Untitled - Timaş Yayınları

Transkript

Untitled - Timaş Yayınları
Bebekelikten Ergenliğe
POZİTİF DİSİPLİN
Yasemin Yusufoff
TİMAŞ YAYINLARI | 2775
Aile Kitaplığı | 21
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Emine Eroğlu
PROJE EDİTÖRÜ
Seval Akbıyık
EDİTÖR
Fahrünnisa Erdem
ÇİZER
Mustafa Kocabaş
KAPAK TASARIMI
Ravza Kızıltuğ
1. BASKI
Mayıs 2012, İstanbul
ISBN
978-605-08-0281-8
TİMAŞ YAYINLARI
Cağaloğlu, Alemdar Mahallesi,
Alayköşkü Caddesi, No: 5, Fatih/İstanbul
Telefon: (0212) 511 24 24 Faks: (0212) 512 40 00
P.K. 50 Sirkeci / İstanbul
timas.com.tr
timastimas.com.tr
facebook.com/timasyayingrubu
twitter.com/timasyayingrubu
Kültür Bakanlığı Yayıncılık
Sertifika No: 12364
BASKI VE CİLT
Sistem Matbaacılık
Yılanlı Ayazma Sok. No: 8
Davutpaşa-Topkapı/İstanbul
Telefon: (0212) 482 11 01
YAYIN HAKLARI
© Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Timaş Basım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’ne aittir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
%HEHNOLNWHQð(UJHQOLúH
32=û7û)ð'û6û3/û1
Yasemin Yusufoff
<$6(0û1ð<868)2))
Yasemin Yusufoff hayatını bebeklerin ve çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesine
adamış bir bilim kadını, araştırmacı ve annedir. Amacı mutlu ve faydalı bireylerden
oluşmuş toplumların var olabilmesi için bugünden yapılması gerekenlere elinden
geldiğince katkıda bulunabilmektir.
Kaliforniya üniversitesinde (University of California Riverside) başladığı üniversite
eğitimine kendi sahasında daha fazla bilgi sahibi olduğunu düşündüğü için New York
Üniversitesi’nde (NYU) devam etmiş ve bu üniversiteden mezun olmuştur. Eğitimde
bir dünya devi olan Japonya’nın yüksek teknoloji ile geleneksel aile yapısını ve eğitim
metotlarını birleştiren özgün eğitim sistemini öğrenmek amacıyla eğitimine Japonya’da
devam etmiştir. Japonca öğrendikten sonra eğitim ve dil gelişimi alanındaki mastır
çalışmalarını Tokyo’daki prestijli International Christian Univeristy (ICU) üniversitesinde tamamlamıştır. Bu akademik çalışmaları sırasında saha tecrübesi kazanmak
amacı ile Tokyo YMCA anaokullarında bebekler ve ebeveynlerle bizzat çalışmıştır.
Amerika’da ve Avrupa’da Montessori metodu ve Reggio Emilia eğitim yaklaşımları
konusunda araştırmalarda bulunmuştur. Babaların, bebek ve çocukların mutlu,
başarılı bireyler olmalarına etkisi konusu özel ilgi alanlarındandır. Ayrıca problemli
ailelerinden alınan çocuklarla, yetim ve öksüz çocukların bakımı ve evlat edinilmesi
konularında da araştırmaları ve çalışmaları vardır. Çocuklarda cinsel istismarı önleme
ve maruz kalanların rehabilitasyonu konusunda da derneklere destek vermektedir.
Ülkemizde de bebeklerle ve çocuklarla iletişimde bulunan herkese faydalı olmak
amacı ile Bebek Üniversitesini kurmuştur. Dünya Engelliler Birliği Genel Sekreteridir. 2011’de Kimse Yok Mu Derneği ve Anafen tarafından yılın annesi seçilmiştir.
Yayınları arasında ‘Bebek İşaret Dili’ bulunmaktadır. Güncel projeleri arasında, İşitme
Engelliler Federasyonu ile birlikte işaret dili eğitimcilerine yönelik kitap hazırlamak
vardır. Evli ve iki çocuk annesidir.
Sevgili Eşim Uz. Dr. İ. Gürkan Çelikkol’a…
Et si tu n’existais pas,
Dis-moi pourquoi j’existerais...
