Tez Koop İş Sendikası 10. Genel Kurul Çalışma Raporu [2011 2015]

Transkript

Tez Koop İş Sendikası 10. Genel Kurul Çalışma Raporu [2011 2015]
!
%&
" $&
$
Tez-Koop-İş Sendikası
10. Genel Kurul Çalışma Raporu
[2011-2015]
Tez-Koop-İş Sendikası,
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve
Küresel Sendikal Birlik (UNI Global Union) üyesidir.
Tez-Koop-İş Sendikası
Türkiye Ticaret Kooperatif Eğitim Büro ve Güzel Sanatlar
İşçileri Sendikası Genel Merkezi
Mebusevleri, İller Sokak No: 7 06580 Tandoğan-Ankara
Tel: 0312.213 34 44 Faks: 0312.213 34 30
İnternet sayfası: http://www.tezkoopis.org
Baskı:
Ziraat Gurup Matbaacılık, Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.
İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık-Ankara
Tel: 0.312 384 73 44 - 0.312 384 73 44
Şubat 2015
2
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
3
4
GÜNDEM
1- Açılış ve Yoklama.
2- Divan Seçimi ve Saygı Duruşu.
3- Açış Konuşması.
4- Konukların Tanıtımı ve konuşmaları.
5- Zorunlu Organlara Aday Tespiti
6- Komisyonların Seçimi.
a) Anatüzük Değişikliği Komisyonu.
b) Tahmini Bütçe Komisyonu.
c) Hesapları İnceleme Komisyonu.
d) Kararlar Komisyonu.
7- Genel Kurula sunulan Raporların Okunması ve Görüşülmesi.
8- Komisyon Kararlarının Okunması ve Görüşülmesi.
9- Kurulların Aklanması.
10- Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları Asıl ve Yedek Üyeleri ile
Türk-İş Genel Kuruluna katılacak Üst Kurul Delegelerinin Seçimi.
11- Dilekler ve Kapanış.
5
6
GENEL YÖNETİM KURULU
Osman Gürsu
Hakan Bozkurt
Yalçın Çalışkan
İsmail Aydın
Haydar Özdemiroğlu
M. Adem Can
Mustafa Barın
Genel Başkan
Genel Sekreter
Genel Mali Sekreter
Genel Örgütlenme Sekreteri
Genel Eğitim Sekreteri
Genel Yönetim Kurulu Üyesi
Genel Yönetim Kurulu Üyesi
7
8
GENEL DENETİM KURULU
İhsan Aydın
Mustafa Öz
Ahmet Sözeri
Başkan
Raportör
Üye
GENEL DİSİPLİN KURULU
Erdoğan Meral
Mehmet Pekgöz
Mehmet Yurttutan
Ayhan İlgar
Şükrü Ergün
Başkan
Raportör
Üye
Üye
Üye
9
10
ŞUBE BAŞKANLARI
Adana
Ankara
Ankara
Ankara
1
1
2
4
Nolu Şube
Nolu Şube
Nolu Şube
Nolu Şube
Antalya
Bursa Şubesi
Diyarbakır Şubesi
Edirne Şubesi
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Gebze
Şubesi
Şubesi
Şubesi
Şubesi
Giresun Şubesi
İstanbul 1 Nolu Şube
İstanbul 4 Nolu Şube
İstanbul 5 Nolu Şube
İzmir Şubesi
İzmir 2 Nolu Şube
Muğla
Zonguldak
Hülya Özcan
Salih Gönüllü
Mustafa Barın
Levent Koç
Barış Özdemir
(25.10.2014 tarihine
Bülent Çetin
(25.11.2014 tarihine
Mehmet Peköz
(20.09.2014 tarihine
Mehmet Meral
(08.04.2012 tarihine
Hakan Kurt
Recai Ilgın
Bilal Öztokmak
Çağdaş Duyar
(24.02.2013 tarihine
Hüseyin Özdem
Nejla Önder
(16.06.2014 tarihine
Cemal Kement
Selahattin Karakurt
(10.06.2012 tarihine
S.Birol Aslanoğlu
Caner Fırat
(12.03.2012 tarihine
Hüseyin Yıldız
Sedat Ölmez
kadar Sebahattin Değirmenci)
kadar Ünal Özcan)
kadar M. Adem Can)
kadar İsmail Hakkı Tuna)
kadar Celalettin Kurt)
kadar Erdal Şahin)
kadar Rabira Karaca Över)
kadar Naci Boz)
11
12
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ................................................................................... 15
DÜNYA ................................................................................... 16
TÜRKİYE .............................................................................. 42
2011-2015 TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI ................................. 70
Genel Örgütlenme Sekreterliği Çalışmaları .................... 73
Toplu İş Sözleşmesi Çalışmaları .................................... 92
Hukuk Bürosu Çalışmaları ............................................. 114
Uluslararası İlişkiler ....................................................... 164
Genel Eğitim Sekreterliği Raporu .................................. 187
2011-2015 TEZ-KOOP-İŞ ETKİNLİKLER ......................... 206
13
14
SUNUŞ
Demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların yeni
boyutlar kazandığı, güvencesiz ve korunmasız çalışma
koşullarının dayatılmak istendiği, kıdem tazminatı başta olmak
üzere kazanılmış hakların geri alınmaya çalışıldığı ülkemizde,
tüm demokratik örgüt, sendika, kurum ve kuruluşlara çok önemli görevler düşmektedir.
Türkiye’nin en büyük sendikal örgütlerinden olan Tez-Koop-İş
Sendikası, bu görevin bilincinde hareket etmeyi sınıfsal ve
toplumsal bir zorunluluk olarak görmektedir.
Demokratik hak ve özgürlükler ile daha iyi yaşama ve çalışma
koşullarına ulaşma hedefini birleştirmek amacıyla özveriyle
mücadele eden sendikamız, örgütsel bağımsızlığını özenle korumayı temel ilke olarak yaşatırken, dayatmalara karşı sendikal
birliğin gerçekleştirilmesini vazgeçilmez bir ön koşul olarak
görmektedir.
Demokrasiye, özgürlüklere ve insan haklarına duyduğu saygı
nedeniyle Tez-Koop-İş, güvencesizliklere, ayrımcılıklara, eşitsizliklere, şiddet ve nefret söylemlerine karşı kararlı tutumunu
sürdürmekte barıştan, özgürlüklerden, demokrasiden, bilimsellikten ve toplumsal dayanışmadan yana açık tavrını ortaya koymaktadır.
Tez-Koop-İş Sendikası 10. Genel Kurulu’nun, sendikal birliği
yeni boyutlara ulaştıracağına inanıyor ve güveniyoruz.
Saygılarımızla.
Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu
15
DÜNYA
16
17
18
D
ünya yeni bin yıla doğru özellikle dijital ve iletişim teknolojilerindeki büyük değişmelere tanık oldu. Bu değişimler
ilerleyen her geçen yıl daha da gelişti, genişledi ve milyarca insanın günlük yaşamlarının parçası olmaya başladı. Bu kapsamlılık artık katlanarak artıyor ve böylece bilimsel gelişmeler tarihin hiçbir döneminde yaşanmayan ölçüde insanların bireysel ve
toplumsal davranışları üzerinde önemli etkiler yaratıyor.
Tüm yaşam alanlarında olduğu gibi özellikle haberleşme, iletişim
ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı gelişme, dünyayı küresel ölçüde
küçültürken aynı zamanda tüm ülkeleri, toplumları, toplumsal kurum, kuruluş ve yapıları daha saydam, daha görünür, daha geçişken kılmakta aynı zamanda karşılıklı etkileşime açık duruma getirmektedir.
Bugün özellikle bir iletişim, bilgi ve veri kaynağı olan internetle,
görsel basın yayın araçları başta olmak üzere diğer iletişim araçlarıyla çevrilmemiş bir dünyanın düşünülmesi olanaksızdır. Az önce
ve hatta şu anda telefonunuzun çalması ya da dünyanın herhangi
bir yerinde yayınlanan bir haberi okumanız, elektronik posta aracılığıyla ileti almanız ya da ileti göndermeniz, bütün bunları yaparken
19
internet ortamından müzik, film ya da belge indirmeniz hiç de olmaz
bir şey değil; belki bunu birkaç yıl önce çok şaşırtıcı bir “armağan
olarak görebilirdiniz ama şimdi hiç şaşırtıcı değil; sıradan, olağan
yaşam temponuzun bir parçası.
Şurasını kabul etmek gerekir ki, ister iş yaşamı, boş zaman ya
da eğitim süreci içinde olsun, ister medya, sağlık ve finansal alanda olsun veya ister ekonomi alanında olsun yeni teknolojilerin yarattığı olanaklardan yararlanmamak, onu kullanmamak olanaksız.
Özellikle vurgulanmalıdır ki günümüzde yeni teknolojilerin sarmaladığı bireylerden ve toplumlardan söz etmeden sosyolojik bir analizin yapılması olanaksızdır. Günümüzde bırakın genel olarak yeni
teknolojilerin günlük yaşamın içine girmesini, yalnızca internete ilişkin veriler bile bu olguyu doğrulamaktadır. Çünkü yalnızca tüm dünyada internet kullanıcılarının sayısı 3 milyara yaklaşmıştır ve ve bu
rakam önümüzdeki 5 yılda iki katına ulaşacaktır.
Bu süreç, on yıllara varan bir geçmişe sahip midir?
Hayır.
Şunun şurasında 10-15 yıl geride ancak çok sınırlı ve çoğunun
da kentli olduğu insanların sınırlı ölçüde internetten yararlandığından söz edebiliriz. İnternetle birlikte büyümüş olan 30 yaş altı yeni
teknoloji “yerlileri”nin dışındaki kuşaklar bile, daha önceki yaşamlarını nasıl sürdüklerini; tıklamasız, ekranlarda gezinmesiz, saniyelerle ölçülen haber “bombardımanına” uğramaksızın nasıl yaşadıklarını artık hatırlayamıyor, düşünemiyor ve hatta düşleyemiyor.
İyi de...
Tüm bu gelişmeler, dünyada ekonomik ve sosyal sorunların
azaldığı ya da azalacağı anlamına geliyor mu?
Bundan sosyal sorunların kendi çözüm unsurlarını aynı zamanda ürettiği, azalttığı ve hatta yok ettiği anlamı çıkartılabilir mi?
Yeni teknolojilerin gelişmesi ve özel olarak dijital toplum ve internet olanaklarının çalışma ilişkileri, istihdam, ekonomik ve finansal
sonuçlar, kamusal alanda yaşanan beklentilere ülkeler ve bireyler
hazır mı?
Hayır.
Hayır, çünkü ancak bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sıçrama
yaptığı günümüzde, sosyal ve ekonomik sorunların azaldığını, daha dengeli bir dağılım içinde bulunduğu da söylenemez. Tam tersi20
ne günümüz dünyasında ülkeler arasında ve hatta kıtalar arasında
büyük kutuplaşmalar yaşanmaktadır. Ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte savaşlar, çatışmalar ve gerilimler azalmamakta, sürmektedir. Günümüz dünyası ne yazık ki tüm insanlığın daha iyi yaşama
ve çalışma koşullarına ulaşması açısından olsun; savaşa, çatışmalara ve gerilimlere karşı barışın tüm bölgelerde kalıcı olarak sağlanması yönünden olsun güvenli bir dünya değil.
Dünya açlığın ve yetersiz beslenmenin sonlandırılması, toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, tüm ülkelerde
demokratik siyasal yapıların kurulması, temel insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçirilmesi, ekolojik dengelerin korunması; sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve yeterli gelir güvencelerinin sağlanması hedeflerinden oldukça uzaktadır.
SORUNLAR YAYGINLAŞIYOR VE SERTLEŞİYOR
İnsanlık tarihi içinde keskin dönüşümlerin yaşandığı son 20
yılda, küresel sorunların giderek büyümediğini, ülkelerin, toplumların ve tüm insanlığın dünün küçük gibi görülen sorunlarıyla yeni oluşan sorunlarının çok genel etkiler yaratmadığını/yaratmayacağını
söyleyebilmek olanaksızdır.
Yerküreye bütünsel bir gözle bakanlar kimi olumlu görünümlerle
rağmen şu trajik tabloyu görmemezlikten gelemiyorlar:
- Dünyada nüfusunun yüzde 50’den fazlası doğrudan veya
ailesi dolayısıyla işsizlik ile yüzyüze, yüzde 50’den fazlası ise güvencesiz veya düzensiz işlerde çalışıyor.
Nüfusun yüzde 80’ine yakını yeterli bir sosyal korunmadan yararlanamıyor.
- Yine nüfusun yüzde 40’ı kayıt dışı sektörlerde çaresizlik
içinde yaşama tutunmaya çalışıyor.
- Kara Afrika, Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkede
yıllardır kan ve gözyaşı dinmiyor. Mahşerin 4 atlısı cirit
atıyor: Savaş, açlık, hastalık ve ölüm.
- Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar ayrımcılık,
eşitsizlik ve dışlanma girdabında tutuluyor; onlar daha
çok işsiz, daha çok haksızlıklara uğruyor, daha çok
sömürülüyor, daha çok öldürülüyor...
- Dünyadaki küresel işgücü 2 milyar 900 milyon. Kayıtlı
21
işgücü 1 milyar 700 milyon ve sendikalaşmış işgücü ise
yalnızca 200 milyon.
Burada vurgulanması gereken en önemli unsur Dünyanın içinde
bulunduğu ekonomik ortamın genel ve ağırlıklı olarak insan onuruyla bağdaşmayan görünümüdür.
Küresel ölçülerde bakıldığında yerkürenin neredeyse Ekvator
çizgisinin yaklaşık beşbinkilometre kuzeyinden geçen bir çizgi ile
ikiye ayrıldığıdır. Bu çizginin kuzeyinde kalan gelişmiş ülkelerde
zenginlikte önemli bir yoğunlaşma gözlemlenirken aynı durum
güneyde kalan ülkelerde tam tersi bir durum yaşanmaktadır. Bu
ülkelerin çoğunda açlık, yoksulluk, savaş, baskı, şiddet hiç eksik
değildir; demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanmakta, söz, eylem,
örgütlenme, basın, haberleşme özgürlükleri ayaklar altında tutulmakta; eşitsizlikler, dışlanmalar, ayrımcılıklar, zor ve zorlama yaygın ve egemen bir görüntüdür.
Küresel toplumsal ekonominin en göze çarpan evrensel boyut,
gelir eşitsizliğini yaygınlaştırmasıdır. İşyeri, bölge, ülke düzeylerinde ve uluslararası ölçekte zenginler daha da zenginleşirken; yoksullar, daha da yoksullaşmaktadır. Bugün çok büyük zenginlikler
birkaç elde yoğunlaşmakta ve yaklaşık bir trilyon dolarlık bir servet
yalnızca 300 kadar zenginin kasalarında toplanmaktadır.
Dünyanın yaklaşık 3 milyarlık işgücünün en az üçte biri işsizdir
veya eksik istihdam edilmiştir. Resmi verilere göre yaklaşık 200 milyon kişinin işsiz olduğunu, 850 milyon kişinin de tam zamanlı iş aradığı halde, bulamadığını göstermektedir. Ancak gelirin yeniden dağılımı yalnızca işsizlikle açıklanamaz. Pek çok durumda, gelir dağılımı, en bozuk olduğu ülkelerde daha da bozulmuştur.
Her biri çokuluslu tekel olan ve dünya ekonomisinde inanılmaz
büyüklükle tanımlanan ulusötesi şirketlerin küresel ekonomisi, gerçekte toplumsal ekonomilerin düşmanıdır.
Savaşlarla, çatışmalarla ve gerilimlerle beslenen ekonomik ve
sosyal sorunlar ya da olumsuzluklar ülkeleri güvencesizlikler içine
çekerken kırılganlıkları da arttırmaktadır.
Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Örgütü
UNDP’nin 2014 İnsanı Gelişme Raporuna göre dünyanın içinde
bulunduğu kırılganlığın dayanıklılığa dönüştürülmesi doğrultusunda
saptamaların gerçekçi ölçüler içinde yapılması gerekmektedir.
22
Aşırı yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayanlar en kırılganlar
grupta yer almaktadır. Yoksulluğu azaltmada son zamanlarda kaydedilen küçük ilerlemelere karşın 2,2 milyardan fazla insan çok
boyutlu yoksulluk içinde yaşam sürdürmektedir. Bunun anlamı
dünya nüfusunun yüzde 15’inden fazlasının çok boyutlu yoksulluğa
karşı kırılgan olmaya devam ettiği anlamına geldiğidir.
Diğer yandan dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 80’i kapsamlı
sosyal güvenlikten yoksundur. Yaklaşık yüzde 12’si (842 milyon
insan) kronik açlık içinde yaşamakta ve dünyada üzerindeki tüm
çalışanların yaklaşık yarısını oluşturan 1,5 milyardan daha fazla
insan ya kayıt dışı ya da düzensiz-kuralsız biçimde istihdam edilmektedir.
OECD’nin “Artan Eşitsizlik” raporu, 1980’lerin ortası ile 2000’lerin sonları arasında net gelirin yıllık ortalama %1,7 artmasına rağmen, bu büyümenin dağılımının son derece eşitsiz olduğunu göstermektedir. En üst onda birlik kesim yılda ortalama %1,9 büyürken,
en alt onda birlik kesim sadece %1,3 büyümüştür.
İnsanlığın geleceği olan çocukların içinde bulunduğu durum
yaşanan sorunların boyutlarını yansıtmanın yanında şiddetini de
belirgin kılmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde her beş çocukta birden fazlası mutlak
yoksulluk içinde yaşamaktadır ve kötü beslenmeye karşı da kırılgandır. Çocukların yüzde 92’sinin yaşadığı gelişmekte olan ülkelerde, her 100 çocuktan 7’si 5 yaşından uzun yaşamda kalamayacak;
50 çocuğun doğum kaydı yaptırılmayacak; 68 çocuk okul öncesi
eğitim alamayacak; 17 çocuk hiçbir zaman ilkokula gidemeyecek;
30 çocuk büyüyemeyecek ve 25 çocuk da yoksulluk içinde yaşayacaktır.
Yetersiz gıda ve hijyen koşulları, enfeksiyonları ve büyümenin
engellenmesi riskini artırmaktadır. Bu nedenle 156 milyona yakın
çocuk, beslenme yetersizliği ve enfeksiyon nedeniyle gelişimini
tamamlayamamaktadır. Beslenme yetersizliği; kızamık, sıtma,
zatürree ve ishale bağlı ölümleri yüzde 35 oranında artmaktadır.
Yoksunluk erken çocukluk döneminde olursa, etki en yüksek
düzeye çıkmaktadır.
Sağlıklı büyümenin olmazsa olmaz koşullarından biri olan temel
beslenme, sağlık hizmetleri ve kamusal katkılardan yoksun pek çok
yoksul çocuk, okula öğrenmeye hazırlıksız bir biçimde gitmekte,
23
derslerde başarısız olmakta ve okulu bırakma eğilimi göstermektedir.
Pek çok ülkede, gençlerin sayısı artıyor. 15-24 yaşları arasındaki genç nüfus, toplumla ve iş hayatıyla bağlar kurmayı öğrendikleri
kilit bir geçiş dönemidir. Dünyanın her yerinde gençler özellikle
işgücü piyasasında ötekileştirmeye karşı kırılgan oluyor, çünkü iş
bulabilmek için gereken iş deneyimi, sosyal ağlar, iş arama yetileri
ve mali kaynaklardan yoksunlar. Bu nedenle, işsiz kalmaya, yeterli
derecede çalıştırılmamaya ve güvencesiz, korumasız ve tek yanlı
dayatmalarla oluşturulmuş sözleşmelerle çalışmaya mahkumlar.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yayınladığı raporlarda genç
işsizliğin tüm dünyayı ve tek tek ülkeleri saran önemli bir sorun
olduğu bu nedenle özellikle vurgulanmakta ve yalnız tek tek ülkelerde değil küresel ölçekte önlem alınması zorunluluğu belirtilmektedir.
SAVAŞ, KAN VE BARUT
Savaş politikanın şiddet aracılığıyla sürdürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu politikaların kökeninde ise ekonomik çıkarlar, toplumsal ve sınıfsal tutum alışlar var.
"Savaş Üzerine" (1827) adlı kitabıyla ünlü Prusyalı General Carl
von Clausewitz savaşı şu biçimde tanımlamaktadır: "Savaş ancak
kan dökmekle çözülen ve insanlar arasında meydana gelen
bütün öbür çatışmalardan ancak bu bakımından ayrılan bir
büyük çıkarlar çatışmasıdır. (...) O, daha çok kendisi de büyük
boyutlu bir tür ticaret olan politikaya yaklaşır; savaş politikanın içinde ana memesindeki çocuk gibi gelişir."
Politikanın, şiddet aracılığıyla sürdürülmesi olan savaşlar, bütün
insanlık tarihi boyunca yaklaşık 3 milyar insanın ölümüne neden
olmuştur.
Yirminci Yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşında onmilyonlarca insan ölürken, yüz milyonu aşkın insan yaralanmış ve bir o
kadarı da göçmen yaşamak zorunda kalmıştır.
Dünyayı kana bulayan 2. Dünya Savaşının 1945 yılında bitimi
ardından başlayan savaşlar bir yandan bölgesel düzeylerde sürerken, aynı anda "soğuk savaş" olarak "sistemlerarası çatışma" biçiminde sürmüştür. Verilere göre 2. Dünya Savaşından bugüne
24
200’e yakın savaşta 30 milyon insan yaşamlarını yitirirken; bir o
kadarı yaralanmıştır.
İnsanlığın gelişmesi ve ilerlemesine engel olan; onların hak ve
çıkarlarını ortadan kaldıran; hastalıklar, acılar, ölümler ve onlarca
yıllık kin ve nefrete yol açan savaşlar, özellikle son 100 yıla damgasını vurmuştur. Bu durum son yıllarda azalmış gibi görünse de
özellikle Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşananlar dikkate alındığında
yanıltıcı bir görüntüdür. Çünkü hala dünyanın hemen her bölgesinde milyonlarca asker elleri tetikte, sıcak bir savaşın içine girmeye
hazırlanıyor ve milyarlarca dolarlık ciro yapan silah fabrikaları gece
gündüz demeden çalıştırılıyor.
Savaşların yarattığı olumsuzluklar yalnızca ekonomik değerlerin
yaratılamaması ve çökmesi sonucunu doğurmuyor. Bir insanlık
dramı olarak onlarca yıl belleklerden silinmiyor, silinemiyor.
Savaşın insanlık ailesinin üzerinde yarattığı olumsuz etki bugün
artık çok daha belirgin ve çarpıcı olarak görülüyor.
Yalnızca bu kadar mı?
Birleşmiş Milletler Örgütü Göçmenlik Komiserliği UNHCR tarafından 2014 yılı içinde yayınlanan bir rapora göre dünya genelindeki mültecilerin, sığınmacıların ve ülkelerinde yerinden edilmiş olan
kişilerin sayısı 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde ilk defa 50 milyon
kişiyi geçti.
UNHCR Raporuna göre, 2013 yılı sonu itibariyle zorla yerinden
edilen kişi sayısı 51.2 milyona ulaşmıştır; bu rakam 2012’de rapor
edilmiş olan 45.2 milyon kişiden tam altı milyon fazladır.
Bu yüksek artışın başlıca nedeni, geçen yılın sonu itibariyle 2.5
milyon kişinin mülteci durumuna düşmesine ve 6.5 milyon kişinin de
ülkelerinde yerinden edilmesine neden olan Suriye’deki savaştır.
Savaşın acı yüzü ülkemizin içinde bulunduğu Ortadoğu’da çok
çarpıcı biçimde yaşanıyor. Suriye’de ve son olarak Irak’ta yaşanan
iç savaş, insanlık dışı terör örgütlerinin bir ülkeyi nasıl kan ve gözyaşına boğduğunu gösteriyor. Milyonlarca insanın topraklarından
kopartılarak başta Türkiye ve Ürdun olmak üzere sınır ülkelerine
göç etmek zorunda olmaları, çoğu sağlıksız kamplarda ya da ulaştıkları ülkenin kentlerinde genellikle dilenerek veya kölelik koşullarında çalışarak ömürlerin tüketmeleri insanlık trajedisi değil de
nedir?
25
Ancak bu görüntüler, bu çatışmalar birer sonuçtur. Nedeni ise
çok açık: Çokuluslu petrol ve silah tekellerinin Ortadoğuda çoğu
terörist taşeron örgütlerin yarattığı sonuçları kullanarak egemenlikleri sürdürmeleridir.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nün her yıl
dünya savunma ya da silahlanma harcamaları üzerine 2014 yılında
yayınladığı son raporuna göre büyük silah şirketleri ürünlerini öncelikle kendi devletlerine satmaktadır. Rapora göre Amerikan, Avrupa
ve Rus şirketleri dünya piyasasını adeta paylaşmışlardır. SIPRI
dünya silah piyasasında artık Hindistan, Brezilya, Singapur Güney
Kore ve Türkiye gibi ülkelerin de rol oynadığını saptarken bunun bir
yandan ülkelerin kendi bölgelerindeki rolleri arttırmak istediğinden
kaynaklandığını belirtmektedir.
Silah harcamaları Batılı ülkelerde biraz azalma gösterirken, dünyanın geri kalan tüm bölgelerinde artış devam etmektedir.
SIPRI’nin verilerine göre, 2013 yılında silahlanma harcamaları
sıralamasında 16. olan Türkiye, 2013 yılında 19.1 milyar dolarlık
harcama ile 14. sıraya yükselmiştir. Türkiye bu harcamayla, toplam
1 trilyon 747 milyar dolarlık toplam küresel harcamanın yüzde
1.1'lik bölümünü yapmıştır.
Toplam gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 2.3'ünü silahlara yatıran Türkiye'nin silahlanma harcamaları son 10 yılda yüzde
13 yükselmiştir. Enstitü'nün verilerine göre, ABD 640 milyar dolarlık
silahlanma harcaması ile birinciliğini korurken, bu ülkeyi 188 milyar
dolar ile Çin, 87.8 milyar dolar ile Rusya izledi.
SIRPI raporuna göre, özellikle Ortadoğu'da da askeri harcamalardaki artış hızla sürüyor. Uzmanlar yıllardır devam eden bu artış
eğiliminde sadece siyasi gerilimlerin değil, yüksek petrol gelirlerinin
de etkili olduğu görüşünde. Ortadoğu'nun yanı sıra, birçok bölgesinde iç savaşların hüküm sürdüğü Afrika'da da askeri harcamalar
2013'te bir önceki yıla göre yüzde 8,3 oranında arttı.
Son yıllarda özellikle Akdeniz çanağının Güney ve Doğu’sunda
bulunan ülkelerle Orta ve Doğu Afrika ülkelerinde yaşanan savaşlar
sivil halka dönük kitlesel katliamların doğmasına yol açtı. Bugün
Irak ve Suriye’de insanlık dışı uygulamaların sorumlusu olan IŞID
ile El Kaide örgütü ve bunlara bağlı örgütler, barbalık ve vahşette
sınır tanımamakta, sivil hakla saldırılarını sürdürmektedirler. Bu
örgütlerin bağımsız hareket edebilme, otonom davranma yetisine
26
sahip olma gibi özellikleri bulunmamaktadır. Onlara doğrudan ya da
dolaylı biçimde silah, para ve insan gücü sağlayan ülkelerde silah
gelirlerinden beslenen Hükümetler, şirketler ve örgütler var olduğu
sürece savaşların durması, katilamların sonlanması olanaksızdır.
KÜ RE SEL İS TİH DAM SO RUN LARLA YÜK LÜ
2008 yılında yaşanan ve etkisi günümüzde de süren ekonomik
kriz, küresel ekonominin bozuk yapısı ve işleyişinin üzerindeki yaldızı kazıyan bir etki yarattı. Gerek ulusal düzeylerde yayınlanan çalışma istatistikleri gerekse uluslararası düzeyde yayınlanan istatistikler ve özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün yayımladığı istihdam raporları bu gerçeği yalın biçimde yansıttı.
ILO’nun 2014 raporuna göre, 2018 yılına kadar dünyada 13 milyon kişi daha işsiz kalacak; 74.5 milyon genç işsize yenileri eklenecek, ‘çalışan yoksullar’ın sayısı daha da artacaktır.
ILO’nun yayımladığı 2014 Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu’na
göre önümüzdeki yıllar etkili ekonomik ve toplumsal önlemler yaşama geçirilmezse çalışma hayatı açısından çok zorlu geçecek;
önlemler geliştirilmez ise 2018’e kadar 13 milyon kişi daha işsiz
kalacaktır. Öncelikle 2013’ün değerlendirildiği rapora göre dünyada
5 milyon kişi daha işsiz kaldı ve toplam işsiz sayısı 202 milyona
ulaştı. İşsizlik artışının büyük bölümü, Doğu Asya ve Güney
Asya’da gerçekleşti. Dünyada iş arayan iki kişiden biri Asyalı... Bu
bölgeleri, Sahra altı Afrika ve Avrupa takip ediyor.
Mevcut yapı devam ederse, işsizlik daha da kötüleşecek ve
2018’de işsiz sayısı 215 milyona ulaşacak; her yıl net 40 milyon
yeni iş yaratılacak ancak bu rakam, işgücü piyasasına her yıl girmesi beklenen 42.6 milyon insan için yeterli olmayacaktır.
2013’te 15- 24 yaş grubunda 74.5 milyon genç işsiz olduğu tahmin ediliyor. Küresel genç işsizliği yüzde 13.1’e ulaşmış durumda.
Bu oran, yetişkin işsizlik oranının neredeyse 3 katı ve ILO’nun ifadesiyle, tarihi bir zirve. Genç işsizliğinde alarm veren bölgeler; Orta
Doğu ve Kuzey Afrika’nın yanısıra Latin Amerika, Karayipler ve
Güney Avrupa.
Ne istihdamda, ne de eğitimde yer almayan gençlerin oranı ekonomik krizin başından bu yana yükseliş eğilimini sürdürmektedir.
Bazı ülkelerde bu durum dörtte bire ulaşmıştır.
27
İşsizlik süresi kriz öncesine göre iki katına çıkmış durumdadır.
Yunanistan ve İspanya’da ortalama işsizlik süresi 9 ve 8 aya kadar
ulaşmış; ABD’de bile uzun dönemli işsizlik, tüm iş arayanların
yüzde 40’ından fazlasını etkilemektedir.
Öte yandan ILO’nun 2015 Ocak ayı içinde yayınladığı “Dünyada
İstihdam ve Sosyal Bakış-Eğilimler 2015” (WESO) raporuna göre
küresel ekonomi daha yavaş büyüme, artan eşitsizlikler ve çalkantılar gibi öğeleri de barındıran yeni bir döneme girdiği için önümüzdeki beş yıl içinde işsizlik artmaya devam edecektir.
Genç işsizliğinin yüksek düzeyde ya da hızla artmakta olduğu
ülkelerde ve bölgelerde toplumsal sorunların özellikle keskin olduğuna dikkat çeken rapor, küresel işsizlik oranına koşut olarak toplumsal sorunların krizin 2008 yılındaki başlangıcından bu yana yükseldiğini ve kriz öncesi dönemle karşılaştırıldığında bugün yüzde 10
daha yüksek olduğunu belirtmektedir.
Rapor son olarak, yaşlanan nüfus ve işverenlerin aradıkları
becerilerdeki kaymalar dâhil olmak üzere çalışma yaşamını şekillendiren yapısal etmenleri ele almaktadır.
Rapora göre, çalışma yaşamını şekillendiren, örneğin azalan
işgücü arzı gibi -kısmen dünyanın pek çok bölgesinde nüfusun yaşlanmasının bir sonucu olarak- yapısal etmenler ekonomik büyümenin seyrini zorlamaktadır.
Diğer yandan gençler tüm ülkelerde ekonomik ve sosyal sorunlardan en ağır biçimde etkilenenler arasında bulunmaktadır, bu da
onların insan onuruna yakışır bir işe erişmeleri önündeki ciddi
engellere yenilerini eklemiştir. Kısa vadede gerçekleştirilebilir
çözümler bulunmazsa, milyonlarca genç için kişisel gelişim ve istihdam umudu tehdit altında olacaktır; bir kayıp kuşak riskiyle karşı
karşıya bulunulmaktadır. Gençlerin işsiz kalma olasılığı, daha yaşlı
işçilere göre neredeyse üç kat fazladır ve dünya çapında işsizlerin
şimdiden yaklaşık %40’ını temsil etmektedirler.
Genç kadın ve erkek işçiler yetişkin işçilere göre çoğu zaman
daha çok işsiz kalmakta, bunun yanı sıra çalıştıklarında da, genel
olarak eğitim düzeylerini karşılamayan, düşük ücretlerle ve daha az
sosyal güvenlikle, çoğu zaman güvencesiz, kayıtdışı ve geçici işlerde çalışmaktadırlar. Üstelik, çoğu zaman farklı muamele görmektedirler ki bu da genç işçilerle daha eski olanların çalışma koşulları
arasında bir ayrılık yaratmaktadır.
28
SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Temel insan haklarından olan örgütlenme ve toplu sözleşme
hakkı yaklaşık 200 yıllık bir savaşım sonucunda kazanılan haklardır. Ancak sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller son yıllarda gelişmiş olsun ya da olmasın tüm dünyada yaşanan olumsuzlukların başında gelmektedir. Bu durum Uluslararası Sendikalar
Konfederasyonu (ITUC) raporlarına göre sendikal örgütlenme gerçekleştiren veya sendikaya üye olmaya çalışan işçiler, meydan okumalar ve engellerle karşılaşmaktadır.
İşten çıkarmalar, yıldırmalar, gözdağı, tehdit, gözetim, sendika
karşıtı kampanyalar, hatta fiziksel şiddet yoluyla sendikalaşmaya
karşı savaşılmaktadır. Birçok ülkede hükümetler, sendikalaşmaya
çalışan işçilerin haklarını, uygun olmayan bir hukuksal koruma, yetersiz ve geç bir uygulama, dolambaçlı yargı gücü ya da zayıf ve yararsız hukuksal çıkış yolları nedeniyle korumamaktadır. Bazı hükümetler ise farklı yollara başvurarak, özellikle de güvencesiz istihdam ilişkileri koşullarını yaratarak ve hatta teşvik ederek sendikaları etkin olarak ortadan kaldırmaya yönelmektedir.
Birçok ülkede gözlenen sendikal temsil oranındaki düşüş, son
yıllarda dünya ekonomisinde gerçekleşen yapısal değişimlere doğrudan bağlıdır. Dönüşüm halindeki ticari ilişkiler, teknolojideki ilerleme ve ekonomik etkinlik yapılarındaki değişim, küreselleşmeye eklemlenmekte ve işçilerin sendikalaşmaları, toplu pazarlık yapmaları ve böylelikle haklarını koruma ve kendi çıkarları için savaşma kapasitelerini derinden etkilenmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ya göre, dünyadaki işgücünün en az yarısı, çeşitli biçimlerde savunmasız olarak çalışmaktadır. Ve dünya nüfusunun yüzde 80’inden fazlası, sosyal korumaya
ya erişememekte ya da kısıtlı olarak erişmekte ve başta işyerinde
sağlık ve güvenlikle ilgili yasalar olmak üzere en temel iş koruması
dahilinde bulunmamaktadır. Bu durum özellikle 2008 yılında orta
çıkan başta gelişmiş kapıtalist ülkeler olmak üzere tüm gelişmekte
olan ülkeleri etkeleyen ekonomik krizle birlikte 2008’den itibaren
şiddetlenmiş, yüz milyon kişiyi daha aşırı yoksulluğa itmiş ve milyonlarca işçinin toplumsal ve istihdam umutlarını iyileştirme çabalarına son vermiştir. Önemli büyüklükteki bu toplumsal kriz, herkesin
dünya çapında acil bir önlem almasını gerektirmektedir ve bu konuda sendikal harekete özel bir sorumluluk düşmektedir.
29
Güvencesiz, standart dışı ve korumasız istihdam biçimleri, milyonlarca kadın ve erkek işçiyi, iş yasası kapsamından ve sosyal
güvenlikten yoksun bırakmakta ve sendikaların örgütlenme ve toplu
pazarlık kapasitesini tehlikeye düşürmektedir. Bu işçiler gerçekte,
gerçekleşen istihdam ilişkilerin bütününü çoğu zaman kapsamayan
yasanın ya da uygulamasının yetersiz olması ölçüsünde haklarının
reddedildiğini görmektedirler. Kadınlar güvencesiz bir işe sahip olan
işçilerin çoğunluğunu oluşturmakta; yasayla korunmayan, kayıt dışı
ekonomi içindeki işçilerin temel hakları reddedilmekte ve bu işçiler
adaletsiz çalışma koşullarına maruz bırakılmaktadırlar.
Geçici işçiler, serbest çalışmak zorunda kalanlar, ev ve tarım
işçileri, sınır ötesi işçiler, aracılar ya da özel istihdam ajansları aracılığıyla çalışan işçiler, genel olarak haklarını gerçekte uygulayabilecek durumda değildir. Güvencesiz işteki artış, örgütlenmeyi
engellemektedir; savunmasız işçiler çoğu kez yasal ve evrensel
hakları olduğu halde genellikle bir sendikaya üye olmaya çekinmekte, istememektedirler. Gelişmekte olan birçok ülkedeki işçilerin
çoğunun durumunda olduğu gibi, iş kayıt dışı bir şekilde gerçekleştiğinde, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının uygulanması özellikle zordur.
Dünyada sendikal hak ve özgürlükler konusunda yaşanan
sorunlar insan onuruna yakışan çalışma koşullarının oluşmamasının ortamını sağlayan koşullardır.
Uluslararası Çalışma Örgütü raporlarına ve Sendika Özgürlüğü
Komitesi kararlarına göre insan onuruna yakışır iş ile sendika
özgürlüğünun gerçekleşmesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Toplu sözleşme ve grev hakkı sendikalaşma özgürlüğünün kopmaz, kopartılamaz unsurlarıdır.
Grevler, iş durdurmalar, iş yavaşlatmalar veya diğer eylemlere
yol açan anlaşmazlıklar hem kamu sektöründe, hem de özel sektörde önemli eylem alanlarıdır. Bir sendikanın en büyük güçlerinden
biri, işgücünü greve götürebilme kapasitesidir.
Grev hakkı, uluslararası araçlar tarafından tanındığı halde, ILO
üyesi birçok ülkede, özellikle kamu hizmetlerinde yasada ve uygulamada haksız olarak kısıtlanmıştır. Bazı ülkelerde, yasal olarak tanınsın ya da tanınmasın, grevler yaygınlaşma eğilimindeyken, diğer
ülkelerde ise daha az yaygındırlar. Endüstriyel eylemlerin nedenleri sektörlere göre değişiklik gösterir. Yakın zamanda yapılan çalış30
malar, ücret ile iş güvenliğinin iş anlaşmazlıklarının başlıca nedenleri olmaya devam ettiği gerçeğinin altını çizmiştir. İşyerlerinin yeniden yapılandırılmasına ya da kapatılmasına bağlı olarak iş kaybı ve
işten çıkarmalar da buna dahildir. “Siyasi” olarak nitelenen diğer
grevler sosyal güvenlik, iş kanunu reformu, özelleştirme veya yeniden yapılanma gibi farklı alanlardaki hükümet politikaları tarafından
harekete geçirilmektedir.
Son yıllarda grev hakkının sınırlandırılması konusunda işverenlerin hem uluslararası düzeylerde hem de ulusal düzeylerde yürüttüğü çalışmalar dikkat çekmektedir. İşveren örgütleri ILO Uzmanlar
Komitesi toplantıları ile Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi toplantılarının çalışmalarını engellemeye çalışarak grev hakkının kısıtlanması doğrultusunda çabalarını arttırmaktadır. Onlara göre ILO sözleşmelerinde grev hakkının açık bir kavram olarak yazılmaması
anlamlıdır ve sınırlandırılması nedeni olmalıdır.
“Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına
İlişkin 87 Sayılı ILO Sözleşmesi” ile “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık
Hakkı İlkelerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı Sözleşme”lerde
grev hakkı açık bir şekilde belirtilmemektedir. Ancak 87 Sayılı
Sözleşme’nin 3. maddesi emek örgütlerinin kendi tüzük ve davranış
kurallarını belirleme hakkını garanti altına alır. Bu hak uyarınca
emek örgütleri, temsilcilerini ve yönetim birimlerini özgür bir şekilde
seçebilir, işleyiş kurallarını belirleyebilir ve kendi programlarını
hazırlayabilir. Aynı sözleşmenin 10. maddesi bir emek örgütünü
“çalışanların çıkarlarını korumayı ve geliştirmeyi” hedefleyen bir
örgüt olarak tanımlar. Bu hedef doğrultusunda 87 Sayılı
Sözleşme’nin 3 (1) no’lu maddesi, sendikaların yalnızca kendi iç
işlerini düzenleme hakkını garanti altına almamakta kendi dışlarındaki toplumsal ve siyasal yaşam alanlarına ilişkin bir takım kurallar
koyma ve bağımsız bir şekilde etkinliklerde bulunma hakkını da içerir. Sendikal hak ve özgürlüklerin ayrılmaz parçasını oluşturan grev
hakkı bu etkinliklerin bir parçasıdır çünkü grev çalışanların çıkarlarını koruma ve geliştirmenin özgün ve etkili bir yoludur.
ILO Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi çalışmalarına katılan işveren temsilcilerinin bu yöndeki çabaları Uluslararası Sendikalar
Konfederasyonu tarafından 2014 yılı içinde başlayarak bir eylem
dizgesi içinde tüm dünyaya yaygınlaştırılmıştır.
Tüm bu süreçlerin yanında toplu sözleşmelerin korunması aynı
31
zamanda içeriğinin zengileştirilmesi ile birlikte düşünülmelidir.
Ülkeye bağlı olarak toplu pazarlık değişik düzey ve çerçevelerde
gerçekleşebilir. Pazarlık düzeylerinin (sektörler arası, sektörel veya
şirketiçi düzeyler) birbiriyle bağlantılı olduğu birçok farklı düzeyde
gelişen pazarlık sistemleri vardır. Belli bir sektördeki istihdam şartlarını standartlaştırmayı amaçlayan sektörel pazarlık, çok çeşitli
tarzlarda olabilir. Hedeflenen faaliyetler çok geniş ya da çok kısıtlayıcı olarak tanımlanabilir ve pazarlıklar gerek bölgesel alt birimler
düzeyinde gerekse ulusal çapta yürütülebilir. Sektörel toplu anlaşmalar, çalışma koşullarının istikrara kavuşturulmasına ve aynı sektördeki şirketler için eşit şartlar sağlanmasına yardımcı olabilir. Genelde, sektörel anlaşmalar, şirket ya da işyeri düzeyinde sürdürülen
diğer pazarlıklar sonucunda iyileştirilebilecek ya da uyarlanabilecek
asgari çalışma koşullarını tanımlar.
Yıllar içinde, toplu pazarlık, ülkelere bağlı olarak, ücretler, çalışma süresi, iş düzenlemesi, işe alma, yeniden yapılanma, güvenlik
ve sağlık, staj ve eğitim gibi (yaşam boyu bilgi kazanımı da dahil)
geniş bir başlıklar yelpazesini kapsar hale gelmiştir. Cinsiyetler arası eşitlik, ayrımcılık, aile (örneğin doğum izni) gibi konular da pazarlık konusu olmuştur.Toplu sözleşmeler aynı zamanda çözüm yönetiminin ve uyuşmazlıkların çözüm yollarının kurumsallaşmasına yaramaktadır. Bununla birlikte, ücret ve çalışma süresi, toplu sözleşmelerin çoğunun esas konusunu oluşturmaya devam etmektedir.
Toplu pazarlık çerçevesinde ele alınan sorunlar iş piyasasındaki
değişimi yansıtmaktadır. Kimi ülkelerde, tele-çalışma, işçi-işveren
ilişkileri, kişisel verilerin korunması ve uyuşmazlıkların çözülmesine
yönelik geleneksel olmayan mekanizmalar gibi yeni sorunlar incelenmektedir. Yeni ortaya çıkan başlıklara örnek olarak şunlar sayılabilir: İflas, eşitlik, kariyer gelişimi, boş zaman, tazminat, iş değerlendirme sistemleri, prim veya performansa dayalı ücret, doğum izni, emeklilik planları, kâr paylaşımı, sürekli ya da kesintisiz eğitim,
taciz, sendikaların temsil gücünün yapılanması.
DAHA İLERİ BOYUTLARDA...
Sendikal hareketin sorunlarını çözebilmek uluslararası sendikal
örgütler tarafından küresel düzeyde stratejik hedeflerin oluşturulmasına bağlıdır. Sorunların üzerine hedefsiz yürümek, sorunları
32
çözmemek anlamına gelir.
Şimdi sorunların üzerine gitmek, ilerlemek, yol almak ve bunun
için davranmak zamanı.
2014
Mayıs’ında
toplanan
Uluslararası
Sendikalar
Konfederasyonu’nun stratejik kararları bu yönde umut yenilenmesi
oluşturacak nitelikler taşımaktadır:
-Kadınlar ve erkek işçiler için sürdürülebilir istihdam,
güvenli gelir ve sosyal korumayı sağlamak için örgütlenmeliyiz.
-ITUC, çalışan insanların kapsayıcı küresel hareketinden
onur duymaktadır ve demokrasiyi güçlendirmek, hak talep
etmek ve toplumsal olarak adil bir dünyaya hazırlanmak için
işçilerin gücünü inşa ederken onlarla ve aileleriyle beraberiz.
-Büyümek için örgütlenmek zorunda olduğumuzun farkındayız. Güvenli demokrasi, insana yakışır iş, eşitlik ve toplumsal adalet için gerekli olan işçilerin gücünü inşa edeceksek,
sendikal örgütlenme hedeflerini ilerletmek zorundayız.
33
TİCARET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMA KOŞULLARI
Son yirmi yılda ticaret sektörü, büyük ölçüde teknolojik yenilikler ve özellikle sektörel
seviyede olmak üzere düzenlemelerdeki
değişiklikler sonucunda, belirgin şekilde
genişlemiş ve büyük çapta bir dönüşüm
yaşamıştır.
Ölçek ekonomilerinden faydalanma,
verimliliği artırma ve daha düşük fiyat sunma
becerileri sayesinde büyük perakendeciler,
küçük ve orta işletmeler yerine, bu durumdan
en fazla faydayı sağlamışlardır.
Bu yapısal değişikliğin yansımaları istihdam eğilimlerinde de görülmektedir. 20012010 yılları arasında AB seviyesinde, özellikle kadınların istihdamı (2001’de % 60,1’den
2010’da % 62,3’e) olmak üzere, sektör genelinde istidam %12 oranında artmış ve serbest
meslek % 10,5 oranında azalmıştır.
Dış ülkelere büyük oranda göç veren bazı
daha yeni Üye Devletler dışında, çalışma
saatlerinin artması ve yarı zamanlı çalışmanın bu eğilime büyük katkısı olmuştur. Büyük
perakendeciler daha uzun süreli çalışma
saatleri nedeniyle yarı zamanlı çalışanları
(daha çok gençler ve kadınlar) işe almıştır.
Bu durum bir zamanlar sektörün çok karakteristik bir özelliği olan küçük perakende dükkânların sayısında kaçınılmaz bir azalmaya
neden olmuştur.
Yaşadığı dönüşümün sonucunda perakende sektörünün daha yüksek verimliliğe
kavuşması, fiyatlarda düşüşü ve yüksek
vasıflara yönelik ihtiyacı beraberinde getirmiştir. Sektör, genç çalışanlar ve aile kurduktan sonra iş hayatına geri dönen kadınlar için
bir giriş noktası sunmaktadır. Bununla beraber, sektördeki değişiklikler sosyal ve yerel
bütünlükle ilgili endişelere sebep olmuştur. Şehir merkezlerindeki ve küçük kasabalardaki küçük dükkânların ortadan kalkması
34
ve yerlerine şehir dışında perakende satış
parklarının ve alışveriş merkezlerinin açılması, başta yaşlılar ve engeller olmak üzere
temel ürünlere erişimi zorlaştırmıştır.
1990’lardaki liberalleşmeyi 2000’lerde
yapılan yeniden düzenlemeler izlemiştir.
Ekonomik krize kısa süreli bir tepki olarak
2008’de yeni bir liberalleşme dönemi başlamış ve bu bazı ülkelerde iş-yaşam dengesi ve
küçük işletmelerin sürdürülebilirliği konusunda endişelere yol açmıştır. Şirket seviyesindeki bazı anlaşmalar, otonomiyi geliştirmek
ve krizle başa çıkmak amacıyla öz yönetimli
çalışma zamanlarını teşvik etmiştir.
Böylesi bir değişimin yol almasında hem
işgücü piyasası hem de sektörel düzenlemeler anahtar rol oynamıştır. Birçok AB ülkesinde liberalleşme sürecine devam ediyor olsa
da, birkaç ülkede çalışanların sağlığı ve sosyal bütünlük üzerindeki etkisi nedeniyle sürecin kısıtlanmasına yönelik çağrılar yapılmaktadır.
AB seviyesinde, Komisyon'un 5 Temmuz
2010 tarihli ‘2020 için iç pazarda daha etkin
ve adil perakende hizmetlerine doğru’ adlı
perakende sektörü izleme raporu, iç pazarda
perakendecilerin performansını etkileyen bir
takım sorunları belirlemiştir. Bu raporun
uygulanmasının
ardından,
Avrupa
Parlamentosu daha etkin ve adil bir perakende piyasası için kendi girişim raporunu hazırlamıştır. Bu rapor, Komisyon’un perakende
sektörüne de danışarak; bir strateji belirlemek, kazanımları pekiştirmek ve sektöre özel
tavsiyeler yoluyla önde gelen sorunları ele
almak amacıyla kapsamlı bir Avrupa perakende hareket planı hazırlaması için çağrıda
bulunmuştur. Hareket planı, perakende sektörünün karşılaştığı sorunları koordineli ve
sistemli bir yaklaşımla çözmeye yardımcı ola-
cak bir eylemler listesi belirleyecektir.
• İşgücü piyasasındaki belirgin sonuçlardan biri, serbest meslek çalışanlarının sayısındaki keskin düşüş ve yarı zamanlı işlerin
(çoğu kadınlarca yapılan) ve süresiz sözleşmelerin sayısındaki hatırı sayılır artıştır. Bu
değişiklikler kariyer yapılarını etkilemiş ve
çalışanların sağlığı üzerinde özellikle psikososyal yeni riskler doğurmuştur. Sosyal ortaklara ait girişimler esnekliğin ve çalışma zamanı ayarlamalarının düzenlenmesini, eğitimin
desteklenmesini ve çalışanların refahının
artırılmasını hedeflemektedir.
• Sektörde ödenen maaşlar genellikle tüm
ekonominin genel ortalamasından düşüktür.
Bu durum yüksek vasıflı çalışanları sektörde
kalmaktan vazgeçirdiğinden, sektörde vasıflı
eleman açığı doğmaktadır.
• Sektörün liberalleşmesinin (özellikle
çalışma saatlerinin ilave günleri ve pazar
gününü içine alacak şekilde genişletilmesi),
çalışma koşulları üzerinde, sektör yapısının
büyük perakendeciler lehine değişmesiyle
yaşanan değişimden daha radikal bir etkisi
olmuştur. Ayrıca, çalışma süresini ve asosyal
zamanları artırarak çalışanların iş-yaşam
dengesinde de olumsuz etki yaratmıştır.
Bunun yanı sıra, satışlarını korumak için
daha uzun saatler çalışarak daha yüksek
maliyetlerle karşı karşıya kalan küçük işletmeler üzerinde de rekabetçi baskı oluşmuştur.
• Serbest mesleğin zayıf görüntüsü ve
lojistik ve pazarlama becerilerine olan ihtiyacın artması, kariyer yapılarını değiştirmiştir.
Genellikle düşük vasıf gerektiren yarı zamanlı pozisyonlar çoğunlukla vasıflı işgücü tarafından doldurulsa da, şirketlerin işe alım politikaları tam zamanlı vasıflı pozisyonlara geçiş
fırsatını kısıtlamaktadır.
• Hükümetler ve sosyal ortaklar, özellikle
başlangıç eğitimde olmak üzere, profesyonel
profilleri teknolojik değişime uygun şekilde
yeniden tasarlamayı hedefleyen pek çok girişim başlatmıştır. Belçika, Fransa, Polonya ve
Slovakya’daki bir dizi iyi şirket uygulaması
örneğinde, sürekli mesleki eğitim ve şirket
içinde mevcut iş olanakları konusunda (sadece Fransa’da sosyal ortaklarla ilişkilendirilmiştir) daha fazla şeffaflık bir arada bulunmaktadır.
• Mesleki kazalar ve fiziksel risk faktörlerinin çoğu AB ortalamasının altında olsa da;
yüksek ekonomik riskler, iş temposuna yönelik baskılar, çalışma saatlerindeki değişkenlik, genel anlamda yaygın olan belirsizlik duygusu ve müşterilerin kötü davranışlarına
maruz kalma bir arada olduğunda kas-iskelet
yapısında bozukluklar, stres ve psikososyal
sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
• Bazı ülkelerde hırsızlık riski artmaktadır;
buna karşı uygulanabilecek başlıca tedbirler
video takip sistemleri ve ödemelerin nakit dışı
yöntemlerle yapılmasıdır. Önleyici eğitim ve
psikolojik destek, sosyal ortaklar ve sosyal
güvenlik kuruluşları tarafından ortaya konulan en başarılı tedbirler arasındadır.
• Sosyal ortaklar ve hükümet ajansları,
rehber ilkeler ve travma sonrası destek gibi
çeşitli araçlarla psikososyal faktörler ve hırsızlık ile başa çıkmak amacıyla, tek başlarına
ya da ortaklaşa, çeşitli girişimleri uygulamaya
koymuştur.
• Sektörde ve işgücü piyasasında liberalleşme standart olmayan istihdamı oldukça
artırmıştır. Çalışanların iş-yaşam dengesini,
küçük perakendecilerin varlığının sürdürülebilirliğini ve yerel seviyede uyumu etkilediğinden, çalışma saatleri ve günleri açık ara en
hassas konudur.
(Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarını
İyileştirme Vakfı’nın “Working conditions in
the retail sector” (2012) adlı yayından özetlenmiştir.”
35
TİCARET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMA SÜRELERİ
İSTİHDAM
Son on yılda ticaret sektörü istihdam artışının kaynaklarından biri oldu. 2008’de perakende sektörü AB’de toplam 17.4 milyon kişiyi (AB emek gücünün %8.4’ü) istihdam etti.
Bununla birlikte sektör ekonomik durgunluğun doğrudan bir sonucu olarak önemli iş
kayıplarıyla ve kısa dönemli çalışmaya zorlamalarla karşılaştı.
Son yıllarda, yarı zamanlı iş ve iş saatlerindeki esnekliğe karşı olan eğilim güçlendi.
Ekonomik kriz sosyal ortaklar arasındaki
önceliklerin yer değiştirmesine neden oldu.
Ekonomik durgunluk zamanlarında istihdamı
güvence altına alan giriş mekanizmalarına
verilen önem artarken çalışma koşulları
genellikle düşük öncelikte kaldı.
Sektör, çalışanlarının büyük bir oranını
kalifiye olmayan işçilerden oluşturuyor; sektörde çalışan işçilerin %60’ı kadın ve %35’i
yarı zamanlı. 30 yaş altındaki çalışanların
oranın %30 olması emek gücünün görece
genç olmasını sağlıyor. Üye ülkeler arasında
sektördeki istihdam oranları en yüksek Büyük
Britanya’da (%10.5) ve en düşük İsveç’te
(%5.5) olamak üzere değişiklik gösteriyor.
Avrupa Komisyonu’nun yakın zamanlı bir
raporunda belirtildiği üzere, oldukça rekabetli
bir sektörde düzgün kaliteli işler ve kariyerde
ilerleme olanakları sağlayan sosyal amaçlar
arasındaki gerginlik esnek çalışma programlarını gerektiriyor.
ÇALIŞMA SAATİ
Ticaret sektöründe, ortalama tam zamanlı
haftalık çalışma saatleri 35.6 ile 40 arasında
değişiyor. Perakende sektöründe; pazar
günü, akşam ve gece dahil olmak üzere tesisin daha uzun süre açık kalması yönündeki
eğilim, işçilerin daha esnek olmalarının talep
36
edilmesinin arttığı anlamına geliyor. Sektörde
yapılan pazarlıklar; ücretler, çalışma saatleri
ve çalışma koşullarını kapsadığı gibi tesisin
açık kalma süresi, pazar günü çalışma, gece
geç saatte çalışma, fazla mesai, gönüllü yarı
zamanlı iş ve esnek çalışma saatleriyle de
ilgileniyor. Sendikalar, perakende sektöründe
özellikle kadın ve yaşlı işçiler için esnek bir
çalışma saati aralığı konusunda yapılan
görüşmelerde aracı olmaktadır. Bunlardan
bazıları, işçilere daha fazla zaman bağımsızlığı ve iyileştirilmiş bir iş-hayat dengesi sunmayı amaçlayan oldukça yenilikçi önerilerdir.
GÖNÜLSÜZ YARI ZAMANLI İŞ
VE GEÇİCİ SÖZLEŞMELERİN ARTIŞI
Perakende sektöründe, işçi kendisine
sunulandan daha farklı bir çalışma düzeni
istemesine rağmen gönülsüz yarı zamanlı
istihdamda artış olduğuna dair kanıtlar bulunuyor. 2007’de EU-27 bölgesinde çalışan
yarı zamanlı işçilerin önemli bir miktarı,
%20’si, gönülsüz olarak yarı zamanlı işte
çalışmaktadır. Gönülsüz yarı zamanlı sözleşmelerin en yüksek olduğu açıklanan ülkelerden olan İspanya’da yarı zamanlı işçilik üç
katına çıkarken Yunanistan ve İtalya’da bu
rakam iki katına çıktı.
2007’de EU-27 bölgesindeki sözleşmelerin %25’ini oluşturan süreli sözleşmeler de
perakende sektöründe diğer sektörlere göre
daha yaygın. Bu sözleşmeler genellikle sezona yönelik ihtiyaçları gidermek için kısa
dönemli yapılıyor. Bununla birlikte bu ihtiyaçlar önceden iyi biliniyor ve süreli sözleşmelerin kullanılması bu bağlamda sorgulanmalıdır.
Perakende sektörü aynı zamanda haftadan
haftaya ve hatta günden güne değişebilen
kişiselleştirilmiş iş programlarına güveniyor.
KISA DÖNEMLİ ÇALIŞMA
Avrupa’daki ekonomik ve finansal krizin
etkisi, özellikle küçük ve orta ölçekli teşebbüslerde yaşanan iş kayıpları ile ticari sektörün bazı bölümlerini oldukça etkiledi. Bazı
çok uluslu şirketler, kazançlı oldukları halde,
işten çıkarmalar yaparak iş yükünü arttırmalarına krizi bahane gösterdiler.
Bazı üye devletler, kaybolan çalışma
zamanının hükümetler tarafından karşılanmasını sağlayan kısa dönemli çalışma planlarını ortaya koydu. Örneğin, Kuzey RenVestfalya’da toptan ticaret sektöründeki kısa
dönemli sözleşme yapılan çalışanlar takip
eden üç ay boyunca ortalama net kazançlarının %16’sı kadar ilave ücret aldılar. Bununla
birlikte, ilaveler dahil net kazanç, işçinin ortalama ücret seviyesinin %100’ünü geçemez.
İtalya’da perakende sektöründeki sosyal
ortaklar kısa dönemli çalışmadan kaynaklı iş
kayıplarını önlemek ve işçilerin ücretlerini
karşılamayı destekleyen bir “iş sözleşmesi”
konusunda anlaştı.
PAZAR GÜNÜ VE GECE GEÇ
SAATLERDE ÇALIŞMA
Pazar günü ve akşamları / gece geç saatte çalışmaya karşı savaşmak ticaret sektöründeki sendikaların önceliğidir. Pazar günü
çalışmaya karşı korunma işçilerin sağlığı için
fevkalade önemlidir ve çalışılmayan diğer
günlere kıyasla işçilerin sağlığına ve refahına
daha büyük etkisi vardır. Pazar günü çalışma,
iş-hayat dengesine olumsuz etki eder ve çalışılmayan diğer günlere kıyasla daha büyük
bir stres, sağlık bozulması ve vazife başında
bulunmama durumuyla sonuçlanır.
2007’de Cenevre’de yapılan UNI Europa
Ticaret Konferansı, pazar günü mağazaların
açılmasına karşı olduğunu belirtti ve bu gelişmelere karşı çalışan insiyatifleri destekleyerek Avrupa’da bir ittifak oluşturmak için karar
aldı. Buna göre; gece geç saatte ve pazar
günü çalışmak, ticaret sektörü çalışanları ve
aileleri için ciddi sosyal sorunlar yaratmaktadır. Bu durum ne endüstrinin kendisine, ne
çalışanlarına ne de tüketicilere herhangi gerçek bir değer katmadığı gibi toplumumuzun
dokusunu ve kültürel değerlerini de tehdit
etmektedir.
2010 yılının Haziran ayında UNI Europa,
perakende sektöründe pazar günü ve gece
geç saatlerde çalışma yanlısı yasaların
çoğalmasına cevap olarak, “Ticaret sektöründe pazar günü ve gece geç saatte çalışmaya
çözüm”ü ortaya koydu. Çözüme göre, pazar
günü ve gece geç saatlerde çalışmak sektör
çalışanlarının çalışma koşullarına zarar vererek daha geniş toplumsal ve çevresel etkilere
yol açıyor. Çözüm, işçilerin iş ve aile hayatındaki uzlaşma politikalarından yararlanmaları
için çağrı yapıyor ve aile ile geçirilecek
zaman ve alışveriş zamanı arasındaki sınırda
duran pazar günü ve gece geç saatte çalışmanın toplumsal etkilerine dikkat çekilmesi
gerektiğinin altını çiziyor. Emek gücünü koruyan ve gece geç saatte ve pazar günü çalışmamanın ilke edildiği önlemleri almaları için
AB kuruluşlarına ve ulusal otoritelere ısrar
ediyor. Buna zarar veren insiyatiflerin; işçilerin sağlığı, güvenliği ve kişisel hayatı güvence alınabilmesi için öncelikle lağvedilmesi
gerekmektedir. Sadece sektör içindeki tanınmış sosyal ortaklar arasında toplu olarak
anlaşıldığı takdirde istisna yapılabilecek ilkeler şunlardır: Pazar günü ve gece geç saatte
çalışmak hiçbir zaman zorunlu olamaz; işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumak için boş
zaman verilmelidir; pazar günü ve gece geç
saatte çalışmanın toplumsal ve çevresel
sonuçları için önceden vergi alınmalıdır.
(Kaynak:
Avrupa
Sendikalar
Konfederasyonu (ETUC), Working Time in
the Commerce Sector)
37
PART-TİME ÇALIŞMALAR ÜZERİNE...
Hükümetler ve toplumsal ortaklar kısmi
süreli işlerin düzenlenmesine yönelik farklı
yaklaşımlar benimsemişlerdir. Kimileri bunu
kısmi süreli işlerin kalitesini yükseltmeye
odaklanan girişimlerin de dahil olduğu emek
piyasası esnekliğine yönelik daha geniş bir
politika yürütmenin bir parçası olarak teşvik
etme yoluna giderken, diğerleri ise kısmi
süreli işlerin teşvik edilmesine karşı daha
pasif veya dirençli bir tutum sergilemişlerdir.
Ne var ki, 1990’ların başlarından bu yana
OECD ülkelerinin çoğundaki genel yönelim uluslararası düzeyde farklı girişimler görülmesine karşın- yüksek kaliteli kısmi süreli iş
fırsatlarını teşvik etmeyi ve zorunlu kısmi
süreli işleri azaltmayı amaçlayan yasal
reformların hayata geçirilmesine yönelik
olmuştur. Bazı ülkeler, kısmi süreli iş kalitesinin ücret, diğer çalışma şartları ve kariyer olanakları bakımından tam süreli işlerle aynı
düzeyde olmasını güvence altına almak amacıyla eşit muamele kanunları geçirerek ve
ilgili başka önlemleri alarak diğerlerinin
önüne geçmişlerdir. Az sayıda ülke ise daha
da ileri giderek tam süreli çalışanların çalışma saatlerini kısmi süreliye düşürmelerine
izin veren haklar sağlayan yasa hükümleri
kabul etmiştir.
Kısmi süreli işlerin olası faydalarına ilişkin
tartışmaların çoğu kısmi süreli işlerin serbestçe çalışanlar tarafından mı seçildiği yoksa
işveren tarafından mı dayatıldığına odaklanmıştır. İşçiler açısından kısmi süreli işler,
istihdam entegrasyonu, aile bakımı sorumlulukları veya eğitim ve mesleki eğitim ya da
kısmi emeklilik ile işi birleştirmeyi kolaylaştıran bir çalışma çizelgesi aracı sunmaktadır.
Bazı çalışanlar için kısmi süreli çalışma kararı yalnızca dar bir alternatif dizisi içinden tercih edilebilecek tek olası seçenek olabilir. Pek
38
çok kadın, çocuk ve yaşlı bakımı hizmetlerindeki eksiklikler nedeniyle kısmi süreli işlere
yönlendirilmektedir. Bazı kısmi süreli çalışanlar daha fazla saat çalışmak istemektedir
ancak tam süreli iş yokluğuna bağlı olarak
zorunlu kısmi süreli iş oranı yüksektir ve bazı
ülkelerde yüksek işsizlik bağlamında yükselmektedir. Buna karşılık, yapılan uluslararası
araştırmalar bazı tam süreli çalışan kişilerin iş
hayatlarının belli aşamalarında kısmi süreliye
geçmek istediklerini ancak ya yaptıkları iş
tipinde bu seçeneğin bulunmamasından ya
da başka engellerden dolayı bu geçişi olası
görmediklerine işaret etmektedir. Kısmi süreli
çalışma önündeki engellerden biri gelir düzeyindeki düşüşün basitçe pek çok aile için karşılanamayacak durumda olmasıdır. Diğer
engeller şunlardır: Kısmi süreli çalışmadan
kaynaklanan dezavantajlar ve kesintiler; saat
başı ücret oranı bakımından ortalama iş kalitesi düşüklüğü; mesleki eğitim ve gelişmeye
yönelik daha az fırsat; ve ilerlemeye yönelik
daha dar olasılıklar.
İşverenler için kısmi süreli çalışmanın faydaları oldukça açıktır. İşverenler üç ana
nedenden dolayı kısmi süreli çalışma kullanmaktadır: İşe alma ve işte tutmada operasyonel esneklik sağlamak üzere optimal personel çalıştırma için; veya daha düşük saat
başına ücret oranıyla doldurulabilecek işler
yaratarak saat başına emek maliyetini düşürmek. Bu bakımdan işverenler açısından
kısmi süreli işlerin cazibesi aşağıdaki gibidir:
•Döngüsel şartlarla örtüşmek üzere
saatlerin düzenlenebilmesi anlamına gelir;
•Kısmi süreli çalışma verimlilik kazancı
yaratacak şekilde üretim ve emek maliyetlerinin düzenlenmesini sağlayabilir;
•Çalışanların tercihlerini karşılayan
esnek saatler işyerinde daha iyi bir işve-
ren-işçi ilişkisi yaratabilir;
•Kısmi süreli çalışma, tam süreli çalışmak istemeyen ya da çalışamayan işçileri
işe alma ve işte tutmayı kolaylaştıran bir
çalışma biçimidir.
Bu avantajlar, düşürülmüş saatlerin işverenlere genel emek maliyetlerini düşürürken
aynı zamanda kadrolama seviyelerini koruma
imkanı tanıması nedeniyle ekonomik durgunluğun ardından daha da uygun hale gelmiştir.
Ne var ki, işverenlerin kısmi süreli çalışma
kullanımı faaliyet gösterdikleri sektörün pazar
şartları ve kadrolama konularına göre etkisi
değişiklik gösterecek bir dizi engel tarafından
kısıtlanabilir. Bu bölümde işverenler ile işçilerin ihtiyaçlarını karşılayan kısmi süreli istihdam fırsatlarının yaratılmasını engelleyebilecek sorunlar tanımlanmaktadır. Bunlar çalışma yasaları ve düzenlemeleri ile sosyal
güvenlik ve emeklilik sistemlerinin tasarlanmasında ulusal düzeyde görülebilir. Ayrıca
işyeri politikaları, uygulamaları ve normlarında kurumsal seviyede de bulunabilirler.
Personel politikaları, kısmi süreli işçi çalıştırmayı dahi yasaklayabilecek toplu sözleşme
anlaşmalarının detaylarında güçlendirilebilir
şekilde tam süreli çalışma karinesi üzerinden
düzenlenebilir. Bazı meslekler veya işlevlerde
de kurulabilir ancak denetsel ya da idari kadrolar gibi bazı işlerde uygulanması daha zor
olabilir. Ya da, işgücünün bazı kısımlarınca
(örneğin erkek egemen işlerde çalışanlar)
aranmaz.
Çalışanları gönüllü olarak kısmi süreli istihdamdan caydırabilecek engeller eşit muamelenin olmaması ve pek çok boyutunun düşük
kalite içermesiyle ilgilidir. Bu engeller şunlardır:
•Eşit muamele yokluğu-düşük ücret ve
sosyal güvenlik sigortası (emekli maaaşı
da dahil olmak üzere);
•Kısmi süreli çalışanların düşebileceği
vergi ve ek ödemeler tuzağı;
•Kısmi süreli çalışmanın, mesleki eğitim
ve terfiye düşük erişim sağlaması nedeniyle kariyer ilerlemesi üzerinde olumsuz
etki yaratacağına dair endişe;
•İş zamanlama programının ailevi
sorumluluklar veya diğer yükümlülüklerle
uyumlu olmayabilmesi;
•İşyerinde kısmi süreli çalışma seçeneğinin bulunmaması, ki bu durum erkekler
için toplumsal cinsiyet stereotiplerini de
içermektedir (kısmi süreli iş kadın işidir);
•Kısmi süreli işe geçmenin ileri bir tarihte tam zamanlı işe devam etmeyi zorlaştırması riski.
Pek çok ülkede kısmi süreli çalışma kararı
ya deneme süreleri ya da açık uçlu sözleşmeden ziyade geçici sözleşmeliler arasında
daha yüksek bir görülme oranı olduğundan
dolayı, daha zayıf bir istihdam koruması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda, daha
kısa istihdam dönemleri ile daha kısa çalışma
sürelerine bağlı olarak işsizlik sigortası almaya uygunluğu azalttığı anlamına da gelebilir.
Bu sistemler biraraya gelerek kısmi süreli
çalışanların yoksulluk riskini artırabilirler: İş
kaybına karşı daha az korunma ve kısmi
süreli çalışan işsiz kalırsa daha az destek.
Sosyal güvenlik sigorta kapsamının daha
dar olması da bir başka engeldir. Bunu telafi
etmek için çoğu Avrupa sosyal sigorta sisteminin kısmi süreli çalışanların lehine olan
çeşitli tekrar dağıtılabilen unsuru bulunmaktadır. Ancak, kısmi süreli çalışma yine de emekli geliri düşünüldüğünde birey açısından
cazip olarak algılanmayabilir.
Toplu sözleşmeler bakımından ise kısmi
süreli çalışanların, özellikle kısa süre çalışıyorlarsa, çoğu Avrupa ülkesinde kapsam dışı
kalma olasılıkları daha yüksektir. Daha uzun
süre çalışan kısmi süreli çalışanlar dahi
maaşlarının tam zamanlılardan daha düşük
39
olduğunu bulabilirler ki bunun nedeni de ek
ödeme almaya uygunluk şartları üzerindeki
kısıtlamalardır.
Perakende gibi bazı sektörlerdeki sendikalar kısmi süreliler için çalışma zamanı kalitesini artırmak amacıyla çalışma süresinin
bölümlenmesi engellemek üzere anlaşmaya
varmıştır. Örneğin, İspanya’daki büyük mağazaların 2006 yılı toplu sözleşmelerinde dört
veya daha az saat çalışan kısmi sürelilerin
çalışma günlerinin birden fazla vardiyaya
bölünmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dört
saatten fazla süreyi kapsayan çalışma günü
olan kısmi süreliler için de vardiyalar arasında birden fazla kesinti olmaması gerekmekte
ve bu tip bir kesintinin dört saati aşmaması
gerekmektedir. Belçika gibi bazı ülkelerde ise
çalışma süresi politikaları ve yasaları uyarınca bu ilke bütün sektörleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Yeterlilik açısında önemli bir nokta da çalışanların aynı veya benzer bir işte çalışırken
tam ve kısmi zamanlı saatler arasında bireysel düzenleme yapabilmesine ve eğer fırsat
varsa daha sonraki aşamalarda bu düzenlemenin tersine izin veren toplumsal dönüşüm
faktörlerinin
bulunup
bulunmadığıdır.
Çalışanların mevcut işlerinde daha az veya
esnek saatler çerçevesinde çalışma pazarlığı
yapabildiği yerlerde bu durum çalışanların
kısmi süreli iş aramaksızın işlerine devam
edebilmelerini sağlayabilir. Bu da dolayısıyla
çalışanların aşağıya doğru hareketlilik karşısında bir miktar korumaya sahip olmasını
sağlar. Ne var ki, tam ve kısmi süreli çalışanlar arasındaki eşit muamele ilkesi mesleki
eğitim ve terfi kriterleri açısından yaygın bir
şekilde uygulanmadığı takdirde çalışanlar
gelecek kariyer ilerlemeleri bakımından daha
az fırsatla karşı karşıya kalabilirler. Bu aynı
zamanda bu tip bir düzenlemenin yaygın
olmadığı bir meslek, kademe veya işyerinde
40
kısmi süreli iş sahibi olabilecekleri anlamına
da gelebilir. Bu durum kısmi süreli çalışmanın
uzun vadede ekonominin her alanında daha
geniş bir iş yelpazesinde bulunmasına yardımcı olabilir.
Çalışanların daha düşük çalışma saati
talep etmek hakkı en yaygın haliyle
Hollanda’da görülmektedir ancak bu tip
kanun hükümleri Avustralya ve Yeni
Zelanda’nın yanısıra bir dizi Avrupa ülkesinde
de vardır. Bazı ülkelerde ebeveynlerin doğum
izni süresinde kısmi süreli çalışmak veya
doğum izni sonrasında daha az saat çalışmak için yasal hakları bulunmaktadır.
Doğum izni sistemi en cömert ve en esnek
olan ülke İsveç’tir. İlaveten, ebeveynler
çocukları okulun ilk yılını tamamlayana kadar
normal saatlerini %75 oranında düşürebilirler.
Sonuç olarak, İsveç’teki pek çok anne,
Hollanda, Birleşik Krallık ve Almanya gibi
ülkelerde annelerin çalıştığı kısmi süreli işlerden tipik olarak daha uzun saatlerle kısmi
zamanlı düzenlemeleri güvence altına almak
için bu ebeveynlik haklarından yararlanmaktadırlar.
Belçika’da ise yasal doğum izni hükümleri,
süre kredisi [time credit] ve “kariyer arası”
planlarına ilişkin daha geniş bir yasal paketin
spesifik bileşenini oluşturmaktadır. Bunların
içinde şartları yerine getiren çalışanların
çalışma süresini sınırlı bir süre için (ya %50
ya da %20 azaltma) kısmi süreliye düşürme
hakkı da bulunmaktadır. %20 oranındaki
azaltma (tipik olarak haftada 5 günden 4
güne indirilmesi) en çok tercih edilen seçenektir.
Almanya’da da çalışanlara daha fazla
çalışma süresi esnekliği tanıyan bazı araçlar
hayata geçirilmiştir. Çalışanların yaklaşık
%40’ı çalışma süresi hesapları sistemi dahilindedir ve bu da onlara kısmi süreli ile tam
süreli işler arasında değişim yapma veya
çalışma sürelerini azaltma hakkı vermektedir.
Belli bazı sektörlerde ise çalışanlar, erken
emeklilik veya uzun ve ücretli izinler için kullanmak üzere süre biriktirme veya parasal
talepte bulunmalarına izin verecek şekilde
çalışma sürelerini daha uzun bir süre üzerinden biriktirebilirler.
Benzer bir yönde atılmış bir adım da
İspanya’da toplu sözleşmeler üzerinden gerçekleşmiştir. Eğitim ve mesleki eğitim sektörü
için yapılan toplu sözleşmede kısmi sürelilerin tam süreli boş kadrolara yapılacak atamalarda tercih edilmeleri için üç yıldır çalışıyor
olmaları gerektiğine ilişkin şart kaldırılmıştır.
Çalışanlara çalışma saatlerinin düzenlenmesini talep etme hakkı veren politikalar,
bakım yükümlülüklerinin çoğunu kadınların
yerine getirdiği gözönüne alındığında, başta
kadınlar olmak üzere çalışanların bakım
yükümlülükleri ile işleri arasında denge kurabilme yetilerini güçlendirmektedir.Kısmi süreli
istihdamın bazı çalışanların çalışma hayatlarını güçlendirme ve işverenlere esneklik ve
verimlilikle elde edilen kazanımlar yoluyla
fayda sağlama potansiyeli bulunmaktadır.
Ancak kısmi süreli istihdamın gelişimi önünde
bir takım engeller vardır.
Çalışanları kısmi süreli istihdamdan uzaklaştırabilen engeller arasında ortaya çıkabilecek eşit muamale yokluğu, daha düşük ücret
ve (emeklilik dahil olmak üzere) düşük sosyal
güvenlik sigortası ve vergi ile yan ödemeler
tuzağı bulunmaktadır. Ayrıca mesleki eğitim
ve terfiye veya ileri bir tarihte tam süreli istihdama geçme fırsatına erişimin düşük olmasına bağlı olarak kısmi süreli çalışmanın kariyer ilerlemesi üzerindeki sıklıkla karşılaşılan
olumsuz etkisi de göz önüne alınmalıdır.
Kısmi süreli işlerin çalışma süresi programı
bakım yükümlülükleriyle özellikle uyumlu
değildir ve bu nedenle herzaman “aile dostu”
bir istihdam biçimi değildir.
İşverenler bir dizi engel nedeniyle kısmi
süreli iş düzenlemeleri başlatma veya kapsamını genişletmeden alıkonabilirler. Bu engellerin bir kısmı tek bir tam süreliden ziyade iki
veya daha fazla kısmi süreli çalıştırmaktan
kaynaklanan doğrudan ilave maliyetlerle ilgilidir. Bu durum, özellikle işverenlerin sosyal
güvenlik katkılarının yapısındaki ve çalışma
yasaları ile istihdam güvencesinin organizasyonundaki hükümet politikalarıyla bağlantılıdır. Bazı mesleklerde göz önüne alınması
gereken kişi başına düşen sabit emek maliyetleri de olabilir. İşveren ayrıca sınırlı deneyim ve iş organizasyonunu ve verimliliği
olumsuz şekilde etkileyebileceğine dair endişelerinden dolayı kısmi süreli istihdam programları kullanmaktan alıkonabilir. Bu durum
tam süreli işlere daha fazla değer atfeden
kurumsal kültür ve normların hakim olduğu
yerlerde özellikle şiddetli olabilir. Bu belki de
olumsuz deneyimler veya kısmi sürelilerin
verimliliği ve bağlılığına ilişkin olumsuz basmakalıp varsayımlar öncesinde toplu sözleşmelerde imza altına alınabilir. Benzer bir
şekilde, işverenler belli bazı işlevlerde ve
bazı faaliyet yöneticilerinin liderliğinde olup
kurumun diğer kısımlarında olmamak üzere
kısmi süreli çalışan kullanma deneyimine
sahip olabilir. Bu nedenle, kurumsal kültür
belli bazı mesleklerde veya kıdem seviyelerinde belki de kısmi süreli çalışmayı kadınlar
için kabul edilebilir ancak kendilerini bir kariyere adamış erkekler için uygunsuz bulan
toplumsal cinsiyet kalıpları yoluyla engelleyebilir. Son olarak, işverenler açısından esnekliği tam süreli temelde kullanmak için müsait
olan işlevsel seçenekler de vardır; örneğin
vardiyalı çalışma, fazla mesai veya sabit
süreli sözleşmeler.
(Kaynak: “ILO-In search of good quality
part-time employment-2014”den özetlenmiştir.)
41
TÜRKİYE
42
43
44
A
syadan Avrupaya uzanan stratejik bir bölgede bulunan
Türkiye, ekonomik ve toplumsal sorunlarla boğuşan bir
ülke görünümündedir ve 21. Yüzyılın ilk 15 yılını geride
bırakırken ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan ve her
geçen yıl artan/katlanan bunalımlı süreçlerden kurtulamamaktadır.
Çünkü ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunların ortadan kaldırılması doğrultusunda kalıcı-bütünsel politikalar yürürlüğe sokulamazken, her bir sorun yeni sorunların kaynağı ve oluşma nedeni
olmaya devam etmektedir.
Türkiye, Avrupa’nın güneydoğusunda yer alan ve toplumsal
yapısı yanında kültürel, dilsel, etnik ve ekonomik çeşitlilik gösteren
stratejik bir geçiş ülkesidir. Son verilere göre 78 milyona yakın nüfusu bulunan ülkemiz, yaklaşık 783 bin 562 kilometrekare alana yayılmış oldukça heterojen bir toplumdur.
Türkiye’nin kırsal ve kentsel alanlar arasında çarpıcı farklılıklar
bulunmaktadır. 70’li yıllara doğru hızla artan, 80’li yıllarda hızlanan
ve 2000’li yıllarda büyük bır sıçrama ile ilerleyen süreçte kentleşme
hızla artmıştır; kentsel nüfusun oranı 2003’te %66’dan 2012’de
%72’ye yükselmiştir (Dünya Bankası, 2014). 2000’li yılarından itiba45
ren Türkiye, kapalı tarım toplumu özelliğini daha da yitirerek önemli bir değişim süreci geçirmiştir. Günümüzde tarımsal etkinliklerin
gelir olanaklarını arttırmaması, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik alanındaki dönüşüm politikaları nedeniyle kamusal hizmetlere ulaşımın zorlaşması ve özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde yıllardır çatışmalı-gerilimli ortam sonucu kente “yığılma”yı
yaratan gelişmeler hızlanmıştır.
Türkiye’nin güney komşuları olan Suriye ve Irak’ta yaşanan
savaş ve çatışmalar, bölgede bulunan insanların topraklarını terk
edererek iş, gelir ve yaşam sürdürülebilirliği yönünden çok daha
güvenli bölgelerdeki kentlere ulaşmaya başlaması toplumsal olarak
oldukça dinamik bir sürecin yaşanmasına neden olmuştur.
Türkiye, 28 Avrupa Birliği ülkesi ile karşılaştırıldığında çok genç
bir nüfusa sahiptir. Yaşlı nüfusun düşük orana sahip olduğu (%7,3)
Türkiye’de, nüfusun yaşlanması AB’de olduğundan çok daha az
önemli bir sorundur; AB’de 2012 yılında 65 yaş ve üstü nüfus toplam nüfusun %17,8’ini oluşturmuştur. Çok yaşlı insanların oranı (80
yaş ve üstü) Türkiye’de çok daha azdır. Avrupa Birliğinin 28 ülkesinde %4,9 olan oran Türkiye’de %1,4’tür. Yine de, toplam bağımlılık
oranları bu ülkelerle benzerdir, daha yaşlı olanların bağımlılık oranı
gençlerin daha yüksek bağımlılığı ile karşılanmaktadır. Türkiye’nin
15 yaş altı nüfus 2003’te %29,3’ten 2012’de %25,3’e düşmesine
rağmen, Avrupa Birliği ülkelerindeki %15,6’lık ortalamadan yine de
çok daha yüksektir.
