Eğitim ve Danışmanlık Sektörü - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Transkript
Eğitim ve Danışmanlık Sektörü - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
EYLÜL 2012 YIL: 24 SAYI: 285 Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri Yönetim Danışmanlığı KOSGEB Tarafından KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri “Türkiye’deki Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi” Araştırması Eğitim ve Danışmanlık Sektörü IS S N 1013 -1 3 8 8 OBİ : Bir K ası eşhis m e ve T Uygula TAŞ m lç İR de Ö T t DEM imin Umu kin TOKA önet E lilik Y r. im D r e ç liliği V o D im . r d e r Y si) üV İşgüc zümleme Z 007) ö E 987-2 Bağıntı Ç lit SUİÇM (1 e l d a a ği yiin rus Dr. H bilirli Sana kisi (Doğ a n e la iy İliş ygu KAYA Türk rde U ARMAN ımlar ır le t e a H tm e Bir ve Y e İşle ARLİN esind e Bir timi v Demet B erilm v Yöne ının V Yöntemi lama r Risk la r ara ma Uygu TAY ebe K hee Sırala uhas n KU t Nilgü ÜFEKÇİ tsel M ak Prome e r. n D ö . r T Y ç K o la E D O T . ç a d m Yr Ara eyen r. Fat ı Etkil t oç. D ansın mnuniye i m Yrd. D r e it rfo M e P e v Tesp ın in in ın r in in r r şanla Faktörle üzeyle li ERBAŞI D a Çalı s R r. A Bank tsel Stre oç. D NÜVA Yrd.D Osman Ü ARAT Örgü y r. a ö g Tu k Öğr.G öneli ine Y ım netim ir Yaklaş ö Y roje STA el B ada P Models r. Aydın U lkınm D al Ka .Doç. s d u r m Y Ka NLIĞI BAKA NOLOJİ Ü K E T E Ğ NAYİ V L MÜDÜRLÜ rkezi İM, SA e NE T.C. BİL RİMLİLİK GE rimlilik M VE Ve in ’n e iy 2012/3 Türk 2012/3 VERİMLİLİK DERGİSİ YAYIMLANDI Verimlilik Yönetiminde Ölçme ve Teşhis: Bir KOBİ Uygulaması Umut DEMİRTAŞ - Yrd. Doç. Dr. Ekin TOKAT Türkiye Sanayiinde (1987-2007) İşgücü Verimliliği ve Yatırımlar İlişkisi (Doğrusal Bağıntı Çözümlemesi) Dr. Halit SUİÇMEZ Risk Yönetimi ve İşletmelerde Uygulanabilirliği Demet BARLİN HARMANKAYA Yönetsel Muhasebe Kararlarının Verilmesinde Bir Araç Olarak Promethee Sıralama Yöntemi ve Bir Uygulama Yrd. Doç. Dr. Nilgün KUTAY - Yrd. Doç. Dr. Fatma TEKTÜFEKÇİ Banka Çalışanlarının Performansını Etkileyen Örgütsel Stres Faktörlerinin ve Memnuniyet Düzeylerinin Tespiti Yrd. Doç. Dr. Ali ERBAŞI - Öğr.Gör. Osman ÜNÜVAR - Tugay ARAT Kamusal Kalkınmada Proje Yönetimine Yönelik Modelsel Bir Yaklaşım Yrd. Doç. Dr. Aydın USTA T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR EYLÜL 2012 YIL: 24 SAYI: 285 Bu dergi 6.000 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Serdal ERGÜN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN YAZI KURULU Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR İpek İMİRLİOĞLU İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ Cüneyt OLGAÇ ABONE Gülçin ATAY (312) 467 55 90 / 289 [email protected] Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp [email protected] adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: [email protected] internet: http://vgm.sanayi.gov.tr GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA Torna TASARIM BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Eylül 2012 sayısı 08.09.2012 tarihinde basılmıştır. D ergimizin Eylül ayı içeriğini belirlerken başta sanayi olmak üzere tüm sektörlerdeki işletmelerimizin rekabet gücünü artırma yarışı içinde önemli bir role sahip olan eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin durumunu gündeme getirmeyi amaçladık. Özellikle KOBİ’ler düzeyinde konuyu ele aldığımızda işletmelerimizin bu alanda hizmet alımında istenen düzeyde olmadıklarını, gelişime açık olduklarını ve desteklenmeleri gerektiğini görmekteyiz. Danışmanlık ve özellikle yönetim danışmanlığı hizmetini etkin bir şekilde alabilmek, hizmet alan açısından da belli bir kurumsal kapasite ve yönetim kültürü gerektirmekte. Danışmanlarla birlikte çalışma ve ihtiyaçlara uygun katkıyı danışmandan alabilme konusunda kamu ve özel sektör kuruluşlarımızın kapasite geliştirme ve bilinç oluşturma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu konuda Bakanlığımıza düşen görevi yerine getirmek üzere yürütmekte olduğumuz çalışmalara da bu sayıda yer verdik. Yönetim danışmanlığı, Türkiye’de bir sektör olarak tanınarak hak ettiği konuma henüz ulaşmış değildir. Sektörün meslek standartlarının belirlenmesi ve sertifikasyon ihtiyacı devam etmektedir. Yönetim danışmanlığı alanında uluslararası ölçekte rekabet edebilecek danışmanlık firmalarının ülkemizden çıkmaması için bir sebep bulunmamaktadır. Anahtar Dergisi’nin “Eğitim ve Danışmanlık Sektörü” temalı bu sayısına katkılarıyla destek olan sektör meslek örgütlerine, firmalarımıza, akademisyenlerimize ve makaleleri ile katkı veren uzmanlarımıza teşekkür ediyoruz. Anıl YILMAZ Genel Müdür BAKANLIĞI RLÜĞÜ 0 ANKARA aks (Dergi): (312) 467 47 79 /vgm.sanayi.gov.tr İçindekiler 6 19 4 Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri / Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ'ın Değerlendirmesi Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ ile Röportaj Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması ÜniversiteVErimlilik Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ISSN 1300-2414 AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284 YIL: 24 SAYI: 284 Yönetim Kurulu Başkanı AĞUSTOS 2012 KALKINMADA ANAHTAR VERİMLİLİK T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri Yönetim Danışmanlığı KOSGEB Tarafından KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri “Türkiye’deki Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi” Araştırması KALKINMADA ANAHTAR VERİMLİLİK AĞUSTOS EYLÜL 2012 2012 YIL:YIL: 24 24 SAYI: SAYI: 285284 T.C.T.C. BİLİM, BİLİM, SANAYİ SANAYİ VE TEKNOLOJİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI BAKANLIĞI VERİMLİLİK VERİMLİLİK GENEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MÜDÜRLÜĞÜ ISSNISSN 1300-2414 1300-2414 EYLÜL 2012 YIL: 24 SAYI: 285 Eğitim ve Danışmanlık Sektörü 6 Yönetim Danışmanlığı / Burcu ÖNCÜOĞLU 12 RÖPORTAJ: Tülin SEÇEN / Yönetim Danışmanları Derneği Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları 15 CMC, Yönetim Danışmanlığı Sertifikasyonu Yetkin ve Yeterli Danışman ile Çalışmanızda En Güvenli Yol... 16 RÖPORTAJ: Hikmet BARUTCU / Profesyonel Danışmanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı 19 81. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) Açıldı 20 Sürekli Eğitim Merkezleri ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ 22 KOSGEB Tarafından KOBİ'lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri / Hatice KESKİN - Melek ÖKSÜZ 26 Beşeri Sermaye, Eğitim ve Verimlilik / Sinan BORLUK 28 RÖPORTAJ: Tayfun ÇAYLAN / AOTS (The Association for Overseas Technical Scholarship) Kursiyerleri Derneği Başkanı 30 RÖPORTAJ: Hasan Basri BOZKURT HİDROMEK A.Ş. Sahibi ve Genel Müdürü 12 Sayı 285 Eylül 2012 34 RÖPORTAJ: Nagehan ELMADAĞLI SÜNERİN Seçkin Makine San. Tic. Ltd. Şti. Finans Yöneticisi 35 RÖPORTAJ: Gökhan ER ERYİĞİT Tıbbi Cihazlar AŞ. Kalite Yönetim Müdürü 36 Türkiye’deki Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi Verimlilik Genel Müdürlüğü Danışmanlık ve Eğitim Dairesi Başkanlığı 40 KOBİ’lere Yönelik Etkinlikleri Birleştiren Şemsiye: “Avrupa KOBİ Haftası” / Dr. Ali AYCI 42 KİTAP TANITIMI: Yönetim Danışmanlığı Meslek Rehberi 43 İzmir’de Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi 44 Training and Consulting Sector 46 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators 47 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Science And Technology Indicators 48 Uluslararası Verimlilik İstatistikleri International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleri National Productivity Statistics 20 EYLÜL 2012 3 Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri Yürütülen Çalışmalar ve Önümüzdeki Döneme İlişkin Planlamalar Anıl YILMAZ Verimlilik Genel Müdürü Yaklaşık bir yıl önce, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşkilat Kanunu ile Bakanlığımız yeniden yapılandırılmıştır. Bu yapılanma kapsamında ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla; verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek misyonu ile Bakanlığımız bünyesinde Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) kurulmuştur. Bu çerçevede işletmeler, kurum ve kuruluşlarda verimlilik sorunlarını belirlemek ve verimlilik artırma tekniklerinin yaygın ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla yaptığımız çalışmaların önemli bir kısmını eğitim ve danışmanlık alanında yürütmekteyiz. Söz konusu hizmetler Genel Müdürlüğümüz bünyesinde yer alan Danışmanlık ve Eğitim Dairesi Başkanlığı eliyle verilmektedir. Türkiye’deki Danışmanlık Sektörünün İyileştirilmesi Bilindiği üzere, sanayi işletmelerinin verimliliğinin artırılmasında önemli bir rolü olan yönetim danışmanlığı hizmetlerinin geliştirilmesi ülkemiz 4 EYLÜL 2012 açısından büyük önem arz etmektedir. Bu amaçla, yönetim danışmanlığı sektörünün mevcut durumunu analiz etmek, sorunlarını belirlemek, çözüm önerileri geliştirmek ve bu alandaki politikalara temel oluşturmak amacıyla Genel Müdürlüğümüz tarafından bir çalışma başlatılmıştır. Çalışma kapsamında sektörün sorunlarının belirlenmesine yönelik bir anket gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda elde edilen bulgular Kasım 2012’de sektörün ilgili tarafları ile gerçekleştirilecek çalıştayda kullanılacaktır. Tüm tarafların katılımı ile Türkiye’de yönetim danışmanlığı sektörünün sorunlarını ortaya koyacak, çözüm önerilerini ve sektörün Bakanlığımızdan beklentilerini belirleyecek çalıştay sonrasında, sektöre ilişkin yol haritasının çıkarılması hedeflenmektedir. KOBİ’lerin Verimlilik Tabanlı Kıyaslama Çalışmaları Kıyaslama projesinin çıkış fikri, işletmelerin eğitim ve danışmanlık ihtiyaçlarının belirlenmesi, sektörel sorunların teşhisi ve bu bağlamda iller, bölgeler (İBBS2) ve Türkiye geneli bazında bilgi türetme amaçlarına dayanmaktadır. İşletmelerden elde edilecek bilgiler çeşitli yöntemlerle analiz edilerek kapsama dahil olan işletmeler, en iyi performans gösteren işletmeden başlayarak teknik etkinlik puanına göre sıralanabilecektir. İşletmelerin çalışma yöntemleri ve bilgi düzeyleri belirlenerek, ihtiyaç duyulan eğitim ve danışmanlık konuları tespit edilebilecektir. Bu proje ile VGM bünyesinde oluşturulması planlanan “Sektörel Kıyaslama Sistemi-SKS”, Bakanlığımız kurumsal stratejik planında yer alan “Bölgesel Verimlilik Projeleri”nin yürütülmesinde esas alınacak veriye dayalı bir analiz altyapısını tarif etmektedir. Bu çalışma aynı zamanda Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan “Girişimci Bilgi Sistemi-GBS” ile etkileşimli olarak yürütülecektir. GBS ile entegrasyon kapsamında işletmelere ilişkin veritabanından çekilecek veriler, toplulaştırma ile bölgesel düzeye getirilip, iller ve bölgeler düzeyinde etkinlik analizi yapılarak, bölgesel verimlilik projelerinin Verimlilik alanında eğitim ve danışmanlık hizmet sunumu konusunda başarılı ülke ve kurumlarla işbirliğini artırma arayışlarımız sürmektedir. şekillendirilmesi planlanmaktadır. Bölge düzeyinde yürütülecek çalışmalar ile elde edilecek veriler, SKS-GBS verileri karşılaştırılarak bilgiye dönüştürülecek, bu bilgiler Bakanlığımız makro politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında kullanılabilecektir. Bölgesel Verimlilik Projeleri 2011 yılına kadar 50’yi aşkın ilde yürütülmüş olan Verimliliği Artırma Projeleri, Bakanlığımızın ve Genel Müdürlüğümüzün misyonu doğrultusunda yeniden yapılandırılmaktadır. Bölge düzeyinde ve organize sanayi bölgeleri ile yakın işbirliği içerisinde uygulanması planlanan bu projelerin amacı, projenin uygulanacağı bölgenin yenilikçilik, rekabetçilik ve sürdürülebilirlik kapasitesini geliştirmeye yönelik olarak verimlilik düzeylerini artırmaktır. Bu kapsamda yapılacak ihtiyaç analizi çalışmaları doğrultusunda eğitim ve danışmanlık hizmetleri, sektörel çalıştaylar, sanayici bilgilendirme panelleri, eğitim ve danışmanlık kurum ve kuruluşlarının tanıtım ve bilgilendirme toplantıları, konferans vb. faaliyetlerin gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Verimlilik Ödülleri Verimlilik Genel Müdürlüğü olarak, kurum ve kuruluşların verimliliğini artırmalarını teşvik etmek amacıyla yeni bir ödüllendirme sistemi tasarlamaktayız. Kuruluş, çalışan ve proje düzeyinde verilmesi planlanan verimlilik ödülleri için bir değerlendirme modeli ve süreci tanımlanmakta olup, sürecin uygulanması aşamasında gerekli olan hukuki düzenlemeler yapıldıktan sonra, ödüllendirme faaliyetleri başlatılacaktır. Verimlilik ödülleriyle, ekonomik kalkınmada verimliliği artırmanın önemi konusunda farkındalık yaratmak, verimlilik yönetiminde başarılı olan kurum ve kuruluşların tanınmasını ve duyurulmasını sağlamak, kuruluş performansının yönetilmesi ve değerlendirilmesinde verimliliği ölçmenin, analiz etmenin ve takip etmenin önemini vurgulamak amaçlanmıştır. Belgelendirme Çalışmaları Genel Müdürlüğümüzün görev ve sorumluluk alanlarından bir diğeri de verimlilik alanında belgelendirme hizmetlerinin yürütülmesidir. Bu hizmetler öncelikli olarak personel belgelendirilmesine yönelik olarak sunulacak olup sonraki aşamalarda kurumsal düzeyde belgelendirme çerçevesinin tasarımı ve belgelendirme çalışmalarının yürütülmesi planlanmaktadır. Bu çerçevede dünyada kullanılmakta olan çeşitli verimlilik ve iş mükemmelliği değerlendirme çerçevelerinden hareketle ülkemize has bir değerlendirme ve belgelendirme sistemi kurmayı amaçlıyoruz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İhtiyaçlarına Yönelik Olarak Yürütülen Danışmanlık, Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları Bakanlığımızın organizasyon yapısının ve süreçlerinin iyileştirilmesi amacıyla da kurum içi danışmanlık ve eğitim çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda uzmanlarımız tarafından Sanayi Genel Müdürlüğü’nde pilot çalışması gerçekleştirilen, Bakanlık Performans Yönetim Sisteminin kurulması projesi yürütülmektedir. Ayrıca Mayıs 2012’de Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nda başlatılan yeniden yapılanma ve süreç iyileştirme danışmanlığı devam etmektedir. Bu çalışmanın ardından Bakanlık İç Kontrol Sisteminin iyileştirilmesine yönelik danışmanlık hizmeti, başlatılması planlanan çalışmalar arasında yer almaktadır. VGM’nin özellikle temiz üretime ilişkin görevlerini istenen nitelikte yerine getirebilmesi için kurumsal kapasitenin geliştirilmesine yönelik olarak personelin eğitim ve ilgili etkinliklere katılımı için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Önümüzdeki dönemde Bakanlık taşra teşkilatının hizmet sunum kapasitesini verimlilik ilkeleri doğrultusunda geliştirmeye yönelik olarak da bir dizi eğitim faaliyeti planlanmıştır. Ulusal ve Uluslararası İşbirliği Çalışmaları Son olarak, ülkemizde eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin niteliğinin artırılması amacıyla, bu alanda faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları (KOSGEB, TÜSSİDE, TSE vb.), üniversiteler ve Sivil Toplum Örgütleri (KALDER, Yönetim Danışmanları Derneği, Profesyonel Danışmanlar Derneği, Yalın Enstitü Derneği, MESS Eğitim Vakfı, Sabancı Yönetici Geliştirme Merkezi vb.) ile işbirliği çalışmaları başlatılmış olup bu ortak çalışmaların artırılarak sürdürülmesi planlanmaktadır. Ayrıca verimlilik alanında eğitim ve danışmanlık hizmet sunumu konusunda başarılı ülke ve kurumlarla işbirliğini artırma arayışlarımız sürmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin Asya Verimlilik Teşkilatı’na üye olması ile bu kurumun sağladığı çok sayıda eğitime ülkemizden kamu ve özel sektör tarafından katılım sağlanması mümkün olacaktır. KOBİ’lere yönelik insan kaynağının geliştirilmesi odaklı çalışan Japon HIDA kurumu ile işbirliği protokolü üzerinde çalışmaktayız. Japonya’da ve Türkiye’de bu kurum tarafından verilen eğitimlere daha fazla katılım sağlayabilmek ve ülkemiz ihtiyaçlarına göre yeni eğitim programları açılmasını sağlamak üzere AOTS ile ortak çalışmaktayız. VGM olarak önümüzdeki yıllarda, verimliliği artırmak ve temiz üretim tekniklerinin yaygın ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla eğitim ve danışmanlık alanında yürüttüğümüz tüm bu hizmetlerin işbirlikleriyle güçlendirilerek artırılmasını arzu ediyoruz. EYLÜL 2012 5 Makale Yönetim Danışmanlığı YÖNETİM DANIŞMANLIĞI Burcu ÖNCÜOĞLU / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı - AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü P iyasaya bakıldığında birçok konuda danışmanlık hizmeti verildiği görülür; hukuk danışmanlığı, iletişim danışmanlığı, kariyer danışmanlığı, eğitim danışmanlığı, insan kaynakları danışmanlığı, inşaat ve mühendislik danışmanlığı, imaj danışmanlığı gibi pek çok danışmanlık sınıflandırmasıyla karşılaşılmaktadır. O yüzden de danışmanlık kavramı kendisini betimleyen konu ile birleştiğinde daha anlamlı hale gelmekte ve bu işi yapan kişilerin uzmanlık alanlarını tarif etmek açısından büyük önem taşımaktadır. İşletme ile ilgili danışmanlık edimleri söz konusu olduğunda da “yönetim danışmanlığı” (Altop, 2003) terimi kullanılır. Danışmak, bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek; danışman, bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli kimse (TDK) anlamına gelir. Bu tanımlardan çıkarılabileceği gibi danışmanlık iki yönlü bir etkileşimdir; arama, verme ve yardım alma sürecidir. Danışmanlık ile, danışmana başvuran bir kişiye, gruba, örgüte ya da daha büyük bir sisteme karşılaştıkları sorunlarla başa çıkabilmeleri ve değişim çabalarının üstesinden gelebilmeleri için iç ve dış kaynakları harekete geçirerek yardım edebilmek amaçlanır (Lippitt&Lippitt, 1986). YÖNETİM DANIŞMANLIĞI KAVRAMI Yönetim danışmanlığı, müşteri kurumun yönetsel sorunlarını belirlemek, bu sorunları analiz etmek, sorunlara çözüm önerileri getirmek, çözümlerin uygulanabilmesi için 6 EYLÜL 2012 ihtiyaç duyulduğunda yardım etmek üzere özel olarak yetiştirilen ve gerekli niteliklere sahip olan kişilerce, nesnel ve bağımsız bir tutumla, kurumlara sözleşme karşılığı sunulan tavsiye hizmeti (Greiner ve Metzger, 1983) olarak tanımlanabilir. Bu tanıma, bu hizmetin özel ve kamu sektörü kuruluşlarında yapıcı bir değişim gerçekleştirerek (Barkus III ve Wilkinson; 1986) örgütsel performansı artırmaya yönelik olduğu (Kubr;1996), süreklilik arz etmediği ya da uzun dönemli olmadığı ve çeşitli araştırma, inceleme ve eğitsel çalışmaları içerdiği (Arıkbay,1993) eklenebilir. Yönetim Danışmanları Derneği (YDD), tanımında yönetim danışmanlığının konusuna da yer vererek bu danışmanlığın; iş stratejisi, organizasyonel yapı, iş yapma yöntemleri alanlarındaki sorunları araştırmak, belirlemek ve uygun önerileri geliştirerek bu önerilerin uygulanma sürecine destek vermeyi içeren hizmet olduğunu belirtmektedir. Özetle yönetim danışmanlığı, “kamu sektöründe ya da özel sektörde faaliyet gösteren bir organizasyona, belli bir zaman aralığında, yönetim fonksiyonları, stratejiler, organizasyonel yapı, süreçler ve kullanılan yöntemler gibi konularda, yapıcı bir değişimi gerçekleştirmek üzere organizasyondaki sorun alanlarının belirlenmesi ve analiz edilmesi, uygun çözüm önerilerinin geliştirilmesi, talep edildiği takdirde önerilerden birinin müşteri organizasyonu ile mutabakat içinde seçilip uygulanması, organizasyondaki bazı çalışanların eğitilmesi faaliyetlerini kapsayan, sınırları bir sözleşme ile çizilen, profesyonel tavsiye ve destek hizmetidir. Yönetim danışmanı da bu hizmeti sunan ve gelecekteki danışmanlık fırsatlarını düşünerek müşteri ile sürekli bir ilişki kuran kişidir.” Yaptıkları işler yukarıda tanımlanandan farklı olsa da, bazı kişiler ya da gruplar yaptıkları işleri yönetim danışmanlığı olarak ifade etmektedir. Örneğin yeni ürünler ya da makineler üzerine teknik mühendislik yapmak, fiilen yönetimde çalışmak, idari fonksiyonları yönlendirmek, eğitim programlarını yürütmek, bilgisayar programlarını yüklemek, muhasebe işleri gibi dışarıdan alınan hizmetler, gayri resmi bir şekilde yöneticilere verilen tavsiyeler, “beyin avcılığı” faaliyetleri yönetim danışmanlığı değildir (Greiner ve Metzger,1983). DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE TARİHSEL GELİŞİMİ Tarih boyunca çeşitli topluluklarda sorunları çözmeye yardımcı olanlar, kabile reisi ya da din görevlisi gibi özel becerilere sahip, saygınlık ve statü kazanmış kişiler olmuştur. (Lippitt&Lippitt, 1986). Batı'da ve Doğu'da, bilgi birikimleri, düşünsel yetenek ve yaratıcılıkları ile birçok büyük düşünür (Sokrates, Aristoteles, Seneca, Bacon, Descartes, Voltaire, Farabi, İbn-i Sina, Gazali gibi) yalnız yazıları ve konuşmalarıyla değil, zamanlarının en etkili yöneticilerine danışmanlık yaparak da insanlığın gelişmesine katkılarda bulunmuştur. Çağdaş anlamda yönetim danışmanlığının kökleri sanayi Makale Yönetim Danışmanlığı Danışmanlık iki yönlü bir etkileşimdir; hizmet verme ve yardım alma sürecidir. devrimine, modern fabrika düzeninin ortaya çıkışına ve bunlara bağlı toplumsal ve kurumsal gelişmelere dayanır (Kubr,1986). Bunlara bağlı olarak işletme yönetiminin ayrı bir alan olarak gelişip, bu konudaki uygulamalara ilişkin genelleme ve kurumsallaşma belli bir aşamaya ulaştıktan sonra yönetim danışmanlığı mümkün olmuştur. Çeşitli örgütlere ve değişik durumlara uygulanabilir yöntem ve ilkelerin belirlenmesi ve işletmelerin başındaki kişilerin de işlerini daha iyi yürütmenin yollarını aramaya zorlanmaları, sonucunda, 19. yüzyılın ikinci yarısında "bilimsel yönetim hareketi” doğmuştur (Kubr,1996). "Bilimsel yönetim" hareketinin öncüleri sayılabilecek Frederick W.Taylor, Frank ve Lillian Gilberth, Henry L. Gantt gibi kişiler, fabrika ve atölye düzeyinde verimlilik ve etkenlik, işin akılcı (rasyonel) biçimde örgütlenmesi, zaman ve hareket etütleri, israfın ortadan kaldırılması ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi gibi konulara ağırlık vererek yönetim danışmanlığının gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır (Kubr,1996; Canback,1998). Daha sonraki yıllarda yönetimin yeni alanları ve yeni sorunları ele alınarak danışmanlık konuları genişletilmiş; Birinci Dünya savaşı döneminde savaş için gerçekleştirilen üretim ve askeri kuvvetlerin lojistik sorunları dikkatleri verimlilik üzerine yoğunlaştırmıştır (Cody, 1986). Ayrıca bu dönemde işçilerin ve sendikaların bilimsel yönetim yaklaşımına ve bu yaklaşımın sonuçlarına tepkisi sonucunda danışmanlık hizmetinin odağı nesnelerden insanlara kaymaya başlamıştır (Cody, 1986). 1920'lerde Elton Mayo, ünlü Hawthorne deneyleri ile insan ilişkileri alanındaki araştırma ve danışmanlık çalışmalarının yolunu açmıştır. Yönetim danışmanlığı 1920'lerde ve 1930'larda sadece ABD ile İngiltere'de değil, Fransa, Almanya, Çekoslovakya gibi ülkelerde de kendine yer edinmiştir (Kubr, 1996). İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki yeniden inşa çabaları, iş hayatının hızla canlanması, teknolojik değişimin hız kazanması, yeni gelişmekte olan ülkelerin doğuşu ve dünya sanayi, ticaret ve finansının git gide uluslararası bir niteliğe bürünmesi, yönetim danışmanlığı için yeni olanaklar ve talepler yaratmıştır (Kubr, 1996). Yönetim danışmanlığı 1950’lerde ve 1960’ların başında iyice tanınmış ve hizmetleri yaygınlık kazanmıştır (Cody, 1986). Türkiye’de de yönetim anlayışı sanayileşme ile birlikte gelişmeye başlamıştır. 1930’larda Hükümetin Kamu İktisadi Teşekkülleri aracılığı ile sanayileşme politikası uygulaması sonucunda yönetim anlayışının geliştirilmesi ihtiyacı fark edilmiş ve bunun için pek çok öğrenci Avrupa ve ABD’ye özellikle mühendislik eğitimi almak üzere gönderilmiştir. Dönen mühendisler, yönetici olarak atanmıştır. 1950’lerde özel sektördeki hızlı gelişmenin sonucunda kamu işletmelerindeki birçok yönetici ve mühendis özel sektöre yönelmiştir. Çağdaş yönetim kavramlarını ve uygulamalarını kapsayan, etkili bir üst düzey yönetici yetiştirme programına ihtiyaç duyulduğu bu dönemde daha açık olarak anlaşılmıştır. 1950’lerin başında işletme konularının öğretildiği kurumlar ve ticaret akademileri kurulmuştur. 