PDF - Solunum Hastalıkları

Transkript

PDF - Solunum Hastalıkları
Toraksın Periferik Lezyonlarında Renkli
Doppler Ultrasonografi Eşliğinde
Uygulanan Transtorasik İğne Aspirasyon
Yönteminin Tanısal Değeri#
Metin GÖRGÜNER, Leyla SAĞLAM, Hasan KAYNAR, Filiz MISIRLIOĞLU, Arzu MİRİCİ
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ERZURUM
# 06-10 Mayıs 1998’deki Toraks Derneği İkinci Kongresi’nde sözlü sunum olarak bildirilmiştir.
ÖZET
Ultrasonografi eşliğinde uygulanan transtorasik iğne aspirasyon yöntemi, özellikle periferik pulmoner lezyonlu olgularda
eksiden beri kullanılmaktadır. Son zamanlarda ise avantajları nedeniyle renkli Doppler ultrasonografi eşliğinde uygulanan
transtorasik iğne aspirasyon yöntemi üzerinde durulmaktadır.
Çalışma kliniğimizde yatırılarak tetkik edilen 36 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Olgular periferik yerleşimli pulmoner ya da
mediastinal lezyonu olan, önceden herhangi bir tanı almamış, kanama eğilimi olmayan ve kooperasyonu iyi olan hastalar arasından seçildi. Ultrasonografik incelemede, önce B-Mode, ardından renkli Doppler görüntüler elde edilerek lezyonun boyutları, lokalizasyonu, karakteri ile tümör içindeki ve çevresindeki vasküler yapılar kaydedildi. İşlem için 22-gauge
Chiba iğnesi kullanıldı. İki olguda iki kez, bir olguda da üç kez işlem tekrar edildi. Bir olguda Tru-cut biyopsi iğnesi kullanıldı. Aspirasyon materyalleri 35 olguda sitopatolojik, bir olguda histopatolojik, 3 olguda da ayrıca mikrobiyolojik olarak
incelendi.
Çalışmamızda B-Mode görüntülemede 5 olguda iğne ucu gözlenebilirken, renkli Doppler görüntülemede 24 olguda iğne ucu gözlenebildi. Aynı şekilde B-Mode görüntülemede yalnızca bir olguda vasküler yapılar net bir şekilde izlenebilirken, renkli Doppler görüntülemede 28 olguda vasküler yapıları gözlemek mümkün olabildi. Yirmisekiz olguda gerçek pozitif sonuç elde edilirken, bunların hepsi de malignite idi. Bir olguda parsiyel pnömotoraks dışında hiçbir komplikasyona
rastlanmadı. Yönteminin duyarlığı, %93.3, özgüllüğü; %83.3, pozitif prediktif değeri; %96.5, negatif prediktif değeri;
%71.4 ve tanısal doğruluğu da; %91.6 olarak saptandı.
Sonuç olarak, radyasyona maruz kalınmaması, kolay uygulanabilirliği ve komplikasyonlarının az olması yanında, gerek aspirasyon sırasında daha net görünümü sağlaması, gerekse tümör içerisindeki vasküler yapıları daha iyi ayırt edebilmesi gibi avantajları nedeniyle renkli Doppler eşliğinde uygulanan transtorasik iğne aspirasyon işleminin, özellikle periferik yerleşimli toraks lezyonlarında güvenilir bir tanı yöntemi olduğu kanısına vardık.
ANAHTAR KELİMELER: Renkli doppler ultrasonografi, transtorasik iğne aspirasyonu
SUMMARY
DIAGNOSTIC VALUE OF THE COLOUR DOPPLER ULTRASOUND GUIDED TRANSTHORACIC NEEDLE ASPIRATION METHOD IN PERIPHERAL LESIONS OF THE THORAX
Ultrasound guided transthoracic needle aspiration method has been used for a long time, especially for cases who have
peripheral pulmonary lesions. Because of its advantages, however, colour Doppler ultrasound guided transthoracic needle aspiration is resided in recently.
