Bir Dağın masalı... Sardes, Gölcük, Birgi

Transkript

Bir Dağın masalı... Sardes, Gölcük, Birgi
�����������������������������������������
����������������������������������������������
���������������������������
www.tnt.com.tr içindekiler
10
Liege’den TNT Türkiye’ye atama: Doğan Bayrak
14
18
Kargo uçaklarının öyküsü
Kapak: 21’inci yüzyılda ‘zaman’ kavramı
24
Sanatla iç içe bir ömür: Tomris İncer
26
Gizli köşeler: Sardes, Gölcük, Birgi
29
www.tnt.com.tr
Yeşil yapılar
editörden...
Erdenay Gül
TNT View yenilendi!
TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü
33’üncü sayımızda yepyeni bir tasarımla karşınızdayız. TNT Ekspres Türkiye’nin 20’nci yılında size yeni
sayfalarımızdan, zenginleştirilmiş içeriğimizle sesleneceğiz.
Yeni TNT View’da sadece sayfa tasarımlarımızda değil, içerik konseptimizde de değişikliklere gittik. Bir ‘business’
yayını mantığıyla hazırladığımız sayfalarımızda TNT dünyasındaki gelişmeleri aktarırken, diğer yandan 10 bin
okurumuzun keyifle okuyacağı kültür-yaşam konularını işledik. Spordan sağlığa, geziden kültür-sanata sayfalarımızı
besleyen konuları keyifli bir dille kaleme almaya çalıştık. Yön bulma sporu oriyantiring, sıcak günler için beslenme
tavsiyeleri, Türkiye’nin cennet köşelerinden bir üçleme; Gölcük, Birgi, Sardes, konularıyla dopdolu bir içerik
hazırladık. Ayrıca bu sayımızda TNT Ekspres Türkiye ailesine yeni katılan TNT Türkiye Operasyon Direktörü
Doğan Bayrak ile ve 34 yılını İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda geçiren, Binbir Gece dizisinin oyuncularından Tomris
İncer ile bir röportaj gerçekleştirdik.
TNT’nin vizyonuyla ilintili sosyal sorumluluk yaklaşımımızda da dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren bir
konuyu seçtik. ‘Çevreci yapılar’ konusunu işlerken, hepimizin vaktinin önemli bir kısmını geçirdiği evlerin küresel
ısınmaya karşı nasıl yapılanması gerektiğini araştırdık.
Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar…
Erdenay Gül
TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü
[email protected]
Sayı:33- TNT VIEW İmtiyaz Sahibi: Turgut Yıldız • Sorumlu Müdür: Müzeyyen Dilek Özgür • Yayın Kurulu: Erdenay Gül, Giray
Karanlık, Murat Uludağ, Selin Karakaş • Yapım: Medyaevi İletişim • Editör: Ahmet Lütfi Yavuz • Görsel Yönetmen: Gizel Soysal
• Baskı: Mega Basım Tel: 0212 551 11 19 • Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Aralık 2007 • İmtiyaz Sahibi, Sorumlu Müdür ve
Yönetim Yeri Adresi: Ertürk Sok. Uzka İş Merkezi No:9 Kat: 3-4-5-6 Kavacık - Beykoz 34810 İstanbul/Türkiye Tel: 0216 425 17
30 Fax: 0216 425 17 12 • 3 ayda bir yayınlanır. • Yayının türü: Dergi, Yerel, Süreli • The TNT name & logo are trademarks &
TNT Holding B.V.
www.tnt.com.tr TNT’den haberler
tamamlayan ve 2008 yılında da büyüme odaklı
stratejiler hedeflediklerini belirten TNT CEO’su
Peter Bakker: “2007 yılı TNT için iyi bir yıl oldu.
Ekspres birimi, Avrupa’daki pazar payını yine
artırdı. Gelişmekte olan pazarlardaki devralma
girişimleri, planlarımız doğrultusunda ilerledi.
Ekspres biriminin vergi öncesi kazancı rekor düzeye ulaştı” sözleriyle başarıya dikkat çekti.
Yeni Satış ve Pazarlama
Direktörü Ertan Aslanoğlu
TNT Ekspres Türkiye’nin Operasyon Direktörü Ertan Aslanoğlu, Satış ve Pazarlama
Direktörlüğü’ne getirildi. Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden
mezun olan Ertan Aslanoğlu, ayrıca İngiltere’de
bulunan Warwick Üniversitesi’nin master programını tamamladı. İş hayatına ilk olarak Çukurova İthalat ve İhracat AŞ’de başlayan Aslanoğlu, daha sonra Coca-Cola’da çalıştı. Aslanoğlu,
1993 yılında uluslararası kargo taşımacılığı
sektörüne geçti ve 1996 yılında TNT Ekspres
Türkiye’de çalışmaya başladı. İki yıl Hava Kargo
Satış Müdürlüğü görevinin ardından 1998 yılında Operasyon Direktörlüğü yapan Aslanoğlu,
2008 yılında TNT Ekspres Türkiye’nin Satış ve
Pazarlama Direktörlüğü’ne atandı.
TNT’nin dağıtım ağı
stratejisi başarı getirdi
2007 yılının rakamları, ‘Dağıtım Ağı Üzerine
Odaklanma’ stratejisi meyvelerini vermeye
başladığını gösteriyor. Bu stratejiyi başarıyla
www.tnt.com.tr
Iveco ve TNT İtalya, karma yakıtlı
kamyon için güç birliği yapıyor
TNT İtalya ve kamyon üreticilerinden Iveco, ‘Iveco Eurocargo Karma Yakıtlı Kamyon’ modelinin
geliştirilmesi için gittiği ortaklığı tüm dünyaya
duyurdu. İki büyük firmanın gerçekleştirdiği
işbirliği, çevreyi koruma ve iş için yapılan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisini azaltma
kararlılığı esasına dayanıyor. Tüm dünyada bölgesel ve küresel olarak gerçekleştirdiği sosyal
sorumluluk projeleriyle örnek bir yapıya sahip
olan TNT Express’in İtalya lokasyonu bu anlaşmayla örnek teşkil eden bir işbirliğine imza
attı. Kamyon üreticisi Iveco ile gerçekleştirilen
bu girişim aynı zamanda TNT’nin, AB ve İtalya
Çevre Bakanlığı tarafından desteklenen Avrupa
Sürdürülebilir Enerji (SEE) kampanyasının da
önemli bir adımı olma özelliği taşıyor. İtalya’da
Eylül 2008’den itibaren saha testlerine başlayacak olan yeni araç, iki şirketin dizel-elektrik
karma teknolojisini geliştirme ve büyük ölçekli
pazarlama projelerinin ürünü... Performans ve
işletme maliyeti bakımından sınıfının en iyisi
olarak tasarlanan Eurocargo, karbondioksit
salınımının azaltılmasına yardımcı olacak. Eurocargo yollara düştükten sonra şehir içinde yüzde 30 oranında tasarruf sağlayacak.
Gümrük Standartı’na
ilk başvuru TNT’den…
TNT Ekspres, 27 AB ülkesindeki tüm gümrük bağlantılı taşımacılık hizmetleri
için Avrupa Komisyonu tarafından getirilen, ‘Yetkili Ekonomik Kullanıcı’ (AEO)
statüsüne başvuruda bulundu.
Yeni bir standart olan AEO, müşterilere çeşitli açılardan yarar sağlıyor. TNT, başvurunun onayıyla
birlikte Avrupa gümrüklerindeki yük incelemelerinde öncelik kazanacak, AEO statüsünü tanıyan
birlik dışı ülkelerin sınır kapılarından daha hızlı geçecek ve giriş ile çıkış beyannamelerinde daha az
bilgi bulundurma imkânı elde edecek.
Amaç, çalışmaları modernize etmek
AEO, Uluslararası tedarik zincirini güvenceye almak ve AB içindeki gümrük prosedürlerini modernleştirmek amacıyla geliştirildi. 1 Ocak 2008’de
yürürlüğe giren AEO programı, ülkelerarası ticaretin güvenilir ve gümrük kurallarına bağlı ortaklarına verilen bir unvan olması hedefiyle oluşturuldu.
Başvuruların işlenmesi ve fiziksel değerlendirme,
ulusal gümrük idareleri tarafından yürütülüyor.
TNT, Yetkili Ekonomik Kullanıcı statüsüne yaptığı
bu başvuruyla bir ilki gerçekleştirdi. Tüm Avrupa ağı için düşünülüyor
AEO ile ilgili olarak, TNT’nin Liege’deki hava taşımacılığı merkezi, Belçika gümrüğüyle bir pilot
çalışma için başvuru aşamasında bulunuyor. TNT,
kısa zaman içinde Hollanda, Almanya, İrlanda ve
Çek Cumhuriyeti’nde ve 2008 yılının ortasına kadar diğer Avrupa Birliği ülkelerinde AEO statüsüne
başvurarak Avrupa ağının tamamında bu standarda kavuşmayı hedefliyor.
Standart için dört ölçüt
TNT’nin AEO’ya yaptığı resmi başvuru, dört önemli
ölçütü de yerine getirdiğini gösteriyor: Gümrük yasalarına uyum sicili, ticari ve taşımacılıkla ilgili kayıtlar, gümrük denetimini mümkün kılan bir yönetim
sistemi, somut mali güç ve yüksek güvenlik standartları. TNT, zorunlu olmamakla birlikte, gümrük
idarelerine bir de öz değerlendirme sunarak, başvurunun normal süresi olan 300 günde değil, 90
günde sonuçlandırılması için çalışıyor. AEO standardı için tam onayın, 2009 yılının ortasında alınması bekleniyor. TNT’nin tüm ekspres faaliyetleri
halen beş standarda göre belgelenmiş durumda:
İnsana Yatırım, ISO 9001 (işletmede mükemmellik), ISO 14001 (çevre yönetimi), OHSAS 18001(işyeri güvenliği) ve SA 8000 (sosyal sorumluluk)…
www.tnt.com.tr TNT’den dijital imzalı e-fatura
Turgut Yıldız
TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü
Büyüme tüm hızıyla sürüyor
2007 yılında da kuralımız değişmedi ve hem Global
TNT olarak hem Türkiye TNT olarak büyümemizi
sürdürdük. Şunu her zaman gururla söylemekteyim:
Türkiye’ye geldiğimiz 1988 yılından bugüne kadar
büyümemiz sürekli devam etti. Dünya ve Türkiye’de
oluşan ekonomik, siyasi krizleri ve etkilerini düşünürseniz 20 yıldır büyümede süreklilik, çok önemli
bir başarıdır. Şu net bir gerçektir ki, bu büyüme şirketine inanan, güvenen ve şirket hedeflerine odaklanmış çalışanlarımızın eseridir. Büyüme ülkemize ve
şirketimize daima olumlu sonuçlar yansıtmıştır.
TNT, 30’u aşkın ülkede dijital imzalı güvenli elektronik fatura düzenlemeye başlıyor. Bu çalışmasıyla zaman ve maliyet tasarrufunu amaçlayan
TNT’nin, ‘ekspres faturalama’ sistemi, izinsiz
erişimi de engelliyor. Gerçekleştirdiği projeleri
ve başarılarıyla öncü şirket olma özelliği taşıyan
TNT’nin sektöre kazandırdığı ‘Ekspres Faturalama’ sistemini genişletiyor. Sistem yeni projeyle,
Avrupa’nın birçok ülkesi, Avustralya, Singapur,
Hong Kong, Güney Afrika, Kuveyt ve Birleşik
Arap Emirlikleri’ndeki müşterilere ücretsiz olacak
ulaşacak.
Her yerde sosyal sorumluluk
Şu anda dünyada 37 ülkede e-fatura düzenleyen
TNT, bu yıl 10 ülkenin daha e-fatura sistemine katılmasını planlıyor. Bu şekilde TNT ayda 1 milyona yakın kâğıt faturayı ortadan kaldırabileceğini
öngörüyor. ‘Ekspres Faturalama’ sistemine dâhil
edilecek ülkelerden biri de Türkiye.
Biz başarının sürdürülmesi halinde bir anlam ifade
ettiğini gayet iyi biliyoruz. Bunu yaptığımız tüm faaliyetlerimize uygulayarak başarımızı perçinliyoruz.
Dokuzuncu kez başlattığımız ve Türkiye’de bu kadar
uzun süren tek Sosyal Sorumluluk faaliyeti olan kitap kampanyamız da buna bir örnektir. Ayrıca Ulusal
Kalite Ödülünü 2006 yılında kazanmamıza rağmen
EFQM kalite modelini şirkete yayma ve yerleştirme
çabalarımızı sürdürmeye devam etmemiz de başka
bir örnektir.
Son olarak size ‘Temiz Araç’ projesinden bahsetmek
istiyorum. 2006 yılı sonunda araçlarımızın karbondioksit salınımını azaltmak için başladığımız projede
bugün itibariyle çok başarılı sonuçlar elde etmiş durumdayız. Araç filomuzun projenin başlamasından
bu yana yüzde 19 artmasına rağmen CO2 oranımız
yüzde 6 azalmıştır. TNT globalin dünya çapındaki hedefi, yüzde 6 CO2 emisyonu azaltımına 2011 yılında
ulaşmaktır. Ayrıca araçlarımızın yakıtlarında da 15
aylık bir sürede 100.000 euro civarında bir maliyet
azalması sağlanmıştır. TNT global tarafından örnek
proje seçilen bu başarılı sonuçlar sizlerle daha detaylı
paylaşılacaktır.
Bu başarıların devamı için çalışanlarımızın desteğini
her zaman yanımızda bulacağımıza inanıyorum.
www.tnt.com.tr
e-faturalama tasarruf sağlıyor
TNT’nin gerçekleştirdiği e-faturalama sistemi de
müşterilerin kâğıt maliyetlerini azaltıyor. İnternet
erişimi ve e-posta adresi olan herkes bu hizmetten faydalanarak kâğıt tasarrufu sağlıyor. TNT’nin
