GDO - TGDF

Transkript

GDO - TGDF
GDO GERÇE⁄‹
1. Aç›l›fl Konuflmas›
fiemsi KOPUZ
G›da Dernekleri Federasyonu Baflkan›
Ülkemizin önde gelen firmalar›ndan müteflekkil ve herbiri
kendi alan›nda uzman 16 ayr› sektörel derne¤in biraraya
gelerek kurdu¤u G›da Dernekleri Federasyonu, 24 Ekim
2004’te ilk Genel Kurulu’nu yaparak g›da sektöründeki
önemli bir örgütlenme ihtiyac›na somut olarak cevap
vermifltir.
Hepimiz bir süreden bu yana kamuoyu gündemini yo¤un bir
flekilde meflgul eden Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar
(GDO’lar) konusundaki tart›flmalar› takip ediyoruz. Ne yaz›k
4
ki, bilimsel olmaktan uzak tart›flmalarla kafalar›m›z›
kar›flt›r›p, kamuoyu gündemini yanl›fl öngörülerle meflgul
ediyoruz. Özellikle yetersiz ve eksik bilgiyle hareket etmemizden dolay›, hemen hemen her konu karfl›m›za sorun olarak
ç›k›yor; sonra da çözüm yollar› aramak için daha büyük
maliyetler ödemek durumunda kal›yoruz.
Federasyon olarak, özellikle sektörümüzle ilgili konular› ele
al›rken, iki temel yaklafl›m içerisindeyiz. Birincisi, Türk
insan›n›n sa¤l›kl› g›da tüketmesi, di¤eri de ülke ekonomisine
katk›. Bu iki temel yaklafl›mdan hiçbir flekilde taviz vermedi¤imizi her f›rsatta dile getirmekteyiz. Bu yüzdendir ki, G›da
Dernekleri Federasyonu olarak, “Geneti¤i De¤ifltirilmifl
Organizmalar” konulu konferans’›n tertip edilmesi ve
konunun bilimsel olarak tart›fl›lmas› konusunda üstümüze
düfleni yapmay› bir borç bildik. GDO’lar konusu zaman
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
zaman kamuoyuna son derece çarp›t›larak getirilmekte ve
asl›nda birbirinden son derece farkl› olan kavramlar birbirinin yerine kullan›lmaktad›r. Bugüne dek bu konu, ilgili
ilgisiz birçok kifli ve kurum taraf›ndan de¤erlendirildi. Baz›
çevreler “GDO'ya Hay›r” kampanyalar› bafllatt›, ideolojik
yaklafl›m içine girerek konuyu bambaflka bir mecraya
tafl›mak istedi. Baz›lar› ise, geliflmelere kapal›, statükocu bir
anlay›fl sergiledi. Bunlar›n neticesinde ortaya ç›kan iletiflim
kargaflas›, son derece yanl›fl bilgilerin sanki do¤ruymufl gibi
alg›lanmas›na neden oldu. Tabii ki, burada kafas› en çok
kar›flan kesimde tüketici oldu. Ayr›ca, bu yaklafl›mlar›n
ortaya ne boyutlu ekonomik ve sosyal problemler ç›karaca¤›
da dikkate al›nmad›.
GDO'ya “Evet” ya da “Hay›r” demeden önce, Federasyon
olarak,
Yüce
Meclisimizin
temsilcileri,
uygulaman›n
bafl›ndaki bürokratlar›m›z, sektörün önde gelen g›da üreticileri ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere, GDO’lar konusunu
ilk kez uluslararas› uzmanlarla beraber tart›flmaya aç›yoruz.
Umuyorum bu çal›flma sayesinde bu denli önemli ve ülkemizi çok boyutlu ilgilendiren GDO’lara iliflkin doyurucu bilgiler
edinmifl ve çizmemiz gereken yol haritas›na dair temel fikir
birli¤i
oluflturmufl
oluruz.
Ayr›ca,
G›da
Dernekleri
Federasyonu olarak, konuyla ilgili ç›kar›lacak yasan›n
oluflumunda ve ülke menfaatlerine katk› sa¤layacak tüm
çal›flmalar›n içinde olaca¤›m›z›n bilinmesini isterim.
5
GDO GERÇE⁄‹
2. Aç›l›fl Konuflmas›
Prof. Dr. Vahit K‹R‹fiÇ‹
TBMM Tar›m, Orman ve Köyiflleri Komisyonu Baflkan›
Adana Milletvekili
Türkiye lüzumsuz tart›flmalar›n s›kça yafland›¤› bir ülke ve
maalesef kavramlar›n içini boflalt›yoruz. Örne¤in, “GDO'ya
Hay›r”, “Biyoteknolojiye Hay›r”, “Transgenik Çal›flmalara
Hay›r” gibi de¤iflik kampanyalar yürütülüyor. Halbuki biz,
biyoteknolojiyi her fleyden önce bir amaç de¤il, bir araç
olarak görüyoruz. Araç olmas›, özellikle üç uygulama
alan›nda
öne
ç›kmaktad›r.
Bunlardan
bir
tanesi
mikroço¤altma ad›n› verdi¤imiz uygulamad›r. Örne¤in, bir
bafl sar›msa¤›n, belli bir kalite düzeyine ›slah çal›flmalar› net6
icesinde ulafl›lmas›ndan sonra, bir üretim materyali olarak
ço¤alt›labilmesi için en az on y›l gerekmektedir. Halbuki, biyoteknoloji yöntemiyle bu, alt› ay gibi çok k›sa bir süreye
indirgenmekte
ve
bir
milyon
sar›msak
bu
yolla
ço¤alt›labilmektedir. Bir di¤er konu, ›slah çal›flmalar›n›n
süresini k›saltma: Haploid ya da kendileme ad›n› verdi¤imiz
bir yöntemle bir tak›m nesillerin elde edilebilmesi için biyoteknolojiden yararlan›yoruz. Böylelikle de yine, 10 y›la,
hatta 25 y›la kadar uzanabilecek bir tak›m uygulamalar, alt›
aya indirgenebilmektedir. Bir üçüncü uygulama da, gen
materyalinin korunmas›yla ilgili: Anadolumuz önemli gen
kaynaklar›n›n bulundu¤u bir co¤rafya ve bu co¤rafyada
dünyan›n hiçbir yerinde bulunmayan bir tak›m materyaller
mevcut. Bu materyallerin korunmas› ve muhafaza edilmesi
son derece önemlidir. Biyoteknolojiyi kulland›¤›m›zda,
küçücük bir odada onbinlerce gen materyalini muhafaza
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
etmemiz ve bizden sonraki nesillere bunlar› aktarabilmemiz
mümkündür.
Biyoteknoloji ve biyoteknoloji ürünü olan bir tak›m ürünler,
özellikle de g›da ürünleri konusunda insanlar›m›z›n, özellikle
tüketicilerimizin kafas›n› kar›flt›rmak kimsenin haddi olmamal›. Kald› ki, 2025 y›l›nda dünyan›n nüfusuyla ilgili yap›lan
projeksiyon sekiz milyard›r; Türkiye için de öngörülen nüfus
87 milyondur. Ancak, biliyoruz ki, bu ülkede tar›msal üre-
“
timin yap›lm›fl oldu¤u alanlar her geçen y›l gerilemektedir.
Biyoteknoloji
bir amaç de¤il,
Bu gerileyen alanlara karfl›l›k, artan nüfusun ihtiyac› da
bir araçt›r.
dikkate al›narak bir üretim art›fl›n›n planlanmas›ndan baflka
seçenek yoktur. Buna en kuvvetli deste¤i veren teknoloji,
biyoteknolojidir.
Tekrar ediyorum: Biyoteknoloji bir amaç de¤il, bir araçt›r.
Demirden yap›lan bir orak, e¤er primitif yöntem olarak
hasatta kullan›r ise, tabii ki baflar›l› ve arzulanan bir araç
haline gelmifl olur. Fakat, ayn› orak, bafla¤›n hasad› yerine
insanlar›n kafas›n› gövdeden ay›rmak için kullan›l›rsa, tabii ki
tehlikelidir. Kald› ki, biyoteknolojiyle üretilen materyaller
konusunda zararl› olduklar›na yönelik kan›tlanm›fl en ufak
bir delil yoktur. Global oluflum olan ve Türkiye'nin de inflallah
3 Ekim 2005'den sonra müzakerelere bafllayarak dahil
olaca¤› Avrupa Birli¤i'nde 81 araflt›rma yürütülmüfl, bu 81
“
7
GDO GERÇE⁄‹
araflt›rma için 15 y›ll›k bir süre harcanm›fl ve 64 milyon
Dolarl›k da bir ödenek bu ifl için tahsis edilmifltir. Sonuç
olarak, halen üretilip tüketilen GDO’lar›n zararl›l›¤›
noktas›nda en ufak bir bulguya rastlanmam›flt›r. Bu sonuç,
bu uygulaman›n tamamiyle masumdur denilmesi için tabii ki
yeterli de¤ildir. De¤iflik risk analizlerinin, etki analizlerinin
yap›lmas› gerekir. De¤iflik yasalarla ve de¤iflik araflt›rmalarla,
bu ürünlerin yan etkilerinin ne olabilece¤inin incelenmesi
“
8
gerekir. Bu konudaki araflt›rmalar neticelenmeyecektir,
WTO, bir ülkenin
“Bu ürünler
zararl›d›r”
engellemesiyle
veya
dayatmas›yla
kesinlikle ticaretin
önüne
geçilemeyece¤i
noktas›nda
karar›n› vermifltir.
“
devam edecektir; bilim dinamiktir. Dünya Ticaret Örgütü
(WTO) de, hem sa¤l›k ve bitki sa¤l›¤› konulu (SPS), hem de
ticarette teknik engeller konulu (TBT) mevzuat› gere¤i, bir
ülkenin “Bu ürünler zararl›d›r” engellemesiyle veya dayatmas›yla
kesinlikle
ticaretin
önüne
geçilemeyece¤i
noktas›nda karar›n› vermifltir. Yani, WTO’nun bu kadar
duyarl›l›k gösterdi¤i bir konuda bizim, ülkeler olarak, keyfi
hareket etmemiz mümkün de¤ildir.
Transgenik olarak elde edilen ürünler içerisinde, soya % 61
ile ilk s›ray› almaktad›r, di¤er taraftan m›s›r % 23 ile ikinci
s›rada yer almaktad›r ve pamuk da %11 ile üçüncü s›rada
bulunmaktad›r. Bahsetmifl oldu¤um artan dünya nüfusunun
ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›, di¤er taraftan da ürünlerin hem
g›da kalitelerinin, hem de üretim miktarlar›n›n art›r›lmas›
yönündeki bu çabalarla ilgili yasal mevzuatlar›m›zda e¤er bir
eksiklik varsa, bunlar› giderme konusunda tabii ki Meclis
olarak çal›flmalar›m›z› sürdürece¤iz. Bakanl›¤›m›z›n da zaten
bu konuyla ilgili çal›flmalar› devam etmektedir. 2002 y›l›nda
iflbafl›na gelen ve 58. ve 59. Hükümetlerle icraatlar›n› izledi¤imiz Hükümetlerimizin herhangi bir flekilde bu ülkede
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
do¤ru ve güzelin yan›nda olmaktan baflka bir gayretinin
olmad›¤› hepimizin malumudur. Biz bu çal›flmalar›m›z› g›da
güvenli¤i konusunda da sürdürece¤iz.
Avrupa Birli¤i ile yap›lacak müzakerelerde mevzuat›n önemli bir bölümünün tar›mdan ve özellikle g›dadan kaynakland›¤› hepimizin bilgisi dahilindedir. Bu da çok do¤ald›r
çünkü tar›m, biyolojik materyalin üretildi¤i bir çal›flma
alan›d›r. Bu çal›flma alan›n›n kendine özgü bir tak›m flartlar›
ve özellikleri vard›r. Bir bina yap›l›rken bu bina ile ilgili ifl
zemin etüdü ile bafllar, daha sonra inflaat mühendisi
taraf›ndan stati¤i, betonarmesi hesaplan›r, mimari projesi
oluflturulur, sonras›nda arzu edilirse de bir iç dekorasyoncudan da yararlanarak bir hizmet sat›n al›nmas› yoluna gidilir.
Maalesef tar›m, bu denli yo¤un hizmetlerin sat›n al›nd›¤›,
insanlar›n birikimlerinin, deneyimlerinin, tecrübelerinin
yans›t›ld›¤› bir alan de¤ildir. Özellikle g›da ile ilgili bir haks›z
rekabet vard›r. “Merdiven alt›” ad›n› verdi¤imiz iflletmelerle,
bu ifli gerçekten kontrollü ve her türlü denetime aç›k flartlarda yapan iflletmeler ne yaz›k ki rekabet etmeye zorlanmaktad›r. Bu çerçevede de acizane bir yaklafl›m›m›z bulunmaktad›r. Tamam›yla Maliye’nin bir uygulamas› olan yeminli
mali müflavirlikten esinlenerek ortaya koydu¤umuz bu
yaklafl›m, Yeminli G›da Müflavirli¤i’dir. Bu yeminli G›da
Müflavirli¤i, devlet’in yeniden yap›lanmas› çerçevesinde
denetimin denetimini yapan bir yap›ya dönüfltürülmesi
mant›¤›n›n bir gere¤idir. 1 Aral›k 2004 günü ç›karm›fl
oldu¤umuz Organik Tar›m Yasas›’nda, kontrol ve sertifikasyon kurulufllar›nda kontrolörlerden ve sertifikerlerden
söz ediyoruz. Avrupa Birli¤i'nin ilgili yönetmeli¤inde de, e¤er
9
GDO GERÇE⁄‹
“
10
insan kaynaklar› ve e¤itim noktas›nda bir noksanl›k yoksa,
bu tür özel giriflimlerin ve müflavirlik birimlerinin g›da dene-
Kamunun
yapmaya
çal›flt›¤› ve çok
da baflar›l›
olamad›¤› bir
tak›m
hizmetleri,
mümkün
olabildi¤i
ölçüde özele
devretme
zorunday›z.
ancak bu
flekilde etkin
olabiliriz.
“
tim iflini üstlenmesinden söz edilmektedir. Tabii ki geçmiflte
yaflanan bir tak›m yanl›fl uygulamalardan dolay› de¤iflik
kayg›lar›m›z olabilir ama bu yaklafl›m, hükümetimizin sahip
ç›kmas› durumunda bir tasar›ya dönüflecek olursa, tüm
taraflar›n görüflüne aç›k olacakt›r. Biz böylelikle, say›lar›
flimdilik 140.000 civar›nda olan g›da üretimi ve sat›fl›n›
yapan iflyerleriyle ilgili denetim noktas›nda Tar›m ve Köy
iflleri Bakanl›¤›m›z›n böyle bir yetki devrini, denetimin denetimi mant›¤›yla yapmas›n› arzu ediyoruz.
Türkiye'de ç›kar›lacak her türlü yasa, yönetmelik, talimat ve
benzeri olgulardaki mant›k silsilesi “yapmak ve yapt›rmak”
de¤il, “yapt›rmak ve yapmak” olmal›d›r. Cumhuriyet’in
kuruldu¤u ilk y›llardaki flartlar, devlet kurumlar› marifetiyle
yapmay› gerektiriyordu ama bugün bu anlay›fl de¤iflmelidir.
Kamunun yapmaya çal›flt›¤› ve çok da baflar›l› olamad›¤› bir
tak›m hizmetleri, mümkün olabildi¤i ölçüde özele devretmek, bunu yapt›rmak zorunday›z. Biz, ifli yapanlar› denetlemekle s›n›rl› olmal›y›z; ancak bu flekilde etkin olabiliriz.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
3.
Tar›msal Biyoteknoloji ve
G›da Güvencesi: Sorunlar ve Öneriler
Prof. Dr. Selim ÇET‹NER
Sabanc› Üniversitesi,
Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi
3.1. Özet
H›zla artmakta olan dünya nüfusunun 2025 y›l› itibar›yla 8
milyar› geçmesi ve bu art›fl›n % 95’inin geliflmekte olan ülkelerde oluflmas› beklenmektedir. Geliflmifl ülkelerde önemli bir
tar›msal üretim fazlas› bulunmakla beraber, halen 830 milyon insan›n yeterli ve dengeli beslenemedi¤i, geliflmekte olan
baz› ülkeler, yeni tar›m teknolojilerini kullanarak tar›msal
üretimlerini art›rmada yeterli olamamaktad›rlar.
Yeflil Devrim olarak da isimlendirilen dönemde hastal›k ve
zararl›lara dayan›kl›, yüksek verimli çeflitlerin gelifltirilmesi,
kimyasal gübre ve tar›msal mücadele ilac› kullan›m›n›n artmas› ile mekanizasyon ve sulama teknikleri önemli verim
art›fllar› sa¤lam›flt›r. Fakat bu denli yo¤un tar›msal faaliyetler
çevre üzerinde de önemli bask›lar yaratm›flt›r. Halen mevcut
tar›m alanlar› üzerinde ve kullan›lan mevcut tar›msal
tekniklerle önümüzdeki 20 y›l içerisinde artacak dünya
nüfusuna yetecek g›da maddeleri üretimi mümkün
görülmemektedir. Bu itibarla tah›llarda birim alana verimin
% 80 oran›nda art›r›lmas› gerekmektedir. Bunun için de
modern biyoteknolojik yöntemlerin önemli avantajlar
sundu¤u görülmektedir. Modern biyoteknolojik yöntemler
“
H›zla
artmakta olan
dünya
nüfusunun
2025 y›l›
itibar›yla
8 milyar›
geçmesi ve bu
art›fl›n % 95’inin
geliflmekte olan
ülkelerde
oluflmas›
beklenmektedir.
“
11
GDO GERÇE⁄‹
aras›nda genetik mühendisli¤i, en fazla umut ba¤lanan ve
ayn› ölçüde de tart›fl›lan yöntemdir. Ancak, di¤er moleküler
›slah yöntemleriyle birlikte kullan›ld›¤›nda genetik mühendisli¤i teknikleri, hastal›k ve zararl›lara ile kurakl›k ve tuzluluk
gibi çevre koflullar›na dayan›kl›, bitki besin maddeleri içeri¤i
iyilefltirilmifl, yüksek kaliteli ve verimli yeni çeflitlerin gelifltirilmesi için bitki ›slahç›lar›na büyük kolayl›klar sa¤layacakt›r.
Halen ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin gibi 18
geliflmifl ve geliflmekte olan ülkede yetifltirilen transgenik
soya, m›s›r, pamuk ve kolza bitkileri, böceklere ve baz› herbisitlere dayan›m özelli¤i tafl›maktad›rlar. Bu ürünlerin insan
sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri bilimsel
esaslara göre de¤erlendirildikten sonra yetifltirilmelerine ve
12
tüketilmelerine izin verilmektedir.
Türkiye gibi geliflmekte olan ülkelerin modern biyoteknolojik
yöntemlerden yararlanarak tar›msal üretimini art›racak
çeflitleri gelifltirmesi, belirlenecek sorunlar›n çözümüne yönelik güdümlü projelere yeterli araflt›rma deste¤i ve altyap›
sa¤layarak mümkün olabilir. Ancak, bunun için gerek fikri
mülkiyet haklar› gerekse biyogüvenlik ile ilgili mevzuat›n bir
an önce haz›rlanarak yürürlü¤e girmesi de gerekmektedir.
3.2. Girifl
Avc›-toplay›c› kültürden tar›mc› kültüre geçen insanl›k; binlerce y›ld›r seçmifl oldu¤u bitkileri yetifltirip gelifltirerek ve
evcillefltirdi¤i hayvanlar› daha da iyilefltirerek tar›msal üretimi
art›rma yönündeki çabalar›n› sürdürmektedir. Dünya
üzerindeki nüfusun artmas›yla birlikte bu çabalar daha da
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
h›zlanm›fl, zamanla yeni teknikler gelifltirilmifl ve tar›mla
u¤raflan yeni bilim dallar› ortaya ç›km›flt›r. Malthus’un insanlar›n yeterli g›da maddesi bulamayarak büyük bir felakete
u¤rayacaklar› öngörüsü (Malthus, 1798) de tar›msal
tekniklerin geliflmesi ve üretimdeki art›fl nedeniyle gerçekleflmemifltir.
Geçti¤imiz yüzy›l içerisinde h›zla artan dünya nüfusunu
beslemeye yetecek kadar tar›msal üretimin sa¤lanmas›nda
flüphesiz “Yeflil Devrim” olarak da adland›r›lan geliflmelerin
önemli etkisi olmufltur. Yirminci yüzy›l bafllar›ndan itibaren
genetik biliminde meydana gelen geliflmelerin bitki ve hayvan ›slah›nda yayg›n olarak kullan›lmas›, yüksek verimli bitki
çeflitleri ve hayvan ›rklar›n›n gelifltirilmesine olanak
sa¤lam›flt›r. Bunun yan›nda, tar›mda mekanizasyonun
geliflmesi, kimyasal gübre kullan›m›n›n yayg›nlaflmas›,
hastal›k ve zararl›lar›n neden oldu¤u kay›plar›n kimyasal
mücadele ilaçlar› ile önlenmesi ya da en az düzeye indirilmesi ve bitkisel üretimde sulama sistemlerinin yayg›nlaflt›r›lmas›, ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra bitkisel ve hayvansal üretimde % 100’ü aflan art›fllara yol açm›fl, bunun
sonucu
özellikle
geliflmifl
ülkelerde
üretim
fazlas›
oluflmufltur. Yeflil Devrim sayesinde, 1960’l› y›llardan
itibaren bu yeni çeflitler ve yeni tar›m teknolojileri Türkiye’ye
ve di¤er ço¤u geliflmekte olan ülkeye de k›sa sürede
girmifltir ve genelde yerel nüfusun ihtiyac› olan g›da maddeleri üretiminde yeterlilik sa¤lanm›flt›r.
Ülkemizdeki tar›msal üretim özellikle ‹kinci Dünya
Savafl›’ndan sonra önemli ölçüde artm›fl olmakla beraber,
“
Geçti¤imiz
yüzy›l içerisinde
h›zla artan
dünya nüfusunu
beslemeye
yetecek kadar
tar›msal
üretimin
sa¤lanmas›nda
flüphesiz
“Yeflil Devrim”
olarak da
adland›r›lan
geliflmelerin
önemli etkisi
olmufltur.
“
13
GDO GERÇE⁄‹
verimlilik art›fl›n›n ekilebilir alanlar›n art›fl›na olan oran›na
bak›ld›¤›nda, bu art›fl›n pek de sa¤l›kl› olmad›¤› söylenebilir.
Tar›msal üretim art›fl›ndaki temel ö¤eler incelendi¤inde;
1950’lerden itibaren mekanizasyonun artmas›yla mera alanlar›n›n bozularak tarlaya dönüfltürüldü¤ü, ayn› flekilde
ormanlar›n tahrip edilip tar›ma müsait olmayan dik e¤imli
alanlarda ekim yap›ld›¤›, özellikle 1960’lardan itibaren göl-
“
14
lerin ve sulak alanlar›n kurutularak yeni tar›m arazilerinin
yarat›ld›¤›, sulama ve/veya elektrik üretimi amaçl› göl ve
Nüfus bask›s›
nedeniyle tar›m
alan› açmak için
tropik ya¤mur
ormanlar›n›n
yak›ld›¤›, sular›n
kirlendi¤i,
topraklar›n
çoraklafl›p
çölleflmenin
h›zla artt›¤›
görülmekte.
“
göletler oluflturularak vadi içi habitatlar›n tahrip edildi¤i ve
genifl alanlarda sulu tar›ma geçildi¤i, böylece do¤al dengenin olabildi¤ince bozuldu¤u ve biyolojik çeflitlili¤imizin
olumsuz etkilendi¤i görülmektedir. Bunlar›n yan›nda,
kimyasal gübrelerin ve tar›msal mücadele ilaçlar›n›n gittikçe
artan düzeylerde ve bilinçsizce kullan›m›, üretimi art›rm›fl
olmakla beraber, do¤al çevre ve insan sa¤l›¤›n› da olumsuz
yönde etkiler hale gelmifltir. Yine bu ba¤lamda, Yeflil Devrim
ile birlikte kimyasal gübre kullan›m›na ve sulamaya iyi tepki
veren yeni çeflitlerin kullan›lmaya bafllamas›yla verim art›fl›
sa¤lanm›fl, ancak tar›msal biyoçeflitlili¤in belkemi¤ini
oluflturan yerel genotipler verimsiz bulunarak bunlar›n kullan›m› azalm›flt›r.
Dünya geneline bak›ld›¤›nda, yine Türkiye’dekine benzer bir
flekilde, tar›msal üretimin art›r›lmas›nda ekolojik dengenin
aleyhine bir geliflme oldu¤u görülmektedir. Son y›llarda,
tar›msal üretim fazlas›n›n oldu¤u özellikle Avrupa Birli¤i ve
di¤er geliflmifl ülkelerde afl›r› kimyasal gübre kullan›m› ve
hastal›klarla mücadele ilaçlar›n›n çevre üzerindeki olumsuz
etkileri tart›fl›lmaya ve bu tip tar›msal üretimin k›s›tlanmas›na
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
yönelik tedbirler al›nmaya bafllanm›flt›r. Nüfusun h›zla artt›¤›
geliflmekte olan ülkelerde ise durum pek de iç aç›c› de¤ildir.
Nüfus bask›s› nedeniyle tar›m alan› açmak için tropik ya¤mur
ormanlar›n›n yak›ld›¤›, sular›n kirlendi¤i, topraklar›n çoraklafl›p çölleflmenin h›zla artt›¤› görülmektedir. Ancak, tar›msal
alanlar›n böylesi sa¤l›ks›z biçimde artmas› tar›msal üretimin
sürdürülebilir flekilde art›r›lmas›na ve bu yörelerdeki insanlar›n g›da ihtiyac›n› karfl›lamaya yetmemifltir (SOFA, 2004).
Bu nedenle, 2025 y›l›nda 8 milyar› aflmas› beklenen dünya
nüfusunun beslenmesi gerçekten önemli bir sorun olarak
karfl›m›za ç›kmaktad›r. Ekilebilir alanlar› art›rmak pek
mümkün olmad›¤› gibi, tar›msal üretimde kullan›labilecek su
kaynaklar› da h›zla azalmaktad›r. Dolay›s› ile artan nüfusu
besleyecek miktarda üretim için ekilebilir alanlar›n
genifllemesi de¤il, birim alandan al›nan ürün miktar›n›n
art›r›lmas› gerekmektedir. Bu da, Nobel ödüllü bitki ›slahç›s›
Norman Borlaug’a göre; bu¤day ve m›s›r gibi tah›llarda verimin % 80 art›r›lmas› demektir (Borlaug, 2003). Klasik ›slah
yöntemleriyle elde edilebilecek biyolojik verim art›fl›n›n da
art›k s›n›rlar›na gelindi¤i düflünüldü¤ünde, bitki ›slah
çal›flmalar›nda yeni teknolojilerin kullan›lmas› kaç›n›lmaz
görünmektedir.
Son y›llarda önemli geliflmeler gösteren biyoteknolojik yöntemlerin, özellikle de moleküler tekniklerin, tar›msal üretimi
art›rmada önemli avantajlar sa¤lad›¤› bir gerçektir. Genelde
“biyoteknoloji” olarak adland›r›lan ve klasik biyoteknolojiden
modern biyoteknolojik yöntemlere uzand›kça karmafl›kl›k
düzeyi artan bu teknolojilerin (fiekil 3.1), ülkelerin bilim ve
“
Klasik ›slah
yöntemleriyle
elde edilebilecek
biyolojik verim
art›fl›n›n da art›k
s›n›rlar›na
gelindi¤i
düflünüldü¤ünde,
bitki ›slah
çal›flmalar›nda
yeni
teknolojilerin
kullan›lmas›
kaç›n›lmaz
görünmekte.
“
15
GDO GERÇE⁄‹
Biyoteknoloji Geliflfliimi
Modern Biyoteknoloji
Hayvanlarda Genetik Mühendisli¤i
Bitkilerde Genetik Mühendisli¤i
Mikro Organizma Genetik Mühendisli¤i
Araflt›rma Maliyeti
Yeniden bileflen DNA Teknolojisi
Monoklonal Antikor Üretimi
Hayvanlarda Embriyo Transferi
Bitki Doku Kültürü
Biyolojik Azot Fiksasyonu
Fermentasyon
Klasik Biyoteknoloji
Karmafl›kl›k Düzeyi
fiekil 3.1. Biyoteknolojinin Geliflimi (Persley, 1990).
16
teknolojideki geliflmifllik durumlar›na göre tar›mda farkl›
düzeylerde kullan›ld›¤› görülmektedir. Biyolojik azot fiksasyonu geliflmekte olan ülkelerde kolayca kullan›labilmekte,
bitki doku kültürü teknikleri ise birçok ülkede hastal›klardan
ar›nd›r›lm›fl bitki materyali üretiminde yayg›n olarak uygulanmaktad›r. Genomik çal›flmalar, biyoinformatik, transformasyon, moleküler ›slah, moleküler tan› yöntemleri ve afl›
teknolojisi olarak grupland›r›labilen modern biyoteknolojiler
ya da gen teknolojileri ise Çin ve Hindistan gibi birkaç
geliflmekte olan ülke d›fl›nda genelde geliflmifl olan ülkelerde
etkin olarak kullan›lmaktad›r (Persley ve Doyle, 1999).
Moleküler teknikler halen hayvan, bitki ve mikrobiyal gen
kaynaklar›n›n karakterize edilmesinde yayg›n olarak
kullan›lmaktad›r. Ayn› teknikler kullan›larak hastal›k etmenlerinin tan›s›n›n yan›nda veterinerlikte afl› üretimi de
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
yayg›nlaflm›fl
bulunmaktad›r.
Son
y›llarda,
genom
araflt›rmalar› da önemli bir evrim geçirmektedir. Yeni
teknolojilerin kullan›m› ile art›k tek tek genlerin izole edilip
tan›mlanmas› yerine, tüm genlerin ya da gen gruplar›n belirli bir organizma içerisindeki ifllevlerini belirlemeye yönelik
araflt›rmalar ön plana ç›kmaya bafllam›flt›r. Büyük ölçekli
DNA dizinleme yöntemlerinin gelifltirilmesi ile bilgisayar ve
yaz›l›m programlar›n›n oluflturulmas›, bu yöndeki verilerin
de¤erlendirilmesini mümkün k›lmaktad›r. Burada, biyoinformatik ile DNA yongalar› gibi teknolojiler, biyolojik sistemlerin genetik yap›lar›n› ayr›nt›l› olarak incelemeye olanak
sa¤lamaktad›r.
Moleküler tekniklerin tar›msal üretimin art›r›lmas›nda önemli olanaklar sundu¤u yads›namaz bir gerçektir. Ancak,
geçti¤imiz 20 y›l içerisinde, yenidenbileflen DNA (recombinant DNA) ya da genetik mühendisli¤i teknikleri olarak da
adland›r›lan modern biyoteknolojik yöntemlerle gelifltirilmifl
hastal›k ve zararl›lara dayan›kl› bitki çeflitlerinin insan sa¤l›¤›
ve çevre üzerindeki olas› olumsuz etkileri yo¤un flekilde
tart›fl›lmakta, bu yeni teknolojinin sundu¤u olanaklar farkl›
aç›lardan sorgulanmaktad›r.
3.3. Dünyada Transgenik Ürünlerde Mevcut Durum
Bitki biyoteknolojisi ve özellikle gen teknolojisi alan›ndaki
geliflmeler 1980’li y›llardan itibaren h›z kazanm›fl, ilk transgenik ya da geneti¤i de¤ifltirilmifl (GD) ürün olan uzun raf
ömürlü domates, Flavr SavrTM ad› ile 1996 y›l›nda pazara
sürülmüfltür. Bunu gen aktar›lm›fl m›s›r, pamuk, kolza ve
patates bitkileri izlemifltir. 1996 y›l›ndan itibaren transgenik
17
GDO GERÇE⁄‹
Y›l
Alan
(milyon ha)
18
ürünlerin ekim alanlar› h›zla artm›fl ve 2003 y›l›nda 67,7 milyon hektara ulaflm›flt›r (Çizelge 3.1).
1996
1,7
1997
11,0
1998
27,8
1999
39,9
de¤ifltirilmifl ürün ekimi yapan ülkelerin say›s› 18’e ulaflm›fl
2000
44,2
olmas›na ra¤men ço¤u ülkede (Güney Afrika, Avustralya,
2001
52,6
Hindistan, Romanya, Uruguay, ‹spanya, Meksika, Filipinler,
2002
58,7
2003
67,7
Çizelge 3.1.
1996-2003 Y›llar›
Aras›nda
Transgenik
Bitkilerin Toplam
Ekim Alan›.
Halen yetifltirilmekte olan transgenik ürünlerin ekim alanlar›
incelendi¤inde, bu ekim alanlar›n›n % 99’unun ABD,
Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin’de oldu¤u, geneti¤i
Kolombiya, Bulgaristan, Honduras, Almanya ve Endonezya)
genifl ekim alanlar› bulunmad›¤› görülmektedir (James,
2004). Çin’deki ekim alanlar› ise özellikle Bt-pamuk ile h›zla
artmaktad›r. Yine, Hindistan’da Bt-pamuk ekimine izin verilmesiyle bu ülkede de transgenik pamuk ekim alanlar›n›n
h›zla artmas› beklenmektedir. Transgenik ürünlerin ekim
alanlar› 2003 y›l› itibariyle 67,7 milyon hektara ulaflm›fl
olmakla beraber, bu ekim alanlar›n›n artmas›ndaki flüphesiz
en önemli engel özellikle Avrupa Birli¤i kamuoyunda bu
ürünlere karfl› oluflan olumsuz tepkiler, dolay›s› ile bunun
üreticiler üzerinde oluflturdu¤u olumsuz beklentilerdir. Ayn›
flekilde, geliflmekte olan ülkelerde afla¤›da daha detayl›
olarak de¤erlendirilecek olan biyogüvenlikle ilgili yasal
mevzuat›n henüz oluflturulmamas›n›n getirdi¤i belirsizlik de
ekim alanlar›n›n genifllemesine engel olmaktad›r.
Ekonomik ‹flbirli¤i ve Geliflme Teflkilat› (OECD) BioTrack Online verilerine göre 2000 y›l› itibar›yla transgenik ürünlere ait
15.000 üzerinde tarla denemesi yap›lm›flt›r. Bu ürünler
aras›nda tarla bitkileri, sebzeler, meyve a¤açlar›, orman
a¤açlar› ve süs bitkileri bulunmaktad›r. Burada dikkate de¤er
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
bir husus, 100’e yak›n transgenik ürün çeflidi için ticari üretim izni al›nm›fl olmas›na ra¤men bunlardan ancak birkaç
tanesinin pazara sürülmüfl olmas›d›r. Buna paralel olarak,
genifl ölçekte yetifltiricili¤i yap›lan türlerin oldukça s›n›rl›
say›da oldu¤u, ancak bunlar›n soya, m›s›r, pamuk ve kolza
gibi önemli ürün türleri olduklar› görülmektedir (Çizelge
3.2). Pazara sürülen ilk transgenik ürün olan uzun raf ömürlü Flavr SavrTM domatesi, pazarlama stratejilerindeki
yanl›fll›klar ve tüketiciler taraf›ndan fazla tutulmamas›
nedeniyle üretimden kalkm›flt›r. Bt-patates ise pek genifl
ekim alanlar› bulamam›flt›r. Virüse dayan›kl› papaya, Hawaii
adalar›ndaki papaya endüstrisini kurtarm›fl olmakla beraber
sadece burada yetifltirilmektedir. Genifl ölçekte yetifltirilen
“
100’e yak›n
transgenik ürün
çeflidi için ticari
üretim izni
al›nm›fl
olmas›na
ra¤men
bunlardan
ancak birkaç
tanesi pazara
sürülmüfltür.
“
tür ve çeflitlerin yine çok uluslu flirketlere ait tohumculuk
flirketleri taraf›ndan pazarlan›yor olmas› ayr›ca dikkat çekmektedir.
Ürün
2000
%
(milyon ha)
2001
%
(milyon ha)
+/-
%
(milyon ha)
Soya
25,8
58
33,3
63
+ 7,5
+ 29
M›s›r
10,3
23
9,8
19
- 0,5
-5
Pamuk
5,3
12
6,8
13
+ 1,5
+ 28
Kolza
2,8
7
2,7
5
- 0,1
-4
Patates
<0,1
<1
<0,1
<1
<0,1
--
Kabak
<0,1
<1
<0,1
<1
(--)
--
Papaya
<0,1
<1
<0,1
<1
(--)
--
Toplam
44,2
100
52,6
100
+ 8,4
+ 19
Çizelge 3.2. 2000 ve 2001 Y›llar›nda Ürün Baz›nda Transgenik Bitkilerin
Toplam Ekim Alan› (James, 2001).
19
GDO GERÇE⁄‹
“
Lepidopterlere
dayan›kl›l›k
sa¤layan
Bacillus
thuringiensis
endotoksini
(Bt), özellikle
m›s›r ve pamuk
yetifltiricili¤inde
zararl› olan
t›rt›llara karfl›
etkilidir.
...
20
Halen ticari olarak üretimi yap›lmakta olan transgenik ürünlere aktar›lm›fl özellikler incelendi¤inde, bunlar›n daha çok
girdiye yönelik, yani do¤rudan çiftçiyi ilgilendiren, herbisitlere dayan›kl›l›k, böceklere dayan›kl›l›k, virüslere
dayan›kl›l›k gibi özellikler oldu¤u görülmektedir (Çizelge
3.3). En yayg›n olarak aktar›lan özellik herbisitlere
dayan›kl›l›k olup, bu, çiftçilerin üretim maliyetlerini önemli
ölçüde azaltmaktad›r. Lepidopterlere dayan›kl›l›k sa¤layan
Bacillus thuringiensis endotoksini (Bt), özellikle m›s›r ve
pamuk yetifltiricili¤inde zararl› olan t›rt›llara karfl› etkilidir.
Dolay›s› ile, bu endotoksini kodlayan genin aktar›ld›¤› bitkilerin üretiminde tar›msal mücadele ilaçlar›n›n kullan›m› azaltmakta, böylece hem üretim maliyeti düflmekte, hem de
kimyasal ilaçlar›n çevre ve insan sa¤l›¤› üzerindeki olumsuz
etkileri bir miktar ortadan kalkmaktad›r.
Özellik
2000
%
(milyon ha)
2001
%
(milyon ha)
+/-
%
(milyon ha)
Herbisite dayan›m
32,7
74
40,6
77
+ 7,9
+ 24
Böceklere dayan›kl›l›k (Bt)
8,3
19
7,8
15
- 0,5
-6
Bt + Herbisite dayan›m
3,2
7
4,2
8
+ 1,0
+ 31
Virüslere dayan›kl›l›k
<0,1
<1
<01
<1
<0,1
--
Toplam
44,2
100
52,6
100
+ 8,4
19
Çizelge 3.3. 2000 ve 2001 Y›llar›nda Özellik Baz›nda Transgenik Bitkilerin
Toplam Ekim Alan› (James, 2001).
Bundan sonra piyasaya sunulacak transgenik ürünlerde ise,
üretim maliyetlerini düflürücü özelliklerin yan›nda, tüketicileri
do¤rudan
ilgilendiren
özellikler
üzerinde
de
yo¤unlafl›lmas› beklenmektedir. Bunlara en güncel örnek
“Alt›n Pirinç” (Golden Rice) olarak adland›r›lan beta
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
karoten/A vitamini içeri¤i yükseltilmifl çeltiktir. Geliflmekte
olan ülkelerde, özellikle Güneydo¤u Asya’da, A vitamini
eksikli¤i çeken 170 milyon kadar kad›n ve çocu¤un bu
flekilde yeterli A vitamini almas› ümit edilmektedir. Bunun
yan›nda, doymufl ya¤ asit oran› de¤ifltirilmifl ya¤l› tohumlar›n, elzem amino asit içeri¤i yükseltilmifl tah›l ve patateslerin, mikroelementlerce zenginlefltirilmifl tah›llar›n, aroma
maddeleri yüksek ancak düflük kalorili ürünlerin yak›n gelecekte piyasaya ç›kmas› beklenmektedir. Hepatit B afl›s›
içeren patates ve muz bitkilerinin yan›nda, transgenik bitkilerin önemli bir potansiyel kullan›m alan› da ilaç hammaddesi ve monoklonal antikor üretimidir. Gen aktar›lm›fl bu
bitkilerin sera ve tarla denemeleri halen devam etmektedir.
Bunlara paralel olarak, üzerinde en fazla araflt›rma yap›lan
konular aras›nda biyotik ve abiyotik stres koflullar›na
dayan›kl› bitki çeflitleri gelmektedir. Yukar›da da de¤inildi¤i
üzere, flimdiye kadar sa¤lanan üretim art›fl› tar›m alanlar›n›n
genifllemesi, yayg›n kimyasal gübreleme ve sulama ile
sa¤lanm›fl ve bunlar ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemifltir. Art›k herkes taraf›ndan kabul edilen bu sorunlar
nedeniyle, bundan böyle tar›msal üretimin art›r›lmas›ndaki
temel iki hedef, sürdürülebilir tar›m teknikleri ve birim alandan al›nan verimlili¤in art›r›lmas› yönünde olacakt›r. Bunun
için de bitkilerin yüksek verimli genotipe sahip olmalar›n›n
yan›nda, biyotik ve abiyotik stres koflullar›na dayan›kl›
olmalar› da istenmektedir (SOFA, 2004).
Bunlar aras›nda hastal›k ve zararl›lara dayan›kl›l›k özellikleri
baflta gelmektedir. Zira özellikle geliflmekte olan ülkelerde,
...
