askon
Transkript
askon
BÜLTEN ADANA Eylül 2013 Yıl:1 Sayı:5 Eylül 2013 Dr. Necmettin ÇALIŞKAN Saadet Partisi Hatay İl Başkanı “BATININ CANAVARLIĞI MISIRDA KARŞIMIZA ÇIKTI” ÇALIŞKAN: “İSO İKİNCİ 500 LİSTESİNDE, İKİ ASKON ÜYESİ” ASKON VE İLİM YAYMA CEMİYETİ KAHVALTIDA BULUŞTU. ‘Adana’dan, İSO ikinci büyük 500 listesine giren üyelerimizi kutluyorum... ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan ve İlim Yayma Cemiyeti Adana Şubesi Ulu Cami’de kahvaltıda buluştu... Devamı 5’te Devamı 9’da ASKON’DAN ADASO’YA HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ... ASKON Yönetim Kurulu ADASO Başkanı Zeki KIVANÇ’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu... Devamı 10’da Eylül 2013 Sayfa2 Merhaba, Kıymetli dostlar, İslam Coğrafyasında acının dozu artmaya devam ediyor. Mısır’daki darbenin ardından Suriye’de yüzlerce çocuk ve kadın katledildi. Kimyasal silah tartışmaları Batı’yı harekete geçirdi. Bu yazının kaleme alındığı tarihte Suriye’ye askeri müdahale gündemde. Masum insanların şehit edildiği saldırılarda ne tür bir silah kullanıldığından çok katliamın boyutları üzerinden gidilse idi daha yerinde olurdu kanaatindeyiz. Eğer Batı, bir şeye müdahale edecekse katliamlar başladığında sesini yükseltmeli ve müdahale etmeliydi. İnsanların canlarını alan silahın marka ve modeli pek bir şey ifade etmiyor. Oysa Batı için katliamdan çok kullanılan silah önemli. Bu ne tuhaf bir çelişki! Özellikle vurgulamalıyım ki Batıdan hiçbir şey beklememeyi yıllar önce öğrendik. Filistin’de, Çeçenistan’da, Bosna’da yaşananları unutmadık. Şimdi Suriye ve Mısır’da mazlumlar katlediliyor. Acının, kan ve gözyaşının adresi hiç değişmiyor. Nerede bir Müslüman varsa orada fitne çıkaran, kan döken birileri her zaman hazır bekliyor. Yaşadıklarımızdan çok dersler çıkardık. Duygusal tepkiler göstermekten daha fazlasına ihtiyacımız var. Mısır’da Rabia’tül Adeviye Meydanı ile bütünleşen “Rabia” protestoları Türkiye’de ve tüm dünyada yankı buldu. Binlerce Müslüman meydanlarda toplanarak Sisi’yi protesto etti. Ümmetin kaynaşması noktasında bu protestolar bütünleştirici özelliğini ortaya koydu. Park ve meydanlar “r4bia” işareti taşıyan insanlarla doldu taştı. Bu arada ilginç bir gelişme oldu. Abdülfettah Sisi’nin Londra’da yaşayan amcaoglu, Prof. Dr. Hisam Sisi, cuntacı Sisi’nin masonik bağlantılarını ortaya koyarak ‘hain’ nitelemesinde bulundu. Prof. Dr. Hisam Sisi; katliamcı Abdülfettah Sisi hakkında “Hepimiz biliriz ki, o Menufiye ilinin hainlerinden bir haindir” dedi. Bu açıklama büyük yankı uyandırdı. Hüsnü Mübarek de cezaevinden çıkarıldı. Mısır’da Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) liderlerinden Muhammed el-Bilteci’nın kızı Esma Muhammed el-Bilteci, Rabiatul Adeviyye ve Nahda Meydanlarındaki devrim mücadelesinin sembol isimlerindendi. O da şehit edildi. Bu ayki röportajımızı Saadet Partisi Hatay İl Başkanı Necmettin Çalışkan ile yaptık. Necmettin Çalışkan gündemdeki konularla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Mısır ve Suriye ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı, röportajımızdan faydalanacağınızı umuyoruz. İSO İkinci büyük 500 sanayi kuruluşunu açıkladı. Konuyla ilgili detayları ilgili haber sayfasında bulabilirsiniz. Ayrıca bu ay yine kurum ziyaretlerimiz oldu. Bu ay ADASO ve Ticaret Borsası ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Bir sonraki bültenimizde görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olunuz. www.yildizyatak.com.tr Eylül 2013 Sayfa3 “BATININ CANAVARLIĞI MISIR’DA KARŞIMIZA ÇIKTI” M ısır’da bir katliam oldu, darbe oldu, Sisi rejimi ele geçirdi. Rabia işaretiyle halk tepkisini dile getiriyor, Esma şehit oldu birçok sembol var. Mısır’la ilgili değerlendirmeleriniz neler bu çerçevede? - Mısır son asırdaki Batının canavarlığının en büyük nişanelerinden birisi olarak karşımıza çıktı. Seçilmiş meşru yönetim askeri darbe ile Batılıların desteği ile darbe oldu. İnsanlık adına yüz kızartıcı olaylar yaşadık. Mısır darbesiyle birlikte İslam Birliğini kurmanın ne kadar acil bir olay olduğunu ne kadar elzem bir sorun olduğunu hep birlikte müşahede etmiş olduk. Batılılar karşısında bu darbeyi yapanlar karşısında meşru yönetimlere sahip çıkacak herhangi bir kurum olsaydı bu vahşice cinayetlerle katliamlarla karşı karşıya kalmazdık. Bu vesileyle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği gibi kurumların da sadece bu vesileyle sembolik birer kuruluş olduğunu üzülerek gördük. Üçüncü olarak da Mısır katliamı çerçevesinde demokrasi havarisi kesilen sahte kahramancıkların da hiçbir anlamının olmadığını sadece olayı uzaktan seyrettiğini gördük. Tabi üzücü olan bir başka yön de Mısır’da yaşanan vahşetin katliamın, birileri tarafından rant aracı haline getirilmesi kitlelerin duygularını istismar aracı olarak kullanılması oldu. Bilinmeliydi ki bu tür bir davranış asla hesabı bir daha verilemeyecek bir davranıştır. Kan üzerine siyaset yapmak bunu rant aracı haline getirmek kimseye fayda getirmez. Necmettin Bey, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkeler bu katliamlara rağmen maddi manevi destek verdiler Mısır’daki yeni yönetime. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? - Olayı sadece Arap ülkeleri içerisinde görmemek bir bütün içerisinde değerlendirmek gerekir. Bugün Arap Baharının da özü itibariyle bir sahte oyun olduğunu hep birlikte müşahede etmiş olduk. Batılı ülkelerin desteğiyle gerçekleşen darbe sonucunda tabi ki Dr. Necmettin ÇALIŞKAN Saadet Partisi Hatay İl Başkanı Mısır son asırdaki Batının canavarlığının en büyük nişanelerinden birisi olarak karşımıza çıktı. Seçilmiş meşru yönetim askeri darbe ile Batılıların desteği ile darbe oldu. İnsanlık adına yüz kızartıcı olaylar yaşadık. Mısır darbesiyle birlikte İslam Birliğini kurmanın ne kadar acil bir olay olduğunu ne kadar elzem bir sorun olduğunu hep birlikte müşahede etmiş olduk. sıranın kendilerine geleceğinden saltanatlarının gideceğinden korkan bir takım kitleler de maalesef böyle bir yanlış tutum ve davranış içerisine girdiler. Gelecek dönemlerde bu kanın yerde kalmayacağı, bu şehitlerin haklarının alınacağı dolayısıyla da bu olaya müdahil olan katkısı olan herkesin de bunun cezasının yanına kar kalmayacağını düşünüyorum. Başbakan “demokrasiyi sorgularız” diye bir ifade kullandı Mısır’daki darbeden sonra. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Demokrasi sizce de sorgulanmalı mı? - Tabi Mısır’da ülkemizin yapması gereken şey İslam İşbirliği Teşkilatını da elinde bulunduran bir ülke olarak taraflar arasında mekik diplomasisi çerçevesinde işbirliğine giderek bu olayın sonuçlanmasını sağlamak olmalıydı. Maalesef adeta küçük çocuklar gibi “ben küstüm oynamıyorum” rolüne bürünülerek olaydan sıyrılmak doğru değildi. Bugün elbette ki gözyaşı dökmek olaylara üzülmek acımak sıradan bir vatandaşın –slogan atmak- tabii durumudur ama devlet yöneticilerinin aktif olmaları devlet yöneticilerinin ellerindeki mekanizmaları da işleterek bir şekilde olaylara çözüm bulmaları beklenir. Bugün hamaset yapılarak toplumların psikolojisi üzerine oynanarak olaydan rant devşirmeye çalışarak siyaset yapmak, olaylara yaklaşmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu tür beylik lafların da zaten sonuç getirdiği bir durumu yoktur. Bugün ortada ciddi bir katliam cinayet söz konusudur. Bu katliam, cinayete karşı aktif davranılıp net olarak bir şeylerin yapılması gerekir. Sözler sarfedilerek buna bir çözüm getirileceği kanaatinde değilim. Necmettin Bey, Suriye’de yaşanan gelişmeler de son derece üzücü. Mısır’ın hemen ardından Suriye’de de bir katliam meydana geldi. Esad rejimi iki yıldır mücadele ediyor halkla ve büyük bir katliam oldu. Siz bu katliamı ve kimyasal silah tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Elbette iki yılı aşkın bir süreden beri Suriye’de insanlık dışı tabiri mümkünse soykırım denecek şekilde büyük cinayetler Suriye’de de işleniyor. Resmi rakamlara göre yüzbinlerin üzerinde çok insan öldü, öldürüldü. Burada Saadet Partisi olarak olayların ilk başladığı günden itibaren yaklaşımımız: Bu savaş asla galibi olmayan bir savaştır. Bu savaş asla bitmeyecek olan bir savaştır. Bunun için de derhal bir şekilde ateşkes sağlanmalıdır düşüncesi içerisinde olduk, nitekim yaklaşımımızın ne kadar doğru olduğunu bugünkü yaşananlarla hep birlikte görüyoruz. Bugün Amerika Suriye’de işlenen son kimyasal saldırılardan sonra kısmi bir müdahaleden bahsetmekte ancak bu müdahalenin sadece kulak çekmek ya da tokat atmak olduğu, esas hedef olan Suriye yönetiminin Beşar Esad’ın devrilmesinin olmadığını ifade etmekte, bu noktada özellikle ülkemizin de büyük bir sorumluluk içerisinde olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Çünkü Suriye’de Eylül 2013 halk ilk defa sokaklara döküleceği zaman biz, Humus’un Hama olmasına müsaade etmeyeceğiz arkanızdayız “Beşar, sen yaşayan ölüsün” gibi yaklaşımlar sergilenerek bu tür ifadeler kullanılarak Suriye’deki halkın sokağa çıkması tahrik edildi. Halka büyük bir destek verileceği imajı verildi ancak bu Türkiye’den gelen destek verileceği imajı karşısında halk sokağa döküldükten sonra da halk büyük bir cani ile karşı karşıya bırakıldı. Suriye’deki halkın böylece büyük bir katliama maruz kalmasına biz zımnen destek vermiş olduk. Şöyle ki bugün Suriye yönetimine “sen istediğin kadar insanı öldür biz kefenleme işlemlerini yaparız, sen istediğin insanı yarala biz tedavi ederiz” denmekte halbuki “yaralama, öldürme!” sözünü söyleyebilmeliyiz. Bugün Suriye’den ülkemize sığınmakta olan mültecileri kabulü ancak bundan ibarettir. Halbuki kanı durdurmak için mücadele edilmeliydi sürekli olarak Mısır’ın İran’ın Suudi Arabistan’ın ve Türkiye’nin oluşturacağı dörtlü bir girişimle