EKOL S AĞLIK KBB\S ö yle ş i

Transkript

EKOL S AĞLIK KBB\S ö yle ş i
Baz Group'un Ücretsiz Yayınıdır
EKOL SAĞLIK
2013 / SAYI 1
Sağlıkta Ekol
EKOL KBB EKOL GÖZ ARTI KBB DUYMER
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
Opr. Dr. Mehmet BAZ
Kulak Burun Boğaz Hast. Uzmanı
Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı
Ekol Sağlık
1-6
Baz Group'un ücretsiz kurumsal iletişim yayınıdır
İmtiyaz Sahibi
Opr. Dr. Cem KARAS
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Yazı İşleri Müdürü
Prof. Dr. Ataman GÜNERİ Kulak Burun Boğaz Sağlığı
Murat AKTAŞ
Prof. Dr. Halis ÜNLÜ
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Ataman GÜNERİ
Prof. Dr. Halis ÜNLÜ
Prof. Dr. Gökhan ERPEK
Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN
Doç. Dr. Ali TİTİZ
Halkla İlişkiler
Sami BAZ
Hukuk Danışmanı
Burun Estetiği
7-13
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN
Horlama
Opr. Dr. Cem KARAS
Yüz Estetiği
14-23
Fatih EMEKLİ
Mali Danışmanlar
Mali Müşavir İbrahim ÖZTÜRK
Mali Müşavir Enver ÇOBAN
Y.Mali Müşavir Metin KÜÇÜKYAĞLIOĞLU
Y.Mali Müşavir Turan ÖZTÜRK
Yönetim Yeri
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Opr. Dr. Bora KARAALİ
Kepçe Kulak Düzeltilm esi
Prof. Dr. Gökhan ERPEK
Ses Sağlığı ve Ses Bozuklukları
24-31
8019/16 Sokak No:4 Çiğli - İZMİR
Tel:0232 386 55 05 Fax:0232 386 55 83
www.ekolkbb.com
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Grafik Tasarım & Reklam Koordinatörü
Uzm. Dr. Uğur GÜRGAN
Zafer KAHVECİ
KBB'de Ultrason
Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN
Basım Yeri
Retina Hastalıkla rı ve Retina Tedavisi
Hürriyet Matbaası
5501 Sk. No: 6 Kat: 1 Tuna Mah.
Çamdibi - İZMİR
Tel:0232 435 69 69 Faks:0232 462 31 62
32-37
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Basım Tarihi
Uzm. Odyolog Özgür UĞURTAY
Koklear Implant
Opr. Dr. Oğuz KAYIRAN
Botoks ve Dolgu Uygulamaları
Yayın Türü
38-49
Yerel-Bölgesel - Süreli
Ekol Sağlık Dergisi, BAZ GROUP'un
kurumsal iletişim yayınıdır.
Dergide yer alan makalelerin
telif hakları ve yasal sorumlulukları
yazarlarına aittir. Ücretsiz dergi talebiniz;
görüş ve önerilerinizi, telefon veya
[email protected] elektronik posta adresimize
ulaştırabilirsiniz
EKOL SAĞLIK SÖYLEŞİ
Uzm. Dr. Şeniz ERİŞİCİ
Çocuklarda KBB Hastalıkla rı
Uzm. Dr. Refiya KOŞANOĞLU
EKOL KBB'de Mikrobiyoloji
UZMAN KADROMUZ
HASTANE ULAŞIM KROKİSİ
50-55
56-60
SEVGİLİ DOSTLARIM...
Beş yıldan beri İzmir'de Mavişehir-Çiğlli Kipa kavşağındaki EKOL Kulak Burun Boğaz Dal Merkezimizde
teknolojinin en son imkanlarını kullanarak sizlere hizmet veriyoruz. 1000 m2 kapalı alanlı dal merkezimiz
sizlerin yoğun ilgisi nedeni ile tüm Ege bölgesinden ve Türkiye'nin diğer bölgelerinden gelen hastalarımızın
tercih ettiği bir kuruluş haline geldi. Sizlerin ilettiği mesajlarda her türlü hizmetimizden memnun olduğunuzu
belirtiyor, fakat sıra beklemekten ve binamızın kapasite yetersizliğinden şikayet ediyordunuz.
Şimdi sizlere daha da mükemmel bir hizmet vermek amacı ile Türkiye'nin ilk Avrupanın en büyük ve
kapsamlı Kulak Burun Boğaz Hastanesi Ekol Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesini açmış bulunuyoruz.
Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi sadece Kulak Burun Boğaz hastalıklarını içeren Türkiye'nin ilk
Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesidir. Dal merkezlerinden farklı olarak Kulak Burun Boğaz ile ilgili
tüm büyük ameliyatları, kanser ameliyatları dahil yapabileceğiz. Yeni hastanemizdeki 5000 m2'lik hizmet
alanımızda dünya standartlarında, teknolojinin en son imkanları ile donatılmış ameliyathanelerimiz,
yoğun bakım ünitemiz, denge ve baş dönmesi ünitemiz, horlama ve uyku laboratuarımız, tinnitus (kulak
çınlama) ünitemiz, ses analiz laboratuarımız, işitme laboratuarımız, her birinde endoskopik muayene
yapılabilen donanımlı polikliniklerimiz ve 3'ü Profesör, 1'i Doçent 20 kişilik uzman doktor kadromuzla dal
merkezlerinden farklı olarak bir Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastenesinin tüm imkanlarından hastalarımızın
yararlanmasını sağlayacağız .
K ulak Burun Boğaz'daki tüm yenilikler hizmetinizde olacak. Ekol Kulak Burun Boğaz İhtisas Hastanesinde
Kulak ve Sinüzit ameliyatları navigasyon cihazı kullanılarak sıfır hata payı ile, ses teli ve kulak operasyonları
bademcik ameliyatları, lazer ve radyofrekans teknolojisi kullanılarak en mükemmel şekilde yapılacak.
Bu amaçla Türkiye'nin alanında en iyi hocalarını ve Kulak Burun Boğaz Uzmanlarını bir araya getirdik.
Ayrıca bu kusursuz hizmetten tüm halkımızın yararlanabilmesi içinde sosyal güvenlik kurumu, özel sigortalar
ve bankalarla anlaşma yaptık. Tüm ekibimizle 24 saat emrinizdeyiz. Her türlü dilek, istek ve şikayetleriniz
için telefonum 24 saat açıktır. (0532 506 94 06)
Ekol KBB Hastanemizde Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği ve Güzellik Birimimizde Hizmetinize sunulmuştur.
Ayrıca son günlerde Ekol Göz Tıp Merkezinide eski binamızı restore ederek hizmetinize sunmuş bulunmaktayız
Sağlıklı ve Mutlu Günler Diliyor, Saygılar Sunuyorum
Opr. Dr. Mehmet BAZ
Kulak Burun Boğaz Hast. Uzmanı
EKOL KULAK BURUN HASTANESİ A.Ş.
Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı
1
EK
OL
HASTANESİ
Tel: 0232 386 55 05 Fax: 0232 386 55 83
www.ekolkbb.com
2
TIP MERKEZİ
Tel: 0232 386 69 69 Fax: 0232 386 69 59
www.ekolgoz.com
3
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
4
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
Prof. Dr. "Ataman GÜNERİ"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
KUL AK
BURUN
BOĞAZ
SAĞLIĞI
Sağlıklı, huzurlu, üretken ve gönlünce bir yaşam sürmek tüm canlıların özlemidir. İnsan
dışı canlı türlerinde günümüz biliminin anlamakta zorluk çektiği çoğu zaman da
çözümleyemediği bir titizlik ve düzen içinde yaşam sürer gider.
İnsanoğlu ise sadece yaşamak değil, aklı ve üretkenliği ile yaşadığı dünyaya hükmetmek
sevdasındadır. Bu ihtiras ve çoğu zaman ileriyi görmek istemeyen uygulamalar doğanın
dengesini, doğallığını ve kendiliğinden gelen yenilenme ritmini bozmaktadır. Bunun sonunda
önemli çevre ve iklim değişmeleri oluşmakta, yalnız insanlar değil, tüm canlılar bu durumdan
olumsuz etkilenmektedir.
Hava su ve toprağa karışmış kimyasalları fark
edemediğimiz için yokmuş saydığımız elektro
manyetik akımlar ve radyasyon doğal yapısı
değiştirilmiş gıdalar ve gıda kaynakları insanlık ve
tüm canlı yaşamı için dönüşü olmayan sorunlara
neden olmaktadır. Bu durumlar zamanla insan
sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmaktadır.
Kulak Burun Boğaz hastalıkları tanı ve tedavisi ile
bu bölge hastalıklarından korunma uygulamaları
branşımızın ilgi alanıdır. Doku, organ ve sistem
hastalıklarının oluşturduğu yakınma ve fonksiyon
kaybının kişinin yaşantısına engel yaratmayacak
şekilde iyileştirilmesi veya rehabilitasyonu
çalışmalarımızda hedef olarak alınmaktadır. KBB
hastalıkları doğumsal (irsi veya kişisel) erken
bebeklik, çocukluk, yetişkinlik ve nihayet yaşlılık
dönemlerinde ortaya çıkabilir. Bazı sorunlar
doğuştan itibaren yaşam boyu sürebilir. Sorunları
araştırarak tanımak ve çözüm yolları üreterek
yaşamın süresi ve kalitesini arttırmak
hedeflenmektedir. Genelde toplu yaşama
zorunluluğu ve kentleşmenin getirdiği çevre
sorunları önemli hijyenik hastalıklara yol açmaktadır. Enfeksiyon ve alerjik yakınmalar bunlardandır.
5
Doğumsal anomaliler; başta işitme kaybı denge ve ses bozuklukları olmak üzere fonksiyon kayıpları;
Travma ve tümoral hastalıklar ilgi alanının sınırlarını çizmektedir.
Günümüzdeki teknolojik ilerlemeler tanı ve tedavide hekime kolaylık ve güvence hastaya ise konfor
ve yarar sağlamaktadır. Özellikle endoskopik ve mikroskopik muayene ve tedavi yöntemleri;
Radyoloji ve girişimsel tanı uygulamaları tıp pratiğine objektive getirmiştir.
Bilimsel ve mesleki etik kurallara uyarak hasta haklarını gözeterek karşılıklı anlaşma sevgi ve
yardımlaşma ortamında sağlık hizmeti vermek bir kültürdür.
Unutulmamalıdır ki sağlıklı yaşamak bir sorumluluktur. Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri birey
ve toplumun üzerinde titizlikle durması gereken bir konudur. Bu alanda ortaya çıkmış KBB ilişkili
hastalıkların tanı tedavi ve rehabilitasyonuna ait güncel bilgi ve uygulamalarımız dergimizde sunulacaktır.
Sağlıklı Günler Dilerim...
Prof. Dr. "Ataman GÜNERİ" kimdir?
Dokuz Eylül Tıp Fakültesinde 1991'de Doçent
1996'da Profesör oldu. Amerika, İngiltere,
İsviçre ve Belçika'da Coclear Implant
(Bionik Kulak) ve Kulak Mikrocerrahisi konusunda
çalışmalarda bulundu. Yurtiçi ve yurtdışı dergiler
ile çeşitli kitaplarda basılmış 200'den fazla
bilimsel araştırma ve çalışmalarına ait yayınları
bulunmaktadır
İngilizce bilen Prof. Dr. Ataman GÜNERİ'nin
ilgi alanları Kulak Mikrocerrahisi, Coclear Implant,
Gırtlak Kanserleri, Ses Teli Cerrahisi, Baş Boyun
Kanserleri Cerrahisi, Guatr Ameliyatları,
Baş Dönmesi, denge bozukluklarıdır.
6
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
7
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
BURUN
ESTETİĞİ
Prof. Dr. "Halis ÜNLÜ"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
Rinoplasti;
Burnun şekil veya işlev bozukluğu olan hastalarda uygulanan,
burnun şeklini veya solunum problemini düzeltmeye yönelik bir ameliyattır.
Estetik burun ameliyatları, bu konuda eğitim almış kulak burun boğaz,
plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanları tarafından yapılmaktadır.
Ameliyat Öncesi
Hastanın hekimden ne beklediğini ve hekimin olası
şekil değişikliğini ameliyat öncesinde mutlaka anlatması
gerekmektedir. Hastanın beklentisi ile hekimin yapmayı
planladığı işlem örtüştükten sonra hasta ameliyat edilebilir.
Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası sonuçların karşılaştırılması
ve ameliyatın planlanması için ameliyat öncesinde hastanın
fotoğrafları çekilmelidir. Ameliyatın planlanmasında bazı bilgisayar
programlarından da yararlanılabilir. Rinoplasti ameliyatının amacı
hastayı başkasına benzetmek değil, hastayı kendine benzetmektir.
Bu nedenle hastanın burnunda planlanan değişiklik hastanın
burnunun hastanın yüz hatlarına uyumlu olmalıdır.
8
Rinoplasti ameliyatında burunun sadece sorunlu
kısmına müdahale edilir, normal olan yapılar
korunur. Burun içinde septum deviasyonu dediğimiz
burundan nefes almayı zorlaştıran eğrilik olan
hastalarda biz, eğer hasta, burnunun şeklinide
değiştirmeyi planlıyorsa yada şekilden rahatsızsa
burun içi ve dışının düzeltilmesi ameliyatının birlikte
olmasını öneriyoruz. Çünkü bu şekilde hasta hem
iki kez ameliyat olmamış olur, hemde daha önemlisi
hastanın burun şeklinin düzeltilmesi esnasında
burunun içinden çıkan fazla kıkırdakları dolgu ve
destek malzemesi olarak kullanırız. Yani burun
dışının şekillendirilmesinde yedek parça deposu
olarak görev yapmaktadır.
Şayet hasta önceden burun içindeki kıkırdaklara
yönelik ameliyat olduysa sonradan dışını
düzelttirmek isterse o zaman kulaktan kıkırdak
almak gerekebilir.
Ameliyat
Rinoplasti, lokal anesteziyle uyuşturularak yapılabiAmeliyat Öncesi
Ameliyat Sonrası
leceği gibi genel anesteziyle uyutularak da yapılabilir. Bizim tercihimiz hastanın genel anesteziyle uyutularak ameliyat edilmesidir, bu şekilde hasta
hiçbir şey hissetmez. Ameliyat süresi ortalama 1,5-2 saattir ve hastanın şekil bozukluğunun derecesine
göre yapılacak iş ve ameliyat süresi değişir. Ameliyat öncesi, hasta anestezi uzmanı tarafından mutlaka
muayene edilir ve gerekli tetkikleri değerlendirilir. Bu şekilde anestezi uzmanı hastanın böyle bir
ameliyatı olup olamayacağına karar verir.
