Dosya No: 2015/5814 - Kamu Borcunu Zamanında Ödemeyen Milli

Transkript

Dosya No: 2015/5814 - Kamu Borcunu Zamanında Ödemeyen Milli
T.C.
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(OMBUDSMANLIK)
ŞİKAYET NO
: 2015/5814
KARAR TARİHİ
: 12/05/2016|tarih|
TAVSİYE KARARI
ŞİKAYETÇİ
:
ŞİKAYETÇİ VEKİLİ
ŞİKAYET EDİLEN İDARE
ŞİKAYETİN KONUSU
:
: Milli Eğitim Bakanlığı
: Şikayet başvurucusu kamu borcunu zamanında ödemeyen
Milli Eğitim Bakanlığı’nın işlemlerinin hukuka ve
hakkaniyete aykırılığının tespitiyle, alacaklarının faiziyle
birlikte taraflarına ödenmesi talepleriyle şikayet
başvurusunda bulunmuştur
ŞİKAYET BAŞVURU TARİHİ : 22.12.2015
I. USÛL
A. Şikâyet Başvuru Süreci
1) Şikayet başvurusu, Kurumumuza 22/12/2015 tarih ve 13146 sayı ile kayıt altına alınan, gerçek
kişiler için şikayet başvuru belgesi doldurularak yapılmıştır. . Şikayet başvurusunun karara bağlanması
için 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 41/1­a maddesi
ve İmza Yetkileri Yönergesinin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, şikayetin
incelenmesine ve araştırmasına geçilmiş, 2015/5814 şikayet numaralı "Tavsiye Kararı Önerisiyle"
Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur
B. Ön İnceleme Süreci
2) Yapılan ön inceleme neticesinde; şikâyet konusunun Kurumumuzun görev alanına girdiği,
şikâyetçinin menfaat ihlali koşulunu taşıdığı, idari başvuru yollarının tüketildiği, şikâyetin süresinde
yapıldığı ve diğer ön inceleme konularında da bir eksiklik bulunmadığı, bu nedenle şikâyetin inceleme
ve araştırmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
II. OLAY VE OLGULAR
A. Şikâyetçinin Konu Hakkındaki Açıklamaları ve İddiaları
3) İstanbul …. İlçesi … Mahallesi … pafta, .. ada .. parsel sayılı taşınmazın maliki tarafından yapılan
şikâyet başvurusunda özetle;
3.1) Şikayet başvurucusunun …. tarihinde arsa olarak satın aldığı şikayet konusu taşınmazı ….
tarihinde satmak istemesi üzerine … Belediye Başkanlığından taşınmazın eğitim alanı içinde kaldığını
1 / 10
öğrendiğini, bahse konu taşınmazın imar planında ‘ortaöğretim alanı’ olarak ayrılmış olması nedeniyle
…/2013 tarihli dilekçesi ile İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurarak mağduriyetinin
giderilmesini istediğini,
3.2) İstanbul Valilik makamının …./2014 tarihli ve … sayılı yazısı ile uzlaşmaya davet edildiğini
ancak …./2014 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda uzlaşma sağlanamadığını, uzlaşma görüşmelerinin
“uzlaşamama” şeklinde sonuçlanmasından sonra şikayetçi tarafından tekrar başvuruda bulunarak
uzlaşma talebini idareye ilettiğini ve ../2015 tarihinde de uzlaşma sağlanarak “Uzlaşma Tutanağının”
tanzim ve imza edildiğini,
3.3) Şikayet konusu taşınmazın, dosya içinde bulunan imar durum belgesinden …/2008 tarihinde “
ortaöğretim tesisi alanı” içine alındığını ve planların …/2009 tarihinde tastik edilerek …./2011
tarihinde kesinleştiğini, uzlaşma tarihi olan …/2015 tarihinden itibaren taşınmazın bedelinin
ödenmemesi üzerine, şikayetçi tarafından …/2015 tarihinde tekrar başvuruda bulunulduğu,
kamulaştırma bedelinin ödenmesine ilişkin talebine idarenin …./2015 tarih ve ….. sayılı yazısı ile
“ödenek talebinde bulunulduğunu, Bakanlık tarafından kamulaştırma ödeneğinin gönderilmediği,
ödeneğin sağlanması durumunda ödemenin yapılacağının” bildirildiğini,
3.4) İstanbul … İlçesi ….. Mahallesi … pafta, …. ada .. parsel sayılı taşınmazın maliki olan şikâyet
başvurucusu İmar planında ortaöğretim alanı olarak ayrılmış olan anılan taşınmazın ½ hissesinin idare
tarafından uzlaşma ile kamulaştırıldığını ancak kamulaştırma bedeli konusunda sağlanan uzlaşmaya
rağmen Bakanlıkça ödenek gönderilmemesi nedeniyle halen mağduriyetlerinin giderilmediğini
belirterek; aradan geçen süre içerisinde ödenek beklendiğinin söylendiğini, her ne kadar tarafına
ödenek temin edilince kamulaştırma bedelinin ödeneceği belirtilmiş olsa da kamu borcunu zamanında
ödemeyen idarenin alacağının faiziyle birlikte tarafına ödenmesini talep etmektedir.
