dede korkut destanında dua - Journals of Qafqaz University

Transkript

dede korkut destanında dua - Journals of Qafqaz University
 DEDE KORKUT DESTANINDA DUA Kemale YILMAZ Qafqaz Üniversitesi Bakü / AZERBAYCAN [email protected] [email protected] ÖZET Dede Korkut destanı nesillerden nesillere, gerek sözlü gerek yazılı şekilde, günümüze kadar ulaşan önemli bir eserdir. Türk kültür dünyasının önemli eserlerinden olan bu destan edebiyat, dil, din, gelenek, atasözleri, tarih, coğrafya ve pedagoji gibi, birçok alana kaynaklık etmektedir. Destanda zaman zaman Şamanizm izleri görülse de bütün boylar İslami değerleri taşıyan manevi tablolar içermektedir. Dua da bu değerlerden birisidir. Türk ve İslam inanç sisteminin en önemli vasıtalarından biri olan dua, Dede Korkut destanında geniş olarak yer almaktadır. Dede Korkut Destanı’nın mukaddimesi besmeleyle başlamakta, boyların (hikâyelerin) çeşitli yerlerinde Peygamber’e salâvatlar getirilmekte ve her boy, anlatıcının yani Dede Korkut’un duasıyla bitmektedir. Dualar toplu, değişik gruplarla, Hak dostları tarafından ve sesli olarak yapılmaktadır. Ayrıca duaların kısa ve ölçülü olarak yapılması eski Türklerin İslamiyet’in daha ilk dönemlerinde dua adabına ve önemine gösterdikleri titizliği açık olarak göstermektedir. Anahtar kelimeler: Dede Korkut, destan, dua. PRAYER IN DEDE KORKUT EPIC ABSTRACT Dede Korkut epic is an important work that survived to our modern times coming from generation to generation, including both spoken and written form. This epic literature being one of the most important works of Turkish world culture is the source of many areas such as language, religion, traditions, proverbs, history, geography and pedagogy. Although from time to time we meet traces of shamanism in this epic, of all sizes are carrying Islamic values including spiritual paintings. Prayer is one of these values. Prayer which is one of the most important means of Turkey and the Islamic belief system, hold a large place in Dede Korkut epic. The sizes of Dede Korkut Epics begin with preface of the besmele (Islamic formula of Bismillahirahmanirahim), in various places of the sizes (stories) salavats to the Prophet is brought and every size ends with the narrator Dede Korkutʹs prayer. Prayers with different groups and by the help of saint friend are read with aloud. In addition, as the prayer made brief and moderate clearly shows how the ancient Turks from very early stages of Islam gives their due diligence to the importance and observance of prayer. Key words: Dede Korkut, legends, prayers. Giriş Dede Korkut destanı dilden dile anlatıla‐
rak, daha sonra yazıya geçirilip günümüze kadar bizlere ulaşan önemli bir eserdir. Destan giriş ve “boy” adlandırdığımız on iki hikâyeden oluşmaktadır. Bu boylar, Türk dilinin en güzel örnekleri olduğu gibi, Türk ruhuna, düşüncesine ve inanışlarına ışık tutan en açık belgelerdir. Bunu Fuat Number 29, Volume 1, 2010 Köprülü açık ve net bir şekilde ifade et‐
mektedir: “Bütün Türk edebiyatını terazi‐
nin bir gözüne, Dede Korkut destanını di‐
ğer gözüne koysanız, yine de Dede Korkut ağır basar.”[1] Muhakkak ki Dede Korkut destanı Türk kültür dünyasının en önemli, en önder şaheseridir. Bu destan edebiyat, dil, din, gelenek, atasözleri, tarih, coğrafya ve peda‐
45
Kemale Yılmaz goji gibi, birçok alana kaynaklık etmekte‐
dir. Bütün bunlar esere paha biçilmez bir değer kazandırmaktadır. İslamiyet ve Türkler Tarihe göre, Türklerin Müslüman dini ile ilk tanışmaları VII. asrın sonlarından baş‐