ñ¡ñ1'(.ñ/(5
*LULí ...................................................................................... 11
'LVLSOLQ7HUEL\Hý&H]D ........................................................ 17
Disiplin ........................................................................................17
Terbiye .........................................................................................18
&H]D ...................................................................................... 22
1HGHQ3R]LWLI2OPDOÜ"........................................................... 26
3R]LWLI'LVLSOLQ1HGLU" .......................................................... 33
Pozitif Disiplin Yönteminin Bilimsel Altyapısı ................................33
¡RFXðD.ÐWÖ'DYUDQPDQÜQ6RQXÁODUÜ .................................. 38
Çocuklar, Küfür, Alay ve Aşağılamalar ...........................................41
3R]LWLI'LVLSOLQLQ)D\GDODUÜ ................................................... 45
Büyükler İçin Faydaları .................................................................46
3R]LWLI'LVLSOLQLQ=RUOXNODUÜ ................................................. 48
¡RFXNODU1HGHQm<DUDPD]OÜNn<DSDUODU" ............................... 49
Küçük Çocuklar ............................................................................50
Büyük Çocuklar ............................................................................54
Tetikleyiciler .................................................................................55
Erkek Çocuklarla İlgili ..................................................................56
¡RFXNODUÜQ<DíODUÜQD*ÐUH
3R]LWLI'LVLSOLQ°QHULOHUL ...................................................... 60
Bebeklerin Rahatsızlıklarını Önleyin ..............................................60
Ağlıyorlarsa Sistematik Bir Listeye
Göre Hareket Edin .......................................................................60
Daha da İyisi Bebeklerin Dilini Öğrenin ........................................61
1-3 Yaş Çocuklarının Dikkatlerini Dağıtın .....................................63
Küçük Çocuklara Güzel Örnek, Açık ve Net Bilgi,
Bariz Sınırlar ................................................................................69
Büyük Çocuklar ............................................................................71
3R]LWLI'LVLSOLQ¡Ð]ÖPOHUL .................................................... 74
Çocuğunuzla Sağlam Bir İlişki İçin Oyun ve İlgi ............................74
Çocuğunuzla Oynamak .................................................................76
Dışarıda Oyun ..............................................................................77
Oyuncak Seçmek ..........................................................................80
TV ve Çocuk ................................................................................81
8\JXQVX]'DYUDQÜí*ÐVWHUHQ¡RFXNODUDYH*HQÁOHUH3R]LWLI
'LVLSOLQ7HNQLNOHUL ................................................................ 85
¡RFXðXQX]1H\L1HGHQ<DSDU" .......................................... 119
%Ö\ÖNOHUYH.ÖÁÖNOHUñÁLQ
6DNLQOHíPH<ÐQWHPOHUL ....................................................... 122
%DEDODU ............................................................................... 124
(EHYH\QOLN<DNODíÜPÜQÜ] ..................................................... 130
Aşırı Hoşgörülü ve Müsamahakâr mısınız? ................................... 130
Aşırı Katı mısınız? ....................................................................... 132
Ebeveynlikte Doğru Yolda mısınız? .............................................. 134
ñVODPYH¡RFXN ................................................................... 137
3VLNRORMLN6XLVWLPDO°UQHðL
*ÐUÖQPH\HQ<DUDñ]OHUL ...................................................... 140
¡RFXN6XLVWLPDOLQL°QOHPH5HKEHUL ................................... 143
<DVDN'LVLSOLQ..................................................................... 145
6L]LQ6RUXODUÜQÜ] ................................................................. 147
6RQ6Ð] ............................................................................... 163
.D\QDNÁD ............................................................................ 167
*LULí
“Çocukta değiştirmeye çalıştığımız bir şey varsa, bunu
önce kendimizde arayıp değiştirmeliyiz.”
Carl Jung
Değerli anneler, babalar, öğretmenler ve hayatlarında çocuk
olan herkes;
Elinizde tuttuğunuz kitabımla sizi bambaşka bir dünyaya
davet ediyorum. Bu yeni dünya son teknolojiler ve araştırmalardan faydalanmış, eskilerden sadece güzellikleri almış ve doğru
bildiğimiz yanlışlardan arınmış bir dünya. Bu konudaki her yeni
araştırma bize disiplinin öneminin bugünden daha çok çocuğun
geleceği ile ilgili şekillendirici etkisine eğilmemiz gerektiğini
gösteriyor. Bu kitabımla Türkiye’nin ve dünyanın geleceği olan
çocukların daha iyi bir şekilde yetiştirilip eğitilmesine, toplumsal
huzur ve barışın tesisine, Türkiye’nin ülke olarak başarılarının
artmasına ve son olarak da dünya barışına karınca kararınca bir
katkıda bulunmayı arzu ediyorum.
Bu kitabı yazmak için, dünyadaki çeşitli kültürleri bizzat yaşayarak inceledim, farklı akademik yaklaşımları analiz ettim ve
elbette bu konuda yazılmış çok sayıda kitap ve makaleyi okudum.
Disiplin (ya da eğiterek terbiye), çocuğunuzun temel fiziksel
ihtiyaçlarından sonra en önemli konudur. Bundan dolayı sizler
için en iyi şekilde araştırmak istedim. Disiplin konusunda Amerikalılar, Japonlar, Avrupalılar, Afrikalılar neler yapıyor, Amerikan
Pediatri Akademisi neler öneriyor, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF çocuklara davranışlarımızın sonuçları ne olur diyor? Beyin
10 |YASEMİN YUSUFOFF
ve çocuk gelişimi araştırmacıları, psikologlar, psikiyatristler ve
dinimiz bu konuyla ilgili neler söylüyor?
