İzmir`den Urfa`ya yardım - İletişim Fakültesi

Aralık 2015-Ocak 2016 Sayı49
December 2015-January 2016 Issue49
İzmir’den Urfa’ya yardım
Aid to Urfa from Izmir
İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomili Göztepeliler
Kulübü, Şanlıurfa Haliliye Terzi İlk/Ortaokulu’na
kıyafet yardımı kampanyası başlattı. Kulübün
üyelerinden Ezgi Yaparsoy ile kampanya hakkında
konuştuk
The fans of the Göztepe Team Club of the IUE have
started a clothing aid campaign to the students of the
Şanlıurfa Haliliye Terzi Primary and Middle School. We
have made an interview with a members of the club,
Ezgi Yaparsoy
Tuğçe Vural
E
konomili Göztepeliler
Kulübü, İEÜ’de Göztepeli öğrenciler tarafından
kuruldu. Üniversitedeki
Göztepelileri bir araya getirmek,
sosyal etkinlikler yapmak ve sosyal
sorumluluk projeleri gerçekleştirmek
amacıyla kurulan kulüpte, 60 üyeden 40’ı aktif olarak çalışıyor. Kulüp
ayrıca , 20 Nisan 2002 yılında
Göztepeli üniversiteliler tarafından
kurulan Göztepe Uniforce’a bağlı
olarak çalışmalarını yürütüyor.
Şanlıurfa’ya kıyafet yardımı
Kulüp üyeleri, Göztepeli arkadaşları
Büşra Arslan’ın Haliliye Terzi İlk/
orta okulu’na sınıf öğretmenliğine
atanması ve oradaki öğrencilerin
durumundan bahsetmesi üzerine
projeye başlamaya karar verdiler.
Önce kendi aralarında atkı, şapka,
kaban, ayakkabı gibi eşyaları toplayıp
göndermeyi planlayan Göztepeliler
daha sonra Uniforce’a bağlı bir kulüp
olarak daha iyi şeyler yapabilceklerine inanarak projeye ilk adımlarını
attılar. Öncelikle Okul Müdürü
Osman Çiçek ile iletişime geçen
kulüp üyeleri, Çiçek’ten öğrencilerin
fotoğraflarını ve sınıf listelerini göndermesini
istediler. Okulda yardıma ihtiyacı olan çok
sayıda öğrenci olduğunu gören kulüp üyeleri,
projeyi genişletmeye ve üniversite dışında da
yaymaya karar verdiler Projenin geçen 25
Kasım’da resmi olarak başladığını söyleyen
kulüp üyesi Ezgi Yaparsoy, proje süreci içinde
Göztepe kulübü başkanı Mehmet Sepil’in
kargo sponsoru olduğundan, Yeni Sistemli
Koleji sahibi Meral Güler’in ayakkabı sponsoru
olduğundan ve birçok öğrenci ve sınıf annelerinden geri bildirimler ve yardımlar aldığından
bahsetti. Ayrıca, sosyal medya üzerinden geniş
kitlelere ulaşmak amaçlı afiş yayınladıklarını
söyleyen Yaparsoy, “afişi gören insanların
sadece Urfa ve Göztepe yazısına dikkat çekip
deplasmana gittiğimizi düşünmeleri üzerine
panik yaşadık ve bunun yardım kampanyası
olduğunu duyurmaya çalıştık”dedi. “Neden
İzmir değil Urfa” diye tepkiler de aldığını
belirten Yaparsoy, “İzmir’de çalışmalar yapmak
öncelik sıramızda, fakat bir yakınımızın böyle
bir taleple gelmesi üzerine dayanamadık” dedi.
