KİSAD DERGİ - 2. Sayı - Kireç Sanayicileri Derneği
Transkript
KİSAD DERGİ - 2. Sayı - Kireç Sanayicileri Derneği
KiRECiN KULLANIM ALANLARI KİREÇ SANAYİCİLERİ D E R N E Ğ İ MART 2016 • YIL 2 • SAYI: 2 K İ S A D Bulut Çamur Kireçle dezenfekte edilen lağım çamuru, toprak kalitesini artırmak için tarımda gübre olarak kullanılabiliyor. Buharlaşma Yağmur Nehir Göl Lağım ıslah çalışması Kirecin yüksek PH değeri, endüstriyel ve evsel kanalizasyon tortularının nötralize edilmesi sağlıyor. Bu seyede oluşan hijyen, bakteri, virüs ve zararlı mikropları öldürüyor. KİREÇ SANAYİCİLERİ D E R N E Ğ İ Konutlar Yeraltı ve yüzey suları Fabrikalar Kireç endüstriyel atık suları nötralize ederek, sanayi kuruluşlarının atık su yönetim proseslerinin kalitesini artırıyor. (Çelik, madencilik, yağ ve kimya ve tarım gibi…) Su arıtma çalışması Kireç çok yaygın bir şekilde içme suyu arıtımında yumuşatıcı veya mineralize edici olarak kullanılıryor. Bu işlem yapılmasa su borularının aşınması artar bu da suda toksik metallerin artmasına neden olur. Örneğin krom, bakır, kurşun, çinko gibi metallerin akut ve kronik sağlık problemlerine neden olduğu biliniyor. Borulardaki korrozyonu önlemek için karbonik asitin kireçle nötürleştirilmesi gerekiyor. Saf yeraltı ve dağ ve yüzey suları bizim esas içme suyu kaynaklarımızdır. Çoğu zaman bunlara ulaşılamadığımız için standartların belirtiği kalitede içme suyu sağlayabilmek için özel fiziksel ve kimyasal arıtma yöntemleri uygulanıyor. Milano ve Helsinki’den kütle ve zemin stabilizasyonu çalışmaları *HUoHNOHúWLUGL÷LPL]EXoDOÕúPDODULoLQ VL]LQGHGHVWH÷LQL]HLKWL\DFÕPÕ]YDr. *HOLQD\GD40TLLOH(÷LWLFL$LOHPL]ROXQ oRFXNODUÕPÕ]VRV\DOYHVD÷OÕNOÕE\VQ 0212 282 89 16 / tocev.org.tr OkuyamÕyor! editörden Yeni yönetim kurulumuza başarılar diliyorum… Altı ay sonra yine karşınızdayız. İlk sayıyı hazırlarken başarılı olursak her şeyin hallolacağını düşünerek heyecanla hareket ediyorduk. O sıralarda, ikinci sayıda işlerin çok kolay olacağını düşünmüştük ama ikinci sayının daha zorlu olduğunu yaşayarak öğrendik. İlk sayıda güzel bir deney yaşadık, aldığımız tepkilerin güzelliği ile ikinci sayımızı hazırlarken, ilk sayı ile aynı kalitede bir dergi yapabilmenin kaygısını da beraberinde yaşadık. Umarız kaygılarımız boşunadır. Coşkun GÖNÜLTA KİSAD Genel Sekreteri Bu sayıda yer alan iki genel kurul haberinden ilki ILA (İnternational Lime Association) Genel Kurulu, ekimde İstanbul’da gerçekleşti. İyi bir katılımın olduğu ILA Genel Kurulu dünya üreticilerinin tecrübelerini birbirine aktardığı güzel anıların oluştuğu bir toplantı olarak hatırlanacak. İkinci genel kurul ise KİSAD Olağan Genel Kurul toplantısıydı. 2009’dan beri başkanlığımızı yapan Cem Çelik, kendi isteği ile bu toplantıda nöbeti Halim Tekkeşin’e devretti. Bu vesile ile başkanlığı döneminde birçok ilki gerçekleştiren Cem Çelik’e teşekkür ediyor, yeni yönetime de başarılar diliyoruz. Yeni başkanımız Halim Tekkeşin’in görüşlerinin yer aldığı yeni yönetim kurulu toplantısı haberimiz dışında bu sayımızda da “Kirecin kullanım alanları” konusuna yer verdik. İlk sayıda başlattığımız yapılarda kullanılan kireç konusuna ve tarihsel binalarda kullanılan Horasan harcını anlattığımız “Tarihte Kireç” konusuna bu sayıda da devam ederek, kirecin yapıda kullanımına ilişkin iki ayrı başlığı devam ettirdik. Bir taraftan kirecin geleneksel yapı malzemesi olarak kullanımı ve önemini anlatırken diğer taraftan kirecin kütle ve zemin stabilizasyonu işlerinde nasıl kullanıldığını görmek için yapılan teknik gezinin detaylarını da bu sayıda sizlerle paylaştık. Bu sayımızda ilk kez yer verdiğimiz, sektörümüze emeği geçen Selçuk Ertuğ ve Lütfü Örgücü ile yapılan röportajları da emeğe saygı kapsamında başlattık, gelecek sayılarda da benzer röportajları devam ettirmeyi planlıyoruz. “Sanayinin Sesi” bölümünde Erol Üçüncü’nün yönetim kurulu üyesi olduğu Kargroup’u ve onun çatısı altındaki Karkireç’i ve Karkim Yapı Kimyasalları’nı tanıttık. Bu bölüme de gelecek sayıda devam etmeyi planlıyoruz. Bir de Rüştü Bozkurt’un ufuk açıcı yazısı ile Hakan Tolungüç’ün çevre mevzuatı ve uygulamaları konusundaki yazısını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Emeği geçen herkese teşekkürler… Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 1 içindekiler Kireç Sanayicileri Derneği (K SAD) adına mtiyaz Sahibi Cem ÇEL K Yazı şleri Müdürü/Sorumlu Müdür Celal Coşkun GÖNÜLTA Yayın Kurulu Ufuk GÜRMAN Başak GOLO LU Erhan ARIÖZ Coşkun GÖNÜLTA Yayın Türü/Aralığı Yerel, Süreli / Altı Ayda Bir Yönetim Yeri Hüseyinli Köyü Beykoz Caddesi No:222/4 Çekmeköy / stanbul Tel: 0216 434 50 96 www.kirec.org/ [email protected] Yayına Hazırlık Genel Yönetmen Gürhan DEM RBA Genel Yönetmen Yardımcısı Eser SOYGÜDER YILDIZ Görsel Yönetmen Hakan KAHVEC Editör Seher KARATA Fotoğraf Editörü Eren AKTA Kurumsal Satış Yöneticisi Özlem ADA Tel: 0212 440 27 65 letişim Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68 [email protected] www.ajansdyayincilik.com Baskı FABR KA BASIM T CARET LTD. T . nönü Cd. No:74/A MahmutbeyBağcılar- ST. Tel: 0 212 294 38 00 NOT: Reklamlar, reklam veren şirketin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar K SAD’ın izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir. Kireç Dünyası Dergisi, Kireç Sanayicileri Derneği K SAD’ın ücretsiz, süreli yayınıdır. 2 01 Editörden 04 Başkandan 06 KİSAD’ın yeni başkanı Halim Tekkeşin oldu 08 KİSAD’dan kütle ve zemin 18 uygulamaları için Milano’ya ve Helsinki’ye gezi 12 Dünya kireç üreticileri İstanbul’da buluştu 14 Kireç harçları, yüzyıllık binaların “zaman” sınavından geçmesini sağlıyor 18 Sanayinin Sesi: Kargroup Yönetim Kurulu Üyesi Erol Üçüncü 28 22 Tarihte Kireç: Osmanlı mimarisinin önemli örneklerinden Süleymaniye Camii 26 Piyasalardan: e-Tebligat ve e-Arşiv uygulaması da yürürlüğe girdi 28 Söyleşi: Lütfü Örgücü 32 Makale: Rüştü Bozkurt 34 Çevre: Sera gazı emisyonları ve kireç sektörü 38 38 Söyleşi: Selçuk Ertuğ 42 Gezi: Dünyanın geldiği yer; Kapadokya 46 Sağlık: Kış depresyonu sizi eve kapatmasın! 48 Damak Tadı: Domates tatlısı ve Domates reçeli 50 Kültür-sanat 52 KİSAD Üyeleri Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 06 içindekiler 22 42 26 14 48 08 34 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 3 ba kandan Kireç Dünyası’nın değerli okuyucuları, Halim Tekkeşin KİSAD Yönetim Kurulu Başkanı 15 Ocak 2016’da yapılan Kireç Sanayicileri Derneği Olağan Genel Kurulu’nda, üyelerin teveccühleri doğrultusunda derneğimizin gelecek iki yıl için Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devraldım. Şahsımı bu göreve layık gören tüm üyelerimize teşekkürü bir borç bilirim… Yedi yıl boyunca dernek başkanımız olarak görev yapan değerli Cem Çelik’e de derneğimiz adına yaptığı çalışmalar ve başarılı hizmetlerinden dolayı şükranlarımı sunar, çalışma hayatında kendisine başarılar dilerim. Yeni yönetim kurulumuzla beraber, bunun bir hizmet yarışı olduğu bilinci ile aldığımız bu sorumluluğu yerine getirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğimize kimsenin şüphesi olmasın. Yönetim kurulu olarak yetki ve sorumluluğun dağıtıldığı bir yapı ile daha çok projeyi daha aktif bir şekilde yönetebilmeyi hedefliyoruz. Başlayan projelerin bitirilmesi ve derneğimizin tüm ülkenin tek kireç üretici derneği olması için üye sayımızı artırmayı ve uzlaşmayı planlıyoruz. Değerli okuyucularımız, Daha keyifli bir şeyler yazmayı çok isterdim! Ancak ülke olarak çok sıkıntılı bir dönemden geçiriyoruz. Gerek terör olayları gerekse ekonomik sıkıntılar bizleri çok üzüyor. Yaşanan olaylarda hayatını kaybeden tüm şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemizin birlik ve beraberliği için hep beraber çalışmaktan ve herkesin üzerine düşen sorumlulukları layığı ile yürütmesinden başka çaremiz olmadığı da açık. Coğrafyamızda yaşanan kargaşa ve iç savaşlar bir insanlık dramına dönüşmüş durumda. Ülkemde yaşayan her fert gibi, kireç sektöründe faaliyet gösteren şirketlerimiz de bu durumdan olumsuz etkileniyor. Tüm olumsuzluklara rağmen, güçlü Türkiye’min bu zorlukları da geride bırakacağına ve yolumuzun açık olduğuna inancım tamdır. Sözlerime son verirken 2016’nın hepimiz, ülkemiz, dünyamız için sevgi-barış ve huzur yılı olmasını, verimli ve başarılı geçmesini dilerim. Sevgi ve saygılarımla. 4 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 K SAD Yönetim Kurulu Türkiye kireç sanayisinin bir araya gelmesinde ve sektörün belli standartlara ula masında K SAD’ın yeri tartı ılmaz. K SAD’ın bu konumunu sürdürüp geli tirmesi için yeni yönetim kurulu üyeleri de gerekli katkıyı sunacaktır. Halim TEKKE N Ba kan Süleyman ALKAYA Bülent DÜLGER Yusuf KUR UN Barkan ÖZGÜR Ba kan Yardımcısı UFUK GÜRMAN Üye Üye Sayman Üye Erol ÜÇÜNCÜ Üye Kireç Sanayicileri Derneği, Yapı Ürünleri Federasyonu (YÜF), Türkiye nşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye MSAD) ve Bakanlar Kurulu’nun 27.09.1990 tarih ve 90/1019 sayılı kararıyla International Lime Association (ILA) üyesidir. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 5 haber K SAD’ın yeni başkanı Halim Tekkeşin oldu Kireç Sanayicileri Derneği’nin (K SAD) 2016 yılı Olağan Genel Kurulu, 15 Ocak tarihinde dernek genel merkezinde gerçekle tirildi. Toplantıya, 61 üyeden 25’i katıldı. Genel Kurul’da K SAD’ın Yönetim Kurulu Ba kanlığı’na Halim Tekke in, Ba kan Yardımcılığı’na Süleyman Alkaya seçildi. K SAD’ın 2016 yılı Olağan Genel Kurulu, 15 Ocak 2016 tarihinde dernek genel merkezinde yapıldı. Genel Kurul toplantısına 61 üyeden 25’i katıldı. Hazirun cetveline göre çoğunluğun hazır olduğu görülen toplantının açılışını yapmak üzere Yönetim Kurulu adına Başkan Cem Çelik söz aldı. Açılış konuşmasından 6 sonra divan heyeti seçimine geçildi. Divan Heyeti Başkanlığı’na Selçuk Ertuğ, Başkan Yardımcılığı’na Süleyman Alkaya ve Katip Üyeliği’ne Cem Aksoy seçildi. Divan Başkanlığı tarafından saygı duruşu yaptırıldıktan sonra olağan genel kurul gündemine geçildi. Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu, Kesin Hesap Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 ve Denetim Kurulu Raporu okundu, müzakere edildi. Raporlar üzerine söz alan olmadı. Yeni Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu katılanların oy birliği ile ibra edildi. Ardından Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Üyeleri seçimine geçildi. Bu seçimde K SAD’ın yeni Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Asıl Üyeleri belirlendi. haber Genel Kurul toplantısında öncelikle, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu, Kesin Hesap ve Denetim Kurulu Raporu okundu. len “killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu” konusunda, teknik şartname de var olan uygulamaların daha modern ekipmanlarla yapılması işlemlerinin, birim fiyata girmesinin temin edilmesi için çalışılması ile çevre ve şehircilik bakanlığının birim fiyat pozlarında yeni ekipmanlarında yer almasının temin edilmesi planlandı. Sıcak asfalt karışımlarına kireç katılması çalışmasıyla ilgili, bu yıl deneylerin raporlanması, teknik şartnamenin hazırlanması ve kullanıcı el kitabının yazılması planlandı. Kütle stabilizasyonu uygulamalarının tanıtılması için çalışma yapılması da planlar arasına alındı. K SAD’ın Yönetim Kurulu Asil Üyeleri Derneğin ismine “Türkiye” eklenecek Seçimden sonra tahmini bütçe görüşmesi gündeme alınarak okundu, müzakereye açıldı ve kabul edildi. Yönetim Kurulu’na fasıllar arasında aktarma yapma yetkisi verildi. Derneğin ihtiyaç duyması halinde taşınmaz satın alması için Yönetim Kurulu’na oybirliğiyle yetki verildi. Gündemdeki “derneğin Türkiye adı alması” konusu müzakereye açıldı. Bu konuda söz alan Bülent Dülger talebin çok önemli olduğunu, temsil edilen kesimler açısından bakıldığında gerekli olduğunu söyledi. Başka söz alan olamadığından katılanların oy birliğiyle “Türkiye” adının alınması kabul edildi ve gerekli işlemlerin yürütülmesi için Yönetim Kurulu’na katılanların oy birliği ile yetki verildi. Böylece gündem maddeleri tamamlandı. Genel Kurul sırasında derneğin uzun zamandır yürüttüğü üç proje gözden geçirildi. Bunların başında ge- Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Halim Tekkeşin: Başkan Süleyman Alkaya: Başkan Yardımcısı Bülent Dülger: Sayman Ufuk Gürman: Üye Yusuf Kurşun: Üye Barkan Özgür: Üye Erol Üçüncü: Üye K SAD’ın Denetim Kurulu Asil Üyeleri Murat Yaşar: Başkan Erhan Arıöz: Üye Mehmet Ali Dumlu:Üye 7 haber K SAD’dan kütle ve zemin uygulamaları için Milano ve Helsinki’ye gezi Kireç Sanayicileri Derneği (K SAD), kütle ve zemin stabilizasyonu konusunda yürüttüğü çalı malarla ilgili uygulamaları ve uygulamada kullanılan ekipmanları yerinde görmek amacıyla 1-5 Şubat tarihleri arasında Helsinki’ye ve Milano’ya bir gezi düzenledi. Geziye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Devlet Demiryolları ve K SAD yetkilileri katıldı. 8 K ütle ve zemin stabilizasyonu konusunda yürüttüğü çalışmaların gerekli mevzuat düzenlemelerini yapabilmek için uygulamaları ve uygulamada kullanılan ekipmanları yerinde görmek amacıyla K SAD tarafından düzenlenen gezi, 1-5 ubat tarihleri arasında yapıldı. Kütle ve zemin stabilizasyonu konusunda iyi örneklere sahip olan Finlandiya’ya yapılan geziye, Çevre ve ehircilik Bakanlığı Fen Kurulu Başkanı Mehmet ahkulubey ve Kurul Üyesi Ali Rıza Korkmaz, Karayolları Birim Fiyat Analiz Birimi’nden Hikmet Yaylacı, Zeynep Mavi, Devlet Demiryolları Alt Yapı Birimi’nden Orhan Oğlakçı ve Murat Fevzifer’den oluşan bir kamu heyeti ile birlikte özel sektörden laboratuarcı Tufan Koçer, müteahhit Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 haber Helsinki’de ziyaret edilen kütle stabilizasyonu çalışması. üniteleri ile desteklenerek çalıştırılıyor. Bu sayede stabilize edilecek zemine ne miktarda bağlayıcı beslendiği kontrol edilmiş oluryor. şlemleri uzaktan kumanda ile yapmak da mümkün.” Hasan Kısa ve K SAD’dan Başkan Yardımcısı Süleyman Alkaya, Genel Sekreter Coşkun Gönültaş ve Teknik Komite Üyesi Servan Atayan da katıldı. Gezinin başladığı 1 ubat 2016 tarihinde kütle stabilizasyonu uygulamasını görmek için Finlandiya’nın başkenti Helsinki’ye gelen heyet, Allu Firması yetkilisi Jari Mattila ve Carmeuse, Belçika’dan Gilles Van Rompaiy tarafından karşılandı. Otele yerleşen heyet kısa bir şehir gezisi sonrası dinlenmeye çekildi. 