YDG Sayı: 135 (2008) - Yeni Demokrat Gençlik

Transkript

YDG Sayı: 135 (2008) - Yeni Demokrat Gençlik
*192101* Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 135 *Temmuz 2008 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506
Devrimci gençlik hareketi için
B‹RLEfi
fiE
EL‹M
HAREKETE GEÇEL‹M!
✗
YDG E¤itim Çal›flmas› baflar›yla gerçekleflti...
✗
Demokratik Akademik Mücadeledeki ›srar›m›z sürüyor
✗
Dipten gelen dalgayla bütünleflmek...
✗
Ulusal ve s›n›fsal çeliflkileri do¤ru iflleyelim
✗
T. Kürdistan›’ndaki kitle örgütleri üzerine...
✗
Anti-emperyalist mücadelede önemli bir ad›m: ILPS 3. Kongresi
Munzur Festivali’nde
b u l u fl a l › m . . .
3
SUNU
Merhabalar,
Yeni bir say›m›zla daha karfl›n›zday›z. Kolektif bir emekle ortaya ç›kan dergimizin bu say›s›nda da ilginizi çekece¤ini
düflündü¤ümüz çok say›da yaz›ya yer veriyoruz.
Bu say›m›zda YDG aç›s›ndan 2 önemli geliflmeye genifl
yer ay›r›yoruz. ‹lki 26-30 Haziran tarihleri aras›nda ‹stanbul’da örgütledi¤imiz E¤itim Çal›flmas›n› anlatan yaz›d›r. Çal›flma süreci hakk›nda genel bilgilerin verildi¤i yaz›n›n ilgiyle
okunaca¤›n› düflünüyoruz. Bu çal›flmada ortaya konulan
ürünlere önümüzdeki say›larda da yer vermeye devam edece¤iz.
‹kinci önemli geliflme ise anti-emperyalist bir örgüt olarak YDG’nin kuruluflundan bu yana üyesi oldu¤u Halklar›n
Uluslararas› Mücadele Ligi’nin (ILPS) 3. Kongresi’nin Hong
Kong’da baflar›yla örgütlenmesidir. ILPS’yi ve Kongre’yi anlatan yaz›n›n önümüzdeki dönemde gündemimizde daha fazla
yer alacak olan ILPS Gençlik çal›flmas› aç›s›ndan dikkatle takip edilmesi gerekti¤ini düflünüyoruz. Önümüzdeki say›larda
Kongre’ye kat›lan di¤er ülkelerden gençlik örgütlerinin belgelerine sayfalar›m›zda yer verece¤iz.
Bu say›m›zda ayr›ca T. Kürdistan›’nda faaliyet yürüten
www.ydg-online.org
‹
Ç
‹
N
D
E
K
‹
L
E
YDG’lilerin ulusal ve s›n›fsal mücadele aras›ndaki iliflki ve kitle örgütlerindeki çal›flma tarz›m›z üzerine somut verilerden
yola ç›karak haz›rlad›klar› yaz›lara yer veriyoruz. Yaz›lar›n ilgiyle ve elefltirel gözle okunmas›n›n ve gelifltirilmesi için katk› sunulmas›n›n yararl› olaca¤› kanaatindeyiz.
Kitle hareketinin yükselifl belirtilerinin bariz flekilde ortaya ç›kt›¤› bu dönemde süreci ileriye tafl›mak aç›s›ndan demokratik kitle örgütlerinde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmaya
önem vermekteyiz. Bu do¤rultuda baflta Kolektifin Sesi olmak üzere DKÖ’lerdeki çal›flmam›za rehberlik edecek yaz›lar dergimizin bu say›s›nda yer almaktad›r.
Yaz süreci özellikle ö¤renci arkadafllar›m›z için emekçi
kitlelerle bütünleflme, emekçi kitlelerden ö¤renme ve halk›
daha yak›ndan tan›ma, örgütsel gücümüzü farkl› kesimler
içinde gelifltirme gibi görevleri yerine getirme konusunda
önemli f›rsatlar vermektedir. Bu f›rsatlar› devrimci coflkuyla
kullanmak oldukça önemlidir. Bu anlamda Dersim Festivali
ve A¤ustos ay›nda gerçeklefltirece¤imiz yaz çal›flmas› kitlelere giderken kolektif bilincimizi gelifltirmede önemli yerde
durmaktad›r. Bu çal›flmalara tüm YDG’lilerin kat›lmas› ça¤r›s›nda bulunuyoruz.
‹çinden geçti¤imiz dönemin sundu¤u olanaklar› do¤ru kullanarak mücadelemizi ileriye tafl›yaca¤›m›za olan inanc›m›zla
tüm arkadafllar›m›za faaliyetlerinde baflar›lar diliyoruz. ✌
www.egitimhakkinasahipcik.org
R
- ‹syan› her tarafa yay..................................................4-5
- Kolektifin Sesi .....................................................30-34
- YDG E¤itim Çal›flmas›................................................6-9
- Gençli¤e Notlar.....................................................35-36
- Özgür Okul.................................................................10
- Genç Kad›n-Bafll›k Paras›......................................40-41
- Forum...................................................................14-15
- ILPS 3. Kongresi...................................................42-45
- Bologna Süreci incelemesi....................................16-18
- Göçmen Genç-Bologna Süreci ve Hollanda............46-47
- Ufuk...........................................................................20
- Sivas katliam›.......................................................50-51
- Denge Ciwane.......................................................22-23
- ’68 ve Sinema.......................................................56-57
- T. Kürdistan›’ndaki kitle örgütleri.........................24-25
- Gerilla anlat›m›.....................................................60-62
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL
➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön Matbaac›l›k Davutpafla Cd. 75/2, B 366
➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34
➧ MALATYA: DABAKHANE MAH., TURGUT TEMELL‹ CAD., BARIfi ‹fi HANI. NO: 3 NO: 94 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0
e-mail: [email protected]
ISSN. 1302-7506
542 216 48 00
➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0 446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri:
[email protected]
[email protected]
➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0
536 613 81 98
➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N CEP:0 545 685 25 27
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS:
0049 203 40 60 959
BANKA HESAP NUMARALARI
Selma fiahin
Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi
Euro Hesab›: 48209849-5001
TL Hesab›: 48209849-5002
Yeni Demokrat Gençlik
4
Ezilenlerin dipten gelen tepkisini
örgütlemek için kitlelerin içine
Haziran ay› egemen s›n›flar›n birbirlerine yönelik bu dalaflmalar›n›n d›fl›nda, emek
hareketi aç›s›ndan da oldukça hareketli geçen bir dönem
yaflad›. Özellikle 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direniflinin y›ldönümünde gerçeklefltirilen
grevler ve eylem önemli bir
yerde durmaktad›r. Tuzla tersanelerinde yaflanan ölümlere dikkat çekmek ve ölümlerin durdurulmas› talebiyle yap›lan grev yeterli deste¤i görmese de yine de iflçi s›n›f›n›n
örgütlü¤ünün engellenmeye
çal›fl›ld›¤› bir dönemde büyütülmesi gereken bir olayd›r.
Sakarya’daki lastik iflçilerinin
grevi ve Düzce’deki deri iflçilerinin eylemlerini de yine bu
yönde okumam›z gerekmektedir.
Egemen s›n›f kliklerinin aras›ndaki çat›flmalar›n›n ayyuka
ç›kt›¤› ve giderek aymazlaflt›¤› bir ay› daha geride b›rakt›k.
AKP’nin kapatma davas›, ‘türban de¤iflikli¤inin’ Anayasa Mahkemesinde reddedilmesi, Ergenekon davas›, “Genelkurmay›n
Türkiye’yi Biçimlendirme Plan›”n›n bas›na s›zd›r›lmas›… Egemen s›n›f klikleri aras›nda birbirlerine karfl› son kozlar›n› oynama gayretiyle karfl›l›kl› çekilen restlerle dolu bir ay geçti. 1
Temmuz’da Ergenekon davas› kapsam›nda gerçeklefltirilen
operasyonla, aralar›nda bir dönem ordunun üst kademelerinde görev yapm›fl kiflilerin, Türkiye’nin en önemli sanayicilerinin ve eski milletvekillerinin bulunmas› ve bu operasyonun,
tam da AKP hakk›nda aç›lan kapatma davas› ile ilgili Yarg›tay
Baflsavc›s›n›n Anayasa Mahkemesine sözlü aç›klama yapt›¤› güne denk gelmesi, AKP’nin de kozlar›n› oynad›¤› yorumlar›n›n
yap›lmas›na neden oldu. Operasyon çerçevesinde gözalt›na
al›nanlar aras›nda emekli orgenerallerin bulunmas› Türkiye’deki kontrgerilla örgütlenmelerinin devletin kendisinden
hiç de ba¤›ms›z olmad›¤›n› göstermektedir.
Ergenekon davas› ve AKP’nin kapatma davas› ile ülke gündemi oldukça meflgul edilmektedir. Bu meflguliyet de ülkenin
demokrasi s›nav› olarak nitelendirilmekte ve bizlerden de bu
yalana inanmam›z beklenmektedir. Bu s›nav ülkenin demokratikleflme s›nav› de¤ildir. Bu s›nav hakim s›n›f kliklerinin
hangisinin halk› ezece¤inin belirlenmek istendi¤i bir
s›navd›r. Hakim s›n›flar›n birbirlerine karfl› böyle düflmanca
tav›rlar içerisine girip, gündemi bu yönde meflgul etmesiyle
beraber yine emekçi halk karfl›s›nda birliktelik sergileyebilmekteler. Ortak düflmanlar› karfl›s›nda birleflen egemenlerin yine sessiz sedas›z bir flekilde birbiri ard›na
ekme¤e, elektri¤e, benzine, ulafl›ma yapt›¤› zamlar
bize onlar›n demokrasi s›nav›ndan ne anlad›klar›n›
göstermektedir.
Haziran ay› egemen s›n›flar›n birbirlerine yönelik bu dalaflmalar›n›n d›fl›nda, emek hareketi aç›s›ndan da oldukça hareketli geçen bir dönem yaflad›. Özellikle 15-16 Haziran Büyük
‹flçi Direniflinin y›ldönümünde gerçeklefltirilen grevler ve eylemler önemli bir yerde durmaktad›r. Tuzla tersanelerinde
yaflanan ölümlere dikkat çekmek ve ölümlerin durdurulmas›
Yeni Demokrat Gençlik
5
talebiyle yap›lan grev yeterli deste¤i görmese de yine de iflçi s›n›f›n›n örgütlü¤ü- Van Mitingi
nün engellenmeye çal›fl›ld›¤› bir dönemde
büyütülmesi gereken bir olayd›r. Sakarya’daki lastik iflçilerinin grevi ve Düzce’deki deri iflçilerinin eylemlerini de yine
bu yönde okumam›z gerekmektedir.
Bununla beraber T. Kürdistan›’nda
köylülerin kurakl›¤a karfl› gerçeklefltirdi¤i
mitingler, kitlelerin mevcut düzenden hoflnutsuzluklar›n›n ifadesidir. ‹flçi ve köylü
kitlelerinin sorunlar› karfl›s›nda art›k
sessiz kalmad›klar›n›, kendilerini bir
flekilde ifade etmeye çal›flt›klar›n›
görmekteyiz. Yaln›z gösterilen bu tepkiler s›n›f bilincinden oldukça uzakt›r. Bu da
den soruflturma aç›lan ö¤retmenlerin yan›nda olmal›,
bize iflçi ve köylü kitleleri içerisinde daha örgütlü bir famücadelelerini desteklemeliyiz.
aliyet yürütmemiz gerekti¤ini bizlere göstermektedir.
7 Haziran’da Van’da gerçeklefltirilen “Bar›fl ve
Ö¤renci gençlik aç›s›ndan haziran ay› s›navlarla doDemokrasi” mitingine kat›lan on binler sisteme olan
lu bir ay oldu. Art›k neredeyse ilkö¤retimde okuyabilkinlerini hayk›rm›fllard›r. Van’da Newroz’da sald›r›lara
mek için bile s›navlar›n yap›laca¤› bir ülkede yaflad›¤›halk›n verdi¤i mücadeleye destek amaçl› yap›lan bölgem›zdan kaynakl› kimin hangi s›nava girdi¤i bilinemez olsel miting ve mitinge yönelik devletin kolluk güçlerinin
du. OKS, SBS, ÖSS, KPSS, YDS… Ö¤rencilerin kaderalm›fl oldu¤u tutum, mitinge kat›l›m için çevre illerden
lerinin bir s›navla belirlendi¤i ülkede yaflanan skandalgidenlerin neredeyse her on kilometrede bir durdurulardan bahsedilmemesi, sistemin e¤itime verdi¤i de¤eri
lup aramalar›n yap›lmas›, demokratik bir tepkinin nas›l
gözler önüne sermekte. T. Kürdistan›’n›n birçok ilinde
da ‘demokratik’ bir yolla engellenmeye çal›fl›ld›¤›n›n
kopya flebekelerinin kurulmas› ve bu flebekelerinin içegöstergesidir. 1 May›s’ta azg›nca sald›ran faflist zihniyet
risinde emniyet görevlilerinin, tarikat mensuplar›n›n
yine burada kendisini göstermifl, mitinge kat›l›mlar› enbulunmas› sistemin kendisi ile ilgili bir çeliflkiyi do¤urgellemeye çal›flm›flt›r. Buna ra¤men onlarca saat yollarmaktad›r. Kopya flebekelerinin yakalanmas›na, örgütlü
da bekleyen eylemciler kararl› bir flekilde mitinge kasuç kapsam›na girmesine ra¤men herhangi bir ifllemin
t›lm›fllard›r.
yap›lmamas› da daha dikkat çekici bir durumdur.
Okullar›n kapanmas› ile tatil döneminde bulunmakE¤itim emekçileri aç›s›ndan yine sald›r›lar›n ve diretay›z. Ancak her zaman dedi¤imiz gibi, devrimci bir innifllerin oldu¤u bir dönemde, T. Kürdistan›’n›n birçok
san için tatil dönemi yoktur. Bu yüzden faaliyetimizden
ilinde tüm Türkiye’de gerçeklefltirilen SSGSS karfl›t›
h›z kesmeden, ezilenlerin geliflen sessiz ve derin öfkesevk eylemine kat›ld›klar›ndan dolay› E¤itim-Sen üyelelerini örgütlü bir güce dönüfltürecek çal›flmalar içeririne ve eyleme kat›lanlara aç›lan soruflturmalar sistesinde olmal›y›z.
min korkusunu göstermektedir. Özellikle T. KürdistaYaz dönemi festivallerle geçen bir dönem olmaktan›’nda at›lan ad›mlar›n dahi soruflturma konusu oldu¤u
d›r. Festivaller de bizim genifl kitlelerle buluflabilece¤ibir dönemde buradaki bask›lar›n gündemlefltirilmesi,
miz alanlardan bir tanesidir. Bu yüzden festivallere
ortak bir dilin yakalan›p birlikte hareket edilmesi
özel bir önem vermeliyiz. Dersim festivali de geleönemlidir. Sendikal faaliyetlerin geliflkin olmad›¤› bölne¤i ve yasaklara ra¤men inatla yap›lmas›yla önemli bir
gede, E¤itim-Sen faaliyeti yürüttü¤ü için Diyarbak›r’da
yerde durmaktad›r. Dersim festivalinde aktif flekilde
sürgüne gönderilen ö¤retmenin, K›z›ltepe’de haklar›nyer almak ve ard›ndan örgütlenecek olan yaz çal›flmada valili¤e kimin att›¤›n›n belli olmad›¤› mailler yüzüns›na tüm YDG’lilerin kat›l›m› oldukça önemlidir.
Yeni Demokrat Gençlik
6
YDG E¤itim Çal›flmas›
baflar›yla gerçekleflti
‹stanbul YDG’nin örgütledi¤i ve di¤er alanlardaki arkadafllar›m›za ça¤r›da bulunmas› ile daha genifl kapsamda örgütlenen E¤itim Çal›flmas› 26-30 Haziran tarihleri aras›nda baflar›yla gerçekleflti. Oldukça yo¤un geçen e¤itim çal›flmas›n›n esas konusu Marksist ideolojiye giriflti. Öncesinde görev alan YDG’lilerin haz›rlad›klar› sunumlar ve yap›lan
tart›flmalar ile e¤itim çal›flmas› kolektif flekilde örgütlenebildi. Afla¤›da çal›flmaya ‹stanbul’dan kat›lan bir arkadafl›m›z›n
tuttu¤u notlardan oluflturdu¤u yaz›ya yer veriyoruz.
Çal›flma öncesi haz›rl›klar
26-30 Haziran tarihleri aras›nda YDG e¤itim çal›flmas›n›n
yap›laca¤› yaklafl›k bir ay öncesinden alanlara bildirilmiflti. Çal›flman›n ‹stanbul’da yap›lacak olmas› da bizleri yo¤un bir sürece sokmufltu. Maddi imkânlar›m›z›n k›s›tl› olmas› nedeniyle hem semtlerde hem de ‹stanbul’un merkezi yerlerinde yo¤un bir flekilde dergi da¤›t›m› gerçeklefltirdik, o süreçte yap›lan mitinglerde su satt›k. Bu tam anlam›yla ihtiyaçlar›m›z› karfl›layabilece¤imiz miktarda olmasa da bir k›sm›n› karfl›lamaya
yetti. Ayn› flekilde, alan›m›zdan sunum yapacak arkadafllar
yo¤un bir araflt›rma-inceleme evresine girdiler.
Özellikle son 1 haftaya girdi¤imizde çal›flman›n yap›laca¤›
yer ve çal›flmaya kat›lacak yoldafllara verilecek yemek için
yo¤un bir aray›fla girdik. Yapt›¤›m›z görüflmeler sonucunda
ilk iki gün Kad›köy BES, son iki gün de Kartal E¤itim-Sen yerlerini bizlere açabileceklerini ifade ettiler. Ö¤len yemeklerimiz de DDSB’li yoldafllar›m›z taraf›ndan çözüldü. Di¤er alanlardan gelecek arkadafllar›m›z›n kalabilecekleri yerler için de
semtlerdeki yoldafllar›m›zla görüflmeler yapt›k.
Di¤er teknik meseleleri de ‹stanbul’da olan arkadafllar
paylaflt›. Daha düzenli bir iflleyifl oturtabilmek için görev
paylafl›m›n› ekipler kurarak gerçeklefltirdik. Bu amaçla karfl›lama ekibi, yerlefltirme ekibi ve iafle ekibi oluflturduk.
Çal›flman›n ilk günü
‹lk gün karfl›lama ekibi Haydarpafla tren gar›nda di¤er
bölgelerden gelen arkadafllar› al›p sendikaya getirdikten
sonra hep beraber kahvalt› yapt›k. Ö¤leye kadar gelmeyen
bölgeleri bekledik. Bekleyiflin de kendi aç›m›zdan olumluluklar›n› gördük; tan›mad›¤›m›z yoldafllarla tan›flt›k ve genel
üzerine sohbetler ettik. Bu süreçte de kalacak yeri olmayanlar›n gidecekleri yerleri planlad›k. Ayr›ca her akflam çal›flma yerinin temizli¤ini yapmalar› için bir de temizlik ekibi
kurduk.
Ö¤leden sonra toplant› salonuna geçtik. ‹stanbul’dan
bir arkadafl›m›z›n yapt›¤› konuflmayla çal›flmam›z› bafllatm›fl
olduk. Konuflmas›nda arkadafl›m›z e¤itim çal›flmalar›n›n
YDG aç›s›ndan önemli bir yerde durdu¤unu ancak bu kapsamda bir çal›flman›n YDG aç›s›ndan bir ilk oldu¤unu vurgulad›. Bu çal›flman›n son süreçte yo¤unlaflt›¤›m›z kitle çizgisi, YDG’nin kurumsallaflmas› ve demokratikleflmesi sürecinin bir parças› oldu¤unu ve 2. Konferans ve Genç Kad›n
Buluflmas› etkinliklerini tamamlad›¤›n› belirtti. Arkadafl›m›z
ayr›ca devrimci mücadelede politik birikimin ve teorik çal›flman›n önemi üzerinde durarak cahil veya yar›-cahil bilgiyle düflman› alt etmenin mümkün olmayaca¤›n› söyledi. Sonras›nda o günün tart›flma konusu olan “E¤itim çal›flmas›n›n
amac›, içeri¤i, kurallar›, bu ba¤lamda politik çal›flmalar›n önemi,
biçimi, yöntemleri, alanlarda nas›l gerçeklefltirildi¤i üzerine deneyim aktar›m›, olumlu-olumsuz yanlar›m›z” üzerine konufltuk
Yeni Demokrat Gençlik
ve alanlar›n kendi deneyimlerini dinledik. Kimi alanlar›m›z
e¤itim çal›flmas›n› yeni yeni oturttu¤unu, haftada bir veya
iki haftada bir e¤itim çal›flmas› ald›klar›n›, bunlar›n kendi
cephelerinden çok faydal› oldu¤unu ve ayr›ca alanlar›nda ald›klar› çal›flmalar›n bu e¤itim çal›flmas›na da bir ön haz›rl›k
oldu¤unu belirttiler. Baz› alanlar›m›z da daha sistemli bir
e¤itim çal›flmas› örgütleyemediklerini, her seferinde baz›
aksakl›klar›n ç›kt›¤›n› ama çal›flma sistemati¤ini kurmay› hedeflediklerini belirttiler.
Saatte bir verilen 10 dakikal›k çay molalar›nda da tart›flmalara devam ettik, yap›lanlar-yap›lmas› gerekenler-yap›lacak üzerine sohbetler ettik.
‹lk günkü program› daha k›sa tuttuk, çünkü di¤er bölgelerden gelen arkadafllar yorgundular ve dinlenmeleri gerekiyordu. Bu sebeple onlar› daha öncesinden görüfltü¤ümüz
evlere gönderdik.
2. gün
Sabah saat 9’da Kad›köy BES’te topland›k, çaylar›m›z›
içtikten sonra toplant› salonuna geçtik. ‹lk ders konumuz
olan “Felsefe” ‹stanbul’daki arkadafllar taraf›ndan anlat›ld›.
Arkadafllar ilk olarak “Felsefe nedir?” sorusunun cevab›n› arad›lar, sonra “metafizik” ve
“diyalektik materyalizm” kavramlar›n› aç›klay›p aralar›ndaki farklar›
koydular ortaya. “‹dealizmden”,
idealist düflünce yap›s›na sahip
olan Platon, Hegel, Aristo’dan ve
onlar›n düflüncelerinden k›saca
bahsettiler. Materyalist düflünce
yap›s›na sahip filozoflar› ve düflüncelerini aktard›lar. Kaba materyalizm ve mekanik materyalizm aras›ndaki ortakl›klar› ve farkl›l›klar› ortaya koydular. Son olarak “diyalektik materyalizm” konusunu daha genifl bir biçimde ele al›p “her fley de¤iflir”, “her fley birbirine ba¤l›d›r” (neden-sonuç iliflkisi),
“nicel de¤iflimler nitel de¤iflimlere yol açar”, “karfl›tlar›n
birli¤i ve savafl›m›” ve çeliflki yasas›n› (çeliflkinin evrenselli¤i, çeliflkinin özgüllü¤ü, bir çeliflkinin ana yönleri, temel çeliflki, bafl çeliflki) anlatt›lar. Arkadafllar›n anlatt›klar›n› örneklerle somutlanmas› çok daha ak›lda kal›c› olmas›n› sa¤lad›. Özellikle sunum yapan arkadafl›n Himalaya tavflan›n›n
genleriyle ilgili verdi¤i örnek 4 gün boyunca sürekli an›ld›.
Yine niceliksel s›çrama konusunda molotofun patlamas›nda
hangi ilkenin geçerli oldu¤u konusunun çok canl› ve yo¤un
kat›l›mla gerçekleflmesi ve bir anlaflmaya var›lamamas› da ilgi çekiciydi. Anlaflma olmamas› nedeniyle tart›flmaya son
noktan›n pratikte deneyerek konulmas› karar› verildi.