Estetik burun ameliyatında burun içine ve burun dışına tampon yada splint'ler konur. Bu tür malzemeler
hastanın burnunun sağlıklı iyileşmesi için önemlidir. Eskiden kullanılan bez tamponlar hastayı rahatsız
etmekteydi,ancak son zamanda
geliştirilen ve
bizim tercih
ettiğimiz silikon tamponlar
hastaya daha az rahatsızlık
vererek çıkarılmaktadır .
Burun estetiği ameliyatı, genel
anestezi altında ortalama bir
buçuk saat sürer .
Ameliyat sonrasında hastanın
hayati fonksiyonları normale
dönene kadar gözlem altında
tutulur .
Uygunsa pansuman ve
kontrollere gelmek üzere evine
gönderilir.
Ameliyat Öncesi
Ameliyat Sonrası
Ameliyat Öncesi
Ameliyat Sonrası
9
Ameliyat Sonrası
Ameliyat esnasında burun içine konmuş olan tamponlar 2-4 gün sonra alınır. Burnun ucundaki dikiş ve
burnun dışındaki kalıp 7.günde sırtındaki flasterler ise 14.günde alınır. Neticede iki hafta sonra hastanın
burnunun dışında herhangi bir şey kalmaz. Burnun dışındaki malzemelerin tümü alındıktan sonra hasta
banyo yapabilir. Burun flasterli iken flastere su değdirilmemelidir, hasta saçlarını kuaförde arkaya atarak
yıkatabilir .
Burnun dışına müdahale edilen hastalarda burun ve göz çevresinde geçici morluk ve şişlik oluşur.
Hastadan hastaya değişmekle beraber, bu geçici durum 2-3 hafta içinde düzelir. Morluk ve şişliğin
daha az olması için ameliyat sonrasında ilk üç gün burun çevresine buzla soğuk uygulaması yapılabilir.
Rinoplasti ameliyatından 3-4 hafta sonra hasta işine ve sosyal hayatına dönebilir. Ancak doku
düzeyinde tamamen iyileşme bir yılı bulur. Nadir de olsa ameliyat sonrası istenmeyen iyileşme
nedeniyle ikinci bir müdahale gerekebilir, bu da bir yıldan sonra
yapılmalıdır Ameliyat sonrası üç ay gözlük kullanılmamalıdır
güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Daha da önemlisi bir yıl boyunca buruna
vurma ve çarpma gibi darbelerden kaçınılmalıdır. Düzenli olarak ameliyatı
yapan doktora kontrole gelinmelidir.
Ameliyat Riskleri
Her ameliyatın olduğu gibi burun estetiği ameliyatının da kanama,
enfeksiyon, alerji, düzensizlik, kayma, asimetri ve yapışıklık gibi riskleri
vardır. Tecrübeli bir hekim tarafından ameliyatın gerçekleştirilmesi bu
riskleri azaltır ama tamamen ortadan kaldırmaz. Ameliyat öncesi,
ameliyatı yapacak hekime ve anestezi uzmanına bu konuda danışılması
önerilir.
Prof. Dr. "Halis Ünlü" kimdir?
Prof. Dr. Halis ÜNLÜ Estetik Burun Ameliyatları ve Endoskopik
Burun Sinüs Cerrahisi konusunda Türkiye'nin önde gelen
isimlerindendir. Estetik Burun Cerrahisi konusunda yazdığı
Eksternal Rhinoplasti olgu çalışmaları ve Cerrahi Atlası adlı
kitabı ülkemizde bir başvuru kitabıdır. Celal Bayar
Üniversitesinde Tıp Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. Fasial Plastik
Cerrahi Derneği Başkanlığı yapmıştır, halen Türk Rhinoloji
(Burun Hastalıkları) Derneği başkanıdır. Endoskopik Burun ve
Sinüs Cerrahisinin ilk uygulandığı yer olan Avusturya Graz
Üniversitesinde Gözlemci Öğretim Üyesi olarak bulunmuştur.
Amerika Chicago'da Illinois Üniversitesi Estetik Plastik Cerrahi
Bölümünde gözlemci öğretim üyesi olarak bulunmuştur.
Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Yurt içinde ve
Yurt dışında Kulak Burun Boğaz ve diğer uzmanlık alanı
hekimlerine yönelik Estetik Burun Cerrahisi ve Endoskopik
Sinüs Cerrahisi konulu kadavra kursları ve bilimsel toplantılar
düzenlemektedir. Yurt içi ve Yurt dışında yayınlanmış 100'den
fazla yayını vardır. İngilizce bilen Prof. Dr. Halis ÜNLÜ evli ve
iki çocuk babasıdır.
10
EKOL KBB HASTANESİ
ARTI KKB DAL MERKEZİ VE EKOL GÖZ TIP MERKEZİ'NDE
SGK(SSK, BAĞKUR, EMEKLİ SANDIĞI)
HASTALARININ MUAYENE VE AMELİYATLARI
YAPILMAKTADIR
ÖZEL ANLAŞMALI KURUMLARIMIZ
11
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
Opr. Dr. "Yahya Demirdelen"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
HORL AMA
Horlama, hava yolunda darlık oluştuğu durumlarda
ortaya çıkan gürültü biçimindeki sestir. Erişkin insanların
%45 i zaman zaman % 25 i sürekli horlar.
Horlama erkeklerde ve şişman kişilerde
daha sık olmakla beraber her insanda görülebilir.
Yaşla birlikte horlama sıklığı artar
Ayrılan odalar, tıkanan kulaklar, rahatsız olan komşular, çıkılamayan seyahatler; sağlık sorunları dışında
horlamanın kişiye yarattığı sıkıntılardır. Toplumun önemli bir kesimini etkileyen horlama karşımıza hem sağlık
hemde sosyal bir sorun olarak çıkmaktadır. İleri yaşlarda roller değişse de genelde horlayan erkek, sıkıntıyı
çekense kadındır. Horlayan kişi tarafından horladığı baştan kabul edilmese de genelde yatak partnerinin ısrarı
ile hekime başvurulur.
12
Peki neden horlarız?
Genelde tek bir sebep olmaz. Tıkalı bir burun,
büyümüş bademcikler ve geniz eti, fazla kilolar
ve genetik yatkınlık horlamayı ortaya çıkarabilir.
Horlama, ortaya çıkan gürültü nedeniyle kişinin
çevresindekileri rahatsız ederken, solunum
problemlerinin eşlik etmesi durumunda, kişinin
sağlığına ve yaşam kalitesine birçok olumsuz
etkide bulunabilir.
Horlayan insanların bir kısmında UYKU APNE
SENDROMU dediğimiz uykuda nefes durmaları
olabilir. Bu hastalık tansiyon düzensizlikleri, ritim
bozukluğu, kalp krizi ve inme risklerinde artış
oluşturabilir. Bunun yanında ne kadar uyunsa da
uykuyu alamama, gündüz uyku hali ve her fırsatta
uyuma, unutkanlık, sinirlilik,kronik yorgunluk,
cinsel istekte azalma gibi birçok semptom bu
hastalığa eşlik edebilir.
Horlama sorunu olanlar öncelikle bir KBB hekimine başvurmalıdır. KBB muayenesinde solunum yolu
darlıkları tanınıp tedavileri yapılabilir. Uyku Apnesi ise Polisomnografi dediğimiz uyku testi ile tanınır.
Bir gece boyunca bu cihaza bağlanıp
uyunarak horlama şiddeti, tıkanıklık ve
oksijensizlik dereceleri tespit edilebilir.
Horlama bazen yatış pozisyonu
değişiklikleri ve kilo verme gibi basit
tedbirlerle giderilebileceği gibi bazen de
burun, küçük dil yumuşak damak,
bademcik ve geniz eti ameliyatlarına
ihtiyaç duyulabilir.
Orta ve ağır derecelerde uyku apnesi
hastalarında ise CPAP veya BİPAP gibi
basınçlı hava ile havayolunu açık tutan
cihazlara ihtiyaç duyulabilir. Horlayan
kişi bunun aynı zamanda tedavi
edilebilir bir sağlık problemi olduğunu
düşünerek hekime başvurmalıdır.
Unutulmamalıdır ki sessiz bir uyku tüm
aile için hem huzurlu hem de sağlıklı
bir uykudur.
Opr. Dr. "Yahya DEMİRDELEN" kimdir?
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Amerika'da Boston'da Amerikan Fasial Plastik
Cerrahi Akademisinin Estetik Burun Cerrahisi konusundaki çalışmalarına katıldı. İngilizce bilen Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN'in ilgi alanlarını Estetik
Burun Cerrahisi Fasial Estetik Girişimler, Pediatrik Otolaringoloji, Lazer ve Radyofrekans Teknolojisi ile Kanamasız Bademcik Genizeti Ameliyatları
ve Kulak Mikrocerrahisi oluşturmaktadır.
13
Kulak Bur un Boğaz
Tanı ve Tedavi Hizmetlerimiz
RİNOLOJİ (BURUN AMELİYATLARI)
Fonksiyonel burun cerrahisi (Burunda et ve kemik ameliyatları)
Endoskopik sinüs cerrahisi (Navigasyon yöntemi ile)
Endoskopik gözyaşı kesesi cerrahisi
ESTETİK PLASTİK CERRAHİ
Estetik burun cerrahisi (Açık ve kapalı yöntemle)
Kepçe kulak ameliyatları
PEDİATRİK OTOLARENGOLOJİ
Kansız bademcik ve geniz eti ameliyatları (Lazer ve Radyo frekans teknolojileri ile)
Kulağa ventilasyon tüpü takılması
OTOLOJİ VE NÖROOTOLOJİ (KULAK HASTALIKLARI VE AMELİYATLARI)
Odyoloji (İşitme testleri)
İşitme cihazı tatbiki
Kulak mikrocerrahisi
Kulak kireçlenmesi (Otoskleroz) ameliyatları,
lazer teknolojisi kullanılarak
Coklear İmplant
Kulak çınlaması tanı ve tedavisi
Baş dönmesi ve denge bozuklukları tanı ve tedavisi
(Postürografi ve videonistagmografi)
Yüz felci tanı ve tedavisi
LARENGOLOJİ (SES HASTALIKLARI)
Ses kısıklıkları ve bozukluklarının tanı ve tedavisi (Videostroboskop ile)
Ses teli ameliyatları (Polip,Nodül) Ses inceltmesi ameliyatları (Lazer ile)
Gırtlak kanseri ameliyatları
Konuşma bozuklukları, kekemelik tanı ve tedavisi
UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI VE HORLAMA
Polisomnografi (Uyku testi)
Horlama ve uyku apnesi ameliyatları
(Klasik cerrahi,lazer cerrahisi,radyofrekans cerrahisi)
CPAP titrasyonu (Maske tedavisi)
BAŞ BOYUN CERRAHİSİ
Baş boyun tümörlerinin tanı ve cerrahisi
Kulak burun boğaz kanser cerrahisi
Tükrükbezi ameliyatları
MAKSİLLOFASİAL CERRAHİ
Yüz kırıklarının cerrahi tedavileri
ALLERJİ
Alerjide ışık tedavisi (Rhinolight)
Alerjik deri testleri
İmmunoterapi
14
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
Opr. Dr. "Cem KARAS"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
ENDOSKOPİK
SİNÜS
CERR AHİSİ
Sinüslerinizle ilgili ters gidebilecek şeyleri nasıl tedavi edeceğinizi öğrenmeden önce, sinüslerin ne
olduğunu ve sağlıklı sinüslerin nasıl çalıştığını bilmeniz gerekir.
Sinüsler başımızda içi hava ile dolu boşluklardır. Bu boşluklar kendilerine ait kanallar vasıtası ile burun
içine açılırlar. Burnumuzu eve benzetirsek evdeki odaları sinüse, odaların açıldığı antreyi de burun içi
boşluğa benzetebiliriz. Tabiî ki odaların kapılarının karşılığı da sinüslerin kanalına karşılık gelecektir.
Burnumuzu eve benzettik. Sinüsleri de odalara. Peki, bu ev kaç odalı? Bu evin 8 tane odası var.
4'ü sağda 4'ü de solda. Yani dörder çiftten sekiz tane sinüsümüz var.
1) Etmoid (ethmoid) sinüsler gözlerinizin arasında burun köprünüzün arkasında kalan sinüslerdir.
Gözümüzle komşuluk gösterir. Bu komşuluk nedeni ile etmoid sinüsünizde bir sorun olursa bunu
gözünüzdede hissedersiniz. Bu sinüsün diğer sinüslerden farkı tek bir odacık olmayıp birbirinden ince
kemik yapılarla ayrılan beş ile on odacıktan oluşmasıdır.
2) Maksiler sinüsler sağ ve sol yanağımızda bulunan sinüslerdir. Büyükçe bir kayısı büyüklüğündedirler.
Bu sinüslerin alt komşusu üst dişlerimizdir. Rahatsızlığında dişlerimizdeki ağrı bu yüzdendir
3) Frontal sinüsler alnımızdaki sinüslerdir. Büyüklüğü kişiden kişiye değişir. Bazılarımızda hiç
bulunmadığı gibi çok büyük hacimde olanlarda vardır. Büyük hacimli frontal sinüslere sahip olanların
genellikle alınlarıda büyüktür.
4) Sfenoid sinüsler kafatasının ortalarında yer alırlar. Aşağı yukarı burun giriş deliğimizin 8 cm kadar
gerisindedir. Kritik bir konum ve komşuluğa sahiptir. Göz siniri ve şah damarla komşuluk gösterir.
15
Sinüzit nedir, nasıl oluşur?
Çok basit bir şekilde sinüslerimizin iltihaplanmasına
sinüzit diyoruz. Sinüslerimizin iltihaplanmasına
birçok faktör neden olabilir. Bu faktörleri üç
kategoriye ayırabiliriz :
1) Yapısal sebepler, eğik burun orta bölmesi, kırık
burun, polipler, tümörler .
2) Çevresel sebepler, sigara dumanı, soğuk algınlığı,
alerjiler, kirli hava, kuru hava vs .
Doğuştan Sinüslerimiz var mıdır?
Frontal ve sfenoid sinüslere doğuştan sahip
değiliz.10 ila 12 yaş arasında bu sinüsler gelişir.
Maksiler ve etmoid sinüslere ise küçükte olsa
doğuşta vardır .
Sinüslerin içi ne ile döşelidir?
Sinüslerin tüm duvarları mukoza dediğimiz ince bir
zar tabakası ile örtülüdür. Bu mukozaya yakından
baktığınızda yüzeyinin tamamen battaniye gibi
zamksı bir madde ile örtüldüğünü görürsünüz.
.Zamka benzeyen bu maddeye biz mukus deriz.
Mukus sinüs içini nemli tutar ve bakterileri, yabancı
parçacıkları yakalar ve sinüs içinden süpürür. Bunu
süpürme işleminde mukusa yardımcı olan tüycükler
vardır. Bu tüycükler hemen mukoza tabakasının
altındadır. Çok hızlı titreşirler. Saniyede yaklaşık altı
kez. Mukusu ve yakalanan parçacıkları sinüs içinden
atmak üzere planlanmış genetik kodlara sahiptirler.