Dolay›s› ile, bu
endotoksini
kodlayan genin
aktar›ld›¤›
bitkilerin
üretiminde
tar›msal
mücadele
ilaçlar›n›n
kullan›m›
azaltmakta,
böylece
hem üretim
maliyeti
düflmekte, hem
de kimyasal
ilaçlar›n çevre
ve insan sa¤l›¤›
üzerindeki
olumsuz
etkileri bir
miktar ortadan
kalkmaktad›r.
“
21
GDO GERÇE⁄‹
bitkisel üretimin yar›ya yak›n k›sm›, hatta bazen fazlas›, üretim s›ras›nda veya hasat sonras›nda hastal›k ve zararl›lar
nedeniyle kaybolmaktad›r. Bunlara karfl› tar›msal mücadele
ilaçlar›n›n kullan›ld›¤› durumlarda ise, hem üretim maliyeti
“
22
artmakta, hem de insan sa¤l›¤› ve çevre olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Dolay›s› ile, hastal›k ve zararl›lara karfl›
Kurak, tuzlu
veya
mikroelement
eksikli¤i veya
metal fazlal›¤›
sorunu bulunan
topraklarda
yetiflebilen
bitkilerin
gelifltirilmesi, bu
gibi marjinal
tar›m
alanlar›nda
üretim
yap›lmas›na
olanak
sa¤layacakt›r.
“
dayan›kl›l›k genleri aktar›lm›fl bitkilerin gelifltirilmesi, verimlili¤i art›rd›¤› gibi, tar›msal üretimin çevre üzerindeki
bask›s›n› da azaltacakt›r. Bu alanda flimdiye kadar elde edilmifl en baflar›l› uygulama Lepidopterlere dayan›kl›l›k
sa¤layan Bacillus thuringiensis endotoksin genleri aktar›lm›fl
bitkilerdir. Ancak, bitkisel üretimde zararl› olan çok say›daki
di¤er böceklere karfl› ayn› baflar› henüz elde edilememifltir.
Ayn› flekilde, baz› virütik hastal›klara karfl› dayan›kl› bitki
çeflitleri gelifltirilmiflse de, bunlar›n say›s› pek fazla de¤ildir.
Bitkilerde önemli kay›plara neden olan fungal ve bakteriyel
hastal›klara karfl› direnç kazand›rmaya yönelik araflt›rmalar
da yo¤un biçimde devam etmektedir. Ancak, bu hastal›klara
dayan›kl›l›k mekanizmalar›n›n karmafl›kl›¤›, dayan›kl›l›k
mekanizmalar›n›n bitkiler ve patojenler aras›nda farkl›l›k
göstermesi, patojenlerin, özellikle de funguslar›n, kendi
dayan›kl›l›k mekanizmalar›n› sürekli gelifltirme yetenekleri
nedeniyle henüz bakteriyel ya da fungal hastal›klara
dayan›kl› transgenik bitki çeflitleri üretim zincirine girecek
aflamaya gelmemifltir.
Bilindi¤i üzere, küresel ›s›nma ve yanl›fl arazi kullan›m› gibi
nedenlerle 21. yüzy›lda kurakl›¤›n ve çölleflmenin gittikçe
artmas› beklenmektedir. Bu durumdaki arazilerin ço¤u ise,
Afrika gibi nüfus art›fl h›z›n›n en fazla oldu¤u yerlerde bulun-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
maktad›r. Bu nedenle, kura¤a dayan›kl› ya da az suyla
yetiflebilen bitki çeflitlerinin gelifltirilmesi büyük önem
tafl›maktad›r. Ayn› flekilde, tuzlu veya mikroelement eksikli¤i
ve alüminyum gibi metal fazlal›¤› sorunu bulunan topraklarda yetiflebilen bitkilerin gelifltirilmesi de, bu gibi ülkelerdeki
marjinal tar›m alanlar›nda üretim yap›labilmesine olanak
sa¤layacakt›r. Eldeki bilgiler, dünyada mineral eksikli¤i ve
metal (özellikle alüminyum) toksisitesi nedeniyle bitkisel üretimin s›n›rland›¤› topraklar›n tüm topraklar içerisindeki
pay›n›n % 60 dolay›nda oldu¤unu göstermektedir (Çakmak,
2002). Hem bu tür toprak sorunlar›na, hem de olumsuz
çevre ve iklim koflullar›na karfl› dayan›kl›l›k kazand›rmaya
yönelik çal›flmalar da yo¤un bir flekilde devam etmektedir.
Fakat, bu özelliklerin birden fazla gen veya gen gruplar›
taraf›ndan belirleniyor olmas› ve bunlar›n gerek belirlenip
klonlanmalar› gerekse bitkilere aktar›lmalar› için gereken
teknolojilerinin yetersizli¤i sebebiyle henüz beklenen baflar›
düzeyine ulafl›lamam›flt›r.
3.4. Tüketici Tepkileri ve Biyogüvenlik Düzenlemeleri
Transgenik bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas›
olumsuz etkileri uzunca süredir tart›fl›lmaktad›r. Yukar›da
de¤inildi¤i üzere, ilk transgenik ürünler ABD’de yetifltirilmeye bafllanm›fl olup yine en genifl ekim alanlar› bu ülkede
bulunmaktad›r. Bu ürünlerin tamam›n›n Amerikan G›da ve
‹laç ‹daresi (FDA), Amerikan Tar›m Bakanl›¤› (USDA/APHIS)
ve Çevre Koruma Dairesi (EPA) taraf›ndan çok kapsaml› bilimsel incelemeleri yap›lmaktad›r. Bir transgenik bitkinin ticari
üretimine, ancak bilimsel çal›flmalar tamamland›ktan ve bu
“
Bir
transgenetik
bitkinin ticari
üretimine,
ancak
bilimsel
çal›flmalar
tamamland›ktan ve bu
bitkinin
geleneksel
muadilinden
daha fazla bir
risk
tafl›mad›¤›na
karar
verildikten
sonra izin
verilmektedir
“
23
GDO GERÇE⁄‹
bitkinin geleneksel muadilinden daha fazla bir risk
tafl›mad›¤›na karar verildikten sonra izin verilmektedir.
ABD’de üretilen transgenik ürünler, yine bu ülkede insan
g›das› ve/veya hayvan yemi olarak tüketilmektedir. Üretim
fazlas› olan m›s›r ve soya gibi ürünler ise Avrupa Birli¤i dahil
di¤er ülkelere sat›lmaktad›r.
Özellikle Avrupa Birli¤i ve di¤er baz› ülkelerde transgenik
bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerine olas› olumsuz etkileri
çok yo¤un bir flekilde tart›flma konusu olmaktad›r. Bunlar›n
bilimsel bazl› tart›flmalardan ziyade duygusal, kiflisel ve
ekonomik tercihler a¤›rl›kl› oldu¤u yads›namaz. Yeni
teknolojilere verilen bu tarz bilimsellikten uzak tepkilerin
örnekleri tarihte de görülmektedir. Örne¤in, 18. yüzy›l›n
24
sonu ve 19. yüzy›l›n bafllar›nda çiçek afl›s›na karfl› kampanyalar düzenlenmifltir. Bu teknoloji, do¤rudan do¤ruya
insan sa¤l›¤›yla ilgili olmas›na ra¤men, kullan›lan yöntemin
(hastal›kl› ineklerden elde edilen inek çiçe¤inin insanlarda afl›
olarak kullan›lmas›) farkl›l›¤› nedeniyle kamuoyunda yüksek
bir tepkiyle karfl›laflm›flt›r (fiekil 3.2).
Endifle konular›ndan bir tanesi, transgenik ürün gelifltirme
çal›flmalar› s›ras›nda kullan›lan, antibiyotiklere direnç
sa¤layan iflaret genleridir. Avrupa Konseyi’nin 1999 y›l›nda
uzman bilimadamlar›ndan oluflan bir panele haz›rlatm›fl
oldu¤u rapor, bu endiflenin bilimsel nedenlerle aç›klanamayaca¤›n› bildirmifl, ancak bundan sonra gelifltirilecek transgenik bitkilerde antibiyotik direnç genlerinin kullan›lmamas›n› tavsiye etmifltir. Avrupa G›da Güvenli¤i Otoritesi
(EFSA) GDO Paneli ise, 2 Nisan 2004 tarihide yay›nlam›fl
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
25
fiekil 3.2. Çiçek afl›s›na karfl› kampanyada kullan›lm›fl bir poster. Posterde bir ine¤in
a¤z›na yerlefltirilen çocuklar›n daha sonradan toplanarak mezara götürüldü¤ü görülüyor.
oldu¤u Bilim Paneli Görüfl Döküman›’nda antibiyotik iflaret
genlerini 3 grupta toplam›fl ve halen üretilip tüketilmesine
izin verilen GD ürünlerde bulunan npt II iflaret geninin insan
ve çevre sa¤l›¤› aç›s›ndan herhangi bir sorun oluflturmayaca¤›n›, klinik tedavide kullan›lan antibiyotik direnç genlerinin
ise transgenik bitkilerde kullan›lmamas› gerekti¤ini bildirmifltir (EFSA, 2004).
‹nsan sa¤l›¤› aç›s›ndan öne sürülen di¤er bir olumsuzluk ise,
transgenik ürünlere aktar›lan genlerin ya da bu genlerin
kodlad›¤› proteinlerin insanlarda alerji yapabilece¤i veya tok-
GDO GERÇE⁄‹
“
26
sik etkilerinin olabilece¤idir. Ancak, bu ürünlerin ticari ekimlerine izin verilmeden önce yo¤un ve kapsaml› laboratuvar
ENTRANSFOOD
Projesi, halen
üretilip
tüketilmekte
olan geneti¤i
de¤ifltirilmifl
ürünlerin, insan
sa¤l›¤› aç›s›ndan
klasik
yöntemlerle
elde edilen
ürünlerden
daha tehlikeli
olmad›¤›n›
ortaya
koymufltur.
“
ve klinik testlerin yap›lmas› ve bulgular›n ba¤›ms›z bilim
kurullar› taraf›ndan inceleniyor olmas›, bu tip yan etkilerin
ihtimalinin en az düzeye indirgenmesini sa¤lamaktad›r.
Burada hat›rlanmas› gereken husus, transgenik ürünlerin
insanlarda alerji yapma olas›l›¤›n›n, klasik ›slah yöntemleri ile
elde edilen ürünlerinkinden daha fazla olmamas›d›r (König
ve ark., 2004).
Nitekim, Avrupa Birli¤i ülkelerindeki yo¤un kamuoyu
endiflelerini giderebilmek amac›yla, 13 AB üyesi ülkeden 65
bilim insan›n›n kat›l›m›yla, 3,5 y›l süren ve 11,5 milyon Euro
harcanarak yürütülen ENTRANSFOOD Projesi, halen üretilip
tüketilmekte olan geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin, insan
sa¤l›¤› aç›s›ndan klasik yöntemlerle elde edilen ürünlerden
daha tehlikeli olmad›¤›n› ortaya koymufltur (Kuiper ve ark.,
2004).
Transgenik ürünlerin çevresel etkilerini de¤erlendirmek ise,
insan sa¤l›¤› üzerindeki etkilerini de¤erlendirmekten çok
daha zor ve karmafl›k görünmektedir. Burada, flüphesiz,
tar›msal üretim yap›lan ekosistemlerin birbirlerinden çok
farkl› olmas› en büyük etkendir. Çevre üzerindeki olas› olumsuz etkilerin bafl›nda, transgenik bitkilerin ekosistemdeki
di¤er canl›larla etkileflimi gelmektedir. Örne¤in, Bt geni
aktar›lm›fl m›s›r bitkilerini yiyen t›rt›llar›n yan›nda Kral
Kelebe¤i gibi hedef d›fl› canl›lar›n da olumsuz etkilenebilece¤i endiflesi son birkaç y›ld›r yo¤un tart›flma
konusu olmufltur (Losey, 1999). Ancak, Bt-m›s›r polenlerinin
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Kral Kelebe¤i ve di¤er hedef d›fl› organizmalar üzerindeki
olumsuz etkilerini tarla koflullar›nda incelemek üzere yap›lan
kapsaml› araflt›rmalar, bu riskin çok düflük bir düzeyde
oldu¤unu ve Kral Kelebeklerinin yaflam döngüsünü olumsuz
etkilemedi¤ini göstermifltir (Oberhauser ve ark., 2001;
Pleasants ve ark., 2001; Sears ve ark., 2001; Zangerl ve ark.,
2001). Burada, GDO’lar›n çevre üzerindeki etkileri
tart›fl›l›rken, Bt-m›s›r yerine normal m›s›r yetifltiricili¤inde kullan›lan kimyasal mücadele ilaçlar›n›n hedef olmayan organizmalar üzerinde çok daha fazla olumsuz etkilerinin bulundu¤unu göz önünde bulundurmakta yarar vard›r (Gianessi
ve ark., 2002). As›l endifle konusu, sürekli Bt-m›s›r ile beslenen t›rt›llar›n belirli bir süre içerisinde dayan›kl›l›k mekanizmas› gelifltirmesinin kaç›n›lmaz olmas›d›r. Bu nedenle, bu
t›rt›llar›n dayan›kl›l›k gelifltirmelerini geciktiren tedbirler
al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu, yine de güncel ve geçerli bir sorun olarak çözüm beklemektedir.
Di¤er bir husus ise, transgenik bitkilerden gen kaç›fl› yoluyla
biyoçeflitlili¤in bozulmas›d›r. Burada, transgenik bitkilerle
akraba türlerin bulundu¤u ekosistemlerde transgeniklerin
kesinlikle yetifltirilmemesi öngörülmektedir. Ancak, çiftçi
e¤itim düzeyinin oldukça s›n›rl› oldu¤u geliflmekte olan
ülkelerde bunun ne flekilde sa¤lanabilece¤i hala bilinmemektedir. Nitekim, m›s›r bitkisinin gen kayna¤› olarak bilinen Meksika’da ABD’den kaçak olarak getirilen transgenik
m›s›rlar›n ekilmesi ve bunlardan Meksika’daki yerel m›s›r
çeflitlerine gen kaç›fl›, biyoçeflitlilik üzerinde önemli etkiler
yaratacakt›r.
27
GDO GERÇE⁄‹
Transgenik bitkilerin insan sa¤l›¤› ve çevre üzerindeki olas›
olumsuz etkileri yo¤un olarak incelenip tart›fl›lmakta olup
buna yönelik çeflitli ulusal, bölgesel ve uluslararas› mevzuat
oluflturma çabalar› bulunmaktad›r. Ancak, ülkeler aras›nda
henüz tam bir uyum sa¤land›¤› söylenemez. Örne¤in,
ABD’deki biyogüvenlik mevzuat›, AB mevzuat›ndan çok
farkl›d›r. Ayr›ca, AB mevzuat›n›n uygulanmas›nda, üye ülkeler aras›nda hala uyum sa¤lanamam›flt›r. Yeni oluflturulan
Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA ve 2004 y›l›nda yürürlü¤e giren, geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin etiketlenmesi ve
izlenebilirli¤i ile ilgili yönetmelikler, bu uyumu sa¤lamada
önemli bir ad›m say›labilir.
Son olarak, Ulaslararas› Biyolojik Çeflitlilik Anlaflmas›
28
ba¤lam›nda haz›rlanan ve uzun görüflme ve tart›flmalardan
sonra 2000 y›l›nda üzerinde anlaflmaya var›lan Uluslararas›
Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, transgenik ürünlerin s›n›r
ötesi tafl›nmalar› ve kullan›m› yönünde olumlu bir geliflmedir.
Türkiye’nin de imzalam›fl oldu¤u bu Protokol 11 Eylül
2003’te yürürlü¤e girmifl olmas›na ra¤men, Protokol’ün
uygulanabilir hale gelmesi daha bir süre alacakt›r. Bunun
için, özellikle geliflmekte olan ülkelerin, kendi biyogüvenlik
mevzuatlar›n› haz›rlamalar›n›n yan›nda, mevzuat› uygulayacak laboratuvar altyap›s›n› oluflturmalar›, bu laboratuvarlarda çal›flacak teknik elemanlar› yetifltirmeleri ve en önemlisi
karar verici konumdaki bürokratlar› e¤itmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde, bu mevzuat transgenik ürünlerin ticaretini engellemenin yan›nda, geliflmekte olan ülkelerin kendi
biyolojik kaynaklar›n› verimli flekilde de¤erlendirecek bilimsel
ortam› yaratmalar›n› da engelleyecektir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
3.5. Türkiye’de Tar›msal
Biyoteknoloji ve Transgenik Ürünlerin Durumu
Türkiye, zengin gen kaynaklar›na sahip olmas› nedeniyle,
tar›msal biyoteknoloji alan›nda çok önemli bir avantaja
sahiptir. Ancak Türkiye’nin, modern biyoteknolojik yöntemlerin sundu¤u nimetlerden yararlanabilmesi için, dünyadaki
geliflmeler ve Türkiye’deki mevcut durum çerçevesinde
önceliklerini çok iyi saptamas› gerekmektedir.
Türkiye’de biyoteknolojinin geliflmesi için mutlak gerekli
olan biyoloji, biyokimya, moleküler biyoloji gibi temel bilim
alanlar›na gerekli önemin verilmemesi, bu alanda yetiflmifl
eleman say›s›n›n düflük kalmas›na ve dolay›s› ile kapsaml›
araflt›rmalar› yürütebilecek kritik kitleye sahip araflt›rma birimlerinin oluflturulamamas›na neden olmufltur. Bu sorun
1980 y›l›ndan beri haz›rlanan tüm 5 y›ll›k kalk›nma planlar›nda vurgulanm›fl olmas›na karfl›n, bu konuda henüz belirgin bir geliflme sa¤land›¤› ne yaz›k ki söylenemez. Burada en
önemli sorun, belirli düzeyde bilgi birikimine ve tecrübeye
sahip araflt›rmac›lar› bir araya getirerek “uzmanl›k merkezleri” oluflturmak yerine, tek tek laboratuvarlar›n oluflturulmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Son y›llarda yurt d›fl›nda
mmoleküler biyoteknoloji alan›nda e¤itim görmüfl ya da
moleküler bitki ›slah› konusunda e¤itim alm›fl genç
araflt›rmac›lar›n say›s› art›yor olmas›na ra¤men, bunlar› bir
araya getirerek güdümlü projeler üzerinde çal›flacak
uzmanl›k merkezleri ya da laboratuvarlar› oluflturacak bir
çaba görülmemektedir.
29
GDO GERÇE⁄‹
Gerekli tedbirler al›nmad›¤› taktirde, geçti¤imiz 30 y›ld›r
yap›lan giriflimlere ve harcanan çok önemli miktarda kaynaklara ra¤men, Türkiye’nin tar›msal biyoteknoloji alan›nda
bugün bulundu¤u noktadan daha farkl› bir konuma gelmesi mümkün olamayacakt›r. Burada, Türkiye’de bitki doku
kültürü yat›r›mlar›n›n 1974 y›l›nda bafllam›fl olmas›na ve
hemen hemen tüm Ziraat Fakültelerinde ve Tar›m Bakanl›¤›
araflt›rma enstitülerinde birer doku kültürü laboratuvar›
kurulmufl olmas›na ra¤men, Türkiye’nin son derece basit bir
teknoloji gerektiren patates tohumlu¤u ihtiyac›n›n bile
neredeyse tamam›n› her y›l milyonlarca Dolar ödeyerek yurt
d›fl›ndan karfl›lamas›, en çarp›c› örneklerden birisidir.
Tar›msal biyoteknolojide geliflme kaydetmifl ülkelerdeki
30
kurumsal yap›lanma, üniversiteler, kamu Ar-Ge kurulufllar›
ve özel sektör olmak üzere 3 farkl› ayaktan meydana
gelmekte ve her bir kurumun kendi kapasiteleri ve görev
tan›mlar› içinde belirlenmifl rolleri bulunmaktad›r. Örne¤in,
üniversiteler ve kamu Ar-Ge kurulufllar› temel araflt›rma
konusunda uzmanlafl›rken, özel sektörün uygulamal›
araflt›rma ve ürün gelifltirmeye yönelik çal›flt›¤› görülmektedir. Birbirinin tamamlay›c›s› olan bu roller içinde bir kurumun
eksikli¤i, sistemin iyi çal›flmamas›na neden olmaktad›r. Bu
noktadan hareketle Türkiye’deki yap›ya bakt›¤›m›zda,
araflt›rma sistemi içerisinde üniversitelerin temel kurulufl
oldu¤u ve en önemli ayaklardan biri olan özel sektörün sistem içinde yer almad›¤› dikkati çekmektedir. Özel sektörün
ve kamu Ar-Ge kurulufllar›n›n rolünü üstlenecek bir kurumsallaflma olmad›¤› için, hedefe yönelik ve verimli çal›flan bir
sistem mevcut de¤ildir. Bununla beraber, araflt›rmalar›n
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
önemli bir k›sm›n› yürüten üniversitelerin de verim ve etkinlik sorunlar› bulunmaktad›r.
Son y›llarda, çok önemli kaynaklar sa¤lanarak moleküler biyoloji altyap›s›na sahip laboratuvarlar›n kuruldu¤u ve yine
yeterli yetkin kadrolar›n bulunup bulunmad›¤› aranmaks›z›n
önemli miktarda proje destekleri sa¤land›¤› görülmektedir.
Ancak, bu projeler incelendi¤i zaman, bunlar›n ço¤unun
gerçekçi hedeflere odaklanmad›¤› ve ürün gelifltirme niteli¤i
tafl›mad›¤› da aç›kt›r. Transgenik ürün gelifltirmeye yönelik
bir k›s›m araflt›rma projelerinin baflar›l› olmalar› için gerekli
özel sektör kat›l›m› ya da deste¤inin olmamas› da ayr›ca
düflünülmesi gereken bir husustur.
Gelifltirilmesi muhtemel transgenik ürünlerin risk analizleri
ve pazara sunumlar› için gerekli yasal çerçevenin çizilmemifl
olmas›, bunlar›n uygulamaya geçirilme flans›n› ortadan
kald›rmaktad›r. ‹lk defa 1998 y›l›nda yabanc› firmalara ait
transgenik çeflitlerin tarla denemelerinin yap›labilmesi için
Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanarak yürürlü¤e sokulan “Transgenik Kültür Bitkilerinin Alan Denemeleri
Hakk›nda Talimat” ise bu amaca hizmet etmekten çok
uzakt›r. Hal böyle iken, söz konusu çeflitlerin tarla denemelerinin 1998 ve 1999 y›llar›nda bizzat Tar›m ve Köyiflleri
Bakanl›¤›’na ait Araflt›rma Enstitüleri taraf›ndan yürütülmüfl
olmas› da, üzerinde durulmas› gereken önemli bir konudur.
Türkiye, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü’nü imzalayan ilk
ülkelerden biri olmuflsa da, buna yönelik yasal mevzuat
çal›flmalar›n› ayn› h›zda yürütememifltir. Ayn› flekilde, AB
“
Türkiye’deki
yap›ya
bakt›¤›m›zda,
araflt›rma
sistemi
içerisinde
üniversitelerin
temel kurulufl
oldu¤u; özel
sektörün sistem
içinde yer
almad›¤› dikkati
çekmektedir.
Özel sektörün
ve kamu Ar-Ge
kurulufllar›n›n
rolünü
üstlenecek bir
kurumsallaflma
olmad›¤› için,
hedefe yönelik
ve verimli
çal›flan bir
istem mevcut
de¤ildir.
“
31
GDO GERÇE⁄‹
“
32
mevzuat›na uyum için gerekli yönetmelikler de henüz
haz›rlanarak yürürlü¤e sokulamam›flt›r. Biyogüvenlikle ilgili
Türkiye gibi
zengin gen
kaynaklar›na
sahip,
geliflmekte olan
ülkelerin,
öncelikli
alanlar›n›
saptayarak
moleküler
biyoloji
çal›flmalar› için
yeterli altyap›y›
oluflturmalar› ve
kritik kitleyi
oluflturacak
say›da yetkin
araflt›rmac›
yetifltirmeleri,
ellerindeki
genetik
potansiyeli en
iyi flekilde
de¤erlendirmelerine yard›mc›
olacakt›r.
bu mevzuat bofllu¤unun yan›nda, fikri mülkiyet haklar› kap-
“
oluflturacak say›da yetkin araflt›rmac› yetifltirmeleri,
sam›nda Bitki Islahç› Haklar›yla ilgili mevzuat da tam olarak
oluflturulup Uluslar aras› Bitki Çeflitlerini Koruma Birli¤i
(UPOV) üyeli¤i henüz gerçeklefltirilememifltir. Türkiye’de
transgenik ürünlerin ticari olarak ekimlerine izin verilmezken, yurtd›fl›ndan g›da hammaddesi olarak ithal edilen
m›s›r ve soya ürünlerinin transgenik olma ihtimali oldukça
yüksek görünmektedir.
3.6. Sonuç ve Öneriler
K›saca biyoteknoloji olarak da isimlendirilen modern gen
teknolojileri, h›zla artan dünya nüfusunun yeterli ve dengeli
beslenmesini
sa¤lamak
amac›yla
tar›msal
üretimin
art›r›lmas›nda önemli olanaklar sunmaktad›r. Burada,
sürdürülebilir tar›m tekniklerinin uygulanmas›n›n yan›nda,
biyotik ve abiyotik stres koflullar›na dayan›kl›, yüksek verimli
ve kaliteli bitki çeflitlerinin gelifltirilmesi önemli bir önceliktir.
Bu bitkilerin gelifltirilmesinde, sadece transformasyon yoluyla elde edilen transgenik bitkiler üzerinde de¤il, a¤›rl›kl›
olarak
moleküler
bitki
›slah›
teknikleri
üzerinde
yo¤unlaflmak, k›sa ve orta vadede daha do¤ru olacakt›r.
Türkiye gibi zengin gen kaynaklar›na sahip, geliflmekte olan
ülkelerin, öncelikli alanlar›n› saptayarak moleküler biyoloji
çal›flmalar› için yeterli altyap›y› oluflturmalar› ve kritik kitleyi
ellerindeki genetik potansiyeli en iyi flekilde de¤erlendirmelerine yard›mc› olacakt›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Ancak, teknolojik geliflmelere paralel olarak, gerek bu
tekniklerin ve ürünlerin gelifltirilmesi s›ras›nda, gerekse bunlar›n do¤aya sal›mlar›nda, biyogüvenlikle ilgili yasal düzenlemelerin yap›lmas› ve bu mevzuat› uygulayacak yetkin
kiflilerin e¤itilmesi gerekmektedir. Burada, haz›rlanacak
mevzuat›n bilimsel esaslara dayal› olmas›, yurtiçinde
yap›lacak çal›flmalar› engelleyici de¤il kolaylaflt›r›c› tedbirleri
içermesi önem tafl›maktad›r. Ayn› flekilde, biyoteknolojik
uygulamalar ve ürünlerle ilgili fikri mülkiyet haklar›na yönelik Bitki Islahç› Haklar›, Patent Kanunu gibi mevzuat›n bir an
önce oluflturulmas› ve uygulanabilir hale getirilmesi, bu alanlarda araflt›rmac›lar› bilgilendirecek ve destekleyecek düzenlemelerin yap›lmas›, küreselleflen dünya ticaretinde rekabet
edebilecek bir konuma gelebilmemiz için önem tafl›maktad›r.
3.7. Kaynakça
Borlaug N. 2003.
“Towards a Hunger-free World: The Final Milestone”.
http://www.ans.iastate.edu/NSC/Lecture_text_14_10_03.pdf.
Çakmak I. 2002.
Plant nutrition research: Priorities to meet human needs for food in sustainable
ways. Plant Soil. 247: 3-24.
EFSA. 2004.
Opinion of the Scientific Panel on Genetically Modified Organisms on the use of
antibiotic resistance marker genes as marker genes in genetically modified plants
(Question No EFSA-Q-2003-109). The EFSA Journal. 48: 1-18.
http://www.efsa.eu.int/science/gmo/gmo_opinions.
Gianessi LP, Silvers CS, Sankula S, Carpenter J. 2002.
“Plant biotechnology: Current and potential impact for improving pest management in U.S. agriculture; an analysis of 40 case studies”. Washington, D.C.:
National Center for Food and Agricultural Policy.
James C. 2001.
Global Review of Commercialized Transgenic Crops: 2001. ISAAA Briefs No: 24.
33
GDO GERÇE⁄‹
James C. 2004.
Global Review of Commercialized Transgenic Crops: 2003. ISAAA Briefs No: 30.
König A, Cockburn A, Cravel RWR, Hammerling U, Kimber I, Knudsen I,
Kuiper HA, Penninks AH, Schauzu M, Wal JM. 2004.
Assessment of the safety of foods derived from genetically modified (GM) crops.
Food and Chemical Toxicology. 42: 1047-1088.
Kuiper HA, König A, Kleter GA, Hammes WP, Knudsen I. 2004.
Concluding remarks. Food and Chemical Toxicology. 42: 1195-1202.
Losey JE, Rayor LS, Carter ME. 1999.
Transgenic pollen harms monarch larvae. Nature. 399: 214.
Malthus, T. 1798.
“An Essay on the Principle of Population”.
http://www.ac.wwu.edu/~stephan/malthus/malthus.
Oberhauser KS, Prysby MD, Mattila HR, Stanley-Horn DE, Sears MK,
Dively GP, Olson E, Pleasants JM, Lam WKF, Hellmich RL. 2001.
Temporal and spatial overlap between monarch larvae and corn pollen. Proc Natl
Acad Sci USA. 98 (21): 11913-11918.
34
Persley GJ. 1990.
“Beyond Mendel’s Garden: Biotechnology in the Service of World Agriculture”.
Wallingford, UK: CAB International.
Persley GJ, Lantin MM. 1999.
“Agricultural Biotechnology and the Poor”. In International Conference on
Biotechnology. CGIAR and U. S. NAS.
Pleasants JM, Hellmich RL, Dively GP, Sears MK, Stanley-Horn DE, Mattila
HR, Foster JE, Clark PL, Jones GD. 2001.
Corn pollen deposition on milkweeds in and near cornfields. Proc Natl Acad Sci
USA. 98 (21): 11919-11924.
Sears MK, Hellmich RL, Stanley-Horn DE, Oberhauser KS, Pleasants JM,
Mattila HR, Siegfried BD, Dively GP. 2001.
Impact of Bt corn pollen on monarch butterfly populations: A risk assessment.
Proc Natl Acad Sci USA. 98 (21): 11937-11942.
SOFA. 2004. “State of the Food and Agriculture 2003- 2004”.
Food and Agriculture Organization of the United Nations.
http://www.fao.org/WAICENT/FAOINFO/ECONOMIC/ESA/en/pubs_sofa.htm.
Zangerl AR, McKenna D, Wraight CL, Carroll M, Ficarello P, Warner R,
Berenbaum MR. 2001.
Effects of exposure to event 176 Bacillus thuringiensis corn pollen on monarch
and black swallowtail caterpillars under field conditions. Proc Natl Acad Sci USA.
98 (21): 11908-11912.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
4.
Avrupa Birli¤i’nde GDO’lu G›dalara Karfl› Tüketici Tepkileri
Prof. Dr. Phil THOMAS
Artilus Dan›flmanl›k ve Araflt›rma Ltd.
Edinburg, ‹skoçya
4.1. Girifl
Modern uygarl›¤›n do¤uflundan beri bilim, teknoloji ve
mühendislikteki yenilikçi bulufllar dünyan›n gelifliminin
önünü açm›fl ve insanl›¤›n serpilmesine imkan sa¤lam›flt›r.
Bu yenilikçi bulufllar, giriflti¤i gayretlerin hemen hemen hepsinde insano¤luna h›z ve etkinlik kazand›rm›fl olup birçok
durumda da evvelce imkans›z görülen hedefleri ulafl›labilir
k›lm›flt›r.
Bilim, mühendislik ve teknoloji alan›ndaki geliflmeler, iki
genifl s›n›fa ayr›labilir. Bunlardan ilki, mevcut bir teknoloji
veya kabul edilmifl bir metodolojinin daha da gelifltirilmesi ve
iyilefltirilmesi fleklinde ortaya ç›kan ilerleme niteli¤indeki
yeniliklerdir. Di¤er s›n›f› teflkil eden radikal yenilikler ise,
muazzam bir at›l›m niteli¤indeki tamamen yeni bir yaklafl›m
sonucunda yeni bir “platform teknoloji” yarat›r. Platform
teknolojiler, mevcut yaklafl›m›n de¤ifltirilmesi için bir
basamak olur ve zaman içinde kendileri de ilerletilirler.
Modern moleküler biyoteknoloji, radikal bir yenili¤i temsil
etmektedir. Bu radikal yenili¤in içinde bir dizi teknoloji yer
almaktad›r. Bunlar: genel tan›m›yla biyolojik sistem ve proseslerin uygulamaya geçirilmesi anlam›na gelen biyoteknoloji; DNA ve gen ürünlerinin manipülasyonunu kapsayan
35
GDO GERÇE⁄‹
yenidenbileflen DNA teknolojisi ve bu iki teknolojiyi bir araya
getiren moleküler biyoteknolojidir. Modern moleküler biyoteknolojinin çok genifl yans›malar› olacak ve bu teknolojiye
birçok faaliyet sahas›nda uygulama imkan› bulunacakt›r.
Ancak bu radikal teknolojinin kabul edilmesi ve benimsenmesi baz› güçlükler arz etmektedir.
4.2. Teknolojinin Benimsenmesi
“
36
Güncel kanaate göre, h›zl› geliflen bir teknoloji ça¤›nda
yaflamaktay›z. Teknolojinin her zaman çok h›zl› geliflti¤i ve
Tarih, teknolojik
geliflmelerin
kendilerini
kabul ettirinceye kadar
büyük engellerle karfl›laflt›¤›n›n
örnekleriyle
doludur.
yeni bir teknoloji keflfedildi¤i veya icat edildi¤i zaman
“
flekillerde gerçekleflmifl, bir ülke veya endüstri taraf›ndan
kamuoyunun ve endüstrinin bunu derhal kabullenip benimsedi¤i yolunda çok yayg›n bir inanç vard›r. Etraf›m›zda
geliflen, mesela bilgisayara çok h›zl› geçifl gibi olgulara
bakan insanlar, böyle bir izlenim edinmektedir. Ancak, bu
görüflün aksine tarih, teknolojik geliflmelerin kendilerini
kabul ettirinceye kadar büyük engellerle karfl›laflt›¤›n›n
örnekleriyle doludur. Birçok durumda yeni teknolojilerin kabulü nispeten yavafl, kimi durumlarda ise k›smi veya tutars›z
kabul gören bir teknoloji, di¤er bir ülke veya endüstride
direniflle karfl›laflabilmifltir.
Yavafl kabul edilen teknolojilere örnek olarak materyal
teknolojisini gösterebiliriz. 1975’lerden beri çok genifl
flekilde istifade edilen materyal teknolojisinin bilimsel kökleri
asl›nda çok daha gerilere gider: Polistiren 1839’da, bakalit
1909’da, naylon ise 1939’da icat edilmiflti.
Demek ki,
teknolojinin modern flekliyle tam olarak ortaya ç›kmas› uzun
süre alm›flt›r. Ayn› fley, son 20-25 y›lda dramatik bir geliflme
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
kaydeden yar›-iletken teknolojisi için de geçerlidir. Bu
teknolojinin temeli 1830’lara dayan›r ve ilk entegre devre de
1959’da bulunmufltur. Yani bu teknoloji, etkisini gerçek
anlamda ortaya koyuncaya kadar uzun bir adaptasyon süreci geçirmifltir. G›daya iliflkin iyi bir örnek de, günümüzün en
h›zl› geliflen g›da sektörü olan
kültür bal›kç›l›¤›d›r. Bal›k
yumurtalar›ndan bal›k yetifltirilmesi iflleminin ilk olarak
1733’te yap›lmas›na ra¤men, kültür bal›kç›l›¤› teknolojisi
ancak 1960’lardan itibaren yayg›n bir flekilde uygulamaya
geçilmifltir.
Geliflmelerin çok h›zl› gerçekleflmesi gerekti¤i yolundaki
anlay›fl, belki de daha genifl bir aç›dan, teknolojinin uygulama flekli itibar›yla de¤erlendirilmelidir. Dünyada uygulanmas› zor olmufl teknolojilere iyi bir örnek olarak g›dalar›n
radyasyona tabi tutulmas› gösterilebilir. Bu konudaki
çal›flmalar 20. yüzy›l›n ilk y›llar›nda bafllam›fl, teknoloji 1953
y›l›nda ABD’de gelifltirilmifl ve 1963’te Amerikan G›da ve ‹laç
Dairesi FDA’in onay› al›nm›flt›r. Oysa günümüzde, yani 2004
y›l›nda, dünya ülkelerinin sadece % 20’si g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›n› bir teknoloji olarak onaylam›fl bulunmaktad›r. Onay veren ülkelerin ço¤u da sadece s›n›rl› uygulamalara imkan tan›maktad›r. Teknolojinin nas›l parçal› bir
flekilde kabul edildi¤i bu örnekten aç›kça anlafl›lmaktad›r.
Esasen modern biyoteknoloji, yukar›da verilen örneklerle
karfl›laflt›r›ld›¤›nda, çok yeni bir teknolojidir. DNA’n›n genetik
materyal olarak rolü 1944’te keflfedilmifl, yap›s› 1953 y›l›nda
belirlenmifl, ilk geneti¤i de¤ifltirilmifl (GD) bitkiler 1983’te
ortaya ç›km›fl ve ‹nsan Genomu Projesi’nin ilk çal›flma tasla¤›
37
GDO GERÇE⁄‹
2001 y›l›nda yay›nlanm›flt›r. Dolay›s›yla, moleküler biyoteknolojinin benimsenmesinin önüne baz› engellerin çok
erken ç›kmas› sürpriz olarak görülmemelidir.
Genel anlamda bu teknolojinin dört ana uygulama alan›
vard›r: g›da d›fl› iflleme ve imalat konular›n› kapsayan
“
38
endüstriyel teknoloji; diagnostik ve afl›/ilaç üretimini kapsayan sa¤l›k endüstrisi teknolojisi; bitkiler, hayvanlar ve g›da
Avrupa Birli¤i
tek bir siyasi
varl›k olarak ele
al›namaz. AB,
bir dizi üye
ülkeden oluflur
ve bu üye
ülkelerin g›da
zinciri sistemleri
ve tüketici
yaklafl›mlar› birbirlerinden ciddi
farkl›l›klar
göstermektedir.
“
teknolojisiyle iliflkili tar›m-g›da teknolojisi ve insan
hastal›klar›n›n do¤rudan tedavisine dönük hücre ve doku
teknolojilerini kapsayan t›bbi bak›m teknolojisi. Bir
genelleme olarak, endüstriyel ve sa¤l›k endüstrisi teknolojilerinin benimsenme konusunda çok az güçlükle karfl›laflt›¤›
ve genifl kabul gördü¤ü söylenebilir. Buna mukabil, tar›mg›da teknolojileri AB ülkelerinde, baflta kök hücre
araflt›rmalar› olmak üzere t›bbi bak›m teknolojileri de
ABD’de tart›flmalara yol açm›fl ve belirli bir dirençle
karfl›laflm›flt›r.
4.3. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalara AB Tepkisi
Bir uyar› olarak, AB’nin tek bir siyasi varl›k olarak ele
al›namayaca¤›n› aç›kça belirtmek gerekir. AB, bir dizi üye
ülkeden oluflur ve bu üye ülkelerin g›da zinciri sistemleri ve
tüketici yaklafl›mlar› birbirlerinden ciddi farkl›l›klar göstermektedir. Bu çal›flmada yer verilen örnekler, Geneti¤i
De¤ifltirilmifl (GD) g›dalar konusunda ‹ngiltere’de yaflanan
tecrübelere dayanmaktad›r. Ancak di¤er Avrupa ülkeleri bu
konuda ‹ngiltere ile ayn› tepkileri vermemifltir. ‹spanya gibi
baz› ülkeler, özellikle de GD ürünlerin yetifltirilmesi konusunda, biyoteknolojiye karfl› daha olumlu bir yaklafl›m benimse-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
mifl, di¤er baz› ülkeler ise ‹ngiltere’den de fazla direnç
göstermifltir. Dolay›s›yla ‹ngiltere, tüketicilerin GD ürünlere
ve g›dalara karfl› ciddi direnç gösterdi¤i “ortalama” bir AB
üyesi ülke olarak de¤erlendirilebilir.
4.4. G›da Zinciri
AB ülkelerinde tipik olarak karmafl›k bir g›da zinciri (çiftlikten
çatala kadar olan zincir) vard›r. Ürünlerin birincil üretimi
aflamas›ndan nihai tüketiciye kadar uzanan bu zincir, bir dizi
karmafl›k aflama içerir. Birincil üretim ve g›da ithalat›, g›da
ihracat›, imalat sektörü, perakende ve ikram sektörlerini
içeren aflamalar sonunda tüketiciye ulafl›l›r. ‹ngiltere’de,
%65’i yurt içi üretim ve %35’i de ithalatla karfl›lanan g›da
arz›, ifllemeci ve imalatç›lardan oluflan bir a¤dan geçerek
k›smen perakende g›da sistemi, k›smen de ikram sektörü
vas›tas›yla tüketicilere ulafl›r. ‹kram sektörü, ev d›fl›nda
gerçekleflen her türlü g›da tüketimini yans›tmaktad›r.
Halihaz›rda, ö¤ünlerin yaklafl›k %30’u ev d›fl›nda yenmekte
ve ev d›fl›nda yenen yemekler g›da harcamalar›n›n %40’›n›
oluflturmaktad›r. Burada da görüldü¤ü üzere, ikram sektörü
sürekli büyümekte ve çeflitlilik kazanmaktad›r.
