Tez Koop İş Sendikası 10. Genel Kurul Çalışma Raporu [2011 2015]
Transkript
Tez Koop İş Sendikası 10. Genel Kurul Çalışma Raporu [2011 2015]
! %& " $& $ Tez-Koop-İş Sendikası 10. Genel Kurul Çalışma Raporu [2011-2015] Tez-Koop-İş Sendikası, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Küresel Sendikal Birlik (UNI Global Union) üyesidir. Tez-Koop-İş Sendikası Türkiye Ticaret Kooperatif Eğitim Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası Genel Merkezi Mebusevleri, İller Sokak No: 7 06580 Tandoğan-Ankara Tel: 0312.213 34 44 Faks: 0312.213 34 30 İnternet sayfası: http://www.tezkoopis.org Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık, Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık-Ankara Tel: 0.312 384 73 44 - 0.312 384 73 44 Şubat 2015 2 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 3 4 GÜNDEM 1- Açılış ve Yoklama. 2- Divan Seçimi ve Saygı Duruşu. 3- Açış Konuşması. 4- Konukların Tanıtımı ve konuşmaları. 5- Zorunlu Organlara Aday Tespiti 6- Komisyonların Seçimi. a) Anatüzük Değişikliği Komisyonu. b) Tahmini Bütçe Komisyonu. c) Hesapları İnceleme Komisyonu. d) Kararlar Komisyonu. 7- Genel Kurula sunulan Raporların Okunması ve Görüşülmesi. 8- Komisyon Kararlarının Okunması ve Görüşülmesi. 9- Kurulların Aklanması. 10- Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları Asıl ve Yedek Üyeleri ile Türk-İş Genel Kuruluna katılacak Üst Kurul Delegelerinin Seçimi. 11- Dilekler ve Kapanış. 5 6 GENEL YÖNETİM KURULU Osman Gürsu Hakan Bozkurt Yalçın Çalışkan İsmail Aydın Haydar Özdemiroğlu M. Adem Can Mustafa Barın Genel Başkan Genel Sekreter Genel Mali Sekreter Genel Örgütlenme Sekreteri Genel Eğitim Sekreteri Genel Yönetim Kurulu Üyesi Genel Yönetim Kurulu Üyesi 7 8 GENEL DENETİM KURULU İhsan Aydın Mustafa Öz Ahmet Sözeri Başkan Raportör Üye GENEL DİSİPLİN KURULU Erdoğan Meral Mehmet Pekgöz Mehmet Yurttutan Ayhan İlgar Şükrü Ergün Başkan Raportör Üye Üye Üye 9 10 ŞUBE BAŞKANLARI Adana Ankara Ankara Ankara 1 1 2 4 Nolu Şube Nolu Şube Nolu Şube Nolu Şube Antalya Bursa Şubesi Diyarbakır Şubesi Edirne Şubesi Erzurum Eskişehir Gaziantep Gebze Şubesi Şubesi Şubesi Şubesi Giresun Şubesi İstanbul 1 Nolu Şube İstanbul 4 Nolu Şube İstanbul 5 Nolu Şube İzmir Şubesi İzmir 2 Nolu Şube Muğla Zonguldak Hülya Özcan Salih Gönüllü Mustafa Barın Levent Koç Barış Özdemir (25.10.2014 tarihine Bülent Çetin (25.11.2014 tarihine Mehmet Peköz (20.09.2014 tarihine Mehmet Meral (08.04.2012 tarihine Hakan Kurt Recai Ilgın Bilal Öztokmak Çağdaş Duyar (24.02.2013 tarihine Hüseyin Özdem Nejla Önder (16.06.2014 tarihine Cemal Kement Selahattin Karakurt (10.06.2012 tarihine S.Birol Aslanoğlu Caner Fırat (12.03.2012 tarihine Hüseyin Yıldız Sedat Ölmez kadar Sebahattin Değirmenci) kadar Ünal Özcan) kadar M. Adem Can) kadar İsmail Hakkı Tuna) kadar Celalettin Kurt) kadar Erdal Şahin) kadar Rabira Karaca Över) kadar Naci Boz) 11 12 İÇİNDEKİLER SUNUŞ ................................................................................... 15 DÜNYA ................................................................................... 16 TÜRKİYE .............................................................................. 42 2011-2015 TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI ................................. 70 Genel Örgütlenme Sekreterliği Çalışmaları .................... 73 Toplu İş Sözleşmesi Çalışmaları .................................... 92 Hukuk Bürosu Çalışmaları ............................................. 114 Uluslararası İlişkiler ....................................................... 164 Genel Eğitim Sekreterliği Raporu .................................. 187 2011-2015 TEZ-KOOP-İŞ ETKİNLİKLER ......................... 206 13 14 SUNUŞ Demokratik hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların yeni boyutlar kazandığı, güvencesiz ve korunmasız çalışma koşullarının dayatılmak istendiği, kıdem tazminatı başta olmak üzere kazanılmış hakların geri alınmaya çalışıldığı ülkemizde, tüm demokratik örgüt, sendika, kurum ve kuruluşlara çok önemli görevler düşmektedir. Türkiye’nin en büyük sendikal örgütlerinden olan Tez-Koop-İş Sendikası, bu görevin bilincinde hareket etmeyi sınıfsal ve toplumsal bir zorunluluk olarak görmektedir. Demokratik hak ve özgürlükler ile daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaşma hedefini birleştirmek amacıyla özveriyle mücadele eden sendikamız, örgütsel bağımsızlığını özenle korumayı temel ilke olarak yaşatırken, dayatmalara karşı sendikal birliğin gerçekleştirilmesini vazgeçilmez bir ön koşul olarak görmektedir. Demokrasiye, özgürlüklere ve insan haklarına duyduğu saygı nedeniyle Tez-Koop-İş, güvencesizliklere, ayrımcılıklara, eşitsizliklere, şiddet ve nefret söylemlerine karşı kararlı tutumunu sürdürmekte barıştan, özgürlüklerden, demokrasiden, bilimsellikten ve toplumsal dayanışmadan yana açık tavrını ortaya koymaktadır. Tez-Koop-İş Sendikası 10. Genel Kurulu’nun, sendikal birliği yeni boyutlara ulaştıracağına inanıyor ve güveniyoruz. Saygılarımızla. Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu 15 DÜNYA 16 17 18 D ünya yeni bin yıla doğru özellikle dijital ve iletişim teknolojilerindeki büyük değişmelere tanık oldu. Bu değişimler ilerleyen her geçen yıl daha da gelişti, genişledi ve milyarca insanın günlük yaşamlarının parçası olmaya başladı. Bu kapsamlılık artık katlanarak artıyor ve böylece bilimsel gelişmeler tarihin hiçbir döneminde yaşanmayan ölçüde insanların bireysel ve toplumsal davranışları üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Tüm yaşam alanlarında olduğu gibi özellikle haberleşme, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı gelişme, dünyayı küresel ölçüde küçültürken aynı zamanda tüm ülkeleri, toplumları, toplumsal kurum, kuruluş ve yapıları daha saydam, daha görünür, daha geçişken kılmakta aynı zamanda karşılıklı etkileşime açık duruma getirmektedir. Bugün özellikle bir iletişim, bilgi ve veri kaynağı olan internetle, görsel basın yayın araçları başta olmak üzere diğer iletişim araçlarıyla çevrilmemiş bir dünyanın düşünülmesi olanaksızdır. Az önce ve hatta şu anda telefonunuzun çalması ya da dünyanın herhangi bir yerinde yayınlanan bir haberi okumanız, elektronik posta aracılığıyla ileti almanız ya da ileti göndermeniz, bütün bunları yaparken 19 internet ortamından müzik, film ya da belge indirmeniz hiç de olmaz bir şey değil; belki bunu birkaç yıl önce çok şaşırtıcı bir “armağan olarak görebilirdiniz ama şimdi hiç şaşırtıcı değil; sıradan, olağan yaşam temponuzun bir parçası. Şurasını kabul etmek gerekir ki, ister iş yaşamı, boş zaman ya da eğitim süreci içinde olsun, ister medya, sağlık ve finansal alanda olsun veya ister ekonomi alanında olsun yeni teknolojilerin yarattığı olanaklardan yararlanmamak, onu kullanmamak olanaksız. Özellikle vurgulanmalıdır ki günümüzde yeni teknolojilerin sarmaladığı bireylerden ve toplumlardan söz etmeden sosyolojik bir analizin yapılması olanaksızdır. Günümüzde bırakın genel olarak yeni teknolojilerin günlük yaşamın içine girmesini, yalnızca internete ilişkin veriler bile bu olguyu doğrulamaktadır. Çünkü yalnızca tüm dünyada internet kullanıcılarının sayısı 3 milyara yaklaşmıştır ve ve bu rakam önümüzdeki 5 yılda iki katına ulaşacaktır. Bu süreç, on yıllara varan bir geçmişe sahip midir? Hayır. Şunun şurasında 10-15 yıl geride ancak çok sınırlı ve çoğunun da kentli olduğu insanların sınırlı ölçüde internetten yararlandığından söz edebiliriz. İnternetle birlikte büyümüş olan 30 yaş altı yeni teknoloji “yerlileri”nin dışındaki kuşaklar bile, daha önceki yaşamlarını nasıl sürdüklerini; tıklamasız, ekranlarda gezinmesiz, saniyelerle ölçülen haber “bombardımanına” uğramaksızın nasıl yaşadıklarını artık hatırlayamıyor, düşünemiyor ve hatta düşleyemiyor. İyi de... Tüm bu gelişmeler, dünyada ekonomik ve sosyal sorunların azaldığı ya da azalacağı anlamına geliyor mu? Bundan sosyal sorunların kendi çözüm unsurlarını aynı zamanda ürettiği, azalttığı ve hatta yok ettiği anlamı çıkartılabilir mi? Yeni teknolojilerin gelişmesi ve özel olarak dijital toplum ve internet olanaklarının çalışma ilişkileri, istihdam, ekonomik ve finansal sonuçlar, kamusal alanda yaşanan beklentilere ülkeler ve bireyler hazır mı? Hayır. Hayır, çünkü ancak bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sıçrama yaptığı günümüzde, sosyal ve ekonomik sorunların azaldığını, daha dengeli bir dağılım içinde bulunduğu da söylenemez. Tam tersi20 ne günümüz dünyasında ülkeler arasında ve hatta kıtalar arasında büyük kutuplaşmalar yaşanmaktadır. Ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte savaşlar, çatışmalar ve gerilimler azalmamakta, sürmektedir. Günümüz dünyası ne yazık ki tüm insanlığın daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaşması açısından olsun; savaşa, çatışmalara ve gerilimlere karşı barışın tüm bölgelerde kalıcı olarak sağlanması yönünden olsun güvenli bir dünya değil. Dünya açlığın ve yetersiz beslenmenin sonlandırılması, toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, tüm ülkelerde demokratik siyasal yapıların kurulması, temel insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçirilmesi, ekolojik dengelerin korunması; sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve yeterli gelir güvencelerinin sağlanması hedeflerinden oldukça uzaktadır. SORUNLAR YAYGINLAŞIYOR VE SERTLEŞİYOR İnsanlık tarihi içinde keskin dönüşümlerin yaşandığı son 20 yılda, küresel sorunların giderek büyümediğini, ülkelerin, toplumların ve tüm insanlığın dünün küçük gibi görülen sorunlarıyla yeni oluşan sorunlarının çok genel etkiler yaratmadığını/yaratmayacağını söyleyebilmek olanaksızdır. Yerküreye bütünsel bir gözle bakanlar kimi olumlu görünümlerle rağmen şu trajik tabloyu görmemezlikten gelemiyorlar: - Dünyada nüfusunun yüzde 50’den fazlası doğrudan veya ailesi dolayısıyla işsizlik ile yüzyüze, yüzde 50’den fazlası ise güvencesiz veya düzensiz işlerde çalışıyor. Nüfusun yüzde 80’ine yakını yeterli bir sosyal korunmadan yararlanamıyor. - Yine nüfusun yüzde 40’ı kayıt dışı sektörlerde çaresizlik içinde yaşama tutunmaya çalışıyor. - Kara Afrika, Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkede yıllardır kan ve gözyaşı dinmiyor. Mahşerin 4 atlısı cirit atıyor: Savaş, açlık, hastalık ve ölüm. - Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar ayrımcılık, eşitsizlik ve dışlanma girdabında tutuluyor; onlar daha çok işsiz, daha çok haksızlıklara uğruyor, daha çok sömürülüyor, daha çok öldürülüyor... - Dünyadaki küresel işgücü 2 milyar 900 milyon. Kayıtlı 21 işgücü 1 milyar 700 milyon ve sendikalaşmış işgücü ise yalnızca 200 milyon. Burada vurgulanması gereken en önemli unsur Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik ortamın genel ve ağırlıklı olarak insan onuruyla bağdaşmayan görünümüdür. Küresel ölçülerde bakıldığında yerkürenin neredeyse Ekvator çizgisinin yaklaşık beşbinkilometre kuzeyinden geçen bir çizgi ile ikiye ayrıldığıdır. Bu çizginin kuzeyinde kalan gelişmiş ülkelerde zenginlikte önemli bir yoğunlaşma gözlemlenirken aynı durum güneyde kalan ülkelerde tam tersi bir durum yaşanmaktadır. Bu ülkelerin çoğunda açlık, yoksulluk, savaş, baskı, şiddet hiç eksik değildir; demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanmakta, söz, eylem, örgütlenme, basın, haberleşme özgürlükleri ayaklar altında tutulmakta; eşitsizlikler, dışlanmalar, ayrımcılıklar, zor ve zorlama yaygın ve egemen bir görüntüdür. Küresel toplumsal ekonominin en göze çarpan evrensel boyut, gelir eşitsizliğini yaygınlaştırmasıdır. İşyeri, bölge, ülke düzeylerinde ve uluslararası ölçekte zenginler daha da zenginleşirken; yoksullar, daha da yoksullaşmaktadır. Bugün çok büyük zenginlikler birkaç elde yoğunlaşmakta ve yaklaşık bir trilyon dolarlık bir servet yalnızca 300 kadar zenginin kasalarında toplanmaktadır. Dünyanın yaklaşık 3 milyarlık işgücünün en az üçte biri işsizdir veya eksik istihdam edilmiştir. Resmi verilere göre yaklaşık 200 milyon kişinin işsiz olduğunu, 850 milyon kişinin de tam zamanlı iş aradığı halde, bulamadığını göstermektedir. Ancak gelirin yeniden dağılımı yalnızca işsizlikle açıklanamaz. Pek çok durumda, gelir dağılımı, en bozuk olduğu ülkelerde daha da bozulmuştur. Her biri çokuluslu tekel olan ve dünya ekonomisinde inanılmaz büyüklükle tanımlanan ulusötesi şirketlerin küresel ekonomisi, gerçekte toplumsal ekonomilerin düşmanıdır. Savaşlarla, çatışmalarla ve gerilimlerle beslenen ekonomik ve sosyal sorunlar ya da olumsuzluklar ülkeleri güvencesizlikler içine çekerken kırılganlıkları da arttırmaktadır. Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Örgütü UNDP’nin 2014 İnsanı Gelişme Raporuna göre dünyanın içinde bulunduğu kırılganlığın dayanıklılığa dönüştürülmesi doğrultusunda saptamaların gerçekçi ölçüler içinde yapılması gerekmektedir. 22 Aşırı yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayanlar en kırılganlar grupta yer almaktadır. Yoksulluğu azaltmada son zamanlarda kaydedilen küçük ilerlemelere karşın 2,2 milyardan fazla insan çok boyutlu yoksulluk içinde yaşam sürdürmektedir. Bunun anlamı dünya nüfusunun yüzde 15’inden fazlasının çok boyutlu yoksulluğa karşı kırılgan olmaya devam ettiği anlamına geldiğidir. Diğer yandan dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 80’i kapsamlı sosyal güvenlikten yoksundur. Yaklaşık yüzde 12’si (842 milyon insan) kronik açlık içinde yaşamakta ve dünyada üzerindeki tüm çalışanların yaklaşık yarısını oluşturan 1,5 milyardan daha fazla insan ya kayıt dışı ya da düzensiz-kuralsız biçimde istihdam edilmektedir. OECD’nin “Artan Eşitsizlik” raporu, 1980’lerin ortası ile 2000’lerin sonları arasında net gelirin yıllık ortalama %1,7 artmasına rağmen, bu büyümenin dağılımının son derece eşitsiz olduğunu göstermektedir. En üst onda birlik kesim yılda ortalama %1,9 büyürken, en alt onda birlik kesim sadece %1,3 büyümüştür. İnsanlığın geleceği olan çocukların içinde bulunduğu durum yaşanan sorunların boyutlarını yansıtmanın yanında şiddetini de belirgin kılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde her beş çocukta birden fazlası mutlak yoksulluk içinde yaşamaktadır ve kötü beslenmeye karşı da kırılgandır. Çocukların yüzde 92’sinin yaşadığı gelişmekte olan ülkelerde, her 100 çocuktan 7’si 5 yaşından uzun yaşamda kalamayacak; 50 çocuğun doğum kaydı yaptırılmayacak; 68 çocuk okul öncesi eğitim alamayacak; 17 çocuk hiçbir zaman ilkokula gidemeyecek; 30 çocuk büyüyemeyecek ve 25 çocuk da yoksulluk içinde yaşayacaktır. Yetersiz gıda ve hijyen koşulları, enfeksiyonları ve büyümenin engellenmesi riskini artırmaktadır. Bu nedenle 156 milyona yakın çocuk, beslenme yetersizliği ve enfeksiyon nedeniyle gelişimini tamamlayamamaktadır. Beslenme yetersizliği; kızamık, sıtma, zatürree ve ishale bağlı ölümleri yüzde 35 oranında artmaktadır. Yoksunluk erken çocukluk döneminde olursa, etki en yüksek düzeye çıkmaktadır. Sağlıklı büyümenin olmazsa olmaz koşullarından biri olan temel beslenme, sağlık hizmetleri ve kamusal katkılardan yoksun pek çok yoksul çocuk, okula öğrenmeye hazırlıksız bir biçimde gitmekte, 23 derslerde başarısız olmakta ve okulu bırakma eğilimi göstermektedir. Pek çok ülkede, gençlerin sayısı artıyor. 15-24 yaşları arasındaki genç nüfus, toplumla ve iş hayatıyla bağlar kurmayı öğrendikleri kilit bir geçiş dönemidir. Dünyanın her yerinde gençler özellikle işgücü piyasasında ötekileştirmeye karşı kırılgan oluyor, çünkü iş bulabilmek için gereken iş deneyimi, sosyal ağlar, iş arama yetileri ve mali kaynaklardan yoksunlar. Bu nedenle, işsiz kalmaya, yeterli derecede çalıştırılmamaya ve güvencesiz, korumasız ve tek yanlı dayatmalarla oluşturulmuş sözleşmelerle çalışmaya mahkumlar. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yayınladığı raporlarda genç işsizliğin tüm dünyayı ve tek tek ülkeleri saran önemli bir sorun olduğu bu nedenle özellikle vurgulanmakta ve yalnız tek tek ülkelerde değil küresel ölçekte önlem alınması zorunluluğu belirtilmektedir. SAVAŞ, KAN VE BARUT Savaş politikanın şiddet aracılığıyla sürdürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu politikaların kökeninde ise ekonomik çıkarlar, toplumsal ve sınıfsal tutum alışlar var. "Savaş Üzerine" (1827) adlı kitabıyla ünlü Prusyalı General Carl von Clausewitz savaşı şu biçimde tanımlamaktadır: "Savaş ancak kan dökmekle çözülen ve insanlar arasında meydana gelen bütün öbür çatışmalardan ancak bu bakımından ayrılan bir büyük çıkarlar çatışmasıdır. (...) O, daha çok kendisi de büyük boyutlu bir tür ticaret olan politikaya yaklaşır; savaş politikanın içinde ana memesindeki çocuk gibi gelişir." Politikanın, şiddet aracılığıyla sürdürülmesi olan savaşlar, bütün insanlık tarihi boyunca yaklaşık 3 milyar insanın ölümüne neden olmuştur. Yirminci Yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşında onmilyonlarca insan ölürken, yüz milyonu aşkın insan yaralanmış ve bir o kadarı da göçmen yaşamak zorunda kalmıştır. Dünyayı kana bulayan 2. Dünya Savaşının 1945 yılında bitimi ardından başlayan savaşlar bir yandan bölgesel düzeylerde sürerken, aynı anda "soğuk savaş" olarak "sistemlerarası çatışma" biçiminde sürmüştür. Verilere göre 2. Dünya Savaşından bugüne 24 200’e yakın savaşta 30 milyon insan yaşamlarını yitirirken; bir o kadarı yaralanmıştır. İnsanlığın gelişmesi ve ilerlemesine engel olan; onların hak ve çıkarlarını ortadan kaldıran; hastalıklar, acılar, ölümler ve onlarca yıllık kin ve nefrete yol açan savaşlar, özellikle son 100 yıla damgasını vurmuştur. Bu durum son yıllarda azalmış gibi görünse de özellikle Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşananlar dikkate alındığında yanıltıcı bir görüntüdür. Çünkü hala dünyanın hemen her bölgesinde milyonlarca asker elleri tetikte, sıcak bir savaşın içine girmeye hazırlanıyor ve milyarlarca dolarlık ciro yapan silah fabrikaları gece gündüz demeden çalıştırılıyor. Savaşların yarattığı olumsuzluklar yalnızca ekonomik değerlerin yaratılamaması ve çökmesi sonucunu doğurmuyor. Bir insanlık dramı olarak onlarca yıl belleklerden silinmiyor, silinemiyor. Savaşın insanlık ailesinin üzerinde yarattığı olumsuz etki bugün artık çok daha belirgin ve çarpıcı olarak görülüyor. Yalnızca bu kadar mı? Birleşmiş Milletler Örgütü Göçmenlik Komiserliği UNHCR tarafından 2014 yılı içinde yayınlanan bir rapora göre dünya genelindeki mültecilerin, sığınmacıların ve ülkelerinde yerinden edilmiş olan kişilerin sayısı 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde ilk defa 50 milyon kişiyi geçti. UNHCR Raporuna göre, 2013 yılı sonu itibariyle zorla yerinden edilen kişi sayısı 51.2 milyona ulaşmıştır; bu rakam 2012’de rapor edilmiş olan 45.2 milyon kişiden tam altı milyon fazladır. Bu yüksek artışın başlıca nedeni, geçen yılın sonu itibariyle 2.5 milyon kişinin mülteci durumuna düşmesine ve 6.5 milyon kişinin de ülkelerinde yerinden edilmesine neden olan Suriye’deki savaştır. Savaşın acı yüzü ülkemizin içinde bulunduğu Ortadoğu’da çok çarpıcı biçimde yaşanıyor. Suriye’de ve son olarak Irak’ta yaşanan iç savaş, insanlık dışı terör örgütlerinin bir ülkeyi nasıl kan ve gözyaşına boğduğunu gösteriyor. Milyonlarca insanın topraklarından kopartılarak başta Türkiye ve Ürdun olmak üzere sınır ülkelerine göç etmek zorunda olmaları, çoğu sağlıksız kamplarda ya da ulaştıkları ülkenin kentlerinde genellikle dilenerek veya kölelik koşullarında çalışarak ömürlerin tüketmeleri insanlık trajedisi değil de nedir? 25 Ancak bu görüntüler, bu çatışmalar birer sonuçtur. Nedeni ise çok açık: Çokuluslu petrol ve silah tekellerinin Ortadoğuda çoğu terörist taşeron örgütlerin yarattığı sonuçları kullanarak egemenlikleri sürdürmeleridir. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nün her yıl dünya savunma ya da silahlanma harcamaları üzerine 2014 yılında yayınladığı son raporuna göre büyük silah şirketleri ürünlerini öncelikle kendi devletlerine satmaktadır. Rapora göre Amerikan, Avrupa ve Rus şirketleri dünya piyasasını adeta paylaşmışlardır. SIPRI dünya silah piyasasında artık Hindistan, Brezilya, Singapur Güney Kore ve Türkiye gibi ülkelerin de rol oynadığını saptarken bunun bir yandan ülkelerin kendi bölgelerindeki rolleri arttırmak istediğinden kaynaklandığını belirtmektedir. Silah harcamaları Batılı ülkelerde biraz azalma gösterirken, dünyanın geri kalan tüm bölgelerinde artış devam etmektedir. SIPRI’nin verilerine göre, 2013 yılında silahlanma harcamaları sıralamasında 16. olan Türkiye, 2013 yılında 19.1 milyar dolarlık harcama ile 14. sıraya yükselmiştir. Türkiye bu harcamayla, toplam 1 trilyon 747 milyar dolarlık toplam küresel harcamanın yüzde 1.1'lik bölümünü yapmıştır. Toplam gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 2.3'ünü silahlara yatıran Türkiye'nin silahlanma harcamaları son 10 yılda yüzde 13 yükselmiştir. Enstitü'nün verilerine göre, ABD 640 milyar dolarlık silahlanma harcaması ile birinciliğini korurken, bu ülkeyi 188 milyar dolar ile Çin, 87.8 milyar dolar ile Rusya izledi. SIRPI raporuna göre, özellikle Ortadoğu'da da askeri harcamalardaki artış hızla sürüyor. Uzmanlar yıllardır devam eden bu artış eğiliminde sadece siyasi gerilimlerin değil, yüksek petrol gelirlerinin de etkili olduğu görüşünde. Ortadoğu'nun yanı sıra, birçok bölgesinde iç savaşların hüküm sürdüğü Afrika'da da askeri harcamalar 2013'te bir önceki yıla göre yüzde 8,3 oranında arttı. Son yıllarda özellikle Akdeniz çanağının Güney ve Doğu’sunda bulunan ülkelerle Orta ve Doğu Afrika ülkelerinde yaşanan savaşlar sivil halka dönük kitlesel katliamların doğmasına yol açtı. Bugün Irak ve Suriye’de insanlık dışı uygulamaların sorumlusu olan IŞID ile El Kaide örgütü ve bunlara bağlı örgütler, barbalık ve vahşette sınır tanımamakta, sivil hakla saldırılarını sürdürmektedirler. Bu örgütlerin bağımsız hareket edebilme, otonom davranma yetisine 26 sahip olma gibi özellikleri bulunmamaktadır. Onlara doğrudan ya da dolaylı biçimde silah, para ve insan gücü sağlayan ülkelerde silah gelirlerinden beslenen Hükümetler, şirketler ve örgütler var olduğu sürece savaşların durması, katilamların sonlanması olanaksızdır. KÜ RE SEL İS TİH DAM SO RUN LARLA YÜK LÜ 2008 yılında yaşanan ve etkisi günümüzde de süren ekonomik kriz, küresel ekonominin bozuk yapısı ve işleyişinin üzerindeki yaldızı kazıyan bir etki yarattı. Gerek ulusal düzeylerde yayınlanan çalışma istatistikleri gerekse uluslararası düzeyde yayınlanan istatistikler ve özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün yayımladığı istihdam raporları bu gerçeği yalın biçimde yansıttı. ILO’nun 2014 raporuna göre, 2018 yılına kadar dünyada 13 milyon kişi daha işsiz kalacak; 74.5 milyon genç işsize yenileri eklenecek, ‘çalışan yoksullar’ın sayısı daha da artacaktır. ILO’nun yayımladığı 2014 Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu’na göre önümüzdeki yıllar etkili ekonomik ve toplumsal önlemler yaşama geçirilmezse çalışma hayatı açısından çok zorlu geçecek; önlemler geliştirilmez ise 2018’e kadar 13 milyon kişi daha işsiz kalacaktır. Öncelikle 2013’ün değerlendirildiği rapora göre dünyada 5 milyon kişi daha işsiz kaldı ve toplam işsiz sayısı 202 milyona ulaştı. İşsizlik artışının büyük bölümü, Doğu Asya ve Güney Asya’da gerçekleşti. Dünyada iş arayan iki kişiden biri Asyalı... Bu bölgeleri, Sahra altı Afrika ve Avrupa takip ediyor. Mevcut yapı devam ederse, işsizlik daha da kötüleşecek ve 2018’de işsiz sayısı 215 milyona ulaşacak; her yıl net 40 milyon yeni iş yaratılacak ancak bu rakam, işgücü piyasasına her yıl girmesi beklenen 42.6 milyon insan için yeterli olmayacaktır. 2013’te 15- 24 yaş grubunda 74.5 milyon genç işsiz olduğu tahmin ediliyor. Küresel genç işsizliği yüzde 13.1’e ulaşmış durumda. Bu oran, yetişkin işsizlik oranının neredeyse 3 katı ve ILO’nun ifadesiyle, tarihi bir zirve. Genç işsizliğinde alarm veren bölgeler; Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın yanısıra Latin Amerika, Karayipler ve Güney Avrupa. Ne istihdamda, ne de eğitimde yer almayan gençlerin oranı ekonomik krizin başından bu yana yükseliş eğilimini sürdürmektedir. Bazı ülkelerde bu durum dörtte bire ulaşmıştır. 27 İşsizlik süresi kriz öncesine göre iki katına çıkmış durumdadır. Yunanistan ve İspanya’da ortalama işsizlik süresi 9 ve 8 aya kadar ulaşmış; ABD’de bile uzun dönemli işsizlik, tüm iş arayanların yüzde 40’ından fazlasını etkilemektedir. Öte yandan ILO’nun 2015 Ocak ayı içinde yayınladığı “Dünyada İstihdam ve Sosyal Bakış-Eğilimler 2015” (WESO) raporuna göre küresel ekonomi daha yavaş büyüme, artan eşitsizlikler ve çalkantılar gibi öğeleri de barındıran yeni bir döneme girdiği için önümüzdeki beş yıl içinde işsizlik artmaya devam edecektir. Genç işsizliğinin yüksek düzeyde ya da hızla artmakta olduğu ülkelerde ve bölgelerde toplumsal sorunların özellikle keskin olduğuna dikkat çeken rapor, küresel işsizlik oranına koşut olarak toplumsal sorunların krizin 2008 yılındaki başlangıcından bu yana yükseldiğini ve kriz öncesi dönemle karşılaştırıldığında bugün yüzde 10 daha yüksek olduğunu belirtmektedir. Rapor son olarak, yaşlanan nüfus ve işverenlerin aradıkları becerilerdeki kaymalar dâhil olmak üzere çalışma yaşamını şekillendiren yapısal etmenleri ele almaktadır. Rapora göre, çalışma yaşamını şekillendiren, örneğin azalan işgücü arzı gibi -kısmen dünyanın pek çok bölgesinde nüfusun yaşlanmasının bir sonucu olarak- yapısal etmenler ekonomik büyümenin seyrini zorlamaktadır. Diğer yandan gençler tüm ülkelerde ekonomik ve sosyal sorunlardan en ağır biçimde etkilenenler arasında bulunmaktadır, bu da onların insan onuruna yakışır bir işe erişmeleri önündeki ciddi engellere yenilerini eklemiştir. Kısa vadede gerçekleştirilebilir çözümler bulunmazsa, milyonlarca genç için kişisel gelişim ve istihdam umudu tehdit altında olacaktır; bir kayıp kuşak riskiyle karşı karşıya bulunulmaktadır. Gençlerin işsiz kalma olasılığı, daha yaşlı işçilere göre neredeyse üç kat fazladır ve dünya çapında işsizlerin şimdiden yaklaşık %40’ını temsil etmektedirler. Genç kadın ve erkek işçiler yetişkin işçilere göre çoğu zaman daha çok işsiz kalmakta, bunun yanı sıra çalıştıklarında da, genel olarak eğitim düzeylerini karşılamayan, düşük ücretlerle ve daha az sosyal güvenlikle, çoğu zaman güvencesiz, kayıtdışı ve geçici işlerde çalışmaktadırlar. Üstelik, çoğu zaman farklı muamele görmektedirler ki bu da genç işçilerle daha eski olanların çalışma koşulları arasında bir ayrılık yaratmaktadır. 28 SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER Temel insan haklarından olan örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı yaklaşık 200 yıllık bir savaşım sonucunda kazanılan haklardır. Ancak sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller son yıllarda gelişmiş olsun ya da olmasın tüm dünyada yaşanan olumsuzlukların başında gelmektedir. Bu durum Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) raporlarına göre sendikal örgütlenme gerçekleştiren veya sendikaya üye olmaya çalışan işçiler, meydan okumalar ve engellerle karşılaşmaktadır. İşten çıkarmalar, yıldırmalar, gözdağı, tehdit, gözetim, sendika karşıtı kampanyalar, hatta fiziksel şiddet yoluyla sendikalaşmaya karşı savaşılmaktadır. Birçok ülkede hükümetler, sendikalaşmaya çalışan işçilerin haklarını, uygun olmayan bir hukuksal koruma, yetersiz ve geç bir uygulama, dolambaçlı yargı gücü ya da zayıf ve yararsız hukuksal çıkış yolları nedeniyle korumamaktadır. Bazı hükümetler ise farklı yollara başvurarak, özellikle de güvencesiz istihdam ilişkileri koşullarını yaratarak ve hatta teşvik ederek sendikaları etkin olarak ortadan kaldırmaya yönelmektedir. Birçok ülkede gözlenen sendikal temsil oranındaki düşüş, son yıllarda dünya ekonomisinde gerçekleşen yapısal değişimlere doğrudan bağlıdır. Dönüşüm halindeki ticari ilişkiler, teknolojideki ilerleme ve ekonomik etkinlik yapılarındaki değişim, küreselleşmeye eklemlenmekte ve işçilerin sendikalaşmaları, toplu pazarlık yapmaları ve böylelikle haklarını koruma ve kendi çıkarları için savaşma kapasitelerini derinden etkilenmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ya göre, dünyadaki işgücünün en az yarısı, çeşitli biçimlerde savunmasız olarak çalışmaktadır. Ve dünya nüfusunun yüzde 80’inden fazlası, sosyal korumaya ya erişememekte ya da kısıtlı olarak erişmekte ve başta işyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili yasalar olmak üzere en temel iş koruması dahilinde bulunmamaktadır. Bu durum özellikle 2008 yılında orta çıkan başta gelişmiş kapıtalist ülkeler olmak üzere tüm gelişmekte olan ülkeleri etkeleyen ekonomik krizle birlikte 2008’den itibaren şiddetlenmiş, yüz milyon kişiyi daha aşırı yoksulluğa itmiş ve milyonlarca işçinin toplumsal ve istihdam umutlarını iyileştirme çabalarına son vermiştir. Önemli büyüklükteki bu toplumsal kriz, herkesin dünya çapında acil bir önlem almasını gerektirmektedir ve bu konuda sendikal harekete özel bir sorumluluk düşmektedir. 29 Güvencesiz, standart dışı ve korumasız istihdam biçimleri, milyonlarca kadın ve erkek işçiyi, iş yasası kapsamından ve sosyal güvenlikten yoksun bırakmakta ve sendikaların örgütlenme ve toplu pazarlık kapasitesini tehlikeye düşürmektedir. Bu işçiler gerçekte, gerçekleşen istihdam ilişkilerin bütününü çoğu zaman kapsamayan yasanın ya da uygulamasının yetersiz olması ölçüsünde haklarının reddedildiğini görmektedirler. Kadınlar güvencesiz bir işe sahip olan işçilerin çoğunluğunu oluşturmakta; yasayla korunmayan, kayıt dışı ekonomi içindeki işçilerin temel hakları reddedilmekte ve bu işçiler adaletsiz çalışma koşullarına maruz bırakılmaktadırlar. Geçici işçiler, serbest çalışmak zorunda kalanlar, ev ve tarım işçileri, sınır ötesi işçiler, aracılar ya da özel istihdam ajansları aracılığıyla çalışan işçiler, genel olarak haklarını gerçekte uygulayabilecek durumda değildir. Güvencesiz işteki artış, örgütlenmeyi engellemektedir; savunmasız işçiler çoğu kez yasal ve evrensel hakları olduğu halde genellikle bir sendikaya üye olmaya çekinmekte, istememektedirler. Gelişmekte olan birçok ülkedeki işçilerin çoğunun durumunda olduğu gibi, iş kayıt dışı bir şekilde gerçekleştiğinde, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının uygulanması özellikle zordur. Dünyada sendikal hak ve özgürlükler konusunda yaşanan sorunlar insan onuruna yakışan çalışma koşullarının oluşmamasının ortamını sağlayan koşullardır. Uluslararası Çalışma Örgütü raporlarına ve Sendika Özgürlüğü Komitesi kararlarına göre insan onuruna yakışır iş ile sendika özgürlüğünun gerçekleşmesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Toplu sözleşme ve grev hakkı sendikalaşma özgürlüğünün kopmaz, kopartılamaz unsurlarıdır. Grevler, iş durdurmalar, iş yavaşlatmalar veya diğer eylemlere yol açan anlaşmazlıklar hem kamu sektöründe, hem de özel sektörde önemli eylem alanlarıdır. Bir sendikanın en büyük güçlerinden biri, işgücünü greve götürebilme kapasitesidir. Grev hakkı, uluslararası araçlar tarafından tanındığı halde, ILO üyesi birçok ülkede, özellikle kamu hizmetlerinde yasada ve uygulamada haksız olarak kısıtlanmıştır. Bazı ülkelerde, yasal olarak tanınsın ya da tanınmasın, grevler yaygınlaşma eğilimindeyken, diğer ülkelerde ise daha az yaygındırlar. Endüstriyel eylemlerin nedenleri sektörlere göre değişiklik gösterir. Yakın zamanda yapılan çalış30 malar, ücret ile iş güvenliğinin iş anlaşmazlıklarının başlıca nedenleri olmaya devam ettiği gerçeğinin altını çizmiştir. İşyerlerinin yeniden yapılandırılmasına ya da kapatılmasına bağlı olarak iş kaybı ve işten çıkarmalar da buna dahildir. “Siyasi” olarak nitelenen diğer grevler sosyal güvenlik, iş kanunu reformu, özelleştirme veya yeniden yapılanma gibi farklı alanlardaki hükümet politikaları tarafından harekete geçirilmektedir. Son yıllarda grev hakkının sınırlandırılması konusunda işverenlerin hem uluslararası düzeylerde hem de ulusal düzeylerde yürüttüğü çalışmalar dikkat çekmektedir. İşveren örgütleri ILO Uzmanlar Komitesi toplantıları ile Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi toplantılarının çalışmalarını engellemeye çalışarak grev hakkının kısıtlanması doğrultusunda çabalarını arttırmaktadır. Onlara göre ILO sözleşmelerinde grev hakkının açık bir kavram olarak yazılmaması anlamlıdır ve sınırlandırılması nedeni olmalıdır. “Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı ILO Sözleşmesi” ile “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı İlkelerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı Sözleşme”lerde grev hakkı açık bir şekilde belirtilmemektedir. Ancak 87 Sayılı Sözleşme’nin 3. maddesi emek örgütlerinin kendi tüzük ve davranış kurallarını belirleme hakkını garanti altına alır. Bu hak uyarınca emek örgütleri, temsilcilerini ve yönetim birimlerini özgür bir şekilde seçebilir, işleyiş kurallarını belirleyebilir ve kendi programlarını hazırlayabilir. Aynı sözleşmenin 10. maddesi bir emek örgütünü “çalışanların çıkarlarını korumayı ve geliştirmeyi” hedefleyen bir örgüt olarak tanımlar. Bu hedef doğrultusunda 87 Sayılı Sözleşme’nin 3 (1) no’lu maddesi, sendikaların yalnızca kendi iç işlerini düzenleme hakkını garanti altına almamakta kendi dışlarındaki toplumsal ve siyasal yaşam alanlarına ilişkin bir takım kurallar koyma ve bağımsız bir şekilde etkinliklerde bulunma hakkını da içerir. Sendikal hak ve özgürlüklerin ayrılmaz parçasını oluşturan grev hakkı bu etkinliklerin bir parçasıdır çünkü grev çalışanların çıkarlarını koruma ve geliştirmenin özgün ve etkili bir yoludur. ILO Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi çalışmalarına katılan işveren temsilcilerinin bu yöndeki çabaları Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu tarafından 2014 yılı içinde başlayarak bir eylem dizgesi içinde tüm dünyaya yaygınlaştırılmıştır. Tüm bu süreçlerin yanında toplu sözleşmelerin korunması aynı 31 zamanda içeriğinin zengileştirilmesi ile birlikte düşünülmelidir. Ülkeye bağlı olarak toplu pazarlık değişik düzey ve çerçevelerde gerçekleşebilir. Pazarlık düzeylerinin (sektörler arası, sektörel veya şirketiçi düzeyler) birbiriyle bağlantılı olduğu birçok farklı düzeyde gelişen pazarlık sistemleri vardır. Belli bir sektördeki istihdam şartlarını standartlaştırmayı amaçlayan sektörel pazarlık, çok çeşitli tarzlarda olabilir. Hedeflenen faaliyetler çok geniş ya da çok kısıtlayıcı olarak tanımlanabilir ve pazarlıklar gerek bölgesel alt birimler düzeyinde gerekse ulusal çapta yürütülebilir. Sektörel toplu anlaşmalar, çalışma koşullarının istikrara kavuşturulmasına ve aynı sektördeki şirketler için eşit şartlar sağlanmasına yardımcı olabilir. Genelde, sektörel anlaşmalar, şirket ya da işyeri düzeyinde sürdürülen diğer pazarlıklar sonucunda iyileştirilebilecek ya da uyarlanabilecek asgari çalışma koşullarını tanımlar. Yıllar içinde, toplu pazarlık, ülkelere bağlı olarak, ücretler, çalışma süresi, iş düzenlemesi, işe alma, yeniden yapılanma, güvenlik ve sağlık, staj ve eğitim gibi (yaşam boyu bilgi kazanımı da dahil) geniş bir başlıklar yelpazesini kapsar hale gelmiştir. Cinsiyetler arası eşitlik, ayrımcılık, aile (örneğin doğum izni) gibi konular da pazarlık konusu olmuştur.Toplu sözleşmeler aynı zamanda çözüm yönetiminin ve uyuşmazlıkların çözüm yollarının kurumsallaşmasına yaramaktadır. Bununla birlikte, ücret ve çalışma süresi, toplu sözleşmelerin çoğunun esas konusunu oluşturmaya devam etmektedir. Toplu pazarlık çerçevesinde ele alınan sorunlar iş piyasasındaki değişimi yansıtmaktadır. Kimi ülkelerde, tele-çalışma, işçi-işveren ilişkileri, kişisel verilerin korunması ve uyuşmazlıkların çözülmesine yönelik geleneksel olmayan mekanizmalar gibi yeni sorunlar incelenmektedir. Yeni ortaya çıkan başlıklara örnek olarak şunlar sayılabilir: İflas, eşitlik, kariyer gelişimi, boş zaman, tazminat, iş değerlendirme sistemleri, prim veya performansa dayalı ücret, doğum izni, emeklilik planları, kâr paylaşımı, sürekli ya da kesintisiz eğitim, taciz, sendikaların temsil gücünün yapılanması. DAHA İLERİ BOYUTLARDA... Sendikal hareketin sorunlarını çözebilmek uluslararası sendikal örgütler tarafından küresel düzeyde stratejik hedeflerin oluşturulmasına bağlıdır. Sorunların üzerine hedefsiz yürümek, sorunları 32 çözmemek anlamına gelir. Şimdi sorunların üzerine gitmek, ilerlemek, yol almak ve bunun için davranmak zamanı. 2014 Mayıs’ında toplanan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun stratejik kararları bu yönde umut yenilenmesi oluşturacak nitelikler taşımaktadır: -Kadınlar ve erkek işçiler için sürdürülebilir istihdam, güvenli gelir ve sosyal korumayı sağlamak için örgütlenmeliyiz. -ITUC, çalışan insanların kapsayıcı küresel hareketinden onur duymaktadır ve demokrasiyi güçlendirmek, hak talep etmek ve toplumsal olarak adil bir dünyaya hazırlanmak için işçilerin gücünü inşa ederken onlarla ve aileleriyle beraberiz. -Büyümek için örgütlenmek zorunda olduğumuzun farkındayız. Güvenli demokrasi, insana yakışır iş, eşitlik ve toplumsal adalet için gerekli olan işçilerin gücünü inşa edeceksek, sendikal örgütlenme hedeflerini ilerletmek zorundayız. 33 TİCARET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMA KOŞULLARI Son yirmi yılda ticaret sektörü, büyük ölçüde teknolojik yenilikler ve özellikle sektörel seviyede olmak üzere düzenlemelerdeki değişiklikler sonucunda, belirgin şekilde genişlemiş ve büyük çapta bir dönüşüm yaşamıştır. Ölçek ekonomilerinden faydalanma, verimliliği artırma ve daha düşük fiyat sunma becerileri sayesinde büyük perakendeciler, küçük ve orta işletmeler yerine, bu durumdan en fazla faydayı sağlamışlardır. Bu yapısal değişikliğin yansımaları istihdam eğilimlerinde de görülmektedir. 20012010 yılları arasında AB seviyesinde, özellikle kadınların istihdamı (2001’de % 60,1’den 2010’da % 62,3’e) olmak üzere, sektör genelinde istidam %12 oranında artmış ve serbest meslek % 10,5 oranında azalmıştır. Dış ülkelere büyük oranda göç veren bazı daha yeni Üye Devletler dışında, çalışma saatlerinin artması ve yarı zamanlı çalışmanın bu eğilime büyük katkısı olmuştur. Büyük perakendeciler daha uzun süreli çalışma saatleri nedeniyle yarı zamanlı çalışanları (daha çok gençler ve kadınlar) işe almıştır. Bu durum bir zamanlar sektörün çok karakteristik bir özelliği olan küçük perakende dükkânların sayısında kaçınılmaz bir azalmaya neden olmuştur. Yaşadığı dönüşümün sonucunda perakende sektörünün daha yüksek verimliliğe kavuşması, fiyatlarda düşüşü ve yüksek vasıflara yönelik ihtiyacı beraberinde getirmiştir. Sektör, genç çalışanlar ve aile kurduktan sonra iş hayatına geri dönen kadınlar için bir giriş noktası sunmaktadır. Bununla beraber, sektördeki değişiklikler sosyal ve yerel bütünlükle ilgili endişelere sebep olmuştur. Şehir merkezlerindeki ve küçük kasabalardaki küçük dükkânların ortadan kalkması 34 ve yerlerine şehir dışında perakende satış parklarının ve alışveriş merkezlerinin açılması, başta yaşlılar ve engeller olmak üzere temel ürünlere erişimi zorlaştırmıştır. 1990’lardaki liberalleşmeyi 2000’lerde yapılan yeniden düzenlemeler izlemiştir. Ekonomik krize kısa süreli bir tepki olarak 2008’de yeni bir liberalleşme dönemi başlamış ve bu bazı ülkelerde iş-yaşam dengesi ve küçük işletmelerin sürdürülebilirliği konusunda endişelere yol açmıştır. Şirket seviyesindeki bazı anlaşmalar, otonomiyi geliştirmek ve krizle başa çıkmak amacıyla öz yönetimli çalışma zamanlarını teşvik etmiştir. Böylesi bir değişimin yol almasında hem işgücü piyasası hem de sektörel düzenlemeler anahtar rol oynamıştır. Birçok AB ülkesinde liberalleşme sürecine devam ediyor olsa da, birkaç ülkede çalışanların sağlığı ve sosyal bütünlük üzerindeki etkisi nedeniyle sürecin kısıtlanmasına yönelik çağrılar yapılmaktadır. AB seviyesinde, Komisyon'un 5 Temmuz 2010 tarihli ‘2020 için iç pazarda daha etkin ve adil perakende hizmetlerine doğru’ adlı perakende sektörü izleme raporu, iç pazarda perakendecilerin performansını etkileyen bir takım sorunları belirlemiştir. Bu raporun uygulanmasının ardından, Avrupa Parlamentosu daha etkin ve adil bir perakende piyasası için kendi girişim raporunu hazırlamıştır. Bu rapor, Komisyon’un perakende sektörüne de danışarak; bir strateji belirlemek, kazanımları pekiştirmek ve sektöre özel tavsiyeler yoluyla önde gelen sorunları ele almak amacıyla kapsamlı bir Avrupa perakende hareket planı hazırlaması için çağrıda bulunmuştur. Hareket planı, perakende sektörünün karşılaştığı sorunları koordineli ve sistemli bir yaklaşımla çözmeye yardımcı ola- cak bir eylemler listesi belirleyecektir. • İşgücü piyasasındaki belirgin sonuçlardan biri, serbest meslek çalışanlarının sayısındaki keskin düşüş ve yarı zamanlı işlerin (çoğu kadınlarca yapılan) ve süresiz sözleşmelerin sayısındaki hatırı sayılır artıştır. Bu değişiklikler kariyer yapılarını etkilemiş ve çalışanların sağlığı üzerinde özellikle psikososyal yeni riskler doğurmuştur. Sosyal ortaklara ait girişimler esnekliğin ve çalışma zamanı ayarlamalarının düzenlenmesini, eğitimin desteklenmesini ve çalışanların refahının artırılmasını hedeflemektedir. • Sektörde ödenen maaşlar genellikle tüm ekonominin genel ortalamasından düşüktür. Bu durum yüksek vasıflı çalışanları sektörde kalmaktan vazgeçirdiğinden, sektörde vasıflı eleman açığı doğmaktadır. • Sektörün liberalleşmesinin (özellikle çalışma saatlerinin ilave günleri ve pazar gününü içine alacak şekilde genişletilmesi), çalışma koşulları üzerinde, sektör yapısının büyük perakendeciler lehine değişmesiyle yaşanan değişimden daha radikal bir etkisi olmuştur. Ayrıca, çalışma süresini ve asosyal zamanları artırarak çalışanların iş-yaşam dengesinde de olumsuz etki yaratmıştır. Bunun yanı sıra, satışlarını korumak için daha uzun saatler çalışarak daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalan küçük işletmeler üzerinde de rekabetçi baskı oluşmuştur. • Serbest mesleğin zayıf görüntüsü ve lojistik ve pazarlama becerilerine olan ihtiyacın artması, kariyer yapılarını değiştirmiştir. Genellikle düşük vasıf gerektiren yarı zamanlı pozisyonlar çoğunlukla vasıflı işgücü tarafından doldurulsa da, şirketlerin işe alım politikaları tam zamanlı vasıflı pozisyonlara geçiş fırsatını kısıtlamaktadır. • Hükümetler ve sosyal ortaklar, özellikle başlangıç eğitimde olmak üzere, profesyonel profilleri teknolojik değişime uygun şekilde yeniden tasarlamayı hedefleyen pek çok girişim başlatmıştır. Belçika, Fransa, Polonya ve Slovakya’daki bir dizi iyi şirket uygulaması örneğinde, sürekli mesleki eğitim ve şirket içinde mevcut iş olanakları konusunda (sadece Fransa’da sosyal ortaklarla ilişkilendirilmiştir) daha fazla şeffaflık bir arada bulunmaktadır. • Mesleki kazalar ve fiziksel risk faktörlerinin çoğu AB ortalamasının altında olsa da; yüksek ekonomik riskler, iş temposuna yönelik baskılar, çalışma saatlerindeki değişkenlik, genel anlamda yaygın olan belirsizlik duygusu ve müşterilerin kötü davranışlarına maruz kalma bir arada olduğunda kas-iskelet yapısında bozukluklar, stres ve psikososyal sağlık sorunları ortaya çıkabilir. • Bazı ülkelerde hırsızlık riski artmaktadır; buna karşı uygulanabilecek başlıca tedbirler video takip sistemleri ve ödemelerin nakit dışı yöntemlerle yapılmasıdır. Önleyici eğitim ve psikolojik destek, sosyal ortaklar ve sosyal güvenlik kuruluşları tarafından ortaya konulan en başarılı tedbirler arasındadır. • Sosyal ortaklar ve hükümet ajansları, rehber ilkeler ve travma sonrası destek gibi çeşitli araçlarla psikososyal faktörler ve hırsızlık ile başa çıkmak amacıyla, tek başlarına ya da ortaklaşa, çeşitli girişimleri uygulamaya koymuştur. • Sektörde ve işgücü piyasasında liberalleşme standart olmayan istihdamı oldukça artırmıştır. Çalışanların iş-yaşam dengesini, küçük perakendecilerin varlığının sürdürülebilirliğini ve yerel seviyede uyumu etkilediğinden, çalışma saatleri ve günleri açık ara en hassas konudur. (Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı’nın “Working conditions in the retail sector” (2012) adlı yayından özetlenmiştir.” 35 TİCARET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMA SÜRELERİ İSTİHDAM Son on yılda ticaret sektörü istihdam artışının kaynaklarından biri oldu. 2008’de perakende sektörü AB’de toplam 17.4 milyon kişiyi (AB emek gücünün %8.4’ü) istihdam etti. Bununla birlikte sektör ekonomik durgunluğun doğrudan bir sonucu olarak önemli iş kayıplarıyla ve kısa dönemli çalışmaya zorlamalarla karşılaştı. Son yıllarda, yarı zamanlı iş ve iş saatlerindeki esnekliğe karşı olan eğilim güçlendi. Ekonomik kriz sosyal ortaklar arasındaki önceliklerin yer değiştirmesine neden oldu. Ekonomik durgunluk zamanlarında istihdamı güvence altına alan giriş mekanizmalarına verilen önem artarken çalışma koşulları genellikle düşük öncelikte kaldı. Sektör, çalışanlarının büyük bir oranını kalifiye olmayan işçilerden oluşturuyor; sektörde çalışan işçilerin %60’ı kadın ve %35’i yarı zamanlı. 30 yaş altındaki çalışanların oranın %30 olması emek gücünün görece genç olmasını sağlıyor. Üye ülkeler arasında sektördeki istihdam oranları en yüksek Büyük Britanya’da (%10.5) ve en düşük İsveç’te (%5.5) olamak üzere değişiklik gösteriyor. Avrupa Komisyonu’nun yakın zamanlı bir raporunda belirtildiği üzere, oldukça rekabetli bir sektörde düzgün kaliteli işler ve kariyerde ilerleme olanakları sağlayan sosyal amaçlar arasındaki gerginlik esnek çalışma programlarını gerektiriyor. ÇALIŞMA SAATİ Ticaret sektöründe, ortalama tam zamanlı haftalık çalışma saatleri 35.6 ile 40 arasında değişiyor. Perakende sektöründe; pazar günü, akşam ve gece dahil olmak üzere tesisin daha uzun süre açık kalması yönündeki eğilim, işçilerin daha esnek olmalarının talep 36 edilmesinin arttığı anlamına geliyor. Sektörde yapılan pazarlıklar; ücretler, çalışma saatleri ve çalışma koşullarını kapsadığı gibi tesisin açık kalma süresi, pazar günü çalışma, gece geç saatte çalışma, fazla mesai, gönüllü yarı zamanlı iş ve esnek çalışma saatleriyle de ilgileniyor. Sendikalar, perakende sektöründe özellikle kadın ve yaşlı işçiler için esnek bir çalışma saati aralığı konusunda yapılan görüşmelerde aracı olmaktadır. Bunlardan bazıları, işçilere daha fazla zaman bağımsızlığı ve iyileştirilmiş bir iş-hayat dengesi sunmayı amaçlayan oldukça yenilikçi önerilerdir. GÖNÜLSÜZ YARI ZAMANLI İŞ VE GEÇİCİ SÖZLEŞMELERİN ARTIŞI Perakende sektöründe, işçi kendisine sunulandan daha farklı bir çalışma düzeni istemesine rağmen gönülsüz yarı zamanlı istihdamda artış olduğuna dair kanıtlar bulunuyor. 2007’de EU-27 bölgesinde çalışan yarı zamanlı işçilerin önemli bir miktarı, %20’si, gönülsüz olarak yarı zamanlı işte çalışmaktadır. Gönülsüz yarı zamanlı sözleşmelerin en yüksek olduğu açıklanan ülkelerden olan İspanya’da yarı zamanlı işçilik üç katına çıkarken Yunanistan ve İtalya’da bu rakam iki katına çıktı. 2007’de EU-27 bölgesindeki sözleşmelerin %25’ini oluşturan süreli sözleşmeler de perakende sektöründe diğer sektörlere göre daha yaygın. Bu sözleşmeler genellikle sezona yönelik ihtiyaçları gidermek için kısa dönemli yapılıyor. Bununla birlikte bu ihtiyaçlar önceden iyi biliniyor ve süreli sözleşmelerin kullanılması bu bağlamda sorgulanmalıdır. Perakende sektörü aynı zamanda haftadan haftaya ve hatta günden güne değişebilen kişiselleştirilmiş iş programlarına güveniyor. KISA DÖNEMLİ ÇALIŞMA Avrupa’daki ekonomik ve finansal krizin etkisi, özellikle küçük ve orta ölçekli teşebbüslerde yaşanan iş kayıpları ile ticari sektörün bazı bölümlerini oldukça etkiledi. Bazı çok uluslu şirketler, kazançlı oldukları halde, işten çıkarmalar yaparak iş yükünü arttırmalarına krizi bahane gösterdiler. Bazı üye devletler, kaybolan çalışma zamanının hükümetler tarafından karşılanmasını sağlayan kısa dönemli çalışma planlarını ortaya koydu. Örneğin, Kuzey RenVestfalya’da toptan ticaret sektöründeki kısa dönemli sözleşme yapılan çalışanlar takip eden üç ay boyunca ortalama net kazançlarının %16’sı kadar ilave ücret aldılar. Bununla birlikte, ilaveler dahil net kazanç, işçinin ortalama ücret seviyesinin %100’ünü geçemez. İtalya’da perakende sektöründeki sosyal ortaklar kısa dönemli çalışmadan kaynaklı iş kayıplarını önlemek ve işçilerin ücretlerini karşılamayı destekleyen bir “iş sözleşmesi” konusunda anlaştı. PAZAR GÜNÜ VE GECE GEÇ SAATLERDE ÇALIŞMA Pazar günü ve akşamları / gece geç saatte çalışmaya karşı savaşmak ticaret sektöründeki sendikaların önceliğidir. Pazar günü çalışmaya karşı korunma işçilerin sağlığı için fevkalade önemlidir ve çalışılmayan diğer günlere kıyasla işçilerin sağlığına ve refahına daha büyük etkisi vardır. Pazar günü çalışma, iş-hayat dengesine olumsuz etki eder ve çalışılmayan diğer günlere kıyasla daha büyük bir stres, sağlık bozulması ve vazife başında bulunmama durumuyla sonuçlanır. 2007’de Cenevre’de yapılan UNI Europa Ticaret Konferansı, pazar günü mağazaların açılmasına karşı olduğunu belirtti ve bu gelişmelere karşı çalışan insiyatifleri destekleyerek Avrupa’da bir ittifak oluşturmak için karar aldı. Buna göre; gece geç saatte ve pazar günü çalışmak, ticaret sektörü çalışanları ve aileleri için ciddi sosyal sorunlar yaratmaktadır. Bu durum ne endüstrinin kendisine, ne çalışanlarına ne de tüketicilere herhangi gerçek bir değer katmadığı gibi toplumumuzun dokusunu ve kültürel değerlerini de tehdit etmektedir. 2010 yılının Haziran ayında UNI Europa, perakende sektöründe pazar günü ve gece geç saatlerde çalışma yanlısı yasaların çoğalmasına cevap olarak, “Ticaret sektöründe pazar günü ve gece geç saatte çalışmaya çözüm”ü ortaya koydu. Çözüme göre, pazar günü ve gece geç saatlerde çalışmak sektör çalışanlarının çalışma koşullarına zarar vererek daha geniş toplumsal ve çevresel etkilere yol açıyor. Çözüm, işçilerin iş ve aile hayatındaki uzlaşma politikalarından yararlanmaları için çağrı yapıyor ve aile ile geçirilecek zaman ve alışveriş zamanı arasındaki sınırda duran pazar günü ve gece geç saatte çalışmanın toplumsal etkilerine dikkat çekilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Emek gücünü koruyan ve gece geç saatte ve pazar günü çalışmamanın ilke edildiği önlemleri almaları için AB kuruluşlarına ve ulusal otoritelere ısrar ediyor. Buna zarar veren insiyatiflerin; işçilerin sağlığı, güvenliği ve kişisel hayatı güvence alınabilmesi için öncelikle lağvedilmesi gerekmektedir. Sadece sektör içindeki tanınmış sosyal ortaklar arasında toplu olarak anlaşıldığı takdirde istisna yapılabilecek ilkeler şunlardır: Pazar günü ve gece geç saatte çalışmak hiçbir zaman zorunlu olamaz; işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumak için boş zaman verilmelidir; pazar günü ve gece geç saatte çalışmanın toplumsal ve çevresel sonuçları için önceden vergi alınmalıdır. (Kaynak: Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), Working Time in the Commerce Sector) 37 PART-TİME ÇALIŞMALAR ÜZERİNE... Hükümetler ve toplumsal ortaklar kısmi süreli işlerin düzenlenmesine yönelik farklı yaklaşımlar benimsemişlerdir. Kimileri bunu kısmi süreli işlerin kalitesini yükseltmeye odaklanan girişimlerin de dahil olduğu emek piyasası esnekliğine yönelik daha geniş bir politika yürütmenin bir parçası olarak teşvik etme yoluna giderken, diğerleri ise kısmi süreli işlerin teşvik edilmesine karşı daha pasif veya dirençli bir tutum sergilemişlerdir. Ne var ki, 1990’ların başlarından bu yana OECD ülkelerinin çoğundaki genel yönelim uluslararası düzeyde farklı girişimler görülmesine karşın- yüksek kaliteli kısmi süreli iş fırsatlarını teşvik etmeyi ve zorunlu kısmi süreli işleri azaltmayı amaçlayan yasal reformların hayata geçirilmesine yönelik olmuştur. Bazı ülkeler, kısmi süreli iş kalitesinin ücret, diğer çalışma şartları ve kariyer olanakları bakımından tam süreli işlerle aynı düzeyde olmasını güvence altına almak amacıyla eşit muamele kanunları geçirerek ve ilgili başka önlemleri alarak diğerlerinin önüne geçmişlerdir. Az sayıda ülke ise daha da ileri giderek tam süreli çalışanların çalışma saatlerini kısmi süreliye düşürmelerine izin veren haklar sağlayan yasa hükümleri kabul etmiştir. Kısmi süreli işlerin olası faydalarına ilişkin tartışmaların çoğu kısmi süreli işlerin serbestçe çalışanlar tarafından mı seçildiği yoksa işveren tarafından mı dayatıldığına odaklanmıştır. İşçiler açısından kısmi süreli işler, istihdam entegrasyonu, aile bakımı sorumlulukları veya eğitim ve mesleki eğitim ya da kısmi emeklilik ile işi birleştirmeyi kolaylaştıran bir çalışma çizelgesi aracı sunmaktadır. Bazı çalışanlar için kısmi süreli çalışma kararı yalnızca dar bir alternatif dizisi içinden tercih edilebilecek tek olası seçenek olabilir. Pek 38 çok kadın, çocuk ve yaşlı bakımı hizmetlerindeki eksiklikler nedeniyle kısmi süreli işlere yönlendirilmektedir. Bazı kısmi süreli çalışanlar daha fazla saat çalışmak istemektedir ancak tam süreli iş yokluğuna bağlı olarak zorunlu kısmi süreli iş oranı yüksektir ve bazı ülkelerde yüksek işsizlik bağlamında yükselmektedir. Buna karşılık, yapılan uluslararası araştırmalar bazı tam süreli çalışan kişilerin iş hayatlarının belli aşamalarında kısmi süreliye geçmek istediklerini ancak ya yaptıkları iş tipinde bu seçeneğin bulunmamasından ya da başka engellerden dolayı bu geçişi olası görmediklerine işaret etmektedir. Kısmi süreli çalışma önündeki engellerden biri gelir düzeyindeki düşüşün basitçe pek çok aile için karşılanamayacak durumda olmasıdır. Diğer engeller şunlardır: Kısmi süreli çalışmadan kaynaklanan dezavantajlar ve kesintiler; saat başı ücret oranı bakımından ortalama iş kalitesi düşüklüğü; mesleki eğitim ve gelişmeye yönelik daha az fırsat; ve ilerlemeye yönelik daha dar olasılıklar. İşverenler için kısmi süreli çalışmanın faydaları oldukça açıktır. İşverenler üç ana nedenden dolayı kısmi süreli çalışma kullanmaktadır: İşe alma ve işte tutmada operasyonel esneklik sağlamak üzere optimal personel çalıştırma için; veya daha düşük saat başına ücret oranıyla doldurulabilecek işler yaratarak saat başına emek maliyetini düşürmek. Bu bakımdan işverenler açısından kısmi süreli işlerin cazibesi aşağıdaki gibidir: •Döngüsel şartlarla örtüşmek üzere saatlerin düzenlenebilmesi anlamına gelir; •Kısmi süreli çalışma verimlilik kazancı yaratacak şekilde üretim ve emek maliyetlerinin düzenlenmesini sağlayabilir; •Çalışanların tercihlerini karşılayan esnek saatler işyerinde daha iyi bir işve- ren-işçi ilişkisi yaratabilir; •Kısmi süreli çalışma, tam süreli çalışmak istemeyen ya da çalışamayan işçileri işe alma ve işte tutmayı kolaylaştıran bir çalışma biçimidir. Bu avantajlar, düşürülmüş saatlerin işverenlere genel emek maliyetlerini düşürürken aynı zamanda kadrolama seviyelerini koruma imkanı tanıması nedeniyle ekonomik durgunluğun ardından daha da uygun hale gelmiştir. Ne var ki, işverenlerin kısmi süreli çalışma kullanımı faaliyet gösterdikleri sektörün pazar şartları ve kadrolama konularına göre etkisi değişiklik gösterecek bir dizi engel tarafından kısıtlanabilir. Bu bölümde işverenler ile işçilerin ihtiyaçlarını karşılayan kısmi süreli istihdam fırsatlarının yaratılmasını engelleyebilecek sorunlar tanımlanmaktadır. Bunlar çalışma yasaları ve düzenlemeleri ile sosyal güvenlik ve emeklilik sistemlerinin tasarlanmasında ulusal düzeyde görülebilir. Ayrıca işyeri politikaları, uygulamaları ve normlarında kurumsal seviyede de bulunabilirler. Personel politikaları, kısmi süreli işçi çalıştırmayı dahi yasaklayabilecek toplu sözleşme anlaşmalarının detaylarında güçlendirilebilir şekilde tam süreli çalışma karinesi üzerinden düzenlenebilir. Bazı meslekler veya işlevlerde de kurulabilir ancak denetsel ya da idari kadrolar gibi bazı işlerde uygulanması daha zor olabilir. Ya da, işgücünün bazı kısımlarınca (örneğin erkek egemen işlerde çalışanlar) aranmaz. Çalışanları gönüllü olarak kısmi süreli istihdamdan caydırabilecek engeller eşit muamelenin olmaması ve pek çok boyutunun düşük kalite içermesiyle ilgilidir. Bu engeller şunlardır: •Eşit muamele yokluğu-düşük ücret ve sosyal güvenlik sigortası (emekli maaaşı da dahil olmak üzere); •Kısmi süreli çalışanların düşebileceği vergi ve ek ödemeler tuzağı; •Kısmi süreli çalışmanın, mesleki eğitim ve terfiye düşük erişim sağlaması nedeniyle kariyer ilerlemesi üzerinde olumsuz etki yaratacağına dair endişe; •İş zamanlama programının ailevi sorumluluklar veya diğer yükümlülüklerle uyumlu olmayabilmesi; •İşyerinde kısmi süreli çalışma seçeneğinin bulunmaması, ki bu durum erkekler için toplumsal cinsiyet stereotiplerini de içermektedir (kısmi süreli iş kadın işidir); •Kısmi süreli işe geçmenin ileri bir tarihte tam zamanlı işe devam etmeyi zorlaştırması riski. Pek çok ülkede kısmi süreli çalışma kararı ya deneme süreleri ya da açık uçlu sözleşmeden ziyade geçici sözleşmeliler arasında daha yüksek bir görülme oranı olduğundan dolayı, daha zayıf bir istihdam koruması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda, daha kısa istihdam dönemleri ile daha kısa çalışma sürelerine bağlı olarak işsizlik sigortası almaya uygunluğu azalttığı anlamına da gelebilir. Bu sistemler biraraya gelerek kısmi süreli çalışanların yoksulluk riskini artırabilirler: İş kaybına karşı daha az korunma ve kısmi süreli çalışan işsiz kalırsa daha az destek. Sosyal güvenlik sigorta kapsamının daha dar olması da bir başka engeldir. Bunu telafi etmek için çoğu Avrupa sosyal sigorta sisteminin kısmi süreli çalışanların lehine olan çeşitli tekrar dağıtılabilen unsuru bulunmaktadır. Ancak, kısmi süreli çalışma yine de emekli geliri düşünüldüğünde birey açısından cazip olarak algılanmayabilir. Toplu sözleşmeler bakımından ise kısmi süreli çalışanların, özellikle kısa süre çalışıyorlarsa, çoğu Avrupa ülkesinde kapsam dışı kalma olasılıkları daha yüksektir. Daha uzun süre çalışan kısmi süreli çalışanlar dahi maaşlarının tam zamanlılardan daha düşük 39 olduğunu bulabilirler ki bunun nedeni de ek ödeme almaya uygunluk şartları üzerindeki kısıtlamalardır. Perakende gibi bazı sektörlerdeki sendikalar kısmi süreliler için çalışma zamanı kalitesini artırmak amacıyla çalışma süresinin bölümlenmesi engellemek üzere anlaşmaya varmıştır. Örneğin, İspanya’daki büyük mağazaların 2006 yılı toplu sözleşmelerinde dört veya daha az saat çalışan kısmi sürelilerin çalışma günlerinin birden fazla vardiyaya bölünmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dört saatten fazla süreyi kapsayan çalışma günü olan kısmi süreliler için de vardiyalar arasında birden fazla kesinti olmaması gerekmekte ve bu tip bir kesintinin dört saati aşmaması gerekmektedir. Belçika gibi bazı ülkelerde ise çalışma süresi politikaları ve yasaları uyarınca bu ilke bütün sektörleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Yeterlilik açısında önemli bir nokta da çalışanların aynı veya benzer bir işte çalışırken tam ve kısmi zamanlı saatler arasında bireysel düzenleme yapabilmesine ve eğer fırsat varsa daha sonraki aşamalarda bu düzenlemenin tersine izin veren toplumsal dönüşüm faktörlerinin bulunup bulunmadığıdır. Çalışanların mevcut işlerinde daha az veya esnek saatler çerçevesinde çalışma pazarlığı yapabildiği yerlerde bu durum çalışanların kısmi süreli iş aramaksızın işlerine devam edebilmelerini sağlayabilir. Bu da dolayısıyla çalışanların aşağıya doğru hareketlilik karşısında bir miktar korumaya sahip olmasını sağlar. Ne var ki, tam ve kısmi süreli çalışanlar arasındaki eşit muamele ilkesi mesleki eğitim ve terfi kriterleri açısından yaygın bir şekilde uygulanmadığı takdirde çalışanlar gelecek kariyer ilerlemeleri bakımından daha az fırsatla karşı karşıya kalabilirler. Bu aynı zamanda bu tip bir düzenlemenin yaygın olmadığı bir meslek, kademe veya işyerinde 40 kısmi süreli iş sahibi olabilecekleri anlamına da gelebilir. Bu durum kısmi süreli çalışmanın uzun vadede ekonominin her alanında daha geniş bir iş yelpazesinde bulunmasına yardımcı olabilir. Çalışanların daha düşük çalışma saati talep etmek hakkı en yaygın haliyle Hollanda’da görülmektedir ancak bu tip kanun hükümleri Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yanısıra bir dizi Avrupa ülkesinde de vardır. Bazı ülkelerde ebeveynlerin doğum izni süresinde kısmi süreli çalışmak veya doğum izni sonrasında daha az saat çalışmak için yasal hakları bulunmaktadır. Doğum izni sistemi en cömert ve en esnek olan ülke İsveç’tir. İlaveten, ebeveynler çocukları okulun ilk yılını tamamlayana kadar normal saatlerini %75 oranında düşürebilirler. Sonuç olarak, İsveç’teki pek çok anne, Hollanda, Birleşik Krallık ve Almanya gibi ülkelerde annelerin çalıştığı kısmi süreli işlerden tipik olarak daha uzun saatlerle kısmi zamanlı düzenlemeleri güvence altına almak için bu ebeveynlik haklarından yararlanmaktadırlar. Belçika’da ise yasal doğum izni hükümleri, süre kredisi [time credit] ve “kariyer arası” planlarına ilişkin daha geniş bir yasal paketin spesifik bileşenini oluşturmaktadır. Bunların içinde şartları yerine getiren çalışanların çalışma süresini sınırlı bir süre için (ya %50 ya da %20 azaltma) kısmi süreliye düşürme hakkı da bulunmaktadır. %20 oranındaki azaltma (tipik olarak haftada 5 günden 4 güne indirilmesi) en çok tercih edilen seçenektir. Almanya’da da çalışanlara daha fazla çalışma süresi esnekliği tanıyan bazı araçlar hayata geçirilmiştir. Çalışanların yaklaşık %40’ı çalışma süresi hesapları sistemi dahilindedir ve bu da onlara kısmi süreli ile tam süreli işler arasında değişim yapma veya çalışma sürelerini azaltma hakkı vermektedir. Belli bazı sektörlerde ise çalışanlar, erken emeklilik veya uzun ve ücretli izinler için kullanmak üzere süre biriktirme veya parasal talepte bulunmalarına izin verecek şekilde çalışma sürelerini daha uzun bir süre üzerinden biriktirebilirler. Benzer bir yönde atılmış bir adım da İspanya’da toplu sözleşmeler üzerinden gerçekleşmiştir. Eğitim ve mesleki eğitim sektörü için yapılan toplu sözleşmede kısmi sürelilerin tam süreli boş kadrolara yapılacak atamalarda tercih edilmeleri için üç yıldır çalışıyor olmaları gerektiğine ilişkin şart kaldırılmıştır. Çalışanlara çalışma saatlerinin düzenlenmesini talep etme hakkı veren politikalar, bakım yükümlülüklerinin çoğunu kadınların yerine getirdiği gözönüne alındığında, başta kadınlar olmak üzere çalışanların bakım yükümlülükleri ile işleri arasında denge kurabilme yetilerini güçlendirmektedir.Kısmi süreli istihdamın bazı çalışanların çalışma hayatlarını güçlendirme ve işverenlere esneklik ve verimlilikle elde edilen kazanımlar yoluyla fayda sağlama potansiyeli bulunmaktadır. Ancak kısmi süreli istihdamın gelişimi önünde bir takım engeller vardır. Çalışanları kısmi süreli istihdamdan uzaklaştırabilen engeller arasında ortaya çıkabilecek eşit muamale yokluğu, daha düşük ücret ve (emeklilik dahil olmak üzere) düşük sosyal güvenlik sigortası ve vergi ile yan ödemeler tuzağı bulunmaktadır. Ayrıca mesleki eğitim ve terfiye veya ileri bir tarihte tam süreli istihdama geçme fırsatına erişimin düşük olmasına bağlı olarak kısmi süreli çalışmanın kariyer ilerlemesi üzerindeki sıklıkla karşılaşılan olumsuz etkisi de göz önüne alınmalıdır. Kısmi süreli işlerin çalışma süresi programı bakım yükümlülükleriyle özellikle uyumlu değildir ve bu nedenle herzaman “aile dostu” bir istihdam biçimi değildir. İşverenler bir dizi engel nedeniyle kısmi süreli iş düzenlemeleri başlatma veya kapsamını genişletmeden alıkonabilirler. Bu engellerin bir kısmı tek bir tam süreliden ziyade iki veya daha fazla kısmi süreli çalıştırmaktan kaynaklanan doğrudan ilave maliyetlerle ilgilidir. Bu durum, özellikle işverenlerin sosyal güvenlik katkılarının yapısındaki ve çalışma yasaları ile istihdam güvencesinin organizasyonundaki hükümet politikalarıyla bağlantılıdır. Bazı mesleklerde göz önüne alınması gereken kişi başına düşen sabit emek maliyetleri de olabilir. İşveren ayrıca sınırlı deneyim ve iş organizasyonunu ve verimliliği olumsuz şekilde etkileyebileceğine dair endişelerinden dolayı kısmi süreli istihdam programları kullanmaktan alıkonabilir. Bu durum tam süreli işlere daha fazla değer atfeden kurumsal kültür ve normların hakim olduğu yerlerde özellikle şiddetli olabilir. Bu belki de olumsuz deneyimler veya kısmi sürelilerin verimliliği ve bağlılığına ilişkin olumsuz basmakalıp varsayımlar öncesinde toplu sözleşmelerde imza altına alınabilir. Benzer bir şekilde, işverenler belli bazı işlevlerde ve bazı faaliyet yöneticilerinin liderliğinde olup kurumun diğer kısımlarında olmamak üzere kısmi süreli çalışan kullanma deneyimine sahip olabilir. Bu nedenle, kurumsal kültür belli bazı mesleklerde veya kıdem seviyelerinde belki de kısmi süreli çalışmayı kadınlar için kabul edilebilir ancak kendilerini bir kariyere adamış erkekler için uygunsuz bulan toplumsal cinsiyet kalıpları yoluyla engelleyebilir. Son olarak, işverenler açısından esnekliği tam süreli temelde kullanmak için müsait olan işlevsel seçenekler de vardır; örneğin vardiyalı çalışma, fazla mesai veya sabit süreli sözleşmeler. (Kaynak: “ILO-In search of good quality part-time employment-2014”den özetlenmiştir.) 41 TÜRKİYE 42 43 44 A syadan Avrupaya uzanan stratejik bir bölgede bulunan Türkiye, ekonomik ve toplumsal sorunlarla boğuşan bir ülke görünümündedir ve 21. Yüzyılın ilk 15 yılını geride bırakırken ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan ve her geçen yıl artan/katlanan bunalımlı süreçlerden kurtulamamaktadır. Çünkü ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunların ortadan kaldırılması doğrultusunda kalıcı-bütünsel politikalar yürürlüğe sokulamazken, her bir sorun yeni sorunların kaynağı ve oluşma nedeni olmaya devam etmektedir. Türkiye, Avrupa’nın güneydoğusunda yer alan ve toplumsal yapısı yanında kültürel, dilsel, etnik ve ekonomik çeşitlilik gösteren stratejik bir geçiş ülkesidir. Son verilere göre 78 milyona yakın nüfusu bulunan ülkemiz, yaklaşık 783 bin 562 kilometrekare alana yayılmış oldukça heterojen bir toplumdur. Türkiye’nin kırsal ve kentsel alanlar arasında çarpıcı farklılıklar bulunmaktadır. 70’li yıllara doğru hızla artan, 80’li yıllarda hızlanan ve 2000’li yıllarda büyük bır sıçrama ile ilerleyen süreçte kentleşme hızla artmıştır; kentsel nüfusun oranı 2003’te %66’dan 2012’de %72’ye yükselmiştir (Dünya Bankası, 2014). 2000’li yılarından itiba45 ren Türkiye, kapalı tarım toplumu özelliğini daha da yitirerek önemli bir değişim süreci geçirmiştir. Günümüzde tarımsal etkinliklerin gelir olanaklarını arttırmaması, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik alanındaki dönüşüm politikaları nedeniyle kamusal hizmetlere ulaşımın zorlaşması ve özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde yıllardır çatışmalı-gerilimli ortam sonucu kente “yığılma”yı yaratan gelişmeler hızlanmıştır. Türkiye’nin güney komşuları olan Suriye ve Irak’ta yaşanan savaş ve çatışmalar, bölgede bulunan insanların topraklarını terk edererek iş, gelir ve yaşam sürdürülebilirliği yönünden çok daha güvenli bölgelerdeki kentlere ulaşmaya başlaması toplumsal olarak oldukça dinamik bir sürecin yaşanmasına neden olmuştur. Türkiye, 28 Avrupa Birliği ülkesi ile karşılaştırıldığında çok genç bir nüfusa sahiptir. Yaşlı nüfusun düşük orana sahip olduğu (%7,3) Türkiye’de, nüfusun yaşlanması AB’de olduğundan çok daha az önemli bir sorundur; AB’de 2012 yılında 65 yaş ve üstü nüfus toplam nüfusun %17,8’ini oluşturmuştur. Çok yaşlı insanların oranı (80 yaş ve üstü) Türkiye’de çok daha azdır. Avrupa Birliğinin 28 ülkesinde %4,9 olan oran Türkiye’de %1,4’tür. Yine de, toplam bağımlılık oranları bu ülkelerle benzerdir, daha yaşlı olanların bağımlılık oranı gençlerin daha yüksek bağımlılığı ile karşılanmaktadır. Türkiye’nin 15 yaş altı nüfus 2003’te %29,3’ten 2012’de %25,3’e düşmesine rağmen, Avrupa Birliği ülkelerindeki %15,6’lık ortalamadan yine de çok daha yüksektir. Türkiye’de nüfusun ortalama yaşı TÜİK verilerine göre 2013 yılında 30,1’dir. Bu rakam AB ortalaması olan 41,5 yaşın dörtte üçüne bile karşılık gelmemektedir. Çalışma yaşındakilerin nüfusu (15-64 yaş arası) 10 yıllık dönem içinde 2001’de %64’ten 2012’de %67,4’e yükselmiştir. Türkiye’nin nüfusu neredeyse eşit oranda erkek ve kadın nüfusundan oluşmaktadır. Son yıllarda, bebek ölüm oranı, 1.000 canlı doğumda 24 ölümden 12 ölüme, hızlı bir düşüş göstermiştir. TÜİK tarafından 2014 yılında yayınlanan verilere göre ülke nüfusu özetle şu görünümdedir: - Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi 76,3 yıldır. Doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için top46 lamda 76,3, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıldır. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamaktadır; doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,7 yıldır. Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki kişiler için 62,8 yıldır. - Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi 62,8 yıldır. Erkekler için bu süre 60,1 yıl, kadınlar için ise 65,8 yıldır. Beklenen yaşam süresi 65 yaşındaki kişiler için 16,7 yıldır. - Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 29,2 yıldır. Erkekler için bu süre 27 yıl iken, kadınlarda 31,8 yıldır. 