Hedef Sıfır - page screenshot of trafik.gov.tr

Transkript

Hedef Sıfır - page screenshot of trafik.gov.tr
Hedef Sıfır:
Karayolu Trafik Kazalarında
Meydana Gelen Ölüm ve Yaralanma
Vakalarını Sıfıra İndirme
Hedefinin Benimsenmesi
John Whitelegg ve Gary Haq
STOCKHOLM
ÇEVRE
ENSTİTÜSÜ
Stockholm Çevre Enstitüsü
Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI) SEI sürdürülebilir kalkınma ve çevre konularında uzmanlaşmış bağımsız, uluslararası bir araştırma enstitüsüdür. Yerel, ulusal, bölgesel ve küresel politika düzeylerinde çalışır. SEI araştırma programları sürdürülebilirliğe geçiş için gereksinimleri,
strateji ve politikaları netleştirmeyi amaçlar. Bu amaçlar Gündem 21 içinde savunulan ilkeler ve
İklim Değişikliği, Ozon Tabakasını Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik gibi Sözleşmelerle bağlantılıdır.
SEI selefi olan Beijer Enstitüsü ile birlikte, bir çeyrek yüzyıl boyunca temel çevre ve kalkınma
konularıyla meşgul olmuştur.
Misyon
SEI’nin misyonu karar verme mekanizmasını desteklemek ve çevre ve kalkınma alanındaki
bilim ve politikalara köprü olan bütünleştirici bilgiyi sağlayarak dünya çapında sürdürülebilir kalkınma yolunda değişim yaratmaktır.
SEI’nin misyonu, Stockholm’deki 1972 Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı (bundan
sonra Enstitü, kendi adını belirlemiştir), Çevre ve Kalkınma (Brundtland) Dünya Komisyonu
çalışmaları, 1992 Çevre ve Kalkınma konulu BM Konferansı sayesinde edindiği sezgiden meydana gelmiştir. Enstitü, uluslararası bir çevre / kalkınma araştırma organizasyonu geliştirmek
için İsveç Hükümeti tarafından yapılan bir girişimi takiben 1989 yılında kurulmuştur.
Sürdürülebilirliğin Uygulanması
Sürdürülebilirliğin uygulanması programı, sürdürülebilir bir toplum, kalkınma ve planlama
üzerine araştırmalar yürütmektedir. Program, kentsel ve bölgesel sürdürülebilirlik, sosyo-ekonomik analiz, toplumsal cinsiyet konuları ve çevre etiği kavramları üzerine, ulusal ve bölgesel düzeyde, önceki ve devam eden entegre gelecek değerlendirme çalışmalarını genişletir.
Programda kullanılan araçlar ve yöntemler; PoleStar, GIS, Global Senaryo Grubu, katılımcı
teknikler, stratejik ve sürdürülebilirlik etki değerlendirmesi ve göstergeleri içerir.
Stockholm Çevre Enstitüsü
SEI-Ana Merkez
Direktör:
J. Rockstrom
Posta Kutusu 2142
S-103 14 Stockholm
‹sveç
Tel+46 8 412 1400
Fax+46 8 723 0348
E-mail [email protected]
www.sei.se
SEI-Boston
Direktör:
P. Raskin
11 Arlington Street
Boston. MA 02116-3411
ABD
Tel+1 617 266 8090
Fax+1 617 266 8303
E-mail:[email protected]
www.sei.se
SEI-Talin
Direktör: V. Lahtvee
Lai 34, Posta Kutusu 160
EE-10502, Talin
Estonya
Tel+372 6 276 100
Fax+372 6 276 101
E-mail: [email protected]
www.sei.se
SEI-York Direktör: J.C.I.
Kuylenstiema York
Üniversitesi Heslington,
York YO10 5DD
İngiltere
Tel+44 1904 43 2897
Fax+44 1904 43 2898
E-mail [email protected]
www.sei.se
SEI-Asya
Direktörr: T. Banuri
c/o UNEP RRC.AP
Asya Teknoloji Enstitüsü
Postane-Posta Kutusu 4,
Klong Luang
Pathumthani 12120,
Tayland
Tel+66 (0) 2 524 6495, 524 5369
Fax+66 (0) 2 516 2125. 524 6233
www.sei.se
Hedef Sıfır:
Karayolu Trafik Kazalarında Meydana Gelen Ölüm ve Yaralanma
Vakalarını Sıfıra İndirme Hedefinin Benimsenmesi
John Whitelegg ve Gary Haq
Ulaşım Departmanı, DfT Horizons Programme
STOCKHOLM
ÇEVRE
ENSTİTÜSÜ
Aralık 2014
İçindekiler
İçindekiler..................................................................................................................... ii
Şekiller......................................................................................................................... iii
Tablolar....................................................................................................................... iii
Kısaltmalar................................................................................................................... iv
Teşekkür....................................................................................................................... v
1) Giriş......................................................................................................................... 1
2) Bağlam ve Arka Plan................................................................................................ 3
3) Metodoloji.............................................................................................................. 15
4) İsveçli ve Avrupalı Paydaşların Perspektifleri........................................................... 19
5) İNGİLTERE Odak Grupları....................................................................................... 27
6) İngiltere’deki Paydaşlarla İnternet Üzerinden Yapılan Anket..................................... 39
7) Hedef Sıfır’ın Maliyet ve Faydaları.......................................................................... 75
8) Hedef Sıfır Politikasının Geriye Dönük Değerlendirilmesi.......................................... 88
9) Hedef Sıfır Risk Analizi........................................................................................... 98
Kaynakça.................................................................................................................. 105
ii
Şekiller
Şekil 2.1 : Her bir milyon kişide karayolu trafik kazalarında öldürülen kişi sayısı, EUR-15, 19702000 arası
Şekil 6.1 : Kategoriye göre ankete katılanlar
Şekil 7.1 : Ulaşımda dış etkenler, Almanya 1998.
Şekil 7.2 : Çeşitli trafik güvenliği stratejileri arasındaki ilişkiler
Şekil 8.1 : OECD geriye dönük çıkarım yaklaşımı
Şekil 8.2 : Geriye dönük çıkarım ve politika geliştirme
Şekil 8.3 : Hedef Sıfır için politika yolları
Şekil 8.4 : Karayolu güvenliği politikasını etkileyen kilit kuruluşlar
Şekil 8.5 : Aracın çarpma hızının bir fonksiyonu olarak yaya ölüm riski
Tablolar
Tablo 2.1 : AB üyesi devletlerde karayolu ölüm vakaları 2000 – 2004
Tablo 2.2 : Ülkeye göre bir milyon kişi başına düşen yolcu ölüm oranları, 2002
Tablo 2.3 : Araç tasarımındaki en iyi uygulamalar temelinde uzun vadeli azami hız sınırları
Tablo 3.1 : İsveçli ve Avrupalı paydaşlarla yapılan görüşmeler
Tablo 3.2 : Odak grubu katılımcıları
Tablo 6.1 : Hedef Sıfır politikasının benimsenmesinin faydaları ile ilgili yorumlar
Tablo 6.2 : Yorumlar: Hedef Sıfır olumlu bir adımdır
Tablo 6.3 : Yorumlar: Hedef Sıfır’ı temkinli olarak destekleyenler
Tablo 6.4 : İngiltere’nin İsveç’teki Hedef Sıfır politikasını benimseyip benimsememesi üzerine yapılan yorumlar
Tablo 6.5 : İngiltere’deki yaklaşımın etkili olup olmadığına dair yorumlar
Tablo 6.6 : Hedef Sıfır hakkında yorumlar
Tablo 6.7 : Hedef Sıfır Politikasının Avrupa’da benimsenmesine ilişkin yorumlar
Tablo 6.8 : Hedef Sıfır amaçlarına yönelik ilave finansmanla ilgili yorumlar
Tablo 6.9 : Hedef Sıfır bünyesinde yerel yönetimlere verilecek yeni yetkilerle ilgili yorumlar
Tablo 6.10: Hedef Sıfır’a yönelik yeni araç standartları ve düzenlemeleri ile ilgili yorumlar
Tablo 6.11: Emniyet müdürlerine ek danışmanlık sağlanması ihtiyacı ile ilgili yorumlar
Tablo 6.12: Hedef Sıfır ile ilgili ek yorumlar
Tablo 7.1 : Karayolu güvenliğinde istatistiki hayat değerinin (1000 üzerinden) gözleme dayalı
tahminleri ile birlikte çalışmaların açıklamalı analizi
Tablo 7.2 : Yaralanmanın ciddiyeti ve maliyet unsuruna göre yaralanma vakası başına ortalama
engelleme değeri
Tablo 7.3 : Araç sınıfı ve yol kullanıcısına göre yaralanma vakası başına ortalama engelleme
değeri
Tablo 7.4 : Kazanın ciddiyeti ve maliyet unsuruna göre trafik kazası başına ortalama engelleme
değeri (2003)
iii
Tablo 7.5 : Lancashire İl Konseyi’nin önerilen Heysahm-M6 bağlantı yolu için Ulaşım Departmanına giriş onayı
Tablo 7.6 : AB çapında uygulanan ETSC girişimlerinin maliyet-fayda oranları
Tablo 7.7 : Karayolu güvenliği girişimlerinin maliyet-fayda oranları
Tablo 8.1 : Avrupanın belirli kentlerinde farklı ulaşım türleri arasındaki dağılım (2000)
Tablo 9.1 : Hedef Sıfır’ın özet maliyet ve faydaları
Kısaltmalar
ATK Otomatik Hız Denetimi
BAU Olağan Faaliyetler
CBA Maliyet Fayda Analizi
CEC Ekonomik Topluluk Komisyonu
DfT Ulaşım Departmanı
EC Avrupa Komisyonu
ECMT Ulaştırma Bakanları Avrupa Konferansı
ECU Avrupa Para Birimi
ETSC Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi
EST Çevresel Bakımdan Sürdürülebilir Ulaşım
EU Avrupa Birliği
EUR Avro
GDP Gayri Safi Milli Hâsıla
GNP Gayri Safi Milli Hâsıla
ISA Akıllı Hız Adaptasyonu
ISO Uluslararası Standartlaştırma Organizasyonu
KSI Ölü ya da Ağır Yaralı
NFT Karayolu Güvenliği İçin Ulusal Topluluk
NGO Sivil Toplum Kuruluşu
NOK Norveç Kronu
OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
PACTS Karayolu Güvenliği Parlamenter Danışma Konseyi
RTA Karayolu Trafik Kazaları
SEI Stockholm Çevre Enstitüsü
SNRA İsveç Ulusal Karayolu İdaresi
TØI Norveç Ulaşım Ekonomisi Enstitüsü
UK İngiltere
USDOT Birleşik Devletler Ulaşım Departmanı
VSOL İstatistiki Hayat Değeri
VTPI Victoria Ulaşım Politikaları Enstitüsü
WHO Dünya Sağlık Örgütü
iv
Teşekkür
Bu ilginç ve önemli konuyu araştırma fırsatı sunduğu için Ulaşım Departmanı’nın DfT Horizons
Programme adlı programına teşekkür ederiz. Özellikle de sağlamış olduğu destek ve tavsiyeler için
Ian Hawthorne ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ederiz.
Bu çalışma kapsamında Avrupa ve İngiltere’de pek çok bireye danıştık ve her birine Hedef Sıfır
üzerine yürütülen tartışmalara yapmış oldukları ilginç katkılar sebebiyle teşekkür ederiz.
Odak grubu çalışmalarının yürütülmesinde son derece değerli yardımlar sunan Katie Freeman, Paige Mitchell ve Steve Cinderby’ye ve York’taki odak grubu çalışmalarının organize edilmesi esnasındaki yardımları sebebiyle York Şehir Konseyi’nden Peter Zanzoretta’ya teşekkürlerimizi sunarız.
Son olarak grafiklerin oluşturulmasında ve bu raporun hazırlanmasındaki katkıları sebebiyle
SEI’den Erik Willis ve Lisetta Tripodi’ye teşekkür ederiz.
John Whitelegg
Gary Haq
v
1
Giriş
İngiltere son zamanlarda karayolu trafik kazalarında (RTA) meydana gelen ölüm ve ciddi yaralanma
vakalarının azaltılmasında muhteşem bir istatistiğe sahip ve aynı durum yerel yönetimler düzeyinde de
karşımıza çıkıyor. Ne var ki bu performans görünür olarak daha güvenilir sokakların ortaya çıkarılmasını
sağlayamadı ve halen çok daha iyi bir başarı yakalayabileceğimize ilişkin çok ciddi düşünceler mevcut.
Bu fikirler parlamenterler (Örn. PACTS) ve yaya ve diğer çıkar grupları üzerine incelemeler yürüten
seçilmiş komiteler tarafından da açık bir biçimde ortaya kondu (Örn. Ulaşım 2000, Daha Düşük Hız
İnisiyatifi ve Yaşanabilir Sokaklar). Şimdilerde ise başka ülkelerde de bu soruna ilişkin daha radikal bir
yaklaşımın belirlenmesi fikri daha fazla kabul ve güvenilirlik kazanıyor. İsveç hali hazırda nüfusuna
oranla trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarının en düşük olduğu ülkelerden biri. Ne var ki
bu istatistiğe karşın İsveç Parlamentosu 1997 yılında, 2020 itibariyle ölüm ve yaralanma vakalarının
tamamen ortadan kaldırılmasını hedefleyen “Hedef Sıfır” politikasını hayata geçirdi. İsveç’te yürütülen
karayolu güvenliği çalışmaları, ölümlerin ya da hayat boyu süren yaralanma vakalarının trafik kazalarının sonucu olarak kabul edilmesinin reddedilmesi üzerine kuruludur (Elvik ve Amundsen, 2000). Hedef
Sıfır’da öngörülen temel değişiklik karayolu güvenliğine ilişkin sorumlulukların bölünmesinde yeni bir
yöntemin belirlenmesidir. Bu değişikliğin on yıllık bir süre zarfında trafik kazalarında görülen ölüm vakaları oranını %25 azaltarak 3’te 1’e düşüreceği tahmin edilmektedir (Vägverket, 2003).
Bu Avrupa düzeyinde ulaşım politikalarında önemli bir değişiklik adımı olup kısa süre içerisinde İsviçre
tarafından da benzer bir politika benimsenebilir1. Bu değişiklikler Avrupa Komisyonu üzerinde benzer bir
politikanın benimsenmesi ve Karayolu Trafik Kazalarının azaltılmasında daha proaktif ve girişimci bir
yaklaşımın geliştirilmesi yönünde bir baskının oluşması durumunda İngiltere’yi de etkileyebilir.
2004 yılında York Üniversitesi’ndeki Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI), İsveç tarafından benimsenen
karayolu güvenlik politikasının incelenmesi ve benzer bir politikanın İngiltere’de de benimsenmesinin
yaratacağı olası etkilerin değerlendirilmesi için bir yıllık bir çalışma başlattı. Proje İngiltere Ulaşım Departmanı’nın (DfT) Horizons adlı Programı tarafından finanse edildi.
Hedefler
Çalışmanın hedefleri arasında şunlar yer alıyordu:
• İsveç’teki Hedef Sıfır politikasının değerlendirmesinin yapılması;
• Sıfır Hedef politikasının diğer Avrupa Birliği üyesi devletler ve uluslararası örgütler tarafından kabul
edilebilirliğinin belirlenmesi;
• Söz konusu politikasının benimsenmesine yol açan koşulların, politikayla ilişkilendirilen risklerin ve
İngiltere’de Hedef Sıfır politikasını benimsemenin olası faydalarının belirlenmesi ve bu politikanın
kabul edilebilir olup olmadığı konusunda kilit paydaşların fikirlerinin alınması;
–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
1
İsviçre Kazaları Önleme Konseyi: http://www.bfu.ch/english/portrait.html erişim tarihi: Şubat 2006
1
• İngiltere’nin trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanma vakalarının sıfıra indirilmesine
ilişkin bir politika benimsemesinin yaratacağı risklerin değerlendirilmesinin yapılması; ve
• 30 yıl içerisinde Hedef Sıfır hedefinin gerçekleştirilmesinin sağlanmasına imkan tanıyacak politika
uygulama programını belirlemek üzere bir geriye dönük çıkarım analizinin yapılması.
Çalışmanın aşağıda yer alan nihai raporu bir yıllık çalışmanın temel sonuçlarını ve kilit çıkarımlarını
içermektedir.
Raporun Yapısı
Buradaki nihai rapor, bu giriş kısmı da dâhil olmak üzere dokuz ayrı bölüme ayrılmıştır. İkinci Bölüm
çalışmanın bağlamını ve arka planını ortaya koymakta ve Avrupa’daki ve İsveç’teki karayolu güvenlik
politikalarının bir değerlendirmesini sunmaktadır. Üçüncü Bölüm, Avrupalı ve İsveçli paydaşlarla yapılan görüşmeleri, İngiltere’de gerçekleştirilen odak grubu tartışmalarını ve İngiltere’deki paydaşlarla yapılan online görüşmeleri de içeren bu çalışmada kullanılan metodolojiyi açıklamaktadır. Dördüncü Bölüm
İsveçli ve Avrupalı paydaşlarla yapılan görüşmelerin özetini sunmaktadır. Beşinci Bölüm İngiltere odak
grubu tartışmalarının bir özetini sunarken Altıncı Bölümde ise İngiltere’deki paydaşlarla yapılan online
görüşmelerin analizi sunulmaktadır. Yedinci Bölümde karayolu güvenliği için Hedef Sıfır politikasının
benimsenmesinin maliyetini ve faydalarını ortaya koyarken Sekizinci Bölüm ise Hedef Sıfır politikasının
İngiltere’de yürürlüğe konması için benimsenebilecek olası uygulama yöntemleri hakkında geri dönük
çıkarımları içeren bir yaklaşım sunmaktadır. Son olarak Dokuzuncu Bölüm Hedef Sıfır politikasının İngiltere’de benimsenmesi ile ilişkilendirilen risklerin analizini sunarak raporu sonlandırmaktadır.
2
2
Bağlam ve Arka Plan
Avrupa Birliği’nde Karayolu Güvenliği
Avrupa Birliği’nde (EU) her yıl 1,300,000 trafik kazasında 40,000 kişinin öldüğü ve 1,700,000 kişinin ise
yaralandığı tahmin edilmektedir (EC, 2003). Yıllık doğrudan ve dolaylı ortaya çıkan maliyetin ise yaklaşık 160 Milyar € olduğu tahmin edilmektedir; bu rakam AB Gayri Safi Milli Hâsılasının %2’sine karşılık
gelmektedir. AB içerisinde son otuz yılda karayolu güvenliği konusunda düzenli bir iyileşme olmuştur
(CEC, 2003). Toplam trafik miktarı üç katına çıkarken karayolu trafik kazalarından kaynaklı ölümler yarı
yarıya düşmüştür. Şekil 2.1 1970 ile 2000 yılları arasında bir milyon kişi başına karayolları kazalarında
hayatını kaybeden kişi sayısındaki düşüşü göstermektedir.
Trafik Kazalarında Hayatını Kaybeden İnsan Sayısı
400
350
300
250
229
181
200
155
150
108
100
50
1970
1980
1990
2000
Şekil 2.1: Her bir milyon kişide karayolu trafik kazalarında öldürülen kişi sayısı, EUR-15, 1970-2000 arası
Kaynak: CEC (2003)
Avrupa Komisyonu (EC) Üye Devletlerdeki trafik kazalarının temel sebeplerini ise şu şekilde sıralar:
• Aşırı ve uygunsuz hız, ölüm ya da ağır yaralanma vakalarını içeren kazaların yaklaşık 3’te 1’inin sebebi ve yaralanmanın şiddetini belirleyen önemli faktörlerden biri.
• Alkol ya da uyuşturucu kullanımı ya da aşırı yorgunluk. Alkollü araç kullanma sebebiyle her yıl yaklaşık 10,000 kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Uyuşturucu ve aşırı yorgunluğun etkisi altında
araç kullanmayla ilişkilendirilen sorunlar da her geçen gün artış gösteriyor.
• Emniyet kemeri takmamak ya da kask kullanmamak da kazaların etkilerini artıran önemli faktörler.
Eğer emniyet kullanım oranı her yerde en yüksek uluslararası standart seviyesine yükseltilebilirse, her
yıl 7,000’den fazla hayat kurtarılabilecek.
3
• Kaza anında araçların yeterince koruma sağlamaması. Kazalar üzerinde yapılan incelemeler bütün
arabaların mensup olduğu sınıftaki en güvenli araçla aynı standartlara sahip şekilde üretilmesi durumunda ölüm ya da sakatlanma ile sonuçlanan kazaların yarı yarıya düşürülebileceğini gösteriyor.
• Yüksek riskli kaza alanları (siyah noktalar). Yol boyu düzenlemesi ve sokakların yapımı da kaza durumunda yaralanma vakalarının azaltılmasında önemli bir rol üstlenebilir ve davranış biçimleri üzerinde
olumlu etkilere sahip olabilir.
• Profesyonel sürücülerin sürüş ve dinlenme sürelerine uymamaları.
• Diğer kullanıcıların yeterince görünür olmaması ya da sürücü için yetersiz bir görüş alanının mevcut
olması. Sadece arabaların arka bölgesinde yer alan kör noktada görüşün ortadan kalkması her yıl 500
kişinin ölümüne sebep oluyor (CEC, 2003).
Sonuç olarak, Komisyon tarafından önerilen karayolu güvenliği iyileştirmelerinin çoğu yalnızca mevcut
kurallara sadık kalınarak hayata geçirilebilir. Belli nüfus grupları ve kullanıcı kategorileri özellikle incinebilir konumdadır: 15 ve 24 yaş arasındaki genç insanlar (her yıl 10,000 ölüm), yayalar (her yıl 7,000
ölüm), motosiklet ve motorlu bisiklet kullanıcıları (her yıl 6,000 ölüm) ve bisiklet sürücüleri (her yıl
1,800 ölüm). Belli sürücülerin sorumsuz davranışları ölüm vakalarının temel etkenidir: aşırı ve uygunsuz
hız (15,000 ölüm), alkol, uyuşturucu ya da aşırı yorgunluk etkisi altında araç kullanma (10,000 ölüm),
emniyet kemeri ya da kask kullanmama (7,000 ölüm) gibi (CEC, 2003).
Bütün AB Üyesi Devletler değişen yoğunluklarda aynı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ne var ki
AB’ye yeni üye olan Devletlerin çoğunda karayolu güvenliği düşük seviyelerdedir, bu da başlı başına
yeni bir zorluğu ortaya çıkarmaktadır. 2001 yılında genişleme kapsamında AB’ye üye olan Devletlerde
meydana gelen karayolu trafik kazalarında 12,000 kişi hayatını kaybetti.
Tablo 2.1 2000-2004 yılları arasında 25 AB Üyesi Devlette meydana gelen kazalardaki ölüm sayılarını
göstermektedir. AB’nin genişlemesi, AB içerisindeki karayolu risk faktörlerinin eşitsiz dağılımını körüklemiştir. Yeni Üye Devletler daha önceden AB üyesi olan 15 Devletten çok daha yüksek karayolu risk
oranlarına sahiptir. 2002 yılında 14 ülkede meydana gelen karayolu trafik kazalarında hayatını kaybeden
kişilerin %38’i araç sürücüleri, %18’i ise araçta seyahat etmekte olan diğer yolculardı (SafetyNet, 2005).
Tablo 2.2 bazı AB Üyesi Devletlerde milyon kişi başına hayatını kaybeden araç sürücülerinin ve diğer
yolcuların oranlarını ortaya koymaktadır. Buna göre en düşük oran İngiltere’dedir, bu ülkenin ardından
Hollanda ve İsveç gelmektedir.
4
Tablo 2.1: AB Üyesi Devletlerde Karayolu Ölüm Vakaları 2000 – 2004
Avusturya
2000
2001
976
958
2002
2003
2004
956
931
878
Belçika
1470
1486
1315
Çek Cumhuriyeti
1486
1334
1431
Kıbrıs
Danimarka
Estonya
111
498
396
Almanya
7503
Yunanistan
Macaristan
94
431
204
Finlandiya
Fransa
98
463
199
224
433
8079
415
8162
7655
6977
2037
6842
1880
1634
-
-
97
117
1447
1382
432
369
164
170
379
375
6058
5530
6613
5842
1605
1619
1200
1239
1429
1326
1296
İtalya
6649
6682
6775
6015
5625
Litvanya
641
706
697
709
752
Malta
15
16
16
16
13
İrlanda
Letonya
Lüksemburg
Hollanda
Polonya
418
412
588
378
517
76
518
70
1082
62
993
6294
987
5534
5827
337
379
493
516
53
49
1028
804
5640
5712
Portekiz
1877
1671
1668
1542
1294
Slovenya
313
278
269
242
274
Slovakya
İspanya
İsveç
İngiltere
AB 25
628
614
5777
626
5517
591
583
3580
50385
608
5347
5394
4751
3581
3658
3368
560
3598
52247
648
49807
529
480
-
-
Kaynak: EC (2004)
Tablo 2.2: Ülkeye Göre Bir Milyon Kişi Başına Düşen Yolcu Ölüm Oranları, 2002
Avusturya
Sürücü
Yolcu
Seyahat Eden Toplam Kişi
46
19
65
32
14
46
Belçika*
Danimarka
Fransa
Yunanistan
İrlanda
İtalya**
Lüksemburg
Hollanda
Portekiz
İspanya
İsveç
İngiltere
65
23
59
23
48
28
34
18
42
19
86
88
82
76
52
61
32
117
39
30
68
30
12
21
9
48
30
20
11
*2001 yılı itibariyle, **1998 yılı itibariyle.
Kaynak: SafetyNet (2005).
5
30
77
43
31
Avrupa Konseyi 2001 tarihli Avrupa Ulaşım Politikasında Beyaz Kitap (CEC, 2001) adlı belgede karayolu trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarını 2010 yılı itibariyle %50 düşürme hedefini ortaya
koymuştur. Böylesi bir hedef ölüm sayılarını azaltmak için yasal bir değişiklikten ziyade ciddi bir kolektif
sorumluluk üstlenmeyi gerekli kılmaktadır. Yalnızca şimdiye kadar sadece Avrupa Parlamentosu bu hedefi benimsedi ve öneriyi yapan Konsey dahi henüz bu hedefi benimsemiş değil.
Karayolu güvenliğine ilişkin sorumlulukların hükümetin farklı düzeydeki kurumları arasında paylaşıldığını düşünürsek, bu hedefi gerçekleştirebilmek için yalnızca AB’nin atacağı adımlara güvenmek yeterli
olmayacaktır. Asıl amaç ortak faaliyetlere girişilmesi için gerekli motivasyonu sağlamak ve tüm düzeylerde eyleme geçmektir. Bu hedefin başarılmasına katkıda bulunmak amacıyla Avrupa Komisyonu 2003
yılında Avrupa Karayolu Güvenliği Eylem Programı’nı yayınladı (CEC, 2003). Bu Program Avrupa Birliği eylemlerine rehberlik etmekte ve tüm paydaşlar için bir çerçeve ortaya koymaktadır.
Programın amaçları ise şunlardır:
• Yol kullanıcılarının, özellikle de mevcut kurallara daha fazla riayet edilmesini sağlayarak, özel ve
profesyonel araç sürücüleri başlangıçta ve sonrasında sürekli olarak eğitilerek ve tehlikeli davranışlara
karşı daha ciddi yaptırımlar uygulanarak daha sorumlu davranışlarda bulunmalarını sağlamak;
• Gelişkin teknik performans standartları aracılığıyla taşıtların daha güvenli hale getirilmesi;
• En iyi uygulamaların tanımlanması ve hayata geçirilmesi yoluyla karayolu altyapısının geliştirilmesi
ve siyah noktaların ortadan kaldırılması.
Karayolu güvenliğinin tesisi için çok sayıda paydaşın rol oynaması gerektiğinden, Avrupa Komisyonu
karar alma yetkisine ya da ekonomik, sosyal ya da temsili bir fonksiyona sahip olan tüm paydaşların
Avrupa Karayolu Güvenliği Bildirgesi2’ne imza atması gerektiğini ortaya koymuştur. Buna göre evrensel
ilkelere riayet etmenin yanı sıra her bir imza sahibi belli başlı eylemleri hayata geçirme sorumluluğunu
üstlenecektir. Verilen sözler kamuoyuyla paylaşılacak ve bunların yerine getirilip getirilmediği denetlenecektir.
Avrupa Karayolu Güvenlik Eylemi Programı’nın Şubat 2006’da yayınlanan dönem ortası değerlendirmesi, bazı AB Üyesi Devletlerde karayolu trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarını azaltma
konusunda ilerleme kaydedildiğini ortaya koymuştur (CEC, 2006). 2001 yılında AB’yi meydana getiren
25 ülkede meydana gelen trafik kazalarında toplam 50,000 kişi hayatını kaybetmişti. 2001’de önerilen
ve 2004 yılındaki genişleme sürecinin takiben güncellenen ortak hedefe göre, 2010 yılı itibariyle trafik
kazalarında hayatını kaybeden kişi sayısının yıllık 25,000’den az olması hedefleniyordu. 2001 – 2005
arasındaki dönemde dokuz Üye Devletteki trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarında yaklaşık
%14’lük bir azalma sağlandı (Almanya, Estonya, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Portekiz
ve İsveç). Yine aynı dönemde AB genelinde meydana gelen trafik kazalarındaki ölüm vakaları da %17.5
azalmış, 2005 yılında yaklaşık 41,600 kişi hayatını kaybetmiştir. AB Üyesi Devletlerde karayolu trafik
kazalarında meydana gelen ölüm vakalarının azaltılması noktasında gerçekleştirilen bu ilerlemeye karşın,
mevcut rakam hala 2010 yılına dair konulan hedefi gerçekleştirmek için gerekli olan %25’lik oranın epey
gerisinde.
–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
2
http://europa.eu.int/comm/transport/roadsafety/charter/welcome_2_en.htm erişim tarihi: Şubat 2006
6
İsveç’in Karayolu Güvenliğine Yaklaşımı
Karayolu güvenliği sorumluluğu geleneksel olarak sistemin tasarımcılarına değil, bireysel yol kullanıcıları üzerine yüklenmiştir. Karayolu güvenliği, belgelendirme, deneme, eğitim, kurs ve tanıtım gibi faaliyetler aracılığıyla, yol kullanıcılarının davranışlarını düzeltme üzerine odaklanma eğilimi göstermiştir.
İsveç, nüfusuna oranlandığında trafik kazalarında meydana gelen ölümlü vakalar bakımından en düşük
verilere sahip olan ülkelerden biridir. Ne var ki bu muhteşem istatistiğe rağmen 1997 yılında İsveç Parlamentosu “Hedef Sıfır” denen yeni bir karayolu güvenliği yaklaşımını benimsedi. Hedef Sıfır ölümlerin
ya da hayat boyu süren yaralanma vakalarının trafik kazalarının sonucu olarak kabul edilmesinin reddedilmesi üzerine kuruludur (Elvik ve Amundsen, 2000). Bu yaklaşım, kaza sayılarının azaltılmasındansa,
karayolu trafik kazalarında ortaya çıkan kronik sağlık sorunları riskini ortadan kaldırma üzerine odaklanmıştır. İsveç’teki Hedef Sıfır yaklaşımı, 2020 yılı itibariyle karayolu trafik kazalarında meydana gelen
ölüm ve ciddi yaralanma vakalarının sıfıra indirilmesini hedefler.
1990 tarihli İsveç Ulusal Trafik Güvenliği Programı 2000 yılı itibariyle karayolu trafik kazalarında hayatını kaybeden kişilerin sayısının 600’den az olmasını hedefliyordu. 1993 yılında Karayolu Güvenlik Ofisi
birleştirildi ve İsveç Ulusal Karayolu Güvenliği İdaresi (SNRA) oluşturuldu. Şimdilerde ulusal trafik
güvenliği çalışmalarından sorumlu olan SNRA 1994 yılında, 1995 – 2000 yılları arasındaki dönem için
Ulusal Trafik Güvenlik Programı’nı başlattı. Böylece 2000 yılı için trafik kazalarında hayatını kaybeden
kişilerin sayısının azami 400 olmasını öngören yeni bir program benimsendi. Başlangıçta bu hedefe 1994
yılında ulaşıldı. Ulusal Trafik Güvenliği Programının on adet alt hedeften meydana gelen amaçları hayata
geçirilemedi ancak bu program Hedef Sıfır konseptinin tartışılmaya başlanmasıyla terk edildi. Karayolu
trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarını 2000 yılında 600, 2007 yılında ise 270’in altına çekme
yönündeki ilk hedef, Hedef Sıfır hedefine doğru ilerleyen bir süreç olarak yeniden düzenlendi. 1994 –
2004 yılları arasındaki dönemde ölüm vakalarının sayısında kayda değer bir azalma olmadı. 2004 yılında
480 kişi kazalarda hayatını kaybetti (EC, 2004).
Hedef Sıfır karayolu güvenliği konusuna dair bir paradigma değişimini gerekli kılmaktadır (Rechnitzer ve
Grzebieta, 1999). Bu hedef, karayolu güvenliğinin makul bir maliyetle sağlandığı geleneksel ekonomik
modelin ve güvenliğin hareketlilik ile dengelendiği geleneksel ulaşım modelinin terk edilmesini zorunlu
kılmaktadır. Hedef Sıfırın temelinde insanların biyomekanik toleransı yatmaktadır. Hedef Sıfır, kazada
ortaya çıkan enerjinin insani toleransı aşmasını engelleyecek bir karayolu sistemini savunmaktadır. Ulaşım sistemindeki kazaların insani hatalar nedeniyle meydana geldiği kabul edilse de, Hedef Sıfır hiçbir
kazanın insan toleransından daha yüksek olmamasını zorunlu kılar. Karayolu sisteminde meydana gelen
ölümlerin sorumluluğu yol kullanıcısına değil karayolu sisteminin hatasına yüklenir (Wadhwa, 2001).
Hedef Sıfır aşağıdaki etik mecburiyete dayanır (Tingvall ve Haworth, 1999):
“İnsanların karayolu sistemi üzerinde bir yerden bir yere doğru giderken ölmeleri ya da ciddi şekilde
yaralanmaları etik olarak kabul edilebilir bir konu değildir.”
Yollar, taşıtlar ve ulaşım hizmetleri uygun bir şekilde düzenlenerek kazaların ölüme ya da ciddi yaralanmalara yol açması engellenmelidir; birey ölmeden ya da yaralanmadan kazanın şiddetine tolerans gösterebilmelidir. Sıkça görülen uzun vadeli engelleyici yaralanmalar ile yaralanma içermeyen kazalar hedefin
kapsamı dışındadır. Hedef Sıfırın on yıllık bir süre zarfında trafik kazalarında görülen ölüm vakaları
oranını %25 azaltarak 3’te 1’e düşüreceği tahmin edilmektedir (SNRA, 2003).
7
Hedef Sıfır’ın stratejik ilkeleri şunlardır:
• Trafik sistemi yol kullanıcılarının ihtiyaçlarını, hatalarını ve incinebilirliklerini hesaba katarak yeniden düzenlenmelidir.
• İnsan vücudunun ölmeden ya da ciddi şekilde yaralanmadan gösterebileceği tolerans düzeyi karayolu
ulaşım sisteminin tasarlanmasındaki temel parametreyi oluşturur.
• Güvenli bir karayolu trafiği için taşıt hızı en önemli düzenleyici faktördür. Karayolu güvenliği, insan
vücudunun gösterebileceği tolerans düzeyinin aşılmaması amacıyla yol ve taşıtlara ilişkin teknik standartlar aracılığıyla belirlenmelidir.
Yaklaşım şu unsurları içerir:
• Yol kullanıcılarının hata yapma riskini asgari düzeye indiren ve devlet karayolları ağının tasarımı,
işletilmesi ve bakımının yapılması aşamasında ciddi insani yaralanmaları engelleyen bir yol ortamının
yaratılması.
• (Karayolu güvenlik perspektifinden) hem kurum içi hem de sözleşmeler yoluyla yürütülen tüm faaliyet alanlarındaki yolculuk ve ulaşımların kalite güvencesinin tesisi aracılığıyla SNRA’nın kendi
faaliyetleri içerisinde bir örnek teşkil etmek.
• Trafikte meydana gelen ve ölüm ya da ciddi yaralanma vakaları içeren kazaların incelenmesi ve uygun
olan durumlarda benzeri kazaların tekrarlanmasını engellemek amacıyla uygun önlemlerin alınması.
• Karayolu ulaşım sistemi dâhilindeki tüm aktörleri ortak olarak belirlenmiş hedefleri başarmak üzere
kararlılıkla çalışma yürütmeleri konusunda teşvik etmek ve karayolu güvenliğine ilişkin çalışmaları
karayolu ulaşım sistemi içerisinde yer alan tüm aktörlerle yakın bir işbirliği çerçevesinde sürdürmek.
• Kamuoyunun genelinin daha güvenli bir trafiğe dair isteğinden faydalanmak ve bu isteği geliştirmek.
Hedef Sıfır mevcut problemlerin azaltılmasına ilişkin yöntemlerden ziyade karayolunun en uygun durumunun nasıl olması gerektiğine vurgu yapar. Hedef Sıfır tarafından ortaya konan temel değişim, karayolu
güvenliğine ilişkin sorumlulukların paylaştırılması için yeni bir yol bulunmasıdır. Hedef Sıfır, sorumluluğu yalnızca yol kullanıcısına yüklemektense açık bir şekilde sorumluluğun sistemin tasarımını üstlenen
unsurlarla yol kullanıcıları arasında eşit olarak paylaşıldığını belirtir:
1. Sistemin tasarlayıcıları her zaman karayolu ulaşım sisteminin tasarımından, işletilmesinden ve kullanımından nihai olarak sorumludur ve dolayısıyla bütün bir sistem içerisindeki güvenlik düzeyinin
sorumluluğu da bu kişilere aittir.
2. Yol kullanıcıları, sistemin tasarlayıcıları tarafından belirlenen karayolu ulaşım sistemi kullanım kurallarına uymakla mükelleftirler.
3. Eğer yol kullanıcıları, bilgi eksikliği, kuralların kabul edilmemesi ya da yeterli beceriye sahip olmamaları sebebiyle bu kurallara uymaz ya da yaralanmalar meydana gelirse, sistem tasarlayıcıları
kurallara uymayan bu kimselerin ölmesini ya da ciddi şekilde yaralanmasını engellemek için gerekli
adımları atmakla mükelleftir.
8
1999 yılında İsveç hükümeti tarafından kısa vadeli bir eylem planı hayata geçirildi; bu eylem planı Hedef
Sıfır ilkeleri doğrultusunda trafik güvenliği çalışmalarını güçlendirme ve teşvik etmeye yönelik 11 madde
içeriyordu (Sanayi Bakanlığı, İstihdam ve İletişim, 1999):
1. En tehlikeli yollar üzerine odaklanma (örn. kafa kafaya çarpışmaları engellemek amacıyla yol ortalarına korkuluk yerleştirilmesi, yol kenarındaki engellerin kaldırılması, vs.)
2. Yerleşim yerlerinde trafik güvenliğinin artırılması (örn. 102 belediyede sokak ağlarının güvenliği ile
ilgili yapılan inceleme sonucunda pek çok sokak yeniden düzenlendi; çalışmalar halen sürüyor.)
3. Yol kullanıcılarının sorumluluklarının vurgulanması (örn. özellikle de hız sınırları, emniyet kemeri
kullanımı ve alkol ya da uyuşturucunun etkisi altında araç kullanma ile ilgili trafik kurallarına olan
saygının artırılması.)
4. Güvenli bir bisiklet trafiği (örn. gönüllü bir bisiklet güvenlik standardı olan bisiklet kasklarının kullanılmasının teşvik edilmesi amacıyla yapılan kampanya.)
5. Ulaşım çalışmalarında kalite güvencesi (Örn. taşımacılık gereksinimleri fazla olan kamu kuruluşları
trafik güvenliğine (ve çevresel etkinliğe) yönelik talimatları kendi sağlığı ve başka firmalar tarafından
sağlanan taşımacılık hizmetlerinin kalitesini sağlamak açısından alacaklardır).
6. Kış lastiği kullanma zorunluluğu (örn. Kış mevsimi yol koşullarına uygun özel lastiklerin kullanılmasını zorunlu kılan yeni bir kanun.)
7. İsveç teknolojisinin daha iyi kullanılması (örn. Emniyet kemeri hatırlatıcısı, araç içi hız adaptasyon
cihazları (ISA), alkollü araç kullanımının engellenmesi için alkole duyarlı kontak kilidi ve elektronik
sürücü belgesi vb. mevcut ya da geliştirilebilecek ve nispeten kısa bir zaman zarfında hayata geçirilebilecek teknolojilerin hayata geçirilmesinin teşviki.)
8. Karayolu ulaşım sistemi tasarlayıcılarının sorumluluğu (örn. güvenli bir karayolu trafiği için kamunun ve iş dünyasının sorumlulukları üzerine çalışan inceleme komisyonu tarafından karayolu trafiği
denetimi için bağımsız bir oluşumun kurulması yönünde bir öneri yapıldı.)
9. Trafik ihlallerine yönelik kamuoyu tepkisi (örn. inceleme komisyonu Hedef Sıfır ilkeleri doğrultusunda mevcut trafik ihlal kurallarının bir değerlendirmesini ve hukuk sürecinin gerektiği gibi işletilmesinin teminat altına alınması yönünde çalışmalar yapıyor.)
10.Gönüllü örgütlerin rolü (örn. hükümet ‘Nationalföreninden för trafiksäkerhetens främjande’ [Ulusal
Karayolu Güvenliği Topluluğu (NTF)] adlı örgütün karayolu güvenliğine ilişkin çalışmalarını ve devlet fonlarını nasıl kullandığını değerlendiriyor.)
11. Yeni yollar için alternatif finansman yöntemleri (örn. büyük karayolu projelerinin kamu tarafından
finansmanını destekleyecek diğer yöntemlerin kullanılabilirliği üzerine çalışmalar yürütülüyor.)
2011 Sonbaharında Hükümet, trafik güvenlik çalışmalarının 2007 hedefine ulaşmasını sağlayacak ibr
altyapı planını yürürlüğe koydu.
9
Hedef Sıfır İçin Eylemsel Strateji
Güvenli bir yol sistemi için politik iradenin önemini de teslim eden Tingvall ve Haworth (1999) Hedef
Sıfır’ın politik irade olmaksızın kısa vadede uygulamaya konacak eylemsel stratejisinin ve temel aşamalarının bir taslağını oluşturdu. Eylemsel stratejideki üç temel aşama şunlardır:
1 Taşıt hızının kademeli olarak sistemin asıl güvenlik düzeyine çekilmesi
Bu uygulama altyapı-hız ikilemesinin güvenlik bakımından ‘puanlanmasını’ ve nihayetinde ortaya çıkacak sonucun mevcut durumla karşılaştırılmasını içeriyor. Bu hesaplama sonucunda hız seviyesini düşürmenin mi yoksa altyapıyı geliştirmenin mi daha etkili bir adım teşkil edeceği belirlenecek. Güvenli bir
seyahat hızının belirlenmesi aşamasında dikkate alınacak unsurlar ise şunlardır:
– Yol kenarları
– Bölünmüş arazi
– Kavşak
– Korumasız yol kullanıcıları
Eğer bir yol Tablo 2.3’te belirtilen gereksinimleri karşılıyorsa tam not alır.
2 Sürücü davranışı ile ilgili konulara çözüm üretebilmek için taşıtların geliştirilmesi
Taşıt güvenliği bakımından üç adım atılabilir: emniyet kemeri kilitleri, alkol kilitleri ve akıllı hız sınırlandırıcılar. Uzun vadede bu önlemleri, özellikle de daha güvenli bir altyapının hayata geçirildiği durumlarda önemli bir etki yaratacak.
3 Toplumu sistemi daha güvenli bir şekilde kullanması yönünde teşvik etmek
Sistemin profesyonel kullanıcılarının hız, taşıt satın alımı ve yorgunluk gibi konular üzerine odaklanmaları istenerek trafiğin önemli bir kısmı iyileştirilebilir. Güvenli bir yol sistemi hem bir kurum içerisindeki ulaşımı hem de başkaları tarafından (taksiler, kiralık arabalar vb.) sağlanan ulaşım hizmetlerini
etkileyebilir. Karayolu ulaşım sisteminin kullanmanın ‘güvenli’ yolu piyasaya yardımcı olmak amacıyla
açıkça tanımlanmalıdır; örneğin, ISO standartları gibi modern kalite yönetimi sistemleri kullanılabilir.
Bu, sürecin düzenleyici olmaktan çok talebe bağlı olarak işletilmesinin güvence altına alınması anlamına
gelecektir.
Hedef Sıfır uzun vadeli bir strateji olup bu stratejide bütün karayolu güvenlik sistemi yol kullanıcılarının
incinebilirliklerine göre ‘ayarlanır’. İnsani hatalara karşı tolerans gösterilmesi üzerine kurulu olan mevcut sistem nihayetinde, sistemin güvenliğinin otomotiv endüstrisi, yol mühendisleri ve trafik planlamacıları gibi temel aktörler arasında paylaşıldığı bir sisteme dönüşecektir (Tingvall ve Haworth, 1999).
Güvenlik ve Hareketlilik
Hedef Sıfır kavramı çerçevesinde insanların hayatlarını ya da sağlıklarını kaybetmeleri kabul edilemez.
Bu da karayolu ulaşım sisteminin bu tarz olayların ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde tasarlanmasını
10
gerektirir. Dolayısıyla güvenlik, hareketlilik uğruna feda edilmemelidir. Hedef Sıfır’da hız, hareketliliğin
eylemsel tanımı olarak kullanılır. Hedef Sıfır, hızın tamamıyla güvenli bir karayolu sistemini teminat
altına alacak bir düzeye düşürülmesi gerektiğini öne sürer. Hız sınırları, insan vücudunun tolerans gösterebileceği şiddet düzeyinin aşılmamasının sağlanması amacıyla taşıtların ve yolların teknik standartları
tarafından belirlenmelidir. Bu ilke sistemin belli başlı kullanım amaçlarına göre düzenlenmesini ve insani
hataları ya da kusurlara yönelik sınırlandırmalar içermesini gerekli kılar.
Tingvall ve Haworth (1999) son derece iyi tasarlanmış bir arabanın çarptığı bir yayayı örnek olarak gösterir. Aracın saatte 30 km’den daha yüksek bir hızda ilerlediği durumlarda yaya olan bireyin şiddete göstereceği tolerans düzeyi aşılmış olur. Dolayısıyla kentsel alanlarda daha yüksek hız düzeyleri isteniyorsa,
burada yapılması gereken yaya geçiş yollarını trafikten ayırmak olacaktır. Eğer bu mümkün değilse, yaya
geçitleri ya da araçlar, araçların saatte azami 30 km hızla gitmesini sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır.
Tablo 2.3, araç tasarımındaki en iyi uygulamalar ve %100 kısıtlanmış kullanım temelinde altyapıya göre
azami hız sınırlarını ortaya koymaktadır. Bu tablo tamamıyla güvenli, yani ciddi ya da ölümcül yaralanmalara sebebiyet vermeyen – ki bu da hız yönetiminin temel amacıdır- bir sisteme örnek teşkil eder
(Tingvall ve Haworth, 1996).
Tablo 2.3: Araç Tasarımındaki En İyi Uygulamalar Temelinde Uzun Vadeli Azami Hız Sınırları
Altyapı ve trafik türü
Yayalarla araçlar arasında bir dizi sorunun yaşanabileceği yerler
Araçlar arasında yandan çarpışmaya sebebiyet verecek kavşaklar
Araçlar arasında önden gelecek olası çarpmalara açık yollar
Yandan ya da önden herhangi bir çarpma riskinin olmadığı yollar (altyapı
ile ilgili tek etki)
Olası seyahat hızı (km/s)
30
50
70
100+
Kaynak: Tingvall ve Haworth (1999)
Ölümlü Vakalarla İlgili Kapsamlı İnceleme
İsveç’te 1997 yılından beri ölümlü vakalarla sonuçlanan tüm kazalar tek tek incelenmiştir (SNRA, 1998).
İncelemelerin amacı ölümlere ve kazalara hangi faktörlerin yol açtığını tespit etmektir. Kazalar üç sınıfa
ayrılmıştır:
Aşırı güç – Bu kazalarda ölüm vakaları aşırı hız, karayolu altyapısı ve aracın güvenlik kapasitesinin bir
birleşimi neticesinde ortaya çıkmıştır. Yol kullanıcısı mümkün mertebe tüm kanun ve düzenlemelere
uymuş ancak ölümcül bir kazaya yol açan bir hata yapmıştır. Bir sürücünün yoldan çıkarak yol kenarındaki bir ağaca çarpması bu tür kazalara örnektir. Bu tür kazalara karşı alınan önlemler genel olarak yolun
altyapısı ile aracın çarpışmaya olan dayanıklılığını ve bunların etkileşimini geliştirme üzerine yoğunlaşır.
Hız sınırlarını bu unsurların kazaya olan dayanıklılığına göre belirleme konusunda da önerilerde bulunulmuştur. 1997 ve 1999 yılları arasında İsveç’te meydana gelen kazaların 3’te 2’si bu kategoriye dâhildi.
Aşırı risk – Bu durumda yol kullanıcısı kişisel olarak yeterince korunaklı olmadığı için hayatını kaybetmiştir; yol kullanıcısı ya güvenlik tedbirlerini almamış ya da bu güvenlik tedbirleri mevcut olmamıştır.
Bu duruma örnek olarak emniyet kemeri kullanmaksızın arabada seyahat eden bir yolcu ya da kask takmayan bir motosiklet sürücüsü verilebilir. Bu tür kazalara karşı alınan önlemler arasında emniyet kemeri
11
kullanımı ile ilgili eğitim ve genel olarak araçların kazaya olan dayanıklılığını geliştirme çalışmaları yer
alır.
