Bakü`de Yükselen Alevler Flame Towers

Transkript

Bakü`de Yükselen Alevler Flame Towers
D Alog
KURUM İÇİ İLETİŞİM DERGİSİ
NİSAN 2013
SAYI: 2
Bakü’de Yükselen Alevler
Flame Towers
WINNER
DİAlog bir DİA Holding yayınıdır.
PROJELERİMİZLE GURURLUYUZ
Altıncı yılımızı kutladığımız 2013’te şirketimizin dünya çapındaki birbirinden önemli projelerinin başarı ile devam etmesi ve yeni projelerle
gelişmesi bizleri özellikle mutlu ediyor. Her yerden takdir toplayan
çalışmalarımız sadece bizim değil, tüm çalışanlarımızın ve iş ortaklarımızın başarısı olduğu gibi aynı zamanda da gurur kaynağı olmaktadır.
Göğsümüzü kabartan projelerimizden birisi de Heydar Aliyev Merkezi.
15.93 hektar arazi üzerinde konuşlanmış, toplam 101.000 m² kapalı inşaat alanına sahip Bakü Heydar Aliyev Merkezi Projesi, Heydar Aliyev’in
doğumunun 89. yıldönümü ve Heydar Aliyev Vakfı’nın faaliyete başlamasının 8. yıldönümü münasebetiyle bir tören ile açıldı. Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in Heydar Aliyev Merkezi’ni ender
mimarlık abidelerinden biri olarak nitelemesinin yanında Başbakanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın projemizi görüp “bu ve bunun benzeri
eserlerin yapılmasında görev alan müteahhit ve işadamlarımızdan gurur duydum” demesi şirketimize yönelik gurur verici bir iltifat olmuştur.
Yine geçtiğimiz dönemde birinci fazı tamamlanan Flame Towers projemizin Time dergisinde, “Binaya Benzemeyen Binalar” başlığı altında
Guggenheim Müzesi, Lotus Tapınağı gibi dünyanın diğer ikonik binalarıyla birlikte sıralanması başarımızın teyididir. Şahdağ’ın eteğinde bulunan Gusar Şehri’nde, Kafkasya’nın en güzel yerlerinden birisinde inşa
ettiğimiz Şahdağ Yaz Kış Turizm Kompleksi’nin de 1. Faz imalatlarını
tamamladık ve tesisimiz Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ve Eşi Sayın
Mehriban Aliyeva tarafından açıldı.
Bir diğer büyük projemiz de Ankara Bilkent’te yükselecek. Dünyada tek
seferde inşa edilecek en büyük sağlık kampüsü olacak Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesinde inşaata hazırlık çalışmalarımız hızlı bir
şekilde devam ediyor.
Sadece projelerimiz değil şirketimiz de uluslararası değerlendirmelerde başarılar elde etmektedir. DİA Holding FZCO Engineering News
Record Dergisi tarafından yayınlanan Uluslararası Tasarımcılar Listesinde 155. sırada, Uluslararası Müteahhitler Listesinde de 124. sırada
yer almıştır. Ayrıca Flame Towers projemiz dünyanın en iyi gayrimenkul
projelerinin taçlandırıldığı MIPIM Ödülleri’nin en değerli ödülüne layık
görülmüştür. Başarılarımızın bu şekilde bir anlamda tasdiklenmesi
hepimizi ileride yapacağımız daha başarılı işler için motive etmektedir.
Altı yıl gibi kısa bir sürede şirketimizi dünya çapında bir inşaat firması
olma noktasına getiren tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür etmek
istiyorum. Elinize aldığınız bu dergide projelerimiz ve ilgili konuların
önemli bir bölümünü bulacaksınız. Dergimizi keyifli bir şekilde okumanız dileğiyle...
MURAT ÇEÇEN
KÜNYE
İmtiyaz Sahibi:
DİA Holding Adına Ali Onur Yavuz
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Nazire Ulusoy Karacaoğlu
Tasarım:
Utku Olgun
Yayın Türü:
Yaygın Süreli Yayın
DERGİ KOMİTESİ
Esen Kurşun Özdemir
DİA HOLDING İnsan Kaynakları Şefi
Nihal Yüksel
DİA HOLDING Proje Finansman ve Krediler Yetkilisi
Erol Laleli
Bakü Ofis Personel Müdürü
Onur Karancı
Bakü Ofis Teklif Mühendisi
Şükrü Tarkak
Bilkent Entegre Saglık Kampüsü Teknik Ofis Şefi
Berna Akdemir
Bilkent Entegre Saglık Kampüsü İnsan Kaynakları Uzmanı
Hulusi Çaglar Yıldırım
Bakü Ofis Yönetim Kurulu Başkanı Asistanı
Fulya Döner
DİA HOLDING İnsan Kaynakları Uzmanı
Hande Doğramacı Olgun
İstanbul Merkez Ofis Dizayn Ofis Şefi
İdare Yeri: Meclis-i Mebusan Cad. İnebolu Sok. 1A Ekemen Han Kat: 4
Kabataş - Beyoğlu / İstanbul - 0212 377 19 00
Baskı: Bilgeç Form Matbaacılık Ltd. Şti.
Adres: Ihlamurkuyu Ateş Cad. Hatipler Sok. No: 1 34775 Ümraniye / İstanbul
Görüş ve Önerileriniz İçin: Nazire Ulusoy Karacaoğlu
(Kurumsal Gelişim ve İnsan Kaynakları Direktörü) [email protected] www.diaholding.com
Bu derginin yapımında katkıda bulunan DİA ailesi üyelerine teşekkür ederiz.
Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara, yazıların sorumluluğu yazarlara aittir.
Bu derginin bir bölümü ya da tamamı yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz veya tekrar yayınlanamaz
2 DİAlog
İÇİNDEKİLER
4
8
Gökyüzüne Uzanan Ateş
Flame Towers
12
14
18
22
26
Bakü’de Heydar Aliyev
Merkezi Açıldı
Tek Seferde İnşa Edilen
En Büyük Sağlık Kampüsü
Gusar'da Dünya Çapında
Kayak Merkezi: Şahdağ
Diplomasi’den DİA’ya
Mehmet Ali Bayar
IC İbrahim Çeçen Vakfı
Hız Kesmiyor
Levent Çetinor ve
Hunberk Kanıbelli
“DİA Holdıng Ülkemizin
Gurur Kaynağı”
28
38
44
Melih Gün
“Heydar Aliyev Merkezi
Bizim İçin Geliştirici Oldu”
Başarmak ya da Başarmak!
Romantik Şehir Budapeşte
DİAlog 3
DİA HOLDING’DEN HABERLER
AZERBAYCAN’IN YENİ SİMGESİ
DİA HOLDING’IN GÖZDESİ
HEYDAR ALİYEV MERKEZİ AÇILDI
D
DİA Holding tarafından inşaat çalışmalarına
2007’de başlanan ve Zaha Hadid tarafından tasarlanan
Bakü Heydar Aliyev Merkezi muhteşem bir tören ile açıldı.
İA Holding tarafından
inşaat çalışmalarına Ağustos 2007’de
başlanan ve dünyanın önde
gelen mimarlarından Zaha
Hadid tarafından tasarlanan,
15.93 hektar arazi üzerinde
konuşlanmış, toplam 101.000
m² kapalı inşaat alanına sahip
Bakü Heydar Aliyev Merkezi Projesi, Heydar Aliyev'in
doğumunun 89. yıldönümü
ve Heydar Aliyev Vakfı'nın
faaliyete başlamasının 8.
yıldönümü münasebeti ile
muhteşem bir tören ile açıldı.
Wallpaper Dergisi tarafından
"Tasarım Ödülü" verilen projenin bünyesinde barındırdığı
konferans salonu, oditoryum,
kütüphane, müze, cafe ve
restoranlar ve eşsiz tasarımı
ile Bakü’nün fiziki çehresini
değiştirerek sosyal hayatın
gelişimine büyük katkı sağla-
4 DİAlog
Merkezi'ni ender mimarlık
abidelerinden biri olarak
niteledi ve projenin hayata
geçirilmesinde emeği geçen
herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Sayın İlham
Aliyev, Bakü'nün sembolleri
arasında Deniz Kenarı Milli
Park, Devlet Bayrağı Meydanı,
Alev Kuleleri, "Kristal Saray"
ve Heydar Aliyev Merkezi'nin
de dahil olduğunu belirtti.
yacağı belirtiliyor.
Şehrin entelektüel hayatında önemli bir rol oynayacak
olan Kültür Merkezi, otellere,
konutlara ve iş merkezlerine yakın olacak şekilde
konumlandırılmış. Benzersiz
bir tasarıma sahip olan yapı,
Cumhurbaşkanı Sayın İlham
Aliyev’in konuşmasının ardından Heydar Aliyev Merkezi ile
yaklaşık 13 bin birbirinden
ilgili bir tanıtım filmi izleyifarklı boyut ve şekilde özel
üretilen panelden oluşan ve 3 cilerin beğenisine sunuldu.
boyutta da süreklilik arz eden Açılış töreninin ilerleyen
dakikalarında Heydar Aliyev
bir cephe sistemine sahip.
Vakfı'nın kuruluşunun 8. yılına
istinaden Uluslararası spor
Açılış törenine katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın yarışmalarında Azerbaycan'ı
temsil eden emektar spor usİlham Aliyev, Heydar Aliyev
DİA HOLDING’DEN HABERLER
DİAlog 5
DİA HOLDING’DEN HABERLER
tası İlham Zekiyev'e ve eğitim
alanında gösterdiği faaliyetlerden dolayı Litvanya'nın
Azerbaycan Büyükelçisi Kestutis Kudzmanas’a ödülleri
takdim edilmiştir.
Sayısal Büyüklükler
101,000 m² kapalı inşaat alanına sahip proje hayata geçirilirken toplam 121.000 m³
beton, 194.000 m² kalıp ve 19
bin yapısal çelik kullanıldı.
6 DİAlog
Yaklaşık 13 bin özel olarak
üretilen panelden oluşan kabuk, 5.500 ton yapısal çelik
kullanılarak oluşturuldu olan
uzay kafes sistemi aracılığı
ile estetik bir form kazandı.
Proje kapsamında altmış
bin m² kapalı otopark inşaa
edildi.
Oditoryum
Görkemli yapının tasarımsal özellikleri ile öne çıkan
kullanım alanlarından olan
ve oditoryum olarak adlandırılan bölüm toplam 980 kişi
kapasiteli seyirci bölümü, ana
sahne, yan sahneler, hareketli sahne, kontrol odaları,
emanet odası, bodrum katta
bulunan soyunma ve makyaj
odalarından oluşuyor. 200
m² alana sahip ana sahne,
hareketli bölme duvarlar ile
325 m²’lik yan sahnelerden
ayrılıyor.
Oditoryum her türlü konferans, tören ve sanatsal etkinliğe en iyi şekilde ev sahipliği
yapmak üzere tasarlandı ve
estetik kaygılar göz önünde
bulundurularak kusursuz
şekilde inşaa edildi.
Çok Amaçlı Salon
1.800 m² kullanım alanına
sahip Çok Amaçlı Salon,
konferans amaçlı toplantılarda 1.556 kişiye, müzikli dinleti
DİA HOLDING’DEN HABERLER
ve danslı toplantılarda 1.040
kişiye, yemekli toplantılarda
ise 800 kişiye hizmet verecek
şekilde tasarlandı ve inşaa
edildi. Salon gerektiğinde
hareketli bölme paneller ile
436. 440 ve 680 kişilik olmak
üzere üç ayrı mekan haline
getirilebiliyor.
Fuayesi
İki ayrı girişine sahip yapı
200 kişi kapasiteli kafeye ve
çici Sergi Galerileri ise ulusal
ve uluslararası koleksiyonlarını sergileneceği alanlardan
oluşuyor. Multimedya tabanlı
merkez Azerbaycan’ın tariMüze ve Kültürel Miras
hinin ve kültürel geçmişinin
Merkezi
Müze ve Kültürel Miras Mer- projeksiyon ile sunulabilecekezi, Kalıcı Galeri, Geçici Ser- ği bir bölüm.
gi Galerileri ve Multimedya
Tabanlı Merkez olmak üzere Kütüphane ve Medya Merkezi
üç bölümden oluşuyor. Kalıcı Kütüphane ve medya merkezi
Galeri, 20. yüzyıl Azerbaycan olarak adlandırılan bölüm ise
sanatının sergileneceği, GeKarşılama Alanı, Multimedya
150 kişiye hizmet verecek
restoranı bünyesinde barındırıyor.
/ Yaşam Alanı, İş ve Reference Alanı, Öğrenim Alanı ve
Personel Destek Alanı'ndan
oluşuyor.
Gölet / Kafe Alanı
Kafe alanı, 72 kişilik açık ve
78 kişilik kapalı oturma kapasitesine sahip toplam 800
m²’lik inşaat alanına sahip.
4.200 m²’lik gölet içerisinde iki noktada şelale efekti
yaratıldı.
DİAlog 7
DİA HOLDING’DEN HABERLER
GÖKYÜZÜNE UZANAN ATEŞ
FLAME TOWERS
“Ebedi ateş bölgesi” Bakü’de DİA Holding ile HOK’un
birlikte geliştirdiği konsept sonucu ortaya çıkan
Flame Towers’ın ateşi gökyüzüne yükseliyor.
8 DİAlog
DİA HOLDING’DEN HABERLER
A
zerbaycan, bağımsızlığını elde ettiğinden bu
yana, başkenti Bakü’yü
dışa dönük bir ileri teknoloji
şehri olarak konumlama
yönünde çaba gösteriyor. Bu
çabanın en önemli uzantısı
tarihi kimliğine vurgu yaparken teknolojik özelliklerini
de gizlemeyen ve Bakü’nün
siluetini oluşturan Alev Kuleleri Projesi.
Farklı fonksiyonlu ve alev
formunda üç kule
“Ebedi ateş bölgesi” olarak bilinen Bakü’nün ateşe
tapma tarihi, DİA ve HOK’un
birlikte geliştirdiği konsept
tasarım için ilham kaynağı
oldu. Bu ilhamın sonucu, her
biri farklı fonksiyon barındıran, üçgen biçimde ve alev
formunda üç kule oldu. Bu
üç kule içerisinde en yükseği
(181 metre) olan Konut Kulesi, 134 lüks konut apartmanı,
39 kat üzeri üç çatı katından
oluşup, güneyde konumlandırıldı. En kuzeydeki kule
Fairmont Oteli’ni barındırıyor
ve 300 oda ve 19 servis apartmanı sağlayan 33 kattan oluşurken, Ofis Kulesi kompleksin batı tarafında A-dereceli
esnek ofis alanından oluşan
24.180 m² kiralanabilir alan
sağlıyor.
Panellere dönüşen cepheler
Cepheler üzerinde her türlü
animasyonun oynatIlmasına
olanak saglayan cephe ışıklandırması sistemi de Alev
Kuleleri'ni benzersiz kılan
özelliklerden. Otuz bin pixel
RGB özelligine sahip ve herbirinin ölçüsü diğerlerinden
farklı armatürlerden toplamda on bin adet bulunuyor ve
armatürlerin toplam uzunluğu 10.870 metreye ulaşıyor.
Cephede yapılan ışık şovları
tüm dünya tarafından en
güzel şekliyle 2012'nin Mayıs
ayında Bakü’de düzenlenen Eurovision yarışması
esnasında gözlemlendi. Bu
yarışma sırasında Alev Ku-
DİAlog 9
DİA HOLDING’DEN HABERLER
leleri şehrin ve hatta ülkenin
sembolü olarak yer aldı. Cephede yapılan ışık şovlarında
yarışmacı ülkelerin bayrakları gösterildi ve bu görüntüler
tüm dünyaya yayınlandı.
Yapım tekniğiyle de ben-
10 DİAlog
zersiz bir proje olan Alev
Kuleleri’nde bugüne dek tam
12 milyon adam/saat harcandı. Proje tamamlandığında bu
rakamın 14 milyona çıkması
planlanıyor ve uluslararası
yapım ekibinin içerisinde
Türk ve Azerbaycan vatan-
daşlarının yanında Gürcü,
Polonyalı, Hintli ve uzakdoğu
asıllı işgücü de bulunuyor.
Binaya benzemeyen binalar
Alev Kuleleri Projesi, tüm
dünyanın da ilgisini üzerine
çekiyor. Proje son olarak
Time dergisinde, “Binaya
Benzemeyen Binalar” başlığı
altında Guggenheim Müzesi,
Lotus Tapınağı gibi dünyanın diğer ikonik binalarıyla
birlikte sıralandı ve literatüre girdi.
DİA HOLDING’DEN HABERLER
MIPIM 2013'TEN BÜYÜK ONUR
FLAME TOWERS’A
“BEST HOTEL AND TOURİSM RESORT”
ÖDÜLÜ
B
u yıl 23’üncü kez
düzenlenen dünyanın
en iyi gayrimenkul
projelerinin taçlandırıldığı MIPIM Ödülleri'nin en
değerli ödülüne DİA Holding
layık görüldü. Fransa'nın
Cannes şehrinde 12-15
Mart tarihleri arasında
gerçekleştirilen MIPIM 2013
Fuarı'na Türkiye damgasını vururken, şirketlerin
katılımı, Türk Çadırı ve Türk
mimarların aldığı ödüller
Fransa'da Türk rüzgarı
estirdi.
Dünyadaki yaklaşık 19 bin
gayrimenkul profesyonelini
bir araya getiren MIPIM
2013 Ödüllerin'de Flame
Towers projemiz "Best Hotel And Tourism Resort" dalında birinci seçildi. Bu sene
"Katılımcıların erişebileceği
en büyük sayıdaki kalkınma projeleri ve kaynakları"
konseptiyle toplanan ve dört
gün süren toplantılarda katılımcılar ofis, konut, perakende, sağlık, spor, lojistik
ve sanayi alanlarında ortaya
konan ürünlerle buluştu.
DİAlog 11
DİA HOLDING’DEN HABERLER
TEK SEFERDE İNŞA EDİLEN
EN BÜYÜK SAĞLIK KAMPÜSÜ
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
D
Dünyanın tek seferde inşa edilecek en büyük
sağlık kampüsü olacak Bilkent Entegre
Sağlık Kampüsü’nde çok sayıda branş hastanesi ile
rehabilitasyon ve psikiyatri hastaneleri ve
Sağlık Bakanlığı’nın yeni idari binası da bulunacak.
ünyanın tek seferde inşa edilecek en
büyük sağlık kampüsü
olacak Bilkent projesinde
tasarım çalışmalarına hızla
devam ediliyor. Ofis binaları
mobilizasyonu tamamlandı
ve proje yönetimi personeli
ve tasarım ofisi, Müşavirlikle birlikte çalışmalarını
bir süredir fiilen şantiye
sahasında yürütüyor. Kısa
bir süre içerisinde kamp
mobilizasyonuna başlanması Hastanesi’nin de halihazırda
mevcut bulunduğu arazide
planlanıyor.
yer alacak. 1.2 hektar arazi
üzerine kurulacak kampüs
Sağlık Kampüsü şantiyesi,
içerisinde çok sayıda branş
Bilkent köprüsü girişinden
sonra sağda, Atatürk Eğitim hastanesi ile, rehabilitasyon
12 DİAlog
ve psikiyatri hastaneleri ve
Sağlık Bakanlığı’nın yeni
idari binası da bulunacak.
Kamu-özel ortaklığı
modelinin Türkiye’de ilk
uygulaması olacak projede,
finansman da DiA Holding
tarafından sağlanacak, ki bu
1.129.000 m² inşaat alanına
sahip bir şantiye için ciddi
bir finansman organizasyonu anlamına geliyor.
Projenin devasa boyutları,
öngörülen 7.000 kişilik işçi
sayısı, 700.000 m³ beton,
4 milyon metreküpe yakın
hafriyat gibi rakamlarda
kendisini gösteriyor. İhale
şartnamesine göre inşaat
süresinin 42 ay olduğu projede hedeflenen, kampüs
inşaatını çok daha kısa
sürede tamamlayarak işletmeye hazır hale getirmek ve
DİA HOLDING’DEN HABERLER
Sağlık Bakanlığı ve Ankara
halkının hizmetine sunmak
olacak.
İnşaat süreci ardından 25
sene boyunca temizlik,
yemek, laboratuvar, sterilizasyon, görüntüleme, bakım-onarım gibi çok çeşitli
hizmetlerin de kampüs içerisinde firmamız tarafından
verilecek olması, projeyi
hem Türkiye için hem de
DİA Holding için benzersiz
ve pek çok ilkin yaşanacağı
bir proje yapıyor.
Bilkent projemizde, Mart
2013 içerisinde hafriyata
başlanması planlanıyor.
PROJE DETAYLARI
Başkent Ankara’da yer alacak Bilkent Sağlık Kampüsü,
1.200.000 m²’lik alanda inşa
kampüste genel hastanenin
yanı sıra, kardiyo vasküler,
onkoloji, çocuk ve kadın gibi
dal hastaneleri de bulunacak. Klinik Oteli ile teknik
servis binasının da yer alacaKampüs tamamlandığında
ğı kampüs tamamlandığında,
dünyanın tek seferde inşa
edilen en büyük sağlık komp- bin doktor, 2.350 hemşire ve
2.850 personel, günde 20.000
leksi olacak. 3.662 yataklı
edilecek. Kampus, sağlık
kompleksinin yanı sıra
modern ve teknolojik tıbbi
eğitimin de merkezi olacak.
hastaya bakacak. Kampüste
11.986 araçlık bir otopark da
bulunacak.
DİA Holding, kampüsün
inşası sonrası 25 sene süreyle bakım hizmeti verecek.
Kampus 25 yılın sonunda
devlete devredilecek.
DİAlog 13
DİA HOLDING’DEN HABERLER
GUSAR'DA DÜNYA ÇAPINDA KAYAK MERKEZİ
ŞAHDAĞ YAZ KIŞ TURİZM KOMPLEKSİ
Azerbaycan’ın kuzey sınırında Şahdağ’ın eteğinde
bulunan Gusar Şehri'nde inşa edilen Şahdağ Yaz Kış
Turizm Kompleksi’nin tamamlanan Resort Hotel
dışındaki 1. Faz’ını Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev ve Eşi açtı.