ekspres faturalama sistemi, faturalarla ilgili erişim,
kontrol ve arşivleme işlemleri için kullanımı kolay
ve güvenli bir yöntem sunuyor. TNT, müşterilerine
kâğıt fatura yerine, şifrelerini girerek elektronik faturalarını indirebilecekleri güvenli bir web sitesinin
adresini içeren bir e-posta gönderiyor. Güncel fatura verileri, PDF ve CSV gibi çeşitli dosya türlerinde indirilebiliyor.
Kitap Toplama Kampanyası
dokuzuncu kez başlıyor
Türkiye’nin en başarılı kitap kampanyası olan ve
başladığı günden itibaren birçok şirkete örnek
olarak bu alandaki duyarlılığı artıran TNT Ekspres
Kitap Toplama Kampanyası rekorlara devam ediyor. Bu yıl mart ayının son haftasında kutlanan
kütüphaneler haftasında dokuzuncu kez başlayan kampanyayla TNT Ekspres Türkiye kuryeleri
444 0 868 no’lu telefonu arayarak kitap bağışlamak isteyenlerin kitaplarını kapılarından ücretsiz olarak teslim alıyor. Kampanya, eylül ayındaki ilköğretim haftasına kadar devam edecek.
8 yılda 2 milyon 700 bin kitap
TNT Ekspres Türkiye ihtiyacı olan çocukların eğitimine katkıda bulunmak, geleceğine ışık tutmak
ve bilgi dünyasına küçük birer pencere açmak
için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Zeytinburnu şubesi ile birlikte düzenlediği geleneksel
kitap toplama kampanyasıyla 8 yılda bin 439
okula yaklaşık 2 milyon 700 bin kitap bağışlandı. Sahip olduğu güçlü ve geniş ulaştırma ağını
ihtiyacı olan çocukların hizmetine sunan TNT Ekspres, Türkiye’nin en ücra köylerinde ve çok zor
şartlarda eğitimlerini sürdürmeye çalışan öğrencilere mutlu bir gelecek umudu taşıdı ve taşımaya
devam ediyor.
Peter Bakker
TNT Express CEO’su
Davos izlenimleri...
Geçtiğimiz günlerde tüm dünyadan işadamlarının,
politikacıların ve bilim adamlarının fikir alışverişlerinde bulundukları Dünya Ekonomik Forumu’nun
Davos’taki yıllık toplantısına katıldık. Bu vesileyle
özelikle Dünya Gıda Programı’yla (WFP) yaptığımız
ortaklıktan dolayı yeniden büyük gurur duydum.
Her yıl Davos’ta bir WFP yardım çadırı kurarak
CEO’ları, politikacıları ve sivil toplum kuruluşlarından
liderleri davet ediyoruz ve onlarla iş dünyasını, iklim
değişikliğini, açlığı ve aids virüsünü konuşuyoruz. Bu
çadırda WFP, her geçen yıl biraz daha ünlenen bir
akşam yemeği düzenliyor. BM Genel Sekreteri Ban
Ki-moon, Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende,
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ve Bill Gates,
bu yıl bu yemeğe katılan isimlerden yalnızca birkaçıydı…
Davos buluşması boyunca WFP ile beşinci işbirliğimiz
olan DSM’ye kavuştuğumuz için büyük memnuniyet
duyduğumu belirtmeliyim. Ayrıca doğal felaketlere
anında cevap verebilmek adına UPS ve Agility ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğini de duyurduk. Bu acil durum
yardım ekipleri sellerin, depremlerin ve diğer felaketlerin meydana geldiği coğrafyalarda konuşlanacak.
Rakip firmaların insanların acılarıyla mücadele etmek
için bir araya geldiklerini görmek çok sevindirici. Diğer lojistik firmalarının da bu işbirliğine katılımlarını
sağlamak adına çalışmalarımız devam edecek.
Davos ziyaretimiz bize büyük bir başarı olarak geri
döndü. Artık diğer şirketlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve hükümetlerle oluşturduğumuz planlar üzerinde harekete geçme zamanı geldi!
www.tnt.com.tr Havacılığın
gecikmeye tahammülü yok
Havacılık sektörünün yapı taşlarından TUSAŞ, ekspres taşımacılık hizmetlerinde
TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve
Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik...
Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, geliştirilmesi,
modernizasyonu, imalatı, entegrasyonu ve satış sonrası hizmetleri alanlarında faaliyet gösteren TUSAŞ, 1984 tarihinde kuruldu. Beş bin metrekarelik
bir alan üzerine kurulu olan TUSAŞ, ekspres taşımacılığı konusunda TNT
Ekspres’ten hizmet alıyor. Türk savunma sanayisinin kurucu ve geliştirici lokomotifi olan T.S.K.G.V.’nin bir kuruluşu olan TUSAŞ’ın mevcut deneyimi
F-16 savaşan şahinler, CN-235 hafif nakliye/deniz karakol/gözetleme uçakları, SF-260D eğitim uçakları, Cougar AS-532 arama kurtarma (SAR), silahlı
arama kurtarma (CSAR) ve genel maksat helikopterlerinin ortak üretiminin
yanı sıra kendi tasarımı olan insansız hava aracı, hedef uçağı ve zirai ilaçlama
uçağı gibi ürün geliştirme programlarını kapsıyor. Son derece üst düzey ver
her alanında büyük uzmanlı gerektiren bir sektörde faaliyet gösteren TUSAŞ
Posta İşleri ve Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’e, TNT View’un nasıl bir çözüm ortağı olduğunu sorduk.
www.tnt.com.tr
Müşteriden
Ekspres taşımacılığın havacılık sanayi
sektörü için önemi nedir? Zamanlama,
bu sektör için ne ifade ediyor?
Havacılık sektörünün önemi arttıkça
kendisiyle ilintili bütün birimler de doğru
orantılı olarak arttı. Havacılık bazen bir
insanı bazen tonlarca eşyayı bir ülkeden
diğerine taşıyor. Bu nedenle adından da
anlaşılacağı üzere son derece hızlı ve gecikmeye tahammülü olmayan bir sektör.
Bu nedenle de sektörün taşımacılık ihtiyacını ancak ekspres taşımacılık çözümleriyle
giderebiliyoruz.
Sizin bir ekspres taşımacılık şirketinden beklentileriniz neler?
Firmamızın birtakım kalite standartları var.
Bu nedenle çalıştığımız firmanın da belli
standartlara ve bizim önceden belirlediğimiz kriterlere uygun olması gerekiyor.
TNT Ekspres de tüm bu özellikleri bir arada buluyoruz.
TUSAŞ, ekspres taşımacılık firması seçerken hangi kriterleri göz önünde
bulundurdu?
Kapımızdan belirlenen zamanda ve sorunsuz teslim alınması, ihtiyacımız olan
surede teslim edilmesi, teslimat bilgisinin
günün koşullarına göre bildirilmesi, sorun
çıktığı zaman kısa sürede çözüme ulaştırabilmesi, ilgili kişilere ihtiyacımız olduğu
anda ulaşabilmek ve en önemlisi güven
duymak bizim bir ekspres firmasında aradığımız başlıca özellikler. TNT Ekspres, bu
hizmetleri sorunsuz bir biçimde sunuyor.
TUSAŞ neler yapıyor?
TUSAŞ’ın ana faaliyetleri arasında
Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin
envanterinde bulunan sabit ve döner
kanatlı askeri ve ticari hava platformlarının modernizasyon, modifikasyon
ve sistem entegrasyonu programları ile
satış sonrası hizmetleri bulunuyor. TUSAŞ, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın
(Hv.K.K.) envanterinde bulunan C130 nakliye uçakları ile T-38 eğitim
uçaklarının aviyonik modernizasyon
programlarının ana yüklenicisi konumunda. Black Hawk helikopterinin
Türk Silahlı Kuvvetleri için dijital kokpit
modifikasyonu, Hv.K.K. F-16’larının
elektronik harp ve yapısal tadilatları,
Ürdün Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın
(RJAF) envanterinde bulunan F-16’ların
yapısal ve aviyonik modifikasyonları,
S-2E uçaklarının Yangın Söndürme
Uçağı’na modifikasyonu, Cougar AS532 helikopterlerinin modifikasyon ve
modernizasyonu, CN-235 platformlarının Dz.K.K. ve S.G.K.’nın Deniz
Karakol/Gözetleme görevleri için modifikasyonu, ATR-72 platformlarının
yine Dz.K.K.’lığı için modifikasyonu ile
B737/800 uçaklarının Havadan Erken
İhbar ve Kontrol Uçağı’na (HİK) dönüştürülmesindeki tüm yapısal tadilatlar ile
sistem entegrasyon faaliyetleri de yine
TUSAŞ’ın üstlendiği sorumluluklardan
bazıları…
TNT’yle ilişkiler göz önünde bulundurduğunda TNT Ekspres, TUSAŞ için nasıl
bir çözüm ortağı?
Ekspres taşımacılığın önemi her geçen yıl
artıyor. Yeni servisler, yeni kampanyalar,
yeni imkânlar sunuluyor. TUSAŞ’ın TNT
ile olan işbirliği de yıllara dayanıyor. Bizim
için TNT Ekspres, işimizi kolaylaştıran, işimizin bir parçası olan, güven duyduğumuz bir çalışma arkadaşı ve yakın ilişkide
olduğumuz insanlara önerebileceğimiz bir
hizmet firması.
TUSAŞ’ın 5,000 metrekareye yayılan faaliyet alanı...
www.tnt.com.tr Kapak
Türkiye’de olmak çok güzel...
GS’nin maçlarına gidebilmek de!
Liege’den Operasyon Direktörü olarak TNT Ekspres Türkiye’ye atanan
Doğan, TNT’nin merkezinden edindiği izlenimleri ve Türkiye’nin oradan nasıl
göründüğünü anlatıyor.
TNT’de 11 yıldır görev yapan Doğan Bayrak TNT’nin merkezi Belçika Liege’de
Operasyon Müdürü olarak görev yaptıktan sonra Türkiye’ye döndü. 17 Şubat itibariyle de TNT Türkiye Operasyon Direktörlüğü görevine atandı. Doğan Bayrak’la hem TNT Türkiye’yi hem de kendisi için Türkiye’nin anlamını
konuştuk.
TNT, küreselleşmeye paralel olarak taşımacılık hizmetlerinde ürün çeşitliliğini ve hizmet kalitesini artırıyor. Operasyonel anlamda TNT’de
ne tür yenilikler var? Vizyon nedir?
Tabii dünya küreselleşiyor. Üretim sektörleri Avrupa’dan Uzakdoğu’ya ve Güney Amerika’ya doğru kayıyor. Avrupa’da da duvarlar yıkıldıktan sonraki bölgelerine kayıyor. Yani üretim alanları klasikleşmiş alanlardan diğer bölgelere
doğru yöneliyor. Şirketimiz bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak yaklaşık
altı yedi yıl önce bir durum analizi yaptı. Bu analize veri olarak da çok kapsamlı araştırmalar yapıldı. Kesinleşen bir şey var. Biz Avrupa pazarında çok
10 www.tnt.com.tr
TNT’den
güçlüyüz, rakipsiziz diyebilirim. Avrupa havayolu ve
karayolu ağımız çok güçlü ve müşterilerimize beklentilerinin çok üzerinde kalitede hizmet veriyoruz.
Bu, özel hizmetler alanında da böyle. Ama bizim vizyonumuz küreselleşmeye paralel olarak üretim bölgelerini kapsayacak biçimde gelişti. Avrupa’da hava
ağımızı doğu bloğu ülkelerini kapsayacak biçimde
geliştirdik. Polonya, Romanya, Bulgaristan, eski Baltık Cumhuriyetleri gibi ülkeler ağımıza dâhil oldu.
TNT Global, özellikle yurt dışından Türkiye’yi
nasıl görüyor?
TNT, Türkiye’ye çok önem veriyor. Zaten yaptığı yatırımlarla, büyüme hızıyla, çalıştırdığı eleman sayısıyla bunu ortaya koyuyor. Birkaç ay önce CEO’muz
Sayın Peter Bakker İstanbul’a geldi. Daha önce de
Express bölüm başkanlarından James MsCormac
defalarca özel ziyaretlerde bulundu. Bu ziyaretler
TNT’nin Türkiye’ye verdiği önemin bir göstergesi.
Ya dünyanın diğer bölgeleri?
Dünyanın diğer bölgelerinde ise sektör olarak taleplere yanıt vermek ve TNT olarak yerimizi almak zorundaydık. Bu aşamada Çin’e doğrudan Boeing 747
uçuşlarımız başladı. En son rakamlara göre Çin’den
Boeing 747 uçuşlarımızın dönüşünde mayısın sonuna kadar yüzde 97 doluluk oranı gerçekleşti. Yani
o pazarda yerimizi aldık ve sesimizi rahatlıkla duyurabiliyoruz. Bu tamamen müşterimizin TNT’ye olan
güveninin sonucudur. Müşterilerimiz biliyor ki, TNT
ile ürünleri yerine ulaşacak, bir aksilik olduğunda
TNT bizi uyaracak. Çünkü böyle bir sistemimiz var.
Vizyonumuzda Uzakdoğu vardı. Bunun gereği olarak uçuşlarımızı gerçekleştirdik ve altyapımızı kurduk. Belirttiğim gibi doğudan batıya da çok önemli
bir doluluk oranı sağladık. Şu anda yine çok önemli
bir konumda; yüzde 60’a varan doluluk oranındayız.
Bu arkadaşlarımızın olağanüstü bir başarısıdır.