Sistem Ötesi Kısıtlamalar – Bu durumda yol kullanıcısı trafik kurallarını ihlal etmiş ve bu durum da kazanın ciddiyetine yansımıştır. Aşırı hız bu kategoriye dâhil edilmektedir. Önerilen karşı önlemler arasında
bu tarz insanların sisteme erişiminin engellenmesi (örn. alkole duyarlı kilit sistemleri) ve otomatik ya da
manuel polis kontrolü yer almaktadır.
Bu üç ölümcül kaza tipi, karayolu güvenliğinin hangi unsurunun kazaya sebep verdiğine göre tanımlanır.
Örneğin, incelenen kazalardaki ölüm vakalarının %62’sinin karayolundaki hız ve bu yol için tasarlanmış
pasif güvenlik önlemleri arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığı ortaya çıktı (Larsson, 2002). İncelemenin sonuçları güvenlik standartlarını yükseltmek ve İsveç’te güvenlikle ilgili iyileştirmeleri yürürlüğe
koymak için kullanıldı. İncelemenin sonucu Hedef Sıfır’da ortaya konan ortak sorumluluk temelini haklı
çıkarıyordu zira kaza ortamının etkileşim halindeki tüm bileşenleri (araç, tasarım, sürücü vs.) incelenmiş
ve kazaların nihai nedeni belirlenmişti. Farklı grupların bir kazaya dâhil olma potansiyelleri de dikkate
alındı. Örneğin, eğer alkollü bir sürücü şeridi ihlal edip bir arabaya çarparak bir bebeğin ölümüne sebep
olursa, bir dizi farklı karayolu güvenlik gruplarının sorumluluğu aşağıdaki gazete başlıklarında görüldüğü gibi farklı şekillerde ifade edilebilir (USDOT, 2003):
• Sarhoş Sürücü Bebeği Öldürdü (Geleneksel)
• Halk Yollara Bariyer Konmasını İstiyor (Karayolundan Sorumlu Yetkili Merciler)
• Ambulans Bebek Öldükten İki Saat Sonra Olay Yerine Geldi (Acil Servis Hizmetleri)
• Araba Şirketleri Çocukların Korunması Sorumluluğunu Paylaşıyor (Ticari Taksi Sürücüsü Endüstrisi)
• Arabalarda Çocukları Koruma Önlemleri Yetersiz (Taşıt Endüstrisi)
• Kanundaki Boşluk Bebeğin Korunmasız Olarak Seyahat Etmesine Yol Açtı (Yaptırım ya da Hukuk
Mesleği)
• Alkol Kilitlerine İhtiyaç Artıyor (Sürücü Güvenlik Grupları)
Karayolu trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarını önlemeye yönelik önlemler de çoğu zaman
birden fazla disiplini içeriyor. Bunlar arasında sürücülerin emniyet kemeri kullanımı konusunda bilgilendirilmeleri ve karayolu güvenlik tasarımının iyileştirilmesi ihtiyacı da yer alıyor. Ne var ki bu tür çözümler kapsamlı bir iş birliğini ve güvenlik kurumları içinde ve arasındaki iletişimi gerekli kılıyor (USDOT,
2003).
Hedef Sıfır’ın Karayollarındaki Ölüm Vakaları ile İlgili Tavsiyeleri
Hedef Sıfırın savunucuları ölümcül kazalardan korunma hakkını bir temel insan hakkı olarak değerlendirir. İnsanlar kusurlu davranışta bulunabilir ve karayolu sisteminin kullanılması esnasında da hata
yapabilir, ancak bu hatalar bir ölüm cezası ile sonuçlanmamalıdır (Elvik, 1999). Hedef Sıfır’ın dayandırıldığı etik prensip ölümün kabul edilemez olduğunu ve yol kullanıcılarını trafikte ölmekten ya da ciddi
şekilde yaralanmaktan koruyacak taşıtların, yolların ve kuralların oluşturulmasının ahlaki bir yükümlülük
12
olduğunu savunur. Hedef Sıfır insan hayatının başka hedeflere feda edilmesini açık bir dille reddeder. Hedef Sıfır ayrıca karayolu güvenlik politikasının önceliklerinin belirlenmesinde Maliyet-Fayda Analizinin
(CBS) kullanılmasını da reddeder. Tingvall (1997:56) şöyle diyor:
“Yeni bir yolun, araç tasarımının, yeni bir kanunun vs. insan hayatını kurtarma potansiyeli olduğuna
karar verilirse, bu şans her zaman kullanılmalı, tabii ki daha maliyet etkin başka bir eylemin de aynı
faydayı sağlamaması koşuluyla.”
Her ne kadar İsveç’in karayolu güvenliği ile ilgili istatistikleri nisbeten iyi olsa da, İsveç’in politikaları
halen karayolu güvenliğini geliştirmede etkisiz olarak görülüyor. Elvik and Amundsen (2000) İsveç’teki
mevcut politika önceliklerinin etkisiz olduğunu söyler ve politika önceliklerinin bugüne nazaran daha
fazla Maliyet Fayda analizine dayandırılmasının karayolu güvenliğini önemli ölçüde geliştireceği sonucuna varır. Elvik ve Almundsen’e göre maliyet etkin karayolu güvenlik önlemleri İsveç’teki karayolunda
meydana gelen ölüm vakalarını %50 oranında azaltabilir. Ne var ki, mevcut politikalar önümüzdeki 10
yıl içerisinde karayollarında meydana gelen ölüm vakalarını yalnızca %10-15 oranında azaltabilecek.
Pek çok maliyet etkin önlem ise uygulanmıyor. Elvik (2003) önceliklerin belirlenmesi için Maliyet Fayda
analizini kullanmayı reddeden Hedef Sıfır savunucularının aslında mevcut karayolu güvenlik politikalarından çok daha iyi sonuçlar ortaya çıkarabilecek bir yol güvenlik politikasını reddetmiş olduklarını öne
sürüyor.
İsveç’teki mevcut karayolu güvenliği politikalarının etkisizliğinin temel nedenleri ise şunlar (Elvik,
2003):
• Yeni taşıt güvenlik standartlarını yürürlüğe koyma noktasında güç eksikliği – bu gücün kaynağı Avrupa Birliğidir.
• Toplumsal ikilemlerin varlığı; başka bir deyişle toplumsal bakış açısından maliyet etkin olan önlemler,
yol kullanıcısı bireyler açısından bakıldığında (ekonomik) zarara sebep oluyor.
• Öncelik, maliyet-fayda analizi ile ölçülemeyecek diğer politikalara, özellikle de bölgesel kalkınma ile
ilgili konulara verilmiş durumda.
Elvik (2003) İsveç’te hali hazırda karayolu güvenlik politikaları için harcanan paranın, etkisiz önlemlere
aktarılan paranın durdurulması halinde, tüm maliyet etkin karayolu güvenlik önlemlerinin maliyetini karşılamak için yeterli olduğu sonucuna varıyor.
Hedef Sıfır’ın dayandırıldığı etik ilke, genel olarak hayat kurtarma oranını azami düzeye çıkarma hedefinin kabul edilmesi şeklinde yorumlanabilir (Elvik, 1999). Belli bir ölüm nedenini ortadan kaldırma hedefi, diğer ölüm nedenlerini ortadan kaldırmak için daha az kullanılabilir kaynak bulunduğuna işaret ediyor. Bu da potansiyel olarak ölüm vakalarının genel anlamda bir artış göstermesi sonucunu doğurabilir.
Elvik Norveç’te trafik kazalarında meydana gelen ölüm vakalarının engellenmesi amacıyla Hedef Sıfır
programının bu ülkede uygulanmasının yaratacağı olası etkiler üzerine varsayımsal bir çalışma yürüttü.
Toplumdaki genel ölüm vakalarını engellemek için ayrılan para miktarı, gelir ve ölüm oranı arasında
negatif bir ilişkinin bulunduğu durumlarda, kişi başına düşen yıllık gelir temel alınarak hesaplanabilir.
İlave istatistiki ölüm vakalarına sebep olacak gelir kaybının 25 ila 317 milyon Norveç Kronu (3.8 – 47.5
milyon £) arasında olması bekleniyor.
13
Böylesi bir programın uygulamaya konması Norveç’te trafik kazalarından kaynaklı ölüm sayısını yıllık
300’den 90’a indirebilir. Ne var ki fazladan ölüme sebebiyet veren asgari gelir düşüşü hesaplandığında
(25 milyon Norveç Kronu) Elvik bütün bir varsayımsal Hedef Sıfır programının uygulamaya konmasının
genel ölüm oranını %1,355 oranında artıracağı sonucuna varıyor. Bu da yılda 1,145 fazladan ölüm vakası görülmesine sebep olacak [1355 – 210 (önlenen trafikte meydana gelen ölüm vakası sayısı)]. Gelir
düşüşüne ilişkin azami tahmin dikkate alındığında ise (317 milyon Norveç Kronu) Elvik varsayımsal
Hedef Sıfır programının uygulamaya konmasının genel ölüm oranını %110 oranında artıracağı sonucuna
varıyor. Bu durumda genel ölüm vakalarında bir artış olmayacak.
Norveç Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı 15 Şubat 2001 tarihinde 2002-2011 Ulusal Ulaşım Planı
başlıklı bir planı kabul etti. Bu plana tüm ulaşım sektörü dâhildi ve karayolu güvenliğine de özellikle
vurgu yapılıyordu. Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı, Ulusal Ulaşım Planının tanıtımıyla aynı anda
karayolu güvenliği konusuna 2002-2011 Karayolu Güvenlik Stratejisi ile vurgu yapmaya karar verdi.
Norveç’te her yıl karayollarında meydana gelen kazalarda yaklaşık 12,000 kişi hayatını kaybediyor ya
da yaralanıyor; bu yaralılardan 300’den fazlası hayatını kaybediyor, 1,400’ü ise ağır yaralanmalarla karşı
karşıya kalıyor. Norveç Hükümeti Norveç yollarında meydana gelen trafik kazalarındaki ölüm vakalarının boyutunu toplum için önemli bir sorun olarak değerlendirmektedir. Hükümet uzun vadeli bir karayolu
güvenlik programını başlattı ve bununla karayollarındaki ölüm vakalarını ya da hayat boyu sakatlanmalara ya da ölüme sebep olan trafik kazalarını ortadan kaldırma hedefi güdüyor (Ulaştırma ve Haberleşme
Bakanlığı, 2002).
Sonuç
Hedef Sıfır ileri görüşlü bir hedef. Çoğu insan (örn. odak grupları) karayollarındaki ölüm vakalarının tamamen ortadan kaldırılmasını hedefini son derece övgüye değer buluyor. Ne var ki, karayolu güvenliğine
ilişkin Hedef Sıfır yaklaşımının tam etkilerini bugünden bilebilmek mümkün değil. İsveç’teki karayolu
güvenliğine ilişkin bu yeni yaklaşımın göreceli etkinliğine ilişkin literatürde neredeyse hiçbir bilgi yok.
1997 – 2004 yılları arasında kalan dönemde İngiltere’deki ölüm vakaları 3,599’dan 3,221’e (%11’lik bir
azalma) (DfT, 2005) İsveç’te ise 541’den 495’e (%9’luk bir azalma) (SNRA, 2005) düşürüldü. 19902000 arasındaki dönemde ise OECD ülkelerinde karayollarında meydana gelen ölüm vakalarında toplam
%21’lik bir azalma meydana geldi. Aynı dönemde, yaralanma içeren çarpışmaların sayısında da 0,5’lik
bir artış görüldü. İsveç ve İngiltere 1990 yılından beri karayollarında meydana gelen ölüm vakalarının
sayısını önemli ölçüde azaltma başarısı göstermiş olsa da, bu azaltmaları bir sonraki adıma taşımak başarılması zor bir hedef halini aldı (OECD, 2002). Bu çalışmanın amacı, karayolu güvenliğine yönelik Hedef
Sıfır yaklaşımının etkinliğini ve benzer bir yaklaşımın İngiltere’de benimsenmesinin olası etkilerini tespit
etmektir.
14
3
Metodoloji
Hedef Sıfır’ın etkinliği ve karayolları güvenliğine ilişkin benzer bir yaklaşımın İngiltere’de de benimsenmesinin kabul edilebilirliği ve olası etkileri hakkındaki görüşleri ortaya çıkarmak için İngiliz ve İsveçli
paydaşlarla görüşmeler yapılmış, İngiltere’deki paydaşlar arasında bir anket çalışması yürütülmüş ve
İngiltere vatandaşları arasında bir dizi odak grubu tartışmaları organize edilmiştir.
İsveçli ve Avrupalı Paydaşlarla Yapılan Görüşmeler
İsveç’in karayolu güvenlik politikasına ilişkin anlayışımızı geliştirmek amacıyla kilit konumdaki dokuz
İsveçli paydaşlar ile görüşmeler yapıldı. Paydaşlar arasında ulusal hükümet temsilcileri, akademik kurumlar ve motor endüstrisi yer alıyordu. Görüşmenin amacı, politikanın benimsenmesinin önünü açan
temel hususları, baskı unsurlarını ve kanıtları tespit etmek ve politikaya karşı öne sürülen başlıca itirazları
belirlemek bunun yanı sıra Hedef Sıfır hedefine doğru kat edilen ilerlemenin mevcut durumda nasıl algılandığını anlamaktı (bkz. Tablo 3.1).
Buna ek olarak, karayolu güvenliği ile ilgili altı Avrupalı paydaşlarla da görüşmeler yapıldı. Paydaşlar
arasında uluslararası örgütlerden temsilciler, sivil toplum kuruluşları ve akademik kurumlar yer alıyordu.
Görüşmelerin amacı, Hedef Sıfır politikasının mevcut durumda nasıl algılandığını öğrenmek ve bu politikanın Avrupa Birliği genelinde hayata geçirilmesi potansiyelini tespit etmekti.
İngiltere Odak Grupları
Karayolu güvenliğine ilişkin Hedef Sıfır politikası tartışmanın her iki “tarafında” da sert tepkiler ortaya
çıkaracak gibi görünüyor. Bu tepkileri ön görmek ve entelektüel tartışmaların, algıların, kanıt alanlarının
ve fikirlerin gücünün farkında olmak son derece önemli. İngiltere içerisinde Hedef Sıfır politikasının kabul edilebilirliğini tespit etmek üzere İngiltere çapında toplamda yirmi dokuz odak grubu toplantısı gerçekleştirildi. Odak grupların, amacı kamuoyunun fikirlerini tespit etmek ve farklı vatandaşların programa
nasıl yaklaştıklarını anlamaktı. Tablo 3.2 farklı odak gruplarının buldukları yerleri ve toplantıya katılan
insan sayılarını göstermektedir. Toplamda 332 kişi odak grubu toplantılarında yer almıştır.
15
Tablo 3.1 İsveçli ve Avrupalı paydaşlarla yapılan görüşmeler
Adı ve Soyadı
Pozisyon
Kurum
Tarih
Yöntem
İsveçli Paydaşlar
1
Lars Anell
Yönetim Kurulu
Üyesi
Volvo, Stockholm, İsveç 28 Eylül 2004
E-posta
2
Terje Assum
Ulaşım
Ekonomisti
Ulaşım Ekonomisi
Enstitüsü, Oslo, Norveç
4 Kasım 2004
Telefon
3
Anders
Englund
Psikoloji
Profesörü
Stockholm Üniversitesi
15 Kasım 2004
Telefon
4
Per-Anders
Forstop
Üniversite
Öğretim Görevlisi
Bilgisayar bilimi sayısal
analiz, KTH Stockholm
28 Ekim 2004
E-posta
5
Anders
Kullgren
Folksam, İsveçli
bir Sigorta Şirketi,
Stockholm, İsveç
1 Ekim 2004
E-posta
6
Hans Erik
Petterson
İsveç Ulusal Karayolu
ve Ulaşım Araştırma
Araştırma ve
Pazarlama Müdürü Enstitüsü, Göteborg,
İsveç
2 Aralık 2004
E-posta
7
Matti Roine
Karayolu
Güvenlik Birimi
Müdürü
İsveç Ulusal Karayolu
ve Ulaşım Araştırma
Enstitüsü, Göteborg,
İsveç
10 Ekim 2004
E-posta
8
Claes Tingvall
İsveç Ulusal Karayolu
Trafik Yol
İdaresi, Stockholm,
Güvenliği Müdürü
İsveç
1 Ekim 2004
Telefon
Ines Uusmann
Eski Ulaştırma
Bakanı (Hedef
Sıfırı hayata
geçiren kişi)
Ulaştırma Bakanlığı,
Stockholm, İsveç
3 Şubat 2005
Telefon
Avrupa Ulaşım
Güvenliği Konseyi
17 Mayıs 2005
Telefon
9
Avrupalı Paydaşlar
10
Joerg
Beckmann
11
Brigitte
Chaudhury
Başkan
Avrupa Kazazedeler
Federasyonu
25 Haziran 2005
Telefon
12
Helmut
Holzapfel
Profesör
Kassel Üniversitesi
16 Kasım 2004
Telefon
13
Pedder Jansen
Avrupa Çevre Kurumu
17 Mayıs 2005
Telefon
14
Dimitrios
Theologitis
Karayolu
Güvenlik Birimi
Başkanı
DG TREN, Avrupa
Komisyonu
5 Temmuz 2005
Telefon
15
Francesca
Racioppi
Teknik Yetkili
Dünya Sağlık Örgütü
24 Mayıs 2005
E-posta
16
İngiltere’deki Paydaşlarla Yapılan Anket Araştırması
İngiltere’deki farklı gruplardan paydaşların Hedef Sıfır politikası ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmak
amacıyla yaklaşık 55 paydaş ile iletişime geçildi ve bu kişilerin on-line anket formunu doldurmaları
istendi. Paydaşlar arasında merkezi hükümet, milletvekilleri, yerel hükümet kuruluşları, motorlu taşıt kuruluşları, sağlık örgütleri, sivil toplum kuruluşları, polis ve karayolu güvenliği uzmanları da dâhil olmak
üzere diğer kuruluşlar yer alıyordu.
Tablo 3.2 Odak Grubu Katılımcıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
Alan
Londra
Büyükşehir
Kentteki
bağımsız
bölgeler
Küçük kasaba
ve köylerin
bulunduğu
kırsal bölgeler
25
26
27
28
29
Bölge
Camden 1
Camden 2
Hereford 1
Hereford 2
Hillingdon 1
Hillingdon 2
Islington 1
Islington 2
Islington 3
Thamesmead 1
Thamesmead 2
Leeds 1
Leeds 2
Leeds 3
Leeds 4
Leeds 5
Burnley
Preston 1
Preston 2
York 1
York 2
Tarih
5 Mayıs 2005
5 Mayıs 2005
13 Nisan 2005
21 Nisan 2005
19 Nisan 2005
20 Nisan 2005
25 Nisan 2005
28 Nisan 2005
7 Mayıs 2005
29 Nisan 2005
29 Nisan 2005
25 Nisan 2005
25 Nisan 2005
26 Nisan 2005
27 Nisan 2005
27 Nisan 2005
16 Nisan 2005
21 Nisan 2005
21 Nisan 2005
16 Mart 2005
17 Mart 2005
Katılımcı Sayısı
6
7
8
8
10
8
10
10
8
8
6
5
5
8
10
9
Erkek
5
2
5
4
3
5
5
4
3
2
1
2
3
6
6
3
Kadın
1
5
3
4
7
3
5
6
5
6
5
3
2
2
4
6
8
8
9
9
3
2
7
6
5
6
2
3
Taunton 1
21 Nisan 2005
8
4
4
Taunton 2
Warminister
26 Nisan 2005
14 Nisan 2005
7
10
4
8
3
2
Ulverston 2
23 Nisan 2005
10
4
6
Ulverston 1
Uzak kırsal
bölgeler
Toplam
23 Nisan 2005
10
5
5
Camelford 1
5 Nisan 2005
6
3
3
Melksham
27 Nisan 2005
7
5
2
232
118
114
Helston
11 Mayıs 2005
17
6
4
2
Geriye Dönük Çıkarım Analizi
Gelecek 30 yılda İngiltere’de Hedef Sıfır programı hedeflerinin gerçekleştirilmesini sağlayacak politika
uygulama programını belirlemek adına geriye dönük bir çıkarım analizi yapıldı. Bu analizin sonuçları 8.
Bölümde sunulmuştur.
18
4
İsveçli ve Avrupalı Paydaşların Perspektifleri
İsveçli Paydaşlar
İsveç Neden Hedef Sıfır Programını Başlattı?
Ines Uusmann 1990’lı yılların ortasında Hedef Sıfır politikasını hayata geçiren eski Ulaştırma Bakanıdır.
Uusmann Hedef Sıfır’ı hayata geçirmenin iki temel nedenini şöyle sıralıyor. Karayolu trafik kazalarında
meydana gelen ölüm ve ciddi yaralanma vakalarının sayısındaki uzun süreli düşüşü takiben oran sabitlendi ve düşüşler sona erdi. İsveç’in bu sorunu çözmek için bir şeyler yapması gerekiyordu. Bu düşüşün
durmuş olması kabul edilemezdi. Buradaki fikrin bir kısmı Estonya’daki gemi felaketiyle bağlantılıydı.
MV Estonia adlı feribot 1994 yılında Tallinn’den Stockholm’e seyahat ederken batmış ve 852 kişi hayatını kaybetmişti. Bu güvenlik tedbirleri ile ilgili çok daha radikal önlemleri politik olarak daha kabul
edilebilir kıldı.
İkinci olarak, hükümet işte sağlık ve güvenlik alanlarında Hedef Sıfır ilkelerinin genel olarak kabul görmüş olduğunun son derece farkındaydı. Oresund köprüsünün ve İsveç ve Danimarka arasındaki tünelin
yapımı büyük birer inşaat mühendisliği projesiydi ve bu projeler esnasında (çok sayıda kişinin yaşamını
kaybettiği Kanal Tünel projesinin aksine) kimse hayatını kaybetmemişti. Bu ilkenin karayoluna uygulanmasını desteklemeyecek hiçbir mantıklı sebep yok. Bu muhtemelen İsveç toplumunun bir fikrinin
yansıması ve 1990’lı yılların ortalarında İsveç’te var olan artık adım atma zamanının geldiğine ilişkin
genel görüşün bir sonucuydu.
Claes Tingvall İsveç Ulusal Karayolu İdaresi’nin (NRA) Müdürü ve Hedef Sıfır kavramının hayata geçirilmesini sağlayan kilit kişilerden biriydi. Tingvall Hedef Sıfırın 1997 yılında İsveç’in ulusal karayolu
güvenlik politikası olarak hayata geçirilmesinin sebebinin yeni Ulaştırma Bakanı (Ines Uusmann) ve
yeni NRA Müdürü (Claes Tingvall) tarafından açılan yeni fırsat penceresi sayesinde mümkün olduğunu
belirtiyor.
Bu iki önemli kişilik de karayollarında meydana gelen ölüm ve yaralanma vakalarına ilişkin yeni bir perspektif geliştirme ve etik değeri yüksek, insani değeri merkezine alan bir yaklaşımı benimseme konusunda
oldukça hevesliydiler. Bu da hedeflerin ve bunların kabul edilebilirliğinin tartışılmasını beraberinde getirdi. İsveç yollarında ne kadar ölümün yaşanması kabul edilebilir? Tingvall artık yeni bir yaklaşımı benimsemek için “doğru” zamanın gelmiş olduğuna vurgu yapıyor. Tingvall NRA Müdürlüğüne yeni atanmıştı
ve bu değişimin bir etki yaratması bekleniyordu. Bu İsveç’te kamuoyu sağlığına, yaşam kalitesine ve sıfır
kusura duyulan yakın ilgiyle aynı zamanda ortaya çıktı ve bu arka plan Hedef Sıfırın yeşereceği verimli
bir alanı meydana getirmiş oldu. Bu yeni atmosfer geleneksel ekonomik kaygıların ve maliyet fayda analizlerinin etik ve değer merkezli bu yeni yaklaşımla çeliştiği fikriyle de desteklendi.
Hedef Sıfır üzerine medyada bir tartışma gerçekleşti ve medya bu programı destekledi; ancak bu planlanmış bir süreç değildi ve yer yer dirençle de karşılaştı.
Siyasal düzeyde Hedef Sıfır hakkında görece oldukça az tartışma vardı. Bunun nedeni de Hedef Sıfırın
tartışılmaz önemi ve değer merkezli ve etik temellerinin karşı koyulamaz kabul edilebilirliğiydi. Bu politikaya muhalefet etmek oldukça zordu. Bunun sebeplerinden biri de politika üzerine yapılan tartışmaların
19
uygulamayla ilgili detaylı hesaplamaları, müdahaleleri ya da seçenekleri içermemesiydi. Hız sınırlaması
ya da kentsel tasarım ya da yaya ve bisiklet yolları ile ilgili hiçbir tartışma yoktu.
Anders Englund (İsveçli Ulaşım Araştırmacısı) İsveç’in Hedef Sıfır politikasını hayata geçirmesinin sebebinin İsveç’te bu tarz politikalara yönelik gelişkin bir etik ve sorumlu yaklaşımdan kaynaklı olmadığını
ileri sürüyor. Bu yeni bir başlangıç yapma girişimiydi; yıllar içerisinde yapılan bir sürü farklı faaliyetin
kayda değer bir değişiklik yaratmadığı siyasi ve kamusal sektörü ayağa kaldırma çabasıydı. Per-Anders
Forstorp da (Üniversite Öğretim Görevlisi) trafik güvenliğinin algılanış şeklinin değiştirilmesi gerektiğine ve Hedef Sıfır’ın anatomik sınırlılıklardan başlayarak trafikteki şiddetin anlaşılmasına yönelik radikal bir yaklaşım olarak değerlendirildiğine inanıyor. İsveç’te ayrıca sosyal hareketlerin oldukça idealist
hedeflerle dolu bir tarihi de mevcut. Hedef Sıfır bu bağlam içerisinde anlaşılabilir. Ne var ki elbette yeni
olan şey bu idealizmin sonuç odaklı ve hesap sorulabilir olması için duyulan aşırı kaygıyla dengelenmiş
olmasıydı.
Finlandiya Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Güvenliği Birimi Müdürü Matti Roine de Hedef Sıfır’ın İskandinavların insan hayatına ve refahına verdikleri önemi yansıttığına ve bunun İskandinav
kültüründe yerleşik bir olgu olduğuna inanıyor. Kazalarla ilgili istatistikler kötüleştikçe yeni bir yön doğrultusunda hareket etme ihtiyacı doğmuştu.
Sizce neden diğer ülkeler İsveç’in izinden gidip Hedef Sıfır politikasını
benimsemedi?
Uusmann İsveçlilerin bir “vizyon” sahibi olma fikrine alışık olduklarını söylüyor. Vizyon denen şey sürekli olarak politika ve düşünce geliştirme faaliyetlerine ışık tutmak üzere kullanılabilecek bir olgudur.
Diğer ülkeler daha çok “hedefler” belirler ve bunlar o kadar da güçlü değildir. Vizyon daha gerçekçidir.
Bu bireylerin ve ailelerin üzerine kafa yorduğu şeydir. Aileler aile bireylerini kaybetme üzerinden düşünmezler. Herkesin güvende olacağına dair bir vizyonları vardır. Hedef Sıfır gerekli bir adımdır ve bu da
anlaşılabilir bir durumdur. Englund İsveç’in genel anlamıyla gelişkin bir ahlaki ve sorumlu bir yaklaşıma
sahip olduğunu ileri sürüyor.
Hedef Sıfır kavramını kim destekledi ve (varsa) kim karşı çıktı?
Uusmann başlarda (hukuk sisteminden sorumlu olan) Adalet Bakanlığı’nın sürece karşı çıktığını ancak
bunun aşıldığını söylüyor. Aynı zamanda polisin de karşı çıktığı bazı noktalar vardı ve Volvo’nun sürece
ilişkin bazı kuşkuları vardı. Tüm siyasi partiler programı desteklerken tüm yerel hükümet organları da
programın uygulanmasından yanaydı. Ulusal Karayolları İdaresi de sürece destek veriyordu ve bu kurum
şehir merkezlerinde saatte 30 km’lik hız sınırının uygulanmaya başlanmasını sağladı. Lars Anell (Volvo
Yönetim Kurulu Üyesi) Hedef Sıfır’ın politik bir manevra olduğunu ileri sürüyordu. Siyasi doğruluk için
öne sürülen tüm gereksinimleriyle, hiç kimse karayollarında kimsenin ölmediği ya da yaralanmadığı bir
toplum öngören bir programa karşı çıkamaz. Böyle bir toplum yaratmak mümkündür ama hiç birimiz
bütün yaşlı insanların ve çocukların her daim kapalı alanlarda tutulduğu, azami hız sınırının saatte 25 km
olduğu böyle bir toplumu istemeyiz.
20
Program önündeki asıl engel hükümetten gelecek paraydı. Hedef Sıfır’ı hayata geçirebilmek için (özellikle de yollardaki güvenlik önlemlerini ve yolların yeniden yapımını finanse etmek için) daha fazla paraya
ihtiyaç vardı. Programı hayata geçirebilmek için halen yeterli finansman sağlanmış değil ve bu hala bir
sorun olmaya devam ediyor.
Politikaya asıl itiraz ise içeriden, yani ulaşım alanında çalışan profesyonellerden ve devlet memurlarından, yani “ulaşım bürokratlarından” geldi. Kamuda çalışan ekonomistler bu fikri pek sevmediler.
STK’lar, polis ve yerel yönetimlerse sonuna kadar programın arkasındaydı. Kısa süre içinde programı
kabul edenlere katılmışlardı. Araba üreticileri program hakkında “oldukça pozitif” iken yol yapım endüstrisi “kuşkuluydu”.
Hedef Sıfır politikası her geçen gün tartışılmaya ve güçlendirilmeye devam edecek. İstenen sonuçlara
hemen ulaşılamayacak, bu biraz zaman alacak. Tingvall İsveç’in orta vadeli hedefine 2007 yılından önce
varamayacağını açıklıyor.
Englund da aynı şekilde çok az bir muhalefet olmasının sebebinin oldukça açık olduğunu ifade ediyor.
Bir kişi böylesi bir programa hangi temelde gerçekten muhalefet edebilir? Bundan başka nasıl bir vizyonunuz olabilir ki? Englund’a göre bir vizyondan bahsettiğiniz sürece, süreç bu şekilde işler. Bir kişi bir
hedef hakkında konuşmaya başlar başlamaz diğer faktörler devreye girer. Kullgren ise programın bu denli
yaygın bir kitle tarafından kabul edilmesinin sebebinin insanların bu fikri tam olarak anlamamış olması
olduğunu söylüyor: bazı insanlar hala bunun hiçbir ölümün olmamasını sağlamaya yönelik bir hedef olduğunu değil, uzun vadeli bir sıfır hedefi olduğunu hala anlamıyor. Bunun bir vizyon olduğunu anlayan
kişiler, programa karşı çıkmıyor.
Roine Hedef Sıfır politikasının uzmanların ve hükümetin sahip olduğu karışık fikirler sebebiyle Finlandiya’da kamuoyuna sunulmadığını ifade ediyor. Politik düzeyde bu vizyon tartışıldı ancak gerçek anlamıyla anlaşılmadı. Roine Hedef Sıfır’ı büyümekte olan bir paradigma olarak değerlendiriyor.
Program şimdi başarılı bir şekilde işliyor mu?
Uusmann Hedef Sıfır’ın bir gerçekliğe dönüşmeye başladığına inanıyor. Hedefe her geçen gün yaklaşılıyor ve yapılan tüm tartışmalar “Hedef Sıfır” etkisinde cereyan ediyor. Bu da programın en önemli yanı:
yani düşünce ve eylemi harekete geçirmesi. Hedef şu an itibariyle görevini yerine getiriyor ancak hala
biraz daha zamana ihtiyacı var. Her bir hükümet Hedef Sıfır üzerine sil baştan çalışma yürütmeli. Yeni
hükümetin bu programı unutması ve hedeflerin hayata geçirilememesi tehlikesi mevcut.
Tingvall’a göre Hedef Sıfır karayolu güvenliği ile ilgili düşünce yapısına dair son derece olumlu bir standart ve otomotiv endüstrisinden Volvo ile bir dizi siyasetçiyi de içeren çeşitli gruplar arasında üst düzey
bir konsensüs ve ortak değerler oluşturdu. Hedef Sıfır’ın başlıca etkilerinden biri vatandaşa refah sunma
ve vatandaşları düşünce yapımızın merkezine yerleştirme konularına odaklanmış işbirliği içerisinde yürütülen çabalara yönelik yüksek düzeyde bir bağlılık meydana getirmesi oldu. Roine Hedef Sıfır’ın teorik
düzeyde işlediğini ancak rakamları incelediğimizde bu kadar iyi bir tablo ile karşılaşmadığımızı dile
getiriyor: “Hedef Sıfır bir vizyon olarak itici güçtür … er ya da geç sonuçları görünmeye başlayacaktır”.
21
Englund Hedef Sıfır’ın başlangıçta belirlediği hedeflere ulaşamadığını, İsveç’te karayolu güvenliği ile
ilgili durumun pek iç açıcı olmadığını ve Hedef Sıfır’ın da bu konuya yönelik bir katkıda bulunmadığına
kesin olarak inanıyor. Englund hiçbir orta vadeli ve izi sürülebilir hedefin bulunmadığını ve ölüm ve
yaralanma vakalarının azaltılmasını sağlayacak çok az veriye sahip olduğumuzu ileri sürüyor. Örneğin
hız sınırının düşürülmesi ölüm ve ciddi yaralanma vakalarının azaltılması için büyük bir potansiyel vaat
ediyor ancak sistematik bir karayolu trafik kazalarını azaltma stratejisi kapsamında benimsenmiş ya da
uygulamaya konmuş değil.
Englund Hedef Sıfır politikasına karşı oldukça eleştirel yaklaşıyor ve bu politikanın okullardaki karayolu
güvenlik eğitiminin niteliğini düşürdüğünü iddia ediyor. Şu an itibariyle okullarda bu konuya yönelik
neredeyse hiçbir girişim yok. Englund Hedef Sıfır’ın karayolu trafik sistemi ve çevresinin tasarımının
ölüm ve ciddi yaralanma vakaları ile ilişkilendirilmesine yönelik temel ilkesini destekliyor. Englund’un
vurgu yaptığı noktalar herhangi bir ilerlemenin kaydedilmemiş olması, orta vadeli hedeflerin yokluğu ve
ölüm ve yaralanma vakalarını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik genel hedefi gerçekleştirmek için
ikna edici bir stratejinin bulunmayışıdır. Englund buna ek olarak “öldürülen ve ciddi şekilde yaralanan
insanlara ilişkin sonuçların ortada olmayışı kuşku yaratıyor” diyor.
Englund Mayıs 2004 tarihinde İsveç’in en yüksek tirajlı günlük gazetesinde yazmış olduğu bir makalede
kamuoyunun dikkatini bu konuya çekti ve Ulusal Karayolu İdaresi’nin örneğin 2003 yılında hayatını
kaybeden insan sayısı ile 1996, 1997 yıllarında hayatını kaybeden insan sayısının karşılaştırmalı olarak
incelenebileceği, yıllar arasında karşılaştırmalı bir analiz sunan istatistikleri içermeyen trafik güvenlik
barometresi denen bir ölçüm sisteminin olduğunu vurguladı. Ulusal Karayolu İdaresi bu ölçüm tablosunda yer alan yanlış verileri düzeltti fakat İdarenin temsilcileri bir Televizyon Şirketinden gelen İdarenin
kazalara ilişkin istatistikleri nasıl değerlendirdiğinin tartışılmasına ilişkin teklifi reddetti.
Englund: “Ölen ve ciddi şekilde yaralanan insan sayısında herhangi bir değişiklik yaratamayan altı
yıllık bu süreç sonunda kullanılan stratejiyi tartışmak mantıklı görünüyor fakat Ulusal Karayolu İdaresi
bunu reddediyor; en iyisini onlar biliyor ve konu ile ilgili başka fikirleri olan, faaliyetlerin bir kısmını
sorgulayan insanlar en basit tabirle görmezden geliniyor. Hedef Sıfır’ın özü itibariyle trafik güvenliğinin
düzeyini değiştirmeye yönelik belli bir stratejisinin olmadığına özellikle vurgu yapmak gerekiyor. Strateji
yapmayı tercih ettiğiniz şeyler, almayı tercih ettiğiniz önlemler ve belirlediğiniz önceliklerdir”.
Hans Erik Pettersson (İsveç Ulusal Karayolu ve Ulaşım Araştırma Enstitüsü) ise stratejinin sistemin hedef çelişkileri ile nasıl başa çıkılacağına ilişkin hiçbir model sunmadığını dile getiriyor. Hedef Sıfır ahlaki
sebeplerden ötürü trafik kazalarındaki ölüm ve yaralanma vakalarının kabul edilemez olduğunu söylüyor.
Eğer bir kişi söz gelimi konfor ya da etkinliği artırmak üzere sistemde değişiklik yapılmasını savunursa ki
bunlar güvenlik hedefiyle çelişmektedir, şu tarz sorularla karşılaşılma ihtimali ortaya çıkıyor: “Sizce kaç
kişinin öldürülmesi kabul edilebilir bir durumdur?” Bu tarz bir yaklaşım sistemin güvenliğinin artırılması ya da karayolu trafiği tarafından gerçekleştirilmesi beklenen değişikliklerin nasıl hayata geçirileceğine
ilişkin yapıcı bir tartışma imkânı sunmuyor. Tabii pratikte bütün hedefler dikkate alınıyor ancak trafik
güvenliğinin artırılmasına ilişkin stratejiyi tartışma fırsatı bu tarz “ahlaki” argümanlar sebebiyle ciddi
oranda sınırlandırılıyor.
22
Avrupalı Paydaşlar
Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi’nden (ETSC) Joerg Beckmann Hedef Sıfır hakkında oldukça olumlu
düşüncelere sahip. ESTC Hedef Sıfır konseptini destekledi Mayıs 2005 tarihinde Kopenhag’da Claes
Tingvall’ın katılımıyla bir açık konferans ve tartışma toplantısına ev sahipliği yaptı. Beckmann’ın üzerinde durduğu temel konular şunlar:
• Hedef Sıfır İsveç’te bir bütün olarak karayolu güvenliğine ilişkin çabaları genişletti ve güçlendirdi;
Hedef Sıfır çeşitli grupları ve bireyleri ortak bir hedef çevresinde bir araya gelme ve adım atma konusunda teşvik ediyor ve yüreklendiriyor.
• Bu ahenk AB düzeyinde mevcut değil ve AB’nin bir hedefi ve stratejisi olmasına rağmen bir vizyonu
bulunmuyor.
• Hedef Sıfır Almanca “leitbild” denebilecek “üzerinde uzlaşılmış bir kavramdır”. “Vizyon” kelimesinin kullanımı ile ilgili zaman zaman sorunlar ortaya çıkabiliyor ancak Almanca sözcük aynı anlamı
taşıyor ve daha kabul edilebilir.
• Hedef sıfır hali hazırda yürürlükte olan tek vizyon. Bu vizyonu eleştiren kimselerin alternatif bir vizyon bulunmuyor.
Beckmann AB’nin Hedef Sıfır’a ihtiyacı olduğunu ve şu an böyle bir vizyonunun bulunmadığını düşünüyor. AB içerisinde etkin karayolu güvenlik önlemlerini alma konusunda gönülsüz davranan ülkeler
bulunuyor ve AB tarafından açıkça benimsenecek bir yönlendirme/vizyon süreci Birliğe mensup 25 ülkenin tamamındaki ilerlemeyi hızlandırabilir. AB’de pek çok konuda, fakat özellikle de karayolu güvenliği
konusunda kuzey-güney ve doğu-batı ülkeleri arasında ciddi ayrışmalar bulunuyor. Bu ayrışmaların üstesinden gelmek ve en iyi uygulamaların transferini hızlandırmak için AB çapında bir hareketlilik gerekiyor. İsviçre’de de bir Hedef Sıfır politikası var ama farklı bir isim kullanılıyor. Avusturya da benzer bir
programı yürürlüğe koydu ama Almanya’da böyle bir şey yok.
Beckmann, karayolu güvenliği ile ilgili olarak geleneksel güvenlik tartışmalarını sağlık politikası ve sürdürülebilirlik ile ilişkilendirebilecek şekilde “büyük” düşünmenin gerekli olduğuna inanıyor. Birbiri ile
çelişen politikaları çözmeye ihtiyaç var, örneğin araçlar yakıt tasarrufu yapabilmek için daha hafif tasarlanıyor, bu da ciddi yaralanma riskini artırıyor. Beckmann Avrupa’nın bu konuya ilişkin vizyonunun
rakamsal olması gerekmediğini ancak yine de ileri görüşlü ve sağlık ve sürdürülebilirlik ile konuları
kapsayacak nitelikte olabileceğini ileri sürüyor. Vizyonlar karayolu güvenliği sınırlarını aşıyor ve sera
gazı salınımındaki azalmalara da cevap veriyor, örneğin karayolu ulaşımına bağlı sera gazı salınımındaki
%10’luk bir düşüş, hız sınırlarının azaltılması ile ileri görüşlü karayolu güvenlik politikalarının etkileri
ile özdeşleştirilebilir.
Brigitte Chaudhury İngiltere’deki hayır kuruluşu RoadPeace’in Kurucusu ve Başkanı, aynı zamanda
Avrupa Kazazedeler Federasyonu Başkanlığını da yürütüyor. Hedef Sıfır’ı destekleyen Chaudhury program hakkında oldukça istekli. Chaudhury şöyle diyor: “Ölüm ve yaralanma vakalarına bakmanın tek
düzgün yolu bu … hedefler tarafından zarar gördük … hedefler ölüm ve yaralanma vakalarının gerçekleşeceğini kabullenen bir planlama içerisinde var oluyor”.
Chaudhury karayollarında meydana gelen ölüm vakalarıyla ilgili olarak tıpkı demir ve havayolundaki
ölüm vakaları konusunda benimsediğimiz konumu benimsememiz, yani bu kazaları oldukça ciddiye ala-
23
rak ölü ve yaralı sayısını kayda değer biçimde azaltmamız gerektiğini söylüyor. Havayolunda gerçekleşecek ölüm vakaları gibi karayolunda gerçekleşecek ölüm vakaları da kabul edilemez. Kazaları bütünüyle
ortadan kaldıramasak da bu kazaların ciddi sonuçlarını ortadan kaldırabiliriz [ve bir meslektaşımdan
alıntı yapmak gerekirse] eğer bir kaza meydana gelirse, görmek istediğimiz şey bir tabut değil alçıdır.
Chaudhury Hedef Sıfır’ın maliyeti ile ilgili olarak ölen ve yaralanan insanların maliyetinin halihazırdaki
tahminlerin çok üzerinde olduğuna emin olduğunu söylüyor. Bu maliyet konusu açıldığında Hedef Sıfır’ın nasıl inceleneceği üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Hedef Sıfır hayata geçirmek üzere harekete
geçmemenin maliyeti, harekete geçmenin yaratacağı maliyetten muhtemelen daha fazla olacak.
Chaudhury bu noktada hukuku bir problem olarak görüyor. Hukuk karayolunda meydana gelen kazaları
yeterince ciddiye almamakta ve kazazedelere de oldukça kötü muamele etmektedir. Kazalarda meydana gelen ölümler kazazede bildirgesinde ve kazazede hizmet kodunda içerilmiyor. Chaudhury’ye göre
kesinlikle AB Düzeyinde Hedef Sıfır politikasına ihtiyacımız var; sadece bu yolla trafiğin sınırları aşan
yapısına ve örneğin Polonya gibi ülkelerde meydana gelen ölü sayılarındaki aşırı artışa karşı mücadele
edebiliriz.
Chaudhury Dünya Sağlık Örgütü’nün trafik kazaları / ölümler / yaralanmalar ile ilgilenen, Cenova’da
toplantılarını gerçekleştiren Dünya Sağlık Örgütü’nün 2004 yılında hazırladığı raporda yer alan önerileri
hayata geçirmek üzere çalışmalar yürüten alt komisyonunun bir parçası. BM şimdilerde RoadPeace’in bir
fikri olan Dünya Kazazedeleri Anma Günü’nü kabul etmiş durumda.
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Ofisinden Francesca Racioppi Hedef Sıfır’ın açık bir şekilde siyasi ve
felsefi bakış açısıyla üç önemli değerinin olduğuna inanıyor:
1. Toplumsal değerler arasında normalde gizli tutulan tercihleri açıkça ortaya koymak (insanların hayatlarının hıza feda edilmesi vb.);
2. Sorumluluk paradigmasını 1970’li yıllarda çevre ile ilgili konularda olduğu gibi değişikliğe uğratması: insanları “sorumlu davranmaları” hususunda “eğitme” eğilimindense mal ve hizmet tedarikçilerinin sunmuş oldukları ürünlerin güvenliğinden sorumlu olmalarını sağlamaya geçiş; bu değişim
kimyasal güvenlik ve diğer tüketici ürünleri alanında gerçekleşmiş ancak karayolu güvenliği alanında
tam anlamıyla hayata geçmemişti.
3. “Hedef Sıfır”ı bir üst hedef haline getirmek, ortak bir amaca doğru hareket eden ve birbirinden farklı
hedeflere sahip olan farklı aktörlerin harekete geçirilmesini sağlayabilir.
Kassel Üniversitesi’nde Trafik Planlamacılığı alanında profesör olan Helmut Holzapfel Hedef Sıfır fikrinin değerli olduğuna ve bu sonuca ulaşmak amacıyla sistemler tasarlayabileceğimize inanıyor. Holzapfel İsveç’te bu hedefe ulaşmak için gerekli adımların atılmamasından kaygı duyuyor. İsveç’in gecekondulaşmaya ve trafikte daha fazla kilometre kat edilmesine sebep olan arabaya bağımlı hayat tarzının
yaygınlaşmasına engel olmak için önlemler aldığına ilişkin çok az gösterge bulunuyor. Buna ilaveten
İsveç’in yayalar ve bisikletçiler için daha cazip olan ve güvenli ve faydalı yollar vaat eden destekleyici
alansal düzenlemeler gerçekleştirdiğine ve bu doğrultuda çevre planlaması yaptığına ilişkin hiçbir emare
bulunmamaktadır. Holzapfel İsveç’te var olan karayollarının fiziki olarak ayrılmasına yönelik güçlü vurgulara karşı da eleştirel bir tavır alıyor. Bu durum yayaların işini zorlaştırmakta ve yaya dostu değil, araba
dostu bir çevre düzenlemesini desteklemektedir.
24
Holzapfel İsveç’i trafikte hız konusu ile ilgili yeterince önlem almaması konusunda da eleştiriyor. Hızlı
akan bir trafik incinebilir grupların karşı karşıya olduğu asıl tehlikedir zira gelişen teknoloji özellikle de
araç içerisindeki kişilere çok daha üst düzey bir koruma sağlamaktadır. Bu teknolojik çözümler güvenli
yaşam alanları yaratmamaktadır. Holzapfel İsveç’in 2050 yılı itibariyle ölüm ve ciddi yaralanma vakalarının sayısını sıfıra indirme hedefi kapsamında açıkça dile getirilmiş orta vadeli hedeflerin olmamasını da
sert bir dille eleştiriyor. Holzapfel’e göre açıkça belirlenmiş hedefler ve hedefe doğru ilerleme sürecine
yardımcı olacak açık bir değerlendirme süreci olmalı ve gerekli politika değişimleri hayata geçirilmeli.
Sadece 2050 yılına yönelik tek bir hedef belirlemek faydalı değildir.
Holzapfel Hedef Sıfır benzeri bir politikası bulunmayan ancak her biri detaylı olarak açıklanmış çok
sayıda önlemden oluşan uzun bir politika listesini hayata geçiren ve bu kapsamda ölüm ve yaralanma
vakalarının azaltılmasında başarı sağlayan İsviçre örneğini veriyor.
Avrupa Çevre Ajansı’ndan Pedder Jensen Danimarka’nın “1 kaza çok fazla” prensibine dayalı bir politikayı benimsediğini açıklıyor. Bu politikanın Hedef Sıfır ile pek çok ortak yönü var ancak Danimarka’da
İsveç’teki gibi bir Hedef Sıfır politikası yok; fakat kazaların sayısını azaltmak için akla gelebilecek her
tür önlem alınıyor. Jensen bu politikayı “aşağı taraflardaki bütün meyveleri toplamak” şeklinde açıklıyor.
Kötü sürüş davranışları her zaman var olacak, bu da Hedef Sıfır’ın mantıksal olarak tutarsız olduğunu gösteriyor. Danimarka’da yolların yapılış biçimine ilişkin kurallar mevcut ancak aynı zamanda hız
sınırının düşürülmesi ve yaptırımların sıkılaştırılması girişimlerine karşı bir direnç de var. Hedef Sıfır
muhtemelen hız sınırları ile ilgili daha fazla kural ve yaptırım içerecek, bu da politikanın popülaritesinin
düşmesi anlamına gelecektir.
Hedef Sıfır’ın bir vizyon olarak sorunu yok, ancak “gerçek politikalar bakımından da bir karşılığı yok”.
Bu aşamada hedeflere ve emniyet kemeri, aşırı hız ve alkollü araç kullanma gibi konularda hedefe dayalı
özel politikalara ihtiyacımız var. Gerçek politikalar, vizyondan daha önemlidir.
Araç üreticilerini sürece dâhil etmeye yönelik (güvenliği artırmak üzere tasarımda yapılacak özel geliştirmeler vb) bir politikaya ihtiyaç vardır. Hedef Sıfır’a ilişkin finansal bir problem mevcut. Hedef Sıfır’a
sahipsek teorik olarak karayolu güvenliği hususunda yapacağımız harcamaların bir sınırı yok. Bu Lomborg’un son derece çevreci politikalar hakkındaki yorumudur; ona göre para daha iyi şekillerde harcanabilir. Hedef Sıfır harcama konusu halledilirse faydalı olabilir. En fazla etkiyi nerede yaratabileceğimizi
sormalıyız.