Urfalılardan Tepki
Ekonomili Göztepeliler’e bir tepki de
Urfalılar’dan geldi. Urfa.com’da yer alan
haberde, kampanyada kullanılmış veya az
kullanılmış çorap, mont, kazak gibi kıyafetlerin
toplandığı, 500 bin Suriyeliye kucak açan Urfa
halkının bu kampanyayı hakaret olarak gördüğü yazıldı. Yaparsoy, bu haber hakkında şunları
söyledi; “Haberler bizi üzdü. Biz gelen yardım
paketlerini teker teker açıp kontrol ettik.
Kullanılmayacak durumda olanları Kızılay’a
bağışladık. Zaten elimize geçenlerin çoğu yeni
alınmış ya da çok kısa süreli kullanılmış, küçük
geldiği ya da beğenilmediği için bağışlanmış
eşyalardı. Ayrıca kullanılmış çorap kesinlikle
bağışlamadık. Biz bu projeye sosyal sorumluluk adı altında başladık amacımız zor durumda
olan öğrenci kardeşlerimize yardımcı olmaktı.”
Kazak, mont, polar, şapka, bot, eldiven, atkı
gibi eşyaların toplandığını ve yardımların ilk
etapta İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne geldiğini,
sayım yapılarak paketlendiğini ve 25 Aralık’da
Şanlıurfa’ya gönderilerek projenin sonlandırıldığını söyledi.
T
he club was founded in 2013
by the students of the IUE
who are supporting Göztepe
team. It is aimed to gather
the Göztepe fans in the university, running social campaigns and organizing
social activities. In addition to this, the
club whose 40 members out of 60 are
working actively, is also a member of
Uniforce. Göztepe Uniforce is an outer
stand community which was founded
to raise the popularity of the Göztepe Team as well as to take part in the
social projects.
The Clothing Aid to Şanlıurfa
The members of the club had the idea
of starting such a project when one of
their friends, a Göztepe fan, has been
appointed to Haliliye Terzi Primary
School as a class teacher and realized
the needs of the students there. In the
beginning the club members collected
some hats, scarves, shoes etc. However
then they had the idea to
implicate the Uniforce to
collect more items. Initially,
they got in contact with
the Director of the school
Osman Çiçek and asked him
to send the lists of the classes
with the photographs of
the students. As soon as the
club members realized that
the number of the students
who are in need are in huge
amount,
Ezgi Yaparsoy, a member of
the organization added that;
the project which has been
started officially on 25th
November has a numerious
sponsors such as The Chair
of the Göztepe Football
Team handling the cargo
issues, Meral Güler the
director of the Yeni Sistemli
High School handling the
shoes. She also reported that
there might have been some
misunderstanding after the
information on boards was
'Göztepe and Urfa' causing
people to think as if the
team is going on an away
game however the aim was
to taking attention to the project. Now,
it has been clarified as the aid campain project to Urfa. "Some reactions
have been made about 'why Urfa, not
İzmir’ but İzmir is also in our list" she
reported.
Reactions from the people in Urfa
Another reaction has come from the people of Urfa. According to the news reported
in Urfa.com the campaign has been taken
as an insult as the items of clothing are
not brand new -they were either secondhand or worn-out clothes. Regarding this
Ezgi Yaparsoy said: "The news have made
us terribly upset. The aid packs have been
opened and checked before they were
sent to the school. The clothes that have
been donated are either just purchaised or
shortly used –the other ones that can not
be sent are donated to Kızılay. The only
aim was to help the children in need."
kampüs
Aralık2015 - Ocak2016 Sayı49
Tesla Vakfı’ndan armağan
Present from Tesla foundation
Sırbistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu
ve Tesla Bilim Vakfı tarafından İzmir Ekonomi
Üniversitesi’ne Nikola Tesla büstü bağışlandı. İzmir
Ekonomi Üniversitesi Öğrenci ve Kurumsal Faaliyetler
Müdürü Mine Kayıcan’la büstün önemi ve açılışı
hakkında konuştuk
Tuğçe Vural
S
ırbistan Fahri Konsolosu ve İEÜ Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Metin
Akdurak, Sırbistan’a ziyaret gerçekleştirdi. Ziyareti esnasında Tesla Bilim
Vakfı ile görüşmeler yapan Akdurak, vakfın
Türkiye’ye Nikola Tesla büstü armağan etmek
istediğini öğrendi. Yapılan görüşmeler sonucu,
Türkiye Elektirik Mühendisleri Odası aracılığıyla büst Sırbistan’dan Türkiye’ye getirildi
ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne bağışlandı.