Ş
ahdağ Kış-Yaz Turizm
Kompleksi 1. Faz imalatları; Resort Hotel,
Zirve Hotel, Qaya Hotel,
Workshop Binası, Isıtma ve
Güç Merkezi, beş Lift ve Pist,
Yapay Kar Sistemi, Dahili
Yollar, Pis Su-Temiz SuIsıtma-Soğutma-ElektrikDrenaj ve Dere Islahı Altyapı
İşlerinden oluşuyor.
Azerbaycan’ın kuzey sınırında Şahdağ’ın eteğinde
bulunan Gusar Şehri'nde,
sadece Azerbaycan'ın değil,
tüm Kafkasya'nın en güzel
yerlerinden birisinde inşa
edilen Şahdağ Yaz Kış Turizm
Kompleksi’nin Resort Hotel
dışındaki 1. Faz imalatları tamamlandı ve Devlet
Başkanı Sayın İlham Aliyev
ve Eşi Sayın Mehriban Aliyev
tarafından açıldı.
Aliyev çifti, Zirve Otel’in
terasından araziyi seyrederek yapılan işleri incelediler.
Sonra otelin konferans salonuna gelen Sayın Aliyev'e
komplekste çalışacak
14 DİAlog
personelin eğitimi ile ilgili
bilgi verildi. VIP suiti gezen
Sayın Aliyev daha sonra
otelin tıp merkezine geldi.
Operasyon, röntgen, diş
tedavi, laboratuar, doktor ve
hasta odalarından oluşan tıp
merkezinde üst düzey tıbbi
hizmet için bulunan modern
ekipmanları inceledi.
Son olarak kış sporları için
gerekli malzeme ve ekipmanların satılıp kiralandığı
mağazayı gezen Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev
ve eşi komplekste yaratılmış olan atmosferden
memnun kaldıklarını belirterek Gusar’dan ayrıldı.
Şahdağ Kış-Yaz Turizm
Kompleksi
Azerbaycan’ın ilk dağ resortu olan Şahdağ Kış-Yaz
Turizm Kompleksi'nin inşasının hazırlık çalışmalarına 2006 yılında başlandı.
2009'un Eylül ayında temeli
atılan kompleks Şahdağ
Milli Parkı'nın sınırlarında
bulunuyor. Kompleksin
inşa edildiği alan çevresel
temizliği, flora ve faunasının
zenginliği nedeniyle seçildi.
Bu turizm alanı deniz seviyesinden 1300-2300 metre
yükseklikte. Kompleksin
esas bölümü ise deniz seviyesinden 1440-1640 metre
yükseklikte bulunuyor. 2058
hektar yüzölçüme sahip
olup tüm yıl boyunca faaliyet
gösterecek kompleks ülkede
dağ-kayak sporu ve diğer kış
spor türlerinin gelişmesi için
kapsamlı olanaklar sağlıyor.
Bölgede yeni oteller zincirinin oluşturulmasına zemin
hazırlayacak olan turizm
kopleksi aynı zamanda son
DİA HOLDING’DEN HABERLER
Spa-fitness-kapalı havuz,
üç bar, 290 ve 40 kişilik
restoranlar, çocuk oyun ve
bakım alanı, kayak mağazası, kayak okulu, ofisler,
dinlenme salonu ve oyun
odası bulunuyor.
Projenin Amacı
yıllarda ülkede yapılan en
büyük altyapı projelerinden
bir tanesi. Şahdağ Kış-Yaz
Turizm Kompleksi’nin inşaası petrol dışı sektörlerin
gelişimine öncelik veren
Azerbaycan'ın ekonomik hayatında önemli bir yer alıyor.
Kompleks ülkede turizm
endüstrisinin gelişimine
önemli katkılar sağlamakla
kalmayıp Azerbaycan'ın
tarih, kültür ve eşsiz tabiatının tanıtılması doğrultusunda atılan önemli
adımlardan biri. Tüm bu
faktörler Şahdağ Kış-Yaz
Turizm Kompleksi'nin dünya turizm endüstrisindeki
önemini daha da artırıyor.
kapalı garaj, çocuklar için
oyun ve bakım alanı, ofisler,
kayak okulu, revir, açık
otopark, teknik mahaller ve
mutfaklar bulunuyor.
Shahdag Otel& Spa
1 Haziran 2013 tarihinde
hizmete açılacak olan otel,
toplam yedi katlı olup 35
bin m² kapalı alana sahip.
İki VIP Suit, 18 suit, bir
asistan ve 150 standart
misafir odasına sahip
otelde sekiz asansör, 166
araçlık kapalı otopark, üç
seminer ve toplantı odası,
Kafkas dağlarının buzulları ve ormanları ile zengin
ve rengarenk bir doğaya
sahip, inanılmaz yüksek
dağ gölleri ve şelaleleri
bulunan bölge toprağı adeta, Avrupa ile Ortadoğu'yu
birbirine bağlıyor. Geçmiş
dönemde bölge arazisinde
önemli ticaret yollarının
kavşağında olan Gusar şehri ülkenin kapısı konumunda. Bölge zengin ve renkli
doğası, berrak havası,
uygun iklimi, kendine özgü
kültürü, doğal zenginlikleri ile modern ve dünya
standartlarında bir turizm
kompleksinin kurulması
için en uygun alan.
Zirve Otel
Zirve Otel Faz 1 kapsamındaki kayak pistlerinin
merkezinde bulunuyor. Burada üçü VIP olmak üzere,
toplam 43 oda bulunuyor.
Tüm odalarda misafirlere
yüksek seviyede konfor ve
dinlenme ortamı sağlanmış. Yüksek kalitede
hizmet için kayak satış
ve kiralama mağazası,
Lounge Bar, Restoran, VIP
Restoran, Medikal Servis,
Cafe Pub, Bilardo ve oyun
alanı, toplantı ve konferans
salonları ile misarfirlere
her türlü olanak sunuluyor. 19 bin m² kapalı alana
sahip üç katlı binada ayrıca
DİAlog 15
DİA HOLDING’DEN HABERLER
DİA, 2011 ULUSLARARASI TASARIMCILAR LİSTESİNDE
155. SIRADA
D
İA Holding, Engineering News Record
Dergisi tarafından
her sene periyodik olarak
düzenlenen Uluslararası
Tasarımcılar sıralamasında
dünya ölçeğinde 155. sırada
yer aldı. Hemen hemen tüm
16 DİAlog
projelerini Tasarla & İnşa et
(Design&Build) konseptiyle
yürüten DİA Holding’in iş
hacminde, tasarım işleri de
inşaat ile orantılı ve büyük
bir ağırlık oluşturuyor.
Kamu ya da özel firmaların
kendi ülkeleri dışındaki
projelerinden üretilen ve
her sene Temmuz ayında
yıllık olarak yayınlanan Top
200 - Uluslararası Tasarım
Firmaları Listesi, tasarıma
bağlı ihracat gelirleri baz
alınarak düzenleniyor ve lis-
tede dünyanın en büyük 200
tasarım firması yer alıyor.
Listede, Türkiye’den 181. ve
185. sıralarda iki firma daha
yer almakla birlikte, Amerikan ve Avrupalı firmaların
ağırlığı var.
DİA HOLDING’DEN HABERLER
DİA, 2011 ULUSLARARASI MÜTEAHHİTLER LİSTESİNDE DE
124. SIRADA
D
İA Holding, Engineering News
Record Dergisi tarafından
yayınlanan Uluslararası Müteahhitler Listesi’nde dünya ölçeğinde
124. sırada yer aldı.
Listede dünyanın kendi ülkeleri
dışında iş yapan 225 en büyük şirketi
yer alıyor.
Bu sene açıklanan listede, Çin’in
ardından Türk inşaat şirketleri dünya
çapında yine ikinci sırada yer aldılar.
ENR dergisi, aynı zamanda bu sıralamayı yaptığı derginin kapağında
Flame Towers projesine de yer verdi
ve kapak fotoğrafı olarak Flame
Towers kullanıldı.
2012 sıralamasında, Türkiye’den
toplam 33 firma var. Ayrıca IC İçtaş
firması da listed 168. sırada yer
aldı.
DİAlog 17
ÖZEL RÖPORTAJ
DİPLOMASİ'DEN DİA'YA
MEHMET ALİ BAYAR
DİA Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Bayar
bize Yurt dışı eğitiminden diplomasiye,
siyasetten DİA Holding’e uzanan hikayesini anlattı...
18 DİAlog
ÖZEL RÖPORTAJ
B
ize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
İstanbul doğumluyum. Baba tarafı
Rumeli’den, Anne tarafı Kafkasya’dan
gelip Anadolu’ya yerleşmiş bir ailenin
ferdiyim. 50 yaşındayım. Liseyi Ankara
Tevfik Fikret Lisesi’nde 1980 yılında
bitirdim. Kendine has bir tarihi, gelenekleri ve pozitifizmi olan bir kurumdur. Okulumla daima gurur duyarım.
Bilahare, 12 Eylül darbesi geldiği için
üniversiteye Amerika’ya gittim, bursla
okudum. New York Üniversitesi'nde
Ekonomi dalında lisans ve Uluslararası Finans dalında da yüksek lisans
dereceleri aldım. 1987’de Türkiye’ye
döndüm ve meslek olarak diplomatlığı
seçtim. 1988 ile 2002 tarihleri arasında
Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak
görev yaptım. Hayatımı ve kimliğimi
belirleyen faaliyet alanım diplomasidir.
ABD'de Washington Büyükelçiliğimizin
Elçi-Müsteşarı olarak görev yaptığım
sırada 2002 senesinde devlet memurluğundan istifa ederek siyasete katıldım ve o tarihle 2010 yılları arasında
aktif siyasette genel başkanlıktan düz
parti üyeliğine kadar uzanan bir yelpazede faaliyet gösterdim. O tarihten bu
yana özel hayatta kendi danışmanlık
faaliyetlerimi yürütüyorum. 2012 Eylül
ayından bu yana da DİA Holding FZCO
Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev
yapıyorum.
Diplomatlik kariyeriniz hakkında neler
söyleyebilirsiniz ve neden siyasete
atılmaya karar verdiniz?
Diplomasi dünyanın en eski mesleklerinden biridir. İnsanlığın en büyük
meselelerinden biri savaştır, diğeri
de barış. İnsanoğlu var olduğundan
beri bu iki seçenek arasında tercihler
yapmış ve bedellerini artısıyla eksisiyle
ödemiştir. Diplomasi savaş olmasın, ihtilaflar barışçı yöntemlerle ve
uzlaşıyla hallolsun diye yaratılmış bir
meslektir. Meslek olmanın ötesinde,
eskilerin tarifiyle, bir sınai nefisedir,
yani aslında bir sanattır. Çok önemli
bir meslektir, zira becerilemediği
takdirde sonucu çatışmadır, savaştır.
Diplomasiye ilgim üniversite yıllarımın dünyanın ve Türkiye'nin yeniden
şekillendiği 80'lere tesadüf etmesiyle başladı. ABD'de eğitim görürken
Reagan-Thatcher devrimiyle dünyada
küreselleşmenin ilk adımları atılıyor,
Soğuk Savaş son dönemine giriyordu.
Türkiye de 12 Eylül döneminin zor
şartlarından yavaş yavaş çıkarak dışa
açılmaya ve bölgesel bir rol oynamaya
başlamıştı. Ülkemin bana verdiklerine
karşın vazife borcumu ödeyebilmek
için, ailemden gelen bir gelenekle
doğal olarak kamu alanında devlet
hizmetine yönelmeye karar verdiğimde diplomasiyi seçtim. O yıllar terör
nedeniyle pek çok Türk diplomatının
şehit edildiği yıllardı. Bu benim için
bu mesleği daha da onurlu ve değerli
kılan bir unsur olmuştur. 1988 yılında
Dışişleri Bakanlığı'na intisap ettim.
İlk üç yıl NATO ve Sovyetler Birliği
Dairelerinde çalıştıktan sonra, ilk
tayinim olarak çok genç yaşta Bakü
Başkonsolosluğu'nu açmakla görevlendirildim. O tarihte daha Sovyetler
Birliği mevcuttu ve merhum Cumhurbaşkanı Özal Sovyetler Birliği ziyareti
sırasında Mart 1991'de Bakü'yü de
ziyaret ederek oraya bir başkonsolosluk açılması talimatını vermişti. Çok
zor şartlar altında başkonsolosluğumuzu açtık. Bakü'ye vardığımızda,
Türkiye'nin doğu sınırlarıyla Çin Seddi
arasındaki ilk yabancı diplomatlar
olarak göreve başladık. Bu Türkiye
için tarihi bir vesileydi. Bu coğrafyada öncü rol oynama imkanına sahip
olmuştuk, ancak pek çok bilinmezlik
ve zorlukla karşı karşıyaydık. Bilahare,
Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan
ülke olarak Büyükelçiliğimizi kurduk
ve üç yıl Büyükelçi Yardımcısı ve Maslahatgüzar olarak görev yaptım. Görev
yaptığım dönem Azerbaycan'ın en
çetin dönemiydi. Bir yandan Karabağ
savaşı, bir yandan iç karışıklıklar, diğer
yandan da geçiş döneminin muazzam
sorunları kardeş Azerbaycan'ın önüne
büyük engeller çıkarıyordu. Türkiye
olarak işimiz kolay değildi. Kafkasya,
savaşlar ve iç karışıklıklar içindeydi.
Öte yandan, büyük beklentiler vardı.
Türkiye dünyaya açılıyordu ve Avrasya
bölgesi önümüzde yepyeni fırsatlar ve
fakat bir o kadar da belirsizliklerle ortaya çıkıyordu. Yaklaşık dört yıl büyük
onur ve zevkle görev yaptım. Hayatımızın en güzel dönemiydi diyebilirim.
Bugün Azerbaycan'da pek çok dostumuz, arkadaşımızla hala münasebetimiz sürmektedir. Bilahare, Türkiye'nin
New York'daki Birleşmiş Milletler
Daimi Temsilciliği'ne tayin oldum ve
Güvenlik Konseyi'ni takip etmekle
görevlendirildim. Yurda dönüşümde
Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanlığı görevine atandım ve 9. Cumhur-
başkanı Sayın Demirel'in görev süresinde bu görevi yürüttüm. 2000 yılında
Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği
Siyasi Müsteşarlığı’na ve bilahare ElçiMüsteşarlığı’na tayin oldum. 11 Eylül
2001 tarihindeki tarihi anda bu görevimi yürütüyordum. Diplomasi kariyerimi Nisan 2002 tarihinde sona erdirerek
bir başka ulvi kamu hizmeti olarak
gördüğüm siyasete atıldım. Demokrat
Türkiye Partisi Genel Başkanlığı ve
bilahare birleşme sonrasında Doğru
Yol Partisi Genel Başkan Yardımcılığı
görevlerinde bulundum. 2010 yılına
kadar bu partinin merkez kurullarında
görev yaptım. Siyasete, içinde pek çok
siyasetçi barındıran ve Türkiye'nin
demokrasi ve kalkınma çabalarına
naçizane katkıları olmuş ailemden
tevarüs ettiğim siyasi geleneğin bir
devamı olarak esasen daima meraklıydım. Benim gençliğim 12 Eylül öncesi
ve sonrası sorunların tam ortasında
şekillendi. Çok genç yaşta ve özellikle
12 Eylül sonrasındaki zorlu demokrasi
mücadelesine rahmetli babamın yanında fiilen katıldım. Bilahare diploması kariyerim sırasında da merhum
Özal, merhum Haydar Aliyev , Sayın
Demirel, merhum Erbakan, merhum
Ecevit, merhum Erdal İnönü, Sayın
Hikmet Çetin ve merhum İsmail Cem
gibi hem siyasi hem diplomatik alanda
kararlarıyla ve aksiyonlarıyla belirleyici olmuş tarihsel kişiliklerle yakın
çalışma imkanına hasbelkader sahip
oldum. Türkiye'nin ve dünyanın özellikle 11 Eylül sonrasında içine girdiği
dönüşüm sürecini birinci elden ABD'de
görev yaparken yaşadım. Bir anlamda
tarihin değişimine şahit oldum. Beni
siyasete yönlendiren en önemli kişisel
dürtü Türkiye'nin her alanda yenilenme, değişme ve gençleşme ihtiyacına
olan inancımdı. O tarihlerde, bugün de
olduğu gibi, gençlerin siyasete girmesi
gerektiği şeklinde yaygın bir kanı da
topluma hakim olmaya başlamıştı.
Türkiye çok önemli bir değişim sürecine gidiyordu ve toplumsal meselelere
karşı sorumluluğu olan bir insan olarak siyaseti benim neslimin önündeki
en önemli görev olarak gördüm ve hala
da öyle görüyorum. Siyaset yoluyla
ortaya konulabilecek hizmetler toplumun diğer alanlarını doğrudan artısıyla
eksisiyle etkilemektedir. Dağarcığında,
birikiminde bir şeyler olduğuna inanan
her vatandaşın siyasete katılımı Avrupai bir demokrasiyi gerçekleştirmemizi
sağlayabilir. Zira, siyasetin en erdemli
DİAlog 19
ÖZEL RÖPORTAJ
vatandaşlık görev ve sorumluluklarından biri olduğuna inanıyorum.
bilahare özel hayatta ve iş hayatında
da bizzat gözlemledim.
İş alanı olarak inşaat sektörünü
seçmenizin nedenlerini paylaşabilir
misiniz?
15-16 yaşında geleceğinizi hayal
ederken kurduğunuz planın neresindesiniz?
Esasen, diplomasideki kariyerim
sırasında özellikle enerji alanındaki
uzmanlaşma sürecim iş hayatında
da bu alanda danışmanlık ve yöneticilik yapma imkanını bana hazırladı.
Diplomat olarak, Türkiye'nin büyük
enerji projelerine atıldığı dönemde bu
projelerin diplomasisinde doğrudan
görev aldım. Bakü-Tiflis-Ceyhan ve
Şahdeniz-Erzurum boru hattı projelerini Türkiye adına ilk müzakere eden
devlet görevlisi oldum ve bu projelerin
gerçekleşmesinde kariyerim boyunca
görevde bulundum. Bu alanda daha
sonra özel hayatımda da uluslararası danışmanlık ve yöneticilik yapma
imkanım oldu. İnşaat sektörü daha
sonra ve DİA Holding bünyesinde ilk
olarak doğrudan katıldığım bir alan
oldu. O zamana kadar inşaatı ilgilendiren projelere danışman olarak
katkılarım oluyordu. Tabiatıyla, kamu
görevlerim sırasında, o zamanların
yükselen gücü olarak inşaat sektörünün Türkiye'nin kalkınmasını ve
uluslararası piyasalardaki etkinliğine
yaptığı katkıları bilfiil yaşadım. Benim
diplomasi kariyerim, diplomasinin
ekonomik ve ticari boyut kazandığı
ve ülkemizin kalkınmasına doğrudan
küresel boyutta katkıda bulunduğu bir
döneme rastladı. Bunun yararlarını
Çok güzel ama zor bir soru. İnsanın
çok samimi olması lazım buna cevap
verebilmesi için. Öncelikle, kendi babam gibi iyi bir aile babası olmayı arzuladım hep. Onun bize olan yakınlığını,
muhabbetini evlatlarıma da yaşatabilmeyi istedim. Umarım başarmışımdır.
Eşim Ayça Bayar'la tam o yaşlarda
tanıştık ve birlikte bir hayat kurmayı
hayal ettik. Yıllar sonra onu da başardık. Meslek olarak belirli bir hedefim
yoktu. Pek çok genç gibi arayış içindeydim. O dönemin en gözde mesleği bankacılıktı. Ben ise daha farklı bir hayat
tahayyül ediyordum. Hem her şeyimizi
borçlu olduğumuz ülkemize dönüp hizmet etmek başlıca vatandaşlık göreviydi. Ama gönlümde daima kamu hizmeti
vardı. Ailemin hemen her ferdi devlete
hizmet etmişti. O hayalimi de gerçekleştirdim. Türkiye'nin daha güzel,
daha yaşanılası, dünyada daha saygın
ve etkili bir ülke olması her insan gibi
benim de hayatımı belirleyen hayallerdi. Hayatımızı nerde olursak olalım
bu ideale yöneltmek bir varlık sebebi.
Evlatlarımın da bu idrakle yetişmesi de
benim en büyük hayalim.
Başkan Clinton’ un
Türkiye’ye resmi ziyareti
Kasım 1999
20 DİAlog
DİA Holding ile hikayenizin nasıl başladığını anlatabilir misiniz?
Murat Çeçen Beyi ve ailesini yakın-
dan tanıyordum. Esasen muhterem
Babaları İbrahim Çeçen Bey’i uzun
yıllardır tanıyor ve kendisinin ülkemize hizmetlerini yakından biliyordum.
İçtaş ve İC Holding'in başarılarını takdirle takip ediyordum. Murat Çeçen'le
arkadaşlığımız çerçevesinde DİA'yı
tanıma zevkine nail oldum. Hasan
Gozal Bey'in de ailesini ve faaliyetlerini Azerbaycan ile olan yakınlığımdan
dolayı iyi biliyordum. Her iki genç
insanın ailelerinden tevarüs ettikleri
değerler ve prensipler zemininde
gerçekleştirdikleri başarılar hakikaten göz kamaştırıcı. Murat Çeçen Bey,
özellikle Bilkent Hastanesi projesiyle
birlikte ortaklar olarak vizyonlarını
ve DİA'nın geleceğine ilişkin düşüncelerini benimle paylaşma nezaketini
gösterdi ve birikimlerimle kendilerine katkıda bulunmamdan memnun
olacaklarını ifade etti. DİA, benim
Türkiye'nin geleceğinde görmek
arzusunda olduğum tarzda, genç
ruhlu, küresel vizyonu olan, inovasyon
arayışı içinde, gerçekçi ve çalışkan bir
yapı arz ediyordu. Teklifini zevkle ve
onurla kabul ettim. Naçizane de olsa
bu hikayenin başarısı için çaba sarf
etmekten hakikaten zevk alıyorum.