Biraz da operasyonlardan ve bu alandaki hedeflerinizden bahsedelim mi?
Şirketimiz operasyonel anlamdaki gücünün ve kalitesinin piyasaya orantısal olarak yansımasını çok
istiyorum. Çünkü çok iyi ve kaliteli bir servise, bir o
kadar da iyi bir ekibe sahibiz. Benim 2008 ve daha
ilerisi için arkadaşlarıma gösterdiğim hedef; operasyon olarak, grup satış departmanıyla birlikte, onlara
tüm destekleri vererek, istenen performansı gerçekleştirmeyi, onların müşterilerimize verdiği sözü yerine getirmelerini sağlamaktır. Arkadaşlarıma şunu
söyledim: “Biz operasyonuz… Operasyonu biz yapacağız. Satıştaki arkadaşlarımız müşterilerimize
rahatlıkla, göğsünü gererek bu kaliteli servisi size
verebiliyoruz diyebilecek.”
Doğu-Batı ekseni ile Doğu Avrupa ülkeleri açısından Türkiye’nin pozisyonu ve önemi nedir?
Bir defa Türkiye çok genç ve eğitimli bir nüfusa sahip… Benim Türkiye’ye geldiğimde ilk gözlemlediğim olay, TNT ailesindeki insanların çok eğitimli ve
motive olduklarıydı. Şirketimizin kültürünü çok iyi
kavramışlar. Müşterimize hangi servisi verdiğimizi
çok iyi biliyorlar. Biz hizmet sektörü içinde yer alıyoruz, zamanla yarışıyoruz. Müşterimize verdiğimiz bir
söz var ve onu zamanında gerçekleştirmek zorundayız. Türkiye aynı zamanda büyüyen bir ekonomi…
Bundan 12 – 13 yıl öncesine dönersek ilk Türkiye
seferlerine başladığımızda günlük iki uçuşumuz vardı. Sonra uçaklarımızı kapasitesi çok daha fazla olan
Boeing 737’lere çevirdik. Bir dönem Airbus operasyonu yaptık… Şimdiyse kapasite ve operasyonlarımız çok ileri düzeyde.
Türkiye kendi başına büyüyen, hem
ihracatta, hem ithalatta, dev bir
ekonomi olma özelliğine sahip.
TNT, Türkiye’ye büyük önem veriyor.
Zaten yaptığı yatırımlarla, büyüme
hızıyla, çalıştırdığı eleman sayısıyla
bunu ortaya koyuyor.
www.tnt.com.tr 11
Operasyonların başarısının ölçümünde bir
kriter var mı?
Operasyonumuzun 11 tane oturmuş, ana kriterleri
bulunuyor. Bunların tamamına yakınında hedeflerimizi tutturmuş bulunuyoruz. Bu kriterlerin en
önemlileriyse DOT (Destination On Time) ve OOT
(Origin On Time). Tabii burada oturmuş bir operasyon yapısı var. Benim kişisel olarak yapacağım sadece bu var olan sistemi biraz daha proaktif hale
getirmek olacak. En önemlisi ekip olmak, ekip olarak çalışmak… Bu doğrultuda da maliyetlerimizi iyi
kontrol edebilmek…
2008 ve sonrası için ekibimdeki tüm
çalışma arkadaşlarıma gösterdiğim
hedef; grup satış departmanıyla
birlikte, onlara tüm destekleri vererek,
istenen performansı yerine getirerek,
yıllardan bu yana yaptığımız şeyi,
müşterilerimize verdiği sözü yerine
getirmelerini sağlamaktır.
Biraz da sizinle ilgili konuşursak… Uzun yıllar
sonra Türkiye’ye gelmek nasıl bir duygu?
1987-2007… Yurtdışında 20 yıl çalıştım. 41 yaşındayım. Bu yıl TNT’deki 11. yılım. “Başka bir iş yapmayı
düşünür müsün” diye sorarsanız, kesinlikle “Hayır”
derim. Bu sektörde olmak inanılmaz keyifli. Her günün diğerinden farklı olduğu bir sektör. TNT’de 11
yıldır görev yapmama rağmen ben bu işi biliyorum
demiyorum. Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Şirketimizin en önemli özelliklerinden biri farklı kültürlerden, farklı ülkelerden gelmiş insanların kesinlikle eşit
haklara sahip olması… Kim hak ederse, yurtiçi veya
yurtdışında kurum, onu hak ettiği yere getiriyor. 10
yıl sonra Türkiye’ye dönme kararına gelince: Benim
yıllardan beri hayalim 40 yaşından önce Türkiye’ye
dönmekti. Bu ülke bana, eğitimime çok emek verdi. Belli bir süre sonra tecrübelerimi, birikimlerimi
Türkiye’de kullanmayı çok istiyordum. Ne mutlu ki
TNT’de bu şansı buldum. Tabii bir önemli konu daha
var: Ben bir Galatasaray fanatiğiyim! Yurtdışında
olmama rağmen sık sık İstanbul’daki maçlara geliyordum. Avrupa’da çok güçlü olduğumuz yıllarda
kaçırdığım maç yoktu. Tabii Türkiye’yle beraber Ali
Sami Yen stadına dönmek de çok güzel!.. Geldiğimden beri hiç maç kaçırmadım!
TNT dünyada sosyal sorumluluk projelerine çok
önem veren ve çok kapsamlı sosyal sorumluluk
projeleri gerçekleştiren bir kurum. Siz TNT’nin
bu kurum kültürünü nasıl görüyorsunuz?
Size bu projelerin ne kadar önemli olduğunu yurtdışındayken yaşadığım ve beni çok duygulandıran bir
olayı anlatarak ifade etmek istiyorum. 1999 yılının
17 Ağustos gecesi Belçika’da, Liege’de görevliydim.
Sabaha karşı bir arkadaşım elinde bir kupa kahveyle
geldi. Türkiye’de nerede yaşadın, ailen nerede gibi
özel sorular sordu. Sonra Türkiye’yi derinden etkileyen depremi haber verdi. Tabii şok oldum. Hemen
telefona sarılarak ailemi aradım, ilk başta ulaşamadım. Sabah televizyonlar felaketi, yıkılmış, yerin dibine geçmiş binaları tüm çarpıcılığı ile yayınlıyordu. Bu
görüntüleri seyretmek büyük acı veriyordu. Aileme
ulaştım, ama psikolojik olarak çok etkilendim. İşte o
anda TNT’nin gücünü gördüm. Hemen uçaklarımızı
Avrupa’da ve Belçika’da toplanan yardımların taşınmasına ayırdık. Tüm çalışanlar da gönüllü olarak yardım topluyordu. Bu, günlerce sürdü. Tüm dünyada
tüm çalışanlarımızın gündemi de bu felakete karşı
yardımlar oldu. Türkiye’ye yönelik koordinasyonu da
dil avantajımdan dolayı bana verdiler. Orada kocaman bir devin yardım için her şeyi yapmaya çalıştığına tanık oldum. Bu TNT idi… Aynı olayı ve gücü
Güney Amerika’da olan depremde, doğu bloğunda
olan su baskınlarında yine gördük ve yaşadık. Bunlar TNT’nin doğal reaksiyonları: Dünya sorunlarını
sahiplenmek… Global anlamda biz oradayız, beraberiz diyebilmek bu. Yine World Food Programme,
Sayın Peter Baker’in önderliğinde gerçekleştirdiğimiz
bir sosyal sorumluluk projesi... Açıklıkla söylüyorum
CEO’muz ‘Biz sistemimizi oturtmuşuz ama önemli
bir gereksinim var: Dünya sorunlarını sahiplenmek
gerek!” diyor. Zamanın büyük bölümünü de bu alana ayırıyor. Bu bir kurum kültürü: TNT kültürü!
Depremler, su baskınları, tsunami gibi
doğal afetlerin hepsinde TNT’yi yardım
ederken gördük. Bu gibi olumsuz
şartlarda yürütülen çalışmalar
TNT’nin doğal reaksiyonları. Dünya
sorunlarını sahiplenmek…
Bu bir kurum kültürü: TNT kültürü!
12 www.tnt.com.tr
www.tnt.com.tr 13
Küresel dünyanın
organik bağını kuran işçiler
Hava taşımacılığı, bir asırlık geçmişi devirmeye hazırlanırken dünyanın bir ucundan
öteki ucuna organik bağı kuran uçaklar, ulaşım ağlarını örmeye devam ediyor,
zaman kavramına yeni bir boyut katıyor…
Taşımacılık günümüzde bu kadar hızlı ve güvenliyse eğer, kargo uçaklarının
bunda oynadığı rol bir hayli büyüktür. Son birkaç yüzyılda sanayileşen
dünyada insanların göklere de hükmetmesiyle yüksek semalardan önceleri
insan, sonra sonra kargo taşıyan uçaklar, aradaki mesafeler için hesap
edilecek zaman miktarını devrim niteliğinde kısaltmıştır. Hal böyle olunca
dünya, kaybolan mesafeler arasında oluşan yüksek volümlü çekim kuvvetine
dayanamayıp küreselleşmemiş midir?
Elektronik değil, gerçek posta
Dünya artık küresel, yeni teknolojik donanımlarla sıkı sıkıya birbirine bağlı…
İnsanlar arasında sanal bağlantı kanalı oluşturan internetten ziyade, dünyanın
bir ucundan bir ucuna iletilecek ‘e-’ olmayan postaları taşıyan kargo uçakları,
küresel dünyaya hizmetini tam 97 yıldır yerine getiriyor. Tarihte ilk kez 1911
yılında bir uçak kargo taşıyor. Kargo için tasarlanmış uçak ise 1920’lerin ortalarında havalanıyor. Ama 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar’ın mühimmat
nakliyesi için ürettiği Arado Ar 232, gerçek anlamda ilk kargo uçağı olarak
tarihe geçiyor. Bu uçak, sınırlı sayıda üretilen öncülü Junkers Ju 52’nin tahtını
elinden almak için üretilmişti. Amerikanlar’ın kullandığı Douglas DC-3 isimli
kargo uçağı da tarihe geçen önemli modellerden biri oluyor. Sıcak savaştan,
‘Soğuk Savaş’a geçilen yıllarda hava taşımacılığı endüstrisine Avrupa ülkelerinin önemli katkıları bulunuyor. Berlin’in batısında yaşayan Alman halka,
Avrupalılar’ın yardımları kargo uçaklarıyla ulaştırılıyor.
14 www.tnt.com.tr
Gökyüzü
toplanan uçaklar, Avrupa’nın üçte ikisine karayoluyKargo uçaklarına özel tasarımlar…
Yıllar geçtikçe biriken tecrübe, savaş sonrası yıllarda la dört saatlik mesafedeki bu merkezde gönderileri
farklı kargo uçakları üretme fikirlerini ve uygulama- topluyorlar. TNT Ekspres’in dünyanın dört bir yanına
larını da beraberinde getiriyor. ABD’li C-82 Packet’in gönderim yaptığı havayolu ağı 47 uçakla hizmet vesökülebilir kargo alanı ve C-123 Provider’ın açılıp riyor. Dokuz tondan, 120 tona kadar değişik kapasiiçine kargo yüklenebilen kuyruğu, bu yıllarda ha- telere sahip olan hava filosu, dünyada 200’den fazla
ülkede, haftada dört milyon paket, doküman
yat bulan denemeler oluyor. Bugün
ve hava kargo gönderilerinin teslimatını
değişen emniyet ve konfor ihtiSıcak
gerçekleştiriyor.
yaçlarıyla kargo uçakları, yolsavaştan, ‘Soğuk
culardan arındırılmış, sadece
Savaş’a geçilen yıllarda
Emisyona tedbirli
kargo taşımak üzere tasarAvrupa
ülkelerinin hava
TNT, küresel ısınma konusunda
lanıyor. Ağır yük taşıyan
sivil havacılığın günahlarına karşı
bu uçaklar diğer uçaklara
taşımacılığı endüstrisine
da önlemini alıyor. Şirket, çalıgöre daha fazla yük kapaönemli katkıları bulunuyor.
şanlarının iş nedeniyle yaptıkları
sitesine sahip olmak üzere
Avrupalılar’ın yardımları
uçuşlardan doğan sera gaz salıüretiliyor. Kargo uçaklaBatı Almanya’ya kargo
nımlarını dengelemeyi hedefliyor.
rının gövdesindeki yukarıBu amaçla büyük bir ağacın hayatı
dan mafsallı kapı ve camsız
uçaklarıyla
boyunca atmosferde 1 ton CO2 tekabin, bu uçakları bir bakışulaştırılıyor.
mizlediğini göz önünde bulundurarak,
ta yolcu uçaklarından ayırıyor.
tüm çalışanlarının işle ilgili yapacağı 2 saatlik
bir uçuş için 1 ağaç, 2 ila 10 saat arası uçuş için 3 ağaç
TNT’nin filosundaki uçak sayısı 47’ye çıktı
TNT’nin 1998’de kurulan Liege’deki merkez üssünde ve 10 ila 20 saat arası uçuşlar için ise 5 ağaç dikiyor.
TNT filosu - Uçak türü
Boeing 747-400ERF
Airbus A300
Boeing 757-200PCF
Tupolev Tu204-120C
Boeing B737
British Aerospace BAe146
Adet
1
6
3
1
9
21
Uçağın taşıma kapasitesi (kg)
111,900
37,400
26,100
22,200
12,300 - 14,600
8,700 - 10,600
www.tnt.com.tr 15
Kayıp zamanın
peşinde...
Zaman, günümüz dünya düzeninde hükmedilmesi gereken
kavramlardan biri… Çünkü iş dünyası, zamanı kaçırmaya tahammül
edemeyecek kadar dişli ve çetin…
“Zaman bazılarının düşündüğü gibi saatlere bölünmüş sabit bir yapı değildir.”
– Boris Vian
1920 yılında doğup 1959 yılında 39 yaşında hayatını kaybeden, bu kısa ömründe yazar, müzisyen, şair ve eleştirmen unvanlarıyla 20’nci yüzyılın en önemli
edebiyatçılarından biri oldu Boris Vian… Onun yukarıdaki sözüne ve yaptığı işlere bakıldığında her ne kadar haklı gibi görülse de, iş dünyası için aynı durumdan bahsetmek pek o kadar kolay değil. Zira bu dünyanın sistematiği, rutini
