2014 - Makina Magazin

Transkript

2014 - Makina Magazin
MM KAPAKLAR MART 2014.indd 2-3
3/3/14 3:46 PM
MM KAPAKLAR MART 2014.indd 4-5
3/3/14 3:46 PM
İÇİNDEKİLER
HABERLER
16
ARAŞTIRMA
40
İkinci el makina
ithalatına yeni
düzenleme
34
FUAR
Kalıp Avrasya
Fuarı, 4-7 Aralık’ta
düzenlenecek
Rulman sektörü
destek bekliyor
54
SÖYLEŞİ
Hannover Messe Bileşim
Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü
Alexander Kühnel
12 Makina Magazin
●
MART 2014
HABERLER ................................................................................................... 18
Ocak ayında ihracat yüzde 9,6 arttı
TAYSAD’dan meslek okullarına destek
Enver Erkan: Şirketlerin varlıkları, döviz borçlarının sadece yüzde 35’ini karşılıyor
İhracatçı Eğilim Araştırması’nın sonuçları açıklandı
Çelik sektörü 2014’e sıkıntılı bir şekilde girdi
İMMİB, ihracatın yıldızlarını ödüllendirdi
OİB, bir kez daha üniversite ile sanayiyi buluşturacak
Yıl: 18 Sayı: 2014/03 Mart 2014
© Copyright by MM Maschinenmarkt
Vogel Business Media GmbH & Co. KG
Würzburg - Almanya
Kurucusu
NEZİH DEMİRKENT
FUAR ............................................................................................................... 32
Türk firmaları Intermat Fuarı’na çıkarma yaptı
Parts2clean, 24 Haziran’da kapılarını açacak
ARAŞTIRMA ................................................................................................ 46
İş dünyasında mobil cihaz ve internet bağımlılığı artıyor
Ocak ayında iş ilanları yüzde 10 arttı
ÜRÜN .............................................................................................................. 62
Yeni kesme kenarı teknolojisi
Dinamik makina kontrolörü
Kullanıcıya zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan hizmet
Yüksek teknolojili Simatic Endüstriyel PC ailesi
SMC, APTech komponentlerinin satışına başladı
En son teknoloji ürünler WIN Automation’da görücüye çıkacak
Yıkama, durulama ve kurutma
Güvenli kontrol
Yazılım ve görüntü bir arada
Marianna, tamir teslim süresini Laser Tracker ile düşürdü
Çığır açan buluş: KM4X100™ mil bağlantısı
Enerji sektöründe geniş hizmet deneyimi
Frezeleme, delme ve diş açma işlemleri için yüksek performans
Emniyet ekipmanlarında kalite ve fonksiyonellik
Direkt saha montajlı IP67 güç kaynağı birimleri
Elektrik tahrikli EWS hızlı takım değiştirme sistemi
Akıllı devrim...
FİRMA HABERLERİ ......................................................................................92
Toyota, forkliftleriyle dört dalda aday gösterildi
Das Lager’dan 16 milyon Euro’luk yatırım
Turck, ofis ve stok alanını artırdı
İnformatik, Manisa ve Ankara’da seminer düzenledi
Erdemir, 2013’te kârlılıkta rekor kırdı
Gedik, hassas döküm ve vana imalatını yeni tesisine taşıdı
Gedore, Festool’un Türkiye distribütörü oldu
Ali Rıza Ersoy: Ürünün kendisi, üretim sürecinin aktif bir unsuru oldu
MAKALE ........................................................................................................ 98
Hidrolik pompalarda arıza nedenleri ve sonuçları
“Hatayı kim yaptı?” diyerek yola çıkanların akıbetleri...
Global ekonomide giderek artan “hizmet” payı
SARI SAYFALAR...................................................................................... 103
••
İmtiyaz Sahibi
DİDEM DEMİRKENT
••
Yayın Koordinatörü ve Yazı İşleri Müdürü
YALÇIN GÜR (Mak. Müh.)
••
Editör
ÖZKAN ÖZÇELİK
••
Reklam Sorumlusu
SİNEM BATURAY
••
Grafik Tasarım
HASAN ULUDAĞ
••
Danışma Kurulu
Prof. Dr. METİN AKKÖK
Prof. Dr. ATİLLA ATAMAN
Prof. Dr. OKTAY BODUR
Prof. Dr. LEVON ÇAPAN
Prof. Dr. MEHMET DURMAN
Prof. Dr. NİLÜFER EĞRİCAN
Prof. Dr. HAKKI ESKİCİOĞLU
Prof. Dr. NURULLAH GÜLTEKİN
Prof. Dr. TÜLAY HARZADIN
Prof. Dr. ERDİNÇ KALUÇ
Prof. Dr. ABDÜLKERİM KAR
Doç. Dr. ERTUĞRUL DURAK
METİN ÇAVUŞLAR
ASLAN B. SANIR
••
Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar
CANSU ZILGIN (İzmir Büro)
SÜLEYMAN DEMİREL, KADER ÜNLÜ (Bursa Büro)
HATİCE BAŞPINAR CARI (Konya Büro)
ABDULLAH SÖNMEZ (Eskişehir Büro)
HASAN TEKE (Gebze Büro)
HASAN İLİŞ (Pendik Büro)
ERKAN AKBALIK (Topkapı Büro)
HÜSEYİN ATEŞ (İkitelli Büro)
SERDAR ASLANTÜRK,
FİKRET UYGUN (Ümraniye Büro)
ÇAĞLAR BAKIR (Maslak Büro)
••
Abone ve Dağıtım Müdürü
MECİT YILMAZ
••
Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü
NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN
••
Yayın Türü
YAYGIN SÜRELİ
Her ayın 1’inde yayımlanır
DÜNYA SÜPER VEB OFSET A.Ş.
“GLOBUS” DÜNYA BASINEVİ
100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL
Tel: 0.212 440 28 66 - 67
Santral Tel: 0.212 440 24 24 Fax: 0.212 355 35 52
web site: www.makinamagazin.com.tr
e-mail: [email protected]
Ücretsiz Danışma Hattı
0.800 219 20 24 ● 0.800 219 20 25
www.dunyastore.com
••
Ofset Hazırlık ve Baskı
DÜNYA YAYINCILIK A.Ş.
••
Dağıtım
DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş.
MART 2014 ● Makina Magazin
13
EDİTÖRDEN
Sektörün kalbi WIN
Automation’da atacak
H
Özkan ÖZÇELİK
Her yıl olduğu
gibi, bu yıl da en
son teknolojilerin
sergilenceği WIN
Automation Fuarı,
19-22 Mart tarihleri
arasında Tüyap Fuar
ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek.
Etkinlik; otomasyon,
elektrik-elektronik,
akışkan gücü
teknolojileri, taşıma,
depolama, istifleme
ve lojistik sektörlerini
yine tek çatı altında
buluşturacak.
14 Makina Magazin
●
MART 2014
er yıl olduğu gibi, bu yıl da en son teknolojilerin sergileneceği
WIN Automation Fuarı, 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar
ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; otomasyon,
elektrik-elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama,
istifleme ve lojistik sektörlerini yine tek çatı altında buluşturacak.
WIN Automation Fuarı, 25’i yabancı olmak üzere, toplam 86 kuruluş
tarafından destekleniyor. Söz konusu kuruluşlar arasında; Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, TOBB, OAİB, KOSGEB ve
VDMA da yer alıyor.
2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan 100 milyar
dolar pay almayı hedefleyen makina sanayii, 1990 yılından bu yana
ihracatta yaklaşık yüzde 20 yıllık büyüme gösterdi. WIN Fuarı da,
hedeflenen ihracat rakamının yakalanabilmesi için sektör açısından
büyük önem taşıyor.
2013 yılında düzenlen fuar, 3 bin 36’sı 77 farklı ülkeden olmak
üzere, toplam 75 bin 802 kişiyi ağırladı. 30 bin metrekarenin üzerinde
kapalı alanda gerçekleştirilen etkinlikte, bin 765 yerli ve yabancı
katılımcı, ürün ve hizmetlerini fuar ziyaretçilerine tanıttı.
Etkinliğin ikinci fazı olan WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8
Haziran tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek. Etkinlik; makina imalatı, metal işleme teknolojileri,
birleştirme, kaynak ve kesme teknolojileri ile yüzey işleme teknolojilerini
aynı çatı altında buluşturacak.
İkinci el makina ithalatında maliyetler arttı
31 Aralık günü Resmi Gazete’de yayınlanan ikinci el makina
ithalatına ilişkin tebliğe göre; lazer makinalarda kilogram başına
ödenecek fon miktarı, 10 dolardan 30 dolara çıkarıldı. Sac işleme
tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı makinaların
ülkeye girişinde de, fon miktarları kilogram başına 10 dolardan 15
dolara yükseltildi.
Alınan karardan memnuniyet duyduklarını belirten Makina
İmalatçıları Birliği (MİB) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öksüzömer,
Türkiye’ye giren 1 milyar dolarlık makinanın kilogram başına maliyetinin
2 doların altında olduğunun altını çizdi. 2010 yılında 2 bin 800
makinanın ithal edilmek istendiğini aktaran Öksüzömer, 2013’te söz
konusu rakamın 7 bin adedi aştığını vurguladı. Getirilen makinaların
ortalama yaşının da gittikçe yükseldiğini kaydeden Öksüzömer, ithal
edilen makinaların ortalama yaşının 29 senenin üzerinde olduğunu dile
getirdi. Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedeflediğini
hatırlatan Öksüzömer, ortalama 10 yıl ömrü kalmış makinaları getirip,
söz konusu hedefi yakalamanın çok zor olduğunu savundu.■
HABERLER
İkinci el makina
ithalatına yeni düzenleme
İkinci el makina ithalatına ilişkin tebliğde yapılan değişiklikle, lazer makinalarda
kilogram başına ödenecek fon miktarı 30 dolara çıkarıldı. Sac işleme tezgahları,
abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı makinaların ülkeye girişinde de, söz
konusu oran kilogram başına 15 dolara yükseltildi.
Esra ÖZARFAT / BURSA
İ
kinci el makina ithalatına ilişkin
tebliğde yapılan değişiklik 31 Aralık günü Resmi Gazete’de yayınlandı. Buna göre; lazer makinalarda
kilogram başına ödenecek fon miktarı 10 dolardan 30 dolara çıkarılırken; sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı
makinaların ülkeye
girişinde de, fon miktarları kilogram başına 10 dolardan 15
dolara yükseltildi.
Belirlenen oranların, makina ithalatı
yapmak
isteyenler
için caydırıcı nitelikte
olduğunu ifade eden
Makina İmalatçıları
Birliği (MİB) Yönetim
Kurulu Başkanı Yusuf
Öksüzömer, “Makinacılar olarak, alınan
karardan memnuniyet duyuyoruz. Konu,
Kasım ayında Dünya
Ekonomi TV’nin ‘Sektör Buluşmaları’ programında masaya yatırıldı ve ‘İkinci El Makina İthalatı Raporu’ ilk kez burada açıklandı.
Türkiye’de yeterli miktarda üretimi
olan makinaların ithalatı, yerli üreticilerin imalat durumuna bağlı olarak
karşılanıyor. İthalatçı, eğer makinayı getirmekte ısrar ederse, o zaman
kilogram başına belli bir fon miktarı
ödüyor. Lazer makinalarda bu fon
miktarı 10 dolardı. 31 Aralık 2013
günü Resmi Gazete’de yayınlanan
tebliğde bu oran 30 dolara yükseltildi” diye konuştu.
Yusuf Öksüzömer, “Hiç
kimse, düzgün çalışan
ikinci el tezgahını başka
bir ülkeye satmaz” dedi.
16 Makina Magazin
●
MART 2014
“Sektörde ciddi
oyuncularımız var”
MİB üyesi olan Bursa’da Ermaksan, Durmazlar, Baykal, Nukon,
Konya’da İnan Makina, Kayseri’de
Dener Makina gibi lazer makina üretiminde ciddi oyuncuların olduğunu
kaydeden Öksüzömer, şöyle konuştu: “Bu karar öncesinde, onları
korumak adına lazer tezgahları kısmının tebliğden çıkarılmasını talep
etmiştik. Ama tamamen tebliğden
çıkarılması yerine, Ekonomi Bakanlığı bürokratları bizim isteğimize anlayışla yaklaşarak, kilogram başındaki
fon miktarını artırması yoluyla bize
yardımda bulundular. Bu da, ikinci el
ithalatı yapmak isteyenler için ciddi
bir maliyet demek oluyor. Yine de,
bu maliyete katlanıp eski teknoloji
makinayı Türkiye’ye sokmak isteyenler için bir engel yok. Ama fiyat, ciddi
anlamda caydırıcı bir noktaya geldi.”
Lazer makinaların yanı sıra,
Türkiye’de üretilen; sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler
gibi başka bazı makinaların ülkeye
girişinde de fon miktarlarının kilogram başına 10 dolardan 15 dolara
yükseltildiğini açıklayan Yusuf Öksüzömer, “MİB olarak, kendi üreticimiz
adına bir yerde hedeflediğimiz noktaya varmış olduk” dedi.
“1 milyar dolarlık
ithalat yapılıyor”
Türkiye’ye ikinci el makina ithalatının yıllık yaklaşık 1 milyar dolar
civarında olduğuna vurgu yapan
Öksüzömer, bu makinaların birçoğunun Türkiye’de üretilebildiğine de
dikkat çekti.
“Hiç kimse, düzgün çalışan
ikinci el tezgahını başka bir ülkeye
satmaz” diyen MİB Başkanı Yusuf
Öksüzömer, söz konusu tebliğle
birlikte, normal yoldan ithalatı kısmayı başardıklarını belirtti. Öksüzömer, konuşmasına şöyle devam
etti: “Ancak, Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı’ndan yatırım teşvik
belgesi alan ve teşvik belgesinin içine yurtdışından makina ve teçhizat
alımı listesi koyanlar, yatırım teşvik
belgesi kapsamında sıfır gümrük, sıfır fonla ithalat yapabiliyor. Bu sefer,
sektörde bu tarafa doğru bir yönelme olacak. Ne kadar mükemmel kanun yapılırsa yapılsın bir açık nokta
bulunuyor. Yatırım teşviklerinin istismar edilmesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Yine de, MİB olarak şimdiki
durumdan memnunuz.”
“Kilogram başına maliyet
2 doların altında”
Türkiye’ye giren 1 milyar dolarlık
makinanın kilogram başına maliyetinin 2 doların altında olduğunu söyleyen Yusuf Öksüzömer, 2010 yılında
2 bin 800 olan ithal edilmek istenen
makina adedinin, 2013’te 7 bin adedi aştığını söyledi. Getirilen makinaların ortalama yaşının da gittikçe
yükseldiğini kaydeden Öksüzömer,
şöyle konuştu: “Bugün sac 1 dolar.
Onlar bitmiş malzemeyi Türkiye’ye 2
dolardan az bir maliyetle yolluyorlar.
Bu, makinanın ne durumda olduğunun bir göstergesi. İthal edilen makinaların ortalama yaşı 29 senenin
üzerinde ve kalan ekonomik ömürleri de 10 ile 15 yıl arasında. Eğer
Türkiye 2023’te 500 milyar dolar
ihracat hedefi koyuyorsa, ortalama
10 yıl ömrü kalmış makinayı getirip,
bununla üretim yapıp, söz konusu
hedefi yakalaması çok zor.” ■
HABERLER
Ocak ayında ihracat
yüzde 9,6 arttı
Türkiye’nin Ocak ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,6 artışla,
12 milyar 15 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık ihracat ise, yüzde 0,4
gerileyerek, 152 milyar 401 milyon dolar oldu.
O
cak ayı ihracat rakamlarını
Gaziantep’te düzenlenen
toplantıda açıklayan TİM
(Türkiye İhracatçılar Meclisi) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Ocak
ayında mal ihracatımız, geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla,
12 milyar 15 milyon dolar oldu.
Bu rakam, Cumhuriyet tarihinin
en yüksek Ocak ayı ihracat rakamı
oldu” diye konuştu.
Son 12 aylık ihracatın ise, yüzde 0,4 gerileyerek, 152 milyar 401
milyon dolara indiğini dile getiren
Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ocak ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 589 milyon dolar ile hazır giyim
ve konfeksiyon sektörümüz yaparken; otomotiv sektörümüz 1 milyar
587 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörümüz
ise 1 milyar 404 milyon dolar ihracat
ile üçüncü sırada yer aldı.”
“En fazla ihracat
Almanya’ya yapıldı”
Mehmet Büyükekşi,
“Döviz riski bulunan
ihracatçılarımızın,
bu riskten
korunmaya yönelik
önlemleri dikkatlice
değerlendirmelerini
öneriyoruz” dedi.
Ocak ayında en fazla ihracat
yapılan üç ülkenin sırasıyla; Almanya, Irak ve İngiltere olduğunu
bildiren Büyükekşi, “Almanya’ya
ihracatımız geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 20 artarken; Irak’a
ihracatımız yüzde 16, İngiltere’ye
yüzde 18 artış gösterdi. Söz konusu dönemde ihracatımız; Tayland’a
yüzde 202, Katar’a yüzde 153,
Ürdün’e yüzde 126, Letonya’ya
yüzde 123, Suriye’ye yüzde 109,
Fas’a yüzde 65, İsrail’e yüzde 45,
Japonya’ya yüzde 40, İran’a ise
yüzde 32 artış gösterdi. Ocak ayında AB’ye ihracatımız yüzde 13 artarak, 5,4 milyar dolara yükseldi.
Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 17
artarak, 2,4 milyar dolara yükseldi.
Kuzey Amerika’ya ihracatımız yüzde 18 yükselirken; BDT ülkelerine
ihracatımız yüzde 4, Afrika’ya ise
yüzde 2 artış gösterdi” dedi.
“2014 beklentileri
oldukça iyimser”
Dünya ekonomisindeki gelişmeler hakkında da açıklamalarda
bulunan Mehmet Büyükekşi, konu
hakkında şunları söyledi: “Dünya
ekonomisi, 2013’ü yavaş ve kademeli toparlanma yılı olarak kapattı.
2014 için de, dünya ekonomisine
ilişkin beklentiler oldukça iyimser.
Özellikle, gelişmiş ülkelerde bu yıl
iyi bir büyüme performansı bekleniyor. IMF ve Dünya Bankası, 2014
18 Makina Magazin
●
MART 2014
küresel büyüme tahminlerini yakın
zamanda yukarı yönde revize etti.
Son tahminlere göre, dünya ekonomisinde bu yıl yüzde 3,1 büyüme bekleniyor. Bu rakam, gelişen
ülkelerde yüzde 5,1’e yükseliyor.
Dolayısıyla, özellikle gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerine ve artan talebe bağlı olarak, dünya ticaretinde de artış bekleniyor.”
“Toparlanmayı
lehimize çevirmeliyiz”
Mal ticaretinde, değer bazında
yüzde 4, miktar bazında ise yüzde 5 artış öngörüldüğünü ifade
eden Büyükekşi, ABD ve AB başta
olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki
toparlanma sinyallerini Türkiye’nin
lehine çevirmesinin büyük önem
taşıdığını vurguladı. Büyükekşi,
“Umuyoruz ki; geçici de olsa, şu
anda ülke gündemindeki negatif
algılar sona erecek ve fırsatlarla
dolu 2014 için, ekonomimize ve
temel parametrelere odaklanmaya
başlayacağız. Bizler, dünyadaki bu
olumlu beklentilerin ihracatımıza
pozitif yansıyacağına inanıyoruz
ve 2014 yılı ihracat hedefimiz olan
166,5 milyar doları yakalayacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.
HABERLER
“Merkez bankalarının
kararları önemli”
Bu yıl gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının
ekonomiler üzerindeki etkilerinin oldukça belirleyici olacağını dile getiren Mehmet Büyükekşi,
sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa, İngiltere ve
Japonya merkez bankaları genişletici politikalarını sürdürüyor. Avrupa Merkez Bankası; deflasyon endişesi, yüksek işsizlik ve büyümenin
ivme kazanması amacıyla faiz oranlarını yüzde
0,25’e indirdi. Çin’in yeni nesil reformları ile piyasa ekonomisine geçişi hız kazandı. Bankacılık,
emek piyasası ve kur rejiminde daha esnek uygulamalar, daha gerçekçi fiyatların oluşmasını
sağlayacak. Hepinizin yakından takip ettiği gibi,
ABD Merkez Bankası FED, parasal genişlemeden çıkışı Aralık ayında başlattı. 29 Ocak’ta
ise, aylık varlık alımlarını 10 milyar dolar daha
azaltarak, 65 milyar dolara indirdi. FED’in çıkış
planını Temmuz’a kadar tamamlaması bekleniyor. Parasal genişlemeden çıkışla birlikte; daha
değerli dolar, daha yüksek faiz oranları ve daha
sıkı finansman koşulları oluşuyor.”
FED’in söz konusu kararının, birçok gelişmekte olan ülkeyi olduğu gibi Türkiye ekonomisini de etkilediğini aktaran Büyükekşi, son
zamanlarda Türk Lirası’ndaki değer kaybı ile söz
konusu etkinin hissedildiğini söyledi. Büyükekşi,
“Kurdaki bu dalgalanmalara etki eden üç etmen
var. İlki, az önce belirttiğim gibi FED’in kararları. Bunun yanında, Merkez Bankası politika ve
açıklamaları ile güncel siyasi gelişmeler de döviz
kurlarını etkiliyor. Merkez Bankası, 28 Ocak gecesi, döviz kurlarını sakinleştirme adına yüksek
ve kapsamlı faiz artışına gitti” dedi.
“Borçlanma maliyetleri artacak”
Merkez Bankası’nın yaptığı yüksek faiz
artışının, başta KOBİ’ler olmak üzere tüm şirketlerin borçlanma maliyetlerini ciddi oranda
artıracağına dikkat çeken Büyükekşi, şunları
söyledi: “Büyümede ve istihdamda yavaşlama
olabileceğinden endişe ediyoruz. Bu da bize
gösteriyor ki; Merkez Bankası, gelişen olaylar
karşısınında daha proaktif davranmalı. Faiz artışının, orta vadede piyasalardaki dalgalanmayı azaltarak, ihracatçımızın önünü daha rahat
görmesine yardım etmesini ümit ediyoruz. Bu
noktada paniğe gerek olmadığına inanıyoruz.
Kısa vadeli dalgalanmaların piyasaların doğasında olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Türk Lirası’nın değerini eninde sonunda
bulacağına da inanıyoruz. Bir noktayı önemle
belirtmek istiyorum; döviz kurunda bizim için
seviyeden ziyade, öngörülebilirlik ve rekabetçilik önem taşıyor.”
“Yabancı kaynak kullanımı sıkılaşıyor”
Risk algısını iyi yönetmenin kurda öngörü-
lebilirliği artıracağına inandıklarını ifade eden
Mehmet Büyükekşi, “Döviz riski bulunan ihracatçılarımızın, bu riskten korunmaya yönelik
önlemleri dikkatlice değerlendirmelerini öneriyoruz. Piyasalarda TL likiditesi azalırken, ihracatçı firmalarımıza, kısa vadeli nakit akışına ve
likidite yönetimine önem vermelerini tavsiye
ediyoruz. Nitekim, artık yabancı kaynak kullanımı sıkılaşıyor ve daha pahalı hale geliyor. Diğer
taraftan, dış pazarlarda fiyat baskısı sürüyor,
üretim maliyetleri ve verimliliğe her zamankinden daha fazla önem vermek gerekiyor” diye
konuştu.
İhracatçıların daha dikkatli olmaları gereken bir dönemden geçildiğini belirten Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam etti: “Çünkü,
tüm ülkeler bu yıl ihracatlarını artırma gayreti
içine girdiler. Dışarıda rekabet daha da keskinleşecek. İçeride ise, ihracat bugüne kadar
hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Bu
yıl büyümenin ağırlığı iç tüketimden ihracata
kayacak. Cari açıkta düzelme devam edecek.
Biz bu noktada, tüm sanayicilerimizi mutlaka
ihracata yönelmeye davet ediyoruz. Bu yıl,
ihracat yapmayan firmalar da ihracat yapsın.
Firmalarımız baş hedefleri arasına ihracatı alsın. Pazar araştırmasına daha fazla yönelsin,
seyahatlere, ticaret heyetlerine öncelik versin.
Tabiri caizse; bu yıl dünyayı ihracatla yeniden
keşfedelim.”
“İnovasyon odaklı olmalıyız”
2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat
ve 2 trilyon dolarlık milli gelir hedeflendiğini
hatırlatan Mehmet Büyükekşi, “Bunun için;
ihracata dayalı, inovasyonla, tasarımla, markalaşmayla ve Ar-Ge’yle büyüyen, yüksek
katma değerli, inovasyon odaklı bir ekonomiye geçmemiz gerekiyor. İşte bu yüzden,
ekonomik modelimizi teknoloji ve bilgi rekabetine uygun şekilde güçlendirmemiz büyük
önem ve aciliyet taşıyor. Ancak bu şekilde
Türkiye, yine tüm dünyadan pozitif anlamda
ayrışacak bir hikâye ortaya koyabilir. Yeter
ki; ihracatımızın üretim yapısını ve yönünü
yüksek katma değer üretme yönüne çevirelim” diye konuştu.
“Markalaşmaya hız vermeliyiz”
Türkiye markasını güçlendirmeye devam
edilmesi gerektiğini söyleyen Büyükekşi, firmaların yurtdışında markalaşmaya hız vermeleri
gerektiğini ifade etti. Büyükekşi, “Bunun için
gerekirse şirket birleşme ve satınalmalarına
odaklansınlar. TİM olarak, bu aksiyonlara destek niteliğindeki önerileri devletimizin en üst
kademelerine aktarmaya ve yeni yaklaşımlar
geliştirmeye devam ediyoruz, devam da edeceğiz” dedi. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
19
HABERLER
TAYSAD’dan meslek
okullarına destek
TAYSAD, düzenlediği sosyal sorumluluk projesiyle meslek okullarına;
mikroskoptan mikrometreye, mihengirden komparatör saatlerine kadar
laboratuvar ekipmanları yardımı yapacak. Kampanyayı daha geniş kitlelere
yaymak isteyen dernek, süreyi 23 Nisan tarihine kadar uzattı.
T
aşıt Araçları Yan Sanayicileri
Derneği’nin (TAYSAD) “Atma
değerlendir, meslek okullarını
güçlendir” sosyal sorumluluk projesiyle, meslek okullarına; mikroskoptan mikrometreye, mihengirden
komparatör saatlerine kadar yardımlar yapılacak. Otomotiv endüstrisinin
nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılayabilmek için başlatılan kampanyaya
şu ana kadar TAYSAD üyesi 50’ye
yakın firmadan destek geldi.
“Kampanya süresi uzatıldı”
Türkiye’nin ihracat şampiyonu
otomotiv endüstrisinin, sosyal sorumluluk kampanyalarına da ön-
cülük ettiğini ifade eden yetkililer,
“Pilot uygulamanın başarılı olması
ve meslek liselerinden gelen talep
üzerine, ‘Atma değerlendir, meslek
okullarını güçlendir’ sosyal sorumluluk projesini daha geniş kitlelere
yaymak isteyen TAYSAD, 23 Nisan
2014 tarihine kadar uzattığı kampanyaya desteklerin sürmesini bekliyor” diye konuştular.
TAYSAD’ın, Türk otomotiv endüstrisinin yakaladığı kalite, zamanında teslim gibi avantajlarının en
önemli unsuru olan yetişmiş nitelikli
insan gücünü desteklemek istediğini kaydeden yetkililer, şöyle konuştular: “TAYSAD, eğitime el attı.
Derneğin dört ay önce başlattığı
‘Atma değerlendir, meslek okullarını güçlendir’ sosyal sorumluluk
kampanyasıyla; meslek liselerinde
ihtiyaç duyulan birçok ölçü aleti,
laboratuvar ekipmanları gibi malzemeler, TAYSAD üyelerinden teslim
alınarak bu okullara verilecek.”
Kanca: Birçok öğrenci
uygulama dahi yapamıyor
Kampanya hakkında açıklamalarda bulunan Proje Sözcüsü ve TAYSAD Başkan Yardımcısı Alper Kanca,
meslek liselerinde birçok öğrencinin
laboratuvarlarda gerekli eğitim araçlarını görmeden, uygulama dahi yapamadan eğitimini tamamladığına
dikkat çekti. Kanca, konuşmasını şu
şekilde sürdürdü: “Üye firmalarımızın
kullanmadığı kalibrasyon dışı kalmış,
çalışır durumdaki ölçü aletlerini, laboratuvar ekipmanlarını öğrencilerin
eğitimi için meslek liselerinin kullanımına sunacağız. Projemize katılmak isteyen sanayicilerimiz; kumpas,
mikrometre, mihengir, komparatör
20 Makina Magazin
●
MART 2014
Otomotiv
endüstrisinin nitelikli
insan gücü ihtiyacını
karşılayabilmek
için başlatılan
“Atma değerlendir,
meslek okullarını
güçlendir”
kampanyasına
şu ana kadar
TAYSAD üyesi 50’ye
yakın firmadan
destek geldi.
saatleri, kalibrasyon mastarları, elektronik hassas teraziler, mikroskop,
profil projeksiyon, sertlik ölçme, dijital/analog multimetre gibi taşınabilir
boyuttaki ölçü aletlerini 23 Nisan
2014 tarihine kadar TAYSAD’a kargo
ile iletebilir. Bizler de, bunları gençlerimizin hizmetine sunarak, hem otomotiv endüstrisine, hem de ülke ekonomisine katkı sağlamak istiyoruz.”
TAYSAD’ın; dünyanın önde gelen Mercedes, BMW, Volkswagen,
Toyota, Audi gibi küresel markalarına, janttan elektrik aksamlarına,
fren sistemlerinden aküye kadar birçok üründe tedarik sağladığını aktaran Alper Kanca, “Derneğimizin
kampanyasına; İnci Akü, Kale Oto
Radyatör, Kanca El Aletleri, Toyota
Boshhoku, Bosch Rexroth Otomasyon, Yiğit Akü, Lucas Elektrik gibi
50’ye yakın firmadan destek geldi”
diyerek sözlerini noktaladı. ■
HABERLER
ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan:
Şirketlerin varlıkları,
döviz borçlarının sadece
yüzde 35’ini karşılıyor
Enver Erkan, finansal kesim dışındaki firmaların 93 milyar dolar varlığına
karşın, 263 milyar dolar yükümlülüklerinin bulunduğunu ifade etti.
Ş
irketlerin döviz borçlarına ilişkin
değerlendirmelerde
bulunan
ALB Menkul Değerler Analisti
Enver Erkan, “Kasım 2013 dönemine
göre finansal kesim dışındaki firmaların döviz ve varlık yükümlülükleri de
açıklandı. Firmaların net döviz pozisyonu Kasım ayında 170 milyar 153
milyon dolar açık verdi” diye konuştu.
Finansal kesim dışındaki firmaların
93 milyar dolar varlığına karşın, 263
milyar dolar yükümlülüklerinin bulunduğunu aktaran Erkan, sözlerine
şöyle devam etti: “Yani şirketlerin var-
lıkları, döviz borcunun sadece yüzde
35’ini karşılıyor. 2002 yılından bu yana
yaptığımız çalışmaya göre; şirketlerin
2002’de döviz varlıklarının borçlarını
karşılama oranı yüzde 79 seviyesindeyken, bu oran dramatik bir şekilde
düşmeye başlamış ve 2008 yılından
itibaren düşüş hızlanmıştır. Şirketlerin
2013 Kasım ayı verilerine göre yükümlülük kompozisyonu incelenirse; 151,7
milyar doları yurtiçinden sağlanan krediler, 84,8 milyar doları yurtdışından
sağlanan krediler oluşturmaktadır.”
Şirketlerin ithalat borçlarının
26,8 milyar dolar olduğunu ifade
eden Erkan, bu tutarın yüzde 100’e
yakınının kısa vadeli olduğunu dile
getirdi. Erkan, “Şirketlerin ihracat
alacakları ise, 13,3 milyar dolardır.
Söz konusu rakam, ithalatın sadece
yüzde 50’sini karşılamaktadır. Kısa
vadeli net döviz pozisyonları incelendiğinde ise, şirketlerin 95 milyar
dolar yükümlülüğü varken, buna
karşılık 78 milyar dolar varlığı bulunmaktadır. Kısa vadeli net döviz pozisyonu yani karşılığı olmayan net döviz
açığı 17 milyar dolardır” dedi. ■
Enver Erkan, “Firmaların
net döviz pozisyonu
Kasım ayında 170 milyar
153 milyon dolar açık
verdi” dedi.
Enerji verimliliği GEISS için daima önemli bir konu olmuştur. Yeni geliştirilmiş,
şimdi standart bir ekipmanımız haline gelen, konfigürasyon yapılabilen vakumlu
pompa kontrolüyle ve çok uzun yıllardır yüzlerce ısıyla şekillendirme makinesinde
kullanılan halojenli ısı
elemanlarıyla diğer
ısıtma metotlarına nazaran % 30-45 enerji
tasarruf edilebilmektedir.
Vakumlu pompaların
şimdi daha kısa
çalışma devri olması
gerçeği nedeniyle
bakım işleri azaltılabilmekte ve sadece daha uzun
yaşam süresi değil aynı zamanda ilave olarak maliyet
tasarrufu elde edilmektedir.
HABERLER
İhracatçı Eğilim Araştırması’nın
sonuçları açıklandı
TİM İhracatçı Eğilim Araştırması’nın sonuçları, 2014’ün birinci çeyreği itibariyle
ihracatçıların; Türkiye, dünya ve AB ekonomisine yönelik beklentilerinin önceki
dönemlere oranla belirgin bir şekilde pozitife kaydığını ortaya koydu.
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi
(TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, TİM İhracatçı Eğilim
Araştırması’nın 2013 yılı dördüncü
çeyrek sonuçları ile 2014 yılı birinci çeyrek beklentilerini açıkladı.
2014’ün birinci çeyreği itibariyle
ihracatçıların; Türkiye, dünya ve AB
ekonomisine yönelik beklentilerinin
önceki dönemlere oranla belirgin
bir şekilde pozitife kaydığını belirten Büyükekşi, “İhracatçılar, yeni
ekonomi dinamiklerinde daha fazla ihracat cirosuna odaklanacaklar.
2014, ihracat yılı olacak. İSO 500
içindeki firmaların ihracat oranlarının yüzde 30’lara çıkmasını istiyoruz” diye konuştu.
İhracatçı firmaların ek istihdam
yaratma ve yatırımlarını genişletmeye yönelik eğilimlerinin devam ettiğini vurgulayan Büyükekşi, ihracatçı
eğilim anketi sonuçlarına göre, en
önemli sorunun girdi maliyetleri olduğunu açıkladı.
“Girdi maliyetleri arttı”
Geçen yılın dördüncü çeyreğinde, ihracatçı firmaların diğer çeyreklere oranla üzerinde durdukları
Mehmet Büyükekşi,
yılsonu dolar kur
tahmininin 2,32’ye, Euro
kur tahmininin ise 3,16
TL’ye yükseldiğini ifade
etti.
en önemli konunun girdi maliyetlerindeki artış olduğuna işaret eden
Büyükekşi, şöyle konuştu: “Bu dönemde, TL’nin değer kaybından
girdi maliyetlerinin artışı olarak etkilendiklerini belirten ihracatçıların
oranı yüzde 69 olarak göze çarpıyor. Benzer trend, hammadde girdi
maliyetlerinde de görülmektedir.
İhracatçıların yüzde 42,5’i, hammadde birim ithalat fiyatının geçen
yılın aynı dönemine oranla yükseldiğini belirtiyorlar. Söz konusu
çeyrekte firmaların yüzde 42,7’si
üretim, yüzde 46,2’si ise ihracatlarında geçen yılın aynı döneminde
artış olacağını belirttiler. Yılın ilk
çeyreği için de, üretim ve ihracatının artacağını ya da aynı kalacağını
öngören ihracatçıların oranı, sırasıyla yüzde 70,1 ve yüzde 77,6’dır.
