azerbaycan cumhuriyyeti eğitim bakanlığı azerbaycan devlet iktisat

Transkript

azerbaycan cumhuriyyeti eğitim bakanlığı azerbaycan devlet iktisat
AZERBAYCAN CUMHURİYYETİ EĞİTİM BAKANLIĞI
AZERBAYCAN DEVLET İKTİSAT Ь NİVERSİTESİ
YЬ KSEK LİSANS HAZIRLIK MERKEZİ
ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER BЦLЬ MЬ
Uluslararası Ekonomik ĠliĢkiler
Konu:
Karapara Aklama ile Mücadelede
Uluslararası Girişimler
Ders:
Kayıtdışılık ve Global Ekonomiye Etkileri
Öğrenci:
Aydan Gediyeva
Öğr.Görevlisi:
Elşen Bağırzade
Bakü – 2011
1
ĠÇĠNDEKĠLER
GiriĢ................................................................................................................................................3.
1. KARAPARA VE KARAPARA AKLANMASI KAVRAMLARI………................4-6.
1.1 Karapara Kavramı………………………………………………….………….……...4.
1.2 Karapara Aklanması Kavramı……………………………………….……………..4-5.
1.3 Karapara ve Karapara Aklamanın Tarihi GeliĢimi…………….……….…………..5-6.
2. KARAPARA AKLAMANIN AġAMALARI………………………....……………..7-9.
2.1 Karapara Aklamada YerleĢtirme AĢaması……………………………..………......7-8.
2.2 Karapara Aklamda AyrıĢtırma AĢaması………………………………..…....….....8-9.
2.3 Karapara Aklamada BütünleĢtirme AĢaması..............................................................9.
3. KARAPARA AKLANMASI ĠLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI
GĠRĠġĠMLER............................................................................................................10-20.
3.1 Avrupa Konseyi.....................................................................................................10-13.
3.1.1
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (80) 10 Sayılı Tavsiye Kararı.10-11.
3.1.2
Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt Edilmesi ve Müsadere
Edilmesi
Hakkında
Avrupa
Konseyi
SözleĢmesi
(1990
Strazburg
SözleĢmesi...................................................................................................11-13.
3.2 BirleĢmiĢ Milletler (BM).......................................................................................13-16.
3.2.1
Karapara Aklanmasi ile Mücadelede Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin
Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi –Viyana Sözleşmesi.13-15.
3.2.2
Sinir Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Palermo
Sözleşmesi)..................................................................................................15-16.
3.3 Avrupa Birliği(AB)................................................................................................17-20.
3.3.1
91/308/Eec Sayılı Konsey Direktifi (Mali Sistemin Karaparanın Aklanması
Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesi Hakkındakı Konsey Direktifi)...17-18.
3.3.2
2001/97 Sayılı Konsey Direktifi…………………………………………...18.
3.3.3
2005/60/EC Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi……......18-20.
3.4 Karaparanın Aklanması ile Mücadelede Basle Ġlkeleri.............................................20.
Sonuç............................................................................................................................................21.
Kaynaklar................................................................................................................................22-23.
2
GiriĢ
GloballeĢme, günümüz dünyasını
deyim yerinde ise küçük bir köy haline
dönüĢtürmektedir. Dolayısıyla 21. yüz yılında küreselleĢme, çok hızla geniĢleyerek hayatımızın
her aĢamasında kendisini göstermektedir. Bir baĢka ifade ile ulusal kültürlerin, ekonomilerin ve
sınırların ortadan kalkmaya yüz tuttuğu, politik kutuplaĢmaların yok olduğu, hemen hemen her
alanda liberal eğilimlerin güç kazandığı, teknolojinin akıl almaz bir hızla geliĢtiği ve toplumsal
hayatın büyük bir kısmının küresel süreçler tarafından belirlendiği bu çağda sermaye, iĢgücü,
teknoloji ve bilgi sınır tanımaz hale gelmiĢtir.
KüreselleĢmenin etkileri sadece yukarıda değinilenlerle sınırlı kalmamıĢtır. Yerel çıkar
amaçlı organize suç örgütleri çıkar çevresinde sınır ötesi organize suç
örgütleriyle
yakınlaĢmıĢtır. Böylelikle, birlikte çalıĢma imkânları, kendi mal ticaretini artırabilmek için
illegal faaliyetler uluslar arası bir boyuta eriĢmiĢtir. Bu sayede organize suç örgütlerinin iĢlediği
uyuĢturucu ticaret, silah kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, değerli maden kaçakçılığı, organ
kaçakçılığı gibi karaparanın elde edildiği suçların iĢlenmesi kolaylaĢmıĢtır.
Bunun için de elde edilen karaparaların aklanması ile mücadelede uluslararası aktörlerin
rolü artmaktadır.
ÇalıĢmada önce karapara kavramının ve karapara aklama kavramını ortaya çıkıĢı,
karapara aklama aĢamaları, karapara ile mücadelede uluslararası giriĢimler ele alınmaktadır.
Uluslararası giriĢimlerden AB direktifleri, BM giriĢimleri ve Avrupa Konseyi giriĢimleri
incelenmektedir.
3
1. KARAPARA VE KARAPARA AKLANMASI KAVRAMLARI
1.1 Karapara Kavramı.
Kara para, sosyal, ahlaki, ekonomik ve hukuki açılardan farklı tanımlanmaktadır. Sosyal
anlamda kara para, dolaylı olarak da olsa toplumsal hayata zarar veren her türlü faaliyetten elde
edilen kazançlar, Ahlaki anlamda kara para, yasalarla yasaklanmıĢ olsun veya olmasın toplum
nazarında suç sayılan hareketler sonucunda elde edilen tüm kazançlar, Ekonomik anlamda kara
para, kanunlar tarafından suç sayılan fiillerin yanı sıra, ekonomik hayatı düzenleyen kural ve
usuller ihlal edilerek elde edilen kazançlar. Hukuki anlamda kara para ise, ülke mevzuatında
“öncül suç” olarak belirtilmiĢ fiillerden elde edilmiĢ kazançlar, olarak nitelendirilir. Farklı
açılardan yapılan tanımlardaki ortak noktadan hareketle, kara para, genel
olarak suç iĢlenmesi suretiyle elde edilen geliri ifade etmektedir.
ÇeĢitli ülkelerde kara paranın nasıl kabul edildisinin tespiti, kara paranın aklanmasının
önlenmesi için yapılmıĢ olan yasal düzenlemelerin incelenmesini gerektirmektedir. Zira, söz
konusu yasalarda öncül suç olarak kabul edilmiĢ fiillerin gerçekleĢtirilmesiyle elde edilen para,
kara para sayılmaktadır. Böylesi bir inceleme, her ülkede “öncül suç” olarak belirtilmiĢ olanların
farklılık gösterdiğini, kimi ülkelerin “kara parayı yaratan öncül suç” listesinde yer alan suçların
diğerlerinde yer almadığını göstermektedir. Kara parayı doğurduğu kabul edilen öncül suçların
daha sınırlı veya geniĢ kapsamlı tutulmuĢ olmasına göre, kara paranın biri dar, diğeri geniĢ
olmak üzere iki ayrı anlamda ele alındığı söylenebilir. Dar anlamda kara para, belli bir veya
birkaç suçun iĢlenmesi sonucu elde edilmiĢ her türlü maddi menfaat ve değerleri kapsamaktadır.
GeniĢ anlamda kara para ise, her türlü suçun iĢlenmesi sonucu elde edilen bütün maddi
menfaat ve değerleri kapsamaktadır.1
1.2 Karapara Aklanması Kavramı.
Güç üzerinde söz sahibi olmak, gücü elde etmek suç iĢlemenin altında yatan temel
amaçlardan biridir. Bu nedenle suçun iĢlenmesiyle elde edilen gücün kullanılabilir olması
gereklidir. Bu açıdan yaklaĢan bir çerçevede karaparanın aklanmasına iliĢkin bazı tanımlar
aĢağıda verilmektedir.
Karapara Aklama: Kanun dıĢı yollardan kazanılan gelirin, değerini mümkün olduğunca
koruyarak, yetkililerin dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliğini arttıracak Ģekilde gizleyerek
veya kanuni gerekçe kazandırarak baĢka varlıklara dönüĢtürülmesi iĢlemidir.
1
Aziz TaĢdelen, “Vergi Hukuku Kurallarının Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesindeki Önemi “, Türkiye‟de
Vergi Kayıp ve Kaçaklar› ve Önlenmesi Yolları, 19.Türkiye Maliye Sempozyumu, 10-14 Mayıs 2004,
Belek/Antalya, s.464.
