Kayısı Yetiştiriciliği - Tarımsal Araştırma Enstitüsü > Anasayfa

Transkript

Kayısı Yetiştiriciliği - Tarımsal Araştırma Enstitüsü > Anasayfa
GİRİŞ
Kayısı, botanik olarak sınıflandırıldığında Rosales takımı, Rosaceae familyası,
Prunoidae alt familyası, Prunus cinsine girer. Latincesi Prunus armeniaca L. olan
kayısı, sert çekirdekli meyve türlerinden birisidir. Anavatanı Orta Asya, Batı Çin ve
İran-Kafkasya olan kayısı dünyada başta Akdeniz ülkeleri olmak üzere birçok ülkede
ve bu arada ülkemizde de ekonomik olarak yetiştirilmektedir. Son yıllarda dünyada
ve ülkemizde kayısı yetiştiriciliğine olan talep giderek artış göstermiştir. Dünya kayısı
üretimi 2008 yılı rakamlarına göre yaklaşık 3.068.000 ton dolayındadır. Bu üretim
içinde Türkiye’nin payı ise 528.000 ton ile dünya üretiminin yaklaşık %17,2’sini
oluşturmaktadır. Türkiye’de en fazla kayısı üretiminin yapıldığı ilimiz Malatya olup,
üretilen kayısı miktarı iklim şartlarına bağlı olarak 250.000 ton ile 500.000 ton
arasında değişim göstermektedir. Malatya’da üretilen kayısıların önemli bölümü
kurutulmakta ve ihraç edilmektedir. Nitekim 2008 yılında Türkiye’den 95.768 ton
dolayında kuru kayısı dışsatımı yapılmış ve yaklaşık 313 milyon dolar civarında bir
gelir elde edilmiştir. Söz konusu bu üretimin ve dışsatımın hemen hemen tamamına
yakını Malatya ilimizden gerçekleştirilmiştir.
Kayısı yetiştiriciliğine olan talebin artmasının en önemli nedeni tüketimine olan
ilgiden kaynaklanmaktadır. Çünkü bu meyve türü özellikle insan sağlığı ve
beslenmesi açısından çok önemlidir. Kayısıda bulunan beta-karoten, A vitaminin
ön maddesi olup bu da sağlık açısından büyük önem arz etmektedir. Kayısıların
taze tüketimlerinin yanı sıra beta-karoten içeriğinin çok yükseldiği kurutulmuş
olarak, konserve, dondurulmuş, reçel, marmelat, jöle, likör, pasta, kek, bar, gofret,
esans ve ekstrakt gibi kullanım alanları da vardır. Kuru kayısının 100 gramı 238
kalori, 7420 ünite A vitamini içermekle birlikte potasyum ve demirce de zengin olup,
anemi tedavisinde çok önemlidir. Kayısı, son yıllarda iyi bir gelir kaynağı olması
nedeniyle dikim alanları artmıştır. Bu sebeple kayısıda; çeşit seçimi, fidan üretimi,
bahçe tesisi, sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, budama, hasat,
kurutmalık kayısılarda kükürtleme ve depolama gibi kültürel uygulamaların daha
bilinçli ve uygun tekniklerle yapılması gerekmektedir. Böylece ürün miktarı ve
meyve kalitesinde önemli artışlar elde edilebilecektir. Bununla birlikte son yıllarda
üreticilerin belli ölçüde bilinçlenmesiyle ürün miktar ve kalitesinde olumlu gelişmeler
görülmüş ancak bu konuda yapılabilecek daha büyük atılımlara ihtiyaç vardır.
Kayısının adaptasyon yeteneği oldukça sınırlıdır. Dünyanın en önemli kayısı üretim
merkezlerinden biri de Anadolu’dur. Dünya kayısı üretiminin yarıdan fazlası erkenci
kayısılarla yapılmakta, bu ticaretin çok büyük bir kısmı üretici Akdeniz ülkeleri ile
dış alımcı Avrupa ülkeleri arasında gerçekleşmektedir. Türkiye, Avustralya ve İran
dünya pazarlarına kuru; Güney Afrika, Yugoslavya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve
Romanya konserve; ABD ise Avrupa’ya hem kuru, hem de konserve kayısı satan
ülkelerdir. Sofralık kayısı dışsatımı yapan ülkeler ise; İspanya, İtalya, Fas, Tunus,
İsrail, Macaristan’dır. Ülkemizde kayısı Doğu Anadolu’nun kışları şiddetli soğuk
geçen yüksek yerleri ile Karadeniz Bölgesi’nin çok nemli kısımları dışında her ilde
yetişebilmektedir.
Kurutmalık kayısının tamamına yakını Malatya İli’nde üretilmekle birlikte Elazığ,
1
Erzincan ve Sivas’ta da önemli miktarda kurutmalık kayısı üretimi yapılmaktadır.
Erkenci sofralık kayısı yetiştiriciliği bakımından Akdeniz Bölgesi’nde İçel, Hatay,
Adana ve Antalya; Ege Bölgesi’nde İzmir ve çevresi; orta mevsim sofralık kayısı
yetiştiriciliğinde Doğu Anadolu’da Kars ve Iğdır büyük öneme sahiptir. Ülkemizde
sofralık kayısı, en erken ve en fazla İçel’in Tarsus ve Mut ilçelerinde üretilmektedir.
Akdeniz Bölgesi sahil şeridi bulunduğu enlem dereceleri nedeniyle, Akdeniz’e kıyısı
olan ülkelere göre ortalama 10–15 gün hatta 25 güne kadar erkencilik avantajına
sahiptir. Ayrıca, son yıllarda söz konusu bölgede örtü altı kayısı yetiştiriciliğine
geçilmiş olması ürünün daha da erkene alınması ve daha karlı olması bakımından
üreticilerin ilgisini çekmiştir. Akdeniz sahil şeridine benzer iklim özelliklerine sahip
Kıbrıs’ın Türkmenköy ve Güzelyurt Araştırma Enstitülerinde, Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Sevgi Paydaş
danışmanlığında yürütülen “Düşük Soğuklamalı Bazı Kayısı Çeşitlerinin KKTC
Ekolojik Koşullarına Adaptasyonları” (Proje No: 5.2.3.2) konulu proje kapsamında
32 kayısı çeşidi Türkmenköy ve Güzelyurt’ta değerlendirmeye alınmış ve yapılan
çalışmalar sonucunda söz konusu bölgede erken zamanda pazara kayısı sunma
potansiyelinin olduğu sonucuna varılmıştır. Bu proje ile ilgili olarak elde edilen ön
sonuçlar aşağıda verilmiştir.
2. DÜŞÜK SOĞUKLAMALİ BAZI KAYISI ÇEŞİTLERİNİN K.K.T.C. EKOLOJİK
KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI (Proje No: 5.2.3.2)
Söz konusu projenin Türkmenköy deneme alanından elde edilen ön sonuçlara göre;
Priana, Aurora, Katy, Ninfa, P. de Colomer ve Bulida çeşitlerinin verimlerinin yüksek
olduğu, Aurora, Ninfa, Priana, Beliana, P. de Tyrinthe, Şekerci, Bulida ve Caty
çeşitlerinin ise meyvelerini erken zamanda olgunlaştırdıkları belirlenmiştir. Suda
çözülebilir kuru madde (SÇKM) içerikleri bakımından ise; Castel Brite, Harcot, M9,
Vitillo ve Çağatay bey (5*89 nolu genotip) çeşitlerinin en tatlı meyveleri (%20’nin
üzerinde) verdikleri saptanmıştır.
Güzelyurt deneme alanında ise en erken meyve veren kayısıların Mayıs ayı
sonunda Ninfa ve A600 çeşitleri olduğu saptanmıştır. Erkencilik bakımından söz
konusu çeşitleri Haziran ayı ilk haftasında olgunlaşan Dr. Kaşka (1*89), Feriana,
Katy, Şekerci, Beliana çeşitleri izlemişlerdir. A. Errani, Bebeco, Portici ve 20/2
çeşitlerinde ise derimin Haziran ayının son haftasında olduğu saptanmıştır. Meyve
verimi bakımından en yüksek değerler Canino, Dr. Kaşka, A600, CNEFC, Ninfa,
Orange Red, Monaco Bello çeşitlerinden elde edilmiştir. Meyve iriliği bakımından
en iri meyveler Şekerci, Katy ve Fracasso çeşitlerinde saptanmıştır. Projede yer
alan kayısı çeşitleri arasında en tatlı meyveler A. Errani, Katy, Bebeco, Orange Red,
Monaco Bello, 20/2 çeşitlerinden elde edilmiştir.
Türkmenköy’de CNEFC, Orange Red, P. De Colomer A8; çeşitlerinin Güzelyurt’da
Canino, Dr. Kaşka, P de Colomer A8, Orange Red, Monaco Bello, 20/2 çeşitlerinin
meyvelerinin yanak yapmadığı gözlenmiştir.
Türkmenköy’de Dr. Kaşka, Bulida, Portici ve A. Errani çeşitlerinde, Güzelyurt’da ise;
Fracasso, Priana, Feriana, P. De tyrinthe A8, Bebeco ve Beliana çeşitlerinde ise;
2
meyve etinin çekirdeğe yapışık olduğu gözlenmiştir.
