İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI VE DEĞİŞEN GÜVENLİK ANLAYIŞI

Transkript

İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI VE DEĞİŞEN GÜVENLİK ANLAYIŞI
gusam.org
http://gusam.org/2015/12/31/insansiz-hava-araclari-ve-degisen-guvenlik-anlayisi/
İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI VE DEĞİŞEN GÜVENLİK ANLAYIŞI
Yazar Hakkında Tüm Yazılar güsam
editor
Abstract
The changing security environment contains multiple challenges to the States: a major theater war involving
conventional armies, navies and air forces; irregular warfare against trans-national terrorists and insurgents; hostile
states or non-state actors using weapons of mass destruction; and an adversary fielding disruptive technologies.
Uncertainty is a common characteristic in this security environment. In order to reduce the uncertainty, a layered
Intelligence, Surveillance and Reconnaissance (ISR) network must be constructed to provide persistent awareness
of the theater. In this respect, unmanned aerial systems provide strategic benefits and have become an
indispensible part of the changing security environment.
Keywords: Changing Security Environment, Unmanned Aerial Systems (UAS), Strategic Benefits, Intelligence,
Surveillance and Reconnaissance (ISR).
İnsansız Hava Araçları ve Değişen Güvenlik Anlayışı
Küreselleşme, hayatımızın pek çok alanına rengini verirken, teknolojik gelişmeler de küreselleşmeye ayrı bir renk
katmaktadır. Küresel güvenlik bağlamında savaşlar yerine çatışma ortamları ön plana çıkarken, yeni teknolojik
kabiliyetler de bu yeni çatışma ortamlarına uygun ürünler sunmaktadır. Birleşmiş milletler, Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı, ABD ve pek çok batı ülkesi için Afganistan, Pakistan, Yemen, Sudan ve artık Suriye bir çatışma
bölgesidir. Teknolojik gelişmelerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan insansız hava platformları da, mevcut
çatışma bölgelerindeki güvenlik problemlerine hitap eden ideal sistemlerdir.
En önemli özelliklerinden biri ‘hız’ olan son yüzyılda, her şey gibi güvenlik anlayışı da çok hızlı bir şekilde
değişmektedir. Yakın bir geçmişte kendini ispatlayan insansız hava araçları, güvenliğin hava boyutuna tarihte hiç
benzeri olmayan konseptler kazandırmıştır. Yeni güvenlik ortamının temel özelliklerinden birisi “belirsizliktir” ve
katmanlı keşif ve gözetleme kabiliyetini kesintisiz olarak sunabilen insansız hava araçları, bu belirsizliği azaltmada
stratejik öneme sahiptirler.
İnsansız hava araçları güvenlik anlayışında ne gibi değişikliklere sebep olmuştur? Örneğin 2002 yılında ABD
Savunma Bakanlığı envanterinde sadece 167 adet insansız hava aracı varken, 2010 yılında bu rakam 40 katına
çıkarak 7,494 olmuştur. 2010 yılı itibarı ile ABD Savunma Bakanlığı envanterinde10,767 insanlı hava aracı ve 7,494
insansız hava aracı bulunmaktaydı. (1)
2014 yılı Mart ayında, Amerikan Kara Kuvvetleri insansız hava araçları filosu iki milyon uçuş saatine erişmiştir. Bu
toplam uçuş saatinin ilk milyonu 20 yılda (1990-2010 arası) gerçekleşirken; ikinci milyon sadece 4 yıl içerisinde
(2010-2014) gerçekleşmiştir. Ve bu uçuşların % 90’ı savaş ortamlarına doğrudan destek olarak yapılmıştır. (2)
İnsansız hava araçlarının sınır ve sahil güvenliğini sağlamadaki önemini anlayan ABD Sınır Güvenliği Birimi (United
States Customs and Border Protection), 2005 yılından bu yana 10 adet Predator ve Hermes 450 kullanmaktadır ve
14 adet daha Predator talep etmiştir. Predator’lar hem Meksika hem de Kanada sınırında uçmaktadır. (3)
İnsansız hava araçlarından önce, hem hedef keşfi hem de hedefin etkisiz hale getirilmesi insanlı hava araçlarıyla
yapılıyordu. Keşif yapıp hedefi tespit eden pilot, avcı uçağı kullanan başka bir pilota hedefin konumunu bildiriyor ve
diğer pilot da silah sistemiyle gösterilen hedefi etkisiz hale getiriyordu. Her ne kadar teknolojik harikalar olsalar da,
havada bin kilometreye yakın bir hızla uçan hava araçları ve onların pilotları için bu hiç de kolay bir iş değildir.
1/9
İnsansız hava araçları belli bir seviyeye geldikten sonra, ilk önce keşif yaparak, hedef gösteren insanlı uçakların
yerlerini aldılar. Bu noktada bir konsept değişikliği oldu. Sonra aynı insansız hava aracına silah takıldı ve böylece iki
insanlı hava aracının yaptığı işi, tek bir insansız hava aracı yapar hale geldi. Yani aradan çok geçmeden ikinci bir
konsept oluştu. Bir F-16 savaş uçağı ek yakıt tankları ile birlikte en fazla 3 saat havada kalırken, bir Heron 24 saat
havada kalabilmektedir. Artık uçuş görevleri planlanırken yeni sürelere göre planlanmakta; Heron’un görüntüyü kime
aktaracağı, değerlendirmeyi kimin yapacağı ve bir hedef tespit edildiğinde harekete nasıl geçileceği de hesaba
katılmaktadır.
