Sürdürülebilir kalkınma projeleri için hibe `Yerinden olmuşlar` konulu

Transkript

Sürdürülebilir kalkınma projeleri için hibe `Yerinden olmuşlar` konulu
Sayı: 9
Eylül 2006
Sürdürülebilir kalkınma
projeleri için hibe
'Yerinden olmuşlar'
konulu eğitim
UNDP'nin Faaliyet Raporu
GAP Projesi sona eriyor
HIV/AIDS hakkında
gerçekler ve rakamlar
Sürdürülebilir kalkınma projeleri
için hibe
UNDP'nin, Devlet Planlama Teşkilatı'nın koordinasyonunda
yürüttüğü ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen
“Sürdürülebilir
Kalkınmanın
Sektörel
Politikalara
Entegrasyonu” projesi kapsamında yeni bir hibe programı
başlatıldı.
Ankara, Eylül 2006
İki hafta boyunca İzmir, Adana, Ankara, Amasya, Van, İstanbul, Konya,
Erzurum, Kayseri ve Diyarbakır olmak üzere toplam 10 ilde proje eğitimleri
gerçekleştirildi. Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve kamu
kuruluşlarından yaklaşık 500 kişinin katıldığı eğitimlerde, AB proje
yönetim döngüsü ve prosedürleri anlatıldı. 29 Haziran 2006'da başlayan
hibe programına son başvuru tarihi 28 Ağustos 2006 idi.
Hibe
programı
kapsamında
desteklenecek
projeler,
Türkiye
Cumhuriyeti'nin, çevre ve doğal kaynaklar yönetiminde ulusal kapasitesini
arttıracak ve yoksulluğu önleme stratejilerine çevre ve enerji boyutlarını
dahil ederek sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek. Bu projeler, ayrıca
sivil toplum, özel sektör ve yerel yönetimlerin sürdürülebilir kalkınmanın
yaygınlaştırılmasındaki rollerini güçlendirecek.
Toplam bütçesi 900.000 Euro olan hibe programı, sürdürülebilir kalkınma
uygulamalarının paylaşımına fırsat sağlıyor ve geniş kapsamlı
bilinçlendirme çalışmalarıyla kurumsal kapasite geliştirilmesi sürecine
destek oluyor. Birbirinden farklı kurumlar tarafından ortaya konan
sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen proje fikirleri bu program sayesinde
hayata geçirilecek.
'Yerinden olmuşlar' konulu
eğitim
UNDP'nin “Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişiler'' konulu eğitim
toplantıları Eylül ayında da devam edecek.
Ankara, Eylül 2006
UNDP'nin, Norveç Mülteciler Konseyi/Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişileri
İzleme Merkezi (NRC/IDMC) ile birlikte, ‘Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişiler'
(Internally Displaced Persons/IDP) sorununa yönelik olarak Sivil Toplum
Kuruluşlarının (STK'lar), bilinç yükseltici ve kapasite geliştirici konulara
eğilmelerini sağlamak amacıyla düzenlediği atölye çalışmalarının ikincisi,
4–7 Eylül 2006 tarihleri arasında Van'da gerçekleştirilecek. Bu çalışma,
“Eğitimcilerin Eğitimi”ni amaçlıyor. Daha önceki atölyeye de katılmış
bulunan farklı STK'lardan 20 kişi, IDP konusunda yerel kapasitenin
güçlendirilmesini hedefleyen çalışmalara katılmak üzere davet edildi.
Atölye çalışmalarının ilki 8–9 Haziran 2006'da Ankara'da yapılmıştı.
Çalışmada, insan hakları, yasal sorunlar ve Yerinden Olmuş Kişilere hizmet
verme alanlarında faaliyet gösteren 24 STK'dan 34 katılımcı yer almıştı.
Van'da IDP Eylem Planı Toplantısı
Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişiler (IDP) ile ilgili Mahalli Yardım Eylem Planı
(Provincial IDP Response Action Plan) toplantısı, 29 Eylül 2006'da, yine
Van'da gerçekleştirilecek. Toplantı, yerel paydaşların izlenecek politikayla
ilgili önerilerinden, Van'da yapılmış olan durum ve tercih analizlerinin
bulgularından ve ulusal danışmanların raporlarından yararlanarak
oluşturulan IDP Eylem Planı'nın il düzeyinde tanıtımını yapmayı amaçlıyor.
Toplantıya yerel paydaşların yanı sıra, Avrupa Komisyonu'ndan, İçişleri
Bakanlığı'ndan, Devlet Planlama Teşkilatı'ndan, Dışişleri Bakanlığı'ndan
temsilciler ve diğer ilgili paydaşlar katılacak.
UNDP'nin Faaliyet Raporu
2006 yılı UNDP Faaliyet Raporu geçtiğimiz ay, Başkan Kemal
Der viş'in sunuş mesajıyla yayınlandı.
Ankara, Eylül 2006
Rapor, UNDP'nin öncelikli çalışma alanları olan daha güçlü demokratik
yönetimler kurma, adil büyüme, çatışmaları önleme ve uzun vadeli istikrar,
çevrenin yoksul-yanlısı politikalarla korunması, HIV/AIDS'in yayılmasının
durdurulması, toplumların iyiye doğru dönüştürülmesinde kadınların
güçlendirilmesi ve kalkınma için özel sektör-kamu ortaklıklarına aracılık
etme faaliyetlerinde 2005'te kaydedilen küresel gelişmeleri rakam ve
örneklerle anlatıyor. Rapora göre, UNDP'nin 2005 yılı harcamaları (milyon
US $ olarak) şöyle: Demokratik Yönetişim için 1,395 $ (%47), Yoksulluğun
Azaltılması için 744 $ (%25), Kriz Önleme ve Atlatma için 374 $ (%12),
Enerji ve Çevre için 326 $ (%11) ve HIV/AIDS için 161 $ (%5).
BM Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, Nisan 2006'da Arnavutluk'a
yaptığı bir ziyarette orta öğrenim öğrencileriyle bir arada. Öğrenciler, yerel
topluluklar ile emniyet güçleri arasındaki işbirliğini artırmayı hedefleyen
UNDP destekli bir girişimde yer alıyor. Gençler, insan ticareti, uyuşturucu
ve aşırı alkol kullanımı konularında öğrendiklerini Derviş ile paylaştılar.
UNDP, 1966'daki kuruluşundan bu yana Birleşmiş Milletler'in etkin faaliyet
gösteren kalkınma sisteminin merkezinde yer aldı. Hem sürdürülebilir
kalkınma için ulusal kapasitelerin geliştirilmesinde sivil toplum çalışmaları
çerçevesinde, hem de kuruluşun amiral gemisi olan İnsani Gelişme
Raporları'nın ve küresel kamu malları ve demokratik yönetişim gibi kritik
konulara yaptığı katkıların gösterdiği gibi kalkınma alanında düşünce
oluşturmada bir lider olarak rol oynuyor. Birçok yönden, ülkeler arasında
bilgi ve fikir köprüleri kurmayı ve kalkınma zorluklarıyla başa çıkarken
ihtiyaç duyulan kapasiteyi güçlendirmek amacıyla onlarla birlikte
çalışmayı öngören bu önemli bağ, UNDP'nin damgasını taşıyor.
UNDP, Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin (Millenium Development Goals/MDG)
ortaya konmasıyla birlikte, son yıllarda etkinliklerini önemli ölçüde artırdı.
Örgüt, geniş bir alandaki ortaklarla kavramsal düzeyde birlikte çalışarak,
yoksullukla daha etkin mücadele ve MDG'lerin gerçekleştirilmesi için
gerekli olan politik ve kurumsal değişikliklerin yapılmasına destek oluyor.
Liberya ve Haiti'de seçimlere destek sağlamaktan, Demokratik Kongo
Cumhuriyeti'nde onlarca yıldır süren çatışmalara son verme çabalarına,
Brezilya ve Endonezya gibi daha güçlü ekonomiye sahip ancak büyük
sosyal sorunlarla boğuşan ülkeler için vatandaşlarına hizmet verme
konusunda yardımcı olmaya kadar birçok alanda çalışıyor. Aynı zamanda
söz konusu ülkelerde insani gelişme ile sürdürebilir büyümeyi teşvik
etmek, desteklemek ve hızlandırmak için ihtiyaç duyulan kurumsal
kapasiteyi geliştirmeye de çok pratik bir biçimde yardımcı oluyor.