Buna mukabil, perakende g›da sektörü Avrupa ülkelerinin
genelinde konsolide olmakta ve büyük ölçüde yo¤unlaflmaktad›r. ‹ngiltere G›da Standartlar› Kurumu (FSA) taraf›ndan
2003 y›l›nda yap›lan bir araflt›rmaya göre ‹ngiltere’de
al›flverifl yapanlar›n % 95’i, g›da al›mlar›n›n en büyük k›sm›n›
yerel süpermarketlerden yapt›klar›n› belirtmektedir. Dahas›,
bütün perakende g›da sat›fllar›n›n %75’i en büyük 4 süpermarket zinciri üzerinden gerçekleflmektedir. Kalan %25’in
“
‹ngiltere’de
2003 y›l›nda
yap›lan bir
araflt›rmaya
göre, bütün
perakende g›da
sat›fllar›n›n
%75’i en büyük
4 süpermarket
zinciri
üzerinden
gerçekleflmekte.
“
39
GDO GERÇE⁄‹
“
40
büyük bir k›sm› da daha küçük 8 süpermarket zinciri
taraf›ndan paylafl›lm›flt›r. Geçti¤imiz on y›l zarf›nda ailelerin
‹ngiltere’de
piyasaya giren ilk
GD ürün olan
domates salças›
ilk ç›kt›¤›nda çok
iyi satmaktayd›.
Küçük
süpermarket
zincirlerinden
biri, rakiplerinden
farkl›laflt›rmak
gayesiyle “GD
ürün satmama”
politikas›n›
benimsedi ve çok
k›sa bir süre
içerisinde
neredeyse bütün
di¤er
süpermarketlerin
de ayn› yolu
takip etmesiyle
“GDO ‹çermez”
spotlar› birçok
ürün üzerinde
belirmeye
bafllad›.
“
genel harcamalar› içinde g›dan›n pay› % 15-16 civar›nda nispeten sabit bir seyir izlemekle birlikte, perakende g›da harcamalar› % 12,4’ten % 9,5’e gerilemifltir. Bu da süpermarket zincirleri aras›nda fliddetli bir rekabete yol açmakta ve en
önemli rekabet arac› olarak marka farkl›laflmas› öne ç›kmaktad›r.
Pazar araflt›rmalar›, muhtemel cevaplar› içeren bir liste verilmek
suretiyle
g›dada
hangi
özellikleri
arad›klar›
soruldu¤unda, tüketicilerin, hayvan refah› ve çevre gibi
konular da dahil olmak üzere listedeki hemen her unsura
yüksek bir önem derecesi verdiklerini göstermektedir.
Ancak, al›m kararlar›n› fiilen hangi unsurlar›n belirledi¤i
fleklinde daha spesifik bir soru yöneltildi¤inde tüketiciler çok
daha odaklanm›fl cevaplar vermektedir. Fiili al›m karar›n›
yönlendiren befl faktör vard›r: fiyat, lezzet, kalite, sa¤l›k ve
üretim metodu. ‹lginç olan nokta, ürün markas›n›n bu s›ralamada yüksek bir konumda bulunmamas›d›r. Ancak, tüketicilerin sad›k olarak tek bir süpermarket zincirinden al›flverifl
yapmalar› asl›nda bir marka seçimidir. Dolay›s›yla, perakendecilerin farkl›laflmas› önem tafl›yan bir husustur.
4.5. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Pazara Girifli
GD g›dalar ‹ngiltere’de ilk olarak 1990’l› y›llar›n sonunda GD
domates salças› fleklinde piyasaya girmifltir. Yeni teknoloji
temelinde lanse edilen bu ürün tüketiciler taraf›ndan gayet
iyi kabul görmüfl ve pazara giriflinden k›sa bir süre sonra en
çok satan domates salças› konumuna yükselmifltir. Ancak,
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
hemen hemen ayn› zamanlarda, güçlü bir medya deste¤ini
de arkalar›na alan çevreci gruplar ve g›da kampanyac›lar›,
GD bitkiler ve GD g›dalar konusunda tart›flmalar ç›karmaya
bafllam›fllard›r. Bunun sonucunda, küçük süpermarket zincirlerinden biri, kendisini rakiplerinden farkl›laflt›rmak gayesiyle
“GD ürün satmama” politikas›n› benimsemifl ve çok k›sa bir
süre içinde neredeyse bütün di¤er süpermarketlerin de ayn›
yolu takip etmesiyle “GDO içermez” spotlar› birçok ürün
üzerinde belirmeye bafllam›flt›r.
GDO karfl›t› bu durufl,
tüketici anketlerine de yans›m›flt›r. Fakat, tüketicilerin g›da
konular›ndaki ana bilgi kayna¤›n›n medya ve süpermarketler
oldu¤u düflünüldü¤ünde, medyan›n ve süpermarketlerin
tüketici yaklafl›mlar›n› yans›tt›¤› m›, yoksa yönlendirdi¤i mi
net olarak anlafl›lamamaktad›r. Muhtemelen bu ihtimallerin
her ikisi de geçerlidir ve birbirlerini takviye etmektedir.
GD g›dalar›n pazara giriflinden önce ‹ngiltere’de birçok g›da
ürünü zaten bol miktarda etiket bilgisi içermekteydi. ‹skoç
domuz eti örne¤i ele al›nacak olursa, bu ürün zaten özel
‹skoç kalitesinde oldu¤u, belirli kriterlere uydu¤u, vs.
fleklinde birçok bilgi içeren oldukça detayl› etiketlerle ambalajlan›yordu (fiekil 4.1 A). Ancak aniden, ayn› etiketlerde bir
de k›rm›z› renkli “GDO içermez” spotlar› belirmeye bafllad›
(fiekil 4.1 B). Bu durum, uygulanan etiketleme tarz›na tipik
bir örnek teflkil etmektedir. Baz› durumlarda etiketleme
daha spesifik bir flekilde yap›l›yordu. Mesela, üretilen hayvanlar›n geneti¤i de¤ifltirilmifl soya veya m›s›r içermeyen bir
diyetle beslendi¤i belirtiliyordu. Bu ikinci tip etiketleme
asl›nda daha do¤ruydu, zira süpermarketlerin hiçbiri esasen
gerçek anlamda bir “GDO’suz” politika uygulam›yordu.
41
GDO GERÇE⁄‹
Yapt›klar› sadece yetifltiricilerin GD m›s›r veya soya kullanmamas›nda ›srar etmekten ibaretti. Oysa GDO içeren katk›
maddelerinin ve genetik mühendisli¤i teknolojisiyle üretilmifl
enzim ve afl›lar›n kullan›m›n› hiç dikkate alm›yorlard›.
42
fiekil 4.1. GDO tart›flmalar›ndan önceki (A) ve sonraki (B) ambalajlara örnekler.
B fleklindeki ambalaj›n sa¤ üst köflesinde “GDO’suz Yem” spotu görülüyor.
Buradaki amaç, tüketiciye seçme flans› tan›mak m›, yoksa GDO’lar konusunda
tüketicilerin kafalar›n›n kar›flm›fl olmas›ndan yararlan›p daha fazla ürün satmak m›?
2000 y›l›ndan 2004 y›l›na kadar ‹ngiliz tüketicilere GD
g›dalardan endifle edip etmedikleri do¤rudan do¤ruya soruldu¤unda % 32-40 mertebesinde “evet” cevab› al›n›yordu.
Ancak daha o aflamada bile, “Hangi tip g›dalardan endifle
ediyorsunuz?” fleklinde aç›k uçlu sorular yöneltildi¤inde,
tüketicilerin % 50’si “k›rm›z› et” cevab›n› verirken sadece %
5’i GDO’lardan söz ediyordu.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
4.6. Etiketleme Tart›flmalar›
Tüketicilerin en büyük taleplerinden biri GDO’lu g›dalar›n
etiketlenmesiydi. Bunun bir sonucu olarak AB, GD hammaddelerden üretilen bütün g›da ve yemlerin etiketlenmesini öngören, genifl kapsaml› yeni bir etiketleme yönetmeli¤ini
onaylad›. Buna ilaveten, g›da veya yemlerdeki tesadüfi GD
hammadde mevcudiyetinin de beyan edilmesi zorunlulu¤u
getirildi. Buna göre, AB taraf›ndan onaylanm›fl GD ürünlerinin
%
0,9’dan,
AB
taraf›ndan
güvenli
olarak
de¤erlendirilmifl fakat yetifltirilmesine izin verilmemifl GD
ürünlerinin ise % 0,5’ten fazla orandaki tesadüfi mevcudiyetleri beyan zorunlulu¤una tabi k›l›nd›. Bu yönetmelikler,
2004’ten itibaren birçok üye ülkede uygulanmaktad›r.
Etiketleme
konusunun
bir
pazarlama
arac›
olarak
kullan›lmaktan ç›kar›l›p düzenleyici bir hüküm haline getirilmesi pazar› belirli bir ölçüde disipline etmifltir. Önceleri
üreticiler paketlerine çeflit çeflit “GDO içermez” spotunu
hevesle yap›flt›r›rken, art›k bu durum büyük ölçüde ortadan
kalkm›flt›r. Zira art›k insanlar etiketlemenin ciddi bir konu
oldu¤unu ve büyük flirketlerin bunu do¤ru flekilde yapmas›
gerekti¤ini anlamaktad›rlar.
Toptanc› Da¤›t›m Enstitüsü (IGD) taraf›ndan yap›lan bir
pazar araflt›rmas›nda tüketicilere GDO’lu ürünlerin etiketlenmesi konusunda ne düflündükleri sorulmufltur. Araflt›rmaya
kat›lanlar›n yaklafl›k % 47’si bileflenler aç›s›ndan etiketlere
zaten pek bakmad›klar›n›, dolay›s›yla GDO beyan›n›n kendilerini pek ilgilendirmedi¤ini; % 13’ü g›dalarda GDO’lu
bileflen bulunmas›ndan memnun oldu¤unu; % 27 kadar› GD
olmayan g›dalar› tercih ettiklerini ancak gerçekte etikete
“
AB’de GDO’lara
karfl› direnen
tüketici kitlesi
önemli ölçüde
küçülmektedir.
“
43
GDO GERÇE⁄‹
bakmad›klar›n› belirtmifl; %13’ü ise GDO’larla ilgili hiçbir fleyi
kesinlikle istemediklerini ve g›dalar›n›n GDO içermedi¤inden
emin olmak için her zaman etikete bakacaklar›n› söylemifltir.
Neticede, GDO’lara karfl› direnen tüketici kitlesinin oldukça
önemli ölçüde küçüldü¤ü anlafl›lmaktad›r.
‹ngiltere’de FSA taraf›ndan konuya iliflkin olarak yap›lan
di¤er bir pazar araflt›rmas›nda da tüketimi etkileyen kilit fak-
“
44
törler incelenmifltir. Her y›l tekrar edilen bu çal›flmada
AB etiketleme
yönetmeliklerinin
pazara getirdi¤i
disiplinin
GDO’lara karfl›
olan tüketici
tepkilerinin
azalmas›nda
önemli katk›s›
olmufltur
“
sadece tüketiciler de¤il, perakendeciler ve g›da sektörü
çal›flanlar› da muhatap al›narak, gelecek 12 ayl›k dönemde
tüketiciler aç›s›ndan hangi konular›n önem tafl›yaca¤›n›
düflündükleri sorulmufltur. 2003 y›l›nda g›dalar›n tuz, ya¤ ve
fleker içeri¤i gibi konular hemen hemen hiç konu edilmemifl,
bu noktalar % 1 seviyesinde kalm›flt›r. O dönemde en fazla
dikkat edilen husus GD g›dalar olmufl, araflt›rmaya kat›lanlar›n % 46’s› kendileri için en önemli konunun GD g›dalar
oldu¤unu belirtmifltir. Ancak bundan sadece bir y›l sonra,
yani 2004’te, g›dalar›n tuz, ya¤ ve fleker içeri¤i hakk›ndaki
endifleler neredeyse % 20’ye ç›km›fl, GDO’lar›n bir sorun
olarak alg›lanmas› ise muazzam bir düflüflle % 23’e gerilemifltir. Demek ki, ‹ngiltere’deki tüketiciler ve tüketici temsilcileri, g›dada GDO kullan›m› konusunda çok daha rahat bir
yaklafl›m sergileme e¤ilimine girmifltir.
4.7. AB’nin Bugünkü Duruflu
AB’nin flu andaki duruflu üye ülkeler aras›nda farkl›l›klar
göstermektedir. ‹spanya’da GD bitkiler ekilmekle birlikte,
di¤er birçok AB ülkesi, özellikle de çevresel aç›lardan, GD
ürünlerin yerel olarak yetifltirilmesine karfl› daha muhalif bir
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
tutum sergilemektedir. Bir genelleme olarak, birçok üye
ülkede GD ürünlerin yerel olarak yetifltirilmesine karfl› olan
direncin devam edece¤i söylenebilir. GD ürünleri yetifltirmek
isteyen çiftçilere getirilecek flartlar müstakil üye ülkelerin
sorumlulu¤unda bulundu¤undan, yerel ekimlerin engellenmesi teknik olarak mümkündür.
Di¤er taraftan, GD g›dalar konusundaki tüketici sorunlar›n›n
azalmaya bafllad›¤› yolunda giderek artan emareler
görülmektedir. AB etiketleme yönetmeliklerinin pazara
getirdi¤i disiplinin bu de¤iflimde önemli katk›s› olmufltur ve
bu rahatlama e¤ilimi büyük bir ihtimalle tüketicilerin artan
güvenini yans›tmaktad›r. ‹ngiltere’de yap›lm›fl yukar›da
anlat›lan iki pazar araflt›rmas›, tüketicilerin GD g›dalar
hakk›ndaki endiflelerinin çok büyük ölçüde azalmakta
oldu¤una iflaret etmektedir. Tüketiciler art›k daha ziyade
sa¤l›kl› beslenme konular› üzerinde odaklanmaktad›r.
4.8. Al›nacak Dersler
AB ve ‹ngiltere’nin geçirdi¤i tecrübelerden ç›kart›labilecek
bir dizi ders vard›r. Bunlardan birincisi, tüketicilerin risk
alg›lamalar›n›n bilimadamlar›n›nkinden farkl› oldu¤udur.
Bilimsel de¤erlendirmeler bir problemin ortaya ç›kmas›n›n
matematiksel ihtimaline büyük ölçüde a¤›rl›k verir. Oysa,
tüketiciler söz konusu problemin çok küçük (fakat s›f›r
olmayan) gerçekleflme ihtimali yerine, hadisenin “felaket”
boyutu üzerine odaklanma e¤ilimindedir.
‹kinci olarak, tüketiciler bilinmeyen veya tam anlafl›lamayan
konular karfl›s›ndaki hükümlerini kendileri için önemli olan
“
Tüketicilerin
risk alg›lamalar›,
bilim
adamlar›nkinden
farkl›d›r.
“
45
GDO GERÇE⁄‹
“
46
bir mant›ksal aç›klama çerçevesi dahilinde verirler.
De¤erlendirmeye konu olan meselenin do¤al veya
Tüketiciler
bilinmeyen veya
tam
anlafl›lamayan
konular
karfl›s›ndaki
hükümlerini
kendileri için
önemli olan bir
mant›ksal
aç›klama
çerçevesi
dahilinde
verirler.
“
endüstriyel, adil veya haks›z olmas› ve kiflilerin tercihlerinde
serbest b›rak›lmas› ya da yönlendiriliyor olmas› gibi hususlar
bu noktada çok büyük önem tafl›r. Tüketicilerin karar verme
sürecinde, de¤erlendirilen “risk” ile do¤rudan do¤ruya iliflkili
olmayan birçok faktör hesaba kat›labilir ve bu tarz bir
de¤erlendirme bilimadamlar›n›n de¤erlendirmelerinin oturtuldu¤u çerçeveden farkl›l›k gösterebilir. Bu durum, yeni bir
teknolojiyi lanse etmeye çal›flanlar aç›s›ndan can s›k›c› olsa
da, tüketicilerin do¤al bir tepkisidir. Bu itibarla, söz konusu
tepkiye anlay›fl ve toleransla yaklafl›lmas› gerekir.
Üçüncü
olarak,
tüketicilerin
güveninin
kazan›lmas›
vazgeçilmez bir önem tafl›maktad›r. 2000 y›l›nda yap›lan
Eurobarometre araflt›rmalar›, tüketicilerin dini cemaatlere,
çiftçilere, devlet daireleri ve resmi mercilere pek fazla güvenmedi¤ini (% 9-17); medyaya biraz daha fazla güvendiklerini
(% 20); üniversitelere ve akademik çevrelere makul ölçüde
güven duyduklar›n› (26 %); t›bbi meslek mensuplar›na
güvendiklerini (% 53); ba¤›ms›z ve tarafs›z olarak gördükleri
(ama do¤ru, ama yanl›fl) tüketici dernekleri ve çevreci gruplara ise çok itibar ettiklerini (% 45-55) ortaya koymufltur.
Buradan anlafl›lan mesaj fludur: GD g›dalar›n onaylanmas› ve
piyasaya sürülmesi gibi konularda tavsiyelerde bulunmak
üzere kurulan ulusal kurum veya komitelerin, devletten
kesin bir biçimde ba¤›ms›z olmalar› gerekmektedir. Ayr›ca,
bunlar›n fleffaf ve eriflilebilir olmalar›, faaliyet ve kararlar›
hakk›nda tüketicilere tatminkar bilgi ak›fl› sa¤lamalar› da
flartt›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
4.9. Sonuç
Genellikle tüketicilerin riske karfl› bilimsel olmayan bir
yaklafl›m› vard›r. Risk de¤erlendirmesi yaparlar ama bu
de¤erlendirme
bilimadamlar›n›n
yapt›¤›
flekilde
bir
de¤erlendirme de¤ildir. G›da güvenli¤inin teminat alt›na
al›nmas› yolunda tüketicilerin güçlü bir talepleri vard›r.
G›dalar›n›n güvenli oldu¤undan emin olmak isterler ve bu da
gayet makul bir istektir. Daha iyi bir çevre fikri hofllar›na
gider ama kiflisel olarak bu amaca nas›l hizmet edebileceklerini pek bilmezler. Tar›mda kimyasal madde kullan›m›ndan
hiç hofllanmazlar. Yap›lan bütün araflt›rmalar, tüketicilerin
tar›m
kimyasallar›na
güvenmedi¤ini
göstermektedir.
Tar›msal biyoteknoloji konusunda oldukça karars›z bir konumdad›rlar. Biyoteknolojiyi nereye oturtacaklar› konusunda
kafalar›nda hala bir tart›flma süregelmektedir. Daha da
önemlisi, görüflleri de¤iflken ve s›kl›kla da tutars›z bir durumdad›r. Tüketicilere dönük faaliyetlerin daima tutarl› veya
mant›kl› cevaplar getirece¤ini beklemek do¤ru de¤ildir.
Bazen tutars›zl›klar ve mant›ks›zl›klar görülebilir. Ancak,
“müflteri daima hakl›d›r” prensibi asla unutulmamal›d›r.
Dolay›s›yla de¤erlendirme çerçevenizi siz tüketicilere göre
uyarlamal› ve onlardan size uymalar›n› beklememelisiniz.
47
GDO GERÇE⁄‹
5. Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA ve AB’de
GDO’lar›n Bilimsel Risk De¤erlendirmesi
Dr. Suzy RENCKENS
EFSA GDO Paneli Bilimsel Koordinatörü
Brüksel, Belçika
5.1. EFSA’n›n Tan›t›m›
2000 y›l›n›n Ocak ay›nda yay›nlanan G›da Güvenli¤i
Raporu’nda Avrupa’da spesifik bir g›da mevzuat›na ve risk
de¤erlendirmesiyle ilgilenecek ba¤›ms›z bir kuruma ihtiyaç
bulundu¤unun belirtilmesinde birkaç farkl› sebep etkindi. Bu
sebeplerden birisi, AB ülkelerinde evvelce yaflanan Deli Dana
Hastal›¤› (BSE) veya dioksin krizleri gibi muhtelif g›da skandallar›yd›. Di¤er bir sebep de, g›da konular›yla ilgilenmek
48
üzere üye ülkeler seviyesinde ‹ngiltere G›da Standartlar›
Kurumu (FSA) gibi spesifik teflkilatlar›n kurulmas›na ra¤men,
üye ülkelerin risk de¤erlendirmesi konusunda zaman zaman
görüfl ayr›l›¤›na düflmesiydi. Neticede, 2000 y›l›n›n Kas›m
ay›nda EFSA’n›n kurulufl yönetmeli¤i teklifi Konsey’e sunuldu ve (EC) 178/2002 say›l› Yönetmelik ile EFSA fiilen kurulmufl oldu. EFSA’n›n ilk elemanlar› Eylül 2002’de ifle al›nd›.
EFSA, k›sa bir süre için mevcut Avrupa Bilim Komitesi ile birlikte çal›flt›ktan sonra bu komitenin görevlerini devrald›.
Söz konusu g›da mevzuat›n›n yasal temeli, g›da kanununun
genel prensiplerini belirleyen ve g›da güvenli¤i konusundaki
spesifik prosedürlerle birlikte Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu
EFSA’y›
kuran
(EC)178/2002
say›l›
Yönetmelik’tir.
Yönetmelik’in ana konsepti, g›da ve yem üretimi ile risk
analizi
konular›ndaki bütün prensip ve prosedürler için
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Avrupa’da ortak bir çerçeve oluflturmakt›r. Ana hedef,
uygun ve ahenkli risk analizi prosedürleri vas›tas›yla en üst
düzeyde sa¤l›k
korumas› temin edilmesidir. Risk yöneti-
cisinin toplumsal, ekonomik ve etik faktörleri de dikkate
almas› gereklidir. Ancak risk yönetimi, görevi sadece risk
de¤erlendirmesiyle s›n›rl› olan EFSA’n›n sorumlulu¤unda
de¤ildir. Yönetmelik, kamuoyunun Avrupa g›da tedarik zincirine olan güveninin yeniden sa¤lanmas›n› da ana hedefleri
aras›nda saymaktad›r.
EFSA’n›n ana görevleri, risk de¤erlendirmesi ve risk iletiflimi
bafll›klar› alt›nda toplanabilir. Risk de¤erlendirmesi konusunda EFSA, Avrupa Komisyonu’ndan kesin olarak ba¤›ms›z bir
kurumdur. Ancak risk iletiflimi konusunda görevini Avrupa
Komisyonu ile ortak olarak icra eder. EFSA, yapt›¤› risk
de¤erlendirmelerini derhal kamuoyuna duyurmakla sorumludur. Di¤er taraftan, risk yöneticisi de EFSA’n›n tavsiyelerini
ne flekilde de¤erlendirece¤ini duyurmak zorundad›r.
Dolay›s›yla risk iletiflimi konusunda ortak bir görev söz
konusudur. Yukar›da da belirtildi¤i üzere, Avrupa
Komisyonu ve üye ülkelerin sorumlulu¤una giren risk yönetimi, kesin olarak EFSA’n›n görev alan›n›n d›fl›ndad›r.
EFSA’n›n bafll›ca görevi, bilimsel dan›flmanl›k yapman›n yan›
s›ra bilimsel ve teknik destek sa¤lamakt›r. EFSA, g›da ve yem
güvenli¤i üzerinde do¤rudan veya dolayl› yans›mas› olabilecek risklerin tan›mlanmas› ve izlenmesiyle de ilgilenmektedir.
Her ne kadar resmi ad› Avrupa “G›da” Güvenli¤i Kurumu
olsa da, hayvan yemi güvenli¤i, insan beslenmesi, hayvan
sa¤l›¤› ve refah›, bitki sa¤l›¤› ve g›da ve yem d›fl› ürünlerde-
“
EFSA’n›n ana
görevleri, risk
de¤erlendirmesi
ve risk iletiflimi
bafll›klar›
alt›nda
toplanabilir.
Avrupa
Komisyonu ve
üye ülkelerin
sorumlulu¤una
giren risk
yönetimi, kesin
olarak EFSA’n›n
görev alan›
d›fl›ndad›r.
“
49
GDO GERÇE⁄‹
ki GDO’lar da EFSA’n›n ilgi alan›na girmektedir. Neticede
EFSA’n›n görev alan›, sadece g›da güvenli¤iyle s›n›rl› de¤ildir.
EFSA’n›n gayesi, risk de¤erlendirmesini gelifltirmekle
“
50
beraber, bu ifllemleri daha da fleffaflaflt›rmakt›r. EFSA, hem
Avrupa’da hem de dünyada sayg› duyulan geçerli görüfller
Her ne kadar
resmi ad›
Avrupa “G›da”
Güvenli¤i
Kurumu olsa da,
hayvan yemi
güvenli¤i, insan
beslenmesi,
hayvan sa¤l›¤›
ve refah›, bitki
sa¤l›¤› ve g›da
ve yem d›fl›
ürünlerdeki
GDO’lar da
EFSA’n›n ilgi
alan›na
girmektedir.
“
ortaya koymaya gayret eder. Ayr›ca EFSA, konuyla ilgili
taraflar›n
kendisine duydu¤u güveni art›rmay› ve onlar›
kurumun iflleyiflinden haberdar etmeyi hedeflemektedir.
EFSA, Kas›m 2004’te Berlin’de büyük bir ilgili taraflar
toplant›s› tertip etmifltir. Daha önce Ekim 2003’te de böyle
bir toplant› yap›lm›flt›. K›sacas› EFSA, ilgili taraflar› konuya
dahil etmekte
ve fikirlerini dinlemektedir. Ba¤›ms›z bir
kurum olmas›na ra¤men EFSA, üye ülkelerin ulusal makamlar›yla iyi bir irtibat ve koordinasyon içinde çal›flmaya dikkat
etmektedir. Yukar›da da belirtildi¤i üzere, EFSA siyasi süreçten tamamen ba¤›ms›zd›r. Kurum, çal›flmalar›n› aç›k ve fleffaf bir flekilde yürütmektedir. Bu aç›kl›k ve fleffafl›¤› da, web
sitesi ve di¤er vas›talarla kamuoyunu proaktif olarak bilgilendirmek suretiyle sa¤lamaktad›r. Üye ülkelerde kültürel
hassasiyetlere aç›k baz› konular olabildi¤inden, EFSA, spesifik konulardaki aç›klamalarda üye ülkeler ve Avrupa
Komisyonu ile de yak›n iflbirli¤i içinde hareket etmektedir.
EFSA; web sitesi, e-mail duyurular› ve bültenler vas›tas›yla
bütün faaliyetleri hakk›nda kamuoyuna zaman›nda ve
detayl› aç›klamalar yapmaktad›r. EFSA, g›da panikleri ve acil
durumlar konusunda da Komisyon’a destek sa¤lamaktad›r.
EFSA’n›n kurulufluyla birlikte yaflanan en büyük de¤ifliklik,
risk de¤erlendirmesinin risk yönetiminden ayr›lm›fl olmas›d›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
EFSA, Avrupa Komisyonu’na ba¤l› bir birim olmay›p ona
karfl› sorumlu da de¤ildir. Kurum, ba¤›ms›z temsilcilerden
oluflan bir Yönetim Kurulu taraf›ndan yönetilir. Ulusal
makamlarla yak›n iflbirli¤i içinde çal›fl›yor olmakla birlikte,
Yönetim Kurulu’nda yer alan temsilciler hükümetlerinden
ba¤›ms›z olarak görev yapar. EFSA, ilgili taraflar›n, özellikle
de tüketicilerin ihtiyaçlar›n› aktif olarak de¤erlendirmek ve
karfl›lamak zorundad›r. EFSA’n›n, kurum d›fl›ndan bilimadamlar›n›n oluflturdu¤u Bilimsel Panellerinin eskiye nispetle daha üstün destek ve koordinasyon sa¤layaca¤› da
öngörülmüfltür.
Halen genç ve büyüyen bir kurum olmas› nedeniyle,
EFSA’n›n kendi yap›s›yla ilgili tamamlamas› gereken baz›
noktalar vard›r. Tahmin edilen personel say›s›na henüz
ulafl›lm›fl de¤ildir ve ifle al›mlar sürekli flekilde devam etmektedir. Ulusal makamlarla yak›n iflbirli¤i kurma çal›flmalar› da
henüz bafllang›ç aflamas›ndad›r. Ama kurum, daha flimdiden
çok yüksek d›fl beklentiler ve inan›lmaz bir ifl yüküyle karfl›
karfl›yad›r. Dolay›s›yla, çal›flmalar›n öncelik s›ras›na konmas›
gerekmektedir.
Ayr›ca
risk
iletiflimi
konusu,
risk
“
EFSA’n›n kurulufluyla birlikte
yaflanan en
büyük
de¤ifliklik, risk
de¤erlendirmesi
nin risk
yönetiminden
ayr›lm›fl
olmas›d›r.
EFSA, Avrupa
Komisyonu’na
ba¤l› bir birim
olmay›p ona
karfl› sorumlu
da de¤ildir.
de¤erlendirmesi ve risk yönetimi faaliyetlerinin birbiriyle
iliflkilendirilmesi ba¤lam›nda oldukça zorlu bir görev teflkil
etmektedir. Daha ziyade kurum personelini ilgilendiren
önemli bir konu da, halen Brüksel’de bulunan EFSA
merkezinin ‹talya’n›n Parma flehrine tafl›nmas›d›r. EFSA personeli halihaz›rda tedricen Parma’ya kayd›r›lmaktad›r. Bu
tafl›nma, ofis, lojman ve e¤itim gibi konularda da baz›
s›k›nt›lara yol açmaktad›r.
“
51
GDO GERÇE⁄‹
5.2. EFSA’y› Oluflturan Birimler
EFSA’y› oluflturan dört birim; Yönetim Kurulu, Dan›flma
Forumu, ‹cra Direktörü ve ekibi ile Bilimsel Komite ve sekiz
Panel’dir. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, Yönetim Kurulu g›da
ve yem zincirinde tecrübe sahibi ba¤›ms›z kiflilerden oluflur.
fiu anki Yönetim Kurulu’nda Avrupa Komisyonu’ndan da bir
“
52
üye yer almaktad›r. Bu üye, Avrupa Komisyonu Sa¤l›k ve
Tüketici Koruma Genel Müdürü Robert Madelin’dir.
G›da ve yem
zincirinde
tecrübe sahibi
olan Yönetim
Kurulu Üyeleri
hiçbir bakanl›¤›,
teflkilat› veya
sektörü temsil
etmemektedir
ve sadece
uzmanl›k ve
liyakatleri esas
al›n›rak
atanm›fllard›r.
“
Yönetim Kurulu üyeleri, Avrupa Birli¤i’nin 15 üyeli halini
temsil eden genifl bir co¤rafi da¤›l›ma sahiptir. Yönetim
Kurulu üyeleri; hiçbir bakanl›¤›, teflkilat› veya sektörü temsil
etmemektedir ve sadece uzmanl›k ve liyakatleri esas
al›narak atanm›fllard›r. On befl üyeden dördünün, tüketicileri
veya g›da zincirindeki di¤er ilgili taraflar› temsil eden organizasyonlarda çal›flma geçmifli vard›r. Yönetim Kurulu
toplant›lar›, internet üzerinden gerçek zamanl› olarak takip
edilebilir ve bazen de kamuya aç›k toplant›lar yap›l›r.
Yönetim Kurulu’nun en önemli görevi EFSA’n›n etkin ve verimli bir flekilde çal›flmas›n› temin etmektir. Yönetim Kurulu
bütçeyi belirler, ‹cra Direktörü’nün çal›flma program› tekliflerini kontrol eder ve bunlar›n uygulanmas›n› denetler.
Yönetim Kurulu, bilimsel istiflare ifllevine hiçbir flekilde
müdahil olmaz. Bir baflka ifadeyle, Yönetim Kurulu, kurumun belirtti¤i bilimsel görüfllere kar›flmaz. EFSA’n›n yönetmelik hudutlar› dahilinde çal›flmas›n› temin etmek de
Yönetim Kurulu’nun genel görevidir.
Öte yandan Dan›flma Forumu, 25 üye ülkenin temsilcilerinden oluflmaktad›r. Bu temsilciler, genellikle EFSA’ya
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
benzer flekilde risk de¤erlendirmesi konusunda çal›flan
enstitülerden gelmektedir. Örne¤in, Fransa G›da Güvenli¤i
Ajans› (AFSSA) ve ‹ngiltere G›da Standartlar› Kurumu (FSA)
gibi g›da güvenli¤i birimlerinin mensuplar›, Dan›flma Forumu
üyesidir.
Dan›flma Forumu’nun görevi; ‹cra Direktörü’ne bilimsel
konular, öncelikler ve çal›flma program› hakk›nda tavsiyelerde bulunmakt›r. Dan›flma Forumu, ihtilafl› metotlar› da
tart›flarak çözüme kavuflturmaya çal›fl›r. Söz gelifli, üye ülkelerden birinde BSE konusunda bir mesele ç›kt›¤›nda,
Dan›flma Forumu’nda tart›flma ve karfl›l›kl› tecrübe aktar›m›
yap›larak meselenin kriz boyutuna gelmesi engellenir. Çeflitli
g›da de¤erlendirme kurulufllar› aras›nda iflbirli¤i ve
dayan›flma gelecekte daha da ileriye götürülmek zorundad›r.
EFSA’n›n ‹cra Direktörü, ‹ngiliz Geoffrey Podger’dir. Kendisi
evvelce ‹ngiliz G›da Standartlar› Kurumu FSA’da görev
yapm›fl bir kimse olup, konu hakk›nda çok derin tecrübeye
sahiptir. Yönetim Kurulu taraf›ndan 2003’te atanan ‹cra
Direktörü, kurumun yasal temsilcisi konumundad›r. ‹cra
Direktörü, EFSA’n›n günlük yönetiminden, çal›flma plan› ve
bütçe önceliklerinin oluflturulmas› ve uygulanmas›ndan ve
bütün personel ifllerinden sorumludur.
EFSA’n›n halihaz›rdaki personel say›s› 130 olup, bu say›n›n
üç y›l sonra 250’ye ç›kmas› beklenmektedir. EFSA’n›n
karfl›laflaca¤› ifl yükü için 250 kiflilik bir kadronun bile yetersiz kalmas› muhtemeldir. Kadrolu elemanlar, Teknik ve
“
Dan›flma
Forumu, 25 üye
ülkenin
temsilcilerinden
oluflmaktad›r.
Bu temsilciler,
genellikle
EFSA’ya benzer
flekilde risk
de¤erlendirmesi
konusunda
çal›flan
enstitülerden
gelmektedir.
“
53
GDO GERÇE⁄‹
“
Bilimsel Komite ve Panellere destek sa¤lamakta, bilimsel veri
toplamakta, riskler hakk›nda erken uyar›da bulunmakta ve
Bilimsel Komite
ve sekiz Panel,
EFSA’n›n kadrolu
elemanlar›ndan
de¤il, kurum
d›fl› bilim
adamlar›ndan
oluflur.
Yönetim Kurulu ile Dan›flma Forumu’nun faaliyetlerine
“
uzman veritaban› oluflturma, rehber dokümanlar›n gelifltir-
yard›m etmektedir. Ayr›ca EFSA’n›n ‹letiflim ve Bilim
Departmanlar› da vard›r.
Bilim Departman›, Bilimsel Komite ve Panellerin çal›flmalar›na destek sa¤layan dokuz birim ve BSE/TSE ve pestisit
risk de¤erlendirmesi ile zoonozlar›n izlenmesi gibi spesifik
konularla ilgilenen üç birimden oluflur. Ayr›ca, veri toplama,
ilmesi ve bilimsel istiflare toplant›lar›n›n organizasyonu gibi
daha yatay nitelikli ifllerle u¤raflacak Bilimsel Destek servisleri
de oluflturulmaktad›r.
54
Bilimsel Komite ve sekiz Panel, EFSA’n›n kadrolu elemanlar›ndan de¤il, kurum d›fl› bilimadamlar›ndan oluflur. Bunlar;
spesifik
bir
konuda
üstün
baflar›
göstermifl,
risk
de¤erlendirme konusunda uzman bilimadamlar› aras›ndan,
öncelikle davette bulunularak seçilirler. EFSA,
Panelleri
olufltururken co¤rafi da¤›l›m prensibini de gözetmifltir.
Neticede uzmanlar, Avrupa’n›n farkl› ülkelerini temsil etmektedir. Bu uzmanlar, Yönetim Kurulu taraf›ndan, EFSA’n›n bilimsel faaliyetlerinin fiilen bafllad›¤› Nisan 2003’te atanm›flt›r.
Uzmanlar›n görev süresi üç y›l olup tekrar atama yap›lmas›
mümkündür.
Bilimsel Komite, sekiz Panel
baflkan›n›n yan› s›ra alt›
ba¤›ms›z uzmandan oluflur. Komite, esas itibar›yla,
Panellerin çal›flmalar›n›n koordinasyonundan sorumludur.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Ayn› zamanda, çok sektörlü bilimsel ifllerle de u¤rafl›r.
Bilimsel Komite’nin halen yürütmekte oldu¤u baz› faaliyetler
aras›nda
kanserojen
maddelerin
de¤erlendirilmesi,
maruziyet de¤erlendirmesi ve mikroorganizmalar›n nitelikli
güvenlik varsay›m› (QPS) konular›ndaki çal›flma gruplar›n›
sayabiliriz. EFSA, QPS konusunda Aral›k 2004’te bir bilimsel
toplant› tertip edecektir. Avrupa’n›n dört bir köflesinden bilimadamlar›, tecrübelerini paylaflmak ve konuyu EFSA ile
derinlemesine tart›flmak için bu toplant›ya davet edilmifltir.
EFSA bünyesindeki sekiz Panel, g›da ve yem zincirinin
muhtelif kesimleri üzerinde çal›flmaktad›r. Bunlar› flu flekilde
sayabiliriz:
AFC Paneli: G›da katk›lar›, lezzetlendiriciler, iflleme
yard›mc›lar› ve g›dalarla temas eden materyaller;
AHAW Paneli: Hayvan sa¤l›¤› ve refah›;
BIOHAZ Paneli: Biyolojik tehlikeler;
CONTAM Paneli: G›da zincirindeki kontaminasyon
unsurlar›;
FEEDAP Paneli: Hayvan yemlerinde kullan›lan katk›lar
ve ürün ya da maddeler;
GDO Paneli: Geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar;
NDA Paneli: Diyetetik ürünler, beslenme ve alerjiler;
PPR Paneli: Bitki sa¤l›¤›, bitki koruma ürünleri ve bunlar›n kal›nt›lar›.
55
GDO GERÇE⁄‹
Bunlardan sadece GDO Paneli burada detayl› olarak ele
al›nacakt›r.
Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu veya üye ülkelerin
EFSA’ya bilimsel sorular yöneltebilece¤i öngörülmüfltür.
Ayr›ca, baz› ürünlerin piyasaya sürülmesine izin verilmeden
önce EFSA’dan görüfl al›nmas› yolunda bir yasal zorunlululuk
“
56
da vard›r. ‹zin verilmeden önce EFSA’n›n haklar›nda görüfl
‹zin verilmeden
önce EFSA’n›n
haklar›nda
görüfl bildirmesi
gereken ürünlerden baz›lar›
flunlard›r; g›da
veya yem
katk›lar›,
lezzetlendiriciler, pestisitler ve
GDO’lar.
“
bildirmesi gereken ürünlerden baz›lar› flunlard›r: g›da veya
yem katk›lar›, lezzetlendiriciler, pestisitler ve GDO’lar. Bir
baflka ifadeyle, GDO mevzuat›, EFSA’n›n bilimsel görüfl
bildirmesini spesifik olarak flart koflmaktad›r. Kendisine
yöneltilen bilimsel sorular› cevapland›rma ve ruhsat verilecek
ürünler hakk›nda görüfl bildirmenin yan› s›ra EFSA, kendi
inisiyatifiyle de bir konu üzerinde çal›flma karar› alabilir.
“Kendi kendini görevlendirme” ad› verilen bu sisteme göre,
EFSA bilimadamlar›, gerekli gördükleri bilimsel konular
üzerinde çal›flma bafllat›lmas›n› ‹cra Direktörü’ne teklif edebilirler.
EFSA’ya 236’s› 2003’te ve 123’ü de 2004’te olmak üzere
A¤ustos 2004 itibar›yla toplam 400’e yak›n bilimsel soru
yöneltilmifltir. Bunlardan birço¤u eski dönemden kalm›fl
sorulard›r. Bir baflka ifadeyle, eski komitelerin uzun süre
bekletip de ele alamad›¤› sorular, flimdi EFSA taraf›ndan
cevapland›r›lacakt›r. Bu 400 soruya ilaveten
EFSA, 6’s›
2003’te, 13’ü de 2004’te olmak üzere 19 konuda “kendi
kendini görevlendirme” yapm›flt›r. A¤ustos 2004’e kadar
EFSA toplam 102 bilimsel görüfl bildiriminde bulunmufltur.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
5.3. GDO Paneli
2001/18/EC say›l› Direktif, GDO’lar› “Çiftleflme ve/veya
do¤al rekombinasyon yoluyla do¤al olarak meydana
gelmeyen bir flekilde genetik materyali de¤ifltirilmifl olan,
insan haricindeki organizmalar.” fleklinde tan›mlamaktad›r.
GDO Paneli’nin görevi, GDO’lara iliflkin bilimsel sorular
karfl›s›nda görüfl bildirmektir. Bu GDO’lar; mikroorganizma,
bitki veya hayvan olabilir. Panel’in görevi sadece GD g›dalar,
yemler ve bütün türev ürünler hakk›nda görüfl bildirmekle
s›n›rl› olmay›p, GDO’lar›n çevreye kas›tl› serbest b›rak›lmas›
konusundaki sorular› da kapsamaktad›r. Netice itibar›yla,
çevresel konulardan bafllay›p yetifltirmeye iliflkin konular ile
insan ve hayvan sa¤l›¤›na kadar uzanan bir dizi mesele Panel
taraf›ndan ele al›nmaktad›r.
