DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ

Transkript

DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ
YAZ 2011 • SAYI 25
B‹ZB‹ZE, BOYDAK HOLD‹NG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA B‹R YAYINLANIR.
SAYI 25
YAZ 2011
DÜNYAYLA AYNI D‹L‹ KONUfiUYORUZ
DÜNYAYA TÜRKÇE KONUfiTURUYORUZ
Dünyada dünya dilini konuflarak büyüyen Boydak, Türkiye’de de Türkçe için dünyaya evsahipli¤i yapt›
AYNI D‹L‹ KONUfiUYORUZ
Türkçe Olimpiyatları tüm dünyayı bulușturdu. 130 ülkeyi temsil eden
çocuklar aynı dili konuștu. İstikbal bu organizasyona ‘Altın Sponsor’
olarak imza attı. Çünkü bu organizasyonun bizim için birden fazla ve
büyük anlamı var. Öncelikle bize kimliğimizi veren dilimize çok büyük
değer veriyoruz. Dilimizin tüm dünyada elçilerinin bulunması, bu elçilerin giderek çoğalması, dilimizin farklı coğrafyalarda da konușuluyor
olması, bizlerin ve ülkemizin dünyada daha yakından ve doğru tanınmasına katkıda bulunacak. Gelelim ikinci nedene… Geniș anlamıyla
‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, olmazsa olmaz bir vasıftır. Boydak Holding’in, böyle bir kurum için çok kısa sayılabilecek sürede hem ülkemizde hem dünya ölçeğinde gösterdiği
gelișmeyi düșünürsek, dünyayla aynı dili konușabildiğimiz de ortaya
çıkar. Sizler de bunu nasıl bașardığımızın yakın tanıkları, hatta bu savașın neferlerisiniz. İșimizin en bașından beri nasıl bir çalıșma anlayıșı
belirledik? Müșterilerimizin taleplerine kulak verdik. Onlara kendi
doğru bildiklerimizi sunmak yerine ihtiyaçları tespit ettik, zevklerini izledik; ihtiyaçlarını ve beğenilerini aynı ürünlerde birleștirdik. Bunu yaparken de rahatlığı, ișlevselliği, güvenliği ön plana çıkardık. Yani aynı
dili konuștuk. Uluslararası pazarlarda var olabilmek, var olmakla kalmayıp gelișebilmek istiyorsanız, zaten bașka hiçbir șansınız yok. Dünyadaki geçmiș trendleri bileceksiniz, bugünü iyi analiz edebileceksiniz
ve gelecekteki yaklașımları doğru öngöreceksiniz. Yani yine tekrarlayacağız, dünyayla aynı dili konușacaksınız. Küresel oyunculukta trend
belirlemek istiyorsanız, aynı dili konușmakla kalmayıp fark olușturacaksınız. İște Boydak Ailesi olarak hep birlikte nihai hedefimiz budur;
trend olușturmak.
Yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz. Biliyorsunuz çok kısa bir süre
önce Avrupa’nın en büyük mobilya üreticilerinden biri Fabryki Mebli Forte SA’nın Rusya ve Ukrayna’daki iki fabrikasını aldık ve üretici firma olarak sınırlarımız dıșına ilk kez adım attık. Öte yandan yurtdıșındaki satıș ağımız giderek genișliyor. Dergimizde de okuyacağınız gibi,
tecrübelerimize dayanarak yaptığımız öngörüler doğrultusunda, bulunduğu bölgesel siyasi krize rağmen Lübnan’da iki mağaza açtık.
Çünkü krizi fırsata çevirebileceğimizi biliyoruz.
Yüzümüzü yeni yatırım alanlarına dönerken, eski yatırımlarımız gelișerek sürüyor. Bildiğiniz gibi Almanya, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nde 1997’de kurduğumuz Alfa Möbel șirketi sayesinde bu ülkeye
yılda 100 milyon avroluk ticaret hacmi olușturduğumuz için bizleri
onur ödülüyle onurlandırdı.
Hep birlikte iyi çalıșıyoruz ve birbirimize iyi haberler müjdeliyoruz. İnanıyoruz ki ülkemiz bizlerden sevinçli haberler almaya devam edecek.
Saygılarımla,
Bekir Boydak
B‹zb‹ze 3
6 ı dünya ve b‹z
Dünyanın tüm renkleri Türkçe’de buluștu
Ayna’nın yapımcısı Saim Orhan: “Her șey ‘bir’le bașlar”
İstikbal, Suriye’de ikinci mağazasını açtı
Boydak, Almanya onur ödülünün ilk sahibi
16 ı anal‹z
Asaf Savaș Akat: “Bir gün bütün dünya eșitlenecek”
20 ı rotam›z
Türkiye’yi doyuran șehir: Balıkesir
23 ı bay‹ler
Balıkesir bayilerimize misafir olduk
26 ı kamera arkas›
Starlight starları bulușturdu
28 ı renkler
Așkın Nur Yengi: “Göz önünde
olmayı hiçbir zaman sevmedim”
32 ı ARTI 1
Siz hangi renksiniz?
36 ı yen‹
Bütçesi küçük hayali büyük olanlara gerilla tipi pazarlama
39 ı aktüel
‹ç‹ndek‹ler
‹Ç‹NDEK‹LER
‹mtiyaz Sahibi
Boydak Holding ad›na
Bekir Boydak
Yaz›iflleri Müdürü
Murtaza Durmufl
Editör
Belgin Demirer
Kreatif Direktör
Metin Özkan
Görsel Yönetmen
Serpil Atm›fl
Yay›n Kurulu
Bilal Uyan›k
Halit Bayhan
Aygün Baflok
Muzaffer Çetinkaya
Hasan Ünal
Ar›n Saydam
Ülkü Karaosmano¤lu
Ayflin Kaymaz
B‹Z‹ NASIL B‹R DÜNYA BEKL‹YOR?
Reklam
Ebru Çal›flkan
[email protected]
Yap›mc›
Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m
Hizmetleri A.fi.
Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, 22/6
34394 Esentepe-fiiflli/‹stanbul
Tel: (0212) 337 51 99
Faks: (0212) 288 62 36
www.kesisim.com.tr
Yönetim Yeri
Boydak Center, O.S.B. 6. Cad.
No: 35 Kayseri
e-posta: [email protected]
[email protected]
Ada Ofset
Tel: (0212) 567 12 42
Yay›n Türü Yerel Süreli Yay›n
16
Uyușturucu, kapımızdaki tehlike...
Hoșgeldin ramazan
“Her șeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz”
42 ı SA⁄LIK
Tatilden keyifle dönmek için...
44 ı spor
7’den 70’e hepimiz için spor: Doğa Yürüyüșü
46 ı lezzet dura¤›
48 ı B‹ZDEN HABERLER
28
42
6
4 B‹zb‹ze
Geleneksel olduğu üzere bu yazımıza da iyi haberlerimizle bașlayalım. Öngörülü, özverili, daima umutlu çalıșmaların
devamında ödüller, takdirler, yeni yatırımlar birbirini izliyor. Ortadoğu’daki siyasi krize rağmen yatırımlarını sürdürerek
Lübnan’da iki mağazanın daha kurdelesini kesen İstikbal, Avrupa’nın lokomotif ülkesi olan Almanya’nın Kusey RenVestfalya eyaletindeki 17 yıllık yatırımlarının getirileri nedeniyle onur ödülüne layık görüldü. Yine İstikbal markamızın
altın sponsor olarak ev sahipliği yaptığı Türkçe Olimpiyatları’nın yol açtığı heyecana hepiniz șahit oldunuz. Dünya
çocukları Türkçe konuștu. Türkiye’de de Yönetim Kurulu Bașkan Vekilimiz Mustafa Boydak, VakıfBank ve Ekonomist
Dergisi’nin ‘Anadolu'nun En Etkili 50 İș İnsanı’ sıralamasında birinci seçilerek plaket aldı. Boydak Ailesi’nin birer ferdi
olarak hepimiz gururlandık. Bütün bunlar bașarıya, bilgiye, tecrübeye olan iștahımızı artırdı. Biz de, her zaman olduğu
gibi dergimizin bu sayısında da, bizleri iș hayatımızda ve özel hayatımızda zenginleștirecek konular belirledik.
Ülkemizi etkilememiș olsa da, dünya küresel bir darboğazdan geçti ve hâlâ da sorunlarını çözmeye çalıșıyor. Her
büyük kriz beraberinde, kötü tecrübelerin bir daha yașanmaması için yeni düzenlemeler getirir. “Bugün dünya
ekonomisinde yașadığımız sorunlar nelerdir, ne tür değișiklikler yapılmalı, bizi nasıl bir gelecek bekliyor?” sorularının
zaman zaman aklınızdan geçtiğini biliyoruz. Aynı zamanda bilginin, bizleri bekleyen olası riskleri engellemek için
gerekliliğini de biliyoruz. Biz de bu nedenle aklımızdaki soruları, ekonominin en yetkin isimlerinden Prof. Dr. Asaf
Savaș Akat’a sorduk ve ilginç yanıtlar aldık.
Gerek ülkemiz gerekse Boydak Holding olarak biz, dünyayı sarsan bu konjonktürden bașarıyla geçtik. Boydak Holding
yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyor. Elbette bașarı çabasız gelmiyor. Bașarıyoruz, çünkü iyi iletișim kuruyoruz.
Dergimizin hemen her sayısında olduğu gibi, müșterilerimizle, çalıșanlarımızla kurduğumuz iletișimi daha da ileri
tașımak amacıyla bu kez kișisel gelișim uzmanı Oğuz Saygın’a kulak verdik. Saygın, bizlere, büyük farklılıklarımıza
rağmen nasıl daha iyi iletișim kurabileceğimizi tarif edecek.
Dünya ölçeğinde iletișimin örneğini de ‘Ayna’ programıyla dünyayı bize, bizi dünyaya tanıtan gazeteci Saim Orhan’dan
dinledik. Orhan’ın deneyimlerini ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine
pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlamanın rotasını çizen ‘gerilla pazarlama’
yönteminin ufuk açacağını umuyoruz.
Bu sayımızda yolumuz Balıkesir’e düștü. Bu güzel șehirdeki bayilerimizi ziyaretimizde öğrendik ki, son dönemdeki
reklamlarımızın etkisiyle, mağazalara giren müșteri sayısı artmıș. Bu reklamlardan birisi de, dergimizde çekim öyküsünü
okuyacağınız İstikbal reklamı oldu. Levent Yüksel ve Așkın Nur Yengi’yi bir araya getiren reklam, İstikbal markasının
șık, modern ve rahat çizgisini de tüketicilerimizin dikkatine sundu.
Ve tatil bașladı. Özlemle bekledikleri tatile kavușan çocuklarımız dinlenecekler, eğlenecekler... Bu zaman dilimini onlar
ve bizler için keyifli bir hale dönüștürmek amacıyla hazırladığımız haberleri okumanızı öneriyoruz. Tüm yılın
yorgunluğunu atacağımız tatilimizin sağlıklı ve sorunsuz geçmesi için, ailecek yapabileceğimiz bir spor aktivitesi olan
doğa yürüyüșüyle ilgili bilgileri püf noktalarıyla sizler için derledik.
Sağlıklı bir ramazan ayı, coșkulu bir Ramazan Bayramı diliyoruz ve Zafer Bayramı’nızı kutluyoruz. Yeni sayımızda
bulușmak üzere sağlıcakla kalın.
Saygılarımla
Murtaza Durmuș/Yazı İșleri Müdürü
B‹zb‹ze 5
DÜNYA VE B‹Z
DÜNYANIN TÜM RENKLER‹
TÜRKÇE’DE BULUfiTU
Mevlana'dan, Yunus Emre’den fliirler okuyan, türkülerimizi seslendiren,
oyunlar›m›z› oynayan dünya çocuklar›, yeryüzünün dört bir yan›ndaki evlerine
dönerken, arkalar›nda kardeflçe birarada olabilme umudunu b›rakt›. En iyi
Türkçe ö¤renen çocuklar› ve gençleri ödüllendirmek amac›yla 2003’te 17
ülkeyle bafllayan Türkçe Olimpiyatlar›, dokuzuncu y›l›nda 130 ülkeyi kapsad›
‹stikbal’in Alt›n Sponsor
oldu¤u Türkçe
Olimpiyatlar›’nda,
Türkçe’nin dünyan›n tam
130 ülkesinin dilinde
nas›l bir biçim ald›¤›na
tan›k olduk.
6 B‹zb‹ze
Orta Afrika’da iki kadın ve bir genç kız, sık
yeșillikler arasındaki toprak yoldan peș peșe
yürüyor. Bu küçük kafilenin en arkasında
kalan genç kız, çalılardaki kıpırdanmayı
hissedip olduğu yere çakılıyor. Gözleri çalılara
dikiliyor. Önce korku sandığımız ama
sonradan merak olduğunu anladığımız
duyguyla çalıları izlemeyi sürdüren gözleri,
nihayet pırıl pırıl bir gülümsemeyle
aydınlanıyor. Çalılıklardan çıkan sarı kaplan
genç kıza doğru koșarken, o da sevinçle
bağırmaya bașlıyor, “Sarı kızım… Güzelim
benim… Kurban olayım sana”. Afrikalı genç
kız kaplana sımsıkı sarılmıș durumdayken de
bu sözlerle, yani Türkçe’yle, zarif ama
ürkütücü hayvanı sevmeye devam ediyor.
“Neler oluyor?” diye kendinize sorarken,
durum açıklığa kavușuyor. Bu tanıtıcı filmdeki
ülke gerçekten Afrika; o gerçekten Afrikalı
bir genç kız, o kaplan gerçekten vahși
doğada geziyor. Bu tabloya uymayan tek bir
parça var; Türkçe. Ama Afrikalı genç kızın
ağzından çıkan sözcükler de gerçekten
Türkçe.
İște Uluslararası Türkçe Olimpiyatları,
dünyanın, tam anlamıyla dört bir köșesinde
konușulan Türkçe’yi, bu dilin anayurdu
Türkiye’de bulușturdu.
Türkçeder’in, dilimizin dünyada hak ettiği
konuma gelmesi ve daha yaygın șekilde
kullanılması amacıyla düzenlediği organizasyon
sonucunda Türkçe’nin, dünyanın tamı tamına
130 ülkesinin dilinde nasıl bir biçim aldığına
tanık olduk. Boydak Holding de, dünyanın
tam 130 ülkesinin temsilcilerinin Türkçe’yle
Türkiye’de bulușmasını sağlayan kurumlar
arasında yer aldı. İstikbal, Uluslararası Türkçe
Öğretimi Derneği tarafından bu yıl 'Gelin
Tanıș Olalım' sloganıyla dokuzuncusu
düzenlenen 'Uluslararası Türkçe
Olimpiyatları'nın altın sponsoru oldu.
BOYDAK HOLDİNG'DE
OLİMPİYAT GÖSTERİSİ
Finali bașkentte yapılan organizasyonun
durakları arasında Boydak Holding de
vardı. Türkçe olimpiyatları gösterileri için
Kayseri'ye gelen, dünyanın farklı
ülkelerinden 57 çocuk, Boydak Holding'de
kahvaltı yaptı ve Boydak Holding
çalıșanlarına bir buçuk saatlik șahane bir
gösteri sundu. Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, ‘Ayna’
programının sunucusu Saim Orhan’ın
sunduğu ve büyük beğeniyle izlenen
gösteri ardından seslendiği öğrencilere
önemli bir hatırlatmada bulundu.
Öğrencilere Türkiye'de sadece yarıșma
için değil, aynı zamanda ülkeler arası iyi
ilișkiler kurma ve geliștirme misyonuyla da
bulunduklarını hatırlatan Hacı Boydak,
“Dünya gelecekte sizlere emanet. Sizlerin
de gelecekte barıș ve refah içerisinde
yașayacağınızı ümit ediyorum” dedi.
KAYSERİLİLER
SAHADAN TAȘTI
Olimpiyat coșkusu sadece Boldak
Holding salonlarında değil tüm Kayseri’de
yașandı. 9’uncu Uluslararası Türkçe
Olimpiyatları Kültür Șöleni kapsamında
düzenlenen ‘Kayseri Etkinliği’, Kadir Has
Kongre ve Spor Merkezi'nde yapıldı.
Ancak gösteri, Kayserililer’in yoğun ilgisi
nedeniyle spor merkeziyle sınırlı kalmadı.
7 bin 200 kiși kapasiteli Kadir Has Kongre
Merkezi tamamen dolmuștu. Salonun
saha kısmı da kullanıldı. Ancak așırı ilgi
nedeniyle sayısız Kayserili dıșarıda kaldı.
Salon dıșına kurulan dev sinevizyon
ekranları, Türkçe Olimpiyatları’nda konuk
olan dünya çocuklarını stadyuma
giremeyen Kayserililer’e tașıdı. Stadyum
dıșında, stadyumdan daha büyük, yaklașık
10 bin kișilik bir kalabalık vardı.
Kayseri etkinlikleri programına Endonezya,
Mozambik, Irak, Kazakistan, Kırgızistan,
Tacikistan, Arnavutluk, Norveç,
Türkmenistan, Moldova, Bangladeș,
Hindistan, Kenya, Tayland, Azerbaycan,
Nepal, Afganistan ve Azerbaycan’ın
Nahçıvan Özerk Bölgesi’nden toplam 57
öğrenci katıldı. 18 farklı ülkenin çocukları,
okudukları Türk okullarında öğrendikleri
Türkçe’yle Türkçe șarkı ve șiir söyledi.
Merkezde kurulan platformda gösterilerini
sergileyen öğrenciler, kendi ülkelerinin
kültürlerini, yöresel kıyafetlerini, danslarını
ve müziklerini de tanıttı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Kayseri
Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet
Özhaseki, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Boydak’ın da katıldığı
programın sunuculuğunu yapan, Ayna
belgeseli yapımcısı Saim Orhan’ın iki
yardımcısı vardı; Mozambik’ten
Bangiayana ve Endonezya’dan Aruni…
Bakan Yıldız’ın “Kayseri'de çok farklı bir
etkinlik düzenlendi” yorumu yaptığı
programda Olimpiyatlar Korosu sahne
aldı ve ‘Anadolu’ șarkısını bütün çocuklar
hep bir ağızdan söyledi. Azerbaycan
topluluğunun seslendirdiği ‘Sarı Gelin’
türküsü, büyük beğeni topladı.
Endonezya’dan gelen öğrenciler hem
kendi halk oyunlarını hem de Kafkas halk
B‹zb‹ze 7
DÜNYA VE B‹Z
Türkçe Olimpiyat gösterileri için Kayseri’ye gelen, dünyan›n farkl› ülkelerinden 57
çocuk, Boydak Holding’de kahvalt› yapt› ve Boydak Holding çal›flanlar›na bir buçuk
saatlik unutulmaz bir gösteri sundu.
oyunlarını sergiledi. Gösteri sırasında
Türkiye ve Endonezya bayrakları açmaları
salonu coșturdu. Tabii, Mozambikli
öğrencilerin Anadolu halk oyunları
gösterisi de… Hindistan’dan Mahimo
Ghosh ‘Barıș Güvercini’ni söylediği,
Türkmenistanlı Övezmurat Altıyev
‘Bülbül’ șiirini okuduğu program, Taner
Yıldız ve tüm protokolün de salonla
birlikte çocuklara eșlik ettiği ‘Yeni Bir
Dünya’ șarkısıyla son buldu.
“KEȘKE BİR DAHA
YAȘAYABİLSEM”
Bu yıl Türkiye’nin birçok kentinde
gösteriler düzenlenen, șarkı, șiir gibi çeșitli
kategorilerde final coșkusunun yașandığı
Türkçe Olimpiyatları, anadillerinin dünyayı
bulușturduğu gören Türkleri gururlandırdı,
organizasyonun katılımcılarını
heyecanlandırdı. Uluslararası Türkçe
Olimpiyatları’nın bir takipçisi,
organizasyonun internet sitesine yazdığı
bir yorumda duygularını șöyle ifade
ediyor: “Her yıl daha da büyüyüp
güzelleșen bir çınar ağacına benzetiyorum
bu etkinliği. Dilerim en az çınar ağaçları
kadar uzun ömürlü olur. Her olimpiyatı
dört gözle bekliyor, tüylerimiz diken
diken, kalbimiz kuș gibi çırpınıșta,
izliyoruz.” Bir diğeri șöyle diyor: “Gidip
8 B‹zb‹ze
yerinde göremedim ama ben de en az
oradakiler kadar yüreğimde hissediyorum
ve hayretle takip ediyorum. Bu ülke ve
insanlık barıșı için yapılabilecek daha güzel
bir proje olduğunu da sanmıyorum.” Ve
diğerleri: “Hayal ediniz: Sizlerden hiçbir
beklentisi olmadan dünyanın çeșitli ve
uzak coğrafyalarında, kimsenin gitmediği,
olmak istemediği yerlerde bile tek hedef
Türkçe’yi, Türkiye’yi anlatmak, tanıtmak…
Bu emeğin sonucunda o gençleri
olimpiyatlarda izlemek, bizleri
onurlandırıyor, gururlandırıyor”; “Programı
izlediğim gün, bütün dünyayı gezdiğimi
düșünüyorum. O çocukları görünce çok,
ama çok duygulandım.”
Geçen yılki organizasyona katılan
Naweed Emamy de, bu yıl olimpiyatları
izlerken hissettiklerini samimi bir dille
anlatmıș: “Öncelikle bu büyük ve güzel
hatıralarla dolu organizasyonu
düzenleyenler sağ olsun. Ben 8’inci
olimpiyata katıldım ve çok güzel anlar
yașadım. Bazen kendi kendime, "Keșke
bundan sonra olimpiyatlar yapılmasa”
diyorum. Çünkü o güzel günleri
bașkasının yașamasını istemiyorum. Belki
kıskançlık, ama böyle istiyorum. Bazen de
dünyadaki herkesin bunu yașamasını
istiyorum. Keșke bir daha o günleri
yașayabilsem.”
DOKUZ YILDA 17’DEN 130’A
Bu yıl 130 ülkenin temsil edildiği
Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, dokuz
yıl önce yola 17 ülkeyle çıkmıștı. İkinci
yıl 24, üçüncü yıl 41, dördüncü yıl 83,
beșinci yıl 100, altıncı yıl 110, yedinci yıl
115, sekizinci yıl 120 ülkeyi kapsayarak
yola devam etti. İște bu yıl olimpiyatlara
katılan 130 ülke: ABD, Afganistan,
Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk,
Avustralya, Avusturya, Azerbaycan,
Azerbaycan Nahçıvan Özerk
Cumhuriyeti, Bangladeș, Belarus, Belçika,
Benin, Birleșik Arap Emirlikleri, BosnaHersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina
Faso, Cezayir, Çad, Çek Cumhuriyeti,
Danimarka, Demokratik Kongo
Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi,
Endonezya, Estonya, Etiyopya, Fas, Fildiși
Sahili, Filipinler, Finlandiya, Fransa,
Gabon, Galler, Gana, Gine, Güney
Afrika, Güney Kore, Gürcistan, Haiti,
Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak,
İngiltere, İran, İskoçya, İspanya, İsveç,
İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya,
Kamboçya, Kamerun, Kanada, Karadağ,
Kazakistan, Kenya, Kırgızistan,
Kolombiya, Kosova, Kuveyt, Kuzey
İrlanda, Laos, Letonya, Liberya,
Lihtenștayn, Litvanya, Lübnan,
Lüksemburg, Macaristan, Madagaskar,
Makedonya, Malavi, Maldivler, Malezya,
Mali, Meksika, Mısır, Moğolistan,
Moldova, Moritanya, Mozambik,
Myanmar (Burma), Nepal, Nijer,
Nijerya, Norveç, Orta Afrika
Cumhuriyeti, Özbekistan, Pakistan,
Panama, Papua Yeni Gine, Peru,
Polonya, Portekiz, Rusya Federasyonu
Tataristan Özerk Cumhuriyeti,
Romanya, Rusya Federasyonu, Senegal,
Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya,
Sri Lanka, Sudan, Suriye, Suudi
Arabistan, Șili, Tacikistan, Tanzanya,
Tanzanya Zanzibar, Tayland, Tayvan,
Togo, Tunus, Türkmenistan, Uganda,
Ukrayna, Ukrayna Kırım Özerk
Cumhuriyeti, Ürdün, Venezuella,
Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda,
Yunanistan, Zambiya, Zimbabve.
‘AYNA’NIN YAPIMCISI SA‹M ORHAN’DAN BOYDAK HOLD‹NG’E TEfiEKKÜR
“HER fiEY ‘B‹R’LE BAfiLAR”
“Dünyan›n her yerinde olamayan bir Türkiye, sa¤lam duramaz. Her fley ‘bir’le
bafllar. Siz bir insana kendinizi tan›t›rs›n›z, bu yüze, bine, on bine ç›kt›¤›nda
müthifl bir lobi gücü olur. Boydak Holding, Türkiye’yi kalitesiyle dünyaya
tan›t›yor. Türkçe Olimpiyatlar›’na sponsor olarak da muhteflem bir ifl yapt›”
Siz kaç ülke gezdiniz? Ülke bir yana, kaç șehir gezdiniz? Vereceğiniz sayı kaç olursa
olsun, 19 yıldır ‘Ayna’sıyla 1 milyon 200 bin kilometre kat eden Saim Orhan’ın 130
ülkelik listesine yetișmeniz mümkün değil. Ama, STV’de yayınlanan ‘Ayna’ sadece bir
gezi programı değil. Bir hedefle yola çıkan Ayna’nın iki yüzü var; biri dünyayı bize,
öteki bizi dünyaya gösteriyor. Nasıl mı? Cevabı, kendisini Türkiye’nin tanıtımına
vakfeden, dünya çocuklarını bulușturan Türkçe Olimpiyatları’nda da sunuculuk
yapan Saim Orhan’dan dinleyelim.
Programınızın ana amacı nedir?
Anadolu insanını bilgilendirmek… Biz daha önceden dünyayla ilgili bir milletmișiz.
Osmanlı’yı düșünün. Her taraftayız. Üç kıtada zaten varız. Ertuğrul Fırkateyni’ni
Japonya’ya gönderen bir II. Abdülhamit, 1863’te Ebubekir Efendi’yi müslümanların
eğitimi için Güney Afrika’ya gönderen bir Abdülaziz görüyoruz. Kenya’da bile farklı
dönemlerde Osmanlı varlığı var. Ama sonraki dönemlerde çeșitli nedenlerle
kabuğumuza çekilmeye bașlamıșız, tanınmaz bir ülke haline gelmișiz. Oysa dünyanın
her yerinde olamayan bir Türkiye’nin, ayaklarının üzerinde sağlam durması mümkün
değil. Bir ülkede tanınmıyorsanız, siyasi, ticari, ekonomik ve kültürel olarak o
ülkelerde varlığınız yok demektir. Bunun sonucu, Birleșmiș Milletler’de, Avrupa
Birliği’nde, dünyadaki söz sahibi kurumlarda varlığınızın bulunmadığı anlamına gelir.
Zambiya’yı kuran ve 27 yıldır yöneten Devlet Bașkanı’na “Türkiye’yi biliyor
muydunuz?” sorusunu yönelttiğimde, “Hayır bilmiyordum. Biz Türkiye’yi Türk
kolejleri sayesinde tanımaya bașladık” yanıtını verdi. Mesele bu ülkenin dünyaya
kapalı olması değil, bizim onlara gitmememiz. İngilizler Kenya, Tanzanya, Malaga,
Uganda, Zambiya gibi ülkelere misyonerleriyle, iș adamlarıyla, eğitimcileriyle gitmiș,
okullarını açmıș, kültürünü götürmüș. İtalyanlar, Fransızlar da aynı șekilde… Tanıtım
faaliyeti topyekûn bir iștir. Oysa biz dünyada lobicilik anlamında çok gerilerde
kalmıșız.
Sorunuza gelecek olursak, biz gittiğimiz ülkeleri, eğitimci, öğrenci, siyasetçi, iș adamı
gibi her kesimden insana tanıtıyoruz. O ülkenin bir haritasını çıkarmaya çalıșıyoruz.
Șartları, coğrafi konumu, ne tür malların alınıp satıldığı, eğitim sistemi, kısacası o
ülkenin altyapısını sunuyoruz. Mesela Yeni Zelanda’yı tanıttıktan sonra Ayna’ya bir
sürü telefon geldi, “Biz Yeni Zelanda’da eğitim görmek istiyoruz, ne yapmalıyız?”
diye. Veya bir iș adamı Papua Yeni Gine’ye gidiyor, “Ayna’da bu ülkede altın
madeni olduğunu gördüm, altın ticaret yapacağım” diyor. Pirincin elle ișlendiği
B‹zb‹ze 9
DÜNYA VE B‹Z
Çin
Madagaskar tanıtımı yaptığımız
programdan sonra bir iș adamı
soruyor “Saim Bey, Madagaskar’da bir
pirinç fabrikası kursak olur mu? Çok
fazla bilgi talebi geliyor. Biz çok farklı
coğrafyalardan esintiler sunuyoruz,
herkes alması gereken mesajı alıyor. Bu
girișimlere vesile olmak, o altyapıyı
olușturabilmek bizi çok mutlu ediyor.
Amacımız insanımızın ufkunu açmak.
Çünkü bu, ‘bir’le bașlıyor, derken 10,
derken 20 oluyor ve bakıyorsunuz ki
müthiș bir canlanma yașanıyor. Bu da
Türkiye’nin dünyada her anlamda var
olması demek. Çoğu ülkede
Türkiye’nin ilk kez Türk kolejleri
vasıtasıyla tanıdıklarını gördük.
Kolejler açıldıktan sonra farkı
gözlemlediniz mi?
Tabii. Mesela Tanzanya’ya Türk
kolejleri için ilk gidildiğinde, “Siz mi bizi
eğiteceksiniz?” denmiș. Yılmamıșlar,
küçük bir okuldan bașlamıșlar, bugün
üniversite ayarında dev kampüsler var.
Tanzanyalı, çocuğunu okula verebilmek
için yarıșıyor. Cumhurbașkanının
çocuğu bile okulda. Türkiye’nin imajı
inanılmaz değișmiș.
Siz o çocukları hem ülkelerinde
hem Türkçe Olimpiyatları’nda
gözlemleyebildiniz. Nasıl
duygular yașadılar?
Kayseri’de Türkçe Olimpiyatları
sunuculuğunu yaptım. Kayserililer
etkinliği müthiș bir heyecanla izlediler.
Kayseri’nin yeri, o konuda çok ayrı
zaten. Heyecanlarını kutluyorum.
Yanımda iki yardımcı sunucu vardı. Biri
Portekiz sömürgesi Mozambik’ten,
diğeri Hollanda sömürgesi
Endonezya’dan. Dünyanın dört bir
yanından gelen o çocuklar, kendi
aralarında Türkçe konușuyorlardı.
Normalde telefonla bile zor
ulașabilecekleri Boydak Holding’in
Yönetim Kurulu Bașkanı, CEO’su
onlara kahvaltı verdi. Anadolu insanının
sıcaklığını, samimiyetini ilk elden
10 B‹zb‹ze
Hindistan
sağlıyorlar. Daha yeni ziyaret ettiğimiz
Zambiya’nın Cumhurbașkanı bile Türk
insanının sıcaklığını anlatıyor.
Peru
Avustralya
gördüler. Ülkelerine gittiklerinde de
anlata anlata bitiremiyorlar. Bu
çocuklar, ülkelerindeki en iyi eğitimi
aldıkları için en iyi noktalara gelecekler.
Sizin dilinizi konușan, sizin kültürünüzü
bilen bu çocuklar yarın size gelmez mi,
sizinle siyaset, sizinle iș yapmaz mı?
Boydak Holding markalarının
yurtdıșı mağazalarının Türkiye
imajının olușturulmasındaki
etkilerini gözlemleyebildiniz mi?
Tanıtım tek parçalı değildir. Siz Türkiye
Tanıtım Fonu’ndan para alır ülkeyi
tanıtmaya çalıșırsınız, her yıl festivaller
düzenlersiniz. Bunların Türkiye’nin
tanıtımında muhakkak katkısı vardır.
Ama tanıtım sadece bunlarla yürümez.
Herkese düșen görevler var. İș
adamları da çok büyük fonksiyonlar
eda ediyor. Yemen’de bir Boydak tesisi
veya șirketin bir temsilcisini görmek
bize gurur veriyor. Aynı șekilde
ABD’de Boydak ürünlerinin satıldığını
görüyoruz. Rusya, Mısır, Almanya,
İngiltere, Fransa… Bu șekilde, dünya
Türk malının kalitesini görüyor.
Suriye’de diyorlar ki, “Türk malı eșittir
kaliteli mal.” Her gittiğiniz ülkede
benzeri sözler duymanız, oraya Türk
varlığının ciddi anlamda girmesi demek.
Boydak her geçen gün daha da
büyüyor. Kalitesiyle, Türkiye’nin
tanıtımını yaparak ilerliyor. Yemen’den
Danimarka’ya, Uzakdoğu’ya kadar
Boydak’ı dünyada görmek de bizleri
çok gururlandırıyor. İnșallah çok daha
büyür, çok daha güzel yerlere gelir.
Boydak Holding’e, İstikbal markasıyla
Türkçe Olimpiyatları’na sponsorluk
yaptığı için ayrıca teșekkür ediyorum.
Türkiye’nin tanıtımı için sponsor olmak
muhteșem bir iș. Dünyayı dolaștığımız
için, tanınan bir Türkiye’nin ne demek
olduğunu çok iyi biliyoruz. Tam aksine,
tanınmayan bir ülkenin zorluklarını
da… Bizler tanıtıma ne kadar çok
destek verirsek, Türkiye o kadar iyi bir
konuma gelecek. Onun için bu
sponsorlukların önemi büyük. Boydak
Holding gibi bu ișe gönül veren
herkese çok çok teșekkür ediyorum.
Tanınmayan bir Türkiye’den, ağırlığı
artan bir ülkeye doğru gidiyoruz. Bu
iște sponsorluğun çok önemi var.
19 yılda Türkiye’nin tanıtım
faaliyetlerinin pratik sonuçlarını
gördünüz mü?
Tabii. Vize alırken bile fark etmek
mümkün. Mesela son gittiğimiz
ülkelerden biri Angola. Daha önce
Türkiye’yi hiç bilmezken, artık sizi
tanıyor ve bir sürü kolaylıklar
Bir ülkeye ziyaret ne kadar süre
alıyor?
Ülkenin büyüklüğüne göre üç veya beș
gün kalıyoruz. Ama üç komșu ülkeye
gideceksek, 15 gün kaldığımız da
oluyor. Daha sonra metin ve montaj
așamaları var.
Anadolu insanının dünyayı tanıması için
ne gerekiyorsa yapıyoruz. Türkiye’nin
en uzun soluklu gezi belgesel
programıyız ve reytinglerimiz de çok
iyi. Sadece Türkiye değil, Türk
cumhuriyetlerinde, İran, Romanya,
Kosova gibi ülkelerde de izleniyoruz.
Kosova’ya gittiğimizde, Türkçe bilen
Arnavut taksi șoförü bizi görünce ”Abi
daha dün Avustralya’daydınız, ne
zaman geldiniz?” dedi. Suriye’de çok
izleniyor. Hatta Suriye’de yerleșik
Ermeni vatandașların bile bizi izlediğini
görmek çok gurur verici.
İnsana insanı anlattıkça siyasi
gerginlikler eriyor demek ki?
Bizim programımız, dünyanın
neresinde olursa olsun insanın insan
olduğunu göstermeyi amaçlar.
Gülüșlerimiz, hüzünlerimiz aynı…
Afrika’daki bir kabilede yașayan kadın
da daha güzel bir hayat istiyor,
Kamerun’daki bir pigme de. Dünyada
insanın her yerde aynı insan olduğunu
görüyor ve bunu yansıtmaya
çalıșıyoruz.
İnsan, aynı insan. Yeter ki siz ona
insanca muamele edin, iyi bir eğitim, iyi
bir hedef verin. Aksi takdirde en
acımasız canlıya da dönüșebilir.
Türk insanının en ilginç
özellikleri neler?