Bu çeyrekte ihracattaki artış beklentisinin güçlendiğini görüyoruz.”
“Yüzde 65,1’i yerli
hammadde kullanıyor”
Araştırmaya katılan firmaların
yüzde 65,1’inin üretimlerinde kullandıkları hammaddelerin orijinlerinin yurtiçi olduğunu belirttiklerini
anlatan Mehmet Büyükekşi, “Kimyevi maddeler, otomotiv, demir
çelik ve demirdışı metaller sektörlerinde yurtdışı hammadde tedariğine olan ihtiyaç belirgin bir şekilde
devam ediyor. Bu durum, ihracatın
ithalatı dengelemesi amacıyla orta
ve uzun vadeli planlar için önlem
alınması gereken bir unsur olarak
öne çıkıyor” dedi.
“Yeni pazarlara giriş arttı”
Yılın dördüncü çeyreğinde yeni
pazarlara girebildiklerini belirten
firmaların oranının 16 çeyrek sonra yeniden yüzde 40’a ulaştığını
kaydeden Büyükekşi, ihracatçıların
yeni ekonomik konjönktürde pazar
çeşitlendirmesine ağırlık verdiğinin
görüldüğünü belirtti. Büyükekşi,
şu bilgileri verdi: “Bu dönemde
de Rusya, en yüksek oranda hedef
pazar olarak öne çıkmaktadır. Hedeflenen pazarlarda ABD ve Çin,
sırasıyla ikinci ve üçüncü sıradaki
yerlerini korumuştur. Bu çeyrekte
Almanya dördüncü sırayı alarak
tekrar öne çıkmıştır. Geçen yılın
dördüncü çeyreğinde mevcut pazarlarda yeni müşterilerden sipariş
aldıklarını belirten ihracatçıların
oranı yüzde 54,4’tür. Bu dönemde artan oranıyla; rekabetçi fiyat
sunamama (yüzde 57,4) ve azalan
oranıyla hedef ülkelerdeki ekonomik sıkıntılar (yüzde 45,8), en sık
karşılaşılan pazarlama sorunları
olarak göze çarpıyor.”
“Eximbank’ın payı
artış trendine girdi”
2013 Ekim-Aralık döneminde,
dış finansman talebinde bulunan firmaların oranının, 2013’ün geneline
paralel seviyede yüzde 41,2 olarak
gerçekleştiğini bildiren Büyükek-
22 Makina Magazin
●
MART 2014
HABERLER
şi, “Firmaların yüzde 41,6’sı, 2014
birinci çeyrekte de dış finansman
taleplerinin olacağını belirtiyorlar.
Kullanılan dış finansman kaynaklarında Eximbank’ın payının tekrar
artış trendine geçmesi, geliştirilen
hizmetlerden ve oluşturulan kaynaklardan ihracatçının daha yüksek
yüzdede faydalandığını gösteriyor.
İhracatçı firmaların yüzde 45,4’ü,
döviz risklerinden korunmak için
herhangi bir araç kullanmadıklarını
belirtiyorlar. Döviz kuru riskine karşı
herhangi bir araç kullanmama nedenleri olarak; döviz kurlarında artış
beklentisi (yüzde 30,8), ithalatlarının da bulunması (yüzde 21,6) ilk
iki sırada beyan edilen unsurlardır”
diye konuştu.
“470 bin ek istihdam
yaratılması bekleniyor”
2013 yılı dördüncü çeyrekte
sektörde firma başına ortalama çalışan sayısının 177 olduğunu söyleyen TİM Başkanı Büyükekşi, firmaların, 2014’ün birinci çeyreğinde
ortalama yüzde 0,6 istihdam artışı
öngördüklerini belirtti. Büyükekşi,
konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hesaplamalara göre, ihracatçı firmaların birinci çeyrekte tahmini olarak 67 bin ek istihdam yaratacağı
görülüyor. Firmaların 2014 yılının
tamamına dair öngörüleri dikkate
alındığında, yılsonuna kadar 470
bin ek istihdam yaratılması öngörülüyor. Firmaların sene sonuna dair
istihdam artış beklentilerinin, ekonomik büyüme beklentisine paralel
şekilde, bir önceki yıla göre yüzde
4,2 olduğunu gözlemlemek bize
ümit veriyor. Dördüncü çeyrekte,
ihracatçı firmaların yüzde 50’den
fazlası yurtiçinde yeni yatırım yaptıklarını belirtiyorlar. Yeni yatırımlar
içerisinde yüzde 21,8 ile Ar-Ge ve
inovasyon yatırımlarının bulunması olumlu bir gelişme olarak göze
çarpıyor.”
“Beklentiler revize edildi”
Söz konusu dönemde, firmaların piyasa beklentilerini revize ettiklerini dile getiren Mehmet Büyükekşi, yılsonu dolar kur tahmininin
2,32’ye, Euro kur tahmininin ise
3,16 TL’ye yükseldiğini açıkladı. Büyükekşi, “2014 Ocak-Mart dönemi
için kur tahminleri dolarda 2,24,
Euro’da ise 3,05 TL oldu. Enflasyon
tahmini de, son gelişmeler ışığında
yüzde 9,04’e yükseldi. 2014 birinci çeyrek büyüme beklentisi yüzde
2,9 olarak öne çıktı. İhracatçıların
2014 yılının geneline ilişkin büyüme beklentilerinde OVP ve bütçe
hedeflerine paralellik sözkonusu
olup, büyüme beklentisi yüzde 4,2
oldu. İhracatçılar, 2013 yılının son
günlerinde TİM olarak yaptığımız
değerlendirme çalışmalarında öne
çıkan beklentilerini, bu anketimizde de rekabetçi ideal kur seviyeleri
olarak; dolarda 2,06, Euro’da ise
2,80 TL olarak muhafaza ettiler.
Bu da, ihracatçımızın kurda öngörülebilirliğe verdiği önemi tekrar
vurgular niteliktedir. İhracatçıların,
dünya ve AB ülkelerinde ekonomik
gidişata ilişkin beklenti öngörüleri
16 çeyrek sonra pozitife döndü. Bu
sonuç; 2014 itibariyle ihracatçıların
dış talebe odaklanarak, ihracat gelirlerini artırma beklentisinde olduğunu gözler önüne seriyor” dedi.
“En önemli sorun
enerji maliyetleri”
İhracatçıların en önemli sorununun yüzde 51,4 ile enerji maliyetleri olduğunu kaydeden Büyükekşi, şunları aktardı: “Bunu;
yüzde 49,0 ile döviz kurları, yüzde
43 ile hammadde ve ara mal fiyatları, yüzde 42,2 ile finansman maliyetleri ve yüzde 37,8 ile de vergi
maliyetleri izledi. Yurtdışı nakliyat
işlemlerinde kullanılan taşımacılık yöntemleri incelendiğinde, ihracatçıların yüzde 83 gibi önemli
bir çoğunluğu karayolunu tercih
ediyor. İhracatçılar, nakliye firması
seçiminde hızdan çok güvenilirliğe
önem veriyor. Yurtdışı nakliyat işlemlerinde ihracatçılarımızın ana
sorunu, sınır kapılarında yaşanan
uzun beklemeler.”
İhracatçı eğilim anketi sonuçlarının; ihracatçıların birinci çeyrekte
hammadde girdi tedarikine dikkat
ettiklerini, buna paralel olarak stokları erittiklerini gösterdiğini belirten
Büyükekşi, “Türkiye, 2014 yılında
ihracata daha fazla ağırlık vererek,
OVP hedefi olan 166,5 milyar dolarlık ihracatı yakalayacak” diyerek
sözlerini noktaladı. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
23
HABERLER
Çelik sektörü 2014’e
sıkıntılı bir şekilde girdi
Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir
çelik ürünleri de eklendiğinde, yılın ilk ayındaki toplam çelik ihracatı; miktar
bazında 1,5 milyon ton, değer bazında ise 1,3 milyar dolar oldu.
P
➤
Namık Ekinci, “Ocak ayı
ihracat rakamları, 2014
yılı ihracatımızın 2013
yılından çok da farklı
olmayacağını gösteriyor”
dedi.
24 Makina Magazin
iyasa koşulları Türk çelik sektörünü olumsuz etkilemeye
devam ediyor. Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) verilerine göre, çelik
mamulleri ihracatı Ocak ayında miktar bazında 1,4 milyon ton, değer
bazında ise 1,1 milyar dolar olarak
gerçekleşti. 2014 yılının ilk ayında
en fazla çubuk ihraç edilirken; İngiltere, Fas ve Tayland ihracat artış
miktarlarıyla dikkat çeken ülkeler
arasında yer aldı.
Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2014 yılı Ocak ayı
verilerine göre; Türkiye’nin çelik
ihracatı değer bazında geçen yılın
ilk ayına göre yüzde 3,2 düşüş ile
1,1 milyar dolar, miktar bazında ise
yüzde 7,3 azalış ile 1,4 milyon ton
olarak gerçekleşti.
●
MART 2014
sırasıyla Irak, Yemen ve İsrail oldu.
Bu dönemde en çok ihraç edilen
ürünler; 640 bin tonla çubuk, 176
bin tonla boru, 143 bin tonla profil
ve 103 bin tonla yassı sıcak olarak
sıralandı.
Ekinci: Beklentilerimiz
karşılanmadı
Toplam ihracat
1,3 milyar dolar oldu
Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına
giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde, Türkiye’nin 2014 yılının ilk
ayındaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 1,5 milyon ton, değer
bazında ise 1,3 milyar dolara ulaştı.
2014 Ocak ayı rakamlarına
göre; bölgeler bazında Ortadoğu
ilk sırada yer alırken, bu bölgeyi AB
ve Kuzey Afrika ülkeleri izledi. Çelik
sektörünün 2014 yılının ilk ayında
en çok ihracat yaptığı üç ülke ise
İhracat rakamları hakkında değerlendirmelerde bulunan Çelik
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı Namık Ekinci, “Ekonomideki
gelişmeleri dikkatle izlediğimiz 2014
yılına temkinli bir başlangıç yaptık.
Ancak, yılın ilk ayını geçen yılın aynı
dönemine göre değer bazında yüzde
3,2, miktar bazında ise yüzde 7,3’lük
gerileme ile kapattık. 2014’te geçtiğimiz yıl sektörümüzü zorlayan
olumsuz koşulların aşılması, dünya
ve ülkemizdeki siyasi, ekonomik istikrar ve güven ortamının sağlanması en büyük beklentimizdi. Ancak,
Ocak ayı sonuçları bu beklentilerimizin karşılanmadığının bir göstergesi.
Bu nedenle, 2014 yılı ihracatımızın
2013 yılından çok da farklı olmayacağı görülüyor” diye konuştu. ■
HABERLER
İMMİB, ihracatın
yıldızlarını ödüllendirdi
Türkiye çapında genel sekreterlikler bazında 40 milyar doları aşkın ihracatı
ile en yüksek ihracatı gerçekleştiren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı
Birlikleri, 2013 yılının ihracat yıldızlarını 56 kategoride 168 ödül ile onurlandırdı.
T
ürkiye’nin toplam ihracatının
yaklaşık yüzde 30’unu gerçekleştiren altı birliği bünyesinde barındıran İstanbul Maden ve
Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB)
bu başarıya imza atan yıldız şirketlerini ödüllendirdi. İMMİB’in geleneksel hale getirdiği ve bu yıl yedincisi düzenlenen ödül gecesinde;
Türkiye’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği ihracatta en çok paya sahip
şirketlere toplam 168 ödül verildi.
169. ödül ise, “En İhracatçı, Siyasetçi Bakan Ödülü” olarak Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci’ye takdim
edildi.
Türkiye çapında genel sekreterlikler bazında 40 milyar doları
aşkın ihracatı ile en yüksek ihracatı
gerçekleştiren İMMİB,
2013 yılının ihracat yıldızlarını 56 kategoride
168 ödül ile onurlandırdı. 2013 İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 19
Şubat 2014’te İstanbul
Swissôtel’de
gerçekleştirildi. İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin
Öztiryaki’nin açılış konuşmasıyla
başlayan
törende; TİM (Türkiye
İhracatçılar Meclisi) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci de birer
konuşma yaptı.
İMMİB çatısı altında;
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği,
Çelik İhracatçıları Birliği,
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, İstanbul
Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği,
Mehmet Büyükekşi,
rekabetçi ve öngörülebilir
kura ihtiyaç olduğunu,
kurlardaki dalgalanmanın
ise durulmaya başladığını
söyledi.
Nihat Zeybekci,
büyümenin; üretim,
istihdam ve tüketimdeki
artışla doğru orantılı
olduğunu ifade etti.
26 Makina Magazin
●
MART 2014
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği
ve Mücevher İhracatçıları Birliği yer
alıyor. Bu altı birliğin alt sektörlerinde faaliyet gösteren ve en yüksek
ihracatı yapan ilk üç şirket ise, ihracatın yıldızı olarak ödül almaya hak
kazandı.
Öztiryaki: Dernek olarak
22 bin üyeye sahibiz
22 bin üyeye sahip olduklarını
dile getiren İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin Öztiryaki, en çok ihracat
gerçekleştiren bin şirketin 456’sının
İMMİB üyesi olduğunu aktardı. Öztiryaki, “Daha da önemlisi, ülkemizin en büyük 10 ihracatçısının sekizi
üyelerimiz arasında yer alıyor” diye
konuştu.
Büyükekşi: İç büyüme
sınırlı kalacak
Türkiye’nin 2014 yılındaki iç
büyümesinin sınırlı kalacağını ifade
eden TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, ihracat odaklı büyümenin
gerekliliğini vurguladı. Büyükekşi
son olarak, rekabetçi ve öngörülebilir kura ihtiyaç olduğunu, kurlardaki
dalgalanmanın ise durulmaya başladığını belirtti.
Zeybekci: Japonya ile
STA imzalayacağız
Büyümenin; üretim ve istihdam,
tüketimdeki artışla doğru orantılı
olduğunu vurgulayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın (STA) Türkiye
ekonomisi ve ihracatı açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi. Zeybekçi, sözlerine şöyle devam
etti: “Avrupa Birliği ile
Japonya arasında STA görüşmeleri devam ederken,
Türkiye olarak Japonya ile
AB’den önce STA imzalama kararı aldık. Görüşme
turlarına 1 Haziran’da
başlamaya karar verdik.
İkinci olarak, Malezya ile
15-17 Nisan’da STA imzalayacağız.”
AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı STA’ların Türkiye
aleyhine sonuçlar doğurduğuna da dikkat çeken
Zeybekci, “AB’ye Gümrük
Birliği anlaşmasından rahatsızlığımızı bildirdik. Kayıtlara
da bu şekilde geçti. Türkiye
ile AB arasındaki Gümrük
Birliği anlaşması ‘upgrade’
edilmelidir” diyerek sözlerine son verdi. ■
HABERLER
OİB, bir kez daha üniversite
ile sanayiyi buluşturacak
Otomotiv endüstrisinin küresel pazardaki başarısının Ar-Ge, tasarım ve
inovasyondan geçtiğine inanan OİB, Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Proje Pazarı
ve Komponent Tasarım Yarışması’nın üçüncüsü için geri sayıma başladı.
C
umhuriyetin 100.
yıl hedefine ulaşabilmenin
vazgeçilmez sektörlerinden
otomotiv endüstrisi, başarı
için her alanda çalışıyor.
Otomotiv
endüstrisinin
küresel pazardaki başarısının Ar-Ge, tasarım ve
inovasyondan
geçtiğine
inanan OİB, Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Proje Pazarı ve Komponent Tasarım
Yarışması’nın
üçüncüsü
için geri sayıma başladı.
Türkiye’nin 2023 ihracat stratejisi kapsamında,
inovatif Ar-Ge ve tasarım
kültürünü oluşturma ve
yaygınlaştırma hedefleri
olduğunu aktaran OİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yarışma
Sözcüsü Ömer Burhanoğlu, yarışma
ile amaçlarına adım adım ilerlediklerini söyledi.
“Otomotiv endüstrisinde
söz sahibi olmalıyız”
3. Geleneksel Ar-Ge Proje Pazarı ve Komponent Tasarım Yarışması ile otomotive gönül verenlerle
sanayicileri buluşturmayı da hedeflediklerinin altını çizen Burhanoğlu,
“Yarışma ile ülkemiz ve otomotiv
endüstrimiz adına sektörümüze;
daha nitelikli, daha çevreci, daha
güvenli, daha kaliteli, katma değeri daha yüksek ürünler sunmayı
öngörüyoruz. Dünyada söz sahibi
olabilmek için küresel otomotiv
endüstrisinde de ön sıralarda olmamız gerekiyor. Tüm çalışmalarımızı bunun için gerçekleştiriyoruz.
Etkinliğimizle,
üniversite-sanayi
işbirliğine zemin hazırlıyor ve tasarımın, inovasyonun geniş alanlara
28 Makina Magazin
●
MART 2014
yayılmasına katkıda bulunuyoruz”
diye konuştu.
Önceki yarışmalarda başarılı
birçok projenin hayata geçirilmesi
için son aşamalara gelindiğine de
dikkat çeken Burhanoğlu, burada
yakalanan başarıyla sektöre ivme
katmak istediklerini dile getirdi.
Burhanoğlu, sözlerini şu şekilde
sürdürdü: “Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde dünyada ilk 10
büyük ekonomi içinde olması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşabilmek
için, otomotiv endüstrimizin de
alanında dünyada ilk 10 içerisinde
yer alması şart. Bunu yapamazsak
hedefe varma şansımız yok.”
“300 bin TL ödül
dağıtılacak”
Bu yıl Otomotiv Ar-Ge Proje Pazarı’nın, “Parçaları Buluşturan Pazar”, Komponent Tasarım
Yarışması’nın ise, “Tasarım Yoluna
Çık, Yolun Açık” sloganlarıyla gerçekleştirileceğinin altını çizen Burhanoğlu, “Her iki etkinlikte, top-
lamda 300 bin TL’yi bulacak ödül
verilecek. Bunun yanı sıra, Ekonomi
Bakanlığı da, uygun gördüğü başarılı dört proje sahibinin iki yıl yurtdışında eğitimini sağlayacak” dedi.
Komponent Tasarım Yarışması’nın;
Ergonomi, Yenilenebilir Enerji-Çevre, Emniyet ve Mekanik Fonksiyonellik olmak üzere dört kategoride gerçekleşeceğini bildiren
Ömer Burhanoğlu, şunları söyledi:
“Her iki etkinlik için projelerin 14
Mart 2014 tarihine kadar teslim edilmesi gerekiyor. Ekonomi
Bakanlığı’nın desteği, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğüyle OİB tarafından organize
edilen etkinliğin ödül töreni ise,
17-18 Nisan tarihlerinde Bursa’da
Merinos Atatürk Kongre ve Kültür
Merkezi’nde düzenlenecek.”
Burhanoğlu son olarak, yarışma ile ilgili detaylı bilginin www.
otomotivtasarimyarismasi.com ve
www.otomotivprojepazari.com adlı
internet sitelerinden edinilebileceğini de sözlerine ekledi. ■
HABERLER
İMDER’de bayrağı
Öztoygar devraldı
Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği’nin 7. Olağan Genel
Kurulu’nda, Kurucu Başkan Rızanur Meral’den görevi devralan ve dört yıldır
İMDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Cüneyt Divriş, koltuğunu
Halil Tamer Öztoygar’a devretti.
İ
MDER’in (Türkiye İş Makinaları
Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) 7. Olağan Genel Kurulu’nda,
Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Halil
Tamer Öztoygar getirildi. Kurucu
Başkan Rızanur Meral’den görevi
devralan Cüneyt Divriş, dört yıldır
İMDER Yönetim Kurulu Başkanlığı
görevini yürütüyordu.
Genel Kurul toplantısının açılışında bir konuşma yapan Divriş,
“Göreve geldiğim gün söylemiş olduğum gibi, bu bir bayrak yarışıdır.
‘Günü gelince mutlaka bu bayrağı
devretmek lazım’ sözümü bugün
burada tekrar sizlere hatırlatmakta
fayda görüyorum. Bugün sizlerin
oyları ile seçilecek yeni yönetime başarılar diler, tüm katılımcılara sevgi
ve saygılarımı sunarım” dedi.
(Soldan sağa):
Cüneyt Divriş ve Halil
Tamer Öztoygar.
30 Makina Magazin
●
MART 2014
Öztoygar: Hız
kesmeden devam edeceğiz
İMDER’in geçtiğimiz dönemde
temelini attığı eğitim faaliyetlerine
hız kesmeden devam edileceğini
vurgulayan yeni Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar
ise, “Derneğimiz, Cüneyt Başkan
ile oldukça başarılı bir dört senelik yönetim geçirdi. Bu dönemde,
birçok projeye de imza atıldı. Nitelikli eleman, eğitim konusu, yerli
imalat, kamu kuruluşları ile ilişkiler, fuarlar, kongreler İMDER’in
öncelikli gündemleri arasında yer
alıyor. Sektörün en önemli sorunlarından biri olan nitelikli eleman
yetiştirmek amacıyla başlatmış olduğumuz 7 Bölge 7 Okul projemizi
önümüzdeki dönemde tamamla-
mayı hedefliyoruz. Bunun dışında,
eğitim alanında sektörümüz adına
kurmayı planladığımız eğitim portali ile üyelerimizin paylaşabilecekleri eğitim dokümanlarını ortak bir
havuzda toplayıp, okulların hizmetine sunacağız” diye konuştu.
Hizmet Yeterlilik konusunda da
atılan adımları devam ettireceklerine değinen Öztoygar, bakanlıkla
Yeterlilik Belgesi konusunda son
aşamada olduklarını ifade etti. Öztoygar, şöyle konuştu: “Yeterlilik
Belgesi kısa bir sürede yayınlanmış
olacak ve böylece, kuralları olan,
daha kaliteli bir pazar oluşacak.”
Halil Tamer Öztoygar
hakkında:
Halil Tamer Öztoygar, 1964 yılında Karadeniz Ereğlisi’nde
dünyaya geldi. 1982 yılında
Kadiköy Anadolu Lisesi’nden
mezun
olan
Öztoygar,
1984
yılında
Richmond
College’de İş İdaresi eğitimini tamamladı ve sonrasında Marmara Üniversitesi
İngilizce İşletme Bölümü’nü
bitirdi. 2011 yılında Koç
Üniversitesinde EMBA tamamlayan Öztoygar, iş hayatına Işıklar Pazarlama’da
Satış Uzmanı olarak başladı. Halil Tamer Öztoygar,
1987-2003 yılları arasında
Sif Otomotiv A.Ş.’de Genel
Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. 2003 yılından
beri HMF Makina’da Genel
Müdürlük görevini yürüten
Öztoygar’ın, İMDER ve İSDER
Yönetim Kurulu üyeliği görevi uzun yıllara dayanıyor. ■
FUAR
Türk firmaları Intermat
Fuarı’na çıkarma yaptı
Bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilen Intermat Ortadoğu Fuarı, Abu Dhabi Ulusal
Sergi Merkezi’nde düzenlendi. 14-16 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen
etkinliğe 100’den fazla şirket katılırken, 250’den fazla ürün sergilendi.
İ
ntermat Ortadoğu 2014 Fuarı, 14-16 Ocak 2014 tarihleri
arasında Abu Dhabi Ulusal Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.
100’den fazla şirketin katıldığı ve
250’den fazla ürünün sergilendiği etkinlikte, sektörün önde gelen
dünya çapındaki üretici firmaları
yer aldı. Türkiye’den Els Makina,
Hidromek ve Up Makina’nın da yer
aldığı fuarda; İMDER (Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları
Birliği) ve İSDER de (İstif Makinaları
Distribütörleri İmalatçıları Derneği),
Intermat’ı düzenleyen Comexposium tarafından etkinliğe davetli olarak katıldı.
Fuarın üçüncü kez gerçekleştirildiğini dile getiren yetkililer, “Etkinliğin ağırlanan alıcı kategorisinden, yerel ve uluslararası alanda en
etkin ve işlevsel proje sahibi alıcılar
faydalanabiliyorlar. Bu özelliği ile
de, yerel ve uluslararası altyapı ve
üst yapı projelerine imzasını ata-
32 Makina Magazin
●
MART 2014
bilecek nitelikte sektör devlerinin
dikkatini çeken etkinlik, üst düzey
katılımcılara ev sahipliği yapıyor”
diye konuştular.
Etkinliğe, Bayındırlık Bakanı Abdullah Al-Nuaimi’nin başkanlık ettiğini ifade eden yetkililer, sözlerini
şöyle sürdürdüler: “Al-Nuaimi’nin
önderliğinde; İMDER ve İSDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy, ELS Makina Yönetim Kurulu Başkanı Kerem
Bayrak, Up Makina Genel Müdürü
Burak Önder Çılgın, Hidromek İhracat Müdürü Anıl Bingöl ve Hidromek Pazarlama ve Satış Geliştirme
Müdürü Hakan İlhan, fuarın açılışını
beraber gerçekleştirerek, sergi alanındaki stantları birlikte gezdiler.”
“Başarılı bir fuar oldu”
Türk firmalarının, fuardan çok
başarılı sonuçlar elde ettiğini aktaran yetkililer, şöyle konuştular:
“Firmalarımız, ürünlerini tanıtırken fikir alışverişinde de bulunma
fırsatını elde ettiler. Bunun yanı
sıra, Faruk Aksoy temsilciliğinde,
İMDER ve İSDER’in hem yerel, hem
de uluslararası çaptaki nitelikli etkinlikleri tanıtıldı ve yeni iş anlaşmalarının tohumları atıldı. 19-20
Eylül 2013’te İstanbul Green Park
Otel’de gerçekleştirilen Uluslararası İş Makinaları Fuarı’nın tanıtımı
yapıldı. Ortadoğu’nun kalbi olan
bir fuar ile Ortadoğu ve Avrupa
arasında köprü olan bir ülkede
gerçekleşen uluslararası bir fuarın
bileşkesi, iş makinaları sektöründe
uluslararası bir işbirliği anlamına
geliyor.”
“İSDER ve İPAF, işbirliği
anlaşması imzaladı”
İSDER ile personel yükseltici platformda dünyada söz sahibi
olan bir federasyon olan, yaklaşık
40’a yakın ülkede etkinlikleri ve
bin 100’e yakın üyesi bulunan IPAF
arasında bir anlaşma imzalandığını
da kaydeden yetkililer, “IPAF, uluslararası bir dernekle iş ortaklığı yaparak, bir ilki gerçekleştirmiş oldu.
Fuarda imzalanan anlaşma, karşılıklı
iyi niyet mutabakatı olsa da, IPAF
CEO’su Tim Whiteman’ın İstanbul’a
gelmesiyle İSDER dernek merkezinde, Komite Başkanı Serkan Acar
başkanlığında bir imza töreni yapılacak. Ön anlaşma, esas anlaşma ile
eşdeğer olduğundan İSDER ve IPAF
işbirliği başlamış durumda. Artık
İSDER ve IPAF, birbirlerinin ofislerini kullanma, birbirleri adına sözcü
olma hakkına sahip iş ortakları oldular. İSDER, IPAF’ın Türkiye’deki sözcüsü olmasının yanı sıra, IPAF Eğitim
Merkezi niteliğini elinde tutan tek
dernek, IPAF üyeliği için başvuruda
bulunan üyeleri değerlendiren ilk
yetkili konumunda” dediler. ■
FUAR
Kalıp Avrasya Fuarı,
4-7 Aralık’ta düzenlenecek
Kalıp Avrasya 2014, Bursa Endüstri Zirvesi ile eş zamanlı olarak 4-7
Aralık tarihleri arasında, Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek. Fuar, kalıp sektöründe faaliyet gösteren firmalara önemli
iş fırsatları sunacak.
K
alıp Avrasya 2014 (Bursa 7.
Kalıp Teknolojileri ve Yan Sanayiler Fuarı), Bursa Endüstri
Zirvesi ile eş zamanlı olarak düzenlenecek. Etkinlik, 4-7 Aralık 2014
tarihleri arasında, Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek.
Ersözlü: En önemli
buluşmalardan biri
Fuarın tanıtımı için düzenlenen
basın toplantısında açıklamalarda
bulunan Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş.
Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Kalıp
ve otomotiv yan sanayii konularını da
içine alan Bursa Endüstri Zirvesi, bu
yıl çok daha dolu olacak. İmalat endüstrilerinin tüm süreçlerini tek çatı
altında toplayan fuarlar, ülkemizin en
önemli buluşmalarından biri olacak.
Yurtiçi ve yurtdışından yaklaşık 60 bin
profesyonel ziyaretçinin ağırlanacağı
zirve, imalat endüstrisinin şovu haline
gelecek” diye konuştu.
Özoğul: Fuar, çok
önemli bir fırsat
Bursa Metal İşleme Teknolojileri
Fuarı ile eş zamanlı yapılacak Kalıp
Avrasya 2014 Fuarı’na ilginin bu yıl
34 Makina Magazin
●
MART 2014
daha fazla olmasını beklediklerini
söyleyen UKUB (Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği) Başkanı Şamil Özoğul,
“Otomotiv ve beyaz eşya üretiminde
küresel bir tedarik merkezi haline gelen Türkiye’de, sürekli artan üretim
kapasitesi ile Türk kalıpçılık sektörü
de gelişiyor. İki yılda bir düzenlenen
ve bu yıl yedincisini düzenleyeceğimiz
Kalıp Avrasya Fuarı’nı, sektörümüzün
faaliyetlerini sergilemek açısından çok
önemli bir fırsat olarak görüyoruz”
dedi.
Kalıp sanayiinin önemli merkezi
olan Bursa’da Kalıp Avrasya Fuarı’nın
düzenlenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Özoğul, şöyle
konuştu: “Etkinlik, bu yönüyle de
önemlidir. Türk kalıp sektörü gelişme
aşamasında. UKUB olarak biz de, sektörün önünü açmak için gayret gösteriyoruz” diye konuştu.
“Kalıpçılar Vadisi
önemli bir proje”
UKUB’un geliştirdiği Kalıpçılar
Vadisi Projesi’nin sektöre büyük katkı sağlayacağını da söyleyen Özoğul,
projeyle ülke kalıpçılık sektörünü dünya standartlarına ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Özoğul, Yalova’da
kurulacak Kalıpçılar Vadisi’nin bu anlamda atılmış en önemli adım olduğunu ifade etti.
Kalıpçılar Vadisi’ni Bursa’da
yapmak istediklerini, ancak nitelikli
personel ihtiyacının İnegöl’de karşılanamayacağı için Yalova’ya yoğunlaştıklarını vurgulayan Özoğul, şunları
söyledi: “Yalova Kalıp İmalatı İhtisas
OSB (Kalıpçılar Vadisi), sektörümüzü
dünya ölçeğine taşıyacak bir projedir.
2016 yılında faaliyete geçmesini hedeflediğimiz proje, sektörümüzdeki
firmaların yatırım ve işletme maliyetlerini düşürerek, uluslararası rekabet
güçlerini artıracak. Hedefimiz; kalıp
sektörünün 400 milyon dolar düzeyinde olan ihracatını 2020 yılında 2
milyar dolara ulaştırmak.”
“Büyük çaplı 71
parsel bulunuyor”
Projenin hayata geçirileceği 350
dönümlük alanda üretim amaçlı yatırımlara uygun büyük çaplı 71 parsel
bulunduğunu ifade eden Şamil Özoğul, bunun yanı sıra, yazılım ve ofis
tarzı yatırımlar için de küçük çaplı
alanların olduğunu dile getirdi. Özoğul, “ÇED’e tabi değildir raporunu
aldık. Yalova Kalıp İmalatı İhtisas OSB
Kuruluş Protokolü, Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı ve kamulaştırma için çalışmalar
devam ediyor” diye konuştu.
Mesleki eğitimin önemine dikkat
çekmek ve ülke sanayiinin en önemli
ihtiyacı olan teknik ara eleman yetiştirilmesini özendirmek amacıyla Ulusal Kalıp Yarışması düzenlediklerini
hatırlatan Özoğul, “Bu yıl, yarışmanın
ikincisini düzenlemek için çalışmalara
başladık. 2013 yılında, ikisi Bursa, biri
İstanbul’dan olmak üzere üç endüstri
meslek lisesi yarışmaya katıldı” dedi. ■
FUAR
parts2clean, 24 Haziran’da
kapılarını açacak
Temizlik kontrolü, korozyona karşı koruma, konservasyon ve ambalajlama gibi
konuları da kapsayan parts2clean, 24-26 Haziran tarihleri arasında Stuttgart’ta
gerçekleştirilecek. Fuara paralel olarak; O&S, Lasys ve Automotive Expo da
düzenlenecek.
2
4-26 Haziran 2014 tarihleri
arasında Stuttgart’ta düzenlenecek parts2clean Fuarı’na
paralel olarak; Yüzeyler ve Katmanlar Uluslararası Uzmanlık Fuarı O&S,
Lazer ile Materyal İşleme Uluslararası Uzmanlık Fuarı Lasys ve Automotive Expo da gerçekleştirilecek.
Kirliliğin, ürünün işlevini ve
güvenliğini olumsuz biçimde etkileyebildiğini dile getiren yetkililer,
“Ayrıca, üretim zincirindeki ardıl
işlemler (örneğin; kaplama, yapıştırma, kaynak, sertleştirme, ölçüm,
kontrol ve montaj), kesinlikle temiz
bir yüzey gerektirmektedir. Bu ise,
hangi yöntemlerle, ortam maddeleriyle ve önlemlerle gerekli temizlik
kalitesinin sağlanabileceğini, belgelenebileceğini ve sürdürülebileceğini ortaya koymayı gerektirir. Ayrıca,
bunu yaparken, süreç güvenliğinin
nasıl korunacağı ve maliyetlerin nasıl en uygun hale getirileceği sorusu ortaya çıkmaktadır. Buna ilişkin
çözümleri 24-26 Haziran 2014 tarihleri arasında Stuttgart’ta düzen-
36 Makina Magazin
●
MART 2014
lenecek olan parts2clean sunmaktadır” dediler.
Daebler: Alanındaki
en önemli etkinlik
Etkinlik hakkında açıklamalarda
bulunan Parts2clean’in Müdürü Olaf
Daebler ise, konu hakkında şunları
söyledi: “Alanındaki en önemli uluslararası fuar olan parts2clean, geniş
kapsamlı bir konu yelpazesi içermektedir. Fuarın konu alanları arasında;
temizlik kontrolü, korozyona karşı
koruma, konservasyon ve ambalajlama da yer almaktadır.”
Püskürtme memesi, implant,
silindir kollu mekanizma, türbin,
mikro parçaları veya elektronik bileşenleri gibi üretim metotlarının,
ürün parçalarının temizliği konusunda, günümüzde çıtası belirgin
biçimde yükselmiş olan gereklilikleri
sağlamak zorunda olduğunu kaydeden yetkililer, “Ürün parçalarının
yüzeylerindeki kirlilik için tanımlanmış sınır değer yönergelerine nasıl
uyulabileceğine ilişkin kesin ve kolay
tarifler bulunmamaktadır. Üretimin
hangi aşamasının gerçekleştirildiğine bağlı olarak, temizlik yönergelerinde; kaba temizlik, ara temizlik
ve son temizlik diye farklı işlemler
öngörülmekte ve bunlar, duruma
özgü biçimde uyarlanacak çözümler
gerektirmektedir. Burada en belirleyici etkenler ise; hammadde ya da
hammadde kombinasyonu, kirlilik
FUAR
derecesi, ürün parçasının geometrisi, partikül ve film tabakası kirlilikleri bakımından temizlik koşulları
ve üretim miktarıdır. Mevcut çok
sayıdaki yöntem arasından temizlik
tekniği ve uygun fiyat bakımından
en optimal olanı seçmek bu sayede
mümkün olmaktadır. Bu durum,
örnek vermek gerekirse; sulu bir
temizlik maddesine ya da bir çözücüye daldırma yöntemiyle veya
ultrason yöntemiyle ya da püskürtme yöntemiyle ıslak kimyasal bir temizleme biçiminde gerçekleşebilir.