Baflkanl›k görevini Hollandal› Dr. Harry A. Kuiper’in yürüttü¤ü Panel’in, 13 farkl› ülkeden 21 üyesi vard›r. Panel
üyeli¤ine seçilebilmenin ana kriteri, üstün bilimsel baflar› ve
risk de¤erlendirme konusunda uzmanl›k sahibi olmakt›r.
GDO Paneli’nin ilgi sahas›n›n çok genifl olmas› itibar›yla
birçok bilimsel alandan uzmanlara ihtiyaç duyulmaktad›r.
Dolay›s›yla; biyokimya, g›da ve çevre mikrobiyolojisi,
moleküler biyoloji, genetik, toksikoloji, hayvansal patoloji,
immünoloji, biyoteknoloji, g›da bilimleri, ekoloji, bitki biyolojisi ve agronomi alanlar›nda uzman bilimadamlar› Panel’de
görev almaktad›r.
Çok genifl bir bilimsel yelpazede uzmanl›k sahibi birçok bilimadam›na sahip olmas›na ra¤men, GDO Paneli’nin bütün
konular›n üstesinden tek bafl›na gelmesi beklenemez.
“
GDO Panel’nin
görevi sadece
GD g›dalar,
yemler ve
bütün türev
ürünler
hakk›nda görüfl
bildirmekle
s›n›rl› olmay›p,
GDO’lar›n
çevreye kas›tl›
serbest
b›rak›lmas›
konusundaki
sorular› da
kapsamaktad›r.
“
57
GDO GERÇE⁄‹
Dolay›s›yla, di¤er Panellerde çal›flan bilimadamlar›n›n ve
münferit vakalar baz›nda ad hoc, yani konuya özel, uzmanlar›n da yard›mlar› al›nabilir. Mesela, daha ziyade beslenme
veya çevresel izlemeyle ilgili bir soru geldi¤inde, bu konuya
mahsus uzmanlar ça¤r›labilir. Buna ilaveten EFSA, GDO
Paneli’ne yard›mc› olmak üzere “kurum içi” bilimadamlar› da
istihdam eder. Mükerrer gayret ve mesai sarf edilmesini
önlemek için ulusal GDO risk de¤erlendirmesi makamlar›yla
“
58
iflbirli¤inin takviye edilmesi de öngörülmektedir. Buna göre,
ulusal seviyede evvelce tamamlanm›fl ifller, EFSA seviyesinde
GDO Paneli,
GD bitkilerin
pazarlama
uygulamalar›
konusunu ele
alan üç daimi
çal›flma
grubuna
sahiptir.
“
yap›lan tart›flmalarda dikkate al›n›r.
GDO Paneli, GD bitkilerin pazarlama uygulamalar› konusunu
ele alan üç daimi çal›flma grubuna sahiptir. Bunlardan birincisi, bitkiye dahil edilen genin –dolay›s›yla proteinin–
moleküler karakterizasyonu konusunda çal›fl›r. ‹kinci çal›flma
grubu, ürün hakk›nda yap›lm›fl karfl›laflt›rmal› analizleri ve
ilgili toksikoloji, alerjenisite ve beslenme konular› baz›nda
g›da ve yem güvenli¤ini inceler. Yeni g›da ürününün
bilefliminin genetik modifikasyon nedeniyle de¤iflmifl olup
olmad›¤›n› bu grup kontrol eder. Son olarak üçüncü çal›flma
grubu ise, çevresel risk analizi ve izleme konusundan sorumludur. Mümkün oldu¤u takdirde bu üç çal›flma grubu ayn›
gün toplan›r. Böylece, gündemdeki soru sabahleyin herkese
anlat›l›r ve gruplar, o gün vard›klar› sonuçlar› gün sonunda
birbirleriyle paylaflma veya birbirlerine soru yönelteme
imkan› bulurlar. Bu üç daimi çal›flma grubuna ilaveten, spesifik konular› ele almak üzere, konuya özel ad hoc çal›flma
gruplar› da oluflturulabilir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
GDO’lar konusunda EFSA’n›n görüfl bildirmesi yasal bir
zorunluluktur. GDO’lar›n çevreye kas›tl› serbest b›rak›lmas›
konusundaki 2001/18/EC say›l› Direktif uyar›nca GDO
Paneli’ne sekiz bilimsel soru gelmifltir. Ayr›ca (EC) 258/97
say›l› eski Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›nda gelen iki
soru ve Nisan 2004’ten beri yürürlükte bulunan, GD g›da ve
yemler konusundaki (EC) 1829/2003 say›l› yeni Yönetmelik
kapsam›nda gelen dokuz baflvuru da Panel’in gündemine
girmifltir.
GDO Paneli’nin halen üzerinde çal›flt›¤› veya flu ana kadar
hakk›nda tavsiyede bulundu¤u GD ürünlerin büyük
ço¤unlu¤unu muhtelif GD m›s›r türleri (NK603, MON 863,
MON 863 x MON 810, 1507, Bt11, NK603 x MON810,
NK603 x MON810 x MON863, NK603 x 1507) oluflturmaktad›r. Geneti¤i De¤ifltirilmifl bir ya¤l›k kolza çeflidi (GT73) ve
çok k›sa bir süre önce, GD pirinç (LLRICE62) ve fleker pancar›
“
GDO’lar
konusunda
EFSA’n›n
görüfl bildirmesi
yasal bir
zorunluluktur.
(H7-1) çeflitleri hakk›nda baflvurular da Panel’e sunulmufltur.
Bu GDO’lara kazand›r›lm›fl özellikler; genellikle herbisit tolerans›, zararl›lara dayan›m veya her ikisi birdendir. Baz›
flirketler ikinci nesil GD bitkiler üzerinde çal›flmakla birlikte,
bunlara iliflkin baflvurular henüz EFSA’ya ulaflmam›flt›r.
Spesifik müracaatlar›n yan› s›ra, GDO Paneli’ne Avrupa
Komisyonu’ndan genel nitelikli sorular da gelmektedir.
Mesela, üye ülkelerden biri belirli bir ürüne kendi s›n›rlar›
dahilinde izin verilmemesi için “korunma gerekçesi”ni (safeguard clause) devreye sokmak istedi¤inde bunu destekleyecek bilimsel aç›klamalar› ortaya koymak zorundad›r. Bu gibi
aç›klamalar hakk›nda, GDO Paneli’nden görüfl bildirmesi
“
59
GDO GERÇE⁄‹
“
60
istenir. Ayr›ca, GD mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m›
hakk›nda yol göstermesi de Panel’den istenmifltir.
Üyeler belirli bir
konuda daha
fazla yol
gösterici
olabilmek
aç›s›ndan
bilimsel görüfl
bildirmeyi
gerekli
gördükleri
takdirde, GDO
Paneli kendi
inisiyatifiyle de
çal›flma
bafllatabilir.
Panel’in bu
flekilde
bildirdi¤i
görüfller tavsiye
mahiyetinde
olup bu görüfl
hakk›nda
de¤erlendirmede
bulunmak ve
karar vermek
risk yöneticisinin
görevidir.
“
Üyeler belirli bir konuda daha fazla yol gösterici olabilmek
aç›s›ndan bilimsel görüfl bildirmeyi gerekli gördükleri
takdirde, GDO Paneli kendi inisiyatifiyle de çal›flma bafllatabilir. Panel’in bu flekilde bildirdi¤i görüfller tavsiye
mahiyetinde olup bu görüfl hakk›nda
de¤erlendirmede
bulunmak ve karar vermek risk yöneticisinin görevidir.
Panel’in kendi kendini görevlendirdi¤i ilk konu, GDO’lardaki
antibiyotik direnç iflaret genlerinin biyogüvenli¤i olmufltur.
Çok uzun zamandan beri tart›flmaya aç›k kalm›fl olmas›
itibar›yla Panel,
bu konuda bilimsel görüfl bildirmenin
yerinde olaca¤›n› düflünmüfltür. Panel’in kendi kendini
görevlendirdi¤i di¤er bir konu da, yine karmafl›k bir mesele
olan, GD bitkilerin pazarlama sonras› çevresel izlemesidir.
Esasen bu konu, daha ziyade bir risk yönetimi meselesidir.
Ancak, müracaatç›n›n önerdi¤i izleme stratejileri hakk›nda
yorumda bulunmas› istenmifl oldu¤u için, Panel, bu konuda
bilimsel rehberlik sa¤laman›n faydal› olaca¤›n› düflünmüfltür.
GDO Paneli, GD g›da ve yemlerin güvenlik de¤erlendirmesi
için, hayvan besleme denemeleri yapman›n faydal› olup
olmayaca¤›
konusunu
incelemek
üzere
di¤er
bir
kendili¤inden görevlendirme yapmay› da k›sa bir süre önce
kararlaflt›rm›fl bulunmaktad›r. Panel’in önerdi¤i di¤er kendi
kendini görevlendirme konular›na örnek olarak flunlar› sayabiliriz: GD bitkilerin pazarlama sonras›ndaki insan ve hayvan
sa¤l›¤› izlemesi; GDO’lar›n alerjenisite de¤erlendirme
yaklafl›mlar›n›n gelifltirilmesi; GDO’lar›n topraktaki mikrobiyal biyoçeflitlilik ve ifllev üzerindeki etkileri.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
GDO Paneli flu ana kadar 14 genel kat›l›ml› toplant›
yapm›flt›r. Bunlar genellikle, bütün konular›n ele al›nd›¤›, iki
veya üç gün süren toplant›lard›r. Genel kat›l›ml› toplant›lar›n
yan› s›ra, GDO Paneli 30’dan fazla çal›flma grubu toplant›s›
da yapm›flt›r. Panel, 12 bilimsel görüfl bildiriminde bulunmufltur. Panel’in en önemli görevi, GD g›da ve yemlerin risk
de¤erlendirmesi hakk›nda bir Rehber Doküman’›n haz›rlanmas›d›r. GDO Paneli, pazarlama sonras› çevresel izleme
konusunda workshop tarz› çal›flmalar da düzenlemifltir.
5.4. GDO’lar Hakk›ndaki AB Mevzuat›
GDO’lar hakk›ndaki AB mevzuat›, konunun de¤iflik yönlerini
ele alan bir dizi direktif ve yönetmelikten oluflmaktad›r.
98/81/EC say›l› Direktif’le tadil edilmifl 90/219/EEC say›l›
Direktif, GDO'lar›n kapal› kullan›m›; 90/220/EEC say›l›
Direktif’in yerine geçen 2001/18/EC say›l› Direktif, alan denemeleri, çevreye ve pazara serbest b›rakma, yaflayabilir
GDO’lar›n ithali ve ifllenmesi ile hayvan yemi uygulamalar›;
(EC) 258/97 say›l› Yeni G›da Yönetmeli¤i, GDO’lar dahil
olmak üzere yeni g›dalar›n pazara sürülmesi; (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik, GD g›da ve yemler; (EC)
1830/2003 say›l› Yönetmelik, GDO’lar›n etiketlenmesi ve
izsürülebilirli¤i; (EC) 1946/2003 say›l› Yönetmelik ise,
GDO’lar›n s›n›rafl›r› dolafl›m› konular›n› düzenlemektedir.
2001/18/EC say›l› Direktif ve (EC) 1829/2003 say›l›
Yönetmelik afla¤›da daha detayl› bir flekilde anlat›lacakt›r.
Avrupa mevzuat›n›n temel prensibi, risk de¤erlendirmesinin
vakalar baz›nda münferit olarak yap›lmas›n› öngörmektedir.
Çevreye kas›tl› serbest b›rakma hakk›ndaki 2001/18/EC
“
Avrupa
mevzuat›n›n
temel prensibi,
risk de¤erlendirmesinin vakalar
baz›nda
münferit olarak
yap›lmas›n›
öngörmektedir.
“
61
GDO GERÇE⁄‹
say›l› Direktif, çevresel risk de¤erlendirmesinin nas›l
yap›laca¤› hususunda spesifik olarak yol göstermektedir.
De¤erlendirme, vakalar baz›nda münferit olarak yap›lacak,
yani her bir GDO ba¤›ms›z ele al›nacakt›r. GDO’lar›n piyasaya
sürülmesi kademeli bir süreçtir. GDO öncelikle laboratuvar
ortam›nda gelifltirilir, bunun akabinde küçük çapl› alan denemeleri yap›l›r ve ancak bundan sonra çevreye büyük çapl›
serbest b›rakma mümkün olur. Bir baflka ifadeyle, serbest
b›rakman›n çap› kademeli olarak art›r›l›r. EFSA, üye ülkelerin
sorumlulu¤una b›rak›lm›fl olan deneysel ölçekli serbest
b›rakma konusuyla ilgilenmemektedir. Bir pazarlama müracaat› yap›ld›¤›nda, EFSA’dan sadece görüfl bildirmesi istenir.
2001/18/EC say›l› Direktif, çevresel risk de¤erlendirmesi ve
araflt›rma-gelifltirme aflamas›nda tatminkar alan denemeleri
62
yap›lmas› için ortak bir metodoloji oluflturulmas›n› da
öngörmektedir. 2001/18/EC say›l› Direktif’e göre, ön tedbir
prensibi göz önünde bulundurulmak zorundad›r. Söz konusu
direktif, insan sa¤l›¤› ve çevre üzerinde olumsuz etkileri olabilecek antibiyotik direnç iflaret genlerinin Aral›k 2004’e
kadar devreden ç›kar›lmas›n› öngörmektedir. Fakat bu genlerin hangileri oldu¤u Direk-tif’te aç›kça belirtilmedi¤inden,
Panel’in bu konuda bir rehber doküman haz›rlamas› ihtiyac›
do¤mufltur. Eskisinden farkl› olarak yeni mevzuat, ruhsat verilmeden önce kamu-oyunun
fikrinin al›nmas›n› mecburi
k›lmakta ve serbest b›rakma iflleminin kamuya aç›k resmi tescilinin yap›lmas›n› öngörmektedir. Ancak bu, EFSA’n›n de¤il,
Avrupa Komisyonu’nun görevidir. Direktif, bir ürüne ruhsat
verilip verilmemesi kararlaflt›r›l›rken, üye ülkeler ve Avrupa
Komisyonu’nun etik görüflleri de dikkate alabilece¤ini belirtmektedir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Eskiden bir GD g›da veya yem ilk olarak üye ülkelerden
birinde de¤erlendirilir ve flayet o üye ülke onay verirse di¤er
üye ülkelere gidilirdi. Di¤er ülkeler de bu konuda yorumda
bulunabilir ve o GDO’nun pazara sürülmesine karfl› ç›kabilirlerdi. Üye ülkeler aras›nda görüfl birli¤i sa¤lanamamas› durumunda da konu EFSA’ya getirilirdi. (EC) 1829/2003 say›l›
yeni Yönetmelik’e göre ise, herhangi bir GD g›da veya yem
pazara sürülmeden önce baflvuru do¤rudan do¤ruya
EFSA’ya yap›lacakt›r. EFSA’n›n bu süreçteki rolü, risk
de¤erlendirme
sorumlulu¤u
da
kendisine
geçmifl
oldu¤undan, art›k çok daha merkezi bir flekil alm›flt›r. Bu
yönetmelik, GD katk›lar, lezzetlendiriciler ile nihai mamulde
GD mikroorganizma varsa enzimler de dahil olmak üzere
GDO’lar› ve GDO’dan üretilmifl g›da ve yemleri kapsar.
Ancak, GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen
ürünler bu yönetmeli¤e tabi de¤ildir. Yönetmelik’e göre,
gerekli görülen hallerde GD g›da ve yemler için pazarlama
sonras› izleme talep edilebilir. Numuneler ile GD g›da ve
yemlerin tan›mlama ve tespit metotlar› müracaatç›
taraf›ndan sunulmal› ve bu metotlar›n geçerlili¤i, Topluluk
Referans
Laboratuvar›
taraf›ndan
do¤rulanmal›d›r.
Yönetmelik, Avrupa Komisyonu’na, izin verilen bütün GD
g›da ve yemler için kamuya aç›k bir kay›t sistemi oluflturulmas› görevini de vermektedir. Bu kay›t sistemine; ürünün
spesifikasyonlar›, güvenlik kan›t›, numune al›m ve tespit
metotlar› ifllenecektir. Söz konusu kay›t sistemine, Avrupa
Komisyonu’nun web sitesi üzerinden ulafl›labilir. (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik do¤rultusunda, baflvuru
dosyas›n›n
haz›rlanmas›
ve
sunumu
konusunda
müracaatç›lara yard›mc› olmak için detayl› rehber doküman-
63
GDO GERÇE⁄‹
lar yay›nlamas› EFSA’dan istenmifltir. Yönetmelik, EFSA’n›n
bilimsel görüflünü baflvuruyu izleyen alt› ay zarf›nda
bildirmesini öngörmektedir. Ancak müracaatç›dan ek bilgi
istenmesi durumunda bu süre uzat›labilir.
“
64
Yönetmelik hükümleri gere¤ince, kendisine yeni veya
EFSA’n›n,
müracaat› takip
eden 90 gün
içinde üye
ülkelere ve
çevresel
konularda
yetkili mercilere
dan›flmas› ve
nihai bilimsel
görüflünü
yay›nlamadan
önce bunlar›n
ihtiyaçlar›n› göz
önünde
bulundurmas›
gerekir.
“
de¤ifltirilmifl bir baflvuru yap›ld›¤›nda, üye ülkeleri, Avrupa
Komisyonu’nu ve ayn› zamanda kamuoyunu haberdar
etmek EFSA’n›n görevidir. Dolay›s›yla, baflvuru al›n›r al›nmaz
özeti EFSA web sitesinde yay›nlan›r. Bunu takiben, EFSA personeli taraf›ndan baflvurunun eksiksizlik kontrolü yap›l›r.
Baflvuru, ancak geçerli flekilde yap›lm›fl oldu¤u teyit edildikten sonra EFSA taraf›ndan üye ülkelere,
Avrupa
Komisyonu’na ve GDO Paneli’ne duyurulur ve risk
de¤erlendirme süreci bafllat›l›r. Baz› özel durumlarda,
EFSA’n›n risk de¤erlendirmesini k›smen bir üye ülkeye devredebilece¤i veya devretmesi gerekece¤i öngörülmüfltür. Bu
devir ifllemi; g›da ve yem ürünleri için ihtiyari, tohum veya
bitki ço¤alma materyalleri ya da GDO yetifltirilmesi içinse
mecburidir. Netice itibar›yla, EFSA’n›n çevresel risk
de¤erlendirmesi konular›nda üye ülkelerin ulusal makamlar›yla yak›n iflbirli¤i içinde çal›flmas› gerekmektedir. Her
durumda EFSA’n›n, 90 gün içinde üye ülkelere ve çevresel
konularda yetkili mercilere dan›flmas› ve nihai bilimsel
görüflünü yay›nlamadan önce bunlar›n ihtiyaçlar›n› göz
önünde bulundurmas› gerekir. Görüflünü; bir raporla birlikte
Avrupa Komisyonu’na, üye ülkelere ve müracaatç›ya
bildirmek de EFSA’n›n sorumluluklar›ndand›r. EFSA, web
sitesi vas›tas›yla görüflünü kamuoyuna da bildirmek zorundad›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
5.5. EFSA Rehber Dokümanlar›
EFSA, yukar›da belirtilen rehber dokümanlar›n haz›rlanmas›
için aflamal› bir süreç uygulamay› kararlaflt›rm›flt›r. GDO
Paneli’ne halihaz›rda yap›lan baflvurular GD bitkiler ve bunlar›n türevi g›da ve yemler hakk›nda oldu¤u için EFSA, öncelikle geneti¤i de¤ifltirilmifl bitkilerle ilgili bir Rehber Doküman
haz›rlam›fl bulunmaktad›r. EFSA,
GD mikroorganizmalar
hakk›nda da bir rehber doküman üzerinde çal›flmalara
bafllam›flt›r. Bu doküman, nihai üründe mevcudiyetini
sürdüren bir GD mikroorganizma kullan›larak fermentasyon
yoluyla üretilen –baflta bileflenler olmak üzere– g›da ve yemler (katk›lar, lezzetlendiriciler ve vitaminler gibi) hakk›ndad›r.
EFSA, gelecekte GD hayvanlar hakk›nda da bir rehber doküman haz›rlamaya bafllayacakt›r. Ancak, GD mikroorganizmalar ve hayvanlarla ilgili bilinen bir baflvuru yak›n gelecekte beklenmedi¤i için, EFSA pragmatik bir flekilde konuya
yaklafl›p ilk olarak GD bitkiler hakk›ndaki Rehber Doküman’›
haz›rlam›flt›r.
EFSA GDO’lar›n her türlü kullan›m›yla ilgili sorulara bakt›¤›
için, GD bitkilerin yetifltirilmesinden bafllayarak bunlar›n
ithali ile g›da ve yem olarak ifllenmesine kadar bütün kullan›m amaçlar›n› ele alan genifl kapsaml› bir Rehber
Doküman haz›rlanm›flt›r. Böylesine genifl kapsaml› bir doküman, müracaat için gerekli tüm bilgileri içermesi itibar›yla
müracaatç›lara çok yard›mc› olacakt›r. GD bitkiler hakk›ndaki
Rehber Doküman’›n kapsam›na giren hususlar flunlard›r:
Geneti¤i de¤ifltirilmifl yüksek bitkiler
(2001/18/EC say›l›
Direktif); GD bitkiler içeren veya GD bitkilerden oluflan g›da
ve/veya yemler (1829/2003 say›l› Yönetmelik); GD bitkiler-
“
GD bitkilerin
yetifltirilmesinden bafllayarak
bunlar›n ithali
ile g›da ve yem
olarak
ifllenmesine
kadar bütün
kullan›m
amaçlar›n› ele
alan genifl kapsaml› bir Rehber
Doküman
haz›rlanm›flt›r.
“
65
GDO GERÇE⁄‹
den üretilmifl veya GD bitkilerden üretilmifl bileflenler içeren
g›dalar (1829/2003 say›l› Yönetmelik) ve GD bitkilerden
üretilmifl yemler (EC 1829/2003 say›l› Yönetmelik).
Rehber Doküman; spesifik analitik, toksikolojik ve besin
“
66
de¤eri testlerinin veya yem denemelerinin nas›l yap›laca¤›na
dair bir protokol de¤il, risk de¤erlendirmesinin genel
‘Güvenli
kullan›m
geçmiflleri’
itibariyle
geleneksel
g›dalar›n
güvenli olduklar› kabul edilir.
Dolay›s›yla
geleneksel
g›dalar, GD
g›dalar için
k›yaslama
referans› olarak
kullan›labilir.
“
çerçevesini belirleyen bir belgedir. Rehber Doküman’›n
amac›, GDO’lar›n risk de¤erlendirmesinin nas›l yap›lmas›
gerekti¤i yolunda genel bir konsept oluflturmakt›r. Bu konsept; g›da ve yem güvenli¤inin de¤erlendirilmesine iliflkin
flartlar›, çevresel risk de¤erlendirmesinin flartlar›n› ve bir
çevresel izleme plan›n›n ana hatlar›n› içerir. EFSA, Rehber
Doküman’›n haz›rlanmas›na tamamen s›f›rdan bafllam›fl
de¤ildir. Bu doküman, Yeni G›dalar ve GDO’lar Birleflik
Çal›flma Grubu taraf›ndan haz›rlanm›fl 2003 AB Rehber
Doküman›’n›n en son bilimsel geliflmeler ve bilgiler ›fl›¤›nda
güncellenmifl bir versiyonu niteli¤indedir.
5.6. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Ürünlerin Güvenlik
De¤erlendirmesi
GD ürünlerin güvenlik de¤erlendirmesi için karfl›laflt›rmal› bir
yaklafl›m çok önemlidir. G›dalar; besin maddeleri, vitaminler
ve minerallerin kompleks birer kar›fl›m› olmakla birlikte antibesin faktörleri ve do¤al toksinler de içerebilirler. Geleneksel
yollarla yetifltirilen bitkiler, genel kabul gören bir kullan›m
geçmifline (çevre, tüketiciler ve hayvanlar aç›s›ndan) sahip
olduklar›ndan, GD bitkilerin çevresel güvenlik ile g›da ve yem
güvenli¤i de¤erlendirmelerinde bir temel çizgisi ifllevi görebilirler.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Güvenlik de¤erlendirmesi iki aflamal› bir süreçtir. ‹lk
aflamada GD ürünle GD olmayan geleneksel muadili
aras›ndaki farklar belirlenir. Bunlar, kasten ortaya ç›kar›lm›fl
farklar (mesela bitkiye dahil edilen özellik) olabildi¤i gibi
istem d›fl› farklar da olabilir. ‹kinci aflamada, belirlenen farklar›n çevresel ve/veya g›da ya da yem güvenli¤i ile beslenme
aç›lar›ndan yans›malar› de¤erlendirilir. Burada önem tafl›yan
ana konseptler, eski ve uzun tart›flmalara konu olmufl
yak›nl›k ve esasl› eflde¤erlilik konseptleridir (karfl›laflt›rmal›
güvenlik de¤erlendirmesi).
Rehber Doküman’da da aç›kça belirtildi¤i üzere, GDO’lar›n
de¤erlendirmesindeki kilit unsurlar; verici ve konakç› organizmalar›n karakterize edilmesi, genetik modifikasyon
olgusunun moleküler karakterizasyonu, agronomik ve
bileflimsel özelliklerin analizi, spesifik toksisite, alerjenisite ve
besin testleri, pazarlama sonras› izleme, çevresel risk
de¤erlendirmesi ile çevresel izlemedir.
GDO’lar›n güvenlik de¤erlendirmesinde genifl kapsaml› bir
yaklafl›m takip edilmekle birlikte, her bir GDO için yine de
münferit vaka baz›nda ayr› ayr› de¤erlendirme yap›lmaktad›r. Bilimadamlar› mevcut bütün bilgileri dikkate al›rlar.
Müracaatç›dan çok genifl kapsaml› bir veri paketi sunmas›
istenir. Ancak, mevcut bütün bilgilerin göz önünde tutulabilmesi için güvenlik de¤erlendirmesi tamamlanmadan önce
literatür taramas› da yap›l›r. Spesifik testlerin kapsam›
–mesela besleme denemelerinin istenip istenmeyece¤i
hususu gibi– mevcut kan›tlar taraf›ndan belirlenir (kademeli
yaklafl›m).
“
GDO’lar›n
güvenlik
de¤erlendirmesinde genifl
kapsaml› bir
yaklafl›m takip
edilmekle birlikte, her bir GDO
için yine de
münferit vaka
baz›nda
ayr› ayr›
de¤erlendirme
yap›lmaktad›r.
“
67
GDO GERÇE⁄‹
5.7. ‘’Rehber Doküman’’a Nihai fieklinin Verilmesi
GDO Paneli taraf›ndan haz›rlanan Rehber Doküman, a¤›rl›kl›
olarak,
Avrupa
Komisyonu’nun
sponsorlu¤unda
gerçeklefltirilmifl çok büyük bir araflt›rma projesi olan
ENTRANSFOOD Projesi’nin sonuçlar›n› esas alm›flt›r. Rehber
Doküman’›n ilk tasla¤›, 7 Nisan 2004 tarihinde EFSA web
sitesinde yay›nlanm›flt›r. ‹lgili taraflarla yap›lan derinlemesine
görüfl al›flverifllerinin ard›ndan 9 May›s 2004’e kadar
EFSA’ya 38 kat›l›mc›dan 460 kadar spesifik yaz›l› yorum
sunulmufl ve bu yorumlar bilahare Panel taraf›ndan dikkate
al›nm›flt›r. 25 May›s 2004’te yap›lan ilgili taraflar
toplant›s›nda GDO Paneli’nin muhtelif üyeleri Rehber
Doküman’›n
sunumunu
yapm›fl
ve
benimsedikleri
yaklafl›mlar› aç›klam›flt›r. ‹lgili taraflardan al›nan görüfllerin
68
›fl›¤›nda Rehber Doküman gözden geçirilmifl ve 24 Eylül
2004 tarihinde GD bitkiler hakk›ndaki Rehber Doküman’a
son flekli verilmifltir. Rehber Doküman nihai flekliyle 30
Kas›m 2004’te yay›nlanm›flt›r. Rehber Doküman EFSA’n›n
http://www.efsa.eu.int
görülebilir.
adresindeki
web
sitesinde
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
6.
Avrupa Birli¤i’nde Yeni ‹zsürülebilirlik
ve Etiketleme Kurallar›n›n Uygulanmas›
Dr. Marcel FEYS
Tate & Lyle
Brüksel, Belçika
6.1. GDO Konusundaki Düzenlemelerin Tarihçesi
Genetik modifikasyon ve GD g›dalar karmafl›k bir konudur.
Ayr›ca, Avrupa makamlar› konuya iliflkin düzenlemelerin
çerçevesini oluflturmaya bafllad›klar›nda
henüz tamamen
yeni olan bir alana girmifl oldular. Konunun bu karmafl›k
mahiyeti dikkate al›nd›¤›nda, GDO’lar ve GD g›dalar
konusunda tutarl› bir yasal düzenleme altyap›s› oluflturman›n gayet uzun ve güç bir süreç haline dönüflmesi flafl›rt›c›
olmamal›d›r. GDO’lar hakk›nda yasal düzenleme altyap›s›n›n
oluflturulmas›, 1990 y›l›nda geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m› hakk›ndaki yönetmelikler ve
GDO’lar›n pazara sunulmas›na iliflkin tan›m ve prosedürlerin
yay›nlanmas›yla bafllad›. GD g›dalar›n etiketlenmesi konusu
k›smen, (EC) 258/97 (Yeni G›dalar Yönetmeli¤i), (EC)
1139/98,
(EC)
49/2000
ve
(EC)
50/2000
say›l›
Yönetmelikler kapsam›nda düzenlenmekteydi. 2000 y›l›nda
AB, GDO’larla ilgili yasal düzenlemeleri gözden geçirmeye
bafllad›. Bu gözden geçirme çal›flmalar›n›n bir sonucu olarak
GDO’lar›n ruhsatland›rma prosedürleri s›k›laflt›r›ld› ve
GDO’lar›n etiketlenmesinde ürünün GDO kayna¤›n› esas
alan yeni bir yaklafl›m gündeme geldi. Etiketleme ve
izsürülebilirlik konular›ndaki Yönetmeliklerin (EC 1829/2003
69
GDO GERÇE⁄‹
ve 1830/2003) yay›nlanmas›yla birlikte, geriye kalan birkaç
nokta d›fl›nda tutarl› bir düzenleme çerçevesinin oluflturulmas› süreci esas itibar›yla tamamlanm›fl oldu. Geri kalan
noktalardan biri, hala Avrupa seviyesinde düzenlemeye
ba¤lanmas› gereken GD tohumlar›n kabul edilebilir kontam-
“
70
inasyon seviyeleridir.
Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i,
yeni g›dalar›n
etiketlerinde,
bunlar›n
geleneksel
muadillerininkilerle art›k
eflde¤er
olmayan yeni
özellik veya
vas›flar›n›n
belirtilmesi
gerekti¤ini
öngörmekteydi.
GD g›dalar›n etiketlenmesiyle ilgili ilk hükümlere, 1997 tar-
“
olmama” prensibi, genetik modifikasyondan kaynaklanan
ihli Yeni G›dalar Yönetmeli¤i kapsam›nda yer verildi. GD
g›dalar ve GD g›da bileflenleri, bu yönetmelikte yeni g›da
kategorilerinden biri olarak tan›mland›. Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i, yeni g›dalar›n etiketlerinde, bunlar›n geleneksel muadillerininkilerle art›k eflde¤er olmayan yeni özellik
veya vas›flar›n›n belirtilmesi gerekti¤ini öngörmekteydi.
“Art›k eflde¤er olmayan” ifadesi g›dan›n bileflimine, besin
de¤erine veya GDO mevcudiyetine at›fta bulunuyor olabilir.
Ancak, GD bir g›dan›n geleneksel muadiliyle eflde¤erlili¤inin
hangi kriterler esas al›narak de¤erlendirilece¤i, Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i kapsam›nda belirtilmemiflti.
G›dalar›n tabi oldu¤u ilave spesifik etiketleme flartlar›
hakk›ndaki (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’te “eflde¤er
ölçülebilir DNA veya protein kal›nt›s› mevcudiyeti fleklinde
tan›mland›. Bu yönetmeli¤e göre, GDO türevi g›da veya g›da
bileflenlerinin, nihai mamulde genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein bulundu¤u müddetçe,
“Geneti¤i de¤ifltirilmifl …’dan üretilmifltir” fleklinde etiketlenmesi
gerekiyordu
üretilmifltir”
veya
(“Geneti¤i
de¤ifltirilmifl
soyadan
“Geneti¤i
de¤ifltirilmifl
m›s›rdan
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
üretilmifltir” gibi). K›sacas›, (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’e
göre etiketleme mecburiyeti, g›da veya g›da bileflenindeki
kal›nt› DNA veya protein mevcudiyetini esas almaktayd›.
Etiketleme ifllemini kolaylaflt›rmak aç›s›ndan Avrupa
Komisyonu, kal›nt› DNA veya protein içermedikleri için
etiketlenmesi gerekmeyen ürünlerin bir listesini yay›nlamay›
kararlaflt›rd›. Bu “muafiyet listesi”; rafine ya¤, niflasta
hidrolizatlar›, glikoz fluruplar› ve multidekstrinler gibi genetik
modifikasyondan
kaynaklanan
DNA
veya
protein
kal›nt›lar›n›n art›k tespit edilemeyece¤i yüksek derecede
rafine edilmifl ürünleri içermekteydi. Komisyon ayr›ca,
tesadüfi ve kasti olmayan kontaminasyonlar› dikkate alarak
GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlemek niyetindeydi.
GDO türevi g›da maddelerinin etiketleme talimatlar›
hakk›ndaki (EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik, GD etiketleme
zorunlulu¤undan muafiyet flartlar›n› daha da ileri bir flekilde
belirledi. Bu yönetmelik, nihai g›da mamulünde genetik
modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein bulunmamas› durumunda ürünü etiketleme flart›ndan muaf tutan
temel prensibi teyit ediyordu. Avrupa Komisyonu, bu yönetmelik ile “muafiyet listesi” yay›nlama niyetini de tekrar etti.
(EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik’in getirdi¤i yeni bir hükümle
GD etiketlemesi için eflik de¤er, müstakil g›da bileflenleri
baz›nda % 1 olarak belirlendi. Burada dikkat edilmesi
gereken husus, eflik de¤erin nihai g›da maddesindeki
toplam kontaminasyon seviyesine göre de¤il, GDO türevi
bileflenin kontaminasyon seviyesine göre uygulanmas›yd›.
(EC) 49/2000 say›l› Yönetmelik, bir g›da ürününün GD
etiketleme zorunlulu¤undan muaf tutulabilmesi için, ifllet-
“
(EC) 1139/98
say›l›
Yönetmelik’te
“eflde¤er
olmama”
prensibi, genetik
modifikasyondan
kaynaklanan
ölçülebilir DNA
veya protein
kal›nt›s›
mevcudiyeti
fleklinde
tan›mland›.
“
71
GDO GERÇE⁄‹
mecinin, kontaminasyonun gerçekten tesadüfi veya kas›ts›z
oldu¤unu gösterecek flekilde, “uygun tedbirler” ald›¤›n›
kan›tlamas› gerekti¤ini hükme ba¤l›yordu. Bu “uygun tedbirler” afla¤›da aç›klanacakt›r.
(EC) 258/97, (EC) 1139/98 ve (EC) 49/2000 say›l›
“
72
Yönetmelikler sadece g›da ve g›da bileflenlerini kapsamaktayd›. Zira, tan›mlar› itibar›yla bileflen olarak kabul edilmeyen
Tutarl› bir
düzenleme
altyap›s›n›n
bulunmamas›
nedeniyle 2000
y›l›nda üye
ülkeler, yeni
GDO’lara ruhsat
verilmesi
konusunda
moratoryum
uygulamaya
karar verdiler.
katk› maddesi ve lezzetlendirici gibi ürünler ayr› bir düzen-
“
bulunmad›¤›n› analitik yollarla teyit etme yoluna gitti.
leme çerçevesine girmekteydi. Avrupa Komisyonu, (EC)
50/2000 say›l› Yönetmelik ile, yukar›da belirtilen yönetmeliklerin hükme ba¤lad›¤› etiketleme prensiplerinin katk›
ve lezzetlendirici statüsündeki ürünlere de tatbik olunaca¤›n› teyit etti. Ancak söz konusu yönetmelik, bu gibi
ürünlerin GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlemedi.
Pazarda GDO’lar›n genel olarak kabul görmemesi ve GD
etiketlemesi konusunda tam ve tutarl› bir düzenleme
altyap›s› bulunmamas› nedeniyle, g›da endüstrisi o zaman
için genelde, g›dalar›n GDO kaynakl› olmad›¤›n› belge
baz›nda kan›tlama ve tercihen de hammadde baz›nda GDO
GDO’lar›n ve GDO türevi ürünlerin etiketlenmesi konusunda
Avrupa makamlar› taraf›ndan belirlenen flartlar, g›da
endüstrisi taraf›ndan fiilen uygulanmad›. Tutarl› bir düzenleme altyap›s›n›n bulunmamas› nedeniyle 2000 y›l›nda üye
ülkeler, yeni GDO’lara ruhsat verilmesi konusunda moratoryum uygulamaya karar verdiler. Bir baflka ifadeyle, tam ve
tutarl› bir düzenleme altyap›s› oluflturuluncaya kadar hiçbir
yeni GDO’ya ruhsat verilmemesi kararlaflt›r›ld›. Bunun
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
ard›ndan, Avrupa Komisyonu, GDO’larla ilgili bütün yasal
düzenlemeleri gözden geçirmeye bafllad›. Ürünlerin GDO
kayna¤›n› esas alan yeni bir etiketleme usulü de¤erlendirmeye al›nd›. Buna göre, genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya protein kal›nt›s›n›n nihai mamulde hala
mevcut olup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n GDO kaynakl› bütün
ürünler GD olarak etiketlenecek, yani ürünün belgeye dayal›
genetik kayna¤› –ki bu da ileride izah edilecek olan
izsürülebilirlik konseptidir– etiketlemeye esas teflkil edecekti.
Bu prensip, GDO’lar›n ve GDO türevi ürünlerin etiketlenmesi
ve izsürülebilirli¤i hakk›ndaki (EC) 1829/2003 ve (EC)
1830/2003 say›l› Yönetmeliklerde benimsenmifltir.
6.2. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 Say›l›
Yönetmeliklerin Ana Hükümleri
GD g›da ve yemler hakk›ndaki 22 Eylül 2003 tarih ve (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik, 18 Nisan 2004 tarihinden
itibaren yürürlü¤e girmifltir. Bu yönetmelik, GD g›da ve yemlerin güvenlik de¤erlendirmesinin Avrupa G›da Güvenli¤i
Kurumu (EFSA) taraf›ndan merkezi prosedürle yap›lmas›n›
ve GDO’lar›n hem g›da hem de yem amaçl› kullan›m› için tek
bir izin prosedürü benimsenmesini öngörmektedir. GD g›da
ve yemlerin etiketlenmesinin GD kayna¤› esas al›narak
yap›laca¤›n› öngören hükümler de bu yönetmelikte yer
almaktad›r. Yukar›da da izah edildi¤i gibi, bu yeni bir
yaklafl›md›r. Yönetmelik, ayn› zamanda, GD materyallerin
tesadüfi veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz mevcudiyeti ihtimalini göz önünde tutarak, iflletmecinin GDO kontaminasyonunu önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi
“
(EC) 1829/2003
say›l› yönetmelik, GD g›da
ve yemlerin
güvenlik
de¤erlendirmesi
nin Avrupa G›da
Güvenli¤i
Kurumu (EFSA)
taraf›ndan
merkezi
prosedürle
yap›lmas›n› ve
GDO’lar›n hem
g›da hem de
yem amaçl› kullan›m› için tek
bir izin
prosedürü benimsenmesini
öngörmektedir.
“
73
GDO GERÇE⁄‹
“
74
flart›yla, bir GD etiketleme efli¤i de belirlemektedir. Bu da,
evvelce uygulanan sisteme paraleldir.
(EC) 1830/2003
say›l›
Yönetmelik,
izsürülebilirlik
kavram›n›
gündeme
getirmekte ve
özellikle de
çevre üzerindeki
potansiyel etkileri ba¤lam›nda
GDO’lar›n
etiketlenme ve
izlenmesini
kolaylaflt›rmak
amac›yla tedarik
zinciri boyunca
haz›r
bulundurulmas›
gereken GDO ve
GDO türevi ürünlerin kimlik belirleme belgelerine
dair sistem ve
prosedürleri
hükme
ba¤lamaktad›r.
“
GDO’lar›n etiketleme ve izsürülebilirli¤i ile GDO’lardan
üretilen g›da ve yemlerin izsürülebilirli¤i hakk›ndaki 22 Eylül
2003 tarih ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, 15 Nisan
2004 tarihinden itibaren yürürlü¤e girmifltir. Bu yönetmelik,
izsürülebilirlik kavram›n› gündeme getirmekte ve özellikle de
çevre üzerindeki potansiyel etkileri ba¤lam›nda GDO’lar›n
etiketlenme ve izlenmesini kolaylaflt›rmak amac›yla tedarik
zinciri boyunca haz›r bulundurulmas› gereken GDO ve GDO
türevi ürünlerin kimlik belirleme belgelerine dair sistem ve
prosedürleri hükme ba¤lamaktad›r. Tedarik zinciri içindeki
iflletmecilerin sorumlulu¤u; söz konusu g›dan›n GDO
oldu¤u,
GDO’lardan
müteflekkil
bulundu¤u
veya
GDO’lardan üretildi¤i yolundaki bilgileri aktarmak fleklinde
tan›mlanm›flt›r. Bir baflka ifadeyle, g›da zinciri içindeki her bir
iflletmeci, GD kaynakl› ürünleri tan›mlamak ve bu bilgileri
tedarik zincirinde bir sonraki iflletmeciye aktarmakla yükümlüdür.