ve temposu zaman konusunda stratejik planlamayı zorunlu kılıyor. Günde 24
saat ve haftada 168 saatin her birinin akılcı ve verimli kullanılması gerekiyor.
Çünkü ‘zaman’, tanımlanması en zor mefhumlardan biri... Buna rağmen
hepimizin aklında zaman tanımı üzerine çok net olmasa da bir takım düşünceler gezinir: Kah hızlı, kah yavaş akıp giden, bir daha geri dönmeyen,
varlığını hissettiğimiz fakat tutamadığımız bir kavram... Zamanı tanımlamak
16 www.tnt.com.tr
için insan algılarını esas almaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. İnsan
algıları “Zaman akışı düzenli midir, düzensiz midir? Hızlı mıdır, yavaş mıdır?”
gibi sorulara somut yanıtlar veremez.
Dolayısıyla zaman kavramının nesnel
olarak tarifi zor ve felsefi sorunlarla
dolu. Zamanın nesnel olarak, emin
olabildiğimiz tek niteliği, içinde bulunduğumuz ana göre belli bir yön ilerlemekte olduğudur. Bu nedenle onu
planlamak, günlük yaşantıda ve iş hayatında bir strateji geliştirerek verimliliği artırmak, insanoğlunun zamanın
karmaşasına karşı alabileceği tek ve en
gerekli önlem olarak karşımıza çıkıyor.
Teknoloji, enformasyon ve iletişim
alanlarındaki büyük gelişmeler ülkelerin ekonomik yarışını hızlandırırken,
rekabet arttı, kalite ve verimlilik daha
da önem kazandı. Değişen bu koşullarla orantılı olarak insan-zaman ilişkisi daha da belirginleşti. Günümüzde
zamanın azlığından şikayet eden insanların sayısı azımsanmayacak kadar
çok. Oysa ki, zaman insanların her
dönemde eşit olarak sahip oldukları
tek kaynak. Üstelik çoğaltılamaz ya da
depolanamaz. İnsanların zamana karşı
bu tavırları, zaman yönetimi çalışmalarının ortaya çıkmasına neden oluyor.
Türkiye’de oldukça yeni olan bu kavram, verimlilik artırma tekniklerinden
biri olarak kullanılabilir. Çünkü, zaman
yönetimi ile iş verimi ve motivasyon
artarak maliyetler düşürülmekte ve
kalite yükseltiliyor, başarı ve karlılığı
beraberinde getiriyor.
Taşımacılık ve zaman Uygarlık tarihi
boyunca icatlarla birlikte insan popülasyonundaki artış, kentleşme ve
bugün gelinen noktada küreselleşme,
taşımacılık ihtiyaçlarını da beraberinde
getirdi. Bugün TNT’nin de neden var
olduğunu açıklayan bu ihtiyaç, 5 bin
500 yılda kendi dönüm noktalarını yaşayarak dinamizmini yarattı. Bu dinamizm, iş dünyası için aynı zamanda bir
zorunluluk anlamına geliyordu. Çün-
Kapak
Taşımacılık faaliyetleri
hizmetinin dışarıdan bu işte
olgunlaşmış firmadan temin
edilmesi firmaya zamansal
ve maddi yönden tasarruf
anlamına geliyor. Stokların
azaltılmasıyla ve taşımacılık
şirketinin ağı sayesinde
zaman kaybı azalıyor.
kü işletmeler bugün, zamanla yarışır
hale geldiler. Taşımacılık faaliyetleri
hizmetinin dışarıdan bu işte olgunlaşmış firmadan temin edilmesi firmaya
zamansal ve maddi yönden tasarruf
anlamına geliyor. Zamansal kazanım
olarak stokların (hammadde, yarı mamül, mamül) azaltılmasıyla ve taşımacılık şirketinin ağı sayesinde zaman
kaybı azalıyor. Sonuçta üretici kendi
işine odaklanma imkânı bulurken, ana
işi olan üretim, satış gibi işlerine yatırım yapıyor.
Zamanın yönetimi
Zaman aslında herkes için sabittir, diğer bir deyişle herkes için günde 24,
haftada 168 saat bulunsa da benzer
koşullarda yaşayan ve çalışanların üretimleri, bireysel yeteneklerden de kaynaklanan farklılıklar gösterir. Bu farkı
www.tnt.com.tr 17
Teknoloji, enformasyon
ve iletişim alanlarındaki
büyük gelişmeler ülkelerin
ekonomik yarışını
hızlandırırken, rekabet arttı,
kalite ve verimlilik daha da
önem kazandı. Değişen bu
koşullarla orantılı olarak
insan-zaman ilişkisi daha da
belirginleşti.
yaratan etkenlerden biri de zamanın nasıl kullanıldığıdır. Zaman yönetimi, zamanı akılcı kullanarak daha
verimli sonuçlar elde edilmesini sağlar. Günümüz
koşullarında gündelik yaşamın gereklerini yerine getirmek zamana karşı gerçekleştirilen bir uğraş halini
aldı. Bu yüzden zamanı iyi değerlendirmeyi öğrenmek herkes için stresi azaltacak, yararlı bir beceridir.
Zaman yönetimi için yapılması gereken ilk şey zamanın nasıl geçirildiğini belirlemektir. Herkesin yaşamında sabit olan uyku, yemek yemek, kişisel temizlik ve bakım, ulaşım gibi zorunlu işler için harcanan
zaman çıkarıldıktan sonra kalan süre için planlama
yapılabilir. Plan yaparken dürüst ve gerçekçi olma-
Bir kitap önerisi
Zamanya / Yiğit
Kulabaş
YFK Yayınları
320 sayfa
Dünyaya pazarlanmak
üzere dakika, hafta,
saat, takvim, müzik,
para gibi birbirinden
önemli ürünler geliştiren Zaman isimli şirket,
pazar payını artırabilmek, daha fazla büyüyebilmek için geceye odaklanır ve Büyük Gece
Projesi’ni hayata geçirmeye karar verir. Kerim
ve Selim’in kurdukları şirkette zaman kavramını sorgulamalarını konu alan kitap, hayat,
gece, dünya, uyku, keyif, kariyer, ölümsüzlük
ve pazarlama üzerine sürükleyici bir macera…
18 www.tnt.com.tr
lı, görevlerin yanı sıra sosyal aktiviteler ve egzersiz
için de zaman ayırmalıdır. Uzun ve kısa vadeli hedef
ve öncelikleri belirlemek, hedeflser için eylem planı
yapmak, bunları gerçekleştirmek için yapılacak işler listesi hazırlamak, mükemmelliyetçiliği bırakmak,
öncelikleri belirleyebilmek, hayır diyebilmek, aynı zaman dilimine birkaç işi sıkıştırmak (örneğin işe ya da
okula giderken veya bir şeyler beklerken kitap okumak, yemek hazırlarken ya da banyo yaparken önceden kaydedilmiş ders notlarını kasetten dinlemek
gibi) bu konuda ana başlıklardır… Zaman yönetimi
ve Kişisel Verim konusunda yirmi yıldır çalışan Dr.
Donald Wetmore’un zaman yönetimine başlamak
için ilk sekiz kuralı şöyle sıralıyor:
Günümüzde zamanın
azlığından şikayet
eden insanların sayısı
azımsanmayacak kadar çok.
Oysa ki, zaman insanların
her dönemde eşit olarak
sahip oldukları tek kaynak...
Dokümanlarınızı düzenleyin
Artık çoğumuz kağıt karmaşası içinde boğuluyor olmasak da, bilgisayarlarımızın ‘My Documents’ bölümünde ya da ‘masa üstünde’ birçok gereksiz doküman dağınık bir şekilde duruyordur mutlaka. Sıklıkla
kullandığınız metinleri ya da bilgileri kolay erişilebilir
bir yerde ve düzenli bir şekilde tutmalısınız.
Tek bir takviminiz olsun
İnsanların farklı farklı ‘Yapılacaklar’ listeleri, ajandaları, aynalarının buzdolaplarının, panolarının üzerinde not kağıtları vardır. Bunlarla başa çıkmak çok
zordur, bu yüzden iş hayatınız için bir adet, özel hayatınız için bir adet olmak üzere toplam en fazla iki
adet takviminiz olmalı.
Masanızı ve çalışma ortamınızı düzenleyin
Dağınık insanlar zamanlarının büyük bir kısmını aradıklarını bulmakla ya da dikkatlerini dağıtan nesnelerle uğraşmakla geçirirler. Üst düzey yöneticilerin
odasına girerseniz tertemiz bir masada çalıştıklarını
görürsünüz, bunu başarılı olmalarının sebeplerinden
biri sayabilirsiniz.
Her zaman yeterli araç, gereciniz olsun
Kalem , kağıt, ataç, zarf ya da sürekli olarak kullan-
Zamanın düşmanları
Öncelikleri belirleyememek
Düzensiz çalışma alanı
Alışkanlıklar
Unutkanlık
Erteleme ve kaçmak
Gereğinden fazla iş
Hayır diyememek
Çevresel zaman engelleri
Kararsızlık
Sağlık ve Stres
www.tnt.com.tr 19
dığınız ofis gereçlerini arayarak vakit kaybetmeyin,
her zaman ihtiyacınız olan gereçlerden yeterli sayıda
bulundurun.
Fiziksel ortamınızı çalışabilir bir hale getirin
Fax makinesini, dosyalarınızı, masanızın üzerindeki
gereçlerinizi düzenleyin. Sürekli olarak kullandılarınızı elinizin altına, kullanmadıklarınızı ise gözünüzün
görmeyeceği bir yere koyun.
Fonksiyonel bir çanta hazırlayın
Özellikle çok seyahat ediyorsanız ya da sürekli ofis
dışındaysanız çantanızı özenle hazırlamalısınız. Gideceğiniz yerde kullanacağınız eşyaların yanında,
gerekli olabilecek şeyleri taşımakta da fayda var. Hesap makinesi, cep haritası, kalem, zarf, not kağıtları,
pul?vs., neye ihtiyacınız olabilir ise. Ve trafikte sıkışıp
kalma ihtimaliniz için üzerinde çalışabileceğiniz ya
da okuyabileceğiniz bir şeyler bulundurmakta fayda
bulunuyor.
Programlarınızı aksatmayın
İşiniz yüzünden sürekli olarak kendinizle, arabanızla,
evinizle ilgili kontrolleri ihmal etmeyin, daha sonra
başınıza çok daha büyük işler açılabileceğini unutmayın. Şimdilik ertelenecek işler gibi görünse de, sonunda birikerek baş edilemeyecek hale gelebilirler.
Kontak isimlerinizi listeleyin - Gelecekte de işinize
yarayacağını düşünerek iletişim ağınıza önem verin.
Kontak isimlerin listesini ve ulaşabileceğiniz numaraları düzenleyin.
Zaman ve biyolojik ritim ilişkisi
Gün içinde zihinsel ve bedensel performansın
en düşük ve en yüksek olduğu zamanlar vardır.
Bunlar vücudun biyolojik ritmini oluştururlar.
Bu ritme göre en önemli işleri, performansın
en yüksek olduğu zaman yapmak, önemsizleri
daha sonraya bırakmak zamanı etken kullanmak
açısından oldukça önemlidir. Uyku ve uyanıklık
konusunda çalışmalar yapan Chicago Üniversitesi fizyologlarından Dr. Kleitman, güne hızlı
başlamada vücut ısısının etkisini ortaya koyan
çalışmasında, ortalama 37 derece olan vücut ısısının sağlıklı bir insanda bile gün boyunca 1 derece oynayabileceğini açıklıyor. Vücutta oluşan
bu ısı değişimi iş verimini, zihinsel uyanıklığı ve
vücut performansını belirler. İnsanın uykudaki
ve uyanık haldeki bazal metabolizmasının farklı
düzeylerde olması da insan enerjisinin değişiklik
göstermesine neden olur.
20 www.tnt.com.tr
TNT’den
TNT yedi yıldır
‘insana yatırım’ yapıyor
Bireysel hedeflerin entegrasyonunun sağlanması, çalışanların beceri ve motivasyonlarının inşası üzerine kurulu Investors in People standardı,
çalışanlara yaptıkları işin bütünündeki yerlerinin
farkında olmalarını sağlarken, yaptıkları katkıyı
somut olarak görmelerini hedefliyor. Nitelikli,
motivasyon düzeyi yüksek, potansiyellerini ortaya koyan ve sürekli gelişen çalışanların performans artışı, iş sonuçlarında da ciddi iyileşmeler
sağlıyor. Bu yüzden de ‘İnsana Yatırım Yapan’
kurumlarda müşteri hizmet kalitesi artıyor.
TNT’nin de yedi yıldır sertifikasına
sahip olduğu Investors in People
standardı, çalışanların yaptıkları işte
oynadıkları rolün farkına varmalarını
sağlayarak motivasyonlarını artıyor.
TNT ve Investors in People
TNT UK, IIP standardıyla çalışmaya başladıktan
sonraki beş yılda satışlarını ve kârlılığını iki katına
çıkardı. TNT Ekspres Türkiye ise IIP ile çalışmaya
başladıktan sonraki ilk yıl içinde çalışan memnuniyetinde yüzde 5 artış sağladı.
TNT Akademi eğitimleri sürüyor
Orta kademe yöneticilerinin bireysel gelişimlerine katkıda bulunmak için Bilgi Üniversitesi’nde
‘TNT Akademi’yi kuran ve Türkiye’de ‘Investors
in People’ kalite belgesini alarak bir ilki gerçekleştiren TNT Ekspres Türkiye’nin 33 orta kademe
yöneticisi mezun oldu. 10 eğitmenin bulunduğu
ve sekiz modülden oluşan eğitimlerin içeriğinde,
‘Liderlik’, ‘Kişilerarası ve Kurumsal İletişim’, ‘Uygulamalı Oyun Teorisi’ ve ‘Stratejik Düşünme’,
