şubat 2016 - WordPress.com

Transkript

şubat 2016 - WordPress.com
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
1
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
© Her hakkı saklıdır.
Yazılan yazıdan yazarı
sorumludr.
2
içindekiler
KÜNYE
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Müslim Akil Avci
Genel Koordinatör
Ahmet Kurt
Hukuk Danışmanı
Ayhan Kanlı
Editörler
Simge Özden
Yazarlar
Ayhan Kanlı
Ahmet Durmuş
Ahmet Ergüç
Elif Köroğlu
Naz Kuran
Özge Çevik
Rafet Fatih Çakmak
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
2008’DEN 2016’YA MİLLİ
TAKIMIMIZ
Ev sahipliğini Avusturya ve
İsviçre’nin ortaklaşa yaptığı 2008
Avrupa Futbol Şampiyonası’na
eleme aşamasında Yunanistan’ın
ardından 2. Olarak katılmaya hak
kazanmıştık. Grup kuralarında
Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve ev
sahibi İsviçre ile eşleşmiştik. Kâğıt
üzerinde eşit güçlerin mücadelesi
olacak gibi duran bir gruptu.
Fatih Terim önderliğindeki
Milli Takım ilk maçını Ronaldolu
Portekiz ile yaptı ve maçta Pepe ve
Meireles’in golleriyle 2-0 mağlup
oldu. Bu maçta düşmüştük ama
yıkılmamıştık, yılmamıştık.
Yeni rakibimiz ev sahibi İsviçre
idi. Ama onların unuttuğu bir
şey vardı. Biz kötü misafirdik.
2000’de ev sahibi Belçika’yı,
2002’de ev sahipleri
Japonya ve Güney
Kore’yi eleyişimizi
unutmuşlardı.
Aynen öyle olmuştu.
Hakan Yakın ile öne
geçmelerine rağmen
önce Semih’le cevap
verdik ve son dakikada
Arda ile noktayı
koyunca bize çeyrek
final şansı geliyordu.
Ayağımıza gelen fırsatı
değerlendirmeliydik.
Grubun kader maçında
rakibimiz Çek Cumhuriyeti idi.
Avrupa Futbol Şampiyonaları
tarihinin en heyecanlı ve en
iyi maçı ilan edilen maçta 75.
Dakikada 2-0 geride idik. Ne
olduysa kaleci Petr Cech’in topu
elinden kaçırmasıyla başladı her
şey. Arda ve Nihat’ın iki golüyle
biz çeyrek finale uçarken Çekler
evine dönüyordu. Gazeteler ve
otoriteler Milli Takımımıza geri
dönüşlerin takımı yakıştırmasını
yapıyordu. Artık çeyrek
finaldeydik. Rakibimiz ise ileride
Beşiktaş’ın başına geçecek olan
Bilic’in çalıştırdığı Hırvatistan
oluyordu. Maçta 119 dakika
gol olmadı. 119’da Hırvatlar
Klasnic ile öne geçtiler. Her şey
3
4
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
bitmişti sanki. Santraya gittik top
havalandırıldı. Ceza sahasında
Semih’in önüne düşen topa
vurduğu an biten her şey yeniden
başladı ve penaltılara uzandık.
Penaltılarda gülen taraf biz olunca
manşetlerde yeni yakıştırmaları
okumaya başladık. Milli takımımız
için son dakikaların takımı ve
mucizelerin takımı adlandırmaları
yapıldı. Yarı finalde rakibimiz
Almanlardı. Teknik direktörü
eski bir tanıdık olan Joachim
Löw’dü. Maçta turnuva boyunca
ilk golü attığımız tek maçta 90.
Dakikada Lahm’ın doksana
giden topuyla rolleri Almanya ile
değişmiş oluyorduk. Bu defa onlar
geriden geliyor ve son dakika
golüyle bizi 3-2 yeniyorlardı.
Böylelikle turnuvayı 3. Olarak
bitiriyorduk. Bu derece Avrupa
Futbol Şampiyonalarındaki en iyi
derecemizdi.
2012’yi pas geçtikten
sonra 2016 Avrupa Futbol
Şampiyonasına aslında maç
yapmadan gidecektik. Ama
karşımıza maalesef Fransız lobisi
ve kendisi de Fransız olan UEFA
Başkanı Michel Platini çıkıyor
ve ev sahipliğimizi engelleyerek
ev sahipliğini ülkelerine
verdiriyorlardı. Böylelikle
maç yapmadan katılacağımız
şampiyonaya uzun bir yoldan
gitmemiz gerekiyordu. İlk üç
maçta 1 puan alan daha sonra
tüm olasılıkların bizim yanımızda
olduğu bir tablo sonucunda
Selçuk İnan’ın serbest vuruş
golüyle en iyi 3. Olarak direkt
olarak şampiyonaya katılmaya hak
