BPH Tanısı ile Transüretral Prostat Rezeksiyonu

Transkript

BPH Tanısı ile Transüretral Prostat Rezeksiyonu
e-ISSN:2148-1547
BPH Tanısı ile Transüretral Prostat Rezeksiyonu Yapılan Hastalarda Medikal
Tedavi Gereksinimine Etkisi Olan Faktörler
Factors Effecting the Necessity for Medical Treatment in Patients Who
Underwent Transurethral Resection of the Prostate
Orjinal Arastirma
Başvuru: 15.11.2013
Kabul: 03.01.2014
Yayın: 27.01.2014
Özgü Aydoğdu1, Ayhan Karaköse1, Yusuf Ziya Ateşci1
1
İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı
Özet
Abstract
Amaç: Benign prostat hiperplazisi (BPH) tanısı ile
transüretral prostat rezeksiyonu (TURP) yapılan
hastalarda
ameliyat
sonrası
medikal
tedavi
gereksinimine etkisi olan faktörlerin araştırılması.
Gereç ve Yöntem: Mayıs 2012-Haziran 2013 tarihleri
arasında alt üriner sistem semptomları (AÜSS) nedeni
ile değerlendirilen ve BPH tanısı ile bipolar TURP
yapılan toplam 97 hastanın kayıtları retrospektif olarak
incelendi. Hastalar cerrahi sonrası AÜSS nedeni ile
medikal
tedavi
alan(grup1,n=35)ve
almayan
(grup2,n=62)olmak üzere iki gruba ayrıldı. Üretral darlık
öyküsü olan, daha önce prostat veya üretradan ameliyat
olan ve nörojen mesane şüphesi olan hastalar çalışmaya
dahil edilmedi. İki grup arasında preoperatif prostat
hacmi, rezeke edilen prostat ağırlığı, yaş, üroflowmetri
ile ölçülen maksimum ve ortalama idrar akım
hızları(Qmax&Qave),kronik hastalık öyküsü, cerrahi
öncesi medikal tedavi kullanım süresi, total prostat
spesifik antijen (PSA), operasyon süresi, uluslararası
prostat semptom skoru (IPSS) ve yaşam kalitesi(QoL)
skoru açısından karşılaştırma yapıldı. İstatiksel analizler
için ki-kare testi kullanıldı ve p<0.05 anlamlı olarak
kabul edildi.
Bulgular : Ortalama takip süresi 3.8±0.7 ay olarak tespit
edildi. Grup1’de 16 hastanın alfa blokör, 6 hastanın alfa
blokör ve 5 alfa redüktaz inhibitörü,5 hastanın PDE-5
inhibitörü,5 hastanın alfa blokör ve antikolinerjik ve 3
hastanın diğer ilaçları kullandığı tespit edildi. İki grup
arasında yaş, kronik hastalık öyküsü olan hasta yüzdesi
ve cerrahi öncesi AÜSS nedeni ile medikal tedavi
kullanım süresi açısından anlamlı farklılık izlendi.
Sonuç : Daha yaşlı, kronik hastalık öyküsü olan ve
cerrahi öncesi uzun süre medikal tedavi almış olan
hastalarda bipolar TURP sonrası AÜSS nedeni ile ilaç
kullanma olasılığı daha fazladır.
Purpose: To investigate potential factors which effect
the need for medical therapy in patients who underwent
TURP.
Method: The data of 97 patients who underwent bipolar
TURP for lower urinary tract symptoms (LUTS) due to
BPH between May 2012 and June 2013 were reviewed
retrospectively. The patients were divided in two groups
in terms of postoperative medical treatment for LUTS
(gr1, n=35, medical treatment and gr2, n=62, no medical
treatment). Patients with a history of urethral stricture,
previous urethral or prostate surgery and neurogenous
bladder were excluded from the study. The two groups
were compared in terms of preoperative prostate volume,
resected prostate weight, age, maximum and average
urinary flow rates (Qmax and Qave) measured with
uroflowmetry, chronic systemic disease history,
preoperative medical therapy time, tPSA, operation time,
international prostate symptom score (IPSS) and quality
of life score (QoL). Statistical analyses were performed
with chi-square test and a p value of <0.05 was accepted
as statistically significant.