6.3. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003
Say›l› Yönetmeliklerin Kapsam›
GDO içeren veya GDO’lardan müteflekkil olan g›dalar ile
GDO’lardan üretilmifl bileflenler içeren g›dalar, (EC)
1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerin
hükümlerine tabidir. Bu ürünlerin tamam› “GD g›dalar”
olarak tan›mlan›r. Hangi ürünlerin bu yönetmelikler kapsam›na girmedi¤inin aç›kça belirtilmesi ve anlafl›lmas› da
önem tafl›maktad›r. Bu yönetmeliklerin “GDO’lardan”
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
üretilen g›dalar› kapsad›¤› fakat “GDO ile” üretilen g›dalar›n
bu hükümlere tabi k›l›nmad›¤› kabul edilmifltir. Buradaki
belirleyici kriter, GD kayna¤›n g›da mamulünde mevcut olup
olmamas›d›r.
Bu
prensip,
(EC)
1829/2003
say›l›
Yönetmelik’te aç›klanm›flt›r. Söz konusu prensip do¤rultusunda; GD iflleme yard›mc›lar› kullan›larak üretilen g›dalar
ve GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde edilen ürünlerin bu yönetmeliklerin kapsam›na girmedi¤i de hükme
ba¤lanm›flt›r.
G›da
endüstrisinde
kullan›lan
iflleme
yard›mc›lar›n›n bafll›ca örne¤i enzimlerdir. Bir GDO’nun
yard›m›yla üretilmifl veya GD kaynakl› bir enzim kullan›lmas›,
bu enzim kullan›larak üretilmifl nihai g›da mamulü üzerinde
GD enzimin beyan edilmesini flart k›lmaz. GD yemlerle
beslenmifl hayvanlardan elde edilen hayvansal ürünler de
(et, süt, yumurta gibi) GDO’lar ba¤lam›nda spesifik
etiketleme flartlar›na tabi de¤ildir.
Geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar kullan›larak elde
edilen fermentasyon ürünlerinin statüsü uzun tart›flmalara
konu olmufltur. (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik
hakk›ndaki müzakereler esnas›nda Konsey, belirli baz›
organik asitler (sitrik asit gibi), amino asitler, vitaminler ve
aromalar gibi fermentasyon ürünlerinin durumunun daha
detayl› bir flekilde aç›kl›¤a kavuflturulmas› ve tan›mlanmas›
gerekti¤ini belirtmifltir. Ancak Yönetmelik, bu tip fermentasyon ürünlerinin statüsü hakk›nda aç›k de¤ildir. G›da
endüstrisi, bu ürünlerin statüsü hakk›nda Konsey ve
Komisyon aras›nda bir anlaflma sa¤lan›ncaya kadar bunlar›n
Yönetmelik
kapsam›
d›fl›nda
tutulmas›
gerekti¤i
görüflündedir. Zira, mikroorganizmalar›n kapal› kullan›m›
“
GD iflleme
yard›mc›lar›
kullan›larak
üretilen g›dalar
ve GD yemlerle
beslenmifl
hayvanlardan
elde edilen
ürünler bu
yönetmeliklerin
kapsam›na
girmez.
“
75
GDO GERÇE⁄‹
hakk›ndaki yönetmelik zaten bu ürünlere uygulanmaktad›r.
Son olarak Eylül 2004’te, G›da Zinciri Daimi Komitesi, fermentasyon ürünleri hakk›nda geçici bir pragmatik yaklafl›m
benimsemifltir. Buna göre, kapal› flartlar alt›nda tutulan ve
nihai g›da mamulünde mevcut bulunmayan bir GDM kullan›larak fermentasyon yoluyla üretilen g›dalar (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik hükümlerinden muaf olacakt›r.
2005 y›l›nda gözden geçirilmeyi bekleyen bu öneri,
GDM’nin “canl› ya da cans›z olarak nihai mamulde tamamen veya k›smen mevcut bulunmas›” durumunda söz
konusu g›dan›n Yönetmelik hükümlerine tabi olaca¤›n›
öngörmektedir. “Canl› ya da cans›z”, “tamamen veya
k›smen” gibi ibareler, bu ürünlerin etiketlenmesi konusunda
g›da endüstrisi aç›s›ndan birçok belirsizli¤e yol açacakt›r.
76
6.4. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Etiketlenmesi
2000/13/EC say›l› Avrupa Etiketleme Direktifi’nde yer alan,
g›dalar›n etiketlenmesi konusundaki genel flartlar›n GD
g›dalar için de geçerli oldu¤u aç›kt›r. “Bileflenler” örne¤i,
konunun karmafl›kl›¤›n› ve bu ba¤lamda hala yaflanan belirsizlikleri yans›tmaktad›r. (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003
say›l› Yönetmeliklerde, “bileflen” tan›m› için Etiketleme
Direktifi’ne at›fta bulunulmaktad›r. Halbuki, bileflen olarak
kabul edilmeyen baz› madde kategorileri, Etiketleme
Direktifi’ne göre genel etiketleme flartlar›ndan muaf tutulmaktad›r. “Bileflen” tan›m› d›fl›nda tutulan ve dolay›s›yla
Direktif’in genel etiketleme flartlar›ndan muaf olan bu maddeler aras›nda, tafl›nan katk›lar (nihai g›da mamulüne
do¤rudan do¤ruya kat›lmayan, fakat bileflenlerden birine
kat›lm›fl bulunduklar› için mamulde mevcut olan katk›lar),
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
çözücüler, aromalar için tafl›y›c› vazifesi gören ürünler (multidekstrin gibi) ve iflleme yard›mc›lar› yer almaktad›r. Bu
nedenle, (EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik spesifik olarak
sadece iflleme yard›mc›lar›n› kapsam d›fl›nda b›rakmas›na
ra¤men, “bileflen” ifadesinin tan›m› için Etiketleme
Direktifi’ne at›fta bulunuluyor olmas›, prensipte, Direktif’in
“bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan di¤er maddelerin de (EC)
1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmeliklerin
hükümlerinden muaf kalaca¤› anlam›na gelmektedir. Ancak
uygulamada, “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan maddeler de
g›da mamullerinde bileflen olarak kullan›labilmektedir.
Dolay›s›yla bu maddeler, “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalacak bir
flekilde kullan›ld›klar›nda GD etiketlemesi gerektirmeyecek
fakat bileflen olarak kullan›ld›klar›nda izne tabi olacaklard›r.
Yukar›da da izah edildi¤i üzere, (EC) 1829/2003 say›l›
Yönetmelik’e göre GD g›dalar›n etiketlenmesine esas olan
kriter, genetik modifikasyondan kaynaklanan DNA veya proteinin mevcudiyeti veya tespit edilebilirli¤inden ba¤›ms›z
olarak ürünün GD kayna¤›d›r. GD materyallerin tesadüfi
veya teknik aç›dan kaç›n›lmaz mevcudiyeti ihtimalini hesaba
katarak GD etiketlemesi için bir eflik de¤er belirlenmifltir. Bu
eflik de¤er, Konsey ve Avrupa Parlamentosu aras›nda uzun
tart›flmalardan sonra üzerinde anlaflmaya var›lan en son
noktalardan biri olmufltur. % 0,5 ile % 1 aras›nda çeflitli eflik
de¤erler üzerinde durulmufl ve en sonunda % 0,9 üzerinde
mutabakat sa¤lanm›flt›r. Netice itibar›yla, (EC) 49/2000 say›l›
Yönetmelik’te belirtilen eflik de¤erle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, yeni
de¤er % 0,1 mertebesinde bir indirim anlam›na gelmektedir. Bu eflik de¤er, tart›flmalar esnas›nda ortaya at›lan farkl›
“
(EC) 1829/2003
say›l›
yönetmeli¤e göre
GD g›dalar›n
etiketlenmesine
esas olan kriter,
genetik
modifikasyondan
kaynaklanan
DNA veya
proteinin
mevcudiyeti
veya tespit
edilebilirli¤inden
ba¤›ms›z olarak
ürünün
GD kayna¤›d›r.
“
77
GDO GERÇE⁄‹
görüfller aras›nda bir uzlaflma niteli¤indedir. Sonuç olarak,
(EC) 1829/2003 say›l› Yönetmelik kapsam› ve Etiketleme
Direktifi’nin “bileflen” tan›m› d›fl›nda kalan ürünlerin yan›s›ra,
müstakil bileflen baz›nda GD materyal mevcudiyeti % 0,9’u
geçmeyen
g›da
mamulleri
de
GD
etiketleme
zorunlulu¤undan muaft›r. Bir kere daha hat›rlatmak gerekir
ki, söz konusu eflik de¤er nihai g›da mamulüne de¤il, GDO
türevi olan veya muayyen bir GD kontaminasyonu içeren
müstakil bileflene uygulanacakt›r. Yeni GDO’lara izin verilmesi konusunda AB’de gecikmeler yaflanmas› nedeniyle, üç
y›l süreli geçici bir tedbir niteli¤inde olarak, EFSA taraf›ndan
olumlu de¤erlendirilmifl fakat henüz Avrupa Komisyonu
taraf›ndan ruhsat verilmemifl GDO’lar için maksimum %
0,5’lik bir kontaminasyon seviyesi kabul edilecektir. Ancak
78
bu ürünlerdeki toplam GDO kontaminasyon seviyesi –izin
verilmifl veya verilmemifl GDO’lar için– % 0,9’u aflamaz.
GDO kontaminasyonunun tesadüfi veya teknik aç›dan
kaç›n›lmaz olmas› ve tedarikçinin GD materyal mevcudiyetini önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi flart› her
halükarda geçerlili¤ini korumaktad›r.
GD g›da mamullerinin etiketlenmesinde kullan›lacak ibareler
de Yönetmelik’te belirlenmifltir. Bileflenler listesi içeren bir
g›da mamulü söz konusu oldu¤u takdirde GD kayna¤›, listede yer alan GD bileflenin ad›n›n hemen arkas›nda veya
bileflenler listesinin sonunda bir dipnot olarak belirtilecektir.
fiayet bileflen bir GDO veya GDO içeren bir ürünse, s›ras›yla
“geneti¤i de¤ifltirilmifl ….” veya “geneti¤i de¤ifltirilmifl
….’dan üretilmifltir” ibareleriyle belirtilecektir. Mesela, GD
soyadan elde edilmifl soya unu içeren bir bisküvinin
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
bileflenler listesinde soya ununun GD kayna¤› flu flekilde
belirtilecektir: Bisküvi - ‹çindekiler: fleker, bu¤day unu, soya
unu (geneti¤i de¤ifltirilmifl soyadan üretilmifltir), yumurta,
aroma (vanilya).
Etiketleme Direktifi, bileflen listelerinde kategori adlar› kullan›lmas›na izin vermektedir. Mesela, “bitkisel ya¤” bir kategori ismidir; bu herhangi bir bitkisel ya¤ olabilece¤i gibi
farkl› bitkisel ya¤lar›n bir kar›fl›m› da olabilir. fiayet GD olarak
etiketlenmesi gereken bir bileflen için böyle bir kategori ad›
kullan›l›yorsa, “geneti¤i defltirilmifl … içerir” veya “geneti¤i
de¤ifltirilmifl …’dan üretilmifl … içerir” fleklinde ibarelere yer
verilecektir. Mesela, GD soyadan elde edilmifl soya ya¤›
içeren bitkisel ya¤ ihtiva eden bir salata sosunun bileflenler
listesinde bitkisel ya¤›n GD kayna¤› flu flekilde belirtilecektir:
Salata sosu - ‹çindekiler: bitkisel ya¤ (*), yumurta sar›s›,
sirke, hardal, su, fleker, tuz, do¤al aromalar.
(*) geneti¤i de¤ifltirilmifl soyadan üretilmifl soya ya¤› içerir.
GD g›dada bileflenler listesi bulunmamas› durumunda,
“geneti¤i de¤ifltirilmifl” veya “geneti¤i de¤ifltirilmifl …’dan
üretilmifltir” ibaresi etikette ürünün ad›n›n yak›n›nda yer
almal›d›r. Mesela, GD kaynakl›, önceden paketlenmifl tatl›
m›s›r ambalaj›nda “geneti¤i de¤ifltirilmifl” ibaresi ürünün
ad›n›n (“Tatl› M›s›r”) hemen yak›n›nda yer almak zorundad›r.
Önceden paketlenmemifl veya etiketlenemeyecek kadar
küçük paketlenmifl GD g›dalarda ise GD kayna¤›na dair
beyan, ürünün yak›n›nda teflhir edilmek zorundad›r. GD
kayna¤›n›n yan› s›ra, GD g›da veya g›da bilefleninin gelenek-
79
GDO GERÇE⁄‹
“
sel muadilinden farkl› özellik veya vas›flar› da etikette belirtilmek zorundad›r. Bir baflka ifadeyle, GD g›da veya g›da
‹zsürülebilirlik,
bir güvenlik
tedbiri de¤il,
risk yönetimi
arac› olup g›da
üreticilerinin
g›da güvenli¤i
yönetim
sisteminin bir
parças›n› teflkil
eder.
80
“
bilefleninin kompozisyonu ya da besin de¤eri geleneksel
muadilinden farkl›ysa, bunun da GD kayna¤›n›n yan› s›ra
etikette belirtilmesi flartt›r.
6.5. Genel ve GDO’lara Özel ‹zsürülebilirlik fiartlar›
‹zsürülebilirlik konsepti, (EC) 178/2002 say›l› Yönetmelik
(Genel G›da Kanunu) kapsam›nda yak›n geçmiflte g›da
endüstrisine getirilen yeni bir genel yükümlülüktür.
‹zsürülebilirlik flart›, genel bir yükümlülük olarak 1 Ocak
2005’ten itibaren yürürlü¤e girecektir. Bu yükümlülü¤ün
getirilmesi, bir ölçüde, geçti¤imiz y›llarda AB ülkelerinde
yaflanan g›da paniklerinin sonucu olarak gündeme gelmifltir.
Yaflanan bu panikler, g›da güvenli¤i konusunda bir problem
ç›kt›¤›nda ürünlerin piyasadan hedefli bir flekilde toplanmas›na imkan verecek ve hem tüketicilere, hem de yetkililere gerekli bilgi ak›fl›n› sa¤layacak sistem ve prosedürlere
ihtiyaç oldu¤unu göstermifltir. ‹zsürülebilirlik, bir güvenlik
tedbiri de¤il, risk yönetimi arac› olup g›da üreticilerinin g›da
güvenli¤i yönetim sisteminin bir parças›n› teflkil eder.
Genel G›da Kanunu’na göre izsürülebilirlik üretim, iflleme ve
da¤›t›m›n her aflamas›nda tesis edilmek zorundad›r.
Dolay›s›yla bu, g›da tedarik zinciri içinde yer alan bütün iflletmecilerin ortak bir sorumlulu¤udur. Her iflletmeci, ürünlerin
kayna¤›n› ve var›fl noktalar›n› tan›mlayabilmelidir. “Bir ad›m
geri, bir ad›m ileri” yaklafl›m› olarak adland›r›lan bu prensip,
tedarik zinciri boyunca tam izsürülebilirli¤i sa¤lamak üzere
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
uygulamaya konmufltur. ‹flletmeciler, ayn› zamanda, yetkili
makamlar›n talebi halinde gereken bilgileri kendilerine sunabilecek sistem ve prosedürleri de oluflturmak zorundad›r.
Genel G›da Kanunu, izsürülebilirlikle ilgili asgari flartlar› belirlemektedir. Ancak bu metin, flartlar› yerine getirmek için
öngörülen yollardan ziyade, hedeflenen neticelere a¤›rl›k
verilerek kaleme al›nm›flt›r. Bu da g›da endüstrisine,
izsürülebilirlik flartlar›n›n hayata geçirilmesinde daha fazla
esneklik sa¤lamaktad›r. Esneklik, ayn› zamanda, izsürülebilirlik flartlar›n›n üye ülkeler seviyesinde farkl› flekillerde yorumlan›p uygulanabilece¤i anlam›na da gelmektedir. Bu nokta
halen üye ülkeler aras›nda tart›flmalara konu olmaktad›r ve
muhtelif sorular gündeme getirilmektedir. Bunlardan biri,
“‹ç izsürülebilirlik gerekli mi?” sorusudur. Yasal flarta göre
iflletmeciler ürünü kimden ald›klar›n› ve kime satt›klar›n›
bilmek zorundad›r. Ancak Genel G›da Kanunu, iflletmecilerin
giren ürünle ç›kan ürün aras›nda irtibat kurabilmesi flart›n›n
da aran›p aranmad›¤› konusunda aç›k bir hüküm içermemektedir. Di¤er bir soru da, “‹stenen bilgilerin sunulmas›
için tan›nan maksimum harekete geçme süresi hakk›nda bir
anlaflma gerekli mi?” fleklindedir. ‹zsürülebilirlik, bir g›da
güvenli¤i problemi ç›kmas› durumunda ürünlerin pazardan
toplanmas› için kullan›lacaksa, verilerin yetkili mercilere k›sa
sürede sunulabilmesi önem tafl›r. Hollanda, bir ürünün
geriye dönük takibinin 24 saatten k›sa bir sürede tam olarak
sa¤lanabilmesi aç›s›ndan, g›da zincirinin her kademesi için
maksimum dört saatlik bir harekete geçme süresi önermektedir. Üye ülkelerin gündeme getirdi¤i di¤er bir soru ise,
“‹zsürülebilirlik verileri ne kadar süreyle saklanmal›?”
81
GDO GERÇE⁄‹
sorusudur. Bu süre ürünün raf ömrüyle s›n›rl› tutulabilir,
belirli bir süre konulabilir (3 y›l gibi) veya ürünün raf ömrü
üzerine muayyen bir süre ilave edilebilir (ürünün raf ömrü +
6 ay gibi). Avrupa’da hala tart›fl›lmakta olan birçok soru
oldu¤u için, Avrupa Komisyonu, üye ülkeler aras›nda uyumu
sa¤lamak aç›s›ndan, izsürülebilirlik hakk›nda bir rehber
belge yay›nlamay› düflünmektedir.
(EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, GD g›dalar hakk›ndaki ek
izsürülebilirlik flartlar›n› hükme ba¤lamaktad›r. GD g›dalar
hakk›ndaki bu spesifik izsürülebilirlik flartlar› 15 Nisan
2004’ten beri yürürlüktedir. GD etiketlemesi ba¤lam›nda
belirlenen eflik de¤erler ve flartlar, GD ürünlerin izsürülebilirli¤i için de geçerlidir. Dolay›s›yla, GD materyal mevcudiyeti,
82
etiketleme ba¤lam›nda öngörülen % 0,9’luk efli¤i geçmedi¤i
takdirde izsürülebilirlikle ilgili herhangi bir spesifik flart söz
konusu de¤ildir. GDO kontaminasyonunun tesadüfi veya
teknik aç›dan kaç›n›lmaz olmas› ve iflletmecinin GD materyal
mevcudiyetini önlemek için “uygun tedbirler” ald›¤›n›
belirtmesi flart› yine geçerlili¤ini korumaktad›r. GD g›dalarda
iflletmeci, izsürülebilirlik verilerini befl y›l süreyle saklamak
–görüldü¤ü gibi burada kesin bir süre belirtilmifltir– ve
ürünün GDO içerdi¤i veya GDO’dan müteflekkil oldu¤u bilgisini, ay›r›c› kimlik koduyla birlikte tedarik zincirinin bir sonraki kademesine aktarmak zorundad›r.
Her bir GD hadisesi, (EC) 65/2004 say›l› Yönetmelik uyar›nca
Avrupa Birli¤i taraf›ndan belirlenen bir ay›r›c› kimlik koduna
sahiptir. GD g›dalarda bu ay›r›c› kimlik kodunun aç›kça belirtilmesi ve tedarik zincirinin bir aflamas›ndan di¤erine
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
aktar›lmas› flartt›r. Art›k canl› GDO içermedi¤i için çevre
aç›s›ndan potansiyel bir risk arz etmeyen, GDO’dan üretilmifl
ürünlerde ise, hangi bileflenlerin GDO’dan üretildi¤ine dair
bilgilerin tedarik zincirinde bir aflamadan di¤erine
aktar›lmas› yine flart olmakla birlikte, ay›r›c› kimlik kodunun
belirtilmesi gerekmemektedir. Burada ay›r›c› kimlik kodu yerine, izsürülebilirli¤e imkan tan›yan baflka bir tan›mlama sistemi kullan›labilir. Mesela g›da endüstrisinde, canl› GDO içermeyen GD g›dalar için ay›r›c› kimlik kodu yerine lot numaras›
sistemi de kullan›lmaktad›r. Ürünün GDO türevi niteli¤inin
analitik yollarla tespitinin art›k mümkün olmad›¤› durumlarda izsürülebilirlik bilgileri, GD etiketlemesi ba¤lam›nda özel
bir önem kazan›r. Bu gibi durumlarda GD etiketlemesi,
ancak izsürülebilirlik bilgileri baz al›narak yap›labilir.
6.6. “Uygun Tedbirler”
‹flletmecinin, GD materyal kontaminasyonunu önlemek için
“uygun tedbirler” ald›¤›n› belirtmesi flart›ndan yukar›da
birçok defa bahsedildi. Bu tedbirlerin neler oldu¤u
Yönetmelik’te net olarak tan›mlanmam›flt›r. Dolay›s›yla g›da
endüstrisi, tedarik zinciri dahilindeki iflletmecilerin ald›klar›
tedbirlerin uygunlu¤unu de¤erlendirmek için belirli baz›
prensipler üzeride görüfl birli¤ine varm›flt›r. Bu prensipler
uyar›nca tedbirlerin uygunlu¤u; ürünün kayna¤› ve mahiyeti
ile iflletmecinin tedarik zinciri içindeki konumu gibi muhtelif
faktörlere ba¤l› olarak de¤erlendirilir. Mesela, hasat
aflamas›nda faaliyet gösteren bir iflletmecinin alaca¤› tedbirler, ürünün nakliyesinde devreye giren bir iflletmecinin
alaca¤› tedbirlerden farkl› olacakt›r. Dolay›s›yla, hangi tedbirlerin uygun oldu¤una, muayyen bir durumdaki GD
83
GDO GERÇE⁄‹
materyal mevcudiyeti riski esas al›narak, her bir vaka için ayr›
ayr› karar verilecektir. Al›nacak uygun tedbirlerin riskin boyutuyla orant›l› olmas› gerekir. Kontaminasyon riskinin bulunmad›¤› hallerde çok s›k› flartlar aramak mant›kl› bir yol
de¤ildir. Mesela, belirli bir co¤rafi bölgede GDO yetifltirilmiyorsa, GD kontaminasyon riski mevcut olmayaca¤› için o
bölgede yetifltirilen hammaddeler düzeyinde ek tedbirler
al›nmas›na gerek duyulmayacakt›r. Ayn› flekilde, piyasada
GD muadili bulunmayan ürünler (bu¤day gibi) aç›s›ndan da
hammadde seviyesinde kontaminasyon riski olmayacak veya
çok az olacakt›r. E¤er GD kontaminasyonu riski mevcutsa;
GD materyal mevcudiyetinden kaç›nmak için ürünün
pazardaki durumu, GD kayna¤›n›n tespiti (analiz yap›larak
veya yap›lmadan) ve sözleflme spesifikasyonlar› gibi hususlar
84
dikkate al›narak belirlenecek ay›rma, kimlik korunmas›,
izsürülebilirlik, numune alma ve analiz gibi tedbirlerin uygulanmas› kararlaflt›r›labilir. Her halükarda bu, müstakil risk
analizi esas al›narak her bir vaka için ayr› ayr› yap›lan bir
de¤erlendirme olacakt›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
7.
Avrupa Birli¤i’nde Geneti¤i De¤ifltirilmifl G›dalar
Dr. Lynn INSALL
G›da ve ‹çecek Federasyonu Bilimsel ve Hukuki ‹fller Bölümü
Londra, ‹ngiltere
7.1. G›da ve ‹çecek Federasyonu ve Temel Prensipleri
G›da ve ‹çecek Federasyonu, ekonomik aç›dan çok önemli
bir sektörü temsil etmektedir. ‹ngiltere’de g›da ve içecek
imalat sektörü y›lda 66 Milyar Sterlin mertebesinde brüt üretim gerçeklefltirmektedir ki, bu da toplam imalat sektörünün
% 14’üne tekabül eder. Federasyon üyesi iflletmeler,
500.000’den fazla insana istihdam sa¤lar ve bu durum da
‹ngiltere’deki imalat iflgücünün yaklafl›k % 13’ünü oluflturur.
‹ngiltere, her y›l yaklafl›k 9 Milyar Sterlin’lik g›da ve içecek
ürünü ihracat› yapar. Bunun % 63’ü di¤er Avrupa ülkelerine
gider. ‹ngiltere’nin, % 84’ü AB ülkelerinden olmak üzere
yaklafl›k 19 Milyar Sterlin kadar da g›da ve içecek ithalat›
vard›r. ‹ngiltere, Amerika Birleflik Devletleri dahil olmak
üzere dünyan›n di¤er bölgelerinden de ciddi ölçüde g›da
ürünü ithalat› yapmaktad›r. ‹ngiliz g›da ve içecek imalatç›lar›,
ülkenin toplam tar›msal üretiminin yaklafl›k üçte ikisini sat›n
al›r. Sonuç itibar›yla, g›da ve içecek imalatç›lar›, mahsulün
muhafazas›n›
ve
yararl›
ürünlere
dönüfltürülmesini
sa¤layarak g›da zinciri içinde çok önemli bir konum edinmifltir.
G›da ve ‹çecek Federasyonu, endüstrideki rolüyle ilgili
olarak, uzun y›llar içerisinde baz› önemli prensipler
gelifltirmifltir. Federasyon’un temel prensiplerinden biri,
85
GDO GERÇE⁄‹
“
86
tüketicilere y›l›n her döneminde bol çeflitli, güvenli, yüksek
kaliteli, yararl› ve uygun fiyatl› g›da ve içecek ürünleri sun-
G›da ve ‹çecek
Federasyonu,
‹ngiltere’de
düzenledi¤i
food fitness,
food future,
food link ve
Ulusal G›da
Güvenli¤i
Haftas› gibi
bilimsel temelli
bilgilendirme
programlar›
vas›tas›yla
tüketicilerin
bilinçli tercih
yapmalar›na
yard›mc› olur.
“
mak suretiyle kendilerine tercih imkan› tan›makt›r. Di¤er bir
temel prensip de, tüketicileri g›da ve içecek ürünleri
hakk›nda bilgilendirmektir. Bu da, tüketicilerin ne sat›n
ald›klar›n› ve ald›klar› ürünü en iyi nas›l saklay›p haz›rlayacaklar›n› bilmelerini sa¤layacak, aç›k ve ayd›nlat›c› ürün
etiketleriyle sa¤lan›r. Tüketiciler, süpermarketlerde da¤›t›lan
broflürlerle de bilgilendirilebilir.
G›da ve ‹çecek Federasyonu, ‹ngiltere’de düzenledi¤i Food
Fitness, Food Future, Food Link ve Ulusal G›da Güvenli¤i
Haftas› gibi bilimsel temelli bilgilendirme programlar›
vas›tas›yla tüketicilerin bilinçli tercih yapmalar›na yard›mc›
olur. Çok kalori al›p, yeterli kalori harcamaman›n neden
oldu¤u ciddi bir enerji dengesi problemi vard›r. Bu nedenle
Food Fitness program›, insanlara diyet ve fiziksel egzersizin
önemi konusunda bilgi vermektedir. Food Future program›,
biyoteknoloji
ve
genetik
modifikasyon
konular›nda
kamuoyunu bilgilendirmektedir. G›da ve içecek pazar›
giderek daha sofistike bir hal almakta ve tüketicilerin
g›dan›n üretimi süreciyle iliflkileri
zay›flamaktad›r. Art›k,
yemek piflirmeyi veya g›dalar›n güvenli bir flekilde nas›l saklanaca¤›n› bilmeyen tüketiciler bulunmaktad›r. ‹ngiltere’de
bu konuda özellikle bir problem yaflanmaktad›r. Dolay›s›yla
Food Link program›, insanlara g›da güvenli¤i konusunda
bilgi vermek üzere bafllat›lm›flt›r. Her y›l, ‹ngiltere’de
havalar›n ›s›nmaya bafllad›¤› ve g›da zehirlenmelerinin en
fazla görüldü¤ü Haziran ay›nda G›da ve ‹çecek Federasyonu,
Ulusal G›da Güvenli¤i Haftas› tertip ederek g›dalar›n güven-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
li¤i konusunda tüketicilere daha da fazla bilgi vermeye
çal›flmaktad›r.
G›da ve ‹çecek Federasyonu, yürürlükteki g›da ve içecek
mevzuat› ve ilgili uygulama kurallar›na tam olarak riayet
etmektedir.
Konuya
iliflkin
mevzuat›n
haz›rlanmas›
aflamas›nda Federasyon, ulusal makamlar ve Avrupa
Komisyonu ile görüflmeler yaparak düzenleyici makamlara
endüstrinin fiilen nas›l çal›flt›¤›n› anlatmaya çal›fl›r. Bu çok
önemli bir faaliyettir, zira, yasal düzenlemeler bazen gerçek
durumu do¤ru flekilde yans›tmayan bürokratik bir bak›fl
aç›yla haz›rlanabilmektedir.
7.2. G›da ve ‹çecek Federasyon’nun Biyoteknoloji
Politikas›
Biyoteknoloji, ‹ngiltere veya Avrupa Birli¤i aç›s›ndan çok yeni
bir konu say›lmaz. G›da ve ‹çecek Federasyonu’nun biyoteknoloji politikas› 1993 y›l›nda oluflturulmufltu. Ancak
Federasyon, bilimin bu çok yeni alan›na özel bir dikkatle
e¤ilmesi gerekece¤ini önceden görmüfltü. Avrupa’da,
g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas› gibi g›da imalat›na getirilen yeni bilimsel süreçler konusunda daha önceleri de problemler yaflanm›flt›. G›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›, g›da
imalat› aç›s›ndan çok faydal› bir uygulama olma potansiyeline sahipti ve önemli güvenlik vas›flar› vard›. Maalesef,
bunun ortaya ç›k›fl› Çernobil olay› ve bunun ard›ndan
yaflanan, radyasyon bulutlar›n›n gelip tar›m ürünlerini kirletece¤i fleklindeki paniklerle ayn› zamana denk geldi.
Tüketicilerin zihninde, g›dalar›n radyasyona tabi tutulmas›yla
nükleer kirlenme kavramlar› birbirine kar›flt› ve neticede bu
87
GDO GERÇE⁄‹
yeni teknolojinin kabulünde sorunlarla karfl›lafl›ld›. G›da
imalatç›lar›, endüstrileri aç›s›ndan önemli bir potansiyel arz
etti¤ini anlad›klar› biyoteknoloji konusunda da ayn› problemlerin yaflanmas›n› istemedikleri için, Federasyon, önce
imalatç›lar› sonra da tüketicileri bilgilendirmeyi hedefleyen
bir program üzerinde çal›flmaya bafllad›. G›da zinciri boyunca
çiftçilerden perakendecilere kadar uzanan ba¤lant›lar
oluflturuldu.
‹ngiltere’deki çiftçiler, “Ulusal Çiftçiler Birli¤i” ad› alt›nda son
derece iyi organize bir yap›lanmaya sahiptir. Ulusal Çiftçiler
Birli¤i, bu konu hakk›nda gayet bilgili ve kararl› bir kurulufltur.
Çiftçi efllerinin de “Kad›n Çiftçiler Birli¤i” ad›nda bir kardefl
kurulufllar› vard›r. Bu kurulufllar, kamuoyunun bilgilendirilme88
si konusunda çok büyük ifller baflarm›flt›r.
Bilimadamlar›, akademisyenler ve konuyla ilgili bütün
taraflarla, ihtimalleri ve genetik modifikasyonun beraberinde
getirece¤i hususlar› ele alan ve bir y›l kadar süren görüflmelerden sonra Federasyon, genetik modifikasyonu da içeren
biyoteknolojinin, g›da arz›n› miktar ve kalite aç›lar›ndan
muazzam ölçüde gelifltirme potansiyeli tafl›d›¤› ve bu
geliflmenin g›da imalatç›lar› da dahil olmak üzere g›da zincirinin tamam› boyunca avantajlar sa¤layaca¤› sonucuna
varm›fl ve politikas›n› bu yönde belirlemifltir.
Ayn› zaman dilimi içinde, tüketici yaklafl›mlar› hakk›nda çok
genifl araflt›rmalar yap›lmaktayd›. Bu araflt›rmalar sadece
‹ngiltere’de de¤il, Hollanda ve Almanya da dahil olmak üzere
birçok Avrupa ülkesinde yürütülüyordu. G›da ve ‹çecek
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Federasyonu da kendine ait bir k›s›m temel araflt›rmalar
yapt›. Bütün bu araflt›rmalar neticesinde, tüketicilerin yeni
olan her fleye biraz flüpheyle bakt›¤› anlafl›ld›. Tüketiciler; bilimadamlar›na, politikac›lara ve g›da endüstrisine güvenmiyor, bunlar›n yerine, tarafs›z kald›¤›n› düflündükleri sivil
toplum örgütlerine güveniyorlard›. Federasyon, tüketici
yaklafl›mlar› hakk›nda kendi yapt›¤› araflt›rmalar sonucunda,
tüketicilerin ço¤unlu¤unun, ancak kendilerine kiflisel bir
avantaj sa¤lamas› kofluluyla g›dada genetik modifikasyonu
kabullenece¤inin
fark›na
vard›.
K›sacas›,
tüketiciler
agronomik anlamda bir avantaj› yeterli görmüyor ve bu yeni
teknolojiden kiflisel bazda baz› faydalar sa¤lamak istiyorlard›.
Federasyon, tüketici endiflelerinin giderilebilmesi için baz›
tedbirlerin gerekti¤i kanaatine vard›. Tüketicilerin ve çevrenin
korunmas› için sa¤lam kontrol mekanizmalar› oluflturulmas›
flartt›r. Genetik modifikasyon gibi yeni teknolojilerin g›da
güvenli¤i
ve
araflt›rmalarla
çevre
üzerindeki
objektif
olarak
yans›malar›
bilimsel
de¤erlendirilmelidir.
Kamuoyunun yeni teknolojileri benimsemesi için tüketicilerin
sürekli olarak e¤itilmesi ve bilgilendirilmesi esast›r. Bu noktada flu hususun da hat›rda tutulmas› önemlidir: Genetik modifikasyonla ilgili tart›flmalar›n ço¤u sadece bu teknolojiye
mahsus olmay›p birçok geleneksel ürünü de ilgilendirmektedir. Günümüz pazar›ndaki tüketiciler, ald›klar› g›dalar›n nas›l
üretildi¤inden haberdar de¤ildir. Federasyon, hangi g›dalar›n
GDO’lardan üretildi¤i veya GD bileflenler içerdi¤i konusunda
tüketicileri bilgilendirmek aç›s›ndan etiketlemenin önemli bir
vas›ta teflkil etti¤ini belirlemifltir. Ayr›ca, tüketicilerin tercihte
bulunmas›na yard›mc› olmak için geleneksel tar›m ürünleri ve
“
Genetik
modifikasyonla
ilgili tart›flmalar›n
ço¤u sadece bu
teknolojiye
mahsus olmay›p
birçok geleneksel
ürünü de
ilgilendirmektedir.
“
89
GDO GERÇE⁄‹
bunlar›n türevlerinin kimli¤ini korumaya dönük planlar da
hayata geçirilmelidir. fiu da bir gerçektir ki; ister dini, ister
etik, ister ahlaki, her ne sebeple olursa olsun, genetik modifikasyonlu g›dalar› istemeyen toplum kesimlerinin tercihlerine sayg› gösterilmesi flartt›r.
7.3. G›da Üretiminde Bilim
Modern bir g›da üretim tesisinin ciddi ölçüde bilime dayanmas› büyük önem tafl›maktad›r. Bilimsel araflt›rma-gelifltirme
faaliyetleri yap›lmad›¤› takdirde g›da tedarik zincirinde
geliflme olmayaca¤›ndan, g›da imalatç›lar› aç›s›ndan bilim
büyük ekonomik önem tafl›maktad›r. Ancak, g›dalar› mutfaktan ziyade fabrikaya benzer bir mekanda haz›rlayan
beyaz önlüklü bilimadam› imaj› tüketicilere endifle vermek90
tedir. Genetik modifikasyonun geliflmesiyle birlikte, bilimadamlar› art›k sadece g›dalar› imal eden de¤il, g›dalar›n
elde edildi¤i bitki tohumlar›n›n geneti¤ini de¤ifltiren bir konumda da görülmektedir.
7.4. Genetik Modifikasyonun Faydalar›
GD bitkilerin sa¤lad›¤› avantajlar›n büyük ço¤unlu¤u flu an
itibar›yla agronomik düzeyde olmakla birlikte, bu bilim,
ürünlerin ve verimin gelifltirilmesi konusunda da çok ciddi
faydalar sa¤layabilir. Spesifik herbisit dayan›m› ve zararl›
böceklere direncin yan› s›ra, kurakl›k veya tuzlulu¤a karfl›
dirençli bitkiler, çevre koflullar›n›n birçok temel g›da
ürününün yetifltirilmesini s›n›rlad›¤› baz› geliflmekte olan
ülkeler aç›s›ndan çok faydal› olabilir ve marjinal bölgeler
böylece tar›msal üretim aç›s›ndan daha büyük önem kazanabilir. GD ürünlerin çevre yönünden sa¤lad›¤› avantajlara
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
örnek olarak ABD’deki GD soya fasulyesi üretimini gösterebiliriz. Art›k ABD’de soya üretimi, topra¤›n çok daha az ifllenmesini gerektirmektedir.
GDO’lar›n g›da üretiminde kullan›lmas›yla sa¤lanan avantajlar aras›nda g›da güvenli¤i genellikle unutulmaktad›r. Oysa,
g›da üretiminde yaklafl›k otuz senedir mikrobiyolojik
düzeyde
genetik
modifikasyondan
yararlan›lmakta
oldu¤unu hat›rda tutmak flartt›r. Mesela, geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar yard›m›yla üretilen birçok enzim,
g›da endüstrisinde iflleme yard›mc›s› olarak kullan›lmaktad›r.
Bu enzimler, tüketiciler aç›s›ndan hiçbir endifleye mahal vermeksizin uzun y›llardan beri kullan›lmakta ve esas itibar›yla
çok daha tutarl› vas›flara sahip ürünler üretilmesini
sa¤lamaktad›r. ‹ngiltere’de ruhsatl› olup y›llard›r kullan›lan
bu enzimlerden biri de peynir üretiminde yararlan›lan
kimosindir. Bu uygulama, vejetaryenlerin peynir yemesine
imkan tan›mas› itibar›yla tüketiciler aç›s›ndan faydal›
görülmektedir. Geleneksel yöntemde peynir, buza¤›lardan
elde edilen kimosin (peynir mayas›) kullan›larak üretildi¤i için
vejetaryenler bunu kabul etmeyebilirler. Netice itibar›yla,
mikrobiyolojik alandaki genetik modifikasyon, g›da üretiminde büyük önem tafl›makta ve genel kabul görmektedir.
G›da ve ‹çecek Federasyonu, GD bitkiler hakk›ndaki
çal›flmalar›n› bafllatt›¤›nda, GDO’lar›n sa¤lad›¤› avantajlar›n,
1990’lar›n ortalar›ndan itibaren temel agronomik faydalardan daha ziyade beslenmeyle ilgili faydalara (mesela baz›
ya¤l› tohumlardaki ya¤ asidi profilinin gelifltirilmesi gibi)
do¤ru geliflece¤i öngörülmüfltü. Ancak, Avrupa’da tüketici-
“
G›da üretiminde
yaklafl›k otuz
senedir
mikrobiyolojik
düzeyde genetik
modifikasyondan
yararlan›lmakta
ve bu konuda
tüketici
tepkileri
bulunmamaktad›r.
“
91
GDO GERÇE⁄‹
lerin tak›nd›¤› olumsuz tav›r nedeniyle GD bitkiler hakk›ndaki
AR-GE projeleri h›z kesti. Dolay›s›yla, beslenme avantajlar›
içeren ikinci nesil GD ürünler henüz pazara giremedi ama
bunlar da k›sa sürede tüketicilerle tan›flacakt›r.