Dimitrios Theologitis Avrupa Komisyonu’ndaki Karayolu Güvenliği biriminin başkanıdır. Theologitis’e
göre İsveç’teki Hedef Sıfır politikası İsveç’teki ölüm ve yaralanma vakalarının azaltılmasında önemli bir
katkı sağladı. Theologitis statik bir maliyet-fayda analizinin ötesine geçmenin hareketi daha güvenli hale
getireceğini ve teknik ve davranışsal değişimin çok daha hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Bu politika yaklaşımları değiştirmiştir. İsveç’te hükümetin vatandaşlarını koruma konusunda son derece ciddi olduğu aşikârdır. Hedef Sıfır’ın pek çok konuyu politik gündemin üst sıralarına
taşımak gibi bir etkisi olmuştur.
Theologitis’e göre İsveç ölen ve yaralanan kişilerin sayısını azaltma konusunda İngiltere’ye göre daha
başarılı olmuştur. İngiltere’deki eğri “düzleşmektedir”. Hedef Sıfır’ın avantajı AKILLICA ve ilham verici olması.
25
Hedef Sıfır yerel düzeyde de uygulamaya uygundur. Güvenilir bir politikadır ve yerel bir hedefin belirlenmesini de sağlayabilir. Hedef Sıfır yalnızca hali hazırda “iyi” istatistiklere sahip olan Üye Devletlerde
işe yarayacak gibi görünmektedir; yani Doğu ya da Güney Avrupa’da çok fazla katkı sağlaması pek olası
değildir. Muhtemelen ulusal düzeyde gerçekleşme ihtimali düşük bir hedef ancak yerel düzeyde oldukça
işe yarayabilir.
Hedef Sıfır hedeflerin konması aşamasında oldukça etkili bir tetikleyici unsurdur. Hedef belirleme Hedef
Sıfır olmaksızın pek yaratıcı olmayabilir. Theologitis AB düzeyinde bir vizyon ve bir hedef belirlenmesi
gerektiğini düşünmektedir. Ne var ki karayolu güvenliği konusunda çok başarılı olmayan ülkeler Hedef
Sıfır’ı çok da ciddiye almayacaktır. Bu politika hali hazırda var olan yüzde 50’lik azalma hedefinin de
etkisi azaltabilir. Avrupa Komisyonu “ortalama bir örgüttür” ve başarısız ülkeleri belli bir standardın
üzerine çıkarma konusunda çalışmalar yürütmesine karşın zaman zaman hali hazırda başarılı olan ülkelere yönelik neler yapılabileceğini es geçmektedir. Yüzde 50’lik düşüş hedefi orta vadeli değerlendirme
esnasında yeniden değerlendirilmelidir. Theologitis’e göre 15 Üye Devlet yüzde 50’lik düşüş hedefini
gerçekleştirme yolunda ilerliyor, 10 ülke ise bir mücadele içinde ve Avrupa Komisyonu’nun Avrupa çapında bir Hedef Sıfır politikası teklifinde bulunması ise olası görünmemektedir.
Sonuç
Hedef Sıfır’ın karayolu güvenliği ile ilgili güçlü bir politika tartışmasını başlatma hususunda önemli bir
etkiye sahip olduğu açıktır. Ankete katılan çoğu kişi çeşitli müdahaleler aracılığıyla karayolu güvenliği
alanında elde edilecek önemli kazanımlara işaret etme eğilimindeydi ancak çok az sayıda kişi politikanın
güçlü bir ahlaki boyut ya da “havacılık kültürü” yaklaşımı ile güçlendirilmesi gerektiği doğrultusunda
görüş bildirdi. Sıfır hedefi tutturmanın zor olacağı düşünülmesine karşın karayolu güvenliği konusundaki
açık bir paradigma değişiminin getireceği faydalar gerçekti. Bu görüş en güçlü şekilde yaklaşımların
değişiminden dem vuran Theologitis tarafından dile getirildi. Ölüm ve yaralanma sayılarının azaltılması
konusunda bir değişiklik adımının atılabilmesi için davranışların değişmesine ihtiyacımız var. Hedef Sıfır
ile ilgili aynı zamanda bir kuşku da var; bu kuşku da en açık şekilde Hedef Sıfır’ın “gerçek politikalar
bakımından bir karşılığının olmadığını” söyleyen Pedder Jensen tarafından dile getirilmiştir. Buna ek
olarak Hedef Sıfır’ın bireyleri ve grupları ortak ve iddialı bir hedef çevresinde geleneksel yaklaşımlara
göre çok daha başarılı bir şekilde bir araya getirme gücü olduğunu savunan ETSC’den Joerg Beckmann
gibi kişiler de politikayı destekler ifadeler de bulundular. Dünya Sağlık Örgütü’nden Francesca Racioppi
bilimsel bir bakış açısı ile Hedef Sıfır’ın normal şartlarda üzeri örtülen toplumsal değerler arasındaki
hiyerarşiyi açık bir biçimde ortaya koyduğunu ifade ediyor.
Hedef Sıfır gibi iddialı bir hedefin insanlar tarafından hem desteklenmesi hem de karşı çıkılması ya da
başarılı olma ihtimaline ilişkin kaygıların dile getirilmesi hiç de şaşırtıcı değildir. Ancak açık olan bir şey
varsa o da fikir dengesinin ağırlıkla bu tür bir tartışmanın yapılmasının son derece sağlıklı bir iş olduğu ve
bakış açımızı genişletecek ve Avrupa yollarında ölüm ve yaralanmaların azaltılması konusunda çok daha
fazla ilerleme kaydetmemizi sağlayacak devasa bir kapsama sahip olduğu yönünde bozulduğu.
26
5
İNGİLTERE Odak Grupları
İngiltere çapında toplam 29 odak grubu çalışması yapılmış ve 232 kişi katılım sağlamıştır. Her bir odak
grubuna ortalama sekiz kişi katılmıştır. Katılımcılar yerel halk arasından mevcut vatandaş panelleri, halka
gönderilen mektuplar aracılığıyla tanıtım yapılması ve yerel kütüphaneden insanların seçilmesi yoluyla
belirlenmiştir. Katılımcıların yaşları 19 ile 88 arasında değişmektedir. Her bir odak grubu için dengeli
bir cinsiyet dağılımı sağlanmaya çalışılmıştır ancak bu her zaman mümkün olmamıştır. 232 odak grubu
katılımcısının %51’i kadın, %49’u kadındır.
Her bir odak grubu çalışması yaklaşık 60 dakika sürmüştür. Toplantının ilk kısmında katılımcılara İngiltere’de meydana gelen karayolları kazalarındaki ölüm ve yaralanma vakalarına ve İsveç’teki Hedef
Sıfır politikasına ilişkin kısa bir sunum yapılmıştır. Sunumdan sonra katılımcılara aşağıdaki dört soru
sorulmuştur:
1) Hedef Sıfır hakkında ne düşünüyorsunuz?
2) İngiltere’de trafik kazalarından kaynaklı kabul edilebilir ölüm düzeyi nedir?
3) Karayolu ölüm vakalarını azaltmak üzere atacağımız asıl adımlar nelerdir?
4) Hükümetin 2010 yılı itibariyle karayolundaki ölüm vakalarını %40 oranında azaltma yönündeki hedefini Hedef Sıfır ile karşılaştırıldığında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soruların amacı katılımcıların İngiltere’deki mevcut politika ve İsveç’teki Hedef Sıfır politikası hakkındaki görüşlerini öğrenmekti. İsveç’teki karayolu güvenliğine ilişkin mevcut yaklaşıma ilişkin ek bilgiler
toplantı sırasında talep eden katılımcılara sağlandı.
Aşağıda odak grubu çalışmaları esnasında katılımcılar tarafından dile getirilen temel konuların, fikirlerin
ve kaygıların bir değerlendirmesi bulunmaktadır. Her bir odak grupta belli başlı konular gündeme getirilmiştir.
1 Hedef Sıfır ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bütün odak gruplar Hedef Sıfır ile ilgili olumlu yanıt vermiştir. Katılımcılar karayolu kazalarından kaynaklı ölüm ve yaralanma vakalarının azaltılmasının “elzem” olduğunu, Hedef Sıfır’ın “hayranlık uyandırıcı” bir politika olduğunu ve “ilham verici” bir “siyasi açıklama” niteliğinde olduğunu dile getirmiştir.
Bu toplumun ulaşmak üzere çaba sarf edeceği bir hedeftir – “gökyüzünü hedefleyen ve kilise kulesinin en
tepesine değen” bir hedef.
“Bence bu politika alkışı hak ediyor. Suça karşı toleransımız sıfır. Neden karayolu güvenliği ile toleransımız da sıfır olmasın ki?”
“Bence Hedef Sıfır politikasına sahip olmak övgüye değer bir şey. Bir hedefe gerek var.”
“Bu politikayı desteklerim. Bana göre bu son derece güzel bir hedef.”
27
“Hedef Sıfır politikası aslına […] bu şekilde ölmenin kabul edilemez olduğunu ve hepimizin bu ölümleri
kanıksadığını, ulaşım denen olgunun doğal bir sonucu gibi gördüğümüzü ortaya koyuyor.”
“Karayolu ağının insanların yaptığı hataları telafi edebileceği bir sisteme ihtiyacımız var.”
“Bence hedef belirlemeye ihtiyaç var.”
“Mükemmelliği istemek gibi bir şey, değil mi?”
Ne var ki Hedef Sıfır her ne kadar iyi bir ideal olsa da, bazı katılımcılar aşağıdaki kaygıları dile getirdi.
Pratikte başarılı olma durumu
Hedef Sıfır politikası “idealist”, “gerçekçi olmayan”, “başarılması imkânsız” olarak değerlendirilmiş ve
ülkenin sahip olduğu zihniyetin değiştirilmesi “imkânsız” değilse de “çok zor” olacağı dile getirilmiştir.
Bu hedef önündeki en büyük engel insanların davranış biçimlerini değiştirmek olacaktır.
“Gerçekçi olmak zorundasınız, aksi halde insanlar politikanızı ciddiye almazlar.”
“İngiltere’deki insanlar ütopik fikirleri kolay kolay kabullenmezler. Bu bir hükümet politikası olmalı mı
emin değilim.”
“Hedef [Sıfır] politikasına sahip olmak fena fikir değil, ancak her konuda olduğu gibi burada da başarılı
olması imkânsız olan bir politika benimsediğinizde bunun bir şekilde olumsuz etkileri oluyor.”
Bazı katılımcılar insan hatalarının varlığı sebebiyle “kazaların her zaman olacağını” ve seyahat etmeye
ilişkin kabul edilmesi gereken bir “risk” düzeyinin olduğunu dile getirdiler.
“Evet, sıfıra ulaşmak çok güzel olurdu, ama arabaları pamuktan yapmadıkça bu mümkün olmayacak.
Risk bu işin doğasında var.”
“İngiltere’de insanlar karayolu güvenliği ile ilgili bir bütün olarak sorumluluk hissetmiyorlar.”
Mevcut karayolu güvenliği politikalarını ve Hedef Sıfır politikasını hayata geçirmenin önündeki zorluklarda katılımcıların kaygılarını ifade ettikleri başka bir alandı. Mevcut politikaların etkisiz ya da yetersiz bir biçimde hayata geçirilmesinin gelecekte uygulanacak hedef sıfır politikasının hayata geçirilmesi
önünde de engel teşkil edeceği belirtildi.
“Uygulama konusundan bıkmış durumdayız.”
Katılımcılar karayolu trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanma vakalarına ilişkin cezaların
suçun ciddiyetini yansıtması gerektiğini dile getirdiler. Polisin Çevre Yolları Yasasını hayata geçirmesi
gerektiği dile getirildi.
“Ortalama bir sürücünün karayolu güvenliğine ilişkin yaklaşımı korkunçtur. Hız kameralarından da görüyoruz, şaka gibi. Kamerayı görüyoruz, yavaşlıyoruz, sonra tekrar gaza basıyoruz.”
“Bu karayolu kanunları uygulayıcı kanunlarının, sistemin ve tekil sürücülerin parçası olduğu zor bir
konu.”
“Araba ölümcül bir silahtır.”
28
İsveç ve İngiltere arasındaki farklar
Katılımcılara göre İsveç’in İngiltere’den farklı bir kültürü var. Katılımcılara göre İsveçliler “çok daha bilinçli ve saygılı” ve “çoğu konuda çok ilerideler”, “toplum mühendisliği konusunda çok iyiler” ve “eğer
İsveç bu politikayı 1997 yılında benimsediyse epey geride kalmışız demektir”.
İngiltere’de yüksek kaza ve yaralanma oranının sebepleri
Katılımcılar karayolları kazalarından kaynaklı ölüm ve yaralanma vakalarının bugünkü seviyede olmasının birkaç sebebini şöyle sıralamıştır:
• Alkollü araç kullanma alışkanlığı kötü bir şey, insanlar bir kazaya sebebiyet verebileceklerini düşünmüyorlar.
• Ölüm ve yaralanmaların sebebi sürücülerin düzeyi ve kalitesi.
• İnsanlar sorumsuz araç kullanmanın olası sonuçları ile ilgili daha bilinçli olmalıdır.
• Hız kontrol altında tutulmalıdır.
• Eğer bisiklet ya da yürüme araç kullanmanın daha iyi bir alternatifi olsaydı trafik sıkışıklığını da
azaltırdı.
• Genç sürücüler araç kullanırken ölümsüz olduklarını düşünüyorlar.
• Sorun genç insanların Çevre Yolu Yasasını bilmemesi değil. Bu daha ziyade bir burnu büyüklük ve
davranış sorunu.
• Polisin Çevre Yolları Yasasını uygulaması gerekiyor.
• Hız kameraları para toplamak için kullanılıyor.
Katılımcılar bu sorunların üstesinden gelebilmek için aşağıdaki önerileri sundular:
• Eğitim kilit bir faktördür.
• İnsanlar genç yaşta eğitilmelidir.
• Araç sürdüğünüz yolda meydana gelmiş ölü ve yaralı sayılarını belirten işaret levhaları işe yarayabilir.
• Mühendislik ve eğitim karayolu güvenliğini geliştirmek üzere kullanılmalı.
• Yerel yetkililer politikaları hayata geçirmek üzere beraberce çalışma yürütmelidir.
2İngiltere’de trafik kazalarından kaynaklı kabul edilebilir ölüm düzeyi nedir?
Katılımcıların çoğu İngiltere’de trafik kazalarından kaynaklı kabul edilebilir ölüm düzeyinin ‘sıfır’ olduğunu dile getirdi:
“Belli bir sayının karayollarında hayatını kaybedeceğini söylemek etik olarak yanlıştır.”
29
“Ölüm hakkında kabul edilebilir bir şey olamaz.”
“Hiçbir ölümün kabul edilebilir olduğunu söyleyemezsiniz.”
“Bir ölüm bile çok fazla – kimsenin buna karşı çıkacağını sanmam. Benim çocuğum olsa…”
“Özellikle de ailenizi düşündüğünüzde hiçbir ölüm düzeyi kabul edilebilir değildir. Ailenizden bir kişinin
ölümünü kabullenebilir misiniz?”
Ne var ki katılımcılar aynı zamanda sıfır hedefi tutturmanın karayolu ulaşımı ile özdeşleştirilen içsel risk
sebebiyle oldukça zor olduğunu da dile getirdi:
“Ne yaparsanız yapın, bu mesele her zaman belli bir riski barındırıyor. İster sokakta yürüyün, isterse
uçakla tatile çıkın. Nasıl seyahat ederseniz edin ulaşımla ilgili riskler mevcuttur ve ne olursa olsun; araba kullanmanın riski de her zaman var olacaktır.”
“Madem kabul edilebilir değil, o zaman bütün arabaları yasaklayın.”
“Gittikçe bir dadı devlete dönüşüyoruz, yakında kimse anne karnından dışarı çıkmaya kalkışmayacak.”
Bazı katılımcılar ise kabul edilebilir bir ölüm düzeyi tanımlamaya çalıştı ve aşağıdaki düzeylere dair
yorumlarda bulundu:
“%10, %20, %40 – bunlar gelişmedir ama kabul edilebilir değildir”
“Mevcut düzeyler hoş görülebilir ama kabul edilemez.”
“Mümkün olduğunca az.”
“Bütün ölüm ve yaralanmalar kabul edilemez olduğu için makul düzeyde hayata geçirilebilecek kadar
düşük ilkesi benimsenmesi gereken ilkedir.”
“Mümkün olduğunca düşük bir sayıya ulaşmak için çalışmak son derece iyi bir fikir, ama karayollarındaki ölümler hep var olacak.”
“An itibariyle günde dokuz kişinin ölmesi kabul edilebilir karşılıyoruz çünkü ölümleri durdurmak için
yeterince önlem almadık.”
“Gerçek şu ki tek yaptığımız oyun oynamak… Halen her gün ölen dokuz kişiyi çok da kafamıza takmıyoruz.”
Bazı katılımcılar yerel sakinlerden gelen uyarılara rağmen çok sayıda kaza olduktan sonra yol çalışmalarınının yapıldığını düşünüyor. Onların “trafik mühendisliğine” güveni yok. Bu yüzden “kaza riskini
azaltmak için daha çok çaba harmaları gerektiğine” inanıyorlar.
Bazı odak grubu katılımcıları ise bu sorunun sorulmasına karşı çıktı:
“Bu sorulmaması gereken bir soru”
“… prensip olarak tabii ki söylemek gerekir ki hiçbir ölüm kabul edilebilir değildir. Bir ölüm bile kabul
edilemez. Ama bunun gerçek olmadığını biliyoruz, bu gerçek olmayan bir soru”.
“Bence burada dili kötüye kullanıyorsunuz. Kabul edilebilir hiçbir düzey olduğunu düşünmüyorum. Yanlış bir soru.”
“Yanlış bir soru soruyorsunuz. Söylenecek tek şey risklerin asgari düzeye indirilmesi gerektiğidir.”
30
3 Karayolu ölüm vakalarını azaltmak üzere atabileceğimiz başlıca adımlar
nelerdir?
Katılımcılardan birisi bu soruya şu yanıtı verdi: “zaten çokça adım atıyoruz. Mesela kimse okula yürüyerek gitmiyor […] bu insanların yapmayı sevdiği bir şey değil çünkü özgürlüğü kısıtlıyor.” Bunun aksine
bir başka katılımcı ise “bireysel sorumluluk ile devlet girişimi arasında bir denge olmalı, örneğin hem sürücüler eğitilmeli hem de yollar uygun bir şekilde tasarlanmalı, hız sınırları ona göre belirlenmeli” dedi.
Karayolu kazalarından kaynaklı ölümlerin azaltılması için eğitimin kilit bir öneme sahip olduğu belirtildi. Kimi katılımcılar “bütün karayolu kullanıcıları eğitilmeli” derken, özellikle genç ve erkek sürücüleri
hedef almak gerektiği de vurgulandı.
“[Bir kişinin] Eline silah tutturulmadan önce eğitilmesi gerekir.”
“Genç insanların yaşlılara göre daha az korkusu var” – “ölümsüzmüş gibi davranıyorlar”
Katılımcılar daha fazla eğitimin gerekli olduğu bir dizi konuyu da sıraladı:
• Ara sürmenin gerçek maliyetine ilişkin eğitim
• Karayollarının nasıl kullanılması gerektiği ve tehlike algısı eğitimi
• Çocuklar ve yeni sürücülere yönelik daha yoğun eğitimler (okul müfredatı aracılığıyla): “Potansiyel
sürücülere yeterince eğitim vermiyoruz”
• Araç sürme, aşırı hız ve ciddi yaralanmalar konusunda daha iyi bir bilgilendirme yapılması: “Sorumsuz sürücü pratiklerinin toplumsal olarak kabul edilemez hale gelmesi gerekiyor”
• Karayolu güvenliğine ilişkin daha temel bilgilerin verilmesi “rakamlar korkunç, hepimiz bunun karşısında dona kalmış durumdayız, bence bu konu daha fazla duyulmalı”
• Daha fazla karayolu güvenliği reklamı
• Daha çeşitli bir bilinçlilik – araç sürücüleri bisiklet sürmenin, bisikletliler de araç sürmenin nasıl bir
şey olduğunu öğrenmeli.
Tanıtım kampanyaları toplumu eğitmenin yöntemlerinden biri olarak tanımlamıştır. Alkollü araç kullanmaya yönelik ve Hız Öldürür gibi kampanyaların şok taktikleri başarılı olarak değerlendirilmiştir. Kampanyalara ilişkin olarak “daha fazla görselin kullanılması gerektiği ve hedef belirleyen bir reklamcılık
faaliyetinin yürütülmesi” gerektiği söylendi.
Medyanın da bu süreçte bir role sahip olabileceği de dile getirilenler arasındaydı. Buna göre medya “aşırı
hız yaparken yakalanan kişileri teşhir edebilir” ve yayalara yansıtıcı parlak kıyafetler giymelerini anlatabilir:
“Bisiklet sürme ve toplu ulaşımı teşvik eden reklamlar işe yarayabilir”.
Medyanın bu konuya ilişkin özel bir sorumluluğu vardır ve “reklam endüstrisinin hız ve güç gibi temalar
üzerinden reklam yapmasına izin verilmemelidir.”
31
Aynı şekilde, araç üreticilerinin de karayolu kazalarından kaynaklı ölüm vakalarının azaltılmasında sorumluluğunun olduğu dile getirilmiştir: “Bu işten çuvalla para kazanıyorlar; bana göre bu işte onların
da sorumluluğu var.”
Bazı katılımcılar özellikle belli hız sınırlarının üzerine çıkabilen araçların üretilmesini sorguladılar:
“Hızlı ve ışıltılı arabaların mantığı nedir?”
“Eğer bir araba üreticisi çıkıp bu araç 60 mile 20 saniyede ulaşıyor diye anlatıyorsa, demek oluyor ki bir
de arabayı bu hıza çıkaracak birinin direksiyon başına geçmesi gerekiyor”
“Yeni bir araba alıyorsunuz ve hız göstergesi 140 mili gösteriyor. 140 mil hıza çıkmaya çalışacaksınız
ama üzerinde olduğunuz yol böyle yüksek hızlar için tasarlanmamış. Onun için araçlar gerçekçi şekilde
üretilmeli”
“Bazı araçlar saatte 180 mil hıza çıkabiliyor!”
“Arabanın içine bir alkolmetre konsun, sınırın üzerindeki kimseler arabayı kullanamasın”
“Hız sınırlarının üzerine çıkan araçlar alabiliyor olmamız ne kadar saçma”
“4x4 araçlar yasaklansın”
Karayollarındaki hızın kontrolü meselesi, katılımcıların karayolu kazalarından kaynaklı ölüm vakalarını
azaltmak için üzerinde durulması gereken bir konu olarak değerlendirildi: “İnsanlar karayollarındaki
hız sınırlarının farkında değil ve hatta çoğu zaman çok sayıda trafik levhası karşısında afallıyorlar”.
Katılımcılara göre “eğer insanlar aşırı hız yapmanın tehlikeleri ile ilgili bilinçlendirilirse, bu durum hız
vakalarını mevcut yaptırımlardan daha etkili bir şekilde azaltabilir”.
Aşağıdaki hız sınırlarına özellikle dikkat çekildi:
“Hız sınırları çağın gerisinde kalmış, bu sınırlar çok daha az trafik varken yürürlüğe sokulmuş. Ama
şimdi o kadar çok trafik var ki insanlar daha dikkatli olmalı. Hız sınırları düşürülmeli.”
“Hız sınırının 20 olduğu yerde 25 ile gitseniz dahi… hızlı araç kullanan insanlar tıpkı içkiyi birazcık fazla
kaçırmış bir insan kadar insan hayatını tehdit ediyor”.
“Hız sınırları yolların koşullarına uygun hale getirilmelidir”.
“Alkollü ve aşırı hızlı araç kullanma karşısında sıfır tolerans gösterilmeli”
Bazı katılımcılar da mevcut hız sınırlarının düşürülmesi gerektiğini dile getirmiştir:
“Şehir içinde saatte 20 millik bir hız sınırlarının konması”
“Bence bu [hız sınırının saatte 20 mil olması] çok sayıda tehlikeli durum ve kaza üzerinde korkunç değişiklikler yaptı. Hız sınırını yalnızca saatte 10 mil kadar aşma imkânı var, bence bunu şehir merkezlerinin
çoğunda hayata geçirseler dünya daha güzel bir yer olurdu”
Ne var ki bir katılımcı hız sınırlarının düşürülmesinin karayolunda karmaşaya ve öfkeye sebep olabile-
32
ceğini belirtti. Bir katılımcı ise hız sınırlarının “ölüme dadılık” yaptığını ve “öneri” mahiyetinde olması
gerektiğini söyledi.
“Yalnızca gerekli özen ve dikkati göstermeyen ve tehlikeli bir şekilde araç kullanan kişileri cezalandırmak gerekir”.
Gece saat 4’te tamamen açık bir yolsa uygulanan kısıtlamalarsa “son derece saçma” olarak nitelendi.
Karayollarındaki hızölçer kameralar konusu da görüşmeler sırasında sık sık ortaya atıldı. Bazı katılımcılar hız kameralarının yerlerinin iyileştirilmesi ve çalıştıklarından emin olunması için çeşitli adımlar
atmak gerektiğini belirtti: “… Çünkü belli bir yolu devamlı kullanan insanlar kameranın orada öylece
durduğunu ve çalışmadığını çok iyi biliyor”.
Karayolu hız kameralarına ilişkin olumsuz algının değiştirilmesine çalışmanın da gerekli olduğu vurgulandı.
“Bu kameralardan birkaç tanesi binlerce ve binlerce £’a mal oluyor. Bu para bazı araçları diğer araçlardan nasıl ayıracağımıza dair çözümler sunmak için altyapıya aktarılmalı.”
Yeni yollardaki hıza ilişkin düzenlemeye dair ise şöyle bir öneri vardı: “bir tür alet, 20 mil, 30 mil, 40
mil şeklindeki bir levhayı gördüğünde […] bunu otomatik olarak görecek […] ve aracı durduracak bir
sistem”.
“Otomatik hız kontrol sistemleri” olmalı.
“Parlamayan ve kayıt yapmayan yol kameralarının caydırıcı etkisi ortadan kalkıyor”
Mevcut karayolu güvenliği kanunlarına ilişkin “daha sıkı” bir yaptırım olması gerektiği ve “polisin daha
görünür olması” gerektiği ve hızla ilgili olarak “belli noktalarda polis müdahalesi” yapılması gerektiği
dile getirildi. Buna ek olarak “yaptırım uygulayabilme durumunun yeterince güçlü bir önlem olmadığı
da” söylendi.
Düşük kanun yaptırımı da önemli olarak değerlendirildi. Disiplini, sorunların artmasına izin verip daha
sonra tehlikeli eylemleri cezalandırmak yerine “düzen yaratarak ve düzeyi düşük düzeyde zorunlu kılarak” sağlamak gerektiği dile getirildi.
“Bisikletlilerin kask kullanmaları ve bisikletlerde gece saatleri için ışık tesisatı bulunmasına ilişkin daha
fazla yaptırım ve tavsiye bulunmalı”
Bazı katılımcılar belli sürücü davranışlarına yönelik cezaların suçun ciddiyet düzeyini yansıtmadığını
dile getirdi.
“Neden alkollü araç kullanan, sigortası olmayan ve aracı da yola çıkmaya uygun olmayan bir kişiye altı
ay hapis cezası veriyoruz?”
Bu konuda bir örnek anlatıldı:
“Freni bozuk bir araba ile hız sınırının üzerinde seyreden bir çocuk yüzünden motorundan düşmüş, kaymış, kolu kırılmış, bilincini kaybetmiş ve ciddi bir şekilde yaralanmış; bu çocuk 30 £ ceza aldı… Burada
sürücü suçlu… Ama yargıya intikal eden sürüş biçiminin kendisi. Sorun burada yatıyor”
33
“Holiganlar tarafından dikkati dağıtılıp yoldan çıkmış bir öğretmen dışarı çıkıp bunlara ateş ediyor ve
6 ay hapis cezası alıyor. Başka birisi ise düşüncesizce ve tehlikeli bir şekilde araç sürüyor, bir, iki kişiyi
öldürüyor – sürücü belgesi yok, sigortası yok, zaten 2 yıldır sürücü belgesi de elinden alınmış. Üç aylık
hapis cezası. Muhtemelen dört hafta içinde çıkacak. Bence bunun adı katliamdır, 15 yıl ya da hayatı boyunca araba kullanması yasaklanmalıdır”
“Bence karayolu üzerinde bir insanı öldüren bir kişi bir cinayet suçlusu ile eşdeğerdir.”
“Sorgu hâkimi biraz daha dikkatli davranıp suçun ehemmiyetini kavramalıdır ve ‘şahıs kazara ya da
kader sonucu öldürülmedi, alkolü araç kullanan ve araç kullanacak durumda olmayan başka bir insan
tarafından öldürüldü’ diyebilmeli”
Katılımcılar ayrıca, karayolu güvenliğini artırmanın bir yolu olarak sürüş testi meselesini de gündeme
getirdi:
“Testler daha sıkı olmalı” “…ve insanların hayatlarının başka bir düzeyinde karşısına çıkmalı”
“Araç gücüne bağlı olarak eğitim almış genç sürücülere sürücü belgesi verilmesi”
“Herkes için düzenli sürüş testleri, özellikle de yaşlılar için”
“İnsanlar bir araç kullanmayı öğrenmiyor […] insanlar testi nasıl geçeceklerini öğreniyor”
“Pek çok kere insanların ‘artık testi geçtiğine göre araba sürmeyi öğrenebilirsin’ dediğini duydum”
“Tüm sürücüler için her 10 yılda bir yeniden sınav yapılmasını görmek isterim”
“Her iki yılda bir zorunlu bilgi tazeleyici kurs”
İnceleme sistemine ilişkin İsveç’te benimsenen yaklaşım odak gruplarının bazılarına anlatıldı. Katılımcılar inceleme sistemi ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak istedi. Bazıları söz konusu sistemin İngiltere’de
uygulandığına ikna olmadı.
“Bence sorgu hâkimi bir tür öneri yapıyordur ama kimse bunu dinliyor mu bilemem”
“Vaka nasıl engellenebilirdi, bunu bulmak gerekiyor”
Katılımcılar İl Meclisi’ne yol düzenlemesini iyileştirme hususunda emir verme yetkisinin olmamasına
dikkat çekti.
“Polisin sürece dahil olması adli olarak suçlu herhangi birinin olup olmadığının belirlenmesi için vardır”
Geçmişte inceleme deneyimi olan eski bir polis memuru bu noktada İngiltere polis teşkilatını savundu.
İsveçlilerin bu meseleyi daha iyi uygulayabileceği yönündeki fikre karşı çıktı. Polis soruşturmalarının
oldukça yüksek standartlarda, kapsamlı ve gerekli görülen durumlarda uzmanları sürece dâhil etme becerisine sahip olduğunu ifade etti. İngiliz sistemindeki eksikliğin sorgu hâkiminin tavsiyelerini uygulama
yetkisinin bulunmaması ile ilgisinin olmadığı kabul edildi. Bu siyasi bir sorundu. “Polis yolu yeniden
yapın diyemez”.
34
Toplu ulaşımın geliştirilmesi de trafiği azaltmak ve güvenliği artırmak için gerekli olan adımlardan biri
olarak değerlendirildi:
“[Toplu ulaşım] iyileştirilmeli, karayollarındaki trafiğin azaltılması hayatını kaybeden insanların sayısını da azaltacak”
“Toplu ulaşımın çok sayıda sorunu var. Toplu ulaşım otobüse sıkışmış durumda. Sizi gideceğiniz yere
ulaştırıyor ama kendi arabanızdaki rahatlığı bulamıyorsunuz”
İndirimli fiyatların uygulamaya konmasına karşın, “otobüsle yolculuk yapmak hala çok masraflı bir iş”
“Toplu ulaşımın kullanımı konusunda asıl mesele fiyat değil. İnsanlar rahat olmak istiyor”
“Toplu ulaşımın araba ile ulaşımla yarışabilmesi gerek”
“İyi bir toplu taşıma araç kullanımını azaltarak tehlikeyi de azaltacak ve ortadan kaldıracaktır”
Bazı işaret levhalarının çıkarılmasının da sürücüleri daha sorumlu davranma konusunda teşvik ettiği düşünülüyor.
“Hollanda’da bütün yollara saparak deneye deneye yolculuk ediyorlar […] çünkü yollarda hiç levha yok
[…] bu yüzden de bir kavşağa geldiklerinde daha dikkatli oluyorlar. İngiltere’de ise büyük Dur levhaları
var ve diğer sürücüler sizin bu levhalara uyacağınızı varsayıyor, insanlar kendilerini güvende hissettiklerinde yola atlıyorlar”
Kafa karıştırıcı ve dikkat dağıtıcı levhaların artması sonucu “geceleri Blackpool aydınlatmasından çok
daha fazlası ile karşılaşıyorsunuz”.
Karayolu güvenliğini artırmak üzere yapılan diğer öneriler arasında yol yüzeyinin durma mesafesini
azaltmasının sağlanması da vardı. Buna ek olarak yollar daha iyi işaretlenmeli ve her küçük kavşak başına floresan ışıklar koymaktan vazgeçilmelidir.
“Trafiği yaya yolundan ayırın, bu sayede risk azalacaktır”
“Bisiklet yolları yolun ortasında aniden sona ermemeli […] bütün niyet ve amaçlar bakımından, yol
pekâlâ orada olmayabilir de”
Bisikletlilerin ve yayaların durumunu iyileştirmek üzere bir dizi önlemin alınması önerildi:
“Yayaların ve bisikletlilerin yolda bir alanı bulunmuyor. Karşıya geçemezler, karşılarına birden bir araba
çıkabilir. Yürüme ve bisiklet ile ilgili algı bunların tehlikeli olduğu şeklinde. Bunun sebebi arabaların
sokaklarda baskın hale gelmiş olması”
“Yolların tekrar düzenlenmesi ve bisiklet yollarının ayrılması”
“Bisiklet şeridi değil ayrı bir bisiklet yoluna ihtiyaç vardır”
“Hollanda’da olduğu gibi bisikletliler için anayoldan ayrı bir yol olmalı”
35
4 Hükümetin 2010 yılı itibariyle karayolundaki ölüm vakalarını
%40 oranında azaltma yönündeki hedefini Hedef Sıfır ile karşılaştırıldığında
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu soru bir vizyon ile bir eylemi karşılaştırdığı ve dolayısıyla gereksiz olduğu gerekçesi ile eleştirildi.
“Bizdeki Hedef Sıfır İsveç’teki ile birebir aynı. Hepimiz ölümlerin kabul edilemez olduğunu söylüyoruz”.
Bazı katılımcılar İngiltere’nin %40’lık hedefinin çoğu kişi tarafından çok kolay bir hedef olarak değerlendirildiğini dile getirdi:
“Yüzde 40 azalma [hedefi] çok aptalca”
“Öylesine havada boş duran bir iddia. Hiçbir idealizmi yok. Faydasız.”
“1995’ten 2010’a kadar ölüm vakalarını tamamen ortadan kaldırmak yerine %40 azaltma hedefinin elle
tutulur hiçbir yanı yok.”
“Eğer bir şey yapılacaksa, ölümleri tamamen ortadan kaldırmaktan başka bir şeyi kabul etmek ahlaki
olarak yanlış”
“Hedeflerle ilgili sorun bunların keyfi görünmesi”
“Yüzde 40’lık bir hedef rehaveti gizleyebilir ancak en azından temel kuralları bilmiş oluyorsunuz”
“Asıl benimsenmesi gereken Hedef Sıfır’dır öyle değil mi? İsveçlilerin dediği gibi: önce şu kadar azaltacağız, sonra şu kadar ve en son bitireceğiz”
“İngiltere’deki politika çağ dışı. Hedef Sıfır’ı incelemeli, hakkında daha fazla kaynağa başvurmalı ve bu
politikanın hayata geçirilmesinden sorumlu bir kişiyi atamalılar.”
“Hedef Sıfır kadar iyi bir hedef değil – gerçekçi, başarılabilir ancak başarma şansı da daha yüksek”
“Muhtemelen bu hedefi tutturmak Hedef Sıfır’ı tutturmaktan daha kolay. Ama bana kalırsa Hedef Sıfır
kadar iyi bir hedef değil.”
“Bu yalnızca konu hakkında farklı görüşlere sahip olmakla ilgili bir durum değil, yani daha kötü.”
“Eğer bir zaman çerçevesi varsa 2010 yılı itibariyle %40 azalma… (biraz duraksıyor) Şu an yolda daha
fazla trafik var. Mümkün olduğunca yüksek bir hedefe ulaşmak için çabalamalıyız, eğer bu Hedef Sıfır’sa
o zaman ona yönelmeliyiz.”
Bazı katılımcılar hedefin başarılamamış olmasına rağmen neden hiç adım atılmadığını sorguladı:
“Hedefe ulaşmanın ya da ulaşamamanın sonuçları nelerdir?”
“Eğer hedeflere ulaşılamazsa siyasetçiler bundan sorumlu tutulmalıdır”
Bazı katılımcılar yoldan yıla azalma kaydedilmesi koşuluyla gerçekleştirilebilir olduğu için İngiltere’nin
benimsemiş olduğu hedefin iyi olduğunu dile getirmişlerdir. “1995 yılında her gün 9 kişi trafik kazalarında ölüyorsa ve bu sayı her yıl bunu 1 kişi azaltılıp 2010 yılında yaklaşık %40’lık bir azalma sağla-
36
nacaksa bu kabul edilebilir bir hedeftir. Tabii ki belirlenen hedefe ulaştığımız andan itibaren gidebildiği
son noktaya kadar ölümleri azaltmayı sürdürebilirsek. Eğer hedef buysa en az Hedef Sıfır kadar iyidir.”
“Evet, bu da başka bir hedef. Bu hükümette hedeflerden geçilmiyor. Bu ölüm ve yaralanma vakalarının
sayısını asgari düzeye indirme doğrultusunda atılmış bir adım ama başka politikalarla da desteklenmesi
gerekiyor. Yüzde 40 hedefi Hedef Sıfır doğrultusunda atılmış bir adımdır.”
“Yüzde 40 daha gerçekçi ve gerçekleştirilebilir bir hedef, bu yüzden de ulaşılamaz bir hedeften daha
iyidir”
Hedefle ilgili kinik fikirler de mevcuttu: “1995 yılından beri bir azalma var, demek ki birileri bazı işleri
düzgün yapıyor. Daha da geliştirilebilir. Ama söylemek gerek ki biraz kinik davranıyorum”
“Hedefler yalnızca politikacılar içindir”
Diğer görüşmeler sırasında maliyet de bir başlık olarak ortaya çıktı. “Yüzde 40’lık bir azalma neredeyse
eğitim ve sağlığa harcanan para kadar büyük miktarda paranın harcanması anlamına gelecektir.”
“Hükümet parayı nasıl harcayacağı konusunda çok sayıda seçeneğe sahip. Her yıl ülkemizin yollarında 3,000 kişinin hayatını kaybetmesi bize kaygı veriyor. Bu sayı çok yüksek değil. Her gün 33,000 kişi
açlıktan ölüyor. Bu sadece parayı nerede harcayacağımıza ilişkin bir tercih meselesi. Kaynakları en iyi
sonuçları ortaya çıkaracağına inandığımız alana ayırıyoruz.”
Maliyetin bir engel olduğu konusunda ise herkes aynı fikirde değildi: “En iyi sonuçları sunan şeyler her
zaman pahalı olan şeyler değildir. Warminster bypass’ı olursanız – ilk sene 3 kişi operasyon sırasında
hayatını kaybetmişti …”
Çoğu kişi başlangıçta “daha kötü” derken zamanla “en az onun kadar iyi”, “daha uygulanabilir” “aksi
halde çok pahalıya patlar” şeklinde yorumlar yaptılar. İfadeler yalnızca hükümeti değil otomobil üreticilerini de kapsıyordu.
Çok sayıda kişi politik bir kararsızlık olduğunu düşünüyor. “Bence herkes bu hedefe asla ulaşılamayacağını biliyor” “İnsanlar buna gülüp geçer”.
“Uzun vadedeki hedef sıfır olabilir ancak bu kısa vadede ulaşılabilecek bir hedef gibi durmuyor.”
Hedef Sıfır’a ilişkin dile getirilen yorumlar ise şu şekildeydi:
“Hedef Sıfır mükemmel bir hedef gibi görünüyor ancak Hedef Sıfır’da yapıldığı gibi belli bir zaman
dilimi içerisinde ölümlerin azaltılmasına yönelik sürekli artan hedefler belirlemek mantıksız bir şey gibi
görünmüyor.”
“2010’a varmamıza yalnızca 5 yıl kaldı. Ben bunun başarılabilir olduğunu düşünmüyorum. Hedeflerde
sorun yok. Size uğrunda mücadele edeceğiniz bir amaç sunuyor. 5 yıllık süre zarfında sıfır hedefinin ya da
%40’lık azalma hedefinin tutturulabileceğini düşünmüyorum. Oldukça zor olacak. Sorumsuz sürücüleri
kontrol etmek üzere bazı araçlarınız olmalı. Bu işe girişmeli ve yol almalıyız.”
Hedef Sıfır, hedefe karşılık gelecek eylemlerin olması koşuluyla bir ‘misyon bildirgesi’ olarak anlaşılmıştır: “Eğer başka bir yer yaparsanız bu ancak ve ancak bir misyon bildirgesi olabilir”.
37
“Bence her hedef başarılabilir olmalıdır. Bu yüzden de bu hedefin son derece iyi olduğunu söyleyebilirim.”
Hedefin adı ise sorunlardan biriydi: “Hedef Sıfır’ı ilk gördüğümde kör olduğum anlamına geldi sandım!”
38
6
İngiltere’deki Paydaşlarla İnternet Üzerinden
Yapılan Anket
İnternet üzerinden yapılan anketin amacı İngiltere’deki bir dizi paydaşın Hedef Sıfır hakkındaki görüşlerini öğrenmekti. Yaklaşık 55 paydaşlarla iletişime geçildi ve internet üzerinden anketi doldurmaları istendi. Paydaşlar arasında merkezi hükümet, milletvekilleri, yerel hükümet kuruluşları, sürücülük kurumları,
sağlık kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, polis ve karayolu güvenlik uzmanları da dâhil olmak üzere
diğer kuruluşlar yer alıyordu.
Toplamda 85 kişi internet üzerinden anketi doldurdu. Bu sayıya gerek internet üzerinden gerekse odak
grubu çalışmaları öncesinde yapılan tanıtım kampanyaları aracılığıyla haberdar olan bireyler de dâhildi.
Şekil 6.1 ankete katılıp farklı cevaplar verenleri göstermektedir. Bir dizi kuruluşla irtibata geçilmesine
karşın buradaki insanlar anketi kurumsal düzeyde değil bireysel olarak doldurmak istediler. Cevapların
çoğunu bireysel katılımcılar (%59) oluştururken bu grubu kampanya grupları (%13) ve özel kuruluşlar
(%8) takip etti. Katılımcıların %6’sı herhangi bir kurumsal bilgi vermezken hükümet kuruluşları ile yerel
yetkili kurumlar %5’erlik pay oluşturdular, sürücü grupları ise katılımcıların %4’ünü oluşturuyordu.
%6
%5
%4
%5
%13
%59
%8
Hükümet kuruluşları
Sürücü kuruluşları
Yerel yetkili kurumlar
Kampanya grupları
Özel kuruluşlar
Bireyler
Bilinmeyen
Şekil 6.1: Kategoriye göre ankete katılanlar
Anket karayolu güvenliğine ilişkin Hedef Sıfır politikası ile ilgili on bir sorudan oluşuyordu: anket ayrıca
ankete katılan kimselere görüşlerini detaylı bir şekilde ifade etme imkânı da sunuyordu. Aşağıda ankette
elde edilen sonuçların genel bir değerlendirmesi yer almaktadır. Bu bölüm ayrıca ankete katılan kimselerin verdiği cevapları da içermektedir. Sorulara verilen tüm cevaplara burada yer vermek mümkün değil.
Bunun yerine ortak konular aynı grupta toplanmış ve kimi örnek cevaplarla bir arada sunulmuştur.
39
1. İsveç’teki Hedef Sıfır adlı karayolu güvenlik politikasını daha önce duydunuz mu?
Hayır
%35
Evet
%65
Ankete katılan kişilerin %65’i daha önceden İsveç’teki Hedef Sıfır karayolu güvenlik politikasından
haberdar olmuştu.
2. Ölüm ve yaralanma vakalarının sayısını sıfıra indirmeye yönelik bir politika benimsemenin
faydalı olduğunu düşünüyor musunuz?
Hayır
%62
Evet
%38
Katılımcıların toplam %62’si Hedef Sıfır politikasını benimsemenin faydalı olmayacağını düşünmektedir.
Lütfen niçin böyle düşündüğünüzü açıklayınız.
Ankete katılan ve Hedef Sıfır politikasını desteklemeyen kişilerin çoğu hedef sıfır politikasının gerçekçi
olmaması sebebiyle bu şekilde yanıt verdiklerini belirtmişlerdir (bkz. Tablo 6.1) buna ek olarak hayatın
özü itibariyle riskli olduğunu ve bunun kabul edilmesi gerektiğini dile getirmişlerdir. Böyle bir politikayı
uygulamaya koymanın maliyet etkinliği de bu hedefe karşı özel bir konu olarak gündeme getirilmiştir.
Son olarak iki kişi hedefin, hedefin gerçekleştirilebilir olduğuna ilişkin yanlış bir algı yarattığını düşündüklerini söylemişlerdir.
40
Tablo 6.1: Hedef Sıfır politikasının benimsenmesinin faydaları ile ilgili yorumlar
Hedef Sıfır politikası gerçekçi değildir
Hiç kimsenin ölmemesini ummak oldukça abes, zira bu kazaların her zaman olabileceği
gerçeğini inkâr ediyor. İnsan
doğası bu şekilde manipüle
edilemez. Böylesi bir politikanın sonucu trafiğin hızını
savaş öncesi zamanlardakine
düşürmek olur; çünkü hız her
zaman kazaların en önemli
sebebi olarak sayılmakta ve
mevcut koşullardan bağımsız olarak tüm suçu sürücüler üzerine atmanın bir yolu
olarak kullanılmaktadır. Bu
inancı hiçe saymakta; zeki insanlar ciddi ciddi bu fikri öne
sürüyor. Bu aynı zamanda
“kazaların” resmi gerekçelerle görmezden gelinmesine
ve hükümetlerin gerçekleşmesi imkânsız bir şey için takdir
beklemesi anlamına gelecektir.
Ankete –evet- cevabını verdim ama bu soruya evet ya
da hayır demek zor. Ölüm ve
yaralanma vakalarına ilişkin
sıfır hedef kesinlikle doğru ve
fakat her ne kadar hedeflerin
zorlayıcı olması gerekse de
hedefler aynı zamanda başarılabilir olmalı, karayolu
trafik eğilimlerinin sunduğu
sağlam verilere ve karayolu
güvenliğine ilişkin önlemlerin
etkinliğine ilişkin tahminlere
dayanmalıdır. Genel bir sıfır
hedef geçici hedefleri destekler mi yoksa bunlara engel mi
oluyor bilmiyorum. Ölüm vakalarının sayısının sıfıra indirilmesinin gerçekleştirilebilir
olduğuna ikna olmuş değilim.
Böylesi kökten ve muhtemelen
gerçekleştirilemeyecek
bir hedef belirlenmesini anlıyorum ama başarılı olacağına inanmıyorum. Sıfır ölüm/
yaralanma vakası hiçbir
ulaşım aracında başarılmış
değil; yürürken ve bisikletle
seyahat ederken bile herhangi bir aracın dahil olmadığı
kazalarda insanlar hayatını
kaybedebiliyor. Ayrıca hava
ulaşımı 30 yıldan fazla süredir en düzenli ve teknolojik
olarak en gelişkin ulaşım türü
ancak hala kazalar meydana
gelebiliyor. Aynı şey değişen
ölçülerde tüm ulaşım araçları
için geçerli.
Kelimeler açısından oldukça
safça ve duygulara hitap eden
bir politika. Bu planı uygulamaya yönelik ciddi bir adım
atılması ortalığa tam bir duraklamanın hakim olmasına
sebep olacak ve hayatın diğer alanlarında ölümlere ve
risklere yol açacaktır. Nihayetinde trafikte takılı kalmış
bir beyin cerrahı ameliyat da
yapamaz.
İnsan hayatından ve sağlığından daha önemli bir şey yoktur ve bunlar hareketlilik ve
karayolu sisteminin diğer hedeflerinden daha önceliklidir
şeklindeki düşünce yapısında
temelden bir yanlışlık vardır.
Bu maliyeti ne olursa hayat
kurtarıldığını demek anlamına geliyor – oysa bu gerçek
değil, demiryollarına, hava
ulaşımına ve hastanelere çok
daha fazla yatırılabilir ancak
bizler bireyler ve toplum olarak bu maliyeti karşılamaya
hazır değiliz – bu bir tercih
meselesidir ve risk barındırır.
Ben motosiklet kullanıyorum.
Bu şekilde arabayla gidenlere
göre ölü ve yaralı istatistiklerinde yer alma ihtimalim çok
daha fazla. Ama ben böyle bir
karar verdim çünkü sağladığı
faydalar riske baskın geliyor.
Yani bunların hepsi hayatın
içinde olan şeyler – yılda birkaç kişinin hayatını kurtarması için eğitime harcadığımız parayı milyarlarca €’ya
mal olacak bir tren güvenlik
sistemine harcayamayız. Bu
yaklaşımın dengesinde yanlışlık var.
Hiç kimse bir başka insana
bu şekilde bir zarar vermek
istemeyeceği için bu fikir ilk
başta kulağa hoş geliyor. Ne
var ki bizler insanız ve hata
yapabiliriz, bazen bu hatalar
başkaları için ağır sonuçlara
yol açabilir ancak sırf kötülük olsun diye ya da yetkin
olmadığımız için yapmadığımız bir hata için suçlanabilir
miyiz? Karayolu kazalarında
hayatını kaybeden insanların
sayısını ölçmek kolay ama
bir insanın özgürlüğünü nasıl ölçersiniz? Bu, hata yapma özgürlüğünü de içeriyor.