C Blok 2. kat girişine konulan büstün
açılışı 24 Kasım’da yapıldı. Açılışa, İEÜ
Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş,
Sırbistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Zoran Markovic, Tesla Bilim Vakfı
Direktörü Milan Knezevic, Sırbistan
Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu ve
İEÜ Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı
Metin Akdurak, İEÜ Rektörü Prof. Dr.
Oğuz Esen, İEÜ Mütevelli Heyet üyeleri,
konuklar ve öğrenciler katıldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğrenci ve Kurumsal
Faaliyetler Müdürü Mine Kayıcan, büstü
farkındalık sağlamak ve dikkat çekmek
amacıyla üniversitenin en çok öğrenci trafiği olduğu C bloğun girişine koyduklarını
söyledi. Büstün üniversiteye bağışlandığını
duyduklarında mütevelli heyet makamı
üyeleri ve üniversite idaresi olarak çok
mutlu olduklarını belirten Kayıcan, büstün üniversiteye kabul edilmesi ve önemi
hakkında şunları söyledi: “Nikola Tesla
bilimde çığır açmış birisi ve üniversitemiz
teknolojiye çok önem veren, gün geçtikçe
teknoloji odaklı eğitime katkılar sağlayan
bir üniversite. Son senelerde üniversite yönetimi teknolojiyle ilgili çeşitli girişimlerde bulundu. Teslabunu destekleyen bakış
açısına sahip bir bilim adamı olduğu için
üniversite yönetimi büstü memnuniyetle
kabul etti.
Tesla Kimdir?
Dünya çapında bilim ve teknolojiye önemli katkı sağlayan deneylere imzasını atan
bilim adamı Nikola Tesla, 1856 yılında
Hırvatistan’da doğdu. ABD’li mucit 1884
yılında Thomas Edison ile birlikte çalışmaya başladı. Edison, elektiriğin dağıtımı
için kullandığı sistemi Tesla’dan aldı. 20
adet ampülü kablo olmadan 25 mil uzaktan yakabildiği kayıtlara geçen Tesla’nın
en önemli projesi, kablosuz enerji iletimidir. Bunların dışında, Tesla’nın fl oresan
lamba, hızölçer, elektron mikroskobu ve
mikrodalga fırını gibi birçok icadı vardır.
Nicola Tesla’s bust was granted by Consulate General of
the Republic of Serbia in Istanbul and the Tesla Science
Foundation to Izmir University of Economics (IUE). We
have spoken with Student and Institutional Activities
Manager Mine Kayıcan on the bust’s significance and its
opening
C
onsular agent of Serbia and
IUE Vice Chairman of the
Board of Trustees Metin
Akdurak, visited Serbia.
Akdurak, who had made interviews
with the Tesla Science Foundation
while the visit learned that the bust
will be granted by the institution. As
the result of meetings, the bust was
brought to Turkey by favor of Turkey Chamber of Electrical Engineer
and it was gifted to IUE. The bust
placed in the entry of C Block in the
second f loor was opened in November
24th, 2015. Ekrem Demirtaş, Istanbul Consul General of the Republic
of Serbia Zoran Markovic, the Tesla
Science Foundation Manager Milan
Knezevic, Izmir Honorary Consulate
of the Republic of Serbia, IUE Vice
Chairman of the Board of Trustees
Metin Akdurak, IUE Rector Prof. Dr.