B. İdarenin Şikâyete İlişkin Açıklamaları
4) İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün …./2016 tarih ve .. sayılı cevabi yazısında özetle;
Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı ile de yazışma yapıldığının bildirildiği,
şikayete konu taşınmazın bölgenin eğitim öğretim tesislerine olan ihtiyacına binaen kamulaştırıldığı,
şikayetçi ile uzlaşma sağlanarak ilgili tutanağın tanzim edildiği, Milli Eğitim Bakanlığınca ödeneğin
henüz sağlanamadığından bahisle dostane çözümü bakımından işlem tesis edilemediği, Bakanlık
bütçesinden yeterli ödenek temin edilmesi durumunda ödeme yapılacağının belirtildiği ifade
edilmiştir.
4.1) Kurumumuzca Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı’na yazılan …/2016
tarih ve …. sayılı yazımız üzerine anılan idarenin …../2016 tarih ve ….. sayılı cevabi yazısında özetle;
uzlaşmanın gerçekleştiği, 2016 yılı bütçesinin beklenilenin altında kalması, kamulaştırmasız el atma
davalarında yapılacak ödemelerin 2016 yılı bütçesinin çok üzerinde gerçekleşmesi ve mahkeme
kararlarının öncelikle uygulanması gerektiğinden kamulaştırma ödeneğinin gönderilmediği” bilgisinin
verildiği görülmüştür.
C. Olaylar
5) Şikâyet başvurucusu tarafından şikâyet başvurusuna eklenen belgeler ile ilgili idareyle
yapılan yazışmalar sonucunda elde edilen bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde:
2 / 10
5.1) Şikayetçinin uzlaşma talebiyle …/2014 tarihinde İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
uzlaşma başvurusunda bulunduğu,
5.2) Uzlaşma Komisyonunun …./2015 tarihinde toplanarak m² si 1.181,80-TL/m2 TL lik tutar
üzerinde uzlaşma sağlanarak kamulaştırma kararı alındığı, uzlaşma sonucunda şikayetçi tarafından
uzlaşılan tutarın yatırılması için gerekenin yapılmasının istenildiği,
5.3) Şikayet konusu taşınmazın, imar durum belgesinden …./2008 tarihinde “ ortaöğretim tesisi alanı”
içine alındığı ve planların …./2009 tarihinde tasdik edilerek …./2011 tarihinde kesinleştiği, …./2015
gerçekleşen toplantı ile taşınmazın bedeli konusunda uzlaşmanın sağlandığı ve kamulaştırıldığı,
yapılan yazışmalar neticesinde “kamulaştırma ödeneğinin bütçe imkanları ölçüsünde ilerleyen
zamanlarda temin edilmeye çalışılacağının bildirildiği” şikayetçiye bu konuda bir ödeme takviminin
sunulmadığı,
5.4) Şikayet başvurucusunun da; …./2015 tarihinde 3 numaralı paragrafta belirtilen bahse konu
taşınmaz malın kamulaştırma bedelini ödemeyen idarenin alacağının faiziyle birlikte tarafına
ödenmesi talebiyle Kurumumuza başvuruda bulunmuştur.
D. Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’ın İnceleme ve Araştırma Bulguları
6) Şikâyet konusuna ilişkin olarak idareden bilgi ve belgeler talep edilmiş, ilgili idarece kararın 4
numaralı paragraf ve alt bentlerinde açıklanan bilgi ve belgeler gönderilmiştir.
III. HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
A.İlgili Mevzuat
7) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17’nci maddesinde; “hiç kimsenin keyfi olarak mal
ve mülkünden yoksun bırakılamayacağı” düzenlenmiştir.
8) Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın "Mülkiyet Hakkı" başlıklı 17’nci maddesinde;
“mülkten yoksun bırakılma sonucunda, zamanında ödenecek adil tazminat” koşuluna yer
verilmiştir.
9) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokol’ün 1’nci maddesinde; “Her gerçek ve
tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse,
ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel
ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. “Yukarıdaki hükümler,
devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da
başka harçların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama
konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” Şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
10) 2709 sayılı T.C. Anayasası’nın "Mülkiyet Hakkı" kenar başlıklı 35’nci maddesinde;
“herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı
olamayacağı”,
3 / 10
10.1) "Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması" başlıklı 13’üncü Maddesinde, temel hak ve
hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamayacağı,
10.2) "Kamulaştırma" başlıklı 46’ncı maddesinde: “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu
yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette
bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre
kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir. Kamulaştırma bedeli ile
kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden veya peşin olarak ödenir…. Kanunun taksitle ödemeyi
öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak
ödenir… İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmede ve herhangi bir sebeple ödenmemiş
kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.”
10.3) “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü
maddesinde; “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.” Hükümlerini
amirdir.
11) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683’ncü
maddesinde; “Bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği
gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu” düzenlenmiştir.
12) 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1’nci maddesinde; “Bu
Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde
bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri,
kamulaştırma bedelinin hesaplanması, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini,
kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini,
karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini
düzenler”,
12.1) "Kamulaştırma şartları" başlıklı 3’üncü maddesinde; “İdareler, kanunla yapmak
yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan
taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedelleri nakden ve peşin olarak veya aşağıda
belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler. (Ek:24/04/2001­4650/1
md.)İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanılamaz”,
12.2) "Satın Alma Usulü" başlıklı 8’nci maddesinde;” ..idare, tahmin edilen bedel üzerinden
pazarlıkla satın alma ve trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak üzere kendi bünyesi içinden
en az üç kişiden teşekkül eden bir veya birden fazla uzlaşma komisyonunu görevlendirir, İdarece,
anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç kırk beş gün içinde, tutanakta belirtilen bedel
ödemeye hazır hale getirilerek, bu durum malike veya yetkili temsilcisine yazıyla bildirilerek tapuda
belirtilen günde idare adına tapuda ferağ vermesi istenir. Malik veya yetkili temsilcisi tarafından idare
adına tapuda ferağ verilmesi halinde, kamulaştırma bedeli kendilerine ödenir. Bu madde uyarınca satın
alınan veya trampa edilen taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkı, sahibinden kamulaştırma yolu ile
4 / 10
alınmış sayılır ve bu şekilde yapılan kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davası açılamaz.”
Hükümlerine yer verilmiştir.
13) 14/06/2012 tarihli ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun "Kurumun Görevi"
başlıklı 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; “Kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikayet üzerine,
idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı
içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde
bulunmakla görevlidir.” Hükmü yer almaktadır.