Elde edilen bu bulguların ışığı altında her iki deneme alanında da bir süre daha
kayısı adaptasyon çalışmalarına devam edilmesi ve daha kesin sonuçlara
ulaşılması gerekmektedir. Bununla birlikte soğuklaması düşük yeni kayısı çeşitlerinin
performanslarının aynı deneme alanlarında denenmesinde büyük yarar vardır.
Aynı zamanda Kıbrıs ekolojisi gibi erkenciliğe çok uygun olan bu bölgede örtü altı
kayısıcılığının denenmesi de yerinde olacaktır. Bu güne kadar 5.2.3.2 No’lu projeden
elde edilen sonuçlardan ümitvar olarak belirlenen az sayıdaki çeşitlerle sulama,
gübreleme, budama, meyve tutumu ve kalitesini artırmaya yönelik araştırmaların da
yapılması önerilmektedir. 5.2.3.2 No’lu projeden bazı fotoğraflar aşağıdadır.
3
Güzelyurt: Kayısıda budama (4/2/2005)
Türkmenköy: Kayısı bahçesinden genel bir görünüm (2005)
4
Türkmenköy: Kayısı bahçesinde meyve tutumu (2005)
Güzelyurt: Kayısı bahçesi (7/9/2009)
5
Güzelyurt deneme alanından ve deneme meyvelerinden görünümler
6
Tarsus’da örtü altı kayısı yetiştiriciliği (Eylül Tarım)
3. KAYISININ EKOLOJİK İSTEKLERİ
Kayısı, kışları nispeten soğuk, yazları sıcak iklime sahip ve meyvelerinin istenen
kalitede olması için hava oransal neminin uygun düzeyde olduğu yerlerde yetişir.
Hava oransal neminin çok düşük olması meyve dökümlerine neden olmakta, yüksek
nem ve yağışın fazla olması durumunda da çil ve monilya gibi hastalıkların etkisi
daha şiddetli olmaktadır. Bununla birlikte kısa ve çok kısa soğuklama ihtiyacı olan
çeşitlerin ıslah edilmesiyle yetiştiricilik yapılan alanlar bakımından önemli artışlar
sağlanmıştır. Kayısı çeşitlere göre değişmekle birlikte, özellikle kurutmalık çeşitler
gelişmesini normal olarak sürdürmesi için belirli bir sıcaklık toplamına ihtiyaç duyar.
Gerekli sıcaklık toplamı ne kadar kısa sürede karşılanırsa, meyve olgunlaşması o
kadar çabuk olmaktadır. Akdeniz ve Ege Bölgeleri, daha az sıcaklık toplamı isteyen
çeşitler ile erkenci kayısı yetiştiriciliği için uygun bölgelerdir. Sıcaklık toplamının
yeterli olmadığı yerlerde kayısı ağaçları meyvelerini ya hiç olgunlaştıramamakta
veya bu meyveler istenen kalitede olmamaktadırlar.
Kurutmalık kayısılar, mevsimlerin birbirinden kesin sınırlarla ayrıldığı soğuk ve sürekli
bir kış, kurak ilkbahar ve güneşli sıcak yaz mevsimine sahip iklim bölgelerinde,
daha kaliteli ürün vermektedir. Düşük nem ve yüksek sıcaklık istemesine karşılık,
7
sıcaklıkların aniden ve fazla yükselmesi durumunda yaprak ve meyvede güneş
yanıklığı, meyvelerin küçük kalması, çekirdekte çatlama ve çürüme gibi problemler
meydana gelmektedir.
Kayısı üretimini olumsuz etkileyen en önemli iklim faktörü ilkbahar geç donlarıdır. Çiçek
ve küçük meyve dönemlerinde meydana gelen bu donlar, büyük ürün kayıplarına
sebep olmakta, bazı yıllar Malatya gibi kayısı üretiminde ön sırada olan ilimizde
hiç ürün alınamamasına neden olmaktadır. Akdeniz ve Ege Bölgeleri dışında etkili
olan ilkbahar geç donlarını tamamen önlemek mümkün değildir. Ancak bahçe tesisi
soğuk havanın oturduğu vadi ve çukur alanlara yapılmamalı, geç çiçek açan çeşit
tercih edilmeli, çiçeklenmeyi geciktirici işlemler, bakım işlemlerinin ayarlanması gibi
bazı kültürel uygulamalar ile don zararı bir ölçüde azaltılabilmektedir. Ancak Akdeniz
ve Ege sahil Bölgeleri çok ekstrem yıllar hariç don bakımından emin yerlerdir.
Kayısılar, sürgün ve çiçek tomurcuklarının kış dinlenmesinden çıkabilmesi için
belirli bir soğuklama süresine ihtiyaç duyarlar. Soğuklama ihtiyacı karşılanmayan
ağaçların çiçek tomurcukları dökülür ve yaprak tomurcuklarında düzensiz uyanma
görülür. Kayısı çeşitleri seçilirken ve bir bölgeden başka bir bölgeye kayısı çeşidi
götürülürken, soğuklama ihtiyacını karşılayıp karşılamayacağı önceden bilinmelidir.
Akdeniz sahil şeridi gibi ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde soğuklama ihtiyacı kısa
olan çeşitler seçilmelidir. Kurutmalık kayısı çeşitleri, sofralık ve erkenci çeşitlere
göre daha uzun soğuklama sürelerine ihtiyaç duyarlar.
Kayısı ağaçları; yarı sıcak ve sıcak bölgelerde, arazinin bol güneş gören güney
yönlerinde, derin, geçirgen, az meyilli, sıcak ve besin maddelerince zengin, tınlı ve
hafif kireçli, tınlı, kumlu tınlı ve humuslu topraklarda iyi gelişme gösterir ve meyve
kalitesi artar.
Kayısı genellikle pH 6.5-7.5 arasında, organik ve inorganik besin maddelerince yeterli
olan topraklarda iyi gelişir. Çok fakir ve kuru topraklarda büyüme geriler ve verim azalır.
Böyle topraklarda bakım koşullarına dikkat edilmelidir. Ağır ve besin maddelerince
zengin topraklarda ağaçlar, kuvvetli sürgünler meydana getirmekte, geç meyveye
yatmakta, meyveleri iri, sulu ancak kuru madde miktarları düşük olmaktadır. Kayısı
bahçesi nemli ve taban suyu yüksek, ağır killi topraklara kurulmamalıdır. Çünkü bu
gibi alanlarda ağaçlar zamklanma (Gummosis) hastalığına yakalanabilirler. Uygun
anaç ve yetiştirme teknikleri ile böyle alanlar değerlendirilebilir.
4. ÜLKEMİZDE YETİŞTİRİLEN BAZI ÖNEMLİ KAYISI ÇEŞİTLERİ
4.1. Sofralık Çeşitler
Hasanbey, Şalak (Aprikoz), Şekerpare, Şam, Turfanda İzmir, Tokaloğlu, Alyanak,
Ethembey, Karacabey, Mahmudun Eriği, Adilcevaz 5, İri Bitirgen, Precoce de
Tyrinthe, Precoce de Colomer, Canino, Luizet, Roxana, Ninfa, Aurora.
Hasanbey: Malatya’nın en önemli sofralık kayısı çeşididir. Ağaç şekli yayvan olup
kuvvetli büyür. Dalları sarkıktır. Ağaçların verimliliği orta düzeydedir. Meyve kalp
8
şeklinde, iri, 40-55 g ağırlığında, meyve eti sert dokulu ve tatlıdır. SÇKM % 18-22,
meyve kabuk ve et rengi sarıdır. Çekirdek uzun-oval, tatlı ve meyve etine yapışık
değildir. Meyvesinin iri, gösterişli ve yola dayanımının iyi olması nedeniyle büyük
tüketim merkezlerine gönderilmeye uygundur.
Aprikoz: Iğdır ve Kağızman bölgesinin sofralık kayısı çeşididir. Bu çeşidin kökeni
tam olarak bilinmemektedir. Ermenistan’da bu çeşide Erevani denmektedir. Yayvan
taçlı fakat çok kuvvetli büyüyen ağaçlar meydana getirir. Meyve şekli eliptiktir. Meyve
oldukça iri olup, ortalama meyve ağırlığı 50-60 g arasında değişir. Meyve kabuk ve
et rengi sarıdır. Meyve tatlı ve meyve et dokusu orta sertlikte olup meyveler belirgin
şekilde simetriktir. Çekirdekleri uzun şekilli, tatlı ve meyve etine yapışık değildir.
Şekerpare: Ağaç şekli yayvan olup, kuvvetli büyür. Ağaçları yüksek verimlidir.
Meyve ufak, 25-30 g ağırlığında, oval şekilli, meyve kabuk ve et rengi sarıdır. Meyve
tatlı, et dokusu orta sertlikte olup, meyveler belirgin şekilde kırmızı yanak oluşturur.
Meyve kabuğu paslı ve beneklidir. Yuvarlak şekilli, çekirdekleri tatlı olup, meyve
etine yapışık değildir.
Alyanak: İzmir’in erkenci sofralık kayısı çeşididir. Ağaç şekli yayvan olup, kuvvetli
büyür. Ağaç verimliliği yüksektir. Meyveler 30-45 g ağırlığında, basık oval şekilli,
meyve et rengi turuncu olup, kuvvetli şekilde kırmızı yanak oluşturur. Meyveleri
mayhoş, yumuşak dokulu, SÇKM miktarı % 12-14, çekirdeği acı ve meyve etine
yapışık değildir. Malatya şartlarında Haziran sonu-Temmuz ayının birinci haftasında
olgunlaşır.