65 yaşında olan bir kişinin ise kalan yaşam süresi ortalama 16,7 yıldır. Erkekler için bu süre 14,9 yıl iken, kadınlarda 18,5 yıldır. Diğer bir anlatımla 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,6 yıl daha fazla yaşaması beklenmektedir. - Türkiye’de yaşam süresi AB ülkelerinin ortalamasından daha düşüktür. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin 2012 yılı verilerine göre, Avrupa Birliği (AB) üyesi olan 28 ülkenin ortalama doğuşta beklenen yaşam süresi 80,3 yıldır. Türkiye toplam nüfusunun 2013 yılında 76,3 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi, bu ülkelerin ortalama yaşam süresinden 4 yıl daha düşüktür. Erkeklerde bu değer Avrupa Birliği ülkeleri için 77,5 yıl iken Türkiye’de 73,7 yıldır. Kadınlarda ise doğuşta beklenen yaşam süresi Avrupa Birliği ülkeleri için 83,1 yıl iken Türkiye’de bu değer 79,4 yıldır. SOSYAL POLİTİKASIZLIK Türkiye’nin onyıllardır süren genel toplumsal ve ekonomik sorunlarının ardında, kırlarda ve kentlerde yaşayan milyonlarca insanın, temel sosyal haklarının yaşama geçirilmesi anlamına gelen etkin politikalara ulaşamaması bulunmaktadır. Programlanan ve sürdürülen sosyal politikaların güçlü olmaması, zayıflığı ve kapsamsızlığı nedeniyle gelir dağılımında büyük eşitsizlikler sürmektedir. Gelir dağılımı eşitsizlikleri ile tanımlanması gereken yoksulluk 47 resmi rakamlara göre nüfusun çok önemli bölümünü ilgilendirmektedir. Verilere göre Türkiye’de nüfusun yüzde 16,1’i yoksulluk sınırının altındadır. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,9 iken, kırsal yerlerde yüzde 15,7’dir. Bunun anlamı yaklaşık 12 milyon insan yoksulluk sınırın altında yaşamaktadır. Bu acı gerçeğin diğer bir anlatımı Türkiye’de yaşayan neredeyse her 4 kişiden birinin yoksul olduğudur. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin aralarında bulunduğu 34 ülkenin üye olduğu İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Aralık 2014’te yayınladığı raporunda Türkiye'nin gelir dağılımında kaydettiği ilerlemeye karşın, üyeleri içinde servetin en adaletsiz biçimde paylaşıldığı ikinci ülke olduğunu açıkladı. OECD tarafından açıklanan "Gelir Eşitsizliği Ekonomik Büyümeye Zarar Verir mi?" adlı raporunda, Türkiye'nin son yıllarda kimi olumlu gelişmeler göstermekle birlikte eşitsizlik konusunda Meksika'nın ardından en yüksek -yani en kötü- ikinci orana sahip olduğu vurgulandı. Bunun yanında yıl içinde yayınlanan birçok uluslararası raporda ülkemiz açısından kimi siyasal iktidar temsilcilerinin böbürlenmelerine rağmen çok önemli ekonomik sorunların yaşandığı belirlendi. Örneğin OECD üyesi ülkeler arasında; Meksika’dan sonra en yüksek yenidoğan ölüm oranına sahip ülke Türkiye’dir; Estonya ile birlikte sağlığa en düşük oranda harcama yapan ülke de Türkiye’dir; ve yine Türkiye, eğitim, iş, çevre, gelir, güvenlik, sağlık, barınma başta olmak üzere yaşam kalitesi verileri açısından OECD üyesi ülkeleri içinde “en zor yaşanılacak ülkeler” arasında yer almaktadır. Yine Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) her yıl düzenli olarak yayımladığı İnsani Gelişme Raporu'na göre Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi’nde 187 ülke arasında 69’uncu sırada bulunuyor. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 86,8 milyona ulaşacağının öngörüldüğü “İnsani İlerlemeyi Sürdürmek: Kırılganlıkları Azaltmak ve Dayanıklılık Oluşturmak” başlıklı raporda, ülkedeki kadın milletvekili oranının yüzde 14,2, internet kullanım oranının yüzde 45,1, okur-yazarlık oranının yüzde 94,1, istihdam oranının yüzde 48,5 olduğu belirtildi. 48 Ülkemizde yetişkin kadınlar arasında en az orta öğrenim görmüş olanların oranı yüzde 39 iken, bu oran erkeklerde yüzde 60 olarak göze çarpıyor. Toplumsal eşitsizlikler gelir dağılımı eşitsizlikleriyle de sınırlı değil. Sorun çok daha geniş düzlemde ele alınması gereken bir sorundur. - Nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan engellilere dönük eşitsizlikler, son yıllarda yapılan kimi olumlu değişiklikler ve yasal düzenlemelere rağmen hala sorun olmayı sürdürmektedir. Engelliler kamu ve özel sektörde istihdam alanı dışında, ekonomik ve sosyal yük olarak görülürken, onların sosyal uyum sorunları giderilmiyor ve toplumsal görünürlülükleri konusunda etkili önlemler alınmıyor. İşte ve iş dışında büyük eşitsizliklerin öznesi olmayı sürdürüyorlar. - Eşitsizliklerin göründüğüı alanların başında çalışma yaşamı geliyor. Kayıt dışı işlerde çalışanlar, kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar, yabancı kaçak işçiler, engelliler, etnik gruplar işe girişte, çalışma yaşamında ve işten çıkartılmalarda haksız ve eşitsiz davranışlarla karşılaşıyorlar. Yine bunlar aynı biçimde sosyal güvenlik haklarından yararlanma sorunlarında somut eşitsizlikler içinde... - Eğitim ve sağlık hakkına ulaşmada yaşanan sorunlar ise nüfusun önemli bölümünü kapsamaktadır. Ülkenin geri kalmış bölgeleri eğitim ve sağlık gibi iki temel kamu hakkından bütçe olanaklarının darlığı ve kaynak yetmezliği nedeniyle yoksun bırakılıyor. Bu konuda söylenen söz genellikle, insanların bu hakka ulaşması değil, sosyal yatırımın maliyetinin pahalı ve geri dönüşsüz olmasıdır. KAYIT DIŞILIK SOSYAL POLİTİKASIZLĞIN KAYNAĞIDIR Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri de ekonomik denge sorunları üzerinde olumsuz etki yaratan, emeğin kuralsız ve eğreti istihdam koşullarında çalıştırılmasına neden olan kayıt-dışı ekonomi ya da enformel ekonominin varlığıdır. Dünya Bankası verilerine göre, çalışma yaşındakilerin yaklaşık %42’si kayıt dışı işlerde çalışmaktadır. 49 Bu çalışanların büyük çoğunluğu tarım alanında bulunmaktadır. Türkiye’de tarım dışı sektörlerde maaşlı çalışanlar arasında kayıt dışı istihdam %20’dir. Tüm iş gücü içinde kayıt dışı istihdam oranı %39’dur. 2013 yılında Avrupa Birliği tarafından yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, Birlik ülkelerine göre büyük bir kayıt dışı ekonomiye sahiptir. Araştırmada Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin GSYİH’nin %29,1’in oluşturduğu ve bunun Birlik ülkelerinin çoğuna göre daha büyük olduğu belirlenmiştir. ILO’nun verilerine göre Türkiye’de ücretle çalışan kayıt dışı tüm çalışanların %87,1’i tarım sektöründe bulunmaktadır. Dünya Bankası Türkiye’de kayıt dışı çalışmada son yıllarda görülen görece düşüşün neredeyse tamamen tarım dışına çıkılmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Tarım dışı sektörlerde, inşaat sektöründeki tüm işlerin %55,2’si, ticaret alanında %39,6’sı ve ticaret ve ulaşım dışı hizmetlerde sadece %17,1’i kayıt dışıdır. ILO’nun verilerine göre Türkiye’de tarım dışı sektörlerde kayıt dışı tüm çalışanların %60’ı maaşlı işçilerdir, %30,7’si işveren ve kendi hesabına çalışan ve %9,2’si katkıda bulunan aile işçileridir. Tüm bu genel görüntü, düzenli açık ve kurallı çalışmanın çok yaygın biçimde kayıt dışı ekonomi ve hatta kayıt dışı sosyal yaşam ile kuşatıldığı anlamına gelmektedir. Bu durum hem kamu gelirlerinin azalması ve dolasıyla kamu kaynaklarının özel ellerde haksız biçimde yoğunlaşması anlamına gelmektedir, hem de vahşi kapitalizm koşullarının barbarca sürdürülmesi koşullarının temelini oluşturmaktadır. Kayıt dışı işlerin yüksek seviyelerde olması, kuralsız işgücü ortamını yaratırken aynı zamanda demokratik örgütlenme olanaklarını daha da sınırlandırmaktadır. İŞ VE İSTİHDAM SORUNLARI Ülkemizin önemli sorunlarının başında işsizliğin ve genel olarak istihdam sorunlarının gelmediği ileri sürülemez. Türkiye, işsizlik oranları yönünden resmi rakamlara göre genellikle iki haneli oranlarda bir işsizlik oranına sahip olmuştur. İşgücü konusunda TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre Türkiye’de işsbizlik gerçek bir tehdit olarak varlığını korumaktadır. 50 - Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2014 yılı Eylül döneminde 3 milyon 64 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise yüzde10,5 düzeyinde gerçekleşti. - İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 9,1 iken kadınlarda yüzde 13,6 oldu. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,7 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 19,1 iken, 15-64 yaş grubunda bu oran yüzde 10,7 olarak gerçekleşti. - Eylül 2014 döneminde 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin sayısı, 26 milyon 169 bin kişi, istihdam oranı ise yüzde 45,8 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,2, kadınlarda ise yüzde 26,8 olarak gerçekleşti. - İşgücü nüfusu 2014 yılı Eylül döneminde 29 milyon 233 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise yüzde 51,1 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,7 kadınlarda ise yüzde 31,1 oldu. - TÜİK verilerine göre bu dönemde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı yüzde 35,7. Bu oran tarım sektöründe yüzde 83,9 iken, tarım dışı sektörlerde yüzde 22,5 oldu. Bu durum Türkiye’de kadınların işgücüne katılma oranının ne kadar düşük olduğunun somut bir göstergesidir. Yine burada unutulmaması gereken başka bir olgu da Türkiye’de kadınlara dönük ayrımcılık ve eşitsizliğin çok önemli toplumsal sorunlardan biri olduğu gerçeğidir. Türkiye ekonomisinin büyüklüğü ve performans düzeyi itibariyle, benzediği ülkeler ile karşılaştırılamayacak derecede düşük kadın işgücüne katılım ve istihdam oranına sahiptir. AB ülkelerinde kadınların istihdama katılımı %60’lar düzeyinde olmasına rağmen Türkiye’de %31.1’dir. İşgücüne katılım ve istihdam oranlarının yanında bir diğer problem de yüksek işsizlik oranıdır. Kadınlar iş bulma konusunda da erkeklere göre dezavantajlı bir konumdadır ve erkeklerden daha uzun süre işsiz kalmaktadırlar. 2014 yılı Eylül dönemi verilerine göre erkek işsizlerin %16,7’si 1 yıldan daha uzun süredir işsiz iken, kadın işsizlerin %25,4’ü 1 yıldan uzun süredir işsizdir. Toplamda ise işsizlerin % 20,1’i 1 yıldan daha uzun süredir işsizdir. İş bulanların çoğu ise iş piyasasının erkeklere 51 göre şekillenmesi nedeniyle enformel sektörde, sigortasız, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadırlar. İşgücünün niteliği ve işsizlik olgusu değerlendirilirken gözden kaçırılmaması gereken temel nokta çalışma süreleri konusudur. Türkiye haftalık çalışma sürelerinin çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin tek yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. TAŞERONLAŞTIRMA Türkiye’de çalışanların en önemli sorunlarının başında işsizlik sorunu ile güvencesizlik anlamına gelen taşeronlaşma gelmektedir. Yasalarda tersine düzenlemeler olsa da özel ya da kamu sektöründe taşeronda çalışanlar, uygulamalarda çok uzun sürelerle çalışmalarına karşın genellikle fazla çalışma ücreti alamamakta, izin kullanamamakta ve birçoğuna kıdem ve ihbar tazminatı da ödenmemektedir. - Taşeron işçilerinin bireysel iş sözleşmeleri genellikle bir yıldan çok daha kısa sürelerle düzenlenmektedir. - Taşeron işçileri açlık sınırında öldürmeyecek tutarlarda bir ücretle çalışmaktadır. Ücret ödemeleri geciktirilmekte ya da düzenli yapılmamaktadır. Kimi zaman ise hiç ödenmemektedir. - Taşeron işçileri birçok parasal sosyal hak ve ikramiye gibi ekonomik katkılardan yoksundur. - Taşeron işçilerinin çalışma süreleri çok uzundur, yoğundur, düzensizdir. - Taşeron işçileri kıdem tazminatı haklarından yoksun bırakılmaktadır. - Taşeron işçileri izin haklarını kullanmakta zorlanmaktadır. - Taşeron işçileri güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır. - Taşeron işçileri, sendikal örgütlenme haklarından yoksun tutulmaktadır. 52 - Taşeron işçileri çalışma ortamında iş deneyimi yoksunluğu, çalışma ortamına uyum ve iş stresi yoğunluğu gibi nedenlerle çok daha fazla iş sağlığı ve güvenliği risk ve tehlikeleriyle yüz yüzedir. - Taşeron işçileri çok daha fazla fiziksel, psikolojik ve sözel şiddetle karşı karşıyadır. Kamuda taşeron işçilerinin sendikal örgütlenmelerinin engellenemeyeceğine ilişkin yasal haklar konusundaki en önemli olanak, Türkiye’nin 1960 yılında kabul ettiği “Bir Kamu Kurumca Yapılan Sözleşmelere Konulacak Çalışma Şartları Konusunda 94 Sayılı ILO Sözleşmesi”dir. Bu sözleşmenin önemli hükmü, taşeron işçilerine korumalar getirmesi ve alt işverenlerin işçi çalıştırma koşullarını kamu yönetimlerinin titizlikle denetlemekle sorumlu kılınmasıdır. Bu konu sözleşmenin 2. Maddesinde şöyle belirtilmektedir: “Bu sözleşmenin kapsamına giren iş sözleşmeleri, ilgili işçiler için yapıldığı aynı bölgedeki işkolu veya sanayide aynı nitelikteki iş için (...) belirlenmiş ücretlerden daha az elverişli olmayan ücretleri (Ödenekler dahil), iş sürelerini ve diğer çalışma şartlarını garanti eden hükümleri kapsayacaktır.” Bunun anlamı, taşeron işçi çalıştıranlar, benzer koşullardaki işçilerin çalışma koşullarını (örgütlenme hakkına ulaşmak da dahil) garanti etmek zorundadır. İşte tüm bu nedenlerle taşeronda çalışan işçilerin sendikal örgütlenmeleri çok önemli zorluklar içermesine, esas işveren ile alt işverenin yani taşeron şirketin önlem alma, yasal araçları türlü hilelerle çıkarları yönünde kullanma çabalarına rağmen sendikal örgütlenme için işçilerin birliği, kararlılığı ve direnci son derece önemlidir. Çalışma, sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim hakları nasıl temel insan haklarından ise örgütlenme, sendika, toplu sözleşme ve grev hakları da temel insan haklardandır. Bu hakların kısıtlanması, engellenmesi, dışlanması ve baskılanması doğrudan insan hakkına yönelik bir saldırıdır ve suçtur. Kamu kurum ve kuruluşlarının görevi, yurttaşların haklarına ulaşmasının yollarını açmaktır. Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı işyerleri iş güvencesinin tanınmadığı; çalışmanın kuralsızlaştırıldığı; çalışanların örgütlenme, sendikalaşma, söz ve eylem haklarının kısıtlandığı; ücret ve sosyal yardım ödemelerinin düşük tutulduğu, ödemelerin geciktiril53 diği ya da tamamının veya bir bölümünün ödenmediği; emekçilerin psikolojik, sözel ve davranışsal şiddet yöntemleri ile baskı altında tutulduğu işyerleridir. Ülkemizde emek sömürünün yoğun olarak yaşandığı ve kuralsızlığın neredeyse “kural” sayıldığı işyerleri büyük çoğunlukla alt işverenlik ya da taşeronluk sözleşmesinin bulunduğu işyerleridir. Bu işyerlerinde İş Yasası, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası başta olmak üzere çalışanların haklarını belirleyen tüm yasalar, çok yaygın biçimde uygulanmamaktadır. Emek sömürüsünün ağır koşullarda sürdürüldüğü, sendikal örgütlenme hakkının uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasalara rağmen kısıtlandığı taşeron işçileri yalnızca özel sektörde değil yaygın olarak kamu kuruluşlarında da çalışmaktadır. Özellikle 2000’li yıllardan sonra yaygınlaştırılan taşeronlaşma, son 10 yılda katlanan bir sayıyla artış göstermiştir. Taşeronlaşma bir virüs gibi temel kamu hizmeti olarak adlandırılan sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri alanında, yerel yönetim hizmetleri alanında, koruma ve genel güvenlik hizmetleri alanında ve kamu ya da özel tüm üniversitelerde genişletildi ve inanılmaz boyutlara ulaştırıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara göre 2002 yılında yaklaşık 390 bin olan taşeronda çalışan sayısı bugün 2 milyonu geçmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın son kez yaptığı bir açıklamaya göre 2014 yılında yalnızca kamu kuruluşlarında taşeronda çalışan işçi sayısın 660 bindir. Burada unutulmaması gereken ana nokta, taşeronlaşma yalnızca aşırı çalışmaların yapıldığı ve böylelikle yasal çalışma sürelerine uyulmadığı, dinlenme ve izin haklarının kısıtlandığı, kolay işten atılmanın gerçekleştirildiği, düşük ücretle kuralsız çalıştırılmanın yapıldığı güvencesizlik, korunmasızlık, savunmasızlık ve aşırı sömürü anlamına gelmiyor. Taşeronlaşma her işçinin temel insan haklarından olan sendikal örgütlenme hakkına ulaşma güçlüğü anlamına da geliyor. Sorun belirli süreli çalışmadan kaynaklanan gelir güvencesizliği sorunu olmanın yanında, her insanın bireysel ve toplumsal hakkı olan örgütlenme hakkı ile doğrudan bağlantılıdır... Çünkü, kamuda ve özel işletmelerde tam süreli çalışmanın etkinliğini ve yaygınlığını ortadan kaldıran taşeronluk, yasal olarak sendikal örgütlenmenin 54 zor olmasına rağmen olanaksız olduğu bir alan değildir. Kabul etmek gerekir ki taşeronluk uygulamalarının yapısı, çalışma ortamı ve koşulları öylesine düzenlenmiştir ki onların sendikal ve toplu sözleşme haklardan yararlanmaları tam süreli çalışan işçilere göre çok daha zordur. Ancak kamuda taşeronda çalışan işçilerin sendikal örgütlenmeleri konusunda 11 Eylül 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonucu sendikalı ve toplu sözleşmeli olarak çalışma olanağı daha da artmıştır. Bu durum özellikle belediyelerde, üniversitelerde, bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının yerel birimlerinde başta olmak üzere yıllardır taşeronda çalışan işçiler yönünden değerlendirilmesi gereken yeni bir süreçtir. DEMOKRATİKLEŞME 20. Yüzyılın en çok tartışılan siyasal kavramlarından biri "demokrasi" kavramı olmuştur. Demokrasi sözcüğü hemen her bölgede, her ülkede ve her koşulda bir özlemi, bir amacı temsil ederken; dışlanamaz, terkedilemez ve vazgeçilemez bir kavram olarak algılanmıştır. Hemen hiçbir birey, topluluk ve siyasal akım; demokrasiyi bir amaç ve bir özlem olarak tümden dışlayarak ya da ona karşı çıkarak kendi varlığını koşullandırmaya çalışmamıştır, işte bu yönüyle demokrasi kavramı ile demokrasinin gerçekleştirilmesi süreci anlamına gelen demokratikleşme, genel bir özlemi yansıtmış ve evrensel kavram olarak algılanmıştır. "Demokrasi" konusunda farklı kişilerin, farklı toplumların ya da toplumsal kesimlerin, ayrı ve birbirleriyle çelişkili yaklaşımlar ve değerlendirmeler yapmaları sonucu; demokrasi kavramının tanımlanmasında kargaşa ve hatta kimi zaman belirsizlik oluşmuştur. Toplumsal kesimler, toplumlar ve kültürler arasında demokrasi konusunda bu farklı algılama ve tanımlamanın en genel nedeni; her toplumsal sınıfın demokrasi konusundaki beklenti ve yaklaşımını yansıtması açısından ideolojik yorumlama farkı olarak değerlendirilmelidir. Siyasal bir kavram olarak demokrasinin değişik tanımlanmalarına karşın genel olarak demokrasi; siyasal iktidarın toplumda, top55 lum için, toplum tarafından kullanılmasıdır. Bu tanımıyla demokrasi siyasal iktidarın kullanımı ile ilgilidir ve siyasal iktidarın kullanımı da kaçınılmaz olarak ideoloji ile belirlenmektedir. Demokrasi kavramı ile yakın ve organik bir bütünlük oluşturan; bu nedenle onunla doğrudan bağlantılı diğer bir kavram da "insan hakları" kavramıdır. Bir siyasal rejim olarak demokrasi, insan haklarının gerçekleştirildiği bir düzeni temsil eder; insan hakları da demokrasilerin düşünsel temelini oluşturur. İnsan haklarının tanınmadığı bir demokrasi nasıl düşünülemezse, demokrasiyi içermeyen insan haklarından da söz edilemez. İnsan hakları; dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik ve toplumsal durum gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin, bütün insanların yalnızca insan olmalarından dolayı, insanlık onurunun gereği olarak sahip olmaları gereken hakların tümüdür. Bu haklar, bütün insanlık için ortak değerler, gerçekleştirilmesi gereken ortak ideallerdir. Temel insan hakları dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikleriyle kişiliğe bağlı haklardır. Devlet ya da başka bir güç bu hakları istediği gibi sınırlandıramaz ve hiçbir biçimde ortadan kaldıramaz. Kişi bu haklardan vazgeçemez ve bir başkasına devredemez. Günümüzde insan hakları oldukça gelişmiş evrensel kurallar bütünü olarak tüm insanlığı sarmakta ve demokratik siyasal yapılanmanın temelini oluşturmaktadır. İnsanlığın ulaştığı bu ortak değerler toplamı, yeni gereksinimlerle boyutlanmakta ve zengileşmektedir. Bunun sonucunda da siyasal katılım hakkı yalnızca belirli dönemlerde yapılan seçimlere katılım hakkı olarak algılanmamakta; seçimle yönetime gelenin yeni yapılanlamalarla ve araçlarla etkin olarak denetlenmesini de kapsamaktadır. Yine örgütlenme ve sendikalaşma hakkı; yalnızca toplu sözleşme bağıtlama hakkının güvenceye alınmayla sınırlandırılmamakta; buna karşılık daha geniş hakların bütünü olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde insan hakları genel olarak üç yönde gelişmektedir. Birincisi, temel insan haklarının zenginleşmesi, çoğalması, ayrıntılanması; İkincisi evrenselleşmesi, etkinleşmesi; Üçüncüsü, insan haklarının uygulanması için denetleyici örgütlenmelerle kurumsal yapıların oluşturulması. Bilimsel gelişmeler, iletişim ve teknolojik olanakların artmasıyla 56 tüm insanlığın ortak değerleri her geçen gün daha da artmakta ve yaygınlaşmaktadır. Bunun sonucunda da toplumlar ve ülkeler arasında karşılıklı etkileşim yeni biçimler almakta, insan hakları evrensel etik değerler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oluşumlar sonucu temel insan hakları da ayrmtılanmakta, zenginleşmektedir. Dayanışma hakları olarak belirtilen "barış hakkı", "gelişme hakkı", çevre hakkı", "insanlığın ortak malvarlığına saygı" bunların başında gelmektedir. Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve toplumsal haklar ve demokratikleşme konusunda etkin ve belirleyici dönüşümler yapamamasının buna karşılık anti-demokratik kurumlaşmaların varlığını sürdürmesinin belirleyici nedeni, ekonomik gelişmesinin izlediği süreçte yatmaktadır. Türkiye'de sanayileşmenin gelişmesi çarpık ve güdümlü olmuştur. Türkiye'de demokrasinin ne ölçüde gerçekleştiğini belirleyebilmek için 91 yıllık Cumhuriyet tarihi süreci içinde siyasal, toplumsal ve ekonomik hak ve özgürlüklerin ne ölçüde gerçekleşebildiğinigenel olarak değerlendirmek gerekir: -91 yıllık Cumhuriyet tarihinde 23 yıl tek parti dönemi içinde geçirilmiş; 1980 Askeri darbesinden sonra 4 yılda hiçbir partinin siyasal etkinliğine izin verilmemiştir. -91 yıllık Cumhuriyet tarihinde yaklaşık 27 yıl sendikal haklar yasaklanmış, toplam 45 yıl ise grev hakkı tanınmamış ya da yasaklanmıştır. -91 yıllık Cumhuriyet tarihinde 3 askeri darbe yaşanmış ve 2 kez parlamento kapatılmış, başta iktidar partileri olmak üzere parlamento içinde ve dışında bulunan tüm partiler yasaklanmıştır. Türkiye demoratikleşme sürecinde yaşadığı tüm sorunlara rağmen demokratikleşme sürecini tamamlayacak hukuksal ve siyasal alt yapıya sahip bir ülkedir. Bu sürecin gerçekleşmesi için birçok önemli uluslararası belge ile uyumlu hukuksal düzenlemeler yaşama geçirilebilir demokratik siyasal bir sistem oluşturulabilir. Siyasal, toplumsal ve ekonomik sistemin demokratikleştirilmesi için zorunlu temel öncelik toplumsal sınıfların ve toplumsal katmanların ya da kesimlerin örgütlenme ve etkinlik sağlama özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ile olanaklıdır. Genel ve yerel 57 ölçülerde tüm toplumsal katmanların örgütleri aracılığıyla karar alma süreçlerine katılmaları amaçlanmadıkça, demokratikleşmeden söz edilemez. Türkiye'de demokratikleşmenin önündeki engellerin temizlenmesi için toplumsal örgütlerin ve sendikaların ortak amaçlar oluşturması zorunludur. Demokratikleşmenin önünde genel olarak şu engeller bulunmaktadır: -Devletin "kutsanması" ve otokratik kurumlaşması: 12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından demokratik olmayan bir ortamda oylatılarak yürürlüğe sokulan 1982 Anayasası; devleti kutsarken toplumu ve bireylerin hak ve özgürlüklerini baskı altında tutmayı amaçlamıştır. Anayasının özü devleti bireylere ve toplumsal sınıflara karşı koruma anlayışı içinde oluşturulmuş, devlete insan haklarının ve demokratik özgürlüklerin kullanılmasına karşı "devlet güvenliği" gerekçesiyle mutlak üstünlük sağlanmıştır. Devletin kurumlaşması ve ekonomik kaynaklarının oluşturulmasında da aynı yaklaşım korunarak "otokratik", "katı" ve "derin" devlet örgütlenmesi "tanrısallaştırılmıştır". Anayasada yapılan birçok değişikliğe rağmen devletin demokratikleşmesini sağlayacak siyasal sistem oluşturulmamıştır. -Temsil hakkını kısıtlayan seçim sistemi: Demokrasinin işlemesinin en önemli göstergelerinden olan genel ve eşit oy, seçimlerin serbestliği, yurttaşların hiçbir baskı ve kısıtlama olmaksızın oy kullanabilmeleri, tek dereceli seçim, oy vermenin gizliliği, oyların sayım ve dökümlerinin açık yapılması ve seçimlerin bağımsız yargı organlarının yönetim ve denetimi altında gerçekleştirilmesi ilkelerine rağmen Anayasa'da varolan "temsilde adalet ve yönetimde istikrar" gerekçesiyle tam olarak uygulanmamaktadır. "İstikrar" ön yaklaşımı nedeniyle oluşturulan seçim yasası sonucu yüzde 10 ülke barajını aşamayan bir partinin herhangi bir seçim bölgesinde yüzde 80 oy alabilmesinin hiçbir anlamı olamamakta, o siyasal partinin çok yüksek oy aldığı bölgede milletvekili çıkartması olanaksız olmaktadır. Seçim sisteminin anti demokratikliği nedeniyle ülke seçmenlerinin yaklaşık yüzde 30'unun verdiği oylar geçersiz kalmaktadır. -Siyasal partilerin örgütlenmesine getirilen yasaklar: Devletin otokratik niteliğini koruma ve devleti kutsama anlayışının 58 en önemli etkilerinden biri de siyasal partilerin örgütlenmelerine getirilen yasaklamalarda yaşanmaktadır. Partilerin yerel örgütlenmelerine kısıtlamalar içeren yasalar, aynı zamanda toplumsal örgütlerin siyasal partilerle organik işkilerini de dışlamakta, yasaklamaktadır. -Ekonomik ve toplumsal örgütlenmelerin etkinliklerini kısıtlama: Toplumu oluşturulan farklı sınıf ve katmanların birer yurttaş olarak devletten tümüyle bağımsız olarak oluşturdukları ekonomik, toplumsal ve kültürel amaçlı dernek, vakıf, birlik, kooperatif ve sendika gibi örgütlenmelerin etkinliklerini geliştirmek için gerçekleştirdikleri çalışmalar kısıtlanmaktadır. Demokratik ve toplumsal örgütlere siyasal amaçlı etkinlikler yasağı sürdürülürken, uluslararası ilişki kurmaları, ortak üst örgütlenme oluşturmaları ya katı kurallarla engellenmekte ya da yasaklanmaktadır. -Yargı bağımsızlığının oluşturulamaması: Bir ülkenin demokratik olup olmadığının göstergesi olan yargı bağımsızlığı kurulamamaktadır. Bunun sonucunda devletin yasama ve yürütmeye ilişkin çalışmaları bağımsız yargı organlarınca denetlenememektedir. Bir yandan yargı bağımsızlığının ön koşulu olan yargıçların güvencesi sağlanamazken diğer yandan yargıçların atama, nakil ve özlük hakları yürütme organına önemli ölçüde bağımlıdır. -Demokratik siyasal kültürün olgunlaştırılmasının engellenmesi: Yaşanan askeri darbeler, sıkıyönetimler ve anti demokratik uygulamalar sonucu sindirilen, susturulan yurttaşlar, yıllarca siyasal katılımdan dışlandılar. Bunun sonucunda da toplumsal ve siyasal ilişkiler demokratik bir ortamda gelişemedi. Demokrasi amaç olmaktan çıkarak devletin çerçevelediği bir araç düzeyinde algılandı. Politika yalnızca elit bir kesimin ayrıcalığı olarak düşünüldü. Depolitizasyon yöntemleriyle pekiştirilen bu durum kitlelerin demokratik siyasal kültürünün yeterince olgunlaşmasını aksattı ve engelledi. -Ekonomik ve toplumsal yaşamda temel haklara getirilen kısıtlamalar: Nüfusumuzun mutlak çoğunluğunu oluşturan çalışan kesimlerin evrensel düzeydeki ekonomik ve sosyal hakları sürekli olarak kısıtlanmaktadır. Milyonlarca insan sendikasız ve toplu sözleşmesiz haklarla, iş güvencesi olmaksızın yaşamlarını sürdürmektedir. Sendikalaşma oranlarının oldukça düşük olduğu ülkemizde sendikalar ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamdan dışlanmaya 59 çalışılmakta ve örgütlenme hakkının önceliği olan grev hakkı önemli ölçüde yasaklar zinciri içinde tutulmaktadır. SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YASASI Ülkemizde emek ve demokrasi güçlerinin öncelikli hedeflerinden biri, sendika ve toplu sözleşme yasalarının demokratikleştirilmesi olmuştur. Onlar, yıllardır büyük bir özveriyle sendikalaşma hakkının önündeki tüm engellerin yok edilmesi, sendikal güvencelerin güçlendirilmesi, grev hakkına dönük sınırlandırmaların kaldırılması, sendika seçme özgürlüğü ortamının yaratılması, toplu sözleşmelerin etkin biçimde uygulanması ve özerk niteliklerinin güçlü biçimde oluşturulması, toplu sözleşme yetki sürecinin karmaşıklıktan kurtarılması, kısaca kapsamlı ve demokratik bir sendika ve toplu sözleşme düzeninin oluşturulması için mücadele ediyor. Bunun demokrasinin zorunlu bir ön koşullarından biri olduğu gerçeğini vurguluyor. Çünkü bu istemlerin temel gerekçesi, öncelikli olarak yürürlükteki yasaların Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleriyle uyumsuzluğu ve hatta kimi noktalarda karşıtlığıdır. Sendikal hareketin yıllardır gündeme getirmeye çalıştığı bu demokratik istemler, Hükümetin 2012 Ekim ayı içinde TBMM gündemine getirilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı’na yansımadı, yansıtılamadı. Yasa Tasarısı çok uzun olmayan bir süre içinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Üstelik sendikaların duyarlılıkları, eleştirileri ve tepkilerine rağmen ve parlamento içindeki muhalefet partilerinin eleştiri ve uyarılarına aldırmaksızın... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasaya dönük eleştirilerle veto edilmesi istemlerini dikkate almayarak, yasayı 7 Kasım 2012 tarihinde onayladı. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, 28460 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Çıkartılan yasa ile 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası birleştirilmiş oldu. Yeni yasanın dikkate çeken bir çok yanı var. Bunların başında yasanın genel özelliği, hakları tanımlamak ve genişletmekten çok, yasakları kurumsallaştırmış olmasıdır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası neler geti60 riyor? Yasa, “mülga” olan ve her biri 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ürünü olan 2821 ve 2822 sayılı Yasalardan çok farklı hükümler içeriyor mu? Yeni olan nedir? Ne getiriyor, ne götürüyor? Sendika üyeliğinde noter onayı koşulunu kaldıran yasa, üyeliklerin ve yetki sorunlarının e-Devlet kapısı üzerinden yapılmasını öngörmektedir. Sendika üyeliği ile ilgili düzenlemeler genel olarak şu hükümleri içermektedir: - Sendikalara üye olmak için işçinin on beş yaşını doldurması gerekir. - Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. - İşçiler aynı işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olamaz. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işverenlere ait işyerlerinde çalışan işçiler birden çok sendikaya üye olabilir. İşçilerin bu hükme aykırı olarak birden çok sendikaya üye olmaları durumunda sonraki üyelikler geçersiz kalır. - Bir işyerinde yardımcı işlerde çalışan işçiler de, işyerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilir. - Sendikaya üyelik, Bakanlıkça sağlanacak elektronik başvuru sistemine e-Devlet kapısı üzerinden üyelik başvurusunda bulunulması ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile e-Devlet kapısı üzerinden kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika tarafından otuz gün içinde reddedilmiş ise üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir neden gösterilmeden üyelik başvurusu kabul edilmeyenler, bu kararın kendilerine tebliğinden itibaren otuz gün içinde dava açabilir. Mahkemenin kararı kesindir. Mahkemenin davacı lehine karar vermesi hâlinde üyelik, red kararının alındığı tarihte kazanılmış sayılır. - Üyelik aidatının tutarı sendikaların tüzüklerinde belirtilen usul ve esaslara göre genel kurul tarafından belirlenir. - Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilerek ilgili sendikaya ödenir. - Her üye, e-Devlet kapısı üzerinden çekilme bildiriminde bulunmak koşuluyla üyelikten çekilebilir. E-Devlet kapısı 61 üzerinden yapılan çekilme bildirimi, elektronik ortamda eşzamanlı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ve sendikaya ulaşır. - Çekilme, sendikaya bildirim tarihinden itibaren bir ay sonra geçerlilik kazanır. Çekilenin bir aylık süre içinde başka bir sendikaya üye olması durumunda yeni üyelik bu sürenin bitimi tarihinde kazanılmış sayılır. - Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık veya malûllük aylığı ya da toptan ödeme alarak işten ayrılan işçilerin sendika üyeliği sona erer. Ancak çalışmaya devam edenler ile kuruluş ve şubelerinin yönetim, denetleme ve disiplin kurallarındaki görevleri sırasında yaşlılık veya malûllük aylığı ya da toptan ödeme alanların üyeliği, görevleri süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam eder. - İşkolunu değiştirenin sendika üyeliği kendiliğinden sona erer. - İşçi kuruluşu ve şubelerinin organlarında görev almak üyeliği sona erdirmez. - İşçi sendikası üyesinin bir yılı geçmemek üzere işsiz kalması üyeliğini etkilemez. - Herhangi bir askeri ödev nedeniyle silah altına alınan üyenin üyelik ilişkisi bu süre içinde askıda kalır. - Üyeliğin kazanılması ile üyeliğin sona ermesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Yasanın en önemli yanı daha önceki yasada tüm işçiler için tanınan sendikal güvence hakkının yalnızca 30 ve daha fazla işçilerin çalıştığı işyerleri ile 6 aydan çok kıdemi olanlar için geçerli kılınmasıdır. Başka bir anlatımla 30'dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler ile 6 aydan az kıdemi olan işçilerin sendikal nedenle işten çıkarılmaları durumunda sendikal tazminat talebiyle dava açma hakları ortadan kaldırıldı. Bu değişiklik, işveren örgütlerinin talebi doğrultusunda yasanın Parlamentoda görüşülmesi sırasında AKP milletvekillerince verilen bir önergeyle gerçekleştirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı isteğin işverenlerden geldiğini açıklamaktan geri durmadı. Böylece Türkiye'deki işyerlerinin neredeyse yaklaşık yüzde 95'ini 62 oluşturan 30 ve daha işçinin çalıştığı işyerlerinde sendika üyeliğinin güvencesi ortadan kaldırıldı. Oysa bu güvenceler yıllardır uygulanan kazanılmış haktır ve gerçekte evrensel hakkın yaşama geçirilmesidir. Yasanın sendika özgürlüğünün güvencesine ilişkin getirdiği sınırlı haklar genel olarak şunlardır: - İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamayacak. - İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ancak ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır. - İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tâbi tutulamaz. - İşverenin fesih dışında sendikal güvenceleri ortadan kaldıracak biçimde uygulamalara yönelmesi durumunda işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödeyecek. Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin sonlandırılması durumunda işçi, dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi durumunda, 4857 sayılı Kanunun 21'inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. - İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür. 63 - Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur. - Sendika yöneticilerinin ve işyeri sendika temsilcilerinin güvenceleri yasada korunmuştur. Buna göre işveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini geçerli bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe sonlandıramaz. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir. - Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı işgünü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı işgünü içinde işe başlatılmaması halinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma halinde de uygulanır. - İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilci sinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi durumunda değişiklik geçersiz sayılır. - İşyeri sendika temsilcilerine güvence getiren bu hükümler işyerinde çalışmaya devam eden sendika yöneticileri hakkında da uygulanacaktır. Yeni yasa ile sendikaların özel mali kuruluşlar tarafından denetlenmesinin önü açılmıştır. Buna göre sendikalar gelir ve giderlerine ilişkin mali denetimlerini, en geç iki yılda bir denetim yetkisine sahip yeminli mali müşavirliklerine yaptıracaklardır. Sendikal hak ve özgürlüklere aykırı bu yasa hükmü, devletin ve hatta işveren kuruluşlarının sendikanın iç işlerine karışması sonucu doğurabilecektir. Yasa ile işkolu sayısı 28'den 20'ye düşürülürken işkolu barajı yüzde 10'dan aşamalı olarak yüzde 3'e düşürüldü. 64 Yeni yasanın en önemli kısıtlaması önceki düzenlemelerde olduğu gibi toplu iş sözleşmesi yetki sürecine ilişkindir. Yetki sürecinde iki önemli kısıtlama söz konusudur. Birincisi işkolu ve işyeri işletme barajı, diğeri ise yetkinin gerçekte siyasal bir kurum olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilmesidir. Yeni yasa ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası'nda yüzde 10 olarak uygulanan işkolu barajı, yüzde 3'e indirilmektedir. Ancak yüzde 3 işkolu barajı da yüksektir ve sendika özgürlüğünü zedeler niteliktedir. Birçok işkolunda yüzde 3 işkolu barajı yeni sendikaların kurulmasını engelleyici ve halen toplu iş sözleşmesi yapabilen sendikaların toplu sözleşme yapma hakkını ortadan kaldırıcı niteliktedir. Yasa ile Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) üyesi konfederasyonlara üye sendikalar için 2016 yılına kadar işkolu barajının yüzde 1 olması öngörülmüştür. Bu önemli düzeyde bir ayrımcılıktır ve Anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir. Bunun yorumu Türk-İş, Hak-İş ve DİSK üyelerinin 4 yıl süreyle yüzde 1 barajına bağlı olmaları diğer sendikaların ise yüzde 3 barajına bağlı olmasıdır. Bu nesnel ve eşitlikçi bir ölçüt değildir. Çünkü Türkiye’de işleyen, faal bir Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) yoktur. ESK kâğıt üzerinde göstermelik bir yapıdır. İşkolu yetki barajının yüzde 1’e geçici olarak düşürülmesi, 3 konfederasyona bağlı bazı sendikaların bu barajı geçememesi nedeniyle yine tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar ardından daha sonra 11 Eylül 2014 tarihinde yayımlanan 6552 Sayılı Yasa ile baraj yeniden düzenlenmiş ve yine Ekonomik ve Sosyal Konseye üye konfederasyonlara üye sendikalar açısından işkolu barajı süre sınırı olmaksızın yüzde 1 olarak 6552 Sayılı Torba Kanun ile yeniden düzenlenmiştir. Çalışma Raporumuzun hazırlandığı günlerde TBMM’de görüşülmekte olan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nda söz konusu yüzde 1 barajını geçemeyen sendikalara “geçici bir hak” tanınarak bu sendikaların yetki başvurularında önceden toplu sözleşme imzaladıkları yerler için bir dönem için yapılan yeni başvuruda işkolu barajı aranmayacağı ve Yasa’nın yürürlük tarihinden itibaren bir ay süreyle yeni işyerleri için yapılan yetki başvurularında da bu oranın aranmayacağı belirtilmiştir. 65 Görüldüğü üzere ILO Sözleşmelerine de aykırı olan işkolu barajı konusu sendikal ve toplu sözleşme haklarının kullanımını doğrudan etkilediği gibi çıkan yasalarda bu sorunun çözümü için yeterli değildir ve Anayasa’ya da aykırılık taşımaktadır. 6356 Sayılı Yasa ile işyeri barajı yüzde 50+1 olarak korunurken aynı şirkete bağlı tüm işyerlerini kapsayan işletmeler için baraj yüzde 40'a indirilmiştir. Ancak bu yüksek oranlar sendikal örgütlenmeyi zorlaştırmakta ve işçilerin temsilini ve toplu pazarlık hakkını ortadan kaldırmaktadır. Toplu iş sözleşmesi açısından kritik olan bir başka nokta da sendikaların bu barajları aşıp aşmadığına ilişkin yetki işlemlerini nasıl gerçekleştireceğidir. Bu işlemler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Uygulamada bakanlığın siyasi kayırmacılık yaptığı çeşitli örneklerle gözlemlenmektedir. Türkiye’de sendikal örgütlenmenin ve toplu pazarlık hakkının önündeki en önemli engel yetki mekanizmasıdır. Bu uzun ve karmaşık yetki mekanizması sendikalaşma ve toplu pazarlık hakkının özünü ortadan kaldırmaktadır. 6356 sayılı Yasanın en kısıtlayıcı hükümleri grev hakkı üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Yasa toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında ortaya çıkacak uyuşmazlık sonucu yapılacak grevler dışındaki tüm grevleri yasa dışı grev olarak nitelemektedir. Böylece tüm grev biçimleri yani iş yavaşlatma, dayanışma grevi, genel grev yasadışı hale gelmektedir. Yasanın tanımladığı grev (menfaat grevi) dışında yapılacak grevler ağır parasal yaptırımlara bağlanmakta ve ayrıca bu tür "kanunsuz" grevlere katılan işçilerin iş sözleşmelerinin tazminatsız sonlandırılması öngörülmektedir. Bu düzenleme eski 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası hükümlerinin korunması niteliğindedir. Yasa grev uygulamasını belirli sürelere bağlamaktadır. Yasa ile grev oylaması greve çıkmayı zorlaştıracak şekilde değiştirilmektedir. Grev hakkına ilişkin en çarpıcı olanları ise çok sayıda grev yasağının "titizlikle" korunmasıdır. Bankacılık hizmetleri, petro-kimya, doğal gaz üretimi, şehir içi ulaşım işlerinde grev yasağı devam etmektedir. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde kamu 66 kuruluşlarınca üretilen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev yasaktır. Özellikle bankacılık ve toplu taşıma sektörlerinde getirilen grev yasağı sendikal hak ve özgürlükler açısından özellikle vurgulanması gereken önemli hak kısıtlamalarındandır. Anayasa Mahkemesi, 6356 Sayılı Yasa’ya ilişkin Ana muhalefet Partisinin başvurusu neticesinde özellikle bankacılık ve şehir içi toplu taşıma sektörlerindeki grev yasaklarını Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Diğer yandan Yasa ile hükümetin milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle bütün grevleri erteleme yetkisi korunmaktadır. Bununla da yetinilmemiş yeni yasa ile eskiden var olan yargı yolu ortadan kaldırmıştır. Eski yasada erteleme kararına karşı iptal için Danıştay'a başvurulabileceği hükmü yer alırken yeni yasada bu hükme yer verilmemiştir. Böylece grev ertelemesi grev yasaklamasına dönüşme olasılığı taşımaktadır. Cam işçilerinin, maden işçilerinin ve son olarak da metal işçilerinin yasal grevleri Bakanlar Kurulu kararlarıyla açıkça yasaklanmışlardır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, demokratikleşme boyutuyla dar açılı, sorunlu ve beklentileri yanıtlamaktan uzaktır. Birçok hükmü ve düzenlemesi ILO sözleşmeleriyle ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı hükümleriyle açık uyumsuzluklar ve karşıtlıklar içermektedir. Bu yasa ile sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmamış, sendikaların ve işçilerin önündeki duvarlar daha da yükseltilmiştir. Yasada yer alan anti demokratik düzenlemelerinin değiştirilmesi, tüm sendikalar için demokratik bir görevdir, sorumluluktur. Bu gereklilik, aynı zamanda daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaşmanın olmazsa olmaz hedeflerinden biridir. SENDİKALAR VE DEMOKRATİKLEŞME Demokrasinin kurumlaşması yalnızca siyasal alanla sınırlı değildir. Yani siyasal yaşama ilişkin demokratikleşme; çalışma yaşamında demokratikleşmeyi kapsamıyorsa yalnızca kısır kalmayacak, olanaksız da olacaktır. Demokratikleşmenin tüm dünyadaki en büyük savunucuları tartışma götürmez biçimde sendikalar olmuştur. Demokratikleşme 67 sosyal hakları içerir ve bu haklar geniş olduğu ölçüde sendikalar toplumsal etkinliklerini geliştirebilir. Bu gerçek Türkiye için çok daha çarpıcıdır. Çünkü sendikaların örgütlenme hakkı başta olmak üzere, toplu sözleşme, grev, gösteri yapma, toplumsal eylemler gerçekleştirme ve siyasal yaşama katılım hakları sınırlıdır, hatta kimi noktalarda yasaktır. Türkiye'de sendikalar doğrudan ilgi alanına giren birçok konuda dışlanmıştır. Milyonlarca çalışan birkaç yasanın sınırlı ortamına sıkıştırılmıştır. Yasalar onlara rağmen, ama onlar için çıkartılırken Türkiye'de sendikalar sosyal taraf olarak değerlendirilmemektedir. Kolektif ve bireysel iş ilişkilerini düzenleyen yasa, tüzük ve yönetmelikler; temel insan haklarına, ILO ilkelerine ve Türkiye tarafından kabul edilmiş sözleşmelerle çok önemli ölçüde uyuşmamaktadır. Sendikaların etkinleştirilmesi sorununun sorgulanması için öncelikle verili ekonomik, toplumsal, siyasal sorunlar dikkate alınarak şu sorulara yanıt aranması gerekir: -Nasıl bir sendikal yapı oluşturulmalıdır? -Nasıl bir sendikal işleyiş sağlanmalıdır? -Nasıl bir sendikal etkinlik gerçekleştirilmelidir? Sendikaların etkin olması için ön koşul, sendikal yapıların güçlendirilmesidir. Sendikal yapının temel unsuru üyeleridir. İşyeri sendikal birimlerinin olmadığı, işyeri sendikal yapılarının oluşturulmadığı, katılımların yalnızca oylama ile sınırlı kaldığı sürece sendikaların toplumsal etkinliğini sağlamak olanaksızdır. Sendikal yapının gelişmesi için sendikanın dinamik bir süreç izlemesine bağlıdır. Yalnızca bugüne ilişkin değil, yarına ilişkin yapılar oluşturmayı amaçlayan, üyelerini buna motive eden sendikalar etkin olma olanağını yakalayabilir. Üyelerini dışlayan, onların değer yargılarıyla çelişkilerini derinleştiren, onların anlayış ve ortak düşüncelerini ve birliklerini değil, kendi ideolojik dayatmalarını öne çeken, işyeri örgütlülüğü perspektifi geniş olmayan, sendikayı yalnızca ideolojik yönelimlerle etkin duruma getirmeyi amaçlayan eğilimlerin de kalıcılığı olamaz. Sendikalar ekonomik ve sosyal gerçeklerin belirlenmesine sendikalılık kültürünün artmasına daha çok çaba harcamak zorundadır. Bunun için yapılarını yenilemeyi amaçlamalıdır, üyelerden kopuk bir yönetim anlayışı yerini tüm üyelerle birlikte politika oluşturma anlayışına bırakmalıdır. Sendikanın temel politikaları en geniş üye katı68 lımı ile belirlenmelidir. Sendikanın anatüzük hükümleri tüm üyeleri bağlayıcı ve yönlendirici bir iç anayasa olmalıdır. Sendikaların etkin olmasını önleyen faktörlerin başında tek boyutluluk geliyor. Tek boyutluluk olayların nedenlerini tek bir kökene bağlamak; çözümleri de bu tek köken ile açıklamaya çalışmaktır. Bugün kabul edilmek zorundadır ki, sendikalılık kültüründen uzaklaşma yaşanıyor. Bunu yalnızca ne medyanın karşı propagandası ile açıklamak yeterlidir, ne de sermayenin oyunu diyerek açıklamak... Bunun nedeni öncelikle ekonomik yaşamda ve uluslararası ilişkilerdeki yeni oluşumlardır. Yeni ücret sistemlerindeki gelişmelerden, ekonomik durgunluğa, enformel sektör ile birlikte hizmet sektöründeki büyümeden, işsizlik olgusunun yaygınlaşmasına, yeni kent olgusunun oluşumundan son yıllarda aile yapısında görülen değişimlere kadar içice geçmiş birçok nedenden sözedilebilir. Görev, sorunlara karşı zorunlu adımları atmaktır, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru politika ile kesişmektir. Bunun için hata yapmaktan korkmayan, tersine hatalarını aşmasını bilen, kurumlaşmak için üyesi ile demokratik iletişim mekanizmasını kurmayı amaçlayan sendikal yapılar, ertelenmeden yaşama geçirilmelidir. Böylelikle toplumsal politikaları zenginleştiren, çalışanlara yönelen tehditleri göğüsleyen oluşumların gerçekleştirilmesi olanaklı olur. Bu nedenle sendikalar değişime uygun atılım süreçleri gerçekleştirmelidir. Herşeyi yeniden ve yeniden sorgulamalı; sürecin dinamikliğine uygun toplu sözleşme, ücret, toplumsal haklar politikaları ile birlikte; birimlerini, işyerlerinden genel merkez düzeyine değin yeni bir iletişim, yeni bir işleyiş, yeni bir ilişkiler ağı ve yeni bir yapı üzerine oturtmalıdır. Sendikalar gelişen, değişen dünya ve Türkiye koşullarını bilimsel kriterler içinde değerlendirerek yeni bir yapı ve işleyiş mekanizması oluşturmak, üyelerinin temel sorunlarına yanıt vermek ve kimliğinin gerektirdiği atılımları gerçekleştirmek zorundadır. Değişimin zorunluluğuna yanıt vermeyecek, gecikmeli kararların, perspektifsizliklerin ve programsızlıkların gelecekte sorunları derinleştireceği somut bir gerçektir. Eğer gerilemeler sürerse, duyarsızlıklar yerini duyarlılıklara ve tepkilere bırakmazsa ve yine eğer özel, dar, sınırlı, geçici gözüken durumların özündeki genellik belirlenemezse yarınlara da hazırlıklı olunamaz. 69 2011-2015 TEZ KOOP-İŞ 70 71 72 GENEL ÖRGÜTLENME SEKRETERLİĞİ ÇALIŞMALARI K üresel düzeyde büyük alt üst oluşlar yaşanıyor. Savaşlar, ayaklanmalar, isyanlar, kitle hareketleri dünya çapında yayılıyor. Küresel kriz son 7 yıldan beri bir türlü engellenemedi. Her hamle etkisiz kaldı. Kriz iç evreler geçirerek yayıldı ve derinleşti. Önce merkez ülkeleri etkileyen kriz, şimdi çevre ülkeleri sarıyor. Türkiye’de hızla bu anaforun içine giriyor. 5’li kırılgan ülkeler diye tanımlanan ülkeler içinde en kırılganı, Türkiye olarak dikkat çekiyor. Kriz süreci küresel düzeyde sınıfa yönelik stratejik saldırıları beraberinde getirdi. Küresel finans kapital sınıfı felç ve kadavra etmek istiyor. Türkiye’de benzer gelişmeler yaşanıyor. Türkiye bir yandan Ortadoğu’da pro-aktif politika izleyerek, hızla Ortadoğu bataklığına gömülüyor. Özellikle Suriye politikası tabir iflasla sonuçlandı. Hatta küresel güçlerin kıskacında kalarak, bloke oldu. Ortadoğu bataklığı ve yaratıcı kaosun sonuçları coğrafyadaki fay hatlarını kırılırken, etkilerinin Türkiye’de hissedilmesi kaçınılmaz hale geldi. 73 Öte yandan Ortadoğu’da agresyon politikalarının uygulanması için içeride sınıfın boyun eğdirilmesi, her düzeyde örgütlülüğünün dağıtılması ve kölece çalıştırılması gerekiyor. Ancak içeride sınıf atomize olursa, dışarıda agresyon politikaları yapılabilir. Artık Türkiye’de iç politikayla dış politika iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan ve etkileyen içeriğe bürünmüştür. İŞÇİ SINIFINA STRATEJİK SALDIRILAR Finans kapital sınıfa stratejik bir tarzda saldırıyor. Yıkıcı bir çalışma rejimi inşa ediyor. Sistematik esnekleştirme, güvencesizleştirme, taşeronlaşma, mülksüzleştirme, işsizleştirme, yoksullaştırma şeklinde biçimlenen bu süreç, sınıfı atomize ediyor ve parçalıyor. İşçi sınıfı açlık ve işsizlikle terbiye edilip, boyun eğdirilmeye çalışılıyor. Soma bunun canlı örneği oldu. Önce 301 işçi katledildi, ardından 2800 işçi işten atıldı. Yani işçi sınıfına reva görülen açlık ve ölüm oldu. Benzer gelişme Ermenek’te yaşandı. Torunlar Center artık katliamların vaka-i adliye’ye dönüştüğünü gösterdi. Yıkıcı çalışma rejimi, Çin/Vietnam rejimi olarak tanımlanabilir Türkiye Cumhuriyeti uluslararası işbölümüne uygun olarak ucuz işgücü cenneti haline geliyor. Bir taşeron cenneti, tedarikçi ülke konumuyla Çin’le, Uzak Doğu’yla yarışıyor. İşçi maliyetini en alta çekerek, maksimum kar stratejisine uygun sınıfa çok ağır yaşama ve çalışma koşulları dayatıyor. Yıkıcı çalışma rejimiyle sınıf kutuplaşıp, ölümcül bir döngünün içine sokuluyor. Son resmi açıklamalara göre Türkiye nüfusunun yüzde 65’i borçlu. Ayrıca 30 milyon kişi devletten yardım alarak yaşamını ancak sürdürüyor. En üstteki yüzde 10’luk kesim, toplumun krema kesimi ülke toplam gelirin yüzde 30’unu alırken, en altdaki yüzde 10’luk kesim gelirin yüzde 2’siyle yaşamını idame etiriyor. Bu olağanüstü feci tablo, toplumun bir nevi enkaza dönüştüğünü gösteriyor. Türkiye kritik bu sürecin içine girdi. Bugün Türkiye’nin dış borcu 402 milyar dolara ulaştı, cari açık (iç talepteki azalmaya bağlı olarak) nispi oranda düşse de, dış kaynak ihtiyacı yapısal bir karakter gösteriyor. Türkiye ekonomisi çoklu kırılganlık yaşıyor. Dış kaynakta yaşanacak türbülanslar ekonomiyi felç edebilir. ABD Merkez Bankası’nın parasal rejim politikalarını değiş74 tirmesi Türkiye ve benzer ülkelerde sarsıcı etkiler yarattı. Ekonominin sıcak para ihtiyacı ve kronik dış kaynak bağımlılığı bir dizi sorunu beraberinde getiriyor. Yaşanan döviz şokları hem ekonomide zafiyetleri açığa çıkarıyor, hem de bir döviz krizinin işaretlerini veriyor. Türkiye hızla döviz krizi ve onun tetiklediği bankacılık ve emlak krizi içine girebilir. Ortadoğu’daki gelişmeler, Ukrayna sorunu ve Rusya‘nın resesyona girme riski, Ruble’de yaşanan hızlı düşüş, jeo-politik riskler, ülkedeki siyasal gerilim ve otoriter düzenlemeler ekonomik kriz olasılığını yükseltiyor. Bunun işçi sınıfı için anlamı toplu tensikat, işyeri kapanmaları, işsizlik, sosyal yıkım programalarıdır. Bugün sınıf, finans kapitalin saldırılarına bir blok olarak cevap verme yeteneğini sahip değil. Sendikal alanda ciddi problemler yaşanıyor ve sendikal yapılar önemli bir örgütlülük düzeyine sahip değil. Sınıfı kavramada, nüfus etmede problemler yaşanıyor. Sınıfın sendikalara güveni yok. İşçi sınıfı kendi bütünüyle yalnız, güçsüz ve kudretsiz hissediyor. Türkiye’de 17 milyon çalışan var. Açık ve gizli işsizlik sayısı ise 6 milyonu buluyor. 23 milyon işçinin ancak yüzde 3’ü sendikalı. Sınıfın katalizör gücü olması beklenen sendikaların büyük kısmı statükocu ve bürokrat yapılar. Sınıftan uzak ve sadece üyelerinin ayrıcalıklarıyla uğraşıyor. Sendikaların son derece az bir kesimi emek yanlısı politikalar izliyor. Sınıfın sorunlarını kendi sorunu olarak görüyor. Kısaca sınıf, kronik bir örgütsüzlük içinde. Bilinç ve kimliğine ciddi erozyon yaşıyor, örgütlenme gücü aşınmış, eylem kapasitesi zayıflamış durumda. Alt kimliklerin belirleyici olduğu bir sosyoloji içinde kendini tanımlıyor. Neo-liberal dönüşüm süreci hızlı bir proleterleşmenin önünü açtı. İşçiliğin gençleştiği, gençlerin işsizleştiği, işçiliğin kadınlaştığı, kadınların işçileştiği bir konjonktürdeyiz. Perakende sektörü bu kompozisyonun en somut yaşandığı sektör olarak öne çıkıyor. Sermayenin yönelime bağlı olarak hızla öne çıkan ve çalışan sayısı hızla artan sektör olan perakende, olası krizde en çok etkilenecek sektör olduğu gözden kaçmamalıdır. 75 Şimdi böylesi bir konjonktür içine girdik. Sektörde sirkülasyonun yüksek olması, işçilerin küçük burjuva yönelim ve bilinç içinde olması önümüze ciddi bir engel olarak çıkıyor. ÖRGÜTLENME STRATEJİK BİR YÖNELİMDİR Sektörün işçi profili, kompozisyonu son derece ciddi problemler yaratmaktadır. Kamu da ise karşımıza çıkan problemler temelde; patronaj ilişkileri, siyasi angajmanın yoğunluğu, bilinç ve kimlikteki aşınmadır. Bu faktörler sektördeki örgütlenmenin diğer sendikalar tarafından kendi iç dinamiklerine dayanmayan, siyasi angajmanları öne alan, sınıfa yabancı ve sınıfın olmadığı gelişmelere yol açmaktadır. Tez-Koop-İş olarak örgütlenmeye stratejik önem vererek, sınıfın iradesini oluşturmak temel yönelimimiz oldu. Bu yaklaşım bir emek örgütü olarak örgütlenmeye işçiyle başladık ve işçiyle bitirdik. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz her örgütlenmeyi işçi iradesiyle başardık. Sınıfa yaraşan sonuçlar elde etik. Dünya tarihine geçecek Kipa örgütlenmesi, Avrupa çapında bir ilk olan Media Markt örgütlenmesi bunlardan yanlızca ikisidir. Özelikle perakende sektöründe örgütlenme son derece zor, metanetli ve dikkat gerektiren bir iştir. Sektördeki sirkülasyon düzeyi, işçi profili, sosyolojisi, eğilimleri, yönelimleri örgütlenmeyi engelleyici faktörlerdir. Öte yandan işçilerin eğitim düzeyi, iletişim yüksekliği, sosyal medyayı kullanma alışkanlıkları, ücret azlığı, çalışma koşulları ve yoğunluğu paradoksi bir şekilde örgütlenmenin önünü açmaktadır. Sektörün bu özelikleri dikkate alarak örgütlenme stratejisi oluşturuldu. Kalıcı, uzun vadeli ve itinayla yürütülen çalışmalarla işçinin 24 saatini kavrayarak adımlar atıldı. En başta işçiyle bütünleşmeyen, onu yaşamın içinde kavramayan ve sürece katmayan hiçbir çalışmanın başarıya ulaşması mümkün değildir. Sendikal örgütlenme işçinin yanlızca çalışma yaşamını değil, boş zamanını ve yaşam alanını kavramalı ve dönüştürmelidir. Sınıfla organikleşmemiş hiçbir çalışmanın başarılması mümkün değildir. 76 Bizde örgütlenmeyi bu persfektifle ele alarak, adımlarımızı uzun vadeli bir çalışmaya göre attık, atıyoruz. Kipa ve Media Markt ardındaki gerçek; sabır, kararlılık, inat, dirayet, sınıfla organik ilişkide ısrardır. İşyeri esaslı gerçekleşen bu çalışmalar, işyeri komitelerine dayalı örgütlenmeler oldu. ÖRGÜTLENME ADIMLARIMIZ Örgütlenme komiteleri, örgütlenmenin stratejik organizasyonudur. İşçi iradesini yansıtan bu komiteler örgütlenmenin taşıyıcı organıdır. Örgütlenme komitesinin etki gücünü artırarak bir merkezden çevreye doğru dalgasal biçimde yayılan ve derinleşen bir tarzda etki gücünü yayar ve artırır. Örgütlenme süreci eğer bir özneleşme süreci olursa başarılı olur. Sermaye işçiyi her alanda nesneleştirerek, şeyleştirerek tahakkümünü kurar ve itaati koşullar. Örgütlenme süreci sınıfı özne haline getirir. Sınıf düşünen, müdahale eden muktedir olan bir kimliğe dönüşür bunu gerçekleştiren örgütlenme kalıcı, saldırılara dayanıklı olur. Örgütlenme komiteleri yada işyeri komiteleri bu anlamda kritik önem taşır. Sınıfın kolektif aklı, kolektif yüreği, kolektif yumruğu işlevi görür. Düz işçiye güç ve kudret verir. Sınıfa özgüven kazandırır. Özgücünü harekete geçirir. Örgütlenme süreci basitten karmaşığa doğru gelişen, sarmal bir nitelik taşır. Bir yerde yapılacak yanlışın senkronize etkileri olabilir. Yanlış temelli örgütlenme sürecinden işçilerin kopması ya da yeterince katılmamasıyla olur. Yanlışın aşılması da işçilerin sürece katılmasıyla başarılabilir. Örgütlenme bir kuyumcu titizliğiyle realize olan bir çalışmadır. Kaba bir çalışmanın sonuç alıcı olması mümkün değildir. Tesadüflerle ve programsız yürütülen bir çalışma işçilere zarar verir. Sektörümüzdeki diğer sendikaların çalışma tarzı temelde böyledir. Bilimselikten uzak, sınıfa yabancı, başka güçlere dayanan, sınıfa güvenmeyen bir örgütlenme kalıcı olmaz. Bu işyerlerinin kısa ya 77 da orta vadede Tez-Koop-İş’e dönmeleri yüksek bir olasılıktır. TezKoop-İş yükselen bir yıldız gibi parlamaktadır. YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ Tez-Koop-İş Sendikası için 2015-2019 arası yeniden yapılanma dönemidir. Birçok problemi aşan ve içindeki hastalıklardan kurtulan TezKoop-İş yeniden yapılanarak işçi sınıfı için Kutup Yıldızı olacaktır. Nasıl ki Kutup Yıldızı karanlıklardaki pusulaysa, işçi sınıfının yaşadığı Tez-Koop-İş’te sınıfın pusulasıdır. Örgütlenme yeniden yapılanmanın temel ayağıdır. Örgütlenme eğitimle iç içe geçmiş bir süreçtir. Bugüne kadar eğitim sekreterliği ile oldukça başarılı işler yaptık. Yeni dönemde örgütlenmenin önemi daha da artacaktır. Sınıfa kronik örgütsüzlüğün dayatıldığı koşullarda örgütlenmenin nekadar önem taşıdığının farkındayız. Zor olduğunu biliyoruz. Ama karakter olarak zorluk bize güç veriyor, zoru başarma bizim karakterimiz olarak öne çıkıyor. Yeniden yapılanmanın bir ayağı dış örgütlenmeyse, diğeri iç örgütlenmedir. Yeni dönemde iç örgütlenmeye de her zamankinden daha fazla önem vereceğiz. Yeniden yapılanmanın temel ayaklarından biri örgütün iç sağlamlığıdır. Dış örgütlenme bunun üzerinden inşa edilecektir. Örgütlenme sekreterliği yeni döneme yeni paradigmayla (değerler dizesi) hazırlanıyor. İşçinin iradesinin sendikanın iktidarına taşımak, işçiyi iktidar sahibi yapmak. Özneye dönüştürmek, geleceğe yürümesinin önünü açmak. Bu bizim görevimizdir. Her şeye karşın, her şeye rağmen örgütlenmek. İşçilerin kendi kaderlerinin efendisi olmasını sağlamak için akıntıya karşı olacağız. Akıntıya karşı duracağız. Örgütlenme Sekreterliği Tez-Koop-İş‘in geleceğe yürüyüşünün taşayıcısıdır. Bu bilinçle yolumuza devam ediyoruz ve sonuna kadar devam edeceğiz. 78 KAYYUM SÜRECİ VE ÖRGÜTLENMEYE ETKİSİ Sendikamıza hukuk dışı kararlarla kayyum süreci yaşatılmıştır. Bu süreç sendikamızı örgütlenmede bir yılı aşan süre içinde atıl duruma getirmiştir. Bu kayyumcu anlayış demokratik, sınıf ve kitlesel sendikal anlayışa vurulan bir darbedir. Bütün bu saldırılara karşı sendikamız örgütlenme mücadelesine devam etmiştir. ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARIMIZ Tesco Kipa Örgütlenmesi Tesco Kipa örgütlenme çalışması 2003 yılından beri devam eden bir çalışmadır. Tesco Kipa’da 2003 yılı haziran ayında başlayan örgütlenme çalışması 17 Mayıs 2004 tarihinde başarıyla sonuçlanmış ancak işveren dava açarak sorunu yargıya taşımıştır. Yapılan yargılama sonucunda iş yerinde çalışan güvenlik görevlisi elemanlarının işçi sayısına dahil edilmesiyle birlikte dava sendikamız aleyhine sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Dava sonuçlanmasına rağmen Tesco Kipa işyerindeki örgütlenme çalışmaları devam etmiş ve 2008 yılında yeniden üye kayıtlarına başlanmıştır. Toplam 8000 işçinin isdihtam edildiği bu işyerinde 2009 ocak ayında hızlanan çalışmalar sonucunda 18 ay içinde örgütlenme başarıyla tamamlanmıştır. Ancak iş veren bu tespite de itiraz etmiş, sorunu bir kez daha yargıya taşımıştır. İşveren tarafından yapılan bu itirazın hemen sonrasında Tez-Koop-İş Sendikası yönetimi basın açıklaması yapmış, bu haksız itiraz karşısında kimse bizden sessizlik beklemesin, kimse bizim sabrımızı sınamaya çalışmasın, bu haksızlığa sessiz kalamayız, bitmesini de bekleyemeyiz diyerek yeni bir sürecin başladığını ilan etmiştir. Yapılan basın açıklamasında Tez-Koop-İş Sendikası yönetimi şu ifadelere yer vermiştir; Tesco Kipa işvereni çalışanlarını huzursuz etme, işyeri barışını zedeleme, çalışma ortamını gerginleştirme pahasında bu sorunu yargıya taşımıştır. Tesco Kipa bu itirazı yaparak diyalog yöntemini yok saymıştır. Tarafların güvenini sarsmıştır. Çalışanları gerginleştirmiştir. Bu itiraz ayrıca sürecin başından beri iyi niyetli çalışmalarını sürdüren UNİ’ye İngiltere merkezli USDAW sendikasına, Türkiş’e sendikamıza ve üyelerimize yönelik açık bir meydan okumadır. Ancak bizler bu dönem sessiz, sedasız dava sürecinin bitmesini 79 beklemeyeceğiz. Üretimden gelen gücümüz de dahil olmak üzere zaman içinde yapılması gereken ne varsa her şeyi yapacağız. Bizler her şeye rağmen sorunun diyalog yöntemiyle çözülmesinden yanayız. Ancak üyelerimize yönelik bu açık saldırı karşısında da sessiz kalmayacağız. Yapılan itirazın geri çekilmemesi durumunda konfederasyonumuz Türk-iş ve üst kuruluşumuz UNİ, İngiltere’deki USDAW sendikasıyla bir araya gelip, ulusal ve uluslar arası düzeyde yapılacak olan etkinlikleri planlayacağız. Demokratik sınırlar içerisinde ve yasaların el verdiği imkanlar dahilinde üyelerimizle birlikte bir takım kararlar alacağız. Bu kararları hiç çekinmeden uygulamaya sokacağız. Bu gün uzun soluklu bir mücadelenin ilk adımını atıyoruz. Tesco Kipa’da 4000 üyemizin bizlerle olduğunu biliyoruz. Örgütlü olduğumuz diğer market çalışanlarının da yanımızda olacaklarından eminiz. Bu gün dünden daha kalabalık ve etkiliyiz. Bu gün 2004 yılından çok daha ilerideyiz. Çok daha ciddi hazırlıklar içindeyiz. Herkes emin olsun ki gelişmeler 2004 yılından çok daha farklı ilerleyecektir. Olumsuzluklara karşı yılmayacağız. Daha çok çalışacağız, daha çok üye yapacağız, üyelerimizden daha çok fedakarlık bekleyeceğiz. Belki sancılı ve sıkıntılı süreç yaşanacak. Ancak sonuçta Tesco Kipa işçileri kazanacak. Zafer bizlere inanan, bizimle olan baskılara karşı taviz vermeyen, direnen onurlu kipa işçilerinin olacak diyerek örgütlenmenin ikinci ayağı olan örgütlü gücün harekete geçirilmesi sürecini başlatmıştır. Bu açıklamadan 20 gün sonra herhangi bir adım atılmaması üzerine İzmir’de ilk örgütlenmenin başladığı ve ilk üyelerimizin alındığı yer olan Balçova Mağazası önünde sendikal haklara saygı kampanyası isimli kitlesel kampanya başlatıldı. Yapılacak basın açıklamasıyla ilgili İzmir’de demokratik kitle örgütleriyle iletişim kuruldu. Demokratik kitle örgütleri temsilcileri, dost ve kardeş sendikalarımızın üyeleri ve duyarlı yurttaşlarımızın katılımı ile Tesco Kipa Balçova mağazası önünde 16 temmuz 2010 tarihinde binlerce kişinin katılımı ile coşkulu bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına Türk-İş’in o dönemdeki Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay da katıldı. Kitleye yönelik coşkulu bir açıklama yaptı. Ardından, bu kampanya doğrultusunda ikinci adım Kuşadası mağazası önünde atıldı. İlk eylemden takriben 25 gün sonra 11 ağustos 2010 tarihinde Tesco Kipa Kuşadası mağazası önünde kitlesel bir basın açıklaması daha yapıldı. Çevre illerden 80 gelen emek dostları ile birlikte dünya genç işçiler buluşması için Selçuk’ta bulunan ve dünyanın 20 farklı ülkesinden ülkemize gelen, dünya genç işçileri de basın açıklamasına katılarak Tesco Kipa işçilerinin sendikal örgütlenme mücadelesine destek verdiler. Çevrede bulunan yurttaşlar ise basın açıklamasına alkışlarla destek vererek katıldılar. Almanya Sol Parti milletvekili, Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Derneği, Yunanistan Yeni Sol Bakış Hareketi yöneticileri eyleme destek vererek söz aldılar ve Tesco Kipa işverenini işçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi hakkını tanımalarını söylediler. Örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi haklarının en temel insan hakkı olduğunu, Tesco Kipa gibi dünya devi bir şirketin, bu haklara saygı göstermesi gerektiğini ulusal ve uluslar arası platformlarda defalarca dile getirdik. İşçilerin sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi yapma haklarını tanıyın dedik. Ancak bizi dinlemediler. Konuyu yargıya taşıyarak işçileri uzun bir süre oyalayacaklarını sandılar. Ama öyle olmadı. İşte Kipa işçisi burada, Kipa işçileri ayakta. Kipa işçileri onur mücadelesi veriyor. Kipa işçisi beklemeye tahammülü olmadığını gösterdi. Bizler, işlerin böyle yürüyemeyeceğini gösterdik. Defalarca dostluk eli uzattık. Buna rağmen bu eli sıkmadılar. UNİ küresel sendikasına, Tesco ittifakına, Türk-İş’e, sendikamıza ve üyelerimize meydan okudular. Bu nedenle bizler Balçova ve Kuşadası’nda olduğu gibi bu günde Lüleburgaz mağazasında sendikal haklara saygı kampanyasını sürdürüyoruz. Bu kampanya Türkiye’deki Tesco Kipa mağazalarının önünde sırasıyla yapılacak olan kitlesel basın açıklamalarıyla devam edecek. Bundan sonra itiraz geri çekilmezse, kampanyanın ikinci ayağı olan tüketicilerin örgütlenmesi konusunda çalışma yapacağız. Tesco Kipa işçilerinin sendikal hakları tanınana ve yapılan itiraz geri çekilene kadar mücadelemiz devam edecek. Zafer bizlere inanan, bizimle olan, baskılara karşı taviz vermeyen ve direnen onurlu Kipa işçisinin olacak dedi. ÖRGÜTLENMEDE SÜREKLİLİK Tesco Kipa örgütlenmesi sadece bir örgütlenme süreci değil, içinde deneyimler ve dersler biriktiren bir olgudur. Bu bağlamda sendikamızdaki yönetim değişiklerine karşın bu mücadele süreklilik arz etmiştir. Yönetim kurulumuz tarafından da sonuçlandırılmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Tesco Kipa örgütlenmesi sendikal 81 hareket için derslerle doludur. İşverenin her iki itirazında da amaçladığı hedefler sendikamız yönetimi tarafından doğru okunmuş, mücadelemizde buna göre şekillenmiştir. İşveren her iki itirazda da süreci uzatmak, sendikal örgütlülüğü zayıflatmak amacıyla çeşitli engelleme yöntemlerine başvurmuştur. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır; Sendikamızın yasal çoğunluğu elde edeceğini anlayan işveren, çalışan sayısını yüzde 30’lar civarında arttırmıştır. Bir yandan üyelerimizi işten atmayla tehdit ederken, diğer yandan üye olanların işyerinde mesleki ilerlemelerinin olamayacağının propagandasını yaygınlaştırmıştır. Tesco Kipa örgütlenmesinin asıl önemli noktalarından biri şudur; Örgütlenme süreci devam ederken yeni yeni mağazalar açarak işçi sayısı çoğaltılmıştır. Sendikamız işverenin büyüme hızından daha fazla bir ivme yakalayarak yasanın aradığı çoğunluğa ulaşmıştır. 