Bunlar dışında, Türkiye, Amerika, Japonya ve Bulgaristan’daki
disiplin uygulamalarını yakından izledim. Ayrıca, küçük çocuk
annesi ve ergen çocuk üvey annesi olarak, bu kitabı yazarken
kendi tecrübelerimden yararlandım ve size önerdiklerimi bizzat
denedim. Tüm bu bahsettiklerimin ancak ufak bir özetine bu
kitapta yer verdim çünkü faydalı olması için kısa ve öz olması
gerektiğini düşündüm.
Bütün okuduklarım, gözlemlediklerim ve yaşadıklarıma göre,
çocuklarımızın daha iyi disipline edilmesi için bir formül var.
Evet, bir formül! Herkes aslında aynı şeyi söylüyor. En basit
anlatımla, çocuklar unutsa da, ruhlarındaki hasarlar kalır. Çocuğunuza kötü davranmak ve sözle ya da fiziksel olarak onu
incitmek, gelişimini ve başarısını olumsuz etkiler. Aynı şekilde,
çocuğunuzun her şeyini siz yaparsanız, büyüdüğünde de ondan
fazla bir şey beklememeniz gerekir. Çocuğunuza sabırlı, destekleyici ve pozitif bir şekilde yaklaşmak ise, gelişimini ve ilerideki
başarısını pozitif şekilde etkiler.
Bunun için size pozitif disiplin devrini başlatmayı öneriyorum.
Bu aynı zamanda bir hayat tarzıdır. Çocuğunuzun davranışlarını
temelinden çözeceksiniz. Bir bitki kurumak üzere ise, yapraklarını
koparıp atar mısınız yoksa ona su mu verirsiniz? Bu yaklaşım
tarzı çocuklarınız için de geçerli olmalıdır. Yanlış davranış sergilediklerinde size iletmek istedikleri bir mesaj var demektir. Bu
kitabımla, hem çocuklarınızın davranışlarını daha iyi anlamanızı
hem aranızdaki ilişkiyi daha sağlam temellere oturtmanızı hem de
onları en iyi ve sağlıklı şekilde yetiştirmenizi sağlamaya katkıda
bulunmayı hedefliyorum.
Öncelikle, çocuğunuzla ilişkinizdeki alışkanlıklarınızı ve iletişim stilinizi gözlemleyin. Eğer çocuklarınıza karşı şu davranışlar
içindeyseniz bunlardan hemen vazgeçin:
9 Yalan söylemek,
9 Korkutmak,
POZİTİF DİSİPLİN | 11
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
Bağırmak,
Kötü davranmak,
Dövmek,
Duygularını incitmek,
Kandırmak,
Cezalandırmak,
Zorla yemek yedirmek ya da uyutmak,
Uzun süre susmalarını istemek,
Terk etmekle ya da evden atmakla tehdit etmek,
Onun yapması gerekenleri yapmak,
Normal zekâlı, engelli olmayan, 4 yaş üstü çocuklarınızı
devamlı giydirmek, beslemek,
9 Onun yerine karar vermek,
9 Gerektiğinde ‘hayır’ dememek ya da istediği her şeyi yapmak,
9 2 yaşın üstündeki çocuk ağladığı için istediğini yapmak.
Bu önerilerime bazılarınızın verdiği tepkiyi tahmin edebiliyorum. ‘Haa evet, bunlar mümkün mü sanki’, ‘Kızını dövmeyen
dizini dövermiş, böyle yaparak şımarık, kontrol dışı çocuk yetiştirmiş oluruz’, ‘Annem babam bana hep kötü davrandı, hergün
dayak yedim. Bunun için çocuğumu hiçbir şekilde incitmek istemiyorum. Ne istiyorsa olsun, ne yaparsa yapsın. Çocuk değil
mi...’ gibi tepkilerinizi duyar gibiyim.
Sizleri anlıyorum, ‘çocuğun mu var derdin var’ gibi olumsuz
atasözlerini duyarak büyüdüğünüz için, çocuk yetiştirmek ile
ilgili pozitif düşünmekte zorluk çekiyor olabilirsiniz. Ama bu
önerilerimin arkasında yüzlerce araştırma ve kurum var.