2 ubat günü erkenden Allu’nun merkezine yapılan ziyarette, firma tarafından geliştirilen yöntem ve ekipmanlar hakkında bilgi verildi. Firma yetkilileri tarafından konuyla ilgili şunlar söylendi: “Bir ekskavatör, bir karıştırma ünitesi, bir de basınçlı bağlayıcı besleme ünitesinden oluşan uygulama ekipmanları kontrol ünitesi ve veri toplama Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Kütle stabilizasyonu kazıkla yapılan stabilizasyona göre daha ucuz Burada verilen bilgilere göre hayata geçirilen uygulamanın avantajları şu şekilde sıraladı: “Düşük kaliteli zeminler kütle stabilizasyon sayesinde kullanılabilir hale geliryor ve doğal agrega ihtiyacı minimize ediliyor. Kütle stabilizasyonu taşıma ve düşük kaliteli toprakların depolanmalarını, onları kullanılır hale getirerek engelliyor. Kütle stabilizasyonu zararlı maddelerin kirlettiği zeminleri (zehirli ağır metal gibi) kireç ile reaksiyona girerek suda çözünmez hale getiriyor ve çevreye zarar vermelerini engelliyor. Kütle stabilizasyonu kazıkla yapılan iyileştirmeye oranla çok daha ucuz bir uygulama.” Allu firmasına yapılan ziyarette gerçekleştirilen toplantıda, firma yetkililerine çeşitli sorular soran heyet üyeleri, konu hakkında bilgilerini paylaştı. Ardından ekipmanların üretildiği tesis gezildi ve uzaktan kumanda ile çalıştı- 9 haber Helsinki’de St. Nicholas Katedrali ve Alexander II heykeli. Milano’da Piazza Del Duomo’daki katedralin gece ve gündüz görünümü. rılan ekipmanla bir gösteri yapıldı. Teknik heyet son olarak şantiye uygulaması olan Turve Suonlie-Esiloo arasında yapılan karayolu inşaatının bulunduğu alana geçti, orada uygulama gösterildi. Kayma tehlikesi taşıyan bir yolun yerine kütle stabilizasyonu yöntemiyle sağlamlaştırılan zeminde yeni bir yol yapma çalışması heyet tarafından ilgi ile izlendi. Zemin stabilizasyonu için Milano’ya gidildi Gezinin üçüncü günü otelde yapılan son toplantıda Jari Mattila ve Ville Ni- 10 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 utanen tarafından bu uygulamanın ihalelerde nasıl fiyatlandırılacağı ve maliyetinin nasıl hesaplanacağı konusunda bilgi verildi. Konuyla ilgili sorulan çeşitli sorular cevaplandırıldı. Daha sonra küçük bir Helsinki turu yapıldı. Arkasından Milano’da zemin stabilizasyonu konusunda incelemelerde bulunmak için hava alanına hareket edildi. Akşam saatlerinde yorgun bir şekilde Milano’ya varan gezi heyeti, otele yerleşirken eski dost Critsof Dennayer ile tekrar karşılaşmanın keyfi yaşandı. 4 ubat Salı sabahı Unicalce firmasından Alberto D’alto ve Antonio Romano’nun mihmandarlığında önce stabilizasyon uygulamaları sırasında kullanılan laboratuara gidilerek çalışmalar ve ekipmanlar hakkında bilgi alındı. Ardından Lecoo’da bulunan şirket merkezine gidildi. Burada, killi zeminlerin kireç ile satabilizasyonu konusunda Christophe Denayer’in sunumu izlendi. sviçre Alpleri’nin eteğinde, Komo gölünün de çok yakınında oldukça şirin bir mekanda faaliyet gösteren şirket merkezinde konuşan Denayer, şu bilgileri verdi: “Killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu bilinen en eski stabilizasyon yöntemlerinden biridir. Yol zemininde var olan haber Milano’da stabilizasyon uygulamaları sırasında kullanılan laboratuvara gidilerek çalışmalar ve ekipmanlar hakkında bilgi alındı. gulamanın başarılı sonuçlar verdiğinin gözlendiğini ifade etti. zayıf malzemelerin yerinde kullanılmasını sağladığı için çok yararlı bir uygulamadır. Zayıf malzemeyi bulunduğu yerden uzaklaştırmak zaten başlı başına bir sorunken bir de sağlam bir malzeme bulmak derdinden bu sayede kurtulmak bu uygulamanın en önemli avantajı olarak belirtilebilir.” Killi zeminlerin ortamın PH değerini 12.4 üzerine çıkaracak miktarda kireç kullanılarak ıslah edildiği takdirde yol temeli ya da alt temeli olabilecek sağlamlıkta bir zemin oluşturabildiğini dile getiren Denayer, bu uygulamanın karayolu için kullanılabildiği gibi demiryolu alt temelinde de kullanılabileceğini açıkladı. Devlet Demiryolları Alt Yapı Birimi’nden Orhan Oğlakçı’nın uygulamanın deprem karşısındaki davranışıyla ilgili sorusunu cevaplayan Denayer, talya’nın bazı deprem bölgelerinde uy- Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu uygulaması görüldü Buradaki toplantıdan sonra Milano’ya geri dönen heyet, Duomo (Piazza Del Duomo) meydanında tarihi katedrale tepeden bakan bir restoranda, manzara eşliğinde güzel bir akşam yemeği yedi. talyan mutfağı, tadılan her şeyin damaklarda güzel bir tat bıraktığı bir mutfak olarak belleklere yerleşti. 5 ubat günü sabah erkenden yola çıkan gezi heyeti, teorik olarak konuşup, laboratuvar koşullarını gördüğü killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonun uygulamasını görmek üzere Milano yakınlarında Strabag şantiyesine gitti. Burada uygulamayı izleyen heyete, kireç serme ve karıştırma işlemini yapan iki ayrı makineyi ve sıkıştırma işlemi için silindir kullanılarak yapılan çalışmayı gözlemledi. Heyete, serme işleminde sönmemiş kireç kullanıldığı ve daha iyi sonuç verdiği için kirecin tercih edildiği ifade edildi. 11 haber Dünya kireç üreticileri stanbul’da buluştu Uluslararası Kireç Derneği’nin (International Lime Association-ILA) 2015 yılı Genel Kurulu, 7-9 Ekim tarihleri arasında Hilton stanbul Otel’de geçekle tirildi. D ünya çapında kireç üretimiyle uğraşan firmalar, Uluslararası Kireç Derneği’nin Genel Kurulu’nda bir araya geldi. 7-9 Ekim tarihleri arasında Hilton stanbul Otel’de yapılan Genel Kurul’a 125 delege katıldı. 20 kireç üreticisi firma da Genel Kurul’da sergi açtı. Hem bilimsel hem teknik hem de kültürel açıdan oldukça verimli geçen Genel Kurul’da delegeler ter dökerken onların yakınları Boğaz turunda stanbul’un keyfini çıkardı. Delegelerin bilgi alışverişi için top- 12 lantılara katıldığı Genel Kurul’un ilk günü “Kireç sektörünün ülkelerdeki durumu” başlığıyla düzenlenen birinci oturumda, çeşitli konularda sunumlar yapıldı. Bu oturumda konuşan K SAD Başkanı Halim Tekkeşin, yıllık ortalama 4 milyon 500 bin ton sönmemiş kireç ürettiklerini, bu üretimin yüzde 71’inin sanayiye satıldığını, sönmemiş kirecin en çok çelik endüstrisinde kullanıldığını, karbon emisyon değerinin ise 5,2 milyon ton/yıl olduğunu dile getirdi. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Aynı oturumda konuşan ranlı Dr. M. A. Nekouvaghttak, yılda 2 milyon 800 bin ton sönmüş kireç ürettiklerini açıkladı. Nekouvaghttak, konuşmasında çelik endüstrisindeki gelişmelerden söz etti. Konuşmacılardan Ukraynalı Mykhailo Korylkevyc ise, kireç derneklerinin 2011’de kurulduğunu 2013’te ILA’ya üye olduklarını, 2009 ile 2015 yılları arasında kireç üretiminde ciddi düşüş yaşandığını, kirecin ülkelerinde en çok inşaat sanayiinde kullanıldığını söyledi. ngiliz konuşmacı Richard haber Nuh Grup tesislerine fabrika gezisi düzenlendi Stansfield de işçi sağlığı iş güvenliği konusundaki gelişmeleri açıklayan bir sunum yaptı. Stansfield sunumunda, 2009’dan 2014’e kadar yaşanan gelişmeleri karşılaştırdı. Dünyadaki karbon emisyon oranları Karbon emisyonu konusunun incelendiği ikinci oturumda, dünyanın değişik bölgelerindeki düzenlemeler masaya yatırıldı. Bu oturumda konuşan Son Kullanıcı Lisans Anlaşması (End User License Agreement-EULA) Genel Sekreteri Eleni Despotau, öncelikle Avrupa’da 22 milyon ton kireç üretildiğini söyledi. Sektörde 110 bin doğrudan çalışana sahip olduklarını açıklayan Despotau, 2 milyar 500 milyon euro cirolarının olduğunu, üretimi 50 firma ve 470 fırınla gerçekleştirdiklerini söyledi. Oturumda konuşan Amerikan Kireç Üreticileri Derneği’nden William Heartz ise Amerika’daki seragazı düzenlemeleri hakkında bilgi verdi. Environmental Protection Agency’nin (EPA) altı temel kirletici belirlediğini söyleyen Heartz, bunların CO2 Karbon dioksit, CH4 Metan, N2O Azot oksit, Hidrofloro karbon HFCs, Perfloro karbon PFCs, Sülfür hegazaflorid SF6 olduğu- nu, bu kirleticilerin halk sağlığını olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Bu oturuma katılan Kanada temsilcisi, Japon temsilcisi, Avustralya temsilcisi ve Güney Afrika temsilcisi de ülkelerindeki düzenlemeleri ve gelişmeleri aktardı. ILA Malezya ve Çin’in durumunun değerlendirildiği bir Asya sunumu yapıldı. Üçüncü oturumda, Cimprogetti, Maerz, Fct Combustion, Terruzzi Fercax ve Quallical firmaları açtıkları sergilerde tanıtım yaptılar. Ailelerle gala yemeği yenildi Oturumlar bittikten sonra katılımcılar ve aileleri gala kokteyli ve yemeğinin yapıldığı Çırağan Sarayı’na hareket etti. Burada geleneksel Türk müziği eşliğinde kokteyl başladı, ardından yemeğe geçildi. Gecenin ilerleyen saatlerinde kireç üreticileri dansöz eşliğinde göbek atarak eğlenmeye devam etti. Bu geceye kireç sektöründe fırın üreticisi olarak faaliyet gösteren Halil Yılmaz Makine sponsor oldu. Halil Yılmaz Makine, birçok yabancı fırın üreticisinin arasında tek yerli firma olarak büyük ilgi gördü. kinci gün yapılan Nuh Yapı Ürünleri Fabrika Gezisi ile konferans sona erdi. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 stanbul’da yapılan ILA Genel Kurul Toplantısı kapsamında, 9 Ekim 2015 tarihinde Nuh Grup tesislerine bir fabrika gezisi yapıldı. stanbul’dan Hereke’deki Nuh Çimento’yu yaklaşık 50 kişi ziyarete gitti. Gezi kapsamında Nuh Çimento ve Nuh Yapı tesisleri görüldü. Nuh Çimento fabrika gezisinde, fabrika kalite bölümünde ve ana kumanda bölümünde çimento üretimi hakkında detaylı bilgi verildi. Nuh Yapı fabrika gezisinde ise gazbeton ve kireç fabrikaları ziyaret edildi. Gazbeton fabrika gezisinde hammadde girişinden ürün çıkışına kadar olan tüm üretim aşamaları yerinde incelendi. Nuh Yapı Kireç fabrikası gezisinde ise fabrika ana kumanda bölümünde kireç fabrikası hakkında detaylı bilgi verildi ve fabrikanın bölümleri gezildi. Gezi sonunda Nuh Grup tesislerinde misafirler için yemek verildi. Yemek sırasında ILA Genel Sekreteri Udo Kremer ve ILA Başkanı Franca Marcos tarafından teşekkür konuşması yapıldı. Konuşmalarda, Nuh Grup tesisleri hakkındaki olumlu izlenimler paylaşıldı. Nuh Çimento grubu adına ise Grup CEO’su Kamil Gökhan Bozkurt tarafından bir konuşma yapılarak karşılıklı hediyeler verildi. 13 kapak K REÇ HARÇLARI Yüzyıllık binaların “zaman” sınavından geçmesini sağlıyor Kireç harçları Yıllar boyunca, kireç harcının yerini alması için tasarlanan yeniliklere rağmen, hiçbir ürünün kirecin genel niteliklerini göstermediği anla ılıyor. Kireç bazlı harçların kullanımı hâlâ ekonomik olup, yüksek bir verimlilik getiriyor. Yapılar nefes alıyor ve fazla bakım gerektirmiyor. K ireç harcı; yapının duvar yüzeylerini düzgün hale getirmek, bina içinde ve dışında güzel bir görünüm elde etmek, yapıyı dış ve içten korumak ve ömrünü uzatmak için kaba ve ince iki tabaka halinde uygulanan çimento, kum, kireç karışımıyla yapılan bir örtü malzemesidir. Yıllar boyunca, kireç harcının yerini alması için tasarlanan yeniliklere rağmen, hiçbir ürünün 14 kirecin genel niteliklerini göstermediği anlaşılıyor. Kireç bazlı harçların kullanımı hâlâ ekonomik olup, yüksek bir verimlilik getiriyor. Yapılar nefes alıyor, dayanıklı oluyor ve fazla bakım gerektirmiyor. Mimarların ve şehir planlamacılarının betonarme, cam, plastik, kereste, prefabrike paneller, sanayileşmiş binalar, vs. yeni malzemeler ve tasarımlar deneme eğilimine rağmen tuğla örme Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 hala en kullanışlı ve estetik açıdan hoş bina yapımı yolu olmaya devam ediyor. Uygun şekilde tasarlanıp inşa edilmesi halinde, tuğla örme muhtemelen mevcut en dayanıklı ve en ekonomik inşaat biçimi. Ayrıca neredeyse gerekli her şekilde veya çapta yapılabildiği için çok da esnek. yi tuğla örgüsü, yıllar geçtikçe bozulup çirkinleşmekten ziyade olgunlaşarak görünüşü iyileşiyor. kapak Harçta kireç kullanılmasının avantajları 1-Dayanıklılık Kireç içeren tuğla örme harcı sertleştiği zaman, hava geçirmiyor, dona karşı dayanıklı derzler ortaya çıkıyor ve tuğla örgüsünde çatlakların oluşması yerine yapısal hareketlerin emilmesini sağlıyor. Tuğla örgüsünde görünen küçük çatlaklar kendi kendini iyileştirmeye eğilimli olup buna kendiliğinden iyileşme adı veriliyor. Sıva yapma amaçlarına yönelik, kireç harcı sert, dayanıklı ancak kırılgan olmayan ve nefes alabildiğinden ve hızla kuruyabildiğinden dolayı ufalanma, yoğunlaşma ve desen lekelenmesi riskini asgari düzeye indiren bir sıva arka planı oluşturacak şekilde sertleşiyor. bazlı harçlar dış duvarlardan yağmur nüfuzuna diğer harçlardan daha etkili bir şekilde dayanıyor. 2-Bakım Genellikle, çimento - kireç - kum harçları ile inşa edilen duvarlar, özellikle tasarım aşamasında özenli ve düşünceli davranılması halinde herhangi bir şekilde bakım gerektirmiyor. Yıllar geçtikçe dayanıklılığı artarak, daha da olgunlaşıyor. Duvarlar, suyun tuğla örgüsünden geçemeyeceği veya sürekli olarak yüzeyinden akıp gideceği şekilde tasarlanıp inşa edilmeli. Kireç 4-Plastik-işlenebilirlik Kireç harçlarının işlenebilme ve plastiklik özellikleri bulunuyor. Tuğla örgüsündeki ve duvarlardaki yatay derzlerin yanı sıra dikey derzleri de kolaylıkla dolduruyor, kaliteli bir işçiliğe yol açıyor. Yüksek derecede yapışma özelliğine sahip olmasının yanı sıra, harç mala altında kolaylıkla yayılıyor ve verimliliği artırıp dökülmeler nedeniyle israfı asgari düzeye indiriyor. Kireç 3-Esneklik Kireç bazlı harçlarla inşa edilen tuğla örgüsü yeterli mukavemete ve önemli bir emniyet faktörüne sahip. Ancak yine de binaların inşaat sırasındaki ve sonrasındaki kaçınılmaz hareketinin çirkin görüntülü çatlamalar olmaksızın karşılanacağı şekilde bir esneklik de sağlıyor. Bu harçlar, örneğin yüksek bacalarda sert rüzgârlarda meydana gelen önemli miktardaki salınımı karşılamak amacıyla her zaman kullanılıyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 harçları yüksek su tutma özelliğine sahip. Harçların tuğlalar veya bloklar tarafından emilişine dayanıyor ve örme işi gerçekleştirilirken işlenebilir halde kalıyor. Bu da iyi bir yapışma sağlıyor ve yeniden sulandırma ihtiyacını azaltıyor. Sıva yapma bağlamında, yukarıda belirtilen özellikleri barındırmanın dışında, kireç harçlarının donma hızı, yüksek su tutuculuk özelliğiyle maksimum yapışma sağlayarak düzeltme ve kazıma için zaman kazandırıyor. 