Bu tüylere biz doktorlar Silya diyoruz. Silyaların
yaptığı bu sürekli temizleme hareketleri çok
önemlidir.Tüm sinüslerimizden ortalama günlük 1 su
bardağı kadar mukus (zamksı madde) bu hareketler
ile sinüslerden uzaklaştırılır.
Sinüslerimiz ne işe yarar?
Sinüsler vucut ağırlığımızın sekizde birini oluşturan
başımızı hafifletir. Tat ve koku alma duyumuzu
güçlendirir. Başımıza dışardan gelen darbelerde
beynimizi ve gözümüzü korur. Sesimizin bize özgü
rengini oluşturmaya yardım eder. Soluduğumuz
havanın ısıtılıp nemlendirilmesine yardımcı olur.
16
3) Doğuştan kaynaklanan sebepler, bağışıklık
bozuklukları, astım triadı .
Bu nedenler ne olursa olsun, çoğu durumda ortak
tetikleyici duruma yol açmasıdır: Sinüslerin buruna
açıldığı kanallar tıkanır. Kanallar tıkanınca
sinüslerimizin ürettiği salgılar sinüs içine hapsolur.
Sinüsün içi kendi ürettiği salgılar ile dolar. Tıkalı
sinüsün bu ılık ve salgı ile dolu ortamı mikropların
üremesi için mükemmel bir ortam oluşturur. Kısa
zamanda birkaç bin, birkaç yüz bin ve nihayet
milyonlarca bakteri oluşur. Artık kişi sinüzit olmuştur.
Sinüslerin içi iltihabi sarı yeşil sıvılarla dolmuş ve bu
sıvılar genzimize akmaya başlamıştır.Sinüslerimizde
bu olaylar olurken biz kendimizi nasıl hissederiz?
1) Burun tıkanıklığı: Aşırı burun akıntısı ve bu
akıntının etkisi ile burun etleri ve zarlarındaki şişme
sonucu burun tıkanır.
2) Baş ağrısı: Sinüzit ağrısı zonklayıcı tarzda
sevimsiz bir ağrıdır. Bazen yüzde ağırlık hissi
şeklinde de hissedilir. Ağrının yeri genelde
iltihaplanan sinüse göredir. Diş ve yanaklarınız
ağrıyorsa Maksiler sinüsleriniz ön planda hastadır.
Alnınız ağrıyorsa Frontal sinüsleriniz hastadır.
Gözlerinizin arası ve burun kökü ağrıyorsa Etmoid
sinüsleriniz, gözünüzün arkası veya başınızın arkası
ağrıyorsa Sfenoid sinüsleriniz hastadır.
3) Geniz Akıntısı: Bu akıntı genellikle sarı yeşil,
yapışkan bir akıntıdır. Özellikle geceleri akıntı
genizde kurur ve yapışır. Çıkarılması güçleşir. Akıntı
yutulduğu zaman mide bulantısı yapabilir. Genze
akan koyu akıntı bakteri ve atık doku içerdiğinden
ötürü ağız kokusu yapabilir. Yine geriye akan
akıntının etkisi ile boğaz ağrısı ve öksürük görülür.
Burun tıkanıklığından kulaklarda etkilenirse kulakta
dolgunluk hatta işitme azlığı bile görülebilir. Koku ve
tat bozuklukları da sıklıkla görülebilir. Ateş ve
yorgunluk da sıklıkla görülen bulgulardandır.
Sinüzit ameliyatından ne beklemeli?
Sinüzit ameliyatı sonrası başarılacaklar konusunda beklentileri gerçekçi tutmak gereklidir.
Peki, beklentilerimiz ne olmalıdır?
Ameliyat sonrası sinüzit olma sıklığı ve süresi azalmalıdır.
Burundan daha rahat nefes alıp verilebilmelidir.
Yaşam kalitesinde belirgin bir iyileşme olmalıdır.
Baş ağrısı, geniz akıntısı yorgunluk gibi şikâyetler azalmalıdır.
TÜM BİLİMSEL ÇALIŞMALAR GÖSTERMİŞTİR Kİ, SİNÜZİT AMELİYATI SONRASI ORTALAMA
ŞİKÂYETLER %80 AZALMAKTADIR. ÇOĞU HASTA İÇİN BU TATMİN EDİCİDİR.
Ne oranda fayda göreceğinizi birçok faktör belirler. Sizin hangi şikâyetlerinizin ne oranda iyileşeceğini
hekiminizle baştan görüşmeniz sonrası hayal kırıklığı yaşamamanız açısından önemlidir.
Alerjik zeminde gelişen sinüzitlerde sinüzit ameliyatı “alerjinizi” iyileştirmeyecektir. Akıntı, kaşıntı, hapşırık
için alerji ilaçlarını kullanmaya devam etmeniz gerekecektir.
Sinüzit nedeni ile koku alma problemleri yaşayan hastalarda koku duyusunun ne oranda düzeleceğini
tahmin etmek zordur. Hastalık sinir uçlarını tahrip etti ise koku kaybı kalıcı olabilmektedir. Bunu da
önceden belirleyecek bir tanı yöntemi yoktur.
17
Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) nedir?
Endoskopik sinüs cerrahisinde amaç tıkalı olan sinüs kanallarını açmaktır. Bunun için endoskop
denilen tıkalı sinüs kanalını gösteren DONANIMLAR kullanılır. Endoskopik görüntü altında bilgisayarlı
tomografi kılavuzluğunda özel aletler ile sinüs kanalları açılır
Endoskopik sinüs cerrahisi sırasında cerrahın hedefi, sinüsleri tıkayan ve enfeksiyona yol açan her
hastalıklı dokuyu çıkarmaktır. İdeal olarak tıkanıklığa neden olan dokunun ortadan kaldırılması, daha
önce tıkanan sinüs kanallarının kalıcı olarak açılmasına imkan verir.
Burada önemli nokta cerrahın normal dokuya yada iltihaplanan sinüs iyileştiğinde muhtemelen
normale dönecek hafif hastalıklı dokuyu almaktan sakınılmasıdır. Lüzumsuz ne kadar çok doku
çıkarılırsa, iyileşmesi de o kadar uzun sürer ve komplikasyon riski de o kadar fazla olur. Hangi
dokunun çıkarılıp hangisinin bırakılacağı genelde cerrahın takdirine bağlıdır. Benim takip etmeyi
sevdiğim ilke, mümkün olduğunca az ama gerektiği kadar da yap ilkesidir.
Günümüz cerrahlarının ameliyat odasında muhtelif ilave alete erişim imkânı vardır. Bu aletleri kullanıp
kullanmamak kişisel tercih meselesidir. Bunlar:
Mikrodebriderler: Bir ucunda traşlayıcı diğer
ucunda bir emme cihazı bulunan küçük bir tüptür.
Cerrah cihazı ayağındaki bir pedal ile çalıştırınca
küçük tüp hastalıklı dokuları traş eder, traş edilen
doku otomatik olarak tüp içine emilir.
Ben mikrodebriderleri polipli sinüzitlerde seviyorum
ve kullanıyorum.
Lazerler: Lazerler, doku buharlaştırmak amacı ile
tıpta kullanılırlar. Endoskopik sinüs cerrahisinin ilk
yıllarında pek çok cerrah sıklıkla kullandı. Ancak
dokuyu keserek değil yakarak çıkardığı için yara
iyileşmesini olumsuz şekilde etkilediği görüldü. Bugün
lazer endoskopik sinüs cerrahisinde çok nadir kullanılıyor.
Görüntüleme güdümlü cerrahi (image - guided surgery):
Özellikle ileri seviye sorununuz varsa
kullanılacak bir yöntem. Hastalığa veya
geçirilmiş cerrahiye bağlı burun anatomisi
bozulmuş ise kullanılması gereken bir
enstrümandır. Normal vakalarda ameliyat
süresini uzatması bir dezavantaj olarak
düşünülebilir.
Endoskopik sinüs cerrahisi yaklaşık olarak
1 saat kadar sürren bir ameliyattır.
Septum deviasyonu, konka hipertrofisi
(burun eti büyümesi) gibi ilave sorunlar varsa
ki çoğunlukla vardır. Süre 1.5 saate kadar uzayabilir.
Endoskopik sinüs cerrahisi ile burun estetik ameliyatı
aynı anda yapılabilir. Bu takdirde süre biraz daha uzayacaktır. Ameliyat lokal anesteziyle ( sınırlı
uyuşturma) bile yapılabilmesine rağmen ben genel anesteziyi tercih ediyorum. Böylece hasta hiçbir
şey hissetmediği gibi ben de daha rahat çalışıyorum.
18
Hastane seçiminde diğer ameliyatlardan farklı olarak, hastanenin endoskopik ekipmanlar açısından
gelişmiş cihazlarla donanımlı olması önemlidir.
Endoskopik sinüs cerrahisi son 20 yıldır uygulanan bir yöntemdir. Daha önce cadwell luc denilen
ameliyatlar yapılırdı. Bu ameliyatla tıkalı sinüs kanalının açılması yerine ağız içinden sinüse pencere
açılırdı. Tabi ki bu pencere bir müddet sonra tıkanırdı. Hasta tekrar sinüzit ile uğraşmaya başlardı. Bu
olumsuz durumun etkisi ile insanlar arasında sinüzit müdahalelerine karşı bir soğukluk gelişmiştir.
Ancak unutulmaması gereken nokta endoskopik sinüs cerrahisi felsefesi eski yöntemlerden tamamen
farklıdır ve bu sebeple sonuçlar yüz güldürücüdür.
Sinüzit Tedavisinde Balon Dönemi:
Israrlı ilaç tedavisine cevap vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlere ameliyat gerekebilir. Ameliyatta
uygulanan işlem endoskopik sinüs cerrahisi ile yapılabildiği gibi balon sinoplasti tekniğiyle de
yapılabilir.
Türkiye'de her yıl yaklaşık 15 milyon insanı etkileyen sinüzit, kişiden kişiye farklılık gösteren
belirtileriyle yaşam kalitesini de düşürüyor. Sinüslerin tıkanması sonucunda sinüs boşluklarında iltihap
toplanması ile oluşan bu rahatsızlığın tedavisi için farklı tedavi yöntemleri uygulandığını dile getiren,
Ekol Kulak Burun Boğaz'da Opr.Dr. Cem
KARAS "Tıkalı kanallar açıldığında ve
sinüslerle hava girdiğinde sinüzit de
iyileşir. Israrlı ilaç tedavisine cevap
vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde
ameliyat gerekebilir. Ameliyatta uygulanan
işlem endoskopik sinüs cerrahisi ile
yapılabildiği gibi balon sinoplasti tekniği
ile de yapılabilmektedir." dedi. Balon
sinoplasti tedavisinde daralmış olan sinüs
kanallarından dolayı iltihap birikmiş
sinülerde bu kanalları balon katater
yardımı ile açıldığını söyleyen "Lokal ya
da genel anestezi ile yapılabilen bu işlem
endoskopik sinüs cerrahisine göre daha
kolay bir işlemdir. Çoğu zaman tampon
koymayı gerektirmez, hastanede yatmaya
gerek yoktur" dedi.Uygun hastalarda her
sinüzitin balon sinoplasti ile tedavi
edilmediğini ancak uygun hastalarda
sinüzit probleminin tedavisi kolaylaştıran
bir metod olduğunu da sözlerine ekleyen
Cem KARAS şöyle devam etti. "Burun içini döşeyen dokunun bir çok görevi vardır. Soluduğumuz
havayı ısıtır, nemlendirir, süzer. Burun içine yapılan tüm cerrahilerde az veya çok bu dokulara zarar
verilebilir. Dokulara zarar vermeden sinüs ağzını nasıl açabiliriz fikrinden balon sinoplasti tekniği
doğmuştur. Bu teknikte bir katater yardımı ile sorunlu olan sinüs ağzına bir balon yerleştiriir. Daha
sonra balon serum ile şişirilir. Şişen balon tıkalı olan sinüz ağzını genişletir. Dolayısıyla burun içi faydalı
hiç bir dokuya zarar verilmemiş olur. Burunda herhangi bir kesi olmadığı için kanama olmaz. İşlem
sonrası tampon gerekmez, iyileşme çok hızlı olur. Bazen hemen ertesi gün bile günlük hayata
dönülebilir."
19
Opr. Dr. "Cem KARAS" kimdir?
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Avrupa Fasial Plastik Cerrahi Akademisi üyesidir. Avusturya'da Graz Üniversitesinde
Endoskopik Sinüs Cerrahisinin kurucularından Prof. Dr. H.Stammberger'in yanında Endoskopik Sinüs Cerrahisi konusunda
kadavra çalışmalarında bulundu. Hollanda'da Amsterdam Üniversitesinde Prof. Dr. Gilbert TRENITE yönetiminde Estetik Burun
Cerrahisi konusunda çalışmalarda bulundu. İngilizce bilen Opr. Dr. Cem KARAS Estetik Burun Cerrahisi, Endoskopik Sinüs
Cerrahisi, konularında deneyimlidir. Ayrıca Uyku Apnesi ve Horlama Cerrahisi ile ilgili çalışmaları mevcuttur. Amerikada
Amer ikan Fas ial Pl as tik Cer rahi Akadem isinde Yüz Güzel leş tirme ve Gençl eş tirme konus unda çal ıştı.
20
21
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
KEPÇE
KUL AK
DÜZELTİLMESİ
Opr. Dr. "Bora KARAALİ"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
Kepçe Kulak Ameliyatı Neden yapılır ?
En sık rastlanan kulak yapısı bozukluğu, kepçe kulaktır.
Nedeni kulak kepçesinin kafatasıyla yaptığı açının fazla
olmasıdır. Aynı zamanda kulak kıvrımlarının yokluğu veya
silikliği de buna eşlik edebilir.
Ne zaman yapılır ?
Kulaklar 6 yaşında gelişiminin
%80-90'ını tamamlar ve hemen
hemen erişkin boyutlarına ulaşır.
Bu nedenle 6 yaş civarı ameliyat
için en uygun dönemdir. Çocuğun,
arkadaşlarının alaylarına maruz
kalmaması açısından okul öncesi
dönemde yapılması uygundur.
22
Nasıl bir ameliyattır ?
Kepçe kulak ameliyatı çocuklarda genel anestezi, erişkinlerde ise bölgesel anesteziyle yapılır. Kulak
kepçesinin arkasından yapılan bir kesiyle çalışılır. Kulak kıkırdakları dikişle yeniden şekillendirilir.
Ameliyat sonrası naslıdır ?
Hastanede kalmayı gerektirmez. Kulak birkaç gün bandajlı kalır. Bandajlar açıldıktan sonra bir hafta
on gün süreyle bir tenisçi bandıyla kulakların yeni formunu korumasına yardımcı olur. İlk günlerde
kulakta bir miktar şişlik ortaya çıkar. On beş gün içinde şişlikler giderek azalır ve kulaklar birkaç ay
içinde son şeklini alır. Enfeksiyon, hematom (kan toplanması), asimetri, nüks karşılaşılabilecek
komplikasyonlardandır. (istenmeyen sonuçlar)
Opr. Dr. "Bora KARAALİ " kimdir?