B. Şikâyet Konusuna İlişkin Uygulamalar
14) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler
14.1) Pincova ve Pinc/ÇEK CUMHURİYETİ davasında; Mahkeme söz konusu davada tazminat
miktarının tayininde benimsenen yöntemin birey üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Mahkeme
oybirliği ile verdiği kararda, eski rejim sırasında haksız yere el koyulan mülklerin iadesini düzenleyen
yasal düzenleme çerçevesinde ödenebilir olan, başvurucunun otuz yıl önce söz konusu taşınmaz için
ödemiş olduğu satış fiyatı temelinde belirlenen tazminatın başvurucuları ‘aşırı bir yüke’ katlanmak
durumunda bıraktığını belirtmiştir. Bu miktar başvurucuların başka bir konut almasına imkân
vermemektedir; bu sebeple, başvurucuların buna bağlı olarak ortaya çıkan ‘belirsiz ve bu nedenle zor
sosyal durumu’ göz önünde bulundurulmamıştır.( .(D.J. Harris, M.O’Boyle,
E.P.Buckley,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa
Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi, Avrupa Konseyi 2013, 1. Baskı,
syf 706)
14.2) Akkuş/ Türkiye davasında; "Türkiye'de yıllık enflasyonun %70 olduğu bir dönemde bedel
artışı tazminatının Yargıtay kararından 17 ay sonra ve sadece %30 faizle hesaplanarak
başvurucuya ödendiği; kamulaştırma bedelinin normalin üstünde geciktirilmesinin, bazı ülkelerde
paranın değerindeki kayıp da dikkate alındığında taşınmazı kamulaştırılan kişiyi belirsiz bir duruma
soktuğu ve mali kayıplarının artmasına yol açtığı devletten alacaklı olanların devletin ödeme
yapmaması veya gecikmesi halinde esaslı bir kayba uğradıkları; sadece kamu makamlarının ödemeyi
geciktirmesi nedeniyle Yargıtay tarafından kesin olarak belirlenen tazminatın değeri ile bu tazminatın
fiilen ödendiği tarihteki değeri arasındaki farkın başvurucunun arazisinin kamulaştırılmasından doğan
kaybının yanında ayrı bir zarara uğramasına neden olduğu; kamu makamlarının ödemeyi 17 ay
geciktirmekle tazminatı yetersiz duruma getirdikleri ve sonuç olarak kişinin mülkiyet hakkının
korunması ile genel yararın gerekleri arasındaki adil dengeyi bozdukları" gerekçesiyle mülkiyet
hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaştığı görülmektedir. Yine bu kararda mahkemece hükmedilen
taşınmaz bedelinin ödenmesindeki normal olmayan gecikmelerin, paranın değer kaybetmesi göz
önünde tutulduğunda, taşınmazına el konulan kişileri belirsizlik içinde bırakarak maddi kayıplara
neden olabileceği, hatta mahkemece faize hükmedilse dahi bu faiz miktarının, maddi zararların
tamamını karşılama imkanı olmayabileceği kanaatine varıldığı görülmektedir.
14.3) Sporrong ve Lönnroth/İsveç, James ve Diğerleri/İngiltere, Papachelas/Yunanistan,
Lithgow ve diğerleri/İngiltere Davalarında; Mahkeme mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
Sözleşme’ye uygunluğunu denetlerken yapılan müdahalenin kamu yararı ya da genel yararı
amaçlamasının yanı sıra toplumun genel yararı ile birey haklarının korunması arasında adil bir
dengenin de gözetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu çerçevede bireylerin, mülklerinin değeriyle
5 / 10
orantılı makul bir bedel ödemeden mülklerinden mahrum edilmeleri halinde yapılan
müdahalenin ölçülü olmadığına hükmetmektedir.
15) Yüksek Mahkemelerin Kararlarından örnekler
15.1) Anayasa Mahkemesi (E.2013/817, 19/12/2013) ilgili kararında; Anayasa’nın 35 inci
maddesine göre kişilerin mülkiyetleri ancak kanunla öngörülmüş usullerle ve kamu yararı gereği
karşılığı ödenmek suretiyle ellerinden alınabileceğini belirtmiş. Anayasa’nın 13 üncü maddesinde yer
alan ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülklerinden mahrum bırakılmaları halinde elde edilmek istenen
kamu yararı ile mülkünden mahrum bırakılan bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması
gerekliliğini vurgulamıştır.
15.2) Anayasa Mahkemesi (E.2012/1246, 06/02/2014) ilgili kararında; Bir taşınmazın hiçbir
karşılık ödenmeden idareye geçmesini, mülkiyet hakkının sınırlandırılmasını aşan, hakkın özünü
zedeleyen bir durum olarak belirtmiştir. Bununla beraber gerçek karşılığının altında bir bedel ödenerek
bir taşınmazın idareye geçmesini de Anayasa’nın 46. maddesi hükmüne açıkça aykırılığının yanında
mülkiyet hakkına Anayasa’nın 13. Maddesinde yer alan ölçülülük ilkesini aşan ve mülkünden yoksun
bırakılan kişiye ulaşılmak istenen kamu yararıyla kıyaslandığında ölçüsüzce ağır bir yük getiren ve
makul olmayan bir müdahale niteliğinde olduğunu ifade etmiştir.