Çok klasik olacak ama bizim
misafirperverliğimiz asla ve asla hiçbir
yerde yok. Yolu Türkiye’ye düșmüș
Amerikalı, “Saim Bey, buzdolabını açtık,
beraber yemek çıkardık” diyor.
Tanıtımın yansımalarını sormuștunuz.
Teksas’ta uzun boynuzlu inekleri
çekecektik. Pazar günü Amerikalılar’ı
rahatsız etmek olmaz. Ancak Teksaslı
bir hakim pazar günü eșiyle birlikte
bizimle bu hayvanları ararken, “Bizimki,
sizin yaptığınızın yanında hiçbir șey
değil” dedi. Siz bir insanı ağırlıyorsunuz,
bu tanıtımlar birden on binlere
ulaștığında müthiș bir lobi gücü oluyor.
Yorucu bir ișiniz var değil mi?
Seyahat bașlı bașına yorucu. Gitmeden
önce de, o ülkeyle ilgili yazılı, görsel
tüm kaynakları tarıyoruz. Tarihte neler
olduğunu da araștırıyoruz. Yoksa,
mesela Brezilya’ya 1908 tarihli Osmanlı
pasaportlarıyla giden insanlardan
haberdar olamayacağız ve seyircimize
ilginç bilgiler aktaramayacağız. Seyahat
tabii ki zor, ama gittiğimiz yerlerin
kendi zorlukları da var. Mesela
Afganistan’da çekim yaparken özellikle
bizi hedefleyerek üç bomba attılar
üzerimize. Bombalar 20, 10 ve hatta
üç metre uzağımıza düștü. Üç metre
yakınımıza gelen, neyse ki duvarın
“
Öyle yerlere g‹d‹yoruz
k‹, eks‹ 20’lerde veya 45
derece s›cakl›kta çek‹m
yap›yoruz. Dünyan›n
yaklafl›k 4 k‹lometrel‹k
en der‹n maden‹ne
‹n‹yoruz. Afgan‹stan’da
çek‹m yaparken b‹z‹
hedefleyerek üç bomba
att›lar. B‹r‹ 3 metre
yak›n›m›za düfltü.”
arkasına düștü. Duvar yıkıldı, ağaç
devrildi… Öyle yerlere gidiyoruz ki,
eksi 20 derece soğukta çekim
yapıyoruz veya 45 derece sıcakta.
Dünyanın en derin madenine
iniyorsunuz. 3777 metre derinlikteki
bir altın madeni.
19 yıl boyunca en fazla ilginizi
çeken șey neydi?
Afganistan’da çekim yaptığımız sırada
bombalar yağıyordu. Bu arada yașlı bir
amca tarlasını sulamaya devam
ediyordu. Korkmuyordu. Barıșın ne
demek olduğunu neredeyse unutan bir
toplum. Korksa, hayatını nasıl
sürdürecek? O tarla nasıl yeșerecek?
Ona “Korkmuyor musun?” diye
sorunca, “Evladım, bomba yumușak
yere düștüğünde patlamaz” dedi.
Adamcağız artık savașla iç içe yașamayı
öğrenmiș. Biraz daha ilerledik, insanlar
düğün yapıyor. “E bombalar düșüyor?”
dedim. “Düğün yapmazsak da
gençlerimiz ihtiyarlıyor” cevabı verdiler.
Hayatın nice zorluklara rağmen
sürdüğünü görüyorsunuz. Bunlar sıradıșı
olaylar. Orada hayat, bütün bu
zorluklara rağmen sürüyor. Biz orada
farklı milletlerden çocuklarla konuștuk.
Belki babaları savașta karșı karșıyalar
ama onlar okullarında barıș içinde yan
yana oturuyorlar. Afganistan Dıșișleri
Bakanı, o nedenle, dedi ki “Ben sizin
güzel dilinizi konușamıyorum ama bu
çocuklar konușacaklar, sizinle iș
yapacaklar, siyaset yapacaklar, böylece
gelecekteki güzellikleri kuracaklar”.
Bu günden baktığınızda, 19
yıldan sizde kalan tortu nedir?
Dünya üzerindeki dengesizlik, adaletsizlik.
Birileri sürekli zayıflardan istifade etmiș.
Mesela Afrika ülkeleri kaynak açısından
çok zengin; altını var, elması var ama
fakirlik alabildiğine büyük boyutlarda.
Dünya kendisini derler toparlar, ‘bu
insanların da yașamaya hakkı var’
yaklașımı gelișirse, dengeler değișecek,
dünya daha güzel olacak.
B‹zb‹ze 11
SINIR ÖTES‹
‹ki katta bin 200 metrekarelik teflhir
alan›na sahip ma¤aza, Nebatiye’nin 120
bin kiflilik nüfusuna hitap edecek
Jiyeh’e hizmet veren 4 bin metrekarelik ma¤azan›n as›l hedef kitlesi, yak›n›nda
bulunan 200 bin nüfuslu Saidah kenti
‹ST‹KBAL LÜBNAN’DA TARZ BEL‹RL‹YOR
Lübnan’›n tüm önemli merkezilerinde faaliyette bulunmay› hedefleyen ‹stikbal,
hem nüfus hem stratejik konum nedeniyle önemli kentlere seslenecek alt›nc›
ve yedinci ma¤azalar›n›n kap›lar›n› açt›. Bölgedeki yeni hedef, Trablus ve
Beyrut flehirleri
Dillerimiz ayrı, kültürlerimiz farklı olsa da Nebatiye ve Jiye kentlerinde yașayan
Lübnanlılarla ortak bir noktamız var. Bir ev kurmak ya da evimizi yenilemek
istediğimizde adreslerimiz aynı: İstikbal. Lübnanlılar’ın gelip Türkiye’den alıșveriș
yapmasından söz etmiyoruz. Artık onlara da hizmet veren birer İstikbal mağazası var.
İstikbal, kurdelesini kestiği iki yeni mağazayla Orta Doğu’nun dinleri ve dilleri
bulușturan ülkesi Lübnan’da mobilya trendini belirleyecek. Lübnan’da marka
bilinirliğinde birinci sırada olan İstikbal, Nebatiye ve Jiye kentlerinde açtığı iki yeni
mağazayla liderliğini perçinledi. Tüketici profili olarak Türkiye’yle benzerlikler gösteren
Lübnan’da, hem tasarım hem de kalitesiyle standart belirleyen İstikbal, bu
yatırımlarıyla etkisini yavaș yavaș tüm Arap dünyasına yayılacak.
Gelin önce yeni mağazaların kapılarını açtığı kentleri tanıyalım. Nebatiye, Lübnan’ın
güneyinde, 120 bin nüfuslu bir șehir. Katolik hıristiyanlar ve Șii müslümanların iç içe
yașadığı șehir, tarihi ve kültürel birçok esere de ev sahipliği yapıyor.
Beyrut’un 20 kilometre güneyinde, stratejik öneme sahip sahil șehri Jiye ise küçük bir
șehir. Nüfusu 5 bine yakın. Ancak Lübnan’ın ikinci en büyük șehri olan Saidah șehrine
çok yakın. Tarihi milattan önce 6 binli yıllara kadar giden Saida’nın genellikle Sünni
müslümanlardan olușan nüfusu 200 bin. Mağazamız aslında Saida șehrine hitap etmek
için kurulmuștur.
LÜBNAN’IN EN ÖNEMLİ ȘİRKETİ
Lübnan genel distribütörü El Moussawi firması, Lübnan’ın en önemli șirketlerinden
12 B‹zb‹ze
biri. Ham ve ișlenmiș demir ticaretiyle,
inșaat malzemeleri alanında faaliyet
gösteren firmanın bir alanı da mobilya
sektörü.
Nebatiye șehir merkezine üç kilometre
uzaklıkta, ana cadde üzerinde bulunan
İstikbal mağazası, bin 200 metrekarelik
iki katlı teșhir alanıyla Lübnanlılara
hizmet verecek. Mağazanın hedef kitlesi
Nebatiye ve civarında yașayan
Lübnanlılar.
Beyrut-Saida anayolu üzerinde bulunan
diğer İstikbal mağazası da Beyrut
merkeze 20 kilometre uzaklıkta, Jiye
merkezine çok yakın. Dört katlı mağaza
4 bin metrekarelik teșhir alanına sahip.
Konum itibarıyla Saida ve Jiye’de
yașayan Lübnanlılar’a hitap edecek. Her
iki mağaza da bayinin kendi mülkü.
LİDERLİK PERÇİNLENECEK
Peki İstikbal acaba neden Arap
coğrafyasını tercih etti? Çünkü dünyanın
tüm önemli merkezilerinde faaliyette
bulunmak İstikbal’in genel stratejisi.
Saida ve Nebatiye, hem nüfus hem de
stratejik konum nedeniyle çok önemli
șehirler. Marka bilinirliği açısından
Lübnan’da birinci sırada olan İstikbal
markası, bu yeni iki merkeziyle liderliğini
perçinleyecek.
Lübnan’da yașam, kültürel olarak
Türkiye’yle büyük benzerlikler
gösteriyor. Yemek kültürü, aile yașam
biçimi, demokratik yönetim gibi birçok
nokta Türkiye’yle aynı. Özellikle Arap
dünyasının modasının belirlendiği bu
ülkede İstikbal, hem tasarım hem de
kalite ve standart belirleyici bir
konumda. Bu etkinin yavaș yavaș tüm
Arap dünyasına yayılması bekleniyor. Bu
nedenle İstikbal, bölgenin tarzına çok
uygun, hatta bölgede tarz belirleyici bir
konuma oturuyor.
Lübnan’da Türkiye’deki ürün ve hizmet
gamının aynısı sunan İstikbal’in bölgede
tercih edilmesinin nedeni, kaliteli ve șık
tasarıma sahip ürünlerini rakiplerine
göre daha uygun fiyatla satıșa sunması
ve satıș sonrası hizmetlerde olușan
müșteri memnuniyeti. Yapılan reklam
ve imaj çalıșmaları da marka
bilinirliğine katkı sağliyor.
Bölge, büyüme potansiyeline sahip,
ancak son dönemde ortaya çıkan siyasi
krizlerin büyüme trendini belirli bir
süre etkileyeceği ve faaliyetin sabit bir
seviyede süreceği tahmin ediliyor.
Bununla birlikte Lübnan’ın krizlere alıșık
bir ülke olduğu da bilinen bir gerçek.
Ancak süreç normale döndüğünde
olușacak yeni dönemin, İstikbal
açısından çok daha istikrarlı ve verimli
bir büyüme trendi getirmesi
hedefleniyor.
Acaba İstikbal’in kısa ve uzun vadede
bölgedeki büyüme beklentileri nedir?
Kısa vadede Lübnan’da mevcut
durumun muhafaza edilmesi
bekleniyor. Önümüzdeki iki yıllık
süreçte ise mağaza sayısının artırılması
ve mevcut mağazaların perakende
satıșlarında artıș kaydedilmesi
hedefleniyor.
Lübnan’daki mağaza sayısı Nebatiye ile
altı, Jiye ile yediye çıkan İstikbal’in
bölgedeki yeni hedefleri Trablus ve
Beyrut șehirlerinde mağazalar açmak.
B‹zb‹ze 13
DÜNYA VE B‹Z
BOYDAK ALMANYA
ONUR ÖDÜLÜNÜN ‹LK SAH‹B‹
Kuzey RenVestfalya
Eyaleti’nde
1997’de kurdu¤u
Alfa Möbel flirketi
sayesinde
Almanya’da y›lda
100 milyon avroluk
ticaret hacmi
yaratan Boydak
Holding, Eyalet
Hükümeti ve NRW.
Invest taraf›ndan
en iyi Türk
yat›r›mc›s›
seçilerek onur
ödülü ald›
14 B‹zb‹ze
Güçlü sanayisi ve güçlü KOBİ’leri sayesinde
küresel krizi en iyi atlatan ülkelerden biri olan
Almanya, Avrupa ekonomisinin de lokomotif
ülkesi. Almanya’nın, ekonomisi en güçlü
eyaleti ise Kuzey Ren-Vestfalya (NRW). Peki
bu eyalet gücünü nereden alıyor? Sorunun
cevabı bizzat Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti
Hükümeti’nden geldi. NRW Eyaleti
Ekonomi, Enerji, İnșaat, İskan, Bayındırlık ve
Ulaștırma Bakanı Harry K. Voigtsberger,
NRW eyaletini bir yatırım ve ticaret merkezi
olarak tanıtan pazarlama kampanyasının
Türkiye ayağının startını verdiği basın
toplantısında Türk yatırımlarının önemini
vurguladı. Türk yatırımlarının bundan böyle
iki yılda bir ödüllendirilmesi kararlaștırıldı.
Voigtsberger İstanbul’da Almanya
Bașkonsolosluğu’nda düzenlediği basın
toplantısında, “Türk yatırımcılarının Kuzey
Ren-Vestfalya bölgesi için önemi gittikçe
artıyor. Bu nedenle bu yıl ‘NRW. Invest
Award Turkey’ onur ödüllerinin ilkini
veriyoruz. Bölgemizde faaliyet gösteren Türk
șirketleri eyaletimizin ekonomik ve kültürel
gelișimi için önemli bir itici kuvvet teșkil
ediyor.“
“BÜYÜK İȘLER BAȘARAN
BOYDAK’I
ONURLANDIRIYORUZ”
Ve bu onur ödülü, 1992’den beri bölgeyle
ticaret yapan, 1997’de Dortmund’da
kurduğu Alfa Möbel șirketi sayesinde 13 bin
750 metrekarelik tesis ve 120 konteynır
kapasitesiyle Almanya’ya yılda 100 milyon
avroluk ticaret hacmi yaratan Boydak
Holding’e verildi. NRW. Invest Genel
Müdürü Petra Wassner ödülü șu sözlerle
açıkladı: “Boydak Holding ve onun
Bochum’daki yan kurulușu Alfa Möbel
Vertriebs GmbH verdiğimiz ödülle, 20 yıldır
Kuzey Ren-Vestfalya bölgesine sadık kalan ve
oradan Avrupa’da büyük ișler bașaran bir
yatırımcıyı onurlandırmıș oluyoruz.”
BEKİR BOYDAK’TAN VİZE
HATIRLATMASI
NRW. Invest Onur Ödülü’nü Alman Bakan
Voigtsberger’den alan Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak da daha
verimli bir çalıșma için vize uygulamasının
düzenlenmesini istedi:
“Boydak Holding olarak Almanya ile çok
yakın ticari ilișkiler içindeyiz. NRW. Invest’e
bu teșvik edici ödülden dolayı çok teșekkür
ederiz. İki ülke arasındaki ticari ilișkilerin daha
da artması en büyük temennimiz. İki ülke
arasında ticari ilișkilerin daha da
derinleștirilmesi ve genișletilmesi için vize
uygulamalarının yumușatılmasının önemli bir
dönemeç olacağına inanıyorum.”
Kuzey Ren-Vestfalya’da sergilenen üstün
performanslara ișaret eden ödül, iki yılda bir
verilmeye devam edilecek.
ANAL‹Z
B‹R GÜN BÜTÜN DÜNYA Efi‹TLENECEK
Bugün dünya
ekonomisinde
yaflad›¤›m›z
sorunlar neler?
Neler, nas›l
de¤iflmeli?
Gelece¤e iliflkin
tahminler nedir?
Prof. Dr. Asaf
Savafl Akat
anlat›yor
Dünya ekonomisi sadece bir küresel krizle değil, bu vesileyle temel sorunlarıyla yüz
yüze geldi. Bu durum, sürdürülebilir bir ekonomik mekanizma için arayıșları da
beraberinde getirdi. Prof. Dr. Asaf Savaș Akat’a göre insanlığın önünde temelde
çözülmesi gereken iki sorun var. Birincisi yașama verilen anlamı değiștirmek; daha
büyük otomobil, daha büyük ev, daha az kullanılarak atılan gömlekten vazgeçmek.
İkincisi, talebi, üretim artıșına paralel bir șekilde dünyada yeniden dağıtmak; bundan
sapmaları krizsiz düzeltmeye olanak verecek mekanizmaları kurmak.
Bugün dünya ekonomisini yürüten kurumlarda ne gibi aksaklıklar var?
Bu kurumlar nasıl oluștu, yerine ne tür kurumlar geçebilir?
Kapitalizmin tarihine daha büyük perspektiften baktığımızda șunu görüyoruz. Öyle
ya da böyle, insanoğlu İngiltere gibi dünyanın marjinal ve nispeten önemsiz bir
köșesinde, müthiș bir yenilik, bir inovasyon gerçekleștiriyor. Yani, İngiltere ve biraz
da Hollanda’nın sayesinde, bizi sanayi devrimine götürecek kurumları olușturuyorlar.
Piyasa, özel mülkiyet, yetkisi sınırlandırılmıș bir hükümdar gibi.
Kapitalizmin gelișmesiyle birlikte 1920’li 1930’lu yıllarda çok güçlü bir özel mülkiyet
kavramını ve bunu tașıyan bir yargı ve hukuk sistemini, sanayiyi ve bağımsız
üniversiteleri görüyoruz. Bu sisteme iki de rakip çıkıyor. Birincisi Sovyetler Birliği.
Özel mülkiyet yok, formel demokrasi yok, özerk piyasa yok, onun yerine devlet
planlama ve merkezi planlama var. Bir de fașizm ortaya çıkıyor. Japonya'da militer
bir diktatörlük var ama sanayileșmiș bir ülke. Aynı șey Almanya için de geçerli.
Bunlardan geriye kalan dünya, bu sürecin tamamen dıșında yer alıyor. Sanayileșmiș
ülkelerin kolonilerini görüyoruz ağırlıklı olarak.
1920’lerden baktığımızda șöyle diyoruz: Eğer bu ülkelerden biri üstünse, yani
insanların istediği șeyleri daha iyi yapabiliyorsa, uzun dönemde kazanacak. Kazanırsa
da her tarafa yağ gibi yayılmaya bașlayacak.
Dünyanın düzenini o sürdürecek yani… Peki geleceği nasıl etkileyecek
bu durum?
Bugünden daha sonraki bilinmeyen bir geleceğe baktığımızda șunu görüyoruz: Bir
16 B‹zb‹ze
gün gelecek bu üstün olan șey, yani
özel mülkiyet, piyasa ve formel
demokrasi ve onunla beraber gelen ve
onun da altyapısını olușturan sanayi,
bilim, büyük firmalar vb, bütün
dünyaya yayılacak. Yani bir gün bütün
dünya eșitlenecek. Bu süreci iyi
görmek lazım.
Ortada üstünlüğü kanıtlanmıș bir
toplumsal organizasyon, örgütlenme
biçimi varsa, eninde sonunda diğer
toplumlar bunu taklit etmeye bașlarlar.
Taklit edince onunla arasındaki farkı
kapatırlar. Çin ve Hindistan’ın
durumlarında olduğu gibi…
Demek ki gelecekte bir tarihte, artık
100 sene mi olur, 300 sene mi olur,
artık onu fütüristlere bırakalım, ama bir
gün geldiğinde Amerika, Avrupa,
Japonya, Çin, Hindistan, Türkiye, Latin
Amerika, yani dünya nüfusunun önemli
bir bölümü üç așağı beș yukarı benzer
verimlilik düzeylerinde, eșdeğer refah
düzeylerinde yașayacaklar.
Yani siyasi düzenler de birbirlerine
benzeyecek. Hukuk devletinin, fırsat
eșitliğinin, dinamizmin olușması için
gelir dağılımında asgari bir sınır olmalı.
Bugünkü kurumlardan hangileri
revize edilmeli?
Bir akım olarak baktığımızda,
önümüzdeki yüzyılı öngörebilmek için
geçtiğimiz yüzyılı görmemiz lazım.
Bu hikâyenin kurulușuna baktığınızda,
bir piyasa toplumunun iyi çalıșabilmesi
için son derece kritik ve zor bazı șeyler
var, bazı araçlara ihtiyaç duyuluyor.
Bunların bașında da para geliyor.
Piyasanın çalıșması için anonim
kontratların nihayete erdirilmesi lazım.
Yani “Ben bir șey ürettim, onu sana
verdiğimde, senin de bana onun
karșılığını vermen lazım ki kontrat
bitsin”. Bir alıșveriș var, bu alıșverișin iki
ucu var. Ben bir șey üretmișim, sana
ürettiğimi vereceğim, sen de bana
ürettiğini vereceksin.
Bütün bu sistemi bir altın para tașıyor.
“Talebi, üretim
art›fl›na paralel bir
flekilde dünyada
yeniden da¤›tmak
zorunday›z. Bunu
sa¤layacak,
bundan sapmalar›
krizsiz düzeltmeye
olanak verecek
mekanizmalar›
kurmak
zorunday›z.
Bafltan birtak›m
ülkelerin büyük
fazlalar vermesini
engelleyeceksin
ki, birtak›m
ülkeler de büyük
aç›klar vermesin.”
Yani, ülkeler ellerinde tedavüldeki para
kadar altın bulunduruyorlar. Ama,
yürümüyor. Birinci Dünya Savașı
sonrasında yavaș yavaș zorlanılıyor.
Dolayısıyla dünyanın uluslararası
ödemeler sistemi sorunu çıkmaya
bașlıyor. Ve İkinci Dünya Savașı’ndan
sonra Bretton Woods görüșmeleri
yapılıyor. Savașın tek galibi var. ABD. O,
dünyaya bir ödemeler sistemi dikte
ediyor. Bretton Woods kararı çok
önemlidir. ABD kendi parasını altına
bağlıyor, herkes parasını ABD’ye bağlıyor
ve bir șekilde ödeme zorluğu olan
ülkelerin de denetimi için IMF kuruluyor.
Șimdi, bunun felsefesi çok ilginç. ABD,
İkinci Dünya Savașı’nı bitirirken, kendini
borç veren ülke olarak görüyor. Geri
kalanlar da borçlu olacaklar.
Șu anda doların karșılığı altın
olarak yok…
O zaman, doların karșılığı var; Amerika
tahvil ediyor. Ama sonra, onu da
kaldıracak. Ama, IMF sisteminin özü șu:
Bir ülke, gelirinin üzerinde harcama
yapmıșsa neler olacak? Ülke
batmayacak. Bütün borçlarını
ödeyecek. Ama alacaklılar hiçbir bedel
ödemeyecekler. Biz iște, Türkiye kaç
defa battı? Kaç seferinde borçlarımızı
ödedik? Bize borç verenler bizim
batmamızdan zarar gördüler mi?
Görmediler, çünkü IMF var. Sistem, dıș
açık verenin cezalandırılması, ama dıș
fazla verenin cezalandırılmaması
üzerine kuruluyor. Keynes de buna
itiraz ediyor. Diyor ki “Dünya
ekonomisi açısından dıș açık kadar, dıș
fazla da sorundur. Çünkü, piyasa
ekonomisinin büyük sorunu efektif
talep yetersizliğidir. Dıș fazla veren
dünyaya üretim veriyor, ama talep
vermiyor. Önce bunun cezalandırılması
lazım.” ABD, “Olur mu öyle șey, dıș
açık veren bedeli ödeyecek” diyor.
B‹zb‹ze 17
ANAL‹Z
Bu sistemin aksayan yönü nedir?
Altın sisteminden tam kağıda geçiliyor.
Șimdi, ortada șöyle bir durum var;
Amerikan doları dünyanın rezerv
parası. Fakat, parası Türkiye'nin parası
kadar kağıt. Yani, kağıt için de maliyeti
aynı. Biz de parayı kağıda basıyoruz,
onlar da kağıda basıyor. Onların kağıdı
biraz daha iyi olduğu için, diyelim ki
bizde 100 liralık banknotun maliyeti
0.001 kuruș, Amerika'da 0.002 kuruș.
Yani arada kayda değer bir fark yok.
Her koșulda da maliyetiyle değeri
arasında hiçbir bağ yok. Değeri
maliyetinin binlerce kat üstünde, böyle
bir para basma imkânı çıkıyor.
Evet, bu ișin çok ilginç bir tarafı,
sistemde de dıș fazla vereni
cezalandıracak herhangi bir mekanizma
yok. Büyük bir özgürlük verdiği
düșünülüyor. ABD büyük miktarda
para basıp, bu bastığı kaydi paraları da
kendisine mal satanlara verebiliyor.
Dolayısıyla Çin’in ürettiği gömlekler
Amerika'ya, basılmıș kağıtlar da Çin'e
gidiyor, düzen böyle kuruluyor.
Sorun o noktada ortaya çıkıyor.
Dünyanın mevcut rezerv para
sisteminin dünya ekonomisinin
ihtiyaçlarına uymadığı ortada. Herkes
görüyor bunu. Uymuyor. Ama hiçbir
șey yapılamıyor. Çünkü, birincisi, rezerv
parayı basan, üreten durumdaki ülke,
rezerv parayı dünya ekonomisinin
ihtiyaçlarına göre değil, kendi
ekonomisinin siyaset üzerinden
tercüme edilmiș ihtiyaçlarına göre
basıyor. Bunun kararını da ABD
seçmeni veriyor. Amerika'nın da bu
imtiyaz ve yetkiyi kötüye kullandığı da
ortada.
Rezerv paranın dolar olmasına
hem Çin’den hem AB’den tepki
var…
Ama orada bașka bir sorun çıkıyor
ortaya. Peki, yerini ne alacak? Yerini bir
șeyin alması için, bir kere birisinin bașı
çekmesi lazım. Amerika'nın iși kolaydı.
Tek güçlüydü. Dediğini dikte ettirdi,
18 B‹zb‹ze
üretmeleri lazım. Ürettin, satın alınmalı.
Kim satın alacak? İlginç olan orada, Çin
çok merkantilist bir tavırla, “Ben
üretirim ama satın almam” diyor.
“
mevcut rezerv para s‹stem‹
dünya ekonom‹s‹n‹n
‹ht‹yac›na uymuyor. ama
h‹çb‹r fley yap›lam›yor
yaptı. Șimdi Çin'in böyle bir gücü yok,
Avrupa'nın da böyle bir gücü yok.
Keynes’in söylediği olayı ABDÇin ilișkilerinde yașadığımızı
söyleyebilir miyiz?
Evet. Șöyle bir durum ortaya çıkıyor
küresel düzeyde. Geçtiğimiz yirmi yılda
hızlanan bir üretkenlik, verimlilik
patlaması var. Ama, piyasa
ekonomisinin yürümesi için o ilave
üretime, o üretimi yapanların talep de
Çin, halen dünyada çok büyük
bir ithalatçı da değil mi?
Çok büyük ithalatçı ama șöyle; hâlâ
sattığı, satın aldığından yılda 300 milyar
dolar daha fazla. Elbette büyük
ithalatçı. Ama, daha da büyük ihracatçı.
Mühim olan, denge. Çin dünyaya net
talep mi veriyor, üretim mi veriyor?
Mesela Türkiye dünyaya net talep
veriyor. Biz ürettiğimizden daha
fazlasını harcıyoruz. Bizim dünyaya,
efektif talebine bir katkımız var. Çin ise
ürettiğinden daha azını harcıyor.
Dolayısıyla o da dünyaya efektif talep
değil üretim veriyor.
Șimdi ortada șöyle bir durum var:
Amerika Çin’e rest çekiyor, “Paranı
değerlendir, bu yöntemden vazgeç.
Sana borçlandım, nasıl ödeyeceğim
onu? Sana mal ihraç etmem lazım.
Sana mal ihraç etmem için, Çin
mallarının pahalılașması, Amerikan
mallarının ucuzlaması lazım. Yani,
parana değer kazandırman lazım. Bunu
yapmazsan ben seninle rekabet
edemem, mal satamam, nasıl
ödeyeceğim borçlarımı?” diyor. Çin
bunu yapmadığı zaman da ABD öbür
restini çekiyor, “Ben de o zaman
parayı basarım, bütçe açığını da
veririm, hodri meydan” diyor. Bu da
nükleer denge gibi bir denge. Çin,
Amerikan tahvillerini almadığı takdirde
dolar çökecek. Dolar çökünce
Amerika'da büyük bir enflasyon olacak.
Amerikan enflasyonu dönecek, Çin'in
elindeki o 1.5 trilyon dolarlık döviz
rezervleri uçacak gidecek. Ayrıca,
Amerika'da böyle bir olay bütün
dünyanın rezerv para ödemeler
sistemini alt üst edeceği için, dünya
ekonomisi büyük bir mali çalkantıya
girecek. Ne yapacak Çin? O da
kemküm ediyor, direniyor. Öbür
tarafta, ikisi de tam bir bilek güreși
yapıyor gibi düșünmek lazım; biri
parasını değerli tutmakta, öbürü de
hodri meydan deyip para basmakta...
Ne diyor Çin? “Sen hiçbir zaman bu
sürecin bir enflasyona dönüșmesine
izin veremezsin, çünkü senin
kaybedecek daha çok șeyin var.”
Bu sarmaldan kurtulmak
mümkün mü?
Burada zor bir geçiș dönemi var.
Çünkü bu geçiș dönemi iki șeyi
içeriyor. Bir, eski imtiyazlıların, eski
güçlülerin güçlerini kaybettiklerini,
dolayısıyla eskisi gibi imtiyazlı
olmayacaklarını kabul etmeleri
gerekiyor. Ama, aynı zamanda yeni
güçlülerin de bu gücün verdiği
sarhoșluğa kapılmayıp, kendi güçlerinin
uzun dönemli çıkarları doğrultusunda
iyi ișleyen bir dünya düzeniyle
kısıtlanmasını kabul etmeleri gerekiyor.
Șimdi iș bir yere geldi, burada artık
reform süreci hızlanmak zorunda. Ve
büyük bir ihtimalle arada krizler de
olacak. Onun için benim gelecekle ilgili,
orta vadeli tahminlerimde, dikkat edin,
bu ‘bir șeyi atlatırken, bașka bir șey
çıkar’ șeklindedir. Bu bir yarısı.
Bir de ikinci yarısı var bu ișin. Esas
büyük dönüșüm diyebilirsiniz. O da,
bizim șu anda içinde bulunduğumuz
medeniyet, yani tüketim medeniyeti.
Büyük ölçüde 19’uncu yüzyılın
sonunda, ama daha çok 20’nci yüzyılın
ilk çeyreğinde Amerika Birleșik
Devletleri'nde tesis edildi. Bugün
gördüğünüz ana tüketim mallarında,
kitle üretimine geçilmesi 1920 ile 25
arasındadır. Otomobil, elektrik,
buzdolabı, çamașır makinası, radyo,
telefon, uçak seyahati... Baktığınız
zaman bütün bunların hepsi de, o
dönemde yapılmıștır. Yani, bizim
medeniyetimizin kurucu dönemidir
20’nci yüzyılın ilk çeyreği. O dönemin
çok ilginç bir özelliği var. Bunu tesis
eden ülke olan Amerika Birleșik
Devletleri doğal kaynak zenginidir.
Dolayısıyla bu medeniyetin ortaya
çıkması sürecinde, doğal kaynaklar bir
tür bedava mal gibiydi. Bunu sadece
Amerikalılar yaptığı takdirde, dünyada
Amerikalıların böyle yașamasına izin
verecek kadar doğal kaynak vardı.
Ama șimdi bütün dünya
tüketmek istiyor…
Ama bütün dünya Amerikalılar gibi
tüketmeye kalktığında, dünyada buna
yetecek kaynak olmadığı son derece
açık. Bunu yeni mi öğrendik? Hayır. On
sene evvel, yirmi sene evvel bilmiyor
muyduk bunu? Biliyorduk hepimiz.
Ama neydi, Çinliler bizim eski Türkler
gibi, doğal kaynak kullanmadan
yașıyorlardı. Șimdi Çinliler geldi,
Hintliler geldi, Türkler de geldi. Bu
kaynağın da buna yetmeyeceği ortada.
Ne olacak o zaman demek ki?
Değiștirmemiz lazım. Ama, nasıl
değiștireceğiz bunu? Çinli de “Onlar o
kadar araba kullandılar, șimdi bize geldi
sıra, ben de isterim arabamı” diyor. Bu
doğal kaynaklar arasındaki arz ve
talepte, yeni sanayileșmenin getirdiği
talep gelince, bunlar yetmeyecek.
Yetmeyince de fiyatları yükselecek.
Fiyatları yükselince, dünyada aniden
yeni bir sorunla karșı karșıya kalacağız.
Demek ki ne olacak? Doğal kaynak
zengini ülkelere, doğal kaynak fakiri
ülkelerden önemli bir gelir transferi
olacak. Kısa dönemde de, büyük bir
ihtimalle bu doğal kaynak zengini
ülkeler, bu paraları harcamayacaklar
hemen. Çünkü bu bir rant halinde
geliyor, üretilmiș bir șey değil.
Dolayısıyla bu ikisi üst üste geldi. Yani
bir taraftan dünya ödemeler sisteminin
reformu, öbür taraftan insanoğlunun
tüketim kalıbını, tüketim medeniyetini
değiștirmesi... Ama bu, vatandașın
katkısıyla olacak. O da biraz sopayla
olacak. Yani, elektrik fiyatı yükselince,
klimaları kapatmayı öğreneceğiz..
Parayla dövecekler yani..
Sistem öyle çalıșacak. İșyerine daha
yakın evlerde oturmaya bașlayacağız.
Yazlıklarımızı daha yakın
gidebileceğimiz, uçağa daha yakın
yerlerde tutmaya bașlayacağız.
Gömlekleri daha uzun, pantalonları
daha kısa giymeye bașlayacağız. Üretim
sistemimiz de buna uyum sağlayacak.
Șimdiki bütün sistemimiz, ‘daha fazla
tüketilsin ki üretim olsun’ mantığı
üzerine inșa edilmiș.
Ama ilk yapmamız gereken șey dünya
rezerv parasıyla ilgili sorunları
çözmektir. Daha acil olan da odur.
Büyük hasar verme ihtimali olan da
odur. Öbürü daha uzun dönemli bir
șeydir. Daha yavaș bir șeydir. Daha zor
bir șeydir. Çünkü, az sayıda politik
karar vericinin değil, așağı yukarı altı
milyar insanın zihniyetinin değișmesi
anlamına gelir. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde bu sıkıntıları göreceğiz.
Temelde, çözülmesi gereken iki tane
sorun var insanlığın önünde. Bir șekilde
insanoğlu yașamın anlamını, yașama
verdiği anlamı değiștirmek zorunda.
Yașama verdiği anlamı 20’nci yüzyılın
bașında tanımlandığı biçimde, daha
büyük otomobil, daha az kullanılarak
atılan gömlek, daha büyük ev vs.
șeklinde tanımlamaya devam ederse iși
zor.
Öbür tarafta da, bu yeni küresel
gerçeklik, yani üretim kapasitelerinin
dünyada artıșı… Buna tekabül edecek
șekilde talebi de üretim artıșına paralel
bir șekilde dünyada yeniden dağıtmak
zorundayız. Bunu sağlayacak, bundan
sapmaları krizsiz düzeltmeye olanak
verecek mekanizmaları kurmak
zorundayız. Baștan birtakım ülkelerin
büyük fazlalar vermesini
engelleyeceksin ki, birtakım ülkeler de
büyük açıklar vermesin.
B‹zb‹ze 19
ROTAMIZ
BALIKES‹R
cumhur‹yet tar‹h‹n‹n kahramaN›
Marmara ve Ege bölgelerine yay›lan bereketli topraklar›nda farkl› iklimler hüküm
süren Bal›kesir, bir tar›m kenti. Sanayisi ‘Türkiye'yi Doyuran ‹l ve Tar›m›n Baflkenti’
slogan›yla geliflen Bal›kesir, Cumhuriyet tarihimizin de önemli bir kahraman›
Ayvalık, Alibey Adası, Akçay, Burhaniye, Ören, Erdek, Altınoluk… Balıkesir merkezi,
Ege ve Marmara kıyısındaki ilçeleriyle Türkiye’nin en gözde turizm merkezlerine
sahip olmasına rağmen sakin bir șehir. Ama bakmayın bu sevimli küçük șehrin
sükunetine; tarihinde büyük bir direnișin öyküsü gizli. Çünkü Balıkesir, sonu Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulușuna varan süreçteki ilk örgütlü direnișin adresi.
Bugünkü Balıkesir’de bir gezintiye çıkmadan önce ișgal yıllarına dönelim. İzmir'in
ișgalinden bir gün sonra, bu hazin haber Balıkesir’e ulașır. Balıkesir endișelidir.
Kalabalık bir cemaat 19 Mayıs 1919 günü ikindi namazından sonra mevlit okuma