1960’ların başında üniversite eğitiminin yanı sıra, sanayi ve iş çevrelerinde uygulamalı ve işlevsel yönetim eğitimlerinin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Türkiye’de danışmanlık hizmetleri kısmen üniversitelerin yarı zamanlı çabaları ile sağlanmış kısmen yurtdışında faaliyet gösteren uluslararası yönetim danışmanları tarafından karşılanmıştır (Turkish Managemet Association). Ülkemizde, yönetim danışmanlığı konusunda ilk çalışma yapanlar arasında 1954–1965 yılları arasında faaliyetlerini sürdürmüş olan “Vekaletlerarası Prodüktivite Komitesi” sayılabilir. Reorganizasyon konusunda danışmanlık çalışmaları ilk kez bu komite tarafından kamu sektöründe (İstanbul Sular İdaresi, İstanbul Sanayi Odası, PTT Genel Müdürlüğü, MKE, Sümerbank ve Gübre Fabrikaları T.A.Ş.) gerçekleştirilmiştir. Vekaletlerarası Prodüktivite Komitesi aynı zamanda 1965’te kurulan Milli Prodüktivite Merkezi (MPM)’nin de nüvesini oluşturmaktaydı. MPM, kurulduğu ilk yıldan itibaren danışmanlık çalışmaları sunmaya başlamıştır. Aynı yıllarda yönetici yetiştirilmesi ihtiyacını karşılamak üzere Türk Yönetim Birliği kurulmuş; bu birlik bir yan kuruluş olarak, danışmanlık faaliyetleri gerçekleştirmesi amacıyla, Türkiye Yönetim Geliştirme Merkezi’ni tesis etmiştir (Turkish Managemet Association). MPM, 1965 – 1989 arasını içeren 25 yıllık dönemde toplam olarak 186; 1990 – 2004 arasını içeren 15 yıllık dönemde ise İller Düzeyinde Verimlilik Artırma Projeleri dışında, toplam olarak 762 danışmanlık projesi gerçekleştirmiştir. MPM’nin bu hizmetleri yaygınlaştırma çabası ve Türkiye’de danışmanlık hizmetlerine ilginin artması sonucunda görüldüğü üzere iki dönem arasındaki hizmet sayısında bir sıçrama meydana gelmiştir. EYLÜL 2012 7 Makale Yönetim Danışmanlığı Türkiye’de küçük ölçekli işletmelerden danışmanlık hizmetlerine talep düşüktür. Bu aslında büyük bir sorun teşkil eder; çünkü küçük ve orta ölçekli işletmelerin Türk sanayinde önemli bir yeri vardır. İmalat sanayisinin yüzde 99,9’u KOBİ’lerden oluşmaktadır ve sanayideki istihdamın yüzde 78’i KOBİ’ler tarafından sağlanmaktadır. Bu sıçrama MPM’ye özel değildir. 1990 sonrası ülkemizde yönetim danışmanlığına ihtiyacın ve ilginin arttığı yıllardır. Çünkü Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine geçmesi ve küreselleşme eğilimi, potansiyel pazarlar bağlamında yeni fırsatlar yaratmış ve ülkemiz firmaları dünya standartlarına uyum çabasına girmiştir. Ayrıca Avrupa Birliği’ne üyelik süreci ve IMF ile Dünya Bankası’nın uyum programları modernizasyon konusunda baskı unsuru oluşturmuş, AB ile Türkiye arasında imzalanan Gümrük Birliği sonucunda Türk pazarı dışarıya açılarak ülkemiz sanayindeki rekabet artmıştır; böylece yönetim danışmanlığı yapan kurumlara da talepler artmıştır. Genel olarak 1990’larda yönetim danışmanlığı sektöründe firma sayısında hızlı bir artış görülmüş (Erdost, 2003), 1990’ların ikinci yarısında, yıllık büyüme hızı yüzde 25’e ulaşmıştır (Alleweldt v.d., 2003). 1990’lı yılların ardından gelen krizler nedeniyle sektör kısmen küçülmüştür. İşletmeler danışmanlık hizmetleri almaya daha az istekli oldukları ve daha az para ayırabildikleri için danışmanlık kuruluşları arasındaki rekabet artmıştır. 2001 krizi öncesinde tüm belli başlı uluslararası danışmanlık firmalarının Türkiye’de bürosu varken, ekonomik kriz sırasında bir kısmı ülkeyi terk etmiş, diğerleri ise faaliyetlerini kısıtlamıştır (Alleweldt v.d., 2003). 8 EYLÜL 2012 DANIŞMANLIK HİZMETİNE GEREKSİNİM Klasik örgüt kuramlarının temel varsayımlarına göre, toplumsal gelişim ve değişim, iş bölümünün artması ve derinleşmesi “danışma” olgusuna evrensel ve zorunlu bir nitelik kazandırmakta; buna göre gelişme ve danışma arasında yüksek bir korelasyon olduğu varsayılmaktadır (Bumin, 1979). Bu varsayımla paralel olarak, hangi ülkede olursa olsun, nasıl bir teknoloji kullanılırsa kullanılsın, kuruluşlar ancak yeterli bir bilinçlenme düzeyine ulaştıktan sonra danışmanlık hizmetlerine gerek duymaktadırlar (Bumin, 1979). e.Teknik, politik ya da taktik nedenlerle, ulaşılan çözümü öneremiyor ya da uygulayamıyorsa 3.Müşteri kurum günlük faaliyetleri haricinde yeni fikirler geliştirmişse, bir düşüncenin projeye dönüştürülmesi, uygulanmasına yardım edilmesi, işin belli kısımlarının denetlenmesi ve üstlenilmesi için, danışmanlığa başvurabilir. Greiger ve Metzger (1983) yukarıda sayılanlardan farklı olarak firmaların danışman tutmalarının ardındaki temel nedenleri arasında danışmanların, 1.Bağımsız ve önyargısız karar sağlamasını, 2.Yeni fikirler ve taze yaklaşımlar ortaya koymalarını, 3.Sorunları teşhis etme ve çözümleri değerlendirme yeteneğine sahip olmalarını, Belli bir bilinç düzeyine gelen kurumlar farklı nedenlerle danışmanlık hizmeti alma yoluna gidebilirler (Turkish Managemet Association): 4.Nadiren ihtiyaç duyulan teknik becerilere sahip olmalarını, 1.Müşteri kurumun sorunları varsa fakat sorunun kaynağını belirleyememişse, 6.Yeni sistemleri danışan kuruma uyarlamasını ve çalışanları eğitmelerini gösterir. 2.Müşteri kurum sorununu belirlemiş ama; UNIDO (1972), proje uygulama süresinin kısalma olasılığını da danışmanlık alma gerekçeleri arasında sayar. Türkiye’de yapılan bir araştırma (Eşit ve Bozkurt, 2000) sonucunda da ön plana çıkan gereksinim nedeni “özel bir konu olması ve danışmanın geniş deneyiminden yararlanma isteği”dir. a.Sorununun çözümü için gerekli uzmanlık bilgisine sahip biri kurumda yok ise, b.Yöneticilerin sorunlara ayıracak zamanları yok ise, c. Sorunun çözümü için kurum içinde geliştirilen öneriden emin değilse, d.Yönetim, işletme içinden önerilen çözümlerde çalışanları ikna edemiyorsa, 5.Personelin ve yönetimin mevcut becerilerini geliştirmelerini, DANIŞMANLIK HİZMETİNİN ÖZELLİKLERİ Akıl verme, durum saptama, veri toplama ve değerlendirme, öneri Makale Yönetim Danışmanlığı • Danışmanlık hizmeti geçici bir özellik taşır: Müşteriler bilgi, beceri ve deneyimlerinin yetersiz kaldığı ve ek bir işgücüne ihtiyaç duyduğu belli bir dönem için danışmanlarla çalışırlar. Danışmanlar, danışmanlık hizmetinin amaçları gerçekleştiğinde müşteri örgütü terk eder ancak verilen danışmanlık konusu ile ilgili sorunlar çıktığında yine danışman ilgilenir. • Danışmanlık ticari bir hizmettir: Danışmanlık hizmetleri müşteri ile bir sözleşme çerçevesinde belli bir ücret karşılığında verilir1 . DANIŞMANLIK HİZMET KONULARI geliştirme, sistem kurma, uygulama gibi faaliyetleri içeren danışmanlık, bir nevi hizmet üretimidir. Yönetim danışmanlığını diğer hizmetlerden ayıran özellikler (Greiner ve Metzger, 1983; Kubr: 1996), daha önce verilen tanımlardan çıkarılabileceği gibi aşağıda açıklanmaktadır: • Yönetim danışmanlığı, bir tavsiye, öğüt verme ve yardım hizmetidir: Ne yöneticinin yerine karar alma ne de yöneticilik işlerinin bizzat yapılması anlamına gelir. Danışmana başvuran müşteri danışmandan faydalanıp, sunduğu önerileri kabul ya da reddetme yolunda sorumluluk üstenmelidir. Danışmanın sorumluluğu, sunduğu görüş ve önerilerin "kalitesi" ve tutarlılığı ile sınırlıdır, ayrıca tavsiyelerin doğru biçimde, doğru kişiye ve doğru zamanda verilmesi gerekir. • Bağımsız bir hizmettir: Yönetim danışmanlığı, bu hizmeti alan 1 kişilerin görüşlerinden ve beklentilerinden, kendi kişisel çıkarlarından bağımsız olarak değerlendirmeyi, karar verebilmeyi ve harekete geçebilmeyi gerektirir. Bir başka deyişle danışmanın yönetsel, siyasal, maddi ve duygusal açıdan bağımsız olması gerekir. • Özel eğitimli ve uygun nitelikli kişilerce gerçekleştirilen, uzmanlık gerektiren bir hizmettir: Sorunları belirlemek, analiz etmek, bağımsız bir değerlendirme yapmak, çözüm önerileri sunmak ve istendiği takdirde önerilerin uygulanması için müşteriye yardım etmek, insanlarla iletişim kurmak, değişimi planlamak, değişime karşı dirençle baş etmek, insanları motive etmek, müşterilerin yenilik yaratabilmelerini ve deneyimlerinden öğrenebilmelerini sağlayabilmek için yönetim danışmanı çok fazla bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Yönetim danışmanı ve müşteri, uygulamada işletme ile ilgili çeşitli görevleri ve faaliyetleri –tek tek veya toplu olarak- danışmanlık konusu yapabilirler. İşletme ekonomisi öğretisinin yaygınlaşmış fonksiyonel bölünmesine paralel olarak danışmanlık alanları genel yönetim ve organizasyon, üretim yönetimi, tedarik, finansman ve muhasebe, pazarlama ve satış, personel ya da insan kaynakları yönetimi, konularında olabilir (Altop, 2003; Kubr, 1996; Greiner ve Metzger,1986). Bir başka deyişle, yönetim danışmanlığı hizmetleri, yönetim fonksiyonları ile çerçevelenmiştir. İşletme yönetimi ile ilgili konular yukarıda değinildiği gibi özetlense de her bir yönetim fonksiyonun alt başlıkları düşünüldüğünde danışmanlık hizmeti veren herkesin ya da her kurumun tüm bu konularda bilgi ve uzmanlık sahibi olması beklenemez. Nitekim bu işle uğraşan serbest danışmanların ya da kurumların bazıları tercihleri, ilgi alanları ve politikaları doğrultusunda Ancak ülkemizde Milli Prodüktivite Merkezi bu duruma bir istisna getirerek, KOBİ’lerde verimlilik bilincinin oluşması ve danışmanlık hizmeti almak yolu ile verimliliklerinin artırılabilirliğini göstermek amacıyla il düzeyinde verimliliği artırma projeleri geliştirmiş ve bu projeler kapsamında birçok KOBİ’ye, yer yer o ilin sanayi ve ticaret odaları ile işbirliği içinde, danışmanlık hizmetleri götürmüştür. EYLÜL 2012 9 Makale Yönetim Danışmanlığı Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgisayar yazılımları ve donanımlarındaki ilerlemelerin yönetim alanına da yansıması sonucunda hem üretim yönetimi ve muhasebe gibi alanlardaki danışmanlık hizmetlerine farklı açılımlar gelmiş, hem de bilişim sistemleri ve yönetim bilişim sistemleri adında yeni kavramlar doğmuş ve danışmanlık konuları arasına girmiştir. faaliyetlerini bir ya da birkaç alanla sınırlı tutmaktadır. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgisayar yazılımları ve donanımlarındaki ilerlemelerin yönetim alanına da yansıması sonucunda hem üretim yönetimi ve muhasebe gibi alanlardaki danışmanlık hizmetlerine farklı açılımlar gelmiş hem de bilişim sistemleri ve yönetim bilişim sistemleri adında yeni kavramlar doğmuş ve danışmanlık konuları arasına girmiştir. Danışmanlık hizmet konuları ana başlıklara göre pek değişmese de kapsamına giren alt başlıklar günün moda kavramlarına göre değişikler gösterebilmekte; içeriği aynı olan bir hizmet farklı bir adla alıcılara sunulabilmektedir. Önemli olan hizmetin adından ziyade müşteri kurumun ihtiyaçlarını karşılayacak konunun seçilmesi ve danışmanlık sonucunda müşteri kurumda yaratılacak etkili değişikliklerdir. YÖNETİM DANIŞMANLIĞI HİZMETİ VERENLER Danışmanlık hizmeti veren kaynaklar hayli çeşitlilik göstermektedir; bu kaynaklar arasında serbest danışmanlar, danışmanlık şirketleri, araştırma enstitüleri, üniversiteler, kamu ajansları, kâr amacı gütmeyen kurumlar sayılabilir. Danışmanlık Şirketleri: Danışmanlık hizmetlerinin tarihsel gelişimine baktığımızda bireysel olarak danışmanlık işiyle uğraşan kişilerin zamanla kendi şirketlerini kurarak daha geniş kadrolarla yaygın bir şekilde örgütlere hizmet götürmeye çalıştıkları söylenebilir. Danışmanlık firmalarının bazıları da danışmanlık sektöründe uzmanlaşmanın artmasıyla farklı uzmanlık alanlarına sahip danışmanları çalıştırarak örgütlere birçok farklı konuda ve gerektiğinde ekip halinde hizmet vermeyi amaçlamıştır. Kamu Ajansları – Yönetim Enstitüleri: Yerel yönetim becerilerini teşvik etmek ve uygulamayla işletme eğitmenleri arasında bağ oluşturmak için özellikle gelişmekte olan ülkelerde bazı işletme okulları, yönetim enstitüleri ve verimlilik merkezleri özel kesime ve kamu kesimine yönelik danışmanlık hizmetleri geliştirmişlerdir (Kubr, 1996). Bu tip kurumlardan temel finansal kaynağını devletten alanlar kamu ajansları olarak adlandırılabilmektedir. Bahsi geçen kurumlara örnek olarak ülkemizde TODAİE ile MPM’yi2 verebiliriz. Üniversiteler – Öğretim Üyeleri: Bazı ülkelerde bazı üniversiteler danışmanlık hizmetleri vermektedir. Üniversiteler politik nedenlerle daha çok araştırma projeleri ile uğraşır, ayrıca kaynak araştırmaları, eğitim projeleri, yönetsel eğitim kursları gibi sosyo-ekonomik gelişim faaliyetlerine katılır (UNIDO, 1973). Böylelikle öğretim üyelerinin üniversitelerin verdiği haklar dâhilinde yarı zamanlı olarak da danışmanlık yaptığı söylenebilir. Kubr (1996) bu kişileri temel katkılarının sıradan danışmanlık işleri değil, yeni perspektifler ile yeni düşünceler ortaya koymak olduğunu belirtmektedir. Serbest Danışmanlar: Serbest danışmanlar birikimleri ve becerileriyle tanınmış, bir ya da birkaç alanda danışmanlık hizmeti sunabilen, belli bir konuda ilk akla gelen kişiler (UNIDO, 1973) olabileceği gibi birine bağlı olarak çalışmayı ve kendi şirket kurmayı tercih etmeyen kişiler (Greiner ve Metzger, 1983: 14) de olabilir. Serbest danışmanların birçoğu, ya üst düzey yönetici olarak çalışmış ya da büyük bir danışmanlık kurumunda çalışmış şahıslardan oluşmaktadır. Serbest danışmanlar kendi başlarına ya da başka danışmanlarla ortak olarak projelerde görev alabilirler. Danışmanlık sektörünün yeterince gelişmediği bazı gelişmekte olan ülkelerde yabancı hükümetler ve uluslararası organizasyonlar (örneğin UNIDO) tarafından da danışmanlıklar gerçekleştirilmiştir. Günümüzde yabancı hükümetler (örneğin Avrupa Birliği) ve uluslararası organizasyonlar (örneğin Dünya Bankası) danışmanlık hizmetlerini daha çok finansal kaynaklar sağlayarak desteklemektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşkilat Kanunu ile Ağustos 2011’de Milli Prodüktivite Merkezi yeniden yapılandırılarak Bakanlık bünyesinde Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) kurulmuştur. 2 10 EYLÜL 2012 Makale Yönetim Danışmanlığı KOBİ’LERDE DANIŞMANLIK Yönetim danışmanlığı farklı ölçeklerdeki firmalara verilebilir. Ancak küçük ölçekli işletmelerin danışmanlık alması bazı açılardan sıkıntılıdır (Turkish Managemet Association): - Danışmanın, kabul görmesi ve sonuçlara bir an önce ulaşabilmesi için işletmeciliğin tüm alanlarında üst düzey bilgi ve deneyime ve aynı zamanda yöneticileri ikna edebilme becerisine sahip olması gerekir. - Küçük işletmelerde yeni danışmanların becerilerini deneyeceği yeterince gelişmiş yönetim uygulamaları yoktur. - Küçük işletmeler yüksek kalitede danışmanlık hizmeti sağlayacak uzun vadeli projeler için para ayıramaz. Bu sıkıntılardan dolayı danışmanların eğilimi büyük ölçekli işletmelerden iş alma yönündedir. Nispeten daha meşhur olan danışmanlık şirketlerinin, danışmanlarının gelişim ihtiyaçlarına uygun düşecek belli konulardaki işleri alma kaygısı da olabilir. Genel olarak Türkiye’de küçük ölçekli işletmelerden danışmanlık hizmetlerine yönelik talep düşüktür. Bu aslında büyük bir sorun teşkil eder; çünkü küçük ve orta ölçekli işletmelerin Türk sanayinde önemli bir yeri vardır. İmalat sanayisinin yüzde 99,9’u KOBİ’lerden oluşmaktadır ve sanayideki istihdamın yüzde 78’i KOBİ’ler tarafından sağlanmaktadır (KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı, 2011). Danışmanlık hizmetlerine talebin yetersizliği KOBİ çalışanları ve özellikle yöneticilerinin “danışmanlık” olgusunun farkında olmamasına bağlanabilir (Alleweldt, Cinemre ve Senda , 2003). Ancak ENSR (European Network for SME Research)’ın 1997’de yaptığı bir araştırmaya göre KOBİ’lerin dışardan akıl almasını (dışarıya danışmasını) engelleyen temel faktörler şunlardır: - Kaynaklara ilişkin engeller - İçeriğe ilişkin engeller - Bilgiye ulaşabilirlik konusunda engeller - Uygulamaya yönelik engeller Araştırmaya göre, bu engellerden en çok dikkat çekeni firmaların kaynak bulamamasına ilişkin engellerdir; çünkü yanıt verenlerin yüzde 40’ı dışarıya danışmanın maliyetinin çok yüksek olduğunu söylemektedir. Danışmanlık hizmetleri alanında gerek farkındalığı artırmak, gerek bu hizmetlerden yararlanılmasını sağlamak amacıyla son yıllarda artan ölçüde çeşitli kurum ve kuruluşlarca birtakım destekler sağlanmakta ve projeler uygulanmaktadır. Bu kuruluşların arasında başta KOSGEB, faaliyetleri artık Ekonomi Bakanlığı bünyesinde devam eden Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), 2011 yılında Verimlilik Genel Müdürlüğü adını alarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çatısı altına alınan MPM ile Türk Patent Enstitüsü (TPE), Türk Standartları Enstitüsü (TSE), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Esnaf Ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Kalkınma Ajansları sayılabilir. KAYNAKLAR • Alleweldt, Frank, Cinemre, Levent ve Kara, Senda (2003). The Turkish Consulting Sector;, http://www.gfagroup.de/gfa_web_standardbeitrag/ web_beitrag_7166.html, ağ adresinden 21.02.2005 tarihinde alınmıştır. • Altop, Atilla (2003).Yönetim Danışmanlığı Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul. • Arıkbay, Canan, Yerel (1993). Yönetimlerde Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Gereksinmeleri ve Karşılama Kaynakları, MPM Yayınları, Ankara. • Bumin, Birol (1979). Örgüt Geliştirme, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayın No: 125 Eylül, Ankara. • Canback, Staffan (1998). The Logic of Management Consulting, Journal of Management Consulting, 10(2), 3-11. • Cody, Thomas G. (1986). Management Consulting: A Game Without Chips; Consultant News, New Hampshire. • Erdost, Ebru Hayat (2003). Danışmanlık Hizmeti ve Türkiye’de Yönetim Danışmanlığı Firmaları, Turhan Kitabevi; Ankara. • Eşit, C. ve Bozkurt, R. (2000). Danışmanlık Hizmetleri Etkenlik Profili; KalDer 9. Ulusal Kalite Kongresi, bildiri notları. • Greiner L. E. ve Metzger, R. O. (1983). Consulting to Management, Prentice Hall, Inc. • Kubr, M. (1996) Management Consulting: A Guide To The Profession, Genova International Labor Office. • Lippitt, Gordon & Liıppitt, Ronald (1986). The Consulting Process in Action, San Diego, California: University Assosiates Inc. • Turkish Managemet Association, Survey of Management Training Institutions and Management Consulting in Turkey. • UNIDO (1972), Mümtaz; Gelişmekte Olan Ülkelerde Danışmanlardan Yararlanma – “Manual on the use of consultants in developing countries)” adlı UNIDO yayınından özetleyerek çeviren KÜLÜNK , MPM Ankara. • Yönetim Danışmanları Derneği http:// www.ydd.org.tr/yeni/ydd%20hizmetleri3. htm 5.07.2004. • 2011-2013 KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı, KOSGEB - Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Nisan 2011, Ankara. EYLÜL 2012 11 Ülkemizde danışmanlık şirketlerinin kapasitesinin geliştirilmesine ve uluslararası piyasalara açılmasına yönelik teşvikler geliştirilmelidir Yönetim Danışmanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Liberal ekonomi felsefesinin ve küresel rekabetin yaygınlaştığı 1970 ve 1980’li yıllarda iş dünyası hızla yeniden yapılanma ihtiyacı duymuştur. Bu dönemde, özellikle gelişmiş ülkelerde, bağımsız yönetim danışmanlığı talebi önemli artış göstermiştir. Türkiye’de de 1980 yılları ekonomik reform ve liberal ekonomiye uyum yılları olmuştur. Dünyadaki ve ülkemizdeki bu gelişime paralel olarak özellikle büyük şirketler de yeniden yapılanma amacıyla yurt dışından yönetim danışmanlığı hizmeti almaya başlamışlardır. Derneğimiz, liberalleşmeye yönelik ekonomik reformlar dönemini yaşayan her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yönetim danışmanlığı hizmetleri alanında yönetim danışmanlığı hizmetine gereksinimin ortaya çıktığı 1991 yılında İstanbul’da kurulmuştur. YDD, “Yönetim danışmanlığının, uluslararası iş dünyasında kabul gören standartlar ve etik davranış kuralları ile yürütülen bir meslek olarak tanımlanması, tanınması, belgelendirilmesi, iyileştirilmesi konusunda saygın, belirleyici ve güven sağlayıcı mesleki kuruluş olmak” vizyonu ile kuruldu. Derneğimizin merkezi İstanbul’da olup ülke genelinde 12 EYLÜL 2012 amacıyla, ilgisi bulunan ve kanunlarla yasaklanmayan alanlarda, diğer derneklerle veya vakıf, sendika ve benzeri sivil toplum kuruluşlarıyla ortak bir amacı gerçekleştirmek için plâtformlar oluşturmak misyonunu üstlenmiş bir Sivil Toplum Kuruluşu'dur. YDD bugün sağlam altyapısı, uluslararası tanınmışlığı ve üyelerinin gönüllü katkıları ile, üyelerine ve Türkiye'deki yönetim danışmanlarına katma değer sağlayacak konuma ulaşmıştır. Tülin SEÇEN Sayın Seçen öncelikle, başkanlığını yürüttüğünüz Yönetim Danışmanları Derneği (YDD) hakkında bilgi verir misiniz? Derneğiniz ne zaman kuruldu, ne gibi faaliyetlerde bulunmaktadır? tüm kuruluşlarda yönetim politikası ve anlayışı olarak benimsenmesini ve uygulanmasını sağlamak üyesi bulunmaktadır ve 2012 yılı itibarıyla ülke genelinde yapılanma ve yaygınlaşma stratejilerini uygulamaya almış vaziyettedir. Kısa adı “YDD” olan Derneğimiz, sosyal ve mesleki alanda faaliyet göstermektedir. Türkiye'de yönetim danışmanlığı yapan kişi ve kuruluşlar arasında; • Güç birliği oluşturup mesleki etkinliği artırmak, • Mesleki tanım, ilke ve standartları saptamak, yerleştirmek, geliştirmek ve gözetmek, • Üyelerinin mesleki konu, çıkar ve sorunlarını üçüncü şahıslar ve yasalar karşısında temsil etmek ve savunmak, • Bilgi alışverişi ve mesleki koordinasyonu sağlamak, • Yönetim danışmanlığı hizmeti alabilecek potansiyel danışanlar için sabit bir referans ve güvence noktası oluşturmak, • Üyeler adına iş potansiyelini geliştirmek, • Tek bir üyenin iş kapasitesine sığamayacak boyutta projelere birden çok üyenin oluşturduğu ortak kapasite ile girilebilmesini sağlamak, • Yönetim danışmanlığı mesleğine yeni katılımları özendirmek, • Toplam kalite yönetimi anlayışının Yönetim Danışmanları Derneği aynı zamanda Türkiye’de faaliyet gösteren yönetim danışmanlarını temsil eden ICMCI (International Council of Management Consulting Institutes – Uluslararası Yönetim Danışmanlığı Kuruluşları Konseyi) tarafından akredite edilmiş olup ülkemiz ve bölgemizde CMC (Certified Management Consultant – Sertifikalı Yönetim Danışmanı) belgesi vermeye yetkili kuruluştur. CMC Belgesi uluslararası kimlik ve mesleki kalite belgesidir. Bunun ülkemizde mesleğimizin gelişimine çok önemli katkıda bulunacak bir kilometre taşı olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde gerçekleştirilen yönetim danışmanlığı faaliyetleri nelerdir? Kuruluşlar için çok önemli olan bu hizmetlerin kamu kurumları ve KOBİ’ler tarafından yeterince bilindiğini ve uygulandığını düşünüyor musunuz? Yönetim danışmanı, bir kuruluşun; iş stratejisi, örgütsel yapısı ve iş yapma yöntemleri alanlarındaki sorunlarının, güçlü yönlerinin, iş fırsatlarının ve tehditlerinin araştırılması ve tanımlanmasını takiben kuruluşun vizyon, misyon ve stratejik hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir rekabetçi yönetim yapısını oluşturmak üzere, uygun yönetsel önerilerin yapılması, tasarlanması, uygulanması ve izlenmesi süreçlerine destek veren nitelikli kişidir. Yönetim danışmanı, yönetim alanında değer yaratmak ya da değişimi gerçekleştirmek amacıyla tavsiyelerde bulunur ve çözüm yaratma ya da doğrudan aksiyona geçme yöntemlerini kullanır. Yönetim danışmanlığı farklı branşlarda verilen danışmanlık hizmetlerini ve uzmanlık alanlarını kapsayan genel bir tanımlama olup yönetim danışmanları kurumlara; strateji oluşturma aşamasından, genel yönetim, proje yönetimi, iş kurma, pazarlama, bilgi teknolojileri, satın alma ve malzeme yönetimi, üretim teknolojileri, insan kaynakları, mali ve finansal yönetim, halkla ilişkiler ve tanıtım, bilişim teknolojileri, kalite yönetimi, araştırma, çevre gibi yönetsel konulara kadar çok geniş alanda çok yönlü destek vermektedirler. Farklı sektördeki ve farklı büyüklükteki kurumlarda “yönetim kalitesini geliştirmenin”, verimliliği artırmanın” gerekliliği gün geçtikçe daha iyi anlaşılmakta olup bu hizmetlerin, planlama ve düzenleme yapan merkezi kamu kuruluşları ile kurumsal yapıları gelişkin büyük özel sektör kuruluşlarının çoğunluğu tarafından yeterince bilindiğini, ancak etkin olarak kullanılmadığını veya danışman seçme aşamasında yetkinlik kriterlerinin tanımlanması ve seçilen danışmanın mesleki birlik gibi yerlere üyeliği ve mesleki sertifikasyonu konusunda bilinçli bir talep düzeyinin olmadığını düşünmekteyim. Özellikle KOBİ statüsündeki şirketlerin ve yerel yönetimlerin yönetim danışmanlığı hizmetlerine ilişkin taleplerinin yeterli düzeyde olmadığını söylemek isterim. Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB’in özellikle KOBİ’ler düzeyinde verdiği danışmanlık ve eğitim desteklerine rağmen hizmet alımında yeterli bir gelişim kaydedilememektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan biri; uzmanlık ile yönetim danışmanlığı nosyonunun karıştırılmamasıdır. Örneğin bir kişi iyi bir pazarlamacı olabilir, iyi bir üretim planlamacısı, iyi bir teknik uzman veya bilgi teknolojileri uzmanı da olabilir ve kendi uzmanlık alanlarında çözümler üretebilirler. Ancak bu uzmanlık işletme yönetimi bilgisi ve işletmeye bir bütün olarak bakabilme yetkinliği ile birleştirildiğinde, yapılan bir işin veya değişikliğin topyekûn etkisini analiz edebilecek ve bunu kurum iş yapma biçimlerine ve kültürüne yansıtabilecek düzeye gelindiğinde “yönetim danışmanı” mesleği tanımı kapsamının oluştuğunu özellikle belirtmek isterim. Yönetim Danışmanlığının yurt dışı uygulamaları hakkında bilgi verebilir misiniz? Danışmanlık firmaları ve danışmanlar belgelendirilmiş midir, yıllık ortama danışmanlık talebi nedir, danışmanlık hizmetlerine nasıl destek sağlanmaktadır? Tüm Avrupa genelinde, Avustralya, Kanada ve ABD’de danışmanlık hizmeti alımı son derece yaygındır. Örneğin İngiltere’de akreditasyona büyük önem verilmektedir. Avusturya’da faaliyet gösteren yönetim danışmanlarının yüzde 90’a varan bir kısmının CMC sahibi olması ülke çapında mesleğe duyulan güveni pekiştirmektedir. ABD’de faaliyet gösteren yönetim danışmanlarının büyük bir çoğunluğu YDD’nin muadili olan IMC-USA (Institute of Management Consultants) üyesidir. AB’ye yeni üye olan Doğu Avrupa ülkelerinde yönetim danışmanlığı mesleği yoğun bir şekilde AB fonları ile desteklenmekte ve yönetim danışmanlarının ulusal çapta daha etkin hale gelmeleri için çaba sarf edilmektedir. Avrupa çapında faaliyet gösteren yönetim danışmanlığı firmalarının üyesi olduğu FEACO isimli organizasyon AB Komisyonu ve AB Parlamentosu gibi üst yönetim organları seviyesinde etkin girişimlerde bulunmaktadır. Küresel çapta faaliyet gösteren ve YDD’nin de akredite üyesi olduğu ICMCI ise yönetim danışmanlığı mesleğinin Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, IMF, Dünya Bankası gibi küresel dev kurumlar desteği ile yaygınlaştırılması ve daha yaygın, akredite ve küresel standartlara sahip hizmet sunumuna talep yaratılması konularında yoğun çaba göstermektedir. YDD, yönetim danışmanlığı konusunda en çok üyesi olan ve en aktif derneklerden biridir. Ülkemizde verilen hizmetlere baktığımızda üyelerinizden, danışmanlık hizmeti talep eden kuruluşlar hedef ve beklentilerini tam ve doğru olarak tanımlamış oluyorlar mı? Bu konudaki eksiklikler danışmanlar ve kuruluşlar açısından ne tür sorunlara yol açıyor? Kurumdan kuruma değişiyor ancak genellikle tanımlanan hizmet talebi gerçek ihtiyacın sadece bir bölümünü içeriyor. Yönetim kalitesini geliştirmenin en kritik unsurlarından biri “bütünsel bakış” ve bütünü geliştiren çözümler ve iyileştirmelerdir. Bu yüzden danışmanların öncelikle mevcut durumu EYLÜL 2012 13 belirleme, ihtiyacı doğru tanımlama yönünde çalışmaları gerekmektedir. Kurumların ihtiyaçlarını doğru belirlemeleri ve doğru hedefler yönünde danışmanlık desteği almaları orta ve uzun vadede kuruma önemli katkı sağlamaktadır. Danışmanlık hizmeti talep eden kurum ve kuruluşların ihtiyaçlarının doğru tanımlanmasında kurum yönetiminin kurumsallaşmaya ve kurumsal sürdürülebilirlik bilincine hakimiyetinin yanı sıra, danışmanın katkısı da büyük önem taşımaktadır. Danışanın danışman tarafından doğru yönlendirilmesi ve danışan kuruma uygulanabilir ve başarılı olacak bir yol haritası sunulması ancak mesleki yetkinliği ve tanınırlığı (akredite edilmiş, sertifikalı) olan bir yönetim danışmanının tercih edilmesi ile mümkün olacaktır. Danışan kurum ve kuruluş yönetiminin ihtiyaçlarını doğru tanımlayamaması ve danışmanlık hizmet sonuçları ve çıktıları hakkında yeterli bilince sahip olamaması hem alınan hizmet kalitesini hem de elde edilen çıktılardan danışanın memnun olmaması sonucunu yaratıyor. Bu durum danışan nezdinde yönetim danışmanlığı mesleği hakkındaki pozitif düşüncenin de değişimine etkide bulunuyor ve danışmanlık hizmet talebinde daralmaya yol açabiliyor. Üyelerinizin firmalara danışmanlık hizmeti verirken sıklıkla karşılaştıkları güçlükler nelerdir? Kurumların danışmanlık hizmeti alma aşamasında teklifleri değerlendirme kriterleri çok sağlıklı olmayabiliyor. Hizmet alımlarında ve özellikle danışmanlık hizmetinde içerik, danışmanların yetkinlikleri, üretilecek çıktılar ve bu hizmetin ihtiyacı karşılamaya yönelik olması önemlidir. Teklif aşamasında daha somut olarak ortaya konulabilen maliyet ve süre kriterleri ile değerlendirmeye odaklanılmakta, içerik ve danışman kalitesi gözardı edilebilmektedir. Teklif 14 EYLÜL 2012 ve değerlendirme aşamasında karşılıklı sağlıklı iletişim kurulması bu konunun doğru şekilde sonuçlandırılması için gereklidir. belgesi olan bu belge doğru danışman belirleme aşamasında diğer boyutların yanında dikkate alınabilecek önemli bir kriter olabilir. Sizce danışmanlık hizmeti alan firmaların uygulama başarısını belirleyen noktalar nelerdir? Sayın Seçen, son olarak ülkemizdeki yönetim danışmanlığı konusunda neler eklemek istersiniz? Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz. Uygulama başarısında en önemli nokta yönetimin yaklaşımı, uygulama disiplinini sağlamasıdır. Diğer önemli nokta ise alınan danışmanlık hizmetinin metodolojisi, temel prensip ve kavramlarının kurum çalışanlarına kazandırılmasının sağlanması için kaynak ayrılması gerekliliğidir. Danışmanlık hizmeti almak isteyen firmaların hizmet alımı öncesinde hangi konularda, ne tür hazırlıklar yapmalarını önerirsiniz? Danışmanlarla sağlıklı iletişim kurulması ve danışmanların referansları ve önceki çalışmaları hakkında bilgi edinilmesi, projede görev alacak danışmanların deneyim ve konuya yaklaşımlarının değerlendirilmesi önemlidir. Fiyat ve zaman boyutlarının değerlendirmede tek karar kriteri olarak alınmaması, danışmanın deneyimine ve müşteriye karşı yaklaşımına da dikkat edilmesini öneriyorum. Danışmanlık hizmeti almayı düşünen firmalara, danışmanlık süreci ve danışman seçimiyle ilgili neler önerirsiniz? Danışmanlık hizmetinde danışmanların, deneyim, iş yaklaşımları ve danışmanlık alan kurum ile doğru iletişim kurabilmesi önemlidir. Bu noktanın değerlendirmeye alınması danışan kurum için öncelikli olmalıdır. Yönetim Danışmanları Derneği, “Yönetim danışmanlığının, uluslararası iş dünyasında kabul gören standartlar ve etik davranış kuralları ile yürütülen bir meslek olarak tanımlanması, tanınması, belgelendirilmesi, iyileştirilmesi konusunda saygın, belirleyici ve güven sağlayıcı mesleki kuruluş olma” misyonu doğrultusunda CMC Belgesi vermektedir. Uluslararası kimlik ve mesleki kalite Ülkemizdeki yönetim danışmanlığı mesleği, büyük bir çoğunlukla bu mesleği icra eden bireylerin ve sahibi oldukları danışmanlık firmalarının katkısı ve belli bir ölçüde YDD’nin katkısı ile tanınmaktadır. Yüzde 90’ı KOBİ statüsünde olan yerel ve uluslararası yoğun rekabet ile karşı karşıya kalan ve çoğunlukla finansal kaynak temininde zorlanan işletmelerin esasen çok ihtiyaç duyduğu ancak hizmet alım kararı vermekte zorlandığı bir meslek dalıdır. Gelişmiş ülkelerdeki danışmanlık hizmeti alma oranlarına bakıldığı zaman Türkiye’de danışmanlık hizmeti alma oranının çok yetersiz olduğu görülmektedir. İşletme sahiplerinin “her şeyi bilen, her tür gelişmeyi takip eden, her tür tehdidi görebilen” süper insanlar olması beklenemez. Çoğunlukla gündelik sorunların ve ihtiyaçların karşılanmasına odaklanan KOBİ’lerde artan rekabetle birlikte risklerde artmaktadır. Bu risklerin azaltılması ve iyi yönetilmesi için en önemli çözümlerden biri, düzenli danışmanlık hizmeti alımıdır. Yönetim danışmanlarının, özellikle YDD üzerinden bu konularda desteklenmesi, işletmelerin de daha geniş kapsamlı teşvikler ve desteklerle bu hizmetlerden faydalandırılması artan küresel rekabet ortamında giderek önem kazanmaktadır. Bu konuda, öncelikle yönetim danışmanlığına yönelik kamu destekleri artırılmalıdır. Ülkemizde kurumsallaşma yolunda olan yerli danışmanlık şirketlerinin kapasitesinin geliştirilmesine ve uluslararası piyasalara açılmasına, hizmet ihracatının artırılmasına yönelik teşvikler geliştirilmeli, özellikle KOBİ’lerin danışmanlık hizmetinden faydalanmasına yönelik yönlendirici düzenlemeler yapılmalıdır. CMC, Yönetim Danışmanlığı Sertifikasyonu Yetkin ve Yeterli Danışman ile Çalışmanızda En Güvenli Yol... Certified Management Consultant (CMC) - Uluslararası Sertifikasyon Mükemmellik Markası Yönetim danışmanlığı mesleği halen ülkemizde meslek standartlarının olmadığı, dileyen herkesin “danışman” olarak kendisini tanıtabildiği bir meslek koludur. Yönetim danışmanlığı mesleğindeki en hassas konu “yeterlilik ve yetkinliktir.” Yetkin bir danışman doğru ve yerinde müdahale ve uygulamalarla danışanı başarıya ulaştırabileceği gibi, yetkin olmayan danışmanın yapacağı yanlış yönlendirmelerle danışan başarısızlığa da mahkûm edilebilir. Böylesine kritik öneme sahip bir meslek alanında standartların ve akreditasyon sisteminin olması büyük önem taşımaktadır. CMC (Certified Management Consultant) unvanı danışmanın yetkinliğini ve yeterliliğini belgeleyen önemli bir akreditasyon aracıdır. Yönetim Danışmanları Derneği (YDD) CMC markasının bölgedeki temsilcisidir ve bağlı tüm ülkelerde mesleki akreditasyondan International Council of Management Consulting Institutes – Uluslararası Yönetim Danışmanlığı Kuruluşları Konseyi (ICMCI) adına sorumludur. ICMCI 1987 yılında kurulmuş, 50’ye yakın ülkede temsil edilen Yönetim Danışmanları Derneklerinin oluşturduğu bir birliktir ve YDD ülkemizde tek yetkili, bölgede akreditasyondan sorumlu bir merkezdir. Danışmanın isminin arkasındaki CMC harfleri, Certified Management Consultant (Sertifikalı Yönetim Danışmanı) olduğunu ve Uluslararası Yönetim Danışmanları Birliği CMCI üyesi olan YDD tarafından yapılan zorlu sertifikasyon sürecini başarıyla geçebilecek niteliklere ve yetkinliğe sahip olduğunu gösterir. CMC adayı olan danışmanların danışmanlık deneyimleri, becerileri ve yetkinlikleri Türkiye’de ICMCI akreditasyonlu tek meslek kuruluşu olan YDD tarafından dikkatle ve detayları ile incelenir. CMC unvanı, yönetim danışmanı arayan kurumlar ve üst düzey yöneticiler için önemli ve değerli bir seçim kriteridir. Danışmanın mesleki standartlar ve prensipleri uygulamadaki yeterliliğinin belgesidir. ICMCI tarafından akredite edilen YDD’nin verdiği CMC sertifikası, yönetim danışmanları arasında uluslararası standartlarda çalıştığının göstergesi ve markasıdır. Meslek İlkeleri CMC unvanını alan yönetim danışmanı, YDD’nin ve ICMCI’ın "Meslek İlkeleri"ne bire bir uyacağına dair yazılı belge imzalar. İlkelere uymak, kanunların altında ve ötesinde, gönüllü olarak danışmanın mesleğine kendisini adadığının göstergesidir. Meslek İlkeleri'nin temel kriterleri ve CMC'nin uyması gerekenler: • Müşteri bilgilerini gizli tutmak, • Tarafsız ve bağımsız danışmanlık yapmak, • Sadece kendi yetkinlik alanına giren konularda hizmet vermek, • Hizmetin karşılığının nasıl ödeneceği konusunda müşteri ile önceden anlaşmak, • Müşterisinin sorunlarına gerçekçi ve uygulanabilir çözümler üretmektir. YDD, Meslek İlkeleri'nin uygulanmadığı ya da bozulduğu durumlarda şikâyetleri değerlendirir ve gerekli disiplin yönetmeliğini devreye sokar. Meslek İlkelerine uymayan bir danışmanın hatalı bulunması halinde CMC unvanı geri alınabilir. Yetkinlik Kriterleri CMC unvanına giden her adımda danışmanın mesleki yeterliliği denetlenir. • CMC unvanını alabilmek için danışmanın en az üç yıl tam zamanlı yönetim danışmanlığı yapmış olması ve bu süre içinde müşteri projelerinden en az birisinde proje liderliği yapmış olması gerekir. • Danışmanın temel üniversite eğitimi ve üzerine yaptığı dereceler, yabancı dil bilgisi, mesleki ve bireysel yetkinliklerini geliştirmek üzere yaptığı faaliyetler, katıldığı seminer, konferans, eğitim ve sertifikasyon programları, gazete ve dergilerde çıkan yayınları gibi tüm gelişim faaliyetleri CMC adayının puanlamasında kullanılan kriterler arasındadır. • CMC adayı, müşterisi olan kurumların sahipleri ve/veya üst düzey yöneticilerinden, projelerin başarı oranı ve danışmanın yeterliliğini gösteren tavsiye/değerlendirme mektupları getirmelidir. Bu mektuplar, YDD’nin CMC Değerlendirme Komitesi tarafından değerlendirilir ve gerekirse müşteriye geri dönülerek teyit edilir. • CMC adayı, gerçekleştirilen müşteri projelerinden yazılı örnekler verir (müşteri bilgilerinin gizli kalması için tüm kurum, kişi ve diğer belirleyici marka adları ve gizlilik sözleşmeleri ile korunan bilgiler gizlenerek). Bu örnekler, YDD CMC Değerlendirme Komitesi tarafından değerlendirilir. • CMC adayı, YDD tarafından atanmış kıdemli CMC'ler ve bağımsız akademisyen üyeden oluşan CMC Değerlendirme Komitesi tarafından mülakata tabi tutulur. Mülakatta CMC adayının profesyonel yeterliliği, uzmanlık alanlarına ait bilgi düzeyi, iş etiği anlayışı, proje uygulama deneyimi ve yönetim danışmanlığı sürecine/işlevine bakışı değerlendirilir. CMC unvanı yönetim danışmanının farkını, yetkinliğini ve uluslararası standartlarda iş yaptığını gösteren ayırt edici özelliği, danışmanın markasıdır. Gelişmiş ülkelerde danışmanların çoğunluğu, örneğin Avusturya’da yüzde 90’dan fazlası CMC unvanına sahiptir. EYLÜL 2012 15 Danışmanlık standartlarının oluşturulması ve danışmanlığın bir meslek olarak kabul edilmesi gereklidir Hikmet BARUTCU Profesyonel Danışmanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Profesyonel Danışmanlar Derneği (PRODER) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Barutcu, Kurucu Üyeleri, aynı zamanda şu anki Yönetim Kurulu Üyeleri Leyla Arsan ile Kezban Mutlu ve PRODER Üyesi Kürşat Kurt ile gerçekleştirilen söyleşiyi sunuyoruz. Sayın Barutcu, öncelikle Türkiye’de yönetim danışmanlığının mevcut durumundan ve PRODER’in çalışmalarından bahseder misiniz? Barutcu – Öncelikle, salt yönetim danışmanlığı tanımlaması yerine “danışmanlık” ifadesinin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Yönetim danışmanlığı, danışmanlık genel ifadesi altında olmalıdır diye düşünüyoruz. Bugünkü durumuna gelince, danışmanlık bir meslek olarak görülmeyip, bilgi ve deneyime değer verilmiyor. Sadece uluslararası şirketlerin bizlerden daha şanslı olduğunu söyleyebiliriz. Standartları olmadığı ve meslek olarak değer görmediği için de herkes kendine danışman diyor ve iş yapmaya çalışıyor. Danışmanlık hizmeti satın alma ve uygulama konusundaki kural eksiklikleri ve son günlerde bu hizmeti alan ve satan konumundakilerin zaman zaman yaşadığı çeşitli sorunlar, altı yıl önce Profesyonel Danışmanlar Derneği’ni kurmamıza neden oldu. PRODER olarak amacımız, Türkiye’de danışmanlık sektörünün oluşturularak, bu sektörün KOBİ’ler başta olmak üzere, sanayiye ve diğer danışanlara faydalı olacak şekilde ve doğru bir biçimde gelişmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, en önemli hedeflerimiz arasında Türkiye’ye özgü bir danışmanlık akreditasyon ve sertifikasyon sisteminin oluşturulması yer almaktadır. 16 EYLÜL 2012 Geniş bir yelpazede çalışan Derneğimiz; bir taraftan benzer sivil kurumlarla işbirliği yaparak, diğer taraftan hizmet satın alan, başta kamu kurumları olmak üzere, tüm birimlerle çalışmaları sürdürmektedir. PRODER; • Hizmet alımları sırasında ortaya çıkan sorunlar karşısında, kurumlar tarafından alınan geçici önlemler, satın alanların yazılarla uyarılması, yanlış uygulamalara cezalar uygulanması gibi ara çözümler yerine birlikte üretilecek çözüm önerilerinin sonuç vereceğine inanmaktadır. • Yanlış uygulamalar nedeniyle ortaya çıkan genel ifadeler bu alanda doğru hizmet veren uzmanları zor durumda bıraktığından aracılık, komisyonculuk gibi hizmetlerin “danışmanlık” kavramından ayrılarak ifade edilmesinden yanadır. • Ülke çapında hizmet alanların bilinçlendirilmesi, hizmet çeşitleri, müşteri beklentileri, aradaki sözleşmelerin önemi, hizmet veren uzmanlarda aranacak kriterlerin belirlenmesi, müşteri haklarının korunması için yapılacak kampanyaların içinde bulunmaya hazırdır. • Danışanlar kendilerine sağlanacak danışmanlık hizmetinin kapsadığı alanları, işletmelerine hangi artı değerleri kazandıracağını, sürelerini, uzmanların referanslarını ve birikimlerini değerlendirmeleri için güvenli bir kurum olarak rol almaya hazırdır. • Danışmanlık mesleğinin gelişimi, etik kurallar, ahlâki prensipler yönüyle uzun vadeli çalışmalar da tüm üyelerimizin hedefleridir. Peki danışmanlık sektörünü oluşturup, iyileştirmek için yapılması gerekenler nedir? Arsan - Bunun için, bu alandaki tüm Sivil Toplum Kuruluşları (STK) işbirliği yapmalıdır. Ancak, danışmanlık kavramının birçok konuyu ve sektörü kapsadığını, sadece yönetime yönelik olmadığını ve dünya geliştikçe yeni konuların da ortaya çıktığını unutmamak gerekir. Sertifikasyon sistemi kesinlikle danışmanlık konularına ve uzmanlık bilgisine müdahale etmeyecek düzeyde olmalıdır. Bilgi ve deneyim sürekli gelişmektedir. Sürekli olarak ve hızlı bir şekilde ve kişiye bağlı olarak da deneyimle gelişen uzmanlıkları ölçmek anlamlı olmayacaktır. PRODER'in geliştirdiği Danışmanlık Teknik ve Ahlaki Prensipleri (DATUP) kullanılarak, Tablo 1'de yer alan ve halen devam eden 4S çalışması geliştirilebilir, standart ve yeterlilikler buna göre şekillendirilebilir. Danışmanların yetkinliği dikey olarak değil, yatay olarak belirlenebilir ve başarı ölçütleri geliştirilebilir. Örneğin, DATUP’ta da belirlediğimiz üzere, bir danışmanın sözleşme hazırlama ile ilgili standartlara göre hareket etmesi ve kendi danışmanlık alanındaki koşullara bağlı olarak bu sözleşmeyi bu standartlarda düzenleyebilmesi gereklidir. Danışmanın kendi konusu ile ilgili kritik olmazsa olmaz konularda yetkin olması gereklidir. Profesyonel anlamda danışmanlık yapan kişilerin yetkinlik kapsamı daha geniş olabilir; ancak, yetkinlikleri genellemek gereklidir. Bir başka örnek, bir teknoloji danışmanının danışmanlık yaptığı alanda yeni teknolojiler gelişmiş ve danışmanın bu teknolojiyi bilmesi gerekliyse, bunu an ve an ölçebilecek bir sistem mümkün değildir. Bu tamamen o kişinin kendini yetiştirmesi ile ilgilidir. Danışman yeterlilik sistemi oluşturulurken, amaç danışmana puan vermek ve sınıf geçirtmek değildir. bu düzeyde asgari bilgilere elbette sahip olması gereklidir. Bu alanda yapılan sertifikasyon sistemleri mevcuttur. Ancak, bunu tüm danışmanlar için varsayamayız. Bir teknoloji ya da tasarım danışmanı kendi bilgi birikimini ve uzmanlığını kullanır; şirket yönetimine yönelik bir danışmanlık yapmak durumunda değildir, ancak genel bilgisi artırılabilir. Danışmanlık sadece şirketlere de yapılmaz, bir proje kapsamında belli bir alanda bir görüş bildirilmesi, araştırma yapılması, bir değerlendirme çalışması ve raporlaması da bir danışmanlık çalışmasıdır. Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) gibi tüm kamu kurumları bu konuda tarafsız ve açık olmalıdır. Süreci destekleyecek tüm paydaşların katılımlarını sağlamalıdır. Profesyonel Danışmanlar Derneği olarak amacımız, Türkiye’de danışmanlık sektörünün oluşturularak, bu sektörün KOBİ’ler başta olmak üzere, sanayiye ve diğer danışanlara faydalı olacak ve doğru bir biçimde gelişmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, en önemli hedeflerimiz arasında Türkiye’de bir danışmanlık akreditasyon ve sertifikasyon sisteminin oluşturulması yer almaktadır. Bunu yapmak olanaklı değildir. Burada önemli olan, danışmanın profesyonel bir şekilde hareket etmesini sağlayacak standartlara ve yeterliliklere sahip olmasıdır. Önemli olan danışman olabilme kriterlerinin sağlanmasıdır. Danışmanın teklif vermeden, sözleşme hazırlamaya, işin gerçekleştirilmesindeki bazı araçların kullanılmasına, kendini sürekli olarak yenilemesinden raporlama tekniklerine kadar birçok noktadaki yaklaşımı ve davranış biçimini değerlendirmek daha doğru olacaktır. Danışmanların finans, hukuk, müşteri ilişkileri gibi konularda bilgilerini geliştirmeye ihtiyaçları vardır. Bunun için eğitimler gereklidir. Ancak, danışmanlık yaptığı şirketin finansal yapısı ve yönetimi ile ilgili konuları bilmesi o danışmanın kendi bilgi ve uzmanlığı ile ilgilidir. Eğer bir danışman bir yönetim danışmanıysa Danışmanlık, tüm diğer teşviklerden öncelikli olmalı ve ön şart olarak işletmelere sunulmalıdır. Öncelikle ihtiyaç sahipleri ve danışman kullananlar bir araya getirilerek talep oluşumu yapılmalı (ki bu bilinci de artıracaktır); daha sonra sorunlar, çözümler, standart oluşumları, sertifikasyona girilmelidir. Yasal düzenlemeler, danışmanlık hizmetlerinin desteklenmesi-teşvikler konusunda neler söylemek istersiniz? Mutlu - Birçok kamu kurumu tarafından, ayrı ayrı yürütülen sektör yapılanma çalışmaları bulunmaktadır; ancak henüz çok yenidir. Bu kurumlar kendi alanlarında kullandıkları "danışman" standardizasyonu çalışmaları yapmakta, birlikte çalışan Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da üye yapılarına göre geri bildirim sağlamaktadır. Önce "Türkiye'de danışmanlık ihtiyaç analizi" yapılabilmiş olsaydı, bu ihtiyaca çözüm üretecek danışman tarifi yapılarak sektör oluşması, sorun tespiti, çözüm önerileri daha doğru şekilde gelişebilirdi. Bugün Türkiye’de profesyonel olarak çalışan kaç danışman olduğunu bilemiyoruz. Bu çalışmanın mutlaka yapılması gereklidir. Öncelikli olarak, PRODER gibi danışmanlık sektörünü temsil eden STK’lara bu konuda bir kamu desteğinin sağlanması çok faydalı olacaktır. Bugün ise sadece kamu tarafından bakılarak, destek mekanizması esaslı sektör yapılanması çalışmaları sürdürülmektedir. Kamu İhale Kanunu'nda da birtakım değişiklikler söz konusu olmalıdır. Günümüzde, ulusal çalışmaları yapmak için bile ulusal danışmanlık şirketlerinden yararlanılamamaktadır. İhale kanunundaki kısıtlar nedeniyle tüm ihaleler mecburen yabancı danışmanlık şirketlerine verilmekte, yabancı danışmanlık şirketleri de, ulusal düzeyde konuya ulusal danışmanlık şirketleri kadar hakim olamadıklarından yapılan birçok ulusal düzeyde çalışma ülkemize fayda sağlamamakta ve kaynaklar boşa kullanılmaktadır. Özel sektörün doğru danışmanlarla çalışması ve kendine fayda sağlaması için PRODER gibi danışmanlık STK’larına üye güvenilir danışmanlarla çalışması teşvik edilmelidir. Bu STK’ların da danışmanlarının standart ve yetkinliklerini artırabilmelerine yönelik eğitimler ve sertifikasyon sistemi hazırlamaları için destekler sağlanmalıdır. Ülkenin stratejik ve kritik önem taşıyan alanlarda şirketlerin kendilerini geliştirmelerine yönelik olarak danışmanlık destekleri sağlanabilir ve bu danışmanların bilgi ve deneyimlerini artırmaya yönelik projelerin gerçekleştirilmesi için de destek mekanizmaları oluşturulabilir. Danışmanlık firmalarının kendini yenilemesi konusunda neler düşünüyorsunuz? Bugün piyasadaki danışmanlık firmalarının yeterlilikleri sizce ne durumdadır? Kurt - Hizmet sunan danışman yeterliliği hizmeti satın alan tarafları da ilgilendiren bir konudur. Özellikle son dönemlerde belli gruplara yakın kişilerde liyakat ve yeterlilik aranmaksızın doğrudan iş EYLÜL 2012 17 Tablo 1. PRODER 4S MODELİ 4S / KATEGORİ ÇALIŞANLARA AİT ( Danışmanlar) HİZMETE AİT( Danışmanlık) MÜŞTERİLERE AİT 1.Yetkinlik - Öğrenim - Üniversite mezunu olmak - Eğitim - Konuyla ilgili sertifikalı eğitim almış olmak STANDARTLAR - Deneyim - En az 5 yıl konusuyla ilgili çalışmış olmak veya konusuyla ilgili 5 firmaya danışmanlığını belgelemiş olmak. (Müşteri referans mektubu ve işin faturası ile birlikte) Danışmanlık hizmetine ait standartlar bir teknik sözleşmeyle tanımlanmış ve üzerinde taraflarca anlaşılmış olmalıdır. -------------------------- 2.Ahlaki Standartlar Proder DATUP kurallarına uygun davranmak 3.Uzmanlık standardı oluşturulması Danışmanlık sektörü hizmetinin tanımlanması ve geliştirilmesi. SEKTÖR 1- Sektör örgütlüğü ile ilgili çalışmalar Kamu nezdinde söz sahibi olmak ve önerilerde bulunmak (kamu nezdinde uygulamalara yön verebilmek) İstatistiki veri eksikliği var, değerlendirme ve planlama yapılamıyor. Hizmet bedelleri yüksek bulunuyor. 