Dünya çapında önemli işlere imza atan
bir şirketin Yönetim Kurulu’nda olmak
size neler hissettiriyor?
Gurur veriyor. Son derece pozitif
düşünceli, gerçekçi ve vizyoner bir
yapısı var DİA'nın. Kurumsallaşma
aşamasında olması önemli bir geçiş
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı
Anlaşması İmza Töreni Kasım 1999
(Aliyev, Clinton, Demirel, Ecevit, Bayar)
ÖZEL RÖPORTAJ
dönemi. Bugüne kadar gerçekleştirdiği başarılar ve bu başarıların altında
yatan düşünce yapısı gerçekten göz
kamaştırıcı. Azerbaycan'da gerçekleştirilen işler, rekabetin yoğun olduğu
bir dönemde gurur verici. Bugün hangi
uluslararası mimari veya dizayn dergisini açsanız, internette hangi dizayn
sitesine girseniz DİA'nın başardığı işler
birer başarı modeli olarak sergileniyor. Çok genç bir firma için küçümsenmeyecek bir mesafe kaydedilmiş.
Bilkent Hastanesi gibi, dünya çapında
bir projenin geldiği aşama da bu birikimin bir neticesi. Böylesine büyük ve
önemli bir projenin gerçekleştirilmesi
her alanda entegre ve süratli hareket
edebilen bir yapı gerektiriyor. DİA,
bugüne kadar olduğu gibi, bu projeyi
de öngörülen zamandan önce bitirebilecek kabiliyette ve beceride bir şirket
olduğunu kanıtlayacaktır.
DİA Holding projelerinden sizi en çok
etkileyeni hangisi oldu? Neden?
Daha önce de bahsettiğim gibi,
Bakü'de gerçekleştirdikleri Heydar Aliyev Merkezi ve Flame Towers projelerinin muhteşem görüntüleri karşısında
hayran kalmamak mümkün değil.
DİA'nın işçisinden yöneticilerine kadar
herkesi bu muazzam başarıları nedeniyle kalpten tebrik ederim. Ne kadar
DİA Holding’in daha başarılı işlere
imza atması için planlarınız nelerdir?
Bu her şeyden önce kurucu ortakların
vizyonları ve hayalleriyle ilgili bir konu.
DİA'yı konsept ve fiziksel olarak var
eden onlar. Bu konuda belirledikleri
istikamet doğru ve isabetli. DİA'nın artı
değeri, İC örneğinde olduğu gibi, farklı
alanlarda teknolojiyi ve işletme sanatını
iyi değerlendiren, yatırımcı ve işletmeci
vasıflarını da ön plana çıkaran bir profile sahip olması önemli bir özellik. Şimdi
önümüzdeki en önemli meydan okuma
Bilkent Hastanesi Projesi'ni başarıyla
gerçekleştirmek. Bu model, bundan
sonraki gelişim süreçlerini ve ilerdeki
başarıları da doğrudan etkileyecek büyüklükte ve önemde. Geçen yıl dünyanın
en büyük inşaat şirketleri arasında yer
alan DİA'nın bu vasfını artarak sürdüreceğini görebiliyorum.
gurur duysalar azdır. Bu projeler dahi
DİA'nın vizyonu hakkında bilgi vermeye
yeterlidir. Daha nicelerinin gerçekleşmesini diliyorum.
DİA Holding’in en büyük projelerinin
yükseldiği Bakü’ye gittiğinizde ve devasa projelerinizi gördüğünüzde neler
hissediyorsunuz?
Öncelikle, kardeş Azerbaycan'ın 90'ların başındaki çetin günlerini yaşayan
biri olarak, ülkenin bugün eriştiği
görkemli seviyeyi müşahade etmekten hem hayranlık duydum, hem de
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın son Bakü Ziyareti
Mehmet Ali Bayar Bakü Büyükelçiliği Maslahatgüzarıyken
15 Nisan 1993
kendisini fahri bir Azerbaycanlı olarak
gören birisi olarak mutlu oldum. Merhum Heydar Aliyev'in dirayetli liderliği
ve Sayın İlham Aliyev'in sürdürdüğü
siyasetler neticesinde çok büyük
işler başarılmıştır. Azerbaycan bugün
dünyada tanınan ve köklü kültürünün
üzerine önemli bir siyasal saygınlık
kazanan bir ülke haline gelmiştir.
Bakü'ye beş yıl arayla gidildiğinde her
defasında yaşanan gelişmeler insanı şaşkınlığa uğratıyor. Ben Flame
Towers'ı inşa halinde görmüş, böyle bir
projenin bırakın gerçekleştirilmesini,
hayal dahi edilmesinin büyük bir mesele olduğunu ve takdire şayan olduğunu
düşünmüştüm, daha kimler tarafından
yapıldığını bilmeden. Bilahare, Heydar
Aliyev Merkezi, estetik, teknoloji, kültür
ve kararlılığın muhteşem bir bileşkesi
olarak ortaya çıktı. Zaha Hadid gibi bir
dünya devinin bu projeye gönül vermiş
olması vizyonun doğruluğunun ispatıdır. Yenilik, değişim, farklılık, cesaret
ve küresel kültür bileşkesi. Projelerimizi başkalarından ayıran ve ayrıcalıklı
kılan unsurlar sanırım bunlar.
Bir inşaat firmasının Yönetim
Kurulu'nda olarak firmanızın üstlendiği projelerin tamamlandığını görünce
neler hissediyorsunuz?
Ben altı aydır DİA bünyesinde görev
yapıyorum, bu kısa sürede Heydar Aliyev Merkezi'nin tamamlanmasına şahit
oldum, Flame Towers da neredeyse
hazır. Tabiatıyla benim hissettiklerim
bu eserleri gerçekleştirenlerin hissettiklerinden farklı. Asıl gurur ve heyecan onların hakkı. Ama, bu kadar kısa
sürede bile, insan hem gurur duyuyor,
hem de insan aklının ve azminin başarıları karşısında dünyanın geleceğine
ilişkin umutları güçleniyor.
Başkan Clinton’ un
Türkiye’ye resmi ziyareti
Kasım 1999
DİAlog 21
GELECEK İÇİN
EĞİTİM İÇİN HIZ KESMİYORLAR
IC İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI
IC İbrahim Çeçen Vakfı yaptığı etkinlikler ve
gerçekleştirdiği projeler ile, 2012 yılını da yoğun geçirdi.
Yeni ve bursu devam eden eski bursiyerleri ile birlikte,
2013'te öğrenci sayısı toplam 609 kişi oldu.
IC Vakfı 9 bine yaklaşan mezunlarıyla koskocaman bir aile.
I
C İbrahim Çeçen Vakfı ve Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi işbirliği ile Antalya Belek’teki IC Hotels
Santai’de gerçekleştirilen "3. Akademik Gelişim Semineri" açılışına
IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı
ve vakfın kurucusu İbrahim Çeçen,
Rektör Prof. Dr. İrfan Aslan, Rektör
Yardımcıları Prof. Dr. Telat Yanık,
Prof. Dr. Fahri Bayıroğlu, Prof. Dr.
Mehmet Biber, IC Vakfı Müdürü Dr.
Meral Dinçer, akademisyenler ve idari
personel katıldı.
Organizasyon dolayısıyla yurtdışından
davet edilen dört üniversitenin akademisyenleri Bulgaristan Prof. Assen
Zlatarov Üniversitesi, Bulgaristan The
State University of Library Studies and
Information Technology Üniversitesi,
Çuvaş Cumhuriyeti’nden Chuvash
State Üniversitesi, Polonya The Main
School of Fire Service Üniversitesi
rektör ve yöneticileri açılışta yer aldı.
22 DİAlog
Üniversitelerle AİÇÜ arasında ikili
anlaşma imzalandı.
Açılışta konuşan Rektör ASLAN,
beş yıl önce devletin ve eğitim
gönüllüsü, değerli iş adamı Sayın
İbrahim Çeçen’in büyük katkılarıyla
temelleri atılan Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi’nin kısa zamanda büyük
bir gelişme gösterdiğini belirtti.
Üniversitelerin bulundukları şehirlere çok önemli katkılar yaptığını
belirten Prof. Dr. İrfan Aslan, görevlerinin sadece öğrenci ve akademisyen yetiştirmek olmadığını söyledi.
Halkla beraber hareket ederek şehri
kalkındırmaları gerektiğini kaydeden Rektör, “Hepinizin bildiği gibi
üniversiteler, her türlü dilin, ırkın,
mezhebin, insanın ve insanların bir
arada işbirliği yaptığı kurumlardır.
Üniversiteler sadece ve sadece öğrenci ve akademisyen yetiştiren yerler
değildir. Üniversiteler bulundukları
yerlerin ekonomik, sosyal ve kültürel
yapısını değiştiren yerlerdir, halktan
ayrı değildir. Halkla beraber halkı
daha da yukarı seviyeye yükselten
kurumlardır. Halkın ekonomik sosyal
ve sosyolojik seviyesinin daha da yükselmesinde ana etmenlerin yer aldığı
kurumlardır” dedi.
Seminerde konuşan IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve IC Vakfı kurucusu İbrahim Çeçen, Ağrı’dan gelen
üniversite akademisyenlerini otelinde
ağırlamaktan ve onlarla tanışmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade
ederek sözlerine başladı.
Yaptıkları turizm yatırımlarına değinen Çeçen, “Turgut Özal’ın turizm
sektörüne açtığı yoldan biz de yürüyerek bu oteli kurduk. 1983’te 380
milyon dolar olan turizm geliri, bugün
25 milyar dolara ulaşmış durumdadır.
GELECEK İÇİN
Ben de ilk kez kendime ait bir yatırım
yaptım. On yıl önce Türkiye’deki ilk
on firma arasındaydık. Bugün otel
kapasitemizi 3 bin yatağa çıkardık.
Bu yatırımla ilk beş firma arasına girmiştik. Bunu bu ülkedeki her alanda
yapılan hızlı gelişmeyi göstermek için
anlatıyorum. Ben Ağrı’da doğdum,
Antalya’da doyuyorum. Bunun için
Antalya benim için önemli. Havalimanında dört bin kişi çalıştırıyoruz.
Sizleri de benim için çok önemli olan
bu kentte ve turizm sektöründe ilk
yatırımım olan bu tesiste ağırlamaktan dolayı çok mutluyum” dedi. Çeçen
ayrıca, öğrenimi boyunca çok sıkıntı
çektiğini ve çok zor şartlar altında
eğitimini tamamladığını, varlıklı olduktan sonra da kendisi gibi eğitimde
sıkıntı çekenlere destek olmak amacıyla eğitim konusuna büyük önem
verdiğini dile getirdi.
İbrahim Çeçen, “Okurken birçok
sıkıntı çekmiş bir insanım. Belirli
bir konuma geldikten sonra eğitime
yatırım yapmayı hedefledim. Bugüne
kadar olduğu gibi bundan sonra da
IC Vakfı olarak üniversitemizin her
zaman destekçisi olacağız. Benden
sonra da çocuklarım bu anlayışı
devam ettirecek. Vakfımız üniversitenin her türlü tanıtımı için gerekenleri artırarak sürdürecek, özellikle
yurtdışındaki yabancı üniversitelerle
işbirliği yapılması ve karşılıklı protokollerin imzalanması konusunda da
destek verecektir.
Üniversite için yaptığım yatırımın
ne kadar emin ellerde olduğunu
görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Evet, biz Ağrı’da üniversite için çok
güzel binalar yaptık, ancak bu binalar
misyonuna hizmet etmiyorsa hiçbir
anlamı kalmaz. Haziran’da üniversiteye geldiğimde gördüklerim beni
çok etkiledi ve yaptığım işin ne kadar
doğru insanların elinde olduğunu gördüm. Sayın Rektörüme ve beraberinde
emek veren tüm ekibine, idarecilerine, personele de ayrı ayrı teşekkür
ediyorum” dedi.
Doğduğu yer olan Ağrı’nın kendisi
için çok önemli olduğunun altını çizen
Çeçen, Ağrı’nın kalkınmasına destek
verme amacının da olduğununun ve
üniversite sayesinde Ağrı’da olumlu değişimler yaşandığını belirtti.
Üniversiteye ve özellikle de akademisyenlere Vakıf tarafından her türlü
desteğin verileceğini bir kez daha
hatırlatan Çeçen, “Vakıf olarak akademisyenlerin gelişmeleri konusunda
daha fazla hizmet etmemiz gerektiğini
düşünüyorum. Size her türlü desteği vereceğiz. Ama sizlerden ricam
Ağrı’nın kalkınması ve gelişmesi için
kadroların kalıcı olmasıni sağlamanız.
Biz size her türlü desteği vereceğiz,
lütfen siz de Ağrı’yı sahiplenin, kalkınmasına katkı sağlayın” sözleriyle
konuşmasını tamamladı.
Seminerde Akdeniz Üniversitesi
Sürekli Eğitim Merkezi, akademisyenlere çeşitli seminerler verdi.
IC Vakfı, 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında bursiyer üniversite öğrencilerini
başarılarından dolayı ödüllendirdi.
“Okurken birçok sıkıntı
çekmiş bir insanım.
Belirli bir konuma
geldikten sonra eğitime
yatırım yapmayı hedefledim.
Bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da IC Vakfı
olarak üniversitemizin her
zaman destekçisi olacağız.”
Vakfın yıl boyu gerçekleştirdiği diğer
aktiviteler şöyle:
- IC Vakfı ile Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi arasında imzalanan
protokol gereği, üniversite akademisyenlerinin hazırladıkları eserler
Üniversite yayını olarak kitap haline
getirilecek. Bu kapsamda Doç. Dr.
Yusuf Çetin’in, “Tarihi Kalıntıları ve
Kültürel Değerleri ile Ağrı”, Yrd. Doç.
Dr. Nazım Kartal’ın “Türkiye’de İl
Özel İdareleri” ve Yrd. Doç. Dr. Aysun
Doğutaş ve Dr. Cemil Doğutaş’ın
“Erken Psikososyal Müdahale ve
Düzenlemelerle Okullarda Şiddetin
Önlenmesi” çalışmaları IC Vakfımız
desteğiyle Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını olarak basıldı.
- İbrahim Çeçen Vakfı’ndan Patnos
Gençali İlköğretim Okulu Anasınıfı
öğrencilerine oyuncak yardımı yapıldı.
- AİÇÜ Sürekli Eğitim Merkezi ve
İbrahim Çeçen Vakfı işbirliğiyle açılan
Patnos Tıbbi Sekreterlik ve Doküman-
tasyon Kursu başarıyla tamamlandı.
Programa katılan kursiyerlere sertifikaları dağıtıldı.
- İbrahim Çeçen Vakfı tarafından
uluslararası bilimsel dergilerde makaleleri yayımlanan akademisyenlere
kriterlere ve makale sayılarına göre
farklı oranlarda teşvik ödülleri verildi. İbrahim Çeçen Vakfı tarafından
düzenlenen “Ağrı İçin Bir Fikrim Var
Yarışması" ile Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi akademisyenlerinin,
Ağrı İli için neler yapılması gerektiği konusunda çözüm üretebilen
projeler yaratarak, Ağrı’ya ve bölge
kalkınmasına katkı sağlayabilecek
araştırmalar yapmaları hedeflenmiştir. Yarışmaya katılan projelerden sorunları dile getirilmesi değil,
var olan sorunlara çözüm yollarının
gösterilmesi, eksikliklerin giderilmesi ve somut önerilerde bulunulması
istenmiştir. Araştırmaların uygulamaya yönelik ve karar vericilere ve
uygulayıcılara yol gösterici olabilmesi de değerlendirmede göz önüne
alınmıştır. Bu doğrultuda yarışmaya
katılan projeler, Sosyal Bilimler ve
Fen ve Doğa Bilimleri kategorilerinde
ödüllendirildi.
Önümüzdeki dönemler için Vakıf, eğitim odaklı uluslararası projeler içinde
yer almaya devam edecek.
Bursiyerler ile iletişim, Ankara ve
Ağrı’da düzenlenecek çeşitli seminerler ve buluşma toplantıları ile artarak
sürecek. Hızla sayıları artan IC Vakfı
Gönüllüleri ve IC Mentorları, bu amacın en büyük destekçileri.
Vakıf, Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi’nin, uluslararası standartlarda, kısa zamandaki ilerleyişini
de desteklemeye devam edecek.
Kariyer günleri, basın görevlilerinin üniversiteye davet edilmesi ve
benzer etkinlikler, uluslararası spor
turnuvaları, çeşitli alanlarda başarılı
öğrencilere, bilimsel çalışmalarda
bulunan veya kitap yayınlamak isteyen akademisyenlere teşvikler, Üniversite ve/veya Milli Eğitim Bakanlığı
ile ortak yürütülecek, yaratıcılığı ve
üretkenliği arttırmaya yönelik çeşitli
yarışmalar, bu hedeflerden bazıları.
IC Vakfı'nın en değerli vazifesi, eğitim
alanında çalışmalarını artırarak,
Türkiye'ye hizmet vermeye devam
etmektir.
DİAlog 23
SİZDEN GELENLER
MİMARİ VE BİLİM
KURGU EDEBİYATI ÜZERİNE
Bir insanın hayalini kurduğu yapıyı bir başkasının
zihninde tekrar yaratılması ve yapılan o şehrin, köprünün
ve kulenin gözler kapalı olduğunda dahi hatırlanması;
kurmaca bir yazın eserinin sayfalarında gezinmekten
ziyade o yapıyı okuyucunun zihnine inşa etmek değil midir?
da sarkıt ve dikitlerle sarılmış yüce
konaklar!
NİHAL YÜKSEL
DİA HOLDİNG
PROJE FİNANSMAN VE
KREDİLER YETKİLİSİ
H
eybetli dağın zirvesine kurulmuş, yüksek kuleleri güneş ve
ay altında parlayan beyaz şehirler; çağlayanlar ayaklarına dolanmış
kristal köprüler; kelebek kanatlardan
yelkeni rüzgarla şişmiş seyir halindeki gemiler; mağraların derinlerinde
karanlığın hüküm sürdüğü topraklar-
24 DİAlog
Platon’dan başlayarak Francis Bacon,
Thomas Moore, Jules Verne, Ursula K.
Le Quin, Isaac Asimov ve Tolkein’e kadar insanoğlu “Ütopyalar” yaratma ve
kurgulanmış çevreler hakkında yazma
konusunda kendini bir türlü dizginleyememiş. Günümüzde bilim kurgu ve
alt türevlerinin yarattığı uzay ütopyası,
gelecek ütopyası, bilim kurgu ütopyası, fantastik dünya (kaçış edebiyatı
ütopyası) derken edebiyatta “yeryüzü
cenneti” diye tabir edilen ütopyalar
hayal gücünün sınırlarını oldukça zorlamakta. Bu durumda gerçek üstü hikayeyi bize gerçekmiş gibi hissettiren
ve bu hikaye bir yerlerde bir zamanlar
yaşandı veya yaşanacak dedirten hangi
güçtür, hiç düşündünüz mü?
Bilimkurgu ve alt türleri zaman algısı
yaratmak için önce bir mekan yarat-
mak, kurguyu ise bu mekana yerleştirmek yani hikayeyi fiziki olarak tanımlamak durumunda. Oluşturulan yapay
çevrenin en büyük aktörleri; hikayeyi
en iyi anlatan ve yazarın hayal gücüne
bağlı olarak zenginleşen ya da kısırlaşan birbirine entegre coğrafyalar ve
şehirlerdir ki; böylesi bir ortamda baş
döndürücü bir sonsuz mimari ihtimaller dizisi karşımıza çıkıyor.
Mimarinin tasviri hikayeyi yapaylıktan gerçeğe taşıyan bir dönüştürücü.
Yazar, bir mimar olmamakla birlikte
sahip olduğu algı yeteneği ve estetikle
çevresindeki yapıları yorumlayarak
eserine taşıyor. Öyle ki; iyi projekte
edilmiş, sağlam bir zeminde süren
hikayenin gerçeklik algısı çok daha
kuvvetli olduğu şüphe götürmez bir
gerçek. Böylece düşsel dünyalar
yaratabilme becerisine sahip insanoğlu, zihninde hayal ederek oluşturduğu
mimarlık ürünlerini okuyucusunun
SİZDEN GELENLER
zihninde de vücut bulmasını sağlıyor.
Babil Kulesi efsanesindeki yapıyı ahşap bir tuvale resmetmiş olan
Flaman Ressam Brueghel’in Babil
Kulesi tasviri, Louise Weiss Binası’na
ilham vermemiş midir? (1999’dan beri
Avrupa Birliği Parlamentosu resmi
toplanma yeri olarak kullanılıyor).
20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşından sonra seri üretim ve makineleşme kavramları bilim kurgu yazınında H.George Wells, Aldous Huxley,
Ray Bradbury, J.G. Ballard gibi ustaları yetiştirirken, mimarinin de düşsel
konjektörü takip etmesi kaçınılmazdı.
Hi-Tech akımının ilk temsilcilerinden
Richard Rogers’ın kentleşme olgusuna yönelik politik söylemleri Llyods
Binası ile vücut bulurken, kamusal
alanların yeniden yorumlanması yaklaşımı ile gelecek ütopyası yazını fiziki
dünyada vücut bulmuş oldu. Tabii ki
Norman Foster’ın HSBC Binasını da
unutmamak gerek.
Akılcı Mimari’nin en önemli kuramcılarından olan Walter Gropius, “Teknik güçlüklere aldırmaksızın fantezi
içinde inşa edin. Daima insanoğlunun
düzenleme gücüne ayak uyduran
tekniğe kıyasla fantezi çok daha
önemlidir” derken mimari ütopya veya
düşsel ütopyaya bir övgü sergilemiyor
muydu?