Bu şekildeki bir temizlik işleminde,
dağınık haldeki ya da yerleştirilmiş
ürünler, toplu işleme tabi tutularak,
kısa sürede büyük işleme miktarına
ulaşılması sağlanmaktadır. Bununla bağlantılı olarak da, bir ürünün
toplam üretim maliyetinde temizlik
işleminin düşük bir payı olmaktadır.
Bu tür işlemler, çoğu zaman ara temizlik için merkezi olmayan çözümler biçiminde uygulanmaktadır. Örneğin; germeli bir üretim sürecinin
hemen ardından yapıldığı gibi. Bu
sayede, farklı işleme maddelerinin
birbirine karışması ve böylece, temizlik için daha büyük bir çaba harcanması gerekliliği de önlenmektedir” diye konuştular.
“İleri derecede otomasyonla
yürütülebilmektedir”
Yüksek basınçlı su püskürtme
ve CO2, kuru buz, plazma, ışın ve
vibrasyon ile temizleme yöntemlerinin, teknolojik ürünlere ait süreçlerde daha çok parçaların tek tek
temizlenmesi işleminde uygulandığını anlatan yetkililer, şöyle konuş-
38 Makina Magazin
●
MART 2014
tular: “Uygulanan yönteme bağlı
olarak, bunlar; kanalların, matkap
deliklerinin ve işlev yüzeylerinin hedefe yönelik biçimde temizlenmesine olanak sağlamakta ve genel
olarak, ileri derecede otomasyon
ile yürütülebilmektedir. Bu da,
temizlik işleminin üretime entegre edilmesini kolaylaştırmaktadır.
Yapılması gereken bazı işlemlerde, farklı temizlik teknolojilerinin
kombinasyonu da avantaj sağlayabilir. Örneğin; işlev yüzeylerinin bir
sonraki üretim adımı için parçanın
kalan kısımlarına göre daha yüksek
bir temizlik derecesine sahip olması
gerektiği durumlarda.”
“Hazırlık süreci
temizlik kalitesini etkiliyor”
Kullanılan kabın ve ortam maddesinin hazırlanma biçiminin, temizlik
işleminin kalitesine ve maliyetine etkisinin küçümsenmeyecek kadar büyük
olduğunu kaydeden yetkililer, “Verimli filtreleme ve ayrıştırma sistemleri
(örneğin; yağ ayrıştırıcılar, partikül
filtreleri, membran filtreleri, su arıtma
ve çözücü maddelerin damıtma verimi), daldırma havuzlarının kullanım
sürelerini uzatmayı ve arıtma giderlerinin azaltılmasını sağlamaktadır.
Sulu ortam maddeleri söz konusu
olduğunda, temizleyici bileşenlerinin
konsantrasyonunun sürekli denetlenmesi, banyo sıvısı değişimlerinin güvenlik gerekçesiyle erken yapılmasını
önlemektedir. Veya ürün parçalarının
temizliği ardıl süreçlerde sorunlara
yol açmaya başladığında, banyo sıvısı
değişimine gidilmesini sağlamaktadır.
Bu nedenle, sürekli banyo görüntülemesi de süreç güvenliğinin ve verimliliğinin en uygun hale getirilmesine
katkı sağlamaktadır” dediler.
“Geniş kapsamlı
teknik bilgi”
parts2clean’nin, sanayide parça
ve yüzey temizliğine odaklı dünya
çapındaki tek fuar olduğunu ifade
eden yetkililer, etkinliğin, üç gün
süren uzmanlar forumu ile geniş
kapsamlı teknik bilgi sağladığını
kaydettiler. Sanayideki parça ve yüzey temizliğine ilişkin çeşitli sunumlarda Almanca-İngilizce, İngilizceAlmanca simültane çeviri yapıldığını
açıklayan yetkililer, şunları aktardılar: “parts2clean’e paralel olarak,
24-26 Haziran tarihleri arasında
Stuttgart Fuar Alanı’nda; Yüzeyler
ve Katmanlar Uluslararası Uzmanlık
Fuarı O&S, Lazer ile Materyal İşleme
Uluslararası Uzmanlık Fuarı Lasys ve
Automotıve Expo düzenlenecektir.”
Yetkililer son olarak, etkinlik
hakkında daha ayrıntılı bilginin
www.parts2clean.com adlı web sitesinden edinilebileceğini de sözlerine eklediler. ■
ARAŞTIRMA
Rulman sektörü
destek bekliyor
Bin 500 ila 2 bin civarında işletmenin faaliyet gösterdiği rulman sektöründe,
5 bin ila 6 bin kişi de istihdam ediliyor. Türkiye, rulman ihtiyacının büyük bir
kısmını ithalatla karşılarken, geçen yıl yaklaşık 400 milyon dolarlık ithalat
gerçekleştirildi.
S
anayinin can damarlarından
biri olan rulman, fabrikalardaki makinalardan evlerdeki
çamaşır makinalarına kadar hayatın
her alanında kullanılırken, Türkiye
rulman konusunda henüz beklenilen düzeye ulaşamadı. Yerli rulman
üretiminin eksiliğinden yakınan yetkililer, bu durumun Türkiye’yi rulman konusunda dışa bağımlı hale
getirdiğini belirtiyorlar. Türkiye’nin
rulmanda dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla tüketici toplumdan
üretici topluma geçilmesi gerektiği
noktasında hemfikir olan yetkililer,
bunun için sektörlerinin özel yatırım
teşviki kapsamına alınmasını talep
ediyorlar.
Sektörün özel yatırım teşviki
kapsamına alınmasıyla, yatırımlarda ve buna bağlı olarak yerli üretimde de artış yaşanacağı ifade ediliyor. Artan yerli üretim de, şu anda
ihracatın dört katı olan ithalatta
düşüş yaşanmasını sağlayacak.
Böylece sektör, ithalat yoğunluklu
bir yapıdan ihracat yoğunluklu bir
yapıya kavuşacak.
Yerli üretimin tercih
edilmesi isteniyor
Ayrıca, kamu ihalelerinde yerli
üretimin tercih edilmesini de isteyen yetkililer, “Eğer bu gerçekleştirilirse, sektörün büyümesine
olumlu katkı sağlanacaktır. Bu
konuda Başbakanlık’ın yayınladığı
genelgeye rağmen, kamu kurumları keyfi uygulamalar yapıyor. Kamu
ihalelerinde yerli üretimin kullanılmasına yönelik genelge bir an önce
kanunlaşmalı” diye konuşuyorlar.
Sektörde, yatırama yönelik teşvik yetersizliğinin yanı sıra, piyasadaki sahte ve kalitesiz ürünlerden
dolayı haksız rekabet sorunu da yaşanıyor. Haksız rekabetin, yasalar
çerçevesinde ve standartlara uygun
olarak imalat yapan üreticiye büyük zarar verdiğine dikkat çekiliyor.
Kamudan; piyasadaki sahte
ve kalitesiz rulmanların tüketiciye ulaşmasının önlenmesini talep
eden sektör yetkilileri, şunları söylüyorlar: “Ancak, kalitesiz ürünlerin
tüketiciye ulaşmasının önlenmesi
konusunda yaptırımlar yetersiz. Tüketici Kanunu iyileştirilerek; yaptırımlar artırılmalı, yatık ve raf ömrünü doldurmuş mamullerin ithalatı
ve kaçak ürünler engellenmeli.”
Denetim konusunda
sıkıntılar yaşanıyor
TSE’nin kararlarında sürekli
yaşanan değişiklerden de yakınan
yetkililer, bu durumun özellikle
ithalatçıları zor durumunda bıraktığına dikkat çekiyorlar. Yetkililer,
“Yerli rulman üreticilerinin konularında uzman olmaları, onlara projelerine uygun marka ve ürün tespitini kolayca sağlama imkânının
sunulması, TSE’nin de, bu konuda
zorunluluktan ziyade tavsiye niteliği taşıması gerekiyor. Denetimlerin
yanı sıra, eğitim konusu da sektörümüzün gündemindeki yerini koruyor” diye konuşuyorlar.
Rulmanın sahip olduğu yüksek
katma değeri artırmak için rulmana yönelik eğitimlerin artmasının
önemine dikkat çeken yetkililer;
üniversitelerde rulman bölümlerinin açılmasını, meslek liselerinde
eğitim verilmesini ve sınavlar yapılarak ilgili kişilere belge verilmesini
talep ediyorlar.
Yaklaşık 6 bin kişi
istihdam ediliyor
Bin 500 ila 2 bin civarında işletmenin faaliyet gösterdiği tahmin
edilen Türkiye rulman sektörün-
40 Makina Magazin
●
MART 2014
ARAŞTIRMA
Harun Adıgüzel, ithalatın,
ihracatın dört katı olduğu
sektörde, yatırımların
ve üretimin artırılması
gerektiğini ifade ediyor.
de, 5 bin ila 6 bin kişi de istihdam
ediliyor. Ayrıca, Türkiye’de sadece
rulman satışı yapan firmaların yanı
sıra, yedek parça ve hırdavat satıcıları da ürün gamlarında rulman
bulunduruyor. Türkiye rulman ihtiyacının büyük bir kısmını ithalatla
karşılarken, bu ihtiyacın yıllık 400
milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de yerli üretim, tüketimin ancak yüzde 5’ini karşılarken,
geri kalan yüzde 95’lik kısım ise
ithalatla karşılanıyor. Ayrıca, yerli üretimin yüzde 80’i ise ihracata
aktarılıyor. Gayri resmi yollardan
veya bir mamule monte edilmiş
olarak gelen rulmanlar ve stoklar
göz önüne alındığında, Türkiye’nin
yıllık rulman tüketiminin 1 milyar
dolara ulaştığı tahmin ediliyor.
400 milyon dolarlık
ithalat yapıldı
Sadece üç adet rulman fabrikasının olduğu Türkiye’de, geçen yıl
400 milyon dolarlık ithalat ve 100
milyon dolarlık da ihracat yapıldı.
Ayrıca, ithalatı ihracatının dört katı
olan Türkiye rulman sektörü, geçen
yıl önüne koymuş olduğu yüzde
10’lük büyüme hedefine ulaşamadı. Belirlenen hedeflere ulaşılamamasının temelinde, kur artışlarının
ve piyasadaki ödeme sıkıntılarının
yattığını söyleyen yetkililer, sektörün geçen yılı 2012’deki değerlerle
kapattığını dile getiriyorlar. 2014
yılından da umutlu olmadıklarını
belirten yetkililer, son aylardaki
aşırı kur artışları ve tahsilatlardaki
gecikmeler nedeniyle, pazarın is-
42 Makina Magazin
●
MART 2014
tenen oranda büyümesinin mümkün görünmediğini ifade ediyorlar.
Büyümenin sağlanabilmesi için
üreticilerin ihracata ağırlık vermeleri gerektiği konusunda hemfikir
olan yetkililer, bu konuda özellikle
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri
ve İran’da önemli fırsatların bulunduğunu belirtiyorlar. Yetkililer, bu
pazarlardaki fırsatların iyi değerlendirilmesi durumunda, 2014’te
tahminlerin üzerinde bir büyüme
kaydedilebileceğini ve tüm olumsuzluklara rağmen pazar büyüklüğünün 1 milyar dolar civarında
olacağını söylüyorlar.
Türkiye’nin yanı sıra, dünya rulman piyasasında da önemli gelişmeler yaşanıyor. Dünya geneli rulman sektörü 2013 yılını yaklaşık 80
milyar dolarlık ciro ile kapatırken,
sektörün 2015 yılı hedefi ise 100
milyar dolar. Türkiye’nin rulman
konusunda dünyada henüz istenilen seviyede bulunmadığına dikkat
çeken yetkililer, bunun temelinde
Türkiye’deki katma değeri ve teknolojisi yüksek rulman üretimin az
olmasının yattığını öne sürüyorlar.
Adıgüzel: Tüketim
1 milyar dolara ulaştı
Gayri resmi yollardan veya bir
mamule monte edilmiş olarak gelen rulmanlar ve stoklar göz önüne
alındığında, Türkiye’nin yıllık rulman tüketiminin 1 milyar dolara
ulaştığını söyleyen Rulman Üreticileri Derneği (RULDER) Yönetim
Kurulu Başkanı Harun Adıgüzel,
“Resmi rakamlara göre, 2013 yılında 400 milyon dolar civarında
ithalat ve 100 milyon dolar ihracat
yapıldı” diyor.
İthalatın, ihracatın dört katı olduğu Türkiye rulman sektöründe,
yatırımların ve üretimin artırılması
gerektiğine dikkat çeken Adıgüzel,
konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin en büyük problemi
olan cari açığın artmasında, rulman
sektörünün de etkisi var. Bunu önlemek için rulman üretimi mutlaka
artırılmalı. Rulman, özel yatırım
teşviki kapsamına alınmalı.”
“Yalnızca üç rulman
fabrikası var”
Türkiye’de yalnızca üç rulman
fabrikasının bulunduğunu dile getiren Adıgüzel, kurulması planlanan
bir fabrikanın ise, henüz inşaatına
başlanmadığını aktardı. Türkiye rulman sektörünün geçen sene önüne koymuş olduğu yüzde 10’luk
büyüme hedefine, kur artışları ve
piyasadaki ödeme problemleri nedeniyle ulaşamadığını belirten Adıgüzel, sektörün geçen yılı, 2012 yılı
değerleriyle kapattığını kaydediyor.
Sektör temsilcilerinin bu yıldan da umutlu olmadıklarını dile
getiren Adıgüzel, “Son aylardaki
aşırı kur artışları ve tahsilatlardaki
gecikmeler nedeniyle, pazarın istenen oranda büyümesi mümkün
görünmüyor. Büyüme sağlamak
için ihracata ağırlık vermeliyiz.
ARAŞTIRMA
katma değeri ve teknolojisi yüksek
olan rulman konusunda dünyanın
çok gerisinde olduğunu vurgulan
Adıgüzel, şöyle konuşuyor: “Yeteri
kadar yatırımı ülkemize çekemedik.
Bunun başlıca sebebi, ülkemiz sanayisi ileri seviyede olmadığı için,
üretimde yeterli rulman kullanılamaması. Ayrıca, sektörün değerinin devlet tarafından tam olarak
anlaşılamaması nedeniyle, teşvikler
zamanında ve doğru olarak yapılamıyor. Ama, Ortadoğu, Afrika,
Kafkas pazarları da düşünülürse
henüz fırsat kaçmış değil. Potansiyel var ve bu potansiyel mutlaka
değerlendirilmeli.”
“Lobi faaliyetleri
yürütüyoruz”
Özellikle, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde halen fırsatlar var.
Bunu iyi değerlendirirsek, 2014
yılını tahminlerin üzerinde kapatabiliriz. İran da, sektör için bir fırsat
olabilir. Özellikle, ambargoyu kaldırma görüşmeleri ve kurların düşmesi yeni fırsatları da beraberinde
getirebilir. Her şeye rağmen, pazar
büyüklüğünün yine 1 milyar dolar
civarında olacağını umuyoruz” diye
konuşuyor.
“Yeterli yatırımı
çekemedik”
Dünya rulman sektörünün,
2013 yılını yaklaşık 80 milyar dolar ciroyla kapattığı bilgisini veren
Harun Adıgüzel, 2015 yılı sonundaki hedefin ise 100 milyar dolar
olduğunu dile getiriyor. Türkiye’nin
Abdurrahman Atalay,
“Türkiye’de kaliteli
üretim yapan firmalar
olmasına rağmen,
bu üretim ihtiyacı
karşılamıyor”
diye konuşuyor.
Yabancı yatırımcıları Türkiye’ye
çekmek için lobi faaliyetleri yürüttüklerini belirten Adıgüzel, ayrıca rulman sektörü yatırımcılarına
Türkiye’deki yatırım olanakları
hakkında bilgi verdiklerini de söylüyor. Rulman sektöründeki kamu
politikasının yatırıma teşvik noktasında olduğu gibi, sahte ve kalitesiz
rulmanların tüketiciye ulaşmasını
engellemede de yetersiz kaldığını
savunan Harun Adıgüzel, Tüketiciyi
Koruma Kanunu’nun işletilerek, bu
alandaki yaptırımların artırılmasının önemine dikkat çekiyor. Yatık,
raf ömrünü doldurmuş mamullerin ithalatının ve kaçak ürünlerin
engellenmesi gerektiğini söyleyen
Adıgüzel, “Dürüst olan, vergisini
veren, kanunlara uyanların üzerine
gitmek yerine, yan yollara sapanlara göz açtırılmamalı. Kamu ihalelerinde yerli ürünlerin tercih edilmesi sektör için önemli. Bu konuda
Başbakanlık’ın yayınladığı genelgeye rağmen, kamu kurumları keyfi
uygulamalar yapıyor. Genelgenin
bir an önce kanun haline getirilmesi sektörümüz açısından çok önemli. Ayrıca, rulmanda katma değeri
daha da artırmak için üniversitelerde rulman mühendisliği bölümlerinin açılması gerekiyor” diyor.
Atalay: Sanayinin
can damarı
Rulmanın, dünyada olduğu gibi
Türkiye’de de sanayinin can damarlarından biri olduğunu belirten
44 Makina Magazin
●
MART 2014
Rulman İthalatçılar ve Toptancılar
Derneği (RULBİR) Yönetim Kurulu
Başkanı Abdurrahman Atalay, şöyle konuşuyor: “Türkiye’de, sadece
rulman satışı yapan firmaların yanı
sıra, yedek parça ve hırdavat satıcıları da ürün gamlarında rulmanı
bulunduruyorlar. Türkiye’de yıllık
400 milyon dolara ulaşan rulman
ihtiyacının büyük kısmı ithalat yoluyla karşılanıyor. Kaliteli üretim
yapan firmalar olmasına rağmen,
bu üretim ihtiyacı karşılamıyor.
Dolayısıyla, çeşitliliği yüz binlere
varan rulman ithalatı mecburi hale
geliyor.”
Türkiye rulman sektöründe,
bin 500 ila 2 bine yakın işletmenin
faaliyet gösterdiği bilgisini veren
Atalay, ayrıca sektörde 5 bin ila 6
bin civarında kişinin de istihdam
edildiğini dile getiriyor. Yerli üretimin Türkiye rulman ihtiyacının
ancak yüzde 5’ini karşılayabildiğine
dikkat çeken Atalay, yerli üretimin
yüzde 80’inin ise ihraç edildiğini
söylüyor.
“Rulman ihtiyacının
yüzde 95’i ithal ediliyor”
Türkiye rulman ihtiyacının yüzde 95’lik kısmının ithal yolla karşılandığını belirten Atalay, yüksek
ithalattan dolayı sektördeki büyük
sorunların ithalatçılara yansıdığını
ifade ediyor. Rulmanların kullanım alanlarının çok geniş olduğunu söyleyen Atalay, “Bu nedenle,
aynı tipte rulmanlara yüksek ve
düşük kaliteli olarak ihtiyaç duyuluyor. Avrupa’da onlarca kaliteli
rulman üreticisi olmasına rağmen,
diğer ülke üreticilerinin ürünleri
de serbest olarak ithal edilip satılıyor. Türkiye’de ise, TSE’nin sürekli
değişen kararları ithalatçıları zora
sokuyor. Yerli rulman tüketicilerinin konularında uzman olmaları,
projelerine uygun marka ve ürün
tespitini kolayca yapmaları sağlanmalı. TSE’nin bu hususta zorunluluktan ziyade, tavsiye niteliği
taşımasını beklemekteyiz” diye
konuşuyor.
Abdurrahman Atalay son olarak, bir diğer sorunlarının da, kalitesiz ürünlerin kaliteli ürünlermiş gibi
markalanarak piyasaya sürülmesi
olduğunu da sözlerine ekliyor. ■
ARAŞTIRMA
Global İş Dünyası Eğilimleri araştırmasına göre:
İş dünyasının mobil cihaz ve
internet bağımlılığı artırıyor
Randstad tarafından
gerçekleştirilen Global
İş Dünyası Eğilimleri
araştırmasında,
dünyadaki çalışanların
yüzde 47’si, tatile
çıktıklarında işte neler
olup bittiğinden cep
telefonları ve tablet
bilgisayarlarıyla
haberdar olduğunu
belirtti.
H
er geçen gün artan mobil
cihaz ve internet kullanımı,
iş süreçlerini de değiştirmeye devam ediyor. Randstad’ın
Türkiye’nin de dahil olduğu Global
İş Dünyası Eğilimleri araştırmasında;
dünyadaki çalışanların yarısı, tatilde
de işle ilişkilerini koparmadıklarını,
gelişmeleri sıcağı sıcağına mobil cihazlarından takip ettiğini belirtti.
Randstad, Avrupa, Asya Pasifik
ve Amerika kıtalarının da dahil olduğu araştırmalarla iş dünyasının
nabzını ölçmeye devam ediyor. İnsan kaynakları danışmanlık şirketi
Randstad tarafından yılın ilk günlerinde gerçekleştirilen araştırmada,
çalışanlara tatildeyken işlerinden ne
kadar uzak kalabildikleri soruldu.
Dünyadaki çalışanların yüzde 47’si,
tatile çıktıklarında işte neler olup
bittiğinden cep telefonları ve tablet
bilgisayarlarıyla haberdar olduğunu
belirtti.
Aytuğ Yaka, “Yapılan
araştırmalar, mobil
internet ve akıllı cihaz
kullanımının bir önceki
yıla göre neredeyse
yüzde 40’lara kadar
arttığını işaret ediyor”
diye konuşuyor.
Mobil cihazlardan
gelişmeleri takip ediyorlar
Gerçekleşen araştırmada çalışanların neredeyse yüzde 30’u, işverenlerinin tatil sürecinde kendilerine
46 Makina Magazin
●
MART 2014
erişim beklentisi olduğunu, gönüllü
olarak mobil cihazlarından gelişmeleri takip ettiğini belirtti. Özellikle,
24 yaş ve altı genç çalışanların yüzde 37’si, 7/24 işverenlerinin kendilerine erişim hissi ile tatilde işle ilgili
gelişmeleri takip ettiğini belirtirken,
aynı yaş aralığındaki çalışanların
yüzde 55’inin gün içerisinde cep
telefonlarından ya da tablet bilgisayarlarından tüm bilgilendirmeleri
takip ettiği ortaya çıktı. Türkiye’nin
de dahil olduğu araştırmada, orta
yaş aralığında olan çalışanların yüzde 71’i, tatilleri sırasında kolayca
işle ilişkilerini kestiklerini belirtirken,
üzerlerinde erişim baskısı hissetmediklerini söyledi.
Yaka: Çalışma
şekilleri değişti
İş dünyası için mobil internet
ve akıllı cihazların ihtiyaç listesinde
son yıllarda ilk sırada yer aldığını
belirten Randstad Türkiye Genel
Müdürü Altuğ Yaka, işverenden çalışana mobilitenin, kişilerin çalışma
şeklinde ve şirket içi iletişime önemli
değişimler getirdiğini belirtiyor. Söz
konusu değişimle, mobiliteye ayak
uyduran şirketlerin tüm avantajlardan faydalandığını belirten Yaka,
konuşmasına şu şekilde devam ediyor: “Yapılan araştırmalar, mobil
internet ve akıllı cihaz kullanımının bir önceki yıla göre neredeyse
yüzde 40’lara kadar arttığını işaret
ediyor. Günlük hayat ve iş hayatını
iç içe geçiren, birleştiren mobilite
kavramı, özellikle genç çalışanların
vazgeçilmezi. Zaman ve mekan bağımsız olarak şirketteki gelişmeleri
tatildeyken bile akıllı cihazları üzerinden takip eden yeni jenerasyon,
bunu bir iş yükü olarak değil, bir rutin olarak değerlendiriyor.” ■
ARAŞTIRMA
Elemanonline.net’in açıkladığı Ocak ayı verilerine göre:
Ocak ayında iş ilanları
yüzde 10 arttı
Elemanonline.net’in açıkladığı Ocak ayı verilerine göre, söz konusu dönemde
en çok istihdam sağlayan sektörler sırasıyla; inşaat, bilişim ve gıda oldu. En
çok eleman aranan departman muhasebe olurken, yayınlanan ilan sayısında
İstanbul başı çekiyor.
İ
➤
Özlem Demirci Duyarlar,
“Adayların tercihlerinde
alt sıralarda yer alan
sektörlerin potansiyeli
dikkate değer” diye
konuşuyor.
nsan kaynakları sitesi Elemanonline.net, yılın ilk ayına ilişkin
verileri açıkladı. Ocak ayında 14
bin ilanın yayınlandığı Elemanonline.net’te, en çok ilan yayınlayan
sektörler sırasıyla; inşaat, bilişim,
gıda, tekstil ve eğitim oldu. En çok
eleman ihtiyacı duyulan departman muhasebe olurken, iş verenler en çok “eleman” düzeyindeki
pozisyonlar için ilan verdi. Satış
temsilcisi (yüzde 10,1), sekreter
(yüzde 5,7), ofis elemanı (yüzde
4,7), usta (yüzde 3,9) ve mühendis
(yüzde 3,2) ise en çok aranan pozisyonlar oldu.
Duyarlar: Aralık ayında
durgunluk yaşandı
Aralık ayında yaşanan dönemsel durgunluğun ardından,
Ocak ayında iş ilanlarında yaklaşık
yüzde 10’luk bir artış yaşandığını
söyleyen Elemanonline.net Genel
Müdürü Özlem Demirci Duyarlar,
bunun da olumlu bir ekonomik
Ocak ayında en çok ilan
yayınlayan sektörler:
İnşaat
Bilgisayar / BT / İnternet
Gıda
Tekstil
Eğitim
Elektrik ve Elektronik
İmalat
Reklamcılık
Savunma/Güvenlik
Otomotiv
48 Makina Magazin
●
MART 2014
%6,7
%6,1
%5,8
%5,7
%5,5
%4,8
%4,5
%4,4
%3
%3
gösterge olduğunu ifade ediyor.
2013’ün en çok büyüyen sektörlerinden biri olan inşaatın, Ocak
ayında da başı çektiğine dikkat çeken Duyarlar, sözlerini şu şekilde
sürdürüyor: “İnşaat sektörü, diğer
sektörler gibi yıl sonuna doğru olağan bir durgunluk dönemine girdi.
Ancak, Ocak ayı itibariyle eleman
ihtiyacının artması, sektörün büyüme potansiyelini gösteriyor.
2014’te de, inşaat sektörünün,
mütekabiliyet yasası, kentsel dönüşüm gibi itici güçlerin etkisiyle
büyümeye devam edeceği tahmin
ediliyor.”
“Bilişim sektörü
büyümesini sürdürecek”
Bilişimin hem sektör olarak
büyüme hızına, hem de meslek
olarak artan talebine dikkat çeken
Duyarlar, her sektörde bilişim alt
yapısına ihtiyaç olduğunu, bunun
da yoğun bir uzman arayışını ortaya çıkardığını söylüyor. Duyarlar, “Elemanonline.net verilerine
göre, 10 firmadan en az ikisi bilişimle ilgili uzman ya da nitelikli
çalışan arayışında. Bu da, bilişimin
2014’te en çok istihdam sağlayan
alanlardan olacağını gösteriyor”
diye konuşuyor.
Gıda sektöründe, özellikle
restoran işletmeciliği alanında da
yoğun eleman arayışına dikkat çeken Duyarlar, şöyle devam ediyor:
“Dışarıda yemek yeme alışkanlıklarının artması, gıda sektörünün
hızla büyümesini sağlayan en
önemli etkenlerden biri. Cirosu
10 milyar dolar seviyelerine ulaşan sektöre büyük grupların yatırımlarının devam edeceği tahmin
ARAŞTIRMA
Ocak ayında adayların en çok
başvuru yaptığı sektörler:
İnşaat
Bilgisayar / BT / Internet
Eğitim
Gıda
Tekstil
Sağlık/Hastane
İmalat
Reklamcılık
Elektrik ve elektronik
Turizm
%6,5
%5,86
%5,83
%5,8
%5
%4,1
%3,77
%3,75
%3,73
%3,2
Ocak ayında en çok ilan
yayınlanan bölümler:
Muhasebe
Satış
Güvenlik
Eğitim
Pazarlama
Sekreterlik
İnşaat
Çağrı Merkezi
Gıda
İmalat
%8,0
%4,7
%4,3
%3,3
%2,9
%2,7
%2,4
%2,2
%2,2
%2,2
Ocak ayında en çok ilan
yayınlanan iller:
İstanbul
Ankara
İzmir
Bursa
Kocaeli
Antalya
Konya
Gaziantep
Adana
Denizli
%52
%8,5
%8,4
%3,9
%3
%2,6
%2,5
%1,9
%1,6
%1,5
ediliyor. Bu büyüme, eleman ihtiyacının da devam edeceğinin en
önemli göstergesi.”
“Adaylar için farklı
fırsatlar var”
En çok ilan yayınlayan ve en
çok başvuru yapılan sektörler sıralamasının özellikte ilk beşte paralellik gösterdiğine dikkat çeken
Özlem Demirci Duyarlar, ancak alt
50 Makina Magazin
●
MART 2014
sıralarda adaylar açısından farklı
fırsatlar olduğuna işaret ediyor.
Ocak ayında yayınlanan ilanların
yüzde üçüne sahip otomotiv sektörünün, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında adaylar tarafından
nispeten az tercih edildiğini vurgulayan Duyarlar, “Benzer şekilde, savunma/güvenlik sektörü
gibi eleman ihtiyacı yüksek, ancak
adayların tercihlerinde alt sıralarda yer alan sektörlerin potansiyeli
dikkate değer. Bunun gibi istihdam açıklarının belirlenmesi ve
adayların buna göre hareket etmesi veya yönlendirilmesi, işsizlik
sorununa çözüm olması açısından
oldukça önemli” diyor.
“İlanlarda İstanbul
başı çekiyor”
İstanbul’un, Ocak ayında da
yüzde 52’lik ilan yayınlanma oranıyla başı çektiğini kaydeden Duyarlar,
İstanbul’u; Ankara, İzmir, Bursa
gibi büyük şehirlerin takip ettiğini
dile getiriyor. Anadolu şehirlerinde
de ilan sayılarının arttığına değinen
Duyarlar, gelecek dönemde de söz
konusu artışın devam edeceğini
öngördüklerini bildiriyor. Duyarlar,
konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Anadolu’da, halihazırda çok sayıda sanayi şirketi bulunuyor. Buralardaki eleman arayan sanayi
şirketleriyle iş arayanları bir araya
getirmek çok önemli. Bu, işsizliğe
çözüm olarak karşımıza çıkarken,
tersine göçe yapacağı katkıyla da
oldukça önemli.”
Çalışanların
yüzde 84’ü işini sevmiyor
Elemanonline.net’in yaptığı diğer bir araştırmaya göre, çalışanların yüzde 84’ü işinden memnun
değil. 11 bin 350 kişi arasında
yapılan ankete katılanların yüzde
72’si işini değiştirmeyi düşünürken, sadece yüzde 16’sı işinden
memnun.
Elemanonline.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar, işini
sevmeyenlerin oranının çok yüksek olduğuna dikkat çekerek, çalışan mutluluğunun, iş performansı
açısından da önemli olduğunu
ifade ediyor. Ankete katılanların
büyük çoğunluğunun çalıştıkla-
Aralık ayında
yaşanan dönemsel
durgunluğun
ardından,
Ocak ayında iş
ilanlarında yaklaşık
yüzde 10’luk bir
artış yaşandığını
söyleyen Özlem
Demirci Duyarlar,
bunun da olumlu bir
ekonomik
gösterge olduğunu
ifade ediyor.
rı işleri sevmemesinin nedeninin
Türkiye’nin genel istihdam sorunu
olduğuna işaret eden Duyarlar,
şöyle devam ediyor: “İstihdamdaki bu sorun eğitim aşamasında
başlıyor. Türkiye’de, özellikle meslek eğitimleri halen yetersizken,
çok fazla lisans mezunu işsiz var.
Üniversitelerden yeni mezun olan
adaylar, uzun süren iş aramalarının ardından, istedikleri gibi bir iş
bulamayarak, sevmedikleri işlerde
çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu
da, çalışanların memnuniyetsizlik
oranını artıran en önemli etkenlerden biri.”
“Tersine göç için
bir fırsat”
İş değiştirmeyi düşünen çalışanların farklı şehirlerde daha iyi iş
alternatiflerini tercih edebileceklerine değinen Duyarlar, bunun da
İstanbul gibi büyük şehirlerdeki
istihdam yoğunluğunu diğer illere
dağıtmak için iyi bir fırsat olabileceğini belirtiyor. Duyarlar, “Küçük
şehirlerde daha iyi iş alternatifleri
yaratılarak, hem çalışan memnuniyeti sağlanabilir, hem de istihdamda daha dengeli bir dağılım mümkün olabilir. Burada en önemli
konu, illere göre ihtiyaç duyulan
meslekleri belirlemek ve bu doğrultuda mesleki eğitimlerine ağırlık
vermek” diye konuşuyor. ■
SÖYLEŞİ
Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü
Alexander Kühnel:
WIN Automation, katılımcılara
önemli fırsatlar sunuyor
19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek
WIN Automation Fuarı; otomasyon, elektrik-elektronik, akışkan gücü
teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini tek çatı altında
toplayacak.
➤
Alexander Kühnel, 21
yıl önce başlattıkları
etkinliğin, günümüzde
Türkiye genelinde
konusunda en büyük
fuar haline geldiğini
ifade etti.
54 Makina Magazin
Özkan ÖZÇELİK
B
u yıl, 19-22 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek WIN
Automation Fuarı, yine sektördeki en son teknolojilerin görücüye çıkacağı bir platform sunacak.
2013 yılında, 3 bin 36’sı 77 farklı
ülkeden olmak üzere, toplam 75
bin 802 kişiyi ağırlayan etkinlik, 30
bin metrekarenin üzerindeki kapalı
alanda gerçekleştirildi. 2013 yılında da ziyaretçilerin ve katılımcıların
yoğun ilgisine sahne olan fuar, bin
765 yerli ve yabancı katılımcı firmayı
ağırladı.
Düzenledikleri en büyük etkinliklerden biri olan WIN Eurasia’nın,
toplam yedi fuarı kapsadığını dile
getiren Hannover Messe Bileşim
Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel, “2007 yılından itibaren, gelen katılımcı taleplerinin
karşılanabilmesi ve ziyaretçilere
daha çok sayıda firmanın ürünlerini
sergilediği bir ortam yaratılabilmesi amacıyla WIN fuarlarını iki faza
ayırdık. WIN Automation Fuarı, bu
yıl 19-22 Mart tarihleri arasında
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde
düzenlenecek. Etkinlik; otomasyon,
elektrik ve elektronik, akışkan gücü
teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini tek
çatı altında toplayacak. WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8 Haziran
tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve
Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; makina imalatı, metal
işleme teknolojileri, birleştirme, kay-
●
MART 2014
nak ve kesme teknolojileri ile yüzey
işleme teknolojilerini aynı çatı altında buluşturacak” diye konuştu.