78
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
Toraksın Periferik Lezyonlarında Renkli Doppler Ultrasonografi
Eşliğinde Uygulanan Transtorasik İğne Aspirasyon Yönteminin Tanısal Değeri
This study was carried out overall 36 inpatients. The cases were selected from the patients who have mediastinal or pulmonary peripheral lesions, no prior diagnosis, no tendency to bleeding, and good cooperation. In ultrasonographic examination, firstly B-Mode following colour Doppler images were obtained, and vascular structures surrounding and within tumor, and size, location and character of the lesion were documented. A 22 gauge Chiba needle was used. The procedure was repeated twice in two cases and three times in one case. A Tru-cut biopsy needle was used in one case. The
aspiration materials were examined cytopathological in 35 cases and histopathological in one case, and also microbiological in 3 cases.
In our study, while the needle tip was observed in 5 cases with B-Mode images, it was observed in 24 cases with colour
Doppler ultrasound images. In the same way, we clearly detected vascular structures only in one case with B-Mode images. However, we could observed them with colour Doppler ultrasound images in 28 cases. We had true positive results
in 28 cases, and all of them were malignancy. No complications were observed, except partial pneumothorax in one case. The method had a sensitivity of 93.3%, specificity of 83.3%, positive predictive value of 96.5%, negative predictive
value of 71.4%, and diagnostic accuracy of 91.6%.
In conclusion, we believe that the colour Doppler ultrasound guided transthoracic needle aspiration procedure is a safety diagnostic method, especially for the cases who have peripheral thoracic, because of no exposure to radiation, few
complications, easy practicability and distinguish the vascular structures within the tumor better.
KEY WORDS: Colour doppler ultrasound, transthoracic needle aspiration
GİRİŞ
Toraksın periferik yerleşim gösteren pulmoner ve
mediastinal lezyonlarında, malign hücreler veya infeksiyöz ajanlar trakeobronşial sekresyonlara yeterince karışamadığından veya yeterli örnekleme materyali elde edilemediğinden, balgam incelemeleri
ya da bronkoskopik işlemlerle tanı koymak genellikle zordur. Bundan dolayı, floroskopi, bilgisayarlı
tomografi (BT), ultrasonografi (US) gibi yöntemler
eşliğinde uygulanan transtorasik iğne aspirasyon
(TTİA) tekniği bu tür lezyonlarda daha çok tercih
edilmektedir (1).
Toraks ultrasonografisi ilk olarak 1964 yılında Peel
tarafından plevral efüzyonların araştırılmasında kullanılmıştır. Bugün ise plevra hastalıklarının yanı sıra
diyafragma patolojileri, subfrenik sıvı toplanmaları
veya abseleri, toraks periferinde yer alan solid ve
kistik patolojiler ile mediastinal lezyonlarda yaygın
bir şekilde kullanılmaktadır (2).
Radyasyona maruz kalınmaması, kolay uygulanabilirliği ve komplikasyonlarının az olması gibi nedenlerle US eşliğinde uygulanan iğne aspirasyon yöntemini özellikle periferik pulmoner lezyonlu olgularda tercih eden araştırmacılar mevcuttur (3,4).
Bunda BT’nin pahalı bir yöntem olmasının yanı sıra, geniş bir ekipman gerektirmesinin önemli rolü
olmuştur, US ise deneyimli ellerde gerektiğinde
hasta başında dahi uygulanabilecek pratik bir yöntemdir. Öte yandan son zamanlarda gerek tümör
içerisindeki vasküler yapıları daha iyi ayırt edebil-
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
mesi, gerekse iğne lezyon içerisinde iken daha net
görüntü sağlaması gibi avantajları nedeni ile renkli
Doppler US eşliğinde uygulanan TTİA yöntemi
üzerinde durulmaktadır (5).
Bu çalışmada, toraksın periferik yerleşimli pulmoner veya mediastinal lezyonlarında renkli Doppler
US eşliğinde uygulanan TTİA yönteminin tanı değeri araştırılmak istenmiştir.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışmamız kliniğimizde yatırılarak tetkik edilen,
yaş ortalaması 56 olan, 29’u erkek, 7’si kadın toplam 36 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Olgular periferik yerleşimli pulmoner ya da mediastinal kitlesi
olan, önceden herhangi bir tanı almamış, kanama
eğilimi olmayan (PT ve PTT’si normal, trombosit
sayısı> 100.000), kooperasyonu iyi olan hastalar
arasından seçildi.