4
Bir malın suçtan kaynaklandığını bilerek, onun doğru tabiatını, kaynağını, pozisyonunu,
tasarrufunu, hareketini, haklarını veya sahibini gizlemek veya değiĢtirmektir. 2
YasadıĢı gelirin ekonomiye aktarılması ve yasal amaçlarla kullanılması sürecidir.
YasadıĢı olarak elde edilen varlıkların gerçek kaynağını gizlenmek için baĢka varlıklara transfer
edilmesidir.
YasadıĢı faaliyetlerden elde edilen gelirin kaynağını, sahibini, kontrol edenini, yerini
gizlenmek veya Ģeklini değiĢtirmek suretiyle iĢlem yapılması veya iĢlem yapılma giriĢiminde
bulunulmasıdır.
Aklama, suçluların yasadıĢı faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerinin gerçek kaynağını ve
sahiplerini gizleme sürecidir.
Tüm bu tanımlar sonucunda karaparanın aklanabilmesi için Ģu unsurların gerektiğini
söyleyebiliriz; ĠĢlenen suç sonucunda bir gelir elde edilmesi, bu gelirin elde eden kiĢinin
beklenen gelirinden belirgin ölçüde fazla olması, gelirin kaynağındaki fiilin suç olması ve gelirin
kullanabilirliğini artırmak ve değerini korumak için yasal görüntü kazandırılması veya
gizlenmesi gerekmektedir.3
1.3 Karapara ve Karapara Aklanmanın Tarihi GeliĢimi.
Modern anlamda karapara, uyuĢturucu ve psikotrop madde ile mücadele sonucunda
ortaya çıkmıĢtır. Ġlk baĢlarda karapara, uyuĢturucu ve Psikotrop maddelerin satıĢından elde
edilen kazanç olarak ele alınmıĢtır. Daha sonra ise karapara, bir çok ülkede her türlü ağır
suçlardan elde edilen kazanç olarak ele alınmaya baĢlamıĢtır. 1974 dünya ekonomi krizi
zamanında hızla yayılan uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen karapara, uluslararası boyutta
ciddi bir sorun haline gelmiĢtir. MafyalaĢmanın çoğalması üzerine karapara oluĢumu da
artmıĢtır. Artık günümüz dünyasında, aĢırı hızla geliĢen teknoloji ve küreselleĢme ile parallel
olarak karapara aklama yöntemleri de geliĢmektedir. 4
Suçlular çok eski zamanlardan beri yasadıĢı faaliyetlerden elde ettikleri gelirleri
aklamaktadırlar. Karapara aklama teriminin kökeni, 1920 yıllarına uzanmaktadır. 1928 yılında
ABD‟deki ġikago mafia babası Al Capone, ödemelerin sadece nakitle yapıldığı çamaĢırhaneler
zinciri kurarak, suçtan elde ettikleri karaparayı bu kurdukları çamaĢırhanelerin geliri olarak
göstermiĢlerdir. Dolayısıyla çamaĢırhanelerin günlük gelirine aklayacağı karaparayı ilave ederek,
temiz parayı karapara ile karıĢtırmak suretiyle aklama iĢlemini gerçekleĢtirilmekteydi.
2
Emniyet Genel Müdürlüğü, (1999), “Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Yasal Düzenlemeler”,
Bakancılık Dergisi, C. 1, S. 30, ss.3-4.
3
Akar, Yıldırım, (1997), Karaparanın Aklanması, Ankara: TĠSAMAT Basım Sanayi, s. 4-5
4
Ergül Ergin, (2005), Karapara Ekonomi ve Aklama Suçu, Ankara: Adalet Yayınevi, s. 2-5
5
Karapara aklamanın tarihinde, Al Capone‟den sonra gelen meĢhur mafia babası Lucky
Luciano‟nun sağ kolu olarak bilinen Meyer Lansky‟den bahsetmek yanlıĢ olmaz. Meyer Lansky,
suçtan elde ettikleri karaparayı ülke dıĢına çıkartarak vergi cennetlerine ve Ġsviçre „deki isimsiz
hesaplara yatırmaktaydı. Sonra geri ABD‟ye büyük Ģirketlerin doğrudan yatırımları veya borçları
olarak gösterilip getirilmesiyle aklama iĢlemi yapmaktaydı. Bu aklanan fonlar sayesinde
ABD‟deki Las Vegas‟ı kurduğunu iddia etmektedir.
Karaparanın aklanmasının basında duyurulması, 1973 yılında ABD‟de Watergate
skandalıyla olur. Bu skandalın ayrıntılarıysa ABD gazetesi olan The Guardian haberine göre,
Meksika‟da aklanılan 200 000 doların Cumhuriyetçi parti kampanyasında kullanılmasıydı.
Karaparanın aklanması deyiminin uluslararası nitelik kazanması, 1980‟li yıllarında
Amerika‟daki kokainin ortaya çıkması sonucunda, suç örgütlerinin uyuĢturucu satıĢından elde
ettikler büyük miktarda olan karaparanın aklamasıyla olmuĢtur.
Günümüzde Ġngilizce karĢılığı Money Launderıng olan karapara aklama teriminin hukuki
olarak kullanıĢı, 1982‟de Kolombiya kokaininden elde edilen gelirin müsaderesine iliĢkin bir
dava sırasında kullanılmıĢtır. 5
5
ERGIN (2005), a.g.e. s. 5-7
6
2. KARAPARA AKLAMANIN AġAMALARI
Karaparanın
aklanması
genelde
3
aĢamadan
oluĢan
bir
süreç
içerisinde
gerçekleĢtirilmektedir:
YerleĢtirme (Placement)
AyrıĢtırma (Layering)
BütünleĢtirme (Integration)
Her aklama sürecince bu aĢamaların üçünün de ayrı ayrı gerçekleĢmesi zorunlu değildir.
Bazen bu aĢamaların ikisi veya üçü tek iĢlemle gerçekleĢtirilebilir ya da bazı aĢamalar
gerçekleĢtirilmeden aklama süreci tamamlanabilir.6
2.1 Karapara Aklamada YerleĢtirme AĢaması.
Kara para aklamanın ilk aĢaması olan bu aĢamada amaç, suçtan elde edilen nakit paranın
fiziki olarak elden çıkarılmasıdır. Mali sistem içerisinde yer almayan kara para ya mali sistem
içerisine sokulacak veyahut yurt dıĢına çıkarılarak daha çok Offshore Bankalar aracılığıyla
finansal sistem içerisine giriĢi sağlanacaktır.
YerleĢtirme aĢaması aklayıcılar için en zor aĢamadır. Karapara ile mücadele eden birimler
açısından ise karaparayı yakalamak için en kolay aĢamadır. Çünkü bu aĢamada karapara ile
illegal kaynağı arasındaki bağ henüz kesilmemistir. BaĢka bir ifade ile karapara aklayıcının
henüz paranın kaynağına iliĢkin kanuni bir gerekçesi yoktur. Dolayısıyla paranın kaynağının
kanun dıĢı olduğunu ispat etmek daha kolaydır.7
Ancak para finansal sisteme ilk giriĢte Ģüpheli iĢlem bildirimine ve nakit bildirime tabi
tutulmaz ise fon transferi gerçekleĢtirildiğinde finansal iĢlemi gerçekleĢtiren kuruluĢ ilk finansal
kuruluĢun gerekli incelemeleri ve sorgulamarını yerine getirdiği varsayımıyla çok özel emareler
olmadığı sürece paranın kaynağını sorgulamayacaktır. 8
Kara para yerleĢtirme aĢamasında Ģu yöntemlere tabi tutulabilmektedir;
• Fiziki olarak yurtdıĢına çıkarılarak denetimin daha az olduğu ülkelerde bankaya
yatırılabilir,
• Küçük tutarlara (bildirim sınırının altındaki) bölünerek ülke içerisindeki çeĢitli
bankalara çeĢitli isimler altında yatırılabilir,
• Gayrimenkul, lüks otomobil, antika eĢya, mücevher, sanat eseri alımında kullanılabilir,
• Hisse senedi, çek, bono, poliçe… gibi mali araçlara dönüĢtürülebilir,
6
Bkz. http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/genel_bilgi.htm#
Yıldırım Akar, Karaparanın Aklanması, SPK yay,1997,S.69
8
M. Okan Ergin, Finansal Sistem Aracılığıyla Gerçekleştirilen Kara Para Aklama Yöntemleri, Eylül – 2001,
Merkez Bankası TeftiĢ Raporları, Rapor no 15, s.39
7
7
• Kumarhane geliri, turizm geliri, ihracat geliri… gibi gösterilebilir.