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur.
Avrupanın etkili üniversitelerinden Hollanda
Amsterdam Üniversitesinde Estetik Burun
Cerrahisi konusunda kadavra çalışmalarında
bulundu. İngilizce bilen Opr. Dr. Bora KARAALİ
özellikle Estetik Burun Cerrahisi,
Kepçe Kulak Ameliyatları, Navigasyon kullanarak
Endoskopik Sinüs Cerrahisi, Lazer ve
Radyofrekans Teknolojisi ile Kanamasız
Bademcik Geniz Eti Ameliyatları,
Horlama Cerrahisi konularında deneyimlidir.
23
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
24
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
Prof. Dr. "M.Gökhan ERPEK"
(Kulak Burun Boğaz Uzmanı)
SES SAĞLIĞI VE
SES BOZUKLUKL ARI
SESİMİZ NASIL OLUŞUR?
Yüzyüze iletişimde kullanılan kelimeler %10, ses tonu ve vücut dili %70
oranında etkilidir. Yüzyüze iletişimin %40'ını, yüzyüze olmayan sesli
iletişimin tamamını oluşturan sesimiz kişiliğimizi yansıtır. Her
insanın sesi ayrıdır ve sadece ona özgüdür. Sadece tek yumurta
ikizleri aynı cinsiyette ve aynı ses özellikleri ile doğarlar. İlerideki
hayatlarında seslerini kullanma biçimleri onların da seslerinin
birbirlerinden ayrılmasına neden olur. Bunun dışında
birbirinin tamamen aynı olan iki ses bulunmamaktadır.
Sesimiz de parmak izimiz gibi sadece bize aittir.
Güneş sistemimizde sadece bizim gezegenimiz içerdiği
ve soluduğumuz havadaki %22 oranındaki oksijen, %0.1
oranındaki Helium ve %79 oranındaki Nitrojen sayesinde
hem konuşabilmekte hem de yaşayabilmekteyiz. Güneş
sistemimizde sadece dünyamızdaki atmosfer bize bu
imkanı vermektir. Bu gaz karışımında insan ses
çıkarabilmekte, sesimizi uzağa iletebilmekteyiz.
25
Birinin sadece sesini duyarak üzüntülü, yorgun, neşeli olup olmadığını anlar ve ruh hali hakkında fikir
edinebiliriz ( depresif, agresif vs. ) insanın sahip olduğu fiziksel özellikleri konuşmasına imkan
sağlamaktadır. İnsan vücudun geçirdiği bazı yapısal değişiklikler konuşabilmesine olanak sağlamıştır.
İki ayak üzerine kalkma ile başımızın dik durur hale gelmesi boyun omurları ile baş arasındaki açının
90 derece olmasını sağlamıştır.
Maymunlarda bu açı 45 derecedir. Bu açı sesin çıkarılabilmesi için gereklidir. Larenksin boyunda
doğumdan sonra birinci omur hizasından beşinci omur hizasına inmesi ile boğazımızda sesin
geliştirilebilmesine olanak sağlayan geniş bir boşluk oluşmuştur. Doğumda ses telleri ve larenks çok
yüksekte dil kökündedir, bunun amacı bebeklerin beslenirken aynı zamanda nefes almasını sağlamaktadır
Doğumdan bir yıl sonra larenks 3 omur hizasına iner ve beslenme
ile aynı anda soluma yeteneğimiz yok olur. Ergenlik çağına doğru
ise ses telleri 5. omur hizasına gelir (boynumuzda toplam
7 omur (vertebral) bulunmaktadır.) Bu 7-8 cm'lik iniş ile
sesimizin özelliklerini oluşturabilecek bir boşluk
(rezonatör kavite) ortaya çıkar. Ayrıca beynimizin
büyük bir bölümünün konuşma için ayrılması,
dudaklarımızın yuvarlak hatlara sahip olması, ses
tellerinin üzerini örten epitelyum adı verilen
örtünün sadece insanda 3 katlı olması (diğer
tüm memelilerde iki kat) insanı konuşan
hayvan (homo vocalis) haline getirmiştir.
SESİN ÇIKARILABİLMESİ İÇİN 3 SİSTEM GEREKLİDİR:
1- Sesin iletilebilmesi için bir güç kaynağı gerekir. Bu kaynak diyafram kası ve
akciğerlerden gelen hava ile sağlanır.
2- Sesin çıkarılması için bir ses kaynağı gereklidir ki ses telleri (vokal kordlar)
titreşerek bu sesi oluşturur
3- Oluşan sesin büyütülmesi ve güzelleştirilebilmesi için bir boşluk gerekir ki
rezonatör boşluk adı verilen ses tellerinin üstünde kalan farenks, oral kavite,
nazal kavite bu görevi görür.
26
Ses tellerinin oluşturduğu ses cılız, renksiz ve zayıf tek bir sestir. Bu sesin frekansına temel frekans
denir (fo). Bu frekansın üzerine eklenen harmonikleri denen 2f, 3f 1/2f,1/3f frekansındaki sesler. Yani
temel frekansı 120 hertz (saniyede 120 kez titreşen telin çıkardığı ses) olan birinin rezonatör boşluğunda
eklenen 240 hertz (hz), 360 hz ve 60 hz, 40 hz'lik sesler ile sesimizin rengi dediğimiz tınısı ortaya çıkar.
Sesimizin üç özelliği;
1- Gücü, şiddeti: Akciğerlerimizden diyafram kasının kasılması ile gelen hava akımının yarattığı güç
2- Ses tellerimizin çıkardığı temel ses frekansı (fo)
3- Sesimizin ses tellerinden sonra ağzımızdan çıkana kadar katettiği boşlukta eklenen sesler ile elde
edilen tını, sesimizin karakterini oluşturur.
Bu sistemlerdeki bozukluklar sesimizin etkilenmesine neden olur. Akciğerlerin gücü azalırsa güçsüz
bir ses elde edilirken, ses telleri hizasındaki bozukluklar sesin kalitesini bozacaktır ve disfoniler adı
altında toplanan pek çok ses hastalığı ile kendini belli edecektir. Dil, dişler, dudaklar kelimelerin
şekillendirilmesinde rol aldıklarından bunlardaki bozukluklar ise artikulasyon kusurları denen bir grup
bozukluğa neden olacaktır. Burun boşluğundaki bozukluklar (kemik eğrilikleri, polipler, enfeksiyonlar)
burnun sesin oluşumuna olan katkısını ortadan kaldıracak hiponazal veya hipernazal ses denen burunla
ilgili ses bozukluklarına neden olacaktır. Ses hastalıkları çok farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır.
En sık karşılaşılan ses problemleri ses telleri hizasında karşımıza çıkan ve disfoniler altında toplanan
ses bozukluklarıdır. Bunlar;
1- Displastik disfoni: Larenksin konjenital anomalilerine ( larengeal web, sulcus vocalis, laringeal
asimetri) bağlı olarak oluşur
2- Habitüel disfoni: Sesin yanlış ve travmatik kullanıldığı, sigara, alkol, alerji ve burun tıkanıklığı sonucu
gelişebilen vokal kord nodülleri ve polipleri, kronik hipertrofik larenjit sonucu ses kısıklığı oluşur.
3- Emosyonel, fonksiyonel, psikojenik disfoni: Fiziksel bir sebebe bağlı olmaksızın gelişen ses
kısıklıklarına fonksiyonel disfoniler denmektedir. Hastanın çok fazla eforla ve bağırarak konuştuğu
hiperfonksiyonel disfoniler veya çok az volümle konuştuğu hipofonksiyonel disfoniler bu gruptadır.
Ayrıca psikojenik disfoni denen histerik hastalarda görülen sesin kısmen veya tamamen kaybolduğu
durumlar, puberfoni denen erkek çocuklarda görülen larenksi erişkin özellikleri kazandığı halde hala
çocuk sesi ile konuşanlarda bu grup disfoniler içindedir.
4- Endokrin disfoni: Troid ve paratiroid bezi hastalıklarında kretinizm, miksödem, hipertiroidizmde,
böbrek üstü bezlerinin yetmezliği olan Addison hastalığında, böbrek üstü bezinin aşırı salgı yaptığı
durumlarda ses değişiklikleri ortaya çıkabilir.
27
Ses Hastalıklarının Tanısı
Direkt veya endirekt laringoskopi yöntemleri ile ses telleri ve larenks endoskoplar yardımı ile ağız
içinden veya burundan girilerek değerlendirilebilmektedir. Videolaringostroboskopi vokal kordların
hareketlerini değerlendirmede yardımcı bir yöntemdir. Ses kayıtları ve ses analiz cihazları yardımı ile
sesteki değişmiş parametreler tespit ve kayıt edilir. Bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans
görüntüleme yöntemleri ile larenks, boyun, göğüste sesi etkileyebilecek kitleler tespit edilebilir.
Ses Bozukluklarının Tedavisi
Ses hastalıklarının tedavisi multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Ses eğitimcisi, psikiyatrist, kulak burun
boğaz hekiminden oluşan bir ekibin çoğu zaman birlikte çalışmasını gerektirir. Sesi bozan hastalık
tespit edilip görüntülendikten sonra elde edilen bulgular hasta ve yakınları ile paylaşılır. Ses eğitimi ile
tedavi edilebilecek ses bozuklukları ses eğitmenine yönlendirilir. Doğru nefes almak, ses için uygun
postürün öğretilmesi, ses tellerini zorlamadan konuşmanın ve/veya şarkı söylemenin öğretilmesi,kişinin
sesine uygun ses aralığının kullanılması ses eğitimi ile sağlanabilir. Anksiyete veya psikolojik ses
bozukluklarında psikiyatri desteği ses eğitiminin yanında gerekebilir. Cerrahiyi gerektiren ses
bozukluklarında ağız içinden veya boyundan ses tellerine yaklaşılır. Ameliyatlar genel veya lokal
anestezi altında olabilir. Cerrahi aletler, ameliyat mikroskobu ve lazerler ile ses tellerine en az zarar
verecek şekilde çalışılır. Ameliyattan sonra ses tellerinin dinlendirilmesi için ses istirahati gerekebilir.
Sesi değiştirmeye yönelik cerrahi girişimlerde hastanın sesini gerek hastanın gerekse de hekimin
duyabilmesi için sedasyon anestezisi ile hasta ile konuşarak ameliyat yapılır. Sesin inceltilmesi,
kalınlaştırılması ses tellerinin gerginliğinin ve pozisyonunun değiştirilmesi ses cerrahisi ile mümkün
olabilmektedir.
Prof. Dr. "M.Gökhan ERPEK" kimdir?
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur.
1993 yılında doçent, 1999 yılında profesör
oldu . ABD California Üniversitesi San
Francisco ve San Diego Tıp Fakülteleri’nde
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi
üzerine gözlemci öğretim üyesi olarak
bul unm uştur. Aydın Adnan Mend eres
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde
başhekimlik ve dekan yardımcılığı yapmış,
Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurmuştur.
İngilizce bilen Prof.Dr. M. Gökhan ERPEK’in
özel ilgi alanları kulak burun boğaz ve baş
boyun tümörleri, tükürük bezi, ağız, dil,
gırtlak kanserleri, ses teli cerrahisi,
maksillofasiyal travma (yüz ve çene
kırıkları)dır
28
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
29
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ RADYOLOJİ KLİNİĞİ
KBB'DE
ULTR A SON
Uzm Dr. "Uğur GÜRGAN"
(Radyoloji Uzmanı)
ULTRASON NE DEMEKTİR.
Ultrason (US); insan kulağının
duyamayacağı derecede yüksek
olan frekanslardaki sesleri vücuda
göndererek uygulanan bir teşhis
yöntemidir.
Her doku gönderilen sesi farklı
miktarda yansıtacağı için algılanan
görüntüde farklı olur. Böylece doku
ve organlar ultrason cihazının
ekranında görülmüş olur.
Normal dokuların dışındaki kist,
tümör, taş gibi dokular farklı görüntü
oluşturarak tanınırlar.
DOPPLER ULTRASONOGRAFİ:
Bir damar içindeki kan akımı miktarı ve bu akımı bozan hastalıklar teşhis edilir. Yine ses
dalgaları göndererek uygulanır, ancak kan hareketli bir yapı olduğu için ses frekanslarında
değişimler olur ve bu şekilde kan akımı hakkında bilgi sahibi olunur .
30
Ultrason nasıl uygulanır?
Ultrason cihazı adı verilen bir makine ile yapılır. Bir ekranı ve prob adı verilen bir ucu vardır. Prob
incelenecek olan bölgeye temas ettirilir ve gezdirilir. Ekranda oluşan görüntülere göre teşhis
konmaya çalışılır. Karın içi organların incelenmesi sırasında belli bir süre açlık ya da idrar torbasının
dolu olması gibi hazırlıklar gerekse de KBB bölgelerinin incelenmesinde herhengi bir hazırlık
gerekmez.
KBB ALANINDA HANGİ DURUMLARDA UYGULANIR:
US vücudun her bölgesinde uygulanabilir.
Ancak KBB'de en sık boyun bölgesinde kullanılır.
Boyun bölgesinin kitlelerinde, bu kitlenin kistik ya da içi dolu bir yapı olduğu konusunda çok
faydalı bilgi verir.
Ayrıca bazı kriterler göz önüne alınarak boyundaki kitlenin lenf bezi, tümör, kist hatta kötü huylu
tümör olduğu hakkında bile fikir verebilir.
Ancak kesin tanıya varabilmek için bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans tetkikiyle
beraber kullanılabilir.
Doppler ultrasonografi;
Kulak çınlaması ve baş dönmesi gibi iç kulakla ilgili olabilecek hastalıklarda, boyun damarlarındaki
kan akımının miktarını ve bu damarlardaki hastalıkların tesbitinde kullanılır. BOYUNDA KİTLE NE DEMEKTİR
Boyun üstte çene, altta da köprücük kemiklerine kadar olan kısımdır. Bu bölgede çok sayıda lenf
bezi bulunur. Bu lenf bezleri normalde dıştan görülmez ve elle hissedilmezler. Ancak iltihap, tümör
gibi durumlarda büyürler ve gözükür hale gelirler. Boyunda kitle tabiri bu lenf bezlerinin büyümesi,
ya da boyundaki lenf bezi dışındaki organların iltihabı, tümörü ve kistlerine bağlı olarak gelişen,
dıştan görülebilen veya doktorun elle muayenesinde ortaya çıkan şişliklere denir.
