23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası

Transkript

23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası
Nisan-Mayıs-Haziran
2011 SAYI:26
Türk Metal Dergisi Ekidir
23 Nisan kutl u olsun!
10
İÇİNDEKİLER
12
6
22
8
24
Editörden
Kış dallarında tomurcuklar var…
Nisan-Mayıs-Haziran
2011 SAYI:26
Türk Metal Dergisi Ekidir
Sahibi: Pevrul KAVLAK
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
Yazı İşleri Müdürü: Bekir EROĞLU
Yayına Hazırlayan: Sidar DOĞAN KURT
Aslı BAŞARAN
Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü
Türk Metal Sendikası Genel Merkezi
Eskişehir Yolu 1.Km.
Söğütözü/ANKARA
Tel: 0312 292 64 00 - 0312 292 64 47
Faks: 0312 284 40 18
e-posta: [email protected]
Merhaba Metal Çocuk,
Yorgun, soğuk bir kışın ardından baharla birlikte canlanma
vakti geldi.
Umutlarımızla birlikte ağaçlar da tomurcuklanıp yeşermeye
başladı.
Yazı kulaklarımıza fısıldadı bile bahar.
Sabahlarımız artık daha bir keyifli olacak… Belki de ısınan
havayla artık kahvaltılarımız bahçelere taşınacak.
Dostlarımız ve arkadaşlarımızla sokakta oyunlarımız, pikniklerimiz başlayacak.
Biz Metal Çocuk ekibi olarak, baharla birlikte daha bir
neşeli çalışmaya başladık ve size bu sayıda da özel bir dergi
hazırladık. Umuyoruz ki sizin de beğenileriniz bu yönde olur.
Grafik Uygulama:
Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası Tesisleri
İstanbul Yolu Trafo Karşısı
Varlık - ANKARA
0(312) 384 73 44 - 45
Yayın Tarihi: 31/03/2011
Yayın Türü: Süreli yayın
Yayın Aralığı: Üç (3) ay
Yayın Dili: Türkçe
2
Hepiniz bahar gibi taze ve canlı kalın…
Sidar Doğan Kurt-Aslı Başaran
[email protected]
BAŞKANIMIZDAN
Pevrul KAVLAK
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
GELECEĞE YOLCULUK…
Hepimizin hayatında çocukluk yıllarının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çocukluğumuzda yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız kişiler, edindiğimiz arkadaşlıklar ve dostlukların yeri başkadır..
Birlikte yaşadığımız şu yıllarda, çocukluk heyecanı, okul hayatının zorluğu bazen sizleri ileriyi düşünmekten alıkoyabilir.
Ama, inanın zaman çabuk geçiyor. Ve sizler de geçen zamanın
farkına varamadan, bir gün bakacaksınız ki kocaman insanlar olmuşunuz. Dolayısıyla, geçen zamana gereken değeri vererek,
şimdiden başlayarak geleceğinize şekil vermeye başlamalısınız.
Bir örnekle açıklamaya çalışalım; Yaz geldi ve okullar kapandı. Anneniz, babanız ve kardeşlerinizle birlikte tatile gideceksiniz. Annenizin yaptığı hazırlıklara bir bakın... Bu hazırlıklar, gideceğiniz yerdeki koşulları dikkate alarak, sizlerin rahat ve güzel
bir tatil yapması içindir. Ve mutlaka annenizin yaptığı hazırlıkların faydasını görürsünüz. Benim de sizlerle paylaşmak istediğim işte bu… Şimdiden gelecek için kendinizi hazırlamaya başlayın…
Mesela, bütçenizin büyüklüğüne uygun olarak tasarruf yapın.Kendinizi maddi bakımdan güçlü hissetmenize faydası olacaktır. Mesela günün bir bölümünü televizyon seyretmeye değil, kitap okumaya ayırın. Okuduğunuz her kitap, sizin, bulunduğunuz toplum içinde saygı duyulacak birey olmanız için attığınız bir adımdır. Sağlam kafanın, sağlam vücutta bulunduğunu unutmadan sağlığınıza önem verin. Mutlaka sportif ya da sosyal bir faaliyet içinde kendinize bir yer bulun. Bunlar sizi çok yönlü yapacaktır. Etrafınızda olup bitenleri,
kişileri gözlemleyin ve doğru anlamaya çalışın. Bunlar, sizin insanları daha iyi tanımanıza ve onlarla daha sağlıklı iletişim kurmanıza yarayacaktır. Eğer mühendis olacaksanız mühendislik, eğer
doktor olacaksanız doktorluk ya da seçeceğiniz meslek dalıyla ilgili detaylar hakkında kendinize küçük küçük bilgiler biriktirin… Programlı olun. Bu, zamanı daha iyi kullanmanızı sağlayacaktır. Güne daha sağlıklı başlamak için, kendinize spor yapacak bir zaman ayırın. Annenizin, babanızın, öğretmenlerinizin söylediklerini dinleyin, onların dediklerini dikkate alın. Bunu yaptığınız
takdirde, toplum içinde sizi dinleyen ve dikkate alan insanlar çoğalacaktır. Türkçeyi, doğru ve güzel konuşun. Unutmayalım ki, insanlar arasında iletişimi kuracak en önemli yol, karşımızdaki insanların anlayacağı bir dildir. Bu örneklere sizler de eklemeler yapabilir ve çoğaltabilirsiniz..
Şimdi kendinizi 10-15 sene sonra çıkacağınız bir yolculuğa hazırlama zamanı. Yanınıza alacağınız valize, yani aklınıza, yüreğinize ve beyninize yukarıda sizlerle paylaştığım konularla ilgili
olarak yapacaklarınızı şimdiden koymaya başlayın…
Unutmayın, zaman çabuk geçiyor ve bir gün yolculuk sona erecek... Geleceğe ilk adımınızı attığınızda, yaptığınız tüm hazırlıkların faydasını görmeye başlayacaksınız… Bu, sizin özgüveninizi
ve özsaygınızı arttırmakla kalmayacak, sizi daha güçlü, daha bilgili, daha güvenilir bir ‘insan’
yapacaktır.