“Olumlu geri bildirimler
alıyoruz”
WIN Automation Fuarı’nın,
alanında lider bir etkinlik olarak,
her zamankinden daha fazla kabul gördüğünü ifade eden Kühnel, şirketlerden başarılı iş bağlantıları yaptıklarına dair oldukça
olumlu geri bildirimler aldıklarını
söyledi. 21 yıl önce başlattıkları
etkinliğin, günümüzde Türkiye
genelinde konusunda en büyük
SÖYLEŞİ
fuar haline geldiğini dile getiren
Kühnel, şöyle konuştu: “WIN’in,
21 yıl içinde bu derece büyüdüğünü görmek bizleri mutlu ediyor. Katılımcı ve ziyaretçi sayısının
yüksek olması ve müşterilerimizin
yapılan işten memnuniyet duyması, organizatör olarak katılımcıların yararına iyi işler yaptığımızın
göstergesidir.”
“Geçen yıl 75 binden
fazla ziyaretçi ağırlandı”
2013 yılında düzenlenen WIN
Automation Fuarı’nın, katılımcı
firma ve ziyaretçi sayıları hakkında da açıklamalarda bulunan Alexander Kühnel, “WIN Automation
2013’ü, 3 bin 36’sı 77 farklı ülke-
56 Makina Magazin
●
MART 2014
den olmak üzere, toplam 75 bin
802 kişi ziyaret etti. 30 bin metrekarenin üzerindeki kapalı alanda
gerçekleştirilen etkinlik, bin 765
yerli ve yabancı katılımcı firmayı
ağırladı” diye konuştu.
Hedefledikleri katılımcı ve ziyaretçi sayılarını, yedi fuarı iki ayrı
tarihte organize ederek yakaladıklarını aktaran Kühnel, sözlerine
şöyle devam etti: “Daha önce belirtmiş olduğum gibi, yer kapasitesi ve fuarlara olan yoğun ilgi nedeniyle 2007 yılından beri fuarları iki
ayrı tarihte düzenlemeye başladık.
Bu şekilde, daha çok ziyaretçi ve
katılımcımıza, daha geniş bir alanda ve daha kapsamlı bir şekilde
hizmet verebiliyoruz.”
“Pazar araştırmaları
yapıyoruz”
Her yıl fuarı geliştirmeye ve bir
adım ileriye taşımaya odaklandıklarını ifade eden Kühnel, katılımcı
ve ziyaretçilerin taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için pazar
araştırmaları yaptıklarını bildirdi.
Organizasyonlarını, söz konusu
araştırmalara göre bir şema içinde yürüttüklerini belirten Kühnel,
belirledikleri hedeflere kısa veya
orta vadede ulaştıklarını vurguladı.
Kühnel, “Genel olarak; Balkanlar,
Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ve
Afrika, WIN için öncelikli pazarlardır” dedi.
Etkinlikte yer alacak katılımcı ülkeler hakkında da bilgi veren
SÖYLEŞİ
Kühnel, şunları söyledi: “Şu an
itibariyle yerli firmaların yanı sıra,
katılımcı olarak yer alacak olan
ülkeler; Almanya, Amerika, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çin,
Danimarka, Finlandiya, Hindistan,
Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya,
İsviçre, Japonya, Kore, Malezya,
Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Tayvan ve Yunanistan. Almanya, Amerika, Bulgaristan, Çin,
Hindistan, İtalya, Japonya ve Kore
ise, ülke pavyonlarıyla fuarda yer
alacak.”
“Katılımcılara yönelik
anket uyguluyoruz”
Hannover Messe Bileşim’in,
fuar katılımcılarına yönelik her yıl
anket uyguladığını dile getiren
Kühnel, “Bu çalışmanın amacı;
katılımcıların ürünlerini ihraç ettiği ülkeleri tespit edip, hedeflenen
bölgelere göre ziyaretçi çalışmaları yürütmektir. Biz, bu ülkelerdeki
derneklerle irtibata geçiyor ve oradaki sektörel derneklerin üyelerini
ziyaretçi profiline göre fuara davet
ediyoruz. Bunun yanı sıra, satın
alma potansiyeli yüksek olan şirketler ve ziyaretçi profiline uyan
ülkelerdeki şirketlerin konaklama
masraflarını karşılayarak fuara davet ediyoruz. Hannover Messe
Bileşim’in, Deutsche Messe AG vasıtası ile dünya üzerinde sahip olduğu geniş uluslararası ağ, kaliteli
uluslararası fuar organizasyonları
konusundaki deneyimi, sektördeki
güçlü bağlantıları ve sektörün konularına olan hâkimiyeti, fuarlara
son derecede olumlu katkılarda
bulunuyor. Bu yıl OAİB ve Ekonomi
Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde;
Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, BAE, Bahreyn, Belçika, Beyaz
Rusya, Bosna Hersek, Bulgaristan,
Cezayir, Etiyopya, Fas, Fransa, Hırvatistan, Irak, İngiltere, İran, İtalya, Karadağ, Katar, Kazakistan,
Kenya, Kırgızistan, Kuveyt, Libya,
Lübnan, Nijerya, Özbekistan, Polonya, Romanya, Rusya Federasyonu, Senegal, Sırbistan, Suudi
Arabistan, Tunus, Türkmenistan,
Ukrayna, Umman, Ürdün, Yemen
ve Yunanistan’dan fuara alım heyetlerinin gelmesi planlanmaktadır” dedi.
“Fuarı hedef kitlelere
tanıtıyoruz”
Organize edilen Anadolu Satın Alma Heyetleri programları-
58 Makina Magazin
●
MART 2014
SÖYLEŞİ
yüzde 20 oranında yıllık büyüme
gösterdi. WIN de, bu hedeflenen
ihracat oranına fuarda kurulan iş
bağlantılarıyla çok büyük katkılarda bulunuyor.”
“Fuar sektörün
aynası konumunda”
Türk sanayiinin gelişmesinin de
fuar üzerinde etkili olduğunu kaydeden Kühnel, fuarın sektörün aynası konumunda olduğunu söyledi.
Bundan dolayı, sektörü yakından
takip ettiklerini dile getiren Kühnel,
stratejilerini ve konseptlerini ona
göre belirlediklerini kaydetti. Alexander Kühnel, “Verdiğimiz sözleri
tutuyoruz. Beklenenden her zaman
daha fazlasını sunmaya gayret gösteriyoruz. Türk firmaları, her geçen
yıl fuara daha da fazla ilgi göstermektedir. Farklı ülkelerle yeni iş
bağlantıları kurmak için WIN, hem
ziyaretçi, hem de katılımcı için mükemmel bir platform oluşturuyor.
İnternet çağında olmamıza rağmen, ticarette her zaman yüz yüze
iletişim daha etkilidir. Bu nedenle,
bir firma fuara katılarak, dünyanın
birçok yerinden gelen profesyonel
ticari ziyaretçilerle iş bağlantıları
kurmaktadır” dedi.
nın, fuarda katma değer oluşturduğunu ileri süren Alexander
Kühnel, yurtdışında olduğu gibi,
yurtiçinde de, ilgili kurum ve dernekler aracılığı ile etkinliği hedef
kitlelere tanıttıklarını aktardı.
Kühnel, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hem Türkiye’de, hem de
yurtdışında sektöre yönelik dergi,
gazete, TV, radyo, web sayfalarında ve sosyal medyalarda fuarın
tanıtımını yapıyoruz. İlgili taraflara mailingler ve online davetiyelerle ulaşmaya çalışıyoruz.”
“Sektörün sorunları
masaya yatırılacak”
Fuar kapsamında her yıl düzenlenen Endüstriyel Etkinlikler
Zirvesi’nin, bu yıl da sektörün sorun
ve fırsatlarını çok sayıda konferans,
panel, kurumsal etkinlik ve çözüm
gösterisiyle ele alacağını bildiren
Kühnel, “Zirve, bilgi paylaşım ve aktarımında da büyük rol oynayacak.
Etkinlik, inovatif paylaşımlar, yeni
iş ortakları arayan firmalar ve yeni
60 Makina Magazin
●
MART 2014
işbirliklerine imza atmak isteyenler
için etkili bir platform oluşturacak”
diye konuştu.
“Türk ekonomisi için
önemli bir etkinlik”
WIN Automation Fuarı’nın,
Türkiye ekonomisi ve Türk sanayicisi için önemli bir etkinlik olduğunu
kaydeden Kühnel, şöyle konuştu:
“Günümüzün ekonomisinde pazarlar değişiyor ve Türkiye konumu
itibariyle çok önemli bir lokasyona
sahip. Türkiye; Asya, Avrupa ve Ortadoğu ortasındaki kolay ulaşılabilir ve stratejik konumu ile katılımcı
ve ziyaretçilerin bir toplanma noktası haline geliyor. Özellikle İstanbul, doğu ve batı arasında köprü
oluşturuyor ve Ortadoğu’nun giriş
kapısı olarak büyük rol oynuyor. Bu
nedenle şehir, şüphesiz bir ticari
fuar merkezi konumundadır. 2023
yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan 100 milyar dolar
pay almayı hedefleyen makina sanayii, 1990 yılından yana yaklaşık
“86 kuruluş tarafından
destekleniyor”
WIN Automation Fuarı’nın, 25’i
yabancı 86 kuruluş tarafından desteklendiğini belirten Kühnel, bu
kuruluşlar arasında; Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, TOBB, OAİB, KOSGEB ve
VDMA’nın da yer aldığını söyledi.
Hannover Messe Bileşim’in temel olarak; işin yapılması için en iyi
platformun oluşturulması ve yüksek standartların uygulanması ile
WIN’in uluslararası karakterini artırmaya odaklandığına değinen Kühnel, “Türkiye’de organize ettiğimiz
toplam 19 fuarda, hizmette bulunduğumuz sektör profesyonellerine
verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz.
WIN’in, sanayiye ayrı ayrı son derece önemli katkı ve destekte bulunduğunu gözlemliyoruz. Verimli bir
fuar geçirip, kazançlarını artırmak
isteyen tüm imalat endüstrisi firmalarını WIN’e bekliyoruz” diyerek
sözlerini noktaladı. ■
ÜRÜN
Yeni kesme kenarı teknolojisi
Sandvik Coromant
G
ünümüzün yüksek hızlı
çelik tornalama dünyasında değiştirilebilir bir kesici
ucun takım ömrü; metali verimli
bir şekilde keserek yüksek kaliteli
bir yüzey sağlarken, kesme çizgisinin bozulmamasına bağlıdır. Geniş
ve çok kapsamlı ISO P25 uygulama
alanında tornalama yaparken, sürekli ve kontrol edilebilir aşınmayı
sınırlandırıp, kesintili ve genelde
kontrol edilmeyen aşınmayı ortadan
kaldırmak bu başarının anahtarıdır.
Eğer yanlış aşınma tipi nedeniyle
kenar çizgisi kırılırsa, ani bozulma
meydana gelir. Bu da, kabul edilemez parça ve işleme güvenliği kaybına neden olur.
Mia PÅLSSON
Bu konuyu ve yeni nesil kesici uç
kalitesinin bu alanda sunduğu faydaları Sandvik Coromant bünyesinde Kıdemli Ürün Müdürü olarak görev yapan Mia Pålsson ile konuştuk.
Christer Richt: İlk kaplamalı
semente karbür kesici uç bir P25
kalitesiydi ve 1970’te adı GC125’di.
O zaman bu takım malzemesi gelişiminde büyük bir adımdı ve sunduğu
avantajlar da, talaşlı imalat sanayiini
hayrete düşürdü. Görülen iyileşmelerdeki yenilik ve bunların ölçeği
neydi?
Mia Pålsson: Kesinlikle büyük
bir atılımdı ve kaplama ile kesici uç
alt tabakası arasındaki etkin bağlantı bilimini temel alıyordu. O zamana kadar tüm semente karbür uçlarda yapılan tercih, uygulama için
aşınma direnci ile tokluk arasından
hangisinden fedakarlık edileceğine
dayanıyordu. Bunu konvansiyonel
teknikler ile fark yaratılması zor olan
bir özellik ilişkisi takip etti. Ancak
sonrasında, altmışlı yıllarda yapılan
kapsamlı araştırma çalışmalarını temel alarak, sadece birkaç mikron
kalınlığında aşınmaya karşı dirençli
bir titanyum karbür katmanı nispeten daha tok olan tungsten karbür-bazlı bir kesici uca uygulandı.
Çelişkili bir şekilde, bu ince kaplama
çok güçlü bir aşınma direnci etkisi
gösterdi (aşındıktan sonra bile).
Çelik tornalamada, serbest yüzey ve krater aşınmalarındaki azalma hayret vericiydi. Aşınma direnci
ile tokluk arasındaki değişmez
sanılan bağlantı kırılmıştı. Tipik
olarak, kesme hızı (bugün bir
P10 kalite ile karşılaştırsak bile)
yüzde 60 oranında artırılabiliyordu. Takım ömrü ise, kesme
hızı değiştirilmediğinde en az
iki katına çıkıyordu. Abartmadan, üretim dünyasında
gerçekten tarihi bir olaydı ve
bu insan yaşamına olumlu
katkı yapan bir dizi kaplamalı
kalite yeniliklerini başlattı.
Kontrol edilebilir
aşınma
Christer Richt: Günü-
62 Makina Magazin
●
MART 2014
müzün yüksek hızlı işleme dünyasında değiştirilebilir bir kesici ucun
ömrü, kesme çizgisinin bozulmamasına bağlıdır (metali verimli bir
şekilde keserek, yüksek kaliteli bir
yüzey sağlayan bir kenar). Bu tabi
ki, kesme takımı için her zaman bir
zorluk olmuştur. Ancak, hiçbir zaman bugün kadar kritik olmamıştır.
Eğer kenar çizgisi kırılırsa ani
aşınmalar meydana gelir ve bu da,
kabul edilmeyen parçalara ve işleme güvenliğinin kaybına neden
olur. Yeni nesil P25 kalitelerde çalışırken, uzun dönemde kesici uçtaki
kenar çizgisinin korunmasını nasıl
sağlıyorsunuz?
Mia Pålsson: Sürekli ve bu sayede kontrol edilebilir aşınma sağlama ve sürekli olmayan ve genelde
kontrol edilemez aşınmaları ortadan
kaldırma konusunda çok çalışma
yaptık. Bu bozulmamış bir kenar
çizgisini korumada yaşanan zorluktur. Aynı eski hikâye gibi gelebilir.
Ancak, daha ileri bir seviyeye ulaştık
ve erken kırılmaya neden olan mekanizmaların gerçekten üstesinden
geldik.
Tüm kesme kenarları aşınır (bu
işin doğası gereğidir). Ancak, kontrol edilebilir aşınmaya ulaşmak, aynı
zamanda işlemenin de daha avantajlı olmasını sağlar. Serbest yüzey
aşınması –kenar çizgisi altında boşluk yüzeyinde sürtünme aşınması ve
uygun ilerlerse kabul edilebilir: Kesme işleminde takım malzemesinin
doğal aşınması. Bazı durumlarda,
dengeli bir serbest yüzey aşınması
gelişimi kesme prosesi için avantajlıdır. Ancak, eğer serbest yüzey aşınması çok aniyse işleme prosesinde
veya kalitede bazı parametrelerin
değiştirilmesi gereklidir.
Krater aşınması bir başka tipte
kontrol edilebilir aşınmadır ve ısı ve
basınç nedeniyle çelik tornalamada
meydana gelir. Aşırı krater aşınması;
kesici uç geometrisinin değiştirilmesine ve kötü kesme prosesine ve zamanla kenarın zayıflamasına neden
olabilir ve bu da proses için risklidir.
Her iki aşınma tipi de çelik tornalama için doğaldır ve çok karşılaşılır
ÜRÜN
ve eğer sahip olduğunuz (ve kontrol edebildiğiniz) aşınma düzenleri
sadece bunlarsa işleme prosesi tatmin edici olabilir (yüksek üretkenlik
sağlamak üzere yeterince yüksek
kesme hızlarının ve takım ömrünün
elde edilmesi).
Sandvik
Inveio
teknolojisini kullanan yeni nesil P25-kalitesi
(GC4325 bu konuda özellikle iyidir);
daha geniş ve çeşitli P25 alanı, daha
uzun ve tahmin edilebilir takım
ömrü, daha yüksek üretim ve daha
az denetim ve operatörsüz talaşlı
imalat sunabilir.
Tahmin edebilirlik
önemlidir
Christer Richt: Tahmin edilebilirlik, sınırlı denetime sahip
modern işleme için giderek artan
öneme sahiptir ve kenar çizgisinin
yeterince uzun süre bozulmamasına
karşı çok sayıda tehdit bulunmaktadır. Çelik tornalama, yumuşak,
düşük karbonlu çeliklerden yüksek
alaşımlı, sert çeliklere, çubuk malzemelerden dövmelere, dökümlerden
önceden işlenmiş parçalara kadar
çok farklı malzemeleri içermektedir. Meydana gelebilecek potansiyel
olarak tehlikeli aşınma tipleri bulunmaktadır.
Mia Pålsson: Görebileceğiniz
gibi, sürekli olmayan aşınma tiplerinin kontrolü daha zordur ve bunlar
prosesin bir parçası olmamalıdır.
Bunlardan bazıları diğer malzeme
tiplerinin işlenmesinde meydana
gelebilir ancak çelik tornalamada
oluşmamalıdır. Önerilen parametrelerle işleme sırasında bunların
ortaya çıkmayacağı yeni bir P25
kalitesinin geliştirilmesi üzerinde
çalıştık. Örneğin; kesme kenarının
bastırıldığı plastik deformasyon,
kullanılan kalitede sıcaklığın çok
yüksek olması halinde ortaya çıkabilen bir aşınma türüdür. Bazen, bu
aşınma kesme kenarında farklı ısı
çatlaklarıyla baş gösterebilir. Kenar
kaplamasında pullanma ile kesici
uç alt tabakasının açıkta kalmasına
da yol açabilir. Plastik deformasyon
prosesinin bir parçası olarak kesici
ucun alt katmanı kırılır, kaplama
çatlar ve bozulma kontrol edilemeyen bir şekilde hızla devam eder;
sonuç ise kabul edilemez.
64 Makina Magazin
●
MART 2014
kım ömründe doğrudan beş kat
artış anlamına gelmektedir.
Günümüzün
yüksek hızlı çelik
tornalama
dünyasında
değiştirilebilir bir
kesici ucun takım
ömrü; metali verimli
bir şekilde keserek
yüksek kaliteli bir
yüzey sağlarken,
kesme çizgisinin
bozulmamasına
bağlıdır.
Genelde, uzun takım ömrü ve
yüksek kesme değerleri ile birlikte
maksimum kesme kenarı güvenliği
elde etmek için sürekli ve sürekli olmayan aşınma hızlarının dengelenmesi gerekebilir. Bu, daha sert P15
kalitesi ve daha yok P35 kalitesinin
üst üste bindiği bir bölgedir. Ayrıca, çelik tornalama uygulamalarında, sonucu belirleyen diğer takım
faktörleri de vurgulanmalıdır: Kesici uç mikro ve makro geometrisi,
köşe radyüsü, kesici uç boyutu ve
şekli. Başarıyı belirleyen her zaman
kesici uç kalitesi ile birlikte bunların
birleşimidir.
Kuzey Amerika’da bir otomotiv fabrikasında mevcut bir P25
kalitesine karşı yeni nesil GC4325
kullandığımızı anlatan bir örnek
vereceğim. Bu, yarım dakikalık bir
kavrama ile bir alaşımlı çelik dövme
içermektedir ve kesimin bir kısmı
darbelidir. Kesici uçlarda mevcut
olan kenar sayısını maksimuma
çıkarmak ve takım maliyetlerini
minimuma indirmek için kullanıcı
tarafından W-stilinde bir kesici uç
kullanılmıştır ve kesici uç başına altı
kenar bulunmaktadır. Kesici uç başına sadece dört kenar ile C stili bir
kesici uçla, ancak uç hareketlerine
karşı çok daha az hassas GC4325’e
yükseltme yaptığımızda, yeni nesil
P25 kalitemiz kenar başına 150
parça üretmiştir. Kalite neslinin ve
kesici uç stilinin değiştirilmesi ta-
P25 kalitesi
performansta liderdir
Christer Richt: Herhangi bir
operatör bir P25 kalitesini rahatça
kullanabilir. Çelik tornalama, uygulama alanı boyunca çok yönlü
ve güvenli bir kesici uç olarak geniş
kapsamda ilk tercih olarak görülmektedir. Ancak, çok sayıda operasyon için bir optimize edici, hatta
problem çözücü olabilir. Birkaç yıl
önce piyasaya sunulan mevcut P25
kalitesi (GC4225) performansta liderdir. Peki neden şimdi yeni bir kalite sunuluyor? Ve onun gelişimi için
hangi yeni hedefleri belirlediniz?
Kenar çizgisinin mevcut güvenliği
talaşlı imalat sanayisi için şu ana kadar neden önemli olmuştur?
Mia Pålsson: Daha yüksek
kesme değeri önerilerinde daha
yüksek seviyede proses güvenliği,
yeni GC4325 kalitesi için hedefimiz
olmuştur. ISO P25 çelik tornalama uygulama alanı kesmesi en zor
olandır. İşleme boyunca; malzeme,
parça, işlem, koşul ve sınırlamalardaki değişiklikler eşsiz niteliktedir.
Sadece bir kesici uç kalitesinden
sürekli yüksek, en iyi performansı
bekleyebilir miyiz? Evet, takım malzemesindeki ve proses geliştirmede
elde ettiğimiz gelişmelerde 1970
yılından bu yana bunu başardık ve
bunu yeniden yaparak, talaşlı imalat üretimini daha ekonomik hale
getirdik
Şimdi sunulan kesici uç kalitesi
ile yüksek optimizasyon potansiyeli ile geniş çelik tornalama alanını
tamamen kapsamak için geniş kesici uç çeşitleri bulunan tornalama
için yedinci nesil kaplamalı P25
kaliteler ile daha yukarı çıkıyoruz.
Birinci nesilden fersah fersah ötededir ve mevcut P25 kalitemiz olan
GC4225’e kıyasla iki kat geliştirilmiş sonuçlar sağlar. 10 yıldan uzun
süredir gördüğümüz en iyi kalite
test sonuçlarına sahiptir. Bu tipte
işleme kullanan tezgah imalathaneleri için bunun ne anlama geldiğini
bir düşünün.
Kesici takımlardaki pazar lideri
olarak biz müşterilerimizin üretimlerinde iyileşme sağlamak için ça-
ÜRÜN
lışıyoruz ve bunu bekliyoruz. Yeni
GC4325, ürün ve yöntem sunumları için en son ürün grubudur. Daha
geniş bir çelik tornalama alanı, kesme kenarına çok daha fazla, farklı
ihtiyaçlar yüklemektedir. Kalite geliştirme ile ilgili olarak, çok önemli
kaplama yapışması sürekli olmayan,
kontrol edilemez aşınma için açılmalarla mücadele etmek için iyileştirilmiştir. Kesici uç alt tabakası, yapısal bir değişiklik olmadan yüksek
sıcaklıklara dayanmalıdır. Kaplama
ve alt tabakayı, daha önce mümkün
olamayacak bir ölçekte bir birim
olarak geliştirdik.
Uygulamaya bağlı olarak, 400
m/dak üzerindeki kesme hızları
problem değildir ve bu şekilde, bu
alanda daha önce hiç elde edilmemiş kesme değeri önerilerine sahibiz. Ancak bu, hikayenin sadece bir
parçasıdır. Çünkü, biz yeni kalitenin
ana avantajı olarak tahmin edilebilir
takım ömrü ile proses güvenliğini
odak noktasına aldık.
Kesme hızları ne kadar
artırılabilir?
Christer Richt: Ancak kesme
hızları ne kadar artırılabilir? Tezgahların ve takımların ulaşabileceği bir
üst limite yaklaşmıyor muyuz? Ben
bir operatör olarak başka bir kalite
gelişimini kullanmazsam ne olur?
Mia Pålsson: Kesme hızı seviyeleri söz konusu olduğunda, üretim endüstrisinin ortalaması önerilen değerlerimizin yüzde 70’idir. Bu
tabi ki; tezgah özelikleri, iş parçası
çapları, işletme uzmanlığı ve risk
alma seviyesi gibi çok sayıda faktöre bağlıdır. Yeni P25 kalitesi ile elde
ettiğimiz ilerlemeler, kalite, çok yüksek proses güvenliği sağlarken, kullanıcıların kesme değeri seviyelerini
korumalarına yardımcı olacaktır.
Geniş ve kapsamlı P25
alanı boyunca üretkenlik,
üretim tipine bağlı olarak
belirli bir kapsamda
bağımsız bir ölçüdür.
Ancak genel olarak, talaş
kaldırma oranı olarak
ölçülen işleme verimi
ve saatte üretilen parça
olarak ölçülen takım
tezgahı kullanımının
birleşimidir. Kesme
kenarı için bu kesme
değerleri ve takım ömrü
için eski güzel değerlere
gelmektedir.
66 Makina Magazin
●
MART 2014
Inveio teknolojisi:
En detaylı bileşeni ile tasarlanan detaylı teknoloji. Teknoloji
tek yönlü kristal yönlendirmenin başarısıdır, her bir kristal tabakası
en güçlü yüzeyleri kesme kenarına bakacak şekilde tasarlanmıştır.
Daha yoğun bir şekilde sıkılaştırılmış atomlar sayesinde; kesici uç
dayanımı, aşınma direnci ve takım ömründe şimdiye kadar görülmüş en büyük etki elde edilebildi (gerçek yenilik çelik tornalama
dünyasının gerçek yeniliğidir).
İşlemede elde edilebilecek çok
büyük bir potansiyel bulunmaktadır
ve bu yeniden büyümüştür. Mevcut
araçların tamamını kullanan kişiler
için ek yüzde 30 üretkenlik artış
imkânının bulunduğunu görüyoruz.
Buna hayır diyerek rekabet avantajı
elde etmeyi reddedebilir misiniz?
Geniş ve kapsamlı P25 alanı boyunca üretkenlik, üretim tipine bağlı
olarak belirli bir kapsamda bağımsız
bir ölçüdür. Ancak, bunun genel
olarak genelde talaş kaldırma oranı
olarak ölçülen işleme verimi ve saatte üretilen parça olarak ölçülen
takım tezgahı kullanımının birleşimidir. Kesme kenarı için bu kesme
değerleri ve takım ömrü için eski
güzel değerlere gelmektedir (şemaya bakınız).
Bunu temsil eden bir örnek
olarak, yeni P25 kalitemizle beklentilerimizin çok üzerinde sonuç
aldığımız bir çelik tipi de yataklar
ve benzer alaşımlı çelikler için kullanılan çeliklerdir. Bu, özellikle sert
karbürlerin çok yapışkan olması nedeniyle kesme kenarını zorlamaktadır ve genelde ani krater aşınması ve
bazen riskli aşına gelişimine neden
olmaktadır. Bu kapsamda; yüksek
sıcaklıklarda difüzyon aşınmasına
karşı daha iyi dayanmak için kesici
alt tabakası ve kaplamalar geliştirdik, kesme yüzünde krater geliş-
mesine neden olan etkileri azalttık.
Bu yöntemle GC4325’in talaş oluştururken ideal bir akışkan akış alanı
da sağladığından emin olduk. Yani,
hem kesme hızını yükseltebilirsiniz,
hem de insansız işleme için gerekli uzun ve tahmin edilebilir takım
ömrü için gereken kenar emniyetini
elde edersiniz.
Başarının arkasında
çok daha fazlası var
Christer Richt: İşlemede bu
seviyede ileri atılan bir adımla (burada ilk kaplamalı kaliteye oranla
ileri doğru atılan bir adımı kastediyorum), kaplama ve alt tabaka yapısında elde edilen yeni ilerlemeler
kapsamında, yeni kalitenin özellik
seviyesinin arkasında da çok daha
fazlası vardır. Yeni nesil P25 kalitesinin geliştirilmesinin arkasında başka
hangi yenilikler bulunmaktadır?
Mia Pålsson: Başarının arkasında çok daha fazlası vardır ve
tüm faktörlerin kapsamlı bir şekilde
göründüğü bir örnektir. Kalitenin
neredeyse tüm üretim parçaları
ve proseslerinde yeni geliştirmeler
yapılmıştır ve bu da, gelişmiş performans seviyesi sağlamıştır. Eğer
GC4325’in arkasındaki yeniliklerden birinden bahsetmem gerekirse;
aşınmaya karşı yeni, inanılmaz seviyede direnç sağlayan yeni kaplamanın kristal yapısı olmalıdır.
Kenar çizgisinin değişken koşulları ile başarı seviyesi hakkında bir
fikir vermek için hepsi aynı tornalama operasyonu için uygulanan ve
kullanılan bugünkü farklı P25 kalite
kesici uçlarının birkaçındaki aşınma
gelişimini karşılaştırın. Sadece birinin düzgün takım aşınması, tahmin
edilebilirlik ve güvenlik konusunda
çalışan bir kenar çizgisine sahip olduğu ortaya çıktı: GC4325. ■
ÜRÜN
Dinamik makina kontrolörü
Beckhoff
Y
eni CP32xx Panel PC serisiyle, endüstriyel çoklu dokunmatik ekranlar artık doğrudan sahada, yüksek performanslı
hepsi bir arada cihazlar olarak kullanılabiliyor. Montaj kollu kuruluma uygun bu güçlü cihazlar, IP 65
koruma özelliği sunuyor ve sınıfının
en iyisi çoklu dokunmatik kontrol
paneli teknolojisini, yüksek performanslı bir ek IPC ile tek bir kompakt
muhafaza içinde birleştiriyor.
CP32xx Panel PC’nin arkasındaki, bağlanan montaj kolunu çevirmek ve eğmek için gereken alan,
aynı zamanda, olabildiğince az yer
kaplayan ek IPC bileşenlerini barındıracak şekilde verimli bir biçimde
kullanılıyor. Bu çözümdeki bileşenler, ısıl olarak birbirlerinden ayrılmıştır: Yerden tasarruf etmek amacıyla
bilgisayar, tümleşik montaj kolunun
etrafına, pasif soğutma sağlayan soğutucu kanatlara sahip U şeklindeki
bir muhafaza içine kurulmuştur.
Muhafazanın tüm
alanlarında eşit ısı dağılımı
Başka bir avantaj da, kompakt
tasarıma karşın harika ısı dağıtma özelliğidir. Bu, dâhili fanlarla
sağlanmıştır ve muhafazanın tüm
Montaj kollu kurulum
için tasarlanmış olan
CP32xx Panel PC serisi,
sahaya tek bir gelişmiş
cihazla çoklu dokunmatik
işlevselliği ve yüksek bilgi
işlem gücü sağlar.
68 Makina Magazin
●
MART 2014
alanlarına eşit ısı dağılımını temin
eder. Bunun sonucunda 0-45 °C
çalışma sıcaklığı aralığına sahip bir
Panel PC elde edilir. Dahası, tüm
bileşenlere hemen erişilebilir. Bu
da, CFast kartı veya SSD gibi depolama ortamı kullanılırken kolaylık
sağlar. Bağlantı kabloları, destek
kolunun içinden geçerek altı adede
kadar IP 65 konektör için yapılmış
bağlantı bölmesine gelir. Temel
yapılandırmada, bağlantı noktalarından ikisine bir Ethernet arabirim
veya bir güç kaynağı bağlanmıştır.
Kalanlar, isteğe bağlı olarak; ek
bir Ethernet, USB veya seri arabirim veya bir Mini-PCI fieldbus için
kullanılabilir. Cihazın merkezindeki
silindirik başlık kolayca yerinden çıkarılabilir. Bu, bağlantı bölmesine
kolayca erişilebilmesini sağlar ve
gerektiğinde soğutucu kanatların
temizlenmesini de kolaylaştırır.
Maksimum bilgi işlem gücü
Standart çift çekirdekli 1,6 GHz
Intel® Celeron®CPU’nun ötesinde
maksimum bilgi işlem gücü için
CP32xx Panel PC’ler, aynı zamanda; ikinci, üçüncü ve dördüncü
nesil Intel®Core™’i serisi işlemci
kullanma olanağını da sunar. Intel®
Core™ i3 ve i5 işlemcilerle iki çekirdek, i7 işlemciyle ise dört çekirdek
kullanılabilir. Panel PC ekranları; 12
Yeni CP32xx
Panel PC serisiyle,
endüstriyel çoklu
dokunmatik
ekranlar artık
doğrudan sahada,
yüksek performanslı
hepsi bir arada
cihazlar olarak
kullanılabiliyor.
ila 24 inç boyutlarda, 4:3 ve geniş
ekran tipinde, yatay ve dikey biçimlerde mevcuttur. Diğer özellikleri
arasında; fabrikada kurulumu yapılmış kartlar için boş bir Mini-PCI
yuva, 2 GB DDR3-RAM (16 GB’ye
yükseltilebilir), sabit disk, CFast
kart veya SSD, 10/100/1000 Base-T
bağlantıyı destekleyen tümleşik
çift Ethernet kartı ve SATA RAID1 kontrolör (Intel® Rapid Storage
Technology) bulunmaktadır.
Endüstriyel
uygulamalar için ideal
Alüminyum muhafaza tasarımı,
son derece sağlamdır ve endüstriyel uygulamalar için idealdir. Dar,
çevresel bir metal darbe koruyucu
dokunmatik ekran yüzeyini ve ekranı mekanik hasarlara karşı güvenle
korur. Tamamen cam olan yüzey
kimyasal olarak sertleştirilmiş ve
yansıtmaz kaplamayla kaplanmış
olmasının yanında, çevresel etkilere
karşı maksimum direnç sağlar.
Projektif kapasitif dokunmatik
(PCT) teknolojili çoklu dokunmatik
paneller, yüksek dokunma noktası yoğunluğu sağlar. Bu da, hassas,
güvenli ve en küçük adımlarda bile
hassas çalışmayı mümkün kılar. Panellerde, ince lateks iş eldivenleriyle
de çalışılabilir. Beş parmak ve iki elle
çalışılan otomasyon çözümlerinin her
ikisi de aynı derecede başarılıdır. ■
ÜRÜN
Kullanıcıya zaman ve maliyet
tasarrufu sağlayan hizmet
➤
Özel komple delik
delme ve işleme takımı,
ek olarak pah kesme
uçlu,Tiger·tec® Silver
kesici uçlu ve HSK
adaptörlü, Xtra·tec®
tabanlı Insert Drill.
Walter
Ö
zel takımlar için hızlı tedarik sistemi olan Walter
Xpress’e kesici uçlu delik
işleme takımlarını dahil eden Walter; tasarım, maliyet hesaplama
ve üretim bilgilerini oluşturma gibi
karmaşık işlemleri tam otomatik hazırlayan konfigürasyon sistemi sayesinde, kullanıcıya zaman ve maliyet
açısından önemli tasarruf sağlıyor.
Konu
hakkında
açıklamalarda bulunan Walter AG Global Yetkinlik Merkezi’ne bağlı
Yöntemler&Sistemler Birimi Müdürü Heiner Schelling, şunları söylüyor: “Özel takımlara yönelik artış
gösteren teklifleri karşılamak üzere
Walter Xpress’i sürekli yapılandırmaya ve geliştirmeye çalışıyoruz.
Mevcut Walter Xpress sistemi ile
müşterilerimiz, komple karbür matkapları ve frezeleri iki hafta sonra
kullanabilmektedirler. Ürün programını geliştirerek, kesici uçlu takımları da hızlı tedarik sistemimizin
kapsamına almak bizim için sadece
bir an meselesiydi.”
Çalışmalar sonucunda, hizmetimiz artık delik delme ve delik
genişletme ve ayrıca üç işleme kademesine kadar olan hassas delik
işleme takımlarını kapsamaktadır.
Doludan delik delme ile ilgili çözümler kendini kanıtlamış Xtra·tec®
Point Drill (delme uçlu matkap) ve
Üç kademeli özel delik
genişletme takımı, içten
soğutmalı, Tiger·tec®
Silver kesici uçlu ve NCT
adaptörlü.