15.3) Yargıtay Genel Kurulu (Esas:1988/4, Karar:1989/3,Tarih:20/10/1989) ilgili kararında;
İçtihadı birleştirmeye konu sorunun, görüşülmesi sırasında peşin ödeneceğine işaret edilen
karşılığın tam karşılık(rayiç bedel) olup olmadığının tartışıldığını, bunun tam karşılık olarak değil de,
kıymet takdir komisyonunun biçtiği değer olarak kabulünün Anayasanın 13/2 nci maddesinde yer alan
‘temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı olamaz’ kuralıyla bağdaşmayacağını, tam karşılığın peşin ödenmemesi halinde, mülkiyet
hakkının özüne dokunan bir kısıtlama getirileceğini, böyle bir anlayışın 5 inci maddede belirtilen
‘Devletin temel amaç ve görevleri’ ile bağdaşır nitelikte bulunmadığını, benimseyerek söz konusu
karşılık sözünün, tam karşılık (rayiç bedel) olduğunu kabul etmiştir.
15.4) Danıştay 1. Daire (Esas:2002/147, Karar:2002/144, Tarih:01/10/2002) ilgili kararında:
özetle; kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle … tarafından AİHM’ye yapılan 43229/98
sayılı başvuruyla ilgili olarak Mahkeme’nin benzer davalarda verdiği kararların gözetilmesi sonucu
‘dostane çözüm’ çerçevesinde davacıya her türlü vergi kesildikten sonra net olarak 295.000­Euro
tutarındaki meblağın 4353 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi hükmü uyarınca sulhen ödenebileceği,
ifade edilmiştir.
C. Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’ın Kamu Başdenetçisi’ne Önerisi
16) Kamu Denetçisi tarafından yapılan inceleme ve araştırma neticesinde; şikayet konusu olayın
hukuka ve hakkaniyete uygun olduğu değerlendirilerek şikayetin kabulü yönündeki öneri Kamu
Başdenetçisi’ne sunulmuştur.
D. Hukuka ve Hakkaniyete Uygunluk Yönünden Değerlendirme
17) Şikayet başvurucusu 3 numaralı paragrafta açıklandığı üzere; kamu borcunu zamanında ödemeyen
Milli Eğitim Bakanlığı’nın işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete aykırılığının tespitiyle, alacaklarının
faiziyle birlikte taraflarına ödenmesi talepleriyle şikayet başvurusunda bulunmuştur.
6 / 10
18) Mülkiyet hakkı, kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara
uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf
olanağı veren bir haktır. Söz konusu hak, Anayasası’nın 35 inci maddesi ile güvence altına alınmıştır.
Bu hakka getirilecek sınırlandırmalar ise yine aynı maddede sayılmıştır. Benzer düzenlemelere Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokol’de yer verilmiştir.
19) Anayasa’nın 35 nci maddesinde mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların kamu yararı
amacıyla ve kanunla yapılması gerektiği hüküm altına alınırken, (1) No.lu Protokol’ün 1 inci maddesi
mülkiyetten yoksun bırakmanın kamu yararıyla, yasada öngörülen koşullarla ve uluslararası
sözleşmelere uygun olarak yapılabileceğini öngörmektedir. Mülkiyet hakkına yönelen en yaygın
kamusal müdahale biçimi kamulaştırmadır. Kamulaştırma, devlet ve kamu tüzel kişilerinin, kamu
yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılığını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan
taşınmaz bir malın tamamına veya bir kısmına, Anayasa ve yasada gösterilen esas ve usullere uygun
olarak, zorla el atılmasıdır.(ÖZEL, Sadullah, Anayasal Mülkiyet Hakkı Açısından Kamulaştırma,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2013).
20) Özel mülkiyetteki bir taşınmazın, malikin rızası olmasa da, kamulaştırma yoluyla yani zorla, kamu
malları arasına geçirilmesi, aslında mülkiyet hakkının özüne dokunan bir işlemdir. Zorla alımın
dayanağı olan kamu yararı kavramı, mülkiyetin karşılıksız devrine dayanak tutulamaz. Anayasanın
13. Maddesi temel hak ve özgürlükleri sınırlandırırken hakların özüne dokunmayı yasaklamıştır.
Kamu yararına dayanan kamulaştırma işleminde taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi
halinde mülkiyet hakkı paraya çevrilmek suretiyle korunmuş olacağından, ‘öze dokunma’
durumu da ‘sınırlama’ niteliğine dönüşmüş olacaktır. Kamulaştırma işlemine mukabil taşınmazın
gerçek değeri ödenmediği takdirde mülkiyet hakkının özüne dokunulmuş olur.