Tokaloğlu-Erzincan: Erzincan’ın sofralık kayısı çeşididir. Ağaçları dik şekilli olup,
kuvvetli gelişir. Meyveleri oval şekilli, 40-55 g ağırlığında ve meyve et rengi sarıdır.
Tatlı, yumuşak dokulu, SÇKM % 16-18’dir. Çekirdekleri tatlı ve meyve etine yarı
yapışıktır. Meyveleri Temmuz ayının birinci haftası olgunlaşmaya başlar. Çeşidin
soğuklama ihtiyacı 950-1229 saattir.
Tokaloğlu-Yalova: Yalova’nın sofralık kayısı çeşididir. Dik-yayvan şekilli ağaçları
kuvvetli gelişir. Ağaç verimliliği yüksektir. Meyve yuvarlak şekilli ve 35-50 g
ağırlığında, meyve et rengi sarı ve meyvelerin yanak oluşturma eğilimi zayıftır.
Meyve tatlı, yumuşak dokulu, SÇKM 15-18, çekirdeği acı ve meyve etine yapışık
değildir. Haziran ayının üçüncü haftası olgunlaşır.
Tokaloğlu-Konya Ereğli: Konya’nın sofralık kayısı çeşididir. Dik şekilli ağaçları orta
kuvvette büyür. Ağaç verimliliği ortadır. Meyve kalp şeklinde, karın çizgisi belirgin ve
asimetrik olup meyve ağırlığı 32-40 gram arasındadır. Meyve et rengi sarı, SÇKM’si
% 17-19, çekirdeği tatlı ve meyve etine yapışık değildir. Temmuz ayının üçüncü
haftası olgunlaşır.
İri Bitirgen: Tekirdağ’ın geçci sofralık ve kurutmalık kayısı çeşididir. Zayıf gelişen
ağaçları dik-yayvan şekilli, ağaç verimliliği ortadır. Meyve şekli oval, 33-40 g
ağırlığında, az tatlı ve sert dokuludur. Meyve et rengi turuncu, meyve karın çizgisi
9
belirgin ve asimetriktir. SÇKM’si % 18-21, çekirdeği tatlı ve meyve etine yapışık
değildir. Malatya şartlarında Temmuz ayının ikinci yarısı olgunlaşır.
Karacabey: Bursa’nın erkenci sofralık kayısı çeşididir. Ağaçları yayvan şekilli olup,
zayıf büyür. Ağaç verimliliği yüksektir. Meyve kalp şeklinde, 35-45 g ağırlığında,
meyve karın çizgisi belirgin ve simetriktir. Meyve et rengi turuncu ve kuvvetli yanak
oluşturur, az tatlı ve gevrektir. SÇKM % 12-14, çekirdeği acı ve meyve etine yarı
bağlıdır. Malatya şartlarında Temmuz başında olgunlaşır.
Precoce de Tyrinthe: Erkenci bir Yunan çeşididir. Sofralık bir çeşit olup, ağaçları
kuvvetli ve oldukça verimlidir. Meyveleri iri, uzunca şekilli ve oldukça dayanıklıdır.
Meyve kabuğu açık portakal sarısı ve kırmızı yanaklıdır. Meyve eti koyu turuncu
renkte, meyve suyu kalitesi orta derecededir. Çekirdeği acı, orta uzun şekilli ve ete
yarı yapışıktır.
Roxana: Ağaç kuvvetli olup, yayvan büyür. Erken meyveye yatar. Soğuklama
gereksinimi yüksektir. Geç çiçek açar, soğuklara karşı dayanıklıdır. Verim ortayüksek olup, meyve çok iridir (80-120 g). Sulanmasına özen gösterilmelidir. Çok
güzel kırmızı renklidir. Meyve eti turuncu, çekirdeği tatlı ve iridir.
Ninfa: Zayıfça gelişen bir ağaç yapısına sahip, sofralık bir çeşittir. Verim yüksek ve
devamlıdır. Meyve iriliği orta büyüklükte olup P. De Tyrinthe’den 12-15 gün önce
olgunlaşır.
Sofralık ve kurutmalık olarak değerlendirilen kayısı ayrıca meyve suyu, konserve,
kayısı pulpu, kayısı nektarı, kayısılı içecekler, kayısı reçeli, marmelat, jöle,
krema, şekerleme, pasta ve kayısı turşusu gibi işlenmiş kayısı ürünleri olarak da
değerlendirilmektedir
Poppy: Erkenci, tadı ve aroması güzel, iri ve düzenli verimi olan, meyve eti sert,
yola ve muhafazaya dayanıklı, kuvvetli ve yarı dağınık taç yapısına sahip bir çeşittir.
Meyve et rengi sarı olan bu çeşidin meyve eti çekirdekten kolay ayrılabilir niteliktedir.
10
4.2. Yeni Sofralık Çeşitler
MADISON (403–5): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme gösterir. Verimlilik
iyidir, POPPY’den 4 gün önce çiçeklenir. Tozlayıcıya gereksinim duyar. 445–2 ve
435–15 ile tozlanır. Olgunlaşma zamanı çok erken olup, POPPY’den 5 gün öncedir.
Meyve şekli ovaldir.
COLORADO (435–15): Ağaç yapısı güçlü ve yarı açık büyür. Verimlilik yüksek olup,
çiçeklenme POPPY’den 4 gün önce ve yüksek orandadır. Tozlayıcıya gereksinim
duyar. Bilinen tozlayıcıları 403–5 ve 445-2’dir. Olgunlaşma zamanı POPPY’den 5
gün öncedir. Meyve oval, 50 mm üzeri ve 75–100 g ağırlığında ve parlak turuncu
renklidir. Lezzet özellikleri mükemmel olup çatlamaya dayanıklı bir çeşittir.
11
MOGADOR (445–2): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme gösterir. Verimliliği
yüksek olup çiçeklenme POPPY ile aynı dönemde gerçekleşir. Kendine verimli bir
çeşittir. Olgunlaşma zamanı POPPY’ den 10 gün öncedir. Meyve yuvarlak oval
şekilli, 50 mm üzeri kalibrasyona sahip,75–100 gr. ağırlığında, turuncu zemin üzerine
kırmızı yanak yapma özelliğine sahiptir. Lezzet özellikleri mükemmel olan bu çeşidin
meyve eti sert ve çatlamaya dayanıklıdır.
FLONECA (A15–9): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyür. Çiçeklenme zamanı
ORANGERED’den 3 gün önce olup çiçeklenme oranı çok iyidir. Olgunlaşma zamanı
ORANGERED’den 3 gün önce olup, verimlilik bir çeşittir. Tozlayıcıya gereksinim
duyar. Meyve şekli yuvarlak oval olup, meyve eti sert ve çatlamaya dayanıklıdır.
Meyve rengi turuncu zemin üzerine koyu pembe renkte olup, lezzet özellikleri
mükemmeldir. Meyve büyüklüğü 50–55 mm olu, 75-100 gr. ağırlığa sahiptir.
12
MARAVITA (A15–37): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme gösterir. Çiçeklenme
zamanı POPPY’den 6 gün sonra olup, çiçeklenme oranı çok iyidir. Verimlilik yüksek
olup tozlayıcıya gereksinim duyar. Meyve şekli yuvarlak oval şekildedir. Meyve eti
sert, meyve rengi çok güzel ve yüzeyde % 30 oranında hafif bir pembe renkli koyu
turuncu olup, çatlamaya dayanıklıdır. Meyve büyüklüğü 45–55 mm olup, ağırlığı 70
g civarında, lezzet özellikleri mükemmel ve şeker /asit oranı çok iyidir. Olgunlaşma
zamanı POPPY’den 3 gün sonradır.
MIRANDELA (A28–58): Ağaç yapısı kuvvetli, yarı açık büyür ve çok sayıda büyük
küçük karışık dallara sahiptir. Çiçeklenme oranı çok iyi olup, POPPY’den 3 gün
sonradır. Verimlilik yüksektir. Tozlayıcıya gereksinim duyar. Meyve şekli yuvarlak
lekesiz, meyve eti sertliği iyidir. POPPY’den 2 gün önce hasat olgunluğuna gelir.
Çatlamaya dayanıklı olup, renk turuncu üzerine koyu kırmızı yanak yapma özelliği
vardır. 40–50 mm kalibrasyona sahip olup,70 gr. ağırlığındadır.• Lezzet özellikleri
mükemmel olup, şeker/ asit oranı dengelidir.
13
MEGATEA (Y38–4): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyür. Çiçeklenme zamanı
POPPY ‘den 7 gün sonra olup çiçeklenme oranı iyidir. Verimliliği yüksek olup,
tozlayıcıya gereksinim duyar. Bilinen tozlayıcısı A35-109’dur. Meyve yuvarlak-oval
şekilli, yoğun parlak turuncu, 55 mm kalibrasyona sahip ve 100 g ağırlığındadır.
Meyve çatlamaya dayanıklı, şeker/asit oranı dengededir.• POPPY’den 4 gün sonra
hasat olgunluğuna gelir.
458-1: Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme özelliğine sahiptir. Çiçeklenme
zamanı POPPY ile aynı dönemde olup çiçeklenme oranı iyidir. Verimliliği
yüksektir.•Tozlayıcıya gereksinim duyar. Bilinen tozlayıcıları 445–2 ve 435-15’dir.