lar.[ 2 ] Bu da Dede Korkut destanın daha yeni, sözlü olarak ortaya çıktığı tarihe denk gelir. Türkler, dinini samimi olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı ol‐
maksızın kitle halinde kabul edince, tarih‐
lerinin yeni bir devresine ayak basmış olu‐
yorlardı. Müslümanlık, bu yeni dönemde, Türk millî kimliğini güçlendirmiş, Türklük bilinci kemale ererek, adeta tamamlanmış‐
tır.[3] Türklerin İslamiyet’i kabul ettikten sonraki, 15.yy.larda yazıya geçirilen destanda za‐
man zaman Şamanizm izleri görülse de bütün, hatta en mitilojik özelliğe sahip olan “Duha Koca oğlu Deli Dumrul” ve “Basa‐
tın Tepegöz’ü Öldürdüğü” boylar bile, İsla‐
mi değerleri taşıyan manevi tablolar içer‐
mektedir.[4] Bu durum, destanın İslamiyet’‐
le birlikte değişikliklere uğradığı, ya da ka‐
dim Türklerin İslamiyet öncesi yaşadıkları hayatlarının İslam’a ne kadar yakın oldu‐
ğunun göstergesi olarak kabul edilebilir. Eski Türkler İslamiyet’ten önce de tek Tanrı’ya inanmış, kelime hazinelerinde “Cennet”, “Cehennem”, “Kıyamet Günü”, “hesap vermek” gibi kavramları karşılayan sözler kullanmışlardır. Onlar fıtrat ve ya‐
şantılarıyla İslamiyet’e yakın bir hayat tarzı yaşamış, buna göre de İslamiyet’i kolayca benimsemişlerdir. Destandaki haklar silsi‐
lesine bakıldığında, Allah’ın hakkından sonra ana hakkını geldiğini, bu yaklaşımın İslami referanslarla paralel olduğunu: “Ana hakkı Tanrı hakkı gibi mukaddes sayılmış‐
tır.”[5] sözlerinden anlamaktayız. İslamiyet’e yakınlık: aile yapısı, büyüklere sevgi ve saygı, çocuklara şefkat ve ilgi, kadınlara değer, hayvan sevgisi gibi davranışlarda 46 JOURNAL OF QAFQAZ UNIVERSITY kendini göstermektedir. İslamiyet’in geli‐
şiyle bu davranışlar zenginleşerek daha da mükemmel hale gelmiştir.[6] Genel olarak kaynaklara baktığımızda, Türkler temiz ahlaklı, dürüst ve cesur kim‐
seler olduklarını ve çağdaş devrimizde Türk milletinin sahip olduğu millî şuuru yadır‐
gatmayacak bir millî şuur ve hassasiyete erken zamanlarda kavuşmuş olduklarını görmekteyiz. Fert olarak hürriyetlerine, boy ve budun olarak istiklallerine düşkün oluş‐
ları, yaşadıkları hayat tarzı ile ilgilidir.[ 7 ] Dede Korkut destanındaki kahramanlara bakıldığında bütün bunları görebilmekte‐
yiz. Onlar kuvvetli ahlaka, dürüstlüğe, va‐
tanperverliğe, mertlik ve cömertlik gibi duy‐
gulara sahip namuslu, fedakâr, saygılı kim‐
selerdir.[8] Dede Korkut Destanların ilk anlatıcısı Dede Korkut ol‐
duğu bilinmektedir. O, hikâyelerde bilge kutsal, keramet sahibi, veli bir kişi olarak ortaya çıkmıştır. Kopuzunu çalıp, hikmetli sözler söyleyen ve dualar eden Dede Kor‐
kut’a derin saygı duyulmuştur. Bu saygı‐
dan dolayı Oğuzlar önemli meseleleri onun‐
la istişare etmiş, çocuklarına isim vermek ve kız istemek gibi törenler için Dede Kor‐
kut’u özel olarak davet etmişlerdir.[9] Dede Korkut, Oğuz Türklerini, onların ina‐
nışlarını, bağlı oldukları İslam dinini, yaşa‐
yışlarını, gelenek ve göreneklerini, yiğitlik‐
lerini, sağlam karakteri ve ahlâklarını, ruh enginliklerini, saf, duru bir Türkçe ile dile getirmiştir. Destanı millî kültür değerleri‐
nin bir hazinesine, millî ve sosyal hayatını renkli ve teferruatlı bir tablosuna benzeten Muharrem Ergin, Dede Korkut’un da bu şekilde Türklüğün millî hayatını aksettir‐
mekte, Türk kültürünün zenginliklerini, renkli Türk folklorunun sayısız değerlerini, Türk milletinin yüksek insani vasıflarını, duygularını, faziletlerini ve meziyetlerini dile getirdiğini söylemektedir.[ 10 ] Böylece Philology and Pedagogy
Dede Korkut destanında dua Dede Korkut destanı bugün de ayakta du‐
ran Oğuz halkının millî‐manevi hayatı hak‐
