemiz gelißiyor, büyüyor, yeni bölümler, birimler aç›yoruz. Ö¤rencilerimizin say›s› 3300’ü geçti. Akademik ve idari kadromuza s›k s›k yeni kat›l›mlar oluyor. Yeni kurulanlarla birlikte say›lar› 37’e ulaßan laboratuarlar›m›zla Üniversitemizin, bilimsel araßt›rma potansiyeli yükseliyor. Ö¤rencilerimizin kurdu¤u topluluklar›n say›s› da faaliyetleri de art›yor. Üniversite olarak; ö¤retim elemanlar›m›zla, ö¤rencilerimizle çeßitli baßar›lara imza at›yoruz. ‹ßte Microsoft. Net Proje yar›ßmas›nda 1. olan Bilgisayar Mühendisli¤i ö¤rencilerimiz. ‹ßte basketbol tak›m›m›z›n 2. lig müsabakalar›nda yenilgisiz ßampiyon olarak 1. lige terfi etmesi. ‹ßte 19. TEMÖB toplant›s›n› mükemmel bir ßekilde düzenleyen Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübümüz. ‹ßte ö¤retim üyesi baß›na düßen yay›n say›s› ile Üniversitemizin 24 Vak›f Üniversitesi aras›nda 4. s›rada, toplam 77 üniversite aras›nda 11. s›rada yer almas›n› sa¤layan ö¤retim elemanlar›m›z›n performans›. ‹ßte Formula-G Güneß Arabalar› Yar›ß›ndaki ikincili¤imiz. Büyük bir aile olarak, Mütevelli Heyet Baßkan›m›zdan yeni kay›t yapt›rm›ß ö¤rencilerimize kadar; profesör hocalar›m›zdan, bahç›van›m›za kadar At›l›m ailesi olarak bütün bunlar›n paylaß›lmas› gerekir diye düßünüyoruz. Bu dergi ile herkes At›l›m’da neler oluyor ö¤renecek. Bölümlerimizi, birimlerimizi daha yak›ndan tan›yacak. Aram›za yeni kat›lanlarla tan›ßacak. Baßka deyißle bu dergi At›l›m’a aç›lan gözünüz, kula¤›n›z olacak. ‹Z, salt At›l›m’dan haberler vermeyecek, burada güncel popüler bilimden kesitler, güncel konular sizi düßündüren zeka sorular›, hoß vakit geçirmenizi sa¤layacak sayfalar› da bulacaks›n›z. ‹Z’in bu ilk say›s›nda hepinizi sevgi ve sayg›lar›mla selamlarken, ç›kar›lmas›nda eme¤i geçen herkese teßekkürlerimi sunuyorum. Bu dergi siz de¤erli mensuplar›m›z›n, siz sevgili ö¤rencilerimizin katk›lar› ve destekleriyle yaßayacak, gelißecek. At›l›m Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu Bahar› Zeynep Casalini, Yunus Günçe ve Teoman’la birlikte karß›lad›k At›l›m Üniversitesi’nde 2004-2005 sezonu bir hayli hareketli geçti. Yerleßkemizde yap›lan en renkli etkinlik de kußkusuz 11-13 May›s tarihlerinde yap›lan Bahar Þenli¤i’ydi. Halkla ‹lißkiler Ofisi ve Kültür Müdürlü¤ü’nün ortaklaßa yürüttü¤ü çal›ßmalar sonucunda At›l›m Üniversitesi Zeynep Casalin Yerleßkesi ßölen alan›na i sahned e… döndü. Yaklaß›k 6 bin kißi bahar›, üç gün süren At›l›m Üniversitesi Bahar Þenli¤i’yle birlikte karß›lad›. Üç gün içinde halk oyunlar›ndan sinemaya, paraßüt gösterisinden pop-rock konserine, halk oyunlar›ndan Türk sanat müzi¤i konserine birçok etkinlik gerçekleßtirildi. ‹lk akßam›n konu¤u “Duvar” parças›yla ad›ndan çokça söz ettiren Zeynep Casalini’ydi. Sanatç›, hava muhalefetine ra¤men çok güzel bir akßam yaßatt› bizlere. ‹kinci akßam ünlü dj ve oyuncu Yunus Günçe bizlerleydi. Samimi sohbeti ve dj performans›yla gençlerin sempatisini kazand› Günçe. Son akßam›m›zda da Türk rock müzi¤inin marjinal sanatç›s› Teoman, binlerce hayran›yla bulußtu yerleßkemizde. Üniversitemiz bahar ßenli¤i Rektörümüz Prof. Dr Abdurrahim Özgeno¤lu’nun aç›l›ß konußmas›yla baßlad›. Özgeno¤lu’nun k›sa konußmas›n›n ard›ndan Rektörlük Binas› önünde paraßüt gösteri atlaß›y› gerçekleßtirildi. ‹lerleyen saatlerde Rektörlük Binas› önü Üniversitemizin en aktif ö¤renci kulüplerinden biri olan Do¤a Sporlar› Kulübü’nün t›rman›ßiniß gösterisine sahne oldu. Do¤a Sporlar› Kulübü’nün gerçekleßtirdi¤i bu heyecan verici gösterinin ard›ndan gözler ana sahneye çevrildi. At›l›m Üniversitesi Halk Oyunlar› Toplulu¤u Edirne Yöresi Halk oyunuya bizleri Edirneye götürdü. Halk Danslar› Toplulu¤u’nun ard›ndan konuklar›m›z, Grup Pinyata’n›n seslendirdi¤i pop-rock parçalar›yla birlikte e¤lendiler. Þenli¤in ilk gününde Seyhan Cengiz Turhan Konferans Salonu’nda sinema gösterimi gerçekleßtirildi. At›l›m Üniversitesi Sinema Toplulu¤u sinemaseverleri Incredible Family filmiyle bulußturdu. Bahar ßenli¤imize Çankaya Üniversitesi’nin Türk Halk Müzi¤i Toplulu¤u ayr› bir renk katt›. Yine Çankaya Üniversitesi’nin Modern Dans Toplulu¤u bahar› At›l›m’da karß›lamay› tercih edenlere enfes bir dans gösterisi sundu. Dans gösterisinin ard›ndan sahne s›ras› Gazi Üniversitesi pop-rock grubu Rapsodi’deydi. Rapsodi, seslendirdi¤i yerli ve yabanc› parçalarla bahara merhaba diyerek yerleßke alan›n› dolduran konuklar›m›za izlenmeye de¤er bir konser verdi. Saatler ilerledikçe yerleßke alan›m›z Ankaral› gençlerle doldu. Sanatç› Zeynep Casalini kendi parçalar›n›n yan› s›ra yerli ve atler… yabanc› birçok ßkulu sa o c e il N TEOMA parça seslendirerek, izleyenler taraf›ndan tam not ald›. Bahar Þenli¤inin birinci günü Casalini’nin konseriyle son buldu. Bahar ßenli¤imizin ikinci günü yine bir hayli hareketli geçti. Þenlik alan›nda yine müzik sesleri yükselmeye baßlad›. Yavaß yavaß alan› doldurmaya baßlayanlar pop-rock konserinin ard›ndan “Avrupa Muhabbeti” adl› sinema filmini izledi. Çankaya Üniversitesi’nin pop-rock konseriyle devam edildi güne. Ard›ndan Baßkent Üniversitesi Modern Dans Toplulu¤u dans severlere müthiß bir gösteri sundu. Sahneyi devralan At›l›m Üniversitesi Türk Sanat Müzi¤i Toplulu¤u, müzik severlerle bulußtu. DJ perform Türk sanat müzi¤inin ans› ile Yu nus Gün çe ard›ndan Baßkent Üniversitesi’nin grubu pop-rock konseriyle coßturdu izleyenleri. Ve Yunus Günçe… Saatler 17:00’yi gösterdi¤inde konferans salonumuz dolup taß›yordu. Gençlerin çok büyük ilgisiyle karß›laßan Günçe s›cak bir merhabayla baßlad› söyleßisine. Gençlerin sorular›n› içtenlikle yan›tlayan Yunus Günçe ve izleyenler aras›nda çok hoß sohbetler gerçekleßtirildi. Söyleßinin ard›ndan yerleßke alan›nda gençlerle foto¤raf çektiren ve ö¤rencilerin açt›¤› standlar› ziyaret eden Günçe, akßam sahnede yerini ald›. Yunus Günçe muhteßem dj performans›yla izleyenleri coßturdu. Bahar› At›l›m’la birlikte karß›layanlar, o gece Günçe’nin müzi¤iyle doyas›ya e¤lendi. Saatler ilerleyip sahneye veda zaman› geldi¤indeyse e¤lenceye kendini kapt›ran izleyiciler alk›ßlar›yla Günçe’nin sahneden inmesini engellemeyi baßard›lar. Gece yar›s›na do¤ru program›n› yo¤un alk›ßlar ve ›sl›klar eßli¤inde tamamlayan Yunus Günçe de gördü¤ü bu ilgiden memnun kald›. Þenli¤imizin son günü hava muhalefeti nedeniyle biraz buruk baßlad›. Herkes binalara s›¤›nd›. Ve biz endißelenmeye baßlad›k; akßam Teoman konseri vard›… “Ya ya¤mur hiç dinmezse, ya Teoman sahneye ç›kmazsa, ya hava bozuk diye kimse gelmezse…” Bir “B Plan›” olußturmaya çal›ß›yorduk. Bizler beyin f›rt›nas› yaparken ya¤mur ßiddetini daha da artt›r›yordu. S›¤›nd›¤›m›z binan›n cam kap›s›n›n ard›ndan bahçeye do¤ru endißeli bakan gözler vard›… Saatler ilerliyor, ya¤mur bizim endißemize pek de ald›r›ß etmiyordu. Gökyüzünün mavili¤ini, güneßin parlakl›¤›n› ve tenimizi ›s›tmas›n›, a¤açlar›n yeßilli¤ini ve yeni açan çiçekleri özlemißken, hem de Teoman gelecekken ve bu etkinli¤in ad› Bahar Þenli¤i’yken, nerden ç›km›ßt› bu karabulutlar! Konser saatine bir saat kala konser alan›m›z›n h›zla dolmaya baßlad›¤›n› gördükçe, biz At›l›m Üniversitesi çal›ßanlar›n›n yüzünde de güller aç›yordu adeta. Emeklerimizin boßa gitmedi¤ini görmek bizi heyecanland›r›yordu. Ya¤mur biraz geç de olsa insafa gelmiß ve ‹ncek’in gökyüzünü terk etmißti. Giderek doluyordu sahne alan›, arabalar peßis›ra geliyor, servislerimiz dolu gelmeye baßl›yordu. Herkes üzerine kal›n bir ßeyler giyinmiß, kimileri ßemsiyesini getirmiß, konser izlemeye kararl› bir ßekilde konser alan›nda Teoman’› bekliyordu. Ve nihayet sahnenin ›ß›klar› yand›, Teoman’›n sahnede görünmesiyle havai fißek gösterisi, alk›ßlar, ›sl›klar… Devam› tam bir müzik ziyafeti… Herkesin elleri havada, hep bir a¤›zdan Teoman ßark›lar› söyleniyor, öyle ki dev bir koro sanki! Gece yar›s›na dek süren bu dev korolu konserin coßkusu görülmeye de¤erdi. Ertesi gün Üniversitemizin sakin bahçesine al›ßamad›k. Gözlerimiz o renkli kalabal›¤› arar gibiydi. Kim bilir belki de hepimiz 2006 Bahar Þenli¤i’ni planlamaya baßlam›ßt›k bile… b iz Mezun olduk..! Kepler HAVAYA Üniversite ö¤rencileri için, kußkusuz en önemli hadiselerden biridir mezuniyet… Haftalar, belki de aylar öncesinden bir heyecan sarar insan›. Törende cüppenin içine giyilmek üzere en ß›k giysiler günler öncesinden planlan›r, tüm aile hatta yak›n akrabalar davet edilir törene. Zira önemli bir gündür o gün, mezun olan ö¤renci için. Y›llard›r emek verdi¤i, hayalini kurdu¤u diploman›n al›n›ß›na, keplerin havaya at›l›ß›na eß, dost, akraba tan›k olsun ister. Kußkusuz aileler de yaln›z b›rakmaz ö¤rencilerini. 6 Duygulu anlar yaßan›r tören boyunca. Kim bilir y›llar içerisinde ne ac› tatl› hikayesi vard›r üniversite ö¤rencili¤inin… Kim bilir neler paylaß›lm›ßt›r… Projeler, sunumlar, s›navlar, arkadaßlarla geç saatlere kadar ders çal›ßmalar, hocalarla kurulan s›cak diyaloglar… keplerin havaya at›lma an›ysa görülmeye de¤erdi. Bir yanda mezun olman›n ve yeni bir yaßama baßl›yor olman›n verdi¤i sevinç; bir yanda arkadaßlar›ndan ve y›llard›r al›ßt›klar› Üniversitelerinden ayr›l›yor olman›n yaratt›¤› hüzün bir aradayd›. ‹ßte biz de ‹z Dergisi olarak At›l›m Üniversitesi’nin 20 Haziran 2005 Cumartesi günü yap›lan dördüncü mezuniyet törenine tan›k olduk. Törenin ard›ndan ö¤renciler, veliler ve ö¤retim üyeleri havuz baß›nda bir araya gelerek yemek yedi. Haftalard›r iple çekilen bu önemli günün sonuna gelindi¤inde ö¤renciler ellerinde diplomalar›yla yavaß yavaß uzaklaßt›lar; yeni yaßamlar›na, yeni baßar›lara do¤ru… ‹z Dergisi olarak At›l›m Üniversitesi’nin tüm mezunlar›na iß yaßamlar›nda baßar›lar diliyoruz. 2004-2005 Akademik Y›l› Mezuniyet Töreni sayg› durußu ve ‹stiklal Marß›'yla baßlad›. ‹stiklal Marß›'n›n ard›ndan At›l›m Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu törenin aç›l›ß konußmas›n› gerçekleßtirdi. Rektörün konußmas›n›, üniversite birincisi Dolunay Hamide Tokmak'›n tüm ö¤renciler ad›na yapt›¤› konußma takip etti. Üniversite birincisi, ikincisi, üçüncüsüne Yüksek Þeref Belgesi, ödül; fakülte birincileri, ikincileri, üçüncülerine Þeref Belgesi, ödül; bölüm birincileri ikincileri, üçüncülerine baßar› belgesinin verildi¤i törende mezun olan ö¤rencilerin heyecanl› ve mutlu olduklar› gözlendi. Mezunlar›m›z belgelerini hocalar›ndan al›rken duygulu anlar yaßand›. Kampusta yap›lan mezuniyet töreni çok say›da velinin kat›l›m›yla ßenlik havas›nda geçti. Ve keplerin at›l›ß an›… Mezuniyet töreni denince akla ilk gelen Tüm üniversite ö¤rencilerinin böylesi güzel bir duyguyu sevdikleriyle birlikte paylaßabilmeleri dile¤iyle… Gelece¤in Yaz›l›m Mühendisleri ATILIM’da yetißiyor At›l›m Üniversitesi geçen her e¤itim-ö¤retim y›l›nda daha da güçleniyor. 2005-2006 e¤itim-ö¤retim y›l›nda Mühendislik Fakültesi’ne yeni bir bölüm daha eklendi; Yaz›l›m Mühendisli¤i. Gül Tokdemir At›l›m Üniversitesi Bilgisayar Mühendisli¤i Ö¤retim Üyesi Sürekli gelißen ve de¤ißen iß dünyas›n›n tüm sektörlerinde bilgisayar sistemleri kullan›m›n›n artmas› sonucu olarak, bu sistemlerin ihtiyaç duydu¤u çeßitli ölçeklerde yaz›l›mlar›n analiz, tasar›m, gelißtirme, uygulama, test etme ve benzeri aßamalar›nda etkin ßekilde görev alacak yaz›l›m mühendisi ihtiyac› art›yor. Biz de de¤ißen ve gelißen dünyan›n gereksinimlerini göz önüne alarak bünyemize Yaz›l›m Mühendisli¤i Bölümü’nü katt›k. Yaz›l›m Mühendisli¤i, hammadde kaynaklar›n› tüketmeyen, uygulanabilir alanlar› gün geçtikçe genißleyen, çevre kirlili¤i yaratmayan özellikleriyle gerek bilim politikas›nda, gerekse TÜB‹TAK ve ilgili di¤er kurumlar›n destekleme plan›nda yeri bulunan disiplinleraras› bir bölüm. Yaz›l›m Mühendisli¤i; bilgisayar bilimleri, proje yönetimi, mühendislik, ißletme ve benzeri alanlarda söz konusu olan yöntem ve araçlar› kullanarak yaz›l›mlar›n gelißtirilmesi ve bak›m› konular›na e¤ilen bir meslek alan›. Di¤er mühendislik branßlar›nda oldu¤u gibi, genel olarak maliyet ve güvenilirlik konular›yla da ilgili yaz›l›m mühendisli¤i. Yaz›l›m, bilgisayar donan›m›n›n çal›ßt›r›labilmesi için gerekli komutlar›n tümüne verilen bir isim. Yani bilgisayarlar›n hesaplama, analiz gibi yetenekleri yaz›l›m sistemlerinin do¤ru ve verimli çal›ßmas›yla mümkündür. Yaz›l›m 1990’larda ABD’de, gayri safi yurtiçi has›lan›n %25’ ini olußturuken, verimlilik büyümesinin de 1/6’s›n› karß›lam›ßt›r. Benzer ßekilde Yaz›l›m Mühendisli¤i, ABD’de son 10 y›lda 1 trilyon dolar ekonomik ve verimlilik büyümesi sa¤lam›ßt›r. Yaz›l›m mühendisli¤i ABD’de oldu¤u gibi tüm dünyada benzer ekonomik büyüme ve verimlili¤in artmas›n› sa¤lam›ß ve sa¤lamaktad›r. Ekonomik sektördeki de¤ißimler yan›nda, Yaz›l›m Mühendisli¤i e-mail, world-wide-web, ve mesajlaßma uygulamalar›yla dünyan›n farkl› yerlerindeki insanlar› biraraya getirerek, dünya kültürünün de de¤ißmesine katk›da bulunmußtur. 20. Yüzy›l›n sonlar›ndaki h›zl› teknolojik gelißmelerle azalan yaz›l›m ve donan›m maliyetleri, bilgisayarlar›n e¤itim, sa¤l›k, üretim ve hizmet sektörlerinde çok daha yayg›n olarak kullan›lmas›na neden olmußtur. Özellikle Internet teknolojilerindeki gelißmeler yaz›l›m sektöründe önemli etkiler yaratm›ßt›r. Internet teknolojileri birçok alandaki uygulaman›n Internet üzerine taß›nmas› yönünde büyük bir alt yap› olußturmußtur. Örne¤in e-devlet uygulamalar› bunlardan en önemlilerindendir. Ancak bu gelißmeler, bilißim sektöründeki güvenlik ve güvenilirlik konular›n› ön plana ç›karm›ß, mevcut sistemlerin çok daha karmaß›k bir yap› içine taß›nmas›na neden olmußtur. Bu esnek yap› mimari üzerindeki katmanlar›n say›s›n› art›rm›ß ve birbirleriyle olan etkileßimini karmaß›klaßt›rm›ßt›r. Tüm bu gelißmeler, çeßitli ölçeklerde yaz›l›m sistemlerinin tasar›m›, gelißtirilmesi, iyileßtirilmesi ve bak›m› konular›nda daha fazla yetißmiß uzman yaz›l›m mühendisi ihtiyac›n› ortaya ç›kartm›ßt›r. Bu gelißmeler sonucunda 2002 y›l›nda ABD ‹statistik Bürosu taraf›ndan yap›lan bir araßt›rmada ABD’de 675. 000, Avrupa, Asya ve di¤er k›talarda 1. 5 milyon yaz›l›m mühendisinin çal›ßmakta oldu¤u ve toplam rakam›n dünyada çal›ßmakta olan tüm mühendislerin %60’›n› olußturdu¤u belirtilmektedir. Günümüzde, çok yüksek kalitede yaz›l›m, di¤er bütün mühendislik dallar›n›n daha güvenilir, uygulama sahas›nda daha ak›ll› ürünler üretmesini sa¤lamaktad›r. Türkiye'nin endüstriyel üretim ve endüstri ürünü ihraç kapasitesinin art›r›lmas›n›n çok önemli oldu¤u bu dönemde, iyi yetißkin Yaz›l›m Mühendislerinin tüm endüstriyel sahalarda Türk endüstriyel ürünlerinin kalitesini ve rekabet gücünü art›rmada katalizör görevi de üstlenmeleri gerekmektedir. Çeßitli sektörlerde yaßanan gelißmelere paralel olarak son y›llarda ortaya ç›kan gereksinimler do¤rultusunda ba¤›ms›z yaz›l›m mühendisli¤i lisans programlar› say›s› dünyada h›zl› bir art›ß göstermißtir. ABD’de bulunan üniversitelerdeki ba¤›ms›z yaz›l›m mühendisli¤i bölüm say›s› 2000 y›l› itibariyle 8 iken, bu say› 2003’te 18’e, 2004’te ise 50’ye ulaßm›ßt›r. Benzer ßekilde 2000 y›l›nda Avrupa’da 9, Kanada’da 5 ve Avustralya’da 7 olan ba¤›ms›z yaz›l›m mühendisli¤i bölümleri h›zla art›ß göstermektedir. At›l›m Üniversitesi Yaz›l›m Mühendisli¤i Bölümü, yaz›l›m mühendisli¤i alan›nda gereksinim duyulan tüm kavramlar› içerecek ßekilde, ülke ßartlar› da göz önünde bulundurularak haz›rlanm›ßt›r ve dünyadaki benzerleriyle paralellik göstermektedir. Program, dünyadaki örneklerinde oldu¤u gibi, ö¤rencilere bilgisayar bilimleri konular›n›n yan› s›ra Yaz›l›m Mühendisli¤i’nin; yaz›l›m mühendisli¤i temelleri, yaz›l›m sistemleri analiz, tasar›m ve uygulamalar›, yaz›l›m proje planlamas›, yönetimi ve de¤erlendirmesi, yaz›l›m kalite kontrolü, test yöntemleri, kullan›c› ara yüzleri ve görsel tasar›m gibi problemlerinin çözümüne yönelik akademik ve uygulama becerilerini sa¤layacak ßekilde olußturulmußtur. Yaz›l›m mühendisli¤inin disiplinler aras› niteli¤inin de göz önüne al›nmas›yla, bu bölüm mezunlar› de¤ißik büyüklükteki yaz›l›m ßirketlerinde, uygulamal› araßt›rmalar yapan kurum ve kurulußlarda, bilgisayar teknolojileri ve yaz›l›m üzerine yo¤unlaßan endüstrilerde, bankac›l›k ve sa¤l›k gibi bilgisayar teknolojilerinin entegre oldu¤u alanlarda, kamu ve özel kurumlar›n bilgi ißlem merkezlerinde, üniversitelerde ve daha bir çok alanda iß bulabileceklerdir. 7 Yurt D›ß›nda Okumak Hayal De¤il At›l›m Üniversitesi Uluslararas› ‹lißkiler Ofisi, ö¤rencilerine Avrupa’n›n kap›s›n› aral›yor. At›l›m Üniversitesi AB ve Uluslararas› ilißkiler Birimi Üniversitemizin Avrupa E¤itim ve Araßt›rma alanlar›na entegrasyonunun sa¤lanmas›na yönelik tüm program ve faaliyetlerin yürütülmesinde rektörlü¤e, fakülte ve okullara destek vermek amac›yla kurulan bir ofis. Rektörlü¤e ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren Uluslararas› ‹lißkiler Ofis Koordinatörlü¤ü’nü Serdar Çakmak yürütüyor. At›l›m Üniversitesi Uluslararas› ‹lißkiler Ofisi’ni, Socrates Program›’n› AB’nin son olarak K›br›s, Malta ve Türkiye’nin de kat›l›m›yla toplam 31 ülkeyi içeren genel e¤itim alan›ndaki eylem program› olarak özetleyebiliriz. Söz konusu maddelere göre: Birlik, üye devletlerle yak›n ißbirli¤i içinde, bir dizi eylemi uygulamaya koyarak e¤itimde kalitenin gelißtirilmesine katk›da bulunacakt›r. Antlaßma, ayn› zamanda, Birli¤in bütün vatandaßlar›n›n hayat boyu ö¤renme imkanlar›n› gelißtirme taahhüdünü de içeriyor. Socrates Program›’ndan ö¤renciler, yeniden e¤itim almak isteyen kißiler, ö¤retmenler, tüm e¤itim kurumlar›, sivil toplum örgütleri, lokal ve bölgesel otoriteler, ebeveynler, iß dünyas›, dernekler, üniversiteler k›sacas› bütün sosyal yap›y› olu›ßturan unsurlar faydalanabiliyor. Socrates Program›, 8 eylem alan›ndan (alt programdan) olußuyor. Bu alt programlar aras›nda yer alan Erasmus Program›, yüksek ö¤retim düzeyindeki ißbirli¤ini düzenleyen bir program. www.iro.atilim.edu.tr 8 Erasmus Program› AB ülkelerinde 1987 y›l›ndan beri uygulan›yor; 1995 y›l›nda ise Socrates Programlar› kapsam›na al›n›yor. Program ismini, Rönesans Hümanizminin önemli temsilcilerinden biri olan Hollandal› bilim adam› Erasmus ’tan (1469-1536) alm›ß. 2004 y›l› itibariyle 1 milyon 250 bin civar›nda ö¤renci de¤ißimi yap›lm›ß olmas› bak›m›ndan da AB E¤itim ve Gençlik Programlar›n›n en cazibeli program› oldu¤u söylenebilir. Erasmus Program›n›n amac›, Avrupa’da yüksek ö¤retimin kalitesini artt›rmak ve Avrupa boyutunu güçlendirmek. Bu hedef, Avrupa’n›n de¤ißik ülkelerindeki iyi uygulamalar› Avrupa’n›n bütününün istifadesine sunmak olarak özetlenebilir. Erasmus Program›, belirtilen amaçlar›; üniversiteler aras›nda ülkeleraras› ißbirli¤ini teßvik ederek, ö¤rencilerin ve e¤itimcilerin Avrupa’da karß›l›kl› de¤ißimini sa¤layarak ve programa kat›lan ülkelerdeki çal›ßmalar›n ve al›nan derecelerin akademik olarak tan›nmas› ve ßeffal›¤›n gelißmesine katk›da bulunarak gerçekleßtirmeye çal›ß›yor. Türkiye'den 1 Kas›m 2003 itibariyle yap›lm›ß olan müracaatlardan 65'i olumlu sonuçland›. Bir baßka ifadeyle, 2004-2005 akademik y›l› itibariyle Üniversitemizin de aralar›nda bulundu¤u 65 yüksek ö¤retim kurumu Erasmus faaliyetlerine kat›labiliyor. 2004-2005 itibariyle programa kat›lan yüksek ö¤retim kurumu say›s› 2200 civar›nda. 2005-2006'dan itibaren bu say› 2382 olacakt›r. 1 Kas›m 2004 itibariyle, programa kat›lmak için baßvuruda bulunup Erasmus Üniversite Beyannamesi’ne onay alan 183 yeni kurum aras›nda 14 Türk yüksek ö¤retim kurumu yer al›yor. Böylelikle, 20052006 dönemi itibariyle 79 yüksek ö¤retim kurumumuz Erasmus'ta yer alabilecek. At›l›m Üniversitesi olarak 2004-2005 e¤itim ö¤retim y›l›nda Erasmus Program› kapsam›nda 5 ö¤rencimiz Polonya ve Slovakya’ya ve 2 ö¤retim görevlimiz Fransa ve Slovakya’ya gittiler, Polonya’dan 2 ö¤renci ö¤renimlerine devam etmek üzere Üniversitemize geldi. Ayr›ca Fransa’dan yine Erasmus Program› kapsam›nda 1 ö¤retim görevlisi ders vermek üzere Üniversitemize gelmißtir. 2005-2006 e¤itim ö¤retim y›l›nda 15 ö¤renci ve 3 ö¤retim görevlimiz bu program dahilinde yurt d›ß›na gidecekler. At›l›m Üniversitesi olarak toplam 13 üniversiteyle de ikili anlaßmalar›m›z bulunmaktad›r. At›l›m Üniversitesi AB ve Uluslararas› ‹lißkiler Birimi'nin görevlerini özetleyecek olursak; Üniversitemizin Avrupa Yüksek Ö¤renim alan›na entegrasyonunun sa¤lanmas› amac›na yönelik olarak Avrupa Birli¤i E¤itim Programlar› ile bu programlar›n alt alanlar› ile ilgili tüm faaliyetlerin Üniversite genelinde organizasyonunu sa¤lamak, gerekli altyap› çal›ßmalar›n› gerçekleßtirmek, Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS) ve Diploma Eki konular›ndaki çal›ßmalar› koordine etmek, ikili anlaßmalar çerçevesinde gerçekleßebilen ö¤renci ve akademik personel de¤ißimlerinde, ortak aktivite ve proje çal›ßmalar›nda, karß›l›kl› konferans ve seminerlere kat›l›mlarda bilgilendirme, koordinasyon, yaz›ßma ißlerini yürütmek ve destek vermek, Avrupa Birli¤i Araßt›rma ve E¤itim Programlar› ile ilgili çeßitli düzeyde gerçekleßen kongre, sempozyum, seminer, konferans, çal›ßtay gibi organizasyonlara kat›lmak, Üniversitemizde çal›ßma ziyaretleri ve toplant›lar›n düzenlenmesine katk›da bulunmak, yabanc› ülke üniversiteleri ve/veya kurumlar› ile yap›lan ißbirli¤i anlaßmalar›n›n ve protokollerin haz›rl›k ve yürütme aßamalar›nda gerekli çal›ßmalar› yapmak, Avrupa Birli¤i E¤itim programlar› çerçevesinde, Ö¤renci de¤ißimi (SM), Akademisyen De¤ißimi (TS), Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS), Yo¤un Programlar (IP), Müfredat Gelißtirme Projeleri (CD) gibi programlara üniversitemizin aktif kat›l›m›n› sa¤lamak ve böylelikle üniversitemizin uluslararas› vizyonunu genißletmek, Üniversitemiz ile protokolü bulunan yabanc› üniversite veya kurumlar ile ißbirli¤i ve ortak çal›ßmalar› koordine etmektir. E¤itim için yurt d›fl›na Erasmus Program› dahilinde gitmek isteyen ö¤rencilerimiz ofisimizden Serdar Çakmak’la ba¤lant› kurabilirler. [email protected] • T: 586 82 28 At›l›m Üniversitesi’nde Kariyer Günleri At›l›m Üniversitesi’nde 6-8 Nisan tarihlerinde Kariyer Planlama Ofisi taraf›ndan “Kariyer Günleri 2005” etkinli¤i düzenlendi. Büyük bir ilgiyle takip edilen etkinli¤in aç›l›ß konußmas›n› Ankara Sanayi Odas› Baßkan› Zafer Ça¤layan yapt›. Aç›l›ßta konußan Ça¤layan’›n gündeminde Türkiye’deki istihdam sorunu vard›. Ankara Sanayi Odas› Baßkan› Zafer Ça¤layan, ekonomik göstergelerdeki iyileßmeye ra¤men Türkiye'de ißsizlik sorununun her geçen gün artt›¤›n› söyledi. Üniversite ö¤rencileriyle bir araya gelen Ça¤layan, onlara iß hayat›yla ilgili deneyimlerini de aktard›. Türkiye'de meslek ve kariyer planlamas› yap›lmamas›n› eleßtiren ASO Baßkan›, üniversite mezunlar› boß gezerken sanayide çal›ßacak ara eleman bulamad›klar›n› ifade etti. Ça¤layan ayr›ca, kendi ö¤rencili¤i döneminde anarßi ve terör olaylar› nedeniyle kariyer de¤il hayat planlamas›n›n ön planda oldu¤unu söyledi. Ö¤rencilerden okullar›n›n, okuduklar›n›n, anne ve babalar›n›n de¤erini bilmelerini isteyen Ça¤layan, Türkiye'de art›k baz› dengelerin çok iyi gitti¤ini baz›lar›ndaysa sorunlar bulundu¤unu anlatt›. Siyasi istikrar›n ekonomik istikrar› getirdi¤ine de¤inen Ça¤layan, Türkiye'de 盤 gibi artan bir istihdam problemi yaßand›¤›na dikkat çekti. Üniversiteden mezun olanlar›n yüzde 65'inin iß bulamayaca¤›na vurgu yapan Ça¤layan, her y›l nüfusun bir milyon civar›nda artt›¤›n›, ve yine 600-700 bin kißinin istihdam piyasas›na kat›ld›¤›n› belirtti. Bu arada ASO olarak bir üniversiteyle birlikte bir Mesleki Rehberlik ve Kariyer Dan›ßma Merkezi (MEKDAM) olußturduklar›n› belirten Ça¤layan, bu proje için gerekli finansman› hibe olarak AB'den ald›klar›n› söyledi. Ça¤layan, proje çerçevesinde toplam 15 seminerle çal›ßanlar› ve çal›ßmak isteyenleri e¤iteceklerini anlatt›. ASO Baßkan›, konußmas›n›n son bölümünde Avrupa Birli¤i'ndeki nüfusun yaßl› oldu¤una da de¤inirken, ßunlar› söyledi: “Avrupa nüfusu oldukça yaßlanm›ßt›r. Bugün Türk insan›na vize vermeyen, Türk ißadam›na vize vermeyen, Türk gencine vize vermeyen Avrupa, inan›yorum ki 10-15 sene sonra yalvararak bizleri, sizleri oraya kabul etmeye baßlayacak. Çünkü kendilerinin istihdam edecek, çal›ßacak, üretecek genç beyinlere ihtiyaçlar› olacak. Bunu bulmakta son derece zorlanacaklar. Bu aç›dan da Türkiye çok ciddi, çok ßansl› bir dönemden geçiyor. Gelece¤imiz hakikaten bu noktada oldukça parlakt›r. Sizlerin iß bulma, iß kurma ßans› çok daha fazla olacakt›r. Ne istedi¤ini, ne yapaca¤›n› ve ne oldu¤unu iyi bilmeniz, iyi tartman›z gerekiyor. ” At›l›m Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu da üniversite bünyesinde bir Kariyer Planlama Ofisi kurduklar›n› belirterek, çal›ßmalar hakk›nda bilgi verdi ve kariyer planlamas›n›n önemine de¤indi. Konußmalar›n tamamlanmas›n›n ard›ndan Rektör Özgeno¤lu, ASO Baßkan› Ça¤layan'a bir plaket ile teßekkür belgesi verdi. Aç›l›ß konußmalar›n›n ard›ndan Recruitment Turkey’in kurucusu Artemiz Güler “Internet ve ‹ß Arama” konulu bir seminer verdi. Güler’in ard›ndan kürsüyü devralan Software AG Sat›ß Yöneticisi Gökhan Özkan “Bilgi ve ‹letißim Teknolojileri” hakk›nda üniversite ö¤rencilerini bilgilendirdi. Etkinli¤in ilk gününün son konußmac›s›ysa Human Resources Management Genel Müdürü Aylin Nazl›aka’yd›. “Kariyerime Nereden Baßlamal›y›m” baßl›kl› konußmas›n› ilgiyle dinleyen ö¤renciler, mezun olduktan sonra nas›l bir yol izlemeleri gerekti¤i hakk›nda bilgi edindi. Etkinli¤in ikinci günü, Gama Endüstri A. Þ Genel Sekreteri Cenk Bu¤dayc›¤olu’nun söyleßisiyle baßlad›. Ard›ndan ö¤rencilerle bulußan Türkiye Müteahhitler Birli¤i Yönetim Kurulu Baßkan› Erdal Eren oldu. Eren’in söyleßisini, TAI’den Dilek Pulak, Bican Çelik Ateß ve Erhan Solako¤lu’nun “Tan›t›m ve ‹ße Al›m Süreçleri” konulu konußmalar› izledi. Türkiye ‹ß Kurumu E¤itim Uzman› Hürriyet Saç’›n “‹ß Arama Becerileri” konulu konußmas›n›n ard›ndan etkinli¤in ikinci günü de sonland›. Kariyer Günleri 2005’in son günü Yataß Yönetim Kurulu Baßkan› Yavuz Altop’un söyleßisiyle baßlad›. Altop’un ard›ndan ö¤rencilerle bir araya gelen Nurol Holding Finansman ve ‹dari ‹ßler Koordinatörü Dr. Ahmet Paßao¤lu, “Lider Yönetici ve Yönetmen Yönetici” baßl›kl› konußmas›nda, ö¤rencileri yöneticilik konusunda bilgilendirdi. Bilkent Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Dr. Elif Özdilek’in “Etkin ‹letißimin ‹ß Hayat›ndaki Rolü” konulu konußmas›yla, At›l›m Üniversitesi Kariyer Günleri 2005 etkinli¤i de sona erdi. 9 HASAT’›n baßar› öyküsü “Þubat 2005 tarihinde At›l›m Üniversitesi Üretim Mühendisli¤i Bölümü Baßkanl›¤›n› üstlendi¤imde, Rektörümüz Prof. Say›n Abdurrahim Özgeno¤lu Formula-G Güneß Arabalar› Yar›ß›na kat›lacak olan HASAT-Grubunun akademik dan›ßmanl›¤›n› üstlenmemi rica etti. Prof. Dr. Erman Tekkaya Bu görevi seve seve Üretim Mühendisli¤i ancak biraz da endißeyle Bölüm Baßkan› kabul ettim. Görevin beni sevindiren yönü genç insanlarla ekip ruhu içinde yeni ßeyler yaratmaktan büyük mutluluk duymam iken, bu görevin beni endißelendiren yönü ise güneß arabas› gibi teknik olarak karmaß›k bir araç ile ‹stanbul Formula-1 pistinde milyonlarca izleyicinin gözü önünde yar›ßmakt›. ” HASAT ekibiyle tan›ßmam 1 Mart 2005 günü akßam 19:00 sular›nda ATILIM Üniversitesi Mühendislik MART Fakültesi B-Barakas›ndaki toplant› odas›nda oldu. Karß›mda son derece iyi e¤itilmiß dinamik 15 kadar genç insan› gördüm. Kimisi mezun olmuß iß hayat›na at›lm›ß, kimisi ö¤renci, kimisi akademisyen olan bu p›r›l p›r›l insanlarla birlikte olabilmek beni çok gururland›rm›ß ve umutland›rm›ßt›. Arkadaßlar ekiplerini tan›tan bir bilgi dosyas› düzenlemißler. Bu dosyan›n içinde ekip elemanlar› tan›t›lmakta ve çok kaba olarak üretilecek olan arac›n bir maliyet analizi verilmekteydi. ‹ßte tam bu noktada ekibin ßevki k›r›lm›ß ve çal›ßmalar t›kanm›ßt›: Proje bütçesinin %50’si At›l›m Üniversitesi taraf›ndan karß›lan›rken geriye kalan %50’si için destek yoktu. Þubat 2004’te kurulan HASAT Grubu ne yaz›k ki sponsor bulamam›ßt›. Benim ilk görevim bu konuda gruba yard›mc› olmakt›. Hemen ertesi gün dan›ßmanl›¤›n› yapt›¤›m ve inovatif karakterinden emin oldu¤um üç ßirketi arad›m ve HASAT’›n haz›rlad›¤› dosyay› ilettim: MAN Türkiye, ORS ve F‹GES. Her üç ßirket projemize hemen destek vereceklerini bildirdiler. Bu ekibin üstünde çok büyük bir moral yapt›. Ertesi günler SPARK ile temas kurduk. SPARK da hemen destek olaca¤›n› bildirdi. Ayn› günlerde TÜB‹TAK’›n verece¤i destek de kesinleßti. Bu ßekilde Nisan 2005 baß›nda eksik kalan mali deste¤imizin büyük bir bölümü bulunmußtu. 