BURSA……………………………..

Transkript

BURSA……………………………..
…………………BURSA……………………………..
Gezmeden Görmeden Denemeden …
Cumalıkızık'ı dolaşmadan,
Uludağ'da kayak yapmadan,
Şehir merkezindeki önemli mimari eserleri görmeden,
Kapalı Çarşıyı, Ulucami'yi, Yeşil Türbeyi, Külliyeleri ziyaret etmeden,
Kaplıcaların şifalı sularından faydalanmadan,
Meşhur İskender kebabı, İnegöl Köfte,Kayhan / Pideli Köfte, Cantık, Kemalpaşa
Tatlısı ve Kestane Şekeri yemeden,
İpekçiler Çarşısı Koza Han’a uğramadan,
Irgandı köprüsünden geçmeden
Tophaneden Bursa manzarası İzlemeden
6 asırlık Koca Çınarla fotoğraf çektirmeden
DÖNMEYİN
Detaylı Bilgi İçin Aşağıdaki Linklere Gidin:
http://www.bursa.gov.tr/index.php?sayfa=mymenu&pid=19
http://www.btch.org.tr/page/
http://www.bursa.bel.tr/dosyalar/sayfalar/tarihi_harita/harita.html
http://ulasim.burulas.com.tr/ (şehir içi ulaşım)
Bursa birçok eski medeniyete ev sahipliği yapmış, birçok kültürü bir arada
barındırmış bir şehrimizdir. Bölgede birbirinden farklı birçok dine ait izler
görülebilmekte. Ayrıca yöresel yemekleri, tarihi dokusu, kültürü, turizmi ve daha
birçok özelliği ile Bursa mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer.
Bursa’da Gezilecek Yerler
Müzeler; Arkeoloji müzesi, Türk İslam Eserleri müzesi, Atatürk müzesi, Osmanlı evi
müzesi, Mudanya Mütareke evi müzesi
İznik, Mudanya İlçeleri
Camiler; Ulu Cami, Emir Sultan Cami, Yeşil Cami, Orhan Bey Cami, Yıldırım Cami,
Kiliseler; Fransız kilisesi, Koimesis kilisesi, Aziz Tryphonos kilisesi, Kumyaka kilisesi,
Sinagoglar;Geruş sinagogu, Etsahayim sinagogu, Mayor sinagogu,
Evet, yukarıda hem turizmi, hem tarihi hem de birçok medeniyeti bir arada barındıran,
barındırmış olan Bursa’nın önemli yerlerini sıraladık. Bursa’yı ziyaret ettiğinizde bu
bölgeleri mutlaka ziyaret etmeli ve o tarihi kokuyu sizde içinize çekmelisiniz.
Bursa, el sanatları açısından da oldukça gelişmiş bir bölge konumunda. Bursa’da
yapılan el sanatlarını sıralamak gerekirse;
Köfüncülük,
Saraçlık,
Bıçakçılık,
Semercilik,
İpekçilik,
Çarıkçılık,
İznik Çiniciliği,
Çorapçılık bilinen el sanatları arasında yer alır.
Bursa’da Ne Yenir?
Yöresel yemekler ve ünlü lokantalar
Bursa çorbası, sebze ve et yemekleri, tatlıları ve hamur işleri ile ünlenmiş bir
şehrimiz. Bilinen en ünlü çorbaları arasında tarhana, dede çorbası, sipsi, balık
çorbası ve oğmaç çorbası mutlaka tatmanız gereken lezzetler arasında yer almakta.
Sebze yemekleri arasında, etli kerevizi, zeytinyağlı kestaneli lahana dolmasını
mutlaka yemelisiniz.
Et yemekleri arasında, mumbar dolmasını, ciğer sarmasını, İnegöl köftesini, damat
paçasını mutlaka tatmalısınız.
Tatlılar arasında, cennet köşkü, dilber dudağı, peynir tatlısı, incir dolması, zerde
kaymaçina, kestane şekerini yemeyi unutmayın.
Hamur işleri ise, cevizli lokum, söbe, yufkalı paça gibi lezzetlerden oluşmakta.
Bursa denildiğinde İskender Kebabı unutmamak gerekir tabi İskender Kebap nerede
yenir diyenlere tavsiyemiz Atatürk Caddesi’nde Tayyare Kültür Merkezi’nin yanındaki
Mavi Dükkan dır. İşletmecisi Cevat İskenderoğlu’nun bu küçük Mavi Dükkanında
yenen İskender Kebab’ın lezzeti dededen toruna 3 kuşaktır hiç değişmeden devam
ediyor.
