YDG Sayı: 134 (2008) - Yeni Demokrat Gençlik
Transkript
YDG Sayı: 134 (2008) - Yeni Demokrat Gençlik
*192101* Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 134 *Haziran 2008 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506 ARINDA L O R Ü B K I L I MC UMUT YAYI ‹brahim Kaypakkaya’n›n daha genifl kitlelere ulaflt›r›lmas› için Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan bafllat›lan kampanya çerçevesinde bir araya getirilen Kaypakkaya’y› ve mücadelesini anlatan “Tohum”, “Seçme Yaz›lar”, “Saklanmaya Çal›fl›lan bir Meflale” ve “Ser Verip S›r Vermeyen Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya Hayat› ve Mücadelesi” isimli kitaplar Umut Yay›mc›l›k Bürolar›nda 4 kitab›n kampanya fiyat›: 35 YTL 3 SUNU Merhabalar, Bu say›m›zda farkl› flehirlerden YDG’li arkadafllar›m›z›n alanlar›nda gerçeklefltirdikleri pratikleri yans›tan çok say›da habere ve yoruma yer veriyoruz. Bu haberlerde bir süredir ivme kazanan hareketlili¤imizin ve sistemin artan sald›r›lar›n›n örneklerini görmek ve deneyim paylaflmak mümkündür. Üniversitelerde yasaklanan, engellenen ancak ›srarla örgütlenen flenliklerle, faflist sald›r›larla, eylemlerle 1 May›s’›n hareketlili¤i ay boyunca hissedildi. Bununla beraber ‹brahim yoldafl flahs›nda May›s flehitlerinin anmalar›n›n da önemli bir gündem maddesi haline geldi¤ini, az›msanmayacak bir kitlenin anmalarda bulufltu¤unu söyleyebiliriz. Yaz dönemiyle birlikte okullar kapansa da s›n›f mücadelesi tatil vermemektedir. Özellikle iflçi s›n›f›n›n hareketlili¤inin yaz boyunca sürece¤ini öngörmek mümkündür. Tuzla tersanelerinde iflçilerin mücadelesi baflta olmak üzere, Sakarya’da lastik iflçilerinin, Yörsan iflçilerinin, Desa iflçilerinin grevleri devam etmektedir. Yine özellikle kurakl›¤›n da etkisiyle köylülü¤ün durumunun daha da kötüleflti¤i ve tepkinin yükseldi¤i bilinmektedir. Köylü eylemleri de birçok alanda gerçekleflmektedir, daha da gerçekleflecektir. Yaz döneminde birçok ilde yoksul mahallelere yönelik y›k›m sald›r›lar› da yeniden ‹ Ç ‹ N D E K ‹ L - E R gündemleflecektir. Bu anlam›yla yaz döneminde iflçiemekçi mücadelelerinin içinde yer almak, emekçilerden ö¤renmek mücadelemizin geliflimi aç›s›ndan oldukça önemlidir. Bu say›m›zda elimize ulaflmad›¤›ndan kaynakl› Denge Ciwane köflesine yer veremiyoruz. Yine yer s›k›nt›s›ndan kaynakl› Bellek köflemizi de yay›mlayam›yoruz. May›s say›m›zda genifl yer verdi¤imiz ve dosya fleklinde yay›mlad›¤›m›z ’68 süreci ile ilgili yaz›lara bu say›m›zda da yeni yaz›larla yer vermeye devam ediyoruz. 68 hareketinin en önemli sembollerinden Che’yi ve Meksika’daki ö¤rencilere yönelik katliamla, ’68 sürecinin etkisiyle özellikle müzikte yaflanan geliflmelere de¤inen yaz›lar›n ilgi çekece¤ini düflünüyoruz. ’68 süreci ile ilgili tarihsel anlat›mlara önümüzdeki say›larda da devam edece¤iz. Bu say›m›zda ayr›ca satranç üzerine yeni bir yaz› dizisine de bafll›yoruz. Satranç köflemizin de ilgi çekece¤ini umuyoruz. Nisan say›s›nda sayfalar›m›zda yer verdi¤imiz DGH elefltirisine DGH’l› arkadafllar›m›z internet sitelerinden cevap verdiler. Bu say›m›zda bu cevap üzerinden yeni bir yaz›yla polemi¤e katk›da bulunmay› amaçl›yoruz. Bu tart›flmalar›n devrimci saflarda dayan›flman›n geliflmesine hizmet etmesi aç›s›ndan önemli oldu¤unu düflünüyoruz ve do¤ru ele al›nd›¤› takdirde verimli sonuçlar do¤uraca¤›na inan›yoruz. Önümüzdeki say›da görüflmek umuduyla tüm okurlar›m›za devrimci faaliyetlerinde baflar›lar diliyoruz. ✌ - Kolektifin Sesi..............…………………………......30-32 ‹syan› her tarafa yay!………….............………...........4-5 - Gençli¤e Notlar............................…………………33-34 - ‹brahim Kaypakkaya anmalar›.…….............………..6-8 - BM Gençlik Raporu üzerine...….............…………35-37 - Üniversiteler Sosyal Forumu..............………………9-13 - DGH’›n elefltirisine cevap..……..............…………40-47 - Özgür Okul..............………………………….................14 - Satranç....…………………….............….................48-49 - Forum..........................................…………………16-17 - Komünist Ustalardan ö¤renelim..................……54-55 - Ufuk................................……………………….......18-19 - Che.…………………………………….............……….......56 - Haluk Zorusevmez...............……………………......26-27 - Meksika’da 68…………………….............……………...57 - Genç Kad›n................................……………………28-29 - 68 ve Müzik ………………………..............…………58-59 UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ BÜROLAR Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL ➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön Matbaac›l›k Davutpafla Cd. 75/2, B 366 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAH., TURGUT TEMELL‹ CAD., BARIfi ‹fi HANI. NO: 3 NO: 94 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 e-mail: [email protected] ISSN. 1302-7506 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0 446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri: [email protected] [email protected] ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N CEP:0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959 BANKA HESAP NUMARALARI Selma fiahin Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 48209849-5001 TL Hesab›: 48209849-5002 Yeni Demokrat Gençlik 4 Gelece¤imizi ellerimize almak için örgütlenelim! Gerek dünya genelinde gerekse de ülkemizde ifller egemenlerin istedi¤i gibi gitmemektedir. Petrol fiyatlar›ndaki art›fl, g›da krizi, yoksul ülkelerde bariz flekilde ortaya ç›kan açl›k ve geliflen kitle hareketlili¤i ve patlayan isyanlar, ilan edilen iflaslar, aç›klanan zararlar emperyalizmin yönetememe krizini göstermekle birlikte insanl›k ve do¤a üzerinde gerçeklefltirdi¤i y›k›m sebebiyle tüm dünyay› mahva sürükledi¤ini bizlere daha net verilerle göstermektedir. Emperyalizme göbekten ba¤l› olan ülkemizdeki hakim sistemin emperyalist merkezlerden gelen s›cak para ak›fl› üzerine yerlefltirdikleri ekonominin kaygan zemininin en ufak bir olumsuz harekette en yüksek refleksi vermesi de egemenlerin fliddetinin artmas›na temel oluflturmaktad›r. Sistemin krizinin derinleflmesine paralel flekilde bask›c› yönünün de artt›¤›na ve sald›r›lar›n daha pervas›z flekilde gerçeklefltirildi¤ine tan›k olmaktay›z. 1 May›s’ta Taksim Meydan›n› 20 bin polis, 2 bin jandarma ve binlerce gaz bombas›yla, panzerlerle “koruyan”, devrimcilere, emekçilere azg›n bir flekilde sald›ran devletin bask›c›l›¤›n› yaln›zca eylemlerdeki tavr›yla ölçmek mümkün de¤ildir. Son dönemlerde gazetelerde eksik olmayan haberler aras›na giren ve kan›ksamam›z›n istendi¤i konu devletin kolluk kuvvetlerinin halka yönelik uygulad›¤› fliddetteki art›fl ve sergiledi¤i pervas›z tutumdur. AB üyeli¤i ad› alt›nda demokratikleflme yalanlar›yla bir süre gözlerin önünden çekilen ve gündemden düflürülmeye çal›fl›lan polisin iflkenceci yönü art›k hiçbir gizlemeye gerek duyulmadan aç›kça sergilenmektedir. Kürt oldu¤u, Kürtçe konufltu¤u için karakola çekilip sorgusuz sualsiz iflkenceye al›nan gençlerin yan› s›ra doktor, avukat, ö¤retmen gibi mesleklerini yerine getirmeye çal›flanlara ya da yoldan geçen vatandafla herhangi bir nedene gerek görmeden sergilenen polisin tehditkar yaklafl›mlar› ve uygulanan fliddet, toplum genelinde yarat›lmak istenen korku ortam›n›n bir sonucu olarak ortaya ç›kmaktad›r. Sistemin halk düflman› yüzünün daha bariz görüldü¤ü bu dönemde “güvenlik” önlemi ad› alt›nda baflvurulan fliddetin amac› halk›n sinmesini, korkmas›n› sa¤lamak, gün geçtikçe artan huzursuzlu¤un yarataca¤› sonuçlar›n büyümesini engellemektir. Gerek dünya genelinde gerekse de ülkemizde ifller egemenlerin istedi¤i gibi gitmemektedir. Petrol fiyatlar›ndaki art›fl, g›da krizi, yoksul ülkelerde bariz flekilde ortaya ç›kan açl›k ve geliflen kitle hareketlili¤i ve patlayan isyanlar, ilan edilen iflaslar, aç›klanan zararlar emperyalizmin yönetememe krizini göstermekle birlikte insanl›k ve do¤a üzerinde gerçeklefltirdi¤i y›k›m sebebiyle tüm dünyay› mahva sürükledi¤ini bizlere daha net verilerle göstermektedir. Emperyalizme göbekten ba¤l› olan ülkemizdeki hakim sistemin emperyalist merkezlerden gelen s›cak para ak›fl› üzerine yerlefltirdikleri ekonominin kaygan zemininin en ufak bir olumsuz harekette en yüksek refleksi vermesi de egemenlerin fliddetinin artmas›na temel oluflturmaktad›r. Özellikle do¤algaz, petrol, g›da ve ulafl›ma ard› ard›na gelen zamlar, artan iflsizlik, yoksulluk ve kurakl›k yükselen hoflnutsuzlu¤u ve gelece¤e yönelik artan kayg›lar› tüm halka göstermektedir. Bunun sonucunda köylülerin Ege’de ve T. Kürdistan›’nda gerçeklefltirdi¤i eylemlerin artarak ve kitleselleflerek devam edece¤ini öngörmek mümkündür. Yeni Demokrat Gençlik Yine iflçi s›n›f›n›n hareketlili¤i de sistemin müdahaleleriyle ve sendikalar›n iflbirlikçi tutumlar›yla engellenebilecek durumda de¤ildir. 1 May›s’›n ard›ndan derin bir sessizli¤e gömülen ve ‹stihdam Paketine hiçbir tepki göstermeyen sendika konfederasyonlar›n›n SSGSS ve 1 May›s üzerinden geliflen hareketlili¤i engelleme çabas› sonuçsuz kalacakt›r. Haziran ay›n›n bafl›nda Sakarya’da greve ç›kan 4 bin lastik iflçisi bu dönemdeki en kitlesel iflçi eylemini gerçeklefltirmektedir. Yine Düzce’de Deri-‹fl önderli¤inde greve ç›kan DESA iflçilerinin jandarmalar›n sald›r›lar›na ra¤men mücadelelerini sürdürmeleri oldukça önemlidir. Bununla birlikte 1 May›s’›n ard›ndan s›n›f mücadelesinin oda¤› haline gelen Tuzla Tersanelerindeki mücadele de oldukça de¤erlidir. Sistemin iflçi düflman› yüzü, sermayenin sadece kâr› ön plana ç›karan yaklafl›m› sonucu çok basit ifl önlemlerinin bile al›nmad›¤› tersanelerde tafleron sisteminin sonucu daha da derinleflen sömürü, iflçilerin yaflamlar›n› kaybetmeleriyle, ifl kazalar›nda sakatlanmalar›yla sonuçlanmaktad›r. Patronlar›n ve hükümetin kazalar›n, ölümlerin sürece¤ini aç›kça ilan ederek meydan okumalar›, önlem almaktan kaç›nmalar›, iflçileritafleronlar› sendikaya karfl› k›flk›rtmaya çal›flmalar› yetmezmifl gibi kolluk kuvvetleri de iflçilerin hak mücadelesine vahflice sald›rmakta ve en ufak direnifle, tepkiye tahammül edememektedir. Dizginsiz sömürünün, bask›n›n ve iflçi düflmanl›¤›n›n örneklerinin aç›kça sergilendi¤i tersanelerdeki mücadeleyi her alanda sahiplenmek, desteklemek ve gündemi iflçilerin lehine çevirebilmek için her alan›m›zda çaba harcamak oldukça önemlidir. Ülkenin her taraf›ndan gelen iflkence haberleri, evlere yönelik gece bask›nlar› devrimci demokratik harekete yönelik artan ilgi ve talebi daha bafl›nda engelleme amac›yla gerçekleflmektedir. Devletin en büyük korkusu devrimci mücadelenin geliflmesi, düzene tehdit oluflturan s›n›fsal ve ulusal talepli mücadelelerin efl güdümlü ve dayan›flma içinde büyümesidir. Bunu en son 18 May›s’ta ‹brahim yoldafl›n anmalar›na devletin yaklafl›m›ndan görmek de mümkündür. Özellikle Çorum’a mezar bafl›na anmaya giden kitleye yap›lan muamele sistemin ‹brahim yoldafla yaklafl›m›n› bariz flekilde göstermektedir. Anmaya kat›lanlar›n çoraplar›na kadar aranmas› ve jandarman›n sergiledi¤i sald›rgan tav›r, daha öncesinde 1 May›s’ta ‹brahim yoldafl›n resminin oldu¤u Partizan flamalar›na polisin gösterdi¤i tahammülsüzlük Kaypakkaya’n›n fark›n›, de¤erini, düflüncelerinin ve düflüncelerine hayat veren yoldafllar›n›n sistem aç›s›ndan kabul edilemez oluflunun en bariz örneklerini bizlere göstermektedir. 5 Son süreçte egemenlerin kendi içlerinde keskinleflen ç›kar çat›flmalar›n›n sonucunda medyaya yans›yan haberlerden de anlafl›laca¤› üzere devlet önleyemedi¤i krizden sa¤ salim ç›kabilmek için önlemlerini almaya çoktan bafllam›flt›r. M‹T yetmezmifl gibi Emniyet’in ve Jandarman›n da tüm halk›n telefonlar›n› dinlemeye ve kaydetmeye bafllamas›, internetten takibin yo¤unlaflmas› ve tüm bunlar›n “teröre karfl› devletin bekas›” için yap›ld›¤›n›n aç›klanmas› bizler aç›s›ndan flafl›rt›c› de¤ildir. Medya üzerinden gerilla mücadelesine ve devrimcilere yönelik uygulanan yo¤un psikolojik sald›r›, yükseltilen flovenist propaganda, özellikle devrimci ö¤rencilere ve Kürtlere yönelik teflvik edilen faflist sald›r›lar devletin temel gündemini bizlere göstermektedir. Ancak faflist sald›r›lara sessiz kal›nmamas›, birçok flehirde kitlesel ve militan cevaplar›n verilmesi, operasyonlara karfl›n gerillan›n baflar›l› taktik sald›r›lar›n›n engellenememesi devletin iflinin hiç de kolay olmad›¤›n›, keskinleflen s›n›f mücadelesinin bu türden önlemlerle bo¤ulamayaca¤›n› bir kez daha ilan etmektedir. Egemen s›n›flar›n engelleyemedi¤i siyasi ve ekonomik krizin derinleflmesi gerçe¤i kendi içindeki farkl› ç›kar gruplar› aras›ndaki çat›flmalar›n da keskinleflmesine sebep olmaktad›r. AKP’ye aç›lan kapatma davas›n›n ard›ndan CHP’nin ve üst düzey bürokrasinin artan telefon dinleme-takip edilme flikayetleri, gazetelere s›zd›r›lan özel görüflmeler ve deflifre edilen planlar faflist devlet gelene¤inde yer edinen “her yol mübaht›r” anlay›fl›n›n örneklerini ortaya ç›karmaktad›r. Kendi içlerinde bu kadar pervas›zca çat›flanlar›, birbirlerinin planlar›n› bozmak için kendi yasalar›n› dahi hesaba katmayanlar›n ortak düflmanlar› olan emekçilere, Kürtlere karfl› nas›l pervas›zlaflabileceklerinin örne¤ine tarihimizde s›kça rastlamaktay›z. Bu devran›n böyle devam edemeyece¤i aç›kt›r. Gerek emperyalizm gerekse de ülkemizdeki faflist sistemin yaflam›m›z› ve bir bütün olarak dünyay› yaflanmaz hale getirmek için ellerinden geleni yapmaktad›r. Buna dur demenin yolu devrimci mücadeleyi yükseltmek, ezenlerin/sömürenlerin/bask›c›lar›n iktidar›n› alafla¤› etmektir. Bunun için de örgütlenmek ve halk› özellikle de halk gençli¤ini çeflitli örgütlenmeler içinde birlefltirmek zorunluluktur. Bunun için koflullar her geçen gün daha da uygun hale gelmektedir. Yeter ki örgütlü duruflumuzda, devrimci ilkelerimizde ve de¤erlerimizde net dural›m, halka büyük bir sevgi ve güvenle gidelim. Gelece¤imizi karartanlara karfl› gelece¤in ellerimizde oldu¤unu gösterelim. ✌ Yeni Demokrat Gençlik 6 ‹brahim yoldafl yafl›yor... Diyarbak›r’da 68 Hareketinin 40. y›l› dolay›s›yla May›s flehitlerini de konu alan çeflitli etkinlikler gerçeklefltirildi. Bizler de YDG olarak tart›flma ortam›n›n da yarat›ld›¤› e¤lenceli bir piknik gerçeklefltirdik. Piknikten önce May›s flehitlerini ve 68 Hareketini ele alan bildiri haz›rlay›p üniversitede yayg›n da¤›t›m›n› yapt›k. Bütünlük sa¤lanmas› amac›yla da tart›flmalar›m›z› piknik yaparak sürdürdük. Piknikte yeni yüzlerin olmas› pikni¤e ayr› bir olumluluk katm›flt›r. Pikni¤i türkülerle sonland›rd›k. Amed YDG bir kat›l›m gerçekleflti. Sabah›n erken saatlerinden itibaren okulun etraf›nda ciddi bir polis ablukas› oldu¤u halde etkinlik ‹brahim yoldafl ve Dörtler nezdinde tüm devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulunulmas›yla bafllad›. Ard›ndan Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n Türkiye devrimci hareketindeki önemi ve mücadele yaflam›, Mahmut Zengin, Eflref Any›k, Ferhat Kurtay, Necmi Öner’in Diyarbak›r Zindanlar›’ndaki direniflleri anlat›ld›. Sinevizyon gösterimi ile devam eden etkinlik fliir ve müzik dinletisiyle son buldu. Ankara Üniversitesi YDG Adana Malatya Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› katlediliflinin 35. y›l›nda örgütledi¤imiz bir etkinlikle and›k. 1 Haziran Pazar günü saat 14’de bafllayan etkinli¤imize ÇHKM, Al›nteri, DHP ve Kurtulufl destek verdi. Etkinli¤imiz komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n flahs›nda tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan ‹brahim Kaypakkaya’n›n hayat›n› ve mücadelesini konu alan bir yaz›yla devam edildi. Yaz›n›n okunmas›ndan sonra yine YDG’li bir arkadafl›m›z bir fliir okudu. Ard›ndan Adana YDG Kültür Sanat Komisyonunun haz›rlad›¤› sinevizyon gösterisi yap›ld›. Sinevizyon gösteriminin ard›ndan etkinli¤e k›sa bir ara verildi. 2. k›s›mda etkinli¤imiz bir arkadafl›m›z›n haz›rlad›¤› Umut adl› hücreleri konu alan tek kiflilik tiyatro gösterisi ile bafllad›. Adana YDG bünyesinde oluflturulan müzik grubunun haz›rlad›¤› marfllar›n okunmas›n›n ard›ndan etkinli¤imiz sona erdi. Adana YDG 18 May›s’ta Diyarbak›r zindanlar›nda katledilen komünist önder ‹brahim Kaypakkaya, Malatya’da Malatya YDG’nin düzenledi¤i bir piknikle an›ld›. Sabah saat 8’de piknik alan›na do¤ru yola ç›kan otobüsümüzü kimlik kontrolü bahanesiyle durduran güvenlik güçleri yaklafl›k yar›m saat boyunca bizleri Elaz›¤ yolu üzerinde bekletti. Kontrol bittikten sonra piknik alan›na geldik. Burada komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ve tüm devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulunduk. Kahvalt› bittikten sonra 71 devrimci ç›k›fl›n› ve komünist önderi anlatan bir konuflma yap›ld›. Yap›lan konuflmada 68 kufla¤›n› ortaya ç›karan tarihsel ve sosyal koflullar›n ne oldu¤u anlat›ld›. Çin’de Baflkan Mao’nun önderlik etti¤i BPKD’ye vurgu yap›ld›. Konuflmada ayr›ca komünist önderin fikirlerini bizzat kendi prati¤inden ç›kard›¤›, onun araflt›rma, inceleme yöntemini, onun halk sevgisi, halk›n hak alma eylemliliklerine tereddütsüz kat›ld›¤› anlat›ld›. Ayr›ca onu anman›n yaflam›n her alan›nda devrimci bir durufl oldu¤u, onu anman›n emperyalizmin her türlü sald›r›s›na karfl›, halk›n yan›nda, halk› örgütleyerek bu sald›r›lara cevap olmak demek oldu¤u vurguland›. Konuflmadan sonra fliir ve müzik dinletisi yap›ld›. Ö¤len yeme¤inden sonra YÖK baflkan›n›n yapt›¤› aç›klamalar›n› konu edinen bir skeç oynand›. Daha sonra da- Amed Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsünde 21 May›s Çarflamba günü ‹brahim Kaypakkaya ve Dörtler anmas› gerçeklefltirildi. YDG, SGD, DGH, Tüm ‹GD’li Ö¤renciler, Yurtsever Demokrat Gençlik taraf›ndan örgütlenen anmadan önce yayg›n bir flekilde afifllerle etkinli¤e ça¤r›da bulunuldu. Okulda ö¤renci yo¤unlu¤u çok düflük olmas›na ra¤men anmaya kitlesel Yeni Demokrat Gençlik vul zurna eflli¤inde halaylar çekilerek piknik sonland›r›ld›. Malatya YDG Sivas 18 May›s Pazar günü saat 14’de E¤itim-Sen Sivas fiubesi’nde ‹brahim Kaypakkaya anmas› yap›ld›. YDG ve DGH olarak ortak örgütlenen etkinli¤e yaklafl›k 40 kifli kat›ld›. Etkinli¤e ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda tüm parti ve devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflu ile baflland›. ‹brahim Kaypakkaya biyografisi ve felsefesi hakk›nda yap›lan k›sa konuflmalar›n ard›ndan, etkinli¤e kat›lan kiflilerle ‹brahim Kaypakkaya hakk›nda sohbet edildi. ‘68 devrimci ruhu, ‘71 devrimci ç›k›fl›, ‹brahim Kaypakkaya’y› di¤er devrimci önderlerden ay›ran yanlar konufluldu. ‹brahim Kaypakkaya’da somutlanan Kemalizm tan›m›, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›,.. tart›fl›larak neden “Saklanmaya çal›fl›lan bir meflale” oldu¤u vurguland›. Konuflmalar›n ard›ndan “Umudun Atefl Toplar›na 2” adl› sinevizyongösterilerek etkinli¤e son verildi. Etkinlik sonunda ‹brahim Kaypakkaya biyografisi da¤›t›ld›. Sivas YDG Trabzon 18 May›s günü SDP Trabzon fiubesinde saat 14’de gerçeklefltirdi¤imiz anma ‹brahim flahs›nda sayg› durufluyla bafllad›. Bir arkadafl›m›z›n ‹brahim’in hayat›n› anlatmas›ndan sonra ‹brahim’in politik duruflu, Kürt sorunu, Kemalizm ve verdi¤i mücadele hakk›nda bilgi verildi. Ard›ndan bugünün sorunlar›, gençli¤in sorunlar› ve ‹brahim’i anlaman›n ne demek oldu¤u üzerine düflüncelerimizi anlatt›k. Mersin 24 May›s tarihinde Partizan, DHP, ESP ve Kald›raç taraf›ndan yap›lan panelle ‹brahim Kaypakkaya an›ld›. Panelist olarak kat›lan bir arkadafl›m›z ‹brahim’in ve di¤er devrimci önderlerden ayr›lma noktalar›n›n alt›n› çizdi. Etkinlik süresince fliir ve müzik dinletileri de yap›ld›. Sayg› durufluyla bafllayan etkinlik sloganlarla bitirildi. ‹stanbul * 18 May›s Pazar günü Gazi Mahallesi Eski Karakol Dura¤›’nda bafllayan ve Partizan taraf›ndan örgütlenen eyleme ESP, DTP, BDSP ve DHP de destek sundu. “Çelik ald›¤› suyu unutmad›, unutmayacak”, “fiehitlerimiz toprakta tohum hasad›m›z devrim olacakt›r” vd. pankartlar aç›larak, alk›fl ve z›lg›tlarla yürüyüfle geçildi. 7 ‹smet Pafla Caddesi’ne kadar yürüyen kitle, burada bas›n aç›klamas› yapt›. * Sar›gazi’de 18 May›s günü Partizan taraf›ndan organize edilen ve DTP’nin yan›s›ra, çok say›da kurumun da kat›larak destek verdi¤i anmada, saat 19’da Demokrasi Caddesi’nde toplanan kitle, üzerlerinde “Onu anmak savaflmakt›r” ve “Beynimizde bilinç, yüre¤imizde inanç, bile¤imizde güçtür ‹brahim Kaypakkaya” yazan iki pankart açarak yürüyüfle geçti. Cadde boyunca, alk›fllar ve ›sl›klar eflli¤inde süren yürüyüfl s›ras›nda jandarman›n y›¤›nak yapt›¤› ve yolu keserek yürüyüflü engellemeye çal›flt›¤› gözlenirken, kitlenin kararl›l›¤› karfl›s›nda geri ad›m atarak, yolu açmak zorunda kald›. Aksoylar Dü¤ün Salonu önüne kadar süren yürüyüfl, burada yap›lan sayg› durufluyla devam etti. Sayg› duruflunun ard›ndan Partizan ad›na bir aç›klama yap›ld›. Militanlardan eylemler Elimize e-posta kanal›yla geçen haberlere göre TKP/ML militanlar› çeflitli eylemlerle ‹brahim Kaypakkaya’y› and›. TKP/ML militanlar› Amed’de “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür!”, “‹bo yafl›yor T‹KKO savafl›yor!” vb sloganlar› Ba¤lar semtinin duvarlar›na yazd›klar›n› aç›klad›lar. ‹stanbul’da ise 17 May›s’ta Ümraniye-1 May›s Mahallesi’nde “‹brahim Kaypakkaya beynimizde bilinç, yüre¤imizde cesarettir” yaz›l› ve TKP/ML T‹KKO imzal› bomba süsü verilmifl pankart as›lm›flt›r. Pankart iki saate yak›n as›l› kalm›fl, daha sonra düflman taraf›ndan indirilmifltir. Yine aç›klamaya göre 18 May›s akflam› 1 May›s Mahallesi’nde TKP/ML ve PKK militanlar› ortak bir illegal gösteri düzenledi. Gece saat 22’de yap›lan gösteriye düflman önce z›rhl› araçlarla sald›rm›fl, ancak militanlar›n molotoflarla z›rhl› araçlar› yakmalar› üzerine geri çekilmifllerdir. Ard›ndan bölgeye çevik kuvvet y›¤›lm›fl ve iki saat boyunca çat›flma yaflanm›flt›r. Militanlar daha sonra eylemi kendi inisiyatifleriyle bitirmifl ve hiçbir kay›p vermeden geri çekilmifllerdir. Ayr›ca aç›klamaya göre So¤anl›, ‹kitelli, Ümraniye, Gülsuyu, Alt›nflehir semtlerinde de ‹brahim Kaypakkaya an›s›na yay›nlanan TKP/ML MK-SB imzal› aç›klama yo¤un bir flekilde da¤›t›lm›flt›r. Yine Gazi Mahallesi’nde 16 May›s 2008 tarihinde akflam saatlerinde Gazi Mahallesinde “Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür-TKP/ML” yaz›l› afifller yap›lm›flt›r. 8 Yeni Demokrat Gençlik ‹brahim yoldafl yurtd›fl›nda an›ld› ‹brahim Kaypakkaya yoldafl 24 Nisan tarihinde Almanya’da baflarl› ve coflkulu flekilde örgütlenen etkinlik ile kitlesel flekilde an›ld›. Gecede okunan YDG’nin ve komsomolun gönderdi¤i mesajlara okurlar›m›z›n ilgisini çekece¤i düflüncesiyle sayfalar›m›zda yer veriyoruz. Merhabalar, ...Aram›zdan ayr›l›fl›n›n 35. y›l›nda ‹brahim yoldafl› ülkemizin farkl› bölgelerinde anti-emperyalist anti-faflist anti-feodal mücadelemizi yükseltme kararl›l›¤› ile an›yoruz. ‹brahim yoldafl› günümüzü anlamak, mücadelemize yön vermek ve gelece¤i kazanmak için an›yoruz. ‹brahim yoldafl›n halka duydu¤u sars›lmaz sevgi ve güvenden feyiz al›yor; mütevaz›l›¤›n›, sabr›n› ve özverisini örnek al›yor, söylemleriyle hareketleri aras›ndaki tutarl›l›¤›ndan, dünyay› temellerinden sarsmaya muktedir cüretinden ö¤reniyoruz. ‹brahim yoldafl dün oldu¤u gibi bugün de devrimci gençlere umut oluyor, ›fl›k oluyor, örnek oluyor. ‹brahim yoldafl gibi bir öndere sahip olmaktan onur duyuyor, genç yafl›nda aram›zdan ayr›lmas›na sebep olan faflizme olan öfkemizi büyütüyor, mücadele azmimizi pekifltiriyoruz. Ülkemizde kitlelerin öfke ve tepkisinin daha da yükselece¤i aç›kt›r. En son 1 May›s Taksim direniflinde oldu¤u gibi, öncesinde kölelik yasalar›na verilen kitlesel cevaplardan, gerçekleflen büyük grevlerden anlafl›laca¤› üzere iflçi-emekçi hareketi kendisini saran onlarca zincire ra¤men ilerlemeye ve egemenler nezdinde korku salmaya devam etmektedir. Ezilenlerin bir di¤er mücadele cephesi olan Kürt ulusal sorunu, devletin tüm imha, inkar, asimilasyon politikalar›na ra¤men gerek halk serh›ldanlar› ile gerekse de gerillan›n direnifli ile muazzam önemde bir direnç oda¤› haline gelmektedir. Bu ülkenin genç devrimcileri olarak bizler, s›n›fsal ve ulusal mücadeleyi do¤ru bir flekilde ele alarak güçlü bir anti-emperyalist anti-faflist gençlik hareketi yaratmak için çal›flmalar›m›za h›z vermekteyiz. Gelece¤e dönük umudumuzu büyütüyor, zorluklar›n üstesinden gelece¤imize inan›yoruz. Bu inanca ve cürete sahip olmam›zda ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n bizlere devretti¤i k›z›l bayra¤› günümüze kadar fedakarca tafl›yan yoldafllar›m›z›n yaratt›¤› gelene¤in belirleyicili¤i bizler için tart›fl›lmazd›r. Bu bilinçle etkinli¤inizi yeniden devrimci duygular›m›zla selaml›yor, çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyoruz. Yeni Demokrat Gençlik Etkinli¤in de¤erli kat›l›mc›lar›, yoldafllar, (…) Faflist sistem ‹brahim yoldafl› katletmekle zafer kazand›¤›n› iddia etse de, bu iddias›n›n yanl›fll›¤›, onun devretti¤i k›z›l bayra¤›, türlü özveri ve çabayla günümüze tafl›yan yoldafllar›n›n s›n›f mücadelesine katk›lar› ile kan›tlanm›flt›r ve kan›tlanmaya devam etmektedir. Halk›m›z›n kurtulufl mücadelesinde proletaryan›n öncü müfrezesi olan partimiz TKP/ML’nin rehberli¤inde ve savaflç› hatt›nda mücadelesini sürdüren genç komünistler, bu bayra¤› gelece¤e tafl›mada ve halk›m›z›n iktidara gelmesi mücadelesinde tereddütsüz flekilde saflardaki yerini almaktad›r. Bu kararl›l›k; Marksist-Leninist Gençlik Birli¤imizin daha kuruluflu esnas›nda kar›lan harc›n›n sa¤laml›¤›n›n bir sonucu olarak hayat bulmufl, partimize ba¤l›l›k temelinde kendisini göstermifl ve günümüze kadar yetifltirdi¤i kadro ve savaflç›larla, partimizin ça¤r›lar›na verdi¤i cevapla ve düflman karfl›s›ndaki net durufluyla muazzam bir gelenek yaratm›flt›r. Bu gelene¤i büyüterek gelece¤e tafl›mak ve milyonlarca halk gencine ulaflt›rmak boynumuzun borcudur. ‹çinden geçti¤imiz süreç emperyalizmin ve ufla¤› sistemlerin çürümüfllü¤ünün kan›tlar› ile doludur. Emperyalist-kapitalist sistemin halklara sunabilece¤i hiç bir alternatif kalmam›flt›r. Bask›, sömürü, kan ve gözyafl› üzerine kurulu düzenlerinin devam› için daha fazla sald›rmaktan, daha fazla silahlanmaktan baflka çareleri yoktur. ‹flte böylesi koflullarda biz komünistlere düflen görev, halk›m›zla daha fazla bütünleflmek, sistemin teflhirini yapmak ve da¤ bafllar›ndaki isyan atefllerini daha fazla harlayarak halk›m›z›n gözünde umut ve alternatif olabilmektir. Bunun için nesnel koflullar her geçen gün daha da uygun hale gelmektedir. Bizler partimizin rehberli¤i alt›nda, Halk Savafl› stratejisi do¤rultusunda kavgaya omuz veren komsomolcular olarak 8. Konferans›m›z›n berrak güzergah›nda düflman›n krizini daha da derinlefltirmek ve bu köhne sistemi tarihin çöplü¤üne atmak için çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›r›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› silahlar›m›z›n namlusunda yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› Kürt halk›n›n imha ve inkar politikalar›na karfl› barikat bafllar›nda verdi¤i kan ve can bedeli direnifllerde yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› iflçilerin, emekçilerin köleleflmeye karfl› verdi¤i mücadelede yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› sivil faflist sald›r›lara karfl› devrimci gençli¤in direngenli¤inde yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› 1 May›slarda, 8 Martlarda ve di¤er tüm kavga günlerinde militan eylemlerde yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› anlayarak, kavrayarak ve çizdi¤i yolda tereddütsüzce ilerleyerek yaflat›yoruz. Bizler ‹brahim yoldafl› en de¤erli miras› olan partisini sahiplenerek, TKP/ML’ye büyük bir sevgi ile ba¤lanarak ve onu gözbebe¤imiz gibi koruyarak, ça¤r›lar›na cevap vererek yaflat›yoruz. Bu topraklarda ‹brahim yoldafl›n unutturulmas›, yok edilmesi mümkün de¤ildir. ‹brahim yoldafl her an aram›zda, yan›m›zda yer almakta, en zorlu anlarda bizlere umut vermekte, en direngen anlarda bize güç olmaktad›r. Bizler ‹brahim yoldafl›n partisine lay›k olmak için her türlü çabay› harcayaca¤›m›za bir kere daha söz veriyoruz ve tüm yoldafllar›-dostlar› bir kez daha selaml›yoruz. Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli¤i Merkez Komitesi Yeni Demokrat Gençlik 9 Genç-Sen, 15 Mart tarihinde Ankara’da gerçeklefltirdi¤i ilk Temsilciler Meclisi’nde planlad›¤› Üniversiteler Sosyal Forumu’nu (ÜSF) 18-19 May›s tarihinde ‹stanbul’da gerçeklefltirdi. Üniversiteler Sosyal Forumu Yaklafl›k 2.5 ayl›k bir çal›flma zaman›n›n olmas›na karfl›n gerçeklefltirilen çal›flmalar›n hiçbirinin kitleye dönük olmay›fl› pek de flafl›rt›c› de¤ildi. Sosyal forum çal›flmalar› için bir komisyonun kurulmas›na karfl›n ortaya konan çal›flma, olmas› gerekenden oldukça uzak flekillendi. Bunun en temel sebebi ise teknik ifllere bo¤ulmufl, kitleyi foruma tafl›mak için çal›flma yapmak gibi kayg›lar› tafl›mayan düflünce yap›s›n›n varl›¤›d›r. Öyle ki atölyeleri belirleme aflamas›nda ö¤renci sendikas›n› bir atölyede tart›flma önerisinin “Biz Genç-Sen’i kitleler önünde neden tart›flal›m?” zihniyete çarpmas› asla bundan ba¤›ms›z de¤ildir. Bugün tart›flmalar›n› kitleyle bütünlefltiremeyen ve hatta sendikan›n kitle taraf›ndan tart›fl›lmas›ndan çekinen zihniyet elbette ki teknik ifllerde bo¤ulmaya ve kitleden kopuk olmaya mahkumdur. Tüm materyallerin (afifl, pul, broflür...) merkeze forumdan bir hafta önce, okullara ise 2-3 gün önce ulaflm›fl olmas› yine durumun belirleyici unsurlar›ndand›r. Öyle ki bugün 1.500’ü aflk›n üyesi olan Genç-Sen’in, Sosyal Forumu 500 civar›nda bir say›yla gerçeklefltirmifl olmas› kendi üyesini dahi merkezi çal›flmas›na katamay›fl›n›/katmay›fl›n› ortaya sermifltir. Kitleyle buluflan olumlu yanlar›ysa az say›da üyenin dar zamanda yapt›¤› çal›flmayla flekillendi. Tüm bu eksikleriyle beraber Sosyal Forum birinci gün atölye çal›flmalar›, ikinci gün panel fleklinde gerçeklefltirildi. ‹lk gün atölyeler; “‹flçi s›n›f› ve ö¤renci hareketi aras›ndaki iliflki”, “Staj sorunu ve yüksek ö¤retimde emek sömürüsü”, “Özgür yaz›l›m”, “E¤itimde cin- siyetçi uygulamalar”, “Mesleki dönüflüm”, “E¤itimdeki büyük aç›k: aç›k ö¤retim”, “68’in 40. 