70 Makina Magazin
●
MART 2014
Xtra·tec® Insert Drill (kesici uçlu
matkap) grubuna dayanmaktadır.
Delik genişletme ve hassas delik işleme için sabit uç altlıkları, kartuşları olan veya hassas delik
işleme özellikli, kısa
tip kama bağlamalı takım tutuculu
gövde, isteğe bağlı
sevk edilmektedir.
Teslim süresi mümkün
olduğunca kısaltıldı
Şu anda bu karmaşık talaşlı
imalat çözümleri için teslim süresi
dört hafta sürüyor. Aynı komple karbür takımlarda olduğu gibi,
bu süre otomatikleştirilen işlemler
sayesinde, mümkün olabildiğince
kısaltılmıştır. İlk aşamada, müşteri
kendi işleme gereksinimi hakkında
bilgiyi satış temsilcisine iletir veya
Walter’ın en yakın satış ofisinde
bulunan yerel mühendislik ekibiyle paylaşır. Yerel mühendislik
bölümünde, müşteriye özel parametreleri yapılandırma sistemine
giren yetkili uzmanlar bulunur. İş
parçasının geometri bilgisine ek
olarak, aynı zamanda malzeme
ile ilgili örneğin; Tiger·tec® Silver
ile ilgili kesici takım malzemeleri
seçenekleri kapsamında gelebilecek soruları, amaca uygun kesici
uç temel şekillerini, bağlama sistemleri, soğutma tipi ve benzer
tezgah özelliklerini içeren bilgiyi
değerlendirirler. Böylece, beslenen sistem en kısa sürede istenen
takımı tasarlayarak hesaplar ve diğer gerekli olan bilginin yanı sıra,
ayrıntılı belgeleri ve takımın üç boyutlu bir çizimini üretir. Müşteri,
24 saat içinde teklif alır. Ayrıca,
arka planda sonradan kullanılmak
üzere; takımın üretimi için gerekli
olan parça listeleri, çalışma planı
ve NC işleme programlarını içeren tüm bilgiyi kapsayan çalışma
dosyası hazırlanır. Böylece, sipariş
alındıktan hemen sonra üretime
başlanabilecek duruma gelinir.
Ayrıca, hammaddenin yeterli miktarda hazırda tutulması ve tezgah
kapasitelerinin üretimde darboğaz
yaratmasına engel olmak gerekir.
Sistemin birçok faydası var
Walter Xpress sisteminin birçok
faydası vardır. Her şeyden önce,
otomatikleştirilen süreçler sayesinde müşteri zaman kazanır. Çünkü,
Xpress dışındaki siparişlerde, genel olarak üretim ve teslimat için
iki kat daha uzun süreye ihtiyaç
vardır. Özel takım çözümlerinin
takım değiştirme sayısını azaltması
nedeniyle kısalan üretim süreçleri
müşteriye olumlu yansır. Ayrıca,
daha teklif kapsamında kullanıma
hazır olan dokümanlar sayesinde,
yüksek planlama güvenilirliği sağlanır. Kısa teslimat süresi, müşterilerin takımlarını sürekli ve verimli
şekilde kullanmalarına ve stoklarını
azaltmalarına olanak sağlar. Tekrar
sipariş durumunda, müşteri bekleme süresinin dört haftayı aşmayacağını bilir.
Heiner Schelling, konu hakkında şöyle konuşuyor: “Takma uçlu
özel takımlar ile Walter Xpress‘in
geliştirilmesinde önemli adımlar attık. Bunu, yeni Blaxx™ serisinin kenar frezesi dahil olmak üzere, diğer
kesici uçlu takımlar takip edecektir.
Ayrıca, diğer uzman markalarımızın
ürün çeşitliliğini genişletmek istiyoruz. Sonraki adımlardan biri de,
Walter Prototyp markasının vida dişi
açma takımları olabilir.” ■
ÜRÜN
Yüksek teknolojili Simatic
Endüstriyel PC ailesi
Siemens
S
iemens Endüstriyel Otomasyon
Bölümü, yüksek teknolojiye
sahip Simatic Endüstriyel PC ailesini duyurdu. Çok çekirdekli güçlü
yapıları, dördüncü nesil Intel Xeon ve
mobil Core i3 ya da Core i7 işlemcili,
piyasadaki ilk kasa, raf ve panel tipi
PC’lerden oluşan D nesil yeni ürünler, eski nesil C serisi cihazlara oranla
yüzde 60 ila 180 arasında daha yüksek bir işlemci gücüne sahip. İşlemciye entegre, dinamik frekanslı, HD
bütünleşik ekran kartı, üç kat daha
fazla grafik performansı sunuyor.
Uzun süreler boyunca yüksek
düzeyde kullanılabilirliğe ve endüstriyel fonksiyonlara sahip tüm yeni
IPC’ler, bakım gerektirmez ve 24
saat boyunca aralıksız çalışır. Ürünler
aynı zamanda, yüksek sıcaklık, titreşim, sarsıntı ve EMC (elektromanyetik uyumluluk) ile ilgili gereksinimleri
karşılayacak tasarımlara sahip.
Bu
modellerden
Simatic
IPC627D, kompakt kasa, IPC827D,
çok yönlü genişletilebilir kasa ve
IPC677D ise panel tipi ürün arayan-
72 Makina Magazin
●
MART 2014
lara hitap ediyor. IPC677D ayrıca,
hızlı ölçüm prosesi ve kontrol fonksiyonları ile doğrudan makinadan
operatör kontrolü ve takibi için uygun yapısıyla öne çıkıyor. 19 inç kabin kurulumu için uygun olan raf tipi
güçlü PC ailesinden, kapsamlı bir şekilde genişletilebilir Simatic IPC847D
ve kompakt Simatic IPC647D ise,
örnek olarak; ölçüm veya test çalışmalarında veya endüstriyel görüntü
işleme alanında büyük hacimli verilerin hızlı işlenmesi için kullanılabiliyor.
Karmaşık otomasyon
uygulamalarını destekliyor
En son PCIe 3.0 ve USB 3.0 PC
arabirim teknolojileriyle desteklenen
yeni Simatic IPC cihazlar, hızlı sistem
tepkileri sayesinde, ölçüm ve kontrol
görevleri ile görüntüleme çözümlerinin tek bir cihazda ard arda uygulanmasının gerektiği zorlu ve karmaşık
otomasyon uygulamalarını destekliyor. Yüksek kullanılabilirlik seviyesi
ve veri güvenliği için sabit disklerin
değiştirilmesine gerek kalmadan,
otomatik kurtarma olanağı tanıyan
güvenli toplu veri depolama ve RAID
sistemleri bulunuyor. Sistemlere
standart olarak entegre edilen DisplayPort ve DVI ekran kartları, çift ve
çoklu görüntüleme uygulamalarını
kolaylaştırıyor. Opsiyonel PCIe x16
grafik kartı, sistemin beş adede kadar monitöre bağlanmasına olanak
tanıyor. Entegre Intel AMT 9.0 Aktif
Yönetim Teknolojisi ise, şifre korumalı uzaktan sorun teşhis ve bakım
prosedürleri için uzaktan yönetim
sürecini kolaylaştırıyor. Tüm cihazlarda ayrıca, durum göstergeleri
(LED) ve sorun teşhisi için önceden
yüklenmiş bir yazılım ile desteklenen hızlı sistem teşhis fonksiyonu
bulunuyor. Düşük bir kayıp oranına
sahip, yüzde 80 verimlilik ile çalışan güç kaynağı üniteleri ile yerel
ağ üzerinden açılma fonksiyonu,
Simatic IPC’leri, özellikle 24 saatlik
aralıksız kullanımda son derece yüksek enerji tasarrufuna sahip cihazlar
haline getiriyor.
Simatic IPC cihazlar, opsiyonel
olarak önceden kurulmuş ve etkinleştirilmiş Windows 7 Ultimate
(32/64 bit) işletim sistemiyle geliyor.
Ayrıca, IPC647D ve IPC847D cihazlar
için Windows Server 2008 R2 sistemi
de temin edilebiliyor. ■
ÜRÜN
SMC, APTech
komponentlerinin
satışına başladı
SMC Pnömatik A.Ş.
S
MC, elektronik ve diğer temiz endüstrilere hitap eden
APTech komponentlerinin satışına başladı. En ileri teknoloji çözümler sunan, dünyanın lider pnömatik tedarikçisi olan SMC, güneş pili, opto elektronik gibi gelişmekte
olan yeni pazarlar için sürekli ürün geliştiriyor. Şirket; elektronik endüstrisi, güneş ve düz panel ekranlar gibi diğer temiz
endüstriler için basınç regülatörleri, valfler, akış cihazları çeşitliliğini önemli oranda artırdı.
Yeni komponentler, SMC’nin bünyesine 2007 yılında katılan ve APTech olarak bilinen, kuzey Amerikalı ileri basınç
teknolojileri şirketinden geliyor. APTech, elektronik endüstrisi için komponent geliştiren dünya lideri bir firma. Bu geniş
ürün çeşitliliği ile SMC, parlak bir gelecek vaat eden özel gaz
beslemeleri ile yeni pazarlara açılıyor. Yüksek saflıkta, özel
gaz türlerine uyumluluğu ile övünen APTech ürünleri, artık
SMC’den tedarik edilebiliyor. Gazın saflık derecesi artıkça,
komponentlerden beklenen kalite de artmaktadır. Örneğin;
APTech ürünlerinin pek çoğu temiz oda şartlarında üretilmekte, test edilmekte ve paketlenmektedir. Ürünler, en üst
kalite standartlarını karşılamaktadır (ISO 9001).
1/4” ile 1” arasında değişen ölçülere sahip basınç regülatörleri, valfler ve akış anahtarları içeren APTech ürün yelpazesi, 300 bar’a kadar olan yüksek basınçlarda ve vakum
şartlarında çalışabiliyor. Bu ürünler, yarı iletken ve elektronik
endüstrileri için yeni standartlar oluşturuyor. Endüstriyel bir
standart olarak, temel ve özel gaz beslemelerinde basınç regülatörleri, valfler, tüm yarı iletken firmaları tarafından kullanılıyor. Ürünler ayrıca; havacılık, otomotiv, petrokimya, analiz cihazları, bio teknoloji ve eczacılık gibi alanlarda uygulama
imkânı bulmaktadır. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
73
ÜRÜN
En son teknoloji ürünler WIN
Automation’da görücüye çıkacak
Bosch Rexroth A.Ş.
B
osch Rexroth, 19-22 Mart’ta
İstanbul TÜYAP Fuar ve
Kongre Merkezi’nde düzenlenecek WIN Automation 2014’te;
enerji tüketimini azaltan, üretim
verimliliğini artıran, esnek, dayanıklı
ve özel ürün ve teknolojileriyle Türk
sanayicisini buluşturacak.
Tahrik ve kontrol teknolojileri
alanında dünyanın önde gelen uzman şirketlerinden Bosch Rexroth,
lokal çözümler üreterek, dünyanın
dört bir yanında biriktirdiği tecrübe
ve bilgi havuzundan lokal üreticilerin faydalanmasını sağlıyor. Güncel
teknolojiler üreten ve global anlamda faaliyetlerini sürdüren Bosch
Rexroth, mobil uygulamaların yanı
sıra, endüstriyel ve fabrika otomasyonunda kullanılan makinalar konusundaki çözümlerini WIN
Automation’da sergileyecek.
Bosch Rexroth’un fuarda sergileyeceği ürün ve teknolojiler
arasında; enerji tüketimini azaltan
Sytronix-Değişken hızlı pompa tahrik sistemleri, özellikle boyutun ve
ağırlığın önemli olduğu koşullarda
dayanıklı ve güçlü çözümler sağlayan hidrolik motor Hägglunds, farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde
tasarlanabilen ve esneklik sağlayan
Varioflow-Rexroth konveyör sis-
74 Makina Magazin
●
MART 2014
temleri, frekans dönüştürücü ailesi
FE, hidrolik uygulamalar için Indramotion MLC uygulaması, otomotiv
sektörü ve kaynak ekipmanları üreticilerinin tercihi kaynak teknolojileri, güvenirliği ve üretkenliği artıran
elektrikli vidalama sistemleri, yüksek
ve açık deniz hidrolik teknolojileri,
minimum alanda maksimum esneklik sağlayan IndraDrive Mi tahrik
teknolojisi, TS transfer sistemleri,
elektromekanik silindir EMC, pnömatik valf ve mekatronik sistem çözümleri yer alıyor.
Bosch Rexroth tarafından sergilenecek son teknoloji ürün ve hizmetler, 2. Salon D100’deki stantta
görülebilecek.
Sergilenecek ürün
ve teknolojiler:
Sytronix-Değişken hızlı
pompa kontrol sistemleri:
Sytronix serisi değişken hızlı
pompa tahrik teknolojileri, güç tüketimini aktif olarak kontrol ederek,
hidrolik basınç yaratmak için gereken maliyeti düşürüyor. Sürecin tam
kapasiteyle çalışmasının gerekmediği durumlarda, sürücü üzerinden
pompa ve motor hızı ayarlanabiliyor
ve böylelikle, sistem daha verimli ve
sessiz çalışabiliyor.
Hägglunds-Hidrolik motor:
Kimya, kîğıt, geri dönüşüm ve
madencilik sektörleri gibi farklı en-
ÜRÜN
düstrilerde kullanım alanı bulunan
Hägglunds motor, özellikle boyutun
ve ağırlığın önemli olduğu koşullarda dayanıklı ve güçlü çözümler
sunuyor. Çok zorlu koşullara bile
dayanacak şekilde tasarlanan bu
kompakt motor; sağlam, güvenilir
ve yüksek performanslı bir hidrolik
tahrik sistemi olarak göze çarpıyor.
Varioflow-Rexroth
konveyör sistemleri:
Rexroth VarioFlow sistemleri,
değişik tipteki ürünler ve koşullar
için farklı ihtiyaçlara cevap verecek
şekilde tasarlanabiliyor ve kullanıcıya esneklik sağlıyor. VarioFlow,
ekonomikliği ve sağladığı yüksek
performansla dikkat çekiyor.
Frekans dönüştürücüler:
Frekans dönüştürücü Fe, kontrol teknolojisi başkenti olan “Control City”den yeni ekonomik çevirici
ürün ailesini temsil ediyor. Kompakt
boyutlarıyla ürün, standart çeviricilerin 0.75 kW ila 160 kW arasındaki
tüm güç aralığını kapsamasına olanak sağlıyor. İstisnai değeri, kolay
kullanım özelliği ve çeşitli standart
fonksiyonlarıyla frekans dönüştürücü Fe sınıfındaki yeni standartları
kendisi belirliyor.
Hidrolik uygulamalar
için Indramotion MLC:
Kompakt hareket lojistiği sistemi IndraMotion MLC, tutarlı ve
modern makina otomasyonu için
aranılan özgürlüğün yanı sıra, basit
mühendislik ve açık sistem arayüzleriyle, yenilikçi yazılım ve firmware
fonksiyonlarının tüm gerçek zamanlı hareket uygulamalarında maksimum esneklik sağlıyor.
Hareket kontrol, robot kontrol
ve logic kontrol gibi alanlarda uygulama alanı bulunan IndraMotion
MLC, uygun maliyetli ve güncel teknolojik çözümler sunuyor. Rexroth,
sunduğu hareket kontrol teknolojileri sayesinde, hidrolik tahrik sistemlerinin otomasyonunu da sağlıyor.
TS Rexroth konveyör
sistemleri:
Tüm endüstrilerde kullanılabilen Bosch Rexroth TS konveyör
sistemleri, konveyör sistemlerine
alüminyum profillerin de entegre
edilmesiyle oluşuyor. Türkiye’de
sektörlerinde öncü birçok firma tarafından kullanılan TS1, TS2plus ve
TS4plus konveyör sistemleri, yerleşim planına uygun olarak tasarlanarak, gerekli kontrol algoritmaları
sayesinde, istenen performansları
sağlayabiliyor.
Açık deniz hidrolik
teknolojileri:
Dünyada petrol, doğal gaz ve
mineraller gibi hammadde talebi
gün geçtikçe artarken, rezervlerin
azalması açık denizler gibi farklı üretim alanlarını zorunlu kılıyor. Bosch
Rexroth, sunduğu performansı kanıtlanmış hidrolik ürünlerle 6.000 m
derinliğe inen ortamlarda çalışmayı
mümkün kılıyor.
Vidalama ve kaynak
teknolojileri:
Rexroth, her çeşit uygulama
için değişik güç aralıklarında elektrikli vidalayacılara sahip bulunuyor.
Sabit bir noktada sıkım işlemi için
0,6Nm-1000Nm arasında sabit
sıkıcılar, farklı noktalarda sıkım
işlemi için 1Nm-220Nm arasında
Ergospin tipi sıkıcıları bulunan Rexroth, müşterilerine zengin çözümler sunuyor.
Özellikle, otomotiv sektöründe
ağırlıkları ve buna bağlı yakıt tüketimini azaltmak için odaklanılan hafif
araç tasarımında, bu amaçla kullanılan alüminyum malzemesini işleme
almak tecrübe ve bilgi birikimi gerektiriyor. Rexroth kullanıcılara, alüminyum malzeme de dahil olmak
üzere, düşük maliyetli ve güvenilir
kaynak çözümleri sunuyor. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
75
ÜRÜN
Seri üretim otomotiv parçalarının temizlenmesi
Yıkama, durulama ve kurutma
Festo San. ve Tic. A.Ş.
H
öckh
Multiclean-D-4-4-F
tam vakum sistemi, yıkama
makinaları arasında gerçek
bir devdir. Ev tipi çamaşır makinasının gövdesi 6 kg taşıyabilirken,
kısa süre önce bir Alman müşteriye teslim edilen endüstriyel yıkama
makinası, otomotiv endüstrisi için
metal parçalardan oluşan iki 600
kg’lık yük taşıyor. Festo’nun yüksek
kaliteli ürünleri, çift bölmeli temizleme sisteminin sorunsuz çalışmasını
sağlıyor.
Metal işlemede, gres ve özel
emülsiyonlar, kesme aletlerini aşınmaya karşı korur. Bu durum, makinalar için faydalıyken, metal parçalar
üzerinde bir tortu bırakır ve prosesin
sürdürülebilmesi için temizlenmesi
gerekir. Montaj prosesleri, galvanizleme veya boyama gibi yüzey
işlemeler temiz parçalar gerektirir.
Uygulamaya bağlı olarak, su bazlı temizleme solüsyonları veya solventler
kullanılabilir. Hızlı, ekonomik ve kaynak tasarrufu sağladığı için yağlı seri
üretim parçalarda solventler su bazlı
temizleyicilere tercih edilir.
Yeni çift bölmeli perkloretilen
bazlı Höckh Metall-Reinigungsanlagen GmbH temizleme sistemi, tam
vakum altında çalışmasıyla çıtayı
yükseltti. Üretim sürecine entegre
edildiğinde, parça verimini büyük
ölçüde artırıyor. Preslenmiş ve damgalanmış parçalarla dolu 10 kasa,
üç vardiya halinde saatte bir sistemden geçiyor. Festo’nun son teknoloji ürünü valf adaları, bu mükemmel
performansa katkı sağlıyor.
Her şey tek bir bölmede
Metal parçalara yönelik devasa
yıkama makinasının kapasitesi çok
büyüktür. Sıvı veya buhar perkloretilen ile 65° veya 98°’de büyük hacimli metal parçaların temizlenmesine ek olarak, sistem yıkandıktan
sonra parçaları vakum kullanarak
76 Makina Magazin
●
MART 2014
ÜRÜN
kurutabiliyor. Tüm bu işlem, kasa
başına 15 dakikadan kısa sürüyor.
Bundan önce preslenmiş parçalar
yığın olarak taşınır. Forklift kamyonları yaklaşık 900x800x850 mm’lik
ve 500-600 kg’lık kasalar içindeki
parçaları taşır. Doğru programı seçmek için sistem operatörü etiket
üzerindeki barkodu okutur. Yükleme alanını terk eder etmez otomatik besleme başlar ve kasa sonraki
boş proses odasına taşınır. Üç vardiyada, saatte 10 partilik kapasiteye
erişmek için proses iki bölmeye ayrılmıştır. Yükleme kızağı döner kasa
taşıyıcısını yerleştirir ve Festo’nun
180 cm’lik standart DNG silindiri,
proses bölmesinin kayar kapısını vakum geçirmez şekilde kapatır. Kapanmasına birkaç santimetre kala
akıllı bir kol mekanizması sıkı şekilde
kapanmasını sağlar.
Saatte 10 parti
Parça tipine bağlı olarak, bunu;
proses bölmesinin vakum prosesine
tahliyesi, püskürtme prosesinde ön
yıkama, tank 1’den taşkın temizleme (tam yıkama), püskürtme prosesinde yıkama, tank 2’den taşkın
temizleme, solvent buharıyla buharlı degresleme ve vakumlu kurutma
gibi modüllerden oluşan özel bir temizleme programı izler. Sınır değer
enkoderi, sadece tamamen kuru ve
solvent içermeyen parçalar, proses
bölmesinden çıkarılacak şekilde kurutma prosesini izler. Temizlenmiş
parçalar, daha sonra taşıyıcı bant
üzerinde bir soğutma tünelinden
geçer ve kasalar sevkiyat için hazır
hale getirilir. Maksimum esneklik
için sistem üç ayrı modül şeklinde
tasarlanmıştır. Temizleme için birbiriyle aynı iki adet proses bölmeli,
çift tanklı, damıtma sistemli, pompa
ve filtreli tamamen bağımsız temizleme modülü vardır. Bağımsız çalıştığı için bakım zamanı veya düşük
kapasiteli durumda bir modül kapatılarak, sistemin yarı kapasiteyle
çalışması sağlanabilir. Her iki temizleme modülü merkezi bir besleme
ünitesine bağlıdır.
Bu ünite, vakum pompalarını ve
proses hava hazırlığı için aktif karbon adsorberini barındırır. 1,000
m³/s’in üzerindeki toplam vakum
performansı, gerektiğinde iki proses
bölmesi arasında değişken oranlarda bölünebilir. Böylece, bölmenin ebadına ve saatte 10 paketlik
kompleks prosese göre yüksek bir
verim elde edilir.
Güvenilir proses
mühendisliği
Bu zor proses, çeşitli Festo komponentleriyle düzgün şekilde çalışıyor. Bunlar, Profibus kontrollü CPX/
MPA tipi valf adalarını içerir. Bu valf
adaları, tüm proses mühendisliğin-
den sorumludur; açılı koltuk valflerini aktive eder, sandıkların kilitlenmesini sağlar ve sıvı ve vakum taşımasını
kontrol eder. Modüldeki “akıl” sayesinde, Höckh sistemi başka hiçbir
çok pinli kabloya ihtiyaç duymaz. MS
serisi servis ünitesi, doğru ve güvenilir bir basınçlı hava hazırlığı sağlar.
Son Festo teknolojisi, durum izleme
opsiyonu da sunuyor. Maksimum,
tepe ve ortalama tüketim gibi değerlerin yanında, etkin ve görünür güç
de görüntülenir. ■
Ayrıntılı bilgi için:
www.festo.com/catalog/dgc
www.festo.com/catalog/cpx
www.festo.com/catalog/ms
MART 2014 ● Makina Magazin
77
ÜRÜN
Güç anahtarlaması ve motor kontrolünde kontaktör teknolojisi
Güvenli kontrol
Ozan GÜLTEKİN
ABB Alçak Gerilim Ürünleri
Kontrol Ürünleri
Ürün Müdürü
K
ontaktörler,
neredeyse
elektroteknolojinin başlangıcından bu yana kullanılan elektriksel ekipmanlardır. 100
yılı aşkın bir süredir alçak gerilim
ürünleri üreten ABB, yeni teknoloji kontaktörleri ile elektriksel
anahtarlama dünyasına yeni bir
soluk getiriyor. Klasik kontaktör
anlayışını değiştirecek AF serisi
kontaktörler ile elektrik pazarı
yepyeni bir ürün ile tanışıyor.
Kontaktör, çalışma şekli olarak röleye benzeyen; ama daha
yüksek akımlarda kullanıma uygun elektrik kontrollü anahtarlama cihazıdır. Kontaktörün diğer
bir anahtarlama elemanı olan
Şekil 1. Kontaktör
iç yapısı.
devre kesiciden farkı, aşırı akım
durumunda koruma yapmamasıdır. Genellikle kontaktörler, motor yol verme uygulamalarında
motoru başlatmak ve durdurmak
için kullanılırlar. En yaygın kullanılan kontaktör tipi 3 fazlı sistemlerde kullanıma uygun 3 kutuplu
kontaktördür.
Kontaktörler, ana devreye
kontakları sayesinde bağlanırlar. Bu ana kontakların yanında,
kesme performansını artırmak
için çok sayıda cihazın bulunduğu kesme bölgesi yer almaktadır.
Kapalı konumda kontak itme hareketini sağlayan yaylı bir kontak
köprüsü ile hareketli kontaklar
kontrol edilir. Hareket, bobin ile
çevrili bir elektromanyetizma ile
sağlanır (şekil 1.)
Ürün tasarımı
ABB’nin büyük güçlü kontaktörlerinde ana devre kontaktörün
arka tarafındadır ve bu özelliği
ile rakiplerinden ayrılır. Yaklaşık
10 yıl önce saha çalışmaları yapılarak geliştirilen bu tasarım ile
kontaktör, devre kesici gibi diğer
anahtarlama elemanları ile kolayca kombine edilebilir olmuştur.
Büyük kesitli saha kablolarının
kontaktöre girişi kolaylaştırılmış
ve kontaktörün ön yüzünden kumanda kablolarına erişim rahatlatılmıştır (şekil 2).
Daha az hammadde
Kontaktörler, yüksek akımları
anahtarlarken istenmeyen elektriksel arklar meydana gelir. Oluşan bu arklar kontakları aşındırır
ve dolayısıyla kontaktörün ömrü
kısalır. Klasik olarak kontaktörün kontak yapısını yüksek dozlu gümüş kaplı alaşım oluşturur.
Gümüş pahalı bir element olduğu için, kontak hacmini artırmak
ve kontak ömrünü uzatmak için
kullanılması uygun bir çözüm değildir. Buradan yola çıkarak, ABB
kontak ömrünü uzatmak için aşa-
78 Makina Magazin
●
MART 2014
100 yılı aşkın
bir süredir alçak
gerilim ürünleri
üreten ABB, yeni
teknoloji
kontaktörleri ile
elektriksel
anahtarlama
dünyasına yeni bir
soluk getiriyor.
ğıdaki yolları geliştirmiştir:
■ Kontaktör hareketini elektronik bir kontrol devresi ile sağlamak.
■ Kontak aşınmasını azaltmak
için yazılım geliştirmek.
■ Daha yüksek kontak gücü
sağlayan yeni manyetizmalar tasarlamak.
■ Arkları güvenli bir şekilde
uzaklaştırmak yeni kesme bölgeleri oluşturmak.
■ Yüksek kontak dayanımı
sağlamak için kontak üretimine
odaklanmak.
Kontak kapanması
Kontaklar kapanırken; tam anlamıyla kapalı duruma geçmeden,
küçük, kısa süreli darbeler oluşabilir. Bu kontak darbeleri, küçük
arklar oluşmasına neden olur. Bu
noktadaki akım çok düşük olduğundan, kontak darbesi çok da
önemli değildir. Daha önemli olan
kontak yükselmesidir.
Kontak yükselmesi biraz daha
sonra, akım daha da yüksekken
olur (şekil 3.). Kontaklar genellikle doğru pozisyondadır. Fakat,
yüksek anahtarlama akımı gibi etkenlerle bulundukları pozisyondan
ayrılabilirler ve arklar oluşabilir. Ne
kadar yüksek akım akarsa, aşınma
da o kadar fazla olur (şekil 4).
ÜRÜN
Şekil 2a. Ana kontakları arkada olan eski tip kontaktör.
Şekil 2b. Ana kontakları önde olan yeni tip kontaktör.
Şekil 2. Ana kontakların arkaya taşınması erişimi kolaylaştırmıştır.
Kontaktör manyetizmasının
kapama etkisiyle oluşan titreşimler de, ayrılma gücü ile etkileşerek kontak yükselmesi oluşturabilir. Bu sebeple, kontaklar olası
bir ayrılma etkisini önlemek için
sıkıca kapalı konumda tutulmalıdır. Bunun için; ABB’nin yazılım
destekli, özel dizayn edilmiş manyetizmalı elektronik devresi yüksek bir kontak tutuş gücü sağlar.
Ayrıca, titreşimleri en aza indirgemek için elektronik devre ölçülü
ve kontrollü bir kontak hareketi
oluşturur. Kapama durumundaki
bu etki minimuma indirilmiş olur.
Kontak açması
Yüksek akımları keserken
(100A’in üzerindeki), ark, kontak
aşınmasını azaltmak için gümüş
kontaklar üzerinden uzaklaştırılmalıdır. Ayrıca, oluşacak aşınma
da tüm fazlar üzerinde olabildiğince eşit ölçüde dağıtılmalıdır.
Kontaklardaki arkı uzaklaştırmak
için geleneksel teknoloji kullanılır. Kontağı saran çelik bir tabaka
kullanılarak arkın etkisi yok edilir.
Günümüzde, simülasyon araçları
kullanımıyla tasarımlar artık daha
iyi yapılır ve hesaplanır olmuştur.
Yeni fikirler yaratılıp, bilinen eski
kurallar sorgulanıp çürütülmüştür.
Bobin ve manyetizma ile beraber tüm kontrol devresindeki
gerilim ana devredeki gerilim ile
aynı iken, anahtarlama anında bu
iki ayrı gerilim birbirinden etkileşerek, fazların dengesiz yüklenmesine sebebiyet verebilir. Böyle
bir durumda, daha çok kullanılan
kontaktör fazı daha çabuk aşınır
ve tüm cihazın ömrü azalır.
Bu yüzden, yükü fazlar arasında eşit olarak dağıtmak çok
önemlidir. ABB yazılım ve elektronik ekipmanları, bu etkileşimi
minimuma indirir. Uzun süren
çalışmalar ile bu yeniliğin patenti
alınmıştır.
Kontak malzemesi
Taşınmanın azalması ve kontaktör ömrünün uzaması için
kullanılacak kontak malzemesi
Şekil 4. Kapama sırasındaki kontak yükselmesi (videodan alınmış ekran görüntüsü), ark kontak
malzemesini aşındırır.
ve üretim metodu çok önemlidir.
Kontak malzemesi olarak geçmişte gümüş ve kadminyum alaşımı
kullanılmaktaydı. Fakat, kadminyum kullanımının yasaklanmasından sonra sadece saf gümüş kullanımına geçildi. Gümüş kullanımı
da kontakların çabuk aşınmasına
neden oldu ve çabuk yapışmasını
engelleyemedi. ABB katkı maddeleri ile güçlendirilmiş gümüş
Şekil 3a. Kontak
darbesi genellikle
düşük akımlarda oluşur
ve çok fazla problem
oluşturmaz.
Şekil 3b. Kontak
yükselmesi yüksek
akımlarda oluşur ve
yüksek kontak aşınmasına
sebep olur.
MART 2014 ● Makina Magazin
79
ÜRÜN
Şekil 5. Klasik kontrol
devresi
Şekil 7. Hareketli T şekli manyetizma.
Şekil 6. Silindirik
manyetizma.
ki değişiklikler, bobin akımında
değişikliğe sebep olur. Bunun da
manyetik kuvvet üzerinde etkisi
olur. Bazı durumlarda, kontaklar
hızlı bir şekilde açma kapama yapar ve cihaz bozulur.
• Çoğu kullanıcı AC kontrol
gerilimi kullanır. Özellikle, sıfır
geçiş noktalarındaki kuvveti kontrol edebilmek için manyetizma
büyük ve karmaşık yapılı olmak
zorunda kalır.
• Özellikle, AC beslemede
devrenin güç tüketimi yüksek
olur.
• Manyetizma kutuplarındaki
yüzey toleransları çok fazladır.
Ağır şart kullanımda ölçüler değişebilir ve manyetik kuvvette bozulmalar görülür.
Günümüz modern ve yenilikçi
tasarım teknolojisi bu yetersizlikler üzerinde çalışmaktadır
Kontrol devresindeki
yenilikler
ve kalay oksit karışımı kullanarak,
gelişmiş üretim tekniği ile kontak
aşınması problemini minimuma
indirmiştir.
Güvenilirlik
Kalite kontrol süreci, kontaktör üretiminin en önemli süreçlerinden biridir. ABB, güvenlik
düzeyi yüksek ürünler tasarlamak
amacıyla her kontaktörünü ayrıntılı testlere tabi tutar. Özellikle,
kontrol devresinin kalite kontrolü
çok kritiktir.
Kontrol devresi
Kontaktörün kontrol devresi
80 Makina Magazin
●
MART 2014
yaylı bir sistem ile çalışan elektromanyetizmadan oluşur. Manyetizma bobin üzerinden akan
akımla harekete geçer ve iki
manyetizma birbirine yaklaşır. Bu
hareket iki manyetizmayı kapatır.
Dolayısıyla, kontaklar da kapanır
ve sistemdeki yaylar kontak gücü
sağlar. Kontrol akımı kesildiğinde
kontaklar açılır, ana akım kesilmiş
olur (şekil 5). Bu temel prensip
100 yılı aşkındır kullanılmaktadır
ve henüz yeni bir alternatif geliştirilememiştir. Ancak, bu metodun
da bazı yetersizlikleri vardır:
• Gerilimdeki değişikliklere
hassasiyet: Besleme geriliminde-
ABB’nin yeni seri AF kontaktörleri, gerilim dalgalanmalarından etkilenmeden bobin akımının
doğruluğunu sağlayan patent
korumalı ve mikroişlemci kontrollü bir kontrol devresine sahiptir.
Böylece, manyetik akı ve kontak
zorlanmaları kontrol edilmiş olur.
Ayrıca, kontrol devresi AC gerilimi DC’ye dönüştürür. Bu yolla;
güç tüketimi azaltılır, daha düzgün bir manyetik kuvvet elde edilir ve sıfır geçişler oluşmaz. Daha
küçük, basit ve güvenilir manyetizma kullanılmasına imkân verir.
Mekanik ve elektriksel yıpranma
minimuma indirilir. ■
ÜRÜN
Yazılım ve görüntü bir arada
Eaton
B
reakerVisu’nun yeni yazılım
ve görüntü kombinasyonu
ile güç yönetim şirketi Eaton,
sistem ve makina imalatçıları için
modern güç dağıtımına yönelik,
düşük maliyetli ve kullanıma hazır
komple bir çözüm sunmaktadır.
BreakerVisu sistemi, 48 devre kesicinin ve ölçüm cihazının verisini renkli
bir ekranda görselleştirebilmekte
ve aynı zamanda verileri kayıt altına alabilmektedir. Paket çözümü,
7» veya 3.5» renkli ekrandan ve
önceden hazırlanmış görüntüleme
ile kayıt yazılımından oluşmaktadır.
Bu, kullanıcının kurulum esnasındaki programlama ihtiyacını ortadan
kaldırmakta ve ayrı ayrı ekranlara
ihtiyaç duyulmamaktadır.
Otomatik konfigürasyonu kendiliğinden yapan bir işletme sistemi olarak BreakerVisu, kurulum
ve devreye alma için gereken çabayı en düşük seviyeye indirmektedir. Aynı zamanda, yeni işlevler
de içermektedir: BreakerVisu bu
özellikleriyle NZM devre kesicilerinin ana kontaklarındaki aşınmayı
kullanıcıya belirtmekte, belirli bir
kontrol merkezine doğru merkezi
veri aktarımı için ağ geçidi olarak
çalışabilmekte ve ilk olarak harici
sistemlerle Modbus RTU üzerinden
haberleşebilmektedir. BreakerVisu
sistemi, tesislerin merkezi izleme ve
enerji tüketimlerine yönelik olarak,
sistem ve makina imalatçıları için
daha basit ve daha düşük maliyetli
bir çözüm sunmaktadır.