Ultrasonografik inceleme, Toshiba SAL 270 A model dupleks donanımlı renkli Doppler cihazı ile 7.5
mHz lineer renkli dupleks transdüser kullanılarak
gerçekleştirildi. Transvers, longitudinal ve oblik
düzlemlerde renkli bir Doppler mode düğmesi kullanılarak önce B-Mode (gri skala), ardından renkli
Doppler görüntüler elde edilerek lezyonun boyutları, lokalizasyonu, karakteri ile tümör içindeki ve
çevresindeki vasküler yapılar kaydedildi.
TTİA için tüm olgularda gerekli izin aldıktan sonra,
önceden literatürde tanımlanmış tekniğe uygun
olarak işlem gerçekleştirildi (5,6). Onsekiz santi79
Görgüner M, Sağlam L, Kaynar H, Mısırlıoğlu F, Mirici A.
metre uzunluğunda 22-gauge Chiba iğnesi vertikal
olarak ya da daha önce hesaplanmış açı ile US eşliğinde perkütan olarak toraks duvarı geçilerek lezyona ulaşıldı. Renkli eko veren iğne ucu monitörize
edildi. İğne ucu yerleştirilirken mümkün olduğu kadar vasküler yapılardan kaçınılmaya çalışıldı. İki olguda iki kez, bir olguda da üç kez işlem tekrar edilmek zorunda kalındı. Bir olguda Chiba iğnesi ile
yeterince materyal elde edilemediğinden Tru-cut
biyopsi iğnesi kullanıldı. İşlem sonrası her olgu birkaç saat gözlem altına alındı, pnömotoraks olasılığına karşı akciğer radyografileri çekildi ve varsa
komplikasyonlar kaydedildi.
Elde edilen materyaller patolojik incelemeleri yapılmak üzere patoloji laboratuvarına, üç aspirasyon
materyali de bakteriyolojik çalışma için mikrobiyoloji laboratuvarına gönderildi.
Resim 1. Adenokarsinomlu olguya ait gri skala ile elde edilen görüntüde; sol hemitoraksta kalp komşuluğunda hipoekoik kitle lezyon dikkati çekmekte ve
vasküler yapıların net bir şekilde izlenemediği görülmektedir.
Çalışmamızda toraksın periferik yerleşimli lezyonlarında renkli Doppler US eşliğinde uygulanan TTİA
yönteminin duyarlığı, özgüllüğü, pozitif prediktif
değer (PPD) ile negatif prediktif değerleri (NPD) ve
tanısal doğruluğu, önceden tanımlanmış standardize formüllere göre saptandı (7).
SONUÇLAR
Tablo 1’de B-Mode (gri skala) ve renkli Doppler
görüntülerin iğne ucu ve vasküler yapıların vizualizasyonu açısından bir karşılaştırılması verilmiştir.
Görüldüğü gibi B-Mode görüntülemede 5 olguda
iğne ucu gözlenebilirken (%14), renkli Doppler görüntülemede 24 olguda iğne ucu gözlenebildi
(%67). Bu fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<
0.01). Aynı şekilde B-Mode görüntülemede yalnızca bir olguda vasküler yapılar net bir şekilde izlenebilirken (%3), Renkli Doppler görüntülemede 28
olguda vasküler yapıları gözlemek mümkün olabildi (%78). Bu fark da istatistiksel olarak anlamlı idi
(p< 0.001).
Çalışmamızda kesin tanılara göre 28 olguda gerçek
pozitif sonuç elde edilirken, bunların hepsinin maTablo 1. B-Mode ve renkli doppler görüntülerin karşılaştırılması.
