ro"a welat

Transkript

ro"a welat
m
Sal :S Hejmar: 25 - 26
Adar 1985
A
A
A
e.
co
A
ww
w.
ne
te
w
KARKEREN HEMU WELATAN U GELEN BINDEST VEKBIN!
BIMRE KOLETI, BIJI SERXWEBUN!
Rupel:!
ROJA WELAT
OKUR ve MUHABİRU:RDEN
1er imizin ve onlarla birlikte
aynı
k aldıkları
güçlüklerden, so ~
Nihayet çok geçmeden bir
r unlardan yakınıyor tepkici · grup işçi B.A.'nınönderliginde
e leştirilerde bulunuyorlardı.
gümrük müdürünün kapısına
D aha
sonra
sohbetlerin
dayandı. B.A. müdüre döne· agırlıgı alış-verişlere
kaydı.
rek:
B azı lan , Avusturya, YUgosla"Sen bizlerin yüzünden bu
vya ve Bulgaristan gümrüklem akarnda bulunuyorsun, biz
rinde alış-veriş yapılmasına
işçiyiz, yıllardır yabancı kapı­
karşı çıkarak şöyle diyorlardı :
larındakanımızı sattık. Insan"Alış-verişlerimizi Kap ık ud an başka her şeye döndük ..
1e' de yapmalıyız Paramız yaB izim birer parçaeşyamıza göz
bancılara gitmesin .. Devletik o yup yolumuzu keseceginize,
m iz bu alış-verişlerden yarar- . TIR'ların önüne geçin .. "
lansın vb .. "
Sıloganırnsı bir edayla
Görüldügü gibi bu işçiler yol haykınlan bu sözlerin ardın­
. c ulukları esnasında bile "üldan müdürün "civataları"
. k e" nin çıkarlarını düşünüyor­
gevşeyi verdi. Ve müdtir kurt
lardı. Ancak "davulun sesi
yüzlüh.'Uzu postuna bürünerek,
· uzaktan hoş geliyordu ". Kapı­
"bütünişlemlerinizi hemen ya- ·
kule'ye gelindiginde bu işçile­
pacagız" dedi. Müdürün bu
r inde bazı şeyleri fark edecegi
vaatleri,sözünüe ttigimizguruve bu kez dikkatlerini faşizme
bu tatmin etmiş olacak ki, serçevirecekleri belliydi.
zenişlerde,
öfkelenmelerde
Nihayet ertesi gün saat 05 suh ernencecik yumuşama belirl arında Kapıkule'ye vardık. · d i. Hatta müdüre övgüler bile
Kapıkule, ana baba gününe
d izildi. Fakat degişen bir şey
d ön m üştü büyük bir keşme ­
olmanuştı. Beklemeler, didik
keşlik vardı. Işçilerin eşyaları
didik aramalar, markiann eJ
d idik didik aranıyordu. tabiki
altından yerlerine ulaştırıl­
b u arada bazı otobüslerin bam asıdevam ediyordu . Çokgeçgajlarına el bile sürülmüyor,
meden sinirler yine gerilmeye
"gümrüklük eşyanız var nu?"
başladı. B.A., otobüsten aldıgı
s orusu ileyetinilerek "geç" deteybiyle aşagıya atladı , "dom
n iyordu. Daha açıkcası: Çiled om k'llrşunu " bandını koydu
k eş işçilerimiz burada iki katave mendilini çıkarıp halaya
goriye ayrılıyordu. Rüşvet vebaşladı . Orada bulunan kalarenlere "geç " deniyor, verbalık bir grup işçi de B.A'nın
m ey enierin tüm eşyaları yerleteptigi halaya katıldı. Ve hep
r e saçılarak "yurtsever me- · bir agızdan , "domuz kurşunu
m ur"lugun geregi yapılıyordu .
başıma deydi" şeklinde degiş­
B ulundugum uzotobüsün kaptirdikleri türkünün sözleriyle
tanı daha kapıya gelmeden ·
i darecilerin yüzlerine haykır- ·
" geçler kafilesine" katılmanın
m aya başladılar. Böylece işçi­
h azırlıgını yaptı. Yolcu başına
ı eri miz, oynanan oyunu, eyletopladıgı 20 DM !ara ayrıca
n erek teşhire başlamışlardı bi2 00 DM da kaptanın kendisi
le .. Yumruklarınıhavayakaldı­
k atarak, 500 DM rüşvetle işi
rarak idareye dogru oyunlar
b itirecekti. Tam bu arada otoçektiler .. Bu arada bir arkab üsümüzde bulunan B . A.adın­
daşımız da cebinden çıkardı gr
d a Kars'lı bir işçininrenkli telem e nd iliyle halaya katılnuştı.
vizyonu sorun oldu. B .A., perD urumumuz geregi hemen
ni haklanı kullanarak berabeB .A. ileilişki kurulmuş sonuna
rinde getirdigi televizyonun
kadar yanında oldugumuzun
formalitelerini akşama kadar
işareti verilmişti kendisine ..
tamamlayamadı.
Ordan-o Bunun üzerine B.A. , sınıfkini­
raya koşturulan B.A. adeta
n i açıkça dile getiren " bilimsel
"kör tavuga" dönmüştü. "Geçk üfürler"le , devletin başından
ı er" ve didik didikaramalar degir erek, en altına kadar tespih
v am ediyor d u. Kars lı ise yavaş
taneleri gibi sıraya dizmeye
yavaş teslim bayragını çekbaşladı...
m eye başlamıştı. Kara kara
Bu uzun, ç ekişıneli günün sodüşüne birdavranış içindeoto n u ndaartık " milliyetçi" ,"yurtbüse döndü. Fakat otobüste
s e ver" işçi seslerinden em are
" miliyetçi", "yurtsever" işçi
b ile kalmamıştı. Işçiler artık ,
n u tukları yerini , sınıf çıkarları­
kendilerini sömüren, bir mal
na sahip çıkan işçilerin nunltı­
gibi satışa çıkaran ve onların
ı arına bırakmak1a id i. Kars ' lı
. gerçek düşmanı olan burjuvai ş çi ise, beliren öfke n in gelisti ziye yönelmişti . B . A .' nın son
rilmesinde baş rolü oynamaya
o larak -{)tobüste bagırarak­
s oyunmakta pek gecikmedi .
s öyledigi sözler bir başına
" Geçler" kafilesine katıla­
an layanaçok şeylerin müjdecim ayan otobüslerde de durum
si gibi idi:
~ynı idi.
" Ah!.. Bu düzenin onların
ww
w.
ne
te
w
e.
co
koroya katılanların dedikodu ve süpeh.iilasyonlarına
LEMFZ
göre hareket etmiyor. Politikasını , oportünizme göre ayarMerkezorganmu z Roja Welat,
lamıyor. Onunla düşmanlık
tüm zor şartlara ve kısıtlı
yapmıyor . Ideolojik mücadei m kaniara ragmen yüklendigi
1ey i politik dostluk zemininde
tari hi görevi yerine getiriyor.
yürütmek ıçın özel çaba
O, kısa bir zaman süreci içinde
h arcıyor. Kanımca bu , tarihi
a ttıgı inançlı, yenilikçi adımb
ir görevin yerine getirilmesi1arla işçi
sınıfımızı
ve
dir.
halkınuzın güvenini kazanBizgerçegimizi sıg birsü~eç­
makta küçümsenmeyec ek bir
ten geçirmek zorundayız Bu
m esafe katetti. Bunun kolay
h em tarihsel bir görev, hem de
o lmadıgı açıktır. Çünkü işçi
gelecegin başansı için gereklisınıfının ve yoksul köylülügün
güvenini kazanmak, herşey- . d ir. Degerli komünist J. Stalin
b u konuda şunları tavsiye
d en önce onlara güven verediyor: " Eleştirileri küçük göm eye baglıdır . Işte Roja W eren ve özeleştiriden kaçan bir
l at'ın günden güne artan
h areket in (parti ve örgüt) zafesaygınlıgında bugerçegin payı
ri elde etmesi mümkün degilbüyüktür.
dir." Yine Lenin eksiklerin kaBirtaraftan sömürgeci-faşist
bul edilmesinden ürkenlere ,
Türk devletine karşı kararlı ve
militanca bir mücadele veren · "önemli olan bizim halka ve
M erkez Organınuz, d iger yan- i şçi sınıfına karşısorumlulugu­
d an da sürecin özelliklerini bi- m uzuyerine getirmektir" diyerek butarihselgerçeg in önemil inceçıkarmakvesapmaları ten i dile getirmiştir. B u bakım­
s irsiz hale getirmek için kararlı
bir mücadele yürütüyor. Ve O , d an kitleler nezdinde parti
gerçegirrıizi tartışmak , faşizme
s ap malara karşı mücadele
ve
sömürgeciligekarşı göreviee derken, duygusallıga yer verrimize sırt çevirmek demek
miyor, ideolijik mücadeleyi
degildir. Tam tersine bu ,
politik dostluk ternilinde tutfaşist-sömürgeci
düŞmanın
m aya özellikle özen gösteriyor.
alt edilmesi için gereklidir. Bu- .
Ama buna ragmen O, degişik
na dayanarak bizleri başka­
kesimlerin duygusal ve tepkici
larının yerine koyanlan dev"eleştiri"lerine hedef oluyor.
Tabiki bunlar da tutmayınca, rimci pratigirrıizle mahküm
s ü pekiilasiyonlara zor veri- e d iyoruz ve edecegiz. Eger
1iyor: "PSKT -Roja Welat sola bunlar "solculuk" veya "savrulmak"sa , diyecegimiz birşey
kayıyor" . "O da, TKP-IS gibi
yok. Hayır degilse, süpekülasavrulacaktır", vb ...
syonu ve dedikoduyu sanat
Herşeyden önce şunu belirteyim ki, bizim süpekülasiyon- edinenierin duygusallıgını ve
lara ve dedikodulara kamımız tepkiciligini anlamak mümkündür. Ama bu, onları kemitok tur. Çünkü süpekülasyon
ve dedikodu, kendilerine, dü- rerek bitirecektir.
Yaşasın
halkınuzın
nya görüşlerine güvenmeyenbagırnsızlık ve ö~ürlük müca ı erin işidir . Bu türdedikoduları
s anat edinenlerin, en azından delesi!
Yaşasın PSKT-Roja Welat!
"sol"akaydıgınuzın nedenleriHesen Şerzat-Ortadogu
n i koymaları ve Kürdistan devriminin çıkarları açısından
ideolojik mücadeleyi tercih
etmelerigerekir. Aksi haldesüp e külasyonların getirecegi soBİR YOLCULUKIAN İZLE­
nuçlara da katianmalan gereNİMLER!
kir. PSKT-Roja Welat, ne
y aptıgının bilincindedir. Sag
Yoldaşlar ,
ve "sol"oportünizm e karşı mü Biz .... 'ten saat üçte hareket
cadele, Kürdistan halkımıza
e deceJ...1:ik. Ancak ot.obüs işlet- ·
karşı olan devrimci sorumlum esi bir sürü bahanelerle bizı ugumuzun
bir
geregidir.
I eri saat 18'de yolculadı. Yani
H alkınuza , devrimci kadrolara
d aha Türkiye 'ye kavuşmadan
o lan sorumlulugumuz dan kaybozuk düzenin laçkalıgı ....'dan
n aklanan görevlerin yerine geb ile farkediliyordu.
tirilmesi savaşını, "sol"a kayArabayola koyulduktan sonra
m ak ya da şu veya bu biçimde
hemen hemen tümyolcularsı­
savrulanlarla aynı kefeye koyl aya kavuşmanın özlemlerini
m akenazındanacizliktir. Roja
d ile getiren konuşmalariadert ­
Welat, Parti gerçgimizi tartışır­
l eşmeye başladılar. Özellikle
ken hiç bir zaman oportünist-. F .Almanya'da karşı karşıya
m
SÜPEKULASYONLARLA
GERÇEKLER ÖRTBAS EDI-
~
ROJA WELAT Rupel 3
H MART UÜNYA KAUINLAR
Bu, yolculuk esnasında
oldugumuz
o laylardan sadece bir örnektir.
Kitlelerin kin ve öfkesi kabarıyor. Görev, bunu örgütlü,
devrimci bir dalgaya dönüştür­
m ektir. Bunun için ileri!.
Yoldaşça Selamlar!.
yaşadıgımız, tanık
KFırat-ADicle
Divf KAMPANYA ARİKA­
RiYE YA ROJA WELAT HER
BERDEWAM BE!
H eva! en heja!
Rojname we ye dı hejmar
ı 7- ı8 da ni visare k bı nave
" Fidekariya Şoreşgeri Peşhoye
Serketın e." derketıbO.. Ez we
nı visara hane xwendım O. fıkı­
rim bı rasti ji dı we nı visare da,
gelektışthatiyegotın finaveroka nivisare pırtesir kır lı ser
m ın. Dı nivisareda şoreşgereki
çawa fidekarİ dıke, fidekarİ bı
çı awayiye hemO. hatiye gotın.
ww
serfıraziye.
Jı aliye dm dıve em bı awaki
a ktivi beşdari kanpan ya ROJA
WELATbın. Herweki şoreşge­
ren Kuba'ye can fı m ale xwefidabıkın jı bona xılasiya gele
xwe. Bes, lı vır xaleki pır gıring
h eye, ewji darnandına kanpan ya ye. Dıve evkanpanyajı bona careki ne be, disa dıve, kanp anya her berdewam be fı fı­
re h tır O. fırewantır be.
Hevalno!
Ez ji bı 800 Markeva beşdar i
kanpanya we dıbım o. jı veşun­
d a ji bı hem O. cureyi arikariya
w e bıkım.
Ber bı pe ş jı bona Roja Welat'ekipırbı hez!
Bısılaven
şoreşgeri
ALAN
KURMANC
kurtuluşu
Kadınların gerçek
kavratılmamış ve
örgütlü mücadeleye çekilmem iştir. Bunda Kürdistan'ın so.syo ekonomik yapısının etkisi
olmasının yanı sıra, temelde
s iyasi hareketlerin bu alandaki
eksiklignden kaynaklanmaktadır.
Günümüz dünyasında kadın­
sömürüsünü sınıfsal söm ürüyle
birlikte
ortadan
kaldırmış
sosyalist sistem
vardır. Tüm emekçiler gibi
kadınların kurtuluşu da sömürüsüz, savaşsız bir dünyada
olacaktır. Ancaköylesi bir to, plumda kadın, özgür ve çocugunun geleceginden kuşku­
suz yaşayacaktır.
Böylesibirdünya için ülkemiz
Kürdistan'da, faşizme, sömürgeciligeve emperyalizme karşı
savaşta kadınlar daha şimdi­
d en yerlerini almaya başlamış­
ların
lardır.Görevbukatılımıörgüt­
I ü hale dönüştürmek ve geliş­
tirmektir. Kadınların katılımı
o lmadan devrim olmaz.
1985'I BIRLIK VE MÜCADELE YILI YAPALIM!
Kürdistan veTürkiye halkları İ ktidar bu yükün altından kalaygıtının ömrünün uzatıl~
f aşizıninvahşetsaçan baskıları kabilrnek için yeni para basmasıdır.
ve mutlakyoksullaşmayıdaya­ ın ak zorunda kalacaktır. Bu
Bu bakımdan işçi sınıfı, Kürtan agır sömürüsü altında bir ise, yeni bir enflasyonu davet distan halki ve diger emekçi
'yılı daha geride bırah.'tılar.
edecek, yıllık enflasyon hızını yıgınlar düşmanını iyi tanı­
C untanın, Özal ve kabinesinin yükseltecektir.
m ak, hedeflerini belirlemek
Dolayısıyla
iddialarına
ragmen, geniş
zorundadırlar. Bu, hem devı 985 yılı, açlıgın, sefaletin kole m ekçi yıgınlann yaşamında gezecegi, sömürünün aıgınrimci alternatifin yaratılması,
h iç biriyileşme görülmedi. Ter- 1aştırılacagı, skan dalların, re- .h em de emekçi yıgınlann musine, faşizm koşullarında zaletlerin birbirini izleyecegi
h alefetini yozlaştırmayı hedebüyük acı ve kayıplarla tüketi- bir yol olacaktır.
fleyen burjuva güçlerin teşhiri
len heryıl, birönceki yılı arattı,
Ama bütün bunlara ragmen ··i çin gereklidir. Ve bu konuda
sömürü ve baskı daha da Özal, cuntanın kılıcı altında kı­ belirleyici görev, kitlelerin
yogunlaştırıldı. Bu anlamda
skaca alınan kitlelerin "sesiz- aktif mücadelesine inanan sol
1985 yılının, halk güçleri nez- . I igi" nden d e yararlanarak e ko- ve anti..:..faşistgüçlere düşüyor.
dinde ı984'ü aratacagı, hatta n o mik progaramını pervasızca Yurtsever, devrimci ve anti-e konomik ve siyasal terörün
uyguluyor. Burjuva muhalefet faşist güçlerin dagınıklıgı ise,
d aha biryogunlaşacagı açıktır. ·çevreleri ise, büyük tekellerin ·b u tarihsel görevin üstesinden
Faşist iktidar çevrelerinin
gelmeyi daha bir zorlaştırıyor.
dayattıgı sömürü modeline soiddialarının tersine Türkiye
Fakat şurası bir gerçek ki,
mut bir şey diyemiyor; bütün
kapitalizminin yapısal bukötülüklerin hamisi olarak yognlaştırılan baskı ve sömün alımıaşılmayacak, aksinedeÖ zal'ı göstermeye çabalıyor­ rünün, Kürdistan'da sürdürür inleşecektir. Büyüyen işsizler
lar. Oysa Evren ve Özal sadece 1en soykırım cı saldırı operaordusuna, yeni işsizler katıla­ birer kukladır. Sömürüyü syonlarının daha fazla zaman
cak, 1985'le birlikte getirilen ·y ogunlaştıran, yaşam ı dayan ıl­ t üketmege tahamülü yoh.1ur~
. Katma Deger Vergisiyle fiatlar . m az hale getiren tekellerin Anti-sömürgeci ve anti-sürekli
yükselecek,
işçi
faşist güçler, degişik türden
d oymak bilmez kar hırsıdır.
sınıfının ve digeremekçiyıgın­
b iriikierin önünde varolan
SODEP ve DYP'nin icazetli
. ların satın almagüçleri hızlı bir ·m uhalefetinin önemli bir ne- ·e ngelleri zamanyitirmeden aşb içimde düşecektir. 500 TL. d eni de, asıl hedefi n kitlelerm ak, "ülke" zemininde mücabarajını yıkan dolar, ı985 yılı
d en gizlenm esi, "sesizlik" per- deleyi geliştirmek gibi acil gö·sonlarında 800 Tl.nı aşacak, , d esi altında gelişen ye yaygın­ . revlerle karşı karşıyadırlar.
Türkiye'nin dış borç yükü I aşan yıgın muhalefetinin
1985' birlik ve mücadele yılı
büyük bir artış gösterecektir. saptırılması, sömürgeci devlet yapmakiçin ileri!
w.
n
· Belamdıwe deredaışareyepır
p ırsan kıriye, dınavwan pırsan
da pırsa maddi ji hey e, bı nerina (ditına) mm p&rsa maddi
iro jı bo me pır gıring e. Gı­
ringiyaevpırsadı ve deredaye,
j ı b er ku em tevgera xwe ye nO.
zayi bıdın jiyandın, dıve bı hem O. cureyi arikariya w e tevgere
b ı kın, lı aliye maddi O. manewi,
dı her ali da. Dıve em tevgera
xwe bıkın remzaxılasiye, bona
ku ewji bıkarbe peşengiyaxwe
j ı gel ra bı k e O. gele me bı be
m amıştır.
m
Yoldaşlar,
Sınıflı toplumun başlaması · m in tümacılarını iliklerine kaile, kadın emeginin sömürüsü . dar duymaktadırlar. Zindande başlar. Özellikle kapitalist lardaişkenceninhertürlüsüne
toplumda ucuz iş gücü olarak direniyorlar. Dışardaki yok adın emegi kullanılır. Erk ek luk, yoksulluk, hasret onların
klerle aynı şartlarda üretime
kinlerini biliyor. Cezaevi kapıkatılmasına ragmen düşük
larında eşini, oglunu bir anlık
ücretle çalıştınlır. Ev işleri ve görmekiçin bintürlü hakarete
çocugunun bakımı, büyütül- maaruz
kalıyorlar
ama
mesi kadının sırtındadır. yılmıyorlar.
Zindanlardan
Ancak kadın toplu üretime · yükselen direniş seslerini en
katılıp sömürünün en katmererken duyan analar, hacılar ve
lisinigörmüş,düşmanınıvesakadınlarımız oluyor. Bu sese
vaşımdaki yerini almıştır.
· en erken cevap veren yine on8 Mart ı857'de New York'lu 1ardır. Faşist kolluk kuwetle40 'bin kadın terzinin kötü
rin tüm engellemelerine ragy aşam koşullarını, düşük
m en hemen hemen her ayda
ücretleri protesto etmek için bir korsan mitinglerle Diyarsokaklara dökülmesi kadın- bakırcezaevinden Kolordu biların mücadelesine en güzel
nasınayürüyüşleryapılmakta,
örnektir. Bu günün önemi
mitinglerde "genel af" slogandüşünülerek, 1910 yılında Soları atılmaktadır. Gökova'da,
syalist Kadınların İkinci Kontoprakları üzerinde· termik
, f eransırida Klara Zetkin'in
santıralın yapılmasını isteönerisi ile 8 Mart Dünya · m eyen kadınlar günlerce direKadınlar Günü olarak ilan . n işte bulundular.
edildi.
Tüm bu gelişmelere karşın
Bugün Türkiye ve Türkiye · özellikle Kürdistan'da saglıklı
Kürdistanı'nda kadınlar faşizbir kadın örgütlenmesi yapıla-