Yeni sürümde BreakerVisu, tesis verisini ağ geçidi aracılığıyla ve
Modbus TCP ile daha yüksek seviyedeki bir kontrol sistemine aktarabilmektedir. Harici cihazlar, Modbus
RTU kullanılarak, kayıtların konfigürasyon dosyası sayesinde görüntüleme ve kayıt sistemine aktarılarak
birleştirilmektedir. BreakerVisu akım,
anahtarlama durumları ve yük uyarıları gibi verileri devre kesicilerden
hızlı ve net bir şekilde almaya yar-
dımcı olur ve alınan bu bilgiyi dinamik olarak bir http sayfası üzerinde
gösterir. Çoklu-kesici ekranı ise,
kullanıcının tüm çalışma verisini açık
bir şekilde görüntülemesini sağlar.
Ekranın yanı sıra, Ethernet TCP/IP
aracılığıyla uzaktan erişim imkânı
da sağlanmaktadır. Tüm olaylar, sistem tarafından otomatik olarak bir
dosya içerisine kaydedilir. Buna ek
olarak, yazılım aynı zamanda kendi
ayarlarını yapabilmektedir. Bu da,
bağlanan cihazların otomatik olarak tespit edilmesi, olay ve enerji
kaydının her zaman etiketlenmesi
anlamına gelmektedir. Veriyi değerlendirmek için ihtiyacınız olan
tek şey Office programlarını içeren
basit bir bilgisayardır. Kullanıcılar,
DIN EN ISO 50001 çevre standardı
çerçevesinde BreakerVisu’yu enerji
verimliliğinin iyileştirilmesi için kullanabilir. Harici sistemlere açık olması, değişken topolojisi ve ağ geçidi
fonksiyonu BreakerVisu’yu bağımsız, esnek bir güç yönetim çözümü
haline getirmektedir.
Entegre enerji
ölçümü ve haberleşme
BreakerVisu sistemi ayrıca, xEffect serisinin kompakt devre kesicileri olan NZM3-MC ve NZM4-MC
tanım verisinin otomatik tanımasını sağlar. Entegre ölçme ve izleme
fonksiyonları ile bu parçalar, artık
her bir fazın akım ve gerilim değerlerine denk düşen güç ve enerji
değerleri ile birlikte ölçebilmekte
ve aktarabilmektedir. Entegre ölçme fonksiyonları geleneksel sistemler ile karşılaştırıldığında, yer
tasarrufu sağlamakta ve kurulumu
kolaylaştırmaktadır. Haberleşme,
Modbus RTU veya SmartWireDT’ye yönelik arayüz modülleri
aracılığıyla uygulanmaktadır. Sonrasında veri Eaton BreakerVisu’ya
veya özelleştirilmiş kontrol sistemine aktarılabilir. Devre kesiciler,
aşınma belirtme fonksiyonu (BreakerHealth) ile birlikte sunulmaktadır ve bu, kullanıcıya şalterin
yapmış olduğu anahtarlama iş-
lemlerini gösterir. BreakerVisu bu
özelliği ile devre kesicilerin çalışma
durumuna ilişkin her zaman en
güncel bilgiyi sunmaktadır.
Donanım iyileştirmesi
için yeni ölçüm transdüseri
Buna ek olarak, XMC ölçme
ve haberleşme modülleri ile birlikte BreakerVisu, mevcut tesislerin
modern enerji ölçümü ve değerlendirmesi ile kolay bir şekilde donatılmasını sağlamaktadır. Eaton’un
NZM-XMC-TC-MB transdüser modülü, XMC serisinin donanım iyileştirmesi için uygun olan yeni bir
modülüdür. TC modülü (TC: Transdüser), makina veya tesiste mevcut
akım transformatörlerinin gerilim
ölçümünü ve kabloların kullanımını
sağlamaktadır. Raya monte modül
hızlı bir şekilde kurulabilir ve kısa
bir kablolama ile Modbus RTU aracılığıyla BreakerVisu bünyesinde entegre edilebilir. 5 A ikincil akım için
standartlaştırılmış akım transformatörlerine bağlanabilir. Transformatör çevrim oranı ve diğer ayarlar,
Eaton Modbus Konfigüratörü aracılığıyla kolay bir şekilde yapılabilir.
Kompakt boyutu sayesinde, modül
anahtarlama paneli üzerine kompakt bir şekilde kurulabilir.
Eaton
portföyündeki
NZM
kompakt devre kesiciler, NRX serisi
IZMX16/IZMX40 açık tip devre kesiciler, IZM26 serisi açık tip devre kesiciler ve NZM-XMC’nin haberleşme
modülleri BreakerVisu üzerinden
entegre edilebilir. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
81
ÜRÜN
Marianna, tamir teslim süresini
Laser Tracker ile düşürdü
Faro Turkey
F
aro Laser Tracker’in CAD verileri ile doğrudan karşılaştırılabilen gerçek zamanlı ölçümler
elde edebilme yeteneği sayesinde,
mühendisler nominalden sapmaları
anında görselleştirebiliyor. Tracker;
büyük parçaların, takım ve makinaların sertifikalandırılmaları için gereken süreyi büyük ölçüde azaltırken,
önemli kalite iyileşmeleri de sağladı.
Marianna Airmote Corporation (MAC), yaklaşık 20 yıldır Air
Force’un en büyük hava taşıtı C5
Galaxy için yapısal komponentlerin
tamir ve bakımını gerçekleştiriyor.
Çoğu tamir tesisinde olduğu gibi,
Marianna’nın da hava taşıtının
kendisine erişimi yoktur. Bu nedenle, yapısal elemanları sıkı tolerans aralıklarında üretmek ve montajlamak için kullanılacak takımları
inşa etmeleri ve sertifikalandırmaları gereklidir.
Visage: Önemli kalite
iyileştirmeleri sağladı
Konu hakkında açıklamalarda
bulunan Marianna Airmotive mühendislerinden Bill Visage, şunları
söylüyor: “Faro Laser Tracker’ın
82 Makina Magazin
●
MART 2014
CAD verileri ile doğrudan karşılaştırılabilen gerçek zamanlı ölçümler
elde edebilme yeteneği sayesinde,
mühendisler nominalden sapmaları
anında görselleştirebiliyor. Tracker,
büyük parçaların, takım ve makinaların sertifikalandırılmaları için
gereken süreyi büyük ölçüde azaltırken, önemli kalite iyileşmeleri de
sağladı.”
Dünyanın en büyük
hava araçlarından
Dünyanın en büyük hava araçlarından biri olan Lockheed C-5 Galaxy, kıtalar arası mesafelerde çok
büyük boyutlu kargoları taşımak
için tasarlanmış bir askeri nakliye taşıtıdır. Air Force ilk C-5’i 1968 yılında üretti ve 131. uçağın imalatının
ardından üretim durduruldu. C5, 19
fit genişliğinde, 13,5 fit uzunluğunda, yani Wright Kardeşler’in gerçekleştirdikleri ilk uçuştan biraz daha
uzun, bir kargo kompartımanına
sahip. C5 temel olarak, alüminyum
kaplama ve petekli dolgu yapısına
sahip. Marianna’nın iş sözleşmesi;
ana arka iniş takımı, arka kargo kapısı, hava deflektörü, giriş kaportası, slatlar, kanatçık ve radar kapağı
(radome) gibi taşıttan çıkarılabilen
önemli yapısal parçaların tamir edil-
mesini öngörüyordu. Örneğin; yer
hava deflektörleri, iniş sırasında tekerlek frenlerini güçlendirmek için
kullanılır. Uçuş hava deflektörleri,
bazı özel uçuş manevraları için kullanılır. Yer ve uçuş hava deflektörleri
menteşelerle birbirine bağlanmıştır.
Menteşelerin, kanat birleşme yerlerinde yaklaşık +/-0.010 inç doğruluk
düzeyinde hassasiyetle dizilmeleri
gereklidir. Marianna Airmotive mühendisi Ryan Harvey, “Menteşeler
çok hassas bir biçimde çıkarılmalıdır” diye konuşuyor.
Daha önceki yöntem
pratik değildi
Faro Laser Tracker satın alınmadan önce MAC mühendisleri, bir
tamir/bakımın parçanın konturunu
bozmamasını sağlamak için 2 boyutlu taslaklar oluşturmak amacıyla
CAD modelleri kullanıyorlardı. Fakat, her bir taslak yalnızca tek bir
arakesiti incelediğinden, bu yöntem
daha kapsamlı bakım/tamir projelerinin gerektirdiği geniş konturlu
yüzey incelemeleri için pratik değildi. Bir başka sorun da, taslakları
diğer taslaklara göre doğru şekilde
ayarlamanın neredeyse imkânsız
oluşuydu. Bir taslak teorik açısına
bağlı olarak eğildiğinde ortaya çıkan
torsiyon, taslak kesitlere mükemmel
biçimde uyum sağlasa da, parçaların spesifikasyon dışı olmasına neden olabilir.
Konu hakkında konuşan Harver,
şunları aktarıyor: “MAC, mühendislerimizin müşterilerin boyutsal tolerans ve uyum ihtiyaçlarını nispeten
kolayca karşılayabilmeleri için gereken takımları dikkatlice üretmeye,
incelemeye ve sertifikalandırmaya
karar verdi.”
Kaplamaları ve dolguları bağlamak için yapıştırıcı araçlar kullanılır.
Kaplamalar ve dolgular bir yapıştırıcı
ile birleştirilir ve ardından, bir fırında
ya da otoklavda pişirilir. Entegre bir
yapı meydana getirmek için vakum
ÜRÜN
veya basınç uygulanır. Yapıştırıcı
araç, parça konturunun korunmasını sağlar. Birleştirilmiş yapı oluşturulduktan sonra, çerçevelerin ve
bağlantı elemanlarının doğru şekilde ayarlanmasını sağlamak için tasarlanmış bir montaj takımına nakledilir. Her bir takımın doğruluğu,
tamir/bakım sürecinin bütünlüğü
açısından kritik önem taşır.
Takımların ölçüm ve
kalibrasyon gereksinimi
Bill Visage, söz konusu takımların ölçüm ve kalibrasyonunu gerçekleştirmek için bir araca ihtiyaçları
olduğunu ifade ediyor.
Marianna, bu görev için fonksiyon ve doğruluk açısından büyük
sabit ölçüm makinaları (CMM’ler)
ile kıyaslanabilecek, ama onlardan
daha portatif ve kullanımı kolay
bir ölçüm kolu olan FaroArm’ı tercih etti. Takımlar, menteşelerin konumlarını kontrol etmek için onlarla
hizalanan destek noktalarına sahip.
Marianna’da çalışan mühendisler,
FaroArm’ı öncelikle destek noktalarını tasarımlarla karşılaştırmalı
olarak kontrol etmek için kullandılar. Firma daha sonra, FaroArm
kullanımını kanat ucu montajı için
kullanılan takımlar gibi diğer takım/araçlarla genişletti. Fakat, çok
geçmeden, firmanın daha büyük
parçalar üzerinde detaylı ölçümler
gerçekleştirmesi gerekti.
C5’in arka kargo kapısının 15 fit
genişliğinde ve 40 fit uzunluğunda
olduğunu belirten Hayver, “Bunu
FaroArm ile inceleyebilirdik. Fakat,
tüm çevreyi inceleyebilmemiz için
FaroArm’ın pozisyonunu defalarca
değiştirmemiz gerekecekti. Bu da,
önemli düzeyde zaman kaybına ve
hata riskinin artmasına yol açacaktı.
Faro’dan alternatif bir cihaz temin
etmelerini istedik, onlar da Laser
Tracker’ı önerdiler” diye konuşuyor.
Her bir noktanın
uzaklığını ve açısını ölçer
Faro Laser Tracker, bir tripod
üzerine monte edilir ve ölçümü
gerçekleştirilecek noktada konumlandırılmış geri yansıtıcı hedefe yansıtılan lazer ışınını yayar. Lazer ışını
daha sonra aynı yolu takip ederek,
Laser Tracker’a geri döner. İki açı
kodlayıcı ışının yükseklik ve dönme
açılarını ölçerken,
geri yansıtıcının 3
boyutlu konumunu
tespit etmek için bir
mesafe ölçer kullanılır. Operatör hedefi hareket ettirir
ve Laser Tracker her
bir noktanın uzaklığını ve açısını ölçer.
Klasik artan mesafe ölçümü
yaklaşımında; operatörün hedefi takipçinin başlangıç konumuna
getirmesi ve ardından, lazerin seyri
esnasında, girişim ölçer mesafeyi
ölçerken, hedefi ölçümü yapılacak
konuma getirmesi gerekir. Eğer ışın
kırılırsa, ölçüm geçersiz sayılır ve ölçüm prosesinin en baştan tekrarlanması gerekir.
Faro’nun XtremeADM’i, bu görüş hattı problemlerinin üstesinden
gelir. Eğer bir insan veya nesne SMR
(küresel montajlı geri yansıtıcı) arasına girerse, kullanıcı geri izleme
yapmadan ışını yeniden yerleştirip
ölçüme devam edebilir. Ayrıca bu
özellik, mesafe ölçümü için mesafeölçer gereksinimini ortadan kaldırır.
Böylece, kullanıcının tüm ölçümleri
modlar arası geçiş yapmak yerine
tek bir modda yapmasını sağlayarak, sistem maliyetini azaltır.
Marianna, Veirsurf
yazılımı da satın aldı
Marianna, yüzey verisinin CAD
modeli ile en iyi uyum hizalamalarının gerçekleştirilmesi için Laser
Tracker ile birlikte Veirsurf yazılımı
da satın aldı. Örneğin; eğer parça
eğilirse, ona uyum sağlamak için
CAD modeli de eğilir. Yazılım, model ve parça hizalandıktan sonra,
ölçülmüş her noktanın CAD modelinden sapmasını hesaplar. Sonuçlar, ölçüm yapılırken gerçek zamanlı
olarak elde edilir. Böylece, bir parça
veya fikstürle ilgili bir problem varsa, operatör incelemeyi tamamlamak için boşuna zaman harcamaz;
bunun yerine ölçümü durdurur,
problem anlaşılıp düzeltmeler yapıldıktan sonra devam eder. Takipçi
0.025 mm (0.001 inç) doğruluk düzeyinde çalışır.
Marianna, artık nispeten küçük
fikstür ve parçaları incelemek için
FaroArm’ı, daha büyük fikstür ve
parçaları ölçmek için Laser Tracker’ı
kullanıyor. Hava deflektörü için kullanılan yapıştırma aracı gibi küçük
bir fikstürün incelenmesi yaklaşık
bir saatte tamamlanırken, arka kargo kapısı için kullanılan bir montaj
aletinin incelenmesi ise üç ile dört
saat arası sürüyor. Buna; ölçülecek
noktaların kontrolü, bilgisayarın
başlatılması, yazılımın yüklenmesi,
Laser Tracker‘ın çalıştırılması, hedefin konumlandırılması, hedef ile
hizalanacak noktaların CAD model
üzerinde seçilmesi ve son olarak da
noktaların ölçümü dahil.
“Tamir yeteneğimizi
büyük oranda geliştirdi”
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Visage, şöyle konuşuyor: “12
fitten fazla uzunluktaki tüm parçalar için Laser Tracker kullanılıyor
ve bu cihaz, elemanları tamir etme
yeteneğimizi büyük oranda geliştirdi. Tracker; dış kaplama kusurlarını
belirlemek, kaplamanın kontur dışı
olduğu noktaları göstermek ve ölçülen noktaları baz alan 3 boyutlu
CAD modelleri oluşturarak, tersine
mühendislik yapmak için kullanılıyor. Doğrudan CAD verisi ile karşılaştırma yaparak ölçüm, mühendislerin nominalden sapmaları eş
zamanlı olarak görmelerini sağlıyor.
Bu da, parçaların kabul edilebilir
tolerans aralıklarında işlendiklerini gösteren bir inceleme raporu ile
birlikte üretilmesini sağlıyor. Tüm
bunlara ilaveten, bu ölçüm cihazları
Marianna’nın ürün ve hizmetlerinin
kalitesini yükseltmesini ve saha dışı
satın almalar için harcanan zamanı
azaltmasını sağladı. İşlerin teslimi
önceden haftalar alıyorken, şimdi
sadece birkaç gün sürüyor.” ■
MART 2014 ● Makina Magazin
83
ÜRÜN
Çığır açan buluş:
KM4X100™ mil bağlantısı
Kennametal
M
il bağlantısı; makina tezgahının mili ve makina
sapı arasındaki “bağlantı
noktası” arayüzdür. Bu şekilde, en
önemli parçanın makina tezgahının
işleme özellikleri ile uyumlu bir bükme momenti ve eğilme yükü kapasitesi sağlaması gerekmektedir. Ancak, titanyum ve diğer alaşımlar gibi
yüksek mukavemetli malzemelerin
işlemesinde, makina tezgahı dönme
momenti eşiğine ulaşmadan önce,
kesme kuvvetleri arayüz limitlerini
aşan bükme momentleri oluşturmaktadır. Yüksek bağlama kuvveti
ve optimize edilmiş girişim seviyelerini birleştirerek, Kennametal’in yeni
KM4X100™ modeli; yüksek mukavemetli alaşımların ve diğer malzemelerin işlenmesine yönelik yüksek
seviyede geliştirilmiş performans
için sağlam bağlantı, oldukça yüksek sertlik ve eğilme yükü kapasitesi
sunmaktadır. Sonuç olarak, oldukça
yüksek talaş debileri ve her bir vardi-
Kennametal’in dayanıklı
KM4X100™ mil
bağlantısı; gelişmiş
frezeleme, tornalama
ve delik açma işlemleri
için üç kat daha büyük
bükme moment
dayanımı sunmaktadır.
84 Makina Magazin
●
MART 2014
yada daha fazla tamamlanmış ürün
elde edilmektedir.
Konu hakkında açıklamalarda
bulunan Kennametal Küresel Ürün
Yönetimi İşleme Sistemleri Müdürü
Doug Ewald, şöyle konuşuyor: “Bir
işlemde ne kadar malzemenin
toplanabileceğini birçok durumda tezgah-mil bağlantısı belirlemektedir. Bunun nedeni ise,
arayüzün yüksek yüklere karşı
koymak ve aynı zamanda sertliğini korumak zorunda olmasıdır. Kesme aletlerindeki ve
işleme merkezlerindeki gelişmeler ile birlikte, KM4X
100™ gibi mevcut güçlere
yönelik en iyi kullanımı sunan mil bağlantıları, üretim
planlamasının ön aşamalarında araştırılması gereken önemli
konuları oluşturmaktadır.”
Gelişmiş üretim
çözümleri öncelikli
hale geldi
Titanyum alaşımlar, inconel ve
yeni alüminyum alaşımlar gibi yüksek mukavemetli, hafif malzemeler; hava sahası, savunma, enerji ve
ulaşım da dâhil olmak üzere birçok
endüstride imalatçılar tarafından ilgi
görmektedir. Bu yeni malzemeler,
kendileri için önemli bir işleme zorluğu oluşturmaktadır. Küresel endüstrilerin rekabetçi baskıları da eklenince, gelişmiş üretim çözümleri
bulmak öncelikli hale gelmektedir.
Gelişmiş dayanıklılık, optimize
edilmiş bağlama kuvveti dağıtımı ve temaslı alıştırmaya
yönelik üç-yüzeyli temas
ile
KM4X100™’nin
mühendisliği diğer alet
sistemleri ile kıyaslandığında, bükme momentinin
mukavemet
kapasitesinin üç katını
sağlamaktadır. Bu da, şu anlama gelmektedir:
■ Zorlu işleme uygulamalarının
hızını ve beslemesini artırmak için
atölyeler KM4X donanımlı yüksek
performans makina tezgahları kullanabilir ve böylece, makina tezgahından üretim potansiyeli elde
edebilir.
■ Genellikle, KM4X100™ gibi
daha küçük bir KM4X bağlantısı,
daha büyük bir bağlantı için aynı
veya daha iyi bir kesme performansı
sergilemektedir.
■ KM4X sistemleri çok görevli
işlemler, tornalama, işleme merkezleri ve makina aktarımlarında manuel, yarı otomatik veya tam otomatik
modda kullanılabilir.
Doug Ewald, “Tasarımı sayesinde KM4X 100™, düşük-hızlı/yüksek
dönme momentli işlemlerden yüksek hızlı/düşük dönme momentli
işlere kadar çeşitli işlemler için kullanılabilir ve üretim donanımlarından
en iyi şekilde üreticilerin yararlanmalarını sağlar. Çeşitli malzemelerin; frezeleme, delme ve tornalama
işlemleri daha üretken bir hale geldi” diye konuşuyor. ■
ÜRÜN
Enerji sektöründe geniş
hizmet deneyimi
Konecranes
V
inçler ve diğer kaldırma
ekipmanları, enerji üretim
santralleri için özellikle inşaat aşamasında ve bakım sürecinde
çok önemlidir. Enerji sektörünün
özel taleplerini karşılamak için vinç
ve kaldırma ekipmanları en zorlu ortamlarda; hassasiyet, emniyet ve tam
güvenilirlikle çalışabilmelidir. Konecranes, geleneksel kömürlü termik
santrallerden büyük hidroelektrik
santrallere ya da dolaylı rüzgâr santrallerine kadar her çeşit enerji santrali için kaldırma çözümleri sunar.
Konecranes, birçok enerji üretim tesisinin özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere geniş bir yelpazede
uygun ekipmanlar tasarlayıp üretir.
Konecranes kaldırma çözümleri,
emniyeti artırmanın yanı sıra, daha
uzun çalışma süresi sağlayıp, kullanım ömrü maliyetlerini düşürerek
güvenilir bir hizmet sunar.
Müşterilerin ihtiyaçlarına
göre uyarlanmış geniş
ürün yelpazesi
Dahası Konecranes, bir enerji üretim tesisinin verimli çalışması
için gereken yardımcı uygulama ve
özellikleri sağlayacak şekilde vinçleri özelleştirir. Ürün yelpazesi, diğer
birçok ürünün yanı sıra, şunlardan
oluşur:
• Türbin, jeneratör ve yardımcı
cihazların kurulum ve hassas bir şekilde ayarlanmasına imkân tanıyan
türbin odası vinçleri.
• Çift çene kepçeli kömür taşıma vinçleri.
• Rüzgâr türbin motor yuvalarının içinde yüksek kaldırma hızları
sunan kompakt, hafif zincirli vinçler.
• Hidroelektrik barajların kapılarını kaldırmak için kullanılan giriş
gezer köprü vinçleri.
• Smarton® bakım vinçleri.
• Atölyeler için CXT® vinçlerinin
yanı sıra, daha küçük kaldırma işleri
için pergel vinçler ve monoraylar.
kadar vinçler yer almaktadır.
Termik santral vinçleri:
Patentli Akıllı
Çözümler Teknolojisi
Geniş kaldırma ekipmanı yelpazesinin yanı sıra Konecranes, patentli Akıllı Çözümler Teknolojisi’ni
de sunar. Bu teknolojiler, vinç işletimini basitleştiren, kaldırma emniyetini ve verimliliği artıran; Salınım
Kontrolü, Mikro Hız ve Kontrollü
Yanaşma’yı kapsar.
Konecranes, işletim gereksinimlerine göre özelleştirilen önleyici bakım programları ile ekipman bozulması riskini de büyük ölçüde azaltır.
Örneğin; Konecranes’in patentli
Truconnect® Uzaktan Gözetim ve
Raporlama Hizmeti, sürekli olarak
kaldırma ekipmanının kullanım ve
durum kaydını tutar.
Konecranes, farklı enerji tesislerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
yüksek değerli uygulamalar yarattı.
Hidroelektrik vinçler:
Konecranes, hidroelektrik santralleri için, türbin odası vinçleri ile
giriş ve çıkış borusu gezer köprü
vinçlerini sunar. Ürün yelpazesinde; 1000 ton kapasiteli hidroelektrik santral vinçlerinden 1 ila 80 ton
kapasiteli bakım ve atölye vinçlerine
Konecranes, her tür termik
santral için, türbin odası vinçleri,
kazan dairesi vinçleri ve kaldırma
tertibatları gibi vinçler sunar. Ürün
yelpazesinde; 1000 ton kapasiteli
termik santral vinçlerinden 1 ila 80
ton kapasiteli bakım ve atölye vinçlerine kadar vinçler yer almaktadır.
Rüzgâr türbini elektrikli
zincirli kaldırma tertibatı:
Konecranes, rüzgar santrali uygulamaları için hafif ve kompakt
olan bir elektrikli kaldırma tertibatını sunar. tXN elektrikli kaldırma
tertibatı, türbinin motor yuvasının
içine monte edilir. Bakım personeli,
hizmet uygulamalarında kaldırma
tertibatını kullanarak, türbin cihazlarının tamir ya da değişimi için bu
cihazları emniyetle kaldırıp indirme
imkânı bulur.
Ayrıca Konecranes, her modelin
modernizasyonu ve yedek parçaların yanı sıra, bakım hizmetleri de sunar. Konecranes’in dünya çapında
sunduğu hizmet, enerji üretiminde
edindiği onlarca yıllık deneyim sayesinde, mülkiyet masraflarını en aza
indirir ve en yüksek kullanım ömrünün elde edilmesini sağlar. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
85
ÜRÜN
Frezeleme, delme ve diş açma
işlemleri için yüksek performans
Widia
A
tölyelerde her gün zorlu
koşullar ile karşılaşılmaktadır. Widia VariMill™,
VariDrill™ ve VariTap™ markaları
müşterilerin ve onlara hizmet eden
distribütörlerin özel atölye ihtiyaçlarını karşılamak üzere, özellikle;
çok amaçlı, kolay seçilir, kolay kullanılır olarak ve çeşitli uygulamalar
ve malzemelerde üstün sonuçlar
verecek şekilde tasarlanmıştır.
86 Makina Magazin
●
MART 2014
Dünya çapındaki Widia müşterileri için VariMill™, VariDrill™
ve VariTap™ Widia’nın “büyük
işler, büyük sonuçlar” konusundaki standardına erişmiştir. Bu
aletler, çeşitli uygulama ve çalışma
malzemeleri üzerinde yüksek performanslı sonuçlar vererek ve kullanılma potansiyeli olan çok yönlü
araçlar sağlayarak, son kullanıcının ihtiyaçlarını karşılamak üzere
özellikle tasarlanmıştır.
Konu hakkında açıklamalarda
bulunan Widia Delik Açma ve Katı
Uçlu Frezeleme Ürünleri Müdürü
Dr. Müh. Tilo Krieg, şunları söylüyor: “Atölyelerde, zorlu teslim süreleri içerisinde birden fazla küçük
görevle mücadele edilmektedir.
Uzmanlıkları ve itibarları performansa dayanmaktadır ve genellik-
le kâr edebilmek için yeterli marj
bırakarak, eski sonuçların üstüne
çıkmaları gerekmektedir. Aletlerinin düzgün çalışması gerektiğini
biliyorlar.”
Müşterilere uygun
çözümler
Widia’nın VariMill™, VariDrill™
ve VariTap™ markaları müşterilerine uygun çözümler sağlamaktadır.
Vari portföyünün arkasındaki anlayış Widia™ distribütörü düşünülerek oluşturulmuştur.
Vari ürün grubu ile donatıldıklarında, Widia™ distribütörleri; çeşitli müşteri ihtiyaçları ve
uygulamalarını sadece bir delme,
frezeleme ve diş açma ürün hattı
ile karşılayabilir. Portföy, son kullanıcının ihtiyaç duyabileceği tüm
ÜRÜN
çapları, uzunluk/çap oranlarını ve
soğutucu seçeneğini kapsayacak
şekilde tasarlanmıştır.
Bu nedenle, sınırlı sayıda Vari
alet stoku çeşitli müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilir. Özel veya belirli
delme, frezeleme veya diş açma
ihtiyaçlarını azaltarak, Widia™
distribütörleri, müşterinin özel alet
ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde karşılık verme yeteneklerinden ödün
vermeden, mevcut envanterlerini
düzenleyebilmektedir. Basitçe söylemek gerekirse; Widia™’nın Vari
aletleri, işleri başarılı bir şekilde
tamamlayan yüksek performanslı
alet çözümleri paketidir: Delik açmak için VariDrill™, iş parçasının
yüzey düzenlemesi için VariMill™
ve işi tamamlamak için VariTap™
kullanılabilir.
Mükemmel bir
çözüm sunuyor
Keskin kenarların dökülmelerini azaltan gelişmiş nokta geometrisinden belirgin ölçüde daha
az sürtünme ile sonuçlanan “marjinsiz” tasarımına kadar, Widia™
VariDrill™; çelik, paslanmaz çelik,
dökme demir, demir içerikli olmayan malzemeler ve yüksek sıcaklık
alaşımları da dâhil olmak üzere,
çeşitli malzemelerin alet ömrünü
artırmak üzere tasarlanmış çokluuygulamalı bir matkaptır. Eşsiz tasarımı VariDrill™’i, küçük ve orta boy
atölyeler ve bakım alanlarının çok
amaçlı delme işlemleri için mükemmel çözüm haline getirmektedir.
Ürün, aynı zamanda pazar içerisinde mevcut olan standart matkap
ayarlarının en geniş portföyünü
sunmaktadır. VariDrill™ portföyü 1,0-20,0 mm (.0394»-.7874»)
uzunluk çap aralığı olan 3xD, 5xD
soğutmasız ve 3xD, 5xD ve 8xD soğutmalı modelleri içermektedir.
Daha üstün
performans
Widia™’nın VariMill I™ ve VariMill II™ uç frezelerinin başarısının
ardından gelen, yeni VariMill II ER™,
önceki modellerden daha üstün
performans ve yarma, rampalama
ve daldırma işlemlerinde tek bir alet
ile dövme ve apreleme imkânı sunmaktadır. Daha büyük kenar direnci
için VariMill II ER™ parmak frezeleri, eksantrik tahliyeli (ER) olarak
tasarlanmıştır. Ürün ayrıca, yüksek
beslemelere ve metal sökme oranlarına olanak tanımaktadır. Farklı
aralıklandırılmış yivli eşsiz tasarımı;
tescilli ana şeklini, uç geometrisini
ve neredeyse alet gürültüsünü ortadan kaldırırken, oldukça sert kesikler ve uzun alet ömrü sunan kaplamayı içermektedir. VariMill II ER™,
özellikle; titanyum, paslanmaz çelik,
yüksek sıcaklıklı alaşımlar, nikel ve
karbon alaşımlarını dövme ve yarı
işleme uygulamalarında etkilidir ve
Haimer’in çekme riskini büyük ölçüde azaltan Safe-Lock™ özelliğini
sunan ve satışa hazır olan ilk alettir.
Popüler ve etkili bir çözüm olarak
edindiği başarısı sayesinde, Widia™
10-25 mm (3/8-1”) çaplarında mevcut olan VariMill II ER™, uç frezelerini standart ürün portföyüne bir
seçenek olarak sunmaktadır.
Dünya çapında
en iyi sonuçlar
Alan
testleri,
Widia™
VariTap™’ın dünya çapında en iyi
sonuçları verdiğini onaylamaktadır:
Çeşitli çalışma malzemelerinde parça kalitesinden veya alet ömründen
ödün vermeksizin üstün diş açma
performansı. 140 yıllık uygulama
tecrübesi ile, Widia™’nın her bir diş
açma koşuluna uygun bir VariTap™’ı
vardır. VariTap™’ın tasarım mühendisliği, yongalarını delikler arasında
etkin bir şekilde işletirken, diş açma
torkunu azaltan ve alet ömrünü uzatan tescilli bir spiral nokta geometrisi
içermektedir. Optimize edilmiş spiral
oluk geometrisi, kör deliklerdeki kuş
yuvalarını azaltarak yonga tahliyesi-
ne yardımcı olmaktadır. VariTap™
aynı zamanda, gerilim/basınç tutucular, katı tutucular ve senkronize
kılavuz tutucular da dâhil olmak
üzere her çeşit kılavuz tutucuları ile
kullanılabilir.
Widia, yeniliğin
tanımını yapmıştır
Widia markalı ürünler ve hizmetler, metal kesim endüstrisinde
80 yıldan uzun bir süredir; karbür
değiştirilebilir uçlar için dünyanın ilk
patentinden, dünyanın ilk kaplama
kalitelerinin geliştirilmesine kadar
yeniliğin tanımını yapmıştır. Widia
markası, hassas tasarımlı ürünlerden oluşan eksiksiz bir portföy ve
özel çözüm hizmetleri sunar. Dünya çapında, yetkili distribütör ağı ile
sunulan binlerce frezeleme, torna,
delik açma ve kesme sistemi ürünleri ile, ihtiyacınız olan her şeyi tek bir
kaynaktan bulabilirsiniz. ■
Ayrıntılı bilgi için:
www.Widia.com
MART 2014 ● Makina Magazin
87
ÜRÜN
Emniyet ekipmanlarında
kalite ve fonksiyonellik
Pilz
E
mniyet otomasyon sistemleri,
yeterli bilgi birikimi ve uzmanlıkla tasarlandıklarında, hem
emniyetli, hem de ekonomik çözümler sunabilirler. Ancak, makinalarda
kullanılan emniyet ekipmanlarının
maliyetinden tasarruf sağlamaya çalışmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Günümüz koşullarında hepimizin
bütçe konusunda dikkatli davrandığı
bir gerçek. Mümkün olan her alanda
tasarruf sağlamaya çalışmak anlaşılır bir tutum. Ancak, bu tasarrufun
sonunda bize daha pahalıya patlayabileceğini de unutmamak, karar
verirken dikkatli davranmak gerekiyor. Mühendisler için bu konu daha
da kritik. Çok karşılaşılan hatalardan
biri; daha ucuz emniyet ekipmanı
satın alarak, maliyeti düşük tutmaya çalışırken, uzun vadede çok daha
fazlasını ödemek.
Emniyet ekipmanlarını değerlendirirken iki özellik üzerinde durmak
gerekir: Kalite ve fonksiyonellik. Yüksek fonksiyonellikteki ürünler kullanıcıya zaman kazandırarak, daha
verimli çalışma imkânı verir. Ürünlerin kalitesi ise, yeni EN ISO 13849-1
Makina Emniyeti Standardı ile birlikte emniyet seviyesi belirlemede en
önemli parametre haline gelmiştir.
Bu standartta Mttfd (ilk tehlikeli hataya kadar geçen süre), kaliteye ve
performansa işaret eder ve doğrudan
emniyet seviyesinin belirlenmesinde
kullanılır. Mttfd değeri düşük bir ürün
kullanıldığında, diğer teknik özellikleri ne kadar üstün olursa olsun, yüksek
PL seviyelerine ulaşılamaz.
Mesela, basit bir emniyet rölesini
ele alalım. Farklı üreticilerden alınan
iki ürün aynı gibi görünebilir. Ancak,
ucuz ürün kendisinden biraz daha
pahalı alternatifini pek çok özellik yönünden yakalayamayacağı gibi, aynı
Mttfd değerine de sahip olmayacaktır. Bu durumda, ucuz ürünü seçen
kullanıcı yasalarla belirlenmiş emniyet standartlarına ulaşamaz.
Ürün fonksiyonelliğine örnek
olarak LED’ler aracılığıyla hata teşhisini verebiliriz. Bu özellik, kullanıcılara çoğu kez gereksiz bir lüks gibi
görünür. Oysa, devreye alma sırasında sağladığı zaman tasarrufu ya da
plansız duruş anında kısalan arıza
sürelerinin oluşturduğu kazanç, rölenin bedelini kat kat aşar. Ayrıca, ucuz
ürünün Mttfd değeri; iyi kalitede (ve
doğal olarak biraz daha pahalı) olan
rakibinden çok daha düşük olacağından, sıklıkla plansız duruşlara neden
olacaktır.