Meyve oval, yoğun turuncu renkli, 55 mm üzerinde kalibrasyona sahip olup, yaklaşık
100 g ağırlığındadır. Lezzet özellikleri mükemmel olup, şeker asit oranı dengededir.
14
FLOPRIA (A35–109): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyür. Çiçeklenme zamanı
ORANGERED’den 3 gün önce olup çiçeklenme oranı çok iyidir. Verimliliği yüksektir.
Kendine verimli bir çeşittir.• Meyve şekli yuvarlak-ovaldir. Meyve eti sert ve
çatlamaya dayanıklıdır. Meyve rengi turuncu zemin üzerine parlak pembe yanak
yapma özelliğine sahiptir. Meyve 75 g ağırlığında ve 50–55 mm kalibrasyondadır.
ORANGERED’den 3 gün önce hasat olgunluğuna gelir. Lezzet özellikleri mükemmel
olup albenisi yüksek bir çeşittir.
MARGOTIN (A28–2): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme özelliğine sahiptir.
Çiçeklenme zamanı POPPY ‘den 10 gün sonra olup çiçeklenme oranı iyidir. Verimliliği
yüksek olup, tozlayıcıya gereksinim duyar. A35–109, Y38–4 ve A28–59 bilinen
tozlayıcılarıdır. Meyve yuvarlak şekilli, yoğun parlak turuncu, 55 mm kalibrasyona
sahip ve 100 g ağırlığında olup, meyveleri çatlamaya dayanıklı, şeker asit oranı
dengededir. POPPY’den 6 gün sonra hasat olgunluğuna gelir.
15
FLODEA (A28–59): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyür. Çiçeklenme zamanı
POPPY ‘den 6 gün sonra olup çiçeklenme oranı iyidir. Verimliliği yüksektir.
Tozlayıcıya gereksinim duyar. Bilinen tozlayıcısı A35-109’dur. Meyve yuvarlak-oval
şekilli, yoğun parlak turuncu zemin üzerine kırmızı yanak yapmıştır. 50mm üzeri
kalibrasyona sahip ve 100 g ağırlığındadır. Meyve çatlamaya dayanıklı, şeker asit
oranı dengededir. POPPY’den 8 gün sonra hasat olgunluğuna gelir.
MARVINKA (A14-63): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyüme gösterir. Çiçeklenme
zamanı ORANGE RED ile aynı zamanda olup çiçeklenme oranı iyidir. Verimliliği
yüksek olup, tozlayıcıya gereksinim duyar. A35-109 ve A58-59 bilinen tozlayıcılarıdır.
Meyve yuvarlak-oval şekilli, yoğun koyu turuncu renktedir. 50 mm kalibrasyona sahip
ve 75 g ağırlığındadır. Meyve çatlamaya dayanıklı, şeker asit oranı dengededir.
ORANGERED’den 2 gün önce hasat olgunluğuna gelir.
LATICA (A35–105): Ağaç yapısı kuvvetli ve yarı açık büyür. ORANGERED ile aynı
dönemde çiçeklenir. Çiçeklenme oranı çok iyidir. Verimliliği yüksektir. A35–109
ve A28–59 ile tozlanır. Meyve şekli yuvarlak-ovaldir. Meyve eti sert ve çatlamaya
dayanıklıdır. Meyve rengi turuncu zemin üzerine parlak pembe yanak yapmıştır.
Meyve 75 g ağırlığında ve 50–55 mm kalibrasyondadır. ORANGE RED’den 5 gün
sonra hasat olgunluğuna gelir. Lezzet özellikleri mükemmel olup albenisi yüksek bir
çeşittir.
16
LATICA
CANDY
SUPERGOLD
17
4.3. Kurutmalık Çeşitler
Hacıhaliloğlu: Malatya’nın en önemli kurutmalık kayısı çeşididir. Bölgede yaygın
olarak yetiştirilmekte ve kayısı ağaç varlığının %70-75’ini oluşturmaktadır. Ağaçları
yüksek boylu, dik, dalları yayvan, çok kuvvetli ve çabuk büyür. Kuvvetli ve sulanan
topraklarda her yıl ürün verir. Verimi orta, dona, kurağa, monilya ve çil hastalıklarına
karşı duyarlıdır. İyi bakılmayan ağaçlar periyodisite gösterme eğilimindedir.
Meyveleri orta irilikte, 25-30 g ağırlıkta, meyve şekli oval, simetrik, meyve kabuk ve
et rengi sarı, sert dokulu ve kırmızı yanak oluşturma eğilimindedir. Meyve kabuğu
ince, meyvelerin yola dayanımı iyidir. Meyve az sulu, çok tatlı, aromalı, SÇKM’si
yüksektir. Bu özellikleri nedeniyle son yıllarda Hacıhaliloğlu çeşidi sofralık kayısı
olarak da iç ve dış pazarlara gönderilmektedir.
Kabaaşı: Son yıllarda Malatya ve çevresinde geniş miktarda yetiştirilmeye
başlanmış, Malatya’da ağaç sayısı bakımından Hacıhaliloğlu çeşidinden sonra
ikinci sırada gelmektedir. Ağaçları orta büyüklükte, dik ve kuvvetli gelişir. Ağaç
verimliliği orta düzeydedir. Meyve orta irilikte, 30-35 g ağırlığında, meyve oval şekilli
ve et rengi sarıdır. Meyve tatlı, SÇKM % 24-26, meyve eti sert dokuludur. Çekirdeği
tatlı ve meyve etine yapışık değildir. Temmuz ortasında olgunlaşır. Ağaçları çiçek
monilyasına hassas olup çil hastalığına dayanımı Hacihaliloğlu çeşidine göre daha
iyidir.
Soğancı: Ağaçları iri, dik-yayvan şekilli olup, orta derecede verimlidir. Meyveleri
28-38 g ağırlığında, yuvarlak şekilli, meyve kabuk ve et rengi sarıdır. Meyvesi tatlı,
SÇKM’si % 23-26, meyve eti sert dokuludur. Çekirdek yuvarlak şekilli, tatlı ve meyve
etine yarı yapışıktır. Meyveleri parlak ve gösterişli olduğundan son zamanlarda
sofralık olarak tüketimi artmıştır. Temmuz ayının ikinci haftası olgunlaşır.
18
Çataloğlu: Malatya’nın kurutmalık kayısı çeşitlerindendir. Dik-yayvan habitüse
sahip Çataloğlu çeşidinin dalları aşağı doğru sarkıktır. Ağaçları verimlidir. Meyvesi
orta irilikte, 25-35 g ağırlığında, oval şekilli, meyve et rengi sarıdır. Meyvenin güneş
gören kısmında kırmızı yanak oluşturur. Meyve eti sert, tatlı, lezzetli, az sulu, SÇKM’si
% 24-28, çekirdek oval şekilli, tatlı ve meyve etine yapışık değildir. Temmuz ayının
ikinci haftası olgunlaşır.
5. KAYISI FİDANLARININ ÜRETİLMESİ
Kayısı fidanı üretiminde kullanılan en yaygın çoğaltma şekli aşı ile çoğaltmadır.
Çünkü bu yöntem hem çok kolay hem de ucuzdur. Fidanlık toprağı tınlı-kumlu
veya kumlu-tınlı, besin maddelerince zengin, kolay işlenir ve süzek olmalıdır. Böyle
topraklarda yetişen fidanlar saçak köklere sahip olurlar. Taban suyu yüksek ve tuzlu
topraklarda fidan yetiştiriciliği yapılması önerilmemektedir.
5.1. Kayısı Anaçları
Kayısıya anaç olarak zerdali, Myrobolan eriği, badem, şeftali türleri ve bunların
melezleri kullanılabilmektedir.
Kayısı çöğürü: Tohumlar P.armeniaca’dan elde edilir, çöğürler bir örnek ve yüksek
boylu ağaçlar oluştururlar. Kurak, kireçli topraklara dayanıklıdır. Uyuşma iyidir.
Tohumun çimlenme oranı yüksektir. Tohumların çimlenme oranı yüksek olup, kök
ur nematodu ve kök boğazı çürüklüğüne dayanıklı olup, toprak patojenleri ve neme
hassastır.
Şeftali çöğürü: Asitten nötr’e kadar olan topraklarda yetiştiriciliğe uygun olup,
bakteriyel kansere dayanımı yüksektir. Toprak patojenleri ve kloroza hassas olup,
uyuşma çok iyi değildir.
Myrobolan (Prunus ceracifera): Bazı kayısı çeşitleri ile uyuşur ancak ağır topraklara,
kloroza ve taban suyuna dayanıklıdır.
19
Marianna: Tüm toprak tiplerine uygun anaç olup, kök çürüklüğüne dayanıklıdır.
Marianna 2623 ve 2624 en fazla bilinenidir.
Brompton: Çelikle kolay çoğaltılır. Islak topraklara dayanıklı olup; Verticillium’a
Myrobolan ve Grangage’den daha dayanıklıdır.
Greengage: Fransa’da Rousillion Bölgesinde, Rouge de Roussillon çeşidine uygun
anaç olarak kullanılır. Kuvvetli topraklara adaptasyonu yüksek olup, çelikle çoğaltımı
zordur ancak dip sürgünleri çoğaltılabilir.
Badem çöğürü: Kurak ve kireçli topraklara uygun bir anaç olup, lokal uyuşmazlık
gösterebilir.