kazandık.
2016 Avrupa Futbol
Şampiyonasında gruptaki
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
rakiplerimiz son iki turnuvanın şampiyonu İspanya, Çek Cumhuriyeti
ve Hırvatistan oldu. Yine 2008’deki gibi grupta bir denge görüyorum.
İspanya haricinde diğer takımlar birbirine eşit güçte. Arda, Hakan,
Oğuzhan gibi yeteneklerimiz devreye girince tutulmaz bir takım
olduğumuz bir gerçek. Turnuvada en az 2. Turu göreceğimiz
öngörüsündeyim. Çeyrek finalin gelmesi sürpriz olmaz. Fakat bu
aşamadan öteye gitmek için tıpkı 2002 Dünya Şampiyonasındaki gibi
diş geçirebileceğimiz rakiplerin olması ve 2008’deki mücadeleyi son
dakikaya kadar bırakmayan, geri dönen bir Türkiye’nin olması gerekir.
Fatih Terim gibi kurt bir hocanın olması ve onun bu seviyeleri çokça
görmesi bizim büyük avantajımız. Genç ve yetenekli oyunculara sahip
oluşumuz bizi koşan, mücadele eden, savaşan ve gerektiğinde tekniğini
kullanan bir takım yapacaktır. Eğer turnuvaya sakatlıklar da etki
etmezse Milli Takımımız büyük bir renk katacaktır.
Son olarak 2016 ‘nın 2008’e benzer bir turnuva olmasını
bekliyorum. İnşallah Milli Takım bu sınavdan alnının akıyla ve hepimizi
gururlandıracak şekilde çıkar.
Serdar ÜSTÜNTAŞ
5
6
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
ŞUHUT HİSAR BELEDİYE SPOR
RÖPORTAJI
Altyapıyı bu kulüpte aldım. Futbola başladığım
kulübe, futbolumun son demlerinde tekrar
yarar sağlamak için döndüm.
N.Ö.Ö. : Öğrenci olarak Şuhut’a geldim.
Akşehirspor’dan hocam Mustafa YARAR’ın
tavsiyesi üzerine kulüple anlaşarak takıma
katıldım.
O.Y. : Hedeflerimde bir basamak olarak
gördüğüm için Şuhut’a ve Hisar Belediye
Spor’a geldim. Takımdaki hedefleri de
görünce benim için gelmek zor olmadı.
E.T. : Takımımızın diğer stoperi olan
Murat’la birlikte takıma katıldık. Takımın
hedeflerini öğrendim ve buradaki başarıya
katkı sağlamak amacıyla buradayım.
Ç.Ç. : Afyonspor’dan takım arkadaşım
olan İbrahim’in tavsiyesi üzerine Şuhut’a
geldim ve takıma katıldım.
Afyonkarahisar’a bağlı Şuhut ilçesinde
futbol, voleybol, tekvando ve briç alanlarında
faaliyetini sürdüren bir spor kulübü olan
Şuhut Hisar Belediye Spor Kulübü futbolda
Afyonkarahisar Barlak Yapı Süper Amatör
Liginin ilk yarısını lider bitirdi. Bizler de kulüp
başkanı Murat DEDE ve kulübün lokomotifleri
olan Yusuf Coşkun ÖZTÜRK, İbrahim RAHAT,
Neşet Özgür ÖZOĞLU, Orhan YÜKSEL,
Ersin TURAN, Çayan ÇAPAKÇUR VE Ganalı
Zekeriyya YAKUB(Zeko)adlı yedi futbolcusu
ile antrenman sonrası ev ortamında sohbet
havasında bir röportaj yaptık. İlk önce
futbolculara ortak olarak sorular sorduk ve
cevaplar aldık.
Şuhut’a ve Şuhut Hisar Belediye Spor’a
geliş sebebiniz nedir?
Y.C.Ö. : Şuhut’a Beden Eğitimi öğretmeni
olarak 2015 yılında atandım. Daha önce
futbol oynadığım için ilçenin takımına tavsiye
edildim. Deneme sürecinden sonra takıma
dahil oldum.
İ.R. : Şuhut benim kendi memleketim.
Z. Y. : Ben Ganalıyım. Türkiye’ye 4 sene
önce geldim. Daha önce İstanbul’da ve
Karaman’da yaşadım. Karaman’da futbol
oynadıktan sonra tavsiyeler üzerine Şuhut’a
geldim ve iyi ki gelmişim.
Kulübün hedefleri hakkında ve bireysel
hedefleriniz hakkında bilgi verebilir
misiniz? Y.C.Ö. : Kulüp ilk olarak Bölgesel Amatör
Lig’e çıkmak istiyor ve diğer hedefleri de
zaman içinde koyarak ilerlemek istiyor. Benim
hedefim görev yaptığım sürece takımımızda
veya ilin veya ilçenin diğer takımlarında
futbol oynamaya devam etmek olacaktır.
İ.R. : Kulübün hedefleri profesyonele
doğru yol almak. Benim hedefimse kulübe
teknik heyette veya idari yapıda yardımcı