B-Mode
Renkli
doppler
İgne ucu vizualizasyonu
5 (%14)
24 (%67)
Damar vizualizasyonu
1 (%3)
28 (%78)
80
Resim 2. Aynı olguya ait renkli Doppler ultrasonografi ile elde edilen görüntüde; kitle lezyonun hipervasküler özellikte olduğu, santralinde pulsatif özellikte (yüksek dirençli) akım gözlendiği ve vasküler yapıların net bir şekilde ortaya çıktığı görülmektedir.
lign ve renkli Doppler akım işaretlerinin genel olarak daha fazla olması dikkat çekici idi. Yirmisekiz olgunun 11’i adenokarsinom, 9’u yassı epitel hücreli
karsinom, 4’ü küçük hücreli karsinom, biri büyük
hücreli karsinom, biri adenoskuamöz hücreli karsinom, biri lenfoma, biri de malign melanom tanısı
aldı. Bu olguların 4’ünde göğüs duvarı tutulumu,
11’inde uzak organ metastazı mevcuttu. İkisinde
tümör mediastinal yerleşimli idi. Tüm olgular içinde periferik mediastinal yerleşim gösteren yalnızca
bu 2 olgu iken (bir Tru-cut biyopsi iğnesi ile tanı
konulan lenfomalı olgu), kalan 34 olgu periferik
pulmoner yerleşimliydi.
Resim 1 ve 2’de adenokarsinomlu bir olguya ait BMode ile renkli Doppler US ile elde edilen görüntüler gösterilmiştir.
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
Toraksın Periferik Lezyonlarında Renkli Doppler Ultrasonografi
Eşliğinde Uygulanan Transtorasik İğne Aspirasyon Yönteminin Tanısal Değeri
Beş olguda gerçek negatif sonuç elde edildi. İleri
tetkikler sonucunda bunların 2’si organize pnömoni, biri tüberkülom, biri hematom, biri de benign
pulmoner nodül tanısı aldı.
İki olguda yanlış negatif sonuç elde edildi. Sitopatoloji sonucu tümör negatif yayma olarak raporlanan bir olguda, FOB incelemeyle elde edilen materyalin histopatoloji sonucu adenokarsinom olarak
geldi. Sitopatoloji sonucu yetersiz yayma olarak raporlanan ve ikinci TTİA’yı kabul etmeyen ikinci olguda ise, FOB incelemeyle elde edilen doku materyalinin histopatoloji sonucunda yassı epitel hücreli
karsinom tanısı konuldu.
Çalışmamızda 1 olguda da yanlış pozitif sonuç elde edildi. Sitopatoloji sonucu adenokarsinom olarak raporlanan ve klinik evrelemeye göre operabl
olduğu için torakotomi uygulanan bu olgu, postoperatif dönemdeki tanısının tüberküloz olması üzerine anti-tüberküloz tedaviye alındı.
Bakteriyolojik çalışma için mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen üç aspirasyon materyalinin hiçbirinde üreme olmadı.
Bir olguda kapalı su altı drenajı gerektirmeyen parsiyel pnömotoraks dışında hiçbir komplikasyona
rastlanmadı.
Çalışmanın sonunda, toraksın periferik yerleşimli
lezyonlarında renkli Doppler US eşliğinde uygulanan TTİA yönteminin duyarlığı %93.3, özgüllüğü;
%83.3, pozitif prediktif değeri; %96.5, negatif prediktif değeri; %71.4 ve tanısal doğruluğu da;
%91.6 olarak saptandı.
TARTIŞMA
TTİA işlemi, hem patolojik hem de mikrobiyolojik
örnekleme için son yıllarda sık olarak başvurulan
bir yöntemdir. Genellikle floroskopi, BT ya da US
eşliğinde yapılmaktadır. Radyografinin kontrendike
olduğu ya da radyografide tümörün veya organların net olarak görülemediği ve lezyona farklı bir açıdan yaklaşılması düşünülen olgularda US avantajlıdır (3).