2003 yılında yaklaşık 1500 çalışanı bulunan Tesco Kipa’nın süreç tamamlandığında çalışan sayısı 8500’lere dayanmıştı. İşverenin bu büyüme hızına rağmen sendikamızın yetkili konuma gelmesini en önemli nedenleri kararlılık, çalışmanın süreklilik arzetmesi, eğitim ve örgütlenmenin içiçe götürülerek sürecin uzamasına rağmen sendikamıza olan güvenin arttırılması ve sınıfa olan inancımızdır. Tesco Kipa örgütlenmesi başlı başına sadece sayısal büyüklük değildir. Aynı zamanda sendikamızda örgütlenme bilincinin ve örgütlenme kültürünün yerleşmesinde ki deneyimdir. Bu örgütlenme daha büyük örgütlenme projelerinin altından kalkabileceğimizin göstergesidir. Nitekim proje içinde barındırdığı deneyim ve birikimiyle Avrupa’da ödül almıştır. Genel yönetim kurulumuz göreve geldiği andan itibaren Kipa işvereninin sendikasızlaştırmaya yönelik tezgahlarını bozmak ve başarılı olmak için aşağıda belirteceğimiz bir dizi mücadele yöntemlerini hayata geçirmiştir. İşverenin süreci uzatmak ve sendikayı zayıflatmak amacıyla başvurduğu engelleyici ve baskıcı saldırılara karşın, sendikamız bir yandan örgütlülüğünü devam ettirirken, diğer yandan bu sorunu kamuoyuna taşımaya yönelik bir dizi basın açıklaması, boykotlar, eylemler ve işyeri ziyaretleri yapmıştır. Sendikamız Genel Başkanı Osman Gürsu’nun 4 Ağustos 2011 tarihinde Ankara Panora Mağazası önünde yaptığı kitlesel basın 82 açıklamasında özetle şunları söylemiştir; Tesco Kipa’da 2003 yılından bu yana yürüttüğümüz sendikal mücadelede ipi göğüslememize az bir zaman kaldı. Bunu gören işveren, sendikasızlaştırma politikalarına yeni bir yöntem ekledi; çamur at, karala yöntemine başvurmuştur. Sendikamız 6 Mayıs 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki için başvurmuştu. Çalışma Bakanlığı, Tesco Kipa’da 7644 işçinin çalıştığını, 3922 işçinin üye olduğunu, Tez-Koop-İş Sendikasının yetkili sendika olduğunu tespit etmiştir. Yetki tespitinin ardından, 8 yıldır sendikal mücadele veren, örgütlenme yolunda ağır bedeller ödeyen üyelerimiz ve sendikamız toplu iş sözleşmesi masasına oturmayı bekledi. Ancak işveren yetki tespitine iki ayrı itirazda bulundu. Birincisi Tesco Kipa mağazalarının sendikamızın örgütlü olduğu “Ticaret, Büro, Eğitmi ve Güzel Sanatlar İşkolunda” olmadığı, ikincisi de Tesco Kipa çalışanlarının sayısında hata olduğu, sendikamıza üye olan işçi sayısının yetersiz olduğu iddiasıdır. Sendikal mücadeleyi, işçiler arasındaki birlik ve beraberliği tarumar etmek, toplu iş sözleşmesi sürecini geciktirmek, hatta imkansızlaştırmaya çalışmak üzere zaman kazanmak isteyen Tesco Kipa işvereni, haksız, yersiz ve asılsız bilgilerle Çalışma Bakanlığı’nın sendikamıza verdiği yetkiye itirazdan vazgeçmedi. Süreç iş mahkemelerinde devam etti. 3 Haziran 2011’de İzmir’de görülen işkolu davası sendikamız lehine sonuçlandı. Tesco Kipa işverenin yapmış olduğu işkolu itirazı mahkemece reddedildi ve Tesco Kipa işyerlerinin “Ticaret, Büro, Eğitmi ve Güzel Sanatlar İşkolunda” olduğuna karar verildi. Bu karar Tesco Kipa işvereninin moralini oldukça bozmuş olmalı ki, sendika karşıtı marifetlerine marifet katmaya devam etti. Bunlardan biri, ücretleri arttırıyormuş gibi göstererek kazanılmış sosyal hakları kaldıran yeni ücret sistemi aldatmacası oldu. Sendikamız öncülüğünde, bilinçli ve haklarının farkında olan Tesco Kipa işçileri işvereninin bu aldatmacasını boşa çıkarttı. Ücret sistemlerinin sadece ve sadece toplu iş sözleşmesi ile değiştirilebileceğini bir kere daha ifade etmiş oldu. 83 İşverenin yeni ve son marifeti sendikamıza çamur atma ve karalama çalışmasıdır. Tesco Kipa iş verenin sendika hakkında bilgilendirme başlığı ile tüm çalışanlara yayınladığı duyuruda; sendika üyelik fişlerinin uydurma imzalarla düzenlendiğine dair imzasız ihbarlar aldığını Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduğunu söyleyerek, Tesco Kipa’yı çalışmak için mükemmel bir şirket haline getirmek yolunda ilerlemeye devam edeceklerinden bahsetmiştir. Uyduruk imzalı üyelik fişleri bahanesi, üyelerimizi sabır ve morallerine karşı girişilen tehlikeli bir oyundur. İşveren, üyelerimize sendikaya üye olup olmadıkları ve imzaların kendilerine ait olup olmadığını sormaktadır. Tesco Kipa işvereni bu sorgusuyla, resmi makamlara ait bir yetkiyi kullanmaktadır. Sendikal hak ve özgürlüklere müdahale etmekte ve işçilerin sendikal bilgilerini kişisel veri olarak kaydetmeye çalışmaktadır. Tesco kipa işvereni tüm bunların bir suç olduğunu biliyor mu? 13 farklı ülkede faaliyet gösteren Tesco Kipa’nın İngiltere, İrlanda, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ndeki işçileri sendikalı ve toplu iş sözleşmesi olarak çalışmaktadır. Tesko Kipa işvereni bir çok ülkede sendikal hak ve özgürlüklere gösterdiği saygıyı ülkemizde göstermemekte ısrar etmektedir. Tez-Koop-İş Sendikası olarak Tesco Kipa işvereninin bu oyundan dönmesi ve derhal toplu sözleşme masasına oturması için uyarıyoruz. Tez-Koop-İş Sendikasının örgütlülüğüne mücadele tarihine ve itibarına leke sürmeye çalışanlar karşılarında tüm Tez-Koop-İş üyelerini ve emek camiasının onurlu temsilcilerini bulurlar. Bundan hiç şüphe etmesinler. Tez-Koop-İş Sendikası üyeleri kazanmanın, hakkını almanın coşkusunu birlikte yaşamaya kararlıdır. Taleplerimiz insanca bir yaşam içindir. Sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkımızı istiyoruz. Haklarımızı alıncaya kadar mücadele edeceğiz ve her zorluğu beraber aşacağız, direneceğiz. Tesco Kipa mücadelesi hak mücadelesidir, ekmek kavgasıdır. Eylemde Kipa şaşırdın sabrımızı taşırdın, Kipa işçisi köle değildir, Kipa’ya sendika halaylarla girecek, zafer direnen emekçinin olacak, sendika yoksa barışta yok, toplu sözleşme hakkımız engellenemez, sloganları atıldı. 84 Üyelerimizin imzalarını sorgulayarak daha önce ne duyduğumuz nede gördüğümüz bir işe imza attınız. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Tüm Kipa mağazaları direniş alanlarımız olacak. Ta ki Kipa işçisi toplu iş sözleşmesiyle çalışıncaya dek dedi. Sadece Tesco Kipa işçileri için değil, güvenceli iş, insanca yaşam, eşit-özgür-demokratik bir Türkiye mücadelesinde de yılmayacağız, yorulmayacağız dedi. Genel Başkanımızın Ankara Panora Mağazasında başlattığı basın açıklamaları ve eylemlerimiz Genel Eğitim Sekreterliğimiz ve Genel Örgütlenme Sekreterliğimizin kollektif çalışmalarıyla; 18 ağustos 2011 tarihinde Balıkesir’de, 6 Ekim 2011 tarihinde Kurtköy mağazası önünde 29 Ekim 2011 tarihinde açılışı yapılan Bandırma mağazası önünde 19 Ocak 2012 tarihinde açılışı yapılan Bolu mağazası önünde 22 Şubat 2012 tarihinde açılışı yapılan Tarsus mağazası önünde 24 Mayıs 2012 tarihinde yeni açılan Bodrum Yalıkavak mağazası önünde bir dizi eylem ve basın açıklamalarıyla devam etmiştir. Yapılan bu eylem ve basın açıklamaların tamamında halkımız ve kamuoyunda kitlesel destek alınmıştır. Bu konuda desteklerinden dolayı üyelerimize ve emek dostlarına sonsuz teşekkür ediyoruz. Tarih; 25 Temmuz 2012... Tesco Kipa işvereni Rekabet Kurulu’na gönderdiği yazı da aynen şu görüşlere yer verdi; “06 Temmuz 2010 ve 12 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan özel durum açıklaması ile konunun bilgisine sunulduğu üzere şirketimize 05 Temmuz 2010 tarihinde tebliğ olunan T. C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü’nün (bakanlık) b. 13. 0. Çgm . 0. 12. 03. 00-14021975 sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli yazısı ile Türkiye Ticaret Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar Sendikası’nın (TezKoop-İş) şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için bakanlığa yetki tespiti başvurusunda bulunduğu ve 2822 sayılı toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt kanununun (TİS GLK ) 13. maddesi gereğince bakanlık tarafından yapılan inceleme neticesinde Tez-Koop-İş’in yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığını tespit edildiği bildirilmiş ve söz konusu olumlu yetki tespiti yazısına karşı itirazlarımızı konu alan dava, 12 Temmuz 2010 tarihinde ilgili mahkemede açılmıştır. Yukarıda belirtilen dava sonucunda ilk derece mahkemesinin Tez-Koop-İş’in yetkili 85 olduğunu dair ermiş olduğu karar, yargıtay tarafından da onanmış olup, Tez-Koop-İş’in şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için gerekli yasal çoğunluğu ve temsil yetkisine sahip olduğu belirlenmiştir. Bilgilerinize…” Tarih: 10 Temmuz 2012, Yer: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/1785 e., 2012/27237 k. sayılı ve 10. 07. 2012 gününü kararı ile yerel mahkeme kararını onadı. Böylece Tesco Kipa işyerlerinde Tez-Koop-İş Sendikası’nın çoğunluğu sağladığı kesin olarak tespit edilmiş oldu. Tarih: 14 Ağustos 2012, Yer: Türk-İş Genel Merkezi Toplantı Salonu Sendikamız Tez-Koop-İş, Tesco Kipa’da toplu sözleşme yetkisinin kesinleşmesi üzerine sözleşme ön hazırlıkları kapsamında Kipa işçileriyle genel bir toplantı gerçekleştirdi. Ankara’ da Türk-İş Genel Merkezi toplantı salonunda 14 Ağustos 2012 tarihinde yapılan toplantıya Türkiye’nin dört bir yanından gelen Kipa işçileri katıldı. Tesco Kipa 2003 yılından bu güne sürdürülen mücadelenin anlatıldığı video gösterisinin ardından bir konuşma yapan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal örgütlenme sürecinde gösterilen özveri ve direnç için teşekkür etti. Gürsu özetle şunları söyledi: “Değerli Tesco Kipa İşçileri, Sizlerin 2003 yılından bugüne 9 yıldır sürdürdüğü örnek demokratik sendikal mücadele, dayatmalara boyun eğmemenin, asla ve asla diz çökmemenin dosta düşmana gösterildiği bir mücadeledir. Ve yine bu mücadele emekle örülmüş, geliştirilmiş, özveriyle ve onurla büyütülmüştür. Sizleri bu örnek tutumunuz ve mücadeleniz için bir kez daha kutluyor ve bu sürece emek ve destek veren tüm Kipa işçilerini; sendikamızın tüm üye, temsilci ve eski yeni tüm yöneticilerini, bizlere somut destek sağlayan tüm sendikaları ve demokratik kuruluşları, uluslararası örgütümüz küresel sendikalar birliği UNI kapsamında kurulan Tesco-Kipa Küresel İttifak üyelerini bir kez daha saygıyla anmayı borç biliyor ve teşekkür ediyorum. Değerli Arkadaşlar; Türkiye, sendikal hak ve özgürlükler açısından kısıtlı ve 86 yasaklı bir ülke görünümünden ne yazık ki kurtulamamıştır. Bir yandan yüzde 25’lere varan gerçek işsizlik, diğer yandan milyonlarca insanın korunmasız ve güvencesiz çalıştırılması, sendikal hak ve özgürlüklerinin kullanamamaları iç içe geçmiş birer toplumsal olgu durumundadır. Tüm bunlara, toplu sözleşme sürecinin karmaşıklığı; işverenin bu süreci geciktirmek için antidemokratik taktikleri; grev hakkına getirilen kapsamlı yasaklar; esnekleştirme uygulamalarıyla, çalışma yaşamını çok daha kırılgan duruma getirme girişimlerini de eklemek gerekir. Oysa sendikalar ve tüm emek örgütleri demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarıdır, örgütleridir. Çünkü emeğin örgütlenmediği bir düzen, demokratik bir düzen değildir. Otokratik bir düzendir. Baskıcı bir düzendir daha ilerisi faşist bir düzendir. Değerli Kipa İşçileri; Uzun bir sürenin ardından Yargıtay, sendikamızın haklılığını doğrulayan kararı aldı. Şimdi, Tesco Kipa işyerlerinde yeni bir süreç, yeni bir dönem açıldı. Görevimiz çok önemlidir ve bir o kadar da zorluklarla doludur. Oyalamaya, ertelemeye, geciktirmeye gelmez ve gelmeyecektir. Bunun bilincinde olarak davranan sendikamız, tüm güçlükleri sizlerden aldığı güçle aşma kararlılığındadır. Burada ısrarla vurgulamak isteriz ki, tüm üyelerimize yeni güvenceler ve haklar getirecek, onları daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaştıracak bir toplu iş sözleşmesinin oluşturulmasında sizlerin birliği ve desteği önkoşuldur. Bu nedenle toplu iş sözleşmesinin her aşamasında sendikal birliğimizi korumak, geliştirmek ve çok daha ileri boyutlara yükseltmek gereklidir ve önemlidir. Burada gerçekleştirdiğimiz bu toplantı sizlerin bu kararlılığını göstermesi açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır. Değerli Kipa Temsilcileri, Değerli Arkadaşlar; Önümüzde somut ve gerçekçi hedefler bulunmaktadır. Kipa’ da gerçekleştirilecek ilk toplu sözleşme ile düzensiz, esnek ve güvencesiz çalışma, kısaca toplu sözleşme olmaksı87 zın sürdürülen çalışma ilişkileri sona erecektir. Artık, sendikal hakların yürürlükte olduğu, toplu sözleşmeli bir ortamda çalışacaksınız. Artık zorlukları tek tek ve bireysel değil, topluca ve birlikte aşmaya çalışacağız. Çünkü işyerinde yasal ve yetkili olan sendikanız olacak. Yazılı kurallar ve hükümler getiren toplu sözleşmeniz ve bu toplu sözleşmenin uygulanması için sizlere destek olacak temsilcileriniz olacak. Ancak tüm bu olumlu değişim için sendikal dayanışma, sendikal birlik, sendikal kararlılık hiçbir biçimde elden bırakılmamalıdır. Bunun için daha fazla duyarlılık, daha fazla çaba ve daha fazla dikkat gerekiyor. Yıllardır onurlu mücadele yürüten, yılmayan, korkmayan, dağılmayan tam tersine cesaretle sorunların üzerine yürüyen, yüreğini ve inancını ortaya koyan sizlere sonuna kadar güveniyoruz. “ Türk-İş Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya katılan UNİ Örgütlenme Uzmanı Nigel Venes, Tesco Kipa örgütlenmesi için Tez-Koop-İş Sendikasını kutladı ve UNI ticaret işkolu başkanı Alke Boessiger’in gönderdiği dayanışma mesajını okudu. Boessiger gönderdiği mesajda; “Kararlılığınızın ve direncinizin, sabrınızın ve kudretinizin karşılığını aldınız. Tez-Koop-İş, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla yasal sendikal temsilciniz olarak tanınmış oldu. UNI ve dünyada Tesco’nun faaliyet yürüttüğü UNİ’ye üye tüm sendikalar, sizin mücadelenizle birlikte ayağa kalkmıştır. Tesco Kipa, şimdi sözleşme masasına oturmalı, sizlerle ve sendikanızla görüşmelere başlamalıdır. Sizler, Türkiye ve küresel işçi hareketini daha da güçlendirdiniz. Yakında Kipa ile yapacağınız görüşmeler de iyi şanslar diliyorum. Tüm dünyadaki UNI’li dostlarınız sonuna kadar yanınızda olacaktır” dedi. Örgütlenme sürecine katılan, önemli görevler üstlenen Kipa işçilerinin deneyimlerini aktardılar. Media Markt Örgütlenmesi Bu dönem içinde örgütlenme çalışmasının başarıyla tamamlandığı bir başka işyeri Media Markt elektronik marketidir. Uluslararası bir şirket olup toplam işçi sayısı 1750’dir. 10 İl’de 32 mağazası bulunan büyük bir işyeridir. Uzman kadrolarımızla kollektif çalışma anla88 yışımız içerisinde; 31.04.2013 tarihinde çoğunluk tespiti alınıp toplu iş sözleşmesini bitirilmiştir. Media Markt örgütlenmesinin iki önemi bulunmaktadır. Avrupa’nın bir çok ülkesinde faaliyet göstermesine rağmen hiç bir ülkede çalışanları sendikalı değildir. Ülkemizde ise elektronik sektörde sendikal örgütlenme çalışmalarını başaran ilk ve tek sendika Tez-Koop-İş’tir. Kuşkusuz bu tür örgütlenmeler bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu çalışmada üst kuruluşumuz küresel sendika (UNI’nin) desteği, işçi arkadaşların mücadeleye sahip çıkmasıyla başarıya ulaşmıştır. Örgütlenme çalışmalarında Adana Şube’miz, Ankara Şubeleri, İstanbul 4 No’lu şubelerimiz, yadsınamaz sorumluluklar üstlenmişlerdir. Electroworld Örgütlenmesi (BİMEKS) Media Markt örgütlenmesinde ki başarının hem sendikamızı hem de Electroworld işçilerini etkilemesiyle Electroworld örgütlenmesini başlattık. Avrupa‘nın bir çok ülkesinde faaliyet gösteren Electroworld işçileriyle görüşülüp, Türkiye’ de de Electroworld çalışanlarıyla örgütlenme mücadelesine devam ettik. Süreç içinde gerçekleştirilen bu örgütlenmede işverenin tepkisi, işyerlerinde baskı ve işten atmalar oldu. Ankara, İstanbul, Konya mağazalarından 18 sendika üyesi işçi işten çıkartıldı. Sendikamız bu anti-demokratik olaylara sessiz kalmadı. Bir yandan yasal yollara başvurulurken, diğer yandan da Ankara ve Konya’da emek örgütlerinin de katıldığı kitlesel basın açıklamaları yaptı. 2014 Mart ayında Electroworld, Bimeks A. Ş. tarafından satın alınması örgütlülük oranımızı aşağıya çekmiştir. Bimeks A. Ş. ’ nin 40 mağazası ve 1000 civarında çalışanı bulunmaktadır. Örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor. Adila Sultan Öğretmenevi Örgütlenmesi Genel Örgütlenme Sekreterliğimizin bilgisi ve katkılarıyla, İstanbul 5 No’lu Şube tarafından yürütülen öğretmenevi kısa zaman içerisinde çoğunluk sağlanıp, toplu iş sözleşmesi yapılıp, sendikamız çatısı altına girmiştir. Kalkınma Ajansları’nda örgütlenme çalışmaları yapıldı. Ahiler ve Çukurova Kalkınma Ajansı’nda çoğunluk sağlandı ve yetki alındı. İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nde örgütlenme çalışmaları yapıldı. 89 Bütün kadrolarımızla tüm illere ulaşılmaya çalışıldı ve işçilerle görüşmeler yapılıp üyelikler alındı. Sermaye iktidarının ve bürokrasinin engellemesi ile var olan yetkimiz engellendi. Yetki alan sendikaya itiraz edildi. Yargı süreci devam etmektedir. Cankurtaran Öğretmenevi Örgütlenmesi Örgütlenme Sekreterliği tarafından başarıyla tamamlanan örgütlenme çalışması Cankurtaran Akşam Sanat Okulu’dur. Bu iş yerinde gerekli çoğunluk kısa sürede sağlanmış, toplu iş sözleşmesi başarıyla bitirilmiştir. Genel merkezimizin örgütlenme çalışmaları dışında şubelerimizin de başarılı çalışmaları olmuştur. Almanya Büyükelçiliği Dünyada bir ilk olan Alman Büyükelçiliği’nde örgütlenme çalışması yapıldı. Ankara’da büyükelçi çalışanları, İstanbul Başkonsolosluk çalışanları, İzmir, Antalya Büyükelçilik çalışanlarıyla görüşülüp örgütlenme tamamlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yetki tespiti istendi. Bakanlık tarafından sendikamıza yetki verildi. Alman Büyükelçiliği’nin yetkimizi tanımadığını belirtti. Hukuksal alanda girişimlerimiz devam ediyor. Kamu taşeronda çalışanlara yeni sendikal örgütlenme olanağı getiren 6552 Yasanın çıkmasıyla birlikte; Türkiye genelindekamda bulunan taşeron işçilerinin örgütlenme çalışmaları Genel Merkezimiz ve Şubelerimiz tarafından başlatılmıştır. Birçok üniversitede örgütlenme çalışmalarımız devam etmektedir. Adıyaman Üniversitesi’nde Genel Örgütlenme Sekreterliğimiz ve Gaziantep şubemizin birlikte yürüttüğü örgütlenme çalışmaları başarıyla tamamlanıp yetki alınmıştır. Devlet Malzeme Ofisi işçilerini örgütleyerek sendikamız bünyesine katılmıştır. Sosyal-İş Sendikasına üye olan işçilerin tamamı istifa ettirilerek sendikamız bünyesine alınmıştır. Yetki başvurusu yapılmıştır. Sendikamız Eğitim-İş Sendikasında çalışan işçileri örgütleyerek sendikamız çatısı altına katmıştır. İlk toplu iş sözleşmeleri bitirilmiştir. Sendikamız Birleşik Kamu Konfederasyonu işçilerini örgütlenerek sendikamız bünyesine katmıştır. 90 Daha önce sendikamız üyesi olup ayrılan Çanakkale 18 Mart üniversitesi işçileri tekrar örgütlenerek sendikamız bünyesine katılmıştır. Değerli Delegeler; Dört yıllık süreçte yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuzluklara rağmen başarılı bir dönemi geride bırakmış bulunuyoruz. Bugüne kadar yapılan örgütlenme çalışmalarında elde ettiğimiz başarı, deneyim ve örgütlenme kültürü ile Tez-Koop-İş Sendikası ve işçi sınıfının kazanımıdır. YAŞASIN TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ 91 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ÇALIŞMALARI Değerli Delegeler, Hepinizin de bildiği gibi, 26-27 Mart 2011 tarihinde yaptığımız 9. Olağan Genel Kurulumuzun Ankara 10. İş Mahkemesinin 2011/572 Esas sayılı kararı ile iptal edilmesi ve bu kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2013/ 19286 Esas sayılı kararı ile onanması sonrasında, sendikamıza yerel mahkeme kararı ile kayyum atanmıştır. Sendikamız mahkemece atanan kayyum tarafından 26.11.2013 tarihinden itibaren yaklaşık 5 ay süreyle fiilen yönetildikten sonra, 13.04.2014 tarihinde yapılan genel kurul sonrasında oluşan mevcut yönetimle bugünlere gelinmiştir. Bu sürede sendikamız çok zor günler yaşamıştır. Bir tarafta halen devam etmekte olan mahkemeler, diğer tarafta yapılması gereken toplu iş sözleşmeleri, bir diğer tarafta ise ülkemizdeki tüm işkollarının ortak sorunu olan “taşeron” işçisini sendikalaştırma mücadelesi. Biz bu bölümde, sendikamızın 2011’de yapılan 9. Olağan Genel Kurulundan günümüze kadar bağıtladığı toplu iş sözleşmeleri hakkında genel bilgiler vereceğiz. 92 Değerli arkadaşlarım; Öncelikle, toplu iş sözleşmeleri niye ihtiyaç haline gelmiştir? Kısaca anlatılmasında yarar olduğunu düşünmekteyiz. Çalışma yaşamında güçlü olan işverenlerdir. Çalışmanın tüm koşullarını (Çalışma sürelerini, ücretleri, izin haklarını, sosyal yardımları, işten çıkarmaları ve hatta fazla çalışma süresini ve ücretini v.b) işverenler belirler. Bu kuralları belirleme, zaman zaman yasaların emredici hükümlerine rağmen ve aykırı olarak da belirlenebilmektedir. Ekmeği için mücadele eden işçi hakkını arayamaz, şikayet bile edemez, işini kaybetme korkusu vardır. Şikayet ederse “işsizlik” ve dolayısiyle “açlık” muhakkaktır. Anılarımızda halen tazeliğini koruyan Soma’da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden kazası, İstanbul’da Mecidiyeköydeki rezidans inşaatında 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör kazası, Ermenekte 18 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden kazası, basında yeterince yer almasa da Bartın'da 2 Çinli işçinin ölümü ile sonuçlanan maden kazası, ve yine zonguldak’da kaçak çalıştırılan bir maden ocağının çökmesi ile, Osmaniye’de maden göçüğü sonrasında birer işçinin ölümü (Bu örnekler çoğaltılabilir) ile sonuçlanan iş kazalarının nedeni “açlıkla-inşallah bir şey olmaz” arasında ki çaresizliktir Aslında bu ölümler sonrasında Zonguldaklı maden işçisi olayı çok veciz bir biçimde şöyle ifade etmiştir. “Yukarıda açlık, aşağıda ölüm-yukarıdaki açlık muhakkak ama aşağıdaki ölüm olasılık” Bu algı; çaresizliğin dışa vurumudur. Çare dayanışma ve birlikte mücadeledir. Emekçilerin tek mücadele aracı örgütlenerek birlikte hareket etmelerini organize eden sendikalarıdır. İşçiler sendikalaşabilir ve sendikalarının öncülüğünde birlik ve dayanışma içerisinde mücadele edebilirlerse, toplu iş sözleşmeleri yaparak çalışma koşullarını, ücretlerini, sosyal haklarını düzenleyebilir, işten çıkarmalar dahil olmak üzere disiplin kurulları aracılığı ile verilecek disiplin cezalarının tespitinde taraf olarak yer alır. İşgüvenliği kurulları aracılığı ile iş sağlığı ve işgüvenliği tedbirlerinin alınmasını sağlar, işyerlerinde çalışma kuralların belirlenmesinde rol üstlenirler. İşte o zaman; işverenler, işyerlerinde daha düşük maliyet için işgüvenliği yatırımlarını yapmaktan vazgeçemez. İş cinayetleri bu denli büyük olmaz. İşçiler çalışma koşullarını belirlerken iş güven93 celerini de artırırlar. İşveren hiç bir işçiyi haklı nedene ve disiplin kurulu kararlarına dayanmaksızın işten çıkaramaz. Bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin ne kadar iyi olacağını öncelikle iki koşul belirler. Birincisi piyasa koşulları, ikincisi ise işçinin mücadele azim ve kararlılığıdır. Bu iki faktörün dışında da toplu iş sözleşmelerinin hangi koşullarla bağıtlanabileceğini belirleyen başka faktörlerde vardır ve bunlarda önemlidir. Örneğin; hükümetin memurlara uyguladığı zam oranları, 2002 den beri tek başına hükümet olan bir iktidarın sermayeden yana tavır takınarak, emekçileri karşı cephe olarak belirlemesi sonrasında, sermayenin özgürleşmesini sağlarken emeği baskı altına alması (yasalar ve yönetmeliklerle), kamudaki özelleştirmeler, kamuya işçi alınmaksızın taşeron’lar aracılığı ile kamu hizmetlerini yürütmeye çalışarak çalışanları sendikasızlaştırmak ve güvencesizleştirmek, sözleşmeli çalışmanın ve esnek çalışmanın önünü açmak bu örneklerden bazılarıdır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak her işçi arkadaşım kendi aile yaşamına ve işyerindeki çalışma koşullarına bakarak hayatındaki gelişmelerin lehine mi? yoksa aleyhine mi? geliştiğini herkesten daha iyi tespit edecektir. Türk-İş araştırmalarına göre; ülkemizde 2014 Aralık ayı açlık sınırı 1.232,35 TL/ay olmasına rağmen, açlık sınırının yaklaşık 100 TL altındaki , 1.134,00 TL/ay ‘lık asgari ücretle işe girebilmek için yüzbinlerce işsiz iş arıyorsa; işyerlerinde toplu iş sözleşmeleri ile ücretleri, asgari ücretin 2 katına yükseltemezsin (özellikle de yapılacak iş özel yetenek, eğitim ya da sertifika-ehliyet gerektirmiyorsa), yapabilecek en iyi şey işçinin iş güvencesini öne alarak keyfi işten çıkarmaları önlemek ve işyerindeki çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışırken mümkün olduğunca da yan ödemelerle (ikramiye, yakacak yardımı, servis yardımı, primler, giyim yardımı, yemek yardımı v.b) işçinin gelirini yükseltmeye çalışmak olmalıdır. Bu konularda ki başarı bile, işçinin sendikasının öncülüğündeki birlik ve beraberlik içinde mücadele edebilme gücüne bağlıdır. Toplu iş sözleşmeleri işçinin sömürüsünü engellemez. İşçinin yarattığı artı değerden hak ettiğini değil, gücünün yettiğini almasını sağlar. Onun için biz her zaman, toplu iş sözleşmesi pazarlık masalarında “haklı olduğumuz için zam almıyoruz, güçlü olduğumuz kadar zam alıyoruz” deriz. 94 Bu söylemin ne kadar doğru olduğunun kanıtını işçi sınıfı yaşayarak, bazen de ölen arkadaşlarından öğrenmektedir. Ülkemizde yaşanan yıllık ortalama binin üzerinde işçinin ölümü ile sonuçlanan işkazalarının, daha doğrusu iş cinayetlerinin hemen hemen tamamı sendikasız işçi çalıştıran işyerlerinde yaşanmaktadır. Bunun tesadüf olduğunu söylemek veya “işin fıtratında var” demek doğru değildir. Sendikasız işyerlerinde çalışan işçiler, TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon rakamlarının altında yıllık % 3 lük % 5 lik ücret artışlarıyla ve güvencesiz çalışmaya devam ederken, toplu iş sözleşmesinin olduğu yerlerde çalışan işçiler en azından enflasyona karşı korunabilmekte ve işten çıkarılırken kıdem ve ihbar tazminatı gibi yasal haklarını alabilmektedirler. Bu gün; Türk-İş önderliğinde yapılan “Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Anlaşma Çerçeve Protokolları” birlikte mücadele aracı haline gelmiştir ve çok önemlidir. Mutlaka bu birliktelik devam ettirilmelidir. Aksi halde birçok sendika işveren karşısında (İşveren devlet bile olsa) üyelerini koruyamayacak ve daha düşük zamlara imza atmak zorunda kalacaktır. Tabii ki toplu sözleşmelerle sağlanan başarılar sınırlıdır. Siyasal gücü elinde bulunduranlar toplu iş sözleşmeleriyle kazanılan tüm kazanımları, bugün olduğu gibi vergi kanunlarında, sigorta prim oranlarında ya da sigorta prim matrahında yapacakları yasal değişikliklerle elimizden alırlar. Bu nedenle işçiler emekten yana bir siyasal iktidarın oluşması için de çaba harcamalıdırlar. Değerli arkadaşlarım, Genel kurulumuzdan günümüze kadar sendikamızın bağıtladığı toplu iş sözleşmeleri ile ilgili genel bilgiler yıllar itibariyle aşağıda özetlenmiştir. Ayrıca bu süre zarfında ilk defa örgütlediğimiz yerlerde bağıtladığımız toplu iş sözleşmeleri yine yıllar itibariyle ayrı başlık altında bilgilerinize sunulmaktadır. 95 2011-31.12.2011 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ Değerli Arkadaşlarım, 2011 yılında sendikamızın bağıtladığı toplu iş sözleşmeleri aşağıda listeler halinde bilgilerinize sunulmuştur. Bu toplu iş sözleşmelerinden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsulleri Ofisi işyerleri Kamu işveren sendikası olan TÜHİS ile, Atatürk üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Maliye Bakanlığı Ankara Defterdarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sümer Holding A.Ş. ve TÜBİTAK işyerleri yine Kamu İşveren Sendikası olan KAMU-İŞ Sendikasına üye oldukları için bu işveren sendikaları ile 2011 Yılı TÜRK-İŞ ile Hükümet arasında bağıtlanan aşağıdaki “2011 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu“ çerçevesinde bağıtlanmıştır. Diğer özel sektör işyerleri ile üniversite, oda, dernek ve sair işyerlerinde ise doğrudan işverenlerle görüşülerek toplu iş sözleşmelerimiz bağıtlanmıştır. Dışişleri Bakanlığı işyerinde çalışmakta olan üyelerimiz adına yürütülen toplu iş sözleşmesi sözleşmesi görüşmeleri yaklaşık 8 ay devam etmiş, ancak 03.04. 2012 tarihinde anlaşma sağlanarak toplu iş sözleşmesi imzalanabilmiştir. Bu nedenle toplu iş sözleşmesi yürürlük başlangıç tarihi 01.08.2011 olmasına rağmen bu işyerine ait toplu iş sözleşmesi 2012 yılında imzalanan toplu iş sözleşmeleri bölümünde gösterilmiştir. Değerli delegeler. 2011 yılında Türk-İş ile hükümet arasında imzalanan “2011 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu“ ileri sahifelerde bilgilerinize sunulmuştur. 96 2011 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 13.01.2011 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ 01.07.2010–30.06.2012 19.01.2011 İSTANBUL ALTIN BORSASI 01.02.2011–31.01.2014 31.01.2011 ESNAF VE KÜÇÜK SAN. DER. SİLİFKE 01.01.2011–31.12.2012 03.02.2011 S.S ESNAF VE SAN. KEF. KOOP.-SİLİFKE 01.01.2011–31.12.2012 03.02.2011 İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI 01.01.2011–31.12.2013 08.02.2011 ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.01.2011–31.12.2012 17.02.2011 TMMOB 01.01.2011–31.12.2012 26.02.2011 TMMOB MAKİNA MÜH. ODASI 01.09.2010–31.08.2012 01.03.2011 BAŞBAKANLIK GAP İDARESİ 01.01.2011–31.12.2012 12.03.2011 EGE-KOOP 01.01.2011–31.12.2011 16.03.2011 SOYSAL SİTESİ YÖNETİCİLİĞİ 01.01.2011–31.12.2011 21.03.2011 MERSİN ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 05.04.2011 İMKB 01.01.2011–31.12.2013 15.04.2011 TMMOB ELEKTRİK MÜH. ODASI 01.01.2011–31.12.2012 22.04.2011 TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI 01.01.2011–31.12.2011 04.05.2011 BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2011–31.12.2012 25.05.2011 TRAKYA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 25.05.2011 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ 01.03.2011–28.02.2013 26.05.2011 HARRAN ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 27.05.2011 TMMOB MADEN MÜH. ODASI 01.07.2010–30.06.2012 31.05.2011 GÜNEYDOĞUBİRLİK 01.08.2009–31.07.2012 17.06.2011 ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.05.2011–30.04.2013 22.06.2011 ANKARA BAROSU AV. YAR. SAN. 01.05.2011–30.04.2013 22.06.2011 TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 01.03.2011–28.02.2013 22.07.2011 DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 01.01.2011–31.12.2012 26.07.2011 ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 02.08.2011 MALİYE BAKANLIĞI ANKARA DEF. 01.01.2011–31.12.2012 08.08.2011 SÜMER HOLDİNG A.Ş. 01.01.2011–31.12.2012 08.08.2011 97 İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 01.01.2011–31.12.2012 09.08.2011 ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 01.03.2011–28.02.2013 10.08.2011 TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2011–31.12.2012 10.08.2011 ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ 01.03.2011–28.02.2013 10.08.2011 FIRAT ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 12.08.2011 TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ 01.03.2011–28.02.2013 12.08.2011 TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ 01.02.2011–31.01.2013 15.08.2011 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ 01.03.2011–28.02.2013 17.08.2011 TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ 01.07.2011–30.06.2013 19.08.2011 MİGROS TİCARET A.Ş. 01.05.2011–30.04.2014 23.08.2011 ŞOK MARKETLER TİCARET A.Ş. 01.05.2011–30.04.2014 23.08.2011 MARMARA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 24.08.2011 SOSYAL GÜVENLİK KURUMU 01.01.2011–31.12.2012 05.09.2011 GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI 01.01.2011–31.12.2012 07.09.2011 GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2011–31.12.2012 09.09.2011 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 19.09.2011 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 21.09.2011 TÜBİTAK 01.03.2011–28.02.2013 07.10.2011 AKSARAY MAHMUDİYE İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2011–31.12.2012 17.10.2011 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 01.01.2011–31.12.2012 20.10.2011 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.04.2011–31.03.2013 21.10.2011 GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜD. 01.03.2011–28.02.2013 21.10.2011 GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA İLKÖĞ. OKULU 01.01.2011–31.12.2012 24.10.2011 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2012 27.10.2011 TÜRKİYE YARDIM SEVENLER DERNEĞİ 01.07.2011–30.06.2013 28.10.2011 ANKARA ÜNİVERSİTESİ 01.04.2011–31.03.2013 31.10.2011 S.S. TATVAN ES. VE SAN. KREDİ VE KEF. T KOOP. 01.11.2011–31.10.2013 18.11.2011 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.03.2011–28.02.2013 23.11.2011 BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.11.2011–31.10.2013 06.12.2011 EREĞLİ KÖM. HAV. AMELE BİR. VE YAR. SAN. 01.07.2011–30.06.2013 20.12.2011 TMMOB KİMYA MÜH. ODASI 01.01.2012–31.12.2013 30.12.2011 98 2011 YILI KAMU TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVE ANLAŞMA PROTOKOLÜ 19.07.2011 Yürürlük başlangıç tarihleri 2011 yılı içinde olan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmelerinin (Türk-İş Konfederasyonu’na üye sendikaların örgütlü bulunduğu ve yetki aldığı işyerlerine ilişkin olarak) aşağıdaki esaslar dahilinde sonuçlandırılmaları kabul edilmiş ve işbu protokol düzenlenerek imza altına alınmıştır. 1- İYİLEŞTİRME Toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinde aylık brüt çıplak ücretleri; 1) 1.000.-TL/Ay altında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine, 1.120.-TL/Ay'ı geçmemek üzere 150.- TL/Ay, 2) 1.001-1.200.- TL/Ay arasında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine, 1.290.¬TL/Ay'ı geçmemek üzere 130.TL/Ay, 3) 1.201-1.425.- TL/Ay arasında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine, 1.425.¬TL/Ay' geçmemek üzere 100.TL/Ay, iyileştirme yapılacaktır. Günlük ücret sisteminde bu rakamlar 30'a, saatlik ücret sisteminde 225'e bölünmek ve bulunan rakamın kuruş küsuratı 5 ve üzerinde ise tama iblağ edilmek suretiyle toplu iş sözleşmelerine yazılacaktır. (Örnek: ı. 120.- TL rakamı günlük ücret sisteminde 37,33 TL, saatlik ücret sisteminde ise 4,98 TL olarak yazılacaktır.) 2- ÜCRET ZAMLARI a) Birinci Yıl Birinci Altı ay Zammı: İşçilerin (1.) fıkradaki iyileştirme yapıldıktan sonra, toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihindeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden itibaren geçerli olmak üzere birinci altı ay için %4 (Yüzdedört) oranında zam yapılacaktır. b) Birinci Yıl İkinci Altı ay Zammı: İşçilerin birinci yıl birinci altı ayının son günündeki brüt çıplak ücretlerine, (aylık/günlük/saatlik) ikinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %4 (Yüzdedört) oranında zam yapılacaktır. c) İkinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı: İşçilerin toplu iş sözleşmesinin birinci yıl ikinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl birinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %3 (Yüzdeüç) oranında zam yapılacaktır. Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Haziran 2012 indeks sayısının, Aralık 2011 indeks sayısına göre değişim oranının %3 'ü (Yüzdeüç) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ay ücret zammı oranına ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2011 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın birinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık 99 Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.) d) İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı: İşçilerin toplu iş sözleşmesinin ikinci yıl birinci altı ayının son günündeki (aylık/ günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl ikinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %3 (Yüzdeüç) oranında zam yapılacaktır. Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Aralık 2012 indeks sayısının, Haziran 2012 indeks sayısına göre değişim oranının %3 'ü (Yüzdeüç) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ayının son günündeki ücrete takip eden ayın birinci gününden geçerli olmak üzere ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2011 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın ikinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.) Not: Yukarıda belirlenen zam oranları her toplu ış sözleşmesinin madde metni esas alınarak düzenlenecektir. 3- SOSYAL YARDIM: Toplu İş Sözleşmelerinde yer alan Sosyal Yardım ödemesi, TİS'in birinci yılı için brüt 145.-(Yüzkırkbeş) TL/Ay olarak 100 belirlenmiştir. Bu ödeme TİS'in ikinci yılında ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenecektir. 4- ÜCRETE BAĞLI ÖDEMELERORANSAL ÖDEMELER: Toplu iş sözleşmelerindeki ücrete bağlı olan (ikramiye vb.) ödemeler ile ücretin %'si (ücretin yüzdesi) ile ifade edilen ya da ücret artışına bağlı olarak artan ödemelerde herhangi bir artış yapılmayacaktır. 5- MAKTU ÖDEMELER: Toplu iş sözleşmelerinde yer alan maktu ödemeler (ücrete bağlı olmayan ödemeler, doğum, evlenme yardımları, yemek yardımı, prim ve tazminat gibi) toplu iş sözleşmelerinin ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenecektir. 6- YETKİ İHTİLAFI OLAN TİS'LER: Yetki ihtilafı nedeniyle toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlanamayan işyerlerinde çalışan işçilere de Maliye Bakanlığının daha önceki yıllarda verdiği görüş doğrultusunda, bu protokol hükümlerine göre uygulama yapılır. 7- GEÇİCİ MADDE ( ... ) FARKLARIN ÖDENME ZAMANI: Toplu iş sözleşmelerinin yürürlülük tarihi ile imza tarihi arasında oluşacak ücret ve diğer tüm ödemelere ilişkin farklar kurumların bütçe imkanları göz önüne alınarak gecikmeden ödenecektir. 01.01.2012-31.12.2012 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ Değerli delegeler 2012 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir. 2012 Yılında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden sadece, 01.04.2012 yürürlük başlangıç tarihli Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü toplu iş sözleşmesi, işverenin üyesi bulunduğu Kamu-İş İşverenleri Sendikası ile bağıtlanmıştır. Bunun dışındaki tüm toplu iş sözleşmelerimiz ise işverenlerle karşılıklı görüşmeler sonrasında bağıtlanmış toplu iş sözleşmeleridir. Ancak; Tesco-Kipa işyerinde 2003 yılında başlatılan örgütlenme çalışmaları süreç içerisinde işverenin itirazı sonrasında konu yargıya intikal etmiş, yıllar süren hukuk mücadelesinden sonra 2010 yılında Bakanlıktan işyeri ile ilgili olarak sendikamıza işletme düzeyinde yetki tespiti belgesi gönderilmiş ise de; işveren bu yetki tespitine de itiraz ederek konuyu yine yargıya taşımıştır. Yaklaşık 2 yıl süren hukuk mücadelesinden sonra 2012 yılında sonuç alınmış ve ilk defa Tesco-Kipa işvereni ile 2013 yılı şubat ayında yaklaşık 4 bin üyemiz adına toplu iş sözleşmesi bağıtlanmıştır. Ayrıca; 2011 yılında örgütlenme çalışması sona ererek toplu iş sözleşmesi yapma yetki belgesi alınan Profilo Barış Etüd ve Beslenme İlköğretim Okulu işyerinde çalışan üyelerimiz adına da 01.12.2011 yürürlük başlangıç tarihli olmak üzere 3 yıl süreli toplu iş sözleşmesi, 2012 yılı şubatında imzalanabilmiştir. 101 2012 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi CUMHURİYET HALK PARTİSİ 01.09.2011–31.08.2014 04.01.2012 FİSKOBİRLİK 01.08.2011–31.07.2013 10.01.2012/YHK TATVAN ŞOFÖRLER VE OTOMOBİLCİLER ODASI 01.01.2012–31.12.2014 18.01.2012 S.S. ALTINYAZI KARASAZ SUL. SULAMA KOOP. 01.03.2012–28.02.2014 27.01.2012 TÜM BEL-SEN 01.01.2012–31.12.2013 27.01.2012 GÖZTEPE İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2011–31.12.2012 10.02.2012 TEVFİK FİKRET İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2011–31.12.2012 14.02.2012 HALİL VEDAT FIRATLI İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2011–31.12.2012 14.02.2012 TÜRK-İŞ 01.01.2012–31.12.2013 14.02.2012 KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.01.2012–31.12.2012 22.02.2012 PROFİLO BARIŞ ETÜD VE BESLENME İLKÖĞ. OK. 01.12.2011–30.11.2014 24.02.2012 EGE ÜNİVERSİTESİ 01.01.2012–31.12.2013 29.02.2012 S.S. 53/8 PAZAR TARIMSAL KALKINMA KOOP. 01.01.2012–31.12.2014 09.03.2012 AMASYA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2012–31.12.2013 16.03.2012 TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI 01.01.2012–31.12.2013 22.03.2012 GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ 01.04.2012–31.03.2013 28.03.2012 SOYSAL SİTESİ YÖNETİCİLİĞİ 01.01.2012–31.12.2012 29.03.2012 DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 01.08.2011–31.07.2013 03.04.2012 TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI 01.01.2012–31.12.2013 10.04.2012 SES-SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SEN. 01.01.2012–31.12.2013 25.04.2012 BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 01.01.2012–31.12.2013 27.04.2012 S.S. GES-İŞ TÜKETİM KOOPERATİFİ 01.02.2012–31.01.2014 03.05.2012 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 01.04.2012–31.03.2014 21.05.2012 KAFKAS ÜNİVERSİTESİ 15.05.2012–14.05.2014 23.05.2012 REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş. 01.01.2012–31.12.2013 24.07.2012 CARREFOURSA A.Ş. 01.01.2012–31.12.2014 03.09.2012 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ 01.01.2011–31.12.2013 22.10.2012 102 01.01.2013-31.12.2013 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ Değerli delegeler, 2013 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir. Değerli Arkadaşlarım, 2013 yılında Kamu kesimi işyerlerimizde Türk-İş ile Hükümet arasında imzalanan “2013 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü” çerçevesinde toplu iş sözleşmelerimiz bağıtlanmış, kamu işveren sendikasına üye olmayan diğer kamu işyerlerinde ise anlaşma çerçeve protokolundaki koşullarla veya çok yakın koşullarla toplu iş sözleşmeleri bağıtlanmıştır. Ancak sizlerin de takdir edeceği gibi özel sektör işyerlerinde bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin koşulları tamamen kendi özel koşullarına tabidir. İşçinin almakta olduğu ücret ve sair hak ve menfaatlerinin ne oranda yükseltilebileceğini toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürecinde işçinin mücadele azim ve kararlılığı belirler. Sorunumuz emekçiler arasındaki farkları tartışmak değil ama “Devlet Memuru” kadrosundan 657 sayılı yasaya tabi çalışanlara ödenen Makam Tazminatı, Asayiş Tazminatı, Mali Sorumluluk Tazminatı, Özel Hizmet Tazminatı, Yargı Tazminatı, Dil Tazminatı v.b gibi çeşitli isimler altında ödenen birçok gelir kalemi Gelir Vergisinden istisna tutulurken, işçilere ödenen tek bir lira dahi Gelir Vergisinden istisna tutulmamaktadır. (Yıllık Bütçe Kanunları ile yapılan istisnalar hariç) Üstelik daha önce SGK kesintisinden istisna tutulan ilave tediyeler ile yemek paralarının SGK kesintisine tabi tutulması işçilerin net harcanabilir gelirlerini azaltmıştır. Prof. Dr. Şükrü Kızılot Hürriyet Gazetesindeki köşesinde, 5 Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan yazısında “3.000 TL brüt aylıklı bir işçinin, yine 3.000 TL brüt aylıklı dört memurun ödediği vergiyi ödediğini” vurgulamaktadır. Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı üzere “Ne kadar mücadele, o kadar başarı” Ancak; bazen de yeni hak ve menfaatler kazanmaktan ziyade, daha önceki kazanımlarımızı koruyabilmek bile başarı olarak da kabul edilmelidir. Ülkemizde yaşanan her ekonomik krizin faturasını çalışanlar 103 öder. Bazen bu faturayı; enflasyon olarak, bazen gelirimizden yeni kesintiler veya bağlanacak emekli aylıklarımızda hak kayıpları olarak öderiz. Ama çoğu zamanda işsiz kalarak. İşte bu sonuçlar işçinin kazanımlarının yasal düzenlemelerle elinden nasıl alındığının somut bir göstergesidir Değerli arkadaşlarım, 2013 yılında Türk-İş ile Hükümet arasında imzalanan “2013 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu “ ileri sayfalarımızda bilgilerinize sunulmuştur. Değerli Delegeler, 2013 yılında örgütlenerek ilk defa toplu iş sözleşmesi bağıtladığımız işyerleri de aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Bu sözleşmelerden sadece Eğitim-İş Sendikası işyerindeki toplu iş sözleşmesinin bağıtlanabilmesinde yasal sürede anlaşma sağlanamamış, sorunun arabuluculuk süresinde de çözülememesi nedeniyle anılan işyerinde sendikamızca grev kararı alınmıştır. Ancak; sendikamızca grev uygulamasına başlamadan toplu iş sözleşmesinin bağıtlanması nedeniyle sorun 2014 yılı şubat ayında çözülebilmiştir. 104 2013 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi TEZ-KOOP-İŞ 01.07.2012–30.06.2014 16.01.2013 S.S. SİLİFKE ESN. VE SAN. KEF. KOOP. 01.01.2013–31.12.2014 24.01.2013 SİLİFKE ESNAF VE SAN. ODASI 01.01.2013–31.12.2014 24.01.2013 S.S. EGEKENT KON. ÜR. Y. KOOP. BİR. 01.01.2013–31.12.2014 26.01.2013 NEVŞEHİR ESN. VE SAN. ODA. BİRLİĞİ 01.01.2013–31.12.2015 29.01.2013 ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.01.2013–31.12.2014 04.02.2013 BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2013–31.12.2014 08.02.2013 SİNOP ÜNİVERSİTESİ 01.07.2012–30.06.2014 11.02.2013 GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ 01.01.2013–31.12.2014 21.02.2013 TESCO KİPA A.Ş. 01.07.2012–30.06.2015 26.02.2013 ANTBİRLİK 01.08.2012–31.07.2014 27.02.2013 TMMOB ELEKTRİK MÜH. ODASI 01.01.2013–31.12.2014 28.02.2013 S.S. SİLVAN ESNAF VE SAN. KOOP. 01.01.2013–31.12.2015 28.02.2013 MERSİN ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 12.03.2013 AVRASYA İDEAL GIDA A.Ş. 01.01.2013–31.12.2013 15.03.2013 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ 01.07.2012–31.12.2014 26.03.2013 TRAKYA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 29.03.2013 ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013–28.02.2015 29.03.2013 ONDOKUZ MAYIS ÜNİ. VAKFI 01.07.2012–30.06.2014 30.03.2013 TMMOB 01.01.2013–31.12.2013 01.04.2013 SOYSAL SİTESİ VE İŞHANI YÖN. 01.01.2013–31.12.2013 02.04.2013 BİRLEŞİK KAMU-İŞ 01.01.2013–31.12.2014 09.04.2013 H. VEDAT FIRATLI İLKOKULU MÜD. 01.01.2013–31.12.2014 09.04.2013 GAZİ M. KEMAL PAŞA İLK. MÜD. 01.01.2013–31.12.2014 09.04.2013 TMMOB MADEN MÜH. ODASI 01.07.2012–30.06.2014 10.04.2013 ORDU ÜNİVERSİTESİ 01.07.2012–30.06.2015 15.04.2013 TEVFİK FİKRET EĞ. VE ÖĞR. HİZ. A.Ş. 01.07.2012–30.06.2015 17.04.2013 ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 22.04.2013 KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2015 25.04.2013 105 İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi HARRAN ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 30.04.2013 TEVFİK FİKRET İLKÖĞR. OKULU 01.01.2013–31.12.2014 03.05.2013 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 21.05.2013 ADİLE SULTAN KASRI 01.01.2013–31.12.2015 30.05.2013 BRITISH COUNSIL 01.04.2013–31.03.2016 30.05.2013 CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ 01.08.2012–31.07.2014 04.06.2013 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ 01.09.2012–31.08.2014 14.06.2013 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013-28.02.2015 14.06.2013 GÜNEYDOĞU BİRLİK 01.08.2012–31.07.2015 18.06.2013 ANKARA BAROSU 01.05.2013-30.04.2015 19.06.2013 ANKARA BAROSU AV. YAR. SANDIĞI 01.05.2013-30.04.2015 19.06.2013 MARDİN ESNAF SAN. ODALARI BİR. 01.01.2013–31.12.2015 24.06.2013 TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2013–31.12.2014 02.07.2013 EĞİTİM VE BİLİM İŞGÖRENLERİ SEN. 01.01.2013–31.12.2014 12.07.2013 TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ 01.07.2013–31.12.2014 23.07.2013 YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013-28.02.2015 26.07.2013 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI 01.01.2013–31.12.2014 26.07.2013 GIDA, TARIM VE HAY. BAKANLIĞI 01.03.2013–28.02.2015 26.07.2013 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 29.07.2013 FIRAT ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 29.07.2013 BAŞBAKANLIK VAKIFLAR GEN. MÜD. 01.01.2013–31.12.2014 29.07.2013 SÜMER HOLDİNG A.Ş. 01.01.2013–31.12.2014 29.07.2013 TÜBİTAK 01.03.2013–28.02.2015 02.08.2013 GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENS. 01.04.2013–31.03.2015 02.08.2013 SOSYAL GÜVENLİK KURUMU 01.01.2013–31.12.2014 05.08.2013 MARMARA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 05.08.2013 DİCLE ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013–28.02.2015 13.08.2013 ANKARA ÜNİVERSİTESİ 01.04.2013–31.03.2015 13.08.2013 GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI 01.01.2013–31.12.2014 16.08.2013 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 19.08.2013 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ 01.01.2013–31.12.2014 20.08.2013 106 İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. 01.03.2013–29.02.2016 20.08.2013 ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013–28.02.2015 22.08.2013 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ 01.03.2013–28.02.2015 27.08.2013 GSB SPOR TOTO TEŞKİLAT BAŞ. 01.03.2013–28.02.2015 28.08.2013 GSB SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 01.03.2013–28.02.2015 06.09.2013 TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ 01.02.2013–31.01.2015 09.09.2013 MALİYE BAKANLIĞI 01.01.2013–31.12.2014 02.10.2013 ÇSGB AMELE BİRLİĞİ 01.07.2013–30.06.2015 03.10.2013 TÜRKİYE YARDIM SEVENLER DER. 01.07.2013–30.06.2015 04.10.2013 MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU 01.07.2012–30.06.2014 07.10.2013 CANKURTARAN ÖĞRETMENEVİ 01.07.2013–30.06.2015 09.10.2013 MAHMUDİYE İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2013–31.12.2014 21.10.2013 S.S. TATVAN ES. VE SAN. KOOP. 01.11.2013–31.10.2016 27.11.2013 GÖZTEPE İLKÖĞRETİM OKULU 01.01.2013–31.12.2014 02.12.2013 ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 01.04.2013–31.03.2015 03.12.2013 ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ 01.07.2012–30.06.2014 09.12.2013 BORSA İSTANBUL A.Ş. 01.01.2014–31.12.2016 30.12.2013 FİSKOBİRLİK 01.08.2013–31.07.2015 30.12.2013 2013 YILINDA ÖRGÜTLENİLEREK İLK DEFA İMZALANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİMİZ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi ADİLE SULTAN KASRI 01.01.2013–31.12.2015 30.05.2013 BİRLEŞİK KAMU-İŞ 01.01.2013–31.12.2014 09.04.2013 CANKURTARAN ÖĞRETMENEVİ 01.07.2013–30.06.2015 09.10.2013 EĞİTİM -İŞ 01.11.2013–31.10.2015 05.02.2014 MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİCARET A.Ş. 01.03.2013 - 28.02.2016 20.08.2013 NEVŞEHİR ES. VE SAN. ODALARI BİRLİĞİ 01.01.2013 - 31.12.2015 29.01.2013 S.S. TATVAN ES. VE SAN. KREDİ KEF. KOOP. BAŞ. 01.11.2013 - 31.10.2015 27.11.2013 107 2013 YILI KAMU TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVE ANLAŞMA PROTOKOLÜ 19.07.2011 Yürürlük başlangıç tarihleri 2013 yılı içinde olan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri (Türkİş Konfederasyonuna üye sendikaların örgütlü bulunduğu ve yetki aldığı işyerlerine ilişkin olarak) aşağıdaki esaslar dahilinde sonuçlandırılmaları kabul edilmiş ve işbu protokol düzenlenerek 23 Temmuz 2013 tarihinde imza altına alınmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türk-İş Yönetim Kurulu ve Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Kurulu üyesi sendika yöneticilerinin imzaladığı protokol aynen şöyle: 1- İyileştirme: Toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinde aylık brüt çıplak ücretleri; a) 1.100 TL/Ay’ın altında olanların aylık brüt çıplak ücretleri 1.100 TL/Ay’a yükseltilecektir. b) 1.850 TL /Ay’ın altında olanların aylık brüt çıplak ücretlerine, 1.850 TL/Ay’ı geçmemek üzere 200 TL/Ay, iyileştirme yapılacaktır. Günlük ücret sisteminde bu rakamlar 30’a, saatlik ücret sisteminde 225’e bölünmek ve bulunan rakamın kuruş küsuratı 5 ve üzerinde ise tama iblağ edilmek suretiyle toplu iş sözleşmelerine yazılacaktır. (Örnek: 200 TL rakamı günlük ücret sisteminde 6,67 TL, saatlik ücret sisteminde ise 0,89 TL olarak yazılacaktır.) 2- Ücret zamları: a) Birinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı: İşçilerin (1.) fıkradaki iyileştirme yapıldıktan sonra, toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihindeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden itibaren geçerli olmak üzere birinci altı ay için %4 (Yüzde dört) oranında zam yapılacaktır. b) Birinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı: 108 İşçilerin birinci yıl birinci altı ayının son günündeki brüt çıplak ücretlerine, (aylık/günlük/saatlik) ikinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %4 (Yüzde dört) oranında zam yapılacaktır. Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Aralık 2013 indeks sayısının. Haziran 2013 indeks sayısına göre değişim oranının % 4’ü (Yüzde dördü) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl birinci altı ay ücret zammı oranına ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın ikinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçim de T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir. c) İkinci Yıl Birinci Altı Ay Zammı: İşçilerin toplu iş sözleşmesinin birinci yıl ikinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl birinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %3 (Yüzde üç) oranında zam yapılacaktır. Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Haziran 2014 indeks sayısının, Aralık 2013 indeks sayısına göre değişim oranının %3 ’ü (Yüzde üçü) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ay ücret zammı oranına ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılın birinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her toplu iş sözleşm esinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçim de T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.) d) İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı: İşçilerin toplu iş sözleşmesinin ikinci yıl birinci altı ayının son günündeki (aylık/günlük/saatlik) brüt çıplak ücretlerine, ikinci yıl ikinci altı ayının birinci gününden geçerli olmak üzere %3 (Yüzde üç) oranında zam yapılacaktır. Ancak, T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli Aralık 2014 indeks sayısının, Haziran 2014 indeks sayısına göre değişim oranının % 3’ü (Yüzde üçü) aşması halinde aşan kısmın tamamı, ikinci yıl ikinci altı ayının son günündeki ücrete takip eden ayın birinci gününden geçerli olmak üzere ilave edilecektir. (Bu örnek yürürlük başlangıcı 01.01.2013 tarihi olan toplu iş sözleşmeleri için yapılmıştır. İkinci yılm ikinci altı ayında gerçekleşecek enflasyon oranı; her toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihi dikkate alınmak suretiyle iş bu örneğe uygun biçimde T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumunun 2003=100 Temel Yıllı Türkiye Geneli indeks sayısındaki altı aylık değişim oranına göre belirlenecektir.) Not: Yukarıda belirlenen zam oranları her toplu iş sözleşmesinin madde metni esas alınarak düzenlenecektir. 3- Ücrete Bağlı Ödemeler-Oransal Ödemeler: Toplu iş sözleşmelerindeki ücrete bağlı olan (ikramiye vb.) ödemeler ile ücretin % ’si (ücretin yüzdesi) ile ifade edilen ya da ücret artışına bağlı olarak artan ödemelerde herhangi bir artış yapılmayacaktır. 4- Maktu Ödemeler: Toplu, iş sözleşmelerinde yer alan maktu ödemeler (ücrete bağlı olmayan ödemeler, doğum, evlenme yardımları, giyim yardımı, yemek yardımı, prim, tazminat v.b ödemeler) toplu iş sözleşmelerinin ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenecektir. 5- Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğün– den 2005 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile İl Özel İdarelerine devredilen işçilerden dava açmamaları kayıt ve şartıyla Köy Hizmetlerinde Mevsimlik İşçilik statüsünde çalıştıkları sürelerin derece ve kademe terfiinde dikkate alınması yönündeki Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.03.2013 tarih ve 2013/ 5910 Esas, 2013/3266 Sayılı Kararı emsal alınarak gerekli intibak işlemleri ilgili kuruluşların toplu iş sözleşmelerinde yapılacaktır. 6- Sosyal Yardım: Süresi biten Toplu İş Sözleşmelerinin ikinci yıl ikinci altı ayında (enflasyon farkları dahil) sözleşmelerin yürürlük sürelerine göre brüt 155,58 TL/Ay ile 158,58 TL/Ay arasında ödenen Sosyal Yardım, brüt 180 (Yüz seksen) TL /Ay’a yükseltilecek ve birinci ve ikinci yılda ücret zamları oranında artırılacaktır. Ancak, mevcut sosyal yardım ödemesi süresi biten kamu toplu iş sözleşmelerinin genelinde öngörülen miktarın altında olan toplu iş sözleşmelerinde ise bu ödeme, yukarıda belirtilen miktarı aşmamak kaydıyla sözleşmenin birinci altı ayında %20 oranında, ikinci altı ayı ve ikinci yılında ise ücret zamları oranında artırılacaktır. Toplu iş sözleşmesinde birden fazla isim altında ödenen sosyal yardım var ise bu ödemelerin toplamı yukarıdaki miktarları geçemeyecektir. 7- Farkların Ödenme Zamanı: Toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında oluşacak ücret ve diğer tüm ödemelere ilişkin farklar kuramların bütçe imkânları gözönüne alınarak gecikmeden ödenecektir.” 109 01.01.2014-31.12.2014 ARASI DÖNEMDE BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ Değerli Delegeler, 2014 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir. Federal Almanya Büyükelçiliği ve bağlı işyerlerinde sendikamız üyesi işçiler adına yasal prosedür sürdürülerek toplu iş sözleşmesi yapma yetki belgesi alınmış ise de; İşveren Büyükelçilik, “Viyana Sözleşmesi” hükümleri uyarınca ülkemizde toplu iş sözleşmesi yapma zorunluluğu olmadığını vurgulayarak hiçbir toplantıya katılmamıştır. Bu nedenle anılan işyerinde yetki düşürülmek zorunda kalınmıştır. Ancak; Konunun uluslararası boyutu olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava konusu edilmesi hususunda sendikamız da üyesi bulunduğu uluslararası sendikalarla işbirliği yapılarak avrupa’da ikamet eden ve bu hususta deneyimli avukatlarla görüşmeler yürütmektedir. Olumlu sonuç alınması halinde yasal prosedüre yeniden başvurularak süreç tamamlanacaktır. 2014 yılında örgütlenerek ilk defa toplu iş sözleşmesi bağıtladığımız işyerleri de aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. 01.01.2015-TARİHİNDEN SONRA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ Değerli Delegeler, 2015 yılında sendikamızca hangi işyerlerinde/işletmelerde toplu iş sözleşmesi bağıtlandığı ve bağıtlanan bu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süreleri ile imza tarihleri aşağıdaki listede belirtilmiştir. 2014 yılı 31 Aralık tarihi itibariyle yürürlük süreleri sona eren toplu iş sözleşmelerimiz için 30 Aralık tarihi itibariyle Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunarak yetki tespiti talebinde bulunulmuştur. 110 Başvurularımızda bazıları için yetki tespitleri gelmiş ise de; bazı işyerleri için yetki tespitleri halen gelmemiştir. Bu işyerlerinde çalışan üyelerimizin toplu iş sözleşmesi taslak hazırlık çalışmalarının bazıları yetki tespit talebi öncesinde, bazıları ise yetki tespit talebimiz sonrasında yapılmıştır. İlkesel olarak tekli yıllarda olduğu gibi yine 2015 yılı toplu iş sözleşmelerinin TÜRK-İŞ, Hükümet arasında yapılacak “ 2015 Yılı Kamu İşyerleri Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolu” çerçevesinde anlaşma sağlanacağını, düşünmekteyiz. Muhtemelen Genel Kurul tarihimize kadar bu işyerlerinin bazılarında toplu iş sözleşmesi görüşmelerine de başlanmış olacaktır. 111 2014 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi TÜRK-İŞ 01.01.2014–31.12.2015 02.01.2014 ISPARTA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.01.2014–31.12.2015 02.01.2014 TÜM BEL-SEN 01.01.2014–31.12.2015 07.01.2014 SOYSAL SİTESİ VE İŞHANI YÖN. 01.01.2014–31.12.2015 09.01.2014 DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 01.08.2013–31.07.2015 27.01.2014 BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI 01.11.2013–31.10.2015 05.02.2014 TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI 01.01.2014–31.12.2015 10.02.2014 TMMOB KİMYA MÜH. ODASI 01.01.2014–31.12.2015 11.02.2014 TMMOB 01.01.2014–31.12.2014 13.02.2014 BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ 01.01.2014–31.12.2015 06.03.2014 TMMOB BİLGİSAYAR MÜH. ODASI 01.01.2014–31.12.2015 06.03.2014 TMMOB ÇEVRE MÜH. ODASI 01.01.2014–30.06.2016 07.03.2014 EGE ÜNİVERSİTESİ 01.01.2014–31.12.2015 20.03.2014 İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI 01.01.2014–31.12.2015 21.03.2014 S.S. ALTINYAZI KARASAZ KOOP. 01.03.2014–28.02.2016 21.03.2014 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ 01.01.2014–31.12.2015 31.03.2014 S.S. GES-İŞ TÜKETİM KOOPERATİFİ 01.02.2014–31.01.2016 20.05.2014 REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş. 01.01.2014–31.12.2015 28.05.2014 AMASYA ÜNİVERSİTESİ 01.01.2014–31.12.2015 16.05.2014. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 01.04.2014-31.03.2016 15.07.2014 OMKAN 01.07.2014-30.06.2016 25.07.2014 SİNOP ÜNİVERSİTESİ 01.07.2014-30.06.2016 09.09.2014 KAFKAS ÜNİVERSİTESİ 15.05.2014-14.05.2016 01.08.2014 CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ 01.08.2014-31.07.2016 05.09.2014 TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ 01.06.2014-31.05.2015 26.09.2014 BÜRO-İŞ SENDİKASI 01.08.2014-31.12.2016 08.08.2014 ANTBİRLİK 01.08.2014-31.08.2016 14.10.2014 MİGROS TİCARET A.Ş. TMMOB MAKİNE MÜHENDİSLERİ ODASI 112 01.05.2014-30.04.2017 01.09.2014-31.08.2016 10.11.2014 27.11.2014 İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi S.S. SİLİFKE ES. VE SAN. KEFALET KOOP. 01.01.2015-31.12.2016 28.11.2014 MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU 01.07.2014-30.06.2016 15.12.2014 CUMHURİYET HALK PARTİSİ 01.09.2014-31.08.2017 25.12.2014 2014 YILINDA ÖRGÜTLENİLEREK İLK DEFA İMZALANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİMİZ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi BÜRO İŞ 01.08.2014–31.12.2016 08.08.2014 EĞİTİM -İŞ 01.11.2013–31.10.2015 05.02.2014 ISPARTA BAROSU 01.01.2014–31.12.2015 02.01.2014 TMMOB BİLGİSAYAR MÜHENDİLERİ ODASI 01.01.2014–31.12.2015 06.03.2014 TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ 01.06.2014-31.05.2015 26.09.2014 2015 YILINDA BAĞITLANAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN İMZA VE YÜRÜRLÜK TARİHLERİ İşyeri/İşletme Yürürlük İmza tarihi TMMOB 01.01.2015–31.12.2016 22.01.2015 TMMOB ELEKTRİK MÜH.ODASI 01.01.2015–31.12.2016 23.01.2015 ADNAN MENDERES ÜNİV. 01.01.2015–31.12.2016 02.02.2015 GAP BÖLGE KALKINMA İD. BŞK.LIĞI 01.01.2015–31.12.2016 21.01.2015 S.S.53/08 PAZAR TAR. KALK.KOOP. 01.01.2015–31.12.2017 29.01.2015 ONDOKUZ MAYIS ÜNİV. 01.07.2014-30.06.2016 06.01.2015 TMMOB MADEN MÜH. ODASI 01.07.2014–30.06.2016 04.02.2015 113 HUKUK BÜROSU ÇALIŞMALARI R aporumuz 26 Mart 2011-21 Mart 2015 tarihleri arasındaki dönemi ve bu dönemde devam eden dava dosyalarını kapsamaktadır. Bu çalışma döneminde Merkez Hukuk Büromuz yanında Ankara, Adana, İstanbul ve İzmir illerindeki anlaşmalı bürolarımızla hukuk hizmetleri yürütülmüş, diğer illere gidiş geliş masraflarının yüksekliği de dikkate alınmak suretiyle yerel barolara bağlı avukatlara da görev verilmiş, Tüzel Kişiliği ilgilendiren önemli davalarda ise uzman hukukçulardan hizmet alma yoluna gidilmiştir. Bu faaliyet döneminde yeni Borçlar Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunları yürürlüğe girmiş, torba yasalarla mevzuatta önemli sayılabilecek değişiklikler gerçekleşmiştir. İş hukuku ve sendikalar mevzuatına bakan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yanında aynı konularda 22. Hukuk ve 7. Hukuk Daireleri de görevli kılınmış ve il esasına göre görevlendirilmiştir. Örneğin Ankara Mahkemelerinin temyiz incelemesi 22. Hukuk Dairesince yapılırken, İstanbul Mahkemelerinin 9. Hukuk Dairesinde, Samsun 114 Mahkemelerinin 7. Hukuk Dairesince yapılmaktadır. Aynı konuda görev yapan daireler arasında içtihat farklılıkları doğmuş; görevli daire sayısının üçe çıkarılması işe iade davalarını bir ölçüde hızlandırırken, işçi alacağı davalarında yine 1 yıla yakın bekleme süreleri oluşmuştur. İstanbul Hukuk Büromuz bu dönemde 127 dava yürütmüştür. Bu davaların 24 tanesi Sendika Tüzel kişiliğinin davalı veya davacı olarak yer aldığı davalardır. Diğerleri ise üyelerimiz adına açılmış işe iade /alacak vb. davalardan oluşmaktadır. İzmir Hukuk Büromuzda anılan dönemde 39 davadan 17’si tüzel kişiliğin taraf olduğu davalardır. Adana Hukuk Büromuzda aynı dönemde takip edilen dosya sayısı 18‘dir. 2009 yılı derdest dosyaları dahil geçmiş yıllarda ve 2014 yılında açılmış olanlarla birlikte Hukuk Müşavirliğimizde işlem gören dosya sayısı, kayıt numarası ve konu bütünlüğü itibariyle 414’dür. Bu sadece Genel Merkez Hukuk Büromuzca ilgilenilen dosyaları kapsamakta olup, bölge avukatlarımızın yürüttüğü davalar hariçtir. Bu sayı, il özel idareleri hakkında açılan dava ve karşı davalar, 2010 yılında ODTÜ işyerinde 26 üyemiz adına açılan fazla mesai alacağı davası, 2011 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesinde 73 250 200 150 100 50 0 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Tablo 1-Yıllara göre dava sayıları 115 üyemize açılan fazla mesai alacakları, Diyarbakır Şube üyemiz 9 işçiye açılan fazla mesai alacakları, Selçuk Üniversitesi işyerinde kadrolu işçiliğe geçirilmek üzere 40 üyemize açılan iptal davaları ile yine Erzurum Atatürk Üniversitesinde 33 üyemize açılan fark alacağı davaları, Tübitak, Kültür Bakanlığı ve Elektroworld işyerlerindeki üyelerimize açılan seri davalar dikkate alındığında mahkemelerde fiilen görülen dosya sayısı 617 ayrı dava dosyasına ulaşmaktadır. Yıllar itibariyle açılan dava sayıları Tablo 1’de gösterilmektedir. 2010 ve 2011 yıllarındaki belirgin artış İl özel idareleri işkolu davaları ve seri alacak davaları nedeniyledir. 617 davanın 251’inde Tez-Koop-İş Sendikası taraftır. Bu davalardan 84’ü Sendikamız tüzel kişiliği tarafından davacı sıfatı ile açılmıştır. 167 dava ise tüzel kişiliğe karşı davalı sıfatı ile ikame edilmiştir. Dosyaların 366’sı ise üyelerimizi temsilen açılan davalardır. Davaların 47’sini genel kurul iptali, şube genel kurul iptali, delege seçimi iptali, Genel Yönetim Kurulu kararı ve Şube Yönetim Kurulu kararı iptali davaları oluşturmaktadır. İşkolu tespitine itiraz davaları 119, yetki itirazı 22, istatistik itirazları ve grev dışı personel itiraz davaları 8, idari iptal davaları 48, işçi alacağı davaları 257, işe iade davaları 59, ceza davası ve savcılık şikâyetleri 38’dir. Kalan dosyaları tespit, değişik iş, tedbir talepleri, Diğer Ceza davaları ve savcılık şikayet İşe iade davaları Alacak davaları İdari yargı İstatistik, itiraz vb Yetki itirazı İşkolu davaları Gn. K. İptal davaları 0 50 Tablo 2- Türlerine göre dava sayıları. 116 100 150 200 250 300 tazminat davaları, grev dışı personel itirazları, topluluk davaları resmi makamlara şikâyetler, disiplin cezaları iptali, temsilci yer değişikliği iptal, üyelik red iptal, disiplin kurulu kararının iptali, anayasa mahkemesine bireysel başvuru, icra hâkimliğine itiraz vb. takip edilen dosyalar oluşturmaktadır. Durum Tablo 2’de yansıtılmıştır. Ayrıca kararların icrası için 23 icra takibi yürütülmüştür. 2014 yılında açtığımız dava sayısı geçmiş yıllara göre düşmekle birlikte açılmış toplam 617 davanın ancak %65’i kesin karara bağlanabilmiştir. 2009 yılında açılmış ve devam eden davalarımız bulunmaktadır. Raporun düzenlendiği tarih itibariyle hitam olanlar çıkarıldığında halen işlem görmekte olan dosya sayımız kayden 132, fiilen 218’dir. 21’i seri dosya olmak üzere 52 dosyamız temyiz incelemesindedir. 26 Mart 2011 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel Kuruldan bugüne Sendika Tüzel Kişiliğinin taraf olduğu davalar ile üyelerimiz adına açılmış tüm hukuk ve ceza davalarının dökümü ve güncel bilgileri aşağıda listelenmiştir. 117 HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ TARAFINDAN TAKİP EDİLEN DOSYALAR Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet BİLGİ İST 9. İŞ MAH. 2010/125 SAFA ARSLAN TEZ KOOP İŞ 2 Ş MÜNFESİHKONUSUZ KALDI BİLGİ BEY 2. İŞ MAH. 2011/156 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ Y K. İPTAL AÇILMAMIŞ SAYILDI BİLGİ BEYOĞLU 2 İŞ MAH 2011/190 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GYK. İPTAL AÇILMAMIŞ SAYILDI BİLGİ KADIKÖY. 2. İŞ MAH. 2010/303 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL ANK 10 İŞ 2011/572 BİRLEŞTİ UYARI ANK. 3 İŞ MAH 2011/905TA İSMAİL AYDIN TANIK İFADE VERİLDİ UYARI ANK. 8 İŞ MAH 2011/1027TA MUHLİS KARSLI TANIK İFADE VERİLDİ BİLGİ ANK. 5 ASL CEZA 2011/1080 T HAKAN BOZKURT İSTA. 5 NOLU ŞUBE TANIK İFADE VERİLDİ BİLGİ GEBZE AĞIR CEZA 2012/450 TEZ KOOP İŞ Ali Can ALTUN BİLGİ ADANA 6. SULH CEZA 2013/70 HÜLYA ÖZCAN YADİGAR KEKLİK HAKARET CEZA ALDI BİLGİ İSTANBUL 10 İŞ MAH 2012/132 ŞOK MARKETLER TEZ KOOP İŞ ALACAK VAZGEÇME BİLGİ İST 10 İŞ MAH 2013/89 BASS TEZ KOOP İŞ (IMKB) İŞKOLU TES. KABUL - ONAMA BİLGİ ANK. 11.SULH CEZA 2013/897 UFUK ÇELİK HULUSİ UĞURCAN HAKARET DEVAM EDİYOR BİLGİ İSTANBUL 15. İŞ MAH. 2013/889 İSMET SERVİ TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL RET BİTTİ BİLGİ İSTANBUL 1 İŞ MAH 2014/495 CEMAL YÜCEL İST 1 ŞB TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL DEVAM EDİYOR BİLGİ İSTANBUL 4 İŞ MAH 2014/544 HULUSİ UĞURCAN İST 1 N TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL RET 18.09.2014 BİLGİ BAKIRKÖY 28. İŞ MAH 2014/211 MUHARREM ÖZDEMİR TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL VAZGEÇME BİLGİ İSTANBUL 4. İŞ MAH 2014//586 HULUSİ UĞURCAN TEZ KOOP İŞ İTİRAZIN İPT RET 18.09.2014 319 ANK. 17 ASL HUK 2007/84 HULUSİ UĞURCAN G.DOĞRU VD TAZMİNAT RET 25.09.2014 335 ANK.. 9 İŞ MAH 2012/232 YAVUZ KALDIK KÜLT BAK DÖNER SER ALACAK ONAMA 341 KAYSERİ 2. İŞ MAH. 2010/89 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL YETKİ TES. VAZGEÇME 348 ANK. 10. İŞ MAH. 2008/180 T İŞ KURUMU HALİL AKTAŞ ALACAK RET - BİTTİ 360 ANK. 13. İŞ MAH. 2013/71 ? T ORMAN İŞÇİLERİ SEN TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. FERAGETTEN RET 363 ANK. 13 İŞ MAH 2008/222 İŞ KUR FAHRİ KORAL TAZMİNAT RET ONAMA 367 SAMSUN 1 İŞ MAH 2008/627 OMKAN MUTLU YURDAKUL VD ALACAK 9 HD 2011/23386 ONAMA 368 SAMSUN 2 İŞ MAH 2013/492 OMKAN FATİH AKIN ALACAK 9 HD 2015/3542 2009/01 ANK. 3. İŞ MAH. 2010/176 LEVENT KOÇ TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL BİTTİ 2009/02 ANK. 5. İŞ MAH. 2009/17 ADNAN ÇELİK ODTÜ ALACAK BİTTİ KABUL-KESİN TAHSİL 2009/03 ANK. 5. İŞ MAH. 2009/16 İSMAİL ÇİÇEK ODTÜ ALACAK BİTTİ KABUL-KESİN TAHSİL 2009/04 DANIŞTAY 10. DAİRE 2009/983 TEZ KOOP İŞ GAP İPTAL YD.RED KARARINA İTİRAZ RED 118 CEZA ERTELENDİ Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2009/05 ANK. 7. İŞ MAH. 2009/105 H.ÇAKMAK R.BAYRAM TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL RET 9HD 2011/44966-ONAMA 2009/06 ANK. 8. İŞ MAH. 2009/151 HULUSİ UĞURCAN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL ANK 7 İŞ 2009/105 BİRLŞ 2009/07 ANK. 7. İŞ MAH. 2009/163 ENVER ÇAVUŞ TEZ KOOP İŞ İŞE İADE BİTTİ 2009/08 ANK. 3. İŞ MAH. 2009/196 YUNUS ŞAHİN TEZ KOOP İŞ İŞE İADE BİTTİ 2009/09 ANK. 13. İŞ MAH. 2009/188 ÜMİT YAŞAR YALGIN TEZ KOOP İŞ İŞE İADE BİTTİ SULHEN 2009/10 ANK. 11. İDR MAH. 2009/180 ÖZCAN AKGÜN AĞRI İL ÖZEL İDARE 5620SK.İPTAL KARAR - İPTAL - TEMYİZ 2009/11 ANK. 2.ASL. HUK.MAH 2009/91 TEZ KOOP İŞ HULUSİ UĞURCAN TAZMİNAT YARG 4.HD 2011/2034 ONAMA 2009/12 ANK.15. İDARE MAH. 2009/303 TEZ KOOP İŞ SPK İPTAL Y.D. REDDE İTİRAZ RET 2009/13 ANK. 4. İŞ MAH. 2009/267 TEZ KOOP İŞ TÜBİTAK BAŞKANLIK 2822 İTİRAZ BİTTİ - KABUL-TEMYİZ RET 2009/14 ANK. 12. İŞ MAH. 2009/296 TEZ KOOP İŞ TÜBİTAK MAM 2822 İTİRAZ BİTTİ - RED -TEMYİZ RET 2009/15 ANKARA BAROSU TEZ KOOP İŞ AV.AYLİN AKYILDIZ ŞİKAYET VAZGEÇİLDİ 2009/16 ANKARA BAROSU TEZ KOOP İŞ AV.