kında değerli bilgiler taşımaktadır.[11] Destanda Dede Korkut keramet ve manevi güce sahiptir. Onun kerametlerinden birisi gaipten haber vermesidir: “Korkut Ata söy‐
ledi: Ahir zamanda hanlık tekrar Kayı’ya geçecek. Kimse ellerinden almayacak, ahir zaman olup kıyamet kopuncaya kadar. Bu dediği Osman neslidir, işte sürüp gidiyor. Ve daha nice buna benzer söz söyledi.”[12] Bir başka kerameti halkın, hanlardan çoba‐
na kadar, herkesin onun sözünü tutması‐
dır: “Korkut Ata Oğuz kavminin müşkülü‐
nü hallederdi. Her ne iş olsa Korkut Ata’ya danışmayınca yapmazlardı. Her ne buyur‐
sa kabul ederlerdi. Sözünü tutup tamam ederlerdi.”[13] Dede Korkut’un diğer ve en önemli kera‐
meti dualarının Allah katında kabul olma‐
sıdır: “Ne derse olurdu. Gaipten türlü ha‐
ber söylerdi. Hak Taâla onun gönlüne il‐
ham ederdi.”[14] Dede Korkut Müslüman Türklerin manevi atası ve öncüsüdür. Kopuzuyla elinde di‐
yar diyar dolaşan Dede Korkut, Oğuz’un millî manevi değerlerine sahip çıkarak, onların güçlü bir topluluk halinde nesille‐
rini devam ettirmeleri için çabalayarak çe‐
şitli yerlerde dolaşmış, dolaştığı yerlerde kendi izini bırakmıştır. Azerbaycan’ın ta‐
nınmış yazarı Anar’a göre yılları, asırları aşıp günümüze kadar gelen, gelecek nesil‐
lere armağan olarak ulaşan Dede Korkut sözüne, Dede Korkut tesellisine, Dede Kor‐
kut hayır duasına bugün her zamankinden daha da çok ihtiyacımız vardır.[15] Dede Korkut Destaninda Dua İslam dininde Allah’a ulaşma vasıtalarının en önemli araçlarından biri olan dua, Dede Korkut destanında da geniş yer tutmak‐
tadır. Boylar Dede Korkut’un dualarıyla bittikleri gibi destanın kahramanları da sık Number 29, Volume 1, 2010 sık duaya müracaat etmektedir. Duanın gücüne inanan eski Türkler, eski dönem‐
lerden günümüze kadar günlük hayatların‐
da ona geniş şekilde yer vermiştir. Eski Türklerde olduğu kadar İslamiyet’te de dua önemli bir ibadet aracıdır. Çünkü İsla‐
mi anlayışa göre Allah, sonsuz şefkat, mer‐
hamet ve güç sahibidir, yalnızca O’ndan medet umulur, O’na el açıp yakarılır. Zira Allah, Kuran’ı Kerim’de, insanlara çok ya‐
kın olduğunu ve kendisine dua ederek bir şey istendiğinde onların dualarına icabet edeceğini bildirmektedir: “Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben on‐
lara pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyley‐
se, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşat olur‐
lar.”[ 16 ] Dede Korkut Destanında sık sık duaya müracaat edilmesi Türklerin eski inanışları ile yeni inanışlarının birbirine olan yakınlığının bir yansıması olarak kabul edilebilir. Dede Korkut destanın daha “Mukaddime”‐
sinin ilk satırı besmeleyle başlamaktadır. Mukaddime ise kendi başına bir duadır. Burada Dede Korkut’un han için yaptığı dualar yer almaktadır: “Baba malından ne fayda başta devlet olmazsa. Devletsizlik şerrinden Allah saklasın hanım sizi!”[ 17 ], “Hak size kötülük getirmesin, devletiniz devamlı olsun hanım hey!”[18], “Azıp (yo‐
lunu şaşırıp) gelen kazayı Tanrı savsın ha‐
nım hey!”[19], “Hiç birine benzemedi cümle âlemleri yaratan Allah Tanrı güzel. O öv‐
düğüm yüce Tanrı dost olarak medet eriş‐
tirsin hanım hey!”[20] Mukaddimenin sonunda da dedikoducu, tembel, misafir sevmeyen ve kocasına itaat etmeyen kadınlara yönelik: “Bunun gibisi‐
nin bebekleri yetişmesin. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin. Ondan da sizi, hanım, Allah saklasın.”[21] duaları olduğu gibi; iyi, misafirperver kadınlara yönelik: “O Ayşe, Fatıma soyundandır hanım. Onun bebek‐
47
Kemale Yılmaz leri yetişsin. Ocağına onun gibi kadın gel‐
sin.”[22]duaları bulunmaktadır. Bamsi Beyrek kendisini tanımayan kız kar‐