Özellikle renkli Doppler US, malign ve benign akciğer tümörlerini birbirinden ayırt etmede faydalı
olabilir (8). Akciğerde tanı konulamamış bir lezyonda, renkli Doppler US’de yüksek dirençli bir akım
gözlenmesi, önemli ölçüde malign bir tümör olasılığını düşündürür (9). Hsu ve arkadaşları, renkli
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
Doppler US sinyalleri ile histolojik materyallerin sonuçları arasındaki ilişkiyi inceledikleri 68 olguluk çalışmalarında, sürekli akımın akciğer kanserlerinde
gerçek neovaskülariteyi gösterdiğini saptamışlar ve
sonuçta bu bulgunun malign lezyonların benign
lezyonlardan ayırt edilmesinde oldukça değerli olduğunu ileri sürmüşlerdir (10). Yine Yuan ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, küçük hücreli ve
adenokarsinomalı olgulara göre, yassı epitel hücreli karsinomalı olgularda akım işaretlerinin daha az
olduğu gösterilmiştir (8). Bizim çalışmamızdaki 36
olgunun 30’u malign karakterde olduğundan,
renkli Doppler US ile malign-benign ayırımı yapmak mümkün olamamakla birlikte, malign olgularımızda renkli Doppler akım işaretlerinin genel olarak daha fazla olduğu dikkat çekici idi. Klinik pratikte bu tekniği rutin hale getirmek için daha geniş
hasta serileri ile yapılmış çalışmalara ihtiyaç vardır.
Konvansiyonel gri skala görüntülemede damarların
karakteristik görünümü, hipoekojenik tübüler yapılardır. Bu görüntülemede damarsal yapılar her zaman ayırt edilemeyebilir ve iğne ucunun ya da
gövdesinin istenilen hedefte olup olmadığı tam
olarak görülemeyebilir. Eski çalışmalarda genellikle
iğne ucu görülemez iken, Wang ve arkadaşlarının
yaptıkları çalışmada, olguların sadece %17’sinde
iğne ucu görülebilmiştir (5). Bizim çalışmamızda
da benzer şekilde B-Mode görüntülemede %14 olguda iğne ucu gözlenebilmiştir. Aspirasyon sırasında vasküler yapıların hasar görmesi ayrı bir problemdir ve dokunun dilüe olmasına neden olarak tanı materyalini azaltır. Son yıllarda, bu problemlerin
çözümlenmesi amacıyla renkli Doppler US kullanılmasını öneren araştırıcılar mevcuttur. Bu teknikte,
vasküler yapılar kolaylıkla görüntülenebilmekte ve
yine iğne ucu yerleştirildiği zaman manipülasyonla
renkli akım oluşturulmaktadır (5). Wang ve arkadaşlarının çalışmasında %80 olguda iğne gövdesi
ve ucunun görüldüğü bildirilmektedir. Bizim gözlediğimiz %67’lik oran bu çalışmaya göre biraz düşük olmakla birlikte, renkli Doppler görüntüleme
ile, iğne gövdesi ya da ucunun, gri skala görüntülemeye göre daha kolaylıkla tanımlanabileceğini
düşünmekteyiz.
Hemoptizi ve pnömotoraks TTİA işlemi sırasında en
sık karşılaşılan komplikasyonlardır. Önceki çalışmalarda, gri-skala US eşliğinde uygulanan TTİA işlemi
sırasında %40’a kadar varabilen komplikasyon
81
Görgüner M, Sağlam L, Kaynar H, Mısırlıoğlu F, Mirici A.
oranlarına rastlandığı bildirilirken (1,3), son yayınlarda renkli Doppler görüntüleme ile bu komplikasyonların minimuna indiği dikkati çekmektedir
(5,6,8,10). Wang ve arkadaşları hiçbir komplikasyona rastlamazken, bizim çalışmamızda yalnızca
bir olguda pnömotoraks gelişti. Komplikasyon oranını azaltmak amacıyla TTİA işlemi çoğu kere 21
gauge veya daha küçük çaplı iğnelerle yapılmaktadır. Öte yandan, ince iğne aspirasyonu yönteminin
mediastinal tümörlerde, özellikle de lenfoma tanısında çok düşük bir sensitiviteye sahip olduğu bilinmektedir (11). Bu tip olgularda çoğu kere detaylı bir histolojik tanı gerektiğinden, Tru-cut iğnesi ile
biyopsi önerenler mevcuttur (11,12). Sawhney ve
arkadaşları, göğüs duvarı ile ilişkili mediastinal lezyonu olan 25 olguya Tru-cut iğne ile US eşliğinde
biyopsi yapmışlar, tümünde histopatolojik tanı için
yeterli doku sağlamışlar ve hiçbir komplikasyon bildirmemişlerdir (12). Bununla birlikte Tru-cut iğne
ile perkutan biyopsinin komplikasyon riski yüksek
olduğundan, mediastinal ya da akciğer parankiminde derin yerleşmiş tümörlerin tanısında rutin
olarak kullanılmamaktadır. Biz de çalışmamızda
tüm olgularda 22 gauge iğneyi tercih ettik, ancak
bir olgumuzda ince iğne ile yeterli materyal elde
edemediğimizden, Tru-cut biopsi iğnesi kullandık
ve lenfoma tanısı koyduk. Biz bu olgumuzda herhangi bir komplikasyonla karşılaşmamış olmamıza
rağmen, yine de Tru-cut biyopsi iğnesi kullanılması gereken durumlarda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyoruz.