5-Yangına karşı koruma Kireç bazlı harçlar parlayıcı değil ve yangına karşı kusursuz koruma sağlıyor. Ayrıca, hazır kireç harçlarını karışımı homojendir. Fabrika kontrollü koşullar altında üretilen hazır kireç harçlarına su ilave edilmesi halinde rötre yapmıyor, yeniden üretilebilen çok sayıda renkte bulunabiliyor. Harç, hâlâ yerinde imal edilen birkaç inşaat malzemesinden biridir. Üretiminde çeşitli katkılar kullanılıyor. Hepsi harcın mukavemeti, yapışma kabiliyeti ve dayanıklılığı üzerinde, önemli etkilere sahip olan bu katkı maddelerinin aşırı kullanımı, hava sü- 15 kapak K REÇ HARÇLARI Malzemeler ve bileşenler rükleyici katkılı harçların aşırı karıştırılması, çimento içeriğinin yanlış tespiti sonucu ortaya çıkan sorunların geleneksel kireç harçlarında daha az yaşandığı gerçeği tekrar hatırlandığı için alternatif malzemeler yerine geleneksel kireç harcına yeniden geri dönüş başladı. Kireç harcı, iyi tane dağılımlı kum, yüksek kaliteli kireç, çimento ve özellikle seçilmiş geciktirici maddeden oluşuyor. Mümkün olan en iyi işleme özelliklerini üretmek, teslimat ve saklama sırasında kararlı kalacak bir malzeme kazandırmak için genellikle ek olarak diğer katkı maddelerinden küçük miktarlar da katılıyor. Kum Harç karışımının ana bileşeni olduğundan, iyi tane dağılımlı olan, hafif agregalar EN 13055 standardına, sıva harcında kullanılacak agregalar ise EN 13139 standartlarına uygun bir kumun kullanılması ile sağlanıyor. Kum, 16 geciktirme süresi veya işleme süresi üzerinde de bir nebze etkili olabiliyor. Doğal, kırma veya bunların karışımı ile elde edilen ve kare delikli, göz açıklığı 8 mm. olan elekten geçen kum olmalı. Kireç Kireç, ”Söndürülmemiş Kireçler” ve “Söndürülmüş Kireçler” TS EN 4591 deki özelliklere uygun olmalı. Çimento Sıva harcında bağlayıcı olarak kullanılan çimentolar; Portland, Yüksek Fırın Curuf, Beyaz Portland, Harç, Traslı ve Uçucu Küllü çimento olmalı ve TS EN 197-1 standardında belirtilen özelliklere uygun olmalı. Çimento/kireç/kum karışımlı harçla yapılan sıva Çimento/kireç/kum karışımlı harçla yapılan sıva kolay işlenebilme ve uygulanabilme özelliğinde olmalı. Karışımda çimento oranı çoğaldığı zaman Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 kolay işlenme yeteneğinin azalacağı ve karışımların sertleşmeleri genellikle ağır olmakla beraber çimento oranı arttıkça sertleşmenin çabuklaşacağı göz önünde tutulmalı. Bağlayıcı olarak hem kireç hem de çimento ihtiva eden bu harçların el ile hazırlanmasında, önce kum, kireç ve bir miktar su ile hazırlanan karışım, homojen bir dağılım elde edilinceye kadar karıştırılmalı, bu karışıma çimento ve suyun kalan kısmı ilave edilerek homojen dağılmış bir harç karışımı elde edilinceye kadar karıştırma işlemine devam edilmeli. Hazırlanmış harç, çimentonun prize başlamasından önce kullanılmış olmalı. Bunun için önceden hazırlanmış kum, kireç karışımının çimentonun prize başlamadan kullanılabilecek miktarı ayrılıp çimento ve su ilavesi ile harç hazırlanmalı bu harcın kullanılmasından sonra ikinci kısım harç hazırlanmalı. kapak Harcın içindeki kirecin yararları Kolay çalışabilme (workability) Çok yüksek bir yüzey alanı sağlayan kireç yüksek miktarda su tutma sağlar. Bu sayede akışkanlık artar ve stabilite gelişir. Çalışma kalitesi (work quality) Yumuşak ve çalışılabilir kıvamdaki kireçli harç ve uzun süreli çalışabilme yeteneği, hemen uygulama sonrasında iyi bir tutunma ve işçilik sağlayarak zemini tamamen doldurur ve kolayca güzel bir zemin elde edilir. Yüzey bitirme işlemi yüksek kalitede gerçekleştirilir (derz bitirme ve malama işlemleri). Bu da sıva ve harçta kaliteyi ve su geçirmezliği sağlar. Ekonomiklik ve değer (economy&value) Çalışma kabiliyeti, su tutma kapasitesi kullanımındaki kolaylık ve derzleri doldurma yeteneği ve daha iyi yapışması sayesinde daha az zayiat olur. Bu nedenle kireç bazlı sıva daha ucuzdur. Kireç/kum karışımlı sıva Kireç-kum karışımlı harcın kolay işlenebilme özelliği bulunmakla beraber, kuruma sırasında oluşan rötreyi azaltmak için katılacak kumun ince ve temiz olmasına dikkat edilmeli. Kireç harcı sönmüş kireç hamuru veya sönmüş toz kirecin kum ve su ile karıştırılması ile elde ediliyor. Kireç hamuru kullanılarak el ile hazırlanan harçlarda karışım oranına uygun miktardaki kum yayılarak ortası açılıp kireç ve yeteri kadar su konularak önce kireç ile su karıştırılıp koyu bir ayran kıvamına getirildikten sonra kum ile düzgün bir karışım elde edilinceye kadar karıştırılmalı. Hazırlanan harç en az bir gün dinlendirildikten sonra kullanılmalı. Bu sürede harcın kurumasını önleyici tedbir alınmalı. Kireç harçlarının ortalama basınç mukavemeti 4 kgf/cm²’den (0,4 N/mm²) az olmamalı. Kireç/alçı/kum karışımlı harçla yapılan sıva Alçı karıştırılmış kireç esaslı harç kolaylıkla işlenebileceği gibi, priz sırasında genleşen alçı, kirecin rötresini azalttığından alçı katkılı kireç karışımları yumuşak bir ince sıva sağlanması için kullanılıyor. Alçı oranı arttıkça sıvanın sertleşmesinin çabuklaşacağına dikkat edilmeli. Yapışma dayanımı Yüksek çalışabilme potansiyeli (workabilty) yapışma ve su tutma kapasitesi nedeni ile kireç bazlı harçlar mükemmel yapışma sağlar. Ayrıca briketlerin yüzeylerini tamamen doldurdukları için yapışmayı güçlendirir. Kireç bazlı harç ile duvar malzemesi arasında ortaya çıkan yapışma sadece fiziksel bir süreç değil, aynı zamanda kireçten kaynaklanan kimyasal bir reaksiyondur. Sızdırmazlık Duvarlara ve binalara su girişi esas itibari ile rutubet önlenmesi bakımından tam bir fiyaskodur. Suyun ilerlemesinin neden olacağı bozulmalar, duvarın temel performansını ve sağlamlığını olumsuz etkiler. Kireçli harçla yapılan duvarlar su sızmalarına karşı çok iyi direnç gösterir. Bunun esas nedeni harç ile duvar malzemesi arasında oluşan yüksek yapışma mukavemetidir. Sağlamlık 20. yüzyılın sonlarına kadar yapılan neredeyse her binada kireç bazlı harç kullanılmıştır. Bu binaların sağlamlığı her türlü iklim koşulunda çok uzun sürmüştür. Sayısız tarihi binada da bunu gözlemek mümkün.. Donma çözülme, sızdırmazlık, asit buharları karşısında kireç bazlı malzemeler çok iyi sınav vermiştir. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 17 sanayinin sesi EROL ÜÇÜNCÜ “Haksız rekabet şartları düzelecek” 18 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 sanayinin sesi K argroup Yönetim Kurulu Üyesi ve Kargroup bünyesinde faaliyet gösteren Karkireç’in Genel Müdürü Erol Üçüncü, “Sanayinin Sesi” sayfamızın bu ayki konuğu... Aileden sanayici olan Üçüncü, çocukluğunda fabrika tozu yutmuş. Erol Üçüncü, tatillerde, boş zamanlarında işyerinde bolca vakit geçirerek, ilk gençlik yıllarından itibaren işi öğrenmeye başlamış. Halen Kargroup’un mali ve idari işlerini, ayrıca genel müdürlük görevlerini de üstlendiği Karkim Yapı Kimyasalları ile Karkireç’ten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi. Üçüncü ile iş yaşamını ve kişisel öyküsünü konuştuk. ş hayatına nasıl ve ne zaman başladınız? Hep bu sektörde miydiniz? Üniversiteden mezun olduğum yıl iş hayatına da başladım. Aile şirketlerimiz olduğu için iş aramak ve işkolu belirlemek gibi bir düşüncem hiç olmadı. Zaten çocukluğunuzdan beri boş zamanlarınızda ve yaz tatillerinde işyerinizde vakit geçiriyor ve size, yaşınıza göre verilen görevleri yaparak işe ısınıyor ve seviyorsunuz. ş hayatının başlangıcından itibaren sorumluluklar almaya başladıkça size yüklenen görevler de ister istemez artıyor. Tabii bu süreçte yöneticilik deneyiminiz de ileri seviyelere daha kısa sürede ulaşıyor. Kargroup Yönetim Kurulu Üyesi Erol Üçüncü, kireç sektöründeki haksız rekabete dikkat çekerek pazarda kaliteli ürünlere olan talebin artacağını ve modern üretim yapmayan kireç fırınlarının da yeni yatırımlarla teknolojilerini geli tirmek zorunda kalacağını dü ünüyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Bu işi yapmasaydınız, ne yapıyor olurdunuz? Hangi meslek ya da iş alanını seçerdiniz? Bütün çocuklar gibi ben de büyürken gördüğüm, sevdiğim insanların mesleklerinden veya izlediğim filmlerdeki karakterlerden etkilenerek avukat, doktor ve pilot olmayı istedim. Ama ailemin ve yaptığımız sanayiciliğin etkisi bende her zaman daha baskın oldu. Bu sevgi aşılanarak büyütüldüm ve bu durumdan da çok memnunum doğrusu. Hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatı da değişiyor. Sizce son 20 yılda iş yapış biçimleri, iş ilişkileri, teknoloji, küreselleşme vs. gibi konularda bu değişimin öne çıkan özellikleri nedir? Kendi sektörüm olarak değerlendirdiğimde; üretimde teknolojik yeterliliklerin olmadığı yıllarda kapasiteler düşüktü. Talebi tek başınıza karşılayamıyor, doğal olarak diğer üreticilerle paylaşıyordunuz. O koşullarda siz ürettiğiniz ürünü, yaptığınız işi olması gereken kârlılıkla satarken, sizden ürün alan da satarken hak ettiği kârlılıkla satıyor, sonuçta da herkes yaptığı ticaretten mutlu oluyordu. Ancak ülke büyüyüp de yatırım yapma kabiliyeti olan işadamları çoğaldıkça 19 sanayinin sesi EROL ÜÇÜNCÜ “Pazarda kaliteli ürünlere olan talebin artacağını, modern üretim yapmayan kireç fırınlarının da bizim gibi yeni yatırımlarla teknolojilerini geli tirmek zorunda kalacaklarını dü ünüyorum.” aynı sektörlerde yapılan yatırımlar yoğunlaştı ve yüksek teknolojili makinelerle üretimlerim artması kapasiteleri düşürürdü. Bu da rekabeti doğurdu ve kârlılıklar düşerken, ürünü satmak için aldığınız riskler arttı. Artık satış şartlarını belirleme şansımızı kaybettik ve pazarın doğal olarak oluşturduğu şartlarda ürün satmak zorunda kaldık. Sektörü nasıl değerlendirirsiniz? Ne durumda ve nereye doğru gidiyor? Kireç sektörü, üretim kapasitelerinin talepten fazla olmasından ve kaliteli ürün üretme yeterliliği olmayan “merdiven altı” tabir edilen kireç fırınları ile kaliteli ürün üreten yüksek teknolojili modern kireç fırınlarının arasındaki maliyet farkları nedeniyle oluşan tam bir haksız rekabetin içinde. Kaliteli ürün üreterek tüketim noktalarında sağladığımız maliyet farklarını fiyat olarak alamıyoruz. Bu da doğal olarak pazar tarafından aleyhinizde rekabet unsuru olarak kullanılıyor. Bu durumun yakın zamanda değişeceğini ve haksız rekabet şartlarının düzeleceğini tahmin ediyorum. Çünkü pazarda kaliteli ürünlere olan talebin artacağını, modern üretim yapmayan kireç fırınlarının da bizim gibi yeni yatırımlarla teknolojilerini geliştirmek zorunda kalacaklarını düşünüyorum. 20 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 sanayinin sesi Kargroup hakkında neler söylemek istersiniz? Kargroup, 1969 yılında inşaat malzemeleri satarak ticari faaliyetlerine başladı. 1973 yılında Pendik, Kaynarca’da sanayiye adım atarak, agrega üretimine geçti. 1993’te bu tesisi kapatarak, Gebze’deki modern ve yüksek kapasiteli agrega üretim tesisine taşındı. Bu arada grup, 1989’da Bursa Orhangazi’de “Karkireç” markasıyla kireç sektörüne girdi. 2010 yılında teknolojisini yenileyen firma, 1000 ton/gün kapasiteli iki adet Maerz fırın kurarak, yüksek kaliteli kireç üreten, iyi bir pazar payı olan bir marka haline geldi. Grubumuz ilerleyen yıllarda birçok bağlantılı sektörde de üretime başladı. 1997 yılında Gebze’de “Karbeton” markasıyla hazır beton sektörüne girdi. stanbul’da Pendik, Sancaktepe’de; Bursa’da da Altınova, Yalova, Orhangazi, Ovaakça, Beşevler ve Geçit’te olmak üzere dokuz ayrı noktada faaliyet gösteren, ayrıca proje santralleriyle de hizmet veren Karbeton, önemli bir pazar payına sahip, gurur duyduğumuz bir markamız. Karasfalt, Kargroup’un 2007 yılında kurduğu ve asfalt üretim ve uygulama sektörlerinde faaliyet gösteren temsilcisi. Karasfalt, günümüzde 550 ton/ saat üretim kapasitesiyle bölgesinde söz sahibi, prestijli bir firma. Grubumuz, yine 2007 yılında “Karüstyapı” markasıyla da kilit, parke taşı gibi beton elemanları üretimine başlayarak, bu sektöre de adımını attı. Karkim Yapı Kimyasalları ise Kargroup ailesinin, 2011 yılında Gebze’de modern teknoloji ve yüksek kapasiteyle üretime başlayan en genç markası. Karkim, 46 yıllık geçmişi olan bir grubun oluşturduğu ortak pazardaki müşterilerine hizmet etmek için bayilikler kurdu. Yapıştırıcılar, derz dolgular, ısı yalıtım sistemleri, su yalıtım ürünleri ve sistemleri, sıvalar, onarım güçlendirme, zemin uygulamaları, Horasan harçları ve beton katkı gibi likit ürünlerimizle; yüksek kalite, geniş ürün yelpazesi, sınırsız müşteri memnuniyeti ve uluslararası bir marka olma hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Kireç taşını nereden tedarik ediyorsunuz? Ne tür ürünler üretiyorsunuz? Genelde hangi pazarlara satış yapıyorsunuz? Bursa, Orhangazi’de faaliyet gösteren Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Erol Üçüncü 1975 yılında stanbul, Pendik’te dünyaya geldi. lk, orta ve lise öğrenimini Pendik’te gördü. 1994’te başladığı KKTC’deki Uluslararası Amerikan Üniversitesi, şletme Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. 2005 yılında evlendi. 9 yaşında Osman Yiğit, 6 yaşında Irmak ve iki aylık Gökalp adlarında çocukları var. agrega ocağımızdan çıkarıyoruz. Kireç taşı kalitesinin yüksek olmasından dolayı yatırımımızı bu bölgede gerçekleştirdik... Sönmemiş (kalsiyum oksit) parça olarak sınıflanmış, toz haline getirilmiş ve sönmüş (kalsiyum hidroksit) olarak sınıflanmış ürünlerimiz var. Başta; demir çelik, arıtma, inşaat, yem ve yapı sanayisi sektörlerinde üretim yapan (alçı, gazbeton, yapı kimyasalları gibi) fabrikalar olmak üzere birçok sektöre satış yapıyoruz. Sizce K SAD, sektör için ne ifade ediyor? Kireç sektörünün yüksek kapasitelerde ve modern teknolojilerle ürünler üreten kurumsal firmaları derneğimizin üyeleri. Ki bu üyeler, Türkiye pazarının yüzde 80’inine de hakim konumda. 1987 yılında kurulan derneğimiz, günümüzde artık kireç sektörünü birleştirici misyonunun yanı sıra yeni pazarlar oluşturmak için projeler üreten güçlü bir kurum haline gelmiş durumda. Dernek olarak faaliyetlerimizi giderek daha da güçlü bir biçimde sürdüreceğimize inanıyorum. 21 tarihte kireç HORASAN HARCI Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden Yapımında Horasan harcı kullanılan klasik Osmanlı mimarilerinden biri olan Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın kalfalık devri eseri olarak nitelendiriliyor. Cami yapımından bugüne dek 100’ü a kın deprem görmesine rağmen, duvarlarında en ufak bir çatlak olu madı. 22 Süleymaniye Camii Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 tarihte kireç O smanlı İmparatorluğu’nun her bakımdan gelişmiş ve ilerlemiş olduğu 16. yüzyılda yapılan Süleymaniye Camii, mimari bir şaheserdir. 36 Osmanlı Sultanı arasında 47 yıl ile en uzun hüküm süren Kanuni Sultan Süleyman’ın kendi adına, mimarlık dünyasının bir dehası olan Mimar Sinan’a yaptırdığı cami, İstanbul’da aynı isimdeki semtte şehrin en büyük ve görkemli camisi olarak arz-ı endam ediyor. Mimar Sinan, camii ve etrafını saran büyük kompleksi 1550-1557 yılları arasında tamamlamış. Türk sanatının klasik döneminin kurucusu ve geliştireni Mimar Sinan, sanatının üstünlüğünü burada da ispat etmiş. Caminin avlusunun etrafını çevreleyen büyük komplekste okullar, kütüphane, ha- mam, aşevi, kervansaray, hastane ve dükkanlar bulunuyor. Süleymaniye’nin dış güzelliğini seyredebilmek için yapıdan uzakta olmak gerekiyor. Galata Kulesi’nden veya Haliç’in Galata kesiminden, bu imparatorluk eseri bütün haşmeti ile görülebiliyor. Dört minaresi olan caminin esas mekanını büyük bir kubbe örtüyor. Caminin ana girişi etrafı revaklarla çevrili, ortasında şadırvanı olan iç avluda bulunuyor. İç mimarideki açıklık, bütünlük, ölçülü bir süsleme, buranın haşmetli etkisini güçlendiriyor. Mekanın bütün elemanları uyumlu bir armoni içerisinde. Statik bakımından da yapının dengesi kusursuz. Zaman içinde İstanbul şehrini sarsan 100’ü aşkın deprem, burada tek bir çatlağa bile sebep olamamış. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 23 tarihte kireç HORASAN HARCI Süleymaniye Camii mimari özellikleri Süleymaniye Camii klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biri. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 metre yüksekliğinde ve 26,5 metre çapında. Bu ana kubbe, Ayasofya’da da görüldüğü gibi, iki yarım kubbe ile destekleniyor. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunuyor. Cami avlusunun dört köşesinde birer minare bulunuyor. Bu minarelerin camiye bitişik iki tanesi üçer şerefeli ve 76 metre yüksekliğinde, cami avlusunun kuzey köşesinde soncemaat yeri giriş cephesi duvarının köşesinde bulunan diğer iki minare ise ikişer şerefeli ve 56 metre yüksekliğinde. Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiş. Yani cami, içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde yapılmış. Camiden çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmış. 28 revakın çevrelediği cami avlusunun ortasında dikdörtgen şeklinde bir şadırvan bulunuyor. Caminin kıble tarafında içinde Kanuni Sultan Süleyman’ın ve eşi Hürrem Sultan’ın bulunduğu bir hazire mevcut. Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış gökyüzü imajını verme- 24 si için, içeriden, lik plakalar arasına yerleştirilmiş pırlantalarla (elmaslarla) süslenmiş. Cami süslemeleri açısından sade bir yapıya sahip. Mihrap duvarındaki pencereler vitraylarla süslü. Mihrabın iki tarafındaki pencereler üzerinde yer alan çini madalyonlarda Fetih Suresi, caminin ana kubbesinin ortasında ise Nur Suresi yazılı bulunuyor. Caminin hattatı Hasan Çelebi’dir. Süleymaniye Camii’nin dört minaresinin olması ise Kanuni’nin İstanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah, bu dört minaredeki on şerefininde Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işaretidir. Osmanlı külliyeleri içinde Fatih külliyesinden sonra ikinci büyük külliye Süleymaniye külliyesidir. Bu külliye İstanbul yarımadasının Haliç, Marmara, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi’ni gören ortadaki en yüksek tepesinde inşa edilmiş. Cami, medreseler, darüşşifa, darülhadis, çeşme, darülkurra, darüzziyafe, imaret, hamam, tabhane, kütüphane ve dükkânlardan meydana gelen külliyede Mimar Sinan’ın türbesi dış avlu duvarlarının karşısında mütevazı küçük bir yapıdır. Tiryakiler Çarşısı’nı iki medrese çevreliyor, arkasındaki yolda iki küçük ev bulunuyor. nşaatla ilgili bilgiler Süleymaniye’nin inşasına ait teknik bilgilerin yer aldığı herhangi bir evrak bulunmuyor. Ancak Mimar Sinan’ın, cami yapımında harç için kullandığı yumurta sayısını, çalışan ustaların milliyetlerini, dinlerini ve günlük ücretlerini 164 ciltlik bir deftere kaydettiği biliniyor. Mimar Sinan, idari ve mali detayları en ince teferruatına kadar, emanete sahip çıkma titizliği ve üzerinde küçük bir hak bile bırakmama gayretiyle yazmış; ama teknik detayları açıklamamış. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 tarihte kireç Günümüz binalarında konfor faktörü olarak kontrol edilebilen 4-5 özellik varken (yapının ses yalıtımı, izalasyonu, ışık alması, havalandırması vs.) Mimar Sinan 16. yüzyılda yapılan bu eserde 66 faktörü kontrol etmiş. Süleymaniye’nin bitirilişine kadar, birçok inşaat tekniğinin kullanıldığını görüyoruz. Mimar Sinan ordudayken tecrübe ettiği zemin mekaniği tekniklerini caminin temel inşaatında uygulamış. Temeli kazıldıktan sonra üç veya dört yıl beklemeyi ve zemini sıkılaştırma tekniklerinden biri olan kazık uygulamasını Mimar Sinan’da görüyoruz. Süleymaniye’de uygulanan başka bir metot, drenaj tekniğidir. Bu drenaj sistemiyle yapı temelden gelecek nem ve sudan korunmuş; oturma olmadığı için çatlamalar da önlenmiştir. Ayrıca dâhi mimar, yapının içindeki rutubet ve nemi dışarı atarak soğuk ve sıcak hava dengelerini sağlayan hava kanalları kullanmış. Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı oluşan buharın, yapının temellerine ve içine girmemesi için tahliye kanalları yapmış ve bunları da drenaj kanallarına bağlı olarak uygulamaya koymuş. Mimar Sinan, cami içinde sesin iyi yayılması ve duyulması için harika bir teknik kullanmış. Bunun için, yapı şekilleri içinde sesin en iyi çoğaldığı kubbeyi uygulamış. Bütün kubbeleri çift olarak yapmış ve damak kubbeyi oluşturmuş. Kubbe yapısının güçlü tınlatıcı özelliğine ve kubbede oluşacak özel ses odaklanmalarına önlem olarak kubbe köşelerine ve eteklerine içi boş 50 cm boyunda 64 adet küp yerleştirmiş ve bunlarla iyi bir ses elde etmiş. Ayrıca, zeminde, sesi yansıtmak için tuğlalardan boşluk bırakmış. Böylece Süleymaniye harika bir akustiğe sahip olmuş. Temel atıldıktan sonra bir yıl beklenmiş Evliya Çelebi caminin temelinin üç yılda atıldığını ve daha sonra bir yıl beklendiğini söylüyor. Bunu yaparak Mimar Sinan dehasını döktürmüş çünkü temel üzerine yapıyı hemen dikmeyerek temelin oturmasını beklemiş. Temel, içinde insanın rahatlıkla yürüyeceği ızgara sistemi halinde caminin her yerine su taksim edebilecek bir yapıya sahip. Orta kısımda bu yollara açılan ahşap kapaklı menfezler ısıtma ve soğutma sistemidir. Yapımından beri onlarca deprem görmesine rağmen hiçbir hasar almaması da bu sağlam temelin bir kanıtıdır. Caminin uzun yıllar bitirilmemesi ise İran Şahı’na fırsat doğurmuş. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre İran Şahı sandıklar dolusu mücevheri saraya göndermiş ve “Duydum ki camiyi yaptıracak paranız yokmuş alın bu mücevherleri camiyi bitirin” demiş. Kanuni ise bu mücevherleri geri göndermemiş vakıfa bağışlamış. Mücevherleri Mimar Sinan’a teslim ederek “un ufak yapın inşatta kullanın” demiş. Toz haline getirilen mücevherler o an yapımına başlanan minarelerin birinin harcına karıştırılmış. İşte o minare “Cevahir Minare” diye biliniyor. Evliya Çelebi “ne zaman güneş çıksa Cevahir Minare parlar” diyor. Ancak hangi minare olduğu bilinmiyor. Sinan bu yapıyı yaparken işin ehli insanların yanı sıra en iyi malzemeyi de kullanmış. Ak mermerleri Marmara Adası’ndan, yeşil mermerleri Arabistan’dan, Çinileri İzmit’ten getirtmiş. Bunun yanı sıra Bizans’tan kalma çok sayıda harabeden de sütun, mermer kullanılmış. Cami avlusu 28 revak kubbeli Süleymaniye’nin harcı Horasan R oma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi yapılarında kullanılan Horasan harcı ve sıvası, stanbul’da da Ayasofya, Süleymaniye camileri, Rumeli Hisarı, Sultanahmet külliyesi gibi tarihi yapılar ve binalardaki genel kullanım dışında sarnıç, su kemerleri ve hamam gibi yapılarda da kullanılmış. Bu tür harçların suya, özellikle deniz suyuna karşı dirençleri oldukça yüksek. Bu nedenle nem oranının yüksek olduğu deniz kıyısı şehirlerinde Horasan harcı ve sıvası oldukça yaygın olarak kullanılmış. Kireç, tuğla kırıkları ve kimi zaman da ince kumun çok iyi karıştırılmasıyla elde edilen Horasan harcı ağırlıkça yaklaşık “1 kireç-3 tuğla kırığı” karıştırılarak, sıva ise ağırlıkça yüzde 50’nin üzerinde kireç kullanılarak hazırlanıyor. Sıvada harçtan farklı olarak ince taneli agregalar kullanılıyor. Kimi tarihi yapıların harcında yumurta akı kullanıldığı ifade ediliyor. O yapıların inşâsında kullanılan harç nedir bilinmiyor ancak Horasan harç ve sıvalarında yumurta akı tespit edilmiş değil. Horasan harcı ve sıvaları çimentoyla imal edilen harç ve sıvalara göre daha gözenekli bir yapıya ve daha düşük yoğunluğa sahip. Süleymaniye Camii de bu harcın özelliğinden dolayı günümüze kadar dimdik ayakta duruyor. sütundan oluşuyor. Avlu ortasında dikdörtgen mermer bir şadırvan yer alıyor. Üç kapıdan girilen avlunun Kuzey yönündeki kapısı oldukça anıtsal. Bu kapı Süleymaniye Camii’nin ihtişamının bir göstergesi. Mimar Sinan Süleymaniye Camii’ni çok ince ayrıntısına kadar düşünmüş. Kandillerin arasına Afrika’dan getirilen yaklaşık 300 adet devekuşu yumurtası koymuş. Bunun sırrı ise kandil aralarına örümceğin ağ yapmamasıdır. Evliya Çelebi Süleymaniye Camii’nde 20 bin kandil olduğunu söylüyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 25 piyasalardan e-Tebligat ve e-Arşiv uygulaması da yürürlüğe girdi Türkiye’de hızla benimsenen e-Dönü üm süreciyle birlikte, e-Fatura, e- mza ve e-Defter’in yanı sıra e-Ar iv ve e-Tebligat uygulaması da zorunlu hale geldi. Milyarlarca sayfa kağıt tasarrufu, daha az karbon salınımı, mali süreçlerin hızlanması ve basitle mesi gibi bir çok avantaj sağlayacak olan e-Ar iv ve e-Tebligat uygulamasına, 1 Ocak 2016 itibarıyla geçildi. 26 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 piyasalardan G elir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) yeni düzenlemesiyle, mevcut 20 bin civarındaki mükellefe ilave olarak, 10 milyon TL ve üzeri ciroya sahip 30 bin civarında mükellef 31 Aralık 2015 tarihine kadar e-fatura ve e-defter uygulamasına zorunlu olarak geçti. Yeni kapsamın genişlemesiyle birlikte 2016 yılı başında e-fatura ve e-defter kullanan mükellef sayısının 50 bine ulaştığı söyleniyor. İş süreçlerini elektronik ortama taşıyan bu hizmet; kâğıt tüketimini azaltıyor, yazıcı, kartuş, postalama, kargo, depolama ve arşiv masraflarının azalması gibi tasarruflar sağlıyor. 1 Ocak 2016 tarihinde, mükelleflere yönelik bildirim ve tebligatların elektronik yolla, hızlı ve etkin yapılmasını sağlayacak e-Tebligat uygulaması da yürürlüğe girdi. Bu sayede hız, etkinlik ve verimlilik artarken, tebligatların ulaşım sorununun ortadan kalkması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Maliye Bakanı Mehmet imşek, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB), söz konusu uygulama ile tebligatlarını mükelleflere elektronik ortamda göndereceğini söyledi. imşek, halen kullanılan internet vergi dairesi içinde her mükellefin bir hesabının olacağını ve tebligatların, bu sistem üzerinden ulaştırılacağını kaydetti. imşek, tebligat yapıldığında, mükellefin sisteme kayıtlı cep telefonuna veya e-mail adresine de bildirim gideceğini söyledi. Uygulamanın maddi boyutuna da dikkati çeken imşek, bu sayede yaklaşık 115 milyon liranın devletin kasasında kalacağını bildirdi. Geliri 5 milyon TL’nin üstündekilere zorunlu Öte yandan milyarlarca sayfa kağıt tasarrufu, daha az karbon salınımı, mali süreçlerin hızlanması ve basitleşmesi gibi bir çok avantaj sağlayacak e-Arşiv kullanımı da 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle zorunlu hale geldi. Elektronik Fatura Kayıt Sistemi (EFKS) kapsamında faturalarını elektronik ortamda oluşturma ve koruma izni alan, internet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan, 2014 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı tutarı da 5 milyon TL ve üzerinde olan mükellefler, en geç 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-Arşiv Fatura Uygulaması’na geçmek zorunda. 433 seri numaralı Ver- gi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yürürlüğe giren e-Arşiv Fatura Uygulaması, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından belirlenen standartlara uygun olarak faturanın elektronik ortamda oluşturulması, elektronik ortamda korunması, ibrazı ve raporlamasını kapsayan bir uygulama bütünü. Bu uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin ise öncelikle e-Fatura uygulamasına kayıtlı olmaları gerekiyor. Binlerce şirketi etkileyecek olan 1 Ocak 2016 itibariyle zorunlu hale gelen e-Arşiv uygulaması, süreçlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesinin yanı sıra, işletmelerin iş yükünü azaltırken, saklama alanı, arşivleme zorluğu gibi problemleri ortadan kaldırıp, mali tasarrufu da beraberinde getirecek. Tüm faturaların ikinci kopyalarının elektronik olması ile kırtasiye masrafları neredeyse sıfırlanırken, arşiv alanı problemi de çözülmüş olacak. e-Arşiv yoksa fatura naylon sayılacak e-Arşiv özellikle kayıt dışı ekonomiyi azaltmada ve naylon fatura gibi dolandırıcılık suçlarının önlenmesinde etkili bir rol oynayacak. Dahası, eğer fatura elektronik değilse artık naylon fatura sayılacak. Elektronik olarak her fatura takip edilebilecek. 10 yıl boyunca faturaları saklayabilecek olan sistemle bu dönemde milyarlarca faturanın saklanması gerçekleştirilecek. İşletmelere büyük maddi tasarruf getirisinin yanında e-Arşiv sistemi aynı zamanda hataları azaltmada, zaman kazanmada ve işlem hızlarında büyük gelişim sağlayacak. Geliri 5 milyon TL’nin üzerindeki işletmelere zorunlu kılınması, e-Arşiv için yalnızca daha başlangıç ve diğer işletmeleri sınırlamıyor. Tüm işletmeler, kırtasiye ve işgücü masraflarından kurtulmak, ayrıca çevreci bir yol benimsemek için e-Arşiv’e geçebilir. e-Arşiv nasıl işliyor? Fatura verilerinin toplanması ile başlayan e-Arşiv süreci e-Fatura numarasının oluşturulması, ardından e-Fatura’nın oluşturulması, arşiv imzası olarak da bilinen e-İmza ile imzalama ve fatura görüntüsünün oluşturulması ile devam ediyor. Sonrasında müşteriye yine elektronik ya da basılı olarak iletilebilen faturanın elektronik kopyası e-Arşiv’de saklanıyor; aylık raporlama dönemlerinde otomatik olarak GİB’e gönderiliyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 27 söyle i LÜTF ÖRGÜCÜ “Serbest piyasayla gelişen sektör çok daha iyiye gidiyor” 28 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 söyle i Kireç ve Tuğla Kimya Sanayii A.Ş. dare Meclisi Ba kanı ve Murahhas Azası Lütfi Örgücü, yakla ık 30 yıl önce serbest piyasa ekonomisine geçilmesiyle kireç sektörünün tüketiciye daha kaliteli ve fiyatça daha uygun mal verebildiğini söylüyor. B ilindiği gibi ülkemizde yamaç ocaklarından parça kireç üretmek yerine, modern tesislerde söndürülmüş-torbalanmış toz kireç üretimi, 1970’li yıllarda başladı. Bu yıllarda ülkemizde Nikex marka (Macar) fırın ve söndürme tesisleri kuruluyordu. Öyle ki, bu tesislerden kaliteli-randımanlık bir kireç üretildiği gözlenmeden peş peşe Nikex firmasına, şirketler sipariş verdiler. Ömerli’de, Adapazarı’nda, Kayseri’de, Kırşehir’de, Muğla’da tesisler kuruldu. Fakat hiçbiri kaliteli kireç üretemiyordu. Merkezi Kayseri’de olan şirket, Kayseri’den 65 kilometre (Ankara yönünde) bir kireç tesisi kurduysa da bir süre sonra iflas etti ve satışa çıkarıldı. Kiska nşaat irketi ve birlikte çalıştığı Lütfi Örgücü bu şirketi (bütün borçları ile) ve fabrikayı satın aldı. Doğal olarak bir süre pek çok teknik sorunla uğraşmak zorunda kalan Örgücü, sonunda fabrika ıslah ederek üretime başladı. 1982 yılında çoğu kireç üreticisi gibi Maerz fırınları kurmaya başladı ve üç adet kurdu. Tabii söndürme ve paketleme üniteleri de yenilendi. Böylece fabrika modern bir kireç tesisine dönüşerek yoluna devam etti. Gerisini sektörün duayenlerinden biri olan Lütfi Örgücü’den dinleyelim. Fabrikanız halen Kayseri’de kurulu. Yurdun başka bölgelerine de yatırım yapmayı düşündünüz mü? Hayır, düşünmedik. Evet, fabrikamız Kayseri’den Ankara’ya doğru 65’inci kilometrede kurulu. Aslında resmi olarak Nevşehir sınırları içinde bulunuyoruz ama eskiden şirket merkezi Kayseri’de olduğu için öyle alıştık, öyle diyoruz. Tabii merkezimizi daha sonra buraya, stanbul’a taşıdık. Sadece fabrika orada kaldı. Ve biz hep kendi bölgemizde çalışmayı istedik. Adana’da veyahut Ege’de yeni bir yatırım hiç planlamadık. Çünkü belli bir kapasitemiz var, belli bir müşterimiz var. Bu da bizi tatmin ediyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 29 söyle i LÜTF ÖRGÜCÜ Onca yılın tecrübesi ile hâlâ aktif bir biçimde çalışıyor musunuz? Evet, ben halen Kireç ve Tuğla Kimya Sanayi A. .’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım, Murahhas Azasıyım. Tabii ben filen fabrikaların yönetimiyle değil de şirketin yönetimiyle vazifeliyim. Oğullarım ve uzun süredir beraber çalıştığım arkadaşlarımla birlikte çalışmaya devam ediyorum. Bunca yılın iş tecrübesi sırasında çok şey gördünüz, yaşadınız. Son 20-30 yılda bu sektörün değişen en belirgin özellikleri nedir sizce? Genel olarak şunları söyleyebilirim. 