1-Proder içi sertifikasyon ( DATUP’un eğitime dönüştürülerek , genişletilip uygulanması) SERTİFİKASYON SORUNLAR verilmesi, danışman tercihinde satın alanın taraflı davranması, özel sektörde ise mecbur kalmadıkça danışmanlık talebinin kısıtlı kalması, gelecekte sıkıntı yaratabilecek bir durumdur. Danışmanlık firmalarının kendilerini yenilemesi tamamen sektörün talebinin artışı ve firmaların sermaye yapılarının güçlenmesi ile mümkün olabilir. Danışmanlık ve tecrübe kelimeleri sizce ne ifade ediyor? Arsan - Danışmanlık sözcüğü, danışmaktan gelmektedir. Bir kişi ya da kurum bir başka kişi ya da kurumdan 18 EYLÜL 2012 Hizmetin içeriğini ayırt edemiyor. Müşteri ihtiyaçlarına ait bilinçli değil 2-Proder dışı sertifikasyon ( Avrupa-Bilgi Köprüleri programından fonlanarak yeni bir işbirliği kurulmasıyla ) Danışmanlar değerli görünmüyor, yanlışlar nedeniyle güven duyulmuyor. Danışmanlar birbirleriyle işbirliğine açık değiller. Ürün veya hizmet veren şirket/kurum Danışmanlık hizmet kalitesi yetersiz, ücretler değerlendirilmemiş, dengesiz ve std. seğil. Kamu desteği ve politikalarında yanlış yönlendirme, hizmet değerlendirme mekanizması kurulmamış. fikir ve görüş almak istediğinde yapılan eylemdir. Fikir ve görüş vermeye muktedir kişi ya da kurumun en azından bir konuda bir şeyler söyleyebilmesi için o konuda daha önce çalışmış olması ya da bilgi birikiminin oluşmuş olması gereklidir. Bu nedenle deneyim son derece önemlidir. Ancak, bir danışman aynı zamanda uzman olduğu alanda sürekli olarak kendini geliştirmelidir. Aksi takdirde, deneyim tek başına yeterli olmayacaktır. Güncel bilgiyle (knowledge) donanmış olması gerekmektedir. İyi bir danışman, deneyimini sürekli olarak yeni bir bilgi üretmek ve kendini geliştirmek için kullanır. Bu, kâr eden bir şirketin Müşteri ne istediğini bilmiyor. Alacağı hizmetin kıymetini bilmiyor. Ödeme problemleri var. yeni bir işe yatırım yapması gibidir. İyi bir danışman, sürekli olarak kendini geliştirmek üzere yatırım yapar. Yeni deneyimler oluşturmak üzere çalışır. Belgelendirme konusu hakkında ilave edecekleriniz var mı? Barutcu - Danışmanlık standartlarının (tüm danışmanlık kolları için) oluşturulması ve yeterliliklerin belirlenmesi gerekir. Danışmanlıkların uzmanlık alanlarına karışmadan, standart ve yeterlilikler düzeyinde bir sertifikasyon sisteminin oluşturulması ve danışmanlığın bir meslek olarak kabul edilmesi gereklidir. 81. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) Açıldı “Yaşamın Her Alanında Tasarım” temasıyla 31 Ağustos’ta kapılarını açan ve 9 Eylül 2012 tarihine kadar sürecek olan İEF’ye 67 ülke katılıyor. artık tasarımdadır, markalaşmadadır, yenilik yapmadadır, bunun için sürekli çalışmakla rekabet avantajı elde edilebilir” diye konuştu. Ergün, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın bu yıl İzmir’de, Türkiye’de, dünya ticaretinde tasarımın önemini ortaya koyacağını kaydetti. İzmir’in, stratejik yatırımları çekebilecek bir il olduğuna vurgu yapan Ergün, kentteki kurumların bu yatırımları çekebilmek için çalışması gerektiğini sözlerine ekledi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün İEF’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, İEF gibi büyük organizasyon sayısının çok az olduğunu belirtti. Önümüzdeki süreçte ülkelerin, şehirlerin, rekabetin gücünü oluşturacak kavramlardan biri de tasarımdır Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 81. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın teması olarak seçilen ‘tasarım’ın, gelecekte rekabet gücü oluşturacak kavramlar arasında yer aldığını ifade etti. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın II. Dünya Savaşı yıllarında barışa katkı sağladığını kaydeden Ergün, “Ülkeler bir yandan ordularıyla savaş alanında çatışırken, firmalar ürünlerini fuarda sergilediler” dedi. 81. İEF’nin temasının ‘Yaşamın Her Alanında Tasarım’ olduğuna dikkat çeken Ergün, “Önümüzdeki süreçte, ülkelerin, şehirlerin, rekabetin gücünü oluşturacak kavramlardan biri de tasarımdır. Rekabet avantajı Bu yıl 81. kez düzenlenen İzmir Enternasyonal Fuarı; TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, CHP Genel Başkan Yardımcıları Perihan Sarı ve Adnan Keskin, İzmir milletvekilleri İlknur Denizli, Ali Aşlık, Erdal Kalkan, Rifat Sait, Aydın Şengül, Nesrin Ulema, Hamza Dağ, Hülya Güven, Alaattin Yüksel, Rahmi Aşkın Türeli, Aytun Çıray, Mustafa Moroğlu, İzmir Valisi Cahit Kıraç, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, Ekvador’un Ankara Büyükelçisi Agusto Alevandro Saa Corriere, üst düzey bürokratlar ve iş dünyasının temsilcilerinin katılımıyla açıldı. İEF’nin açılışında, Küba Müzik Grubu “Gula” ile Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan dinine mensup Türk vatandaşlarından oluşan yapısıyla 2012 Nobel Barış Ödülü’ne aday olan “Antakya Medeniyetler Korosu” konser verdi. Fuarın açılışı, yapılan protokol konuşmaların ardından Türk ve yabancı heyetlerin yer aldığı toplu fotoğraf çekimi ve kurdele kesimiyle gerçekleştirildi. “Yaşamın Her Alanında Tasarım” teması ele alınacak fuarda, bu tema kapsamında ünlü modacılar Özgür Masur ve Simay Bülbül tarafından 81. İzmir Enternasyonal Fuarı’na özel tişört tasarlanırken, fuarda satışı gerçekleşecek tişörtlerin geliri de “ENGELSİZMİR 2013-Engellilerin Kentsel Sorunları ve Çözümleri Kongresi” yararına aktarılacak. 67 ülke ürünlerini tanıtacak “Partner Ülke” olarak Latin Amerika ülkelerinin, “Onur Konuğu İl” olarak ise Hatay’ın yer aldığı fuara, toplam 67 ülke, yurt içinden 37 il, ürünleri ile katılıyor. “Onur Konuğu İl” konumundaki Hatay, 81. İEF’te kendisi için ayrılmış özel bölümde, kentin tarihi geçmişini, yöresel kültürü, etnik yapısı, yemekleri, el sanatları, sanayisi, ticareti, örf ve adetleri, mutfağı gibi zenginliklerini her yönüyle dünyaya tanıtma ve sergileme olanağını bulacak. EYLÜL 2012 19 Makale Sürekli Eğitim Merkezleri ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZLERİ ve TOBB EKONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ G Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ / TOBB ETÜ Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ünümüzde, ülkemizdeki devlet ve vakıf üniversitelerinin çoğunun bünyesinde Sürekli Eğitim Merkezlerinin (SEM) yer aldığı ve bu kurumların gerek halka açık eğitimler, gerekse kurumsal eğitimler verdiği ve danışmanlık hizmetlerinde bulunduğu görülmektedir. Bu kurumların yürüttüğü faaliyetler her ne kadar YÖK Kanunu’na göre üniversitelerin asli faaliyetleri içerisinde yer almasa da küreselleşme ve hızlı değişimin zorunluluk haline getirdiği yaşam boyu öğrenme konsepti içerisindeki hayati rolleri sebebiyle, çoğu üniversite kendi SEM’lerini kurmakta ve bu kurumların faaliyetine büyük önem ve destek vermektedir. Türkiye’de üniversitelerin sürekli eğitim merkezleri 2010 yılında bir araya gelerek Türkiye Üniversiteler Sürekli Eğitim Merkezleri (TÜSEM) Konseyi’ni kurmuşlardır. Halen 61 devlet ve vakıf üniversitesinin üyeliğiyle çalışmalarına devam eden TÜSEM Konseyi’nin en önemli amaçlarından birisi Sürekli Eğitim Merkezlerinde düzenlenen tüm eğitim programları için akreditasyon, değerlendirme, belgelendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak Sürekli Eğitim Merkezlerinin daha aktif, daha yaygın ve daha kaliteli eğitim veren kurumlar haline getirilmesini sağlamak ve ulusaluluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaktır. 20 EYLÜL 2012 Kurulduğu günden beri TÜSEM Konseyi üyesi olan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi (TOBB ETÜ-SEM) 22 Ekim 2005 tarihinde Resmi Gazete’de yönetmeliğinin yayımlanması sonucunda resmen kurulmuş, çalışmalarına Nisan 2006’da başlamıştır. Üniversitemizin vakıf üniversitesi olması nedeniyle kurumlar vergisinden muaf olması, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi İktisadi İşletmesi’nin kurulması zorunluluğunu doğurmuştur. TOBB ETÜ-SEM, 14 Temmuz 2006 tarihinden beri faaliyetlerine iktisadi işletme olarak devam etmektedir. TOBB ETÜ-SEM’in Misyonu Ülkemizde çalışma alanlarına göre nitelikli insan gücü ihtiyacını belirlemek, ülkenin gelişme ve kalkınma sürecinde oluşabilecek yeni iş alanlarını tespit etmek, nitelikli iş bulma imkânı sağlayıcı sertifika programları düzenlemek, kurumsal anlaşmalarla özel program ve paket eğitim imkânları hazırlamak, üniversite sonrası farklı bilgi alanlarında kendilerini geliştirmek isteyen gençlere yeni eğitim programları sunmak, gelişen ve her gün değişen iş dünyasının çalışanlarına yeni teknolojileri tanıtmak ve bu yönde bilgi ve becerilerin kazandırılmasını sağlamak, görsel, işitsel, uzaktan veya doğrudan eğitim modelleriyle daha geniş kesimlere eğitim verilmesini sağlamak, yurt içi ve yurt dışı kişi ve kuruluşlarla işbirliği yapmaktır. TOBB ETÜ-SEM’in Vizyonu a) Üniversite’nin örgün lisans ve lisansüstü programları dışında, kamuda ve özel sektörde halen çalışmakta olan kişilere, hızla gelişen teknolojiyi tanıtmak ve yeni beceriler kazandırarak verimliliği artırmak, b) İşverenin taleplerine uygun, çağdaş donanımlı, nitelikli elemanlar yetiştirerek istihdamı geliştirmek, c) Üst seviyede bilgi ve becerilere sahip ve dünyanın her yerinde istihdam imkânı bulabilecek vasıfta elemanlar yetiştirmek, d) Eğitim imkânı bulamamış kişilere kendini geliştirme ve yenileme ortamı sağlamak, e) Gönüllülük esasına uygun çalışma alanlarında görev alabilecek bireyleri yetiştirerek bu alandaki çalışmaları teşvik etmek, f ) Engelli bireylerin hayatını kolaylaştıracak ve onları topluma kazandıracak etkinlikler düzenlemek, g) Lise sonrasında kabiliyetlere uygun meslekî eğitim imkânı sağlama, meslek kazandırma ve benzeri konularda bilimin Makale Sürekli Eğitim Merkezleri ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi Yaklaşımı, Web Tasarımı, Uluslararası Muhasebe Standartları ile Uyumlu Türkiye Muhasebe Standartları Eğitimi, Bilişim ve İnternet Hukuku, Sistematik Tasarım ve Ürün Geliştirme, Semantik Web, Sertifikalı Kamu Alımları Eğitimi, Topluluk Karşısında Etkili Konuşma, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi. ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak eğitim programları düzenlemek ve Üniversite’nin kamu ve özel sektörle, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunarak toplumla bütünleşmesini sağlamak. TOBB ETÜ-SEM Tarafından Yürütülen Faaliyetler: Bu faaliyetler; Genel Katılıma Açık Eğitimler, Kurumsal Eğitimler ve Danışmanlık Hizmetleri olarak üç başlıkta toplanabilir: 1. Genel Katılıma Açık Eğitimler Genel katılıma açık eğitimlerimiz; firma sahipleri, yöneticiler, çalışanlar, yeni mezunlar ve üniversite öğrencileri olmak üzere ihtiyaç duyan herkese açıktır. Eğitimlerimizin sonunda TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi tarafından yapılan sınav sonucunda başarılı olan katılımcılara sertifika verilmektedir. Bu eğitimlerden bazıları şunlardır: İşletme Yöneticiliği, Finansçı Olmayanlar için Finans, Proje Uygulamalı İnsan Kaynakları Yönetimi, Uygulamalarıyla Dış Ticaret ve Finansmanı, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi, Pazarlama, Satış ve Müşteri ilişkileri Yönetimi (CRM), AB Hibe Projeleri için Proje Döngüsü Yönetimi ve Mantıksal Çerçeve 2. Kurumsal Eğitimler Oda/Borsaların üyelerinin veya çalışanlarının, işletmelerin ve kurumların ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanan eğitimlerdir. Bu eğitimlerin esasları, içeriği ve süresi kuruluşun yetkilileri ile görüşülerek gereksinimler ve talepler doğrultusunda belirlenir. Katılımcıların kişisel ve kurumsal gelişimlerine katkıda bulunmak üzere hazırlanan kurumsal eğitimler, TOBB ETÜ-SEM bünyesinde yer alan eğitimlerin yeniden uyarlanması ile gerçekleştirilebileceği gibi kurumun taleplerine özel olarak da tasarlanabilmektedir. Bu anlamda şu ana kadar verdiğimiz kurumsal eğitimlerden bazıları şunlardır: Kriz Ortamında İşletme Yönetimi Eğitimi, KOBİ’ler ve İşletmecilik Eğitimi, Yönetici Hemşire Geliştirme Eğitimi, Pazarlama – Satış Eğitimi, Satış Teknikleri Eğitimi, Finansal Analiz Eğitimi, Muhasebe ve Mali Tablo Analizi Eğitimi, Yeni Türk Ticaret Kanunu Eğitimi, İş Kanunu Eğitimi, Microsoft Windows ve Microsoft Office Temel Eğitimi, Araştırma Yöntemleri ve Anket Yönetimi Eğitimi. bünyesinde bir danışmanlık kadrosu oluşturulmuş ve akredite olmuş tüm oda/borsalar için standart bir stratejik planlama danışmanlık hizmeti planlamıştır. Amaçlanan oda/borsaların sonraki dönemlerde hazırlayacakları stratejik planlarını danışmanlık hizmeti ile kazanacakları bilgi ve birikim doğrultusunda desteğe ihtiyaç duymadan hazırlayabilmelerini sağlamaktır. 2. KOBİ Hastanesi TOBB ETÜ-SEM’in, KOBİ’lerin sorunlarına çözüm üretmek amacıyla sunduğu danışmanlık hizmeti KOBİ Hastanesi olarak adlandırılmaktadır. Danışmanlık talebinde bulunan firmalar ile yapılan görüşmeler neticesinde firmanın avantajlı ve dezavantajlı durumları belirlenir. Firma içi analizler ile bunlar sayısal veriler haline dönüştürülür. Belirlenmiş olan standartlar vasıtası ile de firmanın mevcut durumu, sorunları ve bu sorunların çözümü uygulamalı olarak ve eğitimlerle desteklenerek çözülür. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi 2006 yılından beri Türkiye’nin dört bir yanında 300’den fazla eğitim gerçekleştirmiş ve yaklaşık on dört bin kişiyi sertifikalandırmıştır. Danışmanlık Hizmetleri 1. Oda/Borsalarda Stratejik Planlama Danışmanlık Hizmeti TOBB’a bağlı akredite olmuş oda/ borsaların stratejik planlarında anlayış ve uygulama birliğinin sağlanması düşüncesiyle, TOBB ile yapılan karşılıklı görüşmeler sonucunda, TOBB ETÜ –SEM EYLÜL 2012 21 Makale KOSGEB Tarafindan KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri KOSGEB TARAFINDAN KOBİ’LERE SAĞLANAN EĞİTİM ve DANIŞMANLIK HİZMETLERİ Hatice KESKİN - Melek ÖKSÜZ / KOBİ Uzmanları KOSGEB KOBİ Araştırmalar Proje ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Eğitim ve Danışmanlık Müdürlüğü Ü lkemizde, yaklaşık 3 milyon işletmenin yüzde 99.9’unu oluşturan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ); toplam yatırımların yüzde 50’sini, toplam istihdamın yüzde 78'ini, toplam katma değerin yüzde 55’ini, toplam ihracatın yüzde 60’ını, toplam kredilerin yüzde 24’ünü oluşturarak önemli bir ekonomik değer ortaya koymaktadır (Tablo 1). Seçilmiş ülkeler bazında elde edilen verilerin karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği yandaki tabloda yer alan bilgiler ışığında aynı durumun, dünya geneli için de geçerli olduğu görülmektedir. Günümüzde küreselleşmeyle birlikte yaşanan değişim ve gelişmeler, ülkelerin ekonomik ve sosyal durumlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Ulusal piyasaların yerini küresel piyasaya bırakması, ülkeleri, dolayısıyla da ekonomilerin temel taşlarını oluşturan KOBİ’leri yoğun rekabet ortamı ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu durum; ülke ekonomilerinde, KOBİ’lerin daha fazla önem kazanıp, ön plana çıkmasına neden olmuştur. KOBİ’lerin ulusal ve uluslararası piyasalarda sürekli rekabet içerisinde yer almaları beraberinde daha çok sorun getirmiş ve uluslararası piyasalarda başarılı olmalarını daha da zorlaştırmıştır. Girişimcilik tutkusu ve küçük işletmeler, gerek sosyal gerek ekonomik boyutlarıyla bireyin, toplumun ve ekonomik sistemin hayati bir parçasıdır. Dünyadaki hızlı Tablo 1. KOBİ’lerin Ekonomideki Paylarının Seçilmiş Ülkeler İle Karşılaştırması Ülke Tüm İşletmeler İçindeki Payı (%) Toplam İstihdam İçindeki Payı (%) Katma Değer İçindeki Payı (%) A.B.D. 98,9b 57,9b 50h Hindistan 97,3e 66,9e Japonya 98,2b 66b 49,3b G. Kore 99,9f 87,7f 49,2f Brezilya 99,9e 67e Malezya 99,9e 65,2e 31,2g AB 27 99,8 67,4 57,7c İngiltere 99,6b 54,1b 51b Almanya 99,5b 60,4b 53,6b İtalya 99,9b 81,1b 71,3b Türkiye 99,9a 78a 55a c c Kaynak: KOSGEB, KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı (2011-2013), Nisan 2011, Ankara, S 29. a- TÜİK 2009, b- OECD SMEs, Entrepreneurship and Innovation 2010 (Japonya verisi sanayi sektörüne ilişkindir), c- European Business Facts and Figures 2009, d- OECD SME and Entrepreneurship Outlook 2005, e- International Finance Corporation 2007, f- Small and Medium Business Administration - Korea 2008 (katma değer verisi imalat sektörüne ilişkindir) g- SME Corp Malaysia 2009 (milli gelirdeki pay), hJournal of Internatıonal Busıness and Economics 2008 (milli gelirdeki pay). değişimin getirdiği yüksek teknoloji içeren servis ve üretim modelleri, esnek organizasyon yapıları, bilgi ve iletişim ağlarına erişim kolaylığı, yeni fikir üretme veya geliştirme amacında olan girişimciye de alternatif üretim ve pazarlama modelleri sunarak, küçük firmaların rekabet gücünü arttırmaktadır. Bunun yanında değişen dünya koşullarında ayakta kalabilmek için rekabet eden büyük firmalar küçülmekte, maliyetlerini düşürebilmek için küçük ölçekli firmalarla çalışmayı tercih etmekte, bu da KOBİ’ler için yeni fırsatlar doğurmaktadır. Büyük firmalar ve yerel talep arasında aracı konumunda bulunan küçük işletmelerin, rekabetin korunması, işletmelerin birbirine bağımlılığının sürdürülmesi, istihdamın yaratılması ve girişimciliğin özendirilerek yeni fikir ve buluşların ortaya konması ve geliştirilmesi konularında toplumların yaşamlarına katkıları yadsınamayacak boyuttadır.1 Ekonomik ve sosyal kalkınmalarında üstlendikleri rol, işsizliğin azaltılması ve istihdama olan katkıları, esnek ALPUGAN, O., “Küçük İşletmeler Kavramı, Kuruluşu ve Yönetimi”, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon, 1988. 1 22 EYLÜL 2012 Makale KOSGEB Tarafindan KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri üretim yapıları ve talep değişimlerine uyum kapasiteleri, ekonomik dalgalanmaları karşılayabilme yetenekleri, girişimci ruhları ve inovatif yetenekleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de KOBİ’leri önemli ve vazgeçilmez kılmaktadır. Bu nedenle KOBİ’ler, yoğun rekabet ortamında sürekli gelişim ve değişim içerisinde devamlılıklarını sürdürmek zorundadırlar. Ülkemizin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında KOBİ’lerin payını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, sanayide bütünleşmeyi ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmek üzere kurulan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB)2; ülkemiz ekonomisi için hayati öneme haiz olan KOBİ’lerimiz açısından önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Sanayi sektöründeki KOBİ’lere hizmet vermek ve onların gelişmelerine destek olmak amacıyla kurulan KOSGEB; ülkemiz KOBİ politikasının daha geniş yelpazede uygulanabilmesi için imalat sanayinin yanı sıra diğer sektörleri de hizmet alanı kapsamına dahil etmiştir3. KOSGEB tarafından verilecek hizmet ve desteklerden yararlanacak KOBİ’lere ilişkin sektörel ve bölgesel öncelikler ise Bakanlar Kurulu Kararı4 ile belirlenmiştir. Genişleyen hedef kitlesinin ihtiyaçlarına daha etkin ve verimli cevap verebilecek esnek ve dinamik bir yapı oluşturulabilmek amacıyla KOSGEB; destek yönetmeliğinde değişikliğe giderek, yeni “KOSGEB Destek Programları Yönetmeliği5”ni yürürlüğe koymuştur. Söz konusu yönetmelik çerçevesinde hedef kitlenin bölge, sektör ve ölçek parametrelerine göre farklılaşan ihtiyaçları esas alınarak; KOBİ’lerin ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında payını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, ekonomik gelişmelere uygun bir şekilde sanayide entegrasyonu gerçekleştirmek, ihracattaki paylarını artırmak, araştırma-geliştirme, yenilik ve işbirliği faaliyetlerini desteklemek, girişimcilik kültürünü geliştirmek ve Kalkınma Planları, Hükümet Programları ile Yıllık Programlarda belirlenen hedefler de dikkate alınarak; Ar-Ge ve yenilikçilik, endüstriyel uygulama, girişimcilik, pazarlama, e-dönüşüm, kurumsallaşma, markalaşma, kalite geliştirme, tasarım, çevre, enerji ve işbirliği-güçbirliği ile günün şartlarına bağlı olarak oluşabilecek diğer konularda yeni destek programları kurgulanmıştır. Bu kapsamda işletmelere, girişimcilere, KOBİ’lere yönelik projeleri olan meslek kuruluşlarına ve işletici kuruluşlara, geri ödemeli ve geri ödemesiz olmak üzere; • Genel Destek Programı, • KOBİ Proje Destek Programı, • Tematik Proje Destek Programı, • Girişimcilik Destek Programı, Ar-Ge, • İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı, • İşbirliği - Güçbirliği Destek Programı ve • Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı başlıkları altında destekler sağlamaktadır. Geliştirilerek uygulanmakta olan programlarımızla KOBİ’lerin finans, üretim, kalite ve standardizasyon, yönetim, pazarlama gibi birçok alandaki sorunlarının çözümüne destek olunması amaçlanmaktadır. Bu sorunların çözümü sürecinde, ihtiyaç duydukları konularda bilgiye erişimleri, bu bilgileri özümseyerek doğru değerlendirebilecek kurumsal yeterliliğe sahip olmaları da önem arz etmektedir. Günümüz rekabet ortamı içerisinde, araştıran, piyasayı ve rakiplerini iyi analiz eden, gelişmeleri takip eden, önce öğrenip uygulayan, daha iyiyi ve yeniyi ortaya koyabilen, kendi kabuğunu kırabilen KOBİ’ler kazanacaktır. Bu bağlamda işletmelerin verimliliği ve devamlılığı, dolayısıyla rekabet güçlerinin arttırılması açısından, sektörel veya içsel sorunlarının doğru bir şekilde tespit edilmesi ve konusunda uzman kişiler yardımıyla çözümü noktasında eğitim ve danışmanlık hizmetleri öne çıkmaktadır. İhtiyaçların farkındalığı ve sorunların çözümü için, en tepe yöneticiden en alt kademede çalışana kadar herkes eğitim ve danışmanlığın gerekliliğine inanmalı, bunu uygulamalarına yansıtmalıdır. Güçlü kurumsal yapı, etkili insan kaynakları politikaları ve yeterli kaynak aktarımına sahip olan büyük işletmeler; eğitim ve danışmanlık hizmetlerine kolay ulaşabilmekte hatta bağımsız eğitim birimleri kurabilmektedir. Ancak küçük işletmeler; bilinç eksikliği, bilgiye erişimde yaşanılan sorunlar, insan kaynaklarına yönelik politika ve profesyonel yönetim anlayışındaki yetersizlikler, personel sayısının azlığı, maliyet unsuru gibi nedenlerden KOSGEB Kuruluş Kanunu; 3624 sayılı Kanun,12.04.1990 tarihinde kabul edilmiş, 20.04.1990 Tarih ve 20498 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 2 22 Nisan 2009 tarihinde kabul edilen 5891 sayılı “Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”. 3 2009/15431 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı. 4 15/06/2010 Tarih ve 27612 Sayılı Resmi Gazete. 5 EYLÜL 2012 23 Makale KOSGEB Tarafindan KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri ötürü zorunlu kalınmadıkça eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmamaktadırlar. Bu anlamda KOBİ’lerin alacakları idari ve teknik her türlü eğitim ve danışmanlık hizmetleri, problemlerinin çözümü noktasında önemli bir araç olarak değerlendirilerek, KOSGEB Genel Destek Programı içerisinde Eğitim ve Danışmanlık Destekleri tasarlanmıştır. “Eğitim ve Danışmanlık Destekleri” ile KOBİ’lerimizin; • İstihdam ettikleri işgücünün, yeni ve ileri teknolojileri uygulayacak mesleki standartlara uygun kalitede bilgi, beceri ve davranışlara sahip, nitelikli insan gücü düzeyine yükseltilmesi, • Bilim ve teknolojideki gelişmeleri; ürün ve hizmetlerine hızlı, etkin, doğru ve tam zamanında yansıtmaları ile yüksek kalite ve uygun maliyetlerle piyasaya herkesten önce arz etmeleri, • Emek yoğun yatırımlardan bilgi yoğun yatırımlara yönelmeleri, • Üretim ve hizmetlerinde otomasyonun yaygınlaşması, • AB sürecinde, nitelikli işgücü olarak serbest dolaşıma hazır olmaları, • Ana ve yan sanayi ilişkilerinde, ara insan gücü niteliğinin geliştirilmesi, • Üniversite–sanayi işbirliği imkanlarından yararlanmaları, • Piyasalardaki talep açıklarını yakalayan, taleplerdeki değişiklikleri fark eden, çevresindeki potansiyeli üretime dönüştüren, rekabeti gelişmenin bir aracı olarak gören, risk alma kültürüne sahip bir yapıya kavuşturulması, hedeflenmektedir. 