Mediastinal lezyonların değerlendirilmesi pulmoner lezyonlara göre genellikle daha güçtür. Yine
mediastinal tümörler pleomorfik histolojik yapılarından dolayı TTİA yöntemi ile düşük bir duyarlık
oranına sahiptirler (13). Üst mediastende yerleşmiş
olan bir malignite, genellikle konvansiyonel US eşliğinde parasternal yaklaşım için geniş akustik pencere vermez. Üst mediasten yerleşimli ve göğüs
duvarı ile ilişkisi olmayan 15 malign olguluk bir çalışmada supraklavikular yaklaşımla konvansiyonel
ve Doppler US karşılaştırılmış ve hiçbirinde konvansiyonel US ile işlem yapılamamıştır. Bu 15 olgunun
12’sinde Doppler US eşliğinde TTİA yapılarak kesin
tanı elde edilmiş ve hiçbir kompikasyonla karşılaşılmamıştır (14). Bizim çalışmamızda mediastinal yerleşim gösteren yalnızca 2 olgu mevcut iken, bunlardan biri lenfomalı idi ve tanısı da ancak Tru-cut
biyopsi iğnesi ile konulabilmiştir.
82
Periferik pulmoner nodüllerin tanısı sıklıkla zordur.
Bir klavuz eşliğinde uygulanacak TTİA işlemi daha
az invaziv yoldan tanısal materyal sağlayabilecek
en değerli alternatif metoddur. 1986’da Pedersen
ve arkadaşları göğüs duvarına komşu intratorasik
kitlesi olan 45 olguda gri skala US eşliğinde uygulanan TTİA işleminin değerini araştırmışlar ve 34 olguda (%81) tanı koydurucu olduğunu saptamışlardır (15). Bu çalışmada tanı oranı pulmoner ve mediastinal kitlelerde aynı idi. Bir olguda minimal
pnömotoraks dışında hiçbir komplikasyon gözlenmedi. Matsumato ve arkadaşları, 1983-1993 yılları
arasında 320 intratorasik tümörlü olguda US eşliğinde perkutaneöz iğne aspirasyonu yapmış ve 40
malign lezyonlu olgunun 31’inde kesin tanı koymuşlardır (16). %77’lik bu oran bizim 30 malign
olgumuzda saptadığımız %93.3’lük orana göre
düşüktür.
Literatürdeki çalışmaların hemen hepsinin konvansiyonel US ile yapılmış olduğu gözlenmektedir.
Renkli Doppler US eşliğinde yapılmış çalışmaların
sayısı ise oldukça azdır. Wang ve arkadaşlarının
1995’te yayınladıkları çalışma bu konuda en iyi bilinendir (5). Polakow ve arkadaşlarının, 1986-1995
yılları arasındaki 1800 olguluk çok daha geniş bir
serisinde, 47 olguda renkli Doppler US eşliğinde iğne aspirasyonu uygulanmıştır (17). Bu çalışmada
yöntemin özellikle periferik ve göğüs duvarı yerleşimli pulmoner lezyonlarda oldukça güvenilir bir
tanı metodu olduğu ileri sürülmüştür.