Son yıllarda UNDP'nin çalışmalarına destek olma amacıyla sağlanan
kaynakların hacminde kayda değer bir artış gözlendi. En büyük miktar da,
ortaklarının UNDP'nin rolü ve çalışmasına duydukları güveni önemli
biçimde teyit ettiklerini gösteren, ülke düzeyinde merkezi olmayan (noncore) ortak-finansmanlardaki artıştan sağlandı. Ancak, UNDP'nin yüz yüze
olduğu zorluklara göğüs germek ve fırsatları değerlendirmek için gereken
stratejik yönetim ve esnekliğin uyumunu destekleyecek tahsis-edilmemiş
düzenli kaynakların, tahsis-edilmiş kaynaklara oranının çok düşük kalması
gibi bir zorluk var önümüzde. Kamu finansmanı teorisi ile dünyadaki
gelişmelerden çıkartılan dersler, kamu harcamaları ve bütçeleme
sürecinde fonları aşırı ölçüde bloke etmekten (belli bir alana tahsisten)
kaçınma gerekliliğini ortaya koyuyor. Bu, uluslararası kalkınma örgütleriyle
uzmanların kalkınmakta olan ülkeleri daima (aleyhinde) uyardıkları bir
konu. Dolayısıyla ben, UNDP'nin temel mali kaynaklarının, fazla
sınırlanmadan, bütünlüğünü sağlamak ve güçlendirmek için bağışçı
ülkelerin desteğini elde etmeyi ümit ediyorum.
Bu zorluklara karşın UNDP, BM sistemi içindeki kardeş kuruluşlarımızla
giderek artan bir işbirliğiyle çalışarak, Binyıl Kalkınma Hedefleri'ni
gerçekleştirme yolunda önemli katkılar sunmayı sürdürüyor. Böylesi bir
işbirliği, fikirler ve yöntemler geliştirme alanında kardeş kuruluşlarla
aramızda rekabet olmadığı anlamına gelmiyor. Daha ziyade,
faaliyetlerimizde, ihtiyaç olduğunda her kuruluşun göreceli güçlerinden
yararlanma, kaynakları bir havuzda birleştirme ve kalkınmakta olan
ülkelerin kendi gelişimlerine yön vermelerini sağlayan ortaklıklar kurarak
çalışmasına izin veren bir sinerji olduğu anlamına geliyor.
2005, kalkınma gündemi açısından, uluslararası toplumun Binyıl Kalkınma
Hedefleri'ne olan bağlılığını yeniden teyit ettiği önemli bir yıldı. 2007'de,
2015'teki (MDG'lerin gerçekleştirilmesi için belirlenen) süre bitimine
yönelik yolun yarısını kat etmiş olacağız. UNDP, 2000'de başlatılan
kalkınma hamlesi için kurduğu iddialı ortaklıklarla, bizim güçlü
desteğimizi hak eden ve ihtiyaç duyanların yaşamlarında somut
iyileşmeler sağlamak amacıyla daha iyi politikalar, daha güçlü kurumlar ve
daha etkin düzenlenmiş daha büyük kaynaklar geliştirme konusunda
üzerine düşeni yapmaya kararlıdır.
İKİ başarı öyküsü: BM Gönüllüleri Programı ve UNIFEM
Yoksullukla mücadelede hayati bir rol
Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin gerçekleştirilmesi ve insani gelişmenin
ilerletilmesi için girişilen kolektif çabalara büyük ölçüde, UNDP tarafından
yönetilen bir fon olan Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (United Nations
Volunteers) programı katkı sunuyor. UNV gönüllüleri, savaş veya doğal
felaketlerin yıkıma uğrattığı toplumların yeniden ayağa kaldırılmasına
yardımcı olmaktan, HIV/AIDS ile mücadeleye destek olmaya ve yeni iş
fırsatları yaratmaya kadar geniş bir alanda ulusal kapasite geliştirme
çalışmalarına büyük destek sağlıyor.
UNV, 2005 yılında bazı ülkelerde ulusal seçimlerin düzenlenmesine
yardımcı olarak çok önemli bir rol oynadı. Örneğin, Haiti'deki Şubat 2006
seçimlerinde UNV gönüllüleri, ülkedeki 10 seçim bürosunda görev alarak,
3,5 milyon seçmenin kaydedilmesine yardımcı oldular. Şiddetin ve
ayaklanmaların damgasını vurduğu zorlu bir çevrede, Haiti'nin Geçici
Seçim Komisyonu ile yakın işbirliği içinde çalışarak, oy sayım merkezlerini
oluşturdular ve seçim ortamını hazırladılar.
UNV, geniş bir alana yayılan faaliyetleriyle aynı zamanda, çoğunlukla hep
yardım alan kişiler olarak görülenlerin kendi toplumlarının kalkınmasına
katkıda bulunacak şekilde güçlendirilmesine de yardımcı oluyor. Örneğin,
UNV gönüllüleri Etiyopya'da halkın kendi kalkınma planlarını
oluşturmalarına ve bunu uygulamalarına, ayrıca Binyıl Kalkınma
Hedefleri'nde sağlanan ilerlemenin daha gelişmiş yöntemlerle izlenmesine
de destek oluyorlar. 100'ü aşkın Etiyopyalı UNV gönüllüsü, UNDP ve
merkezi hükümetle ortaklık içinde, hizmetlerin verilmesi ve altyapının
geliştirilmesi konularında bölgesel yönetimlerin kapasitelerinin
güçlendirilmesi doğrultusunda çalışma yürütüyor. Gönüllüler, aralarında
temel sosyal ve ekonomik verileri sağlayan bir e-hükümet platformunun
ve etkileşimli iletişim ve öğrenimin geliştirilmesi amacıyla ülkedeki 200
orta öğrenim kurumunu web sitesi üzerinden birbirine bağlayan bir ağın
yaratılması da bulunan, bilgi kaynaklarına erişimi iyileştiren sistemler
tasarladılar.
2005 yılında, 168 ülkeden 8 bini aşkın kadın ve erkek, birer UNV gönüllüsü
olarak 144 ülkede çalışmalar yürüttü. UNV gönüllülerinin çoğunluğu
kalkınmakta olan ülkelerdendi ve yaklaşık yüzde 40'ı, başarılı bir GüneyGüney işbirliğinin mükemmel örneğini oluşturarak kendi anavatanlarında
birer görev üstlendi.
UNIFEM: Kadınların ekonomik güvencesi için çalışıyor
Kalkınmakta olan ülkelerdeki kadınların büyük çoğunluğu kayıt dışı işlerde
çalışıyor. Üstelik, kadınlar genelde erkeklerden daha az kazanıyor, nitelikli
işlere daha zor erişebiliyor ve daha iyi ve güvenceli gelir kaynakları
bulmalarını kolaylaştıracak eğitim olanaklarına daha az sahip olabiliyorlar.
Bu bulgular, Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu (UNIFEM)
tarafından yayımlanan “2005'te Dünya Kadınlarının Gelişimi: Kadınlar, İş ve
Yoksulluk” adlı raporda yer alıyor. Rapor, kadınların ekonomik
güvencesinin üzerinde ağırlıkla durulması amacıyla bir durum tespitinde
bulunuyor ve kayıt dışı ekonomide kadınların yasal ve sosyal açıdan
yeterince korunması için daha fazla çaba gösterilmesi ve çalışmalarının
politika oluşturan kişilerce değerlendirilip desteklenmesinin teminat altına
alınması gerektiğini savunuyor.
Bu Filistinli kadınlar, gıda alanındaki işlerini yoktan var etmek için küçük
krediler kullanarak, işletmeyi kâr eden bir girişime dönüştürdüler.