Hepinize, geleceğe uzanan yolda şimdiden iyi yolculuklar diliyorum..
3
HABERLER
i…
d
n
le
in
m
a
it
V
ız
ım
r
Çocukla
Türk Metal, şubelerde verdiği eğitim hizmetine bir yenisini
daha ekledi.
Eğitim veren şubelerde başarılı olan 75 çocuğa,
TTNET Vitamin paketleri hediye edildi.
Artık çocuklarımızın kaçırdığı ders kalmayacak.
Milli Eğitim programıyla uyumlu olan TTNET Vitamin paketleri, bireysel farklılıkları ve değişik öğrenme stilleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış
olup, hareketli ve görsel uygulamalarla sunulur. Öğrencinin baskın zekâsının yanı sıra çok baskın olmayan
zekâlarının da geliştirmesini sağlar.
Kırıkkale Şube
Bursa Eğitim Merkezi
Eskişehir Şube
İstanbul Eğitim Merkezi
Çerkezköy Şube
4
ZİYARET
Metal Çocuk ziyaretlerimize
kaldığımız yerden, tüm hızıyla devam ediyoruz. Bu sayımızda İlayda
Özmen’le birlikteyiz. İlayda Özmen
dergimize Kırıkkale’den konuk
oluyor.
gü
ü
l
n
ü
G
ın
n
’
a
d
y
a
İl
İlayda 8 yaşında ve Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulu’nda 2. Sınıf öğrencisi. İlayda’nın annesi ev hanımı, babası işçi, kardeşi de öğrenci. İlayda ve ailesi, Kırıkkale’nin Etiler Mahalle’sinde oturuyor.
İlayda, ziyaretimiz sırasınca sessizliğini ve sükûnetini hiç bozmadan, sorduğumuz sorulara içtenlikle cevap vermeye çalıştı. Büyüyünce doktor olmak istediğini söyleyen
İlayda, bu hayalini gerçekleştirebilmesi için bol bol ders çalışıp, test
çözmenin gerektiğini de çok iyi bildiğini belirtiyor.
İlayda koyu bir Beşiktaş taraftarı, ancak, en sevdiği futbolcunun Fenerbahçeli Emre Belezoğlu olduğunu da çekinmeden dile getirebiliyor. Boş zamanının fazla olmadığını söyleyen İlayda, zamanını en iyi şekilde değerlendirmek için, bol bol ders çalıştığını, bazen
de oyuncak bebekleri ile oynadığını anlattı. Çocukların en çok
ilgi duyduğu çizgi film karakterlerinden olan Caillou ve
Arthur’u izlediğini söyleyen İlayda, toka veya
tacını takmadan dışarı çıkmadığını da bizimle paylaştı.
İlayda, evlerinde muhabbet kuşu ve akvaryum balığı beslediklerini anlattı. En çok pilav yemeğini
sevdiğini ve vişne suyu içtiği dile getiren İlayda, renk olarak moru, şehir olarak İstanbul’u, mevsim olarak da yaz mevsimini sevdiğini belirtti.
Akşamları televizyon izlemeyi sevdiğini belirten İlayda, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” isimli diziyi takip
ettiğini, en sevdiği karakterin ise Geniş Aile dizisinde yer alan Cevahir olduğu dile getirdi.
5
23 Nisan kutlu olsun
Sevinin küçükler, övünün büyükler
23 Nisan kutlu olsun…
23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışının tarihidir. Bu tarihi öneme sahip gelişme, ilk kez, 23 Nisan
1920’de “Hâkimiyeti Milliye Bayramı” olarak kutlanmıştır.
1930’lu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumu’nun gelenekselleştirdiği “Çocuk Haftası”nın başlangıcının da bu bayramla aynı
güne rastlaması sebebiyle, “Milli Hakimiyet Bayramı ” ile Çocuk
Bayramı aynı gün kutlanmaya başlamıştır. 27 Mayıs 1935’ten
itibaren de bu bayram, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı’na dönüşmüştür. 1979’un, UNESCO tarafından ‘çocuk
yılı’ ilan edilmesiyle de bu bayram, uluslararası bir nitelik kazanmıştır.
6
KAPAK
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk ulusal bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bayram, dünya çocukları arasında sevgi ve
dostluk bağlarının geliştirilmesi ve tüm insanların barış içinde
yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak için
her yıl düzenlenmektedir. Aynı zamanda bu bayram, bizim ulusal egemenliğimizi kazanmamızın bir ödülüdür. Ulusal egemenlik, devletin gücü olan egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait
olmasıdır. Ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, kurucu ve
yönetici güç bazı kişilerde ya da belli gruplarda değil halktadır.
Ulusal egemenliğin en önemli göstergelerinden biri meclis ve
onu oluşturan demokratik seçimlerdir. Uluslar bu sayede kendi
egemenliklerini oluşturabilirler.
Atatürk’ün çocuk sevgisi herkes tarafından bilinmektedir.
Atatürk her fırsatta ‘‘Bugünün küçükleri yarının büyükleri”
diyerek, çocukların, toplumların gelişimi için ne denli önemli
olduğunu belirtmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın çocuklarla anıları, bunun en iyi
kanıtı olmuştur.
''Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin…''
Atatürk bir okula gitmişti. Her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı. Hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu. Yalnız
küçük bir çocuk bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu. Bu
durum Atatürk’ün gözünden kaçmadı. Onu yanına çağırdı:
- Çocuğum, neden durgunsun? Bir derdin mi var? Hasta
mısın?
Çocuk:
- Bir şeyim yok efendim.
Çocuk arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi.
Atatürk:
- Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum.
Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk’e çevirdi:
- Atam, seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük,
sevindik. Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman
göreceğiz? Ona ağlıyorum. Atatürk oradaki çocuklara baktı:
- Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk
çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin...
7
Sevgi
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: “sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?”
Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle
indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine, derken tabaklar içinde sıcak
çorbalar gelmiş. Arkasından bir metre boyunda kaşıklar gelmiş.