11 HASAT Grubu ile toplant›lar› s›klaßt›rmaya baßlad›k ve N‹SAN tasar›m›n kesinleßmesi için Bilim&Teknik çabalar›m›z› yo¤unlaßt›rd›k. Dergisi Nisan 2005 ay› sonlar›nda taraf›ndan tasar›m kesinleßti. Tasar›mla ilgili en önemli organize edilen ilkemiz arac›n emniyet standartlar›na uymas› Güneß idi. Bu sürücümüzün can güvenli¤i için temel Arabalar› Yar›ß› bir ßart›. Örne¤in arac›n ßasi dedi¤imiz taß›y›c› (FORMULA G) yap›s› arac›n bir devrilme veya çarp›ßma an›nda (arac›m›z›n 80 km/h h›za kadar ç›kabilece¤i ön 30 A¤ustos’ta görülmüßtü) sürücüye yeterli yaßam alan› ‹stanbul b›rakacak mukavemette yani sa¤laml›kta Park’ta yap›ld›. tasarlanm›ßt›r. Þaside oldu¤u gibi kanopi yani sürücünün üstünde rüzgar› kesen kapa¤›n konulmas›, 5-noktal›emniyet kemerinin kullan›lmas›, dikißsiz çelik borudan yap›lan devrilme çemberinin konulmas›, çarp›ßma an›nda k›salan teleskopik direksiyon mili ve çift emniyetli fren sistemi sürücünün emniyeti ilkesinin do¤al sonuçlar›yd›. Bu tasar›m nedeniyle arac›m›za fazladan 50-60 kg bir a¤›rl›k getirdi¤imizin bilincindeydik. Ancak sürücünün hayat›n› tehlikeye atacak herhangi bir riske – yar›ß› kaybetme pahas›na da olsa – kesinlikle girmek istemiyorduk. Asl›nda yar›ß› ikinci bitirmemizin benim kan›mca en önemli nedeni 50-60 kg’l›k emniyet aksam› olmußtur. TÜB‹TAK 12 Tasar›m›n kesinleßmesiyle hemen yurtd›ß›ndan temin etmemiz gereken aksam› ›smarlamaya baßlad›k. Asl›nda arac›m›z›n %80’i yerli ürünlerden olußmas›na ra¤men üç kalemde yurtd›ß›ndan al›m yapma yolunu seçtik: Güneß panelleri, elektrik motoru ve emniyet kemerleri. Güneß panellerinin verimi %5 ile %30 aras›nda de¤ißmektedir. Bunlar›n yüksek verimde Türkiye’de üretilmesi kuramsal olarak mümkün, ancak bizim proje bütçemiz ve zaman planlar›m›z içinde bize gerçekçi gelmedi. Elektrik motorunda da benzer bir durum söz konusuydu. Emniyet kemerine gelince, burada yine sürücünün emniyetini düßünerek bu konuda dünyan›n en güvenilir markalar›ndan birini alarak her türlü riski ortadan kald›rmay› seçtik. ‹lk olarak güneß panellerini ›smarlad›k. Bu konuda grubumuzdaki dördüncü s›n›f ö¤rencilerinden Engin Toktaß’› Amerika’ya üretici ßirketin yan›na gönderdik. Engin burada güneß panellerimizin üretimiyle bizzat ilgilendi ve üretici ßirketten bu panellerin arabaya tak›lmas› ve kullan›lmas› konusunda kapsaml› bilgiler ald›. Ayn› zamanda daha önce elektrik motorlar›n› sat›n almay› düßündü¤ümüz Amerika’daki bir ßirketi de ziyaret etti. Bu ziyaret sonunda, ßirketin yeterli derecede güvenilir olmad›¤› ortaya ç›kt›. Oldukça maceral› Arac›m›z›n ßasisi geçen Engin’in bu Okyanus ötesi seyahati projenin baßar›s›nda önemli bir rol oynad›. Motorlar›n›n al›m›nda MAN Türkiye ßirketi devreye girdi. Ancak Amerikal› motor üreticisi ßirketin tan›nm›ß isminden olsa gerek motor fiyat›n› %250 art›rd›. Ayn› zamanda Engin’in ßirket ile ilgili izlenimleri eklenince hemen baßka bir üretici firma aray›ß›na girdik. ‹ngiliz PML ßirketi ile temas›m›z bu s›rada oldu. Þirketin motorlar›n›n Amerikal› rakiplerinden biraz daha a¤›r olmas›na ra¤men, güvenilir bir ßirket imaj› verdi¤inden arac›m›z›n gereksinimi olan iki motoru ve sürücüsünü bu ßirkete sipariß verdik. Bu d›ß al›mlara paralel olarak Ankara’da hem ßasinin üretimine hem de araban›n d›ß kaplamas›n› olußturan kaportan›n üretimine baßlad›k. Araban›n ßasisi temelde alüminyum borulardan olußan bir kaynak konstrüksiyonuydu. Yaln›zca devrilme çemberi dikißsiz çelik borudan yap›ld›. Dikißsiz çelik borular› bize ÇELBOR Þirketi hibe etti. Çok h›zl› bir ßekilde bize yap›lan bu yard›mdan çok mutlu olduk. Borular›n kaynaklanma ißi OST‹M’de yap›ld›. Burada EMEKS ßirketinin deste¤ini burada vurgulamak istiyorum. Kaportam›z modern kompozit malzemeden yap›ld›. Üst gövde ile alt gövde ayr› ayr› döküldü. Kompozit kaportan›n yap›m›nda Ostim’deki BN-Þirketi bizlere çok büyük bir destek verdi. Þirketin sahibi Bar›ß Bey ayn› ekipten biri gibi bizlerle çal›ßt› ve fikir üretti. Bu inan›lmaz destek için Bar›ß Bey’e ve BN-Þirketi mensuplar›na içtenlikle bir daha ßükranlar›m› sunmak istiyorum. Þasimizin yap›m› s›ras›nda özel alaß›ml› alüminyum malzemelere gereksinim duyduk. Bunlar› Ankara’daki FNSS Þirketindeki dostlar›m›z›n yard›m›yla çok k›sa sürede temin ettik. Bu alüminyum malzemeler daha sonra ATILIM Üniversitesi Üretim Mühendisli¤i Bölümü Mekanik Atölyesinde ißlenerek ßasiye kaynaklanacak duruma getirildiler. Gerek Üretim Mühendisli¤i Bölümü gerekse de Mekatronik Mühendisli¤i Bölümü araßt›rma görevlileri ve lisans ö¤rencileriyle atölye teknisyenimiz burada ola¤anüstü çaba göstererek zamana karß› yap›lan bu üretimi baßar›yla tamamlad›lar. Asl›nda Temmuz 2005 ay›n›n ortas›na geldi¤imizde güneß panellerimiz Amerika’dan gelmiß, ßasemiz ve TEMMUZ kaportam›z büyük oranda tamamlanm›ßt›. Özellikle At›l›m Üniversitesi ö¤rencilerinin deste¤iyle güneß panelleri kompozit kaportaya yerleßtirilmiß ve ilgili yüzlerce kablo ba¤lant›s› titizlikle tamamlanm›ßt›. Ancak motorlar›m›zdan henüz bir ses yoktu. Motorlar›m›z eksik oldu¤u için Güneß panellerimizi yerleßtiriyoruz. ” … Hepimizi dehßete düßüren haber Temmuz ay›n›n 3. haftalar›nda geldi. PML Þirketi istedi¤imiz motorlar› bize zaman›nda gönderemeyecekti. . . ” baz› mekanik aksamlarda tamamlanam›yordu. ‹ngiltere’de ßirkete bask› uygulamaya baßlad›k. Burada Üretim Mühendisli¤i Bölümüne misafir ö¤retim üyesi olarak Cambridge Üniversitesinden Eylül 2005’de gelecek olan Dr. Timothy Stanistreet’ten de yard›m rica ettik. Tim PML ßirketini defalarca arayarak Formula G yar›ß›n›n CNN Türk’ten naklen yay›nlanacak prestijli bir yar›ß oldu¤una ‹ngiliz dostlar›m›z› ikna etmeye çal›ßt›. Bizim tüm tasar›m›m›z iki güçlü ve hafif motora göre yap›lm›ßt›. Ancak hepimizi dehßete ve biraz da pani¤e düßüren haber Temmuz ay›n›n 3’üncü haftas›nda geldi. PML ßirketi istedi¤imizi motorlar› bize zaman›nda teslim edemeyecekti. Yaln›z buna karß›l›k bize daha büyük, daha güçlü ve daha a¤›r olan baßka tip bir motoru daha pahal› olmas›na ra¤men küçük motor fiyat›na hemen teslim edebileceklerini bildirdiler. Mekanik tasar›mdan ve enerji bütçesinden sorumlu HASAT elemanlar› durumu de¤erlendirerek çok mükemmel olmasa da bu motorlar›n kullan›labilece¤ine karar verdiler. Motorlar› hemen ›smarlad›k ve ayn› zamanda asl›nda bitmiß olan mekanik tasar›m› yeni motorlara uygun hale getirmeye baßlad›k. Daha önce çift motorlu bir yap›dan ßimdi tek motorlu bir yap›ya geçmek zorunda kald›k. Bunun tek avantaj› bir motorumuzun böylelikle yedek olarak kullanma olana¤›n›n olmas›yd›. Motorlar›n›n durumun kesinleßmesiyle di¤er mekanik aksamlar›n tasar›mlar› tamamlanmaya baßland›. Burada yine alüminyum malzemesi gereksinimi ortaya ç›kt›. Gerekli olan malzeme için, bu sefer FNSS’de olmad›¤›ndan, TAI ile temas kuruldu. TAI malzemeleri vermeyi kabul etti¤i gibi son derece karmaß›k olan ve çok eksenli frezeler gerektiren parçalar›n üretimini de ORS ßirketi ile birlikte üstlendi. Þirketlerin yaz tatillerine ra¤men Temmuz sonu ve A¤ustos baß›nda tüm parçalar›m›z mükemmel bir kalitede bu iki ßirkette üretildi. Arac›m›z›n emniyet kemerlerini ö¤rencilerimizin iste¤ine uygun daha ucuz olmas› (Türkiye’de 300 Dolar olan kemer Amerika’da 110 Dolara ald›k) ve Amerika’da bir konferans nedeniyle bulunmam sayesinde bizzat ben ald›m. 19 A¤ustos günü arac›n ilk denemesine bir kaç gün kala kemeri tam zaman›nda getirecektim. Ancak Chicago’da ç›kan f›rt›na nedeniyle Avrupa’ya gelecek olan ilk uça¤›m›z› kaç›rd›k ve Amerika için son derece do¤al olan oldu ve ikinci uça¤a bavullar›m›z yüklenmedi¤inden eßyalar›m›z kayboldu. Ben kißisel eßyalar›mdan ziyade kemeri düßünüyordum. Lufthansa Þirketine hertürlü baßvuruyu yapt›ktan sonra bavullar›m›z›n bulundu¤unu ve sabaha karß› 02:30’da Esenbo¤a’ya gelece¤i bildirildi. Söylenen saatte havaalan›ndayd›m ve bavullar› görünce çok ” . . . Ne yaz›k yine ayn› ßekilde yokuß aßa¤› inerken motor aküleri ßarj etmesi için kullan›ld›¤›nda yedek motorun da sürücüsü yand›. ‹ßte o anda her ßeyin bitti¤ini düßünmeye baßlad›k… ” rahatlad›m. tak›lm›ßt›. Kemerler zaman›nda araca Çal›ßmalar›na 20 A¤ustos 2005’te arac›m›z 1 y›l önce temel hatlar›yla tamamlanm›ßt›. baßlanan denemesi gecenin AÚUSTOS ‹lk HASAT’›n karanl›¤›nda TÜB‹TAK Bilten’in ön sokaklar›nda yap›ld›. Her ßey toplam a¤›rl›¤› çal›ß›yordu. Art›k arabay› gerçek ßartlarda test 240 kg, etmeye gelmißti s›ra. Yar›ßa yaln›z 10 gün kalm›ßt›. ‹lk güneß alt›ndaki yol testinin TAI uzunlu¤u 5 m tesislerinde yap›lmas›na karar verildi. TAI’ye ve azami h›z› araç 24 A¤ustos 2005 tarihinde ORS’un sa¤lad›¤› kamyonla OST‹M’den götürüldü. ise 80 km/sa. Burada arac›n kanopisine güneß ›ß›nlar›n› önleyen bir kaplama yap›ßt›r›ld›. Art›k kanopi bir aynal› gözlük gibi içerisini göstermeyecek ßekilde güneß ›ß›nlar›n› engelliyor ve böylece kokpitin yar›ß s›ras›nda aß›r› ›s›nmas›n› önlüyordu. Benzer ßekilde araca sponsorlar›m›z›n logolar› ve araç numaram›z (“10” numara) yap›ßt›r›ld›. 26 A¤ustos 2005 Cuma günü arac›m›z TAI tesislerinde düzenlenen bir bas›n toplant›s›yla kamuoyuna tan›t›ld›. Toplant›ya gelen çok say›daki bas›n mensubundan ne yaz›k ki yaln›zca ikisi ajanslar›na haberi geçti: Arac›m›z›n çal›ßmas›ndan sonra 26 A¤ustos 2005 günü arac›m›z tekrar ORS’un sa¤lad›¤› bir kamyonla Gebze’deki Formula 1 (‹stanbul-Park) pistine nakledildi. Burada hemen pist denemelerine baßland›. ‹lk yap›lan denemelerde araç yokuß inerken (yani motor enerji üretirken) akülerin doldurulmas› denendi. Ne yaz›k ki bu deneme s›ras›nda motorun sürücüsü çok zorland› ve yand›. Motor söküldü ve yedek motor hemen devreye sokuldu. Ne yaz›k yine ayn› ßekilde yokuß aßa¤› inerken motor aküleri ßarj etmesi için kullan›ld›¤›nda yedek motorun da sürücüsü yand›. ‹ßte o anda her ßeyin bitti¤ini düßünmeye baßlad›k. Pazar günü yani 28 A¤ustos’ta s›ralama turlar› yap›lacakt›. Bunlara kat›lmam›z art›k mümkün de¤ildi. Hata yar›ßa dahi kat›lmam›z art›k hayaldi. Herkesin morali çok bozulmußtu. Motorlar› üreten PML ßirketinden bizlere teknik destek vermek için gelen ‹ngiliz mühendis derhal ßirketin sahibini arad› (tesadüfen o da ailesiyle birlikte Bodrum’da tatilini geçirmekteydi). Þirketin sahibi hemen ‹ngiltere’yi arayarak o anda tatilde bulunan uzman mühendisin tatilini keserek yanan iki sürücüyü tamir için gerekli ekipmanlar› alarak derhal ‹stanbul’a gelmesini istedi. Nitekim genç mühendis Pazar akßam› (yar›ßa 2 gün kala) 00:10’da ‹stanbul Atatürk Havaalan›na indi. Hemen ‹stanbul-Park Formula-1 parkuruna yak›n otelimize ATILIM Üniversitesinin minibüsüyle götürüldü. HASAT’›n TAI’de yap›lan bas›n aç›klamas› HASAT, ‹stanbul Park’ta. . . 13 Burada bir odaki ekip eleman› baßka bir odaya transfer edilerek odas› bir tamirhaneye dönüßtürüldü ve tamir ißlemi sabaha kadar sürüdü. Sabah›n erken saatlerinde HASAT ekibi elemanlar›ndan Vedat’›n “Gür topu gibi iki sürücümüz oldu!!!” hayk›r›ß›yla herkesin morali bir anda düzeldi. Ancak önümüzde daha motorlar›n montaj› ve bunlar›n test edilmesi vard›. Pazartesi sabah› (yar›ßa 1 gün kala) motor ve sürücü tak›ld›. Hiçbir riske girmemek için ne yaz›k ki akülerin yokuß aßa¤› ßarj edilmesinden vazgeçilmesi ßart›. Bu da bize daha önce hesaba katt›¤›m›z %5’lik bir ek enerji girdisinden mahrum b›rakacakt›, yani yar›ßta planlad›¤›m›zdan daha yavaß gitmemiz gerekiyordu. Yar›ßa kat›lmamak seçene¤iyle karß›laßt›r›nca bu bizi çok rahats›z etmedi aç›kças›. Hata s›rlama turlar›na kat›lamad›¤›m›z için sonuncu s›radan kalkmak zorunda olmam›z da hiçbirimizi üzmüyordu. . . FORMULA G’nin belirledi¤i kurallar çerçevesinde yap›sal tasar›m› tümüyle bilgisayar ortam›nda gerçekleßtirilen araçta GPRS araç konum belirleme sistemi, girdi denetleme ve yedekleme sistemi gibi birçok alg›lay›c› bulunuyor. 14 Bu haliyetiruhiyeyle art›k Formula 1 pistinde ilk turumuzu att›k. Birinci sürücümüz kaçt›¤› için ikinci sürücü konumunda olan Ethem sürücülü¤ü üstlendi. Ethem ilk turunu kanopisiz att›. Tur çok çok baßar›l›yd›. Tüm elemanlar›n yüzleri gülüyordu. Sabaha kadar çal›ßan ‹ngiliz mühendisler de pit alan›nda kestirmek zorunda kald›lar. Ethem ikinci turu da baßar›yla att›. Her ßey mükemmeldi. Üçüncü turu kanopili atmak istedi. Pit alan›nda kanopi tak›ld› ve üçüncü tur da mükemmeldi. Dördüncü deneme turunda ise telsiz ile arac›n arkas›ndan bir mekanik sesin geldi¤ini bildirdi. Araç sanki fren yap›yormuß gibiydi. Þu ana kadar dört turu peßpeße atabilen birkaç araçtan biriydik! Araç derhal pit alan›na çekildi. Ar›za tespit edilememißti; ancak ßüphelerimiz vard›: Daha önce arka dingilde tekerli¤in iki yan›na monte edilecek olan “çift motor” yerine tek ve a¤›r bir motor gelince bu tek tarafl› yük nedeniyle bir moment olußturmuß ve bu moment de arka dingilin kan›rmas›na neden olmußtu. Sonuç olarak arkadaki fren diski dingili tutan alüminyum kola sürtmeye baßlam›ß ve yüksek miktarda enerji kayb›na neden olmußtu. Bu durumda yar›ß› bitirmemiz mümkün de¤ildi. Yar›ß›n baßlamas›na 16 saatten az kalm›ßt›. Tesadüfen piste bulunan eski bir vinci olan belediyeye ait bir kamyonet gördük (Þekil 6). Þoförden arac›m›z› kald›rmas›n› rica ettik. Arac›n arkas›n› dikkatli kald›r›nca ßüphelerimizin do¤ruland›. PML’nin uyuklayan ‹ngiliz Mühendisleri Fren diski sürtüyordu. Diskin de¤ißtirilmesi elimizde yeterli aletler olmamas›n› nedeniyle zamansal olarak mümkün de¤ildi. Hepimizin morali bir daha bozuldu. Tam en baßar›l› araçlardan biriyken belki yine yar›ßtan çekilmek zorunda kalacakt›k. Orçun’la k›sa bir durum de¤erlendirmesi yapt›k. Ben arka fren diskinin taßla kesilmesini önerdim. Zaten önde çok kuvvetli iki fren diskimiz vard›. Arkaya çok az fren gücü aktar›yorduk. Orçun tereddüt ediyordu. E¤er fren diskini kesersek bu sefer as›l göbek sürtmeye baßlayabilir diyordu. Asl›nda çok hakl›yd›. Mühendislik mant›¤› aynen bunu gerektiriyordu. Ama baßka çaremiz yoktu. Diskin kesilme ißlemini Vedat üstlendi. Arac›n alt›na girdi ve k›v›lc›mlar ç›kartarak fren diskini imrenilecek bir ustal›kla kesti. Art›k dönüß yoktu. Herkes endiße içindeydi acaba yar›ß› bitirebilecek miydik? Ve yar›ß günü geldi. Ben sabahtan Rektörümüz Prof. Say›n Abdurrahim Özgeno¤lu’nu Bostanc› gar›ndan ve ald›m ve piste getirdim. Mütevelli Heyeti Baßkan›m›z START Say›n Yalç›n Zaim ve Mütevelli Heyeti Üyesi Say›n Zerlin K›l›ço¤lu ayn› sabah yar›ß pistine geldiler. Son haz›rl›klar yap›l›yordu. Ethem ve Ünsal enerji hesab›na dayal› arac›n optimum h›zlar›n› tespit etmeye çal›ß›yorlard›. Onlar›n stratejilerine göre 8 turluk yar›ß› tamamlayabilmek için düßük bir ortalama h›z tutturmam›z gerekiyordu. Heyecanlanarak h›zl› at›lan bir tur akülerin boßalmas› nedeniyle yar›ß›n tamamlanamayaca¤› anlam›na geliyordu. Asl›nda yap›lan çok basit bir enerji hesab›yd›: Yokußlar› ç›kmak için gerekli enerjinin yokußlar›n baß›na gelmeden akülerde birikmesi gerekiyordu. Son derece basit olmas›na ra¤men tak›mlar›n ço¤u bu hesab› yapmamas› nedeniyle yar›ß› tamamlayamad›klar›n› yar›ß s›ras›nda görecektik. Pazartesi akßam› elektronik aksamlar tamamlanm›ß ve araca yerleßtirilecekti. Deneme turundan sonra yap›lacak bu eklemeye karß› ç›kt›m. Hakl› olarak elektronik aksam›n haz›rlanmas›na çok emek veren arkadaßlar›m mahzun oldular. Sonunda 7 kutudan yaln›zca birinin tak›lmas›na karar verildi. Sal› sabah›, yani yar›ß sabah› geldi¤imde bu kutu tak›lm›ß ancak ba¤lant›lar› elektronik devreler çal›ßmad›¤› için iptal edilmißti. Böylece tüm yar›ß boyunca gereksiz yere bir kilogram yük taß›mak zorunda kald›k ve üstelik arac›n içinde deneyemedi¤imiz baz› de¤ißiklikler yap›lm›ß oldu. ‹çimde bu nedenle kötü bir his vard›. Arac›m›z› art›k yar›ßa haz›r hale getirip tören geçißi için d›ßar› ç›kard›¤›m›zda pilotumuz Ethem aküleri doldurmak için arac›n içinde güneß panellerini aktive etti. ‹ßte o anda herkes ßoke oldu; paneller çal›ßm›yordu. Benim ve tüm ekibin akl›na hemen denenmeden konan ve çal›ßmayan elektronik devreler geldi. Tam bir gürültü kopacakken Vedat “Sistemi s›f›rlamay› unuttun” dedi ” Bu arada ben halen bizim heyetimize ulaßamaya çal›ß›rken ilk arabalar birinci turu tamamlayarak büyük h›zla start düzlü¤ünden geçmeye baßlad›lar. Hata ‹TÜ’nün sürücüsü elini arac›ndan ç›kartarak zafer yumru¤u s›kt› seyircilere. Bu onlar› daha da coßturdu. Bizim araç ise ortal›kta yoktu. Ben daha yoldayken cep telefonum çald›. Rektör Bey beni ar›yordu: “Erman Bey, bizim araca ne oldu. ?” ” Ethem’e. Ethem s›f›rlama dü¤mesine bas›nca paneller aküleri ßarj etmeye baßlad› hemen. Herkesin ama özellikle Mehmet Durna’n›n çok rahatlad›¤›n› hissettim. Yar›ß›n baßlamas›yla pitstoplarda en fazla 5 kißiye izin verildi. Starttan önce arac›n yan›nda sadece iki kißi kalabilecekti. Baßka 2 kißiye telsiz verildi. Bunlar sürekli olarak sürücümüz Ethem’le irtibat halinde olacaklard›. Pistin kritik yokußlar›n› görecek konumda bir telsizli tak›m eleman› koßulland›r›ld›. Di¤eri (Orçun) ise pitstop’da kalarak herhangi bir mekanik ar›za durumda müdahale edecekti. Ben yar›ß›n baßlamas›ndan k›sa bir süre önce tribünlere Rektörümüz ve Mütevelli Heyeti Baßkan›m›z ve Üyesinin oldu¤u yokußu gören k›sma do¤ru ilerledim. Mesafe bekledi¤imden uzun oldu¤undan ben onlara ulaßamadan yar›ß baßlad› ve çok say›daki ‹TÜ ve Y›ld›z Teknik Üniversitesi seyircisi araçlar›n› ç›lg›nca alk›ßlamaya ve desteklemeye baßlad›lar. ‹TÜ ve YTÜ araçlar› çok çok h›zl› bir ç›k›ß yapt›lar. Bizim arac›m›z oldukça yavaß hareketlendi ve h›z› hep düßük kald› (bu tribünde baz› gülüßmelere de neden oldu do¤al olarak). Bu arada ben halen bizim heyetimize ulaßamaya çal›ß›rken ilk arabalar birinci turu tamamlayarak büyük h›zla start düzlü¤ünden geçmeye baßlad›lar. Hata ‹TÜ’nün sürücüsü elini arac›ndan ç›kartarak zafer yumru¤u s›kt› seyircilere. Bu onlar› daha da coßturdu. Bizim araç ise ortal›kta yoktu. Ben daha yoldayken cep telefonum çald›. Rektör Bey beni ar›yordu: “Erman Bey, bizim araca ne oldu. Ortal›kta yok. Herkes f›rt›na gibi?” diye endiße içinde benden bilgi almaya çal›ßt›. Ben hem h›zla heyetimize ulaßmaya çal›ß›yor hem de telefonu nefes nefese yan›tlamaya çal›ß›yordum: “Efendim, bu tamam›yla bir taktik meselesi. Bizim h›z›m›z yar›ß› bitirecek ßekilde hesapland›. H›zla giden di¤er araçlar›n yolda kalma olas›l›¤› çok yüksek” dedim. Rektörümüz ikna olmam›ßt› galiba. . . Birkaç dakika sonra yanlar›na ulaßt›m. Bu sefer Mütevelli heyeti Baßkan›m›z “Hoca, ne olduk?” diye endißesini dile getirdi. Gerçekten arac›m›z ortada yoktu ve tribünler h›zla start düzlü¤ünü geçen araçlar› alk›ßl›yorlard›. “Arac›m›z dördüncü turdan sonra s›ralamaya girer” diye ›srarla tak›ma olan güvenimi dile getiriyordum. Say›n Rektörümüz yar›ß davetiyesinin üzerine turlar› not ediyordu. Nitekim ilk rahatlama ikinci turda geldi. ‹TÜ ve di¤er “h›zl›” ç›k›ß yapan araçlar ikinci turu dahi tamamlayamam›ßlard›. 4’üncü turda üçüncülü¤e yükseldik. Beßinci turdan sonra ise ikincili¤e yükseldik. Ben ›srarla alt›nc› turdan sonra birincili¤e yükselece¤imizi iddia ediyordum. Ancak ne yaz›k ki hakl› ç›kmad›m. Yar›ß› yaln›zca iki araç tamamlad› ve biz bence büyük bir baßar› göstererek ikinci olduk. HASAT ekibi. . Arac›m›z›n birincili¤e yükselememesinin temel iki nedeni vard›: Birincisi, arac›m›zda mekanik ar›za ayn› korkuttu¤umuz gibi yar›ß›n sonlar›na do¤ru ortaya ç›km›ß, ve arka tekerimizin milleri ve yast›klar› ask›ya sürtmeye baßlam›ß. Bu nedenle de en az son iki turda belki de son dört turda sürekli olarak gereksiz sürtünme enerjisi kaybetmeye baßlam›ßt›k. Bu enerjinin miktar›n› tahmin etmek için henüz bir inceleme ve hesap yapmad›k, ancak bu miktar›n %5 ile %15 aras›nda olabilece¤ini tahmin ediyorum. Ortalama %10 olsa bu yar›ß›n son turlar›nda kabaca 10 – 15 km/h daha yavaß gitti¤imiz anlam›na gelir ki, bu da birinci olan araç ile aram›zda olußan fark›n gerekçesi olabilir. Di¤er bir neden de arac›m›z›n di¤er araçlara göre daha a¤›r olmas›yd›. Sürücü emniyeti nedeniyle yapt›¤›m›z tasar›mlar do¤al olarak arac›n a¤›rl›¤›n› art›rm›ßt›r. Ayr›ca yar›ßma kurallar›na uyarak 7 kg’lik kanopiyi kulland›k. Birinci tak›m›n örne¤in kanopisi yoktu. Ortalama 200 kg araç a¤r›l›¤›nda kanopi enerjinin belki %2-%3’ünü harcamaktad›r yaln›zca ek a¤r›l›ktan ötürü. Öte yandan hava ak›ß›n› daha uygun hale getirmesi nedeniyle kanopi bir kazanç da sa¤lamakta. Ancak 30-35 km/h civar›nda olan ortalama h›zlarda bu kazanç çok düßük oldu¤unu düßünüyorum. Evet, yar›ß›n ikincili¤ine tüm tak›m olarak ve üniversite olarak çok sevindik ve hakl› olarak da gururland›k. 2. L‹K Yar›ßma sonras› yapt›¤›m›z toplant›larda üniversite olarak HASAT ekibiyle birlikte önümüzdeki y›lda mevcut arac› gelißtirmeyi ve buna ek olarak ikinci bir araç gelißtirmeye karar verdik. Ayr›ca bu çal›ßmalar›m›za destek olmas› için Üniversite bünyesinde bir otomotiv ö¤renci grubu kurulmas›na karar verdik. Ö¤rencilerimiz gerekli baßvuruyu Eylül ay› içinde yapacaklard›r. Tüm bu gelißmelerle önümüzdeki y›lda çok daha aktif ve yo¤un bir çal›ßma bizleri bekliyor. Art›k hedeflerimiz daha fazla özgün katk› ve tabii ki yar›ßlarda birincilik! Dünyada h›zla tükenen ve ülkemizde oldukça az bulunan petrol & do¤algaz gibi enerji kaynaklar› yerine daha temiz ve bol bulunan alteernatif enerji kaynaklar›n›n de¤erlendirilmesi için ülkemizde bulunan örnek çal›ßmalardan biri olan HASAT kampus alan›nda gezilebilir. 15 EK‹PTEN NOTLAR Alper GÜRER / Araßt›rma Görevlisi Bar›ß TAÞTAN / At›l›m Robot Toplulu¤u Baßkan Yard›mc›s› Türkiye’de alternatif enerji kaynaklar›na dikkat çeken FORMULA G güneß arabalar› yar›ß›n›n ilan›, ülkenin dört bir yan›ndaki yarat›c› ve azimli insanlar› heyecanland›rm›ßt›. Bu heyecanla olußan HASAT ekibi, çal›ßmalar›na büyük bir h›zla baßlad›. Bu ekibin kurulmas›ndan bir süre sonra, üniversitemiz ve HASAT Tasar›m Grubu yollar›n› birleßtirme karar› ald›. Bu karar sayesinde çal›ßmalar büyük bir ivme kazand›. Bu ivme; mevcut tasar›mdaki olumlu de¤ißiklikler, sponsorlar›n maddi, manevi ve teknoloji deste¤i, ö¤rencilerimizin iß gücü ve Üretim ve Mekatronik Mühendisli¤i bölümü ö¤retim elemanlar›n›n özverili çal›ßmalar› ßeklinde kendini gösterdi. Ülkemizde bu sene ilki yap›lm›ß olan Formula-G yar›ß›n›n benzerleri dünyan›n çeßitli yerlerinde uzun süreden beri düzenlenmekteydi. Daha önceki senelerde televizyon ve internette bu yar›ßlar hakk›nda karß›laßt›¤›m haberleri okudukça kendi kendime bir iç çeker ve acaba ne zaman bu tip bir yar›ß bizim ülkemizde de yap›l›r diye kendi kendime sorard›m. Geçen e¤itim-ö¤retim y›l›nda Üniversitemizde HASAT Tasar›m grubuyla böyle bir organizasyona dahil olaca¤›n› duyunca heyecanland›m ve bölümdeki dan›ßman hocamla görüßtü¤ümde bu projeye ö¤rencilerin de dahil olabileceklerini duyunca heyecan›m ikiye katland› çünkü böyle bir projede yer alman›n bana çok ßey kataca¤›na inan›yordum ve öyle de oldu zaten. Projeye dahil oldu¤um ilk zamanlar somut hiçbir ßey göremedim sadece hocalar›m›z arac›l›¤›yla bana bildirilen malzemeleri (koltuk, kemer, tulum vs. ) internet üstünden araßt›r›p Türkiye’de nerelerden ve ne kadara temin edebilece¤imi araßt›r›yordum. Bizim arac›m›zda tasar›m ve imalat aßamalar›nda çok büyük roller oynamad›m belki, belki de ço¤u insan için çok basit ißler gibi görünen ißlerde görev ald›m ama sonuçta daha birinci s›n›f› bitirmiß biri olarak birço¤u yüksek mühendis olan büyüklerimle birlikte çal›ßma f›rsat›m oldu ve bu bana tak›m çal›ßmas›n›n ne demek oldu¤u hakk›nda birçok ßey ö¤retti. Temel hedef, Türkiye’de ilk kez düzenlenen böylesine önemli bir teknoloji yar›ß›nda, bir üniversite olarak üzerimize düßen görevi en iyi ßekilde yerine getirmekti. Bu hedefe giden yolda bizleri heyecanland›ran bir çok ayr›nt› vard›. Öncelikle bu yar›ß›n Türkiye’de bir ilk niteli¤i taß›mas›, bizleri ülkemizde bu konunun öncüleri haline getiriyordu. Sadece kat›lman›n bile büyük baßar› say›ld›¤› bu yar›ßma, bizim için güzel bir dereceyle sonuçland›. Gelecek sene uluslararas› hale gelecek bu yar›ßtan tekrar aln›m›z›n ak›yla ç›kabilmemiz için daha çok iß ve beyin gücüne ihtiyac›m›z var. Bu nedenle güneß arabam›z ile ilgili kurulan ö¤renci toplulu¤umuza herkesi bekliyoruz. 16 Türkan GÜLER / Üretim Mühendisli¤i Günümüz dünyas›n›n en önemli sorunlar›ndan biri de enerji problemi. Savaßlar›n enerji kaynaklar›n› elde etmeye yönelik yap›lmas› enerjinin ne denli önemli oldu¤unun bir göstergesi. Bu nedenle insanl›k 21.yy’da bilimi farkl› enerji kaynaklar› yaratmak için seferber edecek. Kußkusuz ki bu kaynaklardan biri ve bekli de en ucuzu ve k›sa vadede hiç tükenmeyecek gibi gözükeni güneß enerjisi. Bu projenin de as›l amac› yak›n gelecekte tükenecek olan fosil yak›tlarla çal›ßan arabalar›n yerini alacak olan güneß enerjisiyle çal›ßan araçlar yapabilmek. Ekibimiz de elindeki imkanlar› kullanarak bu amaç do¤rultusunda yap›labilecek en iyi araçlardan birini yapmay› baßard›. Yaklaß›k 1.5 y›ld›r üzerinde çal›ß›lan projeye biz ö¤renciler olarak yap›m aßamas›nda kat›lma imkan› bulduk. Biraz geç kalm›ß olsak da, henüz yeterli bilgiye sahip olamasak da elimizden gelen her ßeyi yapmaya çal›ßt›k. Ben akßamlar› pek kalamad›m ama ekip arkadaßlar›m›n gece saat 11’lere karar yo¤un olarak çal›ßt›klar›n› söylemeden geçemeyece¤im. Sabah evden ç›k›p akßam ruh gibi geldi¤im günleri hat›rl›yorum. Biz ekip olarak birbirimize çok destek olduk, bazen çok k›zd›k, beraber dua ettik, aç kald›k bazen, ama hepsi o kadar keyifliydi ki... ➜ HASAT’a eme¤i geçenler ve teßekkürler… Lütfen kendi kendinize ßu soruyu sormay›n ”Ben ne biliyorum ki acaba yapabilir miyim?”