Fransız Devrimi ile düşünsel ortam
hızla gelişirken bir başka ütopya
yazarı J. J. Rousseau açıkça sade ve
yalın yaşamlara dönüşü öneriyor ve
insanlar arasındaki eşitsizliğin ancak
bu şekilde sona erebileceğini anlatıyordu. Rousseau’nun anlattıkları
sadece sosyal ve siyasal bilimler için
değil aynı zamanda mimarlık ürünlerini de etkiledi. Ledoux’un Chaux İdeal
Kenti ve Boulee’in Newton Kenofatı
çalışmaları o dönemde teknolojik olarak gerçekleştirilemeyecek silindirik
yapıları içeriyordu. Üstelik bu yapılar aynı zamanda Thomas Moore’un
Ütopya’sı, Campanella’nın Güneş
Ülkesi ve Bacon’ın Yeni Atlantis’inde
tasvir edilen şehirler ve yapılardan
ilham almıştı.
de yer aldı. Kule’nin hemen yanında
bir kule daha olması ve aslında iki
kuleden oluşması, o dönemde King
Edward’s School’da okuyan J. R. R.
Tolkein için ilham kaynağı olmuştu.
Kule görüldüğü gibi bir köşeli ve bir
silindirik iki kulenin sırt sırta vermesinden oluşuyordu. Tolkein, köşeli
yapıyı Isengard için silindirik yapıyı ise
Kara Kule için kullandı.
Bu durumda her kim Tolkein’in Ayrık
Vadisi’ne, Minas Tirith’ine, Thomas
Moore’un Ütopya’sına, Bacon’ın Yeni
Atlantis’ine kurmaca derse; aynı
Zihinlere atılan bir
görüntü köklenip,
gelecekte, bir şekilde,
gerçeğe dönüşme
ihtimaline bürünen bir
fikir tohumu olamaz mı?
şekilde Richard Rogers’ın Llyods
Binası’na, Normen Foster’ın HSBC
Binası’na ve hatta Leonardo Da
Vinci’nin Haliç Köprüsü’ne de kurmaca demeli.
Şimdi esas soruyu sorma zamanı:
Mimari mi Bilim Kurgudan yoksa
Bilim Kurgu mu Mimariden ilham
alıyor?
Bir anlığına Flame Towers’ı dizayn
ettiğinizi, statiğini hesapladığınızı,
personelini işe aldığınızı, teminat
mektubunu verdiğinizi, inşa ettiğinizi,
satın almasını yaptığınızı, şantiyede
öğle yemeği yediğinizi unutun…
Gözlerinizi kapatıp “Alev Kuleleri’nin”
cephesindeki cam ve çelik konstrüksüyonu çekip çıkarın ve kutsal bir
ateşle kaplanmış, heybetli üç devasa
alev hayal edin…
Kapısında eli nasır tutmuş savaşçıların nöbet beklediği, parlak zırhlara kızıl-sıcak gölgelerin düştüğü,
bulutlara değen zirvesinden üç bucağı
gözleyip gözeterek Bakü’yü korumak
için her daim alev alev yanan bu üç
muhteşem kuleyi düşünün…
Öyle alevler ki bunlar; cesaret, güç ve
onurdan tutuşmuş olsunlar… Hazar
Denizi’ne düşen gölgeleri ile düşmanlara korku dostlara güven versinler…
Sizce de Alev Kuleleri kendisi
için yazılmış bir hikayeyi hak
etmiyor mu?
Birmingham’da bulunan Perrott’s
Folly Kulesi ya da bilinen adıyla
“Perrott’un divaneliği”; 29 m yüksekliğinde olup tuhaf mimarisiyle son
dönemlerin en fenomen kitap serisin-
DİAlog 25
İŞ ORTAKLARIMIZ
LEVENT ÇETİNOR VE HUNBERK KANIBELLİ
"DİA HOLDING ÜLKEMİZİN
GURUR KAYNAĞI"
Heydar Aliyev Merkezi Projesi'nde taşeron firmalarımız
LİMİT İNŞAAT adına Firma Ortağı ve Genel Müdürü
Mak. Y. Müh. A. Levent Çetinor ile KONİ KÜRE adına
Firma Ortağı ve Genel Müdürü İnş. Müh. Hunberk
Kanıbelli sorularımızı yanıtladı?
çelik çatı ve cephe kaplamaları yapılmasıdır. (Hava alanları, fabrika binaları vs..) Bu projede her iki firmanın
geçmiş tecrübeleri ve uzman ekipleri
bir araya getirilmiştir.
D
İA Holding ile yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Firmamız Limit İnşaat ve Mümessillik Ltd. Heydar Aliyev Merkezi
Projesi’nde, Çatı Su ve Isı Yalıtımı ile
Yalıtımı ve Dış Kabuğu Taşıyıcı Çelik
Elemanların İmalat ve Montaj işlerini,
Koni Küre firması ile işbirliği içinde
üstlenmiştir. Firmalarımız daha sonra
Dış GRP Kabuk ve GRC kaplamaların
montajı işini de üstlenerek bu etkileyici ve önemli projenin yalıtım işinin
yanı sıra etkileyici dış görünümünün
belirlenmesinde de önemli bir rol
üstlenmiştir.
Firmadaki görevinizden bahsedebilir
misiniz?
Limit İnşaat, 1988 yılında kurulmuş
bir mühendislik firmasıdır. Ana iş
konusu her tür bina inşaatları, çatı ve
cephe kaplamaları, su ve ısı izolasyonları, geçirimsizlik tesis edilmesidir. (Hava alanları, fabrika binaları,
metro ve tüneller, göletler, arıtma ve
katı atık depolama tesisleri vs..) Bu
projede işbirliği yaptığımız Koni Küre
firması ise 1995 yılında kurulmuştur.
Ana iş konusu bina inşaatları ve özel
26 DİAlog
Limit kurulduğu tarihten bu
yana özellikle izolasyon alanında
Türkiye’de önemli ilkleri gerçekleştirmiştir. İlk su arıtma tesisi HDPE
kaplaması, ilk katı atık depolama
tesisi projelendirilmesi ve inşaatı ile
zemin kaplamalarının yapılması gibi
ilklerimiz var. Önemli projelerimiz
arasında Antalya Hava Limanı, HYUNDAI ve TOYOTASA Otomobil Fabrikaları çatıları sayılabilir. Limit yurt dışında, Libya, Cezayir, Mısır, Bulgaristan,
Böyle dünya ölçeğinde ileri
gelen mimarların
projelerinin başarı ile
tamamlanması,
bizim gibi taşeron
firmaların da ufkunu
genişletecek ve
önünü açacaktır.
Azerbaycan ve Türkmenistan’da gölet
ve bina kaplamaları uygulamaları
tamamlamıştır. Mısır’da gerçekleştirdiğimiz önemli uygulama, İskenderiye Kütüphanesi’nin 13 m Akdeniz
su seviyesinin altında kalan zemin
izolasyonunun yapılmasıdır.
Koni Küre’nin önemli referansları
arasında İstanbul Sabiha Gökçen Hava
Limanı Çatı Kaplamaları bulunmaktadır. Limit, izolasyon membranları
konusunda, dünyanın önde gelen
firmalarından İtalyan FLAG SpA. Firmasının temsilcisi ve uygulama firmasıdır. PVC , TPO, HDPE ve EPDM bazlı
su yalıtım uygulamaları 3,500,000 m2
üzerindedir. Koni Küre ise EMI firması temsilciliğindeki İtalyan kaplama
firması Riverclack’ın yetkili mühendislik ve uygulama ekibidir.
Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir?
Firmalarımız, bugüne kadar gerçekleştirdikleri işlerin tamamında bütün
detayları ve mühendislik hizmetlerini kendi yetiştirdikleri ekipleri ile
gerçekleştirmiş, projelerin hatasız
şekilde tamamlanabilmesi için pek
çok detayı yerinde çözerek arzu edilen
mükemmel sonuçlara ulaşmıştır.
Sektörünüzde başarılı olmanızın
püf noktalarını bizimle paylaşabilir
misiniz?
Başarılı olmamızın altında yatan en
önemli sebep, önce yaptığımız işlere
gönülden bağlı olmak, sonrasında
ise dünyadaki kendi konumuz ile
ilgili en yeni gelişmeleri ve en yeni
ürünleri takip ederek, ekiplerimizi
ve çalışma düzenimizi bu yeniliklere
uygun hale getirecek revizyonları
günü gününe yapabilmekten kaynaklanmaktadır.
DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz, bu işbirliği nasıl başladı?
DİA Holding ile çalışmamız bu proje
ile başlamıştır. Proje ile ilgilenmemiz,
detayların belirlenmesi ve tekliflerimizin hazırlanması 2009 yılında
başlamış, sözleşmemiz ise 2010 yılı
Şubat ayında imzalanmıştır.
İŞ ORTAKLARIMIZ
Bu çalışmayı detaylandırabilir misiniz?
Bu önemli projede yaklaşık 13,500
adet her biri bir diğerinden ayrı ebat
ve şekillerde kaset şeklindeki izolasyon panelleri PROTEM firması tarafından bizim isteklerimiz doğrultusunda
özel olarak dizayn edilip üretilen
CNC tezgahı kullanılarak Bakü’de
şantiye’de imal edilmiştir.
Her bir panelin köşe koordinatları
bilgisayara yüklenerek özel mıknatıslar vasıtası ile üretim için belirlenen
noktalar, bu önemli işin 2mm hassasiyetle üretilmesi konusunda bizim en
büyük yardımcımız olmuştur.
Yine bu proje kapsamında membran malzemelerin kaynağında özel
ultrasonik kaynak sistemi kullanılmıştır. Özel yapıştırıcı ile imal
edilen rondelalar membran malzeme
delinmeden üstten ses dalgaları
vasıtası ile kaynatılarak hazırlanarak
panellere bağlanmıştır. Bu sistemler
Azerbeycan’da ilk kez bizim tarafımızdan uygulanmıştır.
DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz?
DİA Holding, gerek Türkiye’deki, gerekse Azerbaycan’daki iki güçlü ortağı
ile her iki ülkedeki önemli projelere
imza atan büyük bir oluşumdur. Böyle
dünya ölçeğinde ileri gelen mimarların projelerinin başarı ile tamamlanması, bizim gibi taşeron firmaların da
ufkunu genişletecek ve önünü açacaktır. Bu nedenle DİA Holding bizim
için büyük önem taşımaktadır.
Heydar Aliyev Merkezinde gerçekleştirmiş olduğunuz işi değerlendirir misiniz?
Bu büyük proje, Discovery Kanalında (Discovery Channel) Daha Büyük
Yapılar (Build It Bigger) programında
yayınlanmıştır. (http://www.youtube.
com/watch?v=9gl0q_Didvo) Bu yayın
firmamız açısından önemli bir ilk
olma özelliğindedir.
Bu proje kapsamında yalıtım panelleri imalat ve montajını takiben dış
kabuğu taşıyacak boru ve bağlantı
çeliklerinin imalat ve montajları da
firmalarımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda bina üzerinde değişik kalınlıklarda ve her biri
özel çap/eğim/bükümde ve değişik
uzunluklarda yaklaşık 53.000 m boru
imal edilmiş, Bakü’ye sevk edilmiş
ve yerine monte edilmiştir. Öyle ki
bu 53.000 m borunun hiçbir tanesinin bir diğerinin yerine konabilmesi
mümkün değildir. Her bir boru tek tek
numaralanmış ve bu borular üzerinde
koordinatları bilgisayar ortamında
belirlenmiş yaklaşık 160.000 delik
delinmiştir. Bütün borular bir bir
yerlerine yerleştirilerek üzerlerine
dış kabuk bağlantıları için her biri
yaklaşık 25 değişik parçadan meydana gelen bağlantı çelikleri monte
edilmiştir. Her bir noktadaki bağlantı
detayının bir diğerinden farklı olması
nedeni ile, her noktada özel elemanlar üretilmiş ve proje üzerinden her
bir nokta için belirlenen malzemeler
tek tek eşleştirilerek sahaya sevk
edilmiştir. 70-75 m yükseklikte, rüzgar altında her bir noktada bu kadar
değişik parçadan meydana gelen
bağlantı çeliklerinin hatasız şekilde
montajının gerçekleşmesi ekiplerimizin bu projeye ne kadar gönülden
bağlanmış olduklarını gösteren
önemli bir işarettir. Firmalarımız, bu
boru ve bağlantı çeliklerinin imalat ve
montajını takiben, bu kez dış kabuk
GRP ve zemin ve geçiş zonundaki GRP
kaplamaların montajını üstlenmiştir.
Bu uygulama dış kabuk üreticisi firma
ve bizim dışımızda kalan diğer taşeron
firmalar ile koordinasyon şeklinde
sürdürülmüştür. Binanın nihai şeklini
alması için büyük gayret sarfedilmiş,
gün gün 16-17 ekip ile binanın hemen
her yerinde uygulamalar gerçekleştirilmiş. Değişik bölgelerden ayrı
zamanlarda yapılan uygulamalar
neticesi binada meydana gelen hareketler, kısmi oturmalar, gece gündüz sıcaklık farkı ile meydana gelen
uzama ve kısalmalar gibi nedenler
uygulamada öngörülemeyen zorluklar
yaratmış, ancak sonunda bina arzu
edildiği şekilde tamamlanmıştır. Aynı
zamanda Müze binası içindeki GRC
asma tavan panellerinin montajı işi de
tarafımızdan üstlenilmiş ve tamamlamıştır. Binanın iç kısmındaki bu uygulamada ise, havalandırma, elektrik
ve aydınlatma projeleri ile çakışmalar,
yer yer cephe ve cam kaplamalardaki
hareketli bölgeler nedeni ile sürekli
bağlantı detaylarının revizyonları
yapılmak zorunda kalınmıştır.
DİA Holding’in dünyanın en önemli
mimarlarından Zaha Hadid tarafından
dizayn edilmiş bu kadar kapsamlı ve
özel bir projeyi gerçekleştirmiş olması, ülkemizin için gurur duyulacak bir
başarıdır.
İnşaat alanında Türk firmalarının
dünya vitrinine daha başarılı işlerle
çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı?
İnşaat sektöründe gelecek özel yapıları ve konstrüksiyonları gerçekleştirebilmekte, kimsenin yapamadığını
yapabilmekte yatmaktadır. Özel mühendislik çözümleri üretmek, standartları sürekli daha yukarı taşımak,
ekiplerimizi en yeni ve en gelişmiş
inşaat malzeme ve metotları ile tanıştırmak Türk firmalarının vizyonunu
geliştirecek ve bu anlamda tamamlanan her yeni proje dünyadaki yerimizi
daha da sağlamlaştıracaktır.
Son sözünüz...
Bu projede yaklaşık 3 yıl süre
içerisinde yaşanan bütün zorluklar
iş tamamlandığında unutulmuş ve
yapılan işin büyük ölçeği ve önemi
göz önüne alındığında bizim için çok
önemli bir proje gerçekleştirilmiştir.
Bu nedenle gerek işverenimiz DİA
Holding’e gerekse bizimle birlikte
çalışan bütün taşeronlara ve özellikle
kendi ekiplerimize teşekkür etmek
isteriz.
DİAlog 27
İŞ ORTAKLARIMIZ
MELİH GÜN
"HEYDAR ALİYEV MERKEZİ BİZİM İÇİN
GELİŞTİRİCİ OLDU"
Sanset İkoor Yönetim Kurulu Başkanı Melih Gün,
Heydar Aliyev Merkezi'nin mimari olarak dünyada eşi
bulunmayan ve çağın en önemli projelerinden biri
olduğunu belirterek, "Bu projede üzerimize düşen
görevi başarı ile tamamlamanın mutluluğunu
duyuyoruz. Heydar Aliyev Merkezi projesinin, bizler için
çok geliştirici olduğunu vurgulamalıyız" dedi
ofis, kapı, mutfak ve otel tipi taahhüt
üretimleri yaptım. Bunun yanı sıra
2005 yılında faaliyete geçen ve ortaklarından biri olduğum Sanset İkoor
İnşaat ve Proje Taah. San. Tic. A.Ş’de
Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev
yapmaktayım.
Bize firmanızdan ve ürünlerinizden
bahsedebilir misiniz?
F
irmadaki görevinizden bahsedebilir misiniz?
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri
Ürünleri Tasarımı Bölümü'nden mezun
olduktan sonra 1951 yılından itibaren
kaliteli butik ev mobilyası sektöründe gelişen aile şirketi Gün Mobilya
yönetiminde, 1993 yılında Argeta Ltd.
Şti ile inşaat alanında anahtar teslimi
pojeler ile, 1994 yılında İkoor Mobilya İmalat Koordinasyon San. Tic.ve
A.Ş’yi kurarak 12.000 m² kapalı alanda
İkoor markası altında modern üretim
tekniklerini kullanarak genel mekan,
28 DİAlog
Sanset İkoor, tasarım, proje, taahhüt,
üretim ve tedarik konularında faaliyet
gösteren bir şirketler topluluğudur.
Sanset İkoor şirketleri, kuruluşlarından bu yana, yurt içi ve yurt dışında
pek çok otel, ofis, oditoryum, konferans salonları gibi prestijli ve başarılı
projelere imza atmıştır. Tüm teknik
personel, tesis ve ekipmanıyla, pek çok
anahtar teslim proje, müşteri memnuniyetinin gururuyla tamamlanmıştır.
Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir?
Öncelikle tasarım ve projelendirme.
Bu projelerin mühendislik ve denetimi
Sanset İkoor'un uzmanlık alanlarından
birisidir. Her türlü mimari, iç mimari
ve teknik altyapı projesi, detaycı ve ya-
ratıcı bir anlayışla hayat bulur. Temel
tasarım ilkelerinden ödün verilmeden müşteri beklentileri göz önüne
alınarak, akılcı ve optimum çalışmalar
yapılır. Bir projenin başarısının sadece
onu tasarlamaya değil aynı zamanda
yönetmeye ve denetlemeye bağlı olduğuna inanan Sanset İkoor, ele aldığı
bir projenin bütün evrelerinde uygulama öncesi ve sonrası denetlemeleri
ve kontrolleri yapar. Projeye göre
danışmanlık hizmetlerini de sürdüren
Sanset İkoor, özel projelerde de, konusunda uzman kuruluşlarla işbirliği
yapar. Sanset İkoor’u sektördeki diğer
firmalardan ayıran önemli bir özelliği
de, taahhüt yükümlülüklerini, sürelerine uyarak, her türlü inşaat, mimari, iç
mimari uygulamalar ve teknik altyapı
tesisatlarını anahtar teslim tamamlayan bir kuruluş olmasıdır. Sanset
İkoor bu ilkeler doğrultusunda kalite
standartları yüksek, disiplinli ve dinamik anlayışı ile kalıcı yapıtlar hayata
geçirmektedir.
Sektörünüzde başarılı olmanızın püf
noktalarını bizimle paylaşabilir misiniz?
Sanset İkoor, deneyimli kadroları,
İŞ ORTAKLARIMIZ
uygulama detayları, üretimindeki çözümleri ve titizliği ile yapılarda yüksek
kalite standartlarını sağlamak ve artırmak için araştırma geliştirmeyi kendisine ilke edinmiş, yenilikçi bir firmadır.
Sanset İkoor'un politikası, kişilerin ve
kuruluşların arayış ve gereksinimlerini, yaşam alanları ve ürün çeşitliliğini,
çağın hizmet ve kalite standartları dahilinde, en düşük maliyet, kayıp ve yanlışla, müşterilerinin koşulsuz tatmin
ve memnuniyetini sağlayacak kalitede,
tam zamanında kullanıma sunmaktır.
Çeşitli yaşam alışkanlıkları, çeşitli
zevkler ve farklı gereksinimler olduğu
gerçeği Sanset İkoor'un uzman bakış
açısının özetidir. İşlevsellik, estetik ve
sektördeki yüksek kalite standartlarında ürün tedariki, ele alınan projelerin
ana prensibini oluşturur. Mobilya, iç
mimari uygulamalar ve yapı malzemelerinin tedarikinde beklentileri iyi bilen
ve anlayan Sanset İkoor, bu konulardaki deneyimini müşteri memnuniyetine
dönüştürür.
DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz? Bu işbirliği nasıl başladı?
IC grubuyla 2000 yılından beri projelerinde çalışıyoruz. DİA ile ise çalışmalarımız 2009 yılında HAMP projesi ile
başladı ve pek çok diğer projelerinde
de bu çalışmalarımız karşılıklı memnuniyetle halen devam ediyor.
projede öncelikle oditoryum bölümünü
yapan ekibiz. Bu bölüm müthiş etkileyici organik formlardan oluşan ahşap
bir yapı olmanın yanısıra, akustik ve
statik çözümlemeler açısından da çok
özel bir proje. Biz tüm bu süreçlerden
sorumlu olarak çalıştık. Metal, ahşap,
akrilik, paslanmaz pek çok çeşitli malzemelerin kullanıldığı ve gerek teknik
çözümleme gerekse de yüksek kalite
standartların zorunlu olduğu bu projede bu bölüm dışında pek çok mekanda
da görevler üstlendik. Bu projenin
bizler için de çok geliştirici olduğunu
vurgulamalıyız.
Azerbaycan’da inşaat sektörünü değerlendirebilir misiniz?
Dünyanın en hızlı büyüme gerçekleştiren ülkelerinden biri olan Azerbaycan
son beş yılda büyük yol kat etmiştir.
Bu hızlı gelişme inşaat sektörünü de
olumlu yönde etkilemiş ve yatırımlar
hızla artmıştır. Uzun yıllardır Türkiye ile Azerbaycan arasında güven
ve uyum içinde sürdürülen ticari
ilişkiler, Bakü'de başlatılan yeni konut
projesi yatırımları, ayrıca Azerbaycan Devleti tarafından desteklenen
prestij projeleri Türkiye için büyük
fırsatlar sunmaktadır. Türk inşaat
firmaları da birçok başarılı projede
yer alarak Azerbaycan’ın yeni yüzünün
oluşmasına büyük katkı sağlamaktadır. Önümüzdeki dönemde de bu
gelişmelerin hızla devam edeceğini
ve Azerbaycan'ın gelişen önemli bir
ekonomi ve pazar olduğunu söylemek
mümkündür.