deşlerine: Dua Adabı “Üç gündür yoldan geldim doyurun beni. Üç güne varmasın Allah sevindirsin sizi.”[24] Dede Korkut destanında gençten yaşlısına kadar herkes duaya müracaat etmektedir. İslami prensiplerine zıt gelmeyen dua şe‐
killeri destanda sözlü olduğu gibi fiili çeşit‐
leri de bulunmaktadır. Kurbanlar getirerek, adaklar adayarak, aç doyurarak, çıplak do‐
natarak, hayır işleyerek, toplu veya tek ba‐
şına, üç defa tekrarlanarak, el açarak yapı‐
lan dualar dikkatimizi çekmektedir. “Dirse Han Oğlu Boğaç Han” boyunda, çocuğu olmadığı için üzülen hana, hanımı teselli vermektedir: “İç Oğuz’un ve Dış Oğuz’un beylerini başına topla, aç görsen doyur, çıplak görsen donat, borçluyu bor‐
cundan kurtar, tepe gibi et yığ, göl gibi kımızı sağdır, büyük ziyafet ver, dilek dile, olur ki bir ağzı dualının duası ile Tanrı bize bir topaç gibi çocuk verir.”[ 23 ] Dirse Han bunları yaptıktan sonra diğer Oğuzlarla el kaldırıp dua etmiş, Allah da onların duası‐
nı kabul buyurmuş, bir oğlan çocuğu ver‐
miştir. Dede Korkut destanında duaların kabulü için bazı hareketlerde bulunulmasının ge‐
rekliliği üzerinde durulmakta ve dua ada‐
bına uyulmasına özellikle vurgulanmakta‐
dır. El kaldırıp dua etmek dua adabından‐
dır. Müslümanlar dua ederken ellerini kal‐
dırarak avuçlarını açık şekilde birleştirip dua ederler. Bu da Allah’ın kürsisinin her şeyin üstündedir ve her şeyi kuşatmaktadır şeklinde açıklama getirilebilir. Burada Dir‐
se Han’n hanımının “olur ki” ifadesinde duanın kabulüne kesin olacak şeklinde ba‐
kılmamakta, öncesinde bazı hareketlerin yapılmasının gerekliliği vurgulanmaktadır. Burada dua adabı olarak bir takım iyilik yapıldıktan sonra dua sahibinin Allah tara‐
fından mükâfatlandırılacağı, yapılan duala‐
rın kabul edileceğine inanılmaktadır. “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” boyunda, 48 JOURNAL OF QAFQAZ UNIVERSITY şeklinde dua etmiştir. Aynı şekilde, “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” boyunda, oğlu olmadığından do‐
layı üzülen Kam Püre için “Kudretli Oğuz Beyleri yüzlerini göğe tuttular, el kaldırıp dua eylediler. Allah Taala sana bir oğul versin dediler.” Bu arada kızı olmadığı için üzülen Pay Piçe Bey de: “Beyler benim de hakkıma dua eyleyin, Allah Taala bana da bir kız versin dedi. Kudretli Oğuz Beyleri el kaldırdılar dua eylediler, Allah Taala sa‐
na da bir kız versin dediler.”[25] Destandaki kahramanların dualarında Allah’a tam teslimiyet, hayrın Allah’tan bek‐
lendiği, dualarından anlaşılmaktadır. “Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması” boyunda kâfirlerle çatışma sırasında: “Karacık Ço‐
ban şehit olan kardeşlerini Hakka teslim etti, kâfirlerin leşinden bir büyük tepe yığ‐
dı…”[ 26 ]cümlesinde “Hakka teslim etti” sözlerinden, şehit düşen kardeşlerini İslami kurallarına uygun bir şekilde, dualarla Allah’a teslim ettiğini anlaşılmaktadır. Yine aynı boyda, av sırasında uyuyakalan Salur Kazan rüyasını Kara Göne’ye anlatmıştır. Rüyasının yarısını yorumlayan Kara Göne: “Geri kalanı yoramam, Allah yorsun”[ 27 ] demesi, Allah hayırlısını nasip etsin, hayır‐
lısını versin şeklinde bir dua olarak kabul edilmelidir. Bunun bir diğer anlamı ise ma‐
nası kötüye gelebilecek rüyaların yorum‐
lanmaması gerektiği, aksi takdirde bu yo‐
rumun bir dua olarak kabul edilebileceği ve gerçekleşebileceğinden korkulduğudur. Dede Korkut destanın, Oğuzların arasın‐ da İslamiyet hakkında en az bilgisi olan, en cahil kahramanı, “Duha Koca Oğlu Deli Dumrul” boyunda, Hz. Azrail Deli Dumrul’un hanımının canını almaya gel‐
diğinde de: Philology and Pedagogy
Dede Korkut destanında dua “Yücelerden Yücesin, Kimse bilmez nicesin Güzel Tanrı, Nice cahiller seni gökte arar yerde ister. Sen bizzat mü’minlerin gönlündesin Daim duran Cebbar Tanrı. Ulu yollar üzerine İmaretler yapayım senin için. Aç görsem donatayım senin için. Alırsan ikimizi canını beraber al. Bırakırsan ikimizin canını beraber bırak, Keremi çok Kadir Tanrı.”[28] diye tam teslimiyetle niyazda bulunmak‐
tadır. Yine, “Dirse Han Oğlu Boğaç Han” ve “Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü” boyla‐
rında, isim verme töreninde, Dede Korkut: “Adını ben verdim, yaşını Allah versin.”[29] şeklinde dua etmektedir. “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” bo‐
yunda da isim verme töreninde Dede Kor‐
kut’un Bamsi Beyrek’e isim verirken: “Ünümü anla, sözümü dinle Pay Püre Bey, Allah Taala sana bir oğul vermiş, tutuversin, Ak sancak kaldırınca Müslümanlar arkası olsun, Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa Allah Taala senin oğluna aşıt versin, Kanlı kanlı sulardan geçer olsa geçit versin. Sen oğlunu Basam diye okşarsın, Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun. Adını ben verdim, yaşını Allah versin.”[30] ve Bamsi Beyrek için kız istemeye gider‐
ken: “Dostlar, sizi Hakk’a ısmarladım.”[ 31 ] şekline duaları bulunmaktadır. Bu duaların içeriği ve şekline bakıldığında isim verme töreninde ve kız isteme esnasında yapılan dualarında kendine has bir adabı bulun‐
duğu görülmektedir. Destanda dikkatleri çeken ve İslami ina‐
nışlara göre kabul görülen duaların üç kere tekrarlanmasıdır. “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” boyunda Dede Korkut’un, kendisini kovalayan Deli Karçar’a, İsm‐i Number 29, Volume 1, 2010 A’zam’ı zikrederek yaptığı duaya karşı Karçar’ın eli havada asılı kalmıştır. Bunun üzerine Karçar: “Medet aman e’laman Tanrı’nın birliğine yoktur güman.”[32] dedikten sonra üç defa tövbe etmiş, yani üç defa tövbe duasını okumuştur: “Üç kere ağzından ikrar eyledi, günahına tövbe eyledi. Dede Korkut dua eyledi. Deli’nin eli Hak emri ile sapa sağlam oldu.”[33] Dua Çeşitleri Fiili Dua İslami öğretide dua fiili ve kavli olarak iki‐
ye ayrılmaktadır. Müslüman Allah’tan bir talebi varsa bunun için öncelikle fiili olarak ona düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir.[ 34 ] Nitekim, hastalıklardan kurtulmak için Allah’a dua etmemiz meşru olmakla birlikte, fiili dua olarak ilaç almak, maddi olarak tedavi yollarına başvurmak İslam Peygamberi tarafından da buyrul‐
muştur.[ 35 ] Dede Korkut destanında fiili duaya da rastlanmaktadır. Yaralı oğlunun başında ağlayan anneye oğlu: “Ana ağlama, bana bu yaradan ölüm yoktur, korkma, boz atlı Hızır bana geldi, üç kere yaramı sıvazladı, bu yaradan sana ölüm yoktur, dağ çiçeği, ananın sütü sana merhemdir, dedi.”[36] der. Hızır’ın üç defa yarayı sıvazlaması, annesinin çiçek toplattırıp sütüyle karıştırarak oğlunun ya‐
rasına sürdükten sonra hekimlere emanet etmesi fiili duanın açık bir göstergesidir. İsm‐i Azam Duası Destanda Dede Korkut tarafından yapılan ve anında kabul görünen dua dikkat çek‐
mektedir. “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” boyunda Bamsi Beyrek için kız isteyen Dede Korkut, kızın kardeşi Deli Karçar tarafından kovalanmaya başlamış‐
tır. Kendisine yetişen Karçar’ı görünce, De‐
de Korkut Allah’a sığınarak İsm‐i A’zam duasını okumaya başlamıştır. “Deli Karçar 49
Kemale Yılmaz kılıcını eline aldı, yukarısından öfke ile hamle kıldı. Deli Bey diledi ki Dede’yi tepeden aşağı çalsın. Dede Korkut dedi: Çalarsan elin kurusun. Hak Taala emri ile Deli Karçar’ın eli yukarıda asılı kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu.”[37] Bu boyda İsm‐i A’zam duası ön plana çıkarılmaktadır. İsm‐i A’zam duasıyla ilgili O. Ş. Gökay araştırmasında şu şekilde açık‐
lama yapmaktadır: “İsm‐i A’zam, Allah’ın adlarından biridir, en büyüğüdür, fakat bu ad gizlidir. Kimse bilmez. Ancak Allah adı, Hu’ya irca edildiğinden “Allah” ve “Hu” adlarının ismi azam olarak kabul edildiği vardır.”[38] Bir hadise göre de İsm‐i A’zam’ın bulun‐
duğu duaya karşılık Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Bu duayı yapan Allah’ın İsm‐i A’zam’ı ile dilekte bulunmuş olur. Allah, İsm‐i A’zam’ı anılarak kendisinden talepte bulunduğunda talebi yerine getirir, İsm‐i A’zam’la dua edildiğinde duayı ka‐
bul eder.”[39] Dede Korkut destanında İsm‐i A’zam duası yanı sıra, kitabın bazı boylarında, Allah’ın İsm‐i A’zam olmayan isimleri de zikredil‐
mektedir. Bunlar: Rabb, Hak, Kadir, Cebbar, Settar, Aziz, Baki, Kahhar gibi isimlerdir. Ayrıca Arapça Allah’ın Cemil ve A’la ola‐
rak bilinen isimlerinin Türkçe Güzel ve Ulu anlamını taşıyan isimleri de vardır. Bazı hadislerde de gördüğümüz gibi, Allah’ı gü‐
zel isimleriyle anan kimsenin günahlarının deniz köpükleri kadar çok olsa bile yine affedileceği bildirilmiştir.[ 40 ] Bu nedenle Dede Korkut destanındaki bazı boylarda İsm‐i A’zam ile başlayan dualara müracaat edilmekte ve bu duaların önemi vurgulan‐
maktadır. Şükür Duası Destanın boylarında şükür duasına da sık sık müracaat edilmektedir. “Kam Püre’nin Oğlu Bamsi Beyrek” boyunda: “Beyrek 50 JOURNAL OF QAFQAZ UNIVERSITY otuz dokuz yiğidinin üzerine geldi, onları sağ ve esen gördü, Allah’a şükreyledi.”[41] cümlesinde, Beyrek’in şükür duasına müracaat etmiş olduğunu görmekteyiz. “Duha Koca Oğlu Deli Dumrul” boyun‐
da, karşısında Azrail’i gören Deli Dumrul, Allah’ın birliğini anlayarak, şükredip, yal‐
varmaya başlamıştır: “Yücelerden Yücesin, Kimse bilmez nicesin Güzel Tanrı, Nice cahiller seni gökte arar yerde ister. Sen bizzat mü’minlerin gönlündesin Daim duran Cebbar Tanrı, Baki kalan Settar Tanrı…”[42] “Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı” boyunda, bazı boylarda geçen Hz. Muhammed’e sa‐
lâvat ve her boyun en sonunda olan dua‐
dan başka, Kanglı Koca oğlunu sağ salim görünce şükrettiğini görmekteyiz. Mitolojik Kahramanların Duaları Dede Korkut destanın en mitik “Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü” boyunda Dede Korkut Basat’a isim verirken dua ettiği gibi, mitolojik kahramanın da dua ettiğini görmekteyiz. Basat kızgın şişi Tepegöz’ün gözüne bastıktan sonra Tepegöz: “Ela gözden ayırdın yiğit beni, Tatlı candan ayırsın Kadir seni. Öyle ki ben çekerim göz acısını, Hiçbir yiğide vermesin Kadir Tanrı göz acısını.”[43] dedi. Burada duanın sadece insanlara has olmadığını her bir yaratılan varlığın kendi dilinde dua yapabileceğine vurgu yapıl‐
maktadır. Medet Duaları Destanda zor durumda kalan kahramanla‐
rın sık sık Allah’tan medet bekledikleri gö‐
rülmektedir. Bu da zor durumda kalan Türklerin sığınacak tek varlık olarak Allah’ı kabul ettiklerini göstermekte, Allah’ın o dö‐
Philology and Pedagogy
Dede Korkut destanında dua nemki Türk toplumu için önemini açık olarak ifade etmektedir. “Kazan Bey’in Oğlu Uruz Bey’in Esir Olması” boyunda kâfirlere esir düşen Uruz’un, babasıyla gö‐
rüşme esnasında, annesi ve babasına yap‐
tığı duada: “Bey erenler esen olsa oğlu doğar. Sen esen ol, anam esen olsun. Benden daha iyi Kadir size oğul versin. Ak sütünü anam bana helal eylesin.”[44] buna karşılık da, üzülen babanın: “Yaratan Allah’tan medet!”[45] diyerek Yüce Yaratan’dan yardım istemesi dikkat çek‐
mektedir. “Begil Oğlu Emren” boyunda kâfirle sa‐