BademXŞeftali Hibritleri: Vegetatif olarak çoğaltılır, kireçli topraklara uygundur
ancak, kloroz, Phytopthora ve kök kanserine dayanıklıdır. Nematod ve asfeksiye
dayanıklı olarak bilinen hibritlerin en önemli sorunu aşıda uyuşmazlık ve kök kanseri
ve nematoda olan hassaslıklarıdır. INRA-GF-557, INRA-GF-677, Adafuel Adarcias
ve Garfi bunlardan bazılarıdır.
Son yıllarda yaygın olarak kullanılan anaçlardan bazıları; Isthara, MIR 29C, Marianna
2624’dür.
Isthara: Gücü S.GIUIANO A. ile aynı kuvvettedir. Erkencilik sağlar, meyve kalitesi
üzerine olumlu etkileri vardır. Tüm çeşitlerle uyumu iyidir.
Nemaquard: Üzerindeki çeşidi erken verime yatırır. Topraktaki aktif kireç %9 a
kadar dayanıklıdır. Meloidogyne incognita ve javanica nematodlarına ve aynı
zamanda Agrobacterium tumefacines’e karşı çok dayanıklıdır. Sıcak bölgelerde,
erkenci türlerde olgunlaşma ve çap gelişimini hızlandırmak üzere, dinlenmeden
diğer anaçlara göre daha çabuk çıkar.
20
Myrobolan 29 C: Agrobacterium ve Verticillium hastalığına karşı orta dayanımdadır.
Yoğun dikim ve yüksek verimlilik için iyi bir anaçtır. Islak topraklara toleranslıdır.
Kök ur nematoduna karşı bağışıklığı güçlüdür. Kireçli topraklara dayanımı iyidir.
Kuraklığa orta derece dayanımı vardır.
Kayısı anacı olarak toprak yapısına, yetiştirme ortamına ve yetiştirme tekniğine göre
seçim yapılır.
5.2. Bahçe Yerinin Seçimi ve Dikim Şekilleri
İlkbaharda erken çiçek açan meyve türlerinden olan kayısıya bahçe yeri seçerken,
soğuk havanın oturmayacağı, sisli olmayan yerler seçilmelidir. Dikim 60X60
cm olarak hazırlanan dikim çukurlarına sonbaharda (toprak donmuyorsa) veya
ilkbaharda (toprak donuyorsa) yapılabilir. Çeşidin büyüme kuvvetine seçilecek
budama sistemine, ağaçlara verilecek şekillere ve işletmede kullanılacak aletekipmana göre; değişmekle birlikte kayısılar 6x6m, 6x8m ve 8x8 m aralık ve mesafe
ile dikilebilirler. Üzerindeki çeşidi fazla geliştirmeyen veya çok fazla büyümeyen
anaç-çeşit kombinasyonunda bu mesafeler daraltılmalıdır. Nitekim, son yıllarda birim
alandan önemli verim artışı sağlayan ve kısmen bodurluk sağlayan anaçlar üzerine
aşılı fidanlar ile daha sık dikim yapılan bahçeler tesis edilmektedir. Avrupa’da sofralık
kayısı yetiştiriciliğinde daha çok sık dikim şekli yaygın olarak kullanılmaktadır. En
yaygın olanı 4.5 x 1.5-2 m aralık ve mesafede yapılan dikimlerdir. Bu mesafelerde
dekara 100-120 fidan dikilmektedir. Hatta son zamanlarda sıra üzerinde bu
mesafelerin de altına inilmiştir. Sık dikim yapılan kayısı ağaçlarında her yıl düzenli
olarak yaz budaması yapılmalıdır. Örtü altı yetiştiriciliğinde de sık dikim ve bodur
anaç kullanımı uygulanmaktadır. Bununla birlikte örtü altı kayısı yetiştiriciliğinde
başta besleme olmak üzere tüm bakım işlemleri açıktaki yetiştiricilikten büyük
farklılık göstermektedir.
5.3. Fidan Dikimi
Kayısı bahçesi kurulacak arazi, sonbaharda traktörle derin olarak sürülür ve
ertesi sonbahara kadar dinlenmeye bırakılır. Fidan dikimleri, sonbaharda yaprak
dökümünden başlayarak ilkbaharda tomurcuk kabarmasına kadar devam eder. Kış
mevsiminin ılık geçtiği bölgelerde sonbahar dikimi tercih edilmeli, ancak kışı şiddetli
soğuk geçen bölgelerde ilkbaharda dikim yapılmalıdır.
Fidan dikilecek çukurlar, sonbahar yağmurlarından ve dikimden 1.5-2 ay önce
açılarak havalanması sağlanır. Fidan çukuru en az 60 cm derinlik ve genişlikte açılır,
taş vb. yabancı maddeler ile yabancı otlar ayıklanır. Bir ölçek 1:1:1 oranlarında bahçe
toprağı, yanmış çiftlik gübresi, kum karıştırılarak hazırlanan dikim harcı çukurun dip
kısmına konur.
Fidanlara dikimden önce mutlaka dikim budaması yapılmalıdır. Gövde üzerinde
bulunan tüm yan dallar dipten çıkarılarak fidanın tepesi 80-120 cm’den kesilmelidir.
Birbirine girmiş, kırılmış ve yaralı kökler çıkarılmalıdır. Dikilen fidanların aşı noktasının
toprak seviyesinden yukarıda kalmasına dikkat edilmelidir. Aşı noktası toprak içinde
kalırsa fidanın gelişmesi durmakta ve fidanlar kuruyabilmektedir. Dikilen fidanların
21
yanına bir herek dikilmesi önerilmektedir. Fidan dikim yerleri işaretlendikten sonra
fidanların dikim tahtası kullanılarak dikilmeli bahçenin düzgün bir şekilde dikilmesi
için yerinde olacaktır. Dikimden sonra fidanlara can suyu verilmelidir.
5.4. Budama
Budama, meyve ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmalarını ve uzun yıllar
verim çağında kalmasını sağlamak, kuvvetten düşmeye başlamış olan ağaçları
yeniden kuvvetlendirerek, bir süre daha kaliteli meyve vermelerini sağlamak için
yapılır. Budamalar, yapıldıkları dönemlere göre kış budaması ve yaz budaması
olarak ikiye ayrılır.
5.4.1. Kış Budaması
Kışları ılık geçen yerlerde ağaçlar yapraklarını döküp, kış dinlenmesine girdikleri
zaman budama için en uygun dönemdir. Ancak; kışı sert geçen yerlerde, şiddetli
donlardan önce budama yapılmamalıdır. Meyve ağaçlarını budamak için en uygun
zaman, sonbaharda yaprak dökümü ile ilkbaharda gelişmenin başlaması arasındaki
dönemdir.
5.4.2. Yaz Budaması
Avrupa’da yıllardan beri yapılan yaz budaması, ülkemizde son yıllarda uygulanmaya
başlanmıştır. Yaz budamasından amaç; meyvelerin daha iyi renklenmelerini
sağlamak, ağacın gelişmesini kontrol altına almak, yan dal oluşumunu teşvik
etmek, kış aylarında yapılacak olan budama işlemlerini azaltmak ve hasat işleri ile
kültürel etkinlikleri iyileştirmek ve kolaylaştırmaktır. Yaz boyunca meyve ağaçlarında
sürgünlerin seyreltilmeleri, uç alma, eğme, bükme, dalların birbiriyle karşılıklı
bağlanmaları ve açıların genişletilip daraltılmaları gibi yapılan işlemlerin tümüne
yaz budaması denir. Meyve ağaçlarında yaz budaması, ilkbahar gelişme döneminin
sonu ile yaz gelişme dönemi içerisinde, sürgünler odunlaşmaya başladıktan sonra
yapılır. Genellikle ağaçlar üzerinde şekli bozan, büyümeleri istenmeyen dallar
kesilerek çıkartılır ya da eğilip bükülür. Bazı dallarında açıları duruma göre genişletilip
daraltılabilir.
Yaz budaması, özellikle bazı türlerde ağaçların şekil alacakları yıllarında yapılması
gerekli bir işlemdir. Yaz budaması yapılan meyve ağaçlarının dalları kırılmaya karşı
mukavemetli olmakta ve düzgün taç oluşumu sağlamaktadır. Çiçek tomurcuğunun
erken oluşması ve pişkin olarak kışa girmesi de yaz budamasının çok önemli bir
faydasıdır.
Değişik meyve tür ve çeşitlerinde, bir meyveye 40 yaprak düşünülmekte, meyve
yaprak oranı ancak yaz budaması ile sağlanabilmektedir. Bu oran meyvenin
görünümüne, rengine, pazar değerine ve muhafaza süresine etki yapmaktadır.
Meyve türlerinde budama dikim budaması, şekil budaması, ürün budaması ve
gençleştirme budaması olmak üzere dört bölüme ayrılmaktadır.
22
5.4.3. Dikim Budaması
Kayısı fidanlarına dikimden önce taç ve kök budaması yapılmalıdır. Kayısı bahçesi
tesis edilirken bir yaşlı fidanlar tercih edilmelidir. Fidanların, gövde üzerindeki bütün
yan dalları dipten çıkarılarak, fidanın tepesi 80-120 cm yükseklikte aşı yerinin ters
tarafına bakan bir göz üzerinden meyilli olarak kesilmelidir. Yan dallarda ve gövdede
kısaltma yapılmayan fidanlar erken uyanmakta ve henüz kök sistemi çalışmaya
başlamayan fidanın bünyesindeki su yapraklar tarafından dışarı atılarak fidan
kurumaktadır. Kök budamasında birbirine girmiş, kırılmış ve yaralı kökler çıkarılmalı,
uzun kökler dikim çukurunun büyüklüğüne göre kısaltılmalıdır.