bunun bir şekilde çözüleceği kanaatindeydik. Ama hiç olmadı. Bölgedeki ülkeler sadece ahkam kesmenin dışında “acaba Suriye olayını nasıl çözeriz? “ gibi bir yaklaşım içerisine girip bu olayı sonlandırmaya yönelik hiç gayret etmediler. Sadece Batılıların yaptığı açıklamaların ertesine açıklama yapmakla yetindiler. Bugün de Suriye’nin bugünkü tablosu çok kötüdür ama Batıda bir müdahalede çok daha acı sonuçlar doğuracaktır. Bugün görüldüğü kadarıyla Amerika Suriye’de tespit edeceği stratejik noktalara ki bunun içerisinde sivil yerleşim yerleri de vardır. Tamamını bombalayıp geri dönecektir. Planlanan saldırı sonrasında da büyük can kayıplarıyla ve yeni felaketlerle karşı karşıya kalacağız ama yine savaş devam edecektir. Çünkü bu savaş asla galibi olmayan bir savaştır. Bu savaş bölgemizde ülkemizde çıkarılmaya çalışılan küre- sel çapta Batılı güçlerin yeni senaryosu olan Alevi-Sünni çatışmasının bir versiyonudur ki bu çatışma Lübnan içerisinde kısmen yaşanmaktadır. Irak’ta da yaşanmaktadır, Suriye’de de yaşanmaktadır. Görünen o ki önümüzdeki dönemde de ülkemizde de özellikle gezi olayları ile birlikte başlayan süreçte ülkemizde de bu tür bir iç çatışma çıkarılması gündemdedir. İSO tarafından açıklanan ilk ve ikinci 500 listelerinde Hatay’ın durumu nedir? -Hatay olarak demir-çelik sektöründe çalışan firmaları saymazsak bu listenin içerisine girebilmiş hemen hiçbir firma yoktur. Özellikle Antakya ölçeğinde baktığımızda durum çok daha vahimdir. Tarih boyunca geri kalmış olan Hatay’ın bu gerilik süreci de bu dönemde de devam etmiştir. Bu dönemde sadece müze inşaatı yapmakla, başka illerde de yapılan TOKİ evleriyle, çevre yoluyla insanlar geçiştirilmeye aldatılmaya çalışılmaktadır. Son elli yıldır olduğu gibi son on yılda da bu konuda hiçbir değişim olmayıp hiçbir şekilde herhangi bir yatırım gelmemiştir. Dolayısıyla diğer iller arasındaki geriliğini korumaktadır. Kaldı ki Suriye savaşıyla birlikte mevcut sektörler de yok olmayla karşı karşıyadır. Özellikle nakliye sektörü, turizm sektörü, ihracat sektörü Suriye’de yaşanan olumsuzluklardan en büyük payı almaktadır. Sayfa4 tarı, yine bankaların yüzde altmıştan fazlası yabancıların kontrolüne geçmiştir. Geçtiğimiz günlerde açıklanan bir resmi veriye göre 45 bankanın 39’u ya yabancınındır ya da yabancı ortaklığındadır. Böyle bir ortamda ekonomimizin bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla da dışarıdaki aktörlerin spekülatif hareketleriyle dolar da yükselip düşmektedir, yaşanan olayları bir bütün içerisinde değerlendirmek gerekir. Şu anda on milyar dolar olan borcumuz bugün 600 milyar doları aşmış durumdadır. Dolayısıyla da her yıl düzenli olarak bütçeden faize elli milyar para ödenmektedir. Çünkü mevcut bekleyen bir borca çivi çakılmadığı takdirde böyle bir borcu çevirmek için bu rakam ödenmektedir. Kaldı ki bütçemizde de açıklarla birlikte tabi ki bu delik her geçen gün büyümekte kalıcı yapısal çözümler bulunmadığı sürece günübirlik tedbirlerle kısa vadeli çözümlerle ekonomimizdeki problemleri gidermek mümkün değildir. Dolar yükselişe geçti, Türk Lirası’nın değerinin korunması ile ilgili çalışmalar olduğu söyleniyor. Ekonomimiz ne durumda? -Ekonominin kontrolleri artık yabancı aktörlerin elindedir. Son on yıl içerisinde Türkiye’de ciddi bir anlamda yabancılaşma söz konusu olmuştur. Cep telefonu şirketleri, Petkim, Tüpraş gibi dev tesisler, stratejik dev tesisler bunun dışında bankalar, sigorta şirketleri, borsa büyük ölçüde yabancıların kontrolüne geçmiştir. Borsanın yüzde yetmişi aşkın mik- AVUKAT GLOBAL HUKUK Çözüm üretir... Eylül 2013 Sayfa5 İSO İKİNCİ 500 LİSTESİNDE İKİ ASKON ÜYESİ! İ stanbul Sanayi Odası İSO ilk 500 listesinden sonra Türkiye nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasını da tamamladı. Sanayi kuruluşlarının 2012 de gerçekleştirdikleri üretimden net satışlara göre yapılan listede Adana dan 15 firma yer aldı. Bu 15 firmadan ikisi ASKON üyesi. Geçen yıl açıklanan listede ise 17 Adanalı sanayi kuruluşu vardı. Türkiye nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2012 Yılı Araştırma Raporu sonuçlarına göre, Adanalı sanayi firmaları Oğuz Tekstil 13. Oyka Kağıt 45. Gürsoy Yem 55. Meltem Kimya 67. Abdioğulları Plastik 176. Kıvanç Tekstil 202. Riga Boya 215. Kimteks Tekstil 268. Oğuz Gıda 276. G.Ç.S. Metal 286. Sepaş Plastik 306. Tuncel Kimya Boya 319. Zahit Alüminyum 388. Adana Besi Yem 440. Bakırlar İplik 492. sırada yer aldı. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan İSO nun açıkladığı ikinci büyük 500 Adana’dan İSO ikinci büyük 500 listesine giren firmalarımızı kutluyorum. Özellikle üyemiz olan Bakırlar Tekstil ve Kıvanç Tekstili göstermiş oldukları başarıdan dolayı ayrıca tebrik ediyorum. Adana mız için örnek teşkil eden bu tablo karşısında sevinmemek elde değil. İnşallah hayırlara vesile olur. Bu tablo istihdam demek, üretim demek, alın teri demek. Bizler bu ve buna benzer örnek firmalarımızı her zaman en iyi yerlerde görmek istiyoruz. listesinde yer alan firmaları kutladı. Çalışkan yaptığı yazılı açıklamada haksız rekabet koşulları ve Adana sanayisine etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Çalışkan Adana dan İSO ikinci büyük 500 listesine giren firmalarımızı kutluyorum. Özellikle üyemiz olan Bakırlar Tekstil ve Kıvanç Tekstili göstermiş oldukları başarıdan dolayı ayrıca tebrik ediyorum. Adana mız için örnek teşkil eden bu tablo karşısında sevinmemek elde değil. İnşallah hayırlara vesile olur. Bu tablo istihdam demek, üretim demek, alın teri demek. Bizler bu ve buna benzer örnek firmalarımızı her zaman en iyi yerlerde görmek istiyoruz. dedi. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan haksız rekabet koşulları ile ilgili de şunları söyledi Ülkemizin bir çok bölgesinde teşvik var. Yatırımlar teşvik olan bölgelerde yoğunlaşıyor. Bu o bölgeler için istihdam ka- litesinin artması anlamına geliyor. Adana mız bu teşviklerden yararlanamıyor. Bu haksız rekabet ortamına neden oluyor. Bu sebeple öncelikle bu duruma bir son verilmesi gerekir. Eğer Adana da işsizlik had safhaya çıkmışsa bunun sebeplerini uzaklarda aramaya gerek yok. Teşviklere bakmak yeterlidir. Çalışkan Bardağın boş tarafını da dolu tarafını da bir arada görebilmeliyiz. Aksi taktirde doğru bir değerlendirme yapamayız. Biz bugün bu tablodan hem memnun olduk hem de daha büyük beklentiler içindeyiz. Umarız bu bir başlangıç olur ve daha fazla firma bu ve bir üst listeye girerek vatandaşımıza istihdam sağlar diye konuştu. Eylül 2013 Sayfa6 KÜRESEL EKONOMİNİN GELİŞİMİ AÇISINDAN EN HIZLI SAYILABİLECEK SON 5 YILLIK ZAMAN DİLİMİNDE BULUNMAKTAYIZ. K üresel ekonominin gelişimi açısından en hızlı sayılabilecek son 5 yıllık zaman diliminde bulunmaktayız. Bu hız, dünya dengelerinin batıdan doğuya doğru kaydığı bir döneme denk gelirken bir yandan da tarihte eşine çok az rastlanacak bir etkileşim ortamının tecrübe edilmesini sağlamıştır. Çok hızlı geçen bu yıllara kısaca baktığımızda 2008 kredi krizi ile birlikte sarsılan ABD sermaye piyasaları ve yüksek kamu borçları nedeni ile silkelenen AB ile birlikte yüksek tansiyonlu bir Ortadoğu, Rusya, Suriye, dinamik bir dönüşüm ortamının olduğu iç ekonomik ve politik yapı birçok gelişmenin sindirilmeden yerini bir sonrakine bırakmasına sebep olmaktadır. Aslında, hem ABD’ de AB’de yaşanan gelişmelerin arka planında eksik kurumsal yönetim, denetim, çıkar, sahtecilik, kamu yararının özel çıkar için kullanılması ifadelerinin yer alması bu alanlarda ne kadar geliştiğini ifade eden batılı ülkeler için sistemin iflası anlamına gelmektedir. Bu ifadelerimiz çalışmamızda serpiştirilmiş bir şekilde açıklanmaktadır. Bu bölümde OECD ülkelerine OECD verileri çerçevesinde bakılacak ve küresel ekonomik gelişmelere ilişkin bazı bilgiler sunulacaktır. 2012 yılı açısından dünyanın genel ekonomik yapısına bakıldığında hissedilir bir yavaşlama görülmektedir. 2011 yılından miras kalan kırılganlıklara eklenen Euro Bölgesi’ndeki durgunluk ve gelişmekte olan birçok ülkedeki beklenmeyen yavaşlama, bu durgunluğun temel faktörleri arasında yer almaktadır. Yine Euro krizinin küresel faaliyetlere ve küresel güvene olan olumsuz etkileri, artan belirsizlik ortamı ve daha sıkı iktisat politikası önlemlerinin alınması, hem geçmişi hem de gelecekteki gelişmeleri ipotek altına alan olumsuz sinyaller olarak ortaya çıkmaktadır. Euro Bölgesi dışında kalan diğer OECD ülkelerine bakıldığında, daha önceki yıllardan farklı bir şekilde ülke içi dinamiklerde yüksek risk taşıyan unsurlarda artış görülmüştür. Yani yüksek ABD’ de AB’de yaşanan gelişmelerin arka planında eksik kurumsal yönetim, denetim, çıkar, sahtecilik, kamu yararının özel çıkar için kullanılması ifadelerinin yer alması bu alanlarda ne kadar geliştiğini ifade eden batılı ülkeler için sistemin iflası anlamına gelmektedir. Bu ifadelerimiz çalışmamızda serpiştirilmiş bir şekilde açıklanmaktadır. OECD ülkelerine OECD verileri çerçevesinde bakılacak ve küresel ekonomik gelişmelere ilişkin bazı bilgiler sunulacaktır. işsizlik, düşük güven düzeyi gibi hususların ekonomik faaliyetleri daha da yavaşlatması söz konusu olabilecektir. Bu gelişmeler ışığında, küresel büyümenin bir müddet daha baskıda kalacağı görülmektedir. OECD tarafından yapılan projeksiyonlar çerçevesinde 2013 yılı boyunca artmaya çalışan bir büyüme hızı, büyüme çabası çerçevesinde (yani ciddi bir küresel büyüme değil sadece bir büyüme çabası genel olarak hakim olacaktır) küresel ekonomi gelişecektir. Bu projeksiyonların hazırlanmasında temel varsayım olarak ülkelerin farklı düzeylerde uygulayacağı iktisat politikalarının çok büyük riskleri ortadan kaldıracağı varsayımı da yapılmaktadır. Yani küresel ekonomi daha kötüye gitme eğilimine sahip olmakla birlikte daha iyiye