Oğuz Esen, IUE members of board of
trustess, guests and students participated to the opening event. IUE Student
and Institutional Activities Manager
Mine Kayıcan said that they placed
the bust in the entrance of C Block
where is crowded most due to that they
wanted to raise awareness and draw
attention. Kayıcan stated that they
were glad when the bust was granted
to IUE and said “Nikola Tesla is the
pioneer of science. IUE values technology and contributes to education
based on technology. In recent years,
IUE administrationhas made various
efforts related to technology. IUE administration gladly accepted the bust
as Tesla is a scientist supporting this
perspective.
W ho is Tesla?
Nikola Tesla is a scientist who contributed to science and technology
with worldwide experiments. He was
born in Croatia, 1856. United States
citizen innovator began to work with
Thomas Edison in 1884. Edison took
the system that he used for electric
dispersion from Tesla. Wireless electricity is the most significant project
of Tesla who lighted 20 bulbs without
wires from 25 miles. Besides these,
Tesla invented many inventions like
f luorescent light, speedometer, electron microscope and microwave oven.
kampüs
Aralık2015 - Ocak2016 Sayı49
“Dip” hakkında her şey
Everything about “Dip”
Üniversitemiz öğrencisi Medya ve İletişim bölümü öğrencisi
Serhan Çiner ile İzmir Kısa Film Festivali’nde yer alan “Dip”
adlı kısa filmi ve geleceği hakkında söyleşi gerçekleştirdik.
We have made an interview with Serhan Çiner from the
media and communication department, about his short
movie “Dip” that was showed in Izmir Short Film Festival
and his future
it non-stop in five days in a
disciplined way. The shots
took place in Karşıyaka, Alsancak and in Çiğli. That was
because we wanted to take
the control in an operational
way. Because, just a year ago
we tried to do another project
"Muavin" in Manisa, Salihli
which caused a great out-ofcontrol feeling. But during
the shots of ‘Dip’ we felt the
feeling of control.
Ecem Çokan
Yağız Baştürk
“Dip’’ filmini çekmeye nasıl
karar verdiniz?
Dip başlangıçta bir okul projesi
olarak tasarlanmıştı. O dönem
bize verilen kısa bir edebi eser
üzerinden uyarlama yapmamız
yönündeydi. Rus edebiyatındaki
en sevdiğim eserlerden biri olan
Dostoyevski’nin Yeraltından
Notlar kitabına ilişkin bir sunum
gerçekleştirdim. 12 kişilik bir
opsiyon olarak dönem sonunda
3 proje seçilecek ve projelerin
çekimi gerçekleştirilecekti. O
dönemde Rusya’da yaşamış bir
karakteri alıp, yazarın hikaye
diline sadık kalmaya çalışarak
o karakteri 2015 Türkiye'sine
yerleştirdim. Bu noktada dikkat
etmem gereken konu özellikle
sosyolojik faktörlerdi. Senaryo seçildikten sonra ise sıra çekime gelmişti. Senaryo üzerinde
bazı ince düzenlemeler yaptık. Oyuncu seçimi
gibi konulara oldukça özen gösterdik ve dört
yapım ortağı olarak hazırlık sürecine giriştik.
“Dip’’ kısa metraj bir film, hiç uzun metraj
bir film olarak düşündünüz mü?
Sinema alanında yaptığım çalışmaların
genelinde çoğu genç sinemacı gibi göz ardı
ettiğimiz bir nokta olmuştu; o da bir kısa
metraj film senaryosu oluştururken ya da
filmin çekimini gerçekleştirirken uzun metraj
mantığından uzak durmak. Bu konuya dikkat edilmeyen filmlerde yaşanılan en büyük
sıkıntı süre ve o süre içerisinde anlatılmaya
çalışılan hikayede oluşan eksiklik duygusu.
Uzun metraj bir film çekmenin maliyeti
oldukça yüksek burada gerek prodüksiyon değerleri gerekse ekip gibi bir çok parametre var.