Global Hawk gibi bir insansız hava platformu, daha önce tarihte hiçbir generale nasip olmamış bakış açısını 20 km
yüksekten, 36 saat boyunca, konforlu bir operasyon merkezine aktarabilmektedir. Atatürk’ün, Conkbayırı’nda
dürbünle düşman gemilerini izlediği fotoğrafı göz önüne getirin ve aradaki farkı bir daha düşünün!
1950’li yıllarda İncirlik’ten kalkan Amerikan U-2 keşif uçakları, Rusya’nın sahip olduğu füze rampalarını ve
bombardıman uçaklarını sayarken; Rus savaş uçakları U-2’lerin irtifasına çıkamıyor ve silahla düşüremedikleri için
sadece seyretmekle yetiniyorlardı. İnsanlı U-2 uçaklarının yaptığı bu işi şimdi Global Hawk yapıyor. Hem de çok
daha uzun bir süre havada kalarak ve pilotun hayatını tehlikeye atmadan.
Yeni güvenlik anlayışına göre, görevlerin limitleri artık insan unsuruna göre değil de teknolojiye göre
belirlenmektedir. İnsan unsuru, hava aracına, limitleriyle birlikte elveda demiştir ve geriye teknolojik limitler kalmıştır.
Teknolojinin her gün devam eden gelişimi ile birlikte bu limitler de her gün daha yukarılara çıkmaktadır.
Barack Obama’nın seçim kampanyası danışmanlarından ve ‘Wired for War’ kitabının yazarı, robotik savaş uzmanı
Peter Singer’e göre; uzaktan savaş teknolojisi, beş bin yıldır ilk defa insanoğlunun savaş yöntemleri üzerindeki
tekelini kırmıştır. Singer’a göre, insan unsurunun hava aracından çıkmasından sonra kalan tek limit teknoloji değil,
teknolojinin uygulanmasıdır. (4)
Yeni güvenlik anlayışında, gözlem görevleri daha kesintisiz yapılabilmektedir. Tehdit kabul edilen unsurlar ara
vermeden, çok uzun sürelerle izlenebilmektedirler. Tehditlere müdahale için gerekli olan altyapı da bu kesintisiz,
uzun görevlere göre planlanmaktadır.
2006 yılında El Kaide’nin Irak’taki lideri Ebu Musab El Zarkavi’nin öldürülmesi dâhil, Predator’lar, ondan fazla üst
düzey El Kaide yöneticisinin öldürülmesinde rol oynamıştır. (5)
Teknolojik gelişmeler güvenlik konseptlerini değiştirirken, güvenlik konseptleri de teknolojiyi yönlendirmektedir.
Güvenlik birimleri, yeni ortaya çıkan ihtiyaçlara göre insansız hava aracı projelerini yönlendirmektedirler.
Performans, kamera kabiliyetleri ve silah sistemlerinde güvenlik birimlerinin yeni ihtiyaçlarına göre değişiklik
yapılmaktadır.
Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görev yapan Tuğgeneral David Deptula, çok yakın bir gelecekte tek bir insansız hava
aracının, altmış farklı video görüntüsünü, eş zamanlı olarak yer birliklerine aktarabileceğini söylemektedir. Yine
Tuğgeneral Deptula’ya göre, şu ana kadar Predator’lardan ateşlenen 600 Hellfire füzesinden % 95’i hedefi doğru
olarak vurmuştur. Yüzde beşlik hata da, mekanik problemlerden, güdüm kaybından veya hedefin son anda yer
değiştirmesinden kaynaklanmaktadır. (6)
Önceden insanlı hava araçlarıyla görev planlanırken, insan kaybı durumunda ortaya çıkacak sonuçlar da göz önüne
alınıyordu. Bağdat sokaklarında sürüklenerek dolaştırılan Amerikan pilotu, sorumluları iki defa düşünmeye
zorluyordu. İnsansız hava araçlarıyla planlanan görevlerde insan kaybetme riski olmadığı için, görevler diplomatik
korku olmadan, daha cesurca planlanabilmektedir. Düşen insansız hava aracının yerine yenisini koyacak ekonomik
gücünüz olduğu sürece kaygılanmadan görev planlayabilirsiniz.