UNIFEM kadınların güçlendirilmesini ve cinsiyet eşitliğini, 15 alt-bölgesel
ve iki ulusal bürodan oluşan bir ağ aracılığıyla destekliyor. UNDP
tarafından yönetilen UNIFEM, 2005 yılı boyunca kadınların ekonomik
güvencesini güçlendirme çabalarını sürdürdü. UNIFEM, Arap Devletleri ile
Asya'da kadın göçmen işçilere destek olan girişimi aracılığıyla, (örneğin,
Ürdün Çalışma Bakanlığı halen kadın göçmen işçilere karşı yapılan ihlalleri
araştırıyor ve iç tüzüklerini elden geçiriyor), iş ve işçi bulma kurumlarını
izliyor ve İçişleri Bakanlığı ve Polis Teşkilatı ile işbirliği içinde çalışıyor.
Endonezya'da, göçmen işçilerin korunmasına ilişkin yerel bir yasa tasarısı
Blitar'da onaylanmayı bekliyor; benzer biçimde Nepal'de de bir Dış
İstihdam Yasa Tasarısı hazırlandı.
UNIFEM'in kamu kaynaklarından kadın ve erkeklerin nasıl yararlandıklarını
inceleyen bütçe analizlerini teşvik eden çalışmaları, 2005 yılında yeni ve
gelecek vaat eden sonuçlar ortaya koydu. Fas'ta, 2006 ulusal bütçesi dahil,
cinsiyet eşitliğinde önceliklerin nasıl ele alınacağına yönelik özel bir katma
bütçe hazırlanacak. Hindistan'ın Karnataka eyaletinde ise, yerel
yönetimlerdeki kadın liderler, cinsiyetten kaynaklanan sorunlara cevap
verebilecek bütçeleme konusunda eğitim çalışması yürüterek, Mysore
kentinde kadınların sağlık sigortası tasarısının yeniden ele alınması için
kaynakların iki katına çıkarılmasını başarıyla savundular.
GAP Projesi sona eriyor
'Güneydoğu
Anadolu'da
Sosyo-Ekonomik
Azaltılması' projesinin ikinci aşaması sona erdi.
Farklılıkların
Ankara, Eylül 2006
Proje çerçevesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, kadınların üretim
hayatına atılmasından, gençlere mesleki eğitimler verilmesine, sokakta
çalışan çocukların rehabilitasyonuna kadar pek çok alt proje başarıyla
yürütüldü. 1.3 milyon dolarlık proje, İsviçre Hükümeti tarafından finanse
edildi, UNDP ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi tarafından yürütüldü. GAP
İdaresi'nden İnsani ve Sosyal Gelişme Genel Koordinatörü Aygül Fazlıoğlu
ile proje sırasında elde edilen başarıları, projenin bölgedeki etkisini ve
uygulama sırasında alınan dersleri konuştuk.
UNDP Türkiye: Bu proje nasıl başladı?
Aygül Fazlıoğlu (A.F.): Önce, ikinci faza kadar nasıl geldik, ondan
bahsedeyim. GAP İdaresi olarak, bölgede katılımcı ve adil bir kalkınmayı
sağlamaya yönelik öncelikleri saptadık. 1995 yılında UNDP ile birlikte
projenin, 26 alt projeden oluşan ilk aşamasını başlattık. Projenin ilk
aşaması 2004 yılının Aralık ayında tamamlandı. Türkiye Hükümeti, İsviçre
Kalkınma Ajansı ve UNDP kaynaklarından oluşan 5.4 milyon dolarlık bu
program, doğal kaynakların sürdürülebilir kılınması, çevrenin korunması,
cinsiyet dengeli kalkınma, yoksulluğun giderilmesi ve dezavantajlı
grupların kalkınmaya entegrasyonu, bölgesel girişimciliğin geliştirilmesi,
insan kaynaklarının geliştirilmesi, yerel kapasitenin güçlendirilmesi gibi
farklı alanlara odaklandı. 2004-2006 yıllarında sürdürülen projenin ikinci
aşaması ise, GAP kapsamındaki 9 ilde uygulandı. Birinci aşamadaki
çalışmalarımız sırasında yaptığımız gözlemler çerçevesinde, ikinci
aşamada üç hedef grup belirledik. Kadınlar, sokakta çalışan çocuklar ve
gençler…
UNDP Türkiye: Önce kadınlarla ilgili çalışmalarınızdan başlarsak, bu
alanda ne tür faaliyetler yapıldı?
A.F.: Kadınların sosyo-ekonomik açıdan güçlendirilmesi bileşeni
çerçevesinde, bölge kadınlarının üretebilecekleri, pazarlama potansiyeli
olan ürünlerin pazar bağlantılarının kurulması ve kadınların ürettikleri
ürünleri satabilmeleri için altyapı kurulması; diğer kadın sivil toplum
kuruluşlarının
(STK)
kurumsal
yapılarının
güçlendirilmesi
ve
sürdürülebilirlik kazanması; kadın ürünlerinin pazarda pazarlanması
konusunda bu kadın STK'ları arasında iletişim ağının kurulması için
çalışmalar yapıldı. İletişim ağını güçlendirmek amacıyla Mozaik adlı bir
dergi çıkartmaya başladık.
UNDP Türkiye: Kadınlar için Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM) var.
A.F.: ÇATOM'lar GAP İdaresi'nin 1995'te başlattığı ve temelde kadınların,
özellikle kamu hizmetlerinden yararlanması, karar mekanizmasında yer
alması, istihdam olanaklarının yaratılmasını ve kadınların sosyal
gelişimlerinin güçlenmesini hedefleyen merkezler. Projenin kadın
bileşeninde en temel sorun, ürünlerde sürdürülebilirliğin sağlanması. Hem
diğer kadın STK'larına, hem ÇATOM'lara, pazara yönelik ürün geliştirme,
ürün kalitesi, satış teknikleri, muhasebe, tasarım ve pazarlama konusunda
eğitimler verildi.
Bölgedeki üretici kadınlara, kooperatifçilik eğitimleri verildi ve şu an
halihazırda, mesela Mardin ve Batman'da, bir çok kooperatif kuruldu.
Gaziantep'te ve Siirt'te çalışmalar devam ediyor. Adıyaman'ın Besni
İlçesine bağlı Suvarlı Beldesinde Çiftçi Kadınlar Kooperatifi kuruldu.
UNDP Türkiye: Bu, Suvarlı'da ‘Adil Ticaret' çalışmaları çerçevesinde
kurulan kooperatif, değil mi?
A.F.: Evet. ‘Adil ticaret'in gelişmesi için çiftçi kadınlar ve üretim içinde
yoksul kadınlar olması lazım. Ürünlerin kalitesinin artırılması için de bir
öğretim görevlisiyle anlaşmak üzereyiz. Bir de depo oluşturulacak.
UNDP Türkiye: Ürün kalitesi satış için en önemli etken. Eğitimlerinizden
sonra satışlarda artış oldu mu?
A.F.: Eylül ayında tamamlandı bu eğitimler, şu anda bir pazarlama uzmanı
arkadaşımız bu konuda bir pazar arama aşamasında ama bundan önce 40
kadına yönelik, Adıyaman ve Mardin'de hediyelik eşya atölyeleri kuruldu.
Buradaki kadınların ürettikleri ürünler, ciddi anlamda bir pazar buldu ve
İstanbul'da, İstanbul Belediyesi'nin kurduğu pazarda yaklaşık 25 bin liralık
ürün satıldı.
İstihdam konusu bu projenin en önemli çıktılarından. Batman, Mardin ve
Nusaybin'de yaklaşık 40 kadının yer aldığı geleneksel mutfak kuruldu.
Hatta Mardin'dekinin adı Kişniş Mutfağı. Kadınlar ciddi anlamda para
kazanmaya başladı.