finans konusunda eğitim almamış veya deneyimi olmayanlar için ‘Finans’, ‘Stratejik Yönetim’
ve ‘Rekabet Stratejileri’, ‘Performans Yönetimi’,
‘Stratejik Müzakere’ ve ‘Çatışma Yönetimi’ ile
‘Sosyal Liderlik’ başlıklı dersler bulunuyor.
Investors in People’ın felsefesi
İnsan kaynağını geliştirmek, performanslarını artırmak, mutlu ve bağlı çalışanlara sahip olmak için;
onlara gerçekten değerli oldukları hissettirilmelidir. Bunu sağlayabilmek için çalışanların bir bütün içindeki yerlerini görmeleri sağlanmalı, katkıları fark ettirilmeli, kararlara katılımları sağlanmalı, fikir ve çözüm üretebilecekleri olanak ve cesaret sunulmalı, kendilerini ifade edebilecekleri, geliştikleri, tanındıkları, emeklerinin sonucunu görebildikleri bir çalışma ortamı sağlanmalıdır.
www.tnt.com.tr 21
“Sahnede ateşiniz düşer,
hıçkırığınız geçer”
Tomris İncer, tiyatronun ‘sağaltıcı bir meslek’ olduğunu söylerken “Tiyatro ve
karakterler bana aynı zamanda kendi gücümü öğretti” diyor; sahnenin özel
hayattaki acıları yok edici gücünü anlatıyor…
İncer, 40 yılı aşan oyunculuk hayatının 34 senesini İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda
geçirmiş duayen bir oyuncu. Birçok filmde ve dizide rol alan; Bir İstanbul Masalı ve şimdilerde Binbir Gece dizilerinde gönüllerimizi fetheden bir sanatçı.
Altın Koza, Ankara Film Festivali, Sadri Alışık ödülleri gibi pek çok ödülün
sahibi… Ama öncelikle bir tiyatrocu ve karakter yaratıcısı… Biz de Tomris
İncer ile tiyatro, oyunculuk, canlandırdığı karakterler ve deneyimleri üzerine
söyleştik.
22 www.tnt.com.tr
Profesyonel tiyatro yaşamınız 1967 yılına uzanıyor. Ancak 1974’ten bu yana
İstanbul Şehir Tiyatroları kadrosunda
ve duayen oyuncuları arasında yer alıyorsunuz. Bu uzun oyunculuk serüveninden başlangıcına uzanalım mı?
1974 yılından önce özel tiyatrolarda,
Çetin Köroğlu’nun tiyatrosunda, Yıldırım Önal’da, Sermet Çağan’da, Vasıf
Öngören’de çalıştım. Özel tiyatronun geleneği şudur: Her şeyi siz yaparsınız! Dekorun kurulmasına yardım edersiniz. Kostümünüzü toplarsınız, ütülersiniz, gerekirse dikersiniz. Tüm bu işler için bir teknik
eleman, bilemediniz iki kişi vardır. Dolayısıyla oyuncular tiyatronun her anında yer
alırlar. Aksesuar da yaparlar, butafor da
yaparlar. Suflörlük, asistanlık da yaparlar
ve her bölümünde çalışırlar. Sonunda da
oyun iş yaparsa yevmiyenizi ya da maaşını alabilirsiniz. Biz orada her türlü sıkıntıyı
çektik. Ve iyi ki de çekmişiz. Çünkü hedef
sadece ve sadece tiyatro yapmaktı.
Peki İstanbul Şehir Tiyatrosu?
İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdiğimde bir
konforun olduğunu gördüm. Aksesuarları -ben hâlâ kontrol ediyorum ama- etmeniz gerekmiyordu, dekor teknisyenleri
ayrı, dekoratör ayrı, kostüm kreatörü
ayrıydı. Özel tiyatroyla karşılaştırıldığında
neredeyse bir lüksün içine girdim. Ayrıca maddi olarak da 12 ay maaş almanın
garantisi vardı. Ama hepsinden önemlisi,
Şehir Tiyatrosu’nda Gülistan Güzey, İsmet
Ay, Fuat İşhan, Şehime Erton, Rıza Tüzün
gibi oyuncularda ve çağdaşlarında gördüğüm bir gelenek vardı: Örneğin, prova sabah 10’daysa hepsi en geç 9’da tiyatroda
olurlardı. Belki özel olarak çalışırlar, belki
sohbet ederlerdi ama mutlaka o tiyatro
atmosferini solurlardı. Ben de o kuliste, o
havayı solumazsam hep bir şeylerin eksik
kaldığını gördüm. En çok bir iki kere olmuştur ama İstanbul trafiğine takılıp da
oyuna veya provaya iki saat kala değil de
yarım saat kala geldiğimde yaşadığım panik benim sahne üzerindeki performansımı da etkilemiştir her zaman.
Tiyatro
Bana göre sanat, usta
çırak ilişkileriyle gelişen,
bir yere ulaşan bir süreçtir.
Ustaları izledim ve
çok şey öğrendim,
Türkçe’mi düzelttim!
Bu disiplini şehir tiyatrosunun kuşaktan kuşağa aktarılan bir geleneği olarak görebilir miyiz?
Benim o usta oyunculardan öğrendiğim
sahne üzerindeki disiplinler, sahne dışındaki disiplinler ötesindedir. Zaten bana
göre sanat usta çırak ilişkileriyle gelişen,
bir yere ulaşan bir süreçtir. Ben buna
inanıyorum, sanat usta çırak ilişkisiyle
gelişir. Çok şey öğrendim… Kulislerden
hep onları seyrederdim; Suna Pekuysal’ı,
Gülistan Güzey’i, Nedret Güvenç’i, Toron
Karacaoğlu’nu ve diğerlerini… Sahnede
nasıl duruyorlar, sözleri, oyunculuklarını
seyirciye nasıl iletiyorlar diye. Onları izleyerek Türkçe’mi düzelttim. Ben konservatuar mezunu değilim ve çok zenginleştirdi
beni Şehir Tiyatrosu.
Şehir Tiyatrosu dediğimizde akla
hemen Muhsin Ertuğrul geliyor. Siz
Muhsin Ertuğrul’un genel sanat yönetmenliği döneminde de tiyatroda
çalıştınız. Muhsin Bey’in tiyatroya
Ölümsüz Öykü oyununda Karen Blixen rolünde
www.tnt.com.tr 23
katkısı neydi?
Saymakla bitecek bir şey değil bu. Benim haddim de
değil Muhsin beyin katkılarını saymak. Ama gördüğüm bir şey var ki; Muhsin Bey bir disiplin getirmiş
tiyatroya. Neredeyse ‘askeri disiplin diyebileceğimiz’
bir disiplin. Zaman zaman bazı insanlar tarafından
da eleştirilen bir disiplin... Ama ben 40 sene sonra şunu söyleyebilirim ki sanatçı disiplini bir kenara
koyduğu anda bitmiş demektir! Bu hem beden disiplini hem de ruh disiplinidir.
Berlin Filarmoni Orkestrası’nda Şef Karayan da
aynı eleştirilere uğramıştı!
Evet, faşist denmişti. Ama onun yorumladığı ve yönettiği kayıtlar hâlâ en önde geliyor! Bir müzisyen,
bir ressam nasıl ki belli bir disiplin içinde çalışmak zorundaysa tiyatro oyuncusu da aynı disiplini gerçekleştirmek durumundadır. Siz bedeninizi açmazsanız
başınız sallanır, sesiniz çıkmaz! Ben aynı zamanda
sanatta demokrasiye çok inanan bir insan değilim.
Sanatta hiyerarşi vardır. Olmak zorundadır.
Bu disiplinin yanında zaman zaman ‘tuluat’ yok
mu tiyatroda?
Mesela arkadaşınızın “375. kez geliyorum” diye bir
Sahnede “acaba o aksesuar
orada mı?” telaşıyla oyun
oynamayacaksınız. Dünyevi şeyleri
bırakacaksınız ve sadece rolünüze
ve oyuna konsantre olacaksınız.
repliği vardır, o gün oyunda “578. kez geliyorum”
diyebilir. Sizin cevabınız da 375 olamaz artık. 578
demek zorundasınız. Bu sahne üzerinde uyanık
olmayı, sahne üzerinde aklın ve duygunun en üst
seviyede olmasını gerektiren bir durumdur. İfade ettiğim benim yaşadığım bir örnek. O akıl ve duygu
konsantrasyonuyla bunu yaşayarak “578. kez de
gideceksin şekerim!” dedim. Mesela sahnedeki bir
aksesuar unutulabilir. Oyun içinde hissettirmeden
kulise gidip onu alıp gelebilirsiniz!
Sahne üzerinde sıkıntılı bir durum değil mi
bu aslında?
Ben bugün her oyunda tüm aksesuarların listesini
24 www.tnt.com.tr
Divane Ağaç oyununda Yunus Emre’nin annesi Kün Ana rolünde
makyaj çantamda bulundururum mutlaka. Bu konuda görevli arkadaşlar olmasına rağmen oyundan
önce de mutlaka kendim kontrol ederim. Bu sizin iç
huzurunuzla ilgili bir şey. Sahnede “acaba o aksesuar orada mı?” telaşıyla oyun oynamayacaksınız.
Dünyevi her şeyi bırakacaksınız ve sadece rolünüze
ve oyuna konsantre olacaksınız.
Her oyunun bir sonu var. O karakterden ayrılmak nasıl bir duygu?
Tiyatrocuların bir geleneği vardır: ‘Son oyun şakası’
deriz. Artık oyun kalkacaktır ve sizin aylarca çalıştığınız bazen iki - üç sene oynadığınız bir oyunun son
gösterisidir. Son oyunda herkes birbirine seyircinin
anlayamayacağı minik şakalar yapar. Saç modelini
değiştirir. Minik kelime değişikliği yapar. Amaç karşısındakini eğlendirmektir. Ama ben o son oyunda
çok hüzünlenirim. O karakteri o kadar iyi tanıyorumdur ki… Bir arkadaşımdır, tanıştır. Arkadaşlarımın
da aynı hüznü hissettiklerini düşünüyorum. Bu son
oyun şakalarının da bu hüznün önüne geçmek için
çıktığını düşünüyorum.
Aklınızda, ruhunuzda oynadığınız onlarca karakter var. Bunlar sizin hayatınıza ne kattı?
Çok şey kattı. Bir oyunda sadece oynayacağınız karakteri tanımaya çalışmıyorsunuz. Etrafındaki bütün
karakterleri, o metni ve olayı, niçin öyle olduğunu
tahlil etmeye çalışıyorsunuz ve bütün o karakterlerle
empati kuruyorsunuz. Bu benim hayatımda hoşgörüyü getirdi. Bir katil karakterini bile kavrayabildim.
Ne oldu da, çocukluğunda ne geçti de cinayete
kadar gidebildi? Bunu düşündüğünüz zaman buluyorsunuz. O orada, provada kalıyor, sahne üzerinde
beceriniz ölçüsünde canlandırıyorsunuz ama özel
yaşamınıza da büyük bir hoşgörü getiriyor. Diğer taraftan sahne üzerinde ve provalarda özel hayatınızı
unutuyorsunuz. Özel hayatınızdaki acıları da unutuyorsunuz. Sahne üzerinde ateşiniz varsa ateşiniz
düşer, hıçkırık krizleriniz geçer. Tiyatro ve karakterler bana aynı zamanda kendi gücümü öğretti. Yapabileceğim birçok şey varmış. Kafa olarak ve beden
olarak da gücümün farkına varmamı sağladı. Çok
sağaltıcı bir meslek tiyatro…
Diziler ve Binbir Gece çok izleniyor ama tiyatroda izleyiciyle karşı karşıyasınız. Bunun sizin
için farkı nedir?
Bazen tiyatroda oyun sırasında seyircinin ilgisini kaybeder gibi olduğunu hissederim. O anda oyunumda
minik farklılıklar gösteririm. Bunu anlamak aynı havayı solumaktan geçer. Böyle bir şansınız sinemada
ve dizide yoktur. Bunun için sinema ve dizi oyunculuğu benim için pişmanlık sanatıdır. Sonrasında
“Keşke şöyle yapsaydım” diyebilirsiniz. Tiyatroda
oyuncu daha şanslıdır. Sahne üstü başka bir şey.
Sahne üstünde duygulandırdığımı biliyorum, yaşıyorum.
Bir de alkış var…
Tek mutluluğumuz o. Alkıştan önce de bir şey var.
Oyunun başlaması 10 dakika kala anons edilir. O
anonsla ben kuliste başlayacaksam kuliste, sahnede başlayacaksam sahnede yerimi alırım. Perde kapalıdır. Orada seyircinin geliş seslerini dinlerim. Bu
duygu da bambaşka bir duygudur. Kalabalık seyircinin ya da az seyircinin sesi farklıdır. Bu bizi biraz
hüzünlendirir, biraz sevindirir, heyecanlandırır. Yani
oyunun başlangıcında da bu duygu vardır. Tabii finaldeki alkış… Başka bir şeyi yoktur oyuncunun.
Binbir Gece dizisinde Metin Çekmez ile…
İncer, bu yıl üç oyunla sahnede
Tomris İncer bu yıl şehir tiyatrolarında
üç oyunda rol alıyor. Bu üç oyundan
“Ölümsüz öykü”, Danimarkalı yazar
Karen Blixen’in bir öyküsünden Kenan
Işık’ın oyunlaştırdığı olağanüstü güzel
bir oyun. Nurullah Tuncer’in dekoruyla
hazırlanan oyunda Tomris İncer, Karen
Blixen karakterini oynuyor. Bir diğer
oyun Turgay Nar’ın oyunundan Hüseyin
Köroğlu’nun sahneye koyduğu “Divane Ağaç - Yunus Emre”. Oyunda Yunus
Emre’nin annesini oynayan İncer, Yunus
Emre’yi doğurduktan sonra halk arasında albastı denilen bir hastalığa yakalanıyor ve kabuslar görmeye başlıyor. Yunus
Emre’nin öldüğünü zannedip onu aramaya başlıyor. Hüseyin Köroğlu’nun oyunla
ilgili şöyle bir yorumu var: Anadolu’nun
kayıp diyebileceğimiz unutulmuş kültürlerini arıyor anne… “Leonce ile Lena”
ise Büchner’in oyunu. Yiğit Sertdemir’in
sahneye koyduğu oyun, Genç Günler
için hazırlanan bir proje. Oyun çağdaş
bir yorumla sahneye konuluyor. İncer,