24 EYLÜL 2012 KOSGEB Eğitim Desteği çerçevesinde KOBİ’ler; • Genel Yönetim, • Pazarlama Yönetimi, • Üretim Yönetimi, • İnsan Kaynakları Yönetimi, • Mali İşler ve Finansman Yönetimi, • Dış Ticaret ve Uluslararası Mevzuat, • Bilgisayar ve Bilgi Teknolojileri, • Enerji Teknolojileri, • Yeni Teknik ve Teknolojiler, •Yenilik, ilişkin KOBİ’ler tarafından bilinirliğin yetersizliği, ihtiyacın farkındalığı ve karşılanması noktasındaki öncelikler, hizmet alımı aşamasında sorun olarak ortaya çıkabilmekte, danışmanlık hizmetlerinin getireceği maliyet caydırıcı olabilmektedir. Bu kapsamda nitelikli arz ile talebin örtüşmesi ve danışmanlık sisteminin KOBİ’lerce benimsenmesi açısından KOSGEB tarafından, Danışmanlık Desteği geliştirilmiştir. Söz konusu destek kapsamında KOBİ’ler; • Genel Yönetim, • CE İşareti, • AB ve Diğer Uluslararası Kaynaklardan Yararlanmak Üzere Proje Hazırlama, • Ürün Belgelendirme ve • İş Planı Hazırlama, •Çevre • Yatırım, konu başlıklarının altındaki muhtelif eğitim konularında destek ve hizmet alabilmektedir. •Pazarlama, • Mesleki ve Teknik Eğitim, Bu kapsamda KOSGEB Veri Tabanı'na kayıtlı KOBİ’ler, genel katılıma açık veya işletme içi eğitim alabilecekleri gibi KOSGEB tarafından düzenlenecek programlara da katılabilmektedir. Program süresince desteğin üst limiti 10.000 (on bin) TL’dir. Her bir konu başlığı altında alınan her bir eğitim için bir işletmeye sağlanacak desteğin üst limiti 1.000 (bin) TL ile sınırlandırılmıştır. Program süresince bir konu başlığı altında alınan eğitimler için verilen toplam destek üst limiti 4.000 (dört bin) TL’dir. Danışmanlık ihtiyaçları açısından değerlendirdiğimizde, KOBİ’lerimiz danışmanlık hizmetlerine ulaşmada ve nitelikli hizmet alma noktasında da birçok sorun yaşamaktadır. KOBİ’lere yönelik danışmanlık hizmetleri kapsamında kamu ve özel sektörden birçok kurum ve kuruluş hizmet/ destek vermektedir. Ancak, bu kurum/ kuruluşların hizmet ve desteklerine •Üretim, • İnsan Kaynakları, • Mali İşler ve Finans, • Dış Ticaret, • Bilgisayar ve Bilgi Teknolojileri, • Enerji Teknolojileri, • Yeni Teknik ve Teknolojiler, • CE Kapsamındaki Ürün Tasarımı Belgelendirmesi ve CE Belgesine Uygun Üretim ile •Çevre konu başlıklarında danışmanlık hizmeti alabilmektedirler. Program süresince desteğin üst limiti 15.000 (on bin) TL’dir. Her bir konu başlığı altında alınacak danışmanlık hizmetine verilen destek miktarı 4.000 (bin) TL ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca, Genel Destek Programı dışında, yeni “KOSGEB Destek Programları Yönetmeliği” kapsamında yer alan diğer programlarımız çerçevesinde de; Makale KOSGEB Tarafindan KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri KOBİ’lerin, bu programlar dahilinde alacakları eğitim ve danışmanlık hizmetleri proje değerlendirme kurullarınca uygun görülmesi halinde desteklenebilecektir. Danışmanlık Hizmeti ve KOBİ Danışmanı Uygulanmakta olan destek politikalarını günün koşullarına uygun olarak sürekli geliştirip iyileştirerek hizmet alanı içerisindeki KOBİ’lere daha iyi hizmet verme amacı doğrultusunda çalışmalarını yürüten KOSGEB, mevcut piyasa şartlarını da dikkate alarak Eğitim ve Danışmanlık Desteklerinde de iyileştirmeler yapmak üzere önemli çalışmalar yürütmektedir. Ülkemizde; danışmanlık hizmetleri piyasasında profesyonel anlamda danışmanlık hizmeti veren nitelikli kuruluşlar, genellikle belli bir büyüklüğe sahip işletmelere yönelik hizmet vermekte olup küçük işletmelere yönelik diyalog geliştirememekte, üniversitelerin, üniversite-KOBİ işbirliği kapsamındaki faaliyetleri de yeterli olamamaktadır. Küçük işletmelere yönelik danışmanlık hizmeti veren bazı kuruluşlar, bu işletmelerin devlet destekli almış oldukları danışmanlık hizmetlerindeki uygulamalarında yapmış oldukları hatalar nedeniyle “Danışman” ve “Danışmanlık Hizmeti” kavramlarının sorgulanır hale gelmesine neden olmuştur. Danışmanlık mekanizmasının gerekli yetkinliğe ulaşması için danışman akreditasyon sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalar dağınık kalmış, bütünleştirilememiştir. KOBİ’lere yönelik danışmanlık hizmetlerine, ülke kalkınma plan ve programlarında, uluslararası taahhütler çerçevesinde hazırlanan plan ve programlarda da yer verilmekte olup bu kapsamdaki sorunların çözümüne yönelik, eylem/proje/faaliyetler hazırlanıp uygulanmaktadır. KOBİ’lerle ilgili politikaların uygulanmasında ulusal düzeyde eşgüdümün sağlanması gerekçesiyle KOSGEB koordinasyonunda yürütülen, KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı’nda (KSEP) (2011-2013) da “KOBİ Danışmanı mesleği için ulusal meslek standardı hazırlanacak, ulusal yeterlilikler kapsamında sınav ve belgelendirme altyapısı oluşturulacaktır” eylemi bulunmakta olup Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) sorumluluğunda yürütülmektedir. KOSGEB de eylemin ilgili kuruluşu olarak yer almaktadır. KOBİ Danışmanlık Sistemi'nin merkezinde KOBİ’ler olmak üzere; ülke politikaları, KOBİ’leri temsil eden sivil toplum kuruluşları, KOBİ’lerin üyesi oldukları meslek örgütleri, büyük işletmeler, KOBİ’lere yönelik politika ve destek geliştiren kurum/ kuruluşlar, üniversiteler, KOBİ’lere danışmanlık hizmetlerini veren özel/ kamu kurum kuruluşları ve bankalar bu sistemin bir parçasıdırlar. KOBİ’ler başta olmak üzere, her biri sistem içeresindeki görev ve sorumlulukları çerçevesinde eksikliklerini doğru analiz ederek, iyileştirmek ve geliştirmek durumundadırlar. Bunu yaparken sistemin parçası olan tüm taraflarla etkileşim, işbirliği ve koordinasyonun elden bırakılmaması gerekmektedir. Halkanın birindeki sorun tüm tarafları etkilemektedir. KOSGEB, bu anlayışla yürüttüğü faaliyetler kapsamında; Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) işbirliği ile “Türkiye Cumhuriyeti’ndeki KOBİ Danışmanlık Sistemi Projesi6”ni hayata geçirmiştir. Proje ile uluslararası deneyimlerin ülkemiz uygulamalarına aktarılarak, ulusal danışmanlık sistemimizin dolayısıyla KOBİ’lerimizin geliştirilmesine katkı sağlanması, ülkemizdeki KOBİ danışmanlık hizmetine ilişkin standartların belirlenerek bu piyasanın iyileştirilmesi, güçlendirilmesi dolayısıyla KOBİ’lere verilecek danışmanlık hizmetinin kalitesinin artırılması ve KOSGEB’in önemli destek mekanizmalarından biri olan danışmanlık desteğinin sağlam temellere oturtulması amaçlanmıştır. KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılabilmesi amacıyla etkin bir danışmanlık sisteminin tesisi için ilgili kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliğinin artırılması ve etkin bir diyalog mekanizmasının oluşturulmasının gerekliliğine inanan KOSGEB, bu çalışmanın tüm aşamalarında ilgili kurum/kuruluşlarla koordinasyon içerisinde süreci yürütmüştür. Çalışmada elde edilen çıktılar çerçevesinde; ülkemiz KOBİ’lerine hizmet veren danışmanların hizmetlerinde belirli bir kalite standardını yakalamaları, KOBİ’lerin içinde bulundukları durumu her yönüyle analiz ederek çözümler üretebilecek seviyeye gelmeleri ve KOBİ’leri uzmanlık alanı olarak görmeleri sağlanılarak, danışmanlık piyasasında belirli bir güven ortamının oluşturulmasına yardımcı olacak bir sistemin kurulması amacıyla, KOSGEB tarafından MYK ile “KOBİ Danışmanı” meslek standardının hazırlanmasına ilişkin süreç başlatılmıştır7. KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki paylarını artırmak misyonu doğrultusunda KOSGEB, yukarıda bir kısmına yer verilen ve yürütmekte olduğu daha birçok destek ve hizmetiyle katma değeri yüksek, dünyaya entegre KOBİ’lerin var olabilmesi adına faaliyetlerini sürdürmektedir. Milletlerarası Antlaşma olarak; Bakanlar Kurulu’nun 03.01.2011 tarih ve 2011/1274 sayılı kararı gereğince, 18.02.2011 tarih ve 27848 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Proje, Mart 2012'de tamamlamıştır. 6 Meslek Standardı Hazırlama İşbirliği Protokolü 03.05.2012 tarihinde imzalanmıştır. 7 EYLÜL 2012 25 Makale Beşeri Sermaye, Eğitim ve Verimlilik BEŞERİ SERMAYE, EĞİTİM ve VERİMLİLİK Sinan BORLUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı - Verimlilik Genel Müdürlüğü İ nsan dünya üzerinde işleyen tüm sistemlerin odağındadır. Ekonomik sistem de özünde insan odaklı işlemektedir. En üstte ekonomik sistemin yönelimlerinden, en altta üretimin en temel işleyişine kadar, ekonomik sistem doğrudan insan öğesine bağımlıdır. Her ne kadar, teoride insan ve sermaye ayrı değerlendirilse de, sermayeyi de, o sermayeyi üreten teknolojiyi de kurgulayan yine insan öğesidir. Bu temel gerekçelerden ötürü insan öğesinin, varlığı ve niteliği ekonomik sistemler açısından belirleyicidir. Öncelikle sistem insanın varlığına doğrudan bağımlıdır. Üretilen mamulden, üretim araçlarına, elde edilen ücret/kârdan oluşan çevresel etkiler ve israfa kadar her etken insan kaynaklıdır. Dolayısıyla insan faktörünün değerlendirilmesi, çok ayrı bir noktadan ele alınması gereken ve tüm yaklaşımların çatısını oluşturacak şekilde gerçekleştirilmelidir. İnsan doğduğu andan itibaren ekonomik sisteme etki etmeye başlar. Öncelikle yeni doğan, temel bir tüketicidir. Aynı zamanda bu bireyin çevresinde oluşan tüm ekonomik aktiviteler bireyin kendisine bağlıdır. Bir ekonomik aktör olarak birey, zaman içinde ekonomik açıdan üretken hale gelebilmek için çeşitli aşamalardan geçmek zorundadır. Bu süreç kamunun tercih ve politikalarıyla belirlenmiş bir süreçtir. Öncelikle birey, yalnızca tüketen olma döneminde, üreten bireye dönüşmek için, ekonomik mal kadar kamusal mal da tüketmek zorundadır. Bu kamusal malların en öne çıkanları da eğitim ve sağlıktır. Ağırlıklı olarak kamu tarafından sunulan, ancak son dönemde karma sunumu tercih edilen, bu iki kamusal mal/hizmet özünde kamuya gelir kazandırmayı amaçlamamaktadır. Kamusal sunumlar, toplumsal iyi olma halini geliştirmeye ve korumaya yöneliktir. Oluşması beklenen fayda maddi değil, dışsallıklar yoluyla ikincil faydalardır ve ekonomik olarak bir anlam ifade etmezler. Ancak bu kamusal sunumlar, ileride ya da hali hazırda üretken olacak bireylerin temel ihtiyaçlarını ve toplumsal gerekliliklerini gerçekleştirmelerinde büyük rol oynar. Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde sağlık, bireyin üretme gücünü korumasını sağlarken, eğitim ise üretme sürecinde kullanılacak bilgi ve deneyimlerin temelini oluşturma konusunda etkili olacaktır. Bir başka anlatımla bu kamusal mal ve hizmetler, bireye ve kamuya ekonomik fayda sağlamaz iken, ortaya çıkan dışsallıklar arasında en önemlisi, bireyin ekonomik üretme gücünün korunması ve artırılması olacaktır. EĞİTİM Eğitim kavramı çok başlıklı ve çok boyutlu olmakla birlikte, ekonomik anlamda ön plana çıkan; temel eğitim ve mesleki eğitimdir. Temel eğitim basitçe “yaşam için eğitim”1 olarak tanımlanabilir. Diğer bir anlatımla bireyin yaşama uyumunu sağlayan eğitim türüdür. Bu eğitim üzerine eklenecek tüm diğer eğitimlerin de temelini oluşturacak eğitimdir. Temel eğitimin üzerine kurgulanan önemli bir yapı da “mesleki eğitim”dir. Mesleki eğitim, “bireye hali hazırda var olan ya da yeni oluşmakta olan mesleklerde başarı kazandıracak özelliklerin kazandırılması”2 olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, mesleki eğitimin amacı, temel eğitimin üzerine yeni bir eğitim uygulanarak bireyin ileride sahibi olacağı meslekle ilgili özellikler kazandırmaktır. Mesleki eğitimin başarısı, temel eğitimin oluşturduğu temelin sağlamlığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, başarılı mesleki eğitim programlarının tümü, başarılı temel eğitim ön şartına bağlıdır. Mesleki eğitimin başarısının iki ölçüsü vardır. Bireyin mesleğinde daha üretken olmasını sağlayacak özelliklerin bireye kazandırılması ve bu özelliklerin ortaya çıkabilmesi için bireyin üretime doğrudan katılması. İyi bir temel eğitim ve mesleki eğitim almış olan birey, eğer üretim sürecine doğrudan katılmamakta ise, eğitim sürecinin iktisadi artı değer oluşturmasından söz edilemez. Yine birey üretime katılmakta ancak yeterli mesleki eğitim almamışsa ve diğer bireyler düzeyinde üretkenlik seviyesine sahip değilse, mesleki eğitimin başarısından ya da etkinliğinden söz edilemez. Eğitim ancak ve ancak birey üzerinden üretim sürecine katılabilirse ekonomik bir anlama sahip olabilecektir. Eğitimin, iktisadi değer üretmesi, bir metal cevherinin çeşitli süreçler sonucunda üretimde kullanılan bir alete dönüşmesine benzetilebilir. İnsan da sahip olduğu üretkenlik potansiyelini ancak çeşitli süreçler sonucunda üretken bir hale sokabilir. Bu noktada altı çizilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise üretim sürecinin, bireyin Pedro T. ORATA, “What is Fundemental Education”, Educational Theory, Vol:3, Sayı:3, s. 276-280, 1957, doi: 10.1111/j.1741-5446.1953.tb01060.x 1 http://www.sbe.wa.gov/documents/FAQ%20Occupational%20Education%20Graduation%20Requirement.pdf, Erişim Tarihi: Ağustos, 2012. 2 26 EYLÜL 2012 Makale Beşeri Sermaye, Eğitim ve Verimlilik eğitim ve yeteneklerinin üretime doğrudan katkı sağlayacak bir şekilde organize olması gerekliliğidir. Başka bir makalenin konusu olabilecek bu durum, “fordist” üretim yapılanması ile en alt düzeye inmektedir. Verimlilik için iş süreçlerinin öne çıkması, bireyin üretime yabancılaşma olgusunu ortaya çıkarmaktadır. İSTİHDAM ve İŞSİZLİK DURUMLARINDA EĞİTİMİN ÖNEMİ Bireyin üretimde yer alma durumu istihdamdır. Bireyin çalışma istek ve gücü varken bir işe sahip olamaması, bir diğer anlatımla üretim sürecinde yer alamaması ise işsizlik durumudur. İnsan sermayesi açısından bakıldığında, bireyin istihdam durumunda ya da işsizlik durumunda eğitimden uzak olması, insan sermayesinin erozyona uğraması sonucunu doğurur. İşsiz bireylerin, işten uzak oldukları süreçler uzadıkça verimlerinin düşeceği zaten beklenen ve doğal olan bir sonuçtur. Kamusal olarak bakıldığında, toplumsal bir sorun olan işsizlik kadar, bireylerin tek tek üretkenliklerinin de azalması sorunun derinliğini ve sorunlu sürecin uzunluğunu belirlemektedir. Bu bağlamda kamusal politikalar açısından bakıldığında, işsizliğe yönelik öne çıkan iki politika alanı vardır. Bunlardan ilki, işsizlik süreci ile ortaya çıkan zararları tazmine yönelik olan pasif istihdam politikaları diğeri ise işsizlik sürecinde bireyin üretkenlik kapasitesini muhafaza etmeyi ve bireye iş alanları yaratmayı hedefleyen aktif istihdam politikalarıdır3. Aktif istihdam politikaları her ne kadar işsizlik sorununa yönelik gibi görünse dahi, istihdam halindeki bireyleri de hedeflemektedir. Aktif istihdam politikaları dört ana grup içinde toplanabilir: 1. İş yaratma programları 2. İşyerinde eğitim programları 3. Okuldan işe geçişleri kolaylaştırmayı amaçlayan eğitim programları 4. İş kurmaya yardımcı, girişimciliği özendiren programlar4. Aktif istihdam politikaları kapsamında bireylere okuldan başlayarak, işgücü piyasasında daha istikrarlı bir istihdam süreci yaşatmak amacıyla, eğitim, danışmanlık ve mali destek verilmektedir. Ancak diğer tüm politikaların işlerlik kazanması için bireyin işe yönelik eğitiminin ve işsizlik döneminde değişen koşullara uyum sağlamasını sağlayacak eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu eğitim özünde üretim sürecindeki bireyin, üretkenlik kapasitesini artırmaya yöneliktir. Bir diğer anlatımla, eğitim beşeri sermayeyi güçlendirme yoluyla verimlilik artırma amacını gütmektedir. Dolayısıyla, fiziki sermaye için verimliliği artırıcı etkisi olan yeni teknolojiler ne ise, beşeri sermaye için de eğitim aynı işlevi görmektedir. EĞİTİM ve DANIŞMANLIK SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ Yukarıda anlatılan, eğitimle ilgili tüm olgular bir kenara, üretim süreci sadece emekle ilgili değildir. Üretim sürecinde, emek, sermaye yani üretim araçları ve üretim araçlarının mülkiyetini ya da idaresini elinde bulunduran sermaye sahibi ya da idareci, üretim süreçleri ve ürün bir bütün olarak ele alınmalıdır. Üretim sürecindeki tüm faktörler bir arada değerlendirildiğinde, bu süreçte pay sahibi olan tüm faktörlerin en doğru şekilde organize olması ve optimal düzeyde üretim yapması girişim açısından kâr ve istikrar anlamına gelecektir. Eğitim olgusu bu noktada da önemli bir rol oynamaktadır. Yalnızca emeğin değil, üretim sürecini şekillendiren ve yönlendiren, sermaye sahibi ya da idarecinin eğitimi de en az emeğin eğitimi kadar önemlidir. Fiziksel sermaye ve beşeri sermayenin üretkenliklerinin üretim sürecine mümkün olan en üst seviyede yansıması ancak sermaye sahibi ya da idarecinin mental kapasitesiyle ilgilidir. Bu mental kapasiteyi de eğitim yoluyla artırmak mümkündür. Üretim sürecindeki iki insan faktörü olan işçi (emek) ile patron (sermaye sahibi ya da idareci) eğitim yolu ile üretkenlik ve idare kapasitelerini artırabilirler. Teknoloji ile de fiziksel sermayenin kapasitesi artırılabilir. Ancak bütün olarak bir girişimin verimliliğinin artması, emeğin ve sermayenin üretkenliğinin üretim sürecine uyumlu bir şekilde yansıtılması ile sermaye sahibinin üretim sürecini doğru yönetebilecek kapasiteye sahip olması ile mümkündür. Bu noktada gerekli harmonizasyonu sağlayabilecek yöntemlerin en etkililerinden biri, bilimsel yaklaşımla gerçekleştirilecek danışmanlık sürecidir. Danışmanlık bu açıdan eğitim sürecinin de en etkili tamamlayıcısı niteliğindedir. Genç bir nüfusa sahip olan ve gelişmekte olan Türkiye ekonomisinin, gençlerin üretim sürecine iyi hazırlanmasına, yeterli istihdam olanaklarına sahip olmasına, en üst düzey teknolojiye bir şekilde sahip olmaya ihtiyacı vardır. Bunun için ise temel ve mesleki eğitime ayrılan kaynaklar artırılmalı, temel ve mesleki eğitimin niteliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar tamamlanmalı, yeterli ve istihdam yaratan yatırımlar özendirilmeli ve Ar-Ge’ye önem verilmelidir. Türkiye ancak bu yolla önemli büyüme atılımları gerçekleştirebilir ve bu döngünün kuvvetli bir şekilde devamı için kaynak yaratabilir. Meryem KORAY, Sosyal Politika (3.Baskı), İmge Kitabevi, Ankara, 2008, s.242-250 3 KORAY, a.g.e., s.247 4 EYLÜL 2012 27 AOTS tarafından düzenlenen eğitimlere dünyanın dört bir yanından her yıl ortalama 6 bin kişi katılıyor Tayfun ÇAYLAN AOTS (The Association for Overseas Technical Scholarship) Kursiyerleri Derneği Başkanı Sayın Çaylan, öncelikle AOTS hakkında okuyucularımıza bilgi verir misiniz? Dernek ne zaman kuruldu, ne gibi faaliyetler yürütmektedir? 1959 yılında kurulan AOTS, Japon Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı bünyesinde faaliyetlerini yürüten bir devlet kurumudur. AOTS’nin 1 Nisan 2012 tarihinde benzer amaçlara sahip bir başka Japon devlet kurumu olan JODC (Japanese Overseas Development Cooperation) ile birleşmesiyle oluşan HIDA (The Overseas Human Resources and Industry Development Association) isimli yeni kurum, AOTS’nin sunduğu imkânları daha da artırarak faaliyetlerini sürdürmektedir. 2012 yılındaki eğitim bütçesi yaklaşık 80 milyon Yen (75 milyon Euro) olan HIDA, bu yıl 420 farklı kurs ile 7 bin 400 kişiye eğitim vermeyi hedeflemektedir. HIDA, Japonya’daki eğitimlerini dört farklı şehirde bulunan ve Kenshu Center adı verilen merkezlerde düzenlemektedir. Bu merkezler Tokyo, Yokohama, Osaka ve Nagoya kentlerinde bulunmaktadır. Kenshu Center adı verilen bu merkezlerin en önemli özelliği; eğitim salonu, yemekhane, kütüphane, çamaşırhane gibi tüm ihtiyaçların karşılanabildiği birer eğitim kompleksi olmasıdır. Bu merkezde görev yapan HIDA personeli iyi seviyede İngilizce bilgileriyle konuklarına her türlü bilgi ve rehberlik desteği de vermektedir. AOTS ya da yeni ismiyle HIDA tarafından düzenlenen eğitimlerden bahseder misiniz? Temel amacı, gelişmekte olan ülkelerin çalışanlarına yönelik 28 EYLÜL 2012 Ülkemizden de bu eğitimlere daha fazla katılım sağlanması konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz eğitimler düzenlemek olan HIDA’nın eğitimleri sadece Japonya’da düzenlenen programlarla sınırlı değildir. HIDA’nın sunduğu eğitim olanakları arasında şunları sayabiliriz: Japonya’da düzenlenen genele açık eğitim programları, AOTS’nin 1959’dan beri düzenli olarak gerçekleştirdiği eğitimlerdir. Toplam maliyetin yüzde 70-75’lik kısmı HIDA (AOTS) tarafından karşılanmaktadır. Lecturing Tour adı verilen, yurtdışındaki bir ülkeye uzman gönderip o ülkede eğitim ve seminer programlarında da tüm giderler yine HIDA tarafından karşılanmaktadır. WNF (World Network Friendship) ismi verilen eğitim programlarında ise HIDA üyesi ülkelerin mezun kulüplerinin birbirleri arasında düzenledikleri eğitim programlarıdır. Bu eğitimlere yönelik olarak da HIDA’nın bir miktar maddi desteği olmaktadır. NGC (New Global Cooperation) adı verilen programlar ise HIDA tarafından 2010 yılında geliştirilen ve sadece teknik eğitimi değil, ticari işbirliğini de artırmayı hedefleyen bütünleşik programlardır. Bu programların içinde fuar ve ticari işbirliği amaçlı firma ziyaretleri de yer almaktadır. Bu programlar HIDA tarafından burs desteğine alınmadığı için Japonya’daki diğer eğitim programlarına göre ücretleri oldukça yüksektir. Bu eğitimlere kimler katılmaktadır? AOTS kurulduğu günden bugüne, dünyanın 168 ülkesinden 350 bin çalışan bu eğitimlerden faydalanmıştır. Bu katılımcıların 125 bin kişilik kısmı Japonya’daki kurslarda yüzlerce farklı konuda eğitimler almıştır. Her yıl da ortalama 6 bin kişi AOTS tarafından düzenlenen eğitimlere katılmaktadır. AOTS’nin Japonya’da düzenlemekte olduğu eğitimlerin en önemli özelliği, toplam maliyetinin yüzde 70-75’lik kısmının Japon devletinin fonları tarafından finanse edilmesi ve böylece katılımcıların çok düşük bedellerle bu programlardan faydalanmasıdır. Ülkemizin bu eğitimlere katılma oranı nedir? Bahsettiğiniz bu eğitimlerden yeterince faydalanabiliyor muyuz? Ne yazık ki ülkemizde bu eğitimlerden sadece 379 kişi faydalanmıştır ki, bu kursiyerlerin büyük çoğunluğu da Toyota, Honda, Toyotetsu gibi Japon firmalarının çalışanlarıdır. Türkiye bu sayı ile dünyada 29’uncu, Avrupa’da ise 4’üncü sırada yer almaktadır. Ülkemizden bu eğitimlere daha fazla katılım sağlanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son derece önem taşıyan bu eğitimlerden daha fazla faydalanmalıyız. Sayın Çaylan, mezun kulüplerinden de bahseder misiniz? Dünyanın 43 ülkesinde, HIDA (AOTS) eğitimlerini almış olan kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu 70 adet mezun kulübü (Alumni Society) bulunmaktadır. Bu ülkeler farklı coğrafyalardaki altı federasyon olarak tanımlanmışlardır. Türkiye olarak Derneğimiz 2010 yılında kurulduktan sonra Japonya merkez tarafından dünyadaki 43. ülke olarak onaylanmış ve Avrupa Federasyonu’na (EFAAS – European Federation of AOTS Alumni Societies) bağlanmıştır. HIDA ile ilgili verdiğiniz bu bilgilerin ardından biraz da AOTS Kursiyerleri Derneği’nden bahsedebilir misiniz? HIDA’nın ülkemizdeki tek yetkili iletişim noktası olan Derneğimiz, 22 Ocak 2010 tarihinde İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü onayı ile 15 Kurucu Üye tarafından kurulmuş, kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. Ana amacını, AOTS’nin eğitim imkanlarından ülkemizden çok daha fazla kişinin faydalanmasını sağlamak olarak belirleyen Derneğimiz, kısa sürede yaptığı çalışmalarla bu yönde önemli adımlar atmıştır. 2010 yılında AOTS ile yaptığımız işbirliği sonucu, Lecturing Tour kapsamında Keio Üniversitesinden Prof. Akihiro Inoue tarafından “Yeni Ürün Geliştirme” konulu iki günlük semineri 64 katılımcı ile İstanbul’da düzenledik. Tanıtıcı çalışmalarımız sonucunda ülkemizden 2011 yılında 11 kursiyerimizi dört farklı eğitim programına gönderdik. İlk yılımıza göre elde ettiğimiz oldukça başarılı bir sonuç ile önümüzdeki yıllarda daha da başarılı sonuçlara imza atmayı hedefliyoruz. 2011 yılında HIDA’nın yönetim kademesinin Türkiye’ye olan ilgisi oldukça yoğundu. 