Türkiye’de nüfusun ortalama yaşı TÜİK verilerine göre 2013
yılında 30,1’dir. Bu rakam AB ortalaması olan 41,5 yaşın dörtte
üçüne bile karşılık gelmemektedir. Çalışma yaşındakilerin nüfusu
(15-64 yaş arası) 10 yıllık dönem içinde 2001’de %64’ten 2012’de
%67,4’e yükselmiştir.
Türkiye’nin nüfusu neredeyse eşit oranda erkek ve kadın nüfusundan oluşmaktadır.
Son yıllarda, bebek ölüm oranı, 1.000 canlı doğumda 24 ölümden 12 ölüme, hızlı bir düşüş göstermiştir.
TÜİK tarafından 2014 yılında yayınlanan verilere göre ülke nüfusu özetle şu görünümdedir:
- Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi 76,3 yıldır.
Doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için top46
lamda 76,3, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıldır.
Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamaktadır; doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,7 yıldır.
Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki kişiler için 62,8 yıldır.
- Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin
ortalama kalan yaşam süresi 62,8 yıldır. Erkekler için bu
süre 60,1 yıl, kadınlar için ise 65,8 yıldır. Beklenen yaşam
süresi 65 yaşındaki kişiler için 16,7 yıldır.
- Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin kalan
yaşam süresi ortalama 29,2 yıldır. Erkekler için bu süre 27
yıl iken, kadınlarda 31,8 yıldır. 65 yaşında olan bir kişinin
ise kalan yaşam süresi ortalama 16,7 yıldır. Erkekler için
bu süre 14,9 yıl iken, kadınlarda 18,5 yıldır. Diğer bir anlatımla 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,6 yıl
daha fazla yaşaması beklenmektedir.
- Türkiye’de yaşam süresi AB ülkelerinin ortalamasından
daha düşüktür. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin 2012 yılı
verilerine göre, Avrupa Birliği (AB) üyesi olan 28 ülkenin
ortalama doğuşta beklenen yaşam süresi 80,3 yıldır.
Türkiye toplam nüfusunun 2013 yılında 76,3 yıl olan
doğuşta beklenen yaşam süresi, bu ülkelerin ortalama
yaşam süresinden 4 yıl daha düşüktür. Erkeklerde bu
değer Avrupa Birliği ülkeleri için 77,5 yıl iken Türkiye’de
73,7 yıldır. Kadınlarda ise doğuşta beklenen yaşam süresi Avrupa Birliği ülkeleri için 83,1 yıl iken Türkiye’de bu
değer 79,4 yıldır.
SOSYAL POLİTİKASIZLIK
Türkiye’nin onyıllardır süren genel toplumsal ve ekonomik
sorunlarının ardında, kırlarda ve kentlerde yaşayan milyonlarca
insanın, temel sosyal haklarının yaşama geçirilmesi anlamına
gelen etkin politikalara ulaşamaması bulunmaktadır.
Programlanan ve sürdürülen sosyal politikaların güçlü olmaması, zayıflığı ve kapsamsızlığı nedeniyle gelir dağılımında büyük eşitsizlikler sürmektedir.
Gelir dağılımı eşitsizlikleri ile tanımlanması gereken yoksulluk
47
resmi rakamlara göre nüfusun çok önemli bölümünü ilgilendirmektedir.
Verilere göre Türkiye’de nüfusun yüzde 16,1’i yoksulluk sınırının
altındadır. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,9 iken, kırsal yerlerde
yüzde 15,7’dir. Bunun anlamı yaklaşık 12 milyon insan yoksulluk
sınırın altında yaşamaktadır. Bu acı gerçeğin diğer bir anlatımı
Türkiye’de yaşayan neredeyse her 4 kişiden birinin yoksul olduğudur.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin aralarında bulunduğu 34 ülkenin üye olduğu İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Aralık
2014’te yayınladığı raporunda Türkiye'nin gelir dağılımında kaydettiği ilerlemeye karşın, üyeleri içinde servetin en adaletsiz biçimde
paylaşıldığı ikinci ülke olduğunu açıkladı.
OECD tarafından açıklanan "Gelir Eşitsizliği Ekonomik
Büyümeye Zarar Verir mi?" adlı raporunda, Türkiye'nin son yıllarda
kimi olumlu gelişmeler göstermekle birlikte eşitsizlik konusunda
Meksika'nın ardından en yüksek -yani en kötü- ikinci orana sahip
olduğu vurgulandı.
Bunun yanında yıl içinde yayınlanan birçok uluslararası raporda
ülkemiz açısından kimi siyasal iktidar temsilcilerinin böbürlenmelerine rağmen çok önemli ekonomik sorunların yaşandığı belirlendi.
Örneğin OECD üyesi ülkeler arasında; Meksika’dan sonra en yüksek yenidoğan ölüm oranına sahip ülke Türkiye’dir; Estonya ile birlikte sağlığa en düşük oranda harcama yapan ülke de Türkiye’dir;
ve yine Türkiye, eğitim, iş, çevre, gelir, güvenlik, sağlık, barınma
başta olmak üzere yaşam kalitesi verileri açısından OECD üyesi
ülkeleri içinde “en zor yaşanılacak ülkeler” arasında yer almaktadır.
Yine Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) her yıl
düzenli olarak yayımladığı İnsani Gelişme Raporu'na göre Türkiye,
İnsani Gelişme Endeksi’nde 187 ülke arasında 69’uncu sırada bulunuyor.
Türkiye nüfusunun 2030 yılında 86,8 milyona ulaşacağının
öngörüldüğü “İnsani İlerlemeyi Sürdürmek: Kırılganlıkları Azaltmak
ve Dayanıklılık Oluşturmak” başlıklı raporda, ülkedeki kadın milletvekili oranının yüzde 14,2, internet kullanım oranının yüzde 45,1,
okur-yazarlık oranının yüzde 94,1, istihdam oranının yüzde 48,5
olduğu belirtildi.
48
Ülkemizde yetişkin kadınlar arasında en az orta öğrenim görmüş
olanların oranı yüzde 39 iken, bu oran erkeklerde yüzde 60 olarak
göze çarpıyor.
Toplumsal eşitsizlikler gelir dağılımı eşitsizlikleriyle de sınırlı
değil. Sorun çok daha geniş düzlemde ele alınması gereken bir
sorundur.
- Nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan engellilere
dönük eşitsizlikler, son yıllarda yapılan kimi olumlu değişiklikler ve yasal düzenlemelere rağmen hala sorun olmayı sürdürmektedir. Engelliler kamu ve özel sektörde istihdam alanı dışında, ekonomik ve sosyal yük olarak görülürken, onların sosyal uyum sorunları giderilmiyor ve
toplumsal görünürlülükleri konusunda etkili önlemler
alınmıyor. İşte ve iş dışında büyük eşitsizliklerin öznesi
olmayı sürdürüyorlar.
- Eşitsizliklerin göründüğüı alanların başında çalışma
yaşamı geliyor. Kayıt dışı işlerde çalışanlar, kadınlar,
gençler, çocuklar, yaşlılar, yabancı kaçak işçiler, engelliler, etnik gruplar işe girişte, çalışma yaşamında ve işten
çıkartılmalarda haksız ve eşitsiz davranışlarla karşılaşıyorlar. Yine bunlar aynı biçimde sosyal güvenlik haklarından yararlanma sorunlarında somut eşitsizlikler içinde...
- Eğitim ve sağlık hakkına ulaşmada yaşanan sorunlar ise
nüfusun önemli bölümünü kapsamaktadır. Ülkenin geri
kalmış bölgeleri eğitim ve sağlık gibi iki temel kamu hakkından bütçe olanaklarının darlığı ve kaynak yetmezliği
nedeniyle yoksun bırakılıyor. Bu konuda söylenen söz
genellikle, insanların bu hakka ulaşması değil, sosyal
yatırımın maliyetinin pahalı ve geri dönüşsüz olmasıdır.
KAYIT DIŞILIK SOSYAL POLİTİKASIZLĞIN KAYNAĞIDIR
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de ekonomik denge
sorunları üzerinde olumsuz etki yaratan, emeğin kuralsız ve eğreti
istihdam koşullarında çalıştırılmasına neden olan kayıt-dışı ekonomi ya da enformel ekonominin varlığıdır.
Dünya Bankası verilerine göre, çalışma yaşındakilerin yaklaşık
%42’si kayıt dışı işlerde çalışmaktadır.
49
Bu çalışanların büyük çoğunluğu tarım alanında bulunmaktadır.
Türkiye’de tarım dışı sektörlerde maaşlı çalışanlar arasında
kayıt dışı istihdam %20’dir. Tüm iş gücü içinde kayıt dışı istihdam
oranı %39’dur.
2013 yılında Avrupa Birliği tarafından yapılan bir araştırmaya
göre Türkiye, Birlik ülkelerine göre büyük bir kayıt dışı ekonomiye
sahiptir. Araştırmada Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin GSYİH’nin
%29,1’in oluşturduğu ve bunun Birlik ülkelerinin çoğuna göre daha
büyük olduğu belirlenmiştir.
ILO’nun verilerine göre Türkiye’de ücretle çalışan kayıt dışı tüm
çalışanların %87,1’i tarım sektöründe bulunmaktadır. Dünya
Bankası Türkiye’de kayıt dışı çalışmada son yıllarda görülen görece düşüşün neredeyse tamamen tarım dışına çıkılmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Tarım dışı sektörlerde, inşaat
sektöründeki tüm işlerin %55,2’si, ticaret alanında %39,6’sı ve ticaret ve ulaşım dışı hizmetlerde sadece %17,1’i kayıt dışıdır. ILO’nun
verilerine göre Türkiye’de tarım dışı sektörlerde kayıt dışı tüm çalışanların %60’ı maaşlı işçilerdir, %30,7’si işveren ve kendi hesabına
çalışan ve %9,2’si katkıda bulunan aile işçileridir.
Tüm bu genel görüntü, düzenli açık ve kurallı çalışmanın çok
yaygın biçimde kayıt dışı ekonomi ve hatta kayıt dışı sosyal yaşam
ile kuşatıldığı anlamına gelmektedir. Bu durum hem kamu gelirlerinin azalması ve dolasıyla kamu kaynaklarının özel ellerde haksız
biçimde yoğunlaşması anlamına gelmektedir, hem de vahşi kapitalizm koşullarının barbarca sürdürülmesi koşullarının temelini oluşturmaktadır.
Kayıt dışı işlerin yüksek seviyelerde olması, kuralsız işgücü ortamını yaratırken aynı zamanda demokratik örgütlenme olanaklarını
daha da sınırlandırmaktadır.
İŞ VE İSTİHDAM SORUNLARI
Ülkemizin önemli sorunlarının başında işsizliğin ve genel olarak
istihdam sorunlarının gelmediği ileri sürülemez. Türkiye, işsizlik
oranları yönünden resmi rakamlara göre genellikle iki haneli oranlarda bir işsizlik oranına sahip olmuştur.
İşgücü konusunda TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre
Türkiye’de işsbizlik gerçek bir tehdit olarak varlığını korumaktadır.
50
- Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz
sayısı 2014 yılı Eylül döneminde 3 milyon 64 bin kişi oldu.
İşsizlik oranı ise yüzde10,5 düzeyinde gerçekleşti.
- İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 9,1 iken kadınlarda yüzde
13,6 oldu. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı yüzde
12,7 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç
işsizlik oranı yüzde 19,1 iken, 15-64 yaş grubunda bu
oran yüzde 10,7 olarak gerçekleşti.
- Eylül 2014 döneminde 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam
edilenlerin sayısı, 26 milyon 169 bin kişi, istihdam oranı
ise yüzde 45,8 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,2,
kadınlarda ise yüzde 26,8 olarak gerçekleşti.
- İşgücü nüfusu 2014 yılı Eylül döneminde 29 milyon 233
bin kişi, işgücüne katılma oranı ise yüzde 51,1 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,7
kadınlarda ise yüzde 31,1 oldu.
- TÜİK verilerine göre bu dönemde herhangi bir sosyal
güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı
yüzde 35,7. Bu oran tarım sektöründe yüzde 83,9 iken,
tarım dışı sektörlerde yüzde 22,5 oldu.
Bu durum Türkiye’de kadınların işgücüne katılma oranının ne
kadar düşük olduğunun somut bir göstergesidir. Yine burada unutulmaması gereken başka bir olgu da Türkiye’de kadınlara dönük
ayrımcılık ve eşitsizliğin çok önemli toplumsal sorunlardan biri olduğu gerçeğidir.
Türkiye ekonomisinin büyüklüğü ve performans düzeyi itibariyle, benzediği ülkeler ile karşılaştırılamayacak derecede düşük
kadın işgücüne katılım ve istihdam oranına sahiptir. AB ülkelerinde
kadınların istihdama katılımı %60’lar düzeyinde olmasına rağmen
Türkiye’de %31.1’dir. İşgücüne katılım ve istihdam oranlarının
yanında bir diğer problem de yüksek işsizlik oranıdır.
Kadınlar iş bulma konusunda da erkeklere göre dezavantajlı bir
konumdadır ve erkeklerden daha uzun süre işsiz kalmaktadırlar.
2014 yılı Eylül dönemi verilerine göre erkek işsizlerin %16,7’si 1 yıldan daha uzun süredir işsiz iken, kadın işsizlerin %25,4’ü 1 yıldan
uzun süredir işsizdir. Toplamda ise işsizlerin % 20,1’i 1 yıldan daha
uzun süredir işsizdir. İş bulanların çoğu ise iş piyasasının erkeklere
51
göre şekillenmesi nedeniyle enformel sektörde, sigortasız, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadırlar.
İşgücünün niteliği ve işsizlik olgusu değerlendirilirken gözden
kaçırılmaması gereken temel nokta çalışma süreleri konusudur.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin çok daha yüksek olduğu bir
ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında haftalık çalışma
sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım
oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele
etmenin tek yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma
sürelerini azaltmaktan geçmektedir.
TAŞERONLAŞTIRMA
Türkiye’de çalışanların en önemli sorunlarının başında işsizlik
sorunu ile güvencesizlik anlamına gelen taşeronlaşma gelmektedir.
Yasalarda tersine düzenlemeler olsa da özel ya da kamu sektöründe taşeronda çalışanlar, uygulamalarda çok uzun sürelerle çalışmalarına karşın genellikle fazla çalışma ücreti alamamakta, izin kullanamamakta ve birçoğuna kıdem ve ihbar tazminatı da ödenmemektedir.
- Taşeron işçilerinin bireysel iş sözleşmeleri genellikle bir
yıldan çok daha kısa sürelerle düzenlenmektedir.
- Taşeron işçileri açlık sınırında öldürmeyecek tutarlarda
bir ücretle çalışmaktadır. Ücret ödemeleri geciktirilmekte
ya da düzenli yapılmamaktadır. Kimi zaman ise hiç ödenmemektedir.
- Taşeron işçileri birçok parasal sosyal hak ve ikramiye
gibi ekonomik katkılardan yoksundur.
- Taşeron işçilerinin çalışma süreleri çok uzundur, yoğundur, düzensizdir.
- Taşeron işçileri kıdem tazminatı haklarından yoksun bırakılmaktadır.
- Taşeron işçileri izin haklarını kullanmakta zorlanmaktadır.
- Taşeron işçileri güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır.
- Taşeron işçileri, sendikal örgütlenme haklarından yoksun
tutulmaktadır.
52
- Taşeron işçileri çalışma ortamında iş deneyimi yoksunluğu, çalışma ortamına uyum ve iş stresi yoğunluğu gibi
nedenlerle çok daha fazla iş sağlığı ve güvenliği risk ve
tehlikeleriyle yüz yüzedir.
- Taşeron işçileri çok daha fazla fiziksel, psikolojik ve sözel
şiddetle karşı karşıyadır.
Kamuda taşeron işçilerinin sendikal örgütlenmelerinin engellenemeyeceğine ilişkin yasal haklar konusundaki en önemli olanak,
Türkiye’nin 1960 yılında kabul ettiği “Bir Kamu Kurumca Yapılan
Sözleşmelere Konulacak Çalışma Şartları Konusunda 94 Sayılı
ILO Sözleşmesi”dir. Bu sözleşmenin önemli hükmü, taşeron işçilerine korumalar getirmesi ve alt işverenlerin işçi çalıştırma koşullarını kamu yönetimlerinin titizlikle denetlemekle sorumlu kılınmasıdır.
Bu konu sözleşmenin 2. Maddesinde şöyle belirtilmektedir: “Bu
sözleşmenin kapsamına giren iş sözleşmeleri, ilgili işçiler için yapıldığı aynı bölgedeki işkolu veya sanayide aynı nitelikteki iş için (...)
belirlenmiş ücretlerden daha az elverişli olmayan ücretleri (Ödenekler dahil), iş sürelerini ve diğer çalışma şartlarını garanti eden
hükümleri kapsayacaktır.”
Bunun anlamı, taşeron işçi çalıştıranlar, benzer koşullardaki işçilerin çalışma koşullarını (örgütlenme hakkına ulaşmak da dahil)
garanti etmek zorundadır. İşte tüm bu nedenlerle taşeronda çalışan
işçilerin sendikal örgütlenmeleri çok önemli zorluklar içermesine,
esas işveren ile alt işverenin yani taşeron şirketin önlem alma,
yasal araçları türlü hilelerle çıkarları yönünde kullanma çabalarına
rağmen sendikal örgütlenme için işçilerin birliği, kararlılığı ve direnci son derece önemlidir.
Çalışma, sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim hakları nasıl temel
insan haklarından ise örgütlenme, sendika, toplu sözleşme ve grev
hakları da temel insan haklardandır. Bu hakların kısıtlanması,
engellenmesi, dışlanması ve baskılanması doğrudan insan hakkına
yönelik bir saldırıdır ve suçtur.
Kamu kurum ve kuruluşlarının görevi, yurttaşların haklarına ulaşmasının yollarını açmaktır.
Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı işyerleri iş güvencesinin tanınmadığı; çalışmanın kuralsızlaştırıldığı; çalışanların örgütlenme, sendikalaşma, söz ve eylem haklarının kısıtlandığı; ücret ve
sosyal yardım ödemelerinin düşük tutulduğu, ödemelerin geciktiril53
diği ya da tamamının veya bir bölümünün ödenmediği; emekçilerin
psikolojik, sözel ve davranışsal şiddet yöntemleri ile baskı altında
tutulduğu işyerleridir.
Ülkemizde emek sömürünün yoğun olarak yaşandığı ve kuralsızlığın neredeyse “kural” sayıldığı işyerleri büyük çoğunlukla alt
işverenlik ya da taşeronluk sözleşmesinin bulunduğu işyerleridir.
Bu işyerlerinde İş Yasası, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sosyal
Güvenlik Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası başta
olmak üzere çalışanların haklarını belirleyen tüm yasalar, çok yaygın biçimde uygulanmamaktadır.
Emek sömürüsünün ağır koşullarda sürdürüldüğü, sendikal
örgütlenme hakkının uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasalara rağmen kısıtlandığı taşeron işçileri yalnızca özel sektörde değil
yaygın olarak kamu kuruluşlarında da çalışmaktadır.
Özellikle 2000’li yıllardan sonra yaygınlaştırılan taşeronlaşma,
son 10 yılda katlanan bir sayıyla artış göstermiştir. Taşeronlaşma
bir virüs gibi temel kamu hizmeti olarak adlandırılan sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri alanında, yerel yönetim hizmetleri
alanında, koruma ve genel güvenlik hizmetleri alanında ve kamu ya
da özel tüm üniversitelerde genişletildi ve inanılmaz boyutlara ulaştırıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara göre 2002 yılında yaklaşık 390 bin olan taşeronda çalışan sayısı bugün 2 milyonu geçmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı’nın son kez yaptığı bir açıklamaya göre 2014 yılında yalnızca kamu kuruluşlarında taşeronda çalışan işçi sayısın 660 bindir.
Burada unutulmaması gereken ana nokta, taşeronlaşma yalnızca aşırı çalışmaların yapıldığı ve böylelikle yasal çalışma sürelerine
uyulmadığı, dinlenme ve izin haklarının kısıtlandığı, kolay işten atılmanın gerçekleştirildiği, düşük ücretle kuralsız çalıştırılmanın yapıldığı güvencesizlik, korunmasızlık, savunmasızlık ve aşırı sömürü
anlamına gelmiyor.
Taşeronlaşma her işçinin temel insan haklarından olan sendikal
örgütlenme hakkına ulaşma güçlüğü anlamına da geliyor. Sorun
belirli süreli çalışmadan kaynaklanan gelir güvencesizliği sorunu
olmanın yanında, her insanın bireysel ve toplumsal hakkı olan
örgütlenme hakkı ile doğrudan bağlantılıdır... Çünkü, kamuda ve
özel işletmelerde tam süreli çalışmanın etkinliğini ve yaygınlığını
ortadan kaldıran taşeronluk, yasal olarak sendikal örgütlenmenin
54
zor olmasına rağmen olanaksız olduğu bir alan değildir. Kabul
etmek gerekir ki taşeronluk uygulamalarının yapısı, çalışma ortamı
ve koşulları öylesine düzenlenmiştir ki onların sendikal ve toplu sözleşme haklardan yararlanmaları tam süreli çalışan işçilere göre çok
daha zordur.
Ancak kamuda taşeronda çalışan işçilerin sendikal örgütlenmeleri konusunda 11 Eylül 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonucu sendikalı ve toplu sözleşmeli olarak çalışma olanağı daha da artmıştır.
Bu durum özellikle belediyelerde, üniversitelerde, bakanlıkların
ve kamu kurum ve kuruluşlarının yerel birimlerinde başta olmak
üzere yıllardır taşeronda çalışan işçiler yönünden değerlendirilmesi gereken yeni bir süreçtir.
DEMOKRATİKLEŞME
20. Yüzyılın en çok tartışılan siyasal kavramlarından biri "demokrasi" kavramı olmuştur. Demokrasi sözcüğü hemen her bölgede,
her ülkede ve her koşulda bir özlemi, bir amacı temsil ederken; dışlanamaz, terkedilemez ve vazgeçilemez bir kavram olarak algılanmıştır. Hemen hiçbir birey, topluluk ve siyasal akım; demokrasiyi bir
amaç ve bir özlem olarak tümden dışlayarak ya da ona karşı çıkarak kendi varlığını koşullandırmaya çalışmamıştır, işte bu yönüyle
demokrasi kavramı ile demokrasinin gerçekleştirilmesi süreci anlamına gelen demokratikleşme, genel bir özlemi yansıtmış ve evrensel kavram olarak algılanmıştır.
"Demokrasi" konusunda farklı kişilerin, farklı toplumların ya da
toplumsal kesimlerin, ayrı ve birbirleriyle çelişkili yaklaşımlar ve
değerlendirmeler yapmaları sonucu; demokrasi kavramının tanımlanmasında kargaşa ve hatta kimi zaman belirsizlik oluşmuştur.
Toplumsal kesimler, toplumlar ve kültürler arasında demokrasi
konusunda bu farklı algılama ve tanımlamanın en genel nedeni; her
toplumsal sınıfın demokrasi konusundaki beklenti ve yaklaşımını
yansıtması açısından ideolojik yorumlama farkı olarak değerlendirilmelidir.
Siyasal bir kavram olarak demokrasinin değişik tanımlanmalarına karşın genel olarak demokrasi; siyasal iktidarın toplumda, top55
lum için, toplum tarafından kullanılmasıdır. Bu tanımıyla demokrasi
siyasal iktidarın kullanımı ile ilgilidir ve siyasal iktidarın kullanımı da
kaçınılmaz olarak ideoloji ile belirlenmektedir.
Demokrasi kavramı ile yakın ve organik bir bütünlük oluşturan;
bu nedenle onunla doğrudan bağlantılı diğer bir kavram da "insan
hakları" kavramıdır. Bir siyasal rejim olarak demokrasi, insan haklarının gerçekleştirildiği bir düzeni temsil eder; insan hakları da
demokrasilerin düşünsel temelini oluşturur. İnsan haklarının tanınmadığı bir demokrasi nasıl düşünülemezse, demokrasiyi içermeyen
insan haklarından da söz edilemez.
İnsan hakları; dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik ve toplumsal durum
gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin, bütün insanların yalnızca insan
olmalarından dolayı, insanlık onurunun gereği olarak sahip olmaları gereken hakların tümüdür. Bu haklar, bütün insanlık için ortak değerler, gerçekleştirilmesi gereken ortak ideallerdir. Temel insan hakları dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikleriyle kişiliğe bağlı haklardır. Devlet ya da başka bir güç bu hakları istediği
gibi sınırlandıramaz ve hiçbir biçimde ortadan kaldıramaz. Kişi bu
haklardan vazgeçemez ve bir başkasına devredemez.
Günümüzde insan hakları oldukça gelişmiş evrensel kurallar
bütünü olarak tüm insanlığı sarmakta ve demokratik siyasal yapılanmanın temelini oluşturmaktadır. İnsanlığın ulaştığı bu ortak
değerler toplamı, yeni gereksinimlerle boyutlanmakta ve zengileşmektedir. Bunun sonucunda da siyasal katılım hakkı yalnızca belirli dönemlerde yapılan seçimlere katılım hakkı olarak algılanmamakta; seçimle yönetime gelenin yeni yapılanlamalarla ve araçlarla
etkin olarak denetlenmesini de kapsamaktadır. Yine örgütlenme ve
sendikalaşma hakkı; yalnızca toplu sözleşme bağıtlama hakkının
güvenceye alınmayla sınırlandırılmamakta; buna karşılık daha
geniş hakların bütünü olarak değerlendirilmektedir.
Günümüzde insan hakları genel olarak üç yönde gelişmektedir.
Birincisi, temel insan haklarının zenginleşmesi, çoğalması,
ayrıntılanması;
İkincisi evrenselleşmesi, etkinleşmesi;
Üçüncüsü, insan haklarının uygulanması için denetleyici örgütlenmelerle kurumsal yapıların oluşturulması.
Bilimsel gelişmeler, iletişim ve teknolojik olanakların artmasıyla
56
tüm insanlığın ortak değerleri her geçen gün daha da artmakta ve
yaygınlaşmaktadır. Bunun sonucunda da toplumlar ve ülkeler arasında karşılıklı etkileşim yeni biçimler almakta, insan hakları evrensel etik değerler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oluşumlar sonucu
temel insan hakları da ayrmtılanmakta, zenginleşmektedir.
Dayanışma hakları olarak belirtilen "barış hakkı", "gelişme hakkı",
çevre hakkı", "insanlığın ortak malvarlığına saygı" bunların başında
gelmektedir.
Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve toplumsal haklar ve demokratikleşme konusunda etkin ve belirleyici dönüşümler yapamamasının buna karşılık anti-demokratik kurumlaşmaların varlığını sürdürmesinin belirleyici nedeni, ekonomik gelişmesinin izlediği süreçte
yatmaktadır.
Türkiye'de sanayileşmenin gelişmesi çarpık ve güdümlü olmuştur.
Türkiye'de demokrasinin ne ölçüde gerçekleştiğini belirleyebilmek için 91 yıllık Cumhuriyet tarihi süreci içinde siyasal, toplumsal
ve ekonomik hak ve özgürlüklerin ne ölçüde gerçekleşebildiğinigenel olarak değerlendirmek gerekir:
-91 yıllık Cumhuriyet tarihinde 23 yıl tek parti dönemi içinde geçirilmiş; 1980 Askeri darbesinden sonra 4 yılda hiçbir partinin siyasal
etkinliğine izin verilmemiştir.
-91 yıllık Cumhuriyet tarihinde yaklaşık 27 yıl sendikal haklar
yasaklanmış, toplam 45 yıl ise grev hakkı tanınmamış ya da yasaklanmıştır.
-91 yıllık Cumhuriyet tarihinde 3 askeri darbe yaşanmış ve 2 kez
parlamento kapatılmış, başta iktidar partileri olmak üzere parlamento içinde ve dışında bulunan tüm partiler yasaklanmıştır.
Türkiye demoratikleşme sürecinde yaşadığı tüm sorunlara rağmen demokratikleşme sürecini tamamlayacak hukuksal ve siyasal
alt yapıya sahip bir ülkedir. Bu sürecin gerçekleşmesi için birçok
önemli uluslararası belge ile uyumlu hukuksal düzenlemeler yaşama geçirilebilir demokratik siyasal bir sistem oluşturulabilir.
Siyasal, toplumsal ve ekonomik sistemin demokratikleştirilmesi
için zorunlu temel öncelik toplumsal sınıfların ve toplumsal katmanların ya da kesimlerin örgütlenme ve etkinlik sağlama özgürlüğü
üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ile olanaklıdır. Genel ve yerel
57
ölçülerde tüm toplumsal katmanların örgütleri aracılığıyla karar
alma süreçlerine katılmaları amaçlanmadıkça, demokratikleşmeden söz edilemez.
Türkiye'de demokratikleşmenin önündeki engellerin temizlenmesi için toplumsal örgütlerin ve sendikaların ortak amaçlar oluşturması zorunludur.
Demokratikleşmenin önünde genel olarak şu engeller bulunmaktadır:
-Devletin "kutsanması" ve otokratik kurumlaşması: 12 Eylül
1980 askeri darbesi ardından demokratik olmayan bir ortamda
oylatılarak yürürlüğe sokulan 1982 Anayasası; devleti kutsarken
toplumu ve bireylerin hak ve özgürlüklerini baskı altında tutmayı
amaçlamıştır. Anayasının özü devleti bireylere ve toplumsal sınıflara karşı koruma anlayışı içinde oluşturulmuş, devlete insan haklarının ve demokratik özgürlüklerin kullanılmasına karşı "devlet güvenliği" gerekçesiyle mutlak üstünlük sağlanmıştır. Devletin kurumlaşması ve ekonomik kaynaklarının oluşturulmasında da aynı yaklaşım korunarak "otokratik", "katı" ve "derin" devlet örgütlenmesi "tanrısallaştırılmıştır". Anayasada yapılan birçok değişikliğe rağmen
devletin demokratikleşmesini sağlayacak siyasal sistem oluşturulmamıştır.
-Temsil hakkını kısıtlayan seçim sistemi: Demokrasinin işlemesinin en önemli göstergelerinden olan genel ve eşit oy, seçimlerin serbestliği, yurttaşların hiçbir baskı ve kısıtlama olmaksızın oy
kullanabilmeleri, tek dereceli seçim, oy vermenin gizliliği, oyların
sayım ve dökümlerinin açık yapılması ve seçimlerin bağımsız yargı
organlarının yönetim ve denetimi altında gerçekleştirilmesi ilkelerine rağmen Anayasa'da varolan "temsilde adalet ve yönetimde istikrar" gerekçesiyle tam olarak uygulanmamaktadır. "İstikrar" ön yaklaşımı nedeniyle oluşturulan seçim yasası sonucu yüzde 10 ülke
barajını aşamayan bir partinin herhangi bir seçim bölgesinde yüzde
80 oy alabilmesinin hiçbir anlamı olamamakta, o siyasal partinin
çok yüksek oy aldığı bölgede milletvekili çıkartması olanaksız
olmaktadır. Seçim sisteminin anti demokratikliği nedeniyle ülke seçmenlerinin yaklaşık yüzde 30'unun verdiği oylar geçersiz kalmaktadır.
-Siyasal partilerin örgütlenmesine getirilen yasaklar:
Devletin otokratik niteliğini koruma ve devleti kutsama anlayışının
58
en önemli etkilerinden biri de siyasal partilerin örgütlenmelerine
getirilen yasaklamalarda yaşanmaktadır. Partilerin yerel örgütlenmelerine kısıtlamalar içeren yasalar, aynı zamanda toplumsal
örgütlerin siyasal partilerle organik işkilerini de dışlamakta, yasaklamaktadır.
-Ekonomik ve toplumsal örgütlenmelerin etkinliklerini kısıtlama: Toplumu oluşturulan farklı sınıf ve katmanların birer yurttaş
olarak devletten tümüyle bağımsız olarak oluşturdukları ekonomik,
toplumsal ve kültürel amaçlı dernek, vakıf, birlik, kooperatif ve sendika gibi örgütlenmelerin etkinliklerini geliştirmek için gerçekleştirdikleri çalışmalar kısıtlanmaktadır. Demokratik ve toplumsal örgütlere siyasal amaçlı etkinlikler yasağı sürdürülürken, uluslararası ilişki kurmaları, ortak üst örgütlenme oluşturmaları ya katı kurallarla
engellenmekte ya da yasaklanmaktadır.
-Yargı bağımsızlığının oluşturulamaması: Bir ülkenin demokratik olup olmadığının göstergesi olan yargı bağımsızlığı kurulamamaktadır. Bunun sonucunda devletin yasama ve yürütmeye ilişkin çalışmaları bağımsız yargı organlarınca denetlenememektedir.
Bir yandan yargı bağımsızlığının ön koşulu olan yargıçların güvencesi sağlanamazken diğer yandan yargıçların atama, nakil ve özlük
hakları yürütme organına önemli ölçüde bağımlıdır.
-Demokratik siyasal kültürün olgunlaştırılmasının engellenmesi: Yaşanan askeri darbeler, sıkıyönetimler ve anti demokratik
uygulamalar sonucu sindirilen, susturulan yurttaşlar, yıllarca siyasal
katılımdan dışlandılar. Bunun sonucunda da toplumsal ve siyasal
ilişkiler demokratik bir ortamda gelişemedi. Demokrasi amaç
olmaktan çıkarak devletin çerçevelediği bir araç düzeyinde algılandı. Politika yalnızca elit bir kesimin ayrıcalığı olarak düşünüldü.
Depolitizasyon yöntemleriyle pekiştirilen bu durum kitlelerin demokratik siyasal kültürünün yeterince olgunlaşmasını aksattı ve engelledi.
-Ekonomik ve toplumsal yaşamda temel haklara getirilen
kısıtlamalar: Nüfusumuzun mutlak çoğunluğunu oluşturan çalışan
kesimlerin evrensel düzeydeki ekonomik ve sosyal hakları sürekli
olarak kısıtlanmaktadır. Milyonlarca insan sendikasız ve toplu sözleşmesiz haklarla, iş güvencesi olmaksızın yaşamlarını sürdürmektedir. Sendikalaşma oranlarının oldukça düşük olduğu ülkemizde
sendikalar ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamdan dışlanmaya
59
çalışılmakta ve örgütlenme hakkının önceliği olan grev hakkı önemli ölçüde yasaklar zinciri içinde tutulmaktadır.
SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YASASI
Ülkemizde emek ve demokrasi güçlerinin öncelikli hedeflerinden
biri, sendika ve toplu sözleşme yasalarının demokratikleştirilmesi
olmuştur. Onlar, yıllardır büyük bir özveriyle sendikalaşma hakkının
önündeki tüm engellerin yok edilmesi, sendikal güvencelerin güçlendirilmesi, grev hakkına dönük sınırlandırmaların kaldırılması,
sendika seçme özgürlüğü ortamının yaratılması, toplu sözleşmelerin etkin biçimde uygulanması ve özerk niteliklerinin güçlü biçimde
oluşturulması, toplu sözleşme yetki sürecinin karmaşıklıktan kurtarılması, kısaca kapsamlı ve demokratik bir sendika ve toplu sözleşme düzeninin oluşturulması için mücadele ediyor. Bunun demokrasinin zorunlu bir ön koşullarından biri olduğu gerçeğini vurguluyor.
Çünkü bu istemlerin temel gerekçesi, öncelikli olarak yürürlükteki
yasaların Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleriyle uyumsuzluğu ve hatta kimi noktalarda karşıtlığıdır.
Sendikal hareketin yıllardır gündeme getirmeye çalıştığı bu
demokratik istemler, Hükümetin 2012 Ekim ayı içinde TBMM gündemine getirilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa
Tasarısı’na yansımadı, yansıtılamadı. Yasa Tasarısı çok uzun olmayan bir süre içinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Üstelik
sendikaların duyarlılıkları, eleştirileri ve tepkilerine rağmen ve parlamento içindeki muhalefet partilerinin eleştiri ve uyarılarına aldırmaksızın...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasaya dönük eleştirilerle veto
edilmesi istemlerini dikkate almayarak, yasayı 7 Kasım 2012 tarihinde onayladı. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Yasası, 28460 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
girdi.
Çıkartılan yasa ile 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası birleştirilmiş oldu.
Yeni yasanın dikkate çeken bir çok yanı var. Bunların başında
yasanın genel özelliği, hakları tanımlamak ve genişletmekten çok,
yasakları kurumsallaştırmış olmasıdır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası neler geti60
riyor? Yasa, “mülga” olan ve her biri 12 Eylül Askeri Darbesi’nin
ürünü olan 2821 ve 2822 sayılı Yasalardan çok farklı hükümler içeriyor mu? Yeni olan nedir? Ne getiriyor, ne götürüyor?
Sendika üyeliğinde noter onayı koşulunu kaldıran yasa, üyeliklerin ve yetki sorunlarının e-Devlet kapısı üzerinden yapılmasını
öngörmektedir. Sendika üyeliği ile ilgili düzenlemeler genel olarak
şu hükümleri içermektedir:
- Sendikalara üye olmak için işçinin on beş yaşını doldurması gerekir.
- Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz.
- İşçiler aynı işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olamaz. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda
farklı işverenlere ait işyerlerinde çalışan işçiler birden
çok sendikaya üye olabilir. İşçilerin bu hükme aykırı olarak birden çok sendikaya üye olmaları durumunda sonraki üyelikler geçersiz kalır.
- Bir işyerinde yardımcı işlerde çalışan işçiler de, işyerinin
girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilir.
- Sendikaya üyelik, Bakanlıkça sağlanacak elektronik başvuru sistemine e-Devlet kapısı üzerinden üyelik başvurusunda bulunulması ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile e-Devlet kapısı üzerinden kazanılır.
Üyelik başvurusu, sendika tarafından otuz gün içinde
reddedilmiş ise üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı
bir neden gösterilmeden üyelik başvurusu kabul edilmeyenler, bu kararın kendilerine tebliğinden itibaren otuz
gün içinde dava açabilir. Mahkemenin kararı kesindir.
Mahkemenin davacı lehine karar vermesi hâlinde üyelik,
red kararının alındığı tarihte kazanılmış sayılır.
- Üyelik aidatının tutarı sendikaların tüzüklerinde belirtilen
usul ve esaslara göre genel kurul tarafından belirlenir.
- Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının
işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden
kesilerek ilgili sendikaya ödenir.
- Her üye, e-Devlet kapısı üzerinden çekilme bildiriminde
bulunmak koşuluyla üyelikten çekilebilir. E-Devlet kapısı
61
üzerinden yapılan çekilme bildirimi, elektronik ortamda
eşzamanlı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına ve sendikaya ulaşır.
- Çekilme, sendikaya bildirim tarihinden itibaren bir ay
sonra geçerlilik kazanır. Çekilenin bir aylık süre içinde
başka bir sendikaya üye olması durumunda yeni üyelik
bu sürenin bitimi tarihinde kazanılmış sayılır.
- Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık veya malûllük aylığı ya da toptan ödeme alarak işten ayrılan işçilerin sendika üyeliği sona erer. Ancak çalışmaya devam edenler ile
kuruluş ve şubelerinin yönetim, denetleme ve disiplin
kurallarındaki görevleri sırasında yaşlılık veya malûllük
aylığı ya da toptan ödeme alanların üyeliği, görevleri
süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam eder.
- İşkolunu değiştirenin sendika üyeliği kendiliğinden sona
erer.
- İşçi kuruluşu ve şubelerinin organlarında görev almak
üyeliği sona erdirmez.
- İşçi sendikası üyesinin bir yılı geçmemek üzere işsiz kalması üyeliğini etkilemez.
- Herhangi bir askeri ödev nedeniyle silah altına alınan
üyenin üyelik ilişkisi bu süre içinde askıda kalır.
- Üyeliğin kazanılması ile üyeliğin sona ermesine ilişkin
usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir.
Yasanın en önemli yanı daha önceki yasada tüm işçiler için tanınan sendikal güvence hakkının yalnızca 30 ve daha fazla işçilerin
çalıştığı işyerleri ile 6 aydan çok kıdemi olanlar için geçerli kılınmasıdır. Başka bir anlatımla 30'dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler ile 6 aydan az kıdemi olan işçilerin sendikal nedenle
işten çıkarılmaları durumunda sendikal tazminat talebiyle dava
açma hakları ortadan kaldırıldı. Bu değişiklik, işveren örgütlerinin
talebi doğrultusunda yasanın Parlamentoda görüşülmesi sırasında
AKP milletvekillerince verilen bir önergeyle gerçekleştirildi. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı isteğin işverenlerden geldiğini açıklamaktan geri durmadı.
Böylece Türkiye'deki işyerlerinin neredeyse yaklaşık yüzde 95'ini
62
oluşturan 30 ve daha işçinin çalıştığı işyerlerinde sendika üyeliğinin
güvencesi ortadan kaldırıldı. Oysa bu güvenceler yıllardır uygulanan kazanılmış haktır ve gerçekte evrensel hakkın yaşama geçirilmesidir.
Yasanın sendika özgürlüğünün güvencesine ilişkin getirdiği
sınırlı haklar genel olarak şunlardır:
- İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya
girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri
veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya
üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamayacak.
- İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi
olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi
bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ancak ücret,
ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
- İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi
kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya
farklı işleme tâbi tutulamaz.
- İşverenin fesih dışında sendikal güvenceleri ortadan kaldıracak biçimde uygulamalara yönelmesi durumunda
işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödeyecek. Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin sonlandırılması durumunda işçi, dava açma hakkına
sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi durumunda, 4857 sayılı Kanunun
21'inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe
başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın
sendikal tazminata karar verilir.
- İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile
açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
63
- Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal
ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu
ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat
etmekle yükümlü olur.
- Sendika yöneticilerinin ve işyeri sendika temsilcilerinin
güvenceleri yasada korunmuştur. Buna göre işveren,
işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini geçerli bir
neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin
şekilde belirtmedikçe sonlandıramaz. Fesih bildiriminin
tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya
üyesi bulunduğu sendika dava açabilir.
- Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz
sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer
hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı
işgünü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı
işgünü içinde işe başlatılmaması halinde, iş ilişkisinin
devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma halinde de uygulanır.
- İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilci
sinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi durumunda değişiklik geçersiz sayılır.
- İşyeri sendika temsilcilerine güvence getiren bu hükümler işyerinde çalışmaya devam eden sendika yöneticileri
hakkında da uygulanacaktır.
Yeni yasa ile sendikaların özel mali kuruluşlar tarafından denetlenmesinin önü açılmıştır. Buna göre sendikalar gelir ve giderlerine
ilişkin mali denetimlerini, en geç iki yılda bir denetim yetkisine sahip
yeminli mali müşavirliklerine yaptıracaklardır.
Sendikal hak ve özgürlüklere aykırı bu yasa hükmü, devletin ve
hatta işveren kuruluşlarının sendikanın iç işlerine karışması sonucu
doğurabilecektir.
Yasa ile işkolu sayısı 28'den 20'ye düşürülürken işkolu barajı
yüzde 10'dan aşamalı olarak yüzde 3'e düşürüldü.
64
Yeni yasanın en önemli kısıtlaması önceki düzenlemelerde olduğu gibi toplu iş sözleşmesi yetki sürecine ilişkindir. Yetki sürecinde
iki önemli kısıtlama söz konusudur. Birincisi işkolu ve işyeri işletme
barajı, diğeri ise yetkinin gerçekte siyasal bir kurum olan Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilmesidir.
Yeni yasa ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt
Yasası'nda yüzde 10 olarak uygulanan işkolu barajı, yüzde 3'e indirilmektedir. Ancak yüzde 3 işkolu barajı da yüksektir ve sendika
özgürlüğünü zedeler niteliktedir. Birçok işkolunda yüzde 3 işkolu
barajı yeni sendikaların kurulmasını engelleyici ve halen toplu iş
sözleşmesi yapabilen sendikaların toplu sözleşme yapma hakkını
ortadan kaldırıcı niteliktedir.
Yasa ile Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) üyesi konfederasyonlara üye sendikalar için 2016 yılına kadar işkolu barajının yüzde
1 olması öngörülmüştür. Bu önemli düzeyde bir ayrımcılıktır ve
Anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir. Bunun
yorumu Türk-İş, Hak-İş ve DİSK üyelerinin 4 yıl süreyle yüzde 1
barajına bağlı olmaları diğer sendikaların ise yüzde 3 barajına bağlı
olmasıdır. Bu nesnel ve eşitlikçi bir ölçüt değildir. Çünkü Türkiye’de
işleyen, faal bir Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) yoktur. ESK
kâğıt üzerinde göstermelik bir yapıdır.
İşkolu yetki barajının yüzde 1’e geçici olarak düşürülmesi, 3 konfederasyona bağlı bazı sendikaların bu barajı geçememesi nedeniyle yine tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar ardından daha
sonra 11 Eylül 2014 tarihinde yayımlanan 6552 Sayılı Yasa ile baraj
yeniden düzenlenmiş ve yine Ekonomik ve Sosyal Konseye üye
konfederasyonlara üye sendikalar açısından işkolu barajı süre sınırı olmaksızın yüzde 1 olarak 6552 Sayılı Torba Kanun ile yeniden
düzenlenmiştir.
Çalışma Raporumuzun hazırlandığı günlerde TBMM’de görüşülmekte olan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı”nda söz konusu yüzde 1 barajını geçemeyen sendikalara “geçici bir hak” tanınarak bu sendikaların yetki başvurularında önceden toplu sözleşme imzaladıkları yerler için bir dönem
için yapılan yeni başvuruda işkolu barajı aranmayacağı ve Yasa’nın
yürürlük tarihinden itibaren bir ay süreyle yeni işyerleri için yapılan
yetki başvurularında da bu oranın aranmayacağı belirtilmiştir.
65
Görüldüğü üzere ILO Sözleşmelerine de aykırı olan işkolu barajı konusu sendikal ve toplu sözleşme haklarının kullanımını doğrudan etkilediği gibi çıkan yasalarda bu sorunun çözümü için yeterli
değildir ve Anayasa’ya da aykırılık taşımaktadır.
6356 Sayılı Yasa ile işyeri barajı yüzde 50+1 olarak korunurken
aynı şirkete bağlı tüm işyerlerini kapsayan işletmeler için baraj
yüzde 40'a indirilmiştir. Ancak bu yüksek oranlar sendikal örgütlenmeyi zorlaştırmakta ve işçilerin temsilini ve toplu pazarlık hakkını
ortadan kaldırmaktadır.
Toplu iş sözleşmesi açısından kritik olan bir başka nokta da sendikaların bu barajları aşıp aşmadığına ilişkin yetki işlemlerini nasıl
gerçekleştireceğidir. Bu işlemler Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.
Uygulamada bakanlığın siyasi kayırmacılık yaptığı çeşitli örneklerle gözlemlenmektedir. Türkiye’de sendikal örgütlenmenin ve
toplu pazarlık hakkının önündeki en önemli engel yetki mekanizmasıdır. Bu uzun ve karmaşık yetki mekanizması sendikalaşma ve
toplu pazarlık hakkının özünü ortadan kaldırmaktadır.
6356 sayılı Yasanın en kısıtlayıcı hükümleri grev hakkı üzerinde
yoğunlaştırılmıştır. Yasa toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında
ortaya çıkacak uyuşmazlık sonucu yapılacak grevler dışındaki tüm
grevleri yasa dışı grev olarak nitelemektedir. Böylece tüm grev
biçimleri yani iş yavaşlatma, dayanışma grevi, genel grev yasadışı
hale gelmektedir. Yasanın tanımladığı grev (menfaat grevi) dışında
yapılacak grevler ağır parasal yaptırımlara bağlanmakta ve ayrıca
bu tür "kanunsuz" grevlere katılan işçilerin iş sözleşmelerinin tazminatsız sonlandırılması öngörülmektedir.
Bu düzenleme eski 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve
Lokavt Yasası hükümlerinin korunması niteliğindedir.
Yasa grev uygulamasını belirli sürelere bağlamaktadır. Yasa ile
grev oylaması greve çıkmayı zorlaştıracak şekilde değiştirilmektedir. Grev hakkına ilişkin en çarpıcı olanları ise çok sayıda grev
yasağının "titizlikle" korunmasıdır.
Bankacılık hizmetleri, petro-kimya, doğal gaz üretimi, şehir içi
ulaşım işlerinde grev yasağı devam etmektedir. Ayrıca Milli
Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde kamu
66
kuruluşlarınca üretilen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde
grev yasaktır. Özellikle bankacılık ve toplu taşıma sektörlerinde
getirilen grev yasağı sendikal hak ve özgürlükler açısından özellikle vurgulanması gereken önemli hak kısıtlamalarındandır.
Anayasa Mahkemesi, 6356 Sayılı Yasa’ya ilişkin Ana muhalefet
Partisinin başvurusu neticesinde özellikle bankacılık ve şehir içi
toplu taşıma sektörlerindeki grev yasaklarını Anayasa’ya aykırı
bularak iptal etmiştir.
Diğer yandan Yasa ile hükümetin milli güvenlik ve genel sağlık
gerekçesiyle bütün grevleri erteleme yetkisi korunmaktadır.
Bununla da yetinilmemiş yeni yasa ile eskiden var olan yargı yolu
ortadan kaldırmıştır. Eski yasada erteleme kararına karşı iptal için
Danıştay'a başvurulabileceği hükmü yer alırken yeni yasada bu
hükme yer verilmemiştir. Böylece grev ertelemesi grev yasaklamasına dönüşme olasılığı taşımaktadır.
Cam işçilerinin, maden işçilerinin ve son olarak da metal işçilerinin yasal grevleri Bakanlar Kurulu kararlarıyla açıkça yasaklanmışlardır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, demokratikleşme boyutuyla dar açılı, sorunlu ve beklentileri yanıtlamaktan
uzaktır. Birçok hükmü ve düzenlemesi ILO sözleşmeleriyle ve
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı hükümleriyle açık uyumsuzluklar ve karşıtlıklar içermektedir.
Bu yasa ile sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmamış, sendikaların ve işçilerin önündeki duvarlar daha da yükseltilmiştir. Yasada yer alan anti demokratik düzenlemelerinin değiştirilmesi, tüm sendikalar için demokratik bir görevdir, sorumluluktur. Bu
gereklilik, aynı zamanda daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına
ulaşmanın olmazsa olmaz hedeflerinden biridir.
SENDİKALAR VE DEMOKRATİKLEŞME
Demokrasinin kurumlaşması yalnızca siyasal alanla sınırlı değildir. Yani siyasal yaşama ilişkin demokratikleşme; çalışma yaşamında demokratikleşmeyi kapsamıyorsa yalnızca kısır kalmayacak,
olanaksız da olacaktır.
Demokratikleşmenin tüm dünyadaki en büyük savunucuları tartışma götürmez biçimde sendikalar olmuştur. Demokratikleşme
67
sosyal hakları içerir ve bu haklar geniş olduğu ölçüde sendikalar
toplumsal etkinliklerini geliştirebilir. Bu gerçek Türkiye için çok daha
çarpıcıdır. Çünkü sendikaların örgütlenme hakkı başta olmak
üzere, toplu sözleşme, grev, gösteri yapma, toplumsal eylemler
gerçekleştirme ve siyasal yaşama katılım hakları sınırlıdır, hatta
kimi noktalarda yasaktır. Türkiye'de sendikalar doğrudan ilgi alanına giren birçok konuda dışlanmıştır. Milyonlarca çalışan birkaç
yasanın sınırlı ortamına sıkıştırılmıştır. Yasalar onlara rağmen, ama
onlar için çıkartılırken Türkiye'de sendikalar sosyal taraf olarak
değerlendirilmemektedir. Kolektif ve bireysel iş ilişkilerini düzenleyen yasa, tüzük ve yönetmelikler; temel insan haklarına, ILO ilkelerine ve Türkiye tarafından kabul edilmiş sözleşmelerle çok önemli
ölçüde uyuşmamaktadır.
Sendikaların etkinleştirilmesi sorununun sorgulanması için öncelikle verili ekonomik, toplumsal, siyasal sorunlar dikkate alınarak şu
sorulara yanıt aranması gerekir:
-Nasıl bir sendikal yapı oluşturulmalıdır?
-Nasıl bir sendikal işleyiş sağlanmalıdır?
-Nasıl bir sendikal etkinlik gerçekleştirilmelidir?
Sendikaların etkin olması için ön koşul, sendikal yapıların güçlendirilmesidir. Sendikal yapının temel unsuru üyeleridir. İşyeri sendikal birimlerinin olmadığı, işyeri sendikal yapılarının oluşturulmadığı, katılımların yalnızca oylama ile sınırlı kaldığı sürece sendikaların toplumsal etkinliğini sağlamak olanaksızdır. Sendikal yapının
gelişmesi için sendikanın dinamik bir süreç izlemesine bağlıdır.
Yalnızca bugüne ilişkin değil, yarına ilişkin yapılar oluşturmayı
amaçlayan, üyelerini buna motive eden sendikalar etkin olma olanağını yakalayabilir. Üyelerini dışlayan, onların değer yargılarıyla
çelişkilerini derinleştiren, onların anlayış ve ortak düşüncelerini ve
birliklerini değil, kendi ideolojik dayatmalarını öne çeken, işyeri
örgütlülüğü perspektifi geniş olmayan, sendikayı yalnızca ideolojik
yönelimlerle etkin duruma getirmeyi amaçlayan eğilimlerin de kalıcılığı olamaz.
Sendikalar ekonomik ve sosyal gerçeklerin belirlenmesine sendikalılık kültürünün artmasına daha çok çaba harcamak zorundadır.
Bunun için yapılarını yenilemeyi amaçlamalıdır, üyelerden kopuk bir
yönetim anlayışı yerini tüm üyelerle birlikte politika oluşturma anlayışına bırakmalıdır. Sendikanın temel politikaları en geniş üye katı68
lımı ile belirlenmelidir. Sendikanın anatüzük hükümleri tüm üyeleri
bağlayıcı ve yönlendirici bir iç anayasa olmalıdır.
Sendikaların etkin olmasını önleyen faktörlerin başında tek
boyutluluk geliyor. Tek boyutluluk olayların nedenlerini tek bir kökene bağlamak; çözümleri de bu tek köken ile açıklamaya çalışmaktır. Bugün kabul edilmek zorundadır ki, sendikalılık kültüründen
uzaklaşma yaşanıyor. Bunu yalnızca ne medyanın karşı propagandası ile açıklamak yeterlidir, ne de sermayenin oyunu diyerek açıklamak... Bunun nedeni öncelikle ekonomik yaşamda ve uluslararası ilişkilerdeki yeni oluşumlardır. Yeni ücret sistemlerindeki gelişmelerden, ekonomik durgunluğa, enformel sektör ile birlikte hizmet
sektöründeki büyümeden, işsizlik olgusunun yaygınlaşmasına, yeni
kent olgusunun oluşumundan son yıllarda aile yapısında görülen
değişimlere kadar içice geçmiş birçok nedenden sözedilebilir.
Görev, sorunlara karşı zorunlu adımları atmaktır, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru politika ile kesişmektir. Bunun için hata
yapmaktan korkmayan, tersine hatalarını aşmasını bilen, kurumlaşmak için üyesi ile demokratik iletişim mekanizmasını kurmayı
amaçlayan sendikal yapılar, ertelenmeden yaşama geçirilmelidir.
Böylelikle toplumsal politikaları zenginleştiren, çalışanlara yönelen
tehditleri göğüsleyen oluşumların gerçekleştirilmesi olanaklı olur.
Bu nedenle sendikalar değişime uygun atılım süreçleri gerçekleştirmelidir. Herşeyi yeniden ve yeniden sorgulamalı; sürecin dinamikliğine uygun toplu sözleşme, ücret, toplumsal haklar politikaları ile
birlikte; birimlerini, işyerlerinden genel merkez düzeyine değin yeni
bir iletişim, yeni bir işleyiş, yeni bir ilişkiler ağı ve yeni bir yapı üzerine oturtmalıdır.
Sendikalar gelişen, değişen dünya ve Türkiye koşullarını bilimsel
kriterler içinde değerlendirerek yeni bir yapı ve işleyiş mekanizması oluşturmak, üyelerinin temel sorunlarına yanıt vermek ve kimliğinin gerektirdiği atılımları gerçekleştirmek zorundadır.
Değişimin zorunluluğuna yanıt vermeyecek, gecikmeli kararların, perspektifsizliklerin ve programsızlıkların gelecekte sorunları
derinleştireceği somut bir gerçektir.
Eğer gerilemeler sürerse, duyarsızlıklar yerini duyarlılıklara ve
tepkilere bırakmazsa ve yine eğer özel, dar, sınırlı, geçici gözüken
durumların özündeki genellik belirlenemezse yarınlara da hazırlıklı
olunamaz.
69
2011-2015 TEZ KOOP-İŞ
70
71
72
GENEL ÖRGÜTLENME SEKRETERLİĞİ
ÇALIŞMALARI
K
üresel düzeyde büyük alt üst oluşlar yaşanıyor. Savaşlar,
ayaklanmalar, isyanlar, kitle hareketleri dünya çapında
yayılıyor. Küresel kriz son 7 yıldan beri bir türlü engellenemedi. Her hamle etkisiz kaldı. Kriz iç evreler geçirerek yayıldı ve
derinleşti. Önce merkez ülkeleri etkileyen kriz, şimdi çevre ülkeleri
sarıyor. Türkiye’de hızla bu anaforun içine giriyor.
5’li kırılgan ülkeler diye tanımlanan ülkeler içinde en kırılganı,
Türkiye olarak dikkat çekiyor. Kriz süreci küresel düzeyde sınıfa
yönelik stratejik saldırıları beraberinde getirdi. Küresel finans kapital sınıfı felç ve kadavra etmek istiyor.
Türkiye’de benzer gelişmeler yaşanıyor. Türkiye bir yandan
Ortadoğu’da pro-aktif politika izleyerek, hızla Ortadoğu bataklığına
gömülüyor. Özellikle Suriye politikası tabir iflasla sonuçlandı. Hatta
küresel güçlerin kıskacında kalarak, bloke oldu. Ortadoğu bataklığı ve yaratıcı kaosun sonuçları coğrafyadaki fay hatlarını kırılırken,
etkilerinin Türkiye’de hissedilmesi kaçınılmaz hale geldi.
73
Öte yandan Ortadoğu’da agresyon politikalarının uygulanması
için içeride sınıfın boyun eğdirilmesi, her düzeyde örgütlülüğünün
dağıtılması ve kölece çalıştırılması gerekiyor. Ancak içeride sınıf
atomize olursa, dışarıda agresyon politikaları yapılabilir. Artık
Türkiye’de iç politikayla dış politika iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan ve etkileyen içeriğe bürünmüştür.
İŞÇİ SINIFINA STRATEJİK SALDIRILAR
Finans kapital sınıfa stratejik bir tarzda saldırıyor. Yıkıcı bir çalışma rejimi inşa ediyor. Sistematik esnekleştirme, güvencesizleştirme, taşeronlaşma, mülksüzleştirme, işsizleştirme, yoksullaştırma
şeklinde biçimlenen bu süreç, sınıfı atomize ediyor ve parçalıyor.
İşçi sınıfı açlık ve işsizlikle terbiye edilip, boyun eğdirilmeye çalışılıyor. Soma bunun canlı örneği oldu. Önce 301 işçi katledildi, ardından 2800 işçi işten atıldı. Yani işçi sınıfına reva görülen açlık ve
ölüm oldu. Benzer gelişme Ermenek’te yaşandı. Torunlar Center
artık katliamların vaka-i adliye’ye dönüştüğünü gösterdi.
Yıkıcı çalışma rejimi, Çin/Vietnam rejimi olarak tanımlanabilir
Türkiye Cumhuriyeti uluslararası işbölümüne uygun olarak ucuz
işgücü cenneti haline geliyor. Bir taşeron cenneti, tedarikçi ülke
konumuyla Çin’le, Uzak Doğu’yla yarışıyor. İşçi maliyetini en alta
çekerek, maksimum kar stratejisine uygun sınıfa çok ağır yaşama
ve çalışma koşulları dayatıyor.
Yıkıcı çalışma rejimiyle sınıf kutuplaşıp, ölümcül bir döngünün
içine sokuluyor.
Son resmi açıklamalara göre Türkiye nüfusunun yüzde 65’i borçlu. Ayrıca 30 milyon kişi devletten yardım alarak yaşamını ancak
sürdürüyor. En üstteki yüzde 10’luk kesim, toplumun krema kesimi
ülke toplam gelirin yüzde 30’unu alırken, en altdaki yüzde 10’luk
kesim gelirin yüzde 2’siyle yaşamını idame etiriyor. Bu olağanüstü
feci tablo, toplumun bir nevi enkaza dönüştüğünü gösteriyor.
Türkiye kritik bu sürecin içine girdi.
Bugün Türkiye’nin dış borcu 402 milyar dolara ulaştı, cari açık (iç
talepteki azalmaya bağlı olarak) nispi oranda düşse de, dış kaynak
ihtiyacı yapısal bir karakter gösteriyor. Türkiye ekonomisi çoklu kırılganlık yaşıyor. Dış kaynakta yaşanacak türbülanslar ekonomiyi felç
edebilir. ABD Merkez Bankası’nın parasal rejim politikalarını değiş74
tirmesi Türkiye ve benzer ülkelerde sarsıcı etkiler yarattı.
Ekonominin sıcak para ihtiyacı ve kronik dış kaynak bağımlılığı bir
dizi sorunu beraberinde getiriyor.
Yaşanan döviz şokları hem ekonomide zafiyetleri açığa çıkarıyor, hem de bir döviz krizinin işaretlerini veriyor. Türkiye hızla döviz
krizi ve onun tetiklediği bankacılık ve emlak krizi içine girebilir.
Ortadoğu’daki gelişmeler, Ukrayna sorunu ve Rusya‘nın resesyona girme riski, Ruble’de yaşanan hızlı düşüş, jeo-politik riskler,
ülkedeki siyasal gerilim ve otoriter düzenlemeler ekonomik kriz olasılığını yükseltiyor.
Bunun işçi sınıfı için anlamı toplu tensikat, işyeri kapanmaları,
işsizlik, sosyal yıkım programalarıdır.
Bugün sınıf, finans kapitalin saldırılarına bir blok olarak cevap
verme yeteneğini sahip değil. Sendikal alanda ciddi problemler
yaşanıyor ve sendikal yapılar önemli bir örgütlülük düzeyine sahip
değil. Sınıfı kavramada, nüfus etmede problemler yaşanıyor.
Sınıfın sendikalara güveni yok. İşçi sınıfı kendi bütünüyle yalnız,
güçsüz ve kudretsiz hissediyor.
Türkiye’de 17 milyon çalışan var. Açık ve gizli işsizlik sayısı ise 6
milyonu buluyor. 23 milyon işçinin ancak yüzde 3’ü sendikalı.
Sınıfın katalizör gücü olması beklenen sendikaların büyük kısmı
statükocu ve bürokrat yapılar. Sınıftan uzak ve sadece üyelerinin
ayrıcalıklarıyla uğraşıyor.
Sendikaların son derece az bir kesimi emek yanlısı politikalar
izliyor. Sınıfın sorunlarını kendi sorunu olarak görüyor.
Kısaca sınıf, kronik bir örgütsüzlük içinde. Bilinç ve kimliğine
ciddi erozyon yaşıyor, örgütlenme gücü aşınmış, eylem kapasitesi
zayıflamış durumda.
Alt kimliklerin belirleyici olduğu bir sosyoloji içinde kendini tanımlıyor.
Neo-liberal dönüşüm süreci hızlı bir proleterleşmenin önünü açtı.
İşçiliğin gençleştiği, gençlerin işsizleştiği, işçiliğin kadınlaştığı,
kadınların işçileştiği bir konjonktürdeyiz. Perakende sektörü bu
kompozisyonun en somut yaşandığı sektör olarak öne çıkıyor.
Sermayenin yönelime bağlı olarak hızla öne çıkan ve çalışan
sayısı hızla artan sektör olan perakende, olası krizde en çok etkilenecek sektör olduğu gözden kaçmamalıdır.
75
Şimdi böylesi bir konjonktür içine girdik.
Sektörde sirkülasyonun yüksek olması, işçilerin küçük burjuva
yönelim ve bilinç içinde olması önümüze ciddi bir engel olarak çıkıyor.
ÖRGÜTLENME STRATEJİK BİR YÖNELİMDİR
Sektörün işçi profili, kompozisyonu son derece ciddi problemler
yaratmaktadır. Kamu da ise karşımıza çıkan problemler temelde;
patronaj ilişkileri, siyasi angajmanın yoğunluğu, bilinç ve kimlikteki
aşınmadır.
Bu faktörler sektördeki örgütlenmenin diğer sendikalar tarafından kendi iç dinamiklerine dayanmayan, siyasi angajmanları öne
alan, sınıfa yabancı ve sınıfın olmadığı gelişmelere yol açmaktadır.
Tez-Koop-İş olarak örgütlenmeye stratejik önem vererek, sınıfın iradesini oluşturmak temel yönelimimiz oldu. Bu yaklaşım bir emek
örgütü olarak örgütlenmeye işçiyle başladık ve işçiyle bitirdik.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz her örgütlenmeyi işçi iradesiyle
başardık. Sınıfa yaraşan sonuçlar elde etik. Dünya tarihine geçecek Kipa örgütlenmesi, Avrupa çapında bir ilk olan Media Markt
örgütlenmesi bunlardan yanlızca ikisidir.
Özelikle perakende sektöründe örgütlenme son derece zor,
metanetli ve dikkat gerektiren bir iştir. Sektördeki sirkülasyon düzeyi, işçi profili, sosyolojisi, eğilimleri, yönelimleri örgütlenmeyi engelleyici faktörlerdir. Öte yandan işçilerin eğitim düzeyi, iletişim yüksekliği, sosyal medyayı kullanma alışkanlıkları, ücret azlığı, çalışma
koşulları ve yoğunluğu paradoksi bir şekilde örgütlenmenin önünü
açmaktadır.
Sektörün bu özelikleri dikkate alarak örgütlenme stratejisi oluşturuldu. Kalıcı, uzun vadeli ve itinayla yürütülen çalışmalarla işçinin
24 saatini kavrayarak adımlar atıldı.
En başta işçiyle bütünleşmeyen, onu yaşamın içinde kavramayan ve sürece katmayan hiçbir çalışmanın başarıya ulaşması mümkün değildir.
Sendikal örgütlenme işçinin yanlızca çalışma yaşamını değil,
boş zamanını ve yaşam alanını kavramalı ve dönüştürmelidir.
Sınıfla organikleşmemiş hiçbir çalışmanın başarılması mümkün
değildir.
76
Bizde örgütlenmeyi bu persfektifle ele alarak, adımlarımızı uzun
vadeli bir çalışmaya göre attık, atıyoruz. Kipa ve Media Markt ardındaki gerçek; sabır, kararlılık, inat, dirayet, sınıfla organik ilişkide
ısrardır.
İşyeri esaslı gerçekleşen bu çalışmalar, işyeri komitelerine dayalı örgütlenmeler oldu.
ÖRGÜTLENME ADIMLARIMIZ
Örgütlenme komiteleri, örgütlenmenin stratejik organizasyonudur. İşçi iradesini yansıtan bu komiteler örgütlenmenin taşıyıcı organıdır.
Örgütlenme komitesinin etki gücünü artırarak bir merkezden
çevreye doğru dalgasal biçimde yayılan ve derinleşen bir tarzda
etki gücünü yayar ve artırır.
Örgütlenme süreci eğer bir özneleşme süreci olursa başarılı olur.
Sermaye işçiyi her alanda nesneleştirerek, şeyleştirerek tahakkümünü kurar ve itaati koşullar.
Örgütlenme süreci sınıfı özne haline getirir. Sınıf düşünen,
müdahale eden muktedir olan bir kimliğe dönüşür bunu gerçekleştiren örgütlenme kalıcı, saldırılara dayanıklı olur.
Örgütlenme komiteleri yada işyeri komiteleri bu anlamda kritik
önem taşır.
Sınıfın kolektif aklı, kolektif yüreği, kolektif yumruğu işlevi görür.
Düz işçiye güç ve kudret verir. Sınıfa özgüven kazandırır. Özgücünü harekete geçirir.
Örgütlenme süreci basitten karmaşığa doğru gelişen, sarmal bir
nitelik taşır. Bir yerde yapılacak yanlışın senkronize etkileri olabilir.
Yanlış temelli örgütlenme sürecinden işçilerin kopması ya da
yeterince katılmamasıyla olur. Yanlışın aşılması da işçilerin sürece
katılmasıyla başarılabilir.
Örgütlenme bir kuyumcu titizliğiyle realize olan bir çalışmadır.
Kaba bir çalışmanın sonuç alıcı olması mümkün değildir.
Tesadüflerle ve programsız yürütülen bir çalışma işçilere zarar verir.
Sektörümüzdeki diğer sendikaların çalışma tarzı temelde böyledir.
Bilimselikten uzak, sınıfa yabancı, başka güçlere dayanan, sınıfa güvenmeyen bir örgütlenme kalıcı olmaz. Bu işyerlerinin kısa ya
77
da orta vadede Tez-Koop-İş’e dönmeleri yüksek bir olasılıktır. TezKoop-İş yükselen bir yıldız gibi parlamaktadır.
YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ
Tez-Koop-İş Sendikası için 2015-2019 arası yeniden yapılanma
dönemidir.
Birçok problemi aşan ve içindeki hastalıklardan kurtulan TezKoop-İş yeniden yapılanarak işçi sınıfı için Kutup Yıldızı olacaktır.
Nasıl ki Kutup Yıldızı karanlıklardaki pusulaysa, işçi sınıfının
yaşadığı Tez-Koop-İş’te sınıfın pusulasıdır.
Örgütlenme yeniden yapılanmanın temel ayağıdır. Örgütlenme
eğitimle iç içe geçmiş bir süreçtir.
Bugüne kadar eğitim sekreterliği ile oldukça başarılı işler yaptık.
Yeni dönemde örgütlenmenin önemi daha da artacaktır.
Sınıfa kronik örgütsüzlüğün dayatıldığı koşullarda örgütlenmenin
nekadar önem taşıdığının farkındayız. Zor olduğunu biliyoruz. Ama
karakter olarak zorluk bize güç veriyor, zoru başarma bizim karakterimiz olarak öne çıkıyor.
Yeniden yapılanmanın bir ayağı dış örgütlenmeyse, diğeri iç
örgütlenmedir.
Yeni dönemde iç örgütlenmeye de her zamankinden daha fazla
önem vereceğiz. Yeniden yapılanmanın temel ayaklarından biri
örgütün iç sağlamlığıdır.
Dış örgütlenme bunun üzerinden inşa edilecektir.
Örgütlenme sekreterliği yeni döneme yeni paradigmayla (değerler dizesi) hazırlanıyor.
İşçinin iradesinin sendikanın iktidarına taşımak, işçiyi iktidar
sahibi yapmak. Özneye dönüştürmek, geleceğe yürümesinin önünü
açmak. Bu bizim görevimizdir.
Her şeye karşın, her şeye rağmen örgütlenmek. İşçilerin kendi
kaderlerinin efendisi olmasını sağlamak için akıntıya karşı olacağız.
Akıntıya karşı duracağız.
Örgütlenme Sekreterliği Tez-Koop-İş‘in geleceğe yürüyüşünün
taşayıcısıdır. Bu bilinçle yolumuza devam ediyoruz ve sonuna
kadar devam edeceğiz.
78
KAYYUM SÜRECİ VE ÖRGÜTLENMEYE ETKİSİ
Sendikamıza hukuk dışı kararlarla kayyum süreci yaşatılmıştır.
Bu süreç sendikamızı örgütlenmede bir yılı aşan süre içinde atıl
duruma getirmiştir. Bu kayyumcu anlayış demokratik, sınıf ve kitlesel sendikal anlayışa vurulan bir darbedir. Bütün bu saldırılara karşı
sendikamız örgütlenme mücadelesine devam etmiştir.
ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARIMIZ
Tesco Kipa Örgütlenmesi
Tesco Kipa örgütlenme çalışması 2003 yılından beri devam
eden bir çalışmadır. Tesco Kipa’da 2003 yılı haziran ayında başlayan örgütlenme çalışması 17 Mayıs 2004 tarihinde başarıyla
sonuçlanmış ancak işveren dava açarak sorunu yargıya taşımıştır.
Yapılan yargılama sonucunda iş yerinde çalışan güvenlik görevlisi
elemanlarının işçi sayısına dahil edilmesiyle birlikte dava sendikamız aleyhine sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Dava sonuçlanmasına
rağmen Tesco Kipa işyerindeki örgütlenme çalışmaları devam
etmiş ve 2008 yılında yeniden üye kayıtlarına başlanmıştır. Toplam
8000 işçinin isdihtam edildiği bu işyerinde 2009 ocak ayında hızlanan çalışmalar sonucunda 18 ay içinde örgütlenme başarıyla
tamamlanmıştır. Ancak iş veren bu tespite de itiraz etmiş, sorunu bir
kez daha yargıya taşımıştır. İşveren tarafından yapılan bu itirazın
hemen sonrasında Tez-Koop-İş Sendikası yönetimi basın açıklaması yapmış, bu haksız itiraz karşısında kimse bizden sessizlik
beklemesin, kimse bizim sabrımızı sınamaya çalışmasın, bu haksızlığa sessiz kalamayız, bitmesini de bekleyemeyiz diyerek yeni
bir sürecin başladığını ilan etmiştir. Yapılan basın açıklamasında
Tez-Koop-İş Sendikası yönetimi şu ifadelere yer vermiştir;
Tesco Kipa işvereni çalışanlarını huzursuz etme, işyeri barışını
zedeleme, çalışma ortamını gerginleştirme pahasında bu sorunu
yargıya taşımıştır. Tesco Kipa bu itirazı yaparak diyalog yöntemini
yok saymıştır. Tarafların güvenini sarsmıştır. Çalışanları gerginleştirmiştir. Bu itiraz ayrıca sürecin başından beri iyi niyetli çalışmalarını sürdüren UNİ’ye İngiltere merkezli USDAW sendikasına, Türkiş’e sendikamıza ve üyelerimize yönelik açık bir meydan okumadır.
Ancak bizler bu dönem sessiz, sedasız dava sürecinin bitmesini
79
beklemeyeceğiz. Üretimden gelen gücümüz de dahil olmak üzere
zaman içinde yapılması gereken ne varsa her şeyi yapacağız.
Bizler her şeye rağmen sorunun diyalog yöntemiyle çözülmesinden
yanayız. Ancak üyelerimize yönelik bu açık saldırı karşısında da
sessiz kalmayacağız. Yapılan itirazın geri çekilmemesi durumunda
konfederasyonumuz Türk-iş ve üst kuruluşumuz UNİ, İngiltere’deki
USDAW sendikasıyla bir araya gelip, ulusal ve uluslar arası düzeyde yapılacak olan etkinlikleri planlayacağız. Demokratik sınırlar
içerisinde ve yasaların el verdiği imkanlar dahilinde üyelerimizle birlikte bir takım kararlar alacağız. Bu kararları hiç çekinmeden uygulamaya sokacağız. Bu gün uzun soluklu bir mücadelenin ilk adımını atıyoruz. Tesco Kipa’da 4000 üyemizin bizlerle olduğunu biliyoruz. Örgütlü olduğumuz diğer market çalışanlarının da yanımızda
olacaklarından eminiz. Bu gün dünden daha kalabalık ve etkiliyiz.
Bu gün 2004 yılından çok daha ilerideyiz. Çok daha ciddi hazırlıklar içindeyiz. Herkes emin olsun ki gelişmeler 2004 yılından çok
daha farklı ilerleyecektir. Olumsuzluklara karşı yılmayacağız. Daha
çok çalışacağız, daha çok üye yapacağız, üyelerimizden daha çok
fedakarlık bekleyeceğiz. Belki sancılı ve sıkıntılı süreç yaşanacak.
Ancak sonuçta Tesco Kipa işçileri kazanacak. Zafer bizlere inanan,
bizimle olan baskılara karşı taviz vermeyen, direnen onurlu kipa
işçilerinin olacak diyerek örgütlenmenin ikinci ayağı olan örgütlü
gücün harekete geçirilmesi sürecini başlatmıştır.
Bu açıklamadan 20 gün sonra herhangi bir adım atılmaması
üzerine İzmir’de ilk örgütlenmenin başladığı ve ilk üyelerimizin alındığı yer olan Balçova Mağazası önünde sendikal haklara saygı
kampanyası isimli kitlesel kampanya başlatıldı.
Yapılacak basın açıklamasıyla ilgili İzmir’de demokratik kitle
örgütleriyle iletişim kuruldu. Demokratik kitle örgütleri temsilcileri,
dost ve kardeş sendikalarımızın üyeleri ve duyarlı yurttaşlarımızın
katılımı ile Tesco Kipa Balçova mağazası önünde 16 temmuz 2010
tarihinde binlerce kişinin katılımı ile coşkulu bir basın açıklaması
yapıldı. Basın açıklamasına Türk-İş’in o dönemdeki Genel Mali
Sekreteri Ergün Atalay da katıldı. Kitleye yönelik coşkulu bir açıklama yaptı. Ardından, bu kampanya doğrultusunda ikinci adım
Kuşadası mağazası önünde atıldı. İlk eylemden takriben 25 gün
sonra 11 ağustos 2010 tarihinde Tesco Kipa Kuşadası mağazası
önünde kitlesel bir basın açıklaması daha yapıldı. Çevre illerden
80
gelen emek dostları ile birlikte dünya genç işçiler buluşması için
Selçuk’ta bulunan ve dünyanın 20 farklı ülkesinden ülkemize gelen,
dünya genç işçileri de basın açıklamasına katılarak Tesco Kipa işçilerinin sendikal örgütlenme mücadelesine destek verdiler. Çevrede
bulunan yurttaşlar ise basın açıklamasına alkışlarla destek vererek
katıldılar. Almanya Sol Parti milletvekili, Almanya Demokratik İşçi
Dernekleri Derneği, Yunanistan Yeni Sol Bakış Hareketi yöneticileri
eyleme destek vererek söz aldılar ve Tesco Kipa işverenini işçilerin
örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi hakkını tanımalarını söylediler.
Örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi haklarının en temel insan
hakkı olduğunu, Tesco Kipa gibi dünya devi bir şirketin, bu haklara
saygı göstermesi gerektiğini ulusal ve uluslar arası platformlarda
defalarca dile getirdik. İşçilerin sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi yapma haklarını tanıyın dedik. Ancak bizi dinlemediler. Konuyu
yargıya taşıyarak işçileri uzun bir süre oyalayacaklarını sandılar.
Ama öyle olmadı. İşte Kipa işçisi burada, Kipa işçileri ayakta. Kipa
işçileri onur mücadelesi veriyor. Kipa işçisi beklemeye tahammülü
olmadığını gösterdi. Bizler, işlerin böyle yürüyemeyeceğini gösterdik. Defalarca dostluk eli uzattık. Buna rağmen bu eli sıkmadılar.
UNİ küresel sendikasına, Tesco ittifakına, Türk-İş’e, sendikamıza
ve üyelerimize meydan okudular. Bu nedenle bizler Balçova ve
Kuşadası’nda olduğu gibi bu günde Lüleburgaz mağazasında sendikal haklara saygı kampanyasını sürdürüyoruz. Bu kampanya
Türkiye’deki Tesco Kipa mağazalarının önünde sırasıyla yapılacak
olan kitlesel basın açıklamalarıyla devam edecek. Bundan sonra itiraz geri çekilmezse, kampanyanın ikinci ayağı olan tüketicilerin
örgütlenmesi konusunda çalışma yapacağız. Tesco Kipa işçilerinin
sendikal hakları tanınana ve yapılan itiraz geri çekilene kadar
mücadelemiz devam edecek. Zafer bizlere inanan, bizimle olan,
baskılara karşı taviz vermeyen ve direnen onurlu Kipa işçisinin olacak dedi.
ÖRGÜTLENMEDE SÜREKLİLİK
Tesco Kipa örgütlenmesi sadece bir örgütlenme süreci değil,
içinde deneyimler ve dersler biriktiren bir olgudur. Bu bağlamda
sendikamızdaki yönetim değişiklerine karşın bu mücadele süreklilik
arz etmiştir. Yönetim kurulumuz tarafından da sonuçlandırılmıştır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Tesco Kipa örgütlenmesi sendikal
81
hareket için derslerle doludur. İşverenin her iki itirazında da amaçladığı hedefler sendikamız yönetimi tarafından doğru okunmuş,
mücadelemizde buna göre şekillenmiştir. İşveren her iki itirazda da
süreci uzatmak, sendikal örgütlülüğü zayıflatmak amacıyla çeşitli
engelleme yöntemlerine başvurmuştur. Bu yöntemlerden bazıları
şunlardır;
Sendikamızın yasal çoğunluğu elde edeceğini anlayan işveren,
çalışan sayısını yüzde 30’lar civarında arttırmıştır. Bir yandan üyelerimizi işten atmayla tehdit ederken, diğer yandan üye olanların
işyerinde mesleki ilerlemelerinin olamayacağının propagandasını
yaygınlaştırmıştır.
Tesco Kipa örgütlenmesinin asıl önemli noktalarından biri şudur;
Örgütlenme süreci devam ederken yeni yeni mağazalar açarak
işçi sayısı çoğaltılmıştır. Sendikamız işverenin büyüme hızından
daha fazla bir ivme yakalayarak yasanın aradığı çoğunluğa ulaşmıştır. 2003 yılında yaklaşık 1500 çalışanı bulunan Tesco Kipa’nın
süreç tamamlandığında çalışan sayısı 8500’lere dayanmıştı.
İşverenin bu büyüme hızına rağmen sendikamızın yetkili konuma
gelmesini en önemli nedenleri kararlılık, çalışmanın süreklilik arzetmesi, eğitim ve örgütlenmenin içiçe götürülerek sürecin uzamasına
rağmen sendikamıza olan güvenin arttırılması ve sınıfa olan inancımızdır. Tesco Kipa örgütlenmesi başlı başına sadece sayısal
büyüklük değildir. Aynı zamanda sendikamızda örgütlenme bilincinin ve örgütlenme kültürünün yerleşmesinde ki deneyimdir. Bu
örgütlenme daha büyük örgütlenme projelerinin altından kalkabileceğimizin göstergesidir. Nitekim proje içinde barındırdığı deneyim
ve birikimiyle Avrupa’da ödül almıştır.
Genel yönetim kurulumuz göreve geldiği andan itibaren Kipa
işvereninin sendikasızlaştırmaya yönelik tezgahlarını bozmak ve
başarılı olmak için aşağıda belirteceğimiz bir dizi mücadele yöntemlerini hayata geçirmiştir.