bahanesiyle gizlice Alaca Mescit’te toplanır. Mevlit ardından bașlayan toplantı,
İzmir'deki facianın Balıkesir’de de yașanmaması için bir Redd-i İlhak Cemiyeti
kurulması kararıyla biter. Alaca Mescit’teki gizli toplantılarda alınan bu kararla aynı
zamanda milli mücadelenin de temelleri atılır.
Rotamız bu kez Balıkesir’e düștüğünde, caddelerde meydanlarda binalarda bu
tarihin izlerini görüyoruz. Alaca Mescit’in önüne, bu küçük caminin tarihimizdeki
önemini anlatan bir anıt dikilmiș. Aynı șekilde direnișin planlandığı toplantılara ev
sahipliği yapan eski belediye binası, Kuvayi Milliye Müzesi’ne dönüștürülmüș. Șehrin
en ișlek caddesi ‘Milli Kuvvetler’, ikinci ana caddesi ‘Anafartalar’…
YENİ BALIKESİR
Milli Kuvvetler Caddesi, yeni Balıkesir’in ana damarı. Ne yaparsanız yapın, nereye
giderseniz gidin, yolunuz mutlaka bu hareketli caddeden geçiyor. Tüm șehrin
alıșveriș merkezi. Aynı zamanda șehre hareket getiren Balıkesir Üniversitesi’nin
öğrencileri ve Balıkesirli gençleri, bu caddedeki binaların teraslarında olușturulan
kafelerde biraraya geliyor. Ama ne yazık ki ne Milli Kuvvetler ne de șehrin bir bașka
caddesinde eski Balıkesir’in mimarisinden örnekler görmek mümkün değil. Ancak,
ara sokaklarda görebildiğiniz eski binaların güzelliği etkileyici.
Sıcak, yardımsever insanlarıyla aydın bir il Balıkesir. Okuma yazma oranı yüzde 98
20 B‹zb‹ze
Çaml›k Tepesi, tüm Bal›kasir’e hakim bir nokta. Buradan kuflbak›fl›
seyredebilece¤iniz Bal›kesir’de sizleri, say›lar› çok olmasa da eski Bal›kesir’den zarif
mimari örnekler bekliyor.
düzeyinde. 1992 yılında kurulan
Balıkesir Üniversitesi de yaklașık 500
öğretim üyesi, 25 bini așkın
öğrencisiyle șehrin kültürel hayatını
renklendiriyor.
TARIMIN BAȘKENTİ
Balıkesir, Türkiye’nin en büyük ve
yoğun ulașım güzergâhı olan İstanbulBursa-İzmir üzerinde. Merkez dahil 19
ilçesinde 1 milyon 118 bin nüfusa
sahip. Yaz nüfusu elbette bu rakamı
așıyor.
DPT verilerine göre ikinci derecede
gelișmiș iller arasında. Sanayi
kentleriyle çevrili Balıkesir’in ekonomisi
esas olarak tarıma dayalı. Arazisi ve
iklimi uygun olduğu için her cins tarım
ürünü yetiștirilebiliyor. Bu ürünlerin
bașında hububat, tütün, șekerpancarı,
pamuk, domates geliyor. Tarım ve
hayvancılık bilinçli yaklașımlarla
yapılıyor. Çiftçi, makine ve gübre
kullanımında ileri bir düzeyde.
Hayvancılık potansiyeli de yüksek.
Artık Erzurum’da yediğiniz cağ kebabı
bile Balıkesir’den giden etlerle
yapılıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en
fazla süt ve süt ürünleri üreten
yörelerinden olan Balıkesir
ekonomisinin vazgeçilmezlerinden biri
de 10 milyon ağaçlık zeytin üretimi.
Özellikle Ayvalık, Burhaniye, Edremit,
Havran ilçelerinde asırlardan beri
süren zeytin ve zeytinyağı sanayi,
dünya standartlarında. Bu șehre özgü
zeytin kolonyası bile, zeytinin Balıkesir
kültüründeki önemini anlatmaya yeter.
Tarıma dayalı sanayi son derece
gelișkin. Balıkesir ekonomisinde un,
yem, zeytin, zeytinyağı, salça,
konserve, nebati yağ, șeker üretiminin
yeri büyük. Yine et, özellikle son
yıllarda tavukçuluk, yumurta bașta
olmak üzere süt ve süt mamulleri
sektörleri de önemli yer tutuyor.
Yurtdıșına bor, krom, mermer,
kurșun, çinko gibi mineraller satıyor.
Sentetik dokuma, elektrik makineleri,
elektrikli ev aletleri, kimya ve orman
B‹zb‹ze 21
ROTAMIZ
ROTAMIZ
BALIKES‹R
bay‹ler‹m‹ze m‹saf‹r olduk
Bal›kesir’den ayr›lmadan, mutlaka bölge çiçeklerinden yap›lan zambak kolonyas›,
yine sadece bu flehirde yap›lan ka¤›t helva ve tabii ki höflmerim tatl›s› almal›s›n›z.
Güleryüzlü, candan Bal›kesir bayilerine göre Bal›kesir halk› klasik çizgideki
mobilya modellerini tercih ediyor. Ama biraz zaman alsa da modern modelleri de
benimsiyorlar. Bellona’n›n fievval Sam, ‹stikbal’in Levent Yüksel ve Aflk›n Nur
Yengi’li reklamlar› Türkiye genelinde oldu¤u gibi Bal›kesirliler’i de etkilemifl.
fievval Sam tak›m›n› veya Aflk›n Nur Yengi kanepesini görmeye gelenler,
ma¤azalar› hareketlendiriyor
‹ST‹KBAL BAY‹‹ ÇEL‹KLER MOB‹LYA
ürünleri, esas metal sanayi, yapı
malzemeleri, ziraat aletleri ve
makineleri üretimi son derece gelișmiș
durumda. Türkiye’nin en büyük gübre
ve asit borik fabrikası Bandırma’da.
Balıkesir’deki çok ortaklı șirketlerin
sayısı hayli fazla. İklim șartları
bakımından bütün yıl boyunca her
türlü sanayi çalıșmasına uygun.
Balıkesir, son yıllarda sanayisindeki
gelișme nedeniyle göç almaya
bașlamıș.
TURİZM MERKEZLERİNİN
ATALARINDAN
Duru deniz suyunun kumlu plajlarla
buluștuğu zeytinliklerle sarılı koyları, irili
ufaklı adaları, dünyada oksijenin en çok
bulunduğu Kaz Dağı, insanlara binlerce
yıldır șifa dağıtan termal kaynaklarıyla
Balıkesir, bu topraklarda turizmin ilk
bașladığı bölgelerden biri. Gelin șimdi
bir turist olarak Balıkesir’i hızla gezelim.
Bilinen en eski uygarlık izleri milattan
önce 3200 yıllarına, İlk Tunç Çağı’na
kadar giden, Ege ve Marmara
denizlerine kıyı veren Balıkesir
toprakları, tarih boyu çeșitli kavimlere
ev sahipliği yapmıș. Bu uygarlıkların
izleriyle Balıkesir’in her köșesinde
22 B‹zb‹ze
karșılașabilirsiniz.
Balıkesir merkezde gösterișli Yıldırım
Camii, Zağanos Pașa Camii, Șadırvan
ve ünlü Saat Kulesi, rotanızın durakları
arasında yer almalı.
Ege kıyısındaki Ayvalık, güzel kumsalları,
karșısına yerleșmiș 25 minik adayla
görülmeye değer. Mutlaka yapmanız
gereken șeylerden biri de Șeytan
Sofrası’nda bir gün batımı seyretmek
olmalı. Sarımsaklı’nın benzersiz
kumlarından da Ege’nin serin sularına
girebilirsiniz. Taksiyarkis Kilisesi ve
Alibey Adası’nı da listenize almalısınız.
Adadaki Aya Nikola Kilisesi’nin
mimarisi ve kabartmalarına hayran
kalacaksınız.
Edremit Körfezi, pek çok tatil seçeneği
sunuyor. Edremit ve oksijen yoğunluğu
bakımından dünyada ikinci sırada gelen
Altınoluk, yöredeki en güzel kasabalar
arasında. Tatilcilerin gözde
adreslerinden Ören’i de unutmayalım.
Bandırma yakınındaki Gönen, șifalı
kaplıcalarıyla biliniyor ve eski çağlardan
beri hastaların hizmetinde. Kaz Dağı
eteklerindeki Akçay da bir bașka kaplıca
ve turizm merkezi. Marmara kıyısındaki
Erdek’i ve ‘Kuș Cenneti Milli Parkı’nı da
listenize almayı unutmayın.
NE ALALIM, NE Y‹YEL‹M?
Balıkesir’in özel bir mutfağı yok ama
höșmerim tatlısı çok ünlü. İçeriğinde taze
peynir, yumurta sarısı, irmik, șeker
bulunan höșmerim, üzerine kaymak,
dondurma, yoğurt veya ceviz, badem
gibi çerezler konularak de yenebiliyor.
2009’a kadar tek çeșit olan höșmerim,
bu tarihten itibaren ‘Zaman
Höșmerimleri’ markası tarafından sakızlı,
kestaneli, fıstıklı, meyveli gibi karıșımlarla
18 çeșide çıkmıș.
Höșmerim dıșında yöresel bir yemek
düșünürseniz, ‘tirit’ yemelisiniz.
Bir bașka hediyelik seçeneğiniz de
kolonya. Bölgeye has beyaz
zambaklardan yapılan ünlü zambak
kolonyasına kardeș olarak artık zeytin
kolonyası da var.
Eviniz için bir halı düșünüyorsanız,
Balıkesir’e kadar gitmișken fırsatı
kaçırmayın. Yağcıbedir halıları Balıkesir’in
simgesi olmuș bir el sanatı. Sındırgı
ilçesinde dokunan bu küçük halıların en
önemli özelliği, kök boyadan olmasıdır.
Lacivert ve kırmızı renklerinin hakim
olduğu halılar, kullanıldıkça parlaklașır.
f‹yat›n› BULAN ÜRÜN KOfiUYOR
Mobilya Ramazan Çelik’in dede mesleği… İlk yaylı kanepe
üretimine geçtiği zamanlarda İstikbal’in müșterisiyken, bayisi
haline gelmișler. İșbirliğine Erzincan’da bașlayıp, 1992’de
geldikleri Balıkesir’de sürdürmüșler. Mağazaları 150
metrekareden 4 bin metrekareye çıkmıș. Üç katlı mağazada
hemen bütün ürünleri renk çeșitleriyle teșhir ediyorlar. Her yıl
belirlenen hedefleri tutturuyorlar. Müșteri memnuniyetini
sağlamakta en büyük sıkıntıları, satıș sonrası servis hizmetiymiș.
Bu soruna, kendi içlerinde bir servis birimi olușturarak ciddi bir
çözüm sağlamıșlar. Ancak kısa bir süre önce Balıkesir’de de
servis ekibi kurulduğu için ișleri rahatlamıș. Tedarik sorununu
da, yılların tecrübesiyle gerekli öngörüleri yaparak çözmüșler.
Çelik, zamanında yaptıkları teslimatın formülünü șöyle
açıklıyor: “Her kampanya öncesinde arkadașlarımızı topluyor,
ürünlerimizi, önceli yıllardan gelen satıș rakamlarını, bu seneki
trendleri, bu seneki modellerin aldığı tepkileri ortaya
koyuyoruz ve tecrübemize dayanarak karar veriyoruz. Șimdiye
kadar da özellikle panelde, hiç sıkıntı yașamadık.”
Yeni tasarımların, satıșta koșan ürünler dikkate alınarak
yapılmasını isteyen Çelik, “Bir takım, eğer müșterinin, bayinin
ve satıș personelinin gözünde fiyatını bulduysa, ‘Evet, bu kadar
eder’ deniyorsa, pahalı ya da ucuz fark etmiyor, satılıyor”
diyor. Çelik’in talebi ise fiyat istikrarı: “En büyük sıkıntı, bayiler
arasındaki rekabette yașanıyor. Rekabet nedeniyle kâr marjı
düșünce, vereceğiniz hizmetten uzaklașıyorsunuz. Fiyat
sabitlenmeli. Tercih sebebi fiyat değil, ürün çeșitliliği ve iyi
hizmet olmalı.”
B‹zb‹ze 23
ROTAMIZ
BELLONA BAY‹‹ GENÇSANDIKÇILAR MOB‹LYA
‹ST‹KBAL BAY‹‹ ÖZPAYLAN
TESL‹MAT GEC‹KMES‹ ANINDA B‹LD‹R‹L‹YOR
Balıkesir’in girișinde bin 100 metrekarede hizmet veren
Özpaylan mağazası 1989 yılında açılmıș. Satıș danıșmanı Musa
Karabaș, satıșların geçen seneye göre daha hareketli olduğunu
söylüyor. Müșteri artıșında tanıtımlardan çok, kulaktan kulağa
tavsiyelerin etkili olduğunu anlatıyor. O nedenle de çalıșma
ilkelerinde müșteri
memnuniyetini birinci sıraya
koyuyorlar. Sıcak bir
karșılamayla evlerinde hissi
vermeye çalıștıkları
müșterilerinin tüm ürünlerle
ilgili fikir sahibi olabilmesi için,
ürünlerin tamamını teșhir
edemeseler bile örnekler
sunuyorlar. Depoya gelen yeni
ürünleri mümkün olduğunca
kısa zamanda teșhire açıyorlar.
Etkili bir teșhir sunmak için de
daima yenilikleri izliyorlar.
Teslimatta da, satıș sonrası
“MOB‹LYADAN KAZANILAN MOB‹LYAYA DÖNSÜN”
24 B‹zb‹ze
Sandıkçı Ailesi yeni nesil mobilyacı. İrfan Sandıkçı otomotiv
sektöründeyken, 1998’de ilk kez dergi ilanı üzerine Bellona bayii olmuș.
Mesleği babadan devir almadıkları için kendilerini șanslı gören Sandıkçı,
“Çünkü mesleğe girince gördük ki, babadan mobilyacıların yeni formata
intibakı daha zor” diyor. 1998’de 900 metrekareyle bașladıkları
mağazalarını krize rağmen büyüterek 2000’de 2 bin metrekareye
çıkarmıșlar. Sandıkçı, birlikte çalıștıkları eși Sibel Sandıkçı’nın bir kadın
gözüyle mobilyacılıkta yaptığı tespitlerin ve düzenlemelerin bașarılarında
büyük katkısı olduğunu belirtiyor. İrfan Sandıkçı, samimiyetlerini hissedip
kendilerine güven duyan müșterilerle duygusal bağ kurarak büyüdüklerini
vurguluyor. Sibel Sandıkçı da müșteriyle iletișimin, sıcak bir karșılamanın,
göz temasının, onları doğru ürünlere yönlendirmenin çok önemli
olduğunu söylüyor ve șöyle devam ediyor: “Eșim, ‘Zoru hemen yaparız,
imkânsız zaman alır’ der. Biz de ’olmaz’ demeyiz, oldurmaya çalıșırız. Yıllar
evvel, çeyiz alan bir aile için bulunamayan bir yatak bașlığı kriz haline
gelmiști. İrfan Bey, bu bașlığın daha önce kimlere satıldığını araștırdı.
Nazımızın geçeceği bir aileye satmıșız. Aradık onları, ‘O bașlığı alalım, 15
gün sonra gelecek bașlığı size verelim’ dedik. Kabul ettiler, sorun çözüldü;
herkes memnun kaldı. İște bașarının nedenlerinden biri bu, yani malınızın
arkasında durmak, pes etmemek.” Duygusal bağı müșterileriyle olduğu
kadar ekipleriyle de kuran Sandıkçılar, modern ve yüksek fiyatlı ürünlerin
müșterilerini kazanmak için 200 metrekarelik bir stand hazırlıyorlar.
takipte de çok titizler. Teslimat tarihinde bir sarkma olacağını
öğrendikleri anda müșteriyi arayıp bilgilendiriyorlar. Ürünlerde
zaman zaman sorun çıktığında, müșteriyi servis konusunda
bekletmemek için mağaza olarak çözum bulmaya çalıșıyorlar. O
ürünün depoda bulunması halinde ürünü değiștiriyorlar.
Karabaș, tanıtım için yerel televizyon
kanalına reklamlarının yayınlandığını ancak
ulusal kanallardaki reklamların çok daha
etkili olduğunu söylüyor. Karabaș, Levent
Yüksel ve Așkın Nur Yengi’nin düetinin
etkisini anlatırken, “Bugün İstanbul’dan yola
çıkıp İzmir’e giderken bir aile uğradı. Daha
kapıdan girerlerken ‘Așkın Nur Yengi
kanepesini görmek istiyoruz’ dediler.
Kanapenin kapıdan girer girmez tam
karșılarında olduğunu fark edince șașırdılar”
diyor. Balıkesir’deki Ordonatım da mağaza
için iyi bir müșteri potansiyeli tașıyor.
Karabaș, müșterilerinin yüzde 20’sinin
Ordonatım’dan olduğunu söylüyor.
BELLONA BAY‹‹ GENCERLER MOB‹LYA
Bellona'nın henüz adı bile konulmamıșken, 1997 yılı bașlarında bayii
olan Cihat Gencer, o dönemleri șöyle anlatıyor: "Boydak Ailesi'yle
1982'den beri tanıșırız. Yeni bir marka çıkaracaklarını
duyduğumuzda, tuttukları altın olan bir aile olduklarını bildiğimiz için
biz de bayi olmak istedik. Mağazayı hazırlarken çok heyecanlıydım.
Beș dükkânı kiralayıp iç duvarlarını yıktım, böylece büyük bir dükkân
oldu, herkes șașırdı. Eski Türk filmlerinde saçı bașı dağınık bir kızı
süsler püslerler, kızın kısmeti açılır ya, bizim mağaza da öyle oldu. Bir
adam geldi, mağazayı kiralamamı istedi. Otomotiv sektöründe bayilik
alacakmıș, kim en büyük yeri gösterirse bayilik onda kalacakmıș.
Benim 20 bin lira harcadığım mağazaya 100 bin mark önerdi. Yeni
bir marka için heyecanla hazırlanmıșım, dükkânı vermedim, teklifi
reddettim." Övgülerinden sonra eleștirilerine ve beklentilerine geçen
Cihat Gencer, bașka sektörlere yatırım yapılması yerine mobilyadan
kazanılanın yeniden mobilyaya yatırılmasını istiyor, "Mesela servis
açılsın. Servis biz bayilerin üzerinden geçmesin. Böylece sorunlu
konularda müșteriyle karșı karșıya kalmayalım" diyor. Cihat Gencer
rekabet nedeniyle bayilerin kâr marjının düșürülmememesini ve
ellerinde kaldığı gerekçesiyle uyku seti üretiminin sınırlandırılmasını
isterken, oğlu Hasan Gencer, "Bayi stokları kontrol edilsin. Üretilen
uyku setlerinin yarısından fazlası bayilerin elinde kalmıșsa, yeni bir
üretim planı belirlesin" önerisinde bulundu.
HEM MÜfiTER‹YLE HEM EK‹PLE DUYGUSAL BA⁄ KURUYORUZ
MOND‹ BAY‹‹ ÇEL‹KLER MOB‹LYA
“F‹YATLAR DAHA DÜfiÜK MODELLER DAHA YEN‹ OLMALI”
Sümeyye Çelik, babası Nurettin Çelik ve ağabeylerinin etkisiyle dede mesleği mobilya
sektörüne gireli iki yıl olmuș. Bir yıl önce açılan mağazada henüz Balıkesir’deki tek Mondi
mağazası. ‘Mondi’ markasını duyurmak için ilk günlerde tanıtım çalıșmaları yapmıșlar. “Ama
Mondi artık tanınıyor, İstikbal ve Bellona’yla aynı șirket olduğu biliniyor ve seviliyor. İlk günlerle
bugün arasında büyük fark var” diyen Sümeyye Çelik, bu ilginin zamanla daha artacağına
inanıyor. Mesleğine tutkun olan Çelik, mobilyanın daha çok kadınlara hitap etmesi bakımından,
çalıșanların da kadın olmasını yararlı buluyor. Zaten kendisi de üç hemcinsiyle çalıșıyor. Ev gibi
bir çalıșma ortamında sıcak bir ilgiyle, güleryüzle karșıladıkları müșterilerine, onlardan biri
olduklarını hissettirmeye çalıșıyorlar. Bin 500 metrekarelik üç katlı mağazada tüm Mondi
ürünlerini sergileyen Çelik, markanın hem klasik hem modern çizgileriyle çok geniș bir
beğeniye seslendiğini söylüyor. Sümeyye Çelik yeni modellerden de çok memnun ama bir
talebi var: “Diğer markalarımızla kıyaslandığında, Mondi’nin yeni ürünleri geç çıkıyor. Biz yeni
bir markayız, tabii ki diğer markalardan daha az model çıkacak ama mobilyadaki yeni çizgilerin
bize daha kısa zamanda yansıması lazım. Aksi takdirde yeni
ürünlere talip olan müșteriler piyasa çıktıkları ilk dönemlerde
alıșveriș yapıyor, yeni ürünler bize gelene kadar piyasa doymuș
oluyor.” Sümeyye Çelik ayrıca Mondi ürünlerinde daha düșük bir
fiyat politikası uygulanmasını istiyor: “Fiyatlarımız tüketicilere
yüksek geliyor. Arada 50-100 lira gibi bir fark olunca, müșteriler
‘Buradan alacağıma eski markalardan alırım’ diyerek gidiyorlar.
Fiyatların uygun olduğunu bilmeliler ki, Mondi’ye gelsinler.”
B‹zb‹ze 25
KAMERA ARKASI
“DÜET‹ B‹R KEREDE SÖYLED‹K”
Levent Yüksel, Starlight setinde
rahatlığın tadını çıkarıyor.
Senaryo gereği gömleğini astığı
dolabın sürgülü kapağını hafifçe
ittikten sonra kapağın kayıșını
öyle bir tebessümle izliyor ki,
dolabı evinden getirdiği hissine
kapılıyorsunuz. Nitekim moladaki
hazırlık sürecinde Starlight’ı
sorduğumuzda, “Çok güzel,
süper. Çekimler de çok rahat
geçiyor. Çünkü yönetmen yıllar
öncesinden arkadașım. Onunla
çalıșmak da çok büyük bir keyif”
diyor. Yönetmen Kırkavaç ve
Levent Yüksel, güle eğlene
çalıșıyor ve pozitif enerjilerini set
ekibine de geçiriyorlar.
Așkın Nur Yengi ile de henüz
Sezen Aksu’nun vokalistliğini
yaparken tanıștıklarını hatırlatan
Yüksel, șöyle devam ediyor:
“Çalıșmamız çok kolay oldu.
‘İstanbul’ için bir ton belirledik
ve ‘O tondan söyler miyiz?’
dedik, denedik ve bir kerede
söyledik. Hiç sıkıntı olmadı.”
fi›kl›¤›n ve konforun düet‹ ev‹n‹zde
STARL‹GHT STARLARI BULUfiTURDU
Bellona’n›n fievval Sam ile bafllatt›¤› müzik ziyafetini, ‹stikbal Levent
Yüksel ve Aflk›n Nur Yengi ile sürdürdü. Starlight koleksiyonu için
haz›rlanan reklam›n etkisi, ‘Aflk›n Nur Yengi kanepesini’ sormak için
bayilere gelen tüketicilerle kendini gösterdi
“Saçlarımı dağıtır rüzgar penceremin üzerinden
Tatlı anlar evimin her yerini doldurur
Her gün yeni bir rüya gibi
Bozmasınlar keyfimi
Hoșgeldin İstikbal, vazgeçemem șıklığından
Konforundan…”
Film Sokağı Stüdyoları’nda kurulan iki plato, Levent Yüksel’in dillerden
düșmeyen ‘İstanbul’unun yenilenen bu sözleriyle çınlıyor. Ama sadece
șarkısı değil, Levent Yüksel’in kendisi de sette. Ve ona, müzik
dünyasındaki dostlukları uzun yıllara dayanan Așkın Nur Yengi eșlik
ediyor. İstikbal’in tanıtımı yapılan Starlight serisi, iki ünlüyü bir düette
bulușturuyor.
Türk pop müziğinin sevilen iki sesinin senaryodaki rollerini anlatmadan
önce, İstikbal’in 2011 için tasarladığı yeni koleksiyonu Starlight’ın
meziyetlerini tanıtmalıyız. Starlight koleksiyonun özelliği, klasik çizgilerle
modern tasarımı bulușturması. Klasik modellerde, modern detaylar yer
alıyor. Koleksiyonun tanıtımında da, tasarımın kullanıcılarında
olușturacağı duyguya vurgu yapılıyor. Klasik tasarımın biz kullanıcılardaki
yansıması șıklık, modern tasarımın yansıması ise rahatlık ve konfor
duygusu… Senaryoda da bu iki kavramı temsilen iki kiși yer alıyor.
Levent Yüksel’in kișiliği, durușu, șarkılarıyla rahatlığı, Așkın Nur
Yengi’nin ise șıklığı temsil edeceğini düșünülerek, sevilen iki ünlünün
birlikte düet yaptıkları bir film tasarlanıyor.
İstanbul șarkısının üzerine sözler yazılıyor. Yüksel’in seslendirdiği
kısımlar konforu ve rahatlığı, Yengi’nin seslendirdiği kısımlar ise șıklıktan
söz ediyor. İkisini farklı evlerde görüyoruz. Yengi’nin evi biraz daha șık,
Yüksel’in evi biraz daha modern. Filmin sonunda ise aynı kanepede
bulușuyor, șıklığın ve konforun düetini yapıyorlar.
Hazırlanan senaryo, diğer koleksiyonların reklamlarından farklı olarak
birkaç takımın tanıtımına imkân vermiș. Bugüne kadar pek çok reklam
filminde imzası olan ve Ketche lakabıyla bilinen ünlü yönetmen Hakan
Kırkavaç, çekimde çok keyifli. Onu bu kadar keyiflendiren, eski arkadașı
Levent Yüksel ile birlikte çalıșıyor olmaları. Așkın Nur Yengi ile de 15
yıl kadar önce bir projede çalıșmıșlar. Kırkavaç yaklașık 70 kișilik
26 B‹zb‹ze
kalabalık bir ekibin görev aldığı çekimlerden son derece
memnun. New Yorklu bir kameramanı da ekibe katan
Kırkavaç, “Çok sağlam bir ekibimiz ve iyi bir ıșığımız var.
Ișık bizim için çok önemli” diyor.
Onun için Așkın Nur Yengi ve Levent Yüksel’in
senaryoda biraraya gelmeleri çok önemli. Bunun
nedenini șöyle açıklıyor:
“Yengi ve Yüksel filmin sonunda birlikte bir düet
yapacaklar. Aslında bu, bir anlamda iki evin düeti gibi
olacak; konfor ile șıklığın yarıșı gibi… Ama konfor ve
șıklık sonunda bir markada birleșecek. Levent Yüksel ve
Așkın Nur Yengi, müziğin çok değerli yıllarından iki isim.
Artık müzik dünyasında bu kadar kalıcı isimler çıkmıyor.
Yani Yüksel ve Yengi, kalıcılık ve kalite vurgusu
bakımından marka için de çok yerinde seçimler. Hem
herkesin sevdiği isimler hem kalıcılar, yani artık birer
markalar. Günümüzde pop müzikte kalite biraz geriledi,
șimdi daha kolay star olunuyor, markalașılamıyor. Bu
bakımdan onlarla çalıșmak çok önemli. Sonuç olarak bu,
kalitesi yüksek, çıtası yüksek bir çalıșma oldu.
Kostümünden mobilyalarına kadar. Biz de aksesuar
kullanımlarında bile çok seçici davrandık, İstikbal’e yakıșır
ürünler kullandık. Benim için ikiliyle çalıșmak çok
eğlenceliydi.”
“REKLAM MAL‹YET‹ ARTTIKÇA ÜNLÜLER ÇOALIYOR”
Boydak Holding markalarının reklamlarında sevilen ünlü isimler
birbirini izliyor. Her zaman olduğu gibi stüdyoda reklam çekimini
izleyen Boydak Holding Reklam ve Halkla İlișkiler Müdürü
Murtaza Durmuș, RTÜK düzenlenmesiyle birlikte reklam
maliyetinin arttığını hatırlatıyor, “Farklılık olușturabilmek adına,
reklamlarımızda sevilen isimlerin yer almasına özen gösteriyoruz.
Son dönemde markalarımızın tanıtımı amacıyla hazırladığımız
reklamlarda bu yaklașım ön plana çıkıyor” diyor.
B‹zb‹ze 27
RENKLER
GÖZ ÖNÜNDE OLMAYI
H‹ÇB‹R ZAMAN SEVMED‹M
“Amaca uygun
zamanlarda, amaca uygun
bir flekilde görünmek beni
daha çok mutlu etti her
zaman. Televizyon dünyas›
ve magazin dünyas›
insanlar› bir yerlere
getirdi¤i gibi
götürebiliyor da... O
yüzden en güzeli sakin
olmak, sakin durmak”
Sevenleri onun için “Su gibi sesiyle Türk pop müziğine klasikler sunan güzel
kadın” diyor. Bir çelist ve solist olmasının yanı sıra onu tiyatro sahnesinde de
beyaz perdede de, beyaz ekranda da gördük. Ama eminiz eski Eti bisküvi
reklamlarını onun seslendirdiğini bilmiyorsunuzdur. Müzik hayatı henüz 12
yașında bir çocukken bașlayan, Türk pop müziğinin divası Sezen Aksu’nun
vokalisti olan, satıș rekorları kıran albümlere imza atan, uzun bir aradan sonra
yeni albümü ‘Gözümün Bebeği’yle dillerde olan Așkın Nur Yengi, İstikbal
reklam çekimi molasında sorularımızı yanıtladı.
Çok eski bir müzik geçmișiniz var. 80’lerin bașından müzikle iç
içeydiniz…
Evet, 12 yașında, çocuk yașta kendimi sahnede buldum. Konservatuar
öğrencisiydim. Yașıtlarım sokaklarda oynarken ben iș hayatına çoktan
atılmıștım. Çok genç yașta tanınır olmuștum. Doğal olarak sokakta yürürken
bile zorluk çekiyordum. Bu nedenle her zaman attığım her adıma dikkat
etmek zorunda yașadım.
Ablam, Sezen Abla’ya (Aksu) vokalistlik yapıyordu. Önce benim de ablamla
birlikte gidip geleceğim düșünülmüștü. Ama sonrasında vokalistlik ablamdan
bana miras kaldı. Çünkü hamilelik dönemi bașlamıștı ve bir vokalist
aranıyordu. En yakın aday ben oldum. Konservatuarda okuyordum, çello
çalıyordum. İyi bir çözümdü. O gün bugündür de hayatım farklılaștı.
Müziğe 12 yașında bir divayla, Sezen Aksu’yla bașladınız. Bu
durumun size katkıları ne oldu?
Tek bașına Sezen Aksu olarak adlandırmak yanlıș olur. Onno Tunç
Orkestrası diyelim. Solist değil vokalisttim. Orkestra içindeki bir elemandım.
Onno Tunç’ta sahne eğitimi, orkestrasyonlar vardı… Görsel ve kulakla ilgili
tüm birikimleri Onno Tunç’un orkestrasında yașadığım müzikal zevklerle
hikâyeme kattım. Ama Sezen Abla’yı seyrederken de tabii ki sahnedeki biçim,
duruș, ahlak, ilișki, bunları gözlemledim. Çünkü 365 gün beraber yașıyoruz,
beraber iș yapıyoruz.
O yașta algılarınız açıktı yani…
Elbette; ama yine de ne olursa olsun çocuksun. Sonrasında uluslararası
yarıșmalar bașladı hayatımda. Bütün reklam müziklerini ben seslendiriyordum.
Hatta Eti hâlâ benim sesimden yayınlanıyordu. Kendilerinin bir lansman
28 B‹zb‹ze
yemeğine gittiğimde ben hatırlattım
onlara. Farkında değillerdi. Dolayısıyla çok
așina olduğum ve bildiğim bir hayattan,
çok uzun bir yolculuktan geldim buraya.
Gelelim 12 yașında müzik
hayatına girmenin
dezavantajlarına…
Bir kere, çok ufak bir yaș. Șimdi
bakıyorum, kızım beș yașında. Onun 12
yașında böyle bir hayata dahil olmasını
ister miyim? Tercih ediyorsa tabii ki, anne
olarak çok fazla önünü kapatmam ama
avantajlarını ve dezavantajlarını ona
sunarım.
Öte yandan ailenizin size
gösterdiği çok büyük bir güven
aynı zamanda…
Tabii ki. Kimse o yaștaki çocuğunu kolay
kolay, “Hadi çalıș” diye göndermez.
Üstelik babam bana çok düșkündü ve bu
duruma çok sıcak bakmıyordu. Ama
dediğim gibi, ablamın varlığı,
koruyuculuğu, ișin içinde olması
rahatlatan bir sebepti.
Sizi nasıl etkiledi bu durum 12
yașında?
Gece-gündüz ilișkisi bitti hayatımda.
Çünkü sabah 6’da okula gidiyordum,
oradan saat 19.30’da çıkıyordum. Sonra
da iș varsa ișe gidiyordum, oradaki
hayatım bașlıyordu. Gece 2-3 gibi
bitiyordu. O saatten sonra eve gelip
ancak iki-üç saat uyuyordum. Sonra,
B‹zb‹ze 29
RENKLER
haydi yine okula gidiyordum. Eve gelince
ayva yerken uyuyakaldığımı bilirim veya
derslerde kalorifere bașımı yaslayıp
uyurdum. Dolu bir dönemdi. Yani șimdiki
aklımla, çocukluk ve gençlik arasındaki o
dönemimin daha farklı geçmesini
isterdim. O yaștaki gençlerin hayatını
sürmek isterdim. Arkadașlarımla gezelim
tozalım… Benim o zamanlarım
sorumluluklarla geçti.
Tabii erken sorumluluk üstlenmek çok iyi
bir șey bir yandan da… Hayata bakıș
açın ve hayatla ilișkinde çok önemli bir
avantaj, ama tercih edebilmem söz
konusu olsaydı, ötekini de tercih
edebilirdim.
İlk albümünüz ‘Sevgiliye’ birçok
dinleyici için ayrı bir önem tașıyor.
Albüm gücünü nereden alıyor?
Sizin kariyerinizi nasıl etkiledi?
Albümün gücü elbette ki șarkıların
içtenliği ve dinleyenlerin kendilerini içinde
bulmalarından, müzikalitesinden
geliyordu. İlk albümümdü ve șarkılarıyla
çok insanın yüreğine dokundu. İlk
albümüm 2 milyarın üzerinde satmıștı.
Çok genç yașta böyle büyük bir bașarı
elde etmem doğal olarak kariyerimi
olumlu etkiledi. O kadar çok tanınmıștım
ki yoğun ilgiden zaman zaman
boğulduğumu hissetmedim değil.
10’uncu albümü çıkardınız. İlk
albümdeki motivasyonunuz bugün
de sürüyor mu?
Benim için yaptığım her yeni șarkı, her
yeni albüm, ilk günkü albüm ve șarkı gibi
büyük bir heyecan…
Son albümünüzün ‘Gözümün
Bebeği’nin adı nereden geliyor?
‘Gözümün Bebeği’, Sezen Abla’nın bana,
kızım Nazlı’nın doğumunda armağan
ettiği bir șarkıdır. Bana “Sen daima benim
gözümün bebeğiydin, șimdi Nazlı senin
gözünün bebeği olacak. Bu șarkı sizin
için” dedi. Kızımın doğumundan sonra
yeni șarkıların yer aldığı ilk albüm,
böylece ‘Gözümün Bebeği’ adını aldı.
30 B‹zb‹ze
Hazırlık süreci nasıldı?
Üzerinde iki yıl çalıștık. Çok sağlam bir
ekibim var. Șarkıların seçimi, besteler,
kayıtlar, her bir șarkının tek tek
yorumlanması epey bir zamanımızı aldı.
Çok keyifli ve yorucu bir süreç yașadık.
Albümdeki șarkılar genel olarak
nasıl bir ruh halini veya hikâye
yansıtıyor?
Duygu yüklü, her biri uzun soluklu,
yıllarca dinlenebilecek kalıcı șarkılar…
‘Fast-food’ mantığından uzak, dinleyicinin
kendisini bulabileceği, așkı derin ve
anlamlı yașayanların dinlediği șarkılar…
“
‹nsan›n duygular›n›n da
akordu vard›r. B‹r
enstrüman çalab‹l‹yorsan›z,
duygular›n›z› da ona
göre akort
edeb‹l‹yorsunuz ve b‹r