Yine Peter Singer’a göre, 2008 yılında ABD tarafından dünyada gerçekleştirilen saldırıların sayısı, kabaca Kosova
Harekâtının başlangıcındaki saldırı sayısına denktir. Ama bu saldırılar ne ABD Kongresi tartışmalarında, ne de
günlük medyada yer almadı. Çünkü artık güvenlik ve savaş anlayışı değişmişti; Amerikan askerleri ölmüyordu. (7)
2/9
Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görevli, Predator eğitimi gören pilot adayı Greg Groves’un hem babası hem de
dedesi askerdi. İnsanlı bir uçağın kokpitinde hiç uçmadan Predator uçuracak olan Greg, Groves ailesinin ölme
korkusu olmadan savaşa katılan ilk bireyi olacak. (8)
İnsansız hava araçları, insanlı platformlara göre, hem boyut hem de kabiliyet açısından daha fazla çeşitlilik
sunmaktadırlar. Bu çeşitlilik de görevin gereklerine göre platform seçimini kolaylaştırmakta ve görevin hem daha iyi
hem de daha düşük maliyete yapılmasını sağlamaktadır. Mesela F-4 savaş uçaklarının bir kısmı keşif-gözetleme
yapabilecek şekilde kamera sistemi ile donatılırken, bazıları da silahla donatılmaktaydı. F-4’ ün hızı kamera
çekimleri için yüksek olmasına rağmen, elde fazla seçenek olmadığı için aynı insanlı platform farklı görevler için
planlanıyordu. İnsansız platformların çeşitliliği sayesinde, görevin gereklerine göre boyut, hız, havada kalış süresi
ve görev sistemleri açsısından en uygun hava aracını seçebiliyorsunuz. Daha önce bir F-4 ile yaptığınız görevi,
şimdi F-4 uçağının beşte biri boyutunda bir insansız hava aracı ile maliyeti çok daha düşürerek yapabilirsiniz.
Güvenlik birimlerinin görev planlayıcıları böyle bir seçme şansına artık sahip durumda.
ABD Hava Kuvvetleri, Irak Balad Üssünde görevli Albay Baxter Swift gibi bazı komutanlara göre ‘gelecek daha
henüz başlıyor’. (9)
İnsansız Hava Aracı Sistemi Nedir
İnsansız Hava Aracı Sistemi;
-Hava aracı,
-Hava aracı üzerindeki faydalı yükler/görev sistemleri,
-Kontrol istasyonu,
-Fırlatma ve kurtarma alt sistemleri (bazılarında),
-Destek alt sistemleri,
-Haberleşme alt sistemleri ve
-Nakliye alt sistemlerinden meydana gelen bir sistemdir.
Bu sistem aynı zamanda kuralları, mevzuatı ve disiplinleri olan, yerel veya küresel hava ulaşım ortamının bir parçası
olarak kabul edilmelidir.
İnsanlı hava araçlarını uçuran uçuş mürettebatının yerini, İHA sistemlerinde elektronik zekâ ve kontrol alt sistemi
almıştır. İnsansız hava aracı, daha konsept aşamasında içinde insan olmadan uçacak şekilde tasarlanır. İniş, kalkış,
haberleşme, destek alt sistemleri gibi diğer unsurlar, hem insanlı hem de insansız hava araçlarında benzer şekilde
kullanılırlar.
İnsansız hava araçları, model uçaklar veya ‘drone’ olarak adlandırılan hava araçları ile karıştırılmamalıdır. Radyo
kontrollü model uçaklar, sportif amaçlar için kullanılır ve uçarken kullanıcının görüş hattı içinde kalırlar. ‘Drone’
olarak adlandırılan hava araçları, İHA’lar gibi kullanıcının görüş hattı dışında uçabilmesine rağmen, elektronik
zekâları yoktur. Planlanmış bir görevi, programlanmış bir rotada yerine getirir ve üslerine dönerler. İletişim kurmazlar
ve görevle ilgili -fotoğraf gibi- sonuçlar, genellikle hava araçları kullanıcılarına dönmeden elde edilemez. Benzer
sebeplerden dolayı füzeler de İHA sistemlerinden sayılmazlar.
Model ve ‘drone’ olarak adlandırılan hava araçlarından farklı olarak, bir insansız hava aracı belirli derecede bir
otomatik zekâya sahiptir. Kendisini kontrol eden insan unsuru ile iletişim kurabilir ve çektiği görüntüyü; pozisyon,
hız, irtifa gibi kendisi ile ilgili bilgileri, öngörülen yere aktarabilir. Bunların yanında, kalan yakıt veya batarya miktarı,
motor sıcaklığı, hava sıcaklığı, rüzgârın yönü ve şiddeti gibi verileri de iletme kabiliyetine sahiptir.
3/9
Alt sistemlerinde veya cihazlarında bir arıza meydana geldiğinde, insansız hava platformları bu arızayı düzeltecek
veya kullanıcısını ikaz edecek şekilde dizayn edilebilirler. Örneğin haberleşme belli bir süre kesildiğinde, İHA ‘eve
dön’ komutunu uygulamaya başlayabilir ve haberleşme tekrar sağlandığında da yeni komutlara göre hareket
edebilir.
İnsansız hava araçları ‘şu olursa, şunu yap’ şeklinde programlanabilir. Yeni geliştirilen bazı İHA sistemlerinde yapay
zekâ kullanılarak, hava aracına belli bir otonomi sağlayacak ‘karar verme kabiliyeti’ kazandırılmaya çalışılmaktadır.
Diğer pek çok yeni gelişen teknolojilerde olduğu gibi, İHA terminolojisi de son otuz yıllık süreç zarfında sıklıkla
değişmiştir. İnsansız hava araçları için başlarda RPV (remotely piloted vehicle – uzaktan pilotlu araç) tabiri
kullanılmış; ancak daha sonraları insansız kara ve deniz araçlarının ortaya çıkmasıyla, ‘hava’ boyutunun
vurgulanma ihtiyacı doğmuştur. Bir süre kullanılan UMA (unmanned air vehicle – insansız hava aracı) sonraları
yerini UAV’ye (unmanned aerial vehicle -insansız hava aracı) bırakmıştır. Sistemin tamamen otonom olmadığını, bir
yerinde hala insan unsurunun mevcut olduğunu vurgulamak için, UAV kısaltması ‘uninhabited air vehicle – yaşam
olmayan hava aracı’ şeklinde de yorumlanmaktadır ki bu politik olarak da doğru bir yorumdur.