İşte bunlardan bir kaçı:
C Dünya Sağlık Örgütü raporu: ‘Araştırmalar çocuk beyninin gelişiminin stres altında fizyolojik olarak değiştiğini
göstermiştir. Kötü davranış, ani stresler ya da uzun süreli
12 |YASEMİN YUSUFOFF
stres oluşturucu durumlar, beynin gelişimine zarar vererek
çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini
kötü yönde etkiler.1
C Birleşmiş Milletler raporu: Şiddet, fakirliğin, cahilliğin ve
erken yaşta ölümlerin ortaya çıkmasında en önemli nedenlerin başında geliyor. Şiddetin psikolojik, duygusal ve
fiziksel hasarları, çocukların gerçek potansiyellerini ortaya
koyma şansını elinden alır. Çocuklara yönelik şiddet, bir
ülkenin gelişme umudunu yok eder.2
C Amerikan Pediatri Akademisi (AAP): Çocuğa yönelik şiddet
onların canını acıttığı gibi, şiddetin öfkeyi ifade etmede
ve problemleri çözmede geçerli bir yol olduğu gibi yanlış
bir inanç doğurur. AAP çocuklara şiddet uygulanmasına
kesinlikle karşıdır.3 AAP çocuklarda istenmeyen davranışların önlenmesi için, ailelere pozitif disiplin yöntemlerinin
öğretilmesini önerir.4
C Harvard Üniversitesi: Bütün çocuklar karanlık, canavar,
yabancı gibi unsunlara karşı korku duyabilirler. Bu tür
korkular gelişim sürecinin bir parçasıdır ve geçicidir. Öte
yandan aileden ya da çevreden gelen tehdit edici durumların yarattığı korku ve endişe uzun yıllar negatif etkiler
oluşturur. Ayrıca çocuklar bunun etkisinden kolay kolay
kurtulamaz. Fiziksel, cinsel ya da duygusal suistimal, ebeveynlerin birbirine kötü davranması (aile içi şiddet) ya da
yaşadıkları toplum içinde karşılaştıkları şiddet ve tehdit
çocukları uzun dönemde negatif yönde etkileyen tehdit
edici durumlara en iyi örnektir.5
Zorla yemek yedirmek, uyutmak ya da uzun süre onlardan
susmalarını istemek çocukların strese kapılmalarına neden olur.
Strese kapılan çocuklar ise isyan, huzursuzluk, bağırıp çağırma,
1
2
3
4
5
World Health Organization, 2006
Pinheiro, 2006
American Academy of Pediatrics, 2010
American Academy of Pediatrics, 1998
National Scientific Council on the Developing Child, 2010
POZİTİF DİSİPLİN | 13
öfke nöbeti gibi olumsuz davranışlar sergileyebilirler. Böylece aileler oluşturmak istedikleri bir çocuk modeli yerine, ‘yaramaz’ diye
adlandırılan bir çocuk tipine sahip olabilirler. Daha da kötüsü,
çaresiz, mutsuz, depresif, aşırı söz dinleyen bir çocuk modelinin
ortaya çıkması bile söz konusudur.
Çoğu anne-baba çocuklarını yetiştirmek için temel olarak
kendi çocukluk deneyimlerinden yararlanır. Anne-babalarından, diğer ailelerden ve arkadaşlarından gördükleri modelleri
uygularlar. Çocukların ortaya koydukları davranışlar karşısında
takınılan tavır, iş ve sorumlulukların çocuklara yüklenme şekli
aileden aileye farklılık gösterir. Çocuklar nasıl davranacaklarını
kendilerine bakan yetişkinleri izleyerek, dinleyerek ve onlarla
konuşarak öğrenir. Ayrıca bununla kalmayıp çevrelerindeki yetişkinlerin diğer bireylerle iletişimlerini de örnek alırlar.
Bu da yeni nesillerin yetiştirilmesinde bir kısır döngü oluşturur. En doğrunun bu olduğu düşünüldüğü ya da daha farklı
bir yol bilinmediği için, geçmişten gelen yanlış davranışların
tekrarlanmasına neden olur.
Çocuklar değer yargılarını söylenenlerden çok gözlemleriyle
oluşturur. Bu nedenle ebeveynlerin eğitimi çok önemlidir. Aileler
çocuklarını yetiştirirken, büyüklerin yanlışlarını tekrarlamak
yerine bilimsel araştırmalardan yararlanabilir. Bütün çocuklar
güvenli, oturmuş, sevgi dolu ortamlara ihtiyaç duyar. Değerli bir
insan muammelesi gören çocuklar, değerli bir kişi gibi davranır.
Bu çocuğun her istediğini yapmak anlamına gelmemelidir. Tersine, aile yönetimini ele geçirmiş çocuklar da çok problemlidir.
Çocuğunuzu azarlamadan, dövmeden, onun kötü hissetmesine neden olmadan, pozitif yönde yetiştirmek için bu kitapta
birçok yöntem bulacaksınız.
Bu yöntemlerden en iyi şekilde faydalanmak için, çocuğunuz
ile aranızda güçlü bir bağ olması gerekir. Anne ve babasını seven
çocuk, onları mutlu etmek ister. Ebeveynleri ile kötü ilişkisi
olan bir çocuk ise, onların isteklerini önemsemez, davranışlarını
düzeltmez. Bir Japon uzmana göre, iyi bir anne ve baba şu üç
14 |YASEMİN YUSUFOFF
önemli özelliğe sahip olmalı; çocuklarının önünde, arkasında ve
yanında yürümeli, onlara rehber, destek ve arkadaş olmalıdır.