İşverenin süreci uzatmak ve sendikayı zayıflatmak amacıyla
başvurduğu engelleyici ve baskıcı saldırılara karşın, sendikamız
bir yandan örgütlülüğünü devam ettirirken, diğer yandan bu sorunu
kamuoyuna taşımaya yönelik bir dizi basın açıklaması, boykotlar,
eylemler ve işyeri ziyaretleri yapmıştır.
Sendikamız Genel Başkanı Osman Gürsu’nun 4 Ağustos 2011
tarihinde Ankara Panora Mağazası önünde yaptığı kitlesel basın
82
açıklamasında özetle şunları söylemiştir;
Tesco Kipa’da 2003 yılından bu yana yürüttüğümüz sendikal
mücadelede ipi göğüslememize az bir zaman kaldı. Bunu gören
işveren, sendikasızlaştırma politikalarına yeni bir yöntem ekledi;
çamur at, karala yöntemine başvurmuştur.
Sendikamız 6 Mayıs 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na yetki için başvurmuştu.
Çalışma Bakanlığı, Tesco Kipa’da 7644 işçinin çalıştığını, 3922
işçinin üye olduğunu, Tez-Koop-İş Sendikasının yetkili sendika
olduğunu tespit etmiştir.
Yetki tespitinin ardından, 8 yıldır sendikal mücadele veren,
örgütlenme yolunda ağır bedeller ödeyen üyelerimiz ve sendikamız
toplu iş sözleşmesi masasına oturmayı bekledi. Ancak işveren yetki
tespitine iki ayrı itirazda bulundu. Birincisi Tesco Kipa mağazalarının sendikamızın örgütlü olduğu “Ticaret, Büro, Eğitmi ve Güzel
Sanatlar İşkolunda” olmadığı, ikincisi de Tesco Kipa çalışanlarının
sayısında hata olduğu, sendikamıza üye olan işçi sayısının yetersiz
olduğu iddiasıdır.
Sendikal mücadeleyi, işçiler arasındaki birlik ve beraberliği tarumar etmek, toplu iş sözleşmesi sürecini geciktirmek, hatta imkansızlaştırmaya çalışmak üzere zaman kazanmak isteyen Tesco Kipa
işvereni, haksız, yersiz ve asılsız bilgilerle Çalışma Bakanlığı’nın
sendikamıza verdiği yetkiye itirazdan vazgeçmedi. Süreç iş mahkemelerinde devam etti.
3 Haziran 2011’de İzmir’de görülen işkolu davası sendikamız
lehine sonuçlandı.
Tesco Kipa işverenin yapmış olduğu işkolu itirazı mahkemece
reddedildi ve Tesco Kipa işyerlerinin “Ticaret, Büro, Eğitmi ve Güzel
Sanatlar İşkolunda” olduğuna karar verildi. Bu karar Tesco Kipa
işvereninin moralini oldukça bozmuş olmalı ki, sendika karşıtı marifetlerine marifet katmaya devam etti. Bunlardan biri, ücretleri arttırıyormuş gibi göstererek kazanılmış sosyal hakları kaldıran yeni
ücret sistemi aldatmacası oldu.
Sendikamız öncülüğünde, bilinçli ve haklarının farkında olan
Tesco Kipa işçileri işvereninin bu aldatmacasını boşa çıkarttı. Ücret
sistemlerinin sadece ve sadece toplu iş sözleşmesi ile değiştirilebileceğini bir kere daha ifade etmiş oldu.
83
İşverenin yeni ve son marifeti sendikamıza çamur atma ve karalama çalışmasıdır.
Tesco Kipa iş verenin sendika hakkında bilgilendirme başlığı ile
tüm çalışanlara yayınladığı duyuruda; sendika üyelik fişlerinin
uydurma imzalarla düzenlendiğine dair imzasız ihbarlar aldığını
Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduğunu söyleyerek, Tesco Kipa’yı
çalışmak için mükemmel bir şirket haline getirmek yolunda ilerlemeye devam edeceklerinden bahsetmiştir.
Uyduruk imzalı üyelik fişleri bahanesi, üyelerimizi sabır ve morallerine karşı girişilen tehlikeli bir oyundur. İşveren, üyelerimize sendikaya üye olup olmadıkları ve imzaların kendilerine ait olup olmadığını sormaktadır. Tesco Kipa işvereni bu sorgusuyla, resmi
makamlara ait bir yetkiyi kullanmaktadır. Sendikal hak ve özgürlüklere müdahale etmekte ve işçilerin sendikal bilgilerini kişisel veri
olarak kaydetmeye çalışmaktadır. Tesco kipa işvereni tüm bunların
bir suç olduğunu biliyor mu?
13 farklı ülkede faaliyet gösteren Tesco Kipa’nın İngiltere,
İrlanda, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ndeki işçileri sendikalı ve toplu iş sözleşmesi olarak çalışmaktadır. Tesko Kipa işvereni bir çok ülkede sendikal hak ve özgürlüklere gösterdiği saygıyı
ülkemizde göstermemekte ısrar etmektedir. Tez-Koop-İş Sendikası
olarak Tesco Kipa işvereninin bu oyundan dönmesi ve derhal toplu
sözleşme masasına oturması için uyarıyoruz. Tez-Koop-İş
Sendikasının örgütlülüğüne mücadele tarihine ve itibarına leke sürmeye çalışanlar karşılarında tüm Tez-Koop-İş üyelerini ve emek
camiasının onurlu temsilcilerini bulurlar. Bundan hiç şüphe etmesinler.
Tez-Koop-İş Sendikası üyeleri kazanmanın, hakkını almanın
coşkusunu birlikte yaşamaya kararlıdır. Taleplerimiz insanca bir
yaşam içindir. Sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkımızı istiyoruz.
Haklarımızı alıncaya kadar mücadele edeceğiz ve her zorluğu
beraber aşacağız, direneceğiz. Tesco Kipa mücadelesi hak mücadelesidir, ekmek kavgasıdır.
Eylemde Kipa şaşırdın sabrımızı taşırdın, Kipa işçisi köle değildir, Kipa’ya sendika halaylarla girecek, zafer direnen emekçinin olacak, sendika yoksa barışta yok, toplu sözleşme hakkımız engellenemez, sloganları atıldı.
84
Üyelerimizin imzalarını sorgulayarak daha önce ne duyduğumuz
nede gördüğümüz bir işe imza attınız. Artık sözün bittiği yerdeyiz.
Tüm Kipa mağazaları direniş alanlarımız olacak. Ta ki Kipa işçisi
toplu iş sözleşmesiyle çalışıncaya dek dedi.
Sadece Tesco Kipa işçileri için değil, güvenceli iş, insanca
yaşam, eşit-özgür-demokratik bir Türkiye mücadelesinde de yılmayacağız, yorulmayacağız dedi.
Genel Başkanımızın Ankara Panora Mağazasında başlattığı
basın açıklamaları ve eylemlerimiz Genel Eğitim Sekreterliğimiz ve
Genel Örgütlenme Sekreterliğimizin kollektif çalışmalarıyla; 18
ağustos 2011 tarihinde Balıkesir’de, 6 Ekim 2011 tarihinde Kurtköy
mağazası önünde 29 Ekim 2011 tarihinde açılışı yapılan Bandırma
mağazası önünde 19 Ocak 2012 tarihinde açılışı yapılan Bolu
mağazası önünde 22 Şubat 2012 tarihinde açılışı yapılan Tarsus
mağazası önünde 24 Mayıs 2012 tarihinde yeni açılan Bodrum
Yalıkavak mağazası önünde bir dizi eylem ve basın açıklamalarıyla devam etmiştir.
Yapılan bu eylem ve basın açıklamaların tamamında halkımız ve
kamuoyunda kitlesel destek alınmıştır. Bu konuda desteklerinden
dolayı üyelerimize ve emek dostlarına sonsuz teşekkür ediyoruz.
Tarih; 25 Temmuz 2012... Tesco Kipa işvereni Rekabet Kurulu’na
gönderdiği yazı da aynen şu görüşlere yer verdi;
“06 Temmuz 2010 ve 12 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan
özel durum açıklaması ile konunun bilgisine sunulduğu üzere
şirketimize 05 Temmuz 2010 tarihinde tebliğ olunan T. C.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel
Müdürlüğü’nün (bakanlık) b. 13. 0. Çgm . 0. 12. 03. 00-14021975 sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli yazısı ile Türkiye Ticaret
Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar Sendikası’nın (TezKoop-İş) şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için bakanlığa yetki tespiti başvurusunda bulunduğu ve 2822 sayılı toplu
iş sözleşmesi grev ve lokavt kanununun (TİS GLK ) 13. maddesi gereğince bakanlık tarafından yapılan inceleme neticesinde Tez-Koop-İş’in yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığını tespit edildiği bildirilmiş ve söz konusu olumlu yetki tespiti
yazısına karşı itirazlarımızı konu alan dava, 12 Temmuz 2010
tarihinde ilgili mahkemede açılmıştır. Yukarıda belirtilen dava
sonucunda ilk derece mahkemesinin Tez-Koop-İş’in yetkili
85
olduğunu dair ermiş olduğu karar, yargıtay tarafından da
onanmış olup, Tez-Koop-İş’in şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi
yapmak için gerekli yasal çoğunluğu ve temsil yetkisine sahip
olduğu belirlenmiştir. Bilgilerinize…”
Tarih: 10 Temmuz 2012, Yer: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2012/1785 e., 2012/27237 k. sayılı ve 10. 07. 2012 gününü kararı ile yerel mahkeme kararını onadı. Böylece Tesco Kipa işyerlerinde Tez-Koop-İş Sendikası’nın çoğunluğu sağladığı kesin olarak
tespit edilmiş oldu.
Tarih: 14 Ağustos 2012, Yer: Türk-İş Genel Merkezi Toplantı
Salonu
Sendikamız Tez-Koop-İş, Tesco Kipa’da toplu sözleşme yetkisinin kesinleşmesi üzerine sözleşme ön hazırlıkları kapsamında Kipa
işçileriyle genel bir toplantı gerçekleştirdi.
Ankara’ da Türk-İş Genel Merkezi toplantı salonunda 14 Ağustos
2012 tarihinde yapılan toplantıya Türkiye’nin dört bir yanından
gelen Kipa işçileri katıldı.
Tesco Kipa 2003 yılından bu güne sürdürülen mücadelenin anlatıldığı video gösterisinin ardından bir konuşma yapan Genel
Başkan Osman Gürsu, sendikal örgütlenme sürecinde gösterilen
özveri ve direnç için teşekkür etti. Gürsu özetle şunları söyledi:
“Değerli Tesco Kipa İşçileri,
Sizlerin 2003 yılından bugüne 9 yıldır sürdürdüğü örnek
demokratik sendikal mücadele, dayatmalara boyun eğmemenin, asla ve asla diz çökmemenin dosta düşmana gösterildiği
bir mücadeledir. Ve yine bu mücadele emekle örülmüş, geliştirilmiş, özveriyle ve onurla büyütülmüştür.
Sizleri bu örnek tutumunuz ve mücadeleniz için bir kez daha
kutluyor ve bu sürece emek ve destek veren tüm Kipa işçilerini; sendikamızın tüm üye, temsilci ve eski yeni tüm yöneticilerini, bizlere somut destek sağlayan tüm sendikaları ve demokratik kuruluşları, uluslararası örgütümüz küresel sendikalar
birliği UNI kapsamında kurulan Tesco-Kipa Küresel İttifak üyelerini bir kez daha saygıyla anmayı borç biliyor ve teşekkür ediyorum.
Değerli Arkadaşlar;
Türkiye, sendikal hak ve özgürlükler açısından kısıtlı ve
86
yasaklı bir ülke görünümünden ne yazık ki kurtulamamıştır.
Bir yandan yüzde 25’lere varan gerçek işsizlik, diğer yandan
milyonlarca insanın korunmasız ve güvencesiz çalıştırılması,
sendikal hak ve özgürlüklerinin kullanamamaları iç içe geçmiş
birer toplumsal olgu durumundadır.
Tüm bunlara, toplu sözleşme sürecinin karmaşıklığı; işverenin bu süreci geciktirmek için antidemokratik taktikleri; grev
hakkına getirilen kapsamlı yasaklar; esnekleştirme uygulamalarıyla, çalışma yaşamını çok daha kırılgan duruma getirme
girişimlerini de eklemek gerekir. Oysa sendikalar ve tüm emek
örgütleri demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarıdır, örgütleridir. Çünkü emeğin örgütlenmediği bir düzen, demokratik bir
düzen değildir. Otokratik bir düzendir. Baskıcı bir düzendir
daha ilerisi faşist bir düzendir.
Değerli Kipa İşçileri;
Uzun bir sürenin ardından Yargıtay, sendikamızın haklılığını
doğrulayan kararı aldı. Şimdi, Tesco Kipa işyerlerinde yeni bir
süreç, yeni bir dönem açıldı.
Görevimiz çok önemlidir ve bir o kadar da zorluklarla doludur. Oyalamaya, ertelemeye, geciktirmeye gelmez ve gelmeyecektir. Bunun bilincinde olarak davranan sendikamız, tüm
güçlükleri sizlerden aldığı güçle aşma kararlılığındadır.
Burada ısrarla vurgulamak isteriz ki, tüm üyelerimize yeni
güvenceler ve haklar getirecek, onları daha iyi yaşama ve
çalışma koşullarına ulaştıracak bir toplu iş sözleşmesinin
oluşturulmasında sizlerin birliği ve desteği önkoşuldur.
Bu nedenle toplu iş sözleşmesinin her aşamasında sendikal birliğimizi korumak, geliştirmek ve çok daha ileri boyutlara
yükseltmek gereklidir ve önemlidir.
Burada gerçekleştirdiğimiz bu toplantı sizlerin bu kararlılığını göstermesi açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır.
Değerli Kipa Temsilcileri, Değerli Arkadaşlar;
Önümüzde somut ve gerçekçi hedefler bulunmaktadır.
Kipa’ da gerçekleştirilecek ilk toplu sözleşme ile düzensiz,
esnek ve güvencesiz çalışma, kısaca toplu sözleşme olmaksı87
zın sürdürülen çalışma ilişkileri sona erecektir.
Artık, sendikal hakların yürürlükte olduğu, toplu sözleşmeli
bir ortamda çalışacaksınız. Artık zorlukları tek tek ve bireysel
değil, topluca ve birlikte aşmaya çalışacağız. Çünkü işyerinde
yasal ve yetkili olan sendikanız olacak. Yazılı kurallar ve
hükümler getiren toplu sözleşmeniz ve bu toplu sözleşmenin
uygulanması için sizlere destek olacak temsilcileriniz olacak.
Ancak tüm bu olumlu değişim için sendikal dayanışma, sendikal birlik, sendikal kararlılık hiçbir biçimde elden bırakılmamalıdır. Bunun için daha fazla duyarlılık, daha fazla çaba ve daha
fazla dikkat gerekiyor.
Yıllardır onurlu mücadele yürüten, yılmayan, korkmayan,
dağılmayan tam tersine cesaretle sorunların üzerine yürüyen,
yüreğini ve inancını ortaya koyan sizlere sonuna kadar güveniyoruz. “
Türk-İş Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya katılan UNİ
Örgütlenme Uzmanı Nigel Venes, Tesco Kipa örgütlenmesi için
Tez-Koop-İş Sendikasını kutladı ve UNI ticaret işkolu başkanı Alke
Boessiger’in gönderdiği dayanışma mesajını okudu. Boessiger
gönderdiği mesajda; “Kararlılığınızın ve direncinizin, sabrınızın
ve kudretinizin karşılığını aldınız. Tez-Koop-İş, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla yasal sendikal temsilciniz olarak tanınmış
oldu. UNI ve dünyada Tesco’nun faaliyet yürüttüğü UNİ’ye üye
tüm sendikalar, sizin mücadelenizle birlikte ayağa kalkmıştır.
Tesco Kipa, şimdi sözleşme masasına oturmalı, sizlerle ve
sendikanızla görüşmelere başlamalıdır. Sizler, Türkiye ve küresel işçi hareketini daha da güçlendirdiniz. Yakında Kipa ile
yapacağınız görüşmeler de iyi şanslar diliyorum. Tüm dünyadaki UNI’li dostlarınız sonuna kadar yanınızda olacaktır” dedi.
Örgütlenme sürecine katılan, önemli görevler üstlenen Kipa işçilerinin deneyimlerini aktardılar.
Media Markt Örgütlenmesi
Bu dönem içinde örgütlenme çalışmasının başarıyla tamamlandığı bir başka işyeri Media Markt elektronik marketidir. Uluslararası
bir şirket olup toplam işçi sayısı 1750’dir. 10 İl’de 32 mağazası bulunan büyük bir işyeridir. Uzman kadrolarımızla kollektif çalışma anla88
yışımız içerisinde; 31.04.2013 tarihinde çoğunluk tespiti alınıp
toplu iş sözleşmesini bitirilmiştir. Media Markt örgütlenmesinin iki
önemi bulunmaktadır. Avrupa’nın bir çok ülkesinde faaliyet göstermesine rağmen hiç bir ülkede çalışanları sendikalı değildir. Ülkemizde ise elektronik sektörde sendikal örgütlenme çalışmalarını
başaran ilk ve tek sendika Tez-Koop-İş’tir. Kuşkusuz bu tür örgütlenmeler bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu çalışmada üst kuruluşumuz küresel sendika (UNI’nin) desteği, işçi arkadaşların mücadeleye sahip çıkmasıyla başarıya ulaşmıştır. Örgütlenme çalışmalarında Adana Şube’miz, Ankara Şubeleri, İstanbul 4 No’lu şubelerimiz, yadsınamaz sorumluluklar üstlenmişlerdir.
Electroworld Örgütlenmesi (BİMEKS)
Media Markt örgütlenmesinde ki başarının hem sendikamızı
hem de Electroworld işçilerini etkilemesiyle Electroworld örgütlenmesini başlattık. Avrupa‘nın bir çok ülkesinde faaliyet gösteren
Electroworld işçileriyle görüşülüp, Türkiye’ de de Electroworld çalışanlarıyla örgütlenme mücadelesine devam ettik.
Süreç içinde gerçekleştirilen bu örgütlenmede işverenin tepkisi,
işyerlerinde baskı ve işten atmalar oldu. Ankara, İstanbul, Konya
mağazalarından 18 sendika üyesi işçi işten çıkartıldı. Sendikamız
bu anti-demokratik olaylara sessiz kalmadı. Bir yandan yasal yollara başvurulurken, diğer yandan da Ankara ve Konya’da emek örgütlerinin de katıldığı kitlesel basın açıklamaları yaptı.
2014 Mart ayında Electroworld, Bimeks A. Ş. tarafından satın
alınması örgütlülük oranımızı aşağıya çekmiştir. Bimeks A. Ş. ’ nin
40 mağazası ve 1000 civarında çalışanı bulunmaktadır. Örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor.
Adila Sultan Öğretmenevi Örgütlenmesi
Genel Örgütlenme Sekreterliğimizin bilgisi ve katkılarıyla,
İstanbul 5 No’lu Şube tarafından yürütülen
öğretmenevi kısa
zaman içerisinde çoğunluk sağlanıp, toplu iş sözleşmesi yapılıp,
sendikamız çatısı altına girmiştir.
Kalkınma Ajansları’nda örgütlenme çalışmaları yapıldı. Ahiler ve
Çukurova Kalkınma Ajansı’nda çoğunluk sağlandı ve yetki alındı.
İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nde örgütlenme çalışmaları yapıldı.
89
Bütün kadrolarımızla tüm illere ulaşılmaya çalışıldı ve işçilerle
görüşmeler yapılıp üyelikler alındı. Sermaye iktidarının ve bürokrasinin engellemesi ile var olan yetkimiz engellendi. Yetki alan sendikaya itiraz edildi. Yargı süreci devam etmektedir.
Cankurtaran Öğretmenevi Örgütlenmesi
Örgütlenme Sekreterliği tarafından başarıyla tamamlanan örgütlenme çalışması Cankurtaran Akşam Sanat Okulu’dur. Bu iş yerinde gerekli çoğunluk kısa sürede sağlanmış, toplu iş sözleşmesi
başarıyla bitirilmiştir. Genel merkezimizin örgütlenme çalışmaları
dışında şubelerimizin de başarılı çalışmaları olmuştur.
Almanya Büyükelçiliği
Dünyada bir ilk olan Alman Büyükelçiliği’nde örgütlenme çalışması yapıldı. Ankara’da büyükelçi çalışanları, İstanbul
Başkonsolosluk çalışanları, İzmir, Antalya Büyükelçilik çalışanlarıyla görüşülüp örgütlenme tamamlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’ndan yetki tespiti istendi. Bakanlık tarafından sendikamıza yetki verildi. Alman Büyükelçiliği’nin yetkimizi tanımadığını belirtti. Hukuksal alanda girişimlerimiz devam ediyor.
Kamu taşeronda çalışanlara yeni sendikal örgütlenme olanağı
getiren 6552 Yasanın çıkmasıyla birlikte; Türkiye genelindekamda
bulunan taşeron işçilerinin
örgütlenme çalışmaları Genel
Merkezimiz ve Şubelerimiz tarafından başlatılmıştır. Birçok üniversitede örgütlenme çalışmalarımız devam etmektedir.
Adıyaman Üniversitesi’nde Genel Örgütlenme Sekreterliğimiz
ve Gaziantep şubemizin birlikte yürüttüğü örgütlenme çalışmaları
başarıyla tamamlanıp yetki alınmıştır.
Devlet Malzeme Ofisi işçilerini örgütleyerek sendikamız bünyesine katılmıştır. Sosyal-İş Sendikasına üye olan işçilerin tamamı istifa ettirilerek sendikamız bünyesine alınmıştır. Yetki başvurusu
yapılmıştır.
Sendikamız Eğitim-İş Sendikasında çalışan işçileri örgütleyerek
sendikamız çatısı altına katmıştır. İlk toplu iş sözleşmeleri bitirilmiştir.
Sendikamız Birleşik Kamu Konfederasyonu işçilerini örgütlenerek sendikamız bünyesine katmıştır.
90
Daha önce sendikamız üyesi olup ayrılan Çanakkale 18 Mart
üniversitesi işçileri tekrar örgütlenerek sendikamız bünyesine katılmıştır.
Değerli Delegeler;
Dört yıllık süreçte yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuzluklara rağmen başarılı bir dönemi geride bırakmış bulunuyoruz. Bugüne
kadar yapılan örgütlenme çalışmalarında elde ettiğimiz başarı,
deneyim ve örgütlenme kültürü ile Tez-Koop-İş Sendikası ve işçi
sınıfının kazanımıdır.
YAŞASIN TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI
YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ
91
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ÇALIŞMALARI
Değerli Delegeler,
Hepinizin de bildiği gibi, 26-27 Mart 2011 tarihinde yaptığımız 9.
Olağan Genel Kurulumuzun Ankara 10. İş Mahkemesinin 2011/572
Esas sayılı kararı ile iptal edilmesi ve bu kararın Yargıtay 22. Hukuk
Dairesinin 2013/ 19286 Esas sayılı kararı ile onanması sonrasında,
sendikamıza yerel mahkeme kararı ile kayyum atanmıştır.
Sendikamız mahkemece atanan kayyum tarafından 26.11.2013
tarihinden itibaren yaklaşık 5 ay süreyle fiilen yönetildikten sonra,
13.04.2014 tarihinde yapılan genel kurul sonrasında oluşan mevcut yönetimle bugünlere gelinmiştir.
Bu sürede sendikamız çok zor günler yaşamıştır. Bir tarafta
halen devam etmekte olan mahkemeler, diğer tarafta yapılması
gereken toplu iş sözleşmeleri, bir diğer tarafta ise ülkemizdeki tüm
işkollarının ortak sorunu olan “taşeron” işçisini sendikalaştırma
mücadelesi.
Biz bu bölümde, sendikamızın 2011’de yapılan 9. Olağan Genel
Kurulundan günümüze kadar bağıtladığı toplu iş sözleşmeleri hakkında genel bilgiler vereceğiz.
92
Değerli arkadaşlarım;
Öncelikle, toplu iş sözleşmeleri niye ihtiyaç haline gelmiştir?
Kısaca anlatılmasında yarar olduğunu düşünmekteyiz.
Çalışma yaşamında güçlü olan işverenlerdir. Çalışmanın tüm
koşullarını (Çalışma sürelerini, ücretleri, izin haklarını, sosyal yardımları, işten çıkarmaları ve hatta fazla çalışma süresini ve ücretini
v.b) işverenler belirler. Bu kuralları belirleme, zaman zaman yasaların emredici hükümlerine rağmen ve aykırı olarak da belirlenebilmektedir. Ekmeği için mücadele eden işçi hakkını arayamaz, şikayet bile edemez, işini kaybetme korkusu vardır. Şikayet ederse
“işsizlik” ve dolayısiyle “açlık” muhakkaktır. Anılarımızda halen tazeliğini koruyan Soma’da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden
kazası, İstanbul’da Mecidiyeköydeki rezidans inşaatında 10 işçinin
ölümüyle sonuçlanan asansör kazası, Ermenekte 18 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden kazası, basında yeterince yer almasa da
Bartın'da 2 Çinli işçinin ölümü ile sonuçlanan maden kazası, ve
yine zonguldak’da kaçak çalıştırılan bir maden ocağının çökmesi
ile, Osmaniye’de maden göçüğü sonrasında birer işçinin ölümü (Bu
örnekler çoğaltılabilir) ile sonuçlanan iş kazalarının nedeni “açlıkla-inşallah bir şey olmaz” arasında ki çaresizliktir
Aslında bu ölümler sonrasında Zonguldaklı maden işçisi olayı
çok veciz bir biçimde şöyle ifade etmiştir. “Yukarıda açlık, aşağıda
ölüm-yukarıdaki açlık muhakkak ama aşağıdaki ölüm olasılık”
Bu algı; çaresizliğin dışa vurumudur.
Çare dayanışma ve birlikte mücadeledir.
Emekçilerin tek mücadele aracı örgütlenerek birlikte hareket
etmelerini organize eden sendikalarıdır. İşçiler sendikalaşabilir ve
sendikalarının öncülüğünde birlik ve dayanışma içerisinde mücadele edebilirlerse, toplu iş sözleşmeleri yaparak çalışma koşullarını,
ücretlerini, sosyal haklarını düzenleyebilir, işten çıkarmalar dahil
olmak üzere disiplin kurulları aracılığı ile verilecek disiplin cezalarının tespitinde taraf olarak yer alır. İşgüvenliği kurulları aracılığı ile
iş sağlığı ve işgüvenliği tedbirlerinin alınmasını sağlar, işyerlerinde
çalışma kuralların belirlenmesinde rol üstlenirler.
İşte o zaman; işverenler, işyerlerinde daha düşük maliyet için
işgüvenliği yatırımlarını yapmaktan vazgeçemez. İş cinayetleri bu
denli büyük olmaz. İşçiler çalışma koşullarını belirlerken iş güven93
celerini de artırırlar. İşveren hiç bir işçiyi haklı nedene ve disiplin
kurulu kararlarına dayanmaksızın işten çıkaramaz.
Bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin ne kadar iyi olacağını öncelikle iki koşul belirler. Birincisi piyasa koşulları, ikincisi ise işçinin
mücadele azim ve kararlılığıdır.
Bu iki faktörün dışında da toplu iş sözleşmelerinin hangi koşullarla bağıtlanabileceğini belirleyen başka faktörlerde vardır ve bunlarda önemlidir. Örneğin; hükümetin memurlara uyguladığı zam
oranları, 2002 den beri tek başına hükümet olan bir iktidarın sermayeden yana tavır takınarak, emekçileri karşı cephe olarak belirlemesi sonrasında, sermayenin özgürleşmesini sağlarken emeği
baskı altına alması (yasalar ve yönetmeliklerle), kamudaki özelleştirmeler, kamuya işçi alınmaksızın taşeron’lar aracılığı ile kamu hizmetlerini yürütmeye çalışarak çalışanları sendikasızlaştırmak ve
güvencesizleştirmek, sözleşmeli çalışmanın ve esnek çalışmanın
önünü açmak bu örneklerden bazılarıdır.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak her işçi arkadaşım
kendi aile yaşamına ve işyerindeki çalışma koşullarına bakarak
hayatındaki gelişmelerin lehine mi? yoksa aleyhine mi? geliştiğini
herkesten daha iyi tespit edecektir.
Türk-İş araştırmalarına göre; ülkemizde 2014 Aralık ayı açlık
sınırı 1.232,35 TL/ay olmasına rağmen, açlık sınırının yaklaşık 100
TL altındaki , 1.134,00 TL/ay ‘lık asgari ücretle işe girebilmek için
yüzbinlerce işsiz iş arıyorsa; işyerlerinde toplu iş sözleşmeleri ile
ücretleri, asgari ücretin 2 katına yükseltemezsin (özellikle de yapılacak iş özel yetenek, eğitim ya da sertifika-ehliyet gerektirmiyorsa),
yapabilecek en iyi şey işçinin iş güvencesini öne alarak keyfi işten
çıkarmaları önlemek ve işyerindeki çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışırken mümkün olduğunca da yan ödemelerle (ikramiye,
yakacak yardımı, servis yardımı, primler, giyim yardımı, yemek yardımı v.b) işçinin gelirini yükseltmeye çalışmak olmalıdır. Bu konularda ki başarı bile, işçinin sendikasının öncülüğündeki birlik ve
beraberlik içinde mücadele edebilme gücüne bağlıdır.
Toplu iş sözleşmeleri işçinin sömürüsünü engellemez. İşçinin
yarattığı artı değerden hak ettiğini değil, gücünün yettiğini almasını
sağlar. Onun için biz her zaman, toplu iş sözleşmesi pazarlık masalarında “haklı olduğumuz için zam almıyoruz, güçlü olduğumuz
kadar zam alıyoruz” deriz.
94
Bu söylemin ne kadar doğru olduğunun kanıtını işçi sınıfı yaşayarak, bazen de ölen arkadaşlarından öğrenmektedir.
Ülkemizde yaşanan yıllık ortalama binin üzerinde işçinin ölümü
ile sonuçlanan işkazalarının, daha doğrusu iş cinayetlerinin hemen
hemen tamamı sendikasız işçi çalıştıran işyerlerinde yaşanmaktadır. Bunun tesadüf olduğunu söylemek veya “işin fıtratında var”
demek doğru değildir. Sendikasız işyerlerinde çalışan işçiler,
TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon rakamlarının altında yıllık % 3
lük % 5 lik ücret artışlarıyla ve güvencesiz çalışmaya devam ederken, toplu iş sözleşmesinin olduğu yerlerde çalışan işçiler en azından enflasyona karşı korunabilmekte ve işten çıkarılırken kıdem ve
ihbar tazminatı gibi yasal haklarını alabilmektedirler.
Bu gün; Türk-İş önderliğinde yapılan “Kamu Kesimi Toplu İş
Sözleşmeleri Anlaşma Çerçeve Protokolları” birlikte mücadele aracı
haline gelmiştir ve çok önemlidir. Mutlaka bu birliktelik devam ettirilmelidir. Aksi halde birçok sendika işveren karşısında (İşveren devlet bile olsa) üyelerini koruyamayacak ve daha düşük zamlara imza
atmak zorunda kalacaktır.
Tabii ki toplu sözleşmelerle sağlanan başarılar sınırlıdır. Siyasal
gücü elinde bulunduranlar toplu iş sözleşmeleriyle kazanılan tüm
kazanımları, bugün olduğu gibi vergi kanunlarında, sigorta prim
oranlarında ya da sigorta prim matrahında yapacakları yasal değişikliklerle elimizden alırlar.
Bu nedenle işçiler emekten yana bir siyasal iktidarın oluşması
için de çaba harcamalıdırlar.
Değerli arkadaşlarım,
Genel kurulumuzdan günümüze kadar sendikamızın bağıtladığı
toplu iş sözleşmeleri ile ilgili genel bilgiler yıllar itibariyle aşağıda
özetlenmiştir. Ayrıca bu süre zarfında ilk defa örgütlediğimiz yerlerde bağıtladığımız toplu iş sözleşmeleri yine yıllar itibariyle ayrı başlık altında bilgilerinize sunulmaktadır.
95
2011-31.12.2011 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Değerli Arkadaşlarım,
2011 yılında sendikamızın bağıtladığı toplu iş sözleşmeleri aşağıda listeler halinde bilgilerinize sunulmuştur.
Bu toplu iş sözleşmelerinden Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsulleri
Ofisi işyerleri Kamu işveren sendikası olan TÜHİS ile, Atatürk üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara
Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Yıldız Teknik
Üniversitesi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Gümrük
Müsteşarlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı,
Maliye Bakanlığı Ankara Defterdarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı, Sümer Holding A.Ş. ve TÜBİTAK işyerleri yine Kamu
İşveren Sendikası olan KAMU-İŞ Sendikasına üye oldukları için bu
işveren sendikaları ile 2011 Yılı TÜRK-İŞ ile Hükümet arasında
bağıtlanan aşağıdaki “2011 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri
Çerçeve Anlaşma Protokolu“ çerçevesinde bağıtlanmıştır.
Diğer özel sektör işyerleri ile üniversite, oda, dernek ve sair
işyerlerinde ise doğrudan işverenlerle görüşülerek toplu iş sözleşmelerimiz bağıtlanmıştır.
Dışişleri Bakanlığı işyerinde çalışmakta olan üyelerimiz adına
yürütülen toplu iş sözleşmesi sözleşmesi görüşmeleri yaklaşık 8 ay
devam etmiş, ancak 03.04. 2012 tarihinde anlaşma sağlanarak
toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir.
Bu nedenle toplu iş sözleşmesi yürürlük başlangıç tarihi
01.08.2011 olmasına rağmen bu işyerine ait toplu iş sözleşmesi
2012 yılında imzalanan toplu iş sözleşmeleri bölümünde gösterilmiştir.
Değerli delegeler.
2011 yılında Türk-İş ile hükümet arasında imzalanan “2011 Yılı
Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu“
ileri sahifelerde bilgilerinize sunulmuştur.
96
2011 YILINDA BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
13.01.2011
MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ
01.07.2010–30.06.2012
19.01.2011
İSTANBUL ALTIN BORSASI
01.02.2011–31.01.2014
31.01.2011
ESNAF VE KÜÇÜK SAN. DER. SİLİFKE
01.01.2011–31.12.2012
03.02.2011
S.S ESNAF VE SAN. KEF. KOOP.-SİLİFKE
01.01.2011–31.12.2012
03.02.2011
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
01.01.2011–31.12.2013
08.02.2011
ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.01.2011–31.12.2012
17.02.2011
TMMOB
01.01.2011–31.12.2012
26.02.2011
TMMOB MAKİNA MÜH. ODASI
01.09.2010–31.08.2012
01.03.2011
BAŞBAKANLIK GAP İDARESİ
01.01.2011–31.12.2012
12.03.2011
EGE-KOOP
01.01.2011–31.12.2011
16.03.2011
SOYSAL SİTESİ YÖNETİCİLİĞİ
01.01.2011–31.12.2011
21.03.2011
MERSİN ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
05.04.2011
İMKB
01.01.2011–31.12.2013
15.04.2011
TMMOB ELEKTRİK MÜH. ODASI
01.01.2011–31.12.2012
22.04.2011
TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI
01.01.2011–31.12.2011
04.05.2011
BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2011–31.12.2012
25.05.2011
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
25.05.2011
ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
01.03.2011–28.02.2013
26.05.2011
HARRAN ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
27.05.2011
TMMOB MADEN MÜH. ODASI
01.07.2010–30.06.2012
31.05.2011
GÜNEYDOĞUBİRLİK
01.08.2009–31.07.2012
17.06.2011
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.05.2011–30.04.2013
22.06.2011
ANKARA BAROSU AV. YAR. SAN.
01.05.2011–30.04.2013
22.06.2011
TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
01.03.2011–28.02.2013
22.07.2011
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
01.01.2011–31.12.2012
26.07.2011
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
02.08.2011
MALİYE BAKANLIĞI ANKARA DEF.
01.01.2011–31.12.2012
08.08.2011
SÜMER HOLDİNG A.Ş.
01.01.2011–31.12.2012
08.08.2011
97
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
01.01.2011–31.12.2012
09.08.2011
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
01.03.2011–28.02.2013
10.08.2011
TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2011–31.12.2012
10.08.2011
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
01.03.2011–28.02.2013
10.08.2011
FIRAT ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
12.08.2011
TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ
01.03.2011–28.02.2013
12.08.2011
TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ
01.02.2011–31.01.2013
15.08.2011
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
01.03.2011–28.02.2013
17.08.2011
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ
01.07.2011–30.06.2013
19.08.2011
MİGROS TİCARET A.Ş.
01.05.2011–30.04.2014
23.08.2011
ŞOK MARKETLER TİCARET A.Ş.
01.05.2011–30.04.2014
23.08.2011
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
24.08.2011
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
01.01.2011–31.12.2012
05.09.2011
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
01.01.2011–31.12.2012
07.09.2011
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2011–31.12.2012
09.09.2011
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
19.09.2011
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
21.09.2011
TÜBİTAK
01.03.2011–28.02.2013
07.10.2011
AKSARAY MAHMUDİYE İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2011–31.12.2012
17.10.2011
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
01.01.2011–31.12.2012
20.10.2011
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.04.2011–31.03.2013
21.10.2011
GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜD.
01.03.2011–28.02.2013
21.10.2011
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA İLKÖĞ. OKULU
01.01.2011–31.12.2012
24.10.2011
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2012
27.10.2011
TÜRKİYE YARDIM SEVENLER DERNEĞİ
01.07.2011–30.06.2013
28.10.2011
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
01.04.2011–31.03.2013
31.10.2011
S.S. TATVAN ES. VE SAN. KREDİ VE KEF. T KOOP.
01.11.2011–31.10.2013
18.11.2011
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.03.2011–28.02.2013
23.11.2011
BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.11.2011–31.10.2013
06.12.2011
EREĞLİ KÖM. HAV. AMELE BİR. VE YAR. SAN.
01.07.2011–30.06.2013
20.12.2011
TMMOB KİMYA MÜH. ODASI
01.01.2012–31.12.2013
30.12.2011
98
2011 YILI KAMU TOPLU İŞ
SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVE ANLAŞMA
PROTOKOLÜ 19.07.2011
Yürürlük başlangıç tarihleri 2011 yılı
içinde olan Kamu Kesimi Toplu İş
Sözleşmelerinin (Türk-İş Konfederasyonu’na üye sendikaların örgütlü bulunduğu
ve yetki aldığı işyerlerine ilişkin olarak)
aşağıdaki esaslar dahilinde sonuçlandırılmaları kabul edilmiş ve işbu protokol
düzenlenerek imza altına alınmıştır.
1- İYİLEŞTİRME
Toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinde aylık brüt çıplak ücretleri;
1) 1.000.-TL/Ay altında olanların aylık
brüt çıplak ücretlerine, 1.120.-TL/Ay'ı geçmemek üzere 150.- TL/Ay,
2) 1.001-1.200.- TL/Ay arasında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine,
1.290.¬TL/Ay'ı geçmemek üzere 130.TL/Ay,
3) 1.201-1.425.- TL/Ay arasında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine,
1.425.¬TL/Ay' geçmemek üzere 100.TL/Ay, iyileştirme yapılacaktır.
Günlük ücret sisteminde bu rakamlar
30'a, saatlik ücret sisteminde 225'e bölünmek ve bulunan rakamın kuruş küsuratı 5
ve üzerinde ise tama iblağ edilmek suretiyle toplu iş sözleşmelerine yazılacaktır.
(Örnek: ı. 120.- TL rakamı günlük ücret sisteminde 37,33 TL, saatlik ücret sisteminde
ise 4,98 TL olarak yazılacaktır.)
2- ÜCRET ZAMLARI
a) Birinci Yıl Birinci Altı ay Zammı:
İşçilerin (1.) fıkradaki iyileştirme yapıldıktan sonra, toplu iş sözleşmesinin yürürlük
başlangıç
tarihindeki
(aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden itibaren
geçerli olmak üzere birinci altı ay için %4
(Yüzdedört) oranında zam yapılacaktır.
b) Birinci Yıl İkinci Altı ay Zammı:
İşçilerin birinci yıl birinci altı ayının son
günündeki brüt çıplak ücretlerine,
(aylık/günlük/saatlik) ikinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %4
(Yüzdedört) oranında zam yapılacaktır.
c) İkinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı:
İşçilerin toplu iş sözleşmesinin birinci yıl
ikinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl
birinci altı ayının birinci gününden geçerli
olmak üzere %3 (Yüzdeüç) oranında zam
yapılacaktır.
Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye
İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı
Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Haziran
2012 indeks sayısının, Aralık 2011 indeks
sayısına göre değişim oranının %3 'ü
(Yüzdeüç) aşması halinde aşan kısmın
tamamı, ikinci yıl ikinci altı ay ücret zammı
oranına ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2011 tarihi olan toplu
iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın
birinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon
oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük
başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş
bu örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık
99
Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100
Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.)
d) İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı:
İşçilerin toplu iş sözleşmesinin ikinci yıl
birinci altı ayının son günündeki (aylık/
günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl ikinci altı ayının birinci gününden
geçerli olmak üzere %3 (Yüzdeüç) oranında zam yapılacaktır.
Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye
İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı
Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Aralık
2012 indeks sayısının, Haziran 2012
indeks sayısına göre değişim oranının %3
'ü (Yüzdeüç) aşması halinde aşan kısmın
tamamı, ikinci yıl ikinci altı ayının son
günündeki ücrete takip eden ayın birinci
gününden geçerli olmak üzere ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı
01.01.2011 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın ikinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her
toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç
tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık
Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100
Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.)
Not: Yukarıda belirlenen zam oranları
her toplu ış sözleşmesinin madde metni
esas alınarak düzenlenecektir.
3- SOSYAL YARDIM:
Toplu İş Sözleşmelerinde yer alan
Sosyal Yardım ödemesi, TİS'in birinci yılı
için brüt 145.-(Yüzkırkbeş) TL/Ay olarak
100
belirlenmiştir. Bu ödeme TİS'in ikinci yılında ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenecektir.
4- ÜCRETE BAĞLI ÖDEMELERORANSAL ÖDEMELER:
Toplu iş sözleşmelerindeki ücrete bağlı
olan (ikramiye vb.) ödemeler ile ücretin
%'si (ücretin yüzdesi) ile ifade edilen ya da
ücret artışına bağlı olarak artan ödemelerde herhangi bir artış yapılmayacaktır.
5- MAKTU ÖDEMELER:
Toplu iş sözleşmelerinde yer alan
maktu ödemeler (ücrete bağlı olmayan
ödemeler, doğum, evlenme yardımları,
yemek yardımı, prim ve tazminat gibi)
toplu iş sözleşmelerinin ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle
artırılarak ödenecektir.
6- YETKİ İHTİLAFI OLAN TİS'LER:
Yetki ihtilafı nedeniyle toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlanamayan işyerlerinde çalışan işçilere de Maliye
Bakanlığının daha önceki yıllarda verdiği
görüş doğrultusunda, bu protokol hükümlerine göre uygulama yapılır.
7- GEÇİCİ MADDE ( ... )
FARKLARIN ÖDENME ZAMANI:
Toplu iş sözleşmelerinin yürürlülük tarihi ile imza tarihi arasında oluşacak ücret
ve diğer tüm ödemelere ilişkin farklar
kurumların bütçe imkanları göz önüne alınarak gecikmeden ödenecektir.
01.01.2012-31.12.2012 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Değerli delegeler
2012 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu
iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin
yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir.
2012 Yılında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden sadece,
01.04.2012 yürürlük başlangıç tarihli Gebze Yüksek Teknoloji
Enstitüsü toplu iş sözleşmesi, işverenin üyesi bulunduğu Kamu-İş
İşverenleri Sendikası ile bağıtlanmıştır. Bunun dışındaki tüm toplu
iş sözleşmelerimiz ise işverenlerle karşılıklı görüşmeler sonrasında
bağıtlanmış toplu iş sözleşmeleridir.
Ancak; Tesco-Kipa işyerinde 2003 yılında başlatılan örgütlenme
çalışmaları süreç içerisinde işverenin itirazı sonrasında konu yargıya intikal etmiş, yıllar süren hukuk mücadelesinden sonra 2010
yılında Bakanlıktan işyeri ile ilgili olarak sendikamıza işletme düzeyinde yetki tespiti belgesi gönderilmiş ise de; işveren bu yetki tespitine de itiraz ederek konuyu yine yargıya taşımıştır. Yaklaşık 2 yıl
süren hukuk mücadelesinden sonra 2012 yılında sonuç alınmış ve
ilk defa Tesco-Kipa işvereni ile 2013 yılı şubat ayında yaklaşık 4 bin
üyemiz adına toplu iş sözleşmesi bağıtlanmıştır.
Ayrıca; 2011 yılında örgütlenme çalışması sona ererek toplu iş
sözleşmesi yapma yetki belgesi alınan Profilo Barış Etüd ve
Beslenme İlköğretim Okulu işyerinde çalışan üyelerimiz adına da
01.12.2011 yürürlük başlangıç tarihli olmak üzere 3 yıl süreli toplu
iş sözleşmesi, 2012 yılı şubatında imzalanabilmiştir.
101
2012 YILINDA BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
01.09.2011–31.08.2014
04.01.2012
FİSKOBİRLİK
01.08.2011–31.07.2013
10.01.2012/YHK
TATVAN ŞOFÖRLER VE OTOMOBİLCİLER ODASI
01.01.2012–31.12.2014
18.01.2012
S.S. ALTINYAZI KARASAZ SUL. SULAMA KOOP.
01.03.2012–28.02.2014
27.01.2012
TÜM BEL-SEN
01.01.2012–31.12.2013
27.01.2012
GÖZTEPE İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2011–31.12.2012
10.02.2012
TEVFİK FİKRET İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2011–31.12.2012
14.02.2012
HALİL VEDAT FIRATLI İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2011–31.12.2012
14.02.2012
TÜRK-İŞ
01.01.2012–31.12.2013
14.02.2012
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.01.2012–31.12.2012
22.02.2012
PROFİLO BARIŞ ETÜD VE BESLENME İLKÖĞ. OK.
01.12.2011–30.11.2014
24.02.2012
EGE ÜNİVERSİTESİ
01.01.2012–31.12.2013
29.02.2012
S.S. 53/8 PAZAR TARIMSAL KALKINMA KOOP.
01.01.2012–31.12.2014
09.03.2012
AMASYA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2012–31.12.2013
16.03.2012
TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI
01.01.2012–31.12.2013
22.03.2012
GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ
01.04.2012–31.03.2013
28.03.2012
SOYSAL SİTESİ YÖNETİCİLİĞİ
01.01.2012–31.12.2012
29.03.2012
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
01.08.2011–31.07.2013
03.04.2012
TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI
01.01.2012–31.12.2013
10.04.2012
SES-SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SEN.
01.01.2012–31.12.2013
25.04.2012
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ
01.01.2012–31.12.2013
27.04.2012
S.S. GES-İŞ TÜKETİM KOOPERATİFİ
01.02.2012–31.01.2014
03.05.2012
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
01.04.2012–31.03.2014
21.05.2012
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
15.05.2012–14.05.2014
23.05.2012
REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş.
01.01.2012–31.12.2013
24.07.2012
CARREFOURSA A.Ş.
01.01.2012–31.12.2014
03.09.2012
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
01.01.2011–31.12.2013
22.10.2012
102
01.01.2013-31.12.2013 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Değerli delegeler,
2013 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu
iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin
yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir.
Değerli Arkadaşlarım,
2013 yılında Kamu kesimi işyerlerimizde Türk-İş ile Hükümet
arasında imzalanan “2013 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri
Çerçeve Anlaşma Protokolü” çerçevesinde toplu iş sözleşmelerimiz bağıtlanmış, kamu işveren sendikasına üye olmayan diğer kamu
işyerlerinde ise anlaşma çerçeve protokolundaki koşullarla veya
çok yakın koşullarla toplu iş sözleşmeleri bağıtlanmıştır.
Ancak sizlerin de takdir edeceği gibi özel sektör işyerlerinde
bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin koşulları tamamen kendi özel
koşullarına tabidir. İşçinin almakta olduğu ücret ve sair hak ve menfaatlerinin ne oranda yükseltilebileceğini toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri sürecinde işçinin mücadele azim ve kararlılığı belirler.
Sorunumuz emekçiler arasındaki farkları tartışmak değil ama
“Devlet Memuru” kadrosundan 657 sayılı yasaya tabi çalışanlara
ödenen Makam Tazminatı, Asayiş Tazminatı, Mali Sorumluluk
Tazminatı, Özel Hizmet Tazminatı, Yargı Tazminatı, Dil Tazminatı
v.b gibi çeşitli isimler altında ödenen birçok gelir kalemi Gelir
Vergisinden istisna tutulurken, işçilere ödenen tek bir lira dahi Gelir
Vergisinden istisna tutulmamaktadır. (Yıllık Bütçe Kanunları ile
yapılan istisnalar hariç) Üstelik daha önce SGK kesintisinden istisna tutulan ilave tediyeler ile yemek paralarının SGK kesintisine tabi
tutulması işçilerin net harcanabilir gelirlerini azaltmıştır.
Prof. Dr. Şükrü Kızılot Hürriyet Gazetesindeki köşesinde, 5
Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan yazısında “3.000 TL brüt aylıklı
bir işçinin, yine 3.000 TL brüt aylıklı dört memurun ödediği vergiyi
ödediğini” vurgulamaktadır.
Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı üzere “Ne kadar
mücadele, o kadar başarı” Ancak; bazen de yeni hak ve menfaatler
kazanmaktan ziyade, daha önceki kazanımlarımızı koruyabilmek
bile başarı olarak da kabul edilmelidir.
Ülkemizde yaşanan her ekonomik krizin faturasını çalışanlar
103
öder.
Bazen bu faturayı; enflasyon olarak, bazen gelirimizden yeni
kesintiler veya bağlanacak emekli aylıklarımızda hak kayıpları
olarak öderiz. Ama çoğu zamanda işsiz kalarak.
İşte bu sonuçlar işçinin kazanımlarının yasal düzenlemelerle
elinden nasıl alındığının somut bir göstergesidir
Değerli arkadaşlarım,
2013 yılında Türk-İş ile Hükümet arasında imzalanan “2013 Yılı
Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu “
ileri sayfalarımızda bilgilerinize sunulmuştur.
Değerli Delegeler,
2013 yılında örgütlenerek ilk defa toplu iş sözleşmesi bağıtladığımız işyerleri de aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
Bu sözleşmelerden sadece Eğitim-İş Sendikası işyerindeki toplu
iş sözleşmesinin bağıtlanabilmesinde yasal sürede anlaşma
sağlanamamış, sorunun arabuluculuk süresinde de çözülememesi
nedeniyle anılan işyerinde sendikamızca grev kararı alınmıştır.
Ancak; sendikamızca grev uygulamasına başlamadan toplu iş
sözleşmesinin bağıtlanması nedeniyle sorun 2014 yılı şubat ayında
çözülebilmiştir.
104
2013 YILINDA BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
TEZ-KOOP-İŞ
01.07.2012–30.06.2014
16.01.2013
S.S. SİLİFKE ESN. VE SAN. KEF. KOOP.
01.01.2013–31.12.2014
24.01.2013
SİLİFKE ESNAF VE SAN. ODASI
01.01.2013–31.12.2014
24.01.2013
S.S. EGEKENT KON. ÜR. Y. KOOP. BİR.
01.01.2013–31.12.2014
26.01.2013
NEVŞEHİR ESN. VE SAN. ODA. BİRLİĞİ
01.01.2013–31.12.2015
29.01.2013
ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.01.2013–31.12.2014
04.02.2013
BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2013–31.12.2014
08.02.2013
SİNOP ÜNİVERSİTESİ
01.07.2012–30.06.2014
11.02.2013
GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ
01.01.2013–31.12.2014
21.02.2013
TESCO KİPA A.Ş.
01.07.2012–30.06.2015
26.02.2013
ANTBİRLİK
01.08.2012–31.07.2014
27.02.2013
TMMOB ELEKTRİK MÜH. ODASI
01.01.2013–31.12.2014
28.02.2013
S.S. SİLVAN ESNAF VE SAN. KOOP.
01.01.2013–31.12.2015
28.02.2013
MERSİN ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
12.03.2013
AVRASYA İDEAL GIDA A.Ş.
01.01.2013–31.12.2013
15.03.2013
MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ
01.07.2012–31.12.2014
26.03.2013
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
29.03.2013
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013–28.02.2015
29.03.2013
ONDOKUZ MAYIS ÜNİ. VAKFI
01.07.2012–30.06.2014
30.03.2013
TMMOB
01.01.2013–31.12.2013
01.04.2013
SOYSAL SİTESİ VE İŞHANI YÖN.
01.01.2013–31.12.2013
02.04.2013
BİRLEŞİK KAMU-İŞ
01.01.2013–31.12.2014
09.04.2013
H. VEDAT FIRATLI İLKOKULU MÜD.
01.01.2013–31.12.2014
09.04.2013
GAZİ M. KEMAL PAŞA İLK. MÜD.
01.01.2013–31.12.2014
09.04.2013
TMMOB MADEN MÜH. ODASI
01.07.2012–30.06.2014
10.04.2013
ORDU ÜNİVERSİTESİ
01.07.2012–30.06.2015
15.04.2013
TEVFİK FİKRET EĞ. VE ÖĞR. HİZ. A.Ş.
01.07.2012–30.06.2015
17.04.2013
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
22.04.2013
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2015
25.04.2013
105
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
HARRAN ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
30.04.2013
TEVFİK FİKRET İLKÖĞR. OKULU
01.01.2013–31.12.2014
03.05.2013
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
21.05.2013
ADİLE SULTAN KASRI
01.01.2013–31.12.2015
30.05.2013
BRITISH COUNSIL
01.04.2013–31.03.2016
30.05.2013
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
01.08.2012–31.07.2014
04.06.2013
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ
01.09.2012–31.08.2014
14.06.2013
ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013-28.02.2015
14.06.2013
GÜNEYDOĞU BİRLİK
01.08.2012–31.07.2015
18.06.2013
ANKARA BAROSU
01.05.2013-30.04.2015
19.06.2013
ANKARA BAROSU AV. YAR. SANDIĞI
01.05.2013-30.04.2015
19.06.2013
MARDİN ESNAF SAN. ODALARI BİR.
01.01.2013–31.12.2015
24.06.2013
TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2013–31.12.2014
02.07.2013
EĞİTİM VE BİLİM İŞGÖRENLERİ SEN.
01.01.2013–31.12.2014
12.07.2013
TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ
01.07.2013–31.12.2014
23.07.2013
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013-28.02.2015
26.07.2013
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
01.01.2013–31.12.2014
26.07.2013
GIDA, TARIM VE HAY. BAKANLIĞI
01.03.2013–28.02.2015
26.07.2013
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
29.07.2013
FIRAT ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
29.07.2013
BAŞBAKANLIK VAKIFLAR GEN. MÜD.
01.01.2013–31.12.2014
29.07.2013
SÜMER HOLDİNG A.Ş.
01.01.2013–31.12.2014
29.07.2013
TÜBİTAK
01.03.2013–28.02.2015
02.08.2013
GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENS.
01.04.2013–31.03.2015
02.08.2013
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
01.01.2013–31.12.2014
05.08.2013
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
05.08.2013
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013–28.02.2015
13.08.2013
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
01.04.2013–31.03.2015
13.08.2013
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI
01.01.2013–31.12.2014
16.08.2013
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
19.08.2013
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
01.01.2013–31.12.2014
20.08.2013
106
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ.
01.03.2013–29.02.2016
20.08.2013
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013–28.02.2015
22.08.2013
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
01.03.2013–28.02.2015
27.08.2013
GSB SPOR TOTO TEŞKİLAT BAŞ.
01.03.2013–28.02.2015
28.08.2013
GSB SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
01.03.2013–28.02.2015
06.09.2013
TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ
01.02.2013–31.01.2015
09.09.2013
MALİYE BAKANLIĞI
01.01.2013–31.12.2014
02.10.2013
ÇSGB AMELE BİRLİĞİ
01.07.2013–30.06.2015
03.10.2013
TÜRKİYE YARDIM SEVENLER DER.
01.07.2013–30.06.2015
04.10.2013
MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
01.07.2012–30.06.2014
07.10.2013
CANKURTARAN ÖĞRETMENEVİ
01.07.2013–30.06.2015
09.10.2013
MAHMUDİYE İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2013–31.12.2014
21.10.2013
S.S. TATVAN ES. VE SAN. KOOP.
01.11.2013–31.10.2016
27.11.2013
GÖZTEPE İLKÖĞRETİM OKULU
01.01.2013–31.12.2014
02.12.2013
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
01.04.2013–31.03.2015
03.12.2013
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
01.07.2012–30.06.2014
09.12.2013
BORSA İSTANBUL A.Ş.
01.01.2014–31.12.2016
30.12.2013
FİSKOBİRLİK
01.08.2013–31.07.2015
30.12.2013
2013 YILINDA ÖRGÜTLENİLEREK
İLK DEFA İMZALANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİMİZ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
ADİLE SULTAN KASRI
01.01.2013–31.12.2015
30.05.2013
BİRLEŞİK KAMU-İŞ
01.01.2013–31.12.2014
09.04.2013
CANKURTARAN ÖĞRETMENEVİ
01.07.2013–30.06.2015
09.10.2013
EĞİTİM -İŞ
01.11.2013–31.10.2015
05.02.2014
MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİCARET A.Ş.
01.03.2013 - 28.02.2016
20.08.2013
NEVŞEHİR ES. VE SAN. ODALARI BİRLİĞİ
01.01.2013 - 31.12.2015
29.01.2013
S.S. TATVAN ES. VE SAN. KREDİ KEF. KOOP. BAŞ.
01.11.2013 - 31.10.2015
27.11.2013
107
2013 YILI KAMU TOPLU İŞ
SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVE ANLAŞMA
PROTOKOLÜ 19.07.2011
Yürürlük başlangıç tarihleri 2013 yılı içinde
olan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri (Türkİş Konfederasyonuna üye sendikaların örgütlü
bulunduğu ve yetki aldığı işyerlerine ilişkin olarak) aşağıdaki esaslar dahilinde sonuçlandırılmaları kabul edilmiş ve işbu protokol düzenlenerek 23 Temmuz 2013 tarihinde imza altına
alınmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
Türk-İş Yönetim Kurulu ve Kamu Toplu İş
Sözleşmeleri Kurulu üyesi sendika yöneticilerinin imzaladığı protokol aynen şöyle:
1- İyileştirme:
Toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç
tarihinde aylık brüt çıplak ücretleri;
a) 1.100 TL/Ay’ın altında olanların aylık brüt
çıplak ücretleri 1.100 TL/Ay’a yükseltilecektir.
b) 1.850 TL /Ay’ın altında olanların aylık brüt
çıplak ücretlerine, 1.850 TL/Ay’ı geçmemek
üzere 200 TL/Ay, iyileştirme yapılacaktır.
Günlük ücret sisteminde bu rakamlar 30’a,
saatlik ücret sisteminde 225’e bölünmek ve
bulunan rakamın kuruş küsuratı 5 ve üzerinde
ise tama iblağ edilmek suretiyle toplu iş sözleşmelerine yazılacaktır. (Örnek: 200 TL rakamı
günlük ücret sisteminde 6,67 TL, saatlik ücret
sisteminde ise 0,89 TL olarak yazılacaktır.)
2- Ücret zamları:
a) Birinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı:
İşçilerin (1.) fıkradaki iyileştirme yapıldıktan
sonra, toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç
tarihindeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak
ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden itibaren geçerli olmak üzere birinci altı ay için %4
(Yüzde dört) oranında zam yapılacaktır.
b) Birinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı:
108
İşçilerin birinci yıl birinci altı ayının son
günündeki brüt çıplak ücretlerine, (aylık/günlük/saatlik) ikinci altı ayının birinci gününden
geçerli olmak üzere %4 (Yüzde dört) oranında
zam yapılacaktır.
Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik
Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici
Fiyatları Türkiye Geneli Aralık 2013 indeks sayısının. Haziran 2013 indeks sayısına göre değişim oranının % 4’ü (Yüzde dördü) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl birinci altı ay
ücret zammı oranına ilave edilecektir. (Bu örnek
yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi olan toplu
iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın ikinci
altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her
toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi
dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun
biçim de T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik
Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye
Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.
c) İkinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı:
İşçilerin toplu iş sözleşmesinin birinci yıl ikinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl birinci altı
ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %3
(Yüzde üç) oranında zam yapılacaktır.
Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik
Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici
Fiyatları Türkiye Geneli Haziran 2014 indeks
sayısının, Aralık 2013 indeks sayısına göre değişim oranının %3 ’ü (Yüzde üçü) aşması halinde
aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ay ücret
zammı oranına ilave edilecektir. (Bu örnek
yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi olan toplu
iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın birinci
altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her
toplu iş sözleşm esinin yürürlük başlangıç tarihi
dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun
biçim de T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik
Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye
Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.)
d) İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı:
İşçilerin toplu iş sözleşmesinin ikinci yıl birinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik)
brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl ikinci altı ayının
birinci gününden geçerli olmak üzere %3
(Yüzde üç) oranında zam yapılacaktır.
Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik
Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici
Fiyatları Türkiye Geneli Aralık 2014 indeks sayısının, Haziran 2014 indeks sayısına göre değişim oranının % 3’ü (Yüzde üçü) aşması halinde
aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ayının
son günündeki ücrete takip eden ayın birinci
gününden geçerli olmak üzere ilave edilecektir.
(Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi
olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci
yılm ikinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon
oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu
örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık Türkiye
İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı
Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.)
Not: Yukarıda belirlenen zam oranları her
toplu iş sözleşmesinin madde metni esas alınarak düzenlenecektir.
3- Ücrete Bağlı Ödemeler-Oransal
Ödemeler:
Toplu iş sözleşmelerindeki ücrete bağlı olan
(ikramiye vb.) ödemeler ile ücretin % ’si (ücretin
yüzdesi) ile ifade edilen ya da ücret artışına
bağlı olarak artan ödemelerde herhangi bir artış
yapılmayacaktır.
4- Maktu Ödemeler:
Toplu, iş sözleşmelerinde yer alan maktu
ödemeler (ücrete bağlı olmayan ödemeler,
doğum, evlenme yardımları, giyim yardımı,
yemek yardımı, prim, tazminat v.b ödemeler)
toplu iş sözleşmelerinin ücret zamları oranında
ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak
ödenecektir.
5- Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğün–
den 2005 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile İl Özel İdarelerine devredilen işçilerden dava açmamaları kayıt ve şartıyla Köy
Hizmetlerinde Mevsimlik İşçilik statüsünde
çalıştıkları sürelerin derece ve kademe terfiinde
dikkate alınması yönündeki Yargıtay 7. Hukuk
Dairesinin 18.03.2013 tarih ve 2013/ 5910 Esas,
2013/3266 Sayılı Kararı emsal alınarak gerekli
intibak işlemleri ilgili kuruluşların toplu iş sözleşmelerinde yapılacaktır.
6- Sosyal Yardım:
Süresi biten Toplu İş Sözleşmelerinin ikinci
yıl ikinci altı ayında (enflasyon farkları dahil) sözleşmelerin yürürlük sürelerine göre brüt 155,58
TL/Ay ile 158,58 TL/Ay arasında ödenen Sosyal
Yardım, brüt 180 (Yüz seksen) TL /Ay’a yükseltilecek ve birinci ve ikinci yılda ücret zamları
oranında artırılacaktır.
Ancak, mevcut sosyal yardım ödemesi süresi biten kamu toplu iş sözleşmelerinin genelinde
öngörülen miktarın altında olan toplu iş sözleşmelerinde ise bu ödeme, yukarıda belirtilen miktarı aşmamak kaydıyla sözleşmenin birinci altı
ayında %20 oranında, ikinci altı ayı ve ikinci
yılında ise ücret zamları oranında artırılacaktır.
Toplu iş sözleşmesinde birden fazla isim
altında ödenen sosyal yardım var ise bu ödemelerin toplamı yukarıdaki miktarları geçemeyecektir.
7- Farkların Ödenme Zamanı:
Toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihi ile
imza tarihi arasında oluşacak ücret ve diğer tüm
ödemelere ilişkin farklar kuramların bütçe
imkânları gözönüne alınarak gecikmeden ödenecektir.”
109
01.01.2014-31.12.2014 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Değerli Delegeler,
2014 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu
iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin
yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir.
Federal Almanya Büyükelçiliği ve bağlı işyerlerinde sendikamız
üyesi işçiler adına yasal prosedür sürdürülerek toplu iş sözleşmesi
yapma yetki belgesi alınmış ise de; İşveren Büyükelçilik, “Viyana
Sözleşmesi” hükümleri uyarınca ülkemizde toplu iş sözleşmesi
yapma zorunluluğu olmadığını vurgulayarak hiçbir toplantıya katılmamıştır.
Bu nedenle anılan işyerinde yetki düşürülmek zorunda kalınmıştır.
Ancak; Konunun uluslararası boyutu olması ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde dava konusu edilmesi hususunda
sendikamız da üyesi bulunduğu uluslararası sendikalarla işbirliği
yapılarak avrupa’da ikamet eden ve bu hususta deneyimli avukatlarla görüşmeler yürütmektedir. Olumlu sonuç alınması halinde
yasal prosedüre yeniden başvurularak süreç tamamlanacaktır.
2014 yılında örgütlenerek ilk defa toplu iş sözleşmesi bağıtladığımız işyerleri de aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
01.01.2015-TARİHİNDEN SONRA BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Değerli Delegeler,
2015 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu
iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin
yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir.
2014 yılı 31 Aralık tarihi itibariyle yürürlük süreleri sona eren
toplu iş sözleşmelerimiz için 30 Aralık tarihi itibariyle Çalışma ve
sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunarak yetki tespiti
talebinde bulunulmuştur.
110
Başvurularımızda bazıları için yetki tespitleri gelmiş ise de; bazı
işyerleri için yetki tespitleri halen gelmemiştir.
Bu işyerlerinde çalışan üyelerimizin toplu iş sözleşmesi taslak
hazırlık çalışmalarının bazıları yetki tespit talebi öncesinde, bazıları
ise yetki tespit talebimiz sonrasında yapılmıştır. İlkesel olarak tekli
yıllarda olduğu gibi yine 2015 yılı toplu iş sözleşmelerinin TÜRK-İŞ,
Hükümet arasında yapılacak “ 2015 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş
Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu” çerçevesinde anlaşma
sağlanacağını, düşünmekteyiz.
Muhtemelen Genel Kurul tarihimize kadar bu işyerlerinin
bazılarında toplu iş sözleşmesi görüşmelerine de başlanmış olacaktır.
111
2014 YILINDA BAĞITLANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
TÜRK-İŞ
01.01.2014–31.12.2015
02.01.2014
ISPARTA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.01.2014–31.12.2015
02.01.2014
TÜM BEL-SEN
01.01.2014–31.12.2015
07.01.2014
SOYSAL SİTESİ VE İŞHANI YÖN.
01.01.2014–31.12.2015
09.01.2014
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
01.08.2013–31.07.2015
27.01.2014
BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI
01.11.2013–31.10.2015
05.02.2014
TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI
01.01.2014–31.12.2015
10.02.2014
TMMOB KİMYA MÜH. ODASI
01.01.2014–31.12.2015
11.02.2014
TMMOB
01.01.2014–31.12.2014
13.02.2014
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ
01.01.2014–31.12.2015
06.03.2014
TMMOB BİLGİSAYAR MÜH. ODASI
01.01.2014–31.12.2015
06.03.2014
TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI
01.01.2014–30.06.2016
07.03.2014
EGE ÜNİVERSİTESİ
01.01.2014–31.12.2015
20.03.2014
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
01.01.2014–31.12.2015
21.03.2014
S.S. ALTINYAZI KARASAZ KOOP.
01.03.2014–28.02.2016
21.03.2014
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
01.01.2014–31.12.2015
31.03.2014
S.S. GES-İŞ TÜKETİM KOOPERATİFİ
01.02.2014–31.01.2016
20.05.2014
REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş.
01.01.2014–31.12.2015
28.05.2014
AMASYA ÜNİVERSİTESİ
01.01.2014–31.12.2015
16.05.2014.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
01.04.2014-31.03.2016
15.07.2014
OMKAN
01.07.2014-30.06.2016
25.07.2014
SİNOP ÜNİVERSİTESİ
01.07.2014-30.06.2016
09.09.2014
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
15.05.2014-14.05.2016
01.08.2014
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
01.08.2014-31.07.2016
05.09.2014
TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ
01.06.2014-31.05.2015
26.09.2014
BÜRO-İŞ SENDİKASI
01.08.2014-31.12.2016
08.08.2014
ANTBİRLİK
01.08.2014-31.08.2016
14.10.2014
MİGROS TİCARET A.Ş.
TMMOB MAKİNE MÜHENDİSLERİ ODASI
112
01.05.2014-30.04.2017
01.09.2014-31.08.2016
10.11.2014
27.11.2014
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
S.S. SİLİFKE ES. VE SAN. KEFALET KOOP.
01.01.2015-31.12.2016
28.11.2014
MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
01.07.2014-30.06.2016
15.12.2014
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
01.09.2014-31.08.2017
25.12.2014
2014 YILINDA ÖRGÜTLENİLEREK
İLK DEFA İMZALANAN
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİMİZ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
BÜRO İŞ
01.08.2014–31.12.2016
08.08.2014
EĞİTİM -İŞ
01.11.2013–31.10.2015
05.02.2014
ISPARTA BAROSU
01.01.2014–31.12.2015
02.01.2014
TMMOB BİLGİSAYAR MÜHENDİLERİ ODASI
01.01.2014–31.12.2015
06.03.2014
TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ
01.06.2014-31.05.2015
26.09.2014
2015 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ
İşyeri/İşletme
Yürürlük
İmza tarihi
TMMOB
01.01.2015–31.12.2016
22.01.2015
TMMOB ELEKTRİK MÜH.ODASI
01.01.2015–31.12.2016
23.01.2015
ADNAN MENDERES ÜNİV.
01.01.2015–31.12.2016
02.02.2015
GAP BÖLGE KALKINMA İD. BŞK.LIĞI
01.01.2015–31.12.2016
21.01.2015
S.S.53/08 PAZAR TAR. KALK.KOOP.
01.01.2015–31.12.2017
29.01.2015
ONDOKUZ MAYIS ÜNİV.
01.07.2014-30.06.2016
06.01.2015
TMMOB MADEN MÜH. ODASI
01.07.2014–30.06.2016
04.02.2015
113
HUKUK BÜROSU ÇALIŞMALARI
R
aporumuz 26 Mart 2011-21 Mart 2015 tarihleri arasındaki
dönemi ve bu dönemde devam eden dava dosyalarını
kapsamaktadır. Bu çalışma döneminde Merkez Hukuk
Büromuz yanında Ankara, Adana, İstanbul ve İzmir illerindeki anlaşmalı bürolarımızla hukuk hizmetleri yürütülmüş, diğer illere gidiş
geliş masraflarının yüksekliği de dikkate alınmak suretiyle yerel
barolara bağlı avukatlara da görev verilmiş, Tüzel Kişiliği ilgilendiren önemli davalarda ise uzman hukukçulardan hizmet alma yoluna gidilmiştir.
Bu faaliyet döneminde yeni Borçlar Kanunu, Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunları yürürlüğe girmiş, torba yasalarla mevzuatta önemli sayılabilecek değişiklikler gerçekleşmiştir.
İş hukuku ve sendikalar mevzuatına bakan Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi yanında aynı konularda 22. Hukuk ve 7. Hukuk Daireleri de
görevli kılınmış ve il esasına göre görevlendirilmiştir. Örneğin
Ankara Mahkemelerinin temyiz incelemesi 22. Hukuk Dairesince
yapılırken, İstanbul Mahkemelerinin 9. Hukuk Dairesinde, Samsun
114
Mahkemelerinin 7. Hukuk Dairesince yapılmaktadır. Aynı konuda
görev yapan daireler arasında içtihat farklılıkları doğmuş; görevli
daire sayısının üçe çıkarılması işe iade davalarını bir ölçüde hızlandırırken, işçi alacağı davalarında yine 1 yıla yakın bekleme süreleri oluşmuştur.
İstanbul Hukuk Büromuz bu dönemde 127 dava yürütmüştür. Bu
davaların 24 tanesi Sendika Tüzel kişiliğinin davalı veya davacı olarak yer aldığı davalardır. Diğerleri ise üyelerimiz adına açılmış işe
iade /alacak vb. davalardan oluşmaktadır.
İzmir Hukuk Büromuzda anılan dönemde 39 davadan 17’si tüzel
kişiliğin taraf olduğu davalardır.
Adana Hukuk Büromuzda aynı dönemde takip edilen dosya
sayısı 18‘dir.
2009 yılı derdest dosyaları dahil geçmiş yıllarda ve 2014 yılında
açılmış olanlarla birlikte Hukuk Müşavirliğimizde işlem gören dosya
sayısı, kayıt numarası ve konu bütünlüğü itibariyle 414’dür. Bu
sadece Genel Merkez Hukuk Büromuzca ilgilenilen dosyaları kapsamakta olup, bölge avukatlarımızın yürüttüğü davalar hariçtir.
Bu sayı, il özel idareleri hakkında açılan dava ve karşı davalar,
2010 yılında ODTÜ işyerinde 26 üyemiz adına açılan fazla mesai
alacağı davası, 2011 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesinde 73
250
200
150
100
50
0
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Tablo 1-Yıllara göre dava sayıları
115
üyemize açılan fazla mesai alacakları, Diyarbakır Şube üyemiz 9
işçiye açılan fazla mesai alacakları, Selçuk Üniversitesi işyerinde
kadrolu işçiliğe geçirilmek üzere 40 üyemize açılan iptal davaları ile
yine Erzurum Atatürk Üniversitesinde 33 üyemize açılan fark alacağı davaları, Tübitak, Kültür Bakanlığı ve Elektroworld işyerlerindeki
üyelerimize açılan seri davalar dikkate alındığında mahkemelerde
fiilen görülen dosya sayısı 617 ayrı dava dosyasına ulaşmaktadır.
Yıllar itibariyle açılan dava sayıları Tablo 1’de gösterilmektedir.
2010 ve 2011 yıllarındaki belirgin artış İl özel idareleri işkolu
davaları ve seri alacak davaları nedeniyledir.
617 davanın 251’inde Tez-Koop-İş Sendikası taraftır. Bu davalardan 84’ü Sendikamız tüzel kişiliği tarafından davacı sıfatı ile açılmıştır. 167 dava ise tüzel kişiliğe karşı davalı sıfatı ile ikame edilmiştir. Dosyaların 366’sı ise üyelerimizi temsilen açılan davalardır.
Davaların 47’sini genel kurul iptali, şube genel kurul iptali, delege seçimi iptali, Genel Yönetim Kurulu kararı ve Şube Yönetim
Kurulu kararı iptali davaları oluşturmaktadır.
İşkolu tespitine itiraz davaları 119, yetki itirazı 22, istatistik itirazları ve grev dışı personel itiraz davaları 8, idari iptal davaları 48, işçi
alacağı davaları 257, işe iade davaları 59, ceza davası ve savcılık
şikâyetleri 38’dir. Kalan dosyaları tespit, değişik iş, tedbir talepleri,
Diğer
Ceza davaları ve savcılık şikayet
İşe iade davaları
Alacak davaları
İdari yargı
İstatistik, itiraz vb
Yetki itirazı
İşkolu davaları
Gn. K. İptal davaları
0
50
Tablo 2- Türlerine göre dava sayıları.
116
100
150
200
250
300
tazminat davaları, grev dışı personel itirazları, topluluk davaları
resmi makamlara şikâyetler, disiplin cezaları iptali, temsilci yer değişikliği iptal, üyelik red iptal, disiplin kurulu kararının iptali, anayasa
mahkemesine bireysel başvuru, icra hâkimliğine itiraz vb. takip edilen dosyalar oluşturmaktadır. Durum Tablo 2’de yansıtılmıştır.
Ayrıca kararların icrası için 23 icra takibi yürütülmüştür.
2014 yılında açtığımız dava sayısı geçmiş yıllara göre düşmekle
birlikte açılmış toplam 617 davanın ancak %65’i kesin karara bağlanabilmiştir. 2009 yılında açılmış ve devam eden davalarımız
bulunmaktadır. Raporun düzenlendiği tarih itibariyle hitam olanlar
çıkarıldığında halen işlem görmekte olan dosya sayımız kayden
132, fiilen 218’dir. 21’i seri dosya olmak üzere 52 dosyamız temyiz
incelemesindedir.
26 Mart 2011 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel Kuruldan bugüne Sendika Tüzel Kişiliğinin taraf olduğu davalar ile üyelerimiz
adına açılmış tüm hukuk ve ceza davalarının dökümü ve güncel bilgileri aşağıda listelenmiştir.
117
HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ TARAFINDAN
TAKİP EDİLEN DOSYALAR
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
BİLGİ
İST 9. İŞ MAH.
2010/125
SAFA ARSLAN
TEZ KOOP İŞ
2 Ş MÜNFESİHKONUSUZ KALDI
BİLGİ
BEY 2. İŞ MAH.
2011/156
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
Y K. İPTAL
AÇILMAMIŞ SAYILDI
BİLGİ
BEYOĞLU 2 İŞ MAH
2011/190
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GYK. İPTAL
AÇILMAMIŞ SAYILDI
BİLGİ
KADIKÖY. 2. İŞ MAH.
2010/303
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
ANK 10 İŞ 2011/572 BİRLEŞTİ
UYARI
ANK. 3 İŞ MAH
2011/905TA İSMAİL AYDIN
TANIK
İFADE VERİLDİ
UYARI
ANK. 8 İŞ MAH
2011/1027TA MUHLİS KARSLI
TANIK
İFADE VERİLDİ
BİLGİ
ANK. 5 ASL CEZA
2011/1080 T HAKAN BOZKURT
İSTA. 5 NOLU ŞUBE
TANIK
İFADE VERİLDİ
BİLGİ
GEBZE AĞIR CEZA
2012/450
TEZ KOOP İŞ
Ali Can ALTUN
BİLGİ
ADANA 6. SULH CEZA 2013/70
HÜLYA ÖZCAN
YADİGAR KEKLİK
HAKARET
CEZA ALDI
BİLGİ
İSTANBUL 10 İŞ MAH
2012/132
ŞOK MARKETLER
TEZ KOOP İŞ
ALACAK
VAZGEÇME
BİLGİ
İST 10 İŞ MAH
2013/89
BASS
TEZ KOOP İŞ (IMKB)
İŞKOLU TES.
KABUL - ONAMA
BİLGİ
ANK. 11.SULH CEZA
2013/897
UFUK ÇELİK
HULUSİ UĞURCAN
HAKARET
DEVAM EDİYOR
BİLGİ
İSTANBUL 15. İŞ MAH. 2013/889
İSMET SERVİ
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
RET BİTTİ
BİLGİ
İSTANBUL 1 İŞ MAH
2014/495
CEMAL YÜCEL İST 1 ŞB
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
DEVAM EDİYOR
BİLGİ
İSTANBUL 4 İŞ MAH
2014/544
HULUSİ UĞURCAN İST 1 N TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
RET 18.09.2014
BİLGİ
BAKIRKÖY 28. İŞ MAH 2014/211
MUHARREM ÖZDEMİR
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
VAZGEÇME
BİLGİ
İSTANBUL 4. İŞ MAH
2014//586
HULUSİ UĞURCAN
TEZ KOOP İŞ
İTİRAZIN İPT
RET 18.09.2014
319
ANK. 17 ASL HUK
2007/84
HULUSİ UĞURCAN
G.DOĞRU VD
TAZMİNAT
RET 25.09.2014
335
ANK.. 9 İŞ MAH
2012/232
YAVUZ KALDIK
KÜLT BAK DÖNER SER
ALACAK
ONAMA
341
KAYSERİ 2. İŞ MAH.
2010/89
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
YETKİ TES.
VAZGEÇME
348
ANK. 10. İŞ MAH.
2008/180
T İŞ KURUMU
HALİL AKTAŞ
ALACAK
RET - BİTTİ
360
ANK. 13. İŞ MAH.
2013/71 ?
T ORMAN İŞÇİLERİ SEN
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
FERAGETTEN RET
363
ANK. 13 İŞ MAH
2008/222
İŞ KUR
FAHRİ KORAL
TAZMİNAT
RET ONAMA
367
SAMSUN 1 İŞ MAH
2008/627
OMKAN
MUTLU YURDAKUL VD
ALACAK
9 HD 2011/23386 ONAMA
368
SAMSUN 2 İŞ MAH
2013/492
OMKAN
FATİH AKIN
ALACAK
9 HD 2015/3542
2009/01 ANK. 3. İŞ MAH.
2010/176
LEVENT KOÇ
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
BİTTİ
2009/02 ANK. 5. İŞ MAH.
2009/17
ADNAN ÇELİK
ODTÜ
ALACAK
BİTTİ KABUL-KESİN TAHSİL
2009/03 ANK. 5. İŞ MAH.
2009/16
İSMAİL ÇİÇEK
ODTÜ
ALACAK
BİTTİ KABUL-KESİN TAHSİL
2009/04 DANIŞTAY 10. DAİRE
2009/983
TEZ KOOP İŞ
GAP
İPTAL
YD.RED KARARINA İTİRAZ RED
118
CEZA ERTELENDİ
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2009/05 ANK. 7. İŞ MAH.
2009/105
H.ÇAKMAK R.BAYRAM
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
RET 9HD 2011/44966-ONAMA
2009/06 ANK. 8. İŞ MAH.
2009/151
HULUSİ UĞURCAN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
ANK 7 İŞ 2009/105 BİRLŞ
2009/07 ANK. 7. İŞ MAH.
2009/163
ENVER ÇAVUŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
BİTTİ
2009/08 ANK. 3. İŞ MAH.
2009/196
YUNUS ŞAHİN
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
BİTTİ
2009/09 ANK. 13. İŞ MAH.
2009/188
ÜMİT YAŞAR YALGIN
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
BİTTİ SULHEN
2009/10 ANK. 11. İDR MAH.
2009/180
ÖZCAN AKGÜN
AĞRI İL ÖZEL İDARE
5620SK.İPTAL KARAR - İPTAL - TEMYİZ
2009/11 ANK. 2.ASL. HUK.MAH 2009/91
TEZ KOOP İŞ
HULUSİ UĞURCAN
TAZMİNAT
YARG 4.HD 2011/2034 ONAMA
2009/12 ANK.15. İDARE MAH. 2009/303
TEZ KOOP İŞ
SPK
İPTAL
Y.D. REDDE İTİRAZ RET
2009/13 ANK. 4. İŞ MAH.
2009/267
TEZ KOOP İŞ
TÜBİTAK BAŞKANLIK
2822 İTİRAZ
BİTTİ - KABUL-TEMYİZ RET
2009/14 ANK. 12. İŞ MAH.