Ö¤len yeme¤inde tatl› olmamas› arkadafllar›n “can›n›
7
s›kt›ysa” da Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm’ün yapt›¤› konuflma ve “emek ve gençlik, iflçi-emekçi hareketine olan ilgimiz, kat›l›m›m›z” konusundaki tart›flma baya hareketli geçti. SSGSS’nin uzunca
bir süre gündemde oldu¤u halde, neden son süreçte bu kadar tepki toplad›¤› üzerine yürütülen tart›flmada DDSB’li
arkadafl dipten bir dalga geldi¤ini ve son süreçte bunun
yans›malar›n› gördü¤ümüzü söyledi. Türk-‹fl’in 1 May›s sürecine neden bu kadar dahil oldu¤u ve sonras›nda hiçbir
sesin ç›kmad›¤› sorusuna; “devlet yap›lacak eylemlilikleri
kendi elinde tutabilmek, yönlendirmek için iflbirli¤i halinde
oldu¤u sendikalar› devreye sokar. E¤er bu sendikalar arac›l›¤›yla süreci yönlendirip müdahale edemiyorsa zorla müdahale etme yolunu seçiyor. Türk-‹fl’in “1 May›s’ta Taksim’deyiz” söyleminin bir tuzak oldu¤unu ve devletten izin
al›narak söylendi¤ini düflünüyorum. Son anda vazgeçmesi
de bu tuza¤›n bir parças›yd› ve Türk-‹fl içinde baz› çat›rdamalara yol açt›, son zamanlardaki sessizliklerini de buna
ba¤l›yorum.” fleklinde yorumlad›. Tersanelerdeki sürecin
zorlu¤una de¤inen DDSB’li arkadafl›m›z iflçilerin örgütlenmesinde yaflanan s›k›nt›larda izlenen örgütlenme çizgisinin
de etkili oldu¤unu anlatt›. Ayr›ca DDSB’li arkadafl Belediye-‹fl’in içinde bulundu¤u süreçten ve önüne koydu¤u çal›flmalardan da k›saca bahsetti ve “gerçekli¤in kendisi, bulundu¤umuz yerdir;
önemli olan do¤ru sözü do¤ru yerde
söylemektir” dedi. Konuflma salona
ast›¤›m›z “Halka hizmet et!” ça¤r›s›n›n önemi ve gereklili¤i üzerine yorumlar›n yap›lmas› ile sona erdi.
Günün son dersi olan “Ekonomi-Politik” ‹stanbul’daki arkadafllar taraf›ndan verildi. ‹lkel
komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum, kapitalist
toplum, sosyalist toplum ve komünist toplum bafll›klar› alt›nda her sürecin üretim iliflkilerine ve üretim araçlar›na
de¤indiler. Metan›n, kullan›m de¤erinin, de¤iflim de¤erinin
ve toplumsallaflman›n ne olduklar› hakk›nda uzun bir tart›flma yürütüldü. Dinleyici baz› arkadafllar›n verdikleri somut
örneklerle konunun daha iyi anlafl›lmas› sa¤land› fakat ekonomi politik konusunda bizlerin de çok yetersiz ve bilgisiz
oluflu konunun tam anlam›yla kavranmas›na engel oldu ve
yine baz› aç›klar›n kalmas›na neden oldu.
3. gün
3. gün ilk dersimiz “ütopik sosyalizm, bilimsel sosyalizm, devlet ve devrim” di. Bu konuyu da Ege’den arkadafllar anlatt›. Sunum yapan arkadafllar ilk olarak “ütopik
sosyalizm” ve “bilimsel sosyalizm”in ne olduklar›n› ve kim-
Yeni Demokrat Gençlik
8
ler taraf›ndan gelifltirildi¤ini belirttikten sonra kapitalist üretim biçiminin ne oldu¤unu ve nas›l geliflti¤ini ortaya koydular. Bu ba¤lamda kapitalist üretim biçiminin geliflmesiyle
üretim araçlar›n›n niteli¤inin de¤iflti¤ini, kapitalizmin yedek
bir sanayi ordusu oluflturdu¤unu, bunun da iflsizler oldu¤unu, sermaye sahiplerinin kâr h›rs› gütmesinin bir zorunluluk
oldu¤unu belirttiler. K›saca ekonomik krizlerin kayna¤›n› da
aç›klad›lar.
Devlet ve devrim konusunda süreci “devletin ortaya ç›k›fl›, bir sömürü arac› olarak devlet, devletin yok olma süreci, proletarya diktatörlü¤ü ve devrim” olarak ay›r›p ifllediler.
Türkiye’de devlet ve devrim konusunda devletin yönetim biçiminin faflizm, ekonomik tahlilinin yar›-sömürge ve yar›-feodal oldu¤unu anlat›p devrimin alaca¤› biçimin de ilk aflamada yeni demokratik devrim oldu¤unu belirttiler.
Sunum yapan arkadafl›n çok güzel bir örnek bildi¤ini, fakat örne¤in o anda akl›na gelmedi¤ini söylemesi veya konuyla ilgili çok güzel bir al›nt› ayarlad›¤›n› ama o an bulamad›¤›n› belirtmesi yapt›klar› sunuma daha bir canl›l›k katt›.
Bunun d›fl›nda genel olarak verdi¤i örnekler çok canl›yd› ve
ak›lda kal›c›yd›. Ayn› zamanda arkadafl›n anlat›fl biçimi de
çok iyiydi ve sunumu renklendirip dinleyicilerin de tart›flmaya kat›lmas›n› sa¤lad›.
Sunumdan sonra yemek aras› verildi ve verilen ekmek
aras› peynirler arkadafllar›n sitemlerine yol açt›, çünkü daha önceki iki gün yedikleri s›cak yemekleri arad›lar.
Yemek sonras›nda “ulusal ve s›n›fsal çeliflkiler ekseninde Kürt halk gençli¤i içinde örgütlenmek” üzerine bir tart›flma yürüttük. Bu anlamda özellikle Amed’den
gelen arkadafllar›n aktard›klar› deneyimler çok çarp›t›c›yd›.
Onun d›fl›nda di¤er alanlardan arkadafllar da kendi bölgelerinde neler yapt›klar›n› ve ne gibi sorunlarla karfl›laflt›klar›n› bizlerle paylaflt›lar.
meleri, YDG ve di¤er örgütler aras›ndaki iliflki” ydi.
Bu konuyu da Çukurova’dan gelen arkadafllar anlatt›. Arkadafl ilk önce örgütleri genifl kitle örgütleri ve dar kadro örgütleri olmak üzere ikiye ay›r›p hangisinin hangi koflullarda
ortaya ç›kt›¤›n› ve ne flekilde faaliyet yürüttü¤ünü anlatt›.
Genifl kitle örgütlerini de demokratik kitle örgütleri (DKÖ)
ve kitle partileri olarak ay›rd›. Sonras›nda öz örgütlülüklerden ve öz örgütlülük k›staslar›ndan bahsetti. Son olarak da
YDG’nin hangi çizgide durdu¤unu ve nas›l çal›flma yürütmesi gerekti¤i üzerinde durdu.
O günün ve çal›flman›n son tart›flma konusu olan “önümüzdeki süreç, siyasal-ekonomik kriz, kitle hareketlerinin dinamikleri ve eksiklerimiz” konusuna geçildi. Bu ba¤lamda DKÖ’lerde neden örgütlenmeliyiz sorusuna cevaplar arand›, ileri kitle kavram› üzerinde duruldu.
‹çinde çal›flma yapt›¤›m›z DKÖ’lerde bir misyonumuzun da
oray› anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal bir çizgiye
çekmek olmas› gerekti¤i anlat›ld›. Ayr›ca DKÖ’lerde faaliyet yürütürken faaliyetin süreklili¤ini sa¤laman›n, kitlenin parças› olman›n, birleflik mücadele yürütmenin önemi üzerinde duruldu.
Son gün sunum yapan arkadafl›n konuyu hem çok iyi bir
flekilde anlatmas› ve dersi yönlendirmesi hem de “kitle örgütleri” konusuna bizim de yabanc› olmay›fl›m›z ve deneyimlerimizin olmas› sunumun ve tart›flman›n çok canl› geçmesine neden oldu.
O günün akflam›nda di¤er bölgelerden gelen arkadafllar›n dönüfl biletlerini ayarlad›k, kimisi o akflam döndü, kimisine bir gün sonras› için bilet ald›k. fiehir d›fl›ndan gelen arkadafllar›n akflamlar› kald›klar› semtlerde ilgi oda¤› olmalar›n›n, semtin gençleriyle sohbetler etmelerinin arkadafllar›m›z› oldukça mutlu etti¤ini de gözlemledik.
Piknik
4. gün
Son gün dersimiz “kitle çal›flmas›, kitle örgütlen-
4 günlük bir çal›flman›n ard›ndan bir pikni¤i hak etti¤imizi düflünüp ‹stanbul’da kalan arkadafllarla hep beraber bir
Yeni Demokrat Gençlik
piknik yapt›k. Piknik için bir gün öncesinden malzemelerimizi ald›k ve piknik yapaca¤›m›z alandaki görevlilerle görüfltük.
Piknik günü bir grup Kad›köy’den bir grup da Kartal’dan
yola ç›karak U¤ur Mumcu Mahallesi Aydos piknik alan›nda
buluflup içeri girdik. Yerlefltikten sonra kahvalt›m›z› yap›p
çaylar›m›z› içtik. Bu s›rada bir araya gelip 4 günlük çal›flmay› de¤erlendirdik. Baz› yorumlara de¤inmek gerekirse;
AMED: “E¤itim çal›flmas› bir sonuç de¤il bafllang›ç olmal›. Konulara kat›l›mda eksik kal›nd›, bunun nedeni ise
alanlardan gelen arkadafllar›n konularda eksik olmalar› olabilir. Biz 1 May›s Mahallesinde kald›¤›m›z için, bu çal›flma bize ekstra bir motivasyon sa¤lad›, ailelerle olan iliflkiler ve
partizan gelene¤ini daha yak›ndan tan›y›p görme anlam›nda.
Ayr›ca çal›flma bizde ilgi uyand›rd›. Esas›n› sonras›nda alanlarda uygulayabildi¤imiz oranda görece¤iz. Tabiî ki eksiklikler vard› ama çok idealize etmemek gerekiyor, zaten üst
boyutta bir beklentide de¤ildik. Komite çal›flanlar› da gerçekten çok yoruldu, teflekkür
ediyoruz.”
‹ZM‹R: “E¤itim Çal›flmas›n›n
haberini ald›¤›m›z andan itibaren
çal›flmalara bafllad›k. ‹lk olmas›ndan kaynakl› eksiklikler vard›. Örne¤in ekonomi-politik. Bunun nedeni anlatan arkadafllar›n eksikli¤i
de¤il; karfl›l›kl› tart›flmalar›n olmamas›yd›. Baz› konular da çok h›zl›
geçildi, devlet ve devrim, yar›-feodalizm, Kemalizm gibi. Bu konulara daha fazla de¤inebilirdik.
Burada ald›¤›m›z fleyi alanlara
nas›l uygulayabilece¤imiz daha önemlidir. Bir temel atma
çal›flmas›yd› belki de. Genel olarak olumluydu.”
ÇUKUROVA: “Çal›flman›n ilk olmas›ndan kaynakl›
baz› eksiklikleri vard›. Baz› konularda arkadafllar okumay›p
anlatsalard› ve ses tonlar›n› daha iyi kullansalard› daha canl› olmas›na neden olurdu. Ama burada tek sorumlu anlatan
arkadafllar de¤ildir. Bizlere de düflen sorumluluklar vard›.
Mesela konulara daha haz›rl›kl› gelebilirdik, tart›flmalara daha aktif kat›l›p daha canl› geçmesini sa¤layabilirdik. Bundan
sonra bize düflecek olan burada ald›klar›m›z› alanlara tafl›mak ve ilerletmek olmal›. Ama genel olarak hava iyiydi. Hepimiz çok memnun kald›k. Ayr›ca çal›flma boyunca akflamlar› kald›¤›m›z evde de çok iyi karfl›land›k.”
‹STANBUL: “Biz gerçekten ayaklar› yere basan bilimsel bir çal›flma yapt›k. Bilimsel düflünmeyi, alternatif düflünmeyi hayata geçirme çabam›z olumluluktu. Bu çal›flman›n
gereklili¤ini kavrad›¤›m›z için bundan sonraki çal›flmalar›n
9
süreklili¤ini sa¤laman›n önemini anlad›k. Birçok gençlik örgütü tatil kamplar› örgütlerken, YDG’nin e¤itim çal›flmas›
örgütlemesi ve köy çal›flmas› örgütleyecek olmas› önemli
bir yerde duruyor. Bizim kavramam›z, konular› bizim anlatmam›z büyük bir olumluluktu. Bu hem bize, hem de sunum
yapan arkadafllara bir fleyler katt›. Belki de tek sorunumuz
zaman sorunuydu. Konular tek bafllar›na ana konular olmas›na ra¤men, biz onlar› 3 saatlik bir zaman dilimi içinde anlatmaya çal›flt›k. Bu nedenle tam kapsaml› anlatamad›k. Ama
yine de kafa aç›kl›¤› yaratacak kadar yeterliydi. Teknik meselelerle ilgili herhangi olumsuzluk oldu¤unu da düflünmüyoruz.”
Çal›flman›n de¤erlendirilmesinin ard›ndan k›s›r komitesinde olan arkadafllar k›s›r yapma ifline girifltiler. Di¤erleri
de ba¤lama çalan arkadafl›n verdi¤i müzik dinletini dinlediler ve kimi zaman da türkülere efllik edip halaylar çektiler.
Bu s›rada komite kurma konusunda nas›l da baflar›l› oldu¤umuzu gözlemledim. Suyu çeflmeden doldurup piknik yapt›¤›m›z alana getirmesi için 2 kiflilik su komitesi, çay yapma
ifliyle ilgilenmesi için 2 kiflilik
çay komitesi oluflturuldu. Çay
komitesinin çay yapmadan
önce kitleyi “normal çay m›?
Kaçak çay m›?” diye tart›flt›rmas› da gözden kaçmad›.
Ama yine de arkadafllar›n
demledi¤i çaylar çok güzeldi.
Ö¤len yeme¤i de yenip
çaylar içildikten sonra ‹stanbul’dan bir arkadafl›m›z ILPS’nin 3. Kongresi konusunda bizleri bilgilendirdi. Bu ba¤lamda ILPS’nin ne oldu¤unu, nas›l bir çal›flma yürüttü¤ünü, YDG’nin ILPS içinde hangi konumda oldu¤u ve neler yap›p, neler yapabilece¤ini anlatt›.
Bu konuflman›n ard›ndan bir grup arkadafl ormandaki
gölü aramaya ç›kt›lar. Ayr›ca piknik boyunca Çukurova ve
Ege’den birer arkadafl›n sürekli olarak flakalaflmalar› pikni¤e
ayr› bir renk katt›.
Akflam da eflyalar›m›z› toparlad›k. Gidecek olan arkadafllarla vedalaflt›k ve evlerimize döndük. Üzerimizde tatl›
bir yorgunluk, içimizde de garip bir hüzün ve mutluluk vard› çal›flma sonunda. Havan›n s›cakl›¤›na bir de di¤er bölgelerden gelen arkadafllar›n s›cakl›¤› eklenince çekilmeyecek
gibi dursa da aksine bizi daha da rahatlatan, ferahlatan bir
ortam olufltu. Herkes a¤ustostaki köy çal›flmas›nda buluflma umuduyla vedalaflt›.
‹stanbul’dan bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
10
ZGÜR OKUL
“Tatil” Dönemi
¤itim sisteminin s›nav maraton ay› olan Haziran
ay›n› gerek s›nav karfl›t› eylemlerle gerekse de s›navlar›n içinden geçerek geride b›rakt›k. Ö¤renci
gençli¤in en zor dönemi olan bu s›nav maratonu, içerisinde bu sene birçok yenilik de bar›nd›r›yordu. Adaletsiz bir gelir da¤›l›m›na sahip olan Türkiye’de halk
gençli¤inin di¤er kesimlerle eflit olmayan flartlarda e¤itim görmesi kaç›n›lmazd›r. Bir de buna ek olarak
“herkese eflit” düzeyde bir s›nav uygulanmas› bu adaletsizli¤i ve eflitsizli¤i derinlefltirmektedir.
Bu sene “Ortaö¤retim Geçifl S›nav› (OGES)” di¤er
ad›yla “Seviye Belirleme S›nav› (SBS)” ilk defa uygulanmaya baflland›. Ve son kez OKS yap›ld›. Yani sekizinci
s›n›flara son kez bir s›navla Anadolu ve Fen Liselerine
geçifl hakk› tan›nd›. Bu seneden itibaren liselere geçifl
için alt›nc› ve yedinci s›n›flarda da s›navlara girilmeye
baflland›. Bu durum neyi do¤urur?
Bu sistemin önce maddi yönünü ele al›rsak; emekçi aileler, e¤er çocuklar›n› iyi bir liseye göndermek istiyorlarsa (ki; sistem o kadar çarp›k ki, tamam› anti bilimsel, ö¤retilicilikten uzak ve birçok olumsuz niteli¤e
sahip olmas›na ra¤men okullar›n› kendi içerisinde bile,
tafl›d›¤› olumsuz niteliklerine göre s›n›fland›rm›flt›r.
Mesela meslek liseleri en kötü, düz liseler kötü, Anadolu ve fen liseleri, kolejler vs. daha az kötü…) elbette ki bunun yolu ö¤renciyi s›nava sokmak ve daha az
kötü bir liseye yollamakt›r. Çünkü çocu¤unun gelece¤ini, üniversitesini düflünen bir emekçi aile, bu sistemin üniversite kap›lar›n› açmak için ö¤renciyi ne denli zor bir yola soktu¤unu ve o yolu aflmak için de “iyi
bir temel”e ihtiyac› oldu¤unu bilmektedir.
‹yi bir temel sistem aç›s›ndan flu anlama gelmektedir: e¤itim sistemi ö¤renciden, üniversite için, kendi
çarp›k ve anti bilimsel bilgilerini kendi ad› gibi ezberlemesini istemektedir. Bu anti bilimsel bilgileri ezberlemesi için de ö¤renciye bunu en iyi biçimde “ö¤reten” okullara gitmek düflmektedir. Bunun için de
ÖSS’de oldu¤u gibi ek bir e¤itim kurumuna ihtiyaç
E
ugün gençli¤in hareketlenmeye
bafllad›¤›n› gören sistem, uygulad›¤› birçok uyutma-uyuflturma politikalar›n›n (ÖSS, YDS, KPSS vs…) bu durumu art›k durduramad›¤›n›n fark›ndad›r.
Evet, bir bireye alt› yafl›ndan itibaren
e¤itim sistemiyle dikte ettirmeye çal›flt›¤› politikalar› elbette ifle yar›yor ancak
kendine muhalif hiçbir güç istemedi¤inden bunu yeterli bulmuyor, bu yüzden
de kanl› gözlerini çocuklara dikiyor onlar› her yoldan uyuflturmaya çal›fl›yor.
B
vard›r: Dersane. fiimdiye kadar sadece sekizinci s›n›fta dersaneye giden kesimler art›k alt›nc› ve yedinci s›n›fta da dersanelerin kasalar›n› doldurmak zorunda
kalacaklard›r.
Madalyonun di¤er yüzüne bakt›¤›m›zda iflin içinde
en az di¤er yüz kadar ac›mas›z bir durum ortaya ç›kmaktad›r. Devrimci hareketin en hareketli kesimi olma potansiyelini tafl›yan halk gençli¤ini susturma,
uyutma, uyuflturma politikalar›na bir yenisini eklemek
anlam›na gelen bu s›navlar, sistem egemenlerinin saltanatlar›n› sürdürmek amaçl› oluflturulmufl bir sahneden farkl› de¤ildir.
Bugün gençli¤in hareketlenmeye bafllad›¤›n› gören
sistem, uygulad›¤› birçok uyutma-uyuflturma politikalar›n›n (ÖSS, YDS, KPSS vs…) bu durumu art›k durduramad›¤›n›n fark›ndad›r. Evet, bir bireye alt› yafl›ndan itibaren e¤itim sistemiyle dikte ettirmeye çal›flt›¤›
politikalar› elbette ifle yar›yor ancak kendine muhalif
hiçbir güç istemedi¤inden bunu yeterli bulmuyor, bu
yüzden de kanl› gözlerini çocuklara dikiyor onlar› her
yoldan uyuflturmaya çal›fl›yor.
Yeni Demokrat Gençlik
Bu sistemle bir yirmi y›l sonras›n› düflünsenize!
Oyuncaklarla hiç tan›flmam›fl çocuklar kendilerini ve
kifliliklerini hiç gelifltirmeden sistem adam› olup ç›km›fllar karfl›m›za. Dar kafal›, ruhsuz ve birbirinden
farks›z milyonlarca genç olup ifl hayat›na at›lm›fllar. Kimi doktor olacak ve biz ona can emanet edece¤iz; kimi mimar olacak, malzemeden çal›p ev yapacak ve biz
o evde oturaca¤›z; kimi de ziraatç›, çiftçi olacak, daha
çok kazanmak için hormon vs gibi zararl› madde kullanacak da biz de bu ürünleri afiyetle(!) tüketece¤iz.
Milyonlarca birbirine yabanc› insanlar olacak, gençlik
flu anda yaflad›¤› bunal›m›n katbekat fazlas›n› yaflayacak. Çünkü biz bu sistemle bireycileflecek, bencilleflece¤iz. Zaten sistemin istedi¤i de bu.
Peki, bizi insanl›ktan ç›karacak olan bu sistemin gidiflat›na; sadece bir kenardan oturup seyrederek veya en iyi ihtimalle entelektüel bir gevezelik,
sohbet (!) s›ras›nda konuflarak m› dur diyece¤iz! Bu mümkün de¤il! E¤er sistem bir
çocu¤u oyuncaklar›ndan, sevgilerinden ay›-
11
Örgütlenmek ve örgütlemek; sistem karfl›s›nda
kararl› ve cesur oldu¤umuzun en büyük göstergesi,
gelece¤imiz için onurlu bir flekilde mücadele edece¤imizin ve doruklar› fethetme cüretini gösterece¤imizin kan›t›d›r.
Ö¤renci gençlik için “tatil” anlam›na gelen yaz süreci bu ay itibariyle bafllad›. Tabii bu tatil, biz emekçi
çocuklar› için de¤il. Bizler bu yaz› ya bahçede, ya tarlada ya da eme¤imizi çok çok ucuza satarak, aile bütçesine katk›da bulunmak amac›yla iflyerlerinde olaca¤›z. ‹flsizli¤in diz boyu oldu¤u Türkiye’de bu “flanslara”
eriflemeyenlerimiz de olacakt›r. Devrimci hareketin
de durgunlaflt›¤› bir dönemdir yaz süreci. Ancak art›k
durgunlu¤a yer b›rakmamak gerekiyor. Bu dönemi kitle faaliyetleriyle, politik seviyemizi yükseltmek amaçl›
yapaca¤›m›z çal›flmalarla dolu dolu geçirmeliyiz.
al›flmak gerekir çal›fl-
“Ç
mak. Eme¤in ne oldu-
¤unu bilmedi¤imiz için mutsuzuz böyle, yaflam böylesine karanl›k gözüküyor bize.”
racak kadar ac›mas›zsa (gerçi bu sistem bebekleri bile parçalayan zihniyetin bir ürünü oldu¤una göre bu
ac›mas›zl›¤› “normal”dir) bir iflçinin aylarca ter dökerek eme¤inin karfl›l›¤› bile olmayan cüzi miktardaki
paras›na bile göz koyacak kadar namussuzsa; bizler
de biraz cüretkâr olmal›y›z. Cüretkâr olup örgütlenmeli ve çevremizdekileri örgütlemeliyiz. Bu
sistem ac›mas›z olabilir, namussuz olabilir, hatta bizden kat kat güçlü olabilir ancak örgütlü bir halk karfl›s›nda hiçbir fleydir. E¤er mücadele etmezsek kazanma flans›m›z zaten yoktur ve kaybettik demektir. Oysa gelece¤imizi onurumuzla kurmam›z gerekiyor.
Egemenler haks›z olmalar›na ra¤men politikalar›n› uygulamada bu kadar kararl› iken, cesurken; gelece¤i
söz konusu olan bizlerin susmas›, geri çekilmesi anlafl›l›r de¤ildir.
Biz, liseli gençlik olarak üniversitelilerden daha
avantajl› konumday›z bu dönemde. Çünkü iliflkide oldu¤umuz insanlarla genellikle ayn› semtlerde oturmaktay›z. Bu da bizim sürekli bir kitle faaliyeti içerisinde olmam›z› zorunlu k›lmaktad›r. (bu zorunluluk,
örgütlenme bilincimizle do¤ru orant›l›d›r.) Bu dönemde umutsuzlu¤a kap›lmamal› ve prati¤imizi gelifltirmeliyiz. Ondan kurtulman›n tek yolu teorik bilgilerimizi gelifltirme ve bunu pratikte sergilemektir. Bunun içinde bu yaz mutlaka kendimize bir okuma listesi haz›rlamal› ve bunlar›n tamam›n› okumal›y›z.