Kısacası, cevabım hayır. Bunun için önümde
uzun bir yol olduğunu düşünüyorum.
Çekimler ne kadar sürdü ve nerelerde
yapıldı?
Ekip olarak, her zaman şu motivasyonla hareket ediyorduk: Bir öğrenci filmi
çekeceksek bunu olabildiğince profesyonel
bir takım ruhu ile yapabilmek, bu anlamda
teorik planlarımıza oldukça sadık kaldık. Teslim tarihimiz sebebiyle sıkışık bir
çalışma takvimimiz vardı. Bu doğrultuda
senaryonun bitmiş halini yaklaşık bir ayda
tamamladım. Sonrasında, deneme çekimleri, ekip kurulumu ve mekan tercihleri gibi
çalışmaları da neredeyse bir aylık bir süreçte
tamamladık. Çıkardığımız çekim planı bu
filmi beş günde çekmemiz gerektiğini gösteriyordu. Daha önceki çalışma prensiplerime
de sadık kalarak bunu ekibin birbirinden
hiç ayrılmadığı beş günlük bir çalışmayla
tamamladık. Disiplinli bir çalışma sonucu, 5+1 günlük süreçte çekimlerimiz bitti.
Çekimler, Karşıyaka, Alsancak ve Çiğli’de
gerçekleşti. Bunun sebebi operasyonel açıdan
kontrolümüz altında tutabileceğimiz yerlerde
çalışma isteğimizdi. Bir sene önceki proje
olan "Muavin" filminde Manisa, Salihli’de
oldukça kontrol dışı bir alanda çekim yaptı-
ğımızı düşünürsek, "Dip" filminin çekimlerinde daha güvende hissettik.
Çekimler sırasında ne gibi sorunlarla
karşılaştınız ve çözümleriniz nasıl oldu?
Film çekmek oldukça kolektif bir çalışmayı
gerektirir, bu gerçekleşmediği taktirde bireysel
yetenekler yavaş yavaş önemini yitirir. Çalışacak kişilerin ekip içerisinde doğru konumlandırılması, motivasyonlarının sağlanması
ve oldukça profesyonel koşullar hata riskini
minimuma indiriyor. Ön hazırlık ve çekim
sürecinde birçok sorunla karşılaştık. "Dip"
filmi kamera arkası, oyuncular ve figüranlar dahil aşağı yukarı 25 kişilik bir ekibin
çalıştığı bir projeydi. Bu noktada sorun
yaratabilecek en belirgin faktöründe insan
olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin,
bir akşam gerçekleştirmemiz gereken sokak
sahnesi hazırken, oyuncularımızdan birinden
gelen telefon ile kaza geçirdiğini ve karakolda
olduğunu öğrendik. Sonrasında şanslıyız ki
oyuncumuz geç saatte bile olsa sete geldi. Bu
tarz aksilikler yaşanabileceği için titiz şekilde
çıkarılacak bir çekim programı büyük önem
taşıyor. Bir diğer konu ise ekip içerisinde
oluşabilecek tartışmalar. Çünkü bu gerçekten
stresli bir iş. Burada da önemli olan yönetmenin olabildiğince soğuk kanlı hareket
edebilmesi.
Filmin bütçesini nasıl sağladınız?
Sağladığınız bütçe filmdeki oyuncu
seçimlerinizde bir farklılık yarattı mı?
Öğrenci filminde en çok dikkat edilmesi
gereken hususlardan biri de bütçe meselesi.
Ne yazık ki, özellikle ülkemizde popülist
yaklaşımlardan uzak, sanatsal altyapılı
filmlere bütçe sağlamak büyük sıkıntı. Bu
konuda sinemacıların bulabildiği en büyük destek Kültür Bakanlığı'nın sağladığı
fonlar ve günümüzde yavaş yavaş artmakta
olan bazı özel hibeler. Yine de çekmeyi
planladığınız her film ile ilgili olarak bu
fonlara başvuru şansınız olmayabiliyor.