5.4.4. Şekil Budaması
Kayısı ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturabilmesi, düzenli ve kaliteli ürün
verebilmesi için fidanlara dikimden itibaren uygun şeklin verilmesi gerekmektedir.
Kayısı ağaçlarına genellikle değişik doruk dallı (modifiye lider), doruk dallı ve goble
şekillerinden birisi verilebilir. Ancak yine son yıllarda sık dikim sisteminde ve örtü altı
yetiştiriciliğinde “V”, “Y” gibi bazı budama şekilleri de uygulanmaktadır.
a-Modifiye Lider (Değişik Doruk Dallı Şekil): Dikim budaması yapılarak dikilen
fidanlara, o yıl herhangi bir müdahale yapılmaz. İkinci yıl fidan üzerinde tepedeki
gözden süren lider dal olmak üzere, toprak seviyesinden 50-60 cm yükseklikten
itibaren beş ana dal seçilir. Dallar arasında 15–20 cm mesafe bulunmalı ve bu
dalların gövde ile 45–60 derece, kendi aralarında eşit (yaklaşık 70 derece) açı
oluşturmalarına dikkat etmelidir. Bunların dışında kalan dallar dipten çıkartılır.
Yıl içerisinde fazla büyüyen sürgünler 40-50 cm’den itibaren dışa gelen bir göz
üzerinden kesilirler.
Üçüncü yıl, önceki yıllar fazla büyüyen sürgünler 40–50 cm’den daha az bir gelişme
göstermişse dokunulmaz. Bunlardan daha uzun dallar, uçtan dışa gelen bir göz
üzerinden kesilir, seçilen beş ana dal haricindekiler dipten çıkarılırlar. Dördüncü yıl
her ana dalda, biri ana diğeri yavru dal olmak üzere iki dal seçilir. Ana dalı teşkil
edecek dal bir önceki ana dalın devamını sağlamalı, yardımcı dal ise ana dalda 10
- 20 cm uzaklıkta bulunmalıdır. Bunların dışında kalan dallar eğilip bükülerek ana ve
yavru dalların daha kuvvetli gelişmeleri teşvik edilir. Kurak ve bol güneşli bölgelerde
uygulanacak bir sistemdir.
b-Doruk Dallı Sistem: Doruk dallı terbiye sistemi, değişik doruk dallı sisteme çok
benzemektedir. Doruk dallı sistemin tek farkı, bu sistemde bir doruk dal ve üç yan
dalın bulunmasıdır. İleri yıllardaki tüm uygulamalar modifiye lider sistemdeki gibi
yapılır.
c-Goble Sistemi: Bu sisteme kase, çanak veya vazo biçimi de denmektedir. Dikim
budaması yapılarak dikilen fidanlara ilk yıl herhangi bir müdahale yapılmaz. İkinci
yıl tepeye yakın yerden çıkan ve aralarında 10-15 cm mesafe ve 120 derecelik açı
yapan üç sürgün seçilir, diğerleri dipten kesilir. Yaz döneminde bu dallar üzerinde
çıkan diğer sürgünler temizlenir ve uç alma yapılır. Üçüncü yıl, bir önceki yıl
23
bırakılan üç sürgün 10-15 cm uzunlukta kesilir. Sonraki yıllar, ağaca verilen goble
şeklini bozacak sürgünler ile hastalık ve kurumuş dallar kesilerek şeklin muhafazası
sağlanır.
Goble sistemi yağışlı ve nemli bölgelerde, ışıktan maksimum derecede yararlanmayı
sağlamak için tercih edilmelidir. Güneşlenmeden dolayı meyvelerde renk oluşumu
artmakta, taç içerisinde nemin azalması ile mantari hastalıklar azalmaktadır. Kurak
ve sıcak geçen bölgelerde bu şekil verilmiş ağaçlarda gövde, yaprak ve meyvede
yanıklar meydana gelmektedir. Aşırı meyve yüklü olduğu ve kar yağdığı yıllarda
dallarda kırılmaların meydana gelmesi bu sistemi uygularken bölgenin iklim şartlarını
göz önünde bulundurmayı zorunlu kılmaktadır.
5.4.5. Ürün Budaması
Şekil verilmiş kayısı ağaçları verime yattıktan sonra hastalıklı, kurumuş, kırılmış, üst
üste binmiş ve taç içerisine ışığın girişini engelleyen dallar kesilir. Şiddetli budamalarda
kayısı ağaçları zamk çıkarır, eğer kalın dal kesimine devam edilirse ağaç sararıp
kuruyabilir. Mutlaka kalın dal kesimi gerekiyorsa, bunu 2-3 yıla yaymalıdır. Kayısı
ağaçlarında, gençleştirme budaması ve sert budama yapılmaz vaya çok dikkatli
yapılmalıdır. Zayıflamış ve verimden düşmüş ağaçlar sulama, gübreleme, mücadele
gibi kültürel uygulamalarla ıslah edilmelidir.
5.4.6. Gençleştirme Budaması
Meyve ağaçlarında çeşit ve tür özelliğine göre uygulanmasına rağmen, kayısıda
kesinlikle uygulanmayan bir budamadır. Kayısıda uygulandığında kesilen yerlerde
yeni sürgünler çıkmamakta, çıkanlar da uzun ömürlü olmamakta, kayısı ağaçları
kuruyarak ölmektedir. Gençleştirme budaması ile kök ve dalların budanması,
kabaklama, dalların mesafeli kesimi, kök boğazından kesme, iskelet budaması,
bilezik alma gibi uygulamalar yapılmaktadır.
6. TOPRAK İŞLEME
Kayısı bahçelerinde toprak işleme genel olarak; yabancı otların yok edilmesi,
toprağın havalandırılması, toprağın ısınması, toprak kaymak tabakasının kırılması,
toprak su tutma kapasitesinin artırılması, ilkbaharda mevcut nemin muhafaza
edilmesi, organik ve inorganik gübrelerin toprağa karıştırılması amacıyla yapılır.
Genel olarak sonbaharda pullukla 15-20 cm derinlikte bir toprak işleme yapılır.
İlkbaharda ise nemin korunması için daha yüzeysel bir toprak işleme yapılır. Bu
amaçla şartlara göre kazayağı ve diskaro gibi aletler kullanılabilir.
Kayısı bahçelerinde ağaç yakınındaki köklerin zedelenmemesi için özellikle kök
bölgesinde derin toprak işlemeden kaçınılmalıdır. Geleneksel toprak işlemenin yanı
sıra kayısı ağacının sadece taç izdüşümünün işlendiği azaltılmış toprak işleme veya
zorunlu işlemler için yapılan toprak işleme hariç toprak işlemenin yapılmadığı, toprak
işlemesiz sistem ve sıra aralarının çeşitli malçlarla (buğday ve mısır anızı, talaş,
24
yaprak, plastik malzeme vs) örtüldüğü malçlı toprak işlemede kayısı bahçelerinde
uygulanabilmektedir.
6.1. Sulama
Kayısı ağaçları diğer meyve türlerine göre daha az su istemekle birlikte ağaçların
ihtiyaç duyduğu dönemde ve yeterli miktarda yapılan sulamalarda verim ve meyve
kalitesi artmaktadır. Sulama zamanı ve sayısı ile her sulamada verilecek su miktarı;
uygulanan sulama sistemi, toprak yapısı, iklim koşulları, arazinin eğimi, bitki çeşidi
ve yaşına bağlı olarak değişmektedir. Sulamaların tam olarak yapılmaması ve suyun
erken kesilmesi ile ertesi yıl açan çiçek sayısı azalmakta, çiçek ve meyve dökümü
artmaktadır.
Derin, killi ve ağır topraklarda seyrek, kumlu ve süzek topraklarda daha sık sulama
yapılmalıdır. Yazları kurak, nispi nemin düşük olduğu bölgelerde sık, yağışlı ve nemli
bölgelerde daha seyrek sulama yapılmalıdır. Ağır killi topraklarda ağaçlara fazla su
verildiğinde ağaçlar zamk çıkarır, yapraklar küçülür, sararır ve ağaç bir süre sonra
kurur.
Suyun kıt olduğu yerlerde az su ile daha geniş alanların sulanması sağlanır.
Yağmurlama sulama, basınçlı su bulunması durumunda uygulanabilecek bir
sistemdir. Fazla işgücüne ihtiyaç göstermez ve uygulanması kolaydır. Bu sistemde
esas olan kısa zaman aralıklarıyla sulama yapılmasıdır. Damla sulama sisteminin
fidan dikimi ile birlikte veya erken yıllarda tesisi, ağaçlar için daha uygun olmaktadır.
Yağmurlama Sulama; basınçlı su sağlanması durumunda bitkiye verilen suyun fazla
miktarda buharlaşmasını önlemek için sıcak yaz günlerinde gece sulaması tercih
edilmeli, şiddetli rüzgarların hakim olduğu bölgelerde bu sistem tercih edilmemelidir.
Yüzey akışına meydan vermemek için yağmurlama başlıkları debisinin, toprağın su
alma hızından düşük olmasına dikkat etmelidir.