İnşaat alanında Türk firmalarının
dünya vitrinine daha başarılı işlerle çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı?
Türk firmalarının son yıllarda gerek
yurtiçi gerekse yurtdışı pek çok projede önemli roller üstlenmekte olduğu
bir gerçek. Bu projelerin çoğunda hız
ve fiyat konusunda önemli başarılar
elde ediliyor. Buradaki temel eksiklik
proje tasarım süreçlerinde ve proje
yönetim teknolojilerinde halen yetersiz
kalınabiliyor olunmasındadır. Dolayısıyla katma değer üretmek yönünde
bazı eksiklikler görülmektedir. Bu
projelerde genellikle mimari, tasarım, mühendislik ve denetim ayağında
genellikle Türk firmaları görmüyoruz.
Daha çok yüklenici tarafında Türk firmaları görüyoruz. Yaratıcı kişi sayılarının, iyi tasarımcıların, iyi teknik çözüm
üreticilerinin ve özellikle son yıllarda
gelişen BIM gibi uygulamalara hakim
nitelikli insan gücünün artırılması Türk
firmalarının dünyadaki başarılarını
daha da yüksek seviyelere getireceği
inancındayım.
DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz?
DİA Holding gerek Azebaycan gerekse de Türkiye’de, dönemin önemli
ve prestijli projelerini üstlenen ve
başarı ile tamamlayan bir müteahhit
ve yatırımcı grup. Dolayısıyla bu projelerde yer almak bizim için de hem
çok geliştirici hem de tanınırlığımızı
pekiştirmesi açısından çok değerli.
Ayrıca güvenilir lokomotif bir İşveren
olan DİA Holding, firmamızın araştırma geliştirmesine de önemli bir katkı
sağlamış ve ortak bir vizyon vermiştir.
Heydar Aliyev Merkezi’nde gerçekleştirmiş olduğunuz işi değerlendirir
misiniz?
Mimari olarak dünyada eşi bulunmayan ve çağın en önemli projelerinden
biri olan bu projede yer almanın
ayrıcalığını yaşıyor ve projede üzerimize düşen görevi başarı ile tamamlamanın mutluluğunu duyuyoruz. Biz bu
DİAlog 29
İŞ ORTAKLARIMIZ
ZEYNEP AKBAL
“BUGÜNLERE GELMEYİ
DİA HOLDING İLE BAŞARDIK”
Çok az sermaye ama fazlası ile ümit, heyecan ve
yüreklerinde başarısızlık korkusu ile kurdukları SASHA'nın
bugün beş yaşında olduğunu vurgulayan Firma Sahibi Zeynep Akbal, "Bugünlere gelmeyi DİA Holding’in
güvenerek bize sağladığı imkanlar ile başardık. Geldiğimiz
bu noktada, verdikleri destek ve duydukları güven için
saygıdağer işverenimize teşekkürlerimizi sunarız" dedi.
B
ize firmanızdan ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz?
SASHA genç ve dinamik bir mimarlık
firmasıdır. Beş yıl önce Bakü’de tek
bir projede sabit ahşap işleri yaparak
başlamış kısa sürede bir çok projede
yer almıştır. Bugün geldiği noktada
Türkiye, Bakü ve Rusya’da faaliyet-
30 DİAlog
lerine devam etmektedir. SASHA üst
düzey iç mekanlar tasarlamak için
mimarlar ve iç mimarlar ile çalışmaktadır. İç mekan tasarım projelerinde her açıdan destek sunmaktadır.
Ayrıca kapı, pencere, ahşap duvar
kaplamaları, mutfak, banyo dolapları,
giysi odaları gibi özel ahşap ürünler
de üretilmektedir. Hedefimiz müşterilerimiz için daha uzun yıllar değer
verilecek çekici mekanlar yaratmaktır. Müşterilerimiz için değer
yaratmak, beklentilerine kalite ve
istikrarla karşılık vermek ilk önceliğimizdir. Ürünlerimize sahip çıkmak
ve projelerin tamamlanması sonrasında müşterilerimizin yanında olmak
görevimizdir
Firmanızı, sektördeki diğer firmalardan ayıran özellikler nelerdir?
SASHA günümüzde ulaşılabilir en
yüksek kalitede malzemeleri kullanmaktadır. Ahşap üretim biriminde
kullanılan bütün ham maddeler ve
yarı mamüllü ürünler, alanlarında uzman uluslararası tedarikçiler tarafından sağlanmaktadır. Müşteri memnuniyeti odaklı, müşterilerimizin ihtiyaç
ve taleplerine en kısa zamanda, en
doğru şekilde cevap veren proaktif
bir anlayışla çalışırız. Hizmetlerimizi
zamanında ve söz verdiğimiz koşullarda sunar; müşterilerimize saygı, onur,
adalet, eşitlik ve nezaket kuralları
çerçevesinde yaklaşırız.
Sektörünüzde başarılı olmanızın
püf noktalarını bizimle paylaşabilir
misiniz?
Yolumu ve yönümü hiç değiştirmedim.
Ufkumu ve hedeflerimi genişlettim.
Profesyonel olarak yetkin olduğumuza
ve olacağımıza inandığımız alanlarda
hizmet vermeye özen gösteriyoruz.
SASHA, müşterilerini, işlerini kendisine emanet etmiş iş ortakları olarak
görerek; karşılıklı güven, sadakat ve
işbirliği ortamında bu değeri geliştirmek için var gücüyle çalışır. Tüm
İŞ ORTAKLARIMIZ
Türk yapı sektörü, Azerbaycan ile olan
ticari ilişkilerinde oldukça güçlü bir
pozisyonda. Bu noktada Azerbaycan
Türkiye için önemli bir pazar oluşturuyor. Türk şirketlerin Azerbaycan
ile ticaret yapması için bütün şartlar
müsait. Azerbaycan'da "yeni bir şehir"
kurulurken yatırım için Türk firmalarını buraya bekliyoruz.
İnşaat alanında Türk firmalarının
dünya vitrinine daha başarılı işlerle çıkabilmeleri için sizce neler yapılmalı?
ilişkilerimizde adilane, karşılıklı yarar
sağlamak amacıyla, iyi niyet ve anlayışla davranmak, yasalara ve ahlak
kurallarına daima uymak ilkemizdir.
DİA Holding ile ne zamandır çalışıyorsunuz? Bu işbirliği nasıl başladı?
DİA Holding ile 2008 yılından bu yana
çalışmaktayız. SASHA 2008 yılında
Yeşil Vadi projesi ahşap işleri ihalesini
almasıyla bu sektöre girmiş bir firma.
Çok az sermaye ama fazlası ile ümit,
heyecan ve yüreklerimizde başarısızlık
korkusu ile kurduğumuz SASHA bugün
beş yaşında. Bugünlere gelmeyi DİA
Holding’in güvenerek bize sağladığı
imkanlar ile başardık. Geldiğimiz bu
noktada, verdikleri destek ve duydukları güven için saygıdağer işverenimize
teşekkürlerimizi sunarız.
DİA Holding ile çalışmanın sizin açınızdan önemini anlatabilir misiniz?
İlk yıllarda küçük bir ekibimiz vardı.
Bugün ise yakın çalışma arkadaşlarım
ile beraber daha büyük projelerde yer
almanın heyecanını yaşıyoruz. Geriye
dönüp baktığımda hedeflerden birçoğunu yerine getirdiğimizi görmek, bize
güvenerek sorumluluk veren işverenimizin işin sonunda menun olduğunu
bilmek bizim en önemli kazanımımızdır.
Azerbaycan’da inşaat sektörünü değerlendirebilir misiniz?
Azerbaycan ekonomik olarak yükselen bir ülke. Buna orantılı olarak
inşaat alanında da hızlı bir büyüme
yaşanıyor. Azerbaycan'ın ithalat yaptığı ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Türkiye'nin coğrafi konumu inşaat
sektörünün rekabet gücünü artıran
faktörlerden sadece biridir. Uluslararası standarttaki hizmeti rakiplerden
daha uygun fiyatlarla sunabilmek,
yüksek müşteri memnuniyeti, güvenilir iş ortakları olmak, çok çeşitli
projelerde kazanılmış zengin uluslararası deneyim, çevre ülkelerdeki iş
ortamlarına aşinalık, nitelikli insan
gücü ve risk alma kapasitesi Türk
müteahhitlerini rekabette üstün kılan
diğer önemli özelliklerdir. Uluslararası
arenada Türk firmalarını önümüzdeki
dönemde zorlayacak en büyük sorun
ölçek sorunu gibi görünüyor. Batılı
rakipleri ile kıyaslandığında müteahhitlik firmalarının ölçekleri küçük
kalıyor maalesef. Uluslararası pazarda
daha güçlü rekabet edebilmek için bu
sorunu aşmak gerekiyor. Bunun da
yolu, şirket birleşmelerinden geçiyor.
Bu başarıldığı takdirde, uluslararası
müteahhitlik pazarında ülkemizin payının daha da artacağına inanıyorum.
Sektörün yeni ürün, uygulama yaklaşımlarını hayata geçirebilmesi kendi
içinde farklı iddia sahipleriyle işbirliği
ve güç birliği yapabilme kabiliyetinin
uluslararası rekabette belirleyici
olacağına inanıyorum.
DİAlog 31
ENERJİ
ENERJİDE YENİ DÜNYA DÜZENİ
1
İSMET TURAN
DİA HOLDING
ESTEPE ENERJİ ELEKTRİK
ÜRETİM A.Ş. DİREKTÖRÜ
850 yılında dünyada tüketilen
toplam enerjinin yaklaşık yüzde
sekseni odun, yüzde yirmisi ise
kömürden oluşmaktaydı. Daha sonraki
yıllarda odunun payı düşmeye, kömürün payı ise artmaya başlamıştır. Bu
dönem, kömürün odunun yerini almak
için onunla rekabete girdiği dönemdir.
Her iki yakıt kullanımı oranı birbirini
1881 yılında kesmektedir. Yani bu yılda
odun ve kömürün payları yüzde ellide
eşitlenmiştir. Dolayısıyla bu tarihe kadarki zaman dilimi “Odun Çağı” olarak
adlandırılmaktadır.
Bu tarihten sonra kömür kullanımının,
1913 yılında yüzde yetmişler civarında zirveye eriştikten sonra düşüşe
32 DİAlog
Petrol, izleyen yıllarda payını artırarak,
1973’te zirveye yerleşmiş, daha sonra
doğal gazla rekabete girerek düşmeye başlamıştır. Doğal gazın, önce
kömürün sonra da petrolün eğrilerini
keserek üstünlüğünü ilan etmesi beklenirken, 2000 yılında doğal gaz ilk kez
kömür eğrisini yüzde 22-23 düzeyinde
kesmiş, ancak sonrasında beklenilen
gerçekleşmemiştir. Kömür 2000 yılından beri tekrar yükselişe geçmiştir.
2, doğal gazda ise 4 tür, dolayısıyla bu
evolüsyonda karbon oranı azalırken
hidrojen oranı sürekli olarak artmaktadır. Yakıttaki hidrojen arttıkça, yani
yakıt katıdan sıvıya, sıvıdan gaza doğru
evrildikçe, taşıma, depolama ve kullanım açısından daha kolay ve pratik
hale gelmektedir. Bu evrimleşmedeki
diğer değişim etkinlik ve verimlilikteki artışlardır. Hidrojen oranı, ısıl ve
kalori değeriyle doğru orantılı olarak
artmakta, yakıt daha “kaliteli” hale
gelmektedir. Üçüncü değişim ise,
karbonun “kirli”, hidrojenin ise “temiz”
olması nedeniyle yakıtın daha çevre
dostu hale gelmesidir. ”Decarbonization” olarak adlandırılan bu kimyasal
değişim, doğal gazdan sonra hidrojence daha zengin bir yakıta doğru
evrimleşeceğini göstermektedir, bu da
düşük ya da sıfır emisyonlu “Hidrojen
Çağı” olacaktır. Dolayısıyla, enerji kaynakları arasındaki yer değişimi evrimin
temelinde, insan yaşamının etkinliğini
arttırma ve yaşam kalitesini yükseltme
çabasının olduğu görülmektedir.
Enerji yakıtlarının neden birbirleriyle yer değiştirdiği, kömürün neden
oduna, petrolün kömüre, doğal gazın
da petrole tercih edildiği incelendiğinde çok basit bir kimyasal oran olan
akaryakıt içindeki H/C oranı karşımıza
çıkmaktadır. Bu oran; odunda 0,1
iken, kömürde 1 civarında, petrolde
Bu noktada asıl vurgulanması gereken, bir yakıttan diğerine geçişin
zamanlamasıdır. Yakıt geçişleri
engellenememektedir, ancak yeni
yakıtın yaygınlaşmaya başlama zamanı
değiştirilebilmektedir. Hegemon güç
ile enerji yakıtları arasında doğrudan
bir ilişki bulunmakta, bu güç söz ko-
geçmesi, kömürün artık 1859’da
üretilmeye başlanan petrolle rekabete girdiğini göstermektedir. ABD’nin
Pennsylvania eyaletinde Albay Edwin
L. DRAKE tarafından açılan ilk modern
petrol kuyusuyla başlayan petrol
endüstrisi, 1859’dan sonra kömür
endüstrisiyle mücadele içine girmiştir.
Bu nedenle kömürün payı düşmeye
başlamış, petrolün payı sürekli olarak
artmış, her iki yakıtın kullanımı 1965’te
birbirini eşitlenmiştir. Bu tarihe kadar
ki dönem de “Kömür Çağı” olarak
adlandırılmaktadır.
ENERJİ
Ülkemiz için de doğal gaz tedariki ve
doğal gazın elektrik enerjisi üretiminde kullanılması çok önemli bir
husus halini almıştır. Ülkemizin ihtiyaç
duyduğu her türlü büyük ve kritik
öneme sahip alt yapı yatırımlarını
gerçekleştirmekte olan DİA Holding,
enerji kaynağı tedariki ve enerji üretimi
konusunda da ülkesine hizmet etmek
amacıyla, üç önemli projeyi bünyesinde bulunduran iki şirketin hisselerini
devralmak üzere gerekli işlemleri
başlatmış bulunmaktadır.
Aşağıda belirtilen projeleri, genel
hatlarıyla tanıyalım:
1) Akgedik Doğal Gaz Kombine Çevrim
Santralı Projesi (Akgedik DGKÇS
Projesi):
nusu zamanlamayı kendi ülkesindeki
enerji kaynaklarının rezervlerine göre
ayarlayabilmektedir. Örneğin 2000 yılından sonra doğalgaz yerine kömürün
tekrar yükselişe geçmesinin ardındaki
neden günümüzün hegemon gücü
olan ABD’deki geleneksel doğal gaz
rezervlerinin sınırlı olmasıdır. Dolayısıyla bir yakıt çağından diğerine geçme
süresi uzatılıp kısaltılabileceği gibi,
çağın daha yoğun bir şekilde geçmesi
de hegemon güç tarafından sağlanabilir. Ancak doğanın özünde olan
evrimin önünde durulamayacağından,
geçişi tamamen önlemek hiçbir zaman
mümkün değildir. İnsanlığın içinde
daha kaliteli yakıt kullanma arzusu oldukça daha verimli, temiz, ısısal değeri
yüksek, ekonomik, kaliteli ve pratik
yakıta doğru enerji geçişleri gelecekte
de gözlemlenecektir.
Şu an içerisinde bulunduğumuz enerji
geçiş çağında, fosil yakıtlardan temiz
enerji kaynaklarına doğru bir kayma,
yani “Karbon Çağı”ndan “Hidrojen
Çağı”na geçiş gözlenmektedir. Bu
geçişte doğal gaz çok önemli bir rol
oynamaktadır. Bu nedenle “transition
fuel” ya da “bridge fuel” yani “geçiş
yakıtı” olarak adlandırılmaktadır.
Estepe Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından, Akgedik DGKÇS Projesi için,
Mart 2011 tarihinde, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu'na (EPDK) “Üretim Lisansı” başvurusunda bulunulmuştur. İlgili mevzuat gereği, EPDK
tarafından, Türkiye Elektrik İletim
A.Ş.'den (TEİAŞ) projenin enterkonnekte iletim sistemine bağlanabilmesi
için “bağlantı görüşü” talep edilmiş
ve TEİAŞ tarafından bu hususa ilişkin
olarak, “olumlu” görüş verilmiştir.
Kurulu gücü 850 MWe olarak planlanan projede, yıllık 6.8 milyar kWh
elektrik enerjisi üretilmesi planlanmakta olup, toplam yatırım tutarı 900
milyon Dolar olarak öngörülmektedir.
Üretim lisansı alınmasını takiben,
otuz ayda inşaatın tamamlanması
öngörülen proje kapsamında, yaklaşık 46 yıl süreyle elektrik enerjisi
üretilecektir.
Üretilecek elektrik enerjisi miktarı;
Manisa ilinin elektrik enerjisi ihtiyacı-
nın 3.5 katı olup, İzmir, Manisa, Uşak
ve Aydın illerinin elektrik enerjisi
ihtiyacının toplamına denk gelmektedir. Projede;
- İnşaat süresi olan üç yıl boyunca, 500
kişi istihdam edilecek,
- İşletme süresi olan 46 yıl boyunca,
elli kişi istihdam edilecek,
- Ulaşım, konaklama, yiyecek-giyecek
tüketimi, ücretler, ekipman kiralama,
yakıt temini gibi dolaylı faaliyetlerle
ekonomik canlılık sağlanacaktır.
2) Çandarlı Doğal Gaz Kombine Çevrim
Santralı Projesi (Çandarlı DGKÇS
Projesi):
Ege Yıldızı Doğal Gaz ve Elektrik
Üretim A.Ş. tarafından 23 Ağustos
2010 tarihinde EPDK’ya üretim lisansı
başvurusu yapılan Çandarlı DGKÇS
Projesi 138 MWe kurulu güçte olması
planlanmaktadır. Projeye ilişkin olarak, İzmir Valiliği tarafından 25 Mayıs
2011 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir”
belgesi verilmesi sonrasında, EPDK
tarafından 23 Şubat 2012 tarihinde 49
yıl süreli üretim lisansı verilmiştir.
3) Çandarlı LNG Projesi:
Ege Yıldızı Doğal Gaz ve Elektrik Üretim A.Ş tarafından İzmir ili, Bergama
ilçesi, Çandarlı beldesi yakınlarında
yer üstü doğal gaz depolama tesisi yapılmak üzere, EPDK’ya lisans
başvurusu yapılmıştır. Proje kapsamında, her biri 100,000 m3 hacme
sahip üç adet tank inşa edilmesi
planlanmaktadır. Projenin hali hazırda ÇED Dosyası hazırlanmakta olup,
ÇED Belgesi alınmasını müteakip,
Depolama Lisansı alınması öngörülmektedir.
Sayın Volkan Ş. EDİGER’in, “Enerjide
Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye” adlı
çalışmasında ortaya koyduğu yukardaki hususlar, yeni bir enerji düzeninin
nasıl kurulduğunu çok güzel özetlemektedir.
DİAlog 33
HUKUK
KAMU ÖZEL İŞ ORTAKLIĞI
MEVZUATINDA GELİŞMELER
T
EDA MANAV
DİA HOLDING
HUKUK DİREKTÖRÜ
34 DİAlog
ürkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı, sağlık hizmetlerinin
verilmesi ve değişen taleplere
uyum sağlamak amacıyla tıbbi eğitim,
araştırma ve hizmet sunumunu geliştirip yaygınlaştırmak amacıyla bir
sağlık ağı modernleştirme vizyonu benimsemiştir. Sağlık Bakanlığı bu doğrultuda Türkiye’de modern, verimli ve
etkin bir sağlık altyapısının Kamu Özel
Ortaklığı programı ile daha yetkin bir
şekilde gerçekleştirileceği yönünde
kanaat getirmiştir. Bu düşünce ile
Kamu Hastanelerinin özel sektör ile
birlikte ortaklık şeklinde işletilmesi
modelinin uygulamaya koyulması için
Sağlık Bakanlığı ihaleler açmış, bunlardan Ankara Bilkent Entegre Sağlık
Kampüsü ihalesi DİA Holding FZCO
ile IC İçtaş İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş iş
ortaklığı tarafından kazanılmıştır.
Ankara Bilkent Entegre Sağlık
Kampüsü’nün oluşturulmasına yönelik olarak finansman, tasarım, inşaat
işlerinin yapılması, belirli hizmetlerin
sağlanması ve ticari alanların işletilmesi için T.C. Sağlık Bakanlığı ile iş
ortaklığının kurmuş olduğu Bilkent
Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri
Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi
arasında 13 Temmuz 2012 tarihinde
“Kamu Özel Ortaklığı Modeli İle Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü
Yapım İşleri İle Ürün Ve Hizmetlerin
Temin Edilmesi İşi Sözleşmesi” imzalandı.
Kamu özel ortaklığı modeli ile gerçekleştirilecek olan Ankara Bilkent
Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’nin
inşaat dönemi 42 ay olacak olup,
inşaat tamamlandıktan sonra DİA
HUKUK
Holding FZCO ile IC İçtaş İnşaat
Sanayi Ticaret A.Ş iş ortaklığı tarafından kurulan Bilkent Ankara Entegre
Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme
Anonim Şirketi tarafından 25 yıllığına
işletilmesi karşılığında T.C. Sağlık
Bakanlığı’ndan yıllık kira alınacaktır.
Sağlık Entegre Kampüsü bu sürenin
sonunda Yap-Kirala-Devret modeli
çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’na
devredilecektir.
üzerinden kiralama karşılığı yaptırılabilir...
Bu amaçla Maliye Bakanlığınca,
gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine Hazineye ait taşınmazlar bedelsiz
devredilebilir...