olmak olacaktır.
N.Ö.Ö. : Kulüple birlikte büyümek
istiyorum. Üst liglerde oynamak, antrenör,
yönetici, idareci olarak futbolda sürekli yer
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
almak istiyorum.
karşılayan bir halka ve taraftara sahibiz.
O.Y. : Burada kulüple birlikte bir üst lige
çıkmak öncelikli hedef. Sonraki ve bireysel
hedeflerimde profesyonel olmak ve gol
krallıkları yaşamak.
O.Y. : Son derece sıcakkanlı insanlar, içten
ve samimi hatta gereğinden fazla yardımcı
diyebilirim. Kulübümüzün CEO’su Salim
GÖÇEN başta olmak üzere her şeyini veren
bir destek var arkamızda.
E.T. : Bölgesel Amatör Ligini bir vitrin
olarak gördüğümüz için ilk hedefimiz tabii ki
BAL. BAL’daki vitrinle birlikte üst liglerde ve
takımlarda oynamak isterim.
Ç.Ç. : Genel olarak amatörde fazla bir
kaynak yok. Üst liglerde olmak istersin.
Buradaki pozisyonumdan ve maddiyattan
memnunum. Daha iyisi neden olmasın.
Z.Y. : Kulübü BAL’a çıkarmak istiyoruz.
Gana ve Sudan’daki arkadaşlarım gibi
profesyonel olmak istiyorum. Getafe’deki çok
yakın arkadaşım olan Bernard Mensah gibi
İspanya’da ve Avrupa’da oynamak istiyorum.
Şuhut halkını ve Şuhut Hisar Belediye
Spor taraftarını nasıl tanımlarsınız? Sizin
üzerinizdeki etkileri nelerdir?
Y.C.Ö. : Taraftarımız gerçekten muhteşem
ve bizi hep desteklesinler.
İ.R. : Ben de Şuhutluyum ve maçlarda
desteklerinin arkamızda hep hissediyoruz.
N.Ö.Ö. : 12. Adam tabirini birebir
E.T. : Böyle iyi niyetli, içten ve samimi bir
halk ve taraftar daha görmedim.
Ç.Ç. : Tek cümle ile özetlemek gerekirse
aramızda ağabey- kardeş ilişkisi var.
Z.Y. : Karaman’dan çok daha iyi bir
ortama geldim. Burada evimde gibi rahatım.
Herkes yakın davranıyor. Bana yabancılık
çektirmediler. Hatta CEO Salim GÖÇEN ile
ayrılmaz bir ikili olduk.
Son olarak futbola ve hayata dair
eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Y.C.Ö. : Sporda Manşete bize de yer
verdiği için teşekkür ediyoruz.
İ.R. : Altyapılara önem verilsin. Gelecek
gençlerde.
N.Ö.Ö. : Yalnızlığı sevdiğim için kaleci
oldum ama futbol bana birlikteliği öğretti.
Herkes yediğim gollerin güzel olduğunu
söylüyor, onlara iyi kaleci güzel gol yer
diyorum.
7
8
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
Futbolcularla söyleşiden sonra Başkan
Murat DEDE ile röportaja geçtik.
Sayın Başkan öncelikle sizi tanıyalım.
Kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim
Murat
DEDE.
Esnafım.
Şuhutluyum. Yıllarca amatör olarak futbol
oynadım. 2013 yılında futbolu bıraktım.
Önceki kulüp başkanımız Mesut TOSUN
yönetiminde yer aldım. Başkanın devlet
görevi sebebiyle ayrılmasından sonra
yönetim kurulumuzca başkanlığa getirildim.
İlk seçimli olağan kurulda başkan seçildim.
Aralık 2015’teki son olağan genel kurulda
ise tek aday olarak girdiğim seçimde
yeniden başkanlığa seçildim.
O.Y. : Bugüne kadar bizimle röportaj
yapan olmamıştı. Size ve Sporda Manşet’e
bu konuda teşekkür ediyoruz.
E.T. : Bu seneyi 22’de 22 yaparak
tamamlamak
istiyoruz.
Herkes
bizi
desteklesin.
Ç.Ç. : Severek, isteyerek yapılan her şey
muhakkak ki güzel biter.
Z.Y. : Tanınmamıza yardımcı olduğunuz
için size ve Sporda Manşet’e teşekkür ederim.
Başkanlığınız
değiştirdiniz?
süresince
neleri
Öncelikle kulübün misyonunu ve
vizyonunu değiştirdik. Modern futbolun
gereği olarak kulübümüzü sporcu fabrikası
yapmak için altyapıya önem verdik. U 14
Ligine esaslı bir şekilde önem veriyoruz. Yaz
dönemlerinde spor okulları açtık. 8-10-1214 yaş gruplarında 80’e yakın çocuğumuzu
futbolla tanıştırdık. A takım seviyesinde ise