Sofradaki herkes şaşırmış ve çorbayı içmeye koyulmuşlar. Fakat
bakmışlar ki çorbayı döküp saçıyorlar beceremiyorlar içmeyi,
sofradan aç kalkmışlar.
8
RESİMLİ HİKAYE
Şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım
yemeğe.
Yüzleri aydınlık, gözleri gülen insanlar oturmuşlar sofraya.
Çorbalar ve birer metre kaşıklar gelince sofraya, her biri
uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşıdaki kardeşine
uzatarak içirmiş.
Böylece her biri diğerini doyurmuş.
Ermiş kişi:
-Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı
düşünürse, o aç kalkacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu
da unutmayın,gerçek pazarında alan değil,veren kazançtadır
daima…
9
02 ADIYAMAN
Geçen sayımızda Adana'da kaldığımız
yolculuğumuza, bu sayımızda Adıyaman iliyle devam
ettik. Yoğun kültürel zenginliklere sahip olan ilimizin
isminin nerden geldiğini de merak edip araştırdık.
Güzel Vadi
Bir rivayete göre Adıyaman ilimizin ismi “VADİ-İ LEMAN”
(Güzel vadi) kelimelerinden gelmektedir. Bu kelimelerin söylenişi zamanla değişmiş ve Adıyaman’a dönüşmüştür. Halk,
Güzel vadi ismini, kenti, doğu, batı ve güney yönlerinde derin
vadiler çevirmiş olmasından ve bu vadilerin yamaçlarının
zengin meyvelerle kaplı olmasından dolayı koymuştur.
İşte bu isim, zamanla halk arasında “ADIYAMAN” şekline
dönüşmüştür. Ancak Hüsnü Mansur ismi 1926’ ya kadar
resmi ad olarak kalmıştır. 1926 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile şehrin ismi tekrar ADIYAMAN olarak
değiştirilmiştir.
Adıyaman 1 Aralık 1954 yılında Malatya vilayetinden
ayrılarak il olmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
Fırat Nehri’nin batısında yer almaktadır. Atatürk
Barajı’nın büyük bir kısmı Adıyaman sınırları içerisinde yer alır. Coğrafi yapısı nedeniyle binlerce yıl önce
parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak noktası
olduğu için insanlık tarihi boyunca eşi az görülen
medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Yüzölçümü: 7.871 km2
Nüfusu: 585.067
Rakım: 669 m
Alan kodu: 0 416
10
İL İL GEZELİM GÖRELİM
Dünyanın sekizinci harikası Nemrut
Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 metre yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası,
Dünyanın Sekizinci Harikası Nemrut, yüksekliği on
metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce
uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür
Mirasında yer almaktadır.
Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği
yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce
insan, gündoğumu ve gün batışını seyretmek için
Nemrut Dağına gelmektedir.
Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik
etmiş olan gerçek bir kültür ve turizm kentidir.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan
Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin
bütün dönemlerinde yaşanmışlığa dair bulgular
elde edilmiştir.
Eğer yolun Adıyaman’a düşerse
• Dünyanın 8. Harikası Nemrut Dağını görmeden,
• Güneşin doğuşu ve batışını
izlemeden,
• Kommagene Uygarlığı eserlerini görmeden,
• Adıyaman’a ait patlıcan köftesi yemeden
• Adıyaman Müzesi'ni gezmeden,
• Yörede dokunan halı, kilim,
cicim heybe ve Nemrut heykelleri almadan,
sakın dönme...
11
KONUŞAN HAYVANLAR
,
yki durağımız
a
u
b
r,
a
şl
a
d
ili arka
n
ayan çitaları
Merhaba sevg
ım
n
ta
ip
k
ra
ika’yı ve
yla karada
gezimizde Afr
hızlı koşması
k
çü
ü
k
u
B
.
ika oldu
memleketi Afr
gili çita
acağız.
rdımcımız sev
çitaları tanıy
a
y
k
ü
y
ü
b
n
e
udaki
Bizim bu kon
olacak.
-Selam Çita!
-Hoş geldin Metal Çocuk, uzun bir yolculuk geçirdiniz.
-Evet, Türkiye-Afrika arası uzun bir mesafe olduğundan dolayı yolculuğumuz biraz uzun sürdü. Bize
biraz Afrika kıtasından bahseder misin?
-Tabi ki Metal Çocuk, Avrupa’nın güneyinde, Atlas
Okyanusu’nun doğusunda, Hint Okyanusu’nun batısında ve
Antarktika’nın kuzeyinde bulunan kıtadır. Eski dünya karalarından birisi olan Afrika, 30.218.000 kilometrekare yüz ölçümü
ile kıtalar arasında Asya ve Amerika’nın ardından üçüncü sırada
yer alır.
En yüksek noktası Kilimanjaro Dağı (5.895 metre) olmakla
birlikte en alçak noktası Assal Gölüdür (-156 metre).Ayrıca kıtada bulunan Sahra Çölü hem dünyanın en büyük çölüdür. Hala
da genişlemeye devam etmektedir.
Genellikle ben ve benim türümün çoğunluğu Güney ve Doğu
Afrika da yaşarız.
-Sevgili Çita biraz da bize kendinden bahseder misin?
-Bizlerde ilk dikkati çeken şey, benekli bir yapımız ve
gözlerimizden ağzımızın kenarlarına kadar inen siyah çizgilerimizin olmasıdır. En bilinen özelliğimiz hızlı koşmamızdır.
Sıfırdan 120 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede erişebilmekteyiz. Yalnız bizim için mesafe önemlidir.450 metreden
fazla koşarsak vücut ısımız 46 derecenin üstüne çıkar ve
bu da beynimize zarar verebilmektedir. Bundan dolayı genellikle kısa mesafedeki avları tercih ederiz ve
ceylan, impala gibi otçul hayvanları avlarız. Omurga
yapımız da diğer hayvanlardan biraz farklıdır keskin
dönüşleri daha rahat yaparız.
12
-Teşekkür ederiz çita,bize kendini ve
Afrika’yı tanıttığın için.