Keçe ve moda tasarım eğitimi hayata geçirilmeye başlandı. Antep'te
başarılı oldu bu pazarlar. Sonra Urfa'da da daha küçük bir modelimiz vardı
ama Şanlıurfa Belediyesi'nin de kendi bünyesinde böyle bir çalışması ve
hedefi varmış. Bu çalışma onunla birleşti ve Urfa'daki de güzel bir şekilde
yürüyor. Bir de bu proje kapsamında, 2005 yılında, Kadının Ekonomik
Kalkınmasına Yönelik Stratejiler Belirleme Toplantısı yaptık, devamında
Ankara'da küçük bir toplantı yaptık ve kadınların ekonomik yaşamına
yönelik olarak bir eylem planı çıkardık. Önümüzdeki aylarda bu toplantının
bulguları doğrultusunda ilgili kamu kuruluşlarına dağıtılacak bir kitap
çıkartılacak. Kitabın içeriğinde, ‘kadının ekonomik kalkınmasında neler
yapılabilir'e dair iş planı bulunuyor.
UNDP Türkiye: Yurtdışına satışlar var mı?
A.F.: Yurtdışında ‘adil ticaret' kapsamında satışlarımız var. Adıyaman'da
Suvarlı Beldesi'nde belki de eylül ayından sonra yurtdışında ilk
ürünümüzü, el sanatlarında değil ama tarımsal üretimde verebileceğiz.
UNDP Türkiye: Peki Sokakta Çalışan Çocuklarla ilgili ne tür çalışmalar
yapıldı?
A.F.: Sokakta Çalışan Çocuklar Projesinde bizim hedefimiz sokakta çalışan
çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve okula, eğitime katılma
sürelerinin uzatılması. Bu projeyi de Gaziantep, Şanlıurfa ve Batman
illerinde uyguladık. Özellikle valiliklerle işbirliği protokolleri yaptık.
Antep'te Belediye'yle çalıştık. Şanlıurfa'da Valilik ve Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Batman'da da yine Valilik ve SHÇEK'le
çalıştık. Aynı zamanda Batman'da sivil toplum örgütlerinden destek aldık.
Toplum Merkezleri'nde de çocukların sosyal gelişimlerini destekleyici,
bilgisayar atölyeleri, oyun atölyeleri kuruldu.
Yine bu proje kapsamında “Velim Olur Musun?” kampanyası çok başarılı
oldu. Bu kampanyada ulusal ve uluslararası çok ciddi destekler aldık ve üç
ilde başlattığımız bu kampanyayla 1893 çocuğa ulaştık. SHÇEK,
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın ortaklaşa
yürüttüğü başka illerde de çalışmaları vardı. Onları bu programa dahil
ettik. Ve sonunda 3079 çocuk bu programlardan yararlandı. Özellikle
burada çocukların eğitime yönlendirilmesi konusunda temel ihtiyaçları
olan okul önlüğü, çanta gibi desteklerini sağladık ve bir web sayfası
üzerinden de kampanyanın duyurusu yapıldı. Yine bu kapsamda bir
“okuma şenliği” düzenledik; çocuklara okuma yazma alışkanlığı
kazandırması amacıyla üç ilde bunu uyguladık. Ve bu çerçevede Can
Yayınları'yla anlaştık; Can Yayınları'nın kendi bünyesindeki yazarlar ve
tiyatrocular toplum merkezlerine gelerek çocuklarla birebir kitap okuma
çalışması, çeşitli tiyatro çalışmaları gerçekleştirdiler. Yine bu kapsamda 5
kütüphane oluşturuldu ve 15,000 çocuk kitabı bu kütüphanelere
gönderildi. Bu proje sonunda bu merkezler aracılığıyla toplam olarak
Batman'da 815, Şanlıurfa'da 750 ve Gaziantep'te 330 çocuğa ulaşıldı.
UNDP Türkiye: Üçüncü bileşen de Gençlerin Sosyo-ekonomik Gelişimi
Projesiydi, değil mi?
A.F.: Bu proje Mayıs 2001 yılında başladı. Uygulayıcı kuruluşu Habitat ve
Gündem 21 Gençlik Derneği'ydi ve yine UNDP-GAP Bölge Kalkınma İdaresi
işbirliğiyle yürütülen bir projeydi. Birinci aşaması ağırlıklı olarak gençlerin
sosyo-ekonomik gelişiminin desteklenmesi oldu. Hedef grubumuz 15-25
yaş arası farklı sosyal katmanlardaki gençlikti. Yani sadece üniversite
gençliği değil; işsiz, sanayide çalışan, üniversiteye hazırlanan, lise yada orta
okul mezunu vs. gençler de vardı. 4 farklı program uyguladık: istihdama
yönelik programlar, sosyal-kültürel programlar, kapasite geliştirmeye
yönelik programlar ve sosyal destek programları. Bu programlar
kapsamında biz birinci etapta 40,000'in üzerinde gence ulaştık. Birinci
aşamada daha çok sosyal gelişime odaklanmıştık. İkinci aşamada ise
meslek edindirmeye odaklandık. Ağustos ayında başlayan, 575 gence
meslek edindirme çalışması devam ediyor. Cep telefonu tamiratından
tutun, grafik ve web tasarımına kadar çeşitli mesleki eğitimler veriliyor.
Mesela Siirt'te Sancak-Arat Denim A.Ş. ile bir anlaşma yaptık, 600 gencin
istihdam edilmesini öngören mesleki eğitimler aldırdık. Bir tekstil atölyesi
hazırlandı ve burada eğitimler verildi. İlk 70 kişilik grup 19 Mayıs 2006'da
eğitime başladı, Haziran 2006'da işe alındılar. İkinci 70 kişilik grup da
Temmuz 2006'da işe alındı.
Yine bir başka aktivitemiz Ulusal Staj Programı'ydı gençler için. Burada
KADİGER ile işbirliği yaptık. KADİGER üyesi şirketlerde, Adıyaman, Şırnak,
Siirt, Batman ve Şanlıurfa'dan toplam 18 genç kız, İstanbul'daki Vip Turizm,
Hey Tekstil, Altınyıldız, Eti Holding gibi önde gelen 18 ayrı şirkette, satış,
pazarlama, finans ve halkla ilişkiler konusunda staj yaptılar; hatta bir
kızımızın staj yaptığı şirketten iş teklifi aldığı öğrendik, yakında başlıyor.
Yine bu kapsamda e-Koçluk programını başlattık. Özellikle gençlerin
kariyer planlamalarına destek olmak için danışmanlık hizmeti vermek
amaçlanıyordu. Haziran'a kadar 148 gence ulaşıldı. Her ilde proje
kapsamında gençlerden oluşan Gençlik Kültür Evleri kurulmuştu. Burada
gençlerin kapasitesinin geliştirilmesine yönelik kalkınma, proje hazırlama,
girişimcilik gibi konularda eğitimler veriliyor. Bu eğitimleri alan gençlerden
bazıları diğer gençlere de bu eğitimleri veriyor ve en önemlisi de bu
gençler çeşitli projeler hazırlayıp ulusal ve uluslararası değişim
programlarından yararlanıyor, çeşitli fonlardan kendileri kaynak yaratıyor
ve bunları kendi illerinde uyguluyorlar.
Yine gençlik kapsamında bizim GAP İdaresi olarak ÇATOM'larda
yürüttüğümüz burs projesi var; yoksul ama başarılı gençler bundan
yararlandılar. Tabii burada Habitat Gençlik Derneği'nin ulusal ve
uluslararası iletişim ağının çok geniş olması bu projenin başarısında
önemli bir etkendir. e-Koçluk Ekim 2006'dan itibaren tekrar devam edecek.
UNDP Türkiye: Siz başından beri bu projenin içindesiniz. Projenin
uygulandığı 9 ilde ne gibi somut değişiklikler görüyorsunuz?
A.F.: Bu proje ile öncelikle varolan potansiyeller açığa çıkartıldı. Onun
ötesinde bir talep yaratıldı. Bizim proje olarak da, kurum olarak da
amacımız pilot çalışmalar yaparak bir model oluşturmak ve bunun toplum
tarafından uygulanmasına önayak olmak.
Bölgede sosyal olsun, ekonomik olsun çok iyi gelişmeler var. Yalnız şunu
da söylemek lazım ki ekonomik gelişmeleri çok kısa zamanda
görebilirsiniz, ancak sosyal çalışmaların etkisi öyle bir ya da iki yılda belli
olmuyor. Orta ve uzun vadede bunlar izlenebilecek.
UNDP Türkiye: Halk projenin bittiğinin farkında mı?