Zararl›lar, dünya çap›nda tar›m ürünlerinin % 25’e kadar
varan bir k›sm›n›n kayb›na yol açabilir. Yak›n geçmiflte
yaflad›¤›m›z çekirge problemine bakacak olursak, baz›
zararl›lar›n mahsulleri mahvedebilece¤ini görürüz. Mesela
Avrupa koçan kurdu, m›s›r hasad›n› yok edebilir. Bt-m›s›r,
Avrupa koçan kurdunun geliflimini en bafl›ndan itibaren durdurmak üzere üretilmifltir. Bt-m›s›r, 1996’dan beri AB
pazar›nda mevcut olup “Kenth” markas›yla bilinen bir
biran›n üretiminde kullan›lmaktad›r. Bu bira, normalde
92
genetik modifikasyona karfl› en fazla direnç gösteren ülkelerden biri olan ‹sveç’te çok iyi satan bir markad›r ve üreticisi
de ürünüyle gurur duymaktad›r. Kenth biras›, “Bu flifledeki
bira Bt-m›s›rdan üretilmifltir” ibaresini tafl›yan bir etiketle GD
olarak etiketlenmektedir. Zararl›lara karfl› dirençli olan Btm›s›r, az miktarda ve hatta s›f›r pestisit kullan›m›yla bile
Avrupa koçan kurdunun zarar›ndan korunmaktad›r. Bir
baflka ifadeyle, burada m›s›r›n kendisi itibar›yla bir avantaj
söz konusu de¤ildir fakat mahsulün daha az zarar görmesini sa¤lamak suretiyle daha tutarl› bir üretim sa¤lanm›fl
olmaktad›r.
GDO’lar hakk›nda tart›fl›lan çevresel konular genellikle karfl›t
görüfller oldu¤u için GDO’lar›n sa¤lad›¤› çevresel faydalar
s›kl›kla göz ard› edilmektedir. Oysa ki, GD bitkilerin, yetifltirildikleri tar›m alan› aç›s›ndan önemli çevresel faydalar› vard›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Daha az toprak iflleme ihtiyac›, topra¤›n daha az zarar
görmesi, daha az toprak kayb› ve daha az erozyon bu faydalardan sadece birkaç›d›r. Bt-m›s›r ABD’de ilk üretilmeye
baflland›¤›nda, Kral Kelebe¤i’nin zarar gördü¤ü yolunda
baz› endifleler ortaya ç›km›flt›. Bu gibi meseleler, sadece
zararl›lara karfl› dirençli ürünler ve genetik modifikasyonla
aç›klanamayacak kadar karmafl›k konulard›r. fiunun da
unutulmamas› gerekir ki, tar›m›n yol açt›¤› çevresel zarar
sadece GD ürünlere mahsus bir olay de¤ildir. Yo¤un
tar›msal üretim –di¤er bütün insan faaliyetleri gibi– hangi
flekilde yap›l›rsa yap›ls›n çevreye bir bedel ödetir.
7.5. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Yemler ve Hayvan
‹laçlar› Konusu
GD bitkiler, hayvan yemleri ve ilaçlar› alan›nda büyük önem
tafl›maktad›r. Bunun sebeplerinden biri, Avrupa ve özellikle
de ‹ngiltere’deki yem a盤›d›r. AB ülkelerinde GDO’lardan
üretilmifl veya GDO içeren yemlerin etiketlenmesi flartt›r.
Ancak, bu GD yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen
ürünlerin etiketlenmesi gerekmez. Baz› sivil toplum
kurulufllar› bu kuraldan memnun de¤ildir ve bu kural›n
de¤ifltirilmesi için Avrupa’da hala lobi yapanlar vard›r.
Buradaki mesele sadece GD yemlerle s›n›rl› olmay›p hayvanlara verilen ilaçlar› da kapsamaktad›r. ‹ngiltere’deki perakendeciler, özellikle de süt üretiminde kullan›lan hayvanlar›n
beslenmesinde GD yem kullan›m›ndan kaç›nsa da, GD kaynakl› yem katk› maddelerinin ve veteriner ilaçlar›n›n kullan›m› terk edilmifl de¤ildir.
7.6. Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›da ve Yemler
“
Daha az toprak
iflleme ihtiyac›,
topra¤›n daha
az zarar
görmesi, daha
az toprak kayb›
ve daha az
erozyon bu
faydalardan
sadece
birkaç›d›r.
“
93
GDO GERÇE⁄‹
Hakk›ndaki Düzenlemeler
Yürürlükteki yasal düzenlemeler g›da endüstrisinin iflleyifli
aç›s›ndan makul ve uygun olmad›¤› takdirde mevzuat,
endüstri aç›s›ndan ciddi bir maliyet unsuru ve yük haline
gelebilir. Dolay›s›yla G›da ve ‹çecek Federasyonu, y›llar
içerisinde, getirilen yeni yasal düzenlemeler hakk›nda bir test
olarak kullan›labilecek baz› prensipler gelifltirmifltir. Birinci ve
temel flart, getirilen yeni düzenlemenin gerekli olmas›d›r.
Yeni düzenleme, problemleri düzeltmenin tek yolu olmal›d›r.
‹kinci flart; düzenlemenin güvenlik, aç›k iletiflim, mallar›n
serbest dolafl›m› ve adil ticareti sa¤lamay› hedeflemesidir.
Yeni düzenlemenin teknik aç›dan sa¤l›kl› (bilimsel temele
dayal› olmas› gibi), aç›k ve flüpheye yer b›rakmayacak nitelikte
94
olmas›
da
flartt›r.
Düzenlemenin
yorumlanmas›
bak›m›ndan bu, önemli bir husustur. AB mevzuat›nda öyle
noktalar vard›r ki, endüstri bunlar›n fiilen ne anlama
geldi¤ini, nas›l uygulanaca¤›n› ve üye devletler taraf›ndan
nas›l yorumlanaca¤›n› hala tam kavrayabilmifl de¤ildir.
Federasyon’un, hem çok uluslu dev flirketleri, hem de çok
küçük flirketleri temsil ediyor olmas› itibar›yla, yeni düzenlemenin hem büyük, hem de küçük flirketlere eflit flekilde uygulanabilir olmas› gerekmektedir. Bu küçük flirketler sadece on
kifli çal›flt›r›yor fakat çok özel bir ürün üretiyor olabilirler.
Dolay›s›yla, yeni yasal düzenlemeler yap›l›rken bu tarz flirketlrerin de menfaatlerinin korunmas› laz›md›r. Yasal düzenlemelerin homojen bir flekilde hayata geçirilmesi de önemlidir. Bu nokta Avrupa’da her zaman bir problem
olagelmifltir. Baz› üye ülkeler kanunlar› di¤erlerinden daha
sert bir flekilde yorumlay›p uygulamaktad›rlar. Yasal düzenlemeler üye ülkelerde birbiriyle uyumlu bir flekilde yap›lsa da,
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
bu gibi tutars›zl›klar Avrupa içindeki ticaretin önüne bir engel
olarak ç›kabilir. Yeni düzenlemelerin uygulanmas›nda adil bir
flekilde davran›lmas› da önemlidir. Özellikle de ‹ngiltere’de,
kanun koyucu, kimi zaman, ulusal kurulufllar karfl›s›nda ithalata nazaran daha sert
bir tutum sergilemektedir.
Düzenleme; hem AB’nin tamam›nda tutarl› flekilde uygulanmal›, hem de dünyan›n di¤er k›s›mlar›ndan yap›lan ithalata
eflit flekilde tatbik edilerek ulusal imalat karfl›s›nda haks›z rekabetin önüne geçilmelidir.
GD g›dalar hakk›ndaki yeni düzenleme, teknik aç›dan zordur
ve belirli baz› alanlarda sorunlar içermektedir. Yeni düzenlemeyle GD g›dalar (EC) 258/97 say›l› Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i kapsam›ndan ç›kar›lm›fl olmakla birlikte, bu
yönetmelik
de
halen
yürürlüktedir.
Yeni
G›dalar
Yönetmeli¤i, uygulama aç›s›ndan, bir ürünün GD olarak
etiketlenmesini, de¤ifltirilmifl DNA veya proteinin nihai
mamulde tespit edilebilir olmas› flart›na ba¤layan aç›k
hükümler içermekteydi. Bu hükümler, g›da endüstrisi
aç›s›ndan faydal›yd›. Zira, analiz yap›lmak suretiyle, ürünlerde de¤ifltirilmifl DNA veya proteinin mevcut bulunup
bulunmad›¤› kontrol edilebiliyordu. Ayn› flekilde, bu hükümler uygulama aç›s›ndan da yararl›yd›. Çünkü, etiketlemenin
do¤ru yap›l›p yap›lmad›¤› veya bir ürünün usulüne uygun
flekilde ruhsatland›r›lm›fl olup olmad›¤› yolunda flüphe
do¤mas› durumunda analitik testlerle gerekli kontroller
yap›labiliyordu. Oysa yeni yönetmelik hükümlerine göre bu
imkan büyük ölçüde ortadan kalkm›flt›r. Yeni yönetmelik,
GD g›dalar›n izsürülebilirli¤inin belge baz›nda sa¤lanmas›n›
öngördü¤ünden sahtecili¤e daha elverifllidir.
95
GDO GERÇE⁄‹
Yeni düzenlemenin getirdi¤i olumlu de¤iflikliklerden biri, GD
g›dalar›n güvenlik de¤erlendirmesi için Avrupa genelinde
tutarl› bir prosedürün tesis edilmifl olmas›d›r. Bu önemli bir
“
96
geliflmedir, zira Avrupal› tüketicilerin emin olmak istedikleri
hususlar›n bafl›nda g›da güvenli¤i gelmektedir. Yeni düzen-
Yeni g›dalar ve
genetik
modifikasyon
konusuna
bakan ‹ngiliz
G›da Güvenli¤i
Kurumu’nun
Baflkan›,
geleneksel
yollarla
yetifltirilmifl
GD olmayan
patatesin,
kendileri
taraf›ndan
uygulanan
güvenlik
testlerini
geçemeyece¤ini
söylemifltir.
“
leme, GD g›dalar›n çok titiz flekilde test edildi¤i yolunda
tüketicilere belirli bir güvence sunmaktad›r. Güvenlik
aç›s›ndan dünyada en s›k› test edilen ürünlerin GD g›dalar
oldu¤u söylenebilir. Yeni g›dalar ve genetik modifikasyon
konusuna bakan ‹ngiliz G›da Güvenli¤i Kurumu’nun
Baflkan’›, geleneksel yollarla yetifltirilmifl GD olmayan
patatesin, kendileri taraf›ndan uygulanan güvenlik testlerini
geçemeyece¤ini söylemifltir. ‹ngiliz Parlamento’sunda
yap›lan bu beyanat zab›tlara da geçmifltir. Bu örnek, izin verilmifl GD g›dalar›n ne derecede güvenli oldu¤u yolunda
insanlara bir fikir verebilir.
GDO mevzuat›n›n oluflturulmas› aflamas›nda en fazla
tart›fl›lan ve en zor kararlaflt›r›lan nokta her zaman için
etiketleme olmufltur. AB’nin yeni GDO Yönetmeli¤i, nelerin
etiketlemeye tabi olaca¤› konusunda temel bir de¤ifliklik
getirdi. Art›k sadece de¤ifltirilmifl DNA veya protein içeren ya
da do¤rudan do¤ruya bir GDO’dan üretilmifl ürünlerin de¤il,
bunlar›n türevlerinin de etiketlenmesi gerekiyor. Mesela ya¤
gibi baz› türev ürünler için durum gayet aç›k. Fakat bu
sadece fliflede sat›lan yemeklik ya¤ veya konserve ya da
soslarda bileflen olarak kullan›lan ya¤ fleklinde karfl›m›za
ç›km›yor; ayn› zamanda g›da katk›lar› ve lezzetlendiricilerde
çok küçük miktarlarda kullan›lan bir tafl›y›c› olarak da
görülebiliyor. GDO türevi ürünlerden eser miktarda içeren
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
katk› ve lezzetlendirici gibi ürünlerin etiketlenmesi, g›da zincirinin tamam›nda her zaman problem olmufltur.
Etiketleme hakk›ndaki yeni yönetmeli¤in do¤ru flekilde tatbik edilebilmesi için, “GDO’dan” üretilmifl g›dalarla “GDO
ile” üretilmifl g›dalar› birbirinden ay›rabilmek gerekir.
“GDO’dan” de¤il de, “GDO ile” üretilmifl g›dalar GD
etiketlemesinden muaft›r. Fermentasyon ürünlerinin ve
geneti¤i de¤ifltirilmifl mikroorganizmalar yard›m›yla üretilmifl
g›dalar›n önemine yukar›da de¤inilmiflti. ‹zin verilmifl ve
y›llardan beri pazarda bulunan böyle bir ürüne örnek olarak
riboflavin (B2 vitamini) gösterilebilir. Riboflavin üretiminde
en etkin olan genin kopyalar›ndan daha yüksek say›da içerecek flekilde modifiye edilmifl bir GD bakteri sayesinde bu vitamin, di¤er birçok yönteme nazaran çok daha verimli ve standart bir seviyede üretilmektedir. Bu uygulama, genetik modifikasyon teknolojisinin yayg›n flekilde kullan›lan bir avantaj›
olarak görülmektedir. Bu flekilde üretilen riboflavin,
“GDO’dan” de¤il de, “GDO yard›m› ile” elde edilmifl bir ürün
oldu¤u için GD etiketleme zorunlulu¤una tabi de¤ildir.
GD yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler de,
yukar›da belirtildi¤i üzere, GD etiketlenmesinden muaft›r.
Bir baflka ifadeyle, GD yemlerle beslenmifl hayvanlardan elde
edilen süt, et veya yumurta gibi ürünler etiketleme zorunlulu¤una tabi de¤ildir. Ancak sivil toplum örgütleri, bu
muafiyetten memnun de¤ildir. Dolay›s›yla, bir sene kadar
sonra yönetmelik gözden geçirilirken bu yaklafl›mda baz›
de¤ifliklikler olabilir.
“
GD yemlerle
beslenmifl
hayvanlardan
elde edilen
süt, et veya
yumurta gibi
ürünler
etiketleme
zorunlulu¤una
tabi de¤ildir.
“
97
GDO GERÇE⁄‹
7.7. AB Stratejisi ve Eylem Plan›
Modern biyoteknoloji çok önemli bir bilimdir ve sadece
g›dayla s›n›rl› olmay›p sa¤l›k hizmetleri ve ilaç gibi birçok
uygulama alan›nda çok ciddi bir ekonomik potansiyel
tafl›maktad›r. Yak›n zamanlara kadar Avrupa’da da h›zla
geliflen bir biyoteknoloji endüstrisi vard›. Esasen AB, bundan
birkaç y›l önce, biyoteknolojiyi stratejik bir bak›fl aç›s›yla
de¤erlendiren ve önümüzdeki on y›ll›k dönemde Avrupa’da
biyoteknolojinin kullan›m›n› düzenleyecek bir strateji oluflturmay› hedefleyen bir strateji belgesi de yay›nlam›flt›. Bu
belgede, Avrupa biyoteknoloji pazar›n›n 2005 y›l›nda 100
milyar Euro’yu aflabilece¤i öngörülmekteydi. AB Stratejisi ve
Eylem Plan›’nda yer alan hususlardan baz›lar› afla¤›da
s›ralanm›flt›r:
98
- Toplumsal denetim ve diyalog, do¤a bilimleri ve biyoteknolojinin geliflimine efllik etmeli ve onu yönlendirmelidir.
(Yeni teknolojilerin daha kolay kabul görebilmesi için
tüketicilerin kendilerini karar sürecinin bir parças›
fleklinde hissetmesi gerekir.)
- Do¤a bilimleri ve biyoteknoloji, etik de¤erler ve toplumsal hedeflerle uyumlu bir flekilde, sorumluluk duygusu
içinde gelifltirilmelidir.
- Talebe ba¤l› uygulamalar, bilinçli tercihler vas›tas›yla
kolaylaflt›rmal›d›r. (Tüketiciler, kendileri için do¤rudan bir
avantaj sa¤lad›¤›n› gördükleri takdirde yeni teknolojiyi
daha kolay benimserler.)
- Bilimsel tabanl› düzenleyici kurallar, kamuoyunun
güvenini art›rmal›d›r. (Güvenlik konusu burada en öncelikli husustur.)
- AB ortak pazar›n› ve uluslararas› yükümlülükleri koru-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
mak için, temel düzenleyici prensipler ve yasal sorumluluklara uyulmal›d›r.
7.8. Stratejik Vizyon ile
Düzenleyici Politikan›n Karfl›laflt›r›lmas›
Stratejik vizyon ile yönetmeliklerin pazara etkileri konusunda
bir uyumsuzluk var gibi görünmektedir. GD g›dalar
hakk›ndaki yeni yönetmeli¤e uyulmas›, g›da endüstrisinin
bak›fl aç›s›ndan çok zor olmufltur. Biyoteknolojinin nas›l ele
al›naca¤› konusunda yeni yaklafl›mlara ihtiyaç vard›r. Yeni
yönetmeli¤in yürürlü¤e girmesiyle birlikte GD bitkiler ve bunlar›n
ürünleri
üzerindeki
moratoryum
kald›r›lm›flt›r.
Dolay›s›yla, GD ürünlerin ilk dalgas› gelmeye bafllam›flt›r.
Tüketicilere tercih hakk› sunulmas› meselesine Avrupa’n›n
büyük bir k›sm›nda getirilen çözüm, geleneksel ürünleri esas
alan sistemler gelifltirmek fleklinde olmufltu. Ticari iflletmeciler flimdiye kadar, GD olmayan ürün ak›fllar›n›, duruma göre,
kimlik koruma sistemleri veya yeniden formülasyon yapma
yoluyla yönetmifllerdir. Tüketiciler GD ürün istemedi¤i için
iflletmeciler geleneksel ürünler sunmufl, kimlik koruma (IP)
sistemleri de bunlar üzerinde temellendirilmifltir. Oysa yeni
AB Yönetmeli¤i, izsürülebilirlik flart›n› IP zincirine de¤il de
GD ürün ak›fl› üzerine getirmek suretiyle bu sistemlerin yolunu kesmifltir. Bu nedenle iflletmecilerin art›k çift sistemle
çal›flmas› gerekmektedir. Bu da endüstri aç›s›ndan ciddi bir
külfet teflkil etmektedir.
GD ürünlerin AB’de ekimi, bir sonraki büyük tart›flma
konusunu teflkil etmektedir. GD ürünlerle ilgili bir g›da
“
Yeni
yönetmeli¤in
yürürlü¤e
girmesiyle
birlikte GD
bitkiler ve
bunlar›n
ürünleri
üzerindeki
moratoryum
kald›r›lm›flt›r.
“
99
GDO GERÇE⁄‹
“
100
güvenli¤i sorunu bulunmad›¤› ço¤unluk taraf›ndan kabul
edilen bir gerçektir. Ancak, GD bitkilerin ekimiyle birlikte
Yeni sistem, GD
ürünlerin AB’de
ekilmeyece¤i
anlam›na
gelmemekte
fakat GD
ekimlerinin
organik
sistemler ve
konvansiyonel
tar›mla birlikte
yürütülmesi
gerekti¤ini
vurgulamaktad›r.
“
gelen çevresel tart›flmalar söz konusudur. Biraz ‹spanya’n›n
güneyinde, biraz da do¤u Avrupa’daki birkaç yeni üye
ülkede olmak üzere halen AB’de çok az GD ürün ekimi
yap›lmaktad›r. Dolay›s›yla bir sonraki tart›flma, GD ve GD
olmayan ürün ekimlerinin bir arada mevcudiyeti hakk›nda
yaflanacakt›r. Avrupa stratejisi, tar›m sisteminin GD ürünlere
izin vermesini öngörmektedir. Bir baflka ifadeyle yeni sistem,
GD ürünlerin AB’de ekilmeyece¤i anlam›na gelmemekte
fakat GD ekimlerinin organik sistemler ve konvansiyonel
tar›mla birlikte yürütülmesi gerekti¤ini vurgulamaktad›r.
Global tedarik zincirinin yönetimi giderek daha zor bir hal
almaktad›r. Özellikle de büyük imalatç›lar, isteseler de
istemeseler de global ortamda çal›flmaktad›r. Baflta Kuzey ve
Güney Amerika ile Çin olmak üzere GD ürünler giderek
artan ölçüde tercih edildi¤ine göre, GD ürün ekiminin baz›
avantajlar› olmal›d›r. 1996 y›l›nda soya üretiminin %2 ile 5
kadar› GDO iken bu oran 2004’te % 85’lere ulaflm›flt›r.
Hayvan yemleri de giderek önem kazanan bir konu olacakt›r. AB’nin yem arz›, büyük ölçüde soya ve m›s›r proteinine ba¤›ml›d›r. M›s›r, daha fazla alternatifi olmas› itibar›yla
biraz daha kolay bir konu olmakla birlikte, günümüzdeki
yem a盤› GD soya ve m›s›r kullan›m›n› kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. fiunun da hat›rda tutulmas› gerekir ki, hayvan yemleri
sadece tar›msal ürünlerden ibaret olmay›p, ço¤unlu¤u GD
türevi mamuller olan yem katk›lar›n› da içerir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Avrupa’da perakendecilerin GD g›dalar karfl›s›ndaki tutumu
oldukça karmafl›kt›r. ‹ngiltere’deki süpermarket zincirlerinin
ço¤u kendilerine ait “özel marka” ürünlere sahiptir ve bunlar› “GD içermeyen” ürünler olarak muhafaza etmeyi istemektedirler. Ancak, perakendecilere GD içermeyen ürün
tedarik etme istikametinde g›da imalatç›lar› üzerinde oluflan
bask›n›n karfl›lanmas› giderek güçleflmektedir. fiayet Brezilya
da GD türler yetifltirmeye karar verirse, birçok hammadde
için GD olmayan kaynak kalmayacakt›r. Böyle bir durumda
neler olaca¤› tart›flma konusudur. Ancak, soya proteinini
tamamen diyetten ç›karmak beslenme aç›s›ndan hiç de
sa¤l›kl› bir çözüm de¤ildir.
Kanunun uygulanmas› aç›s›ndansa, yeni yönetmeli¤i tam ve
kapsaml› bir flekilde uygulamak için hiç kimse yeterli
kayna¤a sahip bulunmamaktad›r. Bu bir güvenlik sorunu
de¤ildir. Bu ürünler çok ciddi bir güvenlik de¤erlendirmesinden geçmemifl olsayd› flu anda pazarda olamazlard›. Her
halükarda, ‹ngiltere’de bu yönetmeli¤i tatbik etme konumunda
bulunan
makamlar,
belge
zinciri
itibar›yla
izsürülebilirlik flart›n› uygulamaya öncelik vermek için yeterli
kaynaklara sahip de¤ildir.
7.9. Avrupa’da Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n
Gelece¤i
‹rlanda’da yolunu kaybeden bir turist, yoldan geçen birisine
“Prairie’ye nas›l gidilir?” diye sorar. ‹rlandal› flöyle cevap verir:
“Senin yerinde olsayd›m yola buradan ç›kmazd›m!”. GD
g›dalar konusundaki mevcut durum da bu f›kraya benzemektedir. ‹deal flartlarda, GD g›dalar›n lanse edilmesi, g›da arz›
“
Yak›n geçmiflte
Avrupa’da
yaflanan g›da
panikleri (BSE,
dioksin krizi,
Çernobil kazas›
gibi) olmasayd›,
GD g›dalar›n
Avrupa
pazarlar›nda
kabul görmesi
zor olmazd›.
“
101
GDO GERÇE⁄‹
“
102
konusunda tüketicilerin güven sorunu yaflad›klar› bir dönemde olmamal›yd›. Yak›n geçmiflte Avrupa’da yaflanan g›da
G›da ve ‹çecek
Federasyonu’nun
food future
program›
kapsam›nda,
GD teknolojisi
hakk›nda
gündeme
getirilen fayda
ve endifleleri
birlikte ele alan,
dengeli, bilimsel
temellibir dizi
döküman
yay›nlanm›flt›r.
“
panikleri (BSE, dioksin krizi, Çernobil kazas› gibi) olmasayd›,
GD g›dalar›n Avrupa pazarlar›nda kabul görmesi zor olmazd›.
Yeni AB Yönetmeli¤i’nin ne gibi yans›malar› olaca¤›n›, uygulaman›n bu erken aflamas›nda tahmin edebilmek kolay
de¤ildir. GD g›dalar›n gelece¤ini belirleyecek önemli hususlardan biri, tüketicilerle iletiflim kurulmas› olacakt›r. G›da
imalatç›lar›, tüketicilerle diyalog içinde görünmeli ve onlar›n
söylediklerine kulak vermelidir. Tüketicilere; kalitede
iyileflme, daha sa¤l›kl› alternatifler ve ucuz fiyatlar gibi avantajlar sunulmal›d›r. GD ürünlerin sa¤lad›¤› di¤er bir avantaj
da pestisitler gibi tar›m girdilerinin kullan›m›n› azaltmalar›d›r.
Avrupal› tüketicilerin bu gibi tar›msal girdilerden hofllanmad›¤› çok iyi bilinen bir gerçektir. Dolay›s›yla tüketiciler
GDO’lar›n bu faydas›ndan da haberdar edilmelidir.
G›da ve ‹çecek Federasyonu’nun Food Future Program› kapsam›nda, tüketiciler ve kanaat önderleri taraf›ndan yayg›n
flekilde kullan›lan bir dizi doküman yay›nlanm›flt›r. Bu
yay›nlar, GD teknolojisi hakk›nda gündeme getirilen fayda
ve endifleleri birlikte ele alan, dengeli, bilimsel temelli ve
sayg›n kaynaklar olarak genifl kabul görmüfltür. Bu tüketici
bilgilendirme kampanyas› çerçevesinde, ilk olarak 1995
y›l›nda “Gelece¤imiz için G›dalar” (“Food for Our Future”)
bafll›kl› kitapç›k (fiekil 7.1 A) yay›nlanm›fl; bilahare GD bitkilerin ekilmeye bafllanmas› ve ürünler ile çevresel konular
hakk›nda daha fazla bilginin ortaya ç›kmas› sonucunda “GD
Ürünler ve Çevre” (“GM Crops & the Environment”)
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
kitap盤› (fiekil 7.1 B) bas›lm›flt›r. Bu program kapsam›nda
okullar
için
de
bilgi
kaynaklar›
gelifltirilmektedir.
Biyoteknoloji ve GDO’lar önemli konular olup müfredat programlar›nda yer almaktad›rlar. Ancak, ö¤retmenler gerekli
bilgi kaynaklar›na sahip de¤ildir ve devlet de bunlar için
ödenek ay›rmamaktad›r. Dolay›s›yla, food future program›
kapsam›nda haz›rlanan kaynaklar çok ra¤bet görmüfltür.
‹ngiltere’deki ortaokullar›n % 20 kadar›nda, ulusal müfredat
program› dahilindeki GDO konulu çal›flmalar›n desteklenmesinde food future kaynaklar›ndan yararlan›lmaktad›r.
103
GDO tart›flmalar›n›n en yo¤un yafland›¤› 1999 y›l›nda food
future program› kapsam›nda ‹ngiltere’nin dört bir yan›ndaki
süpermarketlerde “road show” tarz› tan›t›m toplant›lar›
düzenlenerek tart›flma taflraya tafl›nm›fl ve yerel topluluklar
konuya dahil edilmifltir.
7.10. Baz› Güncel Meseleler
fiekil 7.1. Food
Future program›n›n
haz›rlad›¤›
“Gelece¤imiz ‹çin
G›dalar” (A) ve
“Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) Ürünler
ve Çevre” (B) adl›
kitapç›klar.
GDO GERÇE⁄‹
“
104
GD g›dalar aleyhinde yap›lan gösteriler art›k g›da güvenli¤i
konular›ndan ziyade çevresel konulara do¤ru kaymaktad›r.
Genetik
modifikasyona
karfl› olanlar›n
sesleri medyada
genellikle
abart›l› bir
flekilde yank›
bulmaktad›r.
Tarlalar›n
bas›l›p ekinlerin
sökülmesi gibi
hadiseler ve
“Frankefltayn
g›dalar” gibi
her türlü
dayanaktan
yoksun iddialar
medya için
kolay tiraj ve
reyting
vas›talar› teflkil
etmektedir.
Ama, fanatik çevrecilerin GD g›dalar hakk›nda yapt›¤›
“
uzmanlarla kamuya aç›k bir tart›flma ortam›nda buluflarak
“Frankefltayn g›dalar” benzetmesi hala etkili bir flekilde kullan›lmaya devam edilmektedir (fiekil 7.2). ‹ngiliz medyas›,
GD g›dalar konusuna her zaman büyük ilgi duymufltur.
Genetik modifikasyona karfl› olanlar›n sesleri medyada
genellikle abart›l› bir flekilde yank› bulmaktad›r. Tarlalar›n
bas›l›p ekinlerin sökülmesi gibi hadiseler ve “Frankefltayn
g›dalar” gibi her türlü dayanaktan yoksun iddialar medya
için kolay tiraj ve reyting vas›talar› teflkil etmektedir.
Medyan›n GD g›dalar› ele al›fl tarz› kendi içinde farkl›l›klar arz
etmektedir. GDO’lar›n bilimsel bazda ve geliflmeler kapsam›nda ifllendi¤i çok olumlu gazete haberleri zaman zaman
görülmekle birlikte, konu hakk›nda daha ziyade g›da
panikleri ve “Frankefltayn g›dalar” tarz›nda bir yaklafl›m
sergilenmektedir. GD g›dalar hakk›ndaki tart›flmalar 1993-94
y›llar›nda bafllad›¤›nda, ‹ngiltere’de ilk defa “Konsensüs
Konferans›” fleklinde adland›r›lan bir toplant› tertip edildi. Bu
konferansta, GD g›dalar hakk›nda evvelce hiçbir fley
bilmeyen ya da çok az bilgisi olan s›radan vatandafllar, bir
hafta sonu boyunca, bilimadamlar› ve konu hakk›ndaki di¤er
onlar› sorgulama imkan›na kavufltular. Bu soru-cevap
seans›n›n sonunda kat›l›mc›lar, “gen jürisi” ad› alt›nda toplanarak genetik modifikasyonun iyi bir fley mi yoksa kötü bir
fley mi oldu¤u yolunda bir karar verdiler. Jürinin karar› olumluydu. Jüri oturumunun sonunda yap›lan bas›n toplant›s›nda,
bir bas›n mensubu, gen jürisinden bu konuda gazetelerde ne
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
gibi haberler görmek isteyeceklerini sordu. Kat›l›mc›lar,
gazetelerde “Frankefltayn g›dalar” fleklinde bafll›klar de¤il,
konuyu ciddi boyutta ele alan, bilgiye dayal› ve detayl› haberler görmek istediklerini belirttiler. Ancak yerel bir Londra
gazetesi, o akflam yine de “Gen Jürisi Frankefltayn G›dalar
Hakk›nda Hüküm Verdi” fleklinde bir manfletle ç›kt›.
fiekil 7.2.
‹ngiltere’de
yap›lm›fl GDO
karfl›t› bir gösteri.
A¤ustos 2004’te food future program› kapsam›nda
“Gelece¤imiz için G›dalar” kitap盤›n›n gözden geçirilmifl bir
versiyonu yay›nland›. Genetik modifikasyon teknolojisini ele
alan bu yay›nda meseleler, tart›flmalar ve GD teknolojisi
hakk›nda insanlar› endiflelendiren hususlar derinlemesine ele
al›nm›flt›r. Ortaokullarda çok ra¤bet gören bu kitapç›ktan ilk
birkaç ay içinde 40.000 nüsha talep edildi. Food future program›, http://www.foodfuture.org.uk adresindeki web sitesiyle de tüketicilerin genetik modifikasyon teknolojisini ve
bunun g›da alan›ndaki kullan›m›n› anlamalar›na yard›mc›
olmay› hedeflemektedir.
Halihaz›rda Avrupa’da hiç do¤rudan GD g›da yoktur; sadece
GD bileflenler vard›r. Ancak Avrupa pazar›nda evvelce bir GD
g›da ürünü vard›. ‹lk GD ürün 1996’da, ‹ngiltere’nin iki büyük
süpermaket zincirinde pazara ç›kt›. Bu ürün, tamamen GD
domatesten üretilmifl bir domates püresiydi. GD domateslerden üretildi¤ini ve sa¤lad›¤› avantajlar› aç›kça belirtecek
flekilde etiketlenmifl olan bu ürün market raflar›nda geleneksel muadilleriyle birlikte sat›lmaktayd›. Fiyat› geleneksel
muadillerininkiyle tamamen ayn›yd› fakat daha büyük bir
ambalaj› vard›. Geleneksel muadillerinden çok daha iyi
sat›l›yordu ve birçok tüketici bu ürünün lezzetinin di¤erlerine
105
GDO GERÇE⁄‹
nispetle daha üstün oldu¤unu belirtiyordu. K›sacas›, ilk GD
g›da Avrupa pazar›nda gayet iyi kabul görmüfltü. Ancak
bugün, Avrupa’da böyle bir ürün bulmak mümkün de¤il.
Tüketicilerin tercih hakk› konusunda yap›lan bunca tart›flmaya
ra¤men flu an itibar›yla tüketiciler fiilen tercih hakk›na sahip
de¤ildir. Zira, böyle bir GD ürünü sat›n almay› tercih edecek
tüketiciler istedikleri ürünü bulma flans›ndan mahrumdur.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, GD g›dalar hakk›ndaki
tart›flmalar g›da güvenli¤i ekseninden birlikte yetifltirme (coexistence) eksenine do¤ru kaymaktad›r. Baz›lar› fanatik
çevreciler taraf›ndan tahrip edilse de, Avrupa’da bir dizi tarla
denemesi yap›lm›flt›r. Avrupa’daki tarla denemeleri, GD
ürünlerin GD olmayan ürünlerle birlikte yetifltirilmesine izin
106
verilip verilmemesinin kararlaflt›r›lmas› amac›yla sürdürülmektedir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
8.
Avrupa Geneti¤i De¤ifltirilmifl G›da Bitkileri Güvenlik
De¤erlendirme A¤›’n›n Hedef ve Sonuçlar›
- ENTRANSFOOD Projesi
Dr. Marianna SCHAUZU
Federal Risk De¤erlendirme Enstitüsü (Bundesinstitut für
Risikobewertung) Yeni G›dalar ve Genetik Mühendisli¤i
Merkezi Bilim Direktörü
Berlin, Almanya
8.1. ENTRANSFOOD Projesi’nin Amac› Neydi?
‹lk GD ürün olan Flavr Savr™ domatesin ABD’de yetifltirilmeye baflland›¤› 1995 y›l›ndan beri transgenik bitkilerin ekim
sahas› sürekli olarak genifllemektedir. Bu art›fl sadece sanayileflmifl ülkelerde de¤il, geliflmekte olan ülkelerde de
görülmektedir. Ancak, global GD ürün ekiminin sadece çok
küçük bir k›sm› Avrupa’da yap›lmaktad›r. ‹spanya’da bir miktar transgenik m›s›r yetifltirilmekte; Almanya’da ise, birçok
kaynakta GD ürün yetifltirilen bir ülke olarak gösterilmesine
ra¤men, ticari ölçekte GD bitki yetifltirilmemekte, sadece
araflt›rma maksatl› ekim yap›lmaktad›r. Romanya ve
Bulgaristan’da bir miktar GD ürün ekimi yap›lmaktaysa da
bunlar AB üyesi de¤ildirler (fiekil 8.1).
107
GDO GERÇE⁄‹
fiekil 8.1. Transgenik Ürünlerin Global Ekim Alan›.
AB pazar›na giren ilk GD ürün, May›s 1996’da ithaline izin
verilen herbisit dirençli bir soya çeflidiydi. Bu soya çeflidinin
108
AB ülkelerinde yetifltirilmesi için çok geçerli sebepler (fiekil
8.2) bulunmas›na ra¤men, bu ürünün sadece g›da ve yem
üretiminde kullan›lmak üzere ithaline izin verildi. Bu ürünü
tafl›yan ilk gemi Hamburg liman›na yanaflt›¤›nda, Yeflil Bar›fl
(Greenpeace) örgütüne mensup göstericiler ürünlerin
gidece¤i
bitkisel
ya¤
fabrikas›n›n
yolunu
kestiler.
Göstericiler, GDO olmayan soya sanki gen içermiyormufl
gibi, “G›dalar›m›zda genli soya istemiyoruz!” fleklinde bir
talepte bulunmaktayd›lar.
1996 y›l›nda yap›lan Eurobarometre1 anketinin neticelerine
göre, GDO türevi g›dalar› kabul edip etmeyecekleri sorul1 Avrupa Komisyonu
(1992-2003) Kamuoyu Analizi,
Özel Eurobarometre Raporlar›
(http://europa.eu.int/comm/pub
lic_opinion/archives_en.htm)
du¤unda, tüm Avrupa Birli¤i çap›ndaki kanaat sahibi tüketicilerin % 61’i bu g›dalar› kabul edeceklerini belirtmifllerdi. Bu
oran, ‹ngiltere’de % 67’ye ç›k›yordu. O tarihte, sadece
‹ngiltere’de pazarlanan GD domates püresi gayet iyi sat›lan
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
bir üründü. Halbuki 1999’da, GDO türevi g›dalar›n kabul
yüzdesi, Avrupa Birli¤i genelindeki kanaat sahibi tüketiciler
baz›nda % 49’a, ‹ngiltere’de ise % 47’ye kadar geriledi. Bu
düflüflün sebeplerinden biri Pusztai vakas›yd›. A¤ustos
1998’de, Aberdeen-‹skoçya’daki Rowett Enstitüsü’nde
çal›flan Dr. Arpad Pusztai, yapt›¤› bir hayvan besleme
deneyinin neticesinde, test etti¤i GD patatesin s›çanlar için
zararl› oldu¤unu rapor etti. Bu araflt›rma, Britanya Kraliyet
Akademisi, di¤er bilimadamlar› ve enstitüler taraf›ndan
yetersiz bulundu. Ancak, Dr. Pusztai bulgular›n› televizyonda
aç›klad›¤› için kamuoyunun ve medyan›n dikkatlerini üzerine
çekti ve GD ürünler konusunda halk aras›nda bir güvensizlik
yaratt›. Pusztai vakas›n›n yank›lar› unutulduktan ve Avrupa
Komisyonu da daha s›k› düzenleyici tedbirler üzerinde
çal›flmalara girifltikten sonra, GD ürünlerin tüketiciler
taraf›ndan kabul edilme oran› tekrar yükselmeye bafllad› ve
2002 y›l› itibar›yla Avrupa Birli¤i genelindeki kanaat sahibi
tüketiciler baz›nda % 50’ye, ‹ngiltere’de ise % 63’e ç›kt›.
ENTRANSFOOD Projesi’nin sonuçlar›n›n kamuoyuna aç›klanmas› ve yeni AB Yönetmeliklerinin yürürlü¤e girmesiyle birilikte bu yüzdeler hala artmaya devam etmektedir.
Avrupa Birli¤i, baz› GD bitkilere 1999’dan önce de izin
vermiflti. Bunlardan Bt176 m›s›ra, daha Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i yürürlü¤e girmeden önce izin verilmiflti ve bu
izin yetifltirmeyi de kapsamaktayd›. Ancak di¤er izinler
sadece g›da ve yem üretimi için geçerliydi. Avrupa
ülkelerinde GD ürünlerin kamuoyu taraf›ndan kabul oran›n›n
düflüfle geçmesiyle birlikte, baz› üye ülkeler 1997-2000 y›llar›
aras›nda korunma gerekçesini2 iflleterek kimi GD ürünlerin
fiekil 8.2. Herbisit
dirençli GD soya
tarlas›nda herbisit
kullan›m›ndan önce
ve sonraki
görünüm. Sa¤daki
flekilde de
görüldü¤ü gibi,
istenmeyen otlar
herbisitle
temizlenirken GD
soya herbisitten
etkilenmiyor.
109
2 Bir üye ülke, muayyen bir
GDO’nun güvenli olmayabilece¤i
yolunda bilimsel temelli bir kan›t
buldu¤u takdirde korunma
gerekçesini devreye sokabilir.
Söz konusu GDO’nun o ülkede
ticaret ve kullan›m›n›n durdurulup durdurulmayaca¤›n› bilahare Avrupa Komisyonu
kararlaflt›r›r.
GDO GERÇE⁄‹
kendi s›n›rlar› dahilinde ticaret ve kullan›m›n› ask›ya almaya
bafllad›lar. Bu ülkeler Avusturya, ‹talya, Fransa, Almanya,
Lüksemburg ve Yunanistan’d›.
Yeni G›dalar Yönetmeli¤i’nin yürürlü¤e girdi¤i 1997 y›l›ndan
sonraki izinlerde ise, Avrupa Komisyonu’nun sundu¤u karar
tasla¤› lehinde veya aleyhinde yeterli karar ço¤unlu¤u
sa¤lanamad›. Aleyhte oy kullanan ülkeler Avusturya,
Danimarka, Fransa, Yunanistan, Lüksemburg ve Portekiz;
çekimser kalanlarsa Belçika, Almanya ve ‹talya oldu. Karar
tasla¤› lehinde ya da aleyhinde yeterli ço¤unluk sa¤lanamamas› durumunda, Avrupa Komisyonu’nun karar alma hakk›
vard›r. Ancak, 1999-2003 y›llar› aras›nda fiili moratoryum
uygulanarak bu dönem zarf›nda Avrupa’da hiçbir GD ürüne
110
izin verilmemifltir. Bu moratoryum, güvenlik de¤erlendirmesi ile tüketicilerin bilgilendirilmesi ve kat›l›mlar›n›n sa¤lanmas› konular›nda iyilefltirmeler ve ayr›ca yasal çerçevede
gerekli düzeltmelerin yap›lmas› yolunda talepleri gündeme
getirdi. Moratoryumun di¤er bir sonucu da, Avrupa
Komisyonu’nun Beflinci Çerçeve Program› kapsam›nda
ENTRANSFOOD Projesi’ne mali kaynak tahsis edilmesi
fleklinde oldu.