Gerek damla sulama gerekse yağmurlama sistemi ülkemizde gün geçtikçe yaygın
olarak kullanılmaktadır. İlk tesis masrafları yüksek ancak suyun kıt olduğu yerlerde,
engebeli ve meyilli arazilerde kolaylıkla sulama yapılabilmektedir.
6.2. Gübreleme
Kayısı, sert çekirdekli meyve türlerinden olup, topraktan oldukça fazla besin maddesi
kaldırmaktadır. Kayısı yetiştiriciliğinde iyi bakım ve doğru gübreleme ile kayısıda
ağaç başına meyve verimi daha iyi bir duruma getirilebilir.
Toprak derinliğinin yeterli olamayışı, drenaj bozukluğu, yüksek kireç, tuzluluk,
toprak bünyesinin ağır olması, suyun tuzlu ve sert oluşu gibi faktörler de bitkinin
gübrelemeye cevabını kısıtlar ve sağlıklı gelişmesini engeller. Bu bakımdan bahçe
tesisinden önce toprağın ve suyun iyi bir şekilde incelenmesi gerekir.
Kayısıya uygulanacak gübre miktarı ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve hatta
bahçeden bahçeye farklılık gösterir. Bu durum kayısı yetiştirilen yerin toprak, iklim,
25
çeşit, anaç, ağacın yaşı gibi faktörlerin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Dikim Öncesi Ve Dikim Döneminde Gübreleme Ve Alınacak Diğer Önlemler
Kayısı dikilecek arazi daha önceden tarla bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan bir arazi
ise toprak katmanlarının sıkışması söz konusudur. Bu nedenle bu arazide, sıcak ve
kurak geçen bir dönemde, çizel, dipkazan veya riperle sert tabakanın kırılması ve
patlatılması gerekir. Sert tabakanın kırılmasından sonra, sonbaharda, uygun toprak
işlemeleriyle arazi hem dikime hazır hale getirilir hem de üst toprağın ihtiyacını
karşılamak üzere gübreleme yapılır. Gübrelemenin toprak analiz sonuçlarına göre
yapılması gerektiğinden, dikimden önce usulüne uygun toprak örneği alınmalıdır.
Yeni Fidan Dikimlerinde Gübreleme
Gübreler fidan çukuru dibine konulur. Genel bir öneri olarak; her fidan çukuruna
300 g amonyum sülfat, 200 g triple süper fosfat ve 200 g potasyum sülfat gübresi
karıştırılıp üzeri toprakla örtülür.
Gençlik Döneminde Gübreleme
Dikimde ahır gübresi kullanıldığında, ilk yıl azotlu gübrelemeye gerek yoktur. Azotlu
gübre ikinci yıldan itibaren her bir yaş için 100-150 g % 21 N içeren amonyum sülfat
verilmelidir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler toprak analizine göre 2-3 yılda bir fidan
başına 50 g triple süper fosfat, 100 g potasyum sülfat şeklinde verilebilir. Toprak
reaksiyonu pH 7.5’ in üzerinde olduğu durumlarda azotlu gübre kaynağı olarak
amonyum sülfat kullanılmalıdır.
Verim Döneminde Gübreleme
Verim çağına gelen kayısı ağaçlarında sadece toprak analizi yeterli değildir. Yaprak
analizlerinin de yapılması gerekir. Verim çağındaki ağaçlarda her yıl yaprak analizi
gerekir. Yaprak analizi ağacın yeterli beslenip beslenmediğini belirten önemli bir
göstergedir.
Verime yatmış meyve ağaçlarında ağaçtan kaldırılan ürün miktarına göre gübre
verilmesi gerekir. Ancak genel kural olarak; ağacın her yaşı için her yıl 100-150 g %
21 N içeren amonyum sülfat ile 2-3 yılda bir ağaç başına 0.5-1 kg triple süper fosfat
ve 1-2 kg potasyum sülfat gübresi verilmelidir.
Azotlu gübreler ikiye bölünerek uygulanmalıdır. 2/3’si erken ilkbaharda tomurcuk
kabarma dönemi, çiçeklenmeden üç hafta önce, 1/3’i ilk suda meyve çekirdeği
sertleştiği dönemde ağaç, tacı içine serpilip toprakla karıştırılmalıdır.
Gübrelerin Verilme Metotları
Bitkilerin gübreleme ile toprağa verilen gübreden en iyi şekilde faydalanmaları için
toprağa uygun şekilde verilmesi gerekir.
26
1. Toprak Yüzeyine Serpme Olarak Uygulama
Bu uygulama metodunun esası; verilecek gübrenin ağaç gövdesinden 40-50 cm
uzakta olacak şekilde ağaç taç izdüşümüne serpme olarak verilip, sonradan toprak
ile karıştırılmasıdır. Bu metotla sadece azotlu gübrelerin verilmesi uygundur. Azot,
fosfor ve potasyumdan farklı olarak fazla hareketli olduğundan bitki köklerine kolayca
ulaşabilmekte ve etkisini daha kısa sürede gösterebilmektedir.
2.Toprak İçerisine Uygulama
Toprak içerisine gübre uygulama metotları değişik şekillerde verilmekte olup, bunları
aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
1. Hendek Şeklinde Uygulama: Bu uygulama daha çok genç ağaçlar için
uygundur. Ağaçların etrafına (taç izdüşümüne) 20-25 cm derinlik ve 40 cm
genişliğinde hendekler açılarak verilecek olan fosforlu ve potasyumlu gübreler,
hendek içerisine eşit olarak paylaştırılır ve toprakla üzeri kapatılır.
2. Çukur Metodu: Bu metot daha çok gelişmesi ilerlemiş ağaçlarda uygulanır.
Bunun için ağaç tacı altında m2’ye 2-3 çukur olacak şekilde 20-25 cm’lik
çukurlar açılır ve verilmek istenen fosforlu ve potasyumlu gübreler bu çukurlara
verilerek çukurların üzeri kapatılır.
3. Ağaç Sıraları Arasına Uygulama: Ağaç tacı alçak olan ağaçlar için ağaçların
sıra aralarına, ağaç gövdesinden 1-1,5 m uzakta olacak şekilde ve 20-25 cm
derinlikte hendekler açılmak suretiyle verilmek istenen fosforlu ve potasyumlu
gübreler bu çukurlara verilerek çukurların üzeri kapatılır.
3. Yaprak Uygulaması
Bu metodun esası besin eriyiklerinin belli konsantrasyonlarda hazırlanarak
ilkbaharda yapraklar oluşunca, yapraktan bitkiye verilmesidir. Bu yöntemle daha çok
mikro besin maddeleri (Fe, Zn, Mn vb.) bitkiye verilir.
Ayrıca son zamanlarda kayısı bahçelerinin beslenmesinde, damla sulama sistemine
suda eriyebilir gübrelerden ihtiyaca göre eklenerek fertigasyon sistemi de yaygın
olarak kullanılmaktadır.
6.3. Seyreltme
Meyve iriliğini arttırmak için yapılmaktadır. Seyreltme endokarp sertleşmeye
başladığı zaman elle veya bazı bitki büyümeyi düzenleyici maddelerle yapılabilir.
Çiçeklenme döneminde ilkbahar geç donları tehlikesi olduğundan çiçek döneminde
seyreltme yapılması oldukça risklidir.
27
7. ÖNEMLİ KAYISI HASTALIKLARI VE MÜCADELESİ
Monilya (Sclerotinia laxa Aderh et Ruhl.)
Mantari bir hastalık olan monilya, kayısı yetiştiriciliğicılık yapılan tüm bölgelerde
görülmektedir. Hastalık; çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerde zarar meydana
getirmektedir. Hastalığın ilk belirtileri; çiçeklenmeden hemen sonra, çiçeğin taç
yaprakları üzerinde başlangıçta yağ lekesi şeklinde ortaya çıkar, zamanla çiçeğin
tümü hastalanarak kahverengine dönüşür ve bu kuruyan çiçekler genellikle dalda
uzun süre asılı olarak kalırlar. Hastalık çiçek sapından dala geçer. Hastalanan dalın
kabuğu altında kahverengi lekeler oluşur ve bir süre sonra dal tamamen kurur.
Hastalık etmeni dal üzerinde gelişerek yaprakları da hastalandırabilir. Hastalanmış
yapraklar yaprak sapıyla birlikte kahverengileşir ve dal ile birlikte kuruyarak, bir süre
dalda asılı kalır. Meyvelerde ise ilk belirtiler, hastalanma noktasında kahverengi
leke oluşumu ile başlar ve zamanla tüm meyveyi kaplar. Lekelerin etraflarında açık
kahverengi bir halka bulunur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir, zamanla
meyve fungus sporları ile kaplanır. Bu meyveler suyunu kaybederek mumyalaşır ve
dalda uzun süre asılı kalır.
Monilya hastalığının çiçekteki belirtisi (Demirtaş ve ark., 2006’dan alınmıştır).
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru
dallar budanıp, yakılmalı. Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş
meyveler toplanarak yok edilmelidir.
