BOġ ZAMANLARI DEĞERLENDĠRME KURUMU GiriĢ Boş zaman

Transkript

BOġ ZAMANLARI DEĞERLENDĠRME KURUMU GiriĢ Boş zaman
BOġ ZAMANLARI DEĞERLENDĠRME KURUMU
GiriĢ
Boş zaman olgusu, hem düşünsel hem de davranışsal ve etkinlik boyutuyla hayatın farklı bir alanını,
resmi, ikincil ilişkiler dünyasının karşıt kutbunu temsil eder. Boş zamanda akış halinde olan ilişkiler/
etkinlikler/süreçler, yaşamı bütünleyen, boşlukları dolduran, eksiklikleri tamamlayan bir takım işlevlerle,
gündelik yaşamımızın birleştirici bir unsuru olarak öne çıkar. Boş zaman, çalışmanın, iş ve rasyonel
tasarrufların biçimlendirdiği resmi toplumun beraberinde getirdiği sıkıntıları aşmada, hayatın spontane,
kendi halinde ve eğlenceli bir modda akışa evrilmesinin yegane unsuru olarak belirir. Endüstriyel devrimle
sınırları çizilen ikili yaşamın öteki kutbunda, daha soft, tabii, akışkan bir yaşamın adresi olarak gözükür.
Boş zamanları değerlendirme yolunda katıldığımız eğlenme, dinlenme, oyunlar vs., aslında basit ve
sıradan gibi görülen, ancak hayatımızı üzerine bina ettiğimiz, onlarsız yapamadığımız, onlar sayesinde
kendimizi bulduğumuz, topluma karıştığımız, hayatı anlamlı kıldığımız etkinliklerdir. Bu açıdan
bakıldığında, boş zaman süreçleri/ilişkileri ve eylemleri; toplumsal hayatın üzerinden işlediği, toplumsal
yapı ve kültürün yeniden üretim kanallarına hayatiyet atfeden etkili bir sosyal kurum olarak öne çıkar.
Boş zaman, taşıdığı sosyal ilişki ve etkileşim potansiyeli ile gündelik hayatın odağında yer alır.
Taşıdığı toplumsallık; çok yönlü, hayatı bütünleyen, doğal ve spontane ilişkilere karşılık gelir. Boş zaman
süreçleri aynı zamanda, gündelik hayat, toplumsal cinsiyet, sosyal sınıf ve tabakalaşma, kamusallık, kimlik
inşaı, mekânsal oluşumlar, iktisadi konum ve iktidar ilişkilerinin üzerinden boyutlandığı oldukça etkili
toplumsallık formlarına ev sahipliği yapar. Bu süreçte akıp giden insan ilişkileri, gündelik hayatın derin ve
kolayca görünmeyen yüzüne etkili bir ayna tutabildiği gibi, bu süreçte olup biten ilişkilerin hayatın diğer
şubeleriyle olan bağlantısı, burada varlığını sürdüren iktidar ilişkileri, çalışmanın, tekrarlı/rutin eylemlerin
örttüğü/perdelediği insani hallere, benliğin spontane ve özgür salınımına olan tanıklığımızı artırır.
Boş zamanları değerlendirme kurumu, en basitinden söz konusu bu iş dışındaki zamanı, burada akıp
giden insan hallerini, eğlenceyi, zevk için yapılan faaliyetleri, hayatın yükünü hafifletme ve toplumsal
hayata karışma güdüsüyle yapılan her türden etkinlik, ilişkiler ve yaşama kalıplarının genel bir örüntüsüne
karşılık gelir. Boş zaman süreçleri, hayatın idamesini sağlamaya matuf enformel ilişkiler, etkinlikler ve
oyuncul performanslardan oluşur. Kuşkusuz, bu etkinliklerin her birinin bireysel ve toplumsal ölçekte
karşıladığı ihtiyaçlar vardır ve resmi ilişkiler dünyasının çekilmez kıldığı katı disiplinasyondan kurtulma,
özgürleşme potansiyeli taşırlar. Bu yönüyle boş zamanlar kurumu, salt zevk esprisi ve eğlenme temelli
enformel ilişkilere açıklık göstermez, aynı zamanda, ailevi, iktisadi, dini ve siyasi fonksiyonlar da gören çok
yönlü bir toplumsal kontekse sahiptir. Her ne kadar modernlik koşullarında bu işlevlerinde kimi sapmalar
görülse de, boş zaman doğası gereği, resmi toplumun disipliner duvarlarının aşıldığı, görece daha soft ve
özgürlük vaadi taşıyan bir yaşam dünyasıdır.
Boş zaman, terminolojik anlamıyla, varlığını bize bu yönleriyle duyurur. Yani, bu zaman, gerçekte
bize ait, her türden zorunluluklardan azade, kendi tasarrufumuz altında olan/olması gereken bir zamandır.
Boş zaman ileride sözü edileceği üzere, endüstri devriminin bize hediye ettiği bir imtiyazdır. Boş zaman,
endüstriyel uygarlığın kat ettiği mesafeye bağlı olarak hem süre hem de ilişki yoğunluğu itibariyle büyük bir
öneme kavuşmuştur. Bir yandan boş zamanda beliren etkinliklerin gördüğü işlevler (bireysel-toplumsal), öte
yandan kapitalist sistem özelinde karşıladığı fonksiyonlar (tüketimci performans), boş zamanı modern
yaşamın odağına taşır. Boş zaman, günümüzde hiç olmadığı kadar ticari ve endüstriyel bir boyut da
kazanmış, büyük paraların döndüğü devasa bir ekonomiye dönüşmüştür. Bu meyanda kimi sosyal
teorisyenler yaşadığımız çağı boş zaman çağı ya da boş zaman toplumu olarak adlandırma yoluna giderler.
Bugünkü dünyada boş zaman çokça önemseniyor, gerekli hatta hayati bir zaman/yaşam alanı olarak
muamele görüyor. Kuşkusuz bunda hayatımıza doğrudan değen/dokunan işlevlerinin büyük payı olsa gerek.
Zira boş zaman, gündelik yaşamın sıkıcılığı, bunaltı yüklü atmosferi, resmi toplumun her türden
kısıtlamaları ve her gün karşılaştığımız değişik türden problemlerden kaçma, kurtulma isteğine görece yanıt
veriyor. Bu realite, boş zamanın toplumsal ölçekte teveccüh görmesine, önemsenmesine ve hayatımızdaki
yerinin giderek genişlemesine neden oluyor. Bu durum, boş zamanın sadece bir zaman dilimi değil, aynı
zamanda, bir yaşam alanı ve spesifik ilişkiler, aktiviteler ve hayat tarzlarına karşılık gelen, toplumsallığın
aktığı, kurumsallaştığı sosyolojik bir mecra olduğu gerçeğine bizi götürüyor.
Bu yazıda, yukarıda sözü edildiği üzere boş zamanın taşıdığı toplumsallığa ayna tutulmakta ve
özellikle klasik boş zaman (işlevselci boş zaman) perspektifinden kurumsal boyutunun irdelenmesi yoluna
1
gidilmektedir. Boş zamanın taşıdığı eleştirel potansiyel ve modern zamanlardaki değişen anlamı saklı
tutularak, boş zamanın bir toplumsal kurum olarak işlevsel yönlerine açıklık getirilmektedir. Özellikle de boş
zamanın anlamı, niteliği, fonksiyonları, kurumsal işlevi, diğer kurumlarla olan ilişkileri, toplumsal açıdan
taşıdığı önem ve değer üzerinde durulmaktadır.
BoĢ Zaman Kavramı
Boş zaman kavramı, etimolojik açıdan Yunanca skhole ve Latince licere kelimelerinin birleşiminden
oluşmuş olup, İngilizce leisure kelimesi ile ifade edilir. Yunanca Skhole kelimesi, iş dışı, zorunluluklardan
muaf olma anlamında öğrenme ve kültür ile ilişkili iken Latince licere kelimesi, genelde izinli olmak ya da
özgür olmak anlamlarına gelir (Blackshow, 2010:4-5). Boş zaman izinli ve özgür olmakla ilişkili, kişinin ne
yapmak istediğini ya da ne olmak istediğini seçebilme özgürlüğünü ifade eder (Torkildsen,2005:46), Bir
başka ifade ile boş zaman mecburiyet içermeyen, kendilik taşıyan, serbest, iradi, özgür zamana karşılık gelir
(Khan, 1997).
Bazı kuramcılar, boş zamanın biri dar diğeri geniş olmak üzere iki anlamından söz ederler. Onlara
göre, dar anlamda boş zaman, kişinin iş ile ilgili yükümlülüklerinden ya da diğer mecburi görevlerinden
azade/serbest olduğu, mecburiyet içermeyen bir zaman dilimidir. Geniş anlamda ise, kişilerin düzenli olarak
sorumlulukları dışında, hoşlandıkları, kendilerine haz veren faaliyetlerle uğraşmalarını ifade eder. Kişinin
kendisini geliştirmesi, kendini ifade etmesi ve haz duymak gayesiyle fiziksel, kültürel ve sosyal etkinliklerde
serbestçe bulunma hak ve fırsatlarına sahip olması olarak görülür (Bammel & Bammel, 1996;
Türkkahraman,2006:240).
Sosyoloji Sözlüğü’nde boş zaman, genellikle bireyin çalışma gibi rutin olan eylemlerini bırakıp, onun
yerine, hoşuna giden, gönüllü ve kendi istemleri dahilinde katıldığı etkinlikleri içerecek anlamda kullanılır.
Bu, üretici faaliyetleri içerebildiği gibi üretici olmayan faaliyetleri de kapsar. Ancak, her halükarda, kişinin
diğer sosyal rollerine bağlı sorumluluklar üstlenmesini gerektirmez. Örneğin, oyun oynamak vb. türden
etkinlikler bu kapsamdadır (Marshall, 1999:682-3). Bir bakıma boş zaman, tam ve kesin bir özgürlük
hali/zamanı; diğer tüm bağlayıcılık içeren sorumluluklardan boşaldığımız, özgürce seçme iradesi
gösterebileceğimiz bir zaman dilimidir (Samdahl, 1991).
Kraus (1998) ise, farklı anlamlar atfedilen boş zamana yönelik görüşleri şu şekilde özetler: 1. Çalışma
zamanının tersi, kendine özgü, dinlenmenin/yenilenmenin çalışma için olmadığını savunan klasik görüş. 2.
Belli bir sosyal sınıfa ait, onun sembolü olduğunu savunan görüş. 3. Kişinin kendisini geliştirmesi,
rahatlaması, eğlenmesi, bilgisini artırmasını içeren bir tür aktivite şekli olduğunu ileri süren görüş 4. Hayati
aktiviteleri içeren yeme-içme, uyuma ve kişisel bakım gibi faaliyetleri geçirdiğimiz zamanın dışında kalan
zaman 5. Boş zamanın özgür seçime dayalı (kişisel gelişim, öz zenginleşme ve memnuniyet) bir var olma
mevki olduğunu savunan görüş.
Boş zamana dönük bu tanım ve ifadelerdeki ortak nokta, boş zamanın hemen her türden zorunluluktan
uzak, bize ait, özgür seçime dayalı, istemli/gönüllü tasarrufta bulunabileceğimiz bir zamana karşılık
gelmesidir. Her ne kadar bu zaman, kişisellik, spontanelik, dışsal müdahalelerden azade bir zaman dilimi
olarak kurgulansa da, ileride temas edileceği üzere, modernlik koşullarında her şey gibi boş zamanın da yapı
bozuma uğradığı, içeriğinde anlam ve özgürlük kaybının merkezi yer işgal ettiği yeni bir durumsallıkla
karşılaşılmaktadır.
ĠĢ ve BoĢ Zaman ĠliĢkisi
Boş zaman göreceli ve değişken bir kavramdır. Genelde iş’e ya da iş yaşamına bağlı olarak şekillenir.
İş ve ev yaşamı dışındaki zamanı kapsar. Ancak, hem zaman hem de mekân itibariyle bu iki alandan ayrılır.
Çalışma koşullarının yoğunluğu, coğrafi yayılım ya da çalışma koşullarının sağladığı harcanabilir gelirin
düzeyi, boş zamanın yalnızca fiziki olarak değil maddi olarak da iş yaşamına bağlı olarak şekillendiğini
gösterir. Boş zamanın iş üzerinden tanımlanması, iş dışındaki zaman olarak nitelendirilmesi, doğal olarak, iş
ile boş zaman arasındaki ilişkinin vuzuha kavuşturulmasını gerektirir.
Her şeyden önce, iş (çalışma), amaçlı bir dizi eylemliliği ve bunun için geçirilen süreyi kapsar. Bu
eylemlilik çoğu kez, zorunluluk, bağlayıcılık, disipline olma, örgütsel normlara dayanma gibi formalist bir
nitelik taşır. İşin doğasında, bireyin istencine hükmeden bir zorunluluk, bağlayıcılık vardır. Bu durum,
bireyin serbest, özgür devinimini devre dışı bırakır. Kişisel ya da kurumsal zorunluluk saikiyle faaliyette
bulunma, bağımsız hareket etmeyi, kişisel tasarrufta bulunmayı imkân dışı kılar.
2
Boş zaman ise, işten, zorunlu çalışmadan geriye kalan, bağlayıcılık ve mecburiyet içermeyen bir
zamandır. Bu zaman dilimi, kişinin özgür iradesiyle, kendi istenciyle kullanacağı, tasarrufta bulunacağı bir
zaman olarak görülür. Bugün pek çok sosyolog, iş’ten, çalışmadan ayrı, özerk, kendi bağlamıyla ilintili bir
boş zamanın varlığına işaret eder.