21)Mülkiyet hakkı, kamulaştırmadaki değerleme sürecinin sonunda malike ekonomik bir hak
kategorisi olarak niteleyebileceğimiz ‘gerçek karşılık hakkı’ olarak görünüm kazanmaktadır.
Bu bakımdan taşınmazı kamulaştırılan bir bireyin kamulaştırma neticesinde en temel hakkı ve çıkarı;
taşınmazın adil, anlamlı, orantılı bir biçimde gerçek değerini alabilmektir. Gerçek karşılığın ödenmesi
ilkesi; yasama, yürütme, yargı organlarına yöneltilmiş anayasal bir direktiftir.
22) Anılan gerçek karşılık kavramı ile tanımlanan maddi tutarın vaktinde ve peşin olarak ödenmesi,
vaktinde ödenememesi durumunda da bedelin güncelliğini koruyabileceği bir yasal faiz ile beraber
ödenmesi, taşınmaz malikinin en tabi haklarındandır. Bu hakkın korunmasına ilişkin olarak AİHS
Ek 1. Nolu Protokol Kapsamında AİHM tarafından verilen kararlarda mülkiyet hakkının
sınırlandırdığı hallerde, özellikle de mülkiyetten mahrum bırakma durumunda devletin tazminat
ödemesi, müdahalenin hukuka uygun olması için bir gereklilik olarak görülmektedir. Diğer
taraftan, Mahkemeye göre tazminat ödenmesi şartı, farklı menfaatler arasında ‘adil denge’ ye saygı
gösterilip gösterilmediğinin değerlendirmesinde önemli bir husustur. Dahası, tazminat ödenmesi şartı
gibi bir şart öngörülmemesi halinde, Ek Protokol’ün 1’nci maddesinin sağladığı mülkiyet hakkı ‘büyük
ölçüde kâğıt üzerinde ve etkisiz’ kalacaktır.(ETKÜ, Mehmet Akif, Kamu Hukukunda Mülkiyet Hakkı
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Mülkiyet Hakkına Bakışı, (1. Baskı)Ekim 2009, s­244­245)
23) AİHM, adil denge yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediğini incelerken, devletlere bunun
hayata geçirilmesi yöntemlerinde geniş bir takdir alanı tanımaktadır. Ancak bu takdir hakkı
kullanılırken geçerli bir temelden yoksun olamayacağı hususu açıktır. Bu bakımdan Mahkeme, normal
koşullar altında bir taşınmazın değerine makul ölçülerde denk düşen bir tazminat ödenmeden
gerçekleştirilen bir mülkiyetten yoksun bırakma işlemini aşırı bir tecavüz olarak değerlendirdiğini
defalarca belirtmiştir. Tamamen tazminat yokluğunu ise, mülkiyet hakkı bakımından çok istisnai
7 / 10
durumlar dışında haklı görmez.(Prof.Dr.Osman DOĞRU, Dr. İlhan NALBANT, İnsan Hakları
Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Yargıtay Başkanlığı, 2013(1.Baskı), s­669).
24) Diğer taraftan Milli Eğitim Bakanlığı’nın yukarıda açıklandığı üzere bütçesini ve bu bütçe
içerisinde ne oranda miktarın Kamulaştırma bedeli olarak belirlendiği, kamulaştırma için ayrılan bütçe
limitinin dolması üzerine Bakanlığın bir genelge veya duyuru ile kamulaştırma yapılmaması veya
uzlaşmaya gidilmemesi şeklinde bağlı bulunduğu birimleri uyarmasının gerektiği, bu uyarı yapılmış
olsaydı uzlaşma talebinde bulunan şikâyet başvurucusuna bu durumun bildirileceği, başvurucunun da
buna göre hareket edeceği zira uzlaşma tutanağında buna dair bir bilgiye rastlanmadığı, bu itibarla
başvurucunun Devlette; istikrar, şeffaflık, hukuki güvenlik, haklı beklenti ilkesi ve mülkiyet
hakkının sonuçta özüne dokunulduğundan iyi yönetim ilkelerine uymadıklarının da altını çizmek
gerekir ve idarenin hizmet kusuru işlediği ve bu yönde işlem tesis etmesi söz konusudur.