28
Kimyasal Mücadele:
1.İlaçlama: Çiçeklenme başlangıcında (%5-10 çiçek açtığında)
2.İlaçlama: Tam çiçeklenmede (%90-100 çiçek açtığında)
Yaprak Delen – Çil [Wilsonomyces carpophilus (Lev.) Adaskaveg, Ogawa and
Butker]
Hastalık; kayısı ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde
belirti oluşturur. Yaprak üzerinde oluşan lekeler ilk önce 1 mm çapında, yuvarlak,
yağ lekesi görünümünde olup, zamanla kenarları kırmızımtırak, orta kısımları koyu
kahve rengine dönüşebilir. Zamanla bu lekeli kısımlar dökülür ve yaprakta delikler
oluşur. Hastalık etmeni yaprak saplarını da hastalandırmaktadır. Meyve üzerindeki
lekeler ise 1-2 mm çapında, yuvarlak ve dağılmış şekildedir. Ancak bazen bu lekeler
birleşerek sıvama şeklinde meyve yüzeyini kaplamaktadır. Bu lekelerin ortaları
koyu, etrafı açık kırmızımsı renktedir. Zamanla bu lekeler koyu kahverengi ve siyaha
dönüşmektedir. Etmen tomurcuk ve sürgünlerde de zarar yapmaktadır. Etmen
daha çok hasta tomurcukların dibinde kanser oluşturur. Bu kanserler zamanla
genişleyerek sürgünün tamamının kurumasına sebep olurlar. Hasta tomurcuklar
ilkbahar döneminde parlak, zamklı görünüştedir ve kolayca yerlerinden kopmazlar.
Bu hastalık neticesinde meyvenin kalitesi düşmektedir ve verim üzerinde %30-60
oranında kayıplara neden olmaktadır. Kayısı üreticisine ekonomik manada büyük
zararlar vermektedir.
Yaprak delen hastalığının (Çil) meyve ve yapraktaki (a) görünüşü ile, göz ve
sürgündeki belirtisi (b). (Demirtaş ve ark., 2006’dan alınmıştır).
29
Mücadelesi:
Kültürel Önlemler: Sonbaharda hastalıklı tomurcukları bulunduran dallar sağlam
kısımdan budanıp, budama artıkları bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
1. İlaçlama: Sonbaharda yaprak dökümünden hemen sonra (%2-3’lük bordo
bulamacı veya bakırlı ilaçlardan biri ile)
2. İlaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcukları açılmadan önce (Pembe çiçek tomurcuğu
döneminde %1’lik bordo bulamacı veya bakırlı ilaçlardan biri ile)
3. İlaçlama: Meyveler kürkten çıktığı dönemde (Organik fungusitlerden biriyle)
Cytospora Kanseri (Leucostoma spp.)
Bu hastalık kayısı bahçelerinde önemli boyutlarda kurumalara ve ağaç ölümlerine
sebep olmaktadır. Hastalık genel olarak tüm sert çekirdekli meyve türlerinde
ve özellikle kayısı da apoplexi olarak adlandırılan ani ağaç ölümlerine, gövde
ve ana dallar üzerinde geniş kanserlere dal kurumalarına ve zamanla ağaçların
tümden ölümüne sebep olmaktadır. Hastalık bölgede daha çok zayıf, bakımsız,
kış donlarından etkilenmiş, yanlış dönemlerde budanmış ve aşırı azotlu gübreleme
yapılmış bahçelerde daha şiddetli olarak görülmektedir.
Mücadelesi
Kültürel önlemler:
a. Hastalık problemi olan yörelerde bahçeler; çukur, nem tutan ve taban suyu yüksek
alanlara tesis edilmemelidir.
b. Yeni bahçe tesislerinde kış soğuklarına dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.
c. Fidanlar hastalıksız ve yaralanmamış olmalıdır.
d. Özellikle azotlu gübreler geç kış veya erken ilkbahar döneminde uygulanmalı,
aşırı gübrelemelerden kaçınılmalıdır.
e. Ağaçlarda kuruyan dallar her yıl düzenli olarak ilkbahar yağışlarının sona erdiği
dönemde veya yaz döneminde budanmalı ve budama artıkları bahçe içerisinden
uzaklaştırılmalıdır. Budamalarda büyük ve geniş yaralar açılmamalı, budama yerleri
aşı macunu ile hemen kapatılmalıdır.
f. Kalın dallardaki kanserli kısımlar yaz döneminde uygun bir kesici ile sağlam
dokuya kadar temizlenmeli ve yara yerleri aşı macunu ile kapatılmalıdır.
g. Toprak işlemesi yapılırken veya hasat esnasında ağaca zarar verilmemelidir.
h. Güneş gören yüzeyler kireçle boyanmalıdır.
ı. Böceklerle ve diğer hastalıklarla gerekli mücadeleler zamanında ve uygun şekilde
yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele: Hastalığın etkili bir kimyasal mücadelesi yoktur.
30
Dallarda Cytospora kanseri ve zamklanma (Demirtaş ve ark., 2006’dan alınmıştır).
Kayısı Sürgün ve Dal Yanıklığı Hastalığı (Pseudomonas syringae pv syringae
Van. Hall.)
Bakteriyel bir hastalık olup, etmenin yapraklarda oluşturduğu lekeler küçük, yuvarlak
ve şekilsizdir. Başlangıçta soluk yeşil yağ lekesi görünüşünde olan bu lekeler,
zamanla açık kahve ve kirli beyaza dönüşmektedir. Bu lekeli kısımlar kurumakta ve
dökülmektedir. Böylece yapraklar delikli bir görünüm almaktadır. Genç sürgünlerde
başlangıçta kabuk üzerinde kahverengi küçük belirtiler görülür. Bu lekeler boyuna
ve enine büyüme gösterir. Renkleri koyulaşır. Sonra bu belirtiler sürgünü çepeçevre
sarar. Hastalık esas zararını 1-2 yıllık sürgünlerde meydana getirmektedir. MayısHaziran aylarında hassas sürgünlerde geriye doğru ölüm başlar. 5-6 yıl sonra
ağaçlar tamamen kurumaktadır. Meyvede ise çağla döneminde yüzeysel ve
meyvenin iriliğine değişik ebatlarda lekeler oluşturmaktadır. Bu lekeler başlangıçta
yeşil yağlımsı görünümünde olup, yaşlandıkça koyulaşmaktadır.
Dal kanserinin sürgün ve gözlerdeki görünüşü
(Demirtaş ve ark., 2006’dan alınmıştır).
31
Mücadelesi:
Kültürel Önlemler: Sonbaharda yaprak dökümü periyodu içinde ağaçlardaki
kurumuş sürgünler ve kanser yaraları bulunan dallar kesilmelidir. Sürgünler ve dallar
3-4 cm sağlam kısım ihtiva edecek şekilde budanıp, imha edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
1.İlaçlama: Sonbaharda yaprakların %70’i dökülünce (%3’lük bordo bulamacı ile)
2.İlaçlama: İlkbaharda pembe tomurcuk döneminde (%1’lik bordo bulamacı ile)
Sharka (Plum pox) Virüs Hastalığı
Sert çekirdekli meyve türlerinin yetiştirildiği dünyanın bütün yerlerinde ekonomik
olarak büyük zararlara yol açan önemli bir hastalıktır. Daha çok ülkemizin batı
bölgelerinde etkilidir. Karantina tedbirlerinin uygulanması ve bölgeye dışarıdan
üretim materyalinin (fidan, çöğür, aşı kalemi) girmesinin engellenmesi hastalığın
yayılmasını önleyen en önemli tedbirdir. Kayısıda görülen en belirgin şekli meyve
çekirdeğine kadar inen şekil bozukluğudur.
Mücadelesi: Bu virüsün enfeksiyon kaynakları ve taşıyıcıları ile mücadele edilmeli,
temiz sertifikalı üretim materyali kullanılmalı ve karantina şartlarına titizlikle
uyulmalıdır.
Kayısılarda bu hastalıklardan başka köklerde urlara sebep olan Kök kanseri hastalığı
solgunluk hastalıkları olan Verticillium solgunluğu, Rosallinia kök çürüklüğü,
Armillaria kök çürüklüğü ve Phytopthora kök boğazı çürüklüğü gibi hastalıklar da
görülür.
Sharka (Plum Pox) ile enfekteli meyveler (Demirtaş ve ark., 2006’dan
alınmıştır).
32
TEŞEKKÜR
Düşük Soğuklamalı Bazı Kayısı Çeşitlerinin KKTC Ekolojik Koşullarına Adaptasyonları
(Proje No: 5.2.3.2) isimli projede başta Ziraat Yüksek Mühendisi Yeşim Rehber
olmak üzere, her iki deneme alanında çalışan tüm personele teşekkür ederiz.
Ayrıca bu dökümanda kullanılan bazı kayısı çeşitlerine ait bilgiler ile fotoğraflar için
VITROPLANT’a, BETAFİDAN’a ve örtü altı kayısı yetiştiriciliğine ait fotoğraf için ise
EYLÜL TARIM’a teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
Paydaş, S. ve Küden, A., 2000. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kayısı Yetiştiriciliği,
TUBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Türkiye Tarımsal
Araştırma Projesi Yayınları, Adana. 15 s.
Demirtaş, M. N., Öztürk, K., Fidan, Ş., Çolak, S., Şahin, S., Yılmaz, K. U., Gökalp,
K., 2006. Kayısı Yetiştiriciliği, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Malatya
Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Yayınları: NO 2. Malatya-TÜRKİYE.
Anonim, 2009. wwww. betafidan.com.
Anonim, 2009. wwww.vitroplantturkey.com.
33

Benzer belgeler