Amerikan Hava Kuvvetleri (USAF) ve Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO), RPAS (remotely piloted
aircraft systems – uzaktan pilotlu hava aracı sistemleri) tabirini tercih etmektedirler.
Son zamanlarda ortaya çıkan UAS (unmanned aircraft system – insansız hava aracı sistemi) oldukça oturmuş,
devletlerin ve kurumların vizyonlarını ortaya koydukları yol haritalarında, resmi raporlarda ve havacılık endüstrisi
yayınlarında yaygın olarak kullanılan bir tabirdir.
İHA Sistemlerinin Kullanım Alanları
İHA Sistemlerinin kullanım alanlarını genel olarak şu başlıklar altında toplayabiliriz:
-Keşif ve Gözlem
-Hedef Tanımlama ve Yerini Belirleme
-Mayın ve Diğer Patlayıcıları Belirleme
-Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Maddelerin Keşfi
-Bilimsel Araştırmalar
-Afet Önleme ve Afet Yönetimi
-Kritik Öneme Sahip Altyapıların Korunması
-Sınır Güvenliği
-Zirai Kullanım
-Doğal Parkların Gözetimi
-Hedef İmhası
İnsansız Hava Araçlarının Stratejik Avantajları
Amerikan Hava Kuvvetleri İnsansız Hava Araçları Stratejik Vizyonuna göre, insansız hava araçlarını daha önce hiç
olmadığı kadar cazip ve mümkün kılan üç temel faktör vardır.
Birinci faktör, teknolojik gelişmelerin sunduğu yeni imkânlardır. Daha küçük, daha hafif ve daha kabiliyetli yeni
4/9
sensörler, ağırlık birimi başına yapılan iş miktarını önemli ölçüde artırmaktadır. Yeni veri linkleri sayesinde, hava
aracının ve görev sisteminin komuta ve kontrolü ve veri transferi, yüksek bant genişliği üzerinden
sağlanabilmektedir. Mikroişlemci teknolojisindeki ilerlemeler, yazılımların gelişmesi, ataletsel seyrüsefer (INS) ve
küresel konum belirleme sistemlerinin (GPS) ortaya çıkmasıyla, otonom uçuşlar ve sensör verilerinin hava aracı
üzerinde işlenmesi mümkün hale gelmiştir. Yeni kompozit teknolojisi ve ileri itki sistemleri daha hafif, daha küçük ve
daha az fark edilir hava araçları doğurmuş; bunun sonucunda ortaya çıkan yakıt verimliliği de havada kalış süresini
insan limitlerini aşacak kadar artırmıştır.
İkinci faktör, sürekli değişen küresel şartların insansız sistemler için benzersiz fırsatlar sunmasıdır. Amerikan
Savunma Bilim Kurulu’nun belirttiği gibi, “insansız hava araçları, savaşın son zamanlarda ortaya çıkan asimetrik
karakterini desteklemek için ideal sistemlerdir”. İnsansız hava araçları kimyasal, biyolojik ve radyoaktif maddelerden
etkilenmiş çevrelerde kullanılabilir. İnsanlı hava araçlarının uçamayacağı kadar alçak ve yüksek irtifalarda uçabilirler.
Havada kalış süresi çok yüksek olan bazı insansız platformlar, insanlı hava araçlarının sağlayamayacağı şekilde
süreklilik arz eden hava desteği sunabilirler. Hedefe çok yakın uçarak kuş bakışı görüntü sağlama kabiliyeti olan
küçük İHA’lar, sessizliği ve taşınabilirliği ile kuvvetlerin etkinliğini önemli ölçüde artırabilirler.
Üçüncü faktör, insansız hava araçlarının sahip oldukları özelliklerle, daha önce olmayan avantajlar ve operasyon
konseptleri sunmasıdır. Mesela uzun süre havada kalabilen gözlem İHA’ları, insanlı hava araçlarına göre daha az
uçuş sortisinde, daha uzun süre hizmet verebilmektedirler. Daha az uçuş sortisi demek, kalkış üssü ile hedef
arasında geçen ‘kayıp uçuş saatlerinin’ daha az olması demektir. Daha az iniş kalkış demek, daha az risk ve maliyet
demektir. İniş, kalkış, yakıt ikmali gibi konularda görevli olan yer personelinin de iş yükünün azalması demektir. Uzun
menzilli ve havada uzun süre kalabilen İHA sistemleri çatışma bölgesine çok uzak üslerden kontrol edilebildiğinden,
çatışma bölgesinde fiilen görev alan personele nazaran personelle ilgili güvenlik, sağlık, ailevi problemler çok daha
az olacaktır.
İnsansız hava sistemlerinin uluslararası camiada genel olarak kabul edilen temel stratejik avantajları şunlardır:
1)Ekonomik Sebepler / Maliyet Etkinliği
Gözlem görevi yapabilecek insanlı bir hava aracı ile insansız bir hava aracını karşılaştıracak olursak; iki kişilik hafif
bir gözlem hava aracı için 1.2 metreküp kokpit hacmine, 1.5 metre kare ön panel alanına ihtiyaç vardır ve böyle bir
hava aracı 230 kg’dan daha hafif olmaz. Aynı gözlem görevini yapabilecek bir İHA için ise otomatik uçuş kontrol
sistemi, haberleşme sistemleri ve faydalı yük dâhil toplam 0.015 metre küp alan yeterlidir ve ağırlığı 10 kg’ı geçmez.