Results : Mean follow-up time was 3.8±0.7 months. In
group 1, 16 patients used alpha blocker, 6 patients used
alpha blocker and 5 alpha reductase inhibitor, 5 patients
used PDE-5 inhibitor, 5 patients used alpha blocker and
anticholinergic and 3 patients used other drugs. Age,
chronic systemic disease rate and preoperative medical
treatment time for LUTS were significantly different
when two groups were compared.
Conclusion : Older patients with chronic disease and
longer preoperative medical treatment time have the
higher risk of medical therapy due to LUTS following
bipolar TURP.
Anahtar kelimeler: TURP, AÜSS Medikal tedavi
Keywords: TURP, LUTS Medical treatment
Sorumlu Yazar: Özgü Aydoğdu, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı
İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi
[email protected]
The Cystoscope 2014:1 (102-106)
Sayfa 102
e-ISSN:2148-1547
Giriş
Benign prostat hiperplazisi (BPH) 60 yaşlarında erkeklerin yaklaşık olarak yarısını etkileyen bir patolojidir [1].
Ciddi bir mortalite nedeni olmasa da, morbidite açısından önemli bir sağlık problemi olarak ortaya çıkmaktadır.
Özellikle ortalama yaşam süresinin uzun olduğu gelişmiş ülkelerde BPH ve bununla ilişkili olan alt üriner sistem
semptomları(AÜSS) önemli bir kronik morbidite nedenidir [2].
Son yıllarda BPH tanısı alan hastalarda medikal tedavi oldukça popüler hale gelse de, fonksiyonel sonuçlar
açısından bakıldığında cerrahi tedavinin daha avantajlı olduğu görülmektedir [3]. Medikal tedavi sonrası AÜSS’de
%30 ile %60 arasında azalma olmakta ve üroflovmetri ile ölçülen maksimum idrar akım hızında (Qmaks) ise
ortalama %40’lık bir iyileşme izlenmektedir. Cerrahi tedavi sonrası ise AÜSS’de %60 ile %90 arasında azalma
olduğu ve Qmaks’da %140’lık bir iyileşme izlendiği rapor edilmiştir [4,5]. Özellikle son yıllardaki teknolojik
gelişmeler ile birlikte BPH tanısı ile transüretral prostat rezeksiyonu (TURP) yapılan hastalarda postoperatif
sonuçlar oldukça yüz güldürücü olsa da, hastaların yaklaşık %20’sinde olumsuz sonuçlar izlenmekte ve
postoperatif dönemde ilave medikal ve/veya cerrahi tedavi gereksinimi doğabilmektedir [6,7].
Bu çalışmada BPH nedeni ile bipolar TURP yapılan hastalarda postoperatif takipte medikal tedavi gereksinimine
etkisi olan faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler
Bu çalışmada kliniğimizde Mayıs 2012 ile Haziran 2013 tarihleri arasında AÜSS nedeni ile değerlendirilen ve
BPH tanısı ile bipolar TURP yapılan toplam 97 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastalar cerrahi
sonrası AÜSS nedeni ile medikal tedavi alan (grup1, n=35) ve almayan (grup2, n=62) olmak üzere iki gruba
ayrıldı. Üretral darlık öyküsü olan, daha önce prostat veya üretradan ameliyat olan ve nörojen mesane şüphesi
olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi.
İki grup arasında preoperatif prostat hacmi, rezeke edilen prostat ağırlığı, yaş, üroflowmetri ile ölçülen maksimum
ve ortalama idrar akım hızları (Qmaks&Qort), kronik hastalık öyküsü, cerrahi öncesi ilaç kullanım süresi, total
prostat spesifik antijen (PSA), operasyon süresi, uluslararası prostat semptom skoru (IPSS) ve yaşam kalitesi
(QoL) skoru açısından karşılaştırma yapıldı. İstatiksel analizler için ki-kare testi kullanıldı ve p<0.05 anlamlı
olarak kabul edildi.
Bulgular
Çalışmaya dahil edilen hastaların postoperatif ortalama takip süresi 3,8 ± 0,7 ay olarak tespit edildi. Bipolar
TURP sonrası AÜSS nedeni ile medikal tedavi alan (Grup 1) 16 hastanın alfa blokör, 6 hastanın alfa blokör ve 5
alfa redüktaz inhibitörü, 5 hastanın fosfodiesteraz tip 5 (PDE-5) inhibitörü, 5 hastanın alfa blokör ve antikolinerjik
ve 3 hastanın diğer ilaçları kullandığı tespit edildi.