Boyunda kitle neden oluşur:
Boyunda kitle oluşmasının en sık sebebi lenf bezlerinin iltihap ya da tümöre bağlı olarak
büyümesidir. Lenf bezleri çevre dokulardaki hastalıklar sonucu kolayca büyürler. Cilt, ağıziçi, dil,
bademcik, boğaz, burun, geniz bölgesi, kulak, gırtlak, akciğerler hatta bazen mide ile ilgili
rahatsızlıklar boyundaki lenf bezlerinde büyümeye yol açarlar. Tüm vücuttaki lenf bezlerinin üçte biri
boyunda bulunur. Boyunda kitle oluşturacak hastalıklar olarak lenf bezleri dışında tükrük bezleri,
tiroid bezi, gırtlak, kas dokusu ve diğer dokulara ait kistler ve tümörler ile bazı doğuştan gelen
problemlerin sonradan ortaya çıkmasına bağlı hastalıklar da boyunda kitle yapabilir.
31
Teşhis nasıl konulur:
Boyunda kitle oluşturan hastalığın gerçek sebebini bulmak her zaman kolay değildir. Bazen sadece
muayene ile kitlenin nedeni hakkında bilgi edinilebilir. Eğer kitle ile beraber bademcik iltihabı ya da
buna benzer bir hastalık bulunduysa öncelikle bu tedavi edilir ve kitlenin iyileşip iyileşmediğine
bakılır. Ya da ilk muayene sırasında kitlenin özelliklerine göre ciddi olabilecek bir hastalığa bağlı
olmadığı düşünülürse belli bir süre takip edilebilir. Fakat kitlenin sebebi ile ilgili bir fikir edinilemiyorsa
mutlaka sebebi bulmaya yönelik bazı incelemeler yapılmalıdır. Özellikle çocuklarda boyunda çok
sayıda lenf bezi bulunabilir. Ancak mutlaka bir KBB uzmanı muayene edip tetkik gerekip
gerekmediğine karar vermelidir.
Ne gibi tetkikler yapılmalıdır:
Boyunda kitle sebebini araştırmak için yapılabilecek bir çok tetkik vardır. Hangi tetkikin yapılacağı
genellikle muayene sırasında şüphelenilen duruma göre belirlenir. Bazen de bir tetkikin sonucu bir
başka tetkiki gerektirir. Bazı hastalarda hangi tetkik yapılırsa yapılsın kesin sebep belirlenemeyebilir.
Kitlenin çıkarılıp patolojide incelenmesi bazen tetkik yöntemi olabilmektedir. En sık yapılan tetkikler
şunlardır:
Kan sayımı ve diğer kan tahlilleri, akciğer grafisi, endoskopik muayene, boyun ultrasonu, bilgisayarlı
tomografi (BT), manyetik resonans (MR), iğne biopsisi (iğne ile parça alınması), insizyonel biopsi
(küçük bir operasyonla kitleden bir parça alınması): Bu tetkik çok nadiren uygulanmaktadır. Çünkü
eğer kötü huylu bir hastalık varsa bunun yayılmasına yol açabilir, kitlenin çıkarılması: Kitle çıkarılarak
patolojik olarak incelenir ve kesin sebep belirlenir. Bu tetkik ve muayene bulgularına göre
şüphelenilen duruma göre yeni tetkikler gerekebilir .
Uzm. Dr. "Uğur GÜRGAN" kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Daha sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde
Radyoloji ana Bilim Dalında radyoloji ihtisası yaptı. Yurtiçi ve Yurtdışında çeşitli seminer ve kurlara katıldı.
Çok sayıda Yurtiçi ve Yurtdışı yayını mevcuttur. Türk Radyoloji Derneği ve tıbbi ultrasonografi Derneği
üyesidir. İngilizce bilen Radyoloji Uzmanı Dr. Uğur GÜRGAN evli ve bir çocuk babasıdır
32
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
33
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ GÖZ KLİNİĞİ
Prof. Dr. "Tansu ERAKGÜN"
(Göz Hastalıkları Uzmanı)
RETİNA HA STALIKL ARI VE
RETİNA TEDAVİSİ
Retina, Göz küresinin arka duvarını bir duvar kağıdı gibi kaplayan ve
görme hücrelerinden oluşan bir ağ tabakasıdır.
Retina Hastalıkları:
Şeker ve Hipertansiyon hastalığına bağlı kanamalar
Retina damar tıkanmaları
Retina dekolmanları ve yırtıkları
Sarı nokta hastalığı
Doğumsal retina hastalıkları
Retina altında sıvı birikmesi
Retina tümörleri
Göz içine giren yabancı cisimler
Makula delikleri
Vireoretinal yüzey bozuklukları
Retina Hastalığının Belirtileri:
Ani veya yavaş görme kaybı
Kırk-Eğri görme
Işık çakmaları
Göz önünde uçuşan koyu cisimler (Sinek uçuşmaları)
Görüşün perdelenmesi
Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı
Görüş alanında karanlık bölgeler oluşması
Retina Hastalığının Tedavisi:
Retinada erken teşhis koruyucu medikal tedavi ve geç kalınmadan yapılacak doğru cerrahi
müdahale hayati önem taşımaktadır. Retina ameliyatları, göziçi mikrocerrahi ameliyatları için özel
eğitimli bir ekibin yanısıra eksiksiz bir tıbbi ekipman desteği gerekmektedir.
34
Prof. Dr. "Tansu ERAKGÜN" kimdir?
Türkiye'nin önde gelen retina cerrahlarından olan Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN orta öğrenimini Saint
Joseph Koleji'nde tamamladıktan sonra 1986 yılında girdiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1992
yılında mezun oldu.
Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda asistanlık eğitimine
başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları
ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini çeşitli
dönemlerde Antwerp - Belçika ( Dr. Zivanovic Kliniği ), Frankfurt - Almanya ( Dr. Eckard Kliniği ),
Duisburg-Almanya'da gerçekleştirdi. 2004 yılında doçentlik 2010 yılında Profesörlük ünvanını aldı.
Vitrektomi ameliyatlarında kullanılmak üzere kendisi tarafından tasarlanan
"Erakgün Spatula Knife" ve "Erakgün Snare" adlı cihazlar bu konudaki litaretüre
geçmiştir ve dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır.
Halen Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi aktif üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği
Tıbbi Retina Birimi Aktif Üyesi, Europen Vitreoretinal Society ve American Academy of Ophtalmology
üyesidir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel dergilerde birçok makalesi yayınlanmıştır.
Diyabetin göz komplikasyonları, retina dekolmanları, göz travmaları ve göziçi yabancı cisimler, makula
dejenerasansı, makula deliği, epiretinal membran, katarakt cerrahisi ve katarakt cerrahisinin
komplikasyonları konularında uzmanlaşmış olup, toplam 5000'in üzerinde cerrahi müdahale
gerçekleştirmiştir. Fransızca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Tansu ERAKGÜN evli ve iki çocuk babasıdır.
35
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ ODYOLOJİ ÜNİTESİ
Uzm. Odyolog "Özgür UĞURTAY"
KOKLEAR IMPL ANT
Koklear implant ileri ve çok ileri derecede sensorinöral tip işitme kayıplarında, işitme cihazından
fayda göremeyen hasta grubu için tasarlanmış elektronik bir aygıttır. 1980' li yılların başında ameliyat
ile ilk hastaya uygulanmıştır.
Kullanıcıya tekrardan seslerin duyurulmasında, anlamlandırılmasında ve konuşma yetisinin
kazandırılmasında yardımcıdır.
Bu sistemden fayda görebilmek için iç kulaktan sonra kortekse kadar olan işitme yollarının salim
olması gerekmektedir.
Koklear İmplant 3 ana parçadan oluşmaktadır;
1.Kulak arkasında veya vücutta taşınabilen, seslerin
işlemlenmesini sağlayan işlemci ünite ve bu
verilerin deri altındaki implanta aktarılmasını
sağlayan iletici bobin,
2.Bobin vasıtası ile iletilen dijital olarak
kodlanmış verileri elektriksel verilere dönüştüren
implant (Deri altında ve kafatasında açılan
yuvaya yerleştirilen)
3.İç kulağa yerleştirilen ve iç kulaktaki sinirlere
uyarım yapan elektrot dizini.
Sesler öncelikle kulak arkasındaki işlemci
tarafından işlemlenerek dijital verilere dönüştürülür.
Bu veriler iletici bobin vasıtası ile deri altındaki
implanta RF sinyalleri şeklinde iletilir. İmplant
ise bu verileri elektriksel uyarılara dönüştürerek,
işlemlenmiş sesin frekansiyel özellikleri ve şiddetsel
özelliklerine göre gerekli elektrota bu elektriksel
verileri yine elektriksel uyaran şeklinde gerekli
elektrota gönderir. Elektrotlar ise sinirlere uyarım
yaparak verilerin sinirlere aktarılmasını sağlamış
olur. Böylece ses kortekse kadar iletilecek ve
anlamlandırılmış olacaktır.
36
Koklear implant ameliyatı özellikli bir ameliyat olması nedeni ile, deneyimli, bu alanda eğitim almış ve
uzmanlaşmış Kulak Burun Boğaz Hekimleri tarafından yapılmaktadır. Ameliyattan sonraki gün hekim
t a r a f ı n d a n a k s i ö n e r i l m e d i k ç e e r t e s i g ü n h a s t a l a r t a b u r c u e d i l m e k t e d i r.
Ameliyat sürecini takiben 1. Ayda sesler ilk programlamanın ardından kullanıcılara duyurulmaya
başlanmaktadır.
Sorunsuz geçirilen ameliyat süreci ve programlama sürecinin ardından esas önemli olan habilitasyon
ve eğitim süreci başlamaktadır. İyi bir eğitim süreci, eğer kullanıcı çocuk ise önce ailenin koklear implant
hakkında ve eğitimi hakkında bilinçlendirilmesi ile başlar.
Burada aileye bundan sonraki süreçte çocuğu uzun bir eğitim sürecinin beklediği, implantı takar
takmaz çocuğun konuşması beklentilerinin doğru olmadığı ve bunun uzun ve kaliteli bir eğitim süreci
sonrasında gerçekleşeceği anlatılmalıdır.
Koklear implantla iyi bir eğitim ile, kullanıcı çocuklar ile normal işitmesi olan çocuklar arasında anlama
ve ifade edici dil açısından herhangi bir fark olmaması hedeflenmektedir. Koklear implant kullanıcısı
çocukların enstrüman çalabilme ve şarkı söyleme gibi yeteneklerinin de gelişebileceği görülmüştür.
Son dönemde ülkemizde yaygınlaşan ve üzerinde hassasiyetle durulan yenidoğan işitme tarama
programı ile artık en erken dönemde işitme kaybı saptanabilmektedir. Bu süreçten sonra BERA testi ile
çocukların işitme kaybı derecesi belirlenerek eğer total bir kayıp saptanır
ise yasa gereği önce işitme cihazı uygulaması yapılmaktadır.
Koklear implant ameliyatına giden bu süreçte çocukların kanunen
3-6 aylık işitme cihazı uygulaması yapılması zorunludur. Ancak bu
süreçten sonra çocukların koklear implanta uygunluğu için aranan
koşulların sağlanması halinde ameliyat için süreç başlamaktadır.
Ülkemizde en erken dönemde ameliyat yaşı 12-15 ay aralığına kadar
inmiştir. Ancak zorunluluk hallerinde (menenjit hastalığı gibi) hastalığın
iç kulaktaki hasarı tespit edildiği andan itibaren 1 ay içerisinde
ameliyat yapılmaktadır. Görüldüğü gibi ülkemizde de koklear implant
ameliyatı, cihaz programlamaları ve eğitimi dünya standartlarında
gerçekleşmektedir. Önemli olan işitme kaybının tespit edilerek,
teknolojik imkanlara sahip merkezlerde bu uygulamaların
tümünün doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Koklear implant
uygulaması ve habilitasyonu profesyonel bir ekip
tarafından yapılmalıdır.
Uzm. Odyolog "Özgür UĞURTAY" kimdir?
2003–2006 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim dalı Odyoloji Bölümünde
Araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılında Odyoloji yüksek lisansını tamamladı. Bu süreçte ses
bozuklukları tanı ve tedavisi ile beraber denge bozuklukları tanı ve tedavisi birimlerinde çalışmış, yüksek
lisans bitirme tezini ses bozuklukları üzerine yapmıştır. Ses bozuklukları ve denge bozuklukları ile ilgili yurtiçi
ve yurtdışı birçok seminere katılmıştır. 2007–2011 yılları arasında Coclear Implant Sektöründe çalışmış,
Belçika, İsviçre ve İsveç’te Coclear İmplant üzerine eğitimini tamamlamıştır .
Yurtdışında 11 ayrı eğitim programına katılmıştır ve 2010 yılında Coclear Implant ile ilgili olarak tüm Avrupa’da
geçerli olan “Eğitici” ünvanını almıştır. Afrika bölgesi ve Malta’da Cerrah ve Odyologlar’ın eğitiminden sorumlu
olarak çalışmıştır.
37
E KO L S A Ğ L I K K B B \ A k t u e l
Basında "EKOL KBB"
POSTA EGE
38
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ ESTETİK PLASTİK CERRAHİ KLİNİĞİ
BOTOKS
VE DOLGU
UYGUL AMAL ARI
Opr. Dr. "Oğuz KAYIRAN
(Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı)
BOTOKS, TÜM DÜNYADA AMAÇ VE SONUÇLARI ÖĞRENİLDİKÇE
KULLANIMI ARTAN EN KOLAY VE HIZLI KIRIŞIKLIK YOK ETME
OLARAK BİLİNİR
Botoks'un yılan zehiri olduğuna dair bir bilginiz ya da duyumunuz varsa, bunu zihninizden silip
atınız. Botoks bakteri toksinidir ve yılan zehiri ile hiç bir ilgisi yoktur. Adının toksin olmasından
dolayı sizde herhangi bir çekince oluşturmasın, zehirleyici etkisi olacağına dair endişe
olmaksızın gönül rahatlığıyla uygulanabilir.
39
Botoks'un kullanım alanları:
Felç hastalarında, kas kasılmalarını önlemede, tik dediğimiz farkında olmadan yapılan mimik
hareketleri tedavisinde kullanılır. Estetik cerrahlar çoğu zaman mimik kaslarının hareketlerine bağlı
olarak belirginleşen dinamik yüz çizgilerinin belirginliğini yok etmek için, aşırı terleme tedavisi ve kas
gerginliğine bağlı oluşan migren ağrılarını tedavi etmek için botoks kullanılır.
Botoks enjeksiyonu uygulaması nasıl yapılır?
İlaç enjeksiyonu şeklinde uygulanır. Ağrılı bir işlem değildir. Botox migren tedavisi uygulanacak ise
gerginliğe neden olan kasların içine, kırışıklıkların düzeltilmesi isteniyor ise kırışıklığa neden olan
kasların içine, terleme tedavisi uygulanacaksa, terleme şikayeti olan bölgede derinin altına yapılması
gerekir. Toplamda 5-10 dakikalık bir işlemdir.