Aynı görevi yapacak insanlı bir hava aracına göre bir İHA, insanlı hava aracının % 3-4 ağırlığında olur, % 2.5 motor
gücü gerekir, % 3’ü kadar yakıt tüketir ve gövdesi % 25 ölçüsünde daha küçüktür.
Kullanım maliyeti açısından bakıldığında, insanlı hava aracına oranla insansız hava aracının bakım maliyeti % 20,
yakıt maliyeti % 5, personel giderleri % 50, sigorta maliyeti % 30 ve hangarlama maliyeti % 20 oranındadır.
2)İnsansız Hava Araçlarının Çeşitliliği
Farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde çok farklı boyut, maliyet ve özellikte insansız hava platformları olması, başlı
başına stratejik bir avantajdır. İnsanlı hava araçları en az içindeki mürettebatı taşıyacak büyüklükte olmak
zorundadır ve havada kalış süresi içindeki personelin limitleri kadardır.
İnsanlı hava araçlarının insansız versiyonu şeklinde İHA’lar olmasına rağmen (insanlı hava araçlarından
dönüştürülen İHA’lar gibi), insansız hava araçlarının çoğunluğu insan unsurunun varlığından kaynaklanan
kısıtlamalardan bağımsızdır. Hava aracı üzerinde insan bulundurma mecburiyetinden kurtulma, beraberinde yeni
eğilimler getirmiştir.
Bu eğilimlerden birisi, insanlı hava araçlarından daha küçük ve hafif hava araçları geliştirmek olmuştur. Hemen
hemen bütün insansız hava araçları, F-16 gibi bir savaş uçağından on ton daha hafiftir. Bugüne kadar NATO
5/9
çerçevesinde kullanılan 6,700 insansız hava aracından 6,200 tanesi küçük ve taktik boyutlardadır. Ayrıca küçük
İHA’lar bir/birkaç kişi tarafından kullanılabildiği için, kuvvetlerin en alt birimlerine dahi hava görüşü
sağlayabilmektedirler. Hedef binalara gizlice girebilecek, böcek boyutlarında insansız hava araçlarının
gerçekleşmesi biraz uzak görünse de; sadece 200 gr ağırlığında, mikro seviyede insansız hava araçları kendini
göstermeye başlamıştır.
İnsan limitleri ve ağırlığından muaf olmanın getirdiği ikinci eğilim, hava araçlarının havada kalış süresinin
uzatılmasıdır. İnsanlı ağır bombardıman uçakları havada birkaç yakıt ikmali ile nadiren 20-30 saatlik bir uçuş görevi
yapabilmiş olsa da, günümüzde HALE kategorisindeki İHA’lar için böyle bir uçuş görevi rutin haline gelmiştir. Havada
kalış süresinin artması ve uydu üzerinden kontrol sayesinde, insansız hava araçlarının çok uzun menzillere
gönderilmesi mümkün olmuştur. Yakın zamanda bir İsrail insansız hava aracının Sudan’daki bir konvoyu vurması,
bunun çarpıcı bir örneğidir.
Ayrıca, İHA’ların havada kalış süresini ikiye katlayabilecek yüksek irtifa balonları üzerinde çalışmalar devam
etmektedir. İngiltere’de devam eden Zephyr programında, ultra-hafif bir hava aracında güneş enerjisi kullanarak ve
depolayarak aylarca havada kalış planlanmaktadır.
Hava aracından insan unsurunu çıkarmanın stratejik sonucu, düşman faaliyetlerinin havadan hemen hemen
kesintisiz olarak gözlenebilmesi kabiliyetinin kazanılmış olmasıdır. Nasıl gelişmiş ülkelerde insanların kapalı devre
kameralara (CCTV) yakalanmadan dolaşması mümkün değil ise, çok çeşitli boyut ve özellikteki İHA’lar sayesinde de
çatışma bölgesindeki unsurların fark edilmeden faaliyet göstermesi zorlaşmaktadır. İnsanlı hava araçlarının sınırlı
yakıtını ve personelinin güvenliğini düşünmek zorunlu olduğu halde, insansız hava araçları şüpheli faaliyetleri uzun
süre gözlemleyebilecek, hatta çok yaklaşabilecek kabiliyete sahiptirler. Bu yüzden, insansız hava platformları Irak ve
Afganistan gibi çatışma bölgeleri için çok caziptir ve uzun vadede de cazip olmaya devam edecektir.
İnsansız hava araçlarının silahlandırılması da savaş konseptlerini değiştirmiştir. Silahlı İHA’lar, havada biri gözlem
yapan diğeri vuran iki hava aracını gereksiz kılmış, havada çok uzun süre gözlem yeteneğine sahip ve gerektiğinde
vurmaya hazır yeni bir İHA konsepti ortaya çıkmıştır.