25 Ağustos 2011 tarihinde AOTS İcra Başkanı Kazuo Kaneko ve Hindistan Ülke Koordinatörü Yasumi Suziki İstanbul’u ziyarete gelip Derneğimiz yöneticileri ile tanışma toplantısı düzenlediler. AOTS ve Türkiye arasındaki işbirliğinin artması yönündeki taleplerimiz olumlu sonuçlandı ve bunun etkilerini 2012’de görmeye başladık. Derneğinizin bu yıl gerçekleştirdiği/gerçekleştireceği faaliyetlerden de bahseder misiniz? Şubat 2012’de AOTS Dünya Başkanı olan Mototsugu Ito, JMF (Japan Machinery Federation) yetkilileri ile birlikte Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundular. Bu ziyaret esnasında bizlerle tanışan Başkan Ito ve beraberindeki yetkililer, Derneğimiz aracılığıyla Arçelik Bulaşık Makinesi Fabrikasına ve Otokar firmasına birer teknik gezi yaptılar. 2012 yılındaki en önemli başarımız sadece Türkiye’den katılımcılara açık olarak AOTS Kursiyerleri Derneği Başkanı Tayfun Çaylan, AOTS İcra Başkanı Kazuo Kaneko ve Projeler Direktörü Yasumi Suziki ile birlikte. düzenlenecek olan TRMF (Material Flow Cost Accounting) isimli çevre ve karbon yönetimine yönelik ana konuları işleyen eğitimi olacak. Ülkemizden 21 kişinin katılacağı 7-13 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenecek bu eğitimin katılımcıya uçak bileti hariç maliyeti 17 bin Yen olarak gerçekleşecektir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğümüzün de katkısıyla gerçekleşecek olan bu eğitime yönelik başvuruları almaya başladık. Japonya’da düzenlenecek olan bu eğitimlerin yanı sıra 2122 Eylül tarihleri arasında Japonya’dan gelecek bir uzman ile Bursa’da “Pazarlama” konulu bir seminer de gerçekleştireceğiz. Bursa Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ile işbirliğinde gerçekleşecek olan bu eğitime, ilgisi olan herkesi bekliyoruz. 2012 için son ve en önemli etkinliğimiz WNF (World Network Friendship) projesi kapsamında dünyadaki 43 Mezunlar Kulübü’nden 16 katılımcının ülkemize gelmesiyle düzenlenecek eğitim programımızdır. Yalın Enstitü Derneği ile birlikte gerçekleştirilecek olan “Yalın Üretimde Türkiye Uygulamaları” konulu eğitim hem teorik sunumları hem de ülkemizde yalın üretimi uygulayan başarılı firmalara yapılacak ziyaretleri kapsayacaktır. Sayın Çaylan, son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Derneğimiz ve HIDA’nın güncel çalışmaları ile eğitimleri hakkında bilgi edinmek için internet sayfamızı, www.aots.org. tr, ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca bizleri facebook (www.facebook. com/AOTS.Turkiye) ve twitter (www.twitter.com/AOTS_Turkiye) sosyal medya sitelerinden de takip edebilirsiniz. Eğitimler ve çalışmalarımızla ilgili her türlü konuda mesajlarınızı bekliyoruz. Dileriz sizleri de bir gün AOTS Kursiyeri olarak görme fırsatı elde edebiliriz. EYLÜL 2012 29 Danışmanlık hizmetinin başlangıcında planlar iyi yapılmalı, hizmet verilecek firmanın ilgili konudaki durum fotoğrafı iyi çekilmelidir Hasan Basri BOZKURT HİDROMEK A.Ş. Sahibi ve Genel Müdürü HİDROMEK A.Ş. Genel Müdürü Hasan Basri Bozkurt, TURQUALITY Proje Müdürü Haluk Dingiloğlu ve İnsan Kaynakları Müdürü Eliz Sinem Sahillioğlu ile gerçekleştirilen röportajı sunuyoruz.* HİDROMEK A.Ş. olarak hangi konularda danışmanlık hizmeti aldınız? Dingiloğlu - 2007 yılında Turkuaz Projesi kapsamında danışmanlık hizmeti almaya başladık. Bir danışmanlık firmasından mevcut durum analiz yapması ve stratejik iş planı amaçları doğrultusunda bir rapor hazırlaması istendi. Bu raporla, HİDROMEK’in fotoğrafı çekildi. Diğer taraftan dokümante edilen stratejik iş planının nasıl uygulanacağı ile ilgili bir çalışma yapıldı. Bu, Turkuaz Projesi’nin olmazsa olmaz izlenecek yoludur. Elimizdeki bu plana uygun olarak başka bir danışmanlık firması ile “kurum ve marka stratejileri” adı altında bir projeye başladık. Devamında yeni bir paket program alımıyla Kurumsal Kaynak Planlaması (Enterprise Resource Planning - ERP) projemizi yeniledik. Sadece paket programı almak yetmiyor, tasarım ve reklamasyonla ilgili kısmı da yenilemek gerekiyor; bu konuda da başka bir firmadan danışmanlık aldık. 2011 yılının Mart ayında başlayan ve birinci aşaması tamamlanan projenin, şu anda ikinci aşama çalışması devam ediyor. Danışmanlık firması seçiminde hangi yöntemi uyguladınız? Dingiloğlu - Öncelikle, başvuran firmaların referanslarını değerlendirdik, Ancak, ilk firmada referanslar uygun iken, fiyat da önemli bir kriter olarak ortaya çıktı. Bu firmalara, sektörünüzde faaliyet gösteren diğer firmalara sorarak mı ulaştınız? Dingiloğlu - Tabii ki. Benzer hizmetleri sunan firmaları araştırdığınızda zaten belirli firmalar öne çıkıyor. Referans listelerini aldığınızda sadece şu olabilir: Referans listelerinden firmaların konunuzla ilgili benzer çalışmalar yapıp yapmadıklarını sorgularsınız. Hangi danışmanlık, firmasından hizmet alarak yapalım diye soruyorsunuz, onlar size yardımcı oluyorlar. Siz de önerilen firmalarla görüşmeler yapıyorsunuz. Sonra tercih edilen danışmanlık firmasının proje ekibiyle bir araya geliyor ve kapsamlı görüşmeler yapıyorsunuz. Onların yetkinliklerini anlamaya çalışıyorsunuz. Sahillioğlu - Danışmanlık konusuyla ilgili faaliyet gösteren büyük firmalardan teklif istiyorsunuz. Onlar size konuyla ilgili içerikler ve danışmanlarının özgeçmişlerini gönderiyor, bir de referans listesi gönderiyorlar. Biz de uygun firmalara ulaşarak konuyla ilgili daha detaylı bilgilerine ulaşıyoruz. Danışmanlık firmalarına belirli beklentilerle gidiyorsunuz. Firmalarla yaptığınız görüşmelerden sonra beklentilerinizin yeniden tanımlandığı oldu mu? Dingiloğlu - Bazı eklemeler, ilk tanımlamada gözden kaçırdığımız noktalar, onların bize tavsiye ettiği, bizim de revize ettiğimiz durumlar tabii ki oldu. Projeler tamamlandıktan sonra eksik noktalar olduğunu ve danışman firmanın sizi bu konuda uyarmadığını fark ettiğiniz oldu mu? Dingiloğlu - Şöyle bir şey oldu: Proje tamamlandıktan sonra dönüp baktığınızda projenin başında tanımladığımız yere gidemediğimizi gördük. Bu durumun gerekçelerinin bir kısmının onlardan, bir kısmının da bizden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bir daha böyle bir hizmet alsaydınız nasıl bir yol izlerdiniz? Dingiloğlu - Sadece şunu söylemek istiyorum: “Bir proje yapacaksanız, tanımlama anlamında da, ihtiyaçları belirleme anlamında da önce kağıt üzerinde projeyi bitireceksiniz.” Projelerde, sorunları tanımlama safhası daha uzun süre almalı ancak bu aşamaya yeterli süreyi vermiyoruz sonra da projenin ilerleyen aşamalarında düzeltmeler yapmaya çalışıyoruz. Bu sefer maliyet yükseliyor, zaman kaybı oluyor. Proje planının, sorunların tanımlanmasının, başlangıç ve bitiş tarihlerinin çok net olması lazım hedeflerin uygulanabilir ve varılabilir olması lazım. Bizler, proje sürelerinden çok sapıyoruz. Örneğin, bir projede üç aylık sapmamız oldu. * “Danışmanlık ve Eğitim” temalı röportaj, Sanayi ve Teknoloji Uzmanları Ali Doğan ile Nilüfer Asil tarafından gerçekleştirilmiştir. 30 EYLÜL 2012 kısa sürede de sorunu gerçek büyüklüğü ve tüm faktörleriyle bir bütün olarak fark edemiyorlar. Sonuçta hem onlar, hem de biz sıkıntı yaşıyoruz. Firmalar ön analizi bir ücret dahilinde yaptırmalıdırlar. Tabi ki, kısa süreli danışmanlık ve eğitim çalışmaları için buna gerek yok. Birkaç firmadan teklif alıyoruz, firmamızı birkaç günde inceliyorlar, fakat durumumuzu anlamıyorlar. Süre doldurmak için deneyimsiz insanları gönderiyorlar, sizin zamanınız boşa gidiyor. Onların o deneyimsiz insanları bir şeyler öğreniyor ama her iki taraf da zarar görüyor. Bunun nedeninden bahseder misiniz? Dingiloğlu - Nedeni, beklediklerinizin o tarihe yetişmemesi. Projenin bitmesi gereken tarihten bir ay önce bu gecikmenin olacağını fark ettik ve frene basıp projeyi üç ay öteledik. Dolayısıyla kaynaklarınızı seferber etmişsiniz ve yeni bir sisteme geçmek için en iyi dönem olan yılbaşını seçmişsiniz, hepsi kayboldu. “Bir daha böyle bir projede ne yaparsınız?” derseniz; “Proje planına beklentilerimizi net koymalıyız, seçilecek ekiplerde, çalışacağımız kişilerde daha titiz olmalıyız” derim. Çünkü bahsettiğimiz iki önemli projede de bize hizmet veren danışmanların yetkinliklerinin uygun olmadığını gördük. Örneğin bir projede çok fazla danışman değişikliği oldu, bu sektörel bir gerçek ama biz bunu böyle bir projede daha önce çalışmadığımız için fark edemedik. Meğerse yazılım dünyasında yazılım danışmanları firmalar arasında transferler, serbest çalışmaya geçmeler ve taşeron çalışma gibi yöntemlerle sürekli yer değiştirirlermiş. Danışman değişimi, bizde proje ilerlemesinde yavaşlama, zaman ve performans kaybına neden oldu. Başka ne gibi sorunlar yaşadınız? Bozkurt - Kısa süreli çalışmalarda değil ama uzun süreli danışmanlıklarda, danışman firmalar teşhis için gerekli olan mevcut durum analizine yeterince zaman ayırmadan işe başlamak istiyorlar. Bir an önce işi alabilmek için gerekli ön çalışmayı yapmadan, tekliflerinin bir an önce kabul edilmesini istiyorlar. İşi aldıktan sonra sorunun gerçek büyüklüğünü fark ediyorlar ama önceden hatalı planlama yaptıkları için de hedeflere ulaşmada sorunlar yaşanıyor. Hatanın fark edilmesinden sonra bizim açımızdan geri dönülmesinin maliyeti daha çok olacaktır. Aynı süreç tekrar yaşanacak, aynı masraflar tekrar yapılacak. Yani başlangıçta planlar iyi yapılmalıdır. Aldığımız danışmanlık çalışmalarından birinde firma detaylı teşhis çalışması yapmadığı için 2 bin saat olarak planlanan proje süresini, 3 bin saatte tamamlayabildi. Bir de bu firmayla saat ücreti üzerinden anlaşmışsanız, zarar görüyorsunuz. Bu durumda hem onlar sıkıntı yaşadılar hem de bizim bütçemizde olmayan bir harcama ortaya çıktı. Kısaca, danışmanlık hizmeti hangi konuda alınıyorsa, o konuda şirketin durumu danışman firma tarafından iyi analiz edilmelidir. Kontrolümüz dışında gelişmeler olmasının önüne geçmeliyiz mi diyorsunuz? Bozkurt - Uzun süreli projelerde gerekli ön hazırlıklar eksiksiz yapılmalıdır. Danışmanlık verilecek firmanın ilgili konudaki durum fotoğrafı iyi çekilmelidir. “Durumu gördünüz, olanaklarımızı gördünüz, bundan sonrası size ait” diyebilmemiz için danışmanlık firmaları durum tespitiyle ilgili en az 15 gün zaman ayırmalılar. Firmalar ücreti karşılığı durum tespit çalışması yaptırmalılar. Danışmanlık firmaları danışmanlık yapacakları firmalarla ilgili kısa süreli inceleme yapıyorlar, tecrübesiz insanları gönderiyorlar, kısa sürede, kabaca bir iki gün harcayarak inceleme yapıyorlar. Bu Sahillioğlu - Görev alacak danışmanlar konusunda da baştan anlaşma yapılabilir. Süreci üç bölüme ayırmak lazım. Önce mevcut durum analizi yapılmalı, mevcut durum analizi de yani hazırlık aşaması da asıl proje danışmanlarıyla çalışılmalıdır. Başından sonuna kadar danışmanların değişmemesi ile ilgili özel anlaşma yapılmalı ve ihlali durumunda yaptırımlar eklenmelidir. Dingiloğlu - Aslında bu çözüm yollarına da başvurduk. Danışmanlık yapacak kişilerin özgeçmişlerini aldık; bu kişilerin çalışması konusunda ve proje yöneticileri konusunda anlaştık. Fakat uygulamada şöyle bir şey oldu: Danışmanlığın daha birinci haftasındaydı, proje yöneticisi işten ayrılmak durumunda kaldı. Yapacak bir şey yok, projeye başlamışsınız, alacağınız bir yaptırım kararının sonuçları sizi de olumsuz etkileyecektir. Zaman geçiyor çünkü, yine başka birini seçiyorsunuz. Danışman firmalarla projelerde çalışırken en önemli kısım mevcut durum analizinin teklif almadan önce yapılmasını istemek olmalıdır. Hasan Bey, “15 gün önceden gelin mevcut durum analizini yapın” diye açık çek de verdi. “Biz bunu iki-üç günde yaparız” dediler. Tabi bunlar ticari yaklaşımlar, bir an önce projeyi almak ön planda. Halbuki danışman firma mevcut durum analizi için bile etkin bir profil, ön proje çalışmasını uzmanlarla birlikte yapmalıdır. Sonra da “resminizi gördük, beklentilerinizi anladık, bunun karşılığı bu projenin süresi bu kadardır, bu da teklifimizdir” şeklinde yaklaşılmalıdır. Bir diğer olumsuzluk ise danışman firmaların bünyelerinde ilgili EYLÜL 2012 31 konuda yeterli sayıda ve nitelikte uzman kişi barındırmamalarıdır. Sanıyorum bunun firmalara maddi getirisi yüksek olduğundan bu sıkıntı hep yaşanıyor. Danışmanlık firmalarından kaynaklanan sıkıntıları tanımladınız. Sizden kaynaklanan sıkıntılardan da biraz bahseder misiniz? Bozkurt - Evet, biraz önce anlatılanlar, danışmanlardan kaynaklanan sıkıntılardı. Bir de danışmanların bizden kaynaklı yaşadığı sıkıntılar bulunmaktadır. Biz de hatalar yaptık, danışmanları yönlendirmemiz gereken noktalarda yeterli düzeyde yönlendiremediğimiz için bir çok sıkıntıyı yaşayarak öğrendik. Organizasyon olarak danışmanlık süreçlerine gerekli katkıyı yaptığınızı düşünüyor musunuz? Sizden kaynaklanan olumsuzluklar yaşandı ise size göre bunlar nasıl önlenebilirdi? Bozkurt - Danışman firma en iyi çalışanlarını gönderdi, her şeyi üst düzeyde yaptı ama karşı tarafın da hazırlıklı olması ve her şeyi üst düzeyde yapması lazım. Hizmet alan firma yönetiminin projeyi tüm gücüyle desteklemesi lazım. Ayrıca projede görev alan firma personelinin de yaptıkları işi çok fazla ciddiye alması lazım. Biz de hatalara düştük tabii. Bizim çalışanlarımız kendilerini günlük işlerinden tam olarak koparıp o işe vermezlerse o proje uzuyor da uzuyor. Sahillioğlu - Sizin için önemli olan projelerde, firmanızda çalışan en iyi kişileri görevlendirmek zorundasınız. Firmayı en iyi tanıyan, süreçlerinizi en iyi bilen kişiler, haliyle en kritik yerlerde çalışan kişiler oluyor. Firmada her gün düzenli olarak yapılması gereken işler de var. Başarı, geride kalan kişilerin bu işleri ne kadar yürütebileceği ile de ilgili oluyor. Her bölümden kritik insanlar projeye katıldı, peki geride kalan işleri yürütecek kaç kişi kaldı? Aynı şekilde projelerde görev almak kişilere artı değerler de katmaktadır. Şayet siz projelerde görevlendirilmek üzere doğru insanları yönlendirmediyseniz, ileride sorunlar yaşayabiliyorsunuz. Firmalar 32 EYLÜL 2012 projelerde yapılacak işin bilincinde olan ve gerçekten firmaya bağlı olan kişileri yönlendirmediyse, edindikleri tecrübeyi başka firmalarda kullanmak isteyenler çıkabiliyor. Yani bir kişi ek bir nitelik kazandıktan sonra tabii ki yeni iş alanı olarak gidebileceği yerler de çok farklılaşabiliyor. Bu tür durumları önlemek için neler yaptınız? Sahillioğlu - Biz farklı hazırlıklar yaptık, ilgili birimlerle görüşerek doğru insanları seçtik. Fakat sonuçta kalmak istemeyen kişiyi tutmaya çalışmak da çok doğru sonuçlar vermeyebiliyor. Projeler nedeniyle ortaya çıkan ek iş yükü nedeniyle personel artışına gitmek durumunda kaldık. Danışmanlık hizmetinin alınma dönemi size göre ne kadar önemlidir? Bozkurt - Danışmanlık bitmiyor ki, her dönem danışmanlık hizmeti alıyoruz. Dingiloğlu - Bu sektörde sadece danışmanlık aldığımız firmalar değil, üniversiteler de işbirliği konusunda bizim için çok önemlidir. HİDROMEK bu konuda çok açıktır. Bunu genelleyemem ama öğretim üyelerinin de işin teorisinden dışarıya çıkmak için pek hevesleri yok. Gelip sanayinin içine girmeleri lazım. HİDROMEK için bu kapılar her zaman açık. Danışmanlık çalışması devam ederken veya tamamlandıktan sonra çalışmanın uygulanması ile ilgili sorunlar ortaya çıkıyor mu? İşler yavaşlıyor mu, yoksa uygulamalar başarıyla devam ediyor mu? Dingiloğlu - Projelerimiz arasında başarısız olarak tamamlanan da var, başarılı olarak tamamlanan da. Projenin başarısız olarak bitmesinden şunu kastediyorum: Eğer proje firma içinde yaşanamıyorsa, proje başarılamamıştır. Bunun gerekçelerinin hem bizim taraftan, hem danışman firma tarafından kaynaklanan hatalardan dolayı olduğunu konuştuk. Böyle bir durum olduğunda ne yapmalıyız? İşi baştan yapmak, yeni yüzler ve yeni kuruluşlarla süreci güncellemek lazım ama elimizde bir birikim varsa bu tekrar hayata geçirilmelidir. Süreci güncelleyerek yeni bir danışmanlık, daha önceki birikimin üzerine devam ettirilmelidir. Bu yol, yaşanmış bir başarısız danışmanlığa yönelik çözümdü. Bir de tamamlanan projelerde yeni personel istihdam ederek uygulanması gereken durumlar vardır. Danışman firma çekildikten sonra projeyi hem yaşatmak, hem de geliştirmek için firma içinden bir grup kurarak uygulama devam ettirilebilir. Şu anda bizde proje yöneticiliği olarak bu durum sürdürülüyor. “Sadece sorun çıktığında müdahale ederim, uzaktan danışmanlık alarak sorunları çözmeye devam ederim” de denebilirdi ama biz bunu seçmedik. Biz HİDROMEK’in kendi ekibiyle kendini geliştirebileceğini düşünerek planlama yaptık ve bu projelerin uygulama aşamasında da yeni insanlar istihdam edildi. zaman ayırmasını istediğinizde, bu kişi sizin için kritik öneme sahip oluyor. Haliyle bu kişileri mümkün olduğunca yedeklemek gerekiyor. Bu anlamda belki de bizlerin personel seçiminde ve yönlendirilmesinde de hatalarımız olmuştur. Ya da ilgili birimde başka gerekiyor. Bu analizler için ben kaç kere danışman firma yöneticileri ile görüştüm. Firma analizi için ayrıca para bile vermeyi önerdim ya da verdim. Bakıyoruz analiz için zaman ihtiyacına iki gün yazmışlar, tabii bu yetersiz oluyor. Danışmanlığı alan firmaların imzaladıkları sözleşmeye hakim olması gerekiyor, yoksa çok sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Yani her iki tarafın da ihtiyaçlarını iyice tanımlayarak, bunları karşı tarafa aktarması gerekiyor. Yönetimin sürece desteği de çok önemli. Dingiloğlu - Her yeni çalışmada personelde kıramadığımız bazı alışkanlıklar karşımıza çıkıyor. Bunu da doğal karşılıyoruz, oluşabilecek dirençler konunun yeterince anlaşılamamasından kaynaklanır. Bozkurt - Anlatılamamış olmasından kaynaklanır. Danışmanlık kapsamında eğitimler aldınız mı ya da danışmanlıklardan bağımsız olarak kendi eğitim ihtiyaçlarınızı bir şekilde belirleyerek eğitimler aldınız mı? Bu eğitimlerde de benzer sorunlar yaşadınız mı? Sahillioğlu - Eğitimler aldık, zaten o danışmanlıklara ilk girişler eğitim şeklindeydi. İlk başta kendi jargonlarını, kendi literatürlerini, sistemlerini almak gerekir. Bence ilk etapta sistem içine girecek kişilerin ilgili konunun kavramlarını bilmeleri gerekiyordu ve bu nedenle de konun eğitimlerini alıyorlardı. Bu süre zarfında sıkıntılar yaşadınız mı? Sahillioğlu - Elbette yaşadık. Anahtar kullanıcı dediğimiz kişiden iki tane olması gerektiğine karar verdik. Neden iki kişi? Çünkü bir anahtar kişinin mevcut yürüteceği işler olacak, haliyle siz o insana ya çok fazla iş yükü veriyorsunuz ya da işinden tamamen ayırıp projeye konsantre olmasını istiyorsunuz. Bu çok da doğru bir şey değil. Diğer taraftan bu kişiyi firmada tutmak için hem kendi işini yapıp hem de projedeki işine çok yönlendireceğimiz kişi olmadığı için çok da doğru olmayan kişileri projeye yönlendirdiğimiz de olmuştur. Doğru sistemi ve kişileri seçtiğimizde, onları doğru şekilde eğittiğimizde o kişilerin projeye katkıları daha fazla oluyor diyebilir miyiz? Sahillioğlu - Ama bu bir kişiyle olacak bir şey değil. Sistem kurmak adına işin çaresizliği şurada, insanlardan bağımsız bir sistem yok. Ama siz o sistemi insan hatalarından korunmak için kuruyorsunuz. Bunları da insanlarla birlikte kuruyorsunuz. Bir nevi kısır döngü, ne kadar çok insana o sistemi çok doğru öğretirseniz, insandan bağımsız o sistemin doğru işleyişini sağlıyorsunuz. Bire bir o insana bağlı hareket etmemeniz lazım. Sahillioğlu - Bu çok tehlikeli bir şey. Bu yönetim bilimlerinde de vardır. Bir projeyi başlatıp başarısız olmasından daha kötü şey, hayata geçirilememesidir. Bir projenin başarısız olması hayata geçirilememesinden daha az yıkıma sebep oluyor çalışan üzerinde. Çalışanlar bu tür çalışmalara olan inancını kaybediyor, yeni projelere bir güvensizlik gelişiyor. Bu iş yöneticide bitiyor. Bu da yöneticilerde bir performans parametresi olmalıdır. Bir yönetici ekibini projeye inandırmalıdır. En tepedeki yönetici de kendi yöneticilerini inandırmalıdır. Bu iş tepeden aşağıya iner. İnandırmak önemli. Yoksa talimat verirsin, talimatı yerine getirmezse gerekli uyarıyı yaparsın. En sonunda da gereği neyse yaparsın. İnanarak yapmak çok önemli. Eğitim alacak firmalara özellikle dikkat etmeleri gereken noktaları söyler misiniz? Bozkurt - Hizmet alan firma da, danışman firma da olması gerekenlerle ilgili ihtiyaçlarını açık ve net olarak belirleyerek tarif etmeli. Karşı tarafı iyi analiz etmeleri EYLÜL 2012 33 Danışmanlık hizmeti alırken ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi iyi belirlemeniz gerekiyor Nagehan ELMADAĞLI SÜNERİN Seçkin Makine San. Tic. Ltd. Şti. Finans Yöneticisi Sayın Sünerin, firmanız için danışmanlık hizmetleri aldınız mı, aldıysanız bunlardan kısaca bahseder misiniz? Peki danışmanlıklar sürerken her danışmanlıkla ilgili beklentilerinizde bir değişiklik oldu mu? KOSGEB destekli bir projeyle 2008 yılında, danışman bir firmanın katkılarıyla ISO kalite belgesi aldık, daha sonra bu belgenin yenilenmesi tamamlanmadığı için süreç kesintiye uğradı. ISO kalite belgesini tekrar almak için bir danışmanla beraber süreci başlattık. Daha sonra bir danışman aracılığıyla “Kurumsallaşma ve Sürdürülebilir Verimlilik Artırma Projesi”ni hazırladık, KOSGEB’e sunduk ve proje onaylandı. Bu projenin üç temel ayağı vardı: Birincisi; aile şirketi olan bir yapıyı daha kurumsal, daha profesyonel bir yaklaşımla ve aile anayasasına göre yönetmek için bir danışmanlık hizmeti almak, ikincisi; üretimin güvenli kılınması için teknik resim standardının sağlanması ve bu yönde bir danışmanla çalışmak ve en son aşama ise tam anlamıyla Enterprise Resource Planning - ERP’ye geçmek için gerekli çalışmaları yapmaktı. Bu projemize KOSGEB’den onay geldi ve çalışmaya başladık. İlk iki aşamayı tamamladık ve şu an ERP için uyum konusunda yine bir danışman firma ile çalışmamız devam ediyor. Oluyor tabii ki, ilgili danışmanlık konusunda farklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlıyor. Normal şartlarda sizin dikkat etmediğiniz, ölçmediğiniz, takip etmediğiniz işletmedeki bir süreç aslında sizin performansınızı etkileyen önemli bir nokta olabiliyor. Danışman geldiği anda bunu görebiliyor. Tabii ki, bazı danışmanlar da sadece işin takipçisi olmayanlardan oluşuyor. Her proje bize başka bir danışmanlık sürecini getirdi. İlk başlangıçta amacımız bu şekilde danışmanlık hizmeti almak değildi. Ancak projeye başladığımızda temel ihtiyaçlarımız ve temel eksikliklerimiz bunlardır diye belirledik. Tabii ki, çok kolay bir süreç değil, aksine zor, yorucu bir süreçti. Bu süreci yönetmek, sabretmek, bilfiil sahiplenmek gerekiyor. Ben bir aile üyesi olarak bile zorlanırken, dışarıdan bir profesyonel çalışanın ya da danışmanın bu işi sahiplenip yürütmesinin ne kadar güç olabileceğini kavradım. 