Kira bedeli ve kiralama süresinin tespitinde; taşınmazın gerçek veya özel
hukuk tüzel kişilerine ait olup olmadığı, bedelsiz Hazine taşınmazı devredilip devredilmediği, yatırımın maliyeti,
tıbbî donanımın bu kişiler tarafından
sağlanıp sağlanmayacağı, kiralama
Bilkent Projemizden kısaca bahsettikten sonra, Sağlık Bakanlığı Kamu Özel
İş Ortaklığı modelinin ve dolayısıyla
Projemizin dayanağı
olan yasal düzenlemeler
9 Mart 2013 CUMARTESİ
ve mevzuata geçebiliriz.
RESMİ GAZETE
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca
yapılmasına ihtiyaç duyulan tesislerin
ön proje, ön fizibilite raporu ve belirlenecek temel standartlar çerçevesinde,
Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde sözleşmede belirtilen
sabit yatırım dönemi hariç otuz yılı geçmemek üzere bağımsız ve sürekli nitelikte üst hakkı tesis edilmek suretiyle
yaptırılması, mevcut tesislerin yenilenmesinin sağlanması ve bu projeler için
alınacak danışmanlık, araştırma-geliştirme hizmetleri ile ileri teknoloji ya
da yüksek mali kaynak gerektiren bazı
hizmetlerin gördürülmesine ilişkin usul
ve esasları belirlemektir.”
Sayı: 28582
6428 Sayılı Kanun; temel
olarak yapım-yenileme
ve hizmet alım işlerinin
6428 SAYILI KANUN
KANUN
verilmesine ilişkin düzenlemelere, Sağlık ihalelerinin
9 Mart 2013 tarihine
SSAĞLIK BAKANLIĞI KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS
ilke-usul ve esaslarına,
kadar, mevzuatta Kamu
YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI
ihale üzerinde kalan ortakÖzel İş Ortaklığı’nı
KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNUN
lığın kuracağı özel amaçlı
düzenleyen doğrudan
şirket ile Sağlık Bakanlığı
bir kanun olmaması nearasında akdedilecek Sözdeniyle, bu kapsamdaki
leşmeye ilişkin ayrıntılara, sözleşme
konusu taşınmaz ve üzerindeki sağlık
projeler 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri
bedeline ve Kanun’un yürürlüğüne
tesislerinde tıbbî hizmetler dışındaki
Temel Kanunu’nun Ek 7. Maddesi ile
ilişkin düzenlemelere yer vermiştir.
hizmetlerin ve alanların işletilmesiSağlık Tesislerinin, Kiralama KarşıBu Kanun’un yürürlüğe girmesi ile,
nin kiralayana verilip verilmeyeceği
lığı Yaptırılması İle Tesislerdeki Tıbbî
hususları dikkate alınır...
Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet
12. Maddesine göre Sağlık Hizmetleri
ve Alanların İşletilmesi Karşılığında
Temel Kanunu Ek 7. Maddesi yürürSağlık Bakanlığı'nın kullanımında buYenilenmesine Dair Yönetmelik’e
lükten kaldırılmıştır.
lunan sağlık tesislerinin, öngörülecek
dayanmakta idi.
proje ve belirlenecek esaslar doğBu kanuna atıf yapılan hallerde, 6428
rultusunda yenilenmesi; tesislerdeki
Sağlık Hizmetleri Kanunu Ek. 7
Sayılı Kanun uygulama alanı bulacaktır.
tıbbî hizmet alanları dışındaki hizmet
maddeye göre; “Yapılmasının gerekli
ve alanların işletilmesi karşılığında,
9 Mart 2013’de yürürlüğe giren Sağlık
olduğuna Yüksek Planlama Kurulu tasözleşmeyle gerçek veya özel hukuk
Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Morafından karar verilen sağlık tesisleri,
tüzel kişilerine yaptırılabilir...”
deli İle Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi
Sağlık Bakanlığınca verilecek ön proje
Ve Hizmet Alınması İle Bazı Kanun Ve
ve belirlenecek temel standartlar
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Deçerçevesinde, kendisine veya HazineAncak süreçte ortaya çıkan hukuki
ğişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un
ye ait taşınmazlar üzerinde ihale ile
ihtiyaçlar ve yukarıda anılan tek bir
uygulanmasına ilişkin yönetmelik,
belirlenecek gerçek veya özel hukuk
Ek madde ve ilgili bir yönetmeliğin
tüzel kişilerine kırkdokuz yılı geçyetersiz kalması nedeniyle, Kamu
Kanun’un yayım tarihinden itibaren 6 ay
memek şartıyla belirli süre ve bedel
Özel İş Ortaklığı’nı ayrıntılı şekiliçerisinde yürürlüğe girecektir.
de ele alan bir kanunun yapılması
ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda,
Görüldüğü üzere, T.C. Sağlık
9 Mart 2013 tarihinde, 28582 SaBakanlığı’nın tüm Sağlık İhalelerini
yılı Resmi Gazete’de 6428 Sayılı
Kamu Özel İş Ortaklığı modeli ile yü“Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş
rütecek olması, ilgili hukuki zeminin
zayıf noktalarının güçlendirilmesi
Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması,
ihtiyacını da birlikte getirmiştir. Bu
Yenilenmesi Ve Hizmet Alınması İle
kapsamda çıkarılan Kamu Özel İş
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması,
Kararnamelerde Değişiklik YapılmaYenilenmesi Ve Hizmet Alınması İle
sı Hakkında Kanun” yayınlanmış ve
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
yürürlüğe girmiştir.
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun bu amaca hizmet
6428 Sayılı Kanun’un amacı, “...ihale ile
etme yönünde ilk büyük ve önemli
özel hukuk hükümlerine göre, kamu
adım olmuştur.
özel iş birliği modeli çerçevesinde;
DİAlog 35
EĞİTİM
İÇ EĞİTİMLERİMİZLE GELİŞİYORUZ
S
DİA Holding bünyesinde gerçekleştirdiğimiz eğitimlerin
bir yenisini Bakü'de Teknik Ofis çalışanlarımızla
gerçekleştirdik. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim
Görevlileri Dr. Müh. Murat Kuruoğlu ve Mühendis
Emre Gürcanlı tarafından verilen eğitimin konusu
İnşaat Sektörünün Özellikleri, İnşaat Proje ve Yönetimi,
CMAA Sistemi ve Sözleşme Yönetimi’ydi.
adece çalışma hayatında kazanılan tecrübelerin yanında akademik olarak bilgilerin sürekli taze
tutulması ve yeni bilgiler eklenmesi
konusuna son derece önem veren bir
kuruluş olarak 2013 yılı Eğitim Planı
çerçevesindeki ilk eğitimimizi 09-10
Mart tarihlerinde Bakü Ofis’te gerçekleştirdik. Yoğun iş temposu nedeni ile
bilimsel gelişmelerden zaman zaman
uzak kalan personelimizin gelişimini
sürdürmesi dünya çapında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız ve dünya
ölçeğindeki yapımız düşünülünce son
derece hayati olan bu eğitimlerde
aynı zamanda pratik bilgiler alan veya
bilgilerini tazeleyen çalışanlarımız da
son derece başarılı işlere çok daha
kolay imza atabiliyorlar. İstanbul
Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlileri
Dr. Müh. Murat Kuruoğlu ve Mühendis
36 DİAlog
Emre Gürcanlı tarafından verilen eğitim Teknik Ofis çalışanlarımızın katılımı ile gerçekleşti. Özellikle personelimizin eğitime yoğun ilgi göstermesi ve
değerli öğretim görevlilerini dikkatle
dinleyip, sorularıyla ihtiyaç duydukları
bilgileri almaları eğitimin en verimli
noktası oldu.
“İnşaat Yönetimine Giriş” başlıklı eğitimde; İnşaat Sektörünün Özellikleri,
İnşaat Proje ve Yönetimi, CMAA Sistemi ve Sözleşme Yönetimi konuları
hakkında bilgi verildi.
İki gün süren eğitim teknik bir yapıya
sahipti. Ancak gerek değerli öğretim
görevlilerimiz Dr. Kuruoğlu ile Mühendis Gürcanlı'nın anlatım teknikleri, gerekse personelimizin konuya
ilgisi eğitimin son derece keyifli bir
havada geçmesine vesile oldu.
Özellikle personelimizin, eğitim
sonunda edindikleri bilgiler yanında
aldıkları keyif eğitim sonunda net bir
şekilde gözlendi. Eğitimde son derece
memnun olduklarını belirten çalışanlar özellikle böylesine faydalı teorik
bilgilerin pratikte getireceği faydalar
üzerinde durdu.
Eğitim sonunda gerek personelimizde gördüğümüz gelişim ve kendini
geliştirme arzusu, gerekse eğitimlerin
kuruluşumuza kattığı değeri gözlemleyince, vakit kaybetmeden mesleki ve
kişisel gelişim konusunda yeni eğitimler programlamaya başladık.
GELECEK İÇİN
IC VAKFI’NDAN DİA HOLDİNG’E
IC Vakfı’nda bursiyer olarak eğitimini sürdüren
veya tamamlayan, aynı zamanda da DİA Holding
bünyesinde ilk mesleki deneyimlerini edinen
bursiyerler hikayelerini anlatıyor:
ADNAN KAYA
IC VAKFI ESKİ BURSİYERİ
Herkesin hayatta belirli kilometre
taşları vardır. Benim için de hayatıma yön veren ve anlamlaştıran IC
Vakfı’dır. Kuruluş hikayesiyle, devam
etme nedeniyle ve üstlenmiş olduğu
değer yargılarıyla iyice özümlenmesi
gereken kurumsal bir Vakıf. Kuruluş
gecesi Sayın İbrahim Çeçen’in biz
gençlere bahsettiği “Çok çalışmak,
gelişmek, dürüst olmak” ifadelerini
hayatına değer olarak katmış bir birey
olarak hayata atılmış bulunmaktayım. Çünkü insanın vazgeçemeyeceği
prensipleri olmalı ve büyük başarılar bu tema üzerine gelir. IC Vakfı
tamamen gönüllülük projeleri üzerine
sosyal sorumluluğunu yerine getirmektedir. IC Vakfı eğitim, sağlık, spor,
kültür ve sanat alanlarında üzerine
düşeni yerine getirirken, mezun
öğrencilerin ve sosyal sorumluluk
sahibi kişilerin, bu değerli projelere
destek çıkıp, daha geniş alana yayıp
sürekliliği de sağlamaları gerekir.
Bu bilinci kazanmak, içinde bulunduğumuz topluma karşı en büyük
sorumluluklarımızdan biridir. DİA
Holding’in bir çalışanı olmak da ayrı
bir kilometre taşım. Şubat 2011’de
DİA Holding ailesine katıldım. Üstlenmiş olduğu projelerle dünya çapında
ismi anılan, sektör otoritelerinden
ödül üstüne ödül alan DİA Holding’in
çalışanı olmak ayrı bir gurur. Yönetim
kadrosuna, iş arkadaşlarıma özellikle
teşekkür ediyorum.
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölümü 2. Sınıf
öğrencisiyim. Geçtiğimiz yaz döneminde zorunlu ofis stajımı yapmak
için IC Vakfı’na başvurdum ve DİA
Holding'de staj yapmak istediğimi
söyledim. Aradan birkaç gün geçtikten
sonra staj talebimin kabul edildiğini
öğrendim. Staja başladığım ilk gün-
den itibaren kendimi hep büyük bir
ailenin bir parçasıymış gibi gördüm.
Eğitim hepimiz için öncelikli konu.
Ancak iyi bir eğitim ile beraber kariyerimizi asıl etkileyen olay iyi bir staj
yapmak. Ben kendimi bu anlamda
çok şanslı görüyorum. IC Vakfı’nın
yönlendirmesi ile DİA Holding çatısı altında yaptığım staj benim için
değeri ölçülemez bir deneyim oldu.
Bu yapmış olduğum staj, bilgilerimi
pekiştirmemde ve özellikle geleceğim
için yapacağım planlarımda bana çok
büyük katkı sağladı. Çalışma ortamının
ve birlikte mesai yaptığım insanların
sıcaklığını da buna eklersem yapmış
olduğum stajın değerini bir nebze
olsun anlatabilmiş olurum sanırım. Bu
vesile ile IC Vakfı’na ve DİA Holding’e
teşekkür ederim.
Çok güzel bir ortamda çok güzel bir
staj deneyimi yaşadım. Geleceğime
ait kararlar vermemde büyük katkısı
oldu bu staj döneminin. DİA Holding
çalışanlarına ve IC Vakfı’na çok teşekkür ediyorum.
NURULLAH ÇAKAN
IC VAKFI BURSİYERİ
MELİSA ASLAN
IC VAKFI BURSİYERİ
DİAlog 37
KİŞİSEL GELİŞİM
ALTERNATİF YOK
BAŞARMAK ya da BAŞARMAK!
G
ÖZLEM KÖKER ÖZDEMİR
elin birlikte bugüne kadar neler
başardığınıza bakalım.
Öncelikle başardığınız her işe
karar verip başladığınızı unutmayalım, önce KARAR VERİN.
KARAR VERMEK
Doğmak için adım attığınızda milyonlarca hücre içinden yarışı siz kazandınız ve oluşumunuzu başlattınız.
Evet, bunu siz yaptınız.
Daha sonra hayata tutunmak için
nefes almayı, ağlamayı, yaşamayı öğrenmeye başladınız. Neden? Çünkü
artık bunu istiyordunuz ve bunu da
başardınız. Şu ana kadar yaptıklarınızı, başardıklarınızı yapamayan
başaramayan öyle çok insan var ki…
Siz artık başarabiliyordunuz. Bunu
gördünüz ve başarmayı tattınız.
Daha sonra yürümeyi öğrendiniz,
düşe kalka yürümeye başladınız.
Kimi zaman ağladınız kimi zaman
güldünüz, sevindiniz. Yürümeye
başlayan bir bebeğin azmini getirin
gözlerinizin önüne. Düşse de yeniden
deniyor, yeniden ve yine yeniden… Ta
ki yürüyene kadar pes etmiyor. Siz
de öyleydiniz ve iç motivasyonunuz o
gün de vardı. Sizi ayakta tutan şeydi.
Ardından yemek yemek. Kaşığı önce
burnunuza soktunuz, sonra gözünüze, sonra yere döktünüz belki altı ay
belki bir yıl uğraştınız ve en sonunda
kaşığı ağzınıza sokmayı da başardınız. Artık Maslow’un en temel ihtiyaç
güdüsü olan beslenmede de kendi
kendinize yetebiliyor ve başarabili-
38 DİAlog
yordunuz. Tüm bunlara ve büyüyene
kadar her başardığınız adıma baktığınızda kendi kendinize yaptığınızı
ve yaşamak için yapmak zorunda
olduğunuzu gördünüz. Elbette o
zaman bunların neden olduğunu,
nasıl olduğunu, bunların motivasyon
mu yoksa başka şey mi olduğunu
bilmiyordunuz. Bunun gibi hatırlayacağınız ve incelediğinizde göreceğiniz
pek çok adım oldu hayatınızda. İlk
adım, ilk ağlama, ilk yemek yeme, ilk
konuşma, ilk okuma, ilk kez markete
yalnız gitme, ilk kez araba kullanma,
üniversiteyi kazanma, ilk iş deneyimi,
ilk aşk… Ve hayat… Her şeyiyle sizin
başarılarınızla dolu yaşanmış bir
hayat. Bu yazımı okurken durun ve
düşünün. Sadece beş dakika.
Daha neler neler yaptınız. İş buldunuz, belki evlendiniz, belki anne baba
oldunuz ve daha pek çok şey...
Hepsi neden oldu biliyor musunuz?
Sadece siz istediğiniz için oldu. İçinizden gelerek istediniz. Kimse sizi
bunlara motive etmedi. Siz bunları
istediğiniz için kendinizi motive
ettiniz ve hatta motive etmek zorunda oldunuz. Bazen zorunluluk bazen
istek çünkü hayat bunu bekliyordu
sizden.
Ve bugün... Sırada iş yaşamınız var
ve yine istediğiniz için işe girdiniz…
O günü anımsayın, pek çok başvuru
arasından isteğinizle motive ettiniz
kendinizi ve o gün mülakatı geçtiniz.
İşe alındınız telefonu geldiğinde içinizden bir ses “ben biliyordum” dedi
mi? Dediyse bu başarı yine size ait.
Çünkü siz İSTEDİNİZ…
İSTEMEK
İstediğiniz şey için çaba sarf ettiniz,
emek verdiniz. Bunları hiç unutmayın. İşe girmek için okudunuz, kendinizi geliştirdiniz ve kendinizi ifade
ettiniz. Çalışmalarınızın ve çabalarınızın boşa gitmediğini de gördünüz
artık.
ÇABALAMAK ve ÇALIŞMAK çok
önemli ve siz sonucu aldınız, başarıdan başarıya koşmanın meyveleri
artık sizi bekliyor. Neden mi?
Çünkü daha önce yaptınız ve yine
yapabilirsiniz. Yaptıklarınız yapacaklarınızın geçmiş hali çünkü ve
gelecekte de yapabilirsiniz.
Bugün geldiğinde artık siz geçmişte
çok sayıda başarısı olan bir yetişkin
olarak işinizin başındasınız. Kendi
paranızı kazanıyor, her sabah bir
KİŞİSEL GELİŞİM
yetişkin olarak uyanıp yeni başarılara imza atmaya hazırlanıyorsunuz.
Elbette başarılar kadar başarısızlıklar da oluyor. Başarısızlıklar da var
hayatta ve onlar çok kıymetli. Onlar
hayatta alacağınız en pahalı eğitimler, dersler, yani hatalar. Aynı hatayı
bir kez daha yapmamak için size
verilen çok kıymetli öğreti hediyeler.
BAŞARISIZLIKLARINIZIN KIYMETİNİ BİLİN, onlar çok değerli ve çok
pahalı. İş hayatındaki adı da deneyim
aslında. Başarılarla, başarısızlıklarla
ve her anı dolu dolu ve gerçekten
yaşanmış. Bu yüzden de denenmiş.
DENEYİM
Yukarıda daha koyu yazdığım her
kelime her geçen gün sizde de daha
fazla var oluyor. Kendinize dikkatli
baktığınızda bunları göreceksiniz.
Sizde de hepsi var. Çünkü tüm bu kelimelerin içini dolduran ve yaşayan,
yapan SİZsiniz. Siz en önemlisiniz
ve her şeyin başında siz varsınız. Siz
isterseniz yaptıklarınızın çok daha
iyisini yapabilirsiniz. Bunun için ben
size inanıyorum ve yapabileceğinizi
biliyorum. Tek eksiğim sizin de benim inandığıma ve yapabilirliğinize
inanmanız. KENDİNİZE İNANIN.
Bu kıymetli yayında, bu yazıyı okuyorsanız, öncelikle şunu bilmenizi
isterim; sizin İÇ MOTİVASYONUNUZ
var. Zira yukarıda yazdığım her şeyi
başarmışsınız ve başarının tadıyla bu
yazıyı okuyorsunuz demektir. Haklı
gururunuzu yaşamalısınız. Çünkü siz
takdir edilecek çok şey yaptınız. Ben
sizi takdir ediyorum. Siz de kendinize
hak ettiğiniz takdiri verin. KENDİNİZİ
TAKDİR EDİN.
mutlu bize, kararlıyız , başarabiliyoruz, istiyoruz ve en önemlisi SİZ
bunların farkındasınız…
FARKINDALIK...
Bugün yeni bir gün olsun. Bir milat
ilan edelim, yaptıklarımızla yapacaklarımıza işaret edelim, masamıza
oturalım, karar verelim ve başlayalım. Elimizde hangi işlerimiz var
sıraya sokalım, ve sırayla yapmaya
başlayalım. Yaptıkça işimizde daha
başarılı olduğumuzu göreceğiz.
Ailemizin, yöneticimizin ve arkadaşlarımızın bizim başarılarımızla
nasıl gurur duyduklarını ve takdir
ettiğini yaşayacağız. Takdir etmez,
gurur duymaz diye düşünmeyin. Siz
isterseniz takdir edecek ve gurur
duyacaklar. Çünkü siz öyle başarılara
imza atacaksınız ki takdir etmeye de
gurur duymaya da mecbur olacaklar.
SİZ onlara başka şans bırakmayacaksınız ki…
Çünkü bu SİZİN KARARINIZ!
Hayatınız boyunca bunca başarıyı
elde etmiş olan siz, bunları yaparken
kimsenin sizi motive etmesine gerek
duymadınız. Sizin iç motivasyonunuz
buna yetti. Şimdi de öyle yapın, çünkü
iç motivasyonunuz buna yetecek ve
takdirler, övgüler, hayran gözler, belki
performans zamları sizin dış motivasyonunuz olacak. Ama onu da getiren
yine iç motivasyonunuz. Onu başka
yerde aramanıza kimseden beklemenize gerek yok. O içinizde, yüreğinizde.
Siz sadece kulak verin. Duyacaksınız.
“Çaresizseniz çare SİZsiniz” diye
boşuna söylenmemiş. Hayat bir
tercih ve seçim sizin. Siz bu hayatı
yaşamak için kendinize neyi layık görür, neyi seçerseniz onu yaşarsınız.
Yapamam derseniz yapamazsınız.
Yaparım derseniz de yaparsınız. Bu
konuda sonucu sizden daha iyi kimse
bilemez. Geçmişte yaptıklarınıza ve
başardıklarınıza bakınca ben yapamamanız için bir sebep göremiyorum
ama dediğim gibi yine de hayat da
tercih de sizin…
BAŞARMAK ya da başaramamak……
“Söylemesi kolay yapması zor, gel de
sen yap” diye mi düşünüyorsunuz?
Ya da yapmamak adına kendinize
sebepler mi buluyorsunuz? O zaman
gerçekten ve yeterince istemiyorsunuz. Zihniniz nasıl olur yerine nasıl
olmazın sebeplerini arıyor ve sizi
ikna etmeye çalışıyor. Onu değiştirin
ve nasıl yapabilirimin cevabını arayın.