En önemlisi de, aileler her aşamada çocuklarının ihtiyaçlarını
karşılamalıdır. Çünkü her yanlış davranışın arkasında bir ihtiyaç
vardır. O davranışı sorgulamak ‘sorun’ boyutunu ‘soru’ boyutuna
çevirmektir. Yani, yanlış bir davranış sergilendiğinde, önce bunun
nedenini bulmak gerekir. Tıpkı ağaçtaki sorunu meyvesine değil,
köküne bakarak bulmak gibi. Sonraki aşamada ise, yanlış davranışın kaynağına bakarak, bilinçli bir şekilde hareket edilmelidir.
Çocuklarımızın yanlış davranışlarını kuruyan ağacın yaprakları
gibi düşünürsek, o yaprakları sadece koparmak yerine, ağacın
sulanması gerektiğini anlatmak istedim bu kitapta.
Bu kitabı yazmamın öncelikli amacı size ve çocuklarınıza
faydalı olmaktır. Kitabımın sizin hayatınızı kolaylaştırmasını,
çocuklarınızın hayatını ise güzelleştirmesini umuyorum. Kitabımdaki öneriler çocuğunuzla bağınızı güçlendirecek, çocuğunuzun topluma faydalı, hayırlı ve özgüveni yüksek bir birey olarak
yetişmesi için size yol gösterecektir.
Çocuk insani ilişkileri geliştiren, daha olgun ve sabırlı bireyler
olunmasına katkıda bulunan en önemli varlıklardır. Çocuğunuzla
yaşadığınız zorlukları doğru değerlendirirseniz, kendi kişiliğinizle
ilgili önemli bilgiler öğrenirsiniz, ona da başkalarıyla ilişkilerinde
faydalı davranış modelleri geliştirmesi açısından katkıda bulunursunuz. Yapılan yanlışlara hayıflanmak yerine onları doğruya
ilerleme çabaları gibi değerlendirmek öğrenme ve düzeltme yeteneği kazandırabilir. Bunu çocuğunuza da öğretirseniz, gelişimine
büyük katkıda bulunmuş olursunuz.
Bu kitabın faydalı bir yönü daha bulunduğunu belirtmeden
geçmek istemiyorum. Asıl konu çocuklarımız, ama aslında yazdıklarım yetişkinler için de geçerli. Rudolf Dreikurs der ki:
‘İnsani ilişkilerde izlediğimiz yöntem çocuklarımızı yetiştirirken, bizim için de benimsenmesi gereken yol olmalıdır.’ Doğru
değerlendirilirse, kitabımdaki bilgiler tüm ilişkilerinizde sizin
için yol gösterici olabilir.
'LVLSOLQ7HUEL\Hý&H]D
Disiplin
Disiplin ebeveynlerin en önemli görevlerinden biridir. Çocuğunuzu disipline etme şekliniz onun kişiliğini, ilişkilerini ve
hayattaki başarısını uzun dönemli olarak etkileyecektir. Bazı
ebeveynler disiplin ve cezanın aynı şey olduğunu düşünüyor
olabilir. Muhtemelen bu kanaat ‘iyi ebeveyn olmak için çocuğu
sıkı kontrol altında tutmalı, bunun için de itaat etmeyen çocuğu
cezalandırmalı’ gibi yanlış bir inanıştan kaynaklanmaktadır.
Oysa ‘disiplin’ kelimesi Latincede ‘talimat’ ya da ‘nasıl yapılacağını öğretmek’ gibi bir anlama sahiptir. Çocukları disipline
etmenin amacı onların kendi kendilerini kontrol yeteneklerini
(kendilerini yönetmek) geliştirmek ve onlarda kendi eylemleri
için sorumluluk bilincini oturtmaktır.
Kelimeler de insanlar gibi zaman geçtikçe değişiyor, gelişiyor
ve başka boyutlara dönüştürülüyor. Muhtemelen disiplin ile cezanın karıştırılması, eskiden kalan ‘cezalandırmadan öğrenemez’
düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Karanlık çağlar çoktan geçti. Yaşadığımız iletişim çağında,
artık eski ve doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtulma şansımız
var. Bugün biliyoruz ki, uygun disiplin, çocuklara neyi yanlış
yaptıklarını anlamaları hususunda yardımcı olup, onların duygu ve sorunları üzerinde çalışarak yeni çözümler üretmelerine
odaklanır. Elbette disiplin doğru davranış kalıplarının da kalıcı
alışkanlıklara dönüşmesinde önemli bir yardımcıdır. Özetle disiplin; duygu ve davranış yönetimi, eğitim ve öğretimi yöntemleridir.
16 |YASEMİN YUSUFOFF
8\JXQGLVLSOLQoRFXNODUDQH\L\DQOñý\DSWñNODUñQñ
DQODPDODUñKXVXVXQGD\DUGñPFñROXSRQODUñQGX\JXYH
VRUXQODUñ]HULQGHoDOñýDUDN\HQLo|]POHUUHWPHOHULQH
RGDNODQñU
Ceza ise çocuğa kendisinden büyük ve güçlü birisinin, acı verici
bir yolla, davranışından hoşlanmadığını göstermesidir. Ceza bir
kontrol/hükmetme yöntemidir.