Drakon kurallarını ve Galileo sistemi gibi kitlesel izleme
programlarını uygulamaya
koyun, bu sayede AB’deki tüm
motorlu araçlar elektronik
olarak etiketlenir. Bu Joseph
Stalin’in despot rejiminin karayolu güvenliği görünümünde dayatılmasıdır, çünkü aynı
karayolu güvenliği emelleri
TÜM vatandaşlara yönelik
düzgün bir eğitimle de sağlanabilir.
Tüm ölüm sayılarını azaltmak
için çaba sarf etmemiz gerekse de bunları sıfıra indirmeyi
ummak naif ve imkansızdır.
Buna ek olarak bu politika ile
yollar bazı gruplar için daha
güvenli hale getirilirken önlemler yolları başkaları için
daha güvensiz hale getirebilir. Mesela yol kenarlarındaki korkuluklar zaten daha
güvende olan araba içindeki
yolcuları korurken motosiklet
sürücülerinin risklerini artırıyor. Sıfır hedefini yakalamak
üzere uygulamaya konacak
güvenlik önlemleri bir evreden sonra baskıcı ve etkisiz
hale gelebilir. Ölüm sayılarını tüm insanlar dikkate
alınarak düşürmeye yönelik
daha pragmatik yaklaşımlar
benimsenmelidir.
Ölüm ve ağır yaralanma vakalarını azaltmaya çalışmak
doğru bir şeydir. Ne var ki
ölüm sayılarının sıfıra indirilebileceğini söylemek dürüstçe değildir. Aynı zamanda,
karayolu güvenliği için anne
babalar da dahil olmak üzere
TÜM yol kullanıcılarını eğitmek, çok da popüler olmayan
düşünürlerin karayolu güvenliğine ilişkin yolların ve işaret
levhaların yenilenmesi, kazaların sebebinin doğru düzgün
bir şekilde analiz edilmesi
doğrultusundaki önerilerini
dikkate almayarak aşırı hız,
kameralar vb konular üzerine
odaklanan geleneksel yöntemlerin kullanıldığı kampanyalar yürütmek de dürüstçe
değildir. Yalnızca hızın düşürülmesi üzerine odaklanmak ve araç tasarımcılarını
aracın ağırlığının artırılması
gibi aracın performansını
etkileyecek önlemler almaya
zorlamak bu konu karşısında
benimsenmesi gereken yöntem değildir.
41
Hayat Risklidir
Ölüm sayılarının sıfıra indirilmesi her ne kadar çekici bir
toplumsal seçenek olarak görünse de gerçeklikte bu hedefi
tutturmak mümkün değil çünkü
kimi ölümler bizzat hareketliliğin sorunu. Dolayısıyla farklı
sınıf yol kullanıcıları için riski
“makul olan en düşük seviyeye
çekmek” için çalışmak daha
makul ve daha gerçekçi.
Hepimiz insanız. İnsanların
hepsi hatalar yapar. Hatalar da
kazalara sebep olur. İnsanlar
robotlaştırılmadıkça kazalar
tamamen ortadan kaldırılamaz.
Çevreyi daha güvenli hale getirmeye yönelik çabalar insanları daha dikkatsiz kılacaktır.
Nihayetinde insanlar kendi güvenliklerini çevreden daha iyi
kontrol edebilirler.
İnsanlar ölür, bu hayatın bir
gerçekliğidir. Yollar diğer yerler düşünüldüğünde daha güvenli yerler arasında yer alıyor.
Mekanize ulaşım yöntemlerini
kullandığımız sürece bu hedefe
ulaşmak bence mümkün değil;
bu bizi at arabalarının kullanıldığı eski zamanlara geri götürür ki o zamanlarda bile ölümlü
kazalar oluyordu. Hayatın her
alanında risk vardır ve ne yaparsanız yapın riskler var olmaya devam edecek, bunu siz
yaratmasanız başkaları yaratır.
Eğitim ve yaya yollarını motorize taşıtların yolundan ayırmak bir çözüm olabilir ancak
bir aşamada bunların bir araya
gelmesi gerektiği için bunun da
işe yaramayacağını düşünüyorum.
Bu girişimin hedefleri her ne
kadar takdire şayan olsa da kazaların sayısını sıfıra indirmek
mümkün değildir. Kazalar her
zaman olacak – Pazar günleri
evlerde meydana gelen ve hepsinde de insanların sorumlu
olduğu saçma sapan kazaları
bir düşünün. Karayollarındaki ölüm ve yaralanma sayıları
üzücü ANCAK tıbbi hastalıklarla karşılaştırıldığında önemsiz kalıyor.
Arabayı kim sürerse sürsün kazalar hep olacak. Dünyadaki en
iyi şoförler bile hata yapar ve
karayollarındaki ölümleri tamamen ortadan kaldıracağımızı varsaymak mümkün değildir.
Gerçek şu ki yollardaki şoförler
mükemmel değiller. Her zaman
hızlı gitmek isteyen ya da çok
iyi sürücü olmayan sürücüler
olacak. Ölüm vakalarını azaltmaya çalışmalıyız elbette ama
sıfır hedefi başarılabilir değil.
Kazaların olabileceği ve bazı
kazaların –örneğin kötü hava
şartlarından kaynaklı- önlenemeyeceği gerçeği kabul edilmelidir. Ölüm ve yaralanma
vakalarının sıfıra indirilmesi
hedefinin gerçekleştirilebilir
ve gerçekçi bir hedef olduğunu
düşünmüyorum.
Hayat risklerle doludur. Bence insanlar modern hayatın
ve ulaşımın risklerine rağmen
sunduğu faydaları kabul ediyor. Hedef Sıfır mantığına göre
bunun vardığı mantıksal sonuca bakarsak kayak, motosiklet
sürme ve hatta çocuk doğurma
yasaklanmalı. Yollarımız hali
hazırda Avrupa’nın en güvenli yolları arasında. Yapılması
gereken magandaların önüne
geçmek için mevcut kanunların
daha düzgün bir şekilde uygulanmasıdır, insanları her yerde
saatte 20/50 mil hızla seyahat
etmeye zorlamak değil.
Hiçbir zaman “kabul edilebilir” bir ölüm düzeyi olmasa da
kazalar her zaman olacak ve
bence bu hedefin gerçekleştirilmesi mümkün değil. Asıl yapılması gereken pratik ve ulaşımı
kilitlemeyecek çözümler üzerine odaklanmaktadır.
Herhangi bir insani faaliyetten
kaynaklı olarak ortaya çıkabilecek belli bir ölüm ve yaralanma düzeyi yalnızca kaçınılmaz
değil belki de genel anlamıyla
nüfus düşünüldüğünde gereklidir de.
Ulaşımın amacı ekonominin
etkin bir şekilde işlemesinin
sağlanmasıdır. Bugün araç kullanmaya ilişkin mevcut riskleri
aşırı olarak değerlendirenler
bu riski ortadan kaldırarak
hayatlarını yeniden düzenleme
seçeneğine sahiptir. Araç kullanmanın risklerini göze alan
bizlerse böyle bir politika tarafından cezalandırılmamalıyız
– hele de kendi eylemlerimiz
için sorumluluk alma hakkımızı
tanımayan böylesi bir politika
tarafından.
42
Maliyet
Özellikle de İngiltere’de hiçbir koşulda gerçekçi bir politika değil. Bu politika motorlu
taşıtlarla seyahat eden kimseler – özellikle de sürücülerüzerinde sürücülere yönelik
olumsuz olarak kullanılabilir.
Yetkililer TÜM yol kullanıcılarının kazalardan sorumlu
olduğunu kabul etmeyecektir.
Bisikletlilerin ve yayaların
yoldaki hareketlerinden sorumlu olduklarını fark etmesi
ve pek çoğunun da yolun esas
olarak yolun yapımını mümkün kılan vergileri ödeyen
araç sahipleri için yapılmış
olduğunu öğrenmeleri için
eğitilmesi gerekiyor. (55 yıldır motorlu taşıtlar vergisi
ödemekten bıkmış biri)
Hali hazırda alınmış olan önlemler bunları uygulamaya
koyan kurumlara yönelik bir
saygısızlık yarattı. Tipik bir
şekilde burada da polise yardımcı olunmuyor. Kameralarla izlenen pek çok kaza bölgesinde problemler aslında
üstesinden gelinebilir problemlerdir. Bu tek bir kameranın güvenliği değil de para
girişini kontrol etmesinden de
daha maliyet-etkin bir yöntem
olacaktır.
Bu işin maliyetinin çok fazla
olması kuvvetle muhtemel,
ayrıca bu politika ulaşımsız
ortaçağ ekonomisinde görülen açlık ve hastalık gibi
sorunları da beraberinde getirecek.
“Vizyon” kelimesinin modern
kullanımına karşı çıkıyorum.
Amaç ölüm ve ciddi yaralanma vakalarını asgari düzeye
indirmek olmalı, ancak bunu
yaparken hayatın özü itibariyle tehlikeli olduğu kabul
edilmeli. Başka türlüsüne
inanmak kendimizi kandırmak olur, bu da yanlış karar
almaya yol açabilir.
Bu politika ulusal/yerel hükümetler üzerinde etki sahibi
olan araba ve sürücü düşmanı ve temsil edici olmayan
gruplar tarafından sürücülere karşı kullanılacaktır.
Ölüm vakalarını sıfıra indirmeye yönelik insani bakımdan artan maliyet sağlanacak
faydaya orantısızdır. Bizzat
bu eylem başka alanlarda
ölüm vakalarının görülmesine yol açacak. Burada konulan hedefin başarılması mümkün değil.
Yanlış İzlenim
Bu hedef gerçekleştirilebilir olduğuna dair yanlış bir
izlenim uyandırıyor. Ne var
ki milyonlarca aracın milyarlarca kilometrekarelik bir
alanı kapladığı bir ortamda
kazalar kaçınılmazdır. Sıfır
hedefi
tutturulamadığında
politikacılar bir başarısızlık
algısının önüne geçmek amacıyla çaresizce ve çoğu zaman
üretkenlik karşıtı önlemler
alacak.
Hedef Sıfır’ı destekleyen anket katılımcıları bu politikanın olumlu ve cazip olduğunu dile getirmiştir.
Hedef Sıfır politikası doğru mesajın verilmesini sağlayacaktır (bkz. Tablo 6.2). Politikayı destekleyen üç
katılımcı belli konulardaki kuşkularını da dile getirmiştir; hedef gerçekleştirilemeyecek bile olsa uğruna
mücadele edilmelidir (bkz. Tablo 6.3).
43
Tablo 6.2: Yorumlar: Hedef Sıfır olumlu bir adımdır
Bu Karayolu Güvenliğinin te- Hedef Sıfır konunun kapsamı Uygar bir toplumda belli bir
mel taşıdır.
ile ilgili bilinçliliği artırıyor. sayıda insanın ölümünün kabul edilmesi gibi bir durum
asla söz konusu olmamalıdır.
Her ne kadar sıfır hedefinin gerçekleştirilebileceğine
inanmasam da ölüm ve yaralanma vakaları ne kadar kötüyse bu doğrultuda atılacak
her tür adım da o kadar iyidir.
Ulaşımı bir sağlık ve güvenlik
meselesi olarak görmeliyiz.
Bir kamu binasında (burası
bir hastane değilse) senede
3,000 ölümün meydana gelmesini kabul edemeyiz.
Hedef Sıfır alışılmışın dışında düşünmeyi teşvik ediyor – umarım sürücüleri de
şanslarına güvenmek yerine
kazasız bir ortamda yaşamak
konusunda teşvik edebilir.
1 Vizyonu olmayan insanlar
yok olup giderler. 2 Gerçekleştirilebileceğine inanmadığınız bir hedef belirleyerek kendinizi başarısızlığa
mahkûm edeceğiniz yönünde
eleştiriler olsa da yüksek hedefler belirlemek her zaman
iyidir.
Bir kaza ve bir ölüm bile çok
fazladır. Hedef sıfır yaklaşımı
sokaklarımızın hali hazırdaki
agresif yapısının değişmesine
yardımcı olabilir.
Diğer ulaşım araçlarında,
özellikle de havacılıkta belirlenen yaklaşımın aynısını
belirlemeliyiz. Asıl soru bu
kadar düşük sayıda ölüm vakasına ulaşma hedefini ne
zaman başaracağımız ve bu
yönde mücadele etmemizin
gerekip gerekmediğidir. İlerlemek için fazlasını istemeliyiz.
Karayolu güvenliği konusunda bir değişiklik adımını hayata geçirmeye ve kara yollarında meydana gelen ölüm ve
yaralanma vakalarının kabul
edilemez olduğunu anlatmaya
ihtiyaç vardır
Hedef Sıfır’ın başlangıç temelinde bir prensip yatıyor.
Bu ilerlemek için iyi bir yoldur. Hedef açık ve net.
Herhangi bir uygarlık sıfırdan fazla ölümü içeren bir
vizyonu benimseyebilir ki?
Bunu demişken, kazalar kazadır, kimse bunları hoş görmez
ama asıl mesele belirlenen
vizyonun kazalara yalnızca
uzaktan bakmak yerine sebeplerini inceleyerek bunların doğrudan ortadan kaldırılmasına ne gibi bir katkısı
olacağıdır.
Uygun politikayı belirleme
aşamasında bir hedefe sahip
olmak oldukça önemlidir.
İnsan hayatının kaybı ya da
insanların ciddi şekilde yaralanmasından bahsediyorsak
hedef sıfır olmalıdır. Bunu
demişken, hedefler başarılabilir olmalıdır ve bana göre
ciddi yatırımlar yapılmadan
ve yol kullanıcılarının, idari
kuruluşların ve polis gücünün davranış biçimlerinde
değişiklik sağlanmadan bu
hedefin gerçekleşmesi mümkün değil.
İngiltere yollarında çok fazla
sayıda insan ölüyor ve yaralanıyor ancak bilinçlilik çok
düşük ve karayolu güvenliği
öncelikli bir konu değil. Hatfield tren kazasında on kişi
hayatını kaybettiğinde bütün
toplum buna tepki göstermişti
ama aynı sayıda kişi her gün
karayollarında ölüyor, her
bir gün. Çok sayıda insan
arabalarına bindikleri anda
dış dünyadan izole oluyor.
İnsanların yoldaki davranış
biçimlerine ilişkin kültürel bir
değişime ihtiyaç vardır.
Bildirge şoförlere odaklana- Karayollarında meydana gebilecekleri bir olgu sunuyor.
len hiçbir yaralanma kabul
edilemez.
Kaybedilmiş bir hayat katıksız bir ziyandır. Hayatını
kaybeden insanın sahip olduğu etki hem duygusal hem
de toplumsal açıdan (aynı
zamanda finansal olarak) çok
daha büyüktür. Para saymak
bir insanın hayatına ya da
ciddi bir şekilde yaralanmasına denk tutulamaz. Karayolu
trafiğine ilişkin ileri görüşlü
bir düşünce, kimsenin kazalar
yoluyla hayatını kaybetmemesini sağlayabilir.
Gerçeklikte kazaların her zaman meydana gelebileceğini
kabul etmek gerekli olsa da
ortak bir vizyon doğrultusunda çalışma yürütmek İngiltere’nin çok dar bir bakış açısına sahip olduğu karayolu
güvenliği ile ilgili ufkumuzu
genişletebilir.
44
Bence iş yerinde sağlık ve güvenlik konusunda benimsediğimiz yaklaşımın aynısını karayolu güvenliği konusunda
da benimsemeliyiz. Shell gibi
şirketler iş yerinde sağlık ve
güvenlik konusunda Hedef Sıfır yaklaşımını benimsediler,
buna göre ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan hiçbir faaliyet kabul edilemez. Vurgulamak gerekiyor ki Shell bunu
faaliyetinin hali hazırda çok
tehlikeli ve zorlu koşullar altında yürütülmesine rağmen
yapıyor. Bu onlar için hiç de
kolay bir seçenek değil. Sıfır
ölüm ve yaralanma hedefi
yaklaşımı bütün bir güvenlik
yönetiminin elden geçirilmesi anlamına geliyor. Ölümler
(ister karayolunda olsun, isterse işte) piramidin en tepesidir. Her ölümün altında en
az 10 ciddi yaralanma, onun
altında biraz daha az ciddi
100 yaralanma onun altında
1,000 şans eseri kurtulma ve
belki onun da altında kazaya
sebep olabilecek 10,000 tane
kusurlu eylem bulunuyor.
Bence sıfır hedefi güvenlik
uygulayıcılarını piramidin en
altındaki kişilerin kusurlu eylemleri üzerine odaklanmaya
teşvik ediyor. Bunları ortadan
kaldırırsak yukarıdaki daha
ciddi sonuçların da önüne geçebiliriz.
Sıfır tolerans gösterilen polislik faaliyetleri uygulandıkları
bölgedeki her tür suç olayını
ciddi şekilde azaltma konusunda oldukça işe yarıyor. Sıfır hedefine gerçekten ulaşılamayacağı bilinmesine karşın
bu hedeflenmesi gereken bir
hedeftir. Mesela Ney Work’ta
1991 – 2001 yılları arasındaki son derece iyi belgelenmiş
olan suç azalma oranlarına
bakın. Eyalet Başkanı Rudolf
Guiliani’nin açıklık, insanları
eylemleri için sorumluluk üstlenmeye zorlama, doğruluk ve
adaletle bir arada yürütülen
sıfır tolerans politikalarının
başarılı bir şekilde uygulanması sonucunda suç ve refah
alanında önemli ilerlemeler
kaydedildi.
Nihai olarak başarılması imkansız olsa da süreç çevresel
konular kapsamında büyük
ilerlemelerin gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Tabii ki
duyulması gereken TEK kaygı
bu olamaz: araç gürültüsü,
korku (evde otururken dışarıdan hızla geçen araçlardan
duyduğum korku da dahil) ve
araçların insanlar üzerinde
tahakküm kurması. Bebekler,
çocuklar, gençler ve yetişkinlerin dışarıda keyifle vakit geçirmelerine yönelik gelişkin
ve güvenli olanaklar. İnsani
gelişim ve toplum karayolu
güvenliğinden kaynaklı olarak yürürlüğe konan kısıtlamalardan önemli zararlar
görüyor.
Hükümet ayrım gözetmeksizin
karayollarında meydana gelen ciddi ölüm ve yaralanma
vakalarına karşı sıfır tolerans
göstereceğini dile getirmelidir. Bu aynı zamanda topraklarımızın emir ve kanunlarının da uygulanması anlamına
gelir: Öldürmeyeceksin.
Bir ‘vizyon’ olarak bu nihai
hedeftir – ancak suçu oldukça
basite indirgeyerek bir unsur
üzerine yüklemektense bu politikanın BÜTÜN yol kullanıcılarına yönelik olması gerekmektedir. Yayalar, bisikletliler
ve diğer araçsız yol kullanıcıları güvenli ve uygun bir şekilde davranma sorumluluğuna aynı şekilde sahiptir, araç
sürücüleri de kendilerinden
beklenen saygıyı ve dikkati
kendileri de görmelidir.
Başka hiçbir alanda trafik
kazalarında ortaya çıkan önlenebilir yaralanma vakası
kabul edilir olarak değerlendirilmemektedir.
İsveç’teki
vizyonun katı bir karayolu
hiyerarşisi aracılığıyla uygulandığını ve bunun da İngiltere’ye uygun olduğunu
düşünüyorum, özellikle de
incinebilir yol kullanıcılarına
ilişkin kaygılarla ilgili olarak.
Günümüzde
Britanya’daki
sürücüler agresif, düşüncesiz ve tehlikelidir. İnsanların
davranışlarının değiştirilmesi
için büyük bir dürtüye ihtiyaç
vardır. Karayollarında meydana gelen kazalar çok sayıda kişinin zarar görmesine ve
yolda bulunan diğer kişilerin
gidecekleri yere gecikmelerine sebep oluyor. Çocuklar ve
yetişkinler karayolu üzerinde
bisikletle yolculuk etmenin
güvenli olacağını düşünseler, hayat kaliteleri çok ciddi
oranda artar. Karayolu trafik kazaları ve bunlarla ilgili
diğer sorunların maliyeti de
çok yüksektir. Bu para kazaların önlenmesi için çok daha
uygun bir biçimde harcanabilir.
Her politikada kat edilen
gelişimi ölçmek üzere kullanacağınız bir ölçüm yöntemi
bulunur. Tıpkı hız sınırının
aşılmasının kabul edilemez
olması gibi, belli bir ölü sayısı hedefi belirlemek de kabul
edilemez. Hedef sıfır gerçekçi
değil gibi algılanabilir ama
kendimize neden diye sormamız gerekiyor. Neden biz, bir
toplum olarak, karayollarında meydana gelen ölümleri
kaza olarak kabul ediyoruz?
45
Tablo 6.3: Yorumlar: Hedef Sıfır’ı temkinli olarak destekleyenler
Bu politikanın araba düşmanı
lobinin aracı haline gelmemesi ve sürücüler üzerinde daha
gaddarca yasaların uygulanmaması koşuluyla bu proje
desteklenebilir. Maalesef durum böyle olmayacak çünkü
politikayı hayata geçirmekle
yükümlü kimseler kendi gündemlerine de sahip olacaklar:
bunlar arasında kat edilen
kilometre miktarının düşürülmesi, yola engeller yerleştirilmesi ve bir dizi başka aptalca
önlemin hayata geçirilmesi
yer alıyor. Yolların daha iyi
bir mühendislik becerisi ile
yeniden düzenlenmesi yoluyla
daha güvenli hale getirilmesi
çok iyi bir fikir ve bunu destekliyorum. Fakat hız kasisleri ve diğer engelleri değil.
Mühendislik derken trafiğin
bölünmesini, yol kenarındaki
tehlikelerin azaltılmasını ve
daha fazla yol yapılmasını
kastediyorum.
Bu bir politikadan çok bir
hedef olarak mantıklı görünüyor, çünkü mükemmelliğe
ulaşmak üzere çalıştıkça insan unsuru rastgele olumsuz
etkilerin oluşmasına sebep
olacak. İnsan hatası kazaların çok büyük bir kısmından
sorumludur ve (henüz) araç
sürme pratiğinden ayrılabilir
bir unsur değildir. Dolayısıyla vizyon hiçbir zaman gerçekleştirilemeyebilir ancak
her zaman hedef uğrunda mücadele edilebilir.
Elbette ki ideal olan ölüm vakalarının tamamen ortadan
kaldırılmasıdır ve her zaman
hedef bu olmalıdır. Ancak
gerçekçi bakarsak bunun olmasına imkân yoktur. Bu akılda tutulduğu sürece, böyle
bir hedef belirlemede hiçbir
sorun yoktur.
3. İsveç’teki Hedef Sıfır politikasının bir karayolu güvenliği politikası olarak İngiltere’de uygulamaya konması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Evet
%21
Hayır
%79
Ankete katılanların %79’u Hedef Sıfır politikasının İngiltere’de benimsenmesine karşı çıkarken yalnızca
%21’lik bir kısım bu fikri destekledi. Ankete katılanların yapmış oldukları yorumlar bu politikaya muhalefetin düzeyini de gösteriyordu; itiraz edilen hususlar arasında politikanın gerçekçi olmaması, başarıya
ulaşmasının çok maliyetli olması ve hayatın özü itibariyle riskli olması yer alıyordu.
Bazı katılımcılar Hedef Sıfır’ın hızın düşürülmesi konusu üzerine çok fazla odaklandığını ve bunun ölümleri azaltmak için yanlış bir yaklaşım olduğunu dile getirdi. Buna ek olarak İsveç’in kültürel, ekonomik
ve siyasi olarak İngiltere’den farklı olduğu ve böylesi bir yaklaşımın İngiltere’de işe yaramayacağı da
ifade edildi. Katılımcılardan bazıları ise İngiltere’de yürürlükte olan karayolu güvenlik uygulamalarının
zaten çok kısıtlayıcı olduğunu ve Hedef Sıfır politikasını benimsemenin yol kullanıcıları için daha fazla
kısıtlama anlamına geleceğini söyledi (bkz. Tablo 6.4).
46
Hedef Sıfır’ı destekleyen katılımcılar ise ikiye ayrılıyordu. İlk grupta politikayı daha fazla incelemenin
ihtiyacına inananlar ancak İngiltere’de uygulamaya geçirilmesi konusunda kuşkulara sahip olanlar ve
karayollarında sıfır ölüm hedefiyle yola çıkan bu politikayı tamamıyla destekleyenler.
Tablo 6.4:İngiltere’nin İsveç’teki Hedef Sıfır politikasını benimseyip benimsememesi üzerine yapılan yorumlar
Gerçekçi değil
Nihayetinde başarısızlıkla so- Tamamıyla gerçek dışı ve Sürekli ilerlemeye dayalı bir
nuçlanacak yanlış vaatlerle toplum genelinin mantığı ba- politika benimsemek en iyidolu “hayal satan” idealist kımından da kabul edilemez. sidir.
bir görüş.
Bu politika hali hazırda trafik
kazalarını önlemeye yönelik
hiçbir şey yapılmadığını ima
ediyor, durum tabii ki böyle
değil.
Risk
Kontrolsüz yayalar ölme ya
da yaralanma risklerini es
geçip arabaların önüne atladıkça risk devam edecek. İstatistiki olarak yayaları içeren
kazaların çoğunda sorumluluk yayalara ait.
Bence hayatın içerdiği çok Ölüm sayılarını azaltmalıyız,
sayıda riskten yalnızca biri ama asla tamamen bitiremeüzerine odaklanmak dar gö- yiz. Yollarda arabalar oldukrüşlülüktür.
ça ölümler de olacak.
Ölü sayılarının azaltılmasına ilişkin mevcut hedef çok
iddialı olmayabilir ama en
azından ilerlemeyi mümkün
kılacak bir yapı sunuyor.
Bu politikanın başarıya ulaşacağından emin değil, ulaşacaksa bile maliyet ne olacak?
Burada sınırlı kaynakları
azami düzeye çıkarma gibi
bir konu daha var.
Ölüm ve yaralanma vakalarını sıfıra indirmek için bu
kadar devasa bir harcamayı
gerekli kılmak pek mantıklı
değil.
Bu politika hem dikkatlerimizin hem de kaynaklarımızın
gerçekten kontrol edilebilecek sorunlara (alkollü araç
kullanma vb.) yönetilmesinin
önüne geçecek.
Hızla ilgili bu takıntının ortadan kaldırılması için politikanın gözden geçirilmesi
gerekiyor çünkü hız yalnızca
konunun görünür boyutu. Öngörülen hız sınırının üzerine
çıkılması şaşılası derecede
az kazaya sebep oluyor. Karayolu güvenlik politikası kamuoyunun fikrine, Brake gibi
araba düşmanı oluşumlara ya
da yeşil lobinin düşüncelerine
değil bilimsel araştırmalara
dayanmalıdır.
Hız trafik kazalarının yalnızca %3’üne sebep olurken,
hızın karayolu güvenliğine
ilişkin tek mesele olduğu fikrinden kurtulmalıyız.
İhtiyacımız olan şey trafik
yasalarının daha sıkı bir şekilde uygulanmasıdır, bütün
kazaların nedenini hızmış
gibi gösteren bir takıntı değil (bunu İngiltere Ulaşım
Departmanı dahi kabul etti).
Ayrıca bu politika muhtemelen ya el bebek gül bebek
çocukların yetiştirilmesine ya
da yayalar ve bisikletliler gibi
incinebilir grupların aleyhine
olacak düzenlemelerin yapılmasına sebep olacaktır.
Maliyet
Bu iş için korkunç miktarlarda para harcamak gerekir (bu
para da diğer sosyal hizmetlerden kesilecek) ve uzun vadede hangi ulaşım aracığını
seçeceğimiz ve bunu nasıl
kullanmamız gerektiği konusunda fazladan kısıtlamalar
karşımıza çıkacak. Talep etmediğim bir fayda için benim
özgürlüğüm kısıtlanmış olacak.
Hız
Görünüşe göre bu politikanın
tek derdi hız, yani sadece motorlu taşıt kullanan yol kullanıcıları üzerine odaklanıyor.
Yolları daha güvenli yapmanın tek yolu, toplumu ulaşım
altyapımızı nasıl güvenli bir
şekilde kullanacakları konusunda eğitmektir. Ancak nihayetinde hepimiz insanız ve
hatalar yapabilir, kazalara
sebep olabiliriz. İngiltere’deki eğilime baksanız, hızın karayolu güvenliğine ilişkin asıl
mesele haline gelmesinden bu
yana yollarımızda meydana
gelen ölüm vakalarının ciddi
bir şekilde azaldığını görebilirsiniz. Bu da bu politikanın
hatalı olduğunu ve hayatlara
mal olduğunu ortaya koyuyor.
47
İngiltere İsveç’ten farklıdır
Bence politikanın bazı kısımları (örneğin insanların hata
yapabileceğini kabul etmek
ve buna göre düzenlemeler
yapmak) uygulanabilir ama
genel olarak bu politika işe
yaramaz. Ayrıca İsveç’e sık
sık giden (ve vaktiyle İsveçli
bir firmada çalışmış) biri olarak İsveç’teki trafik koşullarının ve genel olarak şoförlerin yaklaşımının İngiltere’ye
göre son derece farklı olduğunu söyleyebilirim.
İsveç ile İngiltere arasında
ekonomi, nüfus dağılımı ve
yoğunluğu, nüfusun homojenliği (İngiltere hem gelir hem
de etnik köken bakımından
çok daha çeşitli bir yer), işe
gitme tarzları vs. gibi konularda büyük farklılıklar var.
İsveç’te yapılmış deneyler
olduğu gibi İngiltere’ye aktarılamaz.
İsveçli insanlar bizimkine
göre temelden farklı bir perspektife sahip olabilirler ve bu
yüzden bu politika için yapılacak masraflara değer diye
düşünebilirler. Başka ülkeleri
taklit etmek bir hatadır.
İsveç’te mil kare başına düşen
insan sayısı 130, İngiltere’de
ise 780. Bunu daha iyi bir
örneği İsveç’in yollarda yuvarlakları uygulamaya koyma planı, ama İngiltere’deki
yetkililer biliyor ki çok daha
yüksek trafiğin idare edilmesi
için trafik ışığı sistemleri gerekli. Politika aynı zamanda
gelişkin sürücü testlerinin ve
yıllık görüş testlerinin önemini de yadsıyor gibi görünüyor. İsveç’in 1967 yılında
trafiği sol şeritten sağ şeride
taşımasının ardından gündüz
farı kullanma zorunluluğu
getirildi. Fransa, İngiltere ve
Almanya gibi trafiğin daha
yoğun olduğu yerlerde ise
gündüz farı yayaları, bisikletlileri, motosikletlileri ve diğer
sürücüleri riske sokar. Hedef
Sıfır kavramı uygun çünkü
gündüz farları diğer sürücülerin tehlikeyi fark etme yetisini azaltıyor. Eğer İngiltere
gündüz farı uygulamasına
geçse yılda fazladan 1.85 milyon ton CO2 atmosfere salınır,
bu da İngiltere’deki Karbon
politikası kapsamında gerçekleştirilen Kyoto’ya uygun
bütün taahhütlerin boşa gitmesi olur. İsveç Hükümetinin
istediği gibi gündüz farları
bütün dünyada uygulamaya konursa, fazladan ortaya
çıkacak çevresel hasar tahammül edilemez bir boyuta
ulaşacak; NOAA hali hazırda
1990 yılından beri CO2 salınımının %20 arttığını söylüyor. Yani İsveç’te işe yarayacak bir politika İngiltere için
uygun değildir.
İsveç’teki politika ciddi hatalar içeriyor. İsveç’te kullanılan farlar incinebilir yol
kullanıcılarını risk altına
sokuyor ve çevreyi kirletiyor.
Bu politikaya gelişkin sürücü
testleri ve yıllık görüş testleri
de dâhil değil. 30 Mart 2005’te
BBC, Manua Loa Hawaii’deki Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne (NOAA) bağlı
olan ABD Hükümeti İklim
İzleme ve Teşhis Laboratuvarı Başkanı Dr. Pieter Tans’ın
Dünyadaki
karbondioksit
düzeyinin 1990’dan bu yana
%20 artış göstererek 315
ppm’den 378 ppm’e çıktığını
söylediğini duyurdu. İsveç’te
bu durumdan sorumlu olanlar arasındadır. Çevreye zararı olmayan BİR WATTLIK
LED lambalar kullanılabilir
ama Volvoları satmak için 55
wattlık tungsten halojen lambaların kullanılmasında ısrar
ediliyor. Bu çevresel açıdan
sorumsuz bir yaklaşımdır ve
suç İsveç’teki politikaya aittir.
İngiltere’deki karayolu güvenliği kültürü, trafik yoğunluğu, olası tehlikeler (geyiklerimiz yok ama yıl boyunca
yüksek yoğunlukla seyreden
araba ve motosiklet trafiğimiz var) o kadar farklı ki, İsveç’teki Hedef Sıfır politikası
burada hiçbir işe yaramaz.
48
Neden İsveçlilere kendi idealist bakış açılarının başka
ülkelere dayatılıp dayatılmaması gerektiğini sormuyoruz?
Büyük Birader bu soruyu
kendi insanlarına sormaktan
korkuyor mu?
İngiltere’deki politika zaten çok kısıtlayıcı
Bu ülkedeki hükümet belki de
dünyanın en iyi şoförlerinin
bulunduğu bu ülkeyi George
Orwell’in 1984 romanındaki
gibi yönetmeye çalıştığından
zaten bir sürü kısıtlayıcı düzenleme var; altyapımıza ve
utanç verici yollarımıza yönelik bir düzenleme yapmanın
zamanı geldi de geçiyor.
“Hedefler”le ilgili modern
takıntı zarar verici, bu takıntılara herhangi faaliyete ilişkin
tüm riskleri ortadan kaldırma
hedefi de dahil. Hayattaki hiçbir şey riskten azade değildir
ve Ürün Kalitesi çevrelerinde
hali hazırda uygulamaya konmuş olan daha kullanışlı bir
uygulama “sürekli ilerlemeyi” içermektedir.
Hedef Sıfır araba düşmanı İngiltere’de zaten bir sürü
politikacılar ve aktivistler Drakonvari kanun ve ulaşıtarafından kolayca kullanı- lama hedef konmuş durumda.
labilir ve motorlu taşıt düşmanı politikaların ve araba
kullanımı ile ilgili gereksiz kısıtlamaların uygulanmasına
sebep olabilir.
Özgürlük ve demokrasi belli
bir ölüm sayısını da içeren
bir bedele sahiptir ve bunu
kabullenmek zordur. Yollarda
ölen ya yaralanan pek çok
kişi, aptal davranışları sebebiyle b duruma düşüyor. Çok
sayıda askeri öleceklerini
bilerek savaşa yolluyoruz ve
ölümleri neden onların ilk
sırada gönderildiğini meşrulaştırıyor, zorbalığın olmadığı daha güzel bir dünya için.
İngiltere’de her hafta çıkan
yeni kanunlar (ve bunu kanunları çiğneyen kişiler) ile
zaten dünyadaki en fazla gözetlenen toplumuz. Sıfır hedef
idealine ulaşmak üzere yürürlüğe konacak kanunlar insan
ruhuna zarar verip bizleri
ruhsuz ve itaatkâr insanlar
haline getirecek.
İngiltere’de bizler dünyadaki
en fazla gözlenen insanlarız. Gerçekten artık sürekli
artan kamera sayılarına bir
dur deme zamanı geldi. Bu
iş artık öyle bir noktaya vardı ki, motorlu taşıt kullanan
kişilerin insan haklarının ihlal edildiğini söyleyebiliriz.
Motorlu Kolluk Kuvvetleri
yeniden işlerine dönsün, nihayetinde kameralar tehlikeli
şoförleri yakalayamaz. Ayrıca şu an yürürlükte olan pek
çok hız sınırı modern araçlarda meydana gelen güvenlik,
performans ve tasarımdaki
iyileştirmeler göz önünde tutularak yeniden değerlendirilmeli.
İngiltere hükümetinin makul Bu işin tek sonucu, etkisiz yıbir politikayı benimseyeceği- ğınla yasama değişikliğinin
ne inanmıyorum. Sadece sü- gerçekleştirilmesi olacaktır.
rücüler üzerinde daha geniş
ve aptalca kısıtlamaları hayata geçireceklerdir.
İngiltere’deki hükümet karayolu güvenliği konusuna
makul bir şekilde yaklaşana
ve kazalara çoğunlukla sebep
veren konulara eğilip uygun
yol mühendisliği ve bakımı yatırımlarını yaparak bu
düzenlemeleri makul eğitim
programları ile destekleyene
dek İngiltere’deki karayolu
güvenliği kötüye gitmeye devam edecek.
İngiltere’de karayolu güvenliği ile ilgili olarak hali hazırda öncelikle aşılması gereken
bir sürü engel var; bunların
başında kötü yol koşulları,
kontrol edilmeksizin devam
eden tehlikeli sürüşler, hükümetin genel şoför becerisini artırmaya yönelik genel
vurdumduymazlığı sebebi ile
daha fazla kaza ve ölüme sebep olan güvenlik gelirlerinin
öncelikli hale getirilmesi geliyor.
İngiltere’deki politika hatalı
DfT hali hazırda İngiltere’deki sürücülerle ilgili yalan ve
yanlış bilgilere dayanan bir
politika uyguluyor. Trafikteki sakinleşme dönüp dolaşıp
daha fazla stres ve öfkeye
sebep oluyor çünkü insanlar daha uzun ve daha zorlu
yolculuklara mahkûm kalıyor.
Kazazede yayaların %80’inin
kazalar sırasında alkollü ya
da uyuşturucu madde etkisi altında olması konusunda
tek söz edilmiyor. Bu da bu
politikanın tam bir delilik
olacağının başka bir göstergesi. Araba teknolojisindeki
gelişmeler ve kazazedelerin
tedavisi çoğu ölüm ve ciddi
yaralanma vakasını zaten
azalttı. Hedef Sıfır gibi bir
politika benimsemek mevcut
rakamların yeni bir kategori
kapsamında yeniden sınıflandırılması ve yaralanma
vakalarını abartılmasına yol
açacak.
49
Hedef Sıfır politikasının İngiltere’de şu zamanda uygulamaya konması kötü sonuçlara yol açacak. Bunun
sebebi bu politika bu ülkede
hali hazırda var olan karayolu güvenliğine ilişkin yanlış
yaklaşımı daha da güçlendirecek, bu yaklaşım ölüm ve
yaralanmaları engellemediği
gibi artmasına sebep oluyor.
Emin olmayanlar
Sadece gerekli düzenlemeler
yapılırsa. Ağaçları sökme fikri benim için kabul edilemez.
Ayrıca bence bütün yaş gruplarının güvenli sürüş hususunda eğitilmesi gerekiyor ve
görünen o ki Hedef Sıfır’da
bu konu dikkate alınmamış
(ya da görebildiğim kadarıyla
açıkça ifade edilmemiş). Bir
başka konuda internette bu
konu ile kısa bir araştırma
yaptığınızda bu politikadaki
kısıtlama yönteminin “çelik
halat” yöntemi olduğunu görüyoruz. Bu tarz bir kısıtlamanın hem yolcular hem de
diğer yol kullanıcıları için
riskli olduğunu gösteren çok
sayıda örnek var. İki örnek
verilebilir: a) Bir kamyon
kontrolden çıktığında ve bariyerin yüksekliği sebebi ile
devrildiğinde (yüksekte olan
arabadaki kişilerin kafasını
kesecektir) ve b) Halat gerilir
ve koparsa sarılı hale gelebilir ki bu da çok tehlikelidir.
Bu politikadan alabileceğimiz
dersler olabilir ama neden
hali hazırda işleyen, başarılabilir bir kapsamda sürdürülen ve belli bir zaman dilimi
olan, paydaşlar tarafından
da yüksek oradan desteklenen
bir politikayı değiştirelim ki?
İngiltere’nin stratejisi mükemmel olmayabilir ama en
azından gerçekçi. İsveç’teki
teknikler ve orta vadedeki
hedefler İngiltere ile benzer
– tabii belli bir sayıda insanın ölmesini belli bir sayıda
insanın ölmesine tercih eden
parlamento oyları hariç; Aynı
sabunu başka bir pakete koyup sunmak gibi.
Zaman İsveç’in ne ölçüde
başarılı olacağını gösterecek. Politikanın tüm motorlu taşıtları içermesi ve belli
grupları (scooter sürücüleri
ve motosiklet sürücüleri gibi)
cezalandırmaması koşuluyla,
İngiltere o zaman İsveç’teki
politikadan dersler alabilir
ve onların stratejisini benimsemek iyi bir adım olabilir.
İsveç’teki programın bazı
hususlarına dair bazı tartışmaların yapılmasını isterim,
buna yol kullanıcılarının davranışı geliştirmekten ziyade
yolları yeniden düzenleme,
çevre yollarının kullanılmaya
devam etmesi ve bisiklet yollarının ayrılması gibi fikirler
de dâhil. Akıllı hız adaptasyonu gibi teknolojiler vasıtasıyla hız kontrolü çok daha basit
ve ucuz çözüm yolu olabilir.
Bu soruya cevap vermek zor. Bu politika ve politikanın soBence bu politika yalnızca nuçlarını incelemeli ve bun2010 yılı için belirlediğimiz dan bir şeyler öğrenmeliyiz.
hedeflere ve bunlar –umarımyerine getirildikten sonra yerlerine belirlenecek yeni hedeflere ulaşma konusunda bir
değişikliği beraberinde getirmeyeceğine ikna olmamız
halinde yürürlüğe girmeli.
Hakkında daha fazla bilgi
sahibi olmadan hemen evet
diyemem. Batı Yorkshire kamera güvenliği ortaklığı o
gün hiç yaralanma vakasının
görülmemesini hedeflemekte. Neden sadece bir gün?
Amaçlamamız gereken şey
hiç kaza olmaması. Eğer hiç
kaza olmazsa, hiç yaralanma
da olmaz.
4. İngiltere’de var olan karayolu güvenliği konusuna belli hedefler belirleyerek yaklaşma yönteminin ölüm ve ciddi yaralanma vakalarını azaltma konusunda etkili olduğunu düşünüyor
musunuz?
Evet
%24
Hayır
%76
Katılımcıların %76’sı İngiltere’deki karayolu güvenlik hedeflerinin ölüm ve yaralanma vakalarını azaltmada etkisiz olduğunu düşünürken, %24’ü ise bu yöntemlerin etkili olduğunu düşünüyordu. Katılımcı-
50
ların dikkat çektikleri konular arasında hedeflerin yetersiz olduğu ve farklı bir yaklaşımın benimsenmesi
gerektiği fikri yer alıyordu. Hız üzerindeki aşırı vurgu olası sorunlardan biri olarak tanımlandı. Tablo 6.5
dile getirilen görüşlerin bazılarını içermektedir.
Tablo 6.5 İngiltere’deki yaklaşımın etkili olup olmadığına dair yorumlar
Hedefler etkisiz
İngiltere’deki hedeflerle ilgili
var olan takıntı ve hız yaptırımları ile gelir elde etme
arasındaki kafa karışıklığı
hem politika yapıcılar hem
de araç süren insanlar açısından ters etkiler yarattı.
Karayolu güvenliği alanındaki en önemli gelişme sürücü
eğitme konusu üzerine odaklanmamız ve sürücü belgesiz,
sigortasız ve kötü durumdaki
araçları ile seyahat ederek
sürekli olarak kuralları ihlal
eden sürücülerin ayıklanması
(hapis vb yollarla) sayesinde
başarılabilecektir.
Eğer gerçekçi hedefler belirlersek ve kazaların nedenlerini anlamaya çalışıp bu nedenleri ortadan kaldırmaya
yönelik adımlar atarsak etkili
olabilir. Hız kameraları meselesi yanlış konulara odaklanmanın ölümleri azaltma
konusunda işe yaramadığı
gibi bizatihi durumu daha da
kötüleştirdiğini ortaya koydu.
Etkili değil, çünkü rakamların
her şey demek olduğu bir kültürü destekliyor ve politikanın
genel olarak bir başarısızlık
olduğu açıkça ortada olmasına rağmen bir hedefe ulaşıldığının kanıtlanması amacıyla önemsiz rakamların işaret
edilmesini teşvik ediyor.
Hedefler “ıvır zıvır” rakamların ön plana çıkmasına
neden oluyor. Bu hız kameralarının ölümleri azalttığına
ilişkin yanlış iddialarda en
açık şekilde ortaya çıkıyor.
Bu alandaki herhangi bir hedef öyle ya da böyle keyfidir.
İngiltere’deki hedefler siyasetin ürünüdür; bu da mevcut
yönetimin belli konulardaki
durumu belli bir miktar iyileştirmeye ilişkin ‘sözleri’nin
görüldüğü pek çok alan gibidir, bunun nasıl yapılacağı
ve ne ölçüde başarılacağına
ilişkin bir bilgi yok. Bu hedefler yalnızca ‘doğru bir şey’
ya da ‘işleri düzeltebiliriz’
diye düşünmemizin sebebi
olarak ortaya çıkıyor. Makul
olacak tek hedef risk/özgürlük dengesine dayalı hedefler
olacaktır. Ne var ki belirlenen
hedef her daim bir tartışma konusu olacak ve sık sık
gözden geçirilecektir. Ne var
ki sonuçların başarıyla elde
edilmesini sağlayan hedefler
değil, bunları başarmak üzere benimsenen yöntemdir. İngiltere’de son yıllarda yanlış
olan şey işte bu yöntemler,
yıllardır sürdürülen nitelikli
araştırmaların sonuçları ve
uzmanların önerileri naif/
sahte istatistikler ve politikacıların ön yargıları yüzünden
görmezden geliniyor.
Hedefler genelde anlamsız
olma eğiliminde ve var olma
sebepleri siyasi amaçlardır.
Mesela Ulusal Sağlık Hizmeti
kapsamında bazı ciddi yaralı
hastalar tedavi için gerekli
olandan çok daha uzun süreler bekletiliyor, durumu daha
hafif olan hastalarsa hükümetin bekleme süresi hedeflerini
çiğnememek uğruna “ön sıralara” alınıyor.
İngiltere’yi hayatında araba
sürmemiş çok sayıda bakan
yönetiyor ve bunlar hedefleri
herhangi bir soruna yönelik her derde deva evrensel
çözümler olarak görüyor.
Gerçekte durum böyle değil,
etkili olmaya çalışırken daha
çok insanların önünde engel
oluşturuyorlar.
Bu hedefler ne kadar faydalı
olursa olsun İngiltere’nin karayolu güvenliğini artırmaya
yönelik benimsemiş olduğu
yöntem ciddi derecede hatalıdır. Hedefler, gerçekleştirilme
umutları yoksa anlamsızdır.
51
Farklı bir yaklaşıma ihtiyaç var
Bizde öyle bir anlayış var ki
yollarda en fazla ölüme sebep
veren insanlar (yani kendilerini arabaların önüne atan
yayalar) hiçbir suçlama ile
karşı karşıya kalmıyor ama o
sırada yoldan geçmekte olan
ve bu yayalara çarpan masum
sürücüler cezalandırılıyor. Bu
anlayışın karayolu güvenliğini artırmasına imkân yok.
Güvelikle trafikteki tıkanıklığı azaltma arasında bir
denge tutturulmalı. Yalnızca
kazaların azaltılması üzerine odaklanan mevcut hedef
olmaması gereken yerlerde
trafiğin sıkışmasına yol açan
kavşakların yapılmasına sebep oldu. Bu bir bütün olarak ekonomiye zarar verecek,
başka alanlarda ölümlerin
ortaya çıkmasına sebep olacak. Kaza potansiyeli ve hız
arasındaki ilişki zaman ve
hayat değeri arasındaki mevcut değerler hesaba katılarak
belirlenmelidir.
Hükümet birimlerinden başka
bu hedeflerin neler olduğunu
kim biliyor ki? Meçhul hedefler bireylerin değişmesini
nasıl sağlayabilir?
İngiltere tarafından yıllardır
benimsenen ve dünyanın en
güvenli yollarının inşa edilmesini sağlayan ve ölümleri
azaltan yararlı politika basit
‘kolay’ hedefler uğruna terk
edildi ve sonucunda ölüm
sayıları yeniden artmaya
başladı. Yerel ve ulusal politikacılar tarafından ‘bir şeyler yapmak lazım’ düşüncesi
ile belirlenen hedefler yerine
Karayolu güvenlik profesyonelleri tarafından belirlenen
politikalar asıl hedefimiz olmalı.
Eğitim ve mühendislik konu- Eğitim, mühendislik ve yaplarına dikkat etmeliyiz.
tırım; bizi hedefe ulaştıracak
olan bu prensiplerdir.
Hız
17 yaşındaki sarhoş bir çocuk
içine 5 arkadaşını doldurduğu arabasını gece saat 2’de
yolda tutamıyor diye günün
başka saatlerinde makul bir
hızda yolda gidemeyecek
değilim. Ya da acil durum
araçlarının ilerlemesini engelleyen ve sürücüleri çileden
çıkaran trafik yavaşlatma uygulamaları. Buna bir de şimdilerde pek revaçta olan Yeşil
takıntı ile birleştirin, güvenliğe ilişkin alınan önlemler ile
araba kullanımını azaltmaya
yönelik önlemleri ayırt etmek
mümkün değil.
Asıl yaklaşım hızı düşürmeye
yönelik gibi görünüyor. Kötü
araç kullanma ve yaya davranışlarını değiştirmek çok
daha faydalı olur.
Mevcut tüm koşulları dikkate [İngiltere’deki politika] hızın
düşürülmesi ve yaptırım (yani
almadan uygulanan ve
gelir kaynağı) kameraları
hız sınırının ufak tefek ihlalle- üzerine fazlaca odaklanmış
ri üzerine odaklanan mevcut durumda. Asıl odaklandığıpolitikanın amacı ölüm va- mız nokta güvenlik değil kâr.
kalarını azaltmak değil para
toplamaktır. Sonuçlar ihlallerle tamamen orantısızdır.
Hayır, İngiltere hız meselesi
üzerine fazlaca odaklanmış
durumda. Kazaların gerçek
sebebi bu değil. Hız kazaların
sebeplerinden yalnızca biri.