• Finansal kuruluĢlar veya onların çalıĢanları ile anlaĢılarak finansal sisteme sokulabilir
yada suç geliri elde edenler doğrudan sahibi oldukları finansal kuruluĢ yardımıyla paranın
sisteme entegresini sağlayabilirler.
Sonuç olarak yerleĢtirme aĢaması gerçekleĢtikten sonra para nakit formdan kurtulacak ve
mali sistem içerisinde teknolojinin de faydasıyla artık çok hızlı ve karmaĢık iĢlemlere tabi
tutulabilecektir.
Ancak istisnai bir durum olarak para eğer nakit halinde değilse yani ödeme finansal sisten
aracılığıyla
gerçekleĢtirilmiĢse
kara
para
aklamanın
yerleĢtirme
aĢamasına
ihtiyaç
duyulmayacaktır. 9
2.2 Karapara Aklamada AyrıĢtırma AĢaması.
Kara para aklamanın bu aĢamasında amaç paranın kaynağının kara olduğunun
gizlenmesidir. YerleĢtirme aĢamasında mali sisteme sokulan para kaynağından fiziksel ve
nedensel olarak uzaklaĢtırılması amacıyla bir dizi karıĢık mali iĢlem gerçekleĢtirilmektedir.
Böylelikle hem para hem de paranın sahibi olan suçlunun ortaya çıkarılması
önlenmektedir.
Kademeli iĢlem olarak da bilinen bu aĢamada, para küçük miktarlara bölünerek dünya
bankacılık sistemi içerisinde bankadan bankaya, ülkeden ülkeye aktarılmaya baĢlanmaktadır.10
Bankalar arası hareketleri hızlandırmak ve paraları kaynağından mümkün olan en etkili
Ģekilde ayırmak için en karmaĢık vasıtalar kullanılmakta özellikle, kısa adı SWĠFT olan “Dünya
Bankalar Arası Mali ĠletiĢim Sistemi”nden faydalanılmaktadır. SWĠFT, 1974 yılında
kurulmuĢtur. Yurt içerisinde iki farklı banka birbirine para aktarırken nasıl EFT denen sistemi
kullanıyorsa, SWĠFT de dünyanın kullandığı bir EFT sistemidir. BaĢlanğıçta sistem 500 Avrupa
ve Amerikan bankasının bir araya gelmesiyle kooperatif Ģeklinde oluĢturulmuĢtur. Merkezi
Belçika‟da olup üyeleri arasında bankalar ve aracı kurumlar olduğundan önemli para
hareketlerinin çoğu sistemden geçmektedir. Sistemin 153 ülkede 6 bin, Türkiye‟de 61 üyesi
bulunmaktadır. Sistemde günde 3 milyon iĢlem yapılmaktadır. 1996 yılında toplam 700 milyon
iĢlem yapılmıĢtır. Böyle bir ağ sayesinde, hangi miktarda olursa olsun para birkaç saat içerisinde
dünyayı dolaĢabilmektedir. Sistemde gizli olan bir Ģey yoktur. Ancak çok hızlı hareket eden
paraya yetiĢmek ve hesapla ilgili sınırlı iz bırakan iĢlemleri deĢifre etmek çok zordur. 11
9
Kuntay Çelik, Kadir Güler, Selen IĢık Koçağra, “Karapara Aklama Tanımı Aşamaları Yöntemi ve ilgili
Uluslararası Çalışmalar”, Ankara – 2000, s.75 – 77
10
A. Fazıl Özsoylu, Yer altı Ekonomisi, Akçağ yayınları, Ankara – 1999, s.;121
11
ERGIN, Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu, a.g.e., S.10
8
AyrıĢtırma aĢamasında düzenli biçimde bir ya da birden fazla muvazaalı Ģirketler ve söz
konusu kiĢilerin kimliklerini gizlemek için sundukları güvence ve olanaklar nedeniyle off shore
finans merkezleri de kullanılır. Ayırma tekniği sayesinde, yüzlerce hesap üzerine yayılan ve
bölünen fonlar, daha sonra onları yönlendiren örgütlerin arzusuna göre tam bir özgürlükle
kullanabilecekleri belirli bankalar grubu üzerinde yeniden bir araya getirilebilir.
2.3 Karapara Aklamada BütünleĢtirme AĢaması.
Bu aĢamayı karaparanın yuvaya dönme aĢaması da denilmektedir. Bu aĢamada karapara
artık temiz para görüntüsüyle aklanmıĢ olarak ülkenin mali sistemine sokulmakta, paranın sahibi
rahat bir Ģekilde parasına harcayabilmektedir.12 Bir baĢka ifade ile bütünleĢtirme aĢaması,
karaparanın ekonomiye tamamen entegre olasıdır. YasadıĢı yollardan elde edilen kazancın yasal
bir kazanç gibi görünmesidir ve bu aĢamada karaparanın tespiti, artık daha önceki iki aĢama
geçildiğinden ve sayısız iĢlemler neticesinde ülke ekonomisine ve finansal sisteme girdiği için
çok zordur. 13
Karapara aklayıcı bütünleĢtirme aĢamasında parayı normal ticari para olarak ekonomiye
sokar. Bu parayla menkul veya gayrimenkul, hisse senedi, tahvil, bono satın alabilir; bir finans
kurulusundan kredi almak için teminat gösterebilir, borçlarını ödeyebilir ve buna benzer her türlü
kanuni iĢlemi yapabilir. Böylece para sistemle bütünleĢmekte ve kanuni fonlardan farklı olan
yönlerinden arındırılmaktadır. 14
12
ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA a.g.e. s.80
Ġpek, Halim, Bir Sorun Karapara ve Karaparanın Aklanması, Ġstanbul: Beta Yayıncılığı, 2000, s. 18.
14
ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA a.g.e. s. 80
13
9
3. KARAPARA AKLANMASI ĠLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI
GĠRĠġĠMLER
Kara para aklamayla mücadele ilk olarak ABD ve Ġtalya‟da baĢlamıĢtır. Diğer ülkelerde
ise mücadele süreci uluslararası hukukun harekete geçmesiyle uluslararası temel ilke ve tanımlar
konulmuĢ ve ülkeler bu tanım ve ilkeleri kendi iç hukuklarına yansıtmıĢlardır. Kara para
aklamaya karĢı mücadele ABD‟de 1970‟li, Avrupa ülkelerinde ise 1980‟li yıllarda baĢlamakla
birlikte uluslararası mücadelenin gerekliliğine inanan ülkelerin bir araya gelerek ortaya
koydukları bazı uluslararası enstrümanlar Ģunlardır;15
3.1 Avrupa Konseyi
3.1.1 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R(80) 10 Sayılı Tavsiye
Kararı
AK 1949 yılında kurulmuĢ olup, her üye devletin bakan düzeyinde ve bağlayıcı temsil
yetkisine sahip temsilcilerinin katılımıyla oluĢmaktadır. Bu kurum üye devletler için hukuk
oluĢturma (tüzük, yönerge, karar, tavsiye ve görüĢ açıklama) yetkisine sahiptir.
AK‟nin karaparanın aklanmasıyla mücadele konusundaki faaliyetlerinden birisi, AK
bünyesinde faaliyet gösteren Pompidou Grubu‟dur. Bu grup, uyuĢturucu bağımlılığı ve
kaçakçılığı ile mücadele ve bağımlıların tedavi ve rehabilitasyonu için üye devletlerin politikaları
arasında eĢgüdüm sağlamaktadır. 16
Avrupa Konseyi‟ne üye devletlerde karaparanın aklanmasının önlenmesi amacıyla, 27
Haziran 1980 tarihinde kabul edilen 80 no.lu Tavsiye Kararı ile uluslararası bir olgu olan
karaparanın aklanması ilk kez Avrupa Konseyi bünyesinde inceleme konusu yapılmıĢtır. Anılan
tavsiye kararı, karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda yapılan ilk uluslararası
giriĢimlerden olması itibariyle dikkat çekicidir.
Avrupa Konseyi tarafından, kaçırma, soygun gibi Ģiddete dayalı suçların birçok Avrupa
ülkesinde arttığı dikkate alınarak, bu tür suçlardan elde edilen kazançların bir ülkeden diğerine
aktarılmasının ve ekonomik sisteme tekrar dahil edilerek aklanmasının ciddi sorunlara yol
açacağı ve suç oluĢturan eylemlerin artması ile uluslararası boyutta karaparanın aklanmasının
yaygınlaĢacağı göz önünde bulundurularak, karaparanın aklanmasında bankacılık sisteminin
oldukça önemli önleyici bir rol üstleneceği ve bankalarla iĢbirliği yapılmak suretiyle suç oranının
azalacağı düĢünülmüĢtür.