3)Kayıpların Ciddi Derecede Azalması
Modern harekâtlarda insanlı hava aracı kaybına karşı Batı toplumlarının hassasiyeti oldukça yüksektir. Bu
hassasiyet, büyük ölçüde havacılığın ilk dönemlerinde yaşanan kayıpların gelişen teknoloji ile çok azalmış
olmasından kaynaklanmaktadır. Batı hava gücü, teknolojik üstünlüğü elinde bulundurmakta ve bu üstünlük de
kayıplara karşı hassasiyet oluşturmaktadır. 1999 Kosova Harekâtı sırasında düşürülen tek bir F-117 uçağı, pilotu
kurtarılmış olmasına rağmen Sırplar için büyük bir propaganda malzemesi olmuştu. Yine Kosova Harekâtı sırasında
Apache helikopterlerinin görevlendirilmemesi ve savaş jetlerinin uçaksavar riski olan 15,000 ft altında uçurulması
konusundaki isteksizlik, belli ölçüde bu hassasiyetten kaynaklanmaktadır.
İnsansız hava araçları, son yıllardaki harekâtlarda insanlı hava araçlarından çok daha riskli görevler yapmasına
rağmen, düşürülmeleri hiçbir zaman insanlılar kadar medya veya propaganda malzemesi olmamıştır. ABD, Soğuk
Savaş sırasında komünist bölge üzerinde çok sayıda İHA uçurmuş ve çok sayıda da düşürmüştür. Ama düşen bu
İHA’ların hiç birisi 1960 yılında düşürülen Amerikan U-2 uçağı ve Ruslar tarafından esir alınan pilotu Gary Powers
kadar ABD için utanç kaynağı olmamıştır. Türk toplumu için bu yorum biraz abartılı gelebilir ama olaya süper güç bir
devletin halkı olan Amerikalılar nazarından bakmak gerekir. İki yıllık esaretten sonra Gary Powers bir KGB ajanı ile
takas edilmiş ve Amerikan medyasında ‘bu pilotun niye intihar etmediği, böyle bir takasa değmeyeceği veya tabut
içinde ülkesine dönmesinin daha uygun olacağı’ şeklinde ciddi yorumlar yer almıştır. (10)
2013 yılında Lübnan’da kaçırılan iki THY pilotunun 71 gün tutulduktan sonra takas sonucu serbest bırakılması ve bu
olayın Türk halkı üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, bu konu daha iyi anlaşılabilir. Kaldı ki Lübnan ile savaş
halinde değildik, pilotlar savaş pilotu değildi ve görev gizli bir görev değildi. Bir de, bir Türk savaş uçağının Suriye
tarafından düşürüldüğünü ve pilotlarımızın iki yıl boyunca esir tutulduğunu düşünün. Bunun politik, sosyolojik veya
6/9
psikolojik sonuçları neler olurdu?
İnsansız hava araçları, politik hassasiyeti olan görevler için biçilmiş kaftandır. Mesela CIA, Pakistan’daki El-Kaide
militanlarına karşı İHA sistemlerini yoğun olarak kullanmaktadır. Yine Kosova Harekâtının ilk 78 gününde düşman
ateşi veya teknik arıza yüzünden NATO kuvvetlerine ait 45 insansız hava aracının düşmesi, tek bir NATO hava
personelinin kaybedilmediği gerçeğinin yanında önemsiz kalmıştır. İnsansız hava platformlarının düşman hatlarına
intihar görevi için gönderildiği de olmuştur. İkinci Irak Harekâtı sırasında bir Predator, düşman ateşini çekmek üzere
Bağdat üzerine gönderilmiş; ancak Iraklılar tarafından düşürülemeyince, yakıtı bitinceye kadar uçup kendi kendine
düşmüştür. Amerikan kaynakları, Iraklıların düşen Predator enkazında pilot aradıklarını yazmışlardır. (11) Ayrıca
olası İHA kayıplarında, personel olmadığı için arama-kurtarma risk ve maliyeti de bulunmamaktadır.
İnsansız hava araçları, kendi görevleri dışındaki insan ve araç kayıplarının azaltılmasında da önemli rol
oynamaktadırlar. 1973 Yom Kippur Savaşı’nda, Arap savunma güçleri karşısında birkaç düzine insanlı savaş jeti
kaybeden İsrail; 1982 Bekaa Operasyonu’nda, Suriye’ye ait SAM füzelerini aktive edip yerlerini belirlemek için Scout
İHA’larını kullanmış ve bunun sonucunda 20 SAM füze bataryasını sadece birkaç insanlı savaş uçağı kaybederek
imha etmeyi başarmıştır.
Afganistan ve Irak Harekâtlarında sadece ABD kuvvetleri 4,000 civarında kara personelini kaybetmiş olmasına
rağmen, İHA sistemlerinin gözetleme ve uyarı desteği sağlamamış olması durumunda bu rakamın çok daha yüksek
olacağı düşünülmektedir. Amerikalı General James Simmons, Kasım 2007’de yaptığı açıklamada, gömülü
patlayıcılardan kaynaklanan kayıpların azalmasında insansız hava araçlarının belirleyici bir faktör olduğunu
vurgulamıştır. (12) Özet olarak, insansız hava araçlarının diğer görevlerdeki insan ve malzeme kayıplarının
azaltılmasında sağladığı katkı, çok önemli bir stratejik fayda olarak görülmelidir.