İSMAİL ALTIN ŞİKAYET UYARMA CEZASI VERİLDİ 2009/18 ANK. 14. İŞ MAH. 2009/97 TEZ KOOP İŞ ET BALIK KURUMU GM İŞKOLU TES. FERAGAT EDİLDİ 2009/19 ANK. 9. İŞ MAH. 2012/327 YEŞNE EREN TÜBİTAK KABUL 28.05.2012 2009/20 ANK. 14 ASL CEZA 2009/1432 HULUSİ UĞURCAN G.DOĞRU - H.BOZKURT ŞİKAYET 12 CD.2012/20610 ONAMA 2009/21 KAYSERİ 2 İŞ MAH. 2009/142 TEZ KOOP İŞ KAYSERİ İL ÖZEL İD. İŞKOLU İTR KARAR RET - SÜRE TUTUM 2009/22 ANK. 4. İŞ MAH. 2011/1240 T.HABER İŞ 2009/397 TEZ KOOP İŞ (ASİST) İŞKOLU TES. KABUL-TEMYİZ 9HD2012/33591 2009/23 ANK. 11. İŞ MAH. 2009/462 HÜSEYİN YÜKSEL SGK DİSİPL İPTAL KABUL 2009/24 ANK. 7 İŞ MAH 2009/570 ERKAN ERDEM KÜLTÜR TURİZM BK DİS CEZ İPT RET - 9HD 2011/26553 ONAMA 2009/25 ANK 5 SUL CEZA 2009/725 HULUSİ UĞURCAN GÜRSEL DOĞRU ŞİKAYET PARA CEZASI KALDIRILDI. 2009/26 KAYSERİ 3. İŞ MAH. 2009/839 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. KAYSERİ 2 İŞ 2009/142 İLE BİRLEŞ 2009/27 ANK. CUM SAV. 2009/83401 TEZ KOOP İŞ ALİCAN ALTUN ŞİKAYET GEBZE AĞIR CEZA 2011/324 2009/27 GEBZE AĞIR CEZA 2011/324 ALİ CAN ALTUN TEZ KOOP İŞ DOLANDIRMA CEZA ALDI 2009/28 ANKA. 5 SULH CEZA 2009/725 D GÜRSEL DOĞRU KH. İD.PAR.CEZ.İT. PARA CEZASI KALDIRILDI 2009/29 URFA (ANK.5 İŞ MAH) 2010/823 OLEYİS 2009/631 TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. KABUL TEMYİZ ONAMA 2009/30 ANK. 1 İŞ MAH 2012/1020 EKREM DEMİR GAP TEMSİLCİ 22 HD 2013/18226 ONAMA 2009/31 ANK. 2 İŞ MAH 2009/697 ATAKAN ATAR TEZ KOOP YARG.YENİL RET - ONAMA 2009/32 ANK. 14. İŞ MAH 2009/805 SEMRA GÜNEŞ KÜLTÜR BK DÖNER SR ALACAK 9 2011/16723 ONAMA 2009/33 ANK. 3. İŞ MAH 2009/852 TÜM BEL SEN TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. VAZGEÇME - BİTTİ 2009/34 K MARAŞ.İŞ MAH 2010/821 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESP - TEMYİZ 2009/34 K MARAŞ.İŞ MAH 2009/832 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT -TEMYİZ 2009/35 ANK.A 19.İŞ MAH 2009/1342 M KÜTÜK-A TAHTA TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 22 HD 2013/21817 ONAMA 2009/36 ANK. 14. İŞ MAH. 2009/900 EKREM ERDOĞAN TEZ KOOP İŞ DİS K. İPTAL KABUL - ONANDI SİCİL İPTALİ 119 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2009/37 ANK. 12. İŞ MAH. 2014/35 AHMET OĞUZ ÇİNKO DÖSİM 2009/1048 TESPİT 9 HD 2014/18129 ONAMA 2009/38 ANK 15. İŞ MAH. 2009/982 GÜL EKEN GAP ALACAK ONAMA 9 HD 2010/29613 i 2009/39 ANK 19. İŞ MAH. 2009/1 D,İŞ HULUSİ UĞURCAN TEZ KOOP İŞ TEDBİR TEDBİR RET 2009/40 VAN İŞ MAH. 2009/331 TEZ KOOP İŞ KOOP İŞ YETKİ TES. 2009/332 DE BİRLEŞTİ. 2009/41 VAN İŞ MAH. 2009/332 TEZ KOOP İŞ KOOP İŞ YETKİ TES. RET -ONAMA 2009/42 ESKİŞEHİR İŞ MAH. 2009/2062 SADIK GÜVEN ANADOLU ÜN.REK SEN TAZ 9HD 2011/54885 ONAMA 2009/43 ANK. 12. İŞ MAH. 2009/1093 OLEYİS TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. YETKİSİZLİK BURDUR 2009/44 ANK. 19. İŞ MAH. 2009/1202-8 BURHAN TAGAN SGK İŞE İADE 22.HD 2011/16357 2009/45 ZONGULDAK. 1.İŞ M. 2009/996 TEZ KOOP İŞ ZONG İL ÖZEL İDARE ÜYE AİDATI BİTTİ 2009/46 TRABZON İŞ MAH. 2010/73 TEZ KOOP İŞ KARADENİZ TEK ÜNİ YETKİ TES. 2009/852 BOZMA - VAZGEÇME 2009/47 ANK. 7. İŞ MAH. 2014/483 ABDULLAH YAZICI TEZ KOOP İŞ2009/1104 GN K. İPTAL 2009/48 ANK. 3. İŞ MAH. 2010/249 CÜNEYT GÜNGÖR TEZ KOOP İŞ GİR GN K. İPT. RET 08.03.2011-ONAMA 2009/49 MANİSA 2.İŞ MAH. 2010/554 TEZ KOOP İŞ MANİSA İL ÖZEL İŞKOLU TES. KARAR 17 İŞ KOLUNA ÇIKTI 2009/50 BAYBURT ASL. MAH. 2010/13 TEZ KOOP İŞ BAYBURT İL ÖZEL İŞKOLU TES. 2010/10 İLE BİRLEŞTİ. 2009/51 BİLECİK İŞ MAH. 2011/80 TEZ KOOP İŞ BİLECİK İL ÖZEL İŞKOLU TES. BOZMA SONRASI -2009/942 2009/52 URFA İŞ MAH 2010/183 TEZ KOOP İŞ ŞANLIURFA İL ÖZEL İŞKOLU TES. URFA İŞ MAH 2010/39 İLE BİR 2009/53 ANK. 17. İŞ MAH. 2009/1122 ERSEN SONBAHAR ODTÜ ALACAK 9 HD 2011/39832 DÜZ ONAMA 2010/01 ANK. 3. İŞ MAH. 2009/1191 DENİZ ÇETİN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YARG 9 HD 2011/53810 2010/2 2010/26 HALİL BÜKÇÜ ODTÜ ALACAK 9 HD 2012/35591 ONAMA 2010/03 ANK. 17. İŞ MAH. 2010/32 SİBEL İNCE ARIKAN GAP ALACAK 9 HD 2011/39651 ONAMA 2010/04 ANK. 11. İŞ MAH. 2010/9 İRFAN TANYERİ TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL MÜRACAATA KALDI 2010/05 ANK. 2. İŞ MAH. 2009/655 DEMİRYOL İŞ SEN TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. MÜRAACATA KALDI 2010/06 BAYBURT ASL. HUK 2010/10 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/07 URFA İŞ MAH. 2010/39 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/08 BİLECİK İŞ MAH. 2010/10 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. BOZMA SONRASI 2010/09 MUŞ ASLİYE MAH. 2010/86 TEZ KOOP İŞ MUŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/10 MANİSA 1. İŞ MAH. 2010/554 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. KARAR 17 İŞ KOLUNA ÇIKTI 2010/11 ÇANKIRI SULH CEZA 2009/904 K.H. HALİT BAKAN DİK.TED.ZARA BERAAT 2010/12 ANK. 12 İCRA HAK 2010/113 TEZ KOOP İŞ EKREM ERDOĞAN ŞİKAYET KABUL - KESİN 2010/13 DANIŞTAY 10 DAİRE 2010/2498 ALİ ÇETİNKAYA İST.ÜNİ.REKTÖRLÜĞÜ İPTAL YD BEKLENİYOR 2010/14 MUŞ ASLİYE HUKUK 2010/119 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 14.15 2010/86 İLE BİRLEŞTİ 2010/15 ANK. 15. İŞ MAH. 2010/173-5-7 ZÜBEYDE DELİBAŞ VD DÖSİM ALACAK 9 HD 2011/686-688 ONAMA 2010/15 ANK. 15. İŞ MAH. 2014/553 DÖSİM ALACAK BOZMA 120 ANK. 6.İŞ MAH HÜSEYİN DEMİR 9 HD 2014/5208 BOZMA Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı 2010/15 ANK. 15. İŞ MAH. 2014/504 ZEKİ KOÇYİĞİT 2010/15 ANK. 15. İŞ MAH. 2014/599 2010/15 ANK. 15. İŞ MAH. Konu Özet DÖSİM ALACAK 9 HD 2015/306 İ FARUK KESER DÖSİM ALACAK BOZMA 2014/616 SERDAR KAHRAMAN DÖSİM ALACAK 9 HD 2011/54482 BOZMA 2010/16 ANK. 16 İŞ MAH 2010/1078 KÜLTÜR TURİZM BAK ERKAN ERDEM ALACAK DEVAM EDİYOR 2010/16 ANK. 7 ASL CEZA 2012/750 KH ERKAN ERDEM CEZA DEVAM EDİYOR 2010/17 MERSİN 1.İŞ MAHK 2010/215 TEZ KOOP İŞ MERSİN İL ÖZEL İDA İŞKOLU VAZGEÇME 2010/17 MERSİN 2.İŞ MAHK 2010/216 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU VAZGEÇME 2010/18 ANK. 13. İŞ MAH. 2010/344 AYNUR ŞENOL ÇAMA TÜBİTAK İŞE İADE BİTTİ 2010/19 İST 14. AS CEZA MAH. 2009/493 KH YUNUS BİNGÖL GÖR KÖT K DELİLLER TOPLANIYOR. 2010/20 AYDIN 2 İŞ MAH 2010/258 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/20 AYDIN 1.İŞ MAH 2010/273 KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/21 RİZE 1 ASL İŞ MAH 2010/268 KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. RET TEMYİZ 2010/21 RİZE 1 ASL İŞ MAH 2010/2638 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. 2010/286 BOZMA 2010/22 BATMAN İŞ MAH 2010/261 KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/22 BATMAN İŞ MAH 2010/265 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/23 SİİRT ASLİYE İŞ MAH 2010/427 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/23 SİİRT ASLİYE İŞ MAH 2010/425 KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/24 İST. 9 İŞ MAH 2011/603 T HABER İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. YETKİSİZLİK-İSTANBUL 2010/25 KÜTAHYA İŞ MAH. 2010/281 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/25 KÜTAHYA İŞ MAH. 2010/297 KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/26 ANK. CUM. SAV. 2011/101090 M . KİRMAN - TEZ KOOP HÜSEYİN KAPLAN ŞİKAYET ANK CUM SAV. 2010/57067 2010/27 SAMSUN 2.İŞ MAH. 2010/495 FİKRİ GÖKSEL OMKAN İŞE İADE KABUL-22 HD 2011/12729 2010/28 SAMSUN. 1.İŞ MAH. 2010/555 TUNCAY ERGİN OMKAN İŞE İADE 22 HD 2012/1597 ONAMA 2010/29 ANK. 9. İŞ MAH. 2010/541 GÜLSÜM D. KAYA TUBİTAK SİCİL İPTAL RET - 9HD 2012/10958 ONAMA 2010/30 DANIŞTAY 5 DAİRE 2010/4930 TEZ KOOP İŞ TUBİTAK İPTAL YD KARARI BEKLENİYOR 2010/31 ANK 1 VERGİ MAH 2010/1576 TEZ KOOP İŞ MALTEPE VERGİ DAİRE İPTAL RET 2010/32 ÇUMRA ASL (İŞ) MAH 2010/150 TMO GN. MD. SABİT KÜÇÜK ALACAK 22 HD 2013/29976 İ 2010/33 ANKARA 3 İŞ MAH 2010/378 TMMOB TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. ANLAŞMAYLA BİTTİ 2010/34 KONYA 3.İŞ MAH 2010/458 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. 2 İŞ 557 BİRLEŞTİ 2010/34 KONYA 2.İŞ MAH 2010/557 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/35 ANK. 10 İŞ MAH 2010/610 İLHAMİ YILMAZ YAVUZ ODTÜ ALACAK KABUL KESİN 2010/35 ANK.A 10 İŞ MAH 2012/308-331 AZİZ ÖZEL ODTÜ ALACAK BİTTİ - KABUL-KARAR AL 2010/36 SİNOP İŞ MAH 2010/406 YOL İŞ İŞKOLU TES. 399 İLE BİRLEŞTİ TEZ KOOP İŞ Davalı 121 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2010/36 SİNOP İŞ MAH 2010/399 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/37 MUĞLA ASL İŞ MAH 2010/459 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/37 MUĞLA ASL İŞ MAH 2010/453 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/38 ERZURUM İŞ MAH 2010/967 İSA DURSUN ATATÜRK ÜNV ALACAK KABUL 2010/39 ANK. 19 İŞ MAH 2013/848 MURAT KOÇAK TÜBİTAK ALACAK 22 HD 2013/37163 ONAMA 2010/40 ANK. 1. ASL 2010/341 EKREM ERDOĞAN TEZ KOOP İŞ İTİRAZIN İPT GÖREVSİZLİK 07.12.2010 2010/41 ANK. 6. ASL 2010/329 EKREM ERDOĞAN TEZ KOOP İŞ TAZMİNAT GÖREVSİZLİK 2010/42 ANK. 7.İŞ MAH 2014/1848 YALÇIN ÇELİKSOY TEZ KOOP İŞ ALACAK 9 HD 2012/39430 BOZMA 2010/43 ZONG. 1 İŞ MAH 2010/512 HÜSEYİN KARATAŞ TED KABUL 27.01.2011 İŞE İADE 2010/44 AYDIN 1.İŞ MAH 2009/193 T SAĞLIK İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2010/45 DÜZCE İŞ MAH 2010/456 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/46 ANK. 9. İŞ MAH 2012/942 BASIN İŞ 2010/638 TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. KISMEN RET 20.12.2012 2010/47 ANK. 9. İŞ MAH 2011/516 TOLEYİS (ODTÜ MEZ DER) TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT-ONAMA 2010/48 SAMSUN 2. İŞ MAH 2010/888 ŞENAY KALANBAK OMKAN İŞE İADE 22 HD. 2011/15698 ONAMA 2010/49 MARDİN 1 ASL. HUK. 2010/1046 KAHRAMAN ARGİŞ MİGROS İŞE İADE RET KARAR GELİNCE TEMYİZ EDİLECEK 2010/50 ZONG. 1 İŞ MAH 2010/556 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/51 IĞDIR 1 ASL HUKUK 2010/765 HİZMET İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. ANK 16İŞ YETKİSİZLİK IĞDIR 2010/52 G.ANTEP 1. İŞ MAH 2010/513 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. MÜRACAAT -YENİLEME 2010/53 ADIYAMAN İŞ MAH 2010/296 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. BOZMA 2011/39910 2010/54 ORDU İŞ MAH 2010/453 İL ÖZEL İDARE TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/55 TRABZON İŞ MAH 2010/894 TEZ KOOP İŞ YOL İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/56 ORDU İŞ MAH 2010/456 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/57 ERZURUM İŞ MAH 2010/1210 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/58 MARDİN 1 ASL. HUK. 2010/1222 TEZ KOOP İŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/59 KARS. 1 ASL. HK. M. 2010/530 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/60 AĞRI 1. ASL. HK. M. 22.HD 2011/16527 ONAMA 2010/527 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. YENİLENDİ 2010/61 ŞIRNAK. ASL. HUK. M. 2010/460 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/62 GİRESUN 1. ASL HUK 2010/476 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. RET- TEMYİZ- VAZGEÇME 2010/63 TEKİRDAĞ 1. İŞ MAH. 2010/259 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. MÜRACAAT- 16.09.2011 2010/64 ANK. 12. İŞ MAH. 2010/1084 GÖKHAN KULEN KİPA İŞE İADE ONAMA -22HD 2012/17346 2010/65 ANK. 12. İŞ MAH. 2010/1085 M BAHADIR YILDIZ KİPA İŞE İADE RET 9HD 2012/33212 ONAMA 2010/66 ARDAHAN 1 A. H. M.. 2010/629 TEZ KOOP İŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/67 DİYARBAKIR 1 İŞ MAH 2010/920 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 122 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2010/68 ELAZIĞ İŞ MAH 2010/716 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/69 MALATYA İŞ MAH 2010/1534 TEZ KOOP İŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/70 ANTALYA 2. İŞ MAH. 2010/707 TEZ KOOP İŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. RED 9HD 2012/512 ONAMA 2010/71 ADANA 3. İŞ MAH. 2010/1044 TEZ KOOP İŞ ÖZEL İDARE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/72 VAN İŞ MAH 2010/343 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/73 ERZİNCAN 1 ASL HUK 2010/745 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/74 ESKİŞEHİR İŞ MAH 2011/1624 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL -2010/1978 İŞKOLU TES. BOZMA -TEMYİZ 2011/29534 2010/75 İSPARTA İŞ MAH 2010/391 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/75 İSPARTA İŞ MAH 2010/391 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/76 NİĞDE İŞ MAH 2010/193 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. TEMYİZ-ONAMA 2010/77 KIRKLARELİ 1. İŞ MAH. 2010/204 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. 203 İLE BİRLEŞTİ. 2010/77 KIRKLARELİ 1. İŞ MAH. 2010/203 İL ÖZEL TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT 2010/78 BİNGÖL ASL HUK 2010/1138 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/79 BİTLİS ASL HUK 2010/408 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/79 BİTLİS ASL HUK 2011/23 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/80 SAMSUN. 1. İŞ MAH. 2010/1223 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/81 NEVŞEHİR 1 ASL HUK 2010/372 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/82 HAKKARİ ASL HUK 2010/706 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/83 ANK. 17. İŞ MAH. 2010/1035 GÜRSEL DOĞRU VD TEZ KOOP İŞ GN Y K. İPTAL RET 11 İŞLE BİRLEŞTİ 2010/83 ANK. 11. İŞ MAH. 2013/1333 GÜRSEL DOĞRU VD TEZ KOOP İŞ 2011/390 GN Y K. İPTAL 7 HD 2014/21815 İ MAD H 2010/84 0RDU İŞ MAH. 2010/456 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2010/85 İZMİR 10. İŞ MAH. 2010/579 KİPA TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. 2011/01 BALIKESİR 1 İŞ MAH. 2011/28 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/01 BALIKESİR 1 İŞ MAH. 2011/30 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/02 BURSA 6.İŞ MAH. 2011/180 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/02 BURSA İŞ MAH. 2011/213 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/03 ÇANAKKALE İŞ MAH. 2011/5 TEZ KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/03 ÇANAKKALE İŞ MAH. 2011/9 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/04 ANK. 18. İŞ MAH. 2012/679 SERDAR OBA MİGROS ALACAK 22 HD 2014/2696 ONAMA 2011/05 ANK. 12. İŞ MAH. 2012/779 ŞAKİR ŞENEL MİGROS ALACAK 22 HD 2014/9 ONAMA 2011/06 KONYA 3. İŞ MAH. 2013/489 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. RET 24.12.2014 2011/07 KONYA 3. İŞ MAH. 2011/38 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. 2013/489 İLE BİRLEŞTİ TEZ KOOP İŞ ANK VER D B ALACAK BİTTİ 2011/08 ANK. VERGİ MAH 9HD 2012/17685 123 Sıra No Mahkemesi Esas No 2011/09 KADIKÖY 3 İŞ 2010/1232 HULUSİ UĞURCAN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YETKİSZLİKLE ANKARA 2011/10 İZMİR. 1. İŞ MAH. 2010/922 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 BOLU. İŞ MAH. 2010/612 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT KARAR 2011/10 YALOVA İŞ MAH. 2010/397 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 AKSARAY İŞ MAH. 2010/289 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 TOKAT 1 İŞ MAH. 2010/387 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 UŞAK İŞ MAH. 2010/854 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 ÇANKIRI 1 ASL HUK 2010/603 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 HATAY İŞ MAH. 2010/441 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 KASTAMONU İŞ MAH.2010/160 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. PARÇALI TESPİT KARAR 2011/10 KARAMAN İŞ MAH. 2010/395 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 KIRIKKALE İŞ MAH. 2010/1126 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 SAKARYA İŞ MAH. 2010/1056 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 OSMANİYE ASL HUK 2010/763 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 BURDUR 1 ASL HUK 2010/380 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 SİVAS İŞ MAH 2010/528 KOOP İŞ İL ÖZEL İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 AFYON İŞ MAH 2010/542 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 KİLİS ASL HUK 2010/1011 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. RET 2011/10 ARTVİN ASL HUK 2010/385 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 DENİZLİ 2. İŞ MAH. 2010/612 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 AMASYA İŞ MAH. 2010/251 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 EDİRNE 1. İŞ MAH. 2010/508 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 TUNCELİ ASL HUKUK 2010/529 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 KARABÜK İŞ MAH. 2010/1532 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 G.HANE ASL HUK 2010/671 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 BARTIN 1. ASL HUK 2010/590 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 ÇORUM İŞ MAH 2011/554 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. RET BOZMA PARÇALI TESPİT 2011/10 YOZGAT İŞ MAH. 2010/60 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 ANK. 13 İŞ MAH. 2010/1032 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/10 KIRŞEHİR 1 ASL İŞ 2011/458 KOOP İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2011/11 KONYA 1 İDARE 2010/1722 ADEM BOZLAK VD SELÇUK ÜNV REK İPTAL 24 ÜYE İÇİN 24 DAVA 2011/11 KONYA 2 İDARE 2010/1669 AHMET ERKEK VD SELÇUK ÜNV REK İPTAL 18 ÜYE İÇİN 18 DAVA 011/12 2011/66 GÜRSEL DOĞRU VD TEZ KOOP İŞ İPTAL 22 HD 2013/4703 RET 124 ANK. 9. İŞ MAH. Davacı Davalı Konu Özet Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2011/13 ANK. 7. İŞ MAH. 2010/116 YOL İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. BAY VE İSK İL MD. 2011/14 ANK. 6. İŞ MAH. 2011/226 OSMAN MORALI DÖSİM İŞE İADE ONAMA RET 22. HD 2012/18078 2011/15 ANK. 2. İŞ MAH. 2011/358 ÖZGÜR KARAÇÖP GAP 5620 RET 26.11.2014 21. HD 2013/5143 BOZMA 2011/16 ANK. 2. İŞ MAH. 2011/359 ERSEN SONBAHAR ODTÜ TAZMİNAT RET 7HD : 2013/11775 ONAMA 2011/17 ANK. 4. İŞ MAH. 2011/450 MERAL SAPMAZ MİGROS İŞE İADE 30.12.2011 4+5 22 -2012/2023 ON 2011/18 ANK. 13. İŞ MAH. 2014/2099 H UĞURCAN A YAZICI TEZ KOOP 2011/321 GN K. İPTAL RET - 21.10.2014 2011/18 ANK. 13. İŞ MAH. 2011/326 CENGİZ TAŞAY TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 9 HD 2012/26194 ONAMA-İCRA 2011/18 ANK. 7. İŞ MAH. 2011/277 H UĞURCAN A YAZICI TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL ONAMA-AÇILMAMIŞ SAYIL 2011/18 ANK. 7. İŞ MAH. 2011/276 H UĞURCAN A YAZICI TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 9HD 2011/45336-ONAMA 2011/18 ANK. 15. İŞ MAH. 2011/287 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL RET 31.01.2012 - İCRA 2011/18 ANK. 12. İŞ MAH. 2011/250 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL BİRLEŞME 13.İŞ 2011/321 2011/18 ANK. 6. İŞ MAH. 2011/312 CENGİZ TAŞAY TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 13 İŞ LE BİRLEŞTİ. 2011/19 ANTALYA 4. İŞ MAH. 2011/93 AKDENİZ ÜNV REK TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. RET 2011/20 ANK. 4. İŞ MAH. 2011/112 TMMOB İNŞAAT MÜH TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. DAVA KABUL 2011/21 İZMİR 2. İŞ MAH. 2011/153 HİZMET İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2011/21 MANİSA 2. İŞ MAH. 2011/87 HİZMET İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2011/21 MANİSA 1. İŞ MAH. 2011/172 HİZMET İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2011/22 ÜSKÜDAR 4. İŞ MAH. 2011/221 TEK GIDA İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2011/22 İSTANBUL 3. İŞ MAH. 2011/112 OLEYİS TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 2011/24 MALATYA İŞ MAH 2011/389 CENGİZ SÖNMEZ İNÖNÜ ÜNİ REK ALACAK 2011/25 ANK. 9. İŞ MAH 2013/1368 LEVENT KOÇ TEZ KOOP İŞ 2011/456 ALACAK BİLİRKİŞİDE 2011/26 ANK. 16. İŞ MAH 2011/425 HULUSİ UĞURCAN TEZ KOOP İŞ ALACAK 11.10.2011 RED 9HD 2011/50155 2011/27 ANK. 10. İŞ MAH 2011/572 GÜRSEL DOĞRU TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 22 HD 2013/29033 RET 2011/28 ANK. 14. İŞ MAH 2011/430 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 30.04.2013 KABUL 10 İ 2011/572 2011/29 ANK. 6. İŞ MAH 2011/485 YADİGAR KEKLİK TEZ KOOP İŞ ALACAK 22 HD 2013/29924 İ 2011/30 İZMİR 6. İŞ MAH 2011/371 HAYATİ DOĞRU TEZ KOOP İŞ İŞE İADE 22 HD.2011/8780 ONAMA 2011/31 DİYARBAKIR 1.İŞ MAH 2011/331 MUSTAFA ERBAY TEZ KOOP İŞ BŞK K. İPTAL KABUL 2011/32 İZMİR 10. İŞ MAH 2011/373 CANER FIRAT TEZ KOOP İŞ İŞE İADE ONAMA 22HD 2011/15355 2011/33 İZMİR 8. İŞ MAH 2011/368 TUĞRUL ÇAN TEZ KOOP İŞ İŞE İADE KABUL - TEMYİZ 2011/34 İZMİR 4. İŞ MAH 2011/362 EMEL ŞENTÜRK TEZ KOOP İŞ İŞE İADE TEMYİZ EDİLDİ 2011/35 İZMİR 7. İŞ MAH 2011/387 GÖKHAN GÖY TEZ KOOP İŞ İŞE İADE KABUL TEMYİZ 2011/36 ANK.. 12 İŞ MAH 2011/407 MEHTAP AKPINAR TEZ KOOP İŞ İŞE İADE 9 HD 2012/11873 ONAMA 2011/37 BİNGÖL ASL İŞ HUK 2011/357 HİZMET İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. 25.05.2012 KABUL 125 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2011/37 ANK. 1 İŞ MAH 2011/9 D İŞ TEZ KOOP İŞ ÇALIŞMA BAK YETKİ TES. İHTİYATİ TEDBİR 14.02.2012 2011/38 ANK. 18 İŞ MAH 2011/529 TEZ KOOP İŞ KOOP İŞ YETKİ TES. 08.07.2011 - VAZGEÇME 2011/39 ANK. 11. İŞ MAH. 2013/863 DEMET KURT TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YARGITAY’DA 2011/39 ANK. 17. İŞ MAH. 2011/1893 DEMET KURT TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 11. İŞ 2012/257 ile birleşti 2011/40 ANK. 14 İŞ MAH 2013/140 UFUK ÇIĞIR 8.İŞ 2011/765 TÜBİTAK İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2011/41 DİYARBAKIR 1 İŞ 2013/625 MAHMUT ÇELİK DİYARBAKIR İL ÖZEL ALACAK 22 HD 2013/2851 BOZMA 2011/41 DİYARBAKIR 2 İŞ 2011/748-754 MEHMETŞAH PLATİN İL ÖZEL İDARE ALACAK 7 HD 2013/9726 ONAMA YARALAMA 14. CEZA DAİRESİ - 2014/48003 A 2011/42 İZMİR 15.SULH CEZA 2011/655 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU VEDAT ARSLAN 2011/43 MUĞLA SAVCILIK 2011/3020 Ş. BACAKSIZ - Ö. TAŞ GN YÖNETİM KURULU ŞİKAYET KOVUŞTURMA YER YOK 2011/43 MUĞLA SAVCILIK 2011/3570 Ş. BACAKSIZ - Ö. TAŞ GN YÖNETİM KURULU ŞİKAYET KOVUŞTURMA YER YOK 2011/44 ANK. 17 İDARE MAH 2011/2786 TEZ KOOP İŞ TÜBİTAK İPTAL VAZGEÇİLDİ 2011/45 ANK. 9. İŞ MAH 2011/860 VİLDAN GÜMÜŞ TÜBİTAK İPTAL 22 HD 2014/13536 A 2011/46 ANK. CUM SAV 2011/93773 HAKAN BOZKURT NİCK TEZ KOOP İŞ BİLİŞİM SUÇ CS 2011/89756 2011/46 ANK. CUM SAV 2011/94761 LEVENT KOÇ BİLİŞİM SUÇ DEVAM EDİYOR 2011/46 ANK. 11 SULH CEZA 2011/1674 BİLİŞİM SUÇ ERTELEME 2011/46 ANK. CUM SAV 2011/101438 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU ÖZLEM KARAKAYA BİLİŞİM SUÇ DEVAM EDİYOR 2011/46 ANK. CUM SAV 2011/95536 OSMAN GÜRSU BİLİŞİM SUÇ DEVAM EDİYOR 2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH 2011/441 VD ARZU KILIÇ TEZ KOOP İŞ ALACAK 27 7 HD 2013/21632 2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH 2011/459 VD ARZU KILIÇ TEZ KOOP İŞ ALACAK 27 7 HD 2013/19739 ONAMA 2011/47 SAMSUN 2 İŞ MAH 2013/446 VD ARZU KILIÇ ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 7 29.11.2013 2011/48 SAMSUN 1 İŞ MAH 2015/288 2011/441vd 7 HD 2014/16934 -16922 İ 2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH 2013/1011vd 2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH 2011/1659 2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH 2013/1090 2011/49 SAMSUN 3 İŞ MAH 2011/50 İZMİR CUM SAV OSMAN GÜRSU CENGİZ KARABİNER UĞUR CİNER ALACAK 22 ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 24 7 HD 2014/3006-3013 ONAMA NESRİN BOZDEMİR ONDOKUZ MAYIS ÜNV ALACAK KISMEN KABUL CEM VURAL ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 7 HD 2014/3014 ONAMA 2013/1018-12 Ş.DEMİR - T.DORU ONDOKUZMAYIS ÜNV ALACAK 2 7 HD 2014/2854 - 2855 ONAMA 2011/92889 KİPA FAİLİ MEÇHUL SAHTECİLİK ANK CUM SAV KOVUŞTURMA YOK 2011/51 KONYA 2.İŞ MAH 2011/871 R. FEHMİ SEÇİLMİŞ KİPA İŞE İADE RET 05.07.2012 2011/52 SİVEREK AS.UKUK 2011/1007 ABDURRAHİM LALE TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET 27.09.2012 2011/53 SAMSUN 2 İŞ MAH 2012/454 BEKİR KARABAL TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET 20.09.2012 2011/54 ANK. 2 İŞ MAH 2011/1000 SUHA SARIOĞLU TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET YETKİSİZLİK -RET 2011/55 SAMSUN 1.İŞ MAH 2012/330 MURAT ATİLA DİLEK TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET 19.09.2012 - BİTTİ 011/56 2011/835 ALİ CAN ALTUN TEZ KOOP İŞ ÜYELİK İHRAÇ KESİNLEŞTİ GEBZE 3.İŞ MAH 2011/57 ANK. CUM SAV 126 2011/11069 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU MURAT KEKLİK ÖZEL HAY GİZ MEKTUP ANK 6 SC 2013/1515 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 22011/58 SAMSUN 3 İŞ MAH 2012/174 ASLI AYDIN TEZ KOOP İŞ 07.02.2013 ÜYELİK RET BİTTİ 2011/59 BALIKESİR 1.İŞ MAH 2012/580 FATİH BÜYÜKÇINAR TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET 9HD2012/17681 MaddiH RET 2011/60 ANK. 1 İŞ MAH 2011/962 YONCA ALTUĞ TEZ KOOP İŞ ÜYELİK RET KABUL 30.05.2012 2011/61 ANK. 19 İŞ MAH 2011/1164 TEZ KOOP İŞ SOSYAL İŞ YETKİ İTİRAZI FERAGAT 03.07.2012 2011/62 ANK. 27.ASL CEZA 2014/15 YALÇIN ÇELİKSOY LEVENT KOÇ 27 ASL ŞİKAYET SAVCILIK: 2011/41680 2011/63 ANK. 13. İŞ MAH. 2011/1119 MUHİTTİN GÜNDÜZ ODTÜ ALACAK BİTTİ KESİN 2012/01 BOLU İŞ MAH 2012/27 ABİDİN BÜYÜKGÜLEN İZZET BAYSAL ÜNİ ALACAK BİTTİ 24.10.2013 2012/02 ANK. 16 İŞ MAH 2012/78 KAMER YILDIRIM KÜLTÜR BAKANLIĞI TESPİT RET 7 HD 2013/8672 ONAMA 2012/03 ANK. 10 İŞ MAH 2012/88 LÜTFİ KAYA KÜLTÜR BAKANLIĞI TESPİT (TD) 7 HD 2013/6599 ONAMA 2012/04 ANK. 3. İŞ MAH 2012/146 TEZ KOOP İŞ-2011/37 DE ÇALIŞMA BAKANLIĞI TESPİT 11.07.2012 kabul 2012/05 ANK. 6. İŞ MAH 2012/92 CANSEL MALATYALI TMMOB İNŞ MÜH OD İŞE İADE KABUL 26.11.2012 2012/06 ANK. 12. İŞ MAH 2012/214 SİDAR KAYA TMMOB İNŞ MÜH OD İŞE İADE RET 22 2013/22278 ONAMA 2012/07 ANK. 13. İŞ MAH. 2012/184 HASAN ŞEVİK GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK DEVAM EDİYOR 2012/08 İSTANBUL 1. İŞ MAH. 2012/195 ELVAN DEMİRCİOĞLU TEZ KOOP İŞ İŞE İADE 9 HD 2013/3225 ONAMA 2012/09 ADANA 2.SULH CEZA 2012/52 ERCAN KAMAŞ HÜLYA ÇELİK CEZA CEZA VERDİ 08.11.2012 2012/09 ADANA 8 ASLİYE HUK 2012/1214 ERCAN KAMAŞ HÜLYA ÇELİK TAZMİNAT DEVAM EDİYOR 2012/10 İZMİR 8.İŞ MAH 2012/140 SAVAŞ AKSOY TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YETKİSİZLİK ANK 05.07.2012 2012/11 ANK. 7.İŞ MAH 2014/285 TEZ KOOP İŞ GENÇLİK SPOR GN MD TOP DAV RET 22 HD 2013/28833 BOZMA 2012/12 ANK. 7.İŞ MAH 2012/469 TEZ KOOP İŞ KÜLTÜR TURİZM BK TOP DAV KABUL BOZMA 2012/13 ANK. 11.İŞ MAH 2013/16 TEZ KOOP İŞ MESLEKİ YET KURUMU TOP DAV RET 22 HD 2013/33611 ONAMA 2012/14 ANK. 7. İŞ MAH 2012/483 İREK HAMİTOĞLU TÜBİTAK ALACAK 22 HD 2014/16931 A 2012/15 ANTALYA 2 İŞ MAH 2012/224 CEMİL BARIŞ TEZ KOOP İŞ İŞE İADE RET 05.11.2012 TEMYİZ 2012/16 ANK. 9 İŞ MAH 2012/704 ALİ ERCAN TEVFİK FİKRET A.Ş. İŞE İADE RET - ONAMA 2012/17 ANK. 15 İŞ MAH 2012/509 SALİM B. ASLANOĞLU TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 22 HD 2014/8600 ONAMA 2012/18 İZMİR 2 İŞ MAH 2012/283 HASAN İLDİRİ TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YETKİSİZLİK ANK. 2012/19 ANK. 11 SULH CEZA 2012/1159 DENİZ ÇETİN TEZ KOOP İŞ ŞİKAYET İTİRAZ RET 2012/20 İZMİR 7 İŞ MAH 2012/328 YÜKSEL AKSOY TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YETKİSİZLİK ANK. 2012/21 BURDUR 1. ASLİYE 2012/268 OLEYİS TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. BİTTİ 2012/22 İSTANBUL 12.İŞ MAH. 2012/648 CAVIT TERZİ TEZ KOOP İŞ İŞE İADE BİTTİ 2012/23 İZMİR 11.İŞ MAH. 2012/1075 ŞEYHMUS MİRHANOĞLU TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL YETKİSİZLİK 2012/24 ANK. 4.İŞ MAH. 2012/911 HASAN DEV TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 15 İŞ MAH BİRLEŞME 2012/25 ANK. 11.İŞ MAH. 2012/681 BELEDİYE İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. RET 29.11.2012 2012/25 ANK. 4.İŞ MAH. 2012/847 BELEDİYE İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. RET 127 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2012/26 ANK. 12. İŞ MAH. 2012/864 NAZIM MARAL MMO GN MRK İŞE İADE 22 HD 2013/14383 ONAMA 2012/27 ANK. 12. İŞ MAH. 2012/860 NUMAN GÜRMEN KİPA İŞE İADE 22 HD 2013/14313 ONAMA 2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH 2012/242 ADEM BEKTAŞ OMKAN İŞE İADE 7 HD 2013/5149 ONAMA 2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH 2012/401 HASAN KARAGÜDEKOĞLUOMKAN İŞE İADE 7. HD 2013/3079 ONAMA 2012/28 SAMSUN 2. İŞ MAH 2012/402 MUSTAFA YİĞİT OMKAN İŞE İADE 7 HD 2013/5144 ONAMA 2012/28 SAMSUN. 1. İŞ MAH. 2012/443 FATİH AKIN OMKAN İŞE İADE 22 HD 2013/14428 ONAMA 2012/28 SAMSUN 1. İŞ MAH 2012/358 MUTLU YURDAKUL OMKAN İŞE İADE 7 HD 2013/18872 ONAMA 2012/29 ANK. 2. İŞ MAH 2012/793 ÖZ ORMAN İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. RET 2012/30 ANK. 11. İŞ MAH 2014/2045 MASUM AĞIRMAN 2012/884TMMOB MAKİNE MÜH OİŞE İADE BİLİRKİŞİDE 2012/31 ANK. 5. İŞ MAH 2012/941 MASUM AĞIRMAN TMMOB MAKİNE MÜH OALACAK 22 HD 2014/21825 A 2012/32 ANK. 10. İŞ MAH 2012/949 NAZIM MARAL TMMOB MAKİNE MÜH OALACAK RET 22 HD 2014/4493 A 2012/33 ERZURUM İŞ MAH 2012/563 İSA DURSUN 33 KİŞİ ATATÜRK ÜNİVERSİTE ALACAK 32 DAVA KABUL 2012/34 ANK. 9. İŞ MAH 2012/1078 FAHRETTİN DEMİRTAŞ GENÇLİK SPOR ALACAK USULDEN RET 2012/35 ANK. 7. İŞ MAH 2012/1614 MURAT PEKTAŞ GENEL MADEN İŞ İŞE İADE BİTTİ ANLAŞMA 2012/36 ANK. 1. İŞ MAH 2013/549 TEZ KOOP İŞ 2012/1153-54KOOP İŞ YETKİ TES. 9 HD 2013/5980 BOZMA 2012/37 ÜSKÜDAR 5. İŞ MAH. 2012/292 TEZ KOOP İŞ TEK GIDA İŞ-DANONE İŞKOLU TES. VAZGEÇME 2012/38 İZMİR BAROSU TEZ KOOP İŞ KEMAL BALCIOĞLU ŞİKAYET DEVAM EDİYOR 2012/39 ANK. 5.İŞ MAH 2012/1074-77 BEHRAM KILINÇ 4 KİŞİ GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK 22 HD 2014/2697 2014/35004 İ 2012/40 ANK. 14.ASL CEZA 2012/324 M . KİRMAN HASAN DURDU ŞİKAYET 4 CD 2014/21721 A 2012/41 ANK. 11 İŞ MAH 2013/967 TEZ KOOP İŞ 2012/1214 KÜLTÜR TURİZM YETKİ TES. RET 22 HD 2014/8015 ONAMA 2012/42 ANK. 17 İŞ MAH 2012/789 TEZ KOOP İŞ ÖZ BÜRO İŞ YETKİ TES. Ank. 11. İş Mah. ile birleşti 2012/43 ANK. 12 İŞ MAH 2013/1489 EKREM ERDOĞAN TEZ KOOP TAZMİNAT 22 HD 2013/17898 BOZMA 2012/44 ANK. 3 İCRA 2013/20 YALÇIN ÇELİKSOY TEZ KOOP İTİRAZ KARAR 2013/01 ANK. 10. İŞ MAH 2013/55 KEMAL BAĞCI MS İST İÇ VE DIŞ LTD İŞE İADE 22 HD 2014/16583 ONAMA 2013/02 DANIŞTAY 10. DAİRE 2013/792 TEZ KOOP İŞ Ç ve S G. BAKANLIĞI İŞKOLU İPT FERAGAT 2013/03 ANK. 12. İŞ MAH 2013/218 ÖZBÜRO İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK 2 İş Mah. 2013/242 E. İle birleşti. 2013/04 ANK. 2. İŞ MAH 2013/242 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK BİLİRKİŞİDE 2013/05 ANK. 6. İŞ MAH 2013/320 FATİH BAYRAK GENÇLİK SPOR GN MD ALACAK 22 HD 2014/4622 A 2013/06 ANK. 1. İŞ MAH 2013/323 MEHMET AĞÖREN KİPA İŞE İADE KBL 22 HD 2014/10759 BOZMA 2013/06 ANK. 11. İŞ MAH 2014/1770 MEHMET AĞÖREN KİPA ALACAK DEVAM EDİYOR 2013/07 ANK. 7. İŞ MAH 2013/305 FİLİZ KILINÇ ÇEVRE MÜH ODASI İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2013/08 ANK. 12. İŞ MAH 2013/207 T. HABER İŞ TEZ KOOP İŞ İŞKOLU TES. DEVAM EDİYOR 2013/09 ANK. 12. İŞ MAH 2013/373 İZZET ACIELMA TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 22 HD 2013/15982 BOZMA 128 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı Davalı Konu Özet 2013/10 BURSA 5. İŞ MAH 2013/155 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. Bursa 8 İş Mah ile birleşti. 2013/10 BURSA 8. İŞ MAH 2013/121 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. BİLİRKİŞİDE 2013/11 ÇANAKKALE İŞ MAH 2013/110-111 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. BİLİRKİŞİDE 2013/12 ANK. 7. İŞ MAH 2013/656 YÜKSEL AKSOY TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 11.06.13 İŞLEMDEN KALDIRMA 2013/13 ANK. 18 ASL CEZA 2013/1422 GÜLŞEN KAPLAN EKREM ERDOĞAN ŞİKAYET CEZA VERİLDİ. 4 - 2015/20409 2013/13 ANK. 9 ASLİYE H 2013/354 EKREM ERDOĞAN GÜLŞEN KAPLAN TAZMİNAT RET 02.10.2014 2013/14 ANK. CUM SAV 2013/58623 TEZ KOOP İŞ (M.DemirbaĞ) ELECTROWORLD ŞİKAYET KOVUŞTURMA YOK 2013/15 ANK. 2 İŞ MAH 2013/927 BİROL DEMİRCİ TEZ KOOP İŞ ÜYELİK MÜRACAAT 30.04.2013 2013/16 ANK. 6 İŞ MAH 2013/533 HASAN İLDİRİ TEZ KOOP İŞ KADRO İPT 27.11.2014 KABUL 2013/17 İZMİR 9-10 İŞ MAH 2013/279-324 DİLEK ÖNGÜN TEZ KOOP İŞ İŞE İADE BİTTİ 2013/18 ANK. 9 İŞ MAH 2013/588-589 Fatih BÜYÜKÇINAR-A.LALE TEZ KOOP İŞ ALACAK 22 HD 2014/13549 2014/13548 A 2013/19 ANK. 10 İŞ MAH 2014/1011 vd Merve DEMİRBAĞ 2013/1417-25ELECTROWORD İŞE İADE 10.50 22 HD 2014/14173 BOZMA 2013/20 ANK. 6 İŞ MAH 2013/616 MURAT CAN ÇETİN KİPA İŞE İADE RET 22 HD 2014/8536 ONAMA 2013/21 ANK. 6 İŞ MAH 2013/617 ÜNAL TÜRKMEN KİPA İŞE İADE KBL 22 HD 2014/8535 BOZ.O.KA. 2013/22 ANK. 4 İŞ MAH 2013/1541 TUĞBA TAŞLIYURT MEDİA MARKT İŞE İADE 22 HD 2014/1674 ONAMA 2013/23 ADANA 6 İŞ MAH 2013/400 GANİMET TOSUN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL BİTTİ 2013/24 ANK. 18 İŞ MAH 2015/7 GALİP KOÇ TEZ KOOP İŞ 2013/385 GN K. İPTAL BOZMA 2013/25 ANK. 7 İŞ MAH 2013/873 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. BİLİRKİŞİDEN GELDİ 2013/26 ANK. 6 İŞ MAH 2013/759-767 CENGİZ DEMİR DÖSİM ALACAK KABUL 16.10.2014 2013/27 ANK. 2 İŞ MAH 2013/1385 EBRU ÜNAL ELECTROWORLD İŞE İADE RET23.09.2014 SÜRE TUTUM VERİLDİ 2013/28 ANK. 2 İŞ MAH 2013/1551 BARIŞ EYLEN KİPA İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2013/29 ANK. 19. İŞ MAH 2013/1039-41 MEHMET POTUR TÜBİTAK ALACAK 22 HD 2014/35445 - 35444 A 2013/29 ANK. 19. İŞ MAH 2013/1040 GÜLAY BÜYÜKAKSOY TÜBİTAK ALACAK BİLİRKİŞİDE 2013/29 ANK. 19. İŞ MAH 2013/1038 VASFİ GÜNTAN KAYTAZ TÜBİTAK ALACAK KABUL 2013/30 ANK. 17. İŞ MAH 2013/546 SADIK EREN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL KABUL TEMYİZ 2013/31 ANK. 9. İŞ MAH 2014/400 RECAİ ILGIN TEZ KOOP İŞ GN Y K. İPTAL 22 HD 2015/1429 İ 2013/32 POLATLI 1 ASL MAH 2013/ 645 Gürkan ÖZTÜRK KİPA İŞE İADE 2013/33 ANAYASA MAH 2013/ 6759 TEZ KOOP İŞ 2013/34 ANK. 7 İŞ MAH 2013/ 1316 ÖZBÜRO İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK ANK 9 İŞ 2013/1061 BİRLEŞTİ 2013/35 ANK. 12 İŞ MAH 2013/ 1308 HÜSEYİN YÜKSEL TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL BİLİRKİŞİDE 2013/36 ANK. 9 İŞ MAH 2013/ 1061 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK DEVAM EDİYOR 013/37 2013/ 103996 BİROL CANER SEDAT OSMAN GÜRSU VD ŞİKAYET TAKİPSİZLİK 2013/ 2256 KİPA İŞE İADE 22 HD 2014/33547 İ ANK. CUM SAV 2013/38 ANK. 10 İŞ MAH EYÜP SIVACI RET 09.12.2014 SÜRE TUTUM BİREYSEL BAŞ DEVAM EDİYOR 129 Sıra No Mahkemesi Esas No Davacı 22013/39 ANK. 10 İŞ MAH 2013/ 2257 MÜGE MUMCU 2013/40 ANK. 6 SULH CEZA 2013/1515 2013/40 ANK. 11 ASL CEZA Davalı Özet İŞE İADE 22 HD 2014/33546 İ HAYDAR ÖZDEMİROĞLU YADİGAR KEKLİK HAKARET 26.02.2014 itiraz edildi. 2013/515 OSMAN GÜRSU TOP GÖS K M BERAAT 29.01.2015 2013/40 ANK. 2 SULH CEZA 2013/1396 HAYDAR ÖZDEMİROĞLU GAZANFER BAHADIR HAKARET 2013/41 ANK. CUM SAV 2013/ 127129 TEZ KOOP İŞ HÜSEYİN VEYSİ ERCAN ŞİKAYET SİNCANA İTİRAZ 2013/42 ANK. 7 İŞ MAH 2013/ 1580 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ YETKİ TES. EK RAPORDA 2013/43 ANK. 19 ASL CEZA 2013/699 K:H: SALİH GÖNÜLLÜ TOP GÖS DEVAM EDİYOR 2014/01 ANK. 1 İŞ MAH 2014/73- 404 SALİM B. ASLANOĞLU TEZ KOOP İŞ GYK. İPTAL 22 HD 2014/7349 ONAMA 2014/02 BURSA 5 İŞ MAH 2014/14 HÜSEYİN VEYSİ ERCAN TEZ KOOP İŞ ALACAK BİLİRKİŞİDE 2014/03 ANK. 15 İŞ MAH 2014/160 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK DEVAM EDİYOR 2014/04 ANK. 2 İŞ MAH 2014/328 ZAFER KİREZ MALİYE BAKANLIĞI ALACAK 10.10 BİLİRKİŞİYE GİDECEK 2014/05 ANK. 4 İŞ MAH 2014/331 SELAHATTİN TİLKİOĞLU TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL 19 İŞ 2014/406 İLE BİRLEŞTİ 2014/06 ANK. 19 İŞ MAH 2014/406 KEMAL TURAN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL DEVAM EDİYOR 2014/07 ANK. 19 İŞ MAH 2014/511 Ali EROĞLU -Şakir AYDIN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL DEVAM EDİYOR 2014/08 ANK. 2 İŞ MAH 2014/538 Celalettin KURT TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL BİLİRKİŞİDE 2014/09 ANK. CUM SAV 2014/58276 SİNAN KAHRAMAN BERK DOĞRU ŞİKAYET İTİRAZ RET 2014/10 ANK. 2 İŞ MAH 2014/581 İSA ŞAHİN ODTÜ ALACAK DEVAM EDİYOR 2014/11 ANK. 19 İŞ MAH 2014/632 RAMAZAN TATAR MALİYE BAK ALACAK BİLİRKİŞİDE 2014/12 ANK. 19 İŞ MAH 2014/633 HIDIR BANA MALİYE BAK ALACAK BİTTİ - KABUL 2014/13 ANK. 19 İŞ MAH 2014/634 ECEVİT BİLEN MALİYE BAK ALACAK BİLİRKİŞİDE 2014/14 ANK. CUM SAV 2014/2905 HÜSEYİN YÜKSEL OSMAN GÜRSU ŞİKAYET SAVUNMA VERİLDİ 03.07.2014 2014/15 ANK. CUM SAV(Bas) 2014/3654 HAKAN BOZKURT M.KÜTÜK A.KAYAALP ŞİKAYET KOVUŞTURMA 2014/16 ANK. 14 İŞ MAH 2014/1469 OĞUZHAN VICIL TÜBİTAK İŞE İADE 09.55 BİLİRKİŞİDE 2014/17 ANK. 4 İŞ MAH 2014/790 ALİ EROĞLU-ŞAKİR AYDIN TEZ KOOP İŞ GN K. İPTAL DEVAM EDİYOR 2014/18 ANTALYA 5. İŞ MAH 2014/473 CEMİL BARIŞ TEZ KOOP İŞ İŞE İADE FERAGAT - BİTTİ 22.12.2014 2014/19 NEVŞEHİR . İŞ MAH 2014/ AHMET PİŞKİN AHİLER KAL AJANSI İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2014/20 ANK. 2 İŞ MAH 2014/857 SOSYAL İŞ TEZ KOOP İŞ İSTATİSTİK 2014/03 nolu dosyamİz içinde 2014/21 ANK. 15 İŞ MAH 2014/1331 SEVİL ULAŞ BMO ALACAK DEVAM EDİYOR 2014/22 BURSA 10. İŞ MAH 2014/635 HÜSEYİN VEYSİ ERCAN TEZ KOOP İŞ İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2014/23 ANK. 12. İŞ MAH 2014/1132 MUHAMMET GÜNDOĞDUTÜBİTAK İŞE İADE 22 HD 2015/3483 Öİ 2014/24 ANK. 12. İŞ MAH 2014/1090 TÜRKİYE İŞ KURUMU YALÇIN DOKUDUR ALACAK DEVAM EDİYOR 2014/25 ANKARA 15. İŞ MAH 2014/1497 SEVİL ULAŞ TMOBBMO İŞE İADE DEVAM EDİYOR 2014/27 ANKARA 11. İŞ MAH 2014/1959 S.BİROL ASLANOĞLU TEZ KOOP İŞ GYK. İPTAL DEVAM EDİYOR 130 KİPA Konu FERAGAT - 09.12.2014 Sıra No Mahkemesi Esas No 2014/29 ANKARA 10. İŞ MAH 2014/1334 Davacı BİLG MÜH ODASI Davalı TEZ KOOP İŞ Konu Özet TİS İPTAL DEVAM EDİYOR 2014/30 ANKARA CUM SAV 2014/173914 OSMAN GÜRSU HAKAN BHULUSİ UĞURCAN ŞİKAYET İFADE VERİLDİ 2015/01 ANKARA 4. İŞ MAH 2015/124 FAHRETTİN DEMİRTAŞ GENÇLİK SPOR ALACAK DEVAM EDİYOR 2015/02 ANKARA 4. İŞ MAH 2015/185 YUSUF KENAN DALTABAN GENÇLİK SPOR ALACAK DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ. 2015/03 ANKARA 9. İŞ MAH 2015/189 KÖKSAL ALTUNTAŞ GENÇLİK SPOR ALACAK DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ. 2015/04 KONYA İŞ MAH TEZ KOOP İŞ GÖZDE LTD ŞTİ İŞKOLU DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ. 2015/05 AKSARAY İŞ MAH. TEZ KOOP İŞ GÖZDE LTD ŞTİ İŞKOLU DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ. 2015/06 NİĞDE İŞ MAH TEZ KOOP İŞ GÖZDE LTD ŞTİ İŞKOLU DURUŞMA GÜNÜ GELMEDİ. ANKARA Av. ÇAĞLA ŞANVER Ankara 6. İş Mahkemesi 2014/766 Davacı : Mehmet Tekbaş Davalı : Media Markt Konu : İşe İade Davanın reddine karar verildi. Kesinleşmesi bekleniyor. Ankara 19. İş Mahkemesi 2014/1620 Davacı : Mehmet Potur Davalı : TÜBİTAK Konu : Sicil İşleminin İptali 17.03.2014 tarihine ön inceleme için duruşma günü verildi. Ankara 6. İş Mahkemesi 2014/1468 Davacı : Mevlüt Özgür Eren Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme için duruşma günü bekleniyor. Ankara 11. İş Mahkemesi 2014/1957 Davacı : Damla Gürhan Açıl Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Manevi Tazminat Cevap dilekçesi verildi. Ön inceleme duruşma günü 03.02.2014 tarihi olarak belirlendi. Tanık listesi sunmak için süre alındı. Yeni 131 duruşma günü, 10.04.2015. davacı tanıkları dinlenecek. Ankara 14. İş Mahkemesi 2014/1982 Davacı : Burcu Akhanlı Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Manevi Tazminat Cevap dilekçesi verildi. Ön inceleme duruşma günü 31.03.2015 olarak belirlendi. Ankara 12. İş Mahkemesi 2015/101 Davacı : Gökhan Kulaş Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme duruşma günü bekleniyor. Ankara 7. İş Mahkemesi 2015/118 Davacı : Erdoğan Avşar Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme duruşma günü bekleniyor. Ankara 11. İş Mahkemesi 2015/104 Davacı : Murat Arıbaş Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme duruşma günü bekleniyor. Ankara 7. İş Mahkemesi 2015/271 Davacı : Ahmet Hakkı Özalp Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme duruşma günü bekleniyor. Ankara 19. İş Mahkemesi 2015/241 Davacı : Murat Arıbaş Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe İade Ön inceleme duruşma günü bekleniyor. 132 İSTANBUL BÜRO Av. ESİN DİZDAR-Av. ERGÜN KIRCI (2011/Mart - 2015 /OCAK AYLARI ARASI DEVAM EDEN VE SONUÇLANAN DAVALAR Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2009/2040 E. Katılan : Tez-Koop İş Sendikası Genel Başkanlığı Sanık : Hulusi Uğurcan Suç : Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal Sanığa şube başkanı olduğu dönemde tahsis edilen aracı, şube başkanlığı sona erdikten sonra iade etmemesi nedeniyle, kamu davası açılmıştır. Yapılan yargılama neticesinde, sanığa ceza verilmiş ve ertelenmiştir. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2009/16585 E. 2009/9819 ve 10.09.2009 tarihli kararıyla, 08.02.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728 sayılı Y.’nın 562. maddesiyle değişik CMK ve TCK’nın ilgili maddeleri uyarınca, ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’nın takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması hususunu Bozma nedeni yapmıştır. Bozma sonrası davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına 20.06.2011 tarihinde karar verilmiştir. İstanbul 8. İş Mahkemesi 2006/937 E. Davacı : Mehmet Sadık Kuştepesi Davalı : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Konu : Fazla mesai ücret alacağı istemli Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü/İstanbul İl Müdürlüğü’nde emeklilik tarihine kadar çalışan sendikamız üyesi Mehmet Sadık Kuştepesi’nin 2001/Aralık ayından itibaren ödenmeyen fazla mesai ücretlerinin tahsilini teminen dava açılmış, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nce temyiz edilmiş, yerel mahkeme kararı onanmıştır. Üyemizin alacağı tahsil edilmiş ve 10.02.2014 tarihinde ödemesi yapılmıştır. İstanbul 8. İş Mahkemesi 2006/937 E. Davacı : Mahmut Nurcan Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : TİS’den yararlanma İstanbul Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı İktisadi İşletmesi’nde çalışan davacının, TİS hükümlerinden yarar133 landırılmaması üzerine, TİS’in parasal hükümlerinin uygulanması yönünde alacak davası açılmıştır. Bilirkişi raporu iki seçenekli düzenlenmiş, Mahkemece daha düşük olan seçenek nazara alınarak hüküm kurulmuştur. Lehimize olan diğer seçenek yönünden hüküm kurulması gerektiği belirtilerek tarafımızdan temyiz edilmiştir. Üniversite de temyiz etmiş olup, yerel mahkeme kararının onanması üzerine, üyemizin alacaklarının tahsili sonrası 19.11.2012 tarihinde ödemesi yapılmıştır. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2008/416 E. Davacı : Hüseyin Yüksel Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Fatura ödemesinde fiilen görevli olan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır. Bilirkişi raporuyla belirlenen alacak miktarı üzerinden 17.03.2010 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kurum’un temyizi üzerine dosya Yargıtay’dayken mahkemece hüküm altına alınan alacakların bilgimiz dışında davacı tarafından tahsili üzerine vekillik görevinden 23.09.2011 tarihinde istifa edilmiştir. Bakırköy 6. İş Mahkemesi 2010/918 E. Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası Davalı : Hulusi Uğurcan Konu : Tazminat H. Uğurcan’ın görevi sona ermesine rağmen şube yöneticilerine tahsis edilen aracı iade etmemesinden kaynaklı maddi zararın tahsilini teminen dava açılmıştır. 10.725-TL maddi tazminat hüküm altına alınmış olup, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Yerel mahkeme kararı 05.06.2012 tarihinde onanmıştır. Alacağın tahsilini teminen İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21943 E. sayılı dosyasından takip başlatılmış, 24.04.2014 tarihinde tahsilat gerçekleşmiştir. İstanbul 3. İş Mahkemesi 2009/366 E. Davacı : Aysun Atak Davalı : Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Konu : İşe iade 5620 sayılı Yasa kapsamında olan davacının, emekliliğe hak 134 kazandığı, bu nedenle emekliliğe müracaat etmesi gerektiği aksi takdirde iş akdinin feshedileceği gerekçesine dayalı feshin geçersizliği ve davacının işe iadesi istemiyle dava açılmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar Yargıtay 22. HD’nce 22.09.2012 tarihinde onanmıştır. İstanbul 1. İş Mahkemesi 2009/745 E. Davacı : Birsen Çakar Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece, davacının işe iadesine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararı 18.12.2012 tarihinde onanmıştır. İşe iade kararı üzerine Üniversite’ye yapılan müracaat üzerine üyemiz yeniden çalışmaya başlamıştır. İstanbul Davacı Davalı Konu 9. İş Mahkemesi 2010/125 E. : Sefa Arslan : Tez-Koop-İş Sendikası : İstanbul 2 Nolu Şubenin münfesih sayıldığının tespiti Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul 2.Nolu Şubesi’nin münfesih sayılmasının tespitine ilişkin açılan davada Mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair 28.07.2011 tarihinde hüküm kurulmuş, karar kesinleşmiştir. İstanbul 10. İş Mahkemesi 2011/178 E. Davacı : Ali Bıyıklı Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumun Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezinde teknisyen olarak görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘hizmet zammı’ dava konusu yapılmıştır. 13.03.2012 tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiş, karar 24.06.2014 tarihinde Yargıtay 22. HD’nce onanmıştır. Silivri 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesi 2010/175 E. Davacı : Abdullah Çiçek Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş. 135 Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade (sendikal tazminat) istemli dava açılmıştır. Mahkemece, 14,01,2011 tarihinde işe iade (sendikal tazminat) kararı verilmiştir. Tesco Kipa’nın temyizi üzerine, Yargıtay 22. HD’nce kararın 04.05.2012 tarihinde bozularak ortadan kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2012/450 E. Şikayetçi : Tez-Koop-İş Şüpheli : Ali Can Altun Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, evrakta sahtekarlık Ali Can Altun’un Gebze Şube Başkanlığı esnasında haksız tahsilatlar yaparak sendikayı zarara uğrattığı iddiası ile görülen ceza davasında yapılan yargılama neticesinde hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan 16.04.2013 tarihli oturumda ceza verilmiş, hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Sanığın temyizi bulunmaktadır. İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi 2011 / 148 E. Şikayetçi : Tez-Koop-İş / Elvan Demircioğlu Şüpheliler: Hüseyin Yüksel, Cengiz Taşay, Mehmet Başali, Mustafa Erdoğan, Abdurrahman Tetik, Murat Çamyel, Emin Sedat Güren, Selahattin Aydın, Hulusi Uğurcan Konu : Cebir ve şiddet kullanılarak sendikal faaliyetlerin engellenmesi /H.Uğurcan için ilave olarak hakaret, tehdit Hulusi Uğurcan ve diğer şüphelilerin cebir ve şiddet kullanarak İstanbul 5 Nolu Şube binasını işgal etmeleri ve yasal yöneticilerin şube binasına girmelerini, sendikal faaliyetlerde bulunmalarını, fiilen daire kilidini değiştirmek suretiyle engellemeleri üzerine şikayette bulunulmuştur. Soruşturma neticesinde açılan davada, sanıklar hakkında sendikal faaliyetlerin engellenmesi suçundan beraat, H.Uğurcan hakkında E. Demircioğlu’na hakarette bulunmak suçundan ceza (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararı verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiş olup, dosya Yargıtay’dadır. İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi 2013 / 385 E. Şikayetçi : Tez-Koop-İş/Selahattin Karakurt 136 Şüpheliler: Hulusi Uğurcan / Hüseyin Yüksel Suç : Cebir ve şiddet kullanılarak sendikal faaliyetlerin engellenmesi /H.Uğurcan için ilave olarak hakaret, tehdit H.Uğurcan ve H.Yüksel hakkında açılan ceza davasının 19,12,2014 tarihli oturumunda, her iki sanık hakkında sendikal faaliyetlerin engellenmesi suçundan beraat, üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olan hakkı olmayan yere tecavüz suçundan ceza (erteleme-2 yıl denetim süresine tabi tutulma) kararı verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiş olup, gerekçeli karar beklenmektedir. H.Yüksel vekilinin 31.12.2014 tarihli temyiz başvurusu bulunmaktadır. İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi 2014/38-39-40 arası Davacı : Özcan Uzun vs. Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumda görev yapan davacılara (Özcan Uzun, Cengiz Taşay, Muammer Altın) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava 03.05.2011 tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 22. HD’nin eksik inceleme gerekçesiyle verdiği bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde yerel mahkeme kararı onanmıştır. İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü’nde kayıtlı icra dosyalarında 04.12.2014 tarihinde kısmen tahsilat gerçekleşmiş, dosyalar bakiye alacakların tahsili aşamasındadır. Davacılardan Cengiz Taşay, ‘gördüğü lüzum açıklamasıyla’ İstanbul 12. Noterliği vasıtasıyla 24.01.2014 tarihli azilname göndermiştir. İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesi 2013/815-816-817 arası Davacı : Suna Demirel vs. Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumda görev yapan davacılara (Suna Demirel, Semral Günel, Ayşe İnci) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava 03.05.2011 tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 22. HD’nin eksik inceleme gerekçesiyle verdiği bozma kararı sonrası yapılan yargılama 137 neticesinde yerel mahkeme kararı onanmıştır. İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü’nde kayıtlı icra dosyalarında 28.03.2014 tarihinde tahsilat gerçekleşmiş, üyelerimizden Suna Demirel ile Semral Günel’e ödemeleri yapılmıştır. Ayşe İnci dosyasına kısmen tahsilat yapılmış olup, dosya bakiye alacağın tahsili aşamasındadır Kartal 1. İş Mahkemesi 2011/428-433 arası Davacı : Şadıman Buluz vs. Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumda görev yapan davacılara (Şadıman Buluz, Ali Menteşe ve Durmuş Başçı) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır. Davalar lehimize sonuçlanmış olup, Kurumun temyizi üzerine dosyalar Yargıtay’dadır. İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesi 2011/431-432-433 Davacı : Kadir Arslan vs. Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumda görev yapan davacılara (Kadir Arslan, Şerafettin Alcı, Gülcan Oktay) toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmış, dava 13.04.2012 tarihinde lehimize sonuçlanmıştır. Kadir Arslan ve Gülcan Oktay’a ait kararların Yargıtay 9 HD’nce onandığına dair tebligatlar 30.12,2014 tarihinde alınmıştır. Şerafettin Alcı dosyası halihazırda Yargıtay’dadır. İstanbul 3. İş Mahkemesi 2010/783-787 arası Davacı : Özgür Tığlı vs. Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak Rektörlüğe bağlı Enez Sosyal Tesislerinde görevlendirilen davacı (ve Tahsin Yücel, Ramazan Durmuş, Hüseyin Yıldız, Nazmi Işık’a) 2007 ve 2008 yıllarında ödenmeyen fazla mesai, hafta tatili ve TİS kapsamındaki ücretler, dava konusu yapılmış olup, seçenekli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm altına alınan karar her iki tarafça temyiz edilmiş, yerel mahkeme kararı onanmıştır. İcra takibine konu alacakların faizine Üniversitenin itirazı bulunduğundan, 138 dosyalar icra hukuk mahkemesindedir. İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/356 E. Davacı : Selim Kurtalan Davalı : Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak 6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen %14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup, dava lehimize sonuçlanmıştır. Yargıtay 9 HD’nin 25.03.2014 tarihli bozma kararı sonrası, İstanbul 1. İş Mahkemesi’nce 10.09.2014 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. İstanbul 2. İş Mahkemesi 2010/1171 E. Davacı : Şenel Yılmaz Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak 6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen %14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup, dava lehimize sonuçlanmıştır. Üniversitenin müracaatı üzerine dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Yasa Yolları İnceleme Bürosuna gönderilmiştir. İstanbul 7. İş Mahkemesi 2010/1199 E. Davacı : Recep Vergül Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak 6772 sayılı Yasa ile ödenen ilave tediye alacaklarından kesilen %14 SGK prim tutarlarının tahsili istemi ile dava açılmış olup, Mahkemece 20.06.2013 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiş olup, Yargıtay 9. HD’nin 2013/9794 Esasına kayıtlıdır. İstanbul 3. İş Mahkemesi 2010/1227-1246 arası Davacı : Mikdat Çomak vs. Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak İstanbul Üniversitesinde çalışan üye işçilerimize 2006 yılından itibaren ödenmeyen giyim yardımlarının tahsilini teminen alacak davası açılmıştır. 18.01.2012 tarihinde karara çıkmıştır. Yüksek Mahkemenin onama kararları neticesinde, üyelerimizin giyim yardı139 mı alacakları İstanbul Üniversitesi Rektörlüğün’den talep edilmiş ve ödemeler yapılmıştır. İstanbul 7. İş Mahkemesi 2010/546-561 arası Davacı : Seyfi Işık vs. Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak İstanbul Üniversitesi Baltalimanı’nda çalışan üye işçilerimize 2006 yılından itibaren ödenmeyen giyim yardımlarının tahsilini teminen alacak davası açılmıştır. Yerel Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararları Yüksek Mahkemece onanmış, üyelerimizin giyim yardımı alacakları İstanbul Üniversitesi Rektörlüğün’den talep edilmiş ve ödemeler yapılmıştır. İstanbul 5. İş Mahkemesi 2011/86-87-88-89 Davacı : Sadettin Urhan vs. Davalı : KTB Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM) Konu : İşe iade Davacılar Sadettin Urhan, Ekrem Kayın, Nevzat Eşin, Muhammet Akif Üstüner için işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece işveren feshi haklı bulunmuş ve davanın reddine karar verilmiştir. Yerel Mahkeme kararı 28.03.2013 tarihinde Yargıtay 9 HD’nce onanmıştır. İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2012/422 E. (Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1069 E.) Davacılar: Hulusi Uğurcan, Tuncer Koçak, Abdurrahman Tetik, Abdullah Yazıcı Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih ve 77 sayılı kararının iptali Davacıların, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere bağlanmasına ilişkin kararların iptali istemiyle açtıkları davada, yetkisizlik kararı verilmiştir. Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay bozma kararı üzerine yapılan yargılama neticesinde 26.01.2012 tarihinde davanın esastan reddine karar verilmiştir. Davacıların temyizi üzerine karar, Yargıtay 9 HD’nce 03.04.2012 140 tarihinde yetki yönünden bozulmuştur.Yerel Mahkemenin 19.11.2012 tarihli yetkisizlik kararı davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden, 21.03.2013 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2012/423 E. (Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1070 E.) Davacılar: Selahattin Aydın Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih ve 77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı kararlarının iptali Davacının, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere bağlanmasına ilişkin kararların iptali istemiyle açtığı davada, yetkisizlik kararı verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay bozma kararı üzerine yapılan yargılama neticesinde 26.01.2012 tarihinde davanın esastan reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi üzerine karar, Yargıtay 9 HD’nce 03.04.2012 tarihinde yetki yönünden bozulmuştur.Yerel Mahkemenin 08.10.2012 tarihli yetkisizlik kararı davacı tarafça temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden, 23.11.2012 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi 2011/264 E. (Eski Kadıköy 1. İş Mahkemesi 2011/1070 E.) Davacılar: Selahattin Aydın Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih ve 77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı kararlarının iptali Davacının, Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun İstanbul 5 Nolu Şubenin açılması ve 2 Nolu Şube üyelerinin 5 ve 1 Nolu Şubelere bağlanmasına ilişkin kararın iptali istemiyle ikinci kez açtığı dava, davacının gelmemesi üzerine tarafımızdan takip edilmiş ve derdestlik itirazımız mahkemece kabul edilerek, 24.05.2011 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/156 E. 141 Davacılar: Hüseyin Yüksel Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Sendika Genel Yönetim Kurulu kararının iptali Davacının, İstanbul 2 Nolu Şube adresinin taşınmasına ve 09.10.2009 s.lı ve 146 sayılı müteşebbis heyet atanmasına ilişkin Sendika Genel Yönetim Kurulu kararlarının iptali istemiyle açtığı davada, 26.09.2012 tarihinde, dosyanın Ankara 10. İş Mahkemesinin 2011/572 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine dair verilen karar temyiz edilmemek suretiyle 05.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/190 E. Davacılar: Hüseyin Yüksel Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Sendika Genel Yönetim Kurulu’nun 26-27.03.2011 tarihinde 9. Olağan Genel Kurul toplanmasına ilişkin kararının iptali Davacı, Sendika Genel Yönetim Kurulunun 10.06.2009 tarih ve 77 sayılı ile 24.06.2009 tarih ve 90 sayılı kararlarının iptali ile 2627.03.2011 tarihinde 9. Olağan Genel Kurul toplanmasına ilişkin kararın iptali istemiyle dava açmış olup, Sayın Mahkemece celse arasında 24.03.2011 tarihinde tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. 27.01.2012 tarihli oturumda, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmemek suretiyle 06.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/303 E. Davacılar: Hüseyin Yüksel Davalı : Tez-Koop-İş Konu : Genel Kurul kararının iptali Davacı, 26-27.03.2011 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel Kurul’da alınan İstanbul 2 Nolu Şubenin kapatılması kararının iptali istemiyle dava açmıştır. 26.09.2012 tarihinde, Ankara 10. İş Mahkemesinin 2011/572 E. sayılı dosyasıyla birleştirilmesine dair verilen karar temyiz edilmemek suretiyle 11.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul 5. İş Mahkemesi 2011/937 E. Davacı : Seda Keskinoğlu 142 Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 25.04.2012 tarihinde davanın reddine karar verilmiş olup, karar tarafımızdan temyiz edilmiş ancak yerel mahkeme kararı Yargıtay 22. HD’nce 11,10,2012 tarihinde onanmıştır. Kartal 1. İş Mahkemesi 2011/921 E. Davacı : Birkan Baş Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 24.02.2012 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın Yüksek mahkeme tarafından 17.09.2012 tarihinde onanması üzerine, 11.10.2012 tarihinde işverene müracaat edilmiştir. 06.11.2012 tarihinde işe iade talebinin uygun görülmediği işverence bildirilmiş ve üyemizin işe iade kararı sonrası alacakları ödenmiştir. Yalova İş Mahkemesi 2011/334 E. Davacı : Olgun Kayış Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. 26.12.2011 tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, Yargıtay 9. HD’nce 27.09.2012 tarihinde onanması üzerine, 21.11.2012 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuş, işe başlatılmayan üyemize 26.12.2012 tarihinde işe iade kararı sonrası alacakları ödenmiştir. Kocaeli 5. İş Mahkemesi 2011/402 E. Davacı : Hilmi Ersöz Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş. Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 22. HD’nin 12.10.2010 tarihli onama kararı gereği, 15.02.2013 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe başlatılmayan üyemize işe iade karar sonrası alacakları 143 06.05.2013 tarihinde ödenmiştir. Bursa 5. İş Mahkemesi 2011/784 E. Davacı : Serkan Kara Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz. Tic. ve Gıda San. A.Ş. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemenin 25.06.2012 tarihli işe iade kararı temyiz edilmeksizin 16.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İşverene 21.11.2012 tarihinde yapılan müracaat üzerine, işe iade sonrası alacaklar 26.12.2012 tarihinde üyemize ödenmiştir. İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesiİ 2014/113 E. Davacı : Hakan Yıldırım Davalı : Migros Türk A.Ş. Konu : Tazminat Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay bozma kararına karşı verilen direnme kararı Yargıtay 7. HD’nce 15,09,2014 tarihinde onanmıştır. İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2013/7363 E. sayılı dosyasından üyemizin tazminatları tahsil edilmiş, 07.11.2014 tarihinde ödemesi gerçekleştirilmiştir. Gebze 3. İş Mahkemesi 2011/554 E. Davacı : Emin Başar Baylan Davalı : TÜBİTAK Konu : İşe iade TÜBİTAK çalışanı üyemiz için yerel mahkemenin verdiği işe iade kararı Yargıtay 22. HD’nin 12.11.2012 tarihli ilamı ile onanmış olup, 22.02.2013 tarihinde işverene yapılan müracaat neticesinde işe başlatılmayan davacıya alacakları 11.04.2013 tarihinde ödenmiştir. İstanbul 15. İş Mahkemesi 2013/889 E. Davacı : İsmet Servi Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Delege seçimlerine itiraz Davacı 26.10.2013 tarihinde İstanbul 5 Nolu Şubenin delege seçimlerine itirazda bulunmuş olup, 30.01.2014 tarihli oturumda 144 davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir. İstanbul 9. İş Mahkemesi 2011/603 E. Davacı : Türkiye Haber İş Sendikası Davalılar : Global Bilgi Paz.Dan. ve Çağrı Servisi Hiz. A.Ş, Tez-Koop-İş Sendikası, ÇSGB ve sair sendikalar Konu : İşkolu tespitine itiraz ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 10.04.2010 tarihli RG.’de yayınlanan 05.04.2010 tarih ve 2010/13 sayılı Global Bilgi Paz.Dan. ve Çağrı Servisi Hiz. A.Ş işyerlerinde yapılan işlerin niteliği itibariyle İş Kolları Tüzüğü’nün 17 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz davasının 28.09.2011 tarihli oturumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve karar 17.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul 7. İş Mahkemesi 2012/473 E. Davacı : Aziz Kayaalp Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : İşe iade İşe iade istemli açılan davanın 09.05.2013 tarihli oturumunda işe iade kararı verilmiştir. Tarafımızdan temyiz edilen yerel mahkeme kararı Yargıtay 22. HD’nin 16.09.2013 tarihli ilamı ile onanmıştır. Davacı yasal süre içinde müracaatta bulunmamıştır. Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2012/583 E. Davacı : Ümit Bozacı Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9. HD’nin 06.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 21.04.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe başlatılmayan üyemize işe iade karar sonrası alacakları 16.06.2014 tarihinde ödenmiştir. Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2012/582 E. Davacı : Fatih Özen Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. 145 Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9. HD’nin 06.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 18.04.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe başlatılmayan üyemize işe iade karar sonrası alacakları 16.06.2014 tarihinde ödenmiştir. Bakırköy 13. İş Mahkemesi 2013/135 E. Davacı : Ekrem İpekçi Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. Konu : İşe iade İşyeri sendika baş temsilcisi olarak çalışan davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı verilmiş ve Yargıtay 9. HD’nin 27.03.2014 tarihli onama kararı gereği, 07.05.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşverence işe başlatılan üyemize işe iade kararı sonrası alacakları 28.05.2014 tarihinde ödenmiştir. İstanbul 12. İş Mahkemesi 2013/436 E. Davacı : Ömer Lütfü Özsoy Davalı : BİST Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece 22.01.2014 tarihinde işe kararı verilmiş ve Yargıtay 9. HD’nin 30.06.2014 tarihli onama kararı gereği, işverene müracaatta bulunulmuştur. İşverence işe başlatılan üyemize işe iade kararı sonrası alacakları ödenmiştir. İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi 2013/1519 E. Davacı : Ziya Kaya Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Konu : Ücret farkı Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Nilüfer Mağazasında çalışan üyemiz Ziya Kaya’nın TİS’den kaynaklı ücret fark alacağı için dava açılmıştır. 20.12.2012 tarihinde verilen red kararı tarafımızdan temyiz edilmiş olup, Yargıtay 22. HD’nin bozma kararı üzerine, bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişiye tevdii 146 edilmiş, rapor beklenmektedir. Duruşma günü 29.01.2015’tir. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2011/719 E. Davacı : Mürsel Kılıç Davalı : Carrefoursa Carrefour Sabancı Tic. Merkezi A.Ş Konu : Alacak Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücret alacağı istemli dava açılmıştır. Dava derdest olup, itirazlarımız doğrultusunda yeni bir bilirkişiye verilecektir. Duruşma tarihi 05.03.2015’tir. İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi 2014/395 E. Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası Davalı : Şok Marketler tic. A.Ş. Konu : Üyelik aidatı (alacak) 2011 Ağustos ile 31.12.2011 tarihleri arasına ilişkin sendika üyelik aidat tutarının tahsilini teminen alacak davası açılmıştır. Davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.12.2013 tarihli yerel mahkeme kararı tarafımızdan ve esasa ilişkin olarak da davalı tarafça temyiz edilmiş olup, karar Yargıtay 9. HD’nce lehimize 13.05.2014 tarihinde bozulmuştur. Bozma ilamına uyulması neticesinde, dosya bilirkişiye sevkedilmiş ve duruşma tarihi 10.02.2015’tir. İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/1261 E. Davacı : Murat Düz Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı Konu : Tazminat Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/460 E. sayılı dosyasının neticesi beklenmekte olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir. İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/974 E. Davacı : Tuncay Özgenç Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı Konu : Tazminat Davacının iş akdinin feshi üzerine kıdem ve ihbar tazminatı istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/460 E. sayılı dosyasının neticesi beklen147 mekte olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir. İstanbul 12. İş Mahkemesi 2011/976-977-978-979-980 E. Davacı : Fatih Kırklar v.s. Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı Konu : Tazminat Davacılar Fatih Kırklar, Mustafa Sert, Hakan Akpınar,Akın Afşar, Erdinç Ateş’in iş akitlerinin feshi üzerine işe iade istemli dava açılmıştır. KTB’nın şikayeti üzerine İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/293 E. sayılı dosyasının neticesi beklenmekte olup, duruşma tarihi 24.03.2015’tir. İstanbul 7. İş Mahkemesi 2011/639-642 E. Davacı : İsmail Yıldız vs. Davalı : Reklamüssü Reklam Ajansı Prodüksiyon Dan. Org. San. ve Dış Tic. A.Ş. Konu : İşe iade Davacıların (İsmail Yıldız, Murat Yıldız, Gülbahar Bad, Pınar Bad) iş akitlerinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece 18.10.2012 tarihinde işe iade (sendikal tazminat) kararı verilmiştir. Yargıtay 22. HD’nce ilamın bozularak ortadan kaldırılmasına 06.06.2013 tarihinde kesin olarak karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçemiz de 11.03.2014 tarihli kararla reddedilmiştir. Davacılar hakkında işverenin İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1015 E. sayılı dosyasından açtığı tazminat davasının 11.06.2014 tarihinde reddine karar verilmiş olup, gerekçeli kararın davalıya tebliği beklenmektedir. Yine davacılar İsmail Yıldız ve Murat Yıldız’ın işyerindeki fesih öncesi yaşanan olaylarla ilgili karakola şikayette bulunmaları üzerine İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/4867 E. sayılı dosyasından dava açılmış olup, yapılan yargılama neticesinde işveren vekili Serap Demirel ile bir kısım işyeri çalışanı aleyhine verilen cezalarla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına 28.12.2012 tarihinde karar verilmiştir. Sanıkların temyizi bulunmaktadır. İstanbul 8. İş Mahkemesi 2011/843 E. Davacı : Funda Bozkurt Davalı : Reklamüssü Reklam Ajansı Prodüksiyon Dan. 148 Org. San. ve Dış Tic. A.Ş. Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Mahkemece 03.04.2013 tarihinde işe iade (sendikal tazminat) kararı verilmiştir. Yargıtay 22. HD’nce ilamın bozularak ortadan kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçemiz de reddedilmiştir. İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/463 E. Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası Davalı : Şimşek apartmanı yöneticiliği-Habib Pak/ dahili davalı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. Konu : Müdahalenin men’i eski hali iade İstanbul 4 Nolu Şubenin bulunduğu Şimşek apartmanının çatısında kurulu baz istasyonunun sökülerek eski hale getirilmesinin talep olunduğu davada 20.11.2012 tarihli oturumda ‘davanın husumetten reddine’ karar verilmiş olup, karar tarafımızdan temyiz edilmiştir. Yargıtay 18 HD’nin 03.10.2013 tarihli ilamında ‘sözü edilen kat malikleri kurulu toplantısına katılarak olumlu oy kullanan tüm bağımsız bölüm maliklerinin davalı sıfatı ile davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği’ hususu bozma sebebi yapılmıştır. Dahili davalı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. vekili bozma kararına karşı 27.08.2014 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmuş olup, dosya Yargıtay’dadır. İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/147 E. Davacı : Halil Kurşun Davalı : Şişli İlçesi, Hürriyet Pasajı / kayıtlı bölüm malikleri adına apartman yönetimi Konu : Eski hale getirme Davacı, (İstanbul 4 Nolu Şubenin bulunduğu) Hürriyet Pasajının tastikli mimari projesinde zemin katta pasajın kavşak noktasında büfenin yer aldığını, projeye uygun olarak eski hale getirme ile büfenin kurulmasını talep etmektedir. Mahkemece, tapu kayıtlarına göre dahili davalılara tebligat yapılmakta olup, 14.10.2014 tarihli oturumda takip edilmeyen davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacının 16.10.2014 tarihli yenile149 me dilekçesi üzerine, tayin olunan duruşma günü 03.02.2015’tir. Bakırköy 9. İş Mahkemesi 2012/599 E. Davacı : Yasemin Işık Davalı : MEB/Halil Vedat Fıratlı İlköğretim Kurumu Müdürlüğü Konu : İşe iade İşe iade istemli açılan davanın 16.04.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 22 HD’nce 20.10.2014 tarihinde karar onanmıştır. 19.11.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuş, henüz resmi bir cevap verilmemiştir. Bakırköy 31. İş Mahkemesi 2013/816 E. Davacı : Ümit Açar Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade İşe iade istemli açılan davanın 04.06.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 11.12.2014 tarihinde karar onanmıştır. Dosyanın Yargıtay’dan dönüşü ve onama ilamının tebliği beklenmektedir. Bakırköy 7. İş Mahkemesi 2013/326 E. Davacı : Murat Aras Davalı : Electroworld İç ve Dış Tic. A.Ş Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı (sendikal tazminatlı) verilmiş, Yargıtay 9. HD’nin 16.10.2014 tarihli onama kararı gereği, 24.11.2014 tarihinde işverene müracaatta bulunulmuştur. İşe iade karar sonrası alacakların ödenmesi beklenmektedir. Bakırköy 23. İş Mahkemesiİ 2013/662 E. Davacı : Ömer Kerem İlimsever Davalı : Electroworld İç ve Dış Tic. A.Ş Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece 16.07.2014 tarihinde işe kararı (sendikal tazminatlı) verilmiş olup, 150 işverenin temyizi bulunmaktadır. 10.11.2014 tarihinde dosya Yargıtay’a sevk edilmiştir. Bakırköy 16. İş Mahkemesi 2013/259 E. Davacı : Ünal Kargin Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. Konu : Alacak Kıdem ve ihbar tazminat istemli davanın 19.12.2014 tarihli oturumunda davanın kabulüne karar verilmiş olup, gerekçeli karar beklenmektedir. İşverenin 22.12.2014 tarihli temyiz başvurusu bulunmaktadır. Bakırköy 16. İş Mahkemesi 2013/616 E. Davacı : Habip Kocakaya Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. Konu : Alacak Kıdem ve ihbar tazminat istemli dava karar aşamasında olup, duruşma tarihi 10.03.2015’tir. İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi 2013/502 E. Davacı : Raif Harputlu Davalı : MEB/Validebağ Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi, Öğretmen Huzurevi ve Kültür Merkezi Konu : İşe iade Davacının iş akdinin feshinin sendikal sebebe dayalı olduğu gerekçesi ile işe iade istemli dava açılmıştır. Yerel mahkemece işe kararı verilmiş, tarafımızdan ‘sendikal tazminat’ yönünden, davalı tarafça esastan karar temyiz konusu yapılmış olup, Yargıtay 9. HD’nin 20.05.2014 tarihli bozma kararında, ‘sendikal nedene dayalı fesih iddiasının araştırılması’ gerektiği vurgulanmıştır. Bozma kararı sonrası sendikaya müzekkere yazılmıştır. Duruşma tarihi 10.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/90 E. Davacı : Hidayet Melek Kefal Davalı : Raif Harputlu vs. Konu : Manevi tazminat MEB’na bağlı İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü Validebağ Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi’nin eski kurum müdürü olan dava151 cı, davalılar (Raif Harputlu -kurum eski muhasebecisi ve diğer çalışanlar) aleyhine manevi tazminat istemli dava açmıştır. Dosyada deliller toplanmış, mahkemece gerekli görülmesi halinde tanık dinlenilmesi safahatındadır. Duruşma tarihi 03.03.2015’tir. 6-İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi 2013/306-310 arası Davacı : Bahriye Tokluoğlu vs. Davalı : MEB / Göztepe İlköğretim Okulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar (Bahriye Tokluoğlu, Güllü Bakır, Aysel Yavuzpayı, Veli Kınık, Senem Yumuşak) için işe iade istemli açılan davanın 19.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 08.04.2014 tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz Yargıtay’dadır. İstanbul 3. İş Mahkemesi 2013/356-360 arası Davacı : Semra Demirel vs. Davalı : MEB / Aksaray Mahmudiye İlköğretim Kurumu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar (Semra Demirel, Fadime Pelitli, Kamil Demirel, Ali Erşahin, Durmuş Yükler) için işe iade istemli açılan davanın 27.02.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 25.06.2014 tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz Yargıtay’dadır. Dava açanlar arasında bulunan Vahdettin Kavarkurt, davasından feragat etmiştir. İstanbul 4. İş Mahkemesi 2013/280-283 arası Davacı : Ayfer Beyaztaş vs. Davalı : MEB / Tevfik Fikret İlkokulu/Ortaokulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar (Ayfer Beyaztaş, Hayrettin Beyazta, Ataman Özten, Munise Alev Öztürk, Fatma Akıskalı) için işe iade istemli açılan davanın 26.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce 152 29.04.2014 tarihinde yerel mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Maddi hatanın düzeltilmesi istemimiz henüz Yargıtay’dadır. Munise Alev Öztürk yönünden, Yargıtay 9 HD’nin ‘kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu’ gerekçesi ile verilen bozma kararına uyularak yerel mahkemece 14.10.2014 tarihinde hüküm kurulmuştur. Dosya Yargıtay’dadır. Bakırköy 31. İş Mahkemesi 2013/850-851 arası Davacı : Erkan Sevin - Hasan Genç . Davalı : MEB / Halil Vedat Fıratlı İlkokulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 18.06.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi bulunmaktadır. Bakırköy 15. İş Mahkemesi 2013/368-370 arası Davacı : Hayrettin Sezgin-Aziz Özdoğan Davalı : MEB / Halil Vedat Fıratlı İlkokulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 17.06.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi bulunmaktadır. İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi 2014/393-394-395 arası DavacıI : Yeşim Akıncı-Ayhan Bakır-Burhan Ünal Davalı : MEB / Göztepe İlköğretim Okulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 11.12.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi bulunmaktadır. İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi 2012/292 E. Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası Davalı : Danone Tikveşli Gıda İçecekler San.ve Tic. A.Ş. Konu : İşkolu tespitine itiraz ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 28.07.2012 tarihli RG.’de yayınlanan 28.07.2012 tarih ve 2012/45 sayılı Danone Tikveşli Gıda İçecekler San.ve Tic. A.Ş. işyerinde yapılan işlerin 4 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz ettiğimiz dava153 nın 04.06.2014 tarihli oturumunda feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. İstanbul 13. İş Mahkemesi 2011/1079 E. Davacı : Hizmet İş Sendikası Davalı : ÇSGB / Beltaş / Tez-Koop-İş Sendikası ve diğer sendikalar Konu : İşkolu tespitine itiraz ÇSGB’nın 16.11.2011 tarihli RG.’de yayınlanan 2011/119 sayılı Beltaş Beşiktaş Belediyesi İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş.’nin kültür merkezi işyerlerinde yapılan işlerin 17 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz edilen davanın 16.09.2014 tarihli oturumunda red kararı verilmiş olup, davacı sendikanın temyizi bulunmaktadır. Dosya 26,12,2014 tarihinde Yargıtay’a sevk edilmiştir. İstanbul 10. İş Mahkemesi 2013/89 E. Davacı : Tez-Koop-İş Sendikası Davalı : ÇSGB / IMKB-BİST /ve diğer sendikalar Konu : İşkolu tespitine itiraz ÇSGB Çalışma Genel Müdürlüğü’nün 22.03,2013 tarihli RG.’de yayınlanan 22.03.2013 tarih ve 2013/12 sayılı İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yapılan işlerin niteliği itibariyle İşkolları Yönetmeliğinin 9 sıra numaralı işkoluna girdiğine dair tespit kararına itiraz ettiğimiz davanın 13.02.2014 tarihli oturumda reddine karar verilmiştir. Karar tarafımızdan temyiz edilmiştir. Yargıtay 9 HD’nce onanmıştır. İstanbul 81. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/723 E. Müştekiler : Tez-Koop-İş Sendikası / Selahattin Karakurt Şüpheli : Hasan Okumuş Suç : Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret Şüphelinin internet vasıtasıyla sendika yöneticileri, İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı aleyhine hakaret içerir iletiler paylaşması nedeniyle yapılan şikayet üzerine açılan ceza davasında tanıklar dinlenecek olup, duruşma tarihi 26.03.2015’tir. İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesi 2014/248 E. Davacı : İdris Polat Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası 154 Konu : Şube yönetim kurulu kararının iptali Davacı ‘işyeri sendika temsilciliği’ görevinden alınmasına ilişkin İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile dava açmış olup, tanık safahatında olan davanın duruşma tarihi 17.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi 2014/495 E. Davacı : Hasan Kılıçlı Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Şube yönetim kurulu kararının iptali Davacı ‘işyeri sendika baş temsilciliği’ görevinden alınmasına ilişkin İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile dava açmış olup, tanık safahatında olan davanın duruşma tarihi 05.03.2015’tir. Bakırköy 28. İş Mahkemesi 2014/211 E. Davacı : Muharrem Özdemir Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Delege seçimlerine itiraz Davacı, İstanbul Sefaköy-CarrefourSa mağazasında 01.06,2014 tarihinde yapılan delege seçimlerine itirazda bulunmuş ise de 28.10.2014 tarihli feragat dilekçesi vermiştir. Mahkemece 28.10.2014 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/495 E. Davacı : Zeynep Bölükbaş / Cemal Yücel (feragat) Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Delege seçimlerine itiraz Davacı 27.05.2014 tarihinde İstanbul 1 Nolu Şube binasında yapılan delege seçimlerine itirazda bulunmuş olup, davacı tanıkları dinlenmiş, 17.02.2015 tarihli oturumda davalı tanıkları dinlenecektir. Davacılar Yetkin Kaluç ile Erol Mert’in İstanbul 23. İş Mahkemesinin 2014/29 E.’na kayden açtıkları, İstanbul 1 Nolu Şubenin 20. Olağan Genel Kurulunun tüm sonuçları ile birlikte iptaline ilişkin dava dosyasının birleştirilmesine 03.09.2014 tarihinde karar verildiğinden, bu davada İstanbul 1 İş Mahkemesinin dava dosyası üzerinden yürümektedir. 155 İstanbul 17. İş Mahkemesi 2014/687 E. Davacı : Zeynep Bölükbaş Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Şube yönetim kurulu kararının iptali Davacı ‘işyeri sendika temsilciliği’ görevinden alınmasına ilişkin İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu kararının iptali istemi ile dava açmış olup, duruşma tarihi 05.05.2014’tür. İstanbul 11. İş Mahkemesi 2014/333 E. Davacı : Tamer Kalenderoğlu Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli açılan davanın 25.09.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi bulunmaktadır. Bakırköy 10. İş Mahkemesi 2014/244 E. DavacıI : Yılmaz Deringül Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli açılan davanın 17.12.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının 25.12.2014 tarihli temyizi bulunmaktadır. Gerekçeli karar beklenmektedir. Lüleburgaz İş Mahkemesi 2013/145 E. Davacı : Niyazi Yıldırım Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz.Tic.Loj.ve Gıda San. A.Ş. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli açılan davanın 24.12.2013 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine, Yargıtay 9 HD’nce ‘işyerinde uzman bilirkişi heyeti eşliğinde inceleme yapılması gerektiği’ bozma sebebi yapılmış, bozma sonrası 30.01.2015 keşif günü olarak belirlenmiştir. Duruşma tarihi 24.02.2015’tir. Keşan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/272 E. Davacı : Mehmet Güler Davalı : Tesco Kipa Kitle Paz.Tic.Loj.ve Gıda San. A.Ş. 156 Konu : İşe iade İşe iade istemli açılan davada davalı tanığının talimat cevabı beklenmektedir. Duruşma tarihi 28.01.2015’tir. İstanbul 5. İş Mahkemesi2013/740 E. Davacı : Mustafa Tepe Davalı : SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Konu : Alacak Kurumun Şişli adresindeki SSK İlaç Fabrikasında depocu olarak görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesi hükümleri kapsamında ödenmeyen ‘mali sorumluluk tazminatı’ dava konusu yapılmıştır. 05.10.2011 tarihli oturumda davanın kabulüne karar verilmiştir. Eksik inceleme yönünden bozma kararı sonrasında yargılama devam etmekte olup, duruşma tarihi 04.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi 2013/210 E. Davacı : Bihter Cengiz Davalı : Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. Konu : Alacak Kıdem ve ihbar tazminat istemli açılan davanın 18.12.2014 tarihli oturumunda davanın kabulüne karar verilmiş olup, gerekçeli karar beklenmektedir. İşverenin 22.12.2014 tarihli temyiz başvurusu bulunmaktadır. İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi 2014/206 E. Davacı : Sadık Ece Davalı : Migros TAŞ. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli açılan davanın 06.11.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece işe iade kararı verilmiştir. Davalının temyizi bulunmaktadır. Dosya 29.12.2014 tarihinde Yargıtay’a sevk edilmiştir. İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi 2013/480 E. Davacı : Mahmut Uzun Davalı : Migros TAŞ. Konu : Alacak Kıdem ve ihbar tazminat istemli açılan davada davalı tanıklarının talimat sonuçları beklenmekte olup, dosya bilirkişi safahatında157 dır. Duruşma günü 05,03,2015’tir. İstanbul 18. İş Mahkemesi 2013/922-923 E. Davacı : İbrahim Bağcan-Kazım Bakır Davalı : Migros TAŞ. Konu : İşe iade Davacılar için işe iade istemli açılan davanın 16.12.2014 tarihli oturumunda yerel mahkemece İbrahim Bağcan yönünden işe iade, Kazım Bakır yönünden ise red kararı verilmiştir. Davalı İbrahim Bağcan dosyasını temyiz ederken, üyemiz Kazım Bakır adına takip edilen dosya tarafımızdan temyiz edilmiştir. Gerekçeli kararlar beklenmektedir. Kazım Bakır dosyasındaki vekillik görevinden istifa edilmiştir. İstanbul 8. İş Mahkemesi 2014/668 E. Davacı : Ebru Ören Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Davacı için işe iade istemli açılan davanın 25.12.2014 tarihli oturumunda mahkemenin red kararı, 26.12.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. Gerekçeli karar beklenmektedir. İstanbul 15. İş Mahkemesi 2014/45 E. Davacı : Ertan Yeterler Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Dava tanık dinlenilmesi safahatında olup, duruşma tarihi 04.02.2014’tür. İstanbul 16. İş Mahkemesi 2014/582 E. Davacı : Cumhur Akar Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade Davalı tanıkları dinlenmiş olup, 05.02.2014 tarihli oturumda davacı tanıkları dinlenecektir. Gebze İş Mahkemesi 2013/832 E. Davacı : Zafer Yalçınpınar Davalı : TÜBİTAK 158 Konu : İşe iade TÜBİTAK TÜSSİDE’de araştırmacı olarak çalışan davacı için ikame edilen işe iade davası bilirkişi safahatında olup, rapor beklenmektedir. Duruşma tarihi 12.02.2015’tir. İstanbul 15. İş Mahkemesi 2014/191 E. Davacı : Niyazi Geçgül Davalı : MEB/Cankurtaran Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Konu : Alacak TİS’ten kaynaklı ilave tediye alacaklarının tahsilini teminen ikame edilen davada bilirkişi raporu alınmış, dosya karar aşamasındadır. Duruşma tarihi 26.02.2015’tir. Bakırköy 15. İş Mahkemesi 2014/136 E. Davacı : Zafer Asilbay Davalı : MEB /Halil Vedat Fıratlı İlkokulu/Ortaokulu Müdürlüğü Konu : İşe iade Bir kısım taraf tanıklarının dinleneceği duruşma tarihi 10.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi 2014/161 E. Davacı : Suat Binikli Davalı : Migros TAŞ. Konu : İşe iade Davalının performans kayıtlarını sunmasını müteakip, dosya bilirkişiye sevk edilecektir. Duruşma tarihi 20.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi 2014/162 E. Davacı : Deniz Kardaş Davalı : Migros TAŞ. Konu : İşe iade Davalının performans kayıtlarını sunmasını müteakip, dosya bilirkişiye sevk edilecektir. Duruşma tarihi 20.02.2015’tir. İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi 2014/310 E. Davacı : Önder Karagöz Davalı : Migros TAŞ. 159 Konu : İşe iade Taraf tanıklarının talimat cevapları beklenmekte olup, duruşma tarihi 05.03.2015’tir. İstanbul 9. İş Mahkemesi 2014/658 E. Davacı : Kamuran Çelik Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak Gemi adamı olarak görev yapan davacıya toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fazla mesai ve sair alacaklarının ödenmemesi sebebiyle açılan davada 04.03.2015 tarihli oturumda taraf tanıkları dinlenecektir. İstanbul 9. İş Mahkemesi 2014/659 E. Davacı : Doğan Akyıldız Davalı : İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak Büro personeli olarak görev yapan davacıya ücret farklarının toplu iş sözleşmesine uygun olarak ödenmemesi sebebiyle açılan dava dosyası, bilirkişi safahatında olup, duruşma tarihi 04.03.2015’tir. Bakırköy 6. İş Mahkemesi 2014/624 E. Davacı : Kemal Burgaç Davalı : MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Konu : İşe iade 23.12.2014 tarihinde açılan işe iade davası henüz tensip aşamasında olup, duruşma tarihi 20.02.2815’tir. İstanbul 4. İş Mahkemesi 2014/544 E. Davacı : Hulusi Uğurcan vs. Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Alacak H.Uğurcan’ın İstanbul 5. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2014/10679 E. sayılı dosyasından maaş ve ikramiye toplamı açıklamasıyla 712,420-TL talepte bulunması ve icra dosyasına yapılan vaki itiraz nedeniyle ikame edilen itirazın iptali davasında, Mahkemece 18,09,2014 tarihli ilk oturumda, dava dilekçesinin mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı, 25,09,2014 160 tarihli temyiz talebinden feragat ettiğini beyanla, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir. İstanbul 4. İş Mahkemesi 2014/586 E. (Y.9 HD.2014/35304 E.) Davacı : Hulusi Uğurcan, Hüseyin Yüksel, Selahattin Aydın, Abdurrahman Tetik Davalı : Tez-Koop-İş Sendikası Konu : Genel kurul kararının iptali Davacıların, İstanbul 1 Nolu Şubenin 20. Olağan Genel Kurulunun iptali istemiyle açtıkları davanın 18.09.2014 tarihli oturumunda, Mahkemece ‘davacılardan Hulusi Uğurcan ve Hüseyin Yüksel’in sendika üyesi olmadıkları, diğer davacılar Selahattin Aydın ile Abdurrahman Tetik’in İstanbul 1 nolu şube üyesi olmadıklarının belirlendiği, dava açma şartı bulunmadığı’ gerekçesine dayalı olarak red kararı verilmiştir. Davacıların temyizi üzerine dosya 24.11.2014 tarihinde Yargıtay’a sevk edilmiştir. İstanbul 1. İş Mahkemesi 2014/906-919 arası Davacı : Şerafettin Öztürk vs. Davalı : İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konu : Alacak İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı Baltalimanında çalışan üyelerimiz adına giyim yardımı davaları açılmış olup, dosya tensip aşamasındadır. İlk duruşma tarihi 07.04.2015’tir. 161 İZMİR BÜROSU Av. SUAT ÇETİNKAYA Davacı Davalı Mahkemesi - Dosya No: Konusu - Süreç 1- Suna Sanem Özdemir Güney Ege Kalkınma Aj. Denizli 1. İş Mah. 2011/900 E. 2012/330 K. İşe İade (Ret) Kesinleşti 2- Özkan Taş-Şeref Bacaksız Tez-Koop-İş Sendikası Muğla 1.Asliye Huk 2011/1721 E. Yetkisizlik 3-Hayati Doğru Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 9.İş Mah. 2011/793 E. 2012/463 K. Kısmen Kabul 4-Gökhan Göy Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 9.İş Mah. 2011/793 E 2012/463 K. Kısmen Kabul (Sonrası bozma kararı) 5-Ertuğrul Menekşe Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 4.İş Mah. 2012/113 E. 2013/33 K. İşe İade-Geçerli Fesih, Haksız Fesih 6-Ömer Deniz Tesco Kipa A.Ş İzmir 6.İş Mah. 2012574 E. 2013/294 K. Geçerli Fesih-Haksız Fesih 7-İbrahim Babalı Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 4.İş Mah. 2012/112 E. 2013/152 K Geçerli Fesih-Haksız Fesih 8-Yüksel Aksoy Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 7. İş Mah. 2012/328 E. 2012//832 K Yetkisizlik 9-Tez-Koop-İş Sendikası Tesco Kipa A.Ş İzmir 12.İş Mah. 2012/646 E. 2012/37 K Yetkisizlik (Karşıyaka Mahkemelerine) 10-Uğur Tekin Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/17E. 2014/50K İşe İade Kabul 11-Tez-Koop-İş Sendikası Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 1.İş Mah. 2012/218 E. 2013/271 K Konusuz kalan davada karar verilmesine.. 12-Hayati Doğru Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 9.İş Mah. 2013/150. 2013/120 E Kısmen Kabul 13-Gökhan Göy Tesco Kipa A.Ş İzmir 6.İş Mah. 2013/447 E. 2013/597 E İşe İade (Kabul) 14-Seçkin Soyer Tesco Kipa A.Ş Karşıyak 4.İş Mah. 2013/153 E.2014/255 K İşe İade (Kabul) 15-Kemal Turan Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 4.İş Mah. 2014/123 Esas Yetkisizlik (Ankara) 16-Oytun Eylem Doğmuş Güney Ege Kalkınma A. Denizli 1.İş Mah. 2011/917 E. 2012/675 K İşe İade (Kabul) 17-Burak Aras Elektro World Denizli 2.İş Mah. 2013/267 E İşe İade (Duruşma Tarihi:16.01.2015) 18-Dilek Öngün Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 10.İş Mah. 2013/279 E İşe İade (Kabul) 19-Caner Top Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 3.İş Mah. 2011/333 E Kısmen Kabul 20-Tuğrul Çan Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 5.İş Mah. 2011/802 E.2013/227 K Kısmen Kabul 21-Emel Şentürk Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 5.İş Mah. 2011/801 E.2013/226 K Kısmen Kabul 22-Caner Fırat Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 8.İş Mah. 2011/774 E.2013/22 K Feragat 23-Dilek Ongun Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 9.İş Mah. 2013/324 E.2014/323 K Hizmet Tespiti Kabul 24-Tamer Yiğit Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 1.İş Mah. 2014/271 E Kıdem İhbar Tazminatı Duruşma Tar: 25.03.2015 25-Rahmi Tezcan Tez-Koop-İş Sendikası Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/392 E Tazminat Duruşma Tar:23.02.2015 26-Bedriye Er Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/65 E İşe İade (Kabul) 27-Suat Lomluoğlu Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 1.İş Mah. 2013/18 E İşe İade (Kabul) 28-Ertuğrul Menekşe Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 2.İş Mah. 2014/83 E Kıdem İhbar (Kabul) 29-Abdülvahit Aydın Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 2.İş Mah. 2013/173 E İşe İade (Kabul) 30-Tamer Yiğit Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 2.İş Mah. 2012/250 E İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih 162 Davacı Davalı Mahkemesi - Dosya No: Konusu - Süreç 31-Hakkı Murat Aydın Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 2. İş Mah. 2012/247 E İşe İade (Ret) 32-Necdet Yalçınkaya Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 3.İş Mah. 2014/345 E (Kıdem İhbar Tazminatı) Duruşma:18.03.2015 33-Ömer Deniz Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/383 E İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih 34-Necdet Yalçınkaya Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 3.İş Mah. 2013/9 E İşe İade-Geçerli Fesih. Haksız Fesih 35-Ali Timuçin Tetik Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 3.İş Mah. 2011/422 E İşe İade (Kabul) 36-Aykan Aşcı Şok Marketleri A.Ş Uşak 1.İş Mah. 2012/681 E.2014/114 K İşe İade (Red) 37-Tez-Koop-İş Sendikası Şok Marketler Yetkilileri Uşak 3.Sulh C. Mah. 2012/62 E.2013/488 K Sendikal Hak.Kul.Engel. Beraat (Yargıtay’da) 38-Betül Görgün Media Market Aydın 2.İş Mah. 2013/440 E İşe İade Duruşma: 09.02.2015 39-Tez-Koop-İş Sendikası Tesco Kipa Yetkilileri Torbalı 1.Asliye Ceza 2010/298 E Beraat (Yargıtay’da) 40-Mevlüt Çınar Tesco Kipa A.Ş Karşıyaka 4.İş Mah. 2013/202 Esas İşe İade Duruşma: 26.12.2013 ADANA BÜROSU Av. ABBAS BİLGİLİ Davacı Davalı Mahkemesi - Dosya No: Konusu - Süreç 1- Veys Garani Ertuğrul Groseri Adana 2.İş Mah. 2011/1104 Alacak 10/03/2015 tarihinde duruşması var. 2- Murat Taşçı ŞOK Market Mersin 2.İş Mah. 2011/1202 İşe İade Kısmen kabul. Yargıtay’da. 3- Emine Neslihan Kaya Şok Market Gaziantep İş Mah. 2011/594 Alacak. Kısmen kabul. Yargıtay’da. 4- Dilek Keser Şok Market Gaziantep İş Mah. 2011/589 İşe İade Kabul. Yargıtay’da. 5- Ali Çelik Migros Tic.A.ş Erdemli 1.Asliye Hukuk 2013/108 İşe İade Kabul. Yargıtay’da. 6- Kenan Kansu Migros Tic.A.Ş Mersin 2.İş Mah. 2014/400 Alacak 03/02/2015 Tarihinde duruşması var. 7- Zeynel Şahin Carrefoursa Mersin 5.İş Mah. 2014/24 Alacak. Ret. Yargıtay’da. 8- Filiz Özer Migros İskenderun 1.İş Mah. 2014/151 İşe İade. Kabul. Yargıtay’da. 9- Hidayet Karakuş Makine M.O. İskenderun 2.İş Mah. 2014/22 İşe İade. Kabul. Yargıtay’da. 10- Şebnem Şahin Carrefoursa Mersin 3.İş Mah. 2014/369 Alacak. 28/01/2015 Tarihinde duruşması var. 11- Emrah Koçak Carrefoursa Mersin 4.İş Mah. 2014/91 İşe İade. Ret. Yargıtay’da. 12- Hakan Şallı TESCO KİPA Mersin 4.İş Mah. 2013/184 İşe İade. Kabul. Yargıtay’da. 13- Hasan Balcı MS İSTANBUL Adana 3.İş Mah. 2015/36 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 14- Ayfer Cengiz MS İSTANBUL Adana 5.İş Mah. 2015/44 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 15- Nalan Yanardağ MS İSTANBUL Adana 7.İş Mah. 2015/36 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 16- Selahattin Radar MS İSTANBUL Adana 3.İş Mah. 2015/35 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 17- Yelda Beyazgül Kökü MS İSTANBUL Adana 4.İş Mah. 2015/43 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 18- Önder Birsözü MS İSTANBUL Adana 6.İş Mah. 2015/36 İşe İade. Yeni dava duruşma günü tebliğ edilmedi. 163 ULUSLARARASI İLİŞKİLER B ilimsel ve teknolojik gelişmelerin etkisi ve iletişim olanakları sayesinde, toplumsal, ekonomi ve kültürel anlamda dünya çapında bir etkileşim söz konusu olmuş ve sorunlar sınır ötesi bir anlam kazanmıştır. Bu yapı içerisinde sendikaların, küreselleşen sorunlar karşısında kayıtsız kalması, ulusal sınırlar içine kapanan ilişkilerle sorunlarını çözmeye çalışması olanaklı değildir. Dünya işçilerinin var olan ortak sorunları ile mücadele etme yolunda, uluslararası dayanışma ve birliğin sağlanması ve birlikte hareket etme zorunluluğu sendikal harekette uzun yıllardır önemli yere sahiptir. Tüm dünyayı esip kavuran neo-liberal politikalara karşı işçi sınıfının korunabilmesi için, uluslararası bir çaba gerekmektedir. Sendikamız, çalışmalarına bu bilinç ile devam etmektedir. Sadece kendi sorunları içerisinde sınırlı bir sendikacılık fikrini reddeden sendikamız, gerek ülkemizdeki diğer işkollarında çalışan işçilerin, gerekse de dünya işçilerinin sıkıntılarını takip ederek bu sorunlara çözüm arayışı içinde hareket etmektedir. İşçi sınıfının sorunları, her ne kadar kültürlerarası farklılıklar gösterse de, hakim ekonomik politikaların dayatmaları ve hükümetlerin politikaları altında pek çok ortak tarafa sahip olmaktadır. Bu ortak 164 sorunların, ancak topyekûn mücadele ile aşılabileceği açıktır. Kalabalık kitlelerin kararlı sesi, hakların kazanılmasında ve korunmasında, haksızlıklara karşı çıkılmasında en etkili araçlardan biridir. Sendikal mücadele içinde uluslararası ilişkilerin güçlü olması ayrıca, deneyim ve bilgi paylaşımı sağlaması açısından çok önemlidir. Dünyada hakim olan ekonomik politikaların olumsuz etkilerinin ekonomik ve toplumsal yapıda ve işçi sınıfı üzerinde nasıl sonuçlar yaratacağının erken görülmesi, kamuoyunun uyarılması ve olumsuzluklardan korunulması konusunda çalışmalar yapılması açısından büyük öneme sahiptir. Farklı ülkelerdeki sendikalarla deneyim alışverişini sağlamak, ortak istemleri belirleyerek çözüm stratejileri geliştirmek, örgütlü mücadele üzerindeki tehditlere karşı göğüs germek ve dünya işçilerinin güçlerini birleştirmesini sağlamak, uluslararası sendikal örgütlerle iletişimin güçlü tutulmasından geçmektedir. Tez-Koop-İş Sendikası, uluslararası sendikal örgütlerle var olan ilişkilerini daha da ileri götürmek amacı ile bu dönem boyunca özetle aşağıdaki çalışmaları yapmıştır: UNI AVRUPA TİCARET KONGRESİ Avrupa'da market ve perakende işkolunda örgütlü sendikaların delegeleri 9-10 Haziran 2011 tarihinde İspanya'nın başkenti Madrid'te UNI Avrupa Ticaret Kongresi için biraraya geldi. Avrupa'nın dört bir yanından 200'den fazla katılımcının yer aldığı Konferans'a Tez-Koop-İş Sendikası'nı temsilen Genel Sekreter Hakan Bozkurt ve Uzman Çağdaş Gemici katıldı. İspanya Hükümeti'nin mağaza açılış saatlerini kuralsızlaştırmaya çalıştığı kritik bir dönemde toplanan Kongre'de, yoğun olarak geç/gece/tatil ve pazar günü çalışmalarını kapsayan fazla çalışma saatleri tartışıldı. Delegeler, işçiler ve küçük işletmeler üzerinde baskı kuran büyük perakende şirketlerini oybirliğiyle kınadıklarını bildirdi. Kongre'de ayrıca Avrupa Parlamentosu üyesi ve birkaç işveren temsilcisi de katılımcılara seslendi. Kongre, dört yıl için UNI Avrupa Ticaret faaliyetlerine öncülük edecek bir eylem planını da kabul etti. "Engelleri aşacağız" temasıyla oluşturulan eylem planının dayandığı öncelikler şu şekilde 165 belirlendi: • Ticaret işkolundaki sendika örgütlenmesinin artırılması, • Genç ve yaşlı işgücünün kapsanmasını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması, • Ticaret işkolundaki istihdamın nitelikli hizmetlere dayalı nitelikli işlerden oluşmasının sağlanması, • Avrupa İş Konseyleri'nin işlevselliğinin ve ağ oluşturma kapasitesinin artırılması. GENÇ SENDİKACILARIN İZMİR ÇEŞME'DE BULUŞMASI Sendikamızın da üyesi olduğu UNI Küresel Sendikası'nın Avrupa Gençlik Örgütü, her yıl genç aktivistlerin sendikal eğitimi için düzenlediği Yaz Okulu programını bu yıl 21-25 Haziran 2011 tarihleri arasında ülkemizde gerçekleştirdi. Avrupa'nın dört bir yanından gelerek İzmir Çeşme Ilıca Otel'de Yaz Okulu'na katılan genç sendikacılar, dört gün boyunca sendikal becerilerin geliştirilmesi konusunda eğitim alarak edindikleri bilgileri uygulama fırsatı buldu. Bu yıl altıncısı düzenlenen Yaz Okulu'na Türkiye'den sendikamız Tez-Koopİş'in yanı sıra Koop-İş ve Basisen sendikaları katıldı. Tüm Avrupa'dan katılımcılarla oluşturulan uluslararası seminer ortamında benzetim çalışmaları, video eğitimi, örnek olay incelemeleri ve tartışma grupları gibi etkileşimli eğitim yöntemlerinin üzerinden yeni edinilen becerilerin uygulaması yapıldı. Genç sendikacıların iletişim, temsil ve müzakere becerilerini geliştirmeye odaklanan ve gelenekselleşen Yaz Okulu Programı hedeflerini şu şekilde sıraladı: • Sendikal hareketi gençlik ve iyi eğitimli liderler aracılığıyla güç-lendirmek. • UNI Avrupa üyeleri içinde genç işçileri ilgilendiren ana konuları ele almak. • UNI Avrupa'ya üye sendikaların yapıları ve etkinliklerine dönük olarak genç işçilerin etkin katılımını artırmak. • Genç sendikacıların kendine güvenlerini artırmak, müzakere be-cerilerini geliştirmek, temsil-iletişim becerilerini artırmak ve kişisel hedef ile amaçların tanımlanmasına katkıda bulunmak. 166 ILO VE UNI ORTAKLIĞINDA EĞİTİM SEMİNERİ Sendikamız 21-23 Eylül 2011 tarihleri arasında Makedonya'nın Ohrid kentinde gerçekleştirilen "Sosyal Diyalog ve ticaret sektöründe örgütlenen üyeler" başlıklı bölgesel seminere katıldı. Ticaret Sektöründe Sosyal Diyalogun Güçlendirilmesi adı altında kapasite geliştirme projesi olarak oluşturulan, UNI Avrupa Ticaret ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında Uluslararası Eğitim Merkezi'nin İşçi Etkinlikleri Programı 'na Avrupa Birliği'ne yeni üye ve aday ülkelerde ticaret sektöründe örgütlenen sendikaların temsilcileri katıldı. Makedonya, Türkiye, Slovakya, Malta, Sırbistan ve Bosna Hersek sendikalarından toplam 30 katılımcıyla gerçekleştirilen seminerde ülke temsilcileri ile ILO ve UNI temsilcileri birer sunum gerçekleştirdi. Çalışma saatleri, fazla çalışma, toplu sözleşme müzakere süreçleri, tatil çalışmaları, çokuluslu şirketlerde örgütlenme, UNI kararları, küreselleşme ve işçi hakları, örgütlenmede sendikal stratejiler, ILO sözleşmelerinin uygulanması gibi birçok konuda sendika temsilcileri yaşadıkları deneyimleri aktarma ve tartışma fırsatı buldu. Seminere Tez-Koop-İş Sendikası'ndan Adana Şube Başkanı Hülya Özcan, İzmir Şube Denetleme Kurulu üyesi Nevin Karabulut ve Uzman Çağdaş Gemici katıldı. "Sosyal Diyalog ve ticaret sektöründe örgütlenen üyeler" başlığını taşıyan ve bölge etkinliklerinin üçüncüsü olan seminerde Eğitim yöntemleri, teorik yaklaşımların yanında pratik çalışmalar ve etkinlikler de gerçekleştirildi. UNI AVRUPA KONGRESİ Sendikamızın üyesi olduğu UNI Küresel Sendikası'nın Avrupa seksiyonunun Genel Kongresi 3-5 Ekim 2011 tarihlerinde Fransa'nın Toulouse kentinde gerçekleştirildi. UNI'ye üye Fransız sendikalarının evsahipliğinde düzenlenen Kongre'ye Sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Aydın delege olarak katıldı. Ticaret, Finans, Banka, Sigorta, Temizlik, Güvenlik, Bilişim, Medya, Grafik, Güzel Sanatlar, Turizm gibi işkollarında örgütlü, UNI'ye üye Avrupa sendikalarının yaklaşık 900 katılımcısıyla gerçekleştirilen Kongre, "Sendika, 167 Vizyon, Eylem" temasıyla ön plana çıktı. Geçmiş dört yıllık dönemin başlıklar halinde ele alındığı Kongre'de gelecek dört yıllık dönemde görev yapacak organların üyeleri de belirlendi. Delegeler Kongre'deki konuşmalarında ağırlıklı olarak Avrupa'da derinden hissedilen ekonomik krizin olası sonuçlarına odaklandı. Krizle birlikte Avrupa Birliği'nin dayattığı kemer sıkma politikalarına geçmişten alışık olunduğuna değinen konuşmacılar, ortaya konulan kurtarma paketlerinin daha fazla yıkıma yol açacağını belirttiler. Sendikaların görmek istedikleri Avrupa için vizyonlarını ortaya koyması gerektiğini belirten katılımcılar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde sendikaların seslerinin daha gür çıkarabilmesinin ve harekete geçebilmesinin hayati önemde bir konu olduğu vurgulandı. UNI Avrupa için bunun bir amaç olarak değerlendirilmesi gerektiğinin ve UNI'nin Avrupalı işçilerin hayallerinin gerçekleşmesi yolunda önemli bir sorumluluğa sahip olduğunun altı çizildi. Konuşmaların ortaklaştığı nokta, Avrupa Sosyal Modeli'ni emekçilerin talepleri doğrultusunda hayata geçirmek olarak belirlendi. Kongre'de ayrıca 2011 bahar döneminde UNI tarafından tüm dünyada başlatılan ve kadınların sendikal yaşama daha fazla katılımlarını ve yönetim kademelerinde görev almalarını hedefleyen unifor Kampanyası'na imza veren sendika yöneticilerinin sertifika ve teşekkür belgeleri verildi. Sendikamız adına kampanyaya imza veren Genel Başkan Osman Gürsu'nun yerine belgeyi Genel Sekreter Hakan Bozkurt aldı. Kongre süresince Etkinlik Raporu, Belgeler Kurulu Raporu, Mali ve Denetim Raporu, Kadınların UNI Avrupa Yönetimi'ne katılımını artıracak tüzük değişikliği, "Avrupa Sosyal Modeli", "Avrupa Boyutu İçin Endüstriyel İlişkiler" "Tabanın Harekete Geçirilmesi" , "Amaca Uygun Bir UNI Avrupa" başlıklı gündem maddeleri delegelerce kabul edildi. Kongre sonunda yapılan oylamada Alman ver.di Sendikası Başkanı Frank Bsirske yeniden UNI Avrupa Başkanlığına seçilirken, UNI Finans'ın eski Genel Sekreteri Oliver Roethig UNI Avrupa Genel Sekreteri seçildi. UNI GLOBAL İLE İLİŞKİLER GELİŞTİRİLMESİ UNI Stratejik kampanyalar ve Örgütlenme Politika Uzmanı Olga Vinogradova, 17 Kasım 2011 tarihinde Türkiye’deki temasları çer168 çevesinde Sendikamız Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyaretinde örgütlenme alanında işbirliği politikalarıyla Türkiye’de UNI’ye üye sendikaların küresel sendikal dayanışma ve ortak mücadele sürecinde yeni arayışlar ve ortak politikalar oluşturulmasına ilişkin çabalar konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Olga Vinogradova ile yapılan görüşmede geleceğe dönük uluslararası dayanışma stratejileri ve Türkiye’deki örgütlenme sorunları hakkında karşılıklı görüş alışverişinde bulunularak deneyimler paylaşıldı. UNI GENEL MERKEZİNİ ZİYARET Genel Başkan Osman Gürsu ve Genel Sekreter Hakan Bozkurt sendikamızın bağlı bulunduğu dünya örgütü UNI’ye bir ziyaret gerçekleştirdiler. 12-15 Mart 2012 tarihlerinde İsviçre’nin Nyon kentinde gerçekleşen ziyarette, UNI Genel Sekreteri Philip Jennings ve Ticaret İşkolu sorumlusu Alke Boessiger ile görüşmeler yapıldı. Üç gün süren görüşmelerde ekonomik kriz, Toplu İş İlişkileri Kanunu, yeni örgütlenme alanları, ulusal istihdam stratejisi eylem planı, özel istihdam büroları, artan işsizlik, Tesco-Kipa örgütlenme mücadelesinde gelinen durumun değerlendirilmesi, Carrefour ve Real Sözleşmeleri, Türkiye’de UNI’ye üye sendikaların faaliyetleri gibi çeşitli konular ele alındı. Görüşmelerde UNI Genel Sekreteri Philip Jennings, dünya ölçeğinde sendikaların zorlu bir dönem geçirdiğini, bu doğrultuda Türkiye’deki gelişmeleri de yakından takip ettiğini belirtti. Krizle birlikte sermayenin saldırılarına daha fazla örgütlenerek ve güçlenerek cevap vermenin zorunlu olduğunu ifade eden Jennings, üye sayısı ve örgütlenme potansiyeli bakımından Türkiye’nin önde gelen sendikalarından birisi olan Tez-Koop-İş Sendikası’nı önemsediğinin ve her türlü uluslararası desteği vermeye hazır olduklarının altını çizdi. Sendikamız, UNI Ticaret İşkolu sorumlusu Alke Boessiger ile yaptığı görüşmelerde Türkiye’de çalışma yaşamına ve sendikal konulara ilişkin ortaya çıkan son gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye’deki sendikal mücadelenin her türlü olumsuzluğa rağmen umut verici olduğunu belirten Boessiger, uluslararası sendikal mücadelede Tez-Koop-İş’in ve Türkiye sendikalarının üstleneceği rolün giderek artacağına olan inancını vurguladı. 169 UNI AVRUPA’NIN İSTANBUL TOPLANTISI Sendikamız adına örgütlenme sekreteri İsmail Aydın’ın katıldığı toplantıya Türk-İş’e bağlı Basisen, Bass, Basın-İş, Koop-İş ile Disk’e bağlı Sosyal-İş ve Kesk’e bağlı Haber-Sen’in yönetici ve temsilcileri de hazır bulundu. 7 Haziran 2012 günü Basisen Sendikası İstanbul Beyoğlu Şubesinde gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Bass Genel Başkanı Turgut Yılmaz yaptı. Türkiye’de çalışma hayatı içerisinde sendikaların durumu ile ilgili bir konuşma yapan Yılmaz’ın ardından söz alan UNI Avrupa Bölge Sekreteri Oliver Röthig, şimdiki görevine henüz 10 ay önce geldiğini ve daha önce Finans Direktörü olarak görev yaptığını belirtti. Türkiye’deki sendikaların durumları hakkında bilgi almak istediklerini ve UNI olarak ortak çalışmaları düzenleme konusunda neler yapılabileceğini belirlemeliyiz dedi. Röthig’in ardından sendikamız Örgütlenme Sekreterimiz İsmail Aydın bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında uluslararası sermayeye karşı uluslararası sendikal işbirliği ve dayanışmanın önemine vurgu yaparak önce Tesco-Kipa örgütlenme ve toplu pazarlık sürecinde UNI ile tam bir işbirliği içinde hareket ettiğimizi belirtti. UNI METRO GRUP KÜRESEL SENDİKA İTTİFAKI TOPLANTISI UNI Metro Küresel Sendika İttifakı üyeleri 16-17 Ekim 2012 tarihlerinde Almanya’nın Berlin kentinde biraraya geldi. Metro Grubun faaliyet yürüttüğü Avrupa ve Asya’dan işçi temsilcileri, çalışanların karşılaştığı sorunları ele aldı. Toplantıya Metro Grup çalışanlarını temsilen Sendikamız Genel Sekreteri Hakan Bozkurt katıldı. İki gün süren toplantının sonunda tüm ittifak üyeleri, yaşanan sıkıntıların çözümü için ortak bir deklarasyon metni yayınlayarak imza altına aldılar. Buna göre; - UNI Metro İttifakı, şirketin omurgası sayılan çalışanların hakları konusunda hak ettikleri saygıyı göremediklerini belirlemiştir. İttifak, yerel ortaklarla birlikte şirketin elde ettiği karların orantılı bir şekilde çalışanların ücretlerine ve sosyal haklarına yansımasının garanti edilmesi konusunda çağrıda bulunmaktadır. - Metro Grup çalışanları, gayet kararlı ve deneyim sahibi 170 insanlar olması sebebiyle şirketle olan karşılıklı ilişkilerinde belirleyici etkiye sahip olabilirler. Müşterilerle kurdukları günlük iletişimde onların istekleri hakkında bilgi sahibi olmaktalar ve bu yönüyle müşteri hizmetlerinin ve şirket performansının gelişmesine katkı sunabilirler. Şirket bu nedenle çalışanlarından ve onların temsilcilerinden gelecek önerilere daha fazla kulak vermelidir. - İttifak, birçok ülkede çalışma ilişkilerinin ve sosyal diyalogun zarar gördüğünü tespit etmektedir. Metro Yönetimi, yerel yöneticilerinin işçi temsilcileriyle yapıcı bir diyalog ve müzakere sürecini oluşturmasını garanti etmelidir. - UNI Metro Küresel İttifakı şirket yönetiminden, hem şirket hem de çalışanların yararı için insana yakışır çalışma, işçilere ve sendika hakkına saygı, yapıcı işbirliği gibi boyutların teminatı olan Küresel Sözleşme görüşmelerine dahil olmasını talep etmektedir. UNI CARREFOUR KÜRESEL İTTİFAKI TOPLANTISI UNI Carrefour Küresel Sendika İttifakı Toplantısı 18-19 Ekim 2012 tarihlerinde Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirildi. Toplantıya sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt katıldı. Katılımcı sendikaların ülke sunumlarıyla başlayan İttifak Toplantısı’nda, son dönemde Carrefour yönetimiyle toplu sözleşme imzalayan sendikaların karşılaştıkları sorunlar, dünyayı saran ekonomik krizin Carrefour çalışanlarına yansımaları, Kolombiya Carrefour örgütlenmesinde elde edilen başarı, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, mağaza açılış -kapanış saatleri, yarı-zamanlı çalışanların tam-zamanlı çalışmaya geçme talepleri, insana yakışır çalışma koşullarının yaygınlaştırılmasına yönelik sendikal stratejiler ve hafta tatili gibi konular öne çıkan konu başlıkları oldu. Ülke sunumlarının ardından UNI Global’in Carrefour ile imzaladığı küresel sözleşmenin son durumu ve bu sözleşmenin yenilenmesinde Carrefour Yönetiminin müzakere görüşmelerinden neden kaçındığı ve ortaya koyduğu olumsuz tutumu içeren bir rapor, UNI tarafından toplantıya katılan sendika temsilcilerine sunuldu. İttifak üyeleri rapor doğrultusunda 2012 yılının sonu ve 2013 yılı 171 için Carrefour Yönetimi ile yürütülmesi planlanan küresel sözleşme görüşmelerinin nasıl bir çerçevede yürümesi ve çözümler konusunda hangi adımların atılması gerektiğini belirten ortak bir karar metni hazırladı ve Carrefour Yönetimine küresel sözleşmenin yenilenmesi çalışmalarında tekrar masaya oturması için çağrıda bulundu. Toplantıda alınan kararlara göre; - Carrefour Yönetimi çalışanların taleplerini ciddiyetle ele almalıdır. İttifak, Carrefour’un mevcut çalışan sayısını ve çalışma koşullarını muhafaza etmesini, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamını teminat altına almasını talep etmektedir. - Çalışanlar, özel yaşam ve çalışma yaşamı arasındaki dengenin sağlanmasına ve insana yakışır çalışma koşullarına olanak tanıyan tam zamanlı çalışmaya istediklerinde geçebilmelidirler. - İttifak, Kolombiya Carrefour’un faaliyetlerinin, bölgedeki başlıca çok uluslu şirket olan Cencosud’a satılmasının ardından mevcut koşulların ve sözleşmelerin yeni yatırımcı tarafından da devam ettirilmesi ve işçilerin haklarına duyulan saygının sürdürülmesi yönünde Carrefour’a çağrıda bulunmaktadır. İttifak, İspanya UNI üyesi sendikaların sözleşmelerine saygı göstermesi için Carrefour’a çağrıda bulunmakta, çalışanların ve sendikaların haklarının sarı sendikalarla kurulan ayrıcalıklı ilişkilerle baltalanmasına müsaade edilmeyeceğinin altını çizmektedir. - Carrefour’un, UNI Global’in küresel sözleşmenin yenilenmesi çağrısına olumsuz yanıt vermesi, mevcut kazanımların budanmasına, yapıcı bir sosyal diyalog ruhunun zedelenmesine ve küresel düzeyde temel işçi haklarının ihlal edilmesine yol açmaktadır. Carrefour Yönetimi, yerel yöneticilerinin her bölgedeki işçi temsilcileriyle yapıcı bir diyalog ve müzakere sürecini oluşturmasını garanti etmelidir. Yerel yatırımcılarına ve pay sahiplerine de bu doğrultuda güçlü bir mesaj vermelidir. - Carrefour’un, küresel sözleşme için müzakerelerin yeniden başlamasını reddetmesi halinde İttifak, en uygun cevapla karşılık verecektir. 172 CARREFOUR AVRUPA ÇALIŞMA KONSEYLERİ TOPLANTISI Carrefour Çalışma Konseyleri Toplantısı 17-18 Ekim 2012 tarihinde Fransa’nın Paris kentinde gerçekleştirildi. Toplantıda Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Carrefour mağazalarında çalışan işçi ve sendika temsicileri ile Carrefour Genel Yönetimi ve ülke yöneticileri biraraya geldi. Sendikamızı ve Türkiye Carrefour işçilerini temsilen toplantıya Genel Eğitim Sekreterimiz Haydar Özdemiroğlu gözlemci olarak katıldı. Carrefour ülke yetkililerinin sunumlarının ve şirketin gelecek politikalarının paylaşıldığı toplantıda işçi temsilcileri ve Carrefour yönetimi arasında karşılıklı saygı ilişkisinin ve yapıcı bir sosyal diyalog sürecinin sürdürülmesine dönük atılacak adımlar tartışıldı. Ekonomik krizle birlikte Carrefour’un istihdam ve yatırım politikalarında uyguladığı değişiklikleri tartışmaya açan işçi temsilcileri, krizin bahane edilerek işçi haklarının ve sendikaların bu süreçte yok sayılamayacağının altını çizdi. UNI’DEN TEZ-KOOP-İŞ’E YILIN BAŞARI ÖDÜLÜ UNI Küreselin 2012 yılı için düzenlediği “Engelleri Aşacağız” temalı başarı ödülü sendikamıza verildi. Ödül, 13-14 Kasım 2012 tarihlerinde İsviçre’nin Nyon kentinde bulunan UNI Genel Merkezi’nde gerçekleşen Dünya Yönetim Kurulu Toplantısı’nda yapılan bir törenle verildi. Sendikamızın Tesco Kipa’da 2003 yılından bu yana sürdürdüğü ve sonunda başarıya ulaşan sendikal mücadelesi için verilen ödülü Genel Başkanımız Osman Gürsu, tüm Kipa işçileri ve sendikamız adına UNI Küresel Genel Sekreter Yardımcısı Christy Hoffman’dan aldı. Genel Başkan Osman Gürsu, yaptığı teşekkür konuşmasında şunları söyledi: Değerli UNI Global Yönetim Kurulu’na katılan meslektaşlarım; Öncelikle Sendikam Tez-Koop-İş’i böyle bir ödüle layık gördüğünüz için hepinize üyelerimizin ve sendikamızın teşekkürlerini sunmak isterim. Bu ödül bizim için oldukça anlamlı ve değerli bir ödüldür. Çünkü bu ödül Bugün Türkiye’de Tesco-Kipa işçileri ve Sendikamız açısından 173 oldukça önemli ve tarihsel bir başarı öyküsünün sadece bizim öykümüz olmadığını burada bulunan bütün herkesin öyküsü haline geldiğini göstermektedir. Bugün Türkiye’de sendikal hareket açısından oldukça zor günler yaşanmaktadır. Türkiye’de işçi sayısı yaklaşık 14 Milyon’dur. Bunun 3,5 milyonu bazılarına göre % 40’ kayıtdışı ve enformel olarak çalışmaktadır. Sendikalara üye işçi sayısı yaklaşık 900,000 kişidir. Toplu sözleşme kapsamındaki işçi sayısı ise 580,000 dir. Bu dağılımda kamuda örgütlü işçi sayısı 350,000, özel sektörde ise 230,000 kişi civarındadır. Görüldüğü üzere Türkiye’de sendikalaşma oranları oldukça düşüktür. Bunun bir çok nedeni bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ise 12 Eylül darbesiyle getirilen ve örgütlenmeyi kısıtlayan yasal düzenlemelerdir. Barajlardır. Türkiye’de 3’lü baraj sistemi bulunmaktadır. Bunlar, İşyeri düzeyinde yüzde 50 + 1, işkolu düzeyinde en az yüzde 10 işçiyi örgütlemiş olma şartı ve tek işkolunda faaliyet göstermedir. Bunun dışında grev yasakları, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma yasakları, hak grevinin yasaklanması, dayanışma grevlerinin yasaklanması, Sendikaların ekonomik ve ticari faaliyetlerinin kısıtlanması, sendika üyeliği için noter şartının getirilmesi, sendikalara ve sendikacılara getirilen siyaset yasakları, iş güvencesinin olmaması, sendika yöneticilerinin ve temsilcilerinin güvencelerinin bulunmaması Türkiye’de sendikacılığı ateşten gömlek haline getirmiştir. Aynı şekilde işverenlerin sendikal örgütlenmeye yönelik tutumlarının çok katı olması, yargı sürecinin oldukça uzaması da örgütlenmeyi doğrudan etkilemektedir. Sendikamız Tez-Koop-İş Sendikası, açık adıyla Ticaret Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işçileri Sendikası, 1962 yılında kurulmuş bir sendikadır. Sendikamız Türkiye’deki Migros, Real, Carrefour gibi büyük süper marketlerde, Üniversitelerde, Kooperatiflerde, Odalarda, Sendikalarda, Özel Ortaöğretim kurumlarında, Kültür Bakanlığında, TÜBİTAK’ta, Sermaye ve altın piyasa ve borsalarında, ve 174 sayamadığım irili ufaklı bir çok işletmede örgütlü bir sendikadır. Türkiye’de bu işkolundaki en büyük sendikadır. Türkiye’nin üye sayısı bakımından ikinci büyük sendikasıdır. Tez-Koop-İş Sendikası olarak örgütlenme ve büyüme ana kriterimiz olmuş ve bu çerçevede bütün olumsuzluklara rağmen örgütlenmeyi birinci önceliğimiz olarak kabul ediyoruz. Özellikle özel sektörde örgütlenmenin zorlu süreçlerini bilmemize rağmen yılmadan ve her gün daha da azimli bir örgütlenme faaliyetinin içerisindeyiz. Her gün yeni yeni üyeler kazanıyoruz. Kipa’da sendikal örgütlenme yaklaşık 10 yıllık süreç sonunda yetki aşamasına ulaştı. Yılları kapsayan bu süreç içinde işveren tüm anti-demokratik baskı yöntemlerini denedi, yaşama geçirmeye çalıştı. Sendikal örgütlenmeyi hukuk karmaşası ile bozmaya, dağıtmaya çalıştı. Yetki sürecinde zaman kazanmak için olmadık yöntemler denedi. Ancak Kipa işçileri sendikal örgütlenme hakkının dağıtılmak istenmesine karşı çıktı, direndi; dağılmadı, bozulmadı, çözülmedi; özverili ve sabırlı davrandı. Türkiye’de her ne kadar sendikal örgütlenme anayasal bir hak olsa da bu hak fiilen kağıt üzerinde kalıyor. Her örgütlenme adımı, ağırlıkla işten atılmalarla son buluyor. Tez-Koop-İş Sendikası, işverenin örgütlenmeyi kırma girişimlerine karşı bir yandan sendikal toplantı, eğitim ve etkinlikler düzenlerken aynı zamanda haksız uygulamaları basına ve kamuoyuna açıklamaya başladı. Örgütlenme stratejisinin bir parçası olarak örgütlenmeyi uluslararası sendikal dayanışma boyutuna da yükselten Tez-Koop-İş, üst örgütü Küresel Sendikal Birlik (UNI)’yi harekete geçirdi. UNİ Tesco’nun bulunduğu ülkeleri kapsayan sendikalardan oluşuna UNI Tesco Küresel Sendika İttifakı kuruldu. Böylece dünyanın 4. büyük perakende devi Tesco Kipa’da, o güne yürütülen sendikal çalışmaların dışında sendikal dayanışma örgütlenmesi gerçekleştirilmiş oldu. Bu aynı zamanda son yıllardaki en büyük uluslararası sendikal dayanışma örgütlenmesiydi. 175 Türkiye, İngiltere, İrlanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Japonya, Tayland ve ABD’li sendikalar ta-rafından kurulan UNI Tesco Küresel Sendika İttifakı, 18-19 Haziran 2008 tarihli toplantısında birçok önemli kararı aldı. Buradan bu ittifak içerisinde yer alan, bizlere destek veren örgütlenmenin her aşamasında yanımızda olan UNI yetkililerine bir kez daha Tesco-Kipa İşçileri adına teşekkürlerimi sunarım. Bir yandan tüm Tesco Kipa mağazalarında gerçekleştirilen sendikal örgütlenme bu dönemde yeni boyutlar kazanırken Tez-Koop-İş Sendikası toplu iş sözleşmesi yetki çalışmalarına başladı ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na 28 Haziran 2010 tarihinde çoğunluk tespit yazısı verdi. Ancak işveren çoğunluk tespitine 12 Temmuz 2010 tarihinde İzmir 10. İş Mahkemesinde itiraz etti. Kipa Mağazaları yetki tespit davasının amacı gerçekte çok açıktı: Yetki sürecini zamana yaymak, sendikal örgütlenmeyi etkisiz kılmak için zaman kazanmak ve işçileri baskı altında tutmak, dirençlerini kırmak, dağıtmak... Bu taktik daha sonra yapılan girişimlerle de beslenmek istendi. İşverenin bu anti-sendikal tutumuna ilk tepkiler gecikmedi: Yemek boykotu ve kitlesel basın açıklamaları yapıldı. İzleyen tarihlerde Tesco Kipa‘nın açtığı her mağazanın girişinde Tez-Koop-İş Sendikası yöneticileri ve üyeleri anti-sendikal tutuma karşı tepki gösterdiler. Giydikleri kırmızı önlük, fular ve şapkalarla dövizleri taşıyan işçiler, anti demokratik uygulamalara suskun kalmadıklarını, kalmayacaklarını kanıtladılar. Bilirkişi raporu sendikamızın haklılığını bir kez daha doğrularken İzmir 10. İş Mahkemesi 19 Mart 2012 tarihli oturumunda işverenin çoğunluk tespitine itirazı kabul etmedi, reddetti. Ancak zamanı geciktirmek, böylelikle sendikal örgüt176 lenmeyi çözmek ve dağıtmak isteyen işveren kararı bir kez daha temyiz etti. Son olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 10 Temmuz 2012 günlü kararı ile İzmir 10. İş Mahkemesi kararını onadı, böylece Tesco Kipa işyerlerinde Sendikamızın çoğunluğu sağladığı kesin olarak belirlendi. Çalışma Bakanlığı 25 Temmuz 2012 tarihinde Sendikamıza yetki belgesini verdi. Sendikamız, bu örgütlenme sürecinin ikinci halkasına yönelik çalışmalarını vakit kaybetmeksizin başlattı. Üyelerimiz ve işyeri komitelerimizin talep ve sorunlarını masaya yatırarak toplu iş sözleşmesi teklifinin ön hazırlıklarını yaptı. Ardından Tesco-Kipa mağazalarından çağırdığımız Yüzlerce temsilci ve komite üyesi arkadaşımızla toplu sözleşme sürecine yönelik politikalarımızı, taleplerimizi belirledik. İşverene çağrımızı yaptık ve Eylül ayının ortasında ilk Toplu sözleşme görüşmemizi gerçekleştirdik. Şu anda toplu sözleşme görüşmeleri yapılmaya devam etmektedir. Biz Tez-Koop-İş Sendikası olarak küresel ve ulusal düzeyde örgütlenmenin ve örgütlülüğün başarı getirdiğinin farkındayız. Bu süreçte bir çok önemli deneyimler de edindik. Örneğin, genç işçilerin yoğunlukta olduğu bu sektörde neo-liberal politikaların genç işçiler üzerinde yarattığı tahribatı gördük. Hak ve özgürlük mücadelesine yönelik tutumları oldukça zayıftı. Diğer bir anlatımla sınıf bilincinden yoksun, sorgulamayan, edilgen, işten çıkarılma korkusunun üst düzeyde yaşan genç bir işçi kitlesiyle karşı karşıya olduğumuzu gördük. Bizler bu işçi arkadaşlarımızın bu apolitikliğini, edilgenliğini ortadan kaldırdık. Bu işçilerin hakları için 9 yıl boyunca çeşitli baskılara, işten atmalara rağmen örgütlü kalmasını sağladık. Kipa mücadelemiz ve örgütlenmemiz tam bir maraton biçiminde gerçekleşti. Tam dokuz yıl sürdü. Muazzam 177 finans kaynağı ayırdık ve dokuz yıl içinde 9500 kişiyi örgütledik. Bu bence işçi sınıfının hem küresel düzeyde, hem de ülke düzeyinde gerçekleştirdiğimiz olağanüstü bir başarıdır. Kipa örgütlenmemiz Türkiye’de 1980 sonrasında gerçekleştirilen en büyük örgütlenmedir. Bizler bu örgütlenme aracılığıyla devlete ve işverenlere şu mesajı da verdik. Bütün yarattığınız olumsuz koşullara, yasaklara ve baskılara rağmen işçi sınıfı örgütlenme iradesini gösterebilir ve mücadele ile her zorluk aşılabilir. Bu aynı zamanda bütün sendikalara da bir mesajdır. Kipa örgütlenmesi aynı zamanda ülkemizde ve dünyada işçi sınıfının uluslararası dayanışmasının bir hayal olduğunu düşünenlere de verilen bir yanıttır. Kipa örgütlenmesi sadece Türkiye değil, dünya çapında önemli bir deneyimdir. Bu deneyimi sizlerle paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Kipa örgütlenmesi işçi sınıfının mücadele azmi, kararlılığı, inadı, gelecek tutkusudur. Kipa örgütlenmesi sınıfa güven ve sınıftan öğrenmedir. En olumsuz koşullarda bile umudu örgütleme cesaretidir. Yılmamaktır, usanmamaktır. Kipa işçi sınıfının geleceği kurma iradesidir. Bizlerin gücü, sınıf mücadelesinin zenginliğinde saklıdır. Kavgayı ve mücadeleyi örgütledikçe ve küreselleştirdikçe gelecek bizimdir. Tesco Kipa’da sendikal örgütlenmenin başarısı için destek ve dayanışmalarını esirgemeyen; eylem alanlarında pankartları ve sloganlarıyla, bizlerle omuz omuza direnen, yüreklerini yüreklerimize bağlayan tüm sendika, demokratik kuruluş ve siyasal partilerin temsilci, yönetici ve üyelerine; Gece-gündüz, uzak-yakın demeden, sorumlulukla, cesaretle ve yiğitçe sendikal örgütlenme sürecine katılan sürdüren ve hep daha da ileri boyutlara gitmesi için çaba harcayan, eski-yeni tüm sendikamız yöneticilerine, temsilcilerine, görevlilerine; Tesco Kipa örgütlenmesinin başarısı için uluslararası 178 düzeyde destek ve dayanışmanın örgütlenmesine öncülük eden Küresel Sendikal Birlik (UNI)ye; Tesco Kipa Küresel İttifakı’nı oluşturan tüm ülkelerin sendikalarına ve yöneticilerine; Tüm engellemelere ve zorluklara rağmen Tez-koop-İş Sendikası’nda örgütlenen ve böylece demokratik sendikal haklarına ve geleceğine sahip çıkan tüm Tesco Kipa işçilerine; Teşekkür ediyoruz. Sizinle gurur duyuyoruz. Hepinize beni dinlediğiniz için ve bize bu anlamlı mücadelemizi taçlandıran ve kardeşlerimizin de yanımızda olduğunu her zaman üyelerimize ve işverenlere gösterecek bu anlamlı ödüle sendikamızı layık gördüğünüz için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Sözlerime Yaşasın İşçi sınıfının uluslararası dayanışması ve yaşasın sendikal mücedele sözleriyle son veriyorum.” SENDİKAL HAKLAR VE ÖRGÜTLENME FORUMU 140 Ülkeden 50 milyon işçiyi temsil eden IndustriAll/Global Union, 150 ülkeden 20 milyon işçiyi temsil eden UNI Global Union, 150 ülkeden 4,5 milyon işçiyi temsil eden ITF(Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu) İstanbul’da 25 Mart günü ‘Türkiye’de Sendikal Haklar ve Sendikal Örgütlenme’ Konulu bir forum gerçekleştirdi. Forum’a küresel sendika federasyonları adına Alen Clifford (ITF Küresel Örgütlenme ve Tedarik Zinciri Projeleri Asistan Koordinatörü), Alke Boessiger (UNI Küresel sendikası Ticaret Başkanı), Alen Tate (UNI Strateji Kampanyalar, Örgütlenme, Araştırma ve Eğitim Başkanı), Liz Umlas (UNI Danışmanı), Kemal Özkan (IndustriAll Küresel Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı) katıldılar. Türkiye’den Friedrich Ebert Vakfı temsilcisi Alexsander Geiger ile Tez-Koop-İş, Petrol-İş, Hava-İş, Tümtis, Haber-Sen, Birleşik Metal-İş, Tekstil, Koop-İş, Basın-İş, Deri-İş, Sosyal-İş, Basisen sendikaları temsilcileri katıldılar. Genel Örgütlenme ekreterimiz İsmail Aydın’da sendikamızıtemsilen toplantıya katılarak UNI yöneticileri ile istişarelerde bulundu. 179 Forum, küresel sendika temsilcilerinin açılış konuşmalarının ardından Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik’in “Yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” konulu sunumu ile başladı. Çelik, yeni sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu ile eski kanunu karşılaştırdı, örgütlenme özgürlükleri bağlamında yeni yasanın ihtiyacı karşılamadığını ifade etti. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayılarını istatistiklerle açıklayan Çelik, ülkemizde sendikalı işçi sayısının OECD ülkeleri içerisinde en düşük düzeyde olduğunun altını çizdi. İlk oturumun son sunumu da “Uluslararası Küresel Sözleşmeler aracılığı ile Temel Emek Standartlarının Güvence Altına Alınması Türkiye ülke araştırması sonuçları” konusunda ILO Türkiye Uzmanı Özge Berber Agtaş ile Kadire Z. Sayim tarafından yapıldı. Küresel Çerçeve Sözleşmelerinin tanımı, uygulanması ve çalışma hayatındaki etkilerini diler getiren konuşmacılar, yaptıkları saha araştırmasının sonuçlarını da değerlendirdiler. Sunumlarında özellikle çok uluslu şirketlerde örgütlenme çalışması sürdüren sendikaların küresel çerçeve sözleşmeleri sayesinde işyerlerinde sendikanın tanınması ve örgütlenmelerin sağlanmasında önemli avantaj sağladığını işaret ettiler. Toplantının öğleden sonraki oturumunda, ortak basın açıklaması taslağı görüşülerek kabul edildi. 25 Mart tarihindeki toplantının ardından Deri-İş Sendikası’nın örgütlenme mücadelesi verdiği Ermenegildo Zegna satış mağazasına ziyarette bulunuldu. Mağaza önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamanın ardından DESA mağazasına da bir ziyaret yapılarak işveren protesto edildi. Ziyarette IndustriAll Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan bir konuşma yaptı. 26 Mart tarihinde katılımcılar DHL Kıraç’taki direniş çadırını ziyaret ettiler. Ziyarette küresel sendika federasyonları temsilcileri konuşmalar gerçekleştirdi. Sendikalı olduğu için işten çıkarılan ve 284 gündür direnişte olan DHL işçileriyle küresel dayanışma günü kapsamında Türkiye ve dünyanın pek çok ülkesinde eylemler gerçekleştirildi. Dayanışma eylemlerinde, DHL’nin işten çıkardığı işçileri geri alması ve sendikamızla masaya oturması istendi. ITF’in (Uluslararası Taşıma İşçileri Federasyonu) ilan ettiği “DHL Türkiye İşçileriyle Küresel Dayanışma Günü” dolayısıyla başta 180 İstanbul olmak üzere İzmir, Ankara ve Bursa’da DHL hizmet ve aktarma merkezleri önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirildi. Küresel dayanışma gününün İstanbul ayağında DHL’yi protesto eylemi vardı. 26 Mart günü DHL İstanbul Kıraç deposu önünde gerçekleştirilen eyleme ITF, UNI ve IndustriALL küresel sendikalarının temsilcileri katıldı. Ziyaretin ardından UNI Küresel Sendikası Türkiye üyeleri toplantısı yapıldı. Toplantıya Tez-Koop-İş, Koop-İş, Basın-İş, Basisen, Haber-Sen ve Sosyal-İş Sendikaları katıldılar. UNI Türkiye üyesi sendikaları olarak ortak hareket etme kararı alındı. UNI Türkiye üyeleri arasında bir network ağının oluşturulması ve çalışmalar hakkında bilgi paylaşımı yapılması konusunda mutabakata varıldı. UNI Ticaret üyesi Tez-Koop-İş, Koop-İş ve Sosyal-İş Sendikaları bir araya gelerek bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya UNI Ticaret Başkanı Alke Boessiger, Sendikamız Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Aydın, sendikamızın uzmanları ile Koop-İş ve Sosyal-İş Sendikalarının yönetici ve uzmanları katıldı. Sendikalar arasında işbirliği ve dayanışmanın arttırılmasına dair önerilerin görüşüldüğü toplantıda sendikaların temsilcileri karşılıklı istişarelerde bulundular. Alke Boessiger de katılımcılara UNI Ticaret’in Türkiye’ye dair planlarını aktardı. Örgütlenme’de Kapasite Arttırma Projesi Çerçevesinde Hırvatistan ve Türkiye Sendikaları İstanbul’da Biraraya geldiler. Uluslararası örgütümüzün gerçekleştirdiği Avrupa Birliği Ticaret sektöründe sosyal diyalog projesi çerçevesinde Avrupa Birliği aday ülkeleri olan Türkiye, Hırvatistan, Bosna ve Sırbistan’daki Ticaret sektöründeki sendikalar ve işverenler 3 ve 4 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul’da biraraya geldiler. Toplantıda sendikal örgütlenme stratejileri ve ülkelerinde sendikal örgütlenmede sosyal diyaloğun nasıl geliştirilebileceğine ilişkin deneyimler paylaşılarak AB politikaları tartışıldı. Toplantıya sendikamız Tez-Koop-iş adına Genel Başkanımız Osman Gürsu, Örgütlenme Daire Başkanı Muhlis Karslı ve Genel Başkan Danışmanımız Oğuz Topak katıldılar. Toplantının ilk gününde Türkiye’de ve Hırvatistan’dan katılan sendikalar başarılı örgütlenme deneyimleri hususunda sunuşlar yaparak deneyim alış verişinde bulundular. Sendikamızın Tesco-Kipa örgütlenme sürecinin paylaşıldığı bu toplantıda özellikle deneyimlerimiz aktarılarak gele181 ceğe dair diğer ülkelerden gelen sendikacılarla görüş alış verişinde bulunuldu. Toplantının ikinci gününde işverenler ve sendikalar biraraya gelerek sorunları ve sektör açısından ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konularını tartıştılar. Dört ülkeden gelen katılımcılar, ülkelerinde sosyal diyaloğun zayıf olduğunu vurgulayarak hükümetlerin toplumsal tarafları çok az dikkate aldığını belirterek bu durumun endüstriyel ilişkilerin demokratikleşmesini zorlaştırdığına dikkat çektiler. Özellikle Türkiye’de örgütlenme ve toplu pazarlık haklarına ilişkin ILO Sözleşmelerinin uygulanmasına ilişkin zorluklara dikkat çekilirken AB sosyal müktesabatının gereklerinin de yerine getirilmediği vurgulandı. Daha sonraki tartışmalarda Türkiye’de ve Hırvatistan’daki Sendikalar ve iş yasalarındaki yeni değişiklikler tartışılarak bunların sonuçları konusunda tartışmalar yapıldı. Toplantının sonuç bölümünde aşağıdaki alanların işverenler ile sendikalar arasında sosyal diyaloğun geliştirilmesine ilişkin alanlar olarak tanımlanması kararlaştırıldı. - Enformel sektör ve kaçak çalışmaya karşı ortak mücadele, - İşçi Sağlığı ve güvenliği ile ş kazalarının önlenmesi - Mesleki eğitimin teşviki, - Yeni teknolojilerin hayata geçişinin etkilerini birlikte ele almak, - Çocuk işçilikle mücadele, - Cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik çalışılması. UNI İLE INDUSTRIALL ORTAK İSTANBUL TOPLANTISI Sendikamızın üye olduğu uluslararası sendikal örgüt Küresel Sendikal Birlik UNI Global ile sanayi sektöründe örgütlü sendikaların örgütlü olduğu IndustriALL İstanbul’da 1-2 Eylül 2014 tarihlerinde “Sendikal Örgütlenme Kampanyaları Ortak Atölye Çalışması” yaptı. Ülkemizde UNI ve IndustriALL’e üye sendikaların katıldığı toplantıya sendikamız adına Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Genel 182 Başkan Danışmanı Oğuz Topak ve Örgütlenme Bürosu Başkanı Sinan Kahraman katıldı. Dünyada ve Türkiye’de çalışma yaşamı ve sendikal hareketin küreselleşmenin yarattığı sorunlarla başa çıkma yolunda attığı adımlar ve çözüm yollarına ilişkin gelişmelerin ele alındığı toplantıda, son yıllarda yaşanan sendikal örgütlenme süreçlerinin tartışıldığı ve her sendikal örgüt temsilcisinin önemli örgütlenme deneyimlerini aktardığı toplantıda ülkemizde sendikal örgütlenmede önceliklerin neler olabileceği, çokuluslu bir işletmede örgütlenme stratejisi ve planının nasıl yapılacağı, örgütlenme kampanyası yürütmenin temel ilke ve yöntemlerinin neler olabileceği, sendikal yapıların yasal zeminin ve dış baskıların bu örgütlenme kampanyalarında nerede durdukları tartışıldı. Sendikamız adına sunuş yapan Genel Başkan Danışmanı Oğuz Topak ve Örgütlenme Dairesi Başkanı Sinan Kahraman, TescoKipa ve Media Markt deneyimlerini katardılar. Oldukça verimli geçen toplantıda söz alan konuşmacılar, sendikal örgütlenmede dayanışmanın önemini vurguladılar. Toplantının sonuç bölümünde Bangledeş’te yaşanan ve yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerinin önlenmesi için çok uluslu firmalara karşı başlatılan Bangledeş Anlaşmasını imzalamayan firmalara da ortak bir çağrı yapılarak Türk Sendikaları olarak ILO’nun temel sözleşmelerine saygı göstermeleri istendi. INDEKS KÜRESEL İTTİFAK TOPLANTISI UNI INDİTEKS Küresel Sendika İttifakı Toplantısı 25-26 Eylül 2014 tarihlerinde İspanya’nın La Carunna kentinde gerçekleştirildi. Toplantıya sendikamızdan Genel Sekreter Hakan Bozkurt katıldı. Inditex firmasıyla yapılan küresel sözleşmenin geçmişi ve yaşanan gelişmelerin aktarımı ile başlanan toplantıda sendikalar, ülkelerindeki Inditex yöneticileriyle yaşadıkları sorunlar, ABD, Şili gibi ülkelerde Inditex firmalarında örgütlenmede elde edilen başarıları aktardılar. Daha sonra, her ülkede yaşanan özel sorunların ele alındığı toplantı da INDITEX yönetimine aktarılacak ve görüşülecek konular tartışıldı. Toplantı sonunda çalışma saatlerinin düzenlenmesi, mağaza açılış-kapanış saatleri, yarı-zamanlı çalışanların talepleri, insana 183 yakışır çalışma koşullarının yaygınlaştırılmasına yönelik sendikal stratejiler ve hafta tatili gibi konular öne çıkan konu başlıkları hususunda görüşme yapılması kararlaştırıldı. Sendikamız da ülkemizde faaliyet gösteren ve Inditex firmasına bağlı firmalardaki çalışanların sorunları konusunda bir sunum yaptı. Diğer ülkelerden gelen katılımcılarla görüş alış verişinde bulunuldu. Toplantının ikinci gününde Inditex Firmasının yöneticileriyle biraraya gelinerek 2012 yılında imzalanan küresel sözleşmenin uygulanmasında yaşanan sorunlar paylaşılarak sendikaların genel anlamdaki talepleri dile getirildi. İşverenler, şirketin genel anlamda emeğe yönelik politikalarını ve geleceğe ilişkin şirketin yönelimleri konusunda bilgi aktarımında bulundular. Ardından sendika temsilcilerinin aktardığı sorunlar konusunda karşılıklı görüş alış verişinde bulunularak çözümler konusu tartışıldı. Toplantının bitiminde Inditex Şirketinin Ana üretim birimi hep birlikte ziyaret edilerek karşılıklı görüş alış verişinde bulunuldu. UNI TİCARET İLE FRİEDRİCH-EBERT ATÖLYE ÇALIŞMASI Bağlı olduğumuz uluslararası sendikal örgüt UNI’nin Ticaret Sektörü Güneydoğu Avrupa Bölge Birimi tarafından Friedrich-Ebert Vakfı ile birlikte Slovenya’nın Podcetrtek kentinde 27-29 Kasım 2014 tarihlerinde “Ticaret Sektöründeki Sendikalar ve Sosyal Diyaloğun Güçlendirilmesi” konulu atölye çalışması gerçekleştirildi. Atölye çalışmasına Türkiye’den çeşitli sektördeki sendikalar da katıldı. Atölye çalışmasına sendikamız adına Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu ile Genel Örgütlenme Sekreterimiz İsmail Aydın katıldılar. Atölye çalışmasının başlangıcında Slovenya Ticaret Sektörü Sendikası Genel Başkanı Vesan Stojanoviç bir konuşma yaparak Slovenya’da sektördeki yaşanan sorunları ve işçilerin sendikal hak ve özgürlükleri konusundaki gelişmeleri aktardı. Ardından Slovenya’da iş sağlığı ve güvenliği, ücretlerin vergilendirilmesi ve ticaret sektörünün diğer sorunlarının aktarıldığı sunular yapıldı. Atölye çalışmalarına katılan sendikamız temsilcileri de burada Türkiye’deki deneyimlerimiz aktararak Sloven sendikalarıyla bilgi paylaşımlarında bulundular. 184 UNI 4. DÜNYA GENEL KURULU Sendikamızın üyesi bulunduğu UNI Küresel Sendikalar Birliğinin 4. Küresel Kongresi, 8-10 Aralık 2014 tarihleri arası, Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde yapıldı. Kongreye delege olarak Tez-Koop-İş Sendikası adına Genel Başkan Osman Gürsu ve Genel Sekreter Hakan Bozkurt ve Genel Başkan Danışmanı Oğuz Topak katıldı. “Sende Varsın” temasıyla düzenlenen Genel Kurul’a dünya çapında yaklaşık 368 sendikanın, iki binden fazla delege katıldı. Kongrede, başta ticaret işkolu olmak üzere bankacılık, finans, grafik-matbaa, turizm, güvenlik ve hizmet sektöründe, dünya üzerindeki milyonlarca çalışan için yaşam standartlarının iyileştirilmesi, refah seviyelerinin artırılması ve daha iyi iş imkanlarının sağlanması için verilen önergeler ele alındı. Genel Kurul’da yapılan seçimler sonucunda UNIGLOBAL Genel Başkanı da değişti. Finlandiya’dan Ann Selin’in Genel Başkan olarak seçildiği Kongre’de UNI Genel Sekreterliği’ne de yeniden Philip Jennings seçildi. Ayrıca Kongre’de Güney Afrika’da aparheit rejiminin sona ermesinin 20. yıldönümü de ele alınarak Özgürlük Savaşçısı Nelson Mandela’da anıldı. Güney Afrikalı siyasetçilerin, ILO genel Sekreterinin ve ITUC Genel Sekreterinin de konuşma yaptığı Kongre’de dünya genelindeki gelişmeler de ele alındı. 