Grup 1 ‘de yer alan hastaların ortalama yaşı (69,2 ± 5,6 yıl) grup 2 ile (62,7 ± 4,3 yıl) karşılaştırıldığında anlamlı
olarak fazla bulundu (p<0,05). Kronik hastalık öyküsü olan hasta yüzdesi grup 1’de (n=22, %62,8), grup 2 (19,
%30,6) ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak fazla bulundu (p<0,05). Benzer şekilde bipolar TURP öncesi AÜSS
nedeni ile medikal tedavi kullanım süresinin grup 1’de (3,26 ± 1,2 yıl) grup 2 (1,92 ± 0,87 yıl) ile
karşılaştırıldığında anlamlı olarak fazla olduğu bulundu (p<0,05) (Tablo1).
The Cystoscope 2014:1 (102-106)
Sayfa 103
e-ISSN:2148-1547
Tablo 1
Bipolar TURP sonrası ilaç kullanım oranını etkileyen faktörler
Tartışma ve Sonuç
Uzun yıllar boyunca BPH tanısı alan hastaların endoskopik cerrahi tedavisinde monopolar TURP altın standart
olarak kabul edilmiştir [8]. Monopolar TURP’ye bağlı oluşabilecek olası komplikasyonlar arasında kanama, sıvı
emilimi, dilüsyonel hiponatremi ve postoperatif elektrolit imbalansı sayılabilir [8,9]. Özellikle son yıllarda
meydana gelen teknolojik gelişmelere ve TURP tekniğindeki değişimlere bağlı olarak monopolar TURP’ye
alternatif birçok minimal invazif yöntem öne sürülmüştür. Bipolar TURP günümüzde klasik monopolar TURP’ye
alternatif olarak ortaya çıkmış olan ve günümüzde birçok klinikte yaygın olarak tercih edilen bir yöntemdir [1,8].
Özellikle zaten rutin olarak monopolar TURP yapan klinisyenler açısından öğrenme eğrisi oldukça kısa
olmaktadır [1]. İlave olarak klasik monopolar TURP ile karşılaştırıldığında bipolar TURP operasyon sırasında
minimal sıvı emilimi, minimal kanama miktarı ve hastanede yatış ve sondalı kalma süresinin daha kısa olması
nedeni ile daha avantajlı gibi görünmektedir [1,8,9]. Ayrıca monopolar TURP ile karşılaştırıldığında prostat
hacminin büyük olduğu, anti koagulan kullanım öyküsü olan ve komorbid hastalıkları olan erkeklerde bipolar
TURP daha avantajlı gibi görünmektedir [10,11]. Bipolar TURP ve benzeri minimal invazif tekniklerin ortaya
çıkması ile birlikte monopolar TURP kullanımında yıllık olarak yaklaşık%5 oranında bir azalma olduğu
bildirilmiştir [12]. Yeni yapılan randomize bir çalışmada bipolar TURP ile açık prostatektomi karşılaştırılmıştır [13].
Bu çalışmada postoperatif hemoglobin değerleri, kataterizasyon süreleri, hastanade yatış süresi ve 3 yıllık toplam
tekrar cerrahi tedavi ihtiyacı olmaması oranı açısından bipolar TURP yapılan hastaların daha iyi olduğu
izlenmiştir.
Bipolar TURP ve benzeri yeni tekniklerin uygulanması ile birlikte son yıllarda mortalite ve morbidite oranlarında
anlamlı bir azalma olmuş ve son 20 yıl içerisinde postoperatif mortalite oranı %0.25’in altına inmiştir [14-16].
Bununla birlikte TURP sonrası uzun dönemde birtakım sorunlar halen izlenebilmektedir. Busorunlar arasında
mesane boynu darlığı, üretral darlık, urgency veya dizürinin devam etmesi ve ilave medikal tedavi gereksinimi
sayılabilmektedir [1]. Yapılan bir çalışmada BPH nedeniyle yapılan endoskopik cerrahi yöntemler arasında usun
dönem mornbidite açısından anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır [10].