78’in 30. y›l›nda ö¤renci hareketi”, “Ö¤renci gençlik hareketi ve ö¤renci sendikas›”, “Kentsel dönüflüm”, “Sinema ö¤rencilerinin sorunlar›”, “Halklar›n kardeflli¤i”, “Alternatif teknoloji”, “Kat›l›mc› örgüt modeli”ydi. Egemen ideolojinin kendini en çok gösterdi¤i derslere alternatif yaratma amac›yla “Felsefe, tarih, ekonomi-politik ve Kürt dili ve edebiyat›” gibi alternatif derslerin de yer ald›¤› yo¤un bir program gerçekleflti. ‹kinci gün gerçeklefltirilen paneller ise; “E¤itimde neo-liberal dönüflüm ve sonuçlar›”, “Üniversitede özgürlük ve demokrasi sorunu” üzerineydi. ATÖLYELER: — ‹flçi S›n›f› Hareketi ve Ö¤renci Hareketi Aras›ndaki ‹liflki: Bo¤aziçi ve Gazi Üniversitesinin örgütledi¤i atölye Limter-‹fl Baflkan› Cem Dinç’in kat›l›m›yla gerçekleflti. Atölye Tuzla grevinin sinevizyon gösterimiyle bafllad›. Görüntülere tersane iflçilerinin öfkesi ve direniflinin yans›mas› atölye çal›flmas›n›n bafllang›c›n› anlaml› k›ld›. Ard›ndan Gazi Üniversitesi Genç-Sen’den bir ö¤rencinin sunumuyla devam etti. Sunumda ö¤renci hareketinin iflçi s›n›f› hareketinden ba¤›ms›z, ayr›k hareketler olmad›¤›, iflçi s›n›f› hareketinin ö¤rencilerin öz sorunu oldu¤unu ifade etti. Özellikle 80 döneminin getirisinin bizlerin üzerindeki a¤›rl›¤›na dikkat çekilen sunumda kitaplar›n yak›ld›¤› bir Yeni Demokrat Gençlik 10 geçmiflten gelmenin bedelini daha fazla sömürü olarak ödedi¤imiz ifade edildi. Toplumun de¤er yarg›lar›ndan, örgütlenme bilincinden uzak, ç›karc› iliflkilerle tekillefltirilmeye çal›fl›ld›¤› vurgusunu yapt›. Ard›ndan sözü Limter ‹fl Baflkan› Cem Dinç ald›. Bugüne kadar s›n›f mücadelesini inifllerle ç›k›fllarla ilerledi¤ini ve bu mücadelenin tersanelerdeki yans›mas›n› anlatt›. Özellikle 90’lardan sonra neo-liberal dönüflümler, emperyalist sald›r›lar, özellefltirmeler, örgütsüzlefltirme politikalar› karfl›s›nda tersane iflçileri ve di¤er iflçilerin yaflam haklar›n› talep etmelerinin son direnifllerin bu denli canl› olmas›nda belirleyici oldu¤una vurgu yapt›. Tafleron sisteminin de anlat›ld›¤› konuflmada bugün güvencesiz çal›flman›n mühendislere kadar ulaflt›¤›, sistemin sorunlar›na karfl› s›n›f dayan›flmas›na su gibi ekmek gibi ihtiyaç oldu¤u vurguland›. Ard›ndan 16 Haziran’›n tarihi önemine vurgu yaparak o tarihte tersanede grev karar› ald›klar›n› ve talepleri kabul oluncaya dek sürdüreceklerini ifade etti. Cem Dinç’in ard›ndan sözü Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencisi ald› ve Tuzla yürüyüflü üzerine aktar›mlarda bulundu. Sunumlar›n uzun olmas› ve zaman darl›¤›ndan ötürü tart›flmalarda doygunlu¤a ulafl›lmad›. Salonda bulunan ö¤rencilerin kendi görüfllerini ifade etmede yetersiz kalmas› atölyenin olumsuz yan›n› oluflturdu. Bunun yan›nda Limter ‹fl’in kat›l›m› tart›flmalar› somutlamak anlam›nda olumluydu. — Mesleki Dönüflüm: Y›ld›z Teknik Üniversitesi ve ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesinin örgütledi¤i atölyeye Sabanc› Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Ahmet Öncü kat›l›m gösterdi. Ahmet Öncü meslekte dönüflümlerin de¤iflen piyasa ihtiyaçlar› do¤rultusunda gerçeklefltirildi¤i, bu noktada çal›flanlar›n vas›fs›zlaflt›r›ld›¤› gibi bir gerçekli¤e dikkat çekti. Ö¤rencilerin de ifadeleriyle, mesleklerde yap›lan dönüflümlerin dolays›z bir biçimde e¤itimdeki de¤iflimlerde yans›mas›n› buldu¤u vurguland›. Ahmet Öncü, mesleki dönüflümlerle ilgili ve Türkiye’nin AB üyeli¤i için, “Bu proje Türkiye büyük burjuvazisinin AB’yle bütünleflme projesidir çünkü bu s›n›f› bu ülkede güçlendirecektir” dedi ve AB sermayesinin Türkiye’ye geldi¤inde buradaki teknik ifl gücü koflullar›n› da belirlemek istedi¤ini belirtti. Yetkin Mühendislik uygulamas› için ise savunanlar›n, “binalar›m›z çökmesin, ülke ilkel ve ortaça¤ karanl›¤›nda olmas›n” dedi¤ini ama bunun kapitalist üretim biçiminin bir yans›mas› oldu¤unu, kapitalistlerin ne üretecekleri noktas›nda ilgisiz olduklar›n›, onlar› esas olarak ilgilendirenin meta üretmek ve kâr etmek oldu¤unu vurgulad›. Ahmet Öncü, küreselleflme diye bir fley olmad›¤›n›n, emperyalizmin var oldu¤unun alt›n› çizdi. Ve 1950’lerden itibaren mesleklerde yaflanan›n vas›fs›zlaflt›rma oldu¤unu ve bu sürecin emek-sermaye sürecinde geliflti¤ini, mühendislik bilgisinin kapitalizmin geliflme tarihinde metaya aktar›ld›¤›n› ve bu alanda yeni bir geliflim olmad›¤› için patronlar›n ise art›k mühendislere fazla para vermek istemedi¤ini söyledi. Ayn› zamanda ideolojik vas›fs›zlaflt›rman›n oldu¤unu, böylece iflçilerin sömürünün fark›na varmas›n›n istenilmedi¤ini vurgulad›. Bu konuda, Ahmet Öncü’ye yöneltti¤imiz Bologna Süreci ile birlikte diplomalardan unvanlar›n kald›r›lmas›n›n vas›fs›zlaflt›rman›n bir yans›mas› olup olmad›¤› sorusuna verdi¤i yan›tta, dediklerimize kat›ld›¤›n› belirtti. Yine bir örnek daha vererek fiubat 2005’te haz›rlanan, “Avrupa Yüksek Ö¤retim Alan›’nda Niteliklere Ait Bir Çerçeve” bafll›¤› tafl›yan raporda “iflverenler, Avrupa ülkelerindeki mevcut e¤itim sistemlerinin ö¤rencileri ifl gücü pazar›na yeterli bir flekilde haz›rlamad›¤›ndan flikayetçi olmaktad›rlar ve bu husus Bologna Sürecinin arkas›ndaki itici güçlerden birisi olmufltur” aç›klamas›n›n yer ald›¤›n› belirttik. Son olarak ise Genç-Sen ad›na sunum yapan arkadafl›m›z, e¤itimdeki ve mesleklerdeki reformlar›n belirleyicisinin iflverenler oldu¤unun ancak bunun büyük bir çeliflki oldu¤unu vurgulad›. Sermaye sahiplerinin de¤il gençlerin kendi gelecekleri ile ilgili al›nan kararlar noktas›nda söz haklar›n›n var olmas› gerekti¤ini ve bu nedenle örgütlenmemizin önündeki engellerin kald›r›lmas› gereklili¤ini ifade etti. Arkadafl›m›z Yaflam Boyu Ö¤renim kavram› üzerinde durarak, sertifika programlar›n›n esnek çal›flma koflullar› için ortaya ç›kar›ld›¤›na iflaret etti ve bunun sonuçlar›n›n y›¤›nla mezun veren bir ülkede kitlelerin kendi içinde rekabeti k›flk›rtarak daha ucuza daha fazla çal›flmay› getirdi¤ini vurgulad›. Yine bu uygulamayla sömürüyü artt›rarak sistemin girdi¤i krizden hasars›z ya da en az hasarl› ç›k›lmas› hedeflendi¤i vurgusu yap›ld›. Tart›flmalar ö¤rencilerin de katk›lar›yla olumlu flekilde sonuçland›. Tart›flmalar, sorular, yorumlar forumun olumluluklar›d›r. Yeni Demokrat Gençlik —Halklar›n Kardeflli¤i: Sosyal Forumda kat›ld›¤›m›z konu bafll›klar›ndan biri de halklar›n kardeflli¤i atölye çal›flmas›yd›. Bu konuda ana gündem olarak flovenizm konusu ele al›nd›. Sunum Mersin Genç-Sen taraf›ndan yap›ld›. Sunumda, flovenizmin Türk-Kürt çat›flmas›nda kullan›ld›¤› ve linçlerle birlikte bunun devam etti¤i ve buna karfl› militan bir durufl sergilemek gereklili¤inden bahsedildi. Sendika olarak da bu konuda alanlarda net bir biçimde karfl› koyulmas› ve halklar›n kardeflli¤ine vurgu yap›lmas› gerekti¤i söylendi. Bununla beraber anadilde e¤itim talebinin savunulmas› ve bu meselenin varl›k yokluk meselesi olarak görülmesi gerekti¤i ifllenirken Genç-Sen’in de bu talebin savunucusu olunaca¤›na vurgu yap›ld›. Sunumun ard›ndan farkl› görüfller üzerinden tart›flmalar yap›ld›. Kürt ulusunun ayr›lma hakk›ndan s›n›fsal ve ulusal mücadele aras›ndaki ba¤a ve ulusal mücadeleye yaklafl›m konusuna kadar çeflitli konularda yorumlar yap›ld›. Bu çal›flmada Genç-Sen’in bugüne kadar konu hakk›nda ne yapt›¤› üzerine bir rapor sunulmamas› eksiklikti. Ne yap›lmas› gerekti¤i üzerinde çal›flmaya kat›lanlar aras›nda hemfikirlik bulunmamas›n›n da etkisiyle GençSen’in bundan sonra bu konuda ne tür bir çal›flmas› olaca¤› konusuna hiç girilmedi. Konu derinlefltirilemedi. — Ö¤renci Gençlik Hareketi ve Ö¤renci Sendikas›: Atölyenin örgütleyicileri; YTÜ, Mersin, ODTÜ, Pamukkale Üniversiteleriydi. Atölye çal›flmas›n›n nedeni Genç-Sen’de faaliyet yürüten ö¤rencilerin faaliyet yürütme sebeplerinden örgütü tan›mlamalar›na kadar farkl›l›klar›n varl›¤›yd›. ODTÜ’den bir arkadafl Genç-Sen’in tüm ö¤rencilerin sendikas› oldu¤unu ve programda anti-faflist, anti-emperyalist gibi s›n›rland›rmalar›n do¤ru olmad›¤›n› ifade etti. Mersin’den bir arkadafl ise ö¤rencilerin emek gücüne dahil olduklar›n›, üniversite ö¤rencileri olarak gerek stajyerlik gerek yetkinlikle sömürüye maruz kalmam›zdan ötürü proleterleflti¤imiz iddias›yla ö¤rencilerin sendikal örgütlenmelere ihtiyaç duydu¤unu ifade etti. Meslek liselerinin, meslek yüksek okullar›n›n ö¤rencilerin iflçileflti¤inin kan›t› oldu¤u ifadesinde bulunuldu. Bu görüfle kat›lmayan arkadafllar da ö¤rencilerin s›n›fsal olarak proleterleflmesinin mümkün olmayaca¤›n› ifade ettiler. 11 “Tuzla’da ifl cinayetlerine son!” “‹flçi s›n›f› hareketi ve ö¤renci hareketi aras›ndaki iliflki” adl› atölyede Limter ‹fl’in de kat›l›m›yla tersanelerde yaflanan cinayetlere dikkat çekildi. Sosyal Forumdan bir gün önce tersanede bir ölümün daha yaflanm›fl olmas›n›n da etkisiyle ifl cinayetleriyle ilgili günün sonunda bir yürüyüfl yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. Atölye çal›flmalar›n›n bitiminde ÜSF’ye kat›lan ö¤renciler, Bo¤aziçi Üniversitesi Hisar Kampüsünün bahçesinde saat 19.30’da topland›. Genç-Sen’liler “Tuzla’da ifl cinayetlerine son”, “Asla yaln›z yürümeyeceksin/Genç-Sen”, “Direnifl de sermaye kadar küreseldir” yaz›l› pankartlar› ve “Genel grev genel direnifl”, “Tersane iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “‹flçilere k›yan gemileriniz bats›n” vb sloganlarla Güney Kampüsüne kadar yürüdü. Yürüyüfl, çevreden, camlardan, yoldan geçenlerden, parkta oturanlardan büyük destek ald›. Güney Kampüsüne gelindi¤inde tersanelerde yaflananlar›n ifl kazas› de¤il ifl cinayeti oldu¤unu belirten bir bas›n aç›klamas› okundu. Aç›klamay› yapan Genç-Sen MYK üyesi “Bir günde ikinci iflçi, patronlar›n kâr h›rs› u¤runa yaflam›n› yitirdi. Geçti¤imiz günlerde bir yetkili, bütün aymazl›¤›yla y›lda 80-90 kiflinin ölmesini ola¤an olarak tan›mlad›” dedi. ‹statistiksel verilerle ölümlerin normal gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n› ifade eden Genç-Sen üyesi, “‹statistiklere geçen her bir rakam›n alt›nda yaflam›n› yitiren, hayat› karart›lan bir iflçi oldu¤unu unutmayaca¤›z” vurgusunda bulundu. Ard›ndan “Ö¤rencilerin paral› e¤itim sorunu ile Tuzla’da ifl cinayetlerine sebep olan zihniyet ayn›d›r. ‹flte bu nedenle Genç-Sen olarak yerimiz direnen iflçilerin ve ezilenlerin yeridir” diyerek 16 Haziran’da Limter-‹fl grevinde geleceklerine sahip ç›kmak için iflçilerle omuz ‹stanbul YDG omuza olacaklar›n› duyurdu. Yeni Demokrat Gençlik 12 Baflka bir arkadafl Genç-Sen’in birleflik ve kitlesel bir yap›ya sahip olmas›ndan kaynakl› içinde faaliyet yürütülmesinin önemli oldu¤unu anlatt›. Tart›flmada Genç-Sen’nin militan bir yap›da olup olmamas› üzerinde de duruldu. Tart›flmalar›n sonunda güçlü bir örgütlenme yaratabilmenin koflulunun do¤ru politikalar üretmek oldu¤u vurgusu yap›ld›. ALTERNAT‹F DERSLER: — Felsefe: Felsefe atölyesinde özgürlü¤ün anlam› ve farkl› özgürlük anlay›fllar› üzerinde duruldu. Özgür olmak isteyip de ulaflamayan insan›n kendine güvensizli¤i ve kadercili¤i üzerinde de duruldu. Tart›flmalar emperyalizm, devrim vb kavramlar üzerinden güncel örneklerle aç›klanmaya çal›fl›ld›. Bizim özgürlü¤ümüzün ayn› zamanda tüm insanlar›n özgürlü¤ü demek oldu¤u ve buna ulaflmada örgütlülü¤ün önemi üzerinde de duruldu. —Ekonomi-Politik: Ekonomi-politik atölyesi için gelen Ufuk Uras tüm siyasi hareketlerin birleflmesi gerekti¤i üzerine dururken ekonomik konulara de¤inmedi. Konuflman›n seçim konuflmas› havas›nda olmas› ö¤rencilerin tepkisini çekti. —Kürt Dili ve Edebiyat›: Kürt dili ve edebiyat› atölyesinde, Kürtçe’nin flivelerinden, Kürt klasik edebiyat›n›n ilk örneklerinden ve yaz›l› edebiyat›n yasak oldu¤u dönemde ön planda olan dengbejlerden bahsedildi. Bu konular bahsedilirken Kürtçe’nin neden yasakland›¤› tart›fl›lmad›. — 68–78 Ö¤renci Hareketi: Etkinlik ‹brahim Kaypakkaya’n›n katlediliflinin y›ldönümü olmas› nedeniyle onun nezdinde tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Konuya iliflkin ilk olarak k›sa bir sinevizyon gösterisi sunuldu. ‹çerik olarak iyi bir konu olmas›na ra¤men 68 ve 78’in farkl› yönlerinin ele al›nmas›, 68’in devrimci ruhundan bahsedilmemesi hayal k›r›kl›¤› yaratt›. Kat›l›m›n iyi oldu¤u bir çal›flma olmas›na ra¤men salon sonlara do¤ru yar› yar›ya boflald›. Bunun nedeni konunun çok yüzeysel ve biçimsel ele al›nmas›yd›. En önemli eksiklik bu dönemin dünya ölçe¤inden oldukça ba¤›ms›z ele al›nmas›yd›. PANELLER: — E¤itimde Neo-Liberal Dönüflümler ve Sonuçlar›: Panel, Marmara Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüo¤lu ve Bo¤aziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. R›fat Okçabol’un kat›l›m›yla gerçekleflti. Panelistlerden sözü ilk olarak Özgür Müftüo¤lu ald›. Müftüo¤lu öncelikle sermayedarlar›n üniversiteye neden girdi¤i sorusuna yan›t verilmesi gerekti¤inden söz etti. Bunun bilimi bireysel, tekelci bir yap›ya büründürmek istemelerinden kaynakl› oldu¤unu, e¤itimin sistemin kendisini yenilemesindeki en iyi araç oldu¤unu ifade etti. Bu durumun üniversitelerde yans›mas›n›n daha da belirgin oldu¤unu vurgulad›. YÖK’ün üniversitelerde dolays›z bir biçimde bilimi toplumdan uzaklaflt›rd›¤›n›, muhalif sesleri engelledi¤ini ifade etti. Özellikle 12 Eylül’den sonra sistemin, insanlar› dogmatik, sorgulamayan, düflünmeyen robot insanlar flekline büründürmeyi amaç edindi¤ini vurgulad›. Üniversitede bilim üretiminin ise tamamen sermaye yanl›s› olarak sürdürdü¤ünü, insan›n yapt›¤› ifle, kendisine, topluma yabanc›laflmas›n› getirdi¤ini belirtti. Müftüo¤lu’nun ard›ndan sözü R›fat Okçabol ald›. Sistemin sessiz kitle istedi¤ini ancak bizlerin sesi ç›kan kitleye ihtiyac›m›z oldu¤unu belirtti. Bugünkü e¤itim sisteminde baflar›s›z olan ö¤rencilere bak›ld›¤›nda bunlar›n sisteme en yabanc›laflm›fl kesimlerden olduklar›na dikkat çekti. Okçabol, Bo¤aziçi Üniversitesi’ni örnek göstererek haz›rl›kta okuyan ö¤rencilerin % 41’inin s›n›fta kald›¤›n› ve kalanlar›n da Anadolu’dan gelen ö¤rencilerin oluflturdu¤unu söyledi. Sunumlar›n ard›ndan ö¤rencilerin katk›lar›nda bugün hem e¤itim alan›nda hem de mesleki alanda örgütlenmelerin yarat›lmas›, güçlenmesi gereklili¤i vurgusu yap›ld›. Sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yetifltirilmeye çal›fl›lan bizlerin gelece¤imizle ya da bugünümüzle ilgili al›nan kararlarda söz hakk›m›z›n olmas› gereklili¤i ifade edildi. Sistemin muhalif sesleri uzaklaflt›rmas›n›n önünde durabilecek gücün örgütlü mücadele oldu¤u ortaya kondu. Sorular k›sm›nda söz ald›¤›m›zda neo-liberal e¤itimden söz ederken Bologna Süreci’nden bahsedilmemesinin önemli bir eksiklik olarak gördü¤ümüzü belirttik. Yüksek ö¤renimdeki küresel rekabeti ve Bologna Süreci Yeni Demokrat Gençlik ile birlikte bu rekabetin ne yönde hareket etti¤ini, YÖK’ün bu konudaki tutumunu ve Türkiye’de özel üniversite pazar›n›n yarat›lmaya çal›fl›ld›¤›na vurgu yaparak Genç-Sen’in bu noktada önemli bir yerde durdu¤unu vurgulad›k. — Üniversitede Özgürlük ve Demokrasi Sorunu Panel, Doç. Dr. Sibel Özbudun, Prof. Dr. ‹zge Günal ve Prof. Dr. Tahsin Yeflildere’nin kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Sibel Özbudun, üniversitelerde a¤›r bir siyasi bask›n›n var oldu¤unu, siyasi güçlerin kadro ç›karmak için üniversitelere önem verdi¤ini ve tüm bunlar›n yan›nda sermaye etkisi düflünüldü¤ünde üniversitelerin ne kadar özgür olabilece¤i sorusunu yöneltti. Üniversitelerdeki siyasi bask›n›n kayna¤›n›n militan Kemalist kadronun varl›¤›ndan ötürü oldu¤u ifade edildi. Üniversitelerin di¤er kurumlardan fark›n›n egemen ideolojinin yeniden üretildi¤i yerler oldu¤u ifade edildi. Egemen ideolojinin rasyonalize edilmesi, topluma kabullendirilmesi misyonuna sahip oldu¤u belirtildi. Tart›flma daha sonra türban konusuna kilitlendi. Ve konu üniversitede özgürlükler tart›flmas›n› daraltan ve s›¤laflt›ran bir noktaya sapt›. Söz alanlar aras›nda türban tart›flmas›nda tak›l›p kal›nmamas› üzerinde görüfl belirtenler ve uyar›lar›n olmas›na ra¤men pek etkili olamad›. Üniversite gençli¤inin örgütlenmesinin önündeki engellerden, bask›lardan pek söz edilmezken türban tart›flmas› özgürlükler tart›flmas›na popülaritesinin de etkisiyle olabildi¤ince yer edinebildi. ‹stanbul YDG YTÜ’DE ALTERNAT‹F fiENL‹K 20-21 May›s tarihlerinde, YTÜ Felsefe ve Düflünce Kulübü–Halk Bilim ve Araflt›rma Kulübünün birlikte düzenlemifl oldu¤u alternatif flenlik ilgi çekti. Üniversitenin her yan›n›n sponsor isimleriyle donat›lm›fl, ö¤renci eme¤inden uzak, sermayeye dönük olarak içi boflalt›lan flenliklere karfl› böylesi etkinliklerin düzenleniyor olmas› oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. Etkinli¤e kat›lan sanatç›lar›n bu organizasyona maddi beklenti içinde olmadan kat›lm›fl olmalar› olumluluktur. Etkinlikle ayn› saatlerde sponsor “destekli” etkinli¤in olmas›na karfl›n oditoryum oldukça kalabal›kt›. Erdal Erzincan, Çetin Akdeniz gibi ustalar etkinli¤e büyük heyecan katt›. Çetin Akdeniz birçok yöreden örnekler vererek halk müzi¤inin zenginliklerini dinletide ders edas›yla sergiledi. Etkinlikte ayr›ca film gösterimleri ve e¤itimde ticarileflme üzerine bir panel de örgütlendi. Yap›lan etkinli¤in eksikliklerini, ö¤rencilerin kolektif çal›flmas›yla flekillenmifl olmas› kapatt›. Böylesi etkinlikler hem dayan›flmay› sa¤l›yor hem de eme¤in de¤erini ortaya seriyor olmas›ndan ötürü önemli bir yerde durmaktad›r. Y›ld›z Teknik Üniversitesi YDG 13 KMO EGE fiUBE Ö⁄RENC‹ TOPLANTISI 18-19 May›s tarihlerinde Kimya Mühendisleri Odas› Ege fiubesi Ö¤renci Komisyonu Türkiye genelinden her üniversiteden 2 ö¤rencinin kat›l›m› ile ‹zmir’de bir toplant› gerçeklefltirdi. Toplant›n›n ‹stanbul fiubeye oldukça geç haber verilmesi haz›rl›k ve ulafl›m konusunda aksakl›klara yol açt›. Toplant›n›n ça¤r›s› Ege fiube KMO-GENÇ Çal›fltay› fleklinde yap›lm›flt› oysaki toplant›n›n ne flekli ne de içeri¤i çal›fltay niteli¤inde de¤ildi. ‹lk gün, ilk olarak bu konu dile getirilerek; bunun daha çok tan›flma toplant›s› niteli¤inde oldu¤u belirtildi. ‹kinci sorunsa ö¤renci komisyonunun ismi konusuydu. Bu toplant›dan k›sa bir süre önce gerçeklefltirilen KMO Genel Kurulunda oy birli¤i ile kabul edilen bir önerge do¤rultusunda KMO bünyesinde çal›flan tüm ö¤renci komisyonlar›n›n KMO Ö¤renci ad› alt›nda örgütlenmesi kararlaflt›r›lm›flt› fakat Ege fiube halen KMO-GENÇ ad›n› kullanmakla kalm›yor resmi ça¤r›lar›n› da bu ad alt›nda yap›yordu. Tart›flmalar çok uzat›lmadan “k›smen” anlaflmaya var›ld›. Çeflitli olumsuzluklar›na ra¤men toplant›, çeflitli üniversitelerden ö¤rencilerin bir araya gelmesi ve her bölgenin birbirinin çal›flmalar›ndan ve durumundan haberdar olmas› aç›s›ndan oldukça olumlu geçti. Genel kurulda ç›kan karara ba¤l› olarak gerçeklefltirilecek olan KMO Ö¤renci Kurultay› sürecine girmeye yak›nken her bölgeden ö¤rencilerin birbirini tan›mas› ve birlikte tart›flman›n, ifl yapman›n ilk ad›m›n› atmas› önemli bir yerde durmaktad›r. ‹stanbul YDG Üniversite Komisyonu Yeni Demokrat Gençlik 14 ZGÜR OKUL Gelece¤imizi kazanmak için mücadeleye Egemenlerin her geçen gün derinleflen krizi ve bu do¤rultuda halka yönelik sald›r›lar›n artmas›, karfl›t›n› h›zl›ca do¤urmaya bafllam›fl durumda. Ülke genelinde, her ne kadar parçal› da olsa yay›lan grevler, eylemler ve tüm bunlar›n niteli¤i, her kesimden halk gençli¤inin de k›p›rdanmalar›n› beraberinde getirmekte. Son bir senenin k›sa de¤erlendirmesini yapmak istedi¤imizde ülke genelinde liseli halk gençli¤inin mücadeleye kat›l›m›nda ve kendi haklar›n› savunma konusunda önemli bir geliflim kaydetti¤ini görece¤iz. Liseli gençlik, parças› oldu¤u bütünün bu k›smi hareketlenmesinden h›zl›ca etkilenmekte ve bunu bizzat prati¤ine de yans›tmaktad›r. Özellikle de son dönemde liseli gençli¤in devrimci mücadeleye olan ilgisindeki art›fl dikkat çekicidir. Her ne kadar bu ilgiyi salt bir TV dizisine indirgemeye çal›flanlar olsa da mevcut gerçeklik, bir TV dizisinin yaratt›¤› etkiden çok daha fazlas›yla anlamland›r›lmay› hak etmektedir. Gerek bir bütün halka yönelik artan sald›r›lar gerekse de liseli gençlik özgülünde yaflanan durum elbette ki bu tahlilin temelini oluflturmaktad›r. Liseli gençli¤in devrimci mücadeleye yak›nlaflmas›n› görmek için öncelikle 1 May›s eylemlerine bakmak gerekmektedir. Lise üniformalar›yla 1 May›s alanlar›n› dolduran gençlerin kendi pankartlar›yla ve çeflitli pankartlar arkas›nda kitlesellikleriyle dikkat çektiklerine tan›k olduk. Hemen ard›ndan 6 May›s Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan anmalar›nda geçen seneye oranla liselilerin kat›l›m›ndaki art›fl Milliyet yazarlar›n›n bile ilgisini çekmifltir. Ülke genelinde yaflanan da¤›n›kl›¤a ra¤men ÖSS karfl›t› eylem ve miting örgütlenmelerinde de ciddi bir hareketlilik göze çarpmaktad›r. Yine çeflitli lise örgütlerinin gerçeklefltirdi¤i kurultay ve etkinliklere olan ilginin artmas›n› da bu örneklere eklemekte fayda vard›r. Liseli gençli¤in artan hareketlenmesi elbette ki kendi içerisinde halk hareketlenmesi düflünüldü¤ünde bütünsel bir anlam ifade etmiyorsa da yak›n gelece¤in analizini yapt›¤›m›zda önemli bir yer tutmaktad›r. fiimdiden liseli gençli¤in seneye daha kitlesel eylemlere imza ataca¤›n›, yeterince çabayla da lise örgütlerinin geliflece¤ini rahatl›kla iddia edebiliriz. Bu nedenle özelde bizlerin de yaflad›¤› s›k›nt›lar düflünüldü¤ünde liselerdeki çal›flmalar›m›z›n ivmelenmesini sa¤lamak gibi önemli bir görevimizin oldu¤unu unutmamal›y›z. Çal›flmalar›m›z›n ana halkas›n› elbette ki liseli gençli¤i en genifl flekilde bir araya getirecek araçlara yo¤unlaflt›rmam›z gerekmektedir. Mevcut hareketlenmeye ra¤men ülke genelinde birleflik bir mücadele hatt› tutturulamamas›, hak alma eylemlerinin etki gücünü de azaltmaktad›r. Bunun önemini gösteren onlarca örnek, önümüzdeki süreçte nas›l bir çal›flma izlememiz gerekti¤ini bizlere göstermektedir. Egemenler liselilere dönük oyunlar›n› art›rmaktad›r. E¤itim sisteminin esas›na dokunmadan ufak de¤ifliklikler yap›lmakta, müfredat ve s›nav sisteminde sürekli de¤ifltirilmekte, liseler 3 y›ldan 4 y›la ç›kar›lmakta, üniversitelere girifllerde ek kontenjanlar aç›lmaktad›r. Bir taraftan piyasan›n, Bologna sürecinin ihtiyaçlar›n› karfl›layabilmek için e¤itim yeniden flekillendirilirken di¤er taraftan da egemenler taraf›ndan bu yeniliklerin e¤itimin kalitesini yükseltece¤i safsatalar› dillendirilmekte, ek kontenjanlar aç›larak göz boyamaya çal›fl›lmaktad›r. Üniversitelerde ek kontenjanlar aç›lmaktad›r, üniversitelerin say›s› artt›r›lmaktad›r ancak ülkemizdeki diplomal› iflsizlerin say›s› ve ç›kar›lmakta olan mesleki yeterlilik, yabanc› iflçilerin çal›flma kanunu gibi yasalar düflünüldü¤ünde artt›r›lan kontenjanlar›n, aç›lan okullar›n hiçbir anlam› bulunmamaktad›r. Tüm bu sald›r›lar›n karfl›s›nda yukar›da da de¤indi¤imiz üzere liseli gençli¤in en genifl kesimlerini kapsayacak örgütlenmelerin, özelde de LÖB’lerin önemi artmaktad›r. ✌ Yeni Demokrat Gençlik 15 YÖK Baflkan› yine e¤itimde (parada) yeniliklerini aç›klad› Ne kadar paran varsa o kadar s›nava girip iste¤in bölümü de kazanabilirsin. Dershanelere gidip milyarlarca para harcayan, üniversite s›nav› ile ö¤rencileri bir sömürü arac› olarak gören egemenler ve onlar›n kurumlar› gelece¤imizle oynamaya devam ediyorlar. Bütün bir dönem haz›rland›¤›m›z s›nav, 3 saatlik bir soru ka¤›d› ile ellerimizden al›n›yor. Bir bütün umutlar›m›z oraya hapsedilmeye çal›fl›l›yor. ‹yi bir gelecek sunman›n koflullar›n›n parayla belirlendi¤i ülkemizde bütün haklar›m›z elimizden al›narak gasp edilmeye çal›fl›l›yor. Yaflam›m›z s›nava çal›flarak, s›nava haz›rlanarak geçifltirilmeye çal›fl›l›yor. Ald›¤›m›z puanlara göre yar›fl atlar› gibi sürekli yükseltme çabas› içerisinde robot bir gençlik dayat›yorlar. BolognaProjesi de bunun bir parças›. Bu projeyi de kusursuz uygulamak isteyen YÖK Baflkan› Yusuf Ziya Özcan flimdi de “120 Dolar verene her gün ÖSS” aç›klamas›yla yeni bir defter daha açt›. Göreve geldi¤inden beri yapt›¤› aç›klamalarla gündem olan Özcan üniversitelere para ile girifllerin olabilece¤i aç›klamas›, üniversitelerde “sürekli e¤itim merkezleri” ile ticarethaneye dönüfltürme projesi ve son olarak yapt›¤› aç›klama ile emekçi çocuklar›na üniversite kap›lar›n› kapatman›n bir ad›- Her y›l ülkemizde milyonlarca arkadafl›m›z y›llarca süren ortaö¤retim hayat›n› bitirdikten sonra güya gelece¤imizi belirleyen “ÖSS” s›nav›na girmektedir. Ve dalga geçermifl gibi y›llarca e¤itim-ö¤retim gördükten sonra bizleri bu 3 saatlik s›navlara sokmaya çal›fl›rlar. Ve bizlerden bu 3 saatlik s›navlarda gelece¤imizi belirlememizi isterler. S›nav› da kazanamazsak y›llarca ald›¤›m›z e¤itim-ö¤retim bofla gitmifl olur. Bir de bunlar yetmezmifl gibi kazanamad›¤›m›z takdirde dershaneler... Bugün Türkiye’nin büyük bir k›sm›n› iflçisi ve köylüsü oluflturuyor. Ve bu k›sm›n›n kazand›¤› paralar ancak kar›n toklu¤una yetiyor. Yani k›sacas› dershanelere verecekleri para kalm›yor. Çocuklar›n›n geleceklerini kuram›yorlar. Gönderenler de ancak borç paralarla gönderebiliyorlar. E¤itim-ö¤retim hayat›nda “ilkokul, ortaokul, lise” gibi y›llarda emekçiler bir sürü para harc›yorlar bir de dershanelere pa- m›n› daha gerçeklefltirmifl bulunmaktad›r. Ama tüm sald›r›lara karfl› örgütlü mücadeleyi yükselterek sonu belirsiz karanl›klardan ayd›nl›klara ç›kabiliriz. 120 Dolar› Veren S›nava Tekrar Girer Daha Fazla Veren ‹stedi¤i Yere Gider Özcan’›n Anadolu Ajans›na yapt›¤› aç›klamalar tam da bu noktadad›r. Nedir bu aç›klamalar? ÖSS’nin Ankara’da yap›lmas›n› önererek bafllayan ve tek aflamal› ancak y›l›n her an›nda yap›labilecek bir üniversiteye girifl sistemini içermektedir. TOEFL’da (‹ngilizce s›nav›) 120 dolar› veriyorsun, hemen o hafta sonu sana s›nav› yap›yorlar diyerek yeni s›nav sistemini övdü. 2009 ÖSS’ye yetiflmeyecek olsa da bu uygulama bununla haz›rl›k aflamas› olarak kat say›lar›n›n kalaca¤›n› da belirten Özcan ayr›ca bu konunun MEB’le daha görüflülmedi¤ini de ekleyerek devam›nda liselerde 1, 2, 3 ve 4. y›llarda gösterdi¤i performans›n›n ortalamas›n›n sene sonunda yap›lacak bir s›navla birlefltirilmesi ve onun nota dönüfltürülmesi fleklinde plan›n› aç›klamaktad›r. O koltukta olmas›n› minnet borcu bilen YÖK Baflkan›, ö¤rencileri de¤il devletin para kazanmas›n› düflünen bir tüccar gibi bu iflin sonunda ne kadar kazanacaklar›n›n hesab›n› tutmufl olacak ki; 1 milyon 600 bin ÖSS aday›ndan yaklafl›k 1.8 milyar dolar kazan›labilece¤ini ifade etmektedir. Evet; gelece¤imizi ellerimize almak için örgütsüzlü¤ümüze vurarak yaratal›m örgütlü gücümüzü. Söz, yetki, karar, eylem hakk›m›z› daha fazla dillendirelim. Bologna projesinin yaflam bulmaya bafllad›¤› ve bizleri esirler dünyas›na paran yoksa okuyamazs›n dedi¤i üniversite kap›lar›n›n hayal olaca¤› sistemi kurmaya çal›fl›yorlar. Bunu ancak örgütlü gücümüzle y›kabiliriz. ‹zmir’ den Liseli YDG’li ra yat›r›yorlar. Paras› olmayan arkadafllar›m›z ancak evde çal›flabiliyorlar. Bundan dolay› ço¤u s›nav› da kazanam›yor. Bir de flimdilerde ‹ngiliz modeli diye bir sistemden bahsediyorlar. Bu sistemde de bizleri s›nava sokmaya çal›fl›yorlar. Yine bu kan emici dershanelerin eline düflece¤iz. Biz s›navla de¤il, e¤itim-ö¤retim hayat›m›z›n içerisinde yeteneklerimize ve zekâlar›m›za göre gelece¤imizi belirlemek istiyoruz. Ve Türkiye’de özel okul anlay›fl›n›n kalkmas›n› istiyoruz. Sevgili arkadafllar›m›z ben bir ÖSS ma¤duru olarak ÖSS’ye karfl› sesimi Mersin’de 7 Haziran’da yap›lacak olan eylemle duyurmaya çal›flaca¤›m. Ve sesimizi en gür flekilde bizi bu insan yar›fl›na sokan kiflilere duyural›m. ›kt›k! b n a t k a Yar›flm Mersin’den Bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 16 f rum Bafl flk ka bir üniversite mümkün YÖK’ün gelece¤imiz konusunda yapt›¤› bu olur olmaz aç›klamalar›yla tek merciymifl gibi durmas› bizlerin yar›na dair beklentilerimizi, gelece¤imizi yok saymas› biz gençler için kabul edilemezdir. Küçük bir az›nl›¤›n rahatça yararlanabilece¤i, iyi bir gelecek için kat edilecek yollar “pahal› tafllarla” döflenmektedir. Halk gençli¤inin gelece¤i “müjdeli” haberleri bekleyemeyecek kadar zorlaflmaktad›r. Söz hakk›m›z›n olmad›¤› yerde gelecek noktas›nda karar hakk›m›z›n da olmad›¤›n› aç›kça görebiliyoruz. Bir umut bekliyorsak; bu, sistemden gelecek sahte, cep yakan vaatlerde de¤il, örgütlü mücadelede; gelece¤imiz hakk›nda söz, yetki ve karar hakk›na sahip olmam›zda yatmaktad›r. Görünüfle bak›l›rsa üniversitelerde yaflanan de¤iflimin h›z›na yetiflmek ve takip edebilmek özellikle son dönemlerde giderek zorlaflt›. YÖK Baflkan› gün geçmiyor ki yeni “müjdeler” vermekten geri dursun. Son olarak YÖK Baflkan› Özcan, ÖSS sistemi ve Yüksekö¤renim kontenjanlar› hakk›nda yeni aç›klamalarda bulundu. Ama yap›lan son de¤ifliklik olan kontenjan art›r›m› konusunda YÖK kurul üyeleri kendi içerisinde dahi uzlaflamad›. Son al›nan bu karar 11’e karfl›, 9 oyla zor al›nabildi. Son de¤iflikliklere göre ÖSS s›nav sisteminin ücreti giderek daha pahal› hale gelecek. TO s›nav› örne¤ini veren Özcan, 120 dolar› ve- rene hemen bir hafta sonra s›nav yap›ld›¤›n› bunu da benzer flekilde ÖSS’ye uygulamak istedi¤inden bahsetti. Yusuf Ziya Özcan’a göre böylece isteyen istedi¤i kadar y›l içerisinde s›nava girebilecek ve bir s›n›rlama olmayacak. Gelece¤ini 3 saatlik bir s›navda belirleme elefltirileri son bulacak. Katsay›lar kald›r›lacak herkes istedi¤i bölümü tercih edebilecek. Tabii bunlar yap›lan› kitlelerin gözünde meflrulaflt›rma girifliminden öteye gidemiyor. Çünkü üniversiteye gidebilecek olanlar için ibre paras› olana do¤ru kay›yor. Baflka bir boyutuyla asl›nda sorunlar› daha da a¤›rlaflt›r›yor. Henüz bir s›nav ücreti aç›klanm›fl de¤il ama sadece bir dil s›nav› için 120 dolar Yeni Demokrat Gençlik ücretin söz konusu oldu¤u bir yerde, söz konusu üniversiteye girifl oldu¤unda çok daha yüksek olmas› kuvvetli bir ihtimal. ‹kincisi, paras› olan kendini tekrar tekrar deneme imkân›na kavufluyorken, paras› olmayan ise daha s›n›rl› maddi imkân› ölçüsünde s›nava girebilecek. Bu da dershaneye gidebilen, maddi geliri iyi olan kesim için görece daha elveriflli koflullar yarat›rken paras›zl›k ve kötü koflullarla