hedefi ve amacı olan bir takım oluşturarak
üst liglerde yer alarak ilçemizin tanıtımında
görev yapmak suretiyle değişime gittik.
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
Kulüp için plan, proje yaptınız mı? Kısa,
orta ve uzun vadeli planlarınız nelerdir?
Kulüpler ki özellikle amatör kulüpler
ekonomik güç olmadan destek olmadan
ayakta duramazlar. Bu sebepten dolayı
ekonomik gelir projesi üretmek gerekir. Biz de
yönetim olarak halı saha projesi geliştirdik ve
bunu onaylattık. Bu projemiz ihale aşamasına
geldi. Tesisler bittikten gelirlerimizi daha
sağlam temele oturtacağız. Kısa vadeli
planımız Bölgesel Amatör Lige çıkmak ve
orada tutunabilmek olacaktır. Orta vadeli
planımızda profesyonel liglere futbolcu ihraç
etmek var. Zekeriya KESKİN, Nihat BAŞTÜRK ve
Hayrettin CENGİZ’den sonra yeni futbolcuları
ihraç etmek hedefimiz. Uzun vadeli planımız
ise bireysel sporlar ve salon sporlarını daha
aktif hale getirmek ve bu alanlarda Türkiye
dereceleri elde etmek olacaktır.
Sporda
Manşet
düşünceleriniz nelerdir?
Hakkındaki
Açıkça söylemek gerekirse bu zamana
kadar gerek dergiyi gerekse internet sitesini
bilmiyordum. Fakat bizimle yapılacak olan
röportajla birlikte gerek sosyal medyadan
gerekse dergi olarak sıklıkla takip etmeye
başladım. Röportajımızı da ilgiyle bekliyorum.
Ferit GÖRÜKMEZ’in ve Onursal Başkanımız
Belediye Başkanımız Recep BOZKURT’un
desteklerini arkamızda hep hissediyoruz.
Ayrıca maddi ve manevi olarak ilçemiz
işadamları da hep yanımızda. Bana göre kulüp
tarihindeki en iç içe dönem diyebilirim. Halk,
taraftar, yönetim, sponsorlar, teknik heyet ve
futbolcular et tırnak olmuş durumdalar. Bu
konuda herkese teşekkür ediyorum.
Röportaja
ekleyebileceğiniz
sözleriniz nelerdir?
son
Taraftarımız sürekli transfer var mı diye
soruyor. Şartlarımıza uymak kaydıyla biriki transferimiz olacak. Ayrıca daha önce
profesyonel liglerde yer aldığımız voleybol
alanını ekonomik durumumuz müsaade
ederse canlandırma düşüncemiz var. Bugüne
kadar vaatlerimizin % 70’ini yaptık. Geriye
kalanları da inşallah gerçekleştireceğiz. Bize
vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Röportaj: Serdar Üstüntaş
Taraftar haricinde sizi destekleyenler
kimler oldu?
Hemşerimiz Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel EROĞLU’nun, Bakanımızın danışmanı
Mehmet ŞENBABAOĞLU’nun, Kaymakamımız
9
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
OKUL SPORLARINA BİR BAKIŞ
Avrupa’nın
aksine
genç bir nüfusa sahip olan
ülkemizde, bu genç nüfusa
oranla dünya çapında yıldız
diyebileceğimiz
sporcu
sayısı bir elin parmaklarını
geçmiyor. 80 milyon nüfusta
25 milyon vatandaşımız genç
nüfus arasında. Bu genç
nüfusun ise yaklaşık 15-16
milyonu öğrenci. Bir nevi asli
olması gereken altyapımız bu
kısımda diyebiliriz. Gençlik
ve Spor Bakanlığımız bu
kısma son yıllarda önemli
yatırımlar yapmakta. Peki, bu
yatırımların ne kadarını geri
dönüt olarak alıyor? İşte bu
sorunun cevabını arıyoruz.
Gerek altyapı gerekse
üst
yapı
seviyelerinde
maalesef bir türlü istenen
seviyeye gelemediğimiz bir
hakikat.
İstikrarsızlığımız
da cabası. Görünüm bu
durumdayken Gençlik ve
Spor Bakanlığımız özellikle
2020 Olimpiyatlarını Tokyo’ya
kaptırdıktan sonra gençlere
ve öğrencilere daha farklı bir
vizyonla bakmaya başladı.
Okul çağındaki gençlere
yönelik olarak bedensel,
ruhsal, zihinsel ve sosyal
gelişimi ön plana alan yeni
yaklaşımlarla sporu ve spor
kültürünü aynı zamanda
alt yapıyı ve fiziki ortamı
hazırlamaya girişti. Okul
Sporları Federasyonu daha