Ülkemizde konu ile ilgili altı çalışma saptayabildik
ve bunların hepsinin de gri skala eşliğinde gerçekleştirilmiş olduğunu gözledik. Türkçe literatürde
renkli Doppler US eşliğinde yapılmış herhangi bir
çalışmaya biz rastlayamadık. Aydilek ve arkadaşları
1987-1988 yılları arasında yaptıkları 14 olguluk bir
çalışmada, olguların yarısı plevral efüzyon olmakla
birlikte, yöntemin pulmoner, diyafragmatik, torasik
duvar ve mediastinal lezyonlarda da kullanılabileceği sonucuna varmışlardır (2). Uçar ve arkadaşları, 19 malign ve 11 malign olmayan 30 olguyu
kapsayan çalışmalarında, 13 olguda US eşliğinde
TTİA uygulamışlar ve 9’unda sitolojik olarak malignite saptamışlardır (18). Aynı araştırıcıya ait daha
sonra yayınlanmış bir çalışmada, 1991-1992 yılları
arasında toplam 940 olguya toraks US yapılmış ve
olguların %19.8’inde herhangi bir patolojik tanımlama yapılamazken, %80.2’sinde belirli bir patolojik tanı konulmuştur (19). Özhan ve arkadaşlarının
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
Toraksın Periferik Lezyonlarında Renkli Doppler Ultrasonografi
Eşliğinde Uygulanan Transtorasik İğne Aspirasyon Yönteminin Tanısal Değeri
çalışmasında, apikal yerleşimli periferik kitlesi olan
32 olguda US eşliğinde TTİA uygulanmış ve yöntemin tanı değeri %53 olarak bulunmuştur. Apikal
yerleşim gösteren akciğer tümörlerinin %51.6’sının
epidermoid karsinoma olduğu bildirilmesine rağmen, Özhan ve arkadaşlarının çalışmasında bu
oran %71 olarak saptanmıştır (4). Turgut ve arkadaşlarının Pancoast tümörlerinde yaptıkları benzer
bir çalışmada da %94.28’lik bir sensitivite,
%100’lük bir spesifite bulunmuştur (20). Yine yayınlanmış son bir çalışmada ise Yurdakul ve arkadaşları akciğer kanserlerinde %88.23’lük bir sensitivite ile %100’lük bir spesifite bildirilmektedir
(21).
Sonuç olarak, toraksın periferik yerleşimli pulmoner ya da mediastinal lezyonlarında TTİA işleminde
US rehberliği, radyasyona maruz kalınmaması,
ucuz olması, kolay uygulanabilirliği, hasta başında
dahi yapılabilmesi ve komplikasyonlarının az olması gibi nedenlerle yararlıdır. Renkli Doppler US eşliğinde ise işlem daha kolay ve güvenle yapılabilmektedir. Renkli Doppler US, malign lezyonlarının
benign lezyonlardan ayırt edilmesinde rol oynayabilir. Akciğerde tanı konulamamış bir lezyonda,
renkli Doppler US’de yüksek dirençli bir akım gözlenmesi, önemli ölçüde malign bir tümör olasılığını düşündürmektedir. Floroskopi eşliğinde mediastinal veya göğüs duvarı lezyonlarına yaklaşmak genellikle zor olmaktadır. BT, bu olgularda faydalı olmasına rağmen iğne ucunun pozisyonunun aynı
anda izlenmesi güç olabilir. Öte yandan özellikle
renkli Doppler US eşliğinde iğne gövdesi ve ucu
daha rahat görülebilmektedir. Renkli Doppler US
kullanılarak, tümörü veya tümörü çevreleyen vasküler yapılar daha net gözlenebilmektedir. Bu
avantaj, invaziv bir girişim olan TTİA işlemi sırasında karşılaşılabilecek doku hemorajisi ve hemoptizi
gibi komplikasyonların minimuma inmesini sağlamakta, dolayısıyla elde edilen materyalin kalitesi de
artmaktadır. Bütün bu avantajları nedeni ile özellikle Renkli Doppler eşliğinde uygulayan TTİA işleminin, periferik yerleşimli toraks lezyonlarında güvenilir bir tanı yöntemi olduğunu düşünmekteyiz.
TEŞEKKÜR
Bu çalışmadaki katkılarından dolayı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim
Üyelerinden Doç. Dr. Selami SUMA ve Yrd. Doç. Dr.
Pınar POLAT’a teşekkür ederiz.
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84
KAYNAKLAR
1. Gobien RP, Stanley JH, Vijic I, Gobien B. Thoracic biopsy:
CT guidance of thin needle aspiration. AJR 1984;142:
827-30.