Ünlü Rus yazar Anton Çehov, bir kitab›nda flöyle
diyor: “Çal›flmak gerekir çal›flmak. Eme¤in ne oldu¤unu bilmedi¤imiz için mutsuzuz böyle, yaflam böylesine
karanl›k gözüküyor bize.” Evet, e¤er çabalarsak o karanl›¤› y›rtacak ve ayd›nl›k günlere do¤ru yol alaca¤›z.
Yeni Demokrat Gençlik
12
“M‹LL‹YETÇ‹” GENÇL‹⁄‹N GELECEK ÇIKMAZI
“Mutlu” birer umutsuz, “dünyaya bedel” birer iflsiz,
“ça¤dafl medeniyetler seviyesinde” birer e¤itimsiz!
ir toplumun gelece¤inin nereye do¤ru “ilerledi¤ini” ölçmenin en iyi yolu gençli¤in somut durumunu kavramaktan geçmektedir.
B
Son dönemde Türkiye’de gençlik üzerine kimi
araflt›rmalar gerçeklefltirilmektedir. BM, AB ya da ülkemizdeki baz› siyasal ya da ekonomik kurumlar›n
gerçeklefltirdi¤i bu tür araflt›rmalar›n neden yap›ld›¤›
bir tarafa sonuçlar› düflünüldü¤ünde ç›plak gerçekli¤in üzerini hiçbir örtünün kapatamayaca¤› aflikârd›r.
Yaz›m›z›n konusunu aflaca¤› için biz bu araflt›rmalardan özellikle sonuçlar› itibariyle baz› burjuva liberal yazarlar› da flafl›rtan (bkz. Can Dündar, 19 May›s
08, Milliyet) Ankara Genç ‹fladamlar› Derne¤i’nin (AG‹D) yapm›fl oldu¤u “Gençlik Araflt›rmas›”na de¤inece¤iz.
Ülkemiz halk gençli¤i yaflad›¤› yo¤un ekonomik,
ailevi, psikolojik, sosyolojik ve daha birçok sorun nedeniyle gerçek bir umutsuzlu¤a ve geleceksizli¤e itilmifltir. Fakat “gençlik kiminse gelecek onundur” esprisini çok iyi kavrayan düzen, gençli¤i sürekli kendine
yedekleme çabas› içerisinde olmufltur/olacakt›r. Bunu birazdan sonuçlar›na de¤inece¤imiz araflt›rmadan
da çok net görmekteyiz.
Peki, egemenler çürümüfl düzenlerinin yaratt›¤›
sonuçlar›n her biriyle, gençli¤e yukar›da aktard›¤›m›z
s›k›nt›lar› yaflatt›¤› halde nas›l oluyor da gençli¤i ken-
dine yedekleme sevdas›na düflebiliyor?
Elbette burada s›n›fl› toplumlar›n ortaya ç›kt›¤› ilk andan bu yana yaratt›¤› ve
kimi dönemler de¤iflen ama her zaman
sömürüye hizmet eden araçlar sayesinde… Tarihten
bu yana bu araçlar; kimi dönem büyücü, kimi zaman
kilise, kimi zaman din, kimi zaman milliyetçilik, kimi
zaman bask›, zor vs olagelmifltir. Tüm bunlar›n d›fl›nda adaleti, toplumsal eflitli¤i baltalamak üzere kurulu
bu düzenin, adaletin ve toplumsal-sosyal eflitli¤in tek
biçimi oldu¤unu da göstermesi (!) gerekir. Ve bunu
da sürekli k›ld›¤› ve hatta kurumsallaflt›rd›¤› manipülasyonlar sayesinde yerine getirmektedir. Elbette bu
paragraf boyunca bahsetti¤imiz düzenin “olmazsa olmazlar›”n›n ezilenlerin tamam›n› ilgilendirdi¤i kuflkusuzdur. Fakat burada öncelik toplumun en diri
tabakas› olmas› ve gelece¤i temsil etmesi durumundan kaynakl› gençliktir. Ve do¤al olarak
bir toplumun gelece¤inin nereye do¤ru “ilerledi¤ini”
ölçmenin en iyi yolu gençli¤in somut durumunu kavramaktan geçmektedir. Ya da en hafif deyimle gençli¤in andaki durumu bu kavrama mecras›n›n en
önemli bileflenleri aras›ndad›r.
‹flte bu bilinçle araflt›rma sonuçlar› incelendi¤inde
burjuva feodal sistemin yaflad›¤› ekonomik ve siyasi
kriz ve kulland›¤› argümanlar›n koflu¤u daha net anlafl›lmaktad›r.
Yeni Demokrat Gençlik
Ülkemizde halk gençli¤i cumhuriyetin ilk y›llar›ndan
bu yana Türklü¤ün “yüce” mirasç›l›¤›n›n “sad›k” birer
bekçisi ilan edilmifl ve kendisinin nezdinde bir Türkün
dünyaya bedel oldu¤u, Türk olman›n mutlu olmak için
yeterli tek flart oldu¤u afl›lana gelmifltir. Fakat gerçeklerle asla örtüflmeyen Kemalizm’in gerici
kültü, gençli¤i “mutlu” birer umutsuz, “dünyaya bedel” birer iflsiz, “ça¤dafl medeniyetler seviyesinde” birer e¤itimsiz haline getirmifltir.
AG‹D’in yapm›fl oldu¤u araflt›rma içerik olarak önemli üç de¤iflik bafll›k alt›nda s›ralanabilir. Bunlar gençli¤in
ailevi durumlar› ve aileleriyle olan iliflkileri, siyasal ve
sosyal olarak kendilerini konumland›rd›klar› alan ve
son olarak da gelecek beklentileri ve hayalleri, tabii
e¤itim durumlar›, ilgi alanlar›, idolleri vb. farkl› alt bafll›klar alt›nda da s›ralanabilecek konularda araflt›rman›n
öne ç›kan di¤er ayr›nt›lar›.
Türkiye’nin gelece¤inden yani özetle kendi gelece¤inizden umutlu musunuz sorusuna % 70 oranlar›nda
hay›r cevab› veren gençlik kurtuluflu yurt d›fl›nda yaflamakta buldu¤unu belirtiyor. Yani ülke gelece¤inin
belirsizli¤i üzerinden gelifltirilen cevap bireysel kurtuluflu ancak yurt d›fl›nda mümkün görüyor ve e¤er yurt
d›fl›na “kapa¤› atma” olana¤› varsa… Ekonomik durumlar›n›n bir yans›mas› olarak ilk s›radaki idollerini
Rahmi Koç olarak belirtiyorlar. Çünkü fakir bir yaflam›n “tek kurtulufl yolu” esas olarak zengin olmaktan
geçmektedir. Di¤er yandan popüler kültürün yaratt›¤› sonuçlardan da etkilenen gençlik kesimleri düflürüldü¤ü güçsüzlü¤ün tersi olarak yarat›lan güçlü karakterlerin hayalini
kurmakta ve Polat olmak istemekte
yada kendi yaflam›n›n “s›k›c›l›¤›n›n”
çözümünü Acun tipi yaflamda buldu¤unu belirtmekte. Siyasal alanda
kendilerini en çok konumland›rd›klar› alan olan milliyetçilik-muhafazakarl›k ekseninde ülkenin kurtuluflunu gören gençlik bu düflüncesinin
“tutarl›l›¤›n›” ise yurt d›fl›nda yaflamak iste¤ine verilen % 80 oran›ndaki evet sorusuyla göstermektedir.
Yani tüm sorunlar›m›z›n tek kayna¤›
olan “d›fl mihraklar” iyi bir e¤itim ve
güvenli bir gelecek için tek kurtulufl
yolu olabilmektedir. Gazete dergi
ve kitap okuma oran›ndaki düflüklü-
13
¤ünden rahats›z olmayan gençli¤in bu durumu burjuva medyada “kafa kar›fl›kl›¤›” olarak yerini ald›.
Özellikle 80 Askeri Faflist Cuntas›n›n ürünü olan
bir kufla¤›n bu umutsuz, bu e¤itimsiz, bu geleceksiz
durumu belli ki egemenlerin gözlerine ›fl›k saçmaktad›r. Fakat bizim as›l alt›n› çizmemiz gereken
yarat›lan onca milliyetçi gerici dalgalanmalar›n esas olarak gençli¤i arkas›na yedekleyemedi¤i gerçe¤idir. Bu durum en somut olarak araflt›rma sonuçlar›ndaki gelece¤e iliflkin olan güvensiz bak›fllar›nda kendisini göstermektedir.
Tüm bunlar›n d›fl›nda egemenlerin yaratmaya çal›flt›¤› bireyci, sorgulamayan bir ezilen halk gençli¤i yaratma hayallerinde, nispi bir baflar› da kendisinin araflt›rma sonuçlar›nda kolayca ele vermektedir.
Fakat halk gençli¤inin gelece¤ine iliflkin duydu¤u
güvensizlik ise her geçen gün büyümekte ve olanca
ç›plakl›¤›yla onu farkl› bir aray›fla itebilmektedir. Kurtuluflunu yurt d›fl›na ç›kmakta bulan bir gençli¤in durdu¤u noktay› sorgulamas›, farkl› aray›fllara-alternatiflere yönelece¤i gerçekli¤i toplumsal bir yasad›r. Ve bu
sorgulamada köprü görevi görmek halk gençli¤ine gerçek alternatifi gösterme görevi ise bizimdir. Gençlik gelece¤in ellerinde yükselece¤i gerçekli¤ini kavrad›¤› oranda egemenlerin gözlerindeki
›fl›lt› yerini solgun bir matl›¤a b›rakacakt›r. Ve gençli¤in
gerçek kurtuluflu saf›n› ezilen halk y›¤›nlar›n›n yan›nda
oldu¤u gerçe¤ini kavramas›yla mümkündür.
‹zmir YDG
Yeni Demokrat Gençlik
14
f
rum
Demokratik-Akademik Mücadeledeki Israr›m›z
Demokratik-akademik mücadelenin gün giderek daha fazla ön plana ç›kmas›,
ö¤rencilerin öz örgütlülüklerinin vazgeçilmez oluflunu bizlere göstermektedir.
Kamusal bir hak olan e¤itim, neo-liberal e¤itim
politikalar›n›n tahribat› aras›nda her geçen gün daha
fazla s›n›rland›r›lmakta ve özellikle emekçi kitleler
aç›s›ndan durum dünden daha da kötüye gitmektedir. Sorunun temelini teflkil eden emperyalist e¤itim
politikalar› yaflam alan›m›za daha fazla girmekte ve
bununla birlikte paral› e¤itim gün geçtikçe yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Özellikle üniversiteler üzerinde bu
politikalar›n daha fazla uygulan›r olmas›, gösterilecek direncin de buralardan (üniversitelerden) ortaya ç›kabilmesi için demokratik-akademik mücadelenin önemini do¤ru kavrayabilmemiz bir gerekliliktir.
Demokratik-akademik eksende yürütülecek
mücadele bildi¤imiz üzere alanda yaflanan sorunlar›n (kitlelerin gerçek sorunlar›n›n) incelenmesi ve
çözüm yöntemlerinin ortaya konularak harekete
geçirilmesiyle baflar›labilir. Ama önce kitleleri tan›mak gerekir. Söz konusu üniversite ö¤rencileri ise
tan›yaca¤›m›z kitle üniversite gençli¤i olacakt›r.
Bunlar›n nas›l olaca¤› üzerinde bir yöntem belir-
lemek kaç›n›lmaz olur. E¤er kitlelerin öz ve gerçek
sorunlar›n› belirleyemiyorsak ad›m atabilmemiz de
mümkün olamaz. Politika ad›na birçok fley belirlense de bu politika subjektif kal›r ve nesnel olmayan
bir belirleme kitlelerin sorunlar›n› çözme iddias› tafl›yamaz. Öncelikle bir çal›flma yapabilmek için yöntem olarak “araflt›rma inceleme-ajitasyon ve
propaganda-örgütlenme” aflamalar›n› uygulayabilmeliyiz. Öncelikle araflt›rmak-incelemek ve veri
toplamak ve bilgiye sahip olmak gerekir. Sonras›nda kitleleri en yak›c› olarak etkileyecek yanlar›n tespit edilmesi ve ön plana ç›kar›lmas› gelir. Ve ard›ndan buna yönelik A/P araçlar›n› etkili bir flekilde uygulamak gelir. Yapaca¤›m›z çal›flman›n en temel yönü ise kitlelerin sorunlar›na sahip ç›kmas›n› sa¤layarak, örgütlü mücadelenin önemini ve etkisini gösterebilmek gelir.
Genel politika ad› üzerinde genel bir politikad›r.
Kitlelerin geneline hitap eder ve niteli¤ini somut
gerçeklikten ele al›r. Bologna Süreci uygulan›rken
Yeni Demokrat Gençlik
15
emperyalistler genel bir belirleme yaparlar. Ve sürerin “t›p fakültesi açaca¤›z” söylemlerine denk düflmece kat›lan her ülke-Türkiye de sürece kat›lan bir ülsi ve son olarak kontenjan art›fl›yla beraber bofl kakeler aras›ndad›r-bu politikalar› kendi alan›nda uygulan kontenjanlar› kapatmak için ÖSS taban puanlar›lamaktad›r. Ve her ülke bu politikalar› kendi sahas›nn›n düflürülmesi… Bak›ld›¤›nda bir k›sm› özel üniverda kendi gerçekli¤ine göre uygulayabilmektedir. Türsitelere aç›ktan bir k›sm› ise aç›ktan gözükmemekle
kiye’de ise bu politikalar› uygulayabilmek çok daha s›birlikte yap›lan destekleri içermektedir.
k›nt›l› olaca¤› için sistem burada daha gizli, tedbirli
Son yaflanan ÖSS baraj› düflürülmesini ayr› ele alad›mlar atarak süreci ilerletmeye çal›flmaktad›r. YÖK
mak gerekir. Bu sayede lisans programlar› için tercih
bu süreçte misyonunu oynamaktad›r. Üniversite ö¤yapma hakk›n› elde eden kifli say›s›nda yüzde 50 art›renimini giderek paral› hale getirmek için özel ünifl›n olaca¤›n› ÖSYM Baflkan› Yar›ma¤an belirtmifltir.
versitelere do¤rudan gözükmeyen görece sakl› bir
Sadece ç›ta düflürülmüfltür. S›ralamay› ve üniversitedestek sunmaktad›r.
ye giriflleri çok de¤ifltirmeyecek olan bu sistemle beGörüldü¤ü gibi egemenler için de ayn› fley geçerraber yap›lan bu de¤ifliklik özel üniversitelere yap›lan
li olmaktad›r. Bologna Sürecini ülke özgülünde uygubir jesttir. Çünkü özel üniversitelerin kontenjan bofllamaya çal›flmaktalar. Biz de ayn› flekilde Bologna Sülu¤u bu sayede kapat›lmaya çal›fl›lacakt›r. Bir nevi
recini ifllerken alan özgülünde yaflanan sorunlardan
özel üniversitelere girme hakk›n› kazand›rmakt›r yaba¤›ms›z olarak de¤il tam da onp›lan›n ad›.
larla birlikte ifllenmesinin öneminGörüldü¤ü gibi üniversitelerin tiden bahsediyoruz. Genel politicarilefltirilmesi için YÖK elinden geniversitelerin ticarilefl- leni yapmaktad›r. Yine bu süreçte iskalar› ortaya koyarken alan
gerçekli¤ini es geçmeden biltirilmesi için YÖK elin- ter istemez üniversiteler parasal
hassa alan özgülündeki soaç›klar›n› kapatmak için, rekabet
den
geleni
yapmaktad›r.
Yirunlar›m›z›n ön plana ç›kar›edebilmek için ö¤rencinin üzerine
ne
bu
süreçte
ister
istemez
larak genel politikalar›m›zla
yüklenecektir. YÖK Baflkan›’n›n aç›kifllenebilme becerisini göste- üniversiteler parasal aç›k- lamalar› haf›zam›zdad›r. Kontenjan
rebilmemizdir.
art›fl›yla beraber e¤itimde yaflanacak
lar›n› kapatmak için, rekaDemokratik-akademik eksenolan nitelik düflüklü¤ü, ö¤rencilerin
de mücadelenin önemini somut bet edebilmek için ö¤renci- bar›nma sorunlar›n›n daha da artacagerçeklikten ald›¤› için söylüyo- nin üzerine yüklenecektir. ¤›, Yurt-Kur’da y›¤›lmalar›n artaca¤›
ruz. Özellikle paral› e¤itimin ö¤ve ö¤rencilerin s›k›fl t›p›fl yurtlarda
YÖK Baflkan›’n›n aç›klamarenim hayat›m›z› giderek zorlaflsa¤l›ks›z bir flekilde doldurulaca¤›
lar›
haf›zam›zdad›r.
t›rmas› ne kadar bir gerçeklik ise
ayan beyan ortadad›r. Bu sorunlar
ekonomik mücadele (ki akademik
sadece bir k›s›m sorunlard›r.
mücadelenin bin bir sorununun
Demokratik-akademik mücadelesadece bir yönüdür) de o kadar
nin gün giderek daha fazla ön plana
gerçekliktir. Ekonomik mücadele demokratik mücaç›kmas›, ö¤rencilerin öz örgütlülüklerinin vazgeçildeleden kopuk de¤il öz itibar› ile demokratik muhtemez oluflunu bizlere göstermektedir. Ö¤renci dervaya sahiptir ve akademik mücadele ile ayr›lmaz bir
nekleri gerçekli¤ini demokratik-akademik mücadelebütündür. Söz konusu üniversitelerin piyasaya aç›lden alm›yor mu? O halde tekrar etme pahas›na yinemas›, özel üniversitelerin son dönemlerde say›lar›n›n
lersek, genel politikalar›m›z› alanda yaflanan sorunlarartmas›, emperyalistlerin ülkemizde üniversite açmak
la örtüfltürerek, ba¤›ms›z de¤il iç içe ele alarak, özgül
için s›raya girmesi, kontenjanlar›n 110 bin kifli art›r›sorunu ön planda tutup genel ile birlefltirerek, A/P
larak (özel üniversitelerin h›zla aç›lmaya bafllad›¤› düaraçlar›n› en etkili flekilde kullanarak kitlelerin örgütflünüldü¤ünde) anlafl›l›r olmas›, t›p fakültelerinde yalenmesi mucizevi de¤il politikalar›m›z›n gerçekli¤i ve
flanan önemli kontenjan art›r›m›n›n özel üniversitelesa¤laml›l›¤› üzerinde hayat bulacakt›r.
Ü
Yeni Demokrat Gençlik
16
Örgütsüz gençlik
hayatta söz sahibi olmayan gençliktir
Üniversiteler üzerinde son zamanlarda gündeme gelen ve YÖK Baflkan›’n›n ‘paral› yapal›m’ aç›klamas›ndan
sonra belli çevrelerce tart›flma konusu yap›lan üniversitelerde neler oluyor? Özellikle uzun bir süredir genel
olarak e¤itimi ticarilefltiren politikalar süregelmekteydi.
Ve son zamanlarda bu at›lan ad›mlar biz gençler taraf›ndan daha fazla görünür olmaya bafllad›. Bugüne kadar gizli kapakl› yürütülen planlar art›k gün yüzüne ç›kmaya
bafllad›.
E¤itimin flu anki koflullarda da paral› oldu¤u bilinmektedir. Üniversitelerdeki harç paras›, orta ö¤retim kurumlar›nda okul aidatlar› ve kay›t
paralar› gibi uygulamalar hali haz›rda bulunmaktad›r. Yaln›z bu
miktarlar bir flekilde bizler
taraf›ndan zorlukla verilebilmektedir. Burada
amaçlanan fley ise özel
üniversitelerde oldu¤u
gibi devlet okullar›na
da binlerce lira vererek okumakt›r. Özellikle de Yüksek ö¤renimi tamamen
pazara açmak bafll›ca hedeflerdendir.
Yüksek ö¤renime
yönelik YÖK daha önce
bir dizi ad›m gerçeklefltirmifltir. 2004 YÖK Yasa Tasar›s› ve 2007 YÖK Stratejisi bu
özellefltirme ad›mlar› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. YÖK
Yasa Tasar›s› harç paralar›n›n alt› kata kadar ç›kar›lmas›n› hedeflemekteydi. Yine YÖK Stratejisi Yüksek ö¤renimde özel sektörün pay›n›n % 7’lerden % 17’lere ç›kar›lmas›n› öngörmektedir. ‹flte bunlardan ba¤›ms›z olmayan bugünkü aç›klamalar Yüksek Ö¤retim Alan›n› özellefltirmede yol ayr›m›na geldi¤imizi göstermektedir. Bu
politika sadece YÖK taraf›ndan belirlenen bir durum de¤ildir. Emperyalistlerin e¤itim alan›n› yeniden
gözden geçirmesi ve kendi de¤iflen ihtiyaçlar›na
cevap olmas› amac›yla üniversiteleri yap›land›rma sürecine gitmesi ve YÖK’ün de bu yap›land›r-
mada yerini almaya çal›flmas› söz konusudur. Bir
anlamda YÖK’ün ülkemizde uygulamaya çal›flt›¤›, emperyalistlerin istedi¤i ortam› yaratmakt›r.
Emperyalistlerin bafllatt›¤› Bologna Süreci olarak adland›r›lan bu dönüflüm “Avrupa Yüksek Ö¤renim Alan›”n›n hayata geçirilmeye çal›fl›lmas›d›r. Avrupa Yüksek
Ö¤retim Alan›n›n ise “Avrupa Yüksek Ö¤retim Sektörü”
veya “Pazar›” olarak okunmas›nda bir yanl›fll›k yoktur. Bu
sürecin bafl›n› ‹talya, Fransa, ‹ngiltere ve Almanya gibi emperyalist öncüler çekerken, süreç geniflleyerek 46 ülkeye
kadar ulaflm›flt›r. Bologna Süreci 1999 y›l›nda
bafllamadan önce bu dört devletin e¤itim bakanlar›n›n bir araya gelerek
Fransa’n›n Sorbonne kentinde
1998 y›l›nda gerçeklefltirdikleri toplant› sonras› ilk
ad›m at›lm›fl oldu.
Bologna Süreci’nin Hedefleri Ve
Onu Do¤uran Nedenleri
∑ “Bilgi Avrupa’s›” ve “Güçlü Avrupa” hedefi
∑ “Avrupa Yüksek Ö¤retim Alan›”
amac›yla üniversite pazar›
oluflturulmas›
∑ De¤iflen ihtiyaçlara göre
e¤itimin dönüflüme u¤rat›lmas›
∑ Hayat Boyu Ö¤renim ile “yetkinlik” ve “yeterlilik”
belgeleri
∑ Avrupa’da genç nüfusta yaflanan azalma ve üniversite talebinin düflmeye bafllamas›
∑ Kamu kaynaklar›na olan “yükü” azaltmak, özellefltirmeyi h›zland›rmak
“Bilgi Avrupa’s›” ve
“Güçlü Avrupa” Hedefi:
Avrupa Birli¤i’nin k›sa bir geçmifline bak›ld›¤›nda ilk
ad›m Almanya, Fransa, ‹talya ve Benelux ülkeleri taraf›ndan at›lm›fl ve Avrupa Kömür Ve Çelik Toplulu¤u (1951)
Yeni Demokrat Gençlik
kurulmufltur. Ve daha sonra bu birlik geniflleyerek Avrupa Ekonomik Toplulu¤u (1957) ve günümüzde ise Avrupa Birli¤i (1992) olarak adland›r›lm›flt›r. Görülmektedir ki, bu birlik ekonomik temeli olan bir birlikteliktir ve
günümüzde de öncülü¤ü emperyalistlerin elindedir. Ve
Bologna Sürecini ele ald›¤›m›zda yine bu sürecin bafllat›c›lar› Almanya, Fransa, ‹talya ve AB d›fl› bir ülke olan ‹ngiltere yer almaktad›r. Ekonomik temeller üzerine infla
edilmifl bir Avrupa Birli¤i’nin “Güçlü Avrupa” hedefi düflünüldü¤ünde tüm bu hedeften ba¤›ms›z 2010’a kadar
devam edecek Bologna Sürecinin bu hedefle çeliflmesi
yanl›fl olacakt›r. “Güçlü Avrupa”y› yaratmak için “Bilgi
Avrupa’s›” yaratmak gerekmektedir. Bilgi Avrupa’s› için
de Bologna Sürecini bafllatmak gerekti.