2009/296
TEZ KOOP İŞ
TÜBİTAK MAM
2822 İTİRAZ
BİTTİ - RED -TEMYİZ RET
2009/15 ANKARA BAROSU
TEZ KOOP İŞ
AV.AYLİN AKYILDIZ
ŞİKAYET
VAZGEÇİLDİ
2009/16 ANKARA BAROSU
TEZ KOOP İŞ
AV.İSMAİL ALTIN
ŞİKAYET
UYARMA CEZASI VERİLDİ
2009/18 ANK. 14. İŞ MAH.
2009/97
TEZ KOOP İŞ
ET BALIK KURUMU GM İŞKOLU TES.
FERAGAT EDİLDİ
2009/19 ANK. 9. İŞ MAH.
2012/327
YEŞNE EREN
TÜBİTAK
KABUL 28.05.2012
2009/20 ANK. 14 ASL CEZA
2009/1432
HULUSİ UĞURCAN
G.DOĞRU - H.BOZKURT ŞİKAYET
12 CD.2012/20610 ONAMA
2009/21 KAYSERİ 2 İŞ MAH.
2009/142
TEZ KOOP İŞ
KAYSERİ İL ÖZEL İD.
İŞKOLU İTR
KARAR RET - SÜRE TUTUM
2009/22 ANK. 4. İŞ MAH.
2011/1240
T.HABER İŞ 2009/397
TEZ KOOP İŞ (ASİST)
İŞKOLU TES.
KABUL-TEMYİZ 9HD2012/33591
2009/23 ANK. 11. İŞ MAH.
2009/462
HÜSEYİN YÜKSEL
SGK
DİSİPL İPTAL
KABUL
2009/24 ANK. 7 İŞ MAH
2009/570
ERKAN ERDEM
KÜLTÜR TURİZM BK
DİS CEZ İPT
RET - 9HD 2011/26553 ONAMA
2009/25 ANK 5 SUL CEZA
2009/725
HULUSİ UĞURCAN
GÜRSEL DOĞRU
ŞİKAYET
PARA CEZASI KALDIRILDI.
2009/26 KAYSERİ 3. İŞ MAH.
2009/839
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
KAYSERİ 2 İŞ 2009/142 İLE BİRLEŞ
2009/27 ANK. CUM SAV.
2009/83401 TEZ KOOP İŞ
ALİCAN ALTUN
ŞİKAYET
GEBZE AĞIR CEZA 2011/324
2009/27 GEBZE AĞIR CEZA
2011/324
ALİ CAN ALTUN
TEZ KOOP İŞ
DOLANDIRMA CEZA ALDI
2009/28 ANKA. 5 SULH CEZA 2009/725 D
GÜRSEL DOĞRU
KH.
İD.PAR.CEZ.İT. PARA CEZASI KALDIRILDI
2009/29 URFA (ANK.5 İŞ MAH) 2010/823
OLEYİS 2009/631
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
KABUL TEMYİZ ONAMA
2009/30 ANK. 1 İŞ MAH
2012/1020
EKREM DEMİR
GAP
TEMSİLCİ
22 HD 2013/18226 ONAMA
2009/31 ANK. 2 İŞ MAH
2009/697
ATAKAN ATAR
TEZ KOOP
YARG.YENİL
RET - ONAMA
2009/32 ANK. 14. İŞ MAH
2009/805
SEMRA GÜNEŞ
KÜLTÜR BK DÖNER SR
ALACAK
9 2011/16723 ONAMA
2009/33 ANK. 3. İŞ MAH
2009/852
TÜM BEL SEN
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
VAZGEÇME - BİTTİ
2009/34 K MARAŞ.İŞ MAH
2010/821
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
PARÇALI TESP - TEMYİZ
2009/34 K MARAŞ.İŞ MAH
2009/832
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
PARÇALI TESPİT -TEMYİZ
2009/35 ANK.A 19.İŞ MAH
2009/1342
M KÜTÜK-A TAHTA
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
22 HD 2013/21817 ONAMA
2009/36 ANK. 14. İŞ MAH.
2009/900
EKREM ERDOĞAN
TEZ KOOP İŞ
DİS K. İPTAL
KABUL - ONANDI
SİCİL İPTALİ
119
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2009/37 ANK. 12. İŞ MAH.
2014/35
AHMET OĞUZ ÇİNKO
DÖSİM 2009/1048
TESPİT
9 HD 2014/18129 ONAMA
2009/38 ANK 15. İŞ MAH.
2009/982
GÜL EKEN
GAP
ALACAK
ONAMA 9 HD 2010/29613 i
2009/39 ANK 19. İŞ MAH.
2009/1 D,İŞ
HULUSİ UĞURCAN
TEZ KOOP İŞ
TEDBİR
TEDBİR RET
2009/40 VAN İŞ MAH.
2009/331
TEZ KOOP İŞ
KOOP İŞ
YETKİ TES.
2009/332 DE BİRLEŞTİ.
2009/41 VAN İŞ MAH.
2009/332
TEZ KOOP İŞ
KOOP İŞ
YETKİ TES.
RET -ONAMA
2009/42 ESKİŞEHİR İŞ MAH.
2009/2062
SADIK GÜVEN
ANADOLU ÜN.REK
SEN TAZ
9HD 2011/54885 ONAMA
2009/43 ANK. 12. İŞ MAH.
2009/1093
OLEYİS
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
YETKİSİZLİK BURDUR
2009/44 ANK. 19. İŞ MAH.
2009/1202-8 BURHAN TAGAN
SGK
İŞE İADE
22.HD 2011/16357
2009/45 ZONGULDAK. 1.İŞ M. 2009/996
TEZ KOOP İŞ
ZONG İL ÖZEL İDARE
ÜYE AİDATI
BİTTİ
2009/46 TRABZON İŞ MAH.
2010/73
TEZ KOOP İŞ
KARADENİZ TEK ÜNİ
YETKİ TES.
2009/852 BOZMA - VAZGEÇME
2009/47 ANK. 7. İŞ MAH.
2014/483
ABDULLAH YAZICI
TEZ KOOP İŞ2009/1104 GN K. İPTAL
2009/48 ANK. 3. İŞ MAH.
2010/249
CÜNEYT GÜNGÖR
TEZ KOOP İŞ
GİR GN K. İPT. RET 08.03.2011-ONAMA
2009/49 MANİSA 2.İŞ MAH.
2010/554
TEZ KOOP İŞ
MANİSA İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
KARAR 17 İŞ KOLUNA ÇIKTI
2009/50 BAYBURT ASL. MAH.
2010/13
TEZ KOOP İŞ
BAYBURT İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
2010/10 İLE BİRLEŞTİ.
2009/51 BİLECİK İŞ MAH.
2011/80
TEZ KOOP İŞ
BİLECİK İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
BOZMA SONRASI -2009/942
2009/52 URFA İŞ MAH
2010/183
TEZ KOOP İŞ
ŞANLIURFA İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
URFA İŞ MAH 2010/39 İLE BİR
2009/53 ANK. 17. İŞ MAH.
2009/1122
ERSEN SONBAHAR
ODTÜ
ALACAK
9 HD 2011/39832 DÜZ ONAMA
2010/01 ANK. 3. İŞ MAH.
2009/1191
DENİZ ÇETİN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YARG 9 HD 2011/53810
2010/2
2010/26
HALİL BÜKÇÜ
ODTÜ
ALACAK
9 HD 2012/35591 ONAMA
2010/03 ANK. 17. İŞ MAH.
2010/32
SİBEL İNCE ARIKAN
GAP
ALACAK
9 HD 2011/39651 ONAMA
2010/04 ANK. 11. İŞ MAH.
2010/9
İRFAN TANYERİ
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
MÜRACAATA KALDI
2010/05 ANK. 2. İŞ MAH.
2009/655
DEMİRYOL İŞ SEN
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
MÜRAACATA KALDI
2010/06 BAYBURT ASL. HUK
2010/10
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/07 URFA İŞ MAH.
2010/39
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/08 BİLECİK İŞ MAH.
2010/10
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
BOZMA SONRASI
2010/09 MUŞ ASLİYE MAH.
2010/86
TEZ KOOP İŞ
MUŞ ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/10 MANİSA 1. İŞ MAH.
2010/554
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
KARAR 17 İŞ KOLUNA ÇIKTI
2010/11 ÇANKIRI SULH CEZA
2009/904
K.H.
HALİT BAKAN
DİK.TED.ZARA BERAAT
2010/12 ANK. 12 İCRA HAK
2010/113
TEZ KOOP İŞ
EKREM ERDOĞAN
ŞİKAYET
KABUL - KESİN
2010/13 DANIŞTAY 10 DAİRE
2010/2498
ALİ ÇETİNKAYA
İST.ÜNİ.REKTÖRLÜĞÜ
İPTAL
YD BEKLENİYOR
2010/14 MUŞ ASLİYE HUKUK
2010/119
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
14.15 2010/86 İLE BİRLEŞTİ
2010/15 ANK. 15. İŞ MAH.
2010/173-5-7 ZÜBEYDE DELİBAŞ VD
DÖSİM
ALACAK
9 HD 2011/686-688 ONAMA
2010/15 ANK. 15. İŞ MAH.
2014/553
DÖSİM
ALACAK
BOZMA
120
ANK. 6.İŞ MAH
HÜSEYİN DEMİR
9 HD 2014/5208 BOZMA
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
2010/15 ANK. 15. İŞ MAH.
2014/504
ZEKİ KOÇYİĞİT
2010/15 ANK. 15. İŞ MAH.
2014/599
2010/15 ANK. 15. İŞ MAH.
Konu
Özet
DÖSİM
ALACAK
9 HD 2015/306 İ
FARUK KESER
DÖSİM
ALACAK
BOZMA
2014/616
SERDAR KAHRAMAN
DÖSİM
ALACAK
9 HD 2011/54482 BOZMA
2010/16 ANK. 16 İŞ MAH
2010/1078
KÜLTÜR TURİZM BAK
ERKAN ERDEM
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2010/16 ANK. 7 ASL CEZA
2012/750
KH
ERKAN ERDEM
CEZA
DEVAM EDİYOR
2010/17 MERSİN 1.İŞ MAHK
2010/215
TEZ KOOP İŞ
MERSİN İL ÖZEL İDA
İŞKOLU
VAZGEÇME
2010/17 MERSİN 2.İŞ MAHK
2010/216
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU
VAZGEÇME
2010/18 ANK. 13. İŞ MAH.
2010/344
AYNUR ŞENOL ÇAMA
TÜBİTAK
İŞE İADE
BİTTİ
2010/19 İST 14. AS CEZA MAH. 2009/493
KH
YUNUS BİNGÖL
GÖR KÖT K
DELİLLER TOPLANIYOR.
2010/20 AYDIN 2 İŞ MAH
2010/258
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/20 AYDIN 1.İŞ MAH
2010/273
KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/21 RİZE 1 ASL İŞ MAH
2010/268
KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
RET TEMYİZ
2010/21 RİZE 1 ASL İŞ MAH
2010/2638
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
2010/286 BOZMA
2010/22 BATMAN İŞ MAH
2010/261
KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/22 BATMAN İŞ MAH
2010/265
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/23 SİİRT ASLİYE İŞ MAH
2010/427
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/23 SİİRT ASLİYE İŞ MAH
2010/425
KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/24 İST. 9 İŞ MAH
2011/603
T HABER İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
YETKİSİZLİK-İSTANBUL
2010/25 KÜTAHYA İŞ MAH.
2010/281
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/25 KÜTAHYA İŞ MAH.
2010/297
KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/26 ANK. CUM. SAV.
2011/101090 M . KİRMAN - TEZ KOOP
HÜSEYİN KAPLAN
ŞİKAYET
ANK CUM SAV. 2010/57067
2010/27 SAMSUN 2.İŞ MAH.
2010/495
FİKRİ GÖKSEL
OMKAN
İŞE İADE
KABUL-22 HD 2011/12729
2010/28 SAMSUN. 1.İŞ MAH.
2010/555
TUNCAY ERGİN
OMKAN
İŞE İADE
22 HD 2012/1597 ONAMA
2010/29 ANK. 9. İŞ MAH.
2010/541
GÜLSÜM D. KAYA
TUBİTAK
SİCİL İPTAL
RET - 9HD 2012/10958 ONAMA
2010/30 DANIŞTAY 5 DAİRE
2010/4930
TEZ KOOP İŞ
TUBİTAK
İPTAL
YD KARARI BEKLENİYOR
2010/31 ANK 1 VERGİ MAH
2010/1576
TEZ KOOP İŞ
MALTEPE VERGİ DAİRE
İPTAL
RET
2010/32 ÇUMRA ASL (İŞ) MAH 2010/150
TMO GN. MD.
SABİT KÜÇÜK
ALACAK
22 HD 2013/29976 İ
2010/33 ANKARA 3 İŞ MAH
2010/378
TMMOB
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
ANLAŞMAYLA BİTTİ
2010/34 KONYA 3.İŞ MAH
2010/458
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
2 İŞ 557 BİRLEŞTİ
2010/34 KONYA 2.İŞ MAH
2010/557
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/35 ANK. 10 İŞ MAH
2010/610
İLHAMİ YILMAZ YAVUZ
ODTÜ
ALACAK
KABUL KESİN
2010/35 ANK.A 10 İŞ MAH
2012/308-331 AZİZ ÖZEL
ODTÜ
ALACAK
BİTTİ - KABUL-KARAR AL
2010/36 SİNOP İŞ MAH
2010/406
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
399 İLE BİRLEŞTİ
TEZ KOOP İŞ
Davalı
121
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2010/36 SİNOP İŞ MAH
2010/399
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/37 MUĞLA ASL İŞ MAH
2010/459
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/37 MUĞLA ASL İŞ MAH
2010/453
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/38 ERZURUM İŞ MAH
2010/967
İSA DURSUN
ATATÜRK ÜNV
ALACAK
KABUL
2010/39 ANK. 19 İŞ MAH
2013/848
MURAT KOÇAK
TÜBİTAK
ALACAK
22 HD 2013/37163 ONAMA
2010/40 ANK. 1. ASL
2010/341
EKREM ERDOĞAN
TEZ KOOP İŞ
İTİRAZIN İPT
GÖREVSİZLİK 07.12.2010
2010/41 ANK. 6. ASL
2010/329
EKREM ERDOĞAN
TEZ KOOP İŞ
TAZMİNAT
GÖREVSİZLİK
2010/42 ANK. 7.İŞ MAH
2014/1848
YALÇIN ÇELİKSOY
TEZ KOOP İŞ
ALACAK
9 HD 2012/39430 BOZMA
2010/43 ZONG. 1 İŞ MAH
2010/512
HÜSEYİN KARATAŞ
TED KABUL 27.01.2011 İŞE İADE
2010/44 AYDIN 1.İŞ MAH
2009/193
T SAĞLIK İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2010/45 DÜZCE İŞ MAH
2010/456
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/46 ANK. 9. İŞ MAH
2012/942
BASIN İŞ 2010/638
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
KISMEN RET 20.12.2012
2010/47 ANK. 9. İŞ MAH
2011/516
TOLEYİS (ODTÜ MEZ DER) TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
PARÇALI TESPİT-ONAMA
2010/48 SAMSUN 2. İŞ MAH
2010/888
ŞENAY KALANBAK
OMKAN
İŞE İADE
22 HD. 2011/15698 ONAMA
2010/49 MARDİN 1 ASL. HUK. 2010/1046
KAHRAMAN ARGİŞ
MİGROS
İŞE İADE
RET KARAR GELİNCE TEMYİZ EDİLECEK
2010/50 ZONG. 1 İŞ MAH
2010/556
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/51 IĞDIR 1 ASL HUKUK
2010/765
HİZMET İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
ANK 16İŞ YETKİSİZLİK IĞDIR
2010/52 G.ANTEP 1. İŞ MAH
2010/513
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
MÜRACAAT -YENİLEME
2010/53 ADIYAMAN İŞ MAH
2010/296
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
BOZMA 2011/39910
2010/54 ORDU İŞ MAH
2010/453
İL ÖZEL İDARE
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/55 TRABZON İŞ MAH
2010/894
TEZ KOOP İŞ
YOL İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/56 ORDU İŞ MAH
2010/456
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/57 ERZURUM İŞ MAH
2010/1210
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/58 MARDİN 1 ASL. HUK. 2010/1222
TEZ KOOP İŞ
ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/59 KARS. 1 ASL. HK. M.
2010/530
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/60 AĞRI 1. ASL. HK. M.
22.HD 2011/16527 ONAMA
2010/527
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
YENİLENDİ
2010/61 ŞIRNAK. ASL. HUK. M. 2010/460
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/62 GİRESUN 1. ASL HUK 2010/476
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
RET- TEMYİZ- VAZGEÇME
2010/63 TEKİRDAĞ 1. İŞ MAH. 2010/259
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
MÜRACAAT- 16.09.2011
2010/64 ANK. 12. İŞ MAH.
2010/1084
GÖKHAN KULEN
KİPA
İŞE İADE
ONAMA -22HD 2012/17346
2010/65 ANK. 12. İŞ MAH.
2010/1085
M BAHADIR YILDIZ
KİPA
İŞE İADE
RET 9HD 2012/33212 ONAMA
2010/66 ARDAHAN 1 A. H. M.. 2010/629
TEZ KOOP İŞ
ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2010/67 DİYARBAKIR 1 İŞ MAH 2010/920
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
122
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2010/68 ELAZIĞ İŞ MAH
2010/716
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/69 MALATYA İŞ MAH
2010/1534
TEZ KOOP İŞ
ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/70 ANTALYA 2. İŞ MAH. 2010/707
TEZ KOOP İŞ
ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES. RED 9HD 2012/512 ONAMA
2010/71 ADANA 3. İŞ MAH.
2010/1044
TEZ KOOP İŞ
ÖZEL İDARE
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/72 VAN İŞ MAH
2010/343
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/73 ERZİNCAN 1 ASL HUK 2010/745
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/74 ESKİŞEHİR İŞ MAH
2011/1624
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL -2010/1978
İŞKOLU TES. BOZMA -TEMYİZ 2011/29534
2010/75 İSPARTA İŞ MAH
2010/391
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/75 İSPARTA İŞ MAH
2010/391
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/76 NİĞDE İŞ MAH
2010/193
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. TEMYİZ-ONAMA
2010/77 KIRKLARELİ 1. İŞ MAH. 2010/204
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. 203 İLE BİRLEŞTİ.
2010/77 KIRKLARELİ 1. İŞ MAH. 2010/203
İL ÖZEL
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT
2010/78 BİNGÖL ASL HUK
2010/1138
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/79 BİTLİS ASL HUK
2010/408
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/79 BİTLİS ASL HUK
2011/23
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/80 SAMSUN. 1. İŞ MAH. 2010/1223
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/81 NEVŞEHİR 1 ASL HUK 2010/372
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/82 HAKKARİ ASL HUK
2010/706
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/83 ANK. 17. İŞ MAH.
2010/1035
GÜRSEL DOĞRU VD
TEZ KOOP İŞ
GN Y K. İPTAL RET 11 İŞLE BİRLEŞTİ
2010/83 ANK. 11. İŞ MAH.
2013/1333
GÜRSEL DOĞRU VD
TEZ KOOP İŞ 2011/390 GN Y K. İPTAL 7 HD 2014/21815 İ MAD H
2010/84 0RDU İŞ MAH.
2010/456
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2010/85 İZMİR 10. İŞ MAH.
2010/579
KİPA
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
2011/01 BALIKESİR 1 İŞ MAH.
2011/28
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/01 BALIKESİR 1 İŞ MAH.
2011/30
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/02 BURSA 6.İŞ MAH.
2011/180
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/02 BURSA İŞ MAH.
2011/213
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/03 ÇANAKKALE İŞ MAH. 2011/5
TEZ KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/03 ÇANAKKALE İŞ MAH. 2011/9
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES. VAZGEÇME
2011/04 ANK. 18. İŞ MAH.
2012/679
SERDAR OBA
MİGROS
ALACAK
22 HD 2014/2696 ONAMA
2011/05 ANK. 12. İŞ MAH.
2012/779
ŞAKİR ŞENEL
MİGROS
ALACAK
22 HD 2014/9 ONAMA
2011/06 KONYA 3. İŞ MAH.
2013/489
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
RET 24.12.2014
2011/07 KONYA 3. İŞ MAH.
2011/38
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
2013/489 İLE BİRLEŞTİ
TEZ KOOP İŞ
ANK VER D B
ALACAK
BİTTİ
2011/08 ANK. VERGİ MAH
9HD 2012/17685
123
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
2011/09 KADIKÖY 3 İŞ
2010/1232
HULUSİ UĞURCAN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YETKİSZLİKLE ANKARA
2011/10 İZMİR. 1. İŞ MAH.
2010/922
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 BOLU. İŞ MAH.
2010/612
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
PARÇALI TESPİT KARAR
2011/10 YALOVA İŞ MAH.
2010/397
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 AKSARAY İŞ MAH.
2010/289
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 TOKAT 1 İŞ MAH.
2010/387
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 UŞAK İŞ MAH.
2010/854
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 ÇANKIRI 1 ASL HUK
2010/603
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 HATAY İŞ MAH.
2010/441
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 KASTAMONU İŞ MAH.2010/160
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
PARÇALI TESPİT KARAR
2011/10 KARAMAN İŞ MAH.
2010/395
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 KIRIKKALE İŞ MAH.
2010/1126
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 SAKARYA İŞ MAH.
2010/1056
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 OSMANİYE ASL HUK 2010/763
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 BURDUR 1 ASL HUK
2010/380
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 SİVAS İŞ MAH
2010/528
KOOP İŞ
İL ÖZEL
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 AFYON İŞ MAH
2010/542
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 KİLİS ASL HUK
2010/1011
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
RET
2011/10 ARTVİN ASL HUK
2010/385
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 DENİZLİ 2. İŞ MAH.
2010/612
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 AMASYA İŞ MAH.
2010/251
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 EDİRNE 1. İŞ MAH.
2010/508
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 TUNCELİ ASL HUKUK 2010/529
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 KARABÜK İŞ MAH.
2010/1532
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 G.HANE ASL HUK
2010/671
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 BARTIN 1. ASL HUK
2010/590
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 ÇORUM İŞ MAH
2011/554
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
RET BOZMA PARÇALI TESPİT
2011/10 YOZGAT İŞ MAH.
2010/60
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 ANK. 13 İŞ MAH.
2010/1032
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/10 KIRŞEHİR 1 ASL İŞ
2011/458
KOOP İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2011/11 KONYA 1 İDARE
2010/1722
ADEM BOZLAK VD
SELÇUK ÜNV REK
İPTAL
24 ÜYE İÇİN 24 DAVA
2011/11 KONYA 2 İDARE
2010/1669
AHMET ERKEK VD
SELÇUK ÜNV REK
İPTAL
18 ÜYE İÇİN 18 DAVA
011/12
2011/66
GÜRSEL DOĞRU VD
TEZ KOOP İŞ
İPTAL
22 HD 2013/4703 RET
124
ANK. 9. İŞ MAH.
Davacı
Davalı
Konu
Özet
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2011/13 ANK. 7. İŞ MAH.
2010/116
YOL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
BAY VE İSK İL MD.
2011/14 ANK. 6. İŞ MAH.
2011/226
OSMAN MORALI
DÖSİM
İŞE İADE
ONAMA RET 22. HD 2012/18078
2011/15 ANK. 2. İŞ MAH.
2011/358
ÖZGÜR KARAÇÖP
GAP 5620
RET 26.11.2014 21. HD 2013/5143 BOZMA
2011/16 ANK. 2. İŞ MAH.
2011/359
ERSEN SONBAHAR
ODTÜ
TAZMİNAT
RET 7HD : 2013/11775 ONAMA
2011/17 ANK. 4. İŞ MAH.
2011/450
MERAL SAPMAZ
MİGROS
İŞE İADE
30.12.2011 4+5 22 -2012/2023 ON
2011/18 ANK. 13. İŞ MAH.
2014/2099
H UĞURCAN A YAZICI
TEZ KOOP 2011/321
GN K. İPTAL
RET - 21.10.2014
2011/18 ANK. 13. İŞ MAH.
2011/326
CENGİZ TAŞAY
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
9 HD 2012/26194 ONAMA-İCRA
2011/18 ANK. 7. İŞ MAH.
2011/277
H UĞURCAN A YAZICI
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
ONAMA-AÇILMAMIŞ SAYIL
2011/18 ANK. 7. İŞ MAH.
2011/276
H UĞURCAN A YAZICI
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
9HD 2011/45336-ONAMA
2011/18 ANK. 15. İŞ MAH.
2011/287
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
RET 31.01.2012 - İCRA
2011/18 ANK. 12. İŞ MAH.
2011/250
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
BİRLEŞME 13.İŞ 2011/321
2011/18 ANK. 6. İŞ MAH.
2011/312
CENGİZ TAŞAY
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
13 İŞ LE BİRLEŞTİ.
2011/19 ANTALYA 4. İŞ MAH. 2011/93
AKDENİZ ÜNV REK
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
RET
2011/20 ANK. 4. İŞ MAH.
2011/112
TMMOB İNŞAAT MÜH
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
DAVA KABUL
2011/21 İZMİR 2. İŞ MAH.
2011/153
HİZMET İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2011/21 MANİSA 2. İŞ MAH.
2011/87
HİZMET İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2011/21 MANİSA 1. İŞ MAH.
2011/172
HİZMET İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2011/22 ÜSKÜDAR 4. İŞ MAH. 2011/221
TEK GIDA İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2011/22 İSTANBUL 3. İŞ MAH. 2011/112
OLEYİS
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
2011/24 MALATYA İŞ MAH
2011/389
CENGİZ SÖNMEZ
İNÖNÜ ÜNİ REK
ALACAK
2011/25 ANK. 9. İŞ MAH
2013/1368
LEVENT KOÇ
TEZ KOOP İŞ 2011/456 ALACAK
BİLİRKİŞİDE
2011/26 ANK. 16. İŞ MAH
2011/425
HULUSİ UĞURCAN
TEZ KOOP İŞ
ALACAK
11.10.2011 RED 9HD 2011/50155
2011/27 ANK. 10. İŞ MAH
2011/572
GÜRSEL DOĞRU
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
22 HD 2013/29033 RET
2011/28 ANK. 14. İŞ MAH
2011/430
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
30.04.2013 KABUL 10 İ 2011/572
2011/29 ANK. 6. İŞ MAH
2011/485
YADİGAR KEKLİK
TEZ KOOP İŞ
ALACAK
22 HD 2013/29924 İ
2011/30 İZMİR 6. İŞ MAH
2011/371
HAYATİ DOĞRU
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
22 HD.2011/8780 ONAMA
2011/31 DİYARBAKIR 1.İŞ MAH 2011/331
MUSTAFA ERBAY
TEZ KOOP İŞ
BŞK K. İPTAL
KABUL
2011/32 İZMİR 10. İŞ MAH
2011/373
CANER FIRAT
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
ONAMA 22HD 2011/15355
2011/33 İZMİR 8. İŞ MAH
2011/368
TUĞRUL ÇAN
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
KABUL - TEMYİZ
2011/34 İZMİR 4. İŞ MAH
2011/362
EMEL ŞENTÜRK
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
TEMYİZ EDİLDİ
2011/35 İZMİR 7. İŞ MAH
2011/387
GÖKHAN GÖY
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
KABUL TEMYİZ
2011/36 ANK.. 12 İŞ MAH
2011/407
MEHTAP AKPINAR
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
9 HD 2012/11873 ONAMA
2011/37 BİNGÖL ASL İŞ HUK
2011/357
HİZMET İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
25.05.2012 KABUL
125
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2011/37 ANK. 1 İŞ MAH
2011/9 D İŞ
TEZ KOOP İŞ
ÇALIŞMA BAK
YETKİ TES.
İHTİYATİ TEDBİR 14.02.2012
2011/38 ANK. 18 İŞ MAH
2011/529
TEZ KOOP İŞ
KOOP İŞ
YETKİ TES.
08.07.2011 - VAZGEÇME
2011/39 ANK. 11. İŞ MAH.
2013/863
DEMET KURT
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YARGITAY’DA
2011/39 ANK. 17. İŞ MAH.
2011/1893
DEMET KURT
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
11. İŞ 2012/257 ile birleşti
2011/40 ANK. 14 İŞ MAH
2013/140
UFUK ÇIĞIR 8.İŞ 2011/765 TÜBİTAK
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2011/41 DİYARBAKIR 1 İŞ
2013/625
MAHMUT ÇELİK
DİYARBAKIR İL ÖZEL
ALACAK
22 HD 2013/2851 BOZMA
2011/41 DİYARBAKIR 2 İŞ
2011/748-754 MEHMETŞAH PLATİN
İL ÖZEL İDARE
ALACAK
7 HD 2013/9726 ONAMA
YARALAMA
14. CEZA DAİRESİ - 2014/48003 A
2011/42 İZMİR 15.SULH CEZA 2011/655
HAYDAR ÖZDEMİROĞLU VEDAT ARSLAN
2011/43 MUĞLA SAVCILIK
2011/3020
Ş. BACAKSIZ - Ö. TAŞ
GN YÖNETİM KURULU ŞİKAYET
KOVUŞTURMA YER YOK
2011/43 MUĞLA SAVCILIK
2011/3570
Ş. BACAKSIZ - Ö. TAŞ
GN YÖNETİM KURULU ŞİKAYET
KOVUŞTURMA YER YOK
2011/44 ANK. 17 İDARE MAH 2011/2786
TEZ KOOP İŞ
TÜBİTAK
İPTAL
VAZGEÇİLDİ
2011/45 ANK. 9. İŞ MAH
2011/860
VİLDAN GÜMÜŞ
TÜBİTAK
İPTAL
22 HD 2014/13536 A
2011/46 ANK. CUM SAV
2011/93773 HAKAN BOZKURT
NİCK TEZ KOOP İŞ
BİLİŞİM SUÇ
CS 2011/89756
2011/46 ANK. CUM SAV
2011/94761 LEVENT KOÇ
BİLİŞİM SUÇ
DEVAM EDİYOR
2011/46 ANK. 11 SULH CEZA
2011/1674
BİLİŞİM SUÇ
ERTELEME
2011/46 ANK. CUM SAV
2011/101438 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU ÖZLEM KARAKAYA
BİLİŞİM SUÇ
DEVAM EDİYOR
2011/46 ANK. CUM SAV
2011/95536 OSMAN GÜRSU
BİLİŞİM SUÇ
DEVAM EDİYOR
2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH
2011/441 VD ARZU KILIÇ
TEZ KOOP İŞ
ALACAK 27
7 HD 2013/21632
2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH
2011/459 VD ARZU KILIÇ
TEZ KOOP İŞ
ALACAK 27
7 HD 2013/19739 ONAMA
2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH
2013/446 VD ARZU KILIÇ
ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 7
29.11.2013
2011/48 SAMSUN 1 İŞ MAH
2015/288
2011/441vd
7 HD 2014/16934 -16922 İ
2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH
2013/1011vd
2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH
2011/1659
2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH
2013/1090
2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH
2011/50 İZMİR CUM SAV
OSMAN GÜRSU
CENGİZ KARABİNER
UĞUR CİNER
ALACAK 22
ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 24
7 HD 2014/3006-3013 ONAMA
NESRİN BOZDEMİR
ONDOKUZ MAYIS ÜNV ALACAK
KISMEN KABUL
CEM VURAL
ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK
7 HD 2014/3014 ONAMA
2013/1018-12 Ş.DEMİR - T.DORU
ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 2
7 HD 2014/2854 - 2855 ONAMA
2011/92889 KİPA
FAİLİ MEÇHUL
SAHTECİLİK
ANK CUM SAV KOVUŞTURMA YOK
2011/51 KONYA 2.İŞ MAH
2011/871
R. FEHMİ SEÇİLMİŞ
KİPA
İŞE İADE
RET 05.07.2012
2011/52 SİVEREK AS.UKUK
2011/1007
ABDURRAHİM LALE
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
27.09.2012
2011/53 SAMSUN 2 İŞ MAH
2012/454
BEKİR KARABAL
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
20.09.2012
2011/54 ANK. 2 İŞ MAH
2011/1000
SUHA SARIOĞLU
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
YETKİSİZLİK -RET
2011/55 SAMSUN 1.İŞ MAH
2012/330
MURAT ATİLA DİLEK
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
19.09.2012 - BİTTİ
011/56
2011/835
ALİ CAN ALTUN
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK İHRAÇ KESİNLEŞTİ
GEBZE 3.İŞ MAH
2011/57 ANK. CUM SAV
126
2011/11069 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU MURAT KEKLİK
ÖZEL HAY GİZ MEKTUP ANK 6 SC 2013/1515
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
22011/58 SAMSUN 3 İŞ MAH
2012/174
ASLI AYDIN
TEZ KOOP İŞ 07.02.2013 ÜYELİK RET
BİTTİ
2011/59 BALIKESİR 1.İŞ MAH
2012/580
FATİH BÜYÜKÇINAR
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
9HD2012/17681 MaddiH RET
2011/60 ANK. 1 İŞ MAH
2011/962
YONCA ALTUĞ
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK RET
KABUL 30.05.2012
2011/61 ANK. 19 İŞ MAH
2011/1164
TEZ KOOP İŞ
SOSYAL İŞ
YETKİ İTİRAZI
FERAGAT 03.07.2012
2011/62 ANK. 27.ASL CEZA
2014/15
YALÇIN ÇELİKSOY
LEVENT KOÇ 27 ASL
ŞİKAYET
SAVCILIK: 2011/41680
2011/63 ANK. 13. İŞ MAH.
2011/1119
MUHİTTİN GÜNDÜZ
ODTÜ
ALACAK
BİTTİ KESİN
2012/01 BOLU İŞ MAH
2012/27
ABİDİN BÜYÜKGÜLEN
İZZET BAYSAL ÜNİ
ALACAK
BİTTİ 24.10.2013
2012/02 ANK. 16 İŞ MAH
2012/78
KAMER YILDIRIM
KÜLTÜR BAKANLIĞI
TESPİT
RET 7 HD 2013/8672 ONAMA
2012/03 ANK. 10 İŞ MAH
2012/88
LÜTFİ KAYA
KÜLTÜR BAKANLIĞI
TESPİT (TD)
7 HD 2013/6599 ONAMA
2012/04 ANK. 3. İŞ MAH
2012/146
TEZ KOOP İŞ-2011/37 DE ÇALIŞMA BAKANLIĞI
TESPİT
11.07.2012 kabul
2012/05 ANK. 6. İŞ MAH
2012/92
CANSEL MALATYALI
TMMOB İNŞ MÜH OD İŞE İADE
KABUL 26.11.2012
2012/06 ANK. 12. İŞ MAH
2012/214
SİDAR KAYA
TMMOB İNŞ MÜH OD İŞE İADE
RET 22 2013/22278 ONAMA
2012/07 ANK. 13. İŞ MAH.
2012/184
HASAN ŞEVİK
GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK
DEVAM EDİYOR
2012/08 İSTANBUL 1. İŞ MAH. 2012/195
ELVAN DEMİRCİOĞLU
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
9 HD 2013/3225 ONAMA
2012/09 ADANA 2.SULH CEZA 2012/52
ERCAN KAMAŞ
HÜLYA ÇELİK
CEZA
CEZA VERDİ 08.11.2012
2012/09 ADANA 8 ASLİYE HUK 2012/1214
ERCAN KAMAŞ
HÜLYA ÇELİK
TAZMİNAT
DEVAM EDİYOR
2012/10 İZMİR 8.İŞ MAH
2012/140
SAVAŞ AKSOY
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YETKİSİZLİK ANK 05.07.2012
2012/11 ANK. 7.İŞ MAH
2014/285
TEZ KOOP İŞ
GENÇLİK SPOR GN MD TOP DAV
RET 22 HD 2013/28833 BOZMA
2012/12 ANK. 7.İŞ MAH
2012/469
TEZ KOOP İŞ
KÜLTÜR TURİZM BK
TOP DAV
KABUL BOZMA
2012/13 ANK. 11.İŞ MAH
2013/16
TEZ KOOP İŞ
MESLEKİ YET KURUMU
TOP DAV
RET 22 HD 2013/33611 ONAMA
2012/14 ANK. 7. İŞ MAH
2012/483
İREK HAMİTOĞLU
TÜBİTAK
ALACAK
22 HD 2014/16931 A
2012/15 ANTALYA 2 İŞ MAH
2012/224
CEMİL BARIŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
RET 05.11.2012 TEMYİZ
2012/16 ANK. 9 İŞ MAH
2012/704
ALİ ERCAN
TEVFİK FİKRET A.Ş.
İŞE İADE
RET - ONAMA
2012/17 ANK. 15 İŞ MAH
2012/509
SALİM B. ASLANOĞLU
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
22 HD 2014/8600 ONAMA
2012/18 İZMİR 2 İŞ MAH
2012/283
HASAN İLDİRİ
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YETKİSİZLİK ANK.
2012/19 ANK. 11 SULH CEZA
2012/1159
DENİZ ÇETİN
TEZ KOOP İŞ
ŞİKAYET
İTİRAZ RET
2012/20 İZMİR 7 İŞ MAH
2012/328
YÜKSEL AKSOY
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YETKİSİZLİK ANK.
2012/21 BURDUR 1. ASLİYE
2012/268
OLEYİS
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
BİTTİ
2012/22 İSTANBUL 12.İŞ MAH. 2012/648
CAVIT TERZİ
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
BİTTİ
2012/23 İZMİR 11.İŞ MAH.
2012/1075
ŞEYHMUS MİRHANOĞLU TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
YETKİSİZLİK
2012/24 ANK. 4.İŞ MAH.
2012/911
HASAN DEV
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
15 İŞ MAH BİRLEŞME
2012/25 ANK. 11.İŞ MAH.
2012/681
BELEDİYE İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
RET 29.11.2012
2012/25 ANK. 4.İŞ MAH.
2012/847
BELEDİYE İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
RET
127
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2012/26 ANK. 12. İŞ MAH.
2012/864
NAZIM MARAL
MMO GN MRK
İŞE İADE
22 HD 2013/14383 ONAMA
2012/27 ANK. 12. İŞ MAH.
2012/860
NUMAN GÜRMEN
KİPA
İŞE İADE
22 HD 2013/14313 ONAMA
2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH
2012/242
ADEM BEKTAŞ
OMKAN
İŞE İADE
7 HD 2013/5149 ONAMA
2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH
2012/401
HASAN KARAGÜDEKOĞLUOMKAN
İŞE İADE
7. HD 2013/3079 ONAMA
2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH
2012/402
MUSTAFA YİĞİT
OMKAN
İŞE İADE
7 HD 2013/5144 ONAMA
2012/28 SAMSUN. 1. İŞ MAH. 2012/443
FATİH AKIN
OMKAN
İŞE İADE
22 HD 2013/14428 ONAMA
2012/28 SAMSUN 1. İŞ MAH
2012/358
MUTLU YURDAKUL
OMKAN
İŞE İADE
7 HD 2013/18872 ONAMA
2012/29 ANK. 2. İŞ MAH
2012/793
ÖZ ORMAN İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
RET
2012/30 ANK. 11. İŞ MAH
2014/2045
MASUM AĞIRMAN 2012/884TMMOB MAKİNE MÜH OİŞE İADE
BİLİRKİŞİDE
2012/31 ANK. 5. İŞ MAH
2012/941
MASUM AĞIRMAN
TMMOB MAKİNE MÜH OALACAK
22 HD 2014/21825 A
2012/32 ANK. 10. İŞ MAH
2012/949
NAZIM MARAL
TMMOB MAKİNE MÜH OALACAK
RET 22 HD 2014/4493 A
2012/33 ERZURUM İŞ MAH
2012/563
İSA DURSUN 33 KİŞİ
ATATÜRK ÜNİVERSİTE
ALACAK
32 DAVA KABUL
2012/34 ANK. 9. İŞ MAH
2012/1078
FAHRETTİN DEMİRTAŞ
GENÇLİK SPOR
ALACAK
USULDEN RET
2012/35 ANK. 7. İŞ MAH
2012/1614
MURAT PEKTAŞ
GENEL MADEN İŞ
İŞE İADE
BİTTİ ANLAŞMA
2012/36 ANK. 1. İŞ MAH
2013/549
TEZ KOOP İŞ 2012/1153-54KOOP İŞ
YETKİ TES.
9 HD 2013/5980 BOZMA
2012/37 ÜSKÜDAR 5. İŞ MAH. 2012/292
TEZ KOOP İŞ
TEK GIDA İŞ-DANONE
İŞKOLU TES.
VAZGEÇME
2012/38 İZMİR BAROSU
TEZ KOOP İŞ
KEMAL BALCIOĞLU
ŞİKAYET
DEVAM EDİYOR
2012/39 ANK. 5.İŞ MAH
2012/1074-77 BEHRAM KILINÇ 4 KİŞİ
GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK
22 HD 2014/2697 2014/35004 İ
2012/40 ANK. 14.ASL CEZA
2012/324
M . KİRMAN
HASAN DURDU
ŞİKAYET
4 CD 2014/21721 A
2012/41 ANK. 11 İŞ MAH
2013/967
TEZ KOOP İŞ 2012/1214
KÜLTÜR TURİZM
YETKİ TES.
RET 22 HD 2014/8015 ONAMA
2012/42 ANK. 17 İŞ MAH
2012/789
TEZ KOOP İŞ
ÖZ BÜRO İŞ
YETKİ TES.
Ank. 11. İş Mah. ile birleşti
2012/43 ANK. 12 İŞ MAH
2013/1489
EKREM ERDOĞAN
TEZ KOOP
TAZMİNAT
22 HD 2013/17898 BOZMA
2012/44 ANK. 3 İCRA
2013/20
YALÇIN ÇELİKSOY
TEZ KOOP
İTİRAZ
KARAR
2013/01 ANK. 10. İŞ MAH
2013/55
KEMAL BAĞCI
MS İST İÇ VE DIŞ LTD
İŞE İADE
22 HD 2014/16583 ONAMA
2013/02 DANIŞTAY 10. DAİRE 2013/792
TEZ KOOP İŞ
Ç ve S G. BAKANLIĞI
İŞKOLU İPT
FERAGAT
2013/03 ANK. 12. İŞ MAH
2013/218
ÖZBÜRO İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
2 İş Mah. 2013/242 E. İle birleşti.
2013/04 ANK. 2. İŞ MAH
2013/242
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
BİLİRKİŞİDE
2013/05 ANK. 6. İŞ MAH
2013/320
FATİH BAYRAK
GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK
22 HD 2014/4622 A
2013/06 ANK. 1. İŞ MAH
2013/323
MEHMET AĞÖREN
KİPA
İŞE İADE
KBL 22 HD 2014/10759 BOZMA
2013/06 ANK. 11. İŞ MAH
2014/1770
MEHMET AĞÖREN
KİPA
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2013/07 ANK. 7. İŞ MAH
2013/305
FİLİZ KILINÇ
ÇEVRE MÜH ODASI
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2013/08 ANK. 12. İŞ MAH
2013/207
T. HABER İŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞKOLU TES.
DEVAM EDİYOR
2013/09 ANK. 12. İŞ MAH
2013/373
İZZET ACIELMA
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
22 HD 2013/15982 BOZMA
128
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
Davalı
Konu
Özet
2013/10 BURSA 5. İŞ MAH
2013/155
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
Bursa 8 İş Mah ile birleşti.
2013/10 BURSA 8. İŞ MAH
2013/121
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
BİLİRKİŞİDE
2013/11 ÇANAKKALE İŞ MAH 2013/110-111 SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
BİLİRKİŞİDE
2013/12 ANK. 7. İŞ MAH
2013/656
YÜKSEL AKSOY
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
11.06.13 İŞLEMDEN KALDIRMA
2013/13 ANK. 18 ASL CEZA
2013/1422
GÜLŞEN KAPLAN
EKREM ERDOĞAN
ŞİKAYET
CEZA VERİLDİ. 4 - 2015/20409
2013/13 ANK. 9 ASLİYE H
2013/354
EKREM ERDOĞAN
GÜLŞEN KAPLAN
TAZMİNAT
RET 02.10.2014
2013/14 ANK. CUM SAV
2013/58623 TEZ KOOP İŞ (M.DemirbaĞ) ELECTROWORLD
ŞİKAYET
KOVUŞTURMA YOK
2013/15 ANK. 2 İŞ MAH
2013/927
BİROL DEMİRCİ
TEZ KOOP İŞ
ÜYELİK
MÜRACAAT 30.04.2013
2013/16 ANK. 6 İŞ MAH
2013/533
HASAN İLDİRİ
TEZ KOOP İŞ
KADRO İPT
27.11.2014 KABUL
2013/17 İZMİR 9-10 İŞ MAH
2013/279-324 DİLEK ÖNGÜN
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
BİTTİ
2013/18 ANK. 9 İŞ MAH
2013/588-589 Fatih BÜYÜKÇINAR-A.LALE TEZ KOOP İŞ
ALACAK
22 HD 2014/13549 2014/13548 A
2013/19 ANK. 10 İŞ MAH
2014/1011 vd Merve DEMİRBAĞ 2013/1417-25ELECTROWORD
İŞE İADE
10.50 22 HD 2014/14173 BOZMA
2013/20 ANK. 6 İŞ MAH
2013/616
MURAT CAN ÇETİN
KİPA
İŞE İADE
RET 22 HD 2014/8536 ONAMA
2013/21 ANK. 6 İŞ MAH
2013/617
ÜNAL TÜRKMEN
KİPA
İŞE İADE
KBL 22 HD 2014/8535 BOZ.O.KA.
2013/22 ANK. 4 İŞ MAH
2013/1541
TUĞBA TAŞLIYURT
MEDİA MARKT
İŞE İADE
22 HD 2014/1674 ONAMA
2013/23 ADANA 6 İŞ MAH
2013/400
GANİMET TOSUN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
BİTTİ
2013/24 ANK. 18 İŞ MAH
2015/7
GALİP KOÇ
TEZ KOOP İŞ 2013/385 GN K. İPTAL
BOZMA
2013/25 ANK. 7 İŞ MAH
2013/873
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
BİLİRKİŞİDEN GELDİ
2013/26 ANK. 6 İŞ MAH
2013/759-767 CENGİZ DEMİR
DÖSİM
ALACAK
KABUL 16.10.2014
2013/27 ANK. 2 İŞ MAH
2013/1385
EBRU ÜNAL
ELECTROWORLD
İŞE İADE
RET23.09.2014 SÜRE TUTUM VERİLDİ
2013/28 ANK. 2 İŞ MAH
2013/1551
BARIŞ EYLEN
KİPA
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2013/29 ANK. 19. İŞ MAH
2013/1039-41 MEHMET POTUR
TÜBİTAK
ALACAK
22 HD 2014/35445 - 35444 A
2013/29 ANK. 19. İŞ MAH
2013/1040
GÜLAY BÜYÜKAKSOY
TÜBİTAK
ALACAK
BİLİRKİŞİDE
2013/29 ANK. 19. İŞ MAH
2013/1038
VASFİ GÜNTAN KAYTAZ
TÜBİTAK
ALACAK
KABUL
2013/30 ANK. 17. İŞ MAH
2013/546
SADIK EREN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
KABUL TEMYİZ
2013/31 ANK. 9. İŞ MAH
2014/400
RECAİ ILGIN
TEZ KOOP İŞ
GN Y K. İPTAL 22 HD 2015/1429 İ
2013/32 POLATLI 1 ASL MAH
2013/ 645
Gürkan ÖZTÜRK
KİPA
İŞE İADE
2013/33 ANAYASA MAH
2013/ 6759
TEZ KOOP İŞ
2013/34 ANK. 7 İŞ MAH
2013/ 1316
ÖZBÜRO İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
ANK 9 İŞ 2013/1061 BİRLEŞTİ
2013/35 ANK. 12 İŞ MAH
2013/ 1308
HÜSEYİN YÜKSEL
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
BİLİRKİŞİDE
2013/36 ANK. 9 İŞ MAH
2013/ 1061
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
DEVAM EDİYOR
013/37
2013/ 103996 BİROL CANER SEDAT
OSMAN GÜRSU VD
ŞİKAYET
TAKİPSİZLİK
2013/ 2256
KİPA
İŞE İADE
22 HD 2014/33547 İ
ANK. CUM SAV
2013/38 ANK. 10 İŞ MAH
EYÜP SIVACI
RET 09.12.2014 SÜRE TUTUM
BİREYSEL BAŞ DEVAM EDİYOR
129
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
Davacı
22013/39 ANK. 10 İŞ MAH
2013/ 2257
MÜGE MUMCU
2013/40 ANK. 6 SULH CEZA
2013/1515
2013/40 ANK. 11 ASL CEZA
Davalı
Özet
İŞE İADE
22 HD 2014/33546 İ
HAYDAR ÖZDEMİROĞLU YADİGAR KEKLİK
HAKARET
26.02.2014 itiraz edildi.
2013/515
OSMAN GÜRSU
TOP GÖS K M BERAAT 29.01.2015
2013/40 ANK. 2 SULH CEZA
2013/1396
HAYDAR ÖZDEMİROĞLU GAZANFER BAHADIR
HAKARET
2013/41 ANK. CUM SAV
2013/ 127129 TEZ KOOP İŞ
HÜSEYİN VEYSİ ERCAN ŞİKAYET
SİNCANA İTİRAZ
2013/42 ANK. 7 İŞ MAH
2013/ 1580
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
YETKİ TES.
EK RAPORDA
2013/43 ANK. 19 ASL CEZA
2013/699
K:H:
SALİH GÖNÜLLÜ
TOP GÖS
DEVAM EDİYOR
2014/01 ANK. 1 İŞ MAH
2014/73- 404 SALİM B. ASLANOĞLU
TEZ KOOP İŞ
GYK. İPTAL
22 HD 2014/7349 ONAMA
2014/02 BURSA 5 İŞ MAH
2014/14
HÜSEYİN VEYSİ ERCAN
TEZ KOOP İŞ
ALACAK
BİLİRKİŞİDE
2014/03 ANK. 15 İŞ MAH
2014/160
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
DEVAM EDİYOR
2014/04 ANK. 2 İŞ MAH
2014/328
ZAFER KİREZ
MALİYE BAKANLIĞI
ALACAK
10.10 BİLİRKİŞİYE GİDECEK
2014/05 ANK. 4 İŞ MAH
2014/331
SELAHATTİN TİLKİOĞLU
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
19 İŞ 2014/406 İLE BİRLEŞTİ
2014/06 ANK. 19 İŞ MAH
2014/406
KEMAL TURAN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
DEVAM EDİYOR
2014/07 ANK. 19 İŞ MAH
2014/511
Ali EROĞLU -Şakir AYDIN
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
DEVAM EDİYOR
2014/08 ANK. 2 İŞ MAH
2014/538
Celalettin KURT
TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
BİLİRKİŞİDE
2014/09 ANK. CUM SAV
2014/58276 SİNAN KAHRAMAN
BERK DOĞRU
ŞİKAYET
İTİRAZ RET
2014/10 ANK. 2 İŞ MAH
2014/581
İSA ŞAHİN
ODTÜ
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2014/11 ANK. 19 İŞ MAH
2014/632
RAMAZAN TATAR
MALİYE BAK
ALACAK
BİLİRKİŞİDE
2014/12 ANK. 19 İŞ MAH
2014/633
HIDIR BANA
MALİYE BAK
ALACAK
BİTTİ - KABUL
2014/13 ANK. 19 İŞ MAH
2014/634
ECEVİT BİLEN
MALİYE BAK
ALACAK
BİLİRKİŞİDE
2014/14 ANK. CUM SAV
2014/2905
HÜSEYİN YÜKSEL
OSMAN GÜRSU
ŞİKAYET
SAVUNMA VERİLDİ 03.07.2014
2014/15 ANK. CUM SAV(Bas)
2014/3654
HAKAN BOZKURT
M.KÜTÜK A.KAYAALP
ŞİKAYET
KOVUŞTURMA
2014/16 ANK. 14 İŞ MAH
2014/1469
OĞUZHAN VICIL
TÜBİTAK
İŞE İADE
09.55 BİLİRKİŞİDE
2014/17 ANK. 4 İŞ MAH
2014/790
ALİ EROĞLU-ŞAKİR AYDIN TEZ KOOP İŞ
GN K. İPTAL
DEVAM EDİYOR
2014/18 ANTALYA 5. İŞ MAH
2014/473
CEMİL BARIŞ
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
FERAGAT - BİTTİ 22.12.2014
2014/19 NEVŞEHİR . İŞ MAH
2014/
AHMET PİŞKİN
AHİLER KAL AJANSI
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2014/20 ANK. 2 İŞ MAH
2014/857
SOSYAL İŞ
TEZ KOOP İŞ
İSTATİSTİK
2014/03 nolu dosyamİz içinde
2014/21 ANK. 15 İŞ MAH
2014/1331
SEVİL ULAŞ
BMO
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2014/22 BURSA 10. İŞ MAH
2014/635
HÜSEYİN VEYSİ ERCAN
TEZ KOOP İŞ
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2014/23 ANK. 12. İŞ MAH
2014/1132
MUHAMMET GÜNDOĞDUTÜBİTAK
İŞE İADE
22 HD 2015/3483 Öİ
2014/24 ANK. 12. İŞ MAH
2014/1090
TÜRKİYE İŞ KURUMU
YALÇIN DOKUDUR
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2014/25 ANKARA 15. İŞ MAH 2014/1497
SEVİL ULAŞ
TMOBBMO
İŞE İADE
DEVAM EDİYOR
2014/27 ANKARA 11. İŞ MAH 2014/1959
S.BİROL ASLANOĞLU
TEZ KOOP İŞ
GYK. İPTAL
DEVAM EDİYOR
130
KİPA
Konu
FERAGAT - 09.12.2014
Sıra No
Mahkemesi
Esas No
2014/29 ANKARA 10. İŞ MAH 2014/1334
Davacı
BİLG MÜH ODASI
Davalı
TEZ KOOP İŞ
Konu
Özet
TİS İPTAL
DEVAM EDİYOR
2014/30 ANKARA CUM SAV
2014/173914 OSMAN GÜRSU HAKAN BHULUSİ UĞURCAN
ŞİKAYET
İFADE VERİLDİ
2015/01 ANKARA 4. İŞ MAH
2015/124
FAHRETTİN DEMİRTAŞ
GENÇLİK SPOR
ALACAK
DEVAM EDİYOR
2015/02 ANKARA 4. İŞ MAH
2015/185
YUSUF KENAN DALTABAN GENÇLİK SPOR
ALACAK
DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ.
2015/03 ANKARA 9. İŞ MAH
2015/189
KÖKSAL ALTUNTAŞ
GENÇLİK SPOR
ALACAK
DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ.
2015/04 KONYA İŞ MAH
TEZ KOOP İŞ
GÖZDE LTD ŞTİ
İŞKOLU
DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ.
2015/05 AKSARAY İŞ MAH.
TEZ KOOP İŞ
GÖZDE LTD ŞTİ
İŞKOLU
DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ.
2015/06 NİĞDE İŞ MAH
TEZ KOOP İŞ
GÖZDE LTD ŞTİ
İŞKOLU
DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ.
ANKARA
Av. ÇAĞLA ŞANVER
Ankara 6. İş Mahkemesi 2014/766
Davacı : Mehmet Tekbaş
Davalı : Media Markt
Konu
: İşe İade
Davanın reddine karar verildi. Kesinleşmesi bekleniyor.
Ankara 19. İş Mahkemesi 2014/1620
Davacı : Mehmet Potur
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: Sicil İşleminin İptali
17.03.2014 tarihine ön inceleme için duruşma günü verildi.
Ankara 6. İş Mahkemesi 2014/1468
Davacı : Mevlüt Özgür Eren
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme için duruşma günü bekleniyor.
Ankara 11. İş Mahkemesi 2014/1957
Davacı : Damla Gürhan Açıl
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Manevi Tazminat
Cevap dilekçesi verildi. Ön inceleme duruşma günü 03.02.2014
tarihi olarak belirlendi. Tanık listesi sunmak için süre alındı. Yeni
131
duruşma günü, 10.04.2015. davacı tanıkları dinlenecek.
Ankara 14. İş Mahkemesi 2014/1982
Davacı : Burcu Akhanlı
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Manevi Tazminat
Cevap dilekçesi verildi. Ön inceleme duruşma günü 31.03.2015
olarak belirlendi.
Ankara 12. İş Mahkemesi 2015/101
Davacı : Gökhan Kulaş
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme duruşma günü bekleniyor.
Ankara 7. İş Mahkemesi 2015/118
Davacı : Erdoğan Avşar
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme duruşma günü bekleniyor.
Ankara 11. İş Mahkemesi 2015/104
Davacı : Murat Arıbaş
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme duruşma günü bekleniyor.
Ankara 7. İş Mahkemesi 2015/271
Davacı : Ahmet Hakkı Özalp
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme duruşma günü bekleniyor.
Ankara 19. İş Mahkemesi 2015/241
Davacı : Murat Arıbaş
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe İade
Ön inceleme duruşma günü bekleniyor.
132
İSTANBUL BÜRO
Av. ESİN DİZDAR-Av. ERGÜN KIRCI
(2011/Mart - 2015 /OCAK AYLARI ARASI DEVAM EDEN
VE SONUÇLANAN DAVALAR
Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2009/2040 E.
Katılan : Tez-Koop İş Sendikası Genel Başkanlığı
Sanık
: Hulusi Uğurcan
Suç
: Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal
Sanığa şube başkanı olduğu dönemde tahsis edilen aracı, şube
başkanlığı sona erdikten sonra iade etmemesi nedeniyle, kamu
davası açılmıştır. Yapılan yargılama neticesinde, sanığa ceza verilmiş ve ertelenmiştir. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2009/16585 E.
2009/9819 ve 10.09.2009 tarihli kararıyla, 08.02.2008 tarihinde
Resmi Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728
sayılı Y.’nın 562. maddesiyle değişik CMK ve TCK’nın ilgili maddeleri uyarınca, ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’nın takdir ve
değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması hususunu Bozma nedeni yapmıştır. Bozma sonrası davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına 20.06.2011 tarihinde karar verilmiştir.
İstanbul 8. İş Mahkemesi 2006/937 E.
Davacı : Mehmet Sadık Kuştepesi
Davalı : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
Konu
: Fazla mesai ücret alacağı istemli
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü/İstanbul İl Müdürlüğü’nde
emeklilik tarihine kadar çalışan sendikamız üyesi Mehmet Sadık
Kuştepesi’nin 2001/Aralık ayından itibaren ödenmeyen fazla mesai
ücretlerinin tahsilini teminen dava açılmış, davanın kabulüne karar
verilmiştir. Karar Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nce temyiz edilmiş,
yerel mahkeme kararı onanmıştır. Üyemizin alacağı tahsil edilmiş
ve 10.02.2014 tarihinde ödemesi yapılmıştır.
İstanbul 8. İş Mahkemesi 2006/937 E.
Davacı : Mahmut Nurcan
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: TİS’den yararlanma
İstanbul Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı
İktisadi İşletmesi’nde çalışan davacının, TİS hükümlerinden yarar133
landırılmaması üzerine, TİS’in parasal hükümlerinin uygulanması
yönünde alacak davası açılmıştır. Bilirkişi raporu iki seçenekli
düzenlenmiş, Mahkemece daha düşük olan seçenek nazara alınarak hüküm kurulmuştur. Lehimize olan diğer seçenek yönünden
hüküm kurulması gerektiği belirtilerek tarafımızdan temyiz edilmiştir. Üniversite de temyiz etmiş olup, yerel mahkeme kararının onanması üzerine, üyemizin alacaklarının tahsili sonrası 19.11.2012 tarihinde ödemesi yapılmıştır.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2008/416 E.
Davacı : Hüseyin Yüksel
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Fatura ödemesinde fiilen görevli olan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır. Bilirkişi raporuyla belirlenen alacak miktarı üzerinden 17.03.2010 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kurum’un temyizi üzerine dosya Yargıtay’dayken mahkemece hüküm altına alınan alacakların bilgimiz dışında davacı tarafından tahsili üzerine vekillik görevinden 23.09.2011 tarihinde istifa
edilmiştir.
Bakırköy 6. İş Mahkemesi 2010/918 E.
Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası
Davalı : Hulusi Uğurcan
Konu
: Tazminat
H. Uğurcan’ın görevi sona ermesine rağmen şube yöneticilerine
tahsis edilen aracı iade etmemesinden kaynaklı maddi zararın tahsilini teminen dava açılmıştır. 10.725-TL maddi tazminat hüküm altına alınmış olup, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Yerel mahkeme kararı 05.06.2012 tarihinde onanmıştır. Alacağın tahsilini teminen İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21943 E. sayılı dosyasından takip başlatılmış, 24.04.2014 tarihinde tahsilat gerçekleşmiştir.
İstanbul 3. İş Mahkemesi 2009/366 E.
Davacı : Aysun Atak
Davalı : Marmara Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: İşe iade
5620 sayılı Yasa kapsamında olan davacının, emekliliğe hak
134
kazandığı, bu nedenle emekliliğe müracaat etmesi gerektiği aksi
takdirde iş akdinin feshedileceği gerekçesine dayalı feshin geçersizliği ve davacının işe iadesi istemiyle dava açılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar Yargıtay
22. HD’nce 22.09.2012 tarihinde onanmıştır.
İstanbul 1. İş Mahkemesi 2009/745 E.
Davacı : Birsen Çakar
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece, davacının işe iadesine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararı 18.12.2012 tarihinde onanmıştır. İşe iade kararı üzerine Üniversite’ye yapılan müracaat üzerine üyemiz yeniden çalışmaya başlamıştır.
İstanbul
Davacı
Davalı
Konu
9. İş Mahkemesi 2010/125 E.
: Sefa Arslan
: Tez-Koop-İş Sendikası
: İstanbul 2 Nolu Şubenin münfesih sayıldığının
tespiti
Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul 2.Nolu Şubesi’nin münfesih
sayılmasının tespitine ilişkin açılan davada Mahkemece, konusu
kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair
28.07.2011 tarihinde hüküm kurulmuş, karar kesinleşmiştir.
İstanbul 10. İş Mahkemesi 2011/178 E.
Davacı : Ali Bıyıklı
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumun Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezinde teknisyen olarak
görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında
ödenmeyen ‘hizmet zammı’ dava konusu yapılmıştır. 13.03.2012
tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiş, karar 24.06.2014
tarihinde Yargıtay 22. HD’nce onanmıştır.
Silivri 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesi 2010/175 E.
Davacı : Abdullah Çiçek
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş.
135
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade (sendikal tazminat)
istemli dava açılmıştır. Mahkemece, 14,01,2011 tarihinde işe iade
(sendikal tazminat) kararı verilmiştir. Tesco Kipa’nın temyizi üzerine, Yargıtay 22. HD’nce kararın 04.05.2012 tarihinde bozularak
ortadan kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2012/450 E.
Şikayetçi : Tez-Koop-İş
Şüpheli : Ali Can Altun
Suç
: Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma,
evrakta sahtekarlık
Ali Can Altun’un Gebze Şube Başkanlığı esnasında haksız tahsilatlar yaparak sendikayı zarara uğrattığı iddiası ile görülen ceza
davasında yapılan yargılama neticesinde hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan 16.04.2013 tarihli oturumda ceza verilmiş,
hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Sanığın temyizi bulunmaktadır.
İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi 2011 / 148 E.
Şikayetçi : Tez-Koop-İş / Elvan Demircioğlu
Şüpheliler: Hüseyin Yüksel, Cengiz Taşay, Mehmet Başali,
Mustafa Erdoğan, Abdurrahman Tetik,
Murat Çamyel, Emin Sedat Güren, Selahattin Aydın,
Hulusi Uğurcan
Konu
: Cebir ve şiddet kullanılarak sendikal faaliyetlerin
engellenmesi /H.Uğurcan için ilave olarak hakaret, tehdit
Hulusi Uğurcan ve diğer şüphelilerin cebir ve şiddet kullanarak
İstanbul 5 Nolu Şube binasını işgal etmeleri ve yasal yöneticilerin
şube binasına girmelerini, sendikal faaliyetlerde bulunmalarını, fiilen daire kilidini değiştirmek suretiyle engellemeleri üzerine şikayette bulunulmuştur. Soruşturma neticesinde açılan davada, sanıklar
hakkında sendikal faaliyetlerin engellenmesi suçundan beraat,
H.Uğurcan hakkında E. Demircioğlu’na hakarette bulunmak suçundan ceza (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararı verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiş olup, dosya Yargıtay’dadır.
İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi 2013 / 385 E.
Şikayetçi : Tez-Koop-İş/Selahattin Karakurt
136
Şüpheliler: Hulusi Uğurcan / Hüseyin Yüksel
Suç
: Cebir ve şiddet kullanılarak sendikal
faaliyetlerin engellenmesi /H.Uğurcan için ilave
olarak hakaret, tehdit
H.Uğurcan ve H.Yüksel hakkında açılan ceza davasının
19,12,2014 tarihli oturumunda, her iki sanık hakkında sendikal faaliyetlerin engellenmesi suçundan beraat, üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olan hakkı olmayan yere tecavüz suçundan ceza (erteleme-2 yıl denetim süresine tabi tutulma) kararı verilmiştir. Karar
tarafımızdan temyiz edilmiş olup, gerekçeli karar beklenmektedir.
H.Yüksel vekilinin 31.12.2014 tarihli temyiz başvurusu bulunmaktadır.
İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi 2014/38-39-40 arası
Davacı : Özcan Uzun vs.
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumda görev yapan davacılara (Özcan Uzun, Cengiz Taşay,
Muammer Altın) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava
03.05.2011 tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 22. HD’nin
eksik inceleme gerekçesiyle verdiği bozma kararı sonrası yapılan
yargılama neticesinde yerel mahkeme kararı onanmıştır. İstanbul
Anadolu 16. İcra Müdürlüğü’nde kayıtlı icra dosyalarında
04.12.2014 tarihinde kısmen tahsilat gerçekleşmiş, dosyalar bakiye
alacakların tahsili aşamasındadır.
Davacılardan Cengiz Taşay, ‘gördüğü lüzum açıklamasıyla’
İstanbul 12. Noterliği vasıtasıyla 24.01.2014 tarihli azilname göndermiştir.
İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesi 2013/815-816-817 arası
Davacı : Suna Demirel vs.
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumda görev yapan davacılara (Suna Demirel, Semral Günel,
Ayşe İnci) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen
‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava 03.05.2011
tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 22. HD’nin eksik inceleme gerekçesiyle verdiği bozma kararı sonrası yapılan yargılama
137
neticesinde yerel mahkeme kararı onanmıştır. İstanbul Anadolu 16.
İcra Müdürlüğü’nde kayıtlı icra dosyalarında 28.03.2014 tarihinde
tahsilat gerçekleşmiş, üyelerimizden Suna Demirel ile Semral
Günel’e ödemeleri yapılmıştır. Ayşe İnci dosyasına kısmen tahsilat
yapılmış olup, dosya bakiye alacağın tahsili aşamasındadır
Kartal 1. İş Mahkemesi 2011/428-433 arası
Davacı : Şadıman Buluz vs.
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumda görev yapan davacılara (Şadıman Buluz, Ali Menteşe
ve Durmuş Başçı) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır. Davalar
lehimize sonuçlanmış olup, Kurumun temyizi üzerine dosyalar
Yargıtay’dadır.
İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesi 2011/431-432-433
Davacı : Kadir Arslan vs.
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumda görev yapan davacılara (Kadir Arslan, Şerafettin Alcı,
Gülcan Oktay) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava
13.04.2012 tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Kadir Arslan ve
Gülcan Oktay’a ait kararların Yargıtay 9 HD’nce onandığına dair
tebligatlar 30.12,2014 tarihinde alınmıştır. Şerafettin Alcı dosyası
halihazırda Yargıtay’dadır.
İstanbul 3. İş Mahkemesi 2010/783-787 arası
Davacı : Özgür Tığlı vs.
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
Rektörlüğe bağlı Enez Sosyal Tesislerinde görevlendirilen davacı (ve Tahsin Yücel, Ramazan Durmuş, Hüseyin Yıldız, Nazmi
Işık’a) 2007 ve 2008 yıllarında ödenmeyen fazla mesai, hafta tatili ve TİS kapsamındaki ücretler, dava konusu yapılmış olup, seçenekli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm altına alınan karar her iki
tarafça temyiz edilmiş, yerel mahkeme kararı onanmıştır. İcra takibine konu alacakların faizine Üniversitenin itirazı bulunduğundan,
138
dosyalar icra hukuk mahkemesindedir.
İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/356 E.
Davacı : Selim Kurtalan
Davalı : Marmara Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen
%14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup, dava
lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 9 HD’nin 25.03.2014 tarihli
bozma kararı sonrası, İstanbul 1. İş Mahkemesi’nce 10.09.2014
tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
İstanbul 2. İş Mahkemesi 2010/1171 E.
Davacı : Şenel Yılmaz
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen
%14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup, dava
lehimize sonuçlanmıştır. Üniversitenin müracaatı üzerine dosya
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Yasa Yolları İnceleme Bürosuna
gönderilmiştir.
İstanbul 7. İş Mahkemesi 2010/1199 E.
Davacı : Recep Vergül
Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen
%14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup,
Mahkemece 20.06.2013 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
Karar tarafımızdan temyiz edilmiş olup, Yargıtay 9. HD’nin
2013/9794 Esasına kayıtlıdır.
İstanbul 3. İş Mahkemesi 2010/1227-1246 arası
Davacı : Mikdat Çomak vs.
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
İstanbul Üniversitesinde çalışan üye işçilerimize 2006 yılından
itibaren ödenmeyen giyim yardımlarının tahsilini teminen alacak
davası açılmıştır. 18.01.2012 tarihinde karara çıkmıştır. Yüksek
Mahkemenin onama kararları neticesinde, üyelerimizin giyim yardı139
mı alacakları İstanbul Üniversitesi Rektörlüğün’den talep edilmiş ve
ödemeler yapılmıştır.
İstanbul 7. İş Mahkemesi 2010/546-561 arası
Davacı : Seyfi Işık vs.
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
İstanbul Üniversitesi Baltalimanı’nda çalışan üye işçilerimize
2006 yılından itibaren ödenmeyen giyim yardımlarının tahsilini
teminen alacak davası açılmıştır. Yerel Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararları Yüksek Mahkemece onanmış, üyelerimizin
giyim yardımı alacakları İstanbul Üniversitesi Rektörlüğün’den talep
edilmiş ve ödemeler yapılmıştır.
İstanbul 5. İş Mahkemesi 2011/86-87-88-89
Davacı : Sadettin Urhan vs.
Davalı : KTB Döner Sermaye İşletmesi Merkez
Müdürlüğü (DÖSİMM)
Konu
: İşe iade
Davacılar Sadettin Urhan, Ekrem Kayın, Nevzat Eşin,
Muhammet Akif Üstüner için işe iade istemli dava açılmıştır.
Mahkemece işveren feshi haklı bulunmuş ve davanın reddine karar
verilmiştir. Yerel Mahkeme kararı 28.03.2013 tarihinde Yargıtay 9
HD’nce onanmıştır.
İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2012/422 E.
(Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1069 E.)
Davacılar: Hulusi Uğurcan, Tuncer Koçak,
Abdurrahman Tetik, Abdullah Yazıcı
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Sendika Genel Yönetim Kurulunun
10.06.2009 tarih ve 77 sayılı kararının iptali
Davacıların, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu
Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere
bağlanmasına ilişkin kararların iptali istemiyle açtıkları davada, yetkisizlik kararı verilmiştir. Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay bozma kararı üzerine yapılan yargılama neticesinde
26.01.2012 tarihinde davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Davacıların temyizi üzerine karar, Yargıtay 9 HD’nce 03.04.2012
140
tarihinde yetki yönünden bozulmuştur.Yerel Mahkemenin
19.11.2012 tarihli yetkisizlik kararı davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden, 21.03.2013 tarihinde davanın açılmamış
sayılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2012/423 E.
(Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1070 E.)
Davacılar: Selahattin Aydın
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih
ve 77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı
kararlarının iptali
Davacının, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu
Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere
bağlanmasına ilişkin kararların iptali istemiyle açtığı davada, yetkisizlik kararı verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay bozma kararı üzerine yapılan yargılama neticesinde
26.01.2012 tarihinde davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Davacının temyizi üzerine karar, Yargıtay 9 HD’nce 03.04.2012 tarihinde yetki yönünden bozulmuştur.Yerel Mahkemenin 08.10.2012
tarihli yetkisizlik kararı davacı tarafça temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden, 23.11.2012 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına
karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2011/264 E.
(Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1070 E.)
Davacılar: Selahattin Aydın
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih
ve 77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı
kararlarının iptali
Davacının, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu
Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere
bağlanmasına ilişkin kararın iptali istemiyle ikinci kez açtığı dava,
davacının gelmemesi üzerine tarafımızdan takip edilmiş ve derdestlik itirazımız mahkemece kabul edilerek, 24.05.2011 tarihinde
davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/156 E.
141
Davacılar: Hüseyin Yüksel
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Sendika Genel Yönetim Kurulu kararının iptali
Davacının, İstanbul 2 Nolu Şube adresinin taşınmasına ve
09.10.2009 s.lı ve 146 sayılı müteşebbis heyet atanmasına ilişkin
Sendika Genel Yönetim Kurulu kararlarının iptali istemiyle açtığı
davada, 26.09.2012 tarihinde, dosyanın Ankara 10. İş
Mahkemesinin 2011/572 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine dair
verilen karar temyiz edilmemek suretiyle 05.10.2012 tarihinde
kesinleşmiştir.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/190 E.
Davacılar: Hüseyin Yüksel
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun 26-27.03.2011
tarihinde 9. Olağan Genel Kurul toplanmasına ilişkin
kararının iptali
Davacı, Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih ve
77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı kararlarının iptali ile 2627.03.2011 tarihinde 9. Olağan Genel Kurul toplanmasına ilişkin
kararın iptali istemiyle dava açmış olup, Sayın Mahkemece celse
arasında 24.03.2011 tarihinde tedbir kararının kaldırılmasına karar
verilmiştir. 27.01.2012 tarihli oturumda, mahkemenin yetkisizliğine
karar verilmiştir. Karar temyiz edilmemek suretiyle 06.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/303 E.
Davacılar: Hüseyin Yüksel
Davalı : Tez-Koop-İş
Konu
: Genel Kurul kararının iptali
Davacı, 26-27.03.2011 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel
Kurul’da alınan İstanbul 2 Nolu Şubenin kapatılması kararının iptali istemiyle dava açmıştır. 26.09.2012 tarihinde, Ankara 10. İş
Mahkemesinin 2011/572 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine dair
verilen karar temyiz edilmemek suretiyle 11.10.2012 tarihinde
kesinleşmiştir.
İstanbul 5. İş Mahkemesi 2011/937 E.
Davacı : Seda Keskinoğlu
142
Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 25.04.2012 tarihinde
davanın reddine karar verilmiş olup, karar tarafımızdan temyiz edilmiş ancak yerel mahkeme kararı Yargıtay 22. HD’nce 11,10,2012
tarihinde onanmıştır.
Kartal 1. İş Mahkemesi 2011/921 E.
Davacı : Birkan Baş
Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 24.02.2012 tarihinde
davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın Yüksek mahkeme tarafından 17.09.2012 tarihinde onanması üzerine, 11.10.2012 tarihinde işverene müracaat edilmiştir. 06.11.2012 tarihinde işe iade talebinin uygun görülmediği işverence bildirilmiş ve üyemizin işe iade
kararı sonrası alacakları ödenmiştir.
Yalova İş Mahkemesi 2011/334 E.
Davacı : Olgun Kayış
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 26.12.2011 tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, Yargıtay 9.
HD’nce 27.09.2012 tarihinde onanması üzerine, 21.11.2012 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuş, işe başlatılmayan üyemize
26.12.2012 tarihinde işe iade kararı sonrası alacakları ödenmiştir.
Kocaeli 5. İş Mahkemesi 2011/402 E.
Davacı : Hilmi Ersöz
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı
tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 22.
HD’nin 12.10.2010 tarihli onama kararı gereği, 15.02.2013 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur.
İşe başlatılmayan üyemize işe iade karar sonrası alacakları
143
06.05.2013 tarihinde ödenmiştir.
Bursa 5. İş Mahkemesi 2011/784 E.
Davacı : Serkan Kara
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemenin
25.06.2012 tarihli işe iade kararı temyiz edilmeksizin 16.10.2012
tarihinde kesinleşmiştir. İşverene 21.11.2012 tarihinde yapılan
müracaat üzerine, işe iade sonrası alacaklar 26.12.2012 tarihinde
üyemize ödenmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesiİ 2014/113 E.
Davacı : Hakan Yıldırım
Davalı : Migros Türk A.Ş.
Konu
: Tazminat
Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı
istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar
verilmiş, Yargıtay bozma kararına karşı verilen direnme kararı
Yargıtay 7. HD’nce 15,09,2014 tarihinde onanmıştır. İstanbul 6. İcra
Müdürlüğü’nün 2013/7363 E. sayılı dosyasından üyemizin tazminatları tahsil edilmiş, 07.11.2014 tarihinde ödemesi gerçekleştirilmiştir.
Gebze 3. İş Mahkemesi 2011/554 E.
Davacı : Emin Başar Baylan
Davalı : TÜBİTAK
Konu
: İşe iade
TÜBİTAK çalışanı üyemiz için yerel mahkemenin verdiği işe
iade kararı Yargıtay 22. HD’nin 12.11.2012 tarihli ilamı ile onanmış
olup, 22.02.2013 tarihinde işverene yapılan müracaat neticesinde
işe başlatılmayan davacıya alacakları 11.04.2013 tarihinde ödenmiştir.
İstanbul 15. İş Mahkemesi 2013/889 E.
Davacı : İsmet Servi
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Delege seçimlerine itiraz
Davacı 26.10.2013 tarihinde İstanbul 5 Nolu Şubenin delege
seçimlerine itirazda bulunmuş olup, 30.01.2014 tarihli oturumda
144
davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
İstanbul 9. İş Mahkemesi 2011/603 E.
Davacı : Türkiye Haber İş Sendikası
Davalılar : Global Bilgi Paz.Dan. ve Çağrı Servisi Hiz. A.Ş,
Tez-Koop-İş Sendikası,
ÇSGB ve sair sendikalar
Konu
: İşkolu tespitine itiraz
ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 10.04.2010 tarihli RG.’de
yayınlanan 05.04.2010 tarih ve 2010/13 sayılı Global Bilgi
Paz.Dan. ve Çağrı Servisi Hiz. A.Ş işyerlerinde yapılan işlerin niteliği itibariyle İş Kolları Tüzüğü’nün 17 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz davasının 28.09.2011 tarihli oturumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve karar
17.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
İstanbul 7. İş Mahkemesi 2012/473 E.
Davacı : Aziz Kayaalp
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: İşe iade
İşe iade istemli açılan davanın 09.05.2013 tarihli oturumunda işe
iade kararı verilmiştir. Tarafımızdan temyiz edilen yerel mahkeme
kararı Yargıtay 22. HD’nin 16.09.2013 tarihli ilamı ile onanmıştır.
Davacı yasal süre içinde müracaatta bulunmamıştır.
Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2012/583 E.
Davacı : Ümit Bozacı
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı
tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9.
HD’nin 06.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 21.04.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe başlatılmayan üyemize
işe iade karar sonrası alacakları 16.06.2014 tarihinde ödenmiştir.
Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2012/582 E.
Davacı : Fatih Özen
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
145
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı
tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9.
HD’nin 06.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 18.04.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe başlatılmayan üyemize
işe iade karar sonrası alacakları 16.06.2014 tarihinde ödenmiştir.
Bakırköy 13. İş Mahkemesi 2013/135 E.
Davacı : Ekrem İpekçi
Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.
Konu
: İşe iade
İşyeri sendika baş temsilcisi olarak çalışan davacının iş akdinin
feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı verilmiş ve Yargıtay 9. HD’nin 27.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 07.05.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur.
İşverence işe başlatılan üyemize işe iade kararı sonrası alacakları
28.05.2014 tarihinde ödenmiştir.
İstanbul 12. İş Mahkemesi 2013/436 E.
Davacı : Ömer Lütfü Özsoy
Davalı : BİST
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece 22.01.2014 tarihinde işe kararı verilmiş ve
Yargıtay 9. HD’nin 30.06.2014 tarihli onama kararı gereği, işverene
müracaatta bulunulmuştur. İşverence işe başlatılan üyemize işe
iade kararı sonrası alacakları ödenmiştir.
İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi 2013/1519 E.
Davacı : Ziya Kaya
Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş
Konu
: Ücret farkı
Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Nilüfer
Mağazasında çalışan üyemiz Ziya Kaya’nın TİS’den kaynaklı ücret
fark alacağı için dava açılmıştır. 20.12.2012 tarihinde verilen red
kararı tarafımızdan temyiz edilmiş olup, Yargıtay 22. HD’nin bozma
kararı üzerine, bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişiye tevdii
146
edilmiş, rapor beklenmektedir. Duruşma günü 29.01.2015’tir.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/719 E.
Davacı : Mürsel Kılıç
Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş
Konu
: Alacak
Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı ile
fazla mesai ücret alacağı istemli dava açılmıştır. Dava derdest olup,
itirazlarımız doğrultusunda yeni bir bilirkişiye verilecektir. Duruşma
tarihi 05.03.2015’tir.
İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi 2014/395 E.
Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası
Davalı : Şok Marketler tic. A.Ş.
Konu
: Üyelik aidatı (alacak)
2011 Ağustos ile 31.12.2011 tarihleri arasına ilişkin sendika üyelik aidat tutarının tahsilini teminen alacak davası açılmıştır. Davanın
kısmen kabulüne dair verilen 20.12.2013 tarihli yerel mahkeme
kararı tarafımızdan ve esasa ilişkin olarak da davalı tarafça temyiz
edilmiş olup, karar Yargıtay 9. HD’nce lehimize 13.05.2014 tarihinde bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulması neticesinde, dosya bilirkişiye sevkedilmiş ve duruşma tarihi 10.02.2015’tir.
İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/1261 E.
Davacı : Murat Düz
Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı
Konu
: Tazminat
Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı
istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 3. Ağır
Ceza Mahkemesinin 2010/460 E. sayılı dosyasının neticesi beklenmekte olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir.
İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/974 E.
Davacı : Tuncay Özgenç
Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı
Konu
: Tazminat
Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı
istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 3. Ağır
Ceza Mahkemesinin 2010/460 E. sayılı dosyasının neticesi beklen147
mekte olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir.
İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/976-977-978-979-980 E.
Davacı : Fatih Kırklar v.s.
Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı
Konu
: Tazminat
Davacılar Fatih Kırklar, Mustafa Sert, Hakan Akpınar,Akın Afşar,
Erdinç Ateş’in iş akitlerinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 21. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2011/293 E. sayılı dosyasının neticesi beklenmekte
olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir.
İstanbul 7. İş Mahkemesi 2011/639-642 E.
Davacı : İsmail Yıldız vs.
Davalı : Reklamüssü Reklam Ajansı Prodüksiyon
Dan. Org. San. ve Dış Tic. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacıların (İsmail Yıldız, Murat Yıldız, Gülbahar Bad, Pınar
Bad) iş akitlerinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece 18.10.2012 tarihinde işe iade (sendikal tazminat) kararı verilmiştir. Yargıtay 22.