ANNEMLE MUTFAKTAYIZ
i
emeler r
z
l
a
m
ekeri
ozşeke
t
ı
g
a
Elma ş
d
su bar su
2.5
ı
bardag a
u
s
1
lm
rmızı e husa şekeri
ı
k
4
ça lo
r
a
p
r
i
ubuk
ç
a
B
t
h
et ta
4 ad
Hazırlanışı:
Çocuklarınızla eğlenerek yapacağınız bu tarifte
önce elmaları yıkayıp kâğıt havlu ile kurulayın. Daha
sonra şeker, su ve loğusa şekerini tencereye koyup
iyice bir kaynatın. Karışım koyulaştığında tencereyi
ocaktan alın. Elmaların sap kısımlarına tahta çubuk
batırıp, elmaları tahta çubuklardan tutarak şekerli
karışıma batırın. Elmaları yağlı kâğıt üzerine yerleştirin. Şekerli karışım katılaşana kadar beklettikten sonra
servis yapın.
Elma şekeri artık hazır, afiyet olsun.
13
Bir Tek Annem olsun Bana Bir şey Olmaz…
Canım Anneciğim varlığın, sesin, o hiç değişmeyen güzel kokun, rüzgârda salınan martıları kıskandıran beyaz eteğin, dalgalarla yarışan uzun
siyah saçların hep aklımda…
Biliyor musun? Annem kelimesi en çok senin
sıcak sesine yakışıyor.
14
ÖYKÜ
Kırmızı Pisipisiler
Bir bayram sabahı, ailede umarsız bir heyecan
ve mutluluk var, bir ben hariç. Tahmini 5–6 yaşlarındayım. Boynumu bükmüş, salonun bir köşesinde
somyada oturmuşum, pijamalarla televizyon izliyorum.
Aslında izlemiyorum da, izlemiş gibi yapıyorum. Yapı
itibariyle biraz asiyim ya, annemleri protesto ediyorum
küçücük aklımla.
O çok isteyip de alınamayan kırmızı pisipisileri düşünüyorum. Ne güzel olurdu diyorum, mahallede ki çocuklar görürdü,
“vay be!” derlerdi. Havam bin olurdu. İşte çocuk aklı, halbuki
oturduğumuz yer belli. Fakirlik mahallede diz boyu, çocuklar
naylon ayakkabı bulunca seviniyor, Ayağımız taşa değmeyecek
diye. Ben ise, hala kırmızı pisipisileri düşünüyorum.
Kahvaltı sofrası hazırlanmış herkes oturmuş yerini almış,
bende isyanımı bir kenara bırakıp oturuyorum sofraya. Annemin
elinde bir poşet, merak ediyorum ama soramıyorum, içim içimi
yiyor. Annemin uzatmasıyla elinden kapmam bir oluyor poşeti.
İşte bu! İçindeki benim istediğim şey; kırmızı pisipisiler...
Tarifi yok bu hissin, bu mutluluğun. Hala hatırladıkça sol
tarafım sızlar.
Ne yaptığımı merak ediyorsunuz değil mi? O pisipisilerle bir
hafta boyunca giyip; dışarıda oynadım, misafirliğe gittim, altını
silip evde giydim. Ama, en vahimi neydi biliyor musunuz? Ayaklarımın altı berbat haldeydi. Batan taşlar o kadar çok acıtmıştı
ki canımı, pisipisileri çıkardıktan sonra fark etmiştim. Onları
giymenin ve gezmenin mutluluğu ayağımın acısını hissettirmemişti.
Çok sonraları fark ettim, hayat da böyle bir şey işte... Kiminin ayağına taşlar batıyor, kimi yağmura çamura meydan okurcasına yalınayak dolaşıyor, kiminin ayağı taşlara bile değmiyor.
Ama eğer mutluysanız inanın batan taşlar umurunuzda bile
olmuyor.
Sidar KURT
15
TEKNOLOJİ AŞIĞI ÇOCUKLAR
Sevgili arkadaşlar, bu sayıda gelin farklı bir şey yapalım, ailemizle karşılıklı olarak bir sözleşme hazırlayalım. Bu sözleşme
internetten yararlanmayla ilgili olsun. Hem karşılıklı olarak birbirimizi üzmeyelim, hem de ailemizin internetle ilgili korkularını yenelim. Bu sözleşmeyi ailemizle birlikte imzaladıktan sonra
duvarımıza ya da odamızın görünen bir kısmına asalım ki maddeleri uygulayalım.
İnternet Kullanım Sözleşmesi
Babamın ve annemin benim iyiliğimi ve güvenliğimi düşündüğünü
biliyorum. Bunun için ailemle bir sözleşme yapma gereği duydum.
Bu sözleşme sayesinde annem ve babamı üzmeyeceğime ve derslerimi
aksatmayacağıma inanıyorum.
•Derslerimin olduğu zamanlarda kesinlikle internet
kullanmayacağım. Ailemle kararlaştırdığım gün ve saatlerde
interneti kullanacağım.
•İnternetten kesinlikle bir şey satın almayacağım ve ailemden
habersiz kredi kartı bilgilerini vermeyeceğim.
•Uygunsuz içerikli ve yaşıma uygun olmayan hiçbir siteye
giriş yapmayacağım.
•İnternet ortamında kötü düşünen insanlar olabilir,
tanımadığım insanlarla bilgi alışverişi yapmayacağım, dosya
paylaşmayacağım.
•İnternetle ilgili konularda ailemden hiçbir şey
saklamayacağım. Çünkü bu benim güvenliğim için önemli.
•İnternetten tanıştığım yabancı insanlara telefonumu ve
adresimi vermeyeceğim ve onlarla kesinlikle buluşmayacağım.
Bu durumlarda hemen ailemi haberdar edeceğim.
•İnternette hiçbir tartışmaya ve kavgaya karışmayacağım,
eğer birilerinden bu tarz cümleler duyarsam ailemi
bilgilendireceğim.
16
Anne-Baba
Metal Çocuk
İmza
İmza
DOKTOR AMCA DİYOR Kİ...