henüz oyun üzerinde çalışmaya devam
ettiklerini, genel yayın yönetmeninin
uygun görmesi durumunda Pazartesi,
Salı oyunları olarak sahneleneceğini söylüyor ve ekliyor: “Sanırım çok çarpıcı bir
Leonse ile Lena olacak.”
www.tnt.com.tr 25
26 www.tnt.com.tr
Çevre
Yeni yüzyılın mimari akımı:
Yeşil yapılar!
Tüm dünyada yavaş yavaş benimsenmeye başlanan, taraf sayısı giderek artan
çevreci mimari akımı, dünya meselelerinin çözümüne bu kadar katkı vaat ederken mercek altına alınmayı hak ediyor!
Sürdürülebilir kelimesini sadece ekonomiye mal etmek ne kadar da yanlış. Oysa
bu kavram hayatın her alanında var… Mesela anti-aging metodu ölüm korkusu nedeniyle bizi harekete geçirir de, iş toplumsal bekayı ilgilendiren bir konuya
gelince birden umursamaz bir tavra bürünebiliriz. Küresel ısınma senaryolarına
ne kadar kayıtsız kaldığımız gün gibi ortadayken bu yargıya ulaşmak çok da
zor değil. Isınmanın önüne geçmek, yaşam tarzımızı değiştirmek anlamına geliyor. Ve buna belki de yaşadığımız yeri seçmekle başlamak gerek. Yeşil mimari
henüz, öyle her ‘varım’ diyeninin kolaylıkla altından kalkabileceği maliyette bir
manevra değil. Ama tüm dünyada yavaş yavaş benimsenmeye başlanan, taraf
sayısı giderek artan bu yeni akım, dünya meselelerinin çözümüne bu kadar
katkı vaat ederken mercek altına alınmayı hak ediyor!
Enerji ve sudan tasarruf edilecek şekilde tasarlanan çevreci yapılar, aynı zamanda ev sakinlerinin sağlığını da gözeterek evin içindeki havanın kalitesini
denetliyor. Bu yapılar sadece ekolojik yönden değil, estetik açıdan da çevreyle
uyum içinde olacak bir mimari anlayışla inşa ediliyor. Yeşil binaların çevreye
katkılarına bakıldığında da bu yapıların ne kadar büyük bir katkıda bulundukları görülüyor. Bu yapıların en çok yükseldiği ABD’de enerji kullanımı yüzde
40 ve 49 arasında, su tüketimi yüzde 25 oranında, elektrik tüketimi yüzde 70
oranında ve karbondioksit emisyonu yüzde 38 oranında düşüyor.
www.tnt.com.tr 27
uyum içinde bir mimari anlayışla inşa ediliyorlar.
Bu binalar bambu ağacı ve hasır gibi yenilenebilir ahşap maddelerden, yeniden
çevrime sokulmuş taş ya da metallerden
ve toksik madde içermeyen, yeniden kullanılabilir ya da yenilenebilir maddelerden
inşa ediliyor. İnşaat malzemeleri, inşaat
alanına taşınmaları sırasında gereğinden
fazla enerji kullanımına sebep olmamaları için sıkıştırılıyor ya da inşaat alanına
yakın bir yerde üretiliyor. Evin enerji ihtiyaçları ise güneş, rüzgar, hidroenerji ya
da biyoyakıt gibi kaynaklarla karşılanıyor.
Yeşil yapılar, gerek evin aydınlatılmasında,
gerekse ısıtılmasında alternatif kaynaklara
yöneliyor.
Enerji ve sudan tasarruf edilecek şekilde tasarlanan çevreci yapılar, sadece
ekolojik yönden değil, estetik açıdan da
çevreyle uyum içinde olacak bir mimari
anlayışla inşa ediliyor.
Yeşil yapı denemeleri
Aslında çevreci yapılar, çevre dostu teknolojilerden çok daha fazlasını ifade ediyor.
Yapılar birer yaşam alanı olduğundan,
insanların günlük yaşamlarında kullandığı
tüm gereçler çevreye duyarlı olarak üretiliyor. İşin estetik boyutunda ise bu çevreci
binalar, çevresindeki doğal güzelliklerle bir
Binaları vücutlar ısıtıyor
Çevreci yapılar arasındaki en ilginç projelerden biri İsveç’te sürüyor. 2010 yılında
tamamlanması düşünülen projeyle, her
gün istasyondan geçen 250 bin insanın
vücut ısıları normal bir ısı dönüştürücü
aracılığıyla sıcak suya dönüştürülerek bir
binaya pompalanacak. Bu su, binanın ısıtılmasında kullanılacak. Uzmanlar binanın
ısı ihtiyacının yarısını bu şekilde karşılamayı hedefliyor. 40.000 metrekarelik bir alanı kapsayacak olan binanın içerisinde otel,
restoran, büro ve mağazalar bulunacak.
ABD’de ’Yeşil Ev’ indirimi
ABD’deki ‘Greenhouses’ borsası çevreci yapıların pazarını takip ediyor. Yeşil Ev
alındığında hükümet anında vergi indirimine gidiyor. Bu EkoEv’ler sadece müstakil evlerde değil, apartman dairelerinde de
uygulanabiliyor.
Türkiye’de ilk çevreci yapı yolda
Türkiye’nin ilk ekolojik evini, Temiz Dünya Ekoloji Derneği, Büyükşehir Belediyesi’yle işbirliği yaparak,
İstanbul’da gerçekleştirecek. Doğal kaynakların kullanımını en aza indiren bu evlerde fosil yakıtlar, yerini güneş ve rüzgar enerjisine bırakıyor, pasif güneş mimarisinden faydalanılıyor, yağmur suyu depolanıyor, geri dönüşüm uygulanıyor ve deniz suyunu arıtarak temiz su elde edilmesini sağlıyor. Ahşap
karkas yapı tekniği kullanılarak inşa edilecek olan EkoEv, Temiz Dünya Ekoloji Derneği’nin iletişim ve
eğitim merkezi olarak faaliyet gösterecek.
28 www.tnt.com.tr
Gezgin
Bir Dağın masalı...
Sardes, Gölcük, Birgi
Sardes, Gölcük, Birgi; Türkiye’nin kültür ve tarih çeşitliliğinin birbirinin yanı
başında dört mevsim yaşandığı bir kompozisyon… Bu gizli köşeler, Yaz
aylarının serinliği ve huzuru, ilkbaharın coşkusu, sonbaharın dinginliği ve
bembeyaz kış enstantaneleriyle birer cennet…
Dünyada Türkiye kadar doğa ve tarih çeşitliliği olan bir başka ülke yoktur denebilir. Bu geniş coğrafyanın bin yıllara uzanan kültür ve tarih zenginliği, dört
mevsimin bir arada yaşandığı zaman dilimleri var. Ancak bazı yerleri de var ki
bu zenginliği ve çeşitliği bir arada, birbirinin yanı başında görebiliyorsunuz.
İşte Sardes, Gölcük, Birgi kompozisyonu da bunun en güzel örneklerinden
birini oluşturuyor.
Salihli-Ödemiş arasında yer alan Bozdağ,1100 metre yüksekliği ile Ege’nin en
önemli yaylasını içinde barındırıyor. Dağın iki yamacında ise farklı ama çok
değerli güzellikler görülmeyi bekliyor. Dağın kuzeyinin etekleri antik Sardes
şehrine ve kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Güney yamacında ise evleri, konakları, korunmuş özgün Osmanlı mimarisi ve eserleriyle Birgi yer alıyor. Bozdağ ise başlı başına bir âlem! Çam, kestane, ceviz ağaçlarıyla kaplı ormanlar
arasından tırmanılan zirve size bir sürprizle bekliyor. Sürprizin ismi Gölcük…
Dağın zirvelerine ulaşırken, gökte bir gölle karşılaşıyorsunuz! Gölcük, çevresi
7 kilometre olan, derinliği 10 metreye ulaşan, lezzetli balıklara ev sahipliği
yapan bir doğa cenneti… Son derece de şakacı! Dağa tırmanırken birdenbire
karşınıza çıkıveriyor. 1938 yılında zirvelerdeki Gölcük yaylasına giden İsmet
www.tnt.com.tr 29
İzmir Ankara yolu üzerinde
Lidyalıların başkenti olan
antik Sardes harabeleri yer
alıyor. Yeryüzünde ilk kez ve
günümüzdeki anlamı ile metal
paranın icat edildiği yer burası.
İnönü de bir anda karşısına çıkarak şakasını yapan
Gölcük’ün bu ani güzelliği karşılığında “Aaa” nidası
çıkıvermiş ağzından. O günden sonra o tepe “A”
tepesi adı verilmiş. Gölcük her mevsim bir başka
güzel… Yaz aylarının serinliği ve huzuru ilkbaharın
coşkusu, sonbaharın dinginliği bir yana, kışı bambaşka… Denizden 1100 metre yükseklikte yer alan
göl kış aylarında donuyor. İşte o zaman tüm doğa
bembeyaz, tertemiz bir elbise giyerek, sonsuzluğu
andıran bir içsellikle karşılıyor konuklarını.
Bozdağ’ın zirvesinde bir de kayak merkezi bulunuyor. Gölcük’le kayak merkezinin arası ise 18 kilometre. Gölcük’ün yakınında yer alan Artemis Tapınağı da zirvenin doğa harikalarına antik zenginliği
katarak resmi tamamlıyor.
Dört bir yanda lezzet var
Yörede, hem kıvrımlı yollardan dağa tırmanıp zirveye yaklaşırken karşılaşacağınız köyler ve dinlen-
Çakırağa Konağı’nın tarihi 1700’lü yıllara uzanıyor...
ce yerlerinde hem de göl kenarındaki lokantalarda
çok farklı ve çeşitli lezzetlerle buluşabiliyorsunuz.
Bozdağ’ın kekik kokulu etlerinin sac kavurmaları,
tandırları bir yanda, zengin dağ otlarının salataları,
mezeleri diğer yanda damak ziyafetini oluşturuyor.
Tabii ev yapımı baklavaları da unutmamak gerekiyor. Tandır ekmekleri, pideler ise bir başka lezzet
Nasıl gidilir?
Sardes Artik Kenti İzmir Salihli karayolu kenarında, İzmir’e 72 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Salihli’ye
doğru birkaç kilometre daha yol aldıktan sonra da sizi Bozdağ - Gölcük – Birgi’ye götürecek Ödemiş
sapağı geliyor. İstanbul’dan ulaşım için kullanılması gereken güzergâh ise Balıkesir, Akhisar, Salihli
yolu… Bu yol İzmir’e uğramadığı için 135 km daha kısa ve 586 km sürüyor.
30 www.tnt.com.tr
ma teknikle inşa edilmiş. Duvarlarındaki resimlerin
bir öyküsü de anlatılıyor: Konağın sahibi, dericilik yapan ve çok zengin olan Şerif Ağa’nın iki eşi varmış.
Eşlerinin biri İstanbullu, diğeri İzmirliymiş. İşte şerif
ağa doğup büyüdükleri yerleri özleyen eşlerinin bu
hasretini gidermek için konağın odalarının duvarlarına İstanbul’un ve İzmir’in resimlerini yaptırmış.
Bugünde o resimleri; İzmir Saat Kulesi ve çevresinin
resmiyle İstanbul Boğazı’nın resmini görebiliyorsunuz tüm duvarı kaplamış olarak.
Sardes Antik kenti geniş bir alana yayılıyor...
Paranın doğduğu yer!
Bozdağ’ın güneyinde ise, İzmir Ankara yolu üzerinde Lidyalıların başkenti olan antik Sardes harabeleri
yer alıyor. Yeryüzünde ilk kez ve günümüzdeki anlamı ile metal paranın icat edildiği yer burası. Aynı
zamanda antik Kral Yolu’nun da başlangıç noktası… Kazılarında M.Ö. 1900 yılına kadar ulaşılan kent
Lidyalılardan sonra Perslerin, Büyük İskender’in,
Bergama Krallığı’nın ve Romalıların hâkimiyetini de
görmüş. Defalarca depremler geçirmiş… Ancak bugün sütunları, tapınakları, kilisesi, sinagogu, agorası
ve diğer yapılarıyla tarihi ve zamanı selamlamaya
devam ediyor. Kentte yer alan ve depremle yıkılan
Artemis Tapınağı Romalılar tarafından tekrar restore
edilmiş. Tapınağın doğu cephesinde bir sütun üzerinde “Bu felaket sonrası ilk ayağa kalkan benim!”
yazısı yer alıyor.
alemi… Gölcük’te son derece temiz konaklama tesisleri de yer alıyor. Göl kıyısında küçük lokantaların
taze yayın ve sazan balıkları ise gerçekten doyumsuz
bir lezzete sahip.
Zamanın durduğu yer!
Bozdağ’ın güneyinde, Ödemiş yolu üzerinde eski bir
Osmanlı kasabası mimarisini koruyan Birgi yer alıyor.
İçinden geçen küçük çayı, kuşların arasına içine şirin
notalar fırlattığı sessizliği, çınar ağaçlarının gölgesinin dinginliği ile huzurun resmi gördüğünüz; zamanın durduğu yerin adı Birgi. Bu özellikleri Birgi de
insanların yüzleri de size söylüyor.
Birgi’nin tarihi dokusu içinde en ilgi çekici yapıysa
Çakırağa Konağı. Bugün müze olan konak, ahşap
oymaları, süslemeleri ve resimleriyle bir masal evini
andırıyor. Çakırağa Konağı’nın geçmişi 1761 yılına
kadar uzanıyor. Konaktaki duvar resimlerinse 19.
yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Üç katlı konakta
dış sofa ve çift köşk odası da yer alıyor. Alt kat duvarları taş örgü, diğer duvarlar ahşap çatı içine dolwww.tnt.com.tr 31
Çakırağa Konağı bugün müze olarak gezilebiliyor...
Yaz reçetesi:
Hafif tabak, bol sıvılı bardak
Suçlu: Küresel ısınma… Suç: İklim değişikliği… İklim değişiklikleri dört mevsimi
yaşayan Türkiye’de bile iyiden iyiye keskinleşti. Metabolizmanın bu ani geçişe