Öte yandan, bazı ebeveynler çocuklarının her türlü davranışına aşırı hoşgörüyle yaklaşıp, yapmak istedikleri her şeye izin
verirler, bu da çocuğun kendi davranışını yönetme kabiliyetine
zarar verir. Çocuk kuralsız ve sınırsız olursa, kendisini güvende
hissetmez. Erişkinler yönetimi ele almadıkları zaman ise çocuklar etraflarındaki olayları yönetemediklerini anlamaya başlar
ve bundan korkarlar. Zaman içinde bu korku, öfkeye dönüşür.6
Terbiye
Ülkemizde ‘disiplin’ ile aynı anlamda kullanılan ‘terbiye’ kelimesinin anlamına da bakalım. Arapça asıllı olan bu kelime, ‘bir
şeye neşv ü nema vermek, onu büyütmek, yükseltmek’ manalarına
gelir.7 Zamanla bu anlamı da değişen ‘terbiye’ kelimesi Türk Dil
Kurumu sözlüğünde8 şöyle açıklanır:
Terbiye: Ar. terbiye a. 1. Eğitim: “Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade
etmekteydiler.” -A. Ş. Hisar. 2. Görgü: “Davudi sesi, şetareti, terbiyesi
kendisini hem kadınlara hem erkeklere sevdirmişti.” -A. H. Müftüoğlu. 3. Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma. 4. Eti,
pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir
6
7
8
Keck ve Kupecky, 2009
Canan, 2010
Türk Dil Kurumu, 2011
POZİTİF DİSİPLİN | 17
süre bekletme. 5. Hayvanı alıştırma: “Sessiz sinema filminde bir
yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu.” -F. R. Atay.
Maalesef, günümüzde bazı ebeveynler bu tanımdaki ‘hayvanı
alıştırma’ anlamını benimseyerek çocukların canını yakmadan hiç
bir şey başaramayacaklarını ya da öğrenmeyeceklerini düşünüyor.
Ya da çocukları kendilerinden korkmazlarsa, büyüklere saygıları
olmaz ve ileride tamamen kontrol dışı, ahlaksız, kötü insanlar
haline gelirler diye endişe ediyor.9
Bu tür aileler ödül ve ceza yaklaşımını displinin temeli kabul
eder ve diğer tüm disiplin yaklaşımlarını dışlar.
Aslına bakılırsa ödül ve ceza yaklaşımı hayvanlarda çok etkilidir. Hayvanlarla çalışan kime sorsanız bunun işe yarar bir metod
olduğunu söyler. Yapmasını istediğiniz bir şeyi yaptığında hayvana sevdiği bir yiyeceği verip onu ödüllendirirsiniz, yapmasını
istemediğiniz bir şeyi yaptığında da hemen cezalandırırsınız.
Karar mekanizması doğrudan biyolojik dürtülerinin etkisi altında olan hayvanlar, istediğiniz davranış modellerini bu metodla
hemen öğrenir.
Araştırmalar, beyin tehdit altındayken ya da ödüllendirildiği
zaman, kan akımının entellektüel kalitede karar vermekten sorumlu bölgelerden uzaklaşıp, temel yaşamsal faaliyetlerle ilgili
bölgelere (arka beyin) doğru kaydığını ortaya koyar. Bu da ödül
ceza mekanizmasının hayvanlarda neden işe yaradığını açıkça
gösterir. Oysa insanlar ile hayvanların disipline edilme yöntemleri farklı olmalıdır. Biz insanlar gibi entellektüel karar bölgeleri
gelişmiş canlılarda, ödül ceza yöntemi uygulanmamalıdır.
Hayvanlara komplike düşünme teknikleriyle karar vermelerini öğretmek, ahlaki değerleri aşılamak mümkün değildir.
Örneğin bir yunusa yaptığı gösterilerin iyi olması durumunda
daha çok para kazanacağını, bunun da çocukları için daha büyük
havuz, daha iyi imkânlar anlamına geldiğini anlatmaya çalışmak
9
Holden, Miller ve Harris, 1999
18 |YASEMİN YUSUFOFF
.HQGLOHULQLWHKGLWFH]D\DGD|GOND]DQDPDPDDOWñQGD
KLVVHGHQoRFXNODUWHPHOEL\RORMLNGUWOHUOHNDUDUYHULUOHU
<DQOñýODUñQGDQGHUVoñNDUPDLPNkQODUñoRNNñVñWOñGñU=DPDQ
LoLQGHEX\DNODýñPRQODUñSUREOHPOHUL\DSñFñýHNLOGHo|]HPH\HQ
GHĀLýLNOLNOHUGHQUDKDWVñ]RODQDQOñNWHSNLVHO\DNODýñPODUñRODQ
ELUH\OHUKkOLQHJHWLULU
imkânsızdır. İyi bir atlayış yaptığında sevdiği balığı vermek yunus
için yeterlidir.