Sınav stresini azaltma yöntemleri
Op.Dr. Kemal Yandakçı
Doğru beslenin, başarınızı artırın
SINAV STRESİNİZİ AZALTIN
Güne kahvaltısız başlamayın,
Gün içinde 5- 6 öğün yiyecek tüketin ( 2-3 saatte bir beslenmeye gayret edin),
Günde en az 6-8 bardak su için,
Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden mümkün olduğu kadar
uzak durmaya çalışın (kolalı içecekler, kahve, çikolata vb),
Aşırı tuz ( salamura yiyecekler vb) ve şeker içeren gıdaları
dikkatli tüketmeye çalışın,
Gaz yapıcı özelliği olan yiyeceklere dikkat edin(kuru
baklagiller,asitli içecekler vb),
İçeriğini bilmediğiniz yiyecek, içeceklerden uzak durun ve
mümkün olduğunca dışarıdan yemek yememeye gayret edin,
Açık havada hoşlandığınız spor aktiviteleri yapın.
KONSANTRASYONUNUZUN ARTMASI İÇİN
Balık, ceviz, zeytinyağı, yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı
et, pekmez, maydanoz, yeşil biber, kivi, portakal ve kuşburnuna mutlaka haftalık ve günlük beslenmenizde yer vermeye
çalışın.
MUTLULUK VEREN BESİNLERİ TÜKETİN
Tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, kepekli makarna, tam
buğday unundan yapılmış kekler vb ( Ölçülü olmak kaydı ile )
Süt, yoğurt, ayran, peynir vb
Muz tüketmeye gayret edin
SABAH KAHVALTISI ÇOK ÖNEMLİ
Kahvaltı her öğrenci ve yetişkinin hayatında oldukça
önem taşıyan bir öğündür. Yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, sınav sabahı iyi bir öğünle güne başlayan çocuklar
yeterli ve dengeli bir öğün tüketirlerse gerekli besin öğeleri ve
enerji aldıkları için sınavlarda daha başarılı olmaktadırlar.
Sabah stresle beraber mide bulantısı ve iştahsızlık olması
çok doğaldır, bu yüzden diğer zamanlara göre daha az besin
tüketmek isteyebilir, miktarlar az tutularak sağlıklı besinlerin
tüketimi sağlanmalıdır. Çok fazla miktarda ve karışık yağlı besinlerin tüketimi de sabah önerilmemektedir. Yapılan en büyük
hata beynin şeker ile çalışmasından dolayı fazla miktarda
çikolata ve basit şeker içeren tatlıların tüketimidir.Bu gıdaları
sadece sınav saatleri içinde ve az miktarda tüketin.
Okuldaki sınavlar, SBS, ÖSS, LGS …
Dört bir yanımız sınav olmuş bizde uyum
sağlamaya çalışıyoruz…
Mademki başarılarımız sınavla ölçülüyor, o halde zorunlu olarak çalışmalıyız;
yalnız bunu yaparken körü körüne değil,
bilinçli bir şekilde yapmalıyız ki çalışma
başarıyı da beraberinde getirsin.
17
EDEBİYAT SOKAĞI
Gülten Dayıoğlu
BAZI ESERLERİ
Fadiş
Dört Kardeştiler
Suna’nın Serçeleri
Yurdumu Özledim
Ben Büyüyünce
Dünya Çocukların Olsa
Işın Çağı Çocukları
Ölümsüz Ece
Tuna’dan Uçan Kuş
Sıcak Ekmek
Neşeli Boyacı
18
1935 yılında Kütahya'nın Emet ilçesinde doğdu. Öğreniminin
bir bölümünü Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaptıktan sonra
İstanbul’da Atatürk Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. Dışarıdan sınavlara girerek
ilkokul öğretmeni oldu.
Türkiye’nin dört bir yanında, okullar, sivil toplum örgütleri,
çeşitli kültür kuruluşları, belediyeler vb. tarafından düzenlenen
söyleşi ve imza günlerine katılarak, okuyucularıyla buluşmakta.
Ülke çapında, eğitim fakültelerinde eserleri doktora tezlerine
konu olmaktadır.
Roman, öykü, radyo televizyon oyunları yanında, yurtdışındaki işçi çocuklarının eğitim ve öğretim sorunları ile ülkemizdeki ilköğretim düzenini irdeleyen
araştırmalar yapmıştır.
İlkokul üçüncü sınıfta, öğretmeninin
yazarlık yeteneğinin saptamasıyla, yazma bilinci edinmeye başlamış on beş yaşındayken, bir öyküsü, Afyon’da yerel bir
gazetede (1950) yayınlanmıştır. İlk kitabının basımı, 1963 yılında gerçekleştiren Gülten Dayıoğlu, “Bahçıvanın Oğlu” adıyla okuyucuya sunulan bu kitabını, çocuklar için hazırlamıştır. O zamandan bu yana
(1963-2007) kesintisiz olarak, yeni baskılarla kuşaktan kuşağa
hizmet veren yetmiş bir kitap yazmış bulunmaktadır. Bu eserler,
7 -18 yaş arası, çocuk ve gençlik düzeyine
göre hazırlanmış, öykü ve romanlarla gezi
kitaplarından oluşmaktadır. Ayrıca yayınlanmış ya da yayına hazır, yirmiyi aşkın
radyo ve televizyon oyunun da sahibidir.
Evli ve iki çocuk annesi Gülten
Dayıoğlu‘nun eserlerinin bir bölümü, çeşitli kurumlarca ödüllendirilmiştir. Bir bölümü de yabancı dillere çevrilmiştir.
KİTAP KURDU
Ahıska Masalları ve Hikâyeler
Yazarı: Mircevat Ahiskali
Yayınlayan: Emin Yayınları
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…
Develer tellal iken, pireler berber iken
Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken…
Öz kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarmak için bir fırsat,
Ahiska masalları…
Kitap,yazarın özgün ve hiçbir yerde rastlayamayacağınız
hikâyeleriyle dopdolu. Sürükleyici tarzıyla kitabı bitirene kadar
elinizden bırakmayacaksınız…
Babam Bir Dev
“Herkesin Babası Dünyanın En İyi Babası”
Yazarı: Carl Norac
Yayına Hazırlayan: Türkiye İş Bankası Yayınları
Babamın bir dev olmasını seviyorum. Hapşırdığı zaman sanki
bir fırtına kopar. Ne zaman birlikte futbol oynasak, babam topu
ta Ay’a kadar atar. Ve ne zaman korksam, bana kocaman kollarıyla sarılır.