25-30 sene evvel serbest piyasa ekonomisi uygulaması pek yoktu. Dolayısıyla döviz kıt olduğu için tesis kurmak da işletmek de ithalat da zordu. hracat ise zaten hiç düşünülemiyordu bile. Böyle olunca tüketici de biraz mağdur oluyordu. Çünkü üretici daha uygun şartlarda malını pazarlayabiliyordu. imdi ise yani serbest piyasa ekonomisi şartlarında, dövizin serbest olmasına bağlı olarak, imkanı olan herkes modern teknolojiye sahip fabrikalar kurabiliyor. Makine getirebiliyor, yedek parça getirebiliyor ve istediği çeşitte üretim yapabiliyor. Dolayısıyla müşteriye de daha iyi, daha kaliteli ve fiyatça daha uygun mal verebiliyor. Bence son 25-30 senede ne gibi değişiklikler oldu dersek en önemlisi bu. Ayrıca yurt dışından gelen yabancı şirketler de yatırım yapıp fabrika kurarak veya satın alarak üretim-satış yapabiliyor. Artık rekabet şartları oluştu değil mi? Tabii ki. Serbest piyasa ortamı rekabet şartlarını da beraberinde getirdi. Elinde imkanı olan yatırımcı diyor ki; “Bu adam burada kireç üretiyorsa ben de üreteyim, ben de satayım.” Ama elbette aşırı rekabet durumuna da girmemek lazım. Çünkü girdiğiniz zaman herkes zarar görüyor. Neyse ki kireç sektöründe böyle çalışan fazla kurulu tesis yok. Çünkü kirecin sanayide, bilhassa da demir çelik sektöründe kullanılmaya başlanmasıyla yeni kurulan kireç fabrikaları oraya yönelmiş 30 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 söyle i durumda. Türkiye’de aslında büyük bir kireç kapasitesi var. Son zamanlarda ise yeni tesis kurulmaları çok azaldı. Bu arada, son 30 yıl içinde değişen diğer önemli bir unsurun da “şirketleşme” olduğunu söyleyebilirim. Tek bir şahsın yetişip, yürütemeyeceği çapta büyük işletmeler kurulmuş ve kurumsal işletmeler haline dönüşmüştür. Zaten Batı’da örneklerini gördüğümüz gibi bir firmanın asırlar boyu faaliyetlerini sürdürmesi ancak böyle bir kurumsallaşma ile mümkün galiba? Tabii, tabii... Yani kurumsallaşmayınca bir noktada şahsın veya müteşebbisin ömrü ile sınırlı olacak bir çalışma olur. Ama Batı dünyasında 200 senelik, 300 senelik şirketler olduğu gibi bizim de artık yaşlı firmalarımız olmalı. Mesela hep söylüyoruz Hacıbekir firması... Herhalde yaklaşık 200 seneden beri çalışıyor, lokum ve şekerleme yapıyor. Elbette ki artık başkaları da yapıyor ama o da yapmaya devam ediyor. Aslında kireçte de böyle bir noktaya doğru gidiyoruz. irketleşme var, rasyonelleşme var, araştırma, yeni uygulama yerleri arama var, daha kaliteli mal var... Bu anlamda ben sektörün daha iyiye gittiğini düşünüyorum. Bu çerçevede K SAD’ı nasıl bir yere konumlandırırsınız? Dernek kurma çalışmaları başladığı zaman ben bunun çok faydalı olacağına inandığım için destekledim. şte Çetin Demirman’ın burada rahmetle anıyoruz; o da çok uğraştı. Ama bizden daha büyük, daha eski kireç fabrikaları bir şey yapmadılar. Yani “dur, yaparız, ederiz” diye bir iki sene kuruluş gecikti. Kuruluş gecikti ama sonunda kuruldu. O günden bu güne K SAD faaliyetlerine devam ediyor. Birçok arkadaşım fahri vazife aldı, uğraştı didindi, derneği daha iyi hale getirdi. Bugün bir meslek kuruluşu olarak K SAD vazifesini çok güzel yapıyor. Yapması da lazım. Çünkü sektörel problemlerin, devlet yahut mahalli idareler nezdinde şahıs bazında değil de bir dernek bazında ortaya konması daha doğru anlaşılır. Ben emeği geçen bütün arkadaşlarımızı hayırla anıyorum. Peki, kirecin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kireç eski zamanlardan beri çok kullanılan bir ürün olduğu için sektörün geleceği kesinlikle parlak. Yani üretim de çoğalacak, tüketim de çoğalacak. Bilhassa kirecin arıtma sistemlerinde bol ve ucuz bir malzeme olarak kullanılması bunu sağlıyor. Keza pek çok tesiste baca gazı tasfiyesinde de kullanılıyor. Ayrıca yol yapımında, yani yol stabilizasyonunda ve asfaltın hazırlanmasında katkı maddesi olarak önemli bir fonksiyon görüyor. Sonuçta kireç hem ekonomik bir katma değer ve istihdam yaratıyor hem de çevreyi koruyor. Bu sebeple kireç, her zaman revaçta olacak bir ürün. 1995 yılında Dünya Kireç Birliği’nin kongresini Türkiye’de ilk kez Antalya’da siz düzenlemiştiniz. Son olarak, biraz da ondan bahseder misiniz? Biliyorsunuz, Antalya Arkeoloji Müzesi, dünya çapında bir müzedir. Kongre sürecinde toplantıların yanı sıra müze de ziyaret edildi, gezildi. Müzenin çok da güzel bir bahçesi var. Bir gün de orada bir klasik müzik ziyafeti verildi. O akşam herkes en şık kıyafetlerini giydi. Orkestra müzeye geldi. Ta- Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 Lütfi Örgücü, 1932’de Konya’da doğdu. 1954 yılında stanbul Teknik Üniversitesi nşaat Fakültesi’nden mezun oldu. antiye şefliği, müteahhit mühendisliği gibi görevlerinin yanı sıra kısa bir süre de kamuda çalıştıktan sonra 30 yılın ardından sanayici kimliğiyle kireç sektörüne girdi. Evli, iki çocuk babası. Çocukları da TÜ mezunu birer mühendis olarak “Kireç ve Tuğla Kimya Sanayi A. .”nin bünyesinde babalarıyla birlikte çalışıyor. bii aslında öyle bir yerde böyle bir organizasyon yapmak çok zor. Ama Çetin Demirman bunu başardı. Ardından, iç limanda kıymetli bir yerde akşam yemeği verildi. Tabii tüm bunlar misafirlerimiz için çok önemliydi. Bu tür toplantılara gelenlerin çoğu, hatta yüzde 90’ı diyebilirim, kireçle ilgili bazı gelişmeleri konuşmak için gelmiş olsa bile aslında biraz da tatil yapmak, dinlenmek, enteresan şeyler duymak, gezmek, görmek için geliyor. Her yerde plaj var ama Antalya Arkeoloji Müzesi her yerde yok. Klasik müzik konseri de misafirlerin üzerinde pozitif etki yaptı. Böyle olunca organizasyon çok başarılı oldu, bütün misafirlerimiz Antalya’dan, Türkiye’den çok mutlu ayrıldı. Tabii biz de... 31 makale RÜ TÜ BOZKURT Kireç üreticilerinin gündeminde “Endüstri 4.0” yer almalı mı? Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Burada yazdığım kavramlarla ilgili hiç bilginiz, en küçük bir fikriniz olmayabilir, bu son derece doğal bir durumdur. Ama, “Bo ver, bunlar absürt ve fantastik konular” diyorsanız, korkarım ki i yerlerinizin birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli geleceği güven altına almanız bir hayli zor olacak. H anover Fuarı’nda gözledim ki dünya, beş temel kavramı geleceği inşa etmenin kaynak yönetimi ve değer sistemini oluşturmak için kullanıyor: • Analitik 3.0 • Endüstri 4.0 • Akıllı, bağlantılı ürünler. • Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim. • İnsan kaynağı 2.0 Hanover Fuarı’na kadar bu kavramlara rastlıyordum ama merak menzilimin içine girmemişlerdi. Fuarda erişebildiğim bütün yazılı metinlerde, analizlerde sıklıkla geçmeye başlayan bu kavramları anlamadan, çağımızın dünyasını okumanın imkansızlığını gördüm. Fuarda bulduğum, daha sonra erişebildiğim metinleri okuyarak, kavramların ne anlama geldiğini zihnimde netleştirmeye çalıştım. Düşüncelerimi yazacak kıvama geldiğim anda, Dünya Gazetesi’nde bir dizi yazımda söz konusu kavramların içeriklerini açıklamaya çalıştım. Yazılar öncesinde başta İş Banka- 32 sı’nın “İşte Buluşmalar Toplantıları”nda kavramlarla ilgili açıklamaları katılımcılarla paylaştım; bir çeşit kendimi test ettim. Eskişehir Odası, bir söyleşide sözünü ettiğim kavramlarla ilgi yazı istedi. Kapsamlı yazıyı gönderdim yayınlandı. Dünya Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, bir toplantı sonrasında Endüstri 4.0 aşamasının artan önemini TOBB Genel Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaştı. Ertesi gün Hisarcıklıoğlu toplantıda konuyla ilgili açıklama yaparak, bu konunun tartışılmasını istedi. Büyük bir sivil toplum örgütünün kavrama sahip çıkması çarpan etkisi yaptı. TÜSİAD ve MÜSİAD gibi sivil toplum örgütleri konuyu sahiplendi, gündemlerine aldı. Ardından görsel medya ve yazılı medyanın ilgisi arttı. İlgili kurum yayınlarında dosyalar düzenlendi, kitaplar yazdırılarak dağıtımı yapıldı. Bu satırların yazarı, özellikle “endüstri 4.0” kavramının yaygınlaşmasından cesaretlenerek, bir fuar açılışı sırasında, özellikle “analitik 3.0” kavramını kavramadan, herhangi bir alanda gelecek beş yılın güven altına alınamayacağının altını Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 makale çizdi. Girişimcilerden bu kavramların içeriğini anlamak için zaman ayırmaları çağrısı yaptı. Toplantıda bulunan önemli bir sivil toplum örgütünün başkanı da, medyada onca yazılan çizilenleri hiç izlememiş olmalı ki, küçümseyici bir tavırla, insanların günlük işlerinin yoğunluğu arasında, bu gibi kavramlarla ilgilenmeye zamanlarının olmadığını söyledi. İster kireç üretimi yapın, isterseniz makine, dilerseniz çorapçı, hazır giyimci olun. Çağımızı yönlendiren bu kavramları ciddiye almıyorsanız, hayatın da sizi ciddiye almayacağına bütün içtenliğimle inanıyorum. Endüstri 4.0 nedir? Biliyorum ki, taksiti gelmiş borçları ödemeniz gerekiyor. Biliyorum ki, piyasada alacak vadeleri uzuyor, nakit sorunu yaşıyorsunuz. Biliyorum ki, döviz kurundaki istikrarsızlık, döviz borcu olanları zorluyor. Biliyorum ki, dünyada ve ülkemizdeki talep daralması satışları zorluyor. Biliyorum ki, kayıtlı olanlarla kayıt dışı olanlar arasındaki haksız rekabet canınızı sıkıyor. Günlük ihtiyaçlarınızın ne kadar ağır olduğunun farkındayım ama dünya genelindeki eğilimler sizin “sübjektif koşullarınızı” dikkate almıyor, kendi mecrasında hızla ilerliyor. Şimdi size “endüstri 4.0” kavramının kısa tanımını yapacağım. Sonra da, “hayatta eli boş dönülmeyen tek yolculuk kendi içimize yaptığımızdır” sözünü kendinize anımsatarak, gelişmelerin işinizi ne ölçüde etkilediğini sorgulamanızı rica edeceğim. Endüstri 1.0 kavramı, buharlı makinelerin dokuma tezgahlarına uygulanması ile başlayan, insanların ulaşabilirlik ve erişilebilirliklerinde radikal değişimler yaratan ilk endüstri aşamasını anlatıyor. Endüstri 2.0 kavramı, Cincinati’deki bir domuz mezbahasında karmaşayı çözmek için elektrikli motorlarını kullanarak, domuzun ayaklarını bağlayan, askıya alan, kesim yapan, yüzen, parçalayan ustaların bir hat üzerinde çalıştırmasıyla ortaya çıkan “kayan bant sisteminin üretimde yarattığı olağanüstü verimlilik” aşamasını tanımlıyor. Endüstri 3.0 kavramı, 1969 yılında kullanılan ilk elektronik programlamanın açtığı gelişmeyi anlatıyor. Bugünün iş dünyası içinde olanlar, elektronik programlamanın iş yaşamındaki önemini ve anlamını iyi biliyor. Endüstri 4.0 ise, daha önce gelişen elektronik donanımlar, sensörler, transdüserlerin internet ve bulut bilişimin “M2M” denen makinelerin birbiriyle iletişim kurmasını, süreçlerin bağlantı halinde olmasını, sistemlerin birbiriyle ilişki kurma potansiyelini, son çözümlemede, iş süreçlerinin ve işgücü profillerinin köklü biçimde değişmesini anlatıyor. Akıllı, bağlantılı ürünler, üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim, emtia kapitalizminden entelektüel kapitalizme geçişin doğurduğu yeni insan ilişkileri, yeni üretim ilişkileri, yeni verimlilik düzeyi endüstri 4.0 aşamasının hızlı gelişmesini anlatıyor. Erken uyarı önemlidir Bildiğim bütün gerçek yönetim bilimcileri, özellikle de Peter Drucker, krizlerin altında yatan nedenin, sanıldığı gibi işlerin yanlış yürütülmesi olmadığını, tersine işlerin doğru yapıldığını, ancak sonuç alınamadığını söyler. İşler doğru yönetildiği halde, neden kriz yaşanıyor? Drucker’in yanıtı, “Bu çelişkinin nedeni, işletmenin dayandığı varsayımların artık gerçeklere uygun olmamasıdır. Söz konusu varsayımlar, işletmelerin hareketlerini, neyin nasıl yapılması gerektiği konusundaki kararlarını, işletme için başarı kriterlerini belirler. Bu varsayımlar pazarla müşteriyi, rakipler ve davranışlarını, teknoloji ile işletme bağlantılarını, işletmenin beklentilerini belirler” şeklindedir. Uzun yıllardır bu ülkenin her köşesinde iş yerlerimizde rekabet edebilir ölçek sorunları, rekabet edebilir teknoloji donanım ihtiyaçları ve özellikle de yönetim anlayışlarını yakından izliyorum. İşyeri yöneticileri meraklıysa, çevreyi öğrenmek için çaba gösteriyor, bilenlerle tartışıyorsa, aykırı düşüncelere tahammülsüzlük etmiyorsa, dünyayı izliyor, eğilimler hakkında erken uyarı mantığıyla bilgi ve fikir sahibi olmak için kendini zorluyorsa, değişmelere uyum sağlıyordur. Diyorum ki, endüstri 4.0 bugün gündeminizde yoksa yarın sizin için çok geç olabilir. Çağrım açık: Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Burada yazdığım kavramlarla ilgili hiç bilginiz, en küçük bir fikriniz olmayabilir, bu son derece doğal bir durumdur. Ama, “Boş ver, bunlar absürt ve fantastik konular” diyorsanız, korkarım ki işyerlerinizin birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli geleceği güven altına almanız bir hayli zor olacak. Bana göre yazının girişinde açıklanan beş kavramla tanımlaması yapılan sorunları, fırsatları ve tehlikeleri gündeminize alın. Göreceksiniz, ufukta yepyeni ışıklar göreceksiniz. Sorularınızı, “rustu.bozkurt@ HYPERLINK “http://dunya. com”dunya.com” adresine sorabilirsiniz. Bildiğimizi anlatacak, bilmediklerimizi de bilenlerin adresini vererek ulaşmanızı sağlamak için yardımcı olacağız. Halatlara hep birlikte asılmanın, birbirimizi anlamanın ve işbirliği yapmanın zamanıdır. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 33 çevre Sera gazı emisyonları ve kireç sektörü Sera gazları hakkındaki yönetmelikte, kireç sektörü için sera gazı olarak karbondioksit (CO2) tanımlanıyor. Buna göre, günlük kapasitesi 50 ton ve üzeri döner fırınlarda veya diğer ocaklarda kireç üretimi, dolomitin veya magnezitin kalsinasyonu üretimi yapanlar için artık, sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması yasal bir zorunluluk oldu. Hakan TOLUNGÜÇ KİMTAŞ Çevre Yönetim Birimi ve Yasal Süreçler Sorumlusu KİSAD Teknik Komite Üyesi 34 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 çevre D ünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınıyor. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutuluyor, böylece dünya ısınıyor. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi deniyor. Atmosferde bu gazların miktarının artması yeryüzünde ısınmayı büyük oranda artırıyor. Küresel ısınma, başlıca atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artışa verilen isimdir. İşletmeler sera gazı izleme planı hazırlamak ve bu planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na onaylatmak zorunda. Türkiye, Kyoto Protokolü’ne taraftır Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanan küresel ısınmaya yönelik hükümetler arası ilk çevre sözleşmesi olup, insan kaynaklı çevresel kirliliklerin iklim üzerinde tehlikeli etkileri olduğunu kabul ederek atmosferdeki sera gazı oranlarını düşürmeyi ve bu gazların olumsuz etkilerini en aza indirerek belli bir seviyede tutmayı amaçlıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 1992 yılında Rio De Janeiro’da yapılan Dünya Zirvesi’nde kabul edildi, 1994 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye bu sözleşmeye 24 Mayıs 2004 tarihinde taraf oldu. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 35 çevre Kireç sektörü için sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetler kireç üretimi ve yakıtların yanması kaynaklıdır. Fırında kalsinasyon esnasında kalkerin yapısında bulunan CO2 ısının etkisiyle bağlı olduğu yapıdan ayrılıyor ve gaz formunda bacadan atılıyor. Bu sözleşme kapsamında 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü daha somut hedefler içeriyor. Kyoto Protokolü’nü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını artırmaya söz verdiler. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılıyor. Türkiye Kyoto Protokolü’ne 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf oldu. 1997’de imzalanan protokol, 2005’te yürürlüğe girebildi. Çünkü, protokolün yürürlüğe girebilmesi için, onaylayan ülkelerin 1990’daki emisyonlarının (atmosfere saldıkları karbon miktarının) yeryüzündeki toplam emisyonun yüzde 55’ini bulması gerekiyordu ve bu orana ancak sekiz yılın sonunda Rusya’nın katılımıyla ulaşılabildi. Türkiye’deki yasal mevzuat Türkiye’de Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik 25 Nisan 2012 tarihli ve 28274 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu yönetmeliğin bazı maddelerinde değişiklikler yaptı ve son hali 17 Mayıs 2014 tarihli ve 29003 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelik kapsamını detaylandıran Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Ra- 36 porlanması Hakkında Tebliğ ise 22 Temmuz 2014 tarihli ve 29068 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Daha sonra bu mevzuatın yürürlüğe girmesini takiben, Sera Gazı Emisyonlarının Doğrulanması ve Doğrulayıcı Kuruluşların Yetkilendirilmesi Tebliği 2 Nisan 2015 tarihli ve 29314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması ile ilgili mevzuatı tamamlamış oldu. Yasal mevzuatta kireç sektörünün yeri Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik’in EK - 1’deki listesinde yer alan faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması yasal bir zorunluluktur. EK – 1’e baktığımızda kireç sektörü için sera gazı olarak Karbondioksit’in (CO2) tanımlanmış olduğunu ve faaliyet olarak “Günlük kapasitesi 50 ton ve üzeri döner fırınlarda veya diğer ocaklarda kireç üretimi veya dolomitin veya magnezitin kalsinasyonu” olarak bir eşik değer verildiği görülüyor. Bu kapsama giren işletmelerin sera gazı emisyonlarını, Yönetmelik’in EK – 3’te belirtilen ilkeler çerçevesinde izlemesi gerekiyor. Karbondioksit emisyonlarının izlenmesi hesaplama veya doğrudan ölçüm yolu ile yapılabiliyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 çevre İşletmeler sera gazı izleme planı hazırlamak ve bu planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na onaylatmak zorunda. İzleme planının onaylanmasına müteakip, işletmeler sera gazı izlemelerini bu plana göre yapmak ve her yıl nisan ayı sonuna kadar bir önceki yılın sera gazı verilerini kapsayan emisyon raporlarını, Bakanlık tarafından onaylanan bu izleme planı çerçevesinde raporlamakla yükümlüdürler. İzleme planlarının hazırlanmasını kolaylaştırmak için Bakanlık sektörel eğitimler düzenledi ve ayrıca “İzleme ve Raporlama Tebliği İzleme Planı Kılavuzu” adı altında bir kılavuz yayımladı. İzleme planı sera gazı emisyonlarının ilk izlenmeye başlandığı tarihten en az 6 ay önce onaylanmak üzere Bakanlığa sunulmak zorunda. Bakanlık uygun bulmadığı izleme planlarının eksikliklerinin giderilmesi için işletmelere 60 gün ek süre veriyor. Bu süre içinde Bakanlıkça belirlenen şartların eksiksiz olarak yerine getirilmesi halinde, sera gazı izleme planları Bakanlıkça onaylanıyor. Üç temel amaç: zleme, raporlama süreci ve doğrulama Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik kapsamında üç adet temel amaç belirlenmiştir. Bunlardan birincisi yukarıda bahsedilmiş olan izleme süreci, ikincisi raporlama süreci ve üçüncüsü de doğrulama sürecidir. Raporlama sürecinde Yönetmeliğin EK – 1’inde yer alan faaliyetleri yürüten işletmeler her yıl 30 Nisan tarihine kadar bir önceki yılın 1 Ocak – 31 Aralık tarihleri arasında izlenen sera gazı emisyonlarını Bakanlığa raporlamak zorundadırlar. Sera gazı emisyon raporu, Bakanlıkça onaylanan izleme planı ve Yönetmeliğin EK – 3’de belirtilen ilkeler çerçevesinde hazırlanıyor. Doğrulama sürecinde ise, Yönetmeliğin EK – 1’inde yer alan faaliyetleri yürüten işletmelerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına ilişkin sera gazı emisyon raporunun Bakanlıkça yetkilendirilmiş doğrulayıcı kuruluşlar tarafından doğrulama işlemi yapılarak Bakanlığa gönderilmesi gerekiyor. Kireç Üretim Prosesinden Kaynaklanan Yıllık Tahmini Emisyonların Hesaplanması: Yıllık Tahmini Emisyon Miktarı: FV x EF x DF Yakıtların Yanmasından Kaynaklı Yıllık Tahmini Emisyonların Hesaplanması: Yıllık Tahmini Emisyon Miktarı: FV x EF x NKD x YF FV: Faaliyet Verisi EF: Emisyon Faktörü DF: Dönüşüm Faktörü NKD: Net Kalorifik Değer YF: Yükseltgenme Faktörü Bu hesaplamalar sonucunda kireç üretimi yapan bir tesis yıllık toplam tahmini sera gazı emisyonunu belirlemiş oluyor. İzleme planlarında yıllık tahmini sera gazı oluşturma miktarına göre tesisin kategorisi belirleniyor. Üç farklı kategori mevcut: Kategori A: Biyokütleden kaynaklanan CO2 hariç, transfer edilen CO2 dahil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO2(eşd)’ye eşit veya daha az olan, Kategori B: Biyokütleden kaynaklanan CO2 hariç, transfer edilen CO2 dahil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 50.000 ton CO2 (eşd)’den fazla ve 500.000 ton CO2 (eşd)’ye eşit veya daha az olan, Kategori C: Biyokütleden kaynaklanan CO2 hariç, transfer edilen CO2 dahil, raporlama dönemindeki doğrulanmış yıllık emisyonu 500.000 ton CO2 (eşd)’den fazla olan tesistir. Türkiye’de yasal olarak ilk kez 2015 yılında onaylanan izleme planlarına göre sera gazı emisyonları takip edilmiş olup, 2016 yılında raporlamaları yapılacak ve bu raporların Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlara doğrulaması yaptırılarak nisan ayı sonuna kadar Bakanlığa sunulacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu Sera Gazı Emisyonları’nın takibine ilişkin mevzuatın gereklilikleri yine Bakanlığın hazırlamış olduğu aşağıdaki SGE Takip Döngüsü’nde özet olarak görülüyor. Kireçte yanma sera gazı oluşmasına neden oluyor Kireç sektörü için sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetler kireç üretimi ve yakıtların yanması kaynaklıdır. Fırında kalsinasyon esnasında kalkerin yapısında bulunan CO2 ısının etkisiyle bağlı olduğu yapıdan ayrılıyor ve gaz formunda bacadan atılıyor. Diğer bir sera gazı kaynağı ise yakıt olarak kullanılan fosil yakıtlardan yanma esnasında oluşan ve bacadan atılan CO2’dir. Yakıt olarak biyokütle de kullanılması durumunda biyokütleden kaynaklanan CO2 sera gazı hesaplarına dahil edilmiyor. Bir tesisten kaynaklanan sera gazı miktarının hesaplanması öncesi faaliyetin tanımının (kireç üretimi ve yakıtların yanması), emisyon kaynaklarının (Fırın 1 ve Fırın 2 gibi) ve emisyon noktalarının (Fırın Bacası 1 ve Fırın Bacası 2 gibi) izleme planlarında tanımlanması gerekiyor. Kireç üretim prosesi ve yakıtların yanması kaynaklı yıllık tahmini sera gazı emisyonları aşağıda görülen denklemler kullanılarak hesaplanıyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 37 söyleşi SELÇUK ERTUĞ “Ancak üreterek kalkınabiliriz” 38 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 söyle i Kireç sanayisinin duayenlerinden Selçuk Ertuğ, ülke ekonomisinin tüketimle hiçbir noktaya gelemeyeceğine dikkat çekerek, üretim yapmadan ülke ekonomisinin ayağa kalkmasının mümkün olmadığını dile getiriyor. Ertuğ, sektördeki haksız rekabeti de hatırlatarak, devletin gerekli düzenlemeleri yapmasının önemli olduğunu savunuyor. 2 0 Ocak 2002-30 Ocak 2009 yılları arasında tam yedi yıl K SAD’da genel başkanlık görevini üstlenen Selçuk Ertuğ, çimento sektörünün duayenlerinden. 1980’li yılların başında Nuh Çimento’da görev yaparken, grubun kireç üretimine girmesi ile bu sektörle de tanışan Ertuğ, Türkiye ekonomisinde kamunun yanı sıra özel sermayenin gelişiminin de en yakın tanıklarından biri. Özellikle sektördeki genç kuşaklarının öğrenebileceği çok şeyi görüp yaşayan Ertuğ’un anlattıkları aslında, bir kitap konusu olabilecek nitelikte. Burada kendisi ile yaptığımız sohbetten yalnızca sayfalarımızın izin verdiği ölçüde en vurucu bölümlerini yayınlayabiliyoruz. Kirece yatırım yapma fikri nasıl doğdu? Nuh Çimento’da görevdeyken fabrikamızın üretim ve satışları çok iyi durumdaydı. Kazancımızı başka konulara da yönlendirerek hem atılım yapmak, hem de ülke sanayisine yeni katkılarımızın olması fikrini benimsedik ve geliştirdik. Araştırmalarımız sonucunda, seri bir biçimde yatırım yaparak üretime geçebileceğimiz kireç sektörü ön plana çıktı ve kararımızı verdik. Üstelik kireç de toprak sanayisi olduğu için bize yakın bir konuydu. 1984yılında sviçre’deki Maerz firması ile anlaşarak, fırını kurduk ve faaliyete geçerek sistemi devreye soktuk. Böylece kireç piyasasında Nuh Kireç olarak yerimizi aldık. Zamanla, 300 bin ton üreten fabrikamızın, üretimini kireç piyasasında tanıtarak, marka olarak aranan bir ürün olduk. 1987 yılında “Kireç Üreticileri Birliği” adı altında kurulan derneğin ilk üyesi biz olduk. Gayemiz, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak üzere, çağdaş uygarlık hedefini esas alıp, bölgesel ve sektörel potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirerek, ulusal ekonomik politikalar üreterek, uluslararası sektörel entegrasyonu sağlamaktı. Bu konuda çok verimli ve başarılı neticeler alındı. Sektördeki süreci iyi takip eden sanayicilerden biri olarak yaşanan değişikliklerden söz edebilir misiniz? 1958 yılında kimya yüksek mühendisi olarak mezun olduktan sonra iş hayatıma, o yıl kurulan Balıkesir Çimento fabrikasında adım attım. O günün koşulları bu güne göre çok çok farklıydı. Fabrikanın tornavidasından galvanizli yürüme yollarına kadar pek çok şeyi yurtdışı kaynaklıydı. imdi ise bir çimento fabrikası kurmaya kalkıldığı takdirde gereken malzemelerin büyük çoğunluğu yurtiçinde üretiliyor ve temin ediliyor. Sadece büyük elektrik motorları, şanzımanlar, elektronik sistemler gibi yüksek teknolojik ekipmanlar yurtdışından getirtiliyor. Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük çimento üreticisi olması bizim için gurur ve sevinç verici bir olaydır. Örneğin, Nuh Kireç fabrikasında ilk görevli teknik elemanlarından bazıları daha sonra kendi özel makine tesislerini kurarak, bizim Maerz firmasının fırınları ile rekabet edebilecek fırınları artık Türkiye’de yapabiliyorlar. Hatta anahtar teslimi kireç fabrikaları da kuruluyor. Bu da çok gurur verici Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 39 söyle i SELÇUK ERTU bir durum. Tabiidir ki günümüzdeki teknolojik gelişmeler, bilgisayar sistemleri, bizlerin bu imkanlardan yoksun, ağırlıklı olarak insan gücü ve aklı ile imkan sağladığımız günleri aklımıza getirince ne kadar efor ve zaman yitirdiğimizi anlıyorum. Bugün bir el hareketi ile elektronik aletin yaptığı işi, eskilerde nasıl da doğal karşılıyor ve gayretle yapıyorduk. Mesela ben 1970’li yıllarda Ak Çimento Fabrika Müdürü iken, genel merkezimiz Karaköy’de bulunuyordu. Her sabah Büyükçekmece’den genel merkezimize rapor vermek için telefon idaresinden yıldırım bağlanmayı istiyorduk. Buna rağmen çok uzun zaman beklemek durumunda kalınca, bazı kereler araba ile gidip elden ilettiğim oldu. Bugünün imkanları içindeki gençler eğer, bizlerin bu koşullarda çalışarak ülkemize ve yetiştirdiğimiz nesle nasıl bir emek sarf ettiğimizi mukayese edebilirlerse, tüm engelleri aşarak, gençliklerinin enerjisi ile vatana ve kendi hayatlarına büyük katkılar sağlayacaklar. Bugün sektörle ilgili tespit ettiğim sorunlardan biri, üretim ve tüketim arasındaki açının açılmasıdır. Bu sorunun önüne geçmek için üretimi artırmak gerekiyor. Diğer bir sorun ise kalifiye çalışan eksikliğidir. Eskiden üst yönetim ve işçi arasında çok kalifiye bilgili ve becerili teknisyenlerimiz vardı. Bugün bunun eksikliği büyük ölçüde hissediliyor. Meslek liselerinin ve sanat okullarının bu açık düşünülerek yaygınlaştırılması ve önemsenmesi, ülkemizin kalifiye eleman sıkıntısını giderebilir kanaatindeyim. Şimdilerde ne yapıyorsunuz? Ben bugüne kadar kendimi hiç emekli etmedim ve işten kopmadım. Tabidir ki hayatın sürecinde yapabileceğiniz şeyler değişir. Bunun bilincinde olarak şimdi kendi iş yerimizde her gün iki oğlumla birlikteyim. Onlar genç enerjileri ile işlerini yürütürken, ben de tecrübelerimi onlara aktarıyor olayların gelişimi ve yürüyüşünü takip ediyorum. Sağlığım elverdiğince de devam edeceğim. şimiz gereği piyasanın gelişimi ve ihtiyaçları doğrultusunda, çeşitli alanlarda üretim yaparak (petrol istasyonları, banka ATM’leri, bina giydirmeleri, büyük reklam panoları, inşaat vs.) varlığımızı sürdürmenin gayreti içindeyiz. Bu arada bulabildiğim arkadaşlarımı ihmal etmem ararım, insan 40 ilişkilerine ve dostlarıma her zaman önem veririm. ş dünyasındaki insan faktörü ile ilgili dünden bugüne ne gibi farklar var? Günümüzde oluşan teknolojik gelişmelerle birlikte, iş dünyasındaki insan faktörü de buna paralel değişime ayak uydurdu. Eski birebir iş ilişkilerin yerini, büyük ölçüde elektronik ortamlarda iletişim ile daha seri bir hal aldı. u da bir gerçektir ki teknolojik imkanlar ne kadar ilerlese ilerlesin, insani temasların gücü her zaman için önemini korur. Netice itibari ile verilen kararlar, kazanılan başarılar veya başarısızlıklar, inisiyatifi taşıyan insanlara aittir. Yönetimlerin profesyonelleşerek günümüzün tüm imkanlarından faydalanması gerekiyor. K SAD’ın kuruluş sürecinde de bulundunuz. Bize biraz o dönemi anlatabilir misiniz? Derneğimizin kuruluş amacı, kireç sektörünün problemlerini çözmek ve eksiklerimizi tamamlayarak geliştirmekti. Öncelikle sektörü bir araya getirip, camianın birbirlerini tanıyarak temas kurmalarını sağladık. Sonra da sektörü geliştirmek için neler yapılması gerektiğini tespit ederek o doğrultuda çalışmalarımızı yönlendirdik. Sektörün ciddi bir pazar potansiyeli mevcuttu. Killi zeminlerin kireç ile stabilizasyonu ve baca gazı desülfürizasyonu konusunda projeler gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımızı sektörün Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 tamamı ile paylaştık. Her toplantımızı değişik bir fabrikada yaparak hem ilişkileri geliştirdik hem de tecrübelerimizi birbirimize aktardık. Dernek olarak haksız rekabetle mücadele ettik. Sektörde geçerli mevzuatlar tam uygulandığında üreticilerin bir bölümü bu mevzuata uyma konusunda yetersiz kaldıkları haldeyken hiç çaba harcamadan üretimlerini sürdürme konusunda ısrar ediyorlardı. Çalı ve yamaç ocaklarına sahip bu üreticiler yoğun zararlı emisyonları çevreye salarak mevzuata aykırı bir şekilde üretim yapıyorlardı. Bakanlığa yaptığımız girişimler sonucu bu tür işletmeler yok denecek seviyelere indi. Öyle görünüyor ki sektörün devletin desteğine ya da bir motivasyona, düzenlemeye ihtiyacı var… Mevzuatları uygulayarak haksız rekabete neden olmamak gerekiyor. Ar-Ge çalışmalarını teşvik etmek yararlı olacaktır. Ülkede teknoloji üretimini sağlayacak destekler, herkesin kazandığı uygulamalardır. AB mevzuatı uyum süreçlerinde getirilen uygulamaların, sektörün gelişimini yavaşlatmamasına özen gösterilmelidir. Kireç sektöründe neler değişti, üretim kapasitesi ve kalitesi arttı mı? Fabrikaların çevreye verdiği zararlar azaldı mı? Günümüzde fabrikaların çevreye verdikleri zarar yok denecek durumdadır. Ülkemizde fabrikaların ilk kurulduğu dönemlerinde, ilk önce sanayii söyle i kurup istihdam sağlamak düşünülüyordu. Teknolojik tedbirler ikinci plana itiliyordu. Daha sonraları fabrikalar kazandıkça kendilerini yenileyerek modern bir duruma geldiler. imdilerde sanayi kuruluşları gerekli çevre yatırımlarını yaparak mevzuat için ciddi çabalar harcıyor. Rekabet nedeni ile bütün kuruluşlar en ileri teknoloji ile üretilmiş ekipmanları kullanıp üretim maliyetlerini düşürmeye gayret gösteriyor. Bu konuda hassas olmayanlarda neticeleri görünce uyum sağlıyor. Mevzuata uyum konusundaki denetimler, tesislerin modernleşmesini ve çevreyi koruma tedbirlerini hızlandırıyor. Bugünkü kireç sanayicilerine genel olarak tavsiyeleriniz nedir? Yenilikleri yakından takip etmelerini, yapacakları işlerin geleceği de hesaplamalarını, hedef belirlemelerini, en doğru ve iyisini yapmak için gayret sarf etmelerini, geniş görüşlü olup, gençleri yetiştirerek tecrübe, bilgi ve görgülerini onlara en doğru şekilde aktarmalarını tavsiye ediyorum. Her sanayicinin, yerini dolduracak bilinçli elemanlar yetiştirmesi, her sektörde olduğu gibi bu sektör içinde geçerlidir. Sonuçta ülke kazançlı çıkacaktır. Sizce K SAD’ın sektöre katkısı nedir? Derneğin sektöre çok büyük yararları oldu. Örneğin Karayolları Genel Müdürlüğü ile işbirliği yapılarak sürdürülen çalışmalar sonucu yol yapımında killi zeminlerin stabilizasyonunda kireç kullanım koşullarını belirleyen “Kireç Teknik atnamesi” hazırlanarak yayınlandı. artnamenin hazırlanmasından sonra uygulanmanın yaygınlaştırılması için derneğimiz yurt düzeyinde yaygın bir tanıtım çalışması başlattı. Eğitim amaçlı yaklaşık on ile gidildi. Karayolları Bölge Müdürlükleri işbirliği ile zemin stabilizasyonu konusunda eğitim ve seminerler verildi. Bu işlemler mali açıdan çok zor şartlarda gerçekleştirildi. Halen tam hedefine ulaşıldığı söylenemez. Birçok killi zemin halen eski yöntemler kullanılarak, yerinden kal- Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 1934 yılında Ankara’da doğdu. 