etkin hale getirildi. Çıkarılan
yönetmelikle ve belirlenen
statüyle
yetki
sahası
genişletildi. Bu sayede son 3
yılda bir portal oluşturuldu.
10
Beden Eğitimi öğretmenleri
de aktif olarak oyunun içine
dâhil edildi. İster istemez bu
etkileşimden silsile yoluyla
okul idareleri, aileler, spor
salonları,
yeşil
sahalar,
minderler, tatamiler de
etkilendi. Buralarda olumlu
yönde bir hareketlilik başladı.
Daha önceden internet
kafelere, oyun salonlarına
doluşan
öğrenciler
için
enerjilerini
atabilecekleri
ve
yeteneklerini
ortaya
çıkarabilecekleri bir ortam
sağlanmış oldu. Bu konuda
yetkilileri tebrik ediyoruz.
Bütün olumlu sözlerin
yanında elbette her sistemde
olduğu gibi bu yapıda da
eksiklikler mevcut. İlk etapta
oluşturulan portalda lisans
problemi ortaya çıktı. Doğru
dürüst eğitim verilmeden
lisanslar çıkarılmaya başlandı.
Bu da yanlış lisansların
çıkarılması
sebep
oldu.
Bunun yanı sıra il merkezine
bu lisansları onaylatmak
gerekiyordu.
Bu
eğitim
öğretim döneminde bu lisans
işlemleri olması gerektiği okul
müdürlerine bırakıldı. Gelen
şikâyetlerin
dinlendiğini
buradan anlayabiliyoruz. Tüm
iyi niyetlere rağmen futbol,
basketbol, voleybol gibi
temel dalların yanında diğer
dallarda katılımın az olduğunu
söyleyebiliriz.
Burada
kalifiye eleman eksikliğini
görmekteyiz. Bir başka eksiklik
ise il tertip komitelerinin
dikkatsizliği üzerine. Aynı
gün aynı saate farklı dallarda
aynı
okulun
maçlarını
koyabiliyorlar. Bu durumda
taraftarın da, yöneticinin de,
öğretmenin de, öğrencinin
de
aklının
karışmasına,
isteklendirmenin düşmesine
ve amaçların gerçekleşmesine
engel
oluyor.
Bütün
bunların yanında çuvaldızı
federasyonumuza ve il tertip
komitelerine batırırken iğneyi
de okullarımıza batıralım.
Maalesef son zamanlarda
aldığımız haberlerde bile
bile müsabakaya çıkmama
durumlarının
olduğunu
öğrendik. Bu kadar yatırım
yapılırken israftan kaçınmak ve
gençleri spora yönlendirmek
lazım. Bu konuda okullarımız
daha hassas olmalıdır.
Son olarak şunları
söyleyelim.
Eksikleri
gidererek okul sporları ile
daha ileriye gitme zamanı.
Olimpiyat yolunda bir Türkiye
için okuldan başlayan eğitimle
ve sporla geleceğe daha güzel
bakabiliriz. Çünkü yeni Arda
Turanlar, Cedi Osmanlar, Rıza
Kayaalpler, Kübra Akmanlar,
Servet Tazegüller, Gamze
Bulutlar bizleri okullarda
bekliyor.
Serdar Üstüntaş
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
ÇOCUK VE SPOR
Bu bölümde hepimizin en değerli varlığı olan çocuklarımızın ve çocuğun üzerine egzersizin yaptığı etkileri;
yetenek ve yetenek seçimi konusunu ve de çocuğun büyüme ve gelişme dönemlerini aktarmaya çalışacağız. Bu genel konularla ilgili daha detaylı bilgileri kaynaklar bölümünden ulaşacağınız kaynaklardan bulabilirsiniz.
Bu konularla ilgili sorularınızı da bilgimiz çerçevesinde yanıtlamaya çalışırız.
ÇOCUK ve EGZERSİZ
1-Çocukluk dönemi nedir? Çocukluk dönemi doğumdan itibaren 11-12 yaşına kadar süren bir zaman kapsar. 0-1 yaş süt çocukluğu, 1-3 yaş küçük çocukluk, 3-6 yaş okul öncesi çağı, 6-10 yaş birinci okul çocuğu çağı, 10-12 yaş ikinci okul
çocuğu çağı olarak kabul edilir. Ancak yaşa bağımlı kalmadan, doğumdan itibaren çocuğun, fiziksel, zihinse
ve psikolojik gelişimindeki seyrine bakarak cinsel olgunluğa erişmesine kadar olan sürecin çocukluk dönemi
olarak ele alınması gerekir. Çünkü kimi çocuk akranlarına göre, daha erken veya geç gelişebilir. 2-Çocukların egzersize yanıtları nedir?
Çocuklar bilindiği gibi bir gelişme ve büyüme periyodu içindedir. Bu periyotta genç çocukların fizyolojik