Çocuklara gelecek olursak; bu yöntemin uygulanması yapılacak en büyük hatadır. Çünkü çocuklar ödüllendirildiklerinde
ya da cezalandırıldıklarında beyinleri hayatta kalma bölgelerini
çalıştırır. Öte yandan entellektüel çözümlemeyle ilgili planlama,
olay ve şekil örgülerini tanıma, bilgi alma, yaratıcılık, veri sınıflama ve problem çözme kabiliyetleri ise azalır.10 Ayrıca, çocukların
kurallara uygun davranmaları için, cezaların daha az, pozitif yöntemlerin ise daha çok işe yaradığı araştırmalarla kanıtlanmıştır.11
Kendilerini tehdit (ceza ya da ödülü kazanamama) altında
hisseden çocuklar temel biyolojik dürtülerle karar verirler. Yanlışlarından ders çıkarma imkânları çok kısıtlıdır. Zaman içinde bu yaklaşım onları problemleri yapıcı şekilde çözemeyen,
değişikliklerden rahatsız olan, anlık tepkisel yaklaşımları olan
bireyler haline getirir. Bu yaklaşımın doğurduğu olumsuz sonuçlardan biri de çocukların dışarıdan davranışlarıyla ilgili ‘iyi’ ya da
‘kötü’ değerlendirmelerini içeren mesajlar alma beklentisi içine
girmeleridir. Sık sık bu tür yaklaşımlara maruz kalan çocuklar,
ebeveynlerinden davranışlarıyla ilgili bu tür değerlendirmeler
bekler. Bunun için de, çocuklar kendi ahlaki kararlarını verirken bile başkalarının kararlarına bağımlı hale gelir. Çocukların
yaşamdaki odak noktaları ‘başkaları benden ne istiyor ve ben
buna karşılık onlardan ne istiyorum’a dönüşür.
10 Bailey, 2000
11 Toner, 1986
POZİTİF DİSİPLİN | 19
Oysa ödül ve ceza yaklaşımını içermeyen pek çok etkili, pozitif
disiplin yöntemi bulunmaktadır. Bu yöntemler beynin hayatta
kalma değil, düşünerek karar verme bölgelerine hitap eder. Pozitif
disiplin yöntemleriyle eğitilen çocuklar sorumluluk duygusuna sahip, dürtülerini kontrol edebilen, yanlışlarından öğrenen,
mutlu, iletişime ve işbirliğine açık bireyler olarak büyür. Pozitif
disiplin uygulayan anne babalar, çocukları ile daha az sorun yaşar
ve onlara zarar verecek riskli davranışlardan kaçınır.12
12 Wolfe, 1988
&H]D
Şimdi bir dakikalığına çocukken yaptığınız bir şey için cezalandırıldığınız anı hatırlayın. Bu cezadan sonra ne hissetmiştiniz?
Aşağıdaki seçeneklerden hangisi sizin o anki duygularınızı doğru
olarak ifade ediyor?
A) Kötü ve değersizim. Derinliklerimde hissediyorum, biliyorum; ben yeterince iyi değilim, insanları memnun etmeye
daha çok çalışmalıyım.
B) Bir daha dikkatli olup beni yakalamamalarına özen göstereceğim.
C) Beni böyle cezalandırmak ha… Bunun aynısını belki yine
yapmam ama bunu size ödeteceğim.
Çocuk cezalandırıldıktan sonra genellikle bu seçeneklerden
birini düşünüp ona uygun şekilde bir karara varır. Cezalandırıldığı davranış hakkında hiçbir şey öğrenmez. Ya korktuğu ya da
değersiz hissettiği için cezalandırılmasına neden olan davranışı
tekrarlamaz. Siz görmeden bunu tekrar yapabilmek ya da öç
almak için en uygun zamanı ve ortamı kollar.
Önemli sayıda araştırma, fiziksel cezalandırmanın sonraki yıllarda çocuklarda başkalarına karşı saldırganlığa sebep olduğunu
ortaya koymuştur. Yine araştırmalar göstermiştir ki çocukların
her davranışına karışan, sert, otoriter ailelerin yetiştirdikleri
çocuklar, ailelerinde sevgi ve ilgiyle yetiştirilen çocuklara göre çok
daha kötü davranışlar sergiler. Aşırı otoriter aileler bu durumda
cezanın yetersiz olduğunu düşünüp, çocuklarına daha fazla ve
şiddetli ceza uygular. Bunun sonucunda ise çocuğun geliştirdiği
POZİTİF DİSİPLİN | 21
tepkisel davranış tırmanır ve kötü davranış (öç alma)-ceza kısır
döngüsüne girilir.