çok fleye daha sa¤l›kl›
bakab‹l‹yorsunuz
30 yıllık bir dönemden
bahsediyoruz. Hiç “Yeter!”
dediğiniz oldu mu?
Yok hayır, hiç olmadı. Sadece doğum
döneminden bir sene önce, dört aylık
hamileyken bebeğimi kaybettim. Bir
hastalık dönemi yașadım; plasenta previa
hastalığı geçirdim. Ardından bir buçuk yıl
da, tekrar hamilelik ve iyileșme süreciyle
geçti. Yani toplam iki buçuk yıl mecburen
müzikten uzaktım. Ama doğum yaptıktan
altı ay sonra, yeniden sahnelerdeydim.
Özel gecelerde sıkça çıktım. Magazinel
bir tarafım olmadığı için bunlar
kamuoyuna yansımadı. Ortada
görünmemem de “Acaba çalıșmıyor
mu?” șeklinde yorumlara yol açmıș
olabilir. Ama ben hiçbir zaman çok fazla
göz önünde olmayı sevmedim. Amaca
uygun zamanlarda, amaca uygun bir
șekilde görünmek beni daha çok mutlu
etti her zaman. Televizyon ve magazin
dünyası insanları bir yerlere getirdiği gibi
götürebiliyor da... O yüzden en güzeli
sakin olmak, sakin durmak. Bu daha
eğlenceli geliyor bana.
Siz göz önünde olmayı tercih
etmeseniz de Așkın Nur YengiHaluk Bilginer çifti olarak ilgi
çekiyorsunuz. Kızınızı bu ilgiden
nasıl koruyorsunuz?
“Aman magazin, kaçalım” demiyoruz.
Hayatımızın içindeki bir anda bizi
“
b‹zler Müth‹fl b‹r dönem yaflam›fl›z. müz‹¤‹n en güzel zamanlar›... En e¤lencel‹, en
key‹fl‹, en müz‹¤‹n ‹ç‹nde, müz‹¤‹n damarlar›m›zda dolaflt›¤› b‹r dönem... Gençler‹n
öyle b‹r doygunlu¤unun olamamas› üzücü. fi‹md‹ ancak magaz‹n ve müz‹k b‹rleflt‹¤‹
zaman b‹r fleyler çok c‹dd‹ yol al›yor
çekiyorlarsa çeksinler, çok sorun değil.
Ama kızımla ilgili özel bir șey yapmak
istiyorlarsa, onun iznini almalılar. O artık
bir birey. Artık her șeyin cevabını
düșünerek verdiğine göre, seçimlerini
yapabilecek duruma gelmiș demektir.
Böyle düșündüğünüz için șanslı bir
çocuk…
Tabii ki, anne-babalar sakıncaları her
zaman çocuklarına söylemelidir. Çünkü
bizler tecrübelere sahibiz. İlla ki
evlatlarımızı korumak isteriz; hep iyilikler,
güzellikler onların olsun isteriz. Ama biz
varken veya yokken, hayatın iyisini de
kötüsünü de bir șekilde mutlaka
görecekler. Onları nereye kadar el bebek
gül bebek koruyabiliriz ki?
Kızınız için bir hayaliniz var mı?
Onun sesi nasıl? Mesleki olarak sizi
izleyecek mi?
Onun geleceğiyle ilgili hayal bile
kurmuyorum. Kızımın geleceği konunda
herhangi bir yönlendirmem olamaz.
Geçen gün soruyorum “Ne olacaksın?”
diye, “Kovboy” diyor. Çocukların
gelecek hayalleri daima değișiyor,
oynadıkları oyuna göre bile șekil alıyor.
Dolayısıyla șu anda bir meslek tercihi
olamaz ama yetenek konusunda çok
elverișli. Hem șarkı söylemeye hevesli
hem de tiyatral bir tarafı var. Zaman
içerisinde hangi yönde yürüyeceğini
kendisi belirleyecek.
Müzik dünyasına adım atmak
isteyenlere önerileriniz nedir? 30
yıllık müzik hayatınızdan
süzdüğünüz, gençlere iletmek
istediğiniz bir șey var mı?
Elbette, meslek için çok uzun bir süre.
Dile kolay. Yașıma baktığım zaman bütün
hayatım öyle geçmiș nerdeyse. Ama
inanın müziğin en güzel zamanlarını biz
yașamıșız. Levent’le (Yüksel) de onu
konușuyorduk. Müthiș bir dönem
yașamıșız. En eğlenceli, en keyifli, en
müziğin içinde, müziğin damarlarımızda
dolaștığı bir dönem... Gençlerin öyle bir
doygunluğunun olamaması üzücü. Șimdi
ancak magazin ve müzik birleștiği zaman
bir șeyler çok ciddi yol alıyor.
Meslek sahibi olmak her zaman iyi bir
șeydir. İnsanın bir altın bileziğinin olması
çok önemli. Tabii ki iyi bir yere gelmek,
biraz zorluklar, sıkıntılar çekmekten de,
bir bedel ödemekten de geçiyor.
Müzikle ilgili nazari bilgisi olmayan bir
insan da șarkı söyleyebilir, hiç bir itirazım
yok. Ama müzisyen olmak önemli bir
ayrıntıdır bu meslekte. Müziğin insanın
ruhunda olması gerekiyor… Kișisel
tatmin açısından da müzik bilmek güzel
bir ayrıntı. Biraz önce sordunuz, kızımı
neye yönlendireceğimi. Tek bir șey
söyleyebilirim, enstrüman çalsın. Çünkü
insanın duygularının da akordu vardır. Bir
enstrümanın olduğu zaman duygularını
da ona göre akort edebiliyorsun ve bir
çok șeye daha sağlıklı bakıyorsun. Benim
tavsiyem, müzikle uğrașacak ve müziği
giderek hayatının bir parçası haline
getirecek arkadașların mutlaka bir
enstrümanları olsun. Kișilik olarak da
insan ondan çok faydalanabiliyor.
Çocukları da muhakkak bir enstrüman
çalmaya yönlendirmek lazım.
Müzik dünyası açısından dünü ve
bugünü karșılaștırırsak, nasıl
ayrımlar var artı ve eksileriyle?
Hayat çok değișiyor, her șey değișiyor,
müzikte de öyle… Zaman sana uymazsa
sen zamana uyacaksın. Zaten değișim bir
șekilde seni de içine alıyor; sen de onu
kendine göre yașıyorsun. Biz de dün öyle
yașıyorduk, șimdi sistem bașkalaștı;
eskiden pastanın dilimleri dörde beșe
bölünürken șimdi bine bölünüyor.
Dolayısıyla herkes payına düșeni yașıyor.
Keșke o dönemi șimdi tekrar
yașayabilsek, o dönemin keyfini genç
müzisyenler ve șarkı söyleyen
arkadașlarım da yașasa… Ama hayat bu.
O bize kısmetmiș, biz yașadık. Șanslı bir
kușaktık.
Müzik dünyasında pastanın çok
fazla dilimlere bölünmesi ilișkilere,
dostluklara da zarar veriyordur…
Bu mesleği yapanlar, arkadașlarını illa
müzik dünyasından seçmek zorunda
değil. Benim de binlerce tanıdığım var
bu meslekte ama aralarından ailesiyle
görüștüğüm, bir sofrada oturup sohbet
edebileceğim iki ya da üç arkadașım var.
Beș parmağın beși de aynı olmuyor.
Müzisyeniz diye hepimiz birbirini
anlayan, karakterleri uyușan insanlar
olmayabiliriz. Kaldı ki ben de o konuda
biraz seçiciyimdir. Bir insanın çok fazla
dostu olmayacağını da düșünürüm.
Arkadaș çoktur da dost dediğin bir
kișidir, o da senin her șeyindir, ruh
ikizindir; sen de onunla paylașırsın her
șeyini. “Çok fazla dostum var” demek
beni korkutur. “Çok arkadașım var”
dersen, evet, bu güzel bir șeydir ama
inșallah herkesin bir dostu olur.
B‹zb‹ze 31
Art› 1
S‹Z HANG‹ RENKS‹N‹Z?
Farkl› kifliliklerdeki insanlarla anlaflabilmenin s›rlar›
nelerdir? Peki ya insanlara sevgiyi, onlar›n almak
istedi¤i flekilde vermenin yollar›… ‹nsanlar neden
ayn› olaylara farkl› tepkiler verir? Neden baz›
insanlarla s›cak da baz› insanlarla mesafeli iliflkiler
kurar›z? Cevaplar, kiflisel geliflim uzman› O¤uz
Sayg›n’›n renklerinde…
Oğuz Saygın
32 B‹zb‹ze
“Kimse beni anlamıyor”, “Anlașamıyoruz”, “Kendimi ifade edemiyorum”… Bu
cümleleri ne kadar sık duyuyor; hatta söylüyoruz değil mi? Her an çevremizdeki
insanlarla iletișim kurmaya çalıșırken, çoğu zaman hayal kırıklıkları yașıyoruz. Üstelik
çoğunlukla kendimizi haklı görüp karșı tarafı suçluyoruz. Peki, hiç kendimize sorduk
mu, sorunların temelinde yatanın, karșımızdaki insanı yeterince tanıyıp
tanımadığımızla ilgili olabileceğini?
Bireysel ve kurumsal gelișim uzmanı Oğuz Saygın’ın, renklere göre belirlediği kișilik
özelliklerimizi birbirimizi daha iyi anlamamız ve ilișkilerimizde yașadığımız büyüklü
küçüklü iletișim kopukluklarına çözüm üretebileceğimiz șekilde formüle ettiği
‘İnsanları Tanıma Sanatı’ kitabı bu sözlerle tanıtılıyor. Biz de Bizbize için Saygın’ın
seminerine katılıyor, kitabının özünü kendisinden dinliyoruz. Saygın, kahkahalarla
geçen gerçekten keyifli dersinde dört temel insan karakteristiğini renklerle ifade
ediyor. Kırmızı, güçlü, kararlı, bașına
buyruk. "Kafama koyduğumu yaparım,
hiçbir șey beni durduramaz" diye
düșünüyor. Yeșil barıșçıl, mülayim,
sevecen. Mavi ise tertipli, planlı, düzenli.
Oturup kalkması bile bir ahenkle...
Gelelim Saygın’ın kendisini de
tanımladığı popüler ve neșeli sarıya. "Bir
masada kahkahalarla gülünüyorsa,
orada mutlaka bir sarı vardır" diyor.
Bu dört kișilikten herhangi biri,
diğerlerinden ne daha iyi ne daha kötü.
Her kișiliğin, diğerlerinin sahip olmadığı
güçlü ve zayıf yönleri var. Her kișilikteki
insan bașarılı olabilir. Her biri kendine
özgü çalıșma tarzına sahip. Ama bir
kișiliğe özgü davranıș biçimleri öteki üç
kișilikte stres yaratabiliyor. Dolayısıyla
etkinliğimizi artırmak için bizden farklı
diğer kișilerle bir uyum yakalamamız
gerekiyor.
Aklınıza “Bașarılı insanlar hangi renkten
çıkıyor?” gibi bir soru geldiyse, hemen
yanıtlayalım, ‘en bașarılı renk’ diye bir
șey yok. İlla ki bir bașarı tanımı
arıyorsak, diğer üç rengi en iyi anlayan
ve anlașan insana ‘en bașarılı’ diyebiliriz.
minik ipuçları veriyor: “Kırmızıyla az
konușun, öz konușun. Çünkü, sabredip
dinleyemez. O, sonuç odaklıdır; bir an
önce sonuç almak ister. Aman maviye
kırıșık para vermeyin. Bu, onun
gözünde hayli kötü bir referans olur.
Yeșille bir șey satmak istiyorsanız,
beden dilini okumalısınız. Çünkü o
ancak beden diliyle ‘hayır’ diyebilir. Eğer
sizi kırmamak için ‘evet’ dediğini bilerek
ona bir șey satarsanız alır ama sizinle
bir daha da iș yapmaz. Sarıların kafaları
dağınıktır. Emir tekrarı yapıp yazdırın ve
sabırla da kontrol edin."
Saygın, özelliklerini sıraladığı bu
renklerin karakterlerinin ne kadar
anlașıldığını görebilmek için sınıfa bir
test sorusu soruyor: “Gece en zor
uyuyan insanlar hangileri olabilir?”
Cevap maviler... Çünkü mavi, gece
uyumadan önce günün bir bilançosunu
yapar, sonra da ertesi günkü ișlerini
planlar. Kırmızı “Yarın kalkar çözeriz”
der uyur. Yeșil, bazen kırmızının yarın
neler yapacağını düșünerek uykusuz
kalır. Sarı ise “Allah büyüktür” deyip
yatar uyur.
GECELERİ KİM UYKUSUZ
KALIR?
Saygın, kime nasıl davranmak
gerektiğini konusunda hayatın içinden
MÜȘTERİYE EN CAZİP
ÇÖZÜM
Hepimizde bu dört karakterden
parçalar var ama bunlardan sadece
birisi baskın. İș dünyasında bașarılı
olmak için ideali, ekibinizde zıt
karakterdeki insanların bulunması.
Böylece dağınık sarıyı düzenli mavi
toplayabilir, kararsız yeșili kararlı
kırmızı yönlendirebilir… Bu
örnekler tersine de
çoğaltılabilir.
İnsanlarla ilișki iș hayatınızın
bir parçasıysa, renkleri
anlamak daha da bir önem
kazanıyor. Oğuz Sayın’ın
farklı karakterlere yapılan
sunum konusundaki
deneyimi çok aydınlatıcı:
“Bir proje için gittiğim
toplantıda ortak olan iki beyle
konuștum. Fark ettim ki biri mavi, biri
MAVİLERE ÖĞÜTLER
• Küçük șeyleri dert etmeyin • Keder kușları
bașınıza yuva yapmasın • Etrafınızdaki
insanların ișleri iyi ya da kötü yapmasına izin
verin. Tüm ișler size kalmasın • Üzerinde siyah bir
nokta bulunan sayfanın, kocaman beyaz kısmını da
görün • Kendinizi fazla eleștirmeyin. Kendinizi değil
davranıșlarınızı eleștirin • Korkularınızdan olușan
kurtları, size zorlu ve kârlı yollarda eșlik edecek
kızak köpeklerine dönüștürün • En iyi olmaya
çalıșmayın, iyi olmanız yeterli • Ayrıntıları
hesaplarken bütünü kaçırmayın • İyi bir șey
yaptıklarında insanları takdir edin Sizin
kadar mükemmel yapmasalar da...
SARILARA ÖĞÜTLER
• Az kelimeyle çok șey anlatın
• İnsan isimleri ve gittiğiniz yeri
hatırlamak için hafıza tekniklerini
uygulayın • Ajanda kullanın ve sakın
kaybetmeyin • İnsanların sözlerini
kesmeyin • Daha düzenli olun
• İçinizdeki çocuğu canlı tutun
ama her yerde ortaya
çıkarmayın...
kırmızı. Birkaç gün sonra sunum
yapacağım. Biliyorum ki kırmızı, projeyi
en kısa sürede anlatmamı, mavi ise en
ince ayrıntıyı öğrenmek isteyecek.
Sunumumu ilk 15 dakikada projenin
tamamını özetleyecek, geriye kalan
zamanda ayrıntıları verecek biçimde
hazırladım. Nitekim sunumun 15
dakikasını bitirdikten sonra, zaten
sıkılmaya bașlamıș olan kırmızı ortağa
dönüp “Yapacağım ișlerin özeti bu”
dedim. “Tamam, ayrıntıları ortağım
dinlesin” diyerek gitti. Mavi ortak
akșam saatlerine kadar yüzlerce soru
sordu. İște insanların bu özelliklerini
bilemezseniz, ișin içinden çıkamazsınız."
KİM KİME NASIL
DAVRANMALI?
EĞER BİR MAVİYSENİZ;
SARIYA: Onay ve takdir sözcüklerini
çok kullanmazsınız ama bilin ki sarıların
bu sözcükleri duymaya ihtiyacı vardır.
Sarıları olduğu gibi kabul eder,
kurallarında esnek olmaya çalıșırsanız,
onlarla çok daha iyi bir iletișim
kurarsınız. Sıkı planlar, prosedürler
sarılara yük olarak gelir,
motivasyonlarını düșürür. Bu nedenle
onlara talimat verirken açıklamalarınızı
kısa ve öz yapın.
KIRMIZIYA: Sonuç odaklı kırmızılardan
detaylı bilgi istememeli, detay ve
uzatmalara fazla takılmamalısınız. Bu
kișilerin geçici patlamalarının normal
olduğunu bilin ve bu davranıșlarının
altındaki iyi niyeti görmeye çalıșın. “Az
laf çok iș” diyen kırmızılarla dolaylı değil
açık ve net ifadelerle konușun.
Mesajlarına, taleplerine cevap vermekte
gecikmeyin.
YEȘİLE: Ona kendisini așacak
sorumluluklar vermeyin. Așırı planlı
B‹zb‹ze 33
Art› 1
programlı çalıșmalarını da beklemeyin.
Bir an önce ișlerini bitirip dinlenmek
isterler, sabırlı olun. Her șeye
titizlenerek onları yormayın.
MAVİYE: Sizin gibi her mavi de hassas
ve alıngandır, eleștirilerini dikkate alın.
İkinizin de düșkün olduğunuz ayrıntıları
azaltın.
EĞER BİR SARIYSANIZ…
MAVİYE: Mavinin yanında daha düzenli
ve resmi olun, biraz daha ciddi
davranın, el kol hareketi yapmayın.
Mavilere göre bunlar kișiliğinizin
özellikleri olsa da, çocukça
hareketlerdir. Özellikle onların
yanındayken ișinizin kalitesine ve
ciddiyetine önem verin. Moralleri
bozuksa onları yalnız bırakın, espriler
șakalar yapmayın.
KIRMIZIYA: șakalarınız esprileriniz
konusunda her ne kadar kırmızılar daha
anlayıșlı olsa da, ölçüyü kaçırmayın.
Kırmızılarla konușurken sonuca en kısa
zamanda varmanız gerektiğin
unutmayın. Rahat tavırlarınıza ve
onların zamanlama hassasiyetine dikkat
edin. Kararsız bir yapı sergilemeyin,
belirsiz ifadeler kullanmayın.
YEȘİLE: Onları enerjik zannedip
hareketli bir hayata sürüklemeyin. İnce
ve düșündüren espriler sevdiklerini,
sabırla dinleseler de sıkılabileceklerini
unutmayın. Alçak sesle konușun, onun
sözünü kesmeyin. Dinlediğinizi ve
anladığını hissettirin. Unutmayın, yeșiller
YEȘİLLERE
ÖĞÜTLER
• Daha enerjik olun • İșe giderken
olmasa bile seyahate, gezmeye
giderken heyecanlanmaya çalıșın
• Hayatınızda her gün küçük ve güzel
değișimler yapın • En azından sizi
ilgilendiren konularda sorumluluk alın
• İșlerinizi ertelemeyin
• Kendi kendinizi motive edin,
bunun için birilerini
beklemeyin.
34 B‹zb‹ze
de siz sarılar gibi onay ve motivasyon
beklerler.
SARIYA: Daha ciddi olmanız ve
ayrıntılara önem vermeniz veriminizi
artıracaktır. Birbirinizi motive ettikçe
ortamda neșe hiç kaybolmaz.
EĞER BİR
KIRMIZIYSANIZ;
SARIYLA: Onları fazla
eleștirmeyin. Ne kadar iltifat
eder onaylarsanız o kadar çok
çalıșırlar. Hata yapsalar bile
sakin olun, yoksa panikleyip
motivasyon kaybederler.
Anlatacakları çok șey vardır,
onları dinlemeye biraz daha
fazla zaman ayırın. Çelișkili
ifadeleri hoș görüp, nazikçe
belirtin.
MAVİYLE: Çok dikkatli olun.
Sonuç odaklı olsanız da onların
sunduğu ayrıntılara dikkat edin.
Onlar size benzemez, içlerine
kapanıktır. Hassas ve alıngan
mavilere nazik davranın. Ciddi
ve mesafeli olun. Kendi görüșlerinizi
kabul ettirmeye çalıșırsanız, daha fazla
içlerine kapanırlar.
YEȘİLLE: Emir kipi kullanmadan diyalog
kurmaya çalıșın, iș konusunda fazla
zorlamayın. Yoksa hızlarını artırmak
yerine yavașlatırsınız. Sıcak ve samimi
olarak hislerinizi paylașın. Konușma
temponuzu düșürün. Onların yavaș
konușma temposuna sabır gösterin,
sözlerini tamamlamayın.
KIRMIZIYLA: Esnek olmalısınız.
Girișken tavrınızı azaltın, güç
mücadelesine girmeyin. Unutmayın,
karșınızda sizin gibi lider ruhlu birisi var.
İș bölümü yapmak, olası çatıșmaları
engelleyecektir.
EĞER BİR YEȘİLSENİZ;
SARIYA: Arzularınızı, neden hoșlanıp
neden hoșlanmadığını net ifadelerle
aktarın. Belli bir konuya
odaklanmalarına yardımcı olun. Onlara
KIRMIZILARA
ÖĞÜTLER
• Bir șey istediğiniz gibi
yapılmadığında fazla zorlamayın
• Her zaman lider olamayacağınızı
kabullenin • Sizin gibi olmayanları
sizden așağı görmeyin • İnsanları
kullanmayın • Sabırlı olmayı öğrenin
• Olur olmaz her șeye karıșmayın
• Bașkalarının da haklı
olabileceğini kabul
edin.
“hayır” demeyi öğrenin. Siz dinledikçe
onlar da tüm gün anlatabilirler.
MAVİYE: Planlı programlı taraflarına
uymaya çalıșın ve plansız ișler
sunmayın. Mesafeli, ciddi olun,
duygularınızı çok yansıtmayın, mantık
çerçevesinden çıkmayın. Ayrıntılara inin.
Düzenli hayatlarına ayak uydurmanız
onları size yaklaștıracaktır.
KIRMIZIYA: Çift taraflı iletișimde ısrar
edin, daha girișken olun. Kırmızılara
gerektiğinde “hayır” demeyi, kendinize
ödün vermemeyi öğrenin. İșleri
ertelemeyin, zamanında bitirin. Kararsız
bir tutkum sergilemeyin.
YEȘİLE: Karar almaya çalıșın, yoksa
sonuca varamazsınız. İkiniz de karar
verirken hızlı olmadığınızdan, birinizin
daha girișken ve daha hızlı olmasına
özen gösterin. Duygularınızı biraz daha
ifade ederek birbirinizi anlamaya çalıșın.
Duygunuzu ifade etmemeniz yanlıș
anlașılmaya neden olabilir.
Hangi renk oldu¤unuzu ö¤renmek için sayfa 67-68’daki testi uygulayabilirsiniz.
yen‹
yapmanız. Levinson, bu yöntemin anlık
olarak parlak bir fikir ortaya atmanın
ötesinde, bir süreç olduğunu söylüyor.
Yani ișinizi iyi yapacaksınız, bir
pazarlama planınız olacak, her gün
sabırla o planı uygulayacaksınız ve
yılmadan insanlara mesajınızı
vereceksiniz.
BÜTÇES‹ KÜÇÜK HAYAL‹ BÜYÜK OLANLARA
GER‹LLA T‹P‹ PAZARLAMA
Pazarlama bütçesi
k›s›tl› küçük
giriflimlerin,
pazarlama
konusunda neler
yapabileceklerini
ortaya koymak
amac›yla gelifltirilen
gerilla pazarlama
yöntemi, az parayla
büyük etki
yaratabilmek için
yap›lmas›
gerekenleri
araflt›r›yor
36 B‹zb‹ze
İki büyük mobilya mağazasının arasında küçük bir mağaza bulunuyor. Yandaki
mağazalardan biri kocaman bir afiș asıyor; ‘yüzde 50 indirim’. Diğer yandaki de buna
karșılık hemen ondan büyük bir afiș yapıyor; ‘yüzde 75 indirim’. Ortadaki gerillanın
ise ne indirim kaldıracak hali ne de onlardan büyük afiș bastıracak parası var. O da
kapısının üstüne șunu yazıyor; ‘Ana Giriș’.
“İște gerilla ruhu bu!” diyor akademisyen Güventürk Görgülü. Onunla bir önceki
sayımızda, Nesteren Șencan Görgülü ile birlikte kaleme aldıkları Pazarlama 3.0 adlı
kitaptan yola çıkarak yeni pazarlama yöntemleri hakkında konușmuștuk. Bu
sayımızda da yine aynı kitaptan, ilginizi çekeceğini düșündüğümüz ‘gerilla tipi
pazarlama’yı sayfalarımıza aktarıyoruz.
Gerilla pazarlama, artık bir efsane haline gelen Jay Conrad Leivinson'ın 1980'lerde
ortaya attığı bir kavram. Pazarlama bütçesi kısıtlı olan küçük girișimlerin, pazarlama
konusunda neler yapabileceklerini ortaya koymak amacıyla geliștirilen bir yöntem.
Az parayla büyük etki yaratabilmek için yapılması gerekenleri araștırıyor. Bunun
temelinde de daha fazla yaratıcılık, daha fazla sabır, daha çok azim ve çalıșma
yatıyor. Aslında bu bir düșünce biçimi. Gerilla dünyaya kısaca “Ben neyi pazarlama
aracı olarak kullanabilirim?” diye bakan, “Müșterimi nasıl daha fazla memnun
edebilirim, ona daha fazla ne verebilirim?” diye düșünen, yaratıcı, cesur bir girișimci
tipi. Tabii bu haliyle Türkiye'deki küçük ve orta boy șirketler için de ideal bir
yöntem. Üstelik yalnız tüketicilere yönelik ürünlerde değil, ișten ișe pazarlamada
yani endüstriyel alımlarda da etkili. Levinson, gerilla pazarlama için bedava veya çok
düșük maliyetli 200'ün üzerinde araç sayıyor. Bunların bir kısmı yalnızca tutum ve
davranıșlardan olușuyor. Yani gerilla pazarlama dediğiniz șey, yaptığınız iși nasıl
yaptığınızla, insanlara nasıl davrandığınızla bașlıyor. Tabii ilk kural yaptığınız iși iyi
GERİLLANIN RUHU: SABIRLI,
İNATÇI, DUYARLI
Levinson’a göre gerillanın 12 kișilik
özelliği var.
SABIR: Bir insanın sizden bir șey satın
almaya hazır hale gelebilmesi için sizin
mesajınızı (elektronik posta, kapısına
broșür veya bir yayına ilan…) dokuz
kez algılaması gerekir. Bunun için, önce
sizi duyması gerekir. Ama insanlar
söylediğiniz üç șeyden ikisini algılamaz.
Yani,
Bir insana dokuz kez ilanınız
gittiğinde üç kez zihnine ulașırsınız.
Sizi hatırlayabilir.
12 kez mesaj gittiğinde sizi dört kez
algılar ve kafasında bir yer edinirsiniz.
Sizi sağa sola sorar.
15 mesajda beș kere algılanırsınız.
İnternet sitenize girebilir veya
telefonla arayabilir.
18 mesajda altı kere algılanırsınız,
yavaș yavaș ürün ve hizmetinizi
almayı düșünür.
24 kez mesaj gittiğinde sizi dokuz
kez algılamıș olur ve sizden bir șey
satın alabilir.
Sonuç; sabır olmazsa iș olmaz.
HAYALGÜCÜ: Gerçeklerle yüzleșmek
kabiliyeti yanında gelecekte ne olacağını
da öngörmek gerekir.
DUYARLILIK: Șehirlerde, ülkelerde
neler olduğu daima izlenmeli. Böylece
insanların kafalarındakini bilerek,
sohbetlerde o gündemden söz
edilebilir.
SAĞLAM BİR KİȘİLİK: Çevrenizdeki
insanlar sizin pazarlamanızdan bıkarlar,
“Bunu değiștir artık, bundan bıktık”
derler. Bunun karșısında duracak kadar
güçlü bir kișiliğiniz olmalı. Çünkü
çevrenizdekiler sıkılmıș olsa da,
ürününüzü alacak insanlar mesajlarınızı
henüz algılamamıștır. Israrınızı sürdürün.
GİRİȘKENLİK, SALDIRGANLIK:
Yaptığınız iși her yerde anlatabilecek
kadar girișken ve doğru zamanda doğru
silahlerle harekete geçecek kadar
saldırgan olabilmelisiniz.
DEĞİȘİME AÇIK OLMAK:
Değișimden korkmamalı, değișime açık
olmalısınız. Gerilla, “Değișimi ben
kucaklamazsam rakiplerim kucaklar”
diye düșünür ve değișimi önce o
içselleștirir.
CÖMERTLİK: Gerilla her zaman
“Müșterime neyi verebilirim, neyi feda
edebilirim?” diye düșünür.
Müșterilerinizle paylașın, onları bașarılı
yaparsanız veya beklentilerini
karșılarsanız siz de bașarılı olursunuz.
ENERJİK OLMAK: Gerilla pazarlaması
zordur ve her zaman aynı șekilde
uğrașıyı gerektirir. Bu nedenle her
zaman enerjik ve çalıșkan olmalısınız.
MERAK VE ÖĞRENME İSTEĞİ:
Gerilla her șeyi merak eder. Martılar
gibi yükseklerde uçacak, balıkları
görmek için iyice alçalacaksınız. Böylece
yeni gelișmeleri sürekli izleyebilirsiniz.
İNSANLARA DÖNÜKLÜK: Gerillalar
insanlarla birarada olmaktan hoșlanır.
Herkesi sever ve herkesin hikâyesini
dinler. Dinlemeyi bilmek, en önemli
özelliktir.
ODAKLANMA: Gerillalar odaklanırlar
ve odaklandıkları iși mükemmel hale
getirmeye çalıșırlar. Yani aynı anda
birden fazla ișe saldırmazlar.
EYLEME DÖNÜKLÜK: Bazı insanların
beyni tek yönlüdür. Pek çok yere
giderler, okurlar, seyrederler. Fakat bu
bilgiler öylece beyinlerinde kalır.
Bazılarının beyni ise çok yönlüdür. Bilgiyi
alırlar bunu eyleme dönüștürürler.
Gerilla bu yeteneğe sahiptir.
GER‹LLANIN 100 S‹LAHI
Pazarlama planı / pazar takvimi / niș
belirleme, konumlandırma / șirketin adı /
șirketin kimliği / logo / fikir, konsept / sarf
malzeme / kartvizit / içerideki tabelalar /
dıșarıdaki tabelalar / iș saatleri / iș günleri /
vitrinler / esneklik / kulaktan kulağa yayılma
/ toplumsal katılım / barter / kulüp ve
sosyal dernek üyelikleri / taksitlendirme
seçenekleri / sosyal içerikli pazarlama /
telefondaki tavır / ücretsiz danıșma hattı /
ücretsiz görüșme, danıșma / ücretsiz
seminerler / ücretsiz sunumlar / ücretsiz
ürün örnekleri / müșteriye karșı tutumlar /
ișbirliklerine dayalı pazarlama / telefon
beklemesinde reklam / bașarı öyküleri /
çalıșanların giyimi, görünümü / hizmet /
takip / siz ve çalıșanlarınız / hediyeler ve
özellikli reklamlar / kataloglar / telefon
rehberi ilanları / bir yayında köșe yazıları /
bir yayında makale yayınlatmak / bir
yerlerde konușma yapmak / haber
bültenleri / tüm izleyici kitleniz / avantaj
listesi / bilgisayar / seçim / müșteriyle ilișki
zamanı / ‘hoșgeldiniz’ ve ‘güle güle’ deme
biçimleri / halkla ilișkiler / medyadaki ilișkiler
/ açık, düzgün ve düzenli olmak / referans
programları / birebir paylașım / garanti /
telefonla pazarlama / hediye çekleri /
broșürler / elektronik broșürler / ișyerinizin
konumu / reklam / satıș eğilimleri /
örgütlenme / kalite / tekrarlama ve
abartma / yazı tahtaları / büyüme, yükselme
fırsatları / yarıșmalar, çekilișler / online
pazarlama / seri ilanlar / gazete ilanları /
dergi ilanları / radyo reklamları / TV
reklamları / bilgilendirici reklamlar / reklam
filmleri / müșteriye yazılan mektuplar /
doğrudan postalama kartları / kartpostallar
/ posterler / istendiğinde faks, özel
etkinlikler / ekranlar / görsel, ișitsel
malzemeler / boș zaman / muhtemel
müșteri mailleri / araștırma çalıșmaları /
rekabet avantajları / pazarlama içgörüsü,
sezgisi / hız / referanslar / ün, nam / hırs ve
istek / itibar / kendiniz ve rakipleriniz
hakkında istihbarat / birlikte çalıșma
kolaylığı / marka bilinirliği / gerilla olmayı
seçmek / müșteri mail listesi / rekabet gücü
/ memnun müșteriler.
B‹zb‹ze 37
YEN‹
AKTÜEL
MÜKEMMEL ÖRNEK:
BORDO-MAV‹
Trabzon’da bir Mavi Jeans
mağazası… Yanında yine bir
giyim mağazası. Adı: Bordo…
İki isim aynı yazı karakterinde
ve aynı hizada yan yana
geldiğinde, futbol ve
Trabzonspor tutkunu
Trabzonlular için ne ifade
eder dersiniz? Mağazayı
değerli bir yatırım haline
getiren bu pazarlama
yöntemini görebilmek ve
uygulayabilmek, gerçek bir
gerilla ruhu gerektiriyor.
GELENEKSEL PAZARLAMA
38 B‹zb‹ze
GER‹LLA PAZARLAMA
“Pazarlama için para gerekir” der
“Paran varsa iyi ama önemli olan para değil, enerji
ve hayal gücüdür” der.
İnsanların aklını karıștırır, gizemli bir
hava yaratır.
Açık ve seçik șekilde gerçekleri anlatır.
Büyük iș dünyasına yöneliktir.
Küçük ișletmelere yöneliktir.
Performansı satıșla ölçer.
Önemli olan kâr etmektir.
Pazarlama, deneyim ve yargılar
üzerine kuruludur; yani tahmindir.
Psikoloji ve insan davranıșlarına odaklıdır. Çünkü gerillanın
tahminle kaybedecek zamanı yoktur. Satın alma davranıșlarının
yüzde 90’ının bilinçaltıyla verildiği bilgisinden hareket eder.
Birden fazla ișe aynı anda girer.
“Önce ișini yönet, ișine odaklan ve ondan sonra bașka
ișe giriș” der.
Çizgisel olarak ișini büyütmeni söyler.
Geometrik artıșla iși büyütmeye yöneliktir. Her müșteri için
daha fazla ișlem yapmak, müșterilerin akrabalarını,
arkadașlarını ișin içine katmak onun için önemlidir.
Satıș sonrasında müșteriyi unutur.
Gerilla müșteriyi her zaman takip eder ve onu asla kaybetmez.
Rakiplerini dikkate alır.
“Rakiplerini unut, senin gibi standardı olanlara bak ve
onlarla ișbirliği yap” der.
İnsanlara, “Hizmetimin veya malımın
faydalarını satın al” der.
İnsanların problemlerini bulmak ve çözmek üzerine odaklanır.
Her zaman “Ben” der.
Her zaman “Sen” der. Gerillanın her șeyi, broșürü, ilanı,
internet sitesi, hep müșteriyle ilgilidir.
“Ne satabilirim?” der.
“Müșteriye ne verirsem onun ișine yarar?” diye düșünür.
Reklam, halkla ilișkiler gibi geleneksel
yolların her zaman ișe yaradığını
düșünür ve bunlardan birine inanır.
Gerilla, pazarlama, reklam, halkla ilișkiler gibi geleneksel yolların
birinin değil hepsinin bileșiminin ișe yaradığını düșünür.
Ayın sonunda gelen faturalara bakar.
İlișkilere bakar. Bu ay kimlerle ilișki kurduk, diye düșünür.
Teknolojiye pek fazla önem vermez.
Teknolojiyi sonuna kadar kullanır.
Büyük grupları hedefler.
Küçük grupları ve kișileri hedefler.
Bilinç dıșını hedefler ve küçük
detaylara önem vermez.
Bilinçaltını hedef alır ve detaylara önem verir. Telefonla konușma
biçimi veya insanları ziyaret șeklinin önemli olduğuna inanır.