HD’nce ilamın bozularak ortadan kaldırılmasına 06.06.2013 tarihinde kesin olarak karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi talepli
dilekçemiz de 11.03.2014 tarihli kararla reddedilmiştir.
Davacılar hakkında işverenin İstanbul 16. Sulh Hukuk
Mahkemesinin 2011/1015 E. sayılı dosyasından açtığı tazminat
davasının 11.06.2014 tarihinde reddine karar verilmiş olup, gerekçeli kararın davalıya tebliği beklenmektedir.
Yine davacılar İsmail Yıldız ve Murat Yıldız’ın işyerindeki fesih
öncesi yaşanan olaylarla ilgili karakola şikayette bulunmaları üzerine İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/4867 E. sayılı dosyasından dava açılmış olup, yapılan yargılama neticesinde işveren
vekili Serap Demirel ile bir kısım işyeri çalışanı aleyhine verilen
cezalarla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
28.12.2012 tarihinde karar verilmiştir. Sanıkların temyizi bulunmaktadır.
İstanbul 8. İş Mahkemesi 2011/843 E.
Davacı : Funda Bozkurt
Davalı : Reklamüssü Reklam Ajansı Prodüksiyon Dan.
148
Org. San. ve Dış Tic. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece
03.04.2013 tarihinde işe iade (sendikal tazminat) kararı verilmiştir.
Yargıtay 22. HD’nce ilamın bozularak ortadan kaldırılmasına kesin
olarak karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçemiz de reddedilmiştir.
İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/463 E.
Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası
Davalı : Şimşek apartmanı yöneticiliği-Habib Pak/
dahili davalı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.
Konu
: Müdahalenin men’i eski hali iade
İstanbul 4 Nolu Şubenin bulunduğu Şimşek apartmanının çatısında kurulu baz istasyonunun sökülerek eski hale getirilmesinin
talep olunduğu davada 20.11.2012 tarihli oturumda ‘davanın husumetten reddine’ karar verilmiş olup, karar tarafımızdan temyiz edilmiştir. Yargıtay 18 HD’nin 03.10.2013 tarihli ilamında ‘sözü edilen
kat malikleri kurulu toplantısına katılarak olumlu oy kullanan tüm
bağımsız bölüm maliklerinin davalı sıfatı ile davaya dahil edilerek
taraf teşkili sağlandıktan sonra oluşacak sonuç doğrultusunda bir
karar verilmesi gerektiği’ hususu bozma sebebi yapılmıştır. Dahili
davalı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. vekili bozma kararına karşı
27.08.2014 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmuş olup,
dosya Yargıtay’dadır.
İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/147 E.
Davacı : Halil Kurşun
Davalı : Şişli İlçesi, Hürriyet Pasajı / kayıtlı bölüm
malikleri adına apartman yönetimi
Konu
: Eski hale getirme
Davacı, (İstanbul 4 Nolu Şubenin bulunduğu) Hürriyet Pasajının
tastikli mimari projesinde zemin katta pasajın kavşak noktasında
büfenin yer aldığını, projeye uygun olarak eski hale getirme ile
büfenin kurulmasını talep etmektedir. Mahkemece, tapu kayıtlarına
göre dahili davalılara tebligat yapılmakta olup, 14.10.2014 tarihli
oturumda takip edilmeyen davanın yenileninceye kadar işlemden
kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacının 16.10.2014 tarihli yenile149
me dilekçesi üzerine, tayin olunan duruşma günü 03.02.2015’tir.
Bakırköy 9. İş Mahkemesi 2012/599 E.
Davacı : Yasemin Işık
Davalı : MEB/Halil Vedat Fıratlı İlköğretim Kurumu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
İşe iade istemli açılan davanın 16.04.2014 tarihli oturumunda
yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 22 HD’nce 20.10.2014 tarihinde karar onanmıştır.
19.11.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuş, henüz resmi
bir cevap verilmemiştir.
Bakırköy 31. İş Mahkemesi 2013/816 E.
Davacı : Ümit Açar
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
İşe iade istemli açılan davanın 04.06.2014 tarihli oturumunda
yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 11.12.2014 tarihinde karar onanmıştır.
Dosyanın Yargıtay’dan dönüşü ve onama ilamının tebliği beklenmektedir.
Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2013/326 E.
Davacı : Murat Aras
Davalı : Electroworld İç ve Dış Tic. A.Ş
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı (sendikal tazminatlı) verilmiş, Yargıtay 9. HD’nin 16.10.2014
tarihli onama kararı gereği, 24.11.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe iade karar sonrası alacakların ödenmesi
beklenmektedir.
Bakırköy 23. İş Mahkemesiİ 2013/662 E.
Davacı : Ömer Kerem İlimsever
Davalı : Electroworld İç ve Dış Tic. A.Ş
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece
16.07.2014 tarihinde işe kararı (sendikal tazminatlı) verilmiş olup,
150
işverenin temyizi bulunmaktadır. 10.11.2014 tarihinde dosya
Yargıtay’a sevk edilmiştir.
Bakırköy 16. İş Mahkemesi 2013/259 E.
Davacı : Ünal Kargin
Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.
Konu
: Alacak
Kıdem ve ihbar tazminat istemli davanın 19.12.2014 tarihli oturumunda davanın kabulüne karar verilmiş olup, gerekçeli karar beklenmektedir. İşverenin 22.12.2014 tarihli temyiz başvurusu bulunmaktadır.
Bakırköy 16. İş Mahkemesi 2013/616 E.
Davacı : Habip Kocakaya
Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.
Konu
: Alacak
Kıdem ve ihbar tazminat istemli dava karar aşamasında olup,
duruşma tarihi 10.03.2015’tir.
İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi 2013/502 E.
Davacı : Raif Harputlu
Davalı : MEB/Validebağ Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi,
Öğretmen Huzurevi ve Kültür Merkezi
Konu
: İşe iade
Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu
gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe
kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı
tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9.
HD’nin 20.05.2014 tarihli bozma kararında, ‘sendikal nedene dayalı fesih iddiasının araştırılması’ gerektiği vurgulanmıştır. Bozma
kararı sonrası sendikaya müzekkere yazılmıştır. Duruşma tarihi
10.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/90 E.
Davacı : Hidayet Melek Kefal
Davalı : Raif Harputlu vs.
Konu
: Manevi tazminat
MEB’na bağlı İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü Validebağ
Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi’nin eski kurum müdürü olan dava151
cı, davalılar (Raif Harputlu -kurum eski muhasebecisi ve diğer çalışanlar) aleyhine manevi tazminat istemli dava açmıştır. Dosyada
deliller toplanmış, mahkemece gerekli görülmesi halinde tanık dinlenilmesi safahatındadır. Duruşma tarihi 03.03.2015’tir.
6-İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi 2013/306-310 arası
Davacı : Bahriye Tokluoğlu vs.
Davalı : MEB / Göztepe İlköğretim Okulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar (Bahriye Tokluoğlu, Güllü Bakır, Aysel Yavuzpayı, Veli
Kınık, Senem Yumuşak) için işe iade istemli açılan davanın
19.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı
verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 08.04.2014
tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasına
karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz
Yargıtay’dadır.
İstanbul 3. İş Mahkemesi 2013/356-360 arası
Davacı : Semra Demirel vs.
Davalı : MEB / Aksaray Mahmudiye İlköğretim
Kurumu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar (Semra Demirel, Fadime Pelitli, Kamil Demirel, Ali
Erşahin, Durmuş Yükler) için işe iade istemli açılan davanın
27.02.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı
verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 25.06.2014
tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasına
karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz
Yargıtay’dadır. Dava açanlar arasında bulunan Vahdettin Kavarkurt,
davasından feragat etmiştir.
İstanbul 4. İş Mahkemesi 2013/280-283 arası
Davacı : Ayfer Beyaztaş vs.
Davalı : MEB / Tevfik Fikret İlkokulu/Ortaokulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar (Ayfer Beyaztaş, Hayrettin Beyazta, Ataman Özten,
Munise Alev Öztürk, Fatma Akıskalı) için işe iade istemli açılan
davanın 26.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade
kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce
152
29.04.2014 tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan
kaldırılmasına karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz Yargıtay’dadır. Munise Alev Öztürk yönünden, Yargıtay 9
HD’nin ‘kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu’ gerekçesi ile verilen bozma kararına uyularak yerel mahkemece
14.10.2014 tarihinde hüküm kurulmuştur. Dosya Yargıtay’dadır.
Bakırköy 31. İş Mahkemesi 2013/850-851 arası
Davacı : Erkan Sevin - Hasan Genç .
Davalı : MEB / Halil Vedat Fıratlı İlkokulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 18.06.2014 tarihli
oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi bulunmaktadır.
Bakırköy 15. İş Mahkemesi 2013/368-370 arası
Davacı : Hayrettin Sezgin-Aziz Özdoğan
Davalı : MEB / Halil Vedat Fıratlı İlkokulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 17.06.2014 tarihli
oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi bulunmaktadır.
İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi 2014/393-394-395 arası
DavacıI : Yeşim Akıncı-Ayhan Bakır-Burhan Ünal
Davalı : MEB / Göztepe İlköğretim Okulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 11.12.2014 tarihli
oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi bulunmaktadır.
İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi 2012/292 E.
Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası
Davalı : Danone Tikveşli Gıda İçecekler San.ve Tic. A.Ş.
Konu
: İşkolu tespitine itiraz
ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 28.07.2012 tarihli RG.’de
yayınlanan 28.07.2012 tarih ve 2012/45 sayılı Danone Tikveşli
Gıda İçecekler San.ve Tic. A.Ş. işyerinde yapılan işlerin 4 sıra
numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz ettiğimiz dava153
nın 04.06.2014 tarihli oturumunda feragat nedeniyle reddine karar
verilmiştir.
İstanbul 13. İş Mahkemesi 2011/1079 E.
Davacı : Hizmet İş Sendikası
Davalı : ÇSGB / Beltaş / Tez-Koop-İş Sendikası ve
diğer sendikalar
Konu
: İşkolu tespitine itiraz
ÇSGB’nın 16.11.2011 tarihli RG.’de yayınlanan 2011/119 sayılı
Beltaş Beşiktaş Belediyesi İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş.’nin kültür
merkezi işyerlerinde yapılan işlerin 17 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz edilen davanın 16.09.2014 tarihli oturumunda red kararı verilmiş olup, davacı sendikanın temyizi bulunmaktadır. Dosya 26,12,2014 tarihinde Yargıtay’a sevk edilmiştir.
İstanbul 10. İş Mahkemesi 2013/89 E.
Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası
Davalı : ÇSGB / IMKB-BİST /ve diğer sendikalar
Konu
: İşkolu tespitine itiraz
ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 22.03,2013 tarihli RG.’de
yayınlanan 22.03.2013 tarih ve 2013/12 sayılı İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasında yapılan işlerin niteliği itibariyle İşkolları
Yönetmeliğinin 9 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz ettiğimiz davanın 13.02.2014 tarihli oturumda reddine karar
verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiştir. Yargıtay 9 HD’nce
onanmıştır.
İstanbul 81. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/723 E.
Müştekiler : Tez-Koop-İş Sendikası / Selahattin Karakurt
Şüpheli : Hasan Okumuş
Suç
: Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret
Şüphelinin internet vasıtasıyla sendika yöneticileri, İstanbul 5
Nolu Şube Başkanı aleyhine hakaret içerir iletiler paylaşması nedeniyle yapılan şikayet üzerine açılan ceza davasında tanıklar dinlenecek olup, duruşma tarihi 26.03.2015’tir.
İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesi 2014/248 E.
Davacı : İdris Polat
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
154
Konu
: Şube yönetim kurulu kararının iptali
Davacı ‘işyeri sendika temsilciliği’ görevinden alınmasına ilişkin
İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile dava
açmış olup, tanık safahatında olan davanın duruşma tarihi
17.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi 2014/495 E.
Davacı : Hasan Kılıçlı
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Şube yönetim kurulu kararının iptali
Davacı ‘işyeri sendika baş temsilciliği’ görevinden alınmasına
ilişkin İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile
dava açmış olup, tanık safahatında olan davanın duruşma tarihi
05.03.2015’tir.
Bakırköy 28. İş Mahkemesi 2014/211 E.
Davacı : Muharrem Özdemir
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Delege seçimlerine itiraz
Davacı, İstanbul Sefaköy-CarrefourSa mağazasında 01.06,2014
tarihinde yapılan delege seçimlerine itirazda bulunmuş ise de
28.10.2014 tarihli feragat dilekçesi vermiştir. Mahkemece
28.10.2014 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/495 E.
Davacı : Zeynep Bölükbaş / Cemal Yücel (feragat)
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Delege seçimlerine itiraz
Davacı 27.05.2014 tarihinde İstanbul 1 Nolu Şube binasında
yapılan delege seçimlerine itirazda bulunmuş olup, davacı tanıkları
dinlenmiş, 17.02.2015 tarihli oturumda davalı tanıkları dinlenecektir. Davacılar Yetkin Kaluç ile Erol Mert’in İstanbul 23. İş
Mahkemesinin 2014/29 E.’na kayden açtıkları, İstanbul 1 Nolu
Şubenin 20. Olağan Genel Kurulunun tüm sonuçları ile birlikte iptaline ilişkin dava dosyasının birleştirilmesine 03.09.2014 tarihinde
karar verildiğinden, bu davada İstanbul 1 İş Mahkemesinin dava
dosyası üzerinden yürümektedir.
155
İstanbul 17. İş Mahkemesi 2014/687 E.
Davacı : Zeynep Bölükbaş
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Şube yönetim kurulu kararının iptali
Davacı ‘işyeri sendika temsilciliği’ görevinden alınmasına ilişkin
İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile dava
açmış olup, duruşma tarihi 05.05.2014’tür.
İstanbul 11. İş Mahkemesi 2014/333 E.
Davacı : Tamer Kalenderoğlu
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli açılan davanın 25.09.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi bulunmaktadır.
Bakırköy 10. İş Mahkemesi 2014/244 E.
DavacıI : Yılmaz Deringül
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli açılan davanın 17.12.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
25.12.2014 tarihli temyizi bulunmaktadır. Gerekçeli karar beklenmektedir.
Lüleburgaz İş Mahkemesi 2013/145 E.
Davacı : Niyazi Yıldırım
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz.Tic.Loj.ve Gıda San. A.Ş.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli açılan davanın 24.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce ‘işyerinde uzman bilirkişi heyeti
eşliğinde inceleme yapılması gerektiği’ bozma sebebi yapılmış,
bozma sonrası 30.01.2015 keşif günü olarak belirlenmiştir.
Duruşma tarihi 24.02.2015’tir.
Keşan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/272 E.
Davacı : Mehmet Güler
Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz.Tic.Loj.ve Gıda San. A.Ş.
156
Konu
: İşe iade
İşe iade istemli açılan davada davalı tanığının talimat cevabı
beklenmektedir. Duruşma tarihi 28.01.2015’tir.
İstanbul 5. İş Mahkemesi2013/740 E.
Davacı : Mustafa Tepe
Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Konu
: Alacak
Kurumun Şişli adresindeki SSK İlaç Fabrikasında depocu olarak
görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında
ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır.
05.10.2011 tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eksik inceleme yönünden bozma kararı sonrasında yargılama
devam etmekte olup, duruşma tarihi 04.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi 2013/210 E.
Davacı : Bihter Cengiz
Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.
Konu
: Alacak
Kıdem ve ihbar tazminat istemli açılan davanın 18.12.2014 tarihli oturumunda davanın kabulüne karar verilmiş olup, gerekçeli karar
beklenmektedir. İşverenin 22.12.2014 tarihli temyiz başvurusu
bulunmaktadır.
İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi 2014/206 E.
Davacı : Sadık Ece
Davalı : Migros TAŞ.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli açılan davanın 06.11.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının
temyizi bulunmaktadır. Dosya 29.12.2014 tarihinde Yargıtay’a sevk
edilmiştir.
İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi 2013/480 E.
Davacı : Mahmut Uzun
Davalı : Migros TAŞ.
Konu
: Alacak
Kıdem ve ihbar tazminat istemli açılan davada davalı tanıklarının talimat sonuçları beklenmekte olup, dosya bilirkişi safahatında157
dır. Duruşma günü 05,03,2015’tir.
İstanbul 18. İş Mahkemesi 2013/922-923 E.
Davacı : İbrahim Bağcan-Kazım Bakır
Davalı : Migros TAŞ.
Konu
: İşe iade
Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 16.12.2014 tarihli
oturumunda yerel mahkemece İbrahim Bağcan yönünden işe iade,
Kazım Bakır yönünden ise red kararı verilmiştir. Davalı İbrahim
Bağcan dosyasını temyiz ederken, üyemiz Kazım Bakır adına takip
edilen dosya tarafımızdan temyiz edilmiştir. Gerekçeli kararlar beklenmektedir. Kazım Bakır dosyasındaki vekillik görevinden istifa
edilmiştir.
İstanbul 8. İş Mahkemesi 2014/668 E.
Davacı : Ebru Ören
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Davacı için işe iade istemli açılan davanın 25.12.2014 tarihli oturumunda mahkemenin red kararı, 26.12.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. Gerekçeli karar beklenmektedir.
İstanbul 15. İş Mahkemesi 2014/45 E.
Davacı : Ertan Yeterler
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Dava tanık dinlenilmesi safahatında olup, duruşma tarihi
04.02.2014’tür.
İstanbul 16. İş Mahkemesi 2014/582 E.
Davacı : Cumhur Akar
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
Davalı tanıkları dinlenmiş olup, 05.02.2014 tarihli oturumda
davacı tanıkları dinlenecektir.
Gebze İş Mahkemesi 2013/832 E.
Davacı : Zafer Yalçınpınar
Davalı : TÜBİTAK
158
Konu
: İşe iade
TÜBİTAK TÜSSİDE’de araştırmacı olarak çalışan davacı için
ikame edilen işe iade davası bilirkişi safahatında olup, rapor beklenmektedir. Duruşma tarihi 12.02.2015’tir.
İstanbul 15. İş Mahkemesi 2014/191 E.
Davacı : Niyazi Geçgül
Davalı : MEB/Cankurtaran Öğretmenevi ve
Akşam Sanat Okulu
Konu
: Alacak
TİS’ten kaynaklı ilave tediye alacaklarının tahsilini teminen
ikame edilen davada bilirkişi raporu alınmış, dosya karar aşamasındadır. Duruşma tarihi 26.02.2015’tir.
Bakırköy 15. İş Mahkemesi 2014/136 E.
Davacı : Zafer Asilbay
Davalı : MEB /Halil Vedat Fıratlı
İlkokulu/Ortaokulu Müdürlüğü
Konu
: İşe iade
Bir kısım taraf tanıklarının dinleneceği duruşma tarihi
10.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi 2014/161 E.
Davacı : Suat Binikli
Davalı : Migros TAŞ.
Konu
: İşe iade
Davalının performans kayıtlarını sunmasını müteakip, dosya
bilirkişiye sevk edilecektir. Duruşma tarihi 20.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi 2014/162 E.
Davacı : Deniz Kardaş
Davalı : Migros TAŞ.
Konu
: İşe iade
Davalının performans kayıtlarını sunmasını müteakip, dosya
bilirkişiye sevk edilecektir. Duruşma tarihi 20.02.2015’tir.
İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi 2014/310 E.
Davacı : Önder Karagöz
Davalı : Migros TAŞ.
159
Konu
: İşe iade
Taraf tanıklarının talimat cevapları beklenmekte olup, duruşma
tarihi 05.03.2015’tir.
İstanbul 9. İş Mahkemesi 2014/658 E.
Davacı : Kamuran Çelik
Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
Gemi adamı olarak görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fazla mesai ve sair alacaklarının ödenmemesi sebebiyle açılan davada 04.03.2015 tarihli oturumda taraf tanıkları dinlenecektir.
İstanbul 9. İş Mahkemesi 2014/659 E.
Davacı : Doğan Akyıldız
Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
Büro personeli olarak görev yapan davacıya ücret farklarının
toplu iş sözleşmesine uygun olarak ödenmemesi sebebiyle açılan
dava dosyası, bilirkişi safahatında olup, duruşma tarihi
04.03.2015’tir.
Bakırköy 6. İş Mahkemesi 2014/624 E.
Davacı : Kemal Burgaç
Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Konu
: İşe iade
23.12.2014 tarihinde açılan işe iade davası henüz tensip aşamasında olup, duruşma tarihi 20.02.2815’tir.
İstanbul 4. İş Mahkemesi 2014/544 E.
Davacı : Hulusi Uğurcan vs.
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Alacak
H.Uğurcan’ın İstanbul 5. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2014/10679
E. sayılı dosyasından maaş ve ikramiye toplamı açıklamasıyla
712,420-TL talepte bulunması ve icra dosyasına yapılan vaki itiraz
nedeniyle ikame edilen itirazın iptali davasında, Mahkemece
18,09,2014 tarihli ilk oturumda, dava dilekçesinin mahkemenin
görevsizliği nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı, 25,09,2014
160
tarihli temyiz talebinden feragat ettiğini beyanla, dosyanın görevli
mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
İstanbul 4. İş Mahkemesi 2014/586 E. (Y.9 HD.2014/35304 E.)
Davacı : Hulusi Uğurcan, Hüseyin Yüksel, Selahattin Aydın,
Abdurrahman Tetik
Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası
Konu
: Genel kurul kararının iptali
Davacıların, İstanbul 1 Nolu Şubenin 20. Olağan Genel
Kurulunun iptali istemiyle açtıkları davanın 18.09.2014 tarihli oturumunda, Mahkemece ‘davacılardan Hulusi Uğurcan ve Hüseyin
Yüksel’in sendika üyesi olmadıkları, diğer davacılar Selahattin
Aydın ile Abdurrahman Tetik’in İstanbul 1 nolu şube üyesi olmadıklarının belirlendiği, dava açma şartı bulunmadığı’ gerekçesine
dayalı olarak red kararı verilmiştir. Davacıların temyizi üzerine
dosya 24.11.2014 tarihinde Yargıtay’a sevk edilmiştir.
İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/906-919 arası
Davacı : Şerafettin Öztürk vs.
Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
Konu
: Alacak
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı Baltalimanında çalışan
üyelerimiz adına giyim yardımı davaları açılmış olup, dosya tensip
aşamasındadır. İlk duruşma tarihi 07.04.2015’tir.
161
İZMİR BÜROSU
Av. SUAT ÇETİNKAYA
Davacı
Davalı
Mahkemesi - Dosya No:
Konusu - Süreç
1- Suna Sanem Özdemir
Güney Ege Kalkınma Aj. Denizli 1. İş Mah. 2011/900 E. 2012/330 K.
İşe İade (Ret) Kesinleşti
2- Özkan Taş-Şeref Bacaksız
Tez-Koop-İş Sendikası
Muğla 1.Asliye Huk 2011/1721 E.
Yetkisizlik
3-Hayati Doğru
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 9.İş Mah. 2011/793 E. 2012/463 K.
Kısmen Kabul
4-Gökhan Göy
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 9.İş Mah. 2011/793 E 2012/463 K.
Kısmen Kabul (Sonrası bozma kararı)
5-Ertuğrul Menekşe
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 4.İş Mah. 2012/113 E. 2013/33 K.
İşe İade-Geçerli Fesih, Haksız Fesih
6-Ömer Deniz
Tesco Kipa A.Ş
İzmir 6.İş Mah. 2012574 E. 2013/294 K.
Geçerli Fesih-Haksız Fesih
7-İbrahim Babalı
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 4.İş Mah. 2012/112 E. 2013/152 K
Geçerli Fesih-Haksız Fesih
8-Yüksel Aksoy
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 7. İş Mah. 2012/328 E. 2012//832 K
Yetkisizlik
9-Tez-Koop-İş Sendikası
Tesco Kipa A.Ş
İzmir 12.İş Mah. 2012/646 E. 2012/37 K
Yetkisizlik (Karşıyaka Mahkemelerine)
10-Uğur Tekin
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/17E. 2014/50K
İşe İade Kabul
11-Tez-Koop-İş Sendikası
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 1.İş Mah. 2012/218 E. 2013/271 K
Konusuz kalan davada karar verilmesine..
12-Hayati Doğru
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 9.İş Mah. 2013/150. 2013/120 E
Kısmen Kabul
13-Gökhan Göy
Tesco Kipa A.Ş
İzmir 6.İş Mah. 2013/447 E. 2013/597 E
İşe İade (Kabul)
14-Seçkin Soyer
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyak 4.İş Mah. 2013/153 E.2014/255 K
İşe İade (Kabul)
15-Kemal Turan
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 4.İş Mah. 2014/123 Esas
Yetkisizlik (Ankara)
16-Oytun Eylem Doğmuş
Güney Ege Kalkınma A. Denizli 1.İş Mah. 2011/917 E. 2012/675 K
İşe İade (Kabul)
17-Burak Aras
Elektro World
Denizli 2.İş Mah. 2013/267 E
İşe İade (Duruşma Tarihi:16.01.2015)
18-Dilek Öngün
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 10.İş Mah. 2013/279 E
İşe İade (Kabul)
19-Caner Top
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 3.İş Mah. 2011/333 E
Kısmen Kabul
20-Tuğrul Çan
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 5.İş Mah. 2011/802 E.2013/227 K
Kısmen Kabul
21-Emel Şentürk
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 5.İş Mah. 2011/801 E.2013/226 K
Kısmen Kabul
22-Caner Fırat
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 8.İş Mah. 2011/774 E.2013/22 K
Feragat
23-Dilek Ongun
Tez-Koop-İş Sendikası
İzmir 9.İş Mah. 2013/324 E.2014/323 K
Hizmet Tespiti Kabul
24-Tamer Yiğit
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 1.İş Mah. 2014/271 E
Kıdem İhbar Tazminatı Duruşma Tar: 25.03.2015
25-Rahmi Tezcan
Tez-Koop-İş Sendikası
Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/392 E
Tazminat Duruşma Tar:23.02.2015
26-Bedriye Er
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/65 E
İşe İade (Kabul)
27-Suat Lomluoğlu
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/18 E
İşe İade (Kabul)
28-Ertuğrul Menekşe
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 2.İş Mah. 2014/83 E
Kıdem İhbar (Kabul)
29-Abdülvahit Aydın
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 2.İş Mah. 2013/173 E
İşe İade (Kabul)
30-Tamer Yiğit
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 2.İş Mah. 2012/250 E
İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih
162
Davacı
Davalı
Mahkemesi - Dosya No:
Konusu - Süreç
31-Hakkı Murat Aydın
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 2. İş Mah. 2012/247 E
İşe İade (Ret)
32-Necdet Yalçınkaya
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 3.İş Mah. 2014/345 E
(Kıdem İhbar Tazminatı) Duruşma:18.03.2015
33-Ömer Deniz
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/383 E
İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih
34-Necdet Yalçınkaya
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/9 E
İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih
35-Ali Timuçin Tetik
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 3.İş Mah. 2011/422 E
İşe İade (Kabul)
36-Aykan Aşcı
Şok Marketleri A.Ş
Uşak 1.İş Mah. 2012/681 E.2014/114 K
İşe İade (Red)
37-Tez-Koop-İş Sendikası
Şok Marketler Yetkilileri
Uşak 3.Sulh C. Mah. 2012/62 E.2013/488 K
Sendikal Hak.Kul.Engel. Beraat (Yargıtay’da)
38-Betül Görgün
Media Market
Aydın 2.İş Mah. 2013/440 E
İşe İade Duruşma: 09.02.2015
39-Tez-Koop-İş Sendikası
Tesco Kipa Yetkilileri
Torbalı 1.Asliye Ceza 2010/298 E
Beraat (Yargıtay’da)
40-Mevlüt Çınar
Tesco Kipa A.Ş
Karşıyaka 4.İş Mah. 2013/202 Esas
İşe İade Duruşma: 26.12.2013
ADANA BÜROSU
Av. ABBAS BİLGİLİ
Davacı
Davalı
Mahkemesi - Dosya No:
Konusu - Süreç
1- Veys Garani Ertuğrul
Groseri
Adana 2.İş Mah. 2011/1104
Alacak 10/03/2015 tarihinde duruşması var.
2- Murat Taşçı
ŞOK Market
Mersin 2.İş Mah. 2011/1202
İşe İade Kısmen kabul. Yargıtay’da.
3- Emine Neslihan Kaya
Şok Market
Gaziantep İş Mah. 2011/594
Alacak. Kısmen kabul. Yargıtay’da.
4- Dilek Keser
Şok Market
Gaziantep İş Mah. 2011/589
İşe İade Kabul. Yargıtay’da.
5- Ali Çelik
Migros Tic.A.ş
Erdemli 1.Asliye Hukuk 2013/108
İşe İade Kabul. Yargıtay’da.
6- Kenan Kansu
Migros Tic.A.Ş
Mersin 2.İş Mah. 2014/400
Alacak 03/02/2015 Tarihinde duruşması var.
7- Zeynel Şahin
Carrefoursa
Mersin 5.İş Mah. 2014/24
Alacak. Ret. Yargıtay’da.
8- Filiz Özer
Migros
İskenderun 1.İş Mah. 2014/151
İşe İade. Kabul. Yargıtay’da.
9- Hidayet Karakuş
Makine M.O.
İskenderun 2.İş Mah. 2014/22
İşe İade. Kabul. Yargıtay’da.
10- Şebnem Şahin
Carrefoursa
Mersin 3.İş Mah. 2014/369
Alacak. 28/01/2015 Tarihinde duruşması var.
11- Emrah Koçak
Carrefoursa
Mersin 4.İş Mah. 2014/91
İşe İade. Ret. Yargıtay’da.
12- Hakan Şallı
TESCO KİPA
Mersin 4.İş Mah. 2013/184
İşe İade. Kabul. Yargıtay’da.
13- Hasan Balcı
MS İSTANBUL
Adana 3.İş Mah. 2015/36
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
14- Ayfer Cengiz
MS İSTANBUL
Adana 5.İş Mah. 2015/44
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
15- Nalan Yanardağ
MS İSTANBUL
Adana 7.İş Mah. 2015/36
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
16- Selahattin Radar
MS İSTANBUL
Adana 3.İş Mah. 2015/35
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
17- Yelda Beyazgül Kökü
MS İSTANBUL
Adana 4.İş Mah. 2015/43
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
18- Önder Birsözü
MS İSTANBUL
Adana 6.İş Mah. 2015/36
İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi.
163
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
B
ilimsel ve teknolojik gelişmelerin etkisi ve iletişim olanakları sayesinde, toplumsal, ekonomi ve kültürel anlamda
dünya çapında bir etkileşim söz konusu olmuş ve sorunlar
sınır ötesi bir anlam kazanmıştır. Bu yapı içerisinde sendikaların,
küreselleşen sorunlar karşısında kayıtsız kalması, ulusal sınırlar
içine kapanan ilişkilerle sorunlarını çözmeye çalışması olanaklı
değildir. Dünya işçilerinin var olan ortak sorunları ile mücadele etme
yolunda, uluslararası dayanışma ve birliğin sağlanması ve birlikte
hareket etme zorunluluğu sendikal harekette uzun yıllardır önemli
yere sahiptir.
Tüm dünyayı esip kavuran neo-liberal politikalara karşı işçi sınıfının korunabilmesi için, uluslararası bir çaba gerekmektedir.
Sendikamız, çalışmalarına bu bilinç ile devam etmektedir. Sadece
kendi sorunları içerisinde sınırlı bir sendikacılık fikrini reddeden
sendikamız, gerek ülkemizdeki diğer işkollarında çalışan işçilerin,
gerekse de dünya işçilerinin sıkıntılarını takip ederek bu sorunlara
çözüm arayışı içinde hareket etmektedir.
İşçi sınıfının sorunları, her ne kadar kültürlerarası farklılıklar gösterse de, hakim ekonomik politikaların dayatmaları ve hükümetlerin
politikaları altında pek çok ortak tarafa sahip olmaktadır. Bu ortak
164
sorunların, ancak topyekûn mücadele ile aşılabileceği açıktır.
Kalabalık kitlelerin kararlı sesi, hakların kazanılmasında ve korunmasında, haksızlıklara karşı çıkılmasında en etkili araçlardan biridir.
Sendikal mücadele içinde uluslararası ilişkilerin güçlü olması
ayrıca, deneyim ve bilgi paylaşımı sağlaması açısından çok önemlidir. Dünyada hakim olan ekonomik politikaların olumsuz etkilerinin
ekonomik ve toplumsal yapıda ve işçi sınıfı üzerinde nasıl sonuçlar
yaratacağının erken görülmesi, kamuoyunun uyarılması ve olumsuzluklardan korunulması konusunda çalışmalar yapılması açısından büyük öneme sahiptir.
Farklı ülkelerdeki sendikalarla deneyim alışverişini sağlamak,
ortak istemleri belirleyerek çözüm stratejileri geliştirmek, örgütlü
mücadele üzerindeki tehditlere karşı göğüs germek ve dünya işçilerinin güçlerini birleştirmesini sağlamak, uluslararası sendikal
örgütlerle iletişimin güçlü tutulmasından geçmektedir.
Tez-Koop-İş Sendikası, uluslararası sendikal örgütlerle var olan
ilişkilerini daha da ileri götürmek amacı ile bu dönem boyunca özetle aşağıdaki çalışmaları yapmıştır:
UNI AVRUPA TİCARET KONGRESİ
Avrupa'da market ve perakende işkolunda örgütlü sendikaların
delegeleri 9-10 Haziran 2011 tarihinde İspanya'nın başkenti
Madrid'te UNI Avrupa Ticaret Kongresi için biraraya geldi.
Avrupa'nın dört bir yanından 200'den fazla katılımcının yer aldığı
Konferans'a Tez-Koop-İş Sendikası'nı temsilen Genel Sekreter
Hakan Bozkurt ve Uzman Çağdaş Gemici katıldı.
İspanya Hükümeti'nin mağaza açılış saatlerini kuralsızlaştırmaya çalıştığı kritik bir dönemde toplanan Kongre'de, yoğun olarak
geç/gece/tatil ve pazar günü çalışmalarını kapsayan fazla çalışma
saatleri tartışıldı. Delegeler, işçiler ve küçük işletmeler üzerinde
baskı kuran büyük perakende şirketlerini oybirliğiyle kınadıklarını
bildirdi. Kongre'de ayrıca Avrupa Parlamentosu üyesi ve birkaç
işveren temsilcisi de katılımcılara seslendi.
Kongre, dört yıl için UNI Avrupa Ticaret faaliyetlerine öncülük
edecek bir eylem planını da kabul etti. "Engelleri aşacağız" temasıyla oluşturulan eylem planının dayandığı öncelikler şu şekilde
165
belirlendi:
• Ticaret işkolundaki sendika örgütlenmesinin artırılması,
• Genç ve yaşlı işgücünün kapsanmasını sağlayacak
mekanizmaların oluşturulması,
• Ticaret işkolundaki istihdamın nitelikli hizmetlere dayalı
nitelikli işlerden oluşmasının sağlanması,
• Avrupa İş Konseyleri'nin işlevselliğinin ve ağ oluşturma
kapasitesinin artırılması.
GENÇ SENDİKACILARIN İZMİR ÇEŞME'DE BULUŞMASI
Sendikamızın da üyesi olduğu UNI Küresel Sendikası'nın Avrupa
Gençlik Örgütü, her yıl genç aktivistlerin sendikal eğitimi için düzenlediği Yaz Okulu programını bu yıl 21-25 Haziran 2011 tarihleri arasında ülkemizde gerçekleştirdi. Avrupa'nın dört bir yanından gelerek İzmir Çeşme Ilıca Otel'de Yaz Okulu'na katılan genç sendikacılar, dört gün boyunca sendikal becerilerin geliştirilmesi konusunda
eğitim alarak edindikleri bilgileri uygulama fırsatı buldu. Bu yıl altıncısı düzenlenen Yaz Okulu'na Türkiye'den sendikamız Tez-Koopİş'in yanı sıra Koop-İş ve Basisen sendikaları katıldı.
Tüm Avrupa'dan katılımcılarla oluşturulan uluslararası seminer
ortamında benzetim çalışmaları, video eğitimi, örnek olay incelemeleri ve tartışma grupları gibi etkileşimli eğitim yöntemlerinin üzerinden yeni edinilen becerilerin uygulaması yapıldı.
Genç sendikacıların iletişim, temsil ve müzakere becerilerini
geliştirmeye odaklanan ve gelenekselleşen Yaz Okulu Programı
hedeflerini şu şekilde sıraladı:
• Sendikal hareketi gençlik ve iyi eğitimli liderler aracılığıyla güç-lendirmek.
• UNI Avrupa üyeleri içinde genç işçileri ilgilendiren ana
konuları ele almak.
• UNI Avrupa'ya üye sendikaların yapıları ve etkinliklerine
dönük olarak genç işçilerin etkin katılımını artırmak.
• Genç sendikacıların kendine güvenlerini artırmak, müzakere be-cerilerini geliştirmek, temsil-iletişim becerilerini
artırmak ve kişisel hedef ile amaçların tanımlanmasına
katkıda bulunmak.
166
ILO VE UNI ORTAKLIĞINDA EĞİTİM SEMİNERİ
Sendikamız 21-23 Eylül 2011 tarihleri arasında Makedonya'nın
Ohrid kentinde gerçekleştirilen "Sosyal Diyalog ve ticaret sektöründe örgütlenen üyeler" başlıklı bölgesel seminere katıldı.
Ticaret Sektöründe Sosyal Diyalogun Güçlendirilmesi adı altında
kapasite geliştirme projesi olarak oluşturulan, UNI Avrupa Ticaret ile
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında Uluslararası Eğitim
Merkezi'nin İşçi Etkinlikleri Programı 'na Avrupa Birliği'ne yeni üye
ve aday ülkelerde ticaret sektöründe örgütlenen sendikaların temsilcileri katıldı.
Makedonya, Türkiye, Slovakya, Malta, Sırbistan ve Bosna
Hersek sendikalarından toplam 30 katılımcıyla gerçekleştirilen
seminerde ülke temsilcileri ile ILO ve UNI temsilcileri birer sunum
gerçekleştirdi. Çalışma saatleri, fazla çalışma, toplu sözleşme
müzakere süreçleri, tatil çalışmaları, çokuluslu şirketlerde örgütlenme, UNI kararları, küreselleşme ve işçi hakları, örgütlenmede sendikal stratejiler, ILO sözleşmelerinin uygulanması gibi birçok konuda sendika temsilcileri yaşadıkları deneyimleri aktarma ve tartışma
fırsatı buldu.
Seminere Tez-Koop-İş Sendikası'ndan Adana Şube Başkanı
Hülya Özcan, İzmir Şube Denetleme Kurulu üyesi Nevin Karabulut
ve Uzman Çağdaş Gemici katıldı.
"Sosyal Diyalog ve ticaret sektöründe örgütlenen üyeler" başlığını taşıyan ve bölge etkinliklerinin üçüncüsü olan seminerde Eğitim
yöntemleri, teorik yaklaşımların yanında pratik çalışmalar ve etkinlikler de gerçekleştirildi.
UNI AVRUPA KONGRESİ
Sendikamızın üyesi olduğu UNI Küresel Sendikası'nın Avrupa
seksiyonunun Genel Kongresi 3-5 Ekim 2011 tarihlerinde
Fransa'nın Toulouse kentinde gerçekleştirildi. UNI'ye üye Fransız
sendikalarının
evsahipliğinde
düzenlenen
Kongre'ye
Sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Genel Örgütlenme
Sekreteri İsmail Aydın delege olarak katıldı. Ticaret, Finans, Banka,
Sigorta, Temizlik, Güvenlik, Bilişim, Medya, Grafik, Güzel Sanatlar,
Turizm gibi işkollarında örgütlü, UNI'ye üye Avrupa sendikalarının
yaklaşık 900 katılımcısıyla gerçekleştirilen Kongre, "Sendika,
167
Vizyon, Eylem" temasıyla ön plana çıktı.
Geçmiş dört yıllık dönemin başlıklar halinde ele alındığı
Kongre'de gelecek dört yıllık dönemde görev yapacak organların
üyeleri de belirlendi.
Delegeler Kongre'deki konuşmalarında ağırlıklı olarak Avrupa'da
derinden hissedilen ekonomik krizin olası sonuçlarına odaklandı.
Krizle birlikte Avrupa Birliği'nin dayattığı kemer sıkma politikalarına
geçmişten alışık olunduğuna değinen konuşmacılar, ortaya konulan
kurtarma paketlerinin daha fazla yıkıma yol açacağını belirttiler.
Sendikaların görmek istedikleri Avrupa için vizyonlarını ortaya koyması gerektiğini belirten katılımcılar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde sendikaların seslerinin daha gür çıkarabilmesinin ve
harekete geçebilmesinin hayati önemde bir konu olduğu vurgulandı. UNI Avrupa için bunun bir amaç olarak değerlendirilmesi gerektiğinin ve UNI'nin Avrupalı işçilerin hayallerinin gerçekleşmesi
yolunda önemli bir sorumluluğa sahip olduğunun altı çizildi.
Konuşmaların ortaklaştığı nokta, Avrupa Sosyal Modeli'ni emekçilerin talepleri doğrultusunda hayata geçirmek olarak belirlendi.
Kongre'de ayrıca 2011 bahar döneminde UNI tarafından tüm dünyada başlatılan ve kadınların sendikal yaşama daha fazla katılımlarını ve yönetim kademelerinde görev almalarını hedefleyen unifor
Kampanyası'na imza veren sendika yöneticilerinin sertifika ve
teşekkür belgeleri verildi. Sendikamız adına kampanyaya imza
veren Genel Başkan Osman Gürsu'nun yerine belgeyi Genel
Sekreter Hakan Bozkurt aldı.
Kongre süresince Etkinlik Raporu, Belgeler Kurulu Raporu, Mali
ve Denetim Raporu, Kadınların UNI Avrupa Yönetimi'ne katılımını
artıracak tüzük değişikliği, "Avrupa Sosyal Modeli", "Avrupa Boyutu
İçin Endüstriyel İlişkiler" "Tabanın Harekete Geçirilmesi" , "Amaca
Uygun Bir UNI Avrupa" başlıklı gündem maddeleri delegelerce
kabul edildi. Kongre sonunda yapılan oylamada Alman ver.di
Sendikası Başkanı Frank Bsirske yeniden UNI Avrupa
Başkanlığına seçilirken, UNI Finans'ın eski Genel Sekreteri Oliver
Roethig UNI Avrupa Genel Sekreteri seçildi.
UNI GLOBAL İLE İLİŞKİLER GELİŞTİRİLMESİ
UNI Stratejik kampanyalar ve Örgütlenme Politika Uzmanı Olga
Vinogradova, 17 Kasım 2011 tarihinde Türkiye’deki temasları çer168
çevesinde Sendikamız Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyaretinde
örgütlenme alanında işbirliği politikalarıyla Türkiye’de UNI’ye üye
sendikaların küresel sendikal dayanışma ve ortak mücadele sürecinde yeni arayışlar ve ortak politikalar oluşturulmasına ilişkin çabalar konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.
Olga Vinogradova ile yapılan görüşmede geleceğe dönük uluslararası dayanışma stratejileri ve Türkiye’deki örgütlenme sorunları
hakkında karşılıklı görüş alışverişinde bulunularak deneyimler paylaşıldı.
UNI GENEL MERKEZİNİ ZİYARET
Genel Başkan Osman Gürsu ve Genel Sekreter Hakan Bozkurt
sendikamızın bağlı bulunduğu dünya örgütü UNI’ye bir ziyaret gerçekleştirdiler. 12-15 Mart 2012 tarihlerinde İsviçre’nin Nyon kentinde gerçekleşen ziyarette, UNI Genel Sekreteri Philip Jennings ve
Ticaret İşkolu sorumlusu Alke Boessiger ile görüşmeler yapıldı. Üç
gün süren görüşmelerde ekonomik kriz, Toplu İş İlişkileri Kanunu,
yeni örgütlenme alanları, ulusal istihdam stratejisi eylem planı, özel
istihdam büroları, artan işsizlik, Tesco-Kipa örgütlenme mücadelesinde gelinen durumun değerlendirilmesi, Carrefour ve Real
Sözleşmeleri, Türkiye’de UNI’ye üye sendikaların faaliyetleri gibi
çeşitli konular ele alındı.
Görüşmelerde UNI Genel Sekreteri Philip Jennings, dünya ölçeğinde sendikaların zorlu bir dönem geçirdiğini, bu doğrultuda
Türkiye’deki gelişmeleri de yakından takip ettiğini belirtti. Krizle birlikte sermayenin saldırılarına daha fazla örgütlenerek ve güçlenerek cevap vermenin zorunlu olduğunu ifade eden Jennings, üye
sayısı ve örgütlenme potansiyeli bakımından Türkiye’nin önde
gelen sendikalarından birisi olan Tez-Koop-İş Sendikası’nı önemsediğinin ve her türlü uluslararası desteği vermeye hazır olduklarının
altını çizdi.
Sendikamız, UNI Ticaret İşkolu sorumlusu Alke Boessiger ile
yaptığı görüşmelerde Türkiye’de çalışma yaşamına ve sendikal
konulara ilişkin ortaya çıkan son gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye’deki sendikal mücadelenin her türlü olumsuzluğa rağmen
umut verici olduğunu belirten Boessiger, uluslararası sendikal
mücadelede Tez-Koop-İş’in ve Türkiye sendikalarının üstleneceği
rolün giderek artacağına olan inancını vurguladı.
169
UNI AVRUPA’NIN İSTANBUL TOPLANTISI
Sendikamız adına örgütlenme sekreteri İsmail Aydın’ın katıldığı
toplantıya Türk-İş’e bağlı Basisen, Bass, Basın-İş, Koop-İş ile
Disk’e bağlı Sosyal-İş ve Kesk’e bağlı Haber-Sen’in yönetici ve
temsilcileri de hazır bulundu. 7 Haziran 2012 günü Basisen
Sendikası İstanbul Beyoğlu Şubesinde gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Bass Genel Başkanı Turgut Yılmaz yaptı.
Türkiye’de çalışma hayatı içerisinde sendikaların durumu ile ilgili bir
konuşma yapan Yılmaz’ın ardından söz alan UNI Avrupa Bölge
Sekreteri Oliver Röthig, şimdiki görevine henüz 10 ay önce geldiğini ve daha önce Finans Direktörü olarak görev yaptığını
belirtti. Türkiye’deki sendikaların durumları hakkında bilgi almak
istediklerini ve UNI olarak ortak çalışmaları düzenleme konusunda
neler yapılabileceğini belirlemeliyiz dedi.
Röthig’in ardından sendikamız Örgütlenme Sekreterimiz İsmail
Aydın bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında uluslararası sermayeye karşı uluslararası sendikal işbirliği ve dayanışmanın önemine vurgu yaparak önce Tesco-Kipa örgütlenme ve toplu pazarlık
sürecinde UNI ile tam bir işbirliği içinde hareket ettiğimizi belirtti. UNI METRO GRUP KÜRESEL SENDİKA İTTİFAKI
TOPLANTISI
UNI Metro Küresel Sendika İttifakı üyeleri 16-17 Ekim 2012 tarihlerinde Almanya’nın Berlin kentinde biraraya geldi. Metro Grubun
faaliyet yürüttüğü Avrupa ve Asya’dan işçi temsilcileri, çalışanların
karşılaştığı sorunları ele aldı. Toplantıya Metro Grup çalışanlarını
temsilen Sendikamız Genel Sekreteri Hakan Bozkurt katıldı.
İki gün süren toplantının sonunda tüm ittifak üyeleri, yaşanan
sıkıntıların çözümü için ortak bir deklarasyon metni yayınlayarak
imza altına aldılar. Buna göre;
- UNI Metro İttifakı, şirketin omurgası sayılan çalışanların
hakları konusunda hak ettikleri saygıyı göremediklerini
belirlemiştir. İttifak, yerel ortaklarla birlikte şirketin elde
ettiği karların orantılı bir şekilde çalışanların ücretlerine
ve sosyal haklarına yansımasının garanti edilmesi konusunda çağrıda bulunmaktadır.
- Metro Grup çalışanları, gayet kararlı ve deneyim sahibi
170
insanlar olması sebebiyle şirketle olan karşılıklı ilişkilerinde belirleyici etkiye sahip olabilirler. Müşterilerle kurdukları günlük iletişimde onların istekleri hakkında bilgi
sahibi olmaktalar ve bu yönüyle müşteri hizmetlerinin ve
şirket performansının gelişmesine katkı sunabilirler.
Şirket bu nedenle çalışanlarından ve onların temsilcilerinden gelecek önerilere daha fazla kulak vermelidir.
- İttifak, birçok ülkede çalışma ilişkilerinin ve sosyal diyalogun zarar gördüğünü tespit etmektedir. Metro Yönetimi,
yerel yöneticilerinin işçi temsilcileriyle yapıcı bir diyalog
ve müzakere sürecini oluşturmasını garanti etmelidir.
- UNI Metro Küresel İttifakı şirket yönetiminden, hem şirket
hem de çalışanların yararı için insana yakışır çalışma,
işçilere ve sendika hakkına saygı, yapıcı işbirliği gibi
boyutların teminatı olan Küresel Sözleşme görüşmelerine
dahil olmasını talep etmektedir.
UNI CARREFOUR KÜRESEL
İTTİFAKI TOPLANTISI
UNI Carrefour Küresel Sendika İttifakı Toplantısı 18-19 Ekim
2012 tarihlerinde Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirildi.
Toplantıya sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt katıldı.
Katılımcı sendikaların ülke sunumlarıyla başlayan İttifak
Toplantısı’nda, son dönemde Carrefour yönetimiyle toplu sözleşme
imzalayan sendikaların karşılaştıkları sorunlar, dünyayı saran ekonomik krizin Carrefour çalışanlarına yansımaları, Kolombiya
Carrefour örgütlenmesinde elde edilen başarı, çalışma saatlerinin
düzenlenmesi, mağaza açılış -kapanış saatleri, yarı-zamanlı çalışanların tam-zamanlı çalışmaya geçme talepleri, insana yakışır
çalışma koşullarının yaygınlaştırılmasına yönelik sendikal stratejiler
ve hafta tatili gibi konular öne çıkan konu başlıkları oldu.
Ülke sunumlarının ardından UNI Global’in Carrefour ile imzaladığı küresel sözleşmenin son durumu ve bu sözleşmenin yenilenmesinde Carrefour Yönetiminin müzakere görüşmelerinden neden
kaçındığı ve ortaya koyduğu olumsuz tutumu içeren bir rapor, UNI
tarafından toplantıya katılan sendika temsilcilerine sunuldu.
İttifak üyeleri rapor doğrultusunda 2012 yılının sonu ve 2013 yılı
171
için Carrefour Yönetimi ile yürütülmesi planlanan küresel sözleşme
görüşmelerinin nasıl bir çerçevede yürümesi ve çözümler konusunda hangi adımların atılması gerektiğini belirten ortak bir karar metni
hazırladı ve Carrefour Yönetimine küresel sözleşmenin yenilenmesi çalışmalarında tekrar masaya oturması için çağrıda bulundu.
Toplantıda alınan kararlara göre;
- Carrefour Yönetimi çalışanların taleplerini ciddiyetle ele
almalıdır. İttifak, Carrefour’un mevcut çalışan sayısını ve
çalışma koşullarını muhafaza etmesini, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamını teminat altına almasını talep etmektedir.
- Çalışanlar, özel yaşam ve çalışma yaşamı arasındaki dengenin sağlanmasına ve insana yakışır çalışma koşullarına
olanak tanıyan tam zamanlı çalışmaya istediklerinde
geçebilmelidirler.
- İttifak, Kolombiya Carrefour’un faaliyetlerinin, bölgedeki
başlıca çok uluslu şirket olan Cencosud’a satılmasının
ardından mevcut koşulların ve sözleşmelerin yeni yatırımcı tarafından da devam ettirilmesi ve işçilerin haklarına duyulan saygının sürdürülmesi yönünde Carrefour’a
çağrıda bulunmaktadır. İttifak, İspanya UNI üyesi sendikaların sözleşmelerine saygı göstermesi için Carrefour’a
çağrıda bulunmakta, çalışanların ve sendikaların haklarının sarı sendikalarla kurulan ayrıcalıklı ilişkilerle baltalanmasına müsaade edilmeyeceğinin altını çizmektedir.
- Carrefour’un, UNI Global’in küresel sözleşmenin yenilenmesi çağrısına olumsuz yanıt vermesi, mevcut kazanımların budanmasına, yapıcı bir sosyal diyalog ruhunun
zedelenmesine ve küresel düzeyde temel işçi haklarının
ihlal edilmesine yol açmaktadır. Carrefour Yönetimi, yerel
yöneticilerinin her bölgedeki işçi temsilcileriyle yapıcı bir
diyalog ve müzakere sürecini oluşturmasını garanti etmelidir. Yerel yatırımcılarına ve pay sahiplerine de bu doğrultuda güçlü bir mesaj vermelidir.
- Carrefour’un, küresel sözleşme için müzakerelerin yeniden başlamasını reddetmesi halinde İttifak, en uygun cevapla karşılık verecektir.
172
CARREFOUR AVRUPA ÇALIŞMA KONSEYLERİ TOPLANTISI
Carrefour Çalışma Konseyleri Toplantısı 17-18 Ekim 2012 tarihinde Fransa’nın Paris kentinde gerçekleştirildi. Toplantıda
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Carrefour mağazalarında çalışan işçi
ve sendika temsicileri ile Carrefour Genel Yönetimi ve ülke yöneticileri biraraya geldi. Sendikamızı ve Türkiye Carrefour işçilerini temsilen toplantıya Genel Eğitim Sekreterimiz Haydar Özdemiroğlu
gözlemci olarak katıldı.
Carrefour ülke yetkililerinin sunumlarının ve şirketin gelecek
politikalarının paylaşıldığı toplantıda işçi temsilcileri ve Carrefour
yönetimi arasında karşılıklı saygı ilişkisinin ve yapıcı bir sosyal diyalog sürecinin sürdürülmesine dönük atılacak adımlar tartışıldı.
Ekonomik krizle birlikte Carrefour’un istihdam ve yatırım politikalarında uyguladığı değişiklikleri tartışmaya açan işçi temsilcileri, krizin
bahane edilerek işçi haklarının ve sendikaların bu süreçte yok sayılamayacağının altını çizdi.
UNI’DEN TEZ-KOOP-İŞ’E YILIN BAŞARI ÖDÜLÜ
UNI Küreselin 2012 yılı için düzenlediği “Engelleri Aşacağız”
temalı başarı ödülü sendikamıza verildi.
Ödül, 13-14 Kasım 2012 tarihlerinde İsviçre’nin Nyon kentinde
bulunan UNI Genel Merkezi’nde gerçekleşen Dünya Yönetim
Kurulu Toplantısı’nda yapılan bir törenle verildi.
Sendikamızın Tesco Kipa’da 2003 yılından bu yana sürdürdüğü
ve sonunda başarıya ulaşan sendikal mücadelesi için verilen ödülü
Genel Başkanımız Osman Gürsu, tüm Kipa işçileri ve sendikamız
adına UNI Küresel Genel Sekreter Yardımcısı Christy Hoffman’dan
aldı.
Genel Başkan Osman Gürsu, yaptığı teşekkür konuşmasında
şunları söyledi:
Değerli UNI Global Yönetim Kurulu’na katılan meslektaşlarım;
Öncelikle Sendikam Tez-Koop-İş’i böyle bir ödüle layık
gördüğünüz için hepinize üyelerimizin ve sendikamızın
teşekkürlerini sunmak isterim. Bu ödül bizim için oldukça
anlamlı ve değerli bir ödüldür. Çünkü bu ödül Bugün
Türkiye’de Tesco-Kipa işçileri ve Sendikamız açısından
173
oldukça önemli ve tarihsel bir başarı öyküsünün sadece
bizim öykümüz olmadığını burada bulunan bütün herkesin öyküsü haline geldiğini göstermektedir.
Bugün Türkiye’de sendikal hareket açısından oldukça
zor günler yaşanmaktadır. Türkiye’de işçi sayısı yaklaşık
14 Milyon’dur. Bunun 3,5 milyonu bazılarına göre % 40’
kayıtdışı ve enformel olarak çalışmaktadır. Sendikalara
üye işçi sayısı yaklaşık 900,000 kişidir. Toplu sözleşme
kapsamındaki işçi sayısı ise 580,000 dir. Bu dağılımda
kamuda örgütlü işçi sayısı 350,000, özel sektörde ise
230,000 kişi civarındadır. Görüldüğü üzere Türkiye’de
sendikalaşma oranları oldukça düşüktür.
Bunun bir çok nedeni bulunmaktadır. Bunlardan en
önemlisi ise 12 Eylül darbesiyle getirilen ve örgütlenmeyi
kısıtlayan yasal düzenlemelerdir. Barajlardır. Türkiye’de
3’lü baraj sistemi bulunmaktadır. Bunlar, İşyeri düzeyinde
yüzde 50 + 1, işkolu düzeyinde en az yüzde 10 işçiyi
örgütlemiş olma şartı ve tek işkolunda faaliyet göstermedir.
Bunun dışında grev yasakları, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma yasakları, hak grevinin yasaklanması, dayanışma grevlerinin yasaklanması, Sendikaların ekonomik
ve ticari faaliyetlerinin kısıtlanması, sendika üyeliği için
noter şartının getirilmesi, sendikalara ve sendikacılara
getirilen siyaset yasakları, iş güvencesinin olmaması,
sendika yöneticilerinin ve temsilcilerinin güvencelerinin
bulunmaması Türkiye’de sendikacılığı ateşten gömlek
haline getirmiştir. Aynı şekilde işverenlerin sendikal
örgütlenmeye yönelik tutumlarının çok katı olması, yargı
sürecinin oldukça uzaması da örgütlenmeyi doğrudan
etkilemektedir.
Sendikamız Tez-Koop-İş Sendikası, açık adıyla Ticaret
Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işçileri Sendikası, 1962
yılında kurulmuş bir sendikadır. Sendikamız Türkiye’deki
Migros, Real, Carrefour gibi büyük süper marketlerde,
Üniversitelerde, Kooperatiflerde, Odalarda, Sendikalarda,
Özel Ortaöğretim kurumlarında, Kültür Bakanlığında,
TÜBİTAK’ta, Sermaye ve altın piyasa ve borsalarında, ve
174
sayamadığım irili ufaklı bir çok işletmede örgütlü bir sendikadır. Türkiye’de bu işkolundaki en büyük sendikadır.
Türkiye’nin üye sayısı bakımından ikinci büyük sendikasıdır.
Tez-Koop-İş Sendikası olarak örgütlenme ve büyüme
ana kriterimiz olmuş ve bu çerçevede bütün olumsuzluklara rağmen örgütlenmeyi birinci önceliğimiz olarak kabul
ediyoruz. Özellikle özel sektörde örgütlenmenin zorlu
süreçlerini bilmemize rağmen yılmadan ve her gün daha
da azimli bir örgütlenme faaliyetinin içerisindeyiz. Her
gün yeni yeni üyeler kazanıyoruz.
Kipa’da sendikal örgütlenme yaklaşık 10 yıllık süreç
sonunda yetki aşamasına ulaştı. Yılları kapsayan bu
süreç içinde işveren tüm anti-demokratik baskı yöntemlerini denedi, yaşama geçirmeye çalıştı. Sendikal örgütlenmeyi hukuk karmaşası ile bozmaya, dağıtmaya çalıştı.
Yetki sürecinde zaman kazanmak için olmadık yöntemler
denedi. Ancak Kipa işçileri sendikal örgütlenme hakkının
dağıtılmak istenmesine karşı çıktı, direndi; dağılmadı,
bozulmadı, çözülmedi; özverili ve sabırlı davrandı.
Türkiye’de her ne kadar sendikal örgütlenme anayasal
bir hak olsa da bu hak fiilen kağıt üzerinde kalıyor. Her
örgütlenme adımı, ağırlıkla işten atılmalarla son buluyor.
Tez-Koop-İş Sendikası, işverenin örgütlenmeyi kırma
girişimlerine karşı bir yandan sendikal toplantı, eğitim ve
etkinlikler düzenlerken aynı zamanda haksız uygulamaları basına ve kamuoyuna açıklamaya başladı.
Örgütlenme stratejisinin bir parçası olarak örgütlenmeyi uluslararası sendikal dayanışma boyutuna da yükselten Tez-Koop-İş, üst örgütü Küresel Sendikal Birlik
(UNI)’yi harekete geçirdi. UNİ Tesco’nun bulunduğu ülkeleri kapsayan sendikalardan oluşuna UNI Tesco Küresel
Sendika İttifakı kuruldu.
Böylece dünyanın 4. büyük perakende devi Tesco
Kipa’da, o güne yürütülen sendikal çalışmaların dışında
sendikal dayanışma örgütlenmesi gerçekleştirilmiş oldu.
Bu aynı zamanda son yıllardaki en büyük uluslararası
sendikal dayanışma örgütlenmesiydi.
175
Türkiye, İngiltere, İrlanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti,
Slovakya, Macaristan, Japonya, Tayland ve ABD’li sendikalar ta-rafından kurulan UNI Tesco Küresel Sendika
İttifakı, 18-19 Haziran 2008 tarihli toplantısında birçok
önemli kararı aldı.
Buradan bu ittifak içerisinde yer alan, bizlere destek
veren örgütlenmenin her aşamasında yanımızda olan UNI
yetkililerine bir kez daha Tesco-Kipa İşçileri adına teşekkürlerimi sunarım.
Bir yandan tüm Tesco Kipa mağazalarında gerçekleştirilen sendikal örgütlenme bu dönemde yeni boyutlar
kazanırken Tez-Koop-İş Sendikası toplu iş sözleşmesi
yetki çalışmalarına başladı ve Çalışma Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na 28 Haziran 2010 tarihinde çoğunluk tespit
yazısı verdi.
Ancak işveren çoğunluk tespitine 12 Temmuz 2010
tarihinde İzmir 10. İş Mahkemesinde itiraz etti.
Kipa Mağazaları yetki tespit davasının amacı gerçekte
çok açıktı: Yetki sürecini zamana yaymak, sendikal örgütlenmeyi etkisiz kılmak için zaman kazanmak ve işçileri
baskı altında tutmak, dirençlerini kırmak, dağıtmak...
Bu taktik daha sonra yapılan girişimlerle de beslenmek
istendi.
İşverenin bu anti-sendikal tutumuna ilk tepkiler gecikmedi: Yemek boykotu ve kitlesel basın açıklamaları yapıldı.
İzleyen tarihlerde Tesco Kipa‘nın açtığı her mağazanın
girişinde Tez-Koop-İş Sendikası yöneticileri ve üyeleri
anti-sendikal tutuma karşı tepki gösterdiler. Giydikleri kırmızı önlük, fular ve şapkalarla dövizleri taşıyan işçiler,
anti demokratik uygulamalara suskun kalmadıklarını, kalmayacaklarını kanıtladılar.
Bilirkişi raporu sendikamızın haklılığını bir kez daha
doğrularken İzmir 10. İş Mahkemesi 19 Mart 2012 tarihli
oturumunda işverenin çoğunluk tespitine itirazı kabul
etmedi, reddetti.
Ancak zamanı geciktirmek, böylelikle sendikal örgüt176
lenmeyi çözmek ve dağıtmak isteyen işveren kararı bir
kez daha temyiz etti.
Son olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 10 Temmuz 2012
günlü kararı ile İzmir 10. İş Mahkemesi kararını onadı,
böylece Tesco Kipa işyerlerinde Sendikamızın çoğunluğu
sağladığı kesin olarak belirlendi.
Çalışma Bakanlığı 25 Temmuz 2012 tarihinde
Sendikamıza yetki belgesini verdi. Sendikamız, bu örgütlenme sürecinin ikinci halkasına yönelik çalışmalarını
vakit kaybetmeksizin başlattı. Üyelerimiz ve işyeri komitelerimizin talep ve sorunlarını masaya yatırarak toplu iş
sözleşmesi teklifinin ön hazırlıklarını yaptı.
Ardından Tesco-Kipa mağazalarından çağırdığımız
Yüzlerce temsilci ve komite üyesi arkadaşımızla toplu
sözleşme sürecine yönelik politikalarımızı, taleplerimizi
belirledik.
İşverene çağrımızı yaptık ve Eylül ayının ortasında ilk
Toplu sözleşme görüşmemizi gerçekleştirdik. Şu anda
toplu sözleşme görüşmeleri yapılmaya devam etmektedir.
Biz Tez-Koop-İş Sendikası olarak küresel ve ulusal
düzeyde örgütlenmenin ve örgütlülüğün başarı getirdiğinin farkındayız.
Bu süreçte bir çok önemli deneyimler de edindik.
Örneğin, genç işçilerin yoğunlukta olduğu bu sektörde
neo-liberal politikaların genç işçiler üzerinde yarattığı
tahribatı gördük. Hak ve özgürlük mücadelesine yönelik
tutumları oldukça zayıftı. Diğer bir anlatımla sınıf bilincinden yoksun, sorgulamayan, edilgen, işten çıkarılma korkusunun üst düzeyde yaşan genç bir işçi kitlesiyle karşı
karşıya olduğumuzu gördük.
Bizler bu işçi arkadaşlarımızın bu apolitikliğini, edilgenliğini ortadan kaldırdık. Bu işçilerin hakları için 9 yıl
boyunca çeşitli baskılara, işten atmalara rağmen örgütlü
kalmasını sağladık.
Kipa mücadelemiz ve örgütlenmemiz tam bir maraton
biçiminde gerçekleşti. Tam dokuz yıl sürdü. Muazzam
177
finans kaynağı ayırdık ve dokuz yıl içinde 9500 kişiyi
örgütledik. Bu bence işçi sınıfının hem küresel düzeyde,
hem de ülke düzeyinde gerçekleştirdiğimiz olağanüstü
bir başarıdır.
Kipa örgütlenmemiz Türkiye’de 1980 sonrasında gerçekleştirilen en büyük örgütlenmedir. Bizler bu örgütlenme aracılığıyla devlete ve işverenlere şu mesajı da verdik.
Bütün yarattığınız olumsuz koşullara, yasaklara ve baskılara rağmen işçi sınıfı örgütlenme iradesini gösterebilir
ve mücadele ile her zorluk aşılabilir. Bu aynı zamanda
bütün sendikalara da bir mesajdır.
Kipa örgütlenmesi aynı zamanda ülkemizde ve dünyada işçi sınıfının uluslararası dayanışmasının bir hayal
olduğunu düşünenlere de verilen bir yanıttır.
Kipa örgütlenmesi sadece Türkiye değil, dünya çapında önemli bir deneyimdir. Bu deneyimi sizlerle paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Kipa örgütlenmesi işçi sınıfının mücadele azmi, kararlılığı, inadı, gelecek tutkusudur. Kipa örgütlenmesi sınıfa
güven ve sınıftan öğrenmedir. En olumsuz koşullarda bile
umudu örgütleme cesaretidir. Yılmamaktır, usanmamaktır. Kipa işçi sınıfının geleceği kurma iradesidir.
Bizlerin gücü, sınıf mücadelesinin zenginliğinde saklıdır. Kavgayı ve mücadeleyi örgütledikçe ve küreselleştirdikçe gelecek bizimdir.
Tesco Kipa’da sendikal örgütlenmenin başarısı için
destek ve dayanışmalarını esirgemeyen; eylem alanlarında pankartları ve sloganlarıyla, bizlerle omuz omuza direnen, yüreklerini yüreklerimize bağlayan tüm sendika,
demokratik kuruluş ve siyasal partilerin temsilci, yönetici
ve üyelerine;
Gece-gündüz, uzak-yakın demeden, sorumlulukla,
cesaretle ve yiğitçe sendikal örgütlenme sürecine katılan
sürdüren ve hep daha da ileri boyutlara gitmesi için çaba
harcayan, eski-yeni tüm sendikamız yöneticilerine, temsilcilerine, görevlilerine;
Tesco Kipa örgütlenmesinin başarısı için uluslararası
178
düzeyde destek ve dayanışmanın örgütlenmesine öncülük eden Küresel Sendikal Birlik (UNI)ye; Tesco Kipa
Küresel İttifakı’nı oluşturan tüm ülkelerin sendikalarına
ve yöneticilerine;
Tüm engellemelere ve zorluklara rağmen Tez-koop-İş
Sendikası’nda örgütlenen ve böylece demokratik sendikal haklarına ve geleceğine sahip çıkan tüm Tesco Kipa
işçilerine;
Teşekkür ediyoruz. Sizinle gurur duyuyoruz.
Hepinize beni dinlediğiniz için ve bize bu anlamlı
mücadelemizi taçlandıran ve kardeşlerimizin de yanımızda olduğunu her zaman üyelerimize ve işverenlere gösterecek bu anlamlı ödüle sendikamızı layık gördüğünüz için
ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Sözlerime Yaşasın İşçi sınıfının uluslararası dayanışması ve yaşasın sendikal mücedele sözleriyle son veriyorum.”
SENDİKAL HAKLAR VE ÖRGÜTLENME FORUMU
140 Ülkeden 50 milyon işçiyi temsil eden IndustriAll/Global
Union, 150 ülkeden 20 milyon işçiyi temsil eden UNI Global Union,
150 ülkeden 4,5 milyon işçiyi temsil eden ITF(Uluslararası
Taşımacılık İşçileri Federasyonu) İstanbul’da 25 Mart günü
‘Türkiye’de Sendikal Haklar ve Sendikal Örgütlenme’ Konulu bir
forum gerçekleştirdi.
Forum’a küresel sendika federasyonları adına Alen Clifford (ITF
Küresel Örgütlenme ve Tedarik Zinciri Projeleri Asistan
Koordinatörü), Alke Boessiger (UNI Küresel sendikası Ticaret
Başkanı), Alen Tate (UNI Strateji Kampanyalar, Örgütlenme,
Araştırma ve Eğitim Başkanı), Liz Umlas (UNI Danışmanı), Kemal
Özkan (IndustriAll Küresel Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı)
katıldılar. Türkiye’den Friedrich Ebert Vakfı temsilcisi Alexsander
Geiger ile Tez-Koop-İş, Petrol-İş, Hava-İş, Tümtis, Haber-Sen,
Birleşik Metal-İş, Tekstil, Koop-İş, Basın-İş, Deri-İş, Sosyal-İş,
Basisen sendikaları temsilcileri katıldılar. Genel Örgütlenme ekreterimiz İsmail Aydın’da sendikamızıtemsilen toplantıya katılarak UNI
yöneticileri ile istişarelerde bulundu.
179
Forum, küresel sendika temsilcilerinin açılış konuşmalarının
ardından Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik’in
“Yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” konulu sunumu
ile başladı. Çelik, yeni sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu ile
eski kanunu karşılaştırdı, örgütlenme özgürlükleri bağlamında yeni
yasanın ihtiyacı karşılamadığını ifade etti. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayılarını istatistiklerle açıklayan Çelik, ülkemizde
sendikalı işçi sayısının OECD ülkeleri içerisinde en düşük düzeyde
olduğunun altını çizdi.
İlk oturumun son sunumu da “Uluslararası Küresel Sözleşmeler
aracılığı ile Temel Emek Standartlarının Güvence Altına Alınması
Türkiye ülke araştırması sonuçları” konusunda ILO Türkiye Uzmanı
Özge Berber Agtaş ile Kadire Z. Sayim tarafından yapıldı. Küresel
Çerçeve Sözleşmelerinin tanımı, uygulanması ve çalışma hayatındaki etkilerini diler getiren konuşmacılar, yaptıkları saha araştırmasının sonuçlarını da değerlendirdiler. Sunumlarında özellikle çok
uluslu şirketlerde örgütlenme çalışması sürdüren sendikaların küresel çerçeve sözleşmeleri sayesinde işyerlerinde sendikanın tanınması ve örgütlenmelerin sağlanmasında önemli avantaj sağladığını
işaret ettiler. Toplantının öğleden sonraki oturumunda, ortak basın açıklaması taslağı görüşülerek kabul edildi.
25 Mart tarihindeki toplantının ardından Deri-İş Sendikası’nın
örgütlenme mücadelesi verdiği Ermenegildo Zegna satış mağazasına ziyarette bulunuldu. Mağaza önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamanın ardından DESA mağazasına da bir ziyaret
yapılarak işveren protesto edildi. Ziyarette IndustriAll Genel
Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan bir konuşma yaptı.
26 Mart tarihinde katılımcılar DHL Kıraç’taki direniş çadırını ziyaret ettiler. Ziyarette küresel sendika federasyonları temsilcileri
konuşmalar gerçekleştirdi.
Sendikalı olduğu için işten çıkarılan ve 284 gündür direnişte olan
DHL işçileriyle küresel dayanışma günü kapsamında Türkiye ve
dünyanın pek çok ülkesinde eylemler gerçekleştirildi. Dayanışma
eylemlerinde, DHL’nin işten çıkardığı işçileri geri alması ve sendikamızla masaya oturması istendi.
ITF’in (Uluslararası Taşıma İşçileri Federasyonu) ilan ettiği “DHL
Türkiye İşçileriyle Küresel Dayanışma Günü” dolayısıyla başta
180
İstanbul olmak üzere İzmir, Ankara ve Bursa’da DHL hizmet ve
aktarma merkezleri önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirildi. Küresel dayanışma gününün İstanbul ayağında DHL’yi protesto
eylemi vardı. 26 Mart günü DHL İstanbul Kıraç deposu önünde gerçekleştirilen eyleme ITF, UNI ve IndustriALL küresel sendikalarının
temsilcileri katıldı.
Ziyaretin ardından UNI Küresel Sendikası Türkiye üyeleri toplantısı yapıldı. Toplantıya Tez-Koop-İş, Koop-İş, Basın-İş, Basisen,
Haber-Sen ve Sosyal-İş Sendikaları katıldılar. UNI Türkiye üyesi
sendikaları olarak ortak hareket etme kararı alındı. UNI Türkiye
üyeleri arasında bir network ağının oluşturulması ve çalışmalar
hakkında bilgi paylaşımı yapılması konusunda mutabakata varıldı.
UNI Ticaret üyesi Tez-Koop-İş, Koop-İş ve Sosyal-İş Sendikaları
bir araya gelerek bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya UNI Ticaret
Başkanı Alke Boessiger, Sendikamız Genel Örgütlenme Sekreteri
İsmail Aydın, sendikamızın uzmanları ile Koop-İş ve Sosyal-İş
Sendikalarının yönetici ve uzmanları katıldı. Sendikalar arasında
işbirliği ve dayanışmanın arttırılmasına dair önerilerin görüşüldüğü
toplantıda sendikaların temsilcileri karşılıklı istişarelerde bulundular.
Alke Boessiger de katılımcılara UNI Ticaret’in Türkiye’ye dair planlarını aktardı.
Örgütlenme’de Kapasite Arttırma Projesi Çerçevesinde
Hırvatistan ve Türkiye Sendikaları İstanbul’da Biraraya geldiler.
Uluslararası örgütümüzün gerçekleştirdiği Avrupa Birliği Ticaret
sektöründe sosyal diyalog projesi çerçevesinde Avrupa Birliği aday
ülkeleri olan Türkiye, Hırvatistan, Bosna ve Sırbistan’daki Ticaret
sektöründeki sendikalar ve işverenler 3 ve 4 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul’da biraraya geldiler. Toplantıda sendikal örgütlenme
stratejileri ve ülkelerinde sendikal örgütlenmede sosyal diyaloğun
nasıl geliştirilebileceğine ilişkin deneyimler paylaşılarak AB politikaları tartışıldı.
Toplantıya sendikamız Tez-Koop-iş adına Genel Başkanımız
Osman Gürsu, Örgütlenme Daire Başkanı Muhlis Karslı ve Genel
Başkan Danışmanımız Oğuz Topak katıldılar. Toplantının ilk gününde Türkiye’de ve Hırvatistan’dan katılan sendikalar başarılı örgütlenme deneyimleri hususunda sunuşlar yaparak deneyim alış verişinde bulundular. Sendikamızın Tesco-Kipa örgütlenme sürecinin
paylaşıldığı bu toplantıda özellikle deneyimlerimiz aktarılarak gele181
ceğe dair diğer ülkelerden gelen sendikacılarla görüş alış verişinde
bulunuldu.
Toplantının ikinci gününde işverenler ve sendikalar biraraya
gelerek sorunları ve sektör açısından ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konularını tartıştılar. Dört ülkeden gelen katılımcılar, ülkelerinde sosyal diyaloğun zayıf olduğunu vurgulayarak hükümetlerin toplumsal tarafları çok az dikkate aldığını belirterek bu durumun
endüstriyel ilişkilerin demokratikleşmesini zorlaştırdığına dikkat
çektiler.
Özellikle Türkiye’de örgütlenme ve toplu pazarlık haklarına ilişkin
ILO Sözleşmelerinin uygulanmasına ilişkin zorluklara dikkat çekilirken AB sosyal müktesabatının gereklerinin de yerine getirilmediği
vurgulandı.
Daha sonraki tartışmalarda Türkiye’de ve Hırvatistan’daki
Sendikalar ve iş yasalarındaki yeni değişiklikler tartışılarak bunların
sonuçları konusunda tartışmalar yapıldı. Toplantının sonuç bölümünde aşağıdaki alanların işverenler ile sendikalar arasında sosyal
diyaloğun geliştirilmesine ilişkin alanlar olarak tanımlanması kararlaştırıldı.
- Enformel sektör ve kaçak çalışmaya karşı ortak mücadele,
- İşçi Sağlığı ve güvenliği ile ş kazalarının önlenmesi
- Mesleki eğitimin teşviki,
- Yeni teknolojilerin hayata geçişinin etkilerini birlikte ele
almak,
- Çocuk işçilikle mücadele,
- Cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik çalışılması.
UNI İLE INDUSTRIALL ORTAK İSTANBUL TOPLANTISI
Sendikamızın üye olduğu uluslararası sendikal örgüt Küresel
Sendikal Birlik UNI Global ile sanayi sektöründe örgütlü sendikaların örgütlü olduğu IndustriALL İstanbul’da 1-2 Eylül 2014 tarihlerinde “Sendikal Örgütlenme Kampanyaları Ortak Atölye Çalışması”
yaptı.
Ülkemizde UNI ve IndustriALL’e üye sendikaların katıldığı toplantıya sendikamız adına Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Genel
182
Başkan Danışmanı Oğuz Topak ve Örgütlenme Bürosu Başkanı
Sinan Kahraman katıldı.
Dünyada ve Türkiye’de çalışma yaşamı ve sendikal hareketin
küreselleşmenin yarattığı sorunlarla başa çıkma yolunda attığı
adımlar ve çözüm yollarına ilişkin gelişmelerin ele alındığı toplantıda, son yıllarda yaşanan sendikal örgütlenme süreçlerinin tartışıldığı ve her sendikal örgüt temsilcisinin önemli örgütlenme deneyimlerini aktardığı toplantıda ülkemizde sendikal örgütlenmede önceliklerin neler olabileceği, çokuluslu bir işletmede örgütlenme stratejisi ve
planının nasıl yapılacağı, örgütlenme kampanyası yürütmenin
temel ilke ve yöntemlerinin neler olabileceği, sendikal yapıların
yasal zeminin ve dış baskıların bu örgütlenme kampanyalarında
nerede durdukları tartışıldı.
Sendikamız adına sunuş yapan Genel Başkan Danışmanı Oğuz
Topak ve Örgütlenme Dairesi Başkanı Sinan Kahraman, TescoKipa ve Media Markt deneyimlerini katardılar.
Oldukça verimli geçen toplantıda söz alan konuşmacılar, sendikal örgütlenmede dayanışmanın önemini vurguladılar.
Toplantının sonuç bölümünde Bangledeş’te yaşanan ve yüzlerce
işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerinin önlenmesi için çok uluslu
firmalara karşı başlatılan Bangledeş Anlaşmasını imzalamayan firmalara da ortak bir çağrı yapılarak Türk Sendikaları olarak ILO’nun
temel sözleşmelerine saygı göstermeleri istendi.
INDEKS KÜRESEL İTTİFAK TOPLANTISI
UNI INDİTEKS Küresel Sendika İttifakı Toplantısı 25-26 Eylül
2014 tarihlerinde İspanya’nın La Carunna kentinde gerçekleştirildi.
Toplantıya sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt katıldı.
Inditex firmasıyla yapılan küresel sözleşmenin geçmişi ve yaşanan
gelişmelerin aktarımı ile başlanan toplantıda sendikalar, ülkelerindeki Inditex yöneticileriyle yaşadıkları sorunlar, ABD, Şili gibi ülkelerde Inditex firmalarında örgütlenmede elde edilen başarıları aktardılar. Daha sonra, her ülkede yaşanan özel sorunların ele alındığı
toplantı da INDITEX yönetimine aktarılacak ve görüşülecek konular
tartışıldı.
Toplantı sonunda çalışma saatlerinin düzenlenmesi, mağaza
açılış-kapanış saatleri, yarı-zamanlı çalışanların talepleri, insana
183
yakışır çalışma koşullarının yaygınlaştırılmasına yönelik sendikal
stratejiler ve hafta tatili gibi konular öne çıkan konu başlıkları hususunda görüşme yapılması kararlaştırıldı. Sendikamız da ülkemizde
faaliyet gösteren ve Inditex firmasına bağlı firmalardaki çalışanların
sorunları konusunda bir sunum yaptı. Diğer ülkelerden gelen katılımcılarla görüş alış verişinde bulunuldu.
Toplantının ikinci gününde Inditex Firmasının yöneticileriyle biraraya gelinerek 2012 yılında imzalanan küresel sözleşmenin uygulanmasında yaşanan sorunlar paylaşılarak sendikaların genel
anlamdaki talepleri dile getirildi. İşverenler, şirketin genel anlamda
emeğe yönelik politikalarını ve geleceğe ilişkin şirketin yönelimleri
konusunda bilgi aktarımında bulundular. Ardından sendika temsilcilerinin aktardığı sorunlar konusunda karşılıklı görüş alış verişinde
bulunularak çözümler konusu tartışıldı.
Toplantının bitiminde Inditex Şirketinin Ana üretim birimi hep birlikte ziyaret edilerek karşılıklı görüş alış verişinde bulunuldu.
UNI TİCARET İLE FRİEDRİCH-EBERT
ATÖLYE ÇALIŞMASI
Bağlı olduğumuz uluslararası sendikal örgüt UNI’nin Ticaret
Sektörü Güneydoğu Avrupa Bölge Birimi tarafından Friedrich-Ebert
Vakfı ile birlikte Slovenya’nın Podcetrtek kentinde 27-29 Kasım
2014 tarihlerinde “Ticaret Sektöründeki Sendikalar ve Sosyal
Diyaloğun Güçlendirilmesi” konulu atölye çalışması gerçekleştirildi.
Atölye çalışmasına Türkiye’den çeşitli sektördeki sendikalar da
katıldı. Atölye çalışmasına sendikamız adına Genel Eğitim
Sekreteri Haydar Özdemiroğlu ile Genel Örgütlenme Sekreterimiz
İsmail Aydın katıldılar.