. Evet yapabilirsiniz çünkü ben bu projeye dahil olmadan önce güneß enerjisiyle çal›ßan araçlar hakk›nda çok az bir bilgim vard› ama ßimdi neyin ne oldu¤unu, hangi parçan›n nas›l yap›ld›¤›n›, nas›l ißlendi¤ini, nas›l çal›ßt›¤›n› çok daha iyi biliyorum. Erdem Baran ERCAN / Üretim Mühendisli¤i Yar›ßma atmosferini yerinde yaßamak çok gurur verici bir ßeydi. O ortamda bulunmak di¤er tak›mdaki insanlarla tan›ßmak ve kaynaßmak da ayr› bir zevkti. Üniversitemizin böyle bir projeye kat›lmas› ve iyi bir derece almas›, Üniversitemiz prestijine de büyük katk›s› oldu¤una inan›yorum. Araban›n yap›m aßamas›nda hocalar›m›z›n ve tüm sponsorlar›m›z›n büyük katk›lar› oldu ve hepsine ayr› ayr› teßekkür etmek istiyorum. Bu baßar› biz At›l›ml›lar için kußkusuz çok önemli bir gelißme. Yar›ß› 2’nci olarak bitirmek ve Üniversitemizin ad›n› formula-1 pistine alt›n harflerle yazd›rmak bizim için ßeref verici. Umar›m bu sene yap›lacak olan güneß arabam›z için üniversitemizde okuyan tüm arkadaßlar›m›z›n deste¤ini görürüz ve k›sa zaman içinde ortaya birincilik kazanacak bir araç meydana getiririz. Türkiye’de ilk kez yap›lan Formula- G yar›fl›ndaki baflar›m›za eme¤i geçen PROF. DR. ABDÜLKAD‹R ERDEN ‘e, PROF. DR. A. ERMAN TEKKAYA’ya, YRD. DOÇ. DR. HACER ERAR’a, DR. SERKAN GÜRO⁄LU’na, KUTLUK B‹LGE ARIKAN’a, AYL‹N KONEZ’e, ALPER GÜNER’e, DEVR‹M T‹P‹ URHAN’a, ENG‹N TOKTAfi’a, M. ÖZGÜR ER‹NMEZ’e, ALTU⁄ OKAN’a, ETHEM ERSÖZ’e, MEHMET DURNA’ya, ÜNSAL ORLU’ya, VEDAT GÜN’e, BANU ÜfiENMEZ’e, ORÇUN YILDIRIM’a,, LEVENT ERTÜRK’e, LEVENT KORKMAZY‹⁄‹T’e, CEM fiAH‹N’e, BARIfi TAfiTAN’a, SELÇUK KAHRAMAN’a, EMRE BÜYÜKBAYRAM’a, GÖKHAN ÇEL‹K’e, ERDEM BARAN ERCAN’a, TÜRKAN GÜLER’e, MERT BÖLEK’e ve bizleri maddi manevi destekleyen herkese teflekkürler… Bu baflar›m›z›n artarak devam etmesi dile¤iyle… r öportaj SADECE DERS ÇALIÞMAK YETMEZ Dergimizin bu ilk say›s›nda Üniversitemiz Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. ‹smail Bircan’la röportaj gerçekleßtirdik. Özellikle ö¤renci arkadaßlar›m›z›n bu röportajdan çok ßey ö¤reneceklerine inan›yoruz. Say›n hocam, e¤itim konusundaki düßüncelerinizi ö¤renmeden önce sizi biraz tan›yabilir miyiz? Lisans›m› Ankara Üniversitesi’nde tamamlad›ktan sonra, yüksek lisans ve doktoram› ‹nsan Kaynaklar› Ekonomisi dal›nda Fransa’da Dijon Üniversitesi (Bourgogne) ‹ktisat Fakültesi’nde yapt›m. Daha sonra uzun y›llar Devlet Planlama Teßkilat›’nda uzman ve dan›ßman olarak çal›ßt›m. Ayr›ca Anadolu, Ankara, Hacettepe, ‹zmir Ekonomi ve Türkiye ve Orta Do¤u Amme ‹daresi Enstitüsü’nde ö¤retim üyeli¤i ve yöneticilik, 1993 - 1996 y›llar›nda Türkiye ‹ß Kurumunda Genel Müdür Yard›mc›s›, 2002 2003 y›llar›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›’nda Müsteßar olarak görev yapt›m. Þu anda, Ocak ay›ndan bu yana At›l›m Üniversitesi’nde Rektör Yard›mc›s›y›m. Bir üniversitede böyle bir görevde olmak büyük sorumluluklar gerektiriyor. Bunlar nelerdir? Üniversitelerin görevlerinden biri de yüksek nitelikli insan gücü yetißtirmektir. Bu önemli bir sorumluluk. Çünkü Türkiye’nin gelece¤i, siz gençlerin üzerine kurulu olacakt›r. Nitekim nüfusumuzun yüzde 28,4’ü 14 yaß›n alt›nda. Yüzde 11,2’si 19 - 24 yaß grubunda. 14 - 24 yaß grubunda olan gençlerimizin oran› ise yüzde 23,5. Böyle bir genç nüfus AB ülkelerinde yok. Orada nüfus giderek yaßlan›yor. Dolay›s›yla Türkiye’nin ihracat potansiyeli yüksek olan sektörlerinde rekabet edebilmesi için ve ayr›ca AB’ye üyelik müzakere sürecinde ve büyümenin süreklili¤inin sa¤lanmas›nda, yüksek nitelikte insan gücü yetißtirme sorumlulu¤umuz var. Böyle bir rekabet ortam›nda, bu sorumlulu¤umuzu kaliteden ödün vermeden yerine getirmemiz gerekiyor. Öte yandan, araßt›ran, problem çözen, kat›l›mc›, kendisiyle ve çevresiyle bar›ß›k, girißimci, proje üreten, yeniliklere aç›k, araßt›rarak karar veren, topluma ve içinde yaßad›klar› çevreye faydal› ve rekabet üstünlü¤ü olan gençler yetißtirmek gibi önemli bir sorumlulu¤umuz daha var Üniversite olarak. Bunlar›n yan›nda sorumluluklar›m›zdan biri de üniversitemizin ça¤daß yönetim ilkelerine göre en etkili ßekilde yönetilerek e¤itim ve ö¤retim etkinliklerinin vizyonumuz ve misyonumuz çerçevesinde gerçekleßtirilmesidir. Yaklaß›k yüzde 85’i ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi kökenli olan akademik personelimizle, büyük bir bölümü kamu deneyimi olan idari personelimizin; dayan›ßma ve ißbirli¤i içinde, iß doyumu yüksek ve kaliteyi sürekli önde tutan yaklaß›mlar›; ayr›ca sorumluluklar›m›z›n nitelik boyutunun da bir göstergesi. Dolays›yla, kalite ve verimlilik bu sorumluluklarda biz yöneticiler için iki temel öge. Zira yüksekö¤retim insan yetißtiren bir endüstridir. Biz de At›l›m Üniversitesi olarak, Mühendislik Fakültemizin sekiz bölümü, ‹ßletme Fakültemizin alt› bölümü, Fen Edebiyat Fakültemizin dört bölümü ve Hukuk Fakültemiz ile bu bak›ß aç›s›yla, daha nitelikli insan kayna¤› yetißtirerek gelece¤e iz b›rakacak gençleri ißgücü piyasas›na haz›rl›yoruz. Bu bak›mdan, ö¤retim üyesi niteli¤i, program içeri¤i ve çeßitlili¤i, uygulama laboratuvarlar›, modern e¤itim teknolojilerini kullanma ve mekansal ve sosyal olanaklar sunma Üniversitemizin nitelikli gençler yetißtirmesinde olmazsa olmazlar›. Di¤er yandan, yaßam boyu ö¤renme sürecini de dikkate alacak ßekilde, ö¤renmeyi ö¤renen bireyler yetißtirmek gerekiyor. Böylece bu ilke ile, yaßam›n her aßamas›nda, her zaman kendini gelißtirmeye aç›k ve sürekli kendini yenileyen, sorumluluk sahibi gençleri Ülkemize kazand›rabilelim. ‹ßte bu da hedeflerimiz ve sorumluluklar›m›z aras›ndad›r. 17 “ ortalama yüzde 4,5 - 5,0 gibi bir büyüme Üniversitemiz ö¤rencilerini gözlemleme f›rsat›n›z oluyor mu? Ö¤rencilerin hangi h›z› gerçekleßtirdi. ‹hracat›m›z›n yüzde 87,0’sini …Yani yeteneklerini konularda eksik, hangi konularda baßar›l› sanayi ürünleri olußturmaktad›r. Bu da ortaya ç›karmak, bunu olduklar›n› düßünüyorsunuz? gösteriyor ki istikrarl› bir siyasi ve ekonomik Evet. Ö¤rencilerimizi Üniversitemiz etkinliklerinde, yap›, Türkiye’nin gelece¤inin daha ayd›nl›k iyi ißlemek gerekiyor. derslerde, toplant›larda ve de kampus içinde olaca¤›n› ortaya koyuyor. Kißinin birikimi ve gözlüyorum. Etkinliklere kat›l›mlar›, sorduklar› Hepimizin bildi¤i gibi ülke gündemimizde sorular ve yapt›klar› yorumlar ile izliyorum. Her kaliteli bir Avrupa Birli¤i gibi çok önemli bir konu var. ßeyden önce biz ö¤rencileri araßt›rmaya üniversite e¤itimi de Siz bu konuda ne düßünüyorsunuz? yönlendiriyoruz. Biliyorsunuz Türkiye yönünü Bat›’ya çevirmiß Yetißtikleri meslekte hem teoriyi hem buna eklenince kißi bir ülke. Bunu, Atatürk’ün muas›r medeniyet de uygulamay› ö¤renmelerini öngörüyoruz. ç›kma hedefiyle de Üniversitemizde gerçekleßtirdi¤imiz Kariyer kendi fark›n› ortaya koyarak seviyesine bütünleßtirdi¤imiz zaman Avrupa Birli¤i’ne Günleri Organizasyonlar›, her alanda konferans mutlaka di¤erlerinden girme hedefimiz ortaya ç›k›yor. Yani ve paneller, staj ve uygulamalar, projeler, bir ad›m önde olacakt›r. müslüman, laik, demokratik, hukuk devleti ö¤rencilerimizin daha iyi yetißmelerinin olarak yönümüzü Bat›’ya çevirmiß durumday›z sa¤lanmas› için. Dolays›yla üst s›n›flara geçtikçe ve bunda kararl›y›z. Bu, Türkiye’nin ça¤daßlaßma projesidir. güçlü yanlar› artmakta ve eksiklikleri azalmaktad›r. Ö¤rencilerimizin Türkiye, modern bir devlet olabilme becerisini gösteren laik bir “Bugün neredeyim, mezun olduktan sonra nerede olaca¤›m” sorusunu kendilerine sorarak daha fazla sorgulayan, araßt›ran ve ülkedir. Bugün bakt›¤›m›zda müslüman ülkeler aras›nda en kat›l›mc› bir yap›ya sahip olduklar›n› da ayr›ca görüyorum. gelißmißi Türkiye’dir; bunun da temel nedeni laik bir yap›ya sahip Ö¤rencilerimizin sosyal etkinliklere olan kat›l›m› da çok iyi düzeyde. olmas› ve kalk›nmas›n› e¤itimli insan gücüne dayand›rm›ß Üniversitemiz bünyesinde otuz civar›nda ö¤renci kulübü var. Bu da olmas›d›r. ‹nsan›m›z› daha üretken bir yap›ya getirebilirsek bu ö¤rencilerimizin sosyal yaßama katk›da bulunma isteklerinin bir sayede gelir de artacakt›r. Gelirin artmas› demek refah demektir. göstergesi. Toplumla ve kendisi ile bar›ß›k, sorumlulukluklar›n›n ‹ßte Türkiye de bunu hedefliyor. Yani demokratik, laik, insan bilincinde, insan olman›n ne anlama geldi¤ini bilen insan tipinin haklar›na sayg›l›, iyi e¤itilmiß bireylerin yaßad›¤›, refah düzeyi yetißiyor olmas› bize mutluluk veriyor. Ö¤rencilerimizin kendilerini yüksek bir ülke olmakt›r hedefimiz. Herkes ißini iyi yapt›¤› sürece gelißtirme iste¤inde ve çabas›nda olduklar›n› gözlemliyorum. ülkemiz daha ileriye gidecektir. ” 18 Türk gençlerinin potansiyeli ve Türkiye’nin gelece¤i hakk›nda ne düßünüyorsunuz? Türkiye’nin gelece¤ini iyi görüyorum. Çünkü Türkiye, genç nüfusu, gelißme potansiyeli, dünyan›n 134 ülkesiyle ticari ilißkisi olan dinamik bir ülke. 2004 y›l›ndaki kißi baß›na düßen milli gelir 4.179 dolar. Sat›n alma gücü paritesine göre ise yine kißi baß›na 7.500 dolar civar›nda milli geliri var. Dolay›s›yla bir taraftan genç nüfus, bir taraftan da h›zla büyüyen bir ekonomi. Ayn› zamanda Türkiye, dünyan›n ilk yirmi ekonomisi içinde yer al›yor. 2023 perspektifi içinde; -biliyorsunuz 2023 Cumhuriyetimizin yüzüncü y›l›n›n kutlanaca¤› y›l- bölgesinde ve dünyada kal›c› bir bar›ß için çaba gösteren, adil, demokratik, günün gereksinimlerine yan›t veren bir hukuk sistemine sahip; sa¤l›k ve kültür gereksinimlerinin karß›lanmas› devlet taraf›ndan güvence alt›na al›nm›ß, e¤itim düzeyinin yüksek oldu¤u, gelir da¤›l›m› dengeli, ülke kaynaklar› üzerinde söz ve karar sahibi, üretken, bilim ve teknolojide yetkin olmuß, iletißim, organizasyon ve iß birli¤i gelißmiß bir Türkiye vizyonu var. Bu vizyonu gerçekleßtirecek olan siz gençlersiniz. Türk insan› son derce girißimci. Sadece Almanya’da Türkler ait 67.000 ißyeri var. Hiç tahmin etmedi¤iniz ülkelerde Türk girißimciler var. Ben Türkiye’nin gelece¤inden son derece umutluyum. Ülkemiz 2004 y›l›nda %9,9’luk bir büyüme h›z› gerçekleßtirdi. OECD ülkeleri aras›nda 2004 y›l›nda en yüksek büyümeyi sa¤layan ülke oldu. Türkiye planl› dönemde Di¤er yandan temel de¤erler aras›nda; günümüzde kal›c› bar›ß›n sa¤lanmas›, birlik, eßitlik, özgürlük, güvenlik ve dayan›ßma bulunmaktad›r. AB’nin amaçlar› aras›nda özgürlük ve demokrasi ilkelerini korumak, tüm üye ülkeler taraf›ndan insan haklar›na sayg› ve temel haklar ile birlikte hukukun üstünlü¤ünü uygulamak oldu¤una göre, Türkiye’de Avrupa Birli¤i’ne girme perspektifi içinde bu de¤erlere sahip ç›kmaya karar vererek, özetleme¤e çal›ßt›¤›m bu ça¤daßlaßma projesini hayata geçirmeyi hedefledi. 1958 Ankara Anlaßmas›’yla da ilk somut ad›m›n› att›. Bu süreç içerisinde son olarak 17 Aral›k 2004 tarihinde de müzakere tarihi ald›k ve bildi¤iniz gibi 3 Ekim 2005’te de müzakere süreci baßlad›. Bu uzun bir süreç. Belki on, on beß y›l sürecek bu, ama Türkiye AB’ye girmeye kararl› ve bu ça¤daßlaßma projesinden vazgeçmeyecek. AB dünyada bir benzeri olmayan kurumsal bir sistem olußturmußtur. Türkiye, AB’ye uyum yasalar› çerçevesinde bu ça¤daßlaßma projesini gerçekleßtirmiß olacak. Öte yandan Türkiye’nin üyeli¤i ile Avrupa Birli¤i de büyük bir ekonomiyi, önemli bir potansiyeli, genç ve dinamik bir nüfusu, stratejik bir ülkeyi kendi içine dahil etmiß olacak. Kendi güvenli¤ini de güçlendirmiß olacak. Ayr›ca AB ülkeleri ile en fazla ticari ilißki içinde de¤il miyiz? Dolays›yla bu genißlemeden iki taraf da karl›. “ Türkiye, modern bir devlet olabilme becerisini gösteren laik bir ülkedir. Bugün bakt›¤›m›zda müslüman ülkeler aras›nda en gelißmißi Türkiye’dir; bunun da temel nedeni laik bir yap›ya sahip olmas› ve kalk›nmas›n› e¤itimli insan gücüne dayand›rm›ß olmas›d›r. Hocam, Türkiye’de gelece¤ini parlak gördü¤ünüz meslekler nelerdir? Gelißen ve de¤ißen dünyada iletißim ve koordinasyonla ilgili hizmet sektörü meslekleri zaman içerisinde önem kazanm›ß durumda. Bunlar›n yan›nda teknoloji a¤›rl›kl› meslekler de günümüzde çok daha fazla öne ç›k›yor Nitekim yap›lan araßt›rmalarda mühendislik dallar›nda; genetik, biyoteknoloji, g›da, bilgisayar, yaz›l›m, enerji, mekatronik, sistem, üretim ve çevre mühendislikleri ile iç mimarl›k öne ç›k›yor. Sosyal bilimler alan›ndaki mesleklere gelince; hukuk, uluslararas› ilißkiler, diplomasi, AB ile ilißkiler, kamu yönetimi, siyaset bilimi, psikoloji, bankac›l›k ve uluslararas› finans, turizm, tekstil ve moda tasar›m›, enformatik, bilißim, halkla ilißkiler, görsel sanatlar, iletißim tasar›m›, reklamc›l›k, elektronik, gazetecilik, spikerlik, gayrimenkul dan›ßmanl›¤›, sermaye piyasas› uzmanl›¤›, fiyatland›rma uzmanl›¤›, tasar›m ve güvenlik uzmanl›¤› gibi meslekler gelmektedir. Biz de At›l›m Üniversitesi olarak bu y›l ayr›ca Yaz›l›m Mühendisli¤i Bölümü’nü bünyemize katt›k. . Bu bölüm Türkiye’deki yetmiß yedi üniversiteden sadece üçünde var. Bu da bizim için çok önemli. S›rada Biyomühendislik Bölümü var. Öte yandan ‹ßletme Fakültemizde Uluslararas› ‹ßletme Yönetimi ve Küresel Ekonomi Politikalar› bölümlerini de açmay› planl›yoruz. Bu mesleklerde gelecek vadeden meslekler aras›nda. Biz de dinamik bir üniversite olarak Türkiye’nin insan gücü ihtiyaçlar›na göre bu tür yeni bölümleri açmaya devam edece¤iz. Günümüz gençli¤i iß bulma konusunda umutsuz. Çok say›da üniversite mezunu ißsiz var. Ço¤u genç, mezun oldu¤u alanda iß bulam›yor. Sizce ö¤renciler kendilerini nas›l yetißtirmeliler ki ileride bu s›k›nt›lar yaßanmas›n? Evet, iß bulmak aslan›n a¤z›nda, ama umutsuzlu¤a kap›lmamak laz›m. Ald›klar› teorik ve uygulamal› derslerin yan› s›ra ö¤rencilerin kendi birikimlerini olußturmalar› gerekiyor. Bu rekabet ortam›nda kazanan, kendi fark›n› yaratan gençler oluyor. Bu bahsetti¤im farkl›l›¤›n anahtar› da yine kißinin kendisinde. Yani yeteneklerini ortaya ç›karmak, bunu iyi ißlemek gerekiyor. Kißinin birikimi ve kaliteli bir üniversite e¤itimi de buna eklenince kißi kendi fark›n› ortaya koyarak mutlaka di¤erlerinden bir ad›m önde olacakt›r. Mesela, ö¤renci sadece derslerle yetinmemeli. Yaz aylar›nda staj yapmal›, e¤itim ald›¤› sektörü iyi takip etmeli. ‹yi bir CV yazmay› bilmeli. Biliyorsunuz ayr›ca bir yabanc› dili iyi bilmek, küreselleßen dünyada çok önemli. Hatta ikinci bir dil ö¤renmesi, iße girmede mutlaka kolayl›k sa¤layacakt›r. Bunu kolaylaßt›ran mekanizmalar da var. 2010 y›l›na kadar 2 milyon ö¤renci Avrupa yüksek ö¤retim a¤› içerisinde de¤ißim programlar›na kat›larak yurt d›ß›nda, bir AB ülkesinde bir veya iki sömestre ö¤renim görme olana¤›n› bulacak. Bu program baßlad›. Böylelikle Erasmus Program› çerçevesinde ö¤renciler oradaki çevreyi gözlemlemekle, baßka bir üniversitede e¤itim almakla birikimlerini art›rm›ß ve e¤itimlerine uluslararas› boyut katm›ß olacaklar. Bu da, yar›ßta onlar›n farkl› olmalar›n› ve ön plana ç›kmalar›n› kolaylaßt›racakt›r. ” Son olarak, gençlere bir mesaj vermek ister misiniz hocam? Tabii. Kendine güvenen, sorumluluk sahibi, sorgulayan, kat›l›mc›, üretken, ulusal ve evrensel kültür de¤erlerini koruyabilen, iyi yetißmiß, girißimci, yenilikçi, araßt›rmac›, duyarl›, çevresiyle ve kendisiyle bar›ß›k, yaßam boyu ö¤renmeye aç›k ve ekip çal›ßmas›na yatk›n bireyler olmalar›n› tavsiye ediyorum. Bu özellikleri kazanan, iyi yetißmiß gençlerimiz; geleceklerine yönelik hedefler koyduklar› zaman amaçlar›na kolayl›kla ulaßabileceklerdir. Buna içtenlikle inan›yorum. RÖPORTAJ: Emine Karabacak 19 makale GELECEÚ‹N MESLEKLER‹ Mühendislik Bir meslek sahibi oldu¤umuz için yaßam›m›z› sürdürebiliyoruz, daha iyi koßullarda yaß›yoruz, ve yaßam konforumuzu artt›r›yoruz. . Ancak meslek edinmek için öncelikle gerekli formal e¤itimi almam›z gerekir. Prof. Dr. Abdulkadir ERDEN At›l›m Üniversitesi Mekatronik Mühendisli¤i Bölüm Baßkan› 20 G‹R‹Þ Birey olarak yaßam›m›z› sürdürebilmek ve yaßam konforumuzu artt›rabilmek için çaba harc›yoruz. Ancak bu olanaklara sahip olmam›z için belirli bir düzeyin üstünde ekonomik güce ihtiyac›m›z var. Bu güce ulaßabilmemiz içinse ekonomik olarak art› de¤er yaratmak; bir iße sahip olmak ve çal›ßmak zorunday›z. Bireyin çal›ßabilmesi belli bir düzeyin üstünde bilgi ve beceri birikimine sahip olmas›yla mümkündür. Bireylerin bir e¤itim süreci sonucunda kazanmas› gereken bu bilgi ve beceri birikimine meslek diyoruz. Meslek, bireyin ekonomik konumunu sa¤layan ve koruyan kißisel bir u¤raß oldu¤u gibi toplum yarar›n› göz önüne alan, etik ilkeler içinde yap›lan, örgütlü, toplumun her kesimiyle ilißkili çal›ßma düzenidir. Bir meslek sahibi oldu¤umuz için yaßam›m›z› sürdürebiliyoruz, daha iyi koßullarda yaß›yoruz, ve yaßam konforumuzu artt›r›yoruz. . Ancak meslek edinmek için öncelikle gerekli formal e¤itimi almam›z gerekir. Buysa meslek okullar›nda ve daha üst düzeyde üniversitelerde sa¤lanmaktad›r. . MESLEK OLARAK MÜHEND‹SL‹K NED‹R? Mühendislik bir meslektir. Mühendis bilinen bilimsel olgulardan baßlayarak, insanl›k ve toplum yarar›na kullan›labilir ve çevremizde gördü¤ümüz tüm fiziksel araç, cihaz, gereç ve sistemleri kavram, donan›m ve yaz›l›m olarak yaratan, üreten, kuran, kullanan ve süreklili¤ini sa¤layan kißidir. Mühendisler bu ißlevleri yerine getirdikleri için hem toplumsal hem de bireysel düzeyde ekonomik güç sa¤larlar. Mühendislik, özünde teknolojik nitelikleri öne ç›kan bir u¤raßt›r. Her ne kadar mühendislik kararlar›nda ekonomik etkenler, insan yönetimi ve organizasyon konular› da etken olsa da, mühendisli¤in temelinde teknolojik gelißim vard›r. Mühendis teknolojik süreç içinde çok boyutlu olarak görev üstlenmek zorundad›r. Teknolojik süreçte sorumluluk al›r, karar verir ve uygular. Mühendis bunlar› yaparken baz› etik kurallara uyar. Etik kurallar içinde kalmak koßuluyla bu görevden gelir elde etmek mühendislik mesle¤idir. Mühendislik mesle¤i bireye kazanç sa¤lar, ekonomik güç sa¤lar, ancak mühendislik mesle¤inin etik kurallar› ve yapt›r›mlar›n› unutmamak gerekir. Sonuç olarak; Mühendislik, insan ve toplum konforunu olußturan fiziksel bileßenleri tasarlayan ve üretimini, süreklili¤ini, toplum içinde yayg›nl›¤›n› sa¤layan, teknolojik ve ekonomik gelißiminde öncülü¤ünü yapan meslektir. Mühendis, bilimsel olgulardan baßlayarak bu amaca yönelik araç, gereç, cihaz, makine ve sistemleri toplum kullan›m›na sunan kißi olmaktad›r. MÜHEND‹SL‹K EÚ‹T‹M‹ Mühendislik mesle¤i ö¤retim ve e¤itimle kazan›lan ve kißilere özgü nitelikler taß›yan bir yetenektir. Bu kapsamda mühendislik e¤itimi ürün/süreç ve ürün/süreç özelliklerinin incelenmesiyle beraber mühendislik uygulamalar›na yönelik baz› bireysel yeteneklerin kazan›lmas›n› da amaçlamaktad›r. Bu yetenekler ßunlard›r: - Toplum, insan ve do¤ayla ilgili aç›k veya gizli sorunlar› alg›layabilme ve kavrayabilme yetene¤i, - De¤ißik mesleklerden kißilerle beraber çal›ßabilme yetene¤i, - Bilim, matematik, sanat, ekonomi, psikoloji gibi mühendislik d›ß›nda birçok meslekte varolan bilgi, deneyim, beceri ve uygulamalar› bir mühendislik ürünü içinde yorumlama ve uygulama yetene¤i, - Varolmayan fiziksel ürünleri kißisel düßünce s›n›rlar› içinde düßsel olarak canland›rabilme yetene¤i, - Düßsel olarak canland›r›lan ürünlerin gerçek ortamda fiziksel ürüne dönüßtürebilme için sentezleme ve belgeleme yetene¤i. Ça¤daß mühendislik e¤itimi, genç mühendislerin bu yetenekleri kazanmas› için ilk deneyimlerini yaßayacaklar› ortam›n kendilerine verilmesi ve bu süreci kißisel olarak yaßamalar›n›n sa¤lanmas›d›r. Bu ortam üniversitelerde Mühendislik Fakültesi ve Mühendislik Bölümleridir. MÜHEND‹SL‹K, B‹L‹M, TOPLUM A. C. Clarke “Yeterince istendi¤inde, teknik zorluklar ne olursa olsun, kuramsal olarak olanakl› olan her ßey pratik olarak da baßar›labilir” demektedir. Burada belirtilen baßar› sözcü¤ü mühendislikle özdeßtir. Mühendislik, bilimin olur dedi¤i her ßeyi yapma görevini üstlenmißtir. Buna göre mühendislik, kuramsal olarak olanakl› bulunan olgular›n, günlük yaßama uygulanmas›nda ç›kan engelleri aßma sürecidir. Bilim ve mühendislik ayr›lmaz bir bütündür. Bilimsel ilkeleri bilmeden, bilimi anlamadan mühendislik yapmak ve teknolojiye hakim olmak mümkün de¤ildir. Bunun paralelinde mühendislik olmadan bilimsel çabalar alt yap› bulamaz, uygulama bulamaz. Þekilde mühendislik etkinliklerinin öncesinde ve sonras›nda ilgili kurumlar aç›k bir ßekilde gösterilmektedir. Bu ßekilden ç›karabilece¤imiz birçok yorum vard›r. Bu yorumlardan baz›lar›n› özetleyebiliriz: - Mühendislik bilimin toplumla iletißimini sa¤layan etkinliktir. - Mühendislik var olan kaynaklar› ve bilimi toplum yarar›na ürüne dönüßtüren u¤raßt›r. - Mühendislik, toplumla yo¤un iletißim içinde bilimsel olanaklar ve var olan kaynaklar› kullanan ve topluma döndüren etkinliktir. yaßamda da uygulanmas› sonucu ‹nßaat Mühendisli¤i (Civil Engineering) alan› do¤du. Orduda ö¤renilen ve silah yap›m›yla ilgili mekanik bilgilerin sivil yaßamda uygulanmas› Makine Mühendisli¤i’nin (Mechanical Engineering) do¤mas›na neden oldu. Elektri¤in keßfi ve uygulanmas› Elektrik Mühendisli¤i’ni, simyac›lar›n (metallerden alt›n elde edilmesi u¤raß›) baßar›s›zl›¤› Kimya Mühendisli¤i’ni, bilgisayarlar›n yayg›nlaßmas› Bilgisayar Mühendisli¤i’ni, g›da ve çevre konular›ndaki duyarl›l›k G›da Mühendisli¤i ve Çevre Mühendisli¤i’ni, petrol ve petrol ürünlerine olan aß›r› talep Petrol Mühendisli¤i’ni gelißtirdi. Benzer ßekilde Metalurji Mühendisli¤i ve Otomotiv Mühendisli¤i gelißti. Mühendislik sistemlerinin ekonomik gelißim zorluklar› ve sistem düzeyinde bakma gereklili¤i Endüstri Mühendisli¤i’ni getirdi. Transistörün icad› Elektronik Mühendisli¤i’nin gelißmesine neden oldu. Halen klasik mühendislik dallar› olarak tan›mlayabilece¤imiz yirmiden fazla mühendislik dal› bulunmaktad›r. Ancak gelißen teknolojik koßullar karß›s›nda hem teknolojik gereksinmelerden, hem de 21. yüzy›l›n belirginleßen kimli¤i çerçevesinde klasik mühendislik dallar›yla birlikte yeni mühendislik dallar›n›n da gelißmesi gerekmektedir. 21. YÜZYILIN TEKNOLOJ‹K K‹ML‹Ú‹ Tüm mühendislik etkinlikleri toplum ve bireyler için gelißtirilmektedir. Bu nedenle toplumun kimli¤i, mühendislik etkinliklerinin niteliklerini belirlemekte etkin olmaktad›r. Bu nedenle 21. yüzy›l›n belirginleßen teknolojik özelliklerini incelemek gerekmektedir. Bu özellikler nelerdir: Bilgi toplumu olma niteli¤i 21. yy mühendislik uygulamalar› için ola¤an bir nitelik kazanm›ßt›r. Kullan›labilir bilgiyi ve mühendislik ürünlerini art›k birbirinden ay›rabilmek mümkün de¤ildir. Bilgi ile mühendisilik ürünleri ve süreçlerinin iç içe olmas› zorunluluk olmußtur. Çok disiplinli mühendislik uygulamalar› ola¤anlaßm›ßt›r. Mühendislik bölümlerinde ö¤retim programlar›nda mühendislik dallar› aras›nda belirginsizleßen çizgiler olsa da uygulamada mühendislik dallar› aras›ndaki çizgileri belirlemek art›k giderek zorlaßmaktad›r. Küreselleßen pazarlar ulusal kurumlar›n ve ßirketlerin h›zla küçülmesine ve giderek yok olmas›na neden olurken, uluslar aras› pazarlarda pay alan ßirket ve kurumlar yaßamlar›n› sürdürebilmißlerdir. Bu e¤ilimin giderek artmas› ve uluslararas› pazarlar›n da ötesinde küreselleßen –üretim ve tüketimi tüm dünyaya yayan- kurum ve ßirketlerin tüm ekonomiye hakim olmas› kaç›n›lmaz görünmektedir. MÜHEND‹SL‹K ALANLARI ve TEKNOLOJ‹K GEL‹Þ‹M Teknolojinin tarihsel gelißim süreci incelendi¤inde güncel mühendislik dallar›n›n henüz gelißmedi¤i y›llarda mühendislik a¤›rl›kl› olarak orduda köprü, tünel, hendek vb tasarlanmas›n› ve yap›m›n› kaps›yordu. Daha sonralar› orduda ö¤renilen bilgilerin sivil Çevreye duyarl›l›k yaßad›¤›m›z ça¤›n en önemli özelliklerinden biri olmaktad›r. Giderek bozulan, birey ve toplum sa¤l›¤›n› tehdit eden çevre koßullar›, küresel boyutlarda ilgi ve yeni düzenlemeler gerektirmektedir. Toplumsal sorumluluk giderek ön plana ç›kan bir baßka olgudur. Mühendislik uygulamalar›yla toplum katmanlar› olumsuz etkilendi, bireyler aras›nda yaßam konforu olarak derin uçurumlar olußtu. Bu 21 toplum üzerindeki ßok etkisinin giderek azalmas› beklenmektedir. Bunun baßl›ca nedeni bu tür jenerik gelißimlerin daha fazla öngörülebilir olmas›d›r. Günümüzde de yak›n geçmißte hakim teknoloji olarak bilinen baz› teknolojilerin etkinliklerinin son aßamalar›na geldi¤i, yeni baz› teknolojik s›çramalar›n beklendi¤i veya öngörülebildi¤i bir ortam› yaßamaktay›z. farkl›l›klar toplumsal sorunlara yol açt›. Teknolojinin üretti¤i bu sorunlar›n yine teknoloji taraf›ndan çözümlenmesi beklenmektedir. Teknolojik gelißme h›z› geçmiß y›llarda al›ßt›¤›m›z yeni teknoloji, üretim sürelerini çok k›saltm›ß, gerek birey olarak ve gerekse e¤itim kurumlar›nda yeni teknolojiyi izlemekte sorunlar yaßanmaya baßlam›ßt›r. Bu özellikler 21. yüzy›l›n nitelikleri olarak belirginleßmektedir. Mühendislik alanlar›n› ve toplumsal nitelikleri birbirinden ay›rmam›z mümkün de¤ildir. Bu nitelikler mühendislik alanlar›na da yans›yacak, 21. yy mühendislik dallar› buna göre ßekillenecektir. Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikalar›; 2003-2023 Stratejik Belgesi E¤itim: Bu kapsamda Cumhuriyetin 100. y›l› için belirlenen vizyonlardan birisi de; “Bilim, teknoloji ve yenilikte yetkinleßmiß; üreten; net katma de¤erini kendi beyin gücüne dayanarak artt›rabilen bir Türkiye” olarak tan›mlanm›ßt›r. Buna göre; “E¤itim alan›nda; • bireyin yarat›c›l›k ve hayal gücünü gelißtiren; • bireysel farkl›l›klar›n gözetilmesi ve de¤erlendirilmesiyle her bireyin özellikleri do¤rultusunda en üst düzeyde kendini gelißtirebildi¤i; Teknoloji, Ekonomik ve Siyasal Egemenlik: Binlerce y›ll›k dünya tarihini makro düzeyde teknoloji tarihiyle birlikte inceledi¤imizde, devletlerin sahip olduklar› teknolojik düzeyle ekonomik ve siyasal - zaman ve egemenliklerinde önemli ölçüde paralellik oldu¤unu görmekteyiz. - mekan k›s›tlamalar›ndan ar›nm›ß, Tarihsel zaman ak›ß› içinde ortaya ç›kan bilimsel ve teknolojik • kendi özgün ö¤renme teknolojilerini yaratm›ß ve de¤ißim s›çramalar›n, toplumlar›n ekonomik ve toplumsal faaliyet esnekli¤iyle kendini yenileme gücüne sahip; alanlar›nda devrimsel de¤ißikliklere yol açt›klar› bilinmektedir. • ö¤renme ve insan odakl› bir e¤itim sisteminin zaman Tarihsel baz› ça¤lara ad›n› veren teknolojik gelißmelerle birlikte geçirilmeden uygulanmas› gerekmektedir. ” göreceli olarak yak›n zamanda buhar teknolojisi, elektrik üretimi, içten yanmal› motorlar, transistör, mikroelektrik, Teknolojik Öngörü; Stratejik Alanlar: Gerek enformasyon ve telekomünikasyon teknolojilerinin Teknolojik gelißimin Türkiye içinde yap›lan çeßitli çal›ßmalar sonunda yol açt›¤› geniß çapl› de¤ißimler herkesçe do¤al sonucu olarak belirlenen, gerekse tüm dünyada de¤ißik kurumlar bilinmektedir. taraf›ndan yap›lan çal›ßmalarda belirlenen baz› ➜ 22 Türkiye’de Bilim ve Teknoloji: Türkiye, bilim ve teknolojide di¤er dünya devletleri aras›nda parlak bir geçmiße ne yaz›k ki sahip de¤ildir. Ça¤daß, parlak bireysel baßar›lara ra¤men Türkiye s›n›rlar› içinde yak›n zamanda mühendislik alan›nda sistematik ve geniß tabanl› önemli bir bilimsel ve teknolojik at›l›m sa¤lanamam›ßt›r. “Günümüzde bilim ve teknolojide yetenek kazanmak art›k bir devlet politikas› olmaktan öte, toplumsal bir proje haline gelmekte; ortaya konulan politikalar›n uygulanabilmesi ve hedeflere ulaß›labilmesi için ilgili bütün kesimlerin paylaßt›klar› bir vizyon üzerine inßa edilmesi zorunlu görülmektedir. ” Türkiye olarak kendimize ileriki y›llarda de¤ißik kademelerde hedefler belirlememiz ve bu hedeflere ara stepleri atlayarak ulaßman›n çabas›n› göstermeliyiz. bir süre kuvvetli olan mühendislik konular›n›n önümüzdeki y›llarda bilim Öngörülebilen Teknoloji: “Görülen odur ki, tarih jenerik teknolojiler ve teknolojik gelißmelere damgas›n› vurmas› ve sahnesine ç›kan bu jenerik karakterdeki zaman içinde toplumlar›n ça¤daßl›k içindeki etkinli¤ini belirleyen teknolojilerin gelißtirilip ekonomik ve toplumsal önemli etkenler olarak belirmesi faydaya dönüßtürülmesinde yetkinlik kazanan eskiyerek üstünlü¤ü çok beklenmektedir. uluslar dünya pazarlar›nda rekabet üstünlü¤üne daha yeni sahip olmakta ve dünya ticaretindeki paylar›n› teknolojilere artt›rarak toplumsal refahlar›n› h›zla Tart›ßma ve Sonuç: yükseltebilmektedirler. ” Teknolojik gelißimin do¤al b›rakmaktad›r. TÜB‹TAK’›n haz›rlad›¤› 2003-2023 Strateji Belgesi, sonucu olarak bir süre kuvvetli olan jenerik belki de Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim ve teknoloji at›l›m› ve teknolojiler zaman içinde eskiyerek üstünlü¤ü daha yeni s›çramas› için gelißtirdi¤i en önemli belgelerden birisidir. Bu teknolojilere b›rakmaktad›r. Ancak ça¤daß toplum düzeninde belgenin uygulanmas›, parasal ve yönetsel aç›lardan uygun destek bilginin paylaß›m›n›n artmas›yla jenerik teknolojilerin ekonomi ve 2010 y›l› için öngörülen mühendislik dallar› ve s›n›fland›rma Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisli¤i Biyolojik Bilimler ve BiyoMühendislik Ürün Tasar›m ve Üretim Teknolojileri ‹nßaat ve Çevre Mühendisli¤i • Bilgisayar Mühendisli¤i Bölümü • Bilgisayar Bilimleri Bölümü • Bilißim Sistemleri Bölümü • Bilißim Teknolojisi Bölümü • Enformatik Bölümü • Yaz›l›m Mühendisli¤i Bölümü • Yönetim Bilgi Sistemleri Bölümü • Gen Mühendisli¤i Bölümü • Biyomekanik Mühendisli¤i Bölümü • Rehabilitasyon Mühendisli¤i Bölümü • Biyomedikal Mühendisli¤i Bölümü • BiyoBilißim Mühendisli¤i Bölümü • Biyoloji Bölümü • Mekatronik Mühendisli¤i Bölümü • Üretim Mühendisli¤i Böl. • Endüstri Mühendisli¤i Böl. • Elektrik Mühendisli¤i Böl. • Elektronik Mühendisli¤i Bölümü • Malzeme Mühendisli¤i Böl. • Mühendislik Bilimleri ve Tasar›m Bölümü • Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü • Makine Mühendisli¤i Böl. • MEMS Mühendisli¤i Böl, • Nanoteknoloji Mühendisli¤i Bölümü • ‹nßaat Mühendisli¤i Bölümü • GIS Mühendisli¤i Bölümü • Çevre Mühendisli¤i Bölümü • Ulaß›m Mühendisli¤i Bölümü kararlarla uygulamaya konmas›yla, önemli bilimsel ve teknolojik baßar›lara neden olaca¤›na kußkum bulunmamaktad›r. Bu belgeye göre Türkiye için öne ç›kan sekiz teknolojik konu baßl›¤› bulunmaktad›r: - Biyoteknoloji ve Gen Teknolojileri, - Bilgi ve ‹letißim Teknolojileri, - Nanoteknoloji, - Enerji ve Çevre Teknolojileri, - Mekatronik, - Üretim Süreç ve Teknolojileri, - Malzeme Teknolojileri, - Tasar›m Teknolojileri. Bu stratejik teknolojilerin yaßad›¤›m›z ça¤ içinde jenerik teknolojiler olarak birey ve toplum yaßam›m›z› önemli ölçüde de¤ißtirece¤i tüm dünyada ve de¤ißik bilim ve teknoloji kurumlar› ve gruplar›nca kabul edilmektedir. Yurt d›ß›nda ve özellikle ABD’de yap›lan teknoloji öngörü çal›ßmalar›nda da bu 8 teknoloji ön s›ralarda yer almaktad›r. ABD’de Makine Mühendisli¤i’nin gelißim e¤ilimi (trend) olarak gösterilen konular da benzer kapsamdad›r: - Biyomühendislik - Nanoteknoloji - Bilißim Teknolojileri - Çevre ve ekoloji Türkiye’nin bilim ve teknoloji alan›nda baßar›l› olmas› için, giderek durgunlaßan teknolojilerde etkin olmak yerine, henüz gelißimini tamamlamam›ß teknolojilere yönelerek bilimsel ve teknolojik gelißim sürecine zaman›nda katk›da bulunmas›n› gerekmektedir. Benim kißisel kanaatime ve öngörülerime göre 2010 y›l›nda mühendislik dallar›nda baz› s›n›fland›rmalar yap›lmas› gerekecektir (Çizelge). Bu kapsamda tüm mühendislik dallar›n› dört grup alt›nda toplamak mümkündür. Bu gruplar üniversitelerde mühendislik e¤itiminde farkl› niteliklere sahip mühendislik fakülteleri olarak yans›yabilirler. Ancak bu fakülteler veya bölümler aras› çizgiler, bulan›kl›¤›n› ve belirsizli¤ini sürdürecektir. Buna göre iki veya daha fazla say›da bölümü kapsayan tamamen özgün yap›da baz› yeni mühendislik dallar›n›n da giderek gelißmesi büyük olas›l›kt›r. Bu dallara olas› örnekler olarak; Biyomekatronik ve Biyomalzemeler bölümleri gösterilebilir. Türkiye gibi özgün teknoloji üretimine acil ihtiyaç duyan bir toplumda, tüm mühendislik dallar›nda tasar›m a¤›rl›kl› e¤itim verilmesi ve uygulamada özgün tasar›m nitelikli ürün ve süreçlerin teßvik edilmesi gereklili¤i aç›kt›r. Bu durum mühendislik tasar›m› çevresinde sistem davran›ß tasar›m›, mimetik ve biyomimetik, biyotasar›m gibi henüz tam olarak tan›mlanmam›ß disiplinlerin de gelißmesine neden olacakt›r. KAYNAKÇA Armando Rugarcia, Richard M. Felder, Donald R. Woods, James E. Stice, The Future Of Engineering Education I. A Vision For A New Century, Chem. Engr. Education, 34(1), 16–25 (2000). Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikalar›; 2003-2023 Stratejik Belgesi, TÜB‹TAK, http://www. tubitak. gov. tr, 2004. A. Akay (Ed. ) New Directions in Mechanical Engineering, Workshop Report; The National Science Foundation, Jan. 2002. 23 TÜRK‹YE ENDÜSTR‹ M Türkiye’nin ilk ve en büyük ö¤renci organizasyonlar›ndan biri olan TEMÖB’ün hikayesi 1996’n›n A¤ustos’unda baßl›yor. Denizli’de ODTÜ önderli¤inde yap›lan organizasyonda “Teknoloji Politikalar› ve Teknoloji Yönetimi” temas› ißleniyor. Yine ayn› y›l›n ekim ay›nda ‹TÜ’de bir “ara bulußma” yap›l›yor. Daha sonra da Endüstri Mühendisli¤i ö¤rencileri her y›l iki kere toplanmaya baßl›yor. Türkiye Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Bulußmas› (TEMÖB), Türkiye’de Endüstri Mühendisli¤i e¤itimi veren otuz dokuz farkl› üniversitenin ö¤rencilerini ortak bir platformda bir araya getirerek Endüstri Mühendisli¤i alan›nda bilgi al›ßverißinde bulunmalar›n› sa¤l›yor. Ayr›ca ö¤rencilerin endüstriyel sorunlara grup bak›ß aç›s› ve yaklaß›m›yla çözümler öne sürebilmelerine katk›da bulunmay› ve ö¤rencilerle iß dünyas› aras›ndaki iletißimi güçlendirmeyi hedefliyor. Seminer, teknik gezi, atölye çal›ßmas› gibi çeßitli aktiviteler düzenleyerek, ö¤rencilerin vizyonunun genißlemesine katk›da bulunuyor. Bunun yan› s›ra aralar›ndaki arkadaßl›k ba¤›n›n güçlenmesi de TEMÖB misyonunun önemli bir parças›... Þubat ve eylül aylar›nda olmak üzere y›lda iki kere düzenlenen TEMÖB’ e her seferinde farkl› bir üniversitenin Endüstri Mühendisli¤i Bölümü ö¤rencileri ev sahipli¤i yap›yor. TEMÖB’ ün bir sonraki dönem çal›ßmalar› bir y›l öncesinden, üniversite temsilcilerinin karar›yla belirleniyor. At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü, 9-13 Þubat 2005 tarihlerinde On Dokuzuncu Türkiye Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Bulußmas›’na ev sahipli¤i yapt›. “Farkl›laßma” temas›n›n ißlendi¤i TEMÖB organizasyonu, Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coßkun, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› Ali Babacan ve iß dünyas›n›n baßar›l› isimlerinin kat›l›m›yla renklendi. Bas›n kurulußlar›n›n da yak›ndan takip etti¤i bu dev organizasyonda At›l›m Üniversitesi’nde henüz ö¤renci olan gelece¤in Endüstri Mühendisleri, mezun olduktan sonra iß yaßam›nda da baßar›l› olacaklar›n›n sinyallerini verdi. Üniversitelerle sanayi aras›ndaki iß birli¤inin güçlenmesi aç›s›ndan önem taß›yan bu organizasyonun ö¤renciler taraf›ndan haz›rlan›yor olmas› da, ö¤rencilerin iß hayat›n› tan›malar›na, kißisel becerilerinin gelißimine ve öz güvenlerinin artmas›na önemli ölçüde katk› sa¤l›yor. At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤rencileri Kulübü kuruldu¤undan bu yana tüm bu organizasyonlara kat›l›yor. 2004’ün Þubat ay›nda Sabanc› Üniversitesi’nde yap›lan TEMÖB’de ö¤rencilerimiz adayl›klar›n› koymaya kara veriyor. ‹ßte bizim hikayemiz de o günlerde baßl›yor; ö¤rencilerimizin bu organizasyonu düzenleme hayaliyle... ÜHEND‹SL‹Ú‹ ÖÚRENC‹LER‹ BULUÞMASI ‹ßte 19. TEMÖB’ün Öyküsü... 2004 Þubat ay›nda 17. TEMÖB’ü düzenleyen Sabanc› Üniversitesi’nde, 19.TEMÖB organizasyonuna ev sahipli¤i yapmak için At›l›m Üniversitesi, Bo¤aziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi adayl›klar›n› aç›klad›. Oy çoklu¤uyla bu seçimi At›l›m Üniversitesi kazan›nca, maceram›z da baßlam›ß oldu. “Farkl›laßma” konusunun ele al›nd›¤› 19. TEMÖB’ ün haz›rl›k aßamas› yaklaß›k bir y›l boyunca devam etti. Her ßeyin en ince detaylara kadar düßünüldü¤ü organizasyon birçok aç›dan baßar› sa¤lad›. At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü’nün düzenledi¤i bu ö¤renci organizasyonunda Türkiye’de Endüstri Mühendisli¤i e¤itimi veren 39 farkl› üniversitenin 33’ünden gelen ö¤rencileri a¤›rlad›k ve 418 kißilik bir kat›l›mla bir rekora imza atm›ß olduk. Her ßey 9 Þubat Çarßamba günü Gölbaß› – Akal›n Balo Salonundaki “Aç›l›ß Kokteyli”yle mükemmel bir ßekilde baßlad›. 10 Þubat Perßembe sabah›ysa aç›l›ß konußmalar›n›, Organizasyon Komitesi Baßkan› Sedef Büyükkelleci, At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Bölüm Baßkan› Dr. Azer ÖNEL, At›l›m Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim ÖZGENOÚLU ve Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali COÞKUN yapt›. Seminer programlar›na geçildi¤indeyse ilk konußmac›m›z olan Prof. Dr. ‹smet BARUTÇUG‹L “FARKI YARATMAK VE YÖNETMEK” konu baßl›¤›yla kat›l›mc› arkadaßlar›m›za merhaba dedi. ‹kinci konußmac›m›zsa “FARKIN FARKI” konulu konferans›yla Baßar BAYPINAR’d›. Gün içindeki son seminerimizin konußmac›s›ysa “FARKLILAÞMA FARKINDALAÞMA” konulu semineriyle Dostcan DEN‹Z’di. Bu ilk seminer gününün yo¤unlu¤undan sonra tüm kat›l›mc›lar LAILA’daki muhteßem TEMÖB Parti’yle e¤lenme f›rsat› buldu. 11 Þubat 2005 Cuma günü ilk konußmac›m›z OPET Petrolcülük ‹stasyon Sat›ßlar› Orta Anadolu Bölge Müdürü Habil TUNA’yd›. Seminerler dizisini Terteks A.Þ. (Twigy) Yönetim Kurulu Baßkan› Sinan ÖNCEL’ in e¤lenceli ve bilgilendirici sunumu izledi. Daha sonraki oturumdaysa ‹stanbul Büyükßehir Kültür A.Þ. Genel Müdürü Cengiz ÖZDEM‹R yer ald›. Özdemir, kat›l›mc›larla Türkiye için çok farkl› bir proje olan Miniatürk’ü ve farkl›laßma konusunu paylaßt›. Türkiye’nin en farkl› üç ßirketi aras›nda yer alan Opet ve Twigy’nin farkl›laßma serüvenlerinden sonra s›ra di¤er bir farkl› ßirkete geldi. T-box’la farkl› bir baßar› yaßayan Boyner Holding Reklam ve Halkla ‹lißliler Yöneticisi Semin GÜNEK ÖNEÞ’ in sunumu vard›. Günün son konußmac›s›ysa Armada Al›ßveriß ve ‹ß Merkezi Genel Müdürü Ercüment ALPTEK‹N oldu. Alptekin kat›l›mc›lara , nas›l farkl›laßt›klar›n› ve 2004 y›l›nda ald›klar› Avrupa'n›n En ‹yi Al›ßveriß Merkezi Ödülü’nü anlatt›. Yine bu yo¤un seminerler dizisinden ve akßam yeme¤inden sonra tüm kat›l›mc›lar MayDay Club’da geç saatlere kadar e¤lendi. 12 Þubat Cumartesi günü ilk konußma TV8 Ankara Program Müdürü ve Spiker Erkan TAN’ a aitti. Tan’›n e¤lenceli ve bilgilendirici sunumundan sonra kürsüyü devralan, tüm Endüstri Mühendisi adaylar›n›n tan›ßmay› heyecanla bekledikleri, kendisi de Endüstri Mühendisi olan Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakan› Ali BABACAN’d›. Babacan, farkl›laßmaya ve gündeme dair bir konußma yapt›. iz ekim-mart say›s› Ö¤leden sonraki ilk oturumdaysa Cyber Soft Mühendislik ve Kalite Grubu Yöneticisi ve Endüstri Mühendisi Özgür TÜFEKÇ‹, Endüstri Mühendisleri için farkl› bir sektör olan IT ve yaz›l›m sektörü ile ilgili bir sunum gerçekleßtirdi. Bu büyük organizasyonun kapan›ß konußmas›n› da yine çok önemli bir isim gerçekleßtirdi; Piknik’in ( Türkiye’nin ilk fastfood restaurant›) yarat›c›s› Reßat ÖNAT. Tüm genç kat›l›mc›lar Reßat Önat’tan yaßama dair an›lar ve gerçek olaylar dinledi. 19. TEMÖB’ ün son gecesinde kat›l›mc›lar›n dura¤›, Spormed Balo Salonu’nda gerçekleßen fas›l program›yd›. Gece boyunca dans edip e¤lenen kat›l›mc›lar bir yandan da birbirlerinden ayr›lacak olman›n üzüntüsünü de yaß›yordu. 13 Þubat Pazar günüyse herkesin merakla bekledi¤i sürpriz aktivite vard›. Son ana kadar organizasyon komitesi taraf›ndan bir s›r gibi saklanan aktivite sonunda a盤a kavußtu. Dünyaca ünlü Perküsyon Sanatç›s› Okay TEM‹Z’in ve ekibinin kat›l›m›yla gerçekleßen mükemmel bir aktivite vard› s›rada. 19. TEMÖB’ün Ard›ndan… 26 Türkiye’nin en büyük ö¤renci organizasyonlar›ndan biri olan Türkiye Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Bulußmas›’n›n (TEMÖB) on dokuzuncusu At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü ev sahipli¤inde 9-13 Þubat 2005’te Ankara’da gerçekleßtirildi. Bu bulußmada “Farkl›laßma” temas› ince ayr›nt›lar›yla ele al›nd›. Türkiye ve Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti’nden 33 Endüstri Mühendisli¤i üniversitenin 400’ü aßk›n ö¤rencisi, 59. Bölüm Baßkan› Hükümetin Bakanlar›, milletvekilleri, Yrd. Doç. Dr. Azer Önel akademi, iß, medya ve sanat dünyas›n›n seçkin isimleriyle bir araya geldiler ve onlar›n “farkl›laßma” konusundaki görüß ve deneyimlerini ö¤rendiler. Beß gün süren etkinli¤in aç›l›ß kokteylinde TBMM Baßkanvekili CHP Bursa Milletvekili Ali Dinçer farkl›laßma konusuna de¤inirken, endüstri mühendislerinin çok farkl› alanlarda iß bulabileceklerinin alt›n› çizdi. TEMÖB etkinli¤inin ikinci gününde aç›l›ß konußmas›n› Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coßkun yapt›. Dünyadaki h›zl› yap›lanma sürecine de¤inen Bakan, ayakta kalabilmek için rekabet gücü yüksek bir ülke olmak gerekti¤ini ve bunun için de farkl›laßman›n ßart oldu¤unu belirtti. ‹zleyen oturumlarda, Prof. Dr. ‹smet Barutçugil (RCBA&Door) “Fark› Yaratmak ve Yönetmek”, Baßar Bayp›nar (Adecco- Türkiye) “Fark›n Fark›”, ve Dost Can Deniz (Mare Fidelis Koçluk ve Dan›ßmanl›k) “Farkl›laßma Fark›ndalaßma” konular›nda, farkl›laßman›n de¤ißik anlam ve boyutlar›n› dile getirdiler. Farkl›laßman›n iß dünyas›ndaki uygulamalar›n›, Habib Tuna (Opet Petrolcülük A.Þ.), Sinan Öncel (Terteks A.Þ.), Cengiz Özdemir (‹stanbul Büyükßehir Kültür A.Þ.), Semin Günek Öneß (Boyner Holding) ve Ercüment Alptekin (Armada Al›ßveriß ve ‹ß Merkezi) kendi Ö¤renciler bu sefer dinleyici de¤il kat›l›mc›yd› ayn› zamanda. Ö¤rencilere da¤›tt›¤›m›z darbuka, def ve marakaslarla Okay Temiz yönetiminde koca bir müzik grubu olußmußtu. Hep birlikte e¤lenirken ritm becerimizi de gelißtirme f›rsat› bulduk. Ritm çal›ßmas›nda kullan›lan müzik aletlerini 19. TEMÖB hat›ras› olarak kat›l›mc› ö¤rencilere hediye ettik. Yine bir TEMÖB sona ererken, At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü olarak tüm kat›l›mc›lar›n yüzündeki memnuniyeti görmek bizlerin yaßad›¤› tüm yorgunlu¤u al›p götürmüßtü bile… Art›k biliyorduk ki, “Farkl›laßma” temas›n›n ißlendi¤i 19. TEMÖB Organizasyonu’yla “fark”›m›z› ortaya koymuß ve müstakbel meslektaßlar›m›z üzerinde At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü olarak bir “iz” b›rakabilmißtik. Sedef BÜYÜKKELLEC‹ kurulußlar›ndan örnekler vererek anlatt›lar. Etkinli¤in dördüncü gününde Erkan Tan (TV8), Devlet Bakan› Ali Babacan, Özgür Tüfekçi (Cybersoft) ve Reßat Önat (Piknik FastFood) medya, devlet ve iß dünyas›n›n farkl›laßma konusundaki görüßlerini ve iß deneyimlerini ö¤rencilerle paylaßt›. Bakan Ali Babacan’dan, ald›¤› endüstri mühendisli¤i e¤itiminin kißisel gelißimine ve iß hayat›na katk›lar›yla Türkiye ekonomisindeki son gelißmeleri dinlemek, gelece¤in mühendisleri için ilginç ve heyecan vericiydi. Bulußman›n son gününde “sürpriz aktivite” vard›. ‹lk oturumda Okay Temiz dünyan›n çeßitli ülkelerinden toplad›¤› ve kendi gelißtirdi¤i farkl› müzik enstrümanlar›n› tan›tt›. ‹kinci oturum ise, Okay Temiz ve müzisyen arkadaßlar›n›n önderli¤inde 400’ü aßk›n kat›l›mc›n›n marakas, tef ve darbuka kullanarak verdi¤i görkemli konsere sahne oldu. Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü ve Organizasyon Komitesi’nin mükemmel organizasyonu, katk› ve desteklerini esirgemeyen Üniversitemiz ile di¤er kißi ve kurulußlar (Ramazan Ayd›n-Özel Keçiören Hastanesi Kurucusu, Sinan Aygün–ATO Baßkan›, Türkiye Seyahat Acentalar› Birli¤i TURSAB, Sanko Holding, Koç Allianz, Aras Kargo, Eximbank, Be¤endik A.Þ., Ostim-Organize Sanayi Bölgesi, Milli Prodüktivite Merkezi, Diyanet ‹ßleri Baßkanl›¤›, Do¤adan G›da Ürünleri Sanayi ve Pazarlama A.Þ, Nescafe-EKOM Tan›t›m, Efes Pazarlama ve Da¤›t›m A.Þ., Coca-Cola ‹çecek A.Þ., Hunca Kozmetik Sanayi A.Þ., Recruitment Turkey, Ankara Üniversitesi ‹letißim Fakültesi–Reklam Atölyesi, Remark Reklam Ajans›) sayesinde daha da zenginleßti. Organizasyon çeßitli televizyon kanallar›nda ve gazete haberlerinde yank› bulurken, internette de¤ißik sitelerde yer ald›. Anlaml› farkl›laßman›n getirebilece¤i bireysel ve toplumsal faydalar üzerinde yeni boyutlar ve düßünme olanaklar› kazand›¤›n› düßündü¤üm ö¤renciler, TEMÖB boyunca yeni dostlar edindi, eski dostluklar›n› pekißtirdi. Birbirleriyle kucaklaßt›lar, ve farkl› ufuklara do¤ru yola ç›kt›lar. Tebrikler Sevgili Ö¤rencilerim. EK‹PTEN NOTLAR Mehmet Özbadem / Organizasyon Komitesi Üyesi E. Aykan Ayd›n / Organizasyon Komitesi Üyesi Takvimler 2004 Þubat’› gösteriyordu... Bizler At›l›m Üniversitesi IESC olarak Sabanc› Üniversitesi’ni düzenledi¤i TEMÖB’deydik. At›l›m Üniversitesi’nin, Bölüm Baßkanl›¤›’n›n ve üyelerimizin de deste¤ini alarak, Bo¤aziçi ve Koç Üniversiteleri’ne karß›n TEMÖB maratonunda At›l›m IESC’in de var oldu¤unu ve 19. TEMÖB’e aday oldu¤umuzu resmen aç›klam›ßt›k. Bu k›sa ama bitmek bilmeyen maratonun sonunda, temsilciler toplant›s›nda yap›lan oylamada At›l›m Üniversitesi, rakiplerinden öne geçmiß, 19. TEMÖB’ ü düzenlemeye hak kazanm›ßt›. Bu haberi ilk duyan olarak o an dünyan›n en mutlu insan› bendim san›r›m ve hissetti¤im duygular kelimelerle tarif edilemeyecek kadar muhteßemdi. Bu sevinçli ve onurlu haberi bir an önce yoldaßlar›mla paylaßmam ve onlar›nda her zamanki gibi yan›mda olmas› gerekti. Sunumun ard›ndan oylamaya geçildi. Sadece komite baßkanlar› görüßtü¤ü için, biz karar› heyecanla beklemeye koyulduk. Yüreklerimizde amaçlar›m›zdan birine daha ulaßman›n gururu ve sevinci vard›; s›rt›m›zda da bir o kadar a¤›r yük… Zorlu maraton baßl›yordu. 19. TEMÖB çal›ßmalar›, koßußturmalar, uykusuz geceler, zorlu ßartlarda ‹stanbul yolculuklar›, konu, sponsor, konußmac› ve e¤lence mekanlar› aray›ßlar›yla son h›z devam ediyordu. Tabii bir yandan da son günlere b›rak›lan dersler... Her ßey haz›rlanm›ß ve kat›l›mc›lar›n karß›s›nda bu zengin mönüyü sunmak kalm›ßt›. Her ßeyin At›l›m Üniversitesi’ne, Endüstri Mühendisli¤i Bölümü’ne ve biz IESC’e yak›ß›r ßekilde olmas› gerekiyordu. 9 Þubat 2005 sabah› kat›l›mc›larda gelmeye baßlam›ß ve piramidin son parças› da yerini bulmußtu. Art›k o zengin mönümüzü sunmam›z›n zaman› gelmißti. Buradan bu zor maratonda bizlerin yan›nda olan At›l›m Üniversitesi Mütevelli Heyeti Baßkanl›¤›’na, At›l›m Üniversitesi Rektörlü¤ü’ne, At›l›m Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i Bölüm Baßkanl›¤›’na, de¤erli hocalar›ma ve At›l›m Üniversitesi personeline, maddi destekleriyle organizasyonumuzun gerçekleßmesinde büyük paylar› olan, Sanko Holding’e, KoçAllianz’a, Be¤endik A.Þ.’ye, aç›l›ß kokteyli ve aç›l›ß konußmas›na kat›l›m›yla bizleri onurland›ran de¤erli misafirlerimize, konußmalar›yla organizasyonumuzu onurland›ran de¤erli konußmac›lar›m›za, kat›l›mc›lar›m›za ve eme¤i geçen herkese teßekkür eder sayg›lar›m› sunar›m. Bir süre sonra Mehmet nihayet gözüktü ve çok ciddi bir surat ifadesiyle d›ßar› ç›kt›. Biz Mehmet’ten kötü bir sonuç beklerken Mehmet bir anda gülmeye baßlad› ve “Biz kazand›k!” dedi. ‹ßte tüm hayallerimiz gerçekleßmißti! Biz düzenleyecektik TEMÖB’ü ve onca zaman bekledikten sonra bu, bize verilmiß en büyük hediyeydi.... Tarih 9 Þubat 2005’i gösteriyordu ve y›llard›r düzenlemeyi bekledi¤imiz TEMÖB nihayet gelip çatm›ßt› ve biz yo¤un bir tempoya girmißtik bile. ‹çimde hem bu organizasyonda görev almam›n verdi¤i mutluluk, hem de sunuculuk görevini üstlenmemin verdi¤i heyecan yat›yordu. Kolay de¤ildi beß yüz kißinin karß›s›na ç›kmak... Nihayet konußmam› yapm›ß ve kürsüyü komite baßkan›na devretmißtim. Böylelikle ilk konußmam› kazas›z atlatt›m. S›ra seminerlerin aç›l›ß konußmalar›na gelmißti ve Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coßkun da o gün bizlerle olacak ve konußma yapacakt›. Bu sefer kamera heyecan› da eklenmißti...Elimdeki metne bakarak konußmam› büyük bir heyecan içerisinde bitirdim ve sahneden indi¤imde omuzlar›mdan büyük bir yük kalkm›ß, bu ißin de üstesinden gelmißtim. Birbirini takip eden günlerde yapt›¤›m konußmalarda çok daha rahatt›m art›k. Ve belki de bu bir baßlang›ç diye düßünmeye baßlad›m. Konußmalar›m s›ras›nda hata yapsam bile komitedeki herkes, onca ißinin aras›nda bana destek verip, heyecan›m› dindirmek için ellerinden geleni yapt›. ‹ßte bu da arkadaßlar›m›n ne kadar fedakar ve yard›msever oldu¤unu gösteren örneklerden sadece biriydi..... Ayße K›l›ç / Organizasyon Komitesi Üyesi Kat›l›mc› arkadaßlar›m›z› u¤urlad›ktan sonra ßöyle bir durum de¤erlendirmesi yapt›k da, hepimiz de kat›l›mc› ö¤renci arkadaßlar›m›z› özledi¤imize karar verdik:) Ben ki uykuya hayatta hay›r diyemeyen bir insan olarak tüm organizasyon boyunca 6-7 saat uyuyabiliyorsam de¤ecek bir ßey var demektir. Tüm üniversitelere çok teßekkürler:) 27 Neslihan Þan / Organizasyon Komitesi Üyesi Alim Þentürk/ Organizasyon Komitesi Üyesi TEMÖB’e aday olmaya karar verdi¤imiz an› hat›rl›yorum... Nas›l olmußtu da bu dev organizasyonu düzenleyebilme cesareti bulmußtuk kendimizde? Ne bilgimiz vard›, ne param›z, ne de baßka bir ßey… Her ßeyde oldu¤u gibi galiba yine birbirimizden güç alm›ßt›k. ‹ßte bu öyle bir güçtür ki o köklü, ö¤rencilere birbirinden güzel ßeyler sunan üniversiteler içinde sadece samimiyetini sunan At›l›m Üniversitesi 19. TEMÖB’ü düzenleyecek üniversite olarak seçildi. Tecrübesiz olan bizleri bu güzel projeye dahil eden kulüp büyüklerimize, bize fazlas›yla destek olan üniversitemize ve bizi yaln›z b›rakmayan de¤erli hocalar›m›za ßahs›m ve kulübümüz ad›na teßekkür ediyorum. TEMÖB’e ev sahipli¤i yapmaya cesaret eden, elini taß›n alt›na sokan kulüp üyesi büyüklerimiz öncülü¤ünde bu organizasyonda canla baßla çal›ßt›k. Günlerce kulüp odas›nda toplant›lar yapt›k, kafa patlatt›k. Ayr›nt›lara kadar her ßeye özen gösterdik. Oradan oraya koßußturdu¤umuz, yemek bile yiyemedi¤imiz zamanlar oldu. Bir önceki TEMÖB’de bir konußmac› taraf›ndan söylenen söz geliyor akl›ma. “Mutlu hayat yoktur, mutlu anlar vard›r.” E¤er birilerinin hayat›na bu mutlu anlardan biraz ekleyebildiysek, ne mutlu bizlere... Daha sonra hemen çal›ßmalara baßland›, ilk iß konuyu belirlemekti ki bu bile çok zordu. Çünkü bütün ö¤encilerin ilgisini çekmek zorundayd›k ki yaz aylar› boyunca yap›lan görüßmelerle ve di¤er çal›ßmalarla belirleyebilece¤imiz en güzel konuyu belirledik; “FARKLILAÞMA”. Þimdi s›rada konußmac›lar, sponsorlar, konferans salonu, ulaß›m, konaklama ve daha sayamad›¤›m birçok ßey… Düßündü¤ümüzde biz sadece daha hiç iß tecrübesi olmayan ö¤rencilerdik, nas›l kalkacakt›k bunun alt›ndan? Ama korkmad›k bütün kap›lar› zorlad›k. Hiçbir zaman y›lmad›k. 28 Bütün arkadaßlar›m›z sa¤ olsun biz o gün bir yandan konferans salonunu düzenledik, ö¤le yeme¤i için masa ve sandalyeleri taß›d›k, sonra onlar› yerleßtirip temizledik, kokteyl salonunu düzene soktuk, promosyon çantalar›n› haz›rlad›k. 9 Þubat 06:30’da herkes güler yüzüyle haz›r bir ßekilde Baßkent Ö¤retmen Evi’nin kap›s›ndayd›. Topu topu biz 20 ö¤renciydik ve gelenler 400’ün üzerindeydi. Bir sorun ç›kmamas› için ßans›m›z çok yaver gitmeliydi. Bütün arkadaßlar›m›z otele geldikten sonra akßam kokteyl salonuna gittik. Bizim oldu¤u için söylemiyorum, ama ßu ana kadar kat›ld›¤›m en süper kokteyldi. Bundan sonra konferanslar, ö¤le yemekleri, akßam yemekleri ve e¤lenceler devam etti. Yan›m›za gelen her arkadaß “Süpersiniz, çok profesyonel bir organizasyon, her ßeyi düßünmüßsünüz” diyordu. ‹ßte bizi hazz›n doruklar›na ulaßt›ran bu oldu. Her gün kat›l›mc›lardan duydu¤umuz övgü dolu sözler bize güç verdi ve gece geç saatlere kadar ayakta kalmam›z› sa¤lad›. Son günde bir o kadar çabuk geldi, çatt›. Baßta kavußman›n korkusu ve heyecan› vard›, ama ßimdi sadece ayr›l›k. 400’ün üzerinde yeni arkadaß›n olmußtu ve daha birbirimizi do¤ru dürüst tan›yamadan ayr›lmal›yd›k, gerçekten zordu. Sürpriz aktivite biraz bu hüzünlü havay› da¤›tt› ve eminim kat›lan herkes hayat›n›n en neßeli ve güzel günlerinden birini yaßad›. Bir hayalle bir gerçek ißte bu kadar birbirine yak›n olabilir. En zor anda bile umudunu kaybetmeyen bütün arkadaßlar›ma ve bizi yaln›z b›rakmayan hocalar›ma sonsuz teßekkürler…. Tolga Gökßen/ Organizasyon Komitesi Üyesi 19. TEMÖB asl›nda karß› ç›kt›¤›m ve inanmad›¤›m bir organizasyondu. Ama insan isteyince, kafaya koyunca oluyormuß. Organizasyon komitesini baßar›lar›ndan dolay› ayakta alk›ßl›yorum. Ama özellikle Mehmet Özbadem, Ayße K›l›ç, Sedef Büyükkelleci ve Neslihan Þan’› üstün gayret ve fedakarl›klar›ndan dolay› ayr›ca tebrik ediyorum. Çok u¤raßt›lar, çok s›k›nt› çektiler. ‹nsanlar›n iß yaparken güvenilir kißilerle çal›ßmas› çok önemli, çünkü aksakl›klar ve yap›lmayan görevler an›nda karß›n›za ç›k›veriyor ve çok geç kal›nm›ß olabiliyor. Ekip arkadaßlar›m›z›n yapt›¤› ißler çok gurur vericiydi, herkes ißini mükemmel yapt›. Dayan›ßmam›z çok iyiydi, belki bu baßar›n›n arkas›nda yatan en önemli neden bu. Hiç kimse kendisine verilen iß için bunu neden yap›yorum demedi, ben baßka bir ßey yapay›m demedi; herkes canla baßla elinden geleni yapt›. Emel Çiftçi / Organizasyon Komitesi Üyesi Kesinlikle çok “FARKLI” ve baßar›l›yd›. Yaßad›¤›m en güzel deneyimlerden biriydi. Gerek böyle bir organizasyonun ev sahiplerinden biri olmak, gerekse bir kat›l›mc› olmak farkl› ,zevkli ve özeldi. TEMÖB öncesi ve sonras› da tam bir tak›m çal›ßmas›yla kusursuz ve beklenenden çok daha iyi geçti. E¤lence için bir yorum yapm›yorum, çünkü biz beraberiz ve zaten çok e¤lenceliyiz:))Beraber olmay› ve beraber hareket etmeyi iyi biliyoruz san›r›m. Örne¤in; 9 Þubat kay›t günü tak›m›m süperdi, ‹mren Han›m,Tolga Bey ve Volkan Bey kusursuzdular. Hatta ‹mren'ci¤im o kadar adapte olmußtu ki, 10 Þubat sabah› onu yataktan zorla kald›rmaya çal›ß›rken beni duyup "Evet Emel Han›m, kay›t m› al›nacakt›" diye sormußtu:)) Ben size daha ne anlatay›m uykuda bile tak›m›z ve ißimizin baß›nday›z. 19.TEMÖB At›l›m; süperdi, farkl›yd› ve bu yüzden unutulmayacak... Bize Maddi Manevi Destek Veren Herkese Teßekkürler… 19. TEMÖB’ ü baßar›yla tamamlarken, bu organizasyona eme¤i geçen tüm destekçilerimize de bir kez daha teßekkür etmek istiyoruz. Tursab (Türkiye Seyahat Acentalar› Birli¤i), Sanko Holding ve Koç Allianz‘›n sponsorlu¤unu üstlendi¤i 19. TEMÖB’ ün taß›ma sponsorlu¤unu ise Aras Cargo gerçekleßtirdi. Ayr›ca Be¤endik A.