Yalnızca pazarlama tanıtımıyla satıș
yapılabileceğine inanır.
Önce rıza almaya önem verir. Önemli olan insanlara çok fazla
pazarlama malzemesi göndermek değil, bu malzemeleri
göndermek için insanların rızasını almaktır.
Monolog kurar.
Diyalog kurar; “Bir sen söyle, bir ben söyleyeyim” der.
Kısıtlı pazarlama imkânı vardır.
Her y›l binlerce yaflam›
karartan uyuflturucu
madde kullan›m›
ülkemizde ne yaz›k ki
ilkö¤retim düzeyine inmifl
durumda. Ortak
özellikleri s›k›nt›
gidermek, rahatlatmak…
Ancak çocuklar›m›zla
dertlerini
paylaflabilece¤imiz bir
iliflki kurabilmek, onlar›
bu illetten uzak tutabilir
Kullanılabilecek 100 ayrı silah vardır ve gerilla bunların içinden
seçim yapıp bileșkesini kullanır. Bu 100 silahın 62’si ise
tamamen bedavadır.
KAPIMIZDAK‹ TEHL‹KE
26 Haziran, Uluslararası Uyușturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile
Mücadele Günü. Türkiye, uluslararası uyușturucu ticareti
güzergâhında bulunması nedeniyle risk altındaki ülkelerden birisi.
Ülkemizde kullanım yașı giderek düșen uyușturucu bağımlılığı
neyse ki tedavi edilebiliyor. Ancak uyușturucu maddenin
kesilmesi tedavi için tek bașına yeterli değil. Madde kullanımını
hazırlayan yașam alıșkanlıklarının da düzenlenmesi gerekiyor.
Uzmanlar, aileleri uyarıyor; gençlerle eleștirel olmayan, açık ve
destekleyici ilișki kurmanın sorunların çözümünde esas olduğu
vurgulanıyor. Ailelere aynı zamanda çocuklarındaki davranıș ve
tutum değișiklikleri konusunda baskıcı olmadan dikkatli
davranmak düșüyor. Peki özellikle ergenlik çağındaki oğlumuz
veya kızımız uyușturucu kullanıyorsa, bunu nasıl anlayacağız? İște
ipuçları…
Eskiden bizimle birlikte zaman geçirmekten keyif alırdı, ama
giderek uzaklaștı,
Kararsızlıklar yașamaya bașları,
İçine kapandı, çok sinirli, alınganlașıyor ve sonra yeniden
normale dönüyor,
Bașarı oranı tamamen ve her derste düștü, arkadașlarını çok
sık değiștiriyor, eski arkadașlarına sırt çeviriyor ve çevreyle
ilișkiden kaçıyor, ișini ya da okulunu bırakmak istiyor,
Hiçbir șeye ilgi duymuyor ve herkesten uzak kalıyor,
geleceğe dönük hiçbir adım atmıyor,
Ani ve çabuk duygu değișimi yașıyor, yemek yeme düzeni
bozuldu,
Yalan söylüyor ve evden ufak tefek eșyalar kayboluyor,
Elbisesinde, yatağında ufak yanıklar, yırtıklar var,
Tuvalette uzun süre kalıyor ve rahatlamıș olarak çıkıyor,
Odasında ve üstünde pudraya benzer șeyler var.
UZMANA DANIȘALIM
Eğer evlerimizde bu listedeki davranıșlara tanık oluyorsak,
mutlaka bir uzmana danıșmamız gerekiyor. Ama bir adım daha
geriye gidip, çocuklarımızı uyușturucuya bașlamadan
bilgilendirmek önemli. Araștırmalara göre, ailelerinden
uyușturucu kullanmanın zararları konusunda bilgi alan gençler,
kendilerini bu tehlikeye karșı daha fazla koruyabiliyor. Anne
babanın abartılmıș korku ve kaygılarından arındırılmıș ve
çocuğun gelișim çağına uygun eğitimin, öncelikle ailede verilmesi
gerekiyor. Tekrar edelim, çocukların sıkıntılarını anne ve
babalarıyla paylașabilmesi için de, onları yargılamadan
dinleyeceğimizi, onaylamayacağımız șeyler yapsalar bile
sevgimizin eksilmeyeceğini, onlara destek olacağımızı bilmeleri
en büyük koruyucu önlem.
AKTÜEL
AKTÜEL
‘HOfiGELD‹N RAMAZAN’
Ülke topraklar›n›n geri
al›nmas›n› temsil eden
30 A¤ustos Zafer
Bayram›’nda, Büyük
Taarruz’da can veren
137 bin flehidi bir kez
daha sayg› ve sevgiyle
anaca¤›z
“HER fiEY‹ 30 A⁄USTOS ZAFER‹NE BORÇLUYUZ”
Ramazan, bu y›l a¤ustos ay›n› kendisine özgü geleneklerle flenlendirecek.
Camiler de vatan› ‹stanbul olan mahyac›l›k sanat›n›n örnekleriyle ›fl›ldayacak
Fırınların mis gibi pide kokuları yayan
kapılarının önünde kuyruklar olușacak.
Hurma, bir ay boyunca sofralardan
eksik olmayacak. Nar taneleriyle bezeli
nefis güllaçlar pastane vitrinlerini
süsleyecek. Gecenin karanlığını evlerin
bir bir yanan ıșıkları aydınlatacak. 1
Ağustos’ta bașlayan ramazanı,
minareler arasında ‘Hoșgeldin’ diye
ıșıldayan mahyalar karșılayacak.
Mahyanın bizler için anlamı ramazanın
gelișini haber vermekle sınırlı ama
asırlar öncesinin İstanbul’u için öyle
değil. İstanbul diyoruz, çünkü mahya
İstanbul’da doğan bir gelenek. Neden
mi? Mahya, kandillerin minareler
arasına gerilen iplere dizilmesiyle
kuruluyor. Yani mahya için birden çok
minare gerekiyor. Öte yandan parası
40 B‹zb‹ze
olan herkes de dilediğince cami
yaptıramıyor. Birden çok minare,
sadece Osmanlı sultanlarının ve
eșlerinin yaptırdığı camilerde
bulunuyor. ‘Selâtin camiler’ denilen bu
camiler de, Edirne’deki Selimiye Camii
hariç, sadece İstanbul’da var. Savaș
ganimetleriyle yapılan ve kapıları 24
saat açık olan selâtin camilerdeki
mahya geleneğini ise I. Ahmet
bașlatıyor. Böylece İstanbul semaları
ramazan aylarında ıșık saçıyor. Önceleri
aydınlatma amacı tașıyan mahyacılık,
zamanla estetik bir hale dönüșmeye ve
halkın ilgisini çeken zarif șekillere doğru
evrilmeye bașlıyor. Minarelerin bir
ucundan bir ucuna ıșık çekiliyor ve
üzerine inancı, ramazanı, Allah’ı
simgeleyen güzel sözler, deyișler
yazılıyor. Giderek mahyacılar arasında
bir rekabet doğuyor. Kimi mahyacılar
her gece, hatta aynı gece yatsı ve
teravih arasında eserlerini değiștiriyor.
İstanbulluların Kızkulesi, kayık, vapur,
köșk, fıskiye, köprü, cami, çorba kasesi,
çiçek, top arabası, kuș gibi mahya
resimlerini görebilmek için camileri
dolaștıkları rivayet ediliyor.
Zeytinyağıyla yanan kandillerin ömrü
yaklașık üç saat olduğu için,
İstanbullular tüm mahyaları görebilmek
için hızlı turlar atıyor.
Mahyacılık bugün kandillerle değilse de
elektrik lambalarıyla süren bir sanat.
Mahyaları șimdilerde sadece Vakıflar
Genel Müdürlüğü hazırlıyor. Ancak ne
yazık ki artık bu sanata pek talep yok.
Mahya sanatı, yeni ustalarını bekliyor.
Bu yıl da 30 Ağustos’ta, 1922 yılının 26
Ağustos günü bașlayıp 30 Ağustos'ta
Dumlupınar'da kazanılan zaferle gelen
özgürlüğü kutlayacağız. Bugün bize hâlâ
heyecan veren o gün, acaba 89 yıl
önce nasıl yașanmıștı? Gelin o tarihte
İstanbul’da gazetecilik yapan ve herkes
gibi kurtuluș umuduyla Büyük
Taarruz'dan haber bekleyen Falih Rıfkı
Atay’ın anılarından okuyalım.
"...İçimizdeki sorunun, kimseden
aramaya cesaret edemediğimiz cevabı
kendiliğinden yayılıverdi: Bașkomutan
Mustafa Kemal Pașa bütün
karargâhıyla beraber esir olmuș...
Keder insanı öldürmez derlerse, bu
söze inanınız. Kalp denen șeyin ne
dayanıklı bir maddeden yapılmıș
olduğunu ben, o akșamüstü Büyükada
vapurunun güvertesinde öğrendim.
Türkleri Büyükada Yat Kulübü'nden
kovmușlardı. Yalnız bir iki sırnașık,
yolunu bularak içlerine
sokulabilmișlerdi. Bunlar, o akșam
cezalarını çekmișlerdir. Çünkü kulüpte,
Mustafa Kemal'in esir olması șerefine
kulübün bütün șampanyaları
patlatılıyor ve Türkler de dağıtılan
kadehleri içmeye zorlanıyordu. Ada
sokakları, çoluk çocuğun çığlıklarıyla
geçilmez bir hale geldi.
Ölümü bir uyku, rahat bir uyku gibi
arayarak sabah ettik. İlk vapurun en
görünmez köșelerine sığınarak, iki
büklüm köprüye indik.
Bütün Türkleri yas içinde bulacağımı
sanıyordum. Meğer ne kadar
soysuzluğa uğramıșız. Acaba sokakların
hepsi, șu veya bu muhipler cemiyeti
üyeleri mi idi? Bizimkiler utançlarından
evde mi kalmıșlardı? Bu gülüșler, bu
çırpınıșlar, bu el sıkıșanlar ne idi?
Meğer bütün karargâhıyla Bașkomutan
Mustafa Kemal değil, Yunan
Bașkomutanı Trikopis esir olmuș...
Size, kalbin ne dayanıklı bir maddeden
yapılmıș olduğunu yukarıda
söylemeseydim, burada söylerdim. Bir
çocuk gibi sıçramaya bașladım.
Habere, havadise, telgrafa koșuyorum.
Yunan ordusunu yok etmișiz ve
İzmir'e iniyormușuz.
Ben, ömrümde hiçbir edebiyat
eserinde, ordulara ilk hedeflerinin
Akdeniz olduğunu bildiren günlük
emri okurken duyduğum zevki
duymadım. Bu, bütün heyecanların
üstünde bir heyecan veren, bütün
șiirlerin üstünde bir șiirdi. Ne
olmuștuk, biliyor musunuz?
Kurtulmuștuk…
Nemiz varsa, bağımsız bir devlet
kurmușsak, hür vatandaș olmușsak,
șerefli insanlar gibi dolașıyorsak, șu
denizlere bizim diye bakıyor, bu
topraklarda ana bağrının sıcaklığını
duyuyorsak, belki nefes alıyorsak,
hepsini, her șeyi 30 Ağustos zaferine
borçluyuz..."
B‹zb‹ze 41
SA⁄LIK
TAT‹LDEN KEY‹FLE DÖNMEK ‹Ç‹N…
Tatil planlar›na bafllad›n›z m›? Hatta
rotan›z belki k›fltan haz›rd›. Y›l›n
yorgunlu¤unu ç›karmak için bir güzel
e¤lenmek, dinlenmek istiyorsunuz.
Size iyi bir tatil diliyoruz. Dilemekle de
kalm›yor, tatilinizin gönlünüzce
geçmesi, dinlenmifl olarak evinize
dönmeniz için baz› ipuçlar› veriyoruz
Yaz, bizleri en özgür bırakan mevsim. Güneșin ıșınlarına
güvenerek istediğimizi giyer, istediğimiz gibi gezer,
istediğimiz mekânda zaman geçirebiliriz. Ama bize bu
olanakları sunan güneș, gerekli önlemleri almazsak can
düșmanımız da olabilir. Yazın en heyecanlı günleri olan
tatillerimizi herhangi bir sağlık sorunuyla karșılașmadan
keyifle geçirmek için uzmanların önerilerinden bir liste
derledik.
GÜNEȘTEN UZAK DURUN
√ Öncelikle deri kanseri riski yaratmamak için hem
kendinizi hem çocuklarınızı güneșten koruyun. Yani saat
10-16 arası güneșe çıkmayın. Zorunlu
olarak bu saatler arası güneș altında
kalacaksanız, açık renk, pamuklu, uzun
kollu giysiler, geniș kenarlı șapka, güneș
gözlüğü, güneș ıșınlarından koruyacak
krem kulanın. Bebeğiniz altı aydan
küçükse, bu tür kremler kullanmak
yerine onu güneșten uzak tutun.
√ Günește kalmanız kaçınılmazsa,
yanınızda içine bir yetișkinin ve bir
bebeğin sığabileceği bir güneș çadırı
bulundurun. Bebekler kadar, cildi
kendini tamir etme özelliği ve direnci
azalan 50 yaș üzerindekiler de güneșe
duyarlı hale geliyor. Bu nedenle mutlaka
koruyucu faktörlü krem kullanın.
√ Güneșin altında hareketsiz yatmak,
derinin fizyolojik fonksiyonlarını
bozuyor, deride kalınlașma, kepeklenme
ve kızarmaya yol açıyor. Kumsalda
yürürken ya da yüzerken güneșlenin.
√ Cildiniz yağlıysa krem, kuruysa losyon,
çil ve güneș lekeniz varsa jel tercih edin.
Bu önlemle güneșin etkisinden
tamamen kurtulduğunuzu düșünmeyin
ve ek önlemler alın.
√ Her șeye rağmen güneș yanığı
olușursa, ilk tedaviniz soğuk kompres
yapmak olsun. Ağrı giderici pomatlar
yerine hidrokortizonlu pomatlar
kullanın. Cildiniz su toplamıșsa, bırakın
kendiliğinden patlasın. Enfeksiyona karșı
antibiyotikli pomat sürün.
√ Su kaybına karșı bol sıvı alın ve ılık
duș yapın.
RİSK ALMAYIN
√ Tanımadığınız bir ülkeye veya bölgeye
gidiyorsanız, oranın güvenli olmayan
yönlerini önceden öğrenin.
√ Yeni ve tehlikeli sporlara bașlamadan
önce size eğitim verecek kișilerin yeterli
42 B‹zb‹ze
olduğundan ve önceden gerekli
hazırlıkların yapıldığından emin olun.
√ Sizi zorlayacak veya așırı fiziksel güç
gerektiren hareketler yapmadan önce
buna hazır olup olmadığınızı da hesaba
katın.
√ Yorgunsanız araba kullanmayın. Her
koșulda emniyet kemerinizi takın.
√ Yürüyüș yaparken trafiğin akıș yönüne
dikkat edin.
√ Dalıș yapacaksanız derinliğini mutlaka
doğru kaynaklardan öğrenin, kendiniz
de emin olun.
√ Denizlerdeki ana akıntıları veya
denizde olabilecek tehlikeli canlıların
neler olduğunu öğrenin.
GÜVENLE YÜZÜN
√ Tatil, suyla temas demek. Ama
unutmayın, sudaki mikroplar mide ve
boğaz ağrılarına, cilt, kulak ve göz
enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu
nedenle denize gireceğiniz yerin lağımın
boșaltıldığı alana yakın olup olmadığını
öğrenin.
√ Dikkat, nehir suları, havuzlar, girdaplı
göller de enfeksiyona neden olabiliyor.
Yüzerken bașınızı suyun üstünde tutun
ve su yutmamaya çalıșın.
√ Solunum rahatsızlığınız varsa kapalı
havuzlardan uzak durun. Sıcak havalarda
özellikle kalabalık havuzlar,
organizmaların çoğalması için en uygun
ortamlardır.
√ Havuzlarda bulunabilecek siğillerden
korunmak için plastik ayakkabı giyin.
√ Mantar ve deri hastalıklarından
korunmak için yüzdükten sonra duș
yapın, kurulanın, kulaklarınızı ve parmak
aralarınızı iyice kurulayın.
BEBEG‹N‹Z VARSA…
√ Öncelikle tatil öncesi bebeğinizi bir
muayeneden geçirmek, riskleri en aza
indirecektir.
√ Bebeğin yașı, tatil seçeneklerini
değerlendirmek için önemli bir kriter.
Eğer üç yașından büyükse, yașıtlarını
bulabileceği yerleri tercih edin.
√ Yola arabayla çıkacaksanız, bebek
açısından çok zararlı olabilecek klimayı
temizletmeyi unutmayın.
√ Bebek oturabilecek çağdaysa, bebek
koltuğuna oturtup kemerini bağlayın,
yanına da sevdiği oyuncak ve
nesnelerden olușan bir alan yaratın.
√ Yolculuğa bir-iki saatte bir mola verin.
Onu yarım saatte bir hafif gıdalarla
besleyin.
√ Bebeğinizde kansızlık, enfeksiyon, kalp
veya akciğer rahatsızlığı varsa, en iyisi
uçaktan vazgeçmek. İki yașından küçükse,
kucakta ve meme emiyorsa, uçuș ve
kalkıșlarda emzirmek onu rahatlatır.
√ Tüm korumalarımıza karșın bebeğinizi
güneș çarpabilir. Gece ateșlenirse, derhal
bir doktora gidin.
√ Çocuğunuzla tatil, hiçbir sosyal olanağı
bulunmayan bir otel yerine, çocuklar için
hemen her șeyin düșünüldüğü bir tatil
köyünde daha kolay olabilir.
√ Bebeğiniz için sineklere karșı cibinlik
kullanın. Kapalı alanda sinek kovucu sprey
kullanmayın. Bebeklere zararı olmayan,
kimyasal içermeyen doğal limon çiçeği
içeren spreyler öneriliyor.
√ Havuz suyu yutmamasına dikkat edin.
B‹zb‹ze 43
SPOR
SPORU TAT‹LE ÇEV‹R‹P
DO⁄AYA EV KURAB‹L‹R‹Z
7’DEN 70’E HEP‹M‹Z ‹Ç‹N SPOR:
DO⁄A YÜRÜYÜfiÜ
‹tiraf edelim öyle çok
spor düflkünü bir ülke
say›lmay›z. Ama
pikni¤e itiraz›m›z
olmaz. Gelin sporu ve
pikni¤i, ailenin sa¤l›¤›
yerinde olan tüm
üyelerinin
kat›labilece¤i flekilde
birlefltirelim. Üstelik
Türkiye de,
bedenimize ve
ruhumuza iyi gelen,
hatta beyin
performans›m›z›
art›ran do¤a yürüyüflü
için bir cennet
44 B‹zb‹ze
Evet, bizler sporu severiz ama ya
evimizdeki koltukta ya da tribünlerde…
Günün hatta haftanın belirli zaman
dilimlerinde aktif spor yapan
arkadașlarımıza imrenerek bakarız. Ama
kendi hayatımızda spora zaman ayırmak
konusunda biraz gönülsüz veya tembeliz.
Peki size hafta sonu kolaylıkla hatta
ailece yapabileceğiniz bir spor önersek…
Trekking, yani artık Türkçe’ye yerleșen
karșılığıyla ‘doğa yürüyüșü’nün hedefi,
tepe tırmanarak, bayır inerek, kayalardan
sekerek geçeceğimiz rotanın sonunda
belli bir hedefe varmak ve ardından da o
yolu geriye doğru adımlamak. Bu, çok
zorlu ya da son derece basit bir parkur
olabilir. Doğa yürüyüșü parkurlarının
çeșitli zorluk dereceleri var. Bu zorluk
derecesini de yürüyüșçünün kendisi
belirler. Ya bireysel olarak yaptığımız
doğa yürüyüșünde kendi rotamızı
çizerek ya da bir grup yürüyüșüne
katılacaksak, yürüyüș parkuru hakkında
bilgi alarak…
Doğayla baș bașa, kolay, ucuz, çoluk
çocuk, sağlığı yerinde her yaștan insana
açık bir spor doğa yürüyüșü. Ayağımıza
esnek, rahat bir pantolonla spor
ayakkabımızı geçirdik mi, bu muhteșem
spora, kendimizi doğanın kollarına
bırakmaya hazırız demektir. Sırt
çantamızı da az ve öz doldurmalıyız;
yedek bir çorap, ince bir mont,
yağmurluk, hafif ve doyurucu yiyecekler,
su.
Yeterince hazırlıklı ve tecrübeliysek yılın
uzun aylarına yayılabilecek bir spor
olmakla birlikte, yeni bașlayanlar için en
uygun zaman bahar ve yaz ayları.
YÜRÜYÜȘE YALNIZ ÇIKMAYIN
İlk doğa yürüyüșleri için en önemli kural,
yola asla yalnız çıkmamak. Çünkü bize
doğanın tadını çıkarma, bedenimizi
harekete geçirme imkânı veren bu spor,
yol arkadașlığı ve yardımlașma
gerektiriyor. Tek bașımıza çıktığımız bir
yürüyüște bir yerimizi sakatlayıp vahși
doğada bir bașına sabahlamak, pek arzu
edilir bir durum değil. Bu nedenle bir
Doğa yürüyüșünü bir çadır
tatiline de çevirebiliriz. Veya
çadır kurduğumuz alanlardan
yürüyüșlere çıkabiliriz. Denizleri,
gölleri ve ormanlık alanlarıyla
sayısız kamp seçeneği sunan
ülkemizde çadır tatilleri hem çok
keyifli, hem de oldukça
ekonomik. Ege ve güney sahilleri
kadar Karadeniz’in yaylaları da
çadır kampı için ideal. Pek çok
kamping alanı, kampçılar için
çadır sağlıyor. Kampinglerde
elektrik, sıcak ve soğuk duș,
mutfak, buzdolapları, hatta
bazılarında çamașırhane
bulacaksınız.
Özellikle Orman Bakanlığı’nın
kampingleri, özel kamp alanlarına
göre fiyat avantajına sahip.
grup olușturup, rotamızın bulunduğu
bölgeye hakim bir kișiyle yola çıkmalıyız.
Ya da hafta sonu planımızı profesyonel
turların tecrübelerine teslim edebiliriz.
Doğa yürüyüșü için malzeme alırken en
emin yol, bu sporu bilen birine
danıșmak. Malzeme alındıktan, yürüyüș
grubu kurulduktan sonra sıra, turumuzu
daha keyifli, güvenli ve aydınlatıcı hale
getirmek için biraz araștırmaya geliyor.
Yürüyüș gününün hava durumu,
öğrenilmesi gereken ilk bilgi. Ama bölgeyi
keșif için, bölgenin jeolojik, coğrafik,
biyolojik, tarihi özellikleriyle ilgili de bir
araștırma yapmak, gezimizi daha ilginç
kılacak. Fotoğraf makinemizi ya da video
kayıt cihazımızı da tașımaya üșenmezsek,
doğanın her mevsime özgün renk ve
ıșıklarını, edineceğimiz dostlukları kalıcı
birer kare haline dönüștürebiliriz.
Elbette bu spor sırasında bizi ağırlayan
doğaya saygıda kusur etmeyip, çöplerimizi
mümkün olduğu kadar küçülterek
yanımızda tașıyıp, geri getirmemiz
gerekiyor.
TÜRK‹YE: DOA YÜRÜYÜfiÜ CENNET‹
Türkiye, doğa yürüyüșü için bizlere bulunmaz fırsatlar sunuyor. Günübirlik
programların gözdesi, İstanbul'a yakın ve henüz doğallığını kaybetmemiș yeșil
bölgeler. İstanbullular’ın gözde bölgesi Yalova ve çevresi. Belgrad Ormanları,
Kavaklar ve Adalar’ın yanı sıra İzmit’te Balıklıkayalar, Aytepe ve Menekșe Yaylası,
Mașukiye, Kartepe, Kuzuyayla, Yanıkdere, Aygır Deresi, Mahmudiye ve İlimbey;
Bolu’da Sülüklü Göl, Abant, Yedigöller; Kaș’ta antik Likya Yolu; Çınarcık’ta Erikli
Șelalesi; Ankara’da Nallıhan, Soğuksu Milli Parkı; Karadeniz’de Kaçkar Dağları,
Macahel; Kayseri’de ise Aladağlar çeșitli zorluk derecelerindeki parkurlarla sizleri
bekliyor.
B‹zb‹ze 45
LEZZET DURA⁄I
OKTAY USTA ‹LE
LEZZET YOLCULU⁄U…
Oktay Usta’n›n bir lezzet sofras›na daha hofl geldiniz. Balkonunuzda
veya varsa bahçenizde flöyle güzel bir yaz sofras› haz›rlamaya ne
dersiniz? Bir yandan yaz s›caklar›yla bo¤ufltu¤umuz bu günlerde, Oktay
Usta Bizbize için, vücudumuza a¤›r gelmeyecek bir menü haz›rlad›. ‹flte
neflesinin eksik olmamas›n› diledi¤imiz sofralar›n›za lay›k tarifler
ZEYT‹NL‹ DOMATES SALATASI
Malzemeler: 1 kâse çeri domates, kırmızı soğan, siyah zeytin, yeșil zeytin, taze
soğan, maydanoz, elma sirkesi, zeytinyağı.
Hazırlanıșı: Çeri domatesleri yıkadıktan sonra ortadan ikiye bölün. Kırmızı
soğanları soyup piyaz olarak doğrayın. Taze soğanı, maydanozu doğradıktan sonra
karıștırma kabına alarak üzerine elma sirkesi ve zeytinyağı ilave edin. Zeytinleri de
ekleyip hepsini harmanlayın. Șık bir salata kasesinin içerisine salatayı alıp, üzerini
zevkinize göre süsleyin.
MISIRLI YAZ ÇORBASI
Malzemeler: 1 çay bardağı sarı yarma mısır, 1 çay bardağı
beyaz yarma mısır, 1 su bardağı buğday, 500 gram süzme
yoğurt, dereotu, taze nane, tuz, su, zeytinyağı.
Hazırlanıșı: Düdüklü tencereye mısırları ve buğdayı alın.
Üzerini üç parmak așacak kadar su ilave edip yumușayıncaya
kadar pișirin. Ocaktan alıp buharı çıktıktan sonra düdüklü
tencerenin kapağını açın. Süzme yoğurdun üzerine tencereden
su ilave ederek yoğurdu ılıtın. Yoğurdu tencereye dökerek
karıștırın. Tuzunu, ince doğranmıș nane ve dereotunu ilave
edin. Servis tabağına çorbayı boșaltın. Üzerine hafifçe zeytinyağı
dökerek ılık veya soğuk olarak ikram edin. Sıcak yaz günlerinde
buz gibi soğutarak da sofraya getirebilirsiniz.
P‹LAVLI SEBZEL‹
KÖFTEL‹ KALPLER
46 B‹zb‹ze
Malzemeler: Pilav için; 2 su bardağı pirinç, 1 çorba kașığı tereyağı, yarım çay bardağı sıvı
yağ, 1 su bardağı et suyu, kaynar su, 1 çimdik safran, tuz. Köftesi için; 350 gram kıyma, 1
yumurta, 1 küçük soğan, 2 çorba kașığı galeta unu, 1 tutam maydanoz, tuz, karabiber. İç
harcı için; 1 su bardağı bezelye, 2 adet havuç. Üzeri için; ketçap, mayonez.
Hazırlanıșı: Pirinci yıkayıp süzgeçten geçirin. Tencereye sıvı yağı ve tereyağını alıp pirinçleri,
safranı ve tuzunu ilave edin. üç-dört dakika kavurduktan sonra et suyunu ve kaynar suyu
ilave edip kısık atește pișirin ve kenara demlenmeye alın. Karıștırdıktan sonra kalp șekli
vererek servis tabağına koyun. Öte yandan kıymayı karıștırma kabına alın. Yumurtayı kırıp,
soğanı rendeleyin. İnce doğranmıș maydanoz, tuz, karabiber ve galeta ununu koyup yoğurun.
Köfteleri yedi parçaya ayırıp, yuvarlayıp yassı hale getirin. Sonra yağlanmıș fırın tepsisine alıp,
elinizle kalp șekli verin. 180 dereceye ısıtılmıș fırında pișirin. Küp doğranmıș havuçla birlikte
bezelyeyi hașlayın. Fırında pișirdiğiniz köftelerin üzerine suyu süzdürülmüș sebzeleri
paylaștırın. Yağlı kağıttan hazırladığınız külahların içine mayonez, ketçap doldurup kalp
șeklinde sıkın. Pilavın üzerine ve servis tabağının kenarlarına dizerek servise hazır hale getirin.
EBEGÜMEC‹ SARMASI
Malzemeler: 1 demet ebegümeci, 1 su bardağı iri bulgur, 2 soğan, 1 çorba kașığı
domates salçası, 1 tatlı kașığı biber salçası, 2 çorba kașığı reyhan, zeytinyağı, tuz,
karabiber. Üzeri için; sarımsaklı yoğurt.
Hazırlanıșı: Büyük yapraklı ebegümeçlerini yıkadıktan sonra kaynamakta olan sıcak
suyun içerisine daldırıp çıkarın ve soğuk suyun içine alın. Böylece yumușayıp kolay
sarılır hale gelir. Yaprakları süzgece alıp sularını süzdürün. İç harcı için bulguru
yıkayarak bir karıștırma kabına alın. Üzerine ince doğranmıș soğanları, domates ve
biber salçasını, taze ya da kuru reyhanı ekleyin. Zeytinyağı, tuz, karabiber ve
sevdiğiniz baharatlardan ilave edip
karıștırın. Ebegümeci yapraklarını
büyüklüğüne göre bölerek veya
bütün bırakarak iç harçtan koyup
sarın. Sarmaları koyduğunuz
tencereye tuz ve yağ ekleyip üzerini
bir tabakla kapatın. Kapağı kapalı
olarak pișirin. Servis tabağına alıp
üzerine sarımsaklı yoğurt dökün.
Sarmayı ılık, sıcak veya soğuk ikram
edebilirsiniz. Ayrıca ebegümeci
yerine mevsimine göre labada, pazı,
kaldirik yapraklarını kullanabilirsiniz.
KAYISILI ‹RM‹K
TATLISI
Malzemeler: 1 litre süt, 8 çorba
kașığı irmik, 1 su bardağı toz șeker, 1
çorba kașığı nișasta, 1 kase kuru kayısı,
1 limon kabuğu rendesi. Üzeri için; 2
su bardağı hazır kayısı suyu, 1 çorba
kașığı nișasta.
Hazırlanıșı: Tencereye soğuk sütü
dökün. Toz șekeri, irmiği, nișastayı
üzerine alıp çırpma teliyle karıștırarak
pișirin. Önceden ıslatılmıș, yumușamıș,
küp doğranmıș kayısıları ve limon
kabuğu rendesini ilave edip karıștırarak
pișirin. Pișen kayısılı irmikli kremayı,
tabağa oturttuğunuz çift tarafı açık
çemberin içine dökün. Kașıkla yayarak
üzerini düzeltin. Bașka bir tencereye
hazır meyve suyunu dökün. Üzerine
nișastayı alıp çırpma teliyle karıștırarak
kaynatın. Sos kıvamına gelince irmikli
karıșımın üzerine dökerek kapatın.
Oda sıcaklığına geldikten sonra üzerine
streç film kapatıp bir gece
buzdolabında dinlendirin. Servis
etmeden önce üzerini çırpılmıș
kremșanti ve nane yapraklarıyla
süsleyin.
B‹zb‹ze 47
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
BOYDAK
DIfi T‹CARET’E
‘EN ‹Y‹
‹HRACATÇI’
ÖDÜLÜ
MUSTAFA BOYDAK
‘ANADOLU’NUN EN ETK‹L‹ ‹fi ‹NSANI’
Bu y›l ilk kez
düzenlenen
‘Anadolu'nun En Etkili
50 ‹fl ‹nsan›’
araflt›rmas›nda
birincilik ödülü alan
Mustafa Boydak, ödül
töreninde kendisini
de¤il ülkesini övdü
48 B‹zb‹ze
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, VakıfBank ve
Ekonomist Dergisi’nin ‘Anadolu'nun En Etkili 50 İș İnsanı’nı belirlemek amacıyla
yaptığı araștırmada ipi göğüsledi.
Mustafa Boydak, Anadolu'da bașarılı projelere imza atmıș iș adamlarını biraraya
getirerek Anadolu'nun gücünü ortaya çıkarmayı amaçlayan yarıșmanın sonucuna
göre, Anadolu’nun en etkili iș insanı sıralamasında birinciliği Gaziantep’ten Sanko
Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Abdülkadir Konukoğlu ile paylaștı.
Rahmi Koç Müzesi'nde 24 Mayıs 2011 tarihinde yapılan törenle ödülünü alan
Mustafa Boydak, dünyada girișimci sıkıntısı çekildiğini, ancak Türkiye’nin,
girișimcileri sayesinde Çin’den İtalya’ya kadar bütün ülkeler arasında en önemli
sanayi ülkesi haline geldiğini belirtti.
Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan ile Capital ve Ekonomist Dergileri
Yayın Direktörü M. Rauf Ateș'in ev sahipliği yaptığı törene, İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu'nun yanı sıra, Türkiye'nin, dereceye giren lider iș adamları,
gazetelerin ekonomi müdürleri, köșe yazarları ve çok sayıda davetli katıldı.
Vakıfbank Genel Müdürü Kalkan, törende yaptığı konușmada, bu yıl ilk kez
düzenlenen ödüllerin geleneksel hale gelmesini dilediklerini söyledi. Ekonomist
Dergisi Yayın Direktörü Ateș ise Anadolu’nun En Etkili 50 İș İnsanı'nı belirlerken
yașadıkları güçlüğün, girișimciliğin geldiği noktayı göstermesi açısından sevindirici
olduğunu ifade etti.
Boydak Ailesini sevindiren haberler birbirini izliyor. Bu kez
Boydak Holding șirketleri arasında Boydak Dıș Ticaret gurur
vesilesi oldu.
Boydak Dıș Ticaret, İstanbul İhracatçı Birlikleri’nin en bașarılı
ihracatçısı ödülüne layık görüldü. Mobilya kategorisinde birinci
olan Boydak Dıș Ticaret’in birincilik ödülünü Boydak Dıș Ticaret
Genel Müdürü Murat Bozdağ aldı.
İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) çatıșı altındaki altı birlik arasında
bulunan İstanbul Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları
Birliği’nin Mobilya kategorisinde değerlendirilen Boydak Dıș
Ticaret, 2010 yılında en fazla ihracat yapan 103 firma arasında
yer aldı.
Boydak Dıș Ticaret, İstikbal ve Bellona’nın ihracat kanalı olarak
altı kıtada; Almanya, Fransa, Belçika, Danimarka, ABD,
Avusturalya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Rusya ve Türki
Cumhuriyetler dahil olmak üzere 100’e yakın ülkeye yaptığı
ihracat ve 5 bin satıș noktasıyla dünya pazarlarında yer alıyor.
Lokomotif marka İstikbal de son dönemde yurtdıșı mağaza
yapılanmasını hızlandırdı. En son Lübnan’da iki yeni mağaza açan
marka, ardı ardına açtığı yeni mağazalarıyla Ortadoğu’da önemli
bir güç haline geldi. Lübnan’da yedi mağazaya ulașan İstikbal’in
tüm dünyadaki mağaza sayısı 250’yi așıyor.
Bugüne kadar mobilya sektöründe yaptığı yatırımlarla yurtdıșı
ayağını güçlendiren Boydak Grubu markalarının dıș pazardaki
bașarılarının temelinde, rekabetçi dinamik yapıları ve global
standartlardaki teknolojileri var.
TOBB YÜKSEK KOORD‹NASYON
KURULU’NDA R‹SKE D‹KKAT ÇEK‹LD‹
TOBB Yüksek Koordinasyon Kurulu,
TOBB Bașkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun
evsahipliğinde toplandı. Devlet Bakanı
ve Bașbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın
yer aldığı toplantıya Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Mustafa
Boydak da TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi olarak katıldı. Bakan Babacan toplantıda, “2008-2009 krizinin henüz tam
anlamda atlatılamadığı, farklı bir safhasında olduğu dönemde, bölgemizdeki yeni
jeopolitik durum, Tunus’la bașlayan sonra Mısır’a sıçrayan ve arkasından Libya’da