mücadele eden halk gençli¤i için durum dünden daha kötü olacak. Bu da flu anlama geliyor: Maddi geliri iyi olan küçük bir grup için üniversiteye girmenin önünde s›nav belki de s›n›rs›z olabilecekken, milyonu bulan bir kesim için paras›zl›k nedeniyle (ki bu kadar yüksek s›nav ücreti düflünüldü¤ünde) esas›nda s›n›rl› olacakt›r. Ayn› zamanda bu s›nav sistemiyle devlet görünüfle bak›l›rsa çok iyi para kazanacak. “Özcan’›n bu fikirleri hayata geçerse, devlet 1 milyon 600 bin ÖSS aday›ndan yaklafl›k 1.8 milyar dolar kazanabilir.” (Radikal-13/05/2008) Bu miktar niyetleri çok aç›k bir biçimde gösteriyor. “Katsay›y› kald›r›yorum, üç saatlik strese son” diyerek bas›na yans›yan söylemler tam bir aldatmacadan ibarettir. Esas› gizlemektedir. “Gençlerin önündeki engelleri kald›r›yorum” diye söylenen süslü laflar›n ard›nda çok büyük bir ekonomik gelir yatt›¤› aç›kça gözükmektedir. Bunlar›n d›fl›nda YÖK’ün aç›klad›¤› kontenjan art›r›m›n›n özellikle t›p fakültelerinde artmas› dikkat çekicidir. Baz› özel üniversitelerin son dönemlerde t›p fakültesi açma giriflimleri oldu¤u bilinmektedir. Türkiye’de en iyi üniversiteler s›ralamas›nda t›p fakültesi olan üniversitelerin en yukar›larda olmas›, bilimsel araflt›rma konusunda üniversitelerin puanlar›n› yükseltmesi nedeniyle özel üniversitelerin dikkatini çekmektedir. Prestij ve rekabet için bu üniversiteler s›ralamalarda yukar›lara ç›kabilmek için t›p fakülteleri açacaklar›n› ilan etmifllerdi. YÖK’ün bu uygulamas› ile dünya ölçe¤inde bilimsel araflt›rmalar konusunda Türkiye’nin ç›tas›n› sadece ka¤›t üzerinde yükseltebilece¤i ve ayn› zamanda Bologna Sürecinde piyasaya haz›rlanan özel üniversiteler için olanak sunaca¤›na flüphe yoktur. YÖK böylece özel üniversiteleri “piyasada” iyi bir flekilde palazlamaktad›r. 17 Di¤er yandan yeterli alt yap› (bilimsel ve teknik donan›m) oluflturulmadan kontenjan art›r›m›n›n yap›lmas› e¤itim sistemini giderek bilimsellikten uzaklaflt›rmakta ve var olan kaliteyi de düflürmektedir. Alt yap›s› olmayan, sadece günübirlik, sistemsiz politikalarla üniversitelerin kaderi belirleniyorken, di¤er yandan kontenjan art›fl›yla beraber ö¤rencilerin bar›nma, beslenme gibi gereksinimlerinin nas›l karfl›lanaca¤› belirsizdir. Devlet yurtlar›nda yaflanan y›¤›lman›n daha da artmas› kaç›n›lmaz olacakt›r. Üniversiteler üzerindeki son geliflmelere göz att›¤›m›zda, önümüzdeki y›llarda üniversite harc›n›n daha da artaca¤›n› ilan eden YÖK Baflkan›n›n aç›klamalar› da göz önüne al›nd›¤›nda, sorunlar›n birbiri ard›na, üst üste binecek olmas› akademik sorunlar›m›z› büyütmekte ve bu zemindeki mücadelenin giderek daha kuvvetlendirilmesi gerekti¤ini göstermektedir. Ekonomik, akademik sorunlar›n büyümesi öz örgütlülüklerin önemini bir kez daha ortaya koyarken, ö¤rencileri ma¤dur ve zor durumda b›rakacak olan uygulamalara karfl› ö¤rencileri koruyabilecek kurumlarla (›srarla ö¤renci dernekleri) ö¤rencileri hep birlikte bu kanallarda buluflturmak günden güne daha yak›c› olmaktad›r. Öncesinde yapt›¤› aç›klamayla “Herkesin üniversite okumak istemesini anlayam›yorum. Üniversite bedava da olmaz” diyen YÖK Baflkan› flimdi ise “1,2 milyon gence yer bulmal›y›z” (Radikal-11/05/2008) diyerek bizlerle adeta dalga geçmektedir. YÖK’ün gelece¤imiz konusunda yapt›¤› bu olur olmaz aç›klamalar›yla tek merciymifl gibi durmas› bizlerin yar›na dair beklentilerimizi, gelece¤imizi yok saymas› biz gençler için kabul edilemezdir. Küçük bir az›nl›¤›n rahatça yararlanabilece¤i, iyi bir gelecek için kat edilecek yollar “pahal› tafllarla” döflenmektedir. Halk gençli¤inin gelece¤i “müjdeli” haberleri bekleyemeyecek kadar zorlaflmaktad›r. Söz hakk›m›z›n olmad›¤› yerde gelecek noktas›nda karar hakk›m›z›n da olmad›¤›n› aç›kça görebiliyoruz. Bir umut bekliyorsak; bu, sistemden gelecek sahte, cep yakan vaatlerde de¤il, örgütlü mücadelede; gelece¤imiz hakk›nda söz, yetki ve karar hakk›na sahip olmam›zda yatmaktad›r. ✌ Yeni Demokrat Gençlik 18 UFUK Yeni ‹stihdam Paketi Sorunlar›m›z›n çözümü de¤ildir! Mevcut ekonomik görüntüsünü inceledi¤imizde bu sorunu kal›c› olarak çözebilme yetene¤inden uzak olan TC, ayn› zamanda kendisini tehdit de eden iflsizlik sorununa karfl› dönemsel tedbirler almaya çal›flsa da hiçbir zaman bu tedbirlerin “baflar›l›” oldu¤unu söyleyemeyiz. Ülkemizin gerçekli¤i içerisinde yaflad›¤› yap›sal sorunlardan birisi de sürekli art›fl e¤ilimi gösteren iflsizliktir. Mevcut ekonomik görüntüsünü inceledi¤imizde bu sorunu kal›c› olarak çözebilme yetene¤inden uzak olan TC, ayn› zamanda kendisini tehdit de eden iflsizlik sorununa karfl› dönemsel tedbirler almaya çal›flsa da hiçbir zaman bu tedbirlerin “baflar›l›” oldu¤unu söyleyemeyiz. Çal›flma yafl› içerisindeki nüfusun % 20’den fazlas›n›n iflsizlikle karfl› karfl›ya olmas› durumu, bu sorunun önemini de göstermektedir. Tüm bunlara ra¤men, yeni ç›kar›lan ‹stihdam Paketi, yaraya pansuman bile olamamaktad›r. Egemenlerin her geçen gün daha da s›k›flmalar› ve reel iflsizli¤in 1-2 sene içerisinde daha da artaca¤›n›n öngörülmesi, AB’ye uyum bafll›¤› alt›nda bu istihdam paketinin ç›kar›lmas›n› da beraberinde getirmektedir. ‹stihdam alan›nda gençli¤in yaflad›¤› s›k›nt›lar›n bu bafll›kta birinci s›rada yer almas›, at›lan her ad›m›n da bizler taraf›ndan dikkatle izlenmesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle rahatl›kla söyleyebiliriz ki yeni ç›- kar›lan istihdam paketi, iflsizlik sorunumuzu çözebilecek niteliklerden uzak almakla beraber, ortaya koydu¤u maddeler nezdinde de “teselli edecek” bir kapsam da bar›nd›rmamaktad›r. Ekonominin, üretimi esasa almayan yap›s› ve mevcut krizin derinleflmesi iflsizli¤e çözüm bulunabilece¤i umudunu da azaltmaktad›r. Emperyalist-kapitalist sisteme ba¤l› olan ve üretici güçlerin gelifliminin önünde önemli engeller bulunan Türkiye’de yap›sal bir sorun olan iflsizli¤i engellemek için de yap›sal çözümler gerekmektedir. Elbette ki bu yap›sal çözüm (biz kesin çözüm olarak da anlayabiliriz) sistemin bekas› içerisinde gerçeklefltirilemeyecek bir çözümdür. Devlet, s›n›flar›n varl›¤›n› yads›mak yerine varl›¤›n› bu gerçeklik üzerinden sa¤lamaktad›r. Bu haliyle içinde yaflad›¤›m›z co¤rafya baz›nda devletin hangi s›n›flar›n egemenlik arac› oldu¤u aç›kt›r. O halde iflçi-iflsizlik konular›na yaklafl›m›n› da bu çerçeve içerisinde de¤erlendirmemiz gerekmektedir. Hareket noktam›z› buradan belirlersek, egemenlerin att›klar› ad›mlar›n, getirdikleri yeniliklerin (e¤er Yeni Demokrat Gençlik mücadele ile al›nmam›flsa) bir anlam ifade etmeyece¤i görülecektir. “Hak verilmez, al›n›r” söyleminin de bu anlay›fl›n ekseninde sloganlaflt›¤› aç›kt›r. Yinelemek ad›na söyleyebiliriz ki zaten yeni ç›kar›lan istihdam paketinin sözde bile olsa “hak verme” anlay›fl› amac› da gütmedi¤i aç›kt›r. Yeni istihdam paketini genel hatlarla de¤erlendirmek gerekirse kad›n çal›flanlara yönelik önemli dezavantajlar getirdi¤ini söyleyebiliriz. Emzirme odalar› ve krefller konusunda yasada bir aç›kl›k b›rak›larak, krefl hizmeti sunma zorunlulu¤u olan iflletmelerin bu hizmeti d›flar›dan karfl›layabilecekleri belirtilmifltir. Kad›n iflçilerin önemli bir sorunu olan krefl meselesi böylelikle bir hamleyle gözlerden uzaklaflt›r›lm›fl ve “çözüm” ad› alt›nda çözümsüzlü¤e, mu¤lakl›¤a terk edilmifl, daha aç›k bir tabirle kad›n iflçiler aç›s›ndan hak gasp› yasalaflt›r›lm›flt›r. Yasa, iflçiden ziyade patrona tan›d›¤› haklarla dikkat çekicidir. Patron yerine prim ödemeyi üzerine alan “devlet”, bu görevi “iflsizlik sigorta fonuna” devrederek iflçi için yeni bir durum yaratmamaktad›r. Bilakis patronun ödemesi gereken primi, iflçilerden kesilen paralarla oluflan “iflsizlik sigorta fonuna” yükleyen devlet, patronu desteklemenin yeni bir yolunu (hem de genç iflsizli¤i azaltmak ad›na) bulmufl gibi görünmektedir. ‹flsizlik sigorta fonuna devlet de kaynak ay›r›yor olsa da birincisi bu kayna¤›n zaten nereden geldi¤i bellidir, ikincisi devlet bu fondan kendisi ad›na “yat›r›m” yapmak için kullan›m hakk›na sahiptir. Keza 2008’e ait fon nema gelirlerinden 1 milyar 300 milyon YTL, GAP için kullan›lacak. Bu ödenekler 2008 bütçesiyle iliflkilendirilecek. Bu paray›, ilgili idare bütçesine kaydetmeye Maliye Bakan› yetkili olacakt›r. (Kaynak: HaberTürk) Bunun yan›nda k›dem tazminat›n›n SSGSS ile beraber, bu yasa ile kald›r›lmas› avantaj de¤il önemli bir hak gasp› olarak karfl›m›zda durmaktad›r. K›dem tazminat›n›n maafla eklenece¤inin söylenmesi bu nedenle patrona tan›nan önemli bir hak olmaktad›r. K›dem tazminat›n›n maafla eklenip eklenmedi¤ini ölçebilecek reel bir arac›n olmamas›, bu nedenle iflçilerin daha bafltan hak gasp›yla karfl› karfl›ya oldu¤unu göstermektedir. Bunun yan›nda kay›t d›fl› iflçi çal›flt›rma ko- 19 nusunda cayd›r›c›l›¤›n yeterli olmamas› (hatta desteklenmesi diyebiliriz) al›nan bu kararlardan genç ve kad›n iflçilere yönelik olumlu görünen maddelerin alt›n›n bofl oldu¤unu göstermektedir. Çünkü her ne kadar bir süre için prim ödememe avantaj› sa¤lasa da patron için daha avantajl› olan fley, direkt kay›t d›fl› iflçi çal›flt›rmak olmaktad›r. Nihai olarak yasa, ifl güvenli¤i konusunda at›l›m yapm›fl izlenimini veriyor olsa da bu konuda yaflanan esneklik ve hatta esnekli¤in ifl cinayetleriyle devam ediyor oluflu ç›plak bir gerçeklik olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Yasaya ra¤men Tuzla’da yaflananlar, ihmaller, tüm ölümlere ra¤men ›srarla devam eden göz yumma anlay›fl› irkilmemize neden olmaktad›r. Son yaflanan ölümlerden sonra bir tersanenin kapat›lmas›n›n ise anlafl›laca¤› üzere bu yasayla hiç ilgisi yoktur. Bu kadar ölüme göz yumanlar, artan öfkemizden korkarak tersaneyi kapatm›fllard›r ancak Tuzla Tersaneler bölgesi baflta olmak üzere ülkenin dört bir yan›nda ifl güvenli¤i, çal›flma flartlar› konusunda gerekli önlemlerin al›nmad›¤›n› çok iyi biliyoruz. Bu nedenle yaflananlar› basit bir ihmalden öte cinayet olarak görmemiz anlafl›l›rd›r. Yeni istihdam paketi, SSGSS gibi uygulamalarla sald›r›lar›n› yasalaflt›ran egemenlere karfl› halk›n her kesiminin dayan›flmas›n› fliar edinmek ve mücadeleyi büyütmek göreviyle karfl› karfl›ya oldu¤umuzu unutmamal›y›z. Gelece¤imizi, can›m›z› ve haklar›m›z› hesap vermeden alanlardan hesap sormak için bu görevimize daha fazla sar›lman›n, her zamankinden daha fazla, zaman›d›r. ✌ 20 Yeni Demokrat Gençlik Tuzla’da iflçi olmak “Gülüflüm ma¤rurdur her dem. Yüzümde tutsak kalm›fl garip bir hüzün. Ölümün o ürpertici so¤uklu¤udur beni böyle durgunlaflt›ran, her sabah ç›karken evden son sar›l›fl›mm›fl gibi sar›l›r›m annemin, kardeflimin, sevgilimin boynuna ve bir daha dönmeyecek gibi koklar›m her birinin saçlar›n›, ürperir yüre¤im... Tuzla’da iflçi olmak…” Büyük ihtimalle Tuzla tersanelerinde çal›flan bir iflçi her dem yafl›yordur bu duygular›. Ölüm tersaneleri olan Tuzla’da ayda ortalama 40’a yak›n ifl kazas› olmaktad›r. Aral›k 2006-Kas›m 2007 aras›ndaki 10 ayda 8 ölüm, 2 uzuv kayb› ve 376 yaralanma ile sonuçlanan 386 ifl kazas› meydana gelmifltir. 23 y›lda Tuzla tersanelerinde yaflam›n› yitiren iflçilerin say›s› son ifl cinayetleri ile birlikte 96’ya ulaflm›flt›r. Say›lar bu kadar netken gerici devletin bu dönemki sözcüleri ise adeta Tuzla’da yaflam›n› kaybeden iflçilerle dalga geçer tarzda aç›klamalar yaparak saflar›n› bir kez daha net olarak gözler önüne sermektedirler. Tuzla’da 3. iflçisi yaflam›n› yitiren Desan Tersanesi’nin orta¤› Cengiz Kaptano¤lu “Bu olaylar M‹T’lik, polislik. Emniyet Müdürü her fleyi biliyor”, “Çok üzgünüm. Kim, birlikte çal›flt›¤› insanlar›n ölmesine göz yumabilir? Böyle bir vicdans›zl›k olabilir mi? Karar verdik. Bu tersaneyi sat›yoruz”, Çal›flma Bakan› “‹flyerlerinde ölümler olabilir”, “20 tersane olmas› gereken yerde 50 tersane var, ifl kazalar› devam edecek…” vb aç›klamalar›n birço¤unun nedenini ise “e¤itimsiz iflçi” olarak göstermektedir. ‹fl koflullar›n›n a¤›r olmas›ndan kaynakl› Tuzla’daki ölümleri mevcut hükümet meflrulaflt›rmaya çal›flarak kamuoyunda münferit olaym›fl gibi göstermektedir. Almanya’n›n tersaneleriyle tan›nan Flensburg kentinde devasa Ro-Ro gemilerinin yap›ld›¤› FSG Tersanesi’nde 40 y›ld›r ifl kazas› sonucu ölen iflçi yok. FSG’nin Genel Müdürü Peter Sierk “Bizde en son ölüm 1968’de meydana geldi. 1960’lara kadar Almanya’da ‘her gemi eflittir bir ölüm’ anlam›na geliyordu. Ama çok radikal önlemler al›nd›. Bir iflçinin kazada ölmesi demek benim do¤rudan hapse at›lmam demek. ‹fl bu kadar kritik ve ciddi boyuttad›r. Devlet 3 ayda bir tersaneleri denetliyor. Biz de bu durumu dikkate alarak her 20 kiflinin bafl›na güvenlikten sorumlu ustabafl› koyuyoruz. Ustabafl›, iflçilerin güvenli bir flekilde tersanede çal›flabilmelerini, varsa eksikliklerin giderilmesini sa¤l›yor” söylemleri asl›nda ifl cinayetlerinin gerçek sorumlular›n› bir kez daha ç›plak bir flekilde gözler önüne sermektedir. Son yaflanan ifl cinayetlerinden sonra artan kamuoyu bask›s›n› azaltmak için mevcut sistemin sözcüleri Saleh Tersanesini süresiz olarak kapatm›flt›r. Ama bu kapatma karar› daha Saleh Tersanesinde yaflam›n› kaybeden iflçilerin kan› kurumadan tekrar yeniden aç›lm›flt›r. Tuzla tersanelerinde örgütlü olan D‹SK’e ba¤l› Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan 16 Haziran’da grev karar› al›nd›. Biz YDG’liler de yaflanan bu ifl cinayetlerine karfl› durmak için Limter-‹fl Sendikas›’n›n ald›¤› grev karar›n› aktif olarak desteklemeliyiz. Bu ba¤lamda Limter-‹fl Sendikas›’n›n taleplerini afla¤›da sunuyoruz: “- ‹fl cinayetlerinin sorumlular› yarg›lans›n, -Tuzla tersanelerinin denetimini sendikam›z Limter-‹fl, TMMOB, TTB, Baro, Çal›flma Bakanl›¤› ve G‹SB‹R’den oluflan ba¤›ms›z bir komisyon yaps›n, - A¤›r ve Tehlikeli ‹fl Kolu Yönetmeli¤i uygulans›n, - Tafleronluk sistemi kald›r›ls›n, - 7,5 saatlik ifl günü uygulans›n, - Sigortalar›m›z ana firma taraf›ndan ve ald›¤›m›z ücret üzerinden yat›r›ls›n, - Gurbetçi iflçilere sa¤l›kl› bar›nma evleri sa¤lans›n, - Sendikam›za tersanelerde temsilcilik açma hakk› tan›ns›n.” Kars’tan Bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik ‹TÜ’de yurtlara zam May›s ay› içerisinde ‹TÜ’de aç›klanan yeni yurt fiyatlar› ö¤rencilerin tepkisine yol açt›. Zamlardan önce bu yurtlar›n fiyatlar› 275 YTL, 325 YTL ve 350 YTL iken flimdi 400 YTL, 500 YTL ve 550 YTL ve buna ilaveten 1500 YTL teminat bedeli isteniyor. Bu zamlara karfl› yurtlarda kalan ‹TÜ ö¤rencileri bir eylem gerçeklefltirdiler. Bu eylemin daha sonra baz› siyasi yap›lar taraf›ndan sahiplenilmeye çal›fl›lmas› ö¤renciler aras›nda olumsuz bir havaya neden olsa da tamamen ö¤rencilerin örgütleyicili¤inde geliflmesi oldukça önemlidir. Eylem, 12 May›s’ta yurtlar›n önünden yürüyüflle bafllad› ve k›sa sürede 300’ü aflk›n ö¤rencinin kat›l›m›n› sa¤lad›. Daha sonras›nda rektörlü¤ün önüne gelen ve “‹TÜ hayk›r, zamlara hay›r”, “Paras›z, bilimsel e¤itim” sloganlar› atan ö¤renciler seslerini rektörlü¤e duyurmay› baflard›. Rektörlü¤ün ö¤rencilerle görüflmeyi kabul etmesinin ard›ndan her yurttan bir ö¤rencinin oluflturdu¤u bir temsil heyeti görüflmeye gitti. Rektörlük komik bir flekilde zamlar› bizden duydu¤unu ve o yurtlar› kampüs içerisine yapt›ran flirketin, iflletmesine de sahip oldu¤unu, bu sebeple rektörlü¤ün bu flirket üzerinde yapt›r›m› bulunmad›¤›n› iddia etti. Ayr›ca konunun yap›lacak olan yönetim kurulu toplant›s›nda de¤erlendirilece¤i söylendi. Toplant›n›n olaca¤› gün tekrar eylem karar› al›nd› fakat bu kez kat›l›m oldukça düflüktü. 15 May›s’ta rektörlü¤e gelen ö¤renciler imzalanan 700 civar› dilekçeyi teslim etti. Ayr›ca temsil heyetinden bir kifli rektörlükle görüflmeye gitti. Bu görüflmede, Kültürel Afi ile genel bir ihale yap›lm›fl oldu¤u, bunun içinde teknokent, ilkokul, lise vb alanlarda rektör- 21 lü¤ün kazan›m sa¤lad›¤› ama yurtlar› vermek durumunda kald›¤› belirtildi. Rektöre nas›l düzeltmeye çal›flacaks›n›z bu durumu dendi¤inde ise k›sa zamanda 3 alternatif yol bulduklar›n› dile getirdiler: 1- Rektörlü¤e ba¤l› yurtlarda bofl kalan yerlerin bir k›sm›n› yurt de¤ifltirmek isteyen ö¤rencilere aktarmak, 2- Tadilat› devam eden, normalde teknokent ve ofisler için düzenlenen bofl binay› 1-1,5 y›l için ö¤rencilere kiralamak, 3- Konukevinin bofl k›s›mlar›n› da 1-1,5 y›l için ö¤rencinin hizmetine açmak. Rektörlük “biz sizin arkan›zday›z, senato olarak biz bu iflin peflindeyiz ve gerekli görüflmeleri Kültürel Afi ile yapaca¤›z” demifl olmas›na ra¤men yapt›¤› tek fley yaln›zca flirketin karar› yeniden de¤erlendirme talebi olmufltur. Rektörlü¤e ba¤l› yurtlar “nispeten” daha uygun ücretlendirilirken, ‹TÜ Gelifltirme Vakf›, Ar› Kültürel Sosyal ve Sa¤l›k Hizmetleri A.fi’ye ba¤l› yurtlar astronomik fiyatlara sahip. Üstelik bu fiyatlara % 50’nin üzerinde yap›lan zamlarla üniversite içerisindeki sömürü katmerlefltiriliyor. Bizim yaflam alan›m›z olan üniversitemizde özel bir flirketin ne ifli oldu¤unu sordu¤umuzda ise; doyurucu bir cevap alam›yoruz. Asgari ücretin 435 YTL oldu¤u bir ülkede kaç kiflinin bu yurtlarda kalarak e¤itimini sürdürme gerçekli¤i vard›r? Bu zamlar dolays›z olarak bizlerin en meflru hakk› olan e¤itim ve bar›nma hakk›m›z›n gasp› anlam›na gelmektedir. Bizler tüm pasifize etme politikalar›na ra¤men sesimizi duyurmal› ve bizim yaflam alan›m›z olan yurtlar›m›zla ilgili al›nan kararlarda söz, yetki, karar hakk›m›z için mücadele etmeliyiz! ‹stanbul Teknik Üniversitesi YDG ‹stanbul YDG’nin Kampanya Çal›flmalar› ‹stanbul YDG olarak söz, yetki, karar-söz, eylem, örgütlenme talebiyle ilgili yürütülen kampanya dahilinde 24 Nisan tarihinde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Ard›ndan 4 May›s günü hem kampanya özelini hem de 1 May›s’taki faflist sald›r›lar› içeren bir bas›n aç›klamas› yapt›k. Birçok eylemde, okul önlerinde bildiriler da¤›tt›k. Özellikle okul önlerinde yap›lan da¤›t›mlar ö¤renciler taraf›ndan ilgi gördü. Yap›lan duvar gazetelerini, Y›ld›z Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, ‹stanbul Teknik Üniversitesi ö¤renci panolar›nda, ö¤renci yurtlar›na yak›n duraklara, Bo¤aziçi’nde gerçeklefltirilen Üniversiteler Sosyal Forumu’nda yayg›n bir flekilde kulland›k. Üniversiteler Sosyal Forumu’na dâhil olarak kampanyam›z› forumda gündemlefltirmeye çal›flt›k. Duvar gazetelerini yapt›¤›m›zda YDG’nin çizgisini, flimdiki çal›flmalar›n› me- rak eden arkadafllarla tan›flt›k. Yine kampanya pullar›n› okullarda, duraklarda, merkezi bölgelerde yayg›n bir flekilde kulland›k. Bunlar›n yan› s›ra 11 May›s tarihinde hem kampanya döneminde olmaktan ötürü hem de May›s ay›n›n öneminden ötürü ‹stanbul YDG olarak piknik yapt›k. Piknikte ‹brahim Kaypakkaya, Mahir Çayan, Deniz Gezmifl ve Mazlum Do¤an’›n hayatlar› anlat›ld›. Ard›ndan ‹brahim Kaypakkaya’y› di¤er devrimci önderlerden ay›ran özellikleri, programatik görüflleri anlat›l›p tart›fl›ld›. Kürt ulusal sorununu ele al›fl›, Kemalizm çözümlemesi, sosyo-ekonomik tahlilleri gibi programatik görüfllerinden söz ederek bunlar›n önemi vurguland›. Müzik dinletisi yap›ld› ve son olarak kampanya tart›fl›ld›. Haziran’›n sonunda bitecek olan kampanyam›z ile ilgili çal›flmalar›m›z devam ediyor. ‹stanbul YDG 22 Yeni Demokrat Gençlik Üniversiteler hapishaneye dönüyor Üniversiteler genel olarak hem dünyada hem de ülkemizde egemen sisteme karfl› devrimci mücadelenin önemli bir yerinde durmaktad›r. 68 hareketi ile bafllay›p 71 devrimci ç›k›fl›yla ilerleyen süreçte gençlik kilit bir rol oynam›fl; bu devrimci ç›k›fllar› sönümlendirmeye yönelik bask› ve sald›r› politikalar› 12 Eylül Darbesi ve sonras›nda da yine en çok gençli¤i hedef alm›flt›r.12 Eylül’le birlikte düflünen, sorgulayan, mücadele eden gençlik kitleleri imha edilmeye çal›fl›lm›fl, daha sonraki kuflaklar ise devrimci, muhalif etkilerden soyutlanmaya, depolitizasyon sürecine mahkum edilmifltir. Tüm bu sald›r›lara ra¤men gençlik mücadelesini sürdürmüfl hatta dönem dönem ciddi bir flekilde hareketi yükseltip kitlelerin hareketine devrimci bir yönelifl kazand›rm›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistemin büyük krizinin yaklaflt›¤›n›n tart›fl›ld›¤› flu günlerde yine görmeye al›flt›¤›m›z filmin tekrar› sahnelenmektedir. Egemenler tüm yaklaflan bunal›ma karfl› sald›r›lar›n› de¤iflik biçimlerde halk kitleleri üzerinde yo¤unlaflt›rmaktad›r. E¤itime dönük sald›r›lar bunun en net göstergelerinden biridir. Üniversitelerde son zamanlarda yo¤unlaflan faflist sald›r›lar, “güvenlik”, soruflturma terörü ülkemizde de h›zla uygulanmakta olan Bologna Süreci, flimdiki ÖSS tarz›na alternatif olarak gösterilmeye çal›fl›lan ancak e¤itimin daha çok ticarileflmesinden baflka hizmet etti¤i bir fley olmayan s›nav tarzlar› temel olarak tek bir noktaya iflaret etmektedir. Üniversitelere, genel olarak da e¤itime dönük bu sald›r›lar›n en yo¤un yafland›¤› yerlerden biri de Ankara’daki üniversiteleridir. Son süreçte tüm ülkedeki sald›r›lara paralel olarak DTCF ve Ankara Üniversitesi Tando¤an Kampüsünde ülkücü faflistlerin sald›r›lar›n›n yaflanmas›, ayn› günlerde ODTÜ’den jandarman›n bask›lar›na yönelik haberlerin gelmesi flafl›rt›c› de¤ildir. Ö¤renciler soruflturmalarla, tacizlerle tehdit alt›na al›nmak istenmekte, en ufak bir etkinlik s›ras›nda bile ö¤renciler engellemelerle karfl›laflmaktad›r. Üniversite içindeki sald›r›lara paralel olarak ö¤renciler kurum ve ev bask›nlar›yla, kaç›rmalarla tutuklama terörüne maruz kalmaktad›r. Sincan F Tipi Hapishanesi onlarca ö¤renciyi bar›nd›ran bir yer olarak adeta “üniversiteye”, üniversiteler ise hapishaneye dönmüfltür. Üniversitelerin güvenlik ad› alt›nda hapishaneye döndürülmesi sürecinin dikkat çekici bir biçimde Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsünde yo¤unlaflt›¤›n› görmekteyiz. Cebeci k›sa bir süre öncesine kadar di¤er üniversitelere göre ö¤rencilere daha demokratik bir alan sa¤lamaktayd›. Okulumuzun önünde baz› durumlar d›fl›nda çevik kuvvet, panzerler ve gözalt› otobüsleri olmazd›. Ne kamera ne güvenlik ne de turnike vard›. Sonra genel olarak ülkenin her yerinde yaflanan sald›r› sürecine paralel olarak Cebeci kampüsünde de ifller de¤iflti. Gittikçe yo¤unlaflan ve “güvenlik” ad› alt›nda yürütülen sald›r› politikas›n›n en önemli nesnesi haline getirildi. Süreç içersinde önce özel güvenlikler, sonra say›s› h›zla artmaya devam eden kameralar ve süreklileflen polis ablukas› devreye girdi. Sivil olsun olmas›n polislerin okulumuzu iflgali de, ÖGB’nin kap›da kimlik sormas› da kan›ksanmaya baflland›. ‹lerici, devrimci, demokrat ö¤rencilerin de sürece bir süre sessiz kal›p, geç müdahale etmesi olaylara tuz biber ekti. Ve en sonunda süreç okulumuzun hapishaneye dönüflünün art›k ayan beyan a盤a ç›kt›¤› kap›da turnike sisteminin gelmesiyle de¤iflmeye bafllad›. Çok önceden gelmesi gereken tepkiler bu süreçten sonra a盤a ç›kt›. “Güvenlik” terörü diye özetleyebilece¤imiz süreç ciddi flekilde tüm ö¤renciler aras›nda tart›fl›lmaya baflland›, ça¤r›lar yap›ld›. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ‹nek Bayram›’nda yaflanan olaylar ö¤rencilere yönelik sald›r›n›n boyutunu tamamen gözler önüne serdi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ‹nek Bayram›’n›n kutland›¤› gün ÖGB’ler ö¤rencileri kameralar›n görmeyece¤i kör bir noktaya çekerek fiziksel sald›r›da bulundu. Ayn› olayda ö¤rencilere pervas›zca küfür eden ÖGB, kad›n ö¤rencilere sözlü tacizde bulundu. Ard›ndan Cebeci’de bu konularda sürdürülen tart›flmalar› daha genifl bir kitleye yayma amac›yla Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde aç›k bir tart›flma toplant›s› örgütlendi. Toplant›da konuflan ö¤renciler sürekli ve olabildi¤ince bir arada eylemlilikler yapman›n önemi üzerinde durdular. Gerek ÖGB, gerek kameralar ve turnikeler konulurken olaylar tamamen bizi ilgilendirmesine ra¤men hiçbir flekilde fikrimizin al›nmad›¤› hatta bilgi edinme hakk›m›z›n bile kulland›r›lmad›¤› belirtildi. Bekleneni de aflan bir kitlesellikle gerçeklefltirilen toplant›n›n sonucunda kitlesel bir eylem yapma karar› ç›kt›. Bunun yan›nda halen süren imza kampanyas›n› yayg›nlaflt›rma, ÖGB’lerin tacizlerine iliflkin sürekli suç duyurusunda bulunma, kap›da kimlik göstermeme konusunda kararl› olma, ö¤rencilerin söz hakk› elde etmesi için hukuki yollar›n zorlanmas› gibi kararlar al›nd›. 16 May›s Cuma günü yaklafl›k 350 kiflilik bir kitle E¤itim Fakültesi önünde toplanarak Fakülteleri gezip kampüs önünde coflkulu bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. “Cebeci’de turnike istemiyoruz!”, “Üniversiteler bizimdir bizimle özgürleflecek!” sloganlar›yla eylem son buldu. Eyle- Yeni Demokrat Gençlik min ö¤rencilerin genifl bir kesiminin gündemine olaylar›n girdi¤ini görmek çok önemli bir yerde dursa da eylem s›ras›nda ö¤rencilerin gerek sloganlar› gerek okunan metin daha çok yerelde gözle görünür sorunlarla ilgiliydi. Gerek yerel anlamda gerekse genel anlamda sald›r›lar›n son zamanlarda yo¤unlaflmas›n›n arkas›nda yatan sebeplere ya da e¤itim sisteminin çürük anlay›fl›na yer verilmemiflti. 18 May›s Pazar günü ise okuldaki ÖGB’lerden birinin Ö¤renci Kolektiflerinden bir arkadafl›m›z› takip etti¤i ve s›k›flt›rd›¤› yerde ö¤rencinin kafas›na silah dayayarak tehdit etti¤i ö¤renildi. Art›k bu olay ö¤renci muhalefetine tahammülsüzlü¤ün ve genelde yaflanan sald›r›lar›n özelde a盤a ç›k›fl›n›n son noktas›yd›. Bu olay›n hemen arkas›ndan yine bir eylemlilikle olay protesto edildi. Bu eylem de okulda dersler bitmifl olmas›na ra¤men kitlesel geçti. DTCF’den destek vermek için gelen arkadafllarla birlikte yap›lan bas›n aç›klamas› “Kum torbas› de¤il ö¤renciyiz!”, “YÖK polis medya bu abluka da¤›t›lacak!” ve “Faflizme karfl› omuz omuza!’ sloganlar› ile son buldu. Özetlemek gerekirse Cebeci Kampüsü son yaflanan Kars YDG’den Panel Uzun bir süreden beridir örgütümüzün gündeminde olan Bologna sürecini biz de çeflitli araçlarla ö¤renci gençli¤in gündemine sokmaya çal›flmaktay›z. Özellikle kal›c› örgütler yaratabilmek anlay›fl›yla bafllatm›fl oldu¤umuz “Söz, yetki, karar ve örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz” kampanyas› bu süreç itibar› ile önemini korumaktad›r. Hem Bologna sürecini kitlelere anlatmak hem de ö¤renci gençli¤i bu sürece karfl› kendi öz örgütlerinde örgütleyip sa¤lam bir karfl› tav›r gelifltirebilmek için üzerimize düflen sorumlulu¤u (kimi eksiklikleri kendi içerisinde bar›nd›rsa da) yerine getirmeye çal›flmaktay›z. Kars’ta ADD’nin haftan›n bir günü belirlenen gündemler üzerine sunum ve tart›flma ortam› yaratt›¤›n› ö¤rendik. Bizler de Kars YDG olarak hem Bologna sürecini hem de kampanyam›z› anlatmak hem de bizim bak›fl aç›m›zla Kemalistlerin bak›fl aç›s› aras›ndaki farklar› daha net koyabilmek için çal›flmalara bafllad›k. Panel günü Bologna sürecinin niteli¤inin ne oldu¤unu ve de hedeflerini aç›k bir flekilde sunumu yap›ld›ktan sonra, süreçle ilgili ne yap›laca¤› yönlü tart›flmalar bafllad›. Bizler de kampanyam›z› anlatt›k, kampanya yönelimimiz do¤ru bulunmas›na ra¤men bizim daha somut ad›mlar atmad›¤›m›zdan kaynakl› oradaki insanlar› harekete geçiremedik. Bu eksikli¤imizi tamamlamak için çözümleri tekrardan tart›flmak için yeni bir tarih belirledik. Kars YDG 23 olaylarla birlikte aç›k bir flekilde hapishaneye döndürülmeye çal›fl›lm›fl hatta bu yolda çok önemli bir mesafe kat edilmifltir. Ancak tabloda bu olumsuzluklar›n yan›nda, geç kal›nm›fl olsa da kitlelerin meseleye karfl› tepki göstermesi gibi umut verici bir gerçeklik de vard›r. Bu noktadan sonra önemli olan kitlenin tepkiselli¤ini sürekli bir hale getirmek, politik bir temele oturtmak ve buna paralel olarak bu tepkilerin hedef tahtas›na genel olarak anti-demokratik e¤itim sisteminde yaflanan çürümüfllü¤ü, tüm halk kesimlerine yönelik sald›r›lar› yerlefltirmektir. Gençlik “güvenlik” ad› alt›nda gündemleflen bu olaylar›n kimlerin dü¤meye basmas›yla yo¤unlaflt›¤›n› ortaya koymal›d›r. Gerek GSS gerek emperyalist patentli bir tak›m baflka yasalarla bizlerin geleceksizlefltirilmesi de, e¤itimin h›zla ticarilefltirilmesi, ucube bir tak›m s›nav sistemleri ile üniversitelerin kap›lar›n›n bizlere kapat›lmas›, 1 May›slarda, Newrozlarda “terörist” gruplar› da¤›tmak ad› alt›nda yaflanan halka yönelik sald›r›lar da ayn› merkezler eliyle, temel olarak ayn› amaçlar için yürütülmektedir. Ankara YDG Geleneksel yasakl› flenlik baflar›yla gerçekleflti 13 May›s’ta yap›lan “3. Geleneksel Yasakl› DTCF Bahar fienlikleri” geçen y›llarda oldu¤u gibi bu y›l da yönetim-polis-ÖGB iflbirli¤iyle engellenmeye çal›fl›ld›. Ancak devrimci demokrat ö¤rencilerin dayan›flmas› ve kararl› durufluyla gerçeklefltirildi. Etkinli¤i engellemek için her türlü yola baflvuran yönetim coflkuyu k›rmak için fakültenin elektriklerini dahi kesti ve buna gerekçe olarak da e¤itim ö¤retimin yüksek ses yüzünden engellendi¤ini öne sürdü. Dekan bunu bahane ederek 200 civar›nda polisi fakülteye sokarak e¤itim-ö¤retimi polisin engellemesine yard›mc› oldu. Okulda polisin ablukas›na ve ses sisteminden mahrum olunmas›na ra¤men ö¤renciler etkinliklerini büyük bir kat›l›m ve coflkuyla sürdürdü. fienlikte Anadolu’nun tüm kültürel ö¤eleri bir arada bulufltu. Halaylar, horonlar ve folklor gösterileri ile sürdürülen flenlik polisin fakülteyi terk etmesinden sonra üç saat daha sürdükten sonra oyun ve yar›flmalarla son buldu. Ankara Üniversitesi YDG Yeni Demokrat Gençlik 24 Erzincan’da faflizm yine kirli yüzünü gösterdi Erzincan’da birkaç y›ld›r yükselen devrimci muhalefete karfl›, sivil faflistler bizzat polisin yönlendirmesi ve aç›ktan deste¤iyle sald›r›lar›n› art›rm›fllard›r. Geçti¤imiz aylarda bafllat›lan faflist sald›r›lar son olarak May›s ay›nda E¤itim Fakültesinde gerçeklefltirildi. Tarihi boyunca katliamda ve halk› birbirine düflürme konusunda uzmanlaflan faflizm en zor anlar›nda hemen halk› birbirine düflürerek ç›k›fl yolu aramaktad›r. Bir dönem Ermeni, Rum ve Süryanilere yönelik gerçeklefltirilen linç, ya¤ma sald›r›lar› bir süre sonra yerini Alevi-Sünni çat›flmas› ad› alt›nda, Alevi halk›m›za yönelik yap›lan katliamlara b›rakt›. Daha sonra ise Türk-Kürt çat›flmas› ad› alt›nda yine faflist sald›r›lar gündemdeki yerini ald›. Günümüzde de yükseltilen milliyetçi, flovenist dalgayla birlikte faflist sald›r›lar yine devlet taraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmaya baflland›. Erzincan’da da birkaç y›ld›r yükselen devrimci muhalefete karfl›, sivil faflistler bizzat polisin yönlendirmesi ve aç›ktan deste¤iyle sald›r›lar›n› art›rm›fllard›r. Geçti¤imiz aylarda bafllat›lan faflist sald›r›lar son olarak May›s ay›nda E¤itim Fakültesi’nde gerçeklefltirildi. Devrimci demokrat ö¤rencilere sald›r› politikas›na devam eden faflistler yine bildik politikalarla 13 May›s’ta ö¤rencilere sald›rd›. Burjuva medyan›n aç›klamalar›na göre karfl›t görüfllü iki ö¤rencinin omuz omuza çarp›flmas›yla bafllad› olaylar. Ancak meselenin iç yüzü hiç de anlat›ld›¤›, yans›t›ld›¤› gibi de¤ildir. Sabah E¤itim Fakültesi kantininde faflistler taraf›ndan olay ç›karmak için bafllat›lan sataflma saat 15’de 8 kiflilik demokrat ö¤renci grubuna 50 kiflilik tafll› sopal› sald›r›s›yla bafllad›. Sald›r›da demokrat ö¤rencilerden 2 kifli yaraland›. Her iki taraftan yaralanan ö¤renciler kolluk güçleri taraf›ndan hastaneye sevk edildiler. Hastanede tekrar sald›r›ya maruz kalan ö¤rencilerin faflistler taraf›ndan darp edilmeleri duyumunun al›nmas› üzerine aralar›nda YDG’lilerin de bulundu¤u devrimci demokrat ö¤renciler toplan›p Devlet Hastanesi’nin önüne gittik. Sokak aras›nda bizi takip eden sivil polislerin oraya gelmesi hiç de geç olmad›. Zaten orada da çevik kuvvet haz›rda bekliyordu. Emniyet müdürü sözde konuflmaya geldi¤inde biz arkadafllar›m›z› görmek istedi¤imizi söyledik. Onlar bu iste¤imizi reddettiler. “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› ile cevap verince sald›r›ya geçtiler. O gün 22 arkadafl›m›z gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan 2 faflist ö¤renciyle di¤er ö¤rencilere muamele her zamanki gibiydi. Oradaki arkadafllar›n anlatt›¤›na göre, arkadafllar nezarette 12’fler kifli kal›yorken onlar amirin odas›nda rahat koltuklarda keyiflerine bak›yorlarm›fl. So¤uktan donan ve aç susuz b›rak›lan arkadafllar›m›za içerde psikolojik bask› da uygulanm›flt›r. Tüm bunlar yetmiyormufl gibi bir de üniversite idaresi taraf›ndan sald›r›ya maruz kalan ö¤rencilere soruflturma aç›ld›. Faflizm yine ayn› senaryoyu oynamaya devam etmektedir. Bir sonraki gün tekrar sald›r›n›n olaca¤› haberini ald›k. Bunun üzerine E¤itim-Sen devreye girip emniyet müdürüyle, savc›yla ve dekan ile konufltu. Hepsinin verdi¤i cevap güvenli¤in sa¤land›¤›, ç›k›labilece¤i üzerineydi. Verilen bu vaatlere ra¤men E¤itim Fakültesinin önünde bekleyen faflistler da¤›t›lmam›fl, üstüne üstlük polis de sald›r›n›n olabilece¤i yerden uzak bir yerde konumlanm›flt›. Önlem al›nd›¤› söylendi¤i halde Dekanl›k kap›s›ndan ç›karken tekrar sald›r›ya u¤rad›k. Bu sald›r›da 2 arkadafl›n kafas› yar›ld›. Sald›rganlar› durdurmas› gereken polis yine bizi durdurdu. Güvenli ç›k›fl›n ne kadar güvenli oldu¤unu bir kez daha göz önüne serdiler. Özellikle s›nav haftas›nda sald›ran faflistlerin kimin ne amaçla sald›rtt›¤›n› herkes biliyor. Amaçlar› bizi s›nava sokmamak, y›ld›rmakt›r. Bu sald›r›lar›n önlenmesi için devrimci, demokrat, ilerici kesimlerin bir araya gelerek tek vücut olmas› gerekmektedir. Ancak yaflanan bu sald›r›lar karfl›s›nda birliktelik istenildi¤i oranda sa¤lanamam›flt›r. Sald›r›n›n boyutu artt›kça birliktelik yerini parçal› durufla b›rakm›flt›r. Önümüzdeki süreçte bu pratiklerden dersler ç›kararak, daha net ve somut ad›mlar at›lmal›d›r. Biz u¤runa inand›¤›m›z bu yolda bedel ödemekten ve ödetmekten geri durmayacak ve yolumuza devam edece¤iz. Erzincan YDG Yeni Demokrat Gençlik 25 Sivas’ta faflist sald›r› 16 May›s Cuma günü gece 23 sular›nda Sivas Adliye Binas›n›n arkas›nda yaklafl›k 20 kiflilik faflist bir grup 7 arkadafl›m›za demir sopalarla sald›rm›fl, sald›r›ya u¤rayan 7 arkadafl›m›z çeflitli yerlerinden a¤›r flekilde yaralanm›flt›r. 12 May›s Pazartesi günü bafllayan Geleneksel Cumhuriyet Üniversitesi Bahar fienliklerinde devrimci-demokrat ö¤rencilerin açt›¤› stantlara tacizde bulunan faflistler flenlik bitiminde gerçek yüzlerini gösterdiler. Bahar flenliklerinde biz de Demokratik Ö¤renci Kulübü olarak açt›¤›m›z standa yönelik yap›lan tacizler sonras›nda üniversitenin Özel Güvenlik Birimini uyarm›fl, ç›kacak olaylardan sorumlu olmayaca¤›m›z› bildirmifltik. Ancak faflistler arkadafllar›m›za pusu kurarak, haz›rl›ks›z yakalam›fl ve haince sald›rm›flt›r. Sald›r›y› k›namak için 17 May›s Cumartesi günü saat 13.30’da bas›n aç›klamas› yap›lm›flt›r. Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n! 23 May›s günü 04.00-05.00 sular›nda Gençlik Derne¤i üyesi ö¤rencilerin evlerine bask›n yap›lm›fl, 29 kifli gözalt›na al›nm›flt›r. Sivas merkezle s›n›rl› olmayan ve Divri¤i’den, Y›ld›zeli’den gözalt›lar›n oldu¤u operasyonda bask›n s›ras›nda hiçbir gerekçe gösterilmemifl, 24 saat sonras›na kadar avukatlara hiçbir bilgi verilmemifltir. 3 gün gözalt› süresince 25 kifli serbest b›rak›lm›fl, 4. gün mahkemeye ç›kar›lan 4 kifli tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›lm›flt›r. Ancak 2 gün sonra tekrar gözalt›na al›nan 4 kifli ‘yasa d›fl› örgüte yard›m yatakl›k’, Üniversitelerde büyük flirketlerin sponsorlu¤unda yap›lan ve gençli¤in yozlaflmas›n› sa¤layan flenliklere karfl›, devrimci ve demokrat ö¤renciler kendi flenliklerini yapt›lar. ‹nönü Üniversitesi’nde YDG, DGH, Gençlik Derne¤i, SGD, DÖDER ve Emek Gençli¤i 19-20-21 May›s’ta alternatif flenliklerini yapt›lar. fienliklere ‹nönü Üniversitesi’nde ö¤renci olan ve sivil faflistler taraf›ndan öldürülen Ümit Cihan Tarho ad›n› verdiler. Ve bundan sonra her y›l bu flenliklerin yap›lmas›n› kararlaflt›rd›lar. fienliklerin ilk günü etkinliklerin neden yap›ld›¤›n›n ve alternatif bir flenli¤in neden yap›lmas› gerekti¤ini anlatan bir konuflma yap›ld›. Daha sonra fliirler okundu ve halaylar çekildi. fienliklerin ilk gününde jandarman›n da bask› vard›. Ö¤rencileri üstü kapal› flekilde tehdit eden jandarma herhangi bir müdahalede bulunmad›, yaln›zca izlemekle yetindi. ‘yasa d›fl› örgüt çal›flmalar› için alt yap› oluflturma’ ve ‘yasa d›fl› örgüt propagandas› yapmak’ gibi iddialarla tutuklanm›flt›r. 30 May›s Cuma günü saat 16:30’da Selçuk Çay Bahçesi önünde yap›lan bas›n aç›klamas› ile tutuklanan Gençlik Federasyonu üyesi 4 kiflinin serbest b›rak›lmas› istendi. Faflist sald›r› ve iflbirlikçiler k›nand› Cumhuriyet Üniversitesi bahar flenliklerinin son günü devrimci-demokrat arkadafllar›m›za demir sopalarla sald›ran ve 7 arkadafl›m›z› çeflitli yerlerinden yaralayan faflistler; 20 May›s Sal› günü saat 12:30’da üniversitede merkezi kafeteryan›n önünde yap›lan bas›n aç›klamas› ile k›nand›. Burjuva-feodal bas›n taraf›ndan sa¤-sol çat›flmas› olarak gösterilen ancak sa¤-sol çat›flmas› de¤il faflist terör oldu¤u vurgulanan bas›n aç›klamas›nda; sorumlular›n cezaland›r›lmas› istendi. Bas›n aç›klamas›ndan sonra rektör yard›mc›s› da¤›lmam›z› istemesine ra¤men dövizler ve sloganlar eflli¤inde rektörlü¤e yüründü. Kitle ad›na 5 arkadafl›m›z rektörle görüflmüfl, flenlikler boyunca yetkililerin uyar›ld›¤› ancak gerekli tedbirler al›nmad›¤›, sorumlular›n belli oldu¤u, hatta olay s›ras›nda sald›ran faflistlerden birinin üniversite kimli¤ini düflürdü¤ü ve cezaland›r›lmas› gerekti¤i söylenmifltir. Arkadafllar›m›z rektörle görüfltü¤ü s›rada biz de rektörlük binas› önünde oturduk. Eyleme yaklafl›k 150 kifli kat›ld›. Sivas YDG Alternatif flenliklerin ikinci günü daha kitlesel ve coflkuluydu. Türküler ve marfllar hep bir a¤›zdan söylenip halaylar çekildi. Daha sonra YÖK’ü teflhir eden bir skeç gösterildi. Jandarman›n yo¤un bir y›¤›nak yapt›¤› görüldü, buna ra¤men kitle kararl› bir flekilde kendi flenliklerini yapt›. Üçüncü ve son gün ise en kitlesel kat›l›m sa¤land›. Yine fliirler okundu ve halaylar çekildi. Jandarma di¤er günlerde oldu¤u gibi flenli¤imize yo¤un "ilgi" gösterdi. Bask›lara ra¤men kat›l›m›n günden güne artmas› ve herhangi bir geri ad›m at›lmamas› her fleye ra¤men halk gençli¤inin kendi kültürüne sahip ç›kt›¤›n›, yozlaflt›rma politikalar›n›n tutmayaca¤›n› ve devrimci ve demokrat ö¤rencilerin alternatif yaratt›¤› oranda sistemin politikalar›n›n yaflam bulmayaca¤›n› gösterdi. Malatya YDG e ‹nönü Üniversitesi’nd alternatif flenlik Yeni Demokrat Gençlik 26 Çarfl›’ya yap›lanlar bizlere deneyim oldu! Merhaba sevgili YDG’liler, Havalar›n oldukça s›caklaflt›¤› bugünlerde yine sizlerle birlikteyim. Beni tan›rs›n›z, entelektüel çal›flmalara oldukça önem vermekteyim ve bu nedenle ayd›n düflünüflüyle günceli yorumlama meselesi benim için büyük bir ifltir. ‹nan›r m›s›n›z sevgili gençler her gün mutlaka 5-6 tane gazeteyi bafltan sona okumaktay›m ve analizlerimi mutlaka yaz›l› hale getirmekteyim. Asl›nda bu de¤erlendirmelerimi sizlerle paylaflmak gibi bir fikrim var ama sizlerin de fark edece¤i üzere bunun yerine do¤açlama yazmaya önem veriyorum. Zaten son dönemin revaçta olan konusu da bu do¤açlama meselesi de¤il mi? Çeflitli TV kanallar›nda artan do¤açlama programlar›n›n bu kadar ilgi görmesi de bunun bir iflareti de¤il mi? Neyse laf› çok doland›rd›m. Yine bir kahvalt› sonras› keyifle gazetemi okurken bir anda beynimden vurulmufla döndüm. Habere göre Befliktafl’›n ünlü taraftar grubu ÇARfiI kendisini feshetmifl. Bir sürü bask› ve laf sonras› Befliktafl tak›m›n›n önüne geçti¤i gerekçesiyle ÇARfiI grubu art›k olmayacakm›fl. Bir an destekçilerimle beraber YDG içindeki pozisyonumuz geldi akl›ma bunu görünce. Uzun uzad›ya yazmak istemiyorum bunun üzerine ama destekçilerimi flimdiden so¤ukkanl› olmaya davet ediyorum. Bildi¤iniz gibi kolektif bir emekle yazd›¤›m›z bu köfle YDG’nin en çok okunan köflesi. Bize de ayn› y›pratma politikas›n›n uygulanabilece¤ini öngörebiliyorum. Farkl› kesimler de YDG içerisinde süren tart›flmalar› görüyorlar. Elbette ki kayg›m›z, bu kadar emek verdi¤imiz YDG’nin baflkalar›na kalmamas›d›r. Hemen buradan da YDG ile çeflitli siyasetler aras›ndaki tart›flmalara de¤inmek istiyorum. E¤er YDG’nin içinde süregiden tart›flmalar anlafl›lmak isteniyorsa Gençli¤e Notlar de¤il benim köflem örnek verilmelidir. Buradan çeflitli siyasetlere yapaca¤›m duyuru odur ki köflemi de incelesinler ve YDG içerisinde artan kutuplaflmay›, k›yas›ya geçen tart›flmalar› as›l buradan takip etsinler. Yok efendim biz nas›l kitleselleflece¤imizi, çal›flma tarz›m›z› tart›fl›yormufluz da falan da filan da. Sorar›m bunu söyleyenlere, aylard›r bu köflede yürüttü¤ümüz tart›flmalar ne oluyor, biz resmi YDG anlay›fl›na karfl› bir sürü yaz› yazmad›k m›, bunlar tart›flma de¤il mi yani? O nedenle bofl yere saklamamak gerekiyor, evet YDG içinde bir tart›flma vard›r ve bu iç tart›flma bu sayfa arac›l›¤›yla sürmektedir. Ayr›ca bugüne kadar tezlerimize karfl› ciddi bir cevap da alamad›k. Örnek kiflilik ad› alt›nda bize karfl› giriflilen kaçak dövüflleri saymazsak dediklerimize kimsenin karfl› koymad›¤› görülecektir. Neyse efendim yine k›zd›m istemeden. Nas›l olsa bu çabam›z görülür bir gün. Ben köflem arac›l›¤›yla bu Yeni Demokrat Gençlik ay YÖK Genel Kurulunda çal›flan say›n bürokratlara minnettarl›¤›m› sunmak istiyorum. Y›llard›r “okuma hakk›” diye tutturanlara kontenjanlar› artt›rarak güzel bir cevap veren sevgili YÖK üyeleri ülkemizde nas›l bir de¤iflim oldu¤unu da böylece göstermifl oldular. Gençleflen ve dinamikleflen ülkemizde bu sene s›nava giren her 3 ö¤renciden birisi üniversite okuma hakk› kazanacak. Herhalde art›k ÖSS’ye hay›r, ÖSS=Ö¤renci Sömürme S›nav› gibi yaygaralar da diner. Gerçi böyle diyorum ama hâla azmini yitirmeyenler de var. Herkes istedi¤i zaman ÖSS’ye girecek, kontenjanlar artacak kararlar›n› be¤enmeyenler hangi amac› güdüyor anlamad›m ki? Vallahi görmek isteyen görür ki ülkemiz oldukça refah bir dönem geçiriyor. Bak›n›z efendim son dört y›lda ülkemizde yaflayanlar ortalama 3 kg daha fliflmanlam›fllar. Tamam, biz de muhalifiz ama bak›n efendim demek ki iyi besleniyoruz ki fliflmanl›yoruz. Bundan öte yaygara koparman›n anlam› yok bence. Ezbere söylenen laflar›n ötesini geçmemiz gerekiyor ki olumluluklar› ve olumsuzluklar› daha objektif de¤erlendirebilelim. Mesela ben bu hükümetin aç›klad›¤› ‹stihdam Paketine karfl› olanlar› da anlayamad›m. Ne güzel bir paket aç›klanm›fl ve ülkenin iflsizlik sorununa çözüm bulunmufl ama yok hemen “2010’a kadar iflsizlik tavan yapacak”, “bu tasar› bu nedenle hiç ifle yaramayacak” gibi söylemlerle karfl› ç›k›l›yor. Ne yani bu paket aç›klanmasayd› da her fley eskisinden kötü olsayd› daha m› iyi olacakt›? Bize iyilik yaram›yor efendim. Gereksiz yere bu konular› tart›fl›yoruz ve beyhude bir çabayla gündemlefltirmeye çal›fl›yoruz. Ama bu esnada at› alan Üsküdar’› geçiyor. Bak›n›z koca ‹ngiltere kraliçesi gelmifl, protokolde skandallar yaflanm›fl hangimizin haberi var? Mesela sorar›m YDG’lilere Say›n Gül’ün yanl›fl renkte papyon takt›¤›n› kaç›n›z biliyorsunuz? Ya efendim, iflte gündemi takip etmezsek bu tart›flmalardan haberdar olamay›z. Gereksizce debelenip dururuz oldu¤umuz yerde. Hay›r, az kald› ‹ngiltere Kraliçesi Müslüman oluyordu. Böyle bir fleyin dünyada 27 yarataca¤› etkiyi düflünsenize ama bizim haberimiz bile yok efendim. Eurovision flark› yar›flmas›n› izledi¤imde de ayn› fleyleri düflünmüfltüm. Mor ve Ötesi adl› grubumuzun yedinci oldu¤u yar›flmada dönen ayak oyunlar›n› gözlemledi¤imde irkilmeden edemedim. Büyük devletlerin ve onlar›n etraf›ndaki güçlerin adeta nanik yaparak bizlere b›rakt›klar› yedincili¤i kabul etmemiz mümkün de¤il. Yar›flmay› izlerken kendimi Azerbaycan’daki kardefllerimize o kadar yak›n hissettim ki anlatamam. 12 tam puan› bizlere verdiklerinde gözlerimden yafllar döküldü aç›kças›. Gerçi Azerbaycan’dan gelen flark›c›lar›n giysileri biraz absürttü ama fazla laf etmek istemedim. Gerek kraliçenin ziyareti gerekse de Eurovision flark› yar›flmas› bende önemli bir bilinç s›çramas› yaratt› dersem abartm›fl olmam san›r›m. Evet, sevgili gençler gördü¤ünüz gibi gündem çok h›zl› de¤ifliyor ve çeflitli oyunlarla karfl› karfl›yay›z. Bizler tüm bu geliflmelere karfl› uyan›k olmal›y›z. YDG içerisinde k›sa zamanda savundu¤umuz do¤ru görüfllerle hak etti¤imiz yere geldik ama bundan sonra da bize karfl› olanlar›n çabalar›na tan›k olaca¤›z. Gerek ÇARfiI grubunun bafl›na gelenler gerekse de “Deli” flark›s›yla ç›k›fl yapan Mor ve Ötesi’ne Haçl› zihniyetinin yapt›klar› bizlere ders olmal›d›r. O nedenle “Durmak yok yola devam” diyerek yaz›m› bitirmek istiyorum. Önümüzdeki ay görüflmek dile¤iyle.. Yeni Demokrat Gençlik 28 GEN Ç KADIN Fuhuflun öteki yüzü: ÇOCUK ‹ST‹SMARI Geçti¤imiz aylarda bas›nda yer alan haberlerin büyük oran›n› çocuk pornosu oluflturdu. Haberlerde, art›k egemenlerin bile kabul etmek zorunda kald›klar› bir gerçek olan Türkiye’nin pornografinin merkezlerinden biri olmas› konusu s›kça yer ald›. ‹nternet sitelerinden baz›lar›na yasaklar geliyor, baz› internet kafelere bask›nlar düzenleniyor, ailelere çeflitli çocuk geliflim uzmanlar› arac›l›¤›yla “alt›n ö¤ütler” veriliyor, son zamanlarda da baz› kifliler bu suçtan dolay› yakalan›yor ve hatta bu konuda ç›kan en son haberlerden biri de Ergenekon çetesinin bu ifle de el atm›fl oldu¤u yönünde. Cinsel istismara k›z çocuklar› kadar erkek çocuklar da maruz kalmaktad›r. Çocu¤u istismardan koruma ve rehabilitasyon derne¤i (Ç‹KORED) taraf›ndan yap›lan araflt›rmaya göre k›z çocuklar›n % 58’i, erkek çocuklar›n % 42’si cinsel istismara maruz kalmaktad›r. Yap›lan bir araflt›rmada çal›flan k›zlar›n, % 26’s› iflyerinde en az bir kere rahats›z edildi¤ini; en fazla erkeklerin bak›fllar›ndan rahats›z olduklar›n› ve elle tacize maruz kald›klar›n› belirtmifltirler. 98 y›l›ndaki adli dosyalardan elde edilen bulgulara göre ise çocuklara yönelik olgular›n % 44,4’ünü cinsel suçlar teflkil etmektedir (Balc›, Yasemin) 2002 y›l›nda 3780 porno vakas› ile karfl›lafl›l›rken bu rakam 2004 May›s ay› sonunda 115.146’ya ulaflm›flt›r. (Öztürk, Do¤an). Cinsel istismara maruz kalan çocuklar›n % 30’u 2-5 yafl; % 40’› 6-10 yafl; % 30’u 11-17 yafl aras›ndad›r. (Hanc›, ‹. Hamit) Tüm bu istatistikler dâhilinde k›z çocuklar›n erkek çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla cinsel istismara maruz kald›¤› görülmektedir. “Duyarl› yöneticiler”, burjuva medyan›n bu konuyu gündemine ald›¤› süreçte, bu suçu engellemek ve önüne geçebilmek için “‹nternet Ortam›nda Yay›n Yoluyla ‹fllenen Suçlarla Mücadele Kanun Tasla¤›” ad› alt›nda bir yasa tasla¤› haz›rlad›. Tasla¤› oluflturan 40 maddenin içeri¤ine bakt›¤›m›zda, yasan›n oluflturulmas›nda gerekçe olarak gösterilen çocuk pornosunun sadece bir maddede konu edildi¤ini görüyoruz. Söz konusu maddelerde tan›mlanan internet suçlar›n›n esas›n› flunlar oluflturuyor: Devletin egemenlik alametlerine ve organlar›n›n sayg›nl›¤›na karfl› suçlar, devletin güvenli¤ine karfl› suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin iflleyifline karfl› suçlar, devlet s›rlar›na karfl› suçlar ve casusluk, suç ifllemek amac›yla kurulmufl örgütün propagandas›, 3713 say›l› Terörle Mücadele Kanunu’nun (…) f›kras›nda tan›mlanan suçlar, suç ifllemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme, kumar, müstehcenlik, intihara yönlendirme. Görüldü¤ü üzere bu konuda çokça nutuk çekenler, asl›nda internet üzerinden yay›n yapan devrimci demokrat kesime sald›r› politikalar› peflindeler. Egemenler, çeflitli amaçlar çerçevesinde kad›n bedenini sömürme politikalar›n›n yo¤un oldu¤u ülkemizde, daha da i¤rençleflerek, çocuk pornografisini yayg›nlaflt›rmaktad›r. Y›llar öncesine dayanan bu insanl›k suçu, önceleri gündem yap›lmazken bu günlerde daha yo¤un dillendirilmeye bafllad› ve burjuva medya her nedense büyük bir “duyarl›l›k” göstermeye bafllad›. Yukar›da sözü- Yeni Demokrat Gençlik nü etti¤imiz yasa dahi bize gösterecektir ki, sistem çokça yollara baflvurarak susturmaya çal›flt›¤› devrimci, demokrat, muhalif yay›nlar› çocuk pornografisini engelleme/önüne geçme ad› alt›nda sald›r›lar›na zemin haz›rlamaya devam etmektedir. Görüldü¤ü üzere yasa tasla¤›nda konumuza iliflkin sadece bir cümle geçmektedir. Amaçlar›n›n ne oldu¤u asl›nda çok aç›k. Sistem her türlü i¤rençli¤i kullanarak, yayg›nlaflt›rarak (her ne kadar aksini söylese de) kâr etmeye bakmaktad›r yani. Çocuk pornografisine iliflkin metalar›n ticaretinin sadece internet üzerinden de¤il, hatta daha yayg›n olarak CD sat›fl› üzerinden yap›ld›¤› biliniyor. Buradan da internet üzerinde denetim alt›nda tutulmak istenenin çocuk pornosu olmad›¤› sonucu ç›k›yor. Her türlü veri göstermektedir ki, “çocuk pornosuna engel olma” söylemi, gerçek niyetleri gizleyen bir örtüden ibarettir. Sermaye, oldukça kârl› bir endüstriye dönüflmüfl bulunan çocuk pornosu sektörünü tümüyle çökertmeyi asla istememektedir. Bu endüstri sadece ABD’de 3-4 milyar dolar y›ll›k getirisi olan devasa bir sektör haline gelmifltir. Bu endüstrinin kurbanlar› olan çocuklar, baflta Kamboçya, Tayland, Kosta Rika, Guatemala, Brezilya, Meksika gibi yoksul ülkelerin çocuklar›d›r. Müflterilerse “uygar” ülkelerden! Guatemala 10 milyon nüfusa sahip olmas›na ra¤men Çin, Rusya ve Kuzey Kore’den sonra bebek ticaretinin en yayg›n yap›ld›¤› dördüncü ülke. “Çocuk seksi ticareti” karfl›t› çal›flma yürüten bir avukat flunlar› söylüyor: “‹stedi¤iniz bebe¤i internetten bile siparifl edebiliyorsunuz. Cinsiyetini, yafl›n›, rengini ve ne zaman almak istedi¤inizi belirtebiliyorsunuz. Baz› Avrupa ülkelerinde siparifl edilen bebekler kap›ya teslim ediliyor. Yani Guatemala’ya gitmeniz bile gerekmiyor. Sanki bir çeflit ‘insan pizza’ ›smarlar gibi.” Pek k›ymetli yasa yap›c›lar, ç›kard›klar› yasalarla çokça övünedursunlar, bu suçtan yakalananlar birer birer sal›n›veriyorlar. Zaten yayg›nlaflt›rmaya çal›flan sistemin ifline gelmiyor tabi aksini yapmak. Daha geçenlerde in- 29 ternetten çocuk pornografisi görüntüleri yay›mlamak iddias›yla tutuklu olarak yarg›lanan Hakan Y›lmaz, 1 y›l 8 ay hapis ve 1500 YTL para cezas›na çarpt›r›ld›. ‹stanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruflmada Y›lmaz’›n avukat› Ekrem Baydar, müvekkilinin suç iflleme kast› olmad›¤›n› belirterek, beraat›na karar verilmesini istedi. (Milliyet) ‹stanbul’da çocuk pornosuna yönelik düzenlenen operasyonlarda aralar›nda üst düzey yönetici, ö¤retim görevlisi ve ö¤retmenlerin de bulundu¤u 5 kifli gözalt›na al›nd› ve hemen ard›ndan serbest b›rak›ld› (Akflam) ve buna benzer onlarca örnek yafland›. Yine ayn› dönemde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü ‹smail Bar›fl, çocuk pornosunun çok ciddi bir sorun oldu¤unu, ancak Türkiye’de fazla abart›ld›¤›n› söyledi. Burjuvazi, olay›n fark›nda oldu¤unu dile getiriyor ancak olay›n medyada fazla yer almas›n› “teflvik edici buldu¤undan” abart›lmamas› gerekti¤i yolunda telkin veriyor. Yani sistem çeflitli sald›r› politikalar›yla genifl halk y›¤›nlar›n› ezerken i¤rençleflmenin s›n›r›n› zorluyor. Çocuklar›n böylesi olumsuz bir durum karfl›s›nda hangi travmalarla karfl› karfl›ya kalaca¤›n› düflünmek bile tüyleri ürpertirken emperyalizm kendi ç›karlar› için milyar dolarlar›n döndü¤ü fuhufl sektörüyle kad›n bedeninin sömürülmesiyle kendine rant sa¤lamak için, bebeklerden tutal›m da küçük yafltaki çocuklar›n bedenini vahflice sömürüyor. Y›l›n bir gününü çocuklara arma¤an edince yeri gö¤ü inleterek böbürlenenler, aç›kt›r ki bu sömürüleri görmezden gelmek bir yana yayg›nlaflmas› için ellerinden geleni yapmaktad›rlar. Gördü¤ümüz üzere gittikçe artan bu sömürünün yerimizden k›zarak bitece¤ini beklemek ne kadar gerçek d›fl›ysa, çeflitli göstermelik yasa ve yasaklarla yok olaca¤›n› beklemek de bir o kadar gerçek d›fl›d›r. ‹nsanlaflma mücadelesi, sözün eyleme geçti¤i oranda anlaml›d›r ve bu tam da bizim omuzlar›m›zdaki sorumlulu¤un içinde kendini bulur. Yeni Demokrat Gençlik 30 KO L E K T ‹ F ‹ N SES‹ 15-16 Haziran Direnifli yolumuzu ayd›nlat›yor... 1968 süreci, tüm dünyada kopan devrim f›rt›nas›n›n asla unutulmayan anlar›ndan birisidir. Milyonlarca iflçinin, köylünün, ö¤rencinin sokaklar› abluka alt›na alan kitle eylemleriyle sars›lan yafll› dünya, s›n›f mücadelesinin keskinli¤ine tan›k olmaktayd› asl›nda. Y›llarca aldat›lan, ezilen ve bast›r›lan Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçilerinin bendine s›¤maks›z›n taflt›¤› onlarca, yüzlerce eylemlilik, grev ve iflgalle flekilleniyordu devrimci amaçlar. Hakl›lar›n haks›zlara öfkesi neredeyse her gün tekrar kan›tlan›yordu. ‹flkencelerde, katliamlarda “hesab› sorulmaz” diye düflünenlere duyulan bir öfkeydi bu. ‹flte böyle bir dönemin içerisinde egemenlerin s›n›f› bast›rmak, etkisizlefltirmek ad›na yapt›¤› tüm icraatlar, ad›na “devlet” denilen mekanizman›n “baba”l›k görevini kimin için ve nas›l yerine getirdi¤ine flahitlik yapmaktayd›. Ekonomik haklar›n› kazanmak için kulland›¤› en etkili silah olan grevin emekçilere yasaklanmas› çabas›, toplu sözleflme hakk›n›n gasp›n› amaçlayan yasalar›n ç›kar›lma gayreti, rengi zaten belli olan Türk-‹fl’e karfl› kurulan D‹SK’in kapat›lmas› için verilen u¤rafllar yüz binlerce emekçinin tepkisini çekiyordu. S›n›f›n öfkesi, pasif durufluyla güne damgas›n› vuran D‹SK’i çoktan geride b›rakm›flt› bile. “Hakk›n verilmesini” bekleyenler, “hakk›n› almak” için sokaklara taflmay› göze alanlar› durduram›yordu. ‹flte 15 Haziran sabah› ‹stanbul’un dört bir yan›nda patlak veren eylemler, tüm bu nedenlerden kaynakl›, egemenlerde hakl› bir korku uyand›rm›flt›. Vapurlar iptal edilmifl, köprüler kapat›lm›fl ve emekçilerin bir araya gel- mesi engellenmeye çal›fl›lm›flt›. 15 Haziran günü 75 bini aflk›n iflçinin, emekçinin ve ö¤rencinin eylemi, 16 Haziran’a yüz binlerle akm›flt›. K›v›lc›m› çak›lan bir öfke gibi büyüyen eylemi durdurmak için egemenlerin gerçeklefltirdikleri sald›r›larda 3 iflçi hayat›n› kaybederken 200’ü aflk›n iflçi ve emekçi yaralanm›flt›. Emekçilerin en demokratik haklar›na karfl› kurflun s›kmaktan çekinmeyenlerin saflar› belliydi ve korku 3 ay sürecek s›k›yönetimle karar alt›na al›nm›flt›. 5 binden fazla iflçi bu süreçte iflten at›lm›flt›. 15-16 Haziran, içeri¤i ve kapsam› düflünüldü¤ünde devrimci mücadeleyi m›knat›s gibi kendisine çekebilmifl eylemlerden birisi olmufltur. Can bedeli ödenen diyet, incelemesini bilenlere önemli deneyimler kazand›rm›flt›r. Geride kalan 38 y›la ra¤men yolumuza ›fl›k tutan bu süreci anlamak ve gelece¤e tafl›mak bu nedenle önemli bir görev olarak omuzlar›m›zda durmaktad›r. Türkiye devrimini anlamak, iflçi s›n›f›n›n gerçekli¤ini görmek 15-16 Haziran direnifli bir tarafa b›rak›larak yap›labilecek bir fley de¤ildir. ‹flte bu nedenle ‹brahim Kaypakkaya yoldafl, eylemi duydu¤u anda tüm ifllerini b›rakarak ‹stanbul’a gitmifl, iflçilerle ve emekçilerle omuz omuza direnmifl ve bu eylemin de¤erlendirilmesi konusunda bizlere önemli miraslar b›rakm›flt›r. Eksikliklerimizin bulundu¤u s›n›f›n ve tüm emekçilerin direnifllerine yaklafl›m sorunumuz düflünüldü¤ünde bir kere daha tarihin sayfalar›n› kar›flt›rman›n faydas› anlafl›l›r olacakt›r. Yeni Demokrat Gençlik Yak›n tarihin içerisinde eksikli¤ini defalarca kez vurgulad›¤›m›z emekçilerin birbirinden kopuk direniflleri öne ç›karmam›z gereken sorunlardan ilki olmal›d›r. “Dayan›flma” olgusunun zay›flad›¤› her dönem, hak kazan›mlar›n›n da azalmas›n› beraberinde getirmektedir. Oysaki tarihimizde dayan›flmayla yarat›lan kazan›mlar›n gerçekli¤i, sars›lmaz varl›¤› ile durmaya devam etmektedir. ‹flte 15-16 Haziran, 1986’dan bafllayan Bahar Eylemleri ve daha onlarcas› bu sav›n kan›t›d›r. 1980 Askeri Faflist Cuntas›n›n yasaklamalar›n› ve bask›lar›n› yak›n tarihimizin en kitlesel grevleriyle parçalayan iflçi s›n›f›n›n ve kamu emekçilerinin 1990-1991 hareketlili¤i burada fazlas›yla an›lmay› hak etmektedir. 1990 ve 1991 tarihlerinde 230 binden fazla iflçinin gerçeklefltirdi¤i grevler ve kamu emekçilerinin eylemleri, kamu emekçilerinin sendika hakk›n› kazanmas›nda önemli bir faktör olmufltur. Bugünkü parçal› durufl göz önünde bulunduruldu¤unda, üzerimize düflen görevin ne oldu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. 15-16 Haziran hem kapsam› aç›s›ndan hem de nesnel koflullar nedeniyle “kendili¤inden” bir kalk›flmad›r esasta. ‹flçi s›n›f›n›n çözümü kendi ellerinde gördü¤ü ancak yolunu ayd›nlatacak meflaleden mahrum oldu¤u bu süreç, onun hak alma fiilini en masum tabirle alçakça engellemeyi görev edinenlere, görkemli bir cevapt›r da. Bu iki belirleme elbette ki birbiriyle çelifliyor gibi gözükse de objektif durumun ta kendisini oluflturmaktad›r. 15-16 Haziran, objektif flartlar de¤erlendirildi¤inde devrimin yolu olamayacak bir kalk›flma olsa da kitlelerin gücü aç›s›ndan sars›c› bir örnektir. S›n›f karfl›tl›klar›n› yok sayanlara, s›n›f düflmanlar›yla “bar›fl” düflleyenlere net ve berrak bir cevapt›r. Ç›k›fl koflullar› s›n›f›n iktidar talebinden flekillenmemifl olsa dahi egemenlerin bu eyleme yönelimi oldukça sert olmufltur. Güç dengesinin kendi lehine olmas› durumunu eylemi bast›rma konusunda çekinmeden kullanan egemenlerin bu hareket tarz›, yaz›m›z›n bafl›nda da belirtti¤imiz gibi görmek isteyenler için 31 önemli deneyimler sunmaktad›r. ‹brahim yoldafl›n da belirtti¤i gibi ordudan medet umanlar›n flaflk›na döndü¤ü ve adeta “bir musibet bin nasihatten iyidir” dedirten bir gerçekliktir. 1960 cuntas›na ilericilik payesi biçenlerin bu flaflk›nl›¤› yaflamas› elbette ki anlafl›l›r olmaktad›r. 15-16 Haziran, aradan geçen y›llarda yüzlerce belge ve makaleyle de¤erlendirilmifl toplumsal bir olayd›r. Ancak kendi dönemi içerisinde ‹brahim yoldafl›n de¤erlendirmelerine sözü b›rakmak daha do¤ru olacakt›r: “‹flçi s›n›f›m›z›n kendili¤inden gelme mücadelesi 1516 Haziran’da doru¤una ulaflt›. ‹flçiler bütün burjuva ve küçük-burjuva revizyonist kliklerini tepeleyip geçtiler. 