Þ. ve ATO’ ya da (Ankara Ticaret Odas›) maddi ve manevi desteklerini esirgemedikleri için çok teßekkür ediyoruz. Bu destekçilerimizin yan›nda Eximbank (Türkiye ‹hracat Kredi Bankas› A.Þ.), Ostim (Ostim Organize Sanayi Bölgesi), MPM (Milli Prodüktivite Merkezi) bizlere yard›m sa¤lad›lar. Ankara Üniversitesi ‹letißim Fakültesi Reklam Atölyesi’ndeki arkadaßlar, tüm bas›l› materyallerimizin tasar›m›n› yapt›. Bu özverili çal›ßmalar› için arkadaßlar›m›za teßekkür ediyoruz. Ayr›ca Nescafe, Do¤adan, Coca-Cola ve Efes Pilsen’e ve ismini sayamad›¤›m›z bir çok kißiye ve bir çok kurulußa, bizlere varl›klar›yla destek verdikleri için çok çok teßekkür ediyoruz. ‹yi ki vars›n›z… Yo¤un, yorucu, bazen umutsuzlu¤a kap›ld›¤›m›z ama hiç pes etmedi¤imiz,her an› heyecanla dolu bu organizasyondan aln›m›z›n ak›yla ç›kmam›z›n verdi¤i mutluluk hiçbir ßeye de¤ißilmez. Kat›l›mc› arkadaßlar›m›z›n memnuniyeti tüm yorgunlu¤umuza de¤di. 19. TEMÖB’ün ard›ndan ald›¤›m›z dört yüz elektronik postadan sadece birkaç tanesini siz okuyucular›m›zla paylaßmak istiyoruz. Kat›l›mc› Notlar›… Kat›l›mc›/Bilkent Üniversitesi Kat›l›mc›/Marmara Üniversitesi “‹lk önce 34 üniversiteyi bir araya getirmeyi baßaran At›l›m Üniversitesi ekibine teßekkür ediyorum. Bu benim ilk senem ve ilk TEMÖB' üm oldu ve birleßme ve kaynaßma konusunda umdu¤umdan çok daha fazlas›n› buldum. Ayr›ca üniversite ö¤rencilerinin iß hayat›na at›lm›ß insanlar ve profesyonel kurulußlar kadar güçlü organizasyonlar yapabildi¤ini gördüm. Buna en büyük örnek Ali Babacan'›n ça¤r›lmas›yd›. Ayr›ca büyüklerimle de yaß›tlar›mla oldu¤um kadar (hatta daha iyi) anlaßt›m ve eßit söz hakk› ald›m ki bu kaynaßmay› sa¤layan en büyük faktördü. Bana sundu¤um düßüncelerimden sonra pozitif geri dönüßler yapt›¤›n›z için çok teßekkür ederim. TEMÖB boyunca hem ö¤rendim hem e¤lendim ve bu ikisi aras›ndaki dengeyi iyi sa¤layan At›l›m’› tekrar kutluyorum. Sürpriz aktiviteyi unutmamak laz›m gerçekten çok e¤lenceli ve tak›m oyununu ö¤reten bir çal›ßma oldu (Yamar'› unutmak mümkün mü?). Gelecek TEMÖB’ lerin de bu kadar e¤lenceli, e¤itici ve birlikte olmas› dile¤iyle... Merhabalar... Muhteßem bir organizasyondu, At›l›m’daki bütün arkadaßlara sevgiler, teßekkürler. Bizlere çok yararl› ve e¤lenceli bir TEMÖB yaßatt›lar... Kat›l›mc›/Anadolu Üniversitesi Herkese selamlar... Öncelikle At›l›m Üniversitesi’ndeki herkese çok çok teßekkür ediyorum. Her aç›dan süper bir TEMÖB’ dü. Çok güzel e¤lendik, çok güzel bilgilendik en sonunda da güzel ßaß›rd›k. Her türlü olayda bize son derece ilgi gösteren organizasyon komitesindeki arkadaßlar›m›za tekrar tekrar teßekkür ediyorum. Bu TEMÖB ’de müthiß dostluklar kurdum umar›m bundan sonraki TEMÖB’ ler de bu kadar s›cakkanl› insanlarla dolu olur. Herkese tekrar teßekkürler... Tabii ki... "At›l›m-Sen bizim-Her ßeyimizsin!" Bir sonraki TEMÖB te görüßmek üzere... . Bu arada 21.sine de bize bekleriz... :) Kat›l›mc›/Galatasaray Üniversitesi Bu sene mezun olmam dolay›s›yla kat›labilece¤im belki de son TEMÖB organizasyonunu bu denli coßkulu bir ßekilde gerçekleßtirdi¤iniz ve "güzel" geçmesini sa¤lad›¤›n›z için baßta At›l›m organizasyon komitesi ve di¤er tüm kat›l›mc› "meslektaß"lar›ma sonsuz,uçsuz bucaks›z teßekkürler!!! Kat›l›mc›/Bilkent Üniversitesi Selam arkadaßlar, Öncelikle bu mükemmel TEMÖB için tüm ATILIM Organizasyon Komitesi’ne sonsuz teßekkürler!!! Bizler için çok çal›ßt›n›z, çok yoruldunuz ama gerçekten harika bir haftayd›. Ç›tan›n biraz daha yükseldi¤i bu TEMÖB sonras›nda Koç TEMÖB' ü sab›rs›zl›kla bekliyoruz. Do¤rusu bir sürü insan tan›d›m, unutamayaca¤›m arkadaßl›klar edindim. Umar›m bir gün bir yerde, ama eminim bir sonraki TEMÖB'te görüßürüz. Sevgilerimle İşte bizim TEMÖB hikayemiz böyle… Bu organizasyon sayesinde öğrendiğimiz birşey var; iyi bir ekip olabildikten sonra yap›lamayacak hiçbir şey yok. İstemek, hayal kurmak, bu hayale herkesin inanmas›n› sağlamak, o uğurda canla başla çal›şmak… Tüm bunlar›n sonucunda yaşan›lan mutluluğumuzu sözcüklere dökerek sizlerle paylaşmaya çal›şt›k. Sizlerin de hayallerimizin gerçekleşmesi dileğiyle… 29 makale K›br›s Sorunu ve TÜRK‹YE - AB ‹lißkileri Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da s›n›rl› de¤ildir. Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye önyarg›l› yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve Türkiye’yi “kendi ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir. çerçevesinde toplumlararas› görüßmeler yönünde ça¤r›da bulundu¤u saptanmaktad›r.2 Prof. Dr. Hüseyin PAZARCI At›l›m Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi 30 Türkiye- AB ‹lißkilerini en çok etkileyen verilerin aras›nda K›br›s Sorunu önemli bir yer tutmaktad›r. Bu durum AB’nin K›br›s’a yönelik yanl›ß yaklaß›m›ndan do¤muß olup, bugün Türkiye-AB ilißkilerini olumsuz olarak etkiledi¤i gibi AB üyelerini de baz› konularda karar almada bir hayli zorlamaktad›r. I. Kesim: AB’ nin K›br›s’a Yaklaß›m› ve K›br›s’›n AB Bünyesindeki Statüsü AB’nin K›br›s ile ilk düzenli ilißkiye girmesi 19.12.1972’ de o zamanki A.E.T. ile K›br›s Cumhuriyeti aras›nda imzalanan ortakl›k anlaßmas› ile olmußtur. O dönemde K›br›s Türklerinin K›br›s’›n ortak organlar›nda yer alamamas› nedeniyle K›br›s Cumhuriyeti’ni uluslararas› ilißkilerde fiilen Rumlar›n temsil etmesine ba¤l› olarak A.E.T. de bu anlaßmada Rum Yönetimini muhatap alm›ßt›r. An›lan anlaßma 1.6.1973 tarihinde yürürlü¤e girmiß ve süresi bitti¤inde yenilenmek suretiyle 1.5.2004’ de “K›br›s Cumhuriyeti”nin AB’ne tam üyeli¤inin baßlad›¤› tarihe kadar ortakl›k ilißkilerini düzenlemeyi sürdürmüßtür. Toplulu¤un K›br›s’taki fiili durumu temel alan bu yaklaß›m› Türkiye’nin 1974 Harekat›ndan sonra da pek bir de¤ißikli¤e u¤ramam›ßt›r.1 Bu dönemde Toplulu¤un K›br›s sorununa kar›ßmama ve olabildi¤ince Türkiye ve Yunanistan’a eßit uzakl›kta durma çabas› içinde oldu¤u izlenmektedir. Ancak, 1983’te KKTC’nin ilan› ile birlikte B.M. Güvenlik Konseyi taraf›ndan gösterilen tepkinin Avrupa Parlamentosu’nca da paylaß›ld›¤› ve zamanla giderek ßiddetini artt›rd›¤› görülmekte olup 26.6.1990 tarihinden itibaren AB Konseyi’nin de ilk kez Güvenlik Konseyi’nin 649 say›l› karar› AB- K›br›s ilißkilerinde en önemli gelißme 3.7.1990 tarihinde K›br›s Rum Yönetiminin tüm aday› kapsayacak bir biçimde “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na tam üyelik baßvurusunda bulunmas› olmußtur. Gerek KKTC Cumhurbaßkan› Denktaß’›n gerekse Türkiye D›ßißleri Bakanl›¤›n›n, özellikle K›br›s Cumhuriyeti Anayasas› ve Garanti Andlaßmas› hükümlerine dayanarak,3 bu baßvurunun Rumlarca yap›lmas›n›n hukuksal dayanaktan yoksun ve geçersiz oldu¤unu bildirmesine ra¤men, AB Konseyi 17.9.1990 tarihinde baßvurunun de¤erlendirilmesi karar›n› alarak Komisyon’dan görüß istemißtir.4 Komisyon’un 30.6.1993 tarihinde olumlu görüßünü aç›klamas›ndan sonra Türkiye’nin gösterdi¤i sert tepkiler ve KKTC ile bütünleßmeye yönelik att›¤› ad›mlar› gözönünde tutan AB Konseyi 24.2.1997’de K›br›s’ta çözüm olmadan bölünmüß bir K›br›s’›n AB’ne al›namayaca¤› yönünde aç›klamada bulunmas›na ra¤men, 12.12.1997 tarihinde Lüksemburg Zirvesinde Do¤u ve Orta Avrupa ülkeleriyle birlikte K›br›s’›n genißleme sürecine kat›lmas› karar› al›nm›ßt›r.5 Lüksemburg Zirve karar› uyar›nca 31.3.1998’de Rum yönetimince temsil edilen “K›br›s Cumhuriyeti” de dahil an›lan 10 devletle tam üyelik görüßmelerine baßlanm›ßt›r. “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na Rum Yönetimi’nin yerald›¤› AB’ne Kat›lma Andlaßmas› 16.4.2003 tarihinde Atina’da imzalanarak ve Andlaßman›n 2. maddesinin 2. f›kras›nda belirtildi¤i gibi, ilgili tüm taraflarca onaylanarak, 1.5.2004 tarihinde yürürlü¤e girmißtir. An›lan Kat›lma Andlaßmas› ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir nokta, bu andlaßman›n, önceki kat›l›mlarda genellikle oldu¤u gibi, herbir yeni üye devlet ile ayr› bir andlaßma yap›lmas› yerine, 10 yeni üye devlet ile eski üye devletlerin aras›nda tek bir ortak kat›lma andlaßmas› yap›lmas› olmaktad›r. Dolay›s›yla, “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na Rum Yönetiminin tüm ada için taraf oldu¤u Kat›lma Andlaßmas›na, ayr›ca, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Latvia, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovenya ve Slovakya da birlikte taraf olmußtur. “K›br›s Cumhuriyeti”nin taraf oldu¤u Kat›lma Andlaßmas›,6 3 maddelik bir Andlaßma ile Andlaßman›n ayr›lmaz bir parças›n› olußturdu¤u bildirilen (mad. 1/2) Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senet (Act concerning the conditions of accession),7 Son Senet, 17 ek liste ve 10 ek Protokolden olußmaktad›r. Toplam birkaç yüz sayfadan olußan bu Andlaßman›n bütün AB üyelerini ilgilendiren ana Andlaßma, Son Senet ve Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senedin ilk bölümünü olußturan ‹lkeler k›sm›ndan baßka, “K›br›s Cumhuriyeti”ne ilißkin olarak geçici önlemleri içeren VII say›l› Ek Liste ve K›br›s’ taki ‹ngiliz Üslerine ilißkin 3 Say›l› Ek Protokol ile K›br›s Türk kesimine ilißkin geçici düzenlemeyi olußturan 10 Say›l› Ek Protokol do¤rudan “K›br›s Cumhuriyeti”ne uygulan›r nitelikteki hükümlerdir. Bütün bu veriler çerçevesinde K›br›s’›n AB bünyesindeki hukuksal statüsünü inceledi¤imizde, K›br›s Rum Yönetimi “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na Kat›lma Andlaßmas›na, taraf oldu¤u için AB’nin bir tam üyesi statüsüne sahip bulunmaktad›r. Böylece, “K›br›s Cumhuriyeti” Kat›lma Koßullar›na ilißkin Senedin 2.-10. maddelerinde düzenlenen AB müktesebat›n›n yeni üyelere uygulanmas›na yönelik hükümlerinden de yararlanmaktad›r. “K›br›s Cumhuriyeti’ne AB müktesebat› çerçevesinde uygulanacak birtak›m kurald›ß›l›klar, birkaç y›l için geçici olarak uygulanmas› VII say›l› Ek listede kabul edilen geçici ekonomik birlik kurallar› d›ß›nda, 3 say›l› Ek Protokolde yer alan Egemen ‹ngiliz Üslerine ilißkin düzenleme8 ile 10 say›l› Ek Protokolde yer alan KKTC alan›na ilißkin düzenleme9 olmaktad›r. II. Kesim: K›br›s Sorunun Türkiye- AB ‹lißkilerine Etkisi K›br›s Sorununa ilißkin yukar›da bildirilen verilerden anlaß›laca¤› gibi, özellikle 12.12.1997 tarihli Lüksemburg Zirve karar›ndan bu yana AB K›br›s Rum Yönetimini “K›br›s Cumhuriyeti” Hükümeti ad› alt›nda tüm K›br›s’› temsil eder kabul etmiß ve 16.4.2003 tarihinde 10 yeni üye devletle imzalad›¤› Kat›lma Andlaßmas›n› da “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na K›br›s Rum Yönetimiyle imzalam›ßt›r. AB, daha sonra 24.4.2004’te Annan Plan›na ilißkin referandumda Rum taraf›ndan red ç›kmas›na ra¤men 1. 5. 2004’te Rum Yönetiminin tüm K›br›s için temsil etti¤i “K›br›s ‹lißkilerini Cumhuriyeti’nin tam üyeli¤ini de tasvip etmißtir. Türkiye- AB en çok etkileyen verilerin aras›nda K›br›s Sorunu önemli bir yer tutmaktad›r. Bu durum AB’nin K›br›s’a yönelik yanl›ß yaklaß›m›ndan do¤muß olup, bugün Türkiye- AB ilißkilerini olumsuz olarak etkiledi¤i gibi AB üyelerini de baz› konularda karar almada bir hayli zorlamaktad›r. ➜ Egemen ‹ngiliz Üslerine ilißkin EK 3 Say›l› Protokol, eldeki protokol hükümleri sakl› kalmak koßuluyla, Avrupa Toplulu¤unu olußturan Andlaßman›n ilke olarak bu üslere uygulanmayaca¤›n› öngörmektedir. An›lan Protokolde ve ek birtak›m listelerde ise bu üslere uygulanacak özel hükümler belirtilmektedir. An›lan Protokolün Türkiye bak›m›ndan anlam taß›yan yan› ise, Giriß k›sm›nda 1960 K›br›s Cumhuriyeti Kurucu Andlaßmas› ile 16.8.1960’ta K›br›s Cumhuriyeti ile ‹ngiltere aras›nda gerçekleßtirilen Nota De¤ißiminin geçerlili¤inin teyit edilmesi olmaktad›r. Konseyin oybirli¤iyle al›nacak bir karar› ile AB müktesebat›n›n ask›ya al›nmas›n›n kald›r›labilece¤i öngörülmektedir. 10 Say›l› Protokolün 4. maddesi de K›br›s sorununda bir çözüme var›lmas› durumunda, Komisyonun önerisi üzerine oybirli¤i ile karar alacak Konseyin “K›br›s Türk Toplumu” aç›s›ndan K›br›s’›n AB’ne kat›l›m›na ilißkin gerekli uyarlamalar› (adaptations) sa¤layaca¤› kabul edilmektedir. Baßka bir deyißle, AB Konseyi, G.K.R.Y ve Yunanistan’›n da karara kat›lmas› koßuluyla, oybirli¤i ile Kuzeye ilißkin olarak AB müktesebat›n›n ask›ya al›nmas›na her an son verebilece¤i gibi, K›br›s sorununa bir çözüm bulunmas› durumunda da K›br›sl› Türkler bak›m›ndan K›br›s’›n AB’ne kat›l›m› koßullar›nda gerekli de¤ißiklikleri yapabilme yetkisi ile donat›lm›ß bulunmaktad›r. KKTC’yi ilgilendiren 10 say›l› Protokole gelince, Giriß k›sm›nda K›br›s sorununun B.M. Güvenlik Konseyi kararlar› ile uyumlu bir biçimde makul bir çözüme ulaßt›r›lmas›n› destekledi¤ini ve AB’nin böyle bir çözümü AB ilkelerine uygun bir biçimde gerçekleßtirmeye haz›r oldu¤unu bildirdikten ve K›br›s’›n AB’ne kat›l›m›n›n bütün K›br›s yurttaßlar› yarar›na olmas›n› diledikten sonra, 1/1. maddesinde AB müktesebat›n›n “K›br›s Cumhuriyeti Hükümetinin fiili denetim sa¤layamad›¤› K›br›s Cumhuriyeti alanlar›nda” ask›ya al›nd›¤›n› bildirmektedir. Baßka bir deyißle, KKTC ülkesi AB taraf›ndan “K›br›s Cumhuriyeti” Hükümeti olarak kabul ettikleri K›br›s Rum Yönetiminin fiili denetimi alt›nda bulunmayan “K›br›s Cumhuriyeti” ülkesinin bir parças› olarak de¤erlendirilmektedir. An›lan Protokolün 1/2. Maddesinde ise bu fiili denetim sa¤lanamayan bölgeye yönelik olarak Komisyonun önerisi ve Ancak, AB’nin Türkiye’yi AB’ne aday ülke olarak kabul etti¤i 11.12.1999 tarihli Helsinki Zirvesi karar›nda K›br›s Sorununa ilißkin olarak yukar›da belirtilen tutumu henüz belirginleßtirilmiß de¤ildir. Nitekim, an›lan Zirve karar›n›n 9. paragraf› K›br›s’a ilißkin olup aynen ßöyle kaleme al›nm›ßt›r: “9 (a). Avrupa Birli¤i Konseyi, 3 Aral›k tarihinde New York’ta K›br›s sorununun kapsaml› bir çözümüne yönelik olarak baßlat›lan görüßmeleri memnuniyetle karß›lar ve B.M. Genel Sekreterinin bu süreci baßar›yla sonuçland›rma yönündeki çabalar›na güçlü deste¤ini ifade eder. (b). Avrupa Birli¤i Konseyi, politik bir çözümün K›br›s’›n Avrupa Birli¤i’ne kat›l›m›n› kolaylaßt›raca¤›n›n alt›n› çizer. Üyelik görüßmelerinin tamamlanmas›na kadar kapsaml› bir çözüme ulaß›lmam›ßsa, Konseyin üyelik konusundaki karar›, yukar›daki nokta bir ön koßul olmaks›z›n verilecektir. Bu konuda Konsey tüm ilgili faktörleri dikkate alacakt›r. ” AB’nin bu dönemde K›br›s Sorununda Türkiye’den bekledi¤i ise ayn› Zirve karar›n›n 12. paragraf›nda yer almakta olup, AB Türkiye’den baßka konular yan›nda 9 (a) say›l› paragrafta belirtilen konuda K›br›s Türkleri ve Rumlar› aras›ndaki görüßmelerde ilerleme kaydedilmesini bekleyece¤ini ifade ederek,10 özetle Türkiye’nin yaln›zca K›br›s sorununun çözümüne destek olmas›n› istemektedir.11 Bu konuda AB’nin herhangi bir ön koßul ileri sürüp 31 sürmedi¤i konusunu aç›kl›¤› kavußturmay› arzu eden dönemin Türk Hükümetinin bu kußkusu 1999 y›l› ikinci yar›s› Konsey dönem baßkanl›¤›n› yürüten Finlandiya Baßbakan› Paavo Lipponen’in 10.12.1999 günü Baßbakan B. Ecevit’e gönderdi¤i mektubunda aç›kl›¤a kavußturulmaktad›r. Mektup K›br›s Sorununun Türkiye’nin üyeli¤inin bir ön koßulu olmad›¤›n› ßu cümlelerle aç›klamaktad›r: “AB Konseyinde taslak metin tart›ß›l›rken, 12. maddede Kopenhag ölçütlerine bir ilave yap›lmad›¤›n›, .....9(a) maddelerine at›fta bulunulmas›n› tam üyelik ölçütleri ile de¤il, siyasi diyalogla ba¤lant›l› oldu¤unu söyledim. Buna hiçbir itiraz olmad›.”12 Lipponen ayn› mektubunun son paragraf›nda K›br›s konusunda ßöyle devam etmektedir: “K›br›s konusunda siyasi bir çözüm Avrupa Birli¤i’nin hedefi olmaya devam etmektedir. AB Konseyi K›br›s’›n kat›l›m›na ilißkin karar› al›rken, bütün etkenleri de¤erlendirecektir.”13 Lipponen’in mektubunda da görülece¤i gibi, AB 1999 Helsinki Zirvesinde K›br›s konusunda Türkiye’ye bir ön koßul koymam›ß ve K›br›s Sorununu bütün verileri çerçevesinde de¤erlendirece¤i sözünü vermißtir. 32 Bununla birlikte, 2003 y›l›nda K›br›s’›n da dahil oldu¤u 10 devletle imzalanan Kat›lma Andlaßmas›nda AB K›br›s Sorununun iki halk aras›nda çözüme ba¤lanmas›n› beklemeden K›br›sl› Rumlar taraf›ndan temsil edilen “K›br›s Cumhuriyeti”ne tam üyelik yolu açan ve K›br›s Türklerinin haklar›n› gözönünde tutmayan bir yaklaß›m› kesin bir biçimde benimseme yoluna girmißtir. Nitekim, “K›br›s Cumhuriyeti”nin taraf oldu¤u 10 yeni üye devletle 16. 4. 2003 tarihinde imzalanan Kat›lma Andlaßmas›n›n Koßullar›n› düzenleyen Senedin 6/1. maddesinde Toplulu¤un daha önce üçüncü devletlere yapt›¤› anlaßmalar›n yeni üye devletleri de ba¤layaca¤›n› öngördükten sonra, 2. f›krada yeni üye devletlere bu devletlerle yap›lan anlaßmalara uyum protokolleri ile kat›lma yükünü getirmekte ve 6. f›krada Türkiye ile de böyle bir uyum protokolünün yap›lmas›n› düzenlemektedir. An›lan 6. maddenin 3. f›kras›nda ise Toplulu¤un üçüncü devletlerle yapt›¤› anlaßmalar bak›m›ndan yeni üye devletlerin, dolay›s›yla G.K.R.Y. taraf›ndan temsil edilen “K›br›s Cumhuriyeti”nin, eski üye devletlerle ayn› hak ve yükümlülüklere sahip olaca¤› bildirilmektedir. Bu da A.T. ile Türkiye aras›nda 1963’te yap›lan Ankara Anlaßmas›na Uyum Protokolü sonucu “K›br›s Cumhuriyeti”nin de taraf olaca¤›n› öngörmüß bulunmaktad›r. AB’nin K›br›s’›n Kat›lma Andlaßmas›nda kabul etti¤i bu yükümlülüklerin sonucu olarak 17.12.2004 tarihli Brüksel Zirve karar›nda K›br›s konusunda Türkiye’ye Uyum Protokolü imzalanmas›n›, önceki bütün sözlerine ra¤men, fiili bir ön koßul olarak ileri sürdü¤ü bütün bu verilerden daha iyi anlaß›lmaktad›r. Türk Hükümetinin de bu dayatmaya dayanamamas› sonucu, an›lan Zirve karar›n›n 19. paragraf›nda Türkiye 3.10.2005’e kadar “K›br›s Cumhuriyeti” dahil 10 yeni üye devletle Uyum Protokolü imzalamay› kabul etmiß bulunmaktad›r.14 Türkiye’nin “K›br›s Cumhuriyeti” ad›na “K›br›s Rum Yönetimi” ile böyle bir Uyum Protokolünü imzalay›p onaylayarak yürürlü¤e koymas› durumunda Rum Yönetimini K›br›s’›n tümünü temsil eden bir Hükümet olarak tan›mas› ve K›br›s’›n tümü üzerinde yaln›zca bir tek “K›br›s Cumhuriyeti” devletinin varl›¤›n› tan›mas› gibi sonuçlar do¤uracakt›r.15 Ancak, Uyum Protokolünün Türkiye taraf›ndan imzalanmas› s›ras›nda bunun “K›br›s Cumhuriyeti”ni tan›ma anlam›na gelmeyece¤i yolunda bir bildiride bulunmas› durumunda da, Türkiye en az›ndan Uyum Protokolünün ahdi yükümlülükleri çerçevesinde G.K.R.Y’y› muhatap alaca¤› ve ticari ve ekonomik ilißkilerini onunla yürütme yükümlülü¤ünü kabul edece¤i için KKTC’ni bu konularda kenarda b›rakm›ß olacakt›r. SONUÇ: AB’nin “K›br›s Cumhuriyeti” nin AB’ne Kat›lma Andlaßmas›nda kabul etti¤i hükümler ve Türkiye’nin Uyum Protokülünü imzalamas› sonucu, e¤er TBMM de bunu onaylamay› uygun bulursa K›br›s sorunundan Türkiye’nin etkilemesi d›ß›nda kalan bir siyasal ve hukuksal sürecin geri dönülmez bir biçimde yerleßmesi sonucunu do¤uracakt›r. Türkiye Uyum Protokolünü onaylad›¤› takdirde art›k Ankara Anlaßmas›n›n da taraf› durumuna gelecek K›br›s Rum Yönetiminin K›br›s Türkleri ile anlaßarak K›br›s sorunun çözümü konusunda herhangi bir özveride bulunmas› zorunlulu¤u fiilen ortadan kalkaca¤› için adil bir siyasal çözüm olas›l›¤› çok zay›flayacakt›r. Bu durumun K›br›s Türklerinin orta ve uzun vadede gelece¤i yan›nda Türkiye’nin K›br›s’a ilißkin jeostratejik durumunu da çok olumsuz etkiyece¤ini söylemek bir kehanet de¤ildir. D‹PNOTLAR 1 T. Topur, Dünya ve Türkiye- AB- K›br›s Üçgeni, Ankara, Yeni Türkiye Yay›nlar›, 2002, s. 369-371 2 Ayn› Yap›t, s. 371-374 3 Bkz. M. F›rat, “K›br›s’ ›n AB’ ye Tam Üyelik Baßvurusuna KKTC’nin itiraz Nedenleri”, in B. Oran (ed.), Türk D›ß Politikas›, Cilt II, ‹stanbul, ‹letißim Yay›nlar› 4 M. F›rat, “Yunanistan’ la ‹lißkiler”, ayn› yap›t, s. 453 5 M. F›rat, ayn› yap›t. s. 460 ve 474-475 6 Belge AA 2003/ TR/ en 1 7 Belge AA 2003/ ACT/ en 1 8 Belge AA 2003/ACT/P3/en 4746 9 Belge AA 2003/ACT/P10/en 4804 10 Bkz. K. Reçber, Türkiye- Avrupa Birli¤i ‹lißkileri, Bursa, Aktüel Yay›nlar›, 2004, s. 113 11 S. Sezer, “Rum- Yunan Veto Þantajlar› Gölgesinde AB’ ye Üyelik Müzakereleri”, Stratejik Analiz, Ocak 2005, Cilt 5, Say› 57, s. 54 12 Bkz. Türkiye’ nin AB Üyeli¤i Yolunda Ecevit, K›br›s ve Helsinki Gerçe¤i, Ankara, DSP Yay›n›, 2004, s. 27 13 Ayn› yap›t, s. 28 14 M. Daßtan ve E. Hatipo¤lu, “Türkiye- Avrupa Birli¤i ilißkilerinin Analizi”, 2023 Dergisi, 15 Ocak 2005, Say› 45, s. 22 15 Bkz. “At›l›m Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Pazarc› ile Söyleßi”, 2023 Dergisi, ayn› yap›t, s. 38-44. r öportaj “GAZETEC‹L‹K B‹R TÜR V‹RÜS…” Hürriyet Gazetesi deyince akla ilk gelen isimlerden biri belki de Emin Çölaßan… Onu sert yaz›lar›yla, bitmek bilmeyen eleßtiri sabr›yla tan›yoruz. Adliye koridorlar›na en çok u¤rayan gazetecilerden… Belki seviyor, belki de nefret ediyorsunuz, ama sevseniz de nefret de etseniz, yaz›lar›n› okumadan geçemiyorsunuz… ‹tiraf etmek gerekirse biraz korkuyorum. Bir sürü soru haz›rlam›ß›m, onunla yetinmemißim, çevremdekilere “Emin Çölaßan’a soru soracak olsan›z, ne sorard›n›z?” diye küçük bir anket yapm›ß›m, sorular›n› not alm›ß›m, son kitab›n› okumußum, pazartesi hariç her sabah ilk ißim Emin Çölaßan’›n kößesini okumak olmuß… ama yine de korkuyorum ißte… Cinnah Caddesi’nde kafamda bir sürü düßünceyle yürürken nihayet Hürriyet’in binas›na giriyor, Emin Bey’in ofisinin bulundu¤u beßini kata ç›k›yorum. Ve karß›mda beyaz saçl› bir delikanl› duruyor. Emin Bey beni çok s›cak karß›l›yor. Korkumu yeniyorum k›sa sürede. Kendi aram›zda biraz sohbet ettikten sonra baßl›yoruz ses kay›t cihaz›n› çal›ßt›rmaya… Ve art›k sohbette siz de vars›n›z… Emin Bey, nas›l bir çocuktunuz? Bizim zaman›m›zda sokaklar vard›. Sokakta oynayan bir çocuktum ben de yaß›tlar›m gibi. Fazla oyunca¤› olan bir çocuk de¤ildim. Sokakta geçerdi bizim zaman›m›z. Tahtadan yap›lm›ß kamyonlar›m›z vard›, ßimdiki oyuncaklar nerede tabii… Güzel, hoß bir çocukluktu. S›k›nt› yaßamad›m. hep erkeklerle. K›zlar bizden erken ç›kard›. Birlikte okumak bir yana, biz onlar› her zaman göremezdik. Þöyle bazen uzaktan bakt›¤›m›z zamanlar olurdu, o zaman da uzayl› yarat›klar gibiydi bizim için k›zlar. (Burada kendimi tutam›yor ve gülüyorum. Ankara Koleji’nde k›zlarla erkeklerin ayr› okudu¤u zamanlar bir hayli eski… Karar veremiyorum, yaß›n› sorsam m›, yoksa sormasam m›…) Nas›l bir ailede yetißtiniz? Devlet memuru bir baban›n ve ev han›m› bir annenin çocu¤uyum. Babam sonra Meteoroloji Genel Müdürü oldu, on dört y›l o görevi sürdürdü. Dört yaß küçük erkek kardeßim var bir de. Savurganl›¤› olmayan, ay sonunu da s›k›lmadan getiren bir ailede büyüdüm ben. Zaten o dönemde herkes öyleydi. Emin Bey, kaç do¤umlusunuz? 14 Mart 1942 (‹ßte ßimdi gerçekten ßaß›r›yorum. Gözlerim fal taß› gibi aç›lm›ß… Gerçekten de o kadar göstermiyor.) Aile içinde problem yaßad›¤›n›z oldu mu hiç? Hay›r, hiç yaßamad›k. Biz mutlu bir aileydik… E¤er sorunlar vard›ysa da bize yans›tmad›lar. Ailemizin temeli sevgi ve sayg›ya dayan›rd› hep. Okul hayat›n›zdan bahseder misiniz biraz? ‹lkokulu Mimar Kemal’de okudum, ancak son y›l Sarar ‹lkokulu’na gittim ve ilkokulu orada bitirdim. Ortaokul ve liseyi Ankara Koleji’nde okudum. Yedi y›l›m Ankara Koleji’nde geçti. Orada çok güzel an›lar›m var elbette. Biz erkekler ayr› okuduk k›zlardan. Tabii benim an›lar›m ‹lk aßk›n›z› hat›rl›yor musunuz? Hat›rlad›¤›m net bir ßey yok. O y›llarda olan ßeyler aßk m›yd› de¤il miydi bilmiyorum, ama Kolej’de k›zlara kendimizi kapt›rd›¤›m›z› zannederdik. Hem de uzaktan uza¤a… O y›llarda gelece¤e dair kurdu¤unuz hayaller nelerdi? Belli bir hayalim yoktu aç›kças›. Ne olaca¤›m› hiç düßünmezdim ki ben. O y›llarda düßündü¤üm okulu bitirmekti sadece. Peki, hedefinizi ne zaman belirlediniz? ODTÜ ‹ktisat Bölümü’ne girince ‹ktisatç› olaca¤›m bilinciyle davrand›m ancak ne yapaca¤›m› hiç bilmiyordum. Son s›n›fta DPT’ye (Devlet Planlama Teßkilat›) girmek yatt› akl›ma. 33 Yani üniversiteye girme aßamas›nda bir idealiniz yoktu, öyle mi? ‹dealim yoktu. O zamanlar üniversiteler s›navlar›n› ayr› ayr› açard›. Bir Siyasal’›n s›nav›na girdim, bir de Orta Do¤u’nun. Siyasal’› kazanamad›m. Odtü’de beß y›l okudum, yani bir y›l çakt›m… (Bu son kelimeyi öyle vurgulu söylüyor ki, gülüyoruz birlikte) Hocan›z olan tan›nm›ß simalar var m›? Turgut Özal matematik hocamd›. Asker elbisesiyle gelirdi, yedek subayd› o zamanlar. S›navlar›nda hep kopya çekerdim. Üniversite döneminizdeki dünya görüßünüzle ßimdiki birbiriyle örtüßüyor mu? Örtüßüyor. Çok az de¤ißiklikler olmußtur tabii. O zamanlar daha soldayd›m, ama o yurtsever çizgiden sapmad›m hiç. H›rsl› bir insan m›s›n›zd›r Emin Bey? DPT’de çok h›rsl›yd›m. Orada çok iyi çal›ßt›m. ‹ßte bu yüzden beni kovmalar›n› hiç hazmedemedim. Onun için çok u¤raßt›m, dava açt›m, bo¤ußtum, kavga ettim… Gazetecilikte de çok çal›ßt›m, gece gündüz çal›ßt›m. Hedefim köße yazarl›¤›yd› ve buraya gelebilmek için çok emek sarf ettim. Art›k gelmek istedi¤im ikinci bir yer yok. Amac›ma ulaßt›m. Bunun ötesi idari görevdir, ama onu da hiç geçirmedim akl›mdan. ‹dari görevde olursan gazetecili¤in aksar, bir sürü saçma sapan ißin içinde bo¤ulursun. Bundan sonraki tek amac›m ancak bulundu¤um yeri onurlu bir ßekilde muhafaza etmek olabilir; onurlu, düzgün, baßar›l›… H›rsl› olmak y›prat›c› ama. Bir sürü kavga verdim. “Önce ‹nsan›m, Sonra Gazeteci” adl› kitab›mda, özellikle Milliyet’te çal›ßt›¤›m dönemde(1977-1985) yaßad›klar›m› anlatt›m. Siyasetçilerle bir sürü kavgam›z oldu ki bu zaten gazetecili¤in do¤as›nda var. Ben eleßtiren bir adam›m, ißim bu. Kößemde “Say›n bakan›m bana dedi ki, ben ona dedim ki” türünde yazanlardan de¤ilim. Bunun için de birçok s›k›nt› yaßad›m, ama hepsinden de aln›m›n ak›yla ç›kt›m. Üniversite döneminde daha sol e¤ilimli oldu¤unuzu söylediniz. Peki, bir siyasi olaya kar›ßt›n›z m› hiç?Herhangi bir partiye üye oldunuz mu? ODTÜ’yü 1965’te bitirdim. O y›llar sakin geçti. Bizden iki y›l sonra hareketlendi. Dolay›s›yla Yedi y›l›m Ankara kar›ßt›¤›m siyasi bir olay olmad›. Bir partiye üye olma gere¤i de duymad›m. Koleji’nde geçti. Orada 34 Geçmiße dönüp bakt›¤›n›zda hata oldu¤unu düßündü¤ünüz bir ßey var m›? Yok hay›r, ben öyle somut bir hata görmüyorum hiç. Ufak tefek hatalar›m olmußtur elbette, ama belle¤ime kaz›nm›ß, beni rahats›z eden bir ßey yok. “ çok güzel an›lar›m var elbette. Biz erkekler ayr› okuduk k›zlardan. Tabii benim an›lar›m hep erkeklerle. K›zlar bizden erken ç›kard›. Birlikte okumak bir yana, biz onlar› her zaman göremezdik. Þöyle bazen uzaktan bakt›¤›m›z zamanlar olurdu, o zaman da uzayl› yarat›klar gibiydi bizim için k›zlar… Gelelim ilk iß tecrübenize… DPT’ydi de¤il mi? Evet, ilk ißim DPT’deydi. O zamanlar Daire Baßkan›m Nevzat Yalç›ntaß’t›, ßimdi AKP Milletvekili, Müsteßar da Turgut Özal… Beni kovdular. O dönemde sa¤-sol, sendika kavgalar› artm›ßt›. O nedenle kovdular beni. Çok u¤raßt›m, mahkemeye verdim. ‹ßimi seviyordum, hazmedememißtim kovulmay›. Mahkemeyi kazand›m, ama bir daha almad›lar beni… Daha sonra Maliye’de ve D›ß Ticaret Müsteßarl›¤›’nda çal›ßt›m. Ard›ndan Petkim’de. Ve oradan da kovulunca… San›yorum burada baßl›yor gazetecilik