çok daha kanlı çatıșma boyutlarına ulașan, pek çok ülkenin içinde bulunduğu riskli
bir ortamda dikkat etmemiz gereken bir konum” uyarısında bulundu.
“KAYSER‹ fiEH‹RLER YARIfiINDA GER‹ KALMAZ”
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan
Vekili Mustafa Boydak, MasterCard ve
Boğaziçi Üniversitesi'nin ortaklașa
çalıșması ve Frekans Araștırma
Șirketi'nin katkılarıyla gerçekleștirilen
‘Türkiye'nin Șehirleri Sürdürülebilirlik
Araștırması’yla ilgiyi toplantının
konușmacısıydı. Boydak Kayseri'yi ön
plana çıkaran araștırma hakkında,
“Kentlerin yașanılabilir yerler olmasının
bir șartı da, sürdürülebilirliktir. Biz
Kayseri’nin sürdürülebilir yapısını uzun
yıllar korumak istiyoruz. Kayseri șehirler
arası tatlı yarıșta geri kalmaz” dedi.
B‹zb‹ze 49
B‹ZDEN HABERLER
BOYDAK ORMANI BÜYÜDÜ
2011’‹N SON A⁄ACINI CUMHURBAfiKANI GÜL D‹KT‹
Boydak Orman› a¤aç dikim çal›flmalar›n›n 2011 y›l› finalini, Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaflkan› Abdullah Gül yapt›.
Boydak Holding’in doğayı korumak ve yeșillendirmek, insanlara
doğa bilincini așılamak, bölgenin bitki örtüsü çeșitliliğini
zenginleștirmek, doğada yașayan hayvanları korumak ve diğer
șirketlerle hayırseverleri bu tür projelere teșvik etmek amacıyla
2008 yılında bașlattığı sosyal sorumluluk projesi olan Boydak
Ormanı, bu yıl da büyümeye devam etti. Anaokulundan
ortaöğretime, liseden üniversiteye, sivil toplum kurulușlarından
kamu kurulușlarına kadar her kesimden öğrenci ve yetișkin, ağaç
dikme projesine ortak edildi. Boydak Ormanı ağaç dikim
çalıșmalarının 2011 yılı finalini, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbașkanı Abdullah Gül yaptı. Abdullah Gül
Üniversitesi'nin temel atma törenine ve 'Kayserililer Brunch'
organizasyonuna katılmak üzere Kayseri'ye gelen Cumhurbașkan
Gül, 25 Hazian’da Boydak Ormanı'nda protokolle kahvaltı yaptı.
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak ve
CEO Memduh Boydak’ın ev sahipliğinde verilen kahvaltıya;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın yanı sıra Kayseri
Valisi Mevlüt Bilici, Büyükșehir Belediye Bașkanı Mehmet
Özhaseki ve çok sayıda hayırsever iș adamı katıldı. Kahvaltı
ardından kendi adına hazırlanan ağacı diken Cumhurbașkanı Gül,
“Bu büyük projede emeği geçenlere teșekkür ederim” dedi.
KALICI BİR ESER”
Ağaç dikimi etkinlikleri süresince Boydak Ormanı’nın
50 B‹zb‹ze
ziyaretçileri arasında Kayseri Ticaret Odası Bașkanı Hasan
Ali Kilci ve Yönetim Kurulu Üyeleri de yer aldı. Kilci,
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak'ın
davetiyle katıldığı ağaç dikimi töreninde Boydak Ormanı’nın
Kayseri için kalıcı bir eser olduğunu vurguladı. Proje
nedeniyle Hacı Boydak'a teșekkür eden Kilci, etkinlik
ardından Boyteks A.Ș tesislerini de gezdi. Boyteks A.Ș'nin
çok modern ve örnek bir üretim tesisi olduğunu belirten
Kilci, üretim ve istihdam olarak Boydak Holding'i bașarılı
faaliyetlerinden dolayı tebrik etti.
ȘEHİRLERİNE YEȘİL BİR KATKI
Boydak ve Hacı Sami Boydak İlköğretim Okulu’nun
öğrencileri da Boydak Ormanı’na ağaç dikerek, yașadıkları
șehrin daha yeșil olmasına katkıda bulundu. Öğrencilere
orman sevgisini așılama ve öğrencilerin çevreye daha duyarlı
bireyler olarak yetișmesi amacıyla yapılan faaliyette konușan
öğretmenler ve öğrenciler, Boydak Holding’in kendilerine
verdiği bu fırsattan dolayı duydukları sevinci belirtti ve
teșekkür ettiler.
Mustafa Germirli İmam Hatip Lisesi öğrencileri de Boydak
Ormanı’nı ziyaret eden gruplar arasında yer aldı. Ormanı
gezen öğrenciler, ağaç da diktiler.
Z‹RVE BOYDAK DA⁄
EV‹’NDEN BAfiLADI
Kayseri'de Hacılar Dağcılık ve Kıș Sporları Merkezi (HADAK)
tarafından düzenlenen, ‘17’nci Erciyes Zirve Tırmanıșı ve
Sütdonduran Kampı’, 20 ilden 450 dağcıyı bulușturdu. Erciyes
Dağı'nın 2 bin 700 metre rakımlı Sütdonduran bölgesindeki
etkinliğe, Boydak Dağ Evi'nden start verildi. Törene eski
bakanlardan Ersin Taranoğlu, Türkiye Dağcılık Federasyonu Bașkanı
Alaaddin Karaca, AKUT Bașkanı Nasuh Mahruki, Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Kayseri Vali Yardımcısı
Davut Haner, Hacılar Kaymakamı Nazlı Demir, Belediye Bașkanı ve
HADAK Bașkanı Ahmet Herdem ve davetliler katıldı.
AKUT Bașkanı Nasuh Mahruki, Erciyes'in șehre bu kadar yakın bir
dağ olmasının Kayseri için büyük șans olduğunu ifade etti. Daha
önce Erciyes Dağı'na zirve tırmanıșı yaptığını hatırlatan
Mahruki, dağcıların tanıșması, kaynașması ve dağcılık
sporunun gelecek nesillere tanıtılması için bu tür
etkinliklerin büyük önem tașıdığına dikkati çekti. Ev sahibi
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak ise
17 yıldır temmuz ayının ilk haftasında bu etkinliği
düzenlediklerini, konuklarını burada ağırlamaktan mutluluk
duyduklarını söyledi.
HADAK Bașkanı ve Hacılar Belediye Bașkanı Ahmet
Herdem’in katılımcı sayısının arttığını ve etkinliğin giderek
profesyonelleștiğini belirttiği etkinliğin katılımcıları arasında
Kanada’dan gelen üç dağcı da vardı.
BOYDAK ORMANI’NA
TEMA’DAN PLAKET
Türkiye’nin ilk çevreci sivil toplum örgütlerinden
olan TEMA’dan Boydak Holding’e bir plaket
geldi. TEMA Vakfı Bașkanı ve il temsilcileri 28
Mayıs’ta Boydak Ormanı’nı ziyaret etti. Ziyaret
ardından bir değerlendirme yapan TEMA Vakfı
Bașkanı A. Doğan Arıkan, Boydak Ormanı
projesinin Türkiye’de gerçekleștirilen en büyük
ve en etkili sosyal sorumluluk projelerinden birisi
olduğunu ve bu projenin diğer iș adamlarına
model bir proje olmasını ümit ettiğini söyledi.
Projeyi hayata geçiren Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Boydak’a ve Boydak
Holding Yönetim Kurulu üyelerine teșekkür
eden Arıkan, Boydak Ormanı projesinden dolayı
kendilerine bir de plaket sundu.
B‹zb‹ze 51
B‹ZDEN HABERLER
ANNELER SEV‹ND‹
BOYTEKS ALMANYA’DA DA ‹STANBUL’DA DA ‹LG‹ ODA⁄I OLDU
Ankara Bellona Bayii Fatih Ünver’in, 8
Mayıs Anneler Günü’nde anneleri yalnız
bırakmadı. Ünver ve bayi çalıșanları, bu
özel gün nedeniyle Etimesgut Belediyesi
Huzurevi’ndeki anneleri ziyaret etti.
Huzurevindeki anneler, Ünver ve ekibiyle
beraberlerinde hediye olarak götürdükleri
yastık, karanfil, annelik sertifikası, yaș pasta,
meyve sularıyla duygulandı, mutlu oldu.
AC‹L DURUM TATB‹KATI
İZOPA Avrupa İzocyonat Üreticileri
Birliği tarafından her yıl bir ülkede
yapılan acil durum tatbikatı, 26 Mayıs’ta
ülkemizde yapıldı. Form Sünger’in de
katıldığı acil durum tatbikatında, gerçek
hayatta Toluene Di Isocyanate (TDI)
maddesinin boșaltımı sırasında bir kaza
olması halinde, müșterinin acil durum
müdahale sistemlerini test etmek ve
kazaya müdahalede bulunacak tüm
taraflar arasındaki etkileșimi
değerlendirmek amaçlanıyor.
YEN‹ ‹fiB‹RL‹⁄‹ OLANAKLARI
DE⁄ERLEND‹R‹LD‹
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Bașkan Vekili
Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak yeni yatırım olanaklarını araștırdı.
Holding yöneticileri, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ekonomik
ilișkilerini geliștirilmesi, yatırım olanaklarının değerlendirilmesi, yeni
ișbirliği imkânlarının ve ortak projelerin gerçekleștirilmesi hedefiyle 27
Nisan tarihinde düzenlenen 6’ncı Türk-Arap Ekonomi Forumu’na
katıldı.
BOYTEKS’‹N GLOBAL REKABET GÜCÜNE YEN‹ B‹R KATKI
Boyteks A.Ș. üretiminde
kullanmak amacıyla 2010
yılında kendi bünyesinde
temellerini attığı
kojenerasyon tesisini
Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkanı
ve Üyelerinin katılımıyla
açtı. Tesisin yıllık toplam elektrik enerjisi üretim kapasitesi
8.6 MW. Tesisin faaliyet gösterdiği dönemlerde hem
elektrik üretilecek hem de motorların ceketinden 90°C
sıcak su elde edilecek. Bu sıcak su ise kıș aylarında tesisin
ısınma sistemlerinde kullanılacak. Açılıșta, yeni tesisin
kurulması așamalarında emeği geçenlere teșekkür eden
Hacı Boydak, Boyteks’in elektrik ihtiyaçlarını bu tesisten
karșılayarak, buradan elde edilen artı faydayla da șirketin
global pazarda rekabetçi gücünü artıracaklarını vurguladı.
52 B‹zb‹ze
Boyteks, 18-22 Mayıs tarihleri
arasında İstanbul Evteks Fuarı’na
katılarak yatak kumașındaki en yeni
uyku teknolojileriyle dikkat çekti ve
en çok ziyaret edilen markalarından biri olmayı bașardı.
Boyteks, Evteks Fuarı’nın hemen ardından 25-28 Mayıs
tarihleri arasında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen
yatak dünyasının en prestijli fuarlarından Interzum
Fuarı’nda da yepyeni desen ve kumaș koleksiyonlarıyla
ziyaretçilerini bulușturdu. Interzum Fuarı’nda da gerek
ürün çeșitliliği gerek göz alıcı stand tasarımıyla yine ilgi
odağı olan Boyteks için her iki fuar da görsel bir șova
dönüștü.
ÖNCE İȘ SONRA KEYİF
Fuar alanlarını ziyaret eden tüm müșteri ve iș ortaklarının
șerefine her yıl geleneksel yat yemekleri düzenleyen
Boyteks, geleneği bu yıl da sürdürdü. Boyteks, Evteks ve
Interzum fuarlarının ilk günlerinin akșamında düzenlediği
yat yemeğinde konuklarıyla biraraya geldi. Evteks’de
İstanbul Boğazı, Interzum’da ise Rein Nehirleri’nin göz
kamaștıran manzaralarına eșlik eden keyifli bir kokteylle
bașlayan yemeğin öncesinde Boyteks Yönetim Kurulu
Bașkanı Hacı Boydak ve Boyteks Genel Müdürü Mustafa
Yıldırım ziyaretçilere seslendi.
Boydak ve Yıldırım, teșekkür ve
değerlendirme konușmalarında,
Boyteks’in geleceğe yönelik
hedefleri ve yatırımlarından söz
etti. Konuklara Türk ve dünya
mutfağının lezzetlerini sunan
Boyteks, gecenin finalini eğlenceli
etkinliklerle tamamladı.
İȘ ORTAKLARIYLA
PRE-INTERZUM’DA TOPLANTI
Boyteks, iki yılda bir düzenlenen her Interzum Fuarı
öncesinde yaptığı gibi, bu yıl da 24 Mayıs’taki Pre-Interzum
Bulușması’yla acente, toptancı ve distribütörleriyle bir
araya geldi. Uzun yıllar Boyteks’le çalıșan iș ortaklarına
plaketlerin takdimiyle bașlayan bulușmada katılımcılar
Boyteks’in geliștirdiği yeni koleksiyon ve özel markalar
hakkında bilgilendirildi. Toplantı ardından güzel bir
yemekle yorgunluk atıldı. Bu geleneksel bulușmaya
Boyteks Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boyteks
Genel Müdürü Mustafa Yıldırım ve Boyteks Genel Müdürü
Yardımcısı Önder Honi de katıldı.
BOYTEKS’E TÜRKMEN‹STAN ÖVGÜSÜ
Türkmenistan Büyükelçisi Maksat Döwletsahedow ve
beraberindeki heyet 3 Mayıs’ta Boyteks tesislerini ziyaret
ederek, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı
Boydak ile bilgi alıșverișinde bulundu. Tekstil sektörü
hakkında ilgi alan
Döwletsahedow, çok beğendiği
Boyteks tesislerinin örnek bir
kuruluș olduğunu ifade etti.
Döwletsahedow, Boyteks ile
ticari ilișkilerin gelișmesi için
gerekli çalıșmaları yapacağını
belirtti.
‹STANBUL BO⁄AZI’NDA DOSTLUK TAZELEND‹
Evteks Fuarı’nda standı ve yeni ürünleriyle yine farklılık yaratan Boyteks ve Boyçelik A.Ș.,
Boğaz’daki bir yat turu eșliğinde verdiği akșam yemeğiyle müșterilerine İstanbul’un
güzelliklerini tanıttı. Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak yemekteki
konușmasında, son üç yıldır düzenlenen, artık geleneksel hale gelen bu bulușmanın çok
yönlü bir bulușma olduğunu belirtti. Hacı Boydak gerek Boyteks, gerekse Boyçelik’in kısa
bir geçmiși olmasına rağmen kurumsal yapılarının desteğiyle, disiplinli, müșteri ve kalite
odaklı, yenilikçi ve global düșünen bir yapıyla, doğru pazarlama stratejileriyle, giderek
artan tecrübeyle ve müșterilerinin yüksek performansıyla kendilerini sürekli yenilediklerini,
geliștirdiklerini belirtti. Buna bağlı olarak da pazar paylarını sürekli artırdıklarını hatırlatan
Boydak, bu bulușmaların sıcak bir aile havasında geçtiğini ve bu faaliyetlerin ilișkilerini daha
da güçlendirdiğini ifade ederek katılımcılara teșekkür etti.
B‹zb‹ze 53
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
E⁄‹T‹ME B‹R KATKI DAHA
Boydak Holding tarafından Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde tefriș edilen
Osman Konuk Kütüphanesi ve Mustafa Budak Okuma ve Toplantı Salonu törenle hizmete açıldı. Yeni
düzenlemeyle birlikte kütüphanenin yüz kișilik öğrenci kapasitesi dört katına, 10 bin olan kitap
kapasitesi ise iki katına çıktı.
Vali Mevlüt Bilici, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak ve Mustafa Boydak ile davetlilerin katıldığı açılıș töreninde Rektör
Prof. Dr. Fahrettin Keleștemur, "Boydak Ailesi, önümüzdeki günlerde üniversitemize bir de kreș
yaptıracak. Üniversitemize katkılarından dolayı teșekkür ederim" dedi. Hacı Boydak da kendilerine
kazandıklarıyla hayır yapma fırsatı verilmesine teșekkür ederek, "Osman Konuk 50 yıllık ortağımızdı;
2004 yılında vefat etmiști. Tefriș ettiğimiz bu kütüphaneye onun adını verdik. Boydak Holding olarak
kazandığımızı hayırda harcamaya devam edeceğiz" sözü verdi. Konușmaların ardından Vali Bilici, Hacı
Boydak'a Üniversite adına plaket verdi.
BOYTEKS’E ORTADO⁄U’DAN ÇIKARMA MEMDUH BOYDAK ‹HRACATTAK‹
FIRSATLARI ANLATTI
1 Temmuz 2011 Cuma Günü Kayseri’de bulunan 15
Orta Doğu ülkesinin büyükelçileri ve cumhurbașkanı
bașdanıșmanları, Erșat Hürmüzlü ile Durmuș Yılmaz,
Boyteks A.Ș. tesislerini ziyaret etti. Üretim tesisini gezen
heyete, Boyteks A.Ș.’nin ürünleri de tanıtıldı. Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak’a
üretim tesislerini ve ürünleri çok beğendiklerini belirten
heyet üyeleri, böyle bir tesisi görmekten dolayı duydukları
memnuniyeti ifade etti.
Yurtdıșı yatırımları günden güne artan Boydak Holding’in
CEO’su Memduh Boydak, tecrübelerini Zonguldaklı iș
adamlarıyla paylaștı. Dıș Ekonomik İlișkiler Kurulu,
Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Karadeniz
Kalkınma Ajansı, Zonguldak İșadamları Derneği ve
Karadeniz Ereğli Sanayici ve İșadamları Derneği’nin
ișbirliğiyle ‘İhracatta Fırsatlar: Yeni Sektörler, Pazarlar, İș
Modelleri ve Teșvikler ve Bașarı Hikayesi’ konulu bir
konferans düzenlendi. Zonguldak Karaelmas
Üniversitesi’ndeki
konferansa konușmacı
olarak katılan Memduh
Boydak, Zonguldaklı iș
adamlarına ve
katılımcılara Boydak
Holding’in bașarı
hikâyesini, iș hayatında
yașadıkları tecrübeleri
anlattı.
ÇOCUKLARA BOYDAK MUTLULU⁄U
Boydak Holding’in, Çukurova Anabayisi Günep A.Ș. ve İzpa A.Ș.
bünyesindeki perakende mağazaları tek bir çatı altında topladığı Güniz
Mağazacılık A.Ș., 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlama etkinliklerine sponsor
oldu. Çocukların gün boyu oyun ve aktivitelere katıldığı organizasyonda
Güniz Mağazacılık A.Ș. adına kurulan stand, dağıtılan patlamıș mısır ve
pamuklu șekerle ilgi odağı oldu. Güniz Mağazacılık Genel Müdürü Refika
İpek, markanın yetișkinlerin yanı sıra çocukların sempatisini de
kazanmasından mutluluk duyduklarını söyledi.
54 B‹zb‹ze
GENCERLER STANDINA YO⁄UN RA⁄BET
Boypaș Akfırat bölgesine bağlı Gencerler Ev
Concept İstikbal Bayii, Soyak Yenișehir Palmiye
Evleri Sitesi’nde ‘Yaza Merhaba’ șenliğine katılarak,
özellikle bahçe mobilyası, deco ve ev tekstili ürün
gruplarını sergiledi. Hüseyin ve Yüksel Gencer,
tüketicilerin standa yoğun ilgi gösterdiğini belirtti.
Hediyelerin de dağıtıldığı șenlik her yıl yapılacak.
HES KABLO DÜNYAYA TANITIM YAPTI
Hes Kablo, ürün kalitesini fuarlar aracılığıyla dünyaya duyuruyor. 9-12 Mayıs tarihleri
arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde dünyayı bulușturan ve TUSKON tarafından
organize edilen ‘BM En Az Gelișmiș Ülkeler Özel Sektör Organizasyonu’ fuarına
katılan Hes Kablo, Media Force Fuarcılık tarafından İletken Derneği desteğiyle
düzenlenen Kablo ve Tel Fuarı’nda da stand açtı.
10 yılda bir düzenlenen konferansa, bu yıl, Birleșmiș Milletler’e üye 192 ülkeden,
devlet ve hükümet bașkanları, bakanlar, parlamenterler, özel sektör temsilcileri,
akademisyenlerle sivil toplum örgütü temsilcilerinden olușan yaklașık 10 bin kiși katıldı.
En az gelișmiș ülkelerin özel sektörlerinde yeni iș fırsatları yaratmak ve ortaklıklara
teșvik etmek amacıyla düzenlenen, 48'i en az gelișmiș olmak üzere yaklașık 95
ülkeden 3 bin 200 ișadamının katıldığı konferansta, TUSKON sayesinde dünyanın dört
bir yanından gelen meslektașlarına ürünlerini gösterme fırsatı bulan Türk ișadamları,
yurtdıșına açılmak için buldukları fırsatı değerlendirmenin keyfini yașadı. Konferans,
Türkiye’nin katılımcı ülkelerle ekonomik ve ticari ilișkilerinin geliștirilmesi ve Türkiye’nin
uluslararası platformlardaki itibarı açısından büyük önem tașıyor.
Media Force Fuarcılık tarafından İletken Derneği desteğiyle bu sene dördüncüsü
düzenlenen Kablo ve Tel Fuarı’na, sektör lideri Hes Kablo, dördüncü kez katıldı. Kablo
ve Tel Fuarı’nı kalite bilincini geliștirmek, yol gösterici çalıșmalar yapmak, uluslararası
kurulușlarla bilgi alıșverișinde bulunmak için önemli bir platform olarak gören Hes
Kablo, fuara büyük önem veriyor.
HES KABLO L‹DERL‹⁄‹N‹ DÜNYAYA TAfiIMA HEDEF‹NDE
HES B‹LG‹LEND‹RD‹
Hes, İș Sağlığı ve Güvenliği Haftası
etkinlikleri çerçevesinde ağırladığı
ziyaretçilerini aynı zamanda
bilgilendirdi. 6 Mayıs’ta Çalıșma
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kibar
Holding, THY, Zorlu Enerji, İSG
Müdürlüğü, üniversiteler, çeșitli
illerin İSG müdürlükleri gibi çeșitli
kurumlardan Hes’e gelen yaklașık
60 misafire, șirketi tanıtıcı ve ISG
alanındaki faaliyetleri anlatan brifing
verildi. İSG Kurulu Bașkanı Güngör
Gökdemir’in bilgilendirmesi
ardından ziyaretçiler için teknik bir
gezi de düzenlendi. Program öğle
yemeği ardından çekilen hatıra
fotoğrafıyla noktalandı.
Hes Kablo bayileri ve üst düzey
yöneticileri, 2010 yılı değerlendirmeleri
yapmak ve 2011 hedeflerini paylașmak
üzere 8-10 Nisan tarihlerinde KKTC’de
Cratos Otel’de buluștu. Toplantılarda,
pazarlama-satıș uzmanı ve ‘Satıșın 10
Altın Kuralı’ kitabının yazarı Taner
Özdeș’in satıș ve pazarlama teknikleri
konularındaki semineri de ilgiyle izlendi.
Seminer sonrası katılımcılara yazarın
imzalı kitabıyla birlikte Hes Kablo bayi
toplantısı katılım belgeleri takdim edildi.
Yurtiçi Satıș Müdürü Birol Altıparmak,
Hes Kablo BT departmanı tarafından
geliștirilen ‘Bayi Bilgi Portalı’nı bayilere
tanıttı. Portal sayesinde bayiler cari
hesap, sipariș ve sevkiyat durumlarını
internet üzerinden online olarak PC,
PDA, iPhone ve Blackberry cihazlarını
kullanarak görebilecekler.
Seminer sonrası Genel Müdür Bekir Irak,
Hes Kablo’nun 2010 yılında tamamladığı
yatırımlar ve devam eden projeler
hakkında bilgi verdi. Yapılan bu
yatırımların meyvelerinin 2011 yılında
alınacağından ümitli olduklarını belirten
Irak, yeni dönemde gerek Hes Kablo
ailesi gerekse çözüm ortaklarının daha
yoğun bir gayret göstermesi gerektiğini
ve Türkiye’de kazanılan liderliğin
yurtdıșına da tașınmasının hedeflendiğini
söyledi. Son konușmayı yapan Yönetim
Kurulu Bașkanı Mustafa Boydak da
bayilerden risklerini iyi yönetmelerini
istedi, karșılığı olmayan büyük risklere
girmenin firmalarını tehlikeye atacağını
söyledi. Kıbrıs organizasyonunda yarım
günlük bir bölge turu da yapıldı. Gezi
sırasında Șehitlik, Çıkartma Koyu ve
Girne’deki tarihi yerler ziyaret edildi.
Gezi sonrası tüm katılımcılar canlı müzik
eșliğinde verilen gala yemeğinde buluștu.
B‹zb‹ze 55
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
YÖN A.fi’DE ETK‹NL‹KLER B‹RB‹R‹N‹ ‹ZLED‹
‹stikbal Bayileri yatak bazada yar›flt›
Pursaklar Belediyesi esnaf›na seminer
İșlere eğlence ve tatlı bir rekabet katmak isteyen Yön A.Ș.
11 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında İstikbal Ankara Bölge
bayileri arasında bir yarıșma düzenledi. Ayrı ayrı takım satıș
adedinde ve ciroda en bașarılı ilk üçlere ödüllerin verildiği
yarıșma döneminde yatak baza satıșlarında yüksek cirolar
elde edildi.
Cirosal yarıșmada Yön Mağazacılık A.Ș.’den Satıș
Danıșmanı Emre Balaban birinci, A.A Torun Ltd. Ști. Konya
Yolu Mağaza’dan Yasin İbiș ikinci, Yön Mağazacılık A.Ș.’den
Erdal Türkyılmaz üçüncü oldu. Yön Mağaza’da Balaban ve
Türkyılmaz’a ödüllerini o sırada mağazamızda bulunan
Adalet Bakanı Ahmet Kahraman verdi. Takım adedinde
Yön Mağaza’dan Emre Balaban birinci, Alpak Ev Concept
mağazadan Murat Kulaözü ikinci, Pamuk Ticaret’ten
Mehmet Tașçı üçüncü oldu. Kazananlara ödüllerini Yön
A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı Halis Gökçek, Yön A.Ș.
Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Büyükkiraz ve Yön A.Ș.
Genel Müdür Yardımcısı İskender Çolum verdi.
Yön A.Ș. Eğitim Koordinatörü Önder Arslan, Pursaklar
Belediyesi sınırları içinde bulunan yaklașık 200 esnafa
‘Perakendenin Dünü Bugünü Yarını’ konulu seminer verdi.
Pursaklar Belediye Bașkanı Selçuk Çetin’in konușmasıyla
bașlayan seminer ardından düzenlenen kokteyle Çetin ve
Belediye Bașkan Yardımcısı Osman Kayaer de katıldı.
Yön A.fi. depo personeli Çanakkale gezisi
Üç Marka depo personeli, 23-24 Nisan tarihlerinde
Çanakkale gezisinde buluștu. Bu geziyle yoğun çalıșma
tempoları arasında biraz nefes alan depo personeli, tarihe
mal olmuș ‘Çanakkale Destanı’nı hatırlama, șehitlerimize
olan vefa borcunu ödeme fırsatı da buldu.
Yön A.fi. servis personeli Antalya gezisi
Satıșlar arttıkça ișlerini bașarıyla yürütmek için yoğun bir
tempoyla çalıșan servis personeli de, Antalya’nın en güzel
yerlerinden Adrasan Koyu’nda 4-5 Haziran tarihlerinde
dinlendi.
Üç Marka’n›n sat›fl dan›flmanlar›na yönelik
‘Sat›flta Baflar› Ad›mlar›’ e€itimi
Türkçe Olimpiyatlar› stand›na yo€un ilgi
Yön A.Ș. Eğitim Koordinatörü Önder Arslan, 21 Haziran23 Haziran tarihlerinde iki farklı grupta üç marka satıș
danıșmanlarına ‘Satıșta Bașarı Adımları’ eğitimi verdi.
Yaklașık 100 katılımcı, videolar ve satıș oyunlarıyla
zenginleștirilen eğitimlerde keyifli ve verimli saatler geçirdi.
İstikbal’in altın sponsor olduğu Türkçe Olimpiyatları için
18-19 Haziran tarihlerinde Altın Park’ta düzenlenen
etkinlik bünyesinde kurulan standı binlerce kiși ziyaret etti.
İstikbal markasının en iyi șekilde temsil edildiği stantta
ziyaretçilere katalog, anahtarlık, balon, poșet dağıtıldı.
“TÜRK‹YE’DE ÖRNEK B‹R KURULUfi”
Boydak Holding, dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Kazakistan Ticari Atașesi
ve Büyükelçi Yardımcısı Askhat Kessikbayev, Çimkent Serbest Ticaret Bölge
Bașkanı Bakhyt Maulenov, Bașkan Yardımcısı Shagala Rakhimzhanova Boydak
Holding’i ziyaret etti. Nur Sultan Nazarbey'in talimatıyla 2005 yılında kurulan
Çimkent Serbest Ticaret Bölge Bașkanı Bakhyt Maulenov ve beraberindeki heyet,
Boydak Grubuna bağlı Boyteks A.Ș. tesislerini gezdi. Gezide heyete Boydak
Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak eșlik etti. Teknik geziden sonra
Bakhyt Maulenov, Boyteks’in Türkiye’de örnek
bir kuruluș olduğunu belirterek, Hacı Boydak’a
Kazakistan tekstil sektörü hakkında bilgiler verdi.
Görüșme sonrasında Hacı Boydak, son
dönemlerde iki ülke arasında ekonomik ve
kültürel ilișkilerin hızla geliștiğini belirterek, bu
ilișkilerin gelecek dönemlerde de artarak devam
etmesini ümit ettiklerini belirtti.
56 B‹zb‹ze
SORUMLU VATANDAfiLAR ‹fi BAfiINDA
Boydak Holding sadece Türk ekonomisine kan vermiyor, çalıșanlarının sosyal
sorumluluk anlayıșları dolayısıyla ülkemizdeki gerçek kan ihtiyacının
karșılanmasına da katkıda bulunuyor. Boydak Holding firmalarından Merkez
Çelik A.Ș. dokuz yıldır ara vermeden düzenlediği kan bağıșı bilgilendirme
toplantıları ve bağıș kampanyasının bu yıl onuncusunu gerçekleștirdi. Erciyes
Üniversitesi (ERÜ) Kan Merkezi’yle birlikte yürütülen proje kapsamında
doktor, hemșire ve sağlık görevlileri tarafından çalıșanlardan alınan kanlar
Erciyes Üniversitesi’nde ihtiyaç sahipleri için kullanılıyor. Kurum çalıșanları
adına açıklama yapan Merkez Çelik A.Ș. Genel Müdürü Namık Kemal
Ulusoy “10 yıldır hiç ara vermeden gerçekleștirdiğimiz ve artık bizim için
gelenek haline gelen kan bağıșı kampanyamıza katılan arkadașlarımız adına
söyleyebilirim ki, hepimiz bu sosyal sorumluluk projesinin aralıksız devam
ediyor olmasından çok mutluyuz. Kanın tek kaynağı insan, bir insanın dahi
hayatını kurtarabilirsek ne mutlu bizlere” dedi. Merkez Çelik A.Ș.’de yılda üç
kez gerçekleștirilen kampanyada toplam bin 500 ünite kan toplanıyor.
Etkinliğe, Merkez Çelik A.Ș. çalıșanlarından gönüllüler katılıyor.
ATAMALAR
Mondi A.Ș.’de Üretim Müdürü olarak
görev yapmakta olan Adem Satıcı,
Ukrayna Forte șirketine Fabrika Müdür
Yardımcısı olarak atandı.
Mondi A.Ș.’de mali ișler bünyesinde
Maliyet Muhasebe Șefi olarak görev
yapmakta olan Yahya Kapusuz, Planlama
Müdür Vekilliğine atandı.
MOND‹’YE E⁄‹T‹M PLAKET‹
Mondi üstlendiği sponsorlukla
eğitime katkıda bulundu. Kayseri
Gençlik Spor İl Müdürlüğü
bünyesindeki il spor merkezlerinde
açılan yaz spor okullarının ana
sponsoru olan Mondi, bir plaketle
ödüllendirildi. Plaket, yaz okullarının
Atatürk Spor Salonu’ndaki açılıș
töreninde, Kayseri Vali Mevlüt Bilici
tarafından Mondi Pazarlama Müdürü
Soner Akıllı’ya sunuldu. 1829 çocuk
ve genç, kötü alıșkanlıklardan uzak,
antrenörler eșliğinde 30 branșta
bilinçli spor yapacaklar.
Boyteks A.Ș. İnsan Kaynakları Șefi
olarak görev yapan Baki Hatipoğlu, İnsan
Kaynakları Müdürü olarak atandı.
Boyteks A.Ș. Sistem ve İș Süreçleri
Geliștirme Șefi olarak görev yapan
Gülșah Aynekin, Sistem ve İș Süreçleri
Geliștirme Müdürü olarak atandı.
İstikbal yerleșkesinde İdari Amir olarak
görev yapmakta olan Kemal Öztürk,
Boytaș 2 ve Boytaș 3 tesislerinin İdari
Amirliğine atandı.
Boytaș 2 ve Boytaș 3 tesislerinde İdari
Amir olarak görev yapmakta olan
Numan Zeyrek, İstikbal yerleșkesi İdari
Amirliğine atandı.
İstikbal yerleșkesinde İdari Amir
Yardımcısı olarak görev yapmakta olan
Nihat Çanak, Boyteks A.Ș. halı
tesislerine İdari Amir olarak atandı.
Mondi A.Ș.’de üretim bünyesinde
Uzman Mühendis olarak görev
yapmakta olan Saffet Koç, planlama
bölümüne bağlı Sistem Geliștirme Șefi
olarak atandı.
Boyteks A.Ș. Sistem ve İș Süreçleri
Geliștirme Uzmanı olarak görev yapan
Melike Aygün, Sistem ve İș Süreçleri
Geliștirme Șefi olarak atandı.
Boyteks A.Ș. Satıș ve Pazarlama Uzmanı
olarak görev yapan Gülfidan Yașar, Satıș
ve Pazarlama Bölge Șefi olarak atandı.
Boyteks A.Ș. Örme Desen Uzmanı
olarak görev yapan Nurhan Yılmaz,
Örme Desen Șefi olarak atardı.
Boyteks A.Ș. Dokuma Terbiye Șefi
olarak görev yapan Erkan Șekerçi, Halı
İșletmesi Konfeksiyon ve Terbiye Șefi
olarak atandı.
Boyteks A.Ș. Planlama Uzman
Yardımcısı olarak görev yapan Ayșe
Babacan, Halı İșletmesi Planlama Uzmanı
olarak atandı.
KUPA MOND‹’N‹N
Mondi çalıșanları kupa sevinci yașadı.
Boydak Holding grup șirketleri arasında
düzenlenen, centilmen bir rekabetin
yașandığı futbol turnuvasında kupayı
Mondi aldı.
R‹ZE’DEN GENÇ
Z‹YARETÇ‹LER
‘Gönül Köprüsü’ projesi kapsamında
Rize’den Kayseri’ye gelen 180 öğrenci,
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı
Hacı Boydak’ın davetlisiydi. Boydak
Holding’de Hacı Boydak ile akșam yemeği
yiyen gençler, Merkez Çelik A.Ș. üretim
tesislerini de gezdi. Hacı Boydak