Atölye çalışmasının başlangıcında Slovenya Ticaret Sektörü
Sendikası Genel Başkanı Vesan Stojanoviç bir konuşma yaparak
Slovenya’da sektördeki yaşanan sorunları ve işçilerin sendikal hak
ve özgürlükleri konusundaki gelişmeleri aktardı. Ardından
Slovenya’da iş sağlığı ve güvenliği, ücretlerin vergilendirilmesi ve
ticaret sektörünün diğer sorunlarının aktarıldığı sunular yapıldı.
Atölye çalışmalarına katılan sendikamız temsilcileri de burada
Türkiye’deki deneyimlerimiz aktararak Sloven sendikalarıyla bilgi
paylaşımlarında bulundular.
184
UNI 4. DÜNYA GENEL KURULU
Sendikamızın üyesi bulunduğu UNI Küresel Sendikalar Birliğinin
4. Küresel Kongresi, 8-10 Aralık 2014 tarihleri arası, Güney
Afrika’nın Cape Town şehrinde yapıldı. Kongreye delege olarak
Tez-Koop-İş Sendikası adına Genel Başkan Osman Gürsu ve
Genel Sekreter Hakan Bozkurt ve Genel Başkan Danışmanı Oğuz
Topak katıldı.
“Sende Varsın” temasıyla düzenlenen Genel Kurul’a dünya
çapında yaklaşık 368 sendikanın, iki binden fazla delege katıldı.
Kongrede, başta ticaret işkolu olmak üzere bankacılık, finans, grafik-matbaa, turizm, güvenlik ve hizmet sektöründe, dünya üzerindeki milyonlarca çalışan için yaşam standartlarının iyileştirilmesi,
refah seviyelerinin artırılması ve daha iyi iş imkanlarının sağlanması için verilen önergeler ele alındı.
Genel Kurul’da yapılan seçimler sonucunda UNIGLOBAL Genel
Başkanı da değişti. Finlandiya’dan Ann Selin’in Genel Başkan olarak seçildiği Kongre’de UNI Genel Sekreterliği’ne de yeniden Philip
Jennings seçildi. Ayrıca Kongre’de Güney Afrika’da aparheit rejiminin sona ermesinin 20. yıldönümü de ele alınarak Özgürlük Savaşçısı Nelson
Mandela’da anıldı.
Güney Afrikalı siyasetçilerin, ILO genel Sekreterinin ve ITUC
Genel Sekreterinin de konuşma yaptığı Kongre’de dünya genelindeki gelişmeler de ele alındı.
20 milyon çalışanı temsil eden UNI’nin Genel Sekreteri Philip
Jennings, kongrede yaptığı açılış konuşmasında, dünyada küresel
güç haline gelen perakende sektörünün finansal gücüyle artık nerdeyse baş edilemez hale gelindiğini ve işverenin gücünün doruğa
çıktığını belirtti. Jennings, yaklaşık 53 küresel şirketle antlaşma
imzalandığını ve çalışanların haklarının alındığını da belirtti. Genel
Sekreter konuşmasında, küresel güç haline gelen şirketlere karşı
artık savunma modundan çıkılması gerektiğine dikkat çekerek
Ekonomilerin işçilerin olduğunu ve işçilerin kendi geleceklerini yeniden kurabilmeleri için ekonomileri yeniden ele almaları gereğine
dikkat çekti.
Sendikamız Genel Kurul’da UNI Küresel örgütlenme Ödülü
adayları arasındaydı. Genel Başkan Osman Gürsu da bu çerçeve185
de yapılan ödül törenine katılarak sendikamızı temsil etti.
Kongrenin bir başka gündemi ise Güney Afrika özelinde
Afrika’daki gelişmelere dikkat çekmekti. “Abuntu” sloganıyla dile
getirilen bu gündem maddesiyle bağlantılı olarak Güney Afrika’daki
ekonomik ve temel hak ve özgürlüklerdeki gelişmeler ele alındı. Bu
çerçevede Afrika ekonomisi ve işçi haklarına ilişkin Güney Afrika
Hükümeti temsilcileri ve bakanları da toplantıya katılarak sendikacılara konuşma yaptılar.
186
GENEL EĞİTİM SEKRETERLİĞİ RAPORU
T
arihsel bir dönemden geçiyoruz. Küresel düzeyde büyük
alt üst oluşlar yaşanıyor. Kapitalizmin yapısal krizi ve küresel boyutta sınıf ve kitle hareketleri süreci belirleyen temel
faktörler olarak dikkat çekiyor.
2007 sonrası gelişmeler olağanüstü bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Kapitalizmin organik/sistemik krizi etkisini küresel düzeyde
hissettiriyor. Son 6 yıllık süreçte dünya büyük sınıf ve kitle hareketlerine sahne oldu. Avrupa genel grevler, grevler ve kitle gösterileriyle sarsıldı. Mısır ve Tunus'ta diktatörler alaşağı edildi. Uzak Asya'da
işçi eylemleri yükseldi. Dünya, 1968 yılında olduğu gibi olağanüstü
gelişmelere tanıklık ediyor. 1968 sonrasında son elli yılın en büyük
kitle hareketleriyle karşı karşıyayız.
Friedrich-Ebert Vakfı'nın araştırmasına göre 2007- 2013 arasında dünya çapında 843 isyan, ayaklanma, büyük kitle eylemleri ve
direnişler yaşandı. 2014 yılı da bundan farklı geçmedi.
187
Kapitalizm krizi multi kriz karakteri gösteriyor. Ekonomik krizin
yanında, küresel yıkım ve felaket anlamı taşıyan, hızla dünyanın
yokoluşunu simgeleyen ekolojik kriz, her patlaması muhtemel gıda
krizi, makinayla özdeşleşmiş, tüketim terörü ve hedonizmle (hazcılık) çürüyen bir uygarlık krizi ve emperyalist özneler arasında hegemonya krizi yaşanıyor.
Bu gelişmelerin somut yansıması küresel düzeyde yoksulluğun,
işsizliğin olağanüstü artması ve kronik bir karaktere bürünmesi, 1.8
milyar insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalması, öte yandan
çok küçük bir azınlığın dünya toplam gelirinin büyük bir kısmına
sahip olması ve bölgesel savaşların, yıkımların, katliamların artmasıdır.
Kapitalizmin yapısal krizi küresel düzeyde emekle/sermaye arasındaki çelişkiyi şiddetlendirdi. Bu süreç büyük sınıf ve kitle hareketlerine yol açıyor. Kitleler sosyal yıkım programlarına ve otoriter
düzenlemelere karşı başkaldırıyor.
Tarihsel olarak böylesi yüksek konjonktürlerde iki olasılık doğar.
Kitleler ya geleceklerine müdahale eder ve kendileri için muazzam
dönüşümler sağlar ya da toplumsal yıkım ve felaketlerin önü açılır.
Bir anlamda tarihsel bir eşikten geçilir.
Finans kapital büyük bunalımlara karşı iki temel önlem alır.
Birincisi krizin de nedeni olan kâr oranlarının düşmesine karşı maksimum kâr stratejisiyle hareket eder. Ve bu yönde sistematik esnekleştirme, güvencesizleştirme, taşeronlaşma, mülksüzleştirme, yoksullaştırma taktikleriyle sınıfı parçalar ve şekilsizleştirir.
Ayrıca "düzeltici savaş" diye tanımlanan taktiklerle savaşlar çıkarır, yeni pazar ve hammadde kaynaklarına yönelir. Yani yıkar ve
yeniden inşa eder.
Bugün jeo-politik odak coğrafyalarda bölgesel savaşların yaşanması tesadüfi değil, içinden geçtiğimiz sürecin yıkıcı sonuçlarıdır.
Benzer şeyleri finans kapitalin sınıfa stratejik saldırıları içinde söyleyebiliriz.
TÜRKİYE BÜYÜK ANAFORUN İÇİNDE
Türkiye küresel odak coğrafyalarından biri olan Ortadoğu coğrafyasında agresyon politikaları izliyor. Türkiye emperyal güçlerin
hamleler yaptığı ve sürekli bir savaş alanına çevirmek istedikleri
188
Ortadoğu'da son derece riskli pozisyonlar alıyor. Ortadoğu'daki fay
hatlarının kırılması, Türkiye'de korkunç sonuçlara yol açabilir.
Türkiye'de bir rejim krizi yaşanıyor. Otoriter düzenlemeler yapılarak toplumun bloke edilmesi isteniyor.
Yıkıcı emek rejimleri sonucu işçi sınıfı tam anlamıyla esaret altına alındı. Soma katliamını, Torun Center ve Ermenek katliamı izledi.
Sistematik esnekleştirme ve güvencesizleştirmeyle sınıf tam
anlamıyla parçalandı. Sınıf, yapısal bir örgütsüzlük içine girdi.
Sendikal alan giderek daraldı. Etki gücünü kaybetti.
İşçi sınıfı tam anlamıyla örgütsel dağınıklık içinde. Açık ve gizli
işsiz sayısı 6 milyona ulaştı.
Sınıfın bu genel durumuna ve sendikal yapıların içine girdiği
krize bağlı olarak, Genel Eğitim Sekreterliğimiz Genel Kurul
Raporu’nu yeniden yapılanmaya uygun ve önümüzdeki dönem için
bir Genel Kurul kararı alarak sınıf eğitimine stratejik önem verdiğini
gösterecek tarzda hazırladı.
Ayrıca aşağıda sunduğumuz programın her şubede zorunlu
uygulanması yönünde kararlar alınmasını talep ediyoruz.
2015-2019 döneminin Sendikamız ve Türkiye açısından kritik
geçeceği tespitiyle, yeniden yapılanmanın yaşamsal bir ihtiyaç
olduğuna inanıyoruz.
Sekreterlik olarak önümüze, Genel Örgütlenme Sekreterliğiyle
birlikte yürütmemiz gereken iç örgütlenmeyi ve farklı düzeyde eğitim programlarını koyduk.
EĞİTİM PROGRAMI
Program 4 temel boyutta yazıldı:
Birinci eğitim programı C tipi eğitimler diye tanımladığımız, temel
eğitimlerdir.
İkincisi B tipi eğitimlerdir.
Üçüncüsü A tipi eğitimler diye tanımlayabileceğimiz, yönetici eğitimleridir.
Dördüncüsü kadın işçilerin eğitimleridir.
189
Her kategorideki eğitimler bir kaç tarzda yürütülecektir. Eğitim
programlarının akademiden ve konunun uzmanlarından destek ve
takviyeler alınarak sistematik ve katmanlı bir şekilde yürütülmesi
amaçlanmaktadır.
C TİPİ TEMEL SENDİKAL EĞİTİMLER
En başta üye kitlemizin geniş kesimlerine ulaşmanın kritik önem
taşıdığını düşünüyoruz. Bu amaçla iki düzeyde eğitim programı
hazırlandı.
1. Bu yönde 4 etaplık bir blok eğitim programı hazırlandı. Bu
programda sınıf ve sendikal bilincin temellerini hızla ve acil bir
biçimde oluşturmayı hedefliyoruz. Her etabını, 45'er dakikalık iki
ders üzerinden yürütmeyi amaçladığımız programı (yoğunlaştırılmış 1 saat üzerinden) işyerlerinde de gerçekleştirebiliriz.
a) I. etap: Kurumsal kimlik eğitimi
b) II. etap: Temel iş hukuku eğitimi
c) III. etap: Toplu sözleşme nedir? TİS süreci nedir?
d) IV. etap: Mobing nedir? Nasıl mücadele edilir?
2. Ayrıca şubelerimizde ya da kitlesel katılıma uygun yerlerde
yapacağımız, temel sendikal eğitimi esas alan yerinde eğitimler.
Bu eğitimlerle geniş üye kitlesine ulaşılmak hedeflenmektedir.
Ağırlıklı olarak sendikal yapı, işleyiş, sendikal güvenceler, TİS
süreci, hukuksal haklar, uluslararası yasalarda ve normlarda sendikal güvenceleri kapsayan ve aktüel sorunları gündeme getiren
seminerlerdir.
Bu seminerlerin her birinin 4 ders üzerinden yürütülmesi amaçlanmaktadır.
Genel merkezin denetiminde her şubede 3 aylık periyodlarla
yılda 4 defa yapılması zorunludur.
Ocak, şubat, mart, nisan ve ekim, kasım aralık aylarında belirlenmiş tarihlerle şubelere bildirilip, gerçekleştirilecektir.
B TİPİ EĞİTİMLER
Bu eğitim programı temsilci ve şube yöneticilerini ve öncü işçileri kapsayan eğitim programıdır
190
Bu aşamayı sendikal yapıda görev alan arkadaşlara yönelik bir
eğitim programı olarak da değerlendirebiliriz.
Bu program acil ve hızlı bir şekilde sendikal yapının stratejik noktasında yer alan temsilcilerin ve şube yöneticilerinin sistemli ve
hızlı bir şekilde eğitilmesini hedeflemektedir.
En başta temsilcinin görev ve sorumlulukları, iş hukukunda temsilcinin yeri, şubelerin kolektif bir organa dönüşmesini amaçlayan
program ve teknikler, temel iş hukuku eğitimleri, toplu iş sözleşmesi süreci, toplu iş sözleşmesi okuması ve sınıf ve sendikal bilincin
geliştirilmesini amaçlayan seminerlerin yapılması amaçlanmıştır.
Her şubede 6 aylık periyodlarla, asgari iki, imkan dahilinde 4
etaplık bir programı önümüze koyduk.
Bu yönde yatılı eğitimler olarak Gümüldür Tesisleri değerlendirilebilir.
Ayrıca şubelerde günü birlik gerçekleştirilebilir.
Yılın mayıs-haziran ve eylül-ekim ayları Gümüldür Tesisleri bu
amaçla kullanılabilir.
A TİPİ EĞİTİMLER
Bu program Şube Başkanlarını, Şube İdari Sekreterlerini ve
Genel Merkez yöneticilerini kapsayan üst düzey eğitimlerdir. TezKoop-İş Sendikası'nın kolektif çalışmasını, kolektif hareket etmesini ve sendikada kolektif aklın oluşmasını amaçlayan seminer, konferans ve tartışma platformunu kapsar.
Küresel ve ulusal düzeyde siyasi, toplumsal, ekonomik, jeo-politik konuların ve ekonomik gelişmelerin değerlendirilmesini içerir ve
bir beyin fırtınasının yaratılmasını amaçlar.
Bu tip çalışmalarda akademik alandan ya da konusunda uzman
kişilerden destek alınacaktır.
Çalışma 1 ya da ara verilerek 2 saat saatlik spesifik konunun,
uzman tarafından yöneticilere sunulmasıyla başlayacaktır.
Ardından soru, cevap ya da konu hakkında tamamlamalarla devam
edicektir. Daha sonra toparlayıcı bir konuşmayla çalışma bitirilecektir.
Sunuş metinlerinin ve özet tartışmaların daha sonra kalıcı olması için basılması gündeme alınabilir.
191
KADIN SEMİNERLERİ
Sendika olarak özellikle perakende sektöründe kadın üye sayımız ampirik olarak yüzde 55'lere yakındır. Sınıf mücadelesinde
kadın işçilerin rolü stratejiktir. Bu yönde 2012 ve 2013 yıllarında
pilot bölgeler olarak Adana, Muğla, Ankara 4, İstanbul 4'te 3-4 defa
kadın seminerleri gerçekleştirmiş, bazı şubelerde Kadın
Komisyonları kurulmuştur.
Yeni dönemde şubelerimizin genelinde Kadın Komisyonlarının
kurulması temel hedefimizdir. Aynı şekilde kadın seminerlerinin ayrı
ve son derece ciddi bir şekilde hayata geçirilmesi gündemimizdedir.
İlk planda perakende sektörünün belirleyici ağırlığının olduğu şubelerimizden başlamayı önümüze koyduk.
Genel kurulda kadın işçilerin pozitif ayrımcılık olarak yönetimlerde ve sendikal organlarda yer alması için düzenlemeler yapılmalı
ve kotalar konulmalıdır. Ayrıca kadın eğitim ve seminerlerinin sistematik gerçekleştirilmesi ve genel merkez tarafından denetlenmesi yönünde kararlar alınmalıdır.
Kadın seminerleri ataerki-kapitalizm ilişkisi/ataerkil kapitalizm,
sınıf mücadelesinde kadın işçiler, kadın sorunu ve sınıf mücadelesi, toplumsal cinsiyet rolleri, görünmeyen emek-ev içi emek, kadın
hareketinin mücadele tarihi, uluslararası ve ulusal düzeyde kadın
örgütlenme deneyimleri gibi konular irdelenecektir. Konular akademiden ve konularında uzman olan kişilerden destek alınarak işlenecektir.
Seminerlerin her şubede asgari 4 aylık periyodlarda uygulanması son derece önemlidir. Ayrıca komisyon faaliyetlerinin ve özelde
eğitim çalışmaları daha sık gerçekleştirilebilir. Birkaç komisyonun
ortak çalışması yönünde düzenlemeler yapılabilir.
Şubelerde hızla kadın komisyonlarının kurulmasına stratejik
önem verilecektir. Kadın işçi arkadaşların komisyon faaliyetlerine
ve eğitim çalışmalarına aktif katılmasına özen gösterilecektir.
Tez-Koop-İş'in, yarı üyesinin kadın olduğu bilinciyle hareket
eden, kadın üyelerin aktif temsiliyetini sağlayan mekanizmalara
sahip, kadın sorunlarının çözümüne katkı sunan politika ve pratikler üreten bir sendika olması yönünde düzenlemelerin yapılması
için sekreterliğimiz taşıyıcı rol üstlenecektir.
192
KİTAP OKUMA ÇALIŞMALARI
İşçi sınıfı muazzam bir güçtür. Hayatı yaratan ve üreten işçi sınıfıdır. Üretim ve hizmet üretimini kolektif olarak gerçekleştirir. İşçi
sınıfının üretim sürecindeki yeri itibariyle kolektif aksiyon yeteneği
vardır. Sorunları ortaktır, sorunların çözümüde ortaktır.
İşçi sınıfı yaratıcı, yıkıcı bir güç ve enerjiye sahiptir. Örgütlü bir
güç olması, geleceği kurma yeteneğinin önünü açar. Sermaye sınıfın bu devrimci potansiyeli bilir ve o potansiyeli eritmek yönünde
hareket eder.
Bu yönde en başta sınıfı işin rutinliğinde boğar. Tekdüze, monoton iş, sınıfın yaratıcı yeteneklerini yok eder. Sınıfa yönelik bir dizi
statejik saldırı sınıfı ciddi zaafiyet içine sokar.
Özellikle sınıfın entellektüel gücünün zayıflatılması son derece
ciddi sonuçlar yaratır.
İşçi sınıfının kendi kurtuluşu kendi ellerindedir. Yani işçi sınıfı
kendi geleceğini kendi kurar. Ama bu yönün yanında, kapitalist sistemde sermaye yalnızca üretim araçlarına sahip değildir, aynı
zamanda zihniyet üretme araçlarınada sahiptir. Ayrıca kapitalist sistemde egemen ideoloji, egemenlerin ideolijisidir.
Bu yönler işçi sınıfın entellektüel çalışmaları yaşamsal kılar.
Egemen ideolojinin etkisinden kurtulan, olaylara ve olgulara sınıf
bilimi ve perspektifiyle bakabilen işçi sınıfı tarihsel rolünü oynayabilir onun dışında paradoksi bir biçimde sistemin işleyişin parçası
olur.
Sınıf çok boyutlu özelliklere sahiptir. Sınıfın bilinçi ile sınıfın kimliği arasında ayrıca örgütlenme gücü ve eylem potansiyeli arasında
diyalektik bir bağ vardır.
Entelektüel faaliyet en başta sınıfın bilincini besler, şekillendirir
bu aynı zamanda kimliğinin beslenmesi ve şekillenmesi demektir.
Bunun yansıması örgütlenme kapasitesinin yükselmesi ve eylem
potansiyelinin gelişmesidir. Yani kırılan diyalektik yeniden kurulur.
Sınıfın olağanüstü yaratıcılığı ve yıkıcılığı ortaya çıkar. Sınıfın
nesnel ve öznel şekillenişinin önü açılır.
Biz de bu perspektifle seminer ve eğitim çalışmalarında grup
şeklinde ve periyodik olarak kitap okuma programını önümüze koyduk.
193
Amaç sınıfı başka bir perspektiften düşündürmek. Kalıplaşmış,
dondurulmuş bir anlayışı aşmaktı.
Her kitabın bir dünya kuruluşu olduğunu bilerek, işçi arkadaşlarımızı kitap dünyasıyla tanıştırmak, bir dünya kurmasını sağlamak,
eleştirel ve analitik düşünmelerinin önünü açmaktı.
Bu amaçla 30'a yakın kitap belirlendi. Her kitabın besleyici ve iz
bırakıcı olması hedeflendi.
Kitabların her birinin kolay okunması, kolay bulunması, sarsıcı
olması, yoğun etkilenmelere yol açması amaçlandı.
Bugün 5 - 6 pilot bölgede uygulamaya başladığımız bu inter aktif
çalışmayla son derece önemli adımlar attık. Önemli merhalelere
geldik.
Okuma programları periyodik seminerler yaptığımız şubelerde
hayata geçirildi. Yapılan seminerlerde, okunması gereken kitaplar
belirleniyor. Diğer seminere kadar okunması hedefleniyor.
Katılanlar temelde 3 gruba ayrılarak her grupta yer alan işçi arkadaşa okunması gereken kitap veriliyor. Özet çıkarması, not alması
isteniyor. Eğer kitabın ayrıca filmi varsa filmin izlenmesi de isteniyor.
Seminerde her kitap için 3'er kişi seçiliyor. Kitabı anlatması ya da
özet bir sunuş yapması isteniyor. Kitabın etkisi ve bıraktığı izler
üzerine tartışmalar yürütülüyor.
Bazı şubelerde 6'ıncı kitap okuması bitirildi. Bazılarında ise yeni
başlarken, genelde 3 kitap seti bitirildi.
Okuma programı işçiler üzerinde ciddi sonuçlar yaratıyor. Bazı
arkadaşlar hayatlarında ilk defa kitap okuyup, bitirdiklerini söylemeleri aslında yapılan işin ne derece önemli olduğunu gösteriyor.
Her kitabın yeni bir dünya, yeni bir insan olduğu düşünülürse her
çalışma kalıcı izler bırakıyor. Ayrıca anlatıcı arkadaşın kitle önünde
konuşması kendisi için çarpıcı oluyor.
Özgüveni pekiştiren, özne olmanın önünü açan çalışma bugüne
kadar çok başarılı sonuçlar verdi. Etkin bir eğitim çalışmasının parçası olan bu faaliyet sistemli bir şekilde yürütülecektir.
Geri dönüşlerinin son derece önemli olduğu bu çalışma, eğitimleri işlevli ve etkili kılıyor. Bilginin kolektifleştirilmesi yönünde ciddi
birikimler sağlıyor.
194
AVRUPA İŞÇİ SINIFIYLA ORTAK EĞİTİMLER
İşçi sınıfının enternasyonal kimliğini ve işçi kardeşliğini ele alan
çalışmalar ile uluslar arası eğitimler hedeflerimiz arasındadır. Ilk
olarak aynı işkolunda örgütlü Karadağ ve Bosna Hersek sendikalarıyla karşılıklı bir eğitim programı yapılması için ön görüşmeler
yapılmış olup, Mart 2015’te Karadağ’da yapılacak toplantıda protokol imzalanacaktır.
İşçi sınıfının en önemli karakteri enternasyonalizmdir.
Uluslararası düzeyde yapmayı hedeflediğimiz eğitimler sınıfın bu
temel özelliğini açığa çıkarmak ve onun enternasyonal kimliğini
beslemek amaçlıdır.
Kapitalist sistem küresel bir sistemdir. Küresel bir sistemle mücadele etmek, ancak enternasyonel mücadeleyle olanaklıdır. Yerele
sıkışmış bir işçi hareketi, dar ve gelişme dinamikleri zaafa uğramış
bir mücadeleyi gerçekleştirebilir.
Enternasyonalizm sınıfın yerel mücadelesini reddedmez, tam
tersine yerel mücadelenin boyutunu genişletir ve kapitalizmin niteliğini açağa çıkararak, işçi sınıfının yıkıcı ve yaratıcı gücünü besler.
Finans kapital sınıfı yerele sıkıştırarak, alt kimliklerini öne çıkaran
taktikler geliştirir. Böylece işçi sınıfını uluslara, mezheplere, etnik
yapılara bölerek etkisizleştirir, böler ve parçalar. Onu böylece hızla
şekilsizleştirir.
Ekmek ve onur mücadelesi sınır tanımaz, ekmek ve onur mücadelesi sınıf kardeşliğini küresel düzeyde örer. Sınıfın en büyük
gücü, en yıkıcı gücü enternasyonal karakterinde saklıdır.
Enternasyonalizm sınıfa kapitalist sistemde iki temel sınıf olduğunu
gösterir ve kavratır: İşçi sınıfı ve burjuvazi.
Enternasyonalizm sınıfın safını belirlemesini sağlar.
Enternasyonalizm safları ayrıştırır ve netleştirir: Ya ezilenden yanasın ya da ezenden, sömürenden yanasın. Enternasyonalizmi en iyi
anlatan Avusturya işçi marşıdır.
" ...Anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim. Din
farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz. Sanki doğduk bir anadan"
Evet enternasyonalizm gerçek bir sınıf kardeşliğidir. Biz bu seminer programında enternasyonalizmin sınıf açısından yaşamsal
önemi üzerinde duracağız ve gerçek bir sınıf kardeşliğini örmeye
çalışacağız. Seminer programlarını bu eksende gerçekleştireceğiz.
195
WEB SAYFAMIZ VE SOSYAL MEDYA ETKİNLİĞİMİZ
http://www.tezkoopis.org ve yönlendirilmiş olan http://www.tezkoopis.org.tr adresleri üzerinden sunulan Genel Merkez sayfamız
Ağustos 2009’da yeni yüzü ve içeriği ile yayın hayatına başlamış
2013 yılı sonunda yeni teknolojilere uygun olarak yeniden yapılandırılmıştır.
Web sayfamızı sendikamızın ve işçi sınıfının deneyim/birikimine
yakışır, gereksinimlere yanıt verebilen, günümüz koşullarının
gereklerine uygun bir içerik, kullanışlılık ve görünüme sahip hale
getirmiş bulunmaktayız.
Web sayfamız güncellenme hızı ve niteliğiyle, ülkemiz ve sendikamız gündemi, basın açıklamalarımız, eylem ve etkinliklerimiz,
TİS süreçlerimiz, TEFE-TÜFE endeksleri, açlık/yoksulluk sınırı
rakamları gibi hızlı ve doğru bilgi gerektiren konularda önemli bir
kaynak haline gelmiştir.
Üyelerimiz başta olmak üzere tüm emek dostlarıyla bir iletişim
aracı haline getirdiğimiz olduğumuz web yayınımız üzerinden bilgi
aktardığımız gibi, sendikal çalışmalarımıza temel oluşturacak bilgi
akışını da sağlamaktayız.
Web sayfamızı düzenli olarak güncelliyor, sendikamız, emek ve
ülke gündemini düzenli ve doğru olarak üyelerimize ulaştırıyoruz.
Sayfamız Türkiye sendikal platformunda en çok izlenen sendika
sayfalarındandır.
Günümüzde vazgeçilmez bir iletişim aracı haline gelen sosyal
medyayı da etkin olarak kullanmaktayız. @tezkoopissndk twitter
hesabımız ile tüm gelişmeleri takipçilerimizle paylaşmaktayız.
TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI KÜTÜPHANESİ
Türk-İş yayınları, Tez-Koop-İş yayınları, hukuk, bilim, psikoloji,
sosyoloji, mitoloji, eğitim, tarih, Türkiye tarihi, felsefe, kadın, sanat,
sözlük, din üzerine, iletişim ve medya, çocuk, sendikalar üzerine,
ekonomi politik, siyaset ve toplumsal hareketler, deneme, anı-anlatı, köşe yazarları, öykü, yabancı roman, yerli roman, şiir ve oyun
bölümleriyle yeniden düzenlenen kütüphanemiz üyelerimizin ve
emek dostlarının kullanımına hazır hale getirilmiştir.
Konfederasyon kütüphaneleri de dahil olmak üzere işçi ve emekçilerin kullanımına açık, işlevsel ve zengin bir sendika kütüphanesi196
nin bulunduğunu söyleyebilmek güçtür.
Sendikamız kütüphanesi ile gerek dokümantasyon gerekse işlerlik açısından bu önemli açığı kapatmış bulunmaktayız.
Kitaplarımız üyelerimize ödünç olarak verilmekte olup, üyelerimizin kitabı kütüphanemiz ortamında okuyabilecekleri, araştırma
yapabilecekleri okuma masaları da mevcuttur.
ULUSLARARASI İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ
İşçi sınıfıyla ilgili farklı kültürel çalışmalara katılım sağladık. Her
sene farklı temalarla düzenlenen festivalde düzenleyen sendikalar
arasında yer aldık. Festivale katılan filmleri eğitim çalışmalarımızda
eğitici material olarak kullandık. Şubelerimiz Festivalin yerel çalışmalarına katıldı. Üyelerimizin festival fimlerini ücretsiz izlemesi sağlandı. Dergimizde kültürel bir aktivite olarak değerlendirdiğimiz, bulmaca köşesindeki sorulara doğru yanıt veren üyelerimize festivalin
film setlerini hediye ettik.
12 -13 NİSAN 2014 TARİHİNDE YENİLENEN
9. GENEL KURULDAN, BUGÜNE KADAR YAPILAN
EĞİTİM SEMİNERLERİ
1 yıllık periyotta eğitim seminerleri sistemli ve düzenli olarak gerçekleştirildi. Farklı içeriklerde gerçekleştirilen seminerler ağırlıkta
temsilcilere ve şube yöneticilerine yönelik yapıldı. Ayrıca yaygın
taban eğtimleriyle çalışmalar pekiştirildi. Bunun yanında taşeron
işçilerin örgütlenmesine yönelik çalışmalar yapıldı. Seminerler
Genel Eğitim Danışmanız Volkan Yaraşır tarafından verildi.
Seminerlerde sosyal güvenlik üzerine Mustafa Balkız ve Oğuz
Topak'tan destek alındı. Ayrıca yönetmen Necla Demirci'nin
"Gündöndü"adlı belgesel filmi izlendi ve Demirci, ekolojik mücadele üzerine bir sunuş yaptı. Öte yandan kardeş sendikalara, ihtiyaçlarına uygun çesitli seminerlerle destek verildi.
Aşağıda yapılan eğitim çalışmaları, içerikleri ve katılımcı sayılarıyla birlikte verilmiştir.
18 Ocak 2012- İstanbul 1 Nolu Şubemize bağlı Carrefour-Sa ve
Real’de çalışan üyelerimizle yapılan eğitimde sınıf kimliği ve bilinci,
toplu sözleşme süreci, olası gelişmeler ve sendikal örgütlenmenin
197
önemi üzerinde duruldu.
23 Ocak 2012- İstanbul 1 Nolu Şubemizde GSS eğitimi yapıldı.
2 Şubat 2012- Ankara 4 Nolu Şubemizde GSS eğitimi yapıldı.
21 Mayıs 2012 - Sendikamızın Sadık Özben Eğitim Tesislerinde
21 Mayıs’ta başlayan yönetici eğitim seminerleri 15 Haziran’da son
buldu. Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyelerinin katıldığı eğitimler 2’şer günlük programda Küresel gelişmeler ve Türkiye,
sosyal güvenlik ve toplu iş ilişkileri yasaları, hak ve özgürlükler
olmak üzere üç konu işlendi. Eğitimlerin akşam saatlerinde, düzenleyicisi olduğumuz İşçi Filmleri Festivali'nden seçilen filmler izlendi.
4-5 Temmuz 2012- Muğla Şubesinde 12 aylık temel sendikal
eğitim programının ilki gerçekleştirildi. Şubeye bağlı toplamda 90
temsilcinin katıldığı seminer programında, sınıf kimliği, bilinci, sendikal yapı, sendikal organlar ve sendikal işleyiş konusu işlendi.
4-5 Eylül 2012- Muğla Şubede temsilci eğitimi yapıldı. Toplu
Sözleşme süreci, temel iş hukuku bilgileri, haklarımız ve kendimizi
nasıl savunacağız konuları işlendi.
15 Kasım 2012- Sektörümüzdeki kadın işçilerin yoğunluğu göz
önüne alınarak, kadın işçilerin sendikal sürece aktif katılımını sağlamak amacıyla oluşturulan kadın komisyonu Muğla’da faaliyetine
başladı. Ve ilk eğitimini gerçekleştirdi.
15 Aralık 2012- Gaziantep Şubemizde İşyeri Temsilcileri eğitimi
yapıldı.
20-22 Aralık 2012- Giresun Şubemizde İşyeri Temsilcileri eğitimi
yapıldı. Temel eğitim konuları ve sosyal güvenlik konuları işlendi.
24 Aralık 2012- İstanbul 5 Nolu Şubemizde, Sendikal Yapı,
Sendikal İşleyiş, işyeri sendika temsilcilerinin görev ve yetkileri ile
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu konulu temsilci eğitim
semineri düzenlendi.
23 Ocak 2013- Adana 1 Nolu Şubemizde kadın komisyonu
semineri gerçekleştirildi. Kadının sınıf mücadelesindeki yeri, kapitalizm meta ilişkisi üzerinden kadının toplumsal rolü, kapitalizm ve
erkek egemenlik ilişkisi irdelendi.
25 Ocak 2013- Kadın Komisyonu eğitimlerinin İstanbul ayağı,
İstanbul 4 Nolu Şubede gerçekleştirildi. Kadın Komisyonu eğitimleri iki ayakta yürütüldü. Birinci bölümde kapitalizm, meta ilişkisi üzerinden kadının toplumsal rolü, sistemin işleyiş yasaları, erkek ege198
men toplum-kapitalizm İlişkisi, anti-kapitalist mücadelede kadın
işçiler değerlendirildi. İkinci bölümde çalışma yaşamında kadın,
kadının emek sömürüsündeki yeri, sendikal yaşamda kadın ve ne
yapmalı? sorularına yanıt verildi. Mücadelenin kadınlaşması üzerinden kadın işçilerin özneleşmesinin önemi üzerinde duruldu.
26 Ocak 2013- Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'nde çalışan
üyelerimiz ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu ile ilgili eğitim yapıldı.
30 Ocak 2013- İstanbul 1 Şubemize bağlı işyeri temsilcilerimizle
Genel Sağlık Sigortası ve 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu konularında eğitim yapıldı.
11-12 Şubat 2013- Muğla Şubeye bağlı Migros, Tansaş ve
Carrefour işçileriyle eğitim yapıldı.
25 Şubat 2013- İstanbul 4 Nolu Şubede Migros Sendika İşyeri
Temsilcileri semineri gerçekleştirildi. Seminerde Türkiye’nin yeni
jeo-politik yönelimleri ve örgütlenmenin önemi, sendikal yapı ve
işleyiş, temsilcinin görev ve sorumlulukları, temel iş hukuku bilgileri
verildi.
27 Şubat 2013- Ankara 4 Nolu Şube üyelerine yönelik seminer
yapıldı. Sendikal yapı, işleyiş, temsilcinin görev ve sorumlulukları ile
temel iş hukuku hakkında bilgilendirmede bulunuldu. İkinci bölüm
Sosyal Güvenlik Yasası işlendi.
27 Şubat-3 Mart 2013- 27 Şubat'ta başlayan seri ve sistematik
temel eğitim seminerlerinin Adana ayağı 3 Mart'a kadar sürdü. Üyelerimizin sınıfsal ve sendikal kimliğinin gelişmesi yönünde yapılan
seminerler son derece verimli ve işlevli oldu. 27 Şubat'ta Adana
Carrefour-Sa Hipermarket işyerinde İş Hukuku Eğitimi yapıldı.
2 Nisan 2013- Edirne Şubemize bağlı Tesco Kipa İşyeri
Temsilcilerimizle eğitim çalışması yapıldı. Seminerde toplu sözleşme süreci, sendika temsilcisinin görev ve sorumlulukları, temel iş
hukuku konuları işlendi.
13 Nisan 2013- Ankara 4 Nolu Şube’ye bağlı CHP çalışanı üyelerimizle eğitim semineri yapıldı. Eğitimde, Türkiye’nin yeni jeopolitik yönelimleri ve örgütlenmenin önemi, sendikal yapı ve işleyiş,
temel iş hukuku konuları işlendi.
15 Nisan 2013- Sendikamızın örgütlü olduğu T.C Kalkınma
199
Bakanlığı Gap Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Gaziantep Şubemiz
arasında yapılan protokol ile 15 Nisan 2013 Günü Şanlıurfa ilinde
ortaklaşa iş sağlığı ve güvenliği eğitim semineri yapıldı.
15-16-17 Mayıs 2013- Muğla şubesinde yerel eğitimler gerçekleştirildi. Toplu iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesinin mahiyeti ve
işlevi, temsilcilerin görev ve sorumlulukları, temek iş hukuku üzerine yapılan seminerlerin ilki 15 Mayısta Fethiye’de gerçekleşti. 16
Mayıs ta Aydın’da yapılan semineri 60’a yakın üyemiz katıldı. 17
Mayısta Söke’de yapılan seminere ise 30 işçi katıldı.
4 Temmuz 2013- Muğla Şubesi işyeri temsilcileri eğitimi yapıldı.
13-14 Eylül 2013- İstanbul 4 No'lu Şube Yönetim, Denetim ve
Disiplin kurullarında görev alan üyelerimizle Sadık Özben Eğitim
Tesisimizde Yönetici Eğitimi yapıldı.
18-19 Eyül 2013- İstanbul 4 No'lu Şubede Temsilci Eğitimi gerçekleştirildi. Türkiye'deki sendikal hareketin bugünkü durumu ve
çalışma yaşamını düzenleyen yeni çıkacak yasalar ile gelecek olan
taşeronlaştırma, güvencesizleştirme, esnek çalışma saldırıları üzerinde duruldu. Bu saldırılar karşısında yapılması gerekenler irdelendi.
14 Kasım 2013- İstanbul 4 No’lu Şubemizde Kipa ve Media
Markt işyeri sendika temsilcilerimize Eğitim Semineri yapıldı.
Seminerde, temsilcilerin görevi, işlevi sendikal organlardaki yeni iş
hukukuna ilişkin temel bilgiler ve mobing konusu incelendi.
16-17-18 Nisan 2014- Adana 1 Nolu Şubede yapılan seminer
programı iki boyutta gerçekleşti. İşyeri komitelerine üç gün iki etapta seminer verildi. Ayrıca işyeri bazlı eğitimler yapıldı. Bu yönde toplam 13 seminer yapıldı. Temel iş hukuku bilgileri, sendikal yapı ve
işleyiş, kurumsallık ve sendikal faaliyet, işyeri komiteleri nedir, işlevi
ve işleyişi üzerine seminerler verildi. Seminerlere toplamda 350 işçi
katıldı.
21 Nisan 2014- Ankara 2 Nolu Şubede sistematik olarak sürdürülen Kipa işyerlerindeki komitelere yönelik temel iş hukuku ve
kurumsal kimlik eğitimi verildi. Seminere 30 temsilci katıldı. Ayrıca
kitap okuma programına bağlı olarak bazı temsilciler okunan kitapların özetlerini sundu.
12 Mayıs 2014- Ankara 2 Nolu Şubede Kipa komite üyelerine
aylık periyotlarla verilen seminerlere devam edildi. Mobing nedir?
200
Nasıl mücadele edilir?, başlıklı seminer yapıldı. 28 temsilci katıldı.
Yeni verilen kitap okuma programına bağlı olarak bazı temsilciler
okunan kitapların kısa sunuşunu yaptı.
Mayıs 2014- İstanbul 4 Nolu Şubeye bağlı Silivri Kipa işyerinde
eğitim yapıldı. Seminer kurumsal kimlik üzerine verildi. İki etapta
gerçekleşti.
15 Mayıs 2014- İstanbul 5 Nolu Şube yöneticileri ve işyeri temsilcileri ile eğitim yapıldı. Seminerde sendikal yapı, işleyiş, temel iş
hukuku ve temsilcinin görev ve sorumlulukları işlendi.
MAYIS- HAZİRAN 2014 GÜMÜLDÜR 1. YATILI EĞİTİMLERİ
Seminerlere Adana, Muğla, Giresun, Bursa, Diyarbakır, Ankara
4, İstanbul 4, Ankara 2 şubelerimiz katıldı. 2 gün üzerinden yürütülen seminerlerde sosyal güvenlik ve sınıfa stratejik saldırılar, sendikal kriz, ne yapmalı, nasıl yapmalı? konuları işlendi. Seminerlere
toplam 260 şube yöneticisi, temsilci ve üye katıldı.
HAZİRAN-EYLÜL ANTALYA EĞİTİM VE
ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARI
Yaklaşık 4 ay süren bu çalışmalar son derece etkili ve verimli
oldu. 9 kitlesel eğitim gerçekleştirildi. 65 işyeri kısa konsantre eğitim ya da işyeri bilgilendirme toplantısı yapıldı. Bu faaliyetlerde sendikal yapı, sendikal işleyiş, sendikal örgütlenme, sendika üye ilişkisi, sendikal demokrasi, kurumsal kimlik, temel iş hukuku üzerine bilgiler verildi. Seminerlere 1100 işçi katıldı.
EYLÜL-EKİM 2014 GÜMÜLDÜR 2. YATILI EĞİTİMLERİ
Seminer programına Gebze, Edirne, İstanbul 4, İstanbul 1 nolu
şubelerimiz katıldı. İki gün üzerinden yürütülen seminerlerde küresel jeo-politik, Ortadoğu'da kontrollü kaos ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin tranformasyon süreci işlendi. Ayrıca sosyal güvenlik üzerine seminer verildi.
17 Kasım 2014- Ankara 2 Nolu Şube Kipa işyeri komiteleri seminerleri sistematik olarak devam etti. 35 temsilci ve komite üyesinin
katıldığı seminerde sınıf tarihi işlendi. Temsilciler tarafından kitap
okuma sunuşları yapıldı
201
2-3-4 Aralık 2014- Antalya şubesi eğitimleri Alanya ve Antalya
merkezde yürütüldü. Eğitimlerde kurumsal kimlik, sendikal yapı ve
işleyiş, temsilcinin görev sorumlulukları, sınıf bilinci ve kimliği, temel
iş hukuku bilgileri verildi.
8 Aralık 2014- Ankara 2 Nolu Şubede düzenli gerçekleştirilen
eğitim seminerinde sendikal yapılara ilişkin uluslararası ve ulusal
düzeyde yasa ve normlar ele alındı. Türkiye'de sendikal hareketin
sorunları işlendi. Ayrıca temsilci arkadaşlara verilen düzenli okuma
programına bağlı kitap okuma sunuşları yapıldı.
9 Aralık 2014- Ankara 4 Nolu Şubede Migros işyeri temsilcileri
ile eğitim yapıldı. TİS'in mahiyeti ve TİS süreci işlendi. Kadın komisyonu oluşturuldu.
11-12-13-14 Aralık 2014- Giresun Şubeye bağlı Trabzon ve
Rize-Pazar'da taşeron işçilere yönelik, yeni torba yasasını değerlendiren, temel sendikal bilgiler veren ve ayrıca örgütlenme ve birlik ilişkisini ele alan seminerler yapıldı. Bu seminerlere 250'in üzerinde işçi katıldı. Bunun yanısıra Samsun' da işyeri temsilcilerine
yönelik bir çalışma yapıldı. 55 temsilcinin katıldığı seminerde temel
iş hukuku bilgileri, temsilcinin sendikal yapı içindeki yeri, görev ve
sorumlulukları işlendi.
16 Aralık 2014- Muğla Şubeye bağlı temsilciler ile eğitim yapıldı. Seminerde, kurumsal kimlik, sendikalyapı ve işleyiş, temel iş
hukuku, temsilcinin sendikal yapı içindeki yeri, görev ve sorumlulukları ele alındı.
12 Ocak 2015- Ankara 2 Nolu Şubeye bağlı Kipa işyeri temsilcilerine ve komite üyelerine aylık periyodlarla yapılan seminerin bir
yenisi daha gerçekleştirildi. “Temel İş Hukuku” semineri interaktif bir
şekilde uygulandı. 4 ayrı gruba ayrılan işçi arkadaşlardan yasa ve
içeriği üzerine çalışmaları istendi. İşçiler 4 grup halinde yasaları
anlattılar ve sorulara yanıt verdiler. Düzenli yapılan okuma çalışmalarına devam edildi. Yeni kitapların okunması ve anlatılması yönünde görev dağılımı yapıldı.
13 Ocak 2015- Ankara 4 No’lu Şubede Kadın Komisyonu eğitimi yapıldı. Dünyada ve Türkiye’de kadına yönelik şiddet, kadın kıyımı, kadın mücadelesi ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine yürütülen
çalışmadan sonra 8 Mart programı belirlendi ve görev dağılımı
yapıldı.
202
14-15 Ocak 2015- İstanbul 4 Nolu Şubemize bağlı Migros,
Media Markt ve Kipa işyeri temsilcileri ile eğitim yapıldı. 14 Ocak'ta
Kipa ve Media Markt işyeri temsilcilleri ile ortak yapılan seminerde
kurumsal kimlik, sendikal yapı ve işleyişi, temsilcilerin görev ve
sorumlulukları ile iş hukukundaki yeri konuları işlendi. İkinci gün (15
Ocak) Migros temsilcileri ile yapılan seminerde ise mobing konusu
işlendi.
19-20-21 Ocak 2015- Antalya Şubeye bağlı Alanya, Antalya ve
Isparta'da işyerlerinde eğitim seminerleri gerçekleştirildi. Mobing ve
mobinge karşı mücadele konuları işlendi. Eğitimlerin sonunda
Alanya ve Antalya Koordinasyon Komiteleri kuruldu ve ilan edildi.
Üyelerimize yeni kitap okumaları verildi ve daha önceki okunan
kitaplarında sunumları gerçekleştirildi.
23 Ocak 2015- Muğla Şubesinde periyodik olarak yürütülen
seminerlere devam edildi. Migros, Carrefour-Sa temsilcileriyle
Örgütlenmenin yaşamsallığı, sendikal örgütlenmenin önemi ve
temsilcilerin görev ve sorumlulukları üzerine bir seminer gerçekleştirildi. Seminer sonunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe
yönelik çalışmalara başlanması kararı alındı.
29-30 Ocak 2015- Edirne Şubemizde yapılan eğitime ilk gün
Kipa İşyeri Temsilcileri katıldı. Kurumsal kimlik ve temsilcinin iş
hukukundaki yeri ve görevleri konuları işlendi. İkinci gün Migros,
Carrefour-Sa, Gençlik Spor, TMO ve 18 Mart Ünv. İşyerlerinden
temsilciler katıldı. “Sermayenin stratejik saldırısı, esnekleştirme,
taşeronlaştırma ve ne yapmalıyız?” ile “temsilcinin iş hukukundaki
yeri ve görevleri” konuları işlendi.
6 Şubat 2015- Muğla Şubesi’nde çok boyutlu bir şekilde yürütülen eğitim çalışmalarına devam edildi. Düzenli aralıklarla genel
üyeye yönelik yapılan eğitim çalışmaları bir taraftan devam ederken, diğer taraftan sektördeki kadın işçilerin ağırlığı da dikkate alınarak özel olarak kadın çalışmalarına yoğunluk verildi. İki yıllık arka
planı olan bu çalışmanın sonucu olarak Muğla Şubesi’nde Kadın
Komisyonu kuruldu ve kadın işçilere yönelik eğitim semineri gerçekleştirildi.
Birinci bölümde çalışma yaşamında kadın, sendikal örgütlenmenin önemi ve kadının bağımsız örgütlenmesi üzerine gerçekleştirildi.
İkinci bölümde kapitalizm ve erkek egemenlik konusu işlendi.
203
TEZ-KOOP-İŞ YAYINLARI
Dönem içinde süresiz yayınlara önem veren sendikamız, şu süresiz yayınların çıkartılmasını sağlamıştır:
-İşçi Sınıfı Mücadele Tarihinde İz Bırakanlar-Volkan Yaraşır
(Nisan 2013)
-Tarih Yapan İşyerleri-Volkan Yaraşır (Nisan 2013)
-Tesco Kipa’da Birlik, Kararlılık ve İnancın Zaferi (Ağustos
2012)
-Tesco Kipa’da Zafere Uzanan Yol (Ekim 2012)
-6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu-Gerekçeli (Kasım 2012)
-6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu (Kasım 2012)
-Tesco Kipa’da Toplu Sözleşme Hakları-Haluk Şensu
(Mayıs 2013)
-Sendika Üyeliği El Kitabı-Haluk Şensu (Kasım 2013)
-Yaşasın 1 Mayıs (Nisan 2014)
-Birlik, Dayanışma ve Sendikalaşma Zamanı (Kasım
2014)
-Şiddetin Zinciri Kırılmalı (24 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası mücadele ve Dayanışma
Günü) (Kasım 2014)
-6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Kasım
2015)
-4857 sayılı İş Kanunu (Kasım 2015)
TEZ-KOOP-İŞ DERGİSİ
Sendikal yayınlar, üye ile güçlü örgütsel bağlar kurulmasında,
onların sendikal bilinç ve kültürünü arttırmada, örgütü yeni üyelerle
buluşturmada önemli birer araçtır.
Bu aracın niteliği yani söylem biçimi, öncelikleri, olaylara yaklaşımı, dağıtım ağı, yayınlanma hızı, gerçekleşme süreci, tasarımı ve
daha birçok unsuru titizlikle oluşturulmak zorundadır.
İlk sayısı 1990 yılı Mayıs’ında çıkartılan ve 73. sayıya ulaşan
Tez-Koop-İş Dergisi, 2012 yılından itibaren yeni bir tasarım ile
yayınlanmaktadır.
Sendikamızın yaşadığı süreçlerin aktarıldığı bir yayın olma
yanında, genel dünya ve ülke sorunlarının yer aldığı Dergi, ortala204
ma 6.000 adet basılmaktadır.
Derginin genel yayın ilkeleri özetle şu temel unsurlardan oluşmaktadır:
- Sendikal, ekonomik ve toplumsal konularda doğru, gerçek ve yalın bilgi iletiminin aracı olmak.
- Üyeleri kaba, kısır ve ütopik propaganda ve ajitasyon
söylemleriyle şartlandırmaya çalışmadan, açıklıkla bilgilendirmeyi amaçlamak.
- Sendikalılık kültürünü yaygınlaştırmak ve geliştirmek.
- Örgütsel yapıyı güçlendirecek sendikal birlik çabalarına
katkı sağlamak.
- Toplumun ve üyelerin duygusal, geleneksel ve siyasal değerlerine saygı göstermek.
- Nefret, şiddet, öfke ve kin içeren tutum, davranış ve söyleme karşı, toplumsal dayanışma ve hoşgörüyü olumlayan bir iletişim dili ve söylemi geliştirmek.
Dergi’nin daha etkili olmasının sağlanması, iletişim aracı olarak
kendisini sürekli bir yenileme süreci içinde bulundurmasına, özellikle sendika temsilcileri başta olmak üzere sendika üyelerinin katkılarına açık olmasına bağlıdır.
- Dergi güncel sendikal, ekonomik, toplumsal ve siyasal
sorunlara sendikal bilinci geliştirme ve demokratik hak ve
özgürlükler mücadelesine katkı sağlama yönünde yanıt
vermelidir.
- Dergi sendikal örgütlenme sürecinin boyut kazanmasına;
örgüt içi bütünleşmeye, ortak dil, söylem ve davranış
oluşturmaya katkı sağlamalıdır.
- Dergi, kurumsal kimliğe derinlik kazandırırken, ortak
örgütsel-kurumsal değerlerin oluşmasına; dayanışmaortak hareket ve birlik duygusunun zenginleştirilmesine
yeni alanlar açmalıdır.
- Dergi ve tüm süreli-süresiz yayınlar, yalnızca birer eğitim
aracı olma, üstenci-seçkinci bir dil kullanma niteliğine
indirgenmeden etkili-dinamik birer iletişim aracı olarak
“örgütlenmelidir.”
205
TEZ-KOOP-İŞ-SENDİKAL ETKİNLİKLER
206
207
208
TEZ-KOOP-İŞ 2011-2015
26-27 Mart 2011- Tez-Koop-İş Sendikası 9. Genel Kurulu
Ankara’da toplandı. Genel Kurulun ikinci günü yapılan seçimlerde;
Osman Gürsu Genel Başkanlığa, Hakan Bozkurt Genel
Sekreterliğe, Yalçın Çalışkan Genel Mali Sekreterliğe, İsmail Aydın
Genel Örgütlenme Sekreterliğine, Haydar Özdemiroğlu Genel
Eğitim Sekreterliğine, M. Adem Can ile Ünal Özcan Genel Yönetim
Kurulu Üyeliğine seçildiler.
19 Nisan 2011: 9. Genel Kurul ardından ilk Başkanlar Kurulu
toplantısı toplandı. Genel Kurul sürecinin ve geleceğe dönük çalışmaların değerlendirildiği Başkanlar Kurulu toplantısı sonunda basına va kamuoyuna şu açıklama yapıldı:
“1- Başkanlar Kurulumuz, Migros Ticaret A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 16.000 üyemizi ilgilendiren yeni dönem
toplu iş sözleşmesinin üyelerimizin istemleri doğrultusunda ve
fazla uzatılmadan masa başında bitirilmesi dileğini belirtmiştir.
2- Başkanlar Kurulumuz, yaklaşan kamu toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinin üyelerimizin talepleri yönünde tarafların
209
kabul edebileceği bir anlaşmayla sonuçlandırılmasını arzu
etmektedir. Başkanlar Kurulumuz, yılların birikimiyle edinilmiş
kazanımları korumak ve yeni kazanımlar elde etmek için, toplu
sözleşme görüşmelerinin başarılı biçimde sürdürülmesi ve
sonuçlandırılması için, üyelerimizin birliğinin, dayanışmasının
ve direncinin çok önemli olduğunu hatırtlatmakta, sözleşme
sürecinde kararlı bir duruş sergilemenin zorunlu olduğunu
vurgulamayı sınıfsal bir görev saymaktadır. Kamu toplu iş sözleşmesi sürecinde sorunların çözümüne duyarsız, insanca
yaşamı olanaklı kılacak ücret düzeyi taleplerine kulak asmayan, toplu sözleşme hükümlerini etkisiz kılmaya yönelen bir
tutumla karşılaşıldığında, Türk-İş'ten mücadeleye dönük
somut ve etkin adımlar atması yönünde beklentiler vardır. Bu
doğrultuda sendikamız, üyesi olduğu Türk-İş Kamu
Koordinasyon Kurulu ve diğer sendikalarla birlikte yurdun her
noktasında dayanışma ve birlik içerisinde tüm mücadele
kanallarını kullanma kararlılığında olduğunu ifade etmektedir.
3- Başkanlar Kurulumuz, Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi
A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimizin yaşadığı sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulunmuş, Sendikamız Genel
Yönetim Kurulu ve Şube Başkanları'nın katılımıyla sorunların
tespiti ve çözüme kavuşturulması doğrultusunda işveren
vekilleri ile en kısa zamanda bir görüşme yapmayı kararlaştırmıştır.
4- Sendikamızın Tesco Kipa işyerlerinde 2003 yılından beri
sürdürdüğü örgütlenme mücadelesi başarıyla tamamlanmış;
yasanın aradığı gerekli çoğunluk sağlanmış; 6 Mayıs 2010 tarihinde yapılan yetki tespiti, sendikamız lehine sonuçlanmıştı.
Ancak, Tesco Kipa işvereni Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan bu yetki tespitine ve işkolu tespitine itiraz davası açarak
toplu iş sözleşmesi sürecini durdurmuştu. Başkanlar
Kurulumuz, Tesco Kipa sürecini etraflıca değerlendirmiş, üyelerimizin bilgisi dahilinde Genel Yönetim Kurulu ve Şube
Başkanlarıyla birlikte işverenden en kısa zamanda bir toplantı
isteyerek mevcut itiraz davalarının geri çekilmesini görüşme
kararı almıştır.
5- 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, işçi sınıfının yıllardır üzerinde durduğu ve ısrarlı taleplerle verdiği
210
mücadele sonucunda iki yıl önce 1 Mayıs "Emek ve Dayanışma
Günü" olarak kabul edilmiş ve resmi tatil ilan edilmiştir.
Başkanlar Kurulumuz, bu durumu işçi sınıfı hareketinin önemli bir başarısı olarak değerlendirmekte, 1 Mayıs'ı bu yıl olabilecek en kitlesel katılımla etkin ve güçlü bir şekilde kutlamanın,
emeğin ortak sesini yükseltmenin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Başkanlar Kurulumuz, üyelerimizin tüm Türkiye'de
en güçlü şekilde 1 Mayıs'a katılımının sağlanması için gerekli
sendikal çalışmaların yapılması yönünde çağrıda bulunmaktadır.
Sendikamız Genel Yönetim Kurulu, Şube yöneticileri ve üyeleri, Türk-iş'e bağlı bazı sendikaların Genel Başkanları, yöneticileri ve üyeleri ile birlikte Petrol-İş ve Deri-İş Sendikalarının
örgütlü olduğu ve işten atılmalar nedeniyle direnişlerin devam
ettiği Kampana ve Berikap işçilerini geçtiğimiz günlerde ziyaret edip basın açıklaması gerçekleştirmiş, sendikal haklan için
direnen işçilerin mücadelesine destek olduklarını ifade etmişlerdir.
Başkanlar Kurulumuz, en samimi dayanışma duygularıyla
direnişteki sınıf kardeşlerini selamlar, onurlu direnişlerinde
maddi manevi yanlarında olduğunu bir kez daha hatırlatır, işverenlerin bir an önce ilgili sendikaları tanıması, işyerlerinde sendikal hakların hayata geçirilmesi, tarafların kabul edebileceği
bir toplu sözleşme bağıtlanması ve sendikal faaliyet nedeniyle
işten atılan işçilerin bir an önce işe iade edilmesi taleplerinin
destekçisi ve takipçisi olacağını belirtmektedir.”
1 Temmuz 2011- Türk-İş üyesi 10 sendika (Basın-İş Sendikası,
Belediye-İş Sendikası, Deri-İş Sendikası (Deriteks) Hava-İş
Sendikası, Kristal-İş Sendikası, Petrol-İş Sendikası, Tekgıda-İş
Sendikası, Petrol-İş Sendikası, Tez-Koop-İş Sendikası, Tümtis,
Türkiye Gazeteciler Sendikası) İstanbul Taksim’de ortak bir basın
açıklaması yaparak “Sendikal Güç Birliği Platformu’nun kurulduğunu açıkladı.
Sendikal Güç Birliği Platformu’nun açıkladığı Bildirge aynen
şöyle:
“Biz sendikal mücadele hedefleri ve yolları bağlamında anlayış
birliği içinde olan, Türk-İş’e üye sendikalar olarak; demokratik ve
211
sınıf mücadelesi perspektifine sahip güçlü yeni bir sendikal hareket
yaratmak üzere yola çıktık.
Türkiye sendikal hareketinin; kan kaybı, güçsüzleşme ve güven
yitimi ile kendisini gösteren gerileme evresinin artık sona erdirilmesi için kararlı bir müdahaleyi gerekli görmekteyiz. Sendikal hareket
baştan aşağıya kendisini yenilemeden ve yeni bir enerjiyle mücadeleye girmeden bu evrenin aşılması mümkün olamaz. Geçici, günü
birlik, kişilere bağlı çözüm arayışlarının vakti geçmiştir. Esaslı, yapısal bir müdahaleye ihtiyaç vardır.
Türkiye sendikal hareketinin bu dönüşümü gerçekleştirecek birikime ve deneyime sahip olduğuna inanıyoruz. Bu hareketin yola
çıkış amacı, örgütlenme ve mücadele pratiklerini geliştirerek demokratik, bağımsız ve mücadeleci bir sendikal platformu, aşağıdaki
ilke ve hedefler doğrultusunda oluşturmaktır.
İlke ve Hedeflerimiz
Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması
1) Oluşturulan güç birliği(Platform), sermayenin küreselleşmesi
karşısında; “rekabet üstünlüğü” adı altında emek gücünün ucuzlatılması, daha fazla sömürülmesi ve katma değerden giderek daha
düşük pay almasına yol açan neoliberal politikaları reddetmektedir.
İşçi ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçiler birbirinin rakibi değil, aynı sosyal sınıfın bileşenleridir.
Bu çerçevede işçi sınıfının her kesimine yönelen hak gasplarına,
sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan
baskılara, işçi kıyımlarına karşı hiçbir ayrım yapmadan ortak bir
mücadele sergilenecektir. Hedefimiz işçilerin yoksullukta değil,
refahta eşitlenmesi olacaktır.
2) Güvencesiz istihdam, kuralsızlaştırma, esnek çalışma biçimleri, temel hizmet alanlarının ticarileştirilmesi ve özelleştirme politikaları emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en ciddi saldırılardır. Bu
politikalara karşı aktif bir mücadele geliştirmek güç birliğimizin
(Platformumuzun) öncelikli hedefi, varoluş nedenidir.
3) Güç birliğimiz (Platformumuz) sadece çalışanların hakları ve
özgürlükleri için değil, işsizliğin yok edilmesi, işsizlik fonunun amaçlarına uygun şekilde kullanılması, yeni istihdam alanlarının yaratılması için de mücadele verecektir.
212
Ülkede, işyerinde ve sendikada demokrasi
4) Örgütlü yapının güçlendirilmesi ve sendikalaşmanın önündeki
engellerin kaldırılması temel amaçlarımızdandır. Anayasa ve çalışma yasalarının emeğin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına
alan bir şekilde yeniden düzenlenmesi öncelikli ve sürekli gündemimizdir. Bunca yıllık mücadelelerimizden sonra 12 Eylül’ün anayasasıyla devam etmek de; emeğin çıkarlarının, sosyal hakların olmadığı yeni bir anayasa ile karşılaşmak da bizim için kabul edilemez
seçeneklerdir. Demokratik ve barajsız seçim süreciyle oluşturulacak bir kurucu meclis ve tüm demokrasi güçlerinin katılımıyla hazırlanacak sosyal ve demokratik nitelikte bir anayasa talep etmekteyiz. Emeğin sermaye karşısında, toplumun siyasi iktidar karşısında
hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak bir anayasaya oluşturma mücadelesi önümüzdeki dönemde başlıca faaliyet alanlarımızdan biri olacaktır. Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm yasal
ve anayasal engellerin kaldırılması, evrensel kabul görmüş sendikal normların ülkemizde geçerli hale gelmesi mücadelemizin ayrılmaz bir parçasını oluşturacaktır.
Bugün sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engel işçi iradesini hiçe sayan ve sendikalaşmayı imkânsız hale getiren yetki
mekanizmasıdır. Yetki müessesinin idari vesayetten kurtarılarak
ILO tarafından da savunulan, işçilerin seçimine dayalı referandum
kurumunun tekrar yasalaştırılması; üyelik, temsilcilik ve yöneticilik
teminatının güçlendirilmesi, baraj ve noter sisteminin kaldırılması
öncelikli hedeflerdir. Ülkemizde pek çok yasakla işlevsiz hale getirilen grev hakkına işlerlik kazandırılması için grev yasaklarının ve
grev hakkının kullanımını engelleyen bütün yasal düzenlemelerin
kaldırılması; dayanışma grevi, hak grevi ve genel grevin çalışanlara tanınması için mücadele edilecektir.
5) Güç birliğimiz (Platformumuz) temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı, şeffaf, hesap verebilir,
hesap sorulabilir, katılımcı, çoğunlukçu değil çoğulcu ve her türlü
inanç ve düşüncenin özgürce üretilip, paylaşılabildiği bir demokratik düzenin savunucusudur. Laiklik ve sosyal devlet vazgeçilmez
ilkelerdir. Eskinin otoriter baskıcı zihniyetinin de, yeni olarak sunulan otoriter rejimin de demokratikleşme önünde ciddi bir engel oluşturduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda sendikaların demokrasi
mücadelesinin ön saflarında yer almalarını kaçınılmaz bir görev
213
olarak görmekteyiz. Ülkenin demokratikleşmesi yönünde atılacak
adımlar sendikal yaşamı canlandıracağı gibi, sendikaların bu uğurda giriştiği mücadeleler de demokrasinin gelişimine hizmet edecektir.
6) Güç birliğimiz, (Platformumuz) özgür ve bağımsız sendikal
harekete inanmaktadır. Siyasal iktidarlarca yürütülen bağımlı ve
güdümlü sendikal yapı oluşturma girişimlerini şiddetle reddetmektedir ve emek örgütlerinin siyasi otoritenin denetimi altına alınması
yönündeki her türlü baskı, tehdit, manipülasyon ve saldırılara birlikte karşı koyma kararlılığındadır.
7) Biz, sendikalarda demokratik bir yapının oluşması için gerekli
önermeleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Sendika içi demokrasiyi ortak
bir norm haline getirmek istiyoruz. Katılımcı, demokratik, şeffaf ;
üyelerin söz ve karar sahibi olduğu bir sendikal yapı temel hedefimizdir.
Platformumuz, kitleleri sendikal hareket ve yapıya uzak tutan
zaaflardan arınmayı da temel hedeflerden biri olarak belirlemiştir.
Sendikal örgütlerin iç yapı ve işleyişlerinin demokratik esaslara
uygun kurallar çerçevesinde yürütülmesi kadar, denetim mekanizmasının etkin çalışması, açık, şeffaf ve hesap verebilir bir mali yapıya oturtulması en önem verilen hususlardan biridir.
8 Güçbirliği (Platform) olarak kimliklerin dışlanmadığı, ayrımcılığın yapılmadığı, eşitlik temelinde hak ve özgürlüklere saygı gösterildiği, barışın hakim olduğu, doğanın metalaştırılmadığı, cinsiyet
ayrımcılığının son bulduğu , gençlerin geleceksizleştirilmediği ve
kendilerine söz hakkı tanınan özgür ve demokratik bir Türkiye istiyoruz.
Bu taleplerle yola çıkan sosyal kesimlerle yol arkadaşlığı yapmayı ve dayanışma içinde olmayı gerekli görüyoruz.
Emek odağı oluşturmak ve güçlü bir temsil sağlamak
9) Güç birliğimiz (Platformumuz) küresel ve yerel düzeyde egemen olan sermayenin siyasi karar mekanizmasını da kontrol ettiği
gerçeğinden yola çıkarak; emek eksenli bir siyasal harekete ivme
kazandırılmasının gereğine inanmaktadır. Güç birliğimiz
(Platformumuz) bölünmüşlük, parçalanmışlık ve ayrımcılığı mutlaka
aşmayı amaçlamakta, ortak paydamız olan “sınıfsal çıkarlar” ekse214
ninde birleşmeyi hedeflemektedir.
Partiler üstü, siyasetten uzak bir sendikal hareket bugün her
zamankinden daha imkânsızdır. Biz siyasi partilerin ve hükümetlerin güdümünde olmayan ama siyasete müdahale eden, siyasi alanı
sermaye temsilcisi odaklara terk etmeyen bir sendikal hattın gerekli olduğunu düşünüyoruz. İşçi sınıfının kaderini belirleyen kritik
hamlelerin sermaye ve iktidar eliyle ardı ardına devreye sokulduğu,
yasal-hukuksal zeminin esaslı bir dönüşüme uğratıldığı bir dönemde yapılacak doğru şey; emeğin en geniş temsilini sağlayacak, tüm
emekçilerin giderek ortaklaşan sorunlarını gündeme taşıyacak
güçlü sosyal-siyasal platformlar yaratmaktır. Biz bu tür platformların
yaratılmasını ve güçlendirilmesini görev sayıyoruz.
10) Sendikal hareketin yaşamakta geç bile kaldığı köklü değişime, kendi bulunduğumuz yerden öncülük etmeyi hedeflemekteyiz.
Biz bu değişimin sendikaların izledikleri politikaları, stratejileri, yöntem ve araçları kapsayan bir bütünlük içinde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Sendikal değişim artık kısmi değil topyekûn ve çok
boyutlu olmak durumundadır. Bu hedefe ulaşmak için güç birliğimiz
üniversiteler, akademisyenler, aydınlar ve emek hareketi adına söyleyecek sözü olan her kesimle ortak proje yürütmeye ve belli kesimlerden gelecek öneri ve düşüncelere açıktır.
11) Biz sınıfsal-sosyal dayanışmanın alanını sadece işçi sendikaları ile de sınırlı görmüyoruz. Kamu çalışanı sendikaları, meslek
odaları ve emeğin hakkı için mücadele veren tüm oluşumlarla dayanışma ve ortak mücadele içinde bulunmayı, işçi sınıfının genişleyen
ve katmanlaşan sosyal yapısını kavramak ve örgütlemek için bir
zorunluluk olarak kabul ediyoruz. Güç birliğimiz (Platformumuz),
sendikal hareketin, memur ya da işçi ayrımı yapmaksızın, giderek
ortak-birleşik bir sendikal yapıya kavuşması için çaba gösterecektir.
Türkiye işçi hareketinin tarihi boyunca her zaman güçlü bir esin
kaynağı olmuş ve dayanışmayı geliştirmeye hizmet etmiş yerel sendikal birliklerin canlandırılması; var olanların daha da geliştirilmesi
de ilkelerimiz arasındadır. Bu bağlamda, yerel düzeydeki güç birliklerinin oluşturdukları deneyimlerin ve örgüt tabanları arasındaki
paylaşımların da katkısı olacağı şüphesizdir.
12) Neoliberal ekonomik politikalar ve ona eşlik eden sermayenin küreselleşmesi günümüz dünyasında gelişmiş ülke emekçilerini
de benzer bir tehditle karşı karşıya bırakmaktadır. Güç birliğimiz
215
(Platformumuz), sermayeye karşı emeğin küresel düzeyde işbirliği
sağlamasının mutlak önemine ve gerekliliğine inanmaktadır. Bu
çerçevede uluslararası alanda emek örgütleri ile dayanışma güçlendirilecek ve ortak mücadele perspektifini taşıyan etkin işbirlikleri
geliştirilecektir.
Cesur, öncü ve mücadeleci bir sendikal hareket için değişim
Bu girişimi başlatan Türk-İş üyesi sendikalar olarak büyük değişimin önce kendi konfederasyonumuzdan başlamasını elbette isteriz. Ama bunun kendi kendine olmayacağını/olamayacağını da görmekteyiz. Birlikteliğimizi başka sendikal yapılara karşı tanımlamıyoruz. Öte yandan niyetimiz sadece bir muhalefet ekibi olmak da
değil. Ancak yakın zamandaki tecrübelerimiz bize, işçi sınıfı açısından acil ve önemli sonuçları olan sorunlarda hızlı, ortak ve etkili
hareket geliştirmenin, öncülük etmenin gerekli olduğunu gösterdi.
Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde de öncelikle konfederasyonumuz aracılığıyla tutum geliştirmek için elimizden geleni yapacağımızın; ama sınıfın acil gündemleri konusunda yeterli enerjinin
ortaya konmadığı noktada da ortak tavır ve mücadele içine girmekten geri durmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Sendikal hareketin
birlikte dönüşmesi için elimizden geleni yapacağız.
Konfederasyonumuzun yetkili kurullarında karar altına alınmış
ama bir türlü yaşama geçirilememiş kararların uygulayıcısı olmayı
istiyoruz.
Demokratik, mücadeleci ve güçlü bir sendikal hareket için bir
araya geldik, yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Bu yürüyüşün sadece bu
metne imza koyan sendikalarla sınırlı kalmayacağını, yukarıda dile
getirdiğimiz hedeflerin pekçok sendikanın ve emek hareketinin
büyük çoğunluğunun ortak dileği olduğunu biliyoruz ve onlarla da
buluşmayı diliyoruz.”
7 Ekim 2011- Sendikamız genel başkanlarından Sadık Özben
Ankara’da vefat etti. 1987-1997 yıllarında Ankara 2 Nolu Şube
Başkanlığı yapan Sadık Özben, 1997-2007 yılları arasında da
sendikamız Genel Başkanlığını yaptı.
1 Kasım 2011- Sendikamız genel başkanlarından Tahir
Gerek Ankara’da vefat etti. 12 Eylül 1924 Tarihinde Elazığ
Harput’ta doğan Tahir Gerek, 1964-1974 yılları arasında Tez216
Büro-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevini sürdürdü.
24-25 Kasım 2011- Tez-Koop-İş Başkanlar Kurulu 24-25 Kasım
2011 tarihlerinde Ankara’da toplandı. Genel sendikal süreçlerin ve
yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin değerlendirildiği toplantı sonrasında basına va kamuoyuna şu açıklama yapıldı:
“1. Sendikamız, örgütümüzün eski Genel Başkanlarından
Sadık Özben ve Tahir Gerek’in vefatından dolayı derin üzüntü
yaşamıştır. Başkanlar Kurulumuz, yaşamını emek ve demokrasi mücadelesine adamış iki değerli insanı saygıyla anar, ailelerine, sevenlerine, sendikamıza ve tüm emek camiasına başsağlığı diler.
2. Başkanlar Kurulumuz, yaklaşan Carrefour Sabancı
Ticaret Merkezi A.Ş. ve bağlı işyerleri ile ve Real
Hipermarketler Zinciri A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 6500 üyemizi ilgilendiren toplu iş sözleşmelerinin yeni
dönem görüşmelerinin üyelerimizin talepleri yönünde tarafların kabul edebileceği bir anlaşmayla sonuçlandırılmasını arzu
etmektedir.
3. 1995 yılında Migros bünyesinde kurulan ve 2011 yılı yaz
döneminde Ülker Grubu tarafından satın alınan Şok
Marketlerde sendikamız örgütlüdür ve çalısanlar ilk günden bu
yana sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışmaktadır. Toplu İş
Sözlesmesi, Şok Marketler henüz Migros bünyesindeyken 1
Mayıs 2011’den 1 Mayıs 2014’e kadar geçerli olmak üzere imzalanmıştır. Ülker Grubu, Şok Marketleri, işyerlerinde yürürlükte
olan toplu iş sözlesmesini bilerek ve farkında olarak satın
almıştır. İşyerlerinde toplu iş sözlesmesi hükümlerini uygulamak zorunda olduğunu bilmektedir. Ancak Ülker Grubu, çalışanların toplu iş sözleşmesinden doğan bazı haklarını tanımadığı gibi çalışanları da sendikadan istifaya zorlamakta, işyerlerinde sendika karşıtı bir tutum izlemektedir. Başkanlar
Kurulumuz, Ülker Grubu’nu toplu iş sözleşmesi hükümlerinin
eksiksiz uygulanması ve çalışanlar üzerindeki sendikasızlaştırma baskılarına son vermesi için uyarmaktadır. Aksi takdirde
gerek hukuki gerekse demokratik hakları kullanarak etkin bir
mücadele sürecini başlatmakta kararlı olduğunu belirtmekte,
Şok işçisi ve sendikamızın, sendikalı ve toplu sözleşmeli çalısma hakkından asla vazgeçmeyeceğini vurgulamaktadır.
217
4. Başkanlar Kurulumuz, 5747 ve 6111 sayılı yasalar ile
Belediyelerden İl ve Ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine geçen işçilerin sendika üyeliği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı isyerlerinde yıllardır yetkili Sendikanın ve işyerlerinde yürürlükte
bulunan toplu iş sözleşmesinin tarafının, yenisinin yürürlüğe
girinceye kadar Tez-Koop-İş Sendikası olduğunu önemle hatırlatmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, Milli Eğitim işyerleriyle ilgili, yayın organlarında ve düzenledikleri toplantılarda yetki ve
hukuki konularda belgesiz ve dayanaksız, yalan-yanlış bilgiler
vererek kamuoyunda ve işçilerde kafa karışıklığı yaratmaya
çalışan, işkoluna itiraz ederek sendikamızın yetki alıp toplu iş
sözleşmesi imzalamasını geciktiren, dolayısıyla Milli Eğitim’de
mevcut çalışan ve yeni geçiş yapan işçileri mağdur edici bir
tutum sergileyen Koop-İş Sendikası’nı kınamaktadır.
5. Başkanlar Kurulumuz, AKP hükümetinin, kıdem tazminatının kaldırılması, özel istihdam bürolarının kurulması, bölgesel asgari ücret gibi emeğe dönük saldırıları hayata geçirmek
için fırsat kolladığını, 8-11 Aralık 2011 tarihlerinde gerçekleşecek Türk-İş Kongresi’nden çıkacak sonucun Hükümetin atacağı adımlarda belirleyici olacağını tespit etmekte, bu nedenle 8
Aralık’ta başlayacak olan Türk-İş Kongresi’nin işçi sınıfı için
büyük önem taşıdığının altını çizmektedir.
6. Sendikamız Tez-Koop-İş’in de içinde yer aldığı, Türk-İş’e
bağlı 10 sendika, sendikal hareketin ciddi bir tıkanıklık yaşadığından tespitle sendikal harekete yeni bir ivme ve dinamizm
kazandırmak, Türk-İş Konfederasyonu’nu emeğe dönük saldırılar karşısında daha etkin, sınıf odaklı mücadeleci bir kimliğe
kavuşturmak için Sendikal Güç Birliği Platformu oluşturmuştur. Başkanlar Kurulumuz, Sendikal Güç Birligi Platformu’nun
kuruluşunu tüm dayanışma duygularıyla selamlamakta, TezKoop-İş Sendikası olarak yerel ve ulusal düzeyde ortak
mücadelenin yükselmesi için elinden gelen çabayı göstereceğini belirtmektedir.
7. Başkanlar Kurulumuz, Sendikamızın 8 yıldır Tesco
Kipa’da yürüttüğü sendikal mücadelede, Kipa işçisinin sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma talebi gerçekleşene kadar
emekten yana olan tüm güçlerle birlikte verilen mücadelenin
yükseltilmesi ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılığının
218
tam oldugunu bildirmekte, işverene, yaptığı itirazı geri çekmesi konusunda tekrar çağrıda bulunmaktadır.
8. Ayrımcılık, şiddet, kötü muamele, düşük ücretle istihdam,
eğitimsizlik, erken yaşta evlendirilme, ücretsiz işçilik, toplumsal alanlarda düşük temsil uygulamaları, kadına yönelik şiddettin çeşitli biçimleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Başkanlar
Kurulumuz, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve
güvencesiz istihdam gibi tüm kötü muamele uygulamalarının
sendikal mücadeleye dahil edilmesi, vakit kaybetmeden etkin
ve kalıcı mücadele politikalarının hayata geçirilmesinin zorunluluk olduğunu belirterek 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde mücadelesini ve taleplerini dile getiren kadın-erkek tüm insanları dayanışma duygularıyla selamlamaktadır.”
8-11 Aralık 2011- Türk-İş 21. Genel Kurulu Ankara’da toplandı.
Genel Kurul’da konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal
hareketin genel sorunlarna değinerek, Türk-İş’in sorunların çözümünde aktif tutum almadığını vurguladı.
“Ülkemiz siyasal iktidarı göreve geldiğnden bu yana Türkiye
işçi sınıfı hareketini örgütsüz kılmayı ve parçalamayı hedefleyen uygulamaları, yeni liberal ekonomik politikalarının üzerine
inşa etmiş siyasal kültürlerinin temeli haline getirmiştir.
Son 10 yılda özellikle AKP iktidarı döneminde, emeğe yönelik bir yeniden yapılandırma süreci yaşadık, yaşmaya da
devam ediyoruz. Emeğin sorunlarının artık konuşulmadığı
işgücünün gün geçtikçe ucuzlatıldığı yeni gündemlerle işçi
sorunlarının üzerinin örtüldüğü̈, devletin sağlık, eğitim gibi
sosyal alanlardan hızla çekildiği ve işsizliğin tavan yaptığı zor
bir dönemdeyiz. Esnek, güvencesiz, düşü̈k ücretli çalışma yaygınlaştırılıyor. Günlük ve haftalık çalışma süreleri karşılığı
ödenmeksizin fiilen uzatılıyor. Hükümet sosyal devlet politikalarını hızla terk etti, devlet politikasının yerini sadaka politikası
aldı. İşsizlik fonunu sermayeye hibe ettiler, sırada kıdem tazminatı var. Bu saldırılar karşısında direngen bir duruş sergilemesi gereken ve kazanımlarını ilerletmesi gereken yapılar, başta
sendikalardır. İşçi sınıfı ve sendikalar topyekûn bir saldırı ve
kapsamlı bir projeyle karşı karşıyadır. Sendikalar örgütlü
219
gücüyle üyelerini harekete geçirip, sınıfsal adımlar atmak
zorundadır. Ne yapıp edip bu saldırıları durdurmak, hatta ortadan kaldırmak durumundayız.
Kapitalizm giderek vahşileşirken ve sosyal haklarımız elimizden alınırken, işçi sınıfı ve sendikaların yaşadığı tıkanıklığı
aşmak, kuşatmayı yarmak zorundayız.
Bu sadece sendikalı kesimler için değil, Türkiye’de kölelik
düzeninde çalışmak zorunda kalan milyonlarca örgütsüz işçi
ve emekçinin geleceği için de önemlidir.”
30 Aralık 2011- Genel Yönetim Kurulu yeni yıl nedeniyle basına
ve kamuoyuna açıklama yaptı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Yeni umutlarla karşıladığımız 2011 yılını, torba yasalarla
hak kayıplarının ve emeğe dönük saldırıların arttığı, örgütsüz
bir toplum yaratma projelerinin hızlandığı, barışın ve kardeşliğin yerine düşmanlıkların körüklendiği, iş kazalarının cinayete
dönüştüğü, kadına yönelik şiddetin artmasıyla günde ortalama
3 kadının öldürüldüğü, kıdem tazminatımızın gasp edilmeye
çalışıldığı, doğal afetlerin dahi etnik ve ayrımcı söylemlerle
değerlendirildiği ve mücadele arkadaşlarımızı yıldızlara uğurladığımız bir yıl olarak geride bırakıyoruz.
Bütün bunlara rağmen umudumuzu asla yitirmeyerek,
mücadelemizle yeniden yeniden ürettiğimiz direnç ve umutla
karşılıyoruz yeni yılı.
Tüm üyelerimizin ve emek dostlarının yeni yılını kutlar, 2012
yılının emeğin ve barışın yılı olmasını dileriz.”
8 Mart 2012- Genel Yönetim Kurulu’nun 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı basın açıklamasında şu
görüşlere yer verildi:
“8 Mart 1857’de New York’da 40 bin dokuma işçisi, daha iyi
çalışma koşulları için greve çıktı. Polis işçilere saldırdı ve fabrikaya kilitledi. Çıkan yangında çoğunluğu kadın 129 işçi can
verdi.
1908’de New York’da 15 bin tekstil işçisi kadın, oy hakkı,
çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçi çalıştırılmasının
yasaklanması için EKMEK ve GÜL sloganıyla yürümeye başla220
dı. EKMEK ekonomik adaleti ve güvenceyi, GÜL insanca
yaşam koşullarını simgeliyordu.
8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Kadın Günü olarak kabul
edilişinin 102. yılındayız.
19. yy sonunda başlayan insanca yaşam mücadelesi, 21.
yy’da “Sendikalı ve Güvenceli Bir iş, Şiddetsiz Bir Yaşam” talebiyle sürüyor.