Slater’ın de ifade ettiği gibi, modernite (endüstrileşme/kapitalizm), iki alan arasında daha köklü ve
daha kapsamlı bir ayrım getirdi. İş kendisini diğer uğraşılardan ayırmak için daha teknik ve rasyonel hale
geldi ve yine, dinlenme ve haz duymadan uzaklaştı (bu onu daha üretken, etkili ve ucuz hale getirdi). İş
saatleri, geçici olarak saat ve takvimle belirlendiği gibi, iş günleri, iş haftaları ve iş yılları da net çizgilerle
belirlendi. İşe zamanında gitmek, bu zamanda işte sabit bir oran tutturmak, üretime katkı sağlamayan
aktiviteleri (yeme içme, dinlenme, tuvalete gitme, sosyalleşme vs.) en aza indirmek gibi “iş disiplini”
denilen şeyle kontrol altına alındı (2012:531).
Bu bağlamda Andrew de, boş zamanı iş’den farklı bir zaman/yaşam alanı olarak görür. Ona göre, iş,
gerginlik, çaba, gayret ve zahmet içerirken, boş zaman çabasız, rahat ve zevk vericidir. İş zorlama ve
zorunluluklarla yapılır, boş zaman zorlamasız ve iradidir. İş bir amaca yöneliktir, boş zaman kendi içinde bir
amaç olarak kabul edilir. İş diğerleri için harcanmış zamandır, boş zaman insanın kendi zamanıdır. İşin
toplumsal olarak yararlı ve toplum için bir zorunluluk olduğuna inanılır, boş zamanın tadı bireysel olarak
çıkarılır. İş ödüllendirilir, boş zaman kendi kendinin ödülüdür ve kendi kendini tatmin eder. İş sıklıkla rutin
veya yeknasaktır, boş zaman bir özgürleşme veya tatildir, rutinden özgürleşmeye ve etkinliklerde seçim
yapmaya olanak sağlar. Endüstriyel iş başkalarınca örgütlenir, sıkı sıkıya programlanmış ve saatler
tarafından düzenlenmiştir, oysa boş zamanın tümü de iş dışı olarak sınıflandırılır, işverenden,
zamanlamalardan, programlar ve sistematikleştirmelerden kurtulmuş zamana tekabül eder (Applebaum,
1997:50).
Bununla birlikte, Andrew, iş zamanının boş zamandan ayrılmasının zorluklarına da işaret eder. Ona
göre, örneğin, ev kadınları, öğrenciler ve hatta işçiler işten ayrı zamanlarını zorunlu görevleri –yemek
yapmak, ev temizlemek, evin işlerini görmek, ders çalışmak, alışveriş yapmak, çocukları okula götürmek
vs.gibi- yerine getirmek üzere ayırırlar ki bunların tümü de iş dışı olarak sınıflandırılan, ama boş zaman
etkinlikleri sayılamayacak etkinliklerdir. Meslek dergilerini okumak, patronlarla, meslektaşlarla ve
müşterilerle yemek yemek, evde ve iş yolunda trenlerde işe hazırlanmak da boş zamanla iş arasındaki çizgiyi
çekmeyi ya da işten uzaktaki zamanı boş zaman olarak görmeyi zorlaştıran durumlardır (Applebaum, 1997:
50).
İş ve boş zaman arasındaki sınırlar her zaman belirsizliğini korumuştur. Özellikle, son zamanlarda
artan teknolojik gelişmeler ve hizmet sektöründeki ilerlemeler, iş ile iş dışı yaşam arasındaki sınırları
olabildiğine belirsiz hale getirmiştir. Ev merkezli çalışma, ev ofisleri vs. bunun en çarpıcı örneğidir. Bu
belirsizlik insanların gereğinden çok zamanı işlerine tahsis etmelerine ve emeğin yeniden üretimi sürecini
aksatmalarına neden olmaktadır. İş yaşamındaki bu dönüşüm boş zaman algısının zaafa uğramasına, yeni
anlamlara kavuşmasının da yolunu açmaktadır.
BoĢ Zamanın Tarihsel GeliĢimi
Boş zaman olgusunun gelişimini Antik Yunan, Roma ve Ortaçağ’a kadar götürmek mümkündür.
Endüstri öncesi bu dönemde iş ile boş zaman arasındaki sınırlar muğlâk, iş-boş zaman ayrımı söz konusu
değildir. Bu dönemde özerk boş zaman anlayışı henüz oluşmamış, ancak toplum yaşamında eğlencedinlence, oyunlar ve rekreasyonel etkinlikler büyük öneme sahiptir (Juniu, 2000). Dinlenme/eğlenme temelli
aktivitelerin büyük bir kısmı din kurumu içerisinde gerçekleşiyordu. Bu dönemde din ile boş zaman
aktiviteleri iç içe geçmiş ve bütünleşik bir nitelik taşıyordu. Doğum merasimleri, topluluğa kabul edilme,
erkekliğe adım atma, evlilik, ölüm, ekim, hasat ve av türünden kutlanabilen olaylar genelde dini/kutsal
ritüeller çerçevesinde gerçekleşen olaylardır. Hatta bugün Batı dillerinde tatil anlamında kullanılan holiday
kelimesi bile dini bir kelime olup holy (kutsal) ve day (gün), kutsal gün den türemiştir (Bull vd.,2003;
Türkkahraman, 2006:241).
Eski Mısır, Yunan ve Roma gibi uygarlık ve toplumlarda boş zamandan sadece üst tabakalar
yararlanmış, hatta Batı’da ortaçağ boyunca birçok oyun ve spor dalı soylular sınıfının imtiyazında kalmıştır.
Ortaçağ’da boş zaman birer dinlenme-spor olmanın ötesinde yüksek sosyal sınıflar arasında bir tür prestij,
sosyal gösteriş olarak işlev görmüştür. Boş zaman işten ayrı, ondan bağımsız bir şey değil, bir tür seçme
özgürlüğü, hangi etkinlik içinde kalınacağı hususunda özgür tasarrufta bulunma hali olarak dikkat çekiyordu.
3
Vaux’a göre, Ortaçağın sonlarına doğru, boş zaman algısı ve boş zamanın işlevinde bir değişme yaşandı.
Boş zaman tümüyle gösteriş, zevk, lüks ve israf olarak işlem görmeye başladı. Boş zaman bir asalet,
üstünlük, ayrıcalık hali olarak görülür oldu (Atalay, 2004; Vaux, 1998; Sevil, 2012: 5).
Batı toplumlarında boş zaman etkinlikleri entelektüel ve artistik yönelimler çerçevesinde gelişse de,
Rönesans ve reformasyon dönemi boş zaman etkinliklerinin kitlelere yayılmaya başladığı bir dönemdir.
Ancak boş zaman düşüncesi ve özerk boş zaman algısının yerleşmesi endüstriyel devrimle başlamıştır.
Endüstrileşme ile birlikte üretim süreci hızlanmış, malların üretim süreci, emek ve zaman bakımından
kısalmaya başlamıştır. Otomasyon ve sibernetik devrim, mal ve hizmetlerin üretim sürecini daha da
kısaltmıştır.
Thompson’a göre, insanların fabrikalarda toplu olarak önceden belirlenmiş bir periyodik düzende
çalışmaları, günün geri kalan zamanını da işlerine göre düzenlemelerine neden olmuştur. Ayrıca, sanayi
üretiminin evin dışında gerçekleşmesi, sosyal alanda mekânın yeniden tanzim edilmesine yol açmıştır.
Perrot’un ifade ettiği gibi, yaşam alanı ev, fabrika ve kent diye üçe bölünmüştür. Yine benzer şekilde zaman
da, sekiz saat iş, sekiz saat uyku ve sekiz saat boş zaman diye üç eşit parçaya ayrılmıştır (Thompson, 2004;
Perrot, 1986; Yanardağ, 2012: 45).
Yeni bir zaman ve mekân organizasyonu getiren endüstri devrimi, sosyal yaşamın tüm alanlarında
olduğu gibi boş vakit üzerinde de köklü değişiklikler getirmiştir. Örneğin; a) İşin hem doğası hem de
organizasyonu değişmiştir. b) İşin yeri ve buna bağlı olarak insanların ikamet yerleri değişmiştir. c)
Toplumun yapısı değişmiş, geniş anlamda bir endüstriyel çalışanlar ve orta sınıflar oluşmaya başlamıştır. d)
Refah artışı ve yeni teknolojilerin gelişimi, yeni boş zaman aktivitelerinin gelişimine yol açmıştır. Batıda l9
yüzyıldaki gelişmeler, boş zaman etkinlikleri açısından adeta bir dönüm noktası oluşturur. Çalışanlara hem
yıllık tatil imkânı verilmesi hem de yeni laik tatil günlerinin kabul edilmeye başlanması ile boş zaman
etkinliklerinin zaman açısından gerçekleşmesine imkân veren ortam da oluşmaya başlar 1. Yine, endüstriyel
devrimle birlikte, boş zaman etkinliklerinde kullanılan malzemeler, aynı zamanda üretim sürecinin de bir
parçası olur. Hatta endüstriyel devrimle birlikte kültürel mallarla alakalı, bir kültür endüstrisi de doğmaya
başlar. Boş zaman etkinlikleri ve dinlence, ticarileşip, popüler bir niteliğe kavuşur (Bull vd., 2003;
Türkkahraman, 2006:242-244).
Boş zamanın artışı ve buna bağlı olarak çeşitlenen boş zaman aktivitelerinin düzenlenmesi ihtiyacı,
giderek büyüme eğilimi gösteren boş zaman endüstrisinin gelişmesine yol açtı. Günümüzde kamu sektörü
dışında çok sayıda özel sektör kurumları ortaya çıktı. Kamu bağlamında parklar, müzeler, kütüphanelere
ilave olarak kitle iletişim sahasında devlet TV’leri yanında özel TV ve diğer medya kuruluşları da hızla
çoğaldı ve bu kuruluşlar büyük sektörel birimler haline geldiler. Buna ilave olarak işgücünün önemli bir
kesimi de hizmetler sektöründe istihdam olmaya başladı (Bosserman, l989; Türkkahraman, 2006:248).
Boş zamanın artışı ve önem kazanması, boş zaman üzerindeki ticari ve endüstriyel sektörlerde açılma
ve genişleme etkisi yarattı. Turizm, konaklama, hobiler, oyuncak, müzik, film/sinema, spor-futbol,
televizyon, kitap-dergi-gazete, roman, eğlence, rekreasyon vb. sektörlerde göze batan gelişmeler yaşandı.
Örneğin, oyuncak yapımı, l7. Yüzyıldan itibaren büyük bir endüstri haline geldi ve işten ziyade çocukların
oyun dünyasında ayrı bir yer edindi (Slater, 2012: 535). Hobiler, aletli sporlar, dağ ve paraşüt sporları,
yarışmalar, festivaller, kitle konserleri, yaygın spor müsabakaları vs. giderek kurumsallaşacak dev sektörler
haline geldiler
Yine çoğu boş zaman aktivitesinin, ticari olarak düzenlenerek ve biletle ücretlendirilerek
metalaştırılması yapıldı. Bunların çoğu 19. yüz yılda maskeli balolar, konserler, tiyatrolar, Vauxhall ve
Ranelagh gibi eğlence bahçeleri gibi, olayların girişimci bir şekilde gelişmesiyle yapıldı. Dans ve balo
partilerine üye olmak için yerel mekânların yapılması ve at yarışı ve boks gibi spor olaylarının reklama
dönüştürülmesi ve ücretlendirilmiş etkinlikler, hep serbest zamanlarda yapıldı. 19. yüzyılın başlarında
tiyatrolar (özellikle melodram ve sihir gösterileri) sirkler, hayvanat bahçeleri ve diğer gezici oyunlar
sayesinde bu endüstri büyümesini sürdürdü (Slater, 2012: 536). Bugün de boş zamanda etkinlik kazanmak
isteyen sektörlerde büyük bir canlanma söz konusudur. Örneğin, alışveriş, turizm, oyunlar, hobiler, tüketim,
1 Dünya Turizm Örgütü’nün (WTO) tespitlerine göre, boş zaman dünya ölçeğinde artış göstermektedir. Öyleki, geçmişten bugüne, çalışanların
ve ailelerinin yaşam standartları ve refah düzeylerinin yükseltilmesi amacıyla, çalışma saatlerinin azaltılması ve boş zamanın artırılması pek çok
ülkenin sosyal hedefi olmuştu. 20.yüzyılda çalışma saatleri büyük oranda azaltılmıştır. Haftalık çalışma süresi indirilmiş, resmi tatiller ve ücretli
izinlerinin sayısı artırılmıştır. Buna ilave olarak, erken emeklilik yönünde de bir trend gözlenmiştir. 1980’lerde ve 1999’larda gelişmiş ülkelerde,
çalışma sürelerinin azalması trendi büyük oranda yavaşlarken, ILO çalışma saatlerinin, bazı önemli niteliklere bağlı olarak, daha fazla azalması
yönündeki trendin süreceğini belirtmektedir (WTO, 2004:120).
4
dinlence ve eğlenceye dayalı sektörlerde dikkat çekici bir büyüme gözlendi. Bu durum, geniş kitleyi ya da
toplumsal kesimleri boş zaman endüstrisinin direkt hedefi haline getirdi. Endüstriyel kapitalizm gücünü
böylelikle daha bir pekiştirmiş, üretim süreçleri dışında da genişleyebileceği hatta üretimin sığasını
maksimize edebileceği yeni bir tutamak bulmasını sağladı (bkz. Aytaç, 2002).
BoĢ Zamanlar Sosyolojisi
Boş zaman sosyolojisi, boş zamanları değerlendirme kurumunu kendisine konu olarak alır ve bu
mecradaki ilişkiler, eylemler, aktiviteler, davranış kalıpları, kültürel değer ve normlar ve yaşam biçimlerinin
izini sürer. Bu alanlarda beliren insan ilişkilerinin doğasını, toplumla ve iktidarla olan bağını kurmaya
yönelir, bu ilişkilerin nitel yönünü, bireysel ve toplumsal karakterini, doğal ya da kurgusal özelliklerine
açıklık getirir. Bu süreçte beliren etkinliklerin/aktivitelerin toplumsal değişkenlerle, kurumlarla ve kültürel
değer sistemleriyle olan bağını kurmaya çalışır.