15
Ergül Ergin, “Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması”, Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu, TOBB
Yayın no: 2005 – 25 Ekim – 2005, s.244
16
Gülören Tekinalp, Ünal Tekinalp, Avrupa Birliği Hukuku, Beta Yayınevi, Ġstanbul , 2000, s.210.
10
Avrupa Konseyi‟nin Tavsiye Kararında, karaparanın bankalar aracılığıyla aklanmasının
önlenmesi için bankacılık sistemine iliĢkin olarak önlemler getirilmiĢ ve üye devletlerin
bankacılık sistemlerinde gerekli değiĢiklikleri yapmaları tavsiye edilmiĢtir. Söz konusu kararda,
bankaların müĢterilerinden resmi bir belgeye dayanan kimlik bilgileri almaları, kiralık kasaları
sadece tanıdıkları veya güvendikleri kiĢilere kiralamaları, suç konusu oluĢturması nedeniyle seri
numaraları kayıtlı paralara rezerv koymaları ve çalıĢanlarına özellikle müĢteri kimlik bilgilerinin
kontrolü ve suçlu davranıĢları konusunda gerekli eğitimi vermeleri, karaparanın aklanmasında
bankaların kullanılmasının önlenmesi için alınması gerekli önlemler olarak sayılmıĢtır.
Karaparanın aklanmasının önlenmesinde, karaparaların tanınması önem kazandığından,
dolaĢımdaki karaparaların seri numaralarının takip edilmesi için polis, yargı ve diğer yetkili
organlar ile bankalar arasında gerekli iĢbirliğinin sadece ulusal çerçeve ile sınırlı olarak değil,
uluslararası boyutta da sağlanması gereğine iĢaret edilmiĢ ve bankaya gelen paraların, karapara
olup olmadığının, karapara seri numaralarının kayıtlı olduğu listeden kontrol edilmesi için önlem
alınması üye devletlere tavsiye edilmiĢtir.
Sonuç olarak, Avrupa Konseyi‟nin karapara aklanmasının önlenmesine iliĢkin ilk
çalıĢmasını oluĢturan Tavsiye Kararı, daha çok bankalar üzerinde yoğunlaĢmıĢ olup, bununla
bankaların karaparanın aklanmasında kullanımının engellenmesine yönelik önlemler belirtilerek,
üye devletlerin gerekli düzenlemeleri yapmaları tavsiye edilmiĢtir. 17
3.1.2 Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt Edilmesi ve
Müsadere Edilmesi Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi (1990 Strazburg
Sözleşmesi)
8 Kasım 1990 tarihinde Strazburg‟ta Avrupa Konseyi tarafından suçtan gelir elde
edilmesinin önlenmesi amacıyla, suç gelirlerinin müsadere edilerek aklanmasının önlenmesi ve
bu amaçla uluslararası iĢbirliğinin sağlanmasına yönelik olarak hazırlanarak imzaya açılan ve
Türkiye Cumhuriyeti adına 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanan SözleĢme‟nin onaylanması, 16
Haziran 2004 tarih ve 5191 sayılı Kanunla uygun bulunmuĢtur.
Avrupa Konseyi SözleĢmesi, uyuĢturucu madde kaçakçılığının mali alanda ortaya
çıkardığı sorunlarla ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu bünyesinde 1986 tarihinden
itibaren baĢlatılan çalıĢmaların en son Ģeklini oluĢturmaktadır. ÇalıĢma alanı sadece uyuĢturucu
maddelerden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmayarak geniĢletilmiĢtir. Karaparanın
aklanmasının önlenmesi konusunda Viyana SözleĢmesi‟nin terminolojisi ve sistematik yaklaĢımı
genel olarak benimsenmiĢtir. Ancak Viyana SözleĢmesi‟ne göre daha katı kurallar ve daha
17
Banu Saatçi, “Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine ilişkin Uluslararası girişimler”, Bankacılar dergisi,
S:19,1996, s.3
11
geliĢmiĢ çözümler getirilmiĢtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda daha etkin
çözümlerin getirilmesinin nedeni olarak, Avrupa Konseyi SözleĢmesinin, Viyana SözleĢmesine
göre daha küçük uluslararası topluluğa yönelmesi ve bu topluluğu oluĢturan ülkelerin benzer
niteliklere sahip olmaları gösterilebilir.18
SözleĢmede ayrıca, ulusal düzeyde alınması öngörülen müsadere önlemleri
konusunda da düzenleme getirilmiĢ ve suçlardan elde edilen kazançların müsaderesine imkan
veren hukuki düzenlemelerin ulusal düzeyde yapılması zorunlu kılınmıĢtır. Ayrıca
SözleĢmeye taraf ülkelerin banka ve mali kurumlarının karaparanın aklanmasının önlenmesi
konusunda yapılan araĢtırmalarda, iĢlemlere iliĢkin kayıtları vermeleri için gerekli
düzenlemeleri yapmaları ve hatta bu konuda bankaların sır saklama yükümlülüğüne istisna
getirmeleri öngörülmüĢtür. Yapılacak hukuki düzenlemelerin mümkün olduğunca geniĢ
kapsamlı tutulmasının, suçların ve karaparanın aklanmasının önlenmesinde daha etkili
olacağı düĢüncesinden hareket edilerek, ulusal düzeyin yanı sıra uluslararası düzeyde de
iĢbirliği yapılmasının gerektiği üzerinde durulmuĢtur. Suç oluĢturan eylemlerden elde edilen
kazancın, karapara niteliği bilinerek aklanması, baĢka bir deyiĢle, karaparanın bilerek
aklanması ise baĢlı baĢına suç oluĢturan bir eylem olarak sayılmıĢtır.19
Birinci bölümde gelir, mülk, vasıta, müsadere ve müsnet suç terimleri açıklanmaktadır.
Ġkinci bölüm, milli düzeylerde alınacak tedbirleri düzenlemektedir. Üçüncü bölüm, uluslararası
iĢbirliği yedi baĢlık ve üç aĢamada düzenlenmektedir.
AĢamalar;
• Kazançların tespit edilmesi ve izlenmesi soruĢturma aĢamasında
• Malların zapt edilmesi, dondurulması soruĢturma aĢamasında
• Müsadereye iliĢkin karar verilmesi mahkeme aĢamasında gerçekleĢtirilmektedir.
SözleĢmenin dördüncü bölümü ise nihai hükümleri düzenlemektedir.20
Avrupa Konseyi, terörizmin finansmanının sadece suçtan kaynaklanan gelirlerin
aklanması yolu ile değil yasal faaliyetler yolu ile de gerçekleĢtirilebilir olduğu gerçeğini göz
önünde tutarak, 1990 Strazburg SözleĢmesini güncelleĢtirmeye ve geniĢletmeye karar vermiĢtir.
Bu kararın sonucu olarak 16 Mayıs 2005‟te Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması,
AraĢtırılması,
Ele
Geçirilmesi,
Müsaderesi
ve
Terörizmin
Finansmanı
SözleĢmesi
oluĢturulmuĢtur. Bu sözleĢme hem aklamayı hem de terörizmin finansmanını düzenleyen ilk
uluslararası sözleĢmedir.
18
Sacit Yılmaz, “Kara Paranın Aklanması ve Türkiye Boyutu”, Doktora Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, SBE,
2006,s.90
19
AKAR, Karaparanın Aklanması, s, 30
20
Sedat Güner, Organize Suç Örgütleri, Kara Para ve Aklanması, Bilgi Yayınevi–2003, s. 342-343
12
SözleĢme taraf ülkelere mali istihbarat birimlerini oluĢturmak için gerekli yasal
düzenlemeleri yapma yükümlülüğü ve ayrıca bu mali istihbarat birimlerinin, mali, idari ve adli
bilgilere zamanında ulaĢabilmesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü getirmektedir.21
3.2 BirleĢmiĢ Milletler (BM).
BirleĢmiĢ Milletler uluslararası güvenlik için önemli bir tehdit oluĢturan uyuĢturucu
ticareti ve sınır aĢan organize suç örgütleri ile mücadele kapsamında kara para aklama ile
mücadeleye ayrı bir önem vermektedir. Bu kapsamda BirleĢmiĢ Milletler inisiyatifinde
gerçekleĢtirilen Viyana ve Palermo Konvansiyonları aklama ile mücadelede önemli adımlardır.