“Avrupa Yüksek Ö¤retim Alan›”
Amac›yla Üniversite Pazar›
Oluflturulmas›
Süreçle birlikte Avrupa Yüksek Ö¤retim Alan›n›n yarat›lmas›n›n hedeflendi¤i aç›kça belirtilmifltir. 46 ülkenin
dahil oldu¤u bu süreçte bunun için bir tak›m ortakl›klar
yakalamak elbette gereklidir. Avrupa’da yüzlerce çeflit
farkl› derecelendirme, kredilendirme, müfredat uygulamalar› mevcuttur. Yüksek Ö¤retim Alan› yaratabilmek, bu konularda ortakl›k yakalayabilmek için
müfredattan, diploma derecelerine, ders kredi
say›lar›ndan daha birçok konuda ortakl›k yakalanmas› amaçlanmaktad›r. Asl›nda burada amaç
emperyalist devletlerin yüksekö¤retimde uyumlaflmas›
sonucunda birçok ülkede ve bizim gibi yüksek ö¤renime
talebin yüksek oldu¤u ülkelere gelerek üniversite açmak
istemeleridir. Bir di¤er deyiflle Yüksek Ö¤retim
Alan›’nda amaç üniversite pazar›n›n oluflturulmas› ve bu pazar›n önündeki uyum sorununu
çözmektir. Bu da yüksek ö¤retimde ortakl›klar›n
yakalanmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. YÖK Baflkan›’n›n ülkemizde Fransa, ‹talya, Almanya ve ‹ngiltere’nin
üniversite açmak için baflvuruda bulundu¤unu söylemesi
kastetti¤imiz fleyi göstermektedir. Bu dört ülke Bologna
Toplant›s› öncesi Paris Sorbon’da bir araya gelen dört
devletin ta kendisidir. Bologna’y› infla eden bu dört devletin pazarda göründü¤ü kadar›yla en aktif olmalar› bizim
için flafl›rt›c› de¤ildir.
Günümüzde Yüksek Ö¤retim Sektörüne dünyada
bir y›lda harcanan para trilyon dolar düzeyindedir. Ve
özellikle ABD bu pazarda söz sahibidir. Yaln›z bu konudaki hakimiyet giderek baflka alanlara kaymaktad›r. Bologna Süreci de bu pastadaki pay› büyütmeye çal›flmak-
17
tad›r. Keza Asya da Yüksek Ö¤retim alan›nda çekim
merkezi olmaya bafllam›flt›r. Bu nedenle bu pazar giderek k›z›flm›fl ve emperyalistler aras› rekabete dönüflmüfltür. En zeki ö¤rencileri kendi ülkelerine çekebilmek o
ülkelere bilimsel katk›lar sunaca¤›ndan önemsenmekte
ve rekabet edebilmek için son derece gerekli gözükmektedir.
De¤iflen ihtiyaçlara göre
e¤itimin dönüflüme u¤rat›lmas›
Süreçle birlikte üniversiteler yeniden tan›mland›.
Üniversitelerin bugünkü önceliklerinde de¤ifliklikler yap›ld›. Yüksek Ö¤retimin amac›n›n kifliye ve topluma getirisinin eskide ve tali konumda kald›¤› bugünkü anlay›fla
göre önceli¤inin “ifl güzü pazar›na haz›rlama” oldu¤u belirtildi. (Avrupa Yüksek Ö¤retim Alan›’nda Niteliklere
Ait Bir Çerçeve, fiubat 2005). Ayn› raporda, “‹flverenler,
Avrupa ülkelerindeki mevcut e¤itim sistemlerinin ö¤rencileri
ifl gücü pazar›na yeterli bir flekilde haz›rlamad›¤›ndan flikâyetçi olmaktad›rlar ve bu husus Bologna Sürecinin arkas›ndaki itici güçlerden birisi olmufltur.” denilmektedir. Aç›kça
görülmektedir ki, patronlar bu sürece yön veren ve tetikleyen unsurlar aras›nda gösterilmektedir. Mevcut e¤itim sistemi emperyalizmin bugünkü koflullar›na ve ihtiyaçlar›na yeterince yan›t olamamaktad›r. Müfredat›n
oluflturulmas› ve içeri¤inin belirlenmesi yeniden yap›land›r›lacak olmakla birlikte sistemin ihtiyaçlar›n› da gözeten bir tak›m uygulamalar gerçeklefltirilmek istenmektedir. Bu nedenle ortaya at›lan yeni bir kavramla devam
edelim.
Hayat Boyu Ö¤renim ile
“yetkinlik” ve “yeterlilik” konusu
Sistemin ihtiyaçlar›na yan›t olabilmek için süreçle beraber yeni bir kavram da hayat›m›za girmifl oldu: Yaflam
Boyu Ö¤renim. Yaflam Boyu Ö¤renim k›saca hayattaki
tüm ö¤renmeleri kapsamakla birlikte pratikte bunun uygulama sahas› özel kurslar›n aç›lmas› fleklinde olmaktad›r. Bu nedenle hemen hemen tüm üniversitelerde Sürekli (Yaflam Boyu) E¤itim Merkezleri aç›lm›flt›r. Buralarda sistemin ihtiyaçlar›na yan›t olabilmesi çeflitli alanlarda kurslar verilmekte bunun sonucunda da sertifika
verilmektedir. Bu kurslar kitlelere de¤il bireylere hitap
etmektedir ve paral›d›r. Bu nedenle kamusal bir e¤itim
amac›ndan ziyade kurs paras›n› verebilecek herkese aç›k
olabilmektedir. Bu sayede kifliler kendilerini ne kadar
donat›rlarsa patronlar taraf›ndan da o kadar aran›r durumda olacaklard›r. “Yetkin” ve “yeterli” olduklar›n› be-
Yeni Demokrat Gençlik
18
lirlerlerse o kadar tercih edilen olacaklard›r. Ülkemizdeki Mesleki Yeterlilik Yasas› ve Yetkin Mühendislik uygulamalar› buna iflarettir. Kiflilere unvanlar verme yerine
Hayat Boyu Ö¤renim ad› alt›nda kurslarla, programlarla
“yeterlilikler ve yetkinlikler” verme amaçlanmaktad›r.
Elinizde ne kadar belge varsa esnek çal›flmaya
da o kadar yatk›ns›n›z demektir. Bu da birçok iflten anlayabilen bir di¤er deyiflle esnek çal›flmaya
uygun iflçi çal›flt›rmak için gereklidir. Ve elinizde
ne kadar sertifikan›z varsa o kadar tercih edileceksiniz.
Bu uygulamayla birlikte ucuz ifl gücü hemen hemen tüm
meslek dallar›nda büyüyecektir. Yetkinli¤i olmayanlar asgari ücret koflullar›na raz› edileceklerdir. ‹flsizlik giderek
t›rmanacakt›r. Yetkinlik yoksa, afl da yok, ifl de.
Avrupa’ da genç nüfusta
yaflanan azalma ve üniversite
talebinin düflmeye bafllamas›
Avrupa’n›n bugünkü nüfusunun önümüzdeki yaklafl›k
yüz y›ll›k dönemde artmayaca¤› ve aksine gerilemeye
bafllayaca¤› öngörüsü emperyalistleri için belirli s›k›nt›lar› da do¤urmaktad›r. Bunlardan birisi ise genç nüfusta
yaflanan daralma ile talebin azalaca¤› düflüncesidir. Kendi ülkemizde ise tam aksine genç nüfus giderek artmakta üniversiteye olan talep ise 1.5 milyon kifli seviyelerine
ulaflmaktad›r. Elbette bu emperyalistlerin ifltah›n› da kabartmakta ve ülkemizde üniversite açmak istemekteler.
Genç nüfusu fazla olan ülkeler ciddi anlamda üniversite
talebinin de yüksek oldu¤u ülkelerdir. Özel üniversitelerin önündeki bir tak›m engellerin kald›r›lmas› ve bu alan›n da ileride sektör haline getirilmesi kaç›n›lmaz gibi gözükmektedir. Bu nedenle kap›lar› yüzüne çevrilecek olan
milyonlarca genç için en önemli sorun iflsizlik olacakt›r.
Kamu kaynaklar›na olan “yükü”
azaltmak, özellefltirmeyi h›zland›rmak
Üniversitelerin vazgeçilmez konumlar›, ayn› zamanda
buralarda sunulan e¤itimin görece tüm di¤er e¤itim alanlar›na göre devletlere olan maliyetinin çok yüksek olmas› buraya aktar›lacak kaynak s›k›nt›s›n› da gündeme getirmektedir. Paral› e¤itimin alt›nda yatan temel mant›k da
budur. Sosyal güvenlik, sa¤l›k gibi alanlar›n reforma u¤rat›larak giderek piyasalaflt›r›lmas›, devlete olan “yüklerinin” azalt›lmas›, buraya aktar›lacak kaynaklar›n k›s›lmas›
e¤itim alan›n› da ayn› noktaya çekmektedir. Sa¤l›k ve
e¤itim gibi en temel haklar›m›z piyasan›n ellerine teslim edilmekte ve birer hak olmaktan ç›kmaktad›r. Ne kadar paran›z varsa, o kadar e¤itim ve o
kadar sa¤l›k hizmeti.
Yüksek Ö¤retimin piyasalaflt›r›lmas› ile birlikte harç
paralar›nda astronomik rakamlar›n istenece¤i flüphesizdir. Yüksek Ö¤retimin sektörleflmesi demek bu alanda
rekabet olgusunun ortaya ç›kmas› anlam›na gelmektedir.
Özel üniversitelerle devlet üniversitelerinin rekabet
edebilmesi için devlet üniversitelerinin daha da paral› hale getirilmesi kaç›n›lmaz gözükmektedir.
Ne Yapmal›y›z?
‹flsizli¤in kol gezdi¤i, 盤 gibi büyüdü¤ü koflullarda
gençlik kaderine terk edilmektedir. Gelece¤imizi bu kadar ilgilendiren mesleki yasalar, e¤itim reformlar› gerçeklefltirilirken bu dönemin nas›l evrildi¤ine bakt›¤›m›zda
art›k en temel haklar›m›z›n elimizden al›nd›¤›n› görmekteyiz. Hakk› al›nan, gelece¤i çal›nan gençliktir. Üzerinde
planlar yap›lan gençliktir. Bu planlar bir k›s›m gençli¤e
yani küçük bir az›nl›¤a refah sa¤lamay› vaat ediyorken di¤er tarafta milyonlarca gençli¤i dibi belirsiz bir kuyunun
içine atmaktad›r. Bu kuyu gelece¤inin ne olaca¤›ndan habersiz, ifl güvencesiz, sigortas›z, koflullarda yaflam mücadelesi vermek zorunda b›rak›lan gençli¤in gelecekte kendini bulaca¤› yerdir. Bu gelecek emekçi halk›m›z›n çocuklar›na sunulan gelecektir. Yaln›z gelece¤imiz üzerine plan yapanlar biz gençlerin söz sahibi olmad›¤›m›z koflullarda istedikleri kararlar› alarak bu
planlar› yapmaktad›rlar. Bugün gençlik örgütsüz y›¤›nlar halindedir. Ayn› zamanda muazzam bir örgütlenme potansiyelini de içinde bar›nd›rmaktad›r. Örgütsüz
bir gençlik ayn› zamanda hayatta söz sahibi olamayan bir gençliktir. Örgütsüz bir gençlik gelece¤ine yön veremeyen bir gençliktir. Bugün örgütsüz oldu¤umuz için gelece¤imize yön verenler hep baflkalar› olmaktad›r. Sistem gençlik üzerinde onu ilgilendiren tonlarca karar almakta yaln›z bizler kendi gelece¤imizi hakk›nda söz sahibi olamamaktay›z.
Bizler söz hakk›m›z›n olabilmesini istiyorsak, kaderimizi baflkalar›n›n belirlemesine göz yummak istemiyorsak, örgütlenmeliyiz ve örgütlendikçe söz sahibi olan bir
gençlik yaratabilece¤iz. Kimse bize alt›n tepsiyle iyi bir
gelecek arma¤an etmiyor. Emperyalizme ba¤›ml›l›k koflullar›nda sömürü koflullar›n›n artmas›, yoksullu¤un giderek t›rmanmas› bizlere iyi bir gelecek de¤il aksine kötü bir gelecek b›rakmaktad›r. Onlar›n bize sundu¤u gelecek paran kadar e¤itim, paran kadar sa¤l›k, paran kadar
iyi bir hayatt›r. Hayat›m›z ve gelece¤imiz hakk›nda söz
sahibi olmak istiyorsak mücadele etmekten ve örgütlenmekten baflka ç›kar bir yol bulunmamaktad›r.
Yeni Demokrat Gençlik
19
Himalaya tavflan›
ve diyalektik
Merhaba sevgili
YDG’liler,
Hava s›cakl›¤›n›n 40’l›
dereceleri buldu¤u bu
günlerde inan›n ki ben
yaz› yazmaktan bile üflenirken bizim iflgüzarlar
siz gençlere eziyet çektirmek için bir de¤il, iki de¤il, üç de¤il, dört gün boyunca süren bir çal›flma tertiplediler. Normalde tam bavulumu toplay›p Akdeniz k›y›lar›na do¤ru kendimi atacakken ald›¤›m bu
haberle plan›m› de¤ifltirip ben de e¤itim çal›flmas›na kat›lmaya karar verdim. Malum Önder Sav’›n bafl›na gelenlerden hepiniz haberdars›n›zd›r. Telefonunu saatlerce dinleyerek ona
komplo haz›rlanmas› beni geçti¤imiz ay söyledi¤im fikirlerim
eflli¤inde bu çal›flmaya kat›lmaya zorlad›. Ard›mdan komplolar örgütleyenlerin bu çal›flmada da beni hedefleyeceklerini
biliyordum ve de yan›lmad›¤›m hemencecik ortaya ç›kt›. Bu
çal›flman›n üçüncü gününde hemen benim tezlerim elefltirilmeye baflland› ve teorilerim alay konusu edilmeye baflland›.
Teorilerimden korkanlara ve çal›flma s›ras›nda ad›m› anarak
teorilerimin yanl›fll›¤›n› ispatlamaya çal›flanlara bofluna u¤raflmamalar›n› tavsiye ederim. Belki fark›nda de¤ilsiniz ama insanlar terlemekten sizin flevkle anlatt›¤›n›z dersleri dinlemeye f›rsat bulamad›lar. Madem bir araya gelip bir fleyler yapmak derdindesiniz flöyle Akdeniz’in cennet gibi bir koyunda
tatil ayarlasayd›n›z ya kardeflim. Ama yok siz insanlara ac›
çektirmekten zevk al›yorsunuz belli ki. Üç sene üst üste yaz
ortas›nda tarlalarda, bahçelerde insanlar› çal›flt›rman›z yetmiyormufl gibi bir de ç›k›p okullar›n bile kapand›¤› bir dönemde e¤itim okulu örgütlüyorsunuz. Sonra da ç›k›p “Haluk Zorusevmez’in tembellik hakk› teorisi do¤ru de¤il o halde” diye ahkam kesiyorsunuz.
Ayr›ca dersleriniz s›ras›nda uyuyan arkadafllar›n varl›¤›n›
nas›l anlatacaks›n›z merak ediyorum. Çal›flman›n her gününde mutlaka uyuyan bir iki kifli vard› s›n›fta bilmem fark›nda
m›s›n›z? Ayr›ca bir alandan gelen arkadafllar›m›n erkenden
çal›flmaya gelmek yerine uyumay› tercih etmesi hiç mi kafan›zda soru iflareti uyand›rm›yor? Zaten bu s›cakta insanlar›
toplay›p bir yere kapat›yorsunuz, bir de sabah›n köründe (saat 9’da) herkesin gelmesini bekliyorsunuz.
Bir de bu çal›flmayla insanlar ne kazanacak anlayamad›m
bir türlü. Hay›r, çal›flmaya kat›lanlara sertifika m› verilecek?
Bu çal›flma bize ifl imkan› m› sunacak? Yani insanlara eziyet
çektirmenin d›fl›nda bir faydas› oldu¤unu düflünmüyorum bu
çal›flman›n.
Efendim çal›flma boyunca yaflanan bir iki olaya de¤inmek
istiyorum. Daha henüz çal›flman›n bafllar›nda bir k›z›m›z ç›k›p
da aritmetik-matematik biliminin bir parças› olan diyalektik
dal›nda (efendim matemati¤in alt dallar›, aritmetik, geometrik
ve diyalektiktir) Himalaya tavflanlar›na çektirilen eziyeti anlatmaya bafllad›. Öncelikle sevgili k›z›m›za, matematik ile Himalaya tavflanlar› aras›nda bir iliflki olmad›¤›n› üzülerek söylemek isterim. Belli ki bu arkadafllar›m›z daha pek bir fley bilmiyorlar, o nedenle bildikleri bir iki fleyi de alakal› alakas›z
söylemekten çekinmiyorlar. Ayr›ca o hayvanc›klara çektirilen
eziyete göz yumulmas›na ne denmeli? Hayvan›n üzerine hangi psikopat amaçla buz de¤dirilir anlam›fl de¤ilim. Salt hayvanc›¤›n tüylerinin renginin de¤iflti¤ini kan›tlamak, d›fltan müdahalenin iç çeliflkiye olan etkisini kan›tlamak için çektirilen bu
eziyeti meflru görmek mümkün müdür sorar›m size. Nerede
kald› YDG’lilerin do¤a sevgisi, nerede kald› ekolojiye verilen
önem? Bundan sonra illa ki matematik anlatmak istiyorsan›z
çekinmeden benden yard›m isteyebilirsiniz. Hiçbir fley bilmesem dahi en az›ndan Himalaya tavflanlar› ile matematik aras›nda bir ilgi olmad›¤›n› biliyorum.
Bunun d›fl›nda + de¤er (art› de¤er) uzun uzad›ya anlat›ld›
ancak – de¤er (eksi de¤er) neden anlat›lmad› bilmiyorum.
Yani o konular hep eksik kald›. Eksi de¤er olmadan art› de¤erin bir anlam› yok ki. Ayr›ca o konular›n da matematikte
anlat›lmas› gerekiyordu. Art›n›n ve eksinin matemati¤in konusu oldu¤unu hat›rlatmak isterim.
Neyse sevgili YDG’liler bu konular önümüzdeki dönemde çözülecek konular. Ben de flimdi hiç can›m› s›kmak istemiyorum. Dedi¤im gibi Akdeniz’in güzel bir koyunda tatile
gitmek üzere haz›rl›klar›m› yapt›m. fiöyle bir ay dinlenmek ve
yüzmek istiyorum. Sizlere de tavsiye ederim. Ne ifliniz var
efendim tarlalarda, derslerde? Önümüzdeki ay görüflmek
dile¤iyle hepinizin gözlerinden öperim..
Yeni Demokrat Gençlik
20
UFUK
Dipten gelen dalgayla bütünleflmek
gütlemeyi hedefledi¤imiz aç›kt›r. Son zamanlarda arDerinleflen emperyalist krizle birlikte ülkelerin
tan sald›r› paketlerinden, iflçi ölümlerinden, zamlargündemi yeni bir alt üst oluflla karfl› karfl›ya kalmaktadan öfke ve tepki duyan halk›m›zla ortaklaflmak, süred›r. Açl›k, iflsizlik, petrol fiyatlar›ndaki art›fl birçok yace müdahale etmek karfl›l›ks›z kalmayacakt›r. ‹flçi s›n›r›-sömürge ülkede kitlesel ayaklanmalara sebep olf›n›n ve tüm emekçi kesimin yan›nda olma, mücadelemaktad›r. Özellikle ülkemizde büyük bir sorun olarak
lerine destek vermek ve mücadeleye ›fl›k tutacak, yol
daha da geliflen iflsizlik, güncel sorunlar ekseninde argösterecek tarzda çal›flmalar yürütmek bugünün ihtitan zamlar, uygulanan a¤›r koflullu çal›flmalar kendini
yac›d›r. Kazan›mlar›n elde edilmesi
daha da yak›ndan göstermektedir.
ve niteliklerin yükseltilmesi noktaSon zamanlarda emekçilerin
s›nda, tüm sendikalarda, DKÖ’lerartan öfkeleriyle birlikte derinleazan›mlar›n elde
de ve yaflam›n her alan›nda militan
flen s›n›fsal çeliflkilerin de etkisiyedilmesi
ve
nitelikbir hatt› savunmal›y›z ki, egemenle emekçi hareketi gündemimizdeki a¤›rl›¤›n› artt›rmaktad›r. ‹flçi lerin yükseltilmesi nok- lere ifllerinin kolay olmad›¤›n› göss›n›f›n›n artan eylemlilikleri ve militan
tas›nda, tüm sendika- terelim.
‹flçi s›n›f› ve tüm emekçi kesimlerin
ç›k›fllar› bizlerin ilgi ve duyarl›l›¤›m›z›
larda,
DKÖ’lerde
ve
örgütlülükleri aç›s›ndan bir t›kan›kl›ktan
artt›rmam›z› zorunlu k›lmaktad›r. Hak
alma ve hakk›n› koruma ekseninde yaflam›n her alan›nda söz etmek gerekir. Bu t›kan›kl›¤›n afl›lemekçi kesimin yaratt›¤› bu hareketli- militan bir hatt› savun- mas› noktas›nda yürütülecek çal›flmalar›n ve izlenecek do¤ru yolun taktik polilik örgütlenme olanaklar›n› karfl›m›za
mal›y›z ki, egemenlere
tikalarla aç›lmas› mümkündür. Çal›flmaç›karmaktad›r. Artan bu öfke selini, iflçilerin dipten gelen dalgas›n› yüzeyde ifllerinin kolay olmad›- lar›m›z› an›n ihtiyaçlar›na göre taktiksel
k›sa ve uzun vadeli dönemsel politikalarbüyütmek bizlerin omuzlar›nda bir ¤›n› gösterelim.
la planlamak olmazsa olmazd›r. S›n›fsal
görev olarak durmaktad›r.
temelde ele al›nacak çal›flmalar›m›z› kitBu ba¤lamda yaz döneminin iflçilelere tafl›rken, emekçilerin içinde olmal›, onlarla biremekçi hareketiyle ba¤›m›z› güçlendirmek aç›s›ndan
likte ortak çal›flmalar yürütmeli, diyalog kurabilmelidaha yo¤un geçmesi gerekmektedir. Gençlik olarak
yiz.
bizler halk›n her kesimiyle birlikte egemenleÜlkemizde emekçilerin ekonomik temelli
rin sald›r› paketlerine, mevcut yasalardaki hak
ciddi kayg›lar› bulunmas›yla birlikte, as›l olan
gasplar›na karfl› ortak bir fliarla mücadeleyi
mücadeleye olan ilgilerindeki yükselifltir.
büyütmeli ve emekçi halk›m›zla birlikte en ön
Önemli olan bu kararl›l›¤›n arkas›nda durabilmek ve
safta olmal›y›z. Süreklili¤i olmayan, k›s›r bir çal›flsürece müdahil olabilmektir. Verilecek her mücadele,
mayla ciddi baflar›lar elde edemeyiz. Bizler her an her
at›lacak her ad›m bizleri daha da ileriye tafl›yacakt›r.
yerde emekçi halk›m›zla, iflçi s›n›f›yla birlikte dayan›flToplumsal anlamda kopart›lacak her bir f›rt›na egema içerisinde olmal›y›z ki hem güven vermeli hem de
menlerin rahat uyumas›n› engelleyecek ve korkular›kendi özgüvenimizi kazanmal›y›z.
n›n büyümesini sa¤layacakt›r. Verilen her mücadele,
Esasta sendikalarda, kooperatiflerde, derneklerde
at›lan her ad›m, zafere do¤ru at›lan bir ad›md›r.
örgütleme çal›flmas› yürütürken öz itibariyle s›n›f› ör-
K
Yeni Demokrat Gençlik
21
Zamlar›n artmas› krizin derinleflmesi
Türkiye’de krizin derinleflmesi ve insanlar›n al›m
güçlerinin gittikçe düflmesi ve bu krizin daha da derinleflece¤i gözle görülen bir gerçekliktir. Son süreçte yap›lan zamlar bir yana yap›lan aç›klamalara göre bu zamlar daha da artacakt›r. Ekme¤e, benzine, elektri¤e, pirince vb birçok ürüne zam yap›ld›¤› ve insanlar›n daha
da yoksullaflt›¤›, zamlara karfl› tepkilerin büyüdü¤ü bu
günlerde bizlere çok ifl düflmektedir.
Zamlarla ilgili baz› aç›klamalardan örnek verecek
olursak;
‹stanbul F›r›nc›lar Odas› Baflkan› Fahri Özer, 5 Haziran’dan itibaren ‹stanbul’da 300 gram ekme¤in 85
YKr olaca¤›n› belirtti.