Önce zihninizde siz buna inanmalısınız. Zira yapanlar, yapmayı istedikleri için yaptılar ve yapanların sayısı
o kadar çok ki. İnananın ki sizin
onlardan hiçbir eksiğiniz yok, teknik
bir-iki eksiğiniz olabilir belki ama siz
isterseniz onları da tamamlayabilir
ve sonuçta YAPABİLİRSİNİZ.
Motivasyon kelime anlamı ile başarma güdüsü, isteği, itici güç demektir.
Siz şu anda bir iş sahibisiniz ve ne
büyük bir başarı ki bir işiniz var. Öncelikle bunun kıymetini bilelim, oldu
mu? Bilmiyorum, olmamış olmasını
dilerim ama işsiz kaldığınız günler
var ise bir işi olmanın ne demek
olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur.
Maalesef bir şeyin kıymeti genelde
o olmadığında anlaşılıyor. Sağlığın
kıymeti sağlığımız tehlikeye girdiğinde, işin kıymeti işimiz olmadığında,
huzurun kıymeti huzurumuz kaçtığında...
O zaman hayata bakış açımızı değiştirelim ve bakalım, bir işimiz var, ne
DİAlog 39
SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ
İNŞAAT PROJE YÖNETİMİ, GELİŞİMİ, SÜRECİ
İLE PLANLAMANIN GETİRİSİ
YAZAN
Dr. Müh. Murat Kuruoğlu
İ
nşaat Proje Yönetim Gelişimi
İnşaat sektörü için proje yönetimi; mal
sahibinin hayalindeki resmi kendisine
verildiği anda biten süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç içinde pek çok
tarafı (mal sahibi, mühendis, mimar,
yüklenici, malzeme sağlayıcıları v.b.) ve
pek çok aşamayı (ön tasarım, tasarım,
ihale, inşaat v.b.) barındırmaktadır [5].
Projelerin günümüzdeki karmaşıklığı
yanında proje yönetiminin ortaya çıkış
nedenlerinin başında toplumsal ihtiyacın optimizasyonu gelmektedir.
İnşaat sektöründe ilk inşaat yönetimi
kürsüsü Alpler'deki tünel inşaatında
karşılaşılan zorlukların neticesinde
planlama gereksiniminin gündeme
gelmesi sonucu en yakın yerde ki
Münih Teknik Üniversitesi'nde 1905
yılında “Tünel İnşaatı ve Yapı İşletmesi
Kürsüsü” olarak öğretime başlamıştır. II. Dünya savaşı sırasında olumsuz
arazi ve iklim koşullarında kısa sürede
kurulması gereken askeri tesisler ile
de böyle bir gereksinim ortaya çıkmış ve sonraları özellikle de Pasifik
Okyanusu'nda karşılaşılan inşaat
zorlukları nedeniyle planlama ihtiyacı
ön plana çıkmıştır. Bunun sonucunda
bu deneyimleri yaşamış olan Prof.
J. Fondahl ve arkadaşlarına A.B.D.
Stanford Teknik Üniversitesi'nde bu
uzmanlık alanının geliştirilmesi için her
türlü olanak sağlanmıştır ve eğitime
başlanmıştır. Özellikle 1960’lı yıllardan
sonra başlayarak karmaşık ve büyük
yapılar ile yabancı ülkelere uzanan
yatırım projeleri, verimlilik ve planlama
sorunları ile birlikte, başta A.B.D. ve
Batı Almanya, İnşaat Yönetimi alanında
çok büyük ilerlemeler yaşamışlardır. [4]
Türkiye’de inşaat yönetimi alanında
gelişmeler inşaat yönetiminin dünyadaki gelişiminden farklı ve yavaş
olmuştur. Bu alanda ilk olarak 1967
yıllında ODTÜ ‘de Prof. Dr. V. Doğan
Sorguç öncülüğünde Yapım Stratejileri dalında eğitim yapılmaya başlanmış fakat daha sonra bu girişim son
bulmuştur. Aynı şekilde 1976 yılında
40 DİAlog
ODTÜ bünyesinde geleneksel inşaat
mühendislerinden kesinlikle ayrı tipte
bir yönetici mühendis yetiştirmek
amacı ile Yapım Mühendisliği Bölümü
kurulmasına karar verilmiş ise de bu
gerçekleşememiştir [4]. Bu alanda en
önemli gelişmeler 1980’li yıllardan
sonra özellikle 1990’lı yıllarda başlamış, birçok üniversitede inşaat mühendisliği lisans programlarında -yetersiz
olsa da- inşaat yönetimiyle ilgili dersler
konulmaya başlanmıştır. En önemli
gelişmeler ise inşaat yönetimi alanında
yüksek lisans programlarının açılması
olmuştur [6]. Fakat bütün bu gelişmeler bu kadarla kalmış, tamamen inşaat
yönetimi eğitimi yapan lisans programları bugün dahi açılmamıştır. Oysa
dünyada 1970'li yıllarda inşaat yönetimi
alanında yüksek lisans programlarının
açılmasıyla başlayan değişim, 1990’lı
yıllarda ABD, Almanya ve İngiltere’de
açılan ve lisans eğitimi veren İnşaat
Yönetimi Bölümleriyle sürdürülmüştür
[7]. Birçok teknolojik atılımın öncüsü
konumundaki gelişmiş ülkelerdeki bu
değişim şüphesiz inşaat sektöründeki
değişimi ve ihtiyaçları karşılamaya
yönelik, sektörün gelişmesine katkı
sağlayıcı yönde ve globalleşen dünyada
inşaat sektöründe daha çok söz sahibi
olabilme savaşımının sonucudur.
Eğitimin en önemli amacı endüstri veya
sektörleri değiştirebilecek ve yönlen-
direbilecek, uygulamada karşılaşılan
sorunları çözebilecek nitelikte insanlar
yetiştirmek olduğu için A.B.D.‘de inşaat
sektöründe yönetim kavramındaki gelişmeler, inşaat yönetimi eğitimindeki
gelişmelerle paralel gelişmiş, birbirlerini desteklemiş ve sonuç olarak
özellikle A.B.D.’li firmalar uluslararası
piyasada çok zaman söz sahibi şirketler olmuşlardır. Değişimi gerçekleştiremeyen ülkelerin firmaları ise bu
şirketlere taşeronluk yapmaktan öteye
geçememektedirler. Bugün dahi inşaat
sektörümüzde inşaat proje yönetimi
disiplini (kültürü) yerleşmemiş, proje
yönetimi planlama düzeyinde kalmıştır.
Gelişmiş ülkelerde, 1950’li yıllardan
önce planlama kavramı düşünülmeye
başlanmış, 1960’lı yıllarda planlama
ve özellikle bilgisayar destekli planlama gelişmiş, 1970‘li yıllardan sonra
planlama yanında, çevre, finansman
gibi konular önem kazanmış, 1980’li
yıllarda proje yönetimi bir yönetim tarzı
olarak düşünülmeye başlanmış ve 1990
sonrası ve bugün inşaat proje yönetimi
vazgeçilmez olmuştur [8]. Ülkemizdeki
son durum ise, İnşaat proje yönetimi
konusunda ABD’deki standartları ortaya koyan birlik (İnşaat proje yöneticileri
birliği, CMAA) ile yapılan çalışmalar
neticesinde, “İnşaat (proje) yönetim
hizmet ve uygulama standartları” [8]
çalışması ülkemize kazandırılmasıdır.
SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ
İnşaat Proje Yönetim Süreci
çıkar.
Proje Yönetiminde süreci anlamak için
yatırımları değerlendirmek gerekmektedir. Yatırım projeleri; ihtiyaç
sahibi, yatırımcı, mal sahibi, finansör ve
işletmeci gibi birçok tarafın farklı bilgi,
beklenti ve kaynaklarla yola çıktığı uzun
bir süreçten oluşur. Bu nedenle projeyle ilgili farklı meslek grupları için farklı
değerlendirme yöntemleri ve farklı alt
süreçlerin önemi ön planda tutulur.
Tasarım aşamasında mal sahibinin
aklındaki soyut fikir, önce mimari, daha
sonra mühendislik teknikleri ışığında
kademeli olarak somut hale getirilir.
Öncelikle tasarımcı tarafından yapının
ilk suretine ait eskiz çizimler hazırlanır,
bunlar mal sahibi ile beraber incelenir.
Hala belirgin bir tasarım yoktur; burada
yapılan çalışmalar “kâğıt üzerinde
düşünme” olarak da ifade edilebilir.
Zaman içinde mal sahibinin görüşleri
ve tasarımcının yönlendirmesiyle yapı
kaba hatlarıyla da olsa yavaş yavaş
belirginleşmeye başlar.
Proje ilk olarak, mal sahibinin inşaat
ürününe duyduğu ihtiyacı dile getirmesi
ile başlar. Henüz herhangi bir tasarım
yoktur. Fikirler kağıt üzerine dökülerek somutlaştırılmış değildir. Talep
doğrudan mal sahibinden gelebileceği
gibi, pazar araştırmaları sonucunda
da ortaya çıkarılmış olabilir. Geçmiş
projelere ait kayıtlar ve deneyimler ile
araştırma sonuçları birleştirilerek talep
incelemeye tabi tutulur.
Değerleme (fizibilite) aşamasında
projenin yatırımcıya maliyeti ile getirisi
tahmini olarak hesaplanır ve karşılaştırılır. Burada, genel bir ölçüt olmakla
beraber, esas kriterin her zaman
parasal olduğu söylenemez. Kamu
yatırımlarında, gerektiğinde sosyal
ihtiyaçları karşılamak amacıyla, mali
açıdan yeterli getirisi bulunmayan ya
da “yapılabilir” olmayan projeler de
pekala gerçekleştirilebilir. Bu aşamada
dikkat edilmesi gereken husus, maliyet
ve getiri tahminlerinde kullanılan girdi
değerlerinin gerçekçiliğinin tartışılır olduğudur; bu sebeple fizibilite çalışmalarının sonuçları kesin değerler olarak
kabul edilemez. Fizibilite sonuçlarına
göre projeye devam ya da ret kararı
Eskiz çalışmalarının bir sonraki evresi
avan (ön) tasarımdır. Geliştirilmesi uygun bulunan eskizler üzerinde çalışılır
ve yapının ileride detaylı tasarımlarına
taban oluşturacak ön tasarım hazırlanır. Yapı genel ebatları, bölümleri,
fonksiyonları ile belirginleştirilmekle
beraber işin sahada gerçekleştirilmesine yönelik detaylı uygulama çizimleri
henüz oluşmamıştır. Ön proje üzerinden işin ihalesi yapılır ise, sözleşme
imzalanması ile inşaata fiilen başlanmış olur. Burada piyasadaki genel
uygulamaya dikkat edilmesi gerekir;
detaylı çizimler hazırlanmadan ihaleye
çıkılması; yüklenicinin gerçekçi maliyet
ve süre tahmini yapamamasına, beraberinde yapım evresinde ek taleplerde
bulunmasına, anlaşmazlıklara ve yapının ihale bedelinin çok üstünde fiyatlara
tamamlanmasına neden olabilir ya
da finansal yetersizlikler yüzünden
inşaatın yarım kalması veya öngörülen
sürede bitirilememesi gibi sonuçlar
doğurabilir. Ancak yine de uygulamada, ihtiyaçlar doğrultusunda özellikle
yatırım süresini kısaltmak amacıyla,
zaman zaman proje tüm detaylarıyla
tasarlanmadan, tecrübeler ışığında,
yapım ve tasarım faaliyetlerinin paralel
yürütüldüğü görülebilmektedir.
Sözleşme aşamasında inşaatı yapacak
yüklenicinin belirlenmesiyle, işverenle
yüklenici arasında resmi bir ilişki başlamış olur. Sözleşme hazırlanırken dikkat
edilmesi gereken nokta, tarafların her
konuda hak ve yükümlülüklerini açık ve
net biçimde tanımlaması gerektiğidir.
Belirsiz ve yoruma açık hükümlerden özenle kaçınılmalıdır. Ekleriyle
(şartnameler, standartlar v.b.) beraber
sözleşmede, yapılacak işin tam ve
çelişkisiz biçimde tanımlamasına dikkat
edilmelidir. Yüklenici de alt yükleniciler
ve tedarikçileri ile kendi sözleşmelerini
imzalar ve yürürlüğe koyar. Yapım aşa-
ması, inşaat ve proje yönetim faaliyetlerinin en yüksek seviyeye çıktığı proje
evresidir. İşin gerçekleştirilmesinde
kullanılacak işgücü, malzeme, makine
gibi kaynaklar optimum düzeyde bir
araya getirilir; ürün sözleşme ve eklerinde belirtilen kalite şartlarına uygun
biçimde meydana çıkartılır. Bu evrede projeden beklenen kalite, süre ve
maliyet kıstasları sürekli olarak izlenir,
bütçeden sapmaların düzeltilmesi için
gerekenler yapılır.
Yapım evresinin tamamlanmasıyla
yapının mal sahibine teslimi aşamasına geçilir. İşin başlangıcında arsanın yükleniciye tesliminden, inşaatın
sonunda tekrar mal sahibine dönene
kadar, yapı ve işyerlerinin üzerinde
gerçekleşen her türlü riskten yüklenici
sorumludur. Teslim sürecinin önemi,
Kesin veya Geçici Kabulü beraberinde
DİAlog 41
SEKTÖRE TEKNİK BAKIŞ
getirmesi yanında yüklenicinin yapıyla
ve iş yerleriyle ilgili yasal sorumluluklarının azalması anlamına da geldiğinden
önemlidir. Teslim projenin büyüklüğüne
ve niteliğine bağlı olarak tek seferde
yapılabileceği gibi, inşaatı biten bölümlerin parçalar halinde mal sahibine
devredilmesi biçiminde de olabilir.
Teslimle birlikte yapı mal sahibince
kullanılmaya başlanır.
Endüstri tesisleri gibi karmaşık yapıların işletmeye alınmasında mal sahibinin
isteği üzerine yüklenici işletme desteği
sağlayabilir veya ayrı bir sözleşme
ile yüklenici tesisin işletmesini belirli
süreyle üstlenebilir. Kullanma sürecinde, yapı tipine bağlı olarak periyodik ve/
veya özel durumlarda bakım ve tamir
işleri yapılır. Taahhüt edilen garanti
süresi boyunca, yapının kalite şartlarını
sağlamayan biçimde inşa edilmesinden
kaynaklanan kusurları, yüklenici tarafından ücretsiz olarak giderir.
Burada sayılan evreler, ana işi yatırım
gerçekleştirmek olan kamu birimleri,
yatırım danışmanlığı kuruluşları veya
gayrimenkul yatırım ortaklıkları benzeri kuruluşlar için bir döngü biçimini
almaktadır. Aslında bir tesis için de kullanım ömrü dolduğunda Etüt ve fizibilite
çalışmasıyla yenileme yatırımı yeniden
başlayacaktır.
Planlama Kavramı ve Sağladıkları
Bir işin en uygun süre ve maliyette
gerçekleştirilebilmesi için bütün taraf
(mal sahibi, yüklenici, malzeme satıcıları, resmi kuruluşlar vb.) ve çalışanların (mühendis, mimar v.b.) süre,
42 DİAlog
yer, kapasite ve maliyetler açısından,
iç ve dış sınır koşulları karşısında,
zamana bağlı olarak koordine edilmesi işi planlama olarak tanımlanır.
Diğer bir değişle, planlama yapılacak
olan imalatları tercih ve fiziksel sıra
göz önünde tutularak önem sırasına
koyma işidir. Bunlar;
Fiziksel Sıra, Bir imalatın başlamasının diğer bir imalatın tamamlanmasına bağlı olmasından doğan sıradır.
Tercihi Sıra ise, Bir imalatın başlamasının diğer bir imalatın tamamlanmasına bağlı olmamasına rağmen
özel gerekçelere bağlı olarak yapılan,
imalatın daha sağlıklı yürümesini
sağlayan sıradır. Planlama önem
sırasına konulan işlerin süresel ve
finansal uzantıları göz önüne alarak
işi zamana yayma eylemidir. Yapılacak olan işin zamana yayılması ile
oluşan iş programını kontrol eder ve
programdan sapmalar tespit ederse
sapmayı nedeni ile birlikte raporlayıp,
karar vericiye sunan bir karar destek
mekanizmasıdır. Bir başka açıdan ise,
planlama sayısal resimleri değerlendiren bir bilgi bankasıdır. Çeşitli birimlerden aldığı bilgileri birbirleri ile
karşılaştırarak farklılıkları belirler ve
hazırlanan raporlarla ilgilileri uyarır.
Planlama birimi oluşturduğu arşivleme sistemi ile geçmiş dönemdeki
projeleri analiz eder ve geleceğe dönük projeksiyonlarının daha gerçekçi
olmasını sağlar.
sistemi ile verilere kolay ulaşılır, sahip
olunan veriler sayesinde analizler
yapılabilir.
- Analizler sonucu elde edilen bilgiler
ışığında işin başında yapılan tahminlerin daha gerçekçi olması sağlanır.
- Müşterilerden gelen şikâyetler
de dikkate alınarak, mevcut imalat
stratejilerine bağlı imalat programları satış yetkililerine sunularak,
müşteriler bilgilendirilir. Bu sayede imalatların belli bir program
dâhilinde ve imalatı takip eden bir
birimin gözetiminde gerçekleştiğinden dolayı müşterilerin firmaya olan
güveni tazelenmiş olur.
- Yönetim imalatı yönlendirirken;
imalatların müşterilere taahhüt edilen
zamanda yetiştirilebilmesi için daha
sonraki imalat dönemindeki hızlanmayı
göz önüne alarak karar verme etkinliği artar. Bu sayede firma imalatlarını
öngördüğü zamanda tamamlar ve
piyasadaki güvenini arttırır.
- Planlama birimi getirdiği modern düşünce tarzı sayesinde firma kalıplaşmış
politikasını olumlu yönde geliştirerek,
bilişim teknolojisi olanaklarını kullanmaya başlamaktadır. Bu koşullar şirket
faaliyetlerinin daha sağlıklı ve verimli
çalışmalar halinde devam etmesini
sağlar.
SONUÇ;
Planlama birimi çalışmaları sonucunda:
- Arşivlenen bilgiler ve bu bilgilere
ulaşmak için hazırlanan dosyalama
Planlama ve yönetime ayrılan çabanın
başarıyı yüzde 95 etkilediği unutulmamalıdır.
DİA HOLDING İK HABERLERİ
İŞE YENİ BAŞLAYAN ARKADAŞLARIMIZ
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
SİNEM OTLU
DIŞ TİCARET UZMANI
01.03.2013
TAYFUN BİRLİKÇİ
MUHASEBE MEMURU
05.03.2013
GAZİ ERDOĞAN
IFS SORUMLUSU
11.02.2013
AHMET ENGİN FIRAT
DİZAYN KOORDİNATÖRÜ
04.03.2013
MEHMET KAYNAK
STATİK MÜHENDİSİ
02.01.2013
UĞUR EMRE ETİKAN
KALİTE GÜVENCE MÜHENDİSİ
04.02.2013
İRFAN GÜLER
AMBAR ŞEFİ
04.03.2013
SEDAT UTKU DİCLELİ
AVUKAT
18.02.2013
CİMŞİT UMUT KAYA
LOJİSTİK UZMANI
07.01.2013
İSTANBUL MERKEZ OFİS
BAHAR BAYRAK
İÇ MİMAR
18.02.2013
BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ
HAFİZ ABDULLAYEV
AKT MÜHENDİSİ
02.01.2013
ALPAY GÜRSES
PROJE MÜDÜR YARDIMCISI
19.02.2013
ZAGULBA YENİ EV PROJESİ
ERDOĞAN ORHUN
İNŞAAT TEKNİKERİ
01.02.2013
MEHMET SERKAN ASLAN
İNŞAAT TEKNİKERİ
01.02.2013
DİAlog 43
SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME
ROMANTİK ŞEHİR
BUDAPEŞTE
44 DİAlog
SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME
Dünyanın en romantik şehri Budapeşte’de Tuna nehrinin
iki yakasını birleştiren köprüler özellikle geceleri
ışıl ışıl ve göz alıcı. Tam anlamıyla dinlenmek, tarihi
ve büyüleyici yerler görmek ve romantizmi doyasıya
yaşamak isteyenler için mutlaka gidilmesi gereken bir yer.
DİAlog 45
SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME
EROL LALELİ
BAKÜ OFİS
PERSONEL MÜDÜRÜ
B
erlin’den sonra Orta Avrupa’nın
en büyük ikinci şehri olan
Budapeşte'de, Macaristan
nüfusunun beşte biri yaşıyor. Nüfusu
2 milyonun üzerinde olan şehir Orta
Macaristan’ın kuzeyinde, Tuna Irmağı
üzerinde yer alıyor. Şehir Budapeşte
ismini, ırmağın batı (sağ) kıyısındaki
Buda, doğu (sol) kıyısındaki Peşte ve Buda’nın kuzeyindeki Obuda
şehirlerinin1873’te birleşmesiyle
almış.
Şehrin başlıca önemli yerleri şunlar:
Zincirli Köprü (Szechenyi)
19. yüzyılda dönemin kralı Szechenyi
Istvan adına yaptırılmış Szechenyi
köprüsü; Zincirli köprü ve heykelleri sebebi ile Aslanlı Köprü diye de
anılıyor. Köprünün mimarı William
Clark, Budapeşte’ye kazandıracağı
46 DİAlog
köprünün hatasız olacağını iddia
etmiş, “hata bulunursa yaptığım
köprüden kendimi atarım” demiş.
Köprü yapılmış hiçbir hata bulunamamış. Ne var ki, köprünün hemen
girişlerinde sağlı sollu yer alan Aslan
heykelleri mimarın çok güvendiği
ünlü bir heykeltraş tarafından yapılmış. Köprünün açılışında küçük bir
çocuk “aslanlar dilini mi yuttu, neden
bu aslanların dili yok” diye sorunca, kendisine çok güvenen ve canını
ortaya koyan mimarına karşı son
derece zor durumda kalan heykeltraş
kendisini bu Aslanlı Köprü'den atıp
yaşamına son vermiş.