Boş zaman olgusu sosyolojik açıdan incelenirken, doğal olarak toplumun sosyal değerleri ve normları
üzerinde yoğunlaşma gereği ortadadır. Toplumun kültürel zevkleri, değer yargıları, hayatı anlamlandırma
tarzı, zaman ve gelecek tasavvuru, boş zaman olgusunun anlaşılmasına ışık tutar. İnsanların zamanı
dolayısıyla boş zamanı nasıl geçirecekleri hususu, içinde yaşadıkları toplumun kültürel anlam yapılarına
göre farklılık gösterir. Geleneksel ya da modern zaman aktiviteleri ve bu aktivitelerin organizasyonu,
toplumdan topluma değişir (Ibrahim, 1991: 28-29).
Boş zaman etkinliklerinin sosyolojik boyutta değerlendirilmesine yönelik çalışmalar birçok Batı
ülkesinde popülerliğini korumaktadır. Bu çalışmalara bakıldığında, başlangıç çalışmaların daha çok felsefik
açıdan boş zamanı konumlamaya çalışan kuramsal çalışmalar olduğu (örn. Marx, Lafargue, Rabelais,
Veblen, Russel vs.) görülecektir. Bundan sonraki çalışmalarda işlevselci yaklaşımların ağırlığı
(J.Dumazedier, Robert S. Lynd ve Helen M. Lynd, K. Roberts) artacak ve modern kültür ve küreselleşmeye
bağlı olarak yaşanan farklılaşmalar üzerinden konuya yaklaşan NeoMarksist, feminist, postmodern ve
eleştirel kuram taraftarlarının geliştirdikleri yaklaşımlar boş zamanlar sosyolojisine ağırlığını koyacaktır.
Boş zamanın anlaşılmasına dönük yaklaşımlar içerisinde klasik ve öncü değer taşıyanların yeri ayrıdır.
Boş zaman üzerine ilk düşünenlerden biri K. Marx olmuştur. Kapitalist sistem içinde üretim sürecini ve
üretim ilişkilerini detaylı şekilde ve farklı soyutlama düzeylerinde analiz ederek boş zamanı sınıf çatışması,
yabancılaşma, meta fetişizmi ve şeyleştirme bağlamında değerlendirir (Rojek, 1984, 1995). Marx’a göre boş
zamanın iki temel işlevi vardır: Birincisi, Marksist teoride yaygın olarak yer bulan emeğin yeniden üretimi
sürecinde oynadığı roldür. İkinci işlevi ise, insani gelişme için bir alan yaratmasıdır. Yalnızca çalışan ve
çalışma dışında temel ihtiyaçlarını karşılayan insan sosyal kapasitesinden ve kişisel gelişiminden yoksun
kalacak, makineleşecektir. Bu nedenle çalışma yaşamının düzenlenmesi ve boş zamanın bir yaşamsal hak
olarak verilmesi gerekir (Marx, 1997; Aytaç, 2002).
Paul Lafargue da, Tembellik Hakkı (1883) adlı çalışmasında, çalışma denilen çılgınlığa karşı boş
zaman hakkını savunur. Lafargue’ya göre, emekçiler günde 14-16 saat çok güç koşullarda çalışarak moral ve
sanatsal yaratıcılıklarını kaybediyorlar. Bu durum emekçilerin varoluşsal bilinçlerini kaybetmeleri ve
yönetici seçkinlerin onlar üzerindeki denetim ve eşgüdüm erkinin kurumsallaşmasına yol açıyor. Lafargue,
makinaların etkin kullanılması sonucu çok çalışmaya ihtiyaç kalmayacağını, günde en fazla 3 saat
çalışmanın yetebileceğini, geriye kalan zamanın, yaratıcı etkinliklerde bulunmak için serbest bırakılması,
baskıcı ve müdahaleci etkilerden arındırılması gerektiğini salık verir (Lafargue, 1997; Aytaç, 2002).
Boş zaman kavramına dönük en bilinen derin analizlerden biri Amerikalı sosyal bilimci T. Veblen’e
aittir. Aylak Sınıfın Teorisi (The Theory of the Leisure Class (1899) adlı eserinde, Amerikan kapitalizminin
hakim sınıfını, özellikle iş çevrelerini, aylak sınıf olarak tanımlar ve bu sınıfın yaşam tarzını gösterişçi
tüketim, gösterişçi artık yaratma ve aylaklıkla açıklar. Veblen’in aylak sınıf kuramı, aynı zamanda boş
zaman etkinliklerinin sınıfsal boyutuna işaret eder. Üst sınıfların boş zaman etkinliklerinde en belirleyici
unsur tüketim kapasiteleri iken gelir düzeyi düşük alt sınıflar için belirleyici olan, alım gücü sınırları içinde
uygun maliyetli etkinliklerdir. Spor bu durum için güzel bir örneğini teşkil eder. Üst sınıf için tenis ya da
golf gerek altyapısı gerek zamansal çerçevesi nedeniyle tercih edilen sporlarken alt sınıflar için düşük
maliyetlerde kitlesel olarak gerçekleştirilen futbol ve diğer takım sporları önem taşır (Veblen, 1995;
Yanardağ, 2012: 46). Veblen’e göre burjuva sınıfından olanlar, asli ihtiyaçlardan çok, toplumsal statü adına
gösterişçi tüketimde bulunurlar. Ev, giyim ve boş zaman etkinlikleri gibi tüketim alışkanlıkları sınıfsal
farklılıkları ortaya koyar. Esasta, insanların birincil temel ihtiyaçları vardır. Buna karşın toplumda zamanı
5
üretken şekilde kullanmayan, gösteriş için tüketimde bulunan bir sınıf ortaya çıkmıştır. Aristokrat sınıfa
mensup işsiz beyefendilerin çalışmayı hor görmeleri, gösterişçi şekilde işten uzak durmaları, gösterişçi bir
yaşam sürmeleri onların itibarlarını artırmakta ve bu aylak sınıf, toplumun diğer üyelerini düşünceleri ve
davranışlarıyla olumsuz yönde etkilemektedir (Veblen, 1934; Türkkahraman, 2006:244).
Modernliğe bağlı olarak boş zamandaki farklılaşmanın kritiğine yönelen eleştirel boş zaman kuramları
ise, kitle kültürü ve tüketici kültürünün değerlerini ve yaklaşımlarını birleştirme eğilimindedirler. Dahası,
boş zaman ve ilgili kavramlar, fordist teorilerde öne çıkan işlevsellik diskurunun ileri düzeyde eleştirisine
odaklanırlar. Yine özellikle, boş zamanın geçirilmesinde, tüketimin merkeziliği (yeni ihtiyaçlar, yeni mallar
ve bu yüzden daha çok çalışma) ya da aşırı noktalara varışı bir endişe kaynağı olarak resmedilir (Slater,
2002: 541-2).
Boş zamanın farklı yönlerine eğilen bu çalışmalar endüstri toplumunda artan boş zamanın birey ve
toplum açısından taşıdığı anlamlara odaklanırlar. Fransa’da Dumazedier bu alanda yaptığı çalışmalarla boş
zaman sosyolojisinin gelişiminde öncü bir katkıda bulunur. Yine İngiltere’de K. Roberts, boş zaman
aktivitelerinde gözlenen değişmeleri refah toplumunun yükselişiyle ve tüketim toplumuyla ilişkili olarak ele
alır.
Bugün için boş zaman sosyolojisinde iki ana gelenekten söz edilebilir. 1. Biçimsel gelenek: Amprik
araştırmalardan oluşur. Bu araştırmaların ilgilendiği üç ana problem dikkati çeker. Bunlar; a) boş zaman
etkinliklerinin/modellerinin yaşam çevrimi boyunca ne ölçüde değiştiği sorunu (özellikle R. Ve R.N.
Rapoport, Leisure and Family Life Cycle, 1975), b) çalışma ile boş zaman arasındaki karşılıklı ilişkinin
doğasını açmaya dönük hususlar. Ki bunlar daha çok, çalışma ile boş zaman arasındaki genişleme, karşıtlık
ve tarafsızlık bağlantılarının altını çizen çalışmalar c) son olarak boş zamanı değerlendirmenin, film
seyretme, futbol maçlarını izleme, dans etme gibi özel türleriyle ilgili araştırmalar 2. Tarihsel ve kuramsal
gelenek: Boş zamanın değişen doğası ve sosyal değişimdeki çeşitli rollerini sorgulayan daha tarihsel ve
kuramsal yaklaşımlar ki bunlar arasında ikisi, işlevselci ve genel manada neo-marksist argümanlardır. Clark
Kerr ve arkadaşlarının başı çektikleri işlevselci yaklaşım, özellikle l960’lı yıllardan itibaren,
endüstriyalizmin mantığı argümanları çerçevesinde ve oldukça eleştirilen boş zaman toplumuna doğru
kaçınılmaz bir gidişin olduğu yönündeki görüşleri dile getirmişlerdir. Buna karşın, neo-marksist yaklaşım,
boş zamanın bir piyasa ürününe dönüşerek kaçınılmaz olarak ticarileşeceğini savunur. Eleştirel kuramın
içinde yer alan Frankfurt Okulu’nun çalışmalarında da, kötümser biçimde, bireyleri sömürüp kültürü
homojenleştirecek kitlesel ticari eğlencelerden (popüler sinema, spor, televizyon, komedi vs.) oluşan kültür
endüstrisinin ortaya çıkışı ele alınmıştır. Ancak şunu de belirtmek gerekir ki, bütün neomarksistlerin
kötümser olduğu söylenemez: örneğin, kültürel çalışmalar geleneği içerisinde yer alan kesim, kültürün
büyük ölçüde, sınıfın çeşitli bölümleri tarafından, egemen ideolojiyle bütünleşmeye karşı direnişin sembolik
bir aracı olarak kullanıldığını iddia etmişlerdir (örn.bkz. S.Hall vd. Resistence through Ritual, 1976)
(Marshall, 1999:683).
Günümüzde boş zaman olgusu, farklı disiplinlerin açmaya-açıklamaya yöneldiği disiplinlerarası bir
bağlama sahiptir. Özellikle, felsefe, sosyoloji, iletişim, turizm, ekonomi vb. alanlarda yapılan araştırmalar ve
ortaya konulan yaklaşımlar, boş zaman kavramının içerimindeki farklaşmaya dikkatleri çeker ve bu alanın
derinlikli analizler yapmayı hak edecek bir önem kesbettiğini ortaya koyar. Bu zamanın anlaşılmasına dönük
olarak farklı disiplinler, farklı açılardan yeni kuramsal perspektifler ortaya koymaktadırlar. Bu yöndeki
yaklaşımlara bakıldığında boş zamanın anlaşılmasına dönük üç temel bakış açısının belirginlik kazandığı
dikkati çeker. Bunlardan birincisi, boş zamanın kavramsal analizi, ikincisi boş zamanın tarihselliği, tarihsel
süreçte geçirdiği değişimler ve üçüncüsü boş zamanın anlam dünyasında meydana gelen gelişmeler. Bu
hususlar, boş zaman kuramcılarının en fazla üzerinde durduğu ve projeksiyonlarını yönelttiği sorun
alanlarını oluştururlar. Özellikle 1990’lardan itibaren kültürel değişimin bir sonucu olarak, medya, spor,
kültürel çalışmalar ve tüketimcilik gibi konularda sosyolojik araştırmaların artan bir ivmeyle yükselişe
geçmesi söz konusudur. Önümüzdeki on yıllarda boş zaman sorununun sosyolojik gündemde daha fazla yer
kaplayacağı ve daha yoğun çalışmalara konu olacağı tahmin edilmektedir.
BoĢ Zamanları Değerlendirme: Etkinlikler, Kurumlar, Fonksiyonlar
BoĢ Zaman Etkinlikleri Tipolojisi
Boş zamanları değerlendirme kurumu, dinlenme, eğlenme ve zevk alma gibi insan hayatının önemli bir
kısmını içine alan kapsamlı bir kurumdur. Söz konusu bu üç formun içeriğini ise genellikle bilgilenme, sanat
6
faaliyetleri ve diğer hobisel davranışlar oluşturur. Kendi içinde de dinlenme, uyuma; eğlenme, oyun oynama,
spor yapma, zevk duyma gibi bilgilenme ve sanatsal faaliyetlerde bulunma gibi alt kurumsallaşmaları kapsar
ve genel olarak da birer kültürel çalışma (kültürlenme) olarak karşımıza çıkar (Aydın,1997:218). Günümüz
toplumlarında en belirgin boş zaman alt kurumları olarak; spor, sinema, tiyatro ve televizyon, müzik
dinleme, el sanatları ve okumayı sayabiliriz. Bu etkinlik türleri, hemen her toplumda yaygın olarak katılım
gösterilen, popüler bir ilginin odağında yer alırlar. Bu etkinlik türleri farklı parametreler üzerinden ayrışan
bir özelliğe de sahiptirler.
Nitekim her insan ve toplum boş vakitlerini farklı şekillerde değerlendirir. Her kişi, grup ya da
toplumun boş zaman değerlendirme biçimi, içinde yaşadığı çevre, coğrafi koşullar, kültürel değer ve
inançlar, aile yapısı, meslek, kişisel özellikler, zevk ve beğeni biçimi, konut, iktisadi olanaklar, medeni
durum vb. faktörlere göre önemli ölçüde farklılaşır. Yine, çocukların boş zaman değerlendirme biçimleri
yetişkinlere göre, kırsal kesimde yaşayanlarınki şehirdekilere, evlilerin bekârlara, kadınların erkeklere göre
boş zamanlarda yaptıkları etkinlikler farklılık gösterir.