TEDAfi’›n satt›¤› elektri¤e yüzde 12.7 zam karar›
al›nd›. Zam, otomatik fiyatland›rma sisteminin bafllayaca¤› 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak. Böylece bir
eve her ay 80 ile 100 YTL aras›nda bir fatura yans›mas› anlam›na gelecek.
Bir di¤er örnek ise do¤algaz sat›fl fiyatlar›n›n yaln›zca son 4 y›lda yüzde 88.7 artmas›d›r.
Bu örnekleri ço¤altabiliriz fakat ben bu örnekleri
zam oranlar›n›n uç oranlarda artt›¤›n›, ekonomik krizin
daha da derinleflti¤ini göstermek için belirtmek istedim.
Bunun yan›nda bir ailenin ortalama gelir düzeyine iliflkin
Asgari Ücret Tespit Komisyonu karar›na bakt›¤›m›zda
16 yafl›ndan büyük bekar iflçi için net 481.55 YTL olan
asgari ücret, 1 Temmuz’da net 503.26 YTL’ye yükselecek. Net art›fl 21.71 YTL olacak. Halen 16 yafl›ndan küçükler için net 414.92 YTL olan asgari ücret, net
432.97 YTL’ye yükselecek. Kap›c›lar için net 517.14
YTL olan asgari ücret ise net 542.90 YTL.
Ürünlere yap›lan zamlarla bir de maafllara
yap›lacak olan zamlara bakt›¤›m›zda arada uçurumlar›n oldu¤unu görmekteyiz.
Krizin gittikçe derinleflmesi insanlar›n al›m güçlerini
düflürmektedir.
Düflünsenize ayl›k 540,60 YTL ile geçinmeye çal›flan bir
aile giderlerini nas›l karfl›layacak? Sadece elektrik faturas›
100 YTL, kira, su ve g›da besinlerini nas›l karfl›layacak?
‹flte tam da tepkilerin artt›¤›, insanlar›n daha da yoksullaflt›¤› bu süreçte bizlere çok ifl düflmektedir. Krizin
daha da derinleflece¤i önümüzdeki süreçte, halk›n tepkileri daha da yükselecektir. Gerek SSGSSS eylemlerindeki kitlesel kat›l›mlar, gerek son yap›lan zamlara karfl›
geliflen tepkiler bize bunu göstermektedir.
Halk›n öfkesini örgütlü bir güce dönüfltürebilmek çok önemlidir, bizlere yaflanan sürecin
sistemden ba¤›ms›z olmad›¤›n›, ancak sorunlar›
örgütlü bir duruflla çözebilece¤imiz noktas›n›
kavratma konusunda çok ifl düflmektedir. Bizler
bulundu¤umuz tüm alanlarda yaz sürecinin rehavetini
üzerimizden at›p zamlarla ilgili eylemler düzenlemeli,
duvar gazeteleri, bildiri vb gibi araçlarla sistemin yüzünü teflhir etmeli ve halk›n tepkisini örgütlü bir güce dönüfltürebilmeliyiz. Alanlar›m›zda çal›flmalar›m›z› “dipten gelecek dalgay› yüzeyde büyüt” fliar›yla ele almal› halk›n öfkesini örgütlü bir güce dönüfltürmeliyiz.
Mersin’den bir YDG’li
22
Yeni Demokrat Gençlik
D e n gê
Ci w a n ê
Ulusal ve s›n›fsal çeliflkileri
do¤ru iflleyebilmek...
Burada vurgulamak iste¤imiz, ulusal sorunun dillendirilmemesi de¤il, tam
tersine sesimizin ç›kt›¤› yere kadar ulusal sorunun dillendirilmesi ama bunun yol,
yöntemindeki yanl›fll›klar›n
görülmesidir. Ulusal sorunun çözümünün s›n›fsal sorunlar›n yok say›l›p sadece
ulusal sorunu dillendirmekle olmayaca¤›n›n anlafl›lmas›d›r. Burada yap›lmas› gereken, esas›n ne olmas› gerekti¤inin iyi kavranmas›d›r.
S›n›fsal mücadele içerisinde ulusal sorunun çözümünü bar›nd›rmaktad›r. Ezilen ulus olma s›n›fsal sömürüyü katmerlefltirmek için
kullan›lmaktad›r.
May›s ve Haziran aylar› yine sistemin emekçilere sald›r›lar› ve
emekçilerin bu sald›r›lara karfl› verdi¤i cevaplar ile geçti. Egemen sistemin bilinçli bir flekilde ve tek bir merkezden yöneltti¤i sald›r›lara
karfl› emek cephesinden y›llard›r birleflik ve örgütlü bir karfl› durufl
verilememiflti. Ancak son y›llarda sald›r› dozaj›n›n iyice artmas›ndan
sonra, bu sald›r›lar›n parçal› bir duruflla karfl›lanamayaca¤› iyice bilince ç›kart›lmaya baflland›. -fiunu belirtmek gerekir ki, gerek ortaya konulan direnifller gerekse de oluflturulan birliktelikler yeterli boyutta
de¤ildir. Halen sa¤lam temelleri bulunmamaktad›r-. Ezilenler cephesindeki bu birliktelikler kendisini 13-14 Mart’ta, 1 Nisan’da, 6 Nisan’da, 1 May›s’ta kendisini göstermifltir. Bu birliktelikler önümüzdeki dönemde kitle hareketlerindeki ivmedeki art›fl› da flimdiden göstermifltir ki, sistemin bu eylemlere yönelik tepkisi hiç de sakin bir flekilde olmam›flt›r. Afl›r› fliddet kullan›m›, ard› ard›na aç›lan soruflturmalar bu birlikteli¤i da¤›tmaya yönelik ad›mlard›r. Bu birliktelikler sadece bu eylemlerle kendisini göstermemifltir. Yeterli olmamakla birlikte, Tekelin özellefltirilmesine karfl› gösterilen direnifl, Tuzla Tersanelerindeki ölümlerin durdurulmas› talebinde, Kürt halk›na yönelik
bask›larda, s›n›r ötesi kara ve hara hareketlerine karfl› tepkilerde de
ezilenlerin birlikte hareket ettikleri takdirde yaratt›klar› muazzam etkiyi görebilmekteyiz. Bu birlikteliklerin daha ileri tafl›nmas› mücadelemiz aç›s›ndan önümüzde duran acil görevlerden bir tanesidir.
Bu birliktelikler önümüzdeki dönem için olumlu bir durum olufltururken, olumsuzluklar› da görmezden gelmememiz gerekmektedir.
Türkiye Kürdistan›’›nda bu birlikteliklerin oluflmamas› ciddi
bir olumsuzluktur. Bölgenin özgül koflullar›ndan dolay› ulusal çeliflkilerin fazla olmas› ve Ulusal Hareketin de bölgedeki etkisi düflünüldü¤ünde, bölgedeki hareketlenmenin ulusal taleplerden dolay› olmas› anlafl›l›r olacakt›r. Bu noktada bir s›k›nt› yoktur. Ancak de¤inmek istedi¤imiz konu mücadelenin sadece ulusal taleplerle
s›n›rland›r›lmaya çal›fl›lmas›, s›n›fsal taleplerin göz ard› edilmesidir. Bu politik yaklafl›ma göre tek sorun ulusal sorundur ve ulusal sorun çözüldü¤ünde sorunlar bitecektir. Bölgedeki demokra-
Yeni Demokrat Gençlik
tik kitle örgütlerinin de ulusal hareketin etkisinde olmas›ndan kaynakl›, hem bu kitle örgütleri do¤ru bir flekilde harekete geçirilememekte hem de ulusal sorun d›fl›nda politika
üretilmemektedir. Bu durumda ülkenin bat›s›nda
görülen s›n›f birliktelikleri Türkiye Kürdistan›’nda görülmemektedir. Bu da s›n›f hareketinin geliflimi aç›s›ndan ciddi bir dezavantaj oluflturmaktad›r.
Bu eylem süreçlerine ciddi bir haz›rl›¤›n olmay›fl›,
yasak savma zihniyetiyle kitle örgütü yöneticilerinin
kat›ld›¤› bas›n aç›klamalar› örgütleme çal›flmalar› d›fl›nda pek fazla bir ad›m at›lmam›flt›r. Bunu örneklendirecek olursak, 13 Nisan SSGSS karfl›t› bölgesel Diyarbak›r mitingi ve Diyarbak›r’da bölgesel olarak yap›lmas› düflünülen ancak gerekli ‘izin’ al›namad›¤›ndan
dolay› bas›n aç›klamas›na çevrilen bölgesel 1 May›s
eyleminin örgütlenme çal›flmalar›nda ciddi bir haz›rl›¤›n olmamas›, sendika üyeleri d›fl›ndaki kitleye ça¤r›lar›n yap›lmamas› bu eylemlere verilen önemi göstermektedir. 7 Haziran’da Van’da gerçeklefltirilen Bar›fl
ve Demokrasi Mitingine kat›l›m ve bu mitingin çal›flmalar›nda gösterilen çaba, mitinge gidilirken konvoydaki araçlara kesilen cezalar›n hepsinin sendika yönetimleri taraf›ndan karfl›lanmas›, sorgulanmas› ve üzerinde düflünülmesi gereken bir durumun oldu¤unu
ortaya koymaktad›r.
Burada vurgulamak iste¤imiz, ulusal sorunun dillendirilmemesi de¤il, tam tersine sesimizin ç›kt›¤› yere kadar ulusal sorunun dillendirilmesi ama bunun
yol, yöntemindeki yanl›fll›klar›n görülmesidir. Ulusal
sorunun çözümünün s›n›fsal sorunlar›n yok say›l›p sadece ulusal sorunu dillendirmekle olmayaca¤›n›n anlafl›lmas›d›r. Burada yap›lmas›
gereken, esas›n ne olmas› gerekti¤inin iyi kavranmas›d›r.
S›n›fsal mücadele içerisinde ulusal sorunun çözümünü bar›nd›rmaktad›r. Ezilen ulus olma s›n›fsal sömürüyü katmerlefltirmek için kullan›lmaktad›r. Çünkü
emperyalistlerin varl›k temelini ekonomik faaliyetler
oluflturmaktad›r. Bundan dolay› kendi varl›klar› ekonomik faaliyetlerinin geliflmiflli¤ine ba¤l›d›r. Kendilerini ekonomik olarak daha da güçlü hale getirebilmek
için kendisinden olmayanlar› bask› alt›nda tutmak zorundad›rlar. Bu onlar›n yaflamas› için gereklidir. Emperyalistlerin varl›k zemini halklar›n bask› alt›nda tutulmas›nda ve sömürülmesinde yatmaktad›r. Ülkemiz
23
de yar›-sömürge yar›-feodal sosyo-ekonomik yap›s›ndan kaynakl› emperyalizme göbekten ba¤l› oldu¤undan, ülkemizdeki uflaklar› da efendilerinden farkl› bir
yol izlememekte, onlar› takip etmektedirler.
Bu durum egemen sistem aç›s›ndan da gayet iyi bilinmektedir ki, politikalar›n› s›n›fsal temelde gelifltirmektedir. AKP’nin 2 dönemdir seçimlerde T. Kürdistan›’nda ciddi bir oy potansiyeli elde etmesinin temel
nedenlerinden birisi de budur. Bölgedeki halka ekonomik temelli yaklaflmalar› AKP’nin oylar›n› artt›rm›flt›r. Seçimlerden önce yap›lan g›da, yakacak yard›m›,
ifle almalar, ekmek peynir da¤›t›r gibi yeflil kart verilmesi bize bu tespitin do¤rulu¤unu göstermektedir.
Yine bölge halk›n›n büyük bir umutla bekledi¤i GAP,
mevsimlik tar›m iflçilerinin büyük k›sm›n› T. Kürdistan’›ndaki halk›n oluflturmas›, son dönemlerde gerçekleflen iflçi eylemleri, köylülerin toprak talepleri,
kurakl›¤a karfl› yap›lan kurakl›k mitinglerini do¤ru bir
flekilde analiz etmek gerekiyor. Bunlar birden ya da
kendili¤inden geliflen durumlar de¤iller. Egemen sistemin s›n›fsal temelde yapm›fl oldu¤u sald›r›lar sonucu ortaya ç›kan s›n›fsal tepkilerdir. Yaln›z bu tepkiler henüz bir bilinç seviyesine ulaflm›fl de¤ildir. Kendili¤inden geliflmektedir.
Bize düflen görev buradaki bilinçsizli¤i bilince ç›kartmakt›r. Kendi gerçekli¤imize bakt›¤›m›zda T. Kürdistan›’nda ciddi bir örgütlenme yaratabilmifl de¤iliz.
Faaliyetimizin önemli bir bölümü üniversitelerde bulunmaktad›r. Bu durum da bizim halkla olan ba¤›m›z›
k›s›tlamaktad›r. Okullar›n kapanmas› ile beraber tatil
süreci de bizler için bafllam›fl oldu ama emekçiler için
tatilden ziyade çal›flma dönemi bafllam›flt›r. Yine mevsimlik iflçiler yollara düflecek, köylüler tarlalarda ekin
ekecek. Bizler de bu dönemi halkla zay›f olan ba¤lar›m›z› güçlendirerek geçirmeliyiz. Zira perflembenin gelifli çarflambadan belli olur esprisindeki gibi, bu dönem
uyanmaya bafllayan kitleler önümüzdeki dönemlerde
neler yapaca¤›n› hissettirmifl durumdad›r. Geliflecek
kitle hareketlerine devrimci bir yön verebilmek için
flimdiden onlar›n içerisinde olmal›, onlarla ba¤lar›m›z›
kuvvetlendirmeliyiz. Süreci takip edip, analizler yap›p,
yorumlar üretmek tek bafl›na yeterli olmuyor. Ayn›
zamanda pratik olarak da harekete geçmemiz gerekmektedir. Zaman dura¤an de¤ildir, hareketlidir. Bizim
amac›m›z da dünyay› temellerinden sarsmak ise, tabiri
caizse zamandan daha h›zl› olmam›z gerekiyor.
24
Yeni Demokrat Gençlik
T. Kürdistan›’nda kitle örgütleri
ve çal›flma tarz›m›z
elirtmek gerekir ki ulusal çeliflkileri ifllememizin nedeni kitlelere yak›nlaflmak,
bunun üzerinden ifl yapmak de¤ildir. Bu ülkede Kürt ulusal sorunun temel sorunlardan biri oldu¤u gerçekli¤idir. Ulusal ve s›n›fsal çeliflkileri yarat›c› bir flekilde
iflleyebildi¤imiz oranda Kürt halk› bizi sahiplenecektir.
B
Kitle örgütlerinde çal›flma tarz›m›z YDG’nin 2.
Konferans›’nda al›nan “her YDG’li bir kitle örgütüne
üye olup çal›flma yürütmelidir” karar›yla beraber önemini daha fazla hissettirdi. Kitle örgütlerinde çal›flma
tarz› çok daha genel ve ayr›nt›l› bir konu oldu¤undan
bu yaz›da T. Kürdistan›’nda kitle örgütlerinin iflletilmesi, aksakl›klar› ve bizim YDG’liler olarak misyonumuzu
tart›flmaya çal›flaca¤›z.
T. Kürdistan›’nda herhangi bir durumu ele al›rken
nas›l bölgenin genel siyasal durumundan ayr› ele alam›yorsak DKÖ’leri de de¤erlendirirken bölgenin politik
durumunu göz önünde bulundurmam›z gerekiyor. Bu
iliflkiyi yakalamak parça-bütün iliflkisinin gere¤idir. Ulu-
sal hareket ve ulusal mücadelenin bölgede bulunan olgulara nüfuz etti¤i gerçekli¤iyle beraber T.Kürdistan›’ndaki kitle örgütleri de ulusal hareketin ideolojik
çerçevesinde kalmaktad›r. Nas›l ki ulusal hareket Kürt
ulusunun ulusal taleplerini temel al›p politikalar›n› bu
temel üzerinden oluflturuyorsa, DKÖ’ler de istemlerini ço¤unlukla bu temelde koymaktad›r. Bunlar› söylerken s›n›fsal sorunlar› de¤inilmedi¤ini iddia etmiyoruz.
S›n›fsal çeliflkiler ele al›nd›¤›nda bile alt›n›n çok fazla
doldurulmad›¤› görülmektedir. Bu durumlar kendini
takvimsel gündemlerde aç›kça göstermektedir. Örne¤in 1 May›s, Newroz gibi ifllenebilece¤i halde hatta ifllenmesi gerekti¤i halde, çok ciddi bir yo¤unlaflma ol-
Yeni Demokrat Gençlik
madan yap›lan etkinlikler bile anlam›ndan uzaklaflt›r›larak ele al›nmaktad›r. Mesela bar›fltan bahsedilmekte ya
da ulusal hareketin istemleri dile getirilmekte, iflçilerin
uluslar aras› birlik-mücadele-dayan›flma günü arka plana düflmektedir.
Bölge illerinde 1 May›s gelene¤inden bahsedemememizin en büyük nedeni bölgenin politik dinamikleridir. Yine Diyarbak›r’da birçok emekçi direnifli olmas›
ra¤men Aky›l iflçilerinin direnifli, t›p fakültesi çal›flanlar›n›n sendikal örgütlenme çal›flmalar› sonucunda iflten
at›lmalar›, Sinan köylülerinin eylemleri baflta olmak
üzere a¤al›¤a karfl› köylülerin örgütledi¤i birçok eylemlilik mevcut olmas›na ra¤men yani maddi zemini müsait olmas›na ra¤men 1 May›s gelene¤inden bahsedilmemesini, s›n›fsal taleplerin yeterince de¤er görmemesini
baflka nas›l aç›klayabiliriz.
Genel olarak durumun böyle olmas›yla beraber bu
durum tek tek kitle örgütlerinde kendini hissettirmektedir. Diyarbak›r’da yürüttü¤ümüz üniversite faaliyetinde bizim aç›m›zdan daha çok ö¤renci derne¤i ile ilgili durumlar söz konusudur. Bölge profilinin bir yans›mas› da ö¤renci derne¤inde kendini göstermektedir.
Ö¤renci derneklerinin öz örgütlülük oldu¤undan hareketle, ö¤rencilerin ekonomik-akademik sorunlar›na
duyars›z olmamas› gerekti¤ini bilmekteyiz. Çokça karfl›laflt›¤›m›z üzere ö¤renci derne¤i bu misyonu tam anlam›yla yerine getirmemektedir. Örne¤in geçen y›l birinci s›n›flara verilen ö¤renci kart› için istenen 20 YTL’lik para için ö¤rencilerin do¤al olarak rahats›z olmas›
ve bu rahats›zl›¤›n bir flekilde bizim gündemimize girmesiyle beraber bu sorunu ifllemek için ö¤renci derne¤i ile görüflmemize ra¤men “farkl› gündemler nedeniyle” ö¤rencilerin talebi reddedilmifltir. Benzeri yaklafl›mlar yurt ve kantin boykotlar›nda da kendisini göstermifltir. Geçen sene yurttaki boykotta ö¤rencilerin
kendi sorunlar› etraf›nda örgütlenmeye ne kadar müsait oldu¤u da görüldü. Yine e¤itimin ticarilefltirilmesi
üzerine yapt›¤›m›z s›n›f konuflmalar›nda da bu yönlü
gündemlere olan ilgi de ortaya ç›km›flt›r. K›saca flu sonucu ç›karabiliriz ö¤renciler kendi sorunlar› etraf›nda
örgütlenmeye müsaittir ve bu potansiyelin a盤a ç›kar›lmamas› sisteme karfl› mücadelemizde bizi zay›f düflürmektedir.
Bölgemizdeki birçok DKÖ’nün kitlelere aç›k bir
örgütlenme anlay›fl›n›n olmad›¤›n› da söyleyebiliriz. Ö¤renci derne¤ini ulusal hareketin uzant›s› olarak görme-
25
leri do¤al olarak derne¤i dar tutan, yurtsever kitle d›fl›ndaki kitleye kendini kapatan, üye yapmayan bir anlay›fl›n ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r.
Bahsetti¤imiz bu anlay›fl T. Kürdistan›’nda kitle hareketlili¤inde kendisi göstermektedir. Özellikle son
dönemde SSGSS karfl›t› eylemlere, emekçi eylemlerine
yeteri kadar önemin gösterilmedi¤i bir pozisyonun
oluflmas›na, ö¤rencilerin akademik-ekonomik sorunlar›na belli bir duyars›zl›¤›n oluflmas›na neden olmaktad›r.
Bu tablo karfl›s›nda bizim nas›l davranmam›z gerekti¤i çok önemli bir yerde durmaktad›r. Demokratik
kitle örgütlerine girip çal›flma yapman›n önemi ortadayken özellikle T. Kürdistan›’nda nas›l faaliyet yürütece¤imiz önem arz etmektedir. Kitle örgütlerinin sadece ulusal çeliflkileri iflledi¤inden bahsettik peki buna
karfl›l›k biz de sadece s›n›fsal çeliflkileri mi iflleyece¤iz?
Sadece s›n›fsal çeliflkileri ifllememiz de bizi farkl› bir
yanl›fla sürükleyecektir.
Belirtmek gerekir ki ulusal çeliflkileri ifllememizin
nedeni kitlelere yak›nlaflmak, bunun üzerinden ifl yapmak de¤ildir. Bu ülkede Kürt ulusal sorunun temel sorunlardan biri oldu¤u gerçekli¤idir. Ulusal ve s›n›fsal
çeliflkileri yarat›c› bir flekilde iflleyebildi¤imiz
oranda Kürt halk› bizi sahiplenecektir. Tabii ki
bunlar› yapabilmek için kitlelerle ba¤ kurmak gerekir.
Bunun da yolu kitle örgütlerine girip çal›flma yürütmektir. Yoksa tek bafl›na ö¤renci derne¤ini elefltirmemiz bir
ifle yaramayaca¤› gibi devrimci bir tarz olmayacakt›r.
Ö¤renci derne¤i böyle yap›yor flöyle davran›yor demek
yap›c› bir elefltiri olmad›¤› gibi bir sitemden öteye gitmeyecektir. ‹çerisinde olmad›¤›m›z, bilmedi¤imiz fleyi
de¤ifltirmek gibi bir durumumuz söz konusu de¤ildir.
Ayr›ca flu gerçekli¤i gözden kaç›rmamak gerekir ki
ulusal sorunun da temeli s›n›fsald›r. Ulusal sorun daha
fazla hissediliyor olsa bile sorunun yükseldi¤i temel s›n›fsal çeliflkiler üzerinden yükselmektedir. Bu hiçbir flekilde ulusal sorunu reddetti¤imiz anlam›na gelmemelidir. Reddetti¤imiz anda Türk milliyetçili¤ine düfleriz. S›n›fsal çeliflkileri reddetti¤imiz anda da Kürt milliyetçili¤ine kayar›z. Bu gerçekli¤i göz ard› etmeden davranmam›z gerekiyor. Sonuç olarak bizim kitle örgütlerine girip niteli¤ini yükseltmek gibi bir görevimiz vard›r. Bu
görevi bilince ç›kard›¤›m›z oranda Kürt halk›n›n içerisine nüfuz edece¤iz.
Amed YDG
Yeni Demokrat Gençlik
26
AKP ve AKP’li Kürt vekiller
Kimi zaman bir seçim takti¤i olarak ‘Kürt sorunu vard›r,
bu Türkiye’nin bir sorunudur. Benim sorunumdur’ dediler.
(A¤ustos 2005) Kimi defa ise gerçek yüzlerini gösterip ‘düflünmezseniz Kürt sorunu olmaz. Bizim böyle bir sorunumuz
yok. Kürt sorunu sanald›r’ dediler. (Aral›k 2002) AKP de
bugüne kadar hükümet olan tüm partiler gibi Kürtlere yönelik genel politika olan imha, inkar ve asimilasyon politikalar›n›n esasta savunucusu ve uygulay›c›s› olmufltur. Kas›m 2002’den bu yana birkaç olaya de¤inirsek san›r›z devletin ve onun iki dönemdir sözcüsü olan
AKP’yi daha yak›ndan tan›r›z.
- ‹lk olarak devletin elinde patlayan, halk›n, devletin ‘iyi
çocuklar›n›’ ifl üstünde yakalad›¤› fiemdinli olay› ak›llardad›r.