A.F.: Bir çok insan, özellikle kadınlar ve sokakta çalışan çocuklar bileşeni
için, çalışmaların devam etmesini istiyorlar. Prosedürde proje Ağustos
2006'da bitiyor ancak halen aktivitelerin devam ediyor olmasından dolayı
kadın bileşeninde program devam ediyor şu an için. Gençlik bileşeni
devam ediyor zaten. Pepsi'den destek bulduk. Eylül ayı itibariyle gençlik
projesi Pepsi'nin sponsorluğunda devam edecek.
UNDP Türkiye: Peki kadınlar ve çocuklar için de bir 3. aşama ortaklığı
kurmaya çalışıyor musunuz?
A.F.: 3.aşama için biz daha yenilikçi, yoksullukla mücadeleye odaklı bir
program düşünüyoruz. Bu kapsamda da hassas gruplara yöneleceğiz;
kadın bileşeni de bunun içinde olacak.
3. aşama için kafamızda yoksullukla mücadele kapsamında mikro-finans
modellerinin hayata geçirilmesi, kent yoksullarının yaşam koşullarının
iyileştirilmesi gibi bir çok fikir var. Bu çalışmalardan gençler de
yararlanabilir ama daha çok kadınlara yönelik olacak bunlar.
UNDP Türkiye: Var mı böyle bir çalışma?
A.F.: Biz 3.aşamanın altyapısını oluşturmak amacıyla Adıyaman'da
Yoksullukla Mücadele ve İstihdam konulu bir forum düzenledik. Yerel,
ulusal ve uluslararası deneyimlerin tartışıldığı bir çalıştaydı. Bir rapor
çıkmak üzere şu aşamada. Bu bulgular ışığında UNDP ve GAP İdaresi bir
araya gelecek, bu konuda çalışan yerel ve ulusal sivil toplumunda
katkılarıyla bunu bir programa dönüştüreceğiz. Ondan sonra her iki kurum
kaynak arayışına girecek.
UNDP Türkiye: “Velim Olur Musun?” nasıl devam edecek?
A.F.: Biliyorsunuz sokakta çalışan çocuklardan bire bir sorumlu olan
kuruluş Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu. Bu kurumdan, ILO ve
bazı sivil toplum örgütlerinden talep geldi biz yürütelim diye. Projenin
onlara devredilmesi söz konusu. Halihazırda bir web sitemiz var, ortada bir
emek var, aynı zamanda da halen ihtiyacı olan bir çocuk nüfusu var...
UNDP Türkiye: Proje sırasında ne gibi zorluklar yaşandı?
A.F.: Projenin özellikle kadın bileşeninde pazarlama konusunda sıkıntı
çektik. Ulusal ve uluslararası pazar ile bağlantı kurulması amacıyla bir ekip
oluşturamadık. Bölge içinde böyle bir ekip için uygun kişi bulamadık;
bölge dışından gelenler de bölge koşullarını, maaşı, sosyal çevreyi
tatminkar bulmuyor.
Bir de pazarda sürdürülebilirliği sağlayamıyoruz. Projeden kaynaklanan bir
sorun değil bu, insan kaynaklarından çıkıyor. Ürünün sürdürülebilirliğinin
sağlanması için oradaki hedef grubunda bir kararlılık olması lazım, projeye
inanmak lazım. Bölgedekiler kısa zamanda sonuca varmak istiyorlar ki bu
da mümkün değil. Bu bilinci tam oturtamadığımız için şu anda pazarlama
sorunu çekiyoruz. Kısa süreli pazarlar bulduk ancak bunların ikincisini
üçüncüsünü getirmek için ürün kalitesinin artması lazım. Kadınların
yüksek kalitede ürün üretmesi lazım, şu aşamada ona yoğunlaştık zaten.
UNDP Türkiye: UNDP ile işbirliğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.F.: Açıkçası UNDP ile 1995 yılında başlayan çok güzel bir ilişkimiz var.
Gerek kurum olarak gerekse bu projede çalışan kişiler olarak baktığımızda
çok uyumlu bir ilişki. Kendi kurumlarına hakim, işbirliğine yakın, paylaşımcı
ve yenilikleri projeye yansıtan kişiler. Gerek UNDP gerekse GAP İdaresi bu
işbirliği sırasında karşılıklı bir deneyim paylaşımı yaptı.
Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Bu projelerin uygulanmasında
yalnızca UNDP ekibi, GAP İdaresi ekibi ya da Habitat Gençlik Derneği
çalışanları değil, aynı zamanda yerel yönetimlerden ve mülki amirlerden
de ciddi destekler aldık, özellikle lojistik anlamda ve eğitim konusunda.
UNDP Türkiye: Son olarak, GAP İdaresi olarak 2.aşamadan ne gibi dersler
aldınız? 3.aşamaya neler aktarıyorsunuz?
A.F.: Bizim başından beri felsefemiz, projenin her aşamasında bütün
paydaşların yer alması gerektiği. Bu projedeki başarımız sosyal ve insani
kalkınma konusunda doğru kişilerle çalıştığımızın göstergesi oldu.
Özellikle dezavantajlı grupların kalkınma sürecine entegrasyonda bu tür
projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini, model oluşturacak projelerin
daha fazla uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Bu işbirliğinin en
önemli başarısı da bence proje sayesinde üç hedef grubun en yoksul
kesimlerine ulaşmış olmamızdır.
HIV/AIDS hakkında gerçekler ve
rakamlar
HIV/AIDS hakkında dünya genelindeki durumu yansıtan
gerçekler ve rakamlar
Ankara, Eylül 2006
Bugüne kadar yaklaşık 65 milyon kişi HIV virüsü kaptı, ve 1981'de
keşfedildiğinden beri 25 milyondan fazla insan AIDS'den öldü. 2005
yılında, HIV pozitif olan 38.6 milyon kişinin çok büyük bir çoğunluğu, bu
durumundan habersiz yaşıyor.
2005'te AIDS 2.8 milyon insanın ölümüne yol açtı, ve 4 milyon yeni insan
bu virüsü kaptı.
HIV virüsü taşıyan nüfusun hemen hemen yarısını kadınlar oluşturuyor
(17.3 milyon) ve bunların 13.2 milyonu Sahra-altı Afrika ülkelerinde yaşıyor
(HIV'li toplam kadınların %76'sı).
Sahra-altı ülkeleri dünyada hastalıktan en çok etkilenen bölgeler. HIV
taşıyan kişilerin üçte ikisi Sahra-altı Afrika'sında yaşıyor (2005'te bu
bölgede 24.5 milyon HIV hastası vardı.)
Hastalık, Doğu Avrupa ve Orta Asya'da da salgın boyutunda artıyor.
2005'te bu bölgelerde 220,000 yeni insan HIV'ye yakalandı.
Kenya ve Zimbabve'de, Haiti ve Burkina Faso'nun kentsel kesimlerinde ve
Tamil Nadu bölgesi dahil Hindistan'ın dört eyaletinde ise HIV'li nüfus
sayısında azalma görülüyor.
Bölgesel istatistik
HIV taşıyan kişi
sayısı
2005'te yeni
enfekte olan
kişi sayısı
2005'te AIDS
ölümleri
Yetişkinler
arasında
yaygınlık oranı
(%)
24.5 milyon
2.7 milyon
2 milyon
% 6.1
8.3 milyon
930 000
600 000
% 0.4
140,000
59,000
% 0.5
65,000
30,000
% 0.5
220,000
53,000
% 0.8
64,000
37,000
% 0.2
Sahra-altı
Afrika ülkeleri
Asya
1.6 milyon
Latin Amerika
Kuzey Amerika
& Batı & Or ta
Avrupa
2 milyon
Doğu Avrupa &
1.5 milyon
Or ta Asya
Or ta Doğu &
Kuzey Afrika
440,000
330,000
Karayipler
37,000
27,000
% 1.6
7,200
3,400
% 0.3
4.1 milyon
2.8 milyon
%1
78,000
Okyanusya
Toplam
38.6 milyon
Her yıl HIV enfeksiyonu kapan yeni insanların sayısı, AIDS'den ölen insan
sayısından fazla. Dolayısıyla, daha çok insan HIV'ye yakalandıkça, AIDSbağlantılı hastalıklardan ölenlerin sayısı da artıyor.