İngiltere’de bu para kazanmanın bir aracı gibi kullanılıyor ve kötü araç kullanma
ve kötü yol koşulları gibi
asıl meseleler, bu meselelere
eğilmek masraflı yatırımlar
yapmayı
gerektirdiğinden
görmezden geliniyor. Sadece
hız meselesini dikkate almanın hiçbir maliyeti yok ve bu
aynı zamanda düzenli bir gelir kaynağı.
Sadece hız üzerine odaklanan tek bakış açılı yaklaşım
işe yaramıyor ve bir an önce
değiştirilmesi gerekiyor. En
iyi çözüm yollarımızı daha
güvenli hale getirmek üzere
daha eğitimli trafik polislerini görevlendirmek. Aslında
en hızlı işleyen yollarımız en
güvenli yollar, bunun sebeplerinden biri de yayalarla
araçların yolunun ayrılmış
olması.
İngiltere’deki
yaklaşımın Asıl faaliyet hayal satmak
odaklandığı tek bir konu var: değil, ilerlemek üzere eğitim
hız, hız, hız. Sonuç olarak İn- sağlamaktır.
giltere’de trafik kazalarında
ölen kişilerin sayısı her geçen
gün artıyor. Eğitim, mühendislik ve yaptırım konuları
üzerine odaklanan daha dengeli bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Motorlu taşıt kullanıcılarının
istatistiki bir veri olarak değil, bireyler olarak ele alınması gerekiyor.
52
Olumlu görüşler
Ölüm sayılarını azaltmasına
karşın yerel ve ulusal düzeylerde bir performans ve ilerleme kültürü yarattı.
Politikaların İngiltere’de ölü
sayıları üzerinde olumlu bir
etki yarattığı su götürmez.
Öncelik yaratıyor ve sürekli
olarak kaynak aktarılmasını
sağlıyor.
Sürekli gelişim iyi bir fikir.
Hedefler belirlemek iyi bir fikir. İngiltere’deki mevcut politika ciddi oranda başarısız.
Ölümler artıyor.
Bu politika makul ve akla da- Oran ve yüzdeye dayalı hedef- Hükümetin politikası yanlış
yalı.
ler belirleme konusu tartış- yönlendiriliyor ve muhtememaya açık olabilir. Ne var ki len başka bir yerden alınma.
genel yüzde prensibi ölüm ve
yaralanma vakalarının azaltılması için profesyonel ve
gönüllü unsurların bir araya
gelmesini sağladı.
İngiltere’nin mevcut hedeflerinin belirlenmesi sorumluluğunu üstlenmiştim ve bir
sürücü olarak her alandaki
azalmaları sağlama açısından çok önemli olduklarına
inanıyorum.
Evet, hedeflerin gerçekten de
olumlu bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum, çünkü
üst düzey yetkili ve meclis
üyelerinin dikkatini karayolu
güvenliği ile girişimlere daha
fazla kaynak ayırma konusuna çektiğini düşünüyorum.
Karayolu güvenliğine bazı
girişimler (örn. trafiğin yavaşlatılması ya da hız kameraları) ölüm ve ciddi yaralanma vakalarının azaltılmasına
olumlu etki etti, yine de karayolu güvenliği eğitiminin bazı
unsurlarının değeri hakkında
kuşkularım var.
Evet. Örneğin benim yaşadığım Londra’da koyulan belli
hedefler kazaların çokça meydana geldiği noktalar üzerine
odaklandı ve karayolu güvenliğine çok fazla kaynak ayrılmasını sağladı.
İngiltere’deki
politikanın,
kamuoyunu ve ilgili örgütleri karayollarında meydana
gelen ölüm vakalarının azaltılmasına yönelik politika ve
pratik değişimi üzerine düşündürme konusunda başarılı olduğunu düşünüyorum.
Eksik olan kısım ise şu ki bireylerin karşı karşıya kaldığı
değişen riskleri ölçemiyoruz,
yalnızca riske maruz kalma
oranı ya da riskin kabul edilebilirliğinden bağımsız olarak toplam sayıyı düşürme
konusu üzerine odaklanıyoruz. İngiltere’de bu alanda
aşama kaydetmenin yolu yol
kullanıcılarının karşı karşıya
kaldıkları riskleri anlamak
ve bunları ölçmek olmalıdır
– azınlıkta kalan/incinebilir
ulaşım şekillerini köşeye sıkıştırmak ya da başkalarını
şeytanlaştırmak değil.
Rakamları düşürmeye yönelik
hedefler bazı kişileri bir şeyler yapılması gerektiği konusunda düşündürmeye yönelik
olarak etkili olmuştur. Çeşitli
çabalar var ve bazı yerlerde
bazıları son derece etkili olan
politikalara ilişkin ciddi bir
bağlılık var (örn. hız kameraları, saatte 20 millik hız sınırı, trafik yavaşlatma, topluluk
ortaklıkları). Ancak hedefler
sıfır noktasına ulaşmak üzere tasarlanan bir programın
parçaları olmalı. Sorun şu
ki kapsayıcı bir ilke olmadan
gerekli beceri ve kaynakların
kullanılmasını sağlayacak gerekli politik irade ve tutarlılık
da olmuyor.
53
Olumsuz görüşler
Hem iyi hem de kötü taraflar
var ama geçenlerde bir sürü
“hurda” yol levhası gördüm ki
bence bunlar boşa harcanmış
para demek. Ne var ki bir sürücü olarak bazı taşıtların devamlı yol dışına çıktığı yerler
görüyorum, buralarda kasis ve
hafif bir dönemeç var ama bazı
sürücüler bunu fark edemiyor
ve bu konuda yolu iyileştirmek
ya da kasisi daha etkin bir
hale getirmek için hiçbir adım
atılmıyor. Bunların her ikisi de
kazaların azaltılmasına katkı
sağlayacaktır.
İngiltere son yıllarda sadece
yaptırım üzerine odaklandığı için yollarda hayatını
kaybeden ya da ciddi şekilde
yaralanan insanların sayısında herhangi bir azalma
sağlanamadı. Hedefler yerel
olarak uygulanıyor ve bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyor; ayrıca genel olarak
bir önceki on iki aya göre
ölüm sayılarının ne ölçüde
azaldığı üzerine odaklanıyor. Politik olarak bir adım
atılmış durumda ama görünürde aynı oranda insani bir
çaba mevcut değil.
Yanlış şekilde kullanılan
“ölüm ve ciddi yaralanmaları” azaltmak üzere uygulanan “güvenlik kameraları”
yerleştirmenin ardındaki ilke
açık bir şekilde işe yaramıyor ve motorlu taşıt kullanan
kimseleri polis ve yetkililere
yabancılaştırıyor. Şimdilerde
uygulamaya konan hız sınırlarının çoğu gerçekçi olmayan derecede düşük ve yalnızca polis ve otoritelere para
kaynağı oluşturmak üzere
cezalar şeklinde uygulamaya
konuyor.
İngiltere’de
karayollarında
meydana gelen ölüm vakaları
evde kazara meydana gelen
ölümlerden daha azdır. Şimdiye kadar hedeflenen tek konu
hız sınırı kurallarının uygulanması oldu. Yaptırımın uygulamaya konduğu 1997 yılından
beri ölüm oranlarındaki 30
yıldır süregelen azalma durdu ve pek çok alanda ölümler
artmaya devam etti. Şimdiye
kadar es geçilmiş daha etkili
bir hedef ise yayaların eğitilmesi. İngiltere’de meydana
gelen ve yayaları da içeren
ölüm vakalarının %80’inden
çoğu yayaların kusuru sebebiyle meydana geliyor. Ancak
bu konuyu düzeltmek için HİÇBİR ŞEY yapılmıyor. Ölümlü
kazaların yalnızca %4’ünün
aşırı hızdan kaynaklı olarak
(ki bazen hız sınırının ALTINDA) meydana geldiğini düşündüğümüzde kaynakların yanlış
hedefler uğruna harcandığı
kolayca görülebiliyor. Bu da
hükümetin doğru hedef belirlemeyi beceremediğini ve hız
sınırı kurallarını son derece
sıkı bir şekilde uygulayarak
sürücüleri yabancılaştırdığını
gösteriyor, üstelik bu sırada
ölümler artmaya devam ediyor. İsveç’in kaza esnasında
daha az hasara sebep olacak
yol kenarı yapıları geliştirmek
üzere çalışmalar yürütmesini
anlıyorum.
İngiltere’nin yaklaşımı aşırı
derecede basit; genel olarak
bakıldığında oldukça sığ ve
bu konuya ilişkin mevzuat
geliştirmek üzere çalışan
insanların karayolu güvenliğine ilişkin anlayışta da
sorunlar doğuruyor. Sonuçta
yol kullanıcıları arasında bir
kutuplaşma meydana geliyor
– bir yanda her kazada kolayca suçlanan motorlu taşıt
kullanıcıları diğer yanda ise
sorumsuz davranma özgürlüğüne sahip olduklarını düşünen diğer yol kullanıcıları.
Yolsa en ufak bir sorumluluk
taşımayan yeni ve genç bir
nesil var, bunlar (hükümetin
bu doğrultuda yürütmekte
olduğu aktif politika neticesinde) yolda canlarını istediğini yapabileceklerinin ve
cezalandırılmayacaklarını
düşünüyor, çünkü her zaman
suçlanacak bir sürücü bulmak mümkün.
İngiltere’deki yaklaşım gü- Ölüm vakaları uzun yıllardır
venlik üzerine yapılan har- süren düşme eğiliminden soncamalardan çok ceza ve para ra yeniden yükseliyor.
toplama üzerine aşırı şekilde
odaklanmış durumda.
54
Rakamlar her şeyi açıklıyor!
Rakamların düşük olmasının
tek bir sebebi var o da araç
güvenliği konusuna on beş yıl
öncesine nazaran daha fazla
ilgi göstermemiz. Bu doğrultuda araçların ağırlığı artırıldı ve ‘daha güvenli’ araçlar
yapmak için daha fazla yakıt
ve kaynak israfına yol açtı.
TÜM vatandaşlara yönelik
bir karayolu güvenliği ilkesi
bu gereksiz malzeme israfının önüne geçebilir. Emniyet
kemeri takma zorunluluğu
hayat kurtarabilir, peki ama
seçme özgürlüğü? Karayolu
güvenliği azalan ölü sayısı
hakkında caka satıp kendi
vatandaşlarının özgürlüğüne
çok az saygı gösteren politikacıların kişisel egosuyla mı
sınırlı?
5. İsveç’te ankete katılan kimseler bir “Vizyon” belirlemenin karayolu güvenlik politikasını yeni
ve enerjik bir hale sokmak için avantajlı olduğunu söylüyor. Sizce bu İngiltere’de Hedef Sıfır’ı
hayata geçirmenin etkilerinden biri olabilir mi?
Evet
%28
Hayır
%72
Ankete katılan kişilerin toplam %72’si Hedef Sıfır politikasının İngiltere’deki karayolu güvenliği anlayışına yeni ve enerjik bir hava katmayacağına inanırken, %28’i ise katacağına inanıyordu. Katılımcılar
daha sonra Hedef Sıfır’a olumlu ya da olumsuz yaklaşmalarının ardında yatan sebepleri de detaylı olarak
açıkladılar (bkz. Tablo 6.6).
Tablo 6.6 Hedef Sıfır Hakkında Yorumlar
İngiltere’de Hedef Sıfır’ın hayata geçirilmesine karşı olanlar
Bir vizyon her zaman istenen
bir şeydir – ama “hedef sıfır”
vizyonu tamamıyla farklı bir
şeydir.
Dürüstçe söylemek gerekirse
aptal bir hedefe sahip olmak,
makul hedeflerin ciddiye alınmamasına yol açabilir.
Bence “hedef şu” şeklinde bir
vizyona sahip olmak zorundasınız, ama bu hedef gerçekçi
değilse birkaç yıl içerisinde
insanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Hedefler gerçekçi ve başarılabilir olmalı. Birkaç yıl içerisinde “sıfır ölüm” hedefine
ulaşamazsak bu canlandırıcı
olmaktan çok moral bozucu
bir etkiye sahip olacaktır.
İngiltere toplumu hükümetin Bu politika güvenli ve dikkatli
karayolu güvenliği hakkında yol kullanıcılarını yabancısöylediği şeylerden bıkmış laştıracaktır.
durumda. Son on yılda o kadar içi boş laflar ettiler ki
artık kimse onları dinlemiyor.
Bu politikaya ilişkin açıklamalar uygulamaya ilişkin
hangi önlemlerin önerildiği
açıklanmadığı sürece alakasız kalacaktır.
Bu yalnızca bir fikir ve ben
buna katılmıyorum. Bu politikanın etkisi sosyal ve ekonomik bakımdan yıkıcı olacaktır.
Bir vizyon belirlemek faydalı
olabilir, tabii bu vizyon gerçekçi ise, söz konusu vizyon
ise gerçekçi değil.
Kazaların tamamen ortadan
kaldırılmasını ummak gerçekçi değildir, kazalar her zaman
olacak.
Karayolu güvenliği konusunu
bir politika meselesi haline
getirmenin kötü etkileri olacaktır.
İngiliz toplumu saçmalıkları
fark edebilen bir toplumdur
ve böylesi bir aptallığa saygı
göstermeyecektir.
Bu yalnızca bir politikacı zır- Bir kez daha bunu söylediğim İsveç’teki düşünme tarzı bi- Yalan vaatler ve idealist gövasıdır.
için üzgünüm ama bu politika zimkinden farklı.
rüşler sadece hayal kırıklığıbir boş laf yığını.
na yol açar.
Mevcut ‘karayolu güvenliği’
politikamız temelde yanlış olduğundan ve ölümleri azaltacağına daha fazlasına sebep
olduğundan; bu politikayı
yeniden canlandırıp hayata
geçirmek sahip olduğu etkiyi
daha da kötüleştirecek ve aslına bakılırsa ölü sayısını da
artıracaktır.
Sonu felaket olur. Her yıl ka- Hepimiz çok kinliyiz. Bu po- Hedef Sıfır başarılabilir bir
rayollarında meydana gelen litika sadece daha fazla hız hedef değil, bu da ilgili kişilerin bu politikadan vazgeçmeölüm vakalarını düzenli ve kamerası getirecek.
lerine sebep olacaktır.
güvenilir bir şekilde düşüren
eski politikalara geri dönmemiz gerekiyor.
55
Bence bu politika kendi başına araba düşmanlığı duygusunu daha da artıracaktır (bu
da hali hazırda hayal kırıklığı
içerisindeki sürücüleri daha
da yabancılaştıracak ve daha
da etkisiz bir yaptırımın önünü açacaktır. İngiltere’de bir
trafik kazası gerçekleştiğinde
her zaman motorlu taşıt sürücüleri sebepten bağımsız
olarak hatalıdır. İsveç’teki bu
politika İngiltere’de motorlu
taşıt sürücülerine yaptırım
bakımından sıfır tolerans
gösterme şeklinde yorumlanabilir ve bu da sonuç olarak
karayolu güvenliği konusuna
hiçbir fayda sağlamaz.
Bence araba karşıtı lobi faaliyeti yürüten kimseler, bu
politikayı büyük bir hevesle
destekleyecek ve asıl olarak
bu politika motorlu taşıt sürücülerinin kısıtlanması, duygusal argümanların mantıksal düşünceye galip gelmesi
ile sonuçlanacaktır. Buna ek
olarak cezalardan gelen para
aracılığıyla kaynak sağlama
politikası mevcut; bu da sadece bütçenin dengelenmesi
amacıyla sürücülere suçlu
muamelesi yapılmasını teşvik
edecektir.
Hedef Sıfır Brake gibi araba
düşmanı gruplar tarafından
kullanılabilir ve ülkede hali
hazırda giderek kötüleşen
motorlu taşıt kullanıcılarının cezalandırma durumunu
meşrulaştırmak üzere kullanılabilir.
Böylesi bir ‘vizyonu’ hayata
geçirmek, özü itibariyle etkili karayolu güvenliği kültürü
ile ‘suçu sürücüye at’ kültürü
arasındaki ayrımı derinleştirecektir. Bu politika bir başka
etkisiz, popülist ve nihayetinde zararlı önlemlerin hayata
geçirilmesi anlamına gelecek.
Eğer İngilizler gibilerse, siyasi olarak doğru teşhisi koyup,
daha sonra bunu bir kenara
bırakıp tam aksini yapacak
kadar beyinleri yıkanmış mı
olacak?
Sürüş standartlarının geliştirilmesine yönelik davranış
biçimleri değişmedikçe otoriteler ‘aşırı hız’ karşıtı politikalarını sürdürmeye devam
edecekler.
Sıfır kaza politikası gerçekçi
değil ve olumsuz bir etki yaratabilir. Lütfen daha az laf,
daha çok iş.
Hep masraflı vizyonlarla Mevcut haliyle bu politika Emin değilim. Bu politikanın
karşı karşıyayız, çoğumuz gündüz farını planına dahil hem olumlu hem de olumsuz
tarafları var.
gerçekçi olmayı psikotik bir ettiği için epey tehlikeli.
ülkeye tercih ederiz.
Hedef Sıfır’a olumlu yaklaşanlar
Bu politikanın başarılabilir
olarak kabul edilmesi için
daha fazla siyasi ve toplumsal
desteğe ihtiyaç var. İngiltere’de hala politikacılar üzerinde ciddi bir etkiye sahip
olan ‘motorlu taşıt sürücüsü
yanlısı’ bir lobi mevcut.
İngiltere’de bu tartışma araba lobisi tarafından kontrol
altına alınmış durumda. Tüm
düzeylerde arabalara olan bağımlılığı azaltan, güvenli hız
sınırları belirleyen ve bunları
etkili bir biçimde uygulamaya koyan ileri görüşlü bir
politika yapımına ihtiyacımız
var. Yol kenarlarında yaşayan
kimse saatte 20 milden daha
yüksek bir hızla karşı karşıya
kalmamalı. Yaşayanları işlerine, alışverişe ya da okullarına
gitmek için yerel imkanların
ve toplu ulaşımın yetersizliği
sebebiyle araba kullanmaya
mecbur bırakan hiçbir yerde
yeni ev yapılmamalı.
Sıfır tolerans politikası İngiltere’den başka yerlerde uygulandı, yani zamanla burada da
hayata geçirilebilir. Ne var ki
önce toplum nezdinde politikanın kabul edilebilmesi için
basının kazanılması gerekiyor.
Yalnızca bu politika ciddi ve
uzun süreli bir politik destek
kazanırsa başarılı olabilir. Bunun gibi çok sayıda politika
bir reklam furyasıyla hayata
geçiriliyor ve sonra 3-5 yıl
geçince vazgeçiliyor.
İsveç’teki diğer “Dadı Devlet” politikalarını düşündüğümüzde, hali hazırda 1984
yollarından çok geride kalmış
durumdayız. Politikalar her
zaman motorlu taşıt kullanıcılarına zarar vermek üzere
kullanılıyor ve asıl suçlular
(keyfi bir hız sınırının üzerinden araç kullanmadıkları
durumlar haricinde) cezadan
kaçıyor.
Bu “vizyon” fikri hoşuma gi- Eğer birbirinden farklı çıdiyor çünkü ilham verici, an- karları bir araya getirebilirse
cak Hedef Sıfır hakkında çok [desteklerim].
az şey biliyorum, bu yüzden
daha fazla yorum yapamam.
Vizyon hepimizin benimseye- Gerçekçi olması koşuluyla bir
bileceği bir şeydir. Hedeflerse vizyon belirlenmesini bütün
hükümetlerin başarmak iste- kalbimle destekliyorum.
diği şeylerle sınırlıdır.
56
İlkeleri açık bir şekilde Bu [politika]yeni bir düşünce
belirlemek amaçlar hakkında yaklaşımını yaratacaktır.
net olmaya ve ortak bir
değerler sistemi geliştirmeye
yardımcı olur. Hedef Sıfır
ulaşım
sistemimizde
ve
yaşadığımız
bölgelerdeki
araba hegemonyasının hem
sonucu hem de nedeni olan
karayollarında
meydana
gelen
ölüm
vakalarının
kabullenilmesini temelden ve
kesin bir surette sorguluyor.
İnsanları öldürecek ve sakat
bırakacak denli ciddi olan ve
birbirine tamamıyla yabancı
olan kimselerin birbirleri
üzerinde
uyguladıkları
gelişigüzel
şiddetin
toplumsal ve hukuki olarak
hoş görülmesi bana göre
tamamıyla gizemli bir şey;
tıpkı etrafa en zararlı kişiler olan çocukların en büyük
risklere katlanmak ve güvenlikle ilgili en büyük sorumluluğu yüklenmek zorunda olmalarının kabul edilmesi gibi.
6. Birkaç ülke (Avusturya, İsviçre ve Almanya gibi) İsveç’in izinden gidip Hedef Sıfır politikasını
benimsemeyi planladıklarını dile getirdiler. AB’nin Hedef Sıfır’ı Avrupa çapında bir karayolu
güvenlik politikası olarak benimsemesinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet
%22
Hayır
%78
Ankete katılan kimselerin %78’i AB’nin bir karayolu güvenlik politikası olarak Hedef Sıfır’ı benimsemesinin iyi bir fikir olmayacağını düşünürken, %22’si ise iyi bir fikir olduğunu düşünüyordu (bkz. Tablo
6.7).
57
Tablo 6.7: Hedef Sıfır politikasının Avrupa’da benimsenmesine ilişkin yorumlar
Hedef Sıfır politikasının Avrupa çapında benimsenmesine karşı çıkanlar
Hayır – karayolu güvenliği
politikaları yerel sorunları
çözmek ve bu sürece yerel
öznelerin katılımını sağlamak amacıyla yerel düzeyde
planlanmalı ve uygulamaya
konmalı.
Kesinlikle hayır. AB zaten Kesinlikle ve kesinlikle hayır.
toplumumuzla ilgili meselelere yeterince karşılıyor, ayrıca
bizlere kendi parlamentomuzdan çok daha uzak.
Kesinlikle hayır! Bu bütün
Avrupa için bir felaket olur ve
bizi birkaç yüzyıl geriye atar.
1) Karayolu ağları ve altyapı üzerine yapılan yatırım
düzeyi ‘herkese uygun tek
bir model’ benimseyemeyecek kadar çeşitli. 2) Ülkeler
kendi koşulları doğrultusunda hazırlanmış mevzuatlarının üstünlüğünü kabul etme
konusunda özgür olmalılar.
3) Farklı ülkelerin insanları
ve hükümetleri farklı konular
hakkında farklı görüşlere sahipler, bu da ortak bir politika
benimsenmesini etkisiz kılar.
AB anti-demokratik ve olan
bitenden haberi olmayan bir
örgüt; bu da İskoçya ya da İngiltere’deki parlamentolarda
var olduğu şekliyle mevzuatların gerçekten tartışılmasını,
düzenlenmesini ve nihai halinin verilmesini engelliyor. AB
sürekli olarak keyfi ve üzerine
çokça düşünülmemiş düzenlemeleri dayatıyor. En iyisi
karayolu güvenliği politikalarının ulusal hükümetler tarafından belirlenmesi, çünkü
ulusal hükümetler hem daha
demokratik hem de kendi toplumlarının ihtiyaçları konusunda daha bilgili.
Farklı kültür ve sorunlarla
karşı karşıya olan ülkelere
yönelik merkezileştirme ve
ortaklaştırma çabalarının yararından çok zararı var, zira
yerel düzeyde işler çok daha
karmaşıktır. Atılması gereken
adım tehlikeli kavşakları ve
dönemeçleri ortadan kaldırmaya yönelik mühendislik
uygulamalarını hayata geçirmek ve insanlarla araçları
ayırmaya yönelik yeni yolların yapılması olmalı.
Eğer bu politika Avrupa çapında uygulamaya konursa,
nihayetinde karayolu güvenliğine hiçbir faydası olmayan
daha gaddarca kuralların yürürlüğe konmasının önü açılacak. Üstüne üstlük bunların
çoğu şimdilerde de gördüğümüz gibi daha çok zararlı
olacak. Yine bu politika daha
fazla vergilendirmeyi meşrulaştırmak ve politik olarak
dogmatik olan araba düşmanı politikaların üstünü örtmek
için kullanılacak.
Kıtalararası politikalar karayolu güvenliği gibi yerel
meseleler bakımından faydasızdır. AB bunu yaparsa yetki
ikamesi ilkesini çiğnemiş olacaktır.
Ortak akıl ve bu aklını kaçırmış birkaç kişi asla aynı
cümle içerisinde geçmemeli.
Elbette ki bir politika belirlenirken endüstri kadar bayağı
olan hiçbir şey dikkate alınmamalı.
İngiltere’deki yollar zaten
Avrupa’nın en güvenli yolları, neden belki de yollarımızı
daha az güvenli hale getirecek kuralları benimseyelim
ki?
AB’nin bu ülkeyi kontrol etmesini istemiyorum – onlar
çok daha radikal ve sol görüşlü.
Her ne kadar “Politik olarak
doğru” olursa olsun, yanlış
yönlendirilmiş bir politika
asla kabul edilmemelidir.
Sadece Avrupa Birliği’nin
adının geçmesi bile bu ülkenin bu işe girmemesi için
yeterli.
Avrupa Üye Devletler üzerinde çeşitli düzenlemeleri dayatıyor. Bu konularda karar
verme özgürlüğü Üye Devletlerde olmalı.
AB Üyesi Devletler arasında
karayolu güvenliğine ilişkin
yaklaşımlar büyük farklılıklar gösteriyor. Yol dizaynı,
araç yapımı ve yol kullanıcısı
eğitim standartları eşitlenmedikçe ortak bir politikayı uygulamaya koymak anlamsız
olacaktır.
Artık Brüksel’den daha az Kesinlikle hayır. AB’nin kont- Genel olarak Avrupalı dev- Daha da aptalca bir düzenlekanunun dayatılmasını istiyo- rol takıntısı var, bu yüzden de letler ortak yürütebilecekleri me. [İşe yarayacağını] sanmıyorum.
ruz, daha fazla değil.
bizim işimize burnunu sokma- işleri ayrı ayrı yürütmemeli.
sı teşvik edilmemeli, bilakis
engellenmeli.
Herkes aynı politikayı benimserse nasıl yeni şeyler öğrenebiliriz? En iyi unsurları
benimsemek ve bu doğrultuda
ilerlemek daha faydalıdır.
İngiltere’nin finanse etmek
zorunda kalacağı bir başka
saçma fikir, yeterince para
saçmadık mı?
Bu ülkeler her daim güdümlü olmaya teşne ve çok daha
iyi altyapıları mevcut. İngiltere onların düzeyine geldiği
zaman belki de bu mümkün
olabilir.
Hedef Sıfır politikasının Avrupa çapında kabul edilmesi
faydalı olabilir ancak bu bizim ilerleme ve aynısını İngiltere’de yapma ihtiyacımızı
ortadan kaldırmaz.
Bu politika gündüz farını sa- Politika ne içeriyor ki? Sadevunduğu için kökten hatalı. ce adının Hedef Sıfır olduğuHatalar için bakınız: www. nu biliyorum.
dadrl.org.uk
AB Çapında bir Hedef Sıfır politikasını destekleyenler
Devamlı bir tavsiye, bilgi ve
raporlama sağlandığı sürece,
bırakın tüm devletler, vilayetler, eyaletler ve ilçeler kendi
politikalarını geliştirsinler.
58
Çevresel ve sosyal sebeplerle
incinebilir yol kullanıcılarının AB çapında teşvik edilmesi ile ilişkilendirilebilir.
Evet, ancak AB bünyesinde
tüm hükümetler bu fikri benimsemeli ve karayolu güvenliği kültürünü desteklemeli.
Bu durum İngiltere gibi ülke- Yalnızca gerçekçi ve makul
lerin bütün bir vizyonu devam bir politika benimsenirse
ettirmek ve daha gelişmiş bir [desteklerim].
altyapının oluşturulması için
para harcamak zorunda kalacaktı.
AB çapındaki bir politika karayolu trafik kazalarına yönelik önlem almanın önemini
gösterecektir – alkollü araç
kullanmak gibi hız sınırının
üzerinde araç kullanmak da
kabul edilemez olmalıdır (20
yıl önce alkollü araç kullanırken yakalanmak bir övünme
sebebiydi, şimdiyse öyle değil). AB çapındaki bir yaklaşım fikirlere ağırlık verilmesini sağlayacaktır.
Evet – ortaklaşa çalışmak
faydalı olabilir. Ne var ki
amaca ulaşmak için çok sayıda araç bulunmaktadır ve
farklı ülkeler Hedef Sıfır hedefine ulaşmak üzere farklı
yöntemler benimseyebilir.
Prensipte evet ama uygula- Hangi politika olursa olsun,
mayla ilgili neyin nasıl yapı- AB çapında benimsenen bir
lacağına dair akıl veren bir politika daha etkili olacaktır.
yaklaşım olmalı. Bunun sebebi kıta çapında koşulların
oldukça farklı olması.
7. Hedef Sıfır politikası İngiltere’de kabul edilirse, söz konusu hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla (mevcut harcamaların üzerinde) bir finansmana ihtiyaç olacak mı?
Hayır
%35
Evet
%65
Ankete katılan kişilerin %65’i Hedef Sıfır politikasının İngiltere’de benimsenmesinin ek bir finansmanı
gerekli kılacağını düşünürken %35’i ise durumun böyle olmayacağını dile getirmiştir. Finansmanın gerekli olacağı ve mevcut bütçede yer almayan harcama alanları Tablo 6.8’de gösterilmiştir.
59
Tablo 6.8: Hedef Sıfır amaçlarına yönelik ilave finansmanla ilgili yorumlar
Tasarlanması, hayata geçirilmesi ve uygulanması çok
ciddi paralara mal olacak
yığınla yeni mevzuatla karşı
karşıya kalacağız.
Bu politikanın hiçbir şekilde işe
yaramayacağı düşünüldüğünde,
buna yönelik hiçbir harcama da
meşrulaştırılamaz. Ancak, şüphesiz ki bu politika için çok büyük
miktarlarda bir harcama yapılacaktır, bu paranın çoğu da bizleri
bu politikanın doğruluğuna ikna
etmek üzere halkla ilişkiler faaliyetleri için harcanacak.
Hükümetin daha fazla
harcama
yapılmasının
zorunlu olduğunu iddia
edeceği açık ayrıca bu
durumu
sürücülerden
daha fazla vergi almak
üzere kullanacaklarına
da şüphe yok.
Bu politika yalnızca doğrudan değil aynı zamanda mal
ve insanların etkin bir şekilde
ulaşımını engelleyerek dolaylı olarak da fazladan para
harcanmasına sebep olacak.
Karayolu güvenliğini artırmayan kameralar kendi
masrafını kendi karşılıyor.
Polis, mühendislik ve eğitim
programları vasıtasıyla sağlanacak düzgün bir karayolu
güvenliğinin maliyeti büyük
olacaktır.
Sıfır ölüm hedefini tutturmak için
bütün ekonominin bu politikanın
masraflarını karşılamaya adanması gerekir, yani masraflar aşırı
boyutta olacaktır. İşte burada da
elbette politikanın gerçekçi olmayışı devreye giriyor.
Saçma programlar üzerine hali hazırda çokça
para harcanıyor, daha
fazlasını istemiyoruz, teşekkürler.
Kamuoyunun bilgilendirilmesi, karayolu mühendisliği ve
teknoloji araştırması alanlarında çok büyük paraların
harcanmasını gerekli kılacak.
Hedef Sıfır arabalarda Akıllı
Hız Adaptasyonu cihazlarını
kullanırsak mümkün olabilir.
Tabii ki! Hedef başarılsa bile
karayolu bariyerleri, araç
çarpışma koruması, hızla
olay yerine müdahale edecek
tıp personeli vs. için tonla
para harcanacak. Hepsinden
kötüsü, bu hedefin yakınından
bile geçmek için ‘özgürlüğün’
sıradan insanlardan alınması gerekecek ki bu da hiç hoş
karşılanmayacaktır – bu da
durumu aşırı derecede maliyetli hale getirecektir.
Pek çok alanda ama özellikle de
karayolu yapımı alanında daha
fazla para harcanmasına sebep
olacak. Pek çok kaza trafiğin köylerin/kasabaların/şehirlerin içinden değil çevresinden geçmesi ile
engellenebilir.
Yolların çok büyük oranda iyileştirilmesi gerekir.
Tehlikeli bölgelere yerleştirilecek bariyerler bu
bağlamda çok iyi bir fikir.
Tabii ki devrilebilir lamba direklerinin kullanılmasının ve gereksiz işaret
levhalarının sökülmesinin
de önemli faydaları olacaktır.
Bütçeyi artırmak bütün bürokrasilerin hedefidir, tabii ki
böyle olacaktır. Söylenebilecek tek şey bu paranın faydalı
bir işe harcanmayacağıdır.
Hem yol altyapısı hem de
sürücü eğitimi konusunda
ciddi yatırımlar yapılmalı.
İngiltere’deki pek çok yolun
güzergâhı değiştirilmeli ya da
yollar tamamen yeniden yapılmalı ve bunlara ek olarak
bir sürü yeni yol yapılmalı.
Özellikle kırsal bölgelerde
trafik tipine ve yoğunluğuna
uygun olmayan pek çok yol
bulunuyor ve pek çok ilçe ve
köyde derhal bağlantı yollarının inşa edilmesi gerekiyor.
İngiltere’de kullanımda olan
yol kullanıcısı eğitim programı yalnızca sürücülerin tek
bir sınavı geçmesine endeksli,
genelde bunu yapma yaşı da
oldukça düşük. Bu durum en
basit ifadesiyle içler acısı. Yol
kullanmayı amaçlayan herkes
temel bir eğitimden geçmeli
ve araç sürücüleri şimdilerde
tabi olduklarından çok daha
geniş bir eğitim almalı ve
düzenli olarak tekrar sınava
tabi tutulmalı. Şüphesiz ki bu
bütün sistemin baştan düzenlenmesini ve çok ciddi yatırım
yapılmasını gerekli kılacaktır.
Mevcut harcamalar utanç verici
bir biçimde düşük olduğundan
daha fazla harcamanın yapılmasının gerekli olacağını düşünüyorum. Hükümetin motorlu taşıt
vergilerinden elde edilen 45 milyar £’luk miktardan yollar için 6
milyar £ harcadığını görüyorum.
ABD ve Japonya gibi ülkeler motorlu taşıtlardan elde ettikleri tüm
vergileri sisteme geri aktarıyor
hatta bazı durumlarda daha fazlasını harcıyor.
Evet, tabii ki hükümetin
olağan ‘döngüsü’ üzerine
bir ilave olacaktır. Ulaşım altyapısı son derece
kötü durumda, bu da ulaşım altyapısına harcanması gerekirken başka
alanlara harcanan her
paranın boşa gittiği anlamına geliyor.
Hükümet motorlu taşıt sahiplerinden daha fazla vergi
almak için eline geçen her
fırsatı kullanıyor.
60
İngiltere’de karayolu güvenliği için harcanan paranın neredeyse tamamı boşa gidiyor
çünkü tek bir değişmez kurala
takılıp kalmış durumda (hız
öldürür vb.).
Sürüş standardını artırmak fazladan para harcanmasını gerekli
kılacaktır. Hedef Sıfır sonucunda
hangi politikalar hayata geçirilecek?
Trafiği çileden çıkaran Yalnız hız kameraları üzerine
önlemleri bir kenara bı- odaklanmak ucuz ama etkisiz
rakarak elde edilecek bir yöntem.
milyonlarca £ gelişkin
sürücü eğitimi için harcanabilir.
Yol kenarında yapılan tıbbi
testler. Tüm motorlu taşıtlar
için yol kenarlarında daha
fazla mekanik test. Yakın takibin yasaklanması ve seyir
halende cep telefonu ile konuşmaya 1.000 £’a varan
para cezası.
Bu politikanın uygulanması çok
ciddi miktarlarda para harcanmasına sebep olacak – bu para da
güvenliği tamamen sağlamış fakat
bilgisayarlar tarafından suçlu bulunarak yeni “teknik” düzenlemelere uyamayan sürücülerden karşılanacak. Bu evrede ölü sayıları
da artmaya devam edecek.
Finansmanın yerel olarak
kullanılması
hususunda hali hazırda ciddi bir
esneklik mevcut ancak
sağlık ve eğitim programlarının birleştirilmesi konusu daha fazla gündeme
gelecek.
Halihazırda hız kasislerine
harcanan milyonlar sürücü eğitimi için harcansa, bu
olumsuz yöntemler sebebiyle
sona eren kazaların yıldan
yıla azalma eğilimi de tekrar
devam edebilir.
İngiltere’de şu anda bir ulaşım bütçesi var demek çok
zor, çünkü 30 yıldan fazla süredir yolların genişletilmesi
ve iyileştirilmesi motorlu taşıt
sürücülerinin sayısı ve hali
hazırda kullanılan güzergâhlar dikkate alınmadan yapılıyor. Sürücü belgesi sınavını
geçme amacıyla sınırlı bir sürücü eğitiminden fazlası yok.
Bu politikanın uygulamaya konması halinde aşırı ve mantıksız bir
harcama ve düzenleme karşımıza
çıkacak. Bir bütün olarak seyahat
ve ekonomi üzerindeki etkileri çok
büyük oranda olumsuz olacak.
Bu hedefin nasıl başarılacağına ilişkin hiçbir
fikrim yok, ama herhangi
bir politikaya daha fazla dikkat çekilmesi ve bu
doğrultuda düzenlemeler
yapılması harcamaları
artırır.
Yol mühendisliği, yol bakımı, eğitim, profesyoneller
tarafından konmuş makul hız
sınırları vb. pek çok alanda
harcanan paralarda çok ciddi
bir artış görülecektir.
Hükümetin çeşitli gerekçelerle motorlu taşıt sürücülerinden yeterince para aldığını
söyleyebiliriz. Buradan elde
edilen para farklı amaçlarla kullanılabilir – örneğin
bu parayı trafiği yavaşlatma
programları için kullanarak
boşa harcamaktansa J. J. Leeming gibi kazaların gerçek
sebeplerini ortaya çıkarma
ve olası riskleri azaltma üzerine odaklanan araştırma çalışmalarına harcamak daha
mantıklıdır. Yani harcamanın
şeklini değiştirmeye evet ama
boşa gidecek ilave masraflara hayır – ayrıca mevcut
paranın düzgün bir şekilde
harcanması da zorunlu kılınmalıdır.
Pek çok bölgede trafik sıkışıklığının üstesinden gelme yolu daha
fazla trafik yavaşlatıcı kamera
yerleştirmek ve park fiyatlarını
artırmak değil yerleşim alanlarındaki var olan yoğun yolları genişletmek olmalıdır. Trafik yoğunluğundaki olası artışları dikkate
almadan yapılan inşaatlar trafiğin yoğunlaşmasına sebep oldu.
Bu konuda kimse elini taşın altına
sokmak istemiyor çünkü binaları
yıkmak toplumsal bir sorun yaratacaktır. Gerçekle yüzleşmektense
trafiğin yoğunlaşmaya devam etmesini izlemeyi tercih ediyorlar.
Mevcut durumda yol
kullanıcılarından alınan
verginin çok küçük bir
kısmı karayolları için
harcanıyor. Ulaşım vergileri aracılığıyla elde
edilen para ulaşım için
harcanmalıdır. Eminim ki
sürücüler de bu para ile
şimdi yapıldığı gibi yola
birkaç metre sonra ortadan kaybolan keyfi bir
beyaz çizgi çekip bisiklet
yolu oluşturmak yerine
karayolundan ayrı bisiklet yollarının yapılmasını
tercih ederler.
Bu politika kapsamında sağlık bütçesinin bir kısmı kazaların önlenmesine yönelik
tedbirler yerine Karayolu
Trafik Kazalarından kaynaklı
yaralanma vakalarının iyileştirilmesi için kullanılması
söz konusu olabilir. Ayrıca
reklam için daha fazla para
harcanmasını gerekli kılabilir
– bu para mevcut harcamalar
içerisinden karşılanabilir.
Bu soruya evet mi demeliyim
hayır mı emin değilim. Hedef
Sıfır politikasını mümkün kılmak üzere atılacak en önemli
adımlardan bazılarının maliyeti çok yüksek değil – örn.
daha fazla hız kamerasının
kullanımı, kentsel bölgelerde
saatte 20 millik hız sınırının
kapsamının artırılması vb.
Trafik polislerinin sayısında büyük
bir artış ortaya çıkacak. Bunun
belki de tek olumlu sonucu Polis
Departmanı’nı en sonunda trafik
polisleri ile normal polisleri birbirinden ayırma ve Amerika’dakine
benzer bir Trafik Polisi sistemi getirmeye zorlamak olabilir.
Karayolu güvenliği eğitimi. İyileştirilmiş sürücü
eğitimi. Sürücülerin zorunlu olarak yeniden sınava tabi tutulması. Fazladan sürücü eğitimi alan
kimselerin sigorta şirketleri tarafından desteklenmesi. Şirket şoförleri için
zorunlu gelişkin sürücü
eğitim programları.
Akıllı hız adaptasyonu sistemi
çok ucuza hayata geçirilebilir
ve ekonomik ve finansal tasarruflardan masrafı kolayca
karşılanabilir.
61
“Kitap” yeniden yazılmalı ve Mühendislik, eğitim ve yapmevcut politikalar büyük bir tırım için ayrılan bütçelerde
masrafla terk edilmeli.
çok ciddi artışlar meydana
gelecektir.
Farklı araçlar için yolların
ayrılması için gerekli olan
kapsamlı mühendislik işlemlerinin gerçekleştirilmesi hem
çok maliyetli hem de yollarımızın mevcut durumu düşünüldüğünde imkânsızdır.
Pek çok yol, yüzeydeki delikler, yol yüzeyinin tutuşa elverişli olmaması, İngiltere’deki
geç kalmış geniş çaplı yol tamir işlemleri yüzünden silinmiş şeritler sebebiyle güvenli
değil. Araçların yol kenarında
yer alan nesnelere çarpmalarının engellenmesi amacıyla
kaza bariyerleri yükseltilmeli. Aydınlatması olmayan
çok sayıda yol ışıklandırma
yapılarak daha güvenli hale
getirilebilir. Çok fonksiyonlu
trafik polislerinin tek fonksiyonlu hız kameraları ile değiştirilmesi insanların ölümüne sebep oluyor. Polis sayısı
1997 yılına göre %30 azalmış
durumda - bu politikanın tam
tersine çevrilmesi gerekiyor.
Bunu başarmanın tek yolu
bireylerin karayollarını kullanmalarını engellemek olur
– ilave paralar ulaşım bütçesine değil seyahat üzerindeki
sınırları uygulamak üzere polis ve orduya harcanmalıdır.
Hedef Sıfır’ın gerçekleştirilemeyeceğini söylemiyorum,
yalnızca bu hedefi gerçekleştirmek üzere atılması gereken
adımlar nihayetinde gaddarca ve kabul edilemez nitelikte olacaktır. Hiçbir ölümün,
savaşın ya da yoksulluğun
olmadığı bir dünya hedefini
takdir ediyorum ama olmayacak şeyler istemekle hedefi
yüksek tutmayı birbirine karıştırmamalıyız.
Bu politika daha fazla finansman yaratılmasını değil,
mevcut kaynakların farklı
şekillerde harcanmasını beraberinde getirecektir. Mevcut
maliyetin önemli bir kısmı genel olarak toplumun (istihdamın durması), aile ve topluluk
bütçesinin fakat aynı zamanda polis, ambulans, ulusal
sağlık ve uzun vadeli sosyal
hizmetler bütçesinin sırtına
yükleniyor. Mevcut maliyet
tahminleri gerçeğe daha yakın hale gelse de, halen fazlasıyla görmezden gelinen
önemli kalemler mevcut.
Mühendislikle ilgili değişikliklerin yapılması için ciddi
bir ekstra bütçe gerekiyor;
bu paranın büyük bir kısmı
da muhtemelen hız sınırların
değiştirilmesi,
kavşakların
yeniden düzenlemesi, farklı
ulaşım tiplerinin birbirinden ayrılması için ayrılacak
– aksi takdirde değişiklikler
sadece lafta kalacaktır.
Muhtemelen. Para asıl mesele değil. Eğer amaç bir gecede sıfır hedefine ulaşmak
değilse, asıl mesele siyasi
iradedir. Mevcut teknolojiler
kullanılarak çok fazla iş başarılabilir. Yaptırım ise daha
fazla paraya mal olabilir.
Yaptırımın
güçlendirilmesi
için ilgili masraflar olacaktır.
Toplu ulaşım, bisiklet yollarının ayrılması İngiltere boyunca tüm yerleşim yerlerinde
yayaların ön plana alınması –
bunların hepsinin önemli miktarda değiştirilmesi gerekiyor.
Yol tertiplerinin iptal edilmesi
karayolu güvenliği programına katkı sağlayabilir.
Tam olarak bilmiyorum, ama
geçmişten gelen deneyimlerim her yeni girişimin hem
kamuoyu hem de sürücüler
açısından daha fazla paraya
mal olduğunu söylüyor.
Karayolu güvenliği mühendisliği için çok büyük sermayeler harcandığı için bu
durum kamuoyunda mevcut
ağın hatalı olduğuna ilişkin
bir algı yaratıyor, halbuki asıl
problem sürücü davranışlarıdır.
8. Eğer Hedef Sıfır İngiltere’de yürürlüğe girerse bu yerel yönetimlere ve karayolu idarecilerine
yeni yetkiler verilmesine gerekli kılar mı?
Evet
Hayır
%45
%55
Katılımcıların %55’i yerel yönetimlere ya da karayolu idarecilerine herhangi bir ilave yetki verilmesine
ihtiyaç olmayacağını düşünürken, %45’i ise bunun gerekli olacağını düşünüyordu. Gerekli olacak yetki
türleri Tablo 6.9’da gösterilmiştir.
62
Tablo 6.9: Hedef Sıfır bünyesinde yerel yönetimlere verilecek yeni yetkilerle ilgili yorumlar
Bu değişiklik taşıt hareketinin
kısıtlanmasının sağlanması
için Stalinist/Nazi tipi yetkilerin verilmesini gerekli kılacaktır.
Zaten kontrolden çıkmış bir
Nazi partisi gibi davranıyorlar. Onları daha da cesaretlendirmeyin.
Eğer bu konuyu çözme yöntemi hız sınırını bütün ülkede
saatte 20 mile düşürmekse,
evet. Bisikletliler için zorunlu karayolu eğitimi verilmesi
gerekebilir ancak yalnızca
kuralların bisikletliler tarafından ihlal edilmesi ve söz
konusu eğitimin kuralları ihlal eden kimselerin yeniden
eğitilmesi biçiminde sağlanması koşuluyla.
Bilmiyorum seçeneğini işaretleme şansımız yok, ancak imkânsız hedefi ucuz bir şekilde
nasıl hayata geçireceğimizi
söylemediğiniz için görünüşe
göre bunun mümkün kılacak
tek yolu tüm motorlu ulaşımın
yasaklanması olacaktır ki o
zaman bile iki tane bisikletli
garip bir şekilde birbirlerini
yaralayabilir.
Yetkililer (polis de dahil ol- Muhtemelen – potansiyel somak üzere) zaten gereğinden nuçları düşünmekten korkufazla yetkiye sahip. Ne var yorum.
ki bu politika daha fazla ve
daha geniş yetkinin verilmesi
için bir gerekçe olarak kullanılacak, bu da kötüye kullanılacak ve adı geçene amaçlara
ulaşılması için hiçbir fayda
sağlamayacaktır.
Bu durum sürücülere zorbalık Bu hedef yalnızca bir “polis
etmek için bir başka gerekçe devleti” aracılığıyla başarıolarak kullanılacaktır.
labileceğinden bu bakımdan
evet. Ama her koşulda bu değişiklikleri yapmaya değmez.
Bu kapsamdaki herhangi bir
yeni girişim yetkililer tarafından yetkileri genişletmenin
bir gerekçesi olarak kullanılacaktır.
Yeni yetkiler getirmemeli
ancak bürokrasi her zaman
daha fazla yetki almanın yollarını arar – dolayısıyla evet,
elbette getirecektir.
Yerel yönetimlere yollara kasis yapmaya bir son vermeleri
ve yollardaki delikleri asfaltla
kapatmaları söylenmeli.
Polis yollarımızı daha güvenli hale getirmek için yeterince
yetkiye sahip – sadece yeterince finansman, yani insan
gücü yok.
Karayolu İdaresi ya da hükümete yerel yönetimlerin değişimleri hayata geçirmesini
sağlamak için verilecek yetki.
Bu hükümet gün geçtikçe
daha fazla yetki sahibi oluyor
– bedeli ne olursa olsun buna
direnmeliyiz.
Yetkililerin zaten ihtiyaçları Muhtemelen, hedefe biraz ololan yetkileri mevcut, yalnız- sun ulaşabilmek için bile bu
ca yeterince kaynakları yok.
sert kısıtlamaları uygulamak
için [ek yetkilerin verilmesi]
gerekecektir.
Bu kurumların politikaları Yetkililerin hayatımızı zehir
hayata geçirmek için zaten etmek için çok fazla “yetki”si
gereğinden fazla yetkisi mev- var.
cut.
Yerel Yönetimler gerekli uz- Daha fazla bürokrasi ve masmanlığa sahip değil. Karayo- raf için her zaman bahaneler
lu idarelerinin modernleşti- olacaktır.
rilmesi gerekiyor. Dolayısıyla
mevcut durumda ilave yetkilerin verilmesi uygun olmayacaktır.
Gerçekten bilmiyorum ama Hiçbir fikrim yok ancak yapsanırım bu durum daha fazla tırımın artırılması gerekiyor.
niteliksiz bürokratik müdahaleyi beraberinde getirecektir.
Bu politikanın uygulanabilmesi için Galileo tipi casusluk sistemlerine ve bu sistemi
idare etmek üzere devasa bir
imparatorluğa gerek duyulacak, ayrıca tabii ki yeni mahkemeler/hapishaneler ve bir
polis devletinin sahip olduğu
diğer tüm altyapı sistemleri.