Biz bu çalışmada AÜSS nedeni ile değerlendirilen ve BPH tanısı tüm hastalarımızda standart olarak bipolar
TURP gerçekleştirdik. Bipolar TURP sonrası medikal tedavi gereksinimine etkisi olan faktörlerin araştırılmasını
amaçladık. Hastalar cerrahi sonrası AÜSS nedeni ile medikal tedavi alan (grup1, n=35) ve almayan (grup2, n=62)
olmak üzere iki gruba ayrıldı. Postoperatif dönemde medikal tedavi ihtiyacı olasılığını arttırabilecek üretral darlık
öyküsü, prostat veya üretra ameliyatı ve nörojen mesane şüphesi olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Bipolar
TURP sonrası AÜSS nedeni ile medikal tedavi alan 16 hastanın alfa blokör, 6 hastanın alfa blokör ve 5 alfa
redüktaz inhibitörü, 5 hastanın PDE-5 inhibitörü, 5 hastanın alfa blokör ve antikolinerjik ve 3 hastanın diğer
The Cystoscope 2014:1 (102-106)
Sayfa 104
e-ISSN:2148-1547
ilaçları kullandığı tespit edildi. Postoperatif dönemde medikal tedavi verilen hasta grubunda, medikal tedavi
almayan hasta grubu ile karşılaştırıldığında ortalama yaş, kronik hastalık öyküsü olan hasta yüzdesi ve cerrahi
öncesi AÜSS nedeni ile medikal tedavi kullanım süresi açısından anlamlı yükseklik olduğu izlendi.
Genellikle AÜSS nedeniyle TURP yapılan hastaların %78 ile 93’ü arasında postoperatif sonuçlar tatmin edici
olmaktadır [3,17]. Bugüne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda TURP sonrası tedaviyle ilişkili fonksiyonel sonuçlar
veya tedavinin etkinliği açısından etkili olan potansiyel faktörler üzerinde durulmuştur [3,18]. Yapılan bir çalışmada
Chen ve arkadaşları semptomatik BPH nedeniyle TURP yapılan 40 erkek hastanın sonuçlarını sundular [18]. Bu
çalışmada rezidüel prostat ağırlığı ne kadar az ise ameliyat sonrası klinik sonuçların o kadar iyi olacağı ortaya
konuldu. Başka bir çalışmada yazarlar TURP sonrası semptomatik iyileşmenin primer olarak rezeksiyon miktarı
ile ilişkili olmadığını savundular [19].
TURP sonrası istenmeyen durumların ve postoperatif medikal tedavi gereksiniminin en aza indirgenmesi
açısından doğru hasta seçimi oldukça önemlidir. Hastalar ameliyat öncesinde doğru ve ayrıntılı bir biçimde olası
postoperatif ilaç kullanımı ve potansiyel problemler açısından bu şekilde bilgilendirilebilirler. Bu çalışmanın
sonuçlarına bakıldığında ileri yaşlı, kronik hastalık öyküsü olan ve TURP öncesi AÜSS nedeni ile medikal tedavi
kullanım süresinin daha uzun olduğu hastalarda ameliyat sonrası ilave medikal tedavi kullanım olasılığının
anlamlı olarak daha fazla olduğu ortaya konulmuştur. Daha fazla hastanın dahil edildiği, prospektif ve randomize
çalışmalar mevcut çalışmanın sonuçlarını desteklemek açısından faydalı olacaktır.
Sonuç
Daha yaşlı, kronik hastalık öyküsü olan ve cerrahi öncesi uzun süre medikal tedavi almış olan hastalarda bipolar
TURP sonrası AÜSS nedeni ile ilaç kullanma olasılığı daha fazladır. Özellikle bu gruba dahil olan hastaların
ameliyat öncesinde olası postoperatif ilaç kullanımı açısından doğru biçimde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Kaynaklar
1. Gupta NP, Nayyar R. Management of large prostatic adenoma: Lasers versus bipolar transurethral
resection of prostate. Indian J Urol. 2013 Jul;29(3):225-35.
2. Strope SA, Yang L, Nepple KG, Andriole GL, Owens PL. Population based comparative effectiveness of
transurethral resection of the prostate and laser therapy for benign prostatic hyperplasia. J Urol. 2012
Apr;187(4):1341-5.
3. Milonas D. Significance of operative parameters on outcomes after transurethral resection of the prostate.
Medicina (Kaunas). 2010;46(1):24-9.
4. Tubaro A, Vicenti C, Renzetti R, Miano L. Invasive and minimally invasive treatment modalities for
lower urinary tract symptoms: what are the relevant differences in randomized controlled trials? Eur Urol
2000;38(1):7-17.