4)Diplomatik Avantaj
Hava mürettebatını kaybetme riskinin ötesinde, insansız hava aracı uçuşları diplomatik açıdan çok daha düşük bir
profile sahiptir. Keşif-gözlem uçuşları doğası gereği dikkatleri üzerine çok çekmez, haber niteliği taşımaz. Ancak
insanlı bir keşif-gözlem uçağının düşürülmesi hemen haber olur ve yaşanmış pek çok olayda olduğu gibi, diplomatik
problemleri beraberinde getirir. 1999 yılında Kosova Harekâtı sırasında Sırplar tarafından düşürülen F-117 uçağı
uluslararası bir haber olup, Miloseviç’e askeri ve medyatik avantaj sağlarken; aynı yıl düşürülen Predator’un Sırp
Hava Müzesi’ndeki enkazı, benzer bir etkiyi uyandırmaktan uzak kalmıştır. 2009 yılında, ABD tarafından Irak hava
sahasında düşürülen İran İHA’sı hakkında uzun bir süre ABD ve İran hükümetleri yorum yapmamış ve resmi olarak
açıklanıncaya kadar medyanın dikkatinden uzak kalmıştır. (13)
5)Süreklilik, Monoton ve Dikkat Dağıtıcı Görevlere Uygunluk
İnsan sınırlamalarından kurtulmuş insansız hava araçları, yeni teknolojik imkânlar sayesinde çok uzun süre görev
yapabilecek şekilde dizayn edilebilmektedir. Bu da keşif gözlem görevlerinde sürekliliğin sağlanması demektir. Çok
uzun süreli sivil veya askeri keşif-gözlem görevleri mürettebata yorgunluk verip, görev performansını etkileyecek
şekilde konsantrasyonlarını azaltmakta ve risk oluşturmaktadır. Bu tür görevlerde doğru seçilmiş bir faydalı yüke
sahip insansız hava platformu, daha düşük maliyetle çok daha etkin bir şekilde kullanılabilmektedir. Kontrol
istasyonunda görev yapan İHA operatörleri de değişimli olarak çalışarak dinlenebilmekte, böylece konsantrasyon üst
düzeyde tutulabilmektedir.
6)Nükleer ve Kimyasal Etkilere Karşı Avantaj
Nükleer veya kimyasal kirlenmenin olduğu ortamlarda gerçekleştirilen sivil veya askeri görevler, uçucu personeli
ekstra bir risk altına sokar. Zirai ilaçlama için Japonya’da kullanılan 2.400’den fazla insansız hava platformu, bu
alandaki avantajın bir göstergesidir.
7)Tehlikeli Görevlere Uygunluk
7/9
Görev yapılırken karşılaşılan tehdit veya tehlike, mürettebatın göreve yoğunlaşmasını engelleyerek performansı
düşürebilir. Askeri görevlerin yanında, yangın kontrolü veya yüksek gerilim hatları kontrolü gibi sivil görevleri, İHA
operatörlerinin tehlikeden etkilenmeden, başarı ile yapabilmesi önemli bir avantajdır. Yine olumsuz hava şartları hem
sivil hem askeri görevlerin yapılmasını engellerken, İHA sistemleri aynı koşullarda personeli riske atmadan görev
yapabilmektedir. Örneğin ABD birlikleri Afganistan’da tıbbi malzeme naklini insansız helikopterlerle yapmakta ve
insanlı hava araçlarının uçamayacağı olumsuz hava koşullarında dahi görevler başarıyla gerçekleştirilmektedir.
8)AR-GE Rollerine Uygunluk
Gerçek şartlarda, daha düşük maliyet ve daha az riskle denemeleri mümkün kıldığı için, insansız hava araçları
havacılık AR-GE çalışmalarında kullanılmaya çok uygundur. Halen askeri veya sivil bazı projelerde, insanlı hava
araçlarının küçük ölçekli İHA versiyonları kullanılarak tecrübeler yapılmakta ve daha sonra gerçek ölçekli üretime
geçilmektedir.
9)Olumsuz Çevresel Sonuçların Azlığı
Aynı görevi yapan insanlı hava araçlarına göre, insansız hava araçlarından kaynaklanan olumsuz çevre sonuçları
daha azdır. Çünkü daha küçüktürler, daha az güç harcarlar ve bu sebeplerden dolayı doğurdukları emisyon ve
gürültü daha düşüktür.
10)Network İçerisinde Başka Sistemlere Entegre Edilebilirliği
Yazılım ve donanım alanındaki gelişmeler, insansız hava araçlarını bir network içerisinde diğer sistemlerle uyumlu
şekilde çalışabilir (net-centric) hale getirmiştir. Bu network merkezli operasyon konsepti, görevlerin daha etkin olarak
yapılmasını sağlamakta ve insanlı platformlarının da verimliliğini artırmaktadır. Bir çatışma bölgesinde oluşturulan
ortak bir haberleşme ve veri linki sayesinde, İHA sistemlerinin elde ettiği veri ve görüntüler bütün kara, deniz ve
hava birlikleri ve platformları tarafından gerçek zamanlı olarak paylaşılabilmekte ve bu paylaşım sonucunda, yine bir
network olarak hızlı bir şekilde sonuç alıcı hareket gerçekleştirilebilmektedir.
Havacılık ve uzay alanındaki gelişmeler, insanoğlunun kara ve deniz alanlarında elde ettiği gelişmelerden çok daha
büyük ve hızlı olmuştur.
Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore, 19 Nisan1965 yılında Electronics Magazine dergisinde yayınlanan
makalesi ile teknoloji tarihine kendi adıyla geçen Moore yasasında şunu öngörmüştür: ‘Her 18 ayda bir tümleşik
devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısı iki katına çıkacak, bu durum bilgisayarların işlem kapasitelerinde
büyük artışlar yaratacak, üretim maliyetleri ise aynı kalacak, hatta düşme eğilimi gösterecektir’. 1965 yılında,
“mikroişlemciler içindeki transistör sayısı her 18 ayda iki katına çıkacaktır” diyen Moore, daha sonra1975 yılında bu
öngörüsünü güncellemiş ve ‘her iki yılda bir iki katına çıkacak’ şeklinde düzeltmiştir. Sözün ilk söylendiği 1965
yılından bu yana, bu yasa çoğunlukla geçerli olmuştur.
Bilgisayarlar için öngörülen bu kapasite artışı gerçeğini önümüzdeki 20-30 yıllık süreç çerçevesinde
değerlendirdiğimizde, karşımıza inanılmaz bir performans artışı çıkacaktır. Bu performans artışının havacılık
teknolojilerine yüzde yüz yansıyacağını düşünmek gerçekçi olmasa da, önümüzdeki yılların insansız hava
sistemlerinde çok önemli gelişmeler getireceği şüphe götürmez bir gerçektir.
Sonuç
İnsansız hava sistemleri teknolojisi, geleceğimizi derinden etkileyecek gerçek bir olgudur. Bu olguya reaktif olarak
cevap vermek zaman, emek ve para kaybı anlamına gelirken; proaktif olarak yaklaşmak da bu kayıpları önleyecek
ve bu yeni teknolojinin imkânlarından daha fazla yararlanılmasını sağlayacaktır.
Böyle bir proaktif yaklaşım takip edildiğinde, insansız hava aracı sistemleri alanında faaliyet gösteren üretici,
planlayıcı veya kullanıcı kurum ve şirketlerin göz önünde bulundurmasında fayda sağlayacak noktalar vardır. Birinci
8/9
önemli nokta, Savunma Sanayii Müsteşarlığı gibi hem şirketler hem de kurumlar açısından yönlendirici olan
birimlerin konuya hâkim olmalarıdır. Bu koordinatör birimler, sahip oldukları insan kaynaklarını bu alanda iyi eğitirler
ve dünyadaki gelişmeleri de güncel olarak takip ederlerse, ülkemizdeki durumsal farkındalığı daha sağlıklı
oluşturabilirler.
İkinci önemli nokta, Hava Kuvvetleri gibi belli başlı kullanıcı birimlerin mevcut doktrinlerini, prosedürlerini,
politikalarını ve hukuki altyapılarını gözden geçirmeleridir. İnsansız hava sistemlerinin verimli olarak kullanılabilmesi
için bütün bu alanlardaki altyapının da sağlıklı olması gerekir.
Üçüncü önemli nokta, insansız hava teknolojileri alanında faaliyet gösteren/göstermek isteyen özel şirketlerin
büyük resmi ve bu büyük resim içinde oynamak istedikleri rolü çok iyi anlamaları gerekir. İnsansız hava sistemleri
büyük ve büyüyecek bir pazardır. Bu alanda uzun vadeli yatırım yapacak özel şirketlere ihtiyaç vardır ama bu
şirketlerin bilinçli olması gerekir. Süt sektörüne girer gibi insansız sistemler sektörüne giren firmaların büyük
bütçeleri olsa bile başarı şansları düşüktür.
Kaynakça:
1. Unmanned Systems Integrated Roadmap (2013-2038). US Department of Defense.
2. Unmanned Vehicles: The concise global industry guide.(Annual Handbook 2014 -Issue22) Berkshire:
Shephard. sh. 5.
3. Grossman, L. (February11, 2013). Drone Home. Time. vol 181, sh. 18-25.
4. How robot drones revolutionized the face of
warfare.http://edition.cnn.com/2009/WORLD/americas/07/23/wus.warfare.remote.uav/ Erişim: 31
Aralık 2014,
5. a.g.e.
6. a.g.e.
7. Singer, P.W. (2009). Wired for War: The Robotics Revolution and Conflict in the 21st Century. New
York : Penguin Books. sh. 26.
8. How robot drones revolutionized the face of
warfare.http://edition.cnn.com/2009/WORLD/americas/07/23/wus.warfare.remote.uav/Erişim: 31 Aralık
2014,
9. a.g.e.
10. Rich, B. R. & Janos, L. (1994). Skunk Works: A Personal Memoir of My Years at Lockheed. New York:
Little Brown & Co. sh. 74.
11. Goulter, C.J.M. (2008). The Development of UAVs and UCAVs : The Early Years. O. Barnes (Ed.) Air
Power UAVs: The Wider Context. Royal Air Force Directorate of Defence Studies.sh. 12.
12. a.g.e.
13. a.g.e.
EtiketlerGüvenlik
9/9

Benzer belgeler

Dokümanı açınız

Dokümanı açınız Diğer pek çok yeni gelişen teknolojilerde olduğu gibi, İHA terminolojisi de son otuz yıllık süreç zarfında sıklıkla değişmiştir. İnsansız hava araçları için başlarda RPV (remotely piloted vehicle –...

Detaylı