Bu tarz sistemleri yönetmek
ve faydalarını elde etmek
amacıyla parası motorlu taşıt
sürücüleri tarafından karşılanan daha fazla özerk kurum
gerekecektir. Ve kamu sektöründeki geç kalınmış, aşırı
maliyetli ve muhtemelen zamanla vazgeçilecek bir bilgisayar sistemini hayata geçirmek üzere çok büyük paralar
harcanması gerekecek. Riayet, güvenlik, hesap verebilirlik; cevap verebilecek olan?
Paranın başka alanlarda değil öngörülen amaçlar doğrultusunda
harcanmasının
sağlanabilmesi için, evet.
Karayolu güvenliği politikası,
kendi siyasi gündemlerinin
peşinden giden meclis üyeleri tarafından kontrol edilen
yerel yönetimler tarafından
değil, bu konuda eğitimli mühendisler tarafından sağlanmalıdır.
Hız kamerası ortaklıkları,
dört kişinin hayatını kaybetmesini beklemeden yerel
toplulukların isteği doğrultusunda ihtiyaç duyulan yerlere
güvenlik kameraları yerleştirebilmelidir.
Kendi vergilerini ve yol kullanıcılarının davranışlarının
değişmesi ve hız sınırları gibi
kendi düzenlemelerini dayatmak için yetki.
Sürücülerin üzerine daha fazla gidilmesi ve sürücülerin
yasal haklarının görmezden
gelinmeye devam edilmesi için kamera teknolojisi
ile elde edilen istatistiklerin
manipüle edilmesine yönelik
yetkiler.
Genel olarak, hız ve kapasitenin azami düzeye çıkarılması
değil de azaltılması üzerine
yapılan vurgunun değiştirilmesi, örneğin trafiğin hızlı
bir şekilde ilerlemesinin sağlanmasına ilişkin yasal gerekliliklerin kaldırılması vb.
63
Zamanla kendi kendine hizmet eder hale gelecek olan
özel yaptırım kurumları ile
daha fazla keyfi yaptırımın
uygulanması. Kesinlikle istenecek bir şey değil.
Çok açık ki yapacak çok daha
fazla işleri olacak. Hedef Sıfır
hedefine ulaşmak amacıyla
İngiltere’nin tamamında yer
alan yolların çok daha yüksek bir standarda çıkarılması,
karayolu işaret levhalarının
yenilenmesi, güvenlik bariyerlerinin konması ve güncellenmesi, yol çalışmalarının
sonlandırılması ve benzeri
işlerin yapılması gerekmektedir.
Hayır, ancak karayolu güvenliğinin karayolları politikasının merkezinde yer alması
amacıyla kılavuzların kökten
bir değişime tabi tutulması
gerekmektedir.
Ceza ya da ceza yazma amacı olmaksızın sürücülerin tutuklanması yetkisi ve ileri bir
aşamada (güvenlik kamerası
vb. görüntüler aracılığıyla)
nerede sorumsuzca davrandıklarının gösterilmesi. Hız
sınırını, artık yasak olan bölgelerde saatte 30 mil olarak
gösteren işaret levhaları (!).
Belki de potansiyel olarak ka- Bence mevzuatın saatte 20
zaya sebep olabilecek bir şey millik hız sınırını uygulamaya
yapan kişilerin, mesela kırmı- konması gerekli kılınacaktır.
zı yanarken karşıya geçen yayaların derhal tutuklanması?
Eğer ölüm vakalarını sıfıra
indirme hedefinden ciddi iseniz insani hasara sebep olma
potansiyeline sahip tüm taşıtları ve taşıt kullanıcılarını
ortadan kaldırmalısınız – bu
kadar basit. Sadece benden
hareketlerimi kontrol etmek
isteyen bir partiye oy vermemi beklemeyin. Hedef Sıfırın
temel ilkesi yani ulaşımda
ölüm ve yaralanma vakalarının meydana gelmesinin
ahlaki olarak kabul edilemez
olduğu düşüncesi insan olmanın beraberinde getirdiği
sonuçları atlıyor – başka insanların riski altında olduğumuzu ve başka insanlara
yönelik risk oluşturduğumuzu
biliyoruz, tüm hayatımızın gelişimine engel olmamak için
bu riskleri kabul ediyoruz.
Emin değilim. Kimin ne kadar
yetkiye sahip olması gerektiği ve bu gelişmeler ışığında
geliştirilmesi gereken Karayolları Trafik Kanunlarının
yasaların hangi kısmını kapsayacağı hukuki bir soru.
9. Hedef Sıfır yeni bir motorlu araç yapım düzenlemesi/standardını gerekli kılacak mıdır?
Hayır
%42
Evet
%58
Katılımcıların %58’i Hedef Sıfırın İngiltere’de yürürlüğe konmasının yeni motorlu araç yapım düzenlemelerini beraberinde getireceğini düşünürken %42’si ise bunun söz konusu olmayacağını ifade etmiştir.
Gereksinim duyulabilecek düzenleme türleri Tablo 6.10’da gösterilmiştir.
64
Tablo 6.10: Hedef Sıfır’a yönelik yeni araç standartları ve düzenlemeleri ile ilgili yorumlar
Taşıtlar özellikle daha “yaya Hiçbir yeni düzenlemeye gedostu” hale getirilmeli.
rek yok, ancak bu politika
önemsiz ve gereksiz kısıtlamaların hayata geçirilmesi
için gerekçe olarak kullanılacaktır.
Taşıt üreticilerinin kazaların sebeplerini ortadan kaldırmak ve kazaların olması
durumunda kazaya maruz
kalan kişilerin göreceği hasarı asgari düzeye indirmek
amacıyla yapabilecekleri pek
çok şey var. Üst düzey taşıtlarda kullanılan fren ve izleme sistemleri bütün taşıtlar
için zorunlu hale getirilmeli.
Sürücülerin dikkatini, alkol
ya da uyuşturucu alıp almadığını, dikkat dağılmasını ve
yorgunluğu izlemeye yönelik
sistemler bütün yeni taşıtlara
yerleştirilmeli. Hayati taşıt
bileşenlerinin (lastikler, direksiyon, farlar vb.) durumunu izlemeye yönelik sistemler
geliştirilmeli ve taşıtlarda
kullanılmalı. Trafik kazası
geçiren kimselerin göreceği
etkileri azaltmaya yönelik sistemler (hava yastıkları) tüm
yeni araçlarda zorunlu hale
getirilmeli.
Yine sanıyorum ki gerecektir.
Daha önce de söylediğim gibi
bana göre hedef tüm standartların devamlı olarak iyileştirilmesi olmalı ve unutmayalım ki son on yıllık süreçte
taşıt standartlarında çok büyük ilerlemeler sağlandı. Bu
değişiklikler taşıt sayısındaki
inanılmaz artışa rağmen karayolu altyapısında hayata
geçirilmedi.
Bu süreçte her tür çılgınca
öneri ortaya çıkacaktır. Taşıt
üretimi her zaman güvenlikle
diğer faydaların arasını bulmakla ilgilidir. Çoğu insan
konfor ve hızı güvenliğe tercih eder, tıpkı hayat tarzlarında yaptıkları kişisel tercihler
gibi. Bu dünyada hiçbir şey
tamamıyla güvenli değildir ve
bunu sağlamak da mümkün
değildir.
Taşıt içindekileri olası tüm etkilerden koruyabilecek bir taşıt üretmek günümüzde mümkün. Mevcut üretim hacmi göz
önünde bulundurulduğunda
bu koşullarda her bir taşıtın
üretimi yaklaşık 150,000 £’a
mal olacaktır. Taşıt kullanmak sadece zenginlerin erişebileceği bir ayrıcalığa dönüşecektir.
Taşıtların özgürce yol alması- Arabalara konabilecek hız Böyle bir sorun olmamalı, Eminim ki daha fazla stannı engelleyecek şekilde dışa- sınırlandırıcıları düşündü- arabalar sürekli olarak daha dart uyduracaklardır.
rıdan kontrol edilmesi.
ğümde evet, yeni standartlar güvenli hale geliyor.
gerekebilir.
Aktif ve pasif güvenlik sistemlerindeki iyileştirmeler,
bu sayede sürücü eğitiminin
ve karayolu koşulları hakkındaki bilinçliliğinin daha da
azalması.
Modern motorlu taşıtlar son Motorlu taşıt standartları sü- Potansiyel hız sınırlandırıcıderece güvenli ve sürücülere rekli olarak değerlendirmeye lar ya da kara kutu teknolojisi.
yardımcı olacak bir teknoloji tabi tutulmalı.
zenginliğine sahip. Bunları
geliştirmeye devam edebilirsiniz ancak sürücüler arabalarını dikkatli bir şekilde kullanmadıkça kazalar meydana
gelmeye devam edecek.
Herhangi bir önlemin geriye Neye gereksinim duyulursa
dönük olarak eski araçlara duyulsun bu hükümet tarafınuygulanmasını bekleyemeyiz. dan toplum üzerindeki baskıyı artırmanın bir aracı olarak
kullanılacaktır.
Çarpışmayı önleyici teknoloji, çarpışmaya karşı koruma,
teknoloji, otomatik pilot teknolojisi.
Mümkün – ortaya çıkan maliyet ise taşıt fiyatların artmasına sebep olacak – taşıtlar
zaten çok pahalı ve “İngiltere’yi soyma” modasının bir
parçası haline gelecek.
Zaten hâlihazırda pek çok Muhtemelen saatte 5 mil hıza Bütün araçların yasaklanma- Motorlu taşıtların, karayolu
düzenleme var ve standartlar ayarlı hız sınırlandırıcıları, sı.
tertibatının ve inşasının evrim
kayda değer bir biçimde arttı. köpük ve kauçuktan çamurgeçirmesi, tasarımlar hali haluklar ve her arabanın önünzırda yapılan güvenlik propade yürüyen kırmızı bayrak
gandasında kullanılan stansallayan bir adam.
dartların oldukça ilerisinde.
65
Dışarıdan kontrol edilen hız Modern standartlar yeterli.
sınırlandırıcıları ve uydu
sistemi için takip cihazları.
Taşıtların yayaların dahil olduğu kazalara yönelik yumuşak bir tamponunun olması
ve bir tür kaza önleme radar
sisteminin kurulması. Işıklandırması olmayan yollarda
yayaların gecenin köründe en
koyu kıyafetleri giyerek gezmeleri serbest olacağından
yayaları fark edebilmek için
kızılötesi ışınların kullanılması ve yayalara hiçbir yaptırım uygulanmaması; çünkü
şimdilerde AB’de olduğu gibi
kazalarda tüm suç sürücülere
atılacaktır.
Şüphesiz elektronik bir gözetim ekipmanına ihtiyaç olacaktır – şarj, hız denetleme ve
hız kontrolü.
İngiltere’nin motorlu taşıt endüstrisini yerle bir ettiğimize
göre, bırakalım bir köşede
çürüyüp gitsin.
Önümüzdeki yıllara yönelik Sürücü ve yayaları pamuklu
Avrupa ve ABD’de standart- bir zırh ile giydirin. Bu anket
lar gittikçe daha sert ve yaya gittikçe saçmalaşıyor.
dostu hale geliyor.
Böylesi bir değişikliğe ihtiyaç olmaması gerek. Endüstri
kendi kendini yönetebilme becerisine sahip olduğunu gösterdi ve pek çok güvenlik tedbiri ürünlere gönüllü olarak
kondu. Formalite işler için bu
kadar takıntılı olmayalım.
Taşıt üretim teknolojisi geliştikçe bunlar da gelişiyor;
örneğin emniyet kemerleri,
hava yastıkları, burkulma
noktaları gibi konularda
önemli gelişmeler sağlandı.
Tam olarak emin değilim. 4 Akıllı hız adaptasyonu sisteçeker araçların önündeki ko- mi. Kazalara yönelik motor
ruyucuların sökülmesi ve ara- aktivite kayıt sistemi.
baların belli bir hızın üstüne
çıkmasının engellenmesi bir
başlangıç olabilir.
ISA (Uluslararası Otomasyon
Birliği) teknolojilerinin tüm
yeni motorlu taşıtlarda uygulanması. Düşük hızda seyir
için motorların yeniden tasarlanması ve incinebilir yol
kullanıcılarına yönelik etkiye
dayanıklı gövde tasarımı.
Bütün arabaların İsveç tankları gibi yapılması ve incinebilir yol kullanıcılarının yola
sokulmaması.
Çok açık bir şekilde mevcut
taşıtlar hem taşıt içindeki
kişileri hem de yayaları olası etkilerden koruyabilecek
standartların çok gerisinde.
Örnek vermek gerekirse, tüm
araçlar yasal hız sınırları
içinde seyreden 32 tonluk bir
kamyonun etkisine karşı koyamazsa, Hedef Sıfır’ı nasıl
sağlayacağız?
Büyük ihtimalle – nihayetinde elde edilecek sonuç muhtemelen araç performansı ve
seçimi üzerinde daha fazla
kontrol ve taşıtların daha da
pahalı olması olacak.
Sürücü hatası olasılığını Taşıtlarda daha gelişmiş yolazaltmak için akıllı hız adap- cu ve yaya güvenliği olması
tasyonu, tehlike algılama sis- zorunlu hale getirilebilir.
temleri.
Olabilir, ancak bence araçlarda sınırlandırıcı kullanma
zorunluluğu günümüze biraz
uzak. Kazaların sebeplerine
örnek olarak bir kamyonun
(1, 2, 3 mil boyunca) başka
bir kamyonu sollaması ve bu
sırada trafiğin sıkışmasına ve
sinirlerin gerilmesine sebep
olmasını verebilirim.
Taşıtların kaza esnasında
daha az hasar verecek şekilde
tasarlanması gerekiyor – hem
iki taşıtın çarpıştığı durumlarda yolcular için, hem de
bir taşıtın yayalara çarptığı
durumlarda yayalar için. Hız
sınırlandırılmalı, ama bazı
durumlarda sürücünün kazadan kaçmak için hızlanması
yasaklanmamalı.
Taşıtlarda yer alan en önemli
güvenlik kriterleri hep yolcuları korumaya yönelik. Yayaları daha güvenli kılan sistemler arabaların daha fazla
satılmasını sağlamayacağından kanunlarda buna ilişkin
düzenlemeler olmalı.
66
Muhtemelen. Arabanın ön
şekli, ön tamponların pozisyonu ve yapımında kullanılan
malzeme önemli olabilir.
10.Hedef Sıfır polise daha fazla yetki verilmesini ve Emniyet Müdürlerine polis kaynaklarının
nasıl yeniden dağıtılması gerektiğine ilişkin ek danışmanlık sağlanmasını gerekli kılar mı?
Hayır
%39
Evet
%61
Ankete katılanların toplamda %61’i Hedef Sıfır’ın polise daha fazla yetki verilmesini ve Emniyet Müdürlerine polis kaynaklarının nasıl yeniden dağıtılması gerektiğine ilişkin ek danışmanlık sağlanmasını
gerekli kılacağını ifade etti. Bu konuya ilişkin yorumlara Tablo 6.11’de yer verilmiştir.
Tablo 6.11: Emniyet Müdürlerine ek danışmanlık sağlanması ihtiyacı ile ilgili yorumlar
Emniyet Müdürleri mevcut Zaten yetkileri var.
koşullarda yeterince otonomiye sahip değil.
Onlara hız konusundaki ta- Bu bağlamda Hedef Sıfır imkıntılarına bir son vermeleri- kânsız. Polis sadece yasaları
ni söyleyin.
uygulamakla
sınırlandırılmalıdır. Polis hiçbir koşulda
“kanun yapıcı” olmamalıdır.
Bu absürt fikre yönelik yetersiz bir mevzuat karayolu
güvenliğine yönelik önlemler
için kullanılan kaynakların
başka alanlara aktarılmasına
sebep olacaktır.
Nazi/Stalinist yetkilerin kullanılmasını gerekli kılacaktır;
bu şekilde de masum ve güvenli yol kullanıcıları karalanacaktır.
Olmamalı ama biliyoruz ki
son birkaç yılın başarısız reçetesi olan daha fazla hız kamerası ve sürücülerin denetlenmesi nihai sonuç olacak.
Eminim ki polis motorlu taşıt
kullanıcılarını cezalandırmak
için çok daha fazla zaman
harcayacak (her ne kadar
bunu hayal etmek imkansız
olsa da).
Eğer daha fazla polis olacaksa en azından mevcut düzene
uygun olmayan polis gücünden tamamen bağımsız bir
trafik şubesi olsun, bu sayede
polis de şu an hakkıyla yapamadığı işi yapıp suçlarla mücadele edebilir.
Sürücülere test uygulamak
üzere gelişigüzel kontrol noktaları belirleme yetkisi ve/
veya Hedef Sıfır’la bağlantılı
yeni bir mevzuat.
Polis yalnızca hız, hız ve
hız üzerine odaklanmaktan
vazgeçmeli – ayrıca hız kameraları ile özdeşleştirilen
finansal güdümü de ortadan
kaldırmalılar. Polis, keyfi bir
hız sınırını aşmanın değil,
tehlikeli araç kullanmanın
asıl odak noktası olduğu eski
günlere geri dönmelidir.
Bu hedefin yakınından bile
geçmek için büyük çaplı ve
halkın kabul etmeyeceği şekilde özgürlüklerin sıradan
insanların elinden alınması
gerekecektir. Bunu sağlayabilmek için de polise ek yetki
ve Emniyet Müdürlerine ek
danışmanlık verilmesi gerekecektir.
Emniyet Müdürleri kendi imparatorluklarını korumak için
ne gerekiyorsa yapacak ve
polisin yalnızca kamuoyunun
çoğunluğunun rızası varsa etkili olabileceğini görmezden
gelmeye devam edecektir.
Polisler de bundan sonra
araba kullanamayacağından
belki de çoğu gerekli süre zarfında suç mahalline bisikletle
gitmek zorunda kalabilirler.
Emniyet Müdürlerinin yollarda daha bütüncül bir biçimde
polislik faaliyetlerini yürütmesini gerektirebilir.
67
İngiltere’de zaten polisin bir
sürü yetkisi var – daha fazlasını elde etmelerini istemiyoruz… Karayolu güvenliği ile
ilgili konularda polislerin adil
olacağına güvenilemez. Eğer
polisin dahil olduğu herhangi bir adaletsizlik, şimdilerde
polisin son derece düşük olan
ve yasadışı olarak belirlenip
yasadışı olarak uygulamaya
konan hız sınırlarını ihlal ettiği gerekçesiyle sürücüleri
cezalandırdığı “güvenlik kamerası”nda kaydedilirse…
Bu evet ya da hayır diye cevaplanabilecek bir soru değil.
Yerel yetkililer bakımından
İngiltere polisinin politikayı
uygulamak üzere zaten yeterince yetkisi var. Polisin
kaynakların bölüştürülmesi
meselesi ile ilgili olarak ek
danışmanlığa ihtiyacı olduğu
aşikar. İngiltere’de şu anda
yaptırım uygulanan tek alan
hız ki bu da nakit ihtiyacı olanı polise ilave kaynak yaratmak üzere uygulanıyor.
Hedef Sıfır olmasa bile polisin kaynakları yeniden dağıtılmalıdır –uygunsuz hız
sınırları üzerinden yaptırım
uygulayan cansız kameralara
neredeyse tamamen bağımlı
olmak yerine eski polis devriyelerine geri dönülmelidir.
İngiltere’de trafik polisliği
geleneksel olarak trafik polisi arabalarını kullandı. Bu
yaklaşımla eş zamanlı olarak karayollarındaki ölüm
vakalarında ve alkollü araç
kullanma oranlarında düzenli
bir azalma görüldü. Son yıllarda polis devriyelerinin sayısı azaltıldı, hız kameralarının sayısı ise hızla arttı. Tüm
yollardaki her türlü ihlali
önleyebilme becerisine sahip
daha fazla gezici devriyenin
görev yaptığı zamanlara geri
dönmeliyiz ve yalnızca belli
noktalardaki belli ihlalleri
tespit edebilen ve trafik kazalarının en önemli sebebi
olan alkollü ya da sorumsuzca araç kullanma konularında hiçbir işe yaramayan hız/
kırmızı ışık kameralarından
vazgeçmeliyiz.
Şüphesiz ki Emniyet Müdürlerine daha fazla ve gereksiz
yetki verilecek ve bu yetkileri
yanlış kullanmaları için kendilerine “danışmanlık” yapılacaktır. Polis yol kullanıcılarına müdahale etmek için
zaten yeterince yetkiye sahip
– gerekli olan şey eski trafik
şubelerinin yeniden kullanılmasını zorunlu kılmak ve
sürekli kameraların gözetimi
altında olmak yerine yollarımızın eğitimli, deneyimli polis
memurları tarafından kontrol
edilmesini sağlamaktır.
Bu politika sadece bir “polis
devleti” ile başarıya ulaşabilir, bu bakımdan evet. Ama
yine, elde edilecek faydaya
değmez. Gerçekte olacak
olan şey karayolu güvenliğine
daha faydalı programlar için
harcanan polis kaynaklarının
genel olarak olumsuz sonuçlar için ortadan kaldırılması
olacaktır. Bu masrafı meşrulaştırması için kullanılması
için gereken ekonomik bir karardır, karayolu güvenliğinin
diğer her şeyden daha öncelikli hale getirilmesi değil.
Bu polislik faaliyetleri üzerinden olumsuz bir etkiye sahip
olacaktır. Örnek vermek gerekirse polise vermem gereken
pratik yardımı etmeyi reddettim çünkü çok basit suçlarla
bir sürücünün sürücü belgesinin elinden alınmasından
kaynaklı olarak bir ailenin
zorluk çektiğini gördüğümde
sinirleniyorum. Pek çok emniyet müdürümüzün becerisi
tamamıyla yetersiz. Değişmeyecekler çünkü makul görüşleri dinlemeyi reddediyorlar.
Evet ve kamuoyunun polise Dokuzuncu soruya verdiğim Öyle zannediyorum. Kaynakkarşı saygısının daha da azal- cevaba bakınız, bütün suç lar trafik polislerine aktarılmasına sebep olacak.
sürücülere
atılacağından malıdır, hız denetimine değil.
polisin yapacak daha az işi
olacak.
Polisin bizi saldırı ve vandallıktan korumasını istiyorum,
daha fazla hız kamerası monte etmesini değil.
Polis motorlu taşıt sürücülerine yardımcı olmalı ve tavsiyelerde bulunmalı, yalnızca
ceza yazmakla yetinmemelidir.
Emniyet Müdürlerinin geriye
kalan son bağımsız düşünce
emaresi siyasi hedef ve politikaların lehine kullanılmak
zorunda kalacaktır.
Emniyet Müdürleri hali ha- Toplamda 1 volttan fazla olzırda tecavüze, talana, hırsız- mayan Işık Yayıcı Diyot külığa ve cinayete göz yumuyor, melerinin yerleştirilmesi.
çünkü bunlarla baş etmek zor,
motorlu taşıt sürücüleri ise
kolay hedef.
Eğer doğru şekilde kullanılırsa mevcut durumda yeterince yetki var. Ne var ki bu
yetkiyi kullanacak çok az sayıda trafik polisi olduğu için
muhtemelen bu boşluğu dengelemek üzere Gerekli Özen
ve Dikkatten Yoksun Olarak
Araç Kullanma ile ilgili kanunlar yerine cep telefonun
kullanımının yasaklanması
gibi yeni kanunlar yürürlüğe
konacaktır.
Daha fazla haber alma sistemi kullanılarak alkollü araç
kullanmaya ilişkin yaptırımların uygulanması hususunda
danışmanlık. Merkez Şubenin
karayolu polisliği hususunda
daha fazla özen göstermesi.
Kameranın yakalayamadığı
ihlallerin de cezalandırılmasının sağlanması için daha
fazla sayıda trafik polisinin
görevlendirilmesi.
Büyük ihtimalle buna gerek
olacaktır. Şu sıralar devamlı
başarabilecekleri hedeflere
yönelik bir arayış içindeler,
bu sırada pek çok alanda
daha önemli konulara ise yeterince dikkat edilmiyor.
68
Hükümet karayolu polisliğini
polis için son derece yüksek
ve açık bir öncelik haline getirmelidir. Polisin yollardaki
varlığının daha fazla ve daha
yoğun hale getirilmesi [gerekmektedir]. Güvenlik kameraları ve ANPR gibi teknolojilerin daha fazla kullanılması.
Kamuoyunun bu hususu destekler nitelikte fikirler benimsemesinin sağlamak ise zor
olacaktır.
İngiltere Ulaşım polisinin
rolü yerel bölgelerden tüm
ulusal yollara uygulanmalı
ve kendi politikalarını geliştirebilecek bir konuma sahip
olmalıdır.
Trafik polisleri yeniden görevlendirilmeli ve kör nokta
olmayan yerlerdeki hız kameraları sökülmelidir. Trafik
ışığı kameraları ise kullanılmaya devam edebilir.
Polisin Hedef Sıfır’ın tüm Yaptırımın daha fazla özelleşaşamalarında sürece dahil tirilmesi ki bu da istenilen bir
olması gerekmekte ancak po- şey değildir.
lislik faaliyetlerini artıracak
tedbirlerle ilgili olarak veto
hakkı olmamalı.
Araba sürerken konuşmamı- Karayolu güvenliği polisin en
zı, bir şeyler yememizi, müzik önemli önceliklerinden biri
dinlememizi ve saatte 4 mil haline getirilmeli.
hızı aşmamızı engelleyecek
bir ordu.
Detayları bilmemekle beraber bu sorunun cevabının
“evet” olduğunu düşünüyorum.
Kesinlikle danışmanlık sağ- Emin değilim.
lanmalı.
Polislik faaliyetlerine ilişkin mevcut öncelikler İngiltere’de çok az sayıda polis
memurunun görev yapmasına
yol açtı. Bu eğilimin tersine
çevrilmesi gerekiyor.
Kurallara uyulmasının ve
tehlikeli araç kullanmaya izin
verilmemesi gerekmektedir.
Proaktif trafik polisi birimleri
yeniden kurulmalı ve uygun
bir şekilde finansal olarak
kaynak yaratılmalı ve desteklenmeli.
Polis ve yerel yönetimler de Bu konu eğitimle ilgilidir, o
dahil olmak üzere diğer ku- yüzden polis de eğitilmelidir.
rumlar için ek danışmanlık
verilmesi gerekli olacaktır.
Merkez Şube de bu fikri benimsemeli.
İki yıldan az bir süre öncesine
kadar L B Hounslow’da trafik, uyuşturucu ya da başka
bir konu için özel olarak görevlendirilmiş bir polis yoktu.
Şimdi yaklaşan seçimlerle durum değişti. Siyaset ile daha
az bağlantılı daha tutarlı bir
politikaya ihtiyacımız var.
Evet. Aksi takdirde aşırı ateşli
Emniyet Müdürleri yaptırım
için aşırı miktarda kaynak
ayıracaktır.
Polis zaten kaynaklarını boşa
harcıyor. Daha fazla/geniş
kanunların zaten baskı altındaki motorlu taşıt sürücülerine ne gibi bir faydası olur
bilmiyorum.
Polis yol üzerindeki polislik
faaliyetlerine
odaklanıyor,
mesela yollarımızı kullanan
suçluları durduruyor. Ama
aynı zamanda kötü sürücülerin de bu yolları kullanmalarına engel olmaları gerekiyor.
Hız kameraları kötü sürücüleri yakalamıyor, ama eğitimli trafik memurları bunu
yapabilir. Emniyet Müdürleri
kaynakları hükümetin hedeflerine ulaşmak üzere yönlendiriyor. Karayolu güvenliği
çok uzun süredir bir hükümet
hedefi olarak ortaya çıkmadı.
İyi eğitim almış polis memurları değersizleştirildi. Süreç
başarısızlıkla sonuçlandı.
Ateşli silahlar ve toplumsal
olay birimleri daha büyük
olmalı – her ne kadar hareket edebilmeleri için özel izne
ihtiyaç duyacak olsalar da…
İngiltere’deki mevcut politika
kapsamında dahi polis eğitim
ya da trafiğin kontrol edilmesine ilişkin roller üstlenebilir,
bu da onları yalnızca yaptırıma odaklanmaktan çıkarıp
daha etkin hale getirebilir. Bu
İngiltere’deki polis politikasında çok daha fazla kaynak
ve daha yüksek bir öncelik
elde edebilir. Bu, hayatı kısıtlayan seyahat sınırlandırmaları tehdidinden daha fazla
destekleyeceğim bir şey.
Polis karayolunda meydana
gelen kazalara ve ulaşımın
idaresine daha fazla öncelik
vermeli. Polise kameraların
yerini bildirme zorunluluğu
olmadan kameraların yerlerini değiştirme yetkisi verilmeli. Polisin incelemelerini
(yalnızca kriminal anlamda
değil) derinleştirmesi gerekiyor. Polis de dâhil olmak
üzere tüm kurumlarla işbirliği içerisinde çalışma yürüten
bağımsız bir kurul fikri benim
hoşuma gidiyor. Bulgular ve
tavsiyelere göre harekete geçilmelidir.
69
Polis gücünün karayolu güvenliğine yüksek bir öncelik
vermesi gerekmektedir – yaptırım karayolu güvenliğinin
önemli bir unsurunu oluşturmaktadır.
Bu vizyon belirleme sürecinin
bir parçası haline getirilmeli.
Ancak [aynı zamanda] yeniden eğitim emri vermek için
de daha fazla yetki [verilmeli].
11.Hedef Sıfır ve bu politikanın İngiltere’de benimsenmesinin ne derecede istendiğine ilişkin genel bir görüşünüz var mı?
Ankete katılanların çoğunluğu Hedef Sıfır yaklaşımının İngiltere’de karayolu güvenliği politikası olarak
benimsenmesi hususunda duydukları kaygıları detaylandırdılar. Bu kaygılar İngiltere’de benzer bir politikanın benimsenmesine karşı çıkan ve çoğunluğu oluşturan katılımcıları yansıtıyordu. (bkz. Tablo 6.12).
Tablo 6.12: Hedef Sıfır ile ilgili ek yorumlar
Ciddiye alınan bir karayolu
güvenliği politikasına bu politika kadar zarar verebilecek
başka bir şey düşünemiyorum.
Amacı itibariyle takdire şayan
olsa da Hedef Sıfır asla dile
getirdiği amaçlara ulaşamayacak. Bu ülkedeki karayolu
güvenliği politikası şu anda
oldukça başarısız ve mevcut
iklimde Hedef Sıfır ‘aynı durumun devamı’ için bir gerekçe olarak kullanılacak.
Bu yaklaşım tamamıyla gerçekçilikten uzak. Çok daha
yoğun güvenlik prosedürlerinin varlığına karşın halen
uçak kazaları oluyor. Her kim
bu politikanın başarıya ulaşma ihtimali olduğunu düşünüyorsa başka bir gezegende
yaşıyordur.
Bu politika İngiltere için gerçek anlamda felaket olacaktır.
Ekonomiye çok ciddi hasarlar
verecektir. Ebeveynlerimizin
60 yıl önce savaşını verdiği
özgürlük ve demokrasiyi yok
edecektir. Halkı hükümetle
karşı karşıya getirecektir.
Bu bireysel davranışlarımızın güvenliğe olan katkısını
es geçen ve çok tehlikeli bir
biçimde aşırı derecede basite
indirgenmiş bir politika. Karayolu güvenliği bir psikoloji
meselesidir. Mühendislikteki
gelişmelerin karayolu güvenliğine yapmış olduğu katkıları
ve yeni ortaya çıkan araçları
kullanmalıyız ancak aynı zamanda karayolu güvenliği
sistemi bünyesindeki katılımcıların da iyi performansına
ihtiyacımız var. Hedef Sıfır
bireylerin iyi performansını
baltalıyor.
Bu seyahat etmekte olan topluma verdiği mali rahatsızlığa değecek bir politika değil
ve toplu ulaşımında bununla
uyumlu hale gelmesi olası
görünmüyor (trenler için tasarlanan yeni güvenlik sistemi HALEN UYGULAMAYA
KONMADI). İngiltere yollarında meydana gelen ölüm
vakalarını sadece hız üzerine
yoğunlaşmak yerine başka
konularla ilgilenerek artırabilir ya da düşürebiliriz.
Bu politika hükümetlerin her
şeye fazlaca karışma eğiliminin, yani bizleri bizlerden
kurtarma yaklaşımının başka
bir örneği; bu eğilimin sürmesine izin verilmemelidir.
Evet – unutun gitsin! Bu anketin sonunda yer alan detayların doldurulmasına gelince
– İngiltere’de polis intikamcı
olabilir – dolayısıyla da ellerine geçmemesi için yorumlarıma izin verme konusunda
bir gönülsüzlük var. Acı değil mi? – yetmiş beş yaşında
kanunlara uyan emekli bir
üniversite hocasının böyle
bir duruşla karşı karşıya kalması.
Bu en basitinden yalnızca Hiç istenecek bir şey değil.
politikacıların mantıklı düşünebileceğini öngören aptalca
bir politika.
Bazı fikirler iyi ve uygulamaya da konmalı ancak bütün
politikayı benimsemek aptalca olur; hem politikanın hem
de araba düşmanı lobinin
malzemesi haline dönüşme
riskinden ötürü.
Bu konuya oldukça dikkatli
yaklaşmak gerekiyor, çünkü
çok kolay bir biçimde araba
düşmanı lobi tarafından kendi amaçları doğrultusunda
kötüye kullanılabilir.
Yalnızca histerik insanların
vizyonu olur. Bu kişilerin yetki ya da planlamanın yanına
bile yaklaştırılmaması gerekir.
Daha fazla düzenlemeye değil, ortak akla ve düzgün bir
altyapıya ihtiyacımız var. Bu
anket 5 dakikadan çok daha
fazla sürüyor, diğer tüm resmi
politikalar gibi buna da kuşku
ile yaklaşmak gerekiyor. Kuşkucu olduğum için üzgünüm
ama seçmenler böyle düşünüyor.
Hedef Sıfır bir hayalcinin
rüyası ve insanlar gerçekle
yüzleşmeyi es geçip bir rüyanın peşinden giderse gereksiz
ölüm ve yaralanma vakalarına sebep olacak. Hedef Sıfır’ı
destekleyenlerin elleri kanlı
olacak.
Hız üzerine şekillenen mevcut politika işe yaramadığı
için İngiltere’deki politikalar
değişmeli. Hedef Sıfır yakından incelenmeli, fakat başka
alternatifler de aynı şekilde
dikkatlice incelenmeli.
Daha geniş/tarafsız bir görü- Bu aptalca bir düşünce.
şün benimsenmesi gerekiyor.
Ulaşılamaz olanın peşinden İstenmeyecek bir şey.
giden tam bir para ve zaman
kaybı.
70
Bence başlık hiçbir vizyon Hedef Sıfır yerine tamamen
olmadığını gösteriyor, ayrıca yeni bir sürücü eğitme ve
motorlu taşıt kullanan kimse- belgelendirme yaklaşımının
lere de oldukça uzak.
benimsenmesini öneriyorum,
buna ek olarak her ne kadar
maliyetli olsa da yeni ve güvenli yollara yatırım yapmak
mümkün olan en iyi sonucu
elde etmemizi sağlayacaktır.
Bu politikanın İsveç’ten çıkmış olması ve muhtemelen AB
direktifleri ile bağlantılı ve
motorlu taşıt sürücüleri üzerinde daha fazla yük getirecek
olması tüm vatandaşları temelsiz müdahale, düzenleme
ve vergi yüküne karşı uyarmak için yeterli.
Mevcut düzenleyici altyapı
etkin bir şekilde işletilirse
yeterlidir ve biraz olsun ilerleme kaydetme umuduyla
sersemletici yeni mevzuat ve
kontrol mekanizmaları eklemenin faydadan çok zararı
var.
Her ne kadar bu vizyona karşı olsam da fark edeceksiniz
ki ben zaten başarısız olmuş
politikaların aynısını tekrar
devreye sokmayı hedefleyen
mevcut gerçekdışı yaklaşım
yerine çok geç kalınmış baştan aşağı bir trafik politikası
reformunun yapılması gerektiğine inanıyorum.
Bu politika İngiltere’deki
motorlu taşıt kullanıcılarının
tabutuna çakılmış bir başka
çivi olmaktan öteye gitmeyecek. Karayolu güvenliğini artırmak üzere zaten yeterince
fırsat var, ama bunlar dogmalar ve siyasi doğruluk uğruna
feda ediliyor.
İSTEMİYORUM! Asıl unsuru
politikacıların egosu değil bireysel özgürlükler olan doğru
düzgün bir karayolu güvenliği politikası benimseyelim.
Bu politikayı destekleyen kişiler adlarını, şöhretlerini
ve kişisel mali kaynaklarını
ortaya koymalı – [çünkü] bu
politika ile insanları öldürecekler ve ölüm vakaları artmaya başladığında böyle bir
sorumluluğun altına girebilmeliler.
İsveç başka ülkelere karayolu
güvenliği ile ilgili tavsiye vermeden önce tehlikeli ve çevreye zararlı gündüz farlarını
ortadan kaldırıp kendi içindeki sorunları çözsün. Kralın
yeni giysileri adlı hikâyedeki
çocuk gibi dünyanın genel
fikri, aşağıdaki adresler de
de görülebileceği üzere, İsveç’teki bu karayolu güvenliği yaklaşımına karşı artarak
sürüyor: www.lightsout.org
ve www.dadrl.org.uk
Ben bu politikayı yalnızca hayatımıza yönelik bürokratik
müdahaleleri artıracak bir
başka fikir olarak değerlendiriyorum. Sürücü ve yaya
eğitimi iyileştirerek mühendislikteki gelişmeler ile çok
sayıda kaza kör noktalardan
silinebilir. Daha fazla trafik
polisi [bu doğrultuda] görev
yapmalı.
Bir başka süslü program için Bu fikir tam bir kâbus.
zaman ve para saçmaktansa Leeming kitabını yeniden
basmak ve bu konu üzerine
dürüst bir inceleme yapmak
daha iyi bir fikir olabilir.
Kamuoyu bu konular hakkında tasarı kanunlaşmadan önce otomatik olarak oy
verme hakkına sahip olmalı,
böylece tartışmanın her iki
tarafındaki insanlar da adil
bir şekilde temsil edilebilmiş
olur (pek olası değil). Avrupa’daki siyasi sahne “yeşiller” denen ve arabalardan ve
insanların keyif alarak sürdürdüğü seyahat etme özgürlüğünden nefret eden kişiler
tarafından tamamıyla kontrol
altına alınmış durumda. Onlara kalsa hayatın muhteşem
olduğu araba öncesi çağlara
geri dönelim. Bu ise fikirleri
manipüle ederek insanların
özgürlüğü üzerine yapılmış
vahşi bir saldırı olarak ortaya çıkıyor.
Hata yapmayacak bir sürücü, bozulmayacak bir araba
ve her koşulda yüzde yüz yol
tutuşu sağlayacak bir yol yaratmadığınız sürece bu gerçekleşmesi imkânsız bir rüya.
100’den fazla kişinin hayatını
kaybettiği veya ciddi şekilde
yaralandığı kazalara şahit
olan biri olarak bu fikir kulağa hoş geliyor ancak kaynakları daha gerçekçi hedeflere
yöneltmek daha iyi olacaktır.
Hedef Sıfır hakkında çok fazla yorum yapabilecek kadar
şey bilmiyorum. İnsanların
bir başkasının vizyonunun
kendilerine dayatılmasından
hoşlanmıyorlar, o yüzden insanların bu vizyonu benimsemesini ve kendi vizyonlarıymışçasına sahiplenmesini
sağlamak önemli. Eğer İsveç’teki istatistikler iyiyse ki
sanırım öyle, insanları bu istatistikler hakkında bilgilendirmek iyi bir adım olabilir.
71
Arabanın kitlelere sağladığı
hareketliliğin faydaları son
derece küçük olan yolda ölme
riskinden çok daha baskın
gelmektedir.
Karayolunda
seyahat etmek de dâhil olmak
üzere çoğu insani faaliyet bir
risk unsuru içerir. En son isteyeceğim şey sıkıntıdan ölmektir.
Hedef Sıfır yaklaşımını destekleyen kişilerin samimiyetinden ya da bu politikanın
iyiliğine olan inançlarından
şüphe duymuyorum fakat güvenilir olmak için bu vizyonu
başarmak üzere önerilen yöntemler desteklenebilir olmalı
– şu halde bütün bir düşünce
son derece gerçekdışı görünüyor ve bunu kuşkulu topluma açıklamak için çok fazla
kaynak ve çaba harcanması
gerekecek. Ölüm sayılarını
sıfıra indirme hedefini uzak
bir ihtimal haline getirmek ve
hatta çoğu yol kullanıcısını
bunun başarılabilir ve denemeye değer bir hedef olduğuna ikna etmek için harcanacak kaynaklar hareketliliği
değil riski azaltmak üzere çok
daha faydalı alanlarda harcanabilir.
Hedef Sıfır yaklaşımının ahlaki olarak doğru olduğunu
kabul etsek dahi, bu politikayı İngiltere’de benimsemenin
pratikte faydadan çok zararı
olacağı konusunda kaygılarımız var. Ölüm vakalarının
sıfıra inmesi hiçbir zaman
gerçekleştirilebilir bir hedef
değil.
Ölüm vakalarını azaltmak
için çaba göstermeliyiz ama
ölüm vakalarını sıfıra indirebileceğimizi söyleyip kendimizi kandırmayalım. Açık ve
net bir şekilde böyle bir şey
olmayacak.
Tamamıyla yanlış bir temel
sahip ciddi bir biçimde geriye
doğru atılacak bir adım – ayrıca ön yargılı – hiç kimsenin
evindeki kazalara ilişkin bu
tarz politikalar üzerine düşündüğünü sanmıyorum ki
neredeyse aynı ölüm oranı
evdeki kazalarda da görülüyor ve hastanelerde çok daha
problemli ve dikkatsiz ölümlere sebep oluyor. Ayrıca bu incelemenin süreci hakkına da
bir yorum yapmak istiyorum:
“Ulusal” odak grubu toplantılarına Londra’dan 5, Güney
Batıdan 5 M62’nin kuzeyinden 7 kişi katıldı – bence çok
düşük katılımlı bölgesel odak
grupları bu politikayı destekleyen kişilere hizmet etmek
üzere belirlenmiş – buradan
çıkacak herhangi bir sonucu
ulusal düzeyde bir sonuçmuş
gibi sunmak son derece gülünç olacaktır.
Her ne kadar Hedef Sıfır ülkeye yollarda daha uygun
ve daha güvenli bir şekilde
davranma görevi yüklese de,
bir bütün olarak Hedef Sıfır kavramını kabullenmek
kolay değil. Bu politika çok
fazla idealist. Günlük hayatla özdeşleştirilen risklerin
kaçınılmazlığı Hedef Sıfır’ın
olumlu hususlarını gölgede
bırakıyor. Medyayı %100 bu
politikanın yanına çekmekten başka bir çözüm aklıma
gelmiyor. Verilmesi gereken
mesaj motorlu taşıtlarla barışçıl bir ortamda bir arada
yaşayabilmenin sağlanmasının gerekliliği olmalı.
Kültürel olarak bu politikayı
İngiltere’de yürürlüğe koymak oldukça zor olacaktır. Bu
son derece ciddi bir pazarlama işi ve bu dünyanın sağlık
ve güvenlik uzmanlarına değil
Jeremy Clarkson’larına hitap
edecek şekilde düzenlenmeli.
72
Biraz durun ve GERÇEK
konulara odaklanın, hayal
kurmayı ve planlar yapmayı
bırakın.
Ben hızın çarpışma ve ölümcül kazalarla olan ilişkisine
ek olarak hız ile hayat kalitesi
ve sağlık arasındaki ilişkiyi
vurgulamak istiyorum – Hız
gürültüye ve insanların rahatının kaçmasına sebep oluyor.
Çalışmalar özellikle de gece
vakti sürekli olan trafik sesine
maruz kalan insanlarda gürültünün ciddi ve sinsi etkilere sahip olduğunu gösteriyor.
Hız ne kadar artarsa sesin
şiddeti de o kadar artıyor.
Aşırı hız iklim değişikliğine
etki ediyor ve bildiğimiz gibi
hayatı tehdit ediyor. Bu her
ne kadar “yollarda meydana
gelen ölüm” vakalarından
değilse de Hedef Sıfır daha
düşük hız düzeylerinin istenen
bir şey olduğu konusuna değinirken bu unsuru göz önüne
almazsa bu motorlu taşıtlar
tarafından hayata yöneltilen
bu tehdidin görmezden gelinmesi anlamına gelir.
Karayollarında
meydana
gelen ölümlere hoşgörü gösterilmemeli – peki bunlar ne
zaman kabul edildi ki? Kazalar kaçınılmaz değildir, çoğunlukla sürücü hatasından
kaynaklanırlar.
İnsanlara
önce bunun anlatılması ve
daha sonra sürüş becerilerinin iyileştirilmesine yardımcı
olunması gerekmektedir. Her
tür karayolu güvenliği mesajı
bir yardım önerisi ile desteklenmelidir.
Eğer işe yararsa iyi bir politika ancak karayolu güvenliği
alanında çalışan çok sayıda
kurumu bir araya getirmesi
için bir “Çar”a ihtiyaç var.
Pek çok kişi başkalarının ne
yapması gerektiğine ilişkin
sözler ediyor, önleyici bir tedbir önerenlerin sayısı ise çok
az, ölmüş akrabaları hakkında el ilanı dağıtmak isteyen
kazalardan ‘etkilenmiş’ kişilerse çok fazla, bunlar işin
keyfini kaçırıyor.
Pek çok yolculuk için yürümenin ya da bisiklete binmenin
tercih edilmesinin artmasına
sebep olabilir, bu sayede toplumsal kaynaşma, kirliliğin
azaltılması, sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve dünyanın pek çok farklı bölgesinden
gelen fosil yakıt kaynaklara
olan bağımlılığın azaltılması
gibi konularda faydalar sağlayabilir.
Ulusal Sağlık Hizmetleri Tam haliyle uygun bir şekilde Harika bir fikir.
bünyesinde çalışırken Trafik hayata geçirildiği takdirde iskazalarının neticesinde baş- tenecek bir fikir.
larından yaralanan insanlara
şahit oldum, yani ortaya çıkan büyük maliyet ve insanların üzüntüsünün farkındayım.
73
Çok iyi bir fikir. Güçlü bir
siyasi desteğe ve kamuoyuna
anlatılmaya ihtiyacı var. Eğer
isterseniz bu konu hakkında
daha fazla tartışmak isterim.
Bence İngiltere’nin yolların- Ulaşımımız için böylesine
da hiçbir ölüm ve yaralanma olumlu bir politikanın hayata
vakasının olmadığı bir gele- geçirilmesini çok isterim.
cek vizyonu son derece istenilecek bir şey fakat bence İsveç’teki Hedef Sıfır politikası
bizi bu hedefe ulaştıramaz. İlk
olarak bence kazaların hangi
sebeplerle meydana geldiği
ve bu kazaların neticesinde
yaralanma vakalarının nasıl
sürdüğüne ilişkin kapsamlı ve bağımsız bir araştırma
yapmamız gerekiyor. Örneğin
ölüm ve yaralanma vakalarının görüldüğü her trafik kazasından sonra derhal kaza
hakkında veri toplayacak bir
trafik kazası inceleme ekibinin oluşturulmasını desteklerim. Bu temel anlayış
olmaksızın olumlu bir değişimi sağlamayı nasıl umut
edebiliriz ki? Bana kalırsa bu
incelemelerin göstereceği şey
araç tasarımı, karayolu altyapısı ve yol kullanıcısı eğitimi
konularına ciddi yatırım yapmamız gerektiği olacak, daha
fazla politika ve düzenleme
değil.
İngiltere’de karayolu güvenliği ile ilgili bilinçliliği artıracak her tür girişim iyi bir
şeydir.
Sonuç
Genel olarak Hedef Sıfır hakkında daha olumlu görüşlere sahip olan İngiltere odak grupları ile yapılan
görüşmelerin aksine ankete katılanların düşünceleri genel olarak daha olumsuzdu. Ne var ki böyle bir
projenin kabul edilmesi ve uygulamaya konmasına ilişkin kaygılar benzerlikler gösteriyordu.
Anketin asıl amacı İngiltere’deki paydaşların fikrini edinmek olsa da ankete katılanların çoğunluğu (yüzde 59) bireysel olarak cevap vermeyi tercih ederken yüzde 6’sı ise hiçbir kurumsal bağlantı belirtmedi.
Ankete katılan kimselerin büyük bir çoğunluğu benzer bir terminoloji kullanırken üslup ve içerik bakımından da birbirleriyle epey benzerlikler gösteriyordu. Dolayısıyla çoklu cevapların Hedef Sıfır hakkında olumsuz düşüncelere sahip gruplardan çıkmış olabileceği düşünülebilir. Anketin internet üzerinden
yapılmış olması herkesin ankete katılım gösterebileceğini ve anketin hiçbir şekilde verili bir nüfusun fikrini yansıtamayacağını gösteriyordu. Sonuçlar incelenirken bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır.
74
7
Hedef Sıfır’ın Maliyeti ve Faydaları
Giriş
Bu bölümde Hedef Sıfır ile özdeşleştirilen maliyet ve faydaların başlangıç niteliğinde bir değerlendirmesi
yer almaktadır. Bu çalışmanın kapsamı sebebiyle yalnızca gösterge niteliğindeki sonuçlar incelenmektedir. Hedef Sıfır’ın maliyet ve faydalarının belirlenmesi ile özdeşleştirilen bir dizi belirsizlik olup sonuçların gerçekten anlaşılabilmesi amacıyla bu konuda daha detaylı bir çalışma yapılması gerekmektedir.
Hayatın Kıymetlendirilmesi
Mishan’ın (1971) tebliğinin başlığı, Hayatın değerlendirilmesi: teorik bir yaklaşım olduğu için karayolu
güvenlik çalışmalarına ilişkin maliyet-fayda analizi için hayatın değerlendirilmesi kilit bir alan olagelmiştir. Mishan (1971) bu makalede insan hayatı üzerine parasal bir değer biçmeye dair dört ayrı yöntem
sunar:
1. Kişinin gelecekteki muhtemel kazançlarının bugüne tenzil edilmesi.
2. Bir kişinin X yaşında hayatını kaybetmesinin diğer insanlar açısından doğurduğu kayıpların mevcut
tenzil edilmiş değerinin hesaplanması.