- Kimyasal silahlarla katledilen PKK gerillalar›n›n cenaze
törenlerine polisin müdahalesiyle bafllayan Serh›ldanda polisin azg›nca sald›rmas› ve gerçek mermi kullanmas› sonucunda Mustafa Ery›lmaz (26) kafas›na isabet eden polis mermisiyle öldü. 3 yafl›ndaki Fatih Tekin evinin dam›nda polis kurflunun hedefi oldu. Mehmet Ifl›kç› (19) kafa ve gö¤süne sert
cisimle (demir çubuk, tahta, cop vb.) vurulmas› sonucu ‘kafatas› k›r›¤›, beyin kanamas›, sa¤ akci¤er ve karaci¤erde geliflen
iç kanama’ sonucu ölmüfltür. ‹lyas Aktafl (Devrimci Demokrasi muhabiri) kafas›ndan vurularak öldürüldü vd.
- Girdi¤i çat›flmalardan ald›¤› kay›plar› hazmedemeyen
devletin yaratt›¤› büyük flovenist dalga öne ç›km›flt›r. Birçok
yerde flovenist yürüyüfller düzenlenmifltir. Bu dönemde
Kürtlerin iflyerlerine yo¤un sald›r›lar gerçekleflmifl, Kürtlere
yönelik linçler örgütlenmifltir.
- S›n›r içi, s›n›r d›fl›, hava, kara operasyonlar› ard› ard›na
düzenlenmektedir.
- Newrozlara sald›r›lar bitmemektedir.
‹flte devletin, iflte AKP’nin Kürt sorununa gerçek yaklafl›m›.
‘AKP Kürtlerin
gerçek temsilcisiyM‹fi’
Kürtlere karfl› yap›lan s›n›r içi s›n›r d›fl› operasyonlar›n,
imha, inkar, asimilasyon politikalar›n›n ve tüm sald›r›lar›n›n alt›nda di¤er tüm milletvekillerinin oldu¤u gibi AKP’li 75 Kürt
milletvekilinin de imzas› vard›r. Önceki süreçte Kürt olduklar›n› hiçbir flekilde dile getirmeyen bu vekillerin ak›llar›na
birden bire Kürt olduklar› geldi! Buna dayanarak Erdo¤an:
‘Kürtlerin gerçek temsilcisi AKP’dir’ diyor.
AKP’nin 75 Kürt milletvekillerinden en önemlilerinden
biri flüphesiz AKP’nin Kürt politikas›na yön verdi¤i isim olarak bilinen Dengir Mir Mehmet F›rat’›n ailece devletlu olduklar›, cumhuriyetin ilk y›llar›ndan bu yana meclise temsilci göndererek sistemin Kürtlere yönelik imha inkar politikalar›na
katk› sunduklar› bilinmektedir.
Abdulkadir Aksu Marafl katliam› döneminde emniyet müdürlü¤ü yapm›flt›r. Kaymakaml›klarda, valiliklerde ve emniyette çeflitli kademelerde görevler alan Aksu 1987’den beri
meclistedir. Diyarbak›r’da do¤mas›na ra¤men b›rakal›m Kürt
ulusunun lehine bir fleyler yapmay›, TC’ye sad›k bir kadro
olarak görevini hâla ‘lay›k›yla’ sürdürmektedir.
Hüseyin Çelik Van vekili olarak 59. ve 60. hükümetlerde
Milli E¤itim Bakan› görevini yapt›/yapmakta. Fiziki ve Siyasi
Ak›mlar, Türk Kültürü, Türk Siyasi Tarihi, Türk Edebiyat› vb.
konular üzerinde 15’e yak›n kitab› bulunmaktad›r.
Sadece AKP’nin bu üç Kürt kadrosuna bakt›¤›m›zda kimin Kürtlerin savunucusu oldu¤unu de¤il ama, kimin Kürtlerin savunucusu olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. AKP Kürtlerin savunucusu, gerçek partisi de¤ildir/olamaz.
Amed’den bir YDG’li
Kürt kad›n› özgürlü¤ünü
mücadele içinde kazan›yor
Bugün ülkemizde kad›n; namus, bekaret, ev kad›nl›¤›n›n kutsall›¤› gibi gerici feodal olgular›n k›skac›nda s›k›flt›r›lmakta; di¤er taraftan ise cinsel bir meta ve ucuz ifl gücü olarak sermayeye pazar alan› olarak sat›fla sunulmaktad›r. K›sacas› kad›n, cinsel ve s›n›fsal olarak sömürülmektedir.
Kürt kad›nlar›n›n durumu ise bir kat daha a¤›rd›r. S›-
n›fsal ve cinsel bask› ve sömürüye bir de ulusal bask› ve
sömürü eklenir. Y›llara yay›lan savaflta Kürt kad›nlar›, en
a¤›r bask› ve sald›r›larla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Ulusal
kimli¤i yok say›lm›fl, anadilini konuflamam›fl, zorunlu göçlere maruz b›rak›larak açl›k ve yoksullu¤a itilmifl, devletin
bask›s›n› ve fliddetini (cinsel taciz ve tecavüzler, tutuklamalar, gözalt›nda tecavüzler vb.) yaflam›flt›r ve yaflamaya
Yeni Demokrat Gençlik
da devam etmektedir. Bunlar›n yan› s›ra gerici-feodal de¤er yarg›lar›, töre ve gelenekler çemberinde Kürt kad›nlar›; töre cinayetleri, çok efllilik, berdel, zorla erken yaflta evlendirilme, namus cinayetleri, akraba evlilikleri, fliddet, e¤itim hakk›n›n k›s›tlanmas› gibi bir dizi sorunla da
karfl› karfl›yad›r.
- Diyarbak›r’da Ayflegül Alparslan adl› kad›n, efli taraf›ndan ‘hayat kad›nl›¤›’ yap›yor denilerek öldürüldü.
- Siirt’te Murat K›z›lkan’la evlendirilen Dilber Özer,
efli taraf›ndan bakire olmad›¤› gerekçesiyle öldürüldü. Yap›lan otopside Dilber Özer’in anatomik bakire oldu¤u ö¤renildi.
- Diyarbak›r’da 15 yafl›ndaki N.B.
isimli kad›n, eski niflanl›s› taraf›ndan evinin önünde 9 yerinden kurflunland›.
- Mardin’de 27 yafl›nda ve üç çocuklu fiemse Temel, eflinden gördü¤ü
fliddete dayanamayarak intihar etti.
- Batman’da 28 yafl›nda ve befl çocuklu A. böcek ilac› içerek intihar etti.
Ölmeden önce yar›m yamalak Türkçesiyle sevgi ve flefkat eksikli¤ini anlatabildi.
Sayg› görmedi¤ini söyledi.
Bunlar, geçmifl y›llarda burjuva-feodal
bas›na yans›yan haberlerden sadece birkaç›. Yans›mayan onlarcas›n›n varl›¤› ise hepimizce aflikard›r.
Bölgede yap›lan çeflitli araflt›rmalara
göre, Kürt kad›n›n›n büyük ço¤unlu¤unun
geliri asgari ücretin alt›nda veya hiçbir geliri yok. Ço¤unlu¤u de¤iflik düzeylerde fliddet ma¤duru.
Yar›s›ndan fazlas› okur-yazar ya da herhangi bir e¤itim
kurumundan mezun de¤il. Yine büyük ço¤unlu¤unun sosyal güvencesi yok.
Asgari ücretin alt›na inen derin yoksullukla paralel giden fliddet, gerici-feodal bask›lar, e¤itim haklar›ndan yoksunluk, asgari-sosyal ihtiyaçlar›n bile karfl›lanmamas›, ev
içi yo¤un emek sömürüsü, siyasal bask› ve dahas›... Devletin imha ve inkar politikalar›, savafl ve zorunlu göçlerin
travmas›. Faili meçhullerin, dini de¤erlerin yaratt›¤› psikolojik bas›nç.
‹flte Kürt kad›nlar›n›n
sorunlar›n›n tablosu!
Son on y›lda baflta Batman olmak üzere tüm Kürt illerinde kad›nlar›n intihar oranlar›nda istikrarl› bir yükselifl gözleniyor. Önemli bir ço¤unlu¤unu 15-24 yafl aras›
27
kad›nlar›n oluflturdu¤u intihar vakalar›nda yafl s›n›r› 13’e
kadar iniyor. Burjuva-feodal medya ise intihar olaylar›n›
sadece bireysel bir eylem olarak de¤erlendirip magazinel
haber yönüyle vererek, hizmet etti¤i s›n›flar›n sorunla ilgili bak›fl aç›s›n› da yans›tm›fl oluyor. Ancak intiharlar; sadece bireysel bir eylem yani kendi içinde psikolojik çözümler gerektiren bir durum de¤il, toplumsal bir sorundur ve bu düzeyde çözüme ihtiyaç vard›r.
Türk egemenleri, Kürt kad›nlar›n›n sorunlar›n› sözde
‘çözme’ amaçl› GAP bünyesinde özel bir alan çal›flmas›
olarak ÇATOM’lar› (Çok Amaçl› Toplum Merkezleri)
oluflturmufllard›r. ÇATOM’lar›n hedef
kitlesi 14 yafl üstü genç k›z çocuklar›
ve kad›nlard›r. ÇATOM’lar›n iki temel
amac› var: Birincisi, kad›n eme¤ini en
ucuza pazarlamak. Bu çerçevede kad›nlara el sanatlar›, nak›fl, biçki-dikifl,
gümüfl iflleme ö¤retilerek hediyelik
eflya vb. üretimi yap›lmaktad›r. Bu
ürünler de¤erinin çok alt›nda bir ücret karfl›l›¤›nda pazara sunulmaktad›r.
‹kincisi, Kürt dilini asimile etmektir.
Okuma-yazma kurslar›n›n merkezi
ÇATOM’lard›r. Bunun yan› s›ra
‘Haydi k›zlar okula’ vb. kampanyalar›n da as›l hedefi Kürt çocuklar›n›
asimile etmektir.
Elbette kad›nlar›n okur-yazar
olmas›, e¤itime kat›l›m› savunulmal›d›r; ancak asimilasyon üzerine kurulmufl bu giriflimleri ve
evleri atölyeye çeviren ucuz emek sömürüsünü onaylamak mümkün de¤ildir. Kürt kad›n› kendi dilinde Kürt
çocuklar› anadillerinde e¤itim görebilmelidir.
Hepimizin de bildi¤i gibi sorunu üretenin, çözüm
üretme gibi bir ifllevi olamaz. Dolay›s›yla da egemenlerden Kürt kad›nlar›n›n sorunlar›n› çözmelerini beklemek
hayalcilik olur.
Kürt kad›nlar›n›n kurtuluflu, genel olarak kad›nlar›n
kurtuluflundan ba¤›ms›z de¤ildir. Kad›n sorunu; kad›n›n
üretim araçlar›ndan uzaklaflmas›, özel mülkiyetin ve s›n›flar›n ortaya ç›kmas›yla bafllam›flt›r. Dolay›s›yla da ancak
bir alt-üst oluflla tam ve gerçek çözüme kavuflacakt›r.
‘Proletaryan›n devrimci s›n›f mücadelesi olmaks›z›n
kad›nlar›n gerçek ve tam kurtuluflu olanaks›zd›r. Kad›nlar
bu mücadeleye kat›lmaks›z›n kapitalizmin parçalanmas›,
sosyalist yeniyi yaratma olanaks›zd›r.’ Clara Zetkin
Amed YDG Kad›n Komisyonu
28
Yeni Demokrat Gençlik
fiovenizme karfl›
mücadeleye omuz verelim
K›fl aylar›ndan bu yana s›n›r ötesi ve içi askeri
operasyonlarla Kürt ulusunun hakl› mücadelesi bast›r›lmak istenmekte ancak güçlü direniflin sonucunda
karfl›lafl›lan baflar›s›zl›k nedeniyle linç sald›r›lar› ve flovenist sald›r›lar teflvik edilmekte, mitingler yasaklanmakta, eylemlere kolluk kuvvetleri sald›rmakta,
DTP’ye ve di¤er legal kurumlara yönelik kapatma davalar› sürmektedir.
Önceleri “din elden gidiyor” diyenler sonralar›
“laiklik elden gidiyor” demeye bafllam›fllard›. fiimdilerde ise “vatan elden gidiyor” diyerek halk› kirli
planlar›na alet etmeye çal›flmakta ve farkl› ulus ve
milliyetlerden halk›m›z aras›nda kin ve nefretin yay›lmas› hedeflenmektedir.
Egemenler Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar› artt›r›rken bir de televizyonlar›n karfl›s›na geçerek “biz
kardefliz”, “k›z al›p k›z vermifliz”, “benim en yak›n arkadafl›m Kürt” gibi sözler sarf ederek sözde “kardefllik vurgusu” yapmaktalar. Son zamanlarda özellikle
üniversitelerdeki Kürt ö¤rencilere yönelik faflist sald›r›larda baflrolü oynayan MHP’li faflistler televizyon
karfl›s›nda “Türk, Kürt kardefltir.” gibi inanmad›klar›
sözler sarf etmekteler. Özellikle hem flovenizmi körükleyip linç giriflimlerini, provokasyonlar› artt›r›rken
di¤er bir yandan da sözde “sa¤duyu” ça¤r›lar› yapmalar› halk›m›zca tepkiyle karfl›lamaktad›r.
Öte yandan Faflist TC ordusunun s›n›r› geçip bofl
arazileri ve Kürt köylerini bombalamas› burjuva medyada sevinçle karfl›lanm›flt›r. “Kuzey Irak’a girdik.”,
“çok say›da PKK’l› öldürüldü.” gibi yalan haberlerle
moral bulmaya çal›flmaktalar. ‹çlerinden en ilginç haberlerse Faflist TC ordusunun bofl da¤lar› bombalama görüntülerini hemen hemen her gün göstererek
“teröristlere kurflun ya¤muru” , “flahinler yine vurdu.” gibi safsatalarla savafl 盤›rtkanl›¤› yapmas›d›r.
Öte yandan egemenler taraf›ndan burjuva bas›n arac›l›¤›yla yap›lan gerilla savafl›n› ve silahl› mücadeleyi
kötüleme giriflimleri Kürt halk gençli¤i taraf›ndan bofla ç›kar›lmakta ve Kürt halk gençli¤i gerillaya kat›lma-
ya devam etmektedir. Ayr›ca linç kültürü yayg›nlaflt›r›larak s›rf Kürt oldu¤u için esnaflar sald›r›ya
u¤ramakta birçok demokratik kurumlar›n binalar›na
sald›r›lmakta ve DTP’li milletvekilleri hakk›nda soruflturmalar aç›lmaktad›r. Bununla da yetinmeyen devlet,
DTP’ye kapatma davas› açarak yurtsever hareketin
yasal hakk› olan parlamentoda kendini ifade etmesine
karfl› ç›kmaktad›r.
Kürt ulusunun en demokratik hakk› olan anadilde
e¤itim hakk›n› görmezden gelenler flimdilerde ise
“biz 80 sonras›nda kendi anadillerini konuflmalar›na
izin verecektik” diyerek bu durumdan ne kadar
“üzüntü” duyduklar›n› timsah gözyafl› dökerek söylemifllerdir.
Ayr›ca yurtsever gençli¤in tepkisini bast›rmak
için birçok ev bas›lm›fl ve “terör örgütü üyesi” oldu¤u iddias›yla birçok genç gözalt›na al›nm›fl ve tutuklanm›flt›r.
Kürt ulusu Faflist TC devletini Kürt köylerinin
bombalanmas›ndan, “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle katledilen evlatlar›ndan, toplu katliamlardan, yap›lan iflkencelerden yak›ndan tan›maktad›r. Faflist TC
devleti Kürt ulusunun varl›¤›n› tan›mamaktad›r ve her
türlü imha-inkar politikalar›na devam etmektedir.
Y›llard›r yok say›lmaya, sömürüye, zulme boyun
e¤meyen Kürt halk› hakl› meflru mücadelesini y›llard›r sürdürmektedir.
Egemenlerin Hrant Dink’in cenaze töreninde at›lan “Hepimiz Ermeniyiz” slogan›na karfl› ç›kmalar›n›n
alt›nda yatan en büyük nedenlerden biri ise ileriki zamanlarda “Hepimiz Kürdüz” slogan›n›n at›lmas›ndan
korkmalar›d›r. ‹flte tam da bizim yapmam›z gereken
de budur “Hepimiz Kürdüz” slogan›n› kitleler aras›nda yaymakt›r. Sald›r›yorlar çünkü korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü her türlü bask›ya, imha-inkar politikalar›na karfl›l›k Kürt ulusunun içindeki devrim ateflini
söndüremiyorlar ve bu devrim ateflinin kendilerini
yutmas›ndan korkuyorlar.
Mersin’den Bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
29
Bu ülkede yaflam güvenli¤i var m›?
Egemenlerin, devrimci hareketleri yok etmek için uygulad›¤› politikalardan biri de s›n›f hareketlerinin ve s›n›f
mücadelesinin öldü¤ünü iddia ederek; gelece¤in olmad›¤›n›, sömürünün bir kader oldu¤unu söyleyerek emekçi
halk›m›za umutsuzluk afl›lamaya çal›flmalar›d›r. Onlar
bunlar› söyleyedursun son y›llarda güvencesiz, güvenliksiz
ve kötü koflullara sahip ifllerde çal›flmak durumunda olan
emekçilerin çeflitli grevler, eylemler arac›l›¤›yla hareketlenmesi bu iddialara cevap niteli¤indedir. Etekleri tutuflan
egemenler bu yüzden bu eylemleri, grev ve direniflleri
“gerekirse” kanla bast›rma yoluyla bitirmeye çal›flmaktad›r. Sistem Tek-G›da ‹fl’in iflbirlikçi tutumuna ra¤men Tekel’in özellefltirilmesine karfl› ç›kmak için soka¤a dökülen
eylemcilere, yine
son birkaç y›ld›r
parça parça yürürlü¤e sokulmaya çal›fl›lan SSGSS
yasas›na nihayet
bu sene kitlesel
bir karfl› koyufl
sergileyen emekçilere azg›nca sald›rm›flt›r. Yine
son 2 y›ld›r 1 May›s’›n Taksim’de
kutlanmas›na ola¤anüstü hal önlemleri al›narak bütün kentin ma¤dur edilmesi, ülkede
demokrasi oldu¤unu iddia eden faflistlerin gerçek yüzünü
halka aç›kça göstermifltir. Halk muhalefetinin yükselmeye
bafllamas›yla birlikte kolluk güçleri her geçen gün daha
fazla teflhir olmaktad›r böylece.
Ülkemizde bu tür sald›r›lar›n sürekli yafland›¤›n› bilmekteyiz. Yine geçen günlerde Sivas’›n Y›ld›zeli ilçesine
ba¤l› Banaz Köyünün arazisinden su almak için köyde kaz› çal›flmalar›na bafllayan yetkililer köylülerin direnifliyle
karfl›lafl›nca jandarmay› devreye soktu. Kapl›ca turizmini
gelifltirmek amac›yla köye yap›lmas› planlanan 5 y›ld›zl›
otele verilecek su çal›flmalar›, köylülerin suyunu tehlikeye sokaca¤›ndan dolay› köylülerin eylemleriyle karfl›land›. Yo¤un gaz bombalar›yla müdahale eden jandarma bir-
çok köylünün sa¤l›¤›n› olumsuz etkiledi ve hastaneye kald›r›ld›ktan sonra taburcu edilen 85 yafl›ndaki Ömer Soyutek köye geldikten sonra yaflam›n› yitirdi. Olay›n sonras›nda olas› tepkileri engellemek için devlet ifl makinelerini ve jandarmay› köyden çekti. Planlar›n› tepkiler azal›nca tekrar hayata geçirebilmek için köye gelmek üzere
tabi ki.
Egemenler bu örnekte de oldu¤u gibi halk›m›z›n en
do¤al taleplerine bile azg›nca sald›rmaktad›r.
Ayr›ca onlar›n deyimiyle terörist olmaya hiç gerek
yok sald›r›lar›na maruz kalmak için. Her an her yerde
ölümle burun buruna kal›nabiliyor bu ülkede. Kimileri
dur ihtar›na uymuyor, kimileri ise polisin dü¤mesini kopar›yor. Nihayetinde bütün
bu
insanlar,
devletin gözünün önünde birden bire az›l›
suçlu haline gelebiliyor. Sald›r›
onlar için o kadar do¤al hale
gelmifl ki, öldürmek için illa bir
eylem, bir suç
potansiyeli
aranm›yor art›k.
Dedi¤imiz gibi, çeflitli haklar›m›z gasp ediliyorken, en
temel haklar›m›zdan biri olan yaflam hakk›m›z tümden
tehlikede. Köylülerin en do¤al karfl›lanabilecek eylemlerine dahi azg›nca sald›ranlar her an her yerde birilerini
gözlerini k›rpmadan katledeceklerdir. T›pk› Bayat Köyü’ndeki gibi.
Ancak sand›klar› gibi geliflmeyecektir hiçbir fley. Onlar›n sald›r›lar›n› artt›rmas›, emekçilerin kararl› durufllar›n› da art›rmaktad›r. Art›k haklar için daha fazla direnifle baflvurulmaktad›r. Henüz örgütlü bir durufltan yoksun
olmalar›n›n getirdi¤i bir da¤›n›kl›k yaflasalar da bizlere
düflen sorumlulu¤un da yard›m›yla devasa bir güce dönüflecektir.
Bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
30
KO L E K T ‹ F ‹ N
SES‹
Kitle çal›flmas›, kitle örgütlenmeleri,
YDG ve di¤er örgütler aras›ndaki iliflki*
Demokratik Kitle Örgütlerinin içinde çal›flma yürütmek gibi bir amac›m›z oldu¤u sürece, bu örgütlerin niteli¤ini anlamak ve önemini kavramak zorunda oldu¤umuzu
da kabul etmifl olaca¤›z. Bu yaz›da Demokratik Kitle Örgütleri üst bafll›¤›n›n tamam›n› incelememiz mümkün olmad›¤› için kendi alan›m›za dönük ve daha fazlas›yla pratikte iflimize yarayacak k›s›mlar›yla bu konuyu incelemeye çal›flaca¤›z.
Mevcut gerçeklik içerisinde siyaset ve onun alt›nda yer
alan alt bafll›klarla ilgili arenada karfl›m›za birbirinden farkl›l›klar› olan iki tipte örgüt modeli ç›kacakt›r. Bunlardan birincisi dar-kadro örgütlenmeleriyken di¤eri genifl kitle örgütleridir. Genifl kitle örgütleri de dar kadro örgütleri de hedef kitlesini kapsamak üzere bir eylem hatt› izlemekle yükümlüdür. Kendi hedef kitlesini kapsamay› reddeden bir örgütlülük, kendi amaçlar›n› da gerçeklefltirme
konusunda tutars›zd›r ve bu nedenle ifllevsiz olmaya/kalmaya mecbur olacakt›r. Bu yönüyle her örgütün kendi niteli¤i uyar›nca geniflleme gibi bir kayg›s›n›n olmas› gerekti¤ini kabul ederek konumuza devam edece¤iz.
Ancak siyaset arenas›nda karfl›m›za ç›kan bu örgütlerin
iflleyiflinde belli farkl›l›klar oldu¤unu rahatl›kla görece¤iz. O
halde ilk baflta olmas› gerekeni de¤il de olan› incelersek yani somut gerçeklikte gördü¤ümüz örgütlere bakarsak demokratik tarzda iflleyen ve ifllemeyen kitle örgütleriyle
karfl›laflaca¤›m›z gibi dar kadro örgütlerinde genel olarak
merkeziyetçili¤in a¤›r bast›¤›n› görece¤iz. Bu iflleyifl farkl›l›klar›n›n temel nedeni, çal›flma tarz›ndaki hatal› yaklafl›mlar› bir kenara b›rak›rsak, esasta asgari-azami amaçlar konusunda ortaya ç›kar ve genel anlam›yla örgütler, somut
ihtiyac›n somut ürünü olarak yaflam bulurlar. Yani s›n›rs›z,
s›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünya hedefi olanlar›n, faflizm
gerçekli¤i içerisinde bir araya gelece¤i örgütler, daha iyi
ücret isteyen iflçilerin bir araya gelece¤i örgütlerden farkl›l›k göstermek zorundad›r. Ülke gerçekli¤ini de¤erlendirdikten sonra yönetim biçimini faflizm olarak gören ve s›n›flar›n ortadan kalkmas›n› hedefleyen bir parti, bu tespitlerine ra¤men aç›k ve demokratik a¤›rl›kl› bir çal›flma yürütemez. Ayn› flekilde esasta ekonomik-demokratik haklar için
kurulmufl bir örgütlenme, devletçe tan›ns›n ya da tan›nmas›n esasta merkeziyetçi bir tarzda çal›flma yürütmemelidir.