Dumazedier’in boş zaman tipolojisinde, beş temel kategori göze çarpar. Fiziksel boş zaman eylemleri
(spor, yürüyüş, yüzme, seyahat vs.), sanatsal boş zaman etkinlikleri (güzel sanatların kolları), pratik ev
işlerine dayalı boş zaman eylemleri (küçük tamir işleri, el sanatları vs.), entelektüel boş zaman eylemleri
(okuma gibi) ve toplumsal boş zaman eylemleri (ziyaretler, toplu eğlenceler vs.) (1974: 99-102).
Yine bazı boş zaman aktiviteleri ev içi, kimisi de topluluğa dönük olabilir. Ayrıca, bireysel
olabilecekleri gibi toplumsal da olabilirler. Kimileri kamu örgütleri aracılığıyla yapılır, kurumsal yönü ağır
basar (kilise, cami, belediye, s.hizmet kurumları vs.) kimileri de bireysel nitelikli, hobi ve özel zevklere
dönük bir nitelik arzedebilir. Ayrıca bazıları aktif boş zaman etkinlikleri (spor, müzik icra etmek, dans
etmek, vs.) iken, kimisi de pasif (müzik dinleme, TV izleme, vs.) bir karakter arz edebilir (Okumuş,
2002:172).
Boş zaman etkinlikleri, kırsal/kentsel, geleneksel/modern yapılara göre farklılık gösterir. Örneğin,
kırsal/geleneksel yapılarda boş zaman etkinlikleri, daha durağan, edilgin, iklime bağlı vb. nitelikler taşır.
Yine, çalışma ilişkilerinden tam anlamıyla kopmamış, iç içe bir vaziyet arzederler. Bu kesimde söz konusu
aktiviteler özerk ve örgütlü değildir. Kadın ve erkek cinslerine göre etkinliklerde ayrışma vardır. Kadınlar,
ev içinde ve ev ziyaretleri yaparak, erkekler ise erkek meclisleri olarak görülen kahvehanelerde vakitlerini
geçirirler. Çağdaş toplumdakine benzer ölçülerde yapısal ve işlevsel olarak farklılaşmış roller/statüler
temelinde bir ayrışma söz konusu değildir (Kıray, l998:57). Kentsel/modern yapılarda ise, aktif, araçsal ve
ev dışı özellikler daha baskın çıkar.
Yine sürelerine göre boş zaman aktiviteleri de uzun süreli ve kısa süreli olmak üzere iki şekilde
sınıflandırılır. Uzun süreli boş zaman, çocukluk dönemi, yıllık izinler ve emeklilik dönemi boş zamanlarını
kapsar. Kısa süreli boş zamanlar ise, iş günü sonu (akşamüstü), hafta sonları ve kısa süreli tatilleri içine alır.
BoĢ Zaman Etkinliklerinin Nitelikleri
Dumazedier’e göre bir faaliyetin boş zaman faaliyeti olması bazı kriterlere bağlılık gösterir. Örneğin,
serbest olmak, yarar içermesi, haz sağlaması ve kişisellik taşıması gibi hususiyetlerin bir faaliyette
bulunması gerekir Bir aktivite hem haz verme, hem de faydacı olma özelliği taşıyorsa o zaman buna yarı-boş
zaman demek daha uygun olacaktır (bkz. Dumazedier, 1989).
Mieczkowski de boş zamanın ayırıcı özellikleri olarak şu hususlara dikkati çeker: 1.Dış zorlamalardan
uzak, bireysel kontrole dayalı olması 2. Kişide, eğlenme, hoşnutluk, mutluluk duygusu yaratması 3.
Herhangi bir ücrete tabi olmaması 4. Kendilik yüklü, tatmin edici deneyimlere açık olması (bkz. Hall ve
Page, l999; Demir&Demir, 2006: 37). Bu özellikler boş zamanın anlaşılmasının güçlüklerine de işaret eder
Yine kimi araştırmacılar, boş zaman etkinliklerinin, gönüllü, doyum sağlayıcı, esnek, evrensel,
değerlilik yüklü, temel bir amaca yönelik ve çeşitlilik arz ettiği kanısındadırlar (Tezcan, 1982). Bourdieu da,
boş zaman etkinliklerin sadece bireysel tercihlere ve arzulara odaklı değil, aynı zamanda sosyal olarak inşa
edildiklerini ileri sürer. Söz konusu sosyal inşa, bir dizi iktisadi, kültürel ve sembolik sermaye unsurlarının
karmaşık bir bileşenlerine göre gerçekleşir (Türkkahraman, 2006:251).
Eğlenme, dinlenme, hoşça vakit geçirme, bilgilenme, rahatlama vb. hususiyetlere sahip boş zaman
etkinliklerinin, görünen boyutu dışında felsefi, sosyal, psikolojik, iktisadi ve siyasi boyutları bulunur.
Bazıları, fiziksel gevşeme, gündelik rutinlerden kurtulma, can sıkıntısına çare olması, zihinsel rahatlama,
kendini ifade etme, toplumsal kabul görme vb. ihtiyaçlara binaen söz konusu etkinliklere katılırlar. Yine
7
oyun oynamak suretiyle, kişiler hem gündelik hayatın ağırlığından sarfınazar ederler hem de oyunlardaki
sosyobiliteyi yakalama, duygusal ve sosyal gelişimi sağlama yolunda mesafe kat etmeyi umut ederler.
Boş zaman etkinlikleri toplumsal bir kontekse sahiptir, toplumsal yapının olanakları ölçüsünde varlık
kazanır ve toplumsal yapı ve değerler sistemi, bireysel tercihlere kaynaklık eder, kişilerin seçebilecekleri
aktiviteler için yol gösterici bir fonksiyon icra eder. Bir etkinlik türünün, o toplumun anlam dünyasında,
kolektif bilincinde bir karşılığı yoksa ya da bunlardan onay almıyorsa, o etkinliğin varlık dünyasına çıkması
güçleşir. Toplumsal ön kabuller, onay ve izinler, herhangi bir oyun, eğlence, seyirlikler ve tüketimci
edimlerin yaygınlığı ve kolektif kabul görmesinin önünü açar.
Boş zaman uğraşılarının büyük bir kısmı popüler niteliktedir ve toplum üyelerinin çoğunluğunca kabul
gören, toplumun anlam dünyasında yer eden, gözetilen, teşvik gören etkinliklerdir. Örneğin, bahçe işleriyle
uğraşmak, televizyon/film seyretmek, küçük tamir işleriyle uğraşmak, spor yapmak, müzik
dinlemek/yapmak, kafe/kahvehane türü mekânlarda bulunmak, gezi-seyahat türü etkinliklere katılmak,
okuma faaliyetinde bulunmak vs. gibi etkinliklerin yaygın/popüler bir ilgiye mazhar oldukları ve dahası
evrensel bir nitelik taşıdıkları kolayca söylenebilir. Ancak, boş zaman etkinlikleri her türden bireysel
tercihlere açıklık göstermekle birlikte, toplumsal kültürün meşru/makul addettiği etkinliklerin daha
yaygın/popüler bir ilgiye mazhar oldukları hemen fark edilir.
BoĢ Zaman Etkinliklerine Katılımı Belirleyen Faktörler
Boş zaman etkinliklerine katılımı belirleyen çok sayıda sosyo-demografik faktörden söz edilebilir. Bu
faktörler, bireylerin boş zaman tercihlerini farklı derecelerde etkiler. Bunları önem derecelerine göre
sıralamaya çalışırsak şu noktalara temas etmekte yarar bulunmaktadır:
Cinsiyet: Boş zaman etkinliklerine katılımda belirleyicilik yönü en kuvvetli olan faktör cinsiyettir.
Zira cinsiyet, bireylerin boş zaman tercihlerini sınırlayıcı bir sosyal değişkendir. Çünkü kadın ve erkek
olmak, toplumsal kültür tarafından farklı şekillerde yapılandırılır. Kadın rolü ve erkek rolü o toplumun
değerleri, kültürel ön kabulleri tarafından fazlasıyla biçimlendirilir. Hemen hemen tüm kültürlerde kadınlara
ve erkeklere özgü davranışlar, tercihler, faaliyetler, hatta bakış, yürümek, gülmek, üzülmek vb. insani haller,
kültürel kalıplara göre farklılık gösterir. Erkeklere daha geniş ve özgür bir alan sağlanırken, kadın rolleri
olabildiğine kısıtlanmış ve erkeklerin iznine tabi kılınmıştır.
Boş zaman etkinliklerine katılmada erkeklere göre kadınlar daha az imkân ve fırsata sahiptirler.
Kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla engelle karşılaşırlar. Yapılan araştırmalarda çoğu kadın, erkeklere
oranla kendilerine daha az imkân/fırsat verildiğini, özellikle ailelerinden destek alamadıklarını ve kâfi
derecede boş zamana sahip olmadıklarını ifade etmektedirler. Yine, evli ve çocuk sahibi olmak da,
kadınların tercihleri ve boş zaman faaliyetlerine katılımlarını önemli ölçüde etkiler (bkz. Waren, 1990;
Hudson, 2000; Demir&Demir, 2006). Kuşkusuz bu durum, daha çok, toplumsal cinsiyetçi kültürel yapıdan
kaynaklanır. Bu yapı, kadınları sosyal alanda daha sınırlı faaliyetler ve tercihlerle kısıtlar, özellikle ev içi
alanda kadına merkezi bir yer verir, ev dışı, kamusal alanlarda ise erkeğin rolü ve görünürlüğünü (örn.
kahvehane, bar, gazino vb. yerlerde) artırma şeklinde bir had çizer.
Yine yapılan bazı araştırmalarda erkeklerin kadınlara göre daha fazla boş vakte ve imkânlara sahip
oldukları, ve birçok fiziksel etkinliğin erkekler tarafından tercih edilmesinin de, erkeklerin fiziksel güç ve
özelliklerinden kaynaklandığı, erkeklerin beden yapısının kadınlardan daha güçlü olmasının bunda etkili
olduğu dile getirilmektedir (Carrington vd.,1987;Nelson,1994;Demir&Demir, 2006). Nitekim erkeklerin ve
kadınların fiziksel özelliklerine bağlı olarak kimi etkinliklere eğilimleri çeşitlilik gösterir. Mesela erkekler,
futbol, boks ve güreş gibi sporlarla daha fazla ilgilenirken, kadınlar fazla fiziksel güç istemeyen sporları (ya
da evde vakit geçirme, ev işleriyle uğraşma ya da yürüme, müzik dinleme ya da dans türü etkinlikler) tercih
ederler.
Gelir: Boş zaman aktivitelerine katılımı belirleyen önemli bir etken de gelir durumudur. Özellikle de
bazı boş zaman aktiviteleri belirli düzeyde harcama gerektirmekte ve ancak iyi ve yeterli gelire sahip olanlar
bundan yararlanmaktadır. Gelir hem boş zaman etkinliklerine katılımı hem de katılım sıklığını önemli
ölçüde belirlemektedir. Özellikle yüksek gelir dilimindekiler yeni ve elit etkinliklere, teknolojik yönü ağır
basan faaliyetlere daha fazla katıldıkları yapılan araştırmalarda da ortaya çıkmıştır. Bir başka ifadeyle, pahalı
alet ve teknoloji ile yapılan etkinlikler ve katılmanın yüksek ücrete tabi olduğu mekânsal aktiviteler gelir
durumu iyi olanlarca tercih edilir. Yine fazla gelire sahip olmayan ev kadınlarının, ev işleri ve ev içi
8
etkinliklerle daha fazla zaman harcadıkları, harcama gerektiren, ev dışı/kamusal eğlence ortamlarında daha
az bulundukları ifade edilmektedir (bkz. Jackson, l990; Dattilo vd. l994; Demir& Demir, 2006).
Eğitim Düzeyi: Eğitim düzeyi de bireylerin boş zaman aktivitelerine katılım biçimlerini önemli ölçüde
etkilemektedir. Eğitim düzeyi yüksek olanlar sinema, tiyatro, bale, opera vb. kültürel etkinliklere daha fazla
katılırken, eğitim düzeyi düştükçe bu oranlar azalmaktadır. Yine, hobiler, yeni teknolojilere açıklık, yeni
yerler ve yeni şeyler görme istek ve arzusunun da eğitim düzeyi yükseldikçe artış gösterdiği yapılan
araştırmalarda ortaya çıkan bir durumdur.
YaĢ: Yaş da boş zaman etkinliklerine katılımı belirleyen önemli bir etkendir. Söz gelimi, genç yaş
dilimindekiler daha aktif, fizik efor isteyen, spor ve heyecan aktivitelerine katılırken, yaşlı insanların, daha
çok pasif, çok fazla fiziki çaba gerektirmeyen, çoğu zaman gezme, dinlenme amaçlı faaliyetlere katıldıkları
bilinmektedir. Örneğin, ileri yaş dilimindekiler müzeleri gezmek, TV seyretmek, hafif yürüyüşler yapmak,
sohbet etmek gibi etkinliklerle uğraşırken gençler boş zamanlarında koşmak, fizik ağırlıklı sporlar yapmak,
müzik ve sinemayla ilgilenmek gibi daha değişik ve dinamik faaliyetlere başvururlar. Yine, gençler daha
sıklıkla bu faaliyetlere katılırken, yaş ilerledikçe daha seyrek ve seçici faaliyetler içine girerler.
Meslek: Meslek de kişinin pozisyonel duruşunu en iyi yansıtan göstergelerden biridir. Mesleki
pozisyon, kişinin tercihlerini, davranış ve yaşama biçimine önemli ölçüde nüfuz eder. Çünkü meslek ve gelir
durumu, kişinin toplumsal statüsü ve sınıfsal konumunu yansıttığından, kişiler sınıf ya da statüleriyle
uyumlu tercihlere yönelirler. Zira kişinin sınıfsal konumu, onun neyi nasıl düşüneceğine, tercihlerine,
davranış ve yaşama kalıplarına da yön ve şekil verir. Bu açıdan, belli meslek grupları, örneğin çiftçiler,
işçiler, beyaz yakalılar, iş insanları vb. meslek insanlarının tercih ettikleri etkinliklerde mesleki özelliklerle
örtüşen eğilimlerin baskın çıktığı dikkati çeker.