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli ve arkas›ndan gelen s›k›yönetim, baz› kadrolar›n bilincinde önemli bir s›çrama yaratt›. Bu arkadafllar, iflçi hareketinden ve onu izleyen zor mücadele günlerinden önemli dersler ç›kard›lar. ‹flçi hareketi, birinci olarak, devrimin fliddete dayanaca¤›n›, bunun zorunlu ve kaç›n›lmaz oldu¤unu gösterdi. Aybar-Aren oportünizmine ve bütün pasifist, parlamentarist görüfllere a¤›r bir darbe indirdi. ‹kinci olarak, iflçi hareketi, burjuva devlet teorilerine a¤›r bir darbe indirdi. Halk›n kurtuluflunu hakim s›n›flar›n ordusundan beklemenin ne derece ahmakça bir hayal oldu¤unu gözler önüne serdi. Çünkü iflçi direnifli tanklarla, süngülerle, s›k›yönetimle bast›r›lm›flt›. Süngülerin gölgesine s›¤›nan patronlar, s›k›yönetim makamlar›yla birlikte yüzlerce iflçiyi iflten atm›fllard›. Yüzlerce devrimci iflçi ve ayd›n, s›k›yönetim mahkemelerinde yarg›land›. Bütün bunlar M. Belli’nin, D. Avc›o¤lu’nun ve H. K›v›lc›ml›’n›n cuntac› hayallerinin ve anti-Marksist-Leninist devlet ve ordu tahlillerinin saçmal›¤›n› ortaya ç›kard›. Üçüncüsü, 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli, gerçek kahraman›n kitleler oldu¤unu bir kere daha gösterdi. Ve bir avuç seçkin ayd›n grubuna dayanarak 32 devrim yapmay› hayal eden bireyci küçük-burjuva ak›mlar›na a¤›r bir darbe indirdi. Dördüncüsü, 15-16 Haziran direniflinin bast›r›lmas›, devrimin ilk bafllarda flehirlerde baflar›ya ulaflamayaca¤›n›, flehirlerde zaman zaman ortaya ç›kacak iflçi ayaklanmalar›n›n k›rl›k bölgelere çekilmedi¤i takdirde bast›r›lmaya mahkûm oldu¤unu gösterdi. PDA kli¤inin belirsiz bir gelecekte, flehirlerde genel ayaklanma ile iktidar› ele geçirme hayallerine a¤›r bir darbe indirdi. Beflincisi, 15-16 Haziran’dan sonra gelen ve üç ay süren s›k›yönetim, en zor flartlarda dahi mücadeleye devam etmenin ancak gerçekten devrimci bir örgütlenmeyle, kanund›fl› bir temel atarak ve çal›flmalar› bu temel üzerine infla ederek mümkün olabilece¤ini gösterdi. Legaliteye bel ba¤laman›n, revizyonist örgütlenmenin, fliddetlenen s›n›f mücadelesi flartlar›nda halk›m›za zarar vermekten baflka bir ifle yaramayaca¤›n› gösterdi. Alt›nc›s›, 15-16 Haziran Direnifli, ülkemizde devrimin objektif flartlar›n›n ne kadar olgunlaflt›¤›n›n somut bir delili oldu.” 15-16 Haziran, bugün bizim mücadeleyi ileri tafl›mada ihtiyaç duyduklar›m›z›n kayna¤›n› gösteren bir süreçtir. Sendikalar (konfederasyon baz›nda) cephesinde de¤iflimin nereye evrildi¤ini görmek, 15-16 Haziran ile 1 May›s 2008’i karfl›laflt›rd›¤›m›zda daha da anlafl›l›r olacakt›r. Aradan geçen 38 y›la ra¤men de¤iflmeyen bir fleylerin oldu¤unu görmek flafl›rt›c› olsa da s›n›f›n “rahat” b›rak›lamayacak kadar “önemli” oldu¤u da bu gerçekli¤in nedenini oluflturmaktad›r. Her iki süreçte de iflçilerin ve emekçilerin ba¤l› olduklar› konfederasyonlar› geride b›rakarak tabandan bask› uygulad›klar›n›, eyleme girifltiklerini ve bedel ödemekten çekinmediklerini görmekteyiz. “Zincirlerinden baflka kaybedecek hiçbir fleyi olmayanlar” yak›n tarihimizin her karesinde ö¤reticili¤i ile yan› bafl›m›zda durmaktad›r. Son dönemde s›n›f›n ve emekçilerin artan direnifllerini bu nedenle yak›ndan incelemek ve dahas› yanlar›nda olmak, hareketimiz içerisinde yaflad›¤›m›z s›k›nt›lar› anlama, s›n›f› ve emekçileri tan›ma, direnifli büyütme gibi oldukça önemli yararlar›yla baflvurulmas› gereken bir yöntemdir. Direnen emekçilerin yan›na sadece röportaj, sohbet, dayan›flma amac›yla gitmek anlafl›l›r de¤ildir. Direnifllerini selamlamak için Yeni Demokrat Gençlik yap›lacak toplu ziyaretler, grev çad›rlar›nda beraber tutulacak nöbetler, alanlarda omuz omuza hayk›r›lacak sloganlar özellikle de içinden geçti¤imiz dönem düflünüldü¤ünde oldukça önemlidir. S›n›f›n ve emekçilerin egemenlerden gelen sald›r›lar karfl›s›nda yaln›z b›rak›lmamalar›, rengi belli olan sendika konfederasyonlar›n›n ihanetlerine terk edilmeleri bizim ilgisizli¤imizle yak›ndan ilgilidir. S›n›fla ve emekçi kesimlerle yak›nlaflma çabas›, ilk etapta onlardan ö¤renme kayg›s› gütse de mutlaka bilinç tafl›ma amac›n› da içermelidir. Hareketimizin a¤›rl›kl› olarak küçük burjuva s›n›f kökenli yoldafllardan oluflmas›, yukar›da sayd›¤›m›z konular›n önemini artt›rmaktad›r. Gerek s›n›fsal kökenlerimiz gerekse de gençli¤imizin acemilikleri s›n›f› anlama ve dahas› onunla bütünleflme/bir olma çabam›z› de¤erli k›lmaktad›r. Unutmamak gerekir ki bir grevi, bir direnifli incelemek ve onun içinde yer almak onunla ilgili sayfalarca yaz›, roman, de¤erlendirme okumaktan onlarca kez daha ö¤reticidir ve yine unutmamak gerekir ki gelece¤imiz onlar›n gelece¤i ile yak›ndan ilgilidir. Bugün her zamankinden daha fazla dayan›flmaya ihtiyac›m›z›n oldu¤u aç›kt›r. Hangi siyasetin bayra¤›n› tafl›d›¤›na bak›lmaks›z›n iflçilerin ve emekçilerin grevlerine, eylemlerine kat›lmak ve eksikli¤ini fazlas›yla hissetti¤imiz devrimci direnifl çizgisini büyütmek, bahanesi üretilemeyecek zorunlu ödevlerimizdir. Küçük hesaplarla uzak durulan kavga alanlar›, iflgaller ve direnifllerde dostlar›m›z› s›n›f düflmanlar›yla karfl› karfl›ya b›rakt›¤›m›z› bir an bile unutmamam›z gerekmektedir. Yaln›z b›rakan, yaln›z kalmaya mahkumdur. Dostunun baflar›s›zl›¤›n› bekleyen, baflar›s›z olmak sonucundan kurtulamayacakt›r. Geliflen kitle hareketlenmesine ra¤men yaflanan tasfiyecilikle gevfleyen devrimci saflar›n toparlanmas› ve s›k›laflmas› için küçük hesaplar bir tarafa b›rak›lmal›, halk kesimleri aras›ndaki dayan›flma gelifltirilmeli, ›srarla ve her vesileyle s›n›f›n, emekçi kesimlerin yan›na gidilmelidir. Tüm eksikliklerinden ö¤renmek kayd›yla iflçi s›n›f›n›n ve emekçi kitlelerin daha büyük direnifller örgütlemesi, ancak bu çabayla sa¤lanabilir. 15-16 Haziran’dan 1989 Bahar Eylemlerine uzanan emekçilerin birlik anlay›fl›n›n simgeleflti¤i anlar tüm bu nedenlerle yolumuza ›fl›k tutmaya devam ediyor. Yeni Demokrat Gençlik g e n ç l i ¤ e 33 Beklenti Hastal›¤› Bir politikay› yaflama geçirirken, bir sorunun üzerine e¤ilirken hata yapabilece¤imizi görebilmeliyiz. Elbette en az hata yapman›n yollar›n› bulmam›z gerekir. Bunun da en önemli yolu öncesince karfl›laflt›¤›m›z soruna dair, uygulayaca¤›m›z politikaya yönelik incelememizi derinlefltirmemizden geçmektedir. ‹ncelememizin yetersiz oluflu bu n o t l a r sorunu yaflamam›zda önemli bir etkendir. Bir politikan›n baflar›s›, hedeflerin ne kadar yaflam buldu¤uyla belirlenir. Ayn› flekilde yo¤unlafl›lm›fl politik süreçler olan kampanyalar›n da baflar›s› hedeflerin gerçekleflip gerçekleflmemesiyle birebir örtüflür. Bir hedefin gerçekleflmesi, farkl› fleylerle birlikte, ona harcanan çaba olmadan düflünülemez. Objektif flartlar›n uygun oldu¤u koflullarda subjektif gücün çabas› önemli bir noktada durmaktad›r. Süreç boyunca kampanyam›z üzerine çeflitli yaz›lara dergimizde yer verdik. Kampanyam›z› de¤erlendiriflimiz, kampanyam›z›n baflar›l› olabilmesi için objektif flartlar›n uygun oldu¤u yönlüdür. Bu anlam›yla sürece denk düflen bir kampanyam›z vard›r. Ancak çal›flma tempomu- zun, sürece denk düflen kampanyam›z›n baflar›s› aç›s›ndan yeterli oldu¤unu söyleyemeyiz. Çal›flma tempomuzun yetersizli¤inin nesnel ve öznel olmak üzere bir dizi nedeni bulunmaktad›r. Bunlar›n tamam›na de¤inmek köflemizin s›n›rlar›n› aflar. Ancak çal›flma tempomuzun yetersizli¤inin önemli bir nedeni olarak bekleme hali kendisini göstermektedir. Hepimiz bir fleyler bekliyoruz. Kimimiz s›navlar›m›z›n baflar›l› geçmesini, kimimiz arkadafl›m›z›n, dostumuzun, yoldafl›m›z›n bizi “gelip” bulmas›n›, konuflmas›n›, kimimiz yorgun bir günün ard›ndan evde akflam yeme¤inin birileri taraf›ndan haz›rlanmas›n› bekliyoruz. Örnekler de¤iflebilir ama de¤iflmeyen bir fley varsa o da birço¤u- 34 muzun bir beklenti içerisinde olmas›. Beklentimiz o kadar yüksek ki, bunu bir hastal›k olarak adland›rmamam›z için bir neden yok. Bu bir hastal›k, teflhisi de beklenti hastal›¤›d›r. Beklenti, gerçekleflmesi beklenilen fleydir. Hastal›k olarak adland›r›lan ise afl›r› düflkünlüktür. Bizde yaflanan da gerçeklemesi beklenilen fleye düflkün olma durumudur. Hastal›¤›n nedenlerini do¤ru belirlemek, çözüm aç›s›ndan önemlidir. Sorunumuzun önemli bir nedeni kendine güven duygumuzun yetersiz oluflu, baflar›l› olabilece¤imizi düflünmememizdir. Kendine güvensizlik kitlelere güvensizlikten ayr› düflünülemez. Kendimize güvensizli¤imizin nesnel yönleri de bulunmaktad›r. Prof. Dr. Y›lmaz Esmer’in Türkiye perakende sektöründen 110 kifliye verdi¤i bilgi toplant›s›nda 2007 y›l›nda çeflitli ülkeler üzerine yap›lan bir çal›flman›n bilgilerini verir. Çal›flmaya göre “insanlar›n ço¤una güvenilebilir” yarg›s›na evet deme oran› Türkiye halk›nda sadece yüzde 5. Türkiye halk› dünyada Trinidad’tan sonra en güvensiz ülke olarak tespit edilmifl.1 Ancak nesnel yönü aflmak için iradi çaba gereklidir. ‹radi çabam›z›n eksikli¤i özgüven sorunumuzu daha da boyutland›r›yor. Do¤all›¤›nda da sorunumuzun çözümünü d›flar›dan beklemek genel bir hal al›yor. D›fl›m›zdaki kiflilerden medet umuyoruz. Bugün örgütümüzün kurumsallaflmas›n›n bafl›nda oldu¤umuz gerçektir. Hiçbir alan›m›zda bölgesel ya da il çap›nda yönetici organlar oluflturulmam›flt›r. Alanlar›m›zda s›n›rl› bir örgütsel güçle faaliyet yürütüyoruz. Bu durumu aflmak için biz müdahale etmezsek, bizim d›fl›m›zda kimse gelip müdahale etmeyecektir. Sorunu yaflayan biziz, çözmesi gereken de biziz. Çözüm irademizin olmamas› ya da yetersiz olmas› çözülebilecek bir sorundur. ‹nsan bilmedi¤i sorun karfl›s›nda s›k›nt›lar yaflar, çözemeyece¤i hissine kap›l›r. Ancak sorunu inceledikçe, kendine olan güveni de artacakt›r. Hedeflerimiz, politikalar›m›z ve zaaflar›m›z›n üzerine yo¤unlafl›rsak, onlarla ilgili incelemelerde bulunursak sorunun çözüm yoluna gireriz. Ancak her fleyden önce sorunu çözebilece¤imize inanmak, hedefe kilitlenmek ve ilk ad›m› atmak gereklidir. Bir Çin atasözü flöyle der: “Uzun yollar tek bir ad›mla bafllar”. Önemli olan o ilk ad›m› atmakt›r. Bu konu özgülünde karfl›laflt›¤›m›z bir baflka sorun da motivasyonumuzun k›sa süreli olmas›d›r. Bir soru- Yeni Demokrat Gençlik na, bir konuya ya da bir politikaya bafllarken ilk etapta, hemen hiçbir alandaki yoldafllar›m›z bafltan teslim olarak faaliyete bafllam›yorlar. ‹lk etapta kendilerine bir güven duyuyorlar. Ancak politikalar›m›z, sorunlar›m›z detayl› bir incelemeden geçmedi¤inden kaynakl› ilk zorlukta ciddi s›k›nt›lar yafl›yoruz. Hemen özgüvenimizi sorgulayabiliyoruz. Düflünce tarz›m›z olumluysa beynimizin yap›c›, yarat›c› fikirler gelifltirdi¤i bir gerçektir. Ancak düflünce tarz›m›z olumsuzsa ayn› flekilde beynimiz statükocu, y›k›c› fikirler gelifltirir. ‹lk zorlukta özgüvenimizin sorgulanmas› olumsuz düflünce tarz›m›zla birleflince ciddi s›k›nt›lar yaratan bir pozisyonla karfl› karfl›ya kal›yoruz/kalabiliyoruz. Bir politikay› yaflama geçirirken, bir sorunun üzerine e¤ilirken hata yapabilece¤imizi görebilmeliyiz. Elbette en az hata yapman›n yollar›n› bulmam›z gerekir. Bunun da en önemli yolu öncesince karfl›laflt›¤›m›z soruna dair, uygulayaca¤›m›z politikaya yönelik incelememizi derinlefltirmemizden geçmektedir. ‹ncelememizin yetersiz oluflu bu sorunu yaflamam›zda önemli bir etkendir. Ancak bir sorunun her yönünü her zaman göremeyebiliriz. Her zaman için hata yapma pay›m›z vard›r ve her zaman için de olacakt›r. ‹nsano¤lunun bulundu¤u her yerde bu kural geçerli olacakt›r. Ayn› flekilde faaliyetimizde bir dizi nesnel flartlar da çeflitli engeller olarak karfl›m›za ç›kacakt›r. Bunlar karfl›s›nda özgüveni kaybetmek ya da sorgulaman›n kendimize en ufak bir yarar› olmayacakt›r. La Fontaine’in “Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez” sözünün arkas›nda da bu anlay›fl bulunmaktad›r. Sonuç olarak; politikalar›m›z› yaflama geçirirken inceleme çal›flmas›n›n yerine getirilmesi, özgüvenimizi sa¤lamlaflt›rmak aç›s›ndan önemlidir. Hata pay›n› göz ard› etmeden hedefe kilitlenmifl bir çal›flma içerisine girmek, önümüzdeki faaliyet süreçlerini bu gözle incelemek önemlidir. Hakl› ve güçlü olan halk kitleleridir. Ancak ayn› flekilde birlik olamayan da halk kitleleridir. Halk gençli¤ini birlefltirecek olan örgütümüze ve kendimize güvenmeliyiz. Baflar›l› olmak, zafer kazanmak hayal de¤ildir. Yeter ki “Zafer gerçekten ona inanan›n olur” fliar›n› rehber edinelim. 1 Kaynak, Can Dündar, 24 May›s tarihli Milliyet gazetesindeki köfle yaz›s›. Yeni Demokrat Gençlik 35 Genciz, iflsiziz, geleceksiziz... Ama gelecek biziz! Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program›n›n (UNDP) ‘Türkiye’de Gençlik’ konulu ‹nsani Geliflme Raporu, ülkemizde 15-24 yafl aras›ndaki 12 milyon gencin yaklafl›k % 40’›n›n at›l durumda bulundu¤unu, iflsizli¤in gençler için bir numaral› sorun haline geldi¤ini ve e¤itimle ilgili problemlerin de acil çözüm bekledi¤ini ortaya koydu. Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program›n›n (UNDP) ‘Türkiye’de Gençlik’ konulu ‹nsani Geliflme Raporu, ülkemizde 15-24 yafl aras›ndaki 12 milyon gencin yaklafl›k % 40’›n›n at›l durumda bulundu¤unu, iflsizli¤in gençler için bir numaral› sorun haline geldi¤ini ve e¤itimle ilgili problemlerin de acil çözüm bekledi¤ini ortaya koydu. UNDP’nin haz›rlad›¤› bu rapor için gençlerin nas›l karar ald›klar›, e¤itimleri, siyasi ve toplumsal kat›l›mlar› ve gelecekle ilgili planlar›n› incelemek için Türkiye’nin çeflitli büyük flehirlerinin de içinde yer ald›¤› bir çok ilde 15-24 yafl grubundaki 3 binden fazla genç aras›nda ‘Gençli¤in Durumu Araflt›rmas›’ gerçeklefltirilmifl. ATIL GENÇL‹K Rapora göre, Türkiye’de 15-24 yafllar› aras›ndaki yaklafl›k 12 milyon genç, ifl bulmak, bir okuldan mezun olmak veya e¤itimi terk etmek, bir kimlik oluflturmak, ana-baba evinden ayr›lmak veya kendi ailesini kurmak gibi yetiflkinli¤e geçifl sürecinin güçlüklerinden en az biriyle bafl etmek zorunda kal›yor. Bu gençlerin yüzde 30’u okula gidiyor. Ama okuyan gençlerin tümünün di¤erlerine göre daha iyi durumda oldu¤unu söylemek de güç görünüyor. Yaklafl›k 3 milyon 600 bin genç çal›fl›yor ama onlar›n çal›flma koflullar›n›n tehlike ve risklerden ne derece uzak oldu¤u da tam olarak bilinmiyor. Gençlerin yüzde 40’l›k bölümünü olufl- turan, ‘’ne çal›flan, ne de okuyan 5 milyon genç ise at›l durumda’’ bulunuyor. Rapor, bunlar›n 3 milyonunu da ‘’görünmez gençlik’’ olarak niteliyor. At›l gençli¤in, 2.2 milyonunu kad›nlar oluflturuyor. Raporda, ‘’En önemlisi ne okula giden, ne ifl arayan, evde kal›p çocuklar›na bakan veya k›smet bekleyen yaklafl›k 2 milyon 200 bin genç kad›n, yaflamlar›n› kendi seçimleriyle kurabilecek mi’’ diye soruluyor. Raporda, fiziksel engellilerin say›s› 650 bin, tüm ümitlerini kaybetmifl ve ifl aramaktan vazgeçmifl gençlerin 300 bin, sokak çocuklar›, sokakta yaflayan gençler ve yerinden olmufllar›n say›s› da 22 bin olarak ifade ediliyor. Gençlerin ‘’de¤iflimin tafl›y›c› gücü’’ olarak tan›mland›¤› raporda, bu gerçe¤in Türkiye’de k›smen kabullenildi¤i, gençler aras›nda yüzde 19’a ç›kan iflsizlik oran›n›n gençler için f›rsatlar›n ne kadar az oldu¤unu yans›tt›¤› gösteriliyor. Araflt›rma sonucunda elde edilen bu tablo bizler aç›s›ndan çok da flafl›rt›c› de¤il. Ancak yap›lan bu araflt›rmada bizler aç›s›ndan eksik kalan bir yan›n kald›¤›n› düflünüyoruz. Bu da bütün bu yaflan›lan tablonun sorumlusunun sistem oldu¤unun gösterilmemesidir. Ve de bütün bunlar› halk gençli¤ine uygularken hiçbir zorluk ile karfl›laflmamas›, yani toplumun örgütsüz oldu¤u gerçe¤idir. Evet rapora kald›¤› yerden devam edelim… 36 KADININ TOPLUMDAK‹ YER‹ ‘’Türkiye’de Gençlik’’ konulu rapora göre, ülkede genç kad›nlar, aile içinde, sosyal çevrelerinde ve modern kamusal alanlarda çok yönlü ayr›mc›l›k ve d›fllanma ile karfl› karfl›ya kal›yor. Kad›n-erkek eflitsizli¤i, Türkiye’deki sosyal sorunlar›n birço¤unu daha da fliddetlendiriyor. 2006-2007 ö¤renim y›l›nda erkek ö¤rencilerin lehine ilkö¤retimde yüzde 4, ortaö¤renimde ise yüzde 8 fark bulunuyordu. Genç kad›nlar›n aile bask›s› yüzünden okulu terk etme olas›l›¤›, ayn› nedenle okuldan ayr›lmak zorunda kalan erkeklere oranla 9 kez fazla. Bu sorun 6 ile 8. s›n›flar aras›nda çok daha belirgin flekilde ortaya ç›k›yor. ‹lkö¤renim düzeyinde az e¤itim alm›fl ya da hiç ö¤renim görmemifl kad›nlar›n yüzde 15’i 15 ile 19 yafllar› aras›nda do¤um yaparken, lise mezunu akranlar› aras›nda bu oran yüzde 3’de kal›yor. Yine yar›-feodal yar›-sömürge ülkemizde yaflad›¤›m›z sömürü ve erkek egemen düflüncenin de ezmesiyle kad›n toplumda çifte sömürüye maruz kalmaktad›r. Toplumda çeflitli vas›flar›n yüklendi¤i kad›nlar, cinsel meta olmak, çocuk do¤urmak, ev ifllerini yapmak vb bir sürü “görev”le yüklenerek kendi özgürlü¤ü baflkalar› taraf›ndan engellenmektedir. Toplumdaki bu çarp›k anlay›fl kad›n›n ma¤dur oldu¤u durumlarda bile erke¤i hakl› ç›karabilmektedir. Ki mevcut sistemin kendi yasalar›nda bile bunun yans›malar›n› çok rahat görebilmekteyiz. (Kad›na tecavüz eden erkek evlenmeyi teklif etti¤inde ve kad›n toplum taraf›ndan hor görülmemek için bunu kabul etti¤inde bu davran›fl suç olmaktan ç›kabilmektedir) E⁄‹T‹M S‹STEM‹ Raporda gençli¤in e¤itim f›rsatlar› da büyüteç alt›na al›n›yor ve birkaç y›l içinde 12 milyon kiflinin çal›flma yafl›na eriflece¤i Türkiye’de e¤itimde hem nicelik, hem de nitelik yönünden büyük sorunlar yafland›¤› vurgulan›yor. Buna göre, e¤itim harcamalar›nda son y›llarda kaydedilen ciddi art›fla ra¤men, oranlar OECD ülkelerinin hala çok alt›nda seyrediyor. OECD ülkelerinde ilk ve orta ö¤retim süresinin tamam› için ö¤renci bafl›na ortalama 81 bin 485 dolar harcan›rken, bu rakam Türkiye’de 40 bin dolar›n alt›nda kal›yor. Türkiye, ö¤renci bafl›na ortalama harcama bak›m›ndan Meksika, Polonya ve Slovakya ile ayn› düzeyde bulunuyor. Ö¤renci bafl›na ortalama 100 bin dolar ve üzerinde harcama yap›lan Avusturya, Danimarka, ‹zlanda, Lüksemburg, Norveç, ‹sviçre ve ABD’nin ise oldukça gerisinde kal›yor. Yeni Demokrat Gençlik Rapora göre, 1997’de Türkiye’de zorunlu e¤itimin 5 y›ldan 8 y›la ç›kar›lmas›, okullara net kay›t oran›n› yüzde 89’a yükseltti. Fakat günümüzde gençlerin yaln›zca yüzde 56’s› liseye devam ediyor. Yine sadece yüzde 18’i liseden mezun olduktan sonra üniversiteye giriyor. Araflt›rmaya kat›lan gençlere üniversiteye gitmemesi-gidememesinin nedenleri soruldu¤unda da flu sonuçlara ulafl›lm›fl. “Gençlerin yaklafl›k yüzde 30’u ifle girip para kazanmalar› gerekti¤ini ya da okul harcamalar›n› karfl›layacak ekonomik durumlar› olmad›¤›n› söyledi. Yüzde 50’lik grupta, ilgi ve istek eksikli¤i saptand›. Bunlar›n da yüzde 60’›n›n düflük gelirli ailelerden geldi¤i ve önemli bir ço¤unlu¤unun bir önceki y›lda okula gitmekten hofllanmad›¤› ortaya ç›kt›. E¤itimlerine devam etmeyen gençlerin yüzde 11’inin okula gitmelerine ailelerinin engel oldu¤u belirlendi. Para kazanmak üzere ifle girmesi gerekti¤i için okulu b›rakan genç erkeklerin say›s›n›n ayn› durumda olan genç k›zlar›n say›s›n› ikiye katlad›¤› anlafl›ld›. Aile bask›s›yla okulu b›rakmak zorunda kalan genç kad›nlar›n say›s› ise ayn› durumdaki erkeklerden yaklafl›k 9 kat fazla oldu¤u saptand›. Araflt›rmaya kat›lan gençlerin yüzde 75’i okula gitmenin zaman kayb› oldu¤u görüflüne kat›lm›yor. Ama ifl bulmalar›nda e¤itimin etkisi soruldu¤unda durum de¤ifliyor. Gençlerin yüzde 37’si ifl bulmada e¤itimin önemli bir rolü olmad›¤›n› düflünüyor.” Araflt›rma yine belli ölçülerde e¤itim tablosunu çizmekte. Ancak egemenlerin kendi e¤itim sistemlerini ve politikalar›n› uygulamalar› beklenen bir durumdur. Ülkemizde faflist, flovenist, anti-bilimsel, ezberci bir e¤itim sistemi vard›r. Birey okula bafllad›¤› günden itibaren hangi ulusa mensup olursa olsun “Türk, do¤ru ve çal›flkan olmak” zorundad›r. Ve yine halk, ola ki gaflet ve dalalet içine düflerse de bununla mücadele etmek için muhtaç oldu¤u gücü de bu asil kanda bulaca¤› da “bilinen” di¤er bir gerçektir. Ama tabii ki okuman için önce paran olmas› laz›m, okudu¤un ö¤renim kurumunda ise söz söylemeye hakk›n yoktur. E¤er hakk›n› ararsan dayak yiyebilirsin, disiplin cezalar›na maruz kalabilirsin. Okul önlerinde yaflad›¤›n s›k›nt›lara karfl› örgütlenme çal›flmas› yaparsan “senin güvenli¤ini sa¤layan” devletin polisi taraf›ndan gözalt›na al›nabilirsin. Ama okul önlerinde çeteleflme faaliyeti yürütebilirsin, uyuflturucu da satabilirsin, bunlar sistemi rahats›z etmedi¤i için çok sorun olmamaktad›r. Okul yaflam›n boyunca pek çok eleme s›nav›n› Yeni Demokrat Gençlik geçmen gerekli. Tabii ki yar›flt›¤›n arkadafllar›n› geçti¤inde sorunlar bitmifl olmuyor. Üniversitelerde tablo pek de¤iflmemekte yine kendini ilgilendiren gündemlerde söz söyleme hakk›na sahip de¤ilsin. Öz örgütlülükler kuramazs›n, üye olamazs›n. En do¤al hakk›n olan ö¤renci derneklerine üye olursan ve çal›flmalar›n› yaparsan soruflturma terörüne maruz kalabilirsin. Ama bütün bunlar yaflan›rken faflizmin maskesi olan parlamento seçimlerinde söz söyleyip seçimlerine kat›labilirsin! Petlantonu and›ran bu turlardan baflar›yla ç›kabildi¤inde ise diplomal› iflsizler kervan›na kat›l›yorsun ve bu kervanda kendine sürekli art›lar ekleyerek kendini sermayeye pazarlamaya çal›flarak ifl bulmaya çal›fl›yorsun. Raporda gelecek bir tehlikeden bahsediliyor. Bu tehlikede son y›llarda yaklafl›k 10 milyon gencin daha bu kervanda yerini alaca¤› olarak belirtiliyor ve bunlara bir çözüm bulunmas› isteniyor. Tabii ki “devletimiz” buna çözüm ar›yor, bofl durmuyor. Emperyalistlerin bir araya gelerek Bologna projesi ile e¤itim politikalar›n› belirlediklerini biliyoruz. Bunlar›n ülkemizdeki yans›malar›n› da diplomalardan unvanlar›n kald›r›lmas›nda ve e¤itimin paral› hale getirilmeye çal›fl›lmas›nda, kurslara-s›navlara mecbur b›rak›lmam›zda görüyoruz. ‹fiS‹ZL‹K Raporda, gençlik ve iflsizlik konusunda da flu tespitler yap›l›yor: ‘’Son y›llardaki güçlü ekonomik büyüme, buna paralel bir istihdam art›fl›na dönüfltürülemedi. Son zamanlarda yap›lan kamuoyu araflt›rmalar›, en önemli ekonomik sorun olarak, yüksek enflasyon kayg›s›n›n yerini, iflsizlik endiflesinin ald›¤›n› gösteriyor. Türkiye’de gençlerin en çok istedi¤i fley, do¤ru düzgün bir ifl bulmak. Gençli¤in Durumu Araflt›rmas›nda gençlerin yüzde 49,1’i en çok istedikleri fleyin iyi bir ifl 37 oldu¤unu söyledi. Yüzde 18,1 ile sayg›nl›k ve yüzde 16,9 ile sevgi daha arkadan geldi. Araflt›rma, genç iflçilerin yüzde 22’sinin ç›rakl›¤a bafllaman›n yasal yafl› olan 15 yafl›ndan önce çal›flma hayat›na girdi¤ini gösteriyor.’’ Rapora göre, Türkiye’de gençlik, siyaset mekanizmalar›na karfl› olumsuz duygular ve güvensizlik besliyor. Gençler, politikan›n ‘’dürüst ve adil olmad›¤›na’’ ve ‘’hak edenin hak etti¤i yerde olmad›¤›na’’ inan›yor. Ayn› güvensizlik politikac›lara karfl› da görülüyor. Gençler, politikac›lar için “Yaln›zca kendilerini ve yak›nlar›n› kolluyorlar”, “Milletin yarar›na bir fley yapm›yorlar” ve “do¤ruyu söylemiyorlar” fleklinde görüfl ifade ediyor. Halen bir siyasi partide faaliyet gösteren gençlerin oran› yüzde 4,7’yi aflm›yor. Geri kalan yüzde 95,3’ün dörtte üçü ileride de, bir parti içinde yer almay› düflünmüyor. Halk›m›z›n örgütsüz olmas›, halk gençli¤inin de bu örgütsüzlükten nasiplenmifl olmas›, karfl›laflt›¤› sorunlarda örgütlü de¤il bireysel mücadele etmesi, emperyalistlerin ülkemizdeki uflaklar›n› daha bir pervas›zlaflt›r›yor. E¤er sorun halka karfl› bir sald›r› ise ve ifl bunu uygulamaya geldi¤inde gerisi teferruatt›r mant›¤›yla topyekûn sald›ran egemenlere karfl› elbette ki örgütlü olunmal›d›r. fiu günlerde yürüttü¤ümüz “Söz, yetki, karar ve örgütlenme özgürlü¤ü istiyoruz” kampanyam›z örgütsüzlü¤ün, sistemden hiçbir beklentinin kalmad›¤›, umutsuzlu¤un boy verdi¤i flu günlerde halk gençli¤ini kucaklaman›n en önemli arac›d›r. Bulundu¤umuz alanlarda tutarl› bir anti-emperyalist, anti-feodal ve anti-faflist mücadele yürütmek, bunlar›n yaflam›m›zdaki uzant›lar›na karfl› söz söylememiz, örgütlenmemiz ile yaflam bulacakt›r. Son olarak flu anki tablo itibariyle evet genciz, iflsiziz, geleceksiziz… Ama unutmamak gerekir ki gelecek de biziz! Kaynak: www.undp.org ‹zmir’den bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 38 Göçmen Genç Köln Üniversitesi’nde söz hakk› kimin? Üniversiteler devletin ekonomik-parasal denetiminden ç›k›p, büyük sermayelerin para kaynaklar›na mahkum edilmeye çal›fl›l›yor. Bologna süreci kapsam›nda e¤itim hakk›na dönük sald›r›lar, Avrupa’da ad›m ad›m kendisini hissettirmektedir. Politik partiler önderli¤inde, e¤itim alan›n›n daha verimli k›l›nmas› yalan›yla süslenerek devam ettirilen süreç gelinen aflamada gizlenememekte, önemli tepkiler almaya bafllam›fl durumdad›r. Son olarak Almanya’n›n 40 bin ö¤renci kapasiteli Köln Üniversitesinde hayata geçirilen HOCHSCHULRAT (Yüksekokullardaki bir çeflit yönetim organ›), yoruma gerek b›rakmayacak kadar çarp›c› veriler sunmakta. Eyalet meclisi partileri CDU ve FTP’nin yüksekö¤retim kurumlar›nda yeni organlar›n kurulmas› için bafllatm›fl oldu¤u çal›flmalar neticesinde oluflturulan bu organda politik-ekonomik çevreden olan, yani üniversite bünyesinde olmayan kimlikler bulunmaktad›r. Organa kimlerin girebilece¤i konusunda uzun süren bir aray›fltan sonra, gerekli kadro bulundu. Organ›n 10 üyesi bulunmaktad›r. Bu 10 üyeden sadece 3 tanesi Köln Üniversitesi bünyesinde görev yapan profesördür. Geriye kalan 7 üye üniversite d›fl›nda, kimisi büyük firmalarda, kimisi siyasi partilerde görev yapmaktad›r. Örne¤in; - Dr. Ricard Pott; Bölgedeki en büyük ilaç firmas› olan Bayer AG’de yönetim kurulu üyesidir. - Dr. Barbara Bludua ; Max – Planck flirketinin genel sekreteridir. - Herman–Josef Lambert: Deutsche Post-Deutsche Bank yönetim kurulu üyesidir. Hochschulrat denilen bu organ›n önemli görevleri ve özellikleri - Üniversitenin “geliflmesine” yönelik her türlü karar› almak, - Ekonomik-finansal ihtiyaçlara gerekli çözümleri bulmak, - Üniversitenin rektörünü seçmek. Kurulun içinde hiçbir ö¤renci temsilcisi bulunmamaktad›r. (Eskiden bu organ›n yerine üniversite senatolar› vard›. Bu senatolarda iki kiflilik ö¤renci temsilci kontenjan› bulunmaktayd›. 40 binden fazla ö¤rencinin ö¤renim gördü¤ü üniversitede bu yeni organla beraber ö¤renci temsilcilikleri de ortadan kalkm›fl oldu.) - Kurul organlar› 5 y›ll›k görev sürecinden sonra yerine kimlerin gelece¤ine karar verebilecektir, yani yeni atamalarda etkili güce sahipler. Bu yeni düzenlemeyle, üniversiteler demokratik olmayan bir flekilde, ezici ço¤unlu¤unu politik-ekonomik çevrelerden oluflan bir organ taraf›ndan yönetilecek, üniversiteye yönelik bütün kararlar› bu kurul alacakt›r. Bu düzenlemeden flu sonuçlar› ç›karmak mümkündür; Üniversiteler devletin ekonomik-parasal denetiminden ç›k›p, büyük sermayelerin para kaynaklar›na mahkum edilmeye çal›fl›l›yor. Ö¤retim görevlilerinin, ö¤rencilerin, üniversite çal›flanlar›n›n vs. üniversite ile ilgili al›nacak temel kararlarda hiçbir söz hakk› olmayacak. 40 bin ö¤rencinin e¤itimi art›k Bayer Ag, Planck flirketi ve Deutche Banka emanet. Yeni Demokrat Gençlik 39 Egemenler halk gençli¤ine ne verebilir ki! Her y›l kutlanan 19 May›s bayram› gençli¤i düzene yedeklemeye ve flovenizme hizmet etmeye ça¤›r›yor. Ülkemizde egemenlerin 19 May›slarda yapt›¤› budur. S›n›fl› toplumlarda her s›n›f kendi ideolojisini gençli¤e vermek ister. Ülkemiz egemenleri de kendi ideolojileri olan Kemalizmi "milli" günlerinde halk gençli¤ine verme çabas› içinde. Halk gençli¤ini iflsizli¤e mahkûm eden, bilimsel, paras›z, anadilde demokratik e¤itimin önünde engel olan ülkemiz egemenleri 19 May›s’› Gençlik Ve Spor Bayram› ilan ederek kendi faflist propagandas›n› yap›yor. 20 May›s 1938’de kabul edilen bir yasa ile Gençlik Ve Spor Bayram› ilan edilen 19 May›s, 70 y›ld›r stadyum törenleriyle, yalanlarla dolu bir tarihin kahramanl›k fliirleriyle, floven marfllarla kutlanmaya devam ediyor. Liseli gençler notla, disipline gönderilmekle tehdit edilerek bu kutlamalara zorla kat›l›yorlar. Stadyumlarda flaflal› fakat bofl gösterilerle gençlere ne kadar ilerle¤imizi insandan yap›lan kulelerin yüksekli¤i ile anlatmaya çal›fl›yorlar. Gençli¤in oldu¤unu iddia ettikleri bu bayramda gençli¤in fikrini almak flurada dursun onlar›n etek boylar›yla, k›l›k k›yafetleriyle u¤rafl›p duruyorlar. Hele Kürt kelimesine bile tahammül edemeyen, onlar›n ulusal varl›klar›n› bask› alt›nda tutan, onlar› yok sayan zihniyetin Kürt gençli¤inin bu bayram› kutlamas›n› istemesi neye hizmettir? Egemenler kendi rejimlerinin meflrulu¤una ve de¤iflmezli¤ine kitleleri inand›rmak, gençleri gerçek d›fl› yalanlarla kand›r›p, onlar› düflünemez, sorgulayamaz, gerçekle-yalan, do¤ru ile yanl›fl aras›nda ayr›m yapamayan, apolitik, edilgen hale getirdi¤ini; emperyalist patentli yasalarla mesleki haklar›m›za sald›rarak bizleri ucuz ifl gücü hale getirdi¤ini rahatl›kla görebiliriz. ‹flçilerin, köylülerin örgütlenmesini engelleyen egemenler halk gençli¤inin söz söylemesine bile tahammül edemiyor. Onlar›n istedi¤i gençlik YÖK Baflkan› Yusuf Ziya Özcan “üniversiteleri paral› hale getirmek gerek” dedi¤i zaman onlar› alk›fllayan bir gençliktir. Onlar›n istedi¤i gençlik, Kürtleri Sakarya’da linç etmek isteyen gençliktir. Onlar›n istedi¤i gençlik, üniversitelerde flenlik ad› alt›nda her türlü yozlaflmaya göz yuman, buna kat›lan gençliktir. Onlar›n istedi¤i gençlik, haklar›m›za sald›r›lar olurken sessiz kalan bir gençliktir. ‹flte bizlere verdikleri bayram da ancak onlar›n istedi¤i gibi olursak kutlayaca¤›m›z 19 May›slard›r. Halk gençli¤i olarak bizlere düflen de 19 May›slara ihtiyac›m›z olmad›¤›n› hayk›rmak, örgütlenmek ve bu düzeni de¤ifltirerek yerine Yeni Demokratik bir ülke kurana kadar mücadele etmektir. Malatya’dan bir YDG’li Ülkemiz egemen sisteminin bizlere yönelik sald›r›lar› artmakla beraber farkl›l›klar göstermektedir. ‹lkö¤retim ça¤›nda bafllayan ezberci ve anti-bilimsel e¤itim, e¤itim ömrümüz boyunca varl›¤›n› devam ettirmektedir. Üretimden kopuk, bilimsel araflt›rmalardan uzak ve sadece oku-anlat mant›¤›na dayal› e¤itimin bizlere bir katk›s› olamayaca¤› gibi oldukça da yetersizdir. Gerek günümüzde gerek daha öncesinde ilkö¤retim ve ortaö¤retimde e¤itim gören ve bu e¤itim sonras›nda en büyük engel olan ÖSS engelini aflmaya çal›flan milyonlarca ö¤renci olmufltur/olmaktad›r/olacakt›r. Her y›l ÖSS ma¤durlar› birikmekte, s›nav› kazanamayan gençler psikolojik sorunlarla karfl›laflmakta, hatta yaflamlar›na son veren gençlerin haberi gelmektedir. Tüm zaman›n› bu s›nava ay›ran ve her türlü sosyal aktivitelerden uzak kalan bizler, bunlara ra¤men eflit flartlara sahip olam›yoruz. Kolejlerde okuyan ö¤renci ile devlet okullar›nda okuyan bizler aras›nda oldukça fazla fark bulunmaktad›r. ‹lkö¤retim ve ortaö¤retim boyunca sürekli bir ekonomik sald›r›ya maruz kal›rken bu durum ÖSS’de de kendini göstermektedir. Ve devamla bu durum kurtulufl olarak gösterilen üniversitelerde de var olmaktad›r. Oysa devlet okullar›n›n paras›z oldu¤u her seferinde vurgulanmaktad›r. Her sene yaklafl›k 1 milyon ö¤renci ÖSS ma¤duru say›l›rken sistemin bu duruma müdahalesi her sene yeni bir fleyle gündemleflmektedir. Bu sene ‹ngiliz modeli olarak önerilen bu modele bakt›¤›m›zda yine iç aç›c› bir fley olmad›¤›n› görece¤iz. ‹ngiltere’de ülkemizdeki gibi s›nav sistemi olmasa da kastedilen s›navlara tekrar tekrar girebilme hakk›na sahip olabilmemizdir. S›navs›z bir üniversiteden bahsedilmemekte ya da e¤itimin içeri¤inde ciddi bir de¤ifliklik sunmamaktad›r. Yine ezbere dayal›, anti-bilimsel, floven ve biz ö¤rencilere anti-demokratik uygulamalar›n varl›¤› devam etmektedir. Bizler herkese okuma hakk›n› savunurken herkesin üniversitelere yerleflmesini de¤il, bilimsel, yetene¤imize göre bir e¤itimden bahsetmekteyiz. ÖSS kald›r›ls›n talebimiz eflit, demokratik bir e¤itim talebidir. Paras›z, anadilde e¤itim talebidir. Yoksa günümüz e¤itim koflullar›nda ÖSS’nin tek bafl›na kald›r›lmas› bir anlam ifade etmemektedir/etmeyecektir. Mersin’den bir YDG’li ÖSS kald›r›ls›n! Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim! 40 Yeni Demokrat Gençlik Cevaba Cevap! Dergimizin Nisan say›s›nda DGH’›n politik yönelimini elefltirme amac›yla yay›nlad›¤›m›z “DGH nereye gidiyor?” bafll›kl› yaz›m›za DGH’l› arkadafllar›m›z May›s ay› içerisinde internet sitelerinden (www.demokratikgenclikhareketi.org) uzun bir yaz›yla cevap verdiler. Dergimizdeki yaz›n›n neredeyse 3 kat› hacmindeki cevap broflüründe ne yaz›k ki yaz›m›zdaki elefltirilere yönelik bir yan›t bulmam›z mümkün olmad›. Bunda yaz›m›z›n yaz›l›fl amac›n›n ve içeri¤inde tart›fl›lmak istenen konular›n anlafl›lamamas›n›n etkili oldu¤unu düflünmekteyiz. Bu yaz›da hem cevap yaz›s›ndaki yanl›fl anlamalar› aktarmaya ve karfl›-elefltirilere bafll›klar alt›nda cevap vermeye çal›flaca¤›z hem de önceki yaz›m›zda savundu¤umuz görüflleri yeni örneklerle derinlefltirece¤iz. Nisan say›s›ndaki yaz›m›zda derginin sayfa s›n›rl›l›¤›n›n da etkisiyle, k›sa bir giriflin ard›ndan DGH’› esas olarak 2 bafll›k alt›nda elefltirmifltik. ‹lki DGH’›n ö¤renci gençlik üzerine düflüncelerinin akademik-demokratik mücadeleyi reddetti¤i ve ekonomik-demokratik mücadele ile siyasal mücadele aras›ndaki ba¤› do¤ru kuramad›¤› üzerineydi. ‹kincisi ise demokratik kitle örgütleri anlay›fl›n› tart›flmak isteyiflimizdi ve bunun yaratt›¤› sonuçlar› de¤erlendirmekti. Yaz›da ayr›ca özellikle GençSen üzerine haz›rlad›klar› yaz›daki tarihsel anlat›m›n ve olaylara yaklafl›m›n hatal› ve ciddiyetsiz oldu¤u üzerine, elefltiri yaz›m›z›n dahilinde daha tali bir bölüm de bulunmaktayd›. DGH’l› arkadafllar›m›z›n cevap yaz›s›nda bu yaz›y› neden ve niye bu dönemde yay›nlad›¤›m›z›n anlafl›lmad›¤›, elefltirilerin içeri¤inin kavranmad›¤› ortaya ç›kmakta ve bu nedenle de yaz›da s›kça de¤inildi¤i üzere üslubumuzun ve yaklafl›m›m›z›n arkadafllar›m›z› çok üzdü¤ü ifade edilmektedir. Elbette ki bizlerin amac› arkadaflla- r›m›z›n kalbini k›rmak de¤ildir. Amac›m›z yukar›da bahsini etti¤imiz bafll›klar alt›nda politik bir tart›flma yapmak ve hatal› buldu¤umuz anlay›fllar›n› elefltirmektir. Özellikle devrimci gençlik hareketinde Genç-Sen üzerinden tart›flmalar›n yo¤unluk kazand›¤›, hemen her devrimci demokratik yap›n›n konu üzerinden ö¤renci gençli¤e ve mücadeleye yaklafl›m›n› ifade etti¤i bu dönemde di¤er birçok yay›n organ›nda oldu¤u gibi dergimizde de çok say›da elefltiri, de¤erlendirme ve inceleme yaz›s›na yer vermekteyiz. Zaten DGH’› da Genç-Sen üzerine bir yaz› haz›rlamaya iten neden de tahminimizce bu tart›flmalara müdahil olma iste¤idir. Kamuoyuna böylesi bir konuda aç›klama yapan DGH’›n farkl› kesimlerden elefltiri ve cevab›n gelmesini de bekledi¤i kanaatindeyiz. Bu anlamda bu flaflk›nl›¤›n ve üzüntünün nedenini anlamada zorland›¤›m›z› belirtmek isteriz. Dergimizde ç›kan yaz›da, bahsini etti¤imiz bafll›klarla YDG’nin uzun y›llard›r kamuoyunca da aç›kl›kla bilinen de¤erlendirmesini temellendirmek hedeflenmekteydi. Bu DGH için yeni bir haber olmamal›d›r. Daha önceki y›llarda da gerek 6 Kas›m gerekse de merkezi eylem tart›flmalar›nda ve baz› özgün konularda dergimizde DGH’›n içine girdi¤i pasifist ve tasfiyeci hat elefl- Yeni Demokrat Gençlik tirilmekteydi. Devrimci gençlik hareketi içinde son dönemde artan tart›flmalar›n da etkisiyle bizim netleflti¤imiz konu DGH’›n pasifist ve tasfiyeci hat’ta daha da derinleflti¤i ve yoluna tehlikeli bir hat’ta devam etti¤idir. Dolay›s›yla ana konusu DGH’›n pasifist ve tasfiyeci bir hat’ta oldu¤una dair YDG’nin var olan tespitinin güncel örneklerle göstermeye çal›flan yaz›m›z›n neden bu kadar mutsuzluk yaratt›¤›n› anlayamad›k. Bununla beraber cevap yaz›s›nda iddia edildi¤i üzere yaz›y› haz›rlarken DGH’›n mevcut belgelerinin hesaba kat›lmad›¤› iddias› da temelsizdir. (“Ne ac›d›r ki YDG, DGH ad›na vard›¤› tüm bu talihsiz yarg›lar› kaleme al›rken bir kez olsun dönüp arflivine bakmam›fl görünmektedir. S›kça tekrar etti¤imiz ve edece¤imiz üzere YDG, DGH’nin resmi belgelerini de¤erlendirmemifltir.”) Öyle ki yaz›m›z› okuyan herkes tespitimizi temellendirirken DGH’›n farkl› dönemlerde GMYK veya SB imzal› yay›mlad›¤› yaz›lardan ve DGH program ve tüzü¤ünden yararland›¤›m›z› anlayacakt›r, yaz›m›z›n içinde yap›lan al›nt›larda bariz flekilde kaynaklar gösterilmektedir. Genç-Sen konusu Elefltirimizi arkadafllar flöyle özetlemektedir: “YDG’ye göre DGH, siyasal ve örgütsel anlay›flta hâlihaz›rda “pasifist” ve “tasfiyeci”dir. Dolay›s›yla DGH’nin “GençSen” üzerine öne sürmüfl oldu¤u düflünceleri, temelden yanl›fl ve eksiktir. Ek olarak YDG, DGH’nin konuya iliflkin yay›mlam›fl oldu¤u tutumunu da derinlikli görmemektedir ve tart›fl›labilir bulmad›¤›n› ifade etmektedir”. DGH’›n Genç-Sen yaz›s›nda ifade edilen görüfller üzerinden yapt›¤›m›z elefltiri yaz›s›nda, al›nt›da bahsi geçen bir vurgu bulunmamaktad›r. Tam tersine DGH’›n belgesini tart›flmaya de¤er buldu¤umuz için elefltirmekteyiz. DGH’›n yaklafl›m›n›n temelden yanl›fl ve eksik oldu¤u üzerine bir vurgu da yaz›m›zda yoktur. Zaten olsayd› tahminimizce al›nt›s›yla beraber kan›tlanabilirdi. Ayr›ca arkadafllar›m›z›n DGH’›n yaklafl›m›n› YDG’de ç›kan “Genç-Sen Üzerine” bafll›kl› yaz›dan uzun al›nt›larla kan›tlamaya çal›flmas› da isabetsiz olmufltur. Bizler Genç-Sen üzerine yaz›m›zdan ald›klar› al›nt›lardan anlafl›laca¤› üzere baz› konularda DGH’l› arkadafllarla ortak düflünmekteyiz. Özetlersek, Genç-Sen’in D‹SK taraf›ndan kuruluyor olmas› D‹SK’in mevcut niteli¤inden kaynakl› oldukça sorunludur. ‹kincisi merkezden-yerele örgütlenme anlay›fl›n› elefltiriyor ve yerel- 41 den-merkeze, afla¤›dan yukar›ya örgütlenme modelinin do¤ru olaca¤›n›, ancak bu flekilde kitlelere dayal› gerçek bir kitle örgütünün ortaya ç›kabilece¤ini vurguluyoruz. Ayr›ca Genç-Sen’in içinde yer alan çeflitli örgütlerin aralar›nda devam eden dar grupçu tart›flmalar›n-hesaplaflmalar›n zarar verdi¤ini savunuyoruz. Elbette ki sendikay› “denenmemifl bir araç” olarak tan›mlay›p bundan medet umman›n da yeterince politik bir yaklafl›m olmad›¤› aç›kt›r. Zaten DGH’la bu konularda ortak düflündü¤ümüz için DGH’› Genç-Sen yaz›s› dahilinde de¤erlendirmek yerine politik yönelimini ayr› bir yaz› konusu olarak ele ald›k. Bir konuda ortak sonuçlara varmam›z yeterli de¤ildir. Sonuca var›fl yolumuz da önemlidir. ‹flte biz DGH’› bu sonuca var›rken izledi¤i yoldan dolay› elefltiriyoruz. DGH sendika fikrini elefltirirken ve Genç-Sen’de olmay›fl›n› temellendirirken akademik-demokratik mücadeleyi reddetmekte, üniversitelerin orta-üst sorunlar›n ayr›cal›¤›na dönüfltü¤ünü, “tamam›yla” siyasal mücadelenin gerekli oldu¤unu savunmaktad›r. Bu tespit, önceki belgelerde yer edindi¤i gibi cevap yaz›s›nda da mevcuttur: “Üniversiteye girifl ve okuyabilme koflullar›n›n bir ayr›cal›¤a dönüfltü¤ü günümüzde, bu ayr›cal›kl› kesimlerin de (örne¤in otopark gibi) sorunlar›n› kapsamakla yükümlü olaca¤›n›, dolay›s›yla tüm bir ö¤renci gençli¤in salt akademik-ekonomik zeminde örgütleme program› ve arac›n›n, bu kitlenin tümüne hitap edebilme konusunda dahi nesnel bir tak›m eksik temelleri oldu¤unun tart›flmas› içerisinde zikredilmektedir”. Biz burada da görülen DGH’›n akademik-demokratik mücadeleye yaklafl›m›n› elefltiriyoruz. Her ne kadar hem bu yaz›da hem di¤er belgelerinde hem de program-tüzükte akademik-demokratik mücadeleye kat›l›m, önem verme üzerine yaklafl›mlar sergilense de al›nt›da özetlenen ve di¤er belgelerde de s›kça geçen “üniversitelerde okuma ayr›cal›¤a dönüflmüfltür” tespiti buna temel olmaktad›r ve bizim tart›flmak istedi¤imiz de budur. AB’ye uyum süreci ad› alt›nda üniversite e¤itiminin her geçen dönem daha fazla ticarilefltirildi¤i, sermayenin daha rahat ve uygun koflullarda, kendi taleplerini daha aç›ktan ifade ederek üniversitelerden yararland›¤›n›, okumak için sermayenin taleplerine daha fazla cevap vermek gerekti¤ini, bunun da halk gençli¤inin yaflam›n› zindana çevirdi¤ini vurguluyoruz. Ancak üniversiteler bir bütün olarak ayr›cal›k haline dönüflmeyecek, kap›lar emekçi çocuklar›na tama- 42 men kapanmayacakt›r. Üniversitelerdeki kimi bölümler buna uygun bir ayr›mla emekçi çocuklar›na daha fazla kapat›l›rken (sermayeye yönetici yetifltiren bölümler gibi) bölümlerin ço¤unlu¤u meslek bilgilerine yo¤unlaflt›r›larak ucuz, esnek, e¤itimli iflgüçleri yetifltirmeye odaklanacakt›r. Sermaye sahiplerinin “iflsiz çok, ama nitelikli iflçi yok” feryad›n›n alt›ndaki neden de, ç›kart›lmaya çal›fl›lan yetkin mühendislik, sözleflmeli çal›flma, mesleki yeterlilik yasas›, s›navlar ve yaflam boyu ö¤renme kurslar›n›n amac› da halk gençli¤inin egemenlerin krizine daha uygun cevaplar verebilen uysal emekçiler haline gelebilmesidir. Egemenlerin yetkin mühendislik gibi yasalar› kendi çocuklar› için ç›karmayaca¤› aç›kt›r. Bu yasalar bizleri hedef almaktad›r. Müfredat, sermaye sahiplerinin iste¤i do¤rultusunda yeniden haz›rlan›rken, müfredattaki sosyal-bilimsel dersler gereksiz görülürken ve staj-s›nav sömürüsü öne ç›kar›l›rken, mezuniyetin ard›ndan mesleki haklar gasp edilirken tüm bu yapt›r›mlar s›n›f düflmanlar›m›z›n bizlere yönelik planlar› do¤rultusunda hayata geçirilmektedir. Bununla beraber bizler önümüzdeki dönemde Bologna Süreci ve YÖK Stratejisi ile akademik-demokratik mücadelenin daha fazla önem kazanaca¤›n› savunmaktay›z. Gençli¤in bu sald›r›lara cevap olamamas›nda, hatta sald›r›lar›n içeri¤i hakk›nda yeterince bilgi sahibi olmamas›nda, bu bilgilendirmeyi yapacak ve seferberli¤i sa¤layacak özörgütlülüklerin noksanl›¤›n› belirleyici olarak görmekteyiz ve alanlar›m›zda özörgütlülük kurma çal›flmalar›na öncelik vermekteyiz. Son dönemdeki kampanyam›z da bu içerikle hayata geçirilmifltir. Bu nedenle dernek, sendika, meslek odalar›n›n gençlik kollar›, kulüpler vb çok çeflitli kitle örgütlerinin gençli¤i bilgilendirmede ve hareket geçirmede daha etkin hale gelmesi için çaba harc›yoruz. Dolay›s›yla DGH’l› arkadafllar›m›z cevap yaz›lar›n› haz›rlarken bizim Genç-Sen de¤erlendirmelerini esasa alarak verdikleri yan›t bizim elefltirimizle alakal› de¤ildir. Genç-sen üzerine ç›kard›klar› sonuçlar özetlenmekte ancak elefltirimize kaynakl›k eden ö¤renci hareketine bak›fl konusuna de¤inilmemektedir. Bu da cevap yaz›s›n›n önemli bir bölümünün bofla ç›kmas›na neden olmaktad›r. DGH’›n Genç-Sen üzerine de¤erlendirmesini YDG’nin yaz›s›ndan al›nt›larla, YDG’nin yaklafl›m› Yeni Demokrat Gençlik ile anlat›p, kat›ld›klar› noktalar› bizim yaz›m›zdan referansla aktarmaya çal›flmas›n› da asl›nda bizim önceki yaz›m›zda elefltiri konusu yapt›¤›m›z, DGH’›n belgesinin ciddiyetsizli¤inin kabulü olarak yorumluyoruz. Cevap yaz›s›nda DGH kendi belgesini savunamam›fl, kendisini bizim haz›rlad›¤›m›z belge üzerinden anlatm›fl, böylece YDG’nin tutars›zl›¤›n› göstermek isterken tam tersi bir sonucun ortaya ç›kmas›na sebep olmufltur. Bu konuyu bitirmeden önce k›saca vurgulamak isteriz ki, DGH’›n iddia etti¤i gibi YDG, Genç-Sen içinde de¤ildir. Genel bir anlay›fl olarak di¤er kitle örgütleri içinde örgütsel yap›m›zla bir bütün olarak yer alma ve söz konusu örgütün içinde farkl› bir örgüt olarak taleplerde bulunmay›, ayr›cal›klar istemeyi do¤ru bulmuyoruz. Genç-Sen içindeki dar grupsal münakaflalar›n alt›nda yatan nedenlerden birinin de bu oldu¤unu düflünüyoruz. Bizler YDG’liler olarak içinde faaliyet yürüttü¤ümüz örgütlerde birer üye olarak yer almakta ve YDG’nin politika ve yaklafl›m›n›n o örgütün kendi iç mekanizmas› içinde kabul edilmesini, bunun için ikna sürecinin uygulanmas›n› savunmaktay›z. YDG’nin ülke çap›ndaki örgütsel gücü hesaba kat›ld›¤›nda da zaten birkaç üniversitede Genç-Sen çal›flmalar›na kat›ld›¤›m›z, kat›l›p kat›lmama anlay›fl›n› neye göre belirledi¤imiz de bilinmektedir. Bir bütün örgütsel gücümüzle Genç-Sen’i infla etme hedefimiz bulunmamaktad›r. DGH’›n yaz›s›nda vurgulanan hem ö¤renci derne¤ini esasa alman›n hem de Genç-Sen’e kat›lman›n çeliflkili oldu¤u, duruma-örgütsel gerçekli¤e göre kararlar alman›n hatal› oldu¤u iddias› da yanl›flt›r. (“YDG, tüm ö¤renci-gençli¤in akademik-ekonomik mücadele mevzisi olarak ortaya konan ve kendisinin de bilefleni oldu¤u GençSen’in “merkezi yönelimini elefltirmek” gibi, do¤rudan sendikan›n politik esaslar›na dair bir tespite var›yorsa ve bununla birlikte, kendisi için yerellerde örgütlenme esas›n› dernekler ve LÖB’ler üzerine kuruyorsa burada ciddi bir yönelim eksikli¤i söz konusu edilmelidir”. “Hedefin Genç-Sen mi oldu¤u yoksa dernekler ve LÖB’ler mi oldu¤u belirsizdir. YDG, mevcut kuvvetlerini “duruma göre” konumland›rmakta ve gücünü farkl› alanlara kanalize etmektedir. YDG, aç›kças› yapm›fl oldu¤u tercihine tam olarak kani de¤ildir.”) Bilinmektedir ki Yeni Demokratik Devrim mücadelesinde özellikle flehirlerdeki mücadelede çok çeflitli kitle örgütleri içinde, yayg›n bir faaliyet yürütmek olmazsa olmad›r. YDG de ö¤renci gençlik çal›flmas› içinde ö¤renci derne¤inde, Yeni Demokrat Gençlik 43 YDG’liler örgütsel gücüne ve alan›n gerçekli¤ine göre esas-tali ayr›m›n› yapmakta, ona göre hangi kitle örgütlerinde nas›l bir politika do¤rultusunda çal›flacaklar›na karar vermekte ve mümkünse her alanda birden fazla kitle örgütünde çal›flarak kitle örgütlerinin mücadelelerinin ortaklaflmas› için de çaba harcamaktad›r. Bu bir çeliflki de¤ildir, oldukça do¤ald›r. LÖB’lerde, TMMOB ve E¤itim-Sen’in gençlik kollar›nda, kulüplerde ve yeni bir oluflum olan Genç-Sen’in baz› flubelerinde faaliyet yürütmektedir. Yine YDG’nin çeflitli kültür, hemfleri, çevre örgütlerinde de çal›flmalar› mevcuttur. YDG’liler örgütsel gücüne ve alan›n gerçekli¤ine göre esas-tali ayr›m›n› yapmakta, ona göre hangi kitle örgütlerinde nas›l bir politika do¤rultusunda çal›flacaklar›na karar vermekte ve mümkünse her alanda birden fazla kitle örgütünde çal›flarak kitle örgütlerinin mücadelelerinin ortaklaflmas› için de çaba harcamaktad›r. Bu bir çeliflki de¤ildir, oldukça do¤ald›r. Bir kitle örgütü olarak kurulan Genç-Sen’in de içinde demokratik imkanlar oldu¤u müddetçe ve ba¤›ms›z bir ö¤renci derne¤i kurman›n koflullar› yeterli olmad›¤› takdirde yer alabilece¤imiz bilinmektedir. fiube veya merkezi düzeydeki tart›flmalar›n birço¤unun kitlelerden kopuk olmas› bir sorundur ancak GençSen’in kat›ld›¤› ve düzenledi¤i pratikler üzerinden kitle çal›flmas› yapmak mümkünse, burada iliflkiye geçilebilen kitleyle bu tart›flmalar› bertaraf edebilmek için emek harcamak bofluna bir giriflim olmayacakt›r. Tekrarlamak gerekirse, YDG aç›s›ndan ö¤renci dernekleri kitle örgütleri içinde esas› oluflturmaktad›r ve di¤er kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›z bu amaca ulaflmaya yard›mc› olacak flekilde ele al›nmaktad›r. Üslup üzerine Kitle örgütlerin konusuna geçmeden önce de¤inilmesi gereken birkaç noktay› daha ele alman›n faydal› ol- du¤unu düflünüyoruz. Ayr› bir tart›flma konusu olmakla beraber tali görünse de DGH’l› arkadafllar› oldukça rahats›z eden üslup, yöntem ve elefltiri gibi iflin edebi yönüne de¤inmemek büyük eksiklik olsa gerek. Bu bölümde k›saca, en kaba flekliyle nesnel bir elefltiri yaz›s›n›n en temel birkaç noktas›n› hat›rlatmak istiyoruz. DGH, kendisine yöneltilen elefltirilere cevap niteli¤indeki aç›klamalar›nda belirtti¤i gibi yaz›y› oldukça öznel bulmufltur. Öncelikle flunu belirtelim ki her edebi tür gibi “elefltiri” de öznel bir çal›flmad›r ama onu edebi ve bilimsel k›lan, olabildi¤ince öznellikten kurtaran belli bafll› kurallar› vard›r ki bu kurallar›n en bafl›nda; elefltirilen ya da incelenmek istenen durumu somut verilerle ortaya koymak gelir. ‹flte ne gariptir ki DGH, hem bilimsellikten ve gerçeklikten söz edip hem de elefltirinin neredeyse özünü oluflturan bu unsuru görmezden gelmekte ve dahas› bunu yanl›fl bir yöntem olarak ele almaktad›r. DGH, YDG’nin seçti¤i örneklerin ön kabullerini, yarg›lar›n› temellendirme gayreti u¤runa verildi¤ini ve dahas› bunun “bir yöntem yanl›fl›” oldu¤unu söylemektedir ki bunu söyleyerek kendisi büyük bir yanl›fla düflmektedir. (“YDG, DGH’nin siyasal do¤rultusu ve örgütsel yap›lanmas›na dair ortaya koydu¤u tart›flmas›n›, hâlihaz›rda kendisinde DGH’ye dair mevcut bulunan sonuçtan, fikirsel tutumundan bafllayarak örmektedir.”) Bu bir “yöntem yanl›fl›” de¤il, aksine elefltiriyi nesnel ve bilimsel k›lan en do¤ru ve en kilit yöntemdir. Asl›nda yarg›y› güçlendirmek için bu somut örnekleri vermemek çal›flmay› öznel k›- Yeni Demokrat Gençlik 44 lar. Gerçeklikle örneklenmeyen bir elefltiri veya bir yarg› ne kadar sa¤l›kl› ve nesnel olabilir ki? Yine DGH’›n üstünde durdu¤u bir baflka nokta ise yap›lan al›nt›lar›n, mevcut yaz›n›n bafl›ndan ve sonundan yap›lmas› ve yer yer cümlelerin bütünün de¤il de bir k›sm›n›n al›nmas›d›r. Bu asl›nda DGH’›n sand›¤› gibi “hatal› bir yaklafl›m” de¤ildir. Hatta bu, al›nt› diye nitelendirdi¤imiz fleyin ta kendisidir. Elefltiri de dahil olmak üzere bütün yaz› türlerinde bu çeflit al›nt›lar pekala yap›labilir ve yap›lmaktad›r. Bir örnek vermek ad›na bütün bir yaz›y› oldu¤u gibi aktarmak abesle ifltigal olsa gerek. Burada üzerinde durulmas› gereken DGH’›n yapt›¤› gibi al›nt›n›n k›sal›¤› veya uzunlu¤u ve yeri de¤ildir. Önemli olan al›nt›n›n içeri¤i ve hangi yarg›ya hizmet etmek için kullan›ld›¤›d›r. DGH’›n yine çok rahats›z oldu¤u ve bunu sürekli dillendirdi¤i bir baflka durumsa “YDG’nin DGH ad›na konuflmas›”d›r. YDG elbette DGH üzerine baz› yorum ve tespitlerde bulunmufltur ki zaten yaz›n›n kaleme al›nmas›ndaki amaç da budur. Ama YDG bunu DGH’›n sand›¤› gibi DGH ad›na konuflarak yapmam›flt›r. Var olan prati¤in somut yans›malar›n› ortaya koyarak fikrini beyan etmifltir. Üzerinde inceleme yap›p kafa yordu¤unuz bir durum hakk›nda fikir beyan etmeden olumlu ya da olumsuz nas›l bir elefltiri, yarg› ya da öneride bulunabilirsiniz ki? DGH’›n kelimenin tam anlam›yla tak›ld›¤› bir baflka nokta ise yaz›n›n “herkesi üzen üslubu”dur. Bu konuya k›sa ve kabaca de¤inecek olursak; yaz›m türüne göre, hele ki elefltiri yaz›lar›nda, üslup elbette ki çok önemlidir ve üslubun genelde yazara ba¤l› olarak birçok çeflidi vard›r. Yazar ifli hakarete vard›rmad›¤› ve söylediklerini temellendirerek aç›k etti¤i sürece diledi¤i üslubu kullanabilir. YDG ise DGH’a göre üslubuyla herkesi üzdü¤ü gibi “haks›z ve yanl›fl tespitlerde” de bulunmufltur. Ve yine DGH’a göre “yöntem ve üslup asla böyle olmamal›d›r”. Peki yaz› boyunca sürekli tekrarlanan ve herkesi üzen üslup nedir, neden bu kadar üzüntüye yol açm›flt›r, beklenen üslup nas›l olmal›d›r? DGH bu üzüntüsünü sürekli yineledi¤i kadar bu sorular›n da cevab›n› beraberinde ortaya koymufl olsayd› üslup elefltirisi herhalde daha anlafl›l›r ve anlaml› olurdu. Özetle dergimizin Nisan say›s›nda yay›mlad›¤›m›z elefltiri yaz›s›n›n üslubu elefltiri-polemik yaz›lar› dahilinde DGH’›n elefltirisini hakl› ç›kartacak bir biçime sahip de¤ildir ve yaz›m›z›n genel devrimci demokratik hareket içerisinde s›kça görülen polemik yaz›lar›na nazaran oldukça sakin bir üsluba sahip oldu¤unu da iddia edebiliriz. Yaz›m›zda elefltirilerimiz politik elefltirilerdir, elefltirilerin alt› DGH’›n çeflitli belgelerinden yararlan›larak doldurulmaya çal›fl›lmakta, örnekler kaynaklar›yla beraber ifade edilmekte ve hakaret içeren herhangi bir yarg›da bulunulmamakta, YDG’nin geçmiflten bugüne sürdürdü¤ü DGH üzerine elefltirilerinin devam› niteli¤inde bir yaz›d›r. Yaz› boyunca mutsuzlu¤unu çeflitli biçimlerde ifade eden yazar arkadafl›m›z›n yaz›da uzun uzun yer verdi¤i al›nt›lara ra¤men bu konuyla ilgili tek bir örnek verememifl olmas› da üzüntüsünün kayna¤›n›n YDG’nin üslubu olmad›¤›n› bizlere göstermektedir. DGH’›n k›zg›nl›¤› DGH cevap yaz›s›nda elefltirilerimizin d›fl›ndaki farkl› konularda uzun aç›klamalar yaparken s›kça üslubumuzu elefltirmekte, üzüntüsünü dillendirmekte ve yöntem ve bilimsellik üzerine, bu kavramlar›n alt›n› doldurma zahmetine de katlanmadan, bolca laf etmektedir. Ancak yaz›n›n sonlar›na yaklaflt›¤›m›zda yaz›ya damgas›n› vuran hüzünlü havan›n k›zg›nl›¤a dönüfltü¤ünü görmekteyiz. Elefltirilerimize cevap veremeyen yazar arkadafl›m›z yöntem, üslup söylemlerini kendisi için bir yana b›rak›p, devrimci gençlik hareketinin önemli damarlar›ndan biri olan ve 20 y›l› aflk›n ciddi bir gelene¤e sahip olan YDG’ye haks›z ithamlarda bulunmakta, bunu da aç›kça ifade edememekte, imalarla okuyucuyu da kendi hatas›na ortak etmeye çal›flmaktad›r. Bu yaz›y› neden kaleme ald›¤›m›z› anlayamaman›n etkisiyle olsa gerek, yaz›n›n sonlar›nda YDG’nin bu yaz›y› haz›rlama nedeni üzerine farkl› ithamlarda ve tahminlerde bulunulmaktad›r. DGH önce YDG’nin bu elefltiriyi kendi iç tart›flmalar›nda yaflad›¤› t›kan›kl›¤›n sonucu olarak yazd›¤›n› iddia etmektedir. “YDG, DGH üzerinden ve tümüyle nesnel gerçekli¤i olmayan, zorlama tespitleriyle icat etti¤i bir “olumsuz örnek”ten hareketle tümüyle kendisine, bünyesindeki tart›flmalara dönük bir çal›flma kaleme alm›flt›r. YDG, “politik kitle örgütü” ve “kitle örgütü” gibi örgüt kategorilerini tümüyle kendi prati¤inde ve kendi tan›m aral›klar›nda anlamland›rmaktad›r. Ancak Yeni Demokrat Gençlik kendi içerisinde de bir netli¤e kavuflmufl oldu¤unu söyleyebilmek zor görünmektedir.” “YDG, tüm kamuoyunun y›llard›r bildi¤i bu gerçe¤i, kendi içerisinde yaflad›¤› kuvvetle muhtemel olan tart›flmalar u¤runa, ciddi flekilde tahrif etmeye kalk›flm›flt›r.” DGH’l› arkadafllar›m›z bizim elefltirdi¤imiz konuya de¤inmemek ama bir yandan da cevap vermifl görünmek için, ayn› zamanda da üslup-yöntem üzerine belirlemeler yaparak yaz›daki arabesk havay› da¤›tmak istese de YDG’nin uzun süredir kitleye aç›k flekilde kendisi ve devrimci gençlik hareketi üzerine yapt›¤› tart›flmalar› al›nt›da oldu¤u flekilde verdi¤inden baflar›l› olamamaktad›r. Elefltirilerimize cevap vermek yerine önce elefltirinin biçimiyle u¤raflmakta, sorulmayan sorular üzerine sayfalar doldurmakta, sonunda da tahminlerde bulunarak elefltirdi¤inin ayn›s›n› yapmaktad›r. Dergimizde uzun zamand›r kitle çizgimizi, çal›flma tarz›m›z› sorgulayan, tart›flmaya açan ve bu konuda daha derinlikli bir bak›fl aç›s›n› göstermeye çal›flan yaz›lara yer verilmektedir. Tart›flmam›z›n özgünlü¤ü ise farkl› görüfllerin karfl›l›kl› çat›flmas›ndan öte ortak paydalar üzerinden bugünü sorgulamak, kitleleri kucaklamaktakitlelerle ba¤ kurmada s›k›nt›lar yaflayan örgütsel yap›m›z› do¤ru yönde aflmak, bu amaçl› deneyler yapmak, gençlik hareketi üzerine araflt›rma-incelemeye önem vermektir. Dolay›s›yla örgütsel veya politik anlamda bir s›k›nt›m›z yoktur, gayet canl› ve verimli tart›flmalar yaflanmakta, bunun sonuçlar› zaman zaman dergimizde de yay›mlanarak deneyim hanemize kal›c› olarak eklenmektedir. Dolay›s›yla bu yaklafl›m›yla yazar arkadafl›m›z kendi elefltirdi¤i yönteme baflvurarak ciddi bir hata yapm›flt›r. Ancak bununla da s›n›rl› kalmamaktad›r. YDG’nin kendi iç tart›flmalar›n› ne kadar yans›tt›¤› üzerine tahmin yine de kabul edilebilir. Ancak bununla yetinilmemekte, yaz›n›n amac› üzerine yeni bir tahmin daha sunulmaktad›r. Bu tahminde YDG gizli hesaplar peflinde koflmakla, DGH içinde önderlik-taban ayr›m› yapmaya çal›flmakla, aç›kças› örgüt bozgunculu¤uyla itham edilerek hakaret s›n›rlar›ndaki tura devam edilmektedir. “Son olarak, YDG’nin yaz›s›nda (bilinçli olarak yapt›¤›n› düflünmek istemedi¤imiz) bir yanl›fla da de¤inmek gerekecektir. YDG’nin, yaz›s› içerisinde, dikkatli vurgularla “DGH önderli¤i”, “GMYK” ve “SB” ifadeleriyle, bu kurumlar›m›z› DGH’nin d›fl›nda, onun ortak akl› ve iradesinin üzerinde bir yerde de¤erlendirdi¤i ve haks›z elefltirilerini bu iç örgütsel kurumlarla 45 özellikle iliflkilendirdi¤i görülmektedir. Bu da bir baflka ciddi hatad›r.” “DGH içerisinde, YDG’nin sanki varm›fl gibi sundu¤u siyasi-örgütsel ayr›mlardan (önderlik-taban gibi), farkl›l›klardan bahsetmek, bununla amaçlanan her ne ise, yanl›fl bir hesapt›r. Biz, bu amac› zikretmekten imtina ederiz. YDG’nin böylesi yanl›fl bir tutum içerisinde olabilece¤ini düflünmek istemiyoruz.” Düflünmek istenmedi¤inin belirtildi¤i yaz›da tam da imtina edilen flekilde düflünüldü¤ü ve düflünmeye sevk edildi¤i bariz flekilde bellidir. Biz DGH’l› arkadafllar›m›za imtina etmemeleri, düflüncelerini aç›kça ifade etmeleri ve “hesap”lar›m›z› kan›tlamalar› ça¤r›s›nda bulunuyoruz. Bu söylemler dahi bir yaz›n›n okunup anlafl›lmas›nda ne derece s›k›nt› çekildi¤ini bizlere göstermektedir. YDG bugün devrimci gençlik hareketindeki durumu, sahip oldu¤u politikalar›, faflizm karfl›s›ndaki duruflu ve tarihsel gelene¤iyle onurlu bir yere sahiptir, özel-küçük hesaplar›n peflinde koflmak, hele ki dost bildi¤i bir örgütün içinde sorun yaratmak gibi bir derdi olamaz. Yaz›m›z› okuyan herkes net flekilde görecektir ki, yaz›da bahsi geçen GMYK, SB, DGH önderli¤i gibi kavramlar yaz›y› haz›rlarken yararland›¤›m›z belgeleri vurgulamak, elefltirdi¤imiz, al›nt› yapt›¤›m›z belgedeki imzay› göstermek amac›yla kullan›lmaktad›r. Yaz›m›z›n belirli bölümlerinde, belirli belgelerin elefltirisi öne ç›kt›¤›ndan bu ayr›mlara baflvurmak, imzalar› göstermek yaz›m›z›n nesnelli¤ini test etmek isteyecekler aç›s›ndan kaynak niteli¤indedir. Bizler polemik-elefltiri yaz›lar›n› hesaplar peflinde koflmak, di¤er örgütlerin içinde huzursuzluk yaratmak veya “insan kapmak” amac›yla haz›rlamay›z. Devrimci gençlik hareketi içinde canl›, verimli, demokratik bir tart›flma ortam›n›n yarat›lmas›na katk› sunmak, farkl›l›klar›m›z› ele alarak politik geliflimi sa¤lamak, örgütlerin bu tart›flmalar üzerinden birbirine yak›nlaflmas›na, s›cak iliflkiler kurmas›na hizmet etmek amac›yla elefltiririz. Elefltirilerde elbette hakarete varmamak ve görüflleri temellendirmek kayd›yla farkl› üsluplar, “k›flk›rtma”lar, sert ifadeler kullan›labilir. Ancak elefltirilerin do¤ru ve verimli bir yönde ele al›nabilmesi için ithamlara özen göstermek ve alt›n› doldurmak gerekmektedir. Kitle örgütü meselesi Bizim elefltirimizin önemli konular›ndan birisi de kitle örgütleri anlay›fl›n› tart›flmakt›r. DGH’a yönelik 46 tasfiyecilik elefltirisinin alt›n› doldurmak aç›s›ndan bu konuda arkadafllar›m›z›n yapt›¤› hatalar› göstermek ve bunun olas› sonuç ve tehlikeleri konusunda uyar›larda bulunmakt›r. K›saca özetlemek gerekirse; “politik kitle örgütü” anlay›fl›n›n bir sonucu olarak DGH’›n kendi niteli¤i do¤rultusunda hareket etmedi¤ini savunuyoruz. DGH’›n da yap›s›, iflleyifli ve program› itibariyle YDG gibi demokratik kitle örgütü oldu¤unu savunuyor, bu konuda kendi politik birikimimizden ve geçmifl tart›flmalarda ç›kard›¤›m›z dersleri paylafl›yoruz. Partinin görevlerinin kitle örgütüne yüklenmek istendi¤ini DGH’›n belgelerinden al›nt›lar yaparak gösteriyoruz. Ülkemizde devrimci nitelikte bir partinin yapmas› gereken ça¤r›lar› DGH SB ve GMYK imzal› aç›klamalarda gördü¤ümüzü, ülkemiz gerçekli¤inde bunun yaratabilece¤i sorunlar bir yana tasfiyeci dalgan›n sonuçlar›n›n yarataca¤› tahribat›n daha büyük olaca¤›n› iddia ediyoruz. DGH’›n cevap yaz›s›nda ise ne ilginçtir ki bizim al›nt›lar› alt alta s›ralay›p bunun yanl›fl ve tehlikeli oldu¤unu ifade etmemiz elefltirilmekte, YDG sorumsuzlukla, tehlikeli ifllere giriflmekle suçlanmaktad›r. “DGH’nin nas›l bir örgüt oldu¤unu, neyi amaçlad›¤›n› ve bu kapsamda hangi yöntemlerle ve içerikle faaliyet yürüttü¤ünü ortaya koyan yaz›l› belgelerine ra¤men, YDG, yaflad›¤› aflikâr olan bilinç bulan›kl›¤›n›n sonucunda, ya da daha iyimser bir tahminle, kendisini konumland›rd›¤› örgüt kategorisine ve anlay›fl›na göre ileri sürdü¤ü fikirlerin, ithamlar›n ciddiyetinin ne derece fark›ndad›r!? YDG, tüm kamuoyuna yani devrim düflmanlar› da dâhil olmak üzere herkese yönelik ç›kard›¤› bir yay›n organ›nda, DGH’yi hangi anlay›fl içerisinde (üstelik “nas›l olmas› gerekti¤ini” de yazmaktan çekinmedi¤i) illegal bir siyasi partinin gençlik örgütlenmesinin, DGH flahs›nda legalleflti¤i, bir kurum olarak ilan edebilmektedir!? YDG, kesinlikle her fleyden önce bir “kurum olma”n›n gerektirdi¤i ciddiyet ve sorumluluklar› gözetmek zorundad›r!” Yaz›m›z› okuyan herkes aç›k flekilde görecektir ki elefltirimizde genel olarak partinin ve DKÖ’nin fark› ve iflleyifli üzerine bir anlay›fl konulmufltur. DGH’a bir partinin yapmas› gereken ça¤r›lar› yapmamas›n›n yan› s›ra kitle örgütü içinde ideolojik birlik aranamayaca¤› ilkesi hat›rlat›lm›fl, yine partilere özgü SB, ‹leri Sempatizanl›k gibi kavramlar›n olumsuz sonuçlar do¤uraca¤› ifade edilmifltir. Demokratik Halk ‹ktidar› için savafl ça¤r›s›, iktidarlaflma ça¤r›s› yapan, hedefinin yeni demokratik devri- Yeni Demokrat Gençlik mi gerçeklefltirmek oldu¤unu program›na koyan, ideolojik merkezileflmeden bahseden, üyelerine oportünizme, revizyonizme karfl› mücadele ça¤r›s› yapan vb vb DGH’›n kendisidir. Biz al›nt› yaparak, herkesin gözle gördü¤ü konuda uyar›da bulunarak tehlikeli ifl yap›yorsak, o zaman bu sözlerin içinde yer ald›¤› onlarca sayfal›k belgeleri haz›rlayan DGH da hata yapt›¤›n›, tehlikeli ifllere kalk›flt›¤›n›, bu tehlikenin de tasfiyecilik oldu¤unu kabul etmektedir. fiayet DGH bu tür tasfiyeci belgeler haz›rlamazsa biz de al›nt› yap›p elefltirmeyece¤imize söz veriyoruz. Ancak elefltiri yaz›s›n› yay›mlamam›z›n ard›ndan yeni bir belgeyi kamuoyuna deklare eden DGH SB Mart 2008 tarihli kampanya yaz›s›nda bizim elefltirilerimizi daha somut flekilde temellendirmemize neden olan ifadeler kullanm›flt›r. Bu yaz›dan al›nt›larla bu konudaki görüflümüzü derinlefltirmek istiyoruz. DGH SB Mart 2008 tarihli yaz›s›nda da bolca “iktidarlaflma perspektifi”nden bahsetmektedir. Tekrara girme pahas›na hat›rlatmal›y›z ki iktidar perspektifli hareket eden örgütler kitle örgütleri olamaz. ‹ktidar perspektifiyle plan, program ve stratejisini partiler haz›rlar ve o do¤rultuda çal›flma yürütürler. Dolay›s›yla DGH SB yanl›fl›n› sürdürmektedir. “DGH, çeflitli milliyet ve inançlardan halk gençli¤inin politik önderi ve örgütleyicisidir. ‹deolojik, politik, örgütsel ve eylem alanlar›nda halk gençli¤inin öncü kuvvetidir.” tespiti de sorunludur ve elefltirdi¤imiz noktay› aç›kça ifade etmektedir. DGH hem belgelerinde hem de program›nda Yeni Demokratik Devrime ulaflmaktan bahsetmekte, kendisini al›nt›da oldu¤u gibi halk gençli¤inin politik önderi olarak göstermektedir. Bilinmektedir ki Yeni Demokratik Devrim proleter devrimlere dahildir ve proletaryan›n önderli¤inde gerçeklefltirilir. Proletaryaya bu mücadelede önderlik eden, proletaryan›n öncü ve önder gücü ise Komünist Partisidir. Dolay›s›yla Yeni Demokratik Devrimde halk gençli¤inin öncü ve önder gücü devrimin niteli¤inden kaynakl› Komünist Partisinin gençlik örgütü olan komsomoldur. DGH’›n bu misyona soyunmas› ise tasfiyeci anlay›fl›n bir baflka göstergesidir. Yine yaz›da s›kça DGH’›n “bilimsel sosyalizm kavray›fl›”ndan bahsedilmektedir. Ayr›ca temel görevler aras›nda “ideolojik merkezileflme” yer almaktad›r. “DGH, dünya ve ülke tahlillerinden süzülen, bilimsel sos- Yeni Demokrat Gençlik yalist programatik görüflleriyle birleflerek, pratik-politikada bir siyasi çizgiye dönüflen örgütsel hamleleriyle, gençlik kitleleri içerisinde yarataca¤› etki içerisinde örgütlenecektir”. Öncelikle tekrar pahas›na belirtmeliyiz ki kitle örgütlerine ideolojik merkezilik-ortakl›k aranamaz. Kitle örgütlerine üye olmak isteyenlerde ideolojik sa¤laml›k-birikim sorgulanmaz. ‹deolojik birlik partilerde aranabilir. Yine bu “güzel” ve iddial› laflar› s›kça tekrarlayan SB, belgesinde söz konusu ideolojinin isminden bir türlü bahsedememifltir. S›kça “bilimsel sosyalizm” denilerek, söz oyunu yap›larak bu tasfiyeci tutum ge- 47 Bahsini etti¤imiz yaz›da Nisan say›s›ndaki elefltirilerimize temel olabilecek daha çok örnek vard›r ancak sayfa say›s›n›n s›n›rl› olmas› ve periyodik bir dergide yay›mlanan elefltiri yaz›lar›n›n derginin genel bütünlü¤ünü bozacak hacimde olmamas› gerekti¤inden bunlara yer vermeyece¤iz. Ancak üstteki al›nt›lar da DGH’›n bu konuda sahip oldu¤u tasfiyeci tutumun aç›kl›kla devam etti¤ini, her belgede daha bariz ve aç›k flekilde kendisini gösterdi¤ini kan›tlamaktad›r. Bu anlamda DGH’l› arkadafllar›m›z bize al›nt› yapt›¤›m›z için elefltirilerde bulunaca¤›na bu al›nt›lara yol açan yaklafl›mla u¤raflmal›d›r. Kitle örgütleri anlay›fl›, parti-DKÖ iliflkisi vb konular örgütlerin iç iflleyifllerini ilgilendiren konular de¤ildir. Devrimci hareket içerisindeki en önemli tart›flma konular›ndan birisidir ve konuyla ilgili genifl bir kütüphane bulunmaktad›r. Tasfiyecilik genel anlam›yla devrimci de¤er ve ilkelerden vazgeçme veya bu de¤er ve ilkeleri kendileriyle ba¤daflmayan örgütlere yüklemekse DGH’a yönelik tasfiyecilik elefltirisinin temelsiz olmad›¤› anlafl›lmaktad›r. çifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Oysa kimden, neyi sakl›yoruz? Bilimsel sosyalizmin bir di¤er ad› Marksizm-LeninizmMaoizm’dir. DGH bildi¤imiz kadar›yla kendisini Maoist bir örgüt olarak tan›mlamamaktad›r. Bu nedenle de kula¤a daha “hofl” gelen “bilimsel sosyalizm” öne ç›kar›lmaktad›r. Yine yaz›da temel bir görev olarak “proleter ahlak› içsellefltirmek” konulmakta ve DGH’l›l›¤›n proleter devrimcilik oldu¤u iddia edilmektedir. “IV)“Proleter Ahlak›” ‹çsellefltirelim, Çal›flma Tarz›m›z› Yeniden ve Yeniden Gözden Geçirelim”. “DGH’li olmak, DGH flahs›nda somuta indirgenmifl bir programd›r, dünya ve yaflam görüflüdür, seçenektir, kültürdür, proleter devrimciliktir”. Kitle örgütleri anlay›fl›, parti-DKÖ iliflkisi vb konular örgütlerin iç iflleyifllerini ilgilendiren konular de¤ildir. Devrimci hareket içerisindeki en önemli tart›flma konular›ndan birisidir ve konuyla ilgili genifl bir kütüphane bulunmaktad›r. Tasfiyecilik genel anlam›yla devrimci de¤er ve ilkelerden vazgeçme veya bu de¤er ve ilkeleri kendileriyle ba¤daflmayan örgütlere yüklemekse DGH’a yönelik tasfiyecilik elefltirisinin temelsiz olmad›¤› anlafl›lmaktad›r. Proleter devrimcili¤i, MLM ideolojiyi, iktidar için savaflmay›, halka ve halk gençli¤ine politik-ideolojik önderlik görevini; program›, iflleyifli vb özellikleriyle gerçek sahiplerine b›rakmak en do¤ru oland›r. 48 Yeni Demokrat Gençlik Satranç ö¤reniyoruz... Satranç kombinasyonlarla dolu bir oyundur. Bu oyunu oynayan kiflinin beyninde üretti¤i fikirlerin yans›mas›d›r. Kiflinin dikkati, sabr›, o günkü psikolojisi, zaman› iyi de¤erlendirmesi belirleyici bir yere sahiptir. Satranca kiflili¤inizi yans›t›rs›n›z k›sacas›. Merhaba, arkadafllar. Hepimizin hayat›nda çeflitli hobiler, e¤lenceler, de¤iflik u¤rafllar vard›r. Benim de en sevdi¤im u¤rafl satranç. Kimileri için s›radan bir tahta düzene¤i, kimileri için de gizemli, ak›l almaz, s›rad›fl› bir beyin sporu. Önemli olan insan›n zevk ald›¤› ifli profesyonelce yapmas›. Herkes satranç oynad›¤›n› ya da bildi¤ini düflünür. Neden mi dersiniz? 