Ancak tam da bu konunun bafl›nda, örgütlerin niteli¤ini belirleyen birçok unsurun oldu¤unu söylememiz faydal›
olacakt›r. Örne¤in, amaçlar› ayn› olan ve fakat ayr› ülkelerde örgütlenen iki partinin nitelik fark› göstermesi muhtemeldir. Faflizm gerçekli¤i içerisinde bu partilerden birisinin
merkeziyetçili¤i esas alarak çal›flmas›, di¤erinin daha farkl›
koflullar ve yönetim biçimi nedeniyle demokratik eksenli
çal›flmas› anlafl›l›rd›r. Tüm bu uzun aktar›mlar›m›z›n
nedeni, örgütlerin, somut gerçekli¤e göre çal›flma
biçimlerini de¤ifltirmeleri gerekti¤i vurgusu üzerinden do¤maktad›r.
Yukar›dakilere ek olarak sadece bu koflullar›n (yönetim biçimlerinin) de¤il daha farkl› koflullar›n da örgütlerin
biçimlerini etkiledi¤ini söyleyebiliriz. Örne¤in faflizm gerçekli¤i karfl›s›nda tüm örgütler merkeziyetçi a¤›rl›kl› olmak
zorunda de¤ildir. ‹flte burada da devreye giren konu, asgari-azami hedeflerdir. Sistemi y›kmay› düflünmeyen
bir örgütün faflizm karfl›s›nda dahi merkeziyetçi çal›flmak
gibi bir zorunlulu¤u bulunmamaktad›r. Hatta o örgüt, faflizm tespitini yapm›fl dahi olabilir. Bu anlatt›¤›m›z duruma
uyan örgüt örne¤i olarak YDG’yi verebiliriz. YDG, sistemi
Yeni Demokrat Gençlik
y›kmak gibi bir amaç gütmemektedir ve böyle bir çal›flma
tarz› yoktur. Ancak YDG, mevcut gerçekli¤i tahlil ederken
faflizm tespitini de yapmaktad›r. Bu nedenle YDG, koflullar el verdi¤i ölçüde demokratik a¤›rl›kl› bir çal›flma tarz›na sahip olmal›d›r. Çünkü YDG, sistemi y›kmay› hedefleyen komünistlerin de¤il, anti-faflist, anti-emperyalist ve anti-feodal halk gençli¤inin örgütüdür. YDG, nitelik olarak
demokratik bir kitle örgütüdür.
Bu kadar farkl› örgütlenmenin ve örgüt biçiminin nedenini, somut ihtiyaçlar olarak konumuzun bafl›nda formüle etmifltik. Burada verilebilecek belki de en güzel örnek, tarihsel olarak sendikalar›n ortaya ç›k›fl biçimleridir.
Ekonomik haklar› için iflçilerin bir araya gelerek kurdu¤u
bu birlikler, bu nitelikleri nedeniyle kendili¤inden örgütlerdir. Ekonomik temelli ve iflleyiflte demokratik olan bu örgütlere, ayr›m
gözetmeksizin tüm hedef kitlesini kucaklamas› kofluluyla öz örgütlülük dedi¤imiz bilinmektedir. Sendikalar, kooperatifler, ö¤renci
dernekleri, liseli ö¤renci birlikleri bu s›n›flamada
örnek olarak gösterilebilecek örgütlenmelerdir.
‹sim olarak verdi¤imiz bu örgütler, çal›flma tarz›
aç›s›ndan az önce belirtti¤imiz kriterlere uymad›¤› müddetçe öz örgütlülük ismini almay› hak edemezler. Örne¤in bir ö¤renci derne¤i, üye kriterlerini ö¤renci olmak ve kendi özlük haklar›na sahip ç›kmak d›fl›nda bir nedenle geniflletirse ö¤rencilerin öz örgütü olmaktan ç›kacakt›r. Burada konuyu aç›klamak için YDG’den örnek verebiliriz.
YDG, mevcut kriterleri ve çal›flma tarz›yla halk gençli¤inin
öz örgütlülü¤ü de¤ildir. E¤er YDG’ye bir misyon verilecekse, flöyle söylenebilir: YDG, anti-faflist, anti-emperyalist ve anti-feodal halk gençli¤inin öz örgütlülü¤üdür. Ya da
ideolojik olarak komünizm hedefli bir partiye, s›n›f bilinçli
proleterlerin öz örgütlülü¤ü diyebiliriz ama iflçi s›n›f›n›n öz
örgütlülü¤ü diyemeyiz. Görülece¤i üzere, öz örgütlülük
meselesi, kapsad›¤› kesimin örgütü olmas›yla anlam kazanan bir kavramd›r. Bu kapsanan kesim ve sa¤lanan ortakl›k da örgütün hedeflerini belirleyen bafll›k olarak görülmelidir. Tüm iflçileri kapsayan bir sendika, do¤rudan sistemi y›kma amac› güdemez. Çünkü bugünkü gerçeklik içerisinde tüm iflçilerin ortaklaflt›¤› konu, sistemin de¤iflmesi
de¤ildir. Ayn› flekilde tüm ö¤rencileri kapsayan bir dernek,
ö¤renci olmaktan kaynakl› karfl›lafl›lan ortak sorunlar› ortadan kald›rmay› hedeflemek zorundad›r.
Bu tespiti yapt›ktan sonra, örgütlerin niteli¤inin de¤iflmesini de kitlelerin de¤iflmesiyle paralel olarak ele alma-
31
m›z gerekece¤i sonucuna varabiliriz. Peki, “en genifl kitle
örgütleri neden demokratik tarzda ifllemelidir?” sorusunun cevab›, esasta kendi içerisinde gizlidir. Genifl bir kitlenin demokratik kazan›m mücadelesini veren örgütler, o
kitlenin kendi örgütüdür ve asla bir zümreye, kesime bu
yetki devredilemez. ‹flte bu nedenle bu örgütler demokratik a¤›rl›kl› örgütler olarak çal›flmal›d›r. Burada biraz mant›k yürütmeyle, merkeziyetçi örgütlerin de merkeziyetçi
olmalar›n› gerektirecek koflullar ortadan kalkt›ktan sonra
esasta demokratik iflleyifli benimseyecekleri sonucuna varabiliriz. Çünkü nihai olarak Komünist Partisi de s›n›f bilinçli proleterlerin öz örgütüdür ve faflizm koflullar› ortadan kalkt›ktan sonra esasta demokratik ifllemesini sa¤la-
mak gerekecektir. DKÖ’lerden siyasi partilere do¤ru yapt›¤›m›z bu tespitten ç›karmam›z gereken sonuç, iflleyiflte,
merkeziyetçili¤in nihai olarak geçici, demokrasinin ise kal›c› olaca¤› sonucudur.
Ancak konumuza geri dönersek, DKÖ’lerin önemine
daha fazla de¤inmemiz gerekecektir. Daha önce de bahsetti¤imiz gibi sendikalar, kendili¤inden ortaya ç›km›fl örgütlerdir. Çünkü bu örgütlerin oluflmas› için d›flar›dan bir
müdahaleye gerek yoktur. Kitleler, ortak sorunlar› nedeniyle bu örgütlenmeleri kendileri kurarlar. Ekonomik temelli ve a¤›rl›kl› olarak mesleki ortakl›k hedefleyen tüm
örgütler, bu nedenle kendili¤inden örgütlerdir. Her ne kadar günümüzde bu örgütlerin kendili¤inden kurulmas›
oran›nda ciddi bir düflüfl yaflansa da ve her ne kadar bu örgütlerin birço¤u günümüzde d›flar›dan müdahaleyle kurulsa da bahsi geçen bu örgütlerin kendili¤inden olmas› durumu de¤iflmemektedir. D›flar›dan müdahaleyle kurulan bir kendili¤inden örgüt, örne¤in bir ö¤renci
32
derne¤i, dar grup amaçlar› güdülmeksizin kurulmuflsa yine ö¤rencilerin derne¤i olacakt›r ve esasta ekonomik-demokratik-akademik mücadele verecektir. S›n›f bilinci tafl›yanlar›n görevi, bizde çokça yap›ld›¤› gibi bu örgütleri tekkelefltirmek de¤il, bu örgütlerin
“kendili¤inden” olan mücadelesini gelifltirmek ve nitelikli
hale getirmektir.
DKÖ’lerde Nas›l Çal›flmal›y›z?
Bu soruya sadece tarihimize bakt›¤›m›zda, belgelerimizi kar›flt›rd›¤›m›zda birçok kez rastlam›fl›zd›r. Buna ra¤men
tart›flmaya devam etmemiz kaç›n›lmazd›r çünkü iflimiz kitlelerledir.
Öncelikle konuflma dilinde ortaya ç›kan bir soruna de¤inerek, anlay›fl olarak DKÖ’lerde nas›l çal›flaca¤›m›z› tart›flmaya bafllayal›m. Birçok kez, YDG olarak DKÖ’lerde
nas›l çal›flaca¤›z fleklinde sorular sordu¤umuz aç›kt›r. Ancak burada örgüt olarak baflka bir örgütün içinde nas›l çal›flaca¤›m›z de¤il, örgütlü yoldafllar›m›z›n di¤er örgütler
içinde nas›l çal›flaca¤›n› sordu¤umuz aç›kt›r. Bir platformdan bahsetmiyorsak örgüt içinde örgüt olmas›n› da meflru
görmemiz mümkün de¤ildir. Bu, KP’ler için de böyledir,
ö¤renci dernekleri için de böyle olmak zorundad›r. KP’lere baflvurunun bireysel olmas›, bu anlay›fla yap›lan bir vurgudur. Ö¤renci derneklerinde de bizler YDG olarak de¤il, YDG’liler olarak bulunabiliriz. “Aradaki
fark ne?” diye sorulabilece¤ini düflünerek cevaplarsak, örgüt içinde örgüt, hiziptir ve örgüt olarak varolufl amac›
sorgulanmaya aç›kt›r. Ancak örgüt içerisinde örgütlü birilerinin olmas› anlafl›l›rd›r ve meflrudur. Bir ö¤renci derne¤inin içerisinde YDG’liler olabilece¤i gibi kendini sa¤ görüfle yak›n görenler de olabilir ya da “siyasetle” ilgilenmedi¤ini söyleyenler de olabilir. Ancak bir ö¤renci derne¤inin
içerisinde örgüt olarak YDG olamayaca¤› gibi sa¤ bir örgüt de olamaz. Örgütlerin bir araya gelerek oluflturdu¤u
örgütlenmeler de vard›r elbette ama bunlar platformlar
veya cephelerdir.
Görülece¤i üzere tüm bu modeller, belirli ihtiyaçlar›n
ürünü olarak ortaya ç›karlar. Ö¤renci derne¤i, kendi ifllevi nedeniyle bir platform olamaz. Platformlarda örgütlerin
söz hakk› vard›r ve örgütler grup halindedirler. Ancak dernek gibi örgütlerde her ö¤rencinin söz ve karar hakk› vard›r. Buna ra¤men derneklerde, sendikalarda vb gruplar
olabilir. Seçimlerde listeler ve gruplar varl›k gösterebilirler
ancak buna ra¤men herkesin, her üyenin söz ve karar hakk›, seçilme ve seçme hakk› asla engellenemez.
Yine unutmamak gerekir ki bir biçimin baz› anlarda
Yeni Demokrat Gençlik
do¤ru olmas›, onun her zaman do¤ru olaca¤› anlam›na gelmemektedir. Örne¤in bir dernek seçiminde verili bir anda
farkl› listelerin olmas› ve bunlar›n mücadelesi zararl› olmayaca¤› gibi faydal› da olabilir ancak baflka bir zamanda bu
durumun yanl›fl olmayaca¤› anlam› ç›kar›lamaz. Yanl›fla örnek vermek gerekirse, genifl ö¤renci kitlelerin sadece kat›l›mc› olmaya zorland›¤› ve örgütsel nedenlerle oluflan
gruplar›n seçim çekiflmesi, bahsi geçen örgütün “öz” olmas› mant›¤›n›n reddidir. O halde tekrarlamak ad›na
söyleyelim ki öz örgütlülükler, kendi kitlesinin örgütü olan örgütlerdir.
Peki, “bizlerin DKÖ’lerdeki amac› nedir ve bu örgütlerde nas›l çal›flaca¤›z?” sorusuna dönersek, bizler, kitlelerin her türlü mücadelesini destekledi¤imiz için DKÖ’leri
gerekli görürüz diyerek soruya cevap verelim. Ekonomikakademik mücadele veren örgütler, en genifl kitleyi kapsarlar ancak, nitelik olarak daha geri düzeydedirler. Bu
kendi gerçekli¤i içerisinde bahsi geçen örgütler için anlafl›l›rd›r. Bugün halk gençli¤i olarak tarif edece¤imiz kesim,
do¤al olarak anti-faflist, anti-feodal, anti-emperyalist gençlik kitlesinden çok daha kalabal›kt›r. Bugün, halk gençli¤inin büyük ço¤unlu¤u, ekonomik-akademik mücadeleye
sevk edilebilir ancak anti-faflist mücadeleye tamam›n›n
sevk edilmesi bugün için mümkün de¤ildir. O halde antifaflist anti-emperyalist anti-feodal gençlik kitleleri,
YDG’nin ileri kitle olarak tan›mlad›¤› kesimdir. ‹leri kitle,
her örgütün örgütlemeyi hedefledi¤i kitledir ve bu
tespit asla statik de¤ildir. YDG için bugün ileri kitle
olan kesim, YDG’nin nitelik de¤ifltirdi¤ini varsayarsak, do¤al olarak de¤iflecektir. Yine bugün YDG için orta kitle
olarak görebilece¤imiz kesim, bizlerin ›srarl› çal›flmalar›
sonucu yar›n ileri kitle haline gelecektir. Salt akademik
haklar› için mücadele vermeyi düflünenleri anti-faflist antiemperyalist saflara çekme görevi, örne¤in, bu amac›n somuttaki ifadesidir.
Yine ileri, orta, geri kitle tespiti, örgütlere göre de¤iflen bir tespittir. Komünist Parti için ileri olan kitle ile
YDG için ileri olan kitle farkl›d›r. Yine YDG için ileri olan
kitleyle bir ö¤renci derne¤i için ileri olan kitle farkl›d›r.
E¤er ayn› ise bu durumda o örgütlerden birisi gereksiz hale düflecektir. Tüm bu söylediklerimiz ekseninde as›l amac›m›z›n ileri kitleyi örgütlemek oldu¤unu rahatl›kla ifade
edebiliriz.
Bu konuya birazdan de¤inece¤imizi söyleyerek, daha
genifl kitlelerle hangi ortak zeminde buluflaca¤›m›z› ve e¤er
örgütlemeyeceksek ileri kitle d›fl›nda kalan kesimleri ne
yapaca¤›m›z› tart›flmaya çal›flal›m. Bafltan flunu söyleyelim
Yeni Demokrat Gençlik
ki halk gençli¤inin tamam›n›n ayn› çeliflkilerden kaynakl›
anti-faflist anti-emperyalist ve anti-feodal mücadelede örgütlenebilece¤ini söylüyorsak bu düflünüfl akl›m›z›n bir kenar›nda mutlaka kalmal›d›r. Ancak koflullar nedeniyle bugün için bunun gerçekleflmesi kolay de¤ildir. Genifl kitleler,
d›flar›dan müdahaleye gerek kalmaks›z›n ya da bu müdahaleye çok ihtiyaç duymaks›z›n, en basit, en temel haklar› için
bir araya gelebilirler. Bizler devrimciler olarak, sorunlara
asgari düzeyde de olsa genel bir çerçeveden bakabiliriz ve
örne¤in ald›¤›m›z e¤itim nedeniyle ABD’nin Irak’taki iflgalini ülke olarak ABD’nin ya da kifli olarak Bush’un “kötü” olmas›yla aç›klaman›n mant›ks›zl›¤›n› biliriz. Bizler bu sorun
karfl›s›nda emperyalizmin niteli¤ini, ç›karlar›n› görebilenler
olarak “emperyalizme hay›r” slogan›n›n ne anlatt›¤›n› da
kavrayabiliriz. Yine faflizme karfl› mücadelenin ne oldu¤unu, bir bask› ve zor ayg›t› olan devletin baflkalar›na normal
gelen sald›r›lar›n›n arkas›nda faflizm gerçe¤inin oldu¤unu
biliriz. Ancak tüm bu bilgilerimiz, bize do¤ufltan
bahfledilen kerametler de¤il, s›n›f mücadelesinin
içerisinde edindi¤imiz bilgilerdir. O halde genel olarak kitlelerin, tüm bu sayd›klar›m›z› kendili¤inden kavramas›n› beklemek çok da anlaml› de¤ildir. Bunun yerine genel bir kitlenin parças› oldu¤unu kavrayana kadar lokal kitleler, kendi lokal sorunlar›yla ilgilenirler. Bu tespit, materyalist diyalektik dünya görüflünün en temel konular›n›n
aç›klanmas›yla da kan›tlanabilir bir durumdur. Kendisini
ö¤renci olarak görmeyen birisi ö¤renci olmas›ndan kaynaklanabilecek sorunlar›n da fark›nda de¤ildir. Kendisini A
üniversitesinin sosyoloji bölümü ö¤rencisi olarak gören birisi, sosyoloji bölümünde okuyan di¤er ö¤rencilerle ayn›
çeliflkileri yaflad›¤›n›n fark›nda olacakt›r. Kendisini A üniversitesinde okuyan tüm ö¤rencilerle ayn› gören bir ö¤renci o üniversitedeki tüm sorunlar› da görecek ve üniversitesinde ö¤rencilere karfl› giriflilen bir sald›r›y› da kendisine yap›lm›fl gibi sahiplenecektir. Kendisini Türkiye’deki
tüm üniversite ö¤rencileriyle ortak zeminde gören bir ö¤renci ise okulundaki ve di¤er tüm okullardaki ayn› sald›r›lar› görerek, sald›r›lar›n ayn› yerden geldi¤ini anlayacakt›r
ve kendisini tüm dünyadaki üniversiteli ö¤rencilerle ayn›
zeminde gören bir ö¤renci ayn› sald›r›lar› görünce bu sald›r›lar›n arkas›nda uluslararas› bir gücün oldu¤unu kavrayacakt›r. Çok kaba bir flekilde temel sorunun aidiyet oldu¤unu söyleyebiliriz.
Mücadeleyi geniflletmek, ayn› zamanda onun
niteli¤ini de gelifltirmek anlam›na gelir diyebiliriz.
A üniversitesi ö¤renci derne¤i, dolays›zca kendi üniversitesindeki her soruna karfl› mücadele verecektir. Ancak
33
tüm Türkiye ö¤renci derneklerinin oluflturdu¤u bir konfederasyon olsayd›, bu konfederasyon, tüm ülkedeki ö¤rencilerin ortak sorunlar›n› iflleyece¤inden kaynakl›, niteliksel
geliflmenin de önünü açacakt›r. O halde niceliksel geniflleme, niteliksel geliflmenin koflullar›n› yaratabilir diyebiliriz.
Daha genel bir mücadele, daha genifl bir bak›fl aç›s›n›, daha genifl bir bak›fl aç›s› da politik kavray›fl›n
artmas›n› sa¤layacakt›r. Kendili¤inden ve bir fabrika s›n›rlar› içerisindeki iflçi mücadelesi patrona karfl› bir mücadeledir ancak iflçilerin tamam›n›n birleflti¤i bir örgüt, bir
bütün patronlar s›n›f›na karfl› mücadelenin zeminini yaratacakt›r. Birincisi daha çok ekonomik temelliyken, ikincisi
bu ekonomik bak›fl aç›s›ndan do¤al olarak daha kapsaml›
bir yere denk düflecektir. Bu nedenle bizlerin salt bu anlatt›¤›m›z anlay›fl do¤rultusunda yerellerde kuvvetli
DKÖ’lere ihtiyaç duydu¤umuz ve bunlar› zamanla bir
merkezde birlefltirme göreviyle karfl› karfl›ya oldu¤umuz
aç›kt›r. Bölünmüfl, parçalanm›fl durumda olan kitlelerin, bu
gerçekli¤i tersine çevirmeden bütünlüklü bir mücadele verebilmesi mümkün de¤ildir. Bu nedenle her nerede
olursa olsun kitlelerin mücadelesini birlefltirmek,
YDG’nin amaçlar›ndan birisidir.
Ancak en az›ndan bugünkü koflullarda bu konuyu tart›flmak yerine yerellerdeki örgütlerde neler yapaca¤›m›z›
tart›flmak daha faydal›d›r. Bizim faaliyetimiz aç›s›ndan kitlelerin önemi, tart›fl›lmaz derecede önemlidir. Özlemini
duydu¤umuz halk demokrasisi, yani gerçek anlamda bir
demokrasi, halk›n yönetim inisiyatifinin geliflmesiyle sa¤lanabilir bir durumdur. ‹kincisi, kitlelerin mücadeleyi sahiplenmesi ve kendi haklar›na sahip ç›kmas› olmad›¤› müddetçe bu hak kazan›m›n› asla baflka bir kuvvet gerçeklefltiremeyecektir. Ve yine kendi hatalar›m›z›, eksikliklerimizi en
iyi görebilece¤imiz yer bizzat kitlelerin içerisidir. Ayn› flekilde her ne kadar siyasal mücadeleye yaklafl›m›m›zda farkl›l›k olsa da bizler de kitlelerin parças› oldu¤umuzu unutmamal›y›z. ‹flte tüm bu nedenlerle kitlelerin kendili¤inden
mücadelesi ve daha geliflmifl tüm mücadeleleri oldukça
önemlidir. Ve iflte bu nedenle yo¤un bir çabayla bizler bu
mücadelenin içerisinde yer almak zorunday›z.
Kitle örgütlerinde niteli¤i artt›rma görevimiz oldu¤undan bahsetmifltik. Bu görev, olduk olmad›k yerlerde “sol”
ve keskin sloganlar›n dillendirilmesi ile gerçeklefltirilemez.
Henüz kendili¤inden niteli¤ini kazanamam›fl olan
örgütlerde “sol” sloganlar ileri sürmek kitlelere
kap›lar› daha bafltan kapatmak demektir. Burada flu
hataya düflmemek gerekir: bizler, kitlelerin aflamal› olarak
bilinçlendirilece¤ini reddederiz ancak bunu reddetmek de-
34
mek, “sol” sloganlar› dillendirme hakk›n› kendimizde görmek demek de¤ildir. Lenin yoldafl, kendi partisine bu ça¤r›y› flu flekilde yapmaktad›r: “Çünkü komünistlerin bütün görevi, bilinçlenmede geç kalanlar› inand›rmay› bilmek, onlar›n
aras›nda çal›flmay› bilmektir, yoksa çocukça uydurmalardan
baflka bir fley olmayan “sol” sloganlar ileri sürerek onlardan ayr›lmak de¤ildir.” (Sol Komünizm, Komünizmin Çocukluk Hastal›¤›)
Örgütlerde niteli¤i artt›rmak, kitleleri bilinçlendirmekten geçmektedir. Kendi gerçekli¤imizde
kitle örgütlerinde yaflad›¤›m›z pratik, bu görevi kavrama
noktas›nda sorunlar yaflad›¤›m›z› göstermektedir. Ülkemizde devrimciler olarak ya kitleleri korkutmamak ad›na
kitlenin kuyru¤una tak›l›yoruz ya da yüce görevlerimiz (?)
u¤runa onlardan kopmay› göze alarak bu örgütleri radikallefltiriyoruz. Her iki biçimde de sorun,
kendimizi kitlenin d›fl›nda görmemizle
ilgilidir. Salt eylemlerde hat›rlad›¤›m›z
kitle örgütlerini bizim sloganlar›m›zla
bezenmifl pankartlar arkas›nda yürütmek için çabal›yoruz ve buna kitle çal›flmas› diyerek iflin içinden ç›k›yoruz. Oysaki iflimiz, salt eylemlerde de¤il
her an bu örgütlerde ve kitlelerle
birlikte olabilmek ve onlar›n bilincini eylem içerisinde sürekli tart›flmalarla yukar›ya çekmektedir.
Kitle örgütlerinde çal›flma yürüten yoldafllar›m›z için asl›nda bu konuda baflvurabilecekleri en iyi kaynak, yay›n organ›m›z›n kendisidir. Örgütümüzün politikalar›n› kavrayarak ve uygun bir flekilde kitlelere kavratarak kitle örgütlerinin niteli¤ini gelifltirebiliriz. Bunun yan›nda sürekli olarak lokal mücadeleleri birlefltirmek için çeflitli yerlerdeki iflçi, köylü, ö¤renci eylemlerine destekler sa¤laman›n koflullar› zorlanmal›, ülkenin tamam›nda egemenlerin uygulad›¤› bask› teflhir edilmeli, sorunlar›m›z›n bir oldu¤u, çözümün ortak mücadelede oldu¤u vurgulanmal›, bu
u¤urda kitleler harekete geçirilmeye zorlanmal›d›r.