Bu, kimi zaman senaryonuzun yeterince
başarılı bulunmamasından ya da içinde
bulunduğunuz süreçten kaynaklı olabiliyor. Kendi adıma şu ana kadar hiç bu
fonlara bir başvuru yapma şansım olmadı.
How did you decide to make this film?
At first the film "Dip" was imagined to
be school project. It would only be an
adaptation from a literary excerpt. I made
a presentation about one of my favourite
novels – Notes from Underground by
Dostoyevski from the Russian Literature. 3 projects as an option of 12
people would have been chosen to be
made films. Remaining true to the
language of the novel; I took one of
the characters from that era and sited
him in 2015 Turkey. The main factors
were the sociological aspects. After
choosing the scenario, it was high
time to make the film. We made some
renovations and correcting on the
scenario and care much about choosing the cast. Finally our preparation
period started for the four producers.
"Dip" is a short film, have you ever
thought of it as a long format?
While I have been searching in the
field of cinema there was a point
which all young movie makers ignore;
keeping your mind away from the
long film logic whilst making a short
film. The problems with these kind of
films, are the time and the absent feeling which is supposed to be presented
in such a short time. In addition to
this, it is a great cost to make a long
film, the parameters such as production
and team; in short my answer is no. I
think, I have a long path to go.
How long have you been making the
film?
As being the team we always have a
motto like this: To make the film with
the spirit of a professional team as much
as it can be. We had a busy schedule
concerning the due for this reason I
complete the scenario in a month time.
Later on, trials, organization of the
team and location options are completed also in a month. The scheduled
period to make the film was of five days
and finally my team and I completed
What kind of obstacles
have you faced during the
shoting?
Making a film greatly demands a collective hard work.
If that does not occur, individual talents begin to fade. In
order to minimize the failure
risk, one should nominate
the team member in the right position,
motivate everyone, arranging professional conditions. We had many problems
in the preparation and the shot period.
The "Dip" Film is consisted of a team
25 people, including the act, behindthe-scenes staff and studio audience. At
this point of view, the main problem/
obstacle is the humanbeing itself. To
illustrate this, while preparing a shot in
a street, a member of the act may call
you up informing that he is in a station
due to a car-accident. Luckily, he arrived after a while. Another obstacle is
the relations among the people in the
cast. There may occur some discussions
because of stress. A good and a capable
director should handle these obstacles
calm down.
What about the budget? Did the
budget inf luence you while forming
the cast?
One of the most important things is
the budget. Unfortunately, getting a
support to a film which is much more
artistic rather than a populist film,
is really hard. The most effective
support is supplied by the Ministry
of Culture and a few special grants
which have been increased nowadays.
However, you may not have a chance
to apply for these for the films that you
plan to make. It may just because of the
scenario or simply the duration that you
need. Personally, I did not have a chance
to apply none of these grants. As a matter
of fact, even the professional film makers
may not have the opportunity to get the
grant for making a short film. We overcome this problem by using our personal
contacts, the equipments supplied by
our university and spending minimum
cost fort he the location options. About
the casting, it was not a disadvantage at
all. As the cast is aware of the fact that
the payment issues of the sector is quite
low, they do not demand any for these
kinds of projects.
kampüs
Aralık2015 - Ocak2016 Sayı49
Défilé 15 Agora AVM’de gerçekleşti
The Fashion Show “Défilé 15” was on stage in Agora
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzel Sanatlar ve
Tasarım Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü
öğrencileri dönem sonu tasarımlarını sergilemek
için yeni yıl öncesi Agora Alışveriş Merkezi'nde defile
düzenledi. Defilede 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin
tasarımları izleyiciye sunuldu
IUE The Faculty of the Fine Arts and Design, the
students of the Fashion and Textile Design Department
have organized a fashion show in Agora Mall to present
the end of term just before the new –year. The
creations of the 2nd, 3rd and 4th year students were
presented
Tuğçe Vural
Arda Aydın
he fashion Show named as
“Défilé 15” which was prepared by the IUE students
of the Fashion and Textile
Design Department, took place in
Agora on 25th December at 18.00 hrs.