Başka bir örnek, farklı kalitedeki
ışık perdeleri için verilebilir. Işık perdesinin lensi kirlenirse, emniyetli otomasyon sistemi gereğini yapacak ve
makinayı durduracaktır. Tabi ki bu
duruş, üretim kaybı açısından oldukça maliyetli olacaktır. Ayrıca, üretim
kalitesine de zarar verme ihtimali vardır. Bu tür hatalar, emniyetli otomasyon sistemi içinde bulunan herhangi
bir cihazdan kaynaklanabilir. Ancak,
daha yüksek kalitede ve gelişmiş teknik özelliklere sahip cihazların, bu tür
hatalara yol açma olasılığı çok daha
düşüktür. Böyle bir fark günümüzün
rekabetçi üretim koşullarında göz
ardı edilemez.
Pilz amacınıza uygun
ürünler sunuyor
Şimdiye kadar tüm emniyet ekipmanlarının ilgili standartlara uygun
olduğunu varsaydık. Fakat, yetersiz
emniyet ekipmanı kullanarak işin
88 Makina Magazin
●
MART 2014
kolayına ve ucuzuna kaçılmaması
gerektiğini de vurgulamak gerekiyor.
Örnek olarak, tehlikeli bir makinanın kodlu emniyet şalteri ile fiziksel
olarak korunduğunu düşünelim. Bu
şalter, her bakımcının alet kutusunda bulunan sıradan bir mıknatısla
tetiklenebilecek basitlikte olmamalıdır. Aksi takdirde, manipülasyon
nedeniyle emniyet işlevini gerçekleştiremez ve olası tehlikelerin önüne
geçilemez.
Yukarıda anlatılanların amacı,
emniyet ekipmanları ile ilgili konularda kısıntı yapmanın en iyi ihtimalle
hesapsızca, en kötü ihtimalle de tehlikeli bir davranış olduğunu göstermektir. Diğer yandan, iyi tasarlanmış
bir emniyet otomasyon sistemi, size
kesinlikle tasarruf sağlayacak ve uzun
vadede kendini amorti edecektir.
Mesela Pilz PNOZsigma emniyet rölesi, küçük boyutları ve yüksek fonksiyonelliği ile, çok sayıda farklı ürün
yerine tek bir ürünle çözüm sağlar.
Böylece, elektrik pano boyutlarından
tasarruf edilerek, maliyetler azaltılmış
olur. Daha karmaşık projeler için, Pilz
PNOZmulti modüler emniyet rölesi
içeren bir emniyetli otomasyon sistemi; tasarım ve uygulamada, sıradan
emniyet röleleri ve karmaşık bağlantılar içeren sistemlerden daha ekonomik olacaktır. Çok sayıda makina
yapılıyor ya da tasarlanıyorsa, daha
da fazla tasarruf sağlanır.
Üstelik hem PNOZsigma, hem de
PNOZmulti’nin Mttfd değeri yüksektir. Ayrıca, konvansiyonel emniyet
rölelerine kıyasla ileri düzeyde teşhis
yeteneğine sahiptirler. Bu özellikler,
makina imalatçıları, sistem entegratörleri ve son kullanıcılara büyük
avantaj sağlar.
Pilz; bu konuda size yardımcı olmak için, deneyimli mühendisleriyle
mümkün olan en ekonomik emniyetli sistem çözümlerini yaratırken,
aynı zamanda yüksek kalitede emniyet ekipmanlarını çok geniş bir ürün
yelpazesiyle hizmetinize sunuyor. ■
ÜRÜN
Direkt saha montajlı
IP67 güç kaynağı birimleri
Turck
T
urck, müşterilerine IP67 koruma sınıfında direkt sahaya
monte edilip kullanılabilen
24V anahtarlamalı güç kaynaklarını
sunuyor. Kontrol kabinleri, kontrol
üniteleri ve saha elemanları arasında mesafe çoksa, bu durum pahalı
saha kablolamasını da yanında getirir. İşte tam burada IP67 koruma
sınıfında bir güç kaynağının direkt
olarak sahada kullanılması, gerilim
düşmelerine imkân vermemesinden
dolayı uygun olacaktır. IP67 koruma dereceleriyle yeni PSU67 güç
kaynağı birimleri, sistem içerisinde
harici koruma önlemleri almaya gerek bırakmaz.
Güç kaynağı ünitelerinin yüksüz ve kısa devre korumalarıyla
birlikte, hata koruma performans-
ları yüksek seviyededir. Ürün aynı
zamanda, 50 ms’ye kadar olan
voltaj diplerine karşı otomatik
olarak köprüleme yapar. Geniş bir
AC/DC giriş aralığına ve -25 dereceden +60 dereceye kadar ortam
sıcaklık çalışma aralığına sahip olması, dünya çapında bir kullanım
alanı sağlamaktadır. 4pin 7/8inch
bir konnektörle çıkış sağlanır ve
LED’ler, kullanıcı için gerçek bir
durum göstergesidir.
Turck; 2A, 4A ve 8A de tek
çıkışlı ve 4A de çift çıkışlı PSU67
serisi anahtarlamalı güç kaynaklarını sunmaktadır. Güç kaynağı
üniteleri, tüm EN 60950, cULus ve
CE şartlarını karşılamaktadır. ■
Elektrik tahrikli EWS hızlı takım
değiştirme sistemi
Schunk
E
lektrik tahrikli Schunk EWS
hızlı takım değiştirme sistemi,
pnömatik kullanılmayan fabrikalar için dönüm noktasıdır: Tam
otomatik robot takım değiştirme
sisteminde ilk kez hava kullanılmamaktadır. Bu ileriye dönük modüller; taşıma sistemlerinde enerji
verimliliğini artırmayı, akışkan gerektirmeyen çözümleri ve hareketli
uygulamalar için hızlı takım değiştirmeyi sunar.
İş bağlama ve tutucu sistemlerin tartışmasız market lideri
Schunk, ilk etapta 18 kg taşıma
kapasiteli dijital kontrol edilebilen
EWS 018 modülünü kullanıma sunuyor. Gövdeye doğrudan entegre
edilmiş, bakım gerektirmeyen ve
aşınmasız servo motoruyla hızlı ve
aynı zamanda güçlü kitleme sağlar. Oldukça ince tasarımı sayesinde, sistem tasarımcılarına çalışma
uzayında hareket esnekliği yaratır.
EWS’nin mekanik tasarımı, kendini
ispatlamış pnömatik Schunk SWS
hızlı takım değiştirme sisteminden
gelmektedir. Bu yüzden, aynı patentli özel kilitleme sistemi elektrikli hızlı takım değiştirme modülüne
de uygulanmıştır. Piston konum izleme ve takım varlık-yokluk sensörü sisteme dahil edilmiştir. Ayrıca,
SWS pnömatik çabuk değiştirme
sisteminin elektrik iletim modulü
tamamen EWS ile uyumludur.
24 V DC güç kaynağı ile hızlı takım değiştirme sistemi, ayrıca mobil uygulamalarda da
kul-lanılabilmektedir. Yüksek ağırlıktaki taşıma kapasiteleri için tasarlanmıştır. Sinyal ve güç elektroniği aktarımı için standart Schunk
elektrik modülleri ile tercihe bağlı
olarak genişletilebilir. 22 farklı
elektrik modül ölçüsüyle ve 2 binden fazla versiyonu ile iş bağlama
ve tutucu sistemlerinde Schunk,
hızlı takım değiştirme sistemlerinde
dünyanın en geniş ürün çeşitliliğini
sunmaktadır. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
89
ÜRÜN
Akıllı devrim...
leme özellikleri ve çok daha fazlası.
Kaynak, hiçbir zaman bu kadar etkileyici bir kalitede ve bu kadar kolay
olmamıştı.
Ark, yeni High-Speed sistem yapısı sayesinde daha net ölçülür ve
analiz edilir. Dolayısıyla, daha iyi anlaşılır ve kontrol edilir. Sonuç olarak,
daha az çapak ile kısa ark prosesi,
daha hızlı ve güvenli bir Pulse prosesi, mükemmel ateşleme, istikrarlı
kaynak nüfuziyeti ve çok daha fazlası mümkündür. Kısacası; daha istikrarlı, daha temiz ve aynı zamanda
daha hızlı kaynak yapılabilir. Başka
hiçbir güç kaynağının yanına dahi
yaklaşamadığı özellikler sunar.
Modüler yapıya sahip
Fronius İstanbul
A
kıllı devrim; etkileşim, gelişim
ve bireysellik kavramlarını
ifade ediyor. Fronius’un yeni
kaynak cihazları platformu TPS/i evrensel bir dahidir. Tamamen yeni bir
tasarımdır. Bu aşamada kaynak özellikleri önemli derecede geliştirilmiş
olup, insan ve makina arasındaki iletişim kabiliyeti mükemmelleştirilmiş
ve kullanım kolaylığı sağlanmıştır.
Cihaz modüler yapısı sayesinde, özel
kaynak ihtiyaçlarınıza göre kolayca
uyarlanabilmektedir. TPS/i ile kaynak
teknolojisinin geleceğine imza attık.
Kullanıcıyla iletişime
geçen kaynak ortağı
TPS/i artık basit bir alet değil,
birçok işlemde kullanıcıyla iletişime geçen bir kaynak ortağıdır.
Kolay düz metin ekran, cihaz parametrelerini açıklamalı metinlerle
birlikte sunar. Sistem, mevcut tüm
bileşenleri otomatik olarak tanır ve
gerektiğinde uyarı verir. Jobmaster
90 Makina Magazin
●
MART 2014
torcuna entegre mini ekranla, güç
ünitesini kaynak esnasında kontrol
etmek mümkündür. Ayrıca, internet
üzerinden uzaktan bakım ve sistem
analizi de yapılabilir.
İnsan ve makina arasındaki
doğrudan bağlantı imkânı sunan
TPS/i, kullanıcıyla akıllı bir ilişki kurar. Cihaz, kullanıcıyı ayar ve seçim
yaparken ve de bileşenlerin merkezi
güncellenmesi konularında güvenilir şekilde destekler. Sonuç olarak,
sistemin kullanımı daha hızlı, daha
kolay ve daha güvenli hale gelir.
Tamamen yeniden
yapılandırıldı
TPS/i, temel fonksiyonları ile tamamen yeniden yapılandırıldı. Çok
hızlı işlemci ile çok sayıda yeni regülasyon değerleri ölçülebilmektedir.
Bu sayede, kaynak prosesi eskisinden daha iyi analiz edilebilmekte ve
dolayısıyla kontrol edilebilmektedir.
Pozitif etkiler: Kısa ark bölgesinde
daha az çapak, daha iyi damlacık
transferi, daha yüksek kaynak hızı
ile daha kararlı ark, kontrollü ateş-
TPS/i, modüler bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla cihaz, basit bir şekilde geliştirilebilir. Örneğin; cihaz bir
modifikasyon ile Pulse güç kaynağına dönüştürülebilir. Yeni karakteristikler, yazılım güncellemeleri gibi
USB bellek veya internet bağlantısıyla kolayca yüklenebilir. Bu modüler yapısı sayesinde TPS/i geleceğe
yöneliktir. Dolayısıyla, şu anda hayal
dahi edilemeyen imkânlar, çok yakında standart hale gelebilir.
TPS/i, inanılmaz bir dönüşüm
yeteneğine sahiptir. Standart bir
kaynak cihazıyken, kısa bir süre içinde bir darbeli güç kaynağına dönüştürülebilir. Yeni karakteristikler veya
ek uygulamalar, donanım güncellemeleri gibi kolaylıkla eklenebilir. Bu
sayede, TPS/i kaynak ihtiyaçlarına
göre tamamen bireysel şekilde ayarlanabilir. Aynı anda çok fonksiyonlu
bir kaynak makinası. Bu yetenek,
bugüne kadar mümkün olmayan
bir özellikti.
Yeni nesil kaynak torçları ile
eşsiz soğutma ve mükemmel özellikler sunuyoruz. Yeni kaynak torç
jenerasyonu ile hava veya su soğutmalı uygulamalarda en iyi sonuçları
elde edilir. Sarf malzemeleri ve torç
bileşenleri, kaynak gücüne göre
mükemmel ayarlanmıştır. Soğutma
mükemmelleştirilmiş, kullanım kolaylaştırılmış ve konfor iyileştirilmiştir.
ÜRÜN
Sonuç olarak, yüksek hassasiyet ve
uzun dayanıklılık süreleri elde edilir.
Kaynak torcu:
Erişimin zor olduğu yerlerde
mümkün olan en iyi kaynağı yapabilmek için torç boynu 360° dönebilir. 0° konumu dönmeyi önleyen
bir emniyetle sabitlenebilir. Yeni
geliştirilmiş su bariyeri, suyun torç
boynunu değiştirirken dışarı sızmasını emniyetli şekilde önler.
LED aydınlatması:
Kabza üzerindeki LED lambası,
daha fazla konfor ve kontrol garanti eder. Karanlık kaynak ortamlarını
aydınlatır.
denle, yeni kaynak torç jenerasyonu
oldukça dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Üstelik, tüm sarf malzemelerin
değişimi daha kolaydır.
Mükemmel ergonomi:
Devrim niteliğinde
soğutma:
Yeni kaynak torçları, soğutmada
yeni bir kilometre taşı oluşturur. Su
soğutmalı torçların soğutma bölgeleri mümkün olduğunca ileri ve
dışarı çekilmiştir. Kontak memenin
sivri şekli sayesinde, ısı etkileşimi
daha düşüktür. Bu sayede, sarf malzemelerde sıcaklık 70° C’ye düşürülür. Yeni soğutma sistemi sayesinde,
daha uzun süre kaynak yapmak
mümkündür. Bundan dolayı sarf
malzemelerin ömrü oldukça uzundur. Hava soğutmalı torçlarda geriye
kalan sıcaklığı en iyi şekilde iletebilmek için gaz nozulu, kontak meme
ve meme hamili bakırdan, izolasyon
halkası seramikten üretilmiştir.
Uygulamaya yönelik
ve sağlam:
Yeni kaynak torcunun dış borusu paslanmaz çeliktir. Torç boynunun izolasyonu ise, dış borunun altına yerleştirilmiştir. Dolayısıyla, torç
yüzeyini çapaklara veya hasarlara
karşı dıştan korumaktadır. Bu ne-
Kaynak torcunun şekli akıllıca
düşünülerek tamamen yeniden tasarlanmıştır. Bu sayede, mükemmel
dengeye ve ergonomik kabzaya
sahiptir. Tel besleme hortumunun
yuvası dönebilir. Ayrıca, esnek yapıya sahip kauçuk bükülme koruması
hortumun kırılmasını önlemektedir.
Aletsiz spiral değişimi:
Yeni tel sürme spirali, sıkma
nozulu sayesinde kolayca ve alete
ihtiyaç duymadan sabitlenir. Böylece, daha hassas kaynak yapılmasına imkân tanır. Ayrıca, gaz kaybı
≤ %3’e kadar azalır. Çeşitli sıkma
nozulları, tel çaplarına göre renklerle kodlanmıştır.
Dünyanın en hafif
kaynak torcu:
Yeni tasarıma sahip PullMig kaynak torcu, benzer modellere göre
sadece üçte birlik bir ağırlığa sahiptir.
Kompakt yapısı sayesinde, mevcut
manuel kaynak torçlarına göre ebat
olarak hiç bir fark yoktur. Üstelik, benzersiz hassasiyet söz konusudur. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
91
FİRMA HABERLERİ
Toyota, forkliftleriyle dört
dalda ödüle aday gösterildi
Hannover’de düzenlenecek CeMAT Fuarı’nda açıklanacak olan 2014 yılı forklift
ödüllerinde, Toyota dört dalda aday gösterildi. Yarışma, VDMA İstifleme ve
Logistik Sistemleri Birliği tarafından düzenleniyor.
Ö
nümüzdeki yıl Hannover’de
yapılacak olan CeMAT
Fuarı’nda açıklanacak olan
2014 yılına ait uluslararası yılın forklift ödülleri için Toyota dört dalda
aday gösterildi. Aralık 2012’den
itibaren üretilen ürünler içinde 11
dalda adaylığın mevcut olduğu yarışmada Toyota, inovasyon becerisi
ile rakiplerinin karşısına oldukça
güçlü bir şekilde çıkıyor.
IFOY Ödülleri’nin, hem VDMA
İstifleme ve Logistik Sistemleri Birliği tarafından düzenlenmesi, hem
de Avrupa’nın önemli kalemlerinin
oluşturduğu bir jüri tarafından verilmesi sebebiyle büyük önem taşıdığını belirten yetkililer, “TMHE, üç
kategoride aday gösterildi. 3,5 tona
kadar olan forklift kategorisinde,
Toyota’nın iki farklı modelinin ödüle
adaylığı ilan edildi. Avrupa’da, özellikle Avrupa pazarı için üretilen yeni
Toyota Tonero HST, hidrodinamik
sistemle çalışan Tonero modelinden
farklı olarak, hidrostatik kontrolleri
ile sunduğu alternatif sürüş yaklaşımıyla bu kategoride ödül için aday
gösterilen ilk Toyota modeli olarak
karşımıza çıkıyor. Toyota, her iki
kullanım seçeneği ile kullanıcılarına
92 Makina Magazin
●
MART 2014
alışkanlıklarına göre seçme özgürlüğü sunuyor” diye konuştular.
“Traigo ailesi de
finalistler arasında”
Söz konusu kategoride ikinci
finalistin ise, elektrikli forklift sınıfındaki yeni 80V’luk Toyota Traigo
ailesi olduğunu aktaran yetkililer,
şunları söylediler: “Akülü forkliftin
enerji verimliliği ile dayanıklı akülerin kombinasyonu, bu elektrikli
forkliftlerin dizel ve LPG’li forkliftler ile uzun çalışma saatlerinde rekabet edebilmesini sağlıyor. Ayrıca
söz konusu forkliftler, kullanıcıların
akülü makinaların işletme maliyetlerinin düşüklüğünü görerek, makina parklarını revize etmelerini de
sağlıyor. TMHE depo ekipmanları
sınıfında ise, BT Optio OSE200X
modeli ile alçak seviye sipariş toplayıcı kategorisinde ödüle aday gösteriliyor. Makaslı kaldırma tasarımı, en
yüksek sipariş toplama seviyesinde
sağladığı maksimum kaldırma kapasitesi yanında, otomatik yükseklik
ayarı ve uzaktan kumanda ise, daha
etkin bir operasyon yürütülmesine
yardımcı oluyor.”
“İşletme maliyetlerini
yüzde 60 azaltıyor”
Intralojistik Çözümler 2014’ün,
TMHE’nin aday gösterildiği son kategori olarak göze çarptığını kaydeden yetkililer, şunları söylediler:
“Toyota, I_Site Sistemi’ni Carreras
Group’un parkına uygulayarak bu
ödüle aday oldu. Toyota I_Site Sistemi, araç içine entegre edilmiş bilgi
toplama modülü yardımı ile sürücülerin araç kullanımını denetleyerek,
yönetim ekibine bilgiler aktarıyor.
GPRS 3G bağlantısı ile toplanan
veriler, web tabanlı bir havuzda bir
araya getiriliyor. Bu sistem hem sürücüleri tanıma, hem de sürücülerin
aktivitelerini görüntüleme ve ölçme
imkânı sunuyor. Toyota I_Site sayesinde, verimlilik yüzde 10 artırılırken, işletme maliyetleri yüzde 60
azaltılabiliyor.”
Ödüller için son kararın, Hannover’deki Deutsche Messe AG fuar
alanlarında aday forkliftlerin bir
haftalık devrede geçmesi gereken
IFOY test sonuçlarına bağlı olacağını
söyleyen yetkililer, “Ödüller ise, 19
Mayıs tarihinde sahiplerine takdim
edilecek” dediler. ■
FİRMA HABERLERİ
Das Lager’dan 16 milyon
Euro’luk yatırım
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 16 milyon Euro’luk rulman fabrikası
kurduklarını açıklayan Ayşen Aylin Özler, özel ürünlerin imal edileceği tesiste
Mart 2014’te seri üretime geçeceklerini ifade etti.
Gülsün SALLIOĞLU GÜL / ANKARA
E
skişehir
Organize
Sanayi Bölgesi’nde, 16 milyon
Euro’luk yatırımla rulman fabrikası kuran Das Lager, Mart ayında
seri üretime başlayacak.
Almanya’nın Düseldorf şehrinde, 35 yıllık bilgi birikimle otomotiv rulmanları başta olmak üzere
tamamen özel tasarım rulmanlar
ürettiklerini söyleyen Das Lager Rulman Fabrika Müdürü Ayşen Aylin
Özler, “Eskişehir Organize Sanayi
Bölgesi’nde yer alan ve 16 milyon
Euro’ya mal olan fabrikanın inşaatına 2012 yılında başladık” diye
konuştu.
Fabrikanın Mart 2014’te seri
üretime başlayacağını dile getiren
Özler, sözlerine şöyle devam etti:
“Fabrikada, özellikle Türkiye’de
üretilmeyen, yeni nesil otomotiv
rulmanları başta olmak üzere, ileri teknoloji gerektiren özel ürünler
üretilecek. Bu ürünlerin başında,
dünyada çok az sayıda üretilen ve
Tarol tipi yüksek hızlı trenlerde kullanılan ve özel imalat gerektiren rulmanlar geliyor. Ayrıca, fabrikamız
sadece rulman üretimi değil; demiryolu rulmanlarının periyodik bakım, montaj ve demontaj hizmetini
vererek faaliyetini sürdürecek. Bu
çalışmayı sertifikalı olarak yapan ilk
firma olmanın gururunu yaşıyoruz.
Avrupa Birliği Müktesebatı’na uygun şekilde verilecek olan bu sertifikalı bakım hizmetiyle 24 ay garanti
vereceğiz. Yüksek ücretler verilerek
ithal edilen bu tür otomotiv ve özel
ürünleri üreterek, Türkiye ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz.”
Fabrikanın otomotiv ve otomotiv yan sanayiine yeni bir soluk geti-
Ayşen Aylin Özler, “2012
yılı başında ürünlerimizi
pazara sunmaya
başladık. İki yıl içinde
tüm dünyanın tanıdığı
ve tercih ettiği bir marka
haline geldik” dedi.
receğini ifade den Özler, Türkiye’nin
bulunduğu lokasyon itibarıyla otomotiv yan sanayii açısından büyük
bir potansiyele sahip olduğunu
vurguladı. Gündemde olan yerli
otomobil üretimi projesinin hayata
geçmesiyle yan sanayiinin hızla gelişeceğine dikkat çeken Özler, bu
gelişmeye katkı sağlamak için yatırım yaptıklarını ve yatırımlara devam
edeceklerini kaydetti. Eskişehir’deki
fabrikalarının faaliyete geçmesiyle
birlikte şu anda Almanya’da yürüttükleri Ar-Ge çalışmalarının bir
kısmını Türkiye’ye kaydırmayı planladıklarını belirten Özler, TÜBİTAK
ve KOSGEB ile proje geliştirmeye
başlayacaklarını söyledi.
“Yüksek değerli
rulmanlar üretiyoruz”
Miktarı az, değeri yüksek ve
sadece o uygulamaya esas olan rulmanlar ürettiklerine dikkat çeken
Ayşen Aylin Özler, bu özelliklerinden dolayı sektörde “rulman modacısı” sıfatıyla anıldıklarını söyledi.
Alman mühendisliği, tasarım gücü
ve disipliniyle yüksek kalitede rulman imalatı yapmayı hedeflediklerini kaydeden Özler, “2012 yılı başında ürünlerimizi pazara sunmaya
başladık. İki yıl içinde tüm dünyanın
tanıdığı ve tercih ettiği bir marka
haline geldik. Marka bilinirliği ile
birlikte bayi sayısını da artırdık. Ayrıca; ABD, Romanya, Polonya, İran,
Irak, Mısır, Cezayir, Ürdün, Suudi
Arabistan, Dubai gibi ülkelerde distribütörlük anlaşmaları yaptık” diye
konuştu.
“Önümüzde büyük
bir fırsat var”
Das
Lager
Germany’nin
Türkiye’de ilk yılı olmasına rağ-
men, 8 milyon dolar değerinde
ihracat anlaşmasına imza attığını
açıklayan Özler, ilk sevkiyatların
tamamlandığını söyledi. Önlerinde büyük bir fırsatın olduğunu ve
bunu değerlendirmek istediklerini
anlatan Özler, hedeflerinin beş yılın sonunda 50 milyon dolarlık ihracata ulaşmak olduğunu aktardı.
Otomotiv rulmanlarında üçüncü ve
dördüncü nesil rulmanları üreterek, tamamı ithal edilen bu ürünlerin yurtiçinde üretilmesini sağladıklarını anlatan Özler, bu üretimle
Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacaklarını kaydetti. Ayrıca, üreticilerin garanti vermediği teker rulmanlarında, en az 50 bin kilometre
garanti verdiklerine dikkat çeken
Özler, “Montaj, bakım, depolama
ve nakliye gibi kullanıcı hatalarını
kapsamayan bu garantiyle, bütün
rulman üreticilerine örnek olmayı
hedefliyoruz” dedi. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
93
FİRMA HABERLERİ
Turck, ofis ve stok
alanını artırdı
2009 yılında bir irtibat ofisi olarak, İstanbul Ataşehir’de 85 metrekarelik bir
ofiste faaliyetlerine başlayan Turck, 2013 ikinci yarısında mevcut adresindeki
ofis ve stok alanını yaklaşık 300 metrekareye çıkardı.
2
013 yılının son çeyreğinde mevcut adresindeki ofis
imkânlarını genişleten Turck,
Türkiye pazarı için en üst seviyede
lojistik ve servis hizmet kalitesini
orta vadede garanti altına aldı.
2009 yılında bir irtibat ofisi olarak İstanbul Ataşehir’de, 85 metrekarelik bir ofiste faaliyetlerine
başladıklarını aktaran yetkililer, “Endüstriyel otomasyon alanında lider
bir üretici olan Turck, 2013 ikinci
yarısında mevcut adresindeki ofis ve
stok alanını yaklaşık 300 metrekare-
ye çıkararak, Türkiye pazarına verdiği
önemi ortaya koymaktadır. Genişleyen imkânları ile firma, iş ortaklarının
sadece ürün fiyat ve kalite beklentilerine cevap vermekle kalmayıp, bir
iş ortağı olmanın bilinci ile lojistik ve
servis yeteneklerini de en üst seviyede karşılamaktadır” diye konuştular.
Stok alanı için yaklaşık 80 metrekarelik yer planladıklarını söyleyen
yetkililer, sözlerini şöyle sürdürdüler: “Turck, rahat erişilebilir raf düzeni ve adresleme ile hızlı ve kolay
sevkiyatı sağlamaktadır. Arşiv ve IT
odası için 40 metrekarelik alan ofis
katlarından ayrı olup, sistem yedeklemeleri iki farklı ortamda yapılabilmektedir. Bu da, bilgi güvenliğini
ve kesintisiz hizmeti garanti altına
almaktadır. Ofis alanını ise iki kattan fazla artıran firma, çalışanlarına
daha rahat bir ortam sağlamakla
kalmayıp, teknik eğitim ve seminerler gibi hizmetleri de verecek
imkânlara sahip olmuştur.”
Turck’un, 28 ülkede 3 bin 500
çalışanı ve 60 farklı ülkede temsilcileri ile bir aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydeden
yetkililer, şirketin 2013 yılında yaklaşık 450 milyon Euro ciro gerçekleştirdiğini söylediler. Yetkililer, “15
binden fazla sensör çeşidinin, endüstriyel haberleşme modüllerinin,
arayüz ekipmanlarının, bağlantı ve
RFID sistemlerinin yer aldığı geniş ve
çok yönlü ürün yelpazesi ile Turck,
fabrika ve proses otomasyonu için
yüksek verimli sistem çözümleri
sunmaktadır. Firma; RFID sistem
çözümü BLident, kayıp faktörü olmayan yenilikçi uprox®+ endüktif sensörler ve patlama riski olan
alanlarda da kullanılabilen kompakt
veya modüler fieldbus ve uzak I/O
modüller gibi üstün özellikli ürünleri
ile standartları belirlemeye devam
etmektedir” dediler. ■
İnformatik, Manisa ve Ankara’da
seminer düzenledi
İnformatik, düzenlediği seminerlerde; tek merkezden ürüne ait tüm bilgilerin
kontrol altında tutulması ve yönetilmesi ile, firmaların ürün geliştirme süreci
boyunca elde edebilecekleri faydalara yönelik bilgileri paylaştı.
M
anisa’da ve Ankara’da
üreticiler ve sanayi kuruluşları ile bir araya gelen
İnformatik, “Mühendislik Süreç Yönetimi ve PDM Uygulamaları” semineri gerçekleştirdi.
Seminerde; tek merkezden
ürüne ait tüm bilgilerin kontrol altında tutulması ve yönetilmesi ile,
94 Makina Magazin
●
MART 2014
firmaların ürün geliştirme süreci
boyunca elde edebilecekleri faydalara yönelik bilgilerin paylaşıldığını
aktaran yetkililer, “Windchill PLM
çözümü; ürünün tasarımından servis uygulamalarına kadar geçen
süreçte, komple çözümler sunarak,
ürünün yaşam döngüsü boyunca
tüm evrelerini denetleyebilmekte-
dir. Mühendislik verileri ile ilişkili
ürün bilgilerinin yönetilmesi uygulamalarından başlanarak; CAD data
yönetimi, döküman yönetimi, proje
yönetimi, değişiklik yönetimi, kalite yönetimi konularında Windchill
PLM çözümü, organizasyonlara verimlilik sağlayıcı çözümler barındırmaktadır” diye konuştular. ■
FİRMA HABERLERİ
Erdemir, 2013’te
kârlılıkta rekor kırdı
2013’te satış miktarını yüzde 3 artıran Erdemir Grubu, söz konusu dönemde 7,7
milyon tonluk ürün sattı. Satışlarının 6,3 milyon tonunu yassı, 1,4 milyon tonunu
uzun ürün olarak gerçekleştiren kuruluşun net satış gelirleri 5,1 milyar dolara ulaştı.
T
oplam varlıkları bakımından
Türkiye’nin en büyük sanayi
şirketlerinden biri olan Erdemir Grubu, 2013 yılı konsolide
finansal sonuçlarını açıkladı. Geçtiğimiz yıl dünya çelik sektöründe
yaşanan daralmaya rağmen satış
miktarını bir önceki yıla göre yüzde
3 artıran Erdemir Grubu’nun, 2013
yılı toplam nihai ürün satışı 7,7 milyon ton oldu.
Satışlarının 6,3 milyon tonunu yassı, 1,4 milyon tonunu uzun
ürün olarak gerçekleştiren kuruluşun 2013 yılı net satış gelirleri 5,1
milyar dolara ulaştı. 2013 yılında
net dönem kârını, geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 92 artırarak,
484 milyon dolar (920 milyon TL)
olarak açıklayan Erdemir Grubu,
dünyada halka açık çelik şirketleri
arasında en kârlı şirketlerden biri
oldu. Grubun faiz ve vergi öncesi
kârı (FAVÖK) 987 milyon dolar ve
FAVÖK marjı da yüzde 19,2 olarak
gerçekleşti. Erdemir Grubu, 2013
yılı net kâr marjı ise, bir önceki yıla
göre yaklaşık 5 puan yükselişle
yüzde 9,4 oldu.
AB ülkeleri arasında
4. sırada
Kuruluş, Dünya Çelik Birliği’nin
(worldsteel) 2012 yılı ham çelik üretim raporlarına göre; dünyanın en
büyük 35., Avrupa Birliği ülkeleri
arasında ise dördüncü büyük çelik
üreticisi konumunda. Grubun sıvı çelik üretim miktarı bir önceki yıla göre
yüzde 5 artarak 8,4 milyon ton oldu.
Pandır: Türkiye’nin lideriyiz
Konu hakkında açıklamalarda
bulunan Erdemir Grubu Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Pandır, “Dünyada
çelik ürünlerinin kullanım alanı her
geçen gün yaygınlaşıyor ve boru profil sektöründen ağır sanayiye, otomotivden beyaz eşyaya, ısı sanayiinden,
makina imalatına kadar hayatın her
alanında sanayimizin gelişimine öncülük ediyor. Son 10 yılda Çin ve
Hindistan’ın ardından en yüksek üretim artışını elde eden ülke olan Türkiye, 2013 yılı sonu itibariyle dünyada
çelik üreten 65 ülke arasında sekizinci, Avrupa’daki çelik üreticileri arasında ise, Almanya’dan sonra ikinci
sırada yer alıyor” diye konuştu.
Erdemir Grubu olarak, Türkiye’nin
en büyük çelik üreticisi olduklarını ifade eden Pandır, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Önümüzdeki dönemde,
özellikle Ar-Ge ve üretim alanlarımızda yapacağımız iyileştirmeler ile daha
fazla ihracat hedefliyoruz. Katma
değerli ürünler üreterek ve müşterilerimizin geliştirdiği teknolojileri takip
edip, ona uygun teknolojiler geliştirerek, daha da katma değerli hale
getirmeyi hedefliyoruz.”
Erdemir Grubu’nun, Ereğli ve
İskenderun’daki üretim tesislerinde
yıllık 11,25 milyon ton ham çelik ve
11,1 milyon ton nihai mamul üretim
kapasitesiyle çalıştığını söyleyen Ali
Pandır, “Türkiye’nin en çok istihdam
yaratan özel sektör kuruluşlarından
biri olan grubumuz, 13 bine yaklaşan
çalışanıyla sadece demir çelik sektörünün değil, Türk sanayiinin öncü kuruluşlarından biri olmayı sürdürecek”
diyerek sözlerini noktaladı. ■
Ali Pandır, “Grubumuz,
13 bine yaklaşan
çalışanıyla sadece demir
çelik sektörünün değil,
Türk sanayiinin öncü
kuruluşlarından biri
olmayı sürdürecek” dedi.
MART 2014 ● Makina Magazin
95
FİRMA HABERLERİ
Gedik, hassas döküm ve vana
imalatını yeni tesisine taşıdı
Gedik Döküm ve Vana, hassas döküm ve vana imalatını, 25 bin metrekarelik
kapalı alana sahip, Sakarya Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan
yeni fabrikasına taşıdı.
T
ürkiye’nin ilk vana üreticisi olan
Gedik Döküm ve Vana, hassas döküm ve vana imalatını
Pendik-Kurtköy’den Sakarya Hendek
2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan yeni döküm fabrikasına taşıdı.
25 bin metrekarelik kapalı alanda,
modern ve çevreci yeni dökümhanelerinde üretimlerini sürdüreceklerini
dile getiren yetkililer, “Gedik Döküm
ve Vana, Türkiye’nin en büyük entegre vana üretim firmasıdır. Şirket,
1967’den bu yana ürettiği Termo
markalı vanalarla sanayimize hizmet
vermektedir. Yıllar içinde değişen ve
gelişen ihtiyaçlara yönelik Ar-Ge çalışmaları yapan firmamız, piyasaya yeni
ürünler sunarak, pazarını genişletme-
ye devam ediyor” diye konuştular.
Yeni tesislerinde, otomatik reçineli kalıplama hatlarında 400 kg’a
kadar pik, sfero ve çelik döküm üretimi gerçekleştireceklerini aktaran
yetkililer, sözlerini şöyle sürdürdüler:
“Reçineli kum ile yapılan yer kalıplarında, 2 ton pik ve sfero, 1,5 ton
çelik döküm üretimi de yapılacak.