8.2. ENTRANSFOOD Projesi’ne Genel Bak›fl
ENTRANSFOOD Projesi, GD ürünlerin kullan›ma girifliyle ilgili
bilimsel ve toplumsal meseleleri ele almak üzere 2000 y›l›n›n
May›s ay›nda bafllat›lm›fl ve 2003 May›s’›na kadar devam
etmifltir. Proje’nin koordinatörlü¤ü, ayn› zamanda EFSA
GDO Paneli’nin de Baflkan› olan, Hollanda RIKILT
Kurumu’ndan Dr. Harry A. Kuiper taraf›ndan yürütülmüfltür.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Proje’de 13 Avrupa ülkesinden gelen 110 kat›l›mc› görev
alm›flt›r. Proje’nin toplam bütçesi 12.300.000 Euro olup
bunun 8.400.000 Euro’luk k›sm› do¤rudan do¤ruya AB
Komisyonu bütçesinden tahsis edilmifltir.
Kat›l›mc›lar›n 65’i befl çal›flma grubu kapsam›nda, 45’i ise
dört araflt›rma ve teknik gelifltirme (RTD) projesi kapsam›nda
faaliyet gösterdiler. Kat›l›mc›lar g›da endüstrisi, bitki ›slah
flirketleri, üniversiteler, özel ve resmi araflt›rma enstitüleri,
düzenleyici kurumlar ve tüketici teflkilatlar›ndan gelen,
moleküler biyoloji, toksikoloji, biyokimya, bitki ›slah›, analitik
kimya ve sosyal bilimler dallar›nda uzman kiflilerdi.
Befl çal›flma grubu; GD g›dalar›n güvenlik testi, kasti
olmayan etkilerin tespiti, gen transferi, izsürülebilirlik ve
kalite güvencesi ile toplumsal konular› ele almaktayd›. ‹lk
dört çal›flma grubunun, laboratuvar baz›nda çal›flan ayna
RTD gruplar› da bulunmaktayd›. Bu RTD birimleri s›ras›yla
SAFOTEST, GMOCARE, GMOBILITY ve QPCR GMOFOOD +
GMOCHIPS gruplar›yd›. Bütün çal›flma ve RTD gruplar›, bir
birleflik tart›flma platformu çerçevesinde bir araya geldi. Bu
ortak çal›flman›n neticeleri; gözden geçirme ve konum
raporlar›, birleflik de¤erlendirme belgeleri, tavsiyeler,
araflt›rma teklifleri, bas›n aç›klamalar›, web sitesi üzerinden
yap›lan bilgilendirme faaliyetleri ve yay›nlar fleklinde ortaya
konuldu.
Birinci Çal›flma Grubu’nun görevleri; mevcut g›da güvenli¤i
de¤erlendirme strateji ve metotlar›n›n geçerlili¤ini ölçmek,
bu strateji ve metotlar› GDO türevi g›dalara adapte etme
“
ENTRANSFOOD
Projesi’nin
Kat›l›mc›lar›
g›da endüstrisi,
bitki ›slah
flirketleri,
üniversiteler,
özel ve resmi
araflt›rma
enstitüleri,
düzenleyici
kurumlar ve
tüketici
teflkilatlar›ndan
gelen,
moleküler
biyoloji,
toksikoloji,
biyokimya, bitki
›slah›, analitik
kimya ve sosyal
bilimler
dallar›nda
uzman kiflilerdi.
“
111
GDO GERÇE⁄‹
“
112
aç›s›ndan gerekecek muhtelif uyarlamalar› tan›mlamak ve
güvenlik de¤erlendirmesinin nas›l yap›laca¤› yolunda
Güvenlik
de¤erlendirmesi;
g›da veya g›da
kayna¤› olarak
kullan›lan
mevcut
ürünlerin,
yeni veya
de¤ifltirilmifl
g›da ya da g›da
bileflenlerinin
güvenlik ve
besin
de¤erlendirmesinde bir
karfl›laflt›rma
ölçütü
olabilece¤i
fikrine dayanan
“esasl›
eflde¤erlilik
kavram›”n›
baz al›r.
baflvuru sahiplerine ve risk de¤erlendirmesini yapanlara
“
Tar›m Örgütü (FAO) muhtelif dan›flma toplant›lar› ve
detayl› rehberlik sa¤lamakt›. ‹kinci Çal›flma Grubu, kasti
olmayan etki potansiyelinin ve bunlar›n tespitine dönük yeni
metotlar›n araflt›r›lmas›; Üçüncü Grup g›da ve yem güvenli¤i
ba¤lam›nda yatay gen transferinin gözden geçirilmesi;
Dördüncü Grup, GDO türevi materyallerin üretim zinciri
boyunca tespiti ve geriye dönük takibi için yeni stratejilerin
de¤erlendirilmesi konular›ndan sorumluydu. Beflinci Çal›flma
Grubu ise konunun toplumsal yönleri ve tüketici yaklafl›mlar›yla ilgileniyordu.
8.3. Birinci Çal›flma Grubu
Geneti¤i De¤ifltirilmifl (GD) G›dalar›n Güvenlik Testi
Güvenlik de¤erlendirmesi; g›da veya g›da kayna¤› olarak kullan›lan mevcut ürünlerin, yeni veya de¤ifltirilmifl g›da ya da
g›da bileflenlerinin güvenlik ve besin de¤erlendirmesinde bir
karfl›laflt›rma ölçütü olabilece¤i fikrine dayanan “esasl›
eflde¤erlilik kavram›”n› baz al›r. Ekonomik ‹flbirli¤i ve
Geliflme Teflkilat› OECD’nin bir çal›flma grubu taraf›ndan
1993 y›l›nda yay›nlanan esasl› eflde¤erlilik kavram› üzerinde
daha çok erken aflamalarda mutabakat sa¤lanm›fl olup,
Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO) ile Birleflmifl Milletler G›da ve
yay›nlar›nda bu kavram› teyit etmifltir. Di¤er taraftan, esasl›
eflde¤erlilik kavram› a¤›r elefltirilere de konu olmufltur.
Sosyolog Millstone, Nature dergisinde yay›nlanan bir
makalede,
bu
prensibin
GD
g›dalar›n
güvenlik
de¤erlendirmesi için uygun olmad›¤›n› ileri sürmüfl ve bu
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
g›dalar›n ilaçlar gibi test edilmesi gerekti¤ini iddia etmifltir.
Esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n hala yeterli olup olmad›¤› ve
GDO türevi g›dalar›n güvenlik de¤erlendirme prensibinin
de¤ifltirilmesinin gerekip gerekmedi¤i konusu Birinci Çal›flma
Grubu
taraf›ndan
incelenmifltir.
Neticede,
esasl›
eflde¤erlili¤in hala geçerlili¤ini koruyan bir prensip oldu¤u
kanaatine var›lm›fl, ancak bu kavram›n uygulamas›n›n, ürünlerin agronomik veya fenotipik özellikleriyle s›n›rl› olmad›¤›n›n da hat›rda tutulmas› gerekti¤ine dikkat çekilmifltir.
Esasl› eflde¤erlilik, güvenlik de¤erlendirmelerinde bir
bafllang›ç noktas› ve rehber kavram teflkil eder. Bu kavram›n
uygulanabilmesi için baz› parametrelere ihtiyaç vard›r.
Herfleyden önce, güvenli olarak tan›nan uygun bir k›yaslay›c›
gerekir. Normal flartlarda bu k›yaslay›c› ebeveyn bitkidir.
Ancak, daha önce g›da maksatl› kullan›lmam›fl bir bitkinin
de¤ifltirilmifl
olmas›
durumunda
esasl›
eflde¤erlilik
kavram›n›n uygulanmas› zordur. Uygun k›yaslay›c› tespit
edildikten sonra, bu bitkinin ilgili oluflturucu bileflikleri
hakk›nda bilgi de gerekir, ki bunlar›n da temini kolay
olmayabilir. Bu bilgiler halihaz›rda tam anlam›yla mevcut
olmasa da, veri taban› her gün genifllemektedir. Mesela
OECD, bafll›ca g›da bitkilerinin oluflturucu bileflikleri
hakk›nda kaynak teflkil edecek konsensüs dokümanlar›
üzerinde çal›flmaktad›r. Soya fasulyesi, kolza ve m›s›r gibi
önemli g›da bitkileri hakk›nda bu gibi konsensüs dokümanlar› mevcuttur. Domates ve di¤er baz› bitkiler hakk›ndaki
dokümanlar da haz›rlanma aflamas›ndad›r. Esasl› eflde¤erlilik
kavram›n›n uygulanabilmesi için ölçülen özellikler dahilinde
beklenen de¤iflim aral›klar›n›n anlafl›lmas› da gerekli olup bu
113
GDO GERÇE⁄‹
“
114
da OECD konsensüs dokümanlar› kapsam›nda yer almaktad›r. Esasl› eflde¤erlilik kavram›n›n uygulanabilmesi, GD
Güvenlik
de¤erlendirmesi
nin hedefi,
yeni g›dan›n
“geleneksel
muadili kadar
güvenli” olup
olmad›¤›
hususunda
bir hüküm
vermektir.
Herhangi bir
g›da ürünü
için “%100
güvenlidir”
demek mümkün
de¤ildir.
Bu sadece GD
ürünler için
de¤il, GD
olmayan
ürünler için de
geçerlidir.
bitkiyle k›yaslay›c› bitki aras›nda genetik modifikasyondan
“
aç›s›ndan ilave tehlikeler içermiyor olmas› flart›n›n yan› s›ra,
kaynaklanan farkl›l›klar›n yan› s›ra gen kayna¤›, doku kültürü
esnas›nda ortaya ç›kan somaklonal varyasyon ve çevre ya da
yetifltirme flartlar›na ba¤l› farkl›l›klar›n da belirlenmesini
gerektirir. GD bitkiyle k›yaslay›c› bitki aras›ndaki farkl›l›klar
tespit edildikten sonra, bu farkl›l›klar›n insan sa¤l›¤› üzerinde
olumsuz etkisi olup olmayaca¤›n›n saptanmas› için daha ileri
de¤erlendirilmeler gerekir.
Güvenlik de¤erlendirmesinin hedefi, yeni g›dan›n “geleneksel muadili kadar güvenli” olup olmad›¤› hususunda bir
hüküm vermektir. Herhangi bir g›da ürünü için “%100
güvenlidir” demenin mümkün olmad›¤› da hat›rda tutulmas›
gereken bir noktad›r. Bu sadece GD ürünler için de¤il, GD
olmayan ürünler için de geçerlidir. Mesela, geleneksel bitki
›slah metotlar›yla elde edilen baz› patatesler, hiçbir genetik
modifikasyon geçirmedikleri halde, kabul edilebilir limitin
üzerinde glikoalkoloid seviyelerine sahiptir. Besin içeri¤i veya
de¤erindeki de¤iflikliklerin beslenme üzerindeki yans›malar›
da güvenlik de¤erlendirmesinde dikkate al›n›r. (EC) 258/97
say›l› Yeni G›dalar Yönetmeli¤i ve (EC) 1829/2003 say›l›
Yönetmelik gere¤ince, yeni bir g›dan›n tüketici sa¤l›¤›
geleneksel muadiliyle ayn› besin içerik ve de¤erini muhafaza
ediyor
olmas›
de¤erlendirmesi,
flart›
da
aranmaktad›r.
tamamland›ktan
sonra
Güvenlik
dahi,
ilk
de¤erlendirmenin neticelerini sorgulayan yeni bilimsel verilerin ›fl›¤›nda gözden geçirilmelidir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Bir GD bitkinin güvenlik de¤erlendirmesinde yap›lacak ilk ifl,
ebeveyn bitkinin bütün özelliklerinin gayet detayl› bir flekilde
tan›mlanmas› için gerekli bilgilerin toplanmas› ve kompozisyon analizi için uygun parametrelerin seçimidir. ‹kinci
aflama; gen donörünün/donörlerinin, transformasyon
olgusunun ve eklenen DNA’n›n karakterize edilmesidir.
Bunu takiben, gen ürünleri ve metabolitlerin karakterize
edilmesi gerekir. Bunlar, genetik manipülasyon sonucu
ortaya ç›kan birincil ve ikincil metabolitlerin yan› s›ra, eklenen DNA’n›n direkt protein ürününü de içerir. Bütün bu
ürünlerin özellikleri hakk›nda çok detayl› bilgiler gerekir. Son
aflamada; elde edilen bilgiler ›fl›¤›nda, GD bitki, ebeveyn
bitkiyle (veya GD g›da, geleneksel muadiliyle) karfl›laflt›r›l›r.
Bu çal›flmalar›n hedefi, afla¤›daki noktalar›n tan›mlanmas›d›r:
- Ebeveyn bitki, gen ürünleri ve metabolitlerin özelliklerine ba¤l› potansiyel tehlikeler,
- Esas itibar›yla antibiyotik direnç iflaret genleriyle iliflkili
olan yatay gen transferinin potansiyel sonuçlar›,
- Kasti ve kasti olmayan de¤iflimler ve
- Eflde¤erlilik derecesi.
Yukar›da s›ralanan muhtelif aflamalarda toplanan bütün bu
bilgiler, bilahare bir test program›n›n tasarlanmas›nda kullan›l›r.
GD bitkilerin ve bunlar›n türevi g›dalar›n risk de¤erlendirmesinde entegre bir yaklafl›m (fiekil 8.3) kullan›labilmesi için
öncelikle ebeveyn bitkinin kimli¤i ile fenotipik ve agronomik
performans› hakk›nda bilgi gerekir. Bu bilgiler tarla den-
115
GDO GERÇE⁄‹
emelerinden elde edilebilir. Ebeveyn bitkinin co¤rafi
da¤›l›m›, güvenli kullan›m geçmifli ve bileflimsel analizi
hakk›nda da bilgi gereklidir. Donör organizman›n/organizmalar›n, eklenen DNA’n›n, vektör DNA’n›n ve gen aktar›m
prosesinin detayl› tan›mlar› da gereklidir. Eklenen DNA’n›n,
genleri veya düzenleyici elementleri kesintiye u¤rat›p u¤ratmayaca¤› konusunda hüküm verebilmek için DNA’n›n eklendi¤i noktan›n -ki bu da al›c› bitkinin genomundaki komflu
sekanslar› ifade eder- karakterize edilmesi gereklidir.
Kesintiye u¤ram›fl genler hedeflenmemifl neticeler do¤urabilece¤inden, bu aflama büyük önem tafl›maktad›r. Yeni gen
ürünlerinin; yap›lar›, kimlikleri, etki flekilleri, spesifiklikleri ve
toksisite ve/veya alerjenisite potansiyelleri itibar›yla karakterize edilmesi de gereklidir. Gen ürünlerinin spesifiklik ve
116
etki flekillerinin, al›c› organizmada da aynen donör organizmada oldu¤u flekliyle muhafaza edilmesi laz›md›r. Donör
organizma evvelce g›da zinciri içinde yer alm›flsa, gen ürünlerinin toksik ve/veya alerjen potansiyelinin de¤erlendirmesi
kuflkusuz daha kolay olur. Güvenlik de¤erlendirmesinde son
olarak, GD ürünün kimli¤i ile fenotipik ve agronomik performans›n›n ebeveyn bitkiyle k›yaslamas› yap›lmal›d›r. Bu
k›yaslama, GD ürünle ebeveyn ürünü yan yana yetifltirmek
suretiyle yap›labilir. Ayn› zamanda, GD ürün üzerinde
yap›lan bileflim ve besin analizlerinin sonuçlar› da ebeveyn
üründen elde edilen sonuçlarla karfl›laflt›r›lmal›d›r. GD
ürünün, ebeveyn ürün kadar güvenli oldu¤undan emin olabilmek için, gerek duyuldu¤u takdirde, hayvan besleme denemeleri de dahil olmak üzere güvenlik araflt›rmalar›
yap›labilir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Birinci çal›flma grubunun üzerinde anlaflt›¤› ana noktalar
afla¤›daki flekilde özetlenebilir:
- Güvenlik de¤erlendirmesi, her bir vaka için münferit
bazda yap›l›r ve gelecekte üretilecek olan daha karmafl›k
özelliklere sahip GD ürünler de (Alt›n Pirinç gibi) dahil
olmak üzere bütün ürün-özellik konseptlerine uyacak
flekilde düzenlenebilir.
- Yeni g›da ile geleneksel muadil(ler)i aras›nda farkl›l›klar
tespit edildi¤i takdirde, insan ve hayvan sa¤l›¤› üzerindeki muhtemel etkilerinin incelenmesi gerekir.
- GD bitki türevi bir g›dan›n kompozisyonu geleneksel
g›dalarla k›yaslanabilir olmad›¤› takdirde veya g›dan›n
karakterizasyonu neticesinde mevcut verilerin yetersiz
oldu¤u anlafl›l›rsa, hayvanlar üzerinde besleme
araflt›rmalar› yap›lmas› gerekebilir.
- Neticede, GD bitkinin, genel olarak güvenli kabul edilen
k›yaslay›c›(lar) kadar güvenli olup olmad›¤› konusunda bir
hüküm verilir.
fiekil 8.3.
GD bitkiler ve bunlardan türetilmifl
g›dalar›n tehlike
de¤erlendirmesi
için entegre
yaklafl›m.
117
GDO GERÇE⁄‹
“
118
8.4. ‹kinci Çal›flma Grubu
– Kasti Olmayan Etkilerin Tespiti
Klasik bitki ›slah
teknikleri, iki
farkl› çeflidi bir
araya getirerek
bütün
genomlar›n
neredeyse
rastgele bir
kar›fl›m›n› ortaya
koymas›
itibar›yla, genetik
mühendislikten
daha da büyük
bir kasti olmayan
etki yaratma
potansiyeline
sahiptir. Buna
ra¤men,
geleneksel bitki
›slah metotlar›yla
elde edilen
ürünler,
GD ürünlere
benzer bir flekilde
analizlere tabi
tutulmamaktad›r
“
‹kinci çal›flma grubu, kasti olmayan etkiler ve bunlar›n tespiti konusunu ele alm›flt›r. Bilindi¤i üzere; hem klasik bitki ›slah
metotlar›, hem de suni olarak d›flar›dan DNA eklemesi, kasti
olmayan etkilere yol açabilir. Klasik bitki ›slah teknikleri, iki
farkl› çeflidi bir araya getirerek bütün genomlar›n neredeyse
rastgele bir kar›fl›m›n› ortaya koymas› itibar›yla, genetik
mühendislikten daha da büyük bir kasti olmayan etki yaratma potansiyeline sahiptir. Buna ra¤men, geleneksel bitki
›slah metotlar›yla elde edilen ürünler, GD ürünlere benzer bir
flekilde analizlere tabi tutulmamaktad›r. Genetik mühendisli¤in klasik bitki ›slah metotlar›na göre avantajlar›ndan biri
de mahiyeti itibariyle daha isabetli olmas› ve transgenik
bitkiye eklenen genetik unsurlar ve bu eklemenin yap›ld›¤›
bölgenin analizi için moleküler yaklafl›mlar›n kullan›labilmesidir. Güvenlik de¤erlendirmelerinde bu büyük avantajdan
yararlan›labilir. Ayr›ca, geleneksel metotlarla ›slah edilmifl
bitkilerin, güvenli kullan›m geçmifllerine dayan›larak,
do¤rudan do¤ruya güvenli kabul edilmelerine ra¤men, GD
ürün karakterizasyonu, agronomik ve fenotipik özelliklerin
karfl›laflt›rmas›n›n yan› s›ra bileflimsel eflde¤erlilik derecesini
tespite dönük olarak önceden seçilmifl temel besin ve toksik
maddelerin karfl›laflt›rmal› analizini de içermektedir. GD
ürünlerin güvenlik de¤erlendirmesinde flu ana kadar “hedeflenmifl yaklafl›m” fleklinde tan›mlanan bu yöntem
kullan›lm›flt›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
Hedeflenmifl yaklafl›ma ilaveten, gelecekte “hedeflenmemifl
yaklafl›m”dan (fiekil 8.4) yararlan›lmas› da mümkün olabilir.
Bunun için, büyük ölçüde Hollanda RIKILT Kurumu
taraf›ndan, yeni profilleme teknikleri gelifltirilmektedir.
Yukar›da da belirtildi¤i üzere, hedeflenmifl yaklafl›mda
araflt›rmac›lar, s›ras›yla, bitki seviyesinde yap›y› ve doku
seviyesinde de ifllevi ele alan agronomik ve fenotipik özelliklerden yararlan›rlar. Hedeflenmemifl yaklafl›mda ise, kasti
olmayan etkileri daha hassas bir flekilde tespit edebilmek için
agronomik ve fenotipik özelliklere ilaveten, genomik, proteomik ve metabolomik yöntemlerden de yararlanmak
mümkün olacakt›r. ‹fllevsel genomik, bir organizman›n gen
ekspresyon modelini DNA ve mRNA’lar seviyesinde ele al›r.
Genomik metotlarla çal›fl›ld›¤›nda, bir organizman›n tam
genom sekans›n› bilmek çok faydal›d›r. Bu bilgiler baz› temel
g›da bitkileri için halihaz›rda mevcut olup di¤erlerinin de
yak›n gelecekte tamamlanmas› beklenmektedir. Proteomik,
protein ekspresyon modelleriyle ilgilenir. Metabolomik ise
metabolit ekspresyonunu ele al›r. Dolay›s›yla gelecekte, GD
bitkilerin tam ekspresyon modellerinin analiz edilmesinin ve
ebeveyn bitkilerinkilerle karfl›laflt›r›lmas›n›n imkan dahiline
girmesi beklenmektedir. Ancak bu metotlar henüz tam
anlam›yla haz›r de¤ildir ve uygulanmalar› da zordur. fiunun
da unutulmamas› gerekir ki, bütün bu bilgilerin ifllenmesi ve
elde edilen verilerin bütünlefltirilmesi için henüz sahip
olmad›¤›m›z derecede sofistike istatistik bilgisine ve bilgisayar programlar›na da ihtiyaç vard›r.
119
GDO GERÇE⁄‹
120
fiekil 8.4.
Hedeflenmemifl
yaklafl›m.
Kaynak: RIKILT
GD ve GD olmayan ürünlerin karfl›laflt›rmal› hedeflenmifl
analizi,
beklenmeyen
bileflimsel
de¤iflimlerin
tespiti
aç›s›ndan gayet yüksek bir kesinlik derecesi sunar. Ancak,
hedeflenmifl analizlerin neticesi, temel bileflikler ve bunlar›n
do¤al varyasyonunun bilinmesine ba¤l›d›r. Ekimi yap›lan
bitkilerin birço¤u için yeterli veri setleri mevcut olmakla birlikte, hepsi için veri seti yoktur. Di¤er taraftan, profilleme
teknikleri ya da hedeflenmemifl yaklafl›m, çok büyük miktarlarda veri üretir. Ancak, bu verilerin yorumlanmas› an
itibar›yla s›n›rlay›c› bir faktör olup profilleme tekniklerinin
do¤rulanmas› için daha ileri araflt›rmalara ihtiyaç vard›r.
Profilleme teknikleriyle üretilen verilerin yorumlanmas› için
referans veri tabanlar›n›n oluflturulmas› gereklidir. Genomi,
proteomi ve metabolomideki h›zl› geliflmelere ra¤men profilleme metotlar›, klasik hedeflenmifl yaklafl›mlar›n ikamesi
olarak görülmemeli, genel olarak bitkilerin metabolik kanallar› hakk›ndaki bilgilerimizi art›rabilecek araçlar fleklinde
de¤erlendirilmelidir.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
8.5. Üçüncü Çal›flma Grubu – Yatay Gen Transferi
Üçüncü Çal›flma Grubu, yatay gen transferi hakk›nda bilinen
hususlar ve bunlar›n GD g›dalar aç›s›ndan muhtemel
sonuçlar›n› incelemifltir. Öncelikle flunun hat›rda tutulmas›
gerekir ki, yatay gen transferi do¤al bir süreç olup mikrobiyal hayat›n yüksek evrim potansiyeline sahip ayr›lmaz bir
parças›d›r. Ayr›ca DNA, al›c› organizman›n genomuna dahil
edildikten sonra fiziksel ve kimyasal özellikleri itibar›yla al›c›
organizman›n DNA’s›ndan ay›rt edilemez ve ayn› onun gibi
davran›r. DNA, memelilerin sindirim sisteminde h›zla
parçalansa da, bu tam ve derhal gerçekleflen bir parçalanma
de¤ildir. ‹fllenmemifl g›da bitkilerinden gelen DNA’n›n,
sindirim sistemi içerisindeki mikroorganizmalar› transformasyona u¤ratabildi¤i bilinmekle birlikte, yeni gen edinimi
çok
ender
bir
hadisedir.
Ancak,
bu
hadisenin
gerçekleflebilme ihtimalinin mevcut olmas› bile, GD bitkilerde
belirli
antibiyotik
direnç
iflaret
genlerinden
kaç›n›lmas›n›n önemini vurgulamaktad›r. Antibiyotik direnç
iflaretlerine alternatif teflkil eden iflaretler ve iflaret genlerini
devre d›fl› b›rakan sistemler halihaz›rda gelifltirilmekte olsa
da, bu gibi metotlar›n kullan›m› belirli baz› antibiyotik direnç
iflaretlerinden daha güvenli olarak görülmemektedir.
Üçüncü Çal›flma Grubu, antibiyotik direnç genlerini üç s›n›fa
ay›rm›flt›r. Bu s›n›fland›rma, GDO Paneli’nin antibiyotik
direnç genleri hakk›ndaki görüflüne de esas teflkil etmifltir.
S›n›f I; hangi bitkilerin istenen DNA’y› ald›¤›n› tespit etmek
için bitkilerde seleksiyon iflareti olarak kullan›labilen genleri
içerir. Bu s›n›fa örnek olarak, neomisin fosfotranferaz II geni
(nptII) ve higromisin fosfotransferaz geni (hpt) gösterilebilir.
“
Antibiyotik direnç
iflaretlerine alternatif teflkil eden
iflaretler ve iflaret
genlerini devre
d›fl› b›rakan
sistemler
halihaz›rda
gelifltirilmekte
olsa da, bu gibi
metotlar›n
kullan›m› belirli
baz› antibiyotik
direnç
121
iflaretlerinden
daha güvenli
olarak
görülmemektedir.
“
GDO GERÇE⁄‹
“
122
G›da tedarik
zincirinin
tamam›
boyunca geriye
dönük
izsürülebilirlik
flart
koflulmufltur.
Bu çok uzun bir
zincir olup,
kontrol
sistemleri,
evvelce
Yeni G›dalar
Yönetmeli¤i’nin
mümkün k›ld›¤›
gibi sadece
analitik
kontrollere
dayand›r›lamaz.
Bu genler, toprak ve ba¤›rsak bakterileri aras›nda flimdiden
genifl ölçüde da¤›lm›fl olup befleri ve veteriner t›pta tedavi
amaçl› kullan›lmayan veya çok s›n›rl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›r›rlar. S›n›f II; bakteriyal klonlama
prosesinde iflaret geni olarak kullan›labilen genleri içerir. Bu
genler de mikroorganizmalarda yayg›n flekilde da¤›lm›fl olup
befleri ve veteriner t›bb›n sadece belirli alanlar›nda tedavi
amaçl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›r›rlar.
Ancak, bu genlere sadece bakterilerdeki ilk seleksiyon prosesi için ihtiyaç duyuldu¤undan, bunlar›n bitkilerde mevcut
olmas› gerekli de¤ildir. Dolay›s›yla, S›n›f II antibiyotik direnç
genlerinin ya kullan›lmamas›, ya da tedricen devre d›fl›
b›rak›lmas› tavsiye edilmektedir. Bu s›n›fa örnek olarak, ampisiline karfl› direnç kodlayan betalaktamaz geni (bla) gösterilebilir. Ampisilin befleri t›pta kullan›lmaktad›r. Ancak bu
antibiyotik öylesine yayg›n bir flekilde da¤›t›lm›flt›r ki, direnç
de buna pararlel olarak yayg›nlaflm›flt›r. Dolay›s›yla, ampisiline alternatif olan antibiyotikler piyasaya sürülmüfltür.
Betalaktamaz geni, Bt176 m›s›ra eklenen genlerden biridir.
Ancak bu gen, o tarihlerde güvenli olarak kabul edilmekteydi. S›n›f III; befleri t›pta tedavi maksatl› kullan›lan antibiyotiklere karfl› direnç kazand›ran genleri kapsar. Bu nedenle, GD
bitkilerin oluflturulmas›nda bu genlerin kesinlikle kullan›lmamas› gerekir. Bu s›n›fa örnek olarak neomisin fosfotransferaz III geni (nptIII) ve tetrasiklin direnç geni (tetA) verilebilir.
8.6. Dördüncü Çal›flma Grubu
‹zsürülebilirlik ve Kalite Güvencesi
Yeni GD g›da ve yem mevzuat›; sadece GD materyal
mevcudiyetinin tespit edilebilir oldu¤u ürünler de¤il, GDO
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
türevi bütün ürünler için etiketleme zorunlulu¤u getirmifl,
etiketleme için % 0,9 ve 0,5’lik eflik de¤erler belirlemifl ve
ayr›ca, geriye dönük izsürülebilirlik sistemlerinin oluflturulmas›n› öngörmüfltür. Bütün bu yasal flartlar›n uygulanabilmesi için etkin kontrol mekanizmalar›na ihtiyaç vard›r.
Ancak, kontrol konusunda baz› s›k›nt›lar yaflanmaktad›r.
Yetifltirme, hasat ve da¤›t›m, ham maddelerin ifllenmesi ve
iflleme sonucu elde edilen g›da ve yem ürünlerinin da¤›t›m›
ve perakende sat›fl›n› içeren g›da tedarik zincirinin tamam›
boyunca geriye dönük izsürülebilirlik flart koflulmufltur. Bu
çok uzun bir zincir olup, kontrol sistemleri, evvelce Yeni
G›dalar Yönetmeli¤i’nin mümkün k›ld›¤› gibi sadece analitik
kontrollere dayand›r›lamaz. GD materyalin analitik metotlarla tespit edilemeyece¤i, yüksek ölçüde rafine ürünlerin bile
etiketlenmesi ve izsürülebilirli¤i art›k flart oldu¤undan, idari
kontrol usullerine de ihtiyaç duyulmaktad›r.
Daha ilk aflamay› teflkil eden numune al›m›ndan itibaren
önemli s›k›nt›lar yaflanmaktad›r. Numune al›m› için iyi metot
ve standartlar henüz oluflturulamam›flt›r. GDO tespiti için
uygun numune al›m planlar›na ihtiyaç vard›r ve bunlar›n
önemli uygulama maliyetleri olacakt›r. Tespit metotlar›n›n
standardizasyonu hakk›nda Avrupa Standartlar Teflkilat›
(CEN) ve Uluslararas› Standartlar Teflkilat› (ISO) bünyesinde
uzun süredir tart›flmalar yap›lmakla birilikte, hangi numune
al›m stratejilerinin kullan›lmas› gerekti¤i konusunda henüz
bir karara var›lamam›flt›r.
GDO’lar›n tespit ve miktar belirlemesi konular›nda da
s›k›nt›lar yaflanmaktad›r. GD etiketleme mükellefiyetinden
GD materyalin
analitik
metotlarla
tespit
edilemeyece¤i,
yüksek ölçüde
rafine ürünlerin
bile
etiketlenmesi ve
izsürülebilirli¤i
art›k flart
oldu¤undan,
idari kontrol
usullerine de
ihtiyaç
duyulmaktad›r.
“
123
GDO GERÇE⁄‹
muafiyet için g›da veya yem maddesinde % 0,9’dan fazla
GDO bulunmad›¤›ndan emin olunmal›d›r. Bu kurala uyumun
kontrol edilebilmesi için referans materyalleri ve sekans bilgilerinin dünya genelinde al›flverifli gerekmektedir. Bu bilgi,
Avrupa’da yap›lan izin baflvurular›nda istenmekte fakat AB
d›fl›ndaki ülkelerde ruhsat alm›fl GD ürünler için aranmamaktad›r. Ancak, bir g›da veya yem ürününün, AB’de ruhsat
müracaat›na konu edilmemifl fakat dünyan›n baflka bir bölgesinde üretilmifl bir GDO içermedi¤inden emin olabilmek
için yap›lan genetik de¤iflikli¤in, sekans›n ve referans
materyalinin bilinmesi gerekir. Ayr›ca, bu gibi bilinmeyen GD
türlerinin ve istifli gen içeren GD türlerinin tespiti için yeni
metodolojilerin gelifltirilmesine ihtiyaç vard›r.
124
GDO izsürülebilirlik sistemleri aç›s›ndan da problemler
vard›r. Etiketleme efli¤i ne kadar düflük olursa, gereken
ay›rma stratejileri de o derece kat› ve pahal› bir hal almaktad›r. Ayr›ca, izsürülebilirlik sistemlerinin analitik kontrolü,
yedek numunelerin saklanmas›n› ve ek testleri gerektirecektir. Bu flartlar, tedarik zinciri içinde GDO kullanan iflletmecilere büyük maliyet ve külfetler yüklemektedir.
‹dari kontrol sistemi, izsürülebilirlik sistemlerinin uygun
flekilde belgelendirilmesini gerektirmektedir, ki bu da g›da
tedarik zincirlerindeki izsürülebilirlik sistemleri hakk›nda
dünya çap›nda bir anlaflma ihtiyac›n› gündeme getirmektedir. GDO türevi g›da veya yem ürünlerinin Avrupa Birli¤i’ne
ithali durumunda bunlara ait belgelerin do¤ru ve güvenilir
olmas› gerekir. Böyle bir garantinin verilebilmesi flu an
itibar›yla makul görülmemektedir. Ayr›ca, pazarlama sonras›
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
izleme stratejilerine iliflkin GDO izsürülebilirlik sistemleri,
halen mevcut olmayan yeni bilgi transfer sistemleri gerektirecektir.
8.7. Beflinci Çal›flma Grubu – Toplumsal Konular
Konunun toplumsal yönlerini ele alan Beflinci Çal›flma
Grubu, kamuoyundaki tart›flmalar›n alt›nda yatan sebepleri
flu flekilde tahlil etmifltir: AB’de evvelce yaflanan g›da
panikleri (BSE, dioksin krizi gibi) nedeniyle kamuoyunun
g›da güvenli¤i konular›ndaki itimad› sars›lm›flt›r. Düzenleyici
kurumlar›n, kamuoyunun gerçek endiflelerini dikkate almada yetersiz kalm›fl olmas› da halk›n düzenleyici kurumlar,
bilim dünyas› ve g›da endüstrisinin amaçlar› hakk›ndaki itimats›zl›¤›n› körüklemifltir. G›da güvenli¤i konular›nda, bilimsel
risk
de¤erlendirmelerine
dayanan
aç›klamalar
kamuoyunu ikna etmemektedir. GD g›dalar konusunda,
aç›klama gayretleri olumsuz sa¤l›k etkileri üzerinde
yo¤unlaflm›flt›r. Oysa kamuoyunun endifleleri risk (ve risk
alg›lamas›), fayda ve ihtiyaç üzerine odaklanmaktad›r.
Kamuoyunun itimad›n› yeniden kazanmak için, halk›n
endiflelerinin risk analizi prosesine alenen dahil edilmesi
büyük önem tafl›maktad›r. Bunun için halk›n kat›l›m›n› ve
görüfllerinin al›nmas›n› sa¤layacak yeni ve etkili metotlar›n
gelifltirilmesi gerekebilir.
8.8. ENTRANSFOOD Projesi’nin Vard›¤› Sonuçlar
ENTRANSFOOD Projesi, araflt›rma ve teknik ilerlemelere
paralel olarak gelecekte daha da gelifltirilebilecek, yeterli
güvenlik de¤erlendirmesi prosedürlerinin uygulamaya konuldu¤u konusunda bir güvence teflkil etmifl ve GDO türevi
“
Kamuoyunun
itimad›n›
yeniden
kazanmak için,
halk›n
endiflelerinin
risk analizi
prosesine
alenen dahil
edilmesi büyük
önem
tafl›maktad›r.
Bunun için
halk›n kat›l›m›n›
ve görüfllerinin
al›nmas›n›
sa¤layacak yeni
ve etkili
metotlar›n
gelifltirilmesi
gerekebilir.
“
125
GDO GERÇE⁄‹
“
126
g›dalar›n pazarlama öncesi bilimsel de¤erlendirme stratejileri
hakk›ndaki
mevcut
ilkeleri
çok
önemli
ölçüde
ENTRANSFOOD
Projesi, araflt›rma
ve teknik
ilerlemelere
paralel olarak
gelecekte
daha da
gelifltirilebilecek,
yeterli güvenlik
de¤erlendirmesi
prosedürlerinin
uygulamaya
konuldu¤u
konusunda bir
güvence teflkil
etmifl ve GDO
türevi g›dalar›n
pazarlama öncesi
bilimsel
de¤erlendirme
stratejileri
hakk›ndaki mevcut ilkeleri çok
önemli ölçüde
detayland›rm›flt›r.
detayland›rm›flt›r. Bu tavsiyeler, EFSA’n›n rehber doküman-
“
kapsaml› uyarlamalara tabi tutulmas›, kesin ve net sonuçlar
lar›na da dahil edilmifl bulunmaktad›r. Bilimsel tabanl› risk
de¤erlendirmesinin, kamuoyunun deste¤inin sa¤lanmas›
aç›s›ndan yeterli olmad›¤› konusunda görüfl birli¤ine
var›lm›flt›r. Uygun risk yönetimi tedbirleri ve sürdürülebilirlik,
faydalar ve toplum üzerindeki yans›malar gibi hususlar
dikkate al›nmak zorundad›r. Bu hususlar› bir araya getiren
yeni risk analizi yaklafl›mlar›n›n daha da gelifltirilmesine
ihtiyaç bulundu¤u konusunda fikir birli¤ine var›lm›flt›r. Bu
nokta, Avrupa Birli¤i 6. Çerçeve Araflt›rma Program› kapsam›nda da teyit edilmifl bulunmaktad›r.
ENTRANSFOOD Projesi kapsam›nda, gelecekteki araflt›rma
çal›flmalar›n›n
odaklanmas›
gereken
noktalar
da
tan›mlanm›flt›r. Transfer edilen DNA’lar› minimuma indirmek
için transformasyon ve iflaret geni eliminasyon metotlar›n›n
iyilefltirilmesi
gerekmektedir.
Bu
sayede
güvenlik
de¤erlendirmesi kolaylaflacakt›r. Bütün halde g›dalarla hayvanlar üzerinde besleme araflt›rmalar› yap›lmas› için gelifltirilmifl test protokollerinin oluflturulmas›na ihtiyaç vard›r. Zira,
besleme araflt›rmalar› flimdiye kadar bütün halde g›dalar kullan›larak de¤il, genellikle maddeler baz›nda yap›lm›flt›r.
Dolay›s›yla, mevcut metotlar›n,
bütün halde g›dalar
kullan›larak yap›lacak bu gibi denemelere adaptasyonu için
al›nabilmesi aç›s›ndan flartt›r. Gen ekspresyonu ve di¤er profilleme
teknikleri
kullan›larak
güvenlik
ve
besin
de¤erlendirmesi için toksikogenomik ve nutrigenomik mod-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
ellerin gelifltirilmesine de ihtiyaç bulundu¤u saptanm›flt›r.
Profilleme metotlar›n›n daha ileri derecede gelifltirilmesi ve
validasyonuna ihtiyaç vard›r. Önemli g›da bitkilerinin profillerini içeren, birbiriyle ba¤lant›l› veri tabanlar›n›n oluflturulmas› laz›md›r. Alerjenisite, protein stabilitesi ve sekans
homolojisi mekanizmalar›n›n ve proteinlerin yap›lar› itibar›yla
sahip olduklar› hassaslaflt›r›c› potansiyellerinin de¤erlendirilmesinde kullan›lan in vitro metotlar ve hayvansal modellerin ayd›nl›¤a kavuflturulmas› gerekmektedir. Alerjenisitenin
g›dalarla ilgili önemli bir problem olmas› itibar›yla, bu husus
sadece GDO türevi g›dalar için de¤il, bütün g›dalar için
geçerlidir. GDO türevi g›dalar›n pazarlama sonras›
izlemesinin fizibilite çal›flmalar› yap›lmal›d›r. AB taraf›ndan
ruhsatland›r›lmam›fl, dolay›s›yla güvenlik de¤erlendirmesi
yap›lmam›fl GDO’lar içerme ihtimali olan g›dalar›n kontrolünü kolaylaflt›rmak maksad›yla; yüksek kapasiteli ve çok
analitli tespit metotlar›n›n gelifltirilmesi gerekmektedir. Etkin
ve güvenilir izsürülebilirlik sistemlerinin fizibilite çal›flmalar›
yap›lmal›d›r. Son olarak da, kamuoyunun risk analizi
sürecine kat›l›m›n› sa¤layacak yeni yollar bulunmal›d›r.
ENTRANSFOOD Projesi hakk›nda burada aktar›lan bilgilerin
tamam›; G›da ve Kimyasal Toksikoloji dergisinin Temmuz
2004’te yay›nlanan özel say›s›nda (Food and Chemical
Toxicology Journal 42(7)) ve Avrupa Komisyonu taraf›ndan
yine 2004 y›l›nda yay›nlanan “AB’de GD ürünler: g›da
güvenli¤i, de¤erlendirme, yönetmelikler ve kamuoyunun
endifleleri” (“Genetically modified crops in the EU: food
safety assessment, regulation, and public concerns”) bafll›kl›
raporda bulunabilir.
“
ENTRANSFOOD
Projesi
kapsam›nda,
gelecekteki
araflt›rma
çal›flmalar›n›n
odaklanmas›
gereken
noktalar da
tan›mlanm›flt›r.