34 EYLÜL 2012 Danışmanlık ihtiyacı olan firmaların yararlanması için yaşadığınız tecrübeleri bizimle paylaşır mısınız? Şu anki tecrübenizle bunları yaşamamak için ne yapardınız? Firmalar danışmanlarla çalıştıkları zaman çok yüksek beklenti ile işe başlıyorlar. Bizim bir sürü sıkıntımız var. Dışarıdan kariyerli, ciddi başarılara sahip, referansları gayet iyi bir danışman gelecek, sihirli değneğini uzatacak ve her şeyi çözecek. Kesinlikle öyle bir şey yok. Beklentiler iyi tanımlanmalı mı? Aynen öyle, çünkü ne kadar yüksek beklentilerle yola çıkarsanız hayal kırıklığı ve işin motivasyonunun bozulması da o derece fazla oluyor. Firmalar kendi sorumluluklarını danışmanın sorumluluğu ile karıştırıyor. Öyle bir şey mümkün değil. Danışman sadece reçetesini oluşturuyor ve “o reçeteyi uygularsanız böyle, uygulamazsanız şu şekilde bir düzen olabilir” diyor ve size sunuyor. O noktada bu işin en büyük sorumlusu danışmandan ziyade firmanın yönetimi. Eğer firma bu işe karar verdi ise, karşısındaki danışman çok daha verimli ve başarılı oluyor. Danışmanlık alma sürecine yeni başlayacak firmalara ne önerirsiniz? Firma yönetici ve çalışanları önce ihtiyaçlarının ne olduğunu iyi tanımlamalılar, bu tanımlamadan sonra çalışmayı gerçekten isteyip istemediklerinden emin olmalılar. “Sabır gösterecekler mi, almaya hazırlar mı? Almak isteyebilirler ama o psikolojiye, o zamana, o iş yüküne, o sabra sahipler mi?”, öncelikle bunlara karar vermelidirler. Eğer değillerse, almak istemeleri hiçbir şey ifade etmez. Özveriyle ve sabırla hareket etmeleri gerekiyor. Dışarıdan bir danışman gelecek ve sihirli değnekle bizi süper yapacak diye bir şey kesinlikle yok. Danışman bir çalışıyorsa, danışmanlık alan kişinin 10 çalışması gerekiyor. Yöneticilerin projede çalışan ekibe en üst düzeyde moral desteğini vermeleri ve sürece önderlik etmeleri gerekiyor. Yoksa ne yazık ki bıraktığınız yerde kalıyor. Bir şeyi istemek yolun yarısı ama zaman ayırmak ve sabretmek işin daha büyük kısmıdır. Çok ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Olumsuzluklara dirayetli olmak gerekiyor. En başta da işi sevmek gerekiyor. Danışmanlığı alırken de gerçekten hedefinizin ne olması gerektiğini belirlemeniz gerekiyor. Danışmanlık çalışmasının başarısı danışman kadar, bu hizmeti alan firmaya da bağlıdır Gökhan ER ERYİĞİT Tıbbi Cihazlar AŞ. Kalite Yönetim Müdürü Sayın Er, şu ana kadar aldığınız eğitim ve danışmanlık hizmetlerini düşünerek, “Şimdiki aklım olsaydı bu süreci farklı yönetirdim” dediğiniz oldu mu? Bu anlamda danışmanlık ve eğitim hizmeti almak isteyenlere neler önerirsiniz? Daha önce çalıştığım firmada her işi kendimiz yapardık. Danışmanlık hizmeti almayıp, mevcut personel yapısıyla “onu da biz yapalım, bunu da biz yapalım” diye düşünürdük. Danışmanlık çalışmalarını yürütürken personele “hem kendi işinizi yapın hem de danışmanlık projesine vakit ayırın” dediğimizde, kişilerin iki işe birden konsantre olması ve vakit ayırması oldukça zor oldu. Personelin işe uygun olmadığı ve ilgili eğitimin alınmadığı durumda da iş yürümüyor ve bu durum firmaya pahalıya mal oluyordu. Sonuç olarak, her işin kendine özgü uzmanlığı ve çalışma şekli var. Daha önceden her işi kendimiz yürütmeye çalışıyorduk ama bunun bedelini ödedik ve yanlış olduğunu öğrendik. Artık dışarıdan danışmanlık hizmeti alıyoruz. Danışmanlık alacağınız firmayı seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Genelde referans yöntemi kullanıyoruz. Belirli tecrübelerden geçmiş kişileri ve firmaları seçiyoruz. Piyasada elinde çanta dolaşan, kim olduğu, ne yaptığı belli olmayan danışmanlar var. Mesela biz beş yıldır bir firmayla çalışıyoruz, çok memnunuz, bu firmayı başka firmalara da öneriyoruz. Danışmanlık firmalarından beklentileriniz nelerdir ve şimdiye kadar danışmanlık aldığınız firmalardan beklentilerinizin karşılığını aldınız mı? Danışmanlık çalışmalarını iki gruba ayırdık: birincisi TÜBİTAK projesi, diğeri de “Marka-Patent Projesi’. TÜBİTAK ve KOSGEB destekli projelerin çok fazla evrak işleri oluyor. Hem Ar-Ge çalışmalarını yapmamız hem de evrak işlerine yoğunlaşmamız zaman alıyor. Biz danışmanlık firmasına, “TÜBİTAK destekli projeyle ilgili bizi meşgul edecek hiçbir şey kalmayacak, her şeyi siz yapacaksınız” dedik. Bu kapsamda beklentilerimiz karşılandı. Proje hazırlama ve danışmanlık hizmetinden yararlanma aşamasında bürokratik engelleri çözmek üzere yapılan çalışmalar var, bir de firmada yapılması gereken çalışmalar var. Firmanın yapması gereken çalışmaları da mı danışmanlık firmasına yüklediniz? Projeyi bilen, işi dokümante eden, kurgulayan ve TÜBİTAK’a sunan, bizi yönlendiren danışmanlık firması. Bu noktada firmada yapılması gereken çalışmaları biz yapıyoruz. Ayrıca bize “Projeniz bu hazırladığınız şekilde TÜBİTAK onayından geçmez. Ancak şunları yaparsanız bu projenin geçmesi mümkün olabilir” diyebilirler. Bu noktada üzerimize düşenleri yapıyoruz. Bunların dışında organizasyonel sorunlar, kurumsallaşma ile ilgili problemler olduğunda ve yönetim danışmanlığı almak istediğinizde bu süreçte neler yapıyorsunuz? OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde kümelenme kapsamında bir çalışma yapıldı ve bu çalışma sonuçlarını vermeye başladı. OSTİM’de 5 bin 500 firma var, bunlar bir araya gelerek kümeler oluşturuldu. Tıbbi cihaz üreticileri bir araya gelerek OSTİM medikal küme diye bir oluşum meydana getirdi. Yine savunma sanayi bir araya geldi. Enerji sektörü bir araya geldi. Biz de bu kümeye dahil olduk. Kümedeki firmalara, bir araya gelerek sorunları ortaya koyup, bunları birlikte çözelim denildi. Danışmanlık alacak firmalara öneriniz nedir? Referans alma yolunu izleyerek, danışmanlık hizmetini başarıyla almış firmalara sormalarını ve bu bilgiler doğrultusunda seçim yapmalarını öneririm. Bir örnek vermek gerekirse, yıllarca katalog çalışması yaptığımız firmadan pek memnun değildik. Sonra beğendiğimiz katalogları seçtik ve katalogları yapan firmaları çağırdık. Şimdi onlarla görüşüyoruz. Artık dediklerimizi yapan değil, bizi yönlendirecek uzman bir firmayla çalışmak istiyoruz. Danışmanlık çalışması, o konuda yönlendirilmeye ihtiyacımız olduğunu göstermektedir. Firmalar kendilerince ölçsünler, biçsinler ama danışmanın dediğini de yapsınlar. Danışmanlığın başarısı için, hizmet alan firma neler yapmalı? Danışman bizi yönlendiren kişidir. Firmanın da danışmanlık kapsamında üzerine düşen çalışmaları yapması, ilgili bilgileri zamanında hazırlaması gerekiyor. Bu nedenle danışmanlık çalışmasının başarısı, çalışmaları danışmanla beraber aynı tempoda yürüyecek firmadan bir ekibi de gerektiriyor. EYLÜL 2012 35 Araştırma Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi “TÜRKİYE’DEKİ YÖNETİM DANIŞMANLIĞI SEKTÖRÜNÜN SORUNLARININ BELİRLENMESİ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ” ARAŞTIRMASI Y Verimlilik Genel Müdürlüğü Danışmanlık ve Eğitim Dairesi Başkanlığı önetim danışmanlığı, yöneticilerin ve organizasyonların karşılaştıkları sorunları analiz etmelerine ve çözüme kavuşturmalarına, organizasyonel performansı artırmalarına, yeni iş fırsatlarından yararlanmalarına, karar alma ve uygulama süreçlerini geliştirilmelerine ve diğer yöneticilerin ve organizasyonların deneyimlerinden yararlanmaya yardımcı olan profesyonel bir hizmet olarak kabul edilmektedir. Genel olarak, stratejik yönetim, bilişim teknolojisi, finansal yönetim, pazarlama ve dağıtım yönetimi, operasyon yönetimi, e-iş, insan kaynakları yönetimi, bilgi yönetimi, verimlilik ve performans yönetimi, kalite yönetimi, kurumsal dönüşüm, işletmenin sosyal rolü ve sorumluluğu vb. başlıklar altında bu hizmetler sunulmaktadır (“Yönetim Danışmanlığı Meslek Rehberi”, MPM, 2010). Verimlilik Genel Müdürlüğü, Türkiye’deki Yönetim Danışmanlığı sektörünü masaya yatırıyor Yönetim danışmanlığının dünyadaki geçmişine bakıldığında, profesyonel anlamda yüz yıllık bir tarihinin olduğu söylenebilir. Yönetim danışmanlığının, Avrupa ve Amerika’da özellikle son elli yıllık süreçte, ülkemizde ise son yıllarda hızlı bir gelişim sürecine girdiği görülmektedir. Türkiye’de yönetim danışmanlığı hizmetleri büyük ölçüde özel sektör kuruluşları tarafından sunulmaktadır. Ancak üniversiteler ve bazı kamu kuruluşları (örneğin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı-Verimlilik Genel Müdürlüğü ve TÜSSİDE-Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü) da yönetim danışmanlığı alanında faaliyet göstermektedir. İşletmeler organizasyonel performanslarını artırmak için yardıma ihtiyaçları olduğunda genellikle yönetim danışmanına başvururlar. Bir işletmenin performansının iyileştirilmesi, organizasyonun tümünde -pazarlamada, üretimde, yönetimdedeğişikliklerle gerçekleştirilebilir. Değişen ekonomik yapı, pazarlar arasındaki ilişkilerin artması ve hızlı gelişen teknoloji ile rekabet ortamının küresel bir boyut almasından dolayı bir danışmanla çalışmak, olağan bir durumdan öte son yıllarda bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bakımdan ülkemizde, işletmelerin ve kurumların performansının artırılmasında önemli bir rolü olan yönetim danışmanlığı hizmetlerinin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, ülkemizde yönetim danışmanlığı sektörünün 36 EYLÜL 2012 mevcut durumunu analiz etmek, sorunlarını belirlemek, çözüm önerileri geliştirmek ve bu alandaki politikalara temel oluşturmak amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından Kasım 2012’de tüm paydaşların (danışmanlık kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşları) katılımıyla bir çalıştay gerçekleştirilecektir. Çalıştayın ilk aşaması olarak bir soru formu tasarlanmış ve elektronik ortamda 170 adet danışmanlık kuruluşuna ve ilgili derneklere (Yönetim Danışmanları Derneği, Profesyonel Danışmanlar Derneği, KALDER ve Yalın Enstitü Derneği) gönderilmiştir. Cevaplanan 69 adet soru formu SPSS ve MS Excel programları kullanılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular çalıştay kapsamında ele alınacak konuların belirlenmesi ve önceliklendirilmesi için kullanılacaktır. ARAŞTIRMA BULGULARI Araştırma kapsamında uygulanan soru formunda genel olarak, yönetim danışmanlığı sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerini tespit etmeye yönelik sorular yöneltilmiştir. Bu sorulara verilen anlamlı cevaplar doğrultusunda elde edilen bulgular bu bölümde detaylı olarak verilmektedir. 1. Araştırmaya Katılan Kuruluşların Kuruluş Yıllarına ve Personel Sayısına Göre Dağılımı: Tablo 1’de görüldüğü üzere araştırmaya katılan kuruluşların yüzde 35,82’si son 5 yıllık dönemde kurulmuş iken, büyük bir çoğunluğu (yüzde 94) son 20 yıl içerisinde kurulmuştur. Tablo 1. Kuruluşların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı Kuruluş Yılları % Dağılımı 1983 - 1988 2,99 1989 - 1994 2,99 1995 - 2000 28,36 2001 - 2006 29,85 2007 - 2012 35,82 Toplam 100 Araştırmaya katılan kuruluşlardaki çalışan sayısı genel olarak (yüzde 71) 3-10 kişi arasındadır. 11-50 arası personeli olan kuruluşların oranı yüzde 10, serbest danışmanlık yapanların oranı ise yüzde 19’dur. Araştırma Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi 2. Araştırmaya Katılan Kuruluşların Hizmet Sundukları Bölgeye Göre Dağılımı: 4. Son Üç Yıl İçerisinde En Çok Sunulan Danışmanlık Hizmetlerinin Konulara Göre Dağılımı: Araştırmaya katılan kuruluşların büyük çoğunluğunun (yüzde 60,9) ülkemiz genelinde danışmanlık hizmeti sunduğu görülmektedir (Tablo 2). Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren kuruluşların oranı yüzde 30,4 iken yerel düzeyde danışmanlık hizmeti sunan kuruluşların oranı yüzde 8,7’dir. Bu bölümde, danışmanlık kuruluşları tarafından son üç yıl içerisinde en çok sunulan danışmanlık hizmetlerinin konulara göre dağılımı verilmiştir. En yüksek oranlı ilk altı konu başlığı ve yüzde dağılımı Tablo 5’te sunulmaktadır. Tablo 5. Danışmanlık Hizmetlerinin Konulara Göre Dağılımı Tablo 2. Danışmanlık Yapan Kuruluşların Hizmet Sundukları Bölgeye Göre Dağılımı Hizmet Sunulan Bölge Danışmanlık Konusu % Dağılımı Yerel 8,7 Ulusal 60,9 Uluslararası 30,4 Toplam 100 3. Son Üç Yıl İçerisinde Danışmanlık Hizmeti Sunulan Müşterilerin Kategorik Dağılımı: Araştırmaya katılan kuruluşların çoğunlukla KOBİ’lere ve Büyük Ölçekli İşletmelere hizmet verdiği görülmektedir (Tablo 3). Tablo 3. Müşteri Profili Müşteriler % Dağılımı Kamu 20,00 KOBİ 34,21 Büyük Ölçekli İşletmeler (BÖİ) 27,37 STK 14,74 Diğer 100,00 Tablo 4. Hizmet Sunulan Bölge ile Müşteri Profili Arasındaki İlişki Hizmet Kamu KOBİ BÖİ STK Diğer Toplam Bölge Yerel 12,50 37,50 37,50 6,25 6,25 100 Ulusal 17,86 32,14 28,57 16,07 5,36 100 19,51 26,92 25,23 19,38 8,98 12,4 Stratejik Yönetim (Strateji Geliştirme, Stratejik Planlama, Değişim Yönetimi vb.) 9,4 Sistem Sertifikasyonu (ISO 9001, ISO 14001, OHSAS 18001, ISO 13485, ISO 22000 vb.) 8,9 Kalite Yönetimi (Toplam Kalite Yönetimi, Kalite Kontrol, Süreç Yönetimi, Kalite Yönetim Sistemi Kurulması, Müşteri Memnuniyeti vb.) 8,4 Genel Yönetim Becerilerinin İyileştirilmesi 8,4 Kurumsallaşma ve Organizasyonel Yapılanma (Kurumsal Kimlik, Aile Anayasası Haz., Reorganizasyon, Şirket Birleştirme) 7,9 5. Danışmanlık Kuruluşlarının Akreditasyon Durumu: Hizmet sunulan bölge ve hizmet sunulan müşteriler göz önüne alındığında ise (Tablo 4), araştırmaya katılan her düzeydeki (hizmet sunulan bölgeye göre) kuruluşun en çok KOBİ’lere ve Büyük Ölçekli İşletmelere hizmet sunduğu görülmektedir. Ayrıca, kamu kuruluşlarına danışmanlık hizmetlerinin en yüksek oranda uluslararası alanda hizmet sunan kuruluşlar tarafından verildiği görülmektedir. Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetimi (İşe Alma, Ücret Yönetimi, Performans Değerlendirme, Kariyer Planlama, Eğitim Yönetimi vb.) Tablo 5’te görüldüğü üzere, İnsan Kaynakları Yönetimi ve Stratejik Yönetim konularında diğerlerine göre daha fazla danışmanlık hizmeti sunulmuştur. 3,68 Toplam % Dağılımı 100 “Firmanız herhangi bir yetkili kuruluştan akredite edilmiş midir?” sorusuna araştırmaya katılan kuruluşların yüzde 46’sı “Evet” yanıtını vermiştir (Şekil 1). % 46 % 54 Evet Hayır Şekil 1. Kuruluşların Akredite Edilme Durumu EYLÜL 2012 37 Araştırma Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi Elde edilen bulgular akredite oluş yıllarına göre incelendiğinde, kuruluşların yüzde 84’ü 2009 yılından itibaren herhangi bir yetkili kuruluş tarafından akredite edildiğini belirtmiştir. Akredite eden kuruluşlar arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, INSCAPE, MANNAZ/DANİMARKA, SPK, TECHNIC, TMMOB, TSE, TURQUALITY, UDEM ve URS sayılmıştır. 6. Türkiye’de Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Yaşadığı Sorunlar: Türkiye’de yönetim danışmanlığı sektörünün yaşadığı sorunları tespit etmek ve önceliklendirmek amacıyla, araştırmaya katılan kuruluşlara çoktan seçmeli sorular yöneltilmiştir. Elde edilen sonuçlar Tablo 6’da verilmiştir. Tablo 6’da yer alan verilerden, “Yerel” düzeyde danışmanlık hizmeti sunan kuruluşların verdiği cevaplar ile “Ulusal” ve “Uluslararası” hizmet sunan kuruluşların verdiği cevaplar istatistiksel olarak test edilmiş ve buna dayalı olarak gruplar arasında anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir. Başka bir deyişle, tüm danışmanlık kuruluşlarının aynı sorunları ifade ettiklerini söylemek mümkündür. Araştırmaya katılan kuruluşlara yaşadıkları sorunlarla ilgili açık uçlu sorular da yöneltilmiş olup, bu sorulara verilen yanıtlar aşağıda belirtilmektedir (soru formlarında ifade edildiği gibi alınmıştır): • Belgelendirme firmalarının yeterli denetim yapmadan belge vermeleri, • Danışmanlık algısının, hizmet alanlar açısından yanlış anlaşılması, • Devletin bilgiye önem vermemesi, • Fiyatlandırma politikasının olmaması/yetersizliği, • Haksız rekabet, çıkar çatışması, düşük ücret politikası uygulanması, • Her kurumun yönetim danışmanı tutma mecburiyetinin olmaması, • Hizmet seçiminde çoğunlukla batıdaki firmaların tercih edilmesi, • İhtisaslaşma probleminin olması, Tablo 6. Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Yaşadığı Sorunlar % Dağılımı E=Evet K=Kısmen H=Hayır E Yerel K H E Ulusal K H E 83 17 00 83 14 2 85 5 10 33 67 00 33 50 17 33 52 15 17 67 17 28 45 28 24 38 38 33 50 17 29 37 34 24 33 43 Türkiye’de yönetim danışmanlığı sektörüyle ilgili bir devlet politikasının olmaması 50 50 00 93 07 00 81 14 5 Kamu kurumları tarafından talep edilen danışmanlık hizmetleri için kamu mevzuatının (örneğin Kamu İhale Kanunu) danışmanlık sektörüne uygun olmayan düzenlemeleri içermesi 67 33 00 69 29 02 69 25 6 Yönetim danışmanlığı firmalarının ve faaliyetlerinin ülkemizde denetlenmemesi 83 00 17 62 33 05 60 30 10 83 17 00 76 21 02 76 10 14 83 17 00 69 21 10 71 14 15 67 33 00 83 12 05 75 15 10 50 33 17 60 36 04 76 14 10 83 17 00 64 33 02 67 28 5 Yönetim danışmanlığı ücretlerinin firmalar arasında farklılık göstermesi 50 17 33 60 26 14 53 23 24 Yönetim danışmanlığı hizmetleriyle ilgili olarak devlet teşviklerinin yeterince bilinmemesi 33 50 17 67 26 08 80 10 10 SORUNLAR Yeterli donanımı ve tecrübesi olmayan kişilerin de sektörde danışmanlık yapabilmeleri Danışman olarak görev yapacak yetkin personel bulunamaması Kadrolu danışman yerine dış danışman havuzundan yararlanılması ve bu nedenle kurumsal yapıların oluşturulamaması Danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin kamu kurumları (TSE, TÜSSİDE, VGM, TODAİE vb.) tarafından da veriliyor olmasının özel sektör için dezavantaj yaratması Yönetim danışmanlığı sektöründe hizmet verecek firmalar için bir yeterlilik belgesinin olmaması ve bu sebeple firma açmanın ve danışmanlık yapmanın çok kolay olması Yönetim danışmanlığı hizmetlerine ve yönetim danışmanı mesleğine ilişkin bir standardın olmaması Kuruluşlar tarafından yönetim danışmanlığı hizmetlerine olan gereksinimin anlaşılmamış olması Yönetim danışmanlığı hizmetini alma ve uygulama sürecinde hizmet talep edenlerin bilinçsiz davranması Yaşanan kötü deneyimler nedeniyle yönetim danışmanlığı hizmetine ihtiyaç duyan kuruluşların bu hizmeti alma konusunda isteksiz davranması 38 EYLÜL 2012 Uluslararası K H Araştırma Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Sorunlarının Belirlenmesi ve Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesi • Kamu kuruluşundan hizmet almanın özel sektörde sıkıntılara neden olması, • Kuruluşlar tarafından yönetim danışmanlığı hizmetine duyulan ihtiyacın anlaşılamamış olması, • Mesleki kurumsal yapılanmaya destek verilmesi, kamu desteğiyle kurumsal yapılanmada olan firmaların fiyat politikası nedeniyle bu durumun haksız rekabet doğurması, • Müşteri taleplerindeki ve meslek tanımındaki belirsizlikler, • Sektöre devlet desteğinin olmaması, • Kurumsal tecrübe yoksunluğu ve yetersiz hizmet nedeniyle uluslararası piyasada rekabet edilememesi, • Yetkinliklerin belgelendirilmemesi, denetim eksikliği ve etik dışı davranan kuruluşların olması, • Akreditasyon eksikliğinin olması, • Sektörel düzeyde yeterli uzmanın bulunmaması, • Danışmanlık faaliyetlerinin kayıt dışı yapılması sonucunda haksız bir rekabet ortamının oluşması, • Uluslararası danışmanlık şirketlerinin yerel kuruluşlardan daha iyi olması, • Danışmanlık mesleğinin öneminin ülkemizde tam anlaşılmaması, • Üniversite öğretim görevlilerin danışmanlık hizmeti vererek haksız rekabete neden olmaları. • ISO standartlarına uygun denetim ve yetki olmaması, 7. Yönetim Danışmanlığı Sektörünün Ülkemizde Doğru ve Etkili Bir Şekilde Gelişip Gelişmediği ile İlgili Görüşler: “Yönetim danışmanlığı sektörünün Türkiye’de doğru ve etkili bir şekilde geliştiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna, araştırmaya katılan kuruluşların yüzde 61’i “Hayır” yanıtını vermiştir (Şekil 2). Kuruluşların sadece yüzde 9’u sektörün doğru ve etkili bir şekilde geliştiğini belirtmiştir. • Danışmanlıkların somut veri ve araştırmaya dayalı olmaması. Ülkemizde yönetim danışmanlığı sektörünün beklentileri karşılayacak şekilde yapılanması için sunulan öneriler ise şu şekilde sıralanmaktadır: • Danışmanlık talep edecek kurumların bilinçlendirilmesi, • Danışmanlık sektörüne isteyen herkesin girebilmesinin önüne geçilmesi, 9 18 • Etkin bir meslek örgütünün ve standartların olmaması, • Danışmanlık sektörüne ilişkin devlet politikasının ortaya konulması, • Devlet teşviklerinin artırılması, 61% Evet Hayır Kararsızım Şekil 2. Sektörün Doğru ve Etkili Bir Şekilde Gelişme Durumuyla İlgili Görüşler Araştırmaya katılan kuruluşların sektörün doğru ve etkili bir şekilde gelişememesinin nedenlerine ilişkin verdiği cevaplar aşağıda sıralanmıştır: • Büyük şirketlerin daha da büyümesine yönelik bir sistemin oluşturulması. Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından Kasım 2012’de düzenlenecek, tüm tarafların katılımı ile sektörün sorunlarının ortaya konulup, çözüm önerilerinin tespit edilip raporlanacağı çalıştay sonrası, sektöre ilişkin bir yol haritasının çıkarılması hedeflenmektedir. Bu araştırmaya ilişkin sonuçların da tartışılacağı çalıştayın kesin tarihi, taraflara ayrıca duyurulacaktır. • Danışmanlığın standartlarının olmaması ve bu nedenle sektörleşmemesi, • Danışmanlığın meslek olarak değer görmemesi, • Sektörün resmi olarak tanınmamış olması, • Eğitimsiz kişiler tarafından kalitesi düşük eğitimlerin verilmesi, EYLÜL 2012 39 KOBİ’LERE YÖNELİK ETKİNLİKLERİ BİRLEŞTİREN ŞEMSİYE: “AVRUPA KOBİ HAFTASI” Dr. Ali AYCI / KOBİ Uzmanı - KOSGEB Avrupa Küçük İşletmeler Yasası, 25 Haziran 2008 tarihinde, Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup Yasa kapsamında, Avrupa Komisyonu’nun Avrupa KOBİ haftasını düzenlemesi tavsiye edilmektedir. Avrupa KOBİ Haftası, Avrupa Komisyonu İşletme ve Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilmekle birlikte hafta boyunca gerçekleştirilen etkinliklerin önemli bir kısmı katılımcı ülkelerde bulunan ticari kuruluşlar, destek kuruluşları, bölgesel ve yerel yetkililer tarafından düzenlenmektedir. Komisyonun asıl çabası, var olan etkinliklerin Avrupa KOBİ Haftası şemsiyesi altında yer alması yönünde olup finansal destek sağlanmamaktadır. Avrupa KOBİ Haftası ile KOBİ’lerin desteklenmesi için AB’nin, ulusal otoritelerin ve diğer ilgili kuruluşların faaliyetlerini desteklemek ve yaygınlaştırmak, girişimciliği desteklemek ve girişimcilerin profilini artırmak, gençleri girişimciliğe özendirmek amaçlanmaktadır. Türkiye, 2009 yılından itibaren 37 ülke ile birlikte Avrupa KOBİ Haftası'na aktif olarak katılım sağlamaktadır. Avrupa KOBİ Haftası kapsamında kamu kurumlarının koordinasyonundan KOSGEB ve özel kuruluşların koordinasyonundan ise TOBB sorumludur. 2010 yılı 2. Avrupa KOBİ Haftası'nda, katılımcı ülkeler içerisinde etkinlik sayısı açısından üçüncü sırada yer alan Türkiye 2011 yılında KOBİ’ler adına en fazla etkinlik gerçekleştiren ülke konumuna yükselmiştir ve bu süreçte ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının önemli katkıları olmuştur. Yıllar itibariyle Türkiye’nin etkinlik sayısı hızla artarken diğer 36 ülkenin etkinlik sayısının düştüğü görülmektedir. Avrupa KOBİ 40 EYLÜL 2012 haftasında katılımcı 37 ülkenin 2010 ve 2011 yılları toplam etkinlik sayısı aynı görünmekle birlikte bu eşitlik Türkiye’nin çabalarının bir neticesidir. Avrupa Komisyonunun KOBİ’lere ilişkin en büyük inisiyatifinde Türkiye haricindeki katılımcı ülkelerin etkinlik sayısı önceki yıla nazaran yüzde 37 azalırken Türkiye’nin etkinlik sayısı yaklaşık olarak 6 kat artmıştır (Bkz. Tablo 1). Tablo 1. Yıllar İtibariyle AKH Kapsamında Gerçekleştirilen Toplam Etkinlik Sayıları Toplam Etkinlik Sayısı Türkiye Etkinlik Sayısı 1.Avrupa KOBİ Haftası (2009) 1200 21 2. Avrupa KOBİ Haftası (2010) 1504 103 1476 593 3. Avrupa KOBİ 2011 yılında Avrupa KOBİ Haftası kapsamında Türkiye’de 593 etkinlik Haftası (2011) düzenlenmiş olup bu 2000 etkinlik sayısı 1504 1500 haftaya katılan 1200 birçok ülkenin 1000 toplamından 500 daha fazladır. 103 21 0 Türkiye’nin 2009 AKH 2010 AKH ardından 105 etkinlik ile Fransa Toplam Etkinlik gelmektedir. KOSGEB bir taraftan ülkemizdeki kurum ve kuruluşları bilgilendirme/koordine etme faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan, hafta kapsamında en çok faaliyet gerçekleştiren ikinci ülke olan Fransa’nın düzenlediği etkinlik sayısından daha fazla etkinlik düzenlemiş bulunmaktadır. 2011 yılında KOSGEB tarafından Avrupa KOBİ Haftası kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler değerlendirildiğinde özellikle Adıyaman, Kastamonu gibi yeni kurulan KOSGEB hizmet merkezlerinin haftaya aktif olarak katılım sağladığını görmek memnuniyet vericidir. KOSGEB olarak Avrupa KOBİ Haftası merkezi etkinliklerine de oldukça önem verilmektedir. 6 Mayıs 2009 tarihinde Ankara'da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından 1476 593 2011 AKH Türkiye Etkinlik düzenlenen Basın Toplantısı ile haftanın açılışı gerçekleştirilmiştir. 2010 yılı Avrupa KOBİ Haftası'nda, KOSGEB, TOBB, TÜBİTAK ve TESK ile birlikte paydaşı bulunduğu TuR&Bo aracılığı ile 29 Eylül 2010 tarihinde Brüksel’de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün himayelerinde “Avrupa Küçük İşletmeler YasasıSmall Business Act (SBA)-Ekonomik Krizden çıkışta KOBİ Odaklılık” konulu Avrupa Birliği Parlamento etkinliğini gerçekleştirmiştir. 2011 yılı Avrupa KOBİ Haftası etkinlikleri kapsamında ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün himayelerinde 7 Ekim 2011 tarihinde “Avrupa Küçük İşletmeler Yasası (SBA): Tanıtım ve Türkiye Uygulamaları” konulu etkinlik gerçekleştirilmiş Tablo 2. 