1958 yılında, Ankara Fen Fakültesi Kimya Yüksek Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıl Balıkesir Çimento fabrikasında işletme mühendisi olarak iş hayatına atıldı. Daha sonraki yıllarda Türkiye’de kurulan çimento fabrikalarının yüzde 80’inde montaj ve işletme şefi olarak emeği geçti. 1970-1976 yıllarında AK Çimento’da müdür, 1976-1999 yılları arasında Nuh Çimento’da genel müdür muavinliği ve genel müdürlük yaptı. 1999 yılından bu yana ise oğulları ile birlikte kurdukları Ertuğ irketler Gurubu’nda çalışmalarını sürdürüyor. dırılarak sağlam zemin getirilip ıslah edilmeye devam ediliyor. Uygulamanın daha ekonomik olduğu bilgisi halen uygulamacı ve müteahhitlere anlatılamadı. Bu konudaki umudumuzu koruyoruz. Üyelerin, yeni mevzuatlara uyum sürecinde dernek çok önemli roller üstlendı. Kireç standartları güncellenirken Türk Standartları ile ortak çalışmalar yapıldı. 41 gezi KAPADOKYA KAPADOKYA Dünyanın geldiği yer Bir saatlik uçak yolculuğuyla, ehrin tüm karma asını geride bırakmaya, e siz tarihi ve olağanüstü dokusuyla Kapadokya’da masalsı bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Peribacaları ve yeraltı ehirleriyle ünlü Kapadokya’nın muhte em coğrafyasına balonla havadan bakabilir, safari ve trekking ile doğada keyifli saatler geçirebilirsiniz. E şsiz tarihi ve doğasıyla dikkat çeken Kapadokya, son yıllarda sadece olağanüstü doğal güzellikleriyle değil; balon turu, safari, trekking gibi alternatifleriyle de yerli ve yabancı turistlerin çekim merkezi haline geldi. Özellikle hafta sonu tatilleri için muhteşem bir seçenek sunan Kapadokya’ya kısa bir uçak yolculuğuyla kolayca ulaşabilirsiniz. Ülkemizin en önemli turizm bölgelerinden biri olan Kapadokya’da Ürgüp, Göreme ve Avanos öne çıkmış olsa da bölgede birbirinden ilginç oluşum ve daha birçok görülmesi gereken yer bulunuyor. Peri bacaları ve yeraltı şehirleri ile ünlü Kapadokya’da; rüzgar, yağmur, kar ve akarsuların aşındırmasıyla çeşitli oluşumlar ortaya çıkmış. Bölgedeki yumuşak kayaları sabırla oyanlar, kendilerine barınak ve kilise yapmış, bazılarının duvarlarını resimlerle süslemişler. Ürgüp ve Göreme peri bacalarıyla özdeşleşse de son yıllarda Kapadokya’nın turizm gelirinin yüzde 44’ü balondan elde ediliyor. Yerli ve yabancı turistlerin neredeyse artık balona binmek için gittiği Kapadokya’da 2002 yılında altı işletmede 31 balon çalışırken bugün işletme sayısı 25’e, balon sayısı 195’e çıkmış. 42 Bugün peri bacaları ve balonlarıyla ünlü olsa da Kapadokya bölgesi yeryüzü şekilleri açısından dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir yapıya sahip. Bu yapı nedeniyle de bKapadokya’nın ülke turizmindeki payı büyük. Bölgenin özelliklerini ve ekonomiye nasıl katkı sağladığını görmek için, Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ- Zelve gibi belli başlı yerlerini gezmek gerekiyor. Kapadokya’nın kendine has evleri ve güvercinlikleri Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebiliyor ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşüyor. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almış. Gerek avlu gerekse ev kapılarının Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 gezi malzemesi ahşap. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiş. Kapadokya bölgesini gezen ziyaretçiler peribacaları, kayalara oyulmuş kilise ve manastırlar ile yer altı şehirleri arasında fantastik bir yolculuk yaparken genellikle güvercinliklere fazla dikkat etmezler. En yaygın örneklerini Kapadokya bölgesinde gördüğümüz güvercinlikler, bölge çiftçisinin üzüm bağlarından daha fazla verim alabilmek amacıyla güvercin gübresi kullanma geleneğinden kaynaklanıyor. Bu amaçla birçok güvercinlik inşa edilmiş. Bu bölgede karşılaştığımız güvercinlikler, daha çok kayalara oyulmuş odacıklar şeklinde. Güvercinlikler gezginlerin de dikkatini çekmi Ancak kesme taştan yapılmış ev benzeri yapı tipinde olan güvercinlikler de bulunuyor. Bazen de yöredeki bir kaya manastırının ön cephesi duvarla kapatılıp içi güvercinlik haline getirilmiş. Çavuşin Kasabası yakınlarındaki Çavuşin Kilisesi, Göreme’de Kılıçlar Meryemana Kilisesi ve Karşıbucak vadisinde yer alan kiliseler buna en iyi örnek. Bugün güvercinlik olarak kullanılmış manastır ve kiliselerde fresklerinin sağlam kalmasını güvercinlere borçluyuz. Çünkü bu sayede freskler özellikle insanlar tarafından yapılan tahribattan korunmuş. Bu bölgedeki güvercinliklerin en eski örnekleri 18. yüzyılda yapılmış. Bu yüzyıldan kalma olanların sayısı fazla değil. Ağırlıklı olarak buradaki güvercinlikler 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında inşa edilmiş. Buradaki güvercinlikler 18. yüzyıl başında bölgeyi ziyaret eden batılı gezginlerin de dikkatini çekmiş. Bu gezginlerden Charles Texier ve William Hamilton anılarında ve çizdikleri gravürlerde güvercinliklere dikkat çekmişler. Yer altı şehirleri, kaya oyma evleri ve kaya kiliseleriyle bir harikalar diyarı olan Kapadokya’ya gidip de Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı şehirlerini görmemek olmaz. Uçhisar kalesine ve Erciyes dağına çıkıp, bütün Kapadokya bölgesine yukarıdan bakmak gerekir. Göreme açık hava müzesini görüp insanoğlunun neler yapabileceğine şahit olmalısınız. Güvenirlik vadisini, Zelve açık hava müzesini görmeden dönmeyin. Derbent vadisini, Üç Güzeller peri bacalarını, Kızıl Çukur’da güneşin batışını, doğuşunu ve mehtabı seyretmeyi ihmal etmeyin. Hele Kapadok- Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 43 gezi KAPADOKYA Bölge Kırşehir Niğde, Aksaray ve Kayseri’yi kapsıyor K apadokya’ya insan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanıyor. Hititler’in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuş. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiş. Başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılan Kapadokya bölgesi, adeta doğa ve tarihin bütünleştiği bir yer. Coğrafi olaylar peri bacalarını oluştururken, tarihi süreçte insanlar da bu peri bacalarının içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş, bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımış. Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlıyor. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biri. M.Ö. 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu’nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlıyor. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen oluyor. Bu Krallıklar M.Ö. 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürüyor. Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geliyor. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratıyor, ama Kapadokya’da büyük bir dirençle karşılaşıyor. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kuruluyor. M.Ö. 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlıyor. M.Ö. 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanıyor ve tahttan indiriliyor. M.S. 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma’nın bir eyaleti oluyor. M.S. 3. yüzyılda Kapadokya’ya Hıristiyanlar geliyor ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi oluyor. 303-308 yılları arasında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artıyor. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yer olduğundan derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oyulan sığınaklar, Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturuyor. 44 ya’ya gidip de Ürgüp’ü görmemezlik etmeyin. Çünkü Kapadokya’nın kalbi Ürgüp’te atar, orası akşamları hep cıvıl cıvıldır. Ürgüp Temenni tepesine çıkıp çay ve kahve yudumlamanın keyfini hiçbir yerde çıkaramazsınız. Ürgüp müzesi ve kütüphanesi Her mevsimi, her günü her saati bir başkadır Kapadokya’nın. Kayaların sabah güneşiyle başka bir renkte, öğlen güneşiyle başka bir renkte ve akşam güneşiyle tamamen başka bir renkte olduğuna şahit olursunuz Kapadokya’da. Kış mevsiminde peri bacalarının üzerinde karın ne kadar güzel durduğunu yaşamanın zevki bambaşkadır. İlkbaharda yeşille sarı o kadar güzel sarmalar ki birbirini. Yaz mevsiminde kayaların serin gölgelerinde uzanmak apayrı bir zevk verir insana. Gezilip görülecek yerler çok yakındır birbirine ama mutlaka Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 gezi detaylı bir şeklide gezilmelidir. Değilse bir anlamı kalmaz. Yer üstü ve yer aldı güzellikleri görüp, balonla eşsiz coğrafyayı gökyüzünden izledikten sonra bölgeyle ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için Ürgüp Müzesi ve Kütüphanesi’ne gitmeniz gerekir. Kütüphanede Fransız sanat tarihçisi Guillaume de Jerphanion gibi hayatının bir bölümünü Kapadokya’da da geçirerek bölge hakkında incelemeler yapmış ünlü yazarların eserleri bulunuyor. Bu önemli belgelerin ve diğer el yazması eserlerin görülmesi ve incelenmesi herkese açık. Cumhuriyet döneminin ilk kütüphane müdürü olan Mustafa Güzelgöz dünya üzerinde ilk defa eşeklerle köylere kitap ulaştırmış ve böylelikle 1963 yılında dünyada “Yılın Kütüphanecisi” seçilmiş. Bugün Ürgüp Kütüphanesi 150 bin ciltlik çok önemli bir arşive sahip. Hediyelik e ya almadan dönmeyin! Kapadokya’nın hemen her yerinde rastladığınız hediyelikler arasında; bölgeye özgü bez bebekler, el işi dantel ve oyalar, mermer biblolar, çeşitli taşlar, maket peribacaları, bakır işi çeşitli ev eşyaları, el örgüsü yün başlık, eldiven ve değişik renkte çoraplar, Avanos Yahyalı’nın halıları, kilimleri, heybeleri ve yazmaları bulunuyor. Tabii orada bir de tatmanız gereken yöresel tatlar var. Mesela testi kebabı, güveç, mantı, sac tava, pastırmalı kuru fasulye, kiremitte tavuk, kiremitte alabalık, şömine sote ve fırından yeni çıkmış pideler yörenin en lezzetli yiyecekleri. Cumartesi günü kurulan Ürgüp pazarından köylülerin imal ettiği süt mamulleri, bal, yoğurt, çökelek peyniri de alabilirsiniz. İri taneli kabak çekirdeği, patates, çavuş üzümü, kayısı diğer bölgesel tatlar arasında. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 45 sağlık Kış depresyonu sizi eve kapatmasın Bugünlerde uykusuzluk çekiyorsanız, kendinizi çok yorgun hissediyorsanız ve i tahınız her geçen gün artma eğilimde ise dikkatli olmalısınız. Çünkü kı depresyonunu hala üstünüzden atamamı sınız. Uzman Klinik Psikolog rem Can Esenkaya kı depresyonundan nasıl kurtulacağımızı anlattı. 46 S oğukların devam ettği ama baharın kapımıza dayandığı günler yaşıyoruz. Ancak depresif kış günlerinin etkisi halen deva ediyor. Yazın aydınlık ve ılık günlerini hayal ederken, kış depresyonundan da çıkmamız gerekiyor. Sonbaharda başlayıp kış aylarında devam eden ve her sene aynı zamanlarda görülen bir depresif duygu durumu olan kış depresyonu, birçok kişiyi pençesine alıyor. Bu durum hep aynı mevsimde yaşandığı için “kış depresyonu” adının verildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, “Kış depresyonunda, kişi olumlu olaylar yaşadığı halde kendini depresif hissedebilir. Kış mevsiminin insanlar üzerinde belirli etkileri olur. Bu etkilerin nedeni azalan güneş ışınlarıdır. Güneş ışınları azalınca kişinin biyolojik saati bozulabilir, duygu durumunu etkileyen hormon olan seratonin azalır ve uykuyu etkileyen hormon olan melatonin seviyeleri artar. Bu bozulmalar mevsimsel depresyona zemin hazırlayan en önemli unsurlardır” diyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 sağlık Kış depresyonundan kurtulmanın 10 altın kuralı Psikolog Beril Yardımcı, kı depresyonundan korunmanın en önemli yollarını öyle anlattı. Uzman Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya Psikolog Beril Yardımcı KIŞ DEPRESYONU BEL RT LER NELERD R? Kış depresyonu belirtilerini kendini mutsuz hissetme, umutsuzluk, kaygılı olma, enerji düşüklüğü, kollarda ve bacaklarda ağırlık hissi, sosyal hayattan geri çekilerek içine kapanma, fazla uyuma, zevk veren aktivitelerin zevk vermemesi ve özellikle karbonhidrat tüketimi isteğinde artış olarak görülen iştah değişiklikleri olarak sıralayan İrem Can Esenkaya, “Bu belirtiler sonucunda hem kişi konsantrasyon bozukluğu yaşamaya hem de sosyallik azaldığı için gelen hareketsizlik ve yemek yemede artış ile kilo almaya başlar” şeklinde konuşuyor. Kış depresyonunun kadınlarda daha sık görüldüğünü ifade eden Esenkaya, ailede mevsimsel depresyon bozukluğu olması ve halihazırda klinik düzeyde depresyon veya bipolar hastası olmanın risk faktörleri arasında yer aldığını vurguluyor. Öncelikle kişinin depresyon mu, bipolarite mi, kış depresyonu mu yaşadığının ayırıcı tanısını yapmak gerektiğini dile getiren Esenkaya, bu konuda şu bilgileri veriyor: “Mutsuz hissetme, umutsuzluk, kaygılı olma, enerji düşüklüğü, fazla uyuma gibi belirtiler kişinin hayatını ve fonksiyonelliğini olumsuz etkileme aşamasına geldiyse ve belirtilerle başa çıkmakta zorlanıyorsa kış depresyonu geçiriyor olabilir. Böyle bir durumda kişinin bir ruh sağlığı uzmanına başvurması önemlidir.” C DD YE ALINMALI Kış depresyonunu ciddiye almak gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, “Çünkü araştırmalar bir kere depresyona giren insanların tekrar depresyona girme riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Buradan hareketle ne kadar erken zamanda bu belirtiler ile başa çıkmak için yardım alınırsa kişinin hayat kalitesi o kadar artar. Kış depresyonunun tedavi edilmediği zaman intihar düşüncelerine, sosyal hayattan geri çekilmeye, iş veya okul yaşamında problemlere ve alkol kullanımına sebep olduğu biliniyor” bilgisini veriyor. 1- Odanıza gün doğsun Yatak odasında zaman ayarlı aydınlatma sistemi kurmak ve alarmınız çalmadan yarım saat önce yatağınızda gün doğumunu hissetmek uyanmayı kolaylaştırır. 2- Hayatınıza ışık sokun Güneş ışığı doğal olarak beynin duygusal merkezini uyarır ve insanın iyi hissetmesini sağlar. Erken kalkın, perdeleri açın, dışarı çıkın. 3- Hareket sizi kurtarır Soğuk hava terlememek için özür değildir. Spor merkezinde, evde veya hatta tercihen dışarıda kalbiniz 140’ın üzerinde çarpsın. Düzenli egzersiz kış uykusuna çekilmeye meyilli bedene yaşadığını hissettirir. 4- Şekere dikkat! Kışın özellikle de tatlı yeme eğilimi artar. ekerli ve beyaz unlu gıdalar bedende uyuşturucular gibi biyokimyasal sistemleri etkiler. Ne yediğiniz, nasıl hissettiğinizi ciddi ölçüde etkiler. 5- Sosyal hayatı unutmayın Arkadaşların, ailenin, iş arkadaşlarının, komşuların önemini azımsamayın. Sizi destekleyecek insanları aklınızda tutun, ihtiyaç duyduğunuzda size cesaretlendirmelerine izin verin. 6- Kışa heyecan katın Kayak, kızak, kar yürüyüşü, buz pateni gibi faaliyetleri kışın hayatınıza heyecan katar. 7- Gevşeyin Kendinize yardımcı olacak gevşeme egzersizlerini gündeme alın. 8- Uyku ne fazla ne de az olmalı nsanlar soğuk havalarda doğal olarak daha uzun uyur. Özellikle de hafta sonları çok fazla uyumamaya özen gösterin, bu insanı daha yorgun düşürebilir. 9- Mevsimi kabul edin Mevsimlerin değişimi doğal bir akıştır. Bu değişimi yargılamak yerine izlemek ve detaylarını görmek insanın daha olumlu bir ruh hali içinde kalmasını sağlar. 