Yine bazı aktiviteler, mevsimsel, iklime bağlı, kişinin ne kadar boş vakti olduğu, içinde bulunduğu
sosyal çevre, fiziki imkânlar, teknolojik düzey vs. gibi değişkenlere de yüksek oranda bağlılık gösterir.
Boş zaman etkinliklerine katılımı belirleyen bireysel etkenlerin dışında bir takım toplumsal/kültürel
faktörler de bir o kadar önem arz eder. Bunlardan ana hatlarıyla bahsetmek gerekirse;
* Nüfus artışı,
* Kentleşme,
* Eğitim ve sağlık alanındaki gelişmeler,
* Televizyon ve iletişim olanaklarındaki artış (çok kanallı TV’ler, akıllı telefonlar,..),
* Ulaşım ve turizm alanındaki gelişmeler,
* Siyasi gelişmeler (demokratikleşme)
* Ekonomik gelişmeler (kişi başına düşen gelirin artması),
* Toplumsal/kültürel bilincin yükselmesi,
* Aile yapısında meydana gelen değişmeler,
* Teknolojik yenilikler,
* Çalışanların örgütlenmesi ve sendikaların etkinliğinin artması,
* Küreselleşme ve postmodern eğilimlerin yaygınlaşması,
* Gezi-seyahat kültürünün toplumsallaşması,
* Sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artması vb. sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmeler hemen
her kesimden insanın boş zamanlarını değerlendirme biçimini, tercih ettikleri boş zaman etkinliklerini
önemli ölçüde etkiler.
Öz olarak ifade etmek gerekirse, boş zamanlarda katılım gösterilen etkinliklerde hem bireysel hem de
sosyo-kültürel faktörler önemli ölçüde belirleyicilik gücüne sahiptirler. Boş zaman etkinlikleri hem birey
istencine ve bireysel eğilimlere bağlı hem de sosyo-ekonomik ve kültürel çevre/koşullara bağlılık gösterir.
Bireysel istek ve arzularımız tek başına istenilen etkinlikte bulunmayı mümkün kılmayabilir. Bunun dışında
uygun koşullar, seçenekler, ortamlar, koşulların da devlet, belediye, aile, sosyal çevre vs. tarafından sunulu
olması gerekir. Eğer seyahat etmek istememize rağmen, seyahat giderleri, uçak, otobüs giderleri, konaklama
ve sayfiye yerlerindeki fiyatlar çok yüksekse, çok istememize rağmen bu tür etkinliklere katılmamız
mümkün olmaz. Dolayısıyla, bireysel etkenlerin, güdülerin yanında, diğer dış etkenlerin de tercihlerimizi
önemli ölçüde belirlemesi söz konusudur.
9
Temel Toplumsal Bir Kurum Olarak BoĢ Zamanlar
Toplumsal temel kurumlar arasında, aile, din, siyaset, ekonomi, eğitim ve boş zamanları
değerlendirme kurumu sayılabilir. Sözü edilen toplumsal kurumlar, toplumsal yaşamın sürdürülmesi ve
toplumsal bütünleşmenin sağlanabilmesi açısından merkezi bir rolü yerine getirirler.
Boş zamanları değerlendirme, birey ve toplum için hayati olduğu kadar evrensel bir değer de taşır.
Bütün toplumlarda boş zamanın değerlendirilmesi yolunda oluşturulan kurumlar ve değer sistemleri bulunur.
Bu süreçte, tipik sosyal ilişkiler, değer ve norm sistemleri, kurumsal örüntüler ortaya çıkar. Boş zamanda
beliren insan ilişkileri, kalıplar, değerler, normlar, örgütler, kurumsal formlar vs. boş zamanları
değerlendirme kurumunun alt yapısını oluşturur. Boş zamanlardaki sosyal ilişki ağları ve kurumsal üniteler,
çalışma dışı yaşamın nasıl düzenlendiği, gündelik hayatın nasıl organize olduğu ve toplumsal formasyonun
süreklilik kazanması açısından önemli bir göstergedir.
Boş zamanları değerlendirme kurumu, toplumun dinlenme, eğlenme, hoşça vakit geçirme vb. türde
gereksinimlerini karşılayan temel toplumsal bir kurumdur. Toplumsal işlevler gördüğünden ve bireysel
tatmin sunabildiğinden dolayı, birey ve toplum yaşamında hayati bir öneme haizdir.
İnsan, çalışmak, üretmek, hayatiyet için gerekli araçları temin etmek gibi mecburi eylemlilik içerisinde
olabildiği gibi, yine hayatiyetin bir diğer yönü olan dinlenme, eğlenme, gevşeme vb. türden eylemlilikler
içerisine de girer. Hayatın iki yönünü kapsayan bu tür faaliyetler birey ve toplum açısından büyük değer ve
öneme sahiptir.
Çoğu zaman, yaşamın ana unsuru olarak öne çıkartılan iş/çalışma yanında, dinlenme-eğlenme ya da
boş zaman aktiviteleri tali bir unsur olarak addedilir. Çalışmanın ortak faydaya dönük getirileri, somut-elle
tutulur kazanımları hayatın asli boyutu olarak kutsanırken, boş zaman ve bu zamanda akıp giden ilişkiler ya
çalışmanın yedeğinde addedilmiş ya da çalışmanın tamamlayıcı bir unsuru olarak görülmüştür. Oysa, hangi
tür bir algısal çeper ile boş zamana bakılırsa bakılsın, boş zaman, yaşamımızın merkezi bir unsuru, toplumsal
süreçlerin yoğun olarak yaşandığı, insan ilişkilerinin spontane aktığı, grupsallık, kendini ifade etme,
özgürleşme, toplumsallaşma, birlik olma, kaynaşma, kolektif eylemlilik içine girme vb. sosyo-psikolojik
ifade biçimlerine karşılık gelen sosyalliğin önemli gösterenlerinden biri durumundadır. Ayrıca, boş zamanda
yaşananlar; yaşam tarzları, grupsal aktiviteler, oyunlar, sosyal seyirlik, eğlenceler, mekânsal sosyaliteler,
kimlik ve benlik inşasına içkin kolektiviteler vs. çalışma odaklı toplumun/yaşamın bütünleyici bir boyutunu
oluşturur.
Çalışma yaşamı gibi boş zaman da kendi ölçeğinde kimi normatif bağlayıcılıklarla çevrilidir.
Çalışmanın disiplinasyonu, rasyonalitesi, hiyerarşisi, kuralcılığı, formalist yapısı vs., o ölçüde katı olmasa da
boş zaman için de geçerlidir. Zira, boş zamanda akıp giden fiillerin, eylemlerin de kendi içinde bir
rasyonalitesi, değersel ve normatif bağlayıcılıkları, sınıfsallığı, formalistliği, pragmatik yapısı vb.
hususiyetleri vardır ve boş zaman/yaşam dünyası, söz konusu değerlerin biçimlendirdiği sosyo-kültürel
zemin üzerinden hayatiyet bulur. Toplumda bireylerin vakti nasıl değerlendirecekleri, nasıl eğlenip
dinlenecekleri, ne tür oyunlar oynayacakları, nasıl ve kimlerle birlikte olacakları vs. toplumsal yapı ve
değerler sistemine bağlılık gösterir. Her toplumun sosyokültürel ve iktisadi yapısı, boş vaktin nasıl
geçirileceğine dönük standartlar oluşturur. Toplumsal bilinç, kültürel vasat, iktisadi zenginlik, toplumsal
kurumların gelişkinliği vs. kişilerin hangi aktiviteleri seçeceğine, hangi tercihlerde bulunacağına önemli
ölçüde tesir eder.
Boş zamanları değerlendirme kurumu, bireysel ve sosyal hayatımızın işleyişinde önemli fonksiyonlara
sahip bir kurum olarak, özellikle de, oyun oynama, dinlenme-eğlenme, spor yapma, sanat faaliyetleri, tiyatro
ve sinema gibi aktiviteler yoluyla gündelik hayatımızı üzerine bina ettiğimiz aktiviteleri içerir. Boş zamanda
katıldığımız, bizi rahatlatan, dinlenmemizi sağlayan, kendimizi ifade etmeye yarayan iradi ve serbestlik
içeren her tür aktivite, bireysel yararları dışında bizi içinde bulunduğumuz topluluğa bağlar, toplumla
kaynaştırır, toplumsal bütünleşmenin sağlanmasına katkı sağlar. Zira biz iradi ve zorunluluk içermeyen her
bir aktiviteye katıldığımızda, içsel sesimiz ve toplumsal muhayyilemizin sesine kulak veririz, toplumsal
tarafımız bizi güdüler, daha büyük toplumun bir parçası olma yönünde bizi provake eder. Bu sayede biz, salt
bireysel dünyamızdan çıkarak topluma karışır, toplumsal ön kabullere riayet eder ve onun üzerinden bir
yere, statüye ve kimliğe sahip oluruz. Toplumsallaşmamızda, toplumun asli bir üyesi olmamızda bu türden
aktiviteler içerisine girmemiz büyük rol oynar.
Bu yönüyle boş zamanların değerlendirilmesi olgusu, başlı başına bir sosyal kurumdur ve toplumsal
işleyiş ve sürekliliği sağlayan yönü ile toplumsal yaşamın yeniden üretiminin önemli unsurları arasında yer
10
alır. Boş zamanlar kurumu, iş dışı yaşama dair ilişki kalıpları, aktiviteler, tercihler ve eylem kalıplarını
organize eder. Toplumda boş zamana dair tercihler, seçenekler ya da kişilerin katılacakları etkinlikleri
düzenleyen kurum, boş zamanlar kurumudur. Boş zamanlar kurumunun değersel-normatif bir boyutu olduğu
gibi bu alandaki ihtiyaçların karşılanmasına dönük işlev görücü, pratik bir boyutu da bulunmaktadır.
Bu bağlamda, boş zaman uğraşıları, toplumsallık temelli bir yapıya sahiptirler. Boş zaman, bireyin
mecburiyet alanı dışında kalan ve diğer temel ihtiyaçlarını, örneğin dinlenme, eğlenme, relax olma gibi
ihtiyaçlarını düzenleyen, süreklilik taşıyan, kalıplaşmış aktivitelere karşılık gelir. Modernite ile birlikte
insanların iş saatleri dışında dinlenmeye ve eğlenmeye duydukları istek ve beklentiler boş zaman kurumunun
daha etkin bir kurum olarak öne çıkmasına neden olmaktadır. Günümüzde boş zaman aktiviteleri, toplumdan
topluma farklılık gösterse, nicelik ve nitelik bakımından değişik bir görünüm alsa da bütün toplumlarda
mevcuduna rastlanan bir olgudur. Bu yönüyle boş zamanın kendisi, aktiviteler, araçlar vs. itibariyle her
zaman varlığını duyumsatan, her toplumda var olan, toplumsal kültüre içkin ve aynı zamanda sosyalizasyon
yoluyla kültürün aktarımına aracılık etmesi itibariyle, temel toplumsal kurumlar arasında yer alır.
Boş zaman aktivitelerinin her biri bu aktivitelere katılanlara belirli toplumsal/kültürel değerleri aktarır.
Bu değerler sayesinde birey toplumun bir başka boyutuyla temasa geçer, yeni şeyler öğrenir, yeni değer ve
alışkanlıklara sahip olur, toplumun bir başka yüzü ya da suretiyle karşılaşır. Bu boyut sayesinde belki de kişi
içinde bulunduğu toplumu tanır, onunla bütünleşir, bu sayede hem kişisel/kimliksel gelişimini sağlar, hem de
toplumsal formasyon, bu aktiviteler ve katılanlar sayesinde kendi varlığını ve sürekliliğini tahkim etmiş olur.
Toplumdaki diğer işlevsel kurumların belki de eksik bıraktığı ya da tam olarak tamamlayamadığı bir
boşluğu, bir varoluşsal gediği, söz konusu boş zaman uğraşıları/kalıpları telafi etmiş olurlar.
Fonksiyonalist kuramcıların iddia ettikleri gibi, her bir etkinlik türü, boş zaman alt kurumudur ve
katılanlara temel toplumsal değerleri aktarır. Örneğin, spor da bir boş zaman alt kurumudur ve farklı
değerleri topluma taşır. Sporda gizil halde bulunan, mücadele etme, hükmetme, üstün gelme, sebat etme,
kabullenme, yarışmak, rekabet etmek, güç gösterisinde bulunmak, birlik olmak, takım/ekip ruhu taşımak vb.
türden iktidar ilişkileri ve değerleri, oyunlar yoluyla nakledilir. Bu realite, sonuçta, genel toplumsal yapının
işleyişine katkıda bulunur.
Yine, boş zaman etkinlikleri, toplumun diğer kurumsal üniteleriyle, örneğin, aile, eğitim ve din gibi
kurumlarla karşılıklı bir ilişkisellik sergiler. Bu alanların hemen her birinde spor ve diğer boş zaman
etkinlikleri düzenli ve anlamlı şekilde vardır. Bu yüzdendir ki boş zaman toplumsal sistemin bir alt kültürel
sistemi olarak büyük bir öneme sahiptir.
BoĢ Zaman ve Toplumsal/Kültürel Sistem ile ĠliĢkisi
Boş zaman olgusu, her şeyden önce toplumsal sistem içerisinde bir alt sistemi oluşturur. Toplumsal
sistemi birleştiren/bütünleyen yönüyle, işlevsel bir değer taşır. Hem boş zaman algısı/anlayışı hem de boş
zaman pratikleri sosyo-kültürel yapıya paralel şekilde pozisyon alır. Bu açıdan bakıldığından boş zamanları
değerlendirme biçimlerinin, kültürlerarası farklılıklara göre değişen bir niteliğe sahip olduğu ifade edilebilir.