sistemleri, ağır egzersizlerin getirdiği yükleri karşılayacak düzeyde değildir. Bu güç ancak gelişme çağı sonrası
yakalanabilmektedir. Özellikle 12yaşın altındaki çocuklar oldukça yüksek bir sempatik sistem aktivitesine
sahiptir. Bu yüzden yüksek bir kalp atım sayısının bulunması ve uzun süren dayanıklılık aktiviteleri onların
kapasitelerinin kolaylıkla tükenmesine neden olur. Bu dönemdeki çocukların aerobik güçleri düşüktür. Yeterli oksijen kullanma kapasitesine sahip değillerdir. Çünkü kalbin bir seferde pompalayabildiği kan miktarı
yani kalp atım volümleri düşüktür Ayrıca karbonhidrat depoları da ileri yaşlarınkine oranla daha azdır. Burada
bilinmesi gereken puberte (ergenlik ) çağı öncesi beyin, sinir, kalp, akciğerler, böbrekler ve organizmanın iç
ortamını sabit tutmak için (homeostasis) koordineli bir şekilde çalışan fizyolojik prosesler (işlemler) bebeklik
ve çocukluğun ilk çağlarında zayıftır. Bu sistemlerin gelişimi puberte ve sonrasında görülür. Pubertede görülen kuvvetlenme, puberte
ile ilgili değil; hormonal faktörlerin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Vücudun egzersize ve
homeostatik mekanizmaların diğer streslerine yanıt verme yeteneği 14 yaşına tepe noktasına ulaşır. 3-Çocukta antrenmanın tehlike ve riskleri nedir?
Çocuklarda performansın birdenbire ve geçici olarak yükselmesi gözlenir. Küçük yaşta antrenmana
başlamanın negatif psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı azdır. Bir çalışmada Varek, performansları
tekrar düşen çocukların şoka girdikleri ve spor yaşamlarını zamanından önce bitirdiklerini yazar. Çocukta
antrenman tek yönlü uygulanmamalıdır. Cottea, yaptığı çalışmalarda antrenman tek yönlü uygulandığında
özellikle iskelet sistemi üzerinde olumsuz etkiler gözlendiğinden söz etmektedir. Ayrıca, tek yönlü antrenman
programı uygulandığında en riskli spor dallarını jimnastik sırıkla yüksek atlama, kürek, cirit halter, trambolin
ve kule atlama olduğu görülmektedir. 11
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
4-Çocuk antrenmanı için önerileri nelerdir? Belirli bir spor dalına yönlendirilen çocukların ebeveynlerine, bu alanda çocuğu bekleyen şanslar ve riskler
açıklanmalıdır. Çocukta sportif başarının, okulu ve geleceğini ikinci plana atmaması sağlanmalıdır. Çocukların aileleri ve özellikle okuldaki beden eğitimi öğretmenleri ile sıkı diyaloglar kurulmalıdır. 5-Çocuk ve gençlerde motorik özelliklerin gelişiminde duyarlı dönemler hangileridir?
Erkek çocuklarda motorik özelliklerin en yüksek artış gösterdiği yaşlar 4-6-8-13-14 yaşları
olarak görülmektedir. 9, 11 ve 15 yaşlarında gelişme az olurken, 3, 5, 7, 12, 16 ve 17nci yaşlarda gelişme
hiç görülmemektedir. Kız çocukları ve gençlerinde ise en yüksek artış 4, 6, 9, 10 yaşlarında görülürken; 8,
11, 12 ve 13 yaşlarında daha az artış görülmektedir. Kızlarda 3, 5, 7, 14, 15, 16 ve 17nci yaşlarda gelişme hiç
görülmez.
6-Çocukta ve gençte kuvvet antrenmanının özellikleri nedir? Çocukluk ve gençlik yaşında genel ve çok yönlü vücut gelişiminde kuvvet antrenmanı önemli bir rol oynar.
Kuvvet antrenmanı genel anlamda okul öncesi çağda önerilmez. Bu yaş basamağında çocukların kemik ve
kas gelişimini sağlamak için, düzenli olarak kuvvet çalışmalarından uzak spor yapmaları yeterlidir. Bu
dönemde her türlü kuvvet çeşidine uygun olarak dayanma, asılma çekme (parmaklık tırmanma, halat
çekme ) ile amaçlanan kuvvet gelişimi sağlanabilir. Bunun dışında ayrı bir çalışmaya gerek duyulmaz
İlkokulun ilk sınıflarında çocuğun kendi vücut ağırlığı ile yapacağı çalışmalar yeterlidir. Burada halat