.c
o
bende bir
görseydim de, hayatta başka
b ir şey istemezdim."
et
ew
e
başına yıkıldıgını
GUNU
Hupel 4
RO,JA WELAT
B ir yoldaşımızın Diyarbakır zindamndaki
yaşamailişkin gözlem vedegerlendirmesini
o kurtanınıza sunuyoruz.
Mart 83'de ..... evde bri grup renen halkımızın ve Türkiye
Çözül- işçi sınıfının umudu, gelecegi
me üsten olmuş, operasyon olacakinsanlarında bu tezgahTürkiye ve Kürdistan'dagenel- lardan geçtigini duyuyor ve biI eştirilmiş, gafil avlannuştık. · liyorduk. O haldeönümüzdeki
Polis otosu na alınır alınmaz tek
seçenek
direnmek
ceketleri kafanuza sarıp yum- olmalıydı.
ruklamaya başladılar. Bu fır­
Ve soru yagmuru başladı. .... satı degerlendirip cebimdeki,
nerede? "TKSP hakkında ne
sakıncası
olabilecek kagıt biliyorsun?" "Hiç bir şey bilparçasını yuttum. Bu küçük
miyorum dedigirnde kaba vuolay bana güven verdi. Polise ruşlar başlamışq bile. Kavgaya
karşı uyanık olursak başarılı
tutuşmuştuk ve benim tek siolabilecegiz, inancı güçlendi. lahım direnmekti. Tazikli
Işkencehaneye
getirildik. soguk su dö1.'1üler, falakaya
Kayıt işlemleri, üst-baş arayatırdılar.
Darbeler inip
m ası ve sonra tek kişilik hücre- kalktıkca "konuş öleceksin"
lere konduk. Yandaki hücre- sözleri gittikçe uzaklaşıyordu
lerden Farsça marşlar söyle- sanki. Birmüddetsonra vuruş­
niyordu.
Polis
küfürler ları duyınaz oldum sadece keyagdırıyor, "hepinizi Humeymiklerim
sızlıyordu:
ni'ye teslim edecegiz" diyordu. Uyandıgımda ıslak bir hücreTutuklular Iran devrimcileri deydim. Arkadaşların seseleri
idiler. (Daha sonra bu insan- geliyordu. Işkencedeydiler ve
ların Iran'a teslim ed il diklerini
direniyorlardı. Bu direnç en
basından ögrendim.) Ölüme
büyük mutluluk kaynagıydı.
gideceklerini biliyorlardı. Fa- Moralim iyiydi. Sıra yine bana
kat yılgınhk yoktu. Onların gelmişti. Hücre numaramı
haykırışiarı beni yüreklendirokudular. "Buradayım" dedi.
Arkadaşlarımı
merak dim. Tekrar aynı şeyler ... Nasiediyordum. Ben de kürtçe ola- hat ve "arkadaşların her şeyi
rak, arkadaşlannun isimlerini anlattı" yalanıyla çaresizlige
s ayarak nerede olduklannı ög- . i tmek istediler.Ardın. danaynı
renrnekiçin sordum. Ses verdi- sorular sorulmaya başlandı.
ler. Karşı hücrede idiler. "Di- "Birşeybilmiyonım" dedigirnrenmemiz gerek" diye kürtçe de saldırdılar. Beni soydular,
bagırdım. Aynıyanıtı onlardan
çırılçıplak ... Koliarımdan bagaldım. Bu bagnşmalar üstüne,
layıp askıya aldılar. Cinsel
i şkenceciler agzı salyalı itl ergi- . organlanından elektirik şoku
b i hücreme saldırdılar. Gözle- verdiler. Avazım çıktıgıkadar
rimi baglayıp_ "malum" yere bagırıyordum.
Ne
kadar
götürdüler. Once sahte nasi- oldugunu bilmiyorum, bir
hatlar başladı. "Biz her şeyi bi- müddetson ra çözüp yere indirliyoruz", "buradageçenherkes diler. Tekrar sorular başladı ceher şeyi söyler", "bildiklerini vap alamayınca elimin ve
anlatırsan kurtulursun" gibi
ayagım baş parmakianna ve
sözlerle nabız yokladılar. Bu m akattından elektirik şoku
tezgahtan geçen insanlardan verdiler. Ondan sonrasını
çözülen, dökülen hatta teslim hatırlamıyorum, uyandıgımda
olanları
boyalı
. burjuva su ile islatmışlardı ve yerden
basınından ve cezaevine girip
sürükleyerek hücreme götürçıkanlardan
duymuştuk.
düler. Sırayla diger yoldaşları
Ancak bunlar bir kasadaki çü- . götürdüler, onların bagırtı­
rük elmalar kadar azi di. Bunun larını duyuyordum. Onlarda
yanında direnciyle burjuvaseanslarını bitirip döndüler.
ziye korh.'U salan, ölüme inat di- Bagırarak nasıl olduklarını
sordum: "lyiyiz" dediler. Direnmek dayanmak en iyisi, en
güzeliydi. Farsça söylenen
ww
w.
n
et
ew
e
arkadaşla yakalandık
.c
o
uiKENi~ ü~rüN G.ELİYOR!
m
Roja Welat Redaksiyonu
marşlar
arasında
sızmış
kalmışım. Muhtemelen birgün
sonraydı, tekrar hücre numa-
ramı
okudular. Gözlerimi bagkezteksoru sordular. .....'nin nerede
olduunu söyle seni bıraka­
cagız. "Bilmiyorum" dedim.
Coplar kafamaindi, beniyeniden soydular, domaltıp makatıma jop soktular. "Götürün" dedi biri. Hücreme götürülürken paytak paytak yürüyordum. Makattından akan
ılık kan tüm kalçanu kaplamıştı. Alçaklara karşı sır
vermemenin sevinci tüm acıyı
yeniyorve beniyaşatıyordu.
Ikinci gün hücrenin mazgal
kapısı açıldı, Iranlı tutuklulardan biri, bir dilimekmek ve bir
karper peynir bırakıp gitti.
Iki hafta boyunca belirliaralı­
k lariasayılan işkenceleri uyguladılar. Artık onlar bize, biz
onlara alışmıştık. Davranış­
layıp götürdüler. Bu
larımızbirbirineyabancıdegil­
di. Işkencede bir ayımız dolmak üzereydi. Tekrar çagırdı­
lar yine tatlı nasihatlar ve önüm e imzalarnam için düzmece
bir birifade bırah.1:ılar. Okumad an
imzalamarn
dedim.
"U çagabindirin" diye biri emir
verdi. Yüzüstü havada kalacagım şekilde bagladılar. Cinsel organıma elektirik şoku
verdiler." Iyi düşün telüargelecegiz" deyip gittiler. Bir müddet sonra tekrar geldiler. "Her
şeyi anlatırsanseni buradan bı­
rakacagız yoksa Diyarbakır'a
gönderecegiz" dediler. Birşey
bilmedigimi
tekrarladım.
Yumrukladılar. "O zaman bun u oku, imzala" deyip önüm e
yeni bir ifade koydular. ...... .ili
D HKD üyesi oldugu m ve dernek çalışmalanna katıldıgım
yazılıydı.
(Dernek
üyesi
oldugum tesbitliydi.) Dernek
üyeligini kabulettim ve ifadeyi
imzaladım. Ikinci gün Diyarbakır'dangelensivil birekipbizi aldı. Doktoragütürdü. Doktor saglam raporunu verdi. Oysa her yanınuz kan-revan
içinde, ayaklannuz şişmiş, yürüyemiyorduk. Öylece Diyarbakır'a hareket ettik.
Diyarbakır eminiyetinde re. simlerimiz çekildikten sonra
birinci şubede
hücrelere
dagıttılar. Durumum kötüydü,
sürekli kusuyordum. Hücre
kapısına vurdum gelen polise
durumu anlattım, beni ikikişi­
lik bir hücreye aldı. Oradaki
arkadaştan bazı bilgiler aldım.
O perasyonu n
çok
geniş
oldugunu ve degişik yörelerd en arkadaşların alındıgını ögrendim. iki gece şube de kaldık.
üçüncü gün akşama dognı hepimizi salonda tek sırayadizip
gözümüzü bagladılar, arabalara bindirilip yola koyulduk.
Askeri marştarla it ulumasının
birbirine karıştıgı bir yerde
indirdiler. Işkencehaneye girdigimizde arkadan ellerimizi
baglayıp hepimize
rastgele
vurmaya başladılar. Jop, kalas
seslerine küfürler, bagrışmalar
ve marşlar karışmış, ortalık
kavga meydanına dönüşmüş­
tü. Nihayet yonıldularvebizle­
ri tahta ranzalara oturttular.
Nizarnİ şekilde hiç kıpırdama­
d an oturuyorduk. Sırayla iş­
kenceye almaya başladılar.
Hepimiz işkence seslerini
d uyuyor ve sürekli ızdırap çekiyorduk. Iki günsonrasıra bana gelmişti. Işkenceci başı, geld igimyerdeki işkence yöntemlerini saydı, hepsini gördügümü söyledim. O zaman "bizim
degişik yöntemlerimiz var",
"seni hiç birşey kurtaramaz,
· sorulara dogru cevap ver" dedi
ve sorular sormaya başladı.
D evamı sayfa 14"te
ROJA WELAT
RlıpeiS
PART! MİLİTANLARININ NOT DEFTERINDEN
Gerçeğimizi tartışmak
IV
:
bir görevdir
devrimci
S.Hoce
.
_
bana görev verilmeyişinin ne- d e bu görevin yerine getirilmedeni olarak, ülke içindeyken si, kadroların aydınlatılması
verdigim eleştirileri göstermiş­ pek kolay olmadı. Part(
ti. Ben, kendisine ülke içine gerçegini kadrolar nezdinde
d öndügüm dönemde bulun- tartışanlar tasfiye edildiler,
d ugum birimin sorumlulannın ediliyorlar. Bu yetmiyormuş
gibi , tasfiye! ere karşı çıkanlar
bazı konulara ilişkin eleştirile­
yaşamımızdaki uygulaınaları
rimin oldugunu bildigini, ayrı­ da aynı oportünistyöntemlerle
asgari bilimsellikten bile
ca onlaraeleştirilerimin takip- tırpanlanıyor . Fakat, hakikatu zaktır. Bırakalım irade birc isi olacagımı söyledigimi, be- ler çıplakgezmeyi sever. Baskı
I igini, kadroların birbirlerine ,
lirtmiştim. Ama yetkili, aynı . ve tasfiyeleri e Parti içindeki
partiye karşı güvensizlikleri
s, eyleri tekrarlamıştı! Işte, devrimci gelişmenin önünü tı ­
alabildiginedir. Özellikle yurt · yaşadıgım bir olay ve eleştiri kamak mümh.iin degildir.
içinde bu durum had safhaya
h akkı nı kullanan bir partiliye "TKSP'de Oportünizm ve Bir
"Eleştiri" Üzerine''kitapcıgın­
varmıştır. Bunun kaynagını ,
karşı takınılan tavır.
kardı.
kadroları kendi kaderiyle baş
Zor bir dönemden geçiyoruz. d a sergilenen gerçeklerin ,
D EMOKRA TİK-MERKE­
başa bırakan , id eo! oj ik yeterSapla samanın ayrıştıgı bir yapıcı öneriterin Parti tabanında uyandırdıgı ilgi, bunu
ZİYETÇİLiCİN YOZLAŞTI­
s izlik , dedikodu ve tasfiyeciolgunlaşma ve netleşme dönel igin pervasızca , dahası üyeleminden .. Kişilerin , grupların açıkca gösteriyor. Ancak Parti
RILMASI
1
r in iradesine ragmen geliştiril­
dogrular temelinde yan yana " yönetimi" olup bitenlere
Leninist Partinin temel bir
mesi oluşturuyor. Mücadele . gelmenin kaçınılmaz oldugu aldırmadı , tasfiyeciligi yogunörgütlenme ilkesi ve disiplinin
yavaş
yavaş
alanlarından
b ir dönem .. Eskiden oldugu gi- laştırdı. Partiyi kaçınılmaz bir
önemli bir ögesi olan d emokrae!- etekçeken partimiz,girdigi · bi , " yoruldular", "mücadeleyi bölünme noktasına getirdi.
tik-merkeziyetciligin , PartiD alayısıyla mücadele daha
yozlaşma sürecini kadrolarbıraktılar" laflarıyla kitleleri
m izdeki uygulaması ve "geliş­
d an gizliyor. Alınan kararların
k andırmanın olanagıyokartık. degişik boyutlar kazandı. Işte .
tirilmesi" de ilginçtir. Merkeuygulanmamasının gerçek ne- · Kaldı ki, kimlerin ülke içinde
Roja Welat,mücadelenin kaziyetci yan agır basmış demod enierini bile demogojik bir · m ücadele ettigi, kimlerin bu işi zandıgı boyuttera denk düşen
kratik yan gözardı . edilmiştir .
I legalitenin ardına sıgınılarak . " ustalıkla" gizleyen Parti "ön- .bırakıpAvrupametropollerine tarihsel bir görevi üstlendi. Bu .
d erligi", artık kendine olan gü- yatak attıgı da ortadadır. Bu b akımdan Roja Welat'ın, Partim erkeziyetcilik fetişleştiril ­
n in birligini hedefleyen wrlu
venini de yitirmiştir. Bütün bu
bakımdan sorun, bagnazlıkla
miş, onun demokratik özü
sayısız . . ki:ndini aklama degil , tersine
m ücadelesine omuz vermek,
saydıgım konularda
boşaltılarak çarpıtılmıştır. Deörnekler verilebilir. Gerek- asgari yurtseverligin gereh.1:ir- b unun için ateş hattında savaş­
m okratik-merkeziyetciligin
d igi dürüstlük çerçevesindeol- m ak dahil hertürlü fedakarlıgı
t iginde bu konular üzerinde de
y ozlaştırılması beraberinde
yazma, arayış içinde olan yol- . sa bile halkımızın çıkarlarını göze alarak ileri atılmak gereciddi sorunlardadogurmuştur .
d aşlarımızı aydınlatma ola- ön plana çıkararak geçmişin kiyor.
Devrimci mücadele gönüllü
Halklarımıza kan kusturan
n agımızın olacagını sanıyo­
yararlanögreticiliginden
birlikten geçer. Gönüllü birm ak tır. Dar gurup çıkarları, faşizmi ve sömürgeciligi alt
rum .
I igin oluşmasında ve pekişıne­
örgüt ya da partiler arasındaki etmek, zindanlardahalkımızın
s inde güven sorunu belirleyici
FERT OLARAK BENİM DE
onurunu koruyan yoldaş­
düşmanlıklar ancak böylelikle
b ir öneme sahiptir. Bu aynı zaH ATALARlM OLMUŞ1lJR
giderilebilinir. Bu, hallanın larımızın mücadelesine ortak
manda, demokratik-merkeolmak, ülke zemininde geçkurtuluşu inancıyla mücadeziyetci işlerligin temel dayaMücadele süreci içinde fert
leye atılmış , ama şu ya da bu mişin deneyimlerinden de yao larak benim de mutlaka eksik
nagı olmuştur. Zorlu ilegal
örgüt içinde yer almış tümyurt- rarlanarak yeni bir ruhla mü ve hatalanın olmuştur . Kenk oşullarda merkeziyetciligin
sever, devrimci insanlara da cadeleyi geliştirmek, tasfiyeciagır basması , güven sorunuyla
dim de tespit edebildigim en
kendisini dayatan tarihsel bir l igi teşhir etmek, Partimizin
büyük eksiklik, gözlerimi ve
d ogrudan orantılıdır. Yoldaşça
görevdir. Bu görevin üstesin - d evrimei birligini saglamak,
e ne rj imi sadece ve sadece bu rgüven ise, ideolojik birligin
den gelinebildigi ölçüde, kişi ­ yurtsever ve devrimci güçlerin
j uvaziye yöneltınem , Parti
yan ı sıra demokratik- merkesel ve örgütsel gerçegimizi kav- en geniş birligi dogrultusunda
demokratik
ziyetciligin
içinde her hengi bir sapmanın
çaba harcamak için TKSP-ramak mümkündür.
yanının geliştirilmesi temelino labilecegi üzerindedüşünme ­
Roja Welat bayragını yükselteIşte bu nedenlerden dolayı
m em ve olayları diyalektik bir
d e oluşur. Leninist Parti ya da
gerçegimizi tartışmak devrim- l im!. .
bakış açısıyla tahlil etmeye yöörgüt içinde sapmaların belir-Bitti-.
ci bir görevdir. Ne ki, Partimizginlik gösterdigi, boy verdigi
nelmememdi. Ancak 12 Eylül
dönemlerde , parti içi demofaşizmiyle kızışan kavgada,
krasi daha bir önem taşır. Hattanık
yaşamımda
Part i
G ERÇEG İMİZİ TARTlŞARAK DEVRİMCİ
oldugum olaylar, burjuvaziye
ta en katı merkeziyetciligin ön
mücadelede üzerime
kar ş ı
koşulu haline gelir, irade birALTERNATiFi YARATMALIYIZ!
d üşen görevleri kararlılıklaya ­
ligi .." ... Parti içinde tek irade
ancak demokratikyoldan,yani
paraksorunun bu yönü üzerin~erman
kolektif olarak,
ortaklaşa,
d e de titizlilikle durmam geçeşitli görüşleri ve önerileri
rektigini bana ögretti . Işte bu , · Türkiye'de ve ülkemiz Kürdisk ılınarak açık bir savaşa dötan 'da halklarıınız faşizmin en
karşı karş ıya getirerek ve soParti yaşamımda bana en
n üştürüldü . Faşizmin derin n u nda herkes içinuyulmasızo ­
b üyük birders oldudiye bilirim . k oyu ekonomik ve siyasal teröl eşe n bunalımı, kitlelerinartan
runlu kararlar alınarak yaratı ­
Yaşadıgım olaylardan sadece · rü altındadır . Dört yıldan beri
h oşnutsuzlugu , finans kapitab irini örneklemekle yetine- yüz binlerce ilerici ,yurtseverve
labilir. Bu yoldan oluşturulan
l in saldırganlıgını daha da artı­
demokrat insanımız işkence
o rtak iradenin, proleteryanın
cegim : Yurtdışından ülkeiçine
r acaktır. Bu balamdan yurtsedönmüş ve görev verilecegi · ç arklarından geçirildi . Yüzlersınıf savaşının nesnel olarak
v er devrimci hareket , zaman
u m uduyla tam biryıl beklemiş­ eesi katledildi . Açlık , yoklukve
gerektirdiklerini bütünüyle ve
devrimci
kaybetmeksizin
tim. Ancak yine yurt dışında yoksulluk kol geziyor. Kürdis- alternatifi yaratma gibi tarihkesinlikle a ç ıklamak gibi elvetan 'da ise, hallaınızın top yegörüşebildigim bir yetkiliden
r iş li bir tarafıda vardır. "
s el bir görevle karşı karş ıyadır.
hedefleyen
imhasını
bana görev verilmeyi ş inin ne - k ün
( Mar.-Len. Ilk. Yar. yay. c.III,
D eva mı say fa 14"te
denlerini sormuştum . Kendisi , saldırı ope r asyonları sürekli
s .90-9I)(Ab ç) Görüldügü gibi
et
ew
e.
co
m
1eninist demokratik-merkeziyetcilik, demokratik, yani
"parti içindeki geniş kitlelerin
iradesine dayanan bir merkez iyetcilih.1:ir",
Oysa demokratik-merkeziyetciligin , bizdeki, yani parti
ww
w
.n
Bu somut olaylar, sorunun, .
oportonist manevralarla, demogojiyle küllendirilemeyecegini, "bir profosyenel devrimci
uzun mücadele yılları içinde
yetişebilir, bir peşmerge 1-3
egitilebilir''
ayda. .
(Abç.)
y)
(Par.Uz.TKSP
anlayışında ifadesini bulankolaycılıkla da çözümleneıneye- ·
cegini gösterdi. Dolayısıyla .
d ogrulann ardına gizlenerek
s osyal pratigin acıgerçeklerine
r agmenyanlışların ve zaafların
örtülemeyecegini açıga çı­
1
Rfıpel
6
ROJA WELAT
DİSK olayı, DİSK'le dayanışma ve yeni
döne min müc adel e pers pekt ifler i
VI
örgütlerini n temsilcileri de boş
bu Avrupa ülkesinde dükkan açarcası­
na "DISK'le DayanışmaKomiteleri" (!) oluşturrarak DISK'i
sömürmeso rumsuzlug unabile
yeltendiler . Elbetteki, sözkon u su fırsat çı ve dargurupçu .
ve ilkel i bir dayanışma here k e- . c ileri, günahlan ve sevaplarıy~
tinin örgütlenmesi için çaba
la bunun birinci derecede soLOCIJLVK
harcayanla r arasında zaman
rumlularıdır ve tarih karşısın­
zaman görülen bazı yalpalanda hesap vermek durumunda DISK'le dayanışmadan söz
m alarvemaky avelist davranış­
lar. 2-DISK'i temsil yetkisinederken, 12 Eylül sonrası dölar, sözkonusu bölücü tavrın
d e bulunan yöneticileri ise, bunemi kastediyoruz kuşkusuz.
etkinligini artırdı.
gün dışarda dır. Do! aylı da olsa
D ISK'in kapatıldıgı, Genel
Diger taraftan DISK'le
D ISKadına atılacak heradım­
Başkanı,diger yönetici ve bindavranışları anılan kişilerin