Çocuklarda cezalandırıcı davranışların zararlı etkileri bununla
da kalmaz. Tam da bu kısır döngünün düzeldiği sanılırken, gençliğe geçişte, çocuklar kendilerine zarar vererek bilinçaltında aileyi
cezalandırma yoluna başvurur. Bu gençler uyuşturucu kullanarak,
evlilik dışı hamile kalarak, evden kaçarak ya da başka üzücü olaylara karışarak, ailelerinden çektikleri eziyetin öcünü alırlar. İşin
diğer acı bir yönü ise, bu gençlerin ailelerine acı çektirebilmek
için kendilerinin de büyük acılar çekiyor olmasıdır.
22 |YASEMİN YUSUFOFF
.oNoRFXNODUEL]LP\DUDPD]OñNGL\HQLWHOHGLĀLPL]
GDYUDQñýODUñYXUPDNñVñUPDNYVJLELžJHQHOOLNOHNHQGLOHULQL
QDVñOLIDGHHGHFHNOHULQLELOHPHGLNOHUL\DGDRQODULoLQ\HQLRODQ
ELUGDYUDQñýODLOJLOL\DQOñýODUñQGDQGROD\ñ\DSDUODU
Çocukların disipline edilmesinde uygulanan ceza yönteminin
başka bir yüzü daha vardır.
Bazı çocuklar anne baba ilgisine o kadar hasrettir ki, ‘yaramazlık yaparsam, annem benimle ilgileniyor. İyi çocuk olunca
ilgilenmiyor. Ceza bile alacak olsam, bu ilgi bana iyi gelir’ diye
düşünür. Çünkü bazı anne babalar, çocukları yalnız başlarına
kitaplarına bakarken ya da uslu uslu oyuncaklarıyla oynarken
onlarla ilgilenmezler, işlerini yaparlar. Ama çocuk bağırmaya
ya da evin içinde koşmaya başlarsa, birden ilgi çeker. Yani anne
baba ilgisini ekmek gibi düşünürsek, çocuklar aç kalma yerine,
bayat ekmeyi tercih ederler. Bu nedenle, onları cezalandırdığımızı
düşündüğümüzde, aslında ilgimizle onları ödüllendirdiğimizi
aklımızdan çıkarmamalıyız.13
Size şöyle bir senaryo çizmek istiyorum: Yeni bir işe başladınız
ve göreviniz çay yapmak. Basit bir iş olduğu ve bildiğiniz farz edildiği için size kimse çay yapmayı öğretmez. Oysa siz çay yapmayı
bilmiyorsunuzdur. Patronunuz çayın istediği gibi yapılmadığını
görünce bağırıp çağırmaya başlar, ‘alt tarafı şunu şöyle yapacaksın’ der ama siz korkudan ne dediğini anlamazsınız. Ertesi gün
de patronunuz istediği gibi çay yapmadığınız takdirde sizi işten
atacağını söyleyip gider. Yine size kimse nasıl çay yapacağınızı
göstermez ve bu denemenizde de başarılı olamazsınız. Patronunuz tekrar küplere biner ve beceriksiz biri olduğunuzu söyleyip
sizi işten atar. Bu durumda kendinizi nasıl hissedersiniz? Çay
yapmayı öğrenmiş olur musunuz? Ya da haksızlık ve değersizlik
hisleri arasında gidip gelip, bir öç alma hissiyle mi dolarsınız?
13 Dodson, 2005
POZİTİF DİSİPLİN | 23
Küçük çocuklar bizim yaramazlık diye nitelediğimiz davranışları (vurmak, ısırmak vs gibi…) genellikle kendilerini nasıl
ifade edeceklerini bilemedikleri ya da onlar için yeni olan bir
davranışla ilgili yanlışlarından dolayı yaparlar. Eğer onlara yanlışlarını öğetmek yerine bağırıp çağırmaya başlarsak, belki bu
‘yaramazlıkları’ durur ama doğruyu öğrenemezler ve bizimle
uzun dönemli ilişkileri zarar görür.
Yaramazlıklar karşısında bağırıp çağırmayı tercih ederseniz
sizden öç almak isteyebilirler veya bu davranışı gizli saklı yapmaya
devam ederler. Ya da korku ve değersizlik hissiyle bunu bir daha
yapmama kararı da alabilirler.

Benzer belgeler

Disiplin nedir - Imdat Artan Sosyal Hizmet Uzmanı

Disiplin nedir - Imdat Artan Sosyal Hizmet Uzmanı C Amerikan Pediatri Akademisi (AAP): Çocuğa yönelik şiddet onların canını acıttığı gibi, şiddetin öfkeyi ifade etmede ve problemleri çözmede geçerli bir yol olduğu gibi yanlış bir inanç doğurur. AA...

Detaylı

Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirmek İçin…

Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirmek İçin… yabancı gibi unsunlara karşı korku duyabilirler. Bu tür korkular gelişim sürecinin bir parçasıdır ve geçicidir. Öte yandan aileden ya da çevreden gelen tehdit edici durumların yarattığı korku ve en...

Detaylı