Botoks'un etki süresi
Botoks uygulama sonrası 1 haftada yeterli seviyeye gelir. Etki her geçen gün giderek artar. 1 ay
sonunda yerleşik bir hal alır. 2-3 ay bu seviyede kalır, sonra yavaş yavaş almaya başlar. Etkisi 5-6 ay
sonra kaybolur. Terleme tedavisi için uygulanan botoks'un etki süresi daha uzundur. 11 aya kadar
uzayabildiği görülmüştür. Tekrar edilen enjeksiyonlarda etki süresi daha uzun olur.
Botoks ifadesiz asimetrik veya donuk görünüme neden olurmu?
Eline enjektör alan her doktor bu uygulamayı yapmamalıdır. Bu uygulamayı yapmak için yüz kaslarının
anatomisine hakim olmak gerekir. Her doktorun yüz anatomisini bildiğini varsayabiliriz. Ancak bu
yeterli değil. Enjeksiyonların yapılacağı noktaları doğru şekilde belirlemek önemlidir.
Uygulama için anatomi bilgisi yanı sıra çok özel deneyim ve beceri gerekmektedir. Doğru olmayan
uygulamalar sonucu donuk, ifadesiz asimetrik bir sonuç almanız kaçınılmazdır. Doğru yapılan
uygulamalarda sizi tanıyan kişiler farklılık, değişim, bir gençlik hissederler ama farkın nereden geldiğini
çözemezler. Botokslu olduğunuz belli olmaz.
DOLGU
Yaş, güneş ışınları, mimik hareketleri ile yüzümüzde bir takım kırışıklıklar ve istenmeyen çizgiler oluşur.
Bu çizgilerden kurtulmak için son yıllarda çeşitlilik kazanan dolgu maddelerini kullanmaktayız.
Hyaluronik asit ciltteki kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla enjeksiyon formunda üretilmiş olup bugüne
kadar dünyada 30 milyondan fazla insanda kullanılmıştır. Hayvansal madde ve toksin içermediği için
diğer canlılardan hastalık bulaştırma riski yoktur ve alerjik reaksiyon oluşturmamaktadır. Test ihtiyacı
olmadığı için hasta hemen tedavi edilebilir.
Dolgu maddeleri nerelerde kullanılır?
Burun kenarından aşağı inen çizgiler (Nazolabial Çizgiler)
Burun ile ağız arasındaki çizgiler
Dudak dolgunlaştırılması
Dudaklar etrafındaki çizgiler
Göz çevresindeki kırışıklıklar
Alındaki çizgiler
Akne izleri
Kaza veya travma sonucu oluşan deformiteler
Yanak ve elmacık kemiği dolgunlaştırmak
Vücuttaki bazı asimetrilerin düzeltilmesi
40
Dolgun dudaklar, tarih
boyunca güzelliğin ve estetiğin
simgesi olmuştur. Bazı kişilerde
yapısal olarak bir incelik,
bazende yaşın ilerlemesi,
menopoza girme gibi nedenlerle
dudaklarda incelme söz konusu
olabilmektedir.
DOLGU MADDELERİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER
Dolgu maddeleri uygulandığında etkisi ne kadar devam eder?
Kullanılan maddenin özelliğine göre hyalüronik asit içeren preparatlarda 6-12 ay, Poly L Laktik asit
içeren uygulamalarda 1-2 sene, hidroksi apatit içeren preparatlarda 3-5 yıl, kalıcı dolgularda ise
ömür boyu devam eder.
Dolgu madde uygulamaları ne kadar sürer?
Bir uygulama ortalama 15-30 dakika sürer
Uygulama sırasında ağrı olur mu?
Kişiyi rahatsız edecek bir ağrı oluşmaz, istenilirse uygulamadan 30-60 dakika önce uyuşturucu
krem sürülebilir, bazı uygulamalarda lokal anestezi yapılabilir.
41
HYALÜRONİK ASİT İLE CİLDİ NEMLENDİRME
Hydrate; sağlıklı cilt tonusu, elastisitesi ve pürüzsüz genç bir görünüm için çok önemlidir. Cildiniz
kurumayı engelleyen hyalüronik asit adında önemli bir nemlendirici ajan içermektedir. Fakat yıllar
geçtikçe hyalüronik asidin doğal seviyesi azalır, bu da cildin donuk ve kırışık görünmesine ve
dokununca gergin ve sert hissedilmesine neden olabilir. Bu süreç yüz boyun dekolte eller dahil en çok
dikkat çeken bölgeleri etkilemektedir.
Kremler yüzeysel tedavi ile cilt yüzeyini geçici olarak nemlendirebilir fakat cildin doğal elastisitesi ve
sağlıklı ışıltısını geri kazanması için gereken derin hidrasyonu sağlayamaz ve tonusu, hakkınızda çok
şey ortaya çıkarabilir.
Hydrate, klinik olarak kanıtlanmış bir tedavidir. Hydrate uygulaması 4 kür halinde alınmaktadır. Her
işlemde %25 oranında artan nem alt yapısıyla cildinizin daha sağlıklı olduğunu söylemek mümkün.
YÜZ ESTETİĞİ
GENÇ VE GÜZEL BİR YÜZ NASIL OLUR?
Güzel insanlarda yanakların üst kısmında, elmacık kemiklerinin üzerinde hafif bir çıkıntı ve onun hemen
altında hafif bir girinti oluyor. Bu çeneyle birlikte yüze oval ve hoş bir şekil veriyor. Ancak zamanla
birlikte yer çekimi, yüzdeki oluşumları aşağı çekmeye başlıyor. Ayrıca yüzdeki deri ve deri altı oluşumları
kullanıla kullanıla eskiyor.
Yüzdeki mimikler nedeniyle çizgiler de meydana geliyor. Tüm bunlar kırışıklıklara, alında, iki kaş
arasında derin çizgilere, kaşların özellikle dış kısımlarının aşağı doğru yer değiştirmesine ve göz
kapaklarının kaşla birlikte gözün üstüne doğru yığılmaya başlamasına neden oluyor. Ayrıca yandan
bakıldığında, alnın ve yanakların dışbükey olan görüntüsü gittikçe düzleşiyor. Göz altlarında çukurluklar
meydana geliyor. Bunun nedenide yanakların hem aşağıya hem içe doğru yer değiştirmesi.
Yaş farkını oluşturan ne?
Bir insanın yaşını, aşağı yukarı tahmin
etmek hiçbirimiz için zor değil. Baktığımızda
28 yaşındaki bir kişiyle 18 yaşındaki birisinin
arasında belirli bir yaş farkı olduğunu
herkes söyleyebilir. Bir kişinin yaşın ı tahmin
etmemizi kolaylaştıran kırışıklıklar mı? Bu
soruyu "evet" diye yanıtlamak pek mümkün
değil. Çünkü bir kişinin yüzünde 30 yaşından
önce hemen hemen hiç kırışık olmuyor. Peki
o zaman belirleyici etken ne? Tamamen yüzdeki
oluşumların zamanla birlikte yer değiştirmesine
bağlı. Yaşla birlikte yüzün yüksek olan kısımları
yer değiştirerek aşağı doğru birikiyor. Oval
şekilli olan yüz zamanla dikdörtgen bir şekil
alıyor.Yaşlıların yüzleri ovalden çok dikdörtgen
şekle sahip oluyor. Aslında hepimiz bilimsel olarak
açıklamasını yapamasak da, zamanın yüzümüz
üzerindeki etkisini görebiliyor ve doğru yaş
tahmini yapabiliyoruz
42
Yaşla neler oluyor ?
Yaşlandıkça yüzümüzün sadece kırıştığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Yüze bakıldığında yaşın belli olmasına esas neden olan dokuların
aşağı doğru yer değiştirmesi.
Zaman ve yerçekimi bakın yüzümüzü nasıl etkiliyor.
Kaşlar aşağıya düşüyor, göz kapaklarının üzerine yığılıyor. Bu da gözlerin olduklarından daha küçük
görünmesine neden oluyor.
Yanakların sarkması göz altlarında çöküklerin, torbalanmaların oluşmasına yol açıyor.
Yanaklar elmacık kemiklerinden aşağı doğru yer değiştiriyor. Özellikle ağzın yan kenarında birikiyor,
yüze daha hoş bir ifade kazandıran ovallik kayboluyor surat dikdörtgen şekle daha benzer bir hal
alıyor.
Burun kanatlarından dudak kenarlarına doğru uzanan çukurluk derinleşiyor.
Dudaklar dolgunluklarını kaybediyor ve inceliyor.
Dışa doğru çıkık olan alın ve yanaklar düzleşiyor.
Kimler için uygun
Zamanla birlikte yüzünün sarktığını, yanaklarının, alnın aşağı doğru yer değiştirerek yüzünün
ovalliğini kaybettiğini düşünenler.
Genç olmasına rağmen kaş ve gözleri doğuştan gelen özellikler nedeniyle aşağı düşük
olanlar
Yine genç olmasına rağmen yanaklarının ve alınların yüze dinamik ve hoş bir görüntü veren
yuvarlaklığa ve çıkıklığa sahip olmadığına inananlar.
43
BLEFAROPLASTİ (göz kapaklarının estetik ameliyatı)
Zamanla yaşlanma, yerçekimi ve genetik faktörlerin de etkisiyle alt ve üst göz kapaklarında kişiyi daha
yaşlı, yorgun ve uykulu gösteren bir takım değişiklikler ortaya çıkar. Oysa bakışlar hayatın her alanında
büyük önem taşır. Kimse karşısındakine kim olursa olsun yorgun ve uykulu bakmak istemez. Göz
kapaklarında oluşan bu değişiklikler deri, kas fazlalığı ve yağ dokularının fıtıklaşmasıyla ortaya çıkan
torbalanmalardır. Kimi zaman bu değişikliklerin hepsi bir aradadır. Kimi zamansa yalnızca deri fazlalığı
veya torbalanma vardır. Bazen deri fazlalığı öyle bir boyuta ulaşabilir ki görme alanını etkileyebilir.
Hastanın durumuna göre, sadece üst veya sadece alt kapaklar ya da alt ve üst kapaklar aynı anda
ameliyat edilebilir.
Kesi
çizgileri
Kesi çizgileri
Ameliyat ortalama 1-1,5 saat sürer. Aynı gün eve çıkmak mümkündür. Anestezi şekli lokal, sedasyon
veya genel olabilir. Üst göz kapağı kesisi burada doğal olarak bulunan katlantı üzerinden yapılır.
Bu nedenle kalacak olan iz minimaldir. Klasik alt göz kapağı kesisi ise kirpiklerin hemen altından yapılır.
Uygun kişilerde bu kesinin göz kapağının içinden yapılması mümkündür. (Transkonjonktival)
Ameliyat sonrası oluşan morluklar bir hafta içinde kaybolur. Dikişler 4.-5. günler alınır. Şişlikler bir ay
içinde azalarak kaybolur. Ameliyat sonrası kişi daha genç ve dinç bakışlara sahip olur. Kaş kaldırma
ameliyatı ile birlikte yapıldığında sonuçlar daha kalıcı ve tatminkar olur.
ÖNCE
44
SONRA
DUDAK KALINLAŞTIRMA AMELİYATI
YÜZ VE BOYUN GERME
Neden yapılıyor ?
Klasik yüz ve boyun germe kimlere yapılır ?
Dolgun kırışıksız, genç görünümlü ve simetrik dudaklar,
her çağda ve kültürde daha estetik ve çekici bulunmuştur.
Makyaj malzemeleriyle bu bir ölçüde sağlansa da
estetik cerrahiyle dudakları dolgunlaştırmak, kırışıklıkları
en aza indirmek mümkündür. Dudağın görünüşünde
bir tarafa diğer taraftan önemli bir farklılık varsa
(asimetri ) bu da giderilebilir .
Yerçekimi ve yaşlanmayla yüzdeki yağ dokusunun azalması
ve derinin elastikiyetini kaybetmesi sonucu ellili yaşlarda
yüz derisi sarkar. Klasik yüz germe ameliyatı, kulak
önünden başlayarak kulak memesi altından arkaya dönen
ve yukarı kıvrılarak saçlı deri içinde ilerleyip sonlanan bir
kesiyle çalışılarak bollaşmış yüz ve boyun derisinin
g e r i l m e s i i ş l e m i d i r. D a i m a b o y u n g e r m e
ameliyatıyla birlikte yapılır. Gıdık bölgesindeki sarkmanın ve
boynun orta hattındaki kasların ayrışmasının belirgin
olduğu durumlarda çene altındaki bölgeye de küçük bir
kesi yapılarak bu kaslar sıkılaştırılır. Özellikle boyun ve çene
bölgesindeki sarkmaları belirgin olan, derin dokulardan
çok derideki sarkma ve kırışıklığın belirgin olduğu ince cilt
yapısına sahip kişilerde çok iyi sonuç verir. Klasik yüz
germe ameliyatı, göz çevresindeki, ağız çevresindeki, orta
yüzdeki ve alındaki kırışıklıkları ve sarkmaları düzeltmez.
Daha mükemmel ve uyumlu bir görünüm için aynı seansta
orta yüz germe, göz kapağı ameliyatları, botox,
dermabrazyon gibi işlemler de ameliyata eklenebilir.
Hangi yöntemler kullanılabilir ?
Dudak kalınlaştırmak amacıyla kullanılan birden fazla
yöntem vardır. Bunlar, birtakım dolgu maddelerinin dudağa
enjekte edilmesi şeklinde uygulanan cerrahi olmayan
işlemlerden başlayarak kişinin kendi dokularıyla dudağının
kalınlaştırıldığı cerrahi yöntemlere kadar uzanır. Her iki
dudak birlikte veya sadece alt ya da üst dudak
kalınlaştırılabilir. Artecoli, kollajen, Dermalogen, Hylaform
Restylane, Juvadem kullanılan bazı dolgu maddeleridir.
Avantajları muayenehanede yapılabilmeleri. dezavantajları
ise etkilerinin geçici olması ve yabancı cisim reaksiyonu
oluşturabilmeleridir. Dudak kalınlaştırma cerrahisi
ameliyathanede yapılmalıdır. Başka cerrahi işlemlerle
birlikte yapılmayacaksa bölgesel anestezi yeterli olur.
Ameliyat sonrası kişi evine dönebilir. Kalınlaştırma işlemi
Alloderm gibi organik veya Gore-Tex, SoftForm, ePTFE
gibi sentetik implantlarla ya da yağ enjeksiyonu, dermal
greftler, lokal flepler gibi kişinin kendi dokularıyla
yapılabilir. Yaşlanmayla birlikte üst ve alt dudak çevresinde
ince kırışıklıklar, dudaklarda sarkma ve yağ dokusunda
azalmaya bağlı incelme ortaya çıkar. Bu durumda en
etkili yöntem dermabrazyonla (cerrahi peeling-soyma)
ince kırışıklıkların tedavisi ve yağ enjeksiyonuyla
kaybolan yağın yerine koyulmasıdır .