2011 yılı 3. Avrupa KOBİ Haftası'nda Türkiye’deki ve Diğer Bazı Ülkelerdeki Etkinlik Sayıları 700 600 500 400 300 200 100 0 593 Türkiye 105 61 48 37 36 31 Fransa Belçika Almanya İtalya İspanya Hollanda kılınarak KOBİ’ler, girişimciler yararına ülke çapında çok sayıda etkinlik düzenlenmektedir. Bunun dışında etkinliklerin Avrupa KOBİ Haftası içerisinde yer alması sağlanarak faaliyetlerin uluslararası ortama taşınması, bu sayede ülkemizin ve kuruluşların prestijlerinin artırılarak AB ile ilişkilerde ve projelerde yapılan çalışmaların referans olması sağlanmaktadır. olup etkinlik kapsamında 2011 yılı Avrupa Girişimcilik Yarışması'nda dereceye giren Düzce Üniversitesi için ödül töreni düzenlenmiştir. Etkinliğe ülkemKuruluşları, KOBİ’ler, AB Delegasyonu ve OECD’den katılım sağlanmıştır. Avrupa KOBİ Haftası kapsamındaki etkinlikler ülkemiz açısından oldukça önemli olup öncelikle hafta vesile Hafta kapsamındaki etkinlikler, Avrupa KOBİ Haftası web sayfasına kaydedilmek suretiyle haftaya katılan 37 ülke ile birlikte diğer tüm ülkeler tarafından da izlenmektedir. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin resmi dilleri, aynı zamanda Birliğin de resmi dilleri olarak kabul edildiğinden Avrupa KOBİ Haftası web sayfası yakın zamana kadar sadece üye ülkelerin dillerinde yayınlanmıştır. Ülkemizin 2011 yılında Hafta'ya katılan 37 ülke içerisinde birinci sırada yer alması ve yapılan lobi faaliyetleri neticesinde Avrupa KOBİ Haftası web sayfasına AB resmi dillerinin yanı sıra Türkçe de eklenmiştir. Avrupa KOBİ Haftası web sayfasında Türkçe'nin, diğer üye ülkelerin dilleri ile beraber yayınlanması hatta bazı bölümlerde kullanılan altı dilden biri olması bu kadar geniş kapsamlı bir organizasyonda Türkçe'nin kullanılması adına bir ilktir. Bu sayede ülkemizdeki işletmelerin, girişimci adaylarının ve ilgililerin etkinlikleri kendi ana dillerinde takip etmeleri mümkün olmaktadır. 2012 yılı 4. Avrupa KOBİ Haftası, 15 - 21 Ekim 2012 tarihlerinde gerçekleştirilecektir. Bununla birlikte, planlanan faaliyet tarihinden en geç bir ay önce kayıt yapılarak Aralık 2012 tarihi sonuna kadar KOBİ ve girişimcilere yönelik faaliyetler düzenlenebilecek, ülkemizde ve diğer ülkelerde hafta kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere katılım sağlanabilecektir. 4. Avrupa KOBİ Haftası'na ilişkin düzenlenecek etkinliklerin kaydedilebileceği, gerçekleştirilen etkinliklerin izlenebileceği ve daha detaylı bilginin edinilebileceği resmi web sayfasına http://ec.europa.eu/ sme-week adresinden ulaşılabilecek olup Avrupa KOBİ Haftası ile ilgili daha detaylı bilgi, soru, görüş ve öneriler için Avrupa KOBİ Haftası Koordinatörü, KOBİ Uzmanı Dr. Ali Aycı (ali.ayci@ kosgeb.gov.tr, 0312.595.26.54) ile irtibat kurulabilecektir. EYLÜL 2012 41 KİTAP İNCELEMESİ YÖNETİM DANIŞMANLIĞI MESLEK REHBERİ Yazan: Milan KUBR Türkçeye Çeviren : MPM (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Yayınevi: MPM Yayınları No: 711 Sayfa Sayısı : 910 Bilgiye dayalı ekonomi, danışmanlar için duyulan talebin giderek artmasına yol açmakta ve danışmanlar için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Yönetim danışmanlığı; bilişim ve iletişim teknolojilerinden, internetten, küreselleşmeden, piyasanın liberalleşmesinden, jeopolitikteki büyük değişimlerden, bölgesel ekonomik gruplaşmaların gelişmesinden, nüfus değişikliklerinden, eğitimin ilerlemesinden, tüketici zevklerinin ve davranışlarının değişmesinden ve sayısız pek çok gelişmeden etkilenmektedir. Danışmanlar, gittikçe karmaşıklaşan ve güç hale gelen bu konularla ilgili olarak müşterilerine tavsiyelerde bulunabilecek duruma gelmek için sürekli olarak kendilerini“yeniden keşfetmek” zorundadırlar. Profesyonel bir hizmet sektörü olarak yönetim danışmanlığı aynı zamanda diğer mesleklerle de yakın etkileşim içindedir. Bu etkileşimin pek çok yüzü vardır; bunlara müşterinin çıkarlarına uygun bir şekilde hem işbirliği hem de bilgi transferi yapılması ve ulusal ve uluslararası piyasalardaki sert rekabet de dahildir. Meslekler arasındaki sınırlar değişmekte, profesyonel firmalar birleşmekte veya ayrılmakta ve yeni hizmet verme modelleri ve teknikleri ortaya çıkmaktadır. Bu kitapta, yönetim danışmanlığı, her şeyden önce, yönetim ve işletme uygulamalarını iyileştirmek için kullanılan bir yöntem olarak ele 42 EYLÜL 2012 alınmıştır. Bu yöntem, bağımsız bir özel şirket, özel veya kamuya ait bir organizasyondaki kurum içi bir danışmanlık (veya benzeri) birimi, bir yönetim geliştirme, prodüktivite veya küçük işletme geliştirme enstitüsü, bir yayım hizmeti veya bir şahıs (örneğin tek başına serbest çalışan bir danışman veya bir üniversite profesörü) tarafından kullanılabilir. Kitap ayrıca, çeşitli yönetim ve işletme sorunlarına, organizasyonlara ve ortamlara uygulanan danışmanlık yaklaşımlarını ve yöntemlerini tanımlamaktadır. Çok sayıda danışmanlık yaklaşımı, tekniği, yöntemi ve tarzı yer almaktadır. Bu çeşitlilik de yönetim danışmanlığının heyecan verici niteliklerinden bir tanesidir. Bu, çok belirli sorunları ve özellikleri olan müşterilerin bile çoğunlukla kendi organizasyonlarına ve kişiliklerine uyacak bir danışman bulabildikleri anlamına gelmektedir. Bunun tersine, danışmanlık ayrıca birtakım ortak ilkeleri ve yöntemleri göstermektedir. Bunlardan bazıları oldukça temeldir ve danışmanların büyük çoğunluğu tarafından kullanılmaktadır. Örnek vermek gerekirse, her danışman mülakat tekniklerini kullanabilmeli, müşterilerin sorunlarını ve amaçlarını teşhis edebilmeli, yapılacak işleri yapılandırabilmeli ve planlayabilmeli, müşterinin işbirliğini sağlayabilmeli, müşteri ile iletişim kurabilmeli, müşteri ile enformasyon ve bilgi paylaşabilmeli ve yazılı ve sözlü olarak teklifler ve sonuç raporları sunabilmelidir. Bu kitabın ana amacı, yönetim danışmanlığındaki profesyonel standartları ve uygulamaları iyileştirmek ve danışmanlık faaliyetlerine başlamak veya mevcut faaliyetlerini iyileştirmek isteyen kişilere ve organizasyonlara bilgi sağlamak ve rehberlik etmektir. Kitap, profesyonel danışmanlık, niteliği, yöntemleri, örgütsel ilkeleri, davranışsal kuralları ve eğitim ve geliştirme uygulamaları konularına bir giriş niteliğindedir. Aynı zamanda, yönetimin muhtelif alanlarında faaliyet için danışmanlara rehber kurallar da önermektedir. Az ve öz olarak ifade edersek, bu kitap: • Danışmanlık mesleğine yeni başlayanlar, • Bağımsız yönetim danışmanları ve danışmanlık firmaları, • Prodüktivite, yönetim ve küçük işletme enstitüleri ve merkezlerinin danışmanlık Departmanları, • Özel şirketlerdeki ve devlet kurumlarındaki kurum içi yönetim danışmanları, • Yönetim öğretmenleri, eğitmenleri ve araştırmacıları (yarı zamanlı danışmanlar olabilirler ve işleri danışmanların işleriyle yakından ilintili olabilir), • Yönetim ve işletme öğrencileri, • Danışmanlardan daha etkili bir şekilde faydalanmak isteyen veya kendi işlerinde danışmanlık becerilerine ve yaklaşımlarına başvurmak isteyen yöneticiler, iş dünyasından kişiler ve idareciler için yazılmıştır. Yönetim Danışmanlığı Meslek Rehberi, beş kısım olarak gruplandırılmış 38 bölüm ve bunları takip eden yedi ekten oluşmaktadır. I. Kısım (1 - 6. Böümler), danışmanlık yöntemine ve mesleğine genel bir bakış açısı sunmaktadır. Burada vurgu, danışman-müşteri ilişkisi, değişim sürecinde yönetim danışmanlarının rolü ve müdahale yöntemleri ve profesyonel etik ilkeleri üzerindedir. II. Kısım (7 - 11. Bölümler), beş büyük aşamaya - giriş, teşhis, eylem planlama, uygulama ve sona erdirme - ayrılan danışmanlık surecinin sistematik olarak incelenmesidir. III. Kısım (12 - 26. Bölümler), çeşitli yönetim alanlarında ve bazı spesifik sektörlerde danışmanlığa bir giriş oluşturmaktadır. Kapsanan alanlar genel yönetim ve şirket stratejisi, bilişim teknolojisi, finans, pazarlama, e-iş, faaliyetler, insan kaynakları, bilgi yönetimi, prodüktivite ve performans geliştirme, kalite yönetimi, şirkette kurumsal donuşum ve yenileme ve iş dünyasının sosyal rolü ve sorumluluğudur. Ele alınan sektörler küçük işletmeleri, kayıt dışı sektör işletmelerini ve kamu sektörünü içermektedir. IV. Kısım (27 - 35. Bölümler), danışmanlık süreçleri ve firmalarının yönetimi ile uğraşmaktadır. İncelenen ana konular, mesleklerde ve danışmanlıkta yönetimin doğası, danışmanlık firmalarının stratejisi, danışmanlık hizmetlerinin pazarlanması, maliyetler ve ücretler, görev yönetimi, kalite yönetimi ve güvencesi, işletme faaliyetleri ve mali kontrol, danışmanlıkta bilgi yönetimi ve danışmanlık firmalarının yapılandırılmasıdır. V. Kısım (36. -38. Bölümler), danışmanlıkta kariyer ve ücretler, danışmanların eğitilmesi ve geliştirilmesi ve danışmanlık mesleğinin geleceğe dair perspektifleri konularına odaklanmaktadır. Bütün metin, aynı zamanda önemli ölçüde güçlendirilmiş ve güncellenmiştir. Kitap danışmanlığa başlamak, müşterilere hizmet vermede daha yetkin olmak veya danışmanlık firmaları ve görevlerini daha etkin bir şekilde yönetmek isteyen kişiler için vazgeçilmez bir araçtır. Kitabın tamamına http://vgm.sanayi.gov.tr/Files/ Documents/711-25052012140110.pdf linkinden ulaşabilirsiniz. TEMİZ ÜRETİM (EKO VERİMLİLİK) İzmir’de Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi ve olası diğer kaynaklar ile eko-verimlilik alanına yönelik bir teşvik mekanizmasına (destek programına) yönelik önerilerin geliştirilmesidir. Son yıllarda hayatımızdaki etkileri gün geçtikçe artmaya başlayan iklim değişikliği ve çevresel sorunlar, tüm alanlarda sürdülebilirlik kavramının önem kazanmasına neden olmuştur. Artık üretimde çevreye duyarlı yaklaşımlar benimseyen firmalar çoğalmaktadır. Ülkemizde de temiz üretim (eko-verimlilik) konusunda gerek üretilen projeler, gerekse kamu kurumlarının ilgili alandaki çalışmalarına hız vermesiyle firmaların bu alandaki etkinliği gün geçtikçe artmaktadır. Projenin Mayıs 2012 – Ekim 2014 döneminde yürütülmesi planlanan Uygulama Aşaması’nda, bir önceki aşamada elde edilen sonuçlar ve geliştirilen öneriler de dikkate alınarak, Eko - Verimlilik (Temiz Üretim) ile ilgili bölgesel kapasitenin geliştirilmesi, pilot uygulamaların gerçekleştirilmesi ve çıktıların yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Yakın dönemde temiz üretim konusundaki projelerden biri de İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) arasında İzmir’de imzalanan protokolle ilk adımı atılan ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) danışmanlığında ve TTGV’nin yürütücülüğünde gerçekleştirilen “İzmir’de Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi”dir. Proje kapsamında İzmir’de faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ve ilgili diğer kurum/ kuruluşların eko-verimlilik (temiz üretim) konusundaki faaliyetlerinin desteklenerek, konu ile ilgili çalışmaların yaygınlaştırılması hedeflenmekte, bu yolla İzmir sanayisinin üretimde verimlilik ve yenilik uygulamaları ile çevreye daha duyarlı ve rekabet edebilir hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Proje, durum değerlendirme ve uygulama olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Durum değerlendirme aşaması Ekim 2011’de başlamış olup Nisan 2012’de tamamlanmıştır. Bu aşamada, ekoverimlilik (temiz üretim) konusu ile ilgili mevcut durum kapasite, kaynak, yapılan çalışmalar ve ihtiyaçlar bağlamında değerlendirilmiş, proje bölgesinde yer Bu çerçevede; - Bölgede sanayiciye ve hizmet sağlayıcılara konu ile ilgili eğitimlerin verilmesi, - Pilot projelerle ilgili olarak izleme, ölçüm, analiz, etüt vb. hizmetler kapsamında işbirliği yapılacak kurum ve kişilerle iletişimin sağlanması ve sürdürülmesi, - Pilot uygulamalar konusunda firmalarda eko-verimlilik (temiz üretim) olanaklarının belirlenmesi ve bu olanakların hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. alan endüstriyel sektörler temiz üretime uygunlukları bazında önceliklendirilmiştir. Bu kapsamda, belirlenen çerçeve koşulların değerlendirilmesi sonrası ekoverimlilik (temiz üretim) uygulamalarının yaygınlaştırılması için öneriler geliştirilmiştir. Ayrıca, konu ile ilgili ulusal yasal düzenlemeler ve teşvik mekanizmaları araştırılmış, bölgesel bazda öne çıkan çevre sorunları eko-verimlilik olanakları kapsamında değerlendirilerek proje raporunda sunulmuştur. Projenin önemli çıktılarından biri de İZKA, TTGV Uygulama aşaması kapsamında 2-5 Temmuz 2012 tarihleri arasında TTGV tarafından ODTÜ ve TÜBİTAK-MAM uzmanlarının da desteğiyle bölgede konu ile ilgili çalışan uzmanların eko-verimlilik konusundaki kapasitelerinin geliştirilmesi amacıyla bir eğitim gerçekleştirilmiştir. Uygulama aşamasında gerçekleştirilen faaliyetlerin sonuçlarının, diğer proje faaliyetleriyle de desteklenerek İzmir’de hızla yaygınlaştırılması ve eko-verimlilik prensiplerinin sanayi sektörü için bir yaşam biçimi haline gelmesine yönelik adımların atılması amaçlanmaktadır. EYLÜL 2012 43 Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ’ın Değerlendirmesi Yönetim Danışmanlığı KOSGEB Tarafından KOBİ’lere Sağlanan Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Training and Consulting Sector Management consulting can be defined as a counseling service provided for corporations in company with a contract in order to determine customer corporation’s managerial problems, to analyze and find solutions for them and to help in the implementation process when necessary by the help of well qualified and properly trained people in an objective and independent manner. “Productivity Committee” that was active between the years 1954 and 1965 can take place among the first studies on management consulting in Turkey. Consulting studies on reorganization were firstly conducted by this committee in the M, SANAYİ VE TEKNOLOJİ publicBAKANLIĞI sector. Furthermore, it was the RİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Committee u Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA which was turned into Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79 National Productivity Center (NPC) @sanayi.gov.tr - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr of Turkey in 1965 and it had started to offer consulting studies since its establishment. NPC had completed 186 consulting projects in the 25-year period between 1965 and 1989; and this number had risen to 762 for the 15 year-period between 1990 and 2004. This increase can be explained by NPC’s efforts to disseminate these services and by increase in the interest for consulting in Turkey. Therefore, besides NPC, many formations like consulting firms, public agencies, management institutes and universities and people like academicians and independent consultants began to operate in this field. Despite all these developments, Small and Medium Sized Enterprises (SMEs) have difficulties in achieving these services due to obstacles in terms of financial resources, content, information availability and implementation. A research 44 SEPTEMBER 2012 KALKINMADA ANAHTAR VERİMLİLİK Management Consulting Beşeri Sermaye, Eğitim ve Verimlilik AĞUSTOS EYLÜL 2012 2012 YIL:YIL: 24 24 SAYI: SAYI: 285284 T.C.T.C. BİLİM, BİLİM, SANAYİ SANAYİ VE TEKNOLOJİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI BAKANLIĞI VERİMLİLİK VERİMLİLİK GENEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MÜDÜRLÜĞÜ ISSNISSN 1300-2414 1300-2414 EYLÜL 2012 YIL: 24 SAYI: 285 conducted on this subject put forward that the financial obstacle is the most important one since 40 % of the firms complained about the high cost of consulting. Consulting and Training Services of Directorate General for Productivity: Ongoing Studies and Plans Regarding the Upcoming Period Improving the Consulting Sector in Turkey: It is known that improving management consulting service, which has an essential role for enterprise productivity, is an important task in Turkey. Thus, Directorate General for Productivity has started a project in order to analyze the current situation of the sector, to determine its problems and to develop solution proposals. In this context, a road map concerning the sector would be generated after the workshop which is planned to be organized in November 2012 aiming to report the expectations of the sector representatives from the Ministry. Findings deducted from survey analysis will be benefited while determining and prioritizing the topics which would be handled in the workshops. Benchmarking SMEs on the Basis of their Productivity: The aim of this project is to determine training and consulting needs of enterprises, to identify sectoral problems and to generate information at different levels like city, region and country. The enterprises would be ranked according to their technical efficiency points and their training and consulting needs would be specified according to their working methods and information levels. Moreover, in collaboration with “Entrepreneurship Information System” generated by the Ministry, “Sectoral Benchmarking System” forms the basis for “Regional Productivity Projects” taking place in the institutional strategic plan of the Ministry. Regional Productivity Projects: In close relation with organized industrial zones, the projects aim to increase the regional productivity levels depending on their capacity regarding innovativeness, competitiveness and sustainability. Other studies of the Directorate General can be listed as follows: Productivity Rewards; Certification Studies; Consulting, Training and Consciousness-Raising Studies in the Context of the Needs of the Ministry and Cooperation Studies. Management Consultants Association Management Consultants Association (MCA) was founded in İstanbul in 1991 by the vision of “To be a prestigious, decisive and confident organization in the fields of definition, recognition, certification and improvement of management consulting as a profession within the framework of standards and ethical attitude rules acceptable in international business area. Taking the advantage of consulting service is intensively widespread throughout Europe, Australia, Canada and the USA. For instance, great importance is given to accreditation in England. Likewise, majority of management consultants in the USA are the members of Institute of Management Consultants which is equivalent to MCA in Turkey. As for new members in the European Union (EU), management consulting is highly supported by European funds and management consultants are tried to be made more efficient at national level. Besides all these, global giant institutions like the United Nations, World Trade Organization, International Money Fund and the World Bank work hard in dissemination of management consulting as a profession and creation of demand for the service that would have accredited and global standards. Human Capital, Education and Productivity If an individual who has taken both primary and professional education does not take place directly in the production process, it cannot be argued that the education process contributes to the creation of economic value. Moreover, the case of being away from education while working or during unemployment results in erosion of human capital. In this context, there exist two policy fields within the public policies framework regarding unemployment. First of all, there are passive employment policies aiming to compensate the disadvantages due to unemployment process. On the other hand, there are active employment policies aiming to conserve the productive capacity of the individual and to create job opportunities during the unemployment period. Active employment policies, even they seem to target unemployment problem, also target employed individuals. They can be grouped under four main groups: job creation programs, job-training programs, education programs aiming to ease the transition from school to work and programs assistant for setting up business and encouraging entrepreneurship. Evaluating all the factors in production process, organization of them in the most appropriate way and production at the optimal level would pave the way for profit and stability. Education phenomenon also plays an essential role at this point. Besides the education of labor, the education of the capitalist or the director is also important since they shape and direct production process. Therefore, the maximum effect of physical and human capital productivity on production process is only related to the mental capacity of the capitalist or the director. At this point, one of the most effective methods in providing necessary harmonization is the consulting process based on the scientific approach. Consulting, from this view, has a most appropriate complementary feature for education process. SEPTEMBER 2012 45 SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS Kaynak: TÜİK- Source: TURKSTAT Kaynak: Merkez Bankası- Source: Central Bank of the Repuclic of Turkey 46 EYLÜL 2012 BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS Kaynak: (OECD, MSTI;2011)- Source: (OECD, MSTI;2011) Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT EYLÜL 2012 47 ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS Seçilmiş AB Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortlama Yıllık Değişim Oranları / Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth for Selected EU Countries Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri, EUROSTAT. Source: National Productivity Statistics of Turkey, EUROSTAT OECD Ülkelerinde Büyümeye Katkılar, 1985-2009 Ortalaması / Contributions to Growth in OECD Countries , 1985-2009 Average Kaynak: OECD Factbook 2011: Ekonomik, Çevresel ve Sosyal İstatistikler ve Verimlilik Genel Müdürlüğü Hesaplamaları. Source: OECD Factbook 2011: Economic, Environmental and Social Statistics and General Directorate for Productivity Calculations. 48 EYLÜL 2012 ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2005 Ave.=100) Toplam Sanayi / Total Industry Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying Sanayinin Kısımları/ İmalat / Manufacturing Sections of Industry Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme ... / Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods Ana Sanayi DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods Grupları / Main DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods Industrial Groups ENJ – Enerji / E- Energy (MIGs) SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı... / Manufacture of wood and of products of wood and cork... Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı / Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) / Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı / Manufacture of computer, electronic and optical products Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c. Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı / Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment Mobilya imalatı / Manufacture of furniture Diğer imalatlar / Other manufacturing Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment 2006 2007 2008 2009 2010 2011 104,5 97,0 104,5 119,0 104,6 101,4 104,9 102,9 102,1 101,0 102,0 117,4 103,9 101,3 109,3 115,6 105,7 107,2 107,4 112,6 107,7 95,0 107,6 128,4 106,2 106,0 106,7 107,0 108,5 98,5 109,2 127,2 98,8 107,1 95,1 131,2 106,7 114,3 106,2 116,6 107,4 101,3 106,3 136,5 104,3 110,7 105,7 112,7 106,2 97,5 117,1 155,9 94,5 99,0 92,7 153,7 105,6 116,0 99,4 109,3 107,0 105,7 104,6 136,5 104,8 116,1 111,0 112,9 90,6 95,1 116,1 137,3 97,1 105,4 95,8 184,7 114,7 127,4 82,3 112,9 115,8 102,7 117,9 130,8 117,2 130,1 114,7 135,3 116,6 97,5 103,1 146,2 102,9 111,9 104,7 212,7 117,2 126,8 85,9 122,9 119,8 102,8 117,9 130,8 110,5 119,1 109,1 141,5 106,7 99,6 99,9 137,0 98,8 108,6 104,1 247,3 121,9 139,9 95,8 123,7 2012 1. Çeyrek 1st Quarter 114,4 94,4 110,9 156,9 110,5 119,1 109,1 141,5 106,7 91,0 86,8 152,2 95,0 103,6 100,8 230,3 122,5 124,2 86,5 119,8 109,3 119,4 123,5 129,1 127,9 131,1 136,6 98,4 103,1 109,8 100,6 102,2 113,5 95,6 103,0 107,3 94,8 104,0 100,1 104,0 113,4 105,7 108,2 116,8 104,0 98,8 96,9 105,8 102,4 108,5 100,5 91,9 103,7 112,5 110,5 80,1 107,2 104,8 102,4 110,1 92,4 126,6 91,4 74,3 107,2 105,2 103,7 188,5 116,0 119,4 128,8 69,9 100,0 95,6 102,8 197,7 133,6 141,8 95,0 64,7 102,9 85,4 90,4 122,5 137,0 149,2 91,8 84,7 119,9 107,2 113,3 126,1 136,4 171,1 99,1 91,5 130,6 114,5 117,8 162,3 154,1 174,3 89,5 78,0 122,0 112,6 109,4 125,5 130,4 159,2 85,9 T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr