Aralık Sayısı - Abalar Ortaokulu

Transkript

Aralık Sayısı - Abalar Ortaokulu
Yarışmalarda Yine Öndeyiz!
Türkü Baba Neşet ERTAŞ!
24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen yarışmalarda okulumuz iki farklı kategoride dereceler elde etti.
7/A sınıfı öğrencimiz Buse ELMAS şiir kategorisinde “İlçe
Birincisi”; 3/A sınıfı öğrencimiz Berkay ÇETİN de resim kategorisinde “İlçe Üçüncüsü” oldu. Devamı-3’te
Bestelediği ve söylediği türkülerle
milyonlarca kişinin gönlünde taht
kuran ünlü ozan Neşet Ertaş’ın hayat hikayesi ve ünlü ozan hakkında
bilmedikleriniz bu yazımızda.-10’da
Aydınlık Yarınlara Ulaşacak Parlak Nesiller İçin…
Okul Gazetesi
ABALAR
İLKÖĞRETİM
KURUMU
Abalar Köyü– HAVSA
0 (284) 396 81 70 www.havsaabalario.meb.k12.tr
Sinem DOĞAN ile Röportaj...
8. Sınıf öğrencilerimizi verimli
ders çalışma teknikleri ve SBS hakkında bilgilendirmek için okulumuza
gelen Psikolojik Danışman ve Rehber
Öğretmen Sinem DOĞAN ile yaptığımız röportaj…...8. ve 9. sayfada
Dünya’nın Sonu mu?
Mayaların Haab takviminin sonuna işaret
eden 21 Aralık 2012'ye
sayılı günler kaldı. Bilim insanları, neredeyse her gün açıklama
yapsa da, dünyanın
dört bir yanında insanları büyük bir korku sarmış durumda.
Çin'den Orta Amerika
ülkelerine kadar, kıyamet hazırlıkları yapılıyor, ayinler düzenleniyor...Devamı-6’da
YENİ YIL, YENİ
BAŞLANGIÇLAR!..
İmtiyaz Sahibi
Taner KEMERCİ
Yılbaşı yaklaşıyor. Peki yeni yıldan
ne bekliyoruz?…Devamı 4. ve 5. sayfada
Genel Yayın
Yönetmeni
Başar ATARBAY
Yayın Ekibi
Gülçin ARI
Merve AL
Çağla GÜL
Ahmet GÖKSU
Cihan BERBER
Umut DİNÇ
Öğrenci Mutfağı
14’te
Okulumuzda
Yapılan Etkinlikler.
-Afet Eğitimi Hazırlık
Programı
-İnsan Hakları ve
Demokrasi Programı
-Köyümüzde dernek
açıldı.
Devamı-2’de
Türkler Hakkında...
Türkler hakkında söylenen ve daha önce hiç
duymadığınız sözler:
Devamı-12’de
Karikatür Dünyası...
Devamı-13’te
“Kahve!”
Bir zamanlar her
şeyden sürekli…
Devamı-7’de
Sayı: 5
Ücretsizdir.
1
Devamı-9’da
Okulumuzda Yapılan
Etkinlikler...
-Afet Eğitimi Hazırlık Günü Programı
-10 Aralık Dünya İnsan Hakları ve Demokrasi Günü Programı...
10 Aralık Dünya İnsan Hakları ve
Demokrasi Günü: “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” nedeniyle
okulumuzda bir program düzenlendi. Kültür Edebiyat ve Kooperatif
Kulüpleri tarafından hazırlanan etkinlikte insan hak ve özgürlüklerinin önemi; yazılar, şiirler ve videolarla anlatıldı. Programda ayrıca
öğrencilere de söz verilerek bu konu hakkındaki düşüncelerini açıklamalarına fırsat tanındı. Programda insan sevgisinin önemi üzerinde
duran öğretmenlerimiz, öğrencilere
birbirlerine hoşgörü ve sevgi ile
yaklaşmalarını tavsiye etti.
Afet Eğitimi Hazırlık Günü:Afet, bireylerin fiziksel,
sosyal-ekonomik kayıplara uğramasına neden olan,
yaşamını ve faaliyetlerini kesintiye uğratan, yaşamı
olumsuz etkileyen doğal, teknolojik ya da insan kökenli olaylardır. Afetlerin etkisini azaltmak, kayıpları en aza indirebilmek; toplumun her ferdinin ve her
kesimin bilinçli, etkin katılımı ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle okulumuz; Afet Eğitimi Hazırlık
Günü için bir program yaparak öğrencilerimizi bilgilendirdi.Spor Kulübü’nün hazırladığı programda
İngilizce öğretmenimiz Onur Kayar programı yaptığı
sunuyla ilişkilendirerek herhangi bir afet anında ne
yapmamız gerektiğini eğitsel ve görsel olarak bizlere
anlattı.
ABALAR KÖYÜ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ AÇILDI.
Köyümüzün İmam-Hatib’i Selim AL öncülüğünde “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” açıldı.Konuyla ilgili konuştuğumuz Selim AL “Dernek kapsamında hafta içi
her gün ortaokul öğrencilerimiz için 17.00-18.30 saatleri arasında etüt yapıldığını; cumartesi günleri 19.00’da sinema gösterimi düzenlendiğini belirtti.Ayrıca bayanlar için
her gün saat 13.00 ile 16.00 arası sohbet ve söyleşi programı yapıldığını bildirdi. Selim
AL, “Derneğimiz geliştikçe ve büyüdükçe ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yardım yapacaklarını, öğrencilerimize burs imkanı sağlayacaklarını söyleyerek çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüklerini ifade etti.Biz de okul gazetesi ekibi olarak derneğin köyümüze hayırlı olmasını diliyor, köy halkımızın derneğe desteklerini bekliyoruz.
2
Yarışmalarda
Öndeyiz!..
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği “24 Kasım
Öğretmenler Günü Şiir ve Resim Yarışmaları” sonuçlandı.
7/A sınıfından arkadaşımız
Buse ELMAS şiir yarışmasında
“SORSAN BANA NERDE YERİN?”
isimli şiiriyle yarışmaya katılan
diğer öğrencileri geride bırakarak
birinci oldu.3/A sınıfı öğrencimiz
Berkay ÇETİN ise resim yarışmasında üçüncü olmayı başardı.Ödüllerini geniş bir izleyici kitlesinin önünde Havsa Belediye
Başkanı Oğuz TEKİN’in elinden
alan arkadaşlarımıza bizleri gururlandıran performanslarından
dolayı teşekkür ediyoruz.
“Gelecek Gençlerin, Gençler İse Öğretmenlerin Eseridir.” KEMAL ATATÜRK
Hazırlayan: Yayın Ekibi
3
YILBAŞI
YAKLAŞIYOR.
Bildiğiniz gibi yılbaşına çok az bir süre kaldı. Gazetemizin bu
sayısında biraz da ondan bahsedelim istedik.
Genellikle yılbaşını yabancılar kutlar. Çam ağacı süslerler. Bu ağaçlar
modifiye edilir. Bizde ise insanları Milli
Piyango heyecanı sarar, herkes bilet alır.
Birbirlerine şaka yaparlar, eğlenirler.
Bazen çocukları evlerine Noel Baba gelecek mi heyecanı sarar. Ama büyükler
bilir Noel Baba’nın gelmeyeceğini. Çocuklara söylemezler. Yılbaşının geleceği
günden bir gün önce herkes birbirine
"Seneye görüşürüz!" şakaları yapar.
Bunları genellikle çocuklar yapar.
Çocuklar özellikle yılbaşında kar yağacak mı yağmayacak mı diye heyecanlanırlar.
Yılbaşında İstanbul Boğazı’nı görsel şölen alır, havai fişekler atılır. Genellikle yeni yıla
ilk önce Yeni Zelanda girer, sonra diğer ülkeler diye gider. Saat 24.00’dan sonra başlar.
Bazı insanlar ise yılbaşında hindi keser. Türkiye dâhil birçok ülkede yılın ilk resmi günüdür. Yılbaşında çocuklar ya da büyükler tombala oynar. Çocukların en sevdikleri
günlerden biridir.
Bazı insanlar ise kutlamaz. Onlara göre günahtır.
Yeni yılın bolluk ve bereketli geçmesiyle ilgili bazı inançlar da bulunuyor. İşte
size yılbaşındaki bazı batıl inançlar:
1-Kırmızı giyinmek.
2-Yılbaşına girdikten sonra evin ilk ışığını erkeğin açması.
3-Yeni yıla dua ederek girmek.
4-Akşam kapının önü süpürülmez.
5-Yılbaşı sabahı olduktan hemen önce en erken kim su getirirse o zengin olur.
6-Yılbaşına dört beş gün kala değirmen kurulur, un kapları doldurulur, yeni yıla dolu
kaplarla girilir ki o yıl un kapları hep dolsun.
7-Yılbaşı gecesi eve öküz çıkartılır. Öküz eve girerken sağ ayağını atarsa o yıl bereketli
olur.
8-Yılbaşı gecesi evin kadını fasulye tanelerini evde bolluk ve bereket olsun diye evin
duvarına fırlatır.
Yılbaşından sonra babalar aldıkları bilete ikramiye çıkmış mı çıkmamış mı diye bakmak için çocuklarından gazete almasını isterler. Gazeteden Milli Piyango bilet
numaralarına bakarlar. Yılbaşında alışveriş yapmak mutluluk verir. Yılbaşında da ailemizin değerini bilelim. Onlar da bizim sevincimize ortak olurlar. Gelecek olan yeni yıl
inşallah hepimiz için şanslı, uğurlu, sağlıklı bir yıl olur. Şimdiden herkesin yeni yılını
en içten dileklerimle kutlarım. Mutlu bir yıl geçirmeniz dileğiyle...
Bizi izlemeye devam edin!..
Hazırlayan: Cihan BERBER
4
Yeni Yıldan Neler Bekliyoruz?
Gülnur CİVAŞ (7-A): Yeni yıldan mutluluk, sağlık ve huzur bekliyorum.Yeni yılda notlarımın daha
iyi olmasını istiyorum.
Buse EKER (8-A): Yeni yıldan beklentilerim sağlıklı, mutlu bir yıl geçirmek, ailemle beraber olmak
ve SBS’de başarılı olmaktır.
Enis Doğukan PALABIYIK (7-A): Yeni yıldan beklentilerim: Sağlık, huzur ve mutluluk…
Kaan AKGÜN (6-A): Yeni yıl çok iyi geçecek,her şey iyi, güzel ve eğlenceli olacak.
Berkant Arda GÜNDÜZ (7-A): Yeni yıl geldi, hoş geldi.Herkese mutlu yıllar! Sevgilerle…
Selinay ERGİN (8-A): Yeni yıldan mutluluk,huzur,sağlık ve büyük başarılar diliyorum.
Miray BÜLBÜL (7-A): Yeni yıldan beklentilerim herkes için mutlu bir yıl olmasıdır.
Çağla GÜL (8-A): Yeni yıla girerken her şeyin yolunda gitmesini ve herkesin çok mutlu olmasını
istiyorum.SBS’ de başarılı olup hayatımdaki önemli işler için ilk adımı atmayı yeni yılın bana bir
hediyesi olmasını istiyorum.
Berkhan AKTÜRK (8-A): İyi olsun, güzel olsun!
Betül ARSLAN (Matematik Öğretmeni): Her yeni yılda insan yeni bir şeye başlamanın heyecanıyla daha umutla bakar hayata. Yeni yılda ilk önce barış olmak üzere anlayış, saygı, kardeşlik, hoşgörü ve tabii ki bunların bir sonucu olarak mutluluk bizimle olsun :)) Hepimize mutlu yıllar!..
Umutcan KILIÇ (8-A): Yeni yıldan beklentilerim: Derslerime gereken önemi göstermek ve haziran
ayında olacak SBS’de iyi bir derece elde ederek iyi bir liseye yerleşmek.
Nergiz YILMAZ (8-A): Gelecek yılın daha düzenli ve güzel, sağlıklı, mutlu bir yıl olmasını istiyorum.
İrem ERİŞ (6-A): Yeni notlar, güzel günler ve mutlu bir yaşam bekliyorum.
Umut ÇETİNKAYA (6-A): Teknolojinin gelişmesi, okul kıyafetlerinin değişmesini istiyorum. Sevgilerle…
Recep GUDEN (6-A): 2013 yılında her şey değişsin, çok güzel yenilikler yapılsın. Sevgilerimi sunuyorum herkese.
Doğukan ÖZTÜRK (7-A):Yeni yıl inşallah mutlu ve sağlıklı bir şekilde geçer.
5
Hazırlayan: Gülçin ARI
Maya kehanetine az bir süre kaldı.
Son günlerin en çok konuşulan konularından biri Maya takvimine göre 21 Aralık'ta
kıyametin kopacağı söylentisi... Peki Mayalar kimdir? Kıyamet tarihinin önceden
bilinmesi mümkün mü? Bu konu hakkında sizleri bilgilendirmek istedik.
Bilim dünyasının yıllardır tartıştığı Maya kehanetinde belirtilen tarihe az bir süre kaldı. Maya’ların Haab
takviminin sonuna işaret eden 21 Aralık 2012 tarihi,
uzun yıllar dünyanın sonunu getirecek doğal afetlerin
habercisi olarak kabul edildi. Son yıllarda gerçekleştirilen arkeolojik bulgular bu inanışın aksini savunsa da
bugün bazıları dünyanın sonunu, diğerleri ise yeni bir
çağın başlangıcını bekliyor. Peki “Maya” adı verilen bu
insanlar kim?
Maya uygarlığı Maya halkları tarafından kurulan
Kolomb öncesi Amerika uygarlıklarından biridir. Bir
Orta Amerika uygarlığı olan Maya uygarlığı, binlerce yıl
boyunca Meksika'nın güneydoğusundan, Honduras, El
Salvador ve Guatemala'ya kadar uzanan bir bölgede
hüküm sürmüştür.
Meksika’nın güneydoğusunda beş devlet kurmuş olan Mayalar , tarihleri boyunca yüzlerce
lehçe üretmişlerdir ve bu lehçelerden bazıları günümüzde hâlen konuşulan Maya dilinin oluşumunu sağlamıştır. Bu uygarlık MÖ 600 dolaylarında yükselişe geçmiş, MS 3. yüzyılda altın çağına
adım atmış, kent-devletlerinin siyasi kargaşalar sonucunda çöktüğü MS 900'e dek, geniş bir alanda varlığını sürdürmüş ve İspanyol işgaliyle de sona erme sürecine girmiştir. Maya uygarlığı birçok
bakımdan sona ermişse de, yaygın inanışın aksine Mayalar yok olmamışlardır, hâlen bu ülkelerde
yaşamakta ve Maya dillerinden bazılarını konuşmaktadırlar.
Maya takviminin kehaneti, her 3600 yılda bir Güneş Sistemi’ne girdiğine inanılan ‘kayıp
gezegen’ Marduk’un (nam-ı diğer Nibiru) keşfiyle ve Orta Çağ’da gün ışığına çıkarılan antik Maya
yazıtıyla başladı.2012'de, bu yazıtın devamı kabul edilen bir keşif daha yapıldı.Mayalar, yaklaşık
1500 yıl arayla bulunan her iki yazıtta da, kıyametlerden bahsetti. Araştırmacılar ise tarihi kalıntılarda Mayaların kendi mitolojilerine dayanan bir ‘dünyanın sonu’ kehanetinden bahsettiklerini
doğruladı. ABD’nin Kansas Üniversitesi’nde Maya tarihi uzmanı olan John Hoopes ise bu kehanetlerin Hıristiyanlıktan türediğini öne sürmüştür. . Bir diğer teori ise 21 Aralık 2012’de Dünya’nın
yok olmayacağı ama çok sayıda insanın ölümüne neden olacak felaketlerin yaşanacağı iddiasıdır.
İlahiyatçı Doç. Dr. Orhan Kaymak, herkesin merak ettiği bu soruyu şu şekilde cevaplıyor:
"Kimse 21 Aralık konusunda telaşa düşmesin.Kıyametin kopacağı zaman ne peygamberlere, ne
peygamberlere vahiy getiren Cebrail'e, ne de kıyameti koparmakla görevli olan İsrafil'e haber verilmiştir. Bu kesin ve kat'i bir bilgidir çünkü kainatın yaratıcısı olan Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'de
böyle bildirmiştir." diyerek Araf suresindeki ilgili ayete işaret ediyor.
Başta ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) olmak üzere, bilim insanlarının sayısız
açıklaması ve dini inancımız, 21 Aralık 2012 tarihine yönelik endişelerin önüne geçmeye yeterli
olmuyor.Bilim insanları ise yaptıkları açıklamanın yanı sıra insanları rahatlatmaya çalışmaktan
yorgun düşmüş durumda. Devamlı bu şekilde haberler yaparak ve internette söylentiler yayarak
genç insanları korkutmak hiç hoş bir şey olmasa gerek.
Haber: Merve AL
6
“Kahve”
Bir zamanlar her şeyden sürekli, şikayet eden,hayatın ne kadar berbat olduğundan yakınan bir
kız vardı. Hayat, ona göre, çok karmaşıktı ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Yine kızın bu yakınmaları karşısında,
mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü.Üç
ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca bir
cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra
kızına tek kelime etmeden beklemeye başladı.Kızı da hiçbir şey anlamadı.Bu faaliyeti seyrediyor ve
sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne
kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa
koydu.İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu.Daha sonra son cezvedeki kahveyi
bir fincana boşalttı.
Kızına dönerek sordu:
- Ne görüyorsun ?
- “Patates, yumurta ve kahve!” diye alaylı bir şekilde cevap verdi kızı.
“Daha yakından bak bir de.” dedi baba. “Patatese dokun.” Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. Aynı şekilde yumurtayı da inceledi. Kız,kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. Sonunda kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı.
-Bütün bunlar ne anlama geliyor baba ?
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yasadıklarını, yani
kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntının karşısında farklı tepkiler vermişlerdi. Patates daha ince,sert, güçlü ve tavizsiz görünürken kaynar suyun içine girince yumuşamış ve
güçten düşmüştü.Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğu içindeki sıvıyı koruyordu. Ama
kaynar suda kalınca yumurtanın içi sertleşmiş ve katılaşmıştı.Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen
yeni bir şey çıkmıştı.
“Sen hangisisin?” diye sordu kızına. “Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin ? Patates
gibi yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa kahve çekirdekleri
gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi
vereceksin?”
“SİZ HANGİSİSİNİZ?”
7
Hazırlayan: Ahmet GÖKSU
Sinem DOĞAN daha önce okulumuza gelerek 8. sınıf öğrencilerimize “Verimli Ders
Çalışma Teknikleri ve SBS” hakkında bilgiler vermişti.Kendisinden bu anlamda çokça
faydalanmıştık.Daha sonra yaptığımız röportaj teklifimize de olumlu yanıt veren öğretmenimizle
Edirne’de buluştuk. Bizi oldukça sıcak karşılayan ve sorularımıza içtenlikle yanıt veren Sinem
DOĞAN öğretmenimize okul gazetesi ekibi olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Cihan BERBER:Öncelikle röportaj teklifimizi kabul
ettiğiniz ve bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
öncelikle.Bu da bir gün olsa dahi verimli geçmesine
katkı sağladı.
Sinem DOĞAN:Ben sizlere teşekkür ederim. Yaptığınız
bu çalışmalar için de sizi ve arkadaşlarınızı kutlarım.
Cihan BERBER: Daha önceki sayılarımızdan birkaç
örnek getirdik yanımızda. Okul gazetemiz hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Çağla GÜL:İlk sorumuzla başlayalım o zaman.
Mesleğe bu yıl başladınız. İlk izlenimleriniz neler oldu?
Sinem DOĞAN:Psikolojik danışman olmak gibi büyük
bir hedefim yoktu; fakat daha sonra kendime en uygun mesleğin danışmanlık olduğuna karar verdim.
Çalışarak bulunduğum noktaya ulaştığım için mutluyum. İlk izlenimlerime ve gelecek ile ilgili kurduğum
planlarıma baktığımda doğru karar verdiğimi düşünüyorum.
Cihan BERBER: Peki Havsa’da çalışmak istiyor muydunuz?
Sinem DOĞAN:Tercihlerime bir çok şehir yazmıştım.
Ancak en çok çalışmak istediğim şehir Edirne’ydi ve
isteğim gerçekleşti.Gerçekten bu durumdan çok memnunum.
Çağla GÜL:Hangi okullarda okudunuz?
Sinem DOĞAN:İlköğretimimi Edirne Şükrüpaşa İlköğretim Okulu’nda okudum.Liseyi Edirne Lisesi’nde tamamladım.Denizli Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehber Öğretmenliği
bölümünü bitirdim.
Cihan BERBER: Okulumuza geldiniz.Okulumuz hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyoruz.
Sinem DOĞAN: Açıkçası çok yoğun olduğumuz için
ilk başta köy okullarına gitmek istemiyorduk.Fakat
okulunuz hakkında çok güzel duyumlar aldık ve okulunuzu gördükten sonra bunlara katılmamak elde değildi.Gerçekten çok fazla imkanı olan bir okula sahipsiniz. Ayrıca gerek sizlerden aldığım olumlu tepkiler
gerek de okulun o sıcak havası okulunuzdan mutlu
ayrılmamı sağladı.
Sinem DOĞAN:Gayet güzel ve başarılı buldum.Çok
beğendiğimi dile getirmek isterim.Bu alanda kendinizi devamlı geliştirin.Daha iyi olacağınıza inanıyorum.
Çağla GÜL:Okulumuzdaki öğretmenler hakkında
neler düşünüyorsunuz?
Sinem DOĞAN:En başta Okul Müdürünüz Taner
Bey’in çok cana yakın birisi olduğunu söylemek isterim.Ulaşım konusunda bize hiç sıkıntı çektirmedi.
Diğer öğretmenleriniz ile fazla görüşme imkanı bulamadım.Ancak duyduklarım ve okulunuzdan aldığım
izlenimler öğretmenlerinizin çalışkan ve cana yakın
olduğunu bana hissettirdi.
Çağla GÜL: Şu anda hangi okulda görev yapıyorsunuz?
Sinem DOĞAN: Haftanın ilk üç günü Havsa Atatürk
Ortaokulu’nda; diğer iki günü ise Sokollu İlkokulu’nda görev yapıyorum.
Cihan BERBER: Peki bizim okulumuzda çalışmak
ister miydiniz?
Sinem DOĞAN: Aslında çalışmak isterdim.Çünkü
okulunuzda çok sıcak bir ortam var.Fakat okul mevcudunun az olması buna engel oluyor. Her 250 öğrenciye bir Rehber öğretmen düştüğü için çalışma
imkanım maalesef yok.
Çağla GÜL: Peki 8. sınıf öğrencilerimiz hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Sinem DOĞAN: İlk başta meraklı gözlerle bakıyordunuz bana.Fakat konuştukça sizlerden çok olumlu tepkiler aldım.Çok güzel vakit geçirdim sizin yanınızda ve
bu beni oldukça mutlu etti.Okulunuzun bizim yaptığımız işe bakışı oldukça olumluydu, inanıyorlardı
8
(Röportajımızın devamı yan sayfada…)
Cihan BERBER:Okulumuzu fiziki açıdan nasıl buldunuz?
Sinem DOĞAN:İlk gördüğümde şaşırdım.Böyle büyük bir
okul beklemiyordum.Benim kendi okulumda bana ait bir
oda yok. Bu yüzden çalışırken biraz sıkıntı çekiyorum.Bu
açıdan baktığımda okulunuz gerçekten çok iyi.
bana bu şekilde spor yaparsam ve böyle devam edersem başarılı olamayacağımı söylemişti. Bu bana çok
dokunmuştu ama şu anda çok iyi bir yerde olduğumu düşünüyorum.
Çağla GÜL: Öğretmen olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Sinem DOĞAN: Avukat olmayı istemiştim. Lisedeyken yaptığım araştırmalar sonucu fikrimi değiştirip
Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen olmaya
karar verdim ve bu durumdan çok memnunum.
Cihan BERBER: Öğrenim hayatınız boyunca okul
gazetesi veya dergisi gibi etkinliklere katıldınız mı?
Sinem DOĞAN: Katılmadım ama şu an size bakıyorum da keşke katılsaydım diyorum kendi kendime.
Çağla GÜL:SBS vb. sınavlar sizce olmalı mı?
Sinem DOĞAN:Türkiye’de sınavsız bir sistem düşünemiyorum.Çünkü ülkemiz nüfus olarak oldukça büyük. Öğrencileri eğitim kurumlarına yerleştirmek için sınavların
yapılması gerekiyor.Tabi burada tek bir sınavdan bahsedemeyiz.Sistemin sürece yayılması ve daha geniş bir değerlendirmeyi kapması gerektiğini düşünüyorum. Sınav
aslında hayatımızın her alanında var.
Çağla GÜL:Siz de bir gazete ya da dergi hazırlıyor
olsaydınız nelerden bahsederdiniz?
Sinem DOĞAN:Bilim insanlarının hayatlarını araştırırdım. Sporla ilgili değişik yazılar ve aktiviteler koyardım ya da sinema köşesi çok ilgi çekici olabilirdi.
Çağla GÜL: Öğrenciyken en sevdiğiniz ders hangisiydi?
Cihan BERBER: Öğrencilerinizin sınav hakkındaki dü- Sinem DOĞAN: Lisedeyken Matematik Öğretmenimi
şünceleri sizi nasıl etkiliyor?
severdim. Onun sayesinde matematiğe ilgim arttı.Spor yapmayı çok sevdiğim için Beden Eğitimi derSinem DOĞAN: Sınav gerçeğini kabul edemedikleri için sini de hep sevdim.Ayrıca Müzik dersi de ilgimi çok
sınav onlara korkunç bir şey gibi geliyor.Sınava giren öğ- çekerdi.
rencilerin “Yapamıyorum,olmuyor!” düşüncelerini biraz
geride bırakmaları lazım. Kendilerini bu konuda çaresiz Cihan BERBER: Sizi röportaj için ilk aradığımızda
görmemeleri ve yapabileceklerine inanmaları gerekiyor.
ne düşündünüz?
Çağla GÜL:Öğrencileriniz en çok hangi konularda kapını- Sinem DOĞAN: İlk başta şaşırdım açıkçası.Fakat
zı çalıyor?
sizi tekrar görebileceğim için çok mutlu oldum.
Sinem DOĞAN: Aile hayatları, arkadaşlarıyla ilgili yaşadıkları sorunlar ve sınav kaygısı için gelip yardım alıyorlar.
Çağla GÜL:Peki sınav kaygısını nasıl yeneriz?
Çağla GÜL: Bize vakit ayırdığınız için kendim ve gazete ekibim adına çok teşekkür ediyorum. Okulumuzda yapacağımız münazara etkinliğinde sizi de
görmek bizi çok mutlu edecek.
Sinem DOĞAN: Bol bol deneme sınavı çözerek bu kaygıyı
azaltabilirsiniz. Bu anlamda en iyi desteği öğretmenlerinizden ve arkadaşlarınızdan almalısınız.Ben arkadaşlarımdan çok şey öğrendim. Arkadaşlarımla beraber ders
çalışırken konuları daha iyi anlardım. Bunun yanında
kendinizi olumsuz düşüncelerden kurtarmanız gerekli.
Mantık dışı inançlar sınav kaygısını tetikleyen önemli
nedenlerden biridir.
Sinem DOĞAN: Ben de size gazetenizde bana yer
ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Münazaraya gelmeyi çok isterim. Bir aksilik çıkmazsa eğer mutlaka
geleceğim.
Cihan BERBER: Sizin okul hayatınız nasıldı?
Sinem DOĞAN: Ben ritmik jimnastikle uğraşıyordum.Günde dört saat süren antrenmanlarım oluyordu.
Haliyle yoruluyordum. Yaptığım spor sayesinde ders başarım artmış ve planlı çalışmaya alışmıştım. Siz de elinizden geldiğinizce spor yapın.Faydasını göreceksiniz.İlkokuldayken sınıfımızda çok popüler öğrenciler var9
dı. Ben ritmik jimnastik yapıyordum. Bir öğretmenim
Cihan BERBER: Tekrar görüşmek dileğiyle… :)
TÜRKÜ BABA NEŞET ERTAŞ...
Neşet ERTAŞ Türkü Demek; Binlerce Yıldır Söylenen ve Söylenecek Olan... Neşet ERTAŞ
Bağlama Demek; Binlerce Yıldır Çalınan ve Çalınacak Olan...
1960’lı yıllardan itibaren ismi bağlama ile birlikte anılan, sadece geniş halk kesimlerinde değil,
ciddi musiki çevrelerinde de takdir ve hayranlıkla
dinlenen Neşet Ertaş’ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Çünkü o da aslında tam bir
yöre sanatçısı, yani mahalli bir sanatçı olmasına
rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak
diğerlerinden ayrılır.
İşte Neşet Ertaş Orta Anadolu bozkırlarının
tam göbeğinde, “ay dost deyince yeri göğü inleten”
gönül delisi bir babanın evladı olarak 1938’de
Kırtıllar’da dünyaya gelir. Hiç çocuk sahibi olamadığı ilk karısı Hatice’yi genç yaşında kaybeden Muharrem Ertaş, ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden
Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neşet, Ayşe,
Nadiye ve Muhterem adında beş çocuğu olur.
Kırtıllar, nüfusunun tamamı abdallardan ibaret olan bir aşiret köyüdür. Köyün çevrede “Abdallar” adıyla
anılması da bundan olsa gerek. Daha altı yedi yaşlarında iken kendisini, yöre düğünlerinin aranılan sanatçı
babası Muharrem Ertaş’ın sazı önünde oynarken bulan Neşet Ertaş hayatını, 1960’lı yıllarda yazdığı ve bir
nevi hayat destanı diyebileceğimiz uzun bir şiirinde şöyle anlatır:
TÜRKÜ BABANIN HAYAT DESTANI ŞİİRİ
Bin dokuz yüz otuz sekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem, anama Döne
Dediysen Ata’yı bildin dediler
Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler
Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler
Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı Arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler
En küçük kardaşı kayıp eyledik
O zaman babamdan öğrendim sazı Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Engin gönül ile Hakk’a niyazı
Yine öksüz yetim kaldın dediler
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler
Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti Yerköy’üne göçürttü
Zalım kader devranını dönderdi
Biraz da burada kalın dediler
Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik
Oynadım meydanda köçek dediler
Babam saz çalarken biz cümbüş
aldık
Anam Döne İbikli’de ölünce
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Tam beş tane öksüz yetim kalınca Aferin arkadaş çalın dediler
Beşimiz de perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler
10
Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler
Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler
Ankara’da Veysel Usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler
Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulamazsan ölün dediler
Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Bunu da içeriye alın dediler
(Devamı diğer sayfamızda…)
“Neşet Ertaş”
Bu hasretlik duygusu Türkü babanın sanatına olumlu etki yaparak, memleketin taşına, toprağına, insanına hasret ve özlemle dolu pek çok türkünün doğmasına sebep oldu.
Ana vatanımsın, baba yurdumsun,
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir.
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin,
Hasretin bağrımda derin Kırşehir.
Feleğin yazdığı kara yazıynan,
Çok yürüdüm bağrımdaki sızıynan,
Kara kaşlarıynan, kara gözüynen,
Aşık etti beni şirin Kırşehir.
“Gönül” kelimesinin Ertaş’ın şahsi lügatinde çok özel bir yeri var. O adeta, tıpkı Yunus gibi, Hacı Bektaş-i Veli gibi
kendisini gönüller yapmaya adamış biri... “Gönül”ün geçmediği türküsü yok desek yeridir...
Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Bir başka türküsünde şöyle diyor:
Küstürdüm gönlümü güldüremedim
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Gönüle yarini bulduramadım
Baharım güz oldu, yazım kış oldu.
Sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin yanına, Almanya'ya giden Ertaş'ın 23 yıllık vatan hasreti de başlamış
oldu.2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle yeniden ülkesinde sahneye döndü.Gurbet yıllarında kendisine Erdoğan Atakar tarafından takılan "Bozkırın Tezenesi" lakabı halk ozanıyla adeta bütünleşti.
Süleyman Demirel zamanında kendisine sunulan 'Devlet Sanatçılığı' unvanını; "Halkın sanatçısı olarak kalmak,
benim için en büyük mutluluk" diyerek geri çevirdi.
UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" kabul edilen Ertaş, İTÜ Devlet Konservatuarı tarafından fahri
doktora ödülüne layık görüldü.