2001 y›l›nda kat›ld›¤›m resmi turnuvada birkaç kez hakem uyar›s›yla karfl›lafl›nca bu sporda ne kadar acemi oldu¤umu anlad›m. Evet, tafllar›n hareketini biliyordum ama inan›n, hakemden uyar› yemek maç› kaybetmekten daha kötü. O günden beri, çaba sarf etmeye devam ettim ve flu anda benim de TSF’den (Türkiye Satranç Federasyonu) ald›¤›m bir hakemlik ve satranç antrenörlü¤ü belgem var. Art›k gönül rahatl›¤›yla turnuvalara kat›l›yorum. Ve edindi¤im tecrübelerimi sizinle paylaflmak istiyorum. Bu köfleyi düzenli olarak takip eden arkadafllar satranc›n s›rad›fl› bir spor oldu¤unu fark edecek ve tüm ince ayr›nt›lar›n› ö¤renecektir. S›f›rdan ele al›p profesyonel bir oyuncu konumuna gelmeye ne dersiniz? Hadi bafllayal›m. Satranç nedir? - Satranç, bir beyin sporudur. Çünkü bu oyun en önemli organ›m›z olan beynimize hitap etmektedir. - Satranç, bir sanatt›r. Tafllar›n belirli bir s›ra ve düzen içinde hareket etmesini sa¤lamak ve karfl›daki oyuncunun fikirlerini çürütmek ve tahtada üstün konuma geçmek için yap›lan muhteflem bir fikir sanat›d›r. - Satranç bir bilimdir. Satrançta sürekli ayn› aç›l›fllar›n, ayn› oyunlar›n, hamlelerin yap›ld›¤› söylenir. Oysa ki tam tersine birkaç hamle sonra sonu bilinmeyen bir gizemli tahta ç›kar karfl›m›za. Kald› ki, en geliflmifl programlarda bile öne sürdü¤ünüz konuma yan›t, beyaz üstündür ya da de¤ildir veya beraberedir. Ama kesin çözüm de¤ildir. Çünkü rakibinizin ne oynayaca¤›n› bilemezsiniz. Satranç kombinasyonlarla dolu bir oyundur. Bu oyunu oynayan kiflinin beyninde üretti¤i fikirlerin yans›mas›d›r. Kiflinin dikkati, sabr›, o günkü psikolojisi, zaman› iyi de¤erlendirmesi belirleyici bir yere sahiptir. Satranca kiflili¤inizi yans›t›rs›n›z k›sacas›. Satranc›n Tarihçesi Satranc›n do¤uflu hakk›nda pek çok rivayet vard›r. Bunun yan› s›ra belgeler de vard›r. Satranç oyunu eldeki belgelere göre 4000 y›l önce M›s›r’da, Çin’de, Anadolu’da, Mezopotamya’da oynanmaktayd›. M›s›r kraliçelerinden Nefartari’nin piramidinin üzerindeki kabartmalar bunun ispat›d›r. Truva kuflatmas› esnas›nda meflhur Truva at›n› birço¤umuz biliriz. Baz› tarihçiler Palamades’in bu oyunu buldu¤unu ifade ederler. Bu oyunun ad› ile ilgili ilk belgeler Hint hükümdar› II. Chandragupta zaman›na rastlar. (M.S. 380-415) Bu belgelerde Çaturanga isimli oyundan bahsedilmektedir. Çaturanga Hindistan’dan elçiler vas›tas›yla ‹ran’a getirildi¤inde (‹ran flah› I. Hüsrev) çatrang ismini alm›fl. Araplar ‹slamiyet’in yay›l›fl› esnas›nda (600) bu oyuna shatranj ismini vermifller, Türkçeye de satranç olarak geçmifltir. ‹n- Yeni Demokrat Gençlik gilizcede chess, Almancada flah, Frans›zcada echecs olarak adland›r›l›r. Satranç eski satranç ve modern satranç olarak iki döneme ayr›l›r. Eski Satranç Günümüz modern satranc›ndan ay›ran özellikler: 1- Vezir ancak bir kare çapraz gidebiliyordu. 2- Filler tafllar›n üzerinden atlayabiliyordu (bir kare) 3- En kuvvetli tafl kale idi. 4- Kale d›fl›nda hiçbir tafl iki kare ilerleyemezdi. 5- Eski satrançta mat etmek için, daha do¤rusu oyunu bitirmek için iki yol vard›. Birincisi; rakibin bütün figürlerini ortadan kald›r›p sonra flaha hücum etmek. ‹kincisi; pat b›rakmakt›r. Çünkü bu kurallarla aç›l›fl ve oyun ortas› çok yavafl ilerliyordu ve o dönemlerde zaman (saatle oynamak) söz konusu de¤ildir. Modern Satranç Satranç reformu eski satranç felsefesini ortadan kald›rd› ve aç›l›fllar teorisi ortaya at›ld›. Buna ait ilk belgeler iki el yazmas› ve Lucena’n›n bas›lm›fl kitab›d›r. En eski kitaplardan bir tanesi de ‘’vetula’’ adl› eserdir. Bu kitapta Venüs’e kur yapan Merih’in oynad›¤› oyun yaz›lmaktad›r. Birkaç sene sonra Göttingen Üniversitesi’nde saklanan bir Frans›z el yazmas› yaz›lm›flt›r. Eserde 12 tane aç›l›fl bulunmaktad›r. Konuyla ilgili ilk bas›lm›fl eser ‹spanyol Lucena’n›n ders kitab›d›r. (1497) Bu eserde on bir aç›l›fl incelenmifltir. Luce ve Damiono’nun kitaplar› orta dereceli amatör çal›flmalard›r. Kuvvetli satrançç›lar elli sene sonra eserlerini ç›kard›lar. ‹spanyol papaz› Ruy Lopez ülkesinin en kuvvetli satrançç›s›d›r. Roma’ya 1559 y›l›nda gelip iki ‹talyan ustas›n› yenmifltir. Günümüzde satranç h›zla ve popüler bir flekilde yay›lm›flt›r. Modern Satranc›n Kilometre Tafllar› 1575’te ilk uluslararas› satranç müsabakas› Madrid’de Kral II. Philip’in saray›nda yap›lm›flt›r. 1700’lü y›llarda satranç kafeleri moda olmaya bafllad›. 1749 Frans›z Phildor, Suriyeli Stamma’y› 8-2 yendi. 1783 Phildor ayn› anda üç kifliyle oynayarak ilk ço¤ul 49 gösteriyi gerçeklefltirdi. 1795 Phildor öldü. Verdoni, Sarratt ve Deschal Pelles sonraki otuz y›l›n en kuvvetli satranç ustalar› oldular. 1804 y›l›nda ilk posta yoluyla maç Breda ve Hague aras›nda oynand›. 9 Haziran 1813 tarihinde ilk kez Liverpool Mercury günlük gazetesinde köfle ayr›ld›. 1836 y›l›nda ilk satranç dergisi Paris’te ‘’La Palamade’’ ad› alt›nda yay›nland›. 1854 y›l›nda ilk problem yar›flmas› Londra’da düzenlendi ve Grimshaw kazand›. 1857 y›l›nda Morphy ayn› anda elli bir kifliye karfl› oynad›. 1878 y›l›nda telefonla üzerinden ilk satranç maç› Derbyshire’da oynand›. 1881 British Chess Magazin yay›n hayat›na bafllad›. 1883 Londra turnuvas›nda ilk kez satranç saatleri kullan›ld›. 1886 y›l›nda ilk resmi dünya flampiyonluk maç› Steinitz ve Zukertot aras›nda oynand›. Steinitz dünya flampiyonu oldu. 1902 y›l›nda ilk radyo ile maç Atlantik’te gerçekleflti. 1924 y›l›nda Uluslararas› Satranç Federasyonu kuruldu. IFSB (International Fernschach Bund) 1950 y›l›nda FIDE satrançta unvanlar› vermeye bafllad›. GM (Grand master=büyük usta). IM (International master=uluslararas› usta). 1957 y›l›nda kad›nlar olimpiyatlara dahil edildi. 1958 y›l›nda bilgisayarlar satranç oynamaya bafllad›. 1967 y›l›nda satranç oskar› verilmeye bafllad›. 1972 y›l›nda Fischer dünya flampiyonlu¤unu Ruslardan kapan ilk bat›l› dünya flampiyonu oldu. 1975 y›l›nda Fischer satranc› b›rakt›. Milyon dolarlar› reddetti. 1978 y›l›nda FIDE unvanlara ekleme yaparak FM (F‹DE USTASI=F‹DE MASTER) unvan› getirdi. 1992 y›l›nda 52 yafl›ndaki Fischer satranca dönüfl yaparak Spussky ile rövanfl karfl›laflmas› yapt› ve kazand›. 1997 y›l›nda Garri Kimowitsch Kasparow, Deeper Blue adl› bilgisayara 3,5- 2,5 kaybetti. Devam Edecek Amed’den bir YDG okuru Yeni Demokrat Gençlik 50 GAP rüyas›n›n yan›nda kurakl›k Son y›llarda dünyay› kas›p kavuran kurakl›k ülkemizde de kendini erken hissettirmeye bafllad›. Daha bahar aylar›nda ya¤›fllar›n yüzde 50 azalmas›yla ekili alanlar›n önemli bir k›sm› kurumufl durumda. Ülkemizin en bereketli topraklar› olan Dicle-F›rat Havzas› kurakl›kla bo¤ufluyor. Bahar döneminde sulanmas› gereken bu¤day, arpa, mercimek gibi kuru arazide yetiflen ürünler yüzde 80-90 oranlar›nda kurakl›ktan etkilendi. Kurakl›ktan en çok önemli baraj ve nehirlerine ra¤men T. Kürdistan› etkilendi. Yer T. Kürdistan› olunca devlet de kurakl›¤a destek vermifl durumda. Yetkililerin kurakl›k dalgas›n› görmezden gelmesi sonucu köylüler özel banka ve tefecilerin k›skac›nda. Eski gelir destekleri ödenmeyen köylülerin mazot, gübre, tohum ve sulama gibi girdilerle beli daha da bükülüyor. Devletten umudu kesen köylüler çözümü ya¤mur dualar›nda ar›yor. Bölgeden yo¤un göçler bafllam›fl durumda. Köylüler yüzde 100’e varan zararlarla kara kara düflünüyor. F›rat’›n k›y›s›ndaki Suruç ise susuzluktan kuruyor. Buradaki su ise Harran ve Bozova’ya veriliyor. Trajikomik olarak Atatürk Baraj›’na 40 km uzakl›ktaki Suruç susuzluktan kavrulurken, 70 km uzakl›ktaki Harran da afl›r› sulamadan çoraklafl›yor. Viranflehir, Ceylanp›nar ve Suruç’un susuz b›rak›l›p suyun Harran’a getirilmesinin nedeni ‹srail’in bölgedeki ç›karlar› olarak de¤erlendiriliyor. Baflta ‹srail olmak üzere birçok yabanc› ülke bölgede üst boyutta toprak sat›n al›yor. Güneydo¤unun kurakl›ktan bu derece etkilenmesi bir trajediyi daha gözler önüne seriyor. O da siyasi partilerin sürekli rant malzemesi olarak kulland›klar›, “bölgedeki su kaynaklar›n›n etkin kullan›m› ve bölge halk›n›n yaflam kalitesini yükseltmek amac›yla kurulan GAP”. Proje alan› F›rat-Dicle Havzalar› ile yukar› Mezopotamya ovalar›nda yer alan 9 il. 19 hidroelektrik santral ve 1,7 milyon hektar alanda sulama flebekesi yap›m› ile k›rsal geliflmifllik fark›n› ortadan kald›rmak ve istihdam alanlar› yaratarak bölgenin kalk›nmas› amaçlansa da 7 Cumhurbaflkan›, 11 Baflbakan görmüfl ve Süleyman Demirel’in ‘Gap’› kimseye Gapt›rmam’ dedi¤i proje yine gündemde. Projenin 2010 y›l›nda bitirilmesi gerekiyor. Peki ya son durum ne? GAP ile sulu tar›ma geçilmesine ra¤men bölge kurakl›k pençesinde. GAP’a yat›r›mlar 20 y›ld›r durdu. Sulama yat›r›mlar› yüzde 14-15 aral›¤›nda, proje gerçekleflme oran› ise yüzde 50’yi biraz geçti. Demiryolu, otoban gibi kimi projelere ise hiç bafllanmad›. Do¤u ve Güneydo¤u’da yoksulluk oran› Ege’den 5 kat daha fazla. Atatürk Baraj› toprakla doluyor, 16 pompaj istasyonunda sadece 1’inin inflaat›na bafllanm›fl, kontrolsüz sulama nedeniyle büyük ölçekte arazi tuzlan›yor ve daha pek çok sorunla GAP kara kara düflündürüyor. Kaybet, kaybet stratejisi… Su bereket de¤il, çorakl›k getirdi. Ne altyap› sorunu, ne düzgün kentleflme sa¤land›. Ne de milyonlarca iflsiz ifle kavufltu. Aksine iflsizlik artt›. Tarihi ve kültürel de¤erler yok ediliyor. Yüze yak›n köy boflalt›lacak, on binlerce insan yerinden yurdundan edilecek. GAP tamamen askeri bir proje oldu. GAP’›n bölge kalk›nmas›na katk› yapt›¤› iddias› yayg›n. Bu proje köylülerin yaflam›nda hiçbir iyileflme sa¤layamad›, sadece s›n›rl› say›daki büyük mülk sahiplerini kalk›nd›rd›. Proje Kürt köylülerinin de¤il, en çok bir avuç toprak a¤as›n›n ifline yar›yor. AKP de ‘terörü bitirmek amaçl›’ bölgeye yat›r›m paketleri getiriyor. AKP hükümeti, Kürtleri ‘flefkat paketiyle’ aldatarak yedeklemeye çal›fl›yor. Ancak Kürt sorununa inkar ve imhac› bir konumla yaklaflan AKP’nin paketinden savafl ve GAP ç›k›yor. Bölgeye yat›r›m yalanlar›yla güvenlik amaçl› ve ‘imanl› sermayedarlara’ yat›r›mlar yap›ld›. Halka ise bomba ve jop düflüyor. ‹flsizlik fonundan ayr›lacak para ile GAP’› tamamlayaca¤›n› söylüyor AKP hükümeti. Oysa savafla harcanan para ile 10 GAP yap›laca¤› ortada… AMED YDG Yeni Demokrat Gençlik Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi taraf›ndan tar›m iflçisi kad›nlar aras›nda yap›lan bir araflt›rmada, tar›m iflçisi kad›nlar›n en büyük hayalinin ‘ev han›m›’ olmak oldu¤una yer veriliyor. Hatta tar›m iflçili¤inden kurtulmak için küçük yafllarda evlenmeyi düflünen genç kad›nlar bile var. Tar›m iflçisi kad›nlar›n hayallerinin ‘ev han›ml›¤›n›n’ ötesine gidememesinin nedenlerini anlayabilmek için onlar›n yaflam koflullar›na de¤inmek gerekiyor. ÇATOM (Çok Amaçl› Toplum Merkezi) geçti¤imiz y›l içerisinde, kad›n›n u¤rafl ve ifl yükü üzerine merkezlerde ve k›rsalda 4 ayr› ekiple bir araflt›rma yapm›fl. Bu araflt›rmadan ç›kan sonuçlar, giderek daha a¤›r flartlarda çal›flma dayat›lan tar›m iflçisi kad›nlarla ilgili genel tabloyu gösteriyor. Bölgede kad›n›n mevcut statüsünün genelde tarlada ›rgat olarak çal›flmak oldu¤u görülmüfl. Bölgedeki hanelerin % 75’inde tar›mda yaln›zca aile eme¤i kullan›l›yor. Yine bu hanelerin % 62’sinde tarlalarda en fazla kad›nlar çal›flt›r›l›yor. Tarlada kad›nlara düflen ifllerin bafl›nda; hasat, tohum temizleme ve çapalama; hayvanc›l›kta ise ah›r temizleme, yemleme, sulama ve sa¤›m faaliyetleri geliyor. Bölgedeki kad›nlar›n % 52’si mevsimlik iflçi olarak baflka illerde tarlada çal›flmak için göçe kat›l›yor. Gittikleri illerde bir yandan tarlada a¤›r flartlarda çal›flan kad›nlar, di¤er yandan tarladaki ifllerini bitirdikten sonra ekmek ve yemek yap›m›, çocuk bak›m›, yakacak temini ve su tafl›ma gibi iflleri de yapmakla mükellef. Tar›m istihdam›n›n yar›s›n› oluflturan kad›nlar tar›mda emek sömürüsüne de en aç›k kesim. Sosyal güvenceden yoksun ve düflük ücretlerle zor flartlarda birçok problemle bo¤uflarak çal›fl›yorlar. Kad›nlar erkeklerle ço¤u zaman ayn› ifli yapmalar›na ra¤men erkeklerden daha az ücret al›yor. Tar›m iflçisi kad›nlar kazand›¤› paray› “evin erke¤i”ne veriyor, genç k›zlar için de durum ço¤u zaman ayn›. Küçük yafltaki k›zlar ise tarlalarda çal›flmalar› yüzünden ayr› kald›klar› okullar›n›n hayalini kuruyor. 51 B‹R LOKMA EKMEK ‹Ç‹N! *Diyarbak›r’›n Bismil ilçesinde de kad›nlar zor flartlarda k›zg›n günefl alt›nda yaflam mücadelesi veriyor. Bismil’in hemen her tarlas›nda karfl›lafl›lan kad›nlar çapa tutmaktan elleri nas›r tutmufl olsa da çocuklar›n›n sofras›na bir lokma daha fazla ekmek götürebilmek için gün do¤umundan bat›m›na kadar çal›flmak zorunda kal›yor. Sabah 6’da iflbafl› yapan kad›nlar 14 saat boyunca 1 saat ö¤le yeme¤i molas› d›fl›nda hiç ara vermeden zor flartlarda çal›fl›yorlar. Kimisi kundaktaki bebe¤ini de yan›na alarak yola koyuluyor, kimiyse çocuklar›n› aç susuz evde b›rakarak. Günde 14 saat çal›flman›n karfl›l›¤› olarak 13 YTL alan kad›nlar ücretlerin ödenmesi noktas›nda da s›k›nt›larla karfl›lafl›yorlar. 4 ay boyunca yapt›klar› çapan›n karfl›l›¤›n› ancak ürün sat›ld›ktan sonra alabilen kad›nlar, bu y›l bölgede yaflanan kurakl›k nedeniyle emeklerinin karfl›l›¤›n› al›p alamayacaklar›n› bile bilmiyorlar. Bölgede tar›m iflçisi yali: kad›nlar›n en büyük ha ‘Ev han›m›’ olmak! K›zg›n günefl alt›nda çal›flmalar› nedeniyle ço¤u kad›n sa¤l›k problemleri yafl›yor. 1 saatlik yemek molas›nda yemeklerini ya s›caktan bozuldu¤u için ya da çok yorgun olduklar› için yiyemediklerini ifade eden kad›nlar, bu olumsuz flartlara ço¤u kad›n›n dayanamay›p bay›ld›¤›n›, gün boyu e¤ilerek yap›lan çal›flman›n ard›ndan s›rt a¤r›s› çektiklerini söylüyorlar. Tarla sahibi taraf›ndan köle gibi çal›flt›r›ld›klar›n› belirten kad›nlar, bu yorucu çal›flman›n ard›ndan evdeki ifllerle de bo¤uflmak zorunda b›rak›l›yor. Bu kadar çal›flmaya dayanmakta zorlanan kad›nlar, ço¤u zaman aç olmalar›na ra¤men yemek bile yiyemeden uyuduklar›n› belirtiyorlar. Yoksul olduklar› ve baflka çareleri olmad›¤› için buna katland›klar›n› ifade eden kad›nlar yetkililerin köle gibi çal›flt›r›lmalar›na göz yummas›ndan flikayetçi. “Türkiye’nin tüm geliri mermi, bomba olup bafl›m›za ya¤d›r›l›yor” diyen kad›nlar, bunlar›n yerine bölgede ifl istihdam›n›n oluflturulmas›n› istiyor. *Diyarbak›r D‹HA / Amed YDG Yeni Demokrat Gençlik 52 Bas›ndan MSN sohbetinizi birileri dinliyor!.. 17/12/2007 Radikal Gazetesi M. Serdar Kuzulo¤lu Modern ça¤›n renkli dekorunun ard›ndaki izbe, karanl›k ve tezat dünyay› bize hat›rlatmaya çal›flan distopik kurgular›n s›kça baflvurdu¤u ‘hayat›n formatlanmas›’ meselesi her geçen gün biraz daha s›radan gerçeklik halini al›yor. Y›llar önce bir gün hayat›m›n önemli bir k›sm›n› içine doldurdu¤um ve salyangozun kabu¤u misali ba¤land›¤›m dizüstü bilgisayar›m›n yede¤ini almaya karar vermifltim. ‹çinde sadece kiflisel de¤il, ifle yönelik birçok dosya bulundu¤undan kaybolmas› ya da çal›nmas›n›n tam bir felaket olaca¤›n› fark etmifltim. Yedekleri ald›m, hatta çal›nma riskine karfl› yedek dosyalar›n› bile flifreledim ve eve döndüm. Detaylar›n› bu köflede zaman›nda yazd›¤›m için çok ayr›nt›ya girmeyece¤im ama o akflam Murphy’nin aksilikler ve ac› tesadüfler zincirine esasl› bir örnek olacak flekilde olmayacak ifllerin hepsi oldu ve bilgisayar›m› ve yedek diski tafl›yan çantam arabam›n bagaj›ndan bilmedi¤im (ve hâlâ merak etti¤im) baflka bir yere do¤ru yola koyuldu. Çal›nan çantam›n içinde ayn› zamanda o dönem pek bir meflhur olan PDA adl› cep bilgisayar›m, birkaç dakika önce flarj› bitti¤i için içine att›¤›m cep telefonum, anahtarlar›m ve kiflisel evraklar›m da vard›. Özetle birkaç dakika içinde bütün telefon numaralar›na, adreslere, e-posta yaz›flmalar›na, anlaflma, sözleflme, haberler ve daha nice fley içeren dijital dosyalar›ma, flark›lar›ma, foto¤raflar›ma, flifrelerime, haz›rlad›¤›m sitelerin kaynak kodlar›na, yazmakta oldu¤um kitab›m›n yar›dan fazlas›n›n bitmifl haline, evimin ve gazetedeki odam›n anahtarlar›na veda etmifltim. Bilgisayara benim kadar ba¤›ml› bir ifliniz olmasa bile y›k›m›n korkunçlu¤unu tahmin edebilirsiniz. Elbette hiçbir araflt›rma sonuç vermedi ve ben sahip olmamama ra¤men birkaç ay daha taksitlerini ödemeye devam etti¤im bilgisayar›m› bir daha hiç görmedim. O zamandan beri bilgisayar›mda neredeyse hiçbir fley tutmuyorum. Adresler, telefonlar, e-postalar, resimler, flark›lar, s›k ziyaret edilen siteler; k›sacas› mümkün olan her fleyim internette. Neyse ki her geçen gün biraz daha geliflmifl hizmetler bunu daha da kolaylaflt›r›yor. Bir dönem ciddi bir bütçe ay›rman›z› gerektiren hizmetlerin art›k misliyle geliflmifli bedava. Böylece asl›nda tam olarak nerede olduklar›n› bilmedi¤im hayat›ma dair k›r›nt›lar›ma internet taray›c›m›n penceresinden ulaflabiliyorum. ‘‹nter-net’in; yani a¤ denilen fley bu de¤il de nedir? Panzehirin kökünü zehirden almas› gibi dijital yaflam›n dertlerini yine dijital çözümlerle halletsek bile bu bizi yan›ltmas›n. Kendi kontrolümüz d›fl›ndaki geliflmeler konusunda hâlâ fazlas›yla korumas›z ve k›r›lgan›z. Yani yukar›da beni kurtarm›fl gibi görünen senaryoya bir de flöyle bakal›m: ya flifrelerim birilerinin eline geçerse? Yani ya bir gün bilgisayar› aç›p foto¤raflar›ma, belgelerime ya da mektuplar›ma bakmak için ba¤land›¤›mda birkaç saat önce çal›flan flifrem ifllemez hale gelirse? Bütün bilgilerim ayn› flekilde benden birer birer kopup giderse? Haydi bu bir ihtimal; biraz daha paranoyak düflünelim: ya birisi asl›nda zaten flifrelerimi ele geçirmifl de benimle birlikte bütün hayat›m› an be an gözetliyorsa? Yazd›¤›m ve ald›¤›m her mektubu, yükledi¤im her foto¤raf›, yaratt›¤›m her belgeyi, konufltu¤um her kifliyi, konufltuklar›m›, gezdi¤im siteleri izliyorsa? ‹mkâns›z diyebilir misiniz buna? Üstelik istihbarat, teknik takip dedi¤imiz o bin y›ll›k sanat zaten bu de¤il midir? Ben flimdi size iki taraf aras›nda flifresiz bir protokol kulland›¤› için devletin bütün MSN kay›tlar›n› izledi¤ini ve arflivledi¤ini söylesem itiraz edebilir misiniz? Teknik olarak imkâns›z diyebilir misiniz? Gazetelere haber olarak geçen olaylardan o an dikkat çekmeyen birkaç örnek s›ralasam flafl›r›r m›s›n›z? Yeni Demokrat Gençlik Ben MSN kullanm›yorum ama kullan›yor olsayd›m hemen getir.net/6es adresine gider ve SimpLite adl› bedava MSN kriptolama uygulamas›n› yüklerdim. Dünyan›n en yo¤un MSN nüfusuna sahip bir ülkede kullan›c›lar›n hoyratl›¤›na m› yoksa bütün rakipleri flifreli ortama geçmiflken Microsoft’un flifresiz devam etmesine mi flaflmal› bilemiyorum. E¤er o mahrem sohbetlerin asl›nda ne kadar uluorta oldu¤unu görmek isterseniz de getir.net/6et adresindeki küçük yaz›l›m› yükleyin ve ta-taa! ‹flte a¤›n›zdaki bütün sohbetler ekran›n›zda canl› yay›nda! Siz bir de profesyonel olarak buna kafay› takanlar›n yapt›klar›n› düflünün. Peki, hadi flifrelerinizi kapt›rmad›n›z, devletin de sizi adamdan say›p takip etti¤i yok. Peki, bu Google’a, Facebook’a, ona, buna verdi¤imiz bilgiler ne oluyor? Üstelik gönüllü veriyoruz bir de! Özetleyecek olursak modern distopyam›z›n üç zay›f E⁄‹T‹MDE KR‹Z! Gençli¤in yozlaflt›r›lmas›nda en büyük etken e¤itim sistemidir. Günümüzdeki e¤itim sistemi ö¤rencilerin düflünmesini engelleyerek, tek tip insan yaratmaktad›r. Ö¤rencilere okuyup, araflt›rmaya yönelik de¤il de ezberci e¤itimi vermektedir. Bu da ö¤rencinin bilinçlenmesini engellemektedir. Mesela tarih dersi bize hep tek yönlü anlat›l›yor. Bize hep Mustafa Kemal’i kurtar›c› melek gibi anlat›yorlar, fakat tarih dersinde bana ö¤retmenim Dersim katliam›n› anlatmad›. Neden? Çünkü ö¤renciyi daha ilkö¤retiminden itibaren Kemalist yapmaya çal›fl›yorlar. Bize bir derste 1915 öncesinde Osmanl› devletinin yapt›¤› Ermeni, Rum, Süryani, Alevi katliamlar›n› anlatmad›lar. Basit bir örnek daha; ÖSS, SBS gibi s›navlar ö¤rencilerin sosyal yaflant›lar›n› engellemektedir. Ö¤renci okuldan dershaneye gidiyor, bu yetmiyor eve gelince yine ders çal›fl›yor, geriye kalan sosyal hayat› s›f›r. Bu s›navlar› kazanamad›¤› zaman aile bask›s›ndan dolay› gençlerin psikolojisi bozuluyor. Günümüzde bu tür bask›lardan dolay› intihar eden gençlerimiz var. Bu s›nav konusuna tersinden bakal›m. Bu ö¤renci kafas›n› derslerden kald›rmadan, çevresine bakmadan bu kadar zor bir s›nav› kazanmas›na ra¤men ülkemizde birçok iflsiz insanlar var. Ve flimdi size soruyorum. ‹syan etmemek mümkün mü? Mersin Ortaokuldan bir YDG okuru 53 noktas› var: bilgilerin sahipli¤i ve korunmas›, tehditlerin alg›lanmas› ve elenmesi, son olarak da tats›zl›klara karfl› en az›ndan basit tedbirlerin al›nmas›. Galiba en iyi tedbir ‹ntel’in kurucusu Andy Grove’un dedi¤ini unutmamak: sadece paranoyaklar hayatta kal›r! T‹BET-Ç‹N RÜYA VE HAK‹KAT Slavoj Zizek- Le Monde Diplomatique, May›s 2008 Tibet’teki geliflmeler son dönemde yine dünya gündeminde. ABD deste¤inde gerçekleflen eylemlere Çin devletinin müdahalesi elefltiri konusu oluyor. Tibet söz konusu oldu¤unda ise Baflkan Mao ve Büyük Proleter Kültür Devrimine yönelik sald›r›lar da söz konusu olabiliyor. Bu konuyla ilgili olarak Express Dergisinin 84. say›s›nda Le Monde Diplomatique dergisinin May›s say›s›nda yay›mlanan Slavoj Zizek’in “Rüya ve Hakikat” bafll›kl› yaz›s›n›n çevirisine yer verilmekte. Gündemdeki tart›flmalar› daha iyi anlamak aç›s›ndan Zizek’in vurgulad›¤› 9 noktadan baz›lar›na yer veriyoruz: “(…) 1. 1950’ye kadar özgür bir ülke olan Tibet, Çin taraf›ndan damdan düfler gibi iflgal edilmedi. (…) Anti-komünist Kuamintang da Çin’in Tibet üstündeki egemenli¤ini dayat›yordu. 2. 1950’den önce Tibet bir Himalaya ütopyas› de¤ildi, h›rç›n bir feodalizmin, yoksullu¤un (ortalama yaflam süresi 30 y›ld›), yolsuzlu¤un ve iç savafllar›n ülkesiydi. K›z›l Ordu 1948’de kap›ya dayand›¤›nda manast›rdaki iki büyük hizip birbiriyle savafl halindeydi. Egemen elit toplumsal karmafla ve da¤›lmadan korktu¤u için her türlü endüstriyel geliflmeyi engelledi. Bu yüzden bütün metaller Hindistan’dan ihmal ediliyordu. Ama bu olgu çocuklar›n› Hindistan’daki ‹ngiliz okullar›na göndermelerine ve paralar›n› ‹ngiliz bankalar›na yat›rmalar›na mani olmad›. 3. 1960’larda Tibet manast›rlar›n› yak›p y›kan Kültür Devrimi Çinliler taraf›ndan getirilmedi. Devrimden sonra Tibet’e giden K›z›l Muhaf›zlar›n say›s› yüzü bulmuyordu ve manast›rlar› yakan genç çeteler Tibetliydi. 4. 1950’lerin bafl›ndan beri Tibet’te meydana gelen Çin karfl›t› kargaflalarda CIA’n›n sistematik katk›lar› oldu. Dolay›s›yla Çin’in “d›fl mihraklar” korkusu temelsiz de¤il. (…)” Yeni Demokrat Gençlik 54 Komünist ustalardan ö¤renelim! MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’‹N TAR‹H‹–8 Savaflta Bolflevik Tutum Lenin ve Bolflevikler Dünya Savafl›na iliflkin do¤ru Marksist tutumu gelifltirmekle ayr› bir yerde duruyorlard›. Savafl›n henüz ilk ay›nda, 6 Eylül 1914’te Lenin savafla iliflkin tezlerini Avrupa Savafl›’nda Devrimci Sosyal-Demokrasinin Görevleri ad› alt›nda ortaya koymaktayd›. Bu çal›flmas›nda Lenin, aç›kça flunlar› ifade ediyordu: “Avrupa ve dünyadaki bu savafl burjuva, emperyalist, kralc› (yay›lmac›) bir karakter arz etmektedir. Pazar alanlar› için, yabanc› ülkeleri ya¤malama özgürlü¤ü için bir mücadele, proletaryan›n devrimci hareketini ve muhtelif ülke demokrasilerini ezmek için bir çaba, köle gibi çal›flt›r›lan bütün ülke iflçilerini aldatmak, bölmek, katletmek ve burjuvazinin ç›kar›na olacak flekilde iflçileri ve ezilen halklar› birbirinden ay›rmak-iflte bu savafl›n gerçek anlam ve önemi budur”. (20) O ayn› zamanda, Enternasyonal üyesi olup, savaflta emperyalist burjuvazinin yan›nda saf tutan sosyal-flovenist partileri mahkum ederek k›n›yordu. 1914’ün 1 Kas›m›’nda, Lenin önderli¤indeki Rusya Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi-Merkez Komitesi savafla iliflkin bir manifesto yay›mlayarak, “emperyalist savafl› iç-savafla çevir” ça¤r›s›nda bulunuyor, rezil bir flekilde iflasa sürüklenmifl II. Enternasyonal yerine III. Enternasyonal’in oluflturulmas›n› öneriyordu. Ayn› flekilde Lenin, Zimmerwald Konferanslar›yla öne ç›k›p kendini toparlayan uluslararas› sol savafl karfl›tlar›na da do¤ru yönü vermek için yo¤un çaba harcam›flt›. Revizyonist II. Enternasyonal liderlerinin savafl konusunda yaratt›¤› müthifl kafa kar›fl›kl›¤›n› yok etmek ve konuya aç›kl›k getirmek için yap›lan büyük bir teorik çal›flma söz konusuydu. O, ilk çal›flmas› olan Sosyalizm ve Savafl (Savafl Karfl›s›nda RSD‹P’in Tavr›) adl› broflürünü Zinovyev’le birlikte 1915 Eylülü’nde gerçeklefltirilen I. Zimmerwald Konferans›ndaki delegeler için haz›rlam›flt›. Bu broflür sosyalizmin savafla iliflkin prensiplerini sunmakta, ayr›ca Rusya devrimci sosyal-demokrasisinin enternasyonal düzeydeki görevlerini ana hatlar›yla berrak bir flekilde çizmekteydi. Bu broflür, Marks ve Engels’in savafla iliflkin ö¤retilerini çarp›tan ‘Kautskyizm’e karfl› keskin bir sald›r›n›n bafllat›lmas› anlam›na geliyordu. Emperyalizmin Analizi 1916’da Lenin, dünya proletaryas›n›n emperyalizmin ekonomik özünü kavramas›na olanak tan›yan, Marksist teoriye büyük bir katk› niteli¤indeki Emperyalizm-Kapitalizmin En Yüksek Aflamas› isimli ünlü eserini üretmiflti. Bu kesinlikle gerekliydi, çünkü Lenin’in de belirtti¤i gibi: ‘’Bir fenomenin (olgunun) ekonomik kökleri anlafl›lmadan, onun politik, sosyal önemi ve anlam› anlafl›lamaz. Bu olmadan Komünist hareketin pratik problemlerinin, olmas› yak›n sosyal devrimin sorunlar›n›n çözümünde tek ad›m at›lamaz”. Ayr›ca bu eser Kautskyizmi, Kautsky’nin 1915’te yay›mlad›¤› Ulusal Devlet, Emperyalist Devlet ve Birleflik Devletler adl› kitapta belirtti¤i anti-Marksist teorileri teflhir etmekteydi. Kautsky bu kitab›nda, dünyan›n paylafl›m›n›n büyük güçler ve büyük uluslararas› kartellerce tamamland›¤›n›, dünya ekonomik sistemin ‘ultra-emperyalist’ safhaya girdi¤ini, bunun da savafl riskini ortadan kald›r- Yeni Demokrat Gençlik d›¤›n› iddia etmekteydi. Günümüz küreselleflme analizleriyle benzerlik tafl›yan bu argüman›n yirminci yüzy›lda gerçekleflen hadiselerle vahim bir flekilde hatal› oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Lenin’in bu eseri kesin bir flekilde Kautsky’nin mevzu-bahis fikirlerini çürütmüfltü. Marksizm ve Ulusal Mesele Bu arada, Rusya’da 1912-1914 aral›¤›nda devrimin yeni bir yükselifli söz konusudur. ‹llegal çal›flma ve legal çal›flman›n ustaca birlefltirilmesi, Parti’nin legal faaliyetin bütün biçimlerine önderlik edebilmesini sa¤lam›fl, mevcut legal örgütlenmeler devrim çal›flmas›na kanalize edilebilmifltir. Bu süreç esnas›nda, Rusya’da bölgesel s›n›rlar dahilinde iflleyen devrimci hareket ulusal soruna iliflkin aç›k bir programa ihtiyaç duymufltu. RSD‹P’in 1903 Kongresi, Lenin’in ›srarlar› sonucu uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› tan›may› içeren bir maddeyi program›na dahil ediyordu. Bu aç›k ve kesin hükmün arkas›ndaki teorik anlay›fl›n oturtulmas› ve onun Rusya’daki yürürlü¤ü yine ayn› süreçte ortaya konan üç makale ile sa¤lanmaktayd›: 1) Stalin’in 1913 Ocak tarihli Marksizm ve Ulusal Sorun makalesi, 2) Lenin’in Ekim-Aral›k 1913 tarihli Ulusal Sorun Hakk›nda Elefltirel Birkaç fiey makalesi, 3) Yine Lenin’in fiubat-May›s 1914 tarihli Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› isimli makalesi. Bu çal›flmalar Marks ve Engels’ten sonra soruna iliflkin gelifltirilen mühim teorik çal›flmalard›r. Bu çal›flmalara daha sonra, 1916’da Lenin taraf›ndan, emperyalizmin berrak analizi ›fl›¤›nda Sosyalist Devrim ve Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› (Tezler) isimli broflürle mesele detaylara kadar aç›mlanm›flt›r. Rusya’da fiubat Burjuva Devrimi Savafl›n patlak vermesiyle devrimci durum ilerlemiflti. Bolflevikler çarl›¤› devirmek için iflçiler aras›nda genifl çapl› propaganda yürütüyorlard›. Ordu ve donanmada çekirdek birimler oluflturulmufl, ön ve geri cephede savafla karfl› kavgaya ça¤›ran bildiriler da¤›t›lmaktayd›. Ön cephede, Parti’nin savaflan ordular›n askerleriyle ‘dostluk’ yönlü yo¤un ajitasyonundan sonra, 1915 ve 1916’da baz› birliklerin sald›r› pozisyonunu reddetmesi gittikçe s›k rastlanan bir durum oluyordu. Burjuvalar ve toprak a¤alar› servetlerini savafl d›fl›nda tutmakla u¤rafl›rken, iflçiler ve köylüler gittikçe artan s›k›nt›lar›n ortas›nda ac› çekmekteydi. Milyonlarca insan ya savafl›n dolays›z yaralar›ndan kaynakl› ya da savafl koflullar›n›n yaratt›¤› salg›n hastal›klar sonucu hayat›n› kaybetmiflti. 