maceran›z… Evet. O s›rada Milliyet’in açt›¤› Karacan Yaz› Yar›ßmas› vard›. O yar›ßmaya sadece amatörler kat›labiliyordu. Hakk›nda yaz›lacak konuyu onlar belirliyordu. O yar›ßmaya kat›ld›m ve iki kere birinci oldum. Bir yaz›m›n konusu “Türkiye’de Hukuk Devleti” bir di¤erininki de “73 Seçimlerinin Analizi” idi. Rahmetli Abdi ‹pekçi’nin elinden ödül ald›m iki kere. Dolay›s›yla Abdi ‹pekçi’yle bir tan›ß›kl›¤›m›z oldu. Petkim’den de kovulunca yapaca¤›m bir iß kalmam›ßt›. Abdi Bey’e haber gönderdim, gazeteci olabilir miyim diye… Onun da gözü tutmußtu beni, gel baßla deyince, gazetecilik maceram Milliyet’te baßlam›ß oldu. Kovulmasayd›m, buralara gelemeyecektim. Belki de ßimdi emekli bir memurdum… Kößenizde sistemi, çarp›kl›klar› eleßtiriyorsunuz. Ço¤u zaman belgelerle ispatl›yorsunuz yolsuzluklar›. Peki, bunun karß›l›¤›n› al›yor musunuz? En az›ndan insanlar› bilinçlendiriyoruz. Dolay›s›yla insanlar fark›na var›yor üstü kapat›lan gerçeklerin. ‹ktidarlar› da -hangisi olursa olsuneleßtiriyorum. ‹ßlerine gelen ßeyleri de¤ißtiriyorlar, üzerine gidiyorlar, ama bu çok nadir oluyor. Ama ne yaz›k ki genelde bir ßey de¤ißmiyor, eski tas eski hamam devam ediyor her ßey. Tabii senin görevin yazmakt›r, b›kmadan, y›lmadan yazmak… ” Ya çok seviliyorsunuz, ya da nefret ediyorlar sizden. Ortas› yok sanki… Tabii vard›r nefret edenler. Bu çok do¤ald›r. Yani Hürriyet gibi çok okunan bir gazetede yaz›yorsun, birilerine bindiriyorsun, tabii birileri senden nefret eder. Ama bunlar›n hiçbir tanesi de “Bu adam üç ka¤›tç›d›r, kendi ç›kar› için yaz› yazar… ” diyemez, bunu söyleyene de rastlamad›m zaten. Þeriatç› tak›m›, PKK tak›m›, h›rs›z yolsuz tak›m› nefret eder benden. Bu da son derece normaldir, çünkü üzerine gidiyorum onlar›n. “Þu Benim Gazetecilik” kitab›n›zda belli dönemlerde korumalarla gezdi¤inizi, evinizin yirmi dört saat polisler taraf›ndan korundu¤unu yazm›ßs›n›z. Þimdi de devam ediyor mu? Evet. Devlet taraf›ndan korunuyorum. Birkaç kez terör örgütlerinin listelerinde ismim geçmiß. Uzun y›llard›r koruma alt›nda yaß›yorum bu yüzden. Evim yirmi dört saat korunuyor. Bundan çok fazla etkilenmesem de, yine de özgür bir vatandaß gibi gezebilmeyi isterdim. Bir yere giderken yan›mda sivil korumalar›n olmas› s›k›c› bir ßey… Ben öyle de¤ilim, çünkü iyi bir ö¤renci de¤ildim. S›k›nt›l› geçti biraz benim ö¤rencili¤im. Matematik, fizik, kimya gibi say›sal dersler bana ›st›rapt› adeta. Okul benim için bir ißkenceydi, tabii g›rg›r, ßamata, arkadaßl›klar hariç. Þimdi bakt›¤›m zaman, okul benim için s›k›nt› göstergesidir. ‹çime öyle ißlemiß ki, hala girer rüyalar›ma. Hayat›mda çok nadirdir kabus gördü¤üm. O kabuslarda da hep ODTÜ’deyim, ve hep kal›yorum matematikten… “Þu Benim Gazetecilik”e dönelim tekrar… kitaba ne kadar vakit ay›rd›n›z? Kitab›n konusu ve y›llar içersinde tutmuß oldu¤um notlar haz›rd›. S›rf bilgisayar baß›na geçip de yazmam, geceli gündüzlü on iki günümü ald›. Bir huyum vard›r, bir iße baßlad›m m› onu bitirmeden rahat edemem. Kafam›n durdu¤u ana kadar çal›ß›r›m üstünde. Kitab›n “Uzunca Bir Giriß Bölümü” baßl›kl› yaz›s›nda bas›n Emin Çölaßan’›n bir günü nas›l geçiyor? camias›ndaki torpilden dem vurmußsunuz. (Cümle aynen ßöyle: … Bütün yaßam›m, o gün yazaca¤›m yaz›ya endekslidir. Sabah gazeteye ‹tiraf edeyim, çok az köße yazar›n› düzenli okurum… Çünkü piyasada gelir, tüm gazeteleri okurum. Ondan sonra gündemi okurum. köße yazar› enflasyonu var. Bas›ndaki son gelißmeler sonucunda Okuyucu iletilerini de mutlaka de¤erlendiririm. Muhabir arkadaßlarla önüne gelen torpilli, belli ilißkiler sonucunda köße yazar› yap›ld›. Buna konußurum ne var ne yok, bugün neler oluyor diye… Bazen sabah›n ne yaz›k ki yatak ilißkileri dahil. Böylelerinin ne yazd›¤› beni hiç ilk saatlerinde yazaca¤›n konuyu “tak” diye yakalars›n, o senin ideal ilgilendirmiyor. Onlar› okumay› bir zaman kayb› olarak görüyorum.) konundur, ißte o zaman coßkuyla yazars›n Peki bunu bir adaletsizlik olarak görmüyor yaz›n›, hem de hemen hiç tak›lmadan. Öte musunuz? Turgut Özal yandan baz› günler vard›r, özellikle yaz günleri, Hay›r, çünkü herkesin bir kader çizgisi var. O matematik hocamd›. bayram günleri mesela… O günlerde gündem çizgiyi birilerine yaltaklanarak, belirli ilißkilere boß oldu¤u için yazmakta zorlan›yor insan. Tabii Asker elbisesiyle gelirdi, girerek çizmißler. Ben onu yapmad›m el mahkum, bir ßey yaz›lacak illa ki. Bir ßey yedek subayd› o zamanlar. hayat›mda hiçbir zaman. Bu tür insanlar›n yaz›yorsun, ama o coßkuyla yazd›¤›n yaz›lar gibi medyada yer bulamam›ß olmas› gerekirdi. Ama S›navlar›nda hep etkileyici olmuyor. O günün yaz›s›n› bitirmekle böyle olmuß, ne yapal›m, bunun yetkilisi ben kopya çekerdim. bitmiyor tabii. Ertesi günün yaz›s› var… Onun de¤ilim ki kulaklar›ndan tutup d›ßar› atay›m! için de akßam haberlerinin hemen hepsini Bunun sorumlusu medyan›n üst düzey izlerim. K›sacas› kößeme endeksli bir hayatt›r yöneticileridir. O kurulu düzeni de¤ißtirmeye Ben eleßtiren bir adam›m, benim gücüm yetmez. yaßad›¤›m… Bir kößeye mahkum olmak gibi… “ “ ißim bu. Kößemde “Say›n ‹zin gününüz nas›l geçiyor? Sanatla ilgilenir bakan›m bana dedi ki, ben Ama Emin Bey, siz koskoca Türkiye’deki misiniz mesela? birtak›m ßeyleri de¤ißtirmek için her gün çaba ona dedim ki” türünde ‹zin günüm Pazar, ancak o gün de çal›ß›yorum harc›yorsunuz… asl›nda. Mustafa Balbay’la birlikte ART’de 11: yazanlardan de¤ilim. Bunun Zaten onu da de¤ißtirmeye gücüm yetmiyor ki! 00-12: 00 aras›nda canl› yay›nlanan bir program Bir yerde ak›nt›ya kürek çekmiß oluyorsun, ama için de birçok s›k›nt› yap›yoruz, ad› Ankara Rüzgar›… Dolay›s›yla izin o kay›¤› üç santimetre de olsa k›m›ldatabilirsen yaßad›m, ama hepsinden de günümün de yar›s› yine ißle geçiyor. kar kard›r. Görevim insanlar› bilinçlendirmek, aln›m›n ak›yla ç›kt›m. Programdan sonra da arkadaßlarla birlikte manzaray› göstermek, “Durum budur. ” demek. oluyorum. Sanata gelince, o konuda oldukça Kößenize yaz› yazacaks›n›z… . Konu kafan›zda haz›r, bilginizden de zay›f›m. Hiç takip etmem, hiç ilgi duymam. Bir eksiklik belki, ama öyle eminsiniz, ama belge yok. O zaman ne yap›yorsunuz? ißte… ‹ßte o zaman yazmak büyük risk gerektiriyor. O tür durumlarda soru Peki, günlük yaßant›n›zda umutsuzlu¤a kap›ld›¤›n›z oluyor mu hiç? sorma yoluna gidiyorum. Bazen de yazam›yorum, çünkü karß› taraf Hay›r, hiç olmaz. Genelde pozitif biriyimdir ben. Umutsuzlu¤a mahkemeye verdi¤inde, elinde kan›t›n yoksa diyecek bir ßeyin de kap›lmam. olmaz. Geriye dönüp yaßamak istedi¤iniz bir an var m›? Valla yok be Didem. Bakt›¤›m zaman ßimdi de çok mutluyum, memnunum hayat›mdan. ‹nsanlar genelde ö¤rencilik y›llar›n› özler. ” Gazeteci olmasayd›n›z ne olmak isterdiniz? Çok iyi bir avukat olabilirdim. Geçmiß y›llarda böyle bir ßey düßünmedim, ßimdiki akl›mla cevapl›yorum. Þimdi de hukukçu 35 bile raz› oluyorlar, ama ona ra¤men geri çevriliyorlar. Durum budur yani. Sadece gazetecilik için de¤il, her sektör için geçerli. Bu ßartlarda, bir süre ißsiz kalacaklar, kaçar› yok. kimli¤iyle de¤il de gazeteci kimli¤imle milletin avukatl›¤›n› yap›yorum. Emekli olmay› düßündünüz mü hiç? Bazen çok yoruldu¤um oluyor. O zamanlar›mda gece yatt›¤›mda, ben ßu ißi b›raksam da al›p baß›m› gitsem, bal›k tutsam diye düßünüyorum. Ancak ßunu da biliyorum ki, bir ay bal›k tuttuktan sonra ondan b›kar›m ben ve gazetecili¤i b›rakt›¤›m için pißmanl›k duyar›m. Gazetecilik bir çeßit virüs. Bir kere girdi mi vücuda, atmak ne mümkün… Sizin hat›r› say›l›r okuyucu kitleniz var. Size, yani yaz›lar›n›za s›k› s›k›ya ba¤l›lar ve yaz›lar›n›z› dikkatle takip ediyorlar. Size olumlu olumsuz mesaj gönderiyorlar; eposta, faks, telefon… Bunlar kesilse, mesela bir hafta hiçbir tepki almasan›z… ‹ßte o zaman ßaß›r›r›m ve “Allah Allah ya, bilgisayarda bir sorun var san›r›m” derim kendi kendime. Ama diyelim ki oldu, o zaman derim ki “Herhalde ben art›k kimseyi ilgilendirmeyen yaz›lar yaz›yorum. ”Okuyucu tepkileri gazeteciyi besleyen bir ßey. Yani olumsuz tepki almak, hiçbir tepki almamaktan iyidir. 36 “ ” Gazetecilik bir çeßit virüs. Bir kere girdi mi vücuda, atmak ne mümkün… Bu dergiyi okuyanlar›n aras›nda gazeteci olmak isteyenler vard›r mutlaka… Onlara tavsiyeleriniz? Bir kere gerçekçi olmak gerekiyor. Þunu bilsinler ki, yüzde doksan dokuzu gazeteci olamayacak. (Þaß›r›yorum…) Aman Emin Bey, biraz pesimist yaklaß›m de¤il midir bu… Hay›r, de¤il. Gerçekler böyle. Bugünkü ülke ve medya koßullar›nda hepsi hüsrana u¤rayacak. Her y›l yüzlerce insan mezun oluyor iletißim fakültelerinden. Hepsinin de amac› gazeteci olmak. Ama ne yaz›k ki medya kurulußlar›nda yer yok. Ço¤u zaman gelip maaßs›z çal›ßmaya O zaman sizin gençlik döneminiz daha ßansl›yd› diyebilir miyiz? Bir aç›dan evet… Çünkü daha sakin ve huzurlu bir ortamda gençli¤imizi yaßad›k biz. ‹nsanc›l ilißkilerin daha güçlü oldu¤u bir dönemdi. Terör, ßiddet yoktu; dostluklar daha sa¤lamd›. Ve tabii ißsizlik sorunu yoktu bizde, genç nüfus bu kadar yo¤un de¤ildi. Öte yandan teknoloji yoktu bizde de. Þimdiki gençlerin bu ßans› var. (Söyleßimizin sonlar›na yaklaß›rken Emin Bey’e gençlere yönelik olumlu bir ßey söyletmekte kararl›y›m. O yüzden bir önceki soruya tak›l›p kald› akl›m. ‹ßsizlik deyince özellikle gençlerin tüylerinin diken diken oldu¤unu biliyorum. Gazeteci olmak isteyenlerinse, “Yüzde doksan dokuzu gazeteci olamayacak. ” cümlesini okuyunca içlerinde nas›l bir f›rt›nan›n kopaca¤›n›, yaßad›¤›m için anlayabiliyorum. Emin Bey’in tavr› net, bunu de¤ißtiremem, ama sizler için bir öneri alabilirim. Siz de uygularsan›z, o yüzde birlik dilime girersiniz belki de…) Peki Emin Bey, gençlere nas›l bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz? Þunu ilk baßta belirtmek gerekir ki, derslerle yetinmek hiçbir ßey vermez insana. Hayat›n gerçekleriyle “küt” diye yüz yüze gelecekler diplomay› ceplerine koyduklar› anda. Bu duruma düßmemek için, ö¤renciyken sadece derslerle s›n›rl› kalmas›nlar. Mümkün oldu¤unca yetißtirsinler kendilerini. En önemlisi de çok iyi düzeyde yabanc› dil bilmeleri gerekiyor, bu art›k tart›ßmas›z bir gerçek. Kendi alt yap›lar›n› olußturmalar› ßart. Ayr›ca dürüst, namuslu insanlar olmalar› da gerekiyor. (Gençlere önerilerini de ö¤rendikten sonra soraca¤›m soru kalm›yor. Çevremdekilerin de sorular›n› sordum derken akl›ma bizim Zeynep Han›m geliyor. Zeynep Han›m bizim iß yerimizde çay kahve ihtiyac›m›z oldu¤unda imdad›m›za yetißen mutfak ißlerinden sorumlu han›m. ‹ß arkadaßlar›ma sorarken ona da sormak gelmißti içimden Emin Çölaßan’a sormak istedi¤i bir ßey var m› diye… Biraz düßündükten sonra sorusunu iletti bana ve ben de ßimdi Emin Bey’e soruyorum:) Emin Bey, kahvenizi nas›l al›rs›n›z? Orta. Günde sadece bir tane. O da ö¤le yeme¤inden sonra. (Foto¤raflar için Hürriyet Fotomuhabiri Volkan Y›ld›r›m’a teßekkürler…) RÖPORTAJ: Didem Gülsever kulüplerimiz ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ Do¤a Sporlar› Kulübü At›l›m Üniversitesi Do¤a Sporlar› Kulübü’nün amac›, do¤aya ve do¤a sporlar›na gönül vermiß insanlar› bir araya getirmek, insanlar› do¤a sporlar›na özendirmek, onlara do¤ru e¤itimleri verip bu tür organizasyonlar düzenlemektir. 2003 y›l›nda kurulan Do¤a Sporlar› Kulübü, kendi içindeki yap›lanmay› k›sa bir sürede tamamlayarak okulun en büyük ve en faal kulübü olmay› baßarm›ßt›r. Do¤a Sporlar› Kulübü’müz merkezi bir örgütlenmeye sahiptir. Bu örgütlenmede ßu anda 5 birimimiz var. Bunlar da¤c›l›k, su alt›, havac›l›k, kayak ve da¤ bisikleti birimlerimizdir. Yani Do¤a Sporlar› Kulübü 5 ayr› toplulu¤u içinde bar›nd›ran büyük bir kulüptür. Bu birimlerde üyelerimiz e¤itim ald›ktan sonra faaliyetler düzenliyoruz. Di¤er faaliyetlerimiz olan da¤c›l›k, havac›l›k, ve su alt› birimlerimizin dersleri biraz daha kapsaml›. Teorik dersler veriyoruz. Daha sonra da teorik dersleri hayata geçiriyoruz. Þu anda en aktif birimlerimiz da¤c›l›k ve su alt› topluluklar›m›z. Bunlar riski yüksek olan sporlar oldu¤u için bu birimlerde çok ciddi bir e¤itim verip ciddi bir s›nav yap›yoruz. Kulübümüze üyelik için herhangi bir ücret talep etmiyoruz. E¤itimlerimizi de tamamen gönüllülük ilkesine ba¤l› kalarak ücretsiz olarak veriyoruz. Fiziksel ve psikolojik engeli olmayan tüm At›l›ml›lar DSK Ailesi’ne kat›labilir. Faaliyetlerini tüm h›z›yla sürdüren Do¤a Sporlar› Kulübü, At›l›m Üniversitesi’nin hakl› gururu olmaya devam etmektedir. Do¤a Sporlar› Kulübü ‹letißim: 0 312 586 80 00 • 0 543 401 08 39 • http://dsk. atilim. edu. tr • dsk@atilim. edu. tr ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ Endüstri Mühendisli¤i Ö¤renci Kulübü Ça¤›m›zda üniversiteler, bilim ve teknoloji üretim ißlemlerini sürdürmenin yan› s›ra ö¤rencilerin bireysel gelißimine katk›da bulunmay› da ilke edinmißtir. Bu nedenle üniversitelerde, akademik çal›ßmalar›n yan› s›ra sosyal ve kültürel alanlarla ilgili etkinlikler de hayat buluyor. Bu durumun iyi bir örne¤iyse ö¤renci kulüpleri. Önemi her geçen gün artan bu kulüpler, üyelerine mesleki ve akademik katk›da bulunmas›n›n yan› s›ra, onlar›n hoßça vakit geçirmelerini sa¤l›yor. 2002 y›l›nda kurulan IESC (Industrial Engineering Student Club), her iki alanda da üyelerine katk›da bulunmay› kendine amaç edinen bir kulüp. Bu amaç do¤rultusunda toplant›lar, e¤itim seminerleri, teknik geziler, paneller, sempozyumlar düzenleyerek üyelerinin akademik ve mesleki gelißimine olanak tan›may› planlarken, sosyal, kültürel, sanatsal aktivitelerde de bulunarak hem üyelerinin boß vakitlerini iyi de¤erlendirme f›rsat› sunmay› hem de bölüm içindeki birliktelik duygular›n› ve iletißimi güçlendirmeyi sa¤l›yor. ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹ Türk Tarih Platformu 38 Türk Tarih Platformu, merkezi At›l›m Üniversitesi olmak üzere kurulmuß bir ö¤renci toplulu¤udur. Türk Tarih Platformu (TTP) üniversite ö¤rencilerinin, millet ve vatan bütünlü¤üne sahip, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik iç ve d›ß tehditler konusunda bilinçlenmiß, Atatürk ‹lke ve ‹nk›laplar›na ba¤l›, insan haklar›na sayg›l›, bilimsel anlay›ß› benimsemiß, ça¤daß dünyan›n ihtiyac›n› kavram›ß, bilgili ve bilinçli birer birey olmalar›na yard›mc› olmak amaçlar›n› kendine görev edinmiß ve faaliyetine 2003 y›l› güz döneminde baßlam›ßt›r. Kendi içinde çal›ßma gruplar› olußturan topluluk h›zla çal›ßmalar›na baßlam›ß ve 29 Ekim 2003 tarihinde, At›l›m Üniversitesi, Baßkent Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Çankaya Üniversitesi ö¤renci topluluklar›n›n kat›l›mlar›yla Cumhuriyet Üniversiteleri 80. Y›l Resepsiyonu ad›nda bir resepsiyon düzenlemißtir. Resepsiyonda okulumuz ö¤retim görevlilerinden Yrd. Dç. Dr. Reßat ÖZTÜRK bir konußma yapm›ß, ard›ndan Sonsuz Maraton adl› Cumhuriyet Tarihimizi anlatan sinevizyon gösterisi yap›lm›ßt›r. Resepsiyonumuzun en can al›c› bölümüyse Olgunlaßma Enstitüsü’nün haz›rlay›p sundu¤u Atatürk K›yafetleri Defilesi olmuß, kat›l›mc›lar taraf›ndan büyük bir coßkuyla izlenmißtir. Resepsiyon ulusal televizyonlar›n haber bültenlerinde yay›nlanm›ßt›r. Türk Tarih Platformu kendi çal›ßmalar› haricinde di¤er üniversitelerin de etkinliklerine kat›lm›ß ve üniversitemizi en iyi ßekilde temsil etmißtir. 20-21 Aral›k 2003 tarihinde Polis Akademisi’nin düzenledi¤i Tan›ßma Festivali’ne ö¤renci konseyimizle beraber kat›lan toplulu¤umuz Ankara Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Ufuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, ODTÜ, Baßkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Kara Harp Okulu, Polis Akademisi ve GATA’dan gelen ö¤renci topluluklar›n›n haz›rlad›klar› etkinliklere ve konferanslara kat›lm›ß, ö¤rencilerle dostane ilißkiler kurmußtur. Her an bu ülkenin vatandaß› olma bilincine sahip topluluk üyesi arkadaßlar›m›z Mart 2004 de Çanakkale’de kefensiz yatan binlerce ßehidimizi ziyaret etmek amac›yla bir gezi düzenlemißtir. Gezi kapsam›nda Çanakkale Þehitlikleri ziyaret edildikten sonra Behramkale ve Truva da gezilmißtir. Bu projeyi yaparken kat›l›mc› bireylerin becerilerini gelißtirmesi ve iß bölümü sayesinde topluluk halinde bir iß yapabilme kabiliyetini olußturmak planlanm›ßt›r. 2003-2004 y›l› Bahar Þenli¤i’nde; TTP unutulmaya yüz tutmuß Türk Sanatlar›’n› tan›tmak amac›yla Olgunlaßma Enstitüsü’nden alm›ß oldu¤u yard›mlar sayesinde Ebru Sanat›’n›n tan›t›m› yapm›ßt›r. ‹steyenlere uygulamal› olarak Ebru Sanat› yapt›r›lm›ßt›r. Üniversitemiz ö¤rencileri hiçbir koßul aranmaks›z›n toplulu¤umuza üye olabilir ve çal›ßmalar›m›za dahil olabilirler. Daha fazla kat›l›m daha fazla faaliyet; daha fazla ö¤renci daha fazla vatan sevgisi demektir. makale Avrupa Birli¤i Anayasas› Vesilesiyle AB-TÜRK‹YE ‹lißkileri Üzerine Baz› De¤erlendirmeler Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da s›n›rl› de¤ildir. Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye önyarg›l› yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve Türkiye’yi “kendi ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir. alg›n›n temellendirilemezli¤ine dair düßüncelerimi dile getirmek istiyorum. Türkiye’deki “AB alg›s›”n›n temellendirilemezli¤ine dair düßüncelerimin dile getirilmesiyse, AB Anayasas› hakk›ndaki üç ana görüße ve AB Anayasas›n›n ortaya koydu¤u siyâsî felsefenin içeri¤ine ilißkin Avrupal› bak›ß aç›lar›na dayanacakt›r, ama önce Türkiye’deki AB alg›s›n› ortaya koymak gerekiyor. Prof. Dr. Levent KÖKER At›l›m Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi G‹R‹Þ ‹lgi çekici bir târihî tesadüf olarak Türkiye Cumhuriyeti’in ilan›n›n 81’inci y›ldönümü olan 29 Ekim 2004’te AB üyesi 25 ülkenin devlet ve hükûmet baßkanlar› taraf›ndan imzalanm›ß bulunan Avrupa Birli¤i Anayasas›, hem Avrupa Birli¤i’nin niteli¤ini anlamam›z ve hem de bu anlay›ß temelinde AB-Türkiye ilißkilerini de¤erlendirebilmemiz bak›m›ndan çok önemli bir belgedir. AB Anayasas›’n›n bu önemi, Avrupa Birli¤i’nin basit bir “ç›kar birli¤i” olarak görülemeyece¤ini, bir kez daha ve neredeyse kesin bir vurgu ile ortaya koymas›nda belirginleßmektedir. Ancak, AB Anayasas›n›n önemi bununla da s›n›rl› de¤ildir. Anayasa, gerek yap›l›ß tarz› ve gerek içerdi¤i demokratik siyâsî kat›l›m mekanizmalar› bak›m›ndan, baßta anayasa ve kamu hukukçular› olmak üzere, siyâset bilimiyle do¤rudan veya dolayl› biçimde ilgili olanlar›n ezberlerinde yer etmiß bulunan konfederasyon ve/veya federasyon tipi “devlet birleßmeleri” tiplerinden farkl›laßmaktad›r. AB Anayasas›, bu bak›mdan da sadece dikkat çekici de¤il ayn› zamanda, öyle veya böyle bir de¤er yarg›s› atfetmemizi kaç›n›lmazlaßt›rmas› anlam›nda güçlü bir normatif boyutu bulunan bir düzenleme niteli¤i taß›maktad›r. Bu ba¤lam içinde, önce Türkiye’nin, 17 Aral›k 2004 zirvesi sonras›nda tam üyelik perspektifini iyice pekißtirdi¤i Avrupa Birli¤i ile ilißkilerinde varolan ve yayg›n kamuoyunu etkisi neredeyse bütünüyle belirledi¤i halde pek de dile getirilmeyen bir “AB alg›s›”n›n ortaya koyduktan sonra, AB Anayasas› vesilesiyle bu TÜRK‹YE’DEK‹ “AVRUPA ALGISI” Türkiye kamuoyunda, genel olarak “yabanc›lar”›n Türkiye’yi ve Türkleri iyi tan›mad›¤›ndan, “kendimizi” iyi tan›tamad›¤›m›zdan hep yak›n›l›r. Bunun bir di¤er tezâhürü, AB ile olan ilißkiler üzerinden ve meselâ Türklerin yo¤un olarak yaßad›¤› baz› AB üyesi ülkelerde, buradaki Türk mevcûdiyetinin, Türkiye’nin AB üyeli¤ine karß› yayg›n bir kamusal muhalefeti besledi¤i ortaya ç›kt›¤›nda da görülmektedir: Avrupal›lar “bizi” tan›mamakta; yanl›ß tan›makta; hatta bir k›sm›, kendi ülkelerindeki “yabanc› –göçmen– ißçi” olgusu üzerinden gelißtirdi¤i önyarg›lara göre “bizi” de¤erlendirmekle yanl›ß yapmaktad›rlar.1 Avrupa’n›n yanl›ß› Türkleri tan›mamakla veya yanl›ß tan›makla da s›n›rl› de¤ildir. Asl›nda Avrupa Birli¤i, Türkiye’ye önyarg›l› yaklaßmakta, “çifte standart” uygulamakta ve Türkiye’yi “kendi ç›karlar›” temelinde de¤erlendirmektedir. Asl›nda, Türkiye’nin AB üyeli¤i neredeyse gerçekleßemeyecek kadar uzun bir zamana yay›lmak istenmekte; bu zaman zarf›nda Türkiye’den “AB ç›karlar›” do¤rultusunda birçok “tâviz” kopart›lmakta; henüz kopart›l(a)mam›ß (hâlâ çözülmemiß K›br›s mes’elesi, Ermeni iddialar›n›n gündemde tutulmas›, az›nl›k haklar› gibi) konularda da “AB dayatmalar›” devâm etmektedir. AB-Türkiye ilißkilerine yönelik bu muhakeme tarz›, aç›k bir AB karß›tl›¤›na dönüßmedi¤i durumlarda bile, Türkiye kamu oyunda yayg›n ve yerleßik bir zihniyeti, bir tav›r al›ß› ortaya koymaktad›r. Bu muhakeme tarz›n›n ihmâl etti¤i soru, “biz Türk(iyeli)ler Avrupa’y› ve Avrupa Birli¤i’ni ne kadar do¤ru tan›yoruz” sorusudur. Bu ihmâl, asl›nda AB aleyhtarl›¤› gibi bir siyâsî tavr›n tam da göbe¤inde yer almam›ß olsayd›, o kadar da önemli say›lmayabilirdi. Ama durum böyle de¤ildir ve yukar›da k›saca özetlemeye çal›ßt›¤›m muhakeme tarz›, Avrupa Birli¤i’ni âdetâ bir “ulus-devlet” gibi görmekte, Birlik’in 39 kendi “ç›karlar›” do¤rultusunda Türkiye’ye yaklaßt›¤›n› varsaymakta ve dolay›s›yla da Türkiye’nin de Avrupa’ya “kendi ulusal ç›karlar›” do¤rultusunda yaklaßmas› (veyâ, hattâ uzaklaßmas›) gerekti¤ini ileri sürmektedir. ‹lginç bir biçimde, Türkiye’nin AB üyeli¤i perspektifinin korunmas› gerekti¤ini, Türkiye’nin AB üyeli¤i için üzerine düßen (ve esâsen Türkiye taraf›ndan irâdî olarak taahhüt edilmiß bulunan) ekonomik ve siyâsî reformlar›n yap›lmas›, uygulanmas› ve yerleßtirilmesi yolunda kararl› bir biçimde ilerlemek zorunda oldu¤unu dile getiren “AB yanl›s› tav›r” da, ço¤u kez, AB üyeli¤ini ulusal ç›karlar›n bir gere¤i gibi sunmaktad›r. Bu sunum, meselâ K›br›s sorununun art›k çözülmesi gerekti¤ini, Annan Plân›’n›n bu bak›mdan iyi bir öneri oldu¤unu ileri sürürken, K›br›s’› Türkiye’nin AB üyeli¤i önünde bir engel ve dolay›s›yla Türkiye’nin ulusal ç›karlar› aleyhine sonuç do¤uran bir dert olarak alg›lamaktad›r. Sonuçta, Türkiye kamu oyunda yayg›n olarak görülen ve hem AB aleyhtarl›¤› ve hem de AB taraftarl›¤› olarak netîce üretebilen bir muhakeme tarz›, Avrupa Birli¤i’ni “kendi ç›karlar›” olan bir varl›k olarak alg›lamakta ve Türkiye’yi de bu varl›kla kurdu¤u ve kuraca¤› ilißkilerde kendi ulusal ç›karlar›na göre hareket etmesi gerekti¤ini düßünmektedir. 40 “Ulusal ç›kar” kavram›n›n târihî ve mant›kî aç›lardan taß›d›¤› anlam bulan›kl›klar›na ve bu kavram›n taß›d›¤› siyâsî otoriterlik potansiyellerinin demokratik siyasetle ba¤daßmazl›¤›n›n içerdi¤i mes’eleler yuma¤›na hiç girmeden belirtmek gerekir ki, Avrupa Birli¤i Anayasas›, böyle bir klâsik “ulusal (devlet) ç›karlar(›)” mant›¤›na göre düßünüldü¤ünde do¤ru dürüst anlaß›lamayacak olan, önemli ve her bak›mdan yeni bir belge olarak karß›m›zda durmaktad›r. AB Anayasas›’n›n ve bu Anayasa dolay›s›yla AB’nin do¤ru anlaß›lmas› için birinci ad›m, Türkiye’deki yayg›n “AB alg›s›”n›n temelini meydana getiren “ulusal (devlet) ç›kar(›)” kavram›n› –hatta bu kavram›n vazgeçilmez yoldaß› olan “devlet mant›¤›”n› [raison d’Etat-reason of State]- d›ßlayan (veya d›ßlamaya haz›r) bir siyâsî dünya görüßüne sahip olmak ise, ikinci ad›m AB Anayasas›’n›n ne tür bir tart›ßma süreci sonucunda ortaya ç›kt›¤›n› bilmektir. Bu bilgi, (1) AB’nin Avrupal›lar taraf›ndan nas›l tasavvur edildi¤ini ve bu ba¤lamda AB’nin tek ve türdeß bir tasavvur tarz›n›n mevcut olmad›¤›n›; (2) Avrupa siyâsetindeki sa¤ (millîyetçi, muhafazakâr, faßist, ›rkç›) ve sol (komünist, sosyalist, sosyal demokrat, yeßil, çevreci, vb.) ak›mlar›n AB’yi tasavvur tarzlar› aras›ndaki farklar›n netleßti¤i hususlar› ve (3) nihâyet, bunlar›n AB Anayasas›’na nas›l yans›d›¤›n› kavarmakla anlaml› bir temele oturtulabilecektir.. AVRUPA B‹RL‹Ú‹, NASIL B‹R B‹RL‹KT‹R? Türkiye’deki yayg›n AB alg›s›n›n temelini olußturan “ç›kar” kavram›, ilk anda ve yine yayg›n olarak “maddî” bir vurguya sahip oldu¤undan, bu kavram›n Avrupa dillerindeki karß›l›¤›nda yer alan “interest” sözcü¤ünün, yine maddî bir vurguya sahip bulunan, örne¤in “faiz” ve buna yak›n anlamda “fayda, yarar, semere” gibi anlamlara ek olarak, “ilgi, amaç, önemseme” gibi boyutlar›n› da gözlerden saklamaktad›r. Böylelikle, ç›kar› salt “maddî” anlamda düßünmeye yatk›n bir alg› kapasitesinin s›n›rlar› içinde kalarak AB’ye ve AB-Türkiye ilißkilerine bak›l›nca, AB de öncelikle bir “ekonomik birlik” gibi düßünülmektedir. Dolay›s›yla Avrupa Birli¤i, Avrupa Kömür ve Çelik Toplulu¤u, Avrupa Ekonomik Toplulu¤u gibi kurumlaßmalar›n târihî referanslar› da hesâba kat›larak, salt ekonomik ç›kar ça¤r›ß›mlar›na göre ele al›nmakta ve –1970’lerin sonlar›na rastlayan ünlü bir deyißi hat›rlat››rcas›na– Avrupal›lar›n (onlar›n) “ortak”, Türkiye’nin (bizim) ise “pazar” olarak görüldü¤ü yarg›s›n› sürdüren bir tarzda de¤erlendirilmektedir. Oysa hâl böyle de¤ildir. En az›ndan ßu söylenebilir –ve de söylenmelidir– ki Avrupa Birli¤i, bütün Avrupal›lar taraf›ndan bir “ekonomik birlik” olarak görülmemektedir. Asl›nda bugün Avrupa Birli¤i’ne ve bir AB Anayasas›’na varan sürecin baßlang›c›nda da böyle bir perspektif bask›n de¤ildir. Avrupa Birli¤i, öncelikle, (1) Avrupa’n›n kanl› savaßlar târihîne son vermek, Avrupa’y› bir “ebedî bar›ß” alan›na dönüßtürmek, (2) bu amaçla ilißkili bir biçimde, Almanya’y› zapturapt alt›na almak ve (3) nihâyet ve bu iki “siyâsî” hedefe eklenen bir anlay›ßla “ekonomik büyüme ve refah›n” gerçekleßtirilmesi için emin bir yol tesis etmek için tasavvur edilmißtir. Bu tasavvurun devletlerin de¤il, halklar›n birlikteli¤ine dayanmas› gerekti¤i vurgusuyla birlikte bir “siyâsî proje” niteli¤ine sâhip k›l›nm›ß oldu¤u da hat›rlanmal›d›r.2 Bu ba¤lamda, k›saca vurgulamak gerekmektedir ki, modern zamanlara geçiß olarak de¤erlendirmemizde bir sak›ncan›n bulunmad›¤› XV. Yüzy›l sonlar›ndan itibâren insan, toplum ve devlet (siyâsî-hukukî kurumlar ve bunlar›n felsefî-antropolojik temelleri) üzerine yo¤un ve ço¤ulcu bir fikri çeßitlili¤e sahip bir Avrupa’da üretilmiß olan “Birlik projesi,” “ç›kar” ve dolay›s›yla “çat›ßma” merkezli dünyâ görüßlerine, gerçekçi oldu¤u gerekçesiyle câzip gelen ve “insan insan›n kurdudur” deyißini bu ba¤lamda “ulusdevlet ulus-devletin kurdudur” diye anlayabilece¤imiz Thomas Hobbes’un mâhiyeti itibâriyle savaß› gerektiren ön kabûlleri üzerine inßâ edilmiß de¤ildir. Avrupa Birli¤i düßüncesini ve nihâyet bu düßüncenin en son kurumsal ifâdesi olan AB Anayasas›n› temellendiren felsefe, Kant’ta ve Kant’›n “ebedî bar›ß” fikrinde daha do¤ru bir biçimde yakalanmaktad›r.3 Hemen belirtelim ki, Avrupa Birli¤i’ni AB Anayasas› ile sonuçlanacak olan ve bu sonuç üzerinden kendi gelißme do¤rultular›n› olußturaca¤› bir siyâsî proje olarak alg›laman›n, Avrupa’n›n bütününde aynen kabûl gördü¤ünü söylemek, yine de mümkün de¤ildir. Avrupa düßüncesinin târihî ve güncel çeßitlili¤i içinde, Avrupa Birli¤i Anayasas› ile ilgili görüßlerin de, sonuçta AB’nin bir “siyâsî birlik olma niteli¤i”ni reddetmeseler de, çok farkl› düßüncelere dayand›¤› bilinmektedir. Bu görüßleri, esâsen Avrupa Birli¤i’nin bir anayasaya ihtiyâc›n›n olmad›¤›n› ileri süren görüßler ile AB Anayasas› lehindeki görüßler olarak ayr›ßt›rmak mümkündür. “B‹R S‹YAS‹ B‹RL‹K