2. Aydilek R, Kaya N, Aytaç S ve ark. Toraks sonografisinin
rutin incelemeye katkısı. Solunum 1990;13:436-44.
3. Yang PC, Luh KT, Shue JC et al. Peripheral pulmonary lesions; Ultrasonography and ultrasonically guided aspiration biopsy. Radiology 1985;155:451-6.
4. Özhan MH Tufan M, Aysan T, Kumcuoğlu Z. Apikal yerleşimli akciğer kitlelerinde ultrason eşliğinde ince iğne
aspirasyon biopsisinin tanı değeri. Solunum 1992;15:
517-22.
5. Wang HC, Yu CJ, Chang DB et al. Transthoracic needle
biopsy of thoracic tumours by a colour Doppler ultrasound puncture guiding device. Thorax 1995;50:1258-63.
6. Hamper UM, Savader BL, Sheth S. Improved needle tip
visualization by color Doppler sonography. AJR 1991;
156:401-2.
7. Hennekens CH. Epidemiology in medicine. Boston: Little Brown and Company, 1987;333.
8. Yuan A, Chang DB, Yu CJ et al. Colour Doppler sonography of benign and malign pulmonary masses. AJR
1994;163:545-9.
9. Taylor KJW, Holland S. Doppler Ultrasonography: Basic
principles, instrumentution and pitfalls. Radiology
1990;174:297-307.
10. Hsu WH, İkezoe J, Chen CY et al. Colour Doppler ultrasound signals of thoracic lesions. Correlation with resected histologic specimens. Am J Respir Crit Care Med
1996; 153:1938-51.
11. Pang JA, Tsang V, Hom BL, Metreweli C. Ultrasound-guided tissue-core biopsy of thoracic lesions with Tru-cut
and Sure-cut needles. Chest 1987;91:829-32.
12. Sawhney S, Jain R, Berry M. Tru-cut biopsy of mediastinal masses guided by real-time sonography. Clin Radiol
1991;44:16-9.
13. Herman SJ, Halub RV, Weisbrod GL, Chamberlain DW.
Anterior mediastinal masses: utility of transthoracic needle biopsy. Radiology 1991;180:167-70.
14. Yang PC, Chang DB, Lee YC et al. Mediastinal malignancy: ultrasound guided biopsy through the supraclavicular approach. Thorax 1992;47:377-80.
15. Pedersen OM, Aasen TB, Gulsvik A. Fine needle aspiration biopsy of mediastinal and peripheral pulmonary
masses guided by real-time sonography. Chest
1986;89:504-48.
16. Matsumoto H, Katakami N, Watanabe I et al. Ultrasonically guided needle biopsy of small mediastinal peripheral pulmonary nodules. Nippon Kyobu Shikkan Gakkai
Zasshi 1995;331:1319-24.
17. Polakow J, Landny JR, Dzieciol J et al. Evaluation of colour Doppler sonography in lung tumor biopsy. Rocz Akad
Med Bialymst 1997;42:314-7.
83
Görgüner M, Sağlam L, Kaynar H, Mısırlıoğlu F, Mirici A.
18. Uçar Aİ, Samurkaşoğlu B, Öztürk C, Uğur P. Akciğer parankim lezyonlarında ultrasonografinin tanı değeri. Solunum Hastalıkları 1990;1:15-22.
19. Uçar Aİ, Çopur S, Arab C et al. Göğüs Hastalıkları Ultrasonografi: 940 olgunun değerlendirilmesi. Solunum
Hastalıkları 1994;5:63-70.
20. Turgut D, Uçar Aİ, Atalay F et al. Pancoast tümörlerinde
ultrasonografi eşliğinde transtorasik ince iğne aspirasyon
biyopsisinin tanısal değeri. Solunum Hastalıkları
1996;7:35-46.
21. Yurdakul AS, Pelit A, Canbakan S, Başer Y. Akciğer kanserlerinde ultrasonografi eşliğinde yapılan transtorasik
ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanı değeri. Solunum
Hastalıkları 1999;10:172-5.
Yazışma Adresi
Metin GÖRGÜNER
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
25240/ERZURUM
84
Solunum Hastalıkları 2000; 11: 78-84

Benzer belgeler