Tüm talepler hayata geçirilip, tüm hayallerimiz gerçekleşinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Kadın emeğinin sömürüsüne, yoksulluk ve yoksunluk uygulamalarına,
Güvencesizliğe, yoksulluğa, sefalet düzenine, “günahlar”
ve “yasaklar” ile köleleştiren gericiliğe, Kadına yönelik her
türlü şiddete karşı, Eşit, adil, özgür, barışık bir dünya için
mücadele etmeye devam edeceğiz.
100 yılı aşkın süredir mücadelede yaşayan kadınların, sendikal örgütlülüğümüzün yarısını oluşturan kadın üyelerimiz ile
tüm emek dostlarının 8 Mart’ını kutluyoruz.”
2-3 Mart 2012- Sendikamız Başkanlar Kurulu 2-3 Mart 2012
tarihlerinde toplandı. Türkiye sendikal hareketinin gündeminde
olan Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısındaki gelişmeleri, Hükümet
tarafından hazırlanan ve çalışanların haklarına yönelik yeni saldırıları içeren Ulusal İstihdam Stratejisi, taşeronlaşma, örgütlenme
konusunda yaşanan gelişmeler, çalışma hayatı ile ilgili yasaların
durumu, farklı kamu kurum ve yerel yönetimlerden sendikamızın
örgütlü olduğu işyerlerine nakledilen işçilerin hakları ile ilgili yaşanan işyeri sorunları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri ve
önümüzdeki 1 Mayıs kutlamalarını ele almış ve değerlendirdi.
Başkanlar Kurulu’nun basına ve kamuoyuna açıklanan kararları
aynen şöyledir:
“1. 31.01.2012 tarihinde TBMM gündemine sevkedilen Toplu
İş İlişkileri Kanunu Tasarısı, çalışma yaşamının en temel iki
yasası olan 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu
Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu birleştirmektedir. 12
Eylül’den bu yana geçen süre 31 yılı aşmıştır. Bu kadar uzun
bir süreye rağmen 12 Eylül hukuku aşılamamıştır. Türkiye’de
221
çalışma yaşamını doğrudan ilgilendiren ve Kanun tasarısının
gerekçesinde de görüleceği üzere; çağdaş bir çalışma yaşamı tesis etme ile ILO, Avrupa Sosyal Şartı ve AB normlarının karşılanması gibi iki önemli gerekçeye dayandırılan söz
konusu kanun tasarısı olumlu bir adım olarak değerlendirilmiştir. Ancak çağdaş, özgür ve demokratik bir örgütlenme ve
toplu pazarlık hakkı kurmayı hedefleyen bu yasa tasarısı
hedeflerin oldukça uzağındadır. Ayrıca, söz konusu yasa
tasarısı, gerek bilim kurulu tarafından oluşturulan önerileri,
gerekse birçok defa bir araya gelen Üçlü Danışma Kurulu’nun
üzerinde mutabık kaldığı ana sorunlara yönelik yaklaşımlarını
ve mutabakatlarını dikkate almamıştır.
Aynı şekilde, söz konusu yasa tasarısı özgürlükçü olma
hedeflerinin çok gerisinde, ILO’nun 87 ve 98 Sayılı sözleşmelerine aykırılıkların devam ettiği bir tasarı olduğu gibi iktidar partisi AKP’nin Parti Programında, seçim beyannamesinde, 61. Hükümet Programında ve AKP 2010 Referandum
Kitapçığında belirtilen resmi görüşlerine de aykırı hükümler
içermektedir.
Söz konusu Yasa Tasarısının, demokratikleşme ve ILO
normlarına uygunluk sağlama amacıyla hazırlandığı ifade edilse dahi bu yönde bir yaklaşım ve amaç taşımamaktadır. 87, 98,
135 ve 151 Sayılı ILO Sözleşmelerine uygun bir yasa değişikliği yapılmalıdır. İşkolu barajı ve işkollarıyla ilgili olarak demokratik ve adaletli bir mekanizmanın devreye sokulması gerekmektedir. Sendikaların örgütlenmesinin önünü açan düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Grev hakkının kullanılmasına ilişkin anti-demokratik hükümler kaldırılmalıdır. Toplu
pazarlık ve grev prosedürü yeniden gözden geçirilmeli ve grev
yasakları ve ertelemeleri ILO normlarına uygun bir biçimde
düzenlenmelidir. Hak grevi, dayanışma grevi gibi mekanizmalar devreye sokulmalıdır. Yasa tasarısı bu hedeflerin uzağındadır ve 12 Eylülün yasakçı zihniyeti devam etmektedir.
Söz konusu yasa tasarısında Sendikamızı doğrudan ilgilendiren bir değişiklik bulunmaktadır. Bu da işkollarının
yeniden şekillendirilmesine ilişkin düzenlemedir. Tasarıda
mevcut işkolları sayısı da 28’den 18’e düşürülmektedir. Kanun
tasarısının en önemli konularından birisi olan bu düzenleme
222
1999 yılından itibaren hazırlanan taslakların hemen hepsinde
değişikliğe uğramıştır. Maddenin hükmü şahsiyeti sendikaların
faaliyet alanlarının tanımlanmasıdır.
Türkiye’deki mevcut durumda dünyada örneği olmayan sektör tanımlamaları yapılmıştır. Bunların düzeltilmesi gerekmektedir. Ancak, halihazırda yapılan işlemin kendisinin de uluslararası sözleşmelere uygun olup olmadığı tartışmalıdır. İşkollarının demokratik bir şekilde dönüştürüldüğü
de söylenemez. ILO’nun standartları uluslararası bir bağlayıcılık ve tek tiplilik esası öngörmemektedir. Bu standart
mesleklerin ayrımını ve bağlantılarını göstermektedir. Bunun
dışındaki standartlar da benzer amaçlar taşımaktadır. AB’nin
de bu alanda bir kriteri yoktur. Hele üye ülkeler özelinde bakıldığında “sendikaların sadece tek işkolunda örgütlenebileceğine” ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle
Türkiye’deki sendikal harekete dayatılan işkolu örgütlenmesinin kendisi anti demokratiktir. Türkiye’nin tarihsel sürecine
bağlı olarak işkolu esasının korunması anlamlı olarak görülse bile bunun kriterinin ne olacağı hususunda uluslararası bir standarttan bahsetmek, bir çağdaşlaşma olarak bunu
sunmak da doğru değildir. Bu sayı hangi gerekçelerle olarak
tanımlanmıştır? Bunlar tasarının gerekçesinde de açıklanmamıştır.
Aynı şekilde alt komisyon görüşmelerinde iktidar partisi milletvekillerince verilen bir önerge ile kanun tasarısının bu
düzenlemesindeki mevcut durum daha da ilginç ve manidar
bir hal almıştır. Verilen önerge ile 18 olan işkolu sayısı 22’ye
çıkarılmış ve bazı yeni işkolları tanımlanmıştır. Bu değişikliğin de geçerli bir bilimsel gerekçesi yoktur. Bu değişiklikler
siyasal olarak yapılan değişikliklerdir. Yasanın ilk kurgulanışından itibaren ortaya konan amacından saptırılmaktadır.
Alt komisyon görüşmelerinde işkollarında değişiklik
yapan bir diğer değişiklik talebi de halihazırda
Sendikamızın örgütlü bulunduğu 17 sayılı işkolu olan
“Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolunda yapılan
değişikliktir. Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt
kanunlarında değişiklik tartışmasının başladığından bu yana
yasanın amacı olarak işkollarının birleştirilmesi, sayısının azal223
tılması şeklinde ifade edilmiştir. Gerek bilim kurulunca yapılan taslaklarda, gerekse üçlü danışma kurullarında görüşmelerinde bu amaç tekrarlanmıştır. Bakanlar Kurulundan çıkan
yasa tasarısında da bu durum sabittir ve varolan bir işkolu olarak 17 sayılı işkoluna ilişkin herhangi tartışma yapılmamıştır. Çünkü “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” yasanın
hedefini kendi içinde taşıyan geniş kapsamlı bir işkoludur.
Ancak, ne hikmetse, birden bu işkolunun bölünmesine ilişkin
bir önerge ile “Ticaret, büro” ve “Eğitim, güzel sanatlar”
şeklinde iki farklı işkolu teklif edilerek işkolu bölünmesi gündeme getirilmiştir. Teklif sosyal tarafların görüşü dahi alınmaksızın ve tartışma imkanı bile verilmeden kabul edilmiştir. Oysa
bu teklif ile yasanın amacı sakatlanmıştır. Ayrıca, söz konusu
değişiklik bu işkolunda örgütlü olan sendikaları ve işçilerin
örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını yok etmekte, önümüzdeki süreçte, halen yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerinden
işçilerin faydalanmalarını engelleyecek yanlış bir düzenlemedir. Yaklaşık 2,5 milyon işçinin bulunduğu bu işkolunda, büro
işleri, büyük perakende satış mağazaları, eğitim kurumları ve
bakanlıklar, odalar gibi işyerlerinde örgütlü olan işçilerin
toplu pazarlık ve örgütlenme haklarına müdahale edilmektedir. İşkolunun bölünmesi halinde sendikaların örgütlülükleri ve toplu sözleşme hakları doğrudan zarar görecektir.
Her şeyden önce sendikaların örgütlü oldukları işyerlerinin
ve işletmelerin hangi işkoluna gireceği belirsizleşmiştir.
Sendikaları üyeleri arasında tercih yapma zorunluluğuyla karşı
karşıya bırakmaktadır. İşçilerin sendika seçme özgürlükleri
yasa ile yok edilmektedir. Bunun yanında herhangi bir geçiş
düzenlemesi de yapılmamış ve bu nedenle bu işkolunda tam
bir kaos yaşanmasına neden olacak bir değişikliğe imza atılmıştır. Bu teklifin bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını ortadan kaldırıcı bir etkisi olacaktır. Bu nedenle işkolu bölünmesine ilişkin söz konusu teklif
yasanın özüne ve ruhuna aykırıdır. Derhal geri çekilmelidir.
2. Başkanlar Kurulumuz, söz konusu yasa tasarısının bu
haliyle yasalaştırılmasına yönelik girişimleri Hükümet yanlısı yeni sendikalar oluşturma gayreti ve çabası olarak
değerlendirmekte ve üyelerinin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını korumak için her türlü yasal ve demokratik hak224
larını kullanacağını belirtir. Aynı şekilde, konfederasyonları ve
hükümeti de yasa tasarısındaki bu değişikliklerin geri alınması ve işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını ortadan kaldırıcı bu tip girişimlere taviz verilmemesi hususunda duyarlı davranmaya davet eder.
Sendikamız aynı şekilde çalışanların kazanılmış haklarından olan kıdem tazminatı hakkını geri götürecek, çalışma
yaşamını esnekleştirecek ve işçileri koruyucu düzenlemeleri
sermayenin talepleri doğrultusunda geri götürmeyi hedefleyen her türlü çabanın karşısında olacaktır. Bu çerçevede 2012
yılı Ocak ayında konfederasyonlara gönderilen ulusal istihdam
stratejisi belgesinin çalışanlar aleyhine düzenlemeler içerdiği
görülmektedir. Bu nedenle sendikamız ulusal istihdam stratejisi belgesinde belirtilen düzenlemelere şiddetle karşı çıkmakta ve her türlü yasal ve demokratik hakların kullanılacağını
belirterek hükümeti ve yetkilileri uyarmaktadır. İşçilerin hakkına dokunan yanar.
3. Türkiye açısından her geçen gün kanayan bir yara haline
gelen taşeronlaşmanın artık kalıcı bir şekilde çözümlenerek,
taşeron işçilerin, çalışma koşullarının, sürelerinin ve ücretlerinin insan onuruna yakışır hale getirilmesine yönelik koruyucu
tedbirler alınmasını ve bu işçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmelerinden yararlanmalarının sağlanması gerekmektedir.
Türkiye’de artık devlet de dahil işgücü maliyetlerini düşürme
adına işçi haklarını ortadan kaldırıcı bu tür gayri insani çalışma
biçimlerini derhal terk etmelidir.
4. Geçtiğimiz hafta içerisinde Adana’daki bir barajda
meydana gelen iş kazası nedeniyle 10 işçi arkadaşımız
yaşamını yitirmiştir. Her gün işçiler, madenlerde, tersanelerde, fabrikalarda yaşanan iş kazalarında hayatlarını
kaybetmekte, ancak önlem alınmamaktadır. Davutpaşa’da
yaşanan cinayetlerin sorumluları daha yargılanmamış, bu
ve benzeri iş cinayetleri kader gibi gösterilerek unutturulmak istenmektedir. Sendikamız yetkililerden bu konularda
gelişmeler hakkında kamuoyunu tatmin edici açıklamalar
beklemekte ve yaklaşık üç yıldır çıkarılacak olan iş sağlığı ve
güvenliği yasanın, sendikaların, ilgili odaların ve konfederasyonların görüşlerinin alınarak, eksiklikleri ve eleştirilen
225
noktalarının düzeltilerek derhal çıkarılmasını talep etmektedir.
5. 5747 Sayılı Yasa ile 6111 Sayılı Torba Kanununda yapılan
düzenlemeler ile yerel yönetimlerden ve belediyelerden kamu
kurum kuruluşlarına nakledilen işçilerin kazanılmış hakları
geri götürülmekte ve yasaya aykırı uygulamalar yapılmaktadır. Kendi istekleri dışında yıllarca çalıştıkları işlerden,
işyerlerinden ve yaşadıkları şehirlerden koparılan bu insanlara nakledildikleri işyerlerinde örgütlü olan sendikalara
üye olmaları halinde yasa gereği hak ettikleri sosyal hakları
ödenmemekte ve kesilmektedir. Yetkilileri bu konuda yasalara
uygun hareket etmeye davet ederken sendikamız sorunun
çözümü için Çalışma Bakanlığı yetkililerini de sorunun çözümü hususunda duyarlılığa davet etmektedir.
6. Türkiye’de emeklilerin yaşadığı en önemli sorunlardan
birisi olan düşük emekli aylıklarının insanca yaşam koşullarına çıkarılmasına ilişkin emeklilerin taleplerini karşılamak
üzere Hükümet tarafından bir yasa tasarısı hazırlanarak
TBMM’ye sevk edilmesi Başkanlar Kurulumuzca olumlu bulunmuş, ancak yasa tasarısının amaçlanan düzeyin çok gerisinde düzenlemeler içermesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşanmıştır. Bütün emeklileri kapsayıcı gerçekçi, adaletli ve
insan onuruna yakışır düzeyde bir intibak düzenlemesi
bugün yapılmazsa yarın sorunun daha da büyüyerek karşımıza çıkacağını hatırlatırız.
7. Başkanlar Kurulumuz, TBMM gündeminde bulunan
ilköğretim
Kanununda
değişiklik
yapmayı hedefleyen
kanun teklifinde bulunan ve hayata geçmesi halinde 15
yaşın altındaki çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin bugüne
kadar verilen uğraşları derinden etkileyecek olan düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesini ve ILO sözleşmelerine ve
tavsiye kararlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtir. Halihazırda çocuk işçiliğin en kötü biçimlerinin ortadan
kaldırılmasına yönelik çabaları sekteye uğratacak bu gibi girişimlerin yerine mesleki eğitimlerin örgün biçimde devamının sağlanmasının toplumun geleceği açısından gerekli ve
zorunlu olduğunu vurgular.
8. Başkanlar Kurulumuz, Tesco Kipa işyerlerinde 2003
yılından beri sürdürdüğü örgütlenme mücadelesinde, işve226
renin yetki itirazına ilişkin açtığı davada sona gelinmiştir.
Başkanlar Kurulumuz, Tesco Kipa işverenine işyerlerinde
çalışan üyelerimizin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını kullanmasını engelleme girişimlerinden artık vaz geçerek
bir an önce toplu sözleşme masasına oturması yönünde çağrısını tekrarlamaktadır.
9. Başkanlar Kurulumuz, bütün kadın üyelerimizin ve kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlar ve bu bağlamda
kadına yönelik şiddetin son bulması için hükümeti ve yetkilileri bu konuda kalıcı ve gerçekçi önlemler almaya ve gerçekten kadını koruyucu düzenlemeler yapılması için bir an önce
harekete geçmeye çağırır.
10. Başkanlar Kurulumuz, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve
Dayanışma Gününün bu yıl olabilecek en kitlesel katılımla
etkin ve güçlü bir şekilde kutlamanın, emeğin ortak sesini yükseltmenin önemini bir kez daha vurgular ve üyelerimizin ve tüm sendikaların tüm Türkiye’de güçlü ve geniş
katılımlı olarak 1 Mayıs kutlamalarına katılması için gerekli
sendikal çalışmaların yapılması yönünde çağrıda bulunmaktadır.
Başkanlar Kurulumuz anayasal hakları olan örgütlenme
haklarını kullanmaları nedeniyle işten atılan ve bu nedenle
direnen Billur Tuz İşçileri ile direnişlerinin 200. Gününde
olan Savranoğlu Deri İşçilerinin mücadelesine destek olduğunu ifade eder, en samimi dayanışma duygularıyla direnişteki sınıf kardeşlerini selamlar, onurlu direnişlerinde maddi ve
manevi yanlarında olduğunu bir kez daha hatırlatır, işverenlerin bir an önce çalışanların sendikal haklarını tanımasını
talep eder, işten atılan işçilerin işlerine geri alınması taleplerinin destekçisi ve takipçisi olacağını belirtir.”
10 Temmuz 2012- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/1785 E.,
2012/27237 K. sayılı ve 10.07.2012 günlü kararı ile yerel mahkeme kararını onayladı. Böylece Tesco Kipa işyerlerinde Tez-Koop-İş
Sendikası’nın toplu sözleşme yetkisi için çoğunluğu sağladığı kesin
olarak tespit edilmiş oldu.
Sendikamız internet sayfasından bu önemli haber şöyle duyuruldu:
227
“TESCO KİPA’DA 10 YIL SÜREN MÜCADELEMİZ
YARGITAYIN KARARI İLE BAŞARIYA ULAŞTI.
ÜYELERİMİZE, KİPA İŞÇİLERİNE,
SINIF DOSTLARINA DUYURU
TESCO KİPA’da 2003 yılından bu yana süren sendikal mücadelemiz, bugün açıklanan Yargıtay kararı ile başarıya ulaştı.
Yargı TEZ-KOOP-İŞ Sendikasının TESCO KİPA’larda yetkili
sendika olduğunu perçinledi. Zafer örgütlenen, direnen ve yılmayan KİPA işçisinin oldu.
Türkiye TESCO KİPA örgütlenme çalışması, dünya işçi hareketinde önemli örgütlenme hareketlerinden biri olarak yerini
aldı. Bu başarı TEZ-KOOP-İŞ çatısı altında mücadele eden
TESCO KİPA işçilerinindir.
Şimdi yeni bir mücadele dönemi olan TESCO KİPA işçilerinin daha iyi şartlarda yaşamını sürdürmesinin aracı olacak
Toplu İş Sözleşme süreci başlıyor.
Toplu iş sözleşme masasında, haklarımızı savunmak ve
geliştirmek üzere bugün dünden daha çok birlikte olmaya ihtiyacımız var. Daha başarılı, daha güçlü olmak için TESCO
KİPA’da çalışan işçi arkadaşlarımızı üye olmaya ve aramıza
katılmaya davet ediyoruz.
Bugünlere ulaşmamızda mücadeleye katkı veren üyelerimizi, gelmiş geçmiş tüm yöneticilerimizi, sendikamız çalışanlarını ve bütün sınıf dostlarımızı sevincimize katılmaya çağırıyor,
teşekkür ediyoruz.
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLÜ
SENDİKAL MÜCADELESİ”
14 Temmuz 2012- Tez-Koop-İş Sendikası Olağanüstü Genel
Kurulu Ankara’da toplandı ve sendikamız için önemli örgütsel ve
ekonomik kararlar alındı. Bu kararlar arasında dikkati çekenlerden
birisi profesyonel sendika yöneticilerine ödenen hizmet ödeneğinin
45 günden 30 güne indirilmesi; ikincisi ise son dönem sendika
yöneticilerimizin yolluk ödemesi almaması genel kurul kararıyla bir
anatüzük hükmü durumuna getirildi.
TÜBİTAK Toplantı Salonunda toplanan Tez-Koop-İş Sendikası
228
Olağanüstü Genel Kurulu Divan Başkanlığına Tekgıda-İş Sendikası
Genel Başkanı Mustafa Türkel, divan üyeliklerine Tez-Koop-İş
Sendikası Genel Sekreteri Hakan Bozkurt, Ankara 4 Nolu Şube
Başkanı Levent Koç, Ankara 2 Nolu Şube Denetim Kurulu Üyesi
Hasan Konaş ve İstanbul 4 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi
Zekeriya Sancak getirildi.
Genel Kurul’da bir konuşma yapan Tekgıda-İş Sendikası Genel
Başkanı Mustafa Türkel, işçi hak ve özgürlüklerinin büyük tehlike
altında bulunduğunu belirterek AKP Hükümetinin özelleştirme ve
emek karşıtı uygulamalarını eleştirdi. Türkel, AKP’nin son dönemde
yasaların çıkartılmasında uyguladığı oldu-bitti yaklaşımına dikkat
çekerek, kıdem tazminatı hakkının bir gece yarısı operasyonuyla
yok edilebileceğini söyledi ve kıdem tazminatının kaldırılması girişimine karşı etkili eylemlerin zorunlu olduğunu belirtti. Türkel, kıdem
tazminatını kaldırma girişimine karşı genel grev uygulamasının
geciktirilmeden ve olabildiğince güçlü biçimde yaşama geçirilmesi
gerektiğini vurguladı.
Genel Kurulda açış konuşmasını yapan Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Başkanı Osman Gürsu, Türkiye’de siyasal ve sosyal sorunların ağırlaştığı bir dönemden geçildiğini belirterek günümüzde
temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere hukukun üstünlüğü ve
demokratikleşme süreçlerinin yoğun biçimde tartışıldığını vurguladı.
Genel Başkan Osman Gürsu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaya çalışıldığı, sendikaların toplumsal rollerin daraltırılarak etkisiz kılınmak istendiği ve son olarak hava ulaşım işkolunda grev yasağının getirildiği ve bu yasağın yeni yasaklarla daha geliştirilmek istendiği ülkemizde, tüm emek ve demokrasi güçlerine yeni ve somut
görevler düşmektedir.
Sendikalara ve emekçilerin temel haklarına dönük hak kısıtlamalarının aşılması sendikal ve demokratik örgütlenmenin
etkili ve güçlü olmasına bağlıdır. Bu gerçek, emekçilerin daha
iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaşmasının olmazsa olmaz
koşulu ve sendikaların varlık şartıdır.
Burada özellikle vurgulamak istiyorum.
İşçilerin ekonomik ve sosyal dayanışma örgütü sendikalar,
229
çok daha etkili birer örgüt olmak için kurumsallaşmak, gelirlerini verimli, özenli ve titiz kullanmak zorundadırlar.
Bu öncelikle her sendikanın üyelerine duyduğu sorumluluğun doğal bir sonucudur ve borcudur. Çünkü sendikalar, üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmek yükümlülüğündedir.
İmzalanan bir toplu iş sözleşmesinin tam olarak uygulanabilmesi, yasal ve sosyal sorunlarla karşılaşan üyelerin sorunlarının çözümlenebilmesi, toplu iş sözleşmesi sürecine etkili olarak başlanabilmesi, sürdürülebilmesi ve sonuçlandırılması ve
gerektiğinde başarılı sonuçlar yaratacak grev ve demokratik
eylemlerin yaşama geçirilmesi bu ön koşula bağlıdır.”
Tez-Koop-İş Olağanüstü Genel Kurulunun sendikanın örgütlenme atağını gerçekleştirmek ve ekonomik koşulları güçlendirmek
amacıyla toplandığını vurgulayan Genel Başkan Osman Gürsu,
işkolunun en eski, en büyük ve en dinamik sendikası olan TezKoop-İş’in, onbinlerce işçinin onuru, umudu ve güveni olduğunu
belirtti.
Genel Başkan konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Sendikalar bu önemli yükümlülüklerini yerine getirirken,
yasalar, tüzükler, yönetmelikler ve sendikanın anatüzükleri
doğrultusunda; genel kurullarında aldıkları kararlar ile mali
bütçe uygulamalarına bağlı kalarak, her aşamada kurallar ve
ilkeler içinde davranmak zorundadırlar.
Bu kurumsal sorumluluğu, sendikaların yönetim kurulları
anatüzüklerinden ve genel kurul kararlarından aldıkları güçle
yürütürler.
Sendikaların örgütlenme süreçlerini ve kurumsal etkinliklerini, işkolunda yaşanan genel ekonomik koşullar, istihdam
biçimleri, çalışanların sendikalaşma ve genel örgütlenme nitelikleri belirlemelidir.
İçinde bulunduğumuz koşullarda işkolunun en büyük sendikası olan Tez-Koop-İş, gelir-gider dengesini geliştirerek
kurumsal yapısını güçlendirmek, sendikal örgütlenmesini
boyutlandırmak ve böylece işkolunda sendikal örgütlenmenin
çekim merkezi olma özelliğini korumak zorundadır.
Sendikamız Genel Yönetim Kurulu bu amaçla olağanüstü
genel kurulun toplanmasına karar vermiştir.
230
Göreve geldiğimiz 26-27 Mart 2011 tarihinden itibaren
Sendikamızın mevcut idari ve mali durumu detaylı bir biçimde
ele alınmış, Genel Yönetim Kurulumuzca uygulanabilir bir
tasarruf politikası geliştirilmiş ve bu doğrultuda kısa ve orta
vadeli önlemler alınması yoluna gidilmiştir.
2011 yılı Ekim ayında, 212 yılı Şubat ayında ve 2012 yılı
Haziran ayında yaptığı denetimlerde mali duruma yönelik uyarılarda bulunmuş, örgütlenme çalışmalarının hız kazanması
gerektiği saptanmış; sendikanın ekonomik zorluklarla karşılaşmaması için acil önlem alınması gerekliliği vurgulanmıştır.”
Genel Başkan Osman Gürsu, Tez-Koop-İş Sendikası’nın
gelir-gider dengesini korumaya özen gösterdiğini belirterek
ekonomik durum üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulundu ve
konuşmasını şöyle tamamladı:
“Değerli Arkadaşlarım
Güçlü sendikal örgüt yaratmak, zamanı, olanakları ve koşulları dikkate almaya, değerlendirmeye, gelişmeleri gerçekçi ve
somut olgular içinde yorumlamaya, tüm bu verileri örgüt politikasına dönüştürerek yaşama geçirmeye bağlıdır.
Bu nedenle sendikal kararları alırken örgütsel-kurumsal gerçeklerimizi birbirini güçlendiren üç boyutu içinde düşünmek
zorundayız.
Birincisi, dünden yani geçmişten kaynaklanan ekonomik
sorunları aşmak,
İkincisi bugünü yarına bağlayacak önlemleri geliştirmek ve
Üçüncüsü sendikal dayanışmayı toplumsal sorumlulukla
gerçekleştirmek ve süreklilik kazandırmak.
Genel Kurulumuzda alınacak kararların Tez-Koop-İş
Sendikasını çok daha güçlü kılacağından hiçkimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Çünkü Tez-Koop-İş Sendikası zorlukları aşacak güç, inanç
ve kararlılıkların örgütüdür.
Bu gerçek dün böyleydi; bugün, yarın da değişmeden kalacaktır.
Buna inanıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Yönetim Kurulu adına
231
Genel Kurulumuza katılan bütün delegelerimize başarılar diliyor, Sendikamızın geleceğine ilişkin alınacak bu kararları dikkatlice değerlendireceklerine inanıyor ve hepinize saygılarımı
sunuyorum.”
Genel Başkan Osman Gürsu’nun konuşmasından sonra gündemin diğer maddelerine geçildi. Gündem üzerine yapılan lehte ve
aleyhte konuşmalar, saygılı bir ortamda ve sorunların çözümlenmesine dönük somut önerilerle gerçekleştirildi.
Olağanüstü Genel Kurul’da konuşma yapan Genel Eğitim
Sekreteri Haydar Özdemiroğlu, eleştirilere verdiği yanıtta, işçi sınıfı hareketinin ortak değerler ve ilkeler üzerinde gelişeceğini vurguladı ve sendikal birliğin özenle korunmasının zorunlu olduğunu söyledi. Özdemiroğlu, “Bu kongrenin tarihini not alın. Bu kongre,
Tez-Koop-İş Sendikası için tarihi bir kongredir” dedi ve şöyle
devam etti:
“Burada oylamalara katılan ve özellikle hizmet ödeneklerini
düşüren arkadaşlar Tez-Koop-İş'in tarihine adlarını altın harflerle yazdıracaklardır, bundan emin olun. Gelecek kuşaklar hep
sizden bahsedecek, tarih yazdınız. Rahmetli Genel Başkanımız
Sadık Özben’in sağlığında hep söylediği şu oldu: “Bu hizmet
ödenekleri sendikaların içini boşaltıyor, hizmet ödenekleri
nedeniyle insanlar parayı pulu düşünerek asıl işlerini yapmıyor. Herkesin işi gücü para oluyor. Hizmet ödeneklerini ben
düşüremedim, ama sizler göreve geldiniz, mutlaka bunu düşürün” dedi. Sevgili Sadık Başkanın söylediklerini sizlerle birlikte yerine getirdik, çok mutluyuz. Hepinize teşekkür ederiz.”
Tüm gündem maddelerinin büyük oy çokluğu ile alındığı
Olağanüstü Genel Kuruldaki kararlar özetle şu konuları kapsıyor:
-İzmir ve İzmir 2 nolu Şubeye bağlı işyerlerinin kurulan Muğla
Şubesine bağlanmasına ilişkin 9 Aralık 2010 tarih ve 127 sayılı
Genel Yönetim Kurulu kararının onaylanması;
-Ankara 5 nolu ve İstanbul 6 nolu şubelerinin açılması, bu konuda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi;
-Anatüzüğe göre yeni kurulacak şubelerin faaliyet alanlarının il
bazında belirlenmesi ve yeni kurulan şube faaliyet alanında bulunup diğer şubelere bağlı işyerlerinin yeni şubeye bağlanması konusunda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi;
232
-İzmir ve İzmir 2 Nolu Şubelerin İzmir Şube adı altında birleştirilmesi, birleştirme sonrası şubenin zorunlu organlarının oluşumu için
gerekli prosedürü tamamlamak ve işlemlerini gerçekleştirmek
üzere Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi;
-Anatüzüğün ‘Görevlilerin Ücreti ve Sosyal Hakları’ başlıklı 53.
Maddesinin e bendi 2. fıkrasında yer alan profesyonel yöneticilere
ödenen hizmet ödeneği tutarının “her bir yıl için 30 günlük ücretlerinin” olarak değiştirilmesi, bu değişikliğin genel merkez ve şubelerin yapacakları ilk olağan genel kurulundan sonra geçerli olması
konusundaki tüzük değişikliğinin onaylanması;
-Profesyonel kadroda görev yapan sendika yöneticilerine yurtiçi
seyahatlerinde yolluk ödenmeyeceğine ilişkin mali düzenlemenin
onaylanması.
25 Temmuz 2012- Tesco Kipa işvereni Rekabet Kurulu’na gönderdiği yazıda aynen şu görüşlere yer verildi:
“06 Temmuz 2010 ve 12 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan
özel durum açıklaması ile kamunun bilgisine sunulduğu üzere,
Şirketimize 5 Temmuz 2010 tarihinde tebliğ olunan T.C.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel
Müdürlüğü'nün ("Bakanlık") B.13.0.ÇGM.0.12.03.00-140-21975
sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli yazısı ile, Türkiye Ticaret,
Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri
Sendikası'nın ("TEZ-KOOP-İŞ") Şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için Bakanlığa yetki tespiti başvurusunda bulunduğu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt
Kanununun ("TISGLK") 13. maddesi gereğince, Bakanlık tarafından yapılan inceleme neticesinde, TEZ-KOOP-İŞ'in yasanın
aradığı gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiği bildirilmiş ve söz konusu olumlu yetki tespiti yazısına karşı itirazlarımızı konu alan dava, 12 Temmuz 2010 tarihinde ilgili mahkemede açılmıştır. Yukarıda belirtilen dava sonucunda, ilk derece
mahkemesinin TEZ-KOOP-İŞ'in yetkili olduğuna dair vermiş
olduğu karar, Yargıtay tarafından da onanmış olup, TEZ-KOOPİŞ'in Şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için gerekli
yasal çoğunluğa ve temsil yetkisine sahip olduğu belirlenmiştir. Bilgilerinize.”
233
14 Ağustos 2012- Sendikamız Tez-Koop-İş, Tesco Kipa’da toplu
sözleşme yetkisinin kesinleşmesi üzerine, sözleşme ön hazırlıkları
kapsamında Kipa işçileriyle genel bir toplantı gerçekleştirdi.
Ankara’da Türk-İş Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda 14
Ağustos 2012 tarihinde yapılan toplantıya Türkiye’nin dört bir yanından gelen Kipa işçileri katıldı.
Tesco Kipa’da 2003 yılından bugüne sürdürülen mücadelenin
anlatıldığı video gösterisinin ardından bir konuşma yapan Genel
Başkan Osman Gürsu, sendikal örgütlenme sürecinde gösterilen
özveri ve direnç için teşekkür etti. Gürsu konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Değerli Tesco Kipa işçileri,
Sizlerin 2003 yılından bugüne 9 yıldır sürdürdüğü örnek
demokratik sendikal mücadele, dayatmalara boyun eğmemenin, asla ve asla diz çökmemenin dosta-düşmana gösterildiği
bir mücadeledir. Ve yine bu mücadele emekle örülmüş, geliştirilmiş, özveriyle ve onurla büyütülmüştür.
Sizleri bu örnek tutumunuz ve mücadeleniz için bir kez daha
kutluyor ve bu sürece emek ve destek veren tüm Kipa işçilerini; sendikamızın tüm üye, temsilci ve eski ve yeni tüm yöneticilerini; bizlere somut destek sağlayan tüm sendikaları ve
demokratik kuruluşları; uluslararası üst örgütümüz Küresel
Sendikalar Birliği UNI kapsamında kurulan Tesco-Kipa Küresel
İttifak üyelerini bir kez daha saygıyla anmayı borç biliyor ve
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye, sendikal hak ve özgürlükler açısından kısıtlı ve
yasaklı bir ülke görünümünden ne yazık ki kurtulamamıştır. Bir
yandan yüzde 25’lere varan gerçek işsizlik, diğer yandan milyonlarca insanın korunmasız ve güvencesiz çalıştırılması; sendikal hak ve özgürlüklerini tam olarak kullanamamaları içiçe
geçmiş birer toplumsal olgu durumundadır.
Tüm bunlara, toplu sözleşme sürecinin karmaşıklığı,
-İşverenlerin bu süreci geciktirmek için uyguladıkları antidemokratik taktikleri,
-Grev hakkına getirilen kapsamlı yasakları,
234
-Esnekleştirme uygulamalarıyla, çalışma yaşamını çok daha
kırılgan duruma getirme girişimlerini de eklemek gerekir. Oysa
sendikalar ve tüm emek örgütleri demokrasilerin olmazsa
olmaz kurumlarıdır, örgütleridir.
Çünkü onlar olmaksız hak arama yolları tıkalıdır, aşılamaz
uçurumların yarattığı tehlikelerle doludur.
Çünkü, sendikaların ve emeğin baskı altında tutulduğu bir
düzen, kara bir düzendir.
Çünkü, emeğin örgütlenmediği bir düzen, demokratik bir
düzen değildir; otokratik bir düzendir; baskıcı bir düzendir ve
daha ilerisi faşist bir düzendir.
Değerli Kipa işçileri,
Uzun bir sürenin ardından Yargıtay, sendikamızın haklılığını
doğrulayan kararı aldı. Şimdi, Tesco Kipa işyerlerinde yeni bir
süreç, yeni bir dönem açıldı.
Görevimiz çok önemlidir ve bir o kadar da zorluklarla doludur; oyalamaya, ertelemeye, geciktirmeye gelmez ve gelmeyecektir. Bunun bilince olarak davranan sendikamız, tüm güçlükleri sizlerden aldığı güçle aşma kararlılığındadır.
Burada ısrarla vurgulamak isteriz ki, tüm üyelerimize yeni
güvenceler ve haklar getirecek, onları daha iyi yaşama ve
çalışma koşullarına ulaştıracak bir toplu sözleşmenin oluşturulmasında sizlerin birliği ve desteği önkoşuldur.
Bu nedenle toplu sözleşmenin her aşamasında sendikal birliğimizi korumak, geliştirmek ve çok daha ileri boyutlara yükseltmek önkoşuldur, gereklidir ve zorunludur.
Burada gerçekleştirdiğimiz bu toplantı sizlerin bu kararlılığını göstermesi açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır.
Değerli Kipa temsilcileri, Değerli arkadaşlar,
Önümüzde somut ve gerçekçi hedefler bulunmaktadır.
Kipa’da gerçekleştirilecek ilk toplu sözleşme ile düzensiz,
esnek ve güvencesiz çalışma, kısaca toplu sözleşme olmaksızın sürdürülen çalışma ilişkileri sona erecektir.
Artık, sendikal hakların yürürlükte olduğu, toplu sözleşmeli
235
bir ortamda çalışacaksınız. Artık zorlukları tek tek ve bireysel
değil, topluca ve birlikte aşmaya çalışacağız. Çünkü işyerinde
yasal ve yetkili olan sendikanız olacak; yazılı kurallar ve
hükümler getiren toplu sözleşmeniz ve bu toplu sözleşmenin
uygulanması için sizlere destek olan temsilcileriniz olacak...
Ancak tüm bu olumlu değişim için sendikal dayanışma, sendikal birlik, sendikal kararlılık hiçbir biçimde elden bırakılmamalıdır. Bunun için daha fazla duyarlılık, daha fazla çaba ve daha
fazla dikkat gerekiyor.
Yıllardır onurlu mücadele yürüten, yılmayan, korkmayan,
dağılmayan tam tersine cesaretle sorunların üzerine yürüyen;
yüreğini ve inancını ortaya koyan sizlere sonuna kadar güveniyoruz.
Yaşasın Tesco Kipa işçilerinin onurlu sendikal mücadelesi
Yaşasın Tesco Kipa işçilerinin birliği ve dayanışması.
Yaşasın Türkiye işçi sınıfı,
Yaşasın Tez-Koop-İş Sendikası”
Türk-İş Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya katılan UNI
Örgütlenme Uzmanı Nigel Venes, Tesco Kipa örgütlenmesi için
Tez-Koop-İş Sendikası’nı kutladı ve UNI Küresel Sendikası Ticaret
İşkolu Başkanı Alke Boessiger'in gönderdiği dayanışma mesajını
okudu. Boessiger gönderdiği mesajda, “Kararlılığınızın ve direncinizin, sabrınızın ve kudretinizin karşılığını aldınız. Tez-Koopİş, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla yasal sendikal temsilciniz
olarak tanınmış oldu. UNI ve dünyada Tesco’nun faaliyet yürüttüğü UNI’ye üye tüm sendikalar, sizin mücadelenizle birlikte
ayağa kalkmıştır.Tesco Kipa, şimdi sözleşme masasına oturmalı, sizlerle ve sendikanızla görüşmelere başlamalıdır.
Türkiye sermayesine güçlü bir mesaj vermiştir. Sizler, Türkiye
ve küresel işçi hareketini daha da güçlendirdiniz. Yakında Kipa
ile yapacağınız görüşmelerde iyi şanslar diliyorum. Tüm dünyadaki UNI’li dostlarınız sonuna kadar yanınızda olacaktır”
dedi.
İngiltere'deki Tesco işyerlerinde örgütlü olan USDAW Sendikası
Genel Sekreteri John Hannett ise gönderdiği mesajda; elde edilen
başarıyı kutladığını ve bundan sonraki sürecin de takipçisi olacaklarını ve destek olmaya devam edeceklerini belirtti.
236
Toplantıya katılan Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Yakup
Akkaya, Tesco Kipa örgütlenmesinin önemine değindi ve AKP iktidarının anti-sendikal uygulamalarını eleştirdi.
Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu, toplantıya katılan
çok sayıda üyenin yeni döneme ilişkin sorularını yanıtlayarak yeni
kazanımlar için sendikal birliğin ve kararlılığın zorunlu bir ön koşul
olduğunu söyledi. Toplantıda söz alan üyeler, sendikal örgütlenme
sürecine ilişkin duygu ve düşüncelerini aktardılar.
Toplantıda örgütlenme sürecine katılarak önemli görevler yürüten Tez-Koop-İş Örgütlenme Daire Başkanı Sinan Kahraman,
Örgütlenme Uzmanı Muhlis Karslı ile Genel Eğitim Danışmanı
Volkan Yaraşır birer konuşma yaptı.
Toplantının son bölümünde toplu iş sözleşmesi süreci konusunda Tez-Koop-İş Toplu Sözleşme Bürosu Başkanı İbrahim Bildik
sorulara açık yanıtlar verdi.
Şubeler adına söz alan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa
Barın, Kipa’da artık yeni döneme girildiğini ve buna uygun bir yol
izlenmesinin zorunlu olduğunu söyledi.
Büyük bir disiplin içinde süren toplantı, el ele tutuşularak atılan
coşkulu sloganlarla sona erdi: “Birlik-Mücadele-Zafer, Yaşasın
Tez-Koop-İş, Yaşasın İşçi Sınıfının Birliği.”
Bu arada UNI Küresel Sendikası, Tesco Kipa işçilerinin kazandığı zaferi haberleştirdi. Haberde, Tez-Koop-İş Sendikası'nın ve KİPA
işçilerinin uzun yıllardır sürdürdüğü sendikalı ve toplu sözleşmeli
çalışma hakkı mücadelesinin 24 Temmuz 2012 tarihinde Yargıtay'ın
verdiği kararla zafere ulaştığı belirtildi. 14 Ağustos 2012 tarihinde
Ankara'da Tesco Kipa işçilerinin geniş katılımıyla gerçekleştirilen
toplantının toplu sözleşme hazırlıklarını da kapsayan şekilde coşkuyla geçtiğine değinilen haberde kazanılan zaferin, 30-31 Ekim
2012 tarihlerinde İsviçre'nin Nyon kentinde gerçekleştirilecek UNI
Tesco Küresel Sendika İttifakı'nda diğer sendikalarla birlikte ele alınıp değerlendirileceği kaydedildi.
1 Eylül 2012- Genel Yönetim Kurulu tarafından 1 Eylül Dünya
Barış Günü nedeniyle yayınlanan basın açıklamasında barışın önemine değinilerek şu görüşlere yer verildi:
“İnsanlık tarihinin gördüğü en yıkıcı savaşlardan biri olan 2.
237
Dünya Savaşı 1939’da, Hitler Faşizminin Polonya’yı işgaliyle
başladı. Bittiğinde gerisinde onulmaz acılar bırakan bu savaşın
başladığı tarih olan 1 Eylül, faşizmin lanetlendiği, tüm dünya
halklarının savaşsız bir yaşam ve yeryüzü özlemi için mücadele ettiği gün olarak kabul edildi.
2. Dünya Savaşı’nda 72 milyon insan yaşamını yitirdi, 20
milyonu aşkın insan sakat kaldı. Havada patlayan roket ve kurşun sayısı 390 trilyonu aştı. 2. Dünya Savaşı’nın sonlarında
Amerika Birleşik Devletleri’nin Hiroşima ve Nagasaki’ye yaptığı atom bombalı saldırıda toplam 300 bin kişi yaşamını yitirdi,
binlerce konut ve yaşam alanı yerle bir oldu.
Günümüzde giderek vahşileşen emperyalist-kapitalist sistem çıplak bir kar hırsıyla silah endüstrisini geliştiriyor. Bugün
dünyada 24 bin nükleer silah bulunuyor. Nükleer silahların kullanılması durumunda, yol açacağı yıkım, 1945’te Hiroşima’ya
atılan bombanın yarattığı etkinin 400 bin katına eşdeğerdir.
Dünyada kimi bölgelerde 9’a kadar inen yaş ortalamasıyla
300 bin çocuk asker bulunmaktadır. Çocuklar çatışmalar içine
itilip kolayca silahlara ulaşabilirken, 640 milyon çocuk hala
barınma, su, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden yoksun
yaşamaya devam ediyor.
Ülkemizde ve çevre coğrafyalarda, dünyanın çeşitli bölgelerinde savaş naralarının atıldığı, düşmanlıkların körüklendiği,
insanlığın bir kez daha savaşın yoksullaştırıcı, yıkıcı ve ölüm
getiren sonuçlarına mahkum edilmeye çalışıldığı bugünlerde,
bir arada yaşayabilme ve savaşa karşı barışı savunma iradesini göstermek kritik ve çok önemli hale gelmiştir.
Emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin, aydınların, ülkemiz
toprakları üzerinde yaşayan tüm insanların katkısını alan,
emperyalist savaşlara karşı barışı inşa etmeye dönük mücadele ve eylemsellikler vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir.
Ekonomik, kültürel, sosyal ve insani değerlerimizde ağır
yıkım ve acılara yol açan şiddet ortamı, mahallelerimize ve
sokaklarımıza kadar nüfuz eden düşmanlık politikaları, kardeşliğimizi bozmayı hedeflemektedir. Ülkemizin aydınlık geleceği
için eğitime, sağlığa, enerjiye, barınmaya, istihdama, üretime
ayrılabilecek kaynaklar, savaşlarla, çatışmalarla tüketilmektedir.
238
Bugün bir kez daha yineliyoruz;
1 Eylül Dünya Barış Günü, yüzyıllardır bir arada yaşayan
insanlarımızın arasında körüklenen şoven duyguların, dışlama/ötekileştirme, yok sayma politikalarının terk edildiği, eşit,
adil, özgür bir gelecek için verilen mücadelenin günü olmalıdır.
1 Eylül Dünya Barış Günü, ülkemiz ve başta Ortadoğu olmak
üzere, tüm dünya üzerinde sermaye çıkarları lehine yürütülen
emperyalist politikaların lanetlendiği, bölge insanlarının barışı
ve kardeşliği için savaş karşıtlarının sesini yükselttiği bir gün
olmalıdır.
Emekçilerin uzun mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımlara yönelik saldırılarla, emperyalist savaş politikaları ayrı düşünülemez. Bu anlamda 1 Eylül Dünya Barış günü, ekmek ve
barış mücadelesinin birleştiği gündür.
Dünya ve Türkiye İşçi Sınıfı, kendi tarihi, birikimi, kültürü ile
sorunları çözebilecek, savaşı durduracak ve barışı inşa edecek
güce, örgütlülüğe, özgür/eşit/kardeşçe yaşama iradesine
sahiptir.
1 Eylül, en güçlü barış çağrısını dile getirmenin zamanıdır.
1 Eylül, Ortadoğu’ya dönük emperyalist savaşa karşı halkların kardeşliğini haykırmanın zamanıdır.
1 Eylül, Türkiye’yi emperyalist müdahalelerin taşeronu, kirli
savaşların maşası yapmaya kalkan odaklara karşı, barışın ve
kardeşliğin savunulması için daha fazla mücadele etme zamanıdır.”
6 Eylül 2012- Genel Denetim Kurulu Başkanı Ali Haydar
Güneş vefat etti. 1957 yılında Nevşehir’de doğan Güneş, T.
Maden-İş Sendikası’nda çalışırken Tez-Koop-İş üyesi oldu ve
Sendikamızın çeşitli organlarında görev aldı.
15 Eylül 2012- Türk-İş’e bağlı sendikalar işkolu istatistiklerinin
yayımlanmaması nedeniyle toplu iş sözleşmesi yetki prosedürünün
tıkanmasını 14 Eylül Cuma günü kitlesel bir basın toplantısıyla protesto etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleşen kit239
lesel basın toplantısına Türk-İş’e bağlı sendikaların genel başkan
ve yöneticileri, sendikaların Ankara’daki Şube yöneticileri, işyeri
temsilcileri ve üyeleri katıldı.
Sendikamız Tez-Koop-İş de kitlesel basın toplantısına etkin katılım gösterdi.
Basın açıklamasını yapan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa
Kumlu; “60 yıl boyunca toplu iş sözleşmesi sürecinde darbe
dönemleri hariç hiçbir tıkanma yaşamadık. Peki bugün ne yaşıyoruz? Maalesef bugün sözleşme sürecimiz tıkanmış durumda. Bunun nedeni, Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın meclisten çıkmaması olarak gösteriliyor. Sonuç olarak bugün itibariyle sendikalarımız 301 bin 764 işçiyi ilgilendiren toplam 815
işyeri ve işletme için toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini alamamış durumdadır. Bu durum Türkiye’nin ayıbıdır. Türkiye bu
ayıptan kurtarılmalıdır“ dedi.
21 Eylül 2012- Tesco Kipa Kitle Pazarlama, Ticaret, Lojistik ve
Gıda Sanayi A.Ş. ve bağlı işyerleri toplu iş sözleşmesi görüşmeleri
başladı.
1 Ekim 2012- Kamu işçilerinin yeni dönem toplu iş sözleşmeleri
konusunda Genel Yönetim kurulu tarafından yapılan açıklada şu
görüşlere yer verildi:
1- Kamu işveren sendikalarına bağlı kamu sektöründe yaklaşık 16.000 üyemizi ilgilendiren ve 2013, 2014 ve 2015 yılları
arasında yürürlükte kalacak yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin yetki süreci, daha önceki yıllarda olduğu gibi izleyen günlerde Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda alınacak kararlar doğrultusunda tüm sendikalarla eşgüdüm içinde gerçekleştirilecek bir
zamanlamaya bağlı olarak başlatılacaktır.
2- Sendikamız, yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin ileri
kazanımlar ve güvencelerle sonuçlandırılması amacıyla araştırma ve ön hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar,
ilerleyen süreçte tüm üyelerimizle ve işyeri temsilcileriyle yapılacak toplantılarda, onların görüş ve öneri ile biçimlendirilecektir.
3- Sendikamız, toplu iş sözleşme yetki başvurularını tüm
240
işyerlerinde olduğu gibi kamu sektöründeki işyerlerinde de
yasaların öngördüğü kurallara bağlı olarak; üyelerimizin hiçbir
biçimde zarar görmeyeceği güvenli gelişim süreci içinde gerçekleştirmeye büyük bir özen gösterecektir.
4- 2013 yılında toplu iş sözleşmesi yapılacak örgütlü olduğumuz işyerlerine ilişkin tüm yetki prosedürü, üyelerimize
internet sayfamızdan ve basın yayın araçları ile geciktirilmeksizin duyurulacaktır. 2013 yılında yenilenecek olan kamu kuruluşları toplu iş sözleşmelerinin bir kısmı şunlardır:
TÜBİTAK, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu, Gümrük Müsteşarlığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsülleri Ofisi,
Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sümer Holding, Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Anadolu Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi,
İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi.
5- Bu toplu iş sözleşmeleri yanında Selçuk Üniversitesi ile
Milli Eğitim Bakanlığı işyerlerine ilişkin toplu sözleşme yetki
başvurusuna bazı sendikaların haksız itirazları sonucu açılan
davalar sürmektedir. Bu nedenle 2010 yılından bugüne kadar
toplu iş sözleşmeleri ne yazık ki imzalanamamıştır.
6- Kamu sektöründe çalışan üyelerimizin sendikal birliğini
bozmak isteyen ve bu amaçla gerçek dışı açıklamalarda bulunan ve yine bugüne kadar toplu iş sözleşmesi yetkisi almamış,
toplu iş sözleşmesi imzalamamış, ayrıca yasal kurallara uymadığı için toplu iş sözleşmesi yetkisi almasının olanaksız olduğu sözde sendikanın çarpıtmalarına ve yalana dayalı propagandalarına karşı mutlaka uyanık olunmalıdır.
7- Sendikamız Tez-Koop-İş, yetki prosedürlerinin haksız itirazlarla engellenmesine, geciktirilmesine ve üyelerimizin geleceğinin kaos ortamına sokulmasına karşı, tüm yasal araç ve
yöntemleri kullanmakta kararlıdır. Bunun için üyelerimize
sürekli bilgilendirici açıklamalar yapılacak ve gelişmeler
düzenli olarak duyurulacaktır.”
241
7 Ekim 2012 - Genel Yönetim Kurulu tarafından “7 Ekim Dünya
İnsana Yaraşır Çalışma Günü” nedeniyle yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“İnsanlık onuru; özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleri
üzerinde; demokrasinin, temel insan hakları ile hukukun
üstünlüğünün var olduğu koşullarda yükselir.
Çalışanların onuru, bu genel ilkelerin sürekli olarak korunduğu ve yaşatıldığı ortamlarda anlamlıdır.
İnsana yakışır iş, tüm çalışanların yaşam ve çalışma koşullarının yükseltildiği, geleceğinin güvence altında tutulduğu;
örgütlenme hakkının kısıtlanmadığı; söz, temsil ve demokratik
eylem hakkına saygı duyulduğu; cinsiyet, ırk, renk veya sosyal
köken, kalıtımsal özellik, dil, din veya inanç, siyasal veya herhangi bir görüş, bir ulusal azınlığın üyesi olma, bireysel özellik, engellilik, yaş veya cinsel eğilim gibi nedenlerle ayrımcılığa uğranmadığı, horlanmadığı, aşağılanmadığı, açık ya da gizli
şiddetle karşılaşmadığı kısaca insana özgü farklılıkları nedeniyle dışlanmanın bulunmadığı koşullarda sürdürülen çalışmadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)‘ne göre insana yakışır iş,
yaşam standartlarının yükseltilmesine ilişkin basit bir göstergeler topluluğu değil, temel bir amaç olmalıdır. Çünkü çalışmak yaşamın zaman, toplumsal bütünleşme ve bireysel özsaygı açısından öylesine önemli bir parçasıdır ki insan onuruna
yakışır çalışma kesinlikle nitelikli bir yaşamın eksenini oluşturur.
Ülkemizde insana yakışır iş kavramı, temel unsurlarıyla çok
önemli sorunlarla tanımlanmaktadır. Bu konuda birkaç toplumsal olgu, yaşanan bu acı gerçeği, çarpıcı biçimde yansıtmaya
yetecek güçtedir.
- 75 milyona dayanan nüfusumuzun yaklaşık 11 milyonu
sosyal güvenlik kapsamı dışındadır.
- Açık işsizlik oranı yüzde 25’lere dayanmaktadır.
Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmamaktadır.
- Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşmaktadır. TÜİK verilerine göre geçici çalışanların sayısı 2 milyon geçmiştir.
242
- Kadınların, gençlerin ve engellilerin çalışma yaşamına
katılımı son derece düşüktür. Bu kesimin çalışma yaşamında karşılaştığı ayrımcılık ve dışlanma sosyal bir sorun
olarak varlığını korumaktadır.
- Yüzbinlerce aile, ülkenin farklı bölgelerinde çok zor
ortamlarda konaklayarak, kötü ve ağır koşullarda ve
yetersiz ücretlerle çoluk-çocuk mevsimlik işçi olarak
çalışmaktadır.
- İşçilerin çok önemli bölümü asgari ücretle çalışmaktadır.
Asgari ücret, açlık sınırının altındadır.
- İş Yasası kapsamında bulunan çalışanların yaklaşık 700
bini sendikalıdır ve toplu sözleşme haklarından yararlanmaktadır.
- İş güvencesi hakkı ancak 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler için geçerlidir.
- Demokratik bir hak olan grev ve endüstriyel eylem hakkı
yasaklarla zincirlenmiştir.
Örnekler daha da arttırılabilir.
Sendikalar bu ekonomik ve toplumsal olumsuzlukların ortadan kaldırılması yönünde duyarlı davranmak, güç ve eylem birliği oluşturmak, insan onuruna yakışır iş koşullarını sağlamak
için mücadele etmek zorundadır. Çünkü bu yönde mücadele
sürdürmek, onların toplumsal ve tarihsel görevidir; gerçek ve
ertelenemez sorumluluğudur.
8 Ekim 2012- TBMM’nde görüşülmekte olan Toplu İş İlişkileri
Yasa Tasarısı’nın yol açacağı olumsuz sonuçlar ile ilgili olarak 17
No’lu Ticaret, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işkolunda faaliyet gösteren 3 Sendika, (Koop-İş Sendikası, Sosyal-İş Sendikası, TezKoop-İş Sendikası) ortak bir basın toplantısı düzenledi.
8 Ekim Pazartesi günü saat 11:00’da Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında, üç sendikanın tasarı ile ilgili görüşleri ve Türkiye’deki tüm sendikaların ve milyonlarca işçinin geleceği ile ilgili ortak açıklama, 3 Sendika adına
Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Osman Gürsu tarafından
basına sunuldu.
Tarihsel açıklama aynen şöyle:
243
“Değerli basın mensupları,
Türkiye’de çalışma yaşamının en önemli sorunlarından
birisi, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller ve yasaklar
ile toplu pazarlık hakkının etkin biçimde kullanılamamasıdır.
Bu durumu yaratan 12 Eylül’ün mirası olan mevzuat, aradan
geçen 30 yıla yakın süredir değiştirilememiştir.
Bugün çalışma yaşamının toplumsal taraflarından biri olan
sendikaların ortak talebi ve beklentisi, ILO sözleşmeleri ile
uluslararası standartlar dikkate alınarak sendikal hak ve
özgürlüklerin geliştirilmesidir. Bu açıdan Meclis’te görüşülmekte olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı, hayati önem taşımaktadır. Ancak söz konusu tasarı beklentileri karşılamaktan uzaktır. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar
Sözleşmesi, ILO sözleşmeleri, AB müktesabatı ve Avrupa
Sosyal Şartı ile uyumlu olmayan Tasarı, sendikal hak ve özgürlükleri geliştirmemekte, yasakları sürdürmekte, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmamakta, örgütlenme, toplu
pazarlık ve grev hakkını güvence altına almamaktadır.
Bütün bunlarla birlikte söz konusu Tasarı, sendikal hakları
geliştirmek bir yana mevcut durumdan daha da geriye götürmektedir. Çalışanların toplu pazarlık hakkını kullanabilmesinin en temel engeli olarak görünen, 12 Eylül’ün getirdiği yüzde
10 işkolu barajı, tasarı ile yüzde 3’e düşürülmüş gibi gösterilmesine rağmen gerçekte, fiilen yükseltilmiştir. Tasarının getirdiği yeni kademeli baraj sistemi ile geçiş döneminin sonunda,
halihazırda barajın üzerinde olan, toplusözleşme yapabilen 50
sendikadan en az 29’u baraj altında kalma riski ile karşı karşıyadır.
Türkiye’de 17 no’lu “Ticaret, Eğitim, Büro ve Güzel
Sanatlar” işkolunda çalışan işçilerin önemli bir kısmı, yeni
barajın uygulanmasının ardından, Anayasal bir hak olan toplu
sözleşme hakkını kullanamaz hale gelecek, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya aykırı biçimde sendikal haklardan
mahrum kalacaktır.
2001 yılından itibaren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
ile işçi ve işveren örgütlerinin yaptığı görüşme ve çalışmaların
tamamında, yetkili sendikaların toplu pazarlık hakkını korumak
noktasında bir mutabakat sağlanmış olmasına rağmen, tasarı244
da bu hususlar göz ardı edilmiştir. Sosyal taraflar ile Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın daha önce sağladığı mutabakatta yetkili sendikaları yetkisiz bırakmayacak bir geçiş
dönemi öngörülmesine rağmen, bugün Meclis gündemindeki
tasarı, söz konusu mutabakatı yok saymaktadır. Hatta kamuoyuna yansıdığı üzere, tasarıda önergelerle yapılacak son dakika değişiklikleri ile komisyonlarda dahi görüşülmeyen, tartışılmayan, baraj sorununu çözmek bir yana barajı yüzde
1’den 3’e yükseltecek, sorunu daha da katmerli hale
getirecek bir sistem öngörülmektedir.
Bu tablo karşısında, Meclis görüşmeleri devam ederken, bu
soruna çözüm üretilmesi hayati önem taşımaktadır. Ancak
Türkiye’deki tüm sendikaları kapsayacak böyle bir formül arayışı içine girilmesi yerine, yalnızca Hak-İş’e bağlı yeni kurulmuş, yetkisiz, halihazırda sendika üyesi olan işçileri siyasi tehdit ve baskı yöntemleri ile sendika değiştirmeye zorlayan sendikalara, geçici süre ile yetki verilmesini sağlayacak özel bir
düzenleme gündeme getirilmiştir. Yasa ve hukuk mantığına
aykırı bir biçimde, doğrudan sendika tarif edilerek yapılması
planlanan bu değişiklik, tüm sendikaları kapsayacak bir çözüm
arayışını engellemekte, başka tartışmalara kapı aralamakta, iki
sendikayı geçici olarak kurtarmak adına, Türkiye sendikal
hareketinin geleceğini tehdit altına atmaktadır.
Bu çerçevede biz aşağıda imzaları bulunan 17 No’lu Ticaret
Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işkolunda kurulu, yarım asırdır bu işkolunda çalışan işçilerin hak ve özgürlüklerini
geliştirmek için emek veren, yetkili ve örgütlü olan üç sendika
olarak,
1- Tasarıdaki tek ilerleme olarak gördüğümüz sendikal
güvencelerde sağlanan kısmi iyileştirmelerin Meclis görüşmeleri sırasında kesinlikle geriye götürülmemesini,
2- Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler ile
uluslararası standartlara uygun, sendikal hak ve özgürlükleri
evrensel ve çağdaş bir düzeye taşıyacak, Türkiye’de sendikal
hakların ve örgütlenmenin önünü açacak bir yasal düzenleme
yapılmasını,
3- Yeni tasarı ile değişecek olan sendikaya üyelik ve istifa sisteminin uygulanmasında ortaya çıkabilecek, örgütlenme
245
ve toplu pazarlık hakkını ciddi biçimde tehdit edebilecek
sorunlara şimdiden önlem alınması,
4- En acil, öncelikli ve yakıcı sorun olarak gördüğümüz baraj
sorununa ilişkin olarak, daha önce sağlanan mutabakat esas
alınarak, son açıklanan 2009 istatistiğine göre yetkili olan tüm
sendikaların toplu sözleşme yetkisinin korunacağı, bu sendikalara üye yüz binlerce işçinin sendika ve toplu sözleşme hakkının yok edilmeyeceği bir çözüm üretilmesini talep ediyor, bu
çerçevede sendikal hak ve özgürlüklerimiz için birlikte hareket
edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”
9 Ekim 2012- Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı'nı meclis önünde
protesto etmek üzere Sezenler sokakta toplanan kortejimiz Türk-İş
önünde Sendikal Güç Birliği Platformu üyesi sendikalarla buluştu.
Burada yapılan açıklamanın ardından Sakarya Caddesine yönelen
kortej, DİSK’e bağlı sendikalarla buluşarak TBMM’ye doğru yürüyüşe geçti.
Polis Akay Yokuşunda yürüyüş kolunun önünü kesti ve TBMM
önünde basın açıklaması yapmak üzere yürümek isteyen korteje
defalarca gaz sıkarak müdahalede bulundu.
Müdahalelerin ardından açıklamaya geçildi. Türk-İş’e bağlı sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği dönem sözcüsü Tümtis
Sendikası Genel Başkanı Kenan Öztürk “Demokratik hakkımızı
kullanan sendikalar olarak yasaya olan tepkimizi göstermek
istedik. Fakat AKP'nin ileri demokrasisinden bir kere daha gaz
ve cop olarak nasibimizi aldık. Bu yasanın iptali için eylemlerimiz devam edecek. Yılmayacağız” dedi.
7 Kasım 2012- 18 Ekim 2012 tarihinde kabul edilen 6356 Sayılı
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından onaylandı ve 7 Kasım 2012 Çarşamba gün
ve 28460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.
7 Kasım 2012- TBMM’ye sunulan ve 28.11.2012 Çarşamba
günü Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak olan “Sermaye
Piyasası Kanunu Tasarısı” nın “Çeşitli Hükümler” kısmında yer alan
137. Maddesi’nin 2. fıkrasında “Bu Kanun uyarınca kurulan ve faa246
liyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer Pazar yerleri, merkezi takas kuruluşları, merkezi saklama kuruluşları ile MKK tarafından
yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yapılamaz” hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile tüm borsa hizmetlerinde Grev ve Lokavt
Yasağı getirilmesi önerilmiştir. Öneriye ilişkin olarak Sendikamız
Genel Yönetim Kurulu yazılı bir açıklama yapmıştır.
“Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında çalışmakta olan işçiler adına 2006 yılından itibaren
yetkili sendika olarak toplu iş sözleşmesi akdetmektedir.
Hâlihazırda İMKB çalışanlarının yaklaşık yüzde 99‘u sendikamız üyesidir.
Sendikamız, İstanbul Altın Borsasında da 2008 yılından bu
yana örgütlüdür ve iki dönem toplu iş sözleşmesi akdetmiştir.
Burada da çalışanların büyük çoğunluğu sendikamıza üyedirler.
Bilindiği gibi, TBMM’ye sunulan ve 28.11.2012 Çarşamba
günü Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak olan “Sermaye
Piyasası Kanunu Tasarısı” nın “Çeşitli Hükümler” kısmında yer
alan 137. Maddesi’nin 2. fıkrasında “Bu Kanun uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer Pazar
yerleri, merkezi takas kuruluşları, merkezi saklama kuruluşları
ile MKK tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yapılamaz” hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile tüm borsa
hizmetlerinde Grev ve Lokavt Yasağı getirilmesi önerilmiştir.
1962 Yılında Kurulan ve 50. Yılını kutlayan sendikamızın
örgütlü olduğu 10 Sayılı İşkolundaki Borsa hizmetlerinde 12
Eylül darbesi ürünü ve anti-demokratik olduğu her kesimce
belirtilen 2821-2822 sayılı yasalarda dahi hiçbir surette grev
yasağı getirilmemiştir.
Tez-Koop-İş sendikası hiçbir surette grevi bir amaç görmemiş, ancak işverenlerin uzlaşmaz tutumlarını, toplu pazarlık
sürecinde üyesi işçiler lehine değiştirebilmek için Anayasal
meşru bir hak ve yasal en son çare olarak görmüştür.
Yüce Meclisimiz tarafından 18 Ekim 2012 tarihinde kabul
edilen 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu’nun 62. Maddesinin 1. fıkrasında Borsa faaliyetlerinde
grev ve lokavt hakkının yasaklanmasına ilişkin herhangi bir
hüküm bulunmamaktadır.
247
6356 Sayılı Kanunda 10 Sayılı işkolundaki işlerde hiçbir
surette grev yasağı öngörülmemişken, sadece Sermaye
Piyasası ile ilgili kurumlara ilişkin getirilen bu yasak teklifi ile,
mevcut siyasi iktidar kanun yapma tekniğini ortadan kaldırdığı
gibi 12 Eylül 2011 tarihinde yapılan ve halkımızın %58 evet oyu
ile kabul ettiği Anayasa Referandumunda dile getirilen sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılması iradesine de aykırı davranmaktadır.
Bu durum, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile İstanbul
Altın Borsasında çalışmakta olan işçilerinin toplu pazarlık
hakkı ve tüm sermaye piyasasında çalışmakta olan işçilerinin
grevli toplu iş sözleşmeli sendikal haklarını ortadan kaldıran,
özel hüküm anlamındadır. Anayasanın eşitlik kuralına aykırı ve
müktesap hakları ortadan kaldıran bir işlemdir.
Getirilen bu grevi fiilen yasaklama maddesi başta ILO’nun
87 ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal Şartı,
BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok
sözleşmeyle birlikte Anayasa’nın 90. Maddesine de aykırıdır.
Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması
Sözleşmesini ve 98 Sayılı Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık
Sözleşmesi’ni onaylamış ve çalışma mevzuatını bu sözleşmeler ile uyumlu hale getirmeyi bir uluslararası yükümlülük olarak kabul etmiş bir ülkedir.
Ayrıca ILO, genel olarak bankacılık ve borsalar gibi hizmet
türlerini temel zorunlu hizmetler arasında görmemekte ve bunların grev hakkının sınırlanmasını kabul etmemektedir.
Uluslararası hukuk açısından durum nettir. Borsalarda ve sermaye piyasalarında grev yasaklanamaz. Türkiye ILO normlarını kabul ederek iç hukukunun bir parçası haline getirmiştir.
Ancak Hükümet açıkça anayasanın 90. Maddesini çiğneyen bir
yasa kabul ederek bu tür hizmetlerde grev yasağı getirmeye
yönelik bir kanun tasarısı hazırlamıştır.
Kanun Tasarısının ilgili maddesinin gerekçesinde neden
grev yasağı getirildiğine ilişkin bir ibare bile bulunmamaktadır.
Eğer bu hizmetlerin niteliği bu yasağın gerekçesi olarak düşünülmüş ve grev ekonomik gerekçelerle yasaklanmak isteniyorsa, bu kendi içinde tutarsız bir gerekçedir. Çünkü grevin özü
248
zaten ekonomik etkisinin olmasıdır. Ekonomik gerekçeyle grev
yasaklamak grev hakkını tanımamak anlamına gelmektedir ki,
dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde ekonomik gerekçeyle
grev yasaklanmamaktadır.
Ayrıca, TBMM’ye sunulan “Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısı” nın “Geçici 9. Maddesinin 5. Fıkrasında “Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin esas sözleşmesinin tescil edilmesi
ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının ve İstanbul Altın
Borsasının her türlü varlıkları, borçları ve alacakları, hakları ve
yükümlülükleri, elektronik ortamdakiler de dahil olmak üzere
her türlü kayıtları ve diğer belgeleri bir bütün olarak, bu maddede yer alan istisnalar dışında, herhangi başka bir işleme
gerek kalmaksızın Borsa İstanbul Anonim Şirketine devrolmuş
sayılır. ” hükmü düzenlenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunun geçici 9. Maddesi ile getirilmek
istenen bu yeni yapıda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve
İstanbul Altın Borsası çalışanların mevcut Toplu İş
Sözleşmeleri (TİS) ile kazanılmış olan haklarının korunması
Sendikamız açısından, büyük önem arz etmektedir.
Yine söz konusu geçici maddenin 6. fıkrasının (c) bendinde
“Borsa İstanbul Anonim Şirketine ait payların bir kısmı gerektiğinde stratejik ortaklıklar kurulması karşılığında ilgili taraflara ve/veya teknoloji, teknik bilgi ve yetkinlik aktarılması karşılığında diğer borsalara ve piyasa veya sistem işleticilerine
Kurulun onayı ile devredilebilir.” ifadesinde yer alan stratejik
ortaklıktan ne anlaşıldığı, stratejik ortaklığa neden gerek
duyulduğu, nasıl bir stratejik ortaklıkla Borsa’nın ne kadar hissesinin stratejik ortağa devredileceği konularını net değildir.
Bu durum milli bir servet olan İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası ve İstanbul Altın Borsası hisselerinin dağıtımında ileride soru işaretlerine neden olabilecektir. Sendikamız, her iki
Borsa’da çalışan üyelerimiz bilgi birikimi ve tecrübesinin ihtiyaç duyulan teknolojik alt yapının geliştirilmesi ve yatırımların
devreye alınması için yeterli olduğunu düşünmektedir.
Böylece yabancı bir kuruluşa teknolojik anlamda bağımlı
olmak zorunda kalınmayacaktır.
Sonuç olarak; Sendikamız, SPK Kanun Tasarısının 137.
Maddesinin 2. Fıkrası ile Sermaye Piyasası çalışanlarına geti249
rilmek istenen grev yasağını anti demokratik bir uygulama olarak görmekte, işçinin emeğini ve sendikal hakları gasp etmeye
yönelik bu maddenin reddedilmesi konusunda Yüce
Meclisimizde yer alan tüm milletvekillerimizi duyarlı olmaya
davet etmektedir.”
12 Kasım 2012- Sendikamız Olağan Başkanlar Kurulu 9-10
Kasım 2012 tarihlerinde Ankara'da toplandı. Başkanlar Kurulu basına ve kamuoyuna açıklanmak üzere şu açıklamayı yaptı:
“1- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu, 7 Kasım 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından
onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 2821 Sayılı Sendikalar
Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt
Kanunu’nu değiştiren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu, uygulamaya dönük bazı maddelerde bazı
olumlu düzenlemeler getiriyor olmakla birlikte, yasanın tümüne egemen olan ruh ve felsefesiyle, sendikal hakları kısıtlamakta, uluslararası sözleşmelere aykırı ve ters biçimde
özgür sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını
kısıtlamaktadır. Bir başka anlatımla sendikaları en az 12 Eylül
1980 Askeri Darbesinin çıkarttığı yasalarda olduğu kadar
baskı altına almayı, özgürlüklerini kısıtlamayı, tüm etkinliklerini işveren ve siyasal otoritenin baskı, kontrol ve güdümünde tutmayı hedeflemektedir. Söz konusu yasa yeni yasaklar
yanında, sendikalar üzerinde siyasal iktidarlara yeni tahakküm
olanağı da getirmektedir. Aynı şekilde, söz konusu yasa,
özgürlükçü olma hedeflerinin çok gerisinde, ILO
Sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartına aykırıdır. Türkiye’de
sendikal hareketin örgütlenmesinin önündeki engelleri de
kaldırmadığı görülmektedir. Sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıran, önünü açan ve teşvik eden hiçbir açılım yoktur. Barajlar
yine tüm katılığı ile sözleşme haklarını engelleyen yapısıyla korunmuştur. Siyasal iktidar, işverenlerin ve yandaş sendikalarını korumak ve kollamak adına işçi sınıfının ihtiyaçlarını
ve demokratikleşmeyi göz ardı etmiş; bütün eleştirilere rağmen çalışma yaşamını kaosa sürükleyecek bir yasa çıkarmıştır. Oysa ülkemiz çalışanlarının gereksinimi, sendikal hak ve
250
özgürlüklerin evrensel, çağdaş bir düzeye taşınması;
Türkiye Cumhuriyeti’nin imzasını koyduğu ve taraf olduğu
uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere uygun yasal
düzenlemelerin gerçekleştirilmesidir.
2- Başkanlar Kurulumuz, sermayenin dikensiz gül bahçesi
yaratma sevdasına ilişkin taleplerini içeren ve Hükümet tarafından yasalaştırılması düşünülen taşeronlukla ilgili düzenlemelerin taşeron işçilerin sorunlarını çözmek yerine işçilerin kazanılmış haklarına yönelik bir saldırı olduğunu tekrarlar.
Özellikle kamuda çalışan taşeron işçilerin yargı yoluyla elde
etmiş oldukları hakları yok etmeyi amaçlayan, işyerlerindeki
asıl işlerin de taşerona devredilebilmesine yönelik hazırlıkların bu işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini engellemeyi
hedeflediği açıktır. Diğer yandan 5620 Sayılı Kanun çerçevesinde kamuda daimi kadrolara geçirilemeyen geçici işçiler ile
ilgili kanundaki şartları taşımalarına rağmen bazı kamu kurum
ve kuruluşlarınca yasanın hükümlerinin eksik yada yanlış
yorumlanması nedeniyle kadroya geçirilmeyen geçici işçilerin
sorunları da çığ gibi büyümektedir. Çoğunluğu daimi kadrolarda çalışan işçilerin veya çalışanların işlerinin yaptırıldığı bu
işçiler yıl içerisinde bazen 11 ay bile çalıştırılmalarına rağmen geçici pozisyonda kalamaya devam etmekte ve mağdur
edilmektedirler. Artık kamuda da bu tür istihdam biçimleri
nedeniyle büyük bir düzensizlik yaratılmış ve kamuda da
güvencesiz çalışma yaygınlaşmıştır. Bu düzenlemelerin yanı
sıra ödünç iş ilişkisi adı altında kiralık işçilik özel istihdam
büroları ile işçi simsarlığının tekrar hortlatılmak istenmesi, işçi
sınıfının örgütlü mücadelesiyle kazanılmış haklarına birer açık
saldırıdır. Başkanlar Kurulumuz, artık vicdanların bile kabul
etmeyeceği modern köleler haline gelen kamuda çalışan
taşeron işçilerin sorunlarının derhal çözümlenmesini ve
bu işçilerle birlikte fiilen daimi işçi olan geçici işçilerin de
kamu kurumlarında kadroya alınmasını talep etmekte,
Maliye Bakanlığını mahkeme kararlarını yerine getirmeye
çağırmaktadır.
3- Tez-Koop-İş Sendikası, sermayenin talepleri doğrultusunda çalışma yaşamını esnekleştirecek ve emekçileri boğaz tokluğuna, kölelik koşullarında çalıştırmayı hedefleyen emek kar251
şıtı politikalara karşı mücadele etmekte kararlıdır. Başkanlar
Kurulumuz, tüm sendika ve konfederasyonları Hükümetle
kapalı kapılar ardında yürütülen her türlü pazarlıkçı tutumdan
uzak durmaya, ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye ve
kazanılmış haklarını korumak için mücadeleye davet etmektedir.
4- İktidarın demokratikleşme söylemlerine rağmen,
bugün hâlâ emekçilerin özgürce örgütlenmesinin önünde
onlarca engel bulunmakta, Anayasal sendika seçme hürriyeti baskıyla, tehditle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Siyasal iktidar tarafından desteklenen yandaş sözde sendikalar, ortada birçok örgütsüz işçi ve işyeri varken örgütlü işyerlerine saldırmakta, sendikalı işçiler tehdit, baskı ve iktidarın
olanakları kullanılarak sendika değiştirmeye zorlanmaktadır.
Sendikamız, bu saldırılara karşı kararlı bir şekilde mücadele
etmekte ve etmeye devam edecektir. Özellikle Kültür ve
Turizm Bakanlığı işyerlerimize yönelik sözde sendikanın ayak
oyunlarıyla, kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklar sonuçsuz
kalacaktır. Kültür Bakanlığı işçileri ve sendikamız yıllarca
süren mücadelesi sayesinde çalışanların sendikal ve toplu
sözleşme hakkını kazanmıştır. Bu haklarını korumak ve
geliştirmek için özveriyle çalışmış ve bundan sonra da çalışmaya devam edecektir. Tez-Koop-İş Sendikası ve üyeleri,
Kültür Bakanlığı işyerlerinde çalışan üyelerimizin yıllarca
süren mücadelesi sonunda kazanılmış haklarının ortadan kalkmasına izin vermeyecektir. Bütün bu sürece karşı kararlı bir
şekilde mücadele edecek ve bu oyunları bozacaktır. Bugün
olduğu gibi yarın da Tez-Koop-İş Sendikası Kültür Bakanlığı
işyerlerinde tek yetkili sendika olmaya devam edecektir.
Sendikamız, üyelerimize yönelik AKP ve işveren destekli bu tür
saldırıları şiddetle kınar, sonuna kadar mücadele edeceğini
tekrar belirtir ve bu saldırıya karşı bütün kardeş sendikaları ve
emek örgütlerini ortak mücadeleye çağırır.
5- Sendikamız Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı işyerlerinde
çalışmakta olan işçiler adına toplu iş sözleşmesi imzalamaktadır. Koop-İş Sendikası, Türk-İş Konfederasyonu’nun tüzüğüne
aykırı olarak, sendikamızın yetkili olduğu ve yıllardır toplu
iş sözleşmesi imzaladığı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı İl Milli
252
Eğitim Müdürlüklerinin işletme sayılması için işkolu tespiti
yapılmasını talep etmiştir. 2821 Sayılı yasa gereğince işkolu
tespiti, bekletici mesele sayıldığından
Sendikamızın
01.11.2010 tarihli çoğunluk tespiti talebi, Mahkeme sonuçlanıncaya kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından durdurulmuştur. Yaklaşık iki yıldır süren dava ise
henüz sonuçlanmamıştır.
Sendikamız hukuka saygılı bir
biçimde devam eden davanın sonucunu beklemektedir. Daha
önce sendikamızın yetki tespit talebine karşılık Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda konunun yargıya taşınması nedeniyle
2821 Sayılı Yasaya atfen durumun bekletici neden sayılacağı
belirtilmiştir. Ancak aynı Çalışma Genel Müdürlüğü 2821
Sayılı yasaya aykırılığı açık olan yanlış bir uygulamaya imza
atarak yargı süreci devam ederken Koop-İş Sendikası’na
çoğunluk tespit yazısını 16 Ekim 2012 tarihinde vermiştir.
Şimdi şu soruyu sormak gerekir. Madem Bakanlık böyle bir
yetkiyi devam eden bir dava varken verebiliyordu, neden iki yıl
boyunca Milli Eğitim işyerlerine yönelik Tez-Koop-İş
Sendikası’nın çoğunluk talebini bekletmiştir?
Neden Tez-Koop-İş Sendikası’ndan üç ay sonra yetki talebinde bulunan bir sendikaya iki yıl sonra aynı gün tarihli
çoğunluk tespiti verilmiştir?
Bu soruların
cevapları
Bakanlık
yetkililerince
mutlaka
kamuoyuna açıklanmalıdır. Sendikamız, süreci
yakından izlemekte ve hukuka açıkça aykırı bu durumun yargı
tarafından düzeltileceğine inancını korumaktadır. Tez-Koopİş Sendikası, Koop-İş Sendikası’nın Milli Eğitim Bakanlığı
işçilerini yaklaşık iki yıldır toplu iş sözleşmesinden mahrum
bırakan tavrını ve işçileri mağdur eden bu yaklaşımını yakından takip etmekte, işçilerin mağdur olmaması için yargılamanın bir an önce hakkaniyetle sonuçlandırılmasını beklemektedir. Sendikamız, Bakanlık yetkililerinin yanlı davranarak
yasanın açık hükmüne rağmen aldıkları bu idari kararın
iptali için yargıya başvurmuş ve bundan sonraki süreçte bu
hukuksuzluğu yapanlara karşı da mücadele etmeye devam
edecektir.
6- Türkiye’deki ekonomik ve sosyal göstergeler emekçi
253
halkların yaşam düzeyinin giderek daha da bozulduğunu göstermektedir. 2012 yılında işçilere, kamu çalışanlarına, emeklilere bütçe kısıtları gerekçesiyle kaşıkla verilen zamlar, siyasi
iktidar tarafından elektriğe, doğalgaza, benzine, halkın temel
ihtiyaçlarına yönelik gıdalara yapılan zamlarla kepçe ile geri
alınmıştır. Ücretliler ağır vergi yükü altında ezilmektedirler.
2013 yılı Bütçe görüşmelerinde ücretliler üzerindeki vergi
yükünün hafifletilmesi ve adil bir gelir vergisi sistemi için
Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılmalıdır. Siyasi iktidar
artık işçiden emekçiden adaletsizce aldığı bu vergi sistemine
son vermelidir.
7- 2008 yılında yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası,
üyelerimiz açısından artık katlanılamaz bir adaletsizliğe
dönüşmüştür. Özellikle kısmi süreli işlerde çalışan üyelerimizin aynı zamanda çalışmadıkları dönemlerle ilgili gelir testine tabi tutulması üyelerimizi doğrudan mağdur etmektedir.
Adaletsiz bir prim ödemelerine yol açmakta, sigorta prim
borcu çıkarılması nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamamaları söz konusu olmaktadır. Tez-Koop-İş Sendikası bu
konuda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu adaletsiz durumu
vakit kaybetmeksizin çözmesini talep etmektedir.