20 milyon çalışanı temsil eden UNI’nin Genel Sekreteri Philip Jennings, kongrede yaptığı açılış konuşmasında, dünyada küresel güç haline gelen perakende sektörünün finansal gücüyle artık nerdeyse baş edilemez hale gelindiğini ve işverenin gücünün doruğa çıktığını belirtti. Jennings, yaklaşık 53 küresel şirketle antlaşma imzalandığını ve çalışanların haklarının alındığını da belirtti. Genel Sekreter konuşmasında, küresel güç haline gelen şirketlere karşı artık savunma modundan çıkılması gerektiğine dikkat çekerek Ekonomilerin işçilerin olduğunu ve işçilerin kendi geleceklerini yeniden kurabilmeleri için ekonomileri yeniden ele almaları gereğine dikkat çekti. Sendikamız Genel Kurul’da UNI Küresel örgütlenme Ödülü adayları arasındaydı. Genel Başkan Osman Gürsu da bu çerçeve185 de yapılan ödül törenine katılarak sendikamızı temsil etti. Kongrenin bir başka gündemi ise Güney Afrika özelinde Afrika’daki gelişmelere dikkat çekmekti. “Abuntu” sloganıyla dile getirilen bu gündem maddesiyle bağlantılı olarak Güney Afrika’daki ekonomik ve temel hak ve özgürlüklerdeki gelişmeler ele alındı. Bu çerçevede Afrika ekonomisi ve işçi haklarına ilişkin Güney Afrika Hükümeti temsilcileri ve bakanları da toplantıya katılarak sendikacılara konuşma yaptılar. 186 GENEL EĞİTİM SEKRETERLİĞİ RAPORU T arihsel bir dönemden geçiyoruz. Küresel düzeyde büyük alt üst oluşlar yaşanıyor. Kapitalizmin yapısal krizi ve küresel boyutta sınıf ve kitle hareketleri süreci belirleyen temel faktörler olarak dikkat çekiyor. 2007 sonrası gelişmeler olağanüstü bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Kapitalizmin organik/sistemik krizi etkisini küresel düzeyde hissettiriyor. Son 6 yıllık süreçte dünya büyük sınıf ve kitle hareketlerine sahne oldu. Avrupa genel grevler, grevler ve kitle gösterileriyle sarsıldı. Mısır ve Tunus'ta diktatörler alaşağı edildi. Uzak Asya'da işçi eylemleri yükseldi. Dünya, 1968 yılında olduğu gibi olağanüstü gelişmelere tanıklık ediyor. 1968 sonrasında son elli yılın en büyük kitle hareketleriyle karşı karşıyayız. Friedrich-Ebert Vakfı'nın araştırmasına göre 2007- 2013 arasında dünya çapında 843 isyan, ayaklanma, büyük kitle eylemleri ve direnişler yaşandı. 2014 yılı da bundan farklı geçmedi. 187 Kapitalizm krizi multi kriz karakteri gösteriyor. Ekonomik krizin yanında, küresel yıkım ve felaket anlamı taşıyan, hızla dünyanın yokoluşunu simgeleyen ekolojik kriz, her patlaması muhtemel gıda krizi, makinayla özdeşleşmiş, tüketim terörü ve hedonizmle (hazcılık) çürüyen bir uygarlık krizi ve emperyalist özneler arasında hegemonya krizi yaşanıyor. Bu gelişmelerin somut yansıması küresel düzeyde yoksulluğun, işsizliğin olağanüstü artması ve kronik bir karaktere bürünmesi, 1.8 milyar insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalması, öte yandan çok küçük bir azınlığın dünya toplam gelirinin büyük bir kısmına sahip olması ve bölgesel savaşların, yıkımların, katliamların artmasıdır. Kapitalizmin yapısal krizi küresel düzeyde emekle/sermaye arasındaki çelişkiyi şiddetlendirdi. Bu süreç büyük sınıf ve kitle hareketlerine yol açıyor. Kitleler sosyal yıkım programlarına ve otoriter düzenlemelere karşı başkaldırıyor. Tarihsel olarak böylesi yüksek konjonktürlerde iki olasılık doğar. Kitleler ya geleceklerine müdahale eder ve kendileri için muazzam dönüşümler sağlar ya da toplumsal yıkım ve felaketlerin önü açılır. Bir anlamda tarihsel bir eşikten geçilir. Finans kapital büyük bunalımlara karşı iki temel önlem alır. Birincisi krizin de nedeni olan kâr oranlarının düşmesine karşı maksimum kâr stratejisiyle hareket eder. Ve bu yönde sistematik esnekleştirme, güvencesizleştirme, taşeronlaşma, mülksüzleştirme, yoksullaştırma taktikleriyle sınıfı parçalar ve şekilsizleştirir. Ayrıca "düzeltici savaş" diye tanımlanan taktiklerle savaşlar çıkarır, yeni pazar ve hammadde kaynaklarına yönelir. Yani yıkar ve yeniden inşa eder. Bugün jeo-politik odak coğrafyalarda bölgesel savaşların yaşanması tesadüfi değil, içinden geçtiğimiz sürecin yıkıcı sonuçlarıdır. Benzer şeyleri finans kapitalin sınıfa stratejik saldırıları içinde söyleyebiliriz. TÜRKİYE BÜYÜK ANAFORUN İÇİNDE Türkiye küresel odak coğrafyalarından biri olan Ortadoğu coğrafyasında agresyon politikaları izliyor. Türkiye emperyal güçlerin hamleler yaptığı ve sürekli bir savaş alanına çevirmek istedikleri 188 Ortadoğu'da son derece riskli pozisyonlar alıyor. Ortadoğu'daki fay hatlarının kırılması, Türkiye'de korkunç sonuçlara yol açabilir. Türkiye'de bir rejim krizi yaşanıyor. Otoriter düzenlemeler yapılarak toplumun bloke edilmesi isteniyor. Yıkıcı emek rejimleri sonucu işçi sınıfı tam anlamıyla esaret altına alındı. Soma katliamını, Torun Center ve Ermenek katliamı izledi. Sistematik esnekleştirme ve güvencesizleştirmeyle sınıf tam anlamıyla parçalandı. Sınıf, yapısal bir örgütsüzlük içine girdi. Sendikal alan giderek daraldı. Etki gücünü kaybetti. İşçi sınıfı tam anlamıyla örgütsel dağınıklık içinde. Açık ve gizli işsiz sayısı 6 milyona ulaştı. Sınıfın bu genel durumuna ve sendikal yapıların içine girdiği krize bağlı olarak, Genel Eğitim Sekreterliğimiz Genel Kurul Raporu’nu yeniden yapılanmaya uygun ve önümüzdeki dönem için bir Genel Kurul kararı alarak sınıf eğitimine stratejik önem verdiğini gösterecek tarzda hazırladı. Ayrıca aşağıda sunduğumuz programın her şubede zorunlu uygulanması yönünde kararlar alınmasını talep ediyoruz. 2015-2019 döneminin Sendikamız ve Türkiye açısından kritik geçeceği tespitiyle, yeniden yapılanmanın yaşamsal bir ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Sekreterlik olarak önümüze, Genel Örgütlenme Sekreterliğiyle birlikte yürütmemiz gereken iç örgütlenmeyi ve farklı düzeyde eğitim programlarını koyduk. EĞİTİM PROGRAMI Program 4 temel boyutta yazıldı: Birinci eğitim programı C tipi eğitimler diye tanımladığımız, temel eğitimlerdir. İkincisi B tipi eğitimlerdir. Üçüncüsü A tipi eğitimler diye tanımlayabileceğimiz, yönetici eğitimleridir. Dördüncüsü kadın işçilerin eğitimleridir. 189 Her kategorideki eğitimler bir kaç tarzda yürütülecektir. Eğitim programlarının akademiden ve konunun uzmanlarından destek ve takviyeler alınarak sistematik ve katmanlı bir şekilde yürütülmesi amaçlanmaktadır. C TİPİ TEMEL SENDİKAL EĞİTİMLER En başta üye kitlemizin geniş kesimlerine ulaşmanın kritik önem taşıdığını düşünüyoruz. Bu amaçla iki düzeyde eğitim programı hazırlandı. 1. Bu yönde 4 etaplık bir blok eğitim programı hazırlandı. Bu programda sınıf ve sendikal bilincin temellerini hızla ve acil bir biçimde oluşturmayı hedefliyoruz. Her etabını, 45'er dakikalık iki ders üzerinden yürütmeyi amaçladığımız programı (yoğunlaştırılmış 1 saat üzerinden) işyerlerinde de gerçekleştirebiliriz. a) I. etap: Kurumsal kimlik eğitimi b) II. etap: Temel iş hukuku eğitimi c) III. etap: Toplu sözleşme nedir? TİS süreci nedir? d) IV. etap: Mobing nedir? Nasıl mücadele edilir? 2. Ayrıca şubelerimizde ya da kitlesel katılıma uygun yerlerde yapacağımız, temel sendikal eğitimi esas alan yerinde eğitimler. Bu eğitimlerle geniş üye kitlesine ulaşılmak hedeflenmektedir. Ağırlıklı olarak sendikal yapı, işleyiş, sendikal güvenceler, TİS süreci, hukuksal haklar, uluslararası yasalarda ve normlarda sendikal güvenceleri kapsayan ve aktüel sorunları gündeme getiren seminerlerdir. Bu seminerlerin her birinin 4 ders üzerinden yürütülmesi amaçlanmaktadır. Genel merkezin denetiminde her şubede 3 aylık periyodlarla yılda 4 defa yapılması zorunludur. Ocak, şubat, mart, nisan ve ekim, kasım aralık aylarında belirlenmiş tarihlerle şubelere bildirilip, gerçekleştirilecektir. B TİPİ EĞİTİMLER Bu eğitim programı temsilci ve şube yöneticilerini ve öncü işçileri kapsayan eğitim programıdır 190 Bu aşamayı sendikal yapıda görev alan arkadaşlara yönelik bir eğitim programı olarak da değerlendirebiliriz. Bu program acil ve hızlı bir şekilde sendikal yapının stratejik noktasında yer alan temsilcilerin ve şube yöneticilerinin sistemli ve hızlı bir şekilde eğitilmesini hedeflemektedir. En başta temsilcinin görev ve sorumlulukları, iş hukukunda temsilcinin yeri, şubelerin kolektif bir organa dönüşmesini amaçlayan program ve teknikler, temel iş hukuku eğitimleri, toplu iş sözleşmesi süreci, toplu iş sözleşmesi okuması ve sınıf ve sendikal bilincin geliştirilmesini amaçlayan seminerlerin yapılması amaçlanmıştır. Her şubede 6 aylık periyodlarla, asgari iki, imkan dahilinde 4 etaplık bir programı önümüze koyduk. Bu yönde yatılı eğitimler olarak Gümüldür Tesisleri değerlendirilebilir. Ayrıca şubelerde günü birlik gerçekleştirilebilir. Yılın mayıs-haziran ve eylül-ekim ayları Gümüldür Tesisleri bu amaçla kullanılabilir. A TİPİ EĞİTİMLER Bu program Şube Başkanlarını, Şube İdari Sekreterlerini ve Genel Merkez yöneticilerini kapsayan üst düzey eğitimlerdir. TezKoop-İş Sendikası'nın kolektif çalışmasını, kolektif hareket etmesini ve sendikada kolektif aklın oluşmasını amaçlayan seminer, konferans ve tartışma platformunu kapsar. Küresel ve ulusal düzeyde siyasi, toplumsal, ekonomik, jeo-politik konuların ve ekonomik gelişmelerin değerlendirilmesini içerir ve bir beyin fırtınasının yaratılmasını amaçlar. Bu tip çalışmalarda akademik alandan ya da konusunda uzman kişilerden destek alınacaktır. Çalışma 1 ya da ara verilerek 2 saat saatlik spesifik konunun, uzman tarafından yöneticilere sunulmasıyla başlayacaktır. Ardından soru, cevap ya da konu hakkında tamamlamalarla devam edicektir. Daha sonra toparlayıcı bir konuşmayla çalışma bitirilecektir. Sunuş metinlerinin ve özet tartışmaların daha sonra kalıcı olması için basılması gündeme alınabilir. 191 KADIN SEMİNERLERİ Sendika olarak özellikle perakende sektöründe kadın üye sayımız ampirik olarak yüzde 55'lere yakındır. Sınıf mücadelesinde kadın işçilerin rolü stratejiktir. Bu yönde 2012 ve 2013 yıllarında pilot bölgeler olarak Adana, Muğla, Ankara 4, İstanbul 4'te 3-4 defa kadın seminerleri gerçekleştirmiş, bazı şubelerde Kadın Komisyonları kurulmuştur. Yeni dönemde şubelerimizin genelinde Kadın Komisyonlarının kurulması temel hedefimizdir. Aynı şekilde kadın seminerlerinin ayrı ve son derece ciddi bir şekilde hayata geçirilmesi gündemimizdedir. İlk planda perakende sektörünün belirleyici ağırlığının olduğu şubelerimizden başlamayı önümüze koyduk. Genel kurulda kadın işçilerin pozitif ayrımcılık olarak yönetimlerde ve sendikal organlarda yer alması için düzenlemeler yapılmalı ve kotalar konulmalıdır. Ayrıca kadın eğitim ve seminerlerinin sistematik gerçekleştirilmesi ve genel merkez tarafından denetlenmesi yönünde kararlar alınmalıdır. Kadın seminerleri ataerki-kapitalizm ilişkisi/ataerkil kapitalizm, sınıf mücadelesinde kadın işçiler, kadın sorunu ve sınıf mücadelesi, toplumsal cinsiyet rolleri, görünmeyen emek-ev içi emek, kadın hareketinin mücadele tarihi, uluslararası ve ulusal düzeyde kadın örgütlenme deneyimleri gibi konular irdelenecektir. Konular akademiden ve konularında uzman olan kişilerden destek alınarak işlenecektir. Seminerlerin her şubede asgari 4 aylık periyodlarda uygulanması son derece önemlidir. Ayrıca komisyon faaliyetlerinin ve özelde eğitim çalışmaları daha sık gerçekleştirilebilir. Birkaç komisyonun ortak çalışması yönünde düzenlemeler yapılabilir. Şubelerde hızla kadın komisyonlarının kurulmasına stratejik önem verilecektir. Kadın işçi arkadaşların komisyon faaliyetlerine ve eğitim çalışmalarına aktif katılmasına özen gösterilecektir. Tez-Koop-İş'in, yarı üyesinin kadın olduğu bilinciyle hareket eden, kadın üyelerin aktif temsiliyetini sağlayan mekanizmalara sahip, kadın sorunlarının çözümüne katkı sunan politika ve pratikler üreten bir sendika olması yönünde düzenlemelerin yapılması için sekreterliğimiz taşıyıcı rol üstlenecektir. 192 KİTAP OKUMA ÇALIŞMALARI İşçi sınıfı muazzam bir güçtür. Hayatı yaratan ve üreten işçi sınıfıdır. Üretim ve hizmet üretimini kolektif olarak gerçekleştirir. İşçi sınıfının üretim sürecindeki yeri itibariyle kolektif aksiyon yeteneği vardır. Sorunları ortaktır, sorunların çözümüde ortaktır. İşçi sınıfı yaratıcı, yıkıcı bir güç ve enerjiye sahiptir. Örgütlü bir güç olması, geleceği kurma yeteneğinin önünü açar. Sermaye sınıfın bu devrimci potansiyeli bilir ve o potansiyeli eritmek yönünde hareket eder. Bu yönde en başta sınıfı işin rutinliğinde boğar. Tekdüze, monoton iş, sınıfın yaratıcı yeteneklerini yok eder. Sınıfa yönelik bir dizi statejik saldırı sınıfı ciddi zaafiyet içine sokar. Özellikle sınıfın entellektüel gücünün zayıflatılması son derece ciddi sonuçlar yaratır. İşçi sınıfının kendi kurtuluşu kendi ellerindedir. Yani işçi sınıfı kendi geleceğini kendi kurar. Ama bu yönün yanında, kapitalist sistemde sermaye yalnızca üretim araçlarına sahip değildir, aynı zamanda zihniyet üretme araçlarınada sahiptir. Ayrıca kapitalist sistemde egemen ideoloji, egemenlerin ideolijisidir. Bu yönler işçi sınıfın entellektüel çalışmaları yaşamsal kılar. Egemen ideolojinin etkisinden kurtulan, olaylara ve olgulara sınıf bilimi ve perspektifiyle bakabilen işçi sınıfı tarihsel rolünü oynayabilir onun dışında paradoksi bir biçimde sistemin işleyişin parçası olur. Sınıf çok boyutlu özelliklere sahiptir. Sınıfın bilinçi ile sınıfın kimliği arasında ayrıca örgütlenme gücü ve eylem potansiyeli arasında diyalektik bir bağ vardır. Entelektüel faaliyet en başta sınıfın bilincini besler, şekillendirir bu aynı zamanda kimliğinin beslenmesi ve şekillenmesi demektir. Bunun yansıması örgütlenme kapasitesinin yükselmesi ve eylem potansiyelinin gelişmesidir. Yani kırılan diyalektik yeniden kurulur. Sınıfın olağanüstü yaratıcılığı ve yıkıcılığı ortaya çıkar. Sınıfın nesnel ve öznel şekillenişinin önü açılır. Biz de bu perspektifle seminer ve eğitim çalışmalarında grup şeklinde ve periyodik olarak kitap okuma programını önümüze koyduk. 193 Amaç sınıfı başka bir perspektiften düşündürmek. Kalıplaşmış, dondurulmuş bir anlayışı aşmaktı. Her kitabın bir dünya kuruluşu olduğunu bilerek, işçi arkadaşlarımızı kitap dünyasıyla tanıştırmak, bir dünya kurmasını sağlamak, eleştirel ve analitik düşünmelerinin önünü açmaktı. Bu amaçla 30'a yakın kitap belirlendi. Her kitabın besleyici ve iz bırakıcı olması hedeflendi. Kitabların her birinin kolay okunması, kolay bulunması, sarsıcı olması, yoğun etkilenmelere yol açması amaçlandı. Bugün 5 - 6 pilot bölgede uygulamaya başladığımız bu inter aktif çalışmayla son derece önemli adımlar attık. Önemli merhalelere geldik. Okuma programları periyodik seminerler yaptığımız şubelerde hayata geçirildi. Yapılan seminerlerde, okunması gereken kitaplar belirleniyor. Diğer seminere kadar okunması hedefleniyor. Katılanlar temelde 3 gruba ayrılarak her grupta yer alan işçi arkadaşa okunması gereken kitap veriliyor. Özet çıkarması, not alması isteniyor. Eğer kitabın ayrıca filmi varsa filmin izlenmesi de isteniyor. Seminerde her kitap için 3'er kişi seçiliyor. Kitabı anlatması ya da özet bir sunuş yapması isteniyor. Kitabın etkisi ve bıraktığı izler üzerine tartışmalar yürütülüyor. Bazı şubelerde 6'ıncı kitap okuması bitirildi. Bazılarında ise yeni başlarken, genelde 3 kitap seti bitirildi. Okuma programı işçiler üzerinde ciddi sonuçlar yaratıyor. Bazı arkadaşlar hayatlarında ilk defa kitap okuyup, bitirdiklerini söylemeleri aslında yapılan işin ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Her kitabın yeni bir dünya, yeni bir insan olduğu düşünülürse her çalışma kalıcı izler bırakıyor. Ayrıca anlatıcı arkadaşın kitle önünde konuşması kendisi için çarpıcı oluyor. Özgüveni pekiştiren, özne olmanın önünü açan çalışma bugüne kadar çok başarılı sonuçlar verdi. Etkin bir eğitim çalışmasının parçası olan bu faaliyet sistemli bir şekilde yürütülecektir. Geri dönüşlerinin son derece önemli olduğu bu çalışma, eğitimleri işlevli ve etkili kılıyor. Bilginin kolektifleştirilmesi yönünde ciddi birikimler sağlıyor. 194 AVRUPA İŞÇİ SINIFIYLA ORTAK EĞİTİMLER İşçi sınıfının enternasyonal kimliğini ve işçi kardeşliğini ele alan çalışmalar ile uluslar arası eğitimler hedeflerimiz arasındadır. Ilk olarak aynı işkolunda örgütlü Karadağ ve Bosna Hersek sendikalarıyla karşılıklı bir eğitim programı yapılması için ön görüşmeler yapılmış olup, Mart 2015’te Karadağ’da yapılacak toplantıda protokol imzalanacaktır. İşçi sınıfının en önemli karakteri enternasyonalizmdir. Uluslararası düzeyde yapmayı hedeflediğimiz eğitimler sınıfın bu temel özelliğini açığa çıkarmak ve onun enternasyonal kimliğini beslemek amaçlıdır. Kapitalist sistem küresel bir sistemdir. Küresel bir sistemle mücadele etmek, ancak enternasyonel mücadeleyle olanaklıdır. Yerele sıkışmış bir işçi hareketi, dar ve gelişme dinamikleri zaafa uğramış bir mücadeleyi gerçekleştirebilir. Enternasyonalizm sınıfın yerel mücadelesini reddedmez, tam tersine yerel mücadelenin boyutunu genişletir ve kapitalizmin niteliğini açağa çıkararak, işçi sınıfının yıkıcı ve yaratıcı gücünü besler. Finans kapital sınıfı yerele sıkıştırarak, alt kimliklerini öne çıkaran taktikler geliştirir. Böylece işçi sınıfını uluslara, mezheplere, etnik yapılara bölerek etkisizleştirir, böler ve parçalar. Onu böylece hızla şekilsizleştirir. Ekmek ve onur mücadelesi sınır tanımaz, ekmek ve onur mücadelesi sınıf kardeşliğini küresel düzeyde örer. Sınıfın en büyük gücü, en yıkıcı gücü enternasyonal karakterinde saklıdır. Enternasyonalizm sınıfa kapitalist sistemde iki temel sınıf olduğunu gösterir ve kavratır: İşçi sınıfı ve burjuvazi. Enternasyonalizm sınıfın safını belirlemesini sağlar. Enternasyonalizm safları ayrıştırır ve netleştirir: Ya ezilenden yanasın ya da ezenden, sömürenden yanasın. Enternasyonalizmi en iyi anlatan Avusturya işçi marşıdır. " ...Anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim. Din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz. Sanki doğduk bir anadan" Evet enternasyonalizm gerçek bir sınıf kardeşliğidir. Biz bu seminer programında enternasyonalizmin sınıf açısından yaşamsal önemi üzerinde duracağız ve gerçek bir sınıf kardeşliğini örmeye çalışacağız. Seminer programlarını bu eksende gerçekleştireceğiz. 195 WEB SAYFAMIZ VE SOSYAL MEDYA ETKİNLİĞİMİZ http://www.tezkoopis.org ve yönlendirilmiş olan http://www.tezkoopis.org.tr adresleri üzerinden sunulan Genel Merkez sayfamız Ağustos 2009’da yeni yüzü ve içeriği ile yayın hayatına başlamış 2013 yılı sonunda yeni teknolojilere uygun olarak yeniden yapılandırılmıştır. Web sayfamızı sendikamızın ve işçi sınıfının deneyim/birikimine yakışır, gereksinimlere yanıt verebilen, günümüz koşullarının gereklerine uygun bir içerik, kullanışlılık ve görünüme sahip hale getirmiş bulunmaktayız. Web sayfamız güncellenme hızı ve niteliğiyle, ülkemiz ve sendikamız gündemi, basın açıklamalarımız, eylem ve etkinliklerimiz, TİS süreçlerimiz, TEFE-TÜFE endeksleri, açlık/yoksulluk sınırı rakamları gibi hızlı ve doğru bilgi gerektiren konularda önemli bir kaynak haline gelmiştir. Üyelerimiz başta olmak üzere tüm emek dostlarıyla bir iletişim aracı haline getirdiğimiz olduğumuz web yayınımız üzerinden bilgi aktardığımız gibi, sendikal çalışmalarımıza temel oluşturacak bilgi akışını da sağlamaktayız. Web sayfamızı düzenli olarak güncelliyor, sendikamız, emek ve ülke gündemini düzenli ve doğru olarak üyelerimize ulaştırıyoruz. Sayfamız Türkiye sendikal platformunda en çok izlenen sendika sayfalarındandır. Günümüzde vazgeçilmez bir iletişim aracı haline gelen sosyal medyayı da etkin olarak kullanmaktayız. @tezkoopissndk twitter hesabımız ile tüm gelişmeleri takipçilerimizle paylaşmaktayız. TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI KÜTÜPHANESİ Türk-İş yayınları, Tez-Koop-İş yayınları, hukuk, bilim, psikoloji, sosyoloji, mitoloji, eğitim, tarih, Türkiye tarihi, felsefe, kadın, sanat, sözlük, din üzerine, iletişim ve medya, çocuk, sendikalar üzerine, ekonomi politik, siyaset ve toplumsal hareketler, deneme, anı-anlatı, köşe yazarları, öykü, yabancı roman, yerli roman, şiir ve oyun bölümleriyle yeniden düzenlenen kütüphanemiz üyelerimizin ve emek dostlarının kullanımına hazır hale getirilmiştir. Konfederasyon kütüphaneleri de dahil olmak üzere işçi ve emekçilerin kullanımına açık, işlevsel ve zengin bir sendika kütüphanesi196 nin bulunduğunu söyleyebilmek güçtür. Sendikamız kütüphanesi ile gerek dokümantasyon gerekse işlerlik açısından bu önemli açığı kapatmış bulunmaktayız. Kitaplarımız üyelerimize ödünç olarak verilmekte olup, üyelerimizin kitabı kütüphanemiz ortamında okuyabilecekleri, araştırma yapabilecekleri okuma masaları da mevcuttur. ULUSLARARASI İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ İşçi sınıfıyla ilgili farklı kültürel çalışmalara katılım sağladık. Her sene farklı temalarla düzenlenen festivalde düzenleyen sendikalar arasında yer aldık. Festivale katılan filmleri eğitim çalışmalarımızda eğitici material olarak kullandık. Şubelerimiz Festivalin yerel çalışmalarına katıldı. Üyelerimizin festival fimlerini ücretsiz izlemesi sağlandı. Dergimizde kültürel bir aktivite olarak değerlendirdiğimiz, bulmaca köşesindeki sorulara doğru yanıt veren üyelerimize festivalin film setlerini hediye ettik. 12 -13 NİSAN 2014 TARİHİNDE YENİLENEN 9. GENEL KURULDAN, BUGÜNE KADAR YAPILAN EĞİTİM SEMİNERLERİ 1 yıllık periyotta eğitim seminerleri sistemli ve düzenli olarak gerçekleştirildi. Farklı içeriklerde gerçekleştirilen seminerler ağırlıkta temsilcilere ve şube yöneticilerine yönelik yapıldı. Ayrıca yaygın taban eğtimleriyle çalışmalar pekiştirildi. Bunun yanında taşeron işçilerin örgütlenmesine yönelik çalışmalar yapıldı. Seminerler Genel Eğitim Danışmanız Volkan Yaraşır tarafından verildi. Seminerlerde sosyal güvenlik üzerine Mustafa Balkız ve Oğuz Topak'tan destek alındı. Ayrıca yönetmen Necla Demirci'nin "Gündöndü"adlı belgesel filmi izlendi ve Demirci, ekolojik mücadele üzerine bir sunuş yaptı. Öte yandan kardeş sendikalara, ihtiyaçlarına uygun çesitli seminerlerle destek verildi. Aşağıda yapılan eğitim çalışmaları, içerikleri ve katılımcı sayılarıyla birlikte verilmiştir. 18 Ocak 2012- İstanbul 1 Nolu Şubemize bağlı Carrefour-Sa ve Real’de çalışan üyelerimizle yapılan eğitimde sınıf kimliği ve bilinci, toplu sözleşme süreci, olası gelişmeler ve sendikal örgütlenmenin 197 önemi üzerinde duruldu. 23 Ocak 2012- İstanbul 1 Nolu Şubemizde GSS eğitimi yapıldı. 2 Şubat 2012- Ankara 4 Nolu Şubemizde GSS eğitimi yapıldı. 21 Mayıs 2012 - Sendikamızın Sadık Özben Eğitim Tesislerinde 21 Mayıs’ta başlayan yönetici eğitim seminerleri 15 Haziran’da son buldu. Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyelerinin katıldığı eğitimler 2’şer günlük programda Küresel gelişmeler ve Türkiye, sosyal güvenlik ve toplu iş ilişkileri yasaları, hak ve özgürlükler olmak üzere üç konu işlendi. Eğitimlerin akşam saatlerinde, düzenleyicisi olduğumuz İşçi Filmleri Festivali'nden seçilen filmler izlendi. 4-5 Temmuz 2012- Muğla Şubesinde 12 aylık temel sendikal eğitim programının ilki gerçekleştirildi. Şubeye bağlı toplamda 90 temsilcinin katıldığı seminer programında, sınıf kimliği, bilinci, sendikal yapı, sendikal organlar ve sendikal işleyiş konusu işlendi. 4-5 Eylül 2012- Muğla Şubede temsilci eğitimi yapıldı. Toplu Sözleşme süreci, temel iş hukuku bilgileri, haklarımız ve kendimizi nasıl savunacağız konuları işlendi. 15 Kasım 2012- Sektörümüzdeki kadın işçilerin yoğunluğu göz önüne alınarak, kadın işçilerin sendikal sürece aktif katılımını sağlamak amacıyla oluşturulan kadın komisyonu Muğla’da faaliyetine başladı. Ve ilk eğitimini gerçekleştirdi. 15 Aralık 2012- Gaziantep Şubemizde İşyeri Temsilcileri eğitimi yapıldı. 20-22 Aralık 2012- Giresun Şubemizde İşyeri Temsilcileri eğitimi yapıldı. Temel eğitim konuları ve sosyal güvenlik konuları işlendi. 24 Aralık 2012- İstanbul 5 Nolu Şubemizde, Sendikal Yapı, Sendikal İşleyiş, işyeri sendika temsilcilerinin görev ve yetkileri ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu konulu temsilci eğitim semineri düzenlendi. 23 Ocak 2013- Adana 1 Nolu Şubemizde kadın komisyonu semineri gerçekleştirildi. Kadının sınıf mücadelesindeki yeri, kapitalizm meta ilişkisi üzerinden kadının toplumsal rolü, kapitalizm ve erkek egemenlik ilişkisi irdelendi. 25 Ocak 2013- Kadın Komisyonu eğitimlerinin İstanbul ayağı, İstanbul 4 Nolu Şubede gerçekleştirildi. Kadın Komisyonu eğitimleri iki ayakta yürütüldü. Birinci bölümde kapitalizm, meta ilişkisi üzerinden kadının toplumsal rolü, sistemin işleyiş yasaları, erkek ege198 men toplum-kapitalizm İlişkisi, anti-kapitalist mücadelede kadın işçiler değerlendirildi. İkinci bölümde çalışma yaşamında kadın, kadının emek sömürüsündeki yeri, sendikal yaşamda kadın ve ne yapmalı? sorularına yanıt verildi. Mücadelenin kadınlaşması üzerinden kadın işçilerin özneleşmesinin önemi üzerinde duruldu. 26 Ocak 2013- Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'nde çalışan üyelerimiz ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile ilgili eğitim yapıldı. 30 Ocak 2013- İstanbul 1 Şubemize bağlı işyeri temsilcilerimizle Genel Sağlık Sigortası ve 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu konularında eğitim yapıldı. 11-12 Şubat 2013- Muğla Şubeye bağlı Migros, Tansaş ve Carrefour işçileriyle eğitim yapıldı. 25 Şubat 2013- İstanbul 4 Nolu Şubede Migros Sendika İşyeri Temsilcileri semineri gerçekleştirildi. Seminerde Türkiye’nin yeni jeo-politik yönelimleri ve örgütlenmenin önemi, sendikal yapı ve işleyiş, temsilcinin görev ve sorumlulukları, temel iş hukuku bilgileri verildi. 27 Şubat 2013- Ankara 4 Nolu Şube üyelerine yönelik seminer yapıldı. Sendikal yapı, işleyiş, temsilcinin görev ve sorumlulukları ile temel iş hukuku hakkında bilgilendirmede bulunuldu. İkinci bölüm Sosyal Güvenlik Yasası işlendi. 27 Şubat-3 Mart 2013- 27 Şubat'ta başlayan seri ve sistematik temel eğitim seminerlerinin Adana ayağı 3 Mart'a kadar sürdü. Üyelerimizin sınıfsal ve sendikal kimliğinin gelişmesi yönünde yapılan seminerler son derece verimli ve işlevli oldu. 27 Şubat'ta Adana Carrefour-Sa Hipermarket işyerinde İş Hukuku Eğitimi yapıldı. 2 Nisan 2013- Edirne Şubemize bağlı Tesco Kipa İşyeri Temsilcilerimizle eğitim çalışması yapıldı. Seminerde toplu sözleşme süreci, sendika temsilcisinin görev ve sorumlulukları, temel iş hukuku konuları işlendi. 13 Nisan 2013- Ankara 4 Nolu Şube’ye bağlı CHP çalışanı üyelerimizle eğitim semineri yapıldı. Eğitimde, Türkiye’nin yeni jeopolitik yönelimleri ve örgütlenmenin önemi, sendikal yapı ve işleyiş, temel iş hukuku konuları işlendi. 15 Nisan 2013- Sendikamızın örgütlü olduğu T.C Kalkınma 199 Bakanlığı Gap Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Gaziantep Şubemiz arasında yapılan protokol ile 15 Nisan 2013 Günü Şanlıurfa ilinde ortaklaşa iş sağlığı ve güvenliği eğitim semineri yapıldı. 15-16-17 Mayıs 2013- Muğla şubesinde yerel eğitimler gerçekleştirildi. Toplu iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesinin mahiyeti ve işlevi, temsilcilerin görev ve sorumlulukları, temek iş hukuku üzerine yapılan seminerlerin ilki 15 Mayısta Fethiye’de gerçekleşti. 16 Mayıs ta Aydın’da yapılan semineri 60’a yakın üyemiz katıldı. 17 Mayısta Söke’de yapılan seminere ise 30 işçi katıldı. 4 Temmuz 2013- Muğla Şubesi işyeri temsilcileri eğitimi yapıldı. 13-14 Eylül 2013- İstanbul 4 No'lu Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin kurullarında görev alan üyelerimizle Sadık Özben Eğitim Tesisimizde Yönetici Eğitimi yapıldı. 18-19 Eyül 2013- İstanbul 4 No'lu Şubede Temsilci Eğitimi gerçekleştirildi. Türkiye'deki sendikal hareketin bugünkü durumu ve çalışma yaşamını düzenleyen yeni çıkacak yasalar ile gelecek olan taşeronlaştırma, güvencesizleştirme, esnek çalışma saldırıları üzerinde duruldu. Bu saldırılar karşısında yapılması gerekenler irdelendi. 14 Kasım 2013- İstanbul 4 No’lu Şubemizde Kipa ve Media Markt işyeri sendika temsilcilerimize Eğitim Semineri yapıldı. Seminerde, temsilcilerin görevi, işlevi sendikal organlardaki yeni iş hukukuna ilişkin temel bilgiler ve mobing konusu incelendi. 16-17-18 Nisan 2014- Adana 1 Nolu Şubede yapılan seminer programı iki boyutta gerçekleşti. İşyeri komitelerine üç gün iki etapta seminer verildi. Ayrıca işyeri bazlı eğitimler yapıldı. Bu yönde toplam 13 seminer yapıldı. Temel iş hukuku bilgileri, sendikal yapı ve işleyiş, kurumsallık ve sendikal faaliyet, işyeri komiteleri nedir, işlevi ve işleyişi üzerine seminerler verildi. Seminerlere toplamda 350 işçi katıldı. 21 Nisan 2014- Ankara 2 Nolu Şubede sistematik olarak sürdürülen Kipa işyerlerindeki komitelere yönelik temel iş hukuku ve kurumsal kimlik eğitimi verildi. Seminere 30 temsilci katıldı. Ayrıca kitap okuma programına bağlı olarak bazı temsilciler okunan kitapların özetlerini sundu. 12 Mayıs 2014- Ankara 2 Nolu Şubede Kipa komite üyelerine aylık periyotlarla verilen seminerlere devam edildi. Mobing nedir? 200 Nasıl mücadele edilir?, başlıklı seminer yapıldı. 28 temsilci katıldı. Yeni verilen kitap okuma programına bağlı olarak bazı temsilciler okunan kitapların kısa sunuşunu yaptı. Mayıs 2014- İstanbul 4 Nolu Şubeye bağlı Silivri Kipa işyerinde eğitim yapıldı. Seminer kurumsal kimlik üzerine verildi. İki etapta gerçekleşti. 15 Mayıs 2014- İstanbul 5 Nolu Şube yöneticileri ve işyeri temsilcileri ile eğitim yapıldı. Seminerde sendikal yapı, işleyiş, temel iş hukuku ve temsilcinin görev ve sorumlulukları işlendi. MAYIS- HAZİRAN 2014 GÜMÜLDÜR 1. YATILI EĞİTİMLERİ Seminerlere Adana, Muğla, Giresun, Bursa, Diyarbakır, Ankara 4, İstanbul 4, Ankara 2 şubelerimiz katıldı. 2 gün üzerinden yürütülen seminerlerde sosyal güvenlik ve sınıfa stratejik saldırılar, sendikal kriz, ne yapmalı, nasıl yapmalı? konuları işlendi. Seminerlere toplam 260 şube yöneticisi, temsilci ve üye katıldı. HAZİRAN-EYLÜL ANTALYA EĞİTİM VE ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARI Yaklaşık 4 ay süren bu çalışmalar son derece etkili ve verimli oldu. 9 kitlesel eğitim gerçekleştirildi. 65 işyeri kısa konsantre eğitim ya da işyeri bilgilendirme toplantısı yapıldı. Bu faaliyetlerde sendikal yapı, sendikal işleyiş, sendikal örgütlenme, sendika üye ilişkisi, sendikal demokrasi, kurumsal kimlik, temel iş hukuku üzerine bilgiler verildi. Seminerlere 1100 işçi katıldı. EYLÜL-EKİM 2014 GÜMÜLDÜR 2. YATILI EĞİTİMLERİ Seminer programına Gebze, Edirne, İstanbul 4, İstanbul 1 nolu şubelerimiz katıldı. İki gün üzerinden yürütülen seminerlerde küresel jeo-politik, Ortadoğu'da kontrollü kaos ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tranformasyon süreci işlendi. Ayrıca sosyal güvenlik üzerine seminer verildi. 17 Kasım 2014- Ankara 2 Nolu Şube Kipa işyeri komiteleri seminerleri sistematik olarak devam etti. 35 temsilci ve komite üyesinin katıldığı seminerde sınıf tarihi işlendi. Temsilciler tarafından kitap okuma sunuşları yapıldı 201 2-3-4 Aralık 2014- Antalya şubesi eğitimleri Alanya ve Antalya merkezde yürütüldü. Eğitimlerde kurumsal kimlik, sendikal yapı ve işleyiş, temsilcinin görev sorumlulukları, sınıf bilinci ve kimliği, temel iş hukuku bilgileri verildi. 8 Aralık 2014- Ankara 2 Nolu Şubede düzenli gerçekleştirilen eğitim seminerinde sendikal yapılara ilişkin uluslararası ve ulusal düzeyde yasa ve normlar ele alındı. Türkiye'de sendikal hareketin sorunları işlendi. Ayrıca temsilci arkadaşlara verilen düzenli okuma programına bağlı kitap okuma sunuşları yapıldı. 9 Aralık 2014- Ankara 4 Nolu Şubede Migros işyeri temsilcileri ile eğitim yapıldı. TİS'in mahiyeti ve TİS süreci işlendi. Kadın komisyonu oluşturuldu. 11-12-13-14 Aralık 2014- Giresun Şubeye bağlı Trabzon ve Rize-Pazar'da taşeron işçilere yönelik, yeni torba yasasını değerlendiren, temel sendikal bilgiler veren ve ayrıca örgütlenme ve birlik ilişkisini ele alan seminerler yapıldı. Bu seminerlere 250'in üzerinde işçi katıldı. Bunun yanısıra Samsun' da işyeri temsilcilerine yönelik bir çalışma yapıldı. 55 temsilcinin katıldığı seminerde temel iş hukuku bilgileri, temsilcinin sendikal yapı içindeki yeri, görev ve sorumlulukları işlendi. 16 Aralık 2014- Muğla Şubeye bağlı temsilciler ile eğitim yapıldı. Seminerde, kurumsal kimlik, sendikalyapı ve işleyiş, temel iş hukuku, temsilcinin sendikal yapı içindeki yeri, görev ve sorumlulukları ele alındı. 12 Ocak 2015- Ankara 2 Nolu Şubeye bağlı Kipa işyeri temsilcilerine ve komite üyelerine aylık periyodlarla yapılan seminerin bir yenisi daha gerçekleştirildi. “Temel İş Hukuku” semineri interaktif bir şekilde uygulandı. 4 ayrı gruba ayrılan işçi arkadaşlardan yasa ve içeriği üzerine çalışmaları istendi. İşçiler 4 grup halinde yasaları anlattılar ve sorulara yanıt verdiler. Düzenli yapılan okuma çalışmalarına devam edildi. Yeni kitapların okunması ve anlatılması yönünde görev dağılımı yapıldı. 13 Ocak 2015- Ankara 4 No’lu Şubede Kadın Komisyonu eğitimi yapıldı. Dünyada ve Türkiye’de kadına yönelik şiddet, kadın kıyımı, kadın mücadelesi ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine yürütülen çalışmadan sonra 8 Mart programı belirlendi ve görev dağılımı yapıldı. 202 14-15 Ocak 2015- İstanbul 4 Nolu Şubemize bağlı Migros, Media Markt ve Kipa işyeri temsilcileri ile eğitim yapıldı. 14 Ocak'ta Kipa ve Media Markt işyeri temsilcilleri ile ortak yapılan seminerde kurumsal kimlik, sendikal yapı ve işleyişi, temsilcilerin görev ve sorumlulukları ile iş hukukundaki yeri konuları işlendi. İkinci gün (15 Ocak) Migros temsilcileri ile yapılan seminerde ise mobing konusu işlendi. 19-20-21 Ocak 2015- Antalya Şubeye bağlı Alanya, Antalya ve Isparta'da işyerlerinde eğitim seminerleri gerçekleştirildi. Mobing ve mobinge karşı mücadele konuları işlendi. Eğitimlerin sonunda Alanya ve Antalya Koordinasyon Komiteleri kuruldu ve ilan edildi. Üyelerimize yeni kitap okumaları verildi ve daha önceki okunan kitaplarında sunumları gerçekleştirildi. 23 Ocak 2015- Muğla Şubesinde periyodik olarak yürütülen seminerlere devam edildi. Migros, Carrefour-Sa temsilcileriyle Örgütlenmenin yaşamsallığı, sendikal örgütlenmenin önemi ve temsilcilerin görev ve sorumlulukları üzerine bir seminer gerçekleştirildi. Seminer sonunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe yönelik çalışmalara başlanması kararı alındı. 29-30 Ocak 2015- Edirne Şubemizde yapılan eğitime ilk gün Kipa İşyeri Temsilcileri katıldı. Kurumsal kimlik ve temsilcinin iş hukukundaki yeri ve görevleri konuları işlendi. İkinci gün Migros, Carrefour-Sa, Gençlik Spor, TMO ve 18 Mart Ünv. İşyerlerinden temsilciler katıldı. “Sermayenin stratejik saldırısı, esnekleştirme, taşeronlaştırma ve ne yapmalıyız?” ile “temsilcinin iş hukukundaki yeri ve görevleri” konuları işlendi. 6 Şubat 2015- Muğla Şubesi’nde çok boyutlu bir şekilde yürütülen eğitim çalışmalarına devam edildi. Düzenli aralıklarla genel üyeye yönelik yapılan eğitim çalışmaları bir taraftan devam ederken, diğer taraftan sektördeki kadın işçilerin ağırlığı da dikkate alınarak özel olarak kadın çalışmalarına yoğunluk verildi. İki yıllık arka planı olan bu çalışmanın sonucu olarak Muğla Şubesi’nde Kadın Komisyonu kuruldu ve kadın işçilere yönelik eğitim semineri gerçekleştirildi. Birinci bölümde çalışma yaşamında kadın, sendikal örgütlenmenin önemi ve kadının bağımsız örgütlenmesi üzerine gerçekleştirildi. İkinci bölümde kapitalizm ve erkek egemenlik konusu işlendi. 203 TEZ-KOOP-İŞ YAYINLARI Dönem içinde süresiz yayınlara önem veren sendikamız, şu süresiz yayınların çıkartılmasını sağlamıştır: -İşçi Sınıfı Mücadele Tarihinde İz Bırakanlar-Volkan Yaraşır (Nisan 2013) -Tarih Yapan İşyerleri-Volkan Yaraşır (Nisan 2013) -Tesco Kipa’da Birlik, Kararlılık ve İnancın Zaferi (Ağustos 2012) -Tesco Kipa’da Zafere Uzanan Yol (Ekim 2012) -6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu-Gerekçeli (Kasım 2012) -6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (Kasım 2012) -Tesco Kipa’da Toplu Sözleşme Hakları-Haluk Şensu (Mayıs 2013) -Sendika Üyeliği El Kitabı-Haluk Şensu (Kasım 2013) -Yaşasın 1 Mayıs (Nisan 2014) -Birlik, Dayanışma ve Sendikalaşma Zamanı (Kasım 2014) -Şiddetin Zinciri Kırılmalı (24 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası mücadele ve Dayanışma Günü) (Kasım 2014) -6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Kasım 2015) -4857 sayılı İş Kanunu (Kasım 2015) TEZ-KOOP-İŞ DERGİSİ Sendikal yayınlar, üye ile güçlü örgütsel bağlar kurulmasında, onların sendikal bilinç ve kültürünü arttırmada, örgütü yeni üyelerle buluşturmada önemli birer araçtır. Bu aracın niteliği yani söylem biçimi, öncelikleri, olaylara yaklaşımı, dağıtım ağı, yayınlanma hızı, gerçekleşme süreci, tasarımı ve daha birçok unsuru titizlikle oluşturulmak zorundadır. İlk sayısı 1990 yılı Mayıs’ında çıkartılan ve 73. sayıya ulaşan Tez-Koop-İş Dergisi, 2012 yılından itibaren yeni bir tasarım ile yayınlanmaktadır. Sendikamızın yaşadığı süreçlerin aktarıldığı bir yayın olma yanında, genel dünya ve ülke sorunlarının yer aldığı Dergi, ortala204 ma 6.000 adet basılmaktadır. Derginin genel yayın ilkeleri özetle şu temel unsurlardan oluşmaktadır: - Sendikal, ekonomik ve toplumsal konularda doğru, gerçek ve yalın bilgi iletiminin aracı olmak. - Üyeleri kaba, kısır ve ütopik propaganda ve ajitasyon söylemleriyle şartlandırmaya çalışmadan, açıklıkla bilgilendirmeyi amaçlamak. - Sendikalılık kültürünü yaygınlaştırmak ve geliştirmek. - Örgütsel yapıyı güçlendirecek sendikal birlik çabalarına katkı sağlamak. - Toplumun ve üyelerin duygusal, geleneksel ve siyasal değerlerine saygı göstermek. - Nefret, şiddet, öfke ve kin içeren tutum, davranış ve söyleme karşı, toplumsal dayanışma ve hoşgörüyü olumlayan bir iletişim dili ve söylemi geliştirmek. Dergi’nin daha etkili olmasının sağlanması, iletişim aracı olarak kendisini sürekli bir yenileme süreci içinde bulundurmasına, özellikle sendika temsilcileri başta olmak üzere sendika üyelerinin katkılarına açık olmasına bağlıdır. - Dergi güncel sendikal, ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlara sendikal bilinci geliştirme ve demokratik hak ve özgürlükler mücadelesine katkı sağlama yönünde yanıt vermelidir. - Dergi sendikal örgütlenme sürecinin boyut kazanmasına; örgüt içi bütünleşmeye, ortak dil, söylem ve davranış oluşturmaya katkı sağlamalıdır. - Dergi, kurumsal kimliğe derinlik kazandırırken, ortak örgütsel-kurumsal değerlerin oluşmasına; dayanışmaortak hareket ve birlik duygusunun zenginleştirilmesine yeni alanlar açmalıdır. - Dergi ve tüm süreli-süresiz yayınlar, yalnızca birer eğitim aracı olma, üstenci-seçkinci bir dil kullanma niteliğine indirgenmeden etkili-dinamik birer iletişim aracı olarak “örgütlenmelidir.” 205 TEZ-KOOP-İŞ-SENDİKAL ETKİNLİKLER 206 207 208 TEZ-KOOP-İŞ 2011-2015 26-27 Mart 2011- Tez-Koop-İş Sendikası 9. Genel Kurulu Ankara’da toplandı. Genel Kurulun ikinci günü yapılan seçimlerde; Osman Gürsu Genel Başkanlığa, Hakan Bozkurt Genel Sekreterliğe, Yalçın Çalışkan Genel Mali Sekreterliğe, İsmail Aydın Genel Örgütlenme Sekreterliğine, Haydar Özdemiroğlu Genel Eğitim Sekreterliğine, M. Adem Can ile Ünal Özcan Genel Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildiler. 19 Nisan 2011: 9. Genel Kurul ardından ilk Başkanlar Kurulu toplantısı toplandı. Genel Kurul sürecinin ve geleceğe dönük çalışmaların değerlendirildiği Başkanlar Kurulu toplantısı sonunda basına va kamuoyuna şu açıklama yapıldı: “1- Başkanlar Kurulumuz, Migros Ticaret A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 16.000 üyemizi ilgilendiren yeni dönem toplu iş sözleşmesinin üyelerimizin istemleri doğrultusunda ve fazla uzatılmadan masa başında bitirilmesi dileğini belirtmiştir. 2- Başkanlar Kurulumuz, yaklaşan kamu toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinin üyelerimizin talepleri yönünde tarafların 209 kabul edebileceği bir anlaşmayla sonuçlandırılmasını arzu etmektedir. Başkanlar Kurulumuz, yılların birikimiyle edinilmiş kazanımları korumak ve yeni kazanımlar elde etmek için, toplu sözleşme görüşmelerinin başarılı biçimde sürdürülmesi ve sonuçlandırılması için, üyelerimizin birliğinin, dayanışmasının ve direncinin çok önemli olduğunu hatırtlatmakta, sözleşme sürecinde kararlı bir duruş sergilemenin zorunlu olduğunu vurgulamayı sınıfsal bir görev saymaktadır. Kamu toplu iş sözleşmesi sürecinde sorunların çözümüne duyarsız, insanca yaşamı olanaklı kılacak ücret düzeyi taleplerine kulak asmayan, toplu sözleşme hükümlerini etkisiz kılmaya yönelen bir tutumla karşılaşıldığında, Türk-İş'ten mücadeleye dönük somut ve etkin adımlar atması yönünde beklentiler vardır. Bu doğrultuda sendikamız, üyesi olduğu Türk-İş Kamu Koordinasyon Kurulu ve diğer sendikalarla birlikte yurdun her noktasında dayanışma ve birlik içerisinde tüm mücadele kanallarını kullanma kararlılığında olduğunu ifade etmektedir. 3- Başkanlar Kurulumuz, Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimizin yaşadığı sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulunmuş, Sendikamız Genel Yönetim Kurulu ve Şube Başkanları'nın katılımıyla sorunların tespiti ve çözüme kavuşturulması doğrultusunda işveren vekilleri ile en kısa zamanda bir görüşme yapmayı kararlaştırmıştır. 4- Sendikamızın Tesco Kipa işyerlerinde 2003 yılından beri sürdürdüğü örgütlenme mücadelesi başarıyla tamamlanmış; yasanın aradığı gerekli çoğunluk sağlanmış; 6 Mayıs 2010 tarihinde yapılan yetki tespiti, sendikamız lehine sonuçlanmıştı. Ancak, Tesco Kipa işvereni Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan bu yetki tespitine ve işkolu tespitine itiraz davası açarak toplu iş sözleşmesi sürecini durdurmuştu. Başkanlar Kurulumuz, Tesco Kipa sürecini etraflıca değerlendirmiş, üyelerimizin bilgisi dahilinde Genel Yönetim Kurulu ve Şube Başkanlarıyla birlikte işverenden en kısa zamanda bir toplantı isteyerek mevcut itiraz davalarının geri çekilmesini görüşme kararı almıştır. 5- 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, işçi sınıfının yıllardır üzerinde durduğu ve ısrarlı taleplerle verdiği 210 mücadele sonucunda iki yıl önce 1 Mayıs "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kabul edilmiş ve resmi tatil ilan edilmiştir. Başkanlar Kurulumuz, bu durumu işçi sınıfı hareketinin önemli bir başarısı olarak değerlendirmekte, 1 Mayıs'ı bu yıl olabilecek en kitlesel katılımla etkin ve güçlü bir şekilde kutlamanın, emeğin ortak sesini yükseltmenin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Başkanlar Kurulumuz, üyelerimizin tüm Türkiye'de en güçlü şekilde 1 Mayıs'a katılımının sağlanması için gerekli sendikal çalışmaların yapılması yönünde çağrıda bulunmaktadır. Sendikamız Genel Yönetim Kurulu, Şube yöneticileri ve üyeleri, Türk-iş'e bağlı bazı sendikaların Genel Başkanları, yöneticileri ve üyeleri ile birlikte Petrol-İş ve Deri-İş Sendikalarının örgütlü olduğu ve işten atılmalar nedeniyle direnişlerin devam ettiği Kampana ve Berikap işçilerini geçtiğimiz günlerde ziyaret edip basın açıklaması gerçekleştirmiş, sendikal haklan için direnen işçilerin mücadelesine destek olduklarını ifade etmişlerdir. Başkanlar Kurulumuz, en samimi dayanışma duygularıyla direnişteki sınıf kardeşlerini selamlar, onurlu direnişlerinde maddi manevi yanlarında olduğunu bir kez daha hatırlatır, işverenlerin bir an önce ilgili sendikaları tanıması, işyerlerinde sendikal hakların hayata geçirilmesi, tarafların kabul edebileceği bir toplu sözleşme bağıtlanması ve sendikal faaliyet nedeniyle işten atılan işçilerin bir an önce işe iade edilmesi taleplerinin destekçisi ve takipçisi olacağını belirtmektedir.” 1 Temmuz 2011- Türk-İş üyesi 10 sendika (Basın-İş Sendikası, Belediye-İş Sendikası, Deri-İş Sendikası (Deriteks) Hava-İş Sendikası, Kristal-İş Sendikası, Petrol-İş Sendikası, Tekgıda-İş Sendikası, Petrol-İş Sendikası, Tez-Koop-İş Sendikası, Tümtis, Türkiye Gazeteciler Sendikası) İstanbul Taksim’de ortak bir basın açıklaması yaparak “Sendikal Güç Birliği Platformu’nun kurulduğunu açıkladı. Sendikal Güç Birliği Platformu’nun açıkladığı Bildirge aynen şöyle: “Biz sendikal mücadele hedefleri ve yolları bağlamında anlayış birliği içinde olan, Türk-İş’e üye sendikalar olarak; demokratik ve 211 sınıf mücadelesi perspektifine sahip güçlü yeni bir sendikal hareket yaratmak üzere yola çıktık. Türkiye sendikal hareketinin; kan kaybı, güçsüzleşme ve güven yitimi ile kendisini gösteren gerileme evresinin artık sona erdirilmesi için kararlı bir müdahaleyi gerekli görmekteyiz. Sendikal hareket baştan aşağıya kendisini yenilemeden ve yeni bir enerjiyle mücadeleye girmeden bu evrenin aşılması mümkün olamaz. Geçici, günü birlik, kişilere bağlı çözüm arayışlarının vakti geçmiştir. Esaslı, yapısal bir müdahaleye ihtiyaç vardır. Türkiye sendikal hareketinin bu dönüşümü gerçekleştirecek birikime ve deneyime sahip olduğuna inanıyoruz. Bu hareketin yola çıkış amacı, örgütlenme ve mücadele pratiklerini geliştirerek demokratik, bağımsız ve mücadeleci bir sendikal platformu, aşağıdaki ilke ve hedefler doğrultusunda oluşturmaktır. İlke ve Hedeflerimiz Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması 1) Oluşturulan güç birliği(Platform), sermayenin küreselleşmesi karşısında; “rekabet üstünlüğü” adı altında emek gücünün ucuzlatılması, daha fazla sömürülmesi ve katma değerden giderek daha düşük pay almasına yol açan neoliberal politikaları reddetmektedir. İşçi ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçiler birbirinin rakibi değil, aynı sosyal sınıfın bileşenleridir. Bu çerçevede işçi sınıfının her kesimine yönelen hak gasplarına, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan baskılara, işçi kıyımlarına karşı hiçbir ayrım yapmadan ortak bir mücadele sergilenecektir. Hedefimiz işçilerin yoksullukta değil, refahta eşitlenmesi olacaktır. 2) Güvencesiz istihdam, kuralsızlaştırma, esnek çalışma biçimleri, temel hizmet alanlarının ticarileştirilmesi ve özelleştirme politikaları emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en ciddi saldırılardır. Bu politikalara karşı aktif bir mücadele geliştirmek güç birliğimizin (Platformumuzun) öncelikli hedefi, varoluş nedenidir. 3) Güç birliğimiz (Platformumuz) sadece çalışanların hakları ve özgürlükleri için değil, işsizliğin yok edilmesi, işsizlik fonunun amaçlarına uygun şekilde kullanılması, yeni istihdam alanlarının yaratılması için de mücadele verecektir. 212 Ülkede, işyerinde ve sendikada demokrasi 4) Örgütlü yapının güçlendirilmesi ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması temel amaçlarımızdandır. Anayasa ve çalışma yasalarının emeğin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir şekilde yeniden düzenlenmesi öncelikli ve sürekli gündemimizdir. Bunca yıllık mücadelelerimizden sonra 12 Eylül’ün anayasasıyla devam etmek de; emeğin çıkarlarının, sosyal hakların olmadığı yeni bir anayasa ile karşılaşmak da bizim için kabul edilemez seçeneklerdir. Demokratik ve barajsız seçim süreciyle oluşturulacak bir kurucu meclis ve tüm demokrasi güçlerinin katılımıyla hazırlanacak sosyal ve demokratik nitelikte bir anayasa talep etmekteyiz. Emeğin sermaye karşısında, toplumun siyasi iktidar karşısında hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak bir anayasaya oluşturma mücadelesi önümüzdeki dönemde başlıca faaliyet alanlarımızdan biri olacaktır. Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm yasal ve anayasal engellerin kaldırılması, evrensel kabul görmüş sendikal normların ülkemizde geçerli hale gelmesi mücadelemizin ayrılmaz bir parçasını oluşturacaktır. Bugün sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engel işçi iradesini hiçe sayan ve sendikalaşmayı imkânsız hale getiren yetki mekanizmasıdır. Yetki müessesinin idari vesayetten kurtarılarak ILO tarafından da savunulan, işçilerin seçimine dayalı referandum kurumunun tekrar yasalaştırılması; üyelik, temsilcilik ve yöneticilik teminatının güçlendirilmesi, baraj ve noter sisteminin kaldırılması öncelikli hedeflerdir. Ülkemizde pek çok yasakla işlevsiz hale getirilen grev hakkına işlerlik kazandırılması için grev yasaklarının ve grev hakkının kullanımını engelleyen bütün yasal düzenlemelerin kaldırılması; dayanışma grevi, hak grevi ve genel grevin çalışanlara tanınması için mücadele edilecektir. 5) Güç birliğimiz (Platformumuz) temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı, şeffaf, hesap verebilir, hesap sorulabilir, katılımcı, çoğunlukçu değil çoğulcu ve her türlü inanç ve düşüncenin özgürce üretilip, paylaşılabildiği bir demokratik düzenin savunucusudur. Laiklik ve sosyal devlet vazgeçilmez ilkelerdir. Eskinin otoriter baskıcı zihniyetinin de, yeni olarak sunulan otoriter rejimin de demokratikleşme önünde ciddi bir engel oluşturduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda sendikaların demokrasi mücadelesinin ön saflarında yer almalarını kaçınılmaz bir görev 213 olarak görmekteyiz. Ülkenin demokratikleşmesi yönünde atılacak adımlar sendikal yaşamı canlandıracağı gibi, sendikaların bu uğurda giriştiği mücadeleler de demokrasinin gelişimine hizmet edecektir. 6) Güç birliğimiz, (Platformumuz) özgür ve bağımsız sendikal harekete inanmaktadır. Siyasal iktidarlarca yürütülen bağımlı ve güdümlü sendikal yapı oluşturma girişimlerini şiddetle reddetmektedir ve emek örgütlerinin siyasi otoritenin denetimi altına alınması yönündeki her türlü baskı, tehdit, manipülasyon ve saldırılara birlikte karşı koyma kararlılığındadır. 7) Biz, sendikalarda demokratik bir yapının oluşması için gerekli önermeleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Sendika içi demokrasiyi ortak bir norm haline getirmek istiyoruz. Katılımcı, demokratik, şeffaf ; üyelerin söz ve karar sahibi olduğu bir sendikal yapı temel hedefimizdir. Platformumuz, kitleleri sendikal hareket ve yapıya uzak tutan zaaflardan arınmayı da temel hedeflerden biri olarak belirlemiştir. Sendikal örgütlerin iç yapı ve işleyişlerinin demokratik esaslara uygun kurallar çerçevesinde yürütülmesi kadar, denetim mekanizmasının etkin çalışması, açık, şeffaf ve hesap verebilir bir mali yapıya oturtulması en önem verilen hususlardan biridir. 8 Güçbirliği (Platform) olarak kimliklerin dışlanmadığı, ayrımcılığın yapılmadığı, eşitlik temelinde hak ve özgürlüklere saygı gösterildiği, barışın hakim olduğu, doğanın metalaştırılmadığı, cinsiyet ayrımcılığının son bulduğu , gençlerin geleceksizleştirilmediği ve kendilerine söz hakkı tanınan özgür ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Bu taleplerle yola çıkan sosyal kesimlerle yol arkadaşlığı yapmayı ve dayanışma içinde olmayı gerekli görüyoruz. Emek odağı oluşturmak ve güçlü bir temsil sağlamak 9) Güç birliğimiz (Platformumuz) küresel ve yerel düzeyde egemen olan sermayenin siyasi karar mekanizmasını da kontrol ettiği gerçeğinden yola çıkarak; emek eksenli bir siyasal harekete ivme kazandırılmasının gereğine inanmaktadır. Güç birliğimiz (Platformumuz) bölünmüşlük, parçalanmışlık ve ayrımcılığı mutlaka aşmayı amaçlamakta, ortak paydamız olan “sınıfsal çıkarlar” ekse214 ninde birleşmeyi hedeflemektedir. Partiler üstü, siyasetten uzak bir sendikal hareket bugün her zamankinden daha imkânsızdır. Biz siyasi partilerin ve hükümetlerin güdümünde olmayan ama siyasete müdahale eden, siyasi alanı sermaye temsilcisi odaklara terk etmeyen bir sendikal hattın gerekli olduğunu düşünüyoruz. İşçi sınıfının kaderini belirleyen kritik hamlelerin sermaye ve iktidar eliyle ardı ardına devreye sokulduğu, yasal-hukuksal zeminin esaslı bir dönüşüme uğratıldığı bir dönemde yapılacak doğru şey; emeğin en geniş temsilini sağlayacak, tüm emekçilerin giderek ortaklaşan sorunlarını gündeme taşıyacak güçlü sosyal-siyasal platformlar yaratmaktır. Biz bu tür platformların yaratılmasını ve güçlendirilmesini görev sayıyoruz. 10) Sendikal hareketin yaşamakta geç bile kaldığı köklü değişime, kendi bulunduğumuz yerden öncülük etmeyi hedeflemekteyiz. Biz bu değişimin sendikaların izledikleri politikaları, stratejileri, yöntem ve araçları kapsayan bir bütünlük içinde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Sendikal değişim artık kısmi değil topyekûn ve çok boyutlu olmak durumundadır. Bu hedefe ulaşmak için güç birliğimiz üniversiteler, akademisyenler, aydınlar ve emek hareketi adına söyleyecek sözü olan her kesimle ortak proje yürütmeye ve belli kesimlerden gelecek öneri ve düşüncelere açıktır. 11) Biz sınıfsal-sosyal dayanışmanın alanını sadece işçi sendikaları ile de sınırlı görmüyoruz. Kamu çalışanı sendikaları, meslek odaları ve emeğin hakkı için mücadele veren tüm oluşumlarla dayanışma ve ortak mücadele içinde bulunmayı, işçi sınıfının genişleyen ve katmanlaşan sosyal yapısını kavramak ve örgütlemek için bir zorunluluk olarak kabul ediyoruz. Güç birliğimiz (Platformumuz), sendikal hareketin, memur ya da işçi ayrımı yapmaksızın, giderek ortak-birleşik bir sendikal yapıya kavuşması için çaba gösterecektir. Türkiye işçi hareketinin tarihi boyunca her zaman güçlü bir esin kaynağı olmuş ve dayanışmayı geliştirmeye hizmet etmiş yerel sendikal birliklerin canlandırılması; var olanların daha da geliştirilmesi de ilkelerimiz arasındadır. Bu bağlamda, yerel düzeydeki güç birliklerinin oluşturdukları deneyimlerin ve örgüt tabanları arasındaki paylaşımların da katkısı olacağı şüphesizdir. 12) Neoliberal ekonomik politikalar ve ona eşlik eden sermayenin küreselleşmesi günümüz dünyasında gelişmiş ülke emekçilerini de benzer bir tehditle karşı karşıya bırakmaktadır. Güç birliğimiz 215 (Platformumuz), sermayeye karşı emeğin küresel düzeyde işbirliği sağlamasının mutlak önemine ve gerekliliğine inanmaktadır. Bu çerçevede uluslararası alanda emek örgütleri ile dayanışma güçlendirilecek ve ortak mücadele perspektifini taşıyan etkin işbirlikleri geliştirilecektir. Cesur, öncü ve mücadeleci bir sendikal hareket için değişim Bu girişimi başlatan Türk-İş üyesi sendikalar olarak büyük değişimin önce kendi konfederasyonumuzdan başlamasını elbette isteriz. Ama bunun kendi kendine olmayacağını/olamayacağını da görmekteyiz. Birlikteliğimizi başka sendikal yapılara karşı tanımlamıyoruz. Öte yandan niyetimiz sadece bir muhalefet ekibi olmak da değil. Ancak yakın zamandaki tecrübelerimiz bize, işçi sınıfı açısından acil ve önemli sonuçları olan sorunlarda hızlı, ortak ve etkili hareket geliştirmenin, öncülük etmenin gerekli olduğunu gösterdi. Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde de öncelikle konfederasyonumuz aracılığıyla tutum geliştirmek için elimizden geleni yapacağımızın; ama sınıfın acil gündemleri konusunda yeterli enerjinin ortaya konmadığı noktada da ortak tavır ve mücadele içine girmekten geri durmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Sendikal hareketin birlikte dönüşmesi için elimizden geleni yapacağız. Konfederasyonumuzun yetkili kurullarında karar altına alınmış ama bir türlü yaşama geçirilememiş kararların uygulayıcısı olmayı istiyoruz. Demokratik, mücadeleci ve güçlü bir sendikal hareket için bir araya geldik, yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Bu yürüyüşün sadece bu metne imza koyan sendikalarla sınırlı kalmayacağını, yukarıda dile getirdiğimiz hedeflerin pekçok sendikanın ve emek hareketinin büyük çoğunluğunun ortak dileği olduğunu biliyoruz ve onlarla da buluşmayı diliyoruz.” 7 Ekim 2011- Sendikamız genel başkanlarından Sadık Özben Ankara’da vefat etti. 1987-1997 yıllarında Ankara 2 Nolu Şube Başkanlığı yapan Sadık Özben, 1997-2007 yılları arasında da sendikamız Genel Başkanlığını yaptı. 1 Kasım 2011- Sendikamız genel başkanlarından Tahir Gerek Ankara’da vefat etti. 12 Eylül 1924 Tarihinde Elazığ Harput’ta doğan Tahir Gerek, 1964-1974 yılları arasında Tez216 Büro-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevini sürdürdü. 24-25 Kasım 2011- Tez-Koop-İş Başkanlar Kurulu 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde Ankara’da toplandı. Genel sendikal süreçlerin ve yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin değerlendirildiği toplantı sonrasında basına va kamuoyuna şu açıklama yapıldı: “1. Sendikamız, örgütümüzün eski Genel Başkanlarından Sadık Özben ve Tahir Gerek’in vefatından dolayı derin üzüntü yaşamıştır. Başkanlar Kurulumuz, yaşamını emek ve demokrasi mücadelesine adamış iki değerli insanı saygıyla anar, ailelerine, sevenlerine, sendikamıza ve tüm emek camiasına başsağlığı diler. 2. Başkanlar Kurulumuz, yaklaşan Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş. ve bağlı işyerleri ile ve Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. ve bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 6500 üyemizi ilgilendiren toplu iş sözleşmelerinin yeni dönem görüşmelerinin üyelerimizin talepleri yönünde tarafların kabul edebileceği bir anlaşmayla sonuçlandırılmasını arzu etmektedir. 3. 1995 yılında Migros bünyesinde kurulan ve 2011 yılı yaz döneminde Ülker Grubu tarafından satın alınan Şok Marketlerde sendikamız örgütlüdür ve çalısanlar ilk günden bu yana sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışmaktadır. Toplu İş Sözlesmesi, Şok Marketler henüz Migros bünyesindeyken 1 Mayıs 2011’den 1 Mayıs 2014’e kadar geçerli olmak üzere imzalanmıştır. Ülker Grubu, Şok Marketleri, işyerlerinde yürürlükte olan toplu iş sözlesmesini bilerek ve farkında olarak satın almıştır. İşyerlerinde toplu iş sözlesmesi hükümlerini uygulamak zorunda olduğunu bilmektedir. Ancak Ülker Grubu, çalışanların toplu iş sözleşmesinden doğan bazı haklarını tanımadığı gibi çalışanları da sendikadan istifaya zorlamakta, işyerlerinde sendika karşıtı bir tutum izlemektedir. Başkanlar Kurulumuz, Ülker Grubu’nu toplu iş sözleşmesi hükümlerinin eksiksiz uygulanması ve çalışanlar üzerindeki sendikasızlaştırma baskılarına son vermesi için uyarmaktadır. Aksi takdirde gerek hukuki gerekse demokratik hakları kullanarak etkin bir mücadele sürecini başlatmakta kararlı olduğunu belirtmekte, Şok işçisi ve sendikamızın, sendikalı ve toplu sözleşmeli çalısma hakkından asla vazgeçmeyeceğini vurgulamaktadır. 217 4. Başkanlar Kurulumuz, 5747 ve 6111 sayılı yasalar ile Belediyelerden İl ve Ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine geçen işçilerin sendika üyeliği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı isyerlerinde yıllardır yetkili Sendikanın ve işyerlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin tarafının, yenisinin yürürlüğe girinceye kadar Tez-Koop-İş Sendikası olduğunu önemle hatırlatmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, Milli Eğitim işyerleriyle ilgili, yayın organlarında ve düzenledikleri toplantılarda yetki ve hukuki konularda belgesiz ve dayanaksız, yalan-yanlış bilgiler vererek kamuoyunda ve işçilerde kafa karışıklığı yaratmaya çalışan, işkoluna itiraz ederek sendikamızın yetki alıp toplu iş sözleşmesi imzalamasını geciktiren, dolayısıyla Milli Eğitim’de mevcut çalışan ve yeni geçiş yapan işçileri mağdur edici bir tutum sergileyen Koop-İş Sendikası’nı kınamaktadır. 5. Başkanlar Kurulumuz, AKP hükümetinin, kıdem tazminatının kaldırılması, özel istihdam bürolarının kurulması, bölgesel asgari ücret gibi emeğe dönük saldırıları hayata geçirmek için fırsat kolladığını, 8-11 Aralık 2011 tarihlerinde gerçekleşecek Türk-İş Kongresi’nden çıkacak sonucun Hükümetin atacağı adımlarda belirleyici olacağını tespit etmekte, bu nedenle 8 Aralık’ta başlayacak olan Türk-İş Kongresi’nin işçi sınıfı için büyük önem taşıdığının altını çizmektedir. 6. Sendikamız Tez-Koop-İş’in de içinde yer aldığı, Türk-İş’e bağlı 10 sendika, sendikal hareketin ciddi bir tıkanıklık yaşadığından tespitle sendikal harekete yeni bir ivme ve dinamizm kazandırmak, Türk-İş Konfederasyonu’nu emeğe dönük saldırılar karşısında daha etkin, sınıf odaklı mücadeleci bir kimliğe kavuşturmak için Sendikal Güç Birliği Platformu oluşturmuştur. Başkanlar Kurulumuz, Sendikal Güç Birligi Platformu’nun kuruluşunu tüm dayanışma duygularıyla selamlamakta, TezKoop-İş Sendikası olarak yerel ve ulusal düzeyde ortak mücadelenin yükselmesi için elinden gelen çabayı göstereceğini belirtmektedir. 7. Başkanlar Kurulumuz, Sendikamızın 8 yıldır Tesco Kipa’da yürüttüğü sendikal mücadelede, Kipa işçisinin sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma talebi gerçekleşene kadar emekten yana olan tüm güçlerle birlikte verilen mücadelenin yükseltilmesi ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılığının 218 tam oldugunu bildirmekte, işverene, yaptığı itirazı geri çekmesi konusunda tekrar çağrıda bulunmaktadır. 8. Ayrımcılık, şiddet, kötü muamele, düşük ücretle istihdam, eğitimsizlik, erken yaşta evlendirilme, ücretsiz işçilik, toplumsal alanlarda düşük temsil uygulamaları, kadına yönelik şiddettin çeşitli biçimleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve güvencesiz istihdam gibi tüm kötü muamele uygulamalarının sendikal mücadeleye dahil edilmesi, vakit kaybetmeden etkin ve kalıcı mücadele politikalarının hayata geçirilmesinin zorunluluk olduğunu belirterek 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde mücadelesini ve taleplerini dile getiren kadın-erkek tüm insanları dayanışma duygularıyla selamlamaktadır.” 8-11 Aralık 2011- Türk-İş 21. Genel Kurulu Ankara’da toplandı. Genel Kurul’da konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal hareketin genel sorunlarna değinerek, Türk-İş’in sorunların çözümünde aktif tutum almadığını vurguladı. “Ülkemiz siyasal iktidarı göreve geldiğnden bu yana Türkiye işçi sınıfı hareketini örgütsüz kılmayı ve parçalamayı hedefleyen uygulamaları, yeni liberal ekonomik politikalarının üzerine inşa etmiş siyasal kültürlerinin temeli haline getirmiştir. Son 10 yılda özellikle AKP iktidarı döneminde, emeğe yönelik bir yeniden yapılandırma süreci yaşadık, yaşmaya da devam ediyoruz. Emeğin sorunlarının artık konuşulmadığı işgücünün gün geçtikçe ucuzlatıldığı yeni gündemlerle işçi sorunlarının üzerinin örtüldüğü̈, devletin sağlık, eğitim gibi sosyal alanlardan hızla çekildiği ve işsizliğin tavan yaptığı zor bir dönemdeyiz. Esnek, güvencesiz, düşü̈k ücretli çalışma yaygınlaştırılıyor. Günlük ve haftalık çalışma süreleri karşılığı ödenmeksizin fiilen uzatılıyor. Hükümet sosyal devlet politikalarını hızla terk etti, devlet politikasının yerini sadaka politikası aldı. İşsizlik fonunu sermayeye hibe ettiler, sırada kıdem tazminatı var. Bu saldırılar karşısında direngen bir duruş sergilemesi gereken ve kazanımlarını ilerletmesi gereken yapılar, başta sendikalardır. İşçi sınıfı ve sendikalar topyekûn bir saldırı ve kapsamlı bir projeyle karşı karşıyadır. Sendikalar örgütlü 219 gücüyle üyelerini harekete geçirip, sınıfsal adımlar atmak zorundadır. Ne yapıp edip bu saldırıları durdurmak, hatta ortadan kaldırmak durumundayız. Kapitalizm giderek vahşileşirken ve sosyal haklarımız elimizden alınırken, işçi sınıfı ve sendikaların yaşadığı tıkanıklığı aşmak, kuşatmayı yarmak zorundayız. Bu sadece sendikalı kesimler için değil, Türkiye’de kölelik düzeninde çalışmak zorunda kalan milyonlarca örgütsüz işçi ve emekçinin geleceği için de önemlidir.” 30 Aralık 2011- Genel Yönetim Kurulu yeni yıl nedeniyle basına ve kamuoyuna açıklama yaptı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Yeni umutlarla karşıladığımız 2011 yılını, torba yasalarla hak kayıplarının ve emeğe dönük saldırıların arttığı, örgütsüz bir toplum yaratma projelerinin hızlandığı, barışın ve kardeşliğin yerine düşmanlıkların körüklendiği, iş kazalarının cinayete dönüştüğü, kadına yönelik şiddetin artmasıyla günde ortalama 3 kadının öldürüldüğü, kıdem tazminatımızın gasp edilmeye çalışıldığı, doğal afetlerin dahi etnik ve ayrımcı söylemlerle değerlendirildiği ve mücadele arkadaşlarımızı yıldızlara uğurladığımız bir yıl olarak geride bırakıyoruz. Bütün bunlara rağmen umudumuzu asla yitirmeyerek, mücadelemizle yeniden yeniden ürettiğimiz direnç ve umutla karşılıyoruz yeni yılı. Tüm üyelerimizin ve emek dostlarının yeni yılını kutlar, 2012 yılının emeğin ve barışın yılı olmasını dileriz.” 8 Mart 2012- Genel Yönetim Kurulu’nun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “8 Mart 1857’de New York’da 40 bin dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları için greve çıktı. Polis işçilere saldırdı ve fabrikaya kilitledi. Çıkan yangında çoğunluğu kadın 129 işçi can verdi. 1908’de New York’da 15 bin tekstil işçisi kadın, oy hakkı, çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçi çalıştırılmasının yasaklanması için EKMEK ve GÜL sloganıyla yürümeye başla220 dı. EKMEK ekonomik adaleti ve güvenceyi, GÜL insanca yaşam koşullarını simgeliyordu. 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Kadın Günü olarak kabul edilişinin 102. yılındayız. 19. yy sonunda başlayan insanca yaşam mücadelesi, 21. yy’da “Sendikalı ve Güvenceli Bir iş, Şiddetsiz Bir Yaşam” talebiyle sürüyor. Tüm talepler hayata geçirilip, tüm hayallerimiz gerçekleşinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kadın emeğinin sömürüsüne, yoksulluk ve yoksunluk uygulamalarına, Güvencesizliğe, yoksulluğa, sefalet düzenine, “günahlar” ve “yasaklar” ile köleleştiren gericiliğe, Kadına yönelik her türlü şiddete karşı, Eşit, adil, özgür, barışık bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz. 100 yılı aşkın süredir mücadelede yaşayan kadınların, sendikal örgütlülüğümüzün yarısını oluşturan kadın üyelerimiz ile tüm emek dostlarının 8 Mart’ını kutluyoruz.” 2-3 Mart 2012- Sendikamız Başkanlar Kurulu 2-3 Mart 2012 tarihlerinde toplandı. Türkiye sendikal hareketinin gündeminde olan Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısındaki gelişmeleri, Hükümet tarafından hazırlanan ve çalışanların haklarına yönelik yeni saldırıları içeren Ulusal İstihdam Stratejisi, taşeronlaşma, örgütlenme konusunda yaşanan gelişmeler, çalışma hayatı ile ilgili yasaların durumu, farklı kamu kurum ve yerel yönetimlerden sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerine nakledilen işçilerin hakları ile ilgili yaşanan işyeri sorunları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri ve önümüzdeki 1 Mayıs kutlamalarını ele almış ve değerlendirdi. Başkanlar Kurulu’nun basına ve kamuoyuna açıklanan kararları aynen şöyledir: “1. 31.01.2012 tarihinde TBMM gündemine sevkedilen Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı, çalışma yaşamının en temel iki yasası olan 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu birleştirmektedir. 12 Eylül’den bu yana geçen süre 31 yılı aşmıştır. Bu kadar uzun bir süreye rağmen 12 Eylül hukuku aşılamamıştır. Türkiye’de 221 çalışma yaşamını doğrudan ilgilendiren ve Kanun tasarısının gerekçesinde de görüleceği üzere; çağdaş bir çalışma yaşamı tesis etme ile ILO, Avrupa Sosyal Şartı ve AB normlarının karşılanması gibi iki önemli gerekçeye dayandırılan söz konusu kanun tasarısı olumlu bir adım olarak değerlendirilmiştir. Ancak çağdaş, özgür ve demokratik bir örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı kurmayı hedefleyen bu yasa tasarısı hedeflerin oldukça uzağındadır. Ayrıca, söz konusu yasa tasarısı, gerek bilim kurulu tarafından oluşturulan önerileri, gerekse birçok defa bir araya gelen Üçlü Danışma Kurulu’nun üzerinde mutabık kaldığı ana sorunlara yönelik yaklaşımlarını ve mutabakatlarını dikkate almamıştır. Aynı şekilde, söz konusu yasa tasarısı özgürlükçü olma hedeflerinin çok gerisinde, ILO’nun 87 ve 98 Sayılı sözleşmelerine aykırılıkların devam ettiği bir tasarı olduğu gibi iktidar partisi AKP’nin Parti Programında, seçim beyannamesinde, 61. Hükümet Programında ve AKP 2010 Referandum Kitapçığında belirtilen resmi görüşlerine de aykırı hükümler içermektedir. Söz konusu Yasa Tasarısının, demokratikleşme ve ILO normlarına uygunluk sağlama amacıyla hazırlandığı ifade edilse dahi bu yönde bir yaklaşım ve amaç taşımamaktadır. 