konușmasında,bu projenin okullarda alınan
eğitimin yanı sıra, öğrencilerin hayat
tecrübesi ve bireysel gelișimlerine de
destek olacağını ve gelecek nesillere
Türkiye’yi ve ülkenin zengin kültürünü
daha yakından tanıma fırsatı sunacağını
ifade etti. Her sene farklı illerden gelen
öğrencileri Kayseri’de ağırlamaktan büyük
mutluluk duyduğunu vurgulayan Boydak,
“Gelecekte bu ülke sizlere emanet.
Fırsatları en iyi șekilde değerlendirerek
eğitiminizi tamamlayın. İnanıyorum ki
aldığınız eğitimle Türkiye’mizi Atatürk’ün
koyduğu muasır medeniyetler seviyesine
tașıyacaksınız” dedi.
B‹zb‹ze 57
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
BOYDAK HOLD‹NG’E Z‹YARETLER
Bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi
teknoloji üretimine
dönüștürmek için üniversite ve
sanayiye önemli görevler
düștüğünü bilen Boydak
Holding, bu iki sektörün
ișbirliğine büyük değer veriyor.
Üniversitelerle her fırsatta
temasını sürdüren Boydak
Holding’in ziyaretçileri arasında
Bozok Üniversitesi heyeti de
vardı.
Boydak Holding
geçtiğimiz günlerde
AnadoluJet’in Genel
Müdürü Sami Alan’ı
ağırladı. 23 Nisan 2008
tarihinde Türk Hava
Yolları’nın yeni bir iș
modeliyle ayrı bir marka
olarak kurduğu
AnadoluJet’in Genel
Müdürü Alan, ziyareti
sorasında Kayseri
hakkında da bilgi aldı.
Melikșah Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde ‘Seçim Öncesi ve Sonrası
Türkiye’ konulu konferans veren Prof. Dr.
Mehmet Altan, CEO Memduh Boydak’ın
Boydak Holding’de verdiği akșam yemeğine
katıldı ve Boydak Holding Yönetim Kurulu
Bașkan ve üyeleriyle sohbet etti.
Boydak Holding Yönetim Kurulu
Bașkanı Hacı Boydak, iki komșu
ilin yöneticilerini makamında
ağırladı. Kayseri Valiliği ve
Belediye Bașkanlığı’nda
temaslarda bulunan Yozgat Valisi
Necati Șentürk, Sivas Valisi Ali
Kolat, Sivas Belediye Bașkanı
Doğan Ürgüp, Yozgat Belediye
Bașkanı Yusuf Bașer’den olușan
heyet, Boydak Holding’i de
ziyaret etti.
BAY‹ AÇILIfiLARI
‹stikbal Bayii ‹timat Ev Concept
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Genel Müdürü Süfyan
Emiroğlu ve TÜBİTAK
yetkilileri, Boydak
Holding’i ziyaret etti.
Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili
Mustafa Boldak’ın
makamında ağırladığı
heyet, Holding’in
çalıșmaları ve Kayseri
ekonomisiyle ilgili bilgi aldı.
58 B‹zb‹ze
Isparta’nın en büyük İstikbal mağazası, İtimat Mobilya tarafından açıldı. 7 bin
metrekarelik alanda binlerce çeșit ev mobilyası barındıran İstikbal Ev
Concept mağazasının açılıșına, Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan
Vekili Mustafa Boydak, Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık,
Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, İstikbal Pazarlama Müdürü Mustafa
Büyükkatırcı, İstikbal Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, Çelik Grup
Yönetim Kurulu Bașkanı Mehmet Çelik ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.
Mustafa Boydak açılıș konușmasında, bu büyük yatırım için Demirci ailesine
teșekkür etti.
M
Firma adı: İtimat Ev Concept
M Yetkili kiși: Hasan Demirci
M Adres: İstanbul Cad. 3. Km, Üniversite Yolu, Isparta
M Metraj: 7000 metrekare
M İletișim bilgileri: 0246 227 86 30–34
M Açılıș tarihi: 21 Haziran 2011
B‹zb‹ze 59
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
‹stikbal Bayii Helezon Ev Concept
İzmir, alıșveriș merkezi büyüklüğünde bir İstikbal mağazasına
kavuștu. Helezon Ev Concept, İzmir’de açılan ilk ev concept
mağazası oldu. 6 bin 500 metrekarelik alanda hizmet veren
mağazanın açılıșı coșkulu bir törenle yapıldı. Metrekare
avantajıyla İstikbal markasının tüm ürünlerini sergileme imkânı
bulan Helezon Ev Concept, Çiğlililerin büyük beğenisini
kazandı. 4 Haziran’da yapılan açılıșa Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak Holding CEO’su
Memduh Boydak, Boydak Holding Bayi Yapılandırma ve
Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, İstikbal
Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, șirket üst yöneticileri,
marka temsilcileri ve halk katıldı. Törenle birlikte kapılarını
hizmete açan mağaza, ilk müșterilerini de ağırladı.
M Firma adı: Helezon
Mağazacılık Ltd. Ști.
M Yetkili kiși: Abdullah Yeke
M Adres: Egekent Metro
Durağı, Çiğli, İzmir
M
Metraj: 6500 metrekare
İletișim bilgileri:
0232 376 11 60
M Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011
M
Bellona A-Plus
Bayii Azimhan
Bellona 715’inci mağazasını
14 Mayıs’ta Manavgat’ta
büyük bir törenle açtı. 5
bin metrekarelik mağaza
A-plus statüsüne sahip.
Açılıșa Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkanı
Hacı Boydak, Avrupa
Konseyi Parlamenter
Meclisi Bașkanı Mevlüt
Çavușoğlu, Ilıca Belediye
Bașkanı, Bellona Pazarlama
Müdürü Bülent Alıcı, Bayi Yapılandırma ve Perakende İș
Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, Çelik Grup Yönetim Kurulu
Bașkanı Mehmet Çelik ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Açılıștan
önce konușan Hacı Boydak, Bellona markasının sürekli geliștiğini
ve pazar payını hem Türkiye’de hem dünyada artırdığını belirtti.
Hacı Boydak, Boydak Holding’in 2023 yılı hedefini ise, güneșin
doğduğu yerden battığı yere kadar her yerde ürünlerini satmak
olarak açıkladı. Yeni açılan mağazanın da sadece Manavgat’a değil,
Antalya șehrine de hizmet vereceğini belirten Hacı Boydak,
Bellona mağazasının Manavgat’a artı bir değer kazandıracağını
sözlerine ekledi.
M
Firma adı: Azimhan Ticaret
M Yetkili kiși: Mustafa ve Mücahit Tatar
M Adres: Antalya Yolu Üzeri, Ilıca Mevkii, Manavgat
M Metraj: 5000 metrekare
M İletișim bilgileri: 0242 747 63 63
M Açılıș tarihi: 14 Mayıs 2011
Bellona Bayii Tekçe Mobilya
Gaziantep İslahiye ilçesinde tüketicilerimize hizmet veren Tekçe
Mobilya, yeni yerinde ve yeni mağazasıyla hizmette. Mağazanın
açılıșına İslahiye Kaymakamı Resul Kır, Ticaret Odası Bașkanı
Kemal Vural, Boydak Holding CEO’su Memduh Boydak,
Bellona Pazarlama Müdür Yardımcısı Atilla Tașkıran, İstikbal
Pazarlama Müdür Yardımcısı Fatih Mehmet Bozkurt, Vefa Day.
Tük. Mal. Paz. Ltd. Ști. Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Hacı
Ahmet Șirikçi, Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı.
Memduh Boydak markaya gösterdikleri ilgiden dolayı
İslahiyeliler’e teșekkür etti.
M
Firma adı: Tekçe Day. Tük. Mal. Paz. Ltd. Ști.
Yetkili kiși: Ahmet Tekçe, Ömer Tekçe
M Adres: Yeni Mah. Atatürk Bul. Opet Lisesi Yanı, İslahiye,
Gaziantep
M Metraj: 2901 metrekare
M İletișim bilgileri: 0342 862 26 26
M Açılıș tarihi: 30 Nisan 2011
M
‹stikbal Bayii Üçgün Koza
Bergama’daki yeni İstikbal mağazası açılıșı, halktan
büyük ilgi gördü. Coșkulu açılıșa Boydak Holding
Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, Boydak
Holding CEO’su Memduh Boydak, Boydak
Holding Bayi Yapılandırma ve Perakende İș
Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu, İstikbal
Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș da katıldılar.
M
M
M
M
M
M
Firma adı: Üçgün Koza Ltd. Ști.
Yetkili kiși: Șenol Gündüz
Adres: İzmir Yolu üzeri, Bergama, İzmir
Metraj: 3750 metrekare
İletișim bilgileri: 0232 631 34 64
Açılıș tarihi: 3 Haziran 2011
‹stikbal Bayii CTN Mobilya
‹stikbal Bayii Metro Centroom
Kahramanmaraș Elbistan İstikbal Bayii Metro Centroom'un açılıșı büyük bir
katılım ve coșkuyla yapıldı. Açılıșa Elbistan Kaymakamı Metin Maytalman,
Askerlik Șubesi Bașkanı Hüseyin Bilir, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Adalı, İlçe
Müftüsü Ramazan Tolan, Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, Duru
Mobilya Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı Ahmet Șirikçi, Genel Müdür Ahmet
Kamil Șirikçi, satıș, pazarlama, mimarlık departmanı, Elbistanlı iș adamları ve halk
katıldı. CEO. Memduh Boydak açılıș konușmasında, yerel girișimcilerin kendi
memleketlerine yatırım yapmasının, yașadığı bölgenin kalkınmasına ve
istihdamın yaratılmasına büyük fayda sağladığını ve ișverenlerin kendi bölgesine
yatırım yapmasından büyük mutluluk duyduğunu belirtti
M
M
M
M
Firma adı: Metro Centroom
Yetkili kiși: Mehmet Tașkın
M Adres: Güneșli Mahallesi, Mevlana
Cad. No: 23, Elbistan, Kahramanmaraș
60 B‹zb‹ze
Metraj: 4250 metrekare
İletișim bilgileri: 0344 413 16 30
M Açılıș tarihi: 29 Nisan 2011
Tekirdağ bir İstikbal mağazasına daha “merhaba”
dedi. 3 bin 700 metrekarelik mağazanın açılıșında
Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkanı Hacı
Boydak, CEO Memduh Boydak, Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, İstikbal
Pazarlama Müdürü Mustafa Büyükkatırcı, İstikbal
Pazarlama Șefi Hasan Hüseyin Ulutaș, Çerkezköy
Belediye Bașkanı Ali Ertem, Çerkezköy
Kaymakamı Ayhan Bayhan, Kızılpınar Belediye
Bașkanı Faruk Korkmaz, Veliköy Belediye Bașkanı
Hanifi Belindir, Orpaș Pazarlama Genel Müdürü
İhsan Emren, Orpaș Pazarlama Müdürü Orhan
Bașar, Çetinler A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı İlkar
Çetin, Yönetim Kurulu üyeleri İlkar Çetin, Erdem
Çetin, Olcay Çetin, Oktay Çetin bulundu.
M
M
M
M
M
M
Firma adı: CTN Teks. Mob. ve Day. Tük. Mal. San. Tic. A.Ș.
Yetkili kiși: Erdem Çetin
Adres: Osman Pașa Mah. Halk Pazarı Karșısı No:8 Çerkezköy, Tekirdağ
Metraj: 3700 metrekare
İletișim bilgileri: 0282 725 16 63-17 63
Açılıș tarihi: 28 Nisan 2011
B‹zb‹ze 61
B‹ZDEN HABERLER
B‹ZDEN HABERLER
Bellona Bayii fieneller Mobilya
Bellona Bayii Kuruk›z Ticaret
Konya A-Plus bir Bellona’ya kavuștu. Șeneller
Mobilya’nın açılıșı, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Mustafa Boydak, Boydak
Holding Mobilya Grubu Pazarlama Koordinatörü
Bilal Uyanık, Bellona Pazarlama Müdür Yardımcısı
Atilla Tașkıran, Çelik Grup Yönetim Kurulu
Bașkanı Mehmet Çelik, M. Ali Çelik, Celal Çelik,
Arif Çelik, Gökhan Çelik, Gökhan Can, Nuri
Mehtap, Salih Șapçıoğlu’nun da katıldığı bir
törenle yapıldı.
Trabzon’daki Bellona Bayi Kurukız Ticaret, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Bayındırlık ve İskan Eski Bakanı Koray
Aydın, Șalpazarı Belediye Bașkanı Fehmi Cengiz’in konușmalarıyla
açıldı. Açılıșa Beșikdüzü Belediye Bașkanı Ramis Uzun ile Geyikli
Belediye Bașkanı Muzaffer Türkmen de katıldı.
M
M
M
Firma adı: Șeneller Mobilya
Yetkili kiși: Niyazi Șenel
Adres : Yeni Sanayi Sitesi 10/A Blok No:1, Akșehir, Konya
M
Firma adı: Kurukız Beyaz Eșya Mob. ve Tekstil San. Tic. Ști.
Yetki kiși: Refik Kurukız
M Adres: Dereköy Mah. Șehit Ahmet Çalık Cad. No:4 Șalpazarı,
Trabzon
M Metraj: 2000 metrekare
M İletișim bilgileri: 0462 871 51 15
M Açılıș Tarihi: 27 Nisan 2011
M
M
M
M
Metraj: 3000 metrekare
İletișim bilgileri: 0332 813 35 16
Açılıș tarihi: 7 Mayıs 2011
‹stikbal Bayii Fazl›o€lu Ticaret
‹stikbal Bayii Erdem Centroom
Hatay’da bir İstikbal mağazası daha hizmete girdi. Erdem
Centroom açılıșına Belediye Bașkanı Doç. Dr. Lütfi
Talaș, Vali Yardımcısı Coșkun Diyarbakırlı, Savcı Erdoğan
Bayraktar, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif
Türkoğlu, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı,
Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya
ve Vefa Pazarlama Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi,
Yönetim Kurulu Üyesi H. Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya
Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak, Vefa Pazarlama
Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı.
M
M
M
Firma adı: Erdem Centroom
Yetkili kiși: Mehmet Gözler, Mithat Gözler
Adres: Kanatlı Mah. Atatürk Cad. No:138 Antakya, Hatay
M
M
M
Metraj: 2421 metrekare
İletișim bilgileri: 0326 221 55 36-37
Açılıș tarihi: 3 Haziran 2011
Mondi Bayii Gündüz Ticaret
Gündüz Ticaret’in açılıș töreni Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mondi
Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona Pazarlama
Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya Vefa Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya
Vefa Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Doru
Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak, Vefa
Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız’ın da
katılımıyla yapıldı.
M
M
M
Firma adı: Gündüz Ticaret
Yetkili kiși: Ramazan Gündüz
Adres: Mustafa Kemal Pașa Cad. No: 112, Kahta, Adıyaman
62 B‹zb‹ze
Fazlıoğlu Ticaret İstikbal Bayii, Sakarya Caddesi üzerinde düzenlenen
törenle hizmete açıldı. Törene Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi
Yusuf Boydak ve Bekir Boydak, Erenler Belediye Bașkanı Cavit
Öztürk, CHP İl Bașkanı Yașar Erdem, Adakar Genel Müdürü Erol
Duman katıldı.
M
M
M
M
M
M
Firma adı: Fazlıoğlu Ticaret
Yetkili kiși: Ertuğrul Fazlıoğlu
Adres: Sakarya Cad. Yeni Gün Mah. No: 75, Sakarya
Metraj: 1600 metrekare
İletișim bilgileri: 0264 270 17 87
Açılıș tarihi: 11 Haziran 2011
Bellona Bayii Baflak Ticaret
Bașak Ticaret, Silivrililer’in hizmetine girdi.
Silivri’deki ikinci Bellona mağazası olan Bașak
Ticaret’in açılıșına Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkanı Hacı Boydak, CEO Memduh
Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak,
Silivri Kaymakam’ı Ahmet Mesut Demirkol,
Belediye Bașkanı Özcan Ișıklar, Emniyet
Müdürü Ender Sevim ve ilçe halkı katıldı.
M
Firma adı: Bașak Ticaret Ltd. Ști.
Yetkili kiși: Turgay Sakarya
M Adres: Alibey Mah. Kara Mustafa Cad.
No: 28, Silivri
M Metraj: 1550 metrekare
M İletișim bilgileri: 0212 727 17 17
M Açılıș tarihi: 28 Nisan 2011
M
M
M
M
Metraj: 2050 metrekare
İletișim bilgileri: 0416 725 52 44
Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011
B‹zb‹ze 63
B‹ZDEN HABERLER
Bellona Bayii Tekin Mobilya
Mondi Bayii Olcay Özf›nd›k Mobilya
İstanbul’daki Bellona mağazalarına bir tane daha
katıldı. Tekin Mobilya Boydak Holding Mobilya
Grubu Pazarlama Koordinatörü Bilal Uyanık,
Bepaș Genel Müdürü Cüneyt Ocak’ın da katıldığı
bir törenle kapılarını açtı.
Mondi Bayii Olcay Özfındık Mobilya’nın açılıș töreni
Bartınlılar’ı bulușturdu. Açılıșa Boydak Holding Yönetim
Kurulu Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, Mondi Genel
Müdürü İzzet Sümer, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent
Alıcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Adakar
Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Erol Duran, Adakar
Pazarlama A.Ș. pazarlama departmanı, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç, Bartın Belediye Bașkanı Cemal Akın,
Karapınar Belde Belediye Bașkanı Ercan Kınaç, Bartın
Ticaret Sanayi Odası Bașkanı İsmail Toksöz tarafından açıldı.
M
Firma adı: M. Tekin Mobilya
Yetkili kiși: Mehmet Tekin
M Adresi: Çavușoğlu Mah. Spor Cad. No: 84,
Kartal, İstanbul
M Metrekare: 1400 metrekare
M İletișim bilgileri:
0216 473 24 94
M Açılıș tarihi: 14 Mayıs 2011
M
M
M
M
Firma adı: Olcay Özfındık Mobilya
Yetkili kiși: Olcay Özfındık
Adres: Cumhuriyet Caddesi, Müftülük Yanı, Bartın
M
M
M
Metraj: 1000 metrekare
İletișim bilgileri: [email protected]
Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011
Bellona Bayii Emin Ticaret
Emin Ticaret’in açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan Vekili
Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Bellona Pazarlama
Müdürü Bülent Alıcı, Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Yalova
Belediye Bașkanı Yakup Bilgin, Çiftlikköy Belediye Bașkanı Metin Dağ,
Yalova İl Müftüsü Muharrem Sarıkaya, Yalova Tapu Müdürü Mustafa
Mehtap, AKP İl Bașkanı Mustafa Aydın, CHP İl Eski Bașkanı Ertan
Șener, AKP İlçe Bașkanı Hüseyin Uygun, Yalova Eğitim ve Kültür
Derneği Bașkanı Doç. Dr. Fikret Yüksel, YASİAD yöneticileri, banka
yöneticileri ve iș adamları katıldı.
M
M
M
M
M
M
Firma adı: Emin Ticaret
Yetkili kiși: Mehmet Emin Aydın, Serdar Aydın
Adres: Çınarcık Yolu Üzeri, Kipa AVM Yanı, Yalova
Metraj: 1200 metrekare
İletișim bilgileri: 0226 814 74 04
Açılıș tarihi: 19 Mayıs 2011
Mondi Bayi Yüksel Mobilya
Yüksel Mobilya, Boydak Holding Yönetim
Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, Adakar
Pazarlama A.Ș. Genel Müdürü Erol Duran
ve departman çalıșanları, Devrek Kaymakamı
Huseyin Öner, Devrek Belediye Bașkanı
Mustafa Sömerci, Devrek TSO Bașkanı
Mehmet Oktay, çevre belde belediye
bașkanları ve kalabalık halk topluluğunun
katıldığı bir törenle hizmete girdi.
M
M
M
M
Firma adı: Yüksel Mobilya
Yetkili kiși: Yüksel Karka
M Adres: Ağalar Mahallesi, Sahil Yolu Sokak, No: 21/A Devrek,
Zonguldak
M
Metraj: 1000 metrekare
İletișim bilgileri: 0372 556 56 01
Açılıș Tarihi: 4 Haziran 2011
Bellona Bayii Bilge Ticaret
Bilge Ticaret, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Nazif
Türkoğlu ve AKP Genel Bașkan Yardımcısı ve yeni kabinede
Gençlik ve Spor Bakanı olarak yer alan Suat Kılıç’ın da katıldığı
bir törenle kapılarını Samsunlulara açtı.
M
M
M
M
M
M
Firma adı: Bilge Ticaret Koll. Ști.
Yetkili kiși: Akif Bilge
Adres: Medrese Mah. Kazım Pașa Cad. Havza, Samsun
Metraj: 1100 metrekare
İletișim bilgileri: 0362 714 11 59
Açılıș tarihi: 26 Nisan 2011
Mondi Bayii Koçak Mobilya
Bursalılar’ın hizmetine giren Koçak Mobilya’nın
açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu Bașkan
Vekili Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet
Sümer, Mobipa Yönetim Kurulu Bașkanı Hasan
Çağlayan, Mobipa Genel Müdürü Metin Yıldırım,
Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Bellona
Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding Bayi
Yapılandırma ve Perakende İș geliștirme Șefi
Mehmet Özoğlu, Yıldırım Belediye Bașkanı Özgen
Keskin ile siyasi parti il ve ilçe bașkanları katıldı.
M
M
M
64 B‹zb‹ze
Firma adı: Koçak Mobilya
Yetkili kiși: Ali Koçak
Adres: Hacivat Mah. Ankara Cad. No: 511, Yıldırım, Bursa
M
M
M
Metraj: 1000 metrekare
İletișim bilgileri: 0224 341 37 37
Açılıș tarihi: 20 Mayıs 2011
B‹zb‹ze 65
B‹ZDEN HABERLER
test
Mondi Bayii Beydekor Mobilya
Bașkentin Beypazarı ilçesinde artık ikinci bir Mondi daha var. 800 metrekare
alanda hizmet verecek mağaza Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer, Mondi
Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Yön A.Ș. yetkilileri ve Beypazarlılar’ın katıldığı
törenle hizmete girdi.
M
M
M
M
Firma adı: Beydekor Ltd. Ști.
Yetkili kiși: Ahmet Göçmen, Nedim
Kaltalıoğlu
M Adres: Beypazarı, Ankara
M
Metraj: 800 metrekare
İletișim bilgileri: 0312 770 07 77
Açılıș tarihi: 1 Șubat 2011
Mondi Bayii Tosuncuk Mobilya
Tosuncuk Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu
Bașkan Vekili Șükrü Boydak, Mondi Genel Müdürü İzzet Sümer,
Mobipa A.Ș. Yönetim Kurulu Bașkanı Hasan Çağlayan, Mobipa
Genel Müdürü Metin Yıldırım, Mondi Pazarlama Müdürü Soner
Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Boydak Holding Bayi
Yapılandırma ve Perakende İș Geliștirme Șefi Mehmet Özoğlu ile
siyasi parti il bașkanları ve yöneticileri katıldı.
M
M
M
Firma adı: Tosuncuk Mobilya
Yetkili kiși: Cihan Tosuncuk
Adres: İstanbul Cad. No: 54 Yalova
M
M
M
Hang‹ renks‹n‹z?
K›rm›z›, mavi, sar› ya da yeflil... Hepimizde bu dört
karakterden parçalar var ama bunlardan sadece biri bask›n.
‹fl dünyas›nda baflar›l› olmak için ideali, ekibinizde z›t
karakterdeki insanlar›n bulunmas›...
Her dört șıktan sadece ikisini ișaretleyin. Size en uygun olan
șıkka 2 puan, diğer șıkka 1 puan verin.
Metraj: 650 metrekare
İletișim bilgileri: 0226 814 05 02
Açılıș tarihi: 19 Mayıs 2011
Bellona Bayii Turanlar Mobilya
Turanlar Mobilya’nın açılıșına Boydak Holding Yönetim Kurulu
Üyesi Nazif Türkoğlu, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı,
Mondi Pazarlama Müdürü Soner Sakallı, Ahmet Kamil Șirkçi,
Hacı Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat
Bozlak ve Vefa Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız katıldı.
M
Firma adı: Turanlar Mobilya
Yetkili kiși: Arif Turan
M Adres: Atatürk Cad. Hastane Karșısı, No: 108,
Desni, Adıyaman
M Metraj: 565 metrekare
M İletișim bilgileri: 0416 318 33 27
M Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011
1. Așağıdaki cümlelerden hangisi sizi
daha iyi anlatır?
a. Güçlü, kararlı, girișken ve doğuștan liderim.
Düșer kalkar, yoluma devam ederim.
b. Hayata anlamlı renkler katar, eğlenceyi
severim. Ömür boyu herkesin mutlu ve neșeli
olmasını dilerim.
c. Her anımı huzurlu ve sakin geçirmek isterim.
Kavga gürültüyü sevmem, ișlerimde en kolay
yolu seçerim.
d. Her șeyin mükemmel, düzgün, kusursuz
olmasını isterim. İlișkilerimde saygılı ve mesafeli
olmayı severim.
M
2. Genellikle hangi tonda ve nasıl
konușursunuz?
a. Hızlı ve sonuca yönelik.
b. Çok hızlı, heyecanlı ve eğlenceli.
c. Daha yavaș ve sakin.
d. Normal ve söyleyeceklerimi aklımda tartarak.
4. Çalıșma tarzınız hangisine uygundur?
a. Yoğun ve hızlıyımdır. Aynı anda birkaç iși
birden yapabilirim.
b. Özgür bir ortamda çalıșırım. İnsan ilișkileri
odaklıyım.
c. Ön planda olmayan ama gruba her türlü
desteği veren bir yapım var.
d. Ayrıntıları önemserim ve tek bir konuya
odaklanarak çalıșırım.
5. Çalıșma temponuzu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
a. Hızlı bir tempoda çalıșır, çabuk karar almayı
severim.
b. İșlerin rutin ve sıkıcı olmadığı ortamlarda
yüksek motivasyonla çalıșırım.
c. Nadiren aceleciyimdir. Geç de olsa
üstlendiğim iși bitiririm.
d. Ayrıntılı düșünerek karar veririm. İș bitirici bir
tempoyla çalıșırım.
Regina Bayii Kayra Mutfak
Kayra Mutfak, Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, Emniyet Müdürü Mehmet
Bilici, Baro Bașkanı Demirhan Seçilmiș, Ticaret ve Sanayi Odası Bașkanı
Mustafa Uslu, TPAO Bölge Müdürü Halil Murat Demir, Boydak Holding
Yönetim Kurulu Üyesi Nazif Türkoğlu, Mondi Pazarlama Müdürü Soner
Sakallı, Bellona Pazarlama Müdürü Bülent Alıcı, Doru Mobilya ve Vefa
Pazarlama Genel Müdürü Ahmet Kamil Șirikçi, Yönetim Kurulu Üyesi H.
Ahmet Șirikçi, Doru Mobilya Pazarlama Müdürü Nevzat Bozlak ve Vefa
Pazarlama Müdürü Selçuk Güzelyıldız’ın katıldığı törenle kapılarını açtı.
M
M
M
Firma adı: Kayra Mutfak-Regina
Yetkili kiși: Barıș Binzet
Adres: Atatürk Blv. İș Bankası Karșısı, Adıyaman
66 B‹zb‹ze
M
M
M
Metraj: 340 metrekare
İletișim bilgileri: 0416 216 35 59
Açılıș tarihi: 4 Haziran 2011
3. Çalıșma tarzınızı sağlayan en önemli
unsur hangisidir?
a. Sonuçları düșünmek.
b. Onaylanmak, takdir edilmek.
c. Gruptaki arkadașların desteği.
d. Faaliyet, düzen ve disiplin.
6. Hangisi sizi daha çok rahatsız eder?
a. Zaman israfı.
b. Tekrar gerektiren ișler ve monotonluk.
c. Çatıșma ortamı ve anlașmazlıklar.
d. Yanılmak ve yapılan hatanın tekrarlanması.
7. Bulunduğunuz gruplarda hangi
konumda bașarılı olursunuz?
a. Olaylara yön veren, otoriteyi kullanan.
b. İnsanları motive eden, neșelendiren.
c. Uzlaștırıcı ve grup içinde uyumu sağlayan.
d. Bilgi sağlayıcı, araștırıcı ve olayları takip eden.
B‹zb‹ze 67
test
8. Hangisi sizi daha çok strese sokar?
a. Olaylar üzerindeki güç ve kontrolümün azlığını hissetmem.
b. Sıkıcı, rutin ișler yapılan ortamda bulunmak.
c. Beni așacağını düșündüğüm sorunlar üstlenmek.
d. Düzensiz ortamlar ve eksik yapılan ișler.
9. Öğrenci olsanız ve öğretmeniniz sınav kağıdınızı
ikinci defa incelediğinde puanınızı artırdığını söylese
nasıl bir tepki verirsiniz?
a. Bunu zaten hak ettiğimi düșünürüm.
b. Çok sevinirim, sevincimi belli ederim.
c. Hocama teșekkür eder, saygı duyarım.
d. Hocamın nerede hata yaptığını merak eder kağıdımı görmek
isterim.
10. Saatler sürecek bir iș toplantısına katılmanız
gerektiğinde așağıdakilerden hangisini benimsersiniz?
a. Konunun ana hatlarının konușulması için sonucun belli
olmasından hemen sonra çıkmayı tercih ederim.
b. Toplantı eğlenceli șekilde devam ettiğinde sonuna kadar
kalmayı, sıkıcı olmaya bașladığında erken çıkmayı tercih ederim.
c. Toplantının huzur içinde geçmesi ve güzel kararlar çıkması için
üstüme düșeni yaparım.
d. Toplantıya vaktinden önce gelir, bütün detayları not eder ve
bir değerlendirme yapmak için geç çıkarım.
11. Kendinizde gördüğünüz en zayıf yönünüz
hangisidir?
a. İnsanlar ișleri istediğim gibi yapmadığında, seri olmadıklarına
sinirlenmek.
b. Düzensiz, dağınık, programsız olmak.
c. Kimseye hayır diyememek, bașkalarının ișine koșarken kendi
ișimi aksatmak.
d. Her șeyin kusursuz ve mükemmel olmasını istemek.
12. Kendinizde gördüğünüz en güçlü yönünüz
hangisi?
a. Kısa sürede karar alan ve harekete geçen yapım.
b. Girdiğim ortamlara neșe ve heyecan katan tarafım.
c. Her türlü ortama uyum sağlamam ve çatıșmaları önleme
gayretim.
d. Her șeyi planlı, programlı ve düzenli yapma huyum.
13. Așağıdaki ifadelerden hangisi sizi daha iyi
tanımlar?
a. Güçlü, kararlı, otoriter, yönlendirici.
b. Popüler, neșeli, sevimli ve muzip.
c. Barıșçıl, sevecen, uyumlu ve sakin.
d. Tertipli, düzenli, disiplinli, planlı.
14. Çalıșma masanızda nelere dikkat edersiniz?
a. Öncelik verdiğim șeyleri yapacak șekilde düzenlenmiș sade bir
masayı tercih ederim.
b. İnsanlara karmakarıșık gelen ama aradığım her șeyi bulduğum
bir masada çalıșırım.
c. Önce masamın üzerine gerekli her türlü araç gereci koyarım.
Sık sık kalkarak enerjimi harcamak istemem.
d. İyi bir iș çıkarmam için masam son derece derli, toplu ve
düzenli olmalı.
15. Ertesi gün çözülmesi gereken bir problem varsa o
akșamki ruh haliniz nasıl olur?
a. Çok büyük tedirginlik duymam, çünkü ertesi gün o iși olması
gerektiği gibi yapacağımdan eminimdir.
b. Çok tedirginlik duymam, çünkü nasıl olsa ișler bir șekilde
hallolacaktır.
c. Sorumluluğun üstümde olmasından dolayı tedirginlik duyarım.
d. Tedirginlik duyarım ve gecenin büyük bir bölümünde
problemin nasıl çözüleceğiyle ilgili planlar yaparım.
DEĞERLENDİRME
A șıkkı en çok ise; Güçlü kararlı yapıya sahip kırmızı karaktere sahip bir kișisiniz. Kimseden yardım istemeyi sevmeyen, kendini daima 'haklı' gören,
eleștirilmekten hoșlanmayan, hiçbir sözün altında kalmayan, kararlı, iș bitirici, ani kararlarıyla insanları șașırtabilen, iyi organize eden, adeta lider
doğmuș...
B șıkkı en çok ise; Popüler, neșeli sarı karakteri ağır basan bir kișisiniz. Girișken, ayrıntılar üzerinde düșünmeyen, çalıșma alanları dağınık, kendilerini
toparlayacak birine ihtiyaç duyan, konușmayı çok seven, mutluluk ve enerji yayan, hüzünlü ortamları sevmeyen, unutkan, dikkatsiz, diğerlerine göre
insanlara daha çabuk inanan, hazır cevap, çocuk ruhlu, insanlara çabuk kaynașıp arkadaș olan, ișleri kolay yoldan halledecek parlak fikirleri bulunan...
C șıkkı en çok ise; Barıșçıl, sevecen yeșil karakterli bir kișisiniz. Çok rahat, kendisiyle barıșık, çatıșmadan çok çekinen, bir an evvel ișlerini bitirip
dinlenmek isteyen, arabulucu, fazla enerji harcamayı sevmeyen...
D șıkkı en çok ise; Tertipli düzenli yapıya sahip mavi karakterli kișisiniz. Mükemmelliyetçi, daima tedbirli, her zaman kurallardan yana, derli toplu ve
düzenli, detaycı, meraklı, olayların olumsuz yönünü görüp kaygılanan, ciddi ve ağır bașlı, yetenekli...
68 B‹zb‹ze

