Ne istediğini bilen bina
Transkript
Ne istediğini bilen bina
PROJE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Ne istediğini bilen bina İngiltere’nin prestijli mimarlık ödüllerinden Building Awards 2014’te “Yılın En İyi Uluslararası Projesi” ödülüne layık görülen, Ankara’daki “Türkiye Müteahhitler Birliği” binasının entegre tasarım kararlarını ve bunun tesis yönetimine yansımalarını yapının mimarı Selçuk Avcı ve tesis yönetimini üstlenen RGM Turkey Genel Müdürü Birgül Erol ile bir sohbet gerçekleştirdik. Fotoğraflar: Yunus Özkazanç, Fethi Mağara Ankara’daki “Türkiye Müteahhitler Birliği” entegre tasarımı itibariyle tesis yönetim ekiplerine anlık olarak “ne durumda olduğunu”, “ne istediğini” ya da “ne istemediğini” söyleyen bir bina. Entegre tasarımın, aslında asırlardır ayakta kalan iyi tasarlanmış binalarda gördüğümüz bir yaklaşım. Bu binalar tam da bu sebeple ayakta kalıp yaşamaya devam ediyor. Dünyada bile örneklerine az rastlanan teknik bir altyapıya sahip olan yapının tasarımındaki sürdürülebilirlik etkisi, tesis yönetiminde de kendini ortaya koyuyor. SEDEF GÜNEŞ: Tasarımda basit ancak bir o kadar da işlevsel detaylar var. Biraz bunlardan bahsedebilir miyiz? Yapıdaki bu tercihler ile işçilik ve maliyet oranından hangisi daha ağır basıyor? SELÇUK AVCI: Aslında bu son soruyu binanın inşaatını üstlenen MESA’ya sormak daha doğru olurdu fakat neticeyi tahmin etmek zor değil. Bir defa Türkiye’de, istisnalar haricinde, bina tasarımı detay açısından çok basite indirgenmiş bir mesele. Bunun nedenlerinden biri piyasanın beyin emeğinden ziyade yapısal icraata ve malzemeye daha fazla değer vermesi. Tasarım ve inşaat piyasaları gelişmiş ülkelerde bu oranlar dengeli ve mantıklı bir seviyede. Bizim piyasamızda maalesef mimarlar ve mühendisler genelde aldıkları ücretlerle ve dolayısıyla harcayabildikleri zamanla, sadece belirli bir noktaya kadar etkili olabiliyorlar. Çoğu mimar 62 Gayrimenkul TÜ RK İYE TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 PROJE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AŞTİ TBM Cinn Çankaya Köşkü Dikmen Vadisi 365 AVM Tura nG üne ş Blv . Konya Cadde si ah C adde si Kuğulu Park Anatolium AVM TBM Genel Merkez i es dd Ca nt ke ğu o D ah C Cinn Tura nG üne ş Blv . Konya Cadde si adde si ve mühendis detaya giremeden işini teslim ediyor. Tasarım sürecinde detayı işleAŞTİ yemeyeceklerini bildikleri için binaların TBM basitin ötesine geçemiyor. tasarımları Kuğulu Bir bahane olarak daParkpiyasa “bu seviyede bir kalitenin, bizim memleketimizin Çankaya Köşkü olanaklarının ötesinde,” olduğunuAnatolium vurDikmen AVM guluyarak, memleketin ancak Vadisi “fakir365bir AVM bununla yetinmesi gerektiği”ni tüm milTBM Genel Merkez letin beynine işlemiş oluyor, fakat bu çok yanlış bir vurgu. Nedeni de basit: Kuzey Avrupa’da inşaat piyasası %2-4 arası bir net kar oranıyla yetinirken bizim inşaat piyasamız %15-30 arasında bir arayışta. İşin kötüsü, işverenler de bunun farkında değiller ve kötü yapılmış binaları kabul ediyorlar. Bunun ötesinde girişimciler Avrupa’da IRR bazında %10-15 arasında bir kazanç ile yetinirken bizim yatırımcılarımız, müşterilerinden %100 kar kazanmaktan çekinmiyorlar. Bu meseleyi Türkiye’de tutarlı ve mantıklı bir şekilde konuşmak zor. Avrupa’da, işçilik ile malzeme arasındaki oran aşağı yukarı, %60 işçilik, %40 malzeme iken Türkiye’de