Göz
çevresinde
sarkma ve
kırışma
Yanak
çizgisinin
derinleşmesi
Ameliyat sonrasında neler beklenebilir ?
Orta yüz germe ameliyatı nedir ?
Dudak ameliyatları sonrası ilk günler buz uygulaması,
çeşitli kremlerle dudakların nemlendirilmesi ve dudak
hareketlerinin kısıtlanması gerekir. Oluşacak şişliklerin
azalarak kişinin yeniden sosyal ortamlara dönüşü için
gereken süre ortalama 10-15 gündür. Kanama, enfeksiyon,
uçuk (Herpes) veya asimetri oluşabilecek komplikasyonlar
arası nda sa yı labilir .
Yanak bölgesindeki derin dokularda ortaya çıkan sarkma
en iyi orta yüz germe ile tedavi edilir. Bu ameliyat ile sarkan
yanak yukarı alınır, uzamış alt göz kapağı mesafesi kısaltılır
ve gözün iç kenarından başlayıp yanağa doğru uzanan
derin çukurlaşmış hat ortadan kaldırılır. Orta yüz germe
klasik yüz ve boyun germe ameliyatına göre çok daha
erken yaşlarda yapılabilir. Sadece alt göz kapağından
yapılan bir kesiyle çalışılır bazen buna ağız içinden yapılan
bi r kes i de ek lenebi lir.
45
Ameliyat ve sonrası dönem nasıldır ?
Ameliyat genellikle genel anestezi veya sedasyonla birlikte
lokal anestezi altında yapılır. Birlikte yapılacak ek
prosedürlere göre 2,5-5 saat arasında sürer. Hastanede
yatış süresi bir veya iki gecedir. Ameliyat sonrası yüzde bir
miktar şişlik ve morluk ortaya çıkar. Morluklar bir hafta on
gün içinde tamamen ortadan kalkar. Şişlikler azalarak
ortadan kaybolur. Ağrı orta düzeydedir. Ağrı kesicilerle
rahatlıkla kontrol altına alınabilir .
Göz
çevresi
kası
Yüzeysel
boyun kası
Yanak
yağ
dokusu
Yaşlanma nedir ?
Zamanla dokulardaki kollagen miktarı ve içeriği değişir.
Zamanın getirdiği bu değişiklikler yüzde hacim kaybı
olarak kendini gösterir. Hacim kaybı yerçekiminin etkisi ile
birleştiğinde yüzde yaşlanmanın tipik görünümü ortaya
çıkar. Cilt altındaki tüm bu değişiklikleri bir kumaş gibi
yansıtır. Üstelik ciltteki elastik özellik (yaşlanma ile
içeriğindeki değişim) zamanla azalır ve kaybolur ve eskisi
gibi hacim değişikliklerini kapatamaz. Tüm bunlara bir de
yüz mimikleriyle oluşan derin kırışıklıklar eklenince, yaşlı ve
yorgun ifadeye üzgün veya kızgın ifade eklenir.
Yüzde, önde ve yukarıda duran yeterli hacimli her anatomik
yapı yüze genç ve sağlıklı görünüm verirken, geride ve
aşağıda duran hacimsiz yapılar ise yaşlı ve hastalıklı
görünüm verirler. İşte yüz gençleştirme ameliyatları
yapılırken temel alınan felsefe budur. Bunun yanında bazı
kişilerin yüzdeki anatomik yapılan doğuştan geride ve
aşağıda, ya da sadece geride veya sadece aşağıda
du rabi lir .
Bu kişilerde de görünüm iyileştirilmesi için yapılan işlemler
aynı felsefeye dayanır ve hastanın yaşına bakılmaksızın yüz
gençleştirme teknikleri ameliyat tekniği kullanılır.
46
Bahsedilen felsefe estetik cerrahide hemen her alanda
kullanılabilir. Bugün için yapılan cerrahi girişimler hacim
eksiğini tamamlamak ve aşağı doğru yer değiştiren tüm
anatomik yapılan eski ya da daha estetik görünecekleri
yere taşımaktır. Deri fazlalığı ise uygun kıvrımlara saklanarak
çıkarılır.
Orta yüz yaşlanması nedir ?
Y ü z d e k i y a ş l a n m a 2 g r u p t a d e ğ e r l e n d i r i l i r.
* Göz çevresi, kaş kenarları alın burun kenarındaki oluklar
ve ağız çevresini içeren santral oval bölge (central ovale)
* Central ovale bölgesinin altında kalan yanak, çene altı ve
boyun .
Orta yüz, yukarıda anlatılan oval bölgedir. (central ovale).
Yanaklar yıllar içerisinde aşağı doğru inme eğilimi
gösterdiğinden alt göz kapağı ile yanak arasındaki ayrım
iyice belirginleşir. Burun kenarından ağız köşesine doğru
inen çizgiler derinleşir. Bu değişiklikler genellikle 30'lu
yaşlarda başlar. Kişinin iskelet yapısı ve deri- deri altı
konunun elastikiyeti orta yüz yaşlanmasının başlamasını ve
der ec es ini et kiler .
Bu bölgeye uygulanan gençleştirici cerrahi girişim, halk
arasında orta yüz germe olarak anılır .
Orta yüz germe hangi problemleri
çözmek için kullanılır ?
Alındaki mimik çizgileri, çatık kaş, düşük kaş, düşük göz
kapağı (bazı durumlarda düşük gibi görünen göz kapağı,
kaşın düşmesinden kaynaklanıyor olabilir) aşağı kaymış
yanaklar.
Orta yüz germe ameliyatı nasıl yapılır ?
Orta yüz germe ameliyatında farklı teknikler olmakla birlikte
genellikle iz bırakmayan bir ameliyat olarak kabul edilebilir.
Alt göz kapağı estetik ameliyatında olduğu gibi kirpiklerin
hemen altından bir kesi yapılır. Bu kesiden çalışılarak yanak
yukarı asılır. Sarkan göz kapağı derisi ve varsa göz torbaları
alınır. Diğer giriş yeri ise saçlı deri içinden yapılan 3-4 cm'lik
bir kesidir. Bu kesinin yardımıyla da kaş ve şakak bölgesi
gerilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır ve yaklaşık
3-4 saat sürer. Bir gece hastanede kalınması yeterlidir. 4-5
gün sonra alt göz kapaklarındaki dikişler ve yüzdeki
bandajlar alınır. Ödemin tam olarak geçmesi ve tam
sonucun ortaya çıkması yaklaşık 3 ay içinde olur.
Orta yüz germe ameliyatıyla hem yanak daha genç
yaşlarda olduğu gibi elmacık kemiği üzerine alınmış hemde
alt göz kapağı mesafesi kısalmıs, torbasız ve daha gergin
hale gelmiş ve şakak gerilmiş olur. Gözün iç kenarından
Başlayıp yanağa doğru uzanan derin çukurlaşmış hat ortadan kalkar. Orta yüz germe ameliyatı eğer gerekiyorsa üst
göz kapağı estetik ameliyatı, yağ enjeksiyonu gibi ek prosedürlerle kombine edilerek daha etkin bir yüz gençleştirme de
sağlanır.
Komplikasyonları nelerdir?
Erken dönemde enfeksiyon, hematon (kan toplanması) sinir hasarı, geç dönemde ise asimetri gibi komplikasyonlarla
karşılaşılabilir.
Opr. Dr. "Oğuz KAYIRAN kimdir?
1977 Ankara doğumludur. 2001 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuş, 2008 yılında
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisasını tamamlamıştır.
Eğitim sürecinde 2000 yılında İngiltere Sheffield Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde ve 2008
yılında ABD Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ve Genel Cerrahi
Kliniklerinde bulunmuştur. En iyi sunu birincilik ödülü almıştır. Mikrocerrahi eğitmenliği yapmıştır.
Gazi Üniversitesinde Anatomi Doktora programına devam etmektedir.
Halen İzmir Özel Ekol KBB Hastanesi’nde Plastik Cerrahi Uzmanı ve Kozmetoloji Departmanı sorumlu
hekimi olarak görev yapmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.
Estetik Cerrahi, Kozmetik Uygulamalar, El Cerrahisi ve Mikrocerrahi özel ilgi alanlarıdır.
47
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ ÇOCUK HASTALIKLARI KLİNİĞİ
Uzm. Dr. "Şeniz ERİŞİCİ"
(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı)
ÇOCUKL ARDA
KBB HA STALIKL ARI
Çocukların bağışıklık sistemi erişkinlere göre daha zayıf ve anatomik yapıları da daha
farklıdır. Bu nedenlerle çocuklar; mikroplar ve dış etkenler karşısında korumasızdırlar.
Ayrıca, çocuklar kış aylarında kapalı ortam nedeni ile daha sık üst solunum yolu
hastalıklarına yakalanırlar. Bunun sonucu olarak bademcik iltihabı, sinüzit, otit ve
geniz eti çocuk hekimlerinin en sık rastladığı çocukluk çağı hastalıklarıdır. Birçoğu
ergenlik çağında gerileyen bu hastalıklar, zamanında doğru tedavi edilmezse,
çocukların sadece yaşam kalitesi bozulmakla kalmaz, büyüme ve gelişme geriliği,
okul başarısının düşüklüğü, çene yapısının bozulması gibi birçok sorunun
öncülüğünü yapar.
48
BURUN
Burun içi hava yolu, yenidoğan ve çocukta erişkine göre oldukça dardır. Bu yüzden burada oluşan en
ufak bir sorun çocukta ciddi problemlere neden olacaktır. Çünkü burun alt solunum yollarını korumakla
görevlidir. Bu görevini akciğerlere giden havayı nemlendirilerek yapar. Burun içindeki sümük burundan
solunan havanın nemlenmesini, yabancı cisimlerin tutulmasını, burun içini döşeyen örtünün
korunmasını sağlar. Ancak burun tıkalı olduğu hallerde yapısı ve işlevi bozulur. Ağızda kuruluk hissi,
kötü koku, horlama, burunun gerisinde akıntı, uyku bozukluğu, sık uyanma, beslenme bozukluğu,
gelişme geriliği, konsantrasyon bozukluğu oluşur. Bu nenelerle burun bakımı ve hijyeni çok önemlidir.
Çocukluk çağında burunu tıkayan en önemli nedenler infeksiyonlar, infeksiyonların yol açtığı geniz eti
ve bademcik büyümeleri ve alerjik sorunlardır
SİNÜZİT
Aslında yaygın olarak bilinmeyen fakat sık karşılaştığımız bir sorundur. Sadece tanı ve tedavideki
güçlükler nedeniyle değil göz ve kafa içi yayılmalarına yol açma riski nedeniyle erişkin sinüzitlerinden
farklılık gösterirler. Sıklıkla soğuk algınlığı sonrası oluşmaktadır. Bulgular soğuk algınlığı ile hemen
hemen aynıdır. Bu nedenle 10 günden uzun süren soğuk algınlıklarında sinüzit akla gelmelidir. Ateş,
sarı yeşil burun akıntısı, inatçı öksürük, baş ağrısı, yüzde ağrı veya basınç hissi, burun tıkanıklığı, göz
etrafında şişlik, hapşurma atakları rinosinüzitlerin belirtileri arasındadır. Tanı klinik olarak konur. Düz
sinüs grafilerinin tanısal bir değeri yoktur. İlaç tedavisi uzun sürelidir. Ancak İlaç tedavisiyle
düzelmeyen veya sık tekrar eden sinüzitlerde altta yatan bir neden mutlaka aranmalıdır.
BADEMCİK VE GENİZETİ
Bademcik ve Genizeti dediğimiz yapılar vücudumuzun savunma sisteminin önemli öğeleridir. Bu
yapıların bağışıklık sistemin çalışması için gerekli salgıların (özellikle immunoglobulinlerin) ve hücrelerin
yapımında rolleri vardır. Özellikle üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudumuzu
savunmaya hazırlar. Bu nedenle bademcikler özellikle çocukluk döneminde vücudun hastalıklara karşı
ilk savunma bölgesini oluştururlar. Bunun yanı sıra genizde yerleşmiş olan bademcik dokusu
yapısındaki adoneidler (genizeti)de aynı görevi görmektedirler. Küçük bebeklik döneminde anneden
geçen bağışıklık salgılarının tükenir ve çocuğun kendi bağışıklık sistemi çalışmaya başlar.
Çocuğun bakteri, virüs gibi mikroplarla, allerjenlerle, kimyasal ve diğer yabancı maddelerle tanışması
bağışıklık sisteminin daha çok çalışmasına yol açar.
Geniz eti ve bademcikler büyüdüğünde çocuğun burnundan soluması zorlaşır. Bu çocuklarda işitme
kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları sıkça gözlenmektedir. Ayrıca
kronik geniz eti iltihapları veya büyümeleri ortodontik bozukluklara, yüz gelişiminde bozukluklara ve
konuşma bozukluğuna da yol açabilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu
daraltacak boyuta ulaştığında horlama ve apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar
başlatır.
Bu tür şikayetlere yol açan ve yılda 4 kezden fazla enfekte olan bademciklerin alınması uygundur.
49
ORTA KUL AK İLTİHABI
Orta kulak hava ile dolu küçük bir boşluktur ve dış kulaktan ince bir zar ile ayrılır. Sağlıklı bir orta kulakta dış
ortamdaki atmosfer basıncına eşit miktarda basınç bulunur. Hava orta kulağa östaki borusu yardımıyla
gelir. Östaki borusu genzimiz ile orta kulak arasında bulunan orta kulağın havalanmasını sağlayan tüp
şeklinde bir oluşumdur. Nezle, grip, allerji veya üst solunum yolu enfeksiyonları esnasında östaki borumuz
tıkanır ve kulak zarı arkasında bakteri ve virüsleri içeren sıvı birikimi olur. Bu duruma akut otit, akut otitis
media veya orta kulak iltihabı adı verilir.
Otitis media (orta kulak iltihabı) çocuklarda en sık görülen bakteriyel infeksiyondur. Yenidoğan ve
süt çocukluğundan itibaren tüm çocukluk çağı boyunca östaki borusunun fonksiyonunu iyi yapamaması
yani yapısal yetersizlik ve bunun üzerine binen viral infeksiyon sonucunda orta kulağın havalanması,
drenaj ve korunması gibi fonksiyonların aksaması orta kulak iltihabının temel zeminini hazırlar. Bu uygun
ortama boğazdan gelen bir mikrobun eklenmesi iltihabı başlatır.