87, 98, 135 ve 151 Sayılı ILO Sözleşmelerine uygun bir yasa değişikliği yapılmalıdır. İşkolu barajı ve işkollarıyla ilgili olarak demokratik ve adaletli bir mekanizmanın devreye sokulması gerekmektedir. Sendikaların örgütlenmesinin önünü açan düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Grev hakkının kullanılmasına ilişkin anti-demokratik hükümler kaldırılmalıdır. Toplu pazarlık ve grev prosedürü yeniden gözden geçirilmeli ve grev yasakları ve ertelemeleri ILO normlarına uygun bir biçimde düzenlenmelidir. Hak grevi, dayanışma grevi gibi mekanizmalar devreye sokulmalıdır. Yasa tasarısı bu hedeflerin uzağındadır ve 12 Eylülün yasakçı zihniyeti devam etmektedir. Söz konusu yasa tasarısında Sendikamızı doğrudan ilgilendiren bir değişiklik bulunmaktadır. Bu da işkollarının yeniden şekillendirilmesine ilişkin düzenlemedir. Tasarıda mevcut işkolları sayısı da 28’den 18’e düşürülmektedir. Kanun tasarısının en önemli konularından birisi olan bu düzenleme 222 1999 yılından itibaren hazırlanan taslakların hemen hepsinde değişikliğe uğramıştır. Maddenin hükmü şahsiyeti sendikaların faaliyet alanlarının tanımlanmasıdır. Türkiye’deki mevcut durumda dünyada örneği olmayan sektör tanımlamaları yapılmıştır. Bunların düzeltilmesi gerekmektedir. Ancak, halihazırda yapılan işlemin kendisinin de uluslararası sözleşmelere uygun olup olmadığı tartışmalıdır. İşkollarının demokratik bir şekilde dönüştürüldüğü de söylenemez. ILO’nun standartları uluslararası bir bağlayıcılık ve tek tiplilik esası öngörmemektedir. Bu standart mesleklerin ayrımını ve bağlantılarını göstermektedir. Bunun dışındaki standartlar da benzer amaçlar taşımaktadır. AB’nin de bu alanda bir kriteri yoktur. Hele üye ülkeler özelinde bakıldığında “sendikaların sadece tek işkolunda örgütlenebileceğine” ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle Türkiye’deki sendikal harekete dayatılan işkolu örgütlenmesinin kendisi anti demokratiktir. Türkiye’nin tarihsel sürecine bağlı olarak işkolu esasının korunması anlamlı olarak görülse bile bunun kriterinin ne olacağı hususunda uluslararası bir standarttan bahsetmek, bir çağdaşlaşma olarak bunu sunmak da doğru değildir. Bu sayı hangi gerekçelerle olarak tanımlanmıştır? Bunlar tasarının gerekçesinde de açıklanmamıştır. Aynı şekilde alt komisyon görüşmelerinde iktidar partisi milletvekillerince verilen bir önerge ile kanun tasarısının bu düzenlemesindeki mevcut durum daha da ilginç ve manidar bir hal almıştır. Verilen önerge ile 18 olan işkolu sayısı 22’ye çıkarılmış ve bazı yeni işkolları tanımlanmıştır. Bu değişikliğin de geçerli bir bilimsel gerekçesi yoktur. Bu değişiklikler siyasal olarak yapılan değişikliklerdir. Yasanın ilk kurgulanışından itibaren ortaya konan amacından saptırılmaktadır. Alt komisyon görüşmelerinde işkollarında değişiklik yapan bir diğer değişiklik talebi de halihazırda Sendikamızın örgütlü bulunduğu 17 sayılı işkolu olan “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolunda yapılan değişikliktir. Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanunlarında değişiklik tartışmasının başladığından bu yana yasanın amacı olarak işkollarının birleştirilmesi, sayısının azal223 tılması şeklinde ifade edilmiştir. Gerek bilim kurulunca yapılan taslaklarda, gerekse üçlü danışma kurullarında görüşmelerinde bu amaç tekrarlanmıştır. Bakanlar Kurulundan çıkan yasa tasarısında da bu durum sabittir ve varolan bir işkolu olarak 17 sayılı işkoluna ilişkin herhangi tartışma yapılmamıştır. Çünkü “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” yasanın hedefini kendi içinde taşıyan geniş kapsamlı bir işkoludur. Ancak, ne hikmetse, birden bu işkolunun bölünmesine ilişkin bir önerge ile “Ticaret, büro” ve “Eğitim, güzel sanatlar” şeklinde iki farklı işkolu teklif edilerek işkolu bölünmesi gündeme getirilmiştir. Teklif sosyal tarafların görüşü dahi alınmaksızın ve tartışma imkanı bile verilmeden kabul edilmiştir. Oysa bu teklif ile yasanın amacı sakatlanmıştır. Ayrıca, söz konusu değişiklik bu işkolunda örgütlü olan sendikaları ve işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını yok etmekte, önümüzdeki süreçte, halen yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerinden işçilerin faydalanmalarını engelleyecek yanlış bir düzenlemedir. Yaklaşık 2,5 milyon işçinin bulunduğu bu işkolunda, büro işleri, büyük perakende satış mağazaları, eğitim kurumları ve bakanlıklar, odalar gibi işyerlerinde örgütlü olan işçilerin toplu pazarlık ve örgütlenme haklarına müdahale edilmektedir. İşkolunun bölünmesi halinde sendikaların örgütlülükleri ve toplu sözleşme hakları doğrudan zarar görecektir. Her şeyden önce sendikaların örgütlü oldukları işyerlerinin ve işletmelerin hangi işkoluna gireceği belirsizleşmiştir. Sendikaları üyeleri arasında tercih yapma zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır. İşçilerin sendika seçme özgürlükleri yasa ile yok edilmektedir. Bunun yanında herhangi bir geçiş düzenlemesi de yapılmamış ve bu nedenle bu işkolunda tam bir kaos yaşanmasına neden olacak bir değişikliğe imza atılmıştır. Bu teklifin bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını ortadan kaldırıcı bir etkisi olacaktır. Bu nedenle işkolu bölünmesine ilişkin söz konusu teklif yasanın özüne ve ruhuna aykırıdır. Derhal geri çekilmelidir. 2. Başkanlar Kurulumuz, söz konusu yasa tasarısının bu haliyle yasalaştırılmasına yönelik girişimleri Hükümet yanlısı yeni sendikalar oluşturma gayreti ve çabası olarak değerlendirmekte ve üyelerinin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını korumak için her türlü yasal ve demokratik hak224 larını kullanacağını belirtir. Aynı şekilde, konfederasyonları ve hükümeti de yasa tasarısındaki bu değişikliklerin geri alınması ve işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını ortadan kaldırıcı bu tip girişimlere taviz verilmemesi hususunda duyarlı davranmaya davet eder. Sendikamız aynı şekilde çalışanların kazanılmış haklarından olan kıdem tazminatı hakkını geri götürecek, çalışma yaşamını esnekleştirecek ve işçileri koruyucu düzenlemeleri sermayenin talepleri doğrultusunda geri götürmeyi hedefleyen her türlü çabanın karşısında olacaktır. Bu çerçevede 2012 yılı Ocak ayında konfederasyonlara gönderilen ulusal istihdam stratejisi belgesinin çalışanlar aleyhine düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Bu nedenle sendikamız ulusal istihdam stratejisi belgesinde belirtilen düzenlemelere şiddetle karşı çıkmakta ve her türlü yasal ve demokratik hakların kullanılacağını belirterek hükümeti ve yetkilileri uyarmaktadır. İşçilerin hakkına dokunan yanar. 3. Türkiye açısından her geçen gün kanayan bir yara haline gelen taşeronlaşmanın artık kalıcı bir şekilde çözümlenerek, taşeron işçilerin, çalışma koşullarının, sürelerinin ve ücretlerinin insan onuruna yakışır hale getirilmesine yönelik koruyucu tedbirler alınmasını ve bu işçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşmelerinden yararlanmalarının sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de artık devlet de dahil işgücü maliyetlerini düşürme adına işçi haklarını ortadan kaldırıcı bu tür gayri insani çalışma biçimlerini derhal terk etmelidir. 4. Geçtiğimiz hafta içerisinde Adana’daki bir barajda meydana gelen iş kazası nedeniyle 10 işçi arkadaşımız yaşamını yitirmiştir. Her gün işçiler, madenlerde, tersanelerde, fabrikalarda yaşanan iş kazalarında hayatlarını kaybetmekte, ancak önlem alınmamaktadır. Davutpaşa’da yaşanan cinayetlerin sorumluları daha yargılanmamış, bu ve benzeri iş cinayetleri kader gibi gösterilerek unutturulmak istenmektedir. Sendikamız yetkililerden bu konularda gelişmeler hakkında kamuoyunu tatmin edici açıklamalar beklemekte ve yaklaşık üç yıldır çıkarılacak olan iş sağlığı ve güvenliği yasanın, sendikaların, ilgili odaların ve konfederasyonların görüşlerinin alınarak, eksiklikleri ve eleştirilen 225 noktalarının düzeltilerek derhal çıkarılmasını talep etmektedir. 5. 5747 Sayılı Yasa ile 6111 Sayılı Torba Kanununda yapılan düzenlemeler ile yerel yönetimlerden ve belediyelerden kamu kurum kuruluşlarına nakledilen işçilerin kazanılmış hakları geri götürülmekte ve yasaya aykırı uygulamalar yapılmaktadır. Kendi istekleri dışında yıllarca çalıştıkları işlerden, işyerlerinden ve yaşadıkları şehirlerden koparılan bu insanlara nakledildikleri işyerlerinde örgütlü olan sendikalara üye olmaları halinde yasa gereği hak ettikleri sosyal hakları ödenmemekte ve kesilmektedir. Yetkilileri bu konuda yasalara uygun hareket etmeye davet ederken sendikamız sorunun çözümü için Çalışma Bakanlığı yetkililerini de sorunun çözümü hususunda duyarlılığa davet etmektedir. 6. Türkiye’de emeklilerin yaşadığı en önemli sorunlardan birisi olan düşük emekli aylıklarının insanca yaşam koşullarına çıkarılmasına ilişkin emeklilerin taleplerini karşılamak üzere Hükümet tarafından bir yasa tasarısı hazırlanarak TBMM’ye sevk edilmesi Başkanlar Kurulumuzca olumlu bulunmuş, ancak yasa tasarısının amaçlanan düzeyin çok gerisinde düzenlemeler içermesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşanmıştır. Bütün emeklileri kapsayıcı gerçekçi, adaletli ve insan onuruna yakışır düzeyde bir intibak düzenlemesi bugün yapılmazsa yarın sorunun daha da büyüyerek karşımıza çıkacağını hatırlatırız. 7. Başkanlar Kurulumuz, TBMM gündeminde bulunan ilköğretim Kanununda değişiklik yapmayı hedefleyen kanun teklifinde bulunan ve hayata geçmesi halinde 15 yaşın altındaki çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin bugüne kadar verilen uğraşları derinden etkileyecek olan düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesini ve ILO sözleşmelerine ve tavsiye kararlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtir. Halihazırda çocuk işçiliğin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çabaları sekteye uğratacak bu gibi girişimlerin yerine mesleki eğitimlerin örgün biçimde devamının sağlanmasının toplumun geleceği açısından gerekli ve zorunlu olduğunu vurgular. 8. Başkanlar Kurulumuz, Tesco Kipa işyerlerinde 2003 yılından beri sürdürdüğü örgütlenme mücadelesinde, işve226 renin yetki itirazına ilişkin açtığı davada sona gelinmiştir. Başkanlar Kurulumuz, Tesco Kipa işverenine işyerlerinde çalışan üyelerimizin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını kullanmasını engelleme girişimlerinden artık vaz geçerek bir an önce toplu sözleşme masasına oturması yönünde çağrısını tekrarlamaktadır. 9. Başkanlar Kurulumuz, bütün kadın üyelerimizin ve kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlar ve bu bağlamda kadına yönelik şiddetin son bulması için hükümeti ve yetkilileri bu konuda kalıcı ve gerçekçi önlemler almaya ve gerçekten kadını koruyucu düzenlemeler yapılması için bir an önce harekete geçmeye çağırır. 10. Başkanlar Kurulumuz, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününün bu yıl olabilecek en kitlesel katılımla etkin ve güçlü bir şekilde kutlamanın, emeğin ortak sesini yükseltmenin önemini bir kez daha vurgular ve üyelerimizin ve tüm sendikaların tüm Türkiye’de güçlü ve geniş katılımlı olarak 1 Mayıs kutlamalarına katılması için gerekli sendikal çalışmaların yapılması yönünde çağrıda bulunmaktadır. Başkanlar Kurulumuz anayasal hakları olan örgütlenme haklarını kullanmaları nedeniyle işten atılan ve bu nedenle direnen Billur Tuz İşçileri ile direnişlerinin 200. Gününde olan Savranoğlu Deri İşçilerinin mücadelesine destek olduğunu ifade eder, en samimi dayanışma duygularıyla direnişteki sınıf kardeşlerini selamlar, onurlu direnişlerinde maddi ve manevi yanlarında olduğunu bir kez daha hatırlatır, işverenlerin bir an önce çalışanların sendikal haklarını tanımasını talep eder, işten atılan işçilerin işlerine geri alınması taleplerinin destekçisi ve takipçisi olacağını belirtir.” 10 Temmuz 2012- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/1785 E., 2012/27237 K. sayılı ve 10.07.2012 günlü kararı ile yerel mahkeme kararını onayladı. Böylece Tesco Kipa işyerlerinde Tez-Koop-İş Sendikası’nın toplu sözleşme yetkisi için çoğunluğu sağladığı kesin olarak tespit edilmiş oldu. Sendikamız internet sayfasından bu önemli haber şöyle duyuruldu: 227 “TESCO KİPA’DA 10 YIL SÜREN MÜCADELEMİZ YARGITAYIN KARARI İLE BAŞARIYA ULAŞTI. ÜYELERİMİZE, KİPA İŞÇİLERİNE, SINIF DOSTLARINA DUYURU TESCO KİPA’da 2003 yılından bu yana süren sendikal mücadelemiz, bugün açıklanan Yargıtay kararı ile başarıya ulaştı. Yargı TEZ-KOOP-İŞ Sendikasının TESCO KİPA’larda yetkili sendika olduğunu perçinledi. Zafer örgütlenen, direnen ve yılmayan KİPA işçisinin oldu. Türkiye TESCO KİPA örgütlenme çalışması, dünya işçi hareketinde önemli örgütlenme hareketlerinden biri olarak yerini aldı. Bu başarı TEZ-KOOP-İŞ çatısı altında mücadele eden TESCO KİPA işçilerinindir. Şimdi yeni bir mücadele dönemi olan TESCO KİPA işçilerinin daha iyi şartlarda yaşamını sürdürmesinin aracı olacak Toplu İş Sözleşme süreci başlıyor. Toplu iş sözleşme masasında, haklarımızı savunmak ve geliştirmek üzere bugün dünden daha çok birlikte olmaya ihtiyacımız var. Daha başarılı, daha güçlü olmak için TESCO KİPA’da çalışan işçi arkadaşlarımızı üye olmaya ve aramıza katılmaya davet ediyoruz. Bugünlere ulaşmamızda mücadeleye katkı veren üyelerimizi, gelmiş geçmiş tüm yöneticilerimizi, sendikamız çalışanlarını ve bütün sınıf dostlarımızı sevincimize katılmaya çağırıyor, teşekkür ediyoruz. YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLÜ SENDİKAL MÜCADELESİ” 14 Temmuz 2012- Tez-Koop-İş Sendikası Olağanüstü Genel Kurulu Ankara’da toplandı ve sendikamız için önemli örgütsel ve ekonomik kararlar alındı. Bu kararlar arasında dikkati çekenlerden birisi profesyonel sendika yöneticilerine ödenen hizmet ödeneğinin 45 günden 30 güne indirilmesi; ikincisi ise son dönem sendika yöneticilerimizin yolluk ödemesi almaması genel kurul kararıyla bir anatüzük hükmü durumuna getirildi. TÜBİTAK Toplantı Salonunda toplanan Tez-Koop-İş Sendikası 228 Olağanüstü Genel Kurulu Divan Başkanlığına Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, divan üyeliklerine Tez-Koop-İş Sendikası Genel Sekreteri Hakan Bozkurt, Ankara 4 Nolu Şube Başkanı Levent Koç, Ankara 2 Nolu Şube Denetim Kurulu Üyesi Hasan Konaş ve İstanbul 4 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Zekeriya Sancak getirildi. Genel Kurul’da bir konuşma yapan Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, işçi hak ve özgürlüklerinin büyük tehlike altında bulunduğunu belirterek AKP Hükümetinin özelleştirme ve emek karşıtı uygulamalarını eleştirdi. Türkel, AKP’nin son dönemde yasaların çıkartılmasında uyguladığı oldu-bitti yaklaşımına dikkat çekerek, kıdem tazminatı hakkının bir gece yarısı operasyonuyla yok edilebileceğini söyledi ve kıdem tazminatının kaldırılması girişimine karşı etkili eylemlerin zorunlu olduğunu belirtti. Türkel, kıdem tazminatını kaldırma girişimine karşı genel grev uygulamasının geciktirilmeden ve olabildiğince güçlü biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Genel Kurulda açış konuşmasını yapan Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Osman Gürsu, Türkiye’de siyasal ve sosyal sorunların ağırlaştığı bir dönemden geçildiğini belirterek günümüzde temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme süreçlerinin yoğun biçimde tartışıldığını vurguladı. Genel Başkan Osman Gürsu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaya çalışıldığı, sendikaların toplumsal rollerin daraltırılarak etkisiz kılınmak istendiği ve son olarak hava ulaşım işkolunda grev yasağının getirildiği ve bu yasağın yeni yasaklarla daha geliştirilmek istendiği ülkemizde, tüm emek ve demokrasi güçlerine yeni ve somut görevler düşmektedir. Sendikalara ve emekçilerin temel haklarına dönük hak kısıtlamalarının aşılması sendikal ve demokratik örgütlenmenin etkili ve güçlü olmasına bağlıdır. Bu gerçek, emekçilerin daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaşmasının olmazsa olmaz koşulu ve sendikaların varlık şartıdır. Burada özellikle vurgulamak istiyorum. İşçilerin ekonomik ve sosyal dayanışma örgütü sendikalar, 229 çok daha etkili birer örgüt olmak için kurumsallaşmak, gelirlerini verimli, özenli ve titiz kullanmak zorundadırlar. Bu öncelikle her sendikanın üyelerine duyduğu sorumluluğun doğal bir sonucudur ve borcudur. Çünkü sendikalar, üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmek yükümlülüğündedir. İmzalanan bir toplu iş sözleşmesinin tam olarak uygulanabilmesi, yasal ve sosyal sorunlarla karşılaşan üyelerin sorunlarının çözümlenebilmesi, toplu iş sözleşmesi sürecine etkili olarak başlanabilmesi, sürdürülebilmesi ve sonuçlandırılması ve gerektiğinde başarılı sonuçlar yaratacak grev ve demokratik eylemlerin yaşama geçirilmesi bu ön koşula bağlıdır.” Tez-Koop-İş Olağanüstü Genel Kurulunun sendikanın örgütlenme atağını gerçekleştirmek ve ekonomik koşulları güçlendirmek amacıyla toplandığını vurgulayan Genel Başkan Osman Gürsu, işkolunun en eski, en büyük ve en dinamik sendikası olan TezKoop-İş’in, onbinlerce işçinin onuru, umudu ve güveni olduğunu belirtti. Genel Başkan konuşmasında özetle şunları söyledi: “Sendikalar bu önemli yükümlülüklerini yerine getirirken, yasalar, tüzükler, yönetmelikler ve sendikanın anatüzükleri doğrultusunda; genel kurullarında aldıkları kararlar ile mali bütçe uygulamalarına bağlı kalarak, her aşamada kurallar ve ilkeler içinde davranmak zorundadırlar. Bu kurumsal sorumluluğu, sendikaların yönetim kurulları anatüzüklerinden ve genel kurul kararlarından aldıkları güçle yürütürler. Sendikaların örgütlenme süreçlerini ve kurumsal etkinliklerini, işkolunda yaşanan genel ekonomik koşullar, istihdam biçimleri, çalışanların sendikalaşma ve genel örgütlenme nitelikleri belirlemelidir. İçinde bulunduğumuz koşullarda işkolunun en büyük sendikası olan Tez-Koop-İş, gelir-gider dengesini geliştirerek kurumsal yapısını güçlendirmek, sendikal örgütlenmesini boyutlandırmak ve böylece işkolunda sendikal örgütlenmenin çekim merkezi olma özelliğini korumak zorundadır. Sendikamız Genel Yönetim Kurulu bu amaçla olağanüstü genel kurulun toplanmasına karar vermiştir. 230 Göreve geldiğimiz 26-27 Mart 2011 tarihinden itibaren Sendikamızın mevcut idari ve mali durumu detaylı bir biçimde ele alınmış, Genel Yönetim Kurulumuzca uygulanabilir bir tasarruf politikası geliştirilmiş ve bu doğrultuda kısa ve orta vadeli önlemler alınması yoluna gidilmiştir. 2011 yılı Ekim ayında, 212 yılı Şubat ayında ve 2012 yılı Haziran ayında yaptığı denetimlerde mali duruma yönelik uyarılarda bulunmuş, örgütlenme çalışmalarının hız kazanması gerektiği saptanmış; sendikanın ekonomik zorluklarla karşılaşmaması için acil önlem alınması gerekliliği vurgulanmıştır.” Genel Başkan Osman Gürsu, Tez-Koop-İş Sendikası’nın gelir-gider dengesini korumaya özen gösterdiğini belirterek ekonomik durum üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulundu ve konuşmasını şöyle tamamladı: “Değerli Arkadaşlarım Güçlü sendikal örgüt yaratmak, zamanı, olanakları ve koşulları dikkate almaya, değerlendirmeye, gelişmeleri gerçekçi ve somut olgular içinde yorumlamaya, tüm bu verileri örgüt politikasına dönüştürerek yaşama geçirmeye bağlıdır. Bu nedenle sendikal kararları alırken örgütsel-kurumsal gerçeklerimizi birbirini güçlendiren üç boyutu içinde düşünmek zorundayız. Birincisi, dünden yani geçmişten kaynaklanan ekonomik sorunları aşmak, İkincisi bugünü yarına bağlayacak önlemleri geliştirmek ve Üçüncüsü sendikal dayanışmayı toplumsal sorumlulukla gerçekleştirmek ve süreklilik kazandırmak. Genel Kurulumuzda alınacak kararların Tez-Koop-İş Sendikasını çok daha güçlü kılacağından hiçkimsenin kuşkusu olmamalıdır. Çünkü Tez-Koop-İş Sendikası zorlukları aşacak güç, inanç ve kararlılıkların örgütüdür. Bu gerçek dün böyleydi; bugün, yarın da değişmeden kalacaktır. Buna inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle Genel Yönetim Kurulu adına 231 Genel Kurulumuza katılan bütün delegelerimize başarılar diliyor, Sendikamızın geleceğine ilişkin alınacak bu kararları dikkatlice değerlendireceklerine inanıyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum.” Genel Başkan Osman Gürsu’nun konuşmasından sonra gündemin diğer maddelerine geçildi. Gündem üzerine yapılan lehte ve aleyhte konuşmalar, saygılı bir ortamda ve sorunların çözümlenmesine dönük somut önerilerle gerçekleştirildi. Olağanüstü Genel Kurul’da konuşma yapan Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu, eleştirilere verdiği yanıtta, işçi sınıfı hareketinin ortak değerler ve ilkeler üzerinde gelişeceğini vurguladı ve sendikal birliğin özenle korunmasının zorunlu olduğunu söyledi. Özdemiroğlu, “Bu kongrenin tarihini not alın. Bu kongre, Tez-Koop-İş Sendikası için tarihi bir kongredir” dedi ve şöyle devam etti: “Burada oylamalara katılan ve özellikle hizmet ödeneklerini düşüren arkadaşlar Tez-Koop-İş'in tarihine adlarını altın harflerle yazdıracaklardır, bundan emin olun. Gelecek kuşaklar hep sizden bahsedecek, tarih yazdınız. Rahmetli Genel Başkanımız Sadık Özben’in sağlığında hep söylediği şu oldu: “Bu hizmet ödenekleri sendikaların içini boşaltıyor, hizmet ödenekleri nedeniyle insanlar parayı pulu düşünerek asıl işlerini yapmıyor. Herkesin işi gücü para oluyor. Hizmet ödeneklerini ben düşüremedim, ama sizler göreve geldiniz, mutlaka bunu düşürün” dedi. Sevgili Sadık Başkanın söylediklerini sizlerle birlikte yerine getirdik, çok mutluyuz. Hepinize teşekkür ederiz.” Tüm gündem maddelerinin büyük oy çokluğu ile alındığı Olağanüstü Genel Kuruldaki kararlar özetle şu konuları kapsıyor: -İzmir ve İzmir 2 nolu Şubeye bağlı işyerlerinin kurulan Muğla Şubesine bağlanmasına ilişkin 9 Aralık 2010 tarih ve 127 sayılı Genel Yönetim Kurulu kararının onaylanması; -Ankara 5 nolu ve İstanbul 6 nolu şubelerinin açılması, bu konuda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi; -Anatüzüğe göre yeni kurulacak şubelerin faaliyet alanlarının il bazında belirlenmesi ve yeni kurulan şube faaliyet alanında bulunup diğer şubelere bağlı işyerlerinin yeni şubeye bağlanması konusunda Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi; 232 -İzmir ve İzmir 2 Nolu Şubelerin İzmir Şube adı altında birleştirilmesi, birleştirme sonrası şubenin zorunlu organlarının oluşumu için gerekli prosedürü tamamlamak ve işlemlerini gerçekleştirmek üzere Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesi; -Anatüzüğün ‘Görevlilerin Ücreti ve Sosyal Hakları’ başlıklı 53. Maddesinin e bendi 2. fıkrasında yer alan profesyonel yöneticilere ödenen hizmet ödeneği tutarının “her bir yıl için 30 günlük ücretlerinin” olarak değiştirilmesi, bu değişikliğin genel merkez ve şubelerin yapacakları ilk olağan genel kurulundan sonra geçerli olması konusundaki tüzük değişikliğinin onaylanması; -Profesyonel kadroda görev yapan sendika yöneticilerine yurtiçi seyahatlerinde yolluk ödenmeyeceğine ilişkin mali düzenlemenin onaylanması. 25 Temmuz 2012- Tesco Kipa işvereni Rekabet Kurulu’na gönderdiği yazıda aynen şu görüşlere yer verildi: “06 Temmuz 2010 ve 12 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan özel durum açıklaması ile kamunun bilgisine sunulduğu üzere, Şirketimize 5 Temmuz 2010 tarihinde tebliğ olunan T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü'nün ("Bakanlık") B.13.0.ÇGM.0.12.03.00-140-21975 sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli yazısı ile, Türkiye Ticaret, Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası'nın ("TEZ-KOOP-İŞ") Şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için Bakanlığa yetki tespiti başvurusunda bulunduğu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun ("TISGLK") 13. maddesi gereğince, Bakanlık tarafından yapılan inceleme neticesinde, TEZ-KOOP-İŞ'in yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiği bildirilmiş ve söz konusu olumlu yetki tespiti yazısına karşı itirazlarımızı konu alan dava, 12 Temmuz 2010 tarihinde ilgili mahkemede açılmıştır. Yukarıda belirtilen dava sonucunda, ilk derece mahkemesinin TEZ-KOOP-İŞ'in yetkili olduğuna dair vermiş olduğu karar, Yargıtay tarafından da onanmış olup, TEZ-KOOPİŞ'in Şirketimiz ile toplu iş sözleşmesi yapmak için gerekli yasal çoğunluğa ve temsil yetkisine sahip olduğu belirlenmiştir. Bilgilerinize.” 233 14 Ağustos 2012- Sendikamız Tez-Koop-İş, Tesco Kipa’da toplu sözleşme yetkisinin kesinleşmesi üzerine, sözleşme ön hazırlıkları kapsamında Kipa işçileriyle genel bir toplantı gerçekleştirdi. Ankara’da Türk-İş Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda 14 Ağustos 2012 tarihinde yapılan toplantıya Türkiye’nin dört bir yanından gelen Kipa işçileri katıldı. Tesco Kipa’da 2003 yılından bugüne sürdürülen mücadelenin anlatıldığı video gösterisinin ardından bir konuşma yapan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal örgütlenme sürecinde gösterilen özveri ve direnç için teşekkür etti. Gürsu konuşmasında özetle şunları söyledi: “Değerli Tesco Kipa işçileri, Sizlerin 2003 yılından bugüne 9 yıldır sürdürdüğü örnek demokratik sendikal mücadele, dayatmalara boyun eğmemenin, asla ve asla diz çökmemenin dosta-düşmana gösterildiği bir mücadeledir. Ve yine bu mücadele emekle örülmüş, geliştirilmiş, özveriyle ve onurla büyütülmüştür. Sizleri bu örnek tutumunuz ve mücadeleniz için bir kez daha kutluyor ve bu sürece emek ve destek veren tüm Kipa işçilerini; sendikamızın tüm üye, temsilci ve eski ve yeni tüm yöneticilerini; bizlere somut destek sağlayan tüm sendikaları ve demokratik kuruluşları; uluslararası üst örgütümüz Küresel Sendikalar Birliği UNI kapsamında kurulan Tesco-Kipa Küresel İttifak üyelerini bir kez daha saygıyla anmayı borç biliyor ve teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, Türkiye, sendikal hak ve özgürlükler açısından kısıtlı ve yasaklı bir ülke görünümünden ne yazık ki kurtulamamıştır. Bir yandan yüzde 25’lere varan gerçek işsizlik, diğer yandan milyonlarca insanın korunmasız ve güvencesiz çalıştırılması; sendikal hak ve özgürlüklerini tam olarak kullanamamaları içiçe geçmiş birer toplumsal olgu durumundadır. Tüm bunlara, toplu sözleşme sürecinin karmaşıklığı, -İşverenlerin bu süreci geciktirmek için uyguladıkları antidemokratik taktikleri, -Grev hakkına getirilen kapsamlı yasakları, 234 -Esnekleştirme uygulamalarıyla, çalışma yaşamını çok daha kırılgan duruma getirme girişimlerini de eklemek gerekir. Oysa sendikalar ve tüm emek örgütleri demokrasilerin olmazsa olmaz kurumlarıdır, örgütleridir. Çünkü onlar olmaksız hak arama yolları tıkalıdır, aşılamaz uçurumların yarattığı tehlikelerle doludur. Çünkü, sendikaların ve emeğin baskı altında tutulduğu bir düzen, kara bir düzendir. Çünkü, emeğin örgütlenmediği bir düzen, demokratik bir düzen değildir; otokratik bir düzendir; baskıcı bir düzendir ve daha ilerisi faşist bir düzendir. Değerli Kipa işçileri, Uzun bir sürenin ardından Yargıtay, sendikamızın haklılığını doğrulayan kararı aldı. Şimdi, Tesco Kipa işyerlerinde yeni bir süreç, yeni bir dönem açıldı. Görevimiz çok önemlidir ve bir o kadar da zorluklarla doludur; oyalamaya, ertelemeye, geciktirmeye gelmez ve gelmeyecektir. Bunun bilince olarak davranan sendikamız, tüm güçlükleri sizlerden aldığı güçle aşma kararlılığındadır. Burada ısrarla vurgulamak isteriz ki, tüm üyelerimize yeni güvenceler ve haklar getirecek, onları daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ulaştıracak bir toplu sözleşmenin oluşturulmasında sizlerin birliği ve desteği önkoşuldur. Bu nedenle toplu sözleşmenin her aşamasında sendikal birliğimizi korumak, geliştirmek ve çok daha ileri boyutlara yükseltmek önkoşuldur, gereklidir ve zorunludur. Burada gerçekleştirdiğimiz bu toplantı sizlerin bu kararlılığını göstermesi açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır. Değerli Kipa temsilcileri, Değerli arkadaşlar, Önümüzde somut ve gerçekçi hedefler bulunmaktadır. Kipa’da gerçekleştirilecek ilk toplu sözleşme ile düzensiz, esnek ve güvencesiz çalışma, kısaca toplu sözleşme olmaksızın sürdürülen çalışma ilişkileri sona erecektir. Artık, sendikal hakların yürürlükte olduğu, toplu sözleşmeli 235 bir ortamda çalışacaksınız. Artık zorlukları tek tek ve bireysel değil, topluca ve birlikte aşmaya çalışacağız. Çünkü işyerinde yasal ve yetkili olan sendikanız olacak; yazılı kurallar ve hükümler getiren toplu sözleşmeniz ve bu toplu sözleşmenin uygulanması için sizlere destek olan temsilcileriniz olacak... Ancak tüm bu olumlu değişim için sendikal dayanışma, sendikal birlik, sendikal kararlılık hiçbir biçimde elden bırakılmamalıdır. Bunun için daha fazla duyarlılık, daha fazla çaba ve daha fazla dikkat gerekiyor. Yıllardır onurlu mücadele yürüten, yılmayan, korkmayan, dağılmayan tam tersine cesaretle sorunların üzerine yürüyen; yüreğini ve inancını ortaya koyan sizlere sonuna kadar güveniyoruz. Yaşasın Tesco Kipa işçilerinin onurlu sendikal mücadelesi Yaşasın Tesco Kipa işçilerinin birliği ve dayanışması. Yaşasın Türkiye işçi sınıfı, Yaşasın Tez-Koop-İş Sendikası” Türk-İş Genel Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya katılan UNI Örgütlenme Uzmanı Nigel Venes, Tesco Kipa örgütlenmesi için Tez-Koop-İş Sendikası’nı kutladı ve UNI Küresel Sendikası Ticaret İşkolu Başkanı Alke Boessiger'in gönderdiği dayanışma mesajını okudu. Boessiger gönderdiği mesajda, “Kararlılığınızın ve direncinizin, sabrınızın ve kudretinizin karşılığını aldınız. Tez-Koopİş, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararla yasal sendikal temsilciniz olarak tanınmış oldu. UNI ve dünyada Tesco’nun faaliyet yürüttüğü UNI’ye üye tüm sendikalar, sizin mücadelenizle birlikte ayağa kalkmıştır.Tesco Kipa, şimdi sözleşme masasına oturmalı, sizlerle ve sendikanızla görüşmelere başlamalıdır. Türkiye sermayesine güçlü bir mesaj vermiştir. Sizler, Türkiye ve küresel işçi hareketini daha da güçlendirdiniz. Yakında Kipa ile yapacağınız görüşmelerde iyi şanslar diliyorum. Tüm dünyadaki UNI’li dostlarınız sonuna kadar yanınızda olacaktır” dedi. İngiltere'deki Tesco işyerlerinde örgütlü olan USDAW Sendikası Genel Sekreteri John Hannett ise gönderdiği mesajda; elde edilen başarıyı kutladığını ve bundan sonraki sürecin de takipçisi olacaklarını ve destek olmaya devam edeceklerini belirtti. 236 Toplantıya katılan Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Yakup Akkaya, Tesco Kipa örgütlenmesinin önemine değindi ve AKP iktidarının anti-sendikal uygulamalarını eleştirdi. Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu, toplantıya katılan çok sayıda üyenin yeni döneme ilişkin sorularını yanıtlayarak yeni kazanımlar için sendikal birliğin ve kararlılığın zorunlu bir ön koşul olduğunu söyledi. Toplantıda söz alan üyeler, sendikal örgütlenme sürecine ilişkin duygu ve düşüncelerini aktardılar. Toplantıda örgütlenme sürecine katılarak önemli görevler yürüten Tez-Koop-İş Örgütlenme Daire Başkanı Sinan Kahraman, Örgütlenme Uzmanı Muhlis Karslı ile Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır birer konuşma yaptı. Toplantının son bölümünde toplu iş sözleşmesi süreci konusunda Tez-Koop-İş Toplu Sözleşme Bürosu Başkanı İbrahim Bildik sorulara açık yanıtlar verdi. Şubeler adına söz alan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Barın, Kipa’da artık yeni döneme girildiğini ve buna uygun bir yol izlenmesinin zorunlu olduğunu söyledi. Büyük bir disiplin içinde süren toplantı, el ele tutuşularak atılan coşkulu sloganlarla sona erdi: “Birlik-Mücadele-Zafer, Yaşasın Tez-Koop-İş, Yaşasın İşçi Sınıfının Birliği.” Bu arada UNI Küresel Sendikası, Tesco Kipa işçilerinin kazandığı zaferi haberleştirdi. Haberde, Tez-Koop-İş Sendikası'nın ve KİPA işçilerinin uzun yıllardır sürdürdüğü sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma hakkı mücadelesinin 24 Temmuz 2012 tarihinde Yargıtay'ın verdiği kararla zafere ulaştığı belirtildi. 14 Ağustos 2012 tarihinde Ankara'da Tesco Kipa işçilerinin geniş katılımıyla gerçekleştirilen toplantının toplu sözleşme hazırlıklarını da kapsayan şekilde coşkuyla geçtiğine değinilen haberde kazanılan zaferin, 30-31 Ekim 2012 tarihlerinde İsviçre'nin Nyon kentinde gerçekleştirilecek UNI Tesco Küresel Sendika İttifakı'nda diğer sendikalarla birlikte ele alınıp değerlendirileceği kaydedildi. 1 Eylül 2012- Genel Yönetim Kurulu tarafından 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yayınlanan basın açıklamasında barışın önemine değinilerek şu görüşlere yer verildi: “İnsanlık tarihinin gördüğü en yıkıcı savaşlardan biri olan 2. 237 Dünya Savaşı 1939’da, Hitler Faşizminin Polonya’yı işgaliyle başladı. Bittiğinde gerisinde onulmaz acılar bırakan bu savaşın başladığı tarih olan 1 Eylül, faşizmin lanetlendiği, tüm dünya halklarının savaşsız bir yaşam ve yeryüzü özlemi için mücadele ettiği gün olarak kabul edildi. 2. Dünya Savaşı’nda 72 milyon insan yaşamını yitirdi, 20 milyonu aşkın insan sakat kaldı. Havada patlayan roket ve kurşun sayısı 390 trilyonu aştı. 2. Dünya Savaşı’nın sonlarında Amerika Birleşik Devletleri’nin Hiroşima ve Nagasaki’ye yaptığı atom bombalı saldırıda toplam 300 bin kişi yaşamını yitirdi, binlerce konut ve yaşam alanı yerle bir oldu. Günümüzde giderek vahşileşen emperyalist-kapitalist sistem çıplak bir kar hırsıyla silah endüstrisini geliştiriyor. Bugün dünyada 24 bin nükleer silah bulunuyor. Nükleer silahların kullanılması durumunda, yol açacağı yıkım, 1945’te Hiroşima’ya atılan bombanın yarattığı etkinin 400 bin katına eşdeğerdir. Dünyada kimi bölgelerde 9’a kadar inen yaş ortalamasıyla 300 bin çocuk asker bulunmaktadır. Çocuklar çatışmalar içine itilip kolayca silahlara ulaşabilirken, 640 milyon çocuk hala barınma, su, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden yoksun yaşamaya devam ediyor. Ülkemizde ve çevre coğrafyalarda, dünyanın çeşitli bölgelerinde savaş naralarının atıldığı, düşmanlıkların körüklendiği, insanlığın bir kez daha savaşın yoksullaştırıcı, yıkıcı ve ölüm getiren sonuçlarına mahkum edilmeye çalışıldığı bugünlerde, bir arada yaşayabilme ve savaşa karşı barışı savunma iradesini göstermek kritik ve çok önemli hale gelmiştir. Emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin, aydınların, ülkemiz toprakları üzerinde yaşayan tüm insanların katkısını alan, emperyalist savaşlara karşı barışı inşa etmeye dönük mücadele ve eylemsellikler vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir. Ekonomik, kültürel, sosyal ve insani değerlerimizde ağır yıkım ve acılara yol açan şiddet ortamı, mahallelerimize ve sokaklarımıza kadar nüfuz eden düşmanlık politikaları, kardeşliğimizi bozmayı hedeflemektedir. Ülkemizin aydınlık geleceği için eğitime, sağlığa, enerjiye, barınmaya, istihdama, üretime ayrılabilecek kaynaklar, savaşlarla, çatışmalarla tüketilmektedir. 238 Bugün bir kez daha yineliyoruz; 1 Eylül Dünya Barış Günü, yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlarımızın arasında körüklenen şoven duyguların, dışlama/ötekileştirme, yok sayma politikalarının terk edildiği, eşit, adil, özgür bir gelecek için verilen mücadelenin günü olmalıdır. 1 Eylül Dünya Barış Günü, ülkemiz ve başta Ortadoğu olmak üzere, tüm dünya üzerinde sermaye çıkarları lehine yürütülen emperyalist politikaların lanetlendiği, bölge insanlarının barışı ve kardeşliği için savaş karşıtlarının sesini yükselttiği bir gün olmalıdır. Emekçilerin uzun mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımlara yönelik saldırılarla, emperyalist savaş politikaları ayrı düşünülemez. Bu anlamda 1 Eylül Dünya Barış günü, ekmek ve barış mücadelesinin birleştiği gündür. Dünya ve Türkiye İşçi Sınıfı, kendi tarihi, birikimi, kültürü ile sorunları çözebilecek, savaşı durduracak ve barışı inşa edecek güce, örgütlülüğe, özgür/eşit/kardeşçe yaşama iradesine sahiptir. 1 Eylül, en güçlü barış çağrısını dile getirmenin zamanıdır. 1 Eylül, Ortadoğu’ya dönük emperyalist savaşa karşı halkların kardeşliğini haykırmanın zamanıdır. 1 Eylül, Türkiye’yi emperyalist müdahalelerin taşeronu, kirli savaşların maşası yapmaya kalkan odaklara karşı, barışın ve kardeşliğin savunulması için daha fazla mücadele etme zamanıdır.” 6 Eylül 2012- Genel Denetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Güneş vefat etti. 1957 yılında Nevşehir’de doğan Güneş, T. Maden-İş Sendikası’nda çalışırken Tez-Koop-İş üyesi oldu ve Sendikamızın çeşitli organlarında görev aldı. 15 Eylül 2012- Türk-İş’e bağlı sendikalar işkolu istatistiklerinin yayımlanmaması nedeniyle toplu iş sözleşmesi yetki prosedürünün tıkanmasını 14 Eylül Cuma günü kitlesel bir basın toplantısıyla protesto etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleşen kit239 lesel basın toplantısına Türk-İş’e bağlı sendikaların genel başkan ve yöneticileri, sendikaların Ankara’daki Şube yöneticileri, işyeri temsilcileri ve üyeleri katıldı. Sendikamız Tez-Koop-İş de kitlesel basın toplantısına etkin katılım gösterdi. Basın açıklamasını yapan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu; “60 yıl boyunca toplu iş sözleşmesi sürecinde darbe dönemleri hariç hiçbir tıkanma yaşamadık. Peki bugün ne yaşıyoruz? Maalesef bugün sözleşme sürecimiz tıkanmış durumda. Bunun nedeni, Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın meclisten çıkmaması olarak gösteriliyor. Sonuç olarak bugün itibariyle sendikalarımız 301 bin 764 işçiyi ilgilendiren toplam 815 işyeri ve işletme için toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini alamamış durumdadır. Bu durum Türkiye’nin ayıbıdır. Türkiye bu ayıptan kurtarılmalıdır“ dedi. 21 Eylül 2012- Tesco Kipa Kitle Pazarlama, Ticaret, Lojistik ve Gıda Sanayi A.Ş. ve bağlı işyerleri toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. 1 Ekim 2012- Kamu işçilerinin yeni dönem toplu iş sözleşmeleri konusunda Genel Yönetim kurulu tarafından yapılan açıklada şu görüşlere yer verildi: 1- Kamu işveren sendikalarına bağlı kamu sektöründe yaklaşık 16.000 üyemizi ilgilendiren ve 2013, 2014 ve 2015 yılları arasında yürürlükte kalacak yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin yetki süreci, daha önceki yıllarda olduğu gibi izleyen günlerde Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda alınacak kararlar doğrultusunda tüm sendikalarla eşgüdüm içinde gerçekleştirilecek bir zamanlamaya bağlı olarak başlatılacaktır. 2- Sendikamız, yeni dönem toplu iş sözleşmelerinin ileri kazanımlar ve güvencelerle sonuçlandırılması amacıyla araştırma ve ön hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar, ilerleyen süreçte tüm üyelerimizle ve işyeri temsilcileriyle yapılacak toplantılarda, onların görüş ve öneri ile biçimlendirilecektir. 3- Sendikamız, toplu iş sözleşme yetki başvurularını tüm 240 işyerlerinde olduğu gibi kamu sektöründeki işyerlerinde de yasaların öngördüğü kurallara bağlı olarak; üyelerimizin hiçbir biçimde zarar görmeyeceği güvenli gelişim süreci içinde gerçekleştirmeye büyük bir özen gösterecektir. 4- 2013 yılında toplu iş sözleşmesi yapılacak örgütlü olduğumuz işyerlerine ilişkin tüm yetki prosedürü, üyelerimize internet sayfamızdan ve basın yayın araçları ile geciktirilmeksizin duyurulacaktır. 2013 yılında yenilenecek olan kamu kuruluşları toplu iş sözleşmelerinin bir kısmı şunlardır: TÜBİTAK, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Gümrük Müsteşarlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsülleri Ofisi, Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sümer Holding, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Anadolu Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi. 5- Bu toplu iş sözleşmeleri yanında Selçuk Üniversitesi ile Milli Eğitim Bakanlığı işyerlerine ilişkin toplu sözleşme yetki başvurusuna bazı sendikaların haksız itirazları sonucu açılan davalar sürmektedir. Bu nedenle 2010 yılından bugüne kadar toplu iş sözleşmeleri ne yazık ki imzalanamamıştır. 6- Kamu sektöründe çalışan üyelerimizin sendikal birliğini bozmak isteyen ve bu amaçla gerçek dışı açıklamalarda bulunan ve yine bugüne kadar toplu iş sözleşmesi yetkisi almamış, toplu iş sözleşmesi imzalamamış, ayrıca yasal kurallara uymadığı için toplu iş sözleşmesi yetkisi almasının olanaksız olduğu sözde sendikanın çarpıtmalarına ve yalana dayalı propagandalarına karşı mutlaka uyanık olunmalıdır. 7- Sendikamız Tez-Koop-İş, yetki prosedürlerinin haksız itirazlarla engellenmesine, geciktirilmesine ve üyelerimizin geleceğinin kaos ortamına sokulmasına karşı, tüm yasal araç ve yöntemleri kullanmakta kararlıdır. Bunun için üyelerimize sürekli bilgilendirici açıklamalar yapılacak ve gelişmeler düzenli olarak duyurulacaktır.” 241 7 Ekim 2012 - Genel Yönetim Kurulu tarafından “7 Ekim Dünya İnsana Yaraşır Çalışma Günü” nedeniyle yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “İnsanlık onuru; özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleri üzerinde; demokrasinin, temel insan hakları ile hukukun üstünlüğünün var olduğu koşullarda yükselir. Çalışanların onuru, bu genel ilkelerin sürekli olarak korunduğu ve yaşatıldığı ortamlarda anlamlıdır. İnsana yakışır iş, tüm çalışanların yaşam ve çalışma koşullarının yükseltildiği, geleceğinin güvence altında tutulduğu; örgütlenme hakkının kısıtlanmadığı; söz, temsil ve demokratik eylem hakkına saygı duyulduğu; cinsiyet, ırk, renk veya sosyal köken, kalıtımsal özellik, dil, din veya inanç, siyasal veya herhangi bir görüş, bir ulusal azınlığın üyesi olma, bireysel özellik, engellilik, yaş veya cinsel eğilim gibi nedenlerle ayrımcılığa uğranmadığı, horlanmadığı, aşağılanmadığı, açık ya da gizli şiddetle karşılaşmadığı kısaca insana özgü farklılıkları nedeniyle dışlanmanın bulunmadığı koşullarda sürdürülen çalışmadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)‘ne göre insana yakışır iş, yaşam standartlarının yükseltilmesine ilişkin basit bir göstergeler topluluğu değil, temel bir amaç olmalıdır. Çünkü çalışmak yaşamın zaman, toplumsal bütünleşme ve bireysel özsaygı açısından öylesine önemli bir parçasıdır ki insan onuruna yakışır çalışma kesinlikle nitelikli bir yaşamın eksenini oluşturur. Ülkemizde insana yakışır iş kavramı, temel unsurlarıyla çok önemli sorunlarla tanımlanmaktadır. Bu konuda birkaç toplumsal olgu, yaşanan bu acı gerçeği, çarpıcı biçimde yansıtmaya yetecek güçtedir. - 75 milyona dayanan nüfusumuzun yaklaşık 11 milyonu sosyal güvenlik kapsamı dışındadır. - Açık işsizlik oranı yüzde 25’lere dayanmaktadır. Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmamaktadır. - Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşmaktadır. TÜİK verilerine göre geçici çalışanların sayısı 2 milyon geçmiştir. 242 - Kadınların, gençlerin ve engellilerin çalışma yaşamına katılımı son derece düşüktür. Bu kesimin çalışma yaşamında karşılaştığı ayrımcılık ve dışlanma sosyal bir sorun olarak varlığını korumaktadır. - Yüzbinlerce aile, ülkenin farklı bölgelerinde çok zor ortamlarda konaklayarak, kötü ve ağır koşullarda ve yetersiz ücretlerle çoluk-çocuk mevsimlik işçi olarak çalışmaktadır. - İşçilerin çok önemli bölümü asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret, açlık sınırının altındadır. - İş Yasası kapsamında bulunan çalışanların yaklaşık 700 bini sendikalıdır ve toplu sözleşme haklarından yararlanmaktadır. - İş güvencesi hakkı ancak 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler için geçerlidir. - Demokratik bir hak olan grev ve endüstriyel eylem hakkı yasaklarla zincirlenmiştir. Örnekler daha da arttırılabilir. Sendikalar bu ekonomik ve toplumsal olumsuzlukların ortadan kaldırılması yönünde duyarlı davranmak, güç ve eylem birliği oluşturmak, insan onuruna yakışır iş koşullarını sağlamak için mücadele etmek zorundadır. Çünkü bu yönde mücadele sürdürmek, onların toplumsal ve tarihsel görevidir; gerçek ve ertelenemez sorumluluğudur. 8 Ekim 2012- TBMM’nde görüşülmekte olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’nın yol açacağı olumsuz sonuçlar ile ilgili olarak 17 No’lu Ticaret, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işkolunda faaliyet gösteren 3 Sendika, (Koop-İş Sendikası, Sosyal-İş Sendikası, TezKoop-İş Sendikası) ortak bir basın toplantısı düzenledi. 8 Ekim Pazartesi günü saat 11:00’da Tez-Koop-İş Sendikası Genel Merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında, üç sendikanın tasarı ile ilgili görüşleri ve Türkiye’deki tüm sendikaların ve milyonlarca işçinin geleceği ile ilgili ortak açıklama, 3 Sendika adına Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Osman Gürsu tarafından basına sunuldu. Tarihsel açıklama aynen şöyle: 243 “Değerli basın mensupları, Türkiye’de çalışma yaşamının en önemli sorunlarından birisi, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller ve yasaklar ile toplu pazarlık hakkının etkin biçimde kullanılamamasıdır. Bu durumu yaratan 12 Eylül’ün mirası olan mevzuat, aradan geçen 30 yıla yakın süredir değiştirilememiştir. Bugün çalışma yaşamının toplumsal taraflarından biri olan sendikaların ortak talebi ve beklentisi, ILO sözleşmeleri ile uluslararası standartlar dikkate alınarak sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirilmesidir. Bu açıdan Meclis’te görüşülmekte olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı, hayati önem taşımaktadır. Ancak söz konusu tasarı beklentileri karşılamaktan uzaktır. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi, ILO sözleşmeleri, AB müktesabatı ve Avrupa Sosyal Şartı ile uyumlu olmayan Tasarı, sendikal hak ve özgürlükleri geliştirmemekte, yasakları sürdürmekte, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmamakta, örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkını güvence altına almamaktadır. Bütün bunlarla birlikte söz konusu Tasarı, sendikal hakları geliştirmek bir yana mevcut durumdan daha da geriye götürmektedir. Çalışanların toplu pazarlık hakkını kullanabilmesinin en temel engeli olarak görünen, 12 Eylül’ün getirdiği yüzde 10 işkolu barajı, tasarı ile yüzde 3’e düşürülmüş gibi gösterilmesine rağmen gerçekte, fiilen yükseltilmiştir. Tasarının getirdiği yeni kademeli baraj sistemi ile geçiş döneminin sonunda, halihazırda barajın üzerinde olan, toplusözleşme yapabilen 50 sendikadan en az 29’u baraj altında kalma riski ile karşı karşıyadır. Türkiye’de 17 no’lu “Ticaret, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar” işkolunda çalışan işçilerin önemli bir kısmı, yeni barajın uygulanmasının ardından, Anayasal bir hak olan toplu sözleşme hakkını kullanamaz hale gelecek, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya aykırı biçimde sendikal haklardan mahrum kalacaktır. 2001 yılından itibaren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile işçi ve işveren örgütlerinin yaptığı görüşme ve çalışmaların tamamında, yetkili sendikaların toplu pazarlık hakkını korumak noktasında bir mutabakat sağlanmış olmasına rağmen, tasarı244 da bu hususlar göz ardı edilmiştir. Sosyal taraflar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın daha önce sağladığı mutabakatta yetkili sendikaları yetkisiz bırakmayacak bir geçiş dönemi öngörülmesine rağmen, bugün Meclis gündemindeki tasarı, söz konusu mutabakatı yok saymaktadır. Hatta kamuoyuna yansıdığı üzere, tasarıda önergelerle yapılacak son dakika değişiklikleri ile komisyonlarda dahi görüşülmeyen, tartışılmayan, baraj sorununu çözmek bir yana barajı yüzde 1’den 3’e yükseltecek, sorunu daha da katmerli hale getirecek bir sistem öngörülmektedir. Bu tablo karşısında, Meclis görüşmeleri devam ederken, bu soruna çözüm üretilmesi hayati önem taşımaktadır. Ancak Türkiye’deki tüm sendikaları kapsayacak böyle bir formül arayışı içine girilmesi yerine, yalnızca Hak-İş’e bağlı yeni kurulmuş, yetkisiz, halihazırda sendika üyesi olan işçileri siyasi tehdit ve baskı yöntemleri ile sendika değiştirmeye zorlayan sendikalara, geçici süre ile yetki verilmesini sağlayacak özel bir düzenleme gündeme getirilmiştir. Yasa ve hukuk mantığına aykırı bir biçimde, doğrudan sendika tarif edilerek yapılması planlanan bu değişiklik, tüm sendikaları kapsayacak bir çözüm arayışını engellemekte, başka tartışmalara kapı aralamakta, iki sendikayı geçici olarak kurtarmak adına, Türkiye sendikal hareketinin geleceğini tehdit altına atmaktadır. Bu çerçevede biz aşağıda imzaları bulunan 17 No’lu Ticaret Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işkolunda kurulu, yarım asırdır bu işkolunda çalışan işçilerin hak ve özgürlüklerini geliştirmek için emek veren, yetkili ve örgütlü olan üç sendika olarak, 1- Tasarıdaki tek ilerleme olarak gördüğümüz sendikal güvencelerde sağlanan kısmi iyileştirmelerin Meclis görüşmeleri sırasında kesinlikle geriye götürülmemesini, 2- Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler ile uluslararası standartlara uygun, sendikal hak ve özgürlükleri evrensel ve çağdaş bir düzeye taşıyacak, Türkiye’de sendikal hakların ve örgütlenmenin önünü açacak bir yasal düzenleme yapılmasını, 3- Yeni tasarı ile değişecek olan sendikaya üyelik ve istifa sisteminin uygulanmasında ortaya çıkabilecek, örgütlenme 245 ve toplu pazarlık hakkını ciddi biçimde tehdit edebilecek sorunlara şimdiden önlem alınması, 4- En acil, öncelikli ve yakıcı sorun olarak gördüğümüz baraj sorununa ilişkin olarak, daha önce sağlanan mutabakat esas alınarak, son açıklanan 2009 istatistiğine göre yetkili olan tüm sendikaların toplu sözleşme yetkisinin korunacağı, bu sendikalara üye yüz binlerce işçinin sendika ve toplu sözleşme hakkının yok edilmeyeceği bir çözüm üretilmesini talep ediyor, bu çerçevede sendikal hak ve özgürlüklerimiz için birlikte hareket edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.” 9 Ekim 2012- Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı'nı meclis önünde protesto etmek üzere Sezenler sokakta toplanan kortejimiz Türk-İş önünde Sendikal Güç Birliği Platformu üyesi sendikalarla buluştu. Burada yapılan açıklamanın ardından Sakarya Caddesine yönelen kortej, DİSK’e bağlı sendikalarla buluşarak TBMM’ye doğru yürüyüşe geçti. Polis Akay Yokuşunda yürüyüş kolunun önünü kesti ve TBMM önünde basın açıklaması yapmak üzere yürümek isteyen korteje defalarca gaz sıkarak müdahalede bulundu. Müdahalelerin ardından açıklamaya geçildi. Türk-İş’e bağlı sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği dönem sözcüsü Tümtis Sendikası Genel Başkanı Kenan Öztürk “Demokratik hakkımızı kullanan sendikalar olarak yasaya olan tepkimizi göstermek istedik. Fakat AKP'nin ileri demokrasisinden bir kere daha gaz ve cop olarak nasibimizi aldık. Bu yasanın iptali için eylemlerimiz devam edecek. Yılmayacağız” dedi. 7 Kasım 2012- 18 Ekim 2012 tarihinde kabul edilen 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı ve 7 Kasım 2012 Çarşamba gün ve 28460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. 7 Kasım 2012- TBMM’ye sunulan ve 28.11.2012 Çarşamba günü Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak olan “Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı” nın “Çeşitli Hükümler” kısmında yer alan 137. Maddesi’nin 2. fıkrasında “Bu Kanun uyarınca kurulan ve faa246 liyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer Pazar yerleri, merkezi takas kuruluşları, merkezi saklama kuruluşları ile MKK tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yapılamaz” hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile tüm borsa hizmetlerinde Grev ve Lokavt Yasağı getirilmesi önerilmiştir. Öneriye ilişkin olarak Sendikamız Genel Yönetim Kurulu yazılı bir açıklama yapmıştır. “Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında çalışmakta olan işçiler adına 2006 yılından itibaren yetkili sendika olarak toplu iş sözleşmesi akdetmektedir. Hâlihazırda İMKB çalışanlarının yaklaşık yüzde 99‘u sendikamız üyesidir. Sendikamız, İstanbul Altın Borsasında da 2008 yılından bu yana örgütlüdür ve iki dönem toplu iş sözleşmesi akdetmiştir. Burada da çalışanların büyük çoğunluğu sendikamıza üyedirler. Bilindiği gibi, TBMM’ye sunulan ve 28.11.2012 Çarşamba günü Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak olan “Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı” nın “Çeşitli Hükümler” kısmında yer alan 137. Maddesi’nin 2. fıkrasında “Bu Kanun uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer Pazar yerleri, merkezi takas kuruluşları, merkezi saklama kuruluşları ile MKK tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yapılamaz” hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile tüm borsa hizmetlerinde Grev ve Lokavt Yasağı getirilmesi önerilmiştir. 1962 Yılında Kurulan ve 50. Yılını kutlayan sendikamızın örgütlü olduğu 10 Sayılı İşkolundaki Borsa hizmetlerinde 12 Eylül darbesi ürünü ve anti-demokratik olduğu her kesimce belirtilen 2821-2822 sayılı yasalarda dahi hiçbir surette grev yasağı getirilmemiştir. Tez-Koop-İş sendikası hiçbir surette grevi bir amaç görmemiş, ancak işverenlerin uzlaşmaz tutumlarını, toplu pazarlık sürecinde üyesi işçiler lehine değiştirebilmek için Anayasal meşru bir hak ve yasal en son çare olarak görmüştür. Yüce Meclisimiz tarafından 18 Ekim 2012 tarihinde kabul edilen 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 62. Maddesinin 1. fıkrasında Borsa faaliyetlerinde grev ve lokavt hakkının yasaklanmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 247 6356 Sayılı Kanunda 10 Sayılı işkolundaki işlerde hiçbir surette grev yasağı öngörülmemişken, sadece Sermaye Piyasası ile ilgili kurumlara ilişkin getirilen bu yasak teklifi ile, mevcut siyasi iktidar kanun yapma tekniğini ortadan kaldırdığı gibi 12 Eylül 2011 tarihinde yapılan ve halkımızın %58 evet oyu ile kabul ettiği Anayasa Referandumunda dile getirilen sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılması iradesine de aykırı davranmaktadır. Bu durum, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile İstanbul Altın Borsasında çalışmakta olan işçilerinin toplu pazarlık hakkı ve tüm sermaye piyasasında çalışmakta olan işçilerinin grevli toplu iş sözleşmeli sendikal haklarını ortadan kaldıran, özel hüküm anlamındadır. Anayasanın eşitlik kuralına aykırı ve müktesap hakları ortadan kaldıran bir işlemdir. Getirilen bu grevi fiilen yasaklama maddesi başta ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal Şartı, BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok sözleşmeyle birlikte Anayasa’nın 90. Maddesine de aykırıdır. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesini ve 98 Sayılı Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi’ni onaylamış ve çalışma mevzuatını bu sözleşmeler ile uyumlu hale getirmeyi bir uluslararası yükümlülük olarak kabul etmiş bir ülkedir. Ayrıca ILO, genel olarak bankacılık ve borsalar gibi hizmet türlerini temel zorunlu hizmetler arasında görmemekte ve bunların grev hakkının sınırlanmasını kabul etmemektedir. Uluslararası hukuk açısından durum nettir. Borsalarda ve sermaye piyasalarında grev yasaklanamaz. Türkiye ILO normlarını kabul ederek iç hukukunun bir parçası haline getirmiştir. Ancak Hükümet açıkça anayasanın 90. Maddesini çiğneyen bir yasa kabul ederek bu tür hizmetlerde grev yasağı getirmeye yönelik bir kanun tasarısı hazırlamıştır. Kanun Tasarısının ilgili maddesinin gerekçesinde neden grev yasağı getirildiğine ilişkin bir ibare bile bulunmamaktadır. Eğer bu hizmetlerin niteliği bu yasağın gerekçesi olarak düşünülmüş ve grev ekonomik gerekçelerle yasaklanmak isteniyorsa, bu kendi içinde tutarsız bir gerekçedir. Çünkü grevin özü 248 zaten ekonomik etkisinin olmasıdır. Ekonomik gerekçeyle grev yasaklamak grev hakkını tanımamak anlamına gelmektedir ki, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde ekonomik gerekçeyle grev yasaklanmamaktadır. Ayrıca, TBMM’ye sunulan “Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı” nın “Geçici 9. Maddesinin 5. Fıkrasında “Borsa İstanbul Anonim Şirketinin esas sözleşmesinin tescil edilmesi ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının ve İstanbul Altın Borsasının her türlü varlıkları, borçları ve alacakları, hakları ve yükümlülükleri, elektronik ortamdakiler de dahil olmak üzere her türlü kayıtları ve diğer belgeleri bir bütün olarak, bu maddede yer alan istisnalar dışında, herhangi başka bir işleme gerek kalmaksızın Borsa İstanbul Anonim Şirketine devrolmuş sayılır. ” hükmü düzenlenmiştir. Sermaye Piyasası Kanunun geçici 9. Maddesi ile getirilmek istenen bu yeni yapıda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve İstanbul Altın Borsası çalışanların mevcut Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) ile kazanılmış olan haklarının korunması Sendikamız açısından, büyük önem arz etmektedir. Yine söz konusu geçici maddenin 6. fıkrasının (c) bendinde “Borsa İstanbul Anonim Şirketine ait payların bir kısmı gerektiğinde stratejik ortaklıklar kurulması karşılığında ilgili taraflara ve/veya teknoloji, teknik bilgi ve yetkinlik aktarılması karşılığında diğer borsalara ve piyasa veya sistem işleticilerine Kurulun onayı ile devredilebilir.” ifadesinde yer alan stratejik ortaklıktan ne anlaşıldığı, stratejik ortaklığa neden gerek duyulduğu, nasıl bir stratejik ortaklıkla Borsa’nın ne kadar hissesinin stratejik ortağa devredileceği konularını net değildir. Bu durum milli bir servet olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve İstanbul Altın Borsası hisselerinin dağıtımında ileride soru işaretlerine neden olabilecektir. Sendikamız, her iki Borsa’da çalışan üyelerimiz bilgi birikimi ve tecrübesinin ihtiyaç duyulan teknolojik alt yapının geliştirilmesi ve yatırımların devreye alınması için yeterli olduğunu düşünmektedir. Böylece yabancı bir kuruluşa teknolojik anlamda bağımlı olmak zorunda kalınmayacaktır. Sonuç olarak; Sendikamız, SPK Kanun Tasarısının 137. Maddesinin 2. Fıkrası ile Sermaye Piyasası çalışanlarına geti249 rilmek istenen grev yasağını anti demokratik bir uygulama olarak görmekte, işçinin emeğini ve sendikal hakları gasp etmeye yönelik bu maddenin reddedilmesi konusunda Yüce Meclisimizde yer alan tüm milletvekillerimizi duyarlı olmaya davet etmektedir.” 12 Kasım 2012- Sendikamız Olağan Başkanlar Kurulu 9-10 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara'da toplandı. Başkanlar Kurulu basına ve kamuoyuna açıklanmak üzere şu açıklamayı yaptı: “1- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 7 Kasım 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nu değiştiren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, uygulamaya dönük bazı maddelerde bazı olumlu düzenlemeler getiriyor olmakla birlikte, yasanın tümüne egemen olan ruh ve felsefesiyle, sendikal hakları kısıtlamakta, uluslararası sözleşmelere aykırı ve ters biçimde özgür sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını kısıtlamaktadır. Bir başka anlatımla sendikaları en az 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin çıkarttığı yasalarda olduğu kadar baskı altına almayı, özgürlüklerini kısıtlamayı, tüm etkinliklerini işveren ve siyasal otoritenin baskı, kontrol ve güdümünde tutmayı hedeflemektedir. Söz konusu yasa yeni yasaklar yanında, sendikalar üzerinde siyasal iktidarlara yeni tahakküm olanağı da getirmektedir. Aynı şekilde, söz konusu yasa, özgürlükçü olma hedeflerinin çok gerisinde, ILO Sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartına aykırıdır. Türkiye’de sendikal hareketin örgütlenmesinin önündeki engelleri de kaldırmadığı görülmektedir. Sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıran, önünü açan ve teşvik eden hiçbir açılım yoktur. Barajlar yine tüm katılığı ile sözleşme haklarını engelleyen yapısıyla korunmuştur. Siyasal iktidar, işverenlerin ve yandaş sendikalarını korumak ve kollamak adına işçi sınıfının ihtiyaçlarını ve demokratikleşmeyi göz ardı etmiş; bütün eleştirilere rağmen çalışma yaşamını kaosa sürükleyecek bir yasa çıkarmıştır. Oysa ülkemiz çalışanlarının gereksinimi, sendikal hak ve 250 özgürlüklerin evrensel, çağdaş bir düzeye taşınması; Türkiye Cumhuriyeti’nin imzasını koyduğu ve taraf olduğu uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere uygun yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesidir. 2- Başkanlar Kurulumuz, sermayenin dikensiz gül bahçesi yaratma sevdasına ilişkin taleplerini içeren ve Hükümet tarafından yasalaştırılması düşünülen taşeronlukla ilgili düzenlemelerin taşeron işçilerin sorunlarını çözmek yerine işçilerin kazanılmış haklarına yönelik bir saldırı olduğunu tekrarlar. Özellikle kamuda çalışan taşeron işçilerin yargı yoluyla elde etmiş oldukları hakları yok etmeyi amaçlayan, işyerlerindeki asıl işlerin de taşerona devredilebilmesine yönelik hazırlıkların bu işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini engellemeyi hedeflediği açıktır. Diğer yandan 5620 Sayılı Kanun çerçevesinde kamuda daimi kadrolara geçirilemeyen geçici işçiler ile ilgili kanundaki şartları taşımalarına rağmen bazı kamu kurum ve kuruluşlarınca yasanın hükümlerinin eksik yada yanlış yorumlanması nedeniyle kadroya geçirilmeyen geçici işçilerin sorunları da çığ gibi büyümektedir. Çoğunluğu daimi kadrolarda çalışan işçilerin veya çalışanların işlerinin yaptırıldığı bu işçiler yıl içerisinde bazen 11 ay bile çalıştırılmalarına rağmen geçici pozisyonda kalamaya devam etmekte ve mağdur edilmektedirler. Artık kamuda da bu tür istihdam biçimleri nedeniyle büyük bir düzensizlik yaratılmış ve kamuda da güvencesiz çalışma yaygınlaşmıştır. Bu düzenlemelerin yanı sıra ödünç iş ilişkisi adı altında kiralık işçilik özel istihdam büroları ile işçi simsarlığının tekrar hortlatılmak istenmesi, işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle kazanılmış haklarına birer açık saldırıdır. Başkanlar Kurulumuz, artık vicdanların bile kabul etmeyeceği modern köleler haline gelen kamuda çalışan taşeron işçilerin sorunlarının derhal çözümlenmesini ve bu işçilerle birlikte fiilen daimi işçi olan geçici işçilerin de kamu kurumlarında kadroya alınmasını talep etmekte, Maliye Bakanlığını mahkeme kararlarını yerine getirmeye çağırmaktadır. 3- Tez-Koop-İş Sendikası, sermayenin talepleri doğrultusunda çalışma yaşamını esnekleştirecek ve emekçileri boğaz tokluğuna, kölelik koşullarında çalıştırmayı hedefleyen emek kar251 şıtı politikalara karşı mücadele etmekte kararlıdır. Başkanlar Kurulumuz, tüm sendika ve konfederasyonları Hükümetle kapalı kapılar ardında yürütülen her türlü pazarlıkçı tutumdan uzak durmaya, ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye ve kazanılmış haklarını korumak için mücadeleye davet etmektedir. 4- İktidarın demokratikleşme söylemlerine rağmen, bugün hâlâ emekçilerin özgürce örgütlenmesinin önünde onlarca engel bulunmakta, Anayasal sendika seçme hürriyeti baskıyla, tehditle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Siyasal iktidar tarafından desteklenen yandaş sözde sendikalar, ortada birçok örgütsüz işçi ve işyeri varken örgütlü işyerlerine saldırmakta, sendikalı işçiler tehdit, baskı ve iktidarın olanakları kullanılarak sendika değiştirmeye zorlanmaktadır. Sendikamız, bu saldırılara karşı kararlı bir şekilde mücadele etmekte ve etmeye devam edecektir. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı işyerlerimize yönelik sözde sendikanın ayak oyunlarıyla, kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklar sonuçsuz kalacaktır. Kültür Bakanlığı işçileri ve sendikamız yıllarca süren mücadelesi sayesinde çalışanların sendikal ve toplu sözleşme hakkını kazanmıştır. Bu haklarını korumak ve geliştirmek için özveriyle çalışmış ve bundan sonra da çalışmaya devam edecektir. Tez-Koop-İş Sendikası ve üyeleri, Kültür Bakanlığı işyerlerinde çalışan üyelerimizin yıllarca süren mücadelesi sonunda kazanılmış haklarının ortadan kalkmasına izin vermeyecektir. Bütün bu sürece karşı kararlı bir şekilde mücadele edecek ve bu oyunları bozacaktır. Bugün olduğu gibi yarın da Tez-Koop-İş Sendikası Kültür Bakanlığı işyerlerinde tek yetkili sendika olmaya devam edecektir. Sendikamız, üyelerimize yönelik AKP ve işveren destekli bu tür saldırıları şiddetle kınar, sonuna kadar mücadele edeceğini tekrar belirtir ve bu saldırıya karşı bütün kardeş sendikaları ve emek örgütlerini ortak mücadeleye çağırır. 5- Sendikamız Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı işyerlerinde çalışmakta olan işçiler adına toplu iş sözleşmesi imzalamaktadır. Koop-İş Sendikası, Türk-İş Konfederasyonu’nun tüzüğüne aykırı olarak, sendikamızın yetkili olduğu ve yıllardır toplu iş sözleşmesi imzaladığı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı İl Milli 252 Eğitim Müdürlüklerinin işletme sayılması için işkolu tespiti yapılmasını talep etmiştir. 2821 Sayılı yasa gereğince işkolu tespiti, bekletici mesele sayıldığından Sendikamızın 01.11.2010 tarihli çoğunluk tespiti talebi, Mahkeme sonuçlanıncaya kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından durdurulmuştur. Yaklaşık iki yıldır süren dava ise henüz sonuçlanmamıştır. Sendikamız hukuka saygılı bir biçimde devam eden davanın sonucunu beklemektedir. Daha önce sendikamızın yetki tespit talebine karşılık Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda konunun yargıya taşınması nedeniyle 2821 Sayılı Yasaya atfen durumun bekletici neden sayılacağı belirtilmiştir. Ancak aynı Çalışma Genel Müdürlüğü 2821 Sayılı yasaya aykırılığı açık olan yanlış bir uygulamaya imza atarak yargı süreci devam ederken Koop-İş Sendikası’na çoğunluk tespit yazısını 16 Ekim 2012 tarihinde vermiştir. Şimdi şu soruyu sormak gerekir. Madem Bakanlık böyle bir yetkiyi devam eden bir dava varken verebiliyordu, neden iki yıl boyunca Milli Eğitim işyerlerine yönelik Tez-Koop-İş Sendikası’nın çoğunluk talebini bekletmiştir? Neden Tez-Koop-İş Sendikası’ndan üç ay sonra yetki talebinde bulunan bir sendikaya iki yıl sonra aynı gün tarihli çoğunluk tespiti verilmiştir? Bu soruların cevapları Bakanlık yetkililerince mutlaka kamuoyuna açıklanmalıdır. Sendikamız, süreci yakından izlemekte ve hukuka açıkça aykırı bu durumun yargı tarafından düzeltileceğine inancını korumaktadır. Tez-Koopİş Sendikası, Koop-İş Sendikası’nın Milli Eğitim Bakanlığı işçilerini yaklaşık iki yıldır toplu iş sözleşmesinden mahrum bırakan tavrını ve işçileri mağdur eden bu yaklaşımını yakından takip etmekte, işçilerin mağdur olmaması için yargılamanın bir an önce hakkaniyetle sonuçlandırılmasını beklemektedir. Sendikamız, Bakanlık yetkililerinin yanlı davranarak yasanın açık hükmüne rağmen aldıkları bu idari kararın iptali için yargıya başvurmuş ve bundan sonraki süreçte bu hukuksuzluğu yapanlara karşı da mücadele etmeye devam edecektir. 6- Türkiye’deki ekonomik ve sosyal göstergeler emekçi 253 halkların yaşam düzeyinin giderek daha da bozulduğunu göstermektedir. 2012 yılında işçilere, kamu çalışanlarına, emeklilere bütçe kısıtları gerekçesiyle kaşıkla verilen zamlar, siyasi iktidar tarafından elektriğe, doğalgaza, benzine, halkın temel ihtiyaçlarına yönelik gıdalara yapılan zamlarla kepçe ile geri alınmıştır. Ücretliler ağır vergi yükü altında ezilmektedirler. 2013 yılı Bütçe görüşmelerinde ücretliler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi ve adil bir gelir vergisi sistemi için Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılmalıdır. Siyasi iktidar artık işçiden emekçiden adaletsizce aldığı bu vergi sistemine son vermelidir. 7- 2008 yılında yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası, üyelerimiz açısından artık katlanılamaz bir adaletsizliğe dönüşmüştür. Özellikle kısmi süreli işlerde çalışan üyelerimizin aynı zamanda çalışmadıkları dönemlerle ilgili gelir testine tabi tutulması üyelerimizi doğrudan mağdur etmektedir. Adaletsiz bir prim ödemelerine yol açmakta, sigorta prim borcu çıkarılması nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamamaları söz konusu olmaktadır. Tez-Koop-İş Sendikası bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu adaletsiz durumu vakit kaybetmeksizin çözmesini talep etmektedir. 8- Suriye’de emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda aylardır süren kardeş kavgası sınırlarımıza da sıçramıştır. Türkiye’nin de bu savaşın içerisine çekilmesi için oynanan oyunlar ve mezhepsel ve etnik temelde gerilimlerin giderek arttırılması sadece bugün açısından değil gelecek açısından da bölge halkları arasında derin ve onarılmaz yaralar açacaktır. ABD’nin emperyalist çıkarlarına hizmet eden Suriye’yi kan gölüne çeviren böyle bir iç savaş projesinin; Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin çıkarlarına olmadığı herkesçe bilinmektedir. Savaştan, gerginlikten, çatışmadan, şiddetten ve demokrasi dışı uygulamalardan hiç bir yararı olmayan tam aksine, böylesi durumlarda en büyük zararı gören işçi sınıfı ve emeği ile geçinen diğer toplumsal katmanlardır. Sendikalar olarak ülkemizin geçmekte olduğu bu hassas dönemde, insan hak ve özgürlüklerini gözeten demokrasi ve barış eksenli politikaları ısrarla savunmaktayız. Başkanlar Kurulumuz, Hükümetin, evlatlarımızı emperyalist güçlerin piyonu haline 254 getirecek, ülkemizi ateş çemberine sokacak ve komşularımızın içişlerine müdahale anlamına gelecek her türlü politikadan uzak durması gerektiğine inanmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, Hükümetin ülkemizi emperyalist güçlerin ileri karakolu haline getiren, başta füze kalkanına ev sahipliği yapma politikası olmak üzere tüm emperyalist politikalardan derhal vazgeçmesi gerektiğine inanmaktadır. 9- Başkanlar Kurulumuz, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri öncesinde ve bu esnada işçi haklarını geri götüren, sendikal haklara yönelik saldırılara kapı açan yasa hükümlerinin kapalı kapılar ardında görüşenleri, suskun ve pasif kalarak yasanın bu haliyle çıkmasına neden olanların tarih önünde mahkum olduklarını hatırlatır ve bu basiretsizliğin ve biat kültürünün sona ermesi için bütün sendikaları ve işçileri sendikalarına sahip çıkmaya çağırmaktadır. 