Senin baban da bir dev, değil mi?
19
BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
Hıdrellez (6 Mayıs)
Bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlardan
biridir. Hızır günü olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır
ile İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması
nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek
halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır.
Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu içerek ölmezliğe
ulaşmış. Baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda
olanlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu ya da peygamberdir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür.
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu
şeylere bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.
Engelliler Haftası (10-16 Mayıs)
Organları veya vücutlarının bir kısmı iş göremez halde olanlarla, zihinsel açıdan yetersizlik ve dengesizlik gösteren kişilere, engelli ( sakat) diyoruz. Sakatlık insanların istemleri dışında
oluşan bir durumdur.
Her yıl 10 -16 Mayıs arası “Engelliler Haftası”dır. Yalnız
ülkemizde değil Birleşmiş Milletler'e üye olan tüm ülkelerde
de aynı zamanda değerlendirilir. Bu yüzden Engelliler Haftası
boyunca; sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve sakatların
eğitimi konusu üstünde durulur.
Sakatlık insanlığın ortak sorunudur. Doğuştan olabildiği gibi,
sonradan da karşılaşılabilir.Çevremizde,ailemizde,okulumuzda
karşılaşabileceğimiz arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız
olacaktır. Hepimizden beklenen doğal davranış, bizden farklı
olmadıklarını algılamamız ve ona göre davranmamızdır.
20
TARİHTEN YAPRAKLAR
Bir Türk Destanı Bir Türk Kahramanı
Nene Hatun (1857-1955)
Erzurum'da doğdu. 98
yıl Erzurum'da yaşadıktan
sonra yine Erzurum'da,
zatürree hastalığından
hayata veda etti. Ölümünden üç ay önce Türk
Kadınlar Birliği tarafından yılın annesi seçilmişti.
Tarihimizde 93 Harbi
olarak anılan 1877 - 1878
Osmanlı - Rus Savaşı sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca çalıştı. Adını bu şekilde tarihe yazdırdı. Mücadeleye, küçük yaştaki oğlunu ve kızını evde bırakarak katılmıştı. O sıralarda 20
yaşlarında genç bir gelindi.
7 Kasım 1877 gününün gece yarısında, bölge halkından
olan Osmanlı vatandaşı Ermeni çeteleri Erzurum'un Aziziye
Tabyası'na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini öldürdüler. Arkadan gelen Rus askerleri, hiçbir zorlukla karşılaşmaksızın tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı
olarak kurtulmayı başaran bir er, şehir merkezine ulaşıp kara
haberi Erzurumlulara ulaştırdı. Silahı olan silahını, olmayanlar; balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladı. Kadın erkek
tüm Erzurum halkı yollara dökülmüştü. Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan bir taze gelin de vardı:
Nene Hatun…
Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası'na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan
Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Mükemmel silâhlarla donanmış Rus ordusu, baltalı - tırpanlı, taşlı - sopalı eğitimsiz halk
karşısında ancak yarım saat tutunabildi. Hemen yaralıların tedavisine
başlandı. Nene Hatun da yaralılar arasındaydı. Fakat o yarasına aldırmıyor, evindeki bebeğini unutmuş, diğer yaralıların kanını durdurabilmek, yaralarını sarmak için çırpınıyordu.
O'nun, vatan için gece başlayan mücadelesi,
tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar
devam etti. Erzurum'un her karış toprağında
cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten
hizmete koşarak destanlaştı.
Savaştan sonra da Nene Hatun, destan
kahramanlarına yaraşır bir asaletle yaşadı.
Kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: "O zaman vazifemi
yapmıştım. Bu gün de ilerlemiş yaşıma rağmen
aynı hizmeti, daha mükemmeliyle yapacak güç
ve heyecana sahibim." cevabını vermişti.
21
19 Mayıs Atatürk’ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramı
''Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri
ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak.''
19 Mayıs 2011, Mustafa Kemal’in Samsun’da tutuşturduğu
kurtuluş meşalesinin, Anadolu’da elden ele, gönülden gönüle
dolaşmasının 92. yıldönümü.
Milletimizin tüm onur ve asaletiyle Büyük Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün rehberliğinde tarih sahnesinde bir defa daha
şaha kalkışının başlangıcıdır.
Bugün Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür.
I. Dünya Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından işgal edilmişti. Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak için Atatürk, 16 Mayıs 1919’da “Bandırma
Vapuru” ile İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. Bu yolculuğu
General Hikmet Gerçekçi şöyle anlatıyor :”Karargâh üstlerinin
hemen hepsini deniz tutmuştu. Kimse kamarasından dışarı çıkamıyordu. Samsun’a az bir yolumuz kalmıştı. Herhangi bir terslik
çıkmazsa, çok değil yarın sabah orada olacağımızı ümit ediyorduk, bu düşünceler içinde güvertede ellerimle küpeşte demirini
tuta tuta yürümeye çalışırken O’nun kamarasından çıktığını
gördüm. Sert bakışlarıyla ufka bir göz gezdirdikten sonra kaptan
köşküne çıktılar. Bandırma vapurunda hemen herkesi deniz tutmuştu, oysa Mustafa Kemal dipdiriydi ve çok sağlıklıydı. Kıyı bir
ana baba günü halini aldı. Gemimiz demir atınca coşkun gösteriler yükseldi. Hemen ardından geminin etrafını kayıklar aldı.
Halkın bu coşkun gösterisini görünce boğazıma bir şey tıkandı,
gözlerim yaşardı”.
Atatürk, Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle
de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.
22
METAL ÇOCUK
Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve
Türkiye’nin geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu.
Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi, söylevinde şöyle dile getiriyordu: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklâlini, Türk
Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Varlığının ve geleceğinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en
kıymetli hazinendir.”