dayanışmanın saglıklı ve kolda onların, görüş ve önerilerilerceüyesininyargılandıgı,işçi
öznel niyet ve davranışiarına
Ie ktif bir örgütlülüge kavuştu­
n in alınması, hatta onayları gesınıfının ileri kesiminin örgütbaglamak dogrudegil dir. Çünrulması konusunda pekistekli
rekiyor.Dolayısıyla D ISK'le ve
s üz ve açıkta bırakıldıgı bu dökü onların düşünce ve da vgörülmeyen
egilim
de, bundan çıkışla işçi sınıfı ve
n em de, işçi sınıfının devrimci
ranışiarına yön veren, yine
dayanışma hareketinin dumudiger demokrasi güçleriyle
sendikal örgütünün de, diger . onların dünya görüşleriydi.
ra ugratılmasında olumsuz bir dayanışmanın ilerletilmesi,
d emokrasi güçleri gibi ciddi bir ZatenDISK 'insömürül mesine
işlev gördü. Dahabaşından bekalıcı bir örgütlülüge kavuştu­
dayanışmaya ihtiyacı vardı. Ve
karşı çıkan, ilkeli ve kalıcı bir
ri DISK'in içerdeki yöneticilerulması büyük ölçüde onların
bu konuda Türkiyeli, Kürdisdayanışmanın
örgütlenme si
riyle diyalog halinde oldugu- takınacagı tavırabaglıdırartık.
tan lı siyasal ve demokratik kuiçin çaba harcayan bazı DISK
n u, onların direJ...1:ifleri dogrulBu bakımdan, bugüne kadar
ruluşlara, ilerici çevre! ere ve · yöneticiler inin kararlı tavrının
tusunda hareket ettigini ima "boş durmayan" bir kısım
özellikle yurt dışına çıkan
etkili olamamasının nedeni de
ediyordu. Bürüksel'd e bulu- D ISKyönetic ilerinin manevra
D ISK yöneticiler ine önemli buydu.
nan "DISK'le Dayanışma Bü- alanı da daralmış, DISK'i sö- .
görevler düşüyordu.
Ilkeli ve kalıcı bir dayanışma
rosu"nun başını çektigi buegi- m ürmekistey enlerin özlemleri
D ISK'le, işçi sınıfı, Kürdistan h areketinin
örgütlenme sini
limin, dayanışma hareketinin
kursaklarında
kalmıştır.
halkı vedigerdem okrasigüçle engelleyen dargrupçu ve bölüörgütlü ve demokratik bir Ancak gerçekten samimi olan .
riyle örgütlenme si gereken
eli tavıralışiara kaynaklıkeden
yapıya kavuşturulmasını yoD ISK yöneticileri açısından
dayanışmanın yeri, öncelikle
politik yaklaşımların asıl
kuşa sürmesinin asıl nedeni,
görev bitmemiştir.
temel mücadelealanları,fabri- amaçlarını geçmişin zengin
bizce, Avrupa Sendikalar FeKaldı ki sorun, salt "ülke" .
kalar, tarlalardır.
Faşizm
deneyimler indensoyut layarak
derasyonun u
örkütmeme k, içinde ya da yurt dışında bulukoşullarında sözkonusu alan- · ele almak dogrudegil dir. ÇünAvrupa sosyal demokrasis ine nan DISK yöneticileri nin solarda güçlü bir dayanışmanın . kü dayanışma hareketini çık­
şirin görünmekti .
Bürüksel runu degil, tümdemok rasigüçyaratılması, herşeyden önce
maza sokan tavırlara, yine
bürrosu bunu yaptı. Ve bu yol- lerini yakındanilgilendiren bir
güçlü siyasal örgütlenme ler ve başlıca 12 Eylül öncesinde
da kabul etmek gerekir ki belli sorundur. Yaşanan sürecin bed ayanışmanın asgari hedefleD ISK'in ve diger bazı meslek
"başarı"lar
da elde etti. klemeye tahamülü yoktur. Işçi
rinde ortak iş yapmanın beörgütlerini n birligini ciddi ÖrneginDI SK'in,Avru paSen- sınıfına, yeni döneme uygun
nimsenmes ini gerektiriyordu.
boyutlarda zedeleyen Ilerleme dikalar Federasyonu üyeligine m ücadele perspektifleriyle gitO rtaklaşa iş yapma gelenegini,
Hareketi yön vermiştir. Baş- kabul edilmesind e bunun payı . m ek, ona hedef göstermek geyaşanan acı deneyimler e raglangıçta faşist cuntanın etkin
oldu. Elbette ki, bu, biryönüyle rekiyor. DISK'le, işçi sınıfıyla
menedinem eyendevrim cihabir şekilde teşhirine yanaşolumlu bir gelişmeydi. Ancak ve diger demokrasi güçleriyle
re ket, yedigi agır darbelerin de
m ayanllerlem eci sendikacılar, demokratik bir dayanışma ha- kalıcı dayanışma da bu mücaetkisiyle "ülke" zemininde dayanışma hareketinin örgütreketinin geliştirilmesiyle de, dele içinde ifadesini bulab öyle birdayanışma hareketini
1e nmesine
yanaşmadılar.
-diger etkenierin yanısıra­
caktır.
örgütleyem edi. Ve bu, daha · Ancak cuntanın faşist oldugu- sözkonusu katkı yapılabilirdi.
DEVAM EDECEK
önceden de gözlenebiliyordu. n u keşfettikten sonra ortaya
Bu bakımdan,sosyal demokraDolayısıyla dayanışma hareçıkmayı da ihmal etmediler.
siyi ürkütmeme k için dayanış- .
ketininyur t dışında geliştirile- · Tabiki kendilerini, DISK'in
ma hareketinin geliştirilme­
re k, temel m ücadele alanlarıngerçek ve tek temsilcileri ilan
sindenşuya da bu biçimdeya n
da ete-kemig e büründürü l-. ederek!..
. çizmenin aklanacak yanı yokm esi gerekiyordu. Ayrıca · D ISKvedige rdemokrati kme- tur.
DISK davasının dünya ka- slek
örgütD ISK'le, işçi sınıfı ve digerdeDOZELTM E
m u oyunda aktüel bir konu . lerinin yurt dışında bulunan mokrasi güçleriyle gerekli deo lması,dayanışmahareketinin
yöneticiler i arasında en geniş mokratik dayanışmanın örgütGazetemizin bir önceki
örgütlenme si ve geliştirilmesi
birİigin yaratılması dogrultulenememes inin, bu yolda sür- s ayısında" Oportünizm e Vuraiçin
önemli
avantajlar. sunda sürdürülen mücadele,. dürülen kararlı çabaların sor ak PSKf-.Roja Welat Hattını
s aglıyordu. B u bakım dan başta
an cak belli bir zamandan son- n uçsuz kalmasının belirleyici Güçlendirm
eliyiz''
başlıklı
yurtdışında bulunan DISKyöra ilerlemeci sendikacıları gö- nedenleri bunlar.. Gelinen yazının
"TKSP
ayaktaymış"
n eticileri olmak üzere, TÖB-rüşmelere oturmaya zorladı. · n oktada bu konuyu daha fazla
(s.8) arabaşlıgmın altında;
D ER ve diger meslek kuruluşFa katattmlan bu geri adım,so- deşmenin şu bakımlardan ya- . RA'nın
20.
sayısından
larının yöneticileri daha elverunların çözümüne yetmiyorrarı yok:
1-Yurt dışında aktardıgımız alıntının ilk gir iş li çalışma koşullarına shipti.
d u. Çünkü Ilerlemeci sendi- D ISK'le dayanışma adına r işinde, dizgi
hatası sonucu" ... Ne var ki, DISK'le, faşizmin
kacılar daha ince taktiklerle
yapılanlar, belirgin yönleriyle
Faşist rejim için çürümenin
zindanlarında DISK'in onurudar gurupçulularını ve bölücü- devrimci basma, kamuoyuna b
aşladıgı" yerine " ... Faşist ren u koruma yürekliligini göste- · lüklerini sürdürmek te ka- yansımış; D ISK'li sendikacı­
i im için çözülmenin başladıgı"
rebilenyön eticilri, işçi sınıfı ve
rarlıydılar. Ve en geniş birlik
ların, örgütlerinin , bir bütün
ş eklinde yanlış dizilm iştir.
giderekdigerdemokrasıgüçlegörünümü altında bu tavır- olarak işçi sınıfının yargı­
Sözkonusu yanlışlık alıntının
riyle dayanışmanın örgütlenlarında
ısrarcı
oldular. landıgı, zorlu mücadeleler so- d ışında, metin içinde de tedirilmesind e de samimi davDayanışma hareketinin kalıcı
nucu kazandıgı haklan gasp
k rarlarımıştır. Düzeltir, okurranılamadı.
Fırsatçılık, dar
bir örgütlülüge kavuşturula- edildigi bir dönemde asgari larımiZdan
özür
dileriz.
grupçuluk ve faydacılık bu ko- · m amasının belirleyici bir ne- dayanışmayı örgütleyemedinudada ön plana çıkarıldı. Bir · d eni buydu. Ayrıca en geniş kleri açıga çıkmıştır. Yurt
R.W. Redaksiyon u
kısım DISK ve diger meslek, .. birligin saglanmasını savuna~
~ışında bulunan DISKyöneti~
durmadılar!. Şu yada
ww
w
.n
et
ew
e.
co
m
D AR GURUPÇULUK ve BÖ-
ROJA WELAT
Rfıpel
7
DEVRİMCİ StJREÇ, "BİRLİK'' SORUNU
VE
FAŞiZME KARŞI MÜCADELE PERSPEKIİFLERİ
lll
'IUrk burjuvazisi, yabancı sermaye ile
ortaldılı tercih etmek durumunda
lcalmıştı. Bu yıllar, aynı zamanda sermaye
Tarihsel deneyim, ulusal ve sosyal devrimlerdeilerici,yurtsevervedevrimcigüçlerin upri ve azami birliklerinin sallanmas ında, "birlik" ya da itbirlili zemininin
dolru kavranmasının özel bir önem
ve emperyalizmle olan ilitkilerden etkile-
nen tekelcililin ortaya çıkmasına rastlar.
'IUrkiye ekonomisinde tekellerin ortaya
çıkması ve giderek devletle bütünlepnesi
süreci, Türk devletinde varolagelen gerici
etilimleri kamçılamakla kalma11Uf, ekonomide ve siyasette oldulu gibi devletin
yapısında da gericililin belirgin bir karakter halini almasınaneden olmuştur.
12 Maıtfatizınidöneıninde tekelci sermaye, devlet üzerinde tam bir hakimiyet
kurdu. Bu dönem, aynı zıunılnda tekelci
buriuvazinin, tekel dı1ı sö.mirücü cevreler
ve büyük toprak agalarıyla kendi çıkarları
c erçeva~ind e kesin baglaşıklar dayattıgı Finanskapitalise,bunaaldınşetmiyor,ta­
bir dönem olmuflur. Ve artıkgericilikaçik hakümünü pekiştirerek derinleşen bunalımı aşmaya çalışıyor. Bu durum, tekelbir devlet politikası halini almış oldu.
Ardından 12 Mart yönetimi seçimlerle . lerin biribirleriyle ve emperyalizmle olan
ilişkilerinioluınsuzyöndeetkiliyorveara­
iktidardan uzaklapınldı. Ancak devletin
lanndaki çelişkilerin derinleşmesine negerici karakterinde dişe dokunur delitden oluyor. Işte tekelci burjuvazinin şu ya
meler olmadı. Işte, 12 Eylül faşizmine neda bu kesimininfinans kapitalin açıkterö­
den olan temel faktörlerden biri, derinrist diktatödülüne karşı oluşunun temel
leşerek gelişen bu siyasi gericiliktir.
ve belirleyici birnedeni budur. Ancak bu
Ikincisi, Türkiye kapi~inin sürekli
· ve kaba olan bunalımının, yerli ve ya- karşı oluşun radikal bir tavra, bir başka ·
deyişle faşizme karşı aktifbirmücadeleye
bancı sermayenin ortakhk ilişkilerinden
dönüşmesi ya da dönüştüıiilmesi oladolan ekonomik bunalımın siyasal bunaksızdır. Çünkü bu, aspri koşullarda
nalımlara dönilferek burjuvaziyi yönetim
emperyalizme karşı batımsız bir tavır geacziyle karşı karpya getirmesidir.
liştirmeyi gerektirir. B u ise, herşeyden önÜçüncüsü ise, Kürdistan ve Türkiye'de
ce uluslararası sermayenin yolunlaşması
gelişen devrimci demokratik hareketin
ve merkezileşmesi sürecinin belirledili iş
gösterdti potansiyel büyüme, kitlelerde
yükselenhoşnutsuzluk ve bunlann tekelci . bölümü çerçevesini yadsır. Kaldı ki, yerli
tekelci sermayenin empeıyalizmle olan
çevrelerde ya ratttı korku ve tedirginlikti.
ortaklık
ilişkilerinden
kaynaklanan
Diler iç ve dış kotullar sürecin bu belirgin
balımlıhk nesnel olarak böyle bir tavı­
öııelerini tamamlıyordu.
ralışa olanak vennez.
Kısacası belirtmek gerekirse, bugün devDilertaraftanfaşizmekarşısavaş,empe­
let, bu ekonomik, toplumsal ve siyasal
ryalizınin, teketlerio ekononıi üzerindeki .
koşullann ürünü faşist diktatörlülün,
denetimlerini hedefiemek zorundadır. Fidiler bir deyişle finans kapitalin lehine,
nans kapitalin tahakümüne karşı olan teişçi ve emekçi yılınlann, hatta burjuvazinin diteraömürücü kesimlerinin aleyhine . kelci kesim de, bu gerçelin, dolayısıyla
faşizme karşı gelişen demokrasi mücadederinleten bir işlev görüyor. Devletin filesinin finans kapitalin, emperyalizmin
nans kapitaldenyana müdahaleci biri§Jevi üstlenınesi, burjuva sönıürücü güçler yanısırakendi varlıtınayönelecelinin bilincindedir. Aynca işçi sınıfı, Kürdistan
arasındaki uzlaşmayı büyüktekeUerinyahalkı ve etiler emekçi yılanların kabaran
rarına bozuyor. Dolayısıyla sömürBeci
hoşnutsuzlutu, sosyalist sistemin artan
devletinsınıfsal yapısı içinde ifadesini buetkinli~ ve demokrasi ve sosyalizmgüçlelan buıjuva güçlerin - tekelcilerin çıkar­
rinin kazandılı yeni yeni mevziler
lan Çef'9eYeSinde ama uzlaşma temeline
karşısında ipin ucunu kaçıracaAının da ...
dayanan- itifakilişkileri,finans kapitalin
Bu nedenle, tekelci sermayenin bir bütün
ekonomik terör ve siyasal zoru altında yeniden düzenlerımiş oluyor. Devletin sınıf olarak emperyalizınle birlikte, varlıkları­
· yapısında somutlaşan ballafıklar arası
nayönelen tehlikeler karşısında savaşma­
lan, faşist çarkı 'Itirkiye ve Kürdistan halilişkilerde görülen bu delifim, kaçınılmaz
olarak burjuva güçler arasında çelişkiler klarınınaktif savaşımıyladaAıtmayıhede­
fleyen anti-faşist savaşın karşısında yer
yaratıyor, sömÜJ'Ü!=Üler cephesindeçatlak
·
almalan kaçınılmazdır. Bu balımıdan
seslerin duyulmasına neden oluyor ve da- . - fatizme bqı 11M1f tekeOae ve emperıahası SÖillÜIJen bwjuvazininönemlibirkelimıe 1wf1 savap.n soyuilanam az. Fakat
simini rahatsız ediyor.
bunun, tekellerin birbirleriyle ve empe.
Eiemen sınıflar arasında gözlenebilen
ryalizmle olan çelişkilerini görmezlikten
bu gelişmeler, 1Urkiye'li Kürdistan1ı regelmeyi yadsıdılı, bu güçler arasındaki
formist güçleri umutlandınyor, onlann
çatışmalardan bilinçlice yaralanmaya dış" demokrasiye dönüş" hayallerini canlı tulamadıtı da açıktır.
et
ew
e.
c
tqıdılırugöstemıittir.Bu,salt"birlik"yo­
lunda atılan adımlarda başanya varmak
için delil, demokratik ve siyasal savaşın
zaferi için de pıreklidir. Bu bakımdan
"birlik" 10n1nunu, faşizmeve sömürgeci-
ihracınmyolunlapnasıtemelinedayanan
tuyor, "hberal" burjuvazinin icazetli muhalefetine bel ballama elilimlerini güçlendiriyor. Ne var ki, sömürBen sınıfiann
belirgin karakterleri ve "illke"nin özgül
koşullan, bu baylanmızı ve onlann BUDEP (Bımş ve Ulusal Demokrasi için Eylem Progıamı)veonun birtiiıevlolan "Sol
Birlik'le ifadesini bulan burjuva kuyrukçulıtunu yadsıyor. Şöyle ki:
I-Devletin sınıfsal yapısı içinde finans
kapitalden yana yeniden düzenlenen iliş. kilerden bizatihi tekelci buıjuvazinin belli
kesimleri de etkileniyor. Rnans kapitalin ·
açık tahakümünden rahatsız olan tekelci
sermayenin bu kesimi, toplumsal artık-­
delerin eşit koşullarda paylaşımını istiyor.Devletinfinanskapitaldenyanamüdahaleci bir işlevgörmesine karşı çıkıyor.
om
"Birlik" yolunda mesafe katetmenin yolu, işbirligi zemininin dogru
tesbitinden geçer
lile karp savliflll diyalektik bütünlülü
içinde ele almak ve bu ballarnda delişik
türden birliklerin 2ıeminini lcalın çUgilerle
belirlemekgerekiyor. Açıktır ki bu, en baş­
ta, işçi sınıfı, Kürdistan halkı ve tüm
emekçi yılıniann demokratik taleplerine
yanıt verebilecek hedeflerin tesbitini; dolayısıyla sözkonusu demokratik hedeflerin karşıanda yeralan faşistdevletinsınıf­
sal yapısmı ve "ülke" nin öqiil koşullannı
bilince çıkarmayı gerektirir.
Faşizmin, -1Urkiye'de- bir günde ve
halklaniiDZln kanına susayan generallerin yalnızca öznel istemleri sonucu iktidan ele geçirmedili, tam tersine köklü
ekonomik, toplmnsal ve siyasal nedenleri
kapsayan birsürecin ürünü olduRuaçıktır.
Rlşizıninsınıfsal yapısınınkavranabilme­
si, bu süreçte, devletin yapsal karelderinde meydana gelen delifimlerin belirgin
iiıellikleriyle açıklıla kavuşturulmasını
ww
w
.n
gerektirir. Bu özelliklerin başında, devletin delifen karekıerine kaynaklık eden tekelci gelipneye tekabül eden siyasigericililin derinleş m esi olayı geliyor. Ancak buna geçmeden önce, devletin tekelci geliş­
me öncesindekiyapısal karakteriniirdelenıekteyararvar.Bilindiligibi, Türkdevleti ilk olarak tarih sahnesineçıktıtında, iki
önemli nedenden dolayı gerici elilimleri
bünyesinde banndırmış ve geliştirmiştir:
1- Türkburjuvazisinin Kürdistansorunu
i'Grşısında takındılı şoven ve sömürBeci
tavır .. 2- Burjuvazinin Osmanlı despotizıninden devraldılı yapıyı yaşatmak istenıesi ve bundan dolayı da feodalitenin radilcal yöntemlerle tasfiye edilmesine yanaşmaımsı; tersine büyüktoprak sahipleriyle işbirliline yönelmesidir. Hal böyle
olunca burjuva demokratik dönüşümler
tamamlanamanuı. devlet yapısındaki gerici eAifunler törpülenememiş, aksine gelişme ve güçleome olanalı bulmuştur.
Kürdistan'da yer alan ulusal hareketler,
aöm üraed Türk devletinin fOVen ve gerici
etilimlerini güçlendirmiştir. Kısaca devletin bu fOYen ve gerici etilimleri tekelci
döneme öqü siyasi gericililin derinleşmesinde avantajh bir durum yaratmıştır.
ıhayet n. Dünya Savaşı sonlannagelindilinde "ulusal" sermaye, yabancı sermaye lr.aqısında rekabet gücünü önemli
ölçüde yitirmişti. Savaş sonrasında ...-nı­
.... Dl*lrlal"w "MaıpiPiaaı"nın "ülke" elı:onomisi üzainde yayılan etkisiyle
r
Rfıpel8
ROJA WELAT
11-Anans kapitalin açık diktatörtülü · 't emel ve güçlü bir mütefilJdir. Ama buna ·
ratmen tekel dıp burjuvazi, bu talebin
niden düzenlenen ilişkilerden en fazla
sözkonusu edildili yerde, en az fınans kaetkilenen sömürücil kesimler, tekel dışı
pital ve onun tahakümü altında bulunan
sermayeçevreleri ve bir kısmı toprak ala- · diler tekelci kesimler kadar balnaz ve
larıdır. Küçük ifletme sahipleri, tekstil,
karşı devrimci bir konumda saf tutuyor,
doAriUIMlCllık, sabun ve benzeri işlebile satutacaktır. Kürdistan halkının gelişen