25)Yukarıdan bu yana yapılan açıklamalar, anılan mevzuat hükümleri, yargı kararları,
İdarelerin cevabi yazıları ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; Şikâyet başvurusuna konu
taşınmazın imar planında ortaöğretim alanı olarak ayrılmış olduğu, 12.2 numaralı paragrafta
belirtilen Kamulaştırma Kanunu’nun 8. maddesi gereğince, tutanakta belirtilen uzlaşma değerinin
idare tarafından zamanında hazır hale getirilmemesi, bu güne kadar geçen süre göz önünde
bulundurulduğunda, şikâyet başvurucusunun haklarının değer kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya
kaldığı hususları dikkate alındığında; hukuki güvenlik ilkesinin zedelendiği, kullanılan araçlarla
hedeflenen amaç arasında makul orantılılık ilişkisinin gözetilmeyerek mülkiyet hakkının özüne
dokunulduğu, dolayısıyla toplumsal yarar ile başvurucunun mülkiyet hakkı arasında adil
dengenin sağlanamadığı, tüm bu nedenlerle idarenin şikâyete konu olaydaki işlem ve eylemlerinin
hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
E. İnsan Hakları Yönünden Değerlendirme
26) Anayasanın 35 inci maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu
yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı
olamayacağı düzenlenmiştir. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin mülkiyet hakkını
düzenleyen 17 inci maddesi, "Hiç kimsenin keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamayacağı"
hükmünü amirdir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 no.lu Protokolün 1. maddesinde "Her
gerçek ve tüzel kişinin, mal ve mülk dokunulmazlığına riayet edilmesini isteme hakkının olduğu,
herhangi bir kimsenin ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve Uluslararası
hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği" hüküm altına
alınmıştır. Anayasa'nın 35 inci maddesi de Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol'ün 1 inci maddesindeki
düzenlemeye benzer şekilde, birinci fıkrasında mülkiyet hakkını tanımış, ikinci ve üçüncü fıkralarında
ise mülkiyet hakkının sınırlandırılması ve bu sınırlandırmanın ölçütünü belirtmiştir.
27) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Hakları kötüye kullanma yasağı" başlıklı 17 inci maddesi,
Sözleşmedeki hiçbir hükmün, bir devlete Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesi veya
bunların sözleşmede öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmalarını amaçlayan bir
etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkı verdiği biçiminde yorumlanamayacağını
düzenlemektedir.
28) Bu doğrultuda somut olayımız değerlendirildiğinde idarenin kamulaştırma bedelini ilgililere
ödememiş olması, mülkiyet hakkı ihlaline yol açtığı gibi AİHS’nin 17 inci maddesindeki hakları
kötüye kullanma yasağının ihlaline de yol açmıştır. Bu ihlallerin dışında Anayasamızın 10.
8 / 10
Maddesinde ifadesini bulan Kanun önünde eşitlik ilkesinin, AİHS in 13 üncü maddesindeki etkili
başvuru hakkının ihlaline dair herhangi bir bulgu ve veriye rastlanmamış ve şikâyete konu olayda
başkaca bir insan hakları ihlalinin söz konusu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
F. İyi Yönetişim İlkeleri Yönünden Değerlendirme
29) Günümüzde demokratik, modern ve katılımcı yönetim anlayışında idarelerden sadece hukuka
uygun hareket etmeleri değil aynı zamanda iyi yönetim ilkelerine de uygun işlem tesis etmeleri
beklenmektedir.
30) 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 6 ncı
maddesinde: "Kurum inceleme ve araştırma yaparken idarenin, insan haklarına davalı adalet anlayışı
içinde; kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması,
eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye uygunluk,
kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede
karar verme, kararların gerekçeli olması, karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi, kararın
geciktirilmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması gibi iyi yönetim ilkelerine uygun işlem ve
eylem ile tulum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözetir ve iyi yönetim ilkelerine uyar. "
şeklinde yer verilmektedir. Söz konusu Yönetmelik hükmünde yer alan ilkelerin kaynağını teşkil
eden Avrupa Birliği Temel Haklar Şartının 41 inci maddesinde de iyi yönetim hakkından
bahsedilmekte olup benzer ilkelere Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen "Avrupa Doğru
İdari Davranış Yasasında da yer verilmiştir.