The fashion show which was organized
by the academic staff of the department of
Textile and Design, started by the plenary
speech of the Fashion and Textile Design
Department Dean Dr.Ender Yazgan and
gave a chance to the students to present
85 creations of 40 students. In the first
İ
zmir Ekonomi Üniversitesi, Moda ve
Tekstil Tasarımı Bölümü öğrencilerinin
hazırladığı “Défilé 15” defilesi 25 Aralık
18:00'da Agora AVM’de gerçekleşti. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender
Yazgan Bulgun'un konuşmasıyla başlayan defilede, 40 öğrencinin 85 parça tasarımı sergilendi. Defile, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü
öğretim görevlilerinin denetiminde gerçekleşti.
İki bölümden oluşan defilenin ilk bölümünde
4. Sınıf öğrencilerinin “Tekrar Eden Zaman”
temalı tasarımları sergilendi. Defilenin ikinci
bölümünde ise 2.sınıf öğrencilerinin “Ege’nin
İncisi” temalı tasarımları ve 3.sınıf öğrencilerinin
Michael Jackson ve Jimi Hendrix gibi ikonik
starlardan esinlenerek hazırladığı koleksiyonlar
yer aldı. Daha sonra, Kostüm Tasarımı dersi
kapsamında hazırlanan “Alice Harikalar Diyarında” temalı koleksiyon katılımcılarla buluştu.
İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş,
İEÜ Rektörü Prof. Dr. Oğuz Esen, modacılar ve
çok sayıda konuğun izlediği defilede üniversite
öğrencileri mankenlik yaptı.
T
part of the show, the thematic presentation "Repeating Time" was presented.
The second part of the show which was
named as "the Pearl of the Aegean" started
at 20.00 hrs. consisted of the thematic
creations and some iconic collections of
Michael Jackson and Jimi Hendrix. Then,
the collection "Alice İn Wonderland" took
place. The show which had an audience of
Ekrem Demirtaş, the Chair of the Board
of Trustees, Oğuz Esen the president,
fashion designers and attendee was very
much appreciated.
Öğrenci konseyi Student council
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş, the Chairman of the Board of Trustees
Ekrem Demirtaş Öğrenci Konseyi üyeleri ile bir araya of İzmir University of Economics with the members of
the Student Council came together
geldi
Arda Aydın
Ö
ğrenci Konseyi üyeleri ve Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem
Demirtaş'ın bir araya geldiği
toplantı 20 Aralık'ta Mütevelli
Heyeti toplantı Odası'nda gerçekleştirildi. Öğrenciler, okulda asılan afişlerin dili, bahar şenliği
bütçesi ve öğrenci kulüplerinin bütçesi hakkındaki sorunlarını dile getirdi. Öğrencilerin bu
taleplerini yeni bina yaptıklarını gerekçe göstererek reddeden Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem
Demirtaş ayrıca yeni inşaa edilen Tıp Fakültesi
binasının gelecek sene hizmete gireceğini ve
İzmir Ekonomi Üniversitesi ana kampüsünün
yanındaki alanın otopark olarak kullanılmak
üzere 20 yıllığına kiralandığını da dile getirdi.
Öğrenci Konseyi Üyeleri ve Mütevelli Heyeti
Başkanı Ekrem Demirtaş toplantıdan sonra
öğrencilerle beraber anı fotoğrafı çektirdi.