çekme, yüksekçe bir yere dayanarak push-up (şınav), direğe veya halata tırmanma, alçak barda ayaklar
önde/yerde kendini çekme, barfikse asılma, tek ve çift ayak sıçramalar, çakı hareketleri en uygun düşen
kuvvet çalışmalarıdır. Stemmlere göre gövde kaslarının kuvvetlenmesi ve tırmanma yeteneği 7-9 yaşları
arasında en yüksek gelişim düzeyine erişmektedir. Bunların ardından 9 yaş sonrası kendi vücut ağırlığının
dışındaki bir ağırlığa taşınarak, sağlık topu gibi çalışmalar ilave edilebilir. Ayrıca antrenman içeriği olarak
barfikste dikey olarak kendini çekme, düz zeminde push-up (şınav) karın ve sırt kasları için sit-up (mekik) ve
ters mekik gibi egzersizler de eklenebilir. Uzmanlar 14 yaşından önce serbest ağırlıkla çalışma yapılmaması gerekliliğine dikkat çekmektedir. Artan yaşla bağlı olarak dinamik çalışmaların yanı sara izotermik (statik/durgun) çalışmalara da
ağırlık verilmeye başlanmalıdır. Bilindiği gibi anaerobik güç yaşın ilerlemese bağlı bir gelişim
göstermektedir. Bu dönemden sonra yapılacak kuvvet çalışmalarında serbest ağırlık (halter) devreye
girecek ise mutlaka bir uzman tarafından programlarının hazırlanması gerekmektedir. Erkeklerde kas
kuvvetindeki en büyük artış 6, 8, 13 ve 14 yaşlarında gözlenir. Kızlarda ise en büyük artış 4 ve 9uncu yaşlara
gözlenmektedir.
12
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
7-Çocuk ve gençlerde yapılacak kuvvet çalışmalarının temel ilkeleri nelerdir?
Çocuk ve gençlerde yapılacak kuvvet çalışmalarında göz önüne alınması gereken temel ilkeleri dört ana
başlık altında toplayabiliriz. Bunlar sırasıyla şunlardır: a-Rizikosuz fakat bedensel verimlilik yeteneği çok yönlü geliştirilmelidir. b. çalışmalar her yaş dönemine göre planlanmalıdır. Ayrıca çok yönlü değişken ve neşe verici olmalıdır. Oyun formu içinde verimlidir. c. Temel kuvvet (birim kuvvet, kaba kuvvet) ile hareket becerisi ve teknik arasında yakın ilişki kurulmalıdır d. Gençlerde ortopedik yönden uygun olup olmadığı araştırılmadan üst düzeyde yüklenmeler
yapılmamalıdır.
8-Ağırlık çalışmalarının boy uzamasına etkisi nedir?
Ağırlık çalışmalarına başlama yaşında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, büyüme çağıdır. Özellikle
fiziksel gelişme sırasında, boyun uzaması, kemiklerin epifiz adı verilen büyüme noktalarından sağlanır. Burada epifiz bölgelerine gelen darbeler ve o bölgelere binen fiziksel yük, bu bölgelerin erken kapanmasına
neden olur. Böylece kemiğin büyümesi, boyun uzaması engellenmiş olur.
9-Çocuk ve gençte dayanıklılık antrenmanının özellikleri nelerdir? Çocukluk ve gençlikte, dayanıklılığın en hassas olduğu dönemler erkeklerde ve kızlarda 4 yaşından sonraki
dönemde rastlanmaktadır. Konuyu biraz daha açarsak, erkeklerde 14 ve 15 yaşlar dayanıklılığın çok kolay
geliştirilebileceği dönemlerdir. Kızlarda bu dönem 13 yaş olarak görülür. Bilimsel çalışmalar, çocukların
ergenlik dönemi öncesi devamlı yüklenmelere ve interval (aralı) antrenmanlara uygun olmadığını
göstermiştir. Bu nedenle okul öncesi ve okul dönemlerinde dayanıklılık antrenmanlarının içeriği genelde
oyun formu şeklinde olmalıdır. Bunlar ebeleme, stafet yarışları, yer değiştirme oyunları gibi eğitsel oyunlar
olabileceği gibi yakan top, mini basketbol, mini futbol gibi küçük takım oyunları da olabilir. Ayrıca piramidal yüklenme şeklinde (1-2-3-2-1 dakikalık) koşular da aralarında birer dakikalık dinlenme
verilerek uygulanabilir. Devamlı yüklenme şeklinde de 5-10-15 dakikalık koşular yapılabilir. Ergenlik dönemi