Meşhur Kemalpaşa tatlısı da Bursa’nın Kemalpaşa ilçesinin bir simgesidir. Eğer
yolunuz Mustafa Kemalpaşa’ya düşerse Kemalpaşa tatlısını üreten çok eski
işletmeler bulursunuz.
.
Bursa’da nereye gidilir?
Bursa’ya gezmeye gidenlerin görmesi gereken yerleri şu şekilde sıraladık. Bursa’da
nereye gidilir diyorsanız bu saydığımız yerlere gidebilir ve Bursa’nın eşsiz tarihi ve
doğal güzelliklerini keşfetmiş olursunuz.
İşte Bursa’da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Padişahların Türbeleri
Yeşil Türbe,
Uludağ
Cumalıkızık
İznik
Ulu cami
Emirsultan
Tophane
İnkaya
Muradiye
Arap Şükrü Sokağı
Yıldırım Medresesi
Yeşil Medrese
Koza Han
Suuçtu Şelalesi
Karagöz Mezar Anıtı
Atatürk Müzesi
Türk İslam Eserleri Müzesi
Oylat Kaplıcaları
Ulubat Gölü
Bursa Kalesi
Çok Felaketler Gördü Bursa
Acı Yıllar Bursa, bir taraftan imar edilirken diğer yandanda istila, yangın ve
depremlerle büyük felaketler yaşadı. Yaşanan bu felaketler, en çok Bursa´nın tarihi
yapılarına büyük zarar vermiştir.Bursa´nın ilk büyük felaketi, 1402 yılında Timur
istilasıyla yaşandı. 1414 yılında ise Karamanoğlu Mehmed Bey felaketi yaşandı.
Kenti günlerce kuşatan Mehmed Bey, Orhan Camii ve çevresini yakmıştı. 1481
yılında,
Cem
Sultan´ın
Bursa´daki
saltanatı
sırasında
da,
büyük
tahribatlar yaşanmıştı.Bursa’yı etkileyen en büyük felaketlerden biri de, tüm
Anadolu’yu kasıp kavuran 1607 yılındaki Celali isyanları sırasında yaşandı.
Beylerbeyi olma talebi reddedilen Kalenderoğlu,Bursa’ya saldırdı. Bursalılar, kenti
savunmak için büyük mücadeleler verdi. Kalenderoğlu,Bursa halkının bu şiddetli
direnişi karşısında kenti işgal edemeden, dış mahalleleri yağmalayarak işgalden
vazgeçti.
Yangınlar Bursa, lodosu ve evlerinin ahşap yapısı nedeniyle sık sık
yangınlarla tahrip olmuştur. 2 Şubat 1489 tarihinde meydana gelen bir yangın sonucu
ise, Bursa´da 25 mahalle tamamıyla yanmıştır. 7 Ağustos 1491 tarihindeki yangında
da Bursa´daki birçok anıt yapı tahrip oldu.1520 yılındaki deprem sonrası yangında
ise,kentin yarısı yok olmuştu. 1590 yılında yine aynı büyüklükte bir yangın yaşayan
Bursa´da,1728 yılında da Kayhan Çarşısı yangını oldu.1756 yılında çıkan yangında
ise Sipahi Pazarı,Geyve Hanı, Çıra Pazarı ve Saraçhane gibi yerler büyük tahribat
gördü. Ufak tefek yangınlar dışında 1761-1804 yılları arasında yedi büyük yangın
geçiren Bursa´da, 1801 yılındaki yangında kentin üçte ikisi yanmıştı.1801 yangını,
Bursa tarihindeki en büyük yangındır. Bursa tarihinde en kara gün, kuşkusuz 9 Şubat
1855 tarihindeki 7,5 şiddetindeki deprem ve sonrasında çıkan yangınlardır. Bu tarihte
Bursa´daki konutların neredeyse tamamı tahrip olmuştu.Bursa’nın en son ve önemli
yangını 1958 Kapalı çarşı yangınıdır. Bu yangında tüm Kapalıçarşı yanmış, yangın
Ulucami ve hanları da etkisi altına almıştı.
Depremlerin Yok Ettiği Bursa Bursa birinci derecede deprem kuşağında olup
yıllar içinde zaman zaman şiddetli ve yıkıcı depremler yaşamıştır. Bursa ve
çevresindeki yıkıcı depremlerin genel olarak 100-150’şer yıllık periyotlarla seyrettiğini
anlıyoruz.Bölgede kayıtlara geçmiş en eski deprem 32 yılında idi. Şair Phegon bu
depremde tüm İznik’in yıkıldığını yazıyor. Bu büyük deprem sonucunda,Plinius’a göre
Besbikos olarak anılan İmralı Adası, karaya bitişik iken ayrılıp ada olmuştur.Daha
sonra 120 yılında Bursa bölgesi daha büyük bir deprem yaşadı. 150 yılındaki ufak
depremden sonra bölgede kısa aralıklarla 362 ve 368 yıllarında depremler yaşandı.