Hassas dökümde ise; çelik ve paslan-
maz çelik alaşımları, süper alaşımlar,
alüminyum alaşımları, saf bakır ve
bakır alaşımlarıyla, makina imalat,
savunma, elektrik, tıp, gıda, kimya,
el aletleri, vana ve pompa sektörlerine hizmet verilmektedir. Hassas
döküm yöntemini ilk kez Türkiye’ye
getiren Gedik Döküm’ün tesislerinde, 1 gr’dan 60 kg’a kadar döküm
yapılabilmektedir.” ■
Gedore, Festool’un Türkiye
distribütörü oldu
Alman Festool firmasının Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olan Gedore,
firmanın geniş ürün yelpazesi ve uluslararası standartlardaki onaylı ürünlerini
Türkiye pazarına sunacak.
E
l aletleri sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri olan
Gedore, Alman Festool firması ile Türkiye’de tek yetkili distribütörlük anlaşmasını imzaladı.
Dünya ve Türkiye genelinde,
ürün kalitesiyle inovasyon ve tasarım ödüllerine layık görülen el aletleri sektörünün lider kuruluşu olduklarını kaydeden Gedore Türkiye
Genel Müdürü Bülent Savaş, “2013
hedeflerini gerçekleştirdikten sonra,
2014 yılına da hızlı bir giriş gerçekleştirdik” diye konuştu.
Gedore El Aletleri ile elektrikli
el aletleri sektöründe farklı, hassas
96 Makina Magazin
●
MART 2014
ve ileri teknoloji ürünlere sahip Alman Festool firması arasında
Türkiye’de tek yetkili
distribütörlük anlaşması
imzalandığını aktaran
Savaş, “Firmamız bu
anlaşma ile; elektrikli el
aletleri ürün grubu için
yeni ve daha güçlü bir
sayfa açarak, pazar payını artırmayı hedefliyor” dedi.
Festool’un, tüm dünyada; kalite, hassaslık ve uzun ömürlülüğün
simgesi haline gelen bir kuruluş
olduğunu ifade eden Savaş, şöyle
konuştu: “Festool’un geniş ürün
yelpazesi ve uluslararası standartlardaki onaylı ürünlerini Türkiye pazarına sunacak olmanın vermiş olduğu
heyecanı yaşıyoruz.” ■
FİRMA HABERLERİ
Siemens Türkiye Endüstri Sektörü Lideri Ali Rıza Ersoy:
Ürünün kendisi, üretim
sürecinin aktif bir unsuru oldu
Endüstrinin gelecekte; gerek ekonomik açıdan, gerekse toplumun gözünde yakın
geçmişe kıyasla daha önemli bir rol oynayacağını aktaran Ali Rıza Ersoy, özellikle
sanayileşmiş toplumların bir ‘Üretim Rönesans’ı yaşadığını söyledi.
S
iemens Türkiye Endüstri Sektörü, “Endüstri 4.0” vizyonunun
paylaşıldığı ve geleceğin üretim
teknolojilerinin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki katkısının aktarıldığı
bir basın toplantısı düzenledi.
Teknolojik ve sosyal değişimlerin,
endüstrinin dünya çapında büyük
oranda yeniden konumlandırılmasıyla sonuçlandığını dile getiren Siemens Türkiye Endüstri Sektörü Lideri
Ali Rıza Ersoy, “Endüstri gelecekte;
gerek ekonomik açıdan, gerekse
toplumun gözünde yakın geçmişe
kıyasla daha önemli bir rol oynayacak. Şu sıralar, özellikle sanayileşmiş
toplumlar bir ‘Üretim Rönesans’ı yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda ürünlerinin
çoğunu yurtdışından alan gelişmekte olan ülkeler de, bu gelişime ayak
uydurmaya başladı. Gelişmekte olan
ülkeler; üretkenlik, verimlilik, kalite ve dijitalizasyonu yükseltmek için
endüstriyel üretimlerini daha da profesyonelleştirmeye ihtiyaç duyuyor.
Dördüncü sanayi devrimini anlatan
‘Endüstri 4.0’ vizyonunda, ürünün
kendisi, üretim sürecinin aktif bir unsuru olmuştur” diye konuştu.
“Gerçek ve sanal
üretim birbirine bağlanıyor”
Mevcut trendlerin, oldukça yeni
bir teknolojik gelişmeden kaynaklandığını kaydeden Ersoy, bunun da,
gerçek ve sanal üretim dünyalarının
birbirine bağlanması olduğunu söyledi. Ersoy, şöyle konuştu: “Bunun
temelinde, endüstriye yönelik yepyeni yazılımlar ile donanım performansındaki müthiş gelişmelerin bağlantılı hale gelmesi yatıyor. Bu bağlantı;
otomasyonda, motor, kontrol ve mekanik aktarma sistemlerinde önemli
gelişmeleri beraberinde getiriyor. Bu
trend, ilk dizayn konseptinden satış
sonrası hizmetlere kadar ürünün tüm
yaşam döngüsünü kapsıyor.”
Endüstriyel şirketlerin, ürün gelişimini ve üretim sürecini giderek daha
bütünsel bir şekilde ele aldığını ifade
eden Ersoy, “Ürünün yaşam döngüsü
giderlerinin tamamını hesaba katılıyor. Endüstri yazılımı ve endüstriyel
otomasyon platformlarıyla, ürün ve
üretim yaşam döngüsü bir arada değerlendirilerek, gittikçe daha karışık
hale gelen süreçler kontrol altında
tutuluyor. Endüstri böylece, üretimde
gelişmiş bir dijitalleşme yaşıyor” dedi.
Firmaların, ilk taslak tasarımdan
seri üretime; daha hızlı, daha esnek
ve daha akıllı süreçler takip etmesi gerektiğini aktaran Ersoy, şunları
söyledi: “Dizayn ve mühendislik yazılımlarından otomasyon sistemlerine, servise ve teknik/lojistik desteğe
uzanan entegre ürünler, endüstriyel
üretimin değer zincirini birbirine
sıkıca bağladığı gibi, tüm üretim
adımlarını iyileştirmede yardımcı olur.
İleri simülasyon teknikleri sayesinde;
üretim süreci değişikliklerinin, maliyet
iyileştirmenin ve malzeme kullanımını
azaltmanın test edilebilmesi mümkün olur. Bu da, kullanılan kaynakları azaltırken, verimli üretimin önünü
açar. Yeni üretim teknolojileri, seri
üretim biçiminde üretilebilecek ürünlerin verimli ve hızlı şekilde, tekilde de
üretimine izin verecektir. Böylece, değişimlere hemen tepki veren ve kısa
teslim zamanlarıyla üretim yapan firmaların uluslararası pazarda rekabetçi olmaları sağlanacaktır.”
“Yeni ufuklar açacak”
“Endüstri
4.0” teknolojilerinin
sunacağı fırsatlardan belki de en
önemlisinin çalışma biçimlerine olacağını bildiren Ersoy, zeki emniyet
sistemlerinin, çalışanlara yeni ufuklar
açacağını kaydetti. Ersoy, “İş gücü
kabiliyetlerine uygun hale getirilecek
işlemler, demografik değişikliklerin
belirleyicileri olacak. Çalışma saatlerinin çok daha esnek olması da, çalışanların iş ve aile hayatlarını dengelemelerini sağlayacak” diye konuştu.
Temiz, çevre dostu üretim ve yüksek vasıflı mesleklere bağlı olarak, endüstrinin imajının da değiştiğini dile
getiren Ersoy, Siemens’in, hizmetleri
ile yüksek yaşam standartları için
geleceğin teknolojilerini bugünden
ürettiğini söyledi.
Siemens teknolojilerinin üretim şirketlerine kattıkları hakkında da açıklamalarda bulunan Ali Rıza Ersoy, konu
hakkında şunları söyledi: “Endüstri
sektörü, ürünlerin ve üretim süreçlerinin sanal planlanması ve gelişimi için
yenilikçi IT ve yazılım çözümleriyle üretkenliği artırıyor. Buna ek olarak, üretim
sürecinin optimize edilmiş kontrolüne
ve yenilikçi bileşenlerin kullanımına
bağlı olarak da, üretkenliği daha üst
seviyelere taşıyor. Böylece, enerji ve
diğer kaynakların daha az kullanımı,
giderleri belirgin ölçüde azaltıyor. Gerçek ve sanal dünyalar birbirine yaklaştıkça, tasarım ve üretim süreçleri, ürün
geliştirme ve üretimden servise kadar
uzanan tek bir süreç içerisinde birleşiyor. Bu da, ürünlerin pazara çıkış süresini ciddi ölçüde azaltıp, kayda değer
bir rekabet avantajı sağlıyor. Günümüz
piyasası, kişiselleştirilmiş ürünlere ve
çeşitliliğe daha fazla ihtiyaç duyuyor.
Bu tür bir çeşitlilik ve esneklik, yalnızca en yeni IT ve yazılım teknolojileriyle
mümkün olabilir.” ■
Ali Rıza Ersoy, endüstriyel
şirketlerin, ürün gelişimini
ve üretim sürecini giderek
daha bütünsel bir şekilde
ele aldığını dile getirdi.
MART 2014 ● Makina Magazin
97
MAKALE
Hidrolik pompalarda arıza
nedenleri ve sonuçları
Hakan VARIŞ
P
ompalar, hidrolik sistemin
vazgeçilmez
elemanlarındandır. Bundan dolayı; arıza
sayısını azaltmak ve çalışma ömrünü artırmak için hidrolik sistemin,
dolayısıyla hidrolik pompaların bakımı her geçen gün daha da önem
kazanmaktadır. Pompa arızalarının
yüzde 80-85’i, yağ kirliliği, devreye
alma esnasında yapılan hatalar ve
hidrolik sistem bakımının düzenli
ve planlı bir şekilde yapılmamasından meydana gelmektedir. Bu bildiride, pompa arızalarının meydana gelme nedenleri vurgulanmaya
çalışılmıştır.
1. Giriş
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, hidrolik pompaların
verimi artmış, ancak dayanımları
azalmıştır. Pompaların çalıştığı ilk
andan arıza yaptığı ana kadar geçen sürede kullanıcının yapmış olduğunu seçimler (yağ seçimi, filtre
kullanması ya da kullanmaması),
hidrolik sistem hakkındaki bilgisi ve
tecrübesi, pompanın kullanım süresini ciddi bir şekilde etkilemektedir.
Bu sebeplerle, pompaların kullanım
ömrünün 5 sn. ile 30 yıl arasında
değiştiğini söyleyebiliriz. Bu süreler,
kullanıcının hidrolik sisteme karşı izlediği bakım ve işletme talimatlarına
göre değişmektedir.
Hidrolik pompalar aniden arızalanmaz. Aşırı ısınma, basınç
dalgalanmaları, debi kaybı, gürültü vb. nedenlerle çoğu zaman
kendini belli eder. Hidrolik pompa
arızlarının belirlenmesinde hidrolik
sistemlerde arıza bulma teknikleri;
Tablo 1.1
98 Makina Magazin
●
MART 2014
koklama, temas, gözleme ve dinleme yöntemleri göz önüne alınarak,
pompanın durumu hakkında daha
net bilgiye ulaşılabilir. Bu teknikler
kısaca şunlardır:
Koklama:
Sistemde hissedilen rahatsız edici
sıra dışı bir kokunun sebebi, sistemin
herhangi bir noktasında oluşan kuru
sürtünme veya pompanın aşırı ısınması sonucunda yağın yanmasıdır.
Temas:
Pompalarda sıcaklığın belirlenmesinde ilk kullanılacak yöntemdir.
Çok sağlıklı bir yöntem değildir. İnsanların sıcaklığı hissetmeleri farklılık gösterdiğinden ısı ölçer kullanılması daha sağlıklı olur. Aşırı sıcaklık
artışı, pompanın iç kaçaklarının artmasının bir belirtisidir. Bu nedenle,
pompalarda gövde sıcaklığına dikkat etmek gerekmektedir.
c- Hatalı yağ seçimi,
d- Montaj hataları,
e- Devreye alma.
2.1.1. Kirlilik
Hidrolik pompalarda yağın temel görevi, pompaların iç gruplarının (silindir, dağıtım plakası kontrol
pistonu vb.) çalışma yüzeyleri arasında bir film tabakası oluşturmaktır. Kirli olan yağ, pompa içerisinde
istenen film tabakasını oluşturamaz;
tam tersine hareketli iki parça arasına girerek, parçaların aşınmasına,
yağ kaçakları ve ısınmaya neden
olur.
Hidrolik yağın kirlenme nedenleri:
1. Katı parçacıklar (örneğin; kirlilik, aşınma parçacıkları),
2. Hava,
3. Su,
4. Kimyasallar (örneğin; temizleme için kullanılan kimyasallar, diğer
yağlar).
Gözleme:
Sistem basıncının ve sistemdeki
hareketlerin yavaşlaması gibi nedenler, pompada debi kaybının belirtileri olabilir.
Dinleme:
Hidrolik pompaların mekanik
parçaları, yağlanma ve hava emme
problemlerinden dolayı sürtünme
ve boğuk sesler meydana getirir.
2. Hidrolik pompa arızası
2.1. Hidrolik pompada
görülecek arıza nedenleri
Pompa arızaları çoğu zaman
sistemdeki bir başka elemana ait
arızanın belirtisi olabilir. Arızalardan
korunma, pompa ve sistem verimini artıracaktır. Pompa arızalarının
yaklaşık yüzde 85-95’i, aşağıdaki
nedenlerin bir veya daha fazlasının
bir araya gelmesiyle oluşur. Bunları
önem sırasına göre inceleyeceğiz:
a- Kirlilik,
b- Kavitasyon,
2.1.1.1 Katı parçacıklar
Hidrolik yağ içerisinde bulunan
katı parçacıklar, hidrolik pompalara
en çok zararı veren kirlilik nedenidir.
Katı parçacıklar, pompa iç grup elemanlarının arasına girerek, pompanın kullanım ömrünü ciddi şekilde
düşürmektedir.
Katı parçacıkların sisteme
karışma nedenleri:
1. Montaj ve hidrolik sistem bakımı esnasında yapılan dikkatsizlikler (montaj esnasında bez unutma,
kompansatör parçasının kopması
vb.),
2. Hidrolik yağın ısı ve kimyasal
nedenler ile özelliğini kaybetmesi,
3. Pompa ve valflerden aşınan
diğer parçaların sisteme karışması.
Yağ kirliliği katı maddeler şeklinde olabileceği gibi, köpürme,
yağa su karışma veya çamurlanma
sonucu ortaya çıkan yumuşak yapıdaki malzemelerdir. Yağda kirli-
MAKALE
2.1.1.5 Hidrolik sistemde
suyun nedenleri:
Tablo 1.3 [5].
■ Yağa
Resim 1.1.
Resim 1.2.
su girişi (yoğuşma),
Sistem tasarım hataları (hatalı
tank ve soğutma),
■ Kaliteli yağ.
■
2.1.1.6 Hidrolik yağda
su bulunmasının sonuçları:
■ Mekanik
problemler ve koroz-
yon,
■ Çamurumsu yapı meydana
getirerek, pompaların motorların ve
diğer hidrolik malzemelerin arızalanması,
■ Sızdırmazlık elemanlarına etki
ederek, pompada ve sistemde yağ
kaçağı artışı,
■ Metal yorgunluğuna sebep olmasından dolayı malzeme ömrünün
kısalması.
Resim 1.3 [2].
lik denince 2μ -50μ arasında partiküller kastedilmektedir.
Hidrolik pompalar için yağın
kirlilik derecesi Nas 9 olmalıdır.
Söz konusu rakamın Nas 9 değerinden yüksek olması durumunda,
pompa parçalarında aşınmalar
başlamaktadır.
2.1.1.2 Hava
Hava girmiş hidrolik sistemlerin belirtileri; yağın sirkülasyon
sırasında basınca ve düşük basınca maruz kaldığında çarpma ve
vurma sesine benzer sesler çıkarmasıdır. Havanın diğer bir belirtisi
ise, köpük ve sistemin düzensiz
çalışmasıdır.
buna bağlı sıvının dinlenememesi,
■ Sıvı içerisinde çözünmüş olan
kirlilik.
2.1.1.4 Hidrolik sistemde
havanın sonuçları:
■ Yağın
çabuk yaşlanması,
Yaşlanma nedeni ile yağlama
özelliğini kaybetmesi,
■ İç kaçakların artması nedeni ile
sistemin ısınması,
■ Isınmadan dolayı keçe ve
oringlerin sızdırmazlık özelliklerini
kaybetmesi.
■
2.1.2 Kavitasyon
Hidrolik pompaların yağ emişi
sırasında yağ ile beraber havayı da
emmesi sonucu, pompa parçaları
üzerinde oluşan parça kopmalarıdır. Hava emen hidrolik pompada;
pompa basınca çıkarken veya düşük
basınca maruz kaldığında, çarpma
veya vurma sesine benzer sesler çıkarmaktadır.
2.1.2.1 Hidrolik pompada
kavitasyonun nedenleri:
1- Hatalı ve tıkalı filtre,
Resim 1.4.
2.1.1.3 Hidrolik sistemde
havanın nedenleri:
■ Emiş hattındaki ve boru bağlantılarındaki kaçaklar,
■ Tanka dönen sıvının yukarıdan
düşmesi (çoğu zaman serbest hava
içermektedir),
■ Dönen sıvının direkt olarak
pompa emişine gitmesinin engellenmemesi,
■ Tank hacminin düşük olması,
MART 2014 ● Makina Magazin
99
MAKALE
zaman vurularak takılmamalıdır.
Mümkünse, kaplinleri yağ içerisinde
ısıttıktan sonra şaftlara takılmalıdır.
2.1.5 Devreye alma
Resim 1.6
Grafik 1.1 [1].
2- Hatalı bağlantı elemanları,
3- Hatalı veya hasarlı boru,
4- Hatalı veya katlı hortum,
5- Hidrolik tankın yeri ve tasarımı,
Resim 1.7
Resim 1.8
Resim 1.5
6- Hatalı hidrolik yağ,
7- Hidrolik pompanın yeri.
2.1.3 Hatalı yağ seçimi
Hidrolik pompalarda yağ seçimi
dikkat edilmesi gereken önemli bir
konudur. Viskozite hatalı seçildiği
takdirde, pompanın hava emmesine ve kavitasyona neden olmaktadır. Bu nedenle, hidrolik pompalar
için uygun viskozitedeki yağın seçiminde aşağıdaki konulara dikkat
edilmelidir:
a) Minimum çevre sıcaklığındaki
ilk çalışma viskozitesi,
Resim 1.9
100 Makina Magazin
●
MART 2014
b) Maksimum çevre sıcaklığın
da beklenen maksimum çalışma sıcaklığı.
Hidrolik yağın çalışma sıcaklığı ile işletim viskozitesi aralığında
uzanan bu yüksek viskozite, her
durumda tabloda verilen taralı alan
bakıp seçilmelidir. Optimum verimlilik için ve uzun çalışma ömrü elde
etmek için, 16-36 mm2/s viskozite
aralığı seçilmelidir. Tavsiye edilen
değerlerin dışında yüksek viskoziteli
sıvı kullanımı; kavitasyona, sistemde aşırı basınç düşümüne ve verim
düşüklüğüne neden olabilir. Sıvı viskozitesi çok düşükse, kaçak artacağı için volumetrik verim düşecektir.
Basınç dengesinde kararsızlık belirecek, kontrol zorlaşacaktır.
Hidrolik pompalar, en büyük
hasarı ilk çalıştırma anında alabilmektedirler. Bu nedenle, pompaları
devreye almada dikkat edilecek hususları resimlerle açıklamakta fayda
var. Pompanızın lekaj bağlantılarında ve lekaj hortumunun seçiminde
izin verilenden daha küçük bağlantı
ve hortumlar kullanılmamalıdır.
Çalıştırmadan önce, pompanızın gövdesini (lekajını) yağ ile doldurunuz. Elektrik motoru start-stop
yapılarak, pompanın iç grubunun
yağlanması sağlanır.
Pompanın özellikle emiş hattındaki bağlantının tam sızdırmaz
olmasına (pompanın hava emmemesine) dikkat edilmelidir.
Pompanızın dönüş yönünün,
etikette belirtilen yön olduğuna dikkat ediniz.
Sisteminizdeki valflerin ayarlarını kesinlikle değiştirmeyin. Özellikle,
basınç emniyet valflerinin ayarlarını
değiştirmek sisteminize ısı olarak
geri dönecektir. Değişken deplasmanlı pompalarda emniyet valfinin
ayarı, pompa üzerindeki basınç
kontrol valfinin üzerinde ayarlanmalıdır (x+25 bar).
3. Sonuç
Pompalar, hidrolik sistemlerin
kalbidir. Bu nedenle, pompalardaki
ve hidrolik sistemlerdeki; anormal
ses, yüksek, akışkan sıcaklığı, yavaş hareket ve köpük gibi pahalı
arızalara sebep olabilecek belirtileri
takip ederek, önleyici ve sistematik
bakımlar planlayarak, hidrolik pompaları uzun süre arıza yapmadan
kullanmak mümkün olabilir.
Kaynaklar
2.1.4 Montaj hataları
Hidrolik pompa ve elektrik motorunun akuplajı sırasında, kaplin
bağlantılarının doğru yapılması gerekir. Hatalı yapılan montaj sonrası
oluşacak yükler, pompa ve elektrik
motorunun şaft rulmanları üzerine
bineceğinden pompanın kullananım süresini düşürmektedir. Ayrıca,
pompaya bağlanan kaplin hiçbir
1. Rexroth, hidrolik katalog.
2. Rexroth oil cleanliness booklet.
3. Hidrolik Yağları Tanımak ve
Doğru Hidrolik Yağı Kullanmak (Baha
İnan Mak. Müh. Petrol Ofis A.Ş.).
4. Hidrolik Devrelerde Arıza Analizi.
5. Parker filtration’s handbook. ■
Kaynak: Bakım Teknolojileri
Kongresi Bildiriler Kitabı
MAKALE
“Hatayı kim yaptı?” diyerek
yola çıkanların akıbetleri...
Ahmet Levent ÖNER
SED (Stratejik Eğitim ve Danışmanlık)
Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman
1
989 yılında İsviçre’de bulunduğum sırada, bir iş dünyası
programında duyduklarım
beni çok etkilemişti. Bu programda görüşülen konu; çok tanınmış
Avrupa, Amerika ve Japon kökenli
elektronik eşya şirketlerinin yönetim tarzları ve yöneticilerin sorunlara yaklaşımları ile ilgiliydi. Japon
konuşmacı; hatırladığım kadarı ile
Avrupa kökenli şirket yetkilisi olan
konuşmacının sorduğu, “Siz Japon
yöneticiler ile biz batılı yöneticilerin
bir sorunla karşılaştıklarında, yaptıkları şeyler ve sorun karşısındaki
tutumlar, temelde nerede farklılaşmaktadır?” sorusuna çok kısa
ve net bir cevap vermişti. Siz batılılar, bir sorun yaşandığında derhal “Kim yapmış?” diye tepki verirsiniz. Oysa biz Japonlar, “Neden
olmuş?” deriz ve neden sorusunu
o problemin köküne inene dek;
“Peki, acaba bunun alt nedenleri
ne olabilir?” diye en az beş defa
sorarız…
Toplam iş başarısı üzerindeki
etkilerini göstermek için, eğitimlerimde yeri geldikçe anlattığım bu
konuyu, siz değerli dostlarımla da
paylaşmak istedim...
Birden çok çocukları olan bir
ailede de, kalabalık bir sınıfta da
ve tabii benim esas ilgi ve araştırma alanım olan işletmelerde de;
anne, baba, öğretmen, amir veya
sözüm ona lider konumundaki
kişi, bir sorun olduğunda derhal
suçluyu aramaya başlar. Klasik
yaklaşım; “Kim yaptı bunu?” soru
cümlesi ile başlayan ve sonra da
bulunan suçluyu derhal cezalandıran yaklaşımdır. Aslında, ceza
da çoğu zaman ciddi bir fırça ve
aşağılama şeklinde tezahür eder
ya, neyse...
Son derece kısır ve
göstermelik bir yaklaşım
“Kim yaptı?” sorusu, problemleri önlemeye ve çözmeye yönelik
değildir. Suçluyu bulup, bir şekilde
cezalandırmaya yönelik son derecede kısır ve göstermelik bir yaklaşımdır. Bu durumda, fırçayı yiyen;
fırça yemeğe şerbetlenmiş olarak
normal yaşamına devam eder. Kötü
olan şudur ki; bu kişi iş yaşamına
daha kötü sonuçlara da yol açarak
devam edecektir. Kabahati yapan
kişi, olayı derhal saklama, örtme ve
başka birilerinin üzerine yıkma yoluna gidecektir. Kabahati yapan işten
çıkartılmış olsa da, yeni gelenler de
büyük bir ihtimal ile aynı hatayı tekrar edeceklerdir. Zira, işletme içindeki kültürde de, sistemlerde de ve
sorunlara yaklaşım tarzlarında da bir
değişiklik olmamıştır.
Konuyu toparlarsak, bizler yönetici olarak aşağıda sayacağım hataları yapmamaya özen göstermeliyiz.
Bilerek veya bilmeden yaptığımız
bu hatalar; sorunların oluşmasına,
tekrarına, azarlama kültürüne, işletme içinde gergin bir havanın oluşmasına, bazı çalışanların bu gergin
havaya dayanamayıp kaçmasına,
bazılarının da ruhsuz birer varlık gibi,
fırçaya şerbetli olarak adeta amaçsızca dolaşmasına neden olmaktadır.
Bu hataları şöyle sıralayabiliriz:
1. İnsanlarımızdan ne beklediğimizi net ve açık olarak anlatmıyoruz.
2. İşimizde; net, anlaşılır, iletişimi kolaylaştıran bir organizasyon
kurarak, bu yapıyı çalıştırmıyoruz.
Ya sıfır organizasyonla ya da rastgele yapılmış ve sürekli kurcalanan bir
organizasyonla işleri yürütebileceğimizi zannediyoruz.
3. Karmaşık ve insana göre yapılan bu organizasyonlarda hiç bir
bilimsel prensibe uymuyoruz ki;
bunlardan en sık rastladıklarımız
şunlardır:
■ Farklı ihtisas isteyen işlerin bir
kişide toplanması,
Adama göre iş verme anlayışı,
Güvenilen üç-beş kişiye çatlatırcasına görev yüklenmesi,
■ Organizasyonda kademelerin
artırılarak, gereksiz ve büyük (üstelik içleri doldurulamamış) unvanların
yaratılması vb. sorunlardır.
4. İnsanlara güvenmeyip, her
birimi ve kişiyi, bir başka birim ve
kişiye kontrol ettirmekteyiz.
5. Birden çok sorumlusu olan
işlerde ve iletişimi zorlaştıran bir ortamda, yüksek verim ve düşük sorun olmasını bekliyoruz.
6. Liderlik kültürü oluşturup,
bunu işletmemizde tepeden tırnağa
yaygınlaştırmıyoruz.
7. Özellikle yönetici olarak bizler, tarzımızı geliştirip değiştirmiyoruz. Buna karşılık, başkalarının tarzlarını iyileştirmesini ısrarla istiyoruz.
8. En önemlisi de, böyle bir ortamda doğal olarak ortaya çıkan
sorunları (Tabii o da örtülemeyip,
önümüze gelen veya bize bir şekilde yansıyan sorunları) derhal “Kim
yapmış?” yaklaşımı ile sorgulayıp,
suçluyu fırçalamak üzere arıyoruz.
■
■
Neden araştırması
vakit kaybı değildir
Gerçekten de “Kim yaptı ?” demeyelim; neden araştırmasını vakit
kaybı zannetmeyelim. “Kim yaptı?”
sorusunun; işletme içerisinde kabahat gizlemeye, korkuya ve birbirine
kabahat atmaya neden olacağını
unutmayalım. Bu hatalı sorunun
aynı zamanda dedikodu mekanizmasına sebep olduğunu da gözden
kaçırmayalım.
Sonuç olarak; sistem hataları ve
işletme kültürü “Kim yaptı?” sorusunu sıkça sormaya yol açarken, sıkça
sorulan bu sorunun da, sistemsizlik
ve karmaşa ortamı yaratacağını lütfen
görelim. Girift olmayan, net ve kristal yapılı bir organizasyon ve tepeden
tırnağa yaygınlaştırılan bir liderlik kültürümüzü şirketimiz içerisinde lütfen
yaygınlaştırmaya gayret edelim. ■
MART 2014 ● Makina Magazin
101
MAKALE
Global ekonomide giderek
artan “hizmet” payı
Kemal YAMANKARADENİZ
Destek Patent A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
İ
malat sanayiinin gelişimi sonucundaki refah artışı ve yüksek
gelir düzeyi, hizmet sektörünün
önemini daha çok ön plana çıkarmaktadır ve bu sektörün birçok
ülkede Gayri Safi Milli Hasıla’daki
payı giderek artmaktadır. İstihdam
sağlamada ilk sıralarda yer alan sektörde yapılan yatırımlar daha kısa
sürede kendini ödemektedir. İstihdam, girişimcilik ve yatırım konularında fırsat yaratan sektörün giderek dünya ticareti ve yatırımındaki
payı artmaktadır.
Hem iç, hem de dış pazarın altyapısını belirleyen hizmet sektörü,
ticaretin yapısını da etkilemekte ve
ülkenin yaşam standardının yükselmesinde önemli rol oynamaktadır.
Türkiye’de de kendini ispat eden turizm, finans ve danışmanlık gibi hizmet sektöründeki şirketlerimiz, hizmet ihraç etmek için organizasyon
yapılarını değiştirip global pazara
açılmaktadır. Bu noktada ise, rekabet gücünü belirleyecek olan kalite
102 Makina Magazin
●
ŞUBAT 2014
ön plana çıkmaktadır. Kalitenin yanında, nitelikli işgücü istihdamının
da olması gerekmektedir.
Bugün hizmet sektörü kapsamındaki faaliyetler dünyadaki birçok firma tarafından üretilip satıldığı gibi, ülkemizin kalkınmasında da
en önemli katkılardan biri hizmet
sektöründen gelmektedir. Dünyada
hizmet ticaretinin serbestleşmesine yönelik ihtiyacın ortaya çıkması
sonucunda, GATS (Hizmet Ticari
Genel Anlaşması) ile uluslararası
hizmet ticareti güvenilir kriterlere
bağlı olarak düzenlenerek, taraflara
eşit ve adil muamele yapan ve yatırım gücü olan ilk çok uluslu anlaşma olma özelliğini kazanmaktadır.
Dünya hizmet ticaretinde ilk sırayı
ABD almakta, sonrasında ise İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya
gelmektedir.
Yeni ticaret fırsatları
ortaya çıkıyor
Dünyadaki e-ticarete olan eğilim
sonucunda, artık hizmetlerin ticareti daha az maliyetle yapılabilmekte
ve bu durum, yeni ihracat fırsatları
yaratmaktadır. E-ticaret siteleri bu
denli revaçtayken, bu tür sitelerin
hem fikir yönünden, hem de marka
tescili yönünden korunması gerekir.
Ülkemizde ağırlıklı olarak, turizm
ve müteahhitlik hizmetlerinin ihracatının yapılmakta olduğunu, dünyadaki gelişmelerin ülkemize diğer
hizmet alanlarında da imkân yarattığını bilmek önem arz etmektedir.
Mevcut teknolojilerin, patentlerin
geliştirilmesi ve uygulanması bu
anlamda bize fayda sağlayacaktır.
Bunun yanında, dünyaya açılmadan
önce bölgemizde bulunan ülkelerin
hizmet sektörlerini incelemek ve
buralara ihracat yapmak, tecrübe
kazanmamızda önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, ihracat sırasında yarattığımız imajın sektörün pazardaki
geleceğini doğrudan etkileyeceğinin unutulmaması gerekmektedir.
Hizmet sektörü serbestleştikçe
daha fazla gelişecek ve ticareti artacaktır. Bundan dolayı, ülkemizin
turizm dışındaki sektörlere de gereken desteği vermesi, nitelikli iş gücü
yetiştirip pazarları takip etmesi, ArGe, inovasyon, patent araştırmalarını sürekli hale getirip, teknolojiyi
geliştirmesi gerekmektedir ki; dünya hizmet ticaretinden almakta olduğumuz pay artsın. ■
SARI SAYFALAR
Börse
M
ASCHINEN
M
www.used-machines.com
ARKT
B O R S A
No: 212
SATILIK:
SATILIK:
Dik-Merkez, 5 Eksen, Mori
Seiki M 400 MSC 516, 2 Palet;
Dik-Merkez Deckel DMC70V,
Heidenhain TNC 426, 2 Palet;
CNC-Karussell You ji 1600 ATC C,
Yapım yılı 2008, Fanuc 18IT;
CNC-Torna Tacchi, Yapım yılı 2006,
Siemens 840, Kapasite 3000 x 1600 mm;
Üniversal-Yatak Freze Tezgâhı Huron,
Kap. 3500 x 1200 x 1000 mm;
Yatay-Yüzey Taşlama Tezgâhı Okamoto,
Yapım yılı 1991, Kapasite 600 x 400 mm;
Üniversal- Taşlama Tezgâhı Schaudt,
Kapasite 1000 x 360 mm;
CNC-Puntasız-Silindirik Taşlama Tezgâhı
Estarta 318 MV, CNC-Siemens;
Karussell Berthiez, Masa 1400 mm;
Abkant Pres Amada, 200 t x 4000 mm;
Hidrolik Silindirik Taşlama Tezgâhı MSO,
Kapasite 2500 x 500 mm;
CNC-Torna Gildemeister CTX 500;
Yatay-Delme Tezgâhı Pegard AF 13,
Kapasite 3000 mm;
CNC-Jig Delme Tezgâhı Sip 8000/65;
Dişli Çark Taşlama Tezgâhı Niles ZSTZ 10H,
Yapım Yılı 1986, Kapasite 1250 mm.
E-Mail: [email protected]
Sarı Sayfalar
BORSA
CNC-Dişli Kesme ve Freze Tezgâhı Gleason
Pfauter P400, Yapım yılı 2003, CNC Siemens
840D, Kapasite 600 mm
Delme ve Freze Tezgâhı Ernault, Mil 160mm,
Kapasite 8000 x 3000 mm
E-Mail: [email protected]
ARANIYOR:
Huron CNC-Freze Tezgâhı ve
konvansiyonel;
Studer s 20, s 30, rhu 400
Amada-Abkant Pres, Plaka Kesme Tezgâhı
E-Mail: [email protected]
BU SAYFADA YER ALMAK İÇİN:
■
Formu doldurun veya bu bilgileri içeren
bir metin gönderiniz (ilanlarınızda logo vb.
kullanılması durmunda logo
tarafımıza iletilmelidir.)
FİRMA ADI
:
ADRESİ
:
TELEFON
:
İLGİLİ KİŞİ
:
FİRMA V.D.
:
Garanti Bankası Kavacık Şubesi
Hesap No: (389) 1201 126 IBAN NO: TR25 0006 2000 3890 0001 2011 26
V. NO.
:
T. İş Bankası Altunizade Tic. Şb.
Hesap No: (1390) 14739 IBAN NO: TR57 0006 4000 0011 3900 0147 39
BOYUTLAR (st x cm) :
METİN
:
■
İlan bedelini banka hesabına yatırınız.
İlan formunu ve banka dekontunu bize iletiniz.
Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. Hesap No:
Yapı Kredi Matbaacılar Sitesi Şb.
Hesap No: (692) 71960818 IBAN NO: TR48 0006 7010 0000 0071 9608 18
Adres: “Globus” Dünya Basınevi
100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL
Tel: 0212 440 28 66 - 67 Fax: 0212 355 35 52
E-mail: [email protected]
MART 2014 ● Makina Magazin
103
MM KAPAKLAR MART 2014.indd 4-5
3/3/14 3:46 PM
MM KAPAKLAR MART 2014.indd 2-3
3/3/14 3:46 PM

Benzer belgeler