hipleri küçük fabrikatörler, makina baAımsızlık ve mprlük mücadelesi onun
onanm atölyeleri, tüccar işverenler, . bu şoven ve gerici elilimini canlı tutacak,
küçük sanayi ve ticaret şirketleri vb. hatta Kürdistan'da yer alan son olaylarda
oluşan tekel dlfl burjuvazi homojen bir · · bir kez daha görüldülll gıbi phlandıra­
yapıya sahip delildir. Onun yerli ve ya- · · cak, doruk noktaama vardııacaktır.
bancı tekellerle olan batunWık ilişkilerinBelirtilimiz bu nedenlerden ötürü, 'Ilirden deetkilenenbuözellili,balımSIZsiya- kiye'de tekel dıp serma)'e, Türkiye'nin
sal bir güç olmasını engelliyor, hareket ulusal çıkarlanndan, baRımsızlılından
biriiiini bozuyor. Bu ise, tekel dışı ser- yana delildir. Dolayısıylabatka uluslann
mayenin, finans kapitale kartı dirertcini ve ulusal azınlıklann tutsaklaştınlması­
önemli ölçüde kınyor. Dahası, tekelcililin · na, boyundurula wrulmasına karşı delilyolunlaşnası, finans kapitalin artan dedir. Terine, burjuvazinin bu kesimine ne
netimi, tekel dıtı sermayenin belli kesim- kadar şirin görünmeye özen gösteriline
lerini iOasasürüklerken (ki, şimdideniflas gösterilsin, anti-falist ve anti-sömiirgebayraAı çeken şirket sayısı az delil), diler
ci savaşımın sahne olacalı çatitma
kesimleri kendisine balh üniteler haline . ortamında onlar, devlet iktidannı elinde
getiriyor. Acımasız bir biçimde işle)'en bu bulunduran büyük burjuvazinin yanında ·
süreç, öıdlikle yapmını sürdürebilen ke- yer alacak, reformit güçlerin şimdiden
simlerin finans kapitale kartı direnme, . soyunduAtı "ldildirel özerlılile" bile yaaktif bir kartı tavır gelittirme kotullannı naşmayacaklardır. (Ulusal kurtulut sanesnel olarak ortadan kaldınyor.
vqının yükseleati aşamalarda Saddam'Dilertaraftansöınürgenburjuvazininbu
vari otonorniler hariç tabi!..) Ama bütün
kesimleri, yerli tekellerinyanısırayabancı bunlara ratmen, finans kapitalin yoltın­
tekellerle, dolayıSlyla emperyalizmle de lapn baskı ve teriirü altında burjuvazinin
aynı balımlılık ilitkileri içindeler. Bu, bu
bu kesiminde -belirleyici bir ölçekte
kesimlerin emperyalizme karşı bir ko- olmasa bile- muhtemel aynşmalan gönumda )'er aimaiann ı da engelliyor. Ve zardı etmek doAnı delil dir. Fn azından fi- ·
orılanuluslararasıermayeninetkialanına · nans
kapitalin (mali sermayenin)
çekiyor. Ezilen, sömürülen kitlelerin bir baskısından ençoketkilenen, ufalan,iflabütün olarak burjuvaziyi tehdit eden hoş- sa giden kesimlerin kazanılması ve diler
nutuzlutu, kapitalizm ve sosyalizm · · kesimlerin tarafsızlaştınlması dotrultuarasında derinlqen savaş, sosyalist sistesun da esnek bir pdi~ika gütmek, bu yolda
min aktifdestelinde balımSIZlık ve demo- çaba harcamakgerekir .Ancak bu Illieldik
krasi güçlerinin kazandıAı zaferler tekel · ve çabaadına anti-faşist savaşın, tekellediiı sermayenin bu eliJimini kamçılıyor.
rin eAemenliline, emperyalizme ve Kürt
Onu, halinden memnun olmamasına ral- ulusu üzerindekisömürgeci boyundurula
men finans kapitalden, emperyalizmden · yönelen hedeflerinden ödün verilemez,
yana kesin bir tavıralmayazorluyor. ABD bu hedeflerin yozlaştırılmasına, özünden
ve NAID'cu emperyalistlerin "ülke"deki soyutlanarak soysuzlaştınlmasına müsa"sulta"SlDa, ekonmıik ballmlılıAm siyasi de edilemez. Çünkü bu, en başta işçi
ve askeri balımlılıkla tamamlanmasına sınıfının,Kürdistanhalkınmve nesnelkobugüne dek "gık" demeyen; tersine bütün . n um u itıbarıyla emperyalizme, tekellerin
bunlan onayiayan tekel dıp sermayenin, etemenUline ve faşizme kap olan küçük
'Ilirkiye ve Kürdistan halklarının aktif burjuvazinin küçümsenmeyecek bir kesimücadelesine sahne olacak bir ortamda minin demokratik talepleriyle çelişir. Ve
emperyalizme karşı bir tavır içine girmesi bu konuda verilecek her ödün, Kürdistan
düşünülemez.
ve Türkiye halklannın, fqizme ve sömürTekel dışı burjuvaziyi, devlet iktidannı . geciliAe kartı savaşta güçlerini birleştir­
elinde bulunduran tekelci kesimle tavır melerini baskı altına almayı, halk güçleribirliAine zorlayan dil er önemli bir faktör nin gelişen eylemini saptırmayı ya dazayı­
de, sömürgeci--sönıürge ilişkisinin tari- · flatmayı hedefle)'en reformizme çanak
bin her döneminde şu ya da bu oranda tutmaktan başka bir anlam tqımaz.
canlı tuttulu 'llirk şovenizmidir. Kürt so- · Görüldülfi gibi ülkelerimiz koşullannda
runundan sözedildilinde "vatanın btilün- · fqizme karşı mücadeleyi, salt faşist milis
mezlill we bütiinliilii" konusunda tekel güçlerineveya şu yada bu burjuvapartisidışı sermaye çevrelerinin, finans kapitalne karp savaşla ö:ıdeşletürmenin olanatı
den, haua bir bütün olaraktekelci burju- yoktur. Rlşizmekarşı savq,devletingerivaziden daha duyarlı oldutunu söylemek ci, sömürgeci ve 10ven karakterineyönelmübal$ sayılmaz. Bu, yerleşik şoven ge- me k zonmdadır. Bu, bir zorlama delil, işçi
lenelinyanısıraonun pazartutkusundan, sınıfı, Kürdistan halkı ve diler çalıtan­
Türk tekelci sermayesinin -bukonuda ' lann fınans kapitalin açık terörist diktaçok zayıf da olsa- gösterebUdili entema- törlülfine karşı geliştirdikleri demokrasi
syonalist tavn gösteremeyişinden kay- mücadelesi karpSlDda -finans kapitalin
naklanıyor. Oysa Kürt ulusunun aynlıp çıkarlancJoArultusundayeniden düzenlekendi balımsız devletini kurma hakkı da . nen ilişkilere raAmen- burjuvazinin
dahil, kendi kaderini özgürce belirlemesi deAişikkesimlerinin yukanda belirlediliac:U demematikbir taleptir. Ve ulusal de- miz konumlan alacaklanndan ve devletin
mokratik güçler anti-fqist mücadelenin . şerici-sömü rgeci karakterinden kaynak-
Ianıyor.
'llirkiye,ne birispanya venede birYunanistan'dır. Burjuva güçler arasında duyulan çatlak sesiere bakarak "faşizmin çözüldülfi"ya da "çözülmeye başladJtı" ke. hanetinde bulunmak ve giderek burjuva
demokrasisine soyunmak, ya Türkiye ve
· Kürdistan halklannın fqizme ve sömür. gecilite yönelen eylemini IXlinçli olarak
saptırmak ya da en azından sömürgeci-.fqist 1Udt devletinin sınıfsal ve siyasal
· gerçekilini kavramamaktır. Zira fqizm
. çözülnıo,or, sadece özledili anlamda ku-
om
koşullannda, buıjuva güçler arasında ye-
rumlaşamıyor.
Dolayısıyla
saldırgan-
ww
w
.n
et
ew
e.
c
. lqıyor. Derinleşen ekonomik bunalım,
• Özal'ın ekonomikprogramını eskitmekle
kalmıyor, ardı arkası kesilmeyen siyasal
bunalımlara, sıkandallara ve rezaletiere
. dönüşerek gelişiyor. Işçi ve emekçilerin ve
.bu arada Kürdistan halkım n artan öfkesi
ciddi toplumsal patlamalar için kaynak
oluşturuyor. Ve bu,finanskapitalinsaldır­
ganlık elitimini pekiştiriyor.. Onu, vahşe­
tin y<>Aunlqtınlması eşlijnde muhtemel
"aömlek delitikQi" ile devlet iktidannı
korumayazorluyor.Açıktırki, bu gidiş,ya­
ratacatıatırtahnbatlaranıtınenfqizmin
kaçınılmaz sonunu yakınlaştıracaktır.
Dileryandan gerici mali ııemıayenin bu
"vurdum duymazlılı", burjuvazinindiler kesintlerini tedirgin ediyor.
Başlıca SODEP ve DYP'nin icazetli mu·halefetinde somutlaşan bu tedirginlilin
bir amacı, devletin fınans kapitalist
azıniıiın çıkarlan dolrultusunda ekonomiye müdahalesini kısmende olsa engellemek; ikincisi ise, kaçınılmaz sonuna her
gün biradım dahayaklaşan "ton 11irkdevleti"ni parçalanmaktan korumak, burjuvaziyi tehdit eden kitlelerin hoşnutsuz­
lutunu, kin ve nefretini burjuva kanallara
akltarak bolmak, muhtemel patlamaları
engellemek ve sömürgeci devlet tekelci
kapitalizminin ömrünü uzatmaktır. Bu,
uzak da olsa ikinci bir olasılıktır. Ve reformisı güçlerin "faşizmi yıkacalız'' çılh­
ldarıyla soyunduAtı iktidar modeli de budur. Ancak Tülkiye ve Kürdistan koşul­
lannda SODEP ve DYP1i bir iktidar da,
refonnist beklentilerin tersine Ispanya ve
Yunanistan'daki gibi bir burjuva demokrasisi olmayacak, 12 Eylül'ün ön günlerinde yaşanan "burjuva demokrasisi"nden çok daha güdük, çok daha şoven ve
baskıcı bir diktatörlük olacaktır. Böyle bir
iktidar, vadettilibazı "reformlan" dayapmak zonmda kalabilir. Fakat unutulmamalı ki, muhtemel "reformlar" ve özellikle
reform vaadleri Lenin'in belirtili gibi,
"başta halkın kaynqmasım bastınnayı ve
devrimci Slnıfın eylemini durdurmayı ya
da hiç deliise zayıflatmayı" amaçlayacaktır. Yine böyle bir iktidar, kitlelerden
soyutlamak istedili demokrasi güçlerine
hırçınJıAı ve
karşıaamasızbirsaldınyaaeçmektehiçte
lJlCikmeyecektir. Örneklemek uygun
düşerse, bu iktidar, "liberalleşme" maskesi altında özü itıbanyla salazarisı politikanın izleyicisi olan M.celo Caetano'nun Portekiz'deki iktidannın bir benzeri
olmaktan başka birşey olmayacaktı r.
Bu bakımdan "ülke" somutun da faşizme
karşı savaşım perspektiflerinin dotrukavıanabilmesi can alıcı bir öneme sahiptir.
Vebu,faşistdevletinsınıfsaldokusuvesö-.
HO,JA WELAT
rini dış lamaz. Fakat açıktır ki bu, "acil talepler"maskesi altında burjuva kuyrukçulugunu meşrulaştırmaya çalışan program
ve ve anlayışları, demokratik halk devriminin ana yönelimlerini gözardı etmeyi
yadsır . Zira daha önce de belirttigirniz gibi, faşist çarkın dagıtılması, Kürdistan
halkı üzerindeki sömürgeci boyunduruga
son verilmesi zaten işçi sınıfı, Kürdistan
halkı ve diger çalışanlar için acil taleplerdir.
sosyalist devrimle tamamlanır. Oya demokratik halk devrimi, aAırlıklı olarak
antl-telııelclbirlnıesahiptir. On un anti-kapitalist yönelimleri iktidarın sınıf güçleri arasmdaki dengeye batb olaraktedrici olarak geli-ilir ya da törpülenebilir.
Elbette ki, böyle bir süreçte devrimci güçlerin görevi, devrimin kesintisiz olarak
sürdürübnesi olacaktır.
ne
te
we
.c
om
mürgeci karakteri ile açık birçatışma içinde bulunan işçi sınıfı ve Kürdistan
halkının durumwıu, Kürdistan ve 1lirkiye
devrimlerinin ortak paydalannı ve tekellerin anti-demokratik ayncalıklanndan,
ekonomik baskı ve teröründen ciddi ölçülerde rahatsız olan, ıstırap çeken di~r toplum kesimlerinin sınıfsal ve siyasal yapı­
larını, taşıdıklan anti-faşist potansiyeli
ve örgütlülük düzeylerini irdelemeyi geı
rektirir.
Küpt>l !-!
ww
w.
Özlüce belirtmek gerekirse, işçi sınıfı ve
Finans kapitalist azıniılın yolunKürdistan ulusal demokratik güçleri?hatlaştırdılı faşist devlet terörüne ya da olası
ta agırlıklı olarakKürdistan halkı faşizme
bir "liberal"(!) buıjuva diktatörlütüalterkarşı savaşta belirleyici ve en d irengen tenatifine karşı demokratikhalk devriminin
mel güçlerdir. Ayrıca ulusal demokratik
kitlelere hedef gösterilmesine ve anti-mücadelenin anti-faşist savaşla birleşik
faşist mücadelenin buna baAımlı kılınbir dalgahalinde sömürgeci-faşist devlet . masına, en başta reformist güçler karşı çı­
çarkına yöneltilmesi her iki halkın ortak
kacak ve şunu söyleyeceklerdir: "Sınıf
çıkarlarının bir geregi ve başarının temel
· örgütleri ciddi darbeler yedi. Sol güçler
bir koşuludur . Ancak bu güçlerin mücadedaAınık. Işçi sınıfının büyük bir kesimi kale birligi, herşeyden önce ulusal ve sosyal
zanılmıf deAil. Küçük burjuvazi önemli
devrimin asgari ortak bileşenlerinin ön
ölçüde şovenizmin etkisi altındadır. Bu
plana çıkarılmasıru, digerbirdeyişlefaşiz ­
bakımdan burjuvazinin belli kesimlerini,
me ve sömürgecilige karşı savaşın temel
en azından ulusal burjuvaziyi ürkütmedemokratik taleplerinin biçimlendirecegi
rnek gerekir." Bu ve benzeriincilerinaltın­
iktidar yönelimini netleştirmeyi gerektida yatan gerçeklerin herkes farkındadır
rir. Bunun yanısıra anti-faşist ve anti-artık. Amaç burjuva kuyrukçulutunu
sömürgeci savaşın iktidar perspek1:ifleri meşnılaştırmaktır. Zira yukarıda belirtnin, Türkiye işçi sınıfının anti-faşist satilimiz nedenlerden dolayı -türkiye'devaşta en yakın baglaşıgı olan Türk küçük
ulusal ve yurtsever nitelikte bir burjuva
burjuvazisinin (yoksul ve orta köylülük,
sınıfı yoktur. Kaldı ki, bir aniçin böyle bir
gençlik, aydınlar, esnaf, zanaatkar, küçük
sınıfın var olduAunu kabul etsek bile (!),
işletmeci, memur ve anti-faşist subaylar)
demokratik halk devrimi program hedenesnel çıkariarım koruması, faşizme ve
fleri onwı nesnel çıkarlanyla çelişmiyor.
sömürgecilige, emperyalizme ve tekelleIşçi sınıfının önemli ölçüde örgütsüz, sorin egemenligine karşı savaşın saflarına
lun daAırukve önemli birtoplumsalkesimi
kazanılabilecek burjuva kesimlerin kaoluşturanküçük burjuvazinin belirli ölçüzanılması, kazarulamayacak kesimlerin
1erde şovenizmin etkisinde bulunması ise
tarafsızlaştı rı lması dogrultusunda azam i
doArudur. Ancak genel devrimci ve anti
çaba harcanmasım dışlamaması gerekir.
· faşist, anti-sömürgeci hareketin bu ve
Bu ise, faşizme karşı savaşta Türkiye ve
benzeri maflan, faşizme, sömürgeciliAe,
Kürdistan halklarının -ortak mücadeleemperyalizme ve tekellerin eAemenliJjne
leri halinde- gerçek demokratik iktidarı
karşı gelişen mücadelenin burjuvazinin
olan demokratik halk iktidarına (ki bu ,
icazetli muhalefetine petket çekilınesine
proleterya diktatörlügüne geçişin özgü.n_
gerekçe yapılamaz. Tam tersine bu durum,
bir biçimidir) giden yolda, daha geniş to işçi sınıfının, Türkiye ve Kürdistan devplum kesimlerinin çıkarlarını koruyacak,
ırimci hareketinin önüne, savaşarak söfaşizmden zarar gören sı mf ve katmanmürgeci-faşist çarlcı daAıtabilecekörgüt­
ların nesnel taleplerine yanıt verebilecek
lenmelerin yaratıbnası görevini koyar. Ve
demokratik bir iktidar seçeneginin hed eancak bu tarihsel görevlerin üstesinden
flenınesini gerek1:irir. Işte ülkelerimiz
gelinebildiRi ölçüde küçük burjuvazinin
koşullarında bu demokratik seçenele deşovenizmin etkisinden kıırtarılması, kamokratik halk devrimilir. Faşist çarkı
zanılmas satlanabilir. Aksi taktirde burdagıtacak , Kürt ulusu üzerindeki sömürjuva tabuların etkisi ve tınnandınlan şo­
geci boyunduruga son verecek, tekellerin
venizmle ikili "sınır• karakterine sahip
ekonomi üzerindeki egemenligini kıracak
olan küçük burjuvazinin sözkonusu kesive bugün işçi, emekçitere çektirilen ekomi karşı devrimgüçlerininyedek gücü olçektionlara
nomik bunalımınceremesini
maya devam edecektir.
recek , emperyalizmle , IMF ve NATO'yla
Faşizme karşı savaşta di~r sekter bir yailişkilere son verecek ve toprak devrimini
klaşım da, demokratik halk iktidannın
hedefl eyecek demokratik halk devrimialternatif hedef olarak pterilmesidir.
nin bu ana yönelimleri, bizce, aynızaman­
Demokratik halk iktidannın Türkiye ve
da Türkiye ve Kürdistan'lı devrimci-deKürdistan devrimlerinin ortak iktidar hemokratik ve anti-faşist güçlerin -birdefi olması gerektiAi d<tnıdur. Ancak
leşik halkcephesilin örülmesine de
karşı savaşta
temel oluşturabil ecek- demokratikbirlik
zeminiiçin baz alınabilir, alınmalıdır. Demokratik halk devrim i program hedefleri,
faşizme karşı savaşın çeşitli evrelerinde
ön planaçıkabilecek şu yada bu konuüzerinde mücadelenin yogunlaştırılmasını ,
reformİst güçlerle, "liberal" burjuvazinin
şu ya da bu kesimiyle belli demokratik taI ep ler etrafında geçici eylem ve işbirlikle -
İşçi sımfının savaşçı birlig\degişik
türden birliklerin ~eliştirilmesin­
de katalizatör işlevı görebilir
Bugünedek güç birlikleri, cepheler biçiminde kamuoyuna yansıyan demokratik
birlik "adım"lannın başarısızlıkla sonuçlanmasmda, bu deAerlendirmemizin bütünlütü içinde belirlenen nedenlerin
yanısıra işçi sınıfı siyasal hareketinin bölünmüş olmasının da payı büyüktür. Bu,
hem Kürdistan'da ulusal demokratikgüçlerin, hemde 1lirkiye'de anti-faşist,
anti-emperyalist güçlerin demokratik
birlik hedeflerinde birleştirilm elerinde ve
de ulusal ve sosyal mücadelenin ortak nirengi noktalannın ön plana çıkarilarak
düşmana öldürücü darbenin vurulmasın­
da önemli olumsuz bir etkendir. Faşizme
ve sömürgecilile karşı yürütülen savaşın
küçümsenmemesi gereken bir zaafıdır.
Bazılankendilerini işçi sınıfı hareketinin
"biricik" temsilcisi ilan etseler de, Kürdistan ve Türkiye gerçelinde işçi sınıfının
siyasal hareketi bölünınüştür. Faşizm
karşısındaönemli bir sınavdan geçenKürdistan'lı ve Türkiye'li "sınıf" örgütlerinin
ezici birçoRunluAunun açıAaçıkanideolo­
jik, politik ve örgütsel koOtJtu, örgüt ve
mücadele biçimlerinin hayatın canlı pratilince büyük ölçüde mahküm edilmesi,