11 Ekim 368 tarihindeki depremde, ilk Hıristiyan konsülünün toplandığı Senatus
Sarayı denize gömüldü.İznik’ten 28 km. uzaklıkta olan Karamürsel de,tümüyle yok
oldu. 740 yılındaki depremde ise Bursa bölgesinde önemli tahribat yaşandı.1065
yılının Eylül ayındaki büyük deprem ve ardı ndan gelen diğer artçı depremlerde
İznik’teki tüm yapılar gibi surlar da yıkılmıştı.
Bu deprem sırasında, İznik Gölü kıyısında bulunan Sölöz’deki Pthopolis ile
Orhangazi yakınlarında bulunan Bassilinopolis kentleri yeraltına gömüldü.Daha sonra
1417, 1509, 1674 yıllarında Bursa bölgesi şiddetli depremlerle sarsılmıştı.1767yılında
Bursa’da bir deprem yaşandığını Carsten Niebuhr adlı gezginin anılarından
öğreniyoruz.Bursa ve çevresinde en son yıkıcı deprem 1855 yılında gerçekleşmişti.
7,5 şiddetindeki bu deprem o kadar dramatik bir biçimde anlatılmıştır ki kaynaklarda
“Küçük Kıyamet” olarak geçmektedir. Gezginlerden Perrot’a göre: “Bursa’da en
büyük darbe 1855 yılında olmuş. İki aylık aralıklarla iki korkunç sarsıntı kenti alt üst
etmiş, Bursa neredeyse tümüyle yok olmuş.”Avedis Berberyan’a göre ise 1855
depreminde;camiler, türbeler, çarşılar ve hanlar gibi çok sayıda yapı harap oldu.
Çıkan yangında, ahşap yapılar ve 3 bin kadar ev yanmıştır.Yıkıntılar altında 2 binden
fazla insan yaşamını yitirmiştir.Son olarak 17 Ağustos 1999 tarihindeki İzmit merkezli
depremde de Bursa ve çevresi etkilenmiş ve bazı ufak tahribatlar yaşamıştır.Bugün
Bursa, geçmişten ders alarak her an“fayların kırılabileceği ihtimali”ne karşı depreme
hazırlıklı, “sağlıklı bir kent olma” yolunda çalışmalarını sürdürmektedir.
Mitolojide Bursa
Bazı söylencelere göre Bursa önce
Tahtalı köyünde kurulmuştu. Çok kudretli
bir Sultan’ın, hasta zavallı bir kızı varmış.
Söylenceye göre vücudu cüzamdan
parça parça imiş. Hastalığı nedeniyle çok
çirkin olduğu için taliplisi de çıkmamış. Bu
nedenle babası, onu dilenci kılığında,
dünyayı dolaşıp, kendi talihini araması
için fırsat tanımış. Bu kız, tüm dünyayı
dilene dilene dolaşmış, sonunda sıcak
suların aktığı Bursa’ya gelmiş. Bu sularda
bir süre yıkanınca, tüm hastalığı iyileşivermiş. Cüzamlı prenses, dünyalar güzeli olup
çıkmış. O da, kendisine şifa veren bu ülkede oturmaya karar vermiş. İşte söylenceye
göre, bu prenses Bursa kalesini yaptırmış.
Bir başka söylenceye göre de eski Bursa’yı Bergamalı bir çoban kurmuştu. Bir akşam
üstü sürüsünden bazı hayvanları, kralın bahçesine girdiği için bilinmeyen bir ülkeye
sürülmeye mahkûm edilmiş. Bu zavallı çoban da, bilmediği bir ülkenin karanlık
ormanlarına dalıp yaşamaya başladığında, bu bilinmeyen ülkenin ne kadar da güzel
olduğunu görüp bu cezaya sevinmiş. Her yer yemyeşil verimli ormanlar ve otlarla
çevriliymiş. Çoban bu sürgün yerinde, bolluk ve bereket içinde, çok daha rahat bir
yaşam sürmeye başlamış. Bu çobanın kurduğu köy zamanla büyüyüp büyük bir kent
olmuş. İşte, çobanın kurduğu bu kent, Bursa’nın hemen batısındaki Tahtalı
köyündeydi. Gerçekten de, söylencelerde olduğu gibi eski Bur-sa’nın bu köyde
olduğu sanılmaktadır. Çünkü halen burada, kentin geniş kaleleriyle, eski yerleşimlere
ait çok sayıda kalıntı çıkmaktadır.

Benzer belgeler