10- Profesyonel destek alın steksizlik-mutsuzluk, değersizlik-suçluluk hisleri, uyku bozukluğu-aşırı uyku hali, enerji azalması-yorgunluk, iştah değişikliği, sinirlilik, endişe-kaygı, konsantrasyon bozuklukları gibi belirtiler uzun sürerse profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 47 damak tadı Malzemeler 20 adet orta boy domates (küçük yumurta şeklindeki domatesler tercih ediliyor) 20 adet taze badem 5 su bardağı toz şeker 3 su bardağı içme suyu 1 tatlı kaşığı toz limon tuzu 1/2 çay kaşığı vanilya (Mümkünse aktarlarda satılan toz vanilya olmalı) 2 çay bardağı sönmemiş kireç İsteğe göre karanfil Domates tatlısı-reçeli Domates reçeli, Bozcaada’ya özgü, domates ve bademle yapılan muhte em bir reçel çe idi. “Böyle reçel mi olur?” diyenlerin ezberini bozacak bir lezzet... K ış başında çeşit çeşit reçeller yapılarak raflara dizildi. Her türlü meyveden yapılan reçel çeşitlerinden biri de Bozcaada’ya özgü domates ve bademle yapılan Domates Reçeli’dir. Kahvaltıda veya tatlı yerine de yenebilen Domates Reçeli’ne karanfil de batırılarak hoş bir aroma elde edilebilir. Bir de pişirilmeden önce domatesler kireç kaymağında bekletilirse, tadına doyum olmaz. Reçel seviyorsanız ve çeşitlerini tatmaya açıksanız bu lezzetli reçeli denemenizi tavsiye ediyoruz. Nasıl yapılıyor? Bademleri bir gece önceden suda bekletin, ertesi sabah yumuşamış bademlerin kabuklarını soyun. Domatesleri iyice yıkayın ve sıcak suya koyun ve kolay soyulması için 5 dakika bekletin. Domateslerin kabuklarını so- 48 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 damak tadı yun, avucunuzun ortasına yerleştirin ve altını çarpı işareti şeklinde kesin, elinizle sıkıp bu kesikten çekirdeklerini çıkartın, çekirdeği çıkartılmış domatesleri bir kaba yerleştirin ve üzerini kapatacak miktarda kireç kaymağı dökün, 2 saat süreyle bu kireç kaymağında bekletin. Domateslerin hepsi suya batmalı, gerekirse üzerine ağırlık yapacak bir tabak koyabilirsiniz. Reçeli pişirmek için şerbet hazırlayın. Su miktarını domateslerin miktarına göre ayarlayın. Ortalama 1.5 su bardağı su kullanabilirsiniz. Su ve şekeri tencereye koyun ve biraz koyulaşana kadar kaynatın. Vanilyayı ekleyin. Domatesleri kireç kaymaklı sudan alıp yıkayın ve içlerine soyulmuş bademlerden koyun. Domatesleri olmuş şerbetin içine yan yana boşluk kalmadan düzgünce dizin. Reçeli domatesler pişene kadar kaynatın. Yaklaşık 1 saat kaynatabilirsiniz. Domatesler kireçli suda durdukları için yumuşamıyor dağılmıyor. İstediğiniz kıvama gelince limon tuzunu atın ve 2-3 dakika daha kaynatıp ocağın altını kapatın. Domatesleri ka- vanozlara koyduktan sonra şerbetini üzerine dökün, kavanozların kapağını reçel sıcakken kapatıp ters çevirin ve bu şekilde 1 gün bekletin. Püf noktası: Kireç kaymağı nasıl yapılır? Kireç kaymağı yapmak için derin bir kasede 3 litre soğuk suya 2 çay bardağı sönmemiş kireci ekleyin ve karıştırın, 4 saat sonra kireç dibe çökecek, kirecin üzerinde berrak bir su ve suyun üzerinde de ince bir tabaka oluşacak. Üç katmanlı olan bu karışımın en üzerinde bulunan tabakayı kaşıkla alıp atın, dipte bulunan kireç tortusunu kaldırmadan berrak suyu dikkatlice başka bir kaba aktarın. Reçel yapımında kullanılan “kireç kaymağı” karışımın ikinci katmanı olan bu berrak sudur. Sönmemi kireç nereden alınır? İnşaat malzemeleri satan yerlerde ve bazı aktarlarda bulabilirsiniz. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 49 kültür-sanat .KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KİTAP...KM BA IMI SOKACAK B R YER M OLSUN YETER Yazar: Tan Oral Yayınevi: Yapı Endüstri (YEM) OSMANLI M MAR S N N TEMEL LKELER Yazar: Oya Şenyurt Yayınevi: Doğu Kitabevi YEM Yayınları’ndan çıkan Tan Oral imzalı “Başımı Sokacak Bir Yerim Olsun Yeter” isimli kitap yapı sektörüne önemli bir bakış açısı kazandırırken, mizahın gücünden yararlanıyor. Kitapta, mimar ve karikatürist Tan Oral’ın, pratik zeka ve kara kalemden güç alan yaratıcı çizgilerle ortaya koyduğu, son 50 yılda ülkemizde yaşanan “inşa etme” maceramızın mimarlık, kentleşme, çevre ve insan ilişkilerini içeren çok özel bir seçki bulacaksınız. Kitap, birbirini izleyen tarih süreçleri ışığında Osmanlı mimarisini, plan tipolojileri, işlev, üslupsal ayrıştırma biçimindeki bilindik metodolojilerle ele almak yerine; yazı, yazılı belge, dil ve görme biçimlerine bağlı olarak sorguluyor. Bu bakış açısıyla, gelenekselleşen tasarım yaklaşımlarının ve mimarlık düşüncesinin ortaya çıkardığı ilkelerin ulaştığı son nokta, Osmanlı’nın son dönemlerinden geriye yönelik bir değerlendirmeyle kaleme alınmış. KIRMIZI SAÇLI KADIN Yazar: Orhan Pamuk Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Orhan Pamuk, yeni kitabı “Kırmızı Saçlı Kadın”da okurlarını otuz yıl önce stanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor. Kitapta okur, Batı’nın ve Doğu’nun iki temel efsanesi Sophokles’in Kral Oidipus’u (babayı öldürmek) ile Firdevsî’nin “Rüstem ve Sührab”ıyla (oğulu öldürmek) yeniden karşılaşıyor ve kendi sıradan hayatlarımızın eski metinlerden ne kadar etkilendiği sorusunu soruyor. N AAT MUHASEBES VERG UYGULAMALARI REHBER Yazar: YMM&Öğretim Görevlisi Recep Selimoğlu Yayınevi: MuhasebeTR Yayınları “ nşaat Muhasebesi& lgili Vergi Mevzuatı Uygulamaları Rehberi” konulu çalışmanın, inşaat faaliyetinde bulunan işletmelerin yöneticilerine, 3568 sayılı yasa kapsamında muhasebe/denetim faaliyetinde bulunan meslek mensuplarına, meslektaşlarımıza, stajyerlere, çalışma konumuzla ilgili sınavlara hazırlanan öğrencilere kaynak niteliğinde olması amaçlanıyor. Kürşat Başar’dan yıldızlarla dolu bir albüm “Kaldığımız Yerden” K eşke Burada Olsaydın albümüyle müzikseverlerden tam not alan Kürşat Başar’ın yıldızlarla dolu ikinci albümü “Kaldığımız Yerden” şimdi tüm müzik marketlerde. Kürşat Başar, son beş yıldır müzisyen ve besteci kimliğiyle gündemde. Kendi kurduğu orkestrasıyla, ünlü solistlerle çalışan Kürşat Başar, ilk albümü “Keşke Burada Olsaydın”da Sezen Aksu, lhan eşen, Yaşar, Erol Evgin, Levent Yüksel, Yeşim Salkım, Ayşen, Berkay, enay Lambaoğlu ve Zeynep Talu gibi ünlü sanatçılarla çalışmıştı. Albüm yayınlandıktan sonra, ülkemizde ve yurtdışında 200’ün üzerinde konser veren Kürşat Başar’ın yeni albümünde Ferhat Göçer, Candan Erçetin, Nükhet Duru, Soner Olgun, Nezih Ünen, Ragıp Savaş, Zeynep Talu, Ayşen, Jale, Elcil Gürel Göçtü gibi ünlü isimler yer alıyor. Albüm, Kürşat Başar’ın yeni bestesi “Kaldığımız Yerden” ile birlikte, Leonard Cohen, Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli, Deep Purple’ın efsane ismi Jon Lord, Nezih Ünen, Noel Molina Tejedor, Elcil Gürel Göçtü ve ekip Ayhan Özışık gibi ülkemizin ve dünyanın ünlü müzisyenlerinin yeni ve klasikleşmiş bestelerinden oluşan rengarenk bir repertuardan oluşuyor. 50 Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 kültür-sanat ES S - M EV İŞ BİRLİĞİ ModernMKuğu Gölü Türkiye’de3 KMÜZİK...MÜZİK...MÜZİK... MÜZİK.. BEIRUT “No No No” Zach Condon’un kurucusu olduğu ve farklı kültürlerden gelen müzisyenlerin oluşturduğu yüksek müzik kalitesine sahip indie-rock grubu Beirut, 11 Eylül’de piyasaya çıkardığı yeni albümü “No No No” ile gerçekleştireceği turne kapsamında Türkiye’ye geliyor. Batı Avrupa ve Balkan müziğini kendi yorumlarıyla harmanlayan ve folk müziği ile caz arasında özgün bir sound’a sahip olan Beirut’un yeni albümlerinin tanıtımı kapsamında Amerika’da verdikleri konserlerin biletleri günler öncesinden tükenmişti. imdi de grup, “No No No” için çıkacakları Avrupa turnesi kapsamında BKM organizasyonu ile 28 Mayıs’ta stanbullu müzikseverler ile yeniden buluşacak. Kuğu Gölü’nden uyarlanıp modernize edilen bale ve dans gösterisi Swan Lake Reloaded, sadece 10 gösteri için Türkiye’de. 1-10 Nisan tarihleri arasında stanbul ve Ankara’da gerçekleşecek gösterinin dünya prömiyeri Stokholm’de yapıldı. Ardından Paris, Londra, Berlin, Frankfurt, Essen, Moskova, Zürih ve Viyana dahil dünyanın en önemli başkentlerini gezen Swan Lake Reloaded, gittiği her ülkede sanatseverlerin yoğun ilgisi ile karşılaştı. Tchaikovsky’nin yanı sıra dünyaca ünlü pop ve rock sanatçılarının da eserlerinin kullanıldığı gösteride klasik bale ile beraber sokak dansı da kullanılarak 1800’lerin balesi, modern toplumu yansıtacak şekilde modifiye edildi. Fredrik Rydman’in bu Tchaikovsky klasik yorumu izlenmeye değer. 35. İstanbul Film Festivali 2016 yılında 35. yaşını kutlayacak olan stanbul Film Festivali, 12’inci kez Akbank sponsorluğunda 7-17 Nisan 2016 tarihleri arasında stanbul’da düzenlenecek. Festivalde gösterilecek yerli yapımların belirlenmesi için tüm başvurular 29 Ocak tarihine kadar yapıldı, daha sonra festivalde gösterilecek yerli filmler belirlendi. Festival programından gösterilecek ilk iki film de belli oldu. Festivalde gösterilecek ilk film olan Boi Neon, büyülü gerçekliğe doğru kayan, insanlarla hayvanlar arasındaki ilişkiyi incelikle aktarıyor. Attenberg filminin yönetmeni Atina Rachel Tsangari’nin bol ödüllü ve olaylı son filmi övalye’de stanbul Film Festivali’nde. Yunanlı kadın yönetmen Tsangari’nin erkek dünyasını ti’ye aldığı film, Ege denizinde bir teknede tatile çıkan altı erkek arkadaşın “içimizden en erkek hangimiz” oyununu oynamaya karar vermeleriyle başlıyor. övalye, aralarında ünlü Yunanlı şarkıcı Sakis’in de olduğu, sadece erkeklerden oluşan oyuncu kadrosuna, Saray Bosna Film Festivali’nde toplu halde en iyi oyuncu ödülü kazandıran bir film. BÜLENT ORTAÇG L Son albümü: “Sen” Bülent Ortaçgil, 1 Nisan’da Kadıköy Sahne’de en sevilen şarkılarını seslendiriyor. Türkiye’de şehir müziğinin önemli isimlerinden Bülent Ortaçgil, “Sen” isimli son albümünü Ada Müzik’ten çıkarttı. Her zamanki gibi tüm söz ve bestelerde sanatçının imzasını taşıyan “Sen”, çok özel Ortaçgil şarkılarıyla bezeli... Bülent Ortaçgil, yoğun konser temposuna rağmen yedi yıldır albüm yapmamıştı. Son çalışması Sen’de yer alan yeni şarkılar, sanatçının sevenlerini ziyadesiyle memnun edeceğe benziyor. Albümde müziklerin yanı sıra şarkı sözlerinin de şiirselliği göze çarpıyor. Doğa ve sürdürülebilirlik üzerine bir sergi DINO MERLIN Balkanların mega starı Balkan dünyasının mega starı Dino Merlin, uzun yıllar süren bir bekleyişten sonra 23 Nisan’da, Ora Arena’da sevenlerine seslenecek. 1983 yılında Merlin grubunu kurarak müzik hayatına başlayan sanatçı, bu grupla beş albüm çıkardı. 1991 yılında “Dino Merlin” adıyla solo kariyerine başlayan sanatçı, kısa sürede birçok önemli başarıya imza attı. Türkiye ile bağlarını her fırsatta güçlendirmeye özen gösteren sanatçı “Da Sutis”’ isimli çok özel bestesini Mustafa Sandal’a vermiştir. Bestenin Türkçesi “Adı ntikamdı” adıyla Mustafa Sandal tarafından ülkemizde hit olmuştu. En son 2007’de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu ve 2008’de CRR’de verdiği konserlerde binlerce Türk hayranıyla buluşan Dino Merlin, sekiz sene aradan sonra ilk defa stanbul’a geliyor. stanbul Modern, 2016 yılını doğayı yücelten ve çevresel farkındalığı gündeme getiren bir sergiyle karşıladı: “Yok Olmadan” adıyla 13 Ocak tarihinde başlayan sergi, doğayla ilgili kavramsal araştırmalar yapan ve ekolojik meseleleri sanatsal pratiğini temeline alan sanatçılardan bir seçki sunuyor. Farklı dönemlerden sanatçıların doğaya bakışlarını ve “sürdürülebilirlik” kavramıyla çetrefilli ilişkilerini yansıtan çalışmalar, insanın ekosistem ile etkileşimine dair farklı yorum ve öngörüler içeriyor. 5 Haziran’a kadar stanbul Modern’de devam edecek sergide Türkiye ve farklı coğrafyalardan yirmi sanatçı ve sanat grubunun resim, heykel, yerleştirme, fotoğraf ve hareketli görüntülerine yer veriliyor. Kireç Dünyası Sayı: 2 / Mart 2016 51 üyelerimiz ADAÇAL ENDÜSTR YEL M NERALLER SANAY VE T CARET A. . Menderes mah Bayat cad no 150/1 Emirdağ /A.KARAHİSAR Tel. 0272 4428320 • Faks: 0272 442 7829 www.adacal.com.tr BA TA BA KENT Ç MENTO SANAY VE T CARET A. . Samsun yolu 35 km Elmadağ /ANKARA Tel 0312 8640100 • Faks: 0312 8640105 www.vicat.com.tr ÇDA ÇEL K ENERJ TERSANE VE ULA IM SANAY A. . 34212 Güneşli Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 604 04 04 • Faks: 0212 550 20 24 www.icdas.com.tr ENTEGRE HARÇ SANAY VE T CARET A. . Hüseyinli köyü Beykoz caddesi No 222/4 Çekmeköy /İSTANBUL Tel: 0216 434 50 96 • Faks: 0216 434 50 31 www.entegreharc.com.tr KAR K REÇ KARADEN Z MADENC L K Merkez: Ankara cad No193 Pendik/İstanbul Tel 0216 354 85 45 • Faks 0216 390 38 44 Gedelek Köyü Açmalar Mevkii Orhangazi /BURSA Tel: 0224 586 00 74 • Faks: 0224 586 00 11 www.kar.biz.tr K T s K MTA K REÇ SANAY VE T CARET A. . Atatürk Cad. No 174/1 Ekim ap Kat 5 Daire 10 35210 Alsancak/İZMİR Tel. 0232 463 63 73 • Faks: 0232 463 06 92 BARTIN TESİSİ • BERGAMA TESİSİ • MUĞLA TESİSİ PINARHİSAR TESİSİ • SOMA TESİSİ • TORBALI TESİS www.kimtas.com K REÇ VE TU LA K MYA SANAY A. . Göztepe Yeşilçeşme sok No 2/10 Kadıköy /İstanbul Tel: 0216 360 91 60 • Faks: 0216 360 91 61 Fabrika: Kayseri-Ankara karayolu 60. Km. Avanos/NEVŞEHİR Tel: 0384 561 20 02 • Faks: 0384 561 29 05 www.erciyeskirec.com.tr NUH YAPI ÜRÜNLER A. . Hacı Akif Mah. Nuh Çimento Cad. No: 28 41800 Hereke - Körfez / KOCAELİ Tel: 0262 511 55 20 • Faks: 0262 511 51 82 www.nuhyapi.com.tr N MSAN N KSAR K REÇ SANAY VE T CARET A. . E80 Karayolu Fatlık köprüsü mevkii 60600 Niksar /TOKAT Tel: 0356 538 11 61 • Faks: 0356 538 11 64 www.nimsan.com.tr BEYAZIT RKETLER GRUBU MERKEZ : Büyükdere Cad. Beyazıt Han 86/2 Gayrettepe-İSTANBUL Telefon: 0212 274 28 28 • Faks: 0212 266 02 37 PAKSAN Fabrika: Eski Karasu Yolu Taşkısığı Mevkii PK: 99 54001 ADAPAZARI Telefon: 0264 323 33 44 • Faks: 0264 323 33 69 www.paksankirec.com.tr KAKSAN Fabrika : Selampınar Mh. Hacıbelen Mevkii Pk: 5-01170 Karaisalı-ADANA Telefon: 0322 551 21 76 • Faks: 0322 551 20 90 www.kaksankirec.com.tr V NE MADENC L K SANAY VE T CARET A. . Merkez: Şehit Nevres Bulvarı Kızılay iş Merkezi No3/7 35210 Alsancak/İZMİR Tel: 0232 463 00 03 • Faks: 0232 463 11 06 Fabrika: Mınak Boğazı Mevkii Çelemli Beldesi Yüreğir /ADANA Tel: 0322 383 21 22 • Faks: 0322 383 21 26 www.ozture.com *HUoHNOHúWLUGL÷LPL]EXoDOÕúPDODULoLQ VL]LQGHGHVWH÷LQL]HLKWL\DFÕPÕ]YDr. *HOLQD\GD40TLLOH(÷LWLFL$LOHPL]ROXQ oRFXNODUÕPÕ]VRV\DOYHVD÷OÕNOÕE\VQ 0212 282 89 16 / tocev.org.tr OkuyamÕyor! KiRECiN KULLANIM ALANLARI KİREÇ SANAYİCİLERİ D E R N E Ğ İ MART 2016 • YIL 2 • SAYI: 2 K İ S A D Bulut Çamur Kireçle dezenfekte edilen lağım çamuru, toprak kalitesini artırmak için tarımda gübre olarak kullanılabiliyor. Buharlaşma Yağmur Nehir Göl Lağım ıslah çalışması Kirecin yüksek PH değeri, endüstriyel ve evsel kanalizasyon tortularının nötralize edilmesi sağlıyor. Bu seyede oluşan hijyen, bakteri, virüs ve zararlı mikropları öldürüyor. KİREÇ SANAYİCİLERİ D E R N E Ğ İ Konutlar Yeraltı ve yüzey suları Fabrikalar Kireç endüstriyel atık suları nötralize ederek, sanayi kuruluşlarının atık su yönetim proseslerinin kalitesini artırıyor. (Çelik, madencilik, yağ ve kimya ve tarım gibi…) Su arıtma çalışması Kireç çok yaygın bir şekilde içme suyu arıtımında yumuşatıcı veya mineralize edici olarak kullanılıryor. Bu işlem yapılmasa su borularının aşınması artar bu da suda toksik metallerin artmasına neden olur. Örneğin krom, bakır, kurşun, çinko gibi metallerin akut ve kronik sağlık problemlerine neden olduğu biliniyor. Borulardaki korrozyonu önlemek için karbonik asitin kireçle nötürleştirilmesi gerekiyor. Saf yeraltı ve dağ ve yüzey suları bizim esas içme suyu kaynaklarımızdır. Çoğu zaman bunlara ulaşılamadığımız için standartların belirtiği kalitede içme suyu sağlayabilmek için özel fiziksel ve kimyasal arıtma yöntemleri uygulanıyor. Milano ve Helsinki’den kütle ve zemin stabilizasyonu çalışmaları