OLARAK AVRUPA B‹RL‹Ú‹’N‹N B‹R ANAYASAYA ‹HT‹YACI YOKTUR!”4 (demos)” olmad›¤›n› düßünmektedir. Böyle bir demos ortaya koymak için, ister istemez, d›ßlay›c› kimlik unsurlar›na sahip bir “siyasî topluluk” tasavvur etmek gerekecektir ki bu da AB bütünleßmesinin gereklerine uymayacakt›r. AB’nin bir anayasaya esâsen ihtiyac› da yoktur, çünkü biçimsel anlamda AB’nin gelißim dinamizmine uygun düßmeyen kal›plar olußacak ve maddî anlamda “evrimsel anayasa”n›n AB niteli¤ine uygun düßen nitelikleri ortadan kalkm›ß olacakt›r.5 “AVRUPA B‹RL‹Ú‹’N‹N N‹Ç‹N B‹R ANAYASAYA ‹HT‹YACI VARDIR?”6 Özetlenen ve asl›nda bir “ulus-devlet içi anayasa” anlay›ß›na dayanan bu iki görüße karß›l›k, Jürgen Habermas’›n öncülük etti¤i bir baßka görüß ise AB’nin bir anayasaya ihtiyâc› oldu¤unu ileri sürmektedir. Habermas, AB’nin bir anayasaya ihtiyâc› oldu¤unun gerekçesini, çok özet olarak aktarmak gerekirse, ßu noktalarda vurgulamaktad›r: (1) Avrupa Birli¤i, asl›nda Avrupa ulusdevletlerinin “görkemli kazan›mlar›”n› ulusal s›n›rlar›n ötesinde de geçerli k›lmak ve gelißtirmek zorundad›r. (2) Bu zorunluluk, Avrupa bütünleßmesini basitçe bir “ekonomik ç›kar birli¤i” diye görmemeyi de gerekli k›lmaktad›r. Avrupa’y› sadece bir pazar, üstelik de “küreselleßmenin sersemletti¤i bir pazar” diye görmemek, Avrupa’y› böyle bir sersemli¤in yarataca¤› çürümeye terk etmemek gerekmektedir. ➜ Avrupa Birli¤i’ni bir siyâsî birlik olarak alg›lamak, bugün için art›k ortak bir anlay›ß halindedir. Buna ra¤men, AB’nin nas›l bir siyâsî birlik olarak görülmesi gerekti¤i konusunda farkl›l›klar vard›r. Örne¤in, AB’nin bir anayasaya ihtiyac› olup olmad›¤› sorusunu ilk gündeme getiren bilginlerden biri olan Grimm, Avrupa Birli¤i’nin siyâsî niteli¤ini kabul etmekte, ancak bu siyâsî niteli¤in bir “AB Anayasas›” ile sonuçland›r›lamayaca¤›n›, esâsen bunun gerekli de Peki, bu gereklilik nereden do¤maktad›r diye sorulabilir. Sorunun olmad›¤›n› ileri sürmektedir. Bu görüßün dayana¤›, bir anayasadan yan›t› aç›kça normatiftir ve Habermas’›n daha geniß olarak ele söz edebilmek için bir ulusun ve bir devletin olmas› gerekti¤ini ald›¤› “modernlik” analizleri içinde yakalanabilir. Burada, elbette kabul eden bir klâsik kamu hukuku anlay›ß›d›r. Buna göre, AB’nin böyle bir analizin ayr›nt›lar›yla ilgilenmeye kalkmak söz konusu hem “kavram›n tüm anlam›yla anayasa” denilen de¤ildir. Ancak, ßu kadar›n› belirtelim ki, böyle bir olußumu meydana getirebilecek bir yap›s› modernli¤in siyâsî ifâdesi, modern devletin Avrupa Birli¤i’ni AB (bir “Avrupa Ulusu/Halk› (demos)” dayand›¤› hukukî normlar düzeninin meßrûiyeti, bulunmamaktad›r ve hem de AB’nin siyâsî niteli¤i Anayasas› ile toplumun siyâsî özne olarak aktif kat›l›m›n›n böyle bir anayasay› gerektirmeyen, klâsik bir sonuçlanacak olan ve gerekli oldu¤u demokratik süreçlerle mümkün uluslararas› örgüt, yani bir “ulus devletler birli¤i” olmaktad›r. Bu süreçlerin geçerlili¤in ön ßart› bu sonuç üzerinden olman›n ötesinde bir anlama da sahip de¤ildir. ise, “Avrupa ulus devletlerinin görkemli kendi gelißme Avrupa Birli¤i’nin bir anayasaya ihtiyâc›n›n olmad›¤› kazan›mlar›”nda yakalanabilecektir ki, bunlar: do¤rultular›n› düßüncesini, biraz daha farkl› bir biçimde ileri süren (1) temel hak ve özgürlüklerin güvence alt›na ikinci görüß sâhibi ise, bir di¤er kamu hukuku bilgini olußturaca¤› bir siyâsî al›nd›¤› “hukukun üstünlü¤ü” (rule of law); (2) olan Weiler’dir. Weiler’in görüßüne göre AB, hâlen ekonomik refah ve e¤itim seviyesinin yüksekli¤i proje olarak mahkeme içtihâtlar› ve doktrin yoluyla “maddî ile belirlenen sosyal devlet kazan›mlar› ve (3) anlamda anyasa” niteli¤i kazanm›ß bulunan “birincil alg›laman›n, Avrupa’n›n buna ba¤l› olarak, yurttaßlar›n elde ettikleri boß hukuk” kurallar›na sahiptir ve bu bak›mdan bir “AB bütününde aynen kabûl zaman imkânlar› ve böylece kendilerini Anayasas›” mevcuttur. AB üyesi devletlerin iç hukuk gelißtirmek ve siyâsî iradelerini olußturmak (will gördü¤ünü söylemek, düzenlemeleriyle ihlâl etmelerinin mümkün olmad›¤› formation) için mevcût olmas› gereken bireysel bu tür kurallar, AB’nin dinamik, (gelißmeye, yine de mümkün serbestlik alan›. yenilenmeye, yeni ßartlara uyarlanmaya yatk›n) bir de¤ildir. Habermas, Avrupa bütünleßmesinin bir ifâdesi anayasaya sâhip oldu¤unu göstermektedir. Bunun olarak AB’nin ilerletilmesi gerekti¤ini, bunun bir ötesinde biçimsel anlamda bir anayasa yapmak özgürlük ve bar›ß idesi do¤rultusundaki gelißmeyi ifâde etti¤i için hem mümkün de¤ildir ve hem de, yap›lmas› hâlinde bu dinamizmi gerekli oldu¤unu ileri sürmekte, AB Anayasas›’n› da, yukar›da engelleyecektir. Mümkün de¤ildir çünkü, Weiler de, Grimm gibi, sözünü etti¤im ulus-devlet yap›lar›na özgü kazan›mlar› ulus-üstü bir böyle bir anayasay› ortaya koyabilecek bir “AB ulusunun/halk›n›n berâberlik olarak kavranmas› gereken AB’ne taß›yarak 41 kal›c›laßt›raca¤› için zorunlu bulmaktad›r. AB’nin bir biçimsel anlamda bir anayasaya sahip olma ihtiyâc›, bu çerçevede, ßöyle aç›klanabilir: (1) AB, bir “siyâsî proje” olarak, evrensel ve kal›c› bir bar›ß› hedeflemektedir. (2) Böyle bir bar›ß, Kant’›n yaklaß›k iki yüzy›l öncesinden seslendirdi¤i üzere, baßka ßeylerin yan›nda ve en temel ihtiyaç olarak her biri birer “cumhuriyet” (respublicayurttaßlar yönetimi) olan devletler toplulu¤unu gerektirir. (3) AB, bir ulus devlet de¤ildir. Bir “ulus devletler devleti” de de¤ildir. Bu anlamda AB, ne bir “uluslararas› antlaßma” ile kurulan bir “konfederasyon,” ne de farkl› devletlerin bir “anayasa etraf›nda birleßti¤i” bir “federasyondur”. (4) AB, anayasas›n›n bir “uluslararas› antlaßma” niteli¤i taß›mas› yüzünden bir “konfederasyon,” üye devletlerin belli alanlarda egemenliklerini AB organlar›na devretti¤i böylece ulusal egemenlik anlay›ß›n›n ortadan kayboldu¤u, bir anayasa etraf›nda birleßmeleri yüzünden de bir “federasyon” gibi görünmekteyse de, konfederasyondan “fazla”, federasyondan da “az” bir birlik olarak nitelenmektedir. 42 (5) Do¤rusu, Avrupa Birli¤i’nin, bir devletin yurttaßl›¤›n› önceleyen, örne¤in etnik ve/veya dini unsurlarla bezeli “kültürel kimlik”lerin yurttaßl›k için ön ßart olmaktan ç›kt›¤›; bir siyâsî varl›¤a (burada AB’ne) mensubiyetin bireysel ve iradi bir tercih olarak kabul edildi¤i ve bu anlamda Kant’a daha yak›n duran bir yeni anlay›ß› anlatan özelliklerini görmek gerekmektedir. (6) Nitekim, AB Anayasas› da, ulus-devletlerin kendi iç demokratik süreçlerini AB’nin bu nitelikleri aç›s›ndan gerekli gören ama yeterli bulmayan, AB kurumlar›nda AB yurttaßlar›n›n do¤rudan ve kendi ulus-devletleriyle ba¤lant›s›z bir biçimde etkili olabilmelerine imkan veren, bu do¤rultuda AB yurttaßl›¤›n›, ulus-devlet hukuku öncesi etnik ve/veya dinsel kültürel müktesebât›yla tan›mlamayan bir “ulus-üstü yeni yap›lanma” getirmektedir. Bu ba¤lamda son olarak belirtmek gerekir ki, Türkiye’deki yayg›n AB alg›s›n›n yanl›ßl›¤›, AB’yi bir “ulus-devletler devleti” olarak görmek biçiminde devam etti¤i görülmektedir. Bunun bir tezahürü de, Avrupa Birli¤i’nin anayasal bütünleßme sürecinin “bir federasyona do¤ru gelißti¤i”nden bahisle ve Türkiye’nin “üniter devlet anlay›ß›”na dayanan “ulusal egemenlik” temelli Cumhuriyet yap›s›n›n, hukuki anlamda AB bütünleßmesinde yer almaya izin vermedi¤i yarg›s›na var›lmas› türünden “pozitif hukuk”a uygun görünen bir de¤erlendirmedir.7 Eklemek gerekiyor ki bu de¤erlendirme, Avrupa bütünleßmesinin normatif gereklerini ve art›k kendisi de bir pozitif hukuk hâline gelmiß olan Avrupa “ulus üstü hukuk kurumlaßmas›”n› anlamaya izin vermeyecek bir statükoculuk ile son bulmaktan baßka netice veremeyecektir.8 Ulus-devletin, bu ba¤lamda da ulusal egemenlik anlay›ß›n›n, buna dayanan hukuki-siyâsî kurum ve süreçlerle birlikte, târihî ve dolay›s›yla de¤ißmelerinin mukadder oldu¤unu bilmek; Avrupa bütünleßmesinin, bu de¤ißimin irâdî olarak tercih edilmesi gereken, normatif olarak savunulmas› elzem, insanî ve özgürleßmeci bir gelecek perspektifi sundu¤unu iyi özümsemek gerekmektedir. Türkiye’nin anayasa ve kamu hukuku felsefesini bu özümseme sürecinde temelden de¤ißtirmesi de hem bir zorunluluktur ve hem de bir “olmas› gereken”dir. D‹PNOTLAR * Ankara Barosu taraf›ndan, 08 Nisan 2005 târihinde düzenlenmiß olan “Avrupa Birli¤i Anayasas› ve ‹ç Hukuk Üzerindeki Etkileri” konulu panelde yap›lan konußman›n özet metnidir. 1 Bir “izlenim” veyâ “gözlem” olarak, bu sonuncu de¤erlendirmenin düpedüz “s›n›fsal” bir nitelik kazand›¤›n› ve Türkiye’nin Avrupal› bir yaßam tarz›n› ortalama Avrupal›’dan çok daha tumturakl› bir biçimde gerçekleßtirdi¤ine inanan (yukar›) orta s›n›flar› (sözgelimi ‹stanbul burjuvazisi) aras›nda, yer yer Avrupal›’dan daha çok Avrupal› iken, Avrupal›lar taraf›ndan d›ßlanmas›na (hattâ –bu alg›ya göre– “aßa¤›lanmas›na”) içerleme ile kar›ß›k yerleßik bir zihniyet ö¤esi hâlinde varoldu¤unu söylemek mümkün görünmektedir. 2 Bkz. Jürgen Habermas, “Avrupa’n›n Niçin Bir Anayasaya ‹htiyac› Var?,” (çev. Selen Göbelez), Conatus Çeviri Dergisi, say› 3 (OcakNisan 2005), s. 95-107; burada, s. 96-98. 3 Bkz. Jürgen Habermas, “‹ki Yüzy›l sonras›ndan Geriye Bak›ß›n Kazan›mlar›yla Kant’›n Ebedi Bar›ß ‹desi,” (çev. Ayßegül Çakal), Cogito, say› 41-42 (K›ß 2005), s. 381-417. 4 Bu baßl›k alt›nda yer verilen görüßler, AB Anayasas› hakk›nda Türkçe’deki en kapsaml› ve yetkin bir ilk –bilebildi¤im kadar›yla da tek– hukukî bilimsel inceleme olan Bertil Emrah Oder’in Avrupa Birli¤i’nde Anayasa ve Anayasac›l›k (‹stanbul: Anahtar yay., 2004), s. 191-196 aras›nda daha ayr›nt›l› olarak incelenmektedir. Buradaki özet büyük ölçüde an›lan esere dayanmaktad›r. 5 Bkz. J. H. H. Weiler, “In defence of the status quo: Europe’s constitutional Sonderweg,” J. H. H. Weiler ve Marlene Wind, European Constitutionalism Beyond the State (Cambridge: Cambridge University Pres, 2003), s. 7-23. 6 Jürgen Habermas, “Avrupa’n›n Niçin Bir Anayasaya ‹htiyac› Var?,” (çev. Selen Göbelez), Conatus Çeviri Dergisi, say› 3 (Ocak-Nisan 2005), s. 95-107. Ayr›ca bkz. Dieter Grimm, “Does Europe Need a Constitution?,” European Law Journal, Vol. I, No. 3 (Kas›m 1995), s. 282-302 ve Jürgen Habermas, “Remarks on Dieter Grimm’s ‘Does Europe Need a Constitution?’,” European Law Journal, Vol. I, No. 3 (Kas›m 1995), s. 303-307. 7 Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giriß. Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku (Bursa: Ekin Kit. Yay., 4. bask›, 2004), s. 197. 8 AB’nin ve AB Anayasas›’n›n ulus üstü niteli¤i, ulus üstülü¤ün anayasa ve kamu hukuku aç›s›ndan anlam› gibi hususlarda bkz. Oder, a.g.e., s. 108-117. Kezâ AB anayasa gelißmelerinin federasyon kavram› etrâf›nda tart›ß›lmas› için yine bkz. Oder, s. 446 ve devâm›. Edebiyata ilgisiz bir nesil yetißiyor. Bu gerçe¤i ço¤umuz biliyoruz. Uzak Do¤u ülkelerinde bile kißi baß›na ortalama 4–5 adet kitap düßerken, ülkemizde kitap baß›na onlarca kißi düßüyor. Mustafa Kemal’in ömründe üç binin üzerinde kitap okudu¤unu biliyor muydunuz? Art›k üniversite gençli¤i bile okumuyor. Okuyanlar›m›z›n ço¤u da popüler kültür kitaplar›n› seçiyor. Bir “bestseller” modas›d›r gidiyor. Neyi okumam›z istenirse onu okuyoruz. T›pk› giyim modas›n› takip eder gibi… Edebi çevrelerin üzerinde anlaßt›¤› bir nokta var: De¤erli kitap, uzun ömürlü kitapt›r. Bugün “bestseller” olan kitaplar›n ismi, bundan çok de¤il belki 10–15 y›l sonra unutulmuß olacak. Ama büyüklü¤ü gerçek olan kitaplar hep baki kalacak. T›pk› 3000’den fazla y›ld›r okunan Odysseia gibi. Bu yüzden ço¤u kitap tan›tan›n yapmad›¤›n› yaparak, çok önce yaz›lm›ß, bugün fazla okunmayan, ama içeri¤i, önemi ve de¤eri tart›ß›lmaz olan birkaç uzun ömürlü kitap tan›tmaya karar verdik. Biliyoruz ki gelece¤e yönelik düßünebilen, genel kültüre önem veren, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip ç›kan Türk gençli¤i, okuman›n de¤erini hissedecek, hissettirecektir. Keyifli okumalar! kültür & sanat EDEB‹YATTA iz b›rakanlar… Haz›rlayanlar: Erel Mez - Gökçe Koray Sabahattin Ali KUYUCAKLI YUSUF “Ald›rma Gönül” ßark›s› unutulmazd›r. “Leylim Ley” de öyle. Peki, bu ßark›lar›n sözlerini kim yazd› biliyor muyuz? Sabahattin Ali… 20. yüzy›l Türk Edebiyat›’n›n baßar›s› tart›ß›lmaz isimlerinden biri… 44 1907 y›l›nda Gümülcine’de do¤an yazar, 1948’de Bulgaristan s›n›r›nda hayat›n› kaybetmißtir. 41 y›ll›k yaßam›n›n büyük bölümünü e¤itimci olarak geçiren Sabahattin Ali, yaßam›n›n son y›llar›nda Aziz Nesin’le birlikte Markopaßa adl› mizah dergisini ç›kartm›ßt›r. Yazar›n onlarca yay›nlanm›ß öyküsünün yan› s›ra tiyatroya uyarlanm›ß eserleri de vard›r. Eserleri aras›nda ‹çimizdeki Þeytan, Çak›c›’n›n ‹lk Kurßunu, Kürk Mantolu Madonna ve birçok baßar›l› yap›t bulunmakla birlikte, bunlar›n ßüphesiz en çok baßar›l› bulunan›, Kuyucakl› Yusuf’tur. ‹lk olarak 1937 y›l›nda yay›nlanan bu eser, gerçekçi Türk roman›n›n en özgün ve en baßar›l› örneklerinden biri olarak de¤erlendirilmißtir. Temelde iyi ve kötünün savaß›n› anlatan ve özünde insan bulunan bu roman›n baßkarakteri Yusuf, Türk edebiyat›n›n belki de en romantik kahraman›d›r. Kitap, dönemin taßra sorunlar›na de¤inmekle birlikte, yal›n ve ak›c› anlat›m›yla yazar›n ulaßt›rmak istedi¤i duygular› okuyucuya an›nda geçen, hüzünlü ve bir o kadar da romantik bir yap›ya sahip. Nazilli’nin Kuyucak köyünde baßlay›p, Bal›kesir’in Edremit ilçesinde biten bu roman›, hissederek okuyacak ve elinize ald›ktan k›sa bir süre sonra bitireceksiniz. Naz›m Hikmet Ran KUVAY‹ M‹LL‹YE “Sar›ß›n bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmakt›. Yürüdü uçurumun baß›na kadar, e¤ildi, durdu. B›raksalar, ince, uzun bacaklar› üzerinde yaylanarak Ve karanl›kta akan bir y›ld›z gibi kayarak Kocatepe’den Afyon ovas›na atlayacakt›.” Bir milletin kurtuluß mücadelesini ve kurtar›c›s›n›n büyüklü¤ünü, ßiirlere dökebilen usta isimlerden biri, belki de en iyisi Naz›m… 20. yüzy›lda sadece Türkiye’nin de¤il, Dünya’n›n da gördü¤ü en büyük ßairlerden biri olan Naz›m, 1902’de Mustafa Kemal’in do¤du¤u yerde, Selanik’te, konsolos bir baba ve ressam bir annenin o¤lu olarak dünyaya gelir. Naz›m bir süre Bolu’da ö¤retmenlik yapar ve ömrünün on iki y›l›n› düßünce suçu nedeniyle hapishanelerde, on üç y›l›n› da yurtd›ß›nda geçirdikten sonra 1963’te Moskova’da vefat eder. Bütün bu süreçlerde hayata ßiirle direnen ßair, ßiirlerinde aßk› ve vatan sevgisini ißler. Naz›m sadece ßiirle kalmay›p roman ve öyküler de yazm›ßt›r. Birçok eseri tiyatroya da uyarlanan yazar›n en önemli yap›tlar›ndan biri de Kuvâyi Milliye’dir. Eser 1939–1941 y›llar› aras›nda yaz›lm›ßt›r. Yazar›n eserleri tam k›rk dilde bas›lm›ßt›r. Yazar›n di¤er eserleri gibi Kuvayi Milliye de, 1965 sonras›na dek, hasretini hep taß›d›¤› memleketinde bas›lamam›ßt›r. Ünlü ressam›m›z Abidin Dino’nun 1950 y›l›nda bu eser için yapt›¤› “Kuvâyi Milliye ‹nsanlar›” adl› on sekiz resimlik koleksiyon, kitab›n baz› bas›mlar›na eklenmißtir. Yap› Kredi Yay›nlar›’n›n en son Ekim 2004’te yapt›¤› bas›mda ayn› zamanda yazar›n “Saat 21–22 ßiirleri” ve “Rubailer”i de bulunmakta. Kuvâyi Milliye, destan özelliklerini taß›man›n yan› s›ra Türk Kurtuluß Savaß›’n› ve kahramanl›k hikâyelerini anlatarak, bar›ß ça¤r›s› da yapmaktad›r. Þiire ilginiz olsa da olmasa da Kuvâyi Milliye’yi okurken, duygulanacak, coßkulanacak, vatan ve bar›ß sevgisiyle dolacaks›n›z. Emily Bronte UÚULTULU TEPELER “Aßk›n gere¤i nedir” sorusunu ço¤umuz kendimize sormußuzdur. Gelin cevab›n› biraz da edebiyatta arayal›m. Bronte Kardeßler, dünyan›n en baßar›l› roman yazarlar› aras›ndad›r. Üç k›z kardeßin ortancas› olan Emily Bronte 1818’de do¤muß ve 1848’de vefat etmißtir. ‹ngiliz Edebiyat›’n›n önemli isimlerinden biri olan yazar, tek kitab› olan U¤ultulu Tepeler’i ölümünden bir y›l önce tamamlam›ßt›r. Romantizm ak›m›n›n güçlü bir örne¤i olarak kabul edilen eser, kad›n yazarlar taraf›ndan kaleme al›nan en önemli 500 kitap aras›nda yer almaktad›r. Birbirlerine âß›k olan ama zaman içinde farkl› yerlere sürüklenen bir çiftin çocuklar›n›n da birbirine âß›k olmas›yla iyice sarpa saran birçok aßk›n öyküsü… Hikâye içinde hikâyeler bar›nd›r›yor. Bay Heatcliff ve birlikte büyüdü¤ü Cathy’nin nefretle beslenen ölümcül ve ölümsüz aßk hikâyesi, bizi Victoria Dönemi ‹ngiltere’sine götürüyor. Ailenin kâhyas› Bayan Dean’in a¤z›ndan anlat›lan roman, geri dönüß ve s›çramalarla, yo¤un bir lirizmle örtülü olman›n yan› s›ra, biçimsel aç›dan da titiz çal›ßman›n ve olaylar› sa¤lam temellere dayand›rman›n az bulunur örneklerinden biri. Romana ilgi duyan ve aßk› sorgulayabilen okurlar›n atlamamas› gereken bir baßyap›t… Gabriel Garcia Marquez 45 YÜZYILLIK YALNIZLIK Dünya çap›nda çok önemli bir ödül olan Nobel’i hepimiz duymußuzdur. Edebiyat, bilim ve bar›ß ad›na verilir. ‹ßte 1982’de Yüzy›ll›k Yaln›zl›k adl› roman›yla bu ödülü kazanan usta yazar Marquez, “büyülü gerçekçilik” ak›m›n›n öncüsü. Türkiye’de de yak›ndan tan›nan Kolombiyal› yazar›n unutulmaz eserleri aras›nda Kolera Günlerinde Aßk, Baßkan Babam›z›n Sonbahar›, K›rm›z› Pazartesi ve On ‹ki Gezici Öykü bulunuyor. ‹lk olarak 1967 y›l›nda yay›nlanan Yüzy›ll›k Yaln›zl›k, 1928 y›l›nda do¤an ve halen yazmaya devam eden üstat Marquez’in ustal›¤›n› en iyi ortaya koyan yap›t. Romanda neler mi oluyor? Macondo kasabas›nda yaßayan Buendia Ailesi’nin bir üyesi cennete uçuyor, evin odalar›nda ölmüßler dolaß›yor, kasabaya Osmanl› göçmeni fesli Türkler yerleßiyor, tüm kasaba halk›n› bir uyku hastal›¤› k›r›p geçiriyor, on küsur y›l ya¤mur ya¤›yor, ard›ndan ortal›¤› k›rm›z› kar›ncalar bas›yor, vs. Diyeceksiniz ki gerçekçilik bunlar›n neresinde? Büyülü gerçekçili¤in büyüsü de orada zaten. Hikâye boyunca ola¤an d›ß› olaylar oluyor ve yazar bunlar› komik bir dille anlat›yor. Ama bunlar› anlat›rken sat›r aralar›nda bize gerçe¤in ta kendisini sunuyor. Güney Amerika’da bir ailenin ve oturdu¤u kasaban›n do¤ußu, gelißmesi ve çöküßü… Orada yaln›zl›¤a yüzy›l mahkûm olußlar›… Müthiß hikâyelerle örülü bu roman› okurken hem Güney Amerika’n›n siyesi tarihini ve yaßam koßullar›n› ö¤renecek, hem ßaß›racak, hem gülecek, hem de gerçekle yüzleßeceksiniz. Çünkü bu kitap, göründü¤ü gibi sadece Kolombiya’y› de¤il, tüm insanl›¤› anlat›yor. Kaç›rmay›n… KAYNAKLAR: • Kuvâyi Milliye, Naz›m Hikmet, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›, 2004 • Kuyucakl› Yusuf, Sabahattin Ali, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›, 2003 • U¤ultulu Tepeler, Emily Bronte, ‹stanbul: Oda Yay›mlar›, 2002 • Yüzy›ll›k Yaln›zl›k, Gabriel Garcia Marquez, ‹stanbul: Can Yay›nlar›, 2004 ‹ngiliz sinema ve tiyatro tarihi Rönesans kelimesinin kökeni “rebirth” yani “yeniden do¤uß”tan gelir. ‹talya’da baßlayan ve Almanya’daki reform hareketiyle h›zlanan bu ak›m hakk›nda hepimiz bir ßeyler biliyoruzdur. ‹ßte ‹ngiltere’de de Kral 8. Henry ve Kraliçe Elizabeth dönemlerine rastlayan bu ak›m, baz› ßeylerin yeniden do¤mas›n› sa¤lad›. Neydi bu ßeyler? Öncelikle sanat anlay›ß›… Klasik zamanlar›n, yani Antik Yunan ve Roma’daki kültürün baßka baßka topraklarda ve baßka baßka dillerde XVI. Yüzy›lda yeniden do¤mas›d›r Rönesans. En büyük oyun yazarlar›ndan biri olarak de¤erlendirilen ‹ngiliz Þair William Shakespeare de ißte bu dönemde ‹ngiltere’de yaßam›ß ve klasik edebiyat etkisi alt›nda da kalarak soneler, trajediler, komediler ve trajikomediler yazm›ßt›r. Rönesans dönemi sonras› ‹ngiliz Tiyatrosu coßkusunu biraz yitirse de, XVI ve XVII. yüzy›llarda yaz›lan ve Stanley Kubrick 46 oynanan oyunlar›n kalitesine, XX. Yüzy›lla birlikte yeniden dönüldü. G. B. Shaw, Oscar Wilde, T. S. Eliot ve Samuel Beckett bu alanda en baßar›l› isimler oldular. ‹ngiliz Sinemas› ise dünya çap›nda ‹ngiliz Tiyatrosu kadar iz b›rakmasa da, XX. Yüzy›l›n sonlar› ‹ngiliz film sektöründe parlak dönemlere sahne oldu. Bu yüzy›l›n ilk yar›s›nda olußan ve ilk ürünlerini veren ‹ngiliz Sinemas›, televizyonun icad›yla birlikte yükseliße geçerek Charlie Chaplin gibi bir aktörle dünya çap›nda baßar›l› say›lmaya baßlad›. 70’ler ve 80’lerde ‹ngiliz sinemac›l›¤› “James Bond”, “Superman” ve “Y›ld›z Savaßlar›” filmleriyle baßar›s›n› kan›tlad›. Okulumuz ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› Bölümünden ö¤renciler olarak bu bölümde ‹ngiliz tiyatro ve sinemas›ndan birkaç örne¤i tan›taca¤›z. Alfred Hitchcock OTOMAT‹K PORTAKAL SAPIK Stanley Kubrick, 1923’te Bronx’ta orta s›n›f bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. 1999’da yitirdi¤imiz yönetmen, ilk kameras›na 13 yaß›ndayken kavußtu. Üç y›l sonra Look adl› magazin dergisinde foto¤rafç› olarak iße baßlad› ve foto¤rafç›l›¤› 21 yaß›na kadar sürdürdü. Kubrick, bu s›rada kurgu, ›ß›k, mekân ve hareket çekimi gibi film yap›mc›l›¤›na dair temel bilgileri de ö¤renmeye baßlad›. Çal›ßt›¤› y›llar boyunca tüm Amerika'y› gezdi. 23 yaß›ndan itibaren k›sa belgeseller çekmeye baßlayan Kubrick, ilk uzun metrajl› filmi "Seafarers" › 1953'te çekti. O y›llardan bu yana birçok ünlü filme imzas›n› atm›ß olan yönetmenin en çok ilgi toplayan ve izlenen filmi ßüphesiz, "Clockwork Orange",yani "Otomatik Portakal” oldu. Gerilim filmlerinin ustas› Alfred Hitchcock, 1899’da Londra'da do¤du. 1922’de ilk filmini yöneten Hitchcock, on sene içinde yirmiden fazla film üzerinde çal›ßt› ve k›sa sürede ‹ngiltere'nin en önemli yönetmenleri aras›na girdi. S›radan insanlar›n günlük hayatlar›n› sürdürürken karß›laßt›klar› ola¤anüstü olaylar› anlatan filmleriyle gerilim türünün en büyük ustas› oldu¤unu kan›tlad›. Bu y›llar aras›nda "The Stranger's on a Train" (1951), "Rear Window" (1954), "Vertigo" (1958), "Psycho" (1960) gibi filmler yer al›r. 1980’de yitirdi¤imiz usta yönetmenin en baßar›l› filmlerinden biri ßüphesiz ki “Sap›k” (Psycho) adl› filmdir. Gelece¤in Britanya's›nda gençlerden olußan dört kißilik bir çete, her gece savunmas›z insanlara sald›rmakta, dövmekte ve tecavüz etmektedir. Gençlerden biri çeteyle z›tlaß›nca onu gruptan at›p, bu gencin polis taraf›ndan yakalanmas›n› sa¤larlar. Cezas›n› azaltmak için kendisine bir tür beyin y›kama say›lacak bir tedavi yap›lmas›n› kabul eden baßkarakter Alex, d›ßar› ç›kt›¤›ndan art›k ßiddetten nefret etmektedir ama geçmißi onu rahat b›rakmaz. Büyük usta Stanley Kubrick'in bu filmi 1972 y›l›nda en iyi film, yönetim, kurgu ve senaryo uygulamas› dallar›nda Oscar'a aday olmuß ama alt›n heykele ulaßamam›ßt›. Kurgusu da ustaca tasarlanm›ß olan bu filmi bir yolunu bulup izlerseniz, san›yoruz ki pißman olmayacaks›n›z. Marion Crane Arizona’da bir emlak ofisinde çal›ßmaktad›r. Sevgilisi Sam‘le evlenmek istemektedir ancak çiftin bunun için yeterli paras› yoktur. Bir cuma günü patronu Marion'a yat›rmas› için 40 bin Dolar verir. Marion bu parayla Sam‘le hayal ettikleri hayat› kurabileceklerine inan›r ve paray› çalarak Sam'le bulußmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kal›r. Moteli ißleten Norman Bates annesiyle ilgili saplant›lar› olan genç bir adamd›r. Beraber akßam yeme¤i yerler ve Marion odas›na çekilir. Yatmadan önce duß al›rken perdenin arkas›ndan elinde b›çak oldu¤u anlaß›lan bir gölge görür ve bu Marion'un son dakikalar› olur. Marion'u aramaya ç›kan Sam ve Marion'un k›z kardeßi Lila Crane araßt›rmalar› sayesinde Bates Moteli'ne kadar gidip olay› çözerler. Sinema tarihine geçmiß duß sahnesiyle hat›rlanan ve türünün en önemli örne¤i olan Sap›k, Alfred Hitchcock'un da baßyap›t› olarak kabul edilir. William Shakespeare KRAL LEAR Shakespeare her biri birbirinden de¤ißik komedi ve trajediler yazd›. Bir Yaz Gecesi Rüyas› adl› komedisinde, birtak›m kendi halinde kißilerin dükü e¤lendirmek için bir oyun sahnelemeye kalk›ßt›ktan sonra iki laf› bir araya getirememeleri Shakespeare'in benzersiz güldürü yetene¤ini ortaya koyar. Trajedilerindeyse izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim ve heyecan yaratabilmißtir. Birçok baßka yazar ince esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, öyküleri yazmakta ustayd›. Ancak hiçbiri bunlar›n tümünde birden Shakespeare kadar baßar›l› olamad›. Shakespeare’in en büyük trajedileri ßüphesiz ki Hamlet, Othello, Romeo ile Juliet ve Kral Lear’d›r. Kral Lear, bunlar›n en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Gururlu ve bencil, yaßl› Kral Lear, sad›k ve sevgili k›z› Cordelia'n›n kendisini ne kadar sevdi¤ini ablalar› gibi abartmal› bir dille aç›klamamas› üzerine, öfkeye kap›larak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini di¤er k›zlar› Goneril ve Regan aras›nda paylaßt›r›r. Hâlbuki iltifat dolu sözlerine karß›n bu iki kardeß zalim ve haindir. Çok geçmeden kral onlar›n gerçek yüzlerini görür. F›rt›nal› bir gecede soka¤a at›lan Lear, Cordelia'ya yapt›¤› haks›zl›¤›n ac›s›yla delirmeye baßlar. Oyun sonunda onu kurtarmak için geri dönen Cordelia da düßmanlar› taraf›ndan öldürülür. Üzüntüden perißan olan Lear, k›z›n›n ölüsüne sar›larak son nefesini verir. Ülkemizde de s›kl›kla tiyatrolarda yer alan bu oyunu okurken de, izlerken de al›nan tat, tart›ß›lmaz. Samuel Beckett GODOT’YU BEKLERKEN 47 Asl›nda her günümüz bekleyißlerle geçer. Bazen akßam› bekleriz, bazen sabah›. Bazen ölümü bekleriz, gelece¤ini biliriz. Ama bazen de gelip gelmeyece¤ini bilmedi¤imiz bir ßeyleri bekleriz. T›pk› Godot’yu beklemek gibi… e¤lendirecek bir ßeyler ararlar ve Godot’nun kim oldu¤unu, hatta onu neden beklediklerini bile bilmezler. Bir çocu¤un haber getirmesi ve günün bitmesiyle umutlan›p ertesi gün de beklemeye devam ederler. Beckett, yer ve zaman kavram›n› belirtmedi¤i ve anlams›z diyaloglarla süsledi¤i bu oyununda düzene eleßtiriler de göndermißtir. ‹rlanda do¤umlu yazar Samuel Beckett, ilk olarak 1948 y›l›nda Fransa’da kaleme al›nan bu eseri kimi de¤ißikliklere u¤ratarak, 1954 y›l›nda ‹ngiliz Tiyatrosu’na kazand›rd› ve eser h›zla klasikleßti. Oyunlar›nda anlams›zl›klarla bo¤ußan karakterleri ve ac› çekmekte olan insan tipini ele alan Beckett, Abzürd Drama olarak adland›r›lan bu türün öncüsü say›lmas›na karß›n, baz› eleßtirmenler taraf›ndan postmodernist bir yazar olarak da görüldü. 