bu gerçeti tartışmasız bir şekilde dolruluyor. Dolayısıyla işçi sınıfı hareketinin
siyasal birliAi sorunu, çözüm bekleyen bir
görevolarak kendisini dayatıyor.
Ancak bu tarihsel gerçeklikten hareketle
slJaAII*Uk sorununu, güç birlikleri ve
cephelerin önüne koymanınnesnel koşul­
lan yoktur. Tek tekörgütlerin iç hesaplaş­
ması biçimindekendisinidışa vurançnş­
malar hala yer yer devam ediyor. önümüzdeki dönemde bu aynpnalar, aAırlıklı
olarak örgütler arası mücadelede saA ve
"sol" oportünizmekarşı yeni saflaşmalara
yerini bırakacaktır. Bu hesaplaşma süreci,
aynızamandadewimciörgütleridebirbir­
lerine yakınlaştıracaktır. Bu durum, siyasal birlik sürecini olumlu yönde etkilese
bile, bir başına yeterli dctildir. Çünkü
siyasal birlik, çıkarcı, fırsatçı amaçlarüzerinde ikame edilemez, örgütlerin aritmetik toplamına eşitlenemez. Tersine, öncelikle devrimci örgütler arası ayniıkiarın
nedenlerini geçmişin dotru bir deAertendirmesi içinde gereklidir. Ve siyasal birlilin önemli bir koşuludur.
faşizme ve sömürgecilile
böyle bir iktidar hedefiyle ortaya çıkmak · DiAer yandan siyasal birlik, herşeyden
daha işin başındayken kazanılabilecek önce ideolojik bir birliktir. Ideolojikbirlik,
bazı güçleri (örnelin çıkarlan kapitalizmasgari koşullarda temel teorik tezlerin,
le çelişmeyen burjuva ve küçük burjuva örgüt ve mücadele anlayışlannın tartışıl­
bazı kesimleri) karşıya almak demektir.
masını, karşılıklı görüş alışverişinin
Zira demokratikhalk iktidarı, devrimci-- . özümsenmesini, örgütlerin biribirlerinin
demokratik muhtevalı demokratik halk gelişkin yönlerinden yararlanmalannı,
devriminin tersine antl-bpitalistbiröze · ayrılıkların giderilmesinde işçi sınıfı bilisahiptir. Ve onun bu özeDili derinleşerek . mi ve onwı evrensel deAeri olan deneyim~
f{ıipPI
!O
HO,JA WEI.AT
-Ideolojik birliksürecinin ka drolara ve
kitlelere açık tutulmasınınprensip olarak
benimsenmesi..
h
~
Güç birlikleri ve cep .~1er sag
oportünizme ve sekterlıge karşı
mücadele içinde oluşacaktır
zeminini ve böyle bir zeminde işbirli~ olanakları bulunan, bu zemine kazanılabilen
en geniş kesimlerin güç ve cephe birliAine
karşı işleyen tasfiyeci, bölücü, pazarlıkçı,
dar gurupçu ve ~kt~r anl~y!şl~f! bedefleyen mücadelenın ılkelerını b ılınce çı­
karmak,bunlarıistikrarlıpratikadımlarla
geliştirmektir. Sorunu daha da somut-
laştırırsak:
"Birlik'' yolundaatılan "adım"larınbaş- · ı., _ Yukanda belirtiAimiznedenlerd endo•
langıç ve sonuç itibarıyla yaşattıAt deYl faşist-sömürgeci ~~.n da~ı!J~as.ı,
neyimler, Kürdistan ve Türkiye halonun yerine demokrası guçlerının ıktıklarınınfaşizmevesömürgeciliAekarşısa- · darının kurulması, ülkelerimiz somutunvaşta en geniş güçlerin birliginden yana da demokratik halk devrimi sorunudur.
olmalannın bir başına birlik sürecine iv- Bu, biryandanengenişanti-~aşistve~~ti
me kazandırmaya yeterli olmadıAını gössömürgeci güçlerin nesnel ıstemlerının
terdi. Hatta sözkonusu "birlikler'', halk ortak paydalarıyla çakışabilen demokragüçlerinin yakıcı istemlerine. ra~en bu
tik birlikzeminilin eksenini oluşturacak,
söreci olumsuz yönde etkıledı, onun
digeryandan da Kürdistan ve Türkiye halkarşısına engeller dikti. Bu gerçegi, bu klarının ortak savaşımlarının iktidar hedegerlendirmemizde dtıişik yönleriyle
defi olan demokratik halk iktidama gitartıştık. Asıl sorun, yaşanan deneyimle- den yolu açacaktır. Açıktır ki, Kürdistan
rin kapsamlı bir irdelemesini içeren bu
ve Türkiye devrimlerinin gereksinimletartışmalanmızdan çıkardıgımız sonuç- rinaen dagan ayn cephelerin oluşmasına
larla tıkanan birliksürecine yeni perspekengel deAildir. Ve olm arnalıdır.
tifler getirmektir.
-Faşimıin vesömürgecili~naAırekono-Konuya bu açıdan bakıldıAtnda, güç bir- 'fiük-siyasal terörü altında yaşanan 4
liAi ve cephe sorununda başarının birincil yıllık zaman süreci içinde ortaya çıkan
koşulu, demokratik birli~zem.in.nin Kür: "birlikler''
(güçbirlikleri,
cepheler),
distan ve Türkiye devrimlerının asgarı
egerlendirmemizin bütünlügü içinde
müştereklerine uyarlanmasıdır .. Bu, ~e~
lirti~z nedenlerden dolayı demokrasö m üren ve sömürülen ülke devrımlerının
'k zemininde ortaya çıkmamış ve toparizleyebileceAi farklı seyirlerde~ kaynakl~yı cı olamamıştır. Genellikle Avrupa'ya
nan birzorunluluk,hemdefaşızmeveso· ü kı:i bloklar oTmaktan öte e 'demürgecilige karşı şu ya da bu biçimde sae en sözkonusu "bir ıkler", son tahlil de
vaşan heterojengüçlerin asgari demokra'tlelerin birlik e~limini istismara na k
tik hedeflerde birleştirilebilmelerinin bir
tmu ya a ona ızmet etmı
u
gereAidir. Işte.an~-faşi~t~af!ti.-sömürım
en genış antı- ist ve anti-geci cephelerıo bileşkesı nıtelıAınde olan
sömürgeci birliklerin kotarılması, buodabirietik halk cephesinin gerekliligide bu
klara ve bunlara ebelik eden anlayışiara
ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bu nedenle,
karşı ilkeli, kararlı ve fakat duygusallı~a
Kürdistan ulusal oemokratik güçlerinin
er vermeyen birmücadeleyi gerektiriyor.
1ürkiye anti-faşist güçlerine önerebile- --Engenişanti-faşistveanti-:s?mÜ!gecegi demokratik birlik zemininin, birleşik
· birlikleriçin mücadele, örgüt ıçı vegıdehalk cephesinin inşasında da baz alınması
k örgütlerarası bir nitelik kazanan hesa~rekti~kanısındayız .
plaşma zemi~in~e sürüyor. Ve y~~~
Ancakfaşizmeve sömürgeciliAe karşı sa- deneyimler, bırlik platformlarının, orgut
vaşta demokratik birlik zemininin dogru içi ve örgütlerarası hesaplaşmalar
tesbiti de kalıcı güçbirlikleri ve cephe so:
karşısında acımasız biçimde bir baskı
rununun kotarılması için yalnızca yeter h
unsuru olarak kullanılmak istendigini
deAildir. Herşeydenönce"birlik"yolunda
österiyor. Oysa sözkonusu platformları,
atılacak adımiann temel mücadele alanıol güçler yelpazesinde görülen sınıfsal ve
na yönelik olması,Avrupametropoll~ri~iyasal ayrışmalara alet etmek sorumsuzden yakılan aAıtlan aşması gerekir. Ikinc ıugun en büyügüdür. Faş~~ ve s?m~r~::
si "birlik''adınayolaçıkanvefakatenge- ciligekarşısavaştaengeruşg~çlet?ll:bı.~lı~ı
oiş anti-faşist ve anti-söm~r~eci birliolitikasının baglayıcı ve belırleyıcı yon u,
klere karşı işleyen saA oportunıst, reforüç birlikleri ve cephe so~unun~ ~edemist e~limlerin mahküm edilmesi, m~ş~u
le yen birlik platform unun ılkel~ndır. B~
olmayan tasfiyeci ve kof blokların bırlık · lkeleri benimseyen ya da benımsemesı
sürecini tıkayan birer engel olmaktan çılanaklı olan her örgüte sözkonusu birlik
rılması; diAer taraftan degişik sınıf ve
emini ya da platformu açık tutulmalıdır.
tabakalan faşizme ve sömürgeciliAe karşı
rtı, platformun ana yönelimlerinden
mücadelelerini küçümseyen, hatta baze~
· dün verilmeden kazanılması gereken
kendilerini cephe yerine koyan sekterlıüçlerin kazanılması için esnek bir çaba
klerio törpülenmesi gerekir.
arcanmalıdır. Eger böylesi zeminlerde
Fakat birlik sürecinin dayattı~ı bu temel
· rgüt olmanın asgari kriterlerinif! te~b~ti
görevlerin üstesinden gelinmesi sanıldıAı
erekliyse, bizce bunlar, demokratıkbırlık
kadar kolay olmayacaktır. Tersine, faşizem ininde geliştirilecek savaşımın hedeme ve sOOıürgeciliAe karşı yürütülen salerinibenimsemek, merkezi biryapıya savaşın yanısıra reformizmle, tasfiyecilikle h ip olmak ve sürekli bir politika ürete ve sekterizmle cebeleşilerek birlik süreci- bilmektir. Zira böylesi platformlarda siyane ivme kazandınlabilir, yaratılan engel- s al tercihlere yer yoktur. Siyasal tercihleler ilkeli kararlı ve esnek bir politikayla r iyi e demokratik birlik zeminin i ve eylem
hertaraf' edilerek en geniş anti-faşis~, platformlarını tekelleri altına almak
anti-sömürgeci birliklerin yolu ~~b. ılir.. Bu bakım dan görev, demokratik bırh~
Devanı ı sayfa 14 'te
ne
te
we
.c
om
1erindenyaraba bir şekildeyararlanmayı
öngörenbir sürecikapsar.Açıktırki,böyle ·
bir süreci başlatmanın temel prensipleri
üzerinde aniaşan örgütlerin, birlik sürecinde görülen programatikyakınllfJJlalara paralel olarak pratik siyasal eylemin
ortallaşa yürütülmesine, onun örgütlendirilmesine de katılmalan, taban örgütlerini bunahazırlamaları gerekiyor.
Bu bakınıdan siyasal birlik, tüm
yakıcılıtına raAmen bu günden yarına ya
da kısa bir sürede üstesinden gelinebilecek bir ıoun detildir. Dolayısıyla bir bütün olarak devrimci hareket, bir yandan
faşizmevesömiir&eciliAekarşısavaşımsüreci içinde işçi sınıfının -ülke esası teme-
ww
w.
linde- siyasal birliAini satlam ak; diAer
yandan güç birli~ ve cephe. sorun~, ~u
itici silahtan (işçisınıfınınsıyasal bırliAinden) yoksun olmanın yarattıAı zaaflan da
göAüsleyerek çözümiemek zorundadır.
Bizce doRnı olan, anti-.faşist ve ~~-s~mürgecigüçlerinengenışeylem bırliklerınin ve giderek cephelerin ön plana çıkarı!ması, siyasal birlik çalışınalarının buna
uyumlukılınmasıdır. Ziraişçi sınıfının sa- .
vaşçı birlllinin bugün için saAianam ayışırıdan kaynaklanan zaaflar, "birlik"
sürecini kösteldeyen sakat ve yanlış
anlayışiann devriınci kararlılık, özveri ve
esneklikle aşılmaması için bir neden yoktur.
KürdistanişçisınıfıveyoksulköylülüAünün savaşkan öncü müfrezesini yeni bir
zeminde yaratmayı önüne hedef olarak
koyanvebuhedefedoArukararlıadırnlarlailerleyenPSJcr-Roj aWelat,bukonuda
iki yönlü bir görevle karşı karşıyadır: I~
TKSP'nin leninist birlilioi saAlaınak.. Kı
PSKT-Roja Welat, bu yolda önemli bir
mesafe katetmiştir. TKSP'nin geçirmekte
oldulu deprasyonlar, girditi ideolojik-politik bataklık bir başına bunu gösterir
yeterliktedir. Ancak g~rev hen üz ~t~emiştir. n- PSJcr-Roıa Welat, Kürdı~tan'dakendisi dlŞlndada,bazızaafveeksıkliklerineraAmenişçi sınıfı ideolojisineve
ülkemiz özgülüne uygun mücadele
anlayışına yatkın örgüt ve grup etilimi
gösteren yapılanmalann bulundulu
kanısındadır. Ve PSKT-Roja Welat olarak sözkonusu yapılanmalarla ideolojik .
birllk sürecini başlatmak için aşaAıdaki
konular üzerinde asgari görüş birli~ne
varmayı zorunlugörü~oruz:
.
.
-Geçmişin doAru bır deAerlendirmesınin zorunlulutunu benimsernek.
-Öq;itlerarası hesaplaşma sürecinde
(Böyle bir süreçten sözetmemiz ilk anda
kulata hoş gelmese bile, bir gerçektir.
·Örgütlerarası arenada akıl almaz ayak
oyunlarına sahne olan bir "mücadele"
sözkonusudur.)oportü nizmevetasfiyecilite !carşı devrimci tavnn geliştirilmesi
prensibinde anlaşmak.
-Grup eAilimi pteren yapılanınalar.ın
kendi konumlarını dürüstçe deAerlendırmeleri· kendilerini örgüt olarak görenlerio, örButolmanınasgari?f~tlerinesahip
olup olmadıklarının tesbıti.
.
-Siyasal birlik çalışmalarının, en genış
anti-faşist ve anti-sömürgeci demokratik birliklerin önüne engel olarak konu!maması, onlara zarar vermemesine özen
gösterilmesi,
ROJA WELAT
Rfıpel ı ı
Afganistan devrim inin 6. yildönümü nedeniyle, bir arkadaşan
Roja Welat için yaptıga incelerneyi o kurtanınıza sunuyoruz.
R. Welat Redaksiyonu
Afganistan devriminin ana
hatları
et
ew
e.
co
m
ıv
ww
w
.n
Bütün bu yapılanların yanısı­
· Nitekim,LiteraturnayaGazera, ABDr Afganistan'a dogru- ta muhabiri IonaAndronov'un
dan müdahale etmek için, · ı 6 Ocak ı980'de New York'ta
.çeşitli provakasyon ve entrika- . B eş ir Zahriya ile yaptıgı repor!ara girişrnekten de geri kal- tajda "Milli Kurtuluş Cephesi"
madı. aA, bizzat ABD'nin
liderine şöyle bir soru yöneltAfganistan
Büyükelçisini mişti:
öldürerek, Waşington ile Kabil
Afganistan 'daki adamlarınız
arasındaki
ilişkilerin
kop- New York Times gazetesinin
masını, iki ülkearasında büyük
m u h abirini çagırarak ona
bir gerginligin dogmasını plan- ö Id ürdükleri ı 8 yurtaşın cesetlam ı ştı. ABD Büyükelçisi, böy- lerini göstermişler. Yine sizin
. le bir amaç için CIA tarafından taraftarlarınız, köy ögretmenseçilmiş bir kurbandı. Ki bulerini öldürmek için insan avı­
nun böyle oldugukesindi. CIA na çıktıklarını, çönkü ögretsaflarından aynlan bir ajan, . menterin sadece çocuklara
ABD'nin Afganistan Büyü- degil, köylü kadınlara da okukelçisinin planlanarak öldü- ma yazma ögrettiklerini bildirrüldügünü açıkladı. Bu açıkla­ m işler. Insanlan öldürmeden
ma, olayı tahminyada ihtimal- önce, ellerini, kollarını ve ayalerden çıkarıp, olaya kesinlik klarını kestiklerini ya da canlı
ve resmilik kazandırdı.
canlı derilerini yüzdüklerini
Yine bu konudaABD ile Çin söylemişler. Bütün bunlardogyönetimleri arasında işbirligi­ rumu?
nin yapıldıgı, Pakistan'ın ise,
-" Evethiç tutsakalın ıyoruz."
bu iki devlet tarafından bir d iye yamtlıyor Zahriya. "Bize
oyuncak olarak kullanıldıgını baglı olmayan bütün ögretgösteren kanıtlar bulunmak- menleri öldürüyoruz. Ve hiç
tadır.
kimseye, hiç bir acıma göster.
•IN,SAN HAKLARI ve •ISLA- miyoruz."
MIYEI' ADlNA UYGULASİLAHLAR NEREDEN GENANVARŞEY
LİYOR
Amerika hesabına çalışan ve
Afganistan'ın Gazni bölgesinde kendi yurtaşlarını katietAfganistanDemokratik Cummekten sanık Abdullah, 20'li
huriyeti Dışişleri Bakanı Şah
Amerikan tüfegiyle yakalanaMuhammed Dost 5 Ocak
rak yargılandı. Sorgusu sı­
ı 980'de yaptıgı açıklamada
rasında kendisinin iki görevi
~öyle diyordu: Pakistan'ın
oldugunu belirtiyordu: BirinAfganistan sınınna yakın bölcisi, evleri, ekinleri ve okulları
geleri silahlı karşı-devrimci
yakmak. Ikincisi, Afganistan
e şkiyalar için egitim alanları
yönetimine karşı savaşmayan,
olarakkullanılmal-..1:adır.Aske­
onları destekleyen
ya da
ri biriiiderim iz defalarca ve çok
yardım edenleri öldürmekti.
m iktarda Amerikan, Ingiliz ve
Abdullah,
halk
arasında
çin yapısısilahlarele geçirmiş­
yaygınlaştırdıkları propaganlerdir. Haydutlar bu silahları
danın
esas olarak din e . d ün oldugu gibi, bugün de devdayandıgını belirtiyor ve bu
rimci aktivistlere ya da sivilleri
amaçla, özelliklecahil köylüler
öldürmek için kulanmaktadır­
arasında çalıştıklarını, yeni
I ar.
h ükümetin
din
düşmanı
oldugu, camileri yıkacakları,
· bütün din adamlarını hapse
Artık hiç kimsenin ret edeatacakları şeklinde propaganm iyecegi bir gerçek ise, ABD ve
da yaptıklarını söylüyordu.
Çin yönetimlerinin Afgan
Abdullah ne amaçla ve nasıl
karşı devrimcilerine kendi siyetiştirildigini
ise
şöyle
lah depolarını açtıkları soruaçıklıyordu: "Amerika ve Çin
nudur. Bu silahlar kanlı katiluzmanları tarafından. egitillere ve haydutlara daha fazla
dim. Kampımızda bizi onlar m ah s um insaniann kanınagir­
yetiştirdiler. Ne yapacagınuzı,
m ek için emperyalistler ve Pen asıl çalışacagınuzı ögrettiler, . kin 'li ınaocular tarafından vepara ve silah vererek bizi Afga- riliyor. Yine ele geçen silahlar
nistan'a gönderdiler."
arasında, Pakistan'da küçük
imalathanelerinde bizzat kendisi, Afganlı gericileilkel ya da eski . re yaptıgı silah ve teçhizat
model silahiara rastlamak- yardımlanyla çignemiştir.
silah
yapılmış bazı
• •
tadır.
. K~RŞI-D~VRIMIN
•
YERLI
BILEŞENI
PEKİN HEGEMO~YAaLA­
RIN{NASYA'DAip GAmETLERI ve AFGANISTAN SO-
. RUNU
.
Pekin yönetimi öteden beri
· Asya'da yayılma siyaseti yürütüyor. Cografya atlaslarında ve
çeşitli kitaplarda Sovyetler
· Birligi'nin Orta Asya'daki to. praklannın geniş bir k esimini,
Viyetnam, Mogolistan gibi
komşu ülkelerin sınır bölgelerini kendi sınırları içinde gösteriyor ve yayılma siyasetini
gizlemiyor. Pekin yöneticileri
bu yayılma politikasını, Xin
Jianshi isimli birgazetede şöyle
teorileştiriyorlar:
Yayılma
saldırı demek degildir.
Kudret-
I i bir ulusun ya da devletin to-
p raklarını genişletmek istemesi çagınuzda sosyal gelişmenin
yasalan gere gidir.
Çin hegemonyacıları, Mogolistan'ın tamanunı,
Hindis-
tan'ın 130 bin kilometre karelik bölümünü, Hurma'nın 70
b in kilometre karelik kesimini
ve ayrıca Viyetnam, Laos,
Kampuçya, Tayland ve Malezya topraklarının önemli böl üm leri üzerinde hak iddiasın­
da bulunuyor ve bu kesimleri
kendi topraklanna katmak
i çin yayılınacı amaçlar peşinde
koşuyorlar. Pekinyönetiminin
koşullarına yönelik saldın eylemlerinin asıl kaynagı da burada yatıyor. Pekin yönetimi. nin, Vıyetnam ve Hindistan'a
yönelik istila cı saldırıları bunu
kanıtlar yeterliktedir. Çin'in