3. Ölüm sayılarını azaltan ya da artıran yatırım giderlerine dayalı bir toplumsal yöntem. Bu değerler
incelenerek “insan hayatının dolaylı değeri hesaplanabilir”.
4. Sigorta prensibi. Bu bir kişinin ödemeyi kabul ettiği primler ve belli bir aktiviteye olan katılımının
neticesinde ölme ihtimali üzerinden ifade edilir.
Mishan bu yöntemlerin her birine ilişkin kimi zorlukları dile getirir ve Hedef Sıfır etrafında dönmekte
olan tartışmayı da öngörerek ikinci yöntemin “duygusuzca” olduğunu belirtir. Bu yöntem toplumun yaşlı
ya da emekli olmuş üyelerinin bir şekilde ölmeleri halinde topluma fayda sağladıklarını ortaya koyar.
Mishan politika sonuçlarından birini alıntılar “net çıktı yöntemi toplumun net değeri negatif olan bir kişinin ölümüne müdahale etmemesi gerektiğini ileri sürer”.
Mishan bu tarz “tehlikeli” politika sonuçlarının tuzağına düşmeden sağlam ekonomik ilkelerden yararlanabileceğimiz konusunda oldukça nettir, ancak oldukça erken bir dönemde yapılan bu tartışma insan
değeri üzerinde herhangi bir değer belirlemeye yönelik herhangi bir çabanın yaratacağı ciddi sorunları
ortaya koymaktadır.
Karayolu Ulaşımının Gerçek Maliyeti
Maddison ve diğerleri (1996) tartışmayı toplumsal olarak doğal dış etkenler çerçevesinde ele almaktadır.
Karayolu ulaşımı neye “mal olur” ve bu maliyeti kim karşılar? Karayolu ulaşımı “hesabında” eksik mi
var fazla mı? Yazarlar çok büyük bir eksik olduğu sonucuna varıyor. İngiltere karayolu ulaşımındaki dış
75
etkenlerin maliyetini 1990’ların erken bir döneminde 45.9 ila 52.9 milyar £ aralığında hesaplıyordu; bu
dönem itibariyle karayolu ulaşımından elde edilen toplam vergi geliri (yakıt ve araçlar dâhil) 16.4 milyar
£’dı. Buradan çıkarılacak sonuç vergi gelirlerinin dışsal maliyetin %31 ila %36’sını “karşıladığını” gösteriyor, geri kalan kısım ise ödenek olarak değerlendirilebilir. Bu hesaplamalardaki “kaza” bileşeni ise
2.9-9.4 milyar £ aralığında. Hesaplamalar 6 ayrı bileşenden oluşuyordu:
1. Şahsi insani değerler
2. Diğer insani değerler
3. Tıbbi maliyetler ve ambulans maliyetleri
4. Polis ve idare maliyetleri
5. Maddi hasar maliyetleri
6. Çıktı kaybı
Bu listeye “üzüntü ve acı” dâhil olmayıp bizzat bu durum Hedef Sıfır’ın çözmek üzere ortaya çıkarılmasının sebebi olan ahlaki problemleri ortaya çıkarmaktadır. Üzüntü ve acıya parasal bir değer biçmemizi
sağlayacak ekonomik bir mantığın var olup olmadığı da net değildir.
Maddison ve diğerleri (1996) İstatistikî Hayat Değeri (VSOL) hakkında yapılmış 30’dan fazla çalışmada
elde edilen sonuçların özetini sunmaktadır. Çalışmalar sıra dışı ödeme istekli olma ilkesini ve rastlantısal
değerlendirme metodolojisini kullanmaktadır. Rastlantısal değerlendirme çalışmaları VOSL değerini 2.3
milyon £ olarak hesaplarken diğer çalışmalarda ortalama 4.1 milyon £’luk bir değer hesaplanmıştır.
Dünya çapında VSOL değerlerinde kayda değer farklılıklar bulunmakta olup bu farklılıklar kullanılan
farklı yöntemleri yansıtmaktadır (bkz. Tablo 7.1). Sonuçlar 147,000 ABD $’dan 30 Milyon $’a kadar
değişen aralıklarda hayat başı değer ortaya koymaktadır. Bütün değerleri yerleştirip, tüm aykırı değerleri
silmek, metodolojiyi baştan kontrol etmek ve makul bir ortalama değere ulaşmak her ne kadar fazlasıyla
mümkün olsa da, bu değerlerin hiçbirinin ciddi bir finansal güvenilirliğinin olmadığının altını çizmek
gerekiyor.
Tablo 7.1: Karayolu güvenliğinde istatistiksel hayat değerinin (1000 üzerinden) gözleme dayalı
tahminleri ile birlikte çalışmaların açıklamalı analizi
Yazarlar
Ülke
Atkinson ve Halversen
Yıl
Çalışma
Türü
Tahmin
Sayısı
Asgari
Tahmin
Azami
Tahmin
4
853
12,797
SP
4
1,351
15,264
RP
1
Yayınlanma
Veri
ABD
1990
1986
RP
1
Baker
ABD
1973
1973
RP
Beattie ve diğerleri
İngiltere
1998
1996
Blomquist
ABD
1979
1978
76
1996 yılı itibariyle ABD £’rı cinsinden
yapılan tahmin aralığı
Tek tahmin
4,636
530
Blomquist ve
Miller
ABD
1992
1987
RP
3
1,481
5,730
Carthy ve diğerleri
İngiltere
1999
1997
SP
4
1,655
2,154
Cohen
ABD
1980
1974
RP
1
Desaigues ve Rabl
Fransa
1995
1994
SP
6
876
20,377
Dreyfus ve Viscusi ABD
1995
1987
RP
1
4,159
Ghosh, Lees ve
Seal
İngiltere
1975
1974
RP
1
838
Yeni Zelanda
1994
1994
RP
2
690
718
İsveç
1996
1995
SP
2
3,130
6,156
ABD
1983
1983
RP
1
Jones-Lee, Hammerton ve Abbott
İngiltere
1983
1982
SP
8
585
9,998
Kidholm
Danimarka
1995
1993
SP
3
781
1,163
Lenoie, Pedro ve
Latour
Kanada
1995
1986
SP
2
1,756
3,142
Maier, Gerking ve
Weiss
Avusturya
1989
1989
SP
6
1,531
4,226
McDaniels
ABD
1992
1986
SP
2
8,507
30,838
Melinek
İngiltere
1974
1974
SP
1
Miller ve Guria
Yeni Zelanda
1991
1990
SP
5
1,094
1,749
Morrall
ABD
1986
1984
RP
4
147
1,917
Persson ve Cedervall
İsveç
1991
1987
SP
5
1,411
29,932
Persson ve diğerleri
İsveç
1995
1993
SP
2
3,514
4,012
Schwab Christe
İsviçre
1995
1993
SP
2
3,514
4,012
Viscusi, Magat ve
Huber
ABD
1991
1991
SP
1
Hansen ve Scuffham
Johannesson,
Johansson ve
O’Conor
Jondrow, Bowes
ve Levey
392
2,645
776
9,270
Çalışmaların pek çoğu aynı zamanda Elvik’in (1995) yaptığı literatür değerlendirmesinde de yer almaktadır. Başka iki çalışma
ise Beattie ve diğerleri (1998) ve Carthy ve diğerleri (1999) tarafından gerçekleştirilmiştir. Elvik tarafından kullanılan bazı
trafik güvenliği çalışmaları meta-regresyon analizi için gerekli olan bilgileri içermediği için buraya dâhil edilmemiştir.
2
Eksik bilgi sebebiyle çalışmanın yapıldığı yıl değil verilerin toplandığı yıl belirtilmiştir.
3
SP İfade edilen tercih çalışmalarını, RP ise ortaya çıkan tercih çalışmalarını ifade eder.
4
1996 fiyatlarına göre VSOL değerlerinin belirlenmesi için Gayrisafi Milli Hâsıla fiyat indirgeyicileri (IMF, 1999); yerel para
birimlerini 1996 yılındaki ABD £’ının sahip olduğu değere çevirmek amacıyla 1996 yılına ait satın alma gücü pariteleri
(OECD 1999) kullanılmıştır.
1
Kaynak: Blaeij ve diğerleri (2002)
Maddison ve diğerleri 1990’lı yılların başında ortalama VSOL değerinin yaklaşık 2 milyon £ olduğu ve
bunun “Ulaşım Departmanı tarafından kullanılmakta olan değerden birkaç kat fazla olduğu” sonucuna
varıyor (s. 129). İlginç bir şekilde yazarlar aynı zamanda “en yüksek VSOL değerine sahip olan ülkelerin
aynı zamanda en iyi trafik kazası istatistiklerine de sahip oldukları” sonucunu da varıyor (s. 129). 1993
fiyatları itibariyle İsveç’teki VSOL değeri 2,102 milyon £’du ve bu rakam aynı dönemde İngiltere’nin
sahip olduğu değerin (948,100) 2.2 katı fazlaydı. Yazarların 13 Avrupa ülkesi arasında yapmış oldukları
77
araştırmada İsveç’in en yüksek VSOL değerine sahip olduğu görüldü. Buradan çıkarılacak sonuç çok
açıktır. İnsan hayatını ne kadar fazla değer verilirse müdahale düzeyi de o kadar yüksek oluyor, bu bağlamda ölüm ve yaralanma vakalarını azaltmak üzere girişilen çabalar da daha başarılı oluyor.
Avrupa Komisyonu’nun enerji ve ulaşım alanındaki dış etkenlerle ilgili çalışmasında (2003) elde etmiş
olduğu sonuçlar Almanya’daki ilginç verileri ortaya koydu (bkz. Şekil 7.1). Kaza maliyetleri karayolu
ulaşım maliyetlerinin en büyük kalemini oluşturmakta ve karayolu ulaşımı maliyet bakımından, diğer
ulaşım türlerinin maliyetlerinin toplamından bile daha fazla hasar verici durumda. Almanya’daki karayolu ulaşımı 1998 yılındaki dışsal maliyetlerinin 30 milyar €’luk kısmını meydana getiriyordu ve kazalar
bu rakamın %40’ını, yani 12 milyon €’luk kısmını oluşturuyordu. Almanya’da ulaşımla bağdaştırılan
toplam dışsal giderler (33 milyon €) Almanya’nın gayrisafi milli hasılasının da %1.7’sine karşılık geliyordu.
35000
30000
Kazalar*
Gürültü*
CO2
Hava Kirliliği
25000
20000
15000
10000
5000
0
Karayolu
Demiryolu
Uçak
Ülke İçi
su yoluyla
ulaşım
*Kaza ve gürültü verileri yalnızca karayolu ve demiryolu için mevcuttur; hava kökenli salınımlara yakıttan kaynaklı doğrudan
salınım ve elektrik üretimi dahildir; uçaklardan kaynaklı hava kirliliği: uçuş yüksekliğindeki emisyonlar dahil edilmemiştir.
Kaynak: EC (2003)
Şekil 7.1: Ulaşımda dış etkenler, Almanya 1998.
Bu dışsal maliyetlerin boyutunu küçültmek Almanya’da daha rekabet edebilir ve dinamik bir ekonomiye
ulaşılmasında önemli bir işleve sahip ve bu da Hedef Sıfır ile daha geniş anlamdaki sosyal ve ekonomik
konular arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya koyuyor.
Avrupa düzeyinde karayolunda meydana gelen trafik kazalarına ilişkin toplam dışsal maliyet düzeyi 148
milyar APB düzeyinde hesaplanmıştı (çalışma €’ya geçilmeden önce yapılmıştır). Bu Avrupa gayri safi
milli hasılasının %2.5’lik kısmında karşılık geliyor. Banfi ve diğerleri (1995) şu sonuçlara ulaşmışlardır:
78
• Kaza maliyetlerinin %99’u karayolu sektörüne aittir.
• İnsani değer dışsal maliyetlerin ölümler için %91’ini, yaralanmalar içinse %96’sını oluşturmaktadır.
• Kat edilen mesafe birimi başına Avrupa’da meydana gelen ortalama trafik kazası arabalar için
1000km’de 32 APB, otobüsler için 1000 km’de 9 APB ve trenler için 1000 km’de 1.9 APB’dir.
• Yük taşımacılığındaki ortalama kaza maliyeti kamyonlar için 1000km başına 22 APB’dir.
• İngiltere’de arabalar için kaza maliyeti 1000 km’de 26 APB (Avrupa ortalamasının altında) ve otobüsler için 1000 km’de 14 APB’dir (Avrupa ortalamasından yüksek).
Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi (ETSC) aynı zamanda bir trafik kazasındaki maliyete ya da insan hayatının değerine ilişkin de tahminler içermektedir. Konsey’in tahmini 4.5 milyon €’ydu.
“Engellenen bir ölüm vakası geliştirilmiş ‘1milyon € kuralına göre değerlendirilecektir. Bu kural Avrupa
Komisyonu tarafından 1997 yılında hayata geçirildi. Parasal değer yalnızca bizzat ölüm vakasının önlenebilir maliyetini değil aynı zamanda yaralanma ve aracın hasar görmesi vakalarının orantısal payını
da hesaba katmaktadır; ölüm ve yaralanma vakalarından kaynaklı önlenebilir manevi hasar (acı, üzüntü
vb.) bu hesaplamaya dâhil edilmemiştir. 1 Milyon € değeri 1995 yılına ait veriler temel alınarak hesaplanmıştır. ‘1 Milyon € kuralı’ üzerinde iki değişiklik yapılmıştır; bunlardan ilki ETSC çalışma grubu tarafından yapılmış olup kayıtlara geçmeyen trafik kazalarındaki hasar tutarı ile önlenebilir manevi hasar
tutarının eklenmesini içermektedir; diğer iyileştirme ise 2000 yılına ait değer fiyatının güncellenmesini
içermektedir, bu doğrultuda %13.3’lük bir kısım tüketici fiyat endeksi ve gayri safi milli hasıla temel
alınarak hesaplanmıştır. İlk iyileştirme önlenen ölüm vakası başına 3.6 milyon €’luk bir sonuç ortaya
çıkarırken, ikinci iyileştirmede bu rakam 4.050 milyon € olmuştur.”
Kaynak: ETSC (2003)
Bu dışsal maliyetleri farklı fiyatlandırma politikaları içerisine yerleştirmek Avrupa Komisyonu’nun “Ulaşımda adil ve verimli fiyatlandırma” politikasının merkezinde yer alıyordu. Avrupa Komisyonu AB içerisinde ulaşımın toplam dışsal maliyetini 250 milyar APB olarak tahmin etmiş olup kazalar bunu 24 milyarlık kısmına, yani neredeyse %10’una tekabül etmekteydi. Bu rakamlar diğer çalışmalarda ortaya konan
rakamlardan farklıdır ancak yine de çok fazladır ve bütün vatandaşların yararına bu dışsal maliyetlerin
boyutunun nasıl küçültüleceğine ilişkin kamuoyu nezdinde bir tartışma başlatmıştır. Hedef Sıfır ulaşımla
ilişkilendirilen dış etkenleri azaltmanın yöntemlerinden biridir.
79
İngiltere’de Dışsal Maliyetler ve Hayat Değeri
İngiltere’de karayolu trafik kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanma vakalarının maliyetine aşağıdaki hususlar dâhildir:
• Kaybedilen ekonomik çıktı*
• Acı, üzüntü*
• Maddi hasar
• Polis ve itfaiye hizmeti giderleri
• Sigorta idaresi ve
• Hukuki giderler ve mahkeme giderleri
Not: () ile işaretlenen etkiler kazaların sayısı ile yakın bir ilişki içindedir (*) ile işaretlenen etkiler ise ölüm sayısı ile ilgilidir.
Dolayısıyla kaza sayısı ile ölüm vakalarının sayısı önerilerin değerlendirilmesi sürecinde kullanılan kilit göstergeleri oluşturur.
Bu rakamlar ile ölüm ve kaza vakalarının önlenmesinin değerinin bir araya getirilmesi önerilerin kaza faydasına ilişkin tahminleri ortaya koymaktadır.
Kaynak: DfT (2004a)
Ölüm ve yaralanma vakalarının değerinin metodolojik temeli ve hesaplanması konusuna “2003 karayolu
kazaları ve ölüm vakaları fayda değerlendirmesi” (DfT, 2004b) adlı çalışmada değinilmiştir. İngiltere’deki yaklaşımda kullanılan terminoloji ve metodoloji oldukça açıktır. Parasal tahminler “karayolunda
meydana gelen ölüm vakaları ve trafik kazalarının önlenmesine ilişkin karayolu programlarının takdiri
için kullanılan değerlerdir… Bu rakamlar karayolu trafik kazalarının sonucunda ortaya çıkan gerçek
maliyetleri yansıtmamaktadır. Bunlar maliyet-fayda değerleri olup karayolu trafik kazalarının önlenmesi
ile elde edilecek faydaları yansıtmaktadırlar” (Paragraf 1 ve 2).
İngiltere’deki değerler “Ödemeye İsteklilik” yaklaşımına dayandırılmaktadır:
“Bu yaklaşım insan maliyeti ve acı ve üzüntüyü ifade etmek için hesaba katılan değer, kaybedilen çıktı ve
karayolu trafik kazalarında meydana gelen yaralanma vakaları ile ilişkilendirilen tıbbi maliyetler gibi
doğrudan ekonomik maliyetler de dâhil olmak üzere ölüm vakalarının değerlendirilmesinin tüm unsurlarını bünyesinde barındırmaktadır” (Paragraf 3).
Bu raporda ölüm vakası başına ortaya konan değerler Tablo 7.2, 7.3 ve 7.4’te açıklanmıştır.
80
Tablo 7.2: Yaralanmanın ciddiyeti ve maliyet unsuruna göre yaralanma vakası başına ortalama
engelleme değeri
Yaralanmanın
ciddiyeti
Ölümcül
Ciddi
Hafif
Ortalama, tüm
yaralanmalar
451,110
17,380
1,840
Tıbbi ve ambulans
giderleri
770
10,530
780
9,060
1,910
Kaybedilen çıktı
860,380
199,550
8,750
TOPLAM
Haziran 2003, £
1,312,260
147,460
11,370
31,880
42,850
İnsan maliyeti
Kaynak: DfT (2004b)
Tablo 7.3: Araç sınıfı ve yol kullanıcısına göre yaralanma vakası başına ortalama engelleme
değeri
Haziran 2003, £
65,790
38,430
20,290
41,260
34,800
76,310
37,300
42,860
Yaya
Bisiklet sürücüsü
Otobüste seyahat eden yolcular
Mal taşıyan araçlarda seyahat eden yolcular
Araba ve taksilerde seyahat eden yolcular
İki tekerlekli motosiklet kullanıcıları ve yolcular
Tüm motorlu taşıt kullanıcıları
Ortalama, tüm yol kullanıcıları
1
Farklı sınıf yol kullanıcıları arasındaki değerdeki farklılıkların her bir sınıf içerisindeki yol kullanıcılarının karşılaştığı ölümcül,
ciddi ve hafif yaralanma oranlarının farklılığından kaynaklandığını unutmayınız.
Kaynak: DfT (2004b)
Tablo 7.4: Kazanın ciddiyeti ve maliyet unsuruna göre trafik kazası başına ortalama engelleme
değeri (2003)
Ölümle ilişkilendirilen maliyet
Kazanın
ciddiyeti
Ölümcül
Ciddi
Hafif
Tıbbi ve
Kaybedilen
Ambulans
çıktı
giderleri
495,240
5,410
20,250
12,130
2,430
1,030
Kaza ile ilişkilendirilen maliyet TOPLAM
İnsani
maliyet
Polis
maliyeti
Sigorta ve
idare
Mal
hasarı
981,460
137,680
11,540
1,530
210
50
240
150
90
9,030
4,110
2,410
Haziran
2003
£
1,492,910
174,530
17,550
Tüm
yaralanmalar
12,310
2,590
43,290
90
100
2,740
61,120
Yalnızca
maddi hasar
-
-
-
3
50
1,520
1,570
Kaynak: DfT (2004b)
81
Bu tahminler çerçevesinde: “2003 fiyat ve değerleri itibariyle meydana gelen 214,870 yaralanma vakası
içeren trafik kazasının değeri 13,083 milyon £ olarak hesaplanmıştır. Bunlara ek olarak yalnızca maddi
hasarın görüldüğü ve 5,011 milyon £’luk bir değere karşılık gelen 3.2 milyon trafik kazası vardı. Dolayısıyla 2003 yılı itibariyle tüm karayolu trafik kazalarının önlenmesi ile elde edilecek değerin de 18,049
milyon £ olacağı hesaplanmaktadır” (Paragraf 19).
Bu rakamlar Hedef Sıfır’da ifade edilen terimlere çevrildiğinde ve yalnızca ölüm ve ciddi yaralanma
vakaları dikkate alındığında toplam önleme değeri 9,900 milyon £ düzeyinde. Karayolu Ekonomisi Notu
1 (paragraf 2) (DfT, 2004b) içerisinde kullanılan dille ifade edecek olursak bunlar “karayolu kazalarının
engellenmesi ile elde edilebilecek faydalardır”. Dolayısıyla bunlar Hedef Sıfır’ın tam anlamıyla hayata
geçirilmesi ile elde edilebilecek faydalardır. Dahası bunlar yıllık faydalar olup genel anlamıyla Gayrisafi
Milli Hâsıla arttıkça yıllık %2-3’lük bir artış beklenebilir.
Bu faydalar gerçekten de epey büyüktür ve önümüzdeki 10 yıl boyunca Gayrisafi Milli Hâsıla değerlerine
göre hesaplanan yıllık %2.6’lık bileşen faiziyle 9.9 milyar £’luk maliyet sürdürmemiz halinde, önümüzdeki on yıla ilişkin toplam “önleme değeri” 111 milyar £ olacak.
Karayolu Güvenlik Önlemlerinin Maliyet-Fayda Analizi
İngiltere’de karayolu önerilerinin değerlendirilmesi pratiği, bu projelerin finansal açıdan değerlendirilmeleri esnasında kaza sayılarının azaltılması ile ilişkilendirilebilecek faydaları da kapsayacak bir metodoloji oluşturmuştur. Bunun yakın zamanlardaki örneklerinden biri Lancashire İl Konseyi’nin önerilen
Heysham-M6 bağlantı yolunun programa kabul edilmesi için DfT’ye yapmış olduğu başvurudur (Haziran
2005) (bkz. Tablo 7.5). Bu öneri kazaların ve yaralanma vakalarının sayısının azaltılmasıyla elde edilecek
ciddi finansal faydaları içermekte, bu veriler de yeni yolun yapımının desteklenmesi için kullanılmaktadır.
Tablo 7.5: Lancashire İl Konseyi’nin önerilen Heysham-M6 bağlantı yolu için Ulaşım Departmanına giriş onayı
Tek bir yol üzerinde akan trafiğin iki ayrı yola taşınmasıyla
elde edilecek ciddi faydalar
Kaynak: LCC (2005)
Önlenen kaza sayısı: 642
29.797 £ tasarruf
Ölüm vakalarında azalma: 20
ölümcül, 178 ciddi, 640 hafif.
PVC’nin %25’i.
Lancashire örneği karayollarında yapılacak girişimlerin çok ciddi tasarruflarla ilişkilendirilebileceğini
ortaya koyuyor. Bu örnekte göreceli olarak küçük bir yerleşim bölgesindeki oldukça küçük bir alanda 29
milyon £ tasarruf yapılacaktır. Programın toplam maliyeti (2005) 118 milyon £’dur.
ETSC (2003) karayolu girişimlerindeki fayda-maliyet oranları konusunu dikkate almış ve dört ayrı girişim konusu hakkında detaylı bilgiler sağlanmıştır.
82
1. Gündüz farları
2. Rastgele alkol testi
3. Sesli emniyet kemeri hatırlatıcısı
4. Karayolu güvenliği mühendisliği
Bu girişimlerin hayata geçirilmesi olumlu maliyet-fayda oranlarını ortaya çıkarmaktadır (bkz. Tablo 7.6).
Tablo 7.6: AB çapında uygulanan ETSC girişimlerinin maliyet-fayda oranları
Gündüz farları
Rastgele alkol
testleri
Sesli emniyet
kemeri hatırlatıcısı
Karayolu
güvenliği
mühendisliği
Ölüm
vakalarındaki
azalma
Maliyet-fayda
oranı
€ cinsinden maliyet
€ cinsinden fayda
2800
1:4.4
12 yıldan fazla
sürede 23 milyar
12 yıldan fazla
sürede 101 milyar
2000-2500
B
150 milyon
8262 milyon
B
1:6
11.1 milyon
66 milyon
B
1:10
B
B
B: Belirtilmemiş
Kaynak: ETSC (2003)
Karayollarında Ölüm Vakalarını Azaltmaya Yönelik Önlemler,
Girişimler ve Stratejiler
Kanada’daki Victoria Ulaşım Politikaları Enstitüsü (VTPI) potansiyel girişimlerin faydalı bir özetini yayınlamıştır (bkz. Şekil 7.2). Önlemlerin kapsamı ve çeşitliliği oldukça büyük olup bunların çoğu bizzat
önlemlere ilişkin maliyet etkinlik ve maliyet fayda analizlerine dair sonuçlar ortaya koymak amacıyla
“öncesi ve sonrası” türünden çalışmalara tabi tutulmamıştır.
83
Trafik Güvenliği
Mühendislik
Daha güvenli araçlar
Daha güvenli yollar
Gelişmiş araç tasarımı
Gelişmiş yol tasarımı
Gelişmiş araç kontrolü
Gelişmiş bakım
Davranış
Hareketlilik yönetimi
Kara kullanımı
Mod değişimi
Kaza önleme
ABS
Daha dikkatli
araç kullanma
Trafik hızını
azaltma
Ayık
Trafik kurallarının
gözetilmesi
Araçta bulunanların
güvenliği
Emniyet kemeri
ve kask kullanımı
Daha iyi eğitim
Dikkati dağılmamş
Gelişmiş trafik
kural denetimi
Cep telefonu ve
elektronik cihaz
kullanımından
sakınan sürücüler
Kaynak: VTPI (2005)
Şekil 7.2: Çeşitli trafik güvenliği stratejileri arasındaki ilişkiler
İsveç Vizyon Sıfır yaklaşımı, bir dizi girişimi Sıfır Vizyonu politikasının “yerleştirilmesi” olarak tanımlayan Norveç Ulaştırma Ekonomisi Enstitüsü (TØI) (2011) araştırmacıları tarafından gözden geçirilmiştir.
(bkz: Kutu 7.1).
Kutu 7.1: Etki yaratan ulaşım önlemleri
Proje kapsamında 6 önlem grubu seçtik. Tercih; elde edilmesi beklenen etki, önlem türü, coğrafi uygunluk, önlemle ilgili anlaşmazlık düzeyi ve önlemin uygulanmasının kolay mı yoksa zor mu olarak
değerlendirildiğine ilişkin verilere göre belirlendi.
• Karayolu ağı bünyesindeki önlemler; daha büyük yol projeleri ve anlaşmazlık kontrol önlemleri, düşük nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerde hızın azaltılmasına ilişkin önlemler; hız
sınırları, polis kontrolleri, otomatik hız kontrol sistemleri.
• Özellikle yerleşim alanlarında hızın düşürülmesine ilişkin önlemler; fiziksel önlemler (kasisler), düşük hız bölgeleri (saatte 30 km).
• Genel olarak kentsel bölgelerde hızın düşürülmesine ilişkin önlemler; çevre dostu sokaklar,
otomatik hız kontrolü, akıllı hız adaptasyonu sistemi.
• Teknik önlemler; emniyet kemeri hatırlatıcıları, alkole duyarlı kilitleme cihazları
• İşverenlerle işbirliği içerisinde sürücü davranışlarını iyileştirmeye yönelik önlemler – teknik
önlemler bünyesinde tartışılmıştır. Bu önlemlerin tamamının trafik güvenliği üzerinde ciddi
etki yarattığı ortaya konmuştur.
Kaynak: TØI (2001)
84
ECMT/OECD karayolu güvenliğinin maliyet ve faydalarına ilişkin güvenilir çalışmada ortak olarak hayata geçirilen kimi girişimlere ilişkin maliyet fayda oranlarının özetini ortaya koymuştur (bkz. Tablo 7.7).
Tablo 7.7: Karayolu güvenliği girişimlerinin maliyet-fayda oranları
Sayı
Önlem
Faydalar (yıl
başına milyon
İsviçre Frangı
cinsinden)
Maliyetler (yıl
başına milyon
İsviçre Frangı
cinsinden)
Maliyet-fayda
oranı
Maliyet-fayda
farkı (yıl
başına milyon
İsviçre Frangı
cinsinden)
1
İki aşamalı model
109
66
1.6
43
2a
Kan testi yapılmadan alkol düzeyini
tespit etmek üzere yapılan rastgele
alkol testleri
227
12
19.0
215
2b
Kan testi ile birlikte alkol düzeyini
tespit etmek üzere yapılan rastgele
alkol testleri
227
14
17.0
213
3
Kaza veri kaydedici
49
83
0,6
-34
4
Hız uyarı cihazları
187
162
1.2
25
5
Uzaklık uyarı cihazları
113
157
0.7
-44
6
İşlek caddelerin yapımı
27
25
1.1
2
7
Zorunlu çocuk koltuğu sistemleri
5
5
1.1
0.5
8
Daha yüksek düzeyde kontrol
26
5
5.5
22
9
ADMAS işaretleme sistemi
524
26
20.0
498
10
Bisiklet ve motosiklet eğitim
programları
5
4
1.1
0.5
1122
61
18.0
1061
40
9
4.7
32
11
12
Toplu ulaşımın daha yaygın hale
getirilmesi
Bisiklet sürücülerinin kask
takmasının zorunlu hale getirilmesi
Kaynak: ECMT/OECD (2001)
ECMT/OECD raporu (s. 95) aynı zamanda İngiltere hükümetinin karayolu güvenliğine ilişkin girişimlerle ilgili maliyet fayda analizi verilerine de atıfta bulunmaktadır:
“Departman son zamanlarda yerel düzeyde hayata geçirilen güvenlik programlarını değerlendirmiştir ve
bu maliyet ve fayda hakkında sahip olunan geniş bilginin giderleri desteklediği nadir alanlardan biridir.
Bu programların yıllık geri dönüşü %150 seviyesinde olup faydalar çok açık bir biçimde görülebilmektedir.”
Rapor buna ek olarak İngiltere ile ilgili şu tespiti de yapmaktadır (Sayfa 97):
“Yerel karayolu güvenliği projelerinin en dikkat çeken özelliği yüksek düzeyde maliyet-etkin olmalarıdır.
1997 yılında yayınlanan bir değerlendirmeye göre bu projelerden elde edilen tipik faydalar yalnızca ilk
yılda maliyetin %150’si düzeyinde olup bu önlemler sadece 6/7 yıl boyunca uygulansa bile ortalama faydalar maliyetin 10 katı düzeyinde olacaktır. Bu rakamlar, diğer kaynaklardan elde edilen geri dönüşler
göz önüne alındığında oldukça yüksektir.”
85
Yorum
Bu maliyet fayda analizi değerlendirmesinden ve karayolu güvenliği alanında yapılan maliyet etkinlik
çalışmalarından iki sonuç çıkarılabilir. Birincisi her durumda büyük faydalar ve bu faydalar her durumda
ilgili maliyetlerden daha yüksek. İkincisi İngiltere’de ölüm vakalarını azaltmak üzere henüz uygulamaya
konmamış çok sayıda önlem ve yaklaşım mevcut. Tablo 7.7’de sözü edilen 12 önlemin çoğu genel anlamda İngiltere’de uygulamaya konmayı bekliyor. Önlemlerin ikisinin maliyet fayda oranı 1’in altında (yani
faydalar maliyetten daha az) ve bunların uygulamaya konma olasılığı düşük.
Hedef Sıfır teorik olarak 10 yıl boyunca 111 milyar £ tutarında bir fayda akışı getirecek. Bu büyüklükte
faydalar sağlayacak çok az sayıda kamu politikası alanı ve kamu politikası girişimi vardır.
Elbette bu da Hedef Sıfır’ın hayata geçirilebilip geçirilemeyeceği sorusunu doğuruyor, bu sorunun yanıtı
9. Bölümde verilmiştir. İsveç’in Hedef Sıfır politikasından elde etmiş olduğu deneyim temelinde İngiltere’deki ölüm ve ciddi şekilde yaralanma vakalarının sayısının kayda değer bir biçimde azaltılması ve
bugünkü düzeyin altına çekilmesi olası görünüyor. Bunu başarmanın maliyetini hesaplamak oldukça zor
ve bu bölümde değerlendirmesini yapmış olduğumuz literatür karayolu güvenliğine ilişkin müdahalelerle
ilgili olması gerektiği kadar kapsamlı değil. Bu alandaki maliyet fayda oranlarının oldukça cezbedici
olduğu bir gerçek (bkz. Tablo 7.7) ve sorulması gereken soru şu olabilir: “Girişimle ilgili bu son derece
olumlu veriler ışığında neden karayolu güvenliğine ilişkin girişimlere ve trafikle ilgili yaptırımlara yönelik daha fazla kaynak kullanmıyoruz?”
Dünya Sağlık Örgütü (2004) küresel karayolu trafik kazalarında meydana gelen yaralanma vakalarının
önlenmesine ilişkin değerlendirmesini son derece basit bir cümle ile noktalıyordu:
“Karayolu trafik kazaları tahmin edilebilir ve önlenebilirdir” (s. 158).
Bu durum odak grubu tartışmalarımızda elde ettiğimiz sonuçlarla paralellik gösteriyor. Vatandaşlar mevcut tehlike ve yaralanma düzeyinin “normal” ya da azaltılmasının zor olduğuna ikna olmuş değiller. Daha
ziyade bu durumun (diğer pek çok konu ile birlikte) kentsel tasarım, hız kontrolü ve polislik faaliyetlerine
yeterince önem verilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorlar.
Hedef Sıfır kamuoyunun ruh halini ve Dünya Sağlık Örgütünün profesyonel bakış açısını yakalıyor. Çok
daha iyi şeyler yapmak ve ölüm ve yaralanma vakalarının tamamen ortadan kaldırıldığı bir dünya kurmak mümkün. Hedef Sıfır’a doğru adım atmanın önünde özellikle zorluk çıkaracak ekonomik bir engel
bulunmamakta.
Gerçekten de Dünya Sağlık Örgütünün raporu şimdiye dek tartışmaya dâhil edilmeyen çok sayıda eş
zamanlı faydayı elde etme olanağını ortaya koyuyor:
“İsveç’teki Hedef Sıfır politikası ve Hollanda’daki sürdürülebilir güvenlik programı karayolu güvenliği
alanındaki iyi uygulamalara örnek teşkil etmektedir. Bu iyi uygulamaların başka faydaları da olabilir. Bu
uygulamalar daha fazla yürüme ve daha fazla bisiklete binmeyi içeren daha sağlıklı hayat tarzlarını teşvik
edebilir ve motorlu taşıt trafiğinden kaynaklı gürültü ve hava kirliliğinin azaltılmasını sağlayabilir.” (s. 158)
Burada aynı zamanda İngiltere’deki sürdürülebilir topluluk, mahallelerin yenilenmesi ve toplumsal dışlanma konularına ilişkin tartışmalarla da güçlü bir bağ mevcuttur. Çok fazla sayıda araba ve kamyonun
86
baskın olduğu, karşıdan karşıya geçmenin zor olduğu, gürültü, kirlilik ile daimi bir tehlike korkusu ve
ailelerin çocuklarının sokağa çıkmalarına izin vermedeki isteksizliği ile belirlenen bir kent ortamı yeni
kentsel yaşam alanları ve sağlıklı hayat tarzları geliştirmeyi destekleyen politikaların hedefleri ile bağdaşmayacaktır. En azından böyle bir ortam kamusal alanın halk tarafından kullanılmasını engelleyecek
ve kısa mesafelere sağlığa faydalı bir biçimde yürüyerek ya da bisikletle gitmek yerine kısa araba yolculuklarının tercih edilmesine sebep olacaktır.
Hedef Sıfır’ın yürüme ve bisiklete binmeye, obezliğin ve sağlık ve toplumsal dışlanma durumlarında
ortaya çıkan eşitsizliklerin azaltılmasına olan katkısı bu tartışmada önemli bir faktörü meydana getirmektedir. Maliyet ve faydalar üzerinde sahip olduğu etki de son derece büyüktür ve toplumu (örneğin) obezite
salgınının azaltılması ve Hedef Sıfır’ın bu bağlamda oynayabileceği rol konusunda ikna etmek için daha
çok çalışma yapılması gerekmektedir.
87
8
Hedef Sıfır Politikasının Geriye Dönük
Değerlendirilmesi
Giriş
Geriye dönük değerlendirme, bir sürecin “tercih edilen bir gelecek” ile eşlenmesine yönelik köklü bir
tekniktir. Çalışma amaçları doğrultusunda, tercih edilen geleceğin zaten açıkça tanımlandığını ve yol
kazalarında sıfır ölüm ve ciddi yaralanma ile tanımlanan bir hedefe bağlılık şeklinde tanımlandığını varsayacağız.
Geriye dönük değerlendirme tekniği Robinson (1996) tarafından tanımlanmıştır:
“Geriye dönük değerlendirmenin ayırt edici en büyük özelliği, gelecekte nelerin meydana gelebileceğiyle
değil, arzu edilen geleceğe ulaşmanın ne kadar olası olduğuyla ilgilenmesidir. Bu açıdan, belirli bir arzu
edilen gelecek uç noktasından geriye, içinde bulunduğumuz zamana doğru, söz konusu geleceğin fiziksel
elverişliliğini ve bu noktaya ulaşmak için hangi politika önlemlerinin gerekli olduğunu belirlemek üzere
uygulanan açıkça normatif bir özelliktedir”
Robinson’ın benimsediği yaklaşım, Çevresel Yönden Sürdürülebilir Ulaşım (EST) araştırmasında OECD
(2002a) tarafından da benimsenmiş olup, aynı yaklaşım burada da kullanılmaktadır. Robinson’ın metodolojisi, sürdürülebilir bir Kanada’nın 2030 yılında neye benzeyeceği bağlamı içerisinde geliştirilmiş ve
daha sonra, “oraya” nasıl ulaşılacağının yollarını araştırmıştır:
“1988 yılında Sürdürülebilir Toplum Projesi tarafından başlatılan araştırmaya bağlı olarak, 2030 yılında Yaşam, Kanada’nın 2030 yılına uzanan kırk yıllık yolunu takip etmek için ileriye dönük tahmin
yerine geriye dönük tahmin kullanması bakımından eşsiz bir çalışmadır. Mevcut trendlere dayanarak en
olası geleceği tahmin etmek yerine, yazarlar arzu edilen bir gelecekten yola çıkarak, öngörülen geleceğe
ulaşmak için 1990 ve 2030 arasında gerçekleştirilmesi gereken değişiklikleri tartışmaktadır. Etik, politik ve ekolojik ilkelerden türetilen bu görüş, yazarların diğer insanların da kendi sürdürülebilir gelecek
öngörülerini düşünme ve bunun üzerine çalışmasını istemesi nedeniyle, kesin bir yargı olarak görülmemektedir” (Robinson, 1996).
Bu geriye doğru değerlendirme metodolojisi OECD EST projesinde (2002a) kullanılmıştır:
“EST projesinin tasarımının temelinde, daha sık kullanılan ileriye dönük tahmin yöntemlerinden ayrılması gereken bir terim olan geriye dönük değerlendirme adında bir politika geliştirme yöntemi vardır”
(s. 14).
“Geriye dönük değerlendirmede, hedefler belirlenir ve bunlara ulaşmak için ne yapılması gerektiğini
belirlemek için geriye doğru bir çalışma – geriye dönük değerlendirme – vardır. İleriye dönük tahmine
dayalı politika geliştirme, arzu edilmeyen bir gelecekten kaçınmak için, planlanan trendleri değiştirme
girişiminde bulunmaya yol açar. Geriye dönük değerlendirmeye dayalı politika geliştirme, arzu edilen bir
geleceğe ulaşmak için gerekli olan şeylerin yapılmasına dayalıdır” (s. 14).
“Bu yaklaşım, ana hatlarıyla belirtilen kadar basittir… Nasıl bir gelecek istediğinize karar verir, bunun
için planlama yapar, bunu sağlar ve buna bağlı kalırsınız” (p. 16).
88
Şekil 8.1, OECD geriye dönük değerlendirme yaklaşımını sunmaktadır. OECD, arzu edilebilir bir gelecek
(EST) tanımlamıştır. Bu, Mevcut Gidişat’tan (BAU) farklıdır ve bu durumda, 2005 yılında olduğumuz
durum ile 2030’da olmak istediğimiz durum arasında bağlantı kuran “politika yolu”nun tanımlanmasına
özen gösterilmelidir.
Çevresel etkiler
BAU
Çevresel
sürdürülemezlik
Politika
yolu
Çevresel
sürdürülebilirlikyolu
Politika
boşluğu
EST
Zaman
Kaynak: OECD (2002b)
Şekil 8.1: OECD geriye dönük çıkarım yaklaşımı
Politika geliştirme süreci şematik olarak gösterilebilir (bkz. Şekil 8.2). Uygulamanın amacı, şimdiki durumdan arzu edilen bir geleceğe olası birkaç yolu (P1, P2, P3) kullanarak ulaşmaktır.
Hedef
Sıfır
Arzu Edilen
Gelecek
P1
P2
P3
Günümüz
Zaman
Gelecek
Şekil 8.2: Geriye dönük çıkarım ve politika geliştirme
Politika Yollarının Geliştirilmesi
Bu araştırmanın amaçları doğrultusunda, OECD EST projesiyle aynı metodolojiyi kullandık. Bu yöntemin adı “yapılandırılmış beyin fırtınası”dır. Bu yöntem, SEI içerisinde dahili olarak gerçekleştirilmiş
olup, Şekil 8.3’te belirtilen politika yollarını meydana getirmiştir.
89
90
Hedef Sıfır’ın
Parlamento’dan
geçmesi
Şekil 8.3: Hedef Sıfır için Politika Yolları
Yerel Yönetim Birliği / Yerel makamlar
Kraliyet Kaza Önleme Topluluğu, Kraliyet Şehir Planlama Enstitüsü, Kraliyet İngiliz Mimarlık
ve Mühendislik Kuruluşları Enstitüsü
Otomobil endüstrisi
Ulusal Sağlık Hizmetleri / Sağlık
Geliştirme Ajansı
Hukuk Komisyonu, Polis Komiserleri Birliği
Avrupa Komisyonu, Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi
Seçilmiş Ulaşım Komitesi
Ulusal Vatandaş Jürisi Programı
I. Aşama
Hukuk reformu, KSI’lere daha ciddiyetle özen gösterilmesi, araç kullanma davranışları için
Anti-Sosyal Davranış Talimatlarının (ASBO) kullanılması
Yol trafiğini azaltma (Yasayı tekrar değerlendirme); sürdürülebilir yöntemlere doğru önemli bir
geçiş ile Avrupa en iyi uygulama performansına ulaşılması
Şehir tasarımı, yol tasarımı, kamusal alan tasarımı, “zihinsel kasisler”
Kaynak sağlama da dâhil olmak üzere, alkol ve uyuşturucu için rastgele alkol testi
Hız sınırları, uyuşturucu ve alkol konuları ve iki tekerlekli motorlu araçlara odaklanan kırsal yol
stratejisi
Kaza araştırma dairesi (İsveç modeli örnek alınarak kurulmuş). Parlementoya karşı sorumludur,
tam desteklidir ve öneriler sunmaktadır.
2020 yılında denetleme ve politikanın
III. Aşama
gözden geçirilmesi
Etik, değerler ve insanların çektiği acılara odaklı medya stratejisi
EURONCAP’in ölümlü ve ciddi yaralanmaları (KSI) azaltmaya katkıda bulunan araç tasarımına
ve bu tavsiyeleri araç standartlarına uygulayan yöntemlere odaklanması
Hız kontrolü (şehir içinde 20mph), etkin yaptırımlar için gerekli kaynaklar ve (3. Aşama için) hız
sınırlama teknolojisinin rolü
II. Aşama
İngiltere’de Hedef Sıfır’ın tam uygulanmasına çıktığı belirlenen yol, iki bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm (2010 yılına kadar) hükümet ve sivil toplumun ana boyutları genelinde yapılandırılmış istişare ve
fikir birliğinden oluşmakta olup, etkin bir karayolu güvenliği politikası oluşturmak istiyorsak, tüm bu
boyutları dâhil etmemiz gerektiği yönündeki WHO (2004) görüşü (bkz. Şekil 8.4) üzerine kuruludur. Bu
yol, aynı zamanda Kutu 8.1’de sunulan WHO (2004) tavsiyelerinin özetinin etkisi altındadır.
Hükümet ve
yasama organları
Örneğin, ulaşım,
kamu sağlığı,
eğitim, adalet,
maliye
Kullanıcılar/
Vatandaşlar
Medya
Karayollarında
yaralanmaları önleme
politikası
Endüstri
Meslek grupları
STK’lar,
özel ilgi grupları
Polis
Kaynak: WHO (2004)
Şekil 8.4: Karayolu güvenliği politikasını etkileyen kilit kuruluşlar
91
Kutu 8.1: Güvenliğe Yönelik Faaliyetler
Hükümetlerin rolü
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Karayolu güvenliğinin siyasi öncelik haline getirilmesi
Karayolu güvenliği için öncü bir kuruluşun kurulması, bu
kuruluşa yeterli kaynak sağlanması ve kamusal hesap verme yükümlülüğü altında tutulması.
•
Karayolu güvenliğine çok disiplinli bir yaklaşımın geliştirilmesi
•
Güvenlik savunuculuğu gruplarının oluşturulmasının desteklenmesi.
Karayolu güvenliği için bütçe oluşturulması ve açık bir
biçimde etkin karayolu güvenliği faaliyetlerine yatırımın
artırılması.
•
Emniyet kemeri ve çocuk koltuğu kullanımını ve motosiklet ve bisiklet kaskı takılmasını gerektiren yasaların çıkarılarak uygulanması.
•
•
Alkollü araç kullanılmasını önlemek için yasaların çıkarılarak uygulanması.
•
Karayolu güvenliği unsurlarının, çevresel değerlendirmeler
ve yeni projelerin diğer değerlendirmelerine ve ulaşım politika ve planlarının değerlendirilmesine dâhil edilmesinin
sağlanması.
•
•
Veri toplayıp analiz etmek ve bu verileri, güvenliği artırmak için kullanmak için tasarlanmış veri toplama sistemlerinin oluşturulması.
•
Karayollarının tamamı için güvenliği teşvik etmek adına,
altyapının yönetilmesi.
•
•
Karayolları için uygun tasarım standartlarının oluşturulması ve bunların tamamı için güvenliğin teşvik edilmesi.
Verimli, güvenli ve karşılanabilir kamu ulaşım hizmetlerinin sağlanması.
•
Karayolu güvenliğinin sağlık geliştirme ve hastalıkları önleme faaliyetlerine dâhil edilmesi
•
•
•
•
•
•
İncinebilir yol kullanıcılarının yaralanmasını en aza indirmek için, ön kısmı daha güvenli araçların üretimine başlanması
Sürekli araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle, araçların güvenliğinin artırılması
Araçların reklamlarının ve pazarlamasının, güvenlik vurgusuyla sorumlu bir biçimde yapılması.
Karayolu güvenliği çıktılarının iyileşmesinin küresel bir
gelişim önceliği olarak vurgulanması.
Karayolu güvenliği unsurlarının, sağlık, ulaşım, çevre ve
eğitim programlarına dâhil edilmesi
Güvenli altyapı tasarımının teşvik edilmesi
Düşük ve orta gelir düzeyine sahip ülkelerde karayolu güvenliği araştırma, program ve politikalarının desteklenmesi
Ulaşım altyapı projelerinin finansmanının güvenlik denetimi ve gerekli her türlü tamamlayıcı koşuluna bağlı tutulması.
Gelişmekte olan ülkelerde bilgi paylaşımı ve karayolu güvenliğinin teşvik edilmesini finanse edecek mekanizmaların oluşturulması
Bölgesel ve ulusal düzeyde güvenlik yönetimi kapasitesinin oluşturulmasının sağlanması.
Toplulukların, sivil toplum gruplarının ve bireylerin rolü
Kamu sağlığının rolü
•
Araçların nerede imal edildiği, satıldığı veya kullanıldığına
bakılmaksızın, emniyet kemeri ve diğer temel donanımın
sağlanması da dâhil olmak üzere, tüm motorlu araçların
yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde uygulanan güvenlik
standartlarına uygun olmasının sağlanması.
Bağışçıların rolü
Güçlü ve tek tip araç güvenliği standartlarının belirlenip
uygulanması
Yürüme ve bisiklet kullanımının özendirilmesi.
Bilinen sağlık etkileri ve masraflarına bağlı olarak, karayolu güvenliğine daha fazla dikkat edilmesine ilişkin kampanyalar.
Araç üreticilerinin rolü
Uygun karayolu güvenlik hedeflerinin belirlenmesi ve bunlara ulaşmak için ulusal karayolu güvenliği planlarının uygulanması.
•
Sağlık ve güvenlik hususlarının ulaşım politikalarına daha
fazla entegre olmasının ve entegre edilmiş değerlendirmeler gibi, bunu sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesinin teşvik edilmesi.
•
•
Yollarda trafik kazalarından kaynaklanan kabul edilemez
sağlık sorunlarının ortadan kaldırılması için hedeflerin belirlenmesi
•
Risk faktörleri ve daha iyi sağlık bakımı da dâhil olmak
üzere, etkin müdahalelerin geliştirilmesi, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi konusundaki araştırmaların
desteklenmesi.
•
•
Karayolu güvenliğinin tüm alanlarında ve trafik kazalarında hayatta kalanların yönetilmesinde kapasitenin artırılmasının teşvik edilmesi.