Temeli 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan
“milli egemenlik” ilkesi ile bütünlüğümüz sağlanmış, çarenin
ancak millette olduğu ortaya konmuştur. Binlerce şehit vererek, sıkıntı ve yokluklar içinde, büyük özverilerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti bizlere emanettir. Bu değerli emaneti yaşatmak
ve sonsuza kadar korumak, gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarmak, en başta gelen görev ve sorumluluğumuz olmalıdır.
''Gençler,
Cesaretimizi güçlendiren ve
sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile
insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.''
23
E
L
A
K
K
U
M
A
P
PAMUKKALE NASIL OLUŞTU?
24
Pamukkale ‘ye hiç gideniniz var mı? Bilmiyorum ama gittiğinizde hayran kalacağınız bembeyaz bir güzelliğe sahip. Sanki
beyaz bulutların üzerinde yürüyormuş izlemini yaratan bu güzel
kayalar nasıl oluştu? Bunlara verilen isim nedir hep birlikte
öğrenelim isterseniz…
Pamukkale’yi oluşturan bu beyaz kayalara traverten denilmektedir. Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara
bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır.
Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C° arasında değişen 17 sıcak
su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölge potansiyeli içinde yer alan bir ünitedir. Kaynak, antik devirlerden
beri kullanılmaktadır. Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320
metre uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve
buradan, 60-70 metrelik kısmı çökelmenin olduğu traverten
katmanlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 metre yol kat
etmektedir.
Katmanlı havuzcuklarda çökelmekte olan kalsiyum karbonat,
başlangıçta yumuşak bir jel halindedir. Zaman içinde sertleşmekte ve “traverten” olmaktadır.
Yeryüzünün doğal güzelliklerinden payını düşeni fazlasıyla alan Pamukkale, doğal kaynaklar açısından da çok şanslı bir
coğrafyada yer alıyor. Pamukkale, her geçen gün daha fazla ilgi
gören ve umut bağlanan termal turizm merkezleri açısından çok
zengin kaynaklara sahiptir. Travertenlerin dünyadaki sayılı örneklerinin bulunduğu Pamukkale, her mevsim farklı güzelliktedir. Pamukkale’nin şifalı suları Romalılardan beri tedavi amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Muhteşem görünümlü kalsiyum oksitli ırmakların tortularıyla oluşan traverten dalgaları, turistler
için önemli bir çekim merkezidir.
TÜRKİYE’NİN DOĞA HARİKALARI
BİR PAMUKKALE EFSANESİ:
Oduncu güzelinin öyküsünü yüzlerce yıldır insanlar anlatırmış. Ben de geleneği bozmayayım. Çok çok eskiden Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan, fakir oduncu bir aile varmış. Bu ailenin kızı, o kadar çirkinmiş ki, erkek çocuk anneleri onu görünce yollarını değiştiriyormuş. Fakirliği genç kızın umurunda bile değilmiş ama, çirkinliği canına tak etmiş.
Çökelez Dağının eteklerinden kendini boşluğa bırakmış.
Su ve tortu dolu havuza hızla düşmüş. Burada uzun süre
suların içinde baygın kalmış. O esnada su, o çirkin kızı güzelliğe boğmuş. Oradan geçmekte olan Denizli Beyi'nin oğlu,
kanlar içindeki bu güzel kızı görmüş. Oduncu kızı atına alıp
evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler. O günden sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamış. O gün bu gündür, güzelleşmek isteyen tüm kadınlar
bu suyun içine atarlar kendilerini.
25
Süslü Çerçeve
Malzemeler: Karton
Rafya
Tel zımba
Uhu
1
Kartondan 5cm x 25cm, 5cm x
15cm boyutlarında dikdörtgenler
kesin. Dikdörtgenleri dikey olarak
ortadan katlayın.
Kesilen parçaların uçlarını çerçeve oluşturacak şekilde birbirine
yapıştırın.
26
2
METAL ÇOCUK
3
Oluşturulmuş olan çerçevenin
kenarlarına 50cm uzunluğundaki
rafyaları çerçeve üzerine
zımbalayın.
4
5
Çerçevenin arkasına 22cm x 12cm
boyutlarında kesilen dikdörtgeni üstü açık kalacak şekilde
yapıştırın.
27
Batuhan Başar
Çerkezköy
Buse Yıldırım
,
u
r Budakogl
İlayda Nu
Bolu
Nilüfer
,
Yagmur Yaren Mete
Manisa 1
İsmail İbiş
28
Kdz. Eregli
,
Emrecan Kavi
Bursa
Elif Ceren Mete
Manisa 1
METAL ÇOCUK
YENİ
ÜYELER
Selin Oruç
Ankara 1
ruklu
Mustafa Seymen Do
rs
Bu a 3
Sinem Fideci
Kuzey Yılm
az
Bursa 2
Ankara
,
Yagmur Saraç
Çayırova
Sude Yıldız Kurt
Çayırova
Ömer Y
eşil
yurt
Ankara
1
29
r
e
l
n
e
l
e
G
n
Sizde
SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
Bize şiirlerinizi, resimlerinizi, fotoğraflarınızı gönderin sizler
için yayınlayalım.
[email protected]
Türk Metal Umudum
Adım Tolgahan, soyadım Akbulut
Henüz İlkokul beşteyim
Geleceğim Türk Metal umudum
Babama Emrullah derler
Gönlünde yaşatmaz kini
Mercedes’de geçti 21.yılı
Geleceğim Türk Metal umudum
Tolgahan Akbulut
Aksaray Şube
Ben büyüdüm Metalli çocuk oldum
Arkadaşlarımda büyüyüp Metalli olacak
Genel Başkanım Pevrul Kavlak
Geleceğim Türk Metal umudum
Sude Yıldız Kurt
Gebze Dilovası Şube
30
Ankara
Denizli
Zonguldak
Hatay
Kayseri
İstanbul
Bursa
Manisa
Kırıkkale
Diyarbakır
Samsun
Bilecik
Sakarya
Bolu
Balıkesir
Türkiye’nin illerini yerleştir
İzmir
Tekirdağ
Kocaeli
Çankırı
Sivas
BİL-BUL
31
•Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir.