gitmesi kısa vadede pek mümkün gözükmemektedir. Askon Ekonomi Raporu 2013 Tablo 1’in de detaylarında görüleceği üzere OECD büyümesinin yakın dönemde düşük düzeyde gerçekleşmesi beklenmektedir. Euro Bölgesi veya diğer ülkelere ilişkin detaylar da yine Tablo 1’den görülebilmektedir. Euro Bölgesi’nin 2013 yılı boyunca yaşadığı durgunluk ve kamu kesimi borçlarının da yine büyük oranda devam edeceği öngörülmektedir. Hızı ve etkisi farklılık arz etse bile OECD dışında yer alan temel ekonomilerdeki iyileşme hızının OECD ülkelerine göre kısmen daha iyi olması beklenmektedir. Eğer Euro Bölgesi Genel küresel gelişmelerle ilgili olan bu bölümde öncelikle mevcut durumda yer alan temel iktisadi ve finansal güçler ele alınacak ve ardından enflasyon, işgücü piyasası ve dış dengelerle ilgili konulara değinilecektir. İzleyen bölümler için temel riskler ve projeksiyonlar ve Euro Bölgesi krizini çözmek için gerekebilecek politik aksiyonlar üzerinde tartışılacak ve daha sonra da mevcut projeksiyonlar çerçevesinde alınabilecek önlemler ve gerçekleşmesi olası riskler üzerinde durulacaktır. Küresel Ekonomideki Temel Güçler- Talep ve Faaliyetlerle İlgili Gelişmeler OECD Bölgesi’ndeki iyileşme hızı, bölge geneli için, oldukça düşük düzeyde gerçekleşmektedir. Aslında OECD Bölgesi’nde daha önce yaşanan durgunluklarla kıyaslandığında güncel durgunluğun ve faaliyetlerdeki yavaşlamanın geçmişe göre çok daha düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Küresel düzeyde beklentilerin de üzerinde bir zayıflık bulunmaktadır. Temel sebepler zayıf iş dünyası, tüketici güvenindeki eksiklik nedeni ile tüketim malları ve sermaye mallarında oluşan baskı olarak ifade edilebilir. Küresel ekonomik yapıda birçok unsurun ve olumsuzluğun bir araya gelmesi aynı zamanda sorunun kaynağı ve çözümü noktasında da ayrı bir sıkıntı oluşturmaktadır. Avrupa Birligi bünyesinde oluşan borç krizi ve alınan iktisat politikası önlemleri hem OECD ülkelerini hem de OECD dışı ülkeleri ticaret, finansman ve güven açısından etkilemekte ve geniş çaplı mali konsolidasyon ve sıkı para politikaları da ek sıkışma unsurları olarak ortaya çıkmaktadır. Krizi daha da yoğunlaşırsa ve bazı yüksek etkili risklerden kaçınmak mümkün olmazsa büyüme oranının beklentilerin de altında kalacağı öngörülmektedir. Kaynak ASKON Ekonomi Raporu 2013. Eylül 2013 Sayfa7 MB, 2013 ENFLASYONU İÇİN REVİZYON YAPTI. M B, 2013 enflasyonu için revizyon yaptı. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun 2013 yılı sonunda, orta noktası yüzde 6,2 olmak üzere yüzde 5,2 ile yüzde 7,2 aralığında gerçekleşeceği tahminini açıkladı. Revizyonun gerekçeleri: Enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde, temelde döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler göz önüne alınarak, 2013 yılsonu enflasyon tahmini 0,9 puan yukarı yönlü güncellendi. Önceki enflasyon raporunda yıllık ortalama enflasyon tahmini ise yüzde 5,3 seviyesindeydi. MB, kredilerin yıllık büyüme oranının ise önümüzdeki dönemde kademeli olarak yavaşlayarak, 2014 yılının ortalarında yüzde 15 düzeyine ineceğini varsaymaktadır. Küresel ekonominin zayıf görünümü ve iç talebin ılımlı seyri nedeniyle söz konusun gelişmelerin 2014 yılsonu enflasyonu üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını tahmin edilmektedir. Enflasyonun yılsonunda yüzde 5 hedefinin sınırlı bir miktar üzerinde gerçekleşmesini beklemekle beraber, 2014 yılının başlarında yüzde 5 hedefine yaklaşacağını öngörülmektedir. Enflasyonun, yılın üçüncü çeyreğinde sınırlı bir yükseliş gösterdikten sonra yılsonuna kadar genelde yatay bir seyir izlemesi beklenmektedir. Aynı zamanda, temel olarak önümüzdeki dönemde küresel likidite koşullarının para politikası duruşu üzerinde belirgin rol oynayacağı düşünülmektedir. ABD, 2008’de Lehman Brothers’ın batışıyla girdiği krizden yavaş yavaş çıkıyor. Birçok toparlanma emaresi ortaya çıkmaya başladı. ABD, neredeyse potansiyel büyüme oranına doğru yaklaşıyor. Avrupa ise ABD’den oldukça sonra girdiği krizden çıkma yolunda henüz çok başlarda. İrlanda battı, Yunanistan battı, Güney Kıbrıs battı. İrlanda toparlanıyor ama ötekiler kurtarılma paketleriyle ayakta durmaya çalışıyor. Portekiz ve bazı küçük ülkeler sıkıntıda. Japonya 20 yıldan bu yana Revizyonun gerekçeleri: Enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde, temelde döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler göz önüne alınarak, 2013 yılsonu enflasyon tahmini 0,9 puan yukarı yönlü güncellendi. içinde bulunduğu krizden çıkmak için yeni bir program ve yeni bir ekonomi politikası uygulaması içine girdi. İlk sonuçlar umut verici. Bütün bunlara karşılık bu üç ekonominin yarattıkları parasal genişlemeyi yeni bir krize yol açmadan nasıl toparlayacakları tartışmaların ana konusu. Gelişme yolundaki ülkelerin lokomotifi konumundaki Çin’de birçok sorun yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Büyüme hızındaki düşüş sorunların daha ayrıntılı incelenmesine yol açtı. Çin’deki en büyük sorunlardan birisi olarak gölge bankacılığın boyutunun GSYH’nın yüzde 70’ine ulaşmış olması gösteriliyor. Çin’de yaşanacak ciddi bir tökezlenme, henüz toparlanamamış olan küresel sistem üzerinde çok olumsuz bir etki yaratabilir. Bu dönemde küresel sistemde, gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladığı tahvil alım programlarıyla piyasaya sağladıkları likidite fazlası, getiri ve faizin yüksek olduğu gelişme yolundaki ülkelere aktı. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi benzer öteki ülkelerde de, kurlar fazla oynaklık göstermediği için risklerin düşük kaldığı yolundaki algılamalar sonucu, yabancı kaynak akışı oldu. Bu akışlar daha çok portföy yatırımı biçiminde gerçekleşti. Küresel kriz sürecinde koşullarda birkaç kez değişme yaşandı. İlki 2008’de başlayan Lehman Brothers batışının ABD’ye etkisi, İkincisi Avrupa’da Yunanistan’ın batma eşiğine gelmesiyle başlayan kriz, Üçüncüsü ise FED’in tahvil alımını azaltmaya başlayacağını açıklamasıdır. İlk iki gelişme sonucunda gelişme yolundaki ülkelerden yabancı kaynak çıkışları olsa da bunlar fazla uzun süreli etkiler oluşturmadı ve çıkışlar bir süre sonra yerini yeniden girişlere bıraktı. Çünkü önce Fed ardından İngiltere Merkez Bankası ve AMB, piyasaya likidite desteği sağlayan uygulamalara giriştiler. Üçüncü gelişme en önemli etkiyi oluşturan gelişme oldu. 22 Mayıs’ta FED’in tahvil alım programında azaltmaya gideceğini açıklaması, yükselen piyasa ekonomilerinden hızlı ve yüksek miktarlı yabancı kaynak çıkışlarına yol açtı. Bu ülkelerde borsalar düştü, kurlar ve faizler yükseldi. Kaynak: ANADOLU ASLANLARI İŞADAMLARI DERNEĞİ Stratejik Araştırmalar /Ar-Ge Eğitim / Planlama / e-Ticaret Komisyonu Değerlendirme Tutanağı Eylül 2013 Sayfa8 ÇALIŞKAN: “İMAN VE KARDEŞLİK BİZİM İÇİN OLMAZSA OLMAZ İKİ ANAHTARDIR! A SKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Çalışkan mesajında “iman” ve “kardeşlik” konularına vurgu yaptı. Çalışkan şunları söyledi: “İman ve kardeşlik bizim için olmazsa olmaz iki anahtardır. Her kapıyı açan bu iki anahtar milletimizin elinde oldukça tüm taarruzları püskürtmek mümkün olmaktadır Allah’ın izniyle. Bunun en güzel örneklerini tarihimizde görmek mümkündür. 30 Ağustos Zafer Bayramı böyle bir taarruzun üstesinden gelen şanlı ordumuzun yad edildiği bir bayramdır. İstiklal mücadelesinde yiyecek ekmeğimiz dahi yoktu ama sarsılmaz bir imanımız vardı. Kökleri bin yıllara dayanan bir kardeşlik bağımız vardı. Vatan evlatları birlikte saf tuttu, omuz omuza verdi ve şehitlik mertebesine ulaştı. Hepsinin ortak bir noktası vardı: İslam. Bunu bilen dış kuvvetler, birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik saldırılarda bulunmaya başladılar. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan 30 Ağustos Zafer bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Çalışkan mesajında “iman” ve “kardeşlik” konularına vurgu yaptı. Çalışkan şunları söyledi: “İman ve kardeşlik bizim için olmazsa olmaz iki anahtardır. Her kapıyı açan bu iki anahtar milletimizin elinde oldukça tüm taarruzları püskürtmek mümkün olmaktadır Allah’ın izniyle. Ama Allah’ın izni ile hiçbir zaman muvaffak olamayacaklar. “İman” ve “kardeşlik” bağlarımız öylesine kuvvetli ki bizi birbirimizden ve Allah yolundan ayıramazlar. Milletimiz sahip olduğu tarihi tecrübe ve sağduyu ile bu oyuna gelmeyecek, sinsi hesaplar her zaman olduğu gibi boşa çıkacaktır. Recep Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aziz milletimizin emperyalistlere karşı verdiği bağımsızlık ve var olma savaşının yıldönümünü bir kere daha coşku ve minnetle kutluyoruz. Ağustos ayı, tarihe birçok altın sayfa eklemeyi başarmış aziz milletimizin 30 Ağustos ve Malazgirt Meydan Savaşı başta olmak üzere birçok zaferler kazandığı bir aydır. Bu millet hiçbir zaman esareti ve dayatmaları asla kabul etmeyecektir. Bu zafer, Türk milletinin tarihin hiçbir döneminde taviz vermediği bağımsızlık ve özgürlüğü için gösterebileceği cesaretin, fedakarlığın ve kahramanlığın sayısız örneklerinden biridir.” Eylül 2013 Sayfa9 ASKON ADANA ŞUBESİ İLİM YAYMA CEMİYETİ ADANA ŞUBESİ VE KAHVALTIDA BULUŞTU. A SKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan ve İlim Yayma Cemiyeti Adana Şubesi Ulu Cami’de kahvaltıda buluştu. Kaynaşma toplantısı niteliğindeki kahvaltıda dostluklar pekiştirildi, gündemdeki konular ele alındı ve Ulu Cami’nin tarihi hakkında bilgi alış-verişinde bulunuldu. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan, Ulu Cami’nin asıl adının Ramazanoğulları Camii olduğunu söyledi: “16. Yüz yıldan kalma tarihi bir cami olan Ulu Cami, Ramazanoğulları Beyliği’nin başyapıtıdır. Asıl adı Ramazanoğulları Camii’dir, Adana Ulu Camii adıyla bilinir. Bu eser şehrimizin en önemli tarihi yapılarından birisidir. 