BirleĢmiĢ Milletler söz konusu SözleĢmeler dıĢında da çeĢitli Ģekillerde aklama ile mücadele
konusunda rol oynamaktadır. AĢağıda bu hususlar özetlenmektedir.
3.2.1 Karapara Aklanması ile Mücadelede Uyuşturucu ve Psikotrop
Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi - Viyana
Sözleşmesi.
19 Aralık 1988 tarihinde BM gözetiminde imzaya açılmıĢ olup 20 ülke tarafından
onaylandıktan sonra, 20 Kasım 1990'da yürürlüğe girmiĢtir. SözleĢme, uluslararası ceza hukuku
alanında Ģimdiye kadar benimsenmiĢ olan en detaylı ve geniĢ belgelerden biri olarak kabul
edilmekte olup, tüm dünyada konu ile ilgili ulusal kanun ve uygulama tekniklerini
uyumlaĢtırmayı hedeflemektedir. SözleĢmeyle uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile ilgili
faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair iĢlemlerin cezai
müeyyidelere bağlanması üzerinde anlaĢmaya varılmıĢtır.22
SözleĢmenin giriĢinde aĢağıdaki hususlara vurgu yapılmıĢtır:
- Bireylerin sağlık ve refahını ciddi bir biçimde tehdit eden ve toplumun ekonomik,
kültürel ve siyasal temellerine zararlı etkileri olan uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin yasadıĢı
üretimi ve talebi ile kaçakçılığının yaygın boyutlarından ve gösterdiği artıĢtan derin endiĢe
kaynağıdır.
- Ölçülemeyecek boyutlara ulaĢan bir tehlike oluĢturan uyuĢturucu ve
psikotrop madde kaçakçılığının sürekli bir Ģekilde toplumdaki çeĢitli gruplar içinde gittikçe
yaygınlaĢmakta olmasından ve özellikle çocukların dünyanın birçok bölgesinde bir uyuĢturucu
madde tüketici pazarı olarak sömürülmesi
ve uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin yasadıĢı üretim, dağıtım ve ticaretinde kullanılması
endiĢeye neden olmaktadır.
21
Değirmenci Olgun, Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini
Aklama Suçu (Kara Para Aklama Suçu), Turhan Kitabevi, Ankara, 2007, s.167
22
HALĠM, a.g.e., s.51.
13
- Devletlerin yasal ekonomilerinin temellerini çökerten ve egemenlik, güvenlik ve
istikrarını tehdit eden kaçakçılık ile diğer benzer örgütlü suçlar arsında bağ bulunmaktadır.
- Kaçakçılığın, ortadan kaldırılması amacıyla, ivedi önlemler alınmasını ve birincil
öncelik verilmesini gerektiren uluslararası bir suçtur.
- Kaçakçılığın ülkeler ötesi suç örgütlerinin Devletin yapısına, yasal mali ve ticari
faaliyetlere ve topluma her düzeyde nüfuz etmesine, bozmasına, yoldan çıkarmasına imkân veren
büyük mali kâr ve servet sağlamaktadır.
- SözleĢmeye taraf ülkeler kaçakçıları bu suçlarından sağladıkları kazançlardan mahrum
ederek, kaçakçılık yapmalarına neden olan temel saiki böylece ortadan kaldırmaya kararlıdırlar.
- UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin kötüye kullanılması sorununun
temelinde yatan nedenleri ve özellikle bu maddelere olan yasadıĢı talebi ve kaçakçılığından elde
edilen büyük kazançları ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır.
- Kaçakçılığın ortadan kaldırılmasının tüm Devletlerin ortak sorumluluğunda
bulunduğuna iliĢkin ve bu amaçla uluslararası iĢbirliği çerçevesinde eĢgüdümlü bir eylem
gereklidir.
- Kaçakçılığı oluĢturan uluslararası suç nitelikli eylemlerin önlenmesi amacıyla, cezai
konularda uluslararası iĢbirliğine imkân sağlayan etkin hukuki araçların güçlendirilmesi ve
geliĢtirilmesi önemlidir.
SözleĢmenin giriĢinde yapılan vurgularda, yasadıĢı uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin
kaçakçılığının ulaĢtığı boyutun oluĢturduğu tehlikenin büyüklüğü, bununla mücadele için
uluslararası iĢbirliğinin önemi ve mücadelede kaçakçıları elde ettikleri menfaatten (kara paradan)
mahrum etmenin önemine özel vurgu yapıldığı görülmektedir.
SözleĢme, uyuĢturucu ve
psikotrop madde kaçakçılığının uluslararası boyutu bulunan değiĢik yönleri daha etkin bir
biçimde mücadele etmelerini sağlayabilmek için Taraflar arasındaki iĢbirliğini artırmayı
amaçlamaktadır.
SözleĢmede öncül suç veya kara para tanımı yapılmamaktadır. “Suçlar ve Yaptırımlar”
baĢlıklı 3 üncü maddede taraf ülkelere SözleĢmede sayılan fiillerin suç olarak ihdas edilmesi
yükümlülüğü getirilmektedir. Anılan maddenin birinci fıkrasının (a) alt bendinde aklama
açısından “öncül suç” olarak nitelendirebileceğimiz uyuĢturucu ve psikotrop maddelerinin
üretim, satıĢ, ithal ihraç gibi pek çok yönünü içerecek suçlar sayılmaktadır. Maddenin birinci
fıkrasının (b) alt bendi ile (c) alt bendinin (i) baĢlıklı paragrafında bugün literatürde aklama suçu
olarak isimlendirebileceğimiz suça kaynaklık eden fiiller sıralanmaktadır. Bu fiiller aĢağıdaki
gibidir:
- Bir malvarlığının sözleĢmede sayılan suçlardan birinden veya bu suçlara iĢtirakten
kaynaklandığını bilerek, malvarlığının yasadıĢı kaynağının gizlenmesi, olduğundan farklı
14
gösterilmesi veya suçun iĢlenmesine karıĢmıĢ kiĢinin eylemlerinin yasal sonuçlarından
kaçmasına yardımcı olmak amacıyla malvarlığının baĢka bir malvarlığına dönüĢtürülmesi veya
devredilmesi,
- SözleĢmede sayılan suçlardan birinden veya bunlardan birine iĢtirakten kaynaklandığını
bilerek, malvarlığının gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, hareketinin, gerçek sahibinin
gizlenmesi ya da olduğundan farklı gösterilmesi,
- Anayasa ilkeleri ve ülkelerin hukuk sisteminin temel kavramları saklı kalarak,
SözleĢmede sayılan suçlardan ya da bu suçlara iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, bu
malvarlığının edinilmesi, sahip olunması ya da kullanılması.
SözleĢmede ayrıca sayılan suçlarla etkin mücadele ve uluslararası iĢbirliğine iliĢkin,
müsadere, suçluların iadesi, adli yardımlaĢma, kontrollü teslimata iliĢkin hükümler yer
almaktadır. 23
Viyana konvansiyonunun amacı, uyuĢturucu kaçakçılığı yapan kiĢileri elde ettikleri
gelirden mahrum etmek böylece suçluları suç iĢlemeye yönelten temel nedeni ortadan
kaldırmaktır. 24 SözleĢmeyle getirilen iki temel yenilik müsadere ve kontrollü teslimat olmuĢtur.
SözleĢmeye göre müsadere ve kontrollü teslimat;
Müsadere: Bir mahkeme veya baĢka bir yetkili makam kararıyla bir mala sürekli olarak
el konulmasıdır.
Kontrollü teslimat: Suçta iĢtirak edenlerin belirlenmesi amacıyla kaçak veya kaçak
olmasından Ģüphelenilen bir biçimde sevk edilen uyuĢturucu maddelerin ilgili ülkelerin yetkili
makamlarının bilgisi ve denetimi altında bir veya birden çok ülke itibarıyla geçiĢine çıkıĢına
olanak veren yöntemdir.25
3.2.2 Sınır Aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi
(Palermo Sözleşmesi).