31)Söz konusu ilkeler yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; şikâyet başvurusu
kapsamında ilgili idarelerden istenilen bilgi ve belgelerin süresi içinde ve gerekçeli olarak
kurumumuza gönderildiği, bu anlamda “kararların gerekçeli olması”, “kararın geciktirilmeksizin
bildirilmesi” ve “makul sürede karar verme” ilkelerine uygun hareket edilerek cevap verildiği ancak
Anayasa’nın 40 ıncı maddesinde açık bir şekilde ifade edilen “karara karşı başvuru yolları ve
sürelerinin gösterilmesi” ilkesine aykırı davranılarak şikâyetçiye hangi kanun yolları ve mercilere
başvurulabileceği ve süreleri hakkında bilgi verilmediği, öte yandan idarenin kamulaştırma bedelini
ödemeyi geciktirmesi, ödeme takvimindeki belirsizlik, iyi yönetim ilkelerinden "hesap verilebilirlik",
"şeffaflık", "haklı beklentiye uygunluk" ilkelerine uyulmadığı anlaşıldığından idarenin bundan
böyle bu hususlara uygun hareket etmesi beklenmektedir.
IV. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN YASAL MEVZUAT
A. Dava Açma Süresinin Yeniden Başlaması
32) 14/06/2012 tarih ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 17 nci maddesinin sekizinci
fıkrasına göre Kamu Denetçiliği Kurumu'na, dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye
başlamış olan dava açma süresini durdurmakta olup, 21 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca
başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret
kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır.
B. Yargı Yolu
33) 2709 Sayılı 1982 Anayasası'nın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması Başlıklı 40.maddesinin
2.fıkrasında, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve
sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almakta olup, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ilgili idarenin işlemine karşı 60 günlük dava
9 / 10
açma süresinden arta kalan süre içinde taşınmazın bulunduğu yer olan İstanbul İdare Mahkemelerinde
dava açmak üzere yargı yolu açıktır.
V. KARAR
Yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre ŞİKÂYETİN KABULÜNE;
1) Kamulaştırma için uzlaşma gerçekleşmiş olmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlenen
bedeli 45 günlük sürede ödemediği gibi beklenen makul sürede de ödemeye hazır hale getirmediği,
Kamulaştırma bedelini yeniden rayiç bedel üzerinden hesaplayıp kanunda yazılı süre içerisinde
olmadığından makul sürede yeniden bir işlem tesisi ve şikâyet başvurucusunun mağduriyetinin
giderilmesi hususunda MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA TAVSİYEDE BULUNULMASINA,
2) Yukarıda anılan Kanunun 20 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı’nca
bu karar üzerine tesis edilecek işlem ya da tavsiye edilen çözümün uygulanabilir nitelikte görülmediği
takdirde gerekçesinin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,
Bu
kararın şikâyet başvurucusu ve MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA
TEBLİĞİNE Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisi’nce karar verildi.
M.Nihat ÖMEROĞLU
Kamu Başdenetçisi
10 / 10

Benzer belgeler

KAMULAŞTIRMA KARARI • UZUN YILLAR UYGULAMA

KAMULAŞTIRMA KARARI • UZUN YILLAR UYGULAMA “mülkten yoksun bırakılma sonucunda, zamanında ödenecek adil tazminat” koşuluna yer verilmiştir. 9) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokol’ün 1’nci maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kiş...

Detaylı

2015/5279 - Su Kapama Açma Bedelinin İadesi Talebi Hakkında

2015/5279 - Su Kapama Açma Bedelinin İadesi Talebi Hakkında ŞİKAYET BAŞVURU TARİHİ : 10/11/2015 I. USUL A. Şikayet Başvuru Süreci 1. Şikayet başvurusu, Kurumumuza e-başvuru yoluyla yapılarak 10/11/2015 tarih ve 11769 sayı ile kayıt altına alınmıştır. Şikaye...

Detaylı