Benzer belgeler

dünya - Boydak Holding

dünya - Boydak Holding Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...

Detaylı

Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz

Yatırımlarımızla büyümeye devam ediyoruz ‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, o...

Detaylı

van ‹ç‹ntek vücut olduk

van ‹ç‹ntek vücut olduk Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...

Detaylı

ayakta kalamaz - Boydak Holding

ayakta kalamaz - Boydak Holding Odası Bașkanı Mustafa Alan ve sanayicileri bulușturan geceye Cumhurbașkanı Abdullah Gül ve Bașbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbașkanı Gül ve Bașbakan Erdoğan

Detaylı

Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz

Yeni Açılan Büyümeye Devam Ediyoruz Türkçe Olimpiyatları tüm dünyayı bulușturdu. 130 ülkeyi temsil eden çocuklar aynı dili konuștu. İstikbal bu organizasyona ‘Altın Sponsor’ olarak imza attı. Çünkü bu organizasyonun bizim için birden...

Detaylı

BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR

BİZBİZE, BOYDAK HOLDİNG YAYINIDIR. ÜÇ AYDA BİR Metin Özkan Görsel Yönetmen Serpil Atm›fl Yay›n Kurulu Bilal Uyan›k Halit Bayhan Aygün Baflok Muzaffer Çetinkaya Hasan Ünal Ar›n Saydam Ülkü Karaosmano¤lu Ayflin Kaymaz

Detaylı

boydak üret‹m‹ - Boydak Holding

boydak üret‹m‹ - Boydak Holding Tabii ki iletișim tek bașına yeterli değil. İșimizin vazgeçilmez bir unsuru pazarlama. Yenilikleri izlemek için yine pazarlama dünyasında bir tur atacağız. Kısıtlı bir bütçeyle en verimli pazarlama...

Detaylı

Bizbize - Boydak Holding

Bizbize - Boydak Holding ‘aynı dili konușma’nın ne kadar hayati olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Hele ki bizim gibi küresel rekabeti kendisine hedef biçerek adımlarını atan bir topluluk için dünyayla aynı dili konușmak, o...

Detaylı