vaşan Emren Allah’a yalvarmaktadır: “Yücelerden Yücesin Yüce Tanrı, Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı, Sen Âdem’e taç giydirdin, Şeytana lanet kıldın, Bir suçtan ötürü dergâhtan sürdün. İbrahim’i tutturdun, Hanım deriye sardın Kaldırıp ateşe attırdın, Ateşi gülistan kıldın. Birliğine sığındım, Aziz Allah hocam bana medet.”[46] Aynı şekilde “Kazılık Koca Oğlu Yigenek” boyunda Yigenek’in Allah’a sığınıp, ölüm‐
süz Mabudu överek yaptığı bir dua bulun‐
maktadır: “Yücelerden Yücesin Kimse bilmez nicesin. Aziz Tanrı, Sen anadan doğmadın, Sen babadan olmadın, Kimsenin rızkını yemedin, Kimseye güç etmedin, Bütün yerlerde bilirsin, Sen daim ve Baki olan Allah’sın. Âdem’e Sen taç giydirdin, Şeytana lanet kıldın Bir suçtan ötürü huzurundan sürdün. Number 29, Volume 1, 2010 Nemrut göğe ok attı, Karnı yarık balığı karşı tuttun. Ululuğuna haddin yok, Senin boyun kaddin yok Veya cisim ile ceddin yok. Vurduğunu ulutmayan Ulu Tanrı, Bastığını belirtmeyen belli Tanrı, Kaldığını göğe yetiştiren güzel Tanrı Kızdığını kahreden Kahhar Tanrı. Birliğine sığındım, Rabb’im, Kadir Tanrı Medet senden. Kara elbiseli kâfirlere at tepiyorum, İşimi Sen yoluna koy.”[47] Toplu Dualar Dede Korkut Destanı’nda en çok üzerinde durulan dualardan birisi de toplu dualar‐
dır. Neredeyse her bir boyun sonunda top‐
lu dua yapılmaktadır. “Uşun Koca Oğlu Segerek”, “Salur Kazan Esir Olup Oğlu Uruz’un Tutsaklıktan Çıkarması” ve “İç Oğuza Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in Öldüğü” boylarının sonunda Dede Korkut tarafından, halkla ve boyun diğer kahra‐
manlarıyla birlikte, toplu bir şekilde, han için dualar yapılmaktadır. Her boyun sonunda, yaşanmış hadiselere şükür ve kadere teslimiyet, Hak dostu, veli zat olarak sayılan Dede Korkut tarafından, sesli olarak yapılan toplu dualar dikkat çekmekte, bu dualar birbirine benzemek‐
tedir. Bütün boyların dualarını genel olarak toparlarsak, şu dua ortaya çıkmaktadır: “Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli bü‐
yük ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kanatlarının uçları kırıl‐
masın. Koşar iken ak boz atın sendeleme‐
sin. Vuruşunca kara çelik öz kılıcın çentil‐
mesin. Dürtüşürken alaca mızrağın ufalan‐
masın. Ak bürçekli ananın yeri Cennet ol‐
sun. Ak sakallı babanın yeri Cennet olsun. Oğul ile kardeşten ayırmasın. Ahir vaktin‐
de arı imandan ayırmasın. Hakk’ın yandır‐
dığı çırağı yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin. Âmin diyenler 51
Kemale Yılmaz Tanrı yüzünü görsün. Ak alnında beş ke‐
lime dua kıldık, kabul olsun. Allah’ın ver‐
diği ümit kesilmesin. Derlesin, toplasın, gü‐
nahınızı adı güzel Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın, hanım hey!” Sonuç Dede Korkut Destanı’nda görüldüğü gibi, Türkler duaya gereken önemi vermiş, her bir duayı kendi adabı içinde yerine getir‐
miştir. Duanın toplumsal hayatta vazgeçil‐
mezliğine ve kabul edilebilirliğine inanıl‐
mış ve güvenilmiştir. Dede Korkut Desta‐
nı’nda, duada asıl olanın gönül açmak ol‐
duğu açık şekilde ifade edilmiştir. Duaya başlarken Allah’a övgüyle başlan‐
ması, el kaldırarak yapılması, kısa ve öz tutulması, veli bir kişi, keramet sahibi bir insan tarafından yapılması, toplu şekilde, kendisinden ziyade başkası için yapılması ve üç defa tekrarlanması gibi dua erkânına da geniş olarak değinilmiştir. Burada duaların toplu yapılması tesadüfî değildir. Aynı şekilde İslamiyet’te de dua‐
lar toplu olarak, değişik gruplarla, Hak dostları tarafından ve sesli olarak yapıl‐
makta ve bu adap ve erkânda yapılan dua‐
ların faziletinin çok olduğu kabul edilmek‐
tedir. Kalabalık gruplarla yapılan düğün, sünnet gibi törenlerde, cami vaazlarında, bayram tebriklerinde, bazı toplu yemek programlarında bu dua şekillerine rastlan‐
maktadır. Destanda gördüğümüz Allah’a hamd, şü‐
kür ve tekbirler, İsm‐i A’zam ve Allah’ın diğer isimleri de kendine özgü bir duadır. Destanda sözlü (kavli) dua ile birlikte fiili dua da yer almakta, aynı zamanda sevap bir iş yapıldığı takdirde duanın kabul ola‐
cağına inanılmaktadır. Destanda ayrıca şü‐
kür için dualar yapılırken, sevilmeyen iş ve şahıslara için de beddualara müracaat edil‐
mektedir. Destanda duaların belli bir adap ve erkân içinde yapılması gerektiğine olan inanç açık 52 JOURNAL OF QAFQAZ UNIVERSITY olarak gözükmektedir. Savaşa giderken, ad verirken, kız istenirken yapılan duaların kendine has bir erkânı bulunmaktadır. Şekil ve içerik açısından farklılık gösteren bu dualar genelde Allah’ın varlık ve birli‐
ğine ve Allah’ın isim ve sıfatlarına müra‐
caatı ifade etmektedir. Destanda duanın sadece insanlara has bir durum olmadığı, mitolojik kahramanların da dua edebileceğine olan inancı tespit etmek mümkündür. Bu da yaratılan her bir canlının kendine has bir lisanla dua ede‐
bileceğine olan inanış ifade edilmektedir. SONNOTLAR Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1996, s.5. 1
Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2005, s.45. 2
A.g.e., s.48. 3
Gülnaz Abdullazade, “Prekrasnoye v Epose Dede Korkut”, Dede Korkut Aliliği, makaleler toplusu, Bakü, Sultan Graphics, 1999, s.45. 4
M.Muhsin Kalkışım, “Dede Korkut Kitabı’nda Aile Kültürü”, Türk Halklarının Edebi Geçmişi: Türk Destanları, Bakü, Qafqaz Üniversitesi Yayınları, 2004, s.102. 5
Bekir Nebiyev, “Ahlaki ve Estetik Meziyetler Hazi‐
nesi”, Kitabi‐Dede Korkut (Makaleler Toplusu), Bakı, Elm, 1999, s.5‐15. 6
Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler, Ötüken, İstanbul, 1990, s.34. 7
Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı I, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1994, s.28. 8
Asya Bekirova, Ağadadaş Babayev, “Kitabi‐Dede Korkut Dastanını Şaqirtlerimize Derinden Menim‐
setmeli”, Azerbaycan Dili ve Edebiyatı Tedrisi 2, Bakü, 1999, s.27. 9
10
Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1996, s.5. 11
Penah Xelilov, “Kitabi‐Dede Korkut İntibah Abide‐
si”, Bakı, Gençlik, 1993, s.11‐17. 12
Ergin, a.g.e., s.15. 13
A.g.e., s.15. 14
A.g.e., s.15. Philology and Pedagogy
Dede Korkut destanında dua Anar, Türk Dünyasının Nadir Söz Abidesi, Kitabi‐
Dede Korkut Ensiklopediyası, c.I, Yeni Neşrler Evi, Bakü, 2000, s.23. 33
A.g.e., s.67. 34
“Dua”, İslam Ansiklopedisi, c.9, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 1994, s.534. Bakara Suresi, 186. 35
Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1996, S.16. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kutub‐i Sitte V, s.484. 36
Ergin, a.g.e., s.32. A.g.e., s.16. 37
A.g.e., s.66. A.g.e., s.17. 38
Orhan Şaik Gökay, Dede Korkut Destanında İslami Unsurlar, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı, Yıl 1971, Sayı 338, s.71. 39
Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, 23. Cilt, s.75. A.g.e, s.79. 40
İslam Ansiklopedisi, 9. Cilt, s.532. A.g.e., s.58. 41
Ergin, s.88. A.g.e., s.41. 42
A.g.e., s.116. A.g.e., s.42. 43
A.g.e., s.160‐161. A.g.e., s.122. 44
A.g.e., s.106. A.g.e., s.26. 45
A.g.e., s.107. A.g.e., s.62. 46
A.g.e., s.175. A.g.e., s.65. 47
A.g.e., s.148‐149. 15
16
17
18
19
A.g.e., s.18. 20
A.g.e., s.19. 21
A.g.e., s.18. 22
A.g.e., s.24. 23
24
25
26
27
28
29
30
31
A.g.e., .66. 32
Number 29, Volume 1, 2010 53