Sazıyla, sözüyle,sesiyle, insanlığıyla ve büyük ustalığıyla Türk halkının gönlünde taht kuran Neşet
ERTAŞ 25 Eylül 2012 tarihinde 74 yaşında İzmir’de hayatını kaybetti.Ertaş’ın cenazesi vasiyeti üzerine
(“Babamın ayak ucuna defnedin.” demişti.) halk ozanı olan babası Muharrem Ertaş'ın Kırşehir'deki
mezarının yanına defnedildi.
EVVELİM SEN OLDUN...
Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığıma
Gönülüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Hazırlayan: Başar ATARBAY
11
TÜRKLER HAKKINDA SÖYLENEN SÖZLER...
İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur; kadının namuslu olması.
Bu iki meziyetin yanında, hem erkeği hem kadını şereflendiren bir meziyet daha vardır: İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte; Türkler bu meziyetlere ve faziletlere sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki; Türkler öldürülebilir, fakat
asla mağlup edilemezler."
(Napoleon Bonaparte (Napolyon) - Fransız İmparatoru)
"Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olanı
yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız;
gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz."
William Martin
"Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından
da onlardan dirayetli hiçbir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır."
İbn-i Hassul
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren sihirbaz bir zekaları da
vardır. İşte Türkler, bu zekalarıyla zaferler kazanmış, uygarlıklar yaratmış ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarmışlardır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk
altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev (Rus Komutan)
Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.
La Martine
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş
aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet
Türkler devlet yıkmakta ve devlet kurmakta birinci sınıf ustadır. Ülkeleri değil kıtaları altüst etmişler ve korkunç saldırışlar arasında sarsılması hiç de kolay olmayan egemenliklerini yaratmışlardır. Tarih Türklerden çok şey öğrendi. Onların elinden çıkma öyle eserler
vardır ki uygarlık için birer süs olmaktadır.
Hammer
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa bile yine bir Türk'e bedel
olamaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır.
Türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar övülse yeridir.
Charles Mcfarlene
Türkler kahramandırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele
vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
Bir TÜRK dünyaya bedeldir!
Mustafa Kemal ATATÜRK
12
Hazırlayan:Çağla GÜL
Karikatür Dünyası...
Önceki sayılarımızda karikatürün günümüzde en önde gelen sanat dallarından biri olduğundan ,
birçok başarılı karikatüristin bu alanda ülkemizi dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline
getirdiğinden bahsetmiştik.Sizlerden aldığımız olumlu tepkiler ve gösterdiğiniz ilgiden dolayı bu
sayımızda da karikatürlere yer veriyoruz.
Hazırlayan:Umut DİNÇ
13
ÖĞRENCİ
MUTFAĞI
“Öğrencilerimizin Teknoloji Tasarım Dersi Düzen Kuşağında
Birim - Bütün Sistematiğini Kullanılarak Yaptıkları Eserler:”
14
Beyin Jimnastiği...
Çıkış
ZEKA BULMACASI
Yandaki boş karelere 1'den 25'e
kadar rakamları öyle yazın ki; yan
yana, alt alta ve köşeden köşeye
toplamları hep 65 olsun.
DOĞUM GÜNLERİ (KASIM-ARALIK)
Umut ÇETİNKAYA 6/A
Taner DANACI
6/A
İrem ÇALIŞ
6/A
Selinay ERGİN
8/A
İrem ARI
8/A
Kaan AKGÜN
6/A
Şule EFE
6/A
Berkant Arda GÜNDÜZ 7/A
Miray BÜLBÜL
7/A
Pelinsu KAFA
7/A
Burak SADIÇ
8/A
Buse EKER
8/A
Umut Can KILIÇ
8/A
BERİVAN BAŞTÜRK
3/A
BURÇAK KIROĞLU
4/A
BEYNA BİTTİ
4/A
DAMLA KAPANCI
4/A
YANDA İSİMLERİ
BULUNAN ARKADAŞLARIMIZIN DOĞUM
GÜNLERİNİ EN İÇTEN
DİLEKLERİMİZLE
KUTLARIZ.
SAĞLIKLI, MUTLU VE
BAŞARILI
NİCE SENELERE...
Hazırlayan: Yayın Ekibi
15
OKURLARIMIZA
DUYURU!..
Bu Ayın Örnek Öğrencileri:
Okulumuzda ders içi ve ders dışında örnek davranışlar gösteren ve verilen sorumlulukları
yerine getirme konusunda başarılı olan arkadaşlarımıza ödül olarak sinema bileti verildi.Sinema
biletini alan öğrenci arkadaşlarımız biletlerini istedikleri zaman Edirne Margi Outlet’ e giderek kullanabilecekler. Biz de okul gazetesi ekibi olarak arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.
Kazanan Öğrenciler:
Damla Yıldız-5/A——————-Büşra Bayer-8/A—————-Recep Guden-6/A
16

Benzer belgeler