Afganistan devrimini bagazlama girişimlerinin asıl nedeni
d e bu ve benzeri yayılınacı
. e mellerdir. Pe kin Yönetimi, bu
·saldırgan politikasıyla, Afganistan'ı yeni bir Kamboçya'ya
·dönüştürmek
niyetindeydi.
Onun buemelleri,onu ABDile
elele vererek devrim ve demokrasi güçleri karşısında ortak
saf tutmaya kadar götürınüş­
t ür. Dolayısıyla Çin yönetimi,
· sakız gibi agzında çignedigi
sözlereragmen başka ülkelerin
içişlerine karışınama ilkesini
.
ı
Emperyalistler ve Pekin'li
ı
yayılmacılar, Afganistan devriminin kazanımlarını hedefleyen saldırılannda yerelgeri-
cilikten yararlaruyorlar. Yerel
gericilik, Afganistan karşı devriminin temel bileşenlerinden
. birini oluşturuyor. Ve emperyalist saldırı ve komplolar
· biçiminde somutlaşan dış
olguyu tamamlıyor.
• Emperyalistlerin aktif desteginde meşru Afganistan yön etimine karşı harekete geçen
güçleri• başında, feodaller,
d evrik egemen sınıflar ve bir
takım gerici dinadamlan geliyor. Devrimin ilkgünlerinde
sesizbirbekleyişiçindeolanbu
· güçler, devrimciyönetimin cehale te, batı! inançlara karşı
verdigi demokratik mücadeleyi seyretmekle kaldılar.
Ancak busesizligifazla sürmedi. Demokratik toprak reform un uygulanmasıyla cümlegericiler harekete geçtiler. Çünkü toplumun ezici çogunlugunun amansız biçimde sömürüs üne dayanan saltanatları
yıkılmış oluyordu. Büyük toprak ve mera sahiplerinin
imtiyazları ellerinden alınıyor­
d u. Ekilebilir topraklar, köylülere dagıtılmaya başlandı.
Otlaklar kamu malı ilan ediliyordu.
Devrikegem en sınıflar bunun
üzerineilk kez köylülereyöne1ik saldırı ve tahribatlara giriş­
. tiler. Toprak reforınuylaköylü1ere dagıtılan topraklarda üretilen ürünleri yakıyorlar,
. ADHP üyelerine tarım teknisiyenlerine,
ögretmenlere,
d oktorlara
saldırıyorlardı.
. Yurtseverlere, halka yönelik
b u igrenç saldırı durmadı. Tersine sistemli bir şekilde gelişti­
rildi.J\rtıkAfganistan devrimin in kazanım larını korumak ve
geliştirmek isteyen herkes söz. konusu gerici ve komplo ve
saldırıların hedefiydi. Bu igrenç saldırılar, emperyalistler,
· d ış ve iç gerici güçlerin ortak
planlannın ürünüydü. Fakat
fiili uygulayıcılan devrik ege. m en sınıfların önde gelen kişi­
leriydi.
Devam edecek
Rtıpel ı2
ROJA WELAT
et
ew
e.
co
m
Kürdistan halkının karuna susayan faşistTürkdevi eti, Kürt
ve Küıtlistan adına nevarsa yok etmek istiyor. O, Türkiye'n in "sınıri an" içinde, sömürgeleştirilen ülkesinde yaşayan
1 2 milyon nufuslu Kürt halkını imhayayönelik saldırılany­
I a kalmıyor, Kürdistan'ın diger parçalann da, hatta kıtalar
ötesinde Kürtulusal demokratikmücadelesini bogazlamak,
Kürt dili, kültürü ve tarihinin geliştirilmesine katkıda bulun abilecek en ufak gelişmeleri bill e baskı altına almaya yön eliyor. lsveç'in Stockholm kentinde açılan bir Kürt Çocuk
Yuvası nedeniyle harekete geçmeyi ihmal etmeyen Türk
devleti, sö m ürgeci, ırkçı yüzünü bir kere daha gösterdi. Kürdistan lı ve Türkiyeli demokratik kuruluşlar, Isveç makamları nezdinde yapılan kafatasçı girişimleri protesto etti.
O layalsveç basının da geniş yerveril di. SvenskaDagbladet
gazetesinde çıkan olayailişkinyorumuvedemokratikkuru1uşlann faşist Türk devletinin kafatasçı girişiınini protesto
e den bildiriyi okurlanmıza sunuyoruz.
Roja Welat Redaksiyonu
•
An kara hükümetini rahatsız eden Tensta'daki
Kürt Çocuk Yuvasının giriş kapısı.
Türkiye'de Kürt dili ve kültürü yasaktır. Isimle-~ :
rini açıklamaktan çekinen Kürtler, lsveç 'teda- 7 ·..i i ilıf;;;O....,Iiio;jj;._ı;;;,
·
Entren til/ doghemmet i Tensto, som vöckt irritotion hos regeringen '
ha fazla yuva açılmasını Svenska Dagbladet'ten
i stediler.
i Ankara. 1 Turkiet ör kurdisko sproket och kulturen förbjudno . .
Anonymo kurder - ingen vogor stöl/o upp med nomn - söger
til/ SvD ott de hoppas pö fler doghem i Sverige för kurder.
" Sadece Türkçe Konuşma zorunlu"
'
ı
ı
Yaşları
.n
KÜRT ÇOCUK YUVASI TÜRKIYEYİ RAHATSIZ EDlYOR
birkaç ay ile 7 yıl
olan, Stockholm'un
Tensta bölgesindeki ıs çocuklu kürtçocukyuvası, Türkmakamlarında öfke uyandırdı.
Personalin Kürtçe konuştugu
bu çocuk yuvası ile ilgili hem
Ankara'daki lsveç Konsolo - ·
slugu, hem de Stokholm'daki
D ışişler Bakanlıgı ile görüşme­
ler yapıldı.
-Büyükelçi Haluk Özgül
d iyorki:" Türkiye Anayasasına
göre resmi dil Türkçedir. Yuvadaki çocuk, anne ve babaları
Türk vatandaşıdırlar, onun
i çin Türkçe d en başka herhangi
b ir dil konuşmamalıdırlar".
Risingeplandaki 27-29 num aralı çocuk yuvası, geçen
s on baharda bölgedeki Kürt veI ileri n istegi üzerine açıldı.
-"Başka çocuk yuvalarının .
sekiz bölümünde Türkçe kon u şan personel ve özel olarak
i ki Türk çocuk yuvası da mev- .
cuttur bizde" diyor çocuk
bakım ve gözetimasistanı Ulla
B ri tt Erikson.
·
"ÇOCUKLAR ETKİ ALANINA ALlNlYOR"
ww
w
arasında
'özyönetimi yetki alanına girer. "
LiSEDEANADİL
Belediyenin vesosyalbakımın
yetki alanı Tenstada bir Kürt
Türk makamları , Kürt çocuk
Projesi de var. Kürtçe konuşan
yu vasını bölücülügün bir biç i- . persanele sahip bu proje, göçm i oldugunu iddia ediyor, çom en ailelerce ziyaret ediliyor
cukların en küçük yaşta etki
ve çeşitli pratik sorunların çöaltına alındıklarını söylüyor.
zümünde
proje
yardımcı ·
Ziyaretin resmi bir protesto
olmadıgını Konsolos Ö:qsül ,
özelliklevurgulamak istiyor.
-"Bu soruna nasıl oluyor. Stokholm'de 9lise ögb aktıgırnızı iletmek için Dışiş­ rencisi ve 80 temel ögretim ögI eri Bakanlıgıyla görüşme rencisi ı98 ı 'den bu yana haftada en az iki saat anadilleri
yaptım."
D ışişleri Bakanlıgı basın söz- K ürtçede egitim görüyorlar.
cüsü Sertil Jobeus:
·
-"Çeşitli okullarda görevya- "Tensta daki bir çocuk yupan 6 Kürtçe ögretmene sahivasının, hükümetin ve dışişleri
bakanlıgının
yetki
alanı · biz" diyor rektör(müdür) Sven
G u liman. (Bunun dışında 59
olmadıgıha dair konsolos Özpül aydınlatıldı. Bu , belediye ayrı dilde egitim veriliyor).
D İL DÜŞÜNÜLÜYOR
Egitim Bakanlıgında bu olaya
benzer konuya daha önce diplomatik görüşmeye neden
?}dugu
görülmemiştir. '
O rnegin, Yogoslav göçmenler
arasında birçok anadilde hiçb ir problem le karşılanmadan
egitim yapılıyor.
Bakanlık sekreteri Silja
S trömberg : " Politikamız bu
konuda oldukça açıktır. Biz,
ulusal terimlerle düşünmüyo­
ruz, aksine çocugun günlük
yaşamda ailede h.-ullandıgı dild e egitim veriyoruz .. "
S venska Dagbladet- ı 1 Ocak
O MAR MAGNERGARD
D evaıru sayfa lS'te
ROJA WELAT Rfipel 13
SIN'ET UÇAND
Ez heftsali bum
Bum suxteye melan
Dehesali bum
Bum hafız qur'an
Panzdesali bum
Bum feqiye şexan
Tfirıkkınn hustiye mm
Elbanekdan desternın
Bı tev sofiyan
Em gund u gund dıgeriyan
Ş exe nun rfihdınışt
Seraniya odan Fz rı1hdınıştım
Şuna solan
Ş exe mm xweş dıxwend erebi
Nasiyat dıkır
Rivayet fi hikaye bere
Mina axa u began
Me ji xebat nedızaniya
Me jijinaxwe da fi
serbare bın baran
Bı xof u tırs bfin hefsare
nezanan
Me pırsnedıkırhelal u herarn
Me dıxwar malefeqir u fıqa­
ran
S ale nun bu si
Ez geriyam hernil welate
Mu s !imin
Mm xwendıbfi hernil pırtfige
jıbonadin
Mm ser xwe ra ne dı d it
N e şex ne se yi d ne alım
Ez hatım welate Kurdıstan
Dıgeriyam medrese u
Mızgeftan
Waazdıda bı tırki fi farızi fı
ere bi
II
Ezım denge Kebotçi
ku lı ser Qiidıs dınali
Ezım
denge Mekaryos,
ku lı ser Qubrıs dıkali
Tire çave Reşıkame,
ne
te
we
.c
om
BIJİ WEKHEVİ
Tu ki kare te çiye?
X ort bı denge ki bı lin d got:
Xebata nun xemkariya gund
Jı b ona bın b aren baran
NavemınbfiyeBafi Baran
Melekirabil piyan
Got: ezmırude şex Selhaddin
Inan
:~ın nave ku ha nebihistiye
lı cihan
X ort le vergerand:
Melaye mm ruye te sp iye
Mina berfa sere çiyan
Tu nızani hale pekxwas fi
taziyan
D umahik hey e
bındestan
Rojeki ez lı bajare Wane
Roj roja21 e Adare
Dı navgel da
Şenahiya Newrozu balıare
Em hındık m ele fı şex Ber dere
mızgefteki rfıhnıştın
ww
Bızımane tırkan
Ser meselen MeleNasırdan
Bı ken fıkef gotıne wi heldı­
dan
Mm ditxorteki delal
Lı xwe kın bu şal uşa pıke _
welat
D ı b er nuzgefte dı hat
Sılavdame bı kurdi
M ele ki got: kurotu tır ki mzani
X ort le vegerandgot:
M ın wer dızani ku
H un jı vi welati ne
Mm wejiwekxwedızani
w e gotına xort ker da d ıle mm
Agır ket nav hemfı
xwendına mm
M!n jıxort pırskır:
Cegerxwin fı
Mahmud Derwiş fi Lorka
Ez denge Martin Loserım
dı nav Reşıken Emerika
Ezım denge
H evale karkera me ez
Kımil-Songe Kori me
X w eydana eniya cotyarım,
sosyaliste Sfıri me...
Bave Perwiz
EZ DENGE BIRÇİYANIM
Hevale peşmergehen ku
lı ser la.tfı çiyanım
H estıre çave sewiya, ez denge
bırçiyanım
D irefşadeste karkerım, dasa
deste cotyarım
D ıjmıne paşverfı me ez,
jı peşverfı ra yarım
Hevale qata jerinım,
jı ke bi, yan jı ku bi
Neyare qata jorinım,
çı n ezik bi, çı dur bi
H evale peşmergehan ez,
hevale şoreşgerım
Zımanegelen bındestım,
lı dengewan guhderım
Ez dengekarkerame,
h.'U lı London u lı Paris
Qerinaxwendevana me,
lı lstenbol fi Tebriz
Nabımdoste mıroven wek:
Cımeyyil, Şimon fı Hitler
B ele doote şehidım ez,
dı axa Telzaater
w.
Mm bıxwe nedızani ez kime
Mm dıgot em hemfı b ıra ne
ZarokenAdem fı Hewa ne
Dınyajımın ra bu gul u
gulistan
Çaven nun nedıdit gele
Ba fı Baran
dı sıngasermiyanım
Denge Newwab fı Gorki
ser zımane taziyanım
Ez denge Mıllete Kurdım,
şoreşgere Kurdi me
Endame partizanım ez,
xebatkare Mi di me
B o koledaran tu cari
sere xwe natewinım
W ek Givara şervanım ez,
hevale Hoşimin ım
H evaibende Tode me ez,
lı Ehwaz ulı Telıran
Hevalkare Dewgencım ez,
lı Enqera fı Tetwan
Mıletperwer fı çeknasım,
sılavdare Elındi
W elatparez fı merxasım,
Xandi, Nehroye Hindi
Lı
Lı
Kongo wa jı mıllet ra,
ezım denge Lomomba
Bolivya Niroda me,
ezım Kastro lı Kuba
WELATEKURD
Ez te dızanım
Ey welate Kurd
Tu ustixwari
S ewa du dıle xelke revi
Usadızani
N e bı kuştın e
Ne ji bı qırkırıne
K urd naqedın
Ey roja Welat
Ey çiyayen delal
H iln qet bebext nebiln
Hetar~airo
Kurd çend caranhat xapandın
Çendcaran
Hat qırkınn pari ii pari
Vananedawiyadıne bfin
N e ji dawiya tekoşina Kurd
H er dı çe baş te zanin edi
Revok kudere ne
Peşmerge kuderene
Ey welate Kurd
D eng xaxwin hele
K i vana qase me dızane
...
H.CakiGaze
KINE
Le bı le kın e le lele
Huri muri wayway
Tu bı se gunda le le
Ha jınundurewayway
Q az werdega le le
Gola kfiri wayway
Eledaxe le le
Quçquçine wayway
Kose daxe le le
&ax şaxine w ay way
H adi bınyeda le le
C ot kanine wayway
Kanik sore le le
Ye k şerine way way
Ha lı ser kaniye le le
C ot zerine wayway
Zerikkıne le le
Yek dır~ewayway
Yan ga kınık le le
Yan ga nun e way way
Brehevkır: D İD EM
Rupel 14
ROJA WELAT
DIRENIŞ ÜSTÜN
Baştarafı
..
sayfa 4'te
w.
ne
te
we
.c
om
GERÇECiMizi TARTlŞARAK...
Bilmiyorum
dedim . Aya- . b unlara da ceza verirdi. Ancak ·
klarımdan
tavana
asıp
" iyihaJ"lerinigözönüne aJarak Ba ş tarafı sayfa 5'te ·
başaşagı
salladılar,
kula" samimi itiraf", "devlet güçleNe ki, faşizm vesömürgecilige
kiarımdan elektirik şoku verIşte işçi sınıfı adına yola çıkan
rine yardımcı olmak nedenle- ·
karşı devrimci alternatifin yadiler. Sürekli isim sorup yer
örgü tl er bu ciddiyeti ve yüreriyle cezalarındabelli bir indiratılması, ulusal ve sosyal mu- · k liligi
istiyorlardı.
"Bilmiyorum"
rim yapardı. Devrimciler
gösteremerlikleri
h alefetin güçlü bir yönlendiri- agırlıklıolarakfaşizm karşısm­
yanıtım verdim. Işkenceci si- · · arasında isimleri ihanetciydi.
c ili ge kavuşturulması bazı­ da u gramlan yenilgiyi kendilen irlenmiş olacak ki , aşagıya
Genel tutuklu nufusun yüzde
l
arının sandıgı kadar kolay
indirip bogazıma ipi geçirdi.
ri dışında aradıkları için siyasi
6-7'siniteşkilediyorlardı.Ceolmayacaktır.
Çünkü bu, kaosun gerçek nedenleri açıga
S eni
bogacagım
deyip
zaevindeki direnişlerde bunlar
bagırıyordu , ne kadar zaman
çıkarılamıyor , dolayısıyla hızlı
faşist kolluk 1-..'Uvetlerine en · herşeyden önce içinde bulund ugumuz dagınıklıgın, bölün- b ir topartanmaya gidilemiyor.
s ıktı bilmiyorum. Yere yıgılı
büyükyardımcı idiler. Bunlarm üştügün nedenlerini bilince B u yanlış anlayış ve yaklaşım­
kaldım. Su döküp falakaya · d an bir kısmı daha önceleri
çıkarmaya,
devrimci
ka- I ar solun karşı karşıya buluny atırdılar. Sonra kaz y_ü~yüşü_
s iyasi hareketlerin belirli yerrarlılıkla geçmişe yönetmemiyaptırdılar. Böylece ıçımdekı
d ugu degişik türden açmazları
lerinde. görev yapmış olduD iyarbakır
korkusu
da
k larından devrimci güçler ze baglıdır. Devrimci mücade- d aha bir derinleştiriyor. Geç1e başarı ve başarısızlıkları ile m işin ögretici ve egitici dekırılmıştı. Aynı yaşam 15 gün
h akkında belirli bilgilere sadevam etti. Sonra bizi gözaltı- h ipti . Onlar bu bildiklerini . b ir bütünlük teşkil eder.
neyimleri temelinde devrimci
Başarısıılıkların,
hataların
na (Yaraların iyleşmesi için) , ~imdi devrimci güçleri larmak
alternatifin yaratılması dogkendi deneyimlerinden yararD eve Geçiti diye bilinen yere i çin hıllanıyorlardı. Bunlarr ultusunda sürdürülen mücaI anmak, bu konuda açık yüregötürdüler. 10 gün orada d an Yıldırım Merk it, Şahin
deleyi daha bir zorlaştınyor .
kli olmak kendisini devrime
kaldıktan sonra sorgu hakimAma agır ve sancılı da olsa süD önmez, Hasan Garip , Cemal
1igine çıkarılıp tutuklandık ve B oraç vb. isimler etken olmaya adayan örgü tl er, hatta tek tek reç, geçmişleriyle hesapiaşa­
kadrolar açısından zorunluD iyarbakır zindanına yolrak gelecegin mücadele perçalışıyorlardı. Yönetim, cezaed ur. Zirabunu kavrayan örgütl an dık. Faşist yönetimin işken- v ine gelenlerinlistesini öncespektiflerini yaraima mücadel er ve güçler zaferin teminatı
c e uygulamalarıyla, ve devrim- d en bunlara sunuyordu, bu n1esini omuzlayanlarda n yana
olabilirler. Lenin'in konumuza
c il erin direnişleriyle dünyanın
gelişiyor. Işçi sınıfı adına, dev1ar tanıdıklarını kendi koguşsayılı zindanlarından biri olan
rimci safiara taşınan küçük
!arına istek yapıyorlardı, böy- . ı şık tutan belirlemesi bu
b akımdan ilginçtir:
D iyarbakır zindanına girişte 1ec e insanları ihanete zorburjuva egilimler, zaaflar teş­
" Hoş geldin" dayagını yedik- 1uyorlardı. Ikna edemediklerihir edildikçe , devrimci alterna"Siyasal bir partinin , kendi t ifin yaratılması mücadelesi
ten sonra bitkin bir halde n i koguştan çıkartıp hücreye,
yaniışiarına karşı tutumu, park oguşlara dagıtıldık .
güçleniyor. Ideolojik, politik
.
d aha
sonra
koguşlara
Diyarbakır zindanında, b~r
t inin ciddiyetinin ve kendi zaaflar,yeni tip partinin örgütd agıtıyorlardı.
çocuklar, bir kadınlar, bır
DEVAM EDECEK . . s ınıfına ve çalışan halk yıgın­ l en me ilkelerininmücadelede "yaşlılar" , iki samimi it!rafcı~a~
larına yükümlülügünü pratikki önemi daha bir bilince
(teslimiyet ve ihanetcıler) , ıkı
te yerine getirmesinin en çıkıyor.
d e hücreler koguşu olmak üzeönemli.ve en kesin ölçütlerinre toplam 42 koguş ve yaklaşık
d en biridir. Açıkca yaniışı kaRO
JA
WELA
T'l
2000 insan bulunmaktaydı.
b u! etmek ve yaniışı dikkatle
Bu bilimsel gerçekler çerçefeBunun dışında özel işkence
d üzeitme yollarını
tartış­
sinde soruna yaklaşıldıgında ,
odaları , lagım sularının ak'1ıgı
m ak . -Işte bu ciddi bir partinin
Partimiz içinde yaşanan ayrış-.
OKU OKUT
ve direnen insanların içinde
işaretidir, bu, partinin yük'Ümma ve saf! aşmayı, TKSP'de
y üzdürüldügü özel yerler mev1ülüklerini yerine getirmesidir, egemenolan sagoportünistyacudtu.
b u sınıf ve sonra da yıgınları
k taşımı ve Roja Welat'ın yükDA6IT!
Bu zindanlarda yaşarnın ve
e gitmek ve ögretmektir." (Stas elttigi haklı mücadeleyi anlaburjuvazinin oynamak istedigi
1in, Parti Üzerine, D. y, s. 153 '- m ak mümkündür.
oyunlarındahanetanlaşılması
. den naklen)
DEVE M
EDECEK
i çin özellig i olan koguşlardan
b ahsetmek gerek.
SAMIMI ITIRAFCILAR KO-
GUŞU
ww
Toplam 120-140 kişini bu ~ ·
· 1undugu iki kaguştu . bura?ak~
i nsanlar genel olarak devrımcı
· hareketlerden baglarını kop arını ş, burjuva mahkemelerinde pişmanlık duyduklarını
itiraf etmiş , yüzlerce arka d aş ını ele vermiş ve faşizmin
kolluk ku vetleriyle birlikte
çalışenayı kabullenm iş insan1ardı. Cezaevinde erler, bunla ra karışmazdı. zaman zaman
üst rütbelilerden dayak yeseler