Balıkçılar Burcu
19. yüzyılın sonlarına doğru Ortaçağ
döneminden beri süregelmiş balık pazarının bulunduğu yere kurulmuş bu
gözlem amaçlı kale Balıkçılar Burcu
olarak anılıyor.
Burası Buda ve Peşte manzarasını,
Budapeşte içinde Gellert Tepesi'nden
sonra panoramik olarak görebileceğiniz en iyi nokta. Burcun içerisinde Aziz
İstvan Heykeli ve birbirinden güzel
cafe ve restoranlar yer alıyor.
Kahramanlar Meydanı (Höşök Tere)
Avrupa’nın en büyük ve en ferah
meydanlarından biri olan yarım daire
şeklindeki bu meydan Macar halkının tarihine ve ecdadına gösterdiği
saygının eseri. Burada Macar tarihi
boyunca Türkler ve diğer milletlere
karşı savaşmış, kahramanlık göstermiş efsane komutanların heykelleri
bulunuyor.
Arpad ve Oğulları
Meydanın tam ortasındaki sütunda Macarların atası olan Arpad ve
oğulları, Macar ırklarını temsil eden
heykeller ve en üstte de kutsal Macar
haçını tutan Cebrail meleğinin heykeli
tasvir edilerek yerleştirilmiş. 1956
yılında Ruslara karşı yapılan ayaklanmada, Rus askerleri tarafından başta
Kahramanlar Meydanı olmak üzere
diğer meydanlara toplanan 17 bin
Macar genci 2 gün gibi kısa bir sürede
öldürülmüş. bu da dünyanın en büyük
toplu katliamlarından biri olarak tarihe geçmiş. Meydanı ziyaret ettiğinizde
kemancı amca ile karşılaşırsanız,
Türk olduğunuzu anladığı taktirde
“Üsküdar’a gider iken” parçasını çalmaya başlayacaktır.
Gül Baba Türbesi
Gül Baba, Kanuni Sultan Süleyman'ı
etkileyen ve Avrupa taarruzlarına
katılan önemli bir Bektaşi babasıdır.
Budapeşte’de türbesi ve heykeli bulunan Gül Baba'nın başından gülü elinden ise tahta kılıcı eksik olmazmış.
Sayısız savaşa katıldıktan sonra, 1526
yıllında Kanuni’nin daveti üzerine Gül
Baba Budin seferine katılmış ve 1531
yılında Budin'e gelip 10 yıl burada
yaşamış. 1541'de yaşamını yitiren Gül
SİZDEN GELENLER - SEYAHATNAME
Baba, Budapeşte'nin yüksek bir tepesine gömülmüş ve bu tepeye 'Gültepe'
(Rózsadomb) adı verilmiş.
Parlamento Binası
1884 yılında yapımına başlanıp yaklaşık
20 yılda tamamlanmış bina, içinde
yaklaşık 750 oda bulunan Avrupa’nın
en büyük parlamento binası. Bina
bugün Budapeşte’nin sembolü olarak
anılıyor.
Gellert Tepesi
Tepedeki anıt 1945 yılında Rusların
Macaristan’ı kurtarması nedeniyle
yapılmış. Gellert ise aslında 1000’li
yıllarda Macaristan’a gelen önemli
bir Hıristiyan misyoner. Macar halkını
Hıristiyanlaştıran kişi olarak tarihe
geçmiş. Adına dikilen bu anıt, şehrin
her yerine hakim olan bu tepe üzerinde yer alıyor. Gellert Tepesi aynı
zamanda Balıkçılar Burcu ile birlikte
Budapeşte’nin en iyi panoramasını
görebileceğiniz yerlerinden biri.
Estergon Kalesi
Macarların "Esztergomi Var" olarak
ifade ettikleri, "Ezstergom" olarak da
bilinen Estergon Kalesi ülkenin tarihinde rol oynamış en önemli yapılardan biri. 1200’lü yıllarda inşa edilmiş
kale, Moğolların Macar hakimiyetine
yani 13. yüzyıl ortalarına kadar Macar
dini ve idari merkezi konumundaymış.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde
Osmanlı hakimiyetine geçen Estergon
Kalesi, 17. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı yönetiminden tamamen çıkmış.
Budapeşte şehrine yaklaşık 1 saatlik
mesafede bulunan kalenin manzarası
gerçekten muhteşem.
Estergon Katedrali
Kalenin içine 19. yüzyılda Osmanlı
hakimiyetinin de izlerinin silinmesi
ve Hristiyanlığın hakim olduğunu
ilk bakışta anlaşılabilmesi amacıyla
Estergon Kalesi'ni gölgede bırakacak devasa büyüklükte bir katedral
yapılmış. Ayrıca kale içinde bulunan
Savaş Müzesindeki Osmanlı dönemi
kılıçları, hançerler, silahlar, miğfer
ve kalkanlar ile savaş görüntülerinin
tasvir edildiği devasa tablolar da ilgi
çekici.
DİAlog 47
DİA HOLDING İK HABERLERİ
DİA’DA BAŞARDILAR
DİA’YLA BAŞARDILAR
Kariyerlerine devam ettikleri DİA Holding’te çalışmalarındaki
başarılarıyla dikkat çeken ve terfi alan arkadaşlarımız...
EMRE YILMAZ
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
KABA İŞLER BİRİM ŞEFİ
Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2007 yılında bölüm
birincisi olarak tamamlayan Emre Yılmaz, meslek hayatına yine aynı yıl DİA
Holding’de Saha Mühendisi olarak başlamıştır. Yılmaz, Şubat 2013’de Bilkent
Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne Kaba İşler Birim Şefi olarak atanmıştır.
"2007 yılında İnşaat Mühendisi olarak meslek hayatıma başladığım DİA Holding
ailesine, karşılıklı güvenle kurulan bağımızın sürmesi, yetki-sorumluluğumun
artması ve kariyer gelişimime katkısından dolayı teşekkürlerimi sunarım.”
HANDE DOĞRAMACI OLGUN
İSTANBUL MERKEZ OFİS
DİZAYN OFİS ŞEFİ
2002 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nü tamamlayan Hande Doğramacı Olgun, meslek hayatına 2003 yılında Tabanlıoğlu
Mimarlık’da başlamıştır. Şirketimizin İstanbul Merkez Ofis’inde 2008 yılında
göreve başlayan Olgun, Ağustos 2012'de Dizayn Ofis Şefi olarak atanmıştır.
"Mimarlık gerçekten fedakarlıkta bulunulması gereken bir meslek. Hele DİA
Holding gibi dünya çapında işlere imza atan bir firmada çalışmak omuzlarımızdaki yükü ve sorumluluğumuzu bir kat daha artırıyor. Ama aynı zamanda
yaptığımız devasa projelerin başarısı bize ayrı bir şevk veriyor. İşte bu şevk ve
heyecan içinde yürüttüğümüz çalışmalarda takdir edilmek ikamesiz mutluluk.
İnanıyorum ki başarımız çok daha ilerilere gidecek."
48 DİAlog
DİA HOLDING İK HABERLERİ
SELDA GÜMÜŞEL
İSTANBUL MERKEZ OFİS
DİZAYN OFİS ŞEFİ
1993 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden mezun olan Gümüşel, aynı üniversitede 1996’da yüksek lisansını tamamlamıştır. 1994’te Bless
Yapı Tasarım’da başladığı meslek hayatına GD İnşaat, Alacalı İnşaat ve Atölye T
Mimarlık‘da devam etmiştir. Şirketimiz bünyesinde 2008 yılında göreve başlayan
Gümüşel, Ağustos 2012’den bu yana görevine İstanbul Merkez Ofis’te Dizayn Ofis
Şefi olarak devam etmektedir.
"Bir bina inşa etmek doğumu andırıyor. Aynı sancılı süreçler, bazen uykusuz geceler... Ama sonundaki başarı, yani kat be kat yükselip herkesin imrenerek baktığı
binalarda alın teriniz olması rahat uykumuzun en büyük kaynağı. İnsan o zaman anlıyor neden mimar olmak istediğini.15 yaşındaki hayallerini, 20 yaşındaki hedeflerini
yaşadığını görüyor. Terfi ile onurlandırılmak da ayrı bir mutluluk. Teşekkürler DİA"
ŞÜKRÜ TARKAK
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
TEKNİK OFİS ŞEFİ
2004 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü tamamlayan Şükrü Tarkak , meslek hayatına aynı yıl Yüksel İnşaat’ da başlamıştır. 2007
yılında şirketimiz bünyesinde göreve başlayan Tarkak, Aralık 2012'de Bilkent
Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne Teknik Ofis Şefi olarak atanmıştır.
"Sadece Türkiye değil Dünyada önemli projelere imza atan, DİA Holding bünyesinde çalıştığım ve bu çalışmamın kariyer gelişimime katkı sağladığı için mutluluk
duymaktayım."
HAKAN KIRBIYIK
ZAGULBA YENİ EV PROJESİ
BÜTÇE PLANLAMA ŞEFİ
2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olan Hakan Kırbıyık, Akdeniz Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. 2008 yılında şirketimizde Mühendis olarak başladığı görevine Ocak 2012 den
bu yana Bütçe Planlama Şefi olarak devam etmektedir.
"Kariyer gelişimi bir çok kişi tarafından bireysel bir çaba olarak gözükse de, aslında bu gelişim sürecinde yer alan kurumlardan ayrı düşünülmemelidir. Ben, meslek
hayatımın henüz başlangıcı sayılabilecek bu aşamada, kariyer gelişimimi DİA
Holding ailesinin bünyesi içinde sürdürmekten çok mutluyum. 2006 yılında kurulan
DİA Holding’e 2008 yılında katılarak şirketimizle beraber gelişmekten ve bizlere
sağlanan bu kariyer olanaklarından faydalanarak kariyer planlamamı bu yönde
yapmaktan çok mutluluk duymaktayım.”
DİAlog 49
DİA HOLDING İK HABERLERİ
ÜMİT RUŞEN KAYA
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
KABA İŞLER ŞEFİ
Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden 2005 yılı mezunu olan Ruşen
Kaya, meslek hayatına aynı yıl IC İçtaş Adnan Menderes Havalimanı Yeni Dış Hatlar
Terminali Projesi’nde Saha Mühendisi olarak başlamıştır. 2007 yılında şirketimiz
bünyesinde göreve başlayan Kaya, Ocak 2013'de Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü
Projesi’ne Kaba İşler Şefi olarak atanmıştır.
"DİA Holding bünyesinde 7. yılıma girmiş olmanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim. Kişisel kariyerimize önemli katkılar yapan örnek projelerde bulunmamızı
ve başarılar elde etmemizi sağlayan yöneticilerimize ve çalışma arkadaşlarımıza
teşekkürlerimi sunuyorum. Kurumsal ve kişisel hedeflerimize ulaşacağımız nice
eşsiz projelerde devam etmek dileğiyle..."
KEYVAN FARJAMNIA
ŞAHDAĞ TURİZM KOMPLEKSİ
YEREL SATINALMA ŞEFİ
Öğrenim hayatını 1999 yılında tamamlayan Keyvan Farjamnia, meslek hayatına
2002 yılında başlamıştır. Şirketimiz bünyesinde 2009 yılında göreve başlayan
Farjamnia, Aralık 2012 de Şahdağ Turizm Kompleksi Projesi’ne Yerel Satınalma
Şefi olarak atanmıştır.
"İş hayatında şirket için verdiği emeğin karşılığını almak ve onun mutluluğunu
yaşamak bir personelin en büyük arzusudur. Bu heyecanı ve mutluluğu bana yaşattığınız için DİA Holding'e teşekkür ederim. Saygılarımla..."
TANAY KILIÇASLAN
ŞAHDAĞ TURİZM KOMPLEKSİ
KALİTE KONTROL BİRİM ŞEFİ
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2003 yılında tamamlamıştır. Meslek hayatına 2005 yılında başlayan Tanay Kılıçaslan, Okan Holding, Sembol İnşaat ve Tema İnşaat’da görev yapmıştır. 2010 yılında şirketimiz bünyesinde
göreve başlayan Kılıçaslan, Aralık 2012’den bu yana Şahdağ Turizm Kompleksi’nde
Kalite Kontrol Birim Şefi olarak çalışmaya devam etmektedir.
“İnsan eli değmemiş bir coğrafyada şantiyecilik yapmanın bambaşka bir his olduğunu
DİA Holding’de öğrendim. Bugün hafta sonları binleri bulan ziyaretçisiyle Şahdağ Turizm Kompleks Projesi, bomboş bir arazide emek veren yüzlerce insanın çamura bata
çıka, zorlu kış koşullarıyla uğraşarak, hazırda bulunmayan altyapı tümüyle baştan yapılarak hayata geçirilmiş bir proje olarak hem emeği geçene bambaşka bir haz veriyor,
hem de arazinin mamur olmayan ilk halini bilenleri hayran bırakıyor. Bu projenin bir
parçası olmak, yanı sıra verilen emeğin takdir edildiği, çalışanlarına kıymet veren DİA
Holding’in bir parçası olmak bana büyük haz veriyor. Bu hazzı nice seneler DİA Holding
çatısı altında yaşamak ümidiyle...”
50 DİAlog
DİA HOLDING İK HABERLERİ
İSMAİL ARSLAN
BİLKENT ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSÜ
KESİN HESAP HAKEDİŞ ŞEFİ
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü 2006 yılında
tamamlayan İsmail Arslan, meslek hayatına aynı yıl Arslanlar İnşaat bünyesinde
başlamıştır. 2008 yılında şirketimiz bünyesinde Teknik Ofis Mühendisi olarak çalışmaya başlayan Arslan, Ekim 2012’den bu yana Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü
Projesi’nde Hakediş ve Kesin Hesap Şefi olarak görevine devam etmektedir.
"Yaklaşık 5 yıldır çalıştığım DİA Holding bünyesinde, artan tecrübemize bağlı olarak
yeni sorumluluklar almak, güven ve takdir görmek, biz im en büyük kazancımızdır."
FATİH TUNCAY
BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ
İŞ GÜVENLİĞİ BİRİM ŞEFİ
Trakya Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünü 2008 yılında tamamlayan Fatih
Tuncay, aynı yıl meslek hayatına başlamıştır. 2010 yılında Bakü Flame Towers
Projesi’nde İş Güvenliği Mühendisi olarak başladığı görevine, Ağustos 2012'den bu
yana aynı projede İş Güvenliği Birim Şefi olarak devam etmektedir.
"İş görüşmesinin ardından, kabul edildiğimi duyduğum zaman hissettiğim mutluluğu dün gibi hatırlıyorum. Uzun ve zorlu bir yolculuğu başlatan, gururla ve güvenle attığım ilk adımdı bu. Attığım adımın ne kadar büyük ve sorumluluk isteyen bir
adım olduğunu biliyordum ama çalışmakta olduğum projenin büyüklüğünü yerinde
görünce bunu daha iyi anladım. O günden bu zamana kadar keyifle, her günümün
üzerine yeni bilgiler katarak, elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışarak geçirdiğim tam üç yıl olmuş. Geriye dönüp baktığımda, gözümün önüne, tüm çalışanların
sağlığını korumak için ekipçe, canla başla çalıştığımız, gurur duyacağım günler
geliyor. Görevime devam etmekte olduğum İş Güvenliği Birim Şefliğine yükselmemde çok büyük katkısı olan değerli iş güvenliği ekip arkadaşlarıma, müdürlerime, şeflerime ve diğer çalışma arkadaşlarıma gönülden teşekkür ederim. Kazasız
ve başarılarla dolu günlerimizin daima devam etmesi dileğiyle.
KUDRET DEMİRCİOĞLU
BAKÜ FLAME TOWERS PROJESİ
DİZAYN OFİS ŞEFİ
1993 yılında İstanbul Teknik Üniversite Mimarlık bölümünden mezun olan Kudret
Demircioğlu, 98 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. MIAR Mimarlık’da başladığı meslek hayatına Konuralp A.Ş. ve GMW
Mimarlık’da devam etmiştir. Şirketimiz bünyesinde 2007 yılında Dizayn Ofis Mimarı olarak göreve başlayan Demircioğlu, Haziran 2012’de Bakü Flame Towers
Projesi’ne Dizayn Ofis Şefi olarak atanmıştır.
“Beş yılı aşkın bir süredir çalıştığım DİA Holding’de Dizayn Ofis Şefi olmak mutluluk
verici. Bu geçen süre içinde birlikte mesai harcadığımız tüm çalışma arkadaşlarıma,
müdürlerime ve şeflerime teşekkür ederim”.
DİAlog 51
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
BAŞKA SORUSU OLAN?
P
ASTÖRİZE SÜT İLE UHT-SÜT ARASINDA NE FARK VAR?
Süt alırken iki seçenek var: UHT-süt ya da pastörize süt.
Peki, tam olarak farkları nedir?
Süt özel bir üründür. Hayvanın memesinden alındığında neredeyse hiç mikrop barındırmaz. Ancak sağılma işlemi sırasında
laktik asit mikropları gibi bir sürü mikrop eklenmektedir.
Mikroplar hızla çoğalır ve sütü değişime uğratır. Kısa bir süre
sonra da bozulur. Fransız kimyacı Louis Pasteur sütü biraz
ısıtarak mikropların büyük kısmının öldüğünü ve sütün daha
uzun dayandığını keşfetmiştir. Bu nedenle bu işleme onun adı
verilmiştir. Pastörize süt 15-30 saniye boyunca 72-75 derece
ısıtılır. Böylece zararlı mikropların tamamı öldürülür. Süt 8-10
gün dayanır. Ultra yüksek sıcaklıkta ısıtma yöntemi daha da
etkilidir: Üç barlık yüksek bir basınç altında süt 1-2 saniyeliğine 135 dereceye çıkarılır ve sonra anında tekrar soğutulur.
Paketler de bu şekilde sterilize edilir. Paketi açılmamış UHTsüt aylarca dayanır.
Ancak UHT-sütün tadı biraz farklıdır, çünkü yüksek sıcaklıkla
ısıtılan sütteki protein değişikliğe uğrar ve süt şekeri karamelize olur. Yine de UHT-süt daha iyidir. Modern işlemlerle yüksek
ısıya maruz kalmasına rağmen birçok vitamin korunmuş olur.
ARABADA BİR ŞEYLER OKURKEN NEDEN MİĞDEMİZ BULANIR?
Genellikle çocukların araba yolculuğu sırasında miğdesi bulanır. Hatta bu zaman zaman yetişkinlerde bile görülebilir. Peki
bu neden böyledir?
Yolculuk ya da hareket hastalığı, duyularımızın karışması sonucunda oluşur. Görme duyumuzun verilerinin yanı sıra iç
kulakta yer alan denge organımızın ve beden hareketlerimizin verileri de beynimizde değerlendirilir. Dış hareketler,
optik olarak sabit noktalara oranla devamlı olarak takip edilemediğinde, verilerin işlenmesi sırasında beynimizde sinyal karışıklığı yaşanabilir. Bir bilgisayarda olduğu gibi gelen sinyaller önceki normal incelemelerle karşılaştırılır. Yanlış
sinyaller doğru sınıflandırılamaz ve sonra bir bulgu çağlayanı harekete geçer; terleme, esneme, yorgunluk, yutkunluk ve
en korkulanı: kusma...
52 DİAlog
KİTAP
KÜRK MANTOLU MADONNA
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri “Kürk Mantolu Madonna” bir kez daha çok satanlar listesine girdi. Ünlü yazarın kızı Filiz Ali’nin yazdığı ve Sabahattin Ali’nin anılarından oluşan
“Filiz Hiç Üzülmesin” kitabından sonra satış grafiği hızla artan roman Genç Cumhuriyet
dönemlerinde yurt dışında yaşanmış bir aşk hikayesini anlatıyor:
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi
ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt
ederek geziniyor,
rastgele gözüme çarpmış gibi
önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı
seyre dalıyor, ta
kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca.
Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden
gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.
Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini
ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında
güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin
sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve
aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması
zor sorular soruyor.
DOĞUDAN UZAKTA
AMIN MAALOUF
Geçmiş... Bıraktığın
yerde mi hâlâ?
Amin Maalouf’tan
unutulmayacak bir "eve
dönüş" romanı. Amin
Maalouf’un merakla
beklenen yeni romanı “Doğudan Uzakta”,
kaderin ve tarihin
acımasızlığında terk
ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın
hikâyesini anlatıyor.
“Doğudan Uzakta”, bir yüzleşmenin romanı:
Gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı
yerlere dağılan ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından
birinin cenazesi için tekrar ülkelerine dönen bir grup
arkadaş...
Açıkça belirtilmese de Lübnan İç Savaşı’nın getirdiği
yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının kültürel, tarihsel
ve toplumsal sorunlarına dair çok çarpıcı gözlemlere
de yer veren “Doğudan Uzakta”da Maalouf, yine en iyi
bildiği şeyi yapıyor: Doğuyu anlatıyor.
EFSANE
İSKENDER PALA
Efsaneler bazen denizden, Bazen aşktan ve
ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve
denizden gelenler, Bazen ışık olurlar ve bütün
zamanı aydınlatırlar...
Efsane kurmak kadar,
efsaneyi yazmak da
efsaneye dâhildir.
Bir çağı haritalarda
bulamazsınız. Derine,
insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler
saklanabilir.
Bu kitapta İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz;
aşk diliyle kuşatıldı.
Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. Kılıç
kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa. Ve hep bir
yol vardı kalplerden denizlere. Derin denizler, büyük
aşklar için atlas olup dokundu. İskender Pala, bir çağı
ve o çağın efsanelerini dile döktü. Barbaros Hayreddin
Paşayı...
Sonra, bir gül sepeti getirdi. Isırılmış üç elmayı anlattı.
DİAlog 53

Benzer belgeler