5. Clifford GM, Farmer RDT. Medical therapy for benign prostatic hyperplasia: a review of the literature.
Eur Urol 1999;38:2-19.
6. Kaplan SA, Bowers DL, Te AE. Differential diagnosis of prostatism: a 12-year retrospective analysis of
symptoms, urodynamics and satisfaction with therapy. J Urol 1996;155: 1305-10.
7. Hakenberg OW, Pinnock CB, Marshall VR. The follow-up of patients with unfavourable early results of
transurethral prostatectomy. Br J Urol 1999;84:799-804.
8. Osterberg EC, Choi BB. Review of current laser therapies for the treatment of benign prostatic
hyperplasia. Korean J Urol. 2013 Jun;54(6):351-8.
9. Reich O, Gratzke C, Bachmann A, Seitz M, Schlenker B, Hermanek P, et al. Morbidity, mortality and
early outcome of transurethral resection of the prostate: A prospective multicenter evaluation of 10,654
patients. J Urol. 2008;180:246–9.
The Cystoscope 2014:1 (102-106)
Sayfa 105
e-ISSN:2148-1547
10. Ahyai SA, Gilling P, Kaplan SA, Kuntz RM, Madersbacher S, Montorsi F, et al. Meta-analysis of
functional outcomes and complications following transurethral procedures for lower urinary tract
symptoms resulting from benign prostatic enlargement. Eur Urol. 2010;58:384–97.
11. Tan A, Liao C, Mo Z, Cao Y. Meta-analysis of holmium laser enucleation versus transurethral resection of
the prostate for symptomatic prostatic obstruction. Br J Surg. 2007;94:1201–8.
12. Malaeb BS, Yu X, McBean AM, Elliott SP. National trends in surgical therapy for benign prostatic
hyperplasia in the United States (2000-2008) Urology. 2012;79:1111–6.
13. Giulianelli R, Brunori S, Gentile BC, Vincenti G, Nardoni S, Pisanti F, et al. Comparative randomized
study on the efficaciousness of treatment of BOO due to BPH in patients with prostate up to 100 gr by
endoscopic gyrus prostate resection versus open prostatectomy. Preliminary data. Arch Ital Urol Androl.
2011;83:88–94.
14. Mamoulakis C, Efthimiou I, Kazoulis S, Christoulakis I, Sofras F. The modified Clavien classification
system: A standardized platform for reporting complications in transurethral resection of the prostate.
World J Urol. 2011;29:205–10.
15. Madersbacher S, Alivizatos G, Nordling J, Sanz CR, Emberton M, de la Rosette JJ. EAU 2004 guidelines
on assessment, therapy and follow-up of men with lower urinary tract symptoms suggestive of benign
prostatic obstruction (BPH guidelines) Eur Urol. 2004;46:547–54.
16. Herrmann TR, Liatsikos EN, Nagele U, Traxer O, Merseburger AS. EAU guidelines on laser technologies.
Eur Urol. 2012;61:783–95.
17. Ameda K, Koyanagi T, Nantani M, Taniguchi K, Matsuno T. The relevance of preoperative
cystometrography in patients with benign prostatic hyperplasia: correlating the findings with clinical
features and outcome after prostatectomy. J Urol 1994;152:443-7.
18. Chen SS, Hong JG, Hsiao YJ, Chang LS. The correlation between clinical outcome and residual prostatic
weight ratio after transurethral resection of the prostate for benign prostatic hyperplasia. Br J Urol
2000;85:79-82.
19. Hakenberg OW, Helke C, Manseck A, Wirth PM. Is the relationship between the amount of tissue
removed at transurethral resection of the prostate and clinical improvement in benign prostatic
hyperplasia. Eur Urol 2001;39:412-17.
The Cystoscope 2014:1 (102-106)
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Sayfa 106

Benzer belgeler

Benign Prostat Hiperplazisinin Endoskopik Tedavisi

Benign Prostat Hiperplazisinin Endoskopik Tedavisi Literatürde HoLEP’i destekleyen birçok radomize kontrollü çalışma (RKÇ) ve meta-analiz vardır. Gerçekten de Yin ve ark.’larının HoLEP ve TUR-P’yi karşılaştıran 6 RKÇ’dan derledikleri bir meta-ana...

Detaylı