d e , genel olarak rahatları yerinde, yemekleri , havalandır ­
m aları ve görüşmeleri düzen I iydi. Burjuva mahkemeleri
DEVRIMCI SÜREÇ ...
B a ~ t a rafı sa yfa 7'de
i steyen tasfiyeci egilimlerle mücadele ise, .
e n geniş güçlerin birligi için sürdürülen
!< abaların bir geregidir.
Enver Hoca'cıdiyeanılan bazıörgütler
Jr-_
ta'nti-sovyetikbirşartlanmaiçindebulun- .
m alarınaragmenfaşizmleuzlaşmıyor, tersine ona karşı mücadele ediyorlar. ·
K üçürnsenmemesi gereken anti-f~~ist
b ir potansiyeli oluşturuyorlar. Ama ~ı~er .
taraftan da, yanlışlıgı tartışma gotur-' m eyen emperyalizm ve faşiz~. "teo_ri".~e­
riyle anti-faşist v~ anti-:-s?~u~~ecı guç- .
1erin mücadelelerıne belırlı ol çulerde de
0 lsa zarar veriyor, hedef karartıyorlar . Bu ·
güçlerle ideolojik mücadele kaçını!- .
m azdır. An cak bu gerçeklik, onların
anti-faşist mücadele saflarına çekilme le-
· ri dogrultusunda enerjik bir çabanın har-
~
nmasıru yadsımamalıdır. ~lbette ~i ~~
apılırken,
demokratik birlık zernınını
içirnle!ldiren .i~elerin saptınlmasına
zin verilmemelıdir.
Bizce bu ilkesel çerçeve, Kürdistan ve
Türkiye halklarının faşizme, ~ömAürgeci­
lige, emperyalizme ve tekeller~n egemenligine karşı ortak müc~del~l~rınde ~n.ge­
n iş güçlerin demokratik bırlık ~~mını ya
da platformu i~in b~z ~lın~b~~ı_r, alın­
m alıdır.Açıktırki bu, bırguç bı~lı~ve.~ep~
he programı degil, sadece bırlık surecı
ön ünde bulunan engellerin aşılm~ı ve e~
geniş demokratik birlikleri~ maddı_zemı­
n inin bilince çıkarılmasım ıçeren bır ~e.r­
s pektiftir. Ayrıcagerçekçiligi tartışıla~ı~ır.
-Bı ttı-
ROJA WELAT Rüpel 15
" KUZUPOSIDNA ...
Baştarafı
sayfa 12'de
nunla
Faşist 'lUrk devleti, şoven prohaklannın
insan
propagandasını p agandayı o denli ilerietmiş ki,·
o lmadıgı
y aygınlaştırmaktır. Bulgaris- s por musabakalanna dahi sıç­
tan'a yönelik emperyalist pro- · ratmıştır. Örnegin: Güreş Fepaganda ve suçlamalar yeni derasyonu Başkanı Halil Ata,
d egildir. Faşist MHP'li Ag- · güreşçiterin e: "Bulgarı yen, 1
ca'nın Papa'ya yaptıgı sui- milyonu al" diyor. Sporcuları
kastın arkasında Bulgaristan'ı dahi birbirine düşman ettirearamak için çok ugraştılar. cek bu ırkçı propaganda, buAma şimdiye kadar tek bir gün devlet politikası halini
kanıtöne süremediler. Bunun, almıştır. Başbakan Özal, "Bir
bilinçli bir iftira ve demagoji süre sonra 70 milyonuz, Buloldugu kanıtlanmıştır artık. . garlar yarını düşünsün" diyor.
Türk basını, aralarında bir S anki Bulgaristan hep böyle
m üftünün, ünlü güreşçi Dura- kalacakmış gibi konuşuyor
l iev'in de bulundugunu iddia Özal...
Türkiye'de devlet tarafından
e ttikleri 10 dan fazla insanın·
intihar ettigi, ya da öldürül- estirilen ırkçı-şoven,-kay­
dügü•yalanlan da -Bulgaris- nagını "Pantürkizm"de butan Telgraf Ajansının düzenle- · lan- ideoloji ve politikaya
digi basın toplantısında, öldü- karşı, tüm ilerici yurtsever, derüldügü iddia edilen kişilerin mokrat ve devrimci güçlerin
basın mensuplarının soru-· ortak olarak durması kaçınıl­
larınıcevaplamalarıyla-,boşa m azdır. Bu konuda en ufak bir
teredütgösterilmemelidir.
·.
. çıkarıldı.
ne
te
w
sayfa 16'da
e.
co
m
ki katliamlarınardı arkasıkesi­
liyor mu, acaba? Faşist 'llirk
sini düşürmektedir. Keınaliz-. d evieti Kürdistan'ın en büyük
m in ne denli ırkçı-şoven bir parçasını (12 milyon nufusuyburjuva ideolojisi oldu~nu
ı a) sömürgeleştirmiştir. 'llirögrenmek için, Selçıık'un, · kiye Kürdistanı'ndaki baskı ve
Mumcu'nun, Barlas'ın yazı-. j enosid uygulamalar yetmiyorlarını takip etmek yeterlidir.
m uşgibi,yıldabir-ikikezlran
Sayıları 400-500 bin civann- · ve Irak "sınır" ları da ihlal edida oldugu tahmin edilen, Bul- lerek Kürt peşmergelerine
garistan'da yaşayan Türklerin karşı operasyonlar düzenle"hakları" için bir kaşık suda· niyor. Peki bu "azınlık ve insan
fırtınalar koparan faşist 'llirk
hakları" savuncuları (!) körd evieti ve onların agahabaları m üdürler? Sir Howe, Kürdisemperyalistgüçler,songünler- · tan'dainsan hakveözgürlükled e sık sık azınlık ve insan ha- rin zerresinin bulunmadıgını
klarındarı dem vurmaktadır­
bilmiyor mu, acaba? Tabiki bilar. "Endişeli" olduklannı liyor! Ama Türkiye'nin sosyal
d üzenikapitalizmdirvedeNAbeyan etmektedir. Peki, bu
TO üyesidir. Bu, bile sesizkalkatil
-siz
m alan için yeterlidir.
"hümanist"
anlayın- baylar 22 milyon
Emperyalist güçlerin yeni takKürthalkının ne tür birsömürtikleri, sosyalist ülkeleri içten
a janlan vasıtasıyla kargaşalık­
geci baskı altında __ol~ukla~ını
bilmiyorlar mı? Kürdıstan dalar çıkarıp ugraştırmak ve bu-
Baştarafı
İSVEÇ HALKI, SİYASİ VE DEMOKRATiK ÖRGÜTLER, BASlN YAYlN KURULUŞLARINA
ww
w.
Türkiyenin tüm egitim kurum- •
19850cakayımnilkhaftasın­
d a Türkiye faşist c un tası ve larında egitim ve ögretim ·
kukla hükümeti, konsolosluk- ırkçı-şoven ve asimilasyon cu ·
bir anlayışla yürütülüyor.Kürt
ları vasıtasıyla Isveç hükiimetinden Tenstada Kürt çocu- ve diger azınlık milliyetlerin ·
klarımn devam ettigi dagheçocuklarına da okula başladı- ·
m i(çocuk yuvası) kapatmasını klarından itibaren "mecburi"
ve bu çocuklarınKürtçe konuş­ Türkçe okutuluyor. Bu çocuk !ara ilk ögrettikleri "Bir Türk
.m alanm önlenmesini istedi.
T.C. devletinin resmi görüşü­ . d ünyaya bedeldir", "Ne mutlu
n e göre Türkiye'de Türkten Türküm diyene" ırkçı şoven
başka ulus ve milliyet yok'iurve ·s loganlar oluyor.
Kürt ulusunun varlıgını inkar
Türkçeden başkadil konuşula­
m az. Faşist cuntanın ve k-ukla e den bu anlayış diger yanda da
h ükümetinin bu son girişimi bu uluslailgiliherşeyi imhaete skiden beri devam eden bu m eye çalışıyor. Dilini unutmakaynaklanmak- I arı içinokullardaTürkçeokutanlayıştan
. m ayı mecburi kıldırıyor, Kürt
tadır.
f ol kloruna ve halk oyunlarına
Isveçkamuoyu ve halkı bu gi- . u tanmazca sahip çıkıyor. Kürt .
r işi mi hayretle karşılayabilir- türkü ve şarkılarını da Türkle1er. Sadece Türkiye Kürdis- rin müzigidir diye dünya katan 'ında yaşayan 1O milyon- m u oyunu
da yanıltınaya
d an fazla bir halkın yaşadıgını çalışıyor.
b ilenler bu olay karşısında iyiTürkiye'yi halklar hapishanece şaşkınlıga ugrayabilirler. Ne
var ki bu olay ülkemizde yaşa­ s ineçeviren askeri cu n ta 12Eyn an acı gerçeklerin bir yansı­ l ül 1980'den buyana ise, Kürt
ulusunu imha politikasım damasıdır.
Tarihboyuncallirkhükümet- ha bir hızlandırara k devam
Isvec'te
Işte
1eri kürt ulusunun varlıgını in- etmeh.1:edir.
kar etmişlerdir. Bugün yaşa­ yaşayan Kürt çocuklarının
n an olay bu "inkar" politi- k endi anadilleriyle özgürce gelişme, okuma ve konuşma­
kasının devamıdır. Onlar Kürt
ulusunun ayrı birulus, Kürtdi- l arını engellemek isteyen bu
l inin ayrı bir dil oldugunu ka- talebin asıl temeli Türkiyede
bul etmemişlerdir, etmiyorlar. u ygulanan Kürt ulusuna yöne-
!en imha politikasının bir de- hazırlanmalıdır.
Isveç demokratik kuruluşları
va mıdır. Tentadaki Kürtçocuk
yuvasının kapatılma istemi bu cuntanın bu insanlık dışı isteırkçı, egitim politikasının bir m ine karşı sessiz kalamaz, kalm arnalıdır lar. Insanlık, özgür'p arçası dır.
Türkiyenin'de imzasının bu- 1ük ve demokrasi mücadelesi
1unduguUluslararası antlaşma b izierin ortak oldugumuz
ve sözleşmelericunta yoksaya- i deallerdir. Bütün demokratik
rak Kürt çocuklarının anadil- kuruluşlar, partiler, sendikal eriyle konuşma, egitiminiyap- · 1ar, dernekler, demokratik kuma ve kültürünü geliştirme öz- rumlar ve hükümet bu çagdışı
g ürlügünü gaspetmeyi Isveç'te isteme karşı kararlı tavırtakın­
d e devam etmek istiyor. Bu m alıdırlar.
Bizler, bu dayanışmayıısrarla
aynı zamanda Isveç'in içişlerin e de karışmadır. Elbetteki ve haklı olarak istiyoruz. Bu
kukla Türk hükümetinin bu dayanışmanızhembirinsanlık
kararına karşı çıkın ak, bizlerin g örevi,hem de halklanmızın
oldugu kadar demokratik ku- cuntaya karşı ver.digi mücaderuluş ve hükümetlerin de göre- 1eye güç kazandıracaktır.
vidir.
Aşagıda imzası bulunan Tür- TÖB-DER, UPPSALA 1ÜRK
kiye ve Kürdistanlı demokra- VE KÜRT HALKLARlYLA
KO MI1ESI,
t ik örgütler olarak bu insanlık· DA YANIŞMA
d ışı, ırkçı, şoven, asimilasyt>n- I STIB, KOÇ-KAK, KÜRT
cu istemi nefretle kınıyoruz. D EMOKRA TlK IŞÇI BIRLIKürt çocuklarının anadilleriy- G I, TÜRK HALKlYLA DAYAle egitim yapmaları için geç- NIŞMA DERNEGI-STOCKm işte oldugu gibi bundan son- H OLM, KKDK-ISVEÇ,KÜRDERNEGI-ra da mücadelemize devam D lSTAN
edecegiz. Bütünçocuklar ana- STOCKHOLM, IŞÇI GERÇEd illeriyle egitim yapmalıdır.. G I, KÜRDISTANDERNEGIÇocuklar insanca ve özgürce. GÖTEBORG, HK TARAFgelişmelidir. Çocuk yuvaların- · T ARLARI, TEKOŞIN TARAFKÜRDISTAN
da ve oh.'Ullarda Kürt çocukları. T ARLARI,
kendianadilleriyleözgürcege- D ERNEGI-NACKA, DIBP,
lişmeleri için daha fazla ortam ROJA WELAT
Rüpel 16
ROJA WELAT
"KUZU POs-fUNA BÜRÜNt:N KURTLAR"
DİŞLERİNİ GİZLEYEMİYORLAR
Faşist
kitaplarına konu etmişler .
Birde uşakligını yaptıkları b irkaçyüz m ilyon kilowatsaat,
· Böylesi ırkçı soven propagan- emperyalist basından aşagı b irkaçyüz kilometre yol için
litik bunalımlan derinleşiyor . . dalann yabancısı degiliz.
kalmayan, ortalıgı birbirine ı rkdaşlannın namusunu sata"Parlemento"sundan tutun,
Ne var ki, insanhak veöxgür- ka tan, savaş çıgırtkanlıgını ya- cagını düşünmek mümkün
faşist Evren 'in icazetiyle kuru1üklerini ayaklar altına alan, pan boyalı Türk basınının mü!.. (ı3 Şubat, Tercüman).
1an Partilerine kadar uzanan bagımsızlık ve toplumsal mü- manşetlerine bakalım:
Aynı sorundan muzdarib
bunalım, her yönüyle kendisicadeleleri her fırsatta ezmeye
"B ulgarlarölenlerin bileadını . C umhuriyet yazarı Ilhan
n i açıga vuruyor. Durdurul- çalışan, Asya, Afrika ve Latin d egiştiriyor", "Türk TIR'lanna Selçuk, ı9 Şubat tarihli Cumması mümkün olmayan enfla- · Amerika'da
Milyonlarca B ulgar ambargosu" 3 ı Ocak, huriyet'te şöyle diyor :
.
s yon, TL' sının sürekli deger insanıkatledenABD, Ingiliz ve · Milliyet). "Halefoglu,'endişe"-Hükümet hiç bir şey
kayıbına ugraması, toplumsal
diger emperyalist güçlerin, ku- 1iyiz"', "Arkadaşımız Savaş Ay yapmıyor.
yaşamı felce ugratan temel gı­
zu postuna bürünen kurtlar Bulgaristan'da üç kez gözaltı­
"Programına bakarsanız bu
da maddelerine ve akaryakıta misali "azınlık ve insan ha- na alındı" (28 Ocak,Milliyet) . h ükümet 'milliyetçi ve muhah ergün eklenen zamlar, rüşvet k ları'ndan söz etmeleri ve bu . " Bulgar baskısı Meclis' e geti - fazakar'dır. Ama Kıbns'ta,
ve hayali ihracat skandalları, alanda "girişimde" (!) bulun- rildi" (10 Şubat Hürriyet). Ege'de, Batı Tırakya ve Bulgaücretierin düşüklügü ve grev, m alanilkba~ıştailginçgörüle­ ·" Bulgaristan'da 500 Türkün r is tan sorunlannda ANAP hütoplu sözleşme gibi haklar için . b ilir; ama hiçte ilginç degildir.
öldürüldügü dogru mu?", k üm eti edilgin, ezik, çekingen
boyutlanan mücadele, Kürt
Çagımızın gelişimi dünya so"Bulgaristan Türklere karşı tu- ve yılgındır .
halkının ulusal demokratik
syalist sistemi lehine, empe- tumunason vermeli" (lOŞubat
"'Milliyetçi muhafazakar yöm ücadelesinin bir türlü ezile- ryalizmin aleyhine degişmek­
Milliyet). " Sofya'ya nota" (24 n etimin yandaşları, komünizm em esi ve giderek yeni koşul­ tedir. 60'lı yıllardan bu yana
&ubat, Milliyet). "Özal: 'Bul- m e karşı 'hamisi' nutuklar
Jara göre yeni boyut kazan- d ünya sosyalist sisteminin her
garlaryarını düşünsün, birsüre
atmakta pek yamandırlar da iş
m ası, işsizlik ve buna benzeiç · yönüyle (nicel-nitel) güç kas onra 70 milyonuz"', Halil gerçek
milliyetçilig e
sorunlar... Bir de cuntanın dış zanması, emperyalist sistemi Ata (Güreş Federasyonu Baş­ d ayandıgında iki elleri böögürpolitikada
karşılaştıgı
ve · strateji degiştirmeye yöneltkanı-RW) : 'Bulgarı yen ı milerindekalır . (... )
köşeye
sıkıştıgı
sorunlar · m iştir. Bir zamanların "güneşi
lyonu al" (23 Şubat Milliyet).
"Bulgaristan'daki Türklere
vardır: Kıbrıs sorunu, Fge'de
batmayan" sömürge imparato- "Bulgar vahşetinin Ocak ayı yönelik
baskılan gü~ deme gekıta sahanlıgı,Avrupa Konseyi
ru Ingiltere'nin bugünküDışiş ­ bilançosu: 2500Türk katiedii- tirenlere Başbakan
Ozal diyor
ve Avrupa Parlementosu ile I eri Bakanı Howe, bugün "in- d i" , "Ünlü güreşçi Durali ev
ki :
tartışma konusu olan "demosan ve azınlıklar" haklarının
öldürüldü" (13 Şubat Tercü"Fevri olmayalım, akılcı
krasiye geçiş takvim i" vs.
savuncusu(!) pozisyonunda
man).
olalım..."
Türkiye ve Kürdistan emekçi- · görünüp Bulgaristan'ı ve TürBunlar sadece bir kaç uç
"Çünkü Bulgaristan'dan
1erinin çektigi bu çile li yaşam , kiye'yi ziyaret etmektedir ve
örnek Bunlann dışında bir de e JektirikalmakveTIR
trafigini
son aylarda korkunç bir şove­ "endişeli" oldugunu belirtiyor. k öşe yazarların ilginç makalei
şletrnek zorundayız.
nizm dalgasıyla kitlelerin diABD Dışişleri Bakanlıgı söz- I eri de var. Soldan (!) dönme ·
"Milliyetçiligimize de maşal­
katleri başka yöne çekticilrnek · cüsü, "Bulgaristan'daki TürU gur
Mumcu'ların
ılhan
lah...
MuhafazaUrlıgımıza
isteniyor. Hem de Hitler faşiz­ klere karşı girişilen baskı ve
S elçuk' ların , Mehmet Barias- da." (ı9 Şubat, Cumhurriyet)
..
m inin ırkçı şovenist propagan- s in dirme
eylemlerinin
Nazlı Dı cak, sagcı, ırkçı-şo ­
d alannı aratırcasına ...
e ndişeyle izlendigini• belirların Nazlı Ilıcak'larla birleşti­
ven "Pantürkist" düşünce saSon aylarda Türk basınının tiyor.
kleri konu .: ırkçılık ve şove - . h ibi bir insandır. "Kıtalara
ortak manşet konusu "BulgaIngiliz "The Times" gazetesi
nizmdir ..
h ükmetmiş" , girdikleri yeri taristan Türklerinin dunlmu"- ı 9 ı3'de yayınladıgı "MakedoÖzal'ın "oyuna gelmeyelim "
ı an ederek, katliamlar düzend ur. Yalnız şoven boyalı Türk . nya'da Türk katliamı" başlıklı sözüne içerlenen Nazlı Ilıcak · leyen,
bilimi, kültürü, sanatı
basınının üzerinde durdugu
m akatesini 72 yıl sonra tekrar şöyle diyor : "Efendim, Bulga- yıkıp
yakan barbarlıgıyla nam
b ir konu olmuş olsaydı yine de (kendi utanç verici tarihlerine ristan'la ticari ilişkilerimiz zesalan Osmanlı Imparatorneysederdi insan... ÇünküTC'- dönüp bir göz atmadan)
delenecekmiş ,
zedelensin ... lugu'nun mirasçısı Türkiye ve
nin kuruluşundan beri "Pan- "azınlık ve insan haklan sa- Türkiye Cumhuriyeti, kar ve
onun "has milliyetçi" eviadı
türkizm" ve "Büyük Türkis- vuncusu pozisyonuna bürüne- zarar hesabı üzerine oturtutN azlı Hanım ın böyle düşünüp
tan" emelleri için, ırkçı soven rek yayınlıyor. Ve "Topra- m u ş biranonimşirketdegil, kı- · yazınası
çok görülmemeli ..
d üşüncelerle beyinler yıkan­ k larında yaşayan Türklerin ha- talara hükmetmiş, hükmeder·
Ne
var
ki,
herfırsatta "solcu"
mak istenmiştir. Tarihi gerçe- k larını da hiçe sayıyor lar'' diye ken ezmemiş , halkların dinleoldugunu
tekrarlayan,
bu kokleri alt-üst ederek öznel · manşet atıyor.
rine dillerine ve kültürlerine
niyetlerine göre bir tarih yaBBC Radyosu, Bulgartarla saygı göstermiş, koca Osmanlı n u da mangalda kül bırak­
m ayan ... sol"
bozuntusu
ratmışlar. "Bulgarıstan TürTürkler arasında çıkan çatış ­ Imparatorlugunun
mikleri"nin dışında, Batı Trakya, m alardayüzlerceTürkünöldü- rasçısıdır. " Nazlı hanım, ma- ırkçı-şoven Ilhan Selçuk'un
S oviyetler Birligi, Iran, Irak rüldügünü iddia ediyor.
kalesini M. AkiPin şiirteryile "dmokratik sol" pisikozuna
hatta Çin'de yaşadıklannı idAmerikan AP Ajansı, "Sofya'- s üstedikten soma şöyle devam b ürünüp böylesi ırkçı, savaş
dia edenler: "Türklerin vatan- daki Batılı bir diplomata" ediyor: "'Bu yolkihakyoludur, · kışkırtıcısı pozisiyonuna girIarına duydukları özlem"le
dayanarak, agır çatışmaların d önmebilmeyizyürürüz' diyen · m esi, yüzündeki sahte maske-.
yaşadıklarını yazmış lar, tarih
sürdügünü beyan ediyor.
fedakar ve cesur bir milletin ~
D evamı sayfa l S'te
karşı
ww
..
w.
ne
te
w
e.
co
m
diktatörlügün
karşıyakaldıgıekonomik-po-
RO"A
WELAT
Navnişan : Postfach 360ı03
85 Nürnberg36 BRD
Şerten abone: Bo 6 mehan 1O,
Sali 20 DM
Yazııma
adresi :
Postfach
360ı03,85
Nürnberg 36 BRD
Abone şartları : 6 aylık 10,
Dm
Yıllık20