Dünya çapında, HIV'e yakalanma riski taşıyan her 5 kişiden sadece 1'inin
temel önlem hizmetlerine ulaşma imkanı var. HIV testi yaptırmak isteyen
her 8 kişiden sadece 1'i bunu yaptırabiliyor.
Her gün, dünya çapında 1500 çocuk HIV'ye yakalanıyor ve bunların büyük
çoğunluğu yeni doğmuş bebekler. 2005 yılında, düşük ve orta-gelirli
ülkelerdeki hamile kadınların %9'una, hastalığı bebeklerine geçirmeyi
önleyecek tedavi hizmeti verildi.
Salgının önüne geçmek için, hastalığın tedavisi ve bakımı için verilmesi
gereken geniş çaplı hizmetlerle eşgüdümlü olarak, HIV'yi önleme
çabalarının genişletilmesine ve yoğunlaştırılmasına ihtiyaç var.
125 düşük ve orta- gelirli ülkedeki mevcut hastalık önleme stratejilerinin
güçlendirilmesi, 2005-2015 arasında yaklaşık 28 milyon yeni HIV
enfeksiyonunu engelleyebilir; bu rakam söz konusu dönemde ortaya
çıkması tahmin edilen toplam enfeksiyon vakalarının yarısından fazlasına
tekabül ediyor ve tedavi masraflarında 24 milyar Dolar civarında bir
tasarruf sağlanacağı hesaplanıyor.
Önleme ve tedavi hizmetlerinin eşgüdümlü olarak artırılması, 2020 yılı
sonuna kadar 29 milyon yeni enfeksiyon vakasını önleyebilir.
Tedavi
En son UNAIDS/WHO ilerleme raporuna göre, düşük ve orta gelirli
ülkelerde HIV virüsü taşıyan 1.3 milyon civarında insan ARV (antiretroviral= hastalığın gelişmesini durdurucu) tedavi görüyor, yani ihtiyacı
olan insanların %20'si tedavi görüyor.
2001 yılı sonundan bu yana, düşük ve orta gelirli ülkelerde ARV terapisi
alan hasta sayısı üç kat arttı.
Coğrafi bölge
ARV terapisi alan
ARV terapisine
ARV terapisi yüzdesi,
hasta sayısı (tahmini) ihtiyacı olan hasta
Aralık 2005
sayısı (tahmini)
Aralık 2005
Aralık 2005
Sahra-altı
ülkeleri
Afrika
810,000
4,700,000
% 17
Latin
Amerika
Karayipler
&
315,000
465,000
% 68
Doğu,
&
180,000
1,100,000
% 16
Güney
Güney Doğu Asya
Avrupa ve Or ta Asya
21,000
160,000
% 13
Or ta Doğu & Kuzey
Afrika
4,000
75,000
%5
1,330,000
6.5 milyon
% 20
Toplam
Kaynak ihtiyacı
2005'te, AIDS için tahmini 8.3 milyar Dolar kaynak tahsis edildi. Bu rakamın
2006'da 8.9 milyar Dolara, 2007'de ise 10 milyar Dolara çıkacağı
hesaplanıyor. Ancak ihtiyaç duyulan miktarlar daha fazla: 2006'da 14.9
milyar Dolara, 2007'de 18.1 milyar Dolara, 2008'de ise 22.1 milyar Dolara
ihtiyaç var.
Tedavi ve bakım için, bu kaynakların %55'ine Afrika'nın, %20'sine Asya ve
Pasifik ülkelerinin, %17'sine Latin Amerika ve Karayip ülkelerinin, %7'sine
Doğu Avrupa'nın, %1'ine ise Kuzey Afrika ve Yakın Doğu'nun ihtiyacı var.
AIDS Konferansı Ödülleri
12-18 Ağustos 2006'da gerçekleştirilen Toronto HIV/AIDS
Konferansı'nda, bu yıl ilk kez verilen ‘Kırmızı Kurdela' (Red
Ribbon) ödüllerini Ukrayna, Bangladeş, Tayland, Zambia ve
Zimbabve'li yerel sivil toplum örgütleri kazandı. Beş farklı
kategoride dağıtılan ‘Kırmızı Kurdela' ödülleri, HIV/AIDS ile
mücadelede üstün katkıları ile model oluşturan mahalli girişim
gruplarına veriliyor.
Ankara, Eylül 2006
Kadınlara karşı eşitsizlikle mücadelede ‘en iyi uygulama örneği' seçilen
Zimbabve'li “Kız Çocuk Ağı” (Girl Child Network) örgütünün ödülünü,
Norveç Kraliyet Ailesi'nden Prenses Mette-Marit sundu. Zimbabve Kız
Çocuk Ağı, cinsel istismar kurbanları dahil olmak üzere, kırsal bölgelerdeki
kız çocuklarına danışmanlık ve destek sağlayan bir örgütlenme.
Toronto Konferansı'nda ‘Kırmızı Kurdela' ile ödüllendirilendiğer sivil
toplum kuruluşları ise, Ukrayna'da cinsel ayrımcılığa karşı mücadele veren
ve HIV/AIDS hastalarının güvenli tedavisi ve sosyal yardım alması
konularında çalışan kamu kurumlarına lobi desteği sağlayan bir sivil
toplum grubu; Tayland'da anti-retroviral (hastalığın gelişmesini
durdurucu) tedavi çalışmalarının ülkenin genel kamu sağlığı sistemine
dahil edilmesi için başarılı bir kampanya yürüten sivil toplum örgütü;
Zambia'da gençlerin yönettiği, AIDS'den yetim ve öksüz kalmış çocuklara
okul üniforması diken mahalli topluluk ağı; ve Bangladeş'te seks işçilerinin
ve onların ailelerinin eğitilmesini, korunmasını ve savunulmasını üstlenen
yerel toplum projesi girişimi oldu.
2006 ‘Kırmızı Kurdela' ödüllerini, aşağıdaki kategorilerde
kazanan sivil toplum kuruluşları şunlar:
HIV/AIDS hastalığı ile yaşayan insanların bakımı, tedavisi ve desteklenmesi
için çalışma: Taylandlı HIV/AIDS Hastası İnsanlar Ağı girişimi, Tayland
HIV/AIDS hastalarına yönelik aşağılayıcı ve ayrımcı davranışlarla mücadele
alanında: Ukrayna'da HIV/AIDS Hastalığı ile Yaşayan İnsanlar Ağı girişimi,
Ukrayna
HIV/AIDS salgınını körükleyen cinsiyet eşitsizliği ile mücadele alanında: Kız
Çocuk Ağı, Zimbabve
HIV/AIDS önleme programlarının teşvik edilmesi: Durjoy Nari Shongo,
Bangladeş
HIV/AIDS yüzünden öksüz/yetim kalmış çocuklar ve diğer korunmasız
çocuklar için destek çalışması: Mboole Kırsal Kalkınma Programı, Zambia.
Tüm dünyadan 600 civarında yerel topluluk Kırmızı Kurdela için aday
gösterildi. Sıkı bir değerlendirme sürecinden sonra, HIV ve AIDS alanında
ileri gelen 50 uluslararası uzmandan oluşan komite, adayların sayısını 25'e
indirdi. Bu 25 aday AIDS 2006 konferansına katılmaya davet edildi.
Aralarında Norveç Prensesi Mette-Marit, Oscar adayı aktris Naomi Watts,
İrlenda Cumhuriyeti eski Başbakanı Mary Robinson ve öncü doktor Paul
Farmer'ın da bulunduğu uluslararası jüri, 25 finalist arasından her
kategoride birer olmak üzere beş AIDS savaşçısı grubu ödüllendirdi.
UNDP Başkanı Kemal Derviş ödül töreninde, “Kırmızı Kurdela Ödülü,
AIDS'le savaşan yerel toplulukları bir araya getirmek için büyük bir fırsat.