direnebilmesi için ona yardımcı olmak gerek!
Küresel ısınmanın etkilerini yaşamaya başladığımız bu günlerde yağmuru, kar
yağışını bol göremeden bir kışı daha devirdik. Üstüne üstlük sürekli alarm
veren uzmanlar yazların artık çok sıcak ve kurak geçeceği uyarıları tekrarladılar. Peki bu sıcak yaz günlerine nasıl hazırlanmalıyız? Mevsim değişimleri ile
birlikte metabolizmada gerçekleşen değişimlere göre doğru beslenme nasıl
olmalı? Neleri yemeli, nelerden uzak durmalıyız?
Yoğun çalışma temposunun verdiği yorgunluğun artması, güneşin ve denizin
dayanılmaz çekiciliği kıyılara doğru gitme isteğimizi artırıyor. Ama yaz aylarının dayanılmaz hafifliği bizi ne kadar cezbetse de dikkat edilmesi gereken,
uzmanlar tarafından her yaza girişte vurgulanan dikkat etmemiz gereken
noktalar var.
32 www.tnt.com.tr
Sağlık
Sıvı tüketmeyi unutmayın
Bu dönemde değişen besin ihtiyaçlarının başında vücudun sıvı ihtiyacının artması geliyor. Kış aylarında
çok sık karşılaşmadığımız terleme ve
vücudun su kaybetmesi bu dönemde
oldukça yoğunlaşıyor. Ter vücuttan
çıkarken, potasyum, sodyum gibi
vücuda faydalı mineralleri de beraberinde götürüyor. Bu nedenle sıvı
ihtiyacının mutlaka karşılanması gerekiyor. Sıvı ihtiyacı derken de tabii
bir ayrım yapmak gerekiyor. Alkollü
ve asitli içeceklerden sakınarak daha
çok sıcak günlerde gelecek rehaveti
önlemek adına soda, ayran, su tüketimi ağırlıkta olmalı. Uzmanlar Yaz sıcaklarında vücudun ihtiyaç duyduğu
vitamin ve mineralleri almak için günlük su tüketiminin en az 2 litre (8-10
bardak) olması gerektiğini belirtiyor.
Ancak unutulmaması gereken bir
diğer önemli nokta ise aşırı su tüketiminin getireceği zararlar. Vücudun
ihtiyacından fazla su tüketmesi, böbreklerin zarar görmesine ve vücutta
ödem oluşmasına yol açabiliyor.
Hafif tabak hayat kurtarır!
Yemekler arasında seçim yaparken
sağlıklı yaşamın incisi olan zeytinyağlı
yemekleri tercih etmekte fayda var.
Zeytinyağlı yemeklerle birlikte bol bol
taze sebze ve meyveye yönelmek her
açıdan sağlıklı bir yaz geçirmemize
yardımcı olacak. Taze meyveler şeker
ihtiyacımızı da masum bir yoldan almamıza yardımcı olur.
Tabii yazın bizi baştan çıkaracak keyiflerde akılcı seçimler yapmak ya
da dozunu iyi ayarlamak gerekiyor.
Baştan çıkaracı öğelerin başında ister bahçemizde ister çam ağaçlarının
altında mangal keyfi yer almaktadır. Burada unutmamamız gereken
nokta; kırmızı etin kolestrol ve yağ
açısından ağır bir gıda olması. Vazgeçilmezimiz olan bu keyfi, beyaz et
ağırlıklı yaşarsak yaz geceleri daha
hafif geçer.
Sıcak havalarla artan bir risk de yaz
keyfini kaçırabilecek besin zehirlenmeleri... Hayvansal gıdaları tüketirken bu açıdan dikkatli olmak
gerekiyor. Örneğin; Fabrika veya et,
tavuk, balık, süt, yoğurt, peynir üreticileri, hijyenik şartlarla soğuk zincirle
teslim ediyorlar ama, donmuş ürün
kamyondan boşaltılırken güneşte
kalabiliyor. Güneşe maruz kalan bu
yiyeceklerde toksin ve bakteri üretimi kaçınılmaz olabiliyor. Yaz keyfimiz
kaçmasın diye ufak notlara dikkat etmek yeterli...
Masum olmayan
yiyecekler
Kızartmalar
Hamur işleri
Çok miktarda kırmızı et
Ağır tatlılar
Masum yiyecekler
Beyaz et
Hafif sütlü tatlılar
Meyve
Sebze­
www.tnt.com.tr 33
Spor
Koşarken satranç oynamak gibi…
Oryantiring’de bir yandan hedefe doğru en mantıklı kararları alacaksınız, bir yandan da doğanın, başarının tutkusunu yaşayacaksınız.
Koşarak veya yürüyerek hedef bulma açılımına sahip oryantiring, her türlü
arazide yapılabilen, katılımcıların kontrol noktalarını harita ve pusula yardımıyla en kısa zamanda ziyaret etmeye çalıştığı bir doğa sporu... Bedensel
ve zihinsel çalışmanın birlikte ifadesi olan oryantiring, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan kıyasıya bir yarış tutkusu vaat ediyor... Herhangi bir doğa
parkurunda yapılabilen oryantiring, yediden yetmişe herkese hitap ediyor.
Oryantiringi benzerlerinden ayıran en önemli unsur, sıradan bir yürüyüş ya
da normal bir sahil koşusu olmaması. Zira oryantiring yaparken kazanmak
istiyorsanız kontrol noktalarına en kısa sürede varmayı, sonuca en hızlı ve kolay şekilde ulaşmayı hedeflemelisiniz. Bulunulan yerden gidilecek yere ulaşmak için her sporcuya göre değişen sonsuz sayıda farklı seçenek bulunuyor.
Çünkü size yol gösterecek bir lideriniz yok ve olumlu-olumsuz tüm kararları
kendiniz alıyorsunuz.
Neden oryantiring?
Günümüz dünyasında yoğun iş temposu, kalabalık, çarpık kentleşme, çevre
ve gürültü kirliliği insanları doğa sporlarına yöneltti. İnsanın, günlük yaşamın
stresini şehir dışında doğayla baş başa kalarak, hem bedenine hem zihnine
spor yaptırarak atabileceği, yeni insanlarla tanışarak onlarla birlikte doğayla
iç içe olmanın zevkini paylaşabileceği doğa sporlarına ilgi, diğer ülkelerde de
olduğu gibi Türkiye’de de artıyor. Oryantiring de meraklılarına tam da bunu
34 www.tnt.com.tr
vaat ediyor. Geniş coğrafyalarda ve neredeyse tüm
dünyadan varlığı bulunan oryantiringe ilgi her geçen yıl artıyor. Toplam 61 ülkenin bağlı bulunduğu
Uluslararası Oryantiring Federasyonu’na gün geçtikçe yeni ülkeler katılıyor. Federasyon’un organize
ettiği ve kurallarını koyduğu, koşarak, kayakla, dağ
bisikletiyle, elle kullanılan tekerlekli sandalye ve son
yıllarda ilginin artmasıyla ortaya çıkan şehir içi (Park)
olmak üzere beş çeşit oryantiring bulunuyor.
En iyi olmak için doğru karar, hızlı hareket
oryantiring’de amaç, yarışmaya başladıktan sonra
hedef noktalarını belirlenen sırada dolaşarak en kısa
zamanda varış noktasına ulaşmak. Oryantiringte
atletik ve çabuk olmak tek başına yeterli değildir.
Yarışmacı belirlenmiş, işaretlenmiş bir parkur olmadığı için arazide bir noktadan diğer noktaya tamamen kendi karar verdiği bir rotayı izleyerek gider.
Bu sırada kısa zamanda doğru karar verebilmesi çok
önemlidir. Özetle aklını, zihnini iyi kullanamayan bir
sporcunun oryantiring yarışmalarında başarılı olması
mümkün değildir. Bu özelliği nedeniyle oryantiringe
‘koşarak santranç oynanan spor’ da dendiğini duyabilirsiniz.
Haritayı iyi tarayın
Eğer profesyonel bir oryantiring yarışmasına katıldıysanız yarışmayı düzenleyenler (kulüpler, federasyonlar) tarafından hazırlanan bir oryantiring haritanız olacak. Oryantiring haritası, ‘harita’ dendiğinde
aklımızda şekillenen resimle aynı sayılır. Oryantiring
sporunun ihtiyaçlarını karşılayan özel bir harita olmakla beraber, klasik coğrafi haritalardan da üstün
özelliklere sahiptir. Oryantiring haritaları, coğrafi
haritaların içerdiği bilgileri kapsamasının yanında
ayrıntıya inerek spora özgü bilgiler de içerir. Örneğin çitler, bitki örtüsü, özel nesneler, kaya grupları,
yollar, enerji nakil hatlarıgibi arazide görülen her
şey bu haritalarda gösterilmektedir. Bu haritalar
Uluslararası Oryantiring Federasyonu’nun belirlediği
standartlara göre tüm dünyada aynı renkler, kodlar,
açıklamalar kullanılarak hazırlanır. Üst düzey bir oryantiring mücadelesinde işinize yarayacak en önemli
ekipmanlardan biri de pusuladır. Size verilen haritayı
etkin kullanmanızda büyük bir önem taşıyan pusula,
ayakkabı ve giysilerin dışında sahip olduğunuz yegâne malzemedir. Oryantiringi çekici kılan bir diğer
olumlu yönü herhangi bir şekilde, bina, stat, saha
gerektirmeyen bir çevre sporu olmasıdır. Koşarak
yapılan standart bir oryantiring parkuru; ‘Çıkış’ (üçgenle gösterilir), belirli sırada ziyaret edilmesi zorunlu ‘Hedef Noktaları’ (sayısı değişkendir, haritalarda
daire işaretiyle gösterilir ve bu noktalarda üçgen,
bezden yapılmış, beyaz turuncu renklerde bayrak
ve oraya gidildiğinin belirlenmesi için kontrol aygıtı
bulunur) ve Varış’tan (iç içe geçmiş iki daire ile gösterilir) oluşur.
Ormanda kaybolan oluyor mu?
Hiç kimse annesinin karnından doğarken oryantiringi bilerek doğmadığı için haliyle ufak tefek kaybolmalar olmakta fakat bizlerin kaybolmaktan kastı
düşündüğünüz gibi bir kaybolma değildir, sadece
hedefleri biraz daha uzun süre aramaktır. Zaten
oryantiringi ilk defa yapacaksanız yarışmayı yapan
organizasyon görevlileri emin olun sizler için basit
ve kolay parkurlar hazırlamışlardır ve mutlaka kısa
bir eğitim aldıktan sonra oryantiring yapmaya başlarsınız.
Oryantiring her yerde!
İstanbul’da, Neşet suyu, Ayvat Bendi, Özgürlük
Parkı, Fatih Çeşmesi, Emirgan Korusu, Yıldız Parkı,
Florya Parkı, Cumhuriyet parkı ve Kapalı Çarşı’da
oriyantiring yapılabilirken İzmir, Samsun, Eskişehir,
Gaziantep, Antalya, Bolu, Bursa, Çanakkale, Iparta,
Muğla, Tokat, Balıkesir, Kastamonu ve Kütahya’da
da oriyantiring içi uygun alanlar bulunuyor.
www.tnt.com.tr 35
Sergi
İslam Eserleri Koleksiyonu SSM’de
Sessiz Direniş
Türk Telekom’un katkılarıyla gerçekleştirilen Louvre
koleksiyonlarından Başyapıtlarla İslam Sanatının Üç
Başkenti: İstanbul, İsfahan, Delhi sergisi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) sergileniyor.
Louvre Müzesi’nin İslam Eserleri Koleksiyonu’ndan Osmanlı, İran-Safevi ve H wint-Baburi sanatının örneklerini içeren 218 eserin yer aldığı sergi, Paris Uygulamalı
El Sanatları Müzesi’nin yanı sıra Fransa Büyükelçiliği ve
İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Sergide, Osmanlı, Safevi ve Baburi imparatorluklarının en görkemli sanat eserleri, dört ay boyunca ziyaretçilerini bekliyor. Bu eserlerin aynı sergide
görülebilmesiyse İslam sanatının farklı coğrafyalardaki
gelişimini izleyebilmek açısından benzersiz bir fırsat. Sabancı Üniversitesi ile Louvre Müzesi arasında, 20 Mart
2007 tarihinde imzalanan beş yıllık kültürel ve bilimsel
işbirliği anlaşması kapsamında; SSM bünyesinde açılacak ‘Müze Eğitim Atölyesi’ ile Louvre Müzesi arasında,
bilimsel, mesleki alanlardaki birikimlerin, 2008 yılından
itibaren düzenli olarak paylaşılması planlanıyor.
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Resimsellik (Pictorialism) anlayışının Rus fotoğrafındaki şiirsel yapıtlarıyla,
20’nci yüzyılın ilk yarısına farklı bir ışık tutan “Sessiz
Direniş - Rus Fotoğrafında Resimsellik” sergisine ev
sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Moskova Fotoğraf Evi Müzesi Direktörü Olga Sviblova’nın üstlendiği
“Sessiz Direniş- Rus Fotoğrafında Resimsellik” sergisi,
Rusya’da 1990’ların ortalarında yeniden keşfedilen,
aynı dönemde yaşamış, birbirlerinden etkilenmiş bir
dizi sanatçının yapıtlarıyla 20. yüzyılın başlarındaki Rus
sanatının gelişimi ve ülkenin kültürel tarihinden bir kesit sunacak. Sergide aralarında Alexander Rodchenko,
Sergei Lobovikov, Alexander Grinberg, Yuri Yeremin
ve Aleksei Mazurin’in de bulunduğu ünlü 18 Rus fotoğrafçının, 1898’lerden 1940’lara uzanan süreçteki
üretimlerinden toplam 194 adet orijinal baskısı (vintage print) ile dönemin en seçkin yapıtları sergilenecek.