Benzer belgeler

Yeniden

Yeniden H eva! en heja! Rojname we ye dı hejmar ı 7- ı8 da ni visare k bı nave " Fidekariya Şoreşgeri Peşhoye Serketın e." derketıbO.. Ez we nı visara hane xwendım O. fıkı­ rim bı rasti ji dı we nı visare ...

Detaylı

Em dengi partiyi denge gel Partimizin sesini kitlelerin sesi haline

Em dengi partiyi denge gel Partimizin sesini kitlelerin sesi haline Türkiye 'de ve Kürdistan 'da faşist ve sö- nallardan bize ulaştırmalıdırlar. Bir yanmürgeci zorbalık devam ediyor. Zindanlar dan polise kadro kaptırmamak için gizlidolu, işkence çarkı amansızca çal...

Detaylı

Sömürgeci

Sömürgeci ten geçirmek zorundayız Bu m esafe katetti. Bunun kolay h em tarihsel bir görev, hem de o lmadıgı açıktır. Çünkü işçi gelecegin başansı için gereklisınıfının ve yoksul köylülügün güvenini kazanmak,...

Detaylı

roja wela·t ket sala dudoyan

roja wela·t ket sala dudoyan d en gizlenm esi, "sesizlik" per- deleyi geliştirmek gibi acil gö·sonlarında 800 Tl.nı aşacak, , d esi altında gelişen ye yaygın­ . revlerle karşı karşıyadırlar. Türkiye'nin dış borç yükü I aşan yı...

Detaylı