Bu sivil toplum girişimleri bazen aşırı derecede zor şartlar altında, aşırı
yoksulluk ve savaş ortamında çalışıyorlar. Ama tüm bu engellere rağmen
bazı şeyleri değiştirmenin yolunu buluyorlar. Halk arasında çalışarak
gerçekten büyük başarılar elde ediyorlar,” dedi.
Ödül kazanan beş grubun her birine 20,000 Dolar, finale kalan diğer 20
adaya ise 5,000 Dolar sunulacak. Ödül çekleri 1 Aralık 2006 Dünya AIDS
Günü'nde verilecek.
12-18 Ağustos haftasında Toronto'da ilk kez gerçekleştirilen ‘Kırmızı
Kurdela Ödülü', bundan böyle iki yılda bir yapılan Uluslararası AIDS
Konferansı'nda tekrarlanacak. Kırmızı Kurdela, AIDS salgınını durdurmak
için sarfedilen küresel çabalarda en önemli çalışmaları yapan, ancak en az
tanınan uzmanların başarılarını desteklemek ve tanıtımını yapmak için
eşsiz bir fırsat sunuyor.
Kırmızı Kurdela Ödülü, UNAIDS, 16. Uluslararası AIDS Konferansı Topluluk
ve Liderlik Program Komiteleri ve Kanada, Norveç, Avusturya, Finlandiya
ve İrlanda hükümetleri ile ortaklık içinde çalışan BM Kalkınma Programı
(UNDP) tarafından gerçekleştiriliyor. Diğer ortaklar ise Care International
ve UNESCO.
Konferansa katılan yerel toplulukların gerçek yaşam öyküleri ve
HIV/AIDS'le mücadelede göğüs gerdikleri zorluklar hakkında daha ayrıntılı
bilgi için Red Ribbon Award internet sitesini (İngilizce) ziyaret edebilirsiniz.
Mboole Kırsal Kalkınma Grubu - Zambia
Uluslararası Toronto AIDS Konferansı'nda beş kategoride verilen “Kırmızı
Kurdela” ödüllerinden birini Zambia'lı gençlerden oluşan bir sivil toplum
grubu kazandı. Topluluk ‘ AIDS yüzünden öksüz/yetim kalmış çocuklar ve
diğer korunmasız çocuklar için destek' çalışmalarından ötürü 20 bin
Dolarlık ödüle layık görüldü.
İlk önce, tek bir köyde başlatılan bu girişim, AIDS yüzünden öksüz/yetim
kalmış çocuklara okul üniformaları ve araç-gereçleri tedarik ederek onların
eğitimlerini sürdürmelerine destek oluyor. 12 genç insanın başını çektiği
Mboole Kırsal Kalkınma Projesi giderek büyümüş ve 16 köyü içine almış.
Bu köylerde şimdi çeşitli mikro-kredi işletmeleri sürdürülüyor. Mikro
projelerin arasında okul üniformaları diken bir terzilik atölyesi ve
marangozluk eğitim merkezi var. Gençler buralarda hem değerli beceriler
kazanıyor, hem maddi kaynak yaratıyorlar. Mboole Girişimi AIDS
hastalığının yayılmasına olumsuz etkide bulunan geleneksel düşüncelerle
mücadele ediyor, kadınların güvenli olmayan sekse hayır demeleri için
güçlenmelerine destek sağlıyor ve nesiller-arası diyaloğun ve aile
planlamasının gelişmesini teşvik ediyor.
16. Uluslararası AIDS Konferansı hakkında: AIDS 2006 dünyanın en
kapsamlı HIV/AIDS konferansı. HIV/AIDS programları hakkında
kamuoyunu bilgilendiren ve dünya çapında önlem, tedavi ve bakım
çalışmalarını güçlendiren fikir, bilgi ve araştırmaların paylaşımına ortam
yaratan uluslararası, açık ve bağımsız bir forum. “Verme Zamanı” temalı bu
yılki konferans, tüm paydaşlara bu salgın hastalıkla mücadele için
verdikleri sözü yerine getirme sorumluluğunu hatırlatıyor.
UNAIDS hakkında: Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı AIDS (Joint
United Nations Programme on HIV/AIDS), hastalıkla mücadelede küresel
çapta çalışan 10 diğer BM örgütünün çabalarını ve kaynaklarını bir araya
toplayan bir kuruluş. Ortak sponsorlar ise BM Mülteciler Yüksek
Komiserliği (UNHCR), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda
Programı (WFP), BM Kalkınma Programı (UNDP), BM Nüfus Fonu (UNFPA),
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNOCD), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO),
BM Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
ve Dünya Bankası. Merkezi Cenevre'de bulunan UNAIDS'in kadroları 75'ten
fazla ülkede yerel alan çalışmaları yapıyor.
Kadınlar parlamentoda eşit
temsil istiyor
UNDP ile KA-DER'in (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme
Derneği) or taklaşa yürüttükleri “Siyaset ve Kadın” projesi
kapsamında 31 Ağustos-4 Eylül 2006 tarihlerinde Ürgüp'te
‘Kadın Zir vesi' toplanacak. Yerel Gündem 21- Kadın Meclisleri
tarafından düzenlenen ‘Kadın Zir vesi'nin ana teması, kadınların
siyasi yaşama daha fazla katılımı ve parlamentoda eşit temsil.
Ankara, Eylül 2006
Önde gelen akademisyen, siyasetçi, gazeteci, yazar, sanatçı, iş kadını,
sendika temsilcisi, sivil toplum ve kadın kuruluşları temsilcilerinin
katılacağı Zirve'de, kadınların siyasal yaşamdaki yeri, siyaset tarihindeki
gelişimi, karar alma süreçlerindeki etkileri, Meclis'te kadınlara yönelik
çalışmalar, siyasi parti kadın kollarının görev ve işlevleri ve temsilde kadınerkek eşitliğini sağlamak için gerekli yasal düzenlemeler ve KOTA
uygulaması gibi konular tartışılacak.
Ürgüp Zirvesi'ni düzenleyen Kadın Meclisleri, yerel sivil toplum
örgütlenmeleri olarak, Türkiye'nin dört bir yanında, yaklaşık 60 ilde
okuma-yazma kursları düzenlemekten bilinçlendirici kitaplar yayınlamaya,
kadının yasal haklarının korunmasından ekonomik bağımsızlığını
kazanmasına destek olmaya, sağlık ve eğitimde kadın ve çocukların
şartlarının iyileştirilmesinden sanatsal çalışmalara kadar çok çeşitli
alanlarda faaliyet gösteriyor. Ancak Türkiye 2007 seçimlerine yaklaşırken,
Kadın Meclislerinin gündemini en çok meşgul eden konu kadınların
siyasete daha çok katılımı ve parlamentoda erkeklerle eşit temsil
edilmeleri için gereken yasal düzenlemeler, yani “Siyasette Cinsiyet Kotası”.
Zirve öncesinde, kota sistemi konusunda çalışmalarını yoğunlaştıran Kadın
Meclisleri, seçim kotası getirmek için başlatılan imza kampanyasının
devamı için koordinasyon planlaması yaptılar (toplanan imzalar Zirve
ertesinde hemen meclise iletilecek), kota konusunda alt çalışma grupları
oluşturdular, ‘kadın ve siyaset' temalı projeler hazırladılar ve Ürgüp Zirvesi
kapanışında sunulacak Bildirge taslağını oluşturdular. Bu süreçte,
milletvekilleri, siyasi parti ileri gelenleri, belediyeler ve basınla iletişimi
yoğunlaştırdılar.
“Siyasette Cinsiyet Kotası” parlamenter temsilde kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması için uygulanan bir yöntem. Nüfusunun yarısı kadın olan
Türkiye'de, 550 üyeli Meclis'te halen kadınların sahip olduğu koltuk sayısı
sadece 24. Kadınların belediye ve ilçe meclislerinde temsil oranı sadece
%2. Toplam 3,234 belediye başkanından yalnızca 18'i kadın. (Avrupa Birliği
ülkelerinde ise, seçimle gelen her 5 yerel yöneticiden 1'i kadın.)