1917 Ocak ve fiubat›’nda, durum özellikle keskin bir hâl alm›flt›. Çarl›k 55 hükümetine karfl› nefret ve öfke dalga dalga yay›l›yordu. Rus emperyalist burjuvazisi bile çarl›¤a karfl› sak›ngan ve ihtiyatl› bir tav›r içerisindeydi. Hatta öyle ki, çarl›¤a dan›flmanl›k yapan Rasputin gibileri bile Almanya ile ayr› bir bar›fl yap›lmas›n› savunuyordu. Almanya da, ‹ngiliz ve Frans›z hükümetlerine arka ç›karak bir saray darbesiyle çar› devirmek, yerine yeni birini çar olarak geçirmeyi planl›yordu. Ancak ne var ki halk onlardan önce kollar› s›vam›flt› bile. Ocak 1917’den itibaren Moskova, Petrograd, Bakü ve di¤er endüstri merkezlerinde güçlü bir devrimci grev dalgas› yay›lmaya bafllad›. Bolflevikler önderli¤inde halk genel grev yönünde büyük caddelerde protesto gösterileri gerçeklefltirdi. Sald›r› ivmesinin yükselmesiyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gününde, çal›flan kad›nlar, Bolflevikler taraf›ndan açl›¤a, savafla ve çarl›¤a karfl› grev ve protesto gösterileri yapmaya ça¤r›l›yordu. ‹flçiler 11 Mart’la beraber emekçi kad›nlara destek vermeye bafllad›, grev ve protesto gösterileri silahl› ayaklanma niteli¤ine büründü. 11 Mart’ta Merkez Komite-Siyasi Büro yay›mlad›¤› bildiride çarl›¤›n devrilmesi ve geçici bir devrimci hükümetin kurulmas› için silahl› mücadelenin sürdürülmesi ça¤r›s›nda bulunmaktayd›. 12 Mart’ta 60.000 asker devrim saflar›na kazan›ld› ve çarl›¤› devirmede polise karfl› savaflarak iflçilere destek verdi. Her yerde haberler yay›lmaya bafllam›flt›, iflçiler ve askerler çarl›k memurlar›n› görevden almaktayd›. fiubat burjuva demokratik devrimi kazanm›flt›. Çarl›k devrilir devrilmez, Bolfleviklerin inisiyatifinde oluflturulan ‹flçi ve Asker Sovyetlerinin Vekilleri harekete geçiyordu. Ancak Bolflevikler sokaklardaki kitlelere direkt önderlik ederken, uzlaflmac› partiler, Menflevikler ve Sosyalist Devrimciler Sovyetlerdeki koltuklar›na s›k›ca yap›flarak, buralarda ço¤unlu¤u ele geçirmekle meflguldü. Devamla onlar Petrograd, Moskova ve di¤er birkaç flehirdeki Sovyetlerin bafl›na geçebildiler. Bu arada, Duma’daki liberal burjuvazinin temsilcileri, Menflevikler ve Sosyalist Devrimcilerle gizli kap›lar ard›nda anlaflarak Geçici Hükümeti oluflturdular. Sonuç, ayn› topraklarda iki diktatörlü¤ün kurulmas›yd›: Geçici Hükümet’te temsil bulan burjuva diktatörlü¤ü ile ‹flçi ve Asker Sovyeti Vekillerinde temsil bulan, iflçilerinköylülerin diktatörlü¤ü. Sonuç ikili iktidard›. Devam edecek 20. Lenin, On Just and Unjust Wars, p. 15. ( from Tasks of Revolutionary Social-Democracy in the European War )… Hakl› ve Haks›z Savafllar, sy. 15, (Avrupa Savafl›nda Devrimci SosyalDemokrasinin Görevleri bafll›kl› makaleden) Yeni Demokrat Gençlik 56 Che Guevara May›s say›s›nda genifl yer verdi¤imiz 68 dosyas›yla ilgili olarak bu say›m›zda da 3 yaz›ya yer veriyoruz. “...Sorunlar› çözmeye çabalayan bir doktor olsam bile onlar› de¤ifltiremiyor, ancak anlayabiliyorum. Ama gizemli bir çözümüm var. Bolivya’da bir madende, fiili’de, Peru ve Meksika’da veya y›k›lm›fl Sonora ‹mparatorlu¤u’nda, Afrika Brezilya’s›n›n siyahi bir liman›nda veya her yerde bir kelime ö¤rendi¤imi san›yorum belki de... Nefleyle gelece¤e yol alan ufuktaki k›z›l yoldafllara bakt›¤›mda heyecanla hayk›rmaya bafllayacak kuflluk vakti. O dehfletengiz ve beyaz serinkanl› kötüler flaflk›n bir gece gibi arkas› ard›n dönecekler.” Nefleyle gelece¤e yol alan ufuktaki k›z›l yoldafllara bakt›¤›mda heyecanla hayk›rmaya bafllayacak kuflluk vakti. O dehfletengiz ve beyaz serinkanl› kötüler flaflk›n bir gece gibi arkas› ard›n dönecekler 1928 Arjantin do¤umlu Che Guevara’n›n m›sralar›, onu ve yaflam›n› anlatan en iyi fliirlerinden biri. T›p ö¤renimi görürken ç›kt›¤› Güney Amerika gezisinden egemenlerin acizli¤ini görüp devrimci olarak döndü. Orada ezilen, sömürülen köylülerin çeliflkilerini görmesinin bunda büyük etkisi vard›. Che, 1953 y›l›n›n Mart ay›nda üniversiteyi bitirmifl doktor olmufltu. Venezüella’daki cüzzam kolonisinde çal›flmak üzere anlaflm›flt›. Buraya gitmek için ç›kt›¤› yolculu¤u s›ras›nda Peru’ya da u¤rad›. Orada yerliler hakk›nda daha önce yay›nlanm›fl bir incelemesi yüzünden tutuklanarak hapishaneye gönderildi. Hapisten ç›kt›ktan sonra Ekvator’da bir kaç gün kald›. Burada Ricardo Rojo ad›nda bir avukatla tan›flmas› hayat›n›n dönüm noktas› oldu. Che, Venezülla’ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guatemala’ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sa¤c› bir darbe ile devrilince Arjantin Büyükelçili¤ine s›¤›nd›. ‹lk f›rsatta ihtilalcilerin saf›na kat›ld›. Faaliyetlerinden dolay› elçilik binas›ndan ç›kart›ld›. Guatemala’da kalmas› tehlikeli bir durum al›nca Meksika’ya gitti. Ernesto, Guatemala’da birçok Kübal› sürgün ve Fidel Castro’nun kardefli Raul ile karfl›laflm›flt›. Meksika’da Raul ve Fidel Castro’yla tan›flmas› onun Küba’n›n kurtuluflunun öznelerinden biri olmas›na kaynakl›k etti. Gerilla mücadelesinde en önde savaflanlardand› ve devrim sonunda Binbafl› Ernesto Che Guevara Havana’n›n la Cabana Kalesi’nin komutanl›¤›na getirildi ve art›k Küba vatandafl›yd›. Bunun ard›ndan Che hem mali hem de askeri birçok çal›flma alan›nda bulundu ancak bu sürede araflt›rmalar› ve gözlemleri di¤er sömürülen halklara yöneldi. Che kendisini Küba devrimi ile s›n›rlamadan hayat›n›n geri kalan›n› da devrime adam›flt›. ‘Gerçekçi ol, imkâns›z› iste’ sözündeki cüretli ifadesi onu k›ta devrimi hayaline götürdü. Di¤er ülkelerin halklar›n›n örgütlenmesi ad›na çal›flmalar›na bafllad›. Bu amaçla Afrika’ya, Bolivya’ya gitti. 3 Ekim 1965’te Fidel Castro Che’nin veda mektubunu Küba Halk›na okudu. Bolivya’da yürüttü¤ü mücadele s›ras›nda, Higueras yak›nlar›nda Barrientos’un askerleri taraf›ndan 7 Ekim 1967’de k›st›r›ld›. Bu s›rada baca¤›ndan a¤›r yara alan Guevara bir okula hapsedildi. 9 Ekim günü ise e¤ilmez bedenine dokuz kurflun alarak can verdi. Küba devrimi bafllang›çta ulusal nitelikli bir mücadele ile bafllam›flt›r, amaç ba¤›ms›z bir Küba hayalini gerçeklefltirmektir. Devrimin ilk y›llar›nda da anlay›fl de¤iflmemifl ba¤›ms›z Küba hayali gerçeklefltirilmifltir. Küba devrimi s›ras›nda sosyalizmden bir etkilenme olsa da (özellikle devrim sonras›nda Çin ve Sovyetler ile yap›lan anlaflmalar sonras›nda bu yak›nlaflma artm›flt›r) komünist bir dünya görüflünden ve sosyalist bir Küba’dan bahsetmek mümkün de¤ildir. Che’nin Küba devriminde en ön saflarda olmas›, Latin Amerika ve dünya halklar›n›n kurtulufluna kendini adamas›, Küba devriminden sonra Bolivya’ya gitme cüretini göstermesi flehit oldu¤u 1967 y›l›ndan sonra dünya genelinde genifl bir etki yaratmas›n› sa¤lam›fl ve 1968 hareketlenmesinden bafllayarak günümüze kadar adeta bir özgürlük sembolü olmas›n› beraberinde getirmifltir. Ülkemiz topraklar›nda da özellikle 1970’de geliflen halk muhalefetinde de Che’nin oldukça büyük etkisi olmufltur, Deniz Geçmifl ve Mahir Çayan’›n tezlerinde de bu etkiyi rahatl›kla görebilmekteyiz. Deniz’lerin ba¤›ms›zl›k yanl›s› çizgisi, partisiz devrim anlay›fl›, Mahir’in parti kurmas›na karfl›n partinin misyonunu yeterince vurgulamamas›, oligarflik dikta tespiti, halk›n devrim mücadelesinde rolünün sadece destekçi olarak görülmesi, suni denge, PASS (Politikleflmifl Askeri Savafl Stratejisi) ve say›labilecek birçok örnekte Che’nin teorik anlay›fl›n›n etkilerini görmek mümkündür. Tüm bunlara ra¤men Che, ad›n›n anlam› olan “arkadafl” kelimesinin reddedilemeyecek flekilde direnenlerden yana olan kapsam›yla ve direniflçi kimli¤iyle tarihimizin bir parças›d›r ve sermayenin onu piyasalaflt›rma çabalar›na karfl› hayallerinin as›l savunucusu olmaya devam edece¤iz. ‹stanbul’dan bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 57 1968’in kanl› yüzü: MEKS‹KA Özgürlük düflünün dünyan›n dört bir yan›nda yay›ld›¤› 1968, özellikle de bizim kufla¤a “zarars›z” yönleriyle anlat›lm›flt›r. Bar›fl, sevgi, kardefllik insan do¤as›n›n her ne kadar umutlu yanlar›n› olufltursa da 1968 asla sadece bu yanlarla an›labilecek bir tarih de¤ildir. ‹nsana ait ne varsa insanc›l olan, sahiplenerek düfltü¤ümüz özgürlük yolunun bar›fl kadar savafl›, sevgi kadar s›n›f düflmanl›¤›n› ve kardefllik kadar da direnifli gerektirdi¤ini, s›n›flar aras› mücadelenin tarihsel deneyimlerinden ö¤renerek biliyoruz. ‹flte 1968 de bize gösterilenlerin d›fl›nda bu de¤erlerin hepsini ba¤r›nda tafl›yan bir toplumsal hareketlenmedir ve asi gençlerin huysuzlu¤undan, babacan siyasetçilerin hoflgörüsünden daha fazlas›n› tafl›r ba¤r›nda. (tabi ki görmek isteyenlere) 1968’in esrardan, çiçek çocuklardan daha fazlas›n› hem de kat be kat daha fazlas›n› içerdi¤ini görmek için 1969 Kanl› Pazara, 15-16 Haziran’a, Fransa’da yay›lan grevlere, Çin’deki Kültür Devrimine, Vietnam’da can bedeli verilen direnme savafl›na, Meksika’da Ekim Katliam›na ve daha baflka örneklere bakmak gerekmektedir. Tüm dünyada yay›lan özgürlük hareketleri Amerika k›tas›ndaki di¤er ülkelerde oldu¤u gibi Meksika’da da kendisini hissettiriyordu. Kendi ayaklar› üzerinde durmay› ö¤renen/ö¤renmeye çal›flan direnifl kültürünün eksiklikleriyle varl›¤›n› sürdürmeye çal›flt›¤› bir dönemdi 1968. Ö¤rencilerin yay›lan isyanlar› ve direniflleri, halk›n direniflleriyle buluflmakta zorluk yafl›yordu. K›r nüfusunun fazlal›¤›yla dikkat çeken Meksika’da Zapatistalar›n da etkisiyle gerçekleflen köylü iflgalleri, 1968’e kadar etkilerini göstermiflti. 1968 ise daha çok ö¤rencilerin hareketlenmesiyle anlam kazanm›flt›r Meksika’da. 1968’de görev bafl›nda olan Diaz Ortaz hükümetine karfl› ö¤rencilerin gerçeklefltirdi¤i 123 boykot da bu nedenle sürece damgas›n› vurmufltur. Ancak ilgili ilgisiz herkese bu dönemi hat›rlan›r k›lan olay, Olimpiyatlar›n 1968’de Meksika’da yap›lm›fl olmas›d›r ama neden sportif bir aktivite de¤il, gerçeklefltirilen katliam olmufltur. Olimpiyatlardan çok k›sa bir süre önce ö¤rencilerin gerçeklefltirdi¤i büyük eylem, keskin niflanc›lara verilen görevle katliama dönüfltürülmüfltür. Eylemi bast›rmak gibi “büyük” bir amac›, caniyane bir planla ve alçakça gerçeklefltirmek isteyenler, Meksika’n›n en büyük meydan› olan Anayasa Meydan›’n› adeta bir kan gölüne çevirmifllerdi. 300 ö¤rencinin öldürüldü¤ü bu katliam, asla unutulmayacak bir olay olarak tarihe geçmifltir. “Hay›r, bir komplo kurmalar› gerekliydi, bu yüzden Olimpia Taburu’nu oluflturdular ve keskin niflanc›lar› bir araya toplay›p ergenlik ça¤›ndaki gençlerin, Tlatelolco Meydan› çevresinde oturan ahalinin, silahs›z bir kalabal›¤›n üzerine atefl etme emri verdiler. O kadar ki, manevran›n güvenli¤ini sa¤lamak için gelen ordu bile bundan nasibini ald› (ordunun Tlatelolco’daki kayb› 2 ölü, bir sürü yaral› asker ve kalças›ndan yaralanan bir generaldir).” (Paco Ignacio Taibo, Mesele say›: 17, sayfa: 35) Bu süreçte kolluk kuvvetleri eliyle gerçeklefltirilen daha onlarca sald›r›, üniversite bask›nlar› ve cinayetler bulunmaktad›r. ‹flte bu yüzden 1968 sadece bir mutluluk, bar›fl ve sevgi kaynaflmas› de¤ildir. 1968, elini defalarca kez halk›n kan›na bulam›fl olanlar›n gerçek yüzlerinin bir kez daha görüldü¤ü bir tarihsel süreçtir de. Bu süreci farkl› göstermeye çal›flanlar, halk›n ac›lar›n› da unutturabileceklerini san›yorlard› ancak direnifllerimiz ve kay›plar›m›zla, kazan›mlar›m›z ve deneyimlerimizle bu tarih s›n›f mücadelesini asla unutulmayacak bir canl› arenaya çevirmifltir. 2 Ekim 1968 Tlatelolco katliam›, bu bütünün bir parças›d›r ve unutulmayacakt›r. Çukurova’dan bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 58 ünyay› sarsan 68 Hareketi’nin sanat›n her alan›nda etkili oldu¤unu, sokakta geliflen olaylarla sanat›n paralel geliflti¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Soka¤a ç›kan eylemciler toplumun her kesiminden insanlardan oluflmaktayd›; ö¤renciler, iflçiler, köylüler, sanatç›lar… Sanatç›lar toplumun di¤er kesimleriyle beraber sokakta eylemlerin içerisinde sanatlar›n› icra etmekteydiler. Müzisyenler, yazarlar, yönetmenler kitlelerle beraber eylemlere kat›l›yor, eserlerinde soka¤›n sesini yans›tmaya, dile getirmeye çal›fl›yorlard›. Kimi zaman yönetmenler ey- D k›ndan ilgilenmeye bafllam›fllard›. ‹ngiltere’de iflin müzikal yönüyle daha fazla ilgilenilirken ABD’de durum daha politik bir hal almaya bafllam›flt›r. Vietnam savafl›na karfl› ç›kan gençler olay› yo¤un muhalif ve underground bir atmosfere tafl›rken organize bir flekilde egemen kültüre karfl› ç›kmaya bafllam›fllard›r. Elvis Presley ve Louis Armstrong halen genifl bir dinleyici kitlesine hitap etmesine karfl›n, yavafl yavafl Amerikan folk müzi¤i k›p›rdanmaya bafllam›fl, geliflen müzi¤i oldukça etkilemifltir. Rock’n’roll’a yeni bir alternatif sunan Devrimin tam zaman›d›r... ‹syan niteli¤ini yeniden kuflanmaya bafllayan rock müzik, sisteme karfl› tehlikeli bir hal almaya bafllam›fl, dünya sorunlar›yla ve bu sorunlar›n çözümleriyle daha fazla ilgilenmeye bafllam›flt›r. Rock politize oldukça dinleyici kitlesi de de¤iflmifl, okumufl, kültürlü bir kitleye hitap etmeye bafllam›flt›r. lem görüntülerini film kareleri haline getiriyor, kimi zaman müzisyenler eylemlerde yapt›klar› besteleri gene eylemlerde dinleyicilerle buluflturuyorlard›. Sokak tiyatrolar›, alternatif film gösterimleri, sokak konserleri… Sanat›n halk için oldu¤unu, halk›n sanatta pasif de¤il aktif bir birleflen olmas› gerekti¤ini söyleyen çeflitli anlay›fllar, sanat›n birçok dal›nda alternatif anlay›fllar, okullar geliflme göstermekte, dünyaya sesini duyuracak harika eserler eylemlerde, bu atmosferde ortaya ç›km›flt›r. 68 ve MÜZ‹K… 68’de ‹ngiltere’de Beatles ve Rolling Stones’un çekiflmesi devam etmekteydi. Asl›nda bu çekiflme iki farkl› anlay›fl› ortaya koymaktayd›. (‹lerleyen dönemde bu durum daha da netleflecektir.) Bir tarafta ‘’nümayifller görüyorum her yerde/ devrimin tam zaman›d›r bence’’ dizeleriyle sokaklar›n sesini dile getiren Rolling Stones, di¤er tarafta ise “Baflkan Mao’nun resimleriyle yürüyeceksen varaca¤›n bir yer yok asla” diyen Beatles. 1960’lardan beri sözleriyle dünyan›n çehresini de¤ifltirmeye çal›flan ‹ngiliz rock gruplar› 68’e gelindi¤inde politikayla daha ya- Bob Dylan ve Joen Baez, savafl karfl›t›, sevginin, dostlu¤un önemini vurgulayan bir durufl sergileyip savafl› lanetlemekteydiler. ‹syan niteli¤ini yeniden kuflanmaya bafllayan rock müzik, sisteme karfl› tehlikeli bir hâl almaya bafllam›fl, Dünya sorunlar›yla ve bu sorunlar›n çözümleriyle daha fazla ilgilenmeye bafllam›flt›r. Rock politize oldukça dinleyici kitlesi de de¤iflmifl, okumufl, kültürlü bir kitleye hitap etmeye bafllam›flt›r. Rock ve protest müzik yükselmekte, daha fazla dinlenmeye baflland›kça müzik endüstrisi için önemli bir gelir kap›s› oluflturmaya bafllam›flt›r. Hareketin yükselmesiyle beraber hemen hemen her yerde ozanlar ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Bu ozanlar ve dinleyiciler için müzikal altyap›n›n ya da bestenin çok da önemi yoktur, önemli olan sözlerdir. Art›k bu ozanlar genifl kitlelere hitap etmeye bafllam›fllard›r ve neredeyse tüm eylemliliklerde gitarlar›yla bu ozanlar› görmek mümkündür. Yavafl yavafl müzik 68’in simgesi haline gelmeye bafllam›flt›r ve 68 May›s’›n›n sonras›nda da tamamen simgesel bir hal alm›flt›r. Joen Baez, Bob Dylan, Rolling Stones, Led Zeppelin, Frank Zappa… Bu dönemde müzik tarihinde yer edecek Yeni Demokrat Gençlik çal›flmalar ortaya ç›karacaklard›r. “Hair” müzikali, Absolutely Free bunlardan baz›lar›d›r. Bu süreçte deneysel çal›flmalar ortaya konulacak birçok tür denenecektir. (rock bluez, hard rock, punk, progressive rock, pop art…) Birçok deneysel çal›flma yap›lsa da esasta rock üzerinde yo¤unlaflan bir geliflmeden bahsetmek gerekmektedir. Birçok koldan geliflen müzik türü endüstriye çok iyi paralar kazand›r›yordu ve bu asi çocuklar ehlilefltirilmeliydi. Nitekim dünya geneli uygulanan politikalarla beraber protest müzi¤in içi boflalt›lm›flt›r. Latin Amerika yerli müzi¤i ile rock ve pop gibi bat› müziklerinin birleflim noktalar›ndan ortaya ç›kan Tropicalismo müzik tarz›n›n ç›k›fl› tam 68 y›l›na denk gelmifltir. Bu yeni müzik türü (Tropicalismo) uzun süre askeri diktatörlü¤e karfl›, sanat›n ve toplumsal mücadelenin bütün biçimlerine etkileyecek bir ses yaratm›flt›r. fiark›lar isyan ruhludur ve polemiklerle doludur. Tropicalismo, Yeni Türkü denilen müzik türünün öncüsü say›labilir. 60’lar›n ikinci yar›s›nda bütün Latin Amerika’y› etkileyen ‘Yeni Türkü’ müzik türünün önemli isimleri, fiili’de Inti ‹llimani, Victor Jara, Arjantin’de Leon Gieco, Mercedes Sosa askeri diktaya karfl› mücadele halindeydi. Astor Piazzola sayesinde Tangonun fleklinde dahi de¤ifliklikler yap›lm›flt›r. Bu dönemde Latin Amerika’da oluflturulan müzik türleri Türkiye’deki ilerici müzi¤i büyük ölçüde etkilemifltir. Türkiye’de 68 öncesi muhalif müzik halk ozanlar›, Âfl›k Veysel, Mahsuni fierif ve Ruhi Su gibi isimler taraf›ndan üstlenilmifl ve gelifltirilmifltir. 68’de Anadolu Pop ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Anadolu Pop o güne kadar ozanlar›n çabalar›yla geliflen halk müzi¤ini bir nevi modernize etme çabas›na giriflmifl ve bu çabay› bir ak›m haline getirmifltir. Anadolu Pop sanatç›lar›n›n Bob Dylan’›n, Joen Baez’in, Beatles’in müzi¤inden, rocktan ve pop art’tan etkilendi¤i görülmektedir. Bat›daki folk müzik ak›m›n›n da etkisiyle Anadolu Pop sanatç›lar› halk müzi¤inin önemini kavramaya ve yerel de¤erlere sahip ç›kmaya bafllam›fllard›r. ‹thal aranjmanlar reddedilmifl, folk müzik alternatif olarak sunulmufltur. Bu müzisyenler ilk bafllarda ‹ngilizce söyleyerek mü- 59 zik çal›flmalar›na bafllasalar da k›sa süre sonra âfl›klar›n sözlerini, halk kültürünü, halk müzi¤inin de¤iflik yönlerini keflfetmeye bafllarlar. Do¤unun hümanist, halkç› kültürü ile bat›n›n müzikal alt yap›s›n› birlefltirmeye çal›flm›fllard›r. Tohumlar›n› bu topraklardan ald›klar› müzik türünü evrensel bir ölçüye ulaflt›rmaya çal›flm›fl, bu flekilde yurt d›fl›nda da birçok baflar› elde etmifllerdir. Bu ak›m Erkin Koray ve Cem Karaca gibi isimlerle bafllam›fl olsa da sistemleflmesi ve ciddi bir ak›m haline gelmesi Alt›n Mikrofon flark› yar›flmas›ndan sonra gerçekleflmifltir. Erkin Koray ve Cem Karaca yüzlerini do¤uya çevirerek yola koyuldular ve Hümeyra, Mo¤ollar, Kardafllar, Tülay German onlar› takip ettiler. Egemenler bir süre sonra Anadolu Pop’u tehlikeli görmeye bafllar ve denetim, sansür gibi uygulamalarla yok etmeye çal›fl›r. 70-71 y›llar›nda geliflen, yükselen toplumsal harekete karfl›n bu müzisyenler sessiz kalmayacakt›r. Yeni aray›fllarla ve yeni müzisyenlerle çal›flmalar›na devam ederler. Kentte yetiflen bu genç müzisyenler karfl›laflt›klar› birçok soruna ra¤men Anadolu Pop ad›na ciddi ilerlemeler kaydedeceklerdir. 68 kufla¤›n›n müzik serüveni art›k Karacalar, Seldalar, Tülaylar, K›z›loklarla devam edecektir. 12 Mart 1971 Muht›ras›’n›n ard›ndan bu grup daha da politiklefleceklerdir. 1970’lere gelindi¤inde Anadolu Popçular pop art’›n yan›nda progressive rock’› da gündemlefltirerek, progressive rock’› halk müzi¤iyle birlefltirmeye çal›flacak ad›na Folk Rock ya da Anadolu Rock denilen bir tür ortaya ç›kacakt›r. Sonuçta Anadolu Pop hiçbir zaman tamamlanmam›fl, disipline edilmemifl bir tür olarak ortaya ç›km›flt›r. ‹stanbul’dan bir YDG’li 60 Yeni Demokrat Gençlik “Eme¤i gören sinema, soka¤a ç›kan kamera” Dünyan›n birçok ülkesinde gerçeklefltirilen Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivali 2006 y›l›nda ülkemizde de gösterimler düzenlemeye bafllam›flt›r. Ülkemizde 2006 y›l›nda ilki düzenlenen festivalin bafll›¤› ‘Neo-liberalizme Karfl› Direnifl Öyküleri’, 2007 y›l›nda ‘Yoksulluk-Umut-Direnifl’ , bu y›l ise ‘Eme¤i Gören Kamera, Soka¤a Ç›kan Sinema’. Bu y›l üçüncüsü gerçeklefltirilen ‘‹flçi Filmleri Festivali’nin ‹stanbul, Ankara ve ‹zmir gösterimleri 1-10 Mart tarihleri aras›nda eflzamanl› olarak gerçeklefltirildi. Bu gösterimlerle bafllayan festival geçen iki y›l yap›ld›¤› gibi (Adana, Eskiflehir, Bursa, Mersin… ) kent kent süren ve bir y›la yay›lan uzun bir yolculu¤a ç›kacak. Festivalde 25 ülkeden 50 film izleyicilerle buluflturuldu. Filmlerden 12’si uzun metrajl› kurmaca, 38’i ise belge- Güneflli Pazartesiler: Yönetmen: Fernando Leon de Aranoa Senaryo: Ignacio del Moral Oyuncular: Javier Bardem, Luis Tosar, Jose Angel Egido,Nieve De Medina Film, ‹spanya’n›n liman kenti Vigo’da kendilerini bir anda iflsiz bulan bir grup orta yafll› erke¤in hikâyesini anlatmaktad›r. Yönetmen filmde iflsizlik ve iflsizli¤in hemen ard›ndan gelen s›k›nt›lar› anlatmaktad›r. Bu orta yafll› erkeklerin aileleriyle, kar›lar›yla, çevreleriyle yaflad›klar› sorunlar› bir karakterin bak›fl aç›s›ndan ifade edilmekte: Santa. Olanlara kay›ts›z kalmay› tercih eden Santa, kar›s›n›n onu terk etmesi üzerine tek bafl›na ölen Amoder, kar›s›n›n onu terk etmesinden ve Amoder’le ayn› kaderi paylaflmaktan korkan Jose ve kendinin yar› yafl›nda adaylar için aç›lan ifl baflvurular›na sürekli gidip gelen Lino. (2002,113’’, ‹spanya) sel filmdi. Yedi film özel gösterimlerle, 4 çizgi film ise baz› film gösterimleri bafllamadan önce izleyicilerle buluflturuldu. Bu y›l festivalin aç›l›fl filmi ‘Tarifl-Çimentepe-Gültepe Direnifli’ olarak belirlendi. Film Özgür Aç›l›m taraf›ndan haz›rlanan ‘Unutturulanlar’ bafll›kl› belgesel serisinin dördüncü filmi ilk olarak festivalde gösterime sunuldu. Festivalin Ankara, ‹stanbul, ‹zmir ayaklar›nda pek çok söylefli, panel, atölye çal›flmas›, özel gösterimler gerçeklefltirildi. Festivalin gezdi¤i tüm kentlerde benzer etkinliklerle devam etmesi bekleniyor. Düzenleyen kurumlar: Halkevleri, Sendika.Org, SineSen (D‹SK), Dev Sa¤l›k-‹fl (D‹SK), Birleflik Metal-‹fl (D‹SK), Hava-‹fl (Türk-‹fl), Petrol-‹fl (Türk-‹fl) ve SES (KESK). (www.festival.sendika.org) fiark›larla geçtim aran›zdan: Yönetmen: Ümit K›vanç Kaz›m Koyuncu’nun çocuklu¤undan bafllayarak, ortaokul-lise y›llar›n›, ‹stanbul’a geliflini, ‹stanbul’daki yaflam›n›, müzik çal›flmalar›n›, birçok ayr›nt›lar› ile hayat›n› anlatan belgesel. Belgeselde birkaç istisna d›fl›nda alt yaz› yada Kaz›m’›n sesinden baflka ses bulunmuyor. Kaz›m’›n ‹stanbul’a neden ba¤land›¤›n›, ilk müzik çal›flmalar›n›, unutulmaz grubu Zu¤afli Berepe ile ve sonras›ndaki çal›flmalar›n› yada kendi kiflisel çal›flmalar›n›, birçok konuda görüfllerini, elefltirilerini, siyasi düflüncelerini kendi sesinden dinliyoruz. Yönetmen belgesel için çekti¤i görüntü- lerden ço¤unu kullanmaya gerek görmemifl, görüntüler eski kay›tlardan, Kaz›m’›n kendi çekti¤i görüntülerden arflivsel bir çal›flma ile bulunup kullan›lm›fl. Belgesel a¤›rl›kl› olarak kurgusal bir nitelik tafl›yor. Kaz›m Koyuncu’nun hayat›n› objektif bir flekilde ve izleyene unutulmaz anlar yaflatacak yöntemlerle anlatan bir belgesel. (Türkiye/2008/214’) Yeni Demokrat Gençlik 61 Bereketli Topraklar Üzerine: Yönetmen: Erden K›ral Senaryo: Erden K›ral, Tuncel Kurtiz, Mahmut Tali Öngören Oyuncular: Yaman Okay, Erkan Yücel, Nur Sürer, Tuncel Kurtiz Orhan Kemal’in roman›ndan güzel bir uyarlama sinema örne¤i; Bereketli Topraklar Üzerine. K›fl aylar›nda yapacak hiçbir ifl bulamad›klar› için Orta Anadolu’nun 80 evlik köylerinden Çukurova’n›n bereketli topraklar›na çal›flmak üzere gelen üç arkadafl›n öyküsünü anlat›yor. Köse Hasan, Pehlivan Ali, ‹flahs›z›n Yusuf ifl bulup çal›flmak için Çukurova’ya gelirler. Önce fabrikada, sonra inflaatta, en Kad›na A¤›t: Yönetmen: Berrin Balay Tuncer, Önder M. Özdem. Görüntü Yönetmeni: Önder M. Özdem, Ersan Ocak. ‘Namus’ ad›na katledilmifl binlerce kad›na adanm›fl bir belgesel. Kad›na a¤›t, yaflanm›fll›klar› olmayan, arkalar›nda an›lar›n› dahi b›rakamayan kad›nlara yaz›lm›fl bir a¤›t niteli¤i tafl›yor. Çekimler Diyarbak›r ve Urfa’da yap›lm›fl, belgesel içerisinde ‘namus’ cinayetlerine birebir tan›k olmufl, öldürülme korkusuyla intihar eden, bu sorunu birebir yaflayan kad›nlarla yap›lan röportajlar yer al›yor. Berrin Tuncer, ad›na ‘Töre cinayetleri’ yada ‘namus cinayetleri’ denen ve yüz y›llard›r devam eden bu dram› tüm yönleriyle ele almaya çal›flm›fl ve çözüm yollar›n› sorgulam›fl. Çözüm konusunda ciddi t›kanmalar kendisini hissettirse de bu trajediyi objektif yans›tmay› baflarm›fl bir belgesel. Belgeselle ilgili son sözü çekim ekibine b›rakal›m; “Ç›¤l›k, sesini duymad›¤›m›z, duymazdan geldi¤imiz kad›nlar için bir 盤l›k. Bu co¤rafyada namus için kad›nlar öldürülüyor.” (Türkiye/ 2006/40’) ‹stanbul YDG son da çeltik tarlas›nda çal›fl›rlar. Köse Hasan fabrikada çal›fl›rken ölür. Pehlivan Ali Fatma’ya âfl›k olunca a¤a ile çat›fl›r. Çünkü A¤a da Fatma’ya âfl›kt›r. A¤a bilerek Pehlivan Ali’yi çelti¤e verir, Ali elini çeltik makinesine kapt›r›r. Köye sadece ‹flahs›z›n Yusuf dönecektir. (1980, 115’’, Türkiye) Erden K›ral’›n yönetti¤i Bereketli Topraklar Üzerine Çekildi¤i 1980-1981 y›llar›nda büyük yank›lar uyand›rm›fl, Antalya Alt›n Film Festivalinde En ‹yi Yönetmen ve En ‹yi Yard›mc› Oyuncu ödüllerini almas›na karfl›n dönemin askeri komutanl›¤›nca yasaklanm›fl, film y›llarca gösterime girememifl, bir süre sonra da kaybolmufltur. Film tekrardan bu sene ‹stanbul Film Festivali’nde gösterime girmifltir. Yeni Demokrat Gençlik 62 söyleyendir. Dengbéj, sesi kelam, kelam› k›lam (türkü) haline, müzik haline, ritim haline getirendir. Dengbéj, söyleyendir, anlatand›r. Dengbéjler, genellikle okuma yazma bilmeyen, hep bir önceki dengbéj ustalar›ndan ö¤rendi¤i, belle¤ine ald›¤› anlat›lar› aktaran bir canl› tarihtir, canl› edebiyatt›r. Dengbéjler Kürt sözlü edebiyat›n›n önemli bir parças›n› olufltururlar. Günleri, bazen de haftalar› bulan destanlar›n, masallar›n anlat›m› hiç de k›rk-elli sözcükle anlat›lacak fleyler de¤ildir. Yok say›lan Kürtçenin, asimile edilmeye çal›fl›lan Kürtçenin, bu çok sade, duru anlat›m› ve bitmek tükenmez solu¤u Kürtçenin de birçok dil gibi çok eski ve güçlü bir dil oldu¤unu gözler önüne seriyor. Kürt diye bir fleyin olmad›¤›, onlar›n da¤da gezen Türkler oldu¤u, zaman›nda bu da¤l› Türklerin karda yürürken ‘kart-kurt’ diye sesler ç›Söyle, Tanr›ça, Peleuso¤lu akhileus’un öfkesini söyle. kard›¤›n› ve bu seslerden ‘kurt’un zamanla Kürt Ac› üstüne ac›y› Akhalara o kahreden öfke getirdi, haline geldi¤ini resmi ideolojinin savunucular› Ulu canlar›n› Hades’e att› nice yi¤itlerin, y›llarca savundu. Ayr›ca Kürtçe diye bir dilin olmad›¤›n› da savunan bu adamlar, bu da¤l› TürkGövdelerini yem yapt› kurda kufla… * lerin aralar›nda iletiflim kurmak için kulland›klar› k›rk-elli kelimeden oluflan Türkçe, Farsça ve Arapça k›rmas› yapay bir fley uyduruldu¤unu savundular y›llarca. T›pk› ‘Günefl Dil Teorisi’** gibi bu ‘teori’ de fiyasko ile sonuçlanm›flt›r. Bunu dengbéjlerin uzun solu¤undan duyabiliyoruz. Dengbéjler geçimlerini genellikle yöre yöre, köy köy dolaflarak tek sermayeleri olan dil ve belleklerini sunarak, sa¤larlar. Gittikleri yerlerde durumlar› iyi olanlar dengbéjleri a¤›rlar ve kald›rd›klar› mahsulün bir k›sm›n› onlara verirler. Deng yani tarih, yani dil, edebiyat, yani Memé Alan destan›, yani Siyabend u Xecé, Zemb›lf›rofl, Derwéflé Evdi… Dengbéjler yani Evdalé Zeyn›ké (Zeynep’in o¤lu Abdal), R›faté Daré, yani fiak›ro, Mihemed fiéxo, yani Ayfle fian, Meryem Xan. Yani Sakarya’da faflistlerin sald›r› giriflimi sonucunda havas›z kalan salonda kalp krizi geçirerek hayat›n› kaybeden dengbéj Hüseyin Kalkanl›. Yani dengbéj… Amed’den bir YDG’li Not: Mehmed Uzun’un Dengbéjlerim adl› deneme kitaBir ulusun, yok say›lan, hor görülen, tüm meflru haklar› b›ndan yararlan›lm›flt›r. gasp edilen, yasaklanan bir ulusun; yine bu yasaklar nedeniy- Dengbej… le yaz›l› kaynaklar› s›n›rl› olan bir ulusun, gerçek tarihini, fliirlerini, destanlar›n›, öykülerini, masallar›n› yani belle¤ini oluflturan ve sözlü edebiyat›n›n bir parças› olan dengbéjlerden bahsetmeye çal›flaca¤›m. Deng Kürtçede sestir. Béj ise sese biçim verendir, sesi * Yaz›l› edebiyat›n ilk Dengbéji Homeros'un ‹lyada'ya bafllarken söyledi¤i ilk dörtlük ** 'Günefl dil teorisi' tüm dillerin Türkçeden türedi¤ini savunan bir 'teori'.