10- Başkanlar Kurulumuz, emeğin kazanılmış haklarına yönelik saldırıların, işsizliğin, yoksulluğun arttığı, çalışma hayatında kuralsız, güvencesiz, esnek çalışma biçimlerinin ve taşeronlaşmanın egemen kılınmaya çalışıldığı, sendikal hak ihlallerinin, düşünce özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişimlerin arttığı bir dönemde konfederasyonların ve sendikaların emeğe yönelik bu topyekün saldırıya karşı ortak mücadele etme zorunluluğunun artık kaçınılmaz bir durum haline geldiğinin altını bir kez daha çizmekte; adil, demokratik ve özgür bir toplum yaratmak için bütün sendikalara ve örgütlere ortak mücadele çağrısını yenilemektedir. 11- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu, işgal ordularının ülkemizden sökülüp atılmasını sağlayan Kurtuluş Savaşımızın büyük önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 74. yılında sevgi, saygı ve özlemle anmayı görev sayar. 25 Kasım 2012- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Kadınların, kendi eşlerini seçme, evliliğe zorlanmama, kendi bedenleri üzerinde söz ve karar sahibi oldukları, 255 Kadına yönelik fiziksel, sözel, psikolojik ve cinsel şiddeti önlemeye dönük kapsamlı politikaların geliştirildiği, ceza ve iş yasalarının buna göre düzenlendiği, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların ortadan kaldırıldığı, Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin “kabahat” değil insanlık suçu sayıldığı, sorumlularının yargılandığı, cezalandırıldığı demokratik, özgür, eşit, adil bir ülke için; · Sendika ve emek örgütlerinin kadın örgütlenmeleri ile kadın sığınma evleri ve baroların kadın danışma merkezleri hak ihlallerini izlemeli, şiddete maruz kalanların mutlaka belgelenmesini ve hukuki yollara başvurmasını sağlamalıdır. Şiddete uğrayan kadınlara uğradıkları şiddeti rapor edebilmelerini sağlamak üzere Türkiye’nin tüm bölgelerinde “acil yardım hatları” kurulması, uygulamanın tüm kamuya açık yerlerde ve web sitelerinde tanıtılıp yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. · Şiddete uğrayan kadınlar koruma altına alınmalı, çocukları ile birlikte barınma, iş, beslenme, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılanmalı, kadınlara psikolojik desteğin de içinde olduğu ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır. · Uygulanmakta olan neoliberal politikaların bir ürünü olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası (SSGSS) kadınları erkeklere daha da bağımlı kılmaktan çıkarılmalı, herkese parasız, nitelikli, koşulsuz sağlık ve sosyal güvence hakkı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. · Kadına yönelik şiddet ile mücadelede sorumlu olan tüm kamu kurumları; bağımsız kadın ve emek örgütleriyle işbirliği yapmalıdır. · Ev içi emek, ücretsiz aile işçiliği, tarım sektörü gibi alanlarda kadın emeği ve hakları güvence altına alınmalıdır. · Kadına yönelik şiddete yol açan, ayrımcılığı özendiren ve meşrulaştıran gerici politikalar ve uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır. · Aile içi şiddete karşı kadın mücadelesi desteklenmeli, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, toplumsal eğitim programları düzenlenmelidir. 256 · Medya kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. · Kriz dönemleri başta olmak üzere, işten çıkarma tehdidi ile cinsel taciz ve angarya iş yükleme uygulamaları cezalandırılmalıdır. · Bütün kadınların, kendileri, çocukları, toplum ve insanlık için verilen temel hak ve özgürlük mücadelelerinde yer almaya ve bu mücadelelerin en önünde durmaya hakları vardır. Kadınların örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. · Sendikalar gibi emek örgütleri başta olmak üzere, temsiliyet, söz, yetki ve karar hakkını kullanacakları mekanizmalar örgütlenmeli ve hayata geçirilmelidir. · Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve güvencesiz istihdam gibi tüm kötü muamele uygulamaları sendikal mücadeleye dahil edilmeli, buna yönelik mücadele politikaları geliştirilmelidir. 3 Aralık 2012- 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklama: “Dünyada 650 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 9 milyon engelli insan, farklı düzeylerdeki engelleriyle yaşama tutunmaya çalışıyor. Ülkemizde engellilerin önemli bölümü hala eğitim hizmetlerine ulaşamamaktadır, nitelikli eğitime erişim açısından modern ölçütlerin uzağında eğitim hizmeti sunulmaktadır. Özellikle toplumsal yaşama katılımın en önemli ölçütü ve temel bir insan hakkı olan çalışma hakkı ise, engelli yurttaşlar açısından temel bir sorun olarak öne çıkmakta, hatta diğer sorunların da kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Engellilik olgusunu tüm boyutlarıyla ele almada ve gerekli adımları atmada özellikle kamu yönetimlerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Kültür alt yapısının oluşumunda sendikaların ve toplumsal örgütlerin katkısı göz ardı edilmemelidir. Engellilerin ekonomik ve sosyal hakları Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle uyumlu hale getirilmeli ve özellikle uygulamada karşılaşılan sorunların aşılması için 257 kamunun olanakları ve kaynakları etkin şekilde harekete geçirilmelidir. Çalışma hayatında ve toplumsal yaşamda engelliler için özel önlemler alınmalıdır. Tez-Koop-İş Sendikası olarak, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün, engelsiz bir yaşam için duyarlılıkların arttığı ve artırıldığı, engellilerin karşılaştığı sorunlara kalıcı çözümlerin üretildiği bir bir gün olarak anılmasını diliyoruz.” 10 Aralık 2012- 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan basın açıklaması: “1939-1945 yılları arasında yaklaşık 80 milyon insanın ölümüne, 20 milyon insanın ise sakatlanmasına yol açan İkinci Dünya Savaşının ardından 24 Ekim 1945 tarihinde kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 10 Aralık 1948’de yayınladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, günümüzde 7 milyarı aşan insanlık ailesinin hakları ve güvencesi yönünden önemli tarihsel ve evrensel belge niteliğindedir. İlk maddesi; “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar; akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla hareket etmelidirler” olan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde tanımlanan haklar, yeryüzünde yaşayan tüm insanların, ulus, dil, din veya inanç, ırk, renk veya sosyal köken, kalıtımsal özellik, siyasal veya herhangi bir görüş, bireysel özellik, engellilik ve yaş gibi tüm farklılıklarının herhangi bir ayrıma neden olmaksızın yalnızca insan olmalarından kaynaklanan haklarının tümüdür. Günümüzde “İnsan hakları” kavramı, yeni haklarla daha da boyutlanarak gelişmiştir. Sorun artık yalnızca “yaşama hakkı”yla bağlantılı “bireysel haklar” düzeyinde değerlendirilmemekte çok daha geniş bir düzlemde “ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel haklar” bütünlüğü içinde algılanmaktadır. Ülkemizde insan hakları kavramının dar anlamda değerlendirilmesine sıklıkla tanık olunmaktadır. İnsan hakları kavramı gündeme geldiğinde neredeyse yalnızca bireysel hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulması, hukukun çiğnenmesi, kötü muamele, işkence, şiddet ve ırkçı saldırı, insanın fiziksel varlığının tehdit eden tutum ve davranışlar gibi ağır insan hak258 ları sorunları yansıtılmaktadır. Oysa insan hakları kavramı, tüm bunların yanında yeni kuşak hakları da kapsayan geniş düzlemli toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel haklar toplamıdır. İnsan hakları kavramı ile birlikte anılması gereken en önemli siyasal kavramlardan biri demokrasi kavramıdır. İnsan haklarının yaşama geçeceği, besleneceği ve serpileceği ortam, koşulsuz demokratik ortamdır. Çünkü demokrasinin olmadığı toplumsal ve siyasal ortam, insan hakları nabzının yavaşladığı veya duyulmaz olduğu bir ortamdır. Tüm sendikalara ve demokratik toplum örgütlerine düşen toplumsal görev, insan haklarının tüm unsurlarıyla ve boyutlarıyla yaşama geçirildiği demokratik hak ve özgürlükler için mücadelelerini daha etkin kılmak ve geliştirmektir.” 8 Şubat 2013- Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu basına ve kamuoyuna bir açıklama yaparak Media Markt işçilerinin sendikamızda örgütlendiğini ve toplu iş sözleşmesi yetkisinin alındığını açıkladı. Açıklama aynen şöyle: “Sendikamız Tez-Koop-İş, yıllarca yılmadan sürdürülen ve artık toplu sözleşme görüşmeleri yapılan Tesco Kipa mağazalar zincirinden sonra, şimdi de Avrupa’nın ve ülkemizin en büyük elektronik mağazacılık zinciri olan Media Markt işçilerini örgütledi ve toplu iş sözleşmesi için gerekli çoğunluğa ulaştı. Türkiye’de 30’u geçen mağazası ve 2 bine yakın çalışanı bulunan Media Markt’taki sendikal örgütlenme, uzun süren özverili bir çalışmanın sonucu olarak gerçekleştirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yetkinin verilmesini izleyen süreçte işverene toplu sözleşme görüşme çağrısı yapılacak ve en kısa sürede toplu sözleşme görüşmelerine başlanacaktır. Sendikamız, tüm işçilere etkili güvenceler getiren, onların yaşama ve çalışma koşullarını geliştirecek bir toplu sözleşmenin bağıtlanması için çaba gösterecektir. Almanya merkezli çokuluslu bir şirket olan Media Markt’ın, Almanya, Rusya ve Çin başta olmak üzere 18 ülkede 600’den fazla mağazası ve 70 bine yakın çalışanı bulunuyor. 259 Örgütlenme sürecinde sendikamıza katkı ve desteklerini güçlü biçimde gösteren sendikamız üst kuruluşları Küresel Sendikal Birlik (UNI)’e, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş)’na, demokratik kuruluş ve tüm emek örgütlerine; sendikal duyarlılıkla her türlü özveriyi gösteren Media Markt işçilerine ve bu örgütlenmeyi başarıyla sürdüren sendikamız birimlerinde çalışan tüm yönetici ve uzmanlarımıza teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla.” 10 Mart 2013- Genel Eğitim Sekreterlerimizden Ahmet Yıldız Ankara’da vefat etti. 25.10.1948 tarihinde Kars Selim Akyar köyünde dünyaya gelen Ahmet Yıldız, 1988-1989 ve 1991-1995 tarihlerinde Tez-Koop-İş Genel Eğitim Sekreterliği görevi yaptı. 10 Mayıs 2013- Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Osman Gürsu’nun basına ve kamuoyuna açıklaması: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı tarafından iş güvencesini daha da darlaştıran yeni bir yasa taslağı çalışmasının başlatıldığı basına yansıdı. Buna göre işten çıkartılan işçilerin dava açmalarının önüne engel getirilecek; işten çıkartılan işçiler, Çalışma Bakanlığı tarafından oluşturulan “Hakem Heyeti”ne başvurmadan yasal hakları için dava açamayacaklardır. Yapılan düzenlemeyle iş mahkemeleri pratikte neredeyse devre dışı bırakılarak işe iade ve sosyal güvenlik konularına ilişkin uyuşmazlıklar, il ve ilçelerde kurulacak “İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti” tarafından değerlendirilecektir. Hakem Heyeti beş asil, dört yedek üyeden oluşacak ve heyet üyelerinin dördü mülki amir (vali veya kaymakam) tarafından atamayla, biri ise baro tarafından belirlenecektir. Hakem Heyeti sürecinden sonra İş Mahkemesi’nin vereceği kararlar kesin olacak, dava Yargıtay’a götürülemeyecektir. Gündeme getirilen yasa tasarısı, ülkemizde kısıtlı olan yani yalnızca 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı işyerinde 6 aydan daha uzun sürelerde çalışanları kapsayan iş güvencesini bile neredeyse tümüyle yok etmeye yönelik yeni bir girişimdir. Bu yeni yaklaşım, kıdem taminatı hakkını etkisiz kılmayı, taşeron 260 çalıştırmaları yaygınlaştırmayı ve kiralık işçilik sistemini yaşama geçirmeyi hedefleyen ve böylece emeğin demokratik haklarını sınırlandırmayı amaçlayan ve bu nitelikleriyle bir saldırganlık belgesi olan Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’ne uygundur. Son olarak Kasım 2012’de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasasıyla sendikal güvenceleri ortadan kaldıran Hükümetin bu yeni girişimi, çalışma, sendika ve toplu sözleşme hakkına yönelik açık bir saldırı niteliğindedir. Amaçlanan milyonlarca işçinin güvencesiz ortama itilmesi ve onların “kolay alınan-kolay atılan”, “ekonomik bir girdi” ya da “meta” durumuna indirgenmesidir. Konfederasyonu ne olursa olsun tüm sendikaların, emeği çok açık biçimde korunmasız bırakacak, iş güvencesini ortadan kaldıracak bu tasarıya karşı güçlerini birleştirmesi gerekli ve zorunludur (10 Mayıs 2013). 26 Kasım 2013- Ankara 10. İş Mahkemesi’nce atanan kayyım heyeti görevine başladı. 25 Mart 2014- Sendikamıza atanan kayyım heyeti, Tez-Koop-İş Sendikası 9. Genel Kurulu’nun 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde toplanmasına karar verdi. 12-13 Nisan 2014- Sendikamız Tez-Koop-İş’in yenilenen 9. Genel Kurulu 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara’da Tes-İş Sendikası Toplantı Salonu’nda yapıldı. 26-27 Mart 2011 tarihinde yapılan ancak Yargıtay’ın aldığı karara bağlı olarak yenilenen 9. Genel Kurul’un Divan Başkanlığına Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel seçildi. Divan Başkan Yardımcılığını Hakan Bozkurt, katip üyeliklerini Çağdaş Duyar, Hasan Konaş ve Zekeriye Sancak’ın yaptığı Genel Kurul, Anatüzük Değişikliği Komisyonu, Tahmini Bütçe Komisyonu, Hesap Tetkik Komisyonu ve Kararlar Komisyonu üyelerinin seçimleri ardından Çalışma Raporu, Mali Rapor, Denetleme Raporu ve Tahmini Bütçe görüşmelerini gerçekleştirdi. Genel Kurul’da söz alan delegeler, 26-27 Mart 2011 tarihinde top261 SENDİKAMIZDA KAYYIM DÖNEMİ 9. Olağan Genel Kurulumuza katılacak delege sayılarının belirlendiği 16 -17 Ocak 2011 tarihli Başkanlar Kurulunda başlayan ve yargıya intikal eden ihtilaflar, 26.11.2013 tarihinde Sendikamıza kayyım atanması ile sonuçlanmış; bu süreç Sendikamız tüzel kişiliğinin itibarına, örgütsel işleyişine ve örgütlenme faaliyetlerine olumsuz etkiler bırakmıştır. Genel Yönetim Kurulumuz 12-13 Nisan 2014 tarihli genel kurul sonrasında mümkün olan azami gayretle 6 aya yaklaşan bu olağanüstü dönemin olumsuzluklarını telafi etmeye çalışmıştır. Ancak bu dönemin olumsuz etkileri tamamen ortadan kaldırılabilmiş değildir. Hatırlanacağı üzere seçim sonuçlarını garantilemek isteyen bir kısım yöneticiler 16 yıl ve 4 dönemdir uygulanan, kendi oyları ile genel kurullarda kabul edilen, hatta kendilerinin yönetici seçilmelerinde de uygulanan Anatüzüğümüzün 13/b -3 maddesini ihtiyari bir organ olan Başkanlar Kurulu eliyle değiştirmeye teşebbüs ettiler. Bu sayede toplu iş sözleşme yetkisi kesinleşmeyen Tesco – Kipa işyerlerinde çalışan üyelerimizi şubelerin delege sayılarının tespitine dahil etmek suretiyle kendi yanlarında yer alan şubelerin delege sayılarını artırmaya teşebbüs ettiler, açıkça tüzük suçu işlediler; bu amaçla Başkanlar Kurulu toplantısını dağıtarak kendi görüşleri doğrultusunda kararlar yazdırdılar. Sendikamızın anayasası olan Anatüzüğümüz, ve yönetim ilkelerimiz en yetkili kurulumuz olan genel kurulumuzda belirlenmiştir. Bu inançla O dönemde tüzüğümüzü savunduk. Genel Kurul kararı ile kabul edilen tüzüğümüz Yine bir Genel Kurul kararı ile değiştirilebilir. Anatüzüğümüzü savunurken, sendikaların seçilmiş kurulları eliyle yönetilme ve yönetim ilkelerini kendi genel kurullarında belirleme hak ve yetkilerine dayandık. 262 Sendikaların mahkeme kararları ile yönetilemeyeceğine, İşçi sınıfının örgütlenme ve örgütlerini yönetme yeterliliğine güvenmek gerektiğine inanmaya devam ediyoruz. Uluslar arası Sözleşmelerde de bu böyledir. 87 nolu sendika özgürlüğüne ve örgütlenme hakkının korunmasına ilişkin ILO sözleşmesine göre işçi örgütleri tüzüklerini serbestçe belirleme, temsilcilerini özgürce seçme ve yönetimlerini ve faaliyetlerini düzenleme hakkına sahiptirler; kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmak zorundadır. Başkanlar Kuruluna Anatüzüğü işine geldiği gibi yorumlatmak isteyenlere gerekli cevabı Ankara 9. İş Mahkemesi vermiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin Ana Tüzüğün 13/b-3 maddesinin demokratik esaslara aykırı olduğu yönündeki kararına gelince; Ana Tüzüğümüzün 13/b-3 maddesi incelendiğinde, söz konusu hükmün sendika şubesinin genel kurulda kaç delegeyle temsil edileceğine ilişkin kuralları içerdiği kolaylıkla görülebilmektedir. Bu hükümde delege seçilebilmeyi engelleyici ya da seçilmiş delegelerin genel kurula katılmalarını önleyici bir yönünün bulunmadığı görülecektir. Anatüzüğün bu hükmü sadece şubelerin genel kurulda kaç delege ile temsil edileceğini düzenlemektedir. Yoksa kimlerin delege seçilip seçilemeyeceğiyle ilgili bir kural getirmiş değildir; kişiler bazında bir takım sınırlamalar getirilmemiştir. Üyelerimiz kayıtsız şartsız zorunlu organlara aday olabilmekte ve delege seçilebilmektedirler. Anatüzüğümüzün 13/b-3 maddesi serbest seçme seçilme hakkını ihlali niteliğinde değil; delegeliğin şubeler arasında nasıl paylaşılacağını belirleyen seçim sistemi ile ilgilidir. Mart 2011 tarihinde yapılan genel kurulu- muzda Tüzüğün anılan hükmü gereğince, Toplu iş sözleşmesi yetkisi kesinleşmeyen, yetki ve işkolu tespit davaları devam eden Tesco-Kipa işyerlerinde çalışan üyeler, şubelerin üye sayılarına dahil edilmemiş ve şubelerin üst kurul delege sayılarının belirlenmesinde dikkate alınmamıştır. Ancak Tesco Kipa işyerlerinde çalışan üyeler şube genel kurulunu oluşturacak delegelerin belirlendiği delege seçimlerine katılmış ve hatta delege seçilmişlerdir. Başka bir ifadeyle, yapılan seçimlerde Tesco Kipa işyerlerinde çalışan işçiler hem seçme, hem de seçilme haklarını kullanmış, hatta fiilen şube yönetimine, şube ve üst kurul delegeliğine aday olup seçilmişlerdir. Bunun yanında, Tesco Kipa işyerlerinden şube delegesi olarak seçilen çok sayıda Sendikamız üyesi bulunmaktadır. Dolayısı ile bu tüzük hükmünün seçme seçilme hakkının kısıtlanması ile ilgisi bulunmamaktadır. Delege seçimi konusunda sendika ana tüzüğünde sınırlandırıcı hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Tüzüğün düzenlediği konu şubelerin genel kurulda kaç delege ile temsil edileceği yani “temsil oranına”, “temsil sayısına” ilişkindir. Sendika genel kurulları tüzük hükümleri ile ‘temsilde adalet’ , ‘yönetimde istikrar’ ilkelerini gözeterek, bu hususu serbestçe düzenleyebileceklerdir. Sendikanın nasıl yönetileceğini, yöneticilerin seçileceği seçim sistemini, temsil oranını belirlemek Sendikayı oluşturan üye ve delege iradesinin doğal bir sonucudur. Bu tür düzenlemeler başka sendikaların tüzüklerinde de yer almaktadır. Tüzükte yer alan bu düzenlemenin getiriliş amacı hiçbir biçimde üyelerin seçme seçilme haklarını ve delege olmalarını engellemek değildir. Bilindiği gibi henüz hiç toplu iş sözleşmesi akdedilmemiş bir işyerinde aidat alınmamakta, alınamamaktadır. Aidat ödeyen üye ile ödemeyen üye arasındaki bu ayırımın haklı ve adaletli bir nedeni vardır. Şube profesyonel kadroları ve yönetici ücretleri dahi bu esasa uygun olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Tüzüğümüzde yer alan bu düzenlemenin bir amacı da seçime yakın bir tarihte, seçime yönelik olarak “fason üye kaydının” engellenmesini sağlamak; akraba, eş dosttan sağlanan üyeliklerle muvazaa yoluna başvurulmasını seçim sonuçlarına yönelik girişimleri engellemektir. Maddenin konusu “temsil oranı” amacı da “temsilde adalet” tir. Yoksa yönetime katılmaya, seçme ve seçilme haklarına bir sınırlama getirmek değildir. 13/b-3 maddesi getirilirken temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin gözetilmiş olması tamamen meşru, adil ve objektif bir amaçtır. Genel Yönetim Kurulumuz 13/b-3 maddesinde getirilen düzenlemenin sendikal ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte olduğunu değerlendirmekte ve genel kurulumuzun iradesini yansıtan bu hükmü savunmaya devam etmektedir. Yargı Kararları gereği, 26.11.2013 tarihinde Ankara 10. İş Mahkemesince atanan Kayyım heyeti 199 sayılı kararla göreve başlamıştır. Kayyım Heyeti 25.03.2014 tarih 29 sayılı sayılı kararı ile 9. Olağan Genel Kurulun 1213 Nisan 2014 tarihinde yenilenmesine karar vermiş ve Delege sayılarını belirlerken, Ankara 10 İş Mahkemesinin ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin onama kararına uygun olarak Anatüzüğün 13. maddesinin b fıkrasının 3. bendinde yer alan “toplu iş sözleşmesi yetkisinin kesinleşmesi” veya “aidat ödeme” koşulları dikkate almaksızın belirlemiştir. 12-13 Nisan 2014 tarihli 9. Olağan Genel Kurulumuz yeni yönetimi belirleyerek kayyım dönemine son vermiştir. 21-22 Mart 2015 tarihli genel kurulumuza katılacak delege sayıları, yukarıda sözü edilen yargı kararına uygun olarak, Anatüzüğün 13. maddesinin b fıkrasının 3. bendinde yer alan “toplu iş sözleşmesi yetkisinin kesinleşmesi” veya “aidat ödeme” koşulları dikkate almaksızın belirlemiştir. 263 lanan 9. Genel Kurul ve sonraki gelişmelerle son dönemde sendikanın kayyım süreci içine girmesi konularına odaklanan değerlendirmeler yaptı. 26-27 Mart 2011’de toplanan 9. Genel Kurul öncesi Tez-Koop-İş Sendikası’nın Genel Başkanlığını yapan Gürsel Doğru yaptığı konuşmada, sendikanın kayyım sürecine uzanan gelişmeleri aktardı. Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu yaptığı konuşmada, sendika tüzel kişiliğinin zarar görmesine neden olan gelişmeler yaşandığını, işkolunun en büyük sendikal örgütü olan Tez-Koop-İş Sendikası’nın tüm engellemelere ve içten yıpratma girişimlerine rağmen kararlıkla yarınlara doğru yürüdüğünü söyledi. Kayyım sürecinin başlatılmasını da eleştiren Haydar Özdemiroğlu, herşeye rağmen Tez-Koop-İş’in genel kuruldan güçlenerek çıkacağına inandığını belirtti. Genel Başkan Osman Gürsu, eleştirilere verdiği yanıtta, 2011 yılından günümüze uzanan sendikal gelişmeleri aktardı. Gürsu, Tez-Koop-İş Sendikası’nın çok önemli tarihsel süreçten geçtiğini, kayyım sürecinin en az zararla atlatılması için yoğun çaba harcadıklarını belirterek sendikanın geleceğe yönelik güçlü adımlar atması gerektiğini söyledi. Gürsu, sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmak istendiği bir dönemde sendikanın birbirlerine güvenen, kenetlenmiş bir yönetime gereksinimi olduğunu söyledi. Sendikayı kayyım sürecine götürmenin yanlış olduğunu belirten Genel Başkan Osman Gürsu, kayyım süreci yaşanmadan sorunların birlikte tartışarak aşılmasını önerdiklerini, bunu Başkanlar Kurulu’nda somut olarak dile getirdiklerini açıklayarak, “Gelin, sorunlarımızı mahkeme kapılarında değil, konuşarak çözelim” önerisini birçok kez yinelediğini vurguladı ve Genel Kurulun daha güçlü, daha etkin bir sendikanın önünü açacağına inandığını belirtti. Genel Yönetim Kurulu: Genel Başkan Osman Gürsu; Genel Sekreter Hakan Bozkurt; Genel Mali Sekreter Yalçın Çalışkan; Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Aydın; Genel Eğitim Sekreteri Haydar Özdemiroğlu; Genel Yönetim Kurulu Üyesi M. Adem Can, Genel Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Barın Genel Denetleme Kurulu: İhsan Aydın, Mustafa Öz, Ahmet Sözeri Genel Disiplin Kurulu: Erdoğan Meral, Mehmet Yurttutan, 264 Ayhan İlgar, Mehmet Peköz, Şükrü Ergün 12-13 Nisan 2014- 9. Olağan Genel Kurulun ardından ilk Başkanlar Kurulu 24 Nisan'da toplandı. Sendikamız ve ülke sorunları gündemiyle Genel Merkez binasında toplanan Başkanlar Kurulu toplantısı 2 gün sürdü. Başkanlar Kurulu’nun sonuç bildirgesi şöyle: 1. Başkanlar Kurulumuz, 12-13 Nisan 2014 tarihlerinde gerçeklestirilen Tez-Koop-İş Sendikası 9. Olağan Genel Kurulu sonucunda görevlerine yeniden seçilen Genel Başkan Osman Gürsu ve Yönetim Kurulunu kutlar, daha da güçlü bir TezKoop-İş Sendikası yaratmak için tüm desteğini Genel Yönetim Kuruluna sunar. 2. Kayyım, sendikaların çalışma ve örgütlenme süreçlerini tıkayan, endüstriyel ilişkilerde onarılmaz yaralar açan bir kurumdur. Başkanlar Kurulumuz, işçinin iradesini yok sayan, sendikaların bağımsızlık ilkesini zedeleyen bu sürecin bir daha yenilenmemesini temenni eder ve bu hususta bütün sendikaları ve işçileri ortak ve kararlı bir tavır sergilemeye davet etmektedir. 3. Türkiye’de her gün 4 işçi arkadaşımız iş cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirmekte, 6 arkadaşımız yaralanmakta ve her yıl ortalama 1200 işçi arkadaşımız hayatını kaybetmektedir. 2014 yılının ilk üç ayında 246 arkadaşımız hayatını yitirmiştir. 2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, birçok önlemi ilk defa yaşama geçirmesine rağmen iş kazalarının önlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Bunda gerek yasanın uygulanmasının ertelenmesi, gerekse etkin yaptırım ve denetim mekanizmalarının tanımlanmaması başrolü oynamaktadır. Yetkililerin yaşananlardan ders çıkararak derhal yeni önlemler alması gerekmektedir. Başkanlar Kurulumuz, Konfederasyonları ve siyasi partileri bu konuda derhal etkin önlemler almaya davet eder. 4. Türkiye artık bir taşeron işçi cehennemine dönüştürülmüştür. Daha düşük ücretli işçi çalıştırarak işgücü maliyetlerini düşürme gayreti, işçiler ve emekçileri koruyan bütün koruma önlemleri etkisizleştirmektedir. Türkiye’de 2002 yılında 360 bin olan taşeron işçi sayısı 2014 yılı itibariyle 1,75 265 TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI 9. GENEL KURUL KARARLARI Tez-Koop-İş Sendikası 9. Olağan Genel Kurulu, Toplumsal ve sınıfsal sorumluluk içinde; 1- Ülkemizi, ulusal bütünlüğü ve bağımsızlığı konusunda en ufak bir ödün vermeden, yerli ve yabancı karanlık güçlere ve ülkemizi soymaya çalışan tekelci sermayeye karşı savunmayı görev sayar. 2- Dil, din, ırk ve etnik köken ayrımı yapılmaksızın, toplumumuzu oluşturan çok renkli mozaiğin tüm özgünlüğünü koruyan; barış, kardeşlik ve dostluk içerisinde yaşayan, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin savunucusudur. 3- Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma yönünde atılan her türlü adımın destekçisi olmayı sürdürür. 4- Katılımcı demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla işletilebilmesi için sürdürdüğü mücadeleden asla taviz vermeyerek, parlamenter demokrasinin zaafa uğratılmasına karşı parlamentomuzun saygınlığının, her türlü politik çıkarın üzerinde tutulmasını vazgeçilmez bir ilke olarak kabul eder. 5- Ülkemizde insan haklarına yapılan saldırıların durdurulması, çağdaş hukuk devletine yakışan şekilde 'Hukukun Üstünlüğü' ilkesi ile yasaların herkese eşit olarak uygulanması ve bir insanlık suçu sayılan işkenceye, kötü muameleye, gözaltında kayıplara karşı etkin önlemler alınması için mücadele verir. 6- 1980 Askeri Darbesi’nin günümüzde de izlerini taşıyan 1982 Anayasasının antidemokratik tüm hükümlerinin; insan haklarına saygılı, çağdaş ve demokratik kurallar çerçevesinde yeniden düzenlenmesi yönünde mücadele verir. 7- Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanununun, katılımcı demokrasiyi ve fırsat eşitliğini ön plana çıkartan biçimde değiştirilmesi için yapılacak çalışmalara destek verir. 266 8- TBMM tarafından onaylanan ILO Sözleşmelerinin hayata geçirilebilmesi doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılması ve halen onaylanmamış olan ILO Sözleşmelerinin de en kısa sürede onaylanarak hayata geçirilmesi için mücadele eder. 9- Sosyal ve sendikal hak ve özgürlükler konusunda önemli güvenceler getiren Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın, çekince konulan maddelerinin derhal onaylanmasını ve bu doğrultuda iç hukuk düzenlemelerinin yapılmasını demokrasinin gereği sayar. 10- Kamu çalışanlarının sendika ve toplu sözleşme özgürlüklerine getirilen tüm sınırlandırılmaların kaldırılarak tüm kamu çalışanlarının grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara bir an önce kavuşturulması için gerekli dayanışmayı gösterir. 11- Sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme yetki süreci yönünden önemli bir sorun olan işyeri ve işkolu barajı engellerinin kaldırılarak demokratik kurallara uygun yeni düzenlemelerin yapılması için mücadele yürütür. 12- İşsizlik Sigortası Fonu’nun yağmalanmasına karşı durur ve Fon’dan işçilerin daha fazla yararlanmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için mücadele eder. 13- Sendikal mücadelenin vazgeçilmez unsurları olan; genel grev, hak grevi ve dayanışma grevinin yasallaştırılması ve grev yasağının kaldırılması için mücadele verir. Hükümetin kıdem tazminatının kaldırılması girişimini genel grev nedeni sayar. Tüm emek örgütleriyle ortak mücadele yürütmeyi görev sayar. 14- Lokavt uygulamasının kaldırılması yönünde mücadele verir. 15- Ülkemizde önemli ekonomik ve sosyal sorun olma özelliği taşıyan işsizlik soruna karşı mücadele için etkin önlemler alınması ve istihdam artırıcı projelerin geliştirilerek yaşama geçirilmesi yönünde yapılacak her türlü girişime destek verir. 16- Kadın ve çocuk işçilerin, fizyolojik durumlarına uygun işlerde istihdamı için yasal düzenlemelerin getirilmesi ve bu konuda ILO normlarının dikkate alınarak, sermayenin kadın ve çocuk emeği üzerindeki sömürüsüne son verilmesi için mücadele eder. 17- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün resmi tatil ilan edilmesi ve kadınların yönetimlerde daha fazla görev alması için çalışma yürütür. 18- İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik etkin önlemler alınması, sağlık kurumlarının buna göre yeniden organize edilmesi ve konuyla ilgili mevzuatın güncelleştirilmesi için projeler hazırlar ve bunların hayata geçirilmesi için çaba sarf eder. 19- Başta madenlerde, tersanelerde, sanayi bölgelerinde yaşanan iş cinayetlerinin sorumlularının bulunması ve yargılanması için gerekli çalışmalara destek verir. Kayıtdışı işçiliğin önlenmesi, gerekli denetimlerin yapılması ve bu konuda ilgililere ağır ceza yaptırımların getirilmesi için demokratik denetim sorumluluğunu yerine getirir. 20- Sosyal güvenlik şemsiyesinin, tüm toplumsal kesimleri içerisine alacak şekilde genişletilmesi ve bu boyutta tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi devletin sosyal güvenliğe katkı sağlaması yönünde projelerin üretilerek hayata geçirilmesi için çalışır. 21- Sosyal güvenlik kurumlarının, yıllardır süren talandan kurtarılması için, bu kurumların mali ve idari özerkliğe kavuşturulması, başta sağlık hizmetleri olmak üzere sunulan tüm hizmetlerin, çağdaş standartlara ulaştırılması yönünde gereken her türlü çabayı sarf eder. 22- Sağlık hizmetlerinin, devlet tarafından parasız sağlanması ve hasta haklarının korunması gereğine inanır ve bu yönde çaba sarf eder. 23- Herkesin, fırsat eşitliği ilkesiyle parasız eğitim görebileceği ve bilimsel anlamda nitelikli bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi ve bunun için gerekli tüm altyapı çalışmalarının en kısa sürede başlatılmasının gereğine inanır. Ayrıca; eğitim kurumlarında çağdaş, laik ve bilimsellikten yana bir eğitim anlayışının egemen kılınması yönünde üzerine düşen görevleri yerine getirir. 24- Üniversitelerimizin pozitif bilim çerçevesinde, çağdaş normlara uygun bir yapılanmaya götürülmesi ve bu evrensel bilim kurullarında özerk ve demokratik eğitim olanağının sağlanması ve yükseköğrenimin parasız hale getirilmesi için mücadele eder. Üniversitelerde rektörlük atamalarının seçim sonuçlarına sadık kalınarak gerçekleştirilmesini ve üniversitelerde demokratik ve özgür yönetimlerin oluşturulmasını savunur. 25- Toplumumuzu olumsuz yönde etkileyen özellikle kartelci ve yandaş medya kuruluşlarınca, ülkemizde yaşatılan kültür erozyonunun önlenmesi için gerekli çalışmaları örgütler ve destekler. Emek ve demokrasi mücadelesinin sesi olmak amacıyla kurulan ve bu yönde yayın yapan yazılı ve görsel medya ile dayanışma içinde olur. Basın emekçilerinin örgütlenme hakkını savunur, gözaltına alınan ve tutuklanan gazetecilerin serbest kalması için yürütülen çalışmalara destek verir. 26- Ulusal gelirin adil dağılımını sağlayacak ekonomi politikaları üretilmesi ve sanayi yatırımlarına ağırlık verilmesi, ekonomimizin rantiyecilikten kurtarılmasını sağlayacak tüm çabaları destekler. 27- Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını öngören adaletli bir vergi sisteminin oluşturulması ve vergi yükünün çalışanların sırtından kaldırılması için gerekli mücadeleyi sürdürür. 28- Sendikamız kölelik ve sefalet ücretine dönüşen asgari ücretin, insanca yaşanacak düzeye çekilmesi ve asgari ücretin vergi dışı 267 bırakılması için mücadele yürütür. 29- IMF ve Dünya Bankası’nın ülkemiz işçi ve emekçilerinin yaşam koşullarını, hak ve menfaatlerini geriye götürecek her türlü dayatmasına karşı mücadele eder. 30- Yağma, talan ve işten çıkarmalarla gündeme gelen bütün özelleştirme girişimlerine karşı mücadele yürütür. 31- Taşeronluk sistemine son verilmesi ve taşeron şirketlerde çalışan işçilerin örgütlenmesi için başta örgütlü olduğumuz işyerlerinde olmak üzere çalışma yürütür. 32- Neo-Liberal politikalar çerçevesinde çalışma hayatımıza sokulan "Esnek ve güvencesiz çalışma" olmak üzere yasalarda varolan anti demokratik düzenlemelerin kaldırılması için çaba sarf eder. Güvencesiz ve kölelik çalışma şekli olan 657 sayılı yasanın 4/B ve 4/C maddelerinin kaldırılması için mücadele eder. 33- Sendikal örgütlenme başta olmak üzere her türlü sendikal çalışmanın önünde engel teşkil eden antidemokratik düzenlemelerin kaldırılması için sürdürdüğü mücadeleye devam eder. 34- Ekonomik, demokratik ve sosyal çıkarlarımızı savunabilmek için, parlamenter yapı içerisinde daha fazla temsil gücüne sahip olmamız kaçınılmazdır. Bu bağlamda sendika siyaset ilişkilerinin yoğunlaştırılması ve sendikalara, siyasal alanda daha geniş ve özgürlükçü bir hareket alanı oluşturacak yasal düzenlemelerin yapılması için demokratik baskı unsuru olma işlevini yerine getirir. 35- Siyasiler üzerindeki dokunulmazlık zırhının, sadece düşünce özgürlüğü bağlamında kalması ve bunun dışındaki eylemlerde kaldırılması için mücadele verir. 36- İşçi sınıfının Birlik-Dayanışma ve Mücadele Günü olan 1 Mayısların, tüm emek örgütleriyle birlikte ortak kutlanmasını savunur ve kitlesel kutlanması için aktif çalışma yürütür. 268 37- Anayasanın temel ilkelerine aykırı bir şekilde yapılandırılan, kamu işveren sendikalarının kapatılması için mücadele verir. 38- Tarım Satış Kooperatiflerine ve Merkez Birliklerine devlet desteği sağlanması yönünde atılacak her türlü adımı destekler. 39- Sendikamızın üyelerinin gereksinimlerini karşılayabilecek yeni sosyal tesislerin kurulması için çaba sarf eder ve var olan tesisimizin üyelerimizin eğitim gereksinimleri karşılayabilecek şekilde faaliyetine devam ettirir. 40- Uluslararası sermayenin saldırılarına karşı emeğin enternasyonal mücadelesini savunur. Uluslararası sendikalar ile ortak mücadeleyi örgütlemek ve dayanışmayı güçlendirmek için çalışır. 41- Sendikamız üye sayısının her geçen gün daha da arttırılması yönünde yoğun çaba sürdürmeyi demokratik ve sınıfsal bir görev sayar. Bu amaçla hiçbir özveriden kaçınmaz. İşkolu ayrımı yapmaksızın hakları için örgütlenme mücadelesi veren, işten atılan ve direnen tüm işçi ve örgütleriyle etkin dayanışma içinde bulunur. 42- Hükümetlerin özelleştirme girişimlerine karşı tüm sendika ve meslek örgütleriyle birlikte mücadele yürütür. 43- Çevresiyle, insanıyla, doğasıyla yaşanabilir bir dünyanın yaratılması için başta HES ve Nükleer Santrallere karşı verilen mücadeleyi destekler. Kentsel dönüşüm adı altında doğanın katledilmesine karşı durur ve halkın ücretsiz barınma hakkını savunur. 44- Başta Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika ve Uzakdoğu olmak üzere tüm ülkelerde yürütülen insan haklarının egemen kılınması, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinin yanında olduğunu ilan eder. Emperyalist paylaşım savaşlarına ve işgallere karşı tüm gücüyle mücadele eder. milyona ulaşmıstır. Kamuda ise 350 bin kadrolu işçi bulunuyorken 700 bin taseron işçi çalışmaktadır. Bu tür kuralsız istihdam politikası sürdürülemez, sürdürülmemelidir. Üniversitelerde, okullarda, hastanelerde, karayollarında binlerce isçi bu tür çalıştırmanın muvazaalı çalıştırma olduğunu yargı aracılığıyla tespit ettirmiş, ancak siyasi iktidar yaklaşık 3 yıldır yargı kararlarını uygulamamakta direnmektedir. Başkanlar Kurulumuz, kamuda güvenceli istihdamın sağlanması ve bütün çalışanların toplu sözleşme haklarından yararlanabileceği bir ortam yaratılması gerekliliğini bir kez daha yinelemektedir. 4. Bugün hâlâ emekçilerin özgürce örgütlenmesinin önünde onlarca engel bulunmakta, Anayasal sendika seçme hürriyeti baskıyla, tehditle ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Başkanlar Kurulumuz, üyelerimize yönelik bu tür saldırıları şiddetle kınamaktadır. 5. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na ilişkin ILO Uzmanlar Komitesi kararı yayınlanmış ve toplu sözleşme yetki süreci ILO’nun 98 Sayılı sözleşmesine aykırı bulunmuştur. Tez-Koop-İş Sendikası, söz konusu yasanın antidemokratik olduğunu ve yeni yasaklar getirdiğini defalarca dile getirmiştir. Bu çerçevede siyasi iktidarın çalışanların uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış Anayasal hakları olan örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını özgür biçimde kullanabilmeleri için vakit kaybetmeksizin sendikalar ve konfederasyonların da görüşlerini alarak yenilemesi gerekmektedir. 6. Başkanlar Kurulumuz, emeğin kazanılmış haklarına yönelik saldırıların, işsizliğin, yoksulluğun arttığı, çalışma hayatında kuralsız, güvencesiz, esnek çalışma biçimlerinin ve taşeronlaşmanın hâkim kılınmaya çalışıldığı, sendikal hak ihlallerinin, düşünce özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişimlerin arttığı bir dönemde; 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününün ülke çapında en kitlesel katılımla etkin ve güçlü bir şekilde kutlaması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye’de çalışma yaşamının ve emekçilerin bu kadar ağır ve yıkıcı sorunları bulunurken siyasi iktidarın 1 Mayıs kutlamalarını bir mekân tartışmasına indirgeyerek kısıtlama çabası, bu sorunları gölgelemektedir. Özellikle İstanbul’da yapılacak 1 Mayıs’ın Türkiye işçi sınıfı 269 açısından artık bir sembol haline gelmiş Taksim Meydanında kutlanmasının valilikçe yasaklanması ise iktidarın çalışanlara ve örgütlerine, en temel insan haklarına karşı yaklaşımını göstermektedir. Bugüne kadar, defalarca kutlama yapılan ve hiçbir kutlamada herhangi bir olay yaşanmamasına rağmen, 1 Mayıs için getirilen kısıtlama, demokratik anlayışla bağdaşmaz. Hükümetin 1 Mayıs ve emek güçlerine karşı takındığı tutum, demokratik yönetim anlayışından oldukça uzaktır. Gerçek demokrasinin inşasının Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümünün tek ilacı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. İşçi ve emekçiler Türkiye’nin her tarafında 1 Mayıs’ı alanlarda el ele, kola kutlayacaktır, üyelerimizle beraber Tez-Koop-İş Sendikası olarak bizler de alanlarda yer alacağız.” 1 Mayıs 2014- Sendikamız Genel Yönetim Kurulu 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle şu açıklamayı yaptı: “Dünya işçilerinin birlik mücadele ve dayanışma günü 1 Mayısın tüm emek dünyası için büyük bir anlamı ve değeri vardır. Bunun nedeni açıktır: -1 Mayıs dili, dini, ırkı, ulusu, cinsiyeti, yaşı, siyasal ve sosyal düşüncesi ne olursa olsun tüm dünya işçilerinin ekonomik, sosyal ve demokratik haklarını gündeme getirdiği, dayanışma ve mücadelesini vurguladığı bir gündür. -1 Mayıs, emeğin tüm insanlık için daha iyi bir dünya özlemi doğrultusunda örgütlü mücadelesini ve dayanışmasını daha ileriye, daha geniş boyutta geliştirme kararlılığını gösterdiği bir gündür. Bu nedenle hangi ülkede, hangi kentte olursa olsun 1 Mayısın kutlandığı her yerde, neredeyse aynı istemler haykırılır, aynı özlemler dile getirilir, insanlığın ortak değerleri vurgulanır; gerilimsiz, kansız, savaşsız bir dünyanın yaratılması doğrultusunda özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet, güvence ve emek haklarının yaşama geçirilmesi kararlılığı belirtilir. Sendikalar bu evrensel ve kavrayıcı özelliği nedeniyle her 1 Mayısta ekonomik, sosyal ve siyasal istemlerini bir kez daha ortaya koyar, bunun için sokakları, alanları doldurur, coşkulu 270 gösteriler gerçekleştirirler. 1 Mayıs’ın anlamını yaşama geçirme doğurultusunda sendikaların ve demokratik örgütlerin bu birlik, dayanışma ve mücadele günü, kapitalistler ve onların siyasal iktidarları ve temsilcileri tarafından sürekli biçimde engellenmek, baskı altında tutulmak istenmiştir. Bu nedenle ülkemizde 1 Mayısların kitlesel biçimde kutlanması on yıllarca yasaklanmış, “Bahar ve Çiçek Bayramı” gibi çarpıtmalarla unutturulmak istenmiş, bilinçli biçimde yaratılan gerilim ve şiddet ortamından yarar sağlanmaya çalışılmış ve 50 yıl sonra ilk kez 1976 yılında gerçekleştirilen kitlesel 1 Mayıs kutlamasından bir yıl sonra 1977 yılında İstanbul Taksim’de açık bir katliam gerçekleştirilmiştir. Bu katliamın failleri, aradan geçen 37 yıla rağmen neredeyse inatla açığa çıkartılmamıştır. Ve yıllarca 1 Mayıslarda emek dünyasının ulusal ve uluslararası istemlerini haykırmasını engellemeye çalışan siyasal iktidarlar, hiçbir demokratik ilke ve kural ile açıklanamayacak gerekçeler ileri sürmüş; sendikaların ve demokratik kuruluşların en doğal hakkı olan gösteri ve toplu eylem haklarını doğrudan veya dolaylı biçimde yasaklamaya çalışmışlardır. Onların istediği, sendikalara ve demokratik örgütlere boyun eğdirmektir, susturmaktır. Bu onursuzluğu sınıfsal ve demokratik haklarının bilincinde olan sendikalara yaptıramayacaklardır. Yanıldılar, yanılıyorlar. Bu olmadı, olmayacak. Tarihsel ve sosyal haklarının bilincinde olan sendikalar, demokratik hakları için direnecek ve her 1 Mayıs’ta her türlü engele rağmen sendikal, sosyal ve siyasal istemlerini kararlılıkla dile getireceklerdir. Çünkü 1 Mayıslar, tüm dünya işçilerinin olduğu gibi Türkiye işçi sınıfı için de birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Çünkü 1 Mayıslar, işi, ekmeği, onuru ve güvenceyi alanlarda haykırma günüdür. - Haksızlığın, yoksulluğun, eşitsizliğin ve adaletsizliğin olmadığı; savaş ve baskının yaşanmadığı; şiddetin, kinin, nefretin ve korkunun dışlandığı, 271 - İşsizliğin sona erdiği, tüm kadın ve erkeklerin insan onuruna yakışır biçimde güvenli çalışma olanağına kavuştuğu, - İnsan haklarına saygılı; ulus, etnik köken, ırk, din, siyasal görüş, cinsiyet, sağlık veya yaş gibi farklılıkların sömürülmediği; - Yaşam kalitesinin geliştirildiği; gelecek kuşaklar için sürdürülebilir, temiz bir çevrenin yaratıldığı; - İnsan onuruna yakışır iş, güvenli bir gelecek, sendikal hak ve özgürlüklerin tam olarak geliştirildiği; - Demokrasinin siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın tüm alanlarında yaşama geçirildiği ve kurumsallaştırıldığı; - Hukuk devleti kurallarının yaşama geçirilerek statü ve konumu ne olursa olsun herkesin yargı önünde hesap verebildiği bir ülke ve dünya özlemi için, Tüm üyelerimizi 1 Mayıs kutlamalarına omuz vermeye, katılmaya çağırıyoruz. Yaşasın dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs... Yaşasın emeğin aydınlık günü... Yaşasın Türkiye işçi sınıfı... 13 Mayıs 2014- Soma’da 301 madencinin ölümüne yolaçan katliam üzerine sendikamız kamuoyuna şu açıklamayı yaptı: “Manisa Soma madenlerinde 13 Mayıs 2014 tarihinde (dün) yaşanan iş cinayeti sonucu, ilk açıklamalara göre 201 madenci yaşamını yitirdi. Bu sayının ilerleyen saatlerde daha da artabileceği bildirilmektedir. Soma’da “Trafo Patlaması” nedeni ile açıklanmaya çalışılan iş cinayetinin yalnızca bir “patlama” ile ortaya çıktığını söylemek olanaksızdır. Soma’da yaşanan cinayet, insanı ve çalışanı değil; üretimi, verimliliği ve kârı önceleyen, işçileri aşırı çalışmaya zorlayan taşeronlaştırma ve güvencesizleştirme politikalarının olağan sonucudur. Çünkü bir işyerinde ortaya çıkan herhangi bir “kaza” birdenbire ve ansızın ortayı çıkmaz. Özellikle madenler272 de oluşan kazalar, günümüz teknolojileri dikkate alındığında, sessiz ve sakin gelmez. Bu kazalar, bilinemez, önlenemez ve kontrol edilemez kazalar değildir; geleceğini bildirir, yıkar ve öldürür... Dün Soma’da meydana gelen toplu iş cinayeti için, “kaderleriydi, Milletimizin başı sağolsun” diyerek ölümler olağanlaştırılamaz ve sorumlular gizlenemez. Ve yine ölen madencilerin yakınlarına tazminatlar ödenerek cinayetler bireyselleştirilemez, zamanın unutmasına terkedilemez ve kapatılamaz. İş cinayetinin nedenleri ve sorumlularına ilişkin soruşturma, kurtarma çalışmalarının sürdürüldüğü aşamada da yürütülmeli; olaya ilişkin deliller korunmalı ve iş cinayeti tüm yönleriyle ve gelişmeleriyle en kısa zamanda kamuoyuna açıklanmalıdır. Cinayete neden olanlar, sıfatı, statüsü, kurumu ve yetkisi ne olursa olsun, en ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Soma iş cinayetinde yaşamlarını kaybeden tüm madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve sendikal örgütleri Türkiye Maden-iş Sendikası’na başsağlığı ve sabır; yaralılara acil şifalar diliyoruz.” 15 Mayıs 2014- Manisa Soma’da yaşanan, ülkemiz tarihinin en büyük iş cinayetiyle Türk-İş tarafından 1 hafta süreyle tüm işyerlerinde yas ilan etti. Hafta boyunca tüm işyerlerinde üç dakika süreyle işin durdurularak saygı duruşunda bulunulması ve bu iş cinayetinin protesto edilmesini kararlaştırıldı. 1 Eylül 2014- Genel Yönetim Kurulu tarafından 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıç günü olan 1 Eylül, savaşın 1945 yılında sona ermesi ardından 1950 yılından günümüze her yıl “Dünya Barış Günü” olarak kutlanıyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kutlanmasının amacı, büyük toplumsal ve ekonomik yıkımlara yol açan; halkları birbirine düşman eden, kuşaklar boyunca sürecek kin ve intikam duygularını besleyen; şiddeti, nefreti ve kanı kutsayan savaşlara karşı duyarlılık oluşturmak, barış ve hoşgörü kültürünü güç273 lendirmek, geliştirmek ve pekiştirmektir. Savaşların tüm insanlık tarihi içinde yaklaşık 3 milyar insanın ölümüne yol açması, yalnızca 20. Yüzyılda yaşanan savaşlarda 100 milyonu aşkın insanın ölmesi, milyonlarca insanın yaralanması, onbinlerce köyün, kentin veya yerleşim biriminin yok edilmesi; neredeyse milyara varan insanın geçici veya kalıcı olarak sığınmacı durumuna düşürülmesi, açlık sefalet ve hastalıklarla boğuşması... savaşın gerçek yüzünü açıklamaya yeter kanıtlardır. Günümüzde tüm yaşananlara rağmen savaşlar, çatışmalar ve şiddet durmuyor, durdurulamıyor. Özellikle Afrika’da ve Ortadoğu’da süren savaşlar, silahlı birliklerin çatışması olmaktan çok daha öteye sivil halka dönük soykırımlar biçimde sürdürülüyor. Ortadoğu’da Suriye ve Irak’ta yuvalanan terör örgütleri kitlesel katliamlar yaparken, saldırganlıkta sınır tanımayan İsrail ise Filistin halkına dönük saldırılarını sürdürüyor. Savaşa karşı tutum almak, barışı, güvenliği ve toplumlar/halklar arasında yakınlaşmayı ve dayanışmayı savunmak, günümüzde çok daha önemli bir değer olarak ortaya çıkıyor. Bu duyarlılık, savaşlarla kuşatılmış bir bölgenin içinde bulunan ülkemizde yaşayan tüm insanlar açısından çok önemli bir olgu durumundadır. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde tüm dünyada savaşların, çatışmaların, soykırımların, şiddetin ve nefretin son bulmasını istiyoruz. Güvenlik istiyoruz. Kardeşlik istiyoruz. Barış istiyoruz.” 7 Ekim 2014- 7 Ekim Dünya İnsana Yakışır İş Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “İnsan hakları, özgürlük, eşitlik ve adalet biribirlerini koşullandıran, güçlendiren ve besleyen kavramlardır. Çalışma yaşamının insana yakışır koşullarda sürdürülmesi ya da insan onuru ile bağdaşır olması, ancak bu kavramların yaşam bulduğu ve serpildiği koşullarda olanaklıdır. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü insana ilişkin her değerin oluşmasında ve güvence altında tutulmasında gerekli ve zorunlu koşulları yaratır. 274 İnsana yakışır iş, tüm çalışanların geleceğinin güvence altında tutulduğu; siyasal, sosyal ve ekonomik nitelikli her türden örgütlenme hakkının tanındığı; söz, temsil ve demokratik eylem hakkına saygı duyulduğu; cinsiyet, ırk, renk veya sosyal köken, kalıtımsal özellik, dil, din veya inanç, siyasal veya herhangi bir görüş, bir ulusal azınlığın üyesi olma, bireysel özellik, engellilik, yaş veya cinsel yönelim gibi nedenlerle ayrımcılığa uğranmadığı, horlanmadığı, aşağılanmadığı, açık ya da gizli şiddetle karşılaşmadığı, bilinçli ya da bilinçsiz eşitsizlikler ortamında kalınmadığı özetle insana ilişkin farklılıkları nedeniyle dışlanmanın bulunmadığı koşullarda sürdürülen çalışmadır. Türkiye’de çalışma koşullarının çok önemli ölçüde sorunlar içinde bulunduğu, dünün birçok sorununun önlem alınmaması ve çözümlenmemesi nedeniyle artık birer tehdit durumuna geldiği son aylarda yaşanan Soma katliamında 301 işçinin, ölümü ile Mecidiyeköy’de 10 işçinin ölümüne yol açan olaylarda somut olarak görülmüştür. Ancak çalışanların yaşadıkları sorunların gerçekte çok daha geniş, çok daha derin ve çeşitlilik gösteren toplumsal riskler ve tehditler düzeyindedir. - 75 milyonu geçen nüfusun yaklaşık 11 milyonu sosyal güvenlik kapsamı dışındadır. 12 Milyon insan, yeterli geliri olmadığı için yoksulluk vesikası alarak sağlık hizmetlerinden yararlanmak üzere SGK’ya başvurmaktadır. - Açık işsizlik oranı yüzde 25’lere dayanmaktadır. Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmamaktadır. Genç işsizliği kimi illerde yüzde 60-70’e tırmanmaktadır. Kadınların işgücüne katılımı artmak yerine gerilemektedir; onlar için sürdürülebilir iş, her geçen gün daralmaktadır. İşe katılım süreci yerine işten eve dönüş belirleyici bir özellik durumundadır. - Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşmaktadır. TÜİK verilerine göre geçici çalışanların sayısı 2 milyon geçmiştir. Emek sömürüsünün barbar uygulamalarından olan taşeron çalışma 2 milyonun üzerindedir. - Çoluk-çocuk yarım milyon insan, ülkenin farklı bölgelerinde çok zor ortamlarda konaklayarak, kötü ve ağır koşullarda ve yetersiz ücretlerle mevsimlik işçi olarak 275 çalışmaktadır. Balıkçı barınakları, orman içleri ve tarlalar sosyal güvenlikten, haktan-hukuktan yoksun yüzbinlerce insanın çalıştığı ortamlar durumundadır. - 50’den az işçinin çalıştığı tarım ve orman işyerlerindeki işçiler İş Yasası kapsamında değildir. Onlar nasıl 150 yıl önce Mecelle’ye göre birer “ecir-i has” ise şimdi de koskoca ülkede Tarım İş Yasası olmaksızın köleliği anımsatır biçimde çalıştırılmaktadır. - İşçilerin çok önemli bölümü, asgari ücretle ve hatta daha az ücretlidir. Asgari ücret, bırakın yoksulluk sınırında olmayı açlık sınırının bile altındadır. - İş Yasası kapsamında bulunan çalışanların yaklaşık yüzde 8-9’u sendikalıdır. Milyonlarca işçi, sendikal ve toplu sözleşme haklarından yararlanamamaktadır. - İş güvencesi hakkı ancak 30 ve daha fazla işçinin çalıştığı, 6 ay süreyle çalışılan işyerlerinde çalışan işçiler için geçerlidir. - Demokratik bir hak olan grev ve endüstriyel eylem hakları yasaklar altında tutulmuştur. Sendikal örgütlenmenin ve toplu sözleşme hakkının en önemli boyutunu oluşturan “Hak Grevi” yasaklanmıştır. Sendikalar ekonomik ve toplumsal olumsuzlukların giderilmesi, insan onuruna yakışır iş ortamının sağlanması doğrultusunda daha etkin davranmak, hakların korunması ve genişletilmesi doğrultusunda güç ve eylem birliği oluşturmak üzere çok daha etkin, kararlı ve ödün vermeden mücadele etmek zorundadır; bekleyen, ve yakınan değil, değiştirmek üzere sorumluluk alan bir davranışı geliştirmek zorundadır. Artık bu tüm sendikal örgütler için toplumsal ve tarihsel bir sorumluluktur. İnsana yakışır onurlu işe ulaşmanın başkaca bir yolu yoktur.” 15 Ekim 2014- Sendikamız Başkanlar Kurulu 15-16 Ekim 2014 tarihlerinde Ankara’da toplandı. Tez-Koop-İş Genel Merkezinde toplanan Başkanlar Kurulu’nun açılışında bir konuşma yapan Genel Başkan Osman Gürsu, sendikal hareketin önemli sorunlarla karşı karşı bulunduğunu, demokra276 tik hak ve özgürlüklerin baskı altına alınmak istendiğini belirterek, toplumsal kutuplaşma ve ayrışmanın önemli bir risk oluşturduğunu söyledi. Taşeronlaştırmalar konusuna değinen Genel Başkan Osman Gürsu, güvencesizliği aşmak ve güvenceli bir çalışma ortamını sürekli kılmak için sendikaların tek seçenek olduğunu belirterek toplu iş sözleşmelerinin önemini vurguladı. Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu, iki gün süren toplantısında genel sorunlarla birlikte örgütsel sorunları gündeme getirerek çözüm önerilerini tartıştı ve kamuoyuna duyurmak üzere şu açıklamayı yaptı:” “1- Savaş hiçbir zaman kabul edilebilecek bir durum olmadığı gibi, özellikle sivil halka yönelik vahşet düzeyine ulaşan eylemler insanlık suçudur. Sınırlarımızın hemen yanıbaşında, Irak’ta, Musul’da, Tuzhurmatu’da; Suriye’de, İbdil ve Rakka ile son olarak Kobani’de İŞID terör örgütünün Türkmen, Kürt, Yezidi ve tüm bölge halklarına karşı yaptığı insanlık dışı vahşet kabul edilmez. Bu terörün durdurulması sadece bölge ülkelerinin değil bütün herkesin sorumluluğudur ve savaş mağdurlarına derhal insani yardım yapılması bir insanlık görevidir. Bu görev siyasal ve uluslararası çıkarlara heba edilmemelidir. 2- Siyasal iktidarın İŞID terör örgütünü bahane ederek ülkemiz topraklarını yabancı ülke askerlerinin üssü haline getirmesine ve İncirlik’teki Amerikan üssünün açılmasına ilişkin tezkere kabul edilemez. Ülkemizin ve ülkemizdeki emekçilerin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine neden olacak, savaşı Türkiye topraklarına yayacak adımlardan kaçınılmalıdır. 3- Ülkemizde Kobani’de yaşanan sürece ilişkin demokratik bir biçimde yapılan gösterilerin farklı boyutlara sıçratılarak bu olaylar sonucunda 34 yurttaşımızın ve 2 emniyet görevlisinin ölümü ve yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar da tasvip edilemez. Ancak, siyasi iktidarca yapılan gösteriler bahane edilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin anti demokratik bir polis devleti haline dönüştürecek Anayasal hakkımız olan toplantı ve gösteri hakkımızı kısıtlayacak, yasaklayacak her türlü düzenleme de aynı nitelikte bütün demokratik kitle örgütlerince ve sendikalarca karşı çıkılması gereken bir durumdur. Siyasal iktidarı demokrasiyi ve evrensel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak her türlü düzenleme ve müdahaleden uzak 277 durmaya çağırıyoruz. 4- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak kamuoyunda torba yasa olarak tanımlanan 6552 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılan taşeron çalışma hakkındaki düzenlemelerin emekçilerin beklentilerinden çok uzak olduğunu düşünmekteyiz. Taşeron çalışmayı önlemek yerine kamuda bütün işlerin taşerona devredilmesine imkan tanıyan bu yasal düzenleme aynı zamanda taşeron işçilerin örgütlenme ve toplu sözleşme haklarından yararlanmasına ciddi kısıtlar getirmiştir. Siyasal iktidarın bir an önce taşeron işçi çalıştırmaya son vermesini, kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınmalarını veILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ile 94 sayılı Sözleşmesine uygun bir biçimde yasal düzenlemeler yapması gerektiğini tekrar ifade ederiz. 5- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak Soma’da kaybettiğimiz işçi arkadaşlarımız ve madencilerin sorunları ile ilgili ve taşeron çalışmayı önlemek adına Meclis gündemine alınıp yasalaştırılan torba kanunun çalışanların sorunları yerine siyasal iktidarın ve bürokrasinin sorunlarını çözmeye dönük bir hale getirilmiştir. Çalışma yaşamının kanayan yaralarının çözüme kavuşturulması, işçilerin beklentilerinin karşılanması için vakit kaybedilmeden gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini tekrar hatırlatırız. 6- Çalışanların kazanılmış hakları olan kıdem tazminatı hakkına dönük siyasal iktidar tarafından yeniden orta vadeli programda gündeme getirilen kıdem tazminatı fonuna ilişkin işçi sınıfının ve sendikaların tavrı açık ve nettir. Türk-İş Genel Kurulunda alınan karar çerçevesinde gerekli mücadelenin verileceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Kıdem tazminatına dönük saldırı hiçbir koşul altında kabul edilemezdir. 7- Siyasal iktidarın orta vadeli programında gündeme getirilen geçici iş ilişkisi ve özel istihdam büroları zaten esnekleştirilmiş işgücü piyasalarını daha da kuralsız ve emekçileri örgütsüz/ korumasız hale getireceğinden, tüm emek örgütleri Sendikamız Başkanlar Kurulu tarafından bu saldırıya karşı ortak mücadeleye davet edilmektedir. 8- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulumuz sınıf daya278 nışmasının bir gereği olarak özelleştirmeye karşı mücadele veren Yatağan ve Kemerköy Termik santrallarinde çalışan işçilerin örgütlü oldukları Tes-İş ve T. Maden-İş sendikaları ile dayanışma içinde olduğunu bir kez daha kamuoyuna iletirken, Sütaş’ta işverenin bütün kanun dışı baskısına ve tahditlerine rağmen örgütlenme çalışmasını sürdüren kardeş sendikamız Tekgıda-İş Sendikasının mücadelesinin de yanında olduğumuzu ve bu örgütlenme sırasında işten atılan işçi arkadaşlarımızın yalnız olmadığını kamuoyuna duyururuz. 9- Sendikamız daha önce olduğu gibi bugün de özelleştirme adı altındaki yağma ve talana karşıdır. Özellikle 2014 yılı kısa vadeli programında hala kamunun elinde olan limanlar, otoyollar, kamu bina ve arazileri ile madenlerin Anayasa, yasa ve kurallara rağmen haraç mezat satılmasına karşı çıkmaya devam edecektir. Özelleştirme işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk getirmektedir. Siyasal iktidarın bu politikalardaki ısrarcılığından vazgeçmeye çağırıyoruz. Tüm emek ve demokrasi güçlerini ortak mücadeleye çağırırız. 10- Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu olarak 2015 yılında gerçekleşecek olan kamu işyerleri toplu pazarlık süreci öncesinde kamu işçilerini gerçekçi olmayan enflasyon hedefleri çerçevesinde açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmemesi ve kamuda çalışma hayatına ilişkin biriken sorunların çözümü için bütün sendikaların ortak mücadele etmesi gerektiği anlayışımızı ve kararlılığımızı kamuoyuna duyururuz.” 25 Kasım 2014- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Orta çağda cadı diye yakılan, ilkel sömürgecilik çağlarında savaş ganimeti olarak esir alınıp, köle olarak satılan, gericiliğin hüküm sürdüğü topraklarda taşlanan, idam sehpalarına konulan kadınlar, bugün hala şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor. Evde, işte, okulda, sokakta, karakolda fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan ya da çocuk yaşta evlenmeye zorlanan kadınların, namus ve/veya töre adına yaşam hakları yok edilebiliyor. Kadınlar çocuk yaşlarından itibaren en büyük şiddeti en yakınlarından; babalarından, eşlerinden hatta oğullarından görebili279 yor. Ayrımcılık, kötü muamele, düşük ücretle istihdam, eğitimsizlik, erken yaşta evlendirilme, toplumsal alanlarda düşük temsil uygulamaları, kadına yönelik şiddetin çeşitli biçimleridir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin “kabahat” değil insanlık suçu sayıldığı, sorumluların yargılandığı ve cezalandırıldığı demokratik, özgür, eşit, adil bir ülke için; - Kadınların uğradıkları şiddeti rapor edebilmelerini sağlamak üzere ülkenin tüm bölgelerinde “acil yardım hatları” kurulması, uygulamanın tüm kamuya açık yerlerde tanıtılıp, ulaşılabilir şekilde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. - Şiddete uğrayan kadınlar koruma altına alınmalı, çocukları ile birlikte barınma, iş, beslenme, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılanmalı, kadınlara psikolojik desteğin de içinde olduğu ücretsiz sağlık hizmeti sunulmalıdır. - Uygulanmakta olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası (SSGSS) kadınları erkeklere bağımlı kılmaktan çıkarılmalı, herkese parasız, nitelikli, koşulsuz sağlık ve sosyal güvence hakkı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. - Kadına yönelik şiddet ile mücadelede sorumlu olan tüm kamu kurumları; bağımsız kadın ve emek örgütleriyle işbirliği yapmalıdır. - Medya kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. - Bütün kadınların, toplum ve insanlık için verilen temel hak ve özgürlük mücadelelerinde yer almaya ve bu mücadelenin en önünde durmaya hakları vardır. Kadın örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. - Sendikalar gibi emek örgütleri başta olmak üzere, temsiliyet, söz, yetki ve karar hakkını kullanacakları mekanizmalar örgütlenmeli ve hayata geçirilmelidir. - Şiddet, ayrımcılık, düşük ücretle ve güvencesiz istihdam gibi tüm kötü muamele uygulamaları sendikal mücadelenin ana unsurlarından biri olmalıdır. - Kadına yönelik şiddetle mücadele, Sendikalar ve diğer 280 emek örgütlerinin, erkek üyeleri de kapsayan ana eğitim konularından biri olarak programlanmalıdır. 25 Kasım 2014- Bursa Şube Bakanı Ünal Özcan vefat etti. Sendikamızda çeşitli organlarda görev alan Ünal, 2011-2014 tarihleri arasında Genel Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. 3 Aralık 2014- Tez-Koop-İş Genel Yönetim Kurulu tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle basına ve kamuoyuna yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada yaşayan yaklaşık 7 milyar insanın dar tanımıyla yüzde 5’i, geniş tanımlamayla yüzde 12’si engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Bunun anlamı, yaklaşık 350-850 milyon insanın farklı düzeylerde engelli olduğudur. Avrupa Birliği’ni oluşturan 28 ülkenin toplam nüfusunun 510 milyonu bulduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan rakamın ne kadar büyük olduğu açık olarak görülecektir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, sosyal hakları, temel insan hakkı olarak tanımlamaktadır. Günümüzde sosyal hakların ve sosyal politikaların önemli bölümünü engellilerin haklarına ilişkin kurallar oluşturmaktadır. Ancak burada hakların yaşama geçme ya da uygulanma düzeyinin ne olduğu, engellilerin özellikle eğitim, sağlık, iş, toplumsal uyum sorunlarının ne ölçüde çözümlendiği, ayrımcılık ve eşitsizliklere karşı nasıl korundukları sorularının sorulması gerekir. Bu sorulara genel olarak olumlu yanıt vermek, sorunların çözümlendiğini ya da ortadan kalktığını; bu doğrultuda güçlü kaynakların ve örgütlenmelerin oluşturulduğunu söylemek olanaksızdır. Bu sorunlardan birincisi engellilerin yaygın olarak ve sıklıkla ayrımcılığa uğramalarıdır; sosyal ve kamusal yaşamın dışına itilmeleridir; toplumsal süreçlerden ve karar alma yapılarından dışlanmalarıdır; iş ve gelir güvencesinden yoksun bulunmalarıdır; yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşamak zorunda bırakılmalarıdır. Yine önemli bir sorun ise sosyal bütünleşmelerine dönük 281 toplumsal kültür alt yapısının oluşturulamaması ya da yetersiz kalmasıdır. Engellilerin yaşadığı öncelikli sorunların başında, onların işgücüne katılım ile karşılaştıkları dolaylı ve dolaysız ayrımcı uygulamalar; çalışma yaşamı içinde karşılaştıkları dayanılmaz eşitsizlikler gelmektedir. Özellikle vurgulanması gereken ana nokta ise Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 2007 yılında kabul ettiği ve Türkiye’nin bir yıl sonra 2008 yılında onayladığı BM Engellilerin Hakları Sözleşmesi’nin soruna getirdiği tanımlamaların ve kamu yönetimlerine getirdiği sorumlulukların asla unutulmaması gereğidir: - Kamu yönetimleri, işe alım ve istihdam edilme koşullarında, istihdamın sürekliliği, kariyer gelişimi ve sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları dahil olmak üzere, istihdama ilişkin her konuda, engelliliğe dayalı ayrımcılığı yasaklamakla yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, fırsat eşitliği, eşit değerde işe eşit ücret ilkesi, tacizden korunma ve mağduriyetin giderilmesi, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları dahil olmak üzere diğer bireylerle eşit koşullar altında adil ve uygun çalışma koşullarının sağlanmasına ilişkin olarak engellilerin haklarını korumakla yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, engellilerin iş ve sendikal haklarını diğer bireylerle eşit koşullar altında kullanabilmelerini sağlamakla yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, engellilerin genel teknik ve mesleki rehberlik programlarına, yerleştirme hizmetlerine, mesleki ve sürekli eğitime diğer bireylerle eşit koşullar altında etkin bir şekilde erişimini sağlamakla yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, serbest çalışma, girişimcilik, kooperatif kurma ve kendi işini kurma konusundaki fırsatları geliştirmekle yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, engellilerin çalıştığı işyerlerinde uygun düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlüdürler. - Kamu yönetimleri, engelliler için mesleki rehabilitasyon, işte kalma ve işe dönüş programları yürütmekle yükümlü282 dürler. - Kamu yönetimleri, engellilerin kölelik altında tutulmalarını engellemek ve onları zorla ve zorunlu çalışmaya karşı diğer bireylerle eşit koşullar altında korumakla yükümlüdürler.” 10 Aralık 2014- İnsan Hakları Günü nedeniyle Genel Yönetim Kurulu’nun yaptığı basın açıklaması: “İnsanlık tarihinin en büyük savaşı olan İkinci Dünya Savaşının sonuçlanmasının ardından 24 Ekim 1945 tarihinde kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 10 Aralık 1948 tarıhinde yayınladığı “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”, yalnızca yayınlandığı dönemi değil gelecek yüzyıllar açısından da etkileyici, birçok yönüyle belirleyici nitelikte evrensel bir belge niteliğindedir. Bu bildirgenin etkileyici, yönlendirici temel bir ölçüt olarak anlamlandırılması, tüm insanlık tarihinde evrimleşerek gelişen “insan hakları” kavramına yeni boyutlar kazandırmış olmasıdır. İnsan hakları kavramı, günümüzde de gelişen bir kavram olma özelliğindedir. İnsan hakları düşüncesinin özünde yatan iki temel değer bulunmaktadır. Birincisi insan onuru, ikincisi ise eşitliktir. İnsan hakları onurlu bir yaşam için gerekli temel standartların tanımlanması olarak algılanabilir. Bu bağlamda insan haklarının evrenselliği, tüm insanların eşit olması gerekliliğinin doğal sonucudur. İnsan hakları koşulsuzdur ve devredilemez. İnsan hakları kaybedilemez, çünkü insanın var olmasıyla ilgilidir. Kimi durumlarda insan haklarının kısıtlanması, o insanın haklarını ortadan kaldırmaz, kaldıramaz. İnsan haklarının en önemli ilkesi bölünemezliği, bütünselliği, birbirine bağlılığı ve birbirleriyle ilişki içinde bulunmasıdır. En önemli niteliklerinden birisi insan haklarının tüm insanlar için; yani rengi, dili, yaşı, cinsiyeti, engellilik düzeyi, kalıtımsal özellikleri, düşünsel ve cinsel yönelimleri, ulusu veya etnik kökeni, dini ya da dinsizliği, inancı ya da inançsızlığı kısaca tüm farklılıklarını kapsayacak biçimde evrenselliğidir. 283 İnsan hakları kavramı ülkemizde genel olarak kişisel ve siyasal hakları içeren birincil kuşak hakları sınırlarında yani kişisel özgürlük ve bireylerin devletin ihlallerine karşı korunmasını içeren ilkeler bağlamında değerlendirilmektedir. Oysa birincil kuşak insan hakları, her insan için sosyal, ekonomik ve kültürel hakları içeren ikincil kuşak insan hakları yanında dayanışma ve gelişme hakları olarak da adlandırılan üçüncü kuşak haklar bağlamında da sorgulanmalıdır. İnsan hakları bu bütünlüklü gerçeklik içinde değerlendirilerek yaşama geçirilmelidir. Devletin, kurumların ve örgütlerin insan haklarının gerçekleştirilmesine, özgürlüklerin yaşama geçirilmesine odaklanması, örgütsel/kurumsal yapılarını ve işlevlerine bu doğrultuda yenilemeleri, son derece önemlidir. Ancak böylesi bir yenilenme ve yapılanma soyut ve kuramsal haklar kavramını, somut biçimde sosyal güce dönüştürebilir. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nün hedefi işte bu farkındalığı yaratmaktır.” 7-10 Aralık 2014- Sendikamızın üyesi olduğu UNI GLOBAL UNION'un 4. Olağan Genel Kurulu 7-10 Aralık 2014 tarihleri arasında Güney Afrika'nın Cape-Town kentinde gerçekleştirildi Dünyanın çeşitli ülkelerinden 2000 sendikacının katıldığı Genel Kurula Sendikamız adına Genel Başkan Osman Gürsu ve Genel Sekreter Hakan Bozkurt katıldı. "Sen de Varsın" temasıyla düzenlenen Genel Kurul'da dünya genelinde sendikal hareketin ve işçilerin yüzyüze kaldığı sorunlar ve çözüm önerileri tartışılarak bir dizi karar alındı. Genel Kurul'da yapılan seçimler sonucunda Finlandiya'dan Ann Selin'in Genel Başkanlığa, UNI Genel Sekreterliği'ne de yeniden Philip Jennings seçildi. Kongre'de Güney Afrika'da aparheit rejiminin sona ermesinin 20. yıldönümü de ele alınarak Özgürlük Savaşçısı Nelson Mandela'da anıldı. Güney Afrikalı siyasetçilerin, ILO Genel Sekreterinin ve ITUC Genel Sekreterinin de konuşma yaptığı Kongre'de dünya genelindeki işçilere ve sendikalara yönelik bir dizi karar alındı. 284 285 286 GENEL DİSİPLİN KURULU RAPORU 25.02.2015 gün ve saat 10.00’da Kurulumuz Erdoğan Meral başkanlığında Sendika Genel Merkez binasında toplanmıştır. Öncelikle sendikal hayat ile ilgili gündem değerlendirilmesi yapılmış olup, göreve geldiğimiz 02.05.2014 tarihinden bugüne kadar sendikamız içerisinde Disiplin Kurulumuzca karara bağlanacak bir konunun bulunmadığından Sendikamız ve işçi sınıfı için başarılı bir dönem geçirilmiştir. Bundan sonraki dönemlerde de Sendikamız ve işçi sınıfı için başarılı dönemler olması temennisi ile toplantımıza son verilmiştir. Erdoğan Meral (Başkan) Şükrü Ergün (Raportör) Ayhan Ilgar (Üye) Mehmet Yurttutan (Üye) Mahmut Çetinkaya (Üye) 287