Organize suçlarla ilk uluslararası düzenleme niteliği taĢıyan konvansiyon; 15 Kasım 2000
tarihinde BM genel kurulu tarafından kabul edilmiĢ ve 12 – 15 Aralık 2000 tarihinde Palermo‟da
imzaya açılmıĢtır. Türkiye sözleĢmeyi; 13 Aralık 2000 tarihinde imzalamıĢ ve 30 Ocak 2003
tarihinde 4800 sayılı kanunla kabul etmiĢtir. Palermo konvansiyonu sınır aĢan örgütlü suçların
önlenmesi ve daha etkili bir Ģekilde mücadele edilmesi için iĢbirliğini amaçlamaktadır. Bu
kapsamda Viyana ve Strazburg sözleĢmelerindeki yöntem gibi kara para aklamanın önlenmesi ve
23
Hasan Aykin, “Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu”, T.C Maliye Bakanlığı Strateji
GeliĢtirme BaĢkanlığı, Yayın No: 2010/406, Ankara 2010.
24
BAġAK, a.g.e., s. 12
25
ÇELĠK, GÜLER, KOÇAĞRA, a.g.e., s.133
15
cezalandırılmasıyla el koyma ve müsadere kararlarının yabancı ülkelerde de infazına yönelik
olanaklar getirmektedir. 26
SözleĢmede, suç geliri, öncül suç, kontrollü teslimat, malvarlığı kavramları sözleĢme
açısından aĢağıdaki gibi tanımlanmıĢtır.
"Suç geliri" suç teĢkil eden yasadıĢı bir eylemden kaynaklanan veya doğrudan veya
dolaylı olarak elde edilen herhangi bir malvarlığını ifade eder.
"Malvarlığı" gerek maddi gerek gayri maddi, taĢınır veya taĢınmaz, somut veya soyut her
türlü varlık ve bu tür varlıklara iliĢkin tasarruf hakkını veya ayni hakkı tevsik eden yasal belgeler
veya araçlardır.
"Öncül suç", iĢlenmesi sonucunda elde edilen gelir, bu SözleĢmenin 6'ıncı maddesinde
tanımlanan suçun konusu olabilecek herhangi bir yasadıĢı eylem anlamına gelir.
"Kontrollü teslimat", bir suçun soruĢturulması ve suçun icrasında yer alan kiĢilerin
kimliklerinin tespiti amacıyla, yetkili makamların bilgisi ve gözetimi altında, yasadıĢı veya
Ģüpheli sevkiyatın bir veya daha fazla devletin sınırlarından dıĢarı çıkmasına, içinden geçmesine
veya içeri girmesine müsaade edilmesi yöntemidir.27
SözleĢmeye göre her taraf devlet;
a) Karapara aklamanın her biçimini önlemek ve tespit etmek için, kendi yetkisi dahilinde,
bankalar ve bankalar dıĢındaki mali kuruluĢlar ve gerektiğinde, özellikle karapara aklamaya
müsait diğer kurumlar için kapsamlı bir iç düzenleyici ve denetleyici sistemi oluĢturacaktır. Bu
sistem, kimlik tespiti, kayıt tutulması ve Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunulması ihtiyaçlarına
cevap verecektir.
b) SözleĢmenin 18 ve 27. madde hükümleri saklı kalmak Ģartıyla, kara para aklamayla
mücadeleye hasredilmiĢ, idari, düzenleyici, kanun uygulayıcı makamlarının yanı sıra diğer
makamların kendi iç hukuklarınca öngörülen koĢullar çerçevesinde, ulusal ve uluslararası
düzeyde iĢbirliği yapmak ve bilgi değiĢiminde bulunmak imkan ve yetkisine sahip olmalarını
sağlayacak ve bu amaçla, muhtemel karapara aklamaya iliĢkin bilginin toplanması, analizi ve
iletilmesi için ulusal bir merkez olarak hizmet verecek bir mali istihbarat biriminin kurulması
ihtiyacı değerlendirecektir.
SözleĢmede taraf devletlerden yolsuzluğu suç haline getirmeleri istenmektedir. Bunun
yanında yolsuzluğa karĢı alınacak diğer önlemler de sıralanmaktadır.28
26
Ergül Ergin, “Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması”, s.247
AYKIN, “Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu”, a.g.e., s. 106
28
Hasan Aykin, “Karaparanın Aklanmasıyla Mücadele Konusundaki Temel Uluslararası Metinler Ve Oluşumlar,
Uluslararası Ekonomik Sorunlar”, sayı 25, Mayıs 2007, ISSN:106-8431, ss.33-40
27
16
3.3 Avrupa Birliği (AB).
Temelleri 1949 yılına, Avrupa Kömür ve Çelik Birliğine, dayanan Avrupa Birliği, yirmi
yedi üye ülkeden oluĢan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve
ekonomik bir örgütlenmedir. 1993 yılında, Avrupa Birliği AntlaĢması olarak da bilinen
Maastricht AntlaĢması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Topluluğu'na yeni görev
ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuĢtur. AB karaparanın aklanmasıyla etkin mücadele
eden uluslarüstü bir kuruluĢtur.29
AB‟nin karaparanın aklanmasıyla mücadelede attığı ilk önemli adım 91/308/EEC sayılı
direktiftir. Daha sonra Konsey tarafından, 91/08/EEC sayılı Direktifin gerektirdiği Ģartlar ve
FATF‟nin 40 tavsiyesi, özellikle 4 numaralı tavsiyesi dikkate alınarak karapara aklanması,
kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin ve araçların izlenmesi, dondurulması ve müsaderesine
iliĢkin bir Ortak Eylem planı benimsenmiĢtir. Amaç, özellikle organize suçlar alanında cezai
faaliyetlerle mücadele için kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin izlenmesi ve müsaderesine
iliĢkin üye ülkeler arasındaki iĢbirliğinin artırılmasıdır. Söz konusu Ortak Eylem uyarınca
organize suçlara karĢı etkili bir mücadele için üye ülkelerce, özellikle ciddi suçlar söz konusu
olduğunda Strazburg SözleĢmesi‟nin 2. ve 6. maddelerinin uygulanması kararlaĢtırılmıĢtır.30
3.3.1 91/308/EEC Sayılı Konsey Direktifi (Mali Sistemin Karaparanın
Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesi Hakkındaki Konsey Direktifi).
10 Haziran 1991 tarihinde “Mali Sistemin Karapara Aklanması Amacıyla
Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik 91/308 sayılı Konsey Direktifi” karaparanın
aklanması ile mücadele konusunda Topluluk müktesebatı içerisinde yer alan ilk bağlayıcı
düzenlemedir. Direktifin amacı; sermaye akıĢını ve mali hizmetlerin sunulmasını
sınırlamadan mali sistemin karapara aklanmasında bir araç olarak kullanılmasının
engellenmesidir.
Direktif esas itibariyle Viyana Konvansiyonu ve FATF‟nin 40 Tavsiyesi temel alınarak
hazırlanmıĢtır. Direktifte karapara aklanması suçu, kimlik tespiti, kayıtların saklanması
Ģüpheli iĢlem bildirimine iliĢkin düzenlemelere yer verilmiĢtir.
Direktifin 1'inci maddesinde, üye ülkelerce karapara aklanmanın suç olarak kabul
edilmesinin sağlaması öngörülmüĢ ve karapara aklama suçu tanımlanmıĢtır.31
29
Değirmenci, Mukayeseli…, a.g.e., s.161.
ERGĠN, a.g.e., ( 2005), s.247
31
Bkz. http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308, (29 Nisan 2011)
30
17
Direktifte yer alan öncül suçlar 1988 tarihli BM Viyana SözleĢmesinde yer alan
uyuĢturucu suçlarına paralel Ģekilde düzenlenmiĢtir. Direktifte önleyici tedbirler kapsamında;
Mali kuruluĢların müĢterilerinin kimliklerini tespit etmeleri,
Kimlik tespitine konu iĢ ve iĢlemlere iliĢkin kayıtları saklamaları,
Aklama Ģüphesinin bulunduğu durumlarda iĢlem yapmaktan kaçınma ve bunu
yetkili birimlere raporlamaları,
Mali kuruluĢun aklamada araç olarak kullanılmasını engelleme amacına yönelik
olarak iç kontrol sistemi geliĢtirmeleri,
Mali kuruluĢların çalıĢanlarını aklama ile mücadele konusunda bilgilendirmeleri
hususlarına yer verilmiĢtir.32
3.3.2. 2001/97 Sayılı Konsey Direktifi.
2001/97/EEC Sayılı Direktif 19 Kasım 2001 tarihinde onaylanan Finansal Sistemin
Karapara Aklama Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Dair 91/308 sayılı Direktifi değiĢtiren
bir direktiftir. Direktifle getirilen en önemli değiĢikliklerden birisi kara para aklama ile mücadele
kapsamındaki öncül suçlar, uyuĢturucu suçlarının yanı sıra, organize suçlar, yolsuzluk suçları,
sahtecilik, üye devletin ceza hukukunda ağır hapse neden olabilecek suçları da kapsayacak
Ģekilde geniĢletilmiĢ olmasıdır.