sonrası ise normal dayanıklılığı geliştirici çalışmalara başlanabilir.
10-Çocukta ve gençte hareketliliğin özellikleri nelerdir? Eklemlerin hareket genişliği, yani hareketlilik erkek çocuklarda 4 ve 8 yaşları, kızlarda ise 4 ve
13 yaşları büyük önem taşımaktadır. Bu yaşlarda artış büyük orandadır. Erkeklerde 6, 9, 13 ve14 yaşları ile
kızlarda 6, 9 ve 12 yaşlarında da düşük oranda artışlar gözlenebilir.
Saygılarımla…
Not: Bir Sonraki Ay ‘’Sporda Yaralanmalar’’.
Rafet Fatih ÇAKMAK
Beden Eğitimi Öğt. Gör.
13
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
SİSTEM = BASİT FUTBOL
Hollandalı Johan
Cruyff nam-ı diğer
Sarı Fare ve onun
söylediği derin
anlamlı şu söz:
Futbol basittir; zor
olan futbolu basit
oynamaktır. Cruyff
bu meşhur sözüyle
çok şey anlatıyor
aslında. Futbol
görünüşte 11 kişilik
iki takımın bir topu
üç direk arasından
geçirmeye çalışması
olarak görülebilir.
İşte bu kadar basit
görünen bu olay
aslında göründüğü
gibi değil. Futbol
tarihinde birçok
sistem denenmiştir.
Bütün sistemlerin
ortak amacı topu üç
direk arasından en
basit yolla geçirmektir
aslında. Günümüzden
örnek vererek
gidelim. Cruyff ’un
efsaneleştiği
Barcelona ve yine
Cruyff ’un temellerini
attığı ‘total futbol’.
Barcelona’yı izlerken
adeta bir makine
izliyor gibi oluruz
her şey kusursuz ve
mükemmel görünür.
Cruyff ’un başka bir
sözü gelir akla: En
14
güzel gol, boş kaleye
atılan goldür.
Barcelona’nın
attığı gollerin çoğu
boş kaleyedir. Topun
o noktaya gelmesi
için topu en az 11
kişiden kurtarmanız
gerekmektedir. Bunu
günümüzde yapan
takım sayısı bir elin
parmaklarını geçmez.
Cruyff bu futbolun
en önemli özelliğini
şöyle açıklar: Topu
ayağında bulunduran
oyuncu en önemsiz
oyuncudur;
önemli olan diğer
oyuncuların doğru
yer değiştirmesidir
der. Sistemin
ipuçlarını verir
aslında. O zor dediği
basitlik sistemle
sağlanır. Takımın
makine gibi işlemesi
oyuncuların birbirine
neredeyse gözü
kapalı pas atması
çok mükemmel bir
sistem gerektirir.
Sistem oluşturmak
elbette çok zordur.
Bir sistemi oturtmak
bazen yıllar alabilir;
sonuna kadar sabır
gerektiren bir iştir.
Özellikle de taraftar
için maalesef
ülkemizde her şey
kupa endeksli. Hal
böyle olunca sistem
oluşturmak imkânsız
demek yanlış
olmaz. Ülke olarak
kupalara endeksli
olmasak bir
sistemin oluşmasını
beklesek o sistemin
getirileri birkaç
kupadan kat kat
daha fazla olacaktır.
Dünya futbolunda
Barcelona dışında da
örnekler verebiliriz.
Alex Ferguson’un
Manchester United’ı
, Jurgen Kloop’un
Dortmund’u
hepsi birer sistem
takımıydılar. Hem
oynadıkları futbolla
hem kazandıkları
başarılarla akıllarda iz
bıraktılar. Cruyff ’un
yazının başında olan
sözünde ki zor olanı
yapmak için yani
oyunu basitleştirmek
için sağlam bir
sisteminizin olması
şart...
Ahmet Ergüç
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı
15

Benzer belgeler

ocak 2016 - WordPress.com

ocak 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 17. Sayısı

Detaylı

mart 2016 - WordPress.com

mart 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Detaylı

mayıs 2016 - WordPress.com

mayıs 2016 - WordPress.com © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr.

Detaylı

ağustos 2015 - WordPress.com

ağustos 2015 - WordPress.com KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Editörler Simge Özden Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köro...

Detaylı

haziran 2016 - WordPress.com

haziran 2016 - WordPress.com © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr.

Detaylı