T
he meeting where the members
of the Student Council and
Ekrem Demirtaş, the Chairman of the Board of Trustees
came together took place on December
20th in the meeting room of the Board. The
students asked their questions on the language/style used in the banners posted around
the university, the budget for the Spring Fest
and the student clubs. Rejecting the students’
requests due to the reason that new buildings
are being constructed, Ekrem Demirtaş expressed that the new building of the Faculty of
Medicine will be put into service next year,
and the field next to the main campus of the
University has been rented for 20 years to
be used as the parking lot. The members of
the Student Council and Ekrem Demirtaş
had their commemorative photo taken after
the meeting.
Pınar Öğünç İEÜ’ye konuk oldu
Pınar Öğünç was the guest of IUE
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Pınar Öğünç, İzmir
Pınar Öğünç was the guest of IUE on December 25 th.
Ekonomi Üniversitesi'ne konuk oldu. Medya ve İletişim Bö- Öğünç shared her own experiences with the students at
lümü öğrencileriyle yaptığı sohbette deneyimlerini paylaştı the Media Communication department
Ceylin Gür
P
ınar Öğünç 25 Aralık saat 11.00'de
İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin
konuğu oldu. Öğünç, tecrübelerinden bahsederek İletişim Fakültesi
öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Konuşmasında kendi döneminde yayın hayatının
nasıl olduğu konusunda bilgilere yer verdi.
Medya ve İletişim Bölümü Haber Opsiyonu
öğrencilerine yaptıkları söyleşilerde özgün
sorular sorabilmeleri için kendi tekniklerinden
bahsederken, Türkiye'de gazeteciliğin zorluklarına ve haber dilinin önemine değindi.
Söyleşi ve röportaj arasındaki farkı vurgulayan
Öğünç, röportajlarda insan hikayelerine yer
vermek gerektiğini vurguladı. Kendisine yö-
neltilen "Günlük gazetede çalışırken her gün
bu kadar güncel haberi nasıl bulacağız?" sorusunu cevaplarken, bir gazetecinin kendi
bakış açısına sahip olması ve çevrede olup
biten olayların hangilerinin haber değeri
taşıdığını bilmesi gerektiğini söyledi.
Jet Rejisör Çetin İnanç, İnce İş ve Asker
Doğmayanlar adlı üç kitabı bulunan
Öğünç, Hrant Dink Vakfı Yayınevi'nden
çıkan Asker Doğmayanlar kitabı üzerine de konuştu. Kitabında, Türkiye gibi
askerliğin doğuştan geldiği kabul edilen
bir ülkede zorunlu askerliği reddeden on
dört vicdani retçiyle yaptığı söyleşilere yer
veren Öğünç, kitabını kaleme alma sürecinden bahsetti ve bu süreçte kullandığı
teknikleri öğrencilerle paylaştı.
P
ınar Öğünç was the guest of İzmir
University of Economics at 11.00 on
December 25 th. Öğünç shared her
own experiences with the students at
the Faculty of Communication and answered
their questions. Working as a journalist, she
talked about the atmosphere in press. She also
gave advice to the students from Newsmaking
Option field at the Department of Media and
Communications by sharing her own techniques on how to ask distinctive questions for
interviews, and mentioned the difficulties of
being a journalist in Turkey and the importance of the news writing style as well. Emphasizing the difference between a conversation and
an interview, she pointed out that the persons’
stories need to be covered in interviews. While
she was answering the question ‘How can we
find so many current news every day when
working at a daily newspaper?’ she said that a
journalist needs to have their own point of view
and should know what is newsworthy among
what is going on around. Having written her
3 books ‘Jet Rejisör Çetin İnanç’, ‘İnce İş’ and
‘Asker Doğmayanlar’, she also talked about her
book ‘Asker Doğmayanlar’, published by Hrant
Dink Foundation Publishing House. In her
book she included the interviews she had with
14 conscientious objectors against the compulsory military service in a country like Turkey,
where there is a belief that being a soldier is a
natural characteristic. She also told the process
she was writing the book and shared the techniques she used then with the students.
Translated by Ecem Çokan | Öznur Uşaklılar | Cansu Özkan