13 Şubat’ta İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde
açılan “Sessiz Direniş - Rus Fotoğrafında Resimsellik”
sergisi 25 Mayıs’a dek sürecek.
36 www.tnt.com.tr
Kitap
Alıklar Birliği / John Kennedy Toole
378 sayfa
Temmuz 2007
Merkez Kitapçılık
Ignatius, çalışmayı sevmeyen ama buna uygun
kılıfları da okuyucuya kabul ettirebilen bir anti
kahraman! Aksi, tembel, obur, bencil ve güçlü
bir karakter… 1969 yılında kaleme alınan ancak yazarı John Kennedy Toole’un ölümünden
11 yıl sonra yayınlanan kitabın editörü, yazarın
annesinin ısrarlara dayanamayarak romanı bir
kez okuduğunu ve okuduktan sonra ne kadar
farklı olduğunu anladığını söylüyor. Gerçekten
de toplumsal yergiyi mizahi bir üslupla anlatan
Alıklar Birliği, 20’nci yüzyılda kaleme alınmış,
en alaycı, en sıra dışı romanlarından biri…
Kesinlikle Ben, Clarice Bean /
Lauren Child
187 sayfa
Mart 2008
hayy kitap
Eğlenceli, sevimli, zeki, kıpır kıpır ve başına buyruk bir kız çocuğu… İngiltere’nin en çok satan
çocuk kitabının kahramanı Clarice Bean, çevrildiği 20 dilde de çok sevildi. 4 çocuklu bir ailenin
ortancadan bir küçüğü Clarice… Arkadaşları ve
ailesi hakkındaki gözlemlerini, bilmiş, ama çocuksu saflığından bir şey kaybetmemiş bir dille
anlatıyor. Sözünü kimseden sakınmıyor ve kendinden emin karakteriyle çocukların antikahramanı oluyor. Okuyucunun gözünde Salinger’in
Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabının kahramanı Holden Caulfield’in çocukluğu canlanıyor.
Santraforun rüyası Kendi Futbol
Tarihim / László Darvasi
168 sayfa
Ocak 2008
İletişim Yayınları
Macar Edebiyatının güçlü ismi László Darvasi,
‘Santraforun Rüyası’nda karşınız birçok farklı
kimlikte çıkıyor. Bir bölümde oyuncuların özelliklerini sayan bir teknik direktör olan Darvasi,
diğer bölümde haylazlık yapan bir futbolcu,
diğer bir bölümdeyse koyu bir taraftar. Futbola
farklı bir pencereden bakan kitap, içinde biraz
kara mizah biraz d a abartı bulunduruyor. Fanteziyle gerçek olayların, sahici tiplerle var olmayan kahramanların birbirine karıştığı kitabın her
bölümü, uyduruk efsanelere, futbol âlemine
dair hayallere sahne oluyor.
Şarkını Denizlere Söyle /
Sevim Ak
192 sayfa
Ekim 2006
Can Yayınları
Turizm Meslek Lisesi öğrencisi Tan’ın Abana’da
deniz kıyısındaki motelde aşçı yamağı arkadaşına anlattığı geçmişini kendi sesinden duymak,
olduğundan çok daha büyük bir etki yaratmıştı
ruhunda…
Orta Anadolu’dan İstanbul’a uzanan, sürprizleriyle, iç içe geçen öyküleriyle, kesişen yaşamlarıyla hüznü olduğu kadar umudu da duyumsatan ‘Şarkını Denizlere Söyle’, çocuk kitaplarının
başarılı yazarlarından Sevim Ak’ın ilk gençlik
romanı...
www.tnt.com.tr 37
Tiyatro
15 Mayıs: Ağlamak zamanı, gülmek hasadı
Sınırları, denizleri, kara parçalarını aşarak akan sanat, bu yıl 15 Mayıs - 4 Haziran
2008 tarihleri arasında dört bir yandan farklı solukları tiyatro severlere sunacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 1989 yılında tiyatro severlere müjdeler veren bir perdenin açılışını yaparak
iki yılda bir gerçekleştirilmesi planlanan bir etkinliğe
imza atmıştı. Bu tarihten itibaren geleneksel olarak
düzenlenen Tiyatro Festivali, Türk seyircileri uluslararası tiyatro toplulukları, dans grupları ve Türk tiyatrosunun önemli örnekleriyle buluşturuyor. Festivalde; tiyatro modernizm, postmodernizm gibi farklı
bakış açılarıyla harmanlanıyor ve tiyatro severlere
İstanbul gibi özgün, kozmopolit bir şehre yakışacak
zenginlikte oyunları izleme fırsatı yaratıyor. 2006
yılında dünya çapında bir sanat buluşması olan Tiyatro Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan Uluslararası
İstanbul Tiyatro Festivali, dünyaca ünlü yönetmenleri, yerli sanatçıları beraber yaratma ve genç seyircileriyle diyaloglar kurma amacıyla aynı çatı altında
buluşturdu. İzlemenin, dinlemenin ötesine geçmeyi
planlayan festival içeriğinde sanatın başlangıç noktası olan yaratıcılık da atölye çalışmaları ve konferanslarla etkinlikte yerini alan baş aktörlerdendi.
Perdeler bu yıl ne konuşacak?
Sınırları, denizleri, kara parçalarını aşarak akan sanat,
bu yıl 15 Mayıs - 4 Haziran 2008 tarihleri arasında
dört bir yandan farklı solukları tiyatro severlere sunacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da festival takipçilerini
önemli temalar, perdeler arasından selamlıyor olacak.
İnsan Hakları, Müzikli Tiyatro ve vazgeçilmez Klasikler bu temalardan yalnızca birkaçı… Herkesin tiyatro
aşkıyla aynı salonda buluştuğunu ve tiyatronun ger38
www.tnt.com.tr
çekten
bir aşk olduğunu İKSV keşfetmiş olmalı ki, bu
yıl festivalde genç rejisörler ve koreografların oluşturdukları ‘Kesişmeler/Buluşmalar’ adında yeni bir bölüme de yer vermiş. Festival’in bu yılki planları arasında,
dünyanın farklı yerlerinden gelecek 7 tiyatro topluluğunun performanslarıyla birlikte 60’dan fazla gösteriyi, tiyatro severlerle buluşturmak yer alıyor. Festivali
kaçırmayan tiyatro tutkunları Türkiye’den de 25 yeni
oyunun ilk kalp atışlarına tanıklık edecek. 15 Mayıs’ta
anlamı gibi güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapacak
Aya İrini’de gülen ve ağlayan yüz simgeleri arasında
yerinizi ayırtmayı unutmayın.
Bunları biliyor muydunuz?
Bağ Bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan
dinsel törenlerle tiyatro tarihi başladı.
İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina’da
yapılmıştır.
Antik Efes tiyatrosunun 24 bin kişilik
kapasiteyle antik dünyanın en büyük
tiyatrosudur.
İlk özel gazeteyi çıkaran ibrahim Şinasi'nin
gazetede yayınladığı ‘Şair Evlenmesi’ yazılmış
ama oynanmamış ilk tiyatro oyunu olarak kabul
edilmektedir.
Güngör Dilmen'in ‘Ben Anadolu’ adlı yapıtı
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın TEDA Projesi
kapsamında ve Roma Büyükelçiliği'nin
katkılarıyla İtalyanca dilinde basılan ilk tiyatro
eseri oldu.
DVD
Son Umut / Children of Men
Kaldırım Serçesi / La Vie En Rose
Yönetmen Alfonso Cuarón
Senaryo P.D. James, Alfonso Cuarón
Oyuncular Clive Owen, Julianne Moore,
Michael Caine, Chiwetel Ejiofor, Charlie Hunnam
Filmin Türü Macera, Gerilim
Yapım Yılı 2006
Yapım Ülkesi İngiltere, ABD
Filmin Süresi 109 dakika
Resmi Sitesi http://childrenfilm.ru/ Yönetmen Olivier Dahan
Senaryo Olivier Dahan, Isabelle Sobelman
Oyuncular Marion Cotillard, Sylvie Testud, Pascal
Greggory, Emmanuelle Seigner, Jean-Paul Rouve
Filmin Türü Drama, Romantik
Yapım Yılı 2007
Yapım Ülkesi Fransa, İngiltere
Filmin Süresi 140 dakika
Resmi Sitesi www.edithpiafmovie.com
‘Son Umut’ 2006’nın önemli filmlerinden
biri, distopik bir hikâye. Dünyada 2027
senesi yaşanmakta ve 18 yıldır hiç çocuk
doğmamaktadır.
Bu küresel kısırlıkla ilgili hemen herkesin bir teorisi
olmakla birlikte “merkezi açıklama” da ısrarla
yapılmamaktadır. Filmin önemli bölümünün
geçtiği Londra batılı olmayan bir mülteci akınıyla
karşı karşıyadır ve artık militarist devlet bu
mültecileri gettolara hapsetmekte ve zaman
zaman bunlarla savaşmaktadır. Bütün bunların
arasında göçmen bir kadın hamile kalır ve
olaylar gelişir.
Genel kısırlık ölümcül bir hastalığa yakalanmış
insan tiplemesini tüm insanlığa yayıyor. İnsanlığın
buna tepkisi de şiddet, terörizm ve nihilizm
oluyor. Doğum olmayan bir dünyada öldürme
giderek yaygınlaşıyor. Ama bütün bu sorunlar
her türden şiddet, nihilizm, cemaatler, “gelişmiş”
dünyadaki nüfus azalması, doğu-batı vs. hepsini
zaten şu anda da yaşıyoruz.
Özellikle çatışma sahnelerindeki uzun ve kesintisiz
çekimlerin dikkat çekmemesi mümkün değil.
Er Ryan’ı hatırlatan bu sahneler olağanüstü bir
gerçeklik duygusu yaratıyor.
‘Son Umut’ tabii ki eğlencelik bir şey değil.
Problemler üzerine düşünmeye davet eden
bir yapım.
Kaldırım Serçesi, Berlin Film Festivali açılış filmi
olma özelliğini hak eden etkileyici bir biyografi.
Tabii Edith Piaf müziklerini de unutmamak
gerekiyor. Film boyunca sanatçının La Vie
En Rose, Non, Je Ne Regrette rien gibi otuz
muhteşem şarkısı yer alıyor
1915 de doğan Edith Piaf trajedilerle dolu
hayatına annesi tarafından terk edilişiyle başlıyor.
Geçirdiği hastalıktan dolayı 4 sene görme
yeteneğini kaybediyor. Bir sirkte çalışan babasıyla
bir gezgin hayatı sürüyor ve sokaklarda şarkı
söylerken keşfedilip ünlü bir şarkıcı oluyor.
Film Edith Piaf’ın 1959 yılında New York’ta
verdiği konserle açılıyor ve daha çok ölümüne
kadar ki 40’lı yaşları üzerine yoğunlaşıyor.
Marion Cotillard hastalık ve bağımlılıkları
yüzünden 70 yaşlarında gösteren ve giderek
şarkı söyleme, konuşma, yürüme yeteneklerini
kaybeden Piaf’ı başarıyla canlandırıyor.
Filmde ayrıca Piaf’ın aşklarından 1949’da bir
uçak kazasında hayatını kaybetmiş olan boks
şampiyonu Marcel Cedan’a da önemli
bir yer ayrılmış.
Tutkulu ilişkileri, ünlü dostları, trajik sonuyla
Edith Piaf’ın hayatını başarılı bir biçimde yansıtan
bir film Kaldırım Serçesi...
www.tnt.com.tr 39
Bir küresel ısınma macerası...
Uzaklarda bir yerlerde, Norveç’in
arktik bölgelerinde, Dünya
Vahşi Yaşam Fonu (WWF) uydu
tasmalarıyla kutup ayılarının
hareketlerini takip ediyor.
Geçtiğimiz günlerde, yeni tasma takılan
T25N878T kodlu kutup ayısı
bilim adamlarını şaşırttı.
Şuna bak! T25N878T,
Norveç denizinin tam
ortasında! Bu nasıl olur?
Bu imkansız. Hiçbir ayı
bu kadar uzağa yüzemez!
Halbuki geçtiğimiz günlerde
tasma takılan genç erkek ayı
T25N878T yüzmüyordu. Sadece
uyuyordu.
Bir gece önce arktik buz
tepesinin kıyısında
uykuya dalmıştı.
Ama o sabah
Atlantik dalgası
tarafından kaygan
bir buz yığınının
üzerine fırlatılarak
kabaca uyandırıldı.
T25N878T’nin yapabileceği tek şey dayanmak…
Akşamüstü haber
internete düşmüştü bile:
Bir kutup ayısı okyanusta
sürükleniyor! Artık tüm
dünya canlı yayında onu
izliyordu.
Umarız ufukta bir kara parçası vardır…
AMA BU KARA PARÇASI NEREDE?

Benzer belgeler

Hayatta kalite arayanlar bu kentlere aşık olur!

Hayatta kalite arayanlar bu kentlere aşık olur! Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar… Erdenay Gül TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü [email protected]

Detaylı

geleceğe dönüş

geleceğe dönüş TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik... Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, gel...

Detaylı

Rekabetin lokomotifi inovasyon

Rekabetin lokomotifi inovasyon Yeni tasarımımızdan ve içeriğimizden olumlu dönüşler almak dileğiyle, keyifli okumalar… Erdenay Gül TNT Ekspres Türkiye Pazarlama Koordinatörü [email protected]

Detaylı

KOBİ`ler interaktif arenada

KOBİ`ler interaktif arenada TNT Ekspres’i tercih ediyor. Yıllardır süren bu iş ortaklığını TUSAŞ Posta İşleri ve Genel Evrak Uzmanı Kemal Peker’den dinledik... Türkiye’de insanlı ve insansız hava platformlarının tasarımı, gel...

Detaylı