•
Etkin bilim tabanlı bilgilerin, yolcuları ve incinebilir yol
kullanıcılarını koruyan politika ve uygulamalara uygun
hale getirilmesi.
Hükümetlerin karayolları güvenli yapmaya teşvik edilmesi
Yerel güvenlik sorunlarının belirlenmesi
Sürücülerin yanı sıra, bisikletlileri ve yayaları da bünyesinde barındıran etkin ulaşım sistemlerinin planlanmasına
yardımcı olunması
Araçlarda emniyet kemeri gibi güvenlik özelliklerinin talep
edilmesi
Trafik güvenliği yasa ve düzenlemelerinin teşvik edilmesi
ve trafik kurallarını ihlal edenlere sıkı ve hızlı bir biçimde
cezai yaptırım uygulanması.
Aşağıdakileri yerine getirerek sorumlu davranışların sergilenmesi:
-
Karayollarındaki hız sınırına uyulması;
-
iki tekerlekli bir araç kullanırken, her zaman
kask takılması.
-
Travma geçiren kazazedeler için hastane öncesi ve hastane
bakımının yanı sıra, rehabilitasyon hizmetlerinin de güçlendirilmesi.
Birincil, bölge ve üçüncül sağlık bakımı seviyelerinde, tıbbi personelin travma durumunda sağlık bakımı becerilerinin geliştirilmesi.
92
kısa yolculuklarda dahi her zaman emniyet kemeri takılması ve çocukların çocuk koltuğunda
oturtulması;
I. Aşama
I. Aşama, (İsveç Parlamentosunun 1997 yılında aldığı kararla aynı doğrultuda) tavsiye edilen parlamento
kararına veya Yasaya yönelik hazırlık evresi olup, şunlardan oluşur:
• Bir karayolu güvenliği politikasının ne gerektirdiği ve vatandaşların Hedef Sıfır hakkında ne düşündüğü konusunda tarafsız ve eksiksiz bir vatandaş görüşü sağlamak için vatandaş jürileri
• Seçilmiş bir ulaşım komitesinin incelemeleri
• Her yerel makamın görüşleriyle desteklenecek yerel hükümet görüşleri
• Karayolu güvenliği, hızın azaltılması ve yol trafiği tehlikeleriyle ilişkili olanların tümü dâhil olmak
üzere, bütün tarafların STK’ların tamamının dâhil edilmesi
• Tüm meslek kuruluşlarının, özellikle de karayolu güvenliği yetkililerinin, planlayıcıların, mühendislerin ve mimarların dâhil edilmesi
• Otomobil endüstrisi
• NHS ve Sağlık Geliştirme Ajansı ile kamu sağlığı uzmanları
• Hukuk Komisyonu, emniyet amirleri ve polis memurları derneği
Bu hazırlık aşamasının amacı, Hedef Sıfır politikasıyla ilgili ana meselelerin bir özetini sunmak ve tüm
paydaş grupların görüşlerini ortaya koymaktır. Vatandaş jürisi boyutu özel öneme sahiptir, çünkü bu çalışmada odak gruplarına kıyasla üzerinde daha fazla düşünülmüş görüşlerin ortaya çıkmasına olanak sağlar. Odak gruplarının tartışmasının bir saat sürmüş olmasına karşın, vatandaş jürisi 20 kişiyle 30-50 saat
arası tartışmıştır. Bu da üzerinde çok daha fazla düşünülmüş bir görüşün ortaya çıkmasını ve bu görüşün
sorgulama, uzman görüşlerinin alınması ve tartışmaya dayalı olmasını sağlar (wakeford, 2002).
Hazırlık evresi, Hedef Sıfır’ın İngiltere karayolu güvenliği politikasının kılavuz ilkesi olarak benimsenmesinin parlamento tarafından onaylanmasıyla sona ermektedir.
II. Aşama
I. Aşamayı hemen takip eden II. Aşama, 2020 yılına kadar sürmek üzere planlanmış olup, dokuz boyuttan
oluşur:
1. Bir medya stratejisi. Etiğe, değerlere, trajediyi yaşayan kişilere (özellikle arkadaşları ve aile bireyleri) ölüm ve yaralanmaların verdiği zararlara, can ve mal kayıpları ve bu konuda etik bir politika
uygulanmasına yönelik gerekçelere odaklanan bir medya stratejisi.
2. EURONCAP. Özellikle araç dışındakileri ve incinebilir yol kullanıcılarını göz önünde bulundurarak, araç tasarımı yoluyla, yol kazalarında ölümleri ve ağır yaralanmaları (KSI) en aza indirmek
ve ortadan kaldırmak üzere araç tasarımı standartlarının tamamının AB mevzuat çerçevesine dâhil
edilmesi.
93
3. Hız Kontrolü. WHO (2004) ölüm ve yaralanmaların azaltılmasında hızı, hayati öneme sahip bir
değişken olarak belirlemiştir (bkz. Şekil 8.5). Şehir içinde 20 mph hız sınırı uygulanmasının, ölüm
ve yaralanmaların azaltılmasında önemli bir etkisinin olacağı ve eksiksiz ve adil bir uygulama için,
bu uygulamaya yeterli kaynak ve yönetim sağlanması gerektiği konusunda ikna edici nitelikte uluslararası kanıtlar mevcuttur. Hız sınırlayıcılar ve diğer otomatik hız cihazları konusunda da deliller
mevcuttur.
1
Ölüm olasılığı
0.8
0.6
0.4
0.2
0
0
20
40
60
Çarpma hızı
80
100
Kaynak: WHO (2004)
Şekil 8.5: Aracın çarpma hızının bir fonksiyonu olarak yaya ölüm riski
4. Kaza soruşturması ve raporlama. İsveç deneyimi, bazı kavramları havacılıktan alarak, tüm KSI’leri
soruşturabilecek (polislik ve yerel makamlardan ayrı) yeni bir merciin önemini vurgulamıştır. Her
soruşturmanın bir raporu ve olayın yeniden gerçekleşmesini önlemek için tasarlanmış önerileri olacaktır. Bunlar hem genel (örneğin, karayolu trafiği yasaları, araç tasarımı) ve duruma özel (örneğin,
yol tasarımı) olacaktır.
5. Kırsal karayolu güvenliği stratejisi. Kırsal yollarda büyük bir trafik artışı gözlenmektedir. Özellikle
Güneydoğu İngiltere’deki seyahat örüntüleri, kırsal yolların kullanılmasını gerektirmektedir. Kırsal
yollarda hızlar daha yüksek olma eğilimi göstermektedir. Eğitim, tasarım ve hız sınırları ve yaptırımla ilişkili özel bir kırsal yol stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu stratejide aynı zamanda kırsal
yollardaki motosiklet KSI’leri de hesaba katılmıştır.
6. Rastgele alkol testleri. Hem Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi, hem de WHO, nefes ile yapılan
alkol testlerini KSI’leri önlemede etkili bir yöntem olarak tavsiye etmektedir. Bu, Hedef Sıfır’ın kilit
öneme sahip bir parçasıdır.
7. Şehir tasarımı, yol tasarımı. Mimari, planlama ve mühendislik uygulamasının yeniden düşünülmesi
gerekmektedir. “Zihinsel kasisler” konusunda “gerçek kasisler”in ve yol kenarı tabelalarının kaldırılmasını ortaya atan son çalışmaların, bunları tavsiye etmek için birçok nedeni var (Engwicht, 2005).
Hollanda ve Danimarka trafik mühendisliği uygulamalarına dayanarak Engwicht, sokağı kamusal bir
alan ve medeni insan etkileşimi için bir arena olarak görmektedir.
94
8. Hukuk Reformu. Mevcut yol trafiği yasamızın, özellikle yollarda meydana gelen ölüm ve ciddi yaralanmalarla olan ilişkisi açısından gözden geçirilmesi gerekir. Yasanın bu olaylarla ilgilenme biçimi
ve yasada belirtildiği biçimiyle, caydırıcı olup olmadığı konusunda yaygın eleştiriler bulunmaktadır.
Bu da, sıkı yükümlülük, niyet, caydırıcılığın sağlanması, orantılı olma ihtiyacı ve özellikle 8. Maddeye (Özel yaşam ve aile yaşamına saygı hakkı) ilişkin insan hakları yasalarının hesaba katılması
gerekliliği gibi yasal ilkelerin geleneksel alanlarını kapsayan temelden bir düzenlemeyi gerektirir.
9. Toplu ulaşım, bisiklet sürme ve yürüme. İngiliz hükümetinin politika düzeyindeki faaliyetlerine karşın İngiltere’deki şehirler, toplu taşıma, yürüme ve bisiklet kullanmanın ulaşımdaki payı konusunda
Avrupa şehirlerine kıyasla (bkz. Tablo 8.1) kötü bir performans göstermektedir. Bu sürdürülebilir
ulaşım biçimlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, WHO (2004) raporunda özellikle dile getirilmiştir.
Tablo 8.1: Avrupa’nın belirli kentlerinde farklı ulaşım türleri arasındaki dağılım (2000)*
Yaya ve Bisikletli
(%)
Toplu Ulaşım
(%)
Otomobil
(%)
34
718,000
Groningen (NL)
58
6
36
170,000
Delft (NL)
49
7
40
93,000
Kopenhag (DK)
47
20
33
562,000
Arhus (DK)
32
15
51
280,000
Odense (DK)
34
8
57
1,983,000
Barcelona (ES)
32
39
29
1,643,000
L’Hospitalet (ES)
35
36
28
273,000
Mataro (ES)
48
8
43
102,000
Vitoria (ES)
66
16
17
215,000
Brüksel (BE)
10
26
54
952,000
Gent (BE)
17
17
56
226,000
Brujas (BE)
27
11
53
116,000
Kentin adı
Amsterdam (NL)
47
16
Nüfus
* İngiltere’deki kentler için karşılaştırılabilir veri bulunmamaktadır.
Kaynak: Thorsen (2000)
10. Sürdürülebilir ulaşımın teşvik edilmesi Avrupa en iyi uygulama standartlarını hedeflemesi gereken
ve bu nedenle, (özellikle kısa mesafeli yolculuklar için) otomobil kullanımını ve tehlikeye maruz kalınmasını düşürmek üzere trafik hacmini azaltacak Hedef Sıfır’ın önemli bir parçasıdır. Bu otomobil
alternatiflerinin yeniden vurgulanması, KSI’lerin, sera gazlarının azaltılmasına ve daha medeni bir
kentsel alanın yaratılmasına büyük katkıda bulunacaktır.
95
III. Aşama
III. Aşama, ilerlemeye ilişkin büyük bir gözden geçirmeyi ve belirli önlemlerin uygun bir biçimde düzenlenmesini içerecek olup, 2030 yılına dek sürecektir.
Yorum
Geriye dönük değerlendirme, bir “can do-will do” aracıdır. Geleceğe dönük tahmin, azaltma ve yeni bir
paradigma ve yeni bir gelecek sunmak için, eğilimleri belirli bir çaba ile etkilemeye çalışmanın yerine
kullanılır. Daha sıradan bir biçimde fakat eşit derecede önemli olarak, sinerji ve karşılıklı desteğin yanında katlanarak artan bir kazanım potansiyeline yeni açılımlar yaratır. Robinson (1990), geriye dönük
değerlendirmenin belirli bir başlangıç noktasından “arzu edilen geleceğe” ulaşmanın tek bir “mükemmel”
yolunu sunmaz. Geriye dönük değerlendirme uygulamasının sonuçlarının kendi içinde tutarlı olması ve
başlangıç ile bitiş noktaları arasında bağlantı kurmak için gerekli olduğu tespit edilebilecek ana politika
hatlarını kapsaması gerekse de, bu durum bunların mümkün olan tek politika bağlantısı olduğu anlamına gelmez. Başka bağlantılar da olabilir. Burada da bu durum söz konusudur. Ortaya koyduğumuz yol,
OECD (2002)’de geçen “yapılandırılmış beyin fırtınası” yaklaşımına dayalıdır. Burada yapı, açıkça ortaya konmuş üç kanıt dizisiyle sağlanır:
• WHO’nun dünya yol trafiğinde yaralanmaları önleme raporu (WHO, 2004)
• Odak grupları
• İsveç’in Hedef Sıfır deneyimi.
Geriye doğru değerlendirme uygulaması, açıkça tanımlanmış bir “arzu edilen gelecek” kavramının varlığını ve bu çalışmada, karayolu trafik kazası ölümleri için Hedef Sıfır ile temsil edildiğini varsayar. Hedef
Sıfır olarak bilinen bir karayolu güvenliği politikasının ve bu politikanın gerçekleştirilmesi olasılığını
maksimize etmeye yönelik bir politika yolunun varlığı, karayolu güvenliğinde iyileştirmelerin yapılması
için “doğru” veya “en iyi” politikanın bu olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde, geriye doğru değerlendirmenin özellikle sürdürülebilir gelişim (Robinson, 1990) ve ulaşımda (OECD, 2002) verdiği güçlü
mesaj, açıkça tanımlanan bir sonuca, istenen sonucu vermek üzere tasarlanmış politika önlemleri yoluyla ulaşılabileceğidir. Bu da WHO’nun “Karayolu trafik kazaları öngörülebilir ve önlenebilir” (WHO,
2004, s. 158) şeklindeki çıkarımıyla kusursuz bir uyum içerisindedir.
Buradaki geriye dönük değerlendirme uygulamasında tanımlanan politika yolu, Hedef Sıfır senaryosunun
gerçekleştirilmesi için yeterince sağlam olup olmadığından emin olunmasına yönelik daha fazla analiz
gerektirir. Bu da, OECD örneği dâhil olmak üzere, tüm geriye doğru değerlendirme uygulamaları için
geçerlidir. Daha fazla analizin gerektiği alanlar şunları içerir:
• Hedef Sıfır politikalarının diğer politikalarla çatışıp çatışmadığını gösteren bir politika tutarlılık analizi.
• Şehir için 20mph hız sınırı, bu hızda giden araçların özel emisyon performansına bağlı olarak, hava
kalitesi politikaları veya sera gazı azaltma politikalarıyla çatışabilir.
96
• Geleneksel hız kontrol kasislerini ortadan kaldıracak bir “zihinsel hız kasisi”, daha akıcı bir sürüş
profili ve daha az emisyon (daha az hızlanma ve yavaşlama) sağlayabilir.
Mevcut veya geliştirme aşamasında olan politikaların denetlenmesi, burada Hedef Sıfır politikaları olarak geçen politikaların uygulanmasını sağlayabilir. İngiltere’de birçok Hedef Sıfır politikası yürürlüğe
konmuştur. Hız kameraları hakkındaki tartışma, hız kontrolünün ihmal edilmediğini gözler önüne serer.
İngiltere’nin Hedef Sıfır politikasını uygulama yolunda ilerlemekte olduğu, ancak henüz “adını koymadığını” söyleyebiliriz. Tam olarak hangi önlemlerin alındığı, hangilerinin geliştirme aşamasında olduğu ve
hangilerinin ileride geliştirilebileceği bir denetimle ortaya çıkarılabilir.
Şekil 8.3’te yatay çizgiler paralel olup, geliştirilerek uygulanması gereken politika alanlarını göstermektedir. “Gerçek” bir politika ortamında, bu çizgiler daha fazla iç içe geçecek, örneğin şehir içinde 20mph
hız sınırının uygulanmasından önce medya stratejisi 6 ay boyunca uygulanacaktır. Tekil önlemler ve
önlem paketleri arasındaki etkileşim ve zamanlama, bu uzmanlık alanlarından sorumlu kurum ve makamların yoğun tartışmalarını gerektirir ve bu da, kritik yol şeması üzerinde daha fazla “gerçek zamanlı”
çizgilerin olmasını sağlar.
Hedef Sıfır karayolu güvenliği politikası, toplu taşıma, yürüme ve bisiklet sürme konusunda oldukça iyi
bir performans düzeyi sağlar. Bu da gürültü ve kirliliği azaltarak, gürültü azaltma ve hava kalitesi yönetiminde diğer politika hedeflerine ulaşılmasına katkı sağlar ve aynı zamanda, (örneğin, obeziteyi azaltarak)
toplumun sağlık durumunu da iyileştirir. Daha az kaza ve yaralanma ile NHS maliyetlerini, ulaşım biçimi değişiklikleri yoluyla sera gazlarını, kasisleri ortadan kaldırarak mühendislik masraflarını azaltırken,
kentlerin sürdürülebilirliğini artırır, sürdürülebilir mahalle yenileme hedeflerine ulaşılmasını sağlar ve
politika entegrasyon paketi işlevi görür.
97
9
Hedef Sıfır Risk Analizi
Bu son bölüm, İngiltere’de Hedef Sıfır politikasının benimsenmesine ilişkin riskleri değerlendirmekte
olup, bu bölümün, İngiltere’nin Hedef Sıfır politikasını benimsemesi veya benimsememesi gerektiği konusunda herhangi bir sonuca varma amacı gütmemektedir. Bu karar, normal siyasi süreç ve Parlamento
içindir ve İngiltere karayolu güvenliği politikasının bu noktaya yöneltilip yöneltilmemesi gerektiği konusunda “dengeli bir görüşe” ulaşma amacı gütmüyoruz.
Risk değerlendirme uygulaması iki bölüme ayrılır. İlk bölümde, bu çalışmanın sonuçlarını kullanması
bakımından kanıt tabanlı olan konvansiyonel bir SWOT (Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler) analizi gerçekleştiriyoruz. İkinci bölüm ise yeni faaliyetleri, yasaları ve düzenlemeleri mercek altına
almak için kullanılan EC metodolojisi üzerine kurulu bir düzenleyici etki analizidir.3
SWOT Analizi
Güçlü Yönleri
• Ölen ve ciddi şekilde yaralananların sayısının daha fazla azaltılmasını sağlamak için, sistem genelinde
tüm paydaş ve aktörlerin canlandırılması.
• Ekonomi odaklı mantığın (CBA) yerine, açıkça ortaya konan vatandaş görüşleri ve değer sistemleriyle
uyum içinde olan güçlü insani değerlerin konması.
• Karayolu güvenliği tartışmasında tüm taraflar arasında daha fazla tutarlılık.
• Karayollarında meydana gelen ölüm ve yaralanmaların, toplumun geneli tarafından (odak grubu delili) kabul edilebilir olmadığının kabul edilmesi ve önlenebilir görülmesi.
• 10 yılda 111 milyar £ tasarruf (Ölen ve ciddi şekilde yaralananların sayısındaki asıl düşüş oranıyla
düzeltilecektir).
Zayıf Yönleri
• Bazı uzmanların, gerçekçi ve ulaşılabilir olmadığı yönündeki görüşü.
• “Hedef” ile ne kastedildiği ve Hedef Sıfır hedefinden uzaklaşmalar olduğunda ne yapılacağının açıklanması ihtiyacı (örneğin, neden ulaşılamadığının açıklanması).
• Hedef Sıfır politikasının yol mühendisliğine (örneğin, orta refüj) ilişkin bazı mali belirsizlikleri.
–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
AB düzenleyici etki değerlendirmesinin farklı düzenleme alanlarında belirli örneklerle tam bir tanımı için, bkz. http://europa.eu.int/
comm/secretariat_general/impact/practice.htm erişim tarihi: Şubat 2006.
3
98
Fırsatlar
• Hedef Sıfır politikasının sera gazı, gürültü ve kirliliği azaltabileceği ve aynı zamanda kentsel topluluk
ve mahallelerin sürdürebilirliğini, cazibesini artırabileceği konusundaki sinerjinin değerlendirilmesi.
• Sera gazı salımındaki azalma, Hazine değerleri kullanılmak suretiyle ölçülerek değerlendirilebilir. Bir
ton karbonun değeri Hazine ve DfT (2003) tarafından, havacılık politikasının değerlendirilmesinde
kullanılmıştır. 2000 yılında ton başına 70£, 2030 yılında ise 100£’luk bir değer kullanılmıştır. Bu da,
hâlihazırda belirlenmiş 111 milyar £ değerine ek olarak, ilave bir dizi fayda sağlar.
• Gürültünün azalması, AB gürültü yasası gereksinimlerine uygunluk sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Şu anda gürültü yönetmeliği gereksinimlerine yönelik çok az politika geliştirilmektedir.
• NHS kaza ve acil durum tesislerine talep ve üzerindeki baskıda büyük ölçekli azalmaların gerçekleştirilmesi. Bu durum aynı zamanda binlerce saatlik ameliyathane ve tıbbi personel zamanından tasarruf
sağlayacak ve aynı zamanda, tıp biliminin hayat kurtarmasına karşın, bir hayat kurtarmanın bedelinden daha fazla olan sağlık bakımı bedeline uzun vadeli bağımlılık meydana getirdiğinden, gittikçe
daha fazla önem kazanacaktır.
• Halkın emniyet ve güvenliğe daha fazla güveninin olduğu, yürüme ve bisiklete binme düzeyini artırarak obeziteyi azaltan farklı bir yol ortamı. Yayalar ve bisiklet sürücüleri, sıklıkla yürümemelerine ve bisiklete binmemelerine veya çocuklarının bunları yapmamasını tavsiye etmemelerine gerekçe
olarak “yol tehlikelerini” gösterir. Emniyet ve güvenlik konusunda bir kademe değişikliği, bu ulaşım
biçimlerini serbest bırakma ve (örneğin) okul döneminde sabah en işlek saatlerde okula geliş-gidişlerle ilişkili trafiğin yüzde 21’ini ortadan kaldırma potansiyeline sahiptir. Bu da trafik yoğunluğunun
azalmasına katkıda bulunacaktır.
• Dünya Sağlık Örgütü’nün, karayolu trafik kazalarının öngörülebilir ve önlenebilir olduğunu belirttiği
tavsiyelerini uygulamak için açık bir politika doğrultusu.
• Bölgesel ve yerel yönetim düzeylerine uyarlanarak, yetki etkin bir biçimde dağıtılabilir / devredilebilir. Bu da, örneğin, Münih’in “en iyi” olduğunu göstermek için Düsseldorf ve Hamburg’u her zaman
“geçtiği” Almanya modeli gibi, yeni olanakların ortaya çıkmasını sağlar. Bölgesel ve kentsel rekabet,
yeniliklerin ortaya çıkmasında son derece faydalı olabilir. Manchester, Liverpool’u “geçecek” Hedef
Sıfır hedefine ulaşmada ne yapabilir? İngiltere’nin kuzeybatısı, güneydoğusundan daha iyi olabilir mi?
Tehditler
• “Saçma” görülecek ve bir protesto dalgasıyla karşılanacak olması olasılığı.
• İşe yaramama olasılığı ve bakanların böyle yüksek profilli bir politikanın neden işe yaramadığını
açıklaması sırasında politik tepki.
• İsveç’te bisiklet kaskı takma ve yollardan engellerin (ağaçlar ve taşlar) kaldırılması gibi (İsveç örneğine dayalı) ayrıntıların güçlü bir karşıtlık yaratacak olması. Yine de, İsveç’teki uygulamanın İngiltere
politikasına uygulanmasının şart olmadığının göz önünde bulundurulması gerekir.
99
Etki Değerlendirmesi
15 Haziran 2005 tarihinde EC, düzenleyici Etki Değerlendirmesi (IA) (EC, 2005) yönergeleri yayımladı.
Bu yönergelerde, IA için süreç boyunca paydaşlarla fikir alışverişi ve uzman tavsiyesiyle atılması gereken altı adım belirlenmiştir:
1. Sorunun belirlenmesi
2. Amaçların belirlenmesi
3. Ana politika seçeneklerinin geliştirilmesi
4. Etkilerin analiz edilmesi
5. Seçeneklerin karşılaştırılması
6. Politikanın denetimi ve değerlendirilmesinin ana hatlarıyla belirlenmesi
EC, politika, bütçe ve yasa teklifleri için bir IA uygulanmasını tavsiye etmektedir. Bu nedenle, Hedef
Sıfır’a IA metodolojisinin uygulanması uygundur.
Sorunun belirlenmesi
Hedef Sıfır’ın ele aldığı sorun, yolların gündelik olağan kullanımı sırasında oluşan ölüm ve yaralanmaların sayısıdır. Bu sorunun içerisinde ise, sistem kontrolü ve yönetimi açısından yol ortamının diğer sistemlere uygun olmadığı konusunun giderek daha fazla fark edilmesidir. Oldukça genel bir tabirle, toplum
genel olarak işyerinde ve uçuş sırasında sıfır ölüm ve ciddi yaralanma olması beklentisi içerisindedir.
Demiryolu güvenliği konusundaki son tartışmalar, ulaşımın bu alanında da benzer beklentilerin olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu nedenle, Sıfır Hedef’in yol sektörü için makul bir beklenti olduğu öne
sürülebilir.
Hedeflerin tanımlanması
Karayolu güvenliğine Hedef Sıfır yaklaşımı ile hedefler oldukça açık bir biçimde tanımlanmıştır. Ulaşılması gereken hedef, belirli bir tarihe kadar (örneğin, 2030) ölümleri ve ağır yaralanmaları sıfır düzeyine
getirmek. Bu da ara tarihlerle, örneğin 2007 itibariyle ölümleri ve ağır yaralanmalarda yüzde 50 azalma
ile desteklenecektir. Hedef belirlemede zaten oldukça ileri olan İngiltere, İsveç’le kıyaslanacak azalma
düzeylerine ulaştı. Aslında, İngiltere’nin ölümleri azaltma konusundaki ilerlemesi İsveç kadar iyi veya
İsveç’ten daha iyi. Hedef Sıfır (İsveç’te) seyahat eden herkes için oldukça yoğun bir biçimde destekleyici
bir ortam yaratmak suretiyle, yalnızca hedef belirlemenin ötesinde kapsamlı bir toplumsal amaç olarak
görülmektedir.
Diğer politikalarla bütünlüğün ortaya konması zahmetli bir iştir. Hedef Sıfır politikası şu politikalarla
bütünlük halindedir:
100
• Karayollarında ölüm ve yaralanmaların azaltılması,
• Seyahat ihtiyacının azaltılması (örneğin, PPG13),
• Sera gazlarının ve gürültünün azaltılması,
• Mahalle yenileme stratejileri ve politikalarıyla, daha yaşanır ve sürdürülebilir bir topluma ulaşılması.
Örneğin, sosyal sınıf farklılıklarına hitap edilmesi: “Daha yoksul sosyal sınıflardan gelen çocukların
trafik kazalarında ölme riski beş kat fazladır.”4
• Kamu sağlığının, örneğin, sağlık konusundaki beyaz kitabın ve obeziteyi azaltıp, fiziksel etkinliği
artırma konusuna yapılan vurgunun iyileştirilmesi5
Hedef Sıfır, ekonomik etki değerlendirmesinin, daha geniş ekonomik çıkarımlarını, bu proje raporunda
mümkün olandan daha ayrıntılı bir biçimde ortaya koymasını gerektirir. Bir ön değerlendirme, ekonomik
sonuçların nötr mü, pozitif mi olduğunu gösterecektir. Bu da, dış etkenlere yönelik maliyet-fayda bölümünde ve ölüm ve yaralanmaların maliyetinde gözden geçirilecektir. Ölüm ve yaralanmaların azaltılmasında, toplumun gözle görülür bir kazancı söz konusudur. Hareketlilik ve erişilebilirliğin, Hedef Sıfır’ın
PPG13 ile oluşturulan politika içerisinde iyi bir konuma sahip olması açısından olumlu olması beklenmektedir. Bu çerçeve, gereksiz otomobil yolculuklarını azaltmak suretiyle, maruz kalınan riski azaltacak
biçimde faydalanılabilecek “birleşik” alan kullanımı ve ulaşım planlamasının önemini vurgulamaktadır.
Ulaşım biçimlerinde, yürüme, bisiklet ve toplu taşımaya geçişin, gecikmeyle özdeşleştirilen yoğunluk
ve ekonomik kaybın azaltılması yoluyla, gözle görülür olumlu etkisinin olması beklenebilir. Tüm bu
konularda paydaşlarla daha fazla fikir alışverişi yapılması gerekir fakat Hedef Sıfır’ın ekonomi politikası
hedeflerine ulaşmayı olumsuz etkilediği sonucuna varmak için hiçbir bilinen sebep yoktur.
Ana politika seçeneklerinin geliştirilmesi
Politika seçeneği Hedef Sıfır’dır. Hedef Sıfır İsveç’te hız, risklerin azaltılması, yol ortamının yeniden
tasarlanması ve ölümlerin daha ayrıntılı bir biçimde incelenmesini amaçlayan oldukça spesifik ayrıntılı
önlemlerle uygulanmaktadır.
Etkilerin analizi
Bunların çoğu İngiltere’ye büyük ölçüde aynı biçimde uyarlanacak olsa da, bunun aşağıdaki hususlarda
daha dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekmektedir:
• (doğrudan ve dolaylı) Çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerin ortaya çıktıkça belirlenmesi;
• Kimlerin (İngiltere dışındakiler de dâhil olmak üzere) ne şekilde etkilendiğinin belirlenmesi;
–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
4
Kaynak: http://senet.lsc.gov.uk/guide2/neighbourhoodrenewal/index.cfm#policies erişim tarihi: Şubat 2006
5
http://www.dh.gov.uk/PublicationsAndStatistics/Publications/PublicationsPolicyAndGuidance/PublicationsPAmpGBrowsableDocument/fs/en?CONTENT_ID=4095034&chk=PQUHcu erişim tarihi: Şubat 2006
101
• Etkilerin, mümkün ve uygun olduğu ölçüde nitelik, nicelik ve parasal yönlerden değerlendirilmesi;
• Uygunluğun önündeki engeller de dâhil olmak üzere, politika seçeneklerindeki risk ve belirsizliklerin
göz önünde bulundurulması (EC, 2005).
Hedef Sıfır’ın olumlu sonuçlar ve kapsamlı bir dizi sosyal, çevresel ve ekonomik politika hedefleriyle
ileri düzeyde tutarlılık sağladığını gösterdik.
Politika seçeneklerinin karşılaştırılması
Etki değerlendirmesinin bu aşaması, Hedef Sıfır’a uygun değildir. Bunun nedeni, projenin diğer politika
seçeneklerine değil, tamamen Hedef Sıfır’a odaklanmasıdır. Hayati öneme sahip olmasa da, İngiltere
hükümetinin diğer politika seçeneklerini, karayolu güvenliği politikasının hükümet tarafından daha kapsamlı bir biçimde gözden geçirilmesi olarak tanımlayarak ortaya koyması, elbette daha cazip olacaktır.
Politika denetim ve değerlendirmesinin taslağının çıkarılması
Bu aşama Hedef Sıfır için son derece kritik olup bazı yaratıcı denetim ve değerlendirme prosedürlerinin
hayata geçirilmesini içerebilir. Elbette ki temel gösterge Ölen ya da Ciddi Şekilde Yaralanan sayısı olacaktır ancak denetim Karayolu Trafik Kazaları istatistiklerinin uzun vadeli değerlendirmesini de içermelidir. Bu tartışmalar özel önem ve ilgi gerektiren bir dizi alanı ortaya koymuştur:
• Kaza ve yaralanmaların ne derece raporlanmadığı ve polis verileri ile hastane verileri arasındaki farklılıklar. Bu değişiklikler ölüm vakaları söz konusu olduğunda büyük ihtimalle küçük olacaktır ancak
tüm veriler toplanmalı ve Ulusal Sağlık Hizmetleri verileri ile karşılaştırılmalıdır.
• Tanıma ilişkin sorunlar. Ciddi yaralanma nedir? Bu tanımın gözden geçirilmesi gerekmektedir.
• Kafa karıştırıcı faktörler. 1990 yılında Hillman, Adams ve Whitelegg tarafından One False Move adlı
kitabın yayınlanmasından bu yana riske maruz kalma düzeylerine ilişkin bir tartışma yapılagelmiştir.
Örneğin çok sayıda yol kullanıcısı (örn. çocuklar) okula, arkadaşlarına ya da çeşitli etkinliklere araba
ile götürüldüğü için yürümeyi ya da bisiklete binmeyi bırakırsa bu durumda Karayolu Trafik Kazaları
istatistiklerinde Ölüm ya da Yaralanma Vakalarının düzeyi düşmüş gibi görünecektir oysaki bu güvenliği artırma ya da tehlikeyi azaltmaya yönelik hiçbir etkin girişim ile ilişkili değildir. Yoldaki tehlikelerin artması yol kullanımını engelleyebilir (yaşlı kişilerin dışarı çıkmaması gibi). Bu da çok tehlikeli
yolların güvenli olduğuna dair ters bir sonucun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu kafa karıştırıcı
etkileri tespit etmek ve kamusal alana maruz kalma ve kamusal alanı kullanma düzeyini ölçülmesi
gerekecektir. Aynı zamanda Hedef Sıfır dünyasına kamuoyunun verdiği tepkileri değerlendirmek de
gerekecektir.
• İngiltere’deki RIA maliyet ve faydaların bir özetini talep etmektedir (bkz. Tablo 9.1).
Her ne kadar bu çalışmada Hedef Sıfır ile ilişkilendirilen tüm maliyet ve faydaların tam bir değerlendirmesini yapmak mümkün olmasa da, bunu “gösterge” mahiyetinde yapmak yine de faydalıdır. Bu çalışmanın amacı daha fazla inceleme gerektiren konu ve alanları işaret etmektedir. Tablo 9.1 Hedef Sıfırın ma-
102
liyet ve faydalarının bir özetini içermektedir. Birinci seçenek Hedef Sıfır’ı bütünüyle hayata geçirmektir.
Bundan başka bir seçenek yoktur.
Tablo 9.1: Hedef Sıfır’ın özet maliyet ve faydaları
Seçenek
1
Yıllık toplam fayda: ekonomik,
çevresel, toplumsal
Yıllık toplam maliyet:
- ekonomik, çevresel, toplumsal
- politikaya ilişkin ve idari
Ölüm ve yaralanma vakalarının azaltılmasından 11 milyar £
Ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarla ilişkilendirilen ilave maliyet bulunmamaktadır.
Sera gazı salınımının azaltılmasından
elde edilecek tutarı bilinmeyen fayda
(Bir ton karbonun Hazine tahminine
göre sahip olduğu değere göre)
İdari maliyetlerin artması için hiçbir sebep bulunmamaktadır.
Farklı ulaşım türlerinin tercih edilmesi ile yürüme, bisiklet ve toplu ulaşım
kullanımının artması ile elde edilecek
tutarı bilinmeyen fayda.
Hız, madde kullanımı ve toplum güvenliğini
tehdit eden araç kullanma şekillerinin polis tarafından daha iyi denetlenmesi için kullanılacak
tutarı bilinmeyen maliyet.
Obezitenin azaltılmasından elde edile- Mühendislik çalışmaları ile ilişkilendirilen tutarı
bilinmeyen maliyet.
cek tutarı bilinmeyen fayda.
Daha fazla fiziksel aktivite, hareketlilik, toplumsal etkileşim ve bağımsızlığın yaşlılara getireceği tutarı bilinmeyen fayda.
Kaynak: Kabine (2005)
103
Sonuç
İsveç’teki Hedef Sıfır karayolu güvenliği politikası dünya çapında dikkat çekmiş ve Dünya Sağlık Örgütünün 2004 yılında hazırladığı karayolu güvenliği ile ilgili rapora dâhil edilmiştir. Bu çalışmada odak
grupları içerisinde bu konsepte yönelik büyük bir destek olduğunu gördük, profesyoneller arasında ise
kayda değer bir kuşkunun varlığını tespit ettik. İsveç’te görüşmelere katılan kişiler Hedef Sıfır politikasını benimsemenin karayolu güvenliğine ilişkin girişimlere yeni bir canlılık getirdiği ve ilgili profesyonel
paydaşlar arasında yüksek düzeyde bir işbirliğini ve ortak bir amacı teşvik ettiği konusunda oldukça
emindiler. Tabii ki bu politikanın tüm paydaşlarca desteklendiği anlamına gelmiyor. Tıpkı İngiltere’de
olduğu İsveç’te de konuya kuşku ile yaklaşanlar var.
Hedef Sıfır’a ilişkin detaylı bir analiz böylesi bir politika benimsemenin kayda değer ekonomik faydaları
beraberinde getireceğini ortaya koymuştur. Hedef Sıfır’ın başarıya ulaşma olasılığını çok az sayıda riskle
azami düzeye çıkarmak üzere uygulamaya konabilecek çok sayıda detaylı politika ve önlem bulunmaktadır.
Hedef Sıfır aynı zamanda önemli derecede bir politika sinerjisi yaratmakta ve sürdürülebilir topluluk,
kamu sağlığı, ulaşım biçimlerinin değiştirilmesi, en yüksek değer ve sera gazı salınımının azaltılması
gibi alanlarda hükümet tarafından hali hazırda kabul edilmiş politikalar ile doğal bağlar meydana getirmektedir.
Hedef Sıfır’ı destekleyen temel mantık bilimsel analize ya da mantıksal titizliklere tabi değil. İsveç’te alınan karayolu güvenliğine ilişkin materyalist, fayda maliyet yaklaşımını terk etme ve karayolu güvenliği
politikasını etik ve insani merkezine alan bir değerler sistemi üzerine inşa etme kararı son derece politikti.
Karayolu güvenliğini, havayolu ulaşımında ve iş yerinde sağlık ve güvenlik alanında zaten yürürlüğe
konmuş olan Hedef Sıfır politikası ile uyumlu hale getirme kararı kısmen pratik, kısmense politik bir karardı. İsveç nasıl ki havayolu ulaşımında ya da işyerinde hiçbir kaza ya da ölüme tolerans gösterilmiyorsa
bunun mantıksal sonucunun karayollarında da hiçbir ölüm vakasının gerçekleşmemesi gerektiği olduğu
sonucuna vardı. Bu mantık oldukça cezbedici (ve kamuoyunun onayını da alıyor) ancak mütekabiliyetle
ilgili karar politiktir.
Dünya Sağlık Örgütü 2004 yılında yayınlamış olduğu raporda bu politikanın ve konunun önemini şöyle
ifade ediyordu:
“Karayolu trafik kazaları tahmin edilebilir ve önlenebilirdir… Şimdi harekete geçme zamanı. Dünyanın
her yerindeki yol kullanıcıları daha iyi ve daha güvenli bir şekilde seyahat etmeyi hak ediyor.
104
Kaynakça
Chapter 2
CEC (2001) European transport policy for 2010: time to decide (COM(2001) 370 final, 12.9.2001
http://europa.eu.int/comm/energy_transport/library/lb_texte_complet_en.pdf erişim tarihi Şubat 2006
CEC (2003) European Road Safety Action Programme. Halving the number of road accident victims in the European
Union by 2010: A shared responsibility COM(2003) 311 final, 2.6.2003
http://www.europa.eu.int/comm/transport/road/library/rsap/com_2003_0311_en.pdf erişim tarihi Şubat 2006
CEC (2006) European Road Safety Action Programme: Mid-Term Review, European Commission, Brussels COM(2006)74
final, 22/02/2006
http://europa.eu.int/comm/transport/road/library/rsap_midterm/rsap_mtr_communication_en.pdf erişim tarihi Şubat 2006
EC (2003) Saving 20,000 lives on our roads: a shared responsibility, COM (2003) 311 final,
http://europa.eu.int/comm/transport/road/library/rsap/rsap_en.pdf erişim tarihi Şubat 2006
DfT (2005) Road Casualties in Great Britain 2004, Department for Transport, London,
http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_transstats/documents/page/dft_transstats_040997.pdf erişim tarihi Şubat 2005
EC (2005) Energy and Transport in Figures 2005. European Commission Directorate General for Transport and Energy,
Brussels Belgium, http://europa.eu.int/comm/dgs/energy_transport/figures/pocketbook/2005_en.htm erişim tarihi
Şubat 2006
Elvik, R., Amundsen, A. H. (2000) Improving road safety in Sweden. Main report. TØI report 490. Oslo, Institute of
Transport Economics, Summary at http://www.toi.no/category25.html erişim tarihi Şubat 2006
Elvik, R. (1999) Can injury prevention efforts go too far? Reflections on some possible implications of Vision Zero for
road accident fatalities, Accident Analysis and Prevention 31 (1999), 265–286
Elvik, R. (2003) How would setting policy priorities according to cost-benefit analyses affect the provision of road safety?
Accident Analysis and Prevention 35 (2003), 557–570
ETSC (2005) ESTC Memorandum to the UK Presidency on the European Road Safety Policy, June 2005. European Road
Safety Council, Brussels, Belgium, http://www.etsc.be/documents/Memorandum_UK_Presidency.pdf erişim tarihi Şubat 2006
Koornstra, M., Lynam, D., Nilsson, G., Noordzij, P., Pettersson, H., Wegman, F. Wouters, P. (2002) SUNflower: A comparative study of the development of road safety in Sweden, the United Kingdom, and the Netherlands, SWOV,
Leidschendam, the Netherlands
Larsson, P. March 2002. Unpublished Paper: In-Depth Studies of Fatal Accidents in Sweden, Traffic Safety Department,
Swedish National Road Administration, Borlange, Sweden.
Ministry of Transport and Communications (2002) Road Safety in Norway Strategy 2002–2011, Olso, Norway http://odin.
dep.no/sd/engelsk/028001-120004/dok-bn.html#2.%20Accident erişim tarihi Şubat 2006
Ministry of Industry, Employment and Communications (1999) 11 point programme for improving road safety, Stockholm
Sweden http://www.vv.se/filer/2586/programme_eng.pdf erişim tarihi Şubat 2006
http://www.esafetysupport.org/en/esafety_activities/national_level/sweden_.htm
OECD (2002) Road Safety Performance –Trends and Comparative Analysis, Organization for Economic Cooperation and
Development, Paris, France, http://www.oecd.org/dataoecd/56/32/2487308.pdf erişim tarihi Şubat 2006
Rechnitzer, G. and Grzebieta, R. H. (1999) Crashworthiness systems – a paradigm shift in road safety systems, Transport
Engineering in Australia, v 2
SafetNet (2005) Traffic Safety Basic Facts 2004: Car occupants,
http://europa.eu.int/comm/transport/care/studies/doc/safetynet/SN-TRL-1-3-BFS-Car_occupants_022005.pdf erişim tarihi Şubat 2006
SNRA (n.d.) Collision & Consequence: The Importance of concerted action to improve road safety, Swedish National
Road Administration Borlange, Sweden, http://www.vv.se/filer/2586/C&C.pdf erişim tarihi Şubat 2006
SNRA (1998). All Fatal Accidents Investigated, Swedish National Road Administration Borlange, Sweden,
http://www.vagverket.se/filer/2586/Djupstudie%204%20s%20eng.pdf erişim tarihi Şubat 2006
SNRA (2003) “Vision Zero” – from concept to action, Swedish National Road Administration Borlange, Sweden
http://www.vv.se/filer/2586/nollvisionen_eng.pdf erişim tarihi Şubat 2006
105
SNRA (2005) Facts 2005, Swedish Road Administration, Borlange, Sweden,
http://www.vv.se/filer/publikationer/facts_2005.pdf erişim tarihi Şubat 2006
Tingvall, C. (1997) The Zero Vision. A road transport system free from serious health losses. In: Holst von, H., Nygren,
A., Thord, R. (Eds.), Transportation, Traffic Safety and Health, Springer Verlag, Berlin, pp. 37–37.
Tingvall, C. and Haworth, N. (1999) Vision Zero – An ethical approach to safety and mobility, paper presented to the 6th
International Conference Road Safety & Traffic Enforcement: Beyond 2000, Melbourne, Australia, 6-7 September
1999, http://www.monash.edu.au/muarc/reports/papers/visionzero.html erişim tarihi Şubat 2006
USDOT (2003) Managing and Organizing Comprehensive Highway Safety in Europe, U.S. Department of Transportation
Federal Highway Administration International Technology Exchange Program, April 2003
http://international.fhwa.dot.gov/Pdfs/converted_to_html/scanreports/comp/generalinfo.htm erişim tarihi Şubat
2006
Vägverket (2003) http://www.vv.se/templates/page3____13870.aspx erişim tarihi Şubat 2006
Wadhwa, L. C. (2001) Vision Zero Requires Five Star Road Safety System, paper presented at 2001: Road Safety, Research, Policing and Education Conference, 19–21 November 2001, Melbourne, Australia,
http://www.monash.edu.au/cmo/roadsafety/abstracts_and_papers/135/LWrs2001revised.pdf erişim tarihi Şubat
2006
Chapter 4
Lomborg, B. (2001) The Skeptical Environmentalist. Cambridge University Press, Cambridge.
Chapter 7
Banfi, S, Gehrung, P., Guehnemann, A., Iten, R., Mauch, S. P. ,Rothengatter, W., Sieber, N., Zuber, J. (1995) External
effects of transport, IWW Karlsruhe and Infras, Zurich (ISBN 2-901585-28-0).
Blaeij de, A.T. Florax, R.J.G.M., Rietveld, P. and Verhoef, E. (2002) The value of a statistical life in road safety: a meta-analysis, Accident Analysis and Prevention 35 (6) 973-986,
http://www.tinbergen.nl/discussionpapers/00089.pdf erişim tarihi Şubat 2006
DfT (2004a) Transport Analysis Guidance, 3.4, Department for Transport, London,
http://www.webtag.org.uk/webdocuments/3_Expert/4_Safety_Objective/3.4.1.htm erişim tarihi February 2006
DfT (2004b) 2003 valuation of the benefits of road accidents and casualties, Highway Economic Note 1, Department for
Transport, London http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_rdsafety/documents/page/dft_rdsafety_033570.pdf
erişim tarihi Şubat 2006
EC (2003) Towards fair and efficient pricing in transport, European Directorate General for transport, Brussels, Belgium,
http://europa.eu.int/en/record/green/gp003en.pdf erişim tarihi Şubat 2006
ECMT/OECD (2001) Economic Evaluation of Road traffic Safety Measures, Round Table 117, Paris, France
ETSC (2003) Cost Effective Transport Safety Measures, European Transport Safety Council, Brussels, Belgium, http://
www.etsc.be/documents/costeff.pdf erişim tarihi Şubat 2006
LCC (2005) Business Case for the Heysham-M6 link, June 2005, Appraisal Summary tables, Lancashire County Council, Preston, http://www.lancashire.gov.uk/environment/env_highways/roads/heysham/timetable.asp erişim tarihi
Şubat 2006
Maddison, D., Pearce, D., Johansson, O., Calthrop, E., Litman, T. and Verhoef, E. (1996) The true costs of road transport,
Earthscan, London
Mishan E. J. (1971) Evaluation of life and limb: a theoretical approach. Journal of Political Economy, 79, 4, 687-705
TØI (2001) Zero killed in traffic: from Vision to Implementation. Nordic Road and transport Research Number 1, 2001
http://www.vti.se/nordic/1-01mapp/toi1.htm erişim tarihi Şubat 2006
VTPI (2005) Traffic safety strategies. Victoria Transport Policy Institute, British Columbia, Canada, http://www.vtpi.org/
tdm/tdm86.htm erişim tarihi Şubat 2006
WHO (2004) World Report on Road Traffic Injury Prevention, World Health Organization, Geneva, Switzerland
106
Chapter 8
Engwicht, D. (2005) Mental speed bumps: the smarter way to tame traffic, Envirobook, Australia
OECD (2002a) Policy Instruments for Achieving Environmentally Sustainable Transport, Organization for Economic
Development and Cooperation, Paris.
OECD (2002b) Environmentally Sustainable Transport, Synthesis Report, Organization for Economic Development and
Cooperation, Paris, http://www.oecd.org/dataoecd/15/29/2388785.pdf erişim tarihi Şubat 2006
Robinson, J. B., Slocomve, D. S., Lerner, S., Legge, R., Francis, G, Biggs, D. (1996) Life in 2030: Exploring a Sustainable
Future for Canada, UBC Press, and Vancover, Canada
Thorson, O. (2000) ‘ADONIS – Making It Happen. Paper presented at Walk 21 Taking walking forward in the 21st Century, February 2000, London. http://www.staffs.ac.uk/schools/sciences/geography/cast/walk21/papThorson.html
erişim tarihi Şubat 2006
Wakeford, T. (2002) Citizen’s Juries: a radical alternative for social research, University of Surrey Social Research Update, SRU 37, Summer 2002
WHO (2004) World Report on Road Traffic Injury Prevention, World Health Organization, Geneva, Switzerland,
http://www.who.int/world-health-day/2004/infomaterials/world_report/en/ erişim tarihi Şubat 2006
Chapter 9
Cabinet Office (2005) Regulatory Impact Assessment, London,
http://www.cabinetoffice.gov.uk/regulation/ria/ria_guidance/ria_template.asp erişim tarihi Şubat 2006
EC (2005) Impact Assessment Guidelines. European Commission, Brussels. SEC(2005) 791. 15 June 2005.
http://europa.eu.int/comm/secretariat_general/impact/docs/SEC2005_791_IA%20guidelines-main.pdf erişim tarihi Şubat 2006
Hillman, M, Adams, J. and Whitelegg, J. (1990) One False Move. A study of children’s independent mobility, Policy Studies Institute, London
HM Treasury and Department for Transport (2003) Aviation and the environment, Using economic instruments, Annexe
C, HM Treasury and Department for Transport page 21,
http://www.dft.gov.uk/stellent/groups/dft_control/documents/contentservertemplate/dft_index.hcst?n=8338&l=2
erişim tarihi Şubat 2006
WHO (2004) World Report on Road Traffic Injury Prevention, World Health Organization, Geneva, Switzerland,
http://www.who.int/world-health-day/2004/infomaterials/world_report/en/ erişim tarihi Şubat 2006
107

Benzer belgeler

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr • Kaza anında araçların yeterince koruma sağlamaması. Kazalar üzerinde yapılan incelemeler bütün arabaların mensup olduğu sınıftaki en güvenli araçla aynı standartlara sahip şekilde üretilmesi du...

Detaylı

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr

Kitabı İndir - page screenshot of trafik.gov.tr göstermektedir. AB’nin genişlemesi, AB içerisindeki karayolu risk faktörlerinin eşitsiz dağılımını körüklemiştir. Yeni Üye Devletler daha önceden AB üyesi olan 15 Devletten çok daha yüksek karayolu...

Detaylı