Boş zaman aktiviteleri, toplumdan/toplumsal sistemden bağımsız fiiller olarak görülemeyeceği gibi,
toplumsal sistem için fonksiyonel bir yere ve öneme sahiptirler. Toplumdaki hemen her tür dinlence,
eğlence, oyunlar, müzik, karnaval, festival, dans gösterimleri, dini ya da milli bayramlar vs. toplum
üyelerinin kaynaşmasını, ortak hatıralar biriktirmelerini, sosyalleşmelerini, aidiyet ve kimlik matriksleri
yakalayabilmelerini, bireysel ve sosyal kimliğin yeniden inşasını mümkün kılarlar. Aynı zamanda, kültürün
kuşaktan kuşağa aktarılmasının, sosyalizasyonun, dolayısıyla, toplumsal sürekliliğin aracı kurumları olarak
öne çıkar. Zira boş zaman aktiviteleri toplumsal bir aradalık, beraberlik, ortak eylemlilik, ortak ya da kolektif
eylemler içine girmeye dayalı canlı bir sosyobilite halinin tesisine imkân tanırlar. Bu bağlamda toplumun
doğası, gelişim skalası ve ilerleme seyri de, boş zaman aktivitelerinin yapısı ve niteliğini belirlemede
oldukça baskındır. Kişinin sosyal çevresi, toplumsal değerler, iktisadi durum, siyasi ve kültürel atmosfer vs.
kişisel tercihlerin, toplumsal yönelimlerin nitelik ve kapsamına nüfuz eder. Hatta çokça kişiselmiş gibi
görünen aktivitelerin doğasına bakıldığında da toplumun inanç, ahlak ve değer imbiğinden süzülen
aktiviteler oldukları rahatlıkça görülür.
Dolayısıyla boş zaman aktiviteleri, her kültürel çevrede belli bir tarihi ve sosyal konteks içerisinde
şekil alır. Küreselleşme ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak, geleneksel ve klasik etkinliklerin önemi
azalırken, araçsal ve popüler etkinlikler (internet, play station, TV seyretmek vs. önem kazanır. Yine,
örneğin, muhafazakâr kitlelerin uzak durduğu kimi etkinlikler (deniz eğlenceleri, oteller, seyahatler,
11
tüketimci atraksiyonlar vs.) yeni dönemde, popüler hale gelirken, her kesim boş zaman ve turizm
endüstrilerinin merkezi stratejilerinin çekim alanı içerisine girer.
Boş zaman algısı ve pratiklerinin toplumsal yapı/değerlerle ilişkisine dair, dinsel formların gücünden
de bahsetmek gerekir. Örneğin, modern topluma özgü haftalık tatil uygulaması Yahudi-Hıristiyan
geleneğiyle ilişkilidir. Yine Hıristiyanlığın Protestan mezhebi de yeni bir zaman tanzimi yoluna gitmiş,
çalışmayı kutsayarak, boş zamanı ve boş zaman eğlencelerini israf ve günah kavramlarıyla men etmiştir
(Demirci, 1997; Çelik, 2010:121). Protestan ahlakı, çalışmayı yüceltici, kutsiyet atfedici ve zamanın üretken
şekilde değerlendirilmesi yönünde ahlaki ilkeler vazederken, boş vakti bir israf, verimsizlik ve atalet durumu
olarak olumsuzlayıcı bir tutum takınmıştır. Din ile zaman tanzimi arasında çok yakın bir ilişki vardır.2
Boş zaman, aynı zamanda, dini grup ve organizasyonların belli etkinliklerle paylaştığı bir kurumsal
alandır. Boş zaman, bir anlam ve amaç sorunu ile ilişkili olduğu için, din bu sorunların telafisinde önemli bir
kurum olarak belirir. Zira, dini grup ve kurumlar, misyon ve davetlerini, daha çok, boş vakti olan insanlara
dönük olarak gerçekleştirirler. Dini dernek, grup ve vakıfların boş zamanları değerlendirme adına özel
geziler, dini ve tarihi nitelikli ziyaret mekânlarına özel turlar düzenledikleri bilinir. Böylelikle, dinsel
anlamlandırma çerçevesinde boş zaman değerlendirilir ve dinlenme/eğlenme, gezip görme türü eylemler
meşru ve anlamlı bir kategori içerisine alınmış olurlar. Bu durum, kişileri dini anlam ve ritüeller üzerinden
büyük gruba bağlar, sosyalize eder, toplumla/cemaatle kaynaşmalarını sağlar (bkz. Çelik, 2010:122).
Batı toplumunda kiliseler, üyeleri için boş zaman değerlendirme odaları, müzik şenlikleri, etkinlikler
için salonlar ve sanat galerileri inşa ederler. Yine, geziler, kültürel programlar, sohbetler, kermesler,
piknikler, kamplar düzenlemek yoluyla üyelerin, hem ruhsal hem de bedensel dinginliğe erişimlerini
sağlama yoluna giderler (bkz. Tezcan, 1994).
Boş zamanlarda grup/topluluk odaklı düzenlenen etkinlikler (piknik, kamp, geziler, kermesler,
sohbetler, oyunlar vs.) hem birey hem de topluluğun belli periyodiklerde bir araya getirilmesi,
kaynaştırılması vs. aynı zamanda grup kimliklerinin kuvvetlendirilmesi etkisi yaratır. Belli zaman
dilimlerinde gerçekleştirilen ritüeller, oyunlar, piknik ya da kamp türü birliktelikler dayanışma duygularını
güçlendirdiği gibi topluluk üyelerinin sadakat gösterdiği değer ve normların bağlayıcılık derecesini de artırır.
Modernitenin, özellikle kitle iletişim araçları yoluyla her şeyi ticarileştirici, alış satış üzerinden tahkim
edici bir özelliğe sahip olması, hem zaman hem de boş zamanın anlam örgüsünü yapı bozuma uğratıyor,
zaman da ticari ve kapitalist maksatlara içkin şekilde yeniden kurgulanmış oluyor. Bu noktada, zaman-boş
zaman süreçleri, etkililik, verimlilik, rasyonalite, üretkenlik, işlevsellik, yararlılık vb. kapitalist işletme
ilkeleri üzerinden yeniden organize edilerek, zaman/boş zaman üzerindeki iradilik / spontanelik vb.
özellikler geriye çekiliyor.
BoĢ Zamanları Değerlendirme Kurumunun Fonksiyonları
Boş zamanları değerlendirmenin hem birey açısından hem de toplum açısından sayısız işlevleri
bulunur. Birey açısından boş zaman aktivitelerine katılmak, fiziki gevşeme, ruhsal arınma, psikolojik iyilik,
kendini gerçekleştirme, toplumsallaşma, kişilik ve kimliğini bulma gibi kişisel yararlar sağlar.
Dumazedier de, boş zaman etkinliklerinin; rahatlama, eğlenme ve kişisel gelişim gibi birbirinden
ayrılamayacak işlevlere sahip olduğunu ifade eder. J. Fichter de, boş zaman etkinliklerinin kişinin fiziksel ve
ruhsal gelişimine, kendi benliğini ve sosyal yönünü keşfetmesine imkân tanıdığını ifade eder. Bireysel
açıdan boş zaman faaliyetleri insanların hayatla olan bağlarını kuvvetlendirir, sosyal kişiliğin oluşmasına
destek sağlar. İnsanlarda başarı duygusunun gelişmesine, bireyin yeni deneyimler edinmesine, fiziksel
açıdan güçlenmesine, zihinsel yaratıcılık ve estetik duyguların gelişimine yardımcı olur (Türkkahraman,
2006: 252).
Toplum açısından boş zamanları değerlendirme etkinliklerini, toplumsal bütünleşme, toplumsal
düzenin sağlanması, kültürün kuşaktan kuşağa aktarılması ve nihayetinde toplumsal yapının kendisini
yeniden üretmesi gibi temel fonksiyonlara sahiptir.
Boş zaman değerlendirmenin (kurumsal ve etkinlik olarak) birey ve toplum açısından gördüğü işlevleri
şu şekilde sıralamak mümkündür:
Ailevi ĠĢlevleri: Aile içi iletişimde ve ailesel sürekliliğin sağlanmasında boş zaman etkinliklerinin
birleştirici, kaynaştırıcı, ortak hedeflere yöneltici, sosyalleştirici bir fonksiyonundan söz edilebilir. Kişi boş
2
Bu konuda geniş bilgi için bkz. Celalettin Çelik, Sosyal Zaman ve Din, Konya: Çizgi Kitabevi, 2010
12
zamanlarında aile içi vakit geçirme, oyun oynama, pikniğe çıkma, eş-dost ziyareti yapma, sohbet ve oyun
oynama vb. faaliyetler içine girme fırsatı yakalar. Aile içi ilişkiler, boş zaman etkinlikleri sayesinde daha bir
gelişir ve aile üyeleri oyunlar ve eğlenceler sayesinde hayatın zorlukları ve yükünden kurtulurken, üyeler
arasında duygusal ve sosyal kaynaşma hasıl olur.
Eğitim iĢlevi: Boş zaman aktiviteleri, okuldaki eğitime destek babında bir işlevsellik taşıyabildikleri
gibi, bizatihi eğitimsel programlar yoluyla kişisel gelişimi sağlayıcı bir role de sahiptirler. Okuldaki formel
eğitime ek olarak okul dışındaki boş vakitlerin enformel gruplardaki eğitsel faaliyetlerle geçirilmesi, eğitime
önemli katkılar sağlar. Mesleki yayınlar okumak suretiyle de mesleki ve sosyal gelişimde mesafe
katedilebilir. Boş vakitlerin kitap, gazete ve dergi okunarak, kültürel etkinliklere katılarak geçirilmesi kişiyi
eğitimsel açıdan donanımlı kıldığı gibi toplumun kültürel düzeyinin yükselmesine ivme kazandırır.
SosyalleĢtirme iĢlevi: Birey boş zamanlarında, kendi kişiliğini/karakterini geliştirme imkanı bulduğu
gibi, topluluğa kabul edilme, içinde bulunduğu topluluğun asli bir üyesi olma imkanına da kavuşur. Katıldığı
aktiviteler kişiyi, topluma hazırlar, toplumsal yanını güçlendirir, topluluk değerlerini paylaşmanın
imkânlarını ona verir. Oyunlar ve diğer enformel grup etkinlikleri, kişiyi oyun ya da grup içerisinde tutarken
ona bir takım değerlere ve kurallara uyma mecburiyeti de koyar. Bunu bir takım ödül ve cezalarla
destekleme yoluna gider. Kişi, katıldığı aktiviteler yoluyla büyük topluma bağlanır, toplumsal karakter ve
şahsiyete sahip olur. Bireyselliğini toplumsal/kamusal boyut kazanarak dengelemeyi başarır. Ayrıca boş
zaman aktivitelerine katılmak suretiyle kültürel değerler kuşaktan kuşağa aktarılmış olur, kültürel
bütünlük/süreklilik sağlanmış olur. Yine, kişi sivil toplum örgütlerine katılmak suretiyle, örgütlü olma, bir
plan ve program dâhilinde hareket etme becerisi kazanır, sosyal ve sivil yönünü geliştirme imkanına
kavuşur.
Toplumsal DayanıĢma/BütünleĢme ĠĢlevi: Boş zaman etkinlikleri toplumsal dayanışma ve
bütünleşmeye hizmet eder. Kimi seyircili spor türleri, toplumsal grupları birleştirerek, ortak bir bilinç
geliştirirler. Söz konusu faaliyetlere katılanlar arasında yakınlaşma ve kaynaşma olur. Din, dil, ırk ve sınıf
farklılıklarının belirgin olduğu toplumlarda bu tür engellerin aşılmasını kolaylaştırır. Yeni dostluklar kurma
ve sosyal ilişkiler ağını genişletmelerine olanak sağlar. Birey ve gruplar arası işbirliğinin gelişmesini temin
ederek onların sosyalleşmesine olumlu tesirde bulunur. Boş zaman aktiviteleri grupsal yapıldığında
toplulukla kaynaşma, ortak hedeflere yönelme, dayanışma içine girmeyi mümkün kılar. Bu durum,
toplulukla duygusal ve amaçsal ortaklık oluşturma, paylaşılan hedeflere odaklanma dolayısıyla toplumsal
bütünleşmeyi temin eder. Yine, boş zaman grupları, enformel ve iradi katılıma dayandığından unvan,
meslek, mezhep, siyasal kimlik vb. sınırlayıcı unsurlardan uzaklaşma içerdiğinden toplumsal bütünleşme ve
kaynaşmayı olanaklı kılar.
Siyasal ĠĢlevleri: Boş zaman faaliyetleri, insanları birleştirici, bir araya getirici ve ortak bir hedefe
yöneltici özellikleri ile birer siyasal güç olarak da görülürler. Bu yönleriyle, siyasal hayatın
demokratikleştirilmesi ve demokrasinin gelişimine katkı sağlar. Gönüllülük esasına dayalı olduğu için,
katılımcı aktiviteler içine girmeyi dolayısıyla demokrasi kültürünün gelişimini olanaklı kılar.
Antisosyal DavranıĢları Zayıflatma ĠĢlevi: Boş zaman faaliyetleri kişinin sosyal rolünü daha iyi
öğrenmesine, dolayısıyla antisosyal davranışların azalmasına ve sosyal kontrolün sağlanmasına yardımcı
olur. Toplumda suçluluğun özellikle de çocuk suçluluğunun önlenmesinde boş zaman aktiviteleri önemli rol
oynayabilir. Söz konusu faaliyetlere katılan ve kendisini doğru/yeterli ölçüde ifade eden çocukların suç türü
fiillere bulaşmaları zorlaşır.
Ġktisadi ĠĢlevleri: Boş zaman faaliyetleri iktisadi açıdan da birey ve topluma yararlar sağlar. Gelişmiş
ülkelerin çoğunun ekonomisinde boş zaman etkinlikleri hem yatırım hem de gider olarak büyük bir yekün
tutar. Örn. turistik geziler, eğlence harcamaları ve yatırımları birçok ülkede önemli bir sektörü oluşturur.