“
127
GDO GERÇE⁄‹
8.9. Mevcut Durum
Geneti¤i de¤ifltirilmifl g›da ve yemler hakk›ndaki (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik ile izsürülebilirlik ve etiketleme
hakk›ndaki (EC) 1830/2003 say›l› Yönetmelik, Nisan 2004‘te
yürürlü¤e girmifltir. O tarihten bu yana, Bt 11 tatl› m›s›r
(May›s 2004) ve NK 603 m›s›ra (Ekim 2004) izin verilmifl
olup EFSA, GD bitkiler ve bunlar›n türevi g›da ve yemlerin
risk de¤erlendirmesi hakk›ndaki Rehber Doküman’›n nihai
versiyonunu yay›nlam›flt›r (Kas›m 2004). Ancak, bu iki m›s›ra
iliflkin izinler, üye ülkelerin lehte ve aleyhte bir karar alabilmek için yeterli ço¤unlu¤u sa¤layamamas› nedeniyle
Avrupa Komisyonu taraf›ndan verilmifl izinlerdir. 29 Kas›m
2004’te MON 863 m›s›r hakk›nda yap›lan oylaman›n neticesinden anlafl›ld›¤› kadar›yla (8 ülke kabul, 12 ülke red, 6
128
ülke de çekimser oy kullanm›flt›r) bu ürünün durumu
hakk›ndaki karar yine Avrupa Komisyonu’na kalacakt›r.
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
9.
Soru - Cevap Bölümü
9.1. Genel Sorular
fley
Soru: Seminerin genel havas›, GDO’lardan korkacak birfle
olmad›¤›, bunlar›n Avrupa’da kullan›ld›¤› ve bizim de Türkiye olarak
GD ürünleri korkmadan kullanabilece¤imiz yönünde bir mesaj
içeriyor. Bu, do¤ru mu?
Cevap: GDO’lar›n Avrupa Birli¤i’ne girifli yolunda büyük bir mesafe
kat edilmifltir. 2003 ve 2004 y›llar›nda getirilen yasal düzenlemeler,
gayet zor ve karmafl›k düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler, uygulama aç›s›ndan her ne kadar güç olsalar da, ayn› zamanda kamuoyunun güvenini kazanmak için gerekli düzenlemelerdi. GDO’lar›n önü
art›k aç›lm›flt›r. Farkl› ülkelerde farkl› h›zlarda da olsa GDO’lar yola
devam edecektir. Bu konuda Türkiye’ye verilebilecek tavsiye fludur:
“‹fle AB’nin bafllad›¤› noktadan bafllamay›n. Yola en bafltan ç›kmak
yerine, zaten yola ç›km›fl olan otobüse atlay›n. Tüketicilerinize
güven telkin edin ve bu teknolojinin nihayetinde hayata geçirilece¤i
gerçe¤ini kabullenin.”
Soru: GD ürünlere tek bir gen mi yoksa birden fazla gen mi eklenmektedir? Bu gen veya genler hangi bitkiden al›nmaktad›r?
Cevap: fiu anda Avrupa’da tüketimine izin verilmifl GD ürünlerin
ço¤una tek bir gen aktar›lm›flt›r. Birkaç GD m›s›r çeflindine ise iki
farkl› gen eklenmifltir. “‹stifli gen” (stacked gene) olarak da tabir
edilen birden fazla genin aktar›ld›¤› ürünler, birden fazla yeni özelli¤e sahip olabilirler. Örne¤in, istifli gen içeren bir GD m›s›r, ayn›
anda hem herbisite dirençli hem de zararl› böceklere dayan›kl›
k›l›nabilir. Ayr›ca, Alt›n Pirinç gibi, tek bir gen ile kontrol edilemeyecek özelliklere sahip olacak ürünlerin de üretilmeye bafllanmas›yla,
129
GDO GERÇE⁄‹
istifli gen kullan›m› artacakt›r. fiu anda Avrupa’da tüketimine izin
verilmifl GD ürünlerin büyük bir k›sm› Bt-m›s›rlard›r. Bu m›s›rlara, bir
toprak bakterisi olan Bacillus thuringiensis’ten al›nan endotoksin
geni eklenmifltir. Bt endotoksin, Lepidopter türündeki t›rt›llar›
öldürdü¤ünden, Bt-m›s›rlarda Lepidopterlere ba¤l› olan kay›plar
görülmemekte ve pestisit kullan›m› azalmaktad›r.
Soru: Birçok konuflmada BSE ve dioksin olaylar›ndan bahsedildi. Bu
olaylar›n, GDO’larla birlikte an›lmas› kafamda soru iflaretleri
do¤urdu. Bu tür proteinlerin, et, süt ve yumurta gibi hayvansal
ürünlere geçifli söz konusu mu?
Cevap: Burada ufak bir kavram kargaflas› söz konusu. BSE’nin
hastal›¤a yol açt›¤› do¤ru. Ancak, bu hastal›¤a yol açan bir gen
de¤il, spesifik etkileri olan ayr› bir protein tipi. Dioksin ise, dokuya
130
geçen bir kimyasal kontaminant. DNA’lar›n büyük bir ço¤unlu¤u
sindirim kanal› içinde tahrip olmas›na ra¤men, kimi durumlarda
gen parçac›klar› vücuda do¤al olarak geçebilir. Fakat burada dikkat
edilmesi gereken nokta, bu flekilde vücuda geçen DNA’n›n, genetik
modifikasyon sonucunda eklenmifl DNA olabilece¤i gibi, bitkinin
genomunda do¤al olarak bulunan DNA’n›n bir parças› da olabilece¤idir. Sebze yiyen insanlar klorofil üretip yeflilleflme-di¤ine
göre, ortada gerçek bir tehlike bulunmad›¤› varsay›l›r.
Soru: Anlat›lan konu çerçevesinde hibrid tohum ve bitkilerin yeri
nedir?
Cevap: Avrupa mevzuat›na göre bunlar, kesin GDO tan›m›na
girmez. GDO’lar›n neler oldu¤u, çevreye kas›tl› serbest b›rakma
hakk›ndaki 90/220/EEC say›l› Direktif çerçevesinde tan›mlanm›flt›r.
Bu direktifin yerine flimdi 2001/18/EC say›l› Direktif geçmifltir ve
burada GDO’lar›n tan›m› fiilen yap›lmaktad›r. Bahsetti¤iniz
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
de¤ifliklikler flayet genetik modifikasyon yoluyla yap›lm›flsa, bu
ürünler GDO say›l›r ve mevzuat›n kapsam›na girer. fiayet uzun
vadeli konvansiyonel bitki ›slah metotlar›yla yap›lan bir de¤ifliklik söz
konusuysa, hibrid bile olsa ürün GDO say›lmaz. Baz› kimseler
genetik modifikasyon teknolojisinin geleneksel bitki ›slah usullerinin
bir devam› oldu¤unu ileri sürerken, di¤erleri bunu hayat›n manipüle
edilmesi fleklinde yorumluyor. Çünkü moleküler seviyede çok
çabuk de¤ifliklikler yap›labiliyor.
Soru: Türkiye’de, Parlamento’nun da deste¤iyle, organik tar›ma
yönelildi. ‹nsano¤luna daha iyi ve sa¤l›kl› g›dalar sunmak için böyle
fl›ma girildi. Organik g›da üretiminde dekarda verim ortabir yaklafl›
lama 150-200 kilo, bedel maliyeti ise ton baz›nda 600-700 Dolar
olur. Fakat GD ürünlerde hem üretim daha k›sa devrede oluyor,
flüyor.
hem daha yüksek verim al›n›yor, hem de üretim maliyeti düflü
fltiren
Böyle bir durumda, organik tar›m yapan bir üretici, GDO yetiflt
bir üreticiyle nas›l rekabet edecek?
Cevap: Henüz gerçekleflmifl bulunan Genel Tar›m Politikas›
Reformu’nun sonras›nda ortaya ç›kan modele göre, çiftçiler evvela
pazardaki beklentileri karfl›layacak ürünler üretmek zorundad›r.
Organik g›dalar da pazar›n bir talebidir. Ancak bu, çok zengin insanlara hitap eden küçük bir pazard›r. Avrupa Birli¤i’ne veya dünyan›n
geneline bakacak olursak, organik g›dalar› sat›n alabilecek durumdaki tüketicilerin sadece çok paral› insanlardan ibaret oldu¤unu
görürüz. Zira organik ürünlerin üretim maliyeti çok yüksektir. fiayet
Türkiye’deki çiftçiler üretimlerini küçük bir pazara hedefleyerek
buradan kar elde etmeye niyetliyse onlara ancak bol flans dilenebilir.
Ayr›ca, organik tar›mda da çok büyük problemler bulunmakta.
Bunlardan biri g›da güvencesi hakk›nda. Dünyan›n flimdilerde alt› milyar civar›nda olan nüfusu, önümüzdeki 30-40 y›l zarf›nda dokuz mil-
131
GDO GERÇE⁄‹
yara ç›kacak. Kitlesel olarak organik tar›ma geçilirse bu nüfusu beslemek imkans›zd›r. Çünkü organik tar›m, konvansiyonel tar›ma oranla
% 30-40 kadar verim kayb› getirir. Organik tar›m›n yaratt›¤› bir baflka
sorun da çevreyle ilgili. Organik tar›m genellikle çevre dostu olarak
tan›mlan›yor. Halbuki, özellikle de hayvanc›l›k sektöründe, organik
tar›m genellikle yo¤un uygulamalardan uzaklaflma anlam›na geliyor.
Bu da, daha fazla s›¤›r, koyun, keçi vs. ve dolay›s›yla daha fazla sera
gaz› demek oluyor. Yani bu örnekte, organik tar›m çevre dostu
olman›n tam aksi bir etki yap›yor. E¤er bir çiftçi, ürünlerini organik
olarak üretip satabiliyor ve bundan kar edebiliyorlarsa tabii ki bunu
yapmal›. Ancak, organik tar›m›n dünya nüfusunun g›da ihtiyac›n›
karfl›layabilmesi bir hayal. ‹nsanlar›n böyle bir ihtimalin mevcudiyetine inand›r›lmas› çok yanl›flt›r.
Soru: Madem GD ürünler bu kadar güvenli, bu kadar bilimsel
132
flt›rmalarla ve tetkiklerle geliflt
fltiriliyor, neden bunlar için hem ulusaraflt
lararas› hem ulusal düzenlemeler yap›l›yor?
Cevap: Gerçekten Avrupa’da hem ulusal, hem de AB mevzuatlar›
söz konusu. Ama bunlar bir ölçüde birbirlerini tamamlar nitelikte
mevzuatlar. Ulusal mevzuatlar, GDO’lar›n kapal› kullan›m›n›, yani
çevreyle temas›n söz konusu olmad›¤› laboratuvar çal›flmalar›n› ya
da küçük deneysel ölçekli çevreye serbest b›rakmalar› kaps›yor.
Ama pazarlama aflamas›na gelindi¤inde, Avrupa tek pazar oldu¤u
için konu kendili¤inden AB mevzuat› kapsam›na girmifl oluyor. Bu
bak›mdan, bunlar birbirini tamamlayan düzenlemelerdir. Ulusal
düzenlemeler de, AB mevzuat›ndaki prensipler esas al›narak
haz›rlanm›flt›r. Neticede ayn› mevzuat farkl› üye ülkelerde uygulanm›fl oluyor. Baz› farkl›l›klar olsa da yaklafl›m ayn›d›r. Önemli bir
nokta da, teknoloji ile ürünlerin birbirine kar›flt›r›lmamas›
gerekti¤idir. Kendi bafl›na teknoloji hiçbir risk tafl›maz. Ancak,
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
teknolojiyle üretilmifl ürünlerin teker teker münferit bazda
de¤erlendirilmesi gerekir. Bas›n›n da kafas›n›n kar›flt›¤› nokta
budur. “Frankefltayn G›dalar” söyleminde oldu¤u gibi, tehlike
teknolojide aranmaktad›r, fakat bu yaklafl›m yanl›flt›r.
9.2. Tüketici Tepkileri ile ‹lgili Sorular
Soru: Böyle bilimsel bir çerçevede, herfleyi eksisiyle, art›s›yla,
avantaj›yla, dezavantaj›yla birlikte dinleyince insan genetik modifikasyonun tehlikeli birfley oldu¤una kanaat getirmekte zorlan›yor.
Fakat di¤er tarafta, dünyada birçok ülkede çeflitli sivil toplum örgütleri
ve medya bu konuda çok büyük olay ç›kard›lar ve adeta varl›k sebepleri haline getirdiler bu konuyu. Bu insanlar›n da ayn› bilgilere eriflimleri
var. ‹ncelendi¤inde son derece basit olan bu konuyu bu kadar büyütmelerindeki motivasyonlar› ne olabilir? Gizli bir ajandalar› m› var?
Cevap: G›da çok hassas bir konu ve insanlar yedikleri g›dalar
konusunda titiz davran›yorlar. Bilgi eksikli¤i de olunca, seçim
yaparken tereddütte kal›yorlar. Böyle bir durumda, hakk›nda pek
fazla bir fley bilmedikleri bir ürünü tercih etmek yerine geleneksel
ürünü kullanmaya devam ediyorlar. Bir de en güvendikleri tüketici
haklar›n› koruma gruplar›n›n bu yoldaki telkinleri eklenince
karfl›lafl›lan durum bu oluyor. Elbette bas›n›n da bunda büyük etkisi var. Ne yaz›k ki, gazetecilerin tek görevi halk› bilgilendirmek ve
onlara tarafs›z haber sunmak de¤il, ayn› zamanda gazete satmak.
Sonuçta onlar›n da satmak zorunda olduklar› bir ürünleri var.
Gazete bafll›klar›n› flekillendiren de bir yerde bu sat›fl arzusu. ‹ster
GDO, ister BSE, ister baflka flekilde olsun, g›da pani¤i hikayeleri
bas›nda çok iyi sat›yor. Bu tip haberler hemen manflete ç›k›yor.
G›da flirketleri bundan etkileniyor zarar görüyor tabii kir ama
medyan›n çal›flma flekli böyle. Avrupa’daki GDO tart›flmalar› art›k
yerini büyük ölçüde pestisit ve herbisit kal›nt›lar›n›n olumsuz etkileri
133
GDO GERÇE⁄‹
hakk›ndaki tart›flmalara b›rakt›. Asl›nda bu da benzer bir hikaye.
Konuyu gündeme tafl›yan bas›n oldu ve zaman içinde bunu
hararetli bir tart›flmaya dönüfltürdü. fiayet pestisit ve herbisit
kal›nt›lar› ciddi bir tehlike olarak görülüyorsa, mant›ken GD ürünlerin daha fazla tercih edilmesi laz›m gelir. Fakat her nedense bas›n,
benimsedi¤i bu iki durufl aras›ndaki çeliflkiyi fark etmemifl görünüyor.
Soru: Özellikle tar›m sektöründe üretici çok önemli bir faktördür.
Fakat, ne yaz›k ki üretici yeni teknolojiler hakk›nda bilginflt›rmalardan da tüketicinin
lendirilmemektedir. Ayr›ca, yap›lan araflt
flük oldu¤unu görüyoruz. Bu
üreticeye olan güveninin çok düflü
güveni sa¤lamak için üreticiyi bilgilendirip yönlendirmek ve modern
bir hale getirmek gerekmez mi?
134
Cevap: Çiftçilerin teknolojiyi anlamas› çok önemlidir. Zira, flayet
kendileri bu teknolojiyi anlayamazlarsa tüketicilere bilgi aktaracak
bir konumda olamazlar. Dolay›s›yla, çiftçilerin de bilgi al›flveriflinin
taraflar›ndan biri olmas› gerekir. Fakat tüketicilerle iletiflimde, çiftçilerin ana kanal olarak kullan›lamas› etkili bir yaklafl›m olmaz. Bunun
nedeni de üreticilerin teknolojiden bir ç›kar› olabilece¤i için tüketicilerin üreticilerin söylediklerine flüpheyle yaklaflmalar›d›r. Dolay›s›yla
bu tart›flma, çok dar olan çiftçi-tüketici platformunun d›fl›na
tafl›nmal›d›r.
flik gruplara bak›fl aç›s›n› ele ald›¤›m›z zaman,
Soru: Tüketicinin de¤ifli
flük, üniversitelere ve bilimadamlar›na
üreticiye olan güvenin çok düflü
olan güvenin biraz daha yüksek oldu¤unu, kamu otoritelerine olan
güvenin ise bunlar›n ikisinin aras›nda yer ald›¤›n› görüyoruz. Üniverflabilir, üretici olaya kendi penceresinsite olaya bilimsel olarak yaklafla
den bakabilir ama esas denge unsuru olmas› gereken kamu
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
flük olmas›n›n sebebi
otoritesinin güvenirlik oran›n›n bu derece düflü
nedir?
Cevap: Bu hiç de kolay cevapland›r›labilecek bir soru de¤il. Bu
soruyu salondaki dinleyicilerimize soral›m. Lütfen hükümete çok
güvenenler ellerini kald›rs›nlar. Buna bir aç›klama getirmek zor olsa
da, temelde sorunun cevab› budur. Bu durum göz önünde bulundurularak yap›lmas› gereken, tüketicilerin çiftçilerden ve devletten
ba¤›ms›z oldu¤una inanacaklar› bir komitenin oluflturulmas›d›r. Bu
komitenin son derece fleffaf bir iflleyifle sahip olmas› ve karar
sürecinin gayet aç›k ve kamuoyunun ulaflabilece¤i bir flekilde
ifllemesi flartt›r. Bu konuda, ‹ngiliz G›da Standartlar› Kurumu FSA
çok iyi bir model teflkil eder. Avrupa G›da Güvenli¤i Kurumu EFSA
da ayn› yönde geliflmektedir. Bütün bilgiler tüketicilerin önüne
konulmal› ve hüküm vermek onlara b›rak›lmal›d›r. “Tüketiciler
zaten anlamayacakt›r” yaklafl›m›yla onlara bilgi vermekten
kaç›n›l›rsa, tüketiciler olaya flüphe ile yaklaflmaya ve birfleylerin
onlardan kas›tl› olarak sakland›¤›n› düflünmeye bafllarlar. Bu nedenle, son derece fleffaf ve ba¤›ms›z davran›lmal› ve tüketiciler bu
sürece kat›lmaya davet edilmelidir.
Soru: 2003 ve 2004 y›l›nda yap›lan tüketici anketlerine bak›ld›¤›nda,
tüketicilerin g›dalardaki ya¤, fleker ve tuz oran› ile GD g›dalar yönündeki endiflelerinin ters yönde gitti¤i görülüyor. 2003’te tüketicilerin
% 1’i g›dalardaki ya¤, fleker ve tuz oran› hakk›ndaki endiflelerini
belirtirken, 2004’te bu oran neredeyse % 20’ye ç›km›fl. GD g›dalar
konusunda endifle belirten tüketicilerin oran› ise 2003 y›l›nda % 46
iken, 2004’te yar›ya inmifl. Bu farkl› de¤iflimin bir nedeni var m›d›r?
Cevap: G›dalardaki ya¤, fleker ve tuz içeri¤inin 2003 y›l›ndan
itibaren önem kazanmas›n›n nedeni, Avrupa’n›n büyük bir
135
GDO GERÇE⁄‹
k›sm›nda ve hiç flüphesiz ‹ngiltere’de insanlar›n afl›r› kilolu olduklar›
gerçe¤inin fark›na varmas›d›r. Ayr›ca bu dönemde, insanlar›n
sa¤l›kl› beslenme bilincini art›rmaya yönelik çok genifl çapl› kampanyalar da yap›ld›. Bu kampanyalara medya, süpermarketler ve
birçok kurum kat›ld›. Bu konudaki haberler televizyondan hiç eksik
olmad›. Dolay›s›yla konu, gündemin s›cak bir maddesi oldu. Bütün
bu de¤iflimin sebebi budur. Ayr›ca bu örnek, gündeme sokulan
konular de¤iflti¤inde kamuoyunun görüfllerinin de de¤iflece¤ini
gayet güzel bir flekilde göstermektedir. GDO konusunun
uyand›rd›¤› endiflenin azalmas›n›n nedenlerinden biri de, art›k bu
konunun bafll›klardan düflmeye bafllamas›d›r. Kamuoyu bir anlamda bu konuyu rafa kald›rm›flt›r.
9.3. EFSA ile ‹lgili Sorular
136
Soru: EFSA, bir ürünün uygun olup olmad›¤› konusunda
Komisyon’a ve Avrupa Birli¤i ülkelerine tavsiye niteli¤inde bir sonuç
bildiriyor. Bununla ilgili bir zaman s›n›rlamas› var m›? Yani
flt›rmalar›n› sonuçland›rmas› için bir zaman
Komisyon, EFSA’n›n araflt
flt›rmalar›
k›s›tlamas› getiriyor mu? Yoksa EFSA, kendi araflt
çerçevesinde mi zaman›n› kullan›yor?
Cevap: EFSA’n›n görevini yaparken uymas› gereken baz› kat›
zaman s›n›rlamalar› vard›r. 2001/18/EC say›l› Çevreye Kas›tl›
Serbest B›rakma Direktifi uyar›nca, EFSA’n›n 90 gün zarf›nda görüfl
bildirmesi öngörülmüfltür. Bu öngörülen zaman dilimi, her zaman
için gerçekçi bir süre de¤ildir. Gerekli bilgiler eksiksiz flekilde sunulmad›¤› takdirde EFSA’n›n risk de¤erlendirmesini sonuçlamas›
mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla sözü geçen direktif alt›nda EFSA,
müracaatç›dan ek bilgi istedi¤i zamanlarda “saati durdurma”
fleklinde adland›r›lan uygulamadan yararlanm›flt›r. (EC) 1829/2003
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
say›l› Yönetmelik ile, EFSA’ya görüfl bildirmesi için tan›nan süre alt›
aya ç›kar›lm›flt›r. Ek bilgi istendi¤inde saati durdurma uygulamas›yla
sürenin dondurulmas› yeni mevzuatta da geçerlidir. Fakat baz›
durumlarda, EFSA’n›n bu alt› ay zarf›nda risk de¤erlendirmesini üye
ülkelere dan›flmas› gerekebilmektedir. Dolay›s›yla, mevzuatta
öngörülen süre oldukça k›sad›r. ‹lginç olan bir husus da, bilimsel
komiteler Avrupa Komisyonu’nun bünyesindeyken böyle zaman
s›n›rlamalar› olmamas›na ra¤men EFSA’n›n kurulufluyla birlikte
birçok yasal düzenlemede bu gibi kat› süre k›s›tlamalar›n›n getirilmesidir. Geçmiflte bu süreç, birçok sebepten ötürü çok uzundu.
Risk de¤erlendirmesi üye ülkelerde ulusal düzeyde, di¤er üye
ülkelerin devreye girifli düzeyinde ve bilimsel komiteler düzeyinde
hiç flüphesiz çok zaman almaktayd›. Halen de kararlar›n al›nmas›n›
geciktiren en önemli unsur siyasal karar sürecidir.
fl›ld›¤› kadar›yla, EFSA ancak tavsiye niteli¤inde görüfll
fller
Soru: Anlafl›
bildirebiliyor ve zorlay›c› kararlar vermiyor; yani Amerikan G›da ve
fl. Nihai maksat FDA gibi karar‹laç ‹daresi FDA’den farkl› bir kurulufl.
lar›nda zorlay›c› kararlar verebilecek bir konuma gelmek midir?
flka bir organizasyYoksa Avrupa Birli¤i içinde bunu yapabilecek baflk
on var m›d›r?
Cevap: fiu an itibar›yla, EFSA’n›n sadece risk de¤erlendirmesiyle
ilgilenmesi, yani bilimsel tavsiyede bulunmas› gayet net bir karar
fleklinde benimsenmifltir. Bir sonraki aflamada, karar teklifinin
haz›rlanmas› Avrupa Komisyonu’nun görevidir. Tabii ki Komisyon,
teklifini EFSA’n›n bilimsel tavsiyesine dayand›racakt›r ama baflka
faktörleri de dikkate alabilir. Komisyon’un haz›rlad›¤› karar teklifi,
üye ülkeler taraf›ndan oylan›r. K›sacas›, EFSA’n›n tavsiyesini sunmas›n›n ard›ndan oldukça karmafl›k bir karar süreci ifllemeye bafllar.
fiu an itibar›yla, EFSA karar sürecine dahil de¤ildir; karar, Komisyon
137
GDO GERÇE⁄‹
ve üye ülkelere aittir. EFSA’n›n Amerika’daki FDA benzeri bir görev
üstlenmesi istenmemektedir; Avrupa ülkeleri böyle bir fleyi
kald›ramaz.
Soru: Bugüne kadar EFSA’ya müracaat eden ürünlerin ne kadar›
sa¤l›¤a zararl› bulundu?
Cevap: EFSA GDO Paneli’ne baflvurular› yap›lan ve haklar›nda
görüfl bildirilen ürünlerin hiçbiri sa¤l›¤a zararl› bulunmam›flt›r. Risk
de¤erlendirmesi için gerekli testler ve analizler EFSA taraf›ndan
de¤il, müracaatç› taraf›ndan yap›l›r. Bu nedenle, testlerde olumsuz
sonuçlar veren ürünler için zaten EFSA’ya müracaat edilmez. GDO
Paneli, gelen müracaatlardaki test ve analiz sonuçlar›n›
de¤erlendirerek yap›lan testlerin yeterli olup olmad›¤›n› saptar.
Ço¤unlukla Panel, müracaatç›ya dönerek ek veriler sunulmas›n›,
138
daha fazla aç›klama getirilmesini veya yeni araflt›rmalar yap›lmas›n›
talep eder. Burada, üye ülkelerin endifleleri de dikkate al›n›r.
Yap›lan ek araflt›rmalarda olumsuz sonuçlar elde edilirse, müracaatç› zaten EFSA’ya kalmadan müracaat›n› geri çekecektir. Bunun
yan›nda, daha gelifltirme aflamas›nda zararlar› bulundu¤u tespit
edilen ve bu nedenle de piyasaya hiç sürülmemifl ürünlerin örnekleri de elbette bulunmakta. Örne¤in s›kça bahsi geçen Pusztai
deneyi, gelifltirilme sürecinin erken aflamalar›ndaki bir ürün
üzerinde yap›ld›. Bu deneyin yap›lma sebeplerinden biri de zaten
üründeki manipüle edilmifl materyal miktar›n›n do¤ru seviyelerde
olup olmad›¤›n›n kontrolüydü. Bu seviyeler gerçekten çok yüksekti
ve o nedenle ürün s›çanlar üzerinde olumsuz etkilere yol açt›. Bu,
gelifltirme sürecinin bir parças›yd› ve bu ürün hiçbir zaman pazara
ç›kart›lmad›. Baflka bir örnek de, metiyonin içeri¤ini zenginlefltirmek
için Brezilya f›nd›¤›ndan al›nan bir gen eklenen soya fasulyesidir.
Ancak, eklenen genin kodlad›¤› protein analiz edildi¤inde, bu pro-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
teinin Brezilya f›nd›¤›ndaki bafll›ca alerjen maddesi oldu¤u anlafl›ld›.
Buna ra¤men ürün, içeri¤inde alerjen oldu¤unu belirten bir flekilde
etiketlenerek pazara sunulabilirdi, fakat bu yap›lmad› ve alerjenin
varl›¤› anlafl›l›r anlafl›lmaz projeye son verildi. Verilen bu iki örnek,
henüz gelifltirme aflamas›nda saptanan olumsuzluklarla ilgiliydi.
Söylendi¤i gibi, bu aflamada zaten müracaatç›n›n kendisi
de¤erlendirme yapmakta. Olumsuz etkilerin bu seviyede saptanabiliyor olmas› da sistemin iyi çal›flt›¤›n›n bir kan›t›d›r. Fakat ne yaz›k
ki, bu örnekler genelde GDO karfl›t› gruplar taraf›ndan sapt›r›l›p
zaten bu konuda kafas› kar›fl›k olan tüketicileri kendi taraflar›na
çekmek amac›yla kullan›lmakta. Di¤er bir önemli nokta da, olumsuz etkilerin ve potansiyel risklerin sadece GD ürünlerde de¤il, tüm
g›da ürünlerinde bulunabilece¤idir. Örne¤in, pazara sürüldü¤ü
halde testlerin oldukça ileri aflamalar›nda dezavantajlar› görüldü¤ü
için piyasadan toplanan klasik ›slah yöntemleriyle gelifltirilmifl
patates çeflitleri mevcuttur.
9.4.
AB Mevzuat› ile ‹lgili Sorular
Soru: Yeni mevzuat, bir öncekiyle k›yasland›¤›nda, bilimsel baz yerine politika kokuyor gibi. Bildi¤imiz kadar›yla, Avrupa Birli¤i çok
büyük miktarlarda yem hammaddesi ithal etmekte. Bu yemleri
yiyen hayvanlardan elde edilen ürünlerin GD deklarasyonu yap›lma
fl. Bunun karfl›
fl›l›¤›nda, rafine
mecburiyeti ortadan kald›r›lm›fl.
edildi¤inden art›k protein ve DNA içermeyen ve bu nedenle, kullan›lan hammadelerin GD olup olmad›¤› farketmeyen ürünler, GD
fl. Bunun yan›nda, enzimler ve
etiketleme kurallar›na tabi tutulmufl.
katk› maddeleri GD etiketleme kurallar›ndan muaf durumda.
flmacl›ar bunu nas›l de¤erlendiriyorlar?
Konuflm
Cevap: AB mevzuat›, tabiat› itibar›yla uzun bir müzakere sürecinin
ard›ndan oluflturuluyor. Her flekilde tavizler verilmekte. Bu tavizlerin
139
GDO GERÇE⁄‹
büyük bir k›sm› da siyasi nitelikli. Yönetmeliklerin bilimsel temellere
dayanmas› gerekti¤ini söylemifltik ama öyle olmad›. AB’de yasal
düzenlemelerin nas›l flekillendi¤ine bakarsak, öncelikle Avrupa
Komisyonu bir teklif ortaya koyuyor. Bu teklif, nas›l haz›rlanm›fl olursa olsun, bütün üye ülkelerin kat›ld›¤› bir müzakereye aç›l›yor. Bütün
üyeler farkl› farkl› fleyler talep ediyor, kendi aç›lar›ndan önemli
gördükleri konularda de¤ifliklikler yap›lmas›n› istiyorlar. Bir ülkenin
talepleri di¤er üyelerin önemli gördü¤ü de¤iflikliklere uyabiliyor ya
da uymayabiliyor. Hayvan yemleri konusunda, “GDO’dan” de¤il de
“GDO ile” üretilmifl g›da prensibi benimsenmifl durumda. Yani
prensip, bir hayvandan geçti¤i için, ürünün do¤rudan do¤ruya GDO
türevi say›lmamas› fleklinde. Fakat bunun temeline bak›lacak olursa,
ilk araflt›rmalarda baz› tüketicilerin genetik modifikasyonu bir
teknoloji olarak kabullenmedi¤i ve GDO’lar›n her flekilde etikette
140
belirtilmesini istedi¤i görülmekte. AB’nin, yeni mevzuat› haz›rlarken
toplumun hangi kesimlerinin haklar›n› gözetmeye çal›flt›¤› belli de¤il.
Bu düzenleme g›da endüstrisine yard›mc› olacak nitelikte de¤il.
Tüketiciler aç›s›ndan da tam anlam›yla faydal› oldu¤u söylenemez.
Bu nedenle yeni mevzuta, son derece siyasi ve kesinlikle bilimsel bir
temele dayanm›yor. Mevzuat haz›rlan›rken yap›lan tart›flmalarda
‹ngiltere, (EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik kapsam›nda zaten yürürlükte bulunan etiketleme prosedürünün korunmas›n›, yani son
üründe analitik yöntemlerle tespit edilebilen de¤ifltirilmifl DNA veya
proteinin etikette belirtilmesi uygulamas›na devam edilmesini
savunmufltu. Genetik modifikasyondan do¤an DNA veya proteinin
bulunmas› halinde, üründe fiilen bir de¤ifliklik oluyordu. Bilimsel
anlamda ne kadar eflde¤er gibi gözükse de tüketiciler aç›s›ndan
biraz farkl›l›k arz ediyor ve dolay›s›yla etiketlenmesi gerekiyordu.
(EC) 1139/98 say›l› Yönetmelik’teki etiketleme prosedürünün uygulanmas› da daha kolayd›. Analitik tespit mümkün oldu¤u için uygu-
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
lamas› daha pratikti. ‹ngiliz hükümeti de bu uygulaman›n devam
ettirilmesi ve gerekti¤inde “GDO içermez” etiketlemesini
düzenleyen bir yönetmelik haz›rlanmas› görüflündeydi. “GDO içermez” deklarasyonlar›n›n son derece titiz bir flekilde incelenmesini
öneriyordu. Ancak, Avrupa Komisyonu bu yolu benimsemedi. fiu
anda g›da üreticileri çok zor bir konumda ve bunun de¤iflmesi
gerekiyor.
Soru: GDO ihtiva eden ya da içeri¤inde GDO’lu ürün bulunan
mamüllerin etiketlerinde bu özellikleri mutlak surette belirtilmekteflekilde, tamamen GD yemlerle beslenen bir hayvandan
dir. Ayn› fle
elde edilen et de GDO etiketlemesine tabi tutulmakta m›d›r?
Cevap: (EC) 1829/2003 ve (EC) 1830/2003 say›l› Yönetme-likler
hem g›da hem de yem için geçerlidir. Yani, yemler de ayn› prensiplere tabidir. Bu, flu anlama gelmektedir: Örne¤in tavuk yeminde
GDO türevi maddeler varsa bunlar›n GDO türevi olarak belirtilmesi
gerekir. Fakat yem seviyesindeki bu etiketleme, tavuk etinin de
etiketlenece¤i anlam›na gelmemektedir. Dolay›s›yla nihai ürün olan
et, GDO türevi olarak etiketleme yükümlülü¤üne tabi de¤ildir. (EC)
1829/2003 say›l› Yönetmelik, GD yemlerle beslenmifl olan hayvanlardan elde edilen ürünlerin GDO türevi olarak etiketlenmeyece¤ini
aç›kça hükme ba¤lam›flt›r.
Soru: GD yemlerle beslenmifl olan hayvanlardan elde edilen ürünflekilde GD etiketlemesi gerekmiyor. O zaman
lerde herhangi bir fle
GD yemler niye etiketleniyor?
Cevap: Yemlerin etiketlenmesi, yemin olas› bir sorun kayna¤›
olarak alg›lanmas›ndan ileri geliyor. G›da zincirinde yaflanm›fl problemlerin ço¤u hayvan yemleriyle iliflkiliydi. BSE ve dioksin vakalar›,
bunun örneklerinden. Dolay›s›yla tüketicilerde yem konusunda bir
141
GDO GERÇE⁄‹
hassasiyet olufltu. Yemlerin GD etiketlenmesine tabi tutulmas›n›n
bir nedeni budur. Etiketleme hükümleri tüketiciye bilgi vermek, tercih yapmalar›na imkan tan›mak aç›s›ndan kararlaflt›r›ld›. Burada,
çiftçilere de hayvanlar›n› besleyecekleri yemler konusunda bir tercih
hakk› verilmesi önemlidir. Yemlerin etiketlenmesindeki bir baflka
neden de, herhangi bir olumsuz etkisi görülmesi halinde belli bir
GDO’dan üretilmifl veya bu GDO’yu içeren yemler dahil tüm ürünlerin piyasadan kolayca toplanabilmesini sa¤lamak olabilir.
Soru: Etiketlemede, g›dadaki tesadüfi GDO kal›nt›s› için % 0,9 diye
bir limit verildi. Bu limiti yeterli duyarl›l›kta belirleyecek analiz yöntemleri mevcut mudur?
Cevap: Bu, ürünün rafinasyon seviyesine ba¤l›d›r. Hammadde
baz›nda yeterli hassasiyete sahip analitik metotlar mevcuttur; %
142
0,9 eflik seviyesi hiçbir problemle karfl›laflmadan tespit edilebilir. Bu
metotlar›n isabet ve hassasiyet seviyesinin % 0,1 kadar oldu¤u
genel kabul görmektedir. Yani hammadede GDO tespitinde herhangi bir problem yaflanmaz. Ancak, GD soyadan elde edilen
rafine ya¤ veya GD m›s›rdan elde edilen glikoz flurubu gibi GD
ürünlerden elde edilmifl, rafinasyon derecesi yüksek ürünlerde
GDO mevcudiyetini tespit etmek art›k mümkün olmaz. Zaten prensipte analitik teyidin hammadde seviyesinde yap›lmas›n›n sebebi de
budur.
flik de¤erleri neden % 0,9 ve % 0,5 de, mesela % 2 ya da
Soru: Efli
fl›k formüller mi
% 0,1 de¤il? Bu de¤erleri belirlemede kullan›lan kar›fl›
var?
Cevap: Bunlar, çok büyük ölçüde politik kararlar. AB mevzuat›
haz›rlan›rken yap›lan politik müzakerelerde sadece üye ülkeler
de¤il, Avrupa Parlamentosu da yer al›yor. Politikac›lar bilimadam›
Modern Biyoeknoloji,
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar ve
G›da Güvenli¤i Konferans›
de¤il. Eflik de¤eri için, eski yönetmelikteki % 1’in alt›nda bir rakam
istendi. Pazarl›k % 1’den aç›ld›, %0,9’da anlaflma sa¤land›. Yeni
eflik de¤eri % 1’e çok yak›n ama yine de ondan daha az. % 0,5 de
benzer bir flekilde ortaya at›lm›fl bir de¤er. Bunlar, bilimsellikle
alakas› olmayan, tamamen politik tercihler. Yerine getirilmesi de
imkans›z. Bir baflka nokta da, GD g›dalar›n gelifliminde rastlanan en
büyük sorunlardan birinin organik yetifltiricilik yapanlarla GDO kullananlar aras›nda yaflanan gerilim olmas›. Organik çiftçilik yapanlar,
tamamen saf organik ürün üretmenin imkans›z oldu¤unu art›k
anlad›lar. Bu nedenle, birçok organik ürün yönetmeli¤inde GDO’lar
hariç olmak üzere her türlü maddeyle % 5 kontaminasyona izin
veriliyor. Ama organik tar›m destekçileri, GDO’lar konusunda
s›f›rda ›srar ediyorlar. Bu tamamen tutars›z, hayalci ve hiçbir flekilde
bilimsel temeli olmayan bir istektir. K›sacas› bu rakamlar›n hiçbiri bilimsel temele dayanmamakta. Ama bilimsel temele dayanmayan
çerçeve içinde bile, farkl› sektörlerden talep edilen farkl› fleyler çok
büyük tutars›zl›klar göstermekte.
Soru: Mevcut Hububat ve Yem Ticaret Birli¤i (GAFTA) numune
flim geçirecek belli ki. Bunun için bir süre tahal›m standard› bir de¤ifli
mini var m›?
Cevap: Standardizasyon çal›flma grubunun gündeminde halen
tart›fl›lmakta olan bir teklif var. Muhtemelen önümüzdeki sene bu
teklif üzerinde görüfl birli¤i sa¤lan›r ama bilahare prosedürün
tamamlanmas› da belirli bir süre al›r.
9.5. G›da ve ‹çecek Federasyonu ile ‹lgili Sorular
fle girmemifl olan
Soru: G›da ve ‹çecek Federasyonu olarak, ilk befle
flke zaman›nda bu kadar etkin iletifli
flimi
süpermarket zincirleriyle keflk
fltirseydeniz de, onlar da “GDO’suz” ürünleri bir rekabet
gerçekleflt
143
GDO GERÇE⁄‹
arac› olarak kullan›p GDO konusunun büyümesine neden
olmasalard›. Bir de, bu sektörde dünyaca tan›nan büyük g›da üreticileri bulunmakta. Haks›z rekabeti önlemek ad›na, Federasyon’un
flmalar›
bu firmalarla ilgili yapt›¤› faaliyetler ya da bilinçlendirme çal›flm
oluyor mu?
Cevap: Federasyon’un açt›¤› ilk tart›flmalara ve yapt›¤› ilk kampanyalara perakende zincirleri de kat›ld›. Federasyon, kampanyalarda
hedeflenmesi gereken en önemli kitlenin g›da endüstrisi ve özellikle de perakende zincirleri oldu¤unu daha 1993 y›l›nda kavram›flt›.
Çünkü ‹ngiltere’deki perakendecilerin, önce söz verip sonra bu
sözü tutmay› baflkalar›n›n, yani g›da ve içecek imalatç›lar›n›n üzerine atmak gibi kötü bir huyu vard›r. Perakendecilerin tüketicilere
verdi¤i sözleri yerine getirmek eninde sonunda üreticilere düfler.
G›da üreticileri çok zor bir piyasada çal›fl›yor. Önde gelen perak144
ende zincirlerinin pazar paylar› hakk›nda ‹ngiltere ve di¤er Avrupa
ülkelerinde tart›flmalar süregelmekte. Baz› aç›lardan çarp›k bir rekabet söz konusu. Bu, hem ticari aç›dan hem de tüketiciler aç›s›ndan
edifle verici bir husus. Baz› perakendeciler çok afl›r› bir güç
kazan›yor. Ancak, bu da farkl› bir yasama konusu ve sürekli olarak
gözden geçirilmekte. Özellikle de ‹ngiltere’de flu anda gündemde
olan bir konu bu. Büyük çokuluslu flirketlerin ço¤u, flu veya bu
flekilde e¤itim programlar› yapmakta. Ancak, bu programlar bazen
agresif pazarlama kampanyalar› aras›nda kaybolup gidiyor.
Bunlar›n yerel topluluklar düzeyinde çok faydal› oldu¤unu düflünüyorum. Fakat bu çal›flmalar topluluklar düzeyinde çok sessiz bir
flekilde yap›l›yor. Halbuki pazarlama faaliyetleri, ulusal veya çokuluslu bir nitelik tafl›makta ve çok say›da insan›n kafas›n›
kar›flt›rabilmektedir.

Benzer belgeler