1906’da dünyaya gelip 1989’da kaybetti¤imiz yazar, 1969 y›l›nda Nobel Edebiyat Ödülüne de lay›k görüldü. P e k i , neler mi var bu oyunda? Öncelikle Dünya Savaßlar› sonras›n›n anlams›z dünyas› var… Bu yüzden boßluk önemli bir ö¤e… Sadece bir a¤aç, Vladimir ve Estragon isimli iki ana karakter ve biri ißçi, biri ißveren, iki yan karakter… ‹ngiliz aristokratlar› gibi görünen, ama isimleri Rus olduklar›n› ça¤r›ßt›ran iki ana karakter, Godot’yu beklerler. Anlams›z konulardan konußurlar, kendilerini Oyunda beklenen kißi kimdir, nedir? Kimileri Godot isminin, ‹ngilizce “god”tan türedi¤ini söyleyerek ba¤daßt›rmaya çal›ß›r, kimileriyse asl›nda beklenen bir ßey olmad›¤›n› savunur. Sonuçta, karakterler intihar etmeyerek bekleyißi tercih etmißlerdir. Kim bilir, belki hepimizin gelip de hayat›m›z› de¤ißtirmesini bekledi¤imiz bir Godot’su vard›r, öyle de¤il mi? KAYNAKLAR: • Avrupa Korku Sinemas›, Cathall Tohill, Pete Tombs, ‹stanbul: Kabalc› Yay›nevi, 2003 • Dünya Sinema Tarihi, Geoffery Nowell Smitt, ‹stanbul: Kabalc› Yay›nevi, 2003 • http://en.wikipedia.org/wiki/History_of_cinema, http://www.antoloji.com • http://www.kameraarkasi.org/sinema/makaleler, http://www.kitap-net.com öykü ONUNCU GÜN -Erel MezCamda lekeler var. Hafta sonu ya¤an ya¤murdan kalm›ß olsa gerek. Bu lekeler olmasa, alt cadde daha iyi seçilebilecek. Gösterißli yer, ›ß›klar› gözünü al›yor insan›n. Þu ‹stiklal Caddesi hayat›ma girdi gireli ne kadar da umars›zlaßt›m. Cam› silmek laz›m… “ Masay› toplam›ßs›n, sa¤ol…” Hâlbuki masa da¤›n›k, ne de olsa benim masam. Cam kenar›nda olmas› da, çal›ß›rken ayr› bir dal›p gitme nedeni üstelik. So¤udum masamdan! Her zaman burußmuß k⤛tlar, karalanm›ß k⤛tlar, yaz›s›z k⤛tlar, masada hep k⤛tlar, hep bir cetvel masada, hep birkaç cetvel, hep pergel, hep çizim, hep çizim, hep çizim… Sonra boß bir fincan olurdu akßamdan- gerçi son günlerde bir Kavakl›dere ßißesi oluyor- ve toz var masada, cam bir parmak aral›k kalm›ß. 48 “Cam› kapatmam›ßs›n?” Hâlbuki cam kapat›l›rd› normalde akßamlar›. “Ah ßu ayaz› ‹stanbul’un, al›ßamad›m!”, babam hep derdi “güzelim ‹zmir b›rak›l›r da gidilir mi ‹stanbul bata¤›na” diye… Babam›n bu sözleri söyledi¤i evde kim bilir ßimdi kimler oturuyor? Bayrakl›, güzel yerdi… Evimiz eskiydi, belki biraz da küçüktü ama iyi manzaras› vard›. Bir sigara yakmak laz›m… Þu aynadaki yüz… Mimarl›k okumak m› y›pratt› beni? ‹stanbul mu uzatt› bu sakallar›? Neden sigara içiyorum ki dokuz gündür? Baß›m çok a¤r›yor… “Menk›be Teyze seni arad› geçen, söylemißtim de¤il mi? Hani ßu Manav kuyu’da oturan…” Ne çenesi düßük kad›nd› Menk›be Teyze! Annemi arar, saatlerce kocas›n› çekißtirirdi. Annemle babam hayattayken onun evine hiç gidemediler. Onunla ilgili hat›rlad›¤›m tek olay, bir k›ß gecesi geçmißti. Yan›lm›yorsam sene 998 idi, tabii, liseye yeni baßlam›ßt›m. Kad›n ‹stanbul’u, anneannemi arayaca¤›na bizim evin numaras›n› çevirmiß, anneannem diye annemle uzun uzun konußmuß, annem de anneannemin a¤z›ndan kendi kendini çekißtirmißti. Ne gülmüßtük! Kad›nca¤›z kim bilir daha sonra anneannemi arad›¤›nda nas›l toparlam›ßt› cümleleri. Menk›be Teyze, anneannemin ahizesini en çok eskitenlerdendi. ‹ßte o ahize karß›mda ßu an ve evdeki her ßey gibi o da tozlu tam dokuz gündür… “Bankadaki para suyunu çekti anneanne, senin alt›n dißleri satmasayd›k açt›k bugün.” Telefon çal›yor. “Konußacak halim yok, sen bakacaksan bak.” Ne de uzun çald› mübarek, kimse bu arayan? Bir daha çalarsa açay›m bari… “Alo?” “Yaln›z m›s›n?” Sinan’›n sesi bu, diyaloglarda hemen esas konuya girer. “Yaln›z›m, neden?” Sinan s›n›f›n en sessizlerinden ve benim ender anlaßabildi¤im çocuklardan biri. “Gökkußa¤›’nday›m ben, çizim ödevini bitiremedim, kafam bozuk, gel tak›lal›m biraz.” Sinan içerse yaln›z içerdi, hele de Gökkußa¤› gibi onun evine uzak bir barda ve gecenin on bir buçu¤unda… “Yap›lacak çok iß var. Daha tasla¤a baßlamad›m bile. Evi toplamal›y›m. Dersim sabah›n köründe ve benim gözümden uyku ak›yor. Üzgünüm..” Merak›ma neden yenik düßmedi¤imi tam olarak bilmiyorum ama merak ve evde kalmak aras›nda telefonu kapatt›ktan sonra bile gidip geldim. San›r›m yeni bir ßiße daha açma vakti… “ Pek uykum yok bu gece, konußal›m m› biraz?” Yine cevap gelmedi. Uyudu mu ki? Anneannemin en sevdi¤i yemenisini ceketimin iç cebine s›k›ßt›rd›m, kaç gündür okuldayken ç›kar›p ç›kar›p kokluyorum. Gidip bir bakay›m bari. Hala ses yok… “‹yi geceler sultan›m, üstünü örttüm, merak etme.” Duymuyor beni, çoktan dalm›ß olmal›. Elleri çok üßümemiß ama benimkilere oranla daha so¤uk gibi. Ellerini öpüp çektim kap›s›n›. Bana kalan tek varl›k ailemden. Ben de ona… Þu Sinan… Garip çocuktu ama bu akßamki telefonundan daha garip bir olay an›msam›yorum onun hakk›nda. Bir daha da aramad›. Ne ßaß›r›yorum ki? Sinan’›n da ›srar etmesini bekleyemezdim ya! Geçen sene o beklemedi¤i halde ona oldukça faydam dokunmußtu. Ne de olsa s›ra arkadaß›m Sinan. Tabii ben de karß›l›k beklemedim. Gelmedi de… Bilemiyorum ama yine de Sinan di¤erlerine oranla daha iyi gibi… Bir de ßu aramas›n›n s›rr›n› çözebilsem… Bir ses, kap› t›klan›yor. S›k rastlanan bir ßey de¤il bu. Ara bir sokak, eski bir apartman›n tavan aras›, adres sormak için çok uygunsuz bir yer. Peki, kim bu? Kap›y› açacaksam, geç açmamam gerek. Açmayacaksam… Ama K‹TAP TANITIMI Can Gazalc›/Gazeteci-Yazar ANNEM‹N SANDIÚINDAN DAHA MUTSUZUM nas›l? Sokaktan bak›nca evde ›ß›k yand›¤› görülebiliyor bir kere. Anneanneme bakmal›y›m, çabuk. Tam da ßarab›m› yeni açm›ßken ne bu ßimdi? Saçlar›n› okßad›m onun ve kilitledim kap›s›n›. ‹yi ki de cam aral›k kalm›ß. Yine kap›… Omzum ve dirse¤im aras›ndaki tüylerin dikleßti¤ini hissettim. Koßarken ayak parma¤›mdaki yara yine s›zlamaya baßlad›. “Kim o?” “Ben Sinan. Niye açm›yorsun kaç saattir? Bir sorunum var, konußmal›y›z.” Art›k kap›y› aç›p açmama karar› vermek için çok geç bir anda oldu¤umu fark etmißtim. Sinan’›n gözleri doluydu, boß bir ßekilde bana bak›yordu. Merak›ma bu kez yenilmem ve ileri at›lmamla Sinan’›n solunda merdiven baß›nda bekleyen tak›m elbiseli ßißman adam›n bir sivil polis oldu¤unu anlamam çok uzun sürmedi. “Evde bir ceset gizledi¤iniz tespit edildi, hem de tam dokuz gündür!” Durdu¤um nokta cevap verebilmeye, hatta hareket edebilmeye çok uzakt› içeriden bir kap› k›r›lma sesi duydu¤umda… “Ölmedi o!” ‹lk kez sessiz bir 盤l›k atm›ßt›m. Onun bana hep att›¤› gibi. Her gece eve döndü¤ümde, geç kald›¤›m›, derslerimi aksatt›¤›m› tokat gibi yüzüme vuran anneannemi y›llard›r önemsemedim, anlamad›m, nedenlerin fark›na varamad›m, o vard›, ben yokmuß gibi davrand›m. Þimdi o baß›m›n tac› dokuz gündür. Dokuz gündür o yok; ben varm›ß gibi davrand›m. Evden ç›karken sadece iki yan›mdaki polislerin fark›ndayd›m… “Yeßil yemeninin üzerindeki kan lekesini fark etti¤im günün üzerinden dokuz gün geçti. Anneanneni pek sevmezdin sen?” Oysa anneannem dokuz gündür benim bütün dünyamd›. Asl›nda daha önce de böyleydi de ben bunu dokuz gündür anl›yorum. Özgürlü¤ümü k›s›tlayan, evde her akßam bana d›rd›r eden o çekilmez tiz sesini, monotonlaßan cümlelerini, özleyece¤im akl›ma gelir miydi? Dokuz gündür o benim her ßeyim… “Bana iyilik mi yapmak istedin Sinan?” Susuyordu… Üç alt›n diß, verem tedavisine yeter miydi acaba? ‹lla bunun mu olmas› gerekliydi? Susuyordu… Dergimizin bu ilk say›s›nda genç bir yazar› tan›tmak istiyoruz sizlere; Can Gazalc›... “Annemin Sand›¤›ndan Daha Mutsuzum” ismini verdi¤i kitab› temmuz ay›nda kitap evlerinin raflar›nda yerini ald›. Genç yazar›n bu ilk kitab› öykülerden olußuyor. Kitapta on iki tane öykü var, Ah Özgürlük, Kart Sultan, Sar›l› Öykü, Ayr›l›¤› da Ben Sayd›m, Ölümüne, Annemin Sand›¤›ndan Daha Mutsuzum, Umutsuz Vaka, Hayal Mahsulleri Ofisi, Kabu¤a S›k›ßm›ß Deniz, Sihirli Flüt, Spor Salonundaki Noel Baba ve Kahve… Gazalc› öykülerinde insan ilißkilerini irdeliyor. Gazalc›’n›n ikinci kitab›n› Epsilon Yay›nevi sunuyor sizlere. Bahsetmeden geçmeyelim, Can Gazalc›, kitaptaki öyküsüyle Abdi ‹pekçi Dostluk ve Bar›ß Ödülü ikincili¤ini kazand›. 2003 y›l›ndaysa Gençlik Kitap Evi Öykü Ödülü birincili¤ini ald›. Gazalc›, 1976’da Denizli’de dünyaya geldi. Lise ö¤renimini Ankara Gazi Anadolu Lisesi’nde tamamlad›. Hacettepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü ile ayn› üniversitenin ‹ngiliz Dilbilimi Bölümü’nü bitiren yazar, ayn› y›l ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans e¤itimine baßlad›. 1997 y›l›nda Cumhuriyet’te gazetecili¤e baßlayan Can Gazalc›, 2004 y›l›nda Birgün Gazetesi’ne geçti. Gazalc›, burada Çarßamba günleri e¤itim sayfas›n› haz›rl›yor. Türkiye’nin e¤itim sorunlar›n› araßt›rmalar› ve köße yaz›lar›yla masaya yat›r›yor. Türk Edebiyat›nda ve gazetecilikte iyi bir yere gelmeyi hedefleyen yazar siyasete de s›cak bak›yor. Gazalc› hakk›nda daha çok bilgi edinmek isteyenler; www.cangazalci.com sitesini ziyaret edebilirler. 49 gezi IÞIK DAÚI B‹R KEÞ‹F TIRMANIÞI Iß›k Da¤›, Ankaral› da¤c› ve kampç›lar›n mutlaka ziyaret etti¤i bir da¤d›r. Özellikle da¤c›l›k kulüpleri y›lda birkaç kez kamp ya da do¤a yürüyüßü yapmak amac›yla bu bölgeyi ziyaret eder. Geçti¤imiz y›llar içerisinde At›l›m Üniversitesi Do¤a Sporlar› Kulübü olarak biz de birçok kez Iß›k Da¤›’nda etkinlik yapt›k. Bütün bu gidißlerdeki ortak düßünce bu da¤›n ne kadar güzelliklerle dolu oldu¤unu keßfetmekti. Bu düßüncelerle okul aç›lmadan önceki son hafta sonumuzu Iß›k Da¤›’nda yeni bir t›rman›ß yaparak geçirmeye karar verdik. Hedefimiz Iß›k Da¤›’n›n güney bat› yüzünden bir keßif t›rman›ß› gerçekleßtirmekti. 50 Asl›nda da¤›n güney bat› yüzü Iß›k Da¤›’n›n en çok kullan›lan rotas›. Kamplar da genelde bu taraftaki yayla evlerinin yan›nda yap›l›yor. Biz ilk defa bu rotadan da¤a yaklaßacakt›k. Faaliyet günü arkadaßlarla K›z›lay’da bulußtuk. Buradan Etlik otogar›na geçtik. Iß›k Da¤› Çank›r› il s›n›rlar› içerisinde kal›yor ve bölgeye ulaßmak için Çank›r›’n›n Çerkeß Kazas› otobüslerine binmek gerekiyor. Etlik otogar›ndan Çerkeß’e giden 3 firma var. Yo¤unlu¤a göre günde en az 4-5 kere Çerkeß’e otobüs kalk›yor. Biz 11:00 arabas›n› tercih ettik. Þoföre Iß›k Da¤› sapa¤›nda inece¤imizi söyledik. Yaklaß›k 2 saatlik bir yolculuktan sonra araba bizi Iß›k Da¤› sapa¤›nda indirdi. Ertesi gün de bizi almas› için ßoförle sözleßtik. E¤er yer ay›rtmazsan›z Ankara’ya ayakta dönmek zorunda kalabiliyorsunuz. Çantalar› yüklenerek kara yolundan ayr›l›yoruz. Uzun zamand›r etkinlik yapmad›¤›m için s›rt çantam›n yükünü omuzlar›mda hissedince büyük bir mutluluk duydum. Orman yolunu takip ederek Iß›k Da¤›’na yaklaß›yoruz. Havalar iyi oldu¤u için ara s›ra yan›m›zdan piknikçiler geçiyor. Bize korna çalmay› ihmal etmiyorlar. Normal tem- poda hiç mola vermeden yaklaß›k 40 dakikal›k bir yürüyüßten sonra yayla evlerine var›yoruz. Amac›m›z burada kamp yap›p ertesi gün zirveye ç›kmak. Ancak, vaktin henüz erken oldu¤unu düßünerek ve ayn› zamanda antrenman olmas› amac›yla kamp yüküyle zirveye ç›kmaya karar veriyoruz. Kamp› da zirvenin hemen arkas›ndaki aç›kl›kta yapaca¤›z. Zirvede vericiler oldu¤u için zirveye kadar orman yolu aç›lm›ß. Ancak biz da¤c›l›k eti¤ine ayk›r› buldu¤umuz için orman yolunu kullanm›yoruz. Zirvenin yerini pusulayla belirleyip (kerteriz al›p) orman içine girip çarßaklardan yükseldik. Yaklaß›k 2 saatlik bir yürüyüßten sonra zirveye vard›k. Da¤›n yüksekli¤i 2036 m. Zirvede bulunan yang›n gözetleme kulesindeki görevliden akßam yapaca¤›m›z kampta ateß yakmak için izin ald›k. Görevli “Yasak ama da¤c›lar bu konuda duyarl›lar. Siz yakabilirsiniz” diyor. Daha sonra piknikçilerin ç›kard›klar› yang›nlardan yak›n›yor. Zirvede birkaç foto¤raf çektikten sonra kamp yerine do¤ru (güney yönünde) iniße geçtik. Zirveden de görülen futbol sahas› büyüklü¤ündeki aç›kl›k alanda kamp at›yoruz. Hava kararmadan çad›rlar› kurup ateß yakt›k. Iß›k Da¤›’ndaki orman nedense çok cans›z. A¤açlar›n ço¤u çürüyor. Bu yüzden yakmak için odun bulmak zor olmad›. Kamp alan›na 5 dakika mesafede birbirinden ba¤›ms›z iki çeßme var. Su problemimiz yok yani. Gayet lüks bir kamp›m›z var. Üstelik Alper’in getirdi¤i fazladan bir çad›r› da malzeme çad›r› yap›yoruz. Beß y›ld›zl› bir kamp kuruyoruz gerçekten. Akßam yeme¤inde klasikleßmiß salçal› makarnam›z› yedikten sonra Karagöl’e do¤ru gece yürüyüßüne ç›kt›k. K›rk beß dakikal›k bir yürüyüßten sonra Karagöl’e ulaßt›k, ama yabani hayvanlar›n su içmeye inme ihtimalinden dolay› göle fazla yaklaßmad›k. Þans›m›za tam ay›n batma zaman›na denk geliyoruz. Manzaran›n tad›n› ç›kard›ktan sonra dönüße geçiyoruz. Dönüß yolunda büyük bir talihsizlik yaß›yoruz ve herkesin fenerinin pili bitiyor. Anl›k bir panik yaßad›k ama gelirken yola b›rakt›¤›m›z izler sayesinde kolayca kampa geri döndük. Bu arada gece yürüyüßü s›ras›nda zifiri karanl›kta orman içinde bir mezarl›¤a rastlamak müthiß oldu. Uykucu biri olmama ra¤men do¤ada hep erken uyan›r›m. Sabah da ilk kalkan bendim. Ayn› çad›rda uyudu¤umuz için di¤erlerini de k›p›rdanmalar›mla uyand›rd›m. ‹kinci ve son günümüz, kahvalt›n›n ve malzemelerin toplanmas›ndan sonra Karagöl’e hareket ederek baßlad›. Özlem, de¤ißik aç›lardan ufac›k gölün yüzlerce foto¤raf›n› çektikten sonra dönüß için hangi yolu seçece¤imizi karar›n› verdik. Asl›nda veremedik çünkü gölün yukar›s›nda ikiye ayr›lan toprak bir yol var. ‹mdad›m›za koyunlar›n› otlatan çoban yetißti. Gerçi çobana yaklaßmak pek kolay olmad›. Çünkü iki adet kangal köpe¤i için tehdit olußturuyorduk. Sürüye yaklaßmak yerine uzaktan ba¤›rmay› tercih ettik. Çoban bize kara yoluna inen toprak yolu gösterdikten sonra bol geyikli bir do¤a yürüyüßüne baßlad›k. Dönüß yolu gerçekten çok zevkli. Sürekli rampa iniyorsunuz. Dönüß yolunda poßetler dolusu Kußburnu ve Armut toplad›k. Kara yoluna kadar toplam 4 köyden geçtik. (S›ras›yla Ya¤c› Hüseyin Köyü, Alpular Köyü, Kas›mlar Köyü ve Çatalan Köyü). Köylüler kampç›lara al›ß›klar ve misafirperver davran›yorlar ancak hepsinin ßikayet etti¤i ortak ßey piknikçiler. Bu sene çok yang›n ç›km›ß, ama as›l yak›nd›klar› ßey piknikçilerin b›rakt›klar› çöpler. Naylon poßete doldurduklar› çöpleri geri götürmüyorlar ve bu poßetleri yiyen büyükbaß hayvanlar ölüyor. En büyük dertleri b›rak›lan çöpler yani. U¤rad›¤›m›z son köy olan Sal›n’da çok güzel bir çeßme var. Suyu Iß›k Da¤›’ndan geliyor. Çeßmenin baß›nda mola veriyoruz. Köy ahalisi de çeßmenin etraf›nda oturuyor. Bize köylerini ve 100 yaß›ndaki evlerini övdüler. Yaßl› bir dede Alper’in uzun saç›yla alay ediyor ve bize de yeni bir alay konusu ç›kar›yor. Tekrar yola ç›k›yoruz ve 10 dakika sonra kara yoluna 51 var›yoruz. Bir gün önce yer ay›rtm›ßt›k ama otobüsün gelmesine daha 3 saat oldu¤u için yeni bir taß›t bulmaya karar veriyoruz. Ancak 1 saat boyunca yoldan hiçbir taß›t geçmiyor. En sonunda bir kamyon imdad›m›za yetißiyor ve bizi K›z›lcahamam’a kadar b›rak›yor. K›z›lcahamam’dan Ankara’ya kalkan bir otobüs buluyoruz ve bu etkinli¤imizi de sonland›rman›n verdi¤i mutlu yorgunlukla evlerimize dönüyoruz. Ekip Üyeleri: Onur ACAR, Özlem ÖZGÖBEK, Alper KAYNAR Haz›rlayan: Onur Acar sinema Ankara’dan Festival Geçti... Ankara Uluslararas› Film Festivali 03-13 Mart 2005 tarihleri aras›nda 16. kez Dünya Kitle ‹letißimi Araßt›rma Vakf› taraf›ndan düzenlendi. At›l›m Üniversitesi’nin de omuz verdi¤i Festivalde bu y›l Aziz Nesin Emek Ödülü Tar›k Akan’a, Kitle ‹letißim Ödülü ise, Sinema Yazarlar› Derne¤i ile Antrakt Sinema Gazetesi’ne sunuldu. 52 Festival kapsam›nda her y›l düzenlenen Ulusal Uzun Film Yar›ßmas›’nda; Semih Kaplano¤lu’nun “Mele¤in Düßüßü”, Ezel Akay’›n “Neredesin Firuze”, Ahmet Uluçay’›n “Karpuz Kabu¤undan Gemiler Yapmak”, Reha Erdem’in “Korkuyorum Anne”, U¤ur Yücel’in “Yaz› Tura”, Ümit Elçi’nin “Hoßgeldin Hayat”, Nuray Þahin’in “Helin’in Hayalleri”, Teoman’›n “Balans ve Manevra”, Ayße Polat’›n “Koru Kendini”, Yavuz Özkan’›n “Hayal Kurma Oyunlar›”, Ercan Durmuß’un “Gece 11:45” filmleri yar›ßt›. Yönetmen Derviß Zaim, senaryo yazar› Safa Önal, oyuncu Lale Mansur, sinema yazar› U¤ur Vardan ve müzisyen Cahit Berkay’dan olußan jüri üyeleri En ‹yi Film Ödülü’ne yönetmen Ahmet Uluçay’›n Karpuz Kabu¤undan Gemiler Yapmak filmini lay›k gördü. K›sa Film pogram› bu y›l›n a¤›r toplar›ndad›. Oberhausen 50 Y›l Seçkisi baßl›¤› alt›nda, Oberhausen Uluslararas› K›sa Film Festivali’nin 50. y›l› dolay›s›yla yap›lan 29 filmlik seçki izleyiciyle bulußtu. Roman Polanski, Werner Herzog, Krzysztof Kieslowski, Agnes Varda gibi usta yönetmenlerin k›sa filmlerinin de bulundu¤u seçki, festivalde 50 y›l boyunca yar›ßan en iyi filmlerden olußutu. Program kapsam›nda Oberhausen Uluslararas› K›sa Film Festivali Yönetmeni Angela Haardt’›n seçkide yer alan filmlerle ilgili bir sunumu da gerçekleßtirildi. ‹spanya-Bask K›salar› bölümünde, Bask Hükümeti taraf›ndan desteklenen KIMUAK K›sa Film Festivali’nin 12 filmlik 2003-2004 seçkisi sinemaseverlerin be¤enisine sunuldu. K›sa Çizgi baßl›¤› alt›nda, ENSAD Animasyon Okulu ö¤rencilerinin çal›ßmalar›ndan olußan 12 filmlik bir canland›rma seçkisi izleyiciyle bulußtu. Uluslararas› Uzun Film program›nda ise, Marco Bellochio’dan Üç Film, Francophonie Penceresinden, Kuzeyden…, Dünyan›n Yolu bölümlerine yer verildi. Festival’in gelenekselleßen K›sa Film Partisi bu y›l “70’lere ve Cahit Berkay’a Sayg›”ya durdu. Sakl›kent Kültür ve E¤lence Merkezi’nde gerçekleßen partide Cahit Berkay canl› performansla müzik ve sinema severlerin karß›s›nda oldu. Murat Meriç ise arßiv görüntülerinden kurgulanan 70’li y›llar sinevizyon gösterisini eski 45’liklerle birleßtirerek Ankaral›lar› 30 y›l öncesine götürdü. SINIR TANIMAYAN SINEMA Onlar› ilk kez, dokuz y›l önce k›sa filmleriyle Ankara Uluslararas› Film Festivali’nin “K›sa S›n›r Tan›maz” adl› bölümünde tan›d›k. Dört y›l önceki Festivalde ise “Yurtd›ß›nda Yaßayan Sinemac›lar” baßl›¤›yla izledik filmlerini. Onlar, Avrupa’da yaßayan ikinci, üçüncü kußak, Türkiye kökenli genç yönetmenler. Siyasi gerekçeler ile s›¤›nmac› ya da ißçi olarak yurtd›ß›na giden ve orada yaßamay› tercih eden gurbetçilerin çocuklar› “kay›p kußak” olarak adland›r›ld›. Tam olarak yaßad›klar› ülkeyle ilißki kuramasalar da, ait olduklar› ülkeyle de yabanc›laßmaya baßlad›lar. Ne yaßad›klar› ülkeye ne de di¤er tarafa ait olabildiler. Fakat orada kenilerini ilißkilendirecekleri, ifade edebilecekleri alanlara ve araçlara sahip oldular. S›la olarak Ferzan Özpetek tan›mlanm›ß olan ülkeleri, bu yeni grup için özlemle yan›k türkülerin söylendi¤i, bir gün mutlaka dönülecek yer olmaktan ç›kt›. Onlar için yurtd›ß› “ac› vatan” de¤ildi art›k. Yaßad›klar› ülkelerde yabanc› sinemac› olman›n, hayata farkl› gözlerle bakman›n, etraflar›nda olan biteni daha de¤ißik Fatih Ak›n özümsemenin avantajlar›n› iyi kullan›p s›rad›ß› ißler ç›karmaya baßlad›lar. Türkiyelilerin yo¤un olarak yaßad›¤› ülkelerdeki gençlere dikkatler yönelmißken, ayn› dönemde ‹talya’dan ç›kan Ferzan Özpetek’in art arda çekti¤i filmleri uluslararas› sinema pazar›nda ald›¤› ödüllerle de ad›n› duyurmaya baßlad›. Ard›ndan Fatih Ak›n’›n, dünyan›n en önemli festivalleri aras›nda yer alan Berlin Film Festivali’nde Alt›n Ay›’y› kucaklamas› ayn› gururu bizlere de yaßatt›. Bu isimlere Mehmet Kurtuluß, Yüksel Yavuz, Nuray Þahin, Ayße Polat’›n da eklenmesiyle bizimkilerin ayak sesleri Avrupa’da duyulmaya baßlad› ve hedef büyüdükçe büyüdü. Bu y›l Antalya Alt›n Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Film Yar›ßmas› Jüri Baßkanl›¤›n› üstlenen Ferzan Özpetek’in Milliyet Gazetesi’ne verdi¤i röportaj çok önemliydi. Özpetek röportajda; “Festivalden bu teklif gelince neredeyse hiç düßünmeden kabul ettim. Çünkü T ü r k i y e ’ d e n besleniyorum”. Ferzan Özpetek’in bu cümleleri asl›nda bütün yaz›y› özetliyor. Orada yaßayabilirler, ancak sinemalar›n› besleyen Türkiye. Haz›rlayan: Zeynep Ünal 2005-2006 Akademik Y›l› AÇILIÞ TÖREN‹ 54 Üniversitemizin 2005-2006 akademik y›l› aç›l›ß töreni 27 Eylül tarihinde Mühendislik Fakültesi Cevdet Kösemen Konferans Salonunda gerçekleßtirildi›. Mütevelli Heyet Baßkan› Say›n Yalç›n Zaim ve Mütevelli Heyeti Üyeleri, Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu ve Rektör Yard›mc›lar› Prof. Dr. ‹hsan Tarakç›o¤lu, Prof. Dr. ‹smail Bircan, Üniversitemizin de¤erli ö¤retim üyeleri ve ö¤rencilerinin kat›l›m›yla gerçekleßtirilen tören ile yeni e¤itim ve ö¤retim y›l› baßlam›ß oldu. Sayg› durußunun ard›ndan ‹stiklal marß› ile baßlayan tören Rektör Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu’nun konußmas› ile devam etti. Konußmas›nda üniversite olman›n gereklerine de¤inen rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu “Üniversitelerin temel görevlerinin ö¤rencilerine diploma vermenin çok ötesinde onlar› kendi alanlar›nda yar›ßan, dünya ölçe¤inde rekabet edebilen ça¤daß bireyler yetißtirmek olmal›d›r” dedi. Özgeno¤lu, son günlerde ülkemizde t›rmand›r›lmaya çal›ß›lan terör olaylar›na dikkat çekerek “ Ortado¤u ülkeleri içerisinde sosyal hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaß› olman›n verdi¤i gönenmeyi duymal›y›z. Co¤rafyam›zdaki ülkelerden dersler ç›kararak ulusal birli¤imizin Cumhuriyetimizin de¤erini bilmeliyiz. Yüce Atatürk’ün manevi mirasç›lar› olan bizler akl›n ve bilimin yolundan ayr›lmadan, Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeden çok çal›ßarak üretken olmal›, demokrasi kültürünü yayg›nlaßt›rmaya çal›ßarak, birbirimizi anlamaya ve sevmeye çal›ßmal›y›z. Bu sevgi ve hoßgörü, bizleri bir arada tutan, birlikte yaßama sevinci veren en büyük de¤er olacakt›r.” dedi Rektör Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu’nun konußmas›n›n ard›ndan kürsüye gelen Hukuk Fakültesi ö¤retim üyesi Prof. Dr. Levet Köker “Yeni Savaßlar Ça¤›nda Uluslararas› Politika Ve Hukukun Üstünlü¤ü” konulu ilk dersi verdi. Prof. Dr. Levent Köker derste, 11 Eylül de ABD’deki hedeflere gerçekleßtirilen sald›r›lar sonras›nda, ABD’nin terörizme karß› küresel savaß ilan ederek girißti¤i eylemler zincirini; ABD’nin bu eylemleri hakl›laßt›rmak için uluslararas› hukuku gerekirse yok sayabilece¤ini ortaya koymas› ile uluslararas› kamuoyunda ortaya ç›kan hakl› endißeleri; ABD’nin hukukun üstünlü¤ünü güvenlik endißelerine feda etmeye haz›r müttefikler bularak tüm dünyay› taraflar› belirsiz bir savaß alan›na çevirmesi; böylece yüzy›llar›n kazan›m› olan uluslararas› hukuk kurumlar›n› , bu kurumlar›n gerisinde yatan ilke ve de¤erleri tahrip etmesi ile ortaya ç›kan hayati endißelerin politik - teorik temellerine de¤indi. Aç›l›ß töreni, bilimsel yay›nlar› ile At›l›m Üniversitesi’ni bilimsel yay›n s›ralamas›nda üst s›ralara yerleßtiren akademisyenlere ödüllerinin verilmesi ile devam etti. Üniversiteleraras› yo¤un bir rekabetin yaßand›¤› günümüz ßartlar›nda At›l›m Üniversitesi akademisyen kadrosu, üretkenli¤ini ve dinamizmini ortaya koyarak akademisyen baß›na düßen bilimsel yay›n Bilimsel yay›nlar s›ralamas›nda ATILIM ÜN‹VERS‹TES‹’ne baßar› sa¤layan akademisyenler: s›ralamas›nda 24 vak›f üniversitesi aras›nda 4. s›rada; 77 devlet üniversitesi aras›nda 11. s›rada yer ald›. 2005-2006 Akademik y›l› aç›l›ß töreni düzenlenen kokteyl ile sona erdi. Prof. Dr. Günhan Paßamehmeto¤lu Prof. Dr. Ali Yaz›c› Prof. Dr. Vimal Singh Prof. Dr. Neß’e Çelebi Prof. Dr. Gökhan Çapo¤lu Prof. Dr. Dursun Sar› Prof .Dr. Selçuk Soyupak Prof. Dr. Sofia Ostrovska Prof. Dr. Huseyin Huseyinov Yrd. Doç. Dr. Meray Baßtürkmen Yrd. Doç. Dr.Atilla Cihaner Yrd. Doç. Dr. Tolga Ak›ß Yrd. Doç. Dr. Burcu Güneß Yrd. Doç. Dr. Tar›k Kayed Yrd. Doç. Dr. Ali Kara Yrd. Doç. Dr. Elif Ayd›n Yrd. Doç. Dr. Veysel Gazi Yrd. Doç. Dr. Mustafa ‹smihan Yrd. Doç. Dr. Burhanettin Koç Yrd. Doç. Dr. Mehmet Önder Efe Yrd. Doç. Dr. Atef Feyaz Qasravi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yaßar Özban Yrd. Doç. Dr. Bülent Ünal Yrd. Doç. Dr. Figen Çilingir. Yrd. Doç. Dr Yeter Þahiner Ö¤r. Gör. Seha Tirkeß Erkan Mumcu At›l›m’dayd› Avrupa Birli¤i Yolunda TÜRK‹YE Üniversitemiz taraf›ndan düzenlenen “Avrupa Birli¤i Yolunda Türkiye” konulu konferansta konußmac› konu¤umuz Anavatan Partisi Genel Baßkan› Erkan Mumcu idi. Ö¤rencilerimizin Seyhan Cengiz Turhan Konferans Salonu’nu doldurarak ilgiyle izledi¤i konferansa Anavatan Partisi Genel Baßkan›, milletvekilleri ve MKYK üyeleri ile birlikte kat›ld›. Son günlerde yapt›¤› ç›k›ßlarla medyan›n ilgi oda¤› olan Erkan Mumcu, üniversitemizin bu etkinli¤inde de medya mensuplar›n›n ve ö¤rencilerimizin yo¤un ilgisiyle karß›laßt›. ‘‘ Avrupa Birli¤i kat›l›m sürecinde çok önemli bir kavßak olan 3 Ekim Avrupa Birli¤i’ne girildi¤inde Türkiye güllük gülistanl›k olmayacak, Türkiye güllük gülistanl›k olmas› durumunda ancak Avrupa Birli¤i’ne girebilecek. 55 Müzakere tarihi Erkan Mumcu’nun da çok önemsedi¤i bir tarihti. Bu noktada hükümeti eleßtiren Mumcu, “Yaßanan süreç yetesizliklerle doludur, Avrupa Birli¤i bir hedeftir ve do¤ru hedeftir... E¤er taßlar› do¤ru oynarsan›z bu hedefe ulaß›rs›n›z... Ama onurunuzla, ama baß› dik...” diyerek yürütülen görüßmelerdeki hatalar›n alt›n› çizdi. Giderek büyüyen, eski gücüne kavußan partisi ve grubuyla bundan böyle daha etkili olacaklar›n›, hükümeti ve yetkilileri uyaracaklar›n› kaydetti. Mumcu “Avrupa Birli¤i’ne girildi¤inde herßey güllük gülistanl›k olmayacak. Bu yanl›ß bir yaklaß›md›r. Ters aç›d›r. E¤er Türkiye güllük gülistanl›k olursa Avrupa Birli¤i’ne girebilir, girmelidir... Do¤ru aç› ve de¤erlendirme de budur.” diyerek Türkiye’nin gelißme boyutunun daha fazla önemsenmesi gerekti¤ini vurgulad›. Konferans›n son bölümünde ö¤rencilerin sorular›n› yan›tlayan Mumcu’ya Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Özgeno¤lu taraf›ndan plaket verilerek teßekkür edildi. ‘‘ CROSSWORDS ? ? ? ? ?? 56 ACROSS: ? ? 1) a meeting at which formal discussions take place, 2) as much as you need, 3) past tense and past participle of lead / a large, flat shell-fish, 4) United Nations / to be in the same place with them and start talking to them, 5) a smooth, thick, sticky liquid that is used as a fuel and for lubricating machines / to change into a thicker, firmer substance rather like jelly / European Community, 6) a secretary who is employed by an agency that sends him or her to work for short periods of time in different offices, replacing secretaries who are ill or on holiday / AB __ positive, 7) a preposition used to make a simile / the word “one” in Greek language, 8) A famous short story writer, Edgar _____ Poe / a conjunction used to mention an event or situation that might happen, might be happening or might have happened, 9) a volcano in Italy / a way between two places which buses or trains level along regularly, 10) it consists of words and music that are sung together / to ____ someone is to wish that you had things or qualities that they have. DOWN: 1) a musical instrument that looks like a large violin / a mythological god, 2) a number / a possessive determiner which is used to indicate that something belongs or relates to a thing, place, animal or child that has just been mentioned or whose identity is known / a word which is used with the infinitive of a verb, 3) a small round lump on something, often on the root of a plant / a contemporary English women author, ___ Lawrence, who is the writer of the book Lord of the Mist, 4) an Asian fighting technique, Kung-__ / to move or progress more slowly than they do, to trail, to drag, 5) your opinion of your own worth / a physician who is not a specialist but treats all illnesses, also called family doctor, 6) correspondence in the sounds of two or more lines (especially final sounds) / being nothing more than what is specified, small, slight, 7) the total, essential, or particular being of a person, the individual / a prefix which is used to form adjectives that describe something as not having a particular quality or feature, 8) a brief record, especially one written down to aid the memory / a powerful Italian football team, J__entus, 9) time without an end or a state of existence that is outside time, 10) the organ of hearing / to wear away or irritate by rubbing.