Özellikle eğlence ve seyahat giderlerine dayalı dev bir endüstriye dönüşmüş olması, onun iktisadi yönünü
açığa çıkarır. Bugün boş zaman süreçleri, kapitalizmin tüketici siyasalarının uygulama alanı olarak işlev
görüyor, alışveriş merkezleri, eğlence sarayları, lunapark ve sirk gösterimleri, müzik konserleri, film ve
albüm endüstrileri, game store ve internet oyunları, boş zamanın tüketimci modda tutulduğu önemli
sektörlerdir. Boş zaman bu sayede, iktisaden karlı bir alan, tüketim ve harcama limitlerinin olabildiğine
zorlandığı bir sektör durumundadır.
Mesleki ĠĢlevleri: Boş zaman faaliyetleri mesleki gelişime de katkıda bulunurlar. Bazı boş zaman
aktiviteleri, dolaylı olarak kişilerin bilgi ve becerilerinin artmasına yardımcı olurken, aynı zamanda, özellikle
13
boş vaktin eğitim amaçlı, kişisel gelişim ve kimi mesleki becerileri geliştirmeye dönük değerlendirilmesinde
de bu söz konusu olmaktadır.
Dini iĢlev: Kişiler boş zamanlarında dini açıdan sorumluluklarını daha fazla yerine getirebilirler, dini
ayinlere katılabilir, dini gruplar içerisinde daha fazla vakit geçirebilirler. Kilise ya da cami gibi kurumsal
dini örgütlere ve cemaatlere katılım göstermek suretiyle dinsel toplumsallaşma olanağı bulurlar. Yaşamı
anlamlandırma, makul ve ölçülü yaşamanın dinsel referanslar yoluyla tesisinde boş zamanlar destekleyici bir
rol oynar. Özellikle dini törenlerde/ayinlerde sosyal sınıf farklarının ortadan kalkması, sosyal ve bireysel
yaşamı geliştirici bir yönünü ortaya koyar.
Eğlenme-Dinlenme iĢlevi: İnsan farklı saiklerle, ruhsal ve fiziksel olarak rahatlamak için oyun ve
eğlenceye ihtiyaç duyar. Boş zaman bu ihtiyacın giderilmesinin zeminini hazırlar. Oyun oynayarak ve çeşitli
aktivitelere katılarak kişi hem eğlenir hem de büyük toplumla kaynaşmış olur. Boş zaman aynı zamanda,
bireyin bedensel ve ruhsal açıdan dinlenmesini tesis eder. Çeşitli boş zaman aktiviteleri yoluyla kişi ruhi ve
fiziksel açıdan gevşer, rahatlama sağlar, zihinsel olarak hafifler.
DüĢünsel-zihinsel iĢlevi: Kişi, çalışma sırasında gerçekleştiremediği düşünme, hayal kurma gibi
zihinsel aktiviteleri, boş zamanlarında gerçekleştirme fırsatı bulur, kendisini, hayatı ve doğayı tahayyül
ederek, derin düşüncelere dalarak kişisel yaşamını zenginleştirir, onu anlamlı kılmaya yönelir.
Tatmin iĢlevi: Kişi pek çok konuda isteyip, arzu edip de yapamadığı işleri yapma, kendini
gerçekleştirme fırsatı bulur. Örneğin, arkadaşlık kurma, dostluklar geliştirme, keşif ya da icatlar yapma,
başarı duygusunu tatma, yeni serüvenlere yelken açma gibi gerçekleştirmek istediği şeyleri yapmak suretiyle
tatmin olma duygusu yaşayabilir. Modern çalışmanın bürokratik doğası çoğu zaman kişiye kendini
gerçekleştirme, isteklerini tatmin imkânı tanımazken, boş zamanın özgür ve serbest havası, kişiye farklı
şekillerde tatmin sağlar.
KiĢilik/kimlik kazandırma iĢlevi: Kişi katıldığı aktiviteler yoluyla kendini ifade etme, kişiliğini
geliştirme fırsatı bulur. Her bir aktivite kişiye farklı duygular yaşatır, kişiliğin oluşmasında başarma
duygusu, kendini ifade etme, yaratma, temsil performansı gösterme, aidiyet matriksi oluşturma vs. gibi
kazanımlar önemli rol oynar. Kişi, oyunlar ve aktiviteler sayesinde, kişisel özelliklerini, yeteneklerini,
duygusal yanını daha fazla ortaya koyar. Yine, kişinin katıldığı ya da içinde yer aldığı enformel gruplar onun
sosyal karakter ya da şahsiyet oluşumu üzerinde derin etkilerde bulunur.
BireyselleĢme iĢlevi: Kişinin iç sesine uyarak katıldığı aktiviteler, ona bireysel davranma, düşünme
yetisi kazandırır. Birey bilinci, hem bireysel istencin öne çıkması hem de grup içerisinde biriciklik
kazanması ile pekişmiş olur. Boş zaman ortamları, kişinin kendini ortaya koyması, birey olarak temsiline
olanak tanımasından dolayı, kişinin özerk bir birey istenci geliştirmesi ya da bireyselleşmesini sağlar.
Kişinin iradi olarak verdiği kararlar, katılma isteği ve iradesi, özgür tercihleri, topluluğa kabul edilme
yolunda sarfettiği çabaları vs. onun, kişisel karar verme yetisini ve bir bütün olarak bireysel yönlerini
geliştirir.
Törensel iĢlevleri: Toplumların hayatında törenler önemli yere sahiptir. Eski ya da modern
toplumlarda hemen her türden törensel aktivitelere rastlanır. Kişilerin büyük toplum tarafından meşruiyet
atfedilen törenlere katılmak suretiyle hem toplumsal kabul ve temsil öz gereksinimlerine ulaşmış hem de
topluluk temelli etkinlikler, eğlence ve temsiller yoluyla kişisel/toplumsal tatmin sağlama imkânına
kavuşmuş olurlar.
Boş zamanların yukarıda dile getirildiği üzere sosyal yararları ya da olumlu işlevleri olduğu gibi, bu
zaman iyi kullanılamadığı durumlarda sakıncaları ya da olumsuz işlevlere sahip olduğu da ifade edilmelidir.
Pek çok düşünür, boş zamanın olumlu işlevleri yanında sakıncalarının da bir o kadar önemsenmesi
gerektiğini vurgularlar. Örneğin, Hilmi Ibrahim, Leisure and Society adlı eserinde Atypical Leisure Behavior
(atipik boş zaman davranışı) olarak nitelediği ve toplumsal sakıncalarına işaret ettiği davranışların (aşırı
alkol tüketimi, kumar oynamak, ilaç almak, uyuşturucu alemleri, cinselliğin ekstrem boyutlara varması vs.)
en fazla da boş zamanlarda gerçekleşme imkanı bulduğu, boş zamanın toplumsal patolojiler üreten yanının
da dikkate alınması gerektiğini vurgular. Özellikle barlarda, kafelerde, gazinolarda kontrol dışında kalan ve
toplumsal kültürün sakıncalı bulduğu davranışlar çoğalma olanağı bulur. Boş zamanın bu türden atipik
etkinliklerle geçirilmesi, bireysel ve toplumsal olduğu kadar devlet ve ulusal kaynakların kötüye kullanımı
açısından da bir sakınca oluşturur. H.İbrahim, özellikle İngiltere, ABD ve Kanada gibi gelişmiş ülkülerde
yapılan araştırmalardan hareketle, boş zamanın atipik davranışlar için münbit bir alan olduğuna dikkatleri
çeker (bkz. Ibrahim, 1991: 243-253). Yine, özellikle kapitalist boş zaman anlayışının bizi sınırsız bir
14
materyalizm ve hedonizme duçar kıldığı, israf ve aşırı tüketimin kölesi haline getirdiği, çalışma değerlerini
zayıflattığı ve toplumsal düzensizliğe yol açtığı da ifade edilir (bkz. Torkildsen, 1993; Türkkahraman,
2006:257). Dolayısıyla, boş zamanı sınırsız ve sürekli bir eğlence zamanı olarak, kötü ve kabul görmeyen
sapkın davranışların sergilendiği bir alan olarak organize etmenin, bazı temel sosyal değerlerin
zedelenmesine ve sosyal ilişkilerde arzu edilmeyen problemlerin yaşanmasına sebebiyet vermesi söz konusu
olur.
BoĢ Zamanlar ve Diğer Kurumlarla ĠliĢkisi
Boş zamanları değerlendirme kurumu ile diğer sosyal kurumlar arasında yakın bir ilişkiden söz
edilebilir. Özellikle, aile, eğitim, din, ekonomi ve siyaset kurumuyla boş zamanları değerlendirme kurumu
arasında yakın bir ilişki bulunur.
Boş zamanları değerlendirme faaliyetleri ile aile kurumu arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Aile,
çocuğa boş zamanlarını nasıl değerlendireceği hususunda ilk telkini yaptığı, ilk model grubu oluşturduğu bir
yapıdır. Aile bir yandan çocuğu oyunlar ve rekreasyonel etkinliklerle buluştururken, aynı zamanda onu
eğitmeye ve sosyalleştirmeye de çabalar.
Boş zamanlarda başvurulan pek çok aktivite, kişisel gelişim ve toplumun kültürel düzeyinin
yükselmesine katkı sağlar. Bu yönüyle eğitim kurumuyla yakından ilişkilidir. Eğitim de, bireyin ve toplumun
sosyal gelişimini esas alır ve kişiyi hayata hazırlayıcı bilgi ve becerilerin kazandırılmasına çalışır. Bir
bakıma, boş zamanlarda gönüllü olarak katılınan etkinlikler, dolaylı da olsa eğitim kurumu için tamamlayıcı
bir fonksiyon icra etmiş olur.
Din ile boş zamanları değerlendirme arasında da yakın bir ilişki vardır. Dinler, kutsal gün ve mekânları
ile ve bunu kutlama seremonileriyle boş zamanlar kurumunu önemli ölçüde etkileyebilmiş ve bazı boş
zaman aktivitelerine de kaynaklık etmişlerdir. Boş vaktin nasıl değerlendirileceği, usul ve şeklinin nasıl
olacağı hususunda da dinler normatif ölçüler koymaktadırlar (bkz. H. Ibrahim, 1991).
Boş zaman ile siyaset kurumu arasında da yakın bir ilişki vardır. Boş zamanların değerlendirilmesi
hususunda siyasal iktidarlar sürekli politikalar geliştirir ve kitlelere yeni seçenekler sunarlar. Siyasal
yönetimler, bu yolla boş zamanı denetim altına almış olurlar ve boş zamanın kendi başına akış içinde
olmasını, denetim altında kalmasını önlemiş olurlar. Devlet, bu alanı istediği mecraya çekebilme, onu
yönlendirebilme erkine sahiptir. Ayrıca, boş zamanı değerlendirme biçimleri, siyasal iktidarların oturtmaya
çalıştıkları toplumsal düzen için işlevsel bir nitelik de taşıyabilir.
Boş zaman kurumu ile ekonomi arasında da büyük ilişki söz konusudur. Boş zaman etkinliklerinin
gelişimi, toplumların iktisadi gelişimleri ile paralel bir seyir izler. Ayrıca, kapitalist sistem tüketim üzerine
inşa olduğundan, boş zamanlarda insanların tüketici aktiviteler içine girmesini teşvik eder. Tüketim için de
boş zamana büyük gereksinim vardır. Zira tüketim faaliyetleri daha çok boş zamanlarda mümkün olur.
Tüketmek ya da iyi bir tüketici olmak için, kişilerin iktisadi açıdan iyi bir pozisyonda olmaları gerekir. Zira
boş zaman faaliyetlerinin çoğu, belirli düzeyin üzerinde bir iktisadi bütçeye bağlılık gösterir. Pek çok
faaliyet, harcama gerektirir ve pahalıdır. Ayrıca, boş zamanın israf, işe yaramaz aktivitelerle geçirilmesi,
ulusal ekonomi için de olumsuz sonuçlara sebebiyet verir (bkz. Bosserman, 1989; Türkkahraman,
2006:255).
Tüm bu ilişkiler de göstermektedir ki, diğer sosyal kurumlar gibi boş zamanları değerlendirme
bağlamında ortaya konulan ilişkiler, aktiviteler ve gündelik hayat tecrübeleri de, taşıdıkları değer, özellik ve
fonksiyonları itibariyle temel toplumsal bir kurumdur. Bu kurum, diğer kurumlarla yakından ilişkilidir.
Günümüzde BoĢ Zamanları Değerlendirme Kurumu
20.yüzyılın başlarında ve özellikle 1960’lı yıllardan itibaren endüstrileşmiş batılı ülkelerin ulusal
gelirlerinde dikkat çeken artışın toplumsal kesimlerin gelirlerine yansıması, doğal olarak kültür, eğlence,
spor, seyahat ve hobiler gibi boş zaman aktiviteleri için gerekli zaman ve mali kaynağın artmasına yol
açmıştır. Bu çerçevede gelişmiş Batılı ülkelerde boş zamana önemli yatırımların yapıldığı, değişik boş
zaman etkinliklerinin devreye sokulduğu, sistem tarafından bu etkinliklere katılmanın teşvik edildiği bir yeni
durumla karşılaşılmıştır. Özellikle gelişmiş hizmet ekonomilerinde boş zaman, önemi hızla artan ekonomik
aktivite alanlarından biri olmuştur. Günümüz dünyasında teknolojik ilerleme ve endüstriyel gelişmelere
paralel olarak insan yaşamı kolaylaşmış, bu da insanlara ek boş zaman olarak bir getirisi olmuştur. Özellikle
Almanya, İngiltere ve ABD gibi ileri endüstriyel ekonomilerde, çalışma süreleri daha da kısalmakta ve bu
15
yöndeki tartışmalar devam etmektedir. Bu durum, günümüz toplumlarında insanların daha fazla boş zamana
kavuşacağı ve bu zamanın değerlendirilmesi hususunda daha ciddi ve ivedi politikaların geliştirileceğini
düşündürmektedir.