Diğer bir yenilik ise Direktifin kara para ile mücadele kapsamında getirilen önleyici
tedbirlere
iliĢkin
yükümlülüklerin;
kredi
kuruluĢları,
finansal
kuruluĢlar,
denetçiler,
muhasebeciler, mali müĢavirler, belirli faaliyetleri çerçevesinde noterler ve bağımsız hukuk
mesleği ile uğraĢanlar, emlakçiler kumarhaneler ve 15.000 Euro‟nun üzerinde nakit iĢlem
gerçekleĢtiren değerli taĢ, maden, sanat eseri ticareti ve müzayedecilik iĢi ile uğraĢanların tümü
için geçerli hale getirilmesidir.33
3.3.3 2005/60/EC Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi.
Üçüncü direktif olarak da adlandırılan bu direktif ile birlikte Mali Sistemin Karaparanın
Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine ĠliĢkin 1991/308/EEC sayılı Avrupa
Topluluğu Konsey Direktifi yürürlükten kalkmıĢtır. Bu direktif ile birlikte Avrupa Birliği üyesi
ülkelerin Karapara Aklama ile Mücadelede mevzuatlarında yapmaları gereken düzenlemeler
belirtilmiĢtir.
32
33
AYKIN, “Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu”, a.g.e., s. 127
AYKIN, “Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu”, a.g.e., s. 127
18
Direktifin getirdiği en büyük yeniliklerden biri, direktifte sayılan bütün önleyici tedbirlerin
terörizmin finansmanını da kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesidir.
Yine direktifle gelen diğer bir yenilik, “müĢterini tanı (Customer Due Dilligence-CDD)”
ilkesinin ilk defa düzenlenmesi olmuĢtur. MüĢteri özen ilkesi; müĢterinin kimlik tespiti ve kimlik
teyidi, müĢterinin iĢ bilgilerinin temini, müĢterinin risk bakımından sürekli bir Ģekilde takip
edilmesi hususlarını kapsamalıdır. Ayrıca, karapara aklama ve terörizmin finansmanı riski
durumuna geniĢletilmiĢ veya basitleĢtirilmiĢ CDD önlemleri uygulanabileceği düzenlenmiĢtir.
Direktifte sayılan yükümlü grupları 1991/308 ve 2001/97 sayılanlara ek olarak trust ve
Ģirket hizmeti sağlayanları kapsamaktadır.
Bunların dıĢında, direktifin düzenleme getirdiği diğer hususlar ise Ģunlardır:
Direktifin tanımları düzenleyen maddesindeki ciddi suçların kapsamı geniĢletilerek,
2002/475/JHA Konsey Çerçeve Kararının 1 ile 4. madde arsında tanımlanan eylemler
ile Ceza üst sınırı 1 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçları veya yasal
sistemlerinde asgari ceza miktarı usulünü bulunan ülkeler bakımından en az 6 aydan
fazla cezayı gerektiren suçlar da kapsama alınmıĢtır. Yine aynı maddede, nihai
faydalanıcı, trust ve Ģirket hizmet sağlayanlar, siyasi nüfuz sahibi kiĢiler, iĢ iliĢkisi ve
paravan banka kavramlarının tanımı yapılmıĢtır.
Üçüncü kiĢilere güven ilkesi
Özel dikkat gerektiren iĢlemlere iliĢkin düzenleme,
Her üye ülkenin karapara aklama ve terörün finansmanı ile ilgili Ģüpheli iĢlem
bildirimlerini alacak, analiz edecek ve bu bilgileri ilgili otoritelerle paylaĢacak bir
mali istihbarat birimi kurması gerekliliği
ĠfĢa etme yasağı (tipping off)
Kayıtların beĢ yıl süre ile saklanması hükmü
Mali kuruluĢlar ve kredi kuruluĢlarının mali istihbarat birimi ile hızlı bir Ģekilde veri
değiĢimini gerçekleĢtirmelerinin sağlanmasına iliĢkin düzenleme
Karaparanın
aklanması
ve terörün finansmanı
ile ilgili
istatistik verileri
oluĢturulmasına iliĢkin düzenleme (Ģüpheli iĢlem bildirim sayısı, yürütülen
soruĢturma sayısı, mahkûmiyet sayıları ve müsadere miktarı)
Risk belirlemesi, risk yönetimi, uyum yönetimi konularında politika ve prosedürlerin
oluĢturulması ve yükümlü kuruluĢların bu konularda eğitimler düzenlenmesi
Döviz büroları, trustlar ve kumarhanelerin lisans altına alınması
Yükümlülerin denetlenmesi
Mali Ġstihbarat Birimleri arasında uluslar arası iĢbirliğine gidilmesi
19
Gerçek ve tüzel kiĢilere uygulanacak yaptırımlar
34
3.4 Karaparanın Aklanması ile Mücadelede Basle Ġlkeleri
12 Aralık 1988 tarihinde Basle'da toplanan Onlar Grubu (G-10) ülkelerinin (BeneluxBelçika-Hollanda-Lüksembourg-, Kanada, Fransa, Almanya, _talya, Japonya, Ġsveç, Ġsviçre,
BirleĢik Krallık ve ABD) banka gözetim ve denetim makamları ile merkez bankaları
temsilcilerinin olusturdugu Basle Komitesi tarafından karaparanın mali sistem aracılıgıyla
aklanmasını önlemeye yönelik, Basle Ġlkeleri olarak anılan öneriler saptanmıĢtır. Ġlkelerdeki
temel amaç, özellikle uyuĢturucu madde kaçakçılığı olmak üzere, diğer kanun dıĢı eylemlerden
elde edilen paraların aklanmasında veya gizlenmesinde, bankaların kullanılmaması için
bankacılık sektöründe ortak ilkelerin kabul edilmesini sağlamaktır.35
Bu kararlar bankacılık uygulama alanı içerisinde karaparanın aklanmasının önlenmesine
iliĢkin etkili çözümler içermektedir. Ġlkeler incelendiğinde temel amacın, özellikle uyuĢturucu
madde kaçakçılığı olmak üzere yasa dıĢı faaliyetlerden elde edilen paraların aklanması ve
gizlenmesinde bankaların kullanılmasını önlemek için bankacılık sektöründe ortak ilkelerin
hayata geçirilmesini sağlamak olduğu görülmektedir. Bu amaç doğrultusunda ilkelerin özellikle
bankaların iĢlem yaptıkları müĢterilerin kimlik bilgilerinin bilinmesi, yasal görünmeyen
iĢlemlerin yapılmaması ve yargısal makamlarla iĢbirliği yapılması noktalarında odaklandığı
gözlenmektedir.
Basle ilkeleri, sadece Onlar Grubu ülkeleri ile sınırlı bırakılmamıĢ, diger ülkelerin
gözetim ve denetim makamlarına da duyurularak karaparanın aklanmasında bankaların
kullanılmasının önlenmesi için tavsiye edilmiĢtir. Basle ilkeleri, Avrupa Konseyinin 1980 tarihli
Tavsiye Kararı gibi, yöneldiği ülkeleri bağlayıcı olmamakla birlikte, karaparanın aklanmasında
mali sistemin kullanılmasının önlenmesine iliĢkin olarak, uluslararası alanda atılmıĢ önemli
adımlardan biri olarak görülmelidir. 36
34
Bkz. http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308, (29 Nisan 2011).