bu oran tam tersine %30 işçilik, %70 malzeme şeklinde. TMB’de bu oran eğer analiz edilirse bana kalırsa daha mantıklı bir düzeye geçmiş bir durumdadır, yani yaklaşık %50-%50 seviyesinde, fakat dediğim gibi bunun analizini ancak MESA yapabilir. si de ad tC en uk ğ Do “Bu kadar ince düşünülmüş bir binada tesis yönetimi yapmak oldukça keyif verici.” SG: Malzemelerin ne kadarı lokal olarak kullanıldı? SA: Evvela %100’ünün Türkiye’den çıkmasını istedik. Fakat burada bilhassa cephe ağ (mesh) sisteminde ve mekanik sistemlerde zorlandık, çünkü bu seviyede bir malzeme Türkiye’de daha üretilmiyordu. Netice’de mekanik sistemlerde kullanmak istediğimiz soğuk kiriş (chilled beam) sistemlerini Ingiltere’li Trox’dan ve cephe ağ sistemlerini de Alman GKD’den aldık. SG: TMB’nin sürdürülebilirlik kriterlerinin mülk yönetimine katkısı nedir? BIRGÜL EROL: Bu kadar ince düşünülmüş bir binada tesis yönetimi yapmanın, özellikle teknik tesis yönetimi tarafında oldukça keyif verici olduğunu belirtmeliyim. Proje, dünyada bile örneklerine az rastlanan teknik bir altyapıya sahip, bunun sonucu olarak tasarım ve yapımda planlanan sürdürülebilirlik etkisi, tesis yönetiminde de kendini ortaya koyuyor. Sonuçta “sürdürülebilirlik” diye dilimize çokça doladığımız bu parametreyi ancak binanın ömrü boyunca ölçebilirseniz anlam kazanıyor. Burada, tüm sistemlerin birbiriyle haberleşebildiği, tesis yönetim ekiplerimize anlık olarak “ne durumda olduğunu”, “ne istediğini” ya da “ne istemediğini” söyleyen bir binadan bahsediyoruz. Bunun da elbette tesis yönetim kalitesine çok ciddi geri dönüşleri oluyor. Konvansiyonel bir tesiste uygulayamayacağınız birçok senaryoyu burada ihtiyaca ve kullanıcının konforuna göre kurgulayabiliyorsunuz, bu sayede siz de tesisi yönetirken ne kadar şey kattığınızı çok kısa zamanlı geri dönüşlerle ölçebiliyorsunuz. SG: TMB Yeni Genel Merkezi Binası’nda, enerji verimliliğine yönelik Türkiye’de ilk kez kullanılan labirent sisteminin yanı sıra aktif termal döşeme sistemi ve soğuk kiriş sistemi gibi çözümler kullanılmış. Bunların temel işleyiş biçimini anlatabilir misiniz? Bu labirenttin sağladığı enerji verimliliğini nasıl ölçüyor ve kontrol ediyorsunuz? BE: Sistemin tam verimini, binanın tüm mevsim döngülerini atlatmasıyla ortaya çıkaracağız tabii. Şu an bina doğdu, yaşamaya başladı, RGM olarak bu ilk dönemdeki en önemli görevimiz sürekli ölçüm, data biriktirme, kaydetme ve tüm sistemlerin ince ayarlarını yaparak sistemi en optimum seviyede çalıştırmak. Dünyada da örneği çok az olan termal kütle labirent sistemi, temelde, maddenin ısıya direncini kullanarak, ısıtma ve soğutma için çok daha az enerji sarfetmeniz prensibine dayalı. Sistemin işleyişi kabaca şöyle; dış hava sıcaklığı ne olursa olsun (yaz ya da kış) büyük menfezlerle içine aldığı taze havayı, 15-16 derecelerde stabilize eden beton labirent, ilk kademe şartlandırmayı sağlayıp, enerji tüketerek iklimlendirme yapacak ikinci kademe olan klima santral grubunun iş yükünü azaltıyor. Şartlandırılan havanın binaya dağıtılmasında yine farklı bir sistem çıkıyor karşımıza, solucan borular diye tabir ettiğimiz sistemle beton döşemelerin içinde gezdirilerek ulaştırılıyor hava soğuk kirişlere. Bu sayede beton döşeme ile ısı transferi sağlanarak ikinci bir destek sağlanıyor enerji yükünün düşürülmesine. Sonuçta burada birbiriyle iç içe geçmiş