Östaki borusunun yetersizliği dışında, geçirilen viral infeksiyona bağlı olarak bağışıklık sisteminin
genel ve bölgesel olarak zayıflaması, bakteriyel infeksiyonlara zemin hazırlayan iltihabi reaksiyonların
varlığı, mevsimsel faktörler, kreşe gitme, okula giden kardeş varlığı, pasif sigara içimi, yatar pozisyonda
biberonla beslenme, reflü, anne sütü kullanmama, yarık damak gibi yapısal bozukluklar, genetik yatkınlık,
sosyoekonomik durum, gereksiz antibiyotik kullanımını gibi daha bir çok faktörde ortakulak iltihabı
gelişmesinde önemli rol oynar. Bunun yanı sıra, Östaki tüpü, konum olarak daha yatay olduğu için
çocuklarda orta kulak iltihabı daha sık görülür
Şikayetler arasında yaşa göre değişiklik görülmekle birlikte kulak ağrısı, kulak çekiştirme, kulak
akıntısı, ateş, yeni başlayan huzursuzluk, iştahsızlık, kusma veya ishal sayılabilir.
Akut otitis media sonrasında orta kulakda sıvı kalması hastalığın doğal seyridir. Bu sıvı zamanla
yok olma eğilimindedir. 2 hafta içinde %65, 4 haftada %40, 3 ayda %25 hastada sıvı saptanır. Bu nedenle
akut otitis media tedavisinde en önemli noktalardan biri en az doğru tedavi kadar önemli olan hastanın
kontrole gelmesidir. Zira seröz otit de denen effüzyonlu otitde yani orta kulakda sıvı varlığında abartılı
şikayetler görülmez. İşitme azlığı, kulakta tıkanıklık hissi küçük çocuklar tarafından iyi tanımlanamaz, fakat
kendilerine seslenildiğinde duymayabilirler ya da TV sesini açmak ya da yakınına gitmek isterler. Malesef
birçok çocuk da okul başladığında öğretmeni tarafından fark edilir. Bu nedenle sıvı birikimleri hem çocuk
hem de KBB hekimi tarafından iyi takip edilmelidirler. Çünkü sıvı yoğunluğu artıp, zamk şeklini aldığında
orta kulaktaki negatif basınç yükselir ve kulak zarı içeriye çöker. Bu durum uzun sürerse çöküklük kalıcı
hale gelebilir. Bu durumda kulak zarına çizik atılarak orta kulakta biriken sıvı temizlenir ve gerekirse kulak
zarına tüp takılır.
Kolaylaştırıcı faktör olarak geniz eti varsa alınır bu durumda başarı şansı yüzde yüz'e yakındır. Tedavi kolay
ancak ciddiye alınmadığında işitme kaybına neden olabilecek bu hastalık asla ihmal edilmemelidir.
Uzm. Dr. "Şeniz ERİŞİCİ" kimdir?
1960 Tire doğumludur.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezunudur.
Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Derneği, Amerikan
Pediatri Akademisi üyesidir.
Pediatrik gastroenteroloji, pediatrik alerji, sosyal pediatri
ilgi alanlarını oluşturmaktadır.
İngilizce bilen Uzm.Dr. Şeniz Erişici, PALS (Pediatric
Advanced Life Support), Pediatri Yoğun Bakım, Yenidoğan
Mekanik Ventilasyon sertifikalarına sahiptir
50
E KO L S A Ğ L I K K B B \ Söyleşi
EKOL KBB HASTANESİ MİKROBİYOLOJİ
LABORATUVARI
Uzm. Dr. "Refiye KOŞANOĞLU"
(Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı)
EKOL KBB'DE
MİKROBİYOLOJİ
Özel Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi adı ile kurulan hastanemizde mikrobiyoloji laboratuvarı
olarak hizmet veren bir bölüm olan laboratuvarımız 1 enfeksiyon hastalıkları ve klinik Mikrobiyoloji
uzmanı, 2 biyolog ve 2 tıbbi laboratuvar teknisyeni ve 1 tıbbi sekreter ile çalışmaktadır.
L ABORATUVAR TESTLERİNİN SONUÇL ARI
Klinik mikrobiyoloji laboratuvarının amacı
enfeksiyon hastalıklarına olabildiğince
çabuk ve doğru tanı koymak için
klinisyenle işbirliği yaparak klinisyen ve
hastaya yardımcı olmaktır. Bu nedenle
mikrobiyologların hastaya ve klinisyen
doktorlara karşı sorumlulukları büyüktür.
Yapılan her işlem ve verilen her sonuç
hastalığın tanı tedavi ve prognozunda
önemli yer tutmaktadır. Ayrıca mikrobiyoloji
laboratuvar sorumlusunun aynı zamanda
hastane enfeksiyon kontrol komitesı
olarak hastanenin sterilizasyon dezenfeksiyon tıbbi atıklar, tüm hastane sağlık çalışanlarının enfeksiyon
hastalıklarına karşı korunması ile ilgili çalışmaları vardır
51
Enfeksiyon hastalıkları çabuk seyredebilen ve kısa sürede hastanın yaşamını tehlikeye sokabilen
hastalıklardır. Bu nedenle laboratuvar incelemeleri için laboratuvarımız her zaman hazır olup tüm
incelemeleri mümkün olan en kısa sürede çıkartmak ve ilgiliye iletmek üzere programlanmıştır. Tüm
sonuçlar hastane bilgi sisteminde görülebilmekte ve arşivlenmektedir.
Bu amaçla laboratuvar örnek kabul birimine gelen hastadan alınan uygun materyal hiç vakit
kaybetmeden laboratuvara gönderilip hızlı bir sekilde çalışılmaktadır. KBB pediatri göz ve plastik
cerrahi servislerinden ve gerektiğinde ameliyathanelerden alınan materyalller özel taşıma çantaları ile
laboratuvar kabul birimine gelmekte ve hastane bilgi sistemine kayıtları yapıldıktan sonra laboratuvara
iletilmektedir.
Laboratuvara gönderilen klinik örneğin kalitesi (doğru yer, doğru zaman, yeterli miktar, doğru
numune alımı) laboratuvardan çıkacak sonucu etkileyeceğinden tüm örnekler laboratuvar numune
kabul biriminde incelenerek kabul edilmektedir. Kabul kriterlerine uymayan numuneler red edilerek
doğru numunenin alınması sağlanmaktadır.
Klinik mikrobiyoloji laboratuarımızda tanı yöntemleri:
1) Mikrobiyolojik inceleme ve boyama
2) Kültür ve antibiyotik duyarlılık testleri
3) Serolojik testler
4) Özel tanı yöntemleri
5) Hematolojik testler
6) Parazitolojik inceleme başlıkları altında toplanmaktadır.
Bu başlıklar altında her türlü materyalden (boğaz sürüntüsü, dış kulak yolu sürüntüsü, burun
sürüntüsü, balgam, idrar, gaita, apse materyali, trakeal aspirasyon veya dren materyali vb.gibi) direkt
mikroskobik inceleme ve özel boyama yöntemleri ile mikrobiyolojik inceleme (tüberküloz dahil)
yapılmaktadır. Bu işlemler ve kültür antibiyogram testleri mikrobiyolojik emniyet kabini içinde
çalışılmakta olup hatalı sonuçlara neden olabilen kontaminasyon riski tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Mikrobiyolojik emniyet kabinleri hepafiltre ve ultraviole ışınları ile kabın içindeki bakteri yoğunluğunu en
aza indirerek güvenli ve kontaminasyonsuz bir çalışma sağlar, mikrobiyolojik emniyet kabininde yapılan
işlemlerde tek kullanımlık özel çeşitli hazır besiyerleri ve disposble özeler kullanılmaktadır.
52
Mikrobiyoloji laboratuvarı olarak belirli periyodlarla ameliyathaneler küvözlerden uygun sürüntü
orneklerı ve ameliyathane havasından kültür için numuneler alınarak incelenmektedir. Böylece
dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemlerinin yeterli olup olmadığı kontrol edilmekte, gerekli önlemler
alınmaktadır. Bu işlemler ile yapılan ameliyat ve küçük müdahelelerde enfeksiyon riski ortadan
kalkmakta ameliyat sonrası iyileşme süreci minimuma indirilmektedir.
Özellikle KBB Hastanesi olmamız nedeniyle hastalığa neden olan mikroorganizmaları tanımlamak
ve gerektiğinde antimikrobiyal ajanlara karşı duyarlılıklarını belirlemek en önemli tetkiklerden biridir.
Ancak enfeksiyon hastalıklarına neden olan mikroorganizmaların üretilemediği veya üretmenin zor
olduğu durumlarda mikroorganizma antijenlerini veya hastalık esnasında oluşan özgül veya özgül
olmayan antikorların varlığını tespit etmek üzere serolojik tanı yöntemlerine başvurulmaktadır.
Bu amaçla aso, crp, rf gibi romatizmal testleri, hbsag, anti hbs, anti hcv gibi sarılık testleri, anti hiv ile
aids tanısı veya ebstain bar virus, cytomegalovirus, toxoplazma gibi viral hastalıklar, bağışıklık
sisteminin genel göstergesi olan serum immunglobulin testleri yapılmaktadır.
Allerjik hastalıklardan alerjik rinit tanısı için değerli bir test olan deri prick testi ile solunumsal ve
gıda panellerine karşı allerji tanısı koyulabilmektedir. Kanda spesifik IG E testleri ile allerjiye neden
olabilen etkenler kesin olarak tanı koyulmaktadır. Allerjik Rinit tanısında ön plana çıkan Nazal Smear
incelemelerinde özel bir boyama yöntemi (hansel boyama) kullanılarak burun akıntısında allerji
hücrelerinin görülmesi önem kazanmaktadır.
Enfeksiyon hastalıklarının ilk tanısı hemogram sayımı ile
yapılabilmektedir. Enfeksiyonun bakteriyel veya viral olduğu
ayırıcı tanısı için ilk yapılacak testtir ve laboratuarımızda bu
test için uygun tam otomatik 18 parametre hemogram
cihazı bulunmaktadır. Ayrıca ameliyat öncesi önemli bir
tetkik olan ve hastanın kanamaya meyil durumunu gösteren
PTZ ve APTT testleri çift kanallı koagulometri cihazı ile tam
otomatik olarak çalışılmaktadır. Tüm cihazların her gün
kalibrasyonu yapılarak en doğru sonuçlar elde edilmektedir.
Laboratuvarda önemli tetkiklerden bir diğeri de dışkının
incelenmesedir. Özellikle pediatride önem kazanan dışkı
incelemesi
dikkat ve tecrübe gerektiren bir işlemdir.
İçerisinde çok sayıda mikroorganizmalar bulunduğundan
bekletilen dışkıda çeşitli kimyasal reaksiyonlar ve PH
değişiklikleri oluşarak kısa zaman da patojenlerin yok
olmalarına neden olur. Bu nedenle dışkıdan steril özel
kaplar içinde örnek alınmakta ve laboratuvara gelen
materyal kısa sürede vakit kaybetmeden incelenmektedir.
Bu amaçla direkt bakı yanında yoğunlaştırma metodları olan
yüzdürme veya çöktürme yöntemleri uygulanmaktadır.
Uzm. Dr. "Refiye KOŞANOĞLU" kimdir?
Ege Üniversitesi tıp Fakültesi mezunudur. Klinik mikrobiyoloji
derneği üyesidir. Uzm. Dr. Olarak kamu ve özel laboratuar
deneyimlerinin yanı sıra Trakya üniversitesi hepatit ve AIDS
savaşım derneği üyesi olarak çalışmaları mevcuttur. Enfeksiyon
hastalıkları ve mikro biyoloji uzmanı Dr. Refiye KOŞANOĞLU
İngilizce bilmektedir
53
EK
OL
EKOL KBB HASTANESİ HEKİM KADROMUZ
Prof. Dr. Ataman GÜNERİ
Opr. Dr. Alev GÜNAL
Prof. Dr. Halis ÜNLÜ
Opr. Dr. Burak KOCAGÖZOĞLU
Prof. Dr. Tansu ERAKGÜN
Opr. Dr. Yücel BİRİNCİ
Prof. Dr. M.Gökhan ERPEK
Opr. Dr. Oğuz KAYIRAN
Doç. Dr. Ali TİTİZ
Uzm. Dr. Şeniz ERİŞİCİ
Opr. Dr. Cem KARAS
Uzm. Dr. Ruhan GÜNGÖRDÜ
Opr. Dr. Yahya DEMİRDELEN
Uzm. Dr. Uğur GÜRGAN
Opr. Dr. Bora KARAALİ
Uzm. Dr. Refiye KOŞANOĞLU
Opr. Dr. Mehmet SUCUBAŞI
Odyolog Özgür UĞURTAY
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Göz Hastalıkları Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Opr. Dr. Hünkar BATIKAN
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
54
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Kulak Burun Boğaz Uzmanı
Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Anestezi Uzmanı
Radyoloji Uzmanı
Enfeksiyon Hast. ve Mikrobiyoloji Uzmanı
Uzman Odyolog
EK
OL
EKOL KULAK BURUN BOĞAZ HASTANESİNDE
TEKNOLOJİNİN TÜM YENİLİKLERİ
KULLANILMAKTADIR
DONANIMLI POLİKLİNİKLER
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
DENGE VE VERTİGO (BAŞ DÖNMESİ) ÜNİTESİ
LAZER KULLANILARAK SES TELi, KULAK,
HORLAMA VE BADEMCiK AMELiYATLARI
SES ANALİZ LABORATUVARI
ALERJİK NEZLEDE IŞIK TEDAVİSİ
(RHINOLIGHT - FOTOTERAPİ)
DÜNYA STANDARTLARINDA AMELİYATHANELER
NAVİGASYON CİHAZI İLE ENDOSKOPİK SİNÜZİT AMELİYATLARI
HORLAMA VE UYKU LABORATUVARI
ODYOLOJİ VE İŞİTME LABORATUVARI
55
EK
5 YILDIZLI OTEL KONFORUNDA
HASTANE DONANIMI
56
OL
EK
OL
EKOL KULAK BURUN BOĞAZ HASTANESİ
ULAŞIM KROKİSİ
DUYMER
İŞİTME CİHAZLARI MERKEZİ
DENT EKOL
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
EKOL GÖZ
TIP MERKEZİ
SERVİS NOKTALARI ve SAATLERİ İÇİN TELEFONLA BİLGİ ALINIZ
EKOL SAĞLIK
EKOL SAĞLIK
EKOL SAĞLIK
EK
EKOL SAĞLIK
EKOL SAĞLIK
OL
8019/16 Sokak No:4 Çiğli - İZMİR
Tel: 0232 386 55 05 Fax: 0232 386 55 83
8019/13 Sokak No:2/2 Çiğli - İZMİR
Tel: 0232 386 39 34 Fax: 0232 386 57 81
www.ekolkbb.com
ARTI DAL MERKEZİ
Rüştü Şardağ Cad. No:33 Karşıyaka - İZMİR
Tel: 0232 372 46 46 Faks: 0232 372 46 44
www.artikbb.com
TIP MERKEZİ
8019/13 Sokak No:2 Çiğli - İZMİR
Tel: 0232 386 69 69 Fax: 0232 386 69 59
www.ekolgoz.com

Benzer belgeler