•Ördeklerin ‘vak’ sesi yankı yapmaz, nedenini de kimse bilmez.
•Arılar yarım kilo bal yapabilmek için iki milyondan
fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadır.
•Penguenler, enerji tasarrufu yapmak için sarkaç
hareketiyle yürür.
•Kangurular geri geri yürüyemezler.
•Bir inek, hayatı boyunca yaklaşık 200 bin bardak süt üretir.
•10 gramlık bir sümüklü böcek, 1 kilogramlık yükü çekebilir.
•Bir bukalemunun dili, bedeninin iki katı uzunluğundadır.
•Tarantula örümcekleri 2.5 yıl aç kalabilir.
•Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovuyor,
sizi gizliyor. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek
sizin orada olduğunuzu anlamamalarını sağlıyor.
•Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
•Mickey Mouse’dan önce en
meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat idi.
32
Kes, biriktir, senin de bir ansiklopedin
olsun...
ANSİKLOPEDİ
HASAN TAHSIN BEY (1888-1919)
Selanik’te doğdu. Asıl adı Osman
Nevres’tir. 1916 yılında “Hasan Tahsin”
lakabını aldı ve bu tarihten sonra hep
bu adı kullandı. Şemsi Efendi ve Feyziye
okullarını bitirdi. Paris Sorbonne Üniversitesinde siyasal bilgiler öğrenimi
gördü.1918 yılında İzmir’e gelip ticaretle
uğraşmaya başladı. 11 Kasım 1918 tarihinde Hukuk-ı Beşer gazetesini yayımlamaya
başladı. Sulh ve Selamet Cemiyetinin İzmir
şubesini kurdu. Yunanlıların İzmir’e asker
çıkardığı 15 Mayıs 1919 günü işgal kuvvetlerine ilk kurşunu attı ve orada şehit
edildi.
ESKRİM
Eskrim kökleri milattan önceye kadar dayanan bir çeşit kılıç sporudur.
Fiziksel ve ussal becerileri geliştirici
özelliği, yapılmasındaki geniş tekniği ve
inceliği bakımından bir sanat olarak da
anılmaktadır. Eskrim, gerek kıyafetleri gerekse oynanış biçimiyle günümüzde yaygın
olan pek çok spordan oldukça farklıdır.
Bugünkü oynanış biçimiyle, birçok insanın
düşündüğünün aksine, en az futbol ya
da basketbol kadar tehlikesiz bir spordur
çünkü eskrimde kullanılan silahların ucu
sivri olmayıp, sadece dürtüş yapmaya
elverişlidir.
EBRU SANATI
Kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biri... Bütün Osmanlı sanatlarında
olduğu gibi usta-çırak usulü ile öğrenilen
ve sanatçının iradesi dışında birçok
değişkenden etkilenen bir sanattır. Ebru;
renklerin suyla dansının yarattığı bir
ahenktir aslında. Zorlu ve emek isteyen
bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan, çok değişkenli bir
sanattır.
TAZMANYA CANAVARI
Tazmanya canavarı, Avustralya’nın
tazmanya adasına özgü bir hayvandır.
Kürkü siyah, yüksekliği 25 cm dir. Boyuna
oranla çok büyük bir kafası, güçlü çenesi ve korkutucu dişleri vardır. İsmini,
çok hırçın ve ısırgan ayrıca çok aç gözlü
olmasından alır. Avrupalıların gelmesinden
önce, keseli hayvanları, yavru hayvanları
avlar ya da keseli kurdun artıklarıyla
beslenirdi. Bugün ağırlıklı olarak tavuk ya
da ev hayvanlarını yakalar ya da çöplerde
yiyecek bir şeyler ararlar. Yiyecek ayrımı
fazla yapmazlar, akrep bile yediklerinde en
fazla hıçkırık tutar.
TUZ GÖLÜ
Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin
ikinci büyük ve en sığ gölüdür. İç Anadolu
Bölgesi’nde Ankara, Konya ve Aksaray
illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alır.
Türkiye’nin tuz ihtiyacının %63’ü bu
gölden sağlanır. Çevresinde 3.000.000’a
yakın nüfus gücü tutar. Göldeki tuz
birikmesi çeşitli faktörlere bağlı
bulunmaktadır. Çevrede jips ve tuz
tabakaları içeren gölün tuzlaşmasında
önemli bir rol oynamıştır.Ayrıca gölün sığ
oluşu ve buharlaşmanın şiddetli oluşu tuz
birikmesinin diğer faktörleridir.
ALBERT EINSTEIN
Einstein 1879 yılında Güney Almanya’da
dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi; annesi ise,
klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev
hanımıydı. Modern fiziğin kuramlarının
oluşmasında büyük katkıları olan Albert
Einstein’nın en bilinen teorilerinden biri
İzafiyet Teorisi’dir. Döneminde tartışmalara
sebebiyet vermiş bu kuram ile uzay-zaman
kavramları yeni şeklini almıştır.1921
yılında Nobel fizik ödülünü alan
Einstein,1955’te hayata gözlerini yumana
kadar bilime hizmet etmiştir
33
34
ÜYE BİLGİ FORMU
2 adet
fotoğraf
Adı:
Soyadı:
Doğum Yeri:
Doğum Tarihi:
Baba Adı:
Anne Adı:
Ev Telefonu:
Posta Adresi:
İlçe:
İl:
Posta Kodu:
Okulu:
Kan Grubu:
Hobileri:
Velisi T.M.S. Üyesi mi?
evet
hayır
İş Yeri:
Velisinin sendikamıza bağlı olduğu şube:
Görevi ve Telefonu:
Referansı:
rkadaş Kulübü
Metal Çocuk A
dikası
Türk Metal Sen
Genel Merkezi
1. Km.
Eskişehir Yolu
kara
Söğütözü / An
35

Benzer belgeler

metal çocuk yurt dışında

metal çocuk yurt dışında önemli günün yıldönümünü barındırıyor. Bunlardan ilki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı… Cumhuriyetimizin 88. yılını kutluyoruz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı herkese kutlu olsun. Diğer önemli tarih ise, Ulu...

Detaylı