bir sistemler bütününden bahsediyoruz, bu nedenle çok yönlü ölçümleme yapmak durumundayız. Tüm bu entegre tasarımın en iyi şekilde işletilerek yönetilmesi için her kademede ölçüm ve kayıt yapıyoruz ki muhtemel bir performans kaybına neyin, hangi aşamada neden olduğunu anlayıp çözebilelim. Bunu sağlamak için taze havanın girişinden, mekana soğuk kiriş Gayrimenkul T ÜRK İ YE TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 63 PROJE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TMB YENİ GENEL MERKEZ BİNASI Konum: Çankaya, Ankara Proje Tipi: Ofis Geliştirici: TMB Mimari Proje: Avcı Architects Ana Müteahhit: MESA Toplam İnşaat Alanı: 7.138 m2 1 Kullanılabilir Alan: 3.915 m2 Tesis Yönetimi: RGM Turkey Proje Yönetimi: IMS Proje Yönetimi Sürdürebilirlik Danışmanı: ATELIER 10 LEED Danışmanı: TURKECO (chilled-beam) ile ulaşan havaya kadar çeşitli sensörlerle bina otomasyonu sistemi üzerinden haberleşme sağlıyoruz. SA: İşte buna da “akıllı bina” dememizin sebebi bu açıkladıklarınız. TMB tam anlamıyla “zeki” bir bina ve beyni de sizin şu anda yönettiğiniz sistemler. SG: Bu sistemlerin maliyet yükleri ve geri dönüş süreleri üzerindeki etkileri ölçümlemek mümkün olabiliyor mu? Hangi yöntemler kullanılıyor? BE: TMB’de tesis yönetimine binanın açılışıyla, 2013 yılının son çeyreğinde başladık. Görece olarak yumuşak bir kış atlatıp yaz dönemi işleyişine yeni yeni geçtik. Tabii “yumuşak” dediğimiz, Ankara’nın kışı; yine de eksi 10-15 dereceye varan birçok gün geçirdik. Dediğimiz gibi net bir istatistik için tüm mevsimsel döngüleri atlatmamız gerekiyor. Ancak bu dönemdeki ölçümlerimiz sistemin enerji yükünü, konvansiyonel metotlara kıyasla ciddi oranda düşürdüğünü ortaya koydu. Üstelik yatırım geri dönüş süreleri, birbirini destekleyerek verimlilik artıran bu entegre tasarımın sonucu olarak, daha da kısalacak gibi gözüküyor. Farklı tasarlanmış bir binada termal labirentin geri dönüş süresi ortalama 9-12 yıl olabiliyor, ancak buradaki tasarımda döşeme içinden geçen solucan borulardan, binanın güneş alma açılarına modellenerek uygulanmış metal ağ cephe kaplamaya kadar sistemin enerji yükünü azaltmaya yönelik çalışan birçok entegre eleman sayesinde bu süre en az %25-30 seviyelerinde azalacak. 2 SG: Entegre tasarımın geliştirme sürecine katkısı nedir? Entegre tasarım ilk baştan planlanan bir çalışma biçimi miydi yoksa biraz da ihtiyaçtan mı doğdu? SA: Entegre tasarım herhangi bir binanın, her ne 64 Gayrimenkul TÜ RK İYE TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 PROJE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK 1 Labirent sistemi temelde, maddenin ısıya direncini kullanarak, ısıtma ve soğutma için daha az enerji sarfetme prensibine dayalı. 2 Enerji verimliliğine yönelik olarak kurulan aktif termal döşeme sistemi Türkiye’de ilk kez kullanılıyor. 3 Binanın mekanik sistemlerinde kullanılan soğuk kiriş ve cephe ağ sistemlerinde kullanılan malzemeler yerel üreticiden temin edilememiş. nılmaz bir parçası ve her zaman ihtiyacımız olan bir şey. olursa olsun kaçınılmaz bir süreci olmalı ve bizim için her zaman öyle olan bir şey. Aslında entegre tasarım iyi tasarlanmış binalarda asırlardır yapılan bir şey. Dünyaca meşhur Harran Evleri, Mardin’in Kasımiye Medresesi ya da Sinan’ın Süleymaniye’si de birer entegre tasarım örnekleridir. O zamanlar “entegre tasarım yapalım mı yapmayalım mı,” diye bir düşünce olmadıysa şimdi daha da çok olmamalı, çünkü binalarımız işlevsel açıdan daha da komplike nesneler ve entegre tasarım yapılıp yapılmaması bir seçenek değil. Ama maalesef son yüzyılın getirdiği kargaşa bize bunun önemini unutturdu. Entegre tasarım tabii ki bütünsel bir düşünce kurgusuyla yapılaşmanın kaçı- SG: Süreçte mülk yöneticisi ve işveren dışındaki aktörlere bu bina ile ilgili farkındalık yaratmak mümkün olabildi mi? SA: Yarışma esnasında jüri üyelerinden birinin yaptığı bir farkındalık açıklaması bizi en çok memnun eden söylemlerden biri haline geldi: kendisinin “bu binayı Londra’nın sokaklarında görmek kimseyi şaşırtmaz,” demesi bile bence bu farkındalığı bir şekilde açıklıyor. BE: LEED Platinum sertifikalı projemiz, dediğimiz gibi kullandığı sistemler bakımından Türkiye’de zaten ilk, buna ek olarak özellikle termal kütle labirent tasarımı ve işleyişi açısından dünyada da tek ve bunun sonucu olarak tüm disiplinlerden ve birçok ülkeden ekiplerin ilgi odağı olmuş durumda. Tam donanımlı ses-görüntü sistemleri, özel sessiz modellenen havalandırma sistemi ve akustik projesiyle yaklaşık 200 kişilik bir konferans salonumuz var projede yönettiğimiz, burada sık sık Avrupa, Amerika, Uzak Doğu ve Ortadoğu’dan birçok kamu, kurum ve kuruluşlarını ağırlıyoruz. İngiltere’nin prestijli mimarlık ödüllerinden Building Awards 2014’te “Yılın En İyi Uluslararası Projesi” ödülüne, jürinin altını çizdiği “üstün entegre tasarım anlayışı” ve “mimarlık ve inşaat sektörlerinde eşik yükselten yaklaşımı” nedeniyle layık görüldü. Tüm bunlara bir de Türkiye Müteahhitler Birliği’nin güçlü konumu ve global moralitesini ekleyince, çok farklı sektörlerden ve ülkelerden aktörlerle paylaşma imkanı oluyor projeyi ve bu sayede bu farkındalık gittikçe yayılıyor. olduk projeye. Güvenlik, temizlik, peyzaj bakım hizmetleri senaryoları büyük ölçüde oturdu, zaten Selçuk Bey tüm fonksiyonları çok ince düşünüp çok net planlamış. Ancak teknik altyapı için aydınlatma otomasyonu, enerji otomasyonu, mekanik otomasyon gibi binanın beynini oluşturan sistemler için daha verimli senaryolar yaratmak üzere hala ince ayar yapıyor ekiplerimiz. Buna ek olarak, özellikle analizör ve ölçüm noktalarını artırmaya çalışıyoruz ki önümüzdeki yıllarda Türkiye’den ilk “benchmark” proje olarak global veri tabanında kullanılmak üzere servis edebilelim. SA: Biz projenin müellifi olarak göreve ilk başladığımızda işveren ile bütün bu konuları konuştuk ve işverenimiz sağolsun önerilerimizin %99’una kulak verdi. O etapta nasıl bir bina ortaya çıkabileceği kimse tarafından tahmin edilemiyordu. Ama bence, tasarımın ilk başından itibaren ne kadar çok son kullanıcı ve yöneticilerden paydaşlar masa başında olursa o kadar iyi bir ürün çıkar ortaya. Biz istedik ki Birgül Hanım ve ekibi en azından, kesin proje esnasından itibaren ekibe dahil olabilseydi, fakat yine de bu esnada orada olabilmeleri kendi başına bir farkındalık. Genellikle bu tip projeler kaderlerine terk ediliyorlar. Hiç olmazsa burada iyi bir yönetimle TMB’nin Türkiye’ye katkısı tutarlı verilerle ölçümlenebilmiş olacak. SG: Birgül Hanım, mülk yöneticisinin sürece başından dahil olması gerektiğini söylemiştiniz? Bu projede durum nedir? BE: Test ve devreye alma süresinde dahil Gayrimenkul T ÜRK İ YE TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 65