Günümüzde boş zaman, serbest/iradi aktiviteler alanı olmanın ötesinde değişik alt kurumlardan
müteşekkil temel toplumsal bir kurum olarak önemini giderek daha fazla hissettirmektedir. Boş zaman aynı
zamanda oldukça karlı bir ticari sektör, büyük meblağların döndüğü devasa bir ekonomi ve endüstriye
dönüşmüş durumdadır. Boş zamanın ticari potansiyeli daha da artmakta ve pek çok firma-şirket bu pazara
girme hususunda daha fazla istekli olmaktadırlar. Bu realite, bu sektörde rekabet yoğunluğunu da artırmakta
ve boş zaman kurumsal olarak çok katmanlı, farklı bileşenlerden oluşan ve çok sayıda alt kurumsal ünitelere
sahip bir yapıya kavuşmaktadır.
Modern toplumda boş zamanın geçirilme biçimlerine bakıldığında kurumsal olarak taşıdığı sosyobilite
potansiyelini büyük ölçüde kaybettiği görülecektir. Zira modern toplumda boş zaman, bütüncü bir kurumsal
formdan uzaklaşarak parçalanma, bireyselleşme, merkezsizleşme (decentralized) vb. özelliklere matuf bir
yapıya kavuşmuştur. Bu yapı, bildiğimiz toplumsallığı taşımadığı gibi, cari toplumsal yapıyı daha parçalı,
atomik, göreli ve bireyselci bir forma sokmaktadır. Bu durum, boş zamanın kurumsal kozasını tahrip edici,
bütünlüklü, süreklilik iddiası olan, kuşaktan kuşağa aktarılan, kültürel değer ve zihniyet formlarının
nakledildiği bir toplumsal kurum olma iddiasını zayıflatıcı özellikler taşımaktadır.
Boş zamanda katılım gösterilen etkinlikler de göstermektedir ki, modern boş zaman fazlasıyla
kapitalist hedeflere odaklıdır. Örneğin modern birey, boş vaktini TV seyretmek, futbol/basketbol maçlarına
gitmek/seyretmek, film izlemek, bilgisayar oyunları oynamak, dizi film-müzik klipleri dinlemek/izlemek,
facebook ve twitter gibi sanal mecralarda vakit geçirmek, akıllı telefonlarla biteviye konuşmak, mesaj
atmak, herkesin yaptığı şeyleri yapmak (alışverişte bulunmak, vitrinleri gezmek, müzikli yürüyüşler
yapmak), tatil merkezleri/köylerine gitmek, deniz-dağ eğlenceleri, turistik seyahatler, sportif yarışmalar ve
solarium, fitness ve sağlıklı yaşam seminerlerine katılmak gibi büsbütün kapitalist sistemin kontrolü ve
maniple çarkı altında bir etkinlikler haritası üzerinde salınım gösterir.
Kapitalizmin kontrolüne geçtikten sonradır ki boş zamanın bildik içeriminden boşalma faslı hız
kazanmıştır. Bu süreçte boş zaman, birey dışı kurumların/güçlerin inisiyatif aldığı, istedikleri mecrada
fiksledikleri, daha önce görülmeyen boyutlarda bir metalaşmanın nesnesi haline gelmiştir. Bu çerçeveden
bakıldığında boş zaman tüketimci rejimin rahatça nefes alıp verdiği oldukça makul bir mecradır. Kapitalist
çalışmanın sıkıntılarını (bunaltı, stres, yabancılaşma, yalnızlık) aşmanın, yeniden çalışmanın gerektirdiği
zihinsel/fiziki dinginliği geri kazanmanın işlevsel bir alanıdır. Kapitalizmin bu alana dönük stratejisi
bireyi/kitleyi tüketimci süreçlere dâhil etmek, bitimsiz bir katılma esprisi üzerinden tüketici değerleri
hayatın, serbest zamanın odağına yerleştirmektir. İyi/kaliteli yaşamın bedeli, yüksek harcamalı hayatlar
yaşamak, sunulu seçeneklere yüksek teveccüh göstermekle ödenir.
Burada dikkati çeken husus, boş zamanın, bireysel inisiyatifin özerk bir alanı olmaktan çıkması,
kapitalizmin ve diğer egemen kurumların denetimi altında sınırlı/sorumlu bir alan, dahası görev bilinciyle
yapılan zorunlu aktiviteler alanı haline gelmiş olmasıdır. Değişik kurumlar, özel ve gönüllü kuruluşlar,
devlet ve dini kuruluşların hepsi, boş zaman üzerinde denetim kurmak, bireysel tasarrufları maniple etmek
ve belli bir mecrada tutmak adına bitimsiz bir yarışa tutulmuş durumdadırlar. Bu süreçte, boş zamanlar,
kavramsal içeriminin dışına çıkarak zorunlu, denetimli, ticari, standart, metasal, organize vb. özelliklere
sahip olmuş, bu yönüyle, endüstriyel kapitalizm için işlevsel ve hayati bir kurum, piyasa ekonomisinin karlı
bir pazarı haline gelmiştir. Piyasanın rasyonalitesi, boş zamanı tersyüz ederek kurumsallaşmış, bürokratize
ve ticari bir yaşam üssü olarak yeniden organize etmiştir.
Modern boş zamanın söz konusu karakteristikleri bize şu realiteyi dikkate almamızı salık veriyor.
Bugün için boş zaman ne yazık ki yukarıda sözü edildiği gibi, ortak kültürün, değerlerin, inançların, sosyal
bilincin yansıma bulduğu tabii bir mecra değil. Etkin kapitalist stratejilerin bir sonucu olarak birey istencinin
ve toplumsal kültürün doğal bir unsuru olma ayrıcalığını kaybetmiştir. Modern boş zaman tüketimci ve
rasyonel tasarrufların eşliğinde bir bakıma kitlesellik, manipülatif atraksiyonlar, gösterişçi eğilimler, ticarilik
ve örgütlülük sarmalı içerisine hapsolmuştur. Dahası, sermaye, moda ve kamuoyu tarafından içi boşaltılan
endüstriyel bir yaşam/zaman haline gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında boş vaktin bütünleştirici, birleştirici,
kaynaştırıcı, uyum ve iletişim sağlayıcı özellikleri yerini, toplumsal açıdan ayrıştırıcı, parçalayıcı,
eblehleştirici, kitlesel histeriye tutulmuşluk halinin baskın çıktığı bir zaman/yaşam alanına dönüşmüştür.
16
Kaynaklar
Applebaum, Herbert (1997), “İş ve Boş Zaman”, Çev. N.Saatçioğlu, Cogito, Sayı 12, 1997
Atalay, A. (2004). Spor Medya ve Serbest Zaman, İstanbul: Beta Yayınları
Aydın, Mustafa (1997), Kurumlar Sosyolojisi, Ankara: Vadi Yayınları
Aytaç, Ömer (1994), Modern Toplumda Boş Zaman Olgusu”, Dünyada ve Türkiye’de Güncel Sosyolojik Gelişmeler, I.Ulusal
Sosyoloji Kongresi, Ankara: Sosyoloji Derneği Yayınları
Aytaç, Ömer (2002), “Boş Zaman Üzerine Kuramsal Yaklaşımlar”, Fırat Üni. Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt l2, Sayı l
Bammel, G. ve Burrus-Bammel, L. L. (1996). Leisure and Human Behavior. Dubuque, Iowa: W. C.Brown.
Blackshaw, T. (2010). Leisure. (Birinci Bask›) London: Routledge.
Çelik, Celalettin (2010), Sosyal Zaman ve Din, Konya: Çizgi Yayınevi
Demir, Cengiz, Nesrin Demir (2006). “Bireylerin Boş Zaman Faaliyetlerine Katılmalarını Etkileyen Faktörler ile Cinsiyet
Arasındaki İlişki: Lisans Öğrencilerine Yönelik Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt 6, Sayı 1, ss. 36-48
Dumazedier, j. (1974), Sociology of Leisure, Newyork,
Dumazedier, J. (1989) “France: Leisure sociology in l980’s” Leisure and Life-Style: A Comparative Analysis of Free Time (Ed. A.
Olszeuskq-K.Roberts) london
Hudson, S. 2000): “The Segmentation of Potential Tourists: Constraint Differences between Men and Women.” Journal of Travel
Research, 38(4), pp.363-368.
Ibrahim, Hılmi (1991), Leisure and Society. A Comparative Approach, USA, Wm. C. Brown Publishers
Juniu, Susana (2000), “Downshifting:Regaining the Essence of Leisure” Journal of Leisure Research, Vinter, v32, i1
Kelly, J. R., J. R. Kelly, (1994): “Multiple Dimensions of Meaning in the Domains of Work, Family, and Leisure.” Journal of
Leisure Research, 26(3), pp.250-274.
Khan, A.D. (1997): “Leisure and Recreation Among Woman of Selected Hill-Farming Families in Bangladesh.” Journal of
Leisure Research, 29(1), pp.5-20.
Kıray, Mübeccel (1998), Değişen Toplum Yapısı, İstanbul: Bağlam Yayınları
Kraus, R. G. (1998). Recreation and Leisure in Modern Society, Canada: Jones and Bartlett Publishers.
Lafargue, Paul (1997) "Tembellik Hakkı'ndan Seçmeler", Cogito, Sayı l2, l997
Marshall, Gordon (1999), “Sosyolojik Boş Zaman Araştırmaları”, Sosyoloji Sözlüğü, Çev. Osman Akınhay, Derca Kömürcü,
Ankara: Bilim ve Sanat yayınları
Marx, K. (1997), “Boş Zaman Üzerine Seçmeler”, Cogito, 1997/12
Mieczkowski, Z. (1990): World Trend in Tourism and Recreation, New York: Peter Lang Publishing.
Okumuş, Ejder (2002), “Boş Zamanlar Sosyolojisi” Akademik Araştırmalar Dergisi, Sayı 12, 2002, ss.163-204
Parker, Stanley (1979), The Sociology of Leisure, London: George Allen-Unwin LTD
Perrot, M. (1986). On the Formation of the French Working Class, in Katznelson, Ira, ve Aristide R. Zolberg (der.), WorkingClass Formation: Nineteenth- Century Patterns in Western Europe and the United States, Princeton University Press.
Pronovost, Gilles. (2000) “The Collapse of the Leisure Society? New Challenges for the Sociology of Leisure”, The
International Handbook of Sociology (der. Stella R.Quah and Arnaud Sales), London: Sage Publications, p.356-366
Roberts, K. (1999) Leisure in Contemporary Society, New York: CABI Publishing
Rojek, C. (1984). Did Marx Have a Theory of Leisure?, Leisure Studies, 3: 163-174
Rojek, Chris. (1995), Decentring Leisure: Rethinking Leisure Theory, London: Sage
Samdahl, D.M. (1991): “Issues in the Measurement of Leisure: A Comparison of Theoretical and Connotative Meanings.” Leisure
Sciences, 13, pp.33-49.
Sevil, Tuba (2012), “Boş Zaman ve Rekreasyon: Kavram ve Özellikler”, Boş Zaman ve Rekreasyon Yönetimi, Ed. S. Kocaekşi,
Eskişehir: Anadolu Üni. Yayını
Slater, Don (2012), “Çalışma/Boş Zaman”, Temel Sosyolojik Dikotomiler, Ed. Chris Jenks, çev. Şahin Kızılabdullah ve Yıldız
Kızılabdullah, Ankara: Birleşik Yayınları
Stokowski, Patricia A. (1994), Leisure in Society. A Network Structural Perspective, London:Mansell
Tezcan, Mahmut (1982), Sosyolojik Açıdan Boş Zamanların Değerlendirilmesi, Ankara: A.Ü. Eğitim Fak. Yayınları
Thompson, E. P. (2004).İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu, İstanbul: İletişim Yayınları
Torkıldsen, G. (1999). Leisure and Recreation Management, London: E and FN Spon.
Torkildsen, G. (2005). Leisure and Recreation Management. (5.baskı) Routledge, Taylor and Francis Group
Türkkahraman, Mimar (2006), Toplum ve Temel Toplumsal Kurumlar. Kurumlar Sosyolojisine Giriş, Ankara: Alp Yayınevi
Vaux, A. (1998). Social Support, Theory, Research and Intervention, New York: Praeger.
Veblen, Thorstein (1995), Aylak Sınıf, çev.İ.User, İst:Marmara Üni.Yayını
WTO (2004), Boş Zamanda Yaşanan Değişmeler: Turizme Etkisi, Çev. A.B.Ahıska, İstanbul: Dünya Turizm Örgütü Yay.
Yanardağ, Aslıhan Aykaç (2012), “Turizm, Boş Zaman ve Rekreasyon”, Turizm Sosyolojisi, Ed. Muammer Tuna, Eskişehir:
Anadolu Üni. Yayını
Yüncü, Deniz (2013), “Boş Zaman ve Rekreasyon: Kavram ve Özellikler” Rekreasyon Yönetimi, Ed. M.Argan, Eskişehir:
Anadolu Üni. Yayınları
17

Benzer belgeler

püritanizm` den hedonizm` e değişen boş zaman kavramı

püritanizm` den hedonizm` e değişen boş zaman kavramı giden insan hallerini, eğlenceyi, zevk için yapılan faaliyetleri, hayatın yükünü hafifletme ve toplumsal hayata karışma güdüsüyle yapılan her türden etkinlik, ilişkiler ve yaşama kalıplarının genel...

Detaylı

Tam Metin - Gençlik Araştırmaları Dergisi

Tam Metin  - Gençlik Araştırmaları Dergisi geliştirmesine ve göstermesine eğilimli, çıkarcı olmayan faaliyetler boş zamanın gelişim fonksiyonları kapsamında değerlendirilmektedir (Karataş, 2006; Karaküçük, (2005; Tezcan, 1993) . Toplumbilim...

Detaylı