1998 yılnda Sabancı Merkez Camii’nin hizmete açılmasına kadar Adana’nın en büyük camisi idi. Caminin yapımına 1509 yılında başlandı. Caminin mimarisi Selçuklu ve Memluk üsluplarını taşımaktadır. Duvarları siyah beyaz mermer taşlarla bezeli olan caminin doğuda ve batıda birer kapısı bulunur. Medrese, türbe, imaret, dar’ül hadis, dar’ül şifa, sıbyan mektebi gibi yapıları da içeren Ramazanoğlu Külliyesi’nin bir parçasıdır. Külliyenin günümüze kadar gelebilmiş diğer kısımları; medrese, türbe ve Ramazanoğulları Saray Selamlığı (Tuz Hanı)’dır. 1998 Adana-Ceyhan Depremi’nde hasar gören camii, 1998-2004 yıllarında onarıldı ve ibadete açıldı.” İlim Yayma Cemiyeti Adana Şube Başkanı Mehmet BARIŞ söz alarak Mısır’daki ve Suriye’deki katliamlardan söz etti: “Mısır’daki darbe ve arkasından gelen katliamlar kabul edilebilir değil, hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu saldırılar hep tekrarlanıyor. Müslüman halkların bu zulümlerden kurtulması gerekiyor. Bunun için basiret sahibi yöneticilere ihtiyacımız var. Halkların sevk ve idaresinde görev alacak kadroların kendilerini iyi yetiştirmiş olmaları gerekiyor. Müslümanlar düşmanlarını iyi tanımalı ve her zaman tedbirli olmalılar. Mısır’da yaşananlardan dersler çıkarılması gerekiyor. Suriye’deki Esed rejiminin de katliamları yürekleri dağladı. Çocuk ve kadınlar ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan ve İlim Yayma Cemiyeti Adana Şubesi Ulu Cami’de kahvaltıda buluştu. Kaynaşma toplantısı niteliğindeki kahvaltıda dostluklar pekiştirildi, gündemdeki konular ele alındı ve Ulu Cami’nin tarihi hakkında bilgi alış-verişinde bulunuldu. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan, Ulu Cami’nin asıl adının Ramazanoğulları Camii olduğunu söyledi hunharca katledildi. Allah Müslümanlara güç ve kuvvet versin. İslam’ın egemen olduğu bir dünya istiyoruz. Müslümanlar durmaksızın çalışmalı. Bu da öncelikle ilimden geçiyor. İlmi seviyesi yüksek alimlere ihtiyacımız var. Bu alimler, toplumu yetiştirdiği vakit, toplumun önünde durabilecek bir askeri vesayet mümkün gözükmemektedir. Canları pahasına direnen insanlar, hak ettikleri zafere ulaşacaklardır, elbet ulaşacaklardır.” İlim Yayma Cemiyeti Adana Şube Başkanı Mehmet BARIŞ dernek hakkında bilgiler verdi. Mehmet BARIŞ şunları söyledi: “ İlim Yayma Cemiyeti, kamu yararına çalışan dernek statüsündeki, Türkiye’nin en köklü ve güve- nilir sivil toplum kuruluşudur. 68 mümtaz hayırsever ve vatanperver insan tarafından, millî ve manevî değerlerimizi ihya ederek geleceğe taşımak, ilim ve irfan çalışmalarını destekleyerek yaygınlaştırmak için 11 Ekim 1951 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşunun hemen ardından, Milli Eğitim Bakanlığı’nın talebi üzerine İstanbul’da ilk İmam-Hatip Okulu’nu açmıştır. Yarım asrı aşan bir süredir nice hayırlı, bereketli ve güzel hizmetlere vesile olan Cemiyetimiz günümüzde Edirne’den Van’a kadar, Türkiye genelindeki şubeleri, öğrenci yurtları ve verdiği burslarıyla eğitim alanındaki çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir.” Eylül 2013 Sayfa10 ASKON’ DAN ADASO’ YA HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ A SKON Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Adana Şube Başkanı Recep ÇALIŞKAN yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki KIVANÇ’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. ADASO’yu ziyarette konuşan ASKON Şube Başkanı Recep ÇALIŞKAN, Zeki KIVANÇ başkanlığındaki yönetim kurulunun, Adana Sanayi Odası ile kent ekonomisine önemli katkılar sağlayacağına inandığını belirterek, göreve seçilmelerinden dolayı kutladı ve başarılar diledi. Adana’dan Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde yer alan firmaların sayısını yeterli görmediklerini ifade eden ÇALIŞKAN, sanayici desteklenirse büyür ve önümüzdeki süreçte, yapılacak çalışmalarla İSO tablosunun daha iyi olacağına inanıyorum ASKON Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Adana Şube Başkanı Recep ÇALIŞKAN yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki KIVANÇ’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Adana Sanayi Odası ile kent ekonomisine önemli katkılar sağlayacağına inandığını belirterek, göreve seçilmelerinden dolayı kutladı ve başarılar diledi. dedi. ADASO Başkanı Zeki KIVANÇ’da, ASKON yöneticilerinin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kentte yatırım, üretim ve istihdamın artması için çaba göstereceklerini vurgulayan KIVANÇ, kentin tüm dinamikleri ile el birliği, güç birliği içerisinde hareket ederek, yatırım ortamı için sinerji yaratmayı, bu sinerji ile Adana sanayisinin daha da gelişmesini hedeflemekteyiz diye konuştu. Ziyarette, ASKON Şube Başkan yardımcısı olan ADASO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi İmam Gazali Hiradağı ve Yönetim Kurulu Üyesi