8- Suriye’de emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda
aylardır süren kardeş kavgası sınırlarımıza da sıçramıştır.
Türkiye’nin de bu savaşın içerisine çekilmesi için oynanan
oyunlar ve mezhepsel ve etnik temelde gerilimlerin giderek arttırılması sadece bugün açısından değil gelecek açısından da bölge halkları arasında derin ve onarılmaz yaralar açacaktır. ABD’nin emperyalist çıkarlarına hizmet eden
Suriye’yi kan gölüne çeviren böyle bir iç savaş projesinin;
Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin çıkarlarına olmadığı herkesçe
bilinmektedir. Savaştan, gerginlikten, çatışmadan, şiddetten
ve demokrasi dışı uygulamalardan hiç bir yararı olmayan tam
aksine, böylesi durumlarda en büyük zararı gören işçi sınıfı ve
emeği ile geçinen diğer toplumsal katmanlardır. Sendikalar
olarak ülkemizin geçmekte olduğu bu hassas dönemde, insan
hak ve özgürlüklerini gözeten demokrasi ve barış eksenli politikaları ısrarla savunmaktayız. Başkanlar Kurulumuz,
Hükümetin, evlatlarımızı emperyalist güçlerin piyonu haline
254
getirecek, ülkemizi ateş çemberine sokacak ve komşularımızın
içişlerine müdahale anlamına gelecek her türlü politikadan
uzak durması gerektiğine
inanmaktadır.
Başkanlar
Kurulumuz, Hükümetin ülkemizi emperyalist güçlerin ileri
karakolu haline getiren, başta füze kalkanına ev sahipliği
yapma politikası olmak üzere tüm emperyalist politikalardan
derhal vazgeçmesi gerektiğine inanmaktadır.
9- Başkanlar Kurulumuz, Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu’nun TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri öncesinde ve bu esnada işçi haklarını geri götüren, sendikal
haklara yönelik saldırılara kapı açan yasa hükümlerinin kapalı
kapılar ardında görüşenleri, suskun ve pasif kalarak yasanın
bu haliyle çıkmasına neden olanların tarih önünde mahkum
olduklarını hatırlatır ve bu basiretsizliğin ve biat kültürünün
sona ermesi için bütün sendikaları ve işçileri sendikalarına
sahip çıkmaya çağırmaktadır.
10- Başkanlar Kurulumuz, emeğin kazanılmış haklarına
yönelik saldırıların, işsizliğin, yoksulluğun arttığı, çalışma
hayatında kuralsız, güvencesiz, esnek çalışma biçimlerinin ve
taşeronlaşmanın egemen kılınmaya çalışıldığı, sendikal hak
ihlallerinin, düşünce özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişimlerin arttığı bir dönemde konfederasyonların ve sendikaların emeğe yönelik bu topyekün saldırıya karşı ortak
mücadele etme zorunluluğunun artık kaçınılmaz bir durum
haline geldiğinin altını bir kez daha çizmekte; adil, demokratik ve özgür bir toplum yaratmak için bütün sendikalara ve
örgütlere ortak mücadele çağrısını yenilemektedir.
11- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu, işgal
ordularının
ülkemizden
sökülüp atılmasını sağlayan
Kurtuluş Savaşımızın büyük önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 74. yılında sevgi,
saygı ve özlemle anmayı görev sayar.
25 Kasım 2012- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle yapılan
basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Kadınların, kendi eşlerini seçme, evliliğe zorlanmama,
kendi bedenleri üzerinde söz ve karar sahibi oldukları,
255
Kadına yönelik fiziksel, sözel, psikolojik ve cinsel şiddeti
önlemeye dönük kapsamlı politikaların geliştirildiği, ceza ve iş
yasalarının buna göre düzenlendiği, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların ortadan kaldırıldığı,
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin “kabahat” değil insanlık
suçu sayıldığı, sorumlularının yargılandığı, cezalandırıldığı
demokratik, özgür, eşit, adil bir ülke için;
· Sendika ve emek örgütlerinin kadın örgütlenmeleri ile
kadın sığınma evleri ve baroların kadın danışma merkezleri hak ihlallerini izlemeli, şiddete maruz kalanların mutlaka belgelenmesini ve hukuki yollara başvurmasını sağlamalıdır. Şiddete uğrayan kadınlara uğradıkları şiddeti
rapor edebilmelerini sağlamak üzere Türkiye’nin tüm bölgelerinde “acil yardım hatları” kurulması, uygulamanın
tüm kamuya açık yerlerde ve web sitelerinde tanıtılıp yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
· Şiddete uğrayan kadınlar koruma altına alınmalı, çocukları ile birlikte barınma, iş, beslenme, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılanmalı, kadınlara psikolojik desteğin de içinde
olduğu ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır.
· Uygulanmakta olan neoliberal politikaların bir ürünü olan
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası
(SSGSS) kadınları erkeklere daha da bağımlı kılmaktan
çıkarılmalı, herkese parasız, nitelikli, koşulsuz sağlık ve
sosyal güvence hakkı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
· Kadına yönelik şiddet ile mücadelede sorumlu olan tüm
kamu kurumları; bağımsız kadın ve emek örgütleriyle
işbirliği yapmalıdır.
· Ev içi emek, ücretsiz aile işçiliği, tarım sektörü gibi alanlarda kadın emeği ve hakları güvence altına alınmalıdır.
· Kadına yönelik şiddete yol açan, ayrımcılığı özendiren ve
meşrulaştıran gerici politikalar ve uygulamalar ortadan
kaldırılmalıdır.
· Aile içi şiddete karşı kadın mücadelesi desteklenmeli,
kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, toplumsal eğitim programları düzenlenmelidir.
256
· Medya kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme
olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.
· Kriz dönemleri başta olmak üzere, işten çıkarma tehdidi
ile cinsel taciz ve angarya iş yükleme uygulamaları cezalandırılmalıdır.
· Bütün kadınların, kendileri, çocukları, toplum ve insanlık
için verilen temel hak ve özgürlük mücadelelerinde yer
almaya ve bu mücadelelerin en önünde durmaya hakları
vardır. Kadınların örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
· Sendikalar gibi emek örgütleri başta olmak üzere, temsiliyet, söz, yetki ve karar hakkını kullanacakları mekanizmalar örgütlenmeli ve hayata geçirilmelidir.
· Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve
güvencesiz istihdam gibi tüm kötü muamele uygulamaları sendikal mücadeleye dahil edilmeli, buna yönelik
mücadele politikaları geliştirilmelidir.
3 Aralık 2012- 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle Genel
Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklama:
“Dünyada 650 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 9 milyon
engelli insan, farklı düzeylerdeki engelleriyle yaşama tutunmaya çalışıyor.
Ülkemizde engellilerin önemli bölümü hala eğitim hizmetlerine ulaşamamaktadır, nitelikli eğitime erişim açısından
modern ölçütlerin uzağında eğitim hizmeti sunulmaktadır.
Özellikle toplumsal yaşama katılımın en önemli ölçütü ve temel
bir insan hakkı olan çalışma hakkı ise, engelli yurttaşlar açısından temel bir sorun olarak öne çıkmakta, hatta diğer sorunların da kaynağı olarak değerlendirilmektedir.
Engellilik olgusunu tüm boyutlarıyla ele almada ve gerekli
adımları atmada özellikle kamu yönetimlerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Kültür alt yapısının oluşumunda sendikaların ve toplumsal örgütlerin katkısı göz ardı edilmemelidir.
Engellilerin ekonomik ve sosyal hakları Türkiye’nin de taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerle uyumlu hale getirilmeli ve
özellikle uygulamada karşılaşılan sorunların aşılması için
257
kamunun olanakları ve kaynakları etkin şekilde harekete geçirilmelidir. Çalışma hayatında ve toplumsal yaşamda engelliler
için özel önlemler alınmalıdır.
Tez-Koop-İş Sendikası olarak, 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü’nün, engelsiz bir yaşam için duyarlılıkların arttığı ve artırıldığı, engellilerin karşılaştığı sorunlara kalıcı çözümlerin üretildiği bir bir gün olarak anılmasını diliyoruz.”
10 Aralık 2012- 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle
Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan basın açıklaması:
“1939-1945 yılları arasında yaklaşık 80 milyon insanın ölümüne, 20 milyon insanın ise sakatlanmasına yol açan İkinci
Dünya Savaşının ardından 24 Ekim 1945 tarihinde kurulan
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 10 Aralık 1948’de yayınladığı
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, günümüzde 7 milyarı aşan
insanlık ailesinin hakları ve güvencesi yönünden önemli tarihsel ve evrensel belge niteliğindedir.
İlk maddesi; “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar; akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine
karşı kardeşlik anlayışıyla hareket etmelidirler” olan İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi’nde tanımlanan haklar, yeryüzünde
yaşayan tüm insanların, ulus, dil, din veya inanç, ırk, renk veya
sosyal köken, kalıtımsal özellik, siyasal veya herhangi bir
görüş, bireysel özellik, engellilik ve yaş gibi tüm farklılıklarının
herhangi bir ayrıma neden olmaksızın yalnızca insan olmalarından kaynaklanan haklarının tümüdür.
Günümüzde “İnsan hakları” kavramı, yeni haklarla daha da
boyutlanarak gelişmiştir. Sorun artık yalnızca “yaşama
hakkı”yla bağlantılı “bireysel haklar” düzeyinde değerlendirilmemekte çok daha geniş bir düzlemde “ekonomik, toplumsal,
siyasal, kültürel haklar” bütünlüğü içinde algılanmaktadır.
Ülkemizde insan hakları kavramının dar anlamda değerlendirilmesine sıklıkla tanık olunmaktadır. İnsan hakları kavramı
gündeme geldiğinde neredeyse yalnızca bireysel hak ve
özgürlüklerin baskı altında tutulması, hukukun çiğnenmesi,
kötü muamele, işkence, şiddet ve ırkçı saldırı, insanın fiziksel
varlığının tehdit eden tutum ve davranışlar gibi ağır insan hak258
ları sorunları yansıtılmaktadır. Oysa insan hakları kavramı, tüm
bunların yanında yeni kuşak hakları da kapsayan geniş düzlemli toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel haklar toplamıdır.
İnsan hakları kavramı ile birlikte anılması gereken en önemli siyasal kavramlardan biri demokrasi kavramıdır. İnsan haklarının yaşama geçeceği, besleneceği ve serpileceği ortam,
koşulsuz demokratik ortamdır. Çünkü demokrasinin olmadığı
toplumsal ve siyasal ortam, insan hakları nabzının yavaşladığı
veya duyulmaz olduğu bir ortamdır.
Tüm sendikalara ve demokratik toplum örgütlerine düşen
toplumsal görev, insan haklarının tüm unsurlarıyla ve boyutlarıyla yaşama geçirildiği demokratik hak ve özgürlükler için
mücadelelerini daha etkin kılmak ve geliştirmektir.”
8 Şubat 2013- Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu
basına ve kamuoyuna bir açıklama yaparak Media Markt işçilerinin
sendikamızda örgütlendiğini ve toplu iş sözleşmesi yetkisinin alındığını açıkladı. Açıklama aynen şöyle:
“Sendikamız Tez-Koop-İş, yıllarca yılmadan sürdürülen ve
artık toplu sözleşme görüşmeleri yapılan Tesco Kipa mağazalar zincirinden sonra, şimdi de Avrupa’nın ve ülkemizin en
büyük elektronik mağazacılık zinciri olan Media Markt işçilerini örgütledi ve toplu iş sözleşmesi için gerekli çoğunluğa ulaştı.
Türkiye’de 30’u geçen mağazası ve 2 bine yakın çalışanı
bulunan Media Markt’taki sendikal örgütlenme, uzun süren
özverili bir çalışmanın sonucu olarak gerçekleştirildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yetkinin verilmesini izleyen süreçte işverene toplu sözleşme görüşme çağrısı
yapılacak ve en kısa sürede toplu sözleşme görüşmelerine
başlanacaktır.
Sendikamız, tüm işçilere etkili güvenceler getiren, onların
yaşama ve çalışma koşullarını geliştirecek bir toplu sözleşmenin bağıtlanması için çaba gösterecektir.
Almanya merkezli çokuluslu bir şirket olan Media Markt’ın,
Almanya, Rusya ve Çin başta olmak üzere 18 ülkede 600’den
fazla mağazası ve 70 bine yakın çalışanı bulunuyor.
259
Örgütlenme sürecinde sendikamıza katkı ve desteklerini
güçlü biçimde gösteren sendikamız üst kuruluşları Küresel
Sendikal
Birlik
(UNI)’e,
Türkiye
İşçi
Sendikaları
Konfederasyonu (Türk-İş)’na, demokratik kuruluş ve tüm emek
örgütlerine; sendikal duyarlılıkla her türlü özveriyi gösteren
Media Markt işçilerine ve bu örgütlenmeyi başarıyla sürdüren
sendikamız birimlerinde çalışan tüm yönetici ve uzmanlarımıza teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla.”
10 Mart 2013- Genel Eğitim Sekreterlerimizden Ahmet Yıldız
Ankara’da vefat etti. 25.10.1948 tarihinde Kars Selim Akyar
köyünde dünyaya gelen Ahmet Yıldız, 1988-1989 ve 1991-1995
tarihlerinde Tez-Koop-İş Genel Eğitim Sekreterliği görevi yaptı.
10 Mayıs 2013- Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Osman
Gürsu’nun basına ve kamuoyuna açıklaması:
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı
tarafından iş güvencesini daha da darlaştıran yeni bir yasa taslağı çalışmasının başlatıldığı basına yansıdı.
Buna göre işten çıkartılan işçilerin dava açmalarının önüne
engel getirilecek; işten çıkartılan işçiler, Çalışma Bakanlığı
tarafından oluşturulan “Hakem Heyeti”ne başvurmadan yasal
hakları için dava açamayacaklardır. Yapılan düzenlemeyle iş
mahkemeleri pratikte neredeyse devre dışı bırakılarak işe iade
ve sosyal güvenlik konularına ilişkin uyuşmazlıklar, il ve ilçelerde kurulacak “İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem
Heyeti” tarafından değerlendirilecektir. Hakem Heyeti beş asil,
dört yedek üyeden oluşacak ve heyet üyelerinin dördü mülki
amir (vali veya kaymakam) tarafından atamayla, biri ise baro
tarafından belirlenecektir. Hakem Heyeti sürecinden sonra İş
Mahkemesi’nin vereceği kararlar kesin olacak, dava Yargıtay’a
götürülemeyecektir.
Gündeme getirilen yasa tasarısı, ülkemizde kısıtlı olan yani
yalnızca 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı işyerinde 6 aydan
daha uzun sürelerde çalışanları kapsayan iş güvencesini bile
neredeyse tümüyle yok etmeye yönelik yeni bir girişimdir. Bu
yeni yaklaşım, kıdem taminatı hakkını etkisiz kılmayı, taşeron
260
çalıştırmaları yaygınlaştırmayı ve kiralık işçilik sistemini yaşama geçirmeyi hedefleyen ve böylece emeğin demokratik haklarını sınırlandırmayı amaçlayan ve bu nitelikleriyle bir saldırganlık belgesi olan Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’ne
uygundur.
Son olarak Kasım 2012’de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Yasasıyla sendikal güvenceleri ortadan kaldıran
Hükümetin bu yeni girişimi, çalışma, sendika ve toplu sözleşme hakkına yönelik açık bir saldırı niteliğindedir. Amaçlanan
milyonlarca işçinin güvencesiz ortama itilmesi ve onların
“kolay alınan-kolay atılan”, “ekonomik bir girdi” ya da “meta”
durumuna indirgenmesidir.
Konfederasyonu ne olursa olsun tüm sendikaların, emeği
çok açık biçimde korunmasız bırakacak, iş güvencesini ortadan kaldıracak bu tasarıya karşı güçlerini birleştirmesi gerekli
ve zorunludur (10 Mayıs 2013).
26 Kasım 2013- Ankara 10. İş Mahkemesi’nce atanan kayyım
heyeti görevine başladı.
25 Mart 2014- Sendikamıza atanan kayyım heyeti, Tez-Koop-İş
Sendikası 9. Genel Kurulu’nun 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde toplanmasına karar verdi.
12-13 Nisan 2014- Sendikamız Tez-Koop-İş’in yenilenen 9.
Genel Kurulu 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara’da Tes-İş
Sendikası Toplantı Salonu’nda yapıldı.
26-27 Mart 2011 tarihinde yapılan ancak Yargıtay’ın aldığı karara
bağlı olarak yenilenen 9. Genel Kurul’un Divan Başkanlığına
Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel seçildi. Divan
Başkan Yardımcılığını Hakan Bozkurt, katip üyeliklerini Çağdaş
Duyar, Hasan Konaş ve Zekeriye Sancak’ın yaptığı Genel Kurul,
Anatüzük Değişikliği Komisyonu, Tahmini Bütçe Komisyonu, Hesap
Tetkik Komisyonu ve Kararlar Komisyonu üyelerinin seçimleri ardından Çalışma Raporu, Mali Rapor, Denetleme Raporu ve Tahmini
Bütçe görüşmelerini gerçekleştirdi.
Genel Kurul’da söz alan delegeler, 26-27 Mart 2011 tarihinde top261
SENDİKAMIZDA KAYYIM DÖNEMİ
9. Olağan Genel Kurulumuza katılacak
delege sayılarının belirlendiği 16 -17 Ocak
2011 tarihli Başkanlar Kurulunda başlayan ve
yargıya intikal eden ihtilaflar, 26.11.2013 tarihinde Sendikamıza kayyım atanması ile
sonuçlanmış; bu süreç Sendikamız tüzel kişiliğinin itibarına, örgütsel işleyişine ve örgütlenme faaliyetlerine olumsuz etkiler bırakmıştır. Genel Yönetim Kurulumuz 12-13 Nisan
2014 tarihli genel kurul sonrasında mümkün
olan azami gayretle 6 aya yaklaşan bu olağanüstü dönemin olumsuzluklarını telafi
etmeye çalışmıştır.
Ancak bu dönemin olumsuz etkileri tamamen ortadan kaldırılabilmiş değildir.
Hatırlanacağı üzere seçim sonuçlarını
garantilemek isteyen bir kısım yöneticiler 16
yıl ve 4 dönemdir uygulanan, kendi oyları ile
genel kurullarda kabul edilen, hatta kendilerinin yönetici seçilmelerinde de uygulanan
Anatüzüğümüzün 13/b -3 maddesini ihtiyari
bir organ olan Başkanlar Kurulu eliyle değiştirmeye teşebbüs ettiler. Bu sayede toplu iş
sözleşme yetkisi kesinleşmeyen Tesco – Kipa
işyerlerinde çalışan üyelerimizi şubelerin
delege sayılarının tespitine dahil etmek suretiyle kendi yanlarında yer alan şubelerin delege sayılarını artırmaya teşebbüs ettiler, açıkça tüzük suçu işlediler; bu amaçla Başkanlar
Kurulu toplantısını dağıtarak kendi görüşleri
doğrultusunda kararlar yazdırdılar.
Sendikamızın
anayasası
olan
Anatüzüğümüz, ve yönetim ilkelerimiz en yetkili kurulumuz olan genel kurulumuzda belirlenmiştir. Bu inançla O dönemde tüzüğümüzü
savunduk. Genel Kurul kararı ile kabul edilen
tüzüğümüz Yine bir Genel Kurul kararı ile
değiştirilebilir. Anatüzüğümüzü savunurken,
sendikaların seçilmiş kurulları eliyle yönetilme ve yönetim ilkelerini kendi genel kurullarında belirleme hak ve yetkilerine dayandık.
262
Sendikaların mahkeme kararları ile yönetilemeyeceğine, İşçi sınıfının örgütlenme ve
örgütlerini yönetme yeterliliğine güvenmek
gerektiğine inanmaya devam ediyoruz.
Uluslar arası Sözleşmelerde de bu böyledir.
87 nolu sendika özgürlüğüne ve örgütlenme
hakkının korunmasına ilişkin ILO sözleşmesine göre işçi örgütleri tüzüklerini serbestçe
belirleme, temsilcilerini özgürce seçme ve
yönetimlerini ve faaliyetlerini düzenleme hakkına sahiptirler; kamu makamları bu hakkı
sınırlayacak veya bu hakkın kullanılmasına
engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden
sakınmak zorundadır.
Başkanlar Kuruluna Anatüzüğü işine geldiği gibi yorumlatmak isteyenlere gerekli cevabı Ankara 9. İş Mahkemesi vermiştir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin Ana Tüzüğün
13/b-3 maddesinin demokratik esaslara aykırı olduğu yönündeki kararına gelince; Ana
Tüzüğümüzün 13/b-3 maddesi incelendiğinde, söz konusu hükmün sendika şubesinin
genel kurulda kaç delegeyle temsil edileceğine ilişkin kuralları içerdiği kolaylıkla görülebilmektedir. Bu hükümde delege seçilebilmeyi
engelleyici ya da seçilmiş delegelerin genel
kurula katılmalarını önleyici bir yönünün
bulunmadığı görülecektir.
Anatüzüğün bu hükmü sadece şubelerin
genel kurulda kaç delege ile temsil edileceğini düzenlemektedir. Yoksa kimlerin delege
seçilip seçilemeyeceğiyle ilgili bir kural getirmiş değildir; kişiler bazında bir takım sınırlamalar getirilmemiştir. Üyelerimiz kayıtsız şartsız zorunlu organlara aday olabilmekte ve
delege seçilebilmektedirler.
Anatüzüğümüzün 13/b-3 maddesi serbest
seçme seçilme hakkını ihlali niteliğinde değil;
delegeliğin şubeler arasında nasıl paylaşılacağını belirleyen seçim sistemi ile ilgilidir.
Mart 2011 tarihinde yapılan genel kurulu-
muzda Tüzüğün anılan hükmü gereğince,
Toplu iş sözleşmesi yetkisi kesinleşmeyen,
yetki ve işkolu tespit davaları devam eden
Tesco-Kipa işyerlerinde çalışan üyeler, şubelerin üye sayılarına dahil edilmemiş ve şubelerin üst kurul delege sayılarının belirlenmesinde dikkate alınmamıştır.
Ancak Tesco Kipa işyerlerinde çalışan üyeler şube genel kurulunu oluşturacak delegelerin belirlendiği delege seçimlerine katılmış
ve hatta delege seçilmişlerdir.
Başka bir ifadeyle, yapılan seçimlerde
Tesco Kipa işyerlerinde çalışan işçiler hem
seçme, hem de seçilme haklarını kullanmış,
hatta fiilen şube yönetimine, şube ve üst kurul
delegeliğine aday olup seçilmişlerdir. Bunun
yanında, Tesco Kipa işyerlerinden şube delegesi olarak seçilen çok sayıda Sendikamız
üyesi bulunmaktadır. Dolayısı ile bu tüzük
hükmünün seçme seçilme hakkının kısıtlanması ile ilgisi bulunmamaktadır. Delege seçimi konusunda sendika ana tüzüğünde sınırlandırıcı hiç bir hüküm bulunmamaktadır.
Tüzüğün düzenlediği konu şubelerin genel
kurulda kaç delege ile temsil edileceği yani
“temsil oranına”, “temsil sayısına” ilişkindir.
Sendika genel kurulları tüzük hükümleri ile
‘temsilde adalet’ , ‘yönetimde istikrar’ ilkelerini gözeterek, bu hususu serbestçe düzenleyebileceklerdir. Sendikanın nasıl yönetileceğini, yöneticilerin seçileceği seçim sistemini,
temsil oranını belirlemek Sendikayı oluşturan
üye ve delege iradesinin doğal bir sonucudur.
Bu tür düzenlemeler başka sendikaların
tüzüklerinde de yer almaktadır. Tüzükte yer
alan bu düzenlemenin getiriliş amacı hiçbir
biçimde üyelerin seçme seçilme haklarını ve
delege olmalarını engellemek değildir.
Bilindiği gibi henüz hiç toplu iş sözleşmesi
akdedilmemiş bir işyerinde aidat alınmamakta, alınamamaktadır. Aidat ödeyen üye ile
ödemeyen üye arasındaki bu ayırımın haklı
ve adaletli bir nedeni vardır. Şube profesyonel kadroları ve yönetici ücretleri dahi bu
esasa uygun olarak düzenlenmiştir. Ayrıca
Tüzüğümüzde yer alan bu düzenlemenin bir
amacı da seçime yakın bir tarihte, seçime
yönelik olarak “fason üye kaydının” engellenmesini sağlamak; akraba, eş dosttan sağlanan üyeliklerle muvazaa yoluna başvurulmasını seçim sonuçlarına yönelik girişimleri
engellemektir.
Maddenin konusu “temsil
oranı” amacı da “temsilde adalet” tir. Yoksa
yönetime katılmaya, seçme ve seçilme haklarına bir sınırlama getirmek değildir.
13/b-3 maddesi getirilirken temsilde adalet
ve yönetimde istikrar ilkelerinin gözetilmiş
olması tamamen meşru, adil ve objektif bir
amaçtır.
Genel Yönetim Kurulumuz 13/b-3 maddesinde getirilen düzenlemenin sendikal ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte olduğunu değerlendirmekte ve genel kurulumuzun iradesini
yansıtan bu hükmü savunmaya devam
etmektedir.
Yargı Kararları gereği, 26.11.2013 tarihinde
Ankara 10. İş Mahkemesince atanan Kayyım
heyeti 199 sayılı kararla göreve başlamıştır.
Kayyım Heyeti 25.03.2014 tarih 29 sayılı
sayılı kararı ile 9. Olağan Genel Kurulun 1213 Nisan 2014 tarihinde yenilenmesine karar
vermiş ve Delege sayılarını belirlerken,
Ankara 10 İş Mahkemesinin ve Yargıtay 22.
Hukuk Dairesinin onama kararına uygun olarak Anatüzüğün 13. maddesinin b fıkrasının
3. bendinde yer alan “toplu iş sözleşmesi yetkisinin kesinleşmesi” veya “aidat ödeme”
koşulları dikkate almaksızın belirlemiştir.
12-13 Nisan 2014 tarihli 9. Olağan Genel
Kurulumuz yeni yönetimi belirleyerek kayyım
dönemine son vermiştir.
21-22 Mart 2015 tarihli genel kurulumuza
katılacak delege sayıları, yukarıda sözü edilen yargı kararına uygun olarak, Anatüzüğün
13. maddesinin b fıkrasının 3. bendinde yer
alan “toplu iş sözleşmesi yetkisinin kesinleşmesi” veya “aidat ödeme” koşulları dikkate
almaksızın belirlemiştir.
263
lanan 9. Genel Kurul ve sonraki gelişmelerle son dönemde sendikanın kayyım süreci içine girmesi konularına odaklanan değerlendirmeler yaptı.
26-27 Mart 2011’de toplanan 9. Genel Kurul öncesi Tez-Koop-İş
Sendikası’nın Genel Başkanlığını yapan Gürsel Doğru yaptığı
konuşmada, sendikanın kayyım sürecine uzanan gelişmeleri aktardı.
Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu yaptığı konuşmada,
sendika tüzel kişiliğinin zarar görmesine neden olan gelişmeler
yaşandığını, işkolunun en büyük sendikal örgütü olan Tez-Koop-İş
Sendikası’nın tüm engellemelere ve içten yıpratma girişimlerine
rağmen kararlıkla yarınlara doğru yürüdüğünü söyledi. Kayyım
sürecinin başlatılmasını da eleştiren Haydar Özdemiroğlu, herşeye
rağmen Tez-Koop-İş’in genel kuruldan güçlenerek çıkacağına inandığını belirtti.
Genel Başkan Osman Gürsu, eleştirilere verdiği yanıtta, 2011
yılından günümüze uzanan sendikal gelişmeleri aktardı. Gürsu,
Tez-Koop-İş Sendikası’nın çok önemli tarihsel süreçten geçtiğini,
kayyım sürecinin en az zararla atlatılması için yoğun çaba harcadıklarını belirterek sendikanın geleceğe yönelik güçlü adımlar
atması gerektiğini söyledi. Gürsu, sendikal hak ve özgürlüklerin
kısıtlanmak istendiği bir dönemde sendikanın birbirlerine güvenen,
kenetlenmiş bir yönetime gereksinimi olduğunu söyledi. Sendikayı
kayyım sürecine götürmenin yanlış olduğunu belirten Genel
Başkan Osman Gürsu, kayyım süreci yaşanmadan sorunların birlikte tartışarak aşılmasını önerdiklerini, bunu Başkanlar Kurulu’nda
somut olarak dile getirdiklerini açıklayarak, “Gelin, sorunlarımızı
mahkeme kapılarında değil, konuşarak çözelim” önerisini birçok
kez yinelediğini vurguladı ve Genel Kurulun daha güçlü, daha etkin
bir sendikanın önünü açacağına inandığını belirtti.
Genel Yönetim Kurulu: Genel Başkan Osman Gürsu; Genel
Sekreter Hakan Bozkurt; Genel Mali Sekreter Yalçın Çalışkan;
Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Aydın; Genel Eğitim Sekreteri
Haydar Özdemiroğlu; Genel Yönetim Kurulu Üyesi M. Adem Can,
Genel Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Barın
Genel Denetleme Kurulu: İhsan Aydın, Mustafa Öz, Ahmet
Sözeri
Genel Disiplin Kurulu: Erdoğan Meral, Mehmet Yurttutan,
264
Ayhan İlgar, Mehmet Peköz, Şükrü Ergün
12-13 Nisan 2014- 9. Olağan Genel Kurulun ardından ilk
Başkanlar Kurulu 24 Nisan'da toplandı. Sendikamız ve ülke sorunları gündemiyle Genel Merkez binasında toplanan Başkanlar
Kurulu toplantısı 2 gün sürdü. Başkanlar Kurulu’nun sonuç bildirgesi şöyle:
1. Başkanlar Kurulumuz, 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde gerçeklestirilen Tez-Koop-İş Sendikası 9. Olağan Genel Kurulu
sonucunda görevlerine yeniden seçilen Genel Başkan Osman
Gürsu ve Yönetim Kurulunu kutlar, daha da güçlü bir TezKoop-İş Sendikası yaratmak için tüm desteğini Genel Yönetim
Kuruluna sunar.
2. Kayyım, sendikaların çalışma ve örgütlenme süreçlerini
tıkayan, endüstriyel ilişkilerde onarılmaz yaralar açan bir
kurumdur. Başkanlar Kurulumuz, işçinin iradesini yok sayan,
sendikaların bağımsızlık ilkesini zedeleyen bu sürecin bir daha
yenilenmemesini temenni eder ve bu hususta bütün sendikaları ve işçileri ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye davet etmektedir.
3. Türkiye’de her gün 4 işçi arkadaşımız iş cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirmekte, 6 arkadaşımız yaralanmakta ve her
yıl ortalama 1200 işçi arkadaşımız hayatını kaybetmektedir.
2014 yılının ilk üç ayında 246 arkadaşımız hayatını yitirmiştir.
2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, birçok
önlemi ilk defa yaşama geçirmesine rağmen iş kazalarının
önlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Bunda gerek yasanın
uygulanmasının ertelenmesi, gerekse etkin yaptırım ve denetim mekanizmalarının tanımlanmaması başrolü oynamaktadır.
Yetkililerin yaşananlardan ders çıkararak derhal yeni önlemler
alması
gerekmektedir.
Başkanlar
Kurulumuz,
Konfederasyonları ve siyasi partileri bu konuda derhal etkin
önlemler almaya davet eder.
4. Türkiye artık bir taşeron işçi cehennemine
dönüştürülmüştür. Daha düşük ücretli işçi çalıştırarak işgücü
maliyetlerini düşürme gayreti, işçiler ve emekçileri koruyan
bütün koruma önlemleri etkisizleştirmektedir. Türkiye’de 2002
yılında 360 bin olan taşeron işçi sayısı 2014 yılı itibariyle 1,75
265
TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI 9. GENEL KURUL KARARLARI
Tez-Koop-İş Sendikası 9. Olağan Genel
Kurulu,
Toplumsal ve sınıfsal sorumluluk içinde;
1- Ülkemizi, ulusal bütünlüğü ve bağımsızlığı konusunda en ufak bir ödün vermeden,
yerli ve yabancı karanlık güçlere ve ülkemizi
soymaya çalışan tekelci sermayeye karşı
savunmayı görev sayar.
2- Dil, din, ırk ve etnik köken ayrımı yapılmaksızın, toplumumuzu oluşturan çok renkli
mozaiğin tüm özgünlüğünü koruyan; barış,
kardeşlik ve dostluk içerisinde yaşayan,
demokratik Türkiye Cumhuriyetinin savunucusudur.
3- Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma yönünde atılan her türlü adımın destekçisi olmayı sürdürür.
4- Katılımcı demokrasinin tüm kurum ve
kurullarıyla işletilebilmesi için sürdürdüğü
mücadeleden asla taviz vermeyerek, parlamenter demokrasinin zaafa uğratılmasına
karşı parlamentomuzun saygınlığının, her
türlü politik çıkarın üzerinde tutulmasını vazgeçilmez bir ilke olarak kabul eder.
5- Ülkemizde insan haklarına yapılan saldırıların durdurulması, çağdaş hukuk devletine
yakışan şekilde 'Hukukun Üstünlüğü' ilkesi ile
yasaların herkese eşit olarak uygulanması ve
bir insanlık suçu sayılan işkenceye, kötü
muameleye, gözaltında kayıplara karşı etkin
önlemler alınması için mücadele verir.
6- 1980 Askeri Darbesi’nin günümüzde de
izlerini taşıyan 1982 Anayasasının antidemokratik tüm hükümlerinin; insan haklarına saygılı, çağdaş ve demokratik kurallar çerçevesinde yeniden düzenlenmesi yönünde mücadele verir.
7- Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim
Kanununun, katılımcı demokrasiyi ve fırsat
eşitliğini ön plana çıkartan biçimde değiştirilmesi için yapılacak çalışmalara destek verir.
266
8- TBMM tarafından onaylanan ILO
Sözleşmelerinin hayata geçirilebilmesi doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılması ve
halen
onaylanmamış
olan
ILO
Sözleşmelerinin de en kısa sürede onaylanarak hayata geçirilmesi için mücadele eder.
9- Sosyal ve sendikal hak ve özgürlükler
konusunda önemli güvenceler getiren
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın,
çekince konulan maddelerinin derhal onaylanmasını ve bu doğrultuda iç hukuk düzenlemelerinin yapılmasını demokrasinin gereği
sayar.
10- Kamu çalışanlarının sendika ve toplu
sözleşme özgürlüklerine getirilen tüm sınırlandırılmaların kaldırılarak tüm kamu çalışanlarının grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara bir an önce kavuşturulması için gerekli
dayanışmayı gösterir.
11- Sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme
yetki süreci yönünden önemli bir sorun olan
işyeri ve işkolu barajı engellerinin kaldırılarak
demokratik kurallara uygun yeni düzenlemelerin yapılması için mücadele yürütür.
12- İşsizlik Sigortası Fonu’nun yağmalanmasına karşı durur ve Fon’dan işçilerin daha
fazla yararlanmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için mücadele eder.
13- Sendikal mücadelenin vazgeçilmez
unsurları olan; genel grev, hak grevi ve dayanışma grevinin yasallaştırılması ve grev
yasağının kaldırılması için mücadele verir.
Hükümetin kıdem tazminatının kaldırılması
girişimini genel grev nedeni sayar. Tüm emek
örgütleriyle ortak mücadele yürütmeyi görev
sayar.
14- Lokavt uygulamasının kaldırılması
yönünde mücadele verir.
15- Ülkemizde önemli ekonomik ve sosyal
sorun olma özelliği taşıyan işsizlik soruna
karşı mücadele için etkin önlemler alınması
ve istihdam artırıcı projelerin geliştirilerek
yaşama geçirilmesi yönünde yapılacak her
türlü girişime destek verir.
16- Kadın ve çocuk işçilerin, fizyolojik
durumlarına uygun işlerde istihdamı için
yasal düzenlemelerin getirilmesi ve bu konuda ILO normlarının dikkate alınarak, sermayenin kadın ve çocuk emeği üzerindeki
sömürüsüne son verilmesi için mücadele
eder.
17- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününün resmi tatil ilan edilmesi ve kadınların yönetimlerde daha fazla görev alması için
çalışma yürütür.
18- İş kazaları ve meslek hastalıklarının
önlenmesine yönelik etkin önlemler alınması,
sağlık kurumlarının buna göre yeniden organize edilmesi ve konuyla ilgili mevzuatın güncelleştirilmesi için projeler hazırlar ve bunların hayata geçirilmesi için çaba sarf eder.
19- Başta madenlerde, tersanelerde, sanayi bölgelerinde yaşanan iş cinayetlerinin
sorumlularının bulunması ve yargılanması
için gerekli çalışmalara destek verir. Kayıtdışı
işçiliğin önlenmesi, gerekli denetimlerin yapılması ve bu konuda ilgililere ağır ceza yaptırımların getirilmesi için demokratik denetim
sorumluluğunu yerine getirir.
20- Sosyal güvenlik şemsiyesinin, tüm toplumsal kesimleri içerisine alacak şekilde
genişletilmesi ve bu boyutta tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi devletin sosyal güvenliğe
katkı sağlaması yönünde projelerin üretilerek
hayata geçirilmesi için çalışır.
21- Sosyal güvenlik kurumlarının, yıllardır
süren talandan kurtarılması için, bu kurumların mali ve idari özerkliğe kavuşturulması,
başta sağlık hizmetleri olmak üzere sunulan
tüm hizmetlerin, çağdaş standartlara ulaştırılması yönünde gereken her türlü çabayı sarf
eder.
22- Sağlık hizmetlerinin, devlet tarafından
parasız sağlanması ve hasta haklarının
korunması gereğine inanır ve bu yönde çaba
sarf eder.
23- Herkesin, fırsat eşitliği ilkesiyle parasız
eğitim görebileceği ve bilimsel anlamda nitelikli bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi ve
bunun için gerekli tüm altyapı çalışmalarının
en kısa sürede başlatılmasının gereğine inanır. Ayrıca; eğitim kurumlarında çağdaş, laik
ve bilimsellikten yana bir eğitim anlayışının
egemen kılınması yönünde üzerine düşen
görevleri yerine getirir.
24- Üniversitelerimizin pozitif bilim çerçevesinde, çağdaş normlara uygun bir yapılanmaya götürülmesi ve bu evrensel bilim kurullarında özerk ve demokratik eğitim olanağının
sağlanması ve yükseköğrenimin parasız hale
getirilmesi için mücadele eder. Üniversitelerde rektörlük atamalarının seçim sonuçlarına
sadık kalınarak gerçekleştirilmesini ve üniversitelerde demokratik ve özgür yönetimlerin
oluşturulmasını savunur.
25- Toplumumuzu olumsuz yönde etkileyen
özellikle kartelci ve yandaş medya kuruluşlarınca, ülkemizde yaşatılan kültür erozyonunun önlenmesi için gerekli çalışmaları örgütler ve destekler. Emek ve demokrasi mücadelesinin sesi olmak amacıyla kurulan ve bu
yönde yayın yapan yazılı ve görsel medya ile
dayanışma içinde olur. Basın emekçilerinin
örgütlenme hakkını savunur, gözaltına alınan
ve tutuklanan gazetecilerin serbest kalması
için yürütülen çalışmalara destek verir.
26- Ulusal gelirin adil dağılımını sağlayacak
ekonomi politikaları üretilmesi ve sanayi yatırımlarına ağırlık verilmesi, ekonomimizin rantiyecilikten kurtarılmasını sağlayacak tüm
çabaları destekler.
27- Az kazanandan az, çok kazanandan
çok vergi alınmasını öngören adaletli bir vergi
sisteminin oluşturulması ve vergi yükünün
çalışanların sırtından kaldırılması için gerekli
mücadeleyi sürdürür.
28- Sendikamız kölelik ve sefalet ücretine
dönüşen asgari ücretin, insanca yaşanacak
düzeye çekilmesi ve asgari ücretin vergi dışı
267
bırakılması için mücadele yürütür.
29- IMF ve Dünya Bankası’nın ülkemiz
işçi ve emekçilerinin yaşam koşullarını, hak
ve menfaatlerini geriye götürecek her türlü
dayatmasına karşı mücadele eder.
30- Yağma, talan ve işten çıkarmalarla
gündeme gelen bütün özelleştirme girişimlerine karşı mücadele yürütür.
31- Taşeronluk sistemine son verilmesi ve
taşeron şirketlerde çalışan işçilerin örgütlenmesi için başta örgütlü olduğumuz işyerlerinde olmak üzere çalışma yürütür.
32- Neo-Liberal politikalar çerçevesinde
çalışma hayatımıza sokulan "Esnek ve
güvencesiz çalışma" olmak üzere yasalarda
varolan anti demokratik düzenlemelerin kaldırılması için çaba sarf eder. Güvencesiz ve
kölelik çalışma şekli olan 657 sayılı yasanın
4/B ve 4/C maddelerinin kaldırılması için
mücadele eder.
33- Sendikal örgütlenme başta olmak
üzere her türlü sendikal çalışmanın önünde
engel teşkil eden antidemokratik düzenlemelerin kaldırılması için sürdürdüğü mücadeleye devam eder.
34- Ekonomik, demokratik ve sosyal
çıkarlarımızı savunabilmek için, parlamenter yapı içerisinde daha fazla temsil gücüne
sahip olmamız kaçınılmazdır. Bu bağlamda
sendika siyaset ilişkilerinin yoğunlaştırılması ve sendikalara, siyasal alanda daha
geniş ve özgürlükçü bir hareket alanı oluşturacak yasal düzenlemelerin yapılması için
demokratik baskı unsuru olma işlevini yerine getirir.
35- Siyasiler üzerindeki dokunulmazlık
zırhının, sadece düşünce özgürlüğü bağlamında kalması ve bunun dışındaki eylemlerde kaldırılması için mücadele verir.
36- İşçi sınıfının Birlik-Dayanışma ve
Mücadele Günü olan 1 Mayısların, tüm
emek örgütleriyle birlikte ortak kutlanmasını
savunur ve kitlesel kutlanması için aktif
çalışma yürütür.
268
37- Anayasanın temel ilkelerine aykırı bir
şekilde yapılandırılan, kamu işveren sendikalarının kapatılması için mücadele verir.
38- Tarım Satış Kooperatiflerine ve
Merkez Birliklerine devlet desteği sağlanması yönünde atılacak her türlü adımı destekler.
39- Sendikamızın üyelerinin gereksinimlerini karşılayabilecek yeni sosyal tesislerin
kurulması için çaba sarf eder ve var olan
tesisimizin üyelerimizin eğitim gereksinimleri karşılayabilecek şekilde faaliyetine devam
ettirir.
40- Uluslararası sermayenin saldırılarına
karşı emeğin enternasyonal mücadelesini
savunur. Uluslararası sendikalar ile ortak
mücadeleyi örgütlemek ve dayanışmayı
güçlendirmek için çalışır.
41- Sendikamız üye sayısının her geçen
gün daha da arttırılması yönünde yoğun
çaba sürdürmeyi demokratik ve sınıfsal bir
görev sayar. Bu amaçla hiçbir özveriden
kaçınmaz. İşkolu ayrımı yapmaksızın hakları için örgütlenme mücadelesi veren, işten
atılan ve direnen tüm işçi ve örgütleriyle
etkin dayanışma içinde bulunur.
42- Hükümetlerin özelleştirme girişimlerine karşı tüm sendika ve meslek örgütleriyle
birlikte mücadele yürütür.
43- Çevresiyle, insanıyla, doğasıyla yaşanabilir bir dünyanın yaratılması için başta
HES ve Nükleer Santrallere karşı verilen
mücadeleyi destekler. Kentsel dönüşüm adı
altında doğanın katledilmesine karşı durur
ve halkın ücretsiz barınma hakkını savunur.
44- Başta Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika
ve Uzakdoğu olmak üzere tüm ülkelerde
yürütülen insan haklarının egemen kılınması, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinin
yanında olduğunu ilan eder. Emperyalist
paylaşım savaşlarına ve işgallere karşı tüm
gücüyle mücadele eder.
milyona ulaşmıstır. Kamuda ise 350 bin kadrolu işçi bulunuyorken 700 bin taseron işçi çalışmaktadır. Bu tür kuralsız istihdam politikası sürdürülemez, sürdürülmemelidir. Üniversitelerde, okullarda, hastanelerde, karayollarında binlerce isçi bu tür
çalıştırmanın muvazaalı çalıştırma olduğunu yargı aracılığıyla
tespit ettirmiş, ancak siyasi iktidar yaklaşık 3 yıldır yargı kararlarını uygulamamakta direnmektedir. Başkanlar Kurulumuz,
kamuda güvenceli istihdamın sağlanması ve bütün çalışanların toplu sözleşme haklarından yararlanabileceği bir ortam
yaratılması gerekliliğini bir kez daha yinelemektedir.
4. Bugün hâlâ emekçilerin özgürce örgütlenmesinin önünde
onlarca engel bulunmakta, Anayasal sendika seçme hürriyeti
baskıyla, tehditle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Başkanlar Kurulumuz, üyelerimize yönelik bu tür saldırıları
şiddetle kınamaktadır.
5. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na
ilişkin ILO Uzmanlar Komitesi kararı yayınlanmış ve toplu sözleşme yetki süreci ILO’nun 98 Sayılı sözleşmesine aykırı
bulunmuştur. Tez-Koop-İş Sendikası, söz konusu yasanın antidemokratik olduğunu ve yeni yasaklar getirdiğini defalarca
dile getirmiştir. Bu çerçevede siyasi iktidarın çalışanların uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış Anayasal hakları
olan örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını özgür biçimde kullanabilmeleri için vakit kaybetmeksizin sendikalar ve konfederasyonların da görüşlerini alarak yenilemesi gerekmektedir.
6. Başkanlar Kurulumuz, emeğin kazanılmış haklarına yönelik saldırıların, işsizliğin, yoksulluğun arttığı, çalışma hayatında kuralsız, güvencesiz, esnek çalışma biçimlerinin ve taşeronlaşmanın hâkim kılınmaya çalışıldığı, sendikal hak ihlallerinin, düşünce özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişimlerin arttığı bir dönemde; 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma
Gününün ülke çapında en kitlesel katılımla etkin ve güçlü bir
şekilde kutlaması gerektiğine inanmaktadır.
Türkiye’de çalışma yaşamının ve emekçilerin bu kadar ağır
ve yıkıcı sorunları bulunurken siyasi iktidarın 1 Mayıs kutlamalarını bir mekân tartışmasına indirgeyerek kısıtlama çabası, bu
sorunları gölgelemektedir.
Özellikle İstanbul’da yapılacak 1 Mayıs’ın Türkiye işçi sınıfı
269
açısından artık bir sembol haline gelmiş Taksim Meydanında
kutlanmasının valilikçe yasaklanması ise iktidarın çalışanlara
ve örgütlerine, en temel insan haklarına karşı yaklaşımını göstermektedir.
Bugüne kadar, defalarca kutlama yapılan ve hiçbir kutlamada herhangi bir olay yaşanmamasına rağmen, 1 Mayıs için getirilen kısıtlama, demokratik anlayışla bağdaşmaz. Hükümetin 1
Mayıs ve emek güçlerine karşı takındığı tutum, demokratik
yönetim anlayışından oldukça uzaktır.
Gerçek demokrasinin inşasının Türkiye’nin tüm sorunlarının
çözümünün tek ilacı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
İşçi ve emekçiler Türkiye’nin her tarafında 1 Mayıs’ı alanlarda
el ele, kola kutlayacaktır, üyelerimizle beraber Tez-Koop-İş
Sendikası olarak bizler de alanlarda yer alacağız.”
1 Mayıs 2014- Sendikamız Genel Yönetim Kurulu 1 Mayıs İşçi
Bayramı nedeniyle şu açıklamayı yaptı:
“Dünya işçilerinin birlik mücadele ve dayanışma günü 1 Mayısın tüm emek dünyası için büyük bir anlamı ve değeri vardır.
Bunun nedeni açıktır:
-1 Mayıs dili, dini, ırkı, ulusu, cinsiyeti, yaşı, siyasal ve sosyal düşüncesi ne olursa olsun tüm dünya işçilerinin ekonomik,
sosyal ve demokratik haklarını gündeme getirdiği, dayanışma
ve mücadelesini vurguladığı bir gündür.
-1 Mayıs, emeğin tüm insanlık için daha iyi bir dünya özlemi
doğrultusunda örgütlü mücadelesini ve dayanışmasını daha
ileriye, daha geniş boyutta geliştirme kararlılığını gösterdiği bir
gündür.
Bu nedenle hangi ülkede, hangi kentte olursa olsun 1 Mayısın kutlandığı her yerde, neredeyse aynı istemler haykırılır,
aynı özlemler dile getirilir, insanlığın ortak değerleri vurgulanır; gerilimsiz, kansız, savaşsız bir dünyanın yaratılması doğrultusunda özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet, güvence ve
emek haklarının yaşama geçirilmesi kararlılığı belirtilir.
Sendikalar bu evrensel ve kavrayıcı özelliği nedeniyle her 1
Mayısta ekonomik, sosyal ve siyasal istemlerini bir kez daha
ortaya koyar, bunun için sokakları, alanları doldurur, coşkulu
270
gösteriler gerçekleştirirler.
1 Mayıs’ın anlamını yaşama geçirme doğurultusunda sendikaların ve demokratik örgütlerin bu birlik, dayanışma ve mücadele günü, kapitalistler ve onların siyasal iktidarları ve temsilcileri tarafından sürekli biçimde engellenmek, baskı altında
tutulmak istenmiştir.
Bu nedenle ülkemizde 1 Mayısların kitlesel biçimde kutlanması on yıllarca yasaklanmış, “Bahar ve Çiçek Bayramı” gibi
çarpıtmalarla unutturulmak istenmiş, bilinçli biçimde yaratılan
gerilim ve şiddet ortamından yarar sağlanmaya çalışılmış ve 50
yıl sonra ilk kez 1976 yılında gerçekleştirilen kitlesel 1 Mayıs
kutlamasından bir yıl sonra 1977 yılında İstanbul Taksim’de
açık bir katliam gerçekleştirilmiştir. Bu katliamın failleri, aradan geçen 37 yıla rağmen neredeyse inatla açığa çıkartılmamıştır. Ve yıllarca 1 Mayıslarda emek dünyasının ulusal ve
uluslararası istemlerini haykırmasını engellemeye çalışan siyasal iktidarlar, hiçbir demokratik ilke ve kural ile açıklanamayacak gerekçeler ileri sürmüş; sendikaların ve demokratik kuruluşların en doğal hakkı olan gösteri ve toplu eylem haklarını
doğrudan veya dolaylı biçimde yasaklamaya çalışmışlardır.
Onların istediği, sendikalara ve demokratik örgütlere boyun
eğdirmektir, susturmaktır.
Bu onursuzluğu sınıfsal ve demokratik haklarının bilincinde
olan sendikalara yaptıramayacaklardır.
Yanıldılar, yanılıyorlar.
Bu olmadı, olmayacak.
Tarihsel ve sosyal haklarının bilincinde olan sendikalar,
demokratik hakları için direnecek ve her 1 Mayıs’ta her türlü
engele rağmen sendikal, sosyal ve siyasal istemlerini kararlılıkla dile getireceklerdir.
Çünkü 1 Mayıslar, tüm dünya işçilerinin olduğu gibi Türkiye
işçi sınıfı için de birlik, mücadele ve dayanışma günüdür.
Çünkü 1 Mayıslar, işi, ekmeği, onuru ve güvenceyi alanlarda
haykırma günüdür.
- Haksızlığın, yoksulluğun, eşitsizliğin ve adaletsizliğin olmadığı; savaş ve baskının yaşanmadığı; şiddetin, kinin,
nefretin ve korkunun dışlandığı,
271
- İşsizliğin sona erdiği, tüm kadın ve erkeklerin insan onuruna yakışır biçimde güvenli çalışma olanağına kavuştuğu,
- İnsan haklarına saygılı; ulus, etnik köken, ırk, din, siyasal
görüş, cinsiyet, sağlık veya yaş gibi farklılıkların sömürülmediği;
- Yaşam kalitesinin geliştirildiği; gelecek kuşaklar için sürdürülebilir, temiz bir çevrenin yaratıldığı;
- İnsan onuruna yakışır iş, güvenli bir gelecek, sendikal
hak ve özgürlüklerin tam olarak geliştirildiği;
- Demokrasinin siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın tüm
alanlarında yaşama geçirildiği ve kurumsallaştırıldığı;
- Hukuk devleti kurallarının yaşama geçirilerek statü ve
konumu ne olursa olsun herkesin yargı önünde hesap
verebildiği bir ülke ve dünya özlemi için,
Tüm üyelerimizi 1 Mayıs kutlamalarına omuz vermeye, katılmaya çağırıyoruz.
Yaşasın dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma
günü 1 Mayıs...
Yaşasın emeğin aydınlık günü...
Yaşasın Türkiye işçi sınıfı...
13 Mayıs 2014- Soma’da 301 madencinin ölümüne yolaçan katliam üzerine sendikamız kamuoyuna şu açıklamayı yaptı:
“Manisa Soma madenlerinde 13 Mayıs 2014 tarihinde (dün)
yaşanan iş cinayeti sonucu, ilk açıklamalara göre 201 madenci yaşamını yitirdi. Bu sayının ilerleyen saatlerde daha da artabileceği bildirilmektedir.
Soma’da “Trafo Patlaması” nedeni ile açıklanmaya çalışılan
iş cinayetinin yalnızca bir “patlama” ile ortaya çıktığını söylemek olanaksızdır.
Soma’da yaşanan cinayet, insanı ve çalışanı değil; üretimi,
verimliliği ve kârı önceleyen, işçileri aşırı çalışmaya zorlayan
taşeronlaştırma ve güvencesizleştirme politikalarının olağan
sonucudur. Çünkü bir işyerinde ortaya çıkan herhangi bir
“kaza” birdenbire ve ansızın ortayı çıkmaz. Özellikle madenler272
de oluşan kazalar, günümüz teknolojileri dikkate alındığında,
sessiz ve sakin gelmez. Bu kazalar, bilinemez, önlenemez ve
kontrol edilemez kazalar değildir; geleceğini bildirir, yıkar ve
öldürür...
Dün Soma’da meydana gelen toplu iş cinayeti için, “kaderleriydi, Milletimizin başı sağolsun” diyerek ölümler olağanlaştırılamaz ve sorumlular gizlenemez. Ve yine ölen madencilerin
yakınlarına tazminatlar ödenerek cinayetler bireyselleştirilemez, zamanın unutmasına terkedilemez ve kapatılamaz.
İş cinayetinin nedenleri ve sorumlularına ilişkin soruşturma,
kurtarma çalışmalarının sürdürüldüğü aşamada da yürütülmeli; olaya ilişkin deliller korunmalı ve iş cinayeti tüm yönleriyle
ve gelişmeleriyle en kısa zamanda kamuoyuna açıklanmalıdır.
Cinayete neden olanlar, sıfatı, statüsü, kurumu ve yetkisi ne
olursa olsun, en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.
Soma iş cinayetinde yaşamlarını kaybeden tüm madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve sendikal örgütleri Türkiye Maden-iş Sendikası’na başsağlığı ve sabır; yaralılara acil şifalar diliyoruz.”
15 Mayıs 2014- Manisa Soma’da yaşanan, ülkemiz tarihinin en
büyük iş cinayetiyle Türk-İş tarafından 1 hafta süreyle tüm işyerlerinde yas ilan etti. Hafta boyunca tüm işyerlerinde üç dakika süreyle işin durdurularak saygı duruşunda bulunulması ve bu iş cinayetinin protesto edilmesini kararlaştırıldı.
1 Eylül 2014- Genel Yönetim Kurulu tarafından 1 Eylül Dünya
Barış Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında şu görüşlere
yer verildi:
“İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıç günü olan 1 Eylül, savaşın 1945 yılında sona ermesi ardından 1950 yılından günümüze her yıl “Dünya Barış Günü” olarak kutlanıyor.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kutlanmasının amacı, büyük
toplumsal ve ekonomik yıkımlara yol açan; halkları birbirine
düşman eden, kuşaklar boyunca sürecek kin ve intikam duygularını besleyen; şiddeti, nefreti ve kanı kutsayan savaşlara
karşı duyarlılık oluşturmak, barış ve hoşgörü kültürünü güç273
lendirmek, geliştirmek ve pekiştirmektir.
Savaşların tüm insanlık tarihi içinde yaklaşık 3 milyar insanın ölümüne yol açması, yalnızca 20. Yüzyılda yaşanan savaşlarda 100 milyonu aşkın insanın ölmesi, milyonlarca insanın
yaralanması, onbinlerce köyün, kentin veya yerleşim biriminin
yok edilmesi; neredeyse milyara varan insanın geçici veya
kalıcı olarak sığınmacı durumuna düşürülmesi, açlık sefalet ve
hastalıklarla boğuşması... savaşın gerçek yüzünü açıklamaya
yeter kanıtlardır.
Günümüzde tüm yaşananlara rağmen savaşlar, çatışmalar
ve şiddet durmuyor, durdurulamıyor. Özellikle Afrika’da ve
Ortadoğu’da süren savaşlar, silahlı birliklerin çatışması olmaktan çok daha öteye sivil halka dönük soykırımlar biçimde sürdürülüyor. Ortadoğu’da Suriye ve Irak’ta yuvalanan terör
örgütleri kitlesel katliamlar yaparken, saldırganlıkta sınır tanımayan İsrail ise Filistin halkına dönük saldırılarını sürdürüyor.
Savaşa karşı tutum almak, barışı, güvenliği ve
toplumlar/halklar arasında yakınlaşmayı ve dayanışmayı
savunmak, günümüzde çok daha önemli bir değer olarak ortaya çıkıyor. Bu duyarlılık, savaşlarla kuşatılmış bir bölgenin
içinde bulunan ülkemizde yaşayan tüm insanlar açısından çok
önemli bir olgu durumundadır.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde tüm dünyada savaşların,
çatışmaların, soykırımların, şiddetin ve nefretin son bulmasını
istiyoruz. Güvenlik istiyoruz. Kardeşlik istiyoruz. Barış istiyoruz.”
7 Ekim 2014- 7 Ekim Dünya İnsana Yakışır İş Günü nedeniyle
yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“İnsan hakları, özgürlük, eşitlik ve adalet biribirlerini koşullandıran, güçlendiren ve besleyen kavramlardır.
Çalışma yaşamının insana yakışır koşullarda sürdürülmesi
ya da insan onuru ile bağdaşır olması, ancak bu kavramların
yaşam bulduğu ve serpildiği koşullarda olanaklıdır.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü insana ilişkin her değerin
oluşmasında ve güvence altında tutulmasında gerekli ve
zorunlu koşulları yaratır.
274
İnsana yakışır iş, tüm çalışanların geleceğinin güvence
altında tutulduğu; siyasal, sosyal ve ekonomik nitelikli her türden örgütlenme hakkının tanındığı; söz, temsil ve demokratik
eylem hakkına saygı duyulduğu; cinsiyet, ırk, renk veya sosyal
köken, kalıtımsal özellik, dil, din veya inanç, siyasal veya herhangi bir görüş, bir ulusal azınlığın üyesi olma, bireysel özellik, engellilik, yaş veya cinsel yönelim gibi nedenlerle ayrımcılığa uğranmadığı, horlanmadığı, aşağılanmadığı, açık ya da
gizli şiddetle karşılaşmadığı, bilinçli ya da bilinçsiz eşitsizlikler
ortamında kalınmadığı özetle insana ilişkin farklılıkları nedeniyle dışlanmanın bulunmadığı koşullarda sürdürülen çalışmadır.
Türkiye’de çalışma koşullarının çok önemli ölçüde sorunlar
içinde bulunduğu, dünün birçok sorununun önlem alınmaması ve çözümlenmemesi nedeniyle artık birer tehdit durumuna
geldiği son aylarda yaşanan Soma katliamında 301 işçinin,
ölümü ile Mecidiyeköy’de 10 işçinin ölümüne yol açan olaylarda somut olarak görülmüştür. Ancak çalışanların yaşadıkları
sorunların gerçekte çok daha geniş, çok daha derin ve çeşitlilik gösteren toplumsal riskler ve tehditler düzeyindedir.
- 75 milyonu geçen nüfusun yaklaşık 11 milyonu sosyal
güvenlik kapsamı dışındadır. 12 Milyon insan, yeterli geliri olmadığı için yoksulluk vesikası alarak sağlık hizmetlerinden yararlanmak üzere SGK’ya başvurmaktadır.
- Açık işsizlik oranı yüzde 25’lere dayanmaktadır.
Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmamaktadır. Genç işsizliği kimi illerde yüzde 60-70’e tırmanmaktadır. Kadınların işgücüne katılımı artmak yerine gerilemektedir; onlar için sürdürülebilir iş, her geçen gün
daralmaktadır. İşe katılım süreci yerine işten eve dönüş
belirleyici bir özellik durumundadır.
- Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşmaktadır. TÜİK verilerine göre geçici çalışanların sayısı 2 milyon geçmiştir.
Emek sömürüsünün barbar uygulamalarından olan taşeron çalışma 2 milyonun üzerindedir.
- Çoluk-çocuk yarım milyon insan, ülkenin farklı bölgelerinde çok zor ortamlarda konaklayarak, kötü ve ağır
koşullarda ve yetersiz ücretlerle mevsimlik işçi olarak
275
çalışmaktadır. Balıkçı barınakları, orman içleri ve tarlalar
sosyal güvenlikten, haktan-hukuktan yoksun yüzbinlerce
insanın çalıştığı ortamlar durumundadır.
- 50’den az işçinin çalıştığı tarım ve orman işyerlerindeki
işçiler İş Yasası kapsamında değildir. Onlar nasıl 150 yıl
önce Mecelle’ye göre birer “ecir-i has” ise şimdi de koskoca ülkede Tarım İş Yasası olmaksızın köleliği anımsatır
biçimde çalıştırılmaktadır.
- İşçilerin çok önemli bölümü, asgari ücretle ve hatta daha
az ücretlidir. Asgari ücret, bırakın yoksulluk sınırında
olmayı açlık sınırının bile altındadır.
- İş Yasası kapsamında bulunan çalışanların yaklaşık
yüzde 8-9’u sendikalıdır. Milyonlarca işçi, sendikal ve
toplu sözleşme haklarından yararlanamamaktadır.
- İş güvencesi hakkı ancak 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı, 6 ay süreyle çalışılan işyerlerinde çalışan işçiler için
geçerlidir.
- Demokratik bir hak olan grev ve endüstriyel eylem hakları yasaklar altında tutulmuştur. Sendikal örgütlenmenin
ve toplu sözleşme hakkının en önemli boyutunu oluşturan “Hak Grevi” yasaklanmıştır.
Sendikalar ekonomik ve toplumsal olumsuzlukların giderilmesi, insan onuruna yakışır iş ortamının sağlanması doğrultusunda daha etkin davranmak, hakların korunması ve genişletilmesi doğrultusunda güç ve eylem birliği oluşturmak üzere çok
daha etkin, kararlı ve ödün vermeden mücadele etmek zorundadır; bekleyen, ve yakınan değil, değiştirmek üzere sorumluluk alan bir davranışı geliştirmek zorundadır. Artık bu tüm sendikal örgütler için toplumsal ve tarihsel bir sorumluluktur.
İnsana yakışır onurlu işe ulaşmanın başkaca bir yolu yoktur.”
15 Ekim 2014- Sendikamız Başkanlar Kurulu 15-16 Ekim 2014
tarihlerinde Ankara’da toplandı.
Tez-Koop-İş Genel Merkezinde toplanan Başkanlar Kurulu’nun
açılışında bir konuşma yapan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal hareketin önemli sorunlarla karşı karşı bulunduğunu, demokra276
tik hak ve özgürlüklerin baskı altına alınmak istendiğini belirterek,
toplumsal kutuplaşma ve ayrışmanın önemli bir risk oluşturduğunu
söyledi.
Taşeronlaştırmalar konusuna değinen Genel Başkan
Osman Gürsu, güvencesizliği aşmak ve güvenceli bir çalışma ortamını sürekli kılmak için sendikaların tek seçenek olduğunu belirterek toplu iş sözleşmelerinin önemini vurguladı.
Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu, iki gün süren toplantısında genel sorunlarla birlikte örgütsel sorunları gündeme getirerek
çözüm önerilerini tartıştı ve kamuoyuna duyurmak üzere şu açıklamayı yaptı:”
“1- Savaş hiçbir zaman kabul edilebilecek bir durum olmadığı gibi, özellikle sivil halka yönelik vahşet düzeyine ulaşan
eylemler insanlık suçudur. Sınırlarımızın hemen yanıbaşında,
Irak’ta, Musul’da, Tuzhurmatu’da; Suriye’de, İbdil ve Rakka ile
son olarak Kobani’de İŞID terör örgütünün Türkmen, Kürt,
Yezidi ve tüm bölge halklarına karşı yaptığı insanlık dışı vahşet
kabul edilmez. Bu terörün durdurulması sadece bölge ülkelerinin değil bütün herkesin sorumluluğudur ve savaş mağdurlarına derhal insani yardım yapılması bir insanlık görevidir. Bu
görev siyasal ve uluslararası çıkarlara heba edilmemelidir.
2- Siyasal iktidarın İŞID terör örgütünü bahane ederek ülkemiz topraklarını yabancı ülke askerlerinin üssü haline getirmesine ve İncirlik’teki Amerikan üssünün açılmasına ilişkin tezkere kabul edilemez. Ülkemizin ve ülkemizdeki emekçilerin
Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine neden olacak, savaşı
Türkiye topraklarına yayacak adımlardan kaçınılmalıdır.
3- Ülkemizde Kobani’de yaşanan sürece ilişkin demokratik
bir biçimde yapılan gösterilerin farklı boyutlara sıçratılarak bu
olaylar sonucunda 34 yurttaşımızın ve 2 emniyet görevlisinin
ölümü ve yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar
da tasvip edilemez. Ancak, siyasi iktidarca yapılan gösteriler
bahane edilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin anti demokratik bir
polis devleti haline dönüştürecek Anayasal hakkımız olan toplantı ve gösteri hakkımızı kısıtlayacak, yasaklayacak her türlü
düzenleme de aynı nitelikte bütün demokratik kitle örgütlerince ve sendikalarca karşı çıkılması gereken bir durumdur.
Siyasal iktidarı demokrasiyi ve evrensel hak ve özgürlükleri
ortadan kaldıracak her türlü düzenleme ve müdahaleden uzak
277
durmaya çağırıyoruz.
4- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak kamuoyunda torba yasa olarak tanımlanan 6552 sayılı İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılan taşeron çalışma hakkındaki düzenlemelerin emekçilerin
beklentilerinden çok uzak olduğunu düşünmekteyiz. Taşeron
çalışmayı önlemek yerine kamuda bütün işlerin taşerona devredilmesine imkan tanıyan bu yasal düzenleme aynı zamanda
taşeron işçilerin örgütlenme ve toplu sözleşme haklarından
yararlanmasına ciddi kısıtlar getirmiştir. Siyasal iktidarın bir an
önce taşeron işçi çalıştırmaya son vermesini, kamuda çalışan
taşeron işçilerin kadroya alınmalarını veILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ile 94 sayılı Sözleşmesine uygun bir biçimde
yasal düzenlemeler yapması gerektiğini tekrar ifade ederiz.
5- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak Soma’da
kaybettiğimiz işçi arkadaşlarımız ve madencilerin sorunları ile
ilgili ve taşeron çalışmayı önlemek adına Meclis gündemine
alınıp yasalaştırılan torba kanunun çalışanların sorunları yerine siyasal iktidarın ve bürokrasinin sorunlarını çözmeye
dönük bir hale getirilmiştir.
Çalışma yaşamının kanayan yaralarının çözüme kavuşturulması, işçilerin beklentilerinin karşılanması için vakit kaybedilmeden gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini tekrar
hatırlatırız.
6- Çalışanların kazanılmış hakları olan kıdem tazminatı hakkına dönük siyasal iktidar tarafından yeniden orta vadeli programda gündeme getirilen kıdem tazminatı fonuna ilişkin işçi
sınıfının ve sendikaların tavrı açık ve nettir. Türk-İş Genel
Kurulunda alınan karar çerçevesinde gerekli mücadelenin verileceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Kıdem tazminatına
dönük saldırı hiçbir koşul altında kabul edilemezdir.
7- Siyasal iktidarın orta vadeli programında gündeme getirilen geçici iş ilişkisi ve özel istihdam büroları zaten esnekleştirilmiş işgücü piyasalarını daha da kuralsız ve emekçileri
örgütsüz/ korumasız hale getireceğinden, tüm emek örgütleri
Sendikamız Başkanlar Kurulu tarafından bu saldırıya karşı
ortak mücadeleye davet edilmektedir.
8- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulumuz sınıf daya278
nışmasının bir gereği olarak özelleştirmeye karşı mücadele
veren Yatağan ve Kemerköy Termik santrallarinde çalışan işçilerin örgütlü oldukları Tes-İş ve T. Maden-İş sendikaları ile
dayanışma içinde olduğunu bir kez daha kamuoyuna iletirken,
Sütaş’ta işverenin bütün kanun dışı baskısına ve tahditlerine
rağmen örgütlenme çalışmasını sürdüren kardeş sendikamız
Tekgıda-İş Sendikasının mücadelesinin de yanında olduğumuzu ve bu örgütlenme sırasında işten atılan işçi arkadaşlarımızın yalnız olmadığını kamuoyuna duyururuz.
9- Sendikamız daha önce olduğu gibi bugün de özelleştirme
adı altındaki yağma ve talana karşıdır. Özellikle 2014 yılı kısa
vadeli programında hala kamunun elinde olan limanlar, otoyollar, kamu bina ve arazileri ile madenlerin Anayasa, yasa ve
kurallara rağmen haraç mezat satılmasına karşı çıkmaya
devam edecektir. Özelleştirme işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk
getirmektedir. Siyasal iktidarın bu politikalardaki ısrarcılığından vazgeçmeye çağırıyoruz. Tüm emek ve demokrasi güçlerini ortak mücadeleye çağırırız.
10- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak 2015
yılında gerçekleşecek olan kamu işyerleri toplu pazarlık süreci
öncesinde kamu işçilerini gerçekçi olmayan enflasyon hedefleri çerçevesinde açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmemesi ve
kamuda çalışma hayatına ilişkin biriken sorunların çözümü
için bütün sendikaların ortak mücadele etmesi gerektiği anlayışımızı ve kararlılığımızı kamuoyuna duyururuz.”
25 Kasım 2014- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle yapılan
basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Orta çağda cadı diye yakılan, ilkel sömürgecilik çağlarında
savaş ganimeti olarak esir alınıp, köle olarak satılan, gericiliğin
hüküm sürdüğü topraklarda taşlanan, idam sehpalarına konulan kadınlar, bugün hala şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor.
Evde, işte, okulda, sokakta, karakolda fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan ya da çocuk yaşta evlenmeye zorlanan kadınların, namus ve/veya töre adına yaşam hakları yok edilebiliyor.
Kadınlar çocuk yaşlarından itibaren en büyük şiddeti en yakınlarından; babalarından, eşlerinden hatta oğullarından görebili279
yor. Ayrımcılık, kötü muamele, düşük ücretle istihdam, eğitimsizlik, erken yaşta evlendirilme, toplumsal alanlarda düşük
temsil uygulamaları, kadına yönelik şiddetin çeşitli biçimleridir.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin “kabahat” değil insanlık
suçu sayıldığı, sorumluların yargılandığı ve cezalandırıldığı
demokratik, özgür, eşit, adil bir ülke için;
- Kadınların uğradıkları şiddeti rapor edebilmelerini sağlamak üzere ülkenin tüm bölgelerinde “acil yardım hatları” kurulması, uygulamanın tüm kamuya açık yerlerde
tanıtılıp, ulaşılabilir şekilde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
- Şiddete uğrayan kadınlar koruma altına alınmalı, çocukları ile birlikte barınma, iş, beslenme, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılanmalı, kadınlara psikolojik desteğin de içinde
olduğu ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır.
- Uygulanmakta olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası (SSGSS) kadınları erkeklere bağımlı kılmaktan çıkarılmalı, herkese parasız, nitelikli, koşulsuz
sağlık ve sosyal güvence hakkı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
- Kadına yönelik şiddet ile mücadelede sorumlu olan tüm
kamu kurumları; bağımsız kadın ve emek örgütleriyle
işbirliği yapmalıdır.
- Medya kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme
olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.
- Bütün kadınların, toplum ve insanlık için verilen temel
hak ve özgürlük mücadelelerinde yer almaya ve bu mücadelenin en önünde durmaya hakları
vardır. Kadın
örgütlenmelerinin
önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Sendikalar gibi emek örgütleri başta olmak üzere, temsiliyet, söz, yetki ve karar hakkını kullanacakları mekanizmalar örgütlenmeli ve hayata geçirilmelidir.
- Şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve güvencesiz istihdam
gibi tüm kötü muamele uygulamaları sendikal mücadelenin ana unsurlarından biri olmalıdır.
- Kadına yönelik şiddetle mücadele, Sendikalar ve diğer
280
emek örgütlerinin, erkek üyeleri de kapsayan ana eğitim
konularından biri olarak programlanmalıdır.
25 Kasım 2014- Bursa Şube Bakanı Ünal Özcan vefat etti.
Sendikamızda çeşitli organlarda görev alan Ünal, 2011-2014 tarihleri arasında Genel Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.
3 Aralık 2014- Tez-Koop-İş Genel Yönetim Kurulu tarafından 3
Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle basına ve kamuoyuna
yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada yaşayan yaklaşık 7
milyar insanın dar tanımıyla yüzde 5’i, geniş tanımlamayla
yüzde 12’si engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir.
Bunun anlamı, yaklaşık 350-850 milyon insanın farklı düzeylerde engelli olduğudur. Avrupa Birliği’ni oluşturan 28 ülkenin
toplam nüfusunun 510 milyonu bulduğu düşünüldüğünde
ortaya çıkan rakamın ne kadar büyük olduğu açık olarak görülecektir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, sosyal hakları, temel
insan hakkı olarak tanımlamaktadır.
Günümüzde sosyal hakların ve sosyal politikaların önemli
bölümünü engellilerin haklarına ilişkin kurallar oluşturmaktadır. Ancak burada hakların yaşama geçme ya da uygulanma
düzeyinin ne olduğu, engellilerin özellikle eğitim, sağlık, iş,
toplumsal uyum sorunlarının ne ölçüde çözümlendiği, ayrımcılık ve eşitsizliklere karşı nasıl korundukları sorularının sorulması gerekir.
Bu sorulara genel olarak olumlu yanıt vermek, sorunların
çözümlendiğini ya da ortadan kalktığını; bu doğrultuda güçlü
kaynakların ve örgütlenmelerin oluşturulduğunu söylemek
olanaksızdır. Bu sorunlardan birincisi engellilerin yaygın olarak ve sıklıkla ayrımcılığa uğramalarıdır; sosyal ve kamusal
yaşamın dışına itilmeleridir; toplumsal süreçlerden ve karar
alma yapılarından dışlanmalarıdır; iş ve gelir güvencesinden
yoksun bulunmalarıdır; yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşamak zorunda bırakılmalarıdır.
Yine önemli bir sorun ise sosyal bütünleşmelerine dönük
281
toplumsal kültür alt yapısının oluşturulamaması ya da yetersiz
kalmasıdır. Engellilerin yaşadığı öncelikli sorunların başında,
onların işgücüne katılım ile karşılaştıkları dolaylı ve dolaysız
ayrımcı uygulamalar; çalışma yaşamı içinde karşılaştıkları
dayanılmaz eşitsizlikler gelmektedir.
Özellikle vurgulanması gereken ana nokta ise Birleşmiş
Milletler Örgütü’nün 2007 yılında kabul ettiği ve Türkiye’nin bir
yıl sonra 2008 yılında onayladığı BM Engellilerin Hakları
Sözleşmesi’nin soruna getirdiği tanımlamaların ve kamu yönetimlerine getirdiği sorumlulukların asla unutulmaması gereğidir:
- Kamu yönetimleri, işe alım ve istihdam edilme koşullarında, istihdamın sürekliliği, kariyer gelişimi ve sağlıklı ve
güvenli çalışma koşulları dahil olmak üzere, istihdama
ilişkin her konuda, engelliliğe dayalı ayrımcılığı yasaklamakla yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, fırsat eşitliği, eşit değerde işe eşit
ücret ilkesi, tacizden korunma ve mağduriyetin giderilmesi, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları dahil olmak üzere
diğer bireylerle eşit koşullar altında adil ve uygun çalışma
koşullarının sağlanmasına ilişkin olarak engellilerin haklarını korumakla yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, engellilerin iş ve sendikal haklarını
diğer bireylerle eşit koşullar altında kullanabilmelerini
sağlamakla yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, engellilerin genel teknik ve mesleki
rehberlik programlarına, yerleştirme hizmetlerine, mesleki ve sürekli eğitime diğer bireylerle eşit koşullar altında
etkin bir şekilde erişimini sağlamakla yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, serbest çalışma, girişimcilik, kooperatif kurma ve kendi işini kurma konusundaki fırsatları
geliştirmekle yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, engellilerin çalıştığı işyerlerinde
uygun düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlüdürler.
- Kamu yönetimleri, engelliler için mesleki rehabilitasyon,
işte kalma ve işe dönüş programları yürütmekle yükümlü282
dürler.
- Kamu yönetimleri, engellilerin kölelik altında tutulmalarını engellemek ve onları zorla ve zorunlu çalışmaya karşı
diğer bireylerle eşit koşullar altında korumakla yükümlüdürler.”
10 Aralık 2014- İnsan Hakları Günü nedeniyle Genel Yönetim
Kurulu’nun yaptığı basın açıklaması:
“İnsanlık tarihinin en büyük savaşı olan İkinci Dünya
Savaşının sonuçlanmasının ardından 24 Ekim 1945 tarihinde
kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 10 Aralık 1948 tarıhinde
yayınladığı “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”, yalnızca yayınlandığı dönemi değil gelecek yüzyıllar açısından da etkileyici,
birçok yönüyle belirleyici nitelikte evrensel bir belge niteliğindedir. Bu bildirgenin etkileyici, yönlendirici temel bir ölçüt olarak anlamlandırılması, tüm insanlık tarihinde evrimleşerek
gelişen “insan hakları” kavramına yeni boyutlar kazandırmış
olmasıdır.
İnsan hakları kavramı, günümüzde de gelişen bir kavram
olma özelliğindedir. İnsan hakları düşüncesinin özünde yatan
iki temel değer bulunmaktadır. Birincisi insan onuru, ikincisi
ise eşitliktir.
İnsan hakları onurlu bir yaşam için gerekli temel standartların tanımlanması olarak algılanabilir. Bu bağlamda insan haklarının evrenselliği, tüm insanların eşit olması gerekliliğinin
doğal sonucudur.
İnsan hakları koşulsuzdur ve devredilemez. İnsan hakları
kaybedilemez, çünkü insanın var olmasıyla ilgilidir. Kimi
durumlarda insan haklarının kısıtlanması, o insanın haklarını
ortadan kaldırmaz, kaldıramaz. İnsan haklarının en önemli ilkesi bölünemezliği, bütünselliği, birbirine bağlılığı ve birbirleriyle ilişki içinde bulunmasıdır. En önemli niteliklerinden birisi
insan haklarının tüm insanlar için; yani rengi, dili, yaşı, cinsiyeti, engellilik düzeyi, kalıtımsal özellikleri, düşünsel ve cinsel
yönelimleri, ulusu veya etnik kökeni, dini ya da dinsizliği, inancı ya da inançsızlığı kısaca tüm farklılıklarını kapsayacak
biçimde evrenselliğidir.
283
İnsan hakları kavramı ülkemizde genel olarak kişisel ve siyasal hakları içeren birincil kuşak hakları sınırlarında yani kişisel
özgürlük ve bireylerin devletin ihlallerine karşı korunmasını
içeren ilkeler bağlamında değerlendirilmektedir. Oysa birincil
kuşak insan hakları, her insan için sosyal, ekonomik ve kültürel hakları içeren ikincil kuşak insan hakları yanında dayanışma ve gelişme hakları olarak da adlandırılan üçüncü kuşak
haklar bağlamında da sorgulanmalıdır.
İnsan hakları bu bütünlüklü gerçeklik içinde değerlendirilerek yaşama geçirilmelidir. Devletin, kurumların ve örgütlerin
insan haklarının gerçekleştirilmesine, özgürlüklerin yaşama
geçirilmesine odaklanması, örgütsel/kurumsal yapılarını ve
işlevlerine bu doğrultuda yenilemeleri, son derece önemlidir.
Ancak böylesi bir yenilenme ve yapılanma soyut ve kuramsal
haklar kavramını, somut biçimde sosyal güce dönüştürebilir.
10 Aralık İnsan Hakları Günü’nün hedefi işte bu farkındalığı
yaratmaktır.”
7-10 Aralık 2014- Sendikamızın üyesi olduğu UNI GLOBAL
UNION'un 4. Olağan Genel Kurulu 7-10 Aralık 2014 tarihleri arasında Güney Afrika'nın Cape-Town kentinde gerçekleştirildi
Dünyanın çeşitli ülkelerinden 2000 sendikacının katıldığı Genel
Kurula Sendikamız adına Genel Başkan Osman Gürsu ve Genel
Sekreter Hakan Bozkurt katıldı.
"Sen de Varsın" temasıyla düzenlenen Genel Kurul'da dünya
genelinde sendikal hareketin ve işçilerin yüzyüze kaldığı sorunlar
ve çözüm önerileri tartışılarak bir dizi karar alındı. Genel Kurul'da
yapılan seçimler sonucunda Finlandiya'dan Ann Selin'in Genel
Başkanlığa, UNI Genel Sekreterliği'ne de yeniden Philip Jennings
seçildi.
Kongre'de Güney Afrika'da aparheit rejiminin sona ermesinin 20.
yıldönümü de ele alınarak Özgürlük Savaşçısı Nelson Mandela'da
anıldı. Güney Afrikalı siyasetçilerin, ILO Genel Sekreterinin ve ITUC
Genel Sekreterinin de konuşma yaptığı Kongre'de dünya genelindeki işçilere ve sendikalara yönelik bir dizi karar alındı.
284
285
286
GENEL DİSİPLİN KURULU RAPORU
25.02.2015 gün ve saat 10.00’da Kurulumuz Erdoğan Meral başkanlığında Sendika Genel Merkez binasında toplanmıştır. Öncelikle sendikal hayat ile ilgili gündem değerlendirilmesi yapılmış olup,
göreve geldiğimiz 02.05.2014 tarihinden bugüne kadar sendikamız
içerisinde Disiplin Kurulumuzca karara bağlanacak bir konunun
bulunmadığından Sendikamız ve işçi sınıfı için başarılı bir dönem
geçirilmiştir. Bundan sonraki dönemlerde de Sendikamız ve işçi
sınıfı için başarılı dönemler olması temennisi ile toplantımıza son
verilmiştir.
Erdoğan Meral (Başkan)
Şükrü Ergün (Raportör)
Ayhan Ilgar (Üye)
Mehmet Yurttutan (Üye)
Mahmut Çetinkaya (Üye)
287

Benzer belgeler