Seçimlerde kadın kotası, halen dünyada 81 ülkede uygulanıyor. Bu
ülkelerden 16'sı kotayı anayasa ile, 27'si seçim yasasıyla düzenliyor; 43
ülkede ise kota siyasi partilerin tüzüklerine koyulan hükümler
çerçevesinde ve seçim adaylarını kapsayacak biçimde hayata geçiriliyor.
1994'te Belçika ve 2000'de Fransa seçimlerde kendi kota sistemlerini
kurdu. Latin Amerika ülkelerinden kotayı 1991'de kabul eden Arjantin ise
kısa sürede 1993 seçimlerinde parlamentodaki kadın oranını yüzde 13.2
artırarak yüzde 28.4'e çıkarmayı başardı. Türkiye'de ise gerek Siyasal
Partiler Yasası, gerekse Seçim Yasası ile düzenlenmiş bir kota uygulaması
bulunmuyor. Hükümet 1986 yılında, Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın
Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi'ni (CEDAW) imzalayarak, cinsiyetler arası
eşitsizlik konusundaki hassasiyetin kamuoyunda tanıtılmasına katkıda
bulunmuş olsa da, Türkiye'nin kota uygulamasına ne denli ihtiyacı
olduğunu şu göstergeler açıkça ortaya koyuyor: Türkiye, parlamentodaki
kadın katılımı konusunda dünyadaki 119 ülkenin içinde 114. sırada ve
kadınların meclisteki oranı sadece yüzde 4.4.
Kadın Meclisleri gönüllüleri, Türkiye'deki siyasi parti liderleriyle de
görüşmeler yapıyor. Bildirdiklerine göre, bazı liderler “kota” kelimesinden
hoşlanmıyor! Bazıları ise, kendi partilerindeki %30'luk kadın ve genç
kotasından bahsediyor ve gönüllülere destek veriyor. Ama genelde parti
liderlerinin çoğu kadınların istediği %50 temsil oranını “gerçekçi”
bulmuyor!
Öte yandan, kotayı savunan kadınların bir çoğu da kota sistemi sayesinde
göreve gelecek kadınların belli kriterlere göre seçilmesi gereğine inanıyor.
Günümüzde siyasetin içinde birçok açıdan yetersiz insanlar olduğunu
düşünüyor ve kadın adayların gerçekten iyi donanımlı olmalarını şart
koşuyorlar.
Siyasetçi kadınlar ne düşünüyor?
Kadınların siyasi alanda ve mecliste daha güçlü temsil edilmelerini
savunan ve bizzat siyasete atılan kadınlardan ikisi, Mine Kılıç ve Beyhan
Akgün, nedenlerini şöyle anlatıyor.
Mine Kılıç: “ Uludağ Üniversite Eğitim Fakültesi'nde çalıştıım sırada bir
kızın kaydını yapmıştık; ailesi bana emanet etmişti, çok sevdiğim bir kızdı.
Mezuniyetinden sonra Diyarbakır'a tayin oldu. Bir gün ben evde televizyon
izlerken onun ve babasının eşkıyalar tarafından öldürüldüğünü öğrendim;
bu olay beni çok yaraladı, sarstı. Neden diye sordum, nasıl böyle şeyler
olabiliyor? Kendi çocuklarımı düşündüm, benim de başıma gelebilirdi.
Yetişmiş, ülkesine hizmet eden aklı başında bir kızın başına bunlar
gelebiliyorsa, artık bir şeylere dur demek, bu kötü gidişe bir son vermek
gerektiğini düşündüm. Siyasetle hiç ilgilenmeyen, herhangi bir partiye
yakınlık duymayan biriydim ama bu ülkede bir şeyleri değiştirmek için
siyasete girmenin şart olduğunu düşündüm. Emekli olur olmaz siyasete
atıldım.”
Bir partide 40 yılı aşkın zamandır aralıksız aktif politika yapan Beyhan
Akgün ise, partisinde sade üyelikten partinin en üst organı olan Yüksek
Disiplin Kurulu üyeliğine kadar gelmiş. “Ben bu yerlere kotayla gelmedim,
seçilerek geldim. Ancak kota kesinlikle gelmesi gereken bir uygulama. Hiç
değilse sistem oturana kadar kota ile işe başlamalıyız. Ancak kota ile
parlamentoya partiye girecek bayanların partide denenmiş, sınanmış, en
az 2-3 yıllık hizmet vermiş bayanlardan olması şart! Kota doldurmak
zorundayız diye hiç denenmemiş, bugün gelmiş, ertesi günü listeye girmiş
kişilerin ülkeye hiç bir faydası olmaz. Ön seçim en demokratik sistem
olacaktır,” diyor.
BM'nin Lübnan'daki insani
yardım çalışmaları
Bir ay boyunca Lübnan'ı kasıp kavuran çatışmalar sırasında
yur tlarını terk etmek zorunda kalan ve ar tık evlerine dönmeye
başlayan Lübnanlılar, şimdi de su ve barınak sıkıntısı ile karşı
karşıya.
Ankara, Eylül 2006
Bölgede bulunan Birleşmiş Milletler örgütlerinin bildirdiğine göre, geri
dönen yüz binlerce Lübnanlı'ya acilen temiz su ve konut sağlanması
gerekiyor.
Güney Lübnan'da savaş sonrası ilk keşifleri yapan UNICEF ekibinin su ve
temizlik koşulları uzmanı Branislav Jekic, “Ben böyle bir yıkım hayatımda
görmedim. Nereye gitsek, insanlara en acil ihtiyaçlarını sorduğumuzda,
verdikleri yanıt ‘Su!' oluyor. İnsanlar evlerine dönmek istiyor, ama orada
kalıp kalamayacakları temiz su durumuna bağlı,” dedi.
UNICEF ekibinin inceleme yaptığı, savaşta ateş altında kalan 12 yerleşim
bölgesinden 10'unda yer altı boruları ve diğer su-altyapı tesisleri ciddi
biçimde zarar görmüş veya tamamen tahrip olmuş durumda. UNICEF, bu
nedenle bölgedeki yardım çalışmalarını hızlandırdığını bildirdi.
Krizin başladığı 12 Temmuz'dan yana, Bint Jubail, Ait el Shaab ve Tibrin
dahil, savaştan en çok zarar gören bölgelere çeyrek milyon litreden fazla
şişelenmiş su gönderildi. Halen Lübnan'ın güneyine haftada 50 bin litre su
kamyonlarla sevk ediliyor ve bu miktar çok yakında iki katına çıkartılacak.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) uzmanları da bölgede benzer
saptamalar yaparak aynı ihtiyaçlara değindiler ve güneydeki yıkımı
vurguladılar.
UNHCR sözcüsü Jennifer Pagonis, Cenevre'de gazetecilere “Sınır
bölgesinde yer alan dokuz köyü ziyaret eden UNHCR ekibi aynı gerçekleri
gözlemledi. Köylerden dördü büyük ölçüde yıkılmış, evler yerle bir edilmiş,
etraf moloz yığınları ile dolu,” diye bilgi verdi.
UNHCR, yeniden inşa yardımı çerçevesinde bölgeye, içinde plastik
kaplama malzemesi, kontrplak, oluklu metal levha, ahşap tabaka ve çekiç,
kürek, çivi gibi araç-gereç bulunan acil onarım takım çantaları gönderecek.
Lübnan İçişleri Bakanlığı'nın bildirdiğine göre, Hizbullah-İsrail çatışması
sırasında yerlerinden olan insanların %97'si evlerine dönmüş bulunuyor.
Bu haberi veren İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), dört BM yardım
konvoyunun daha Beyrut'tan kalkarak güneye gittiğini ekledi.
İnsani yardım cephesinde bir başka katkı da UNDP'den geldi. UNDP, Dünya
Bankası'nın da desteğiyle, Lübnan'a acil yardım olarak 500 bin Dolar hibe
etti. UNDP ayrıca, Lübnan Başbakanlık Dairesi bünyesinde bir siyasi
danışmanlar kurulu oluşturarak, ülkenin toparlanma ve yeniden inşa
çabalarına destek olmak amacıyla, başlangıç miktarı 800 bin Dolarlık bir
fon üzerinde çalışıyor.