Salih Sütcü, ASKON Şube Yönetim Kurulu üyeleri Bekir Aydemir, Osman Kaya, Atilla Yağmur, Kurtuluş Şengül, Mehmet Erbaş, İlker Medeni, Zeki Kızılkaya, Abdulvahab Delibaş, İsa Tunçöz hazır bulundu. Eylül 2013 Sayfa11 ASKON ADANA TİCARET ODASI’NI ZİYARET ETTİ ASKON, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, Ticaret Borsası ziyaret ettiler. ATO Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Menevşe, Adana’nın her alanda atılım yapması gereken bir dönemden geçtiğini belirterek, Ekonomik potansiyelimiz ile mevcut göstergelerimiz birbiriyle uyuşmuyor. A SKON Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Adana Şube Başkanı Recep ÇALIŞKAN yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, Ticaret Borsası ziyaret ettiler. Adana Ticaret Odası ATO Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Menevşe, Adana’nın her alanda atılım yapması gereken bir dönemden geçtiğini belirterek, Ekonomik potansiyelimiz ile mevcut göstergelerimiz birbiriyle uyuşmuyor. Tüm kurum ve kuruluşlar işbirliği yapmalı, kentimizi layık olduğu seviyeye taşımalıdır. Hepimizin birinci görevi bu olmalıdır dedi. ATO’nun kent dinamiklerinin daha organize şekilde çalışarak ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerinin artırılması yönündeki çabaları, gerçekleşen ziyaretlerde de ön plana çıktı. Anadolu İşadamları Derneği ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri ATO Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Menevşe’yi ziyaret ederek sorunlar ve çözüm önerileri hakkında görüş alışverişinde bulundular. BAŞARI İŞBİRLİĞİYLE MÜMKÜNDÜR. ASKON Şube Başkanı Recep Çalışkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin ATO ya gerçekleştirdiği ziyarette daha fazla işbirliği yapılması gerektiği vurgulandı. Çalışkan, Adana da, özellikle son zamanlarda güzel şeyler oluyor. Daha önceki kurumlar arası dağınık görüntü giderek ortadan kalkıyor. Adana da sanayi ve ticaret alanında faaliyet gösteren çok sayıdaki dernek ile koordine olup, ATO, ADASO, ATB ve AOSB gibi köklü kuruluşların projelerinin ve birlikteliklerinin içinde daha aktif yer almak istiyoruz. Özlenen Adana fotoğrafını ancak bu şekilde ortaya çıkarabiliriz dedi. ATO Başkanı Menevşe’de, geçtiğimiz yıllarda tesis edilen birliktelik çabalarının her geçen gün daha da pekiştiğini ifade ederek, TOBB ye bağlı Oda ve Borsalar arasında başlatılan birliktelik çabaları olumlu sonuç vermiş, kentin diğer dinamiklerini de harekete geçirmiştir. Bu halkayı sizlerle daha da büyütmek istiyoruz. Sizlerin de desteğini almak Adana için çok önemli diye konuştu. askonadana.org.tr “KÜFÜR” TEK MİLLETTİR! A SKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan Mısır’da yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Çalışkan yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi. Rabia-tül Adeviye ve Nahda meydanlarında hunharca katledilen yüzlerce Mısırlı kardeşimiz şehadet mertebesine ulaşırken bi iznillah geride kalanlar ve tüm dünya Müslümanları direnişe devam ediyor. Bu şanlı direnişin yankıları bütün dünyada yürekleri kıpırdatmaya yetiyor. Sosyal medyada yaygın biçimde kullanılan Ra- bia işareti ile ilgili de açıklama yapan Çalışkan şunları ifade etti: Rabia işareti ile sembol haline gelen mücadele bütün baskılara ve yıldırma politikalarına rağmen devam ediyor. Askeri yönetim ve destekçisi olan güçler sivil ve silahsız halkla savaşmaya devam ediyor. Bu savaş, silahsızlara karşı yapıldığı için bir korkunun savaşıdır. Kendi gölgelerinden bile korktuklarının işaretidir. Müslümanlar varlıklarıyla bile yüreklere korku salıyor. Bu korku Mısır’daki gayrimeşru yönetimi katliamlara www.boltas.com.tr /askonadana sürükleyecek kadar büyük bir korkudur. Asıl korkulacak olan Allah’tır. Müslümanların tek ve en büyük korkusu Allah korkusu olduğu için her şart ve durumda Müslümanlar zafere ulaşıyor. ASKON Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan diğer ülkelerde yaşananlara da dikkat çekerek Müslümanlar için dua etti. Ortadoğu’da kan, gözyaşı ve acı kesintisiz devam ediyor. Gazze, Irak, Suriye ve şimdi de Mısır. Allah Müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Bizler de üzerimize düşeni yapmak için hazırız. Allah bizleri kardeşlerimize yardım etmeye güç yetirsin inşallah. Elimizle, dilimizle, kalbimizle. Hangisi olursa olsun Rabbim kardeşlerimizin yanında yer almayı bizlere nasip etsin. Çalışkan açıklamasının sonunda Mısır yönetimini destekleyenlere de tepki gösterdi Mısır’daki katliamların arkasında İsrail’in olduğu belgelendi. Başbakan konuyla ilgili bir açıklama yaparak İsrail i suçladı. Her taşın altından çıkan İsrail’i ve destekçilerini şiddetle kınıyoruz. Ayrıca Mısır’daki yönetimi destekleyen Arap ülkelerini de bir an önce kendilerine gelmeye davet ediyoruz. Kendilerine gelmezlerse sıra muhakkak onlara da gelecektir. Unutulmamalıdır ki küfür tek millettir.