Hatice Banu Özsuca, “Avrupa Topluluk Hukukunda Bankaların Karaparanın Aklanması için Kötüye
Kullanılmaktan Korunması”, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1993,S.18
36
Furkan ġen, Ersin Yalçin, “Global Bir Suç: Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanmasi ve Ortaya Koyduğu
Sorunlar”, Polis Bilimleri Dergisi Cilt:9 (1-4), s 82-83
35
20
SONUÇ
Tarihi süreçte incelendiğinde karaparanın çok eskilere dayandığı bir gerçek olduğu
anlaĢılmaktadır. Fakat karapara aklama konusu daha yeni bir kavramdır. Aklama sözcüğü ilk
defa 20. yüzyılın baĢlarında ABD mafyasıyla ilgili olarak kullanılmıĢtır. Aklamanın ciddi
anlamda ülkelerin gündemine gelmesi 20 yıllık bir geçmiĢe sahiptir. Bu yakın tarihine rağmen
karapara, bir anda uluslararası toplumun birincil gündem maddesini oluĢturmuĢtur. Hangi
yasadıĢı faaliyetlerden elde edilen gelirlerin karapara olacağı hususu her ülkenin kendi iradesine
ve mevzuatına bağlıdır. Birçok ülke karapara sayılan değerleri oluĢturacak temel suçları
belirlerken, bu suçları sayma yoluyla göstermiĢtir. Bazı ülkeler her türlü suçtan elde edilen
değerleri karapara olarak kabul ederken, bir kısım ülkeler ise belli bir hürriyeti bağlayıcı ceza
miktarını esas alarak bunun üzerinde bir cezayı gerektiren suçlardan elde edilen gelirleri
karapara olarak belirtmiĢtir. Diğer yanda, baĢta uyuĢturucu madde kaçakçılığı olmak üzere
yasadıĢı yollardan elde edilen ekonomik değerler olarak tanımladığımız karapara günümüzde
korkunç denebilecek boyutlara ulaĢmıĢtır. Dünyada var olduğu iddia edilen karapara miktarı 2
trilyon ABD Doları civarındadır ki bu miktar Fransa‟nın yıllık bütçesinin üç katıdır. Bir baĢka
ifade ile bu miktar ülkelerin ekonomik ve siyasal sistemlerini ve globalleĢme ile bağlantılı olarak
da dünya ekonomisini etkileyebilecek düzeydedir. Karapara, kaçakçılık (uyuĢturucu, rüĢvet,
silah, organ ve doku, kadın ve çocuk, yasadıĢı kömür vb.) dolandırıcılık, rüĢvet ve yolsuzluk,
sahtecilik, finansal suçlar gibi yasadıĢı faaliyetler sonrasında ortaya çıktığından, karaparanın
kaynağına gidilmesi söz konusu suç failleri de ortaya çıkabilecektir. Dolayısıyla, karapara ile
mücadele uzun vadede hukuk düzeninin de etkin biçimde ülkeye egemen olması sonucu
doğuracaktır.
Karapara ile mücadelenin sadece ulusal önlemlerle baĢarılı olunamaz ve bu anlamda
uluslararası mücadele çalıĢmaları yoğunluk kazanmıĢtır. Bu konuda özellikle BirleĢmiĢ Milletler,
Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği`nin çalıĢmaları öne çıkmakta, bu çalıĢmalar ile diğer ülkeler
üzerinde karaparanın aklanması ile mücadele için önlemler almaları konusunda baskılar
oluĢturulmaktadır. Zira karapara, mücadelenin zayıf olduğu ülkeleri kolaylıkta bulabilmekte o
ülkelere giderek aklanmıĢ bir halde geri dönebilmektedir.
Bu çalıĢmalar sonrasında karapara ile mücadelede bir takım ilerlemeler kayd edilmiĢtir.
Karapara ile mücadele yapılan uluslararası giriĢimlerin kapsamı büyütüldükçe olumlu sonuçlara
ulaĢılabilinir. Karapara ile aklamada suçun yapısı, iĢleniĢ Ģekilleri, nedenleri, sonuçları iyi bilinir
ve devletler bu konuyla mücadele amacıyla iĢbirliği hususunda gerçekten dürüst, içten kararlar
alır, bu yönde cesur ve fedakâr giriĢimlerde bulunurlarsa eminiz ki devlet suça değil suç devlete
boyun eğmek zorunda kalacak ve böylelikle karapara ve karapara aklama ile etkin bir mücadele
yapılmıĢ olacaktır.
21
KAYNAKÇA
AKAR, Yıldırım, Karaparanın Aklanması, SPK Yay No:90, Eylül 1997
YILDIRIM, Akar, (1997), Karaparanın Aklanması, Ankara: TĠSAMAT Basım Sanayi
AYKIN, Hasan, Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadelenin Küresel Boyutu, T.C
Maliye Bakanlığı Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı, Yayın No: 2010/406, Ankara 2010
AYKIN, Hasan, Karaparanın Aklanmasıyla Mücadele Konusundaki Temel Uluslararası
Metinler Ve OluĢumlar, Uluslararası Ekonomik Sorunlar, sayı 25, Mayıs 2007, ISSN:1068431, ss.33-40
ÇELĠK, Kuntay, GÜLER Kadir, KOÇAĞRA Selen IĢık, Karapara Aklama Tanımı
AĢamaları Yöntemi ve ilgili Uluslararası ÇalıĢmalar,Ankara – 2000
DEĞĠRMENCĠ, Olgun. Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Suçtan Kaynaklanan
Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu (Kara Para Aklama Suçu), Turhan Kitabevi, Ankara,
2007 dergisi, S:19,1996
Emniyet Genel Müdürlüğü, (1999), “Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine ĠliĢkin Yasal
Düzenlemeler”, Bakancılık Dergisi, C. 1
ERGĠN, Ergül, “Organize Suçlar ve Kara Paranın Aklanması”, Ekonomik Suç ve Ceza
Sempozyumu, TOBB Yayın no: 2005 – 25 Ekim – 2005
ERGĠN, M. Okan, Finansal Sistem Aracılığıyla GerçekleĢtirilen Kara Para Aklama
Yöntemleri, Eylül – 2001, Merkez Bankası TeftiĢ Raporları, Rapor no 15
ERGÜL, Ergin, Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu,Yargı yay,Ankara 2001
ERGIN, Ergül, , (2005), Karapara Ekonomi ve Aklama Suçu, Ankara: Adalet Yayınevi
GÜNER, Sedat, Organize Suç Örgütleri, Kara Para ve Aklanması, Bilgi Yayınevi–2003
HALĠM, Ġpek, , (2000), Bir Sorun Karapara ve Karaparanın Aklanması, Ġstanbul: Beta
Yayıncılığı
ÖZSOYLU, A. Fazıl, Yer altı Ekonomisi, Akçağ yayınları, Ankara – 1999
ÖZSUCA, Hatice Banu, Avrupa Topluluk Hukukunda Bankaların Karaparanın Aklanması
için Kötüye Kullanılmaktan Korunması, AÜ sosyal Bilimler Enstitüsü,Yayınlanmamıs
Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1993
SAATÇI, Banu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine iliĢkin Uluslararası giriĢimler,
Bankacılar
SACĠT, Yılmaz, , “Kara Paranın Aklanması ve Türkiye Boyutu”, Doktora Tezi, Dumlupınar
Üniversitesi, SBE, 2006
22
ġEN, Furkan, YALÇIN, Ersin, GLOBAL BĠR SUÇ: SUÇTAN ELDE EDĠLEN
GELĠRLERĠN AKLANMASI VE ORTAYA KOYDUĞU SORUNLAR, Polis Bilimleri
Dergisi Cilt:9 (1-4)
TAġDELEN, Aziz, “Vergi Hukuku Kurallarının Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesindeki
Önemi “, Türkiye’de Vergi Kayıp ve Kaçaklar› ve Önlenmesi Yolları, 19.Türkiye Maliye
Sempozyumu ,10-14 Mayıs 2004, Belek/Antalya
TEKĠNALP, Gülören ve TEKĠNALP Ünal , Avrupa Birliği Hukuku, Beta Yayınevi, Ġstanbul,
2000
http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308(29
2011)
Nisan
http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/uluslararasi_mucadele.htm#308(29
2011)
Nisan
http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/genel_bilgi.htm# (5 Mayıs 2011)
23

Benzer belgeler

1 KARAPARANIN AKLANMASIYLA MÜCADELE

1 KARAPARANIN AKLANMASIYLA MÜCADELE Avrupa Konseyi‟ne üye devletlerde karaparanın aklanmasının önlenmesi amacıyla, 27 Haziran 1980 tarihinde kabul edilen 80 no.lu Tavsiye Kararı ile uluslararası bir olgu olan karaparanın aklanması il...

Detaylı

Türkiye`de Gerçek Lehtarlığın Şeffaflığı

Türkiye`de Gerçek Lehtarlığın Şeffaflığı Son yıllarda manşetlerde yer alan büyük yolsuzluk skandallarının temel bir ortak noktası bulunmaktadır: Skandalın merkezinde bulunan kişilerin, yolsuzluk yoluyla elde ettikleri gelirleri farklı ülk...

Detaylı

Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın

Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın mücadelenin baĢarısız olacağı çok açık olarak ortaya çıkmıĢtır. Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirleri (karaparayı) aklama ihtiyacı, en iyi gizlilik garantilerini veren ülkeler ve bankalar aray...

Detaylı