Kitlenin gerisinde kalmamal›y›z çünkü onlar›n bilinçlenmesini sa¤lamak gibi bir görevimiz var. Kitlelerden kopmamal›y›z çünkü onlardan ö¤renilecek oldukça de¤erli bilgiler vard›r ve bu bilgileri baflka bir yerden ö¤renmemiz
mümkün de¤ildir. Mao yoldafl, “24 y›ll›k tecrübe, her do¤ru;
bir görev, bir siyaset ve bir çal›flma stilinin belirli bir zaman ve
yerde kitlelerin isteklerine uygun düflmekte oldu¤unu ve kitlelere ba¤land›¤›n›; buna karfl›l›k her yanl›fl; bir görev, bir siyaset ve
Yeni Demokrat Gençlik
bir çal›flma stilinin gene belirli bir zaman ve yerde kitlelerin isteklerine uymad›¤›n› ve kitlelerden koptu¤unu bize göstermifltir. Dogmatizm, deneycilik, buyrukçuluk, kuyrukçuluk, sekterlik,
bürokrasi, çal›flmada kibirlilik gibi kötülüklerin kesinlikle zararl› ve kesinlikle kabul edilmez olmalar›n›n, bu illetlere tutulan
herkesin bunlar› yenmek zorunlulu¤unun sebebi, bunlar›n y›¤›nlardan kopmas›d›r.” (Mao Zedung, Seçme Eserler, c. III) derken, kitlelerin içinde olmakla onlardan kopman›n yaratt›¤›
tahribat›n fark›n› bu flekilde özetlemektedir.
Tüm bu anlat›lanlar›n özeti, kitlelerin bilinçlenmesini
sa¤lamak için bir çal›flma yürütmemizin gereklili¤ini vurgulamaktad›r. Bunun d›fl›nda hak alma mücadelesini kitleler
olmadan yürütemeyece¤imizi, yürütsek dahi baflar›l› olamayaca¤›m›z› anlatmaya çal›flt›k. Kitlelerin lokal, kendili¤inden mücadelelerini küçümsemek (bu mücadeleden uzak
durdu¤umuz müddetçe fiili olarak küçümsedi¤imiz sonucu
ç›kar›labilir) bu mücadelenin, ifllenmeye haz›r bir cevher
oldu¤unu görememek, siyasal aç›dan kör olmak demektir.
Ancak bu cevher, bekleyen ve sadece de¤iflmeye
aç›k bir cevher de¤il, ayn› zamanda mucizevi bir
biçimde de¤ifltiren, yaratan ve üreten bir cevherdir de. Bu gerçe¤i kavramadan baflar› kazanmak mümkün
de¤ildir. Son bir al›nt›yla yaz›m›za son verirken, kitlelerin
önemini bir kere daha vurgulam›fl olal›m: “… ve mutlaka
kitlelerin oldu¤u yerde çal›flmak gerekir. As›l, kurumlarda,
derneklerde, örgütlerde, proleter ya da yar› proleter kitlelerin bulundu¤u her yerde (bunlar en gerici e¤ilimde olsalar bile) yöntemli, azimli, inatç› ve sab›rl› bir bilinçlendirme çal›flmas›yla bütün özverileri göze almak, en büyük engelleri gö¤üslemeyi bilmek gerekir” (Lenin)
* Bu yaz› YDG E¤itim Çal›flmas›nda okunan metindir.
Yeni Demokrat Gençlik
35
g
Ayn› anda birçok ifli
yerine getirebilmek...
e
n
A
ç
l
i
¤
e
lanlar›m›z›n genel faaliyetine bakt›¤›m›zda görüyoruz ki yoldafllar›m›z
genel anlamda fedakarca çal›flmalarda bulunuyor ancak istenilen baflar› gerçeklefltirilemiyor. Süreç bize çok yönlü hareket etmeyi, birçok görevi yerine getirmeyi dayat›rken bunlar›n hepsinin ya da büyük ço¤unlu¤unun yaflama geçmemesiyle karfl›laflabiliyoruz.
n
o
t
l
a
r
Son kampanyam›z politikalar› do¤ru bir flekilde uygulayan alanlar›m›zda önemli deneyimler kazanmam›z› sa¤lam›fl, çevre çeperimizin fazlalaflmas›yla sonuçlanm›fl, moral motivasyon aç›s›ndan
olumlu etkileri görülmüfltür.
Kampanyam›z›n genifl kitlelerin bilinçlenmesini, söz, yetki ve karar haklar›na sahip ç›kmas›n› savundu¤unu belirtmifltik. fiüphesiz bu politika en
genifl kitlelere götürülebilecek bir politika olmas›n›n yan› s›ra çok çeflitli araç ve yöntemle ifllenmesi, ayn› anda çok de¤iflik yollar›n denenmesi kampanyan›n
baflar›s› aç›s›ndan önemlidir.
Baz› alanlar›m›zda buna yönelik olumlu bir geliflmeden
bahsedebilsek de istenilene
ulaflmam›zda daha epeyce
yolumuz oldu¤u da bir gerçektir. ‹flte kronikleflmifl
eksikliklerimizden birisi de
ayn› anda birçok iflin yerine
getirilmesi konusunda yaflad›¤›m›z s›k›nt›d›r. Alanlar›m›z›n genel faaliyetine bakt›¤›m›zda görüyoruz ki yoldafllar›m›z genel anlamda
fedakarca çal›flmalarda bulunuyor ancak istenilen baflar› gerçeklefltirilemiyor.
Süreç bize çok yönlü hareket etmeyi, birçok görevi
yerine getirmeyi dayat›rken
bunlar›n hepsinin ya da büyük ço¤unlu¤unun yaflama geçmemesiyle karfl›laflabiliyoruz.
S›n›f mücadelesi bize çok yönlü olmay›,
birden fazla görevi yerine getirmeyi dayatmaktad›r. YDG’yi da¤›tmak, politikalar›m›z›n
alan özgüllerinde yaflam bulmas› için çaba harcamak, çok çeflitli ajitasyon/propaganda faaliyetlerine baflvurmak ve A/P araçlar›n› çeflitlendirerek faaliyetimizi sürdürmek, halk gençli¤inin özörgütlülüklerinin yarat›lmas›na öncülük etmek, var olanlar› gelifltirmek, bunu yaparken
YDG’yi güçlendirmek, gelifltirmek, a¤›rl›kl› olarak üniversite
gençli¤i içerisinde çal›flma yürüttü¤ümüzden kaynakl› iflçiemekçi ve mümkünse köylü
kitleleriyle ba¤lar›m›z› gelifltirmek ve daha sayamayaca¤›m›z
vb birçok görevin yerine getirilmesi yeni demokrasi
mücadelesi aç›s›ndan
önemlidir. Bunlar›n
yerine getirilmesindeki her eksiklik s›n›f
mücadelesi üzerinde
etkisini gösterecek,
halk kitlelerinin ac›lar›n›n daha fazla sürmesine neden olacakt›r. S›n›f mücadelesi
bize çok yönlü görevler yüklemektedir ve
36
bu görevler öznel gücümüze oranla yerine getirilmesi
gerekir.
Denilebilir ki, bu kadar görevin yaflam bulmas› flu an
için mümkün de¤il. Elbette yukar›da sayd›¤›m›z görevler
gerçekleflmeyebilir. fiu an bu görevlerin gerçekleflmemesinin maddi zemini vard›r. Ancak zemini de¤ifltirdikten
sonra bu görevlerin yaflam bulup bulamayaca¤› tart›fl›labilir. Bu yüzden düflüncelerimizi görevlerin çoklu¤una de¤il, maddi zeminimizin de¤ifltirilmesine, bu görevleri gerçeklefltirebilecek düzeye nas›l gelece¤imiz üzerine yo¤unlaflt›rmal›y›z.
Bu konuda üzerine yo¤unlaflmam›z gereken çeflitli
konular bulunmaktad›r. Birinci olarak faaliyetimiz yeteri
kadar kolektif de¤ildir. Eminiz ki yukar›daki görevleri
sayd›¤›m›zda birçok yoldafl›m›z bu görevleri kiflisel olarak nas›l gerçeklefltirece¤ini düflünmüfltür. Zaten bu görevlerin yaflam bulmamas› düflüncesi de bu düflünceden
do¤maktad›r ki böylesi bir durumda da gayet hakl› bir
düflüncedir. Gerçekten de bu görevlerin hepsi ya da büyük ço¤unlu¤u tek bafl›na üstesinden gelinebilecek görevler de¤ildir. Dikkat edilirse bu görevlerin yaflam bulmas› konusunda hiçbir zaman kiflisel olarak gerçeklefltirilmesi gerekti¤ini söylemedik. Faaliyetin kolektif olmas›
vurgusu hemen hemen tüm yaz›lar›m›zda mevcuttur.
Kolektif faaliyetten anlad›¤›m›z nedir? Kolektif faaliyet bir görevin bütün faaliyetçiler taraf›ndan yerine getirilmesi de¤ildir. Tüm faaliyetçilerin toplu YDG da¤›t›m›yla kendilerini s›n›rlamalar› de¤ildir. Elbette bir görev
mümkün olan en fazla kat›l›mla yaflam bulmal›d›r. Ancak
görevlerden birisinin ya da birkaç›n›n birlikte yap›lmas›
de¤ildir. Daha do¤rusu bu da kolektif bir faaliyettir ancak kolektif yönü zay›f bir faaliyettir.
Öyleyse soruyu tekrar pahas›na soral›m: Kolektif faaliyet nedir? Faaliyetin dayatt›¤› ihtiyaçlar›n bireysel olarak de¤il faaliyet alanlar›m›zdaki örgütlülüklerimizce gerçeklefltirilmesidir. Her görev tüm
faaliyetçilerimizle yap›lmayabilir ancak görevlerin toplam›n›n örgütlülüklerimizce yerine getirilmesi önemlidir.
Bunun için de görev da¤›l›m›n›n yap›lmas› herkesin sorumluluklar›n› bilmesi aç›s›ndan önemlidir.
Görev say›s›n›n çoklu¤u, bu görevleri yerine getirecek örgütlülükleri oluflturmay› gerekli k›lar. E¤er böylesi
örgütlenmelere gidilmezse faaliyetimiz istenilen verimi
vermeyecektir. Bunun için faaliyet alanlar›m›zda ihtiyaçlar dahilinde çeflitli örgütlenmeler oluflturmak önemlidir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta bir kitle örgütünde görev da¤›l›m› yap›lmas›n›n gereklili¤i oldu¤udur.
Yeni Demokrat Gençlik
Özellikle bahsetti¤imiz kitle örgütü YDG ise ve kurumsallaflmas›n›n daha bafl›ndaysa bu örgütlülüklerinin hepsinin sürekli ve kal›c› oldu¤u düflünülmemelidir. Örnek
olarak birim komisyonlar› sürekli bir örgütlülük iken,
özellikle sadece üniversite faaliyetinin oldu¤u alanlarda
ve faaliyetçilerimiz s›n›rl› say›da ise iflçi-emekçi kitleleriyle iliflki kurmak için sürekli özel bir örgütün, komisyonun
varl›¤› anlams›z olacakt›r. Burada daha çok yay›n da¤›t›m›
üzerinden esnek örgütlülükler oluflturulabilir.
Baflka dikkat edilmesi gereken nokta “her seferinde
tek ifl” mant›¤›n›n ifllemesidir. Kiflisel olarak ya da daha
alt düzeydeki örgütlülükler aç›s›ndan her seferinde tek
ifl, bu örgütlülüklerin, görevlerin toplam› aç›s›ndan bir
süreç boyunca çok fazla ifl mant›¤› yaflam bulmal›d›r. Görevlerin basitlefltirilmesi, sadelefltirilmesi onlar›
yapabilecek kiflileri de a盤a ç›kacakt›r. Böylelikle
görevler birkaç kifliye, bir örgütlülü¤e de¤il, birçok kifliye ve daha fazla örgütlülü¤e yay›lacakt›r. Böylelikle görevlerin toplam›n›n yaflam bulmas› kolaylaflacakt›r. Baflar›, her gün toplanan küçük çabalar›n, görevlerin tekrar›
ve biten görevin yerine yenisine yo¤unlafl›lmas›n›n tekrar›d›r.
Birçok görevin yerine getirilmemesinde ikinci sorun
zaman›n yeterince verimli kullan›lmamas›d›r. Burada da
bahsetti¤imiz kolektif olarak zaman›n yeterince verimli
kullan›lamamas›d›r. Yoksa geçmifle göre baz› yoldafllar›m›zda bu konuda önemli geliflmeler mevcuttur. Ancak
kiflisel olumluluklar faaliyetimizin esas›n› oluflturmaz. Zaman›n verimli kullan›lmas› esasta görevlerin kavranmas›,
kolektif çal›flma ve görev da¤›l›m›n›n sa¤l›kl› bir flekilde
yap›lmas›yla birebir örtüflür. E¤er görev ve sorumluluklar netleflmemiflse, orada zaman›n verimli
kullan›lmas›ndan söz etmemiz mümkün de¤ildir.
Görev ve sorumluluklar›m›z fazla ancak görev ve sorumluluklar›m›z›n fazlal›¤› kendimize güvensizli¤imize yol
açmamal›. Kampanya sürecimiz de göstermifltir ki do¤ru
ad›mlar›n at›lmas› faaliyetimizi gelifltirmektedir. Kötümser olmam›z için bir neden yok, iyimser olmak içinse fazlas›yla nedenimiz vard›r. Tabii ki iyimserlik ad› alt›nda
pembe tablo oluflturmak bizim iflimiz olamaz/olmamal›d›r. “Gerçek iyimser, problemlerin fark›ndad›r ama
çözümleri de bilir, zorluklar› görür ama üstesinden
gelinece¤ine de inan›r, olumsuzluklar› yakalar ama
olumluluklar› da vurgular, en kötüye aç›kt›r ama en
iyiyi de bekler, flikayet etmek için nedeni vard›r ama
gülümsemeyi seçer.”1
1
W. Arthur Ward
Yeni Demokrat Gençlik
37
S›n›f savafl›m›nda
inceleme-araflt›rman›n rolü
S›n›f mücadelesinin gelmifl oldu¤u aflamada günümüzün pratik sorunlar› ve bu sorunlara yaklafl›mda a盤a ç›kan yüzeysellik, tek yanl› de¤erlendirme yani sorunlar›n
derinine inememe do¤all›¤›nda da çözüm üretememe
gerçekli¤i ile karfl› karfl›ya oldu¤umuz bir gerçektir. Gerçeklikten hareket ederek mevcut örgütsel durumumuzun s›k›nt›lar›n› çözmenin yönteminin ise salt pratikte
a盤a ç›kan bu sorunlar›/s›k›nt›lar› yine pratikte çözme
yaklafl›m› gerçekli¤e uygun düflmeyecektir. Emperyalist-kapitalist sistemin tasfiyecilik merkezli ideolojik sald›r›lar›n›n sonucu olarak kitlelerde politikaya ilgisizlik do¤all›¤›nda kendi sorunlar›na ilgisizlik olarak görülen gerçeklik devrimci saflarda ise ideolojik-politik yetmezlikler sonucu devrimin ve halk›n sorunlar›na karfl› yetersiz çözümsüz kalmay› ve yaklaflmay› getiriyor. Bu durum
devrimci saflarda k›r›lmalar yarat›rken kitlelerde ise alternatifin olmad›¤› bir sömürü sistemine ve onun uygulamalar›na boyun e¤me sonucunu do¤urmaktad›r. K›sacas› devrimci hareket görevlerini yerine getiremezken
kitleler umutsuzlu¤a her geçen gün daha da sürüklenmektedir.
Günümüz gerçekli¤i böyle iken emperyalizmin ideolojik sald›r›lar›na karfl› gelifltirilmesi gereken tav›r esasta ideolojik hatta olmakla birlikte yapaca¤›m›z müdahalenin alt›n› dolduracak pratik görevlerimiz bulunmaktad›r.
Pratik görevlerimiz ise kitle çizgimiz olan kitlelerden kitlelere görevini hayata geçirerek, halk›n sorunlar›n› gören, halk›n sorunlar›n› devrimin sorunlar›na çözüm getirecek do¤rultuda yorumlayan ve kitlelerin taleplerini
devrimin hedefleriyle en gerçekçi bir biçimde birlefltirebilmektir. Açl›¤›n, yoksullu¤un, ezilmiflli¤in, hak gasplar›n›n boyutland›¤› günümüzde halk›m›za gerçeklerin en
do¤rusu olan Marksizmi-halk›m›z› kurtaracak en büyük
silah› ve bu silah›n kullan›lmas› gerekti¤ini göstermek gibi bir görevimiz oldu¤unu bilince ç›karmal›y›z.
“Nesnel gerçeklerle do¤rudan ve do¤ru iliflki kural›m” (8. Konferans Kararlar›) Bu belirleme görevlerimiz temelindeki görüfllerimize ›fl›k tutmal›d›r. Karfl›m›za
ç›kan sorunlar› görebilir ve çözümler üretebiliriz. Gerçeklerle do¤ru ve do¤rudan iliflki kurmak ise bu noktada bir çabay›, hem de yo¤unlafl›lm›fl bir çabay› gerektirir.
E¤er ki gerçekler pratikten ç›kan sonuçlar ise iyi veya
kötü sonuçlar oldu¤una bak›lmaks›z›n de¤erlendirmek,
dersler ç›karmak ve gelecekte önümüze ›fl›k tutacak pratiklerimize yön verecek bir yönelime dönüfltürmek gerekir. Bunun yöntemi ise diyalektik materyalist yöntemi
kullanmakt›r. Diyalektik materyalist yöntem özünde z›tlar›n birli¤i ve mücadelesi iken, di¤er yan›
ise somut koflullar›n somut tahlil edilmesini teflkil etmektedir. Yeterli düzeyde inceleme araflt›rma
yapmak ve yapt›¤›m›z bu inceleme araflt›rman›n sonuçlar› üzerinden do¤ru tahlillere varabilmek somut flartlar›
nesnel gerçekler üzerinden somut olarak tahlil etmek
diyalektik yöntemin esas›n› oluflturmaktad›r.
Somut flartlar›n tahlil edilmesi için inceleme araflt›rma yapmal›y›z, diyoruz. Peki, ne anlamal›y›z inceleme
araflt›rmadan?
Koflullar› incelemek, somuttan ç›kard›¤›m›z sonuçlarla gerçekli¤i kavramak, gerçekli¤i kavrayarak önümüze
görevler koymak ve yerine getirilen görevler üzerinden
yeni inceleme araflt›rma faaliyetine giriflmek ve inceleme
araflt›rmay› pratik faaliyetimizin sürekli bir parças›, pratikten kopar›lmayan ve onu bütünleyen bir parças› olarak görmek ve ç›kar›lan sonuçlar› pratikte uygulayarak
s›naman›n önemini kavramak gerekir.
38
‹nceleme araflt›rma pratikten ç›kan sonuçlar›n de¤erlendirilmesidir, dedik. Yaln›z bu flekilde aç›klamak yetersiz olacakt›r. ‹nceleme araflt›rmada bir yöntem belirlenmeli ve bu yöntem de bu olay›n, olgunun her ayr›nt›s› ile
geçmiflten bugüne, basitten karmafl›¤a, embriyondan en
geliflmifl canl›ya de¤in de¤erlendirilerek çözümlemelerin
yap›lmas›n› içermelidir. Bu flekilde bütünlüklü bir bilgiye
varabilir. Bu nedenle inceleme araflt›rma belli bafll› üç saç
aya¤›na oturtulmal›d›r.
Birinci olarak bugünkü durumun incelenmesi,
ikinci olarak tarihin incelenmesi üçüncü Marksist-Leninist-Maoist evrensel gerçekli¤inin incelenmesidir. Bu üç çal›flmay› birlefltirerek nesnel olaylar
içerindeki gerçekleri a盤a ç›karabiliriz. Öngörülü olabilmenin temel prensibi olaylar›n içindeki gerçekleri ve bir
sonraki ad›m› görebilmektir. O halde öngörülü olabilmenin ön koflulu do¤ru bir inceleme araflt›rman›n gerçeklefltirilebilmesidir.
Bugünkü durumun incelenmesini kendi isteklerimizden de¤il nesnel gerçekler üzerinden de¤erlendirmeliyiz.
Aksi takdirde yüzeysel, üstün körü, özen göstermeden
çal›flm›fl ve eksik bilgiyle yetinmifl olaca¤›z. Bu da öznelcilik sonucunu do¤uracakt›r. Sorunlar›n kavranmas›na ve
çözülmesine hizmet etmeyecektir. Siyasal aç›dan ise çözümsüzlü¤ün sonucu olarak olaylara müdahale ederken,
olgular› de¤erlendirirken, kiflilere yaklafl›rken sekterizm
olarak karfl›m›za ç›kacakt›r. Yap›c› de¤il y›k›c› müdahaleler çok yönlü ve ayr›nt›l› de¤il, tek yanl› de¤erlendirmeler yapar ve sonuç olarak infla etme, yanl›fllar› düzeltme
görevini yerine getiremez. ‹nceleme araflt›rman›n ifllevi
böylesi durumlar›n önüne geçmektir. Amac›n›n genifl anlam› ise olgulara ve olaylara çok yönlü bakabilme, bütünlüklü de¤erlendirme ve sorunlar›n kavranmas›yla birlikte
çözümler üretmektir.
Kitlelere gitmek, kitlelerin düzensiz fikirlerini ö¤renmek, bu düzensiz fikirleri sistemli hale getirerek kitlelere yeniden gitmek ve onlar› onlardan ö¤rendiklerimizi
yorumlay›p örgütlenme arac›na dönüfltürdü¤ümüz politikalarla örgütlemekten ve bunu sürekli hale getirerek
kitleleri ikna etmekten bahsediyoruz. Fakat kitlelere gitmek tek bafl›na yetmeyecektir. Kitlelerin sorunlar›n› ö¤renmek ise yine yetersiz olacakt›r. Kitlelere giderken
onlar›n sorunlar›n› gözlemlemek, taleplerini ö¤renmek ve bu talepleri halk›n genel ç›karlar›yla
birlefltirebilmek kitleleri örgütlemenin esas arac› olacakt›r.
Toplumda ezilen farkl› s›n›flar olmakla birlikte ezilen
cinsler ve uluslar da bulunmaktad›r. D›flar›dan bak›ld›¤›n-
Yeni Demokrat Gençlik
da ezilenlerin bir bütün olarak her kesiminin kendine özgü sorunlar› vard›r. Fakat tüm ezilenlerin ortak sorunu,
üzerilerinde kurulan sömürü sisteminin varl›¤›d›r. Bu sömürü sistemi y›k›lmad›¤› müddetçe ezilenlerin sorunlar›
biçimsel farkl›l›klar içermekle birlikte sorunlar›n›n çözülemeyece¤i ve kurtuluflunun sa¤lanamayaca¤› nesnel bir
gerçekliktir. Bu gerçeklikten hareketle kitlelere
gitmeli, taleplerini ö¤renmeli sorunlar›n› gözlemlemeli ve bu taleplerini devrimin ve halk›n ç›karlar›yla birlefltirerek esasa hizmet edecek
tarzda çözümlemeler yapmal›, tarihimizi inceleyerek dersler ç›karmal› ve bu derslerle yorumlayarak MLM gerçe¤i ile harmanlay›p politikaya
dönüfltürmeliyiz. Yani kitlelerden ald›¤›m›z bilgiyi
MLM görüflle tahlil ederek belirleme yapmal›y›z. ‹flte inceleme-araflt›rma yöntemimiz bu flekilde yaflam bulup
prati¤e uygulan›r. Bu nedenle inceleme araflt›rma bafll›
bafl›na okuma faaliyeti, teorik bilgi edinme faaliyeti olarak alg›lanmamal›d›r.
“Somut durumu bilmek dünyay› bilmek demektir, siyasette ustalaflmak ise dünyay› de¤ifltirmek demektir.” Mao
yoldafl›n bu sözü ile önümüzdeki görevin sadece kendi
sorunlar›m›zda yo¤unlaflmak olmad›¤›n› anl›yoruz. Ayn›
zamanda düflman›n, halk›n durumunu, emperyalizmin
politikalar›n›, bir bütün toplumsal geliflmeleri takip etmemiz gerekti¤i ve MLM tarzda yorumlanan bu bilgilerin
dünyay› de¤ifltirme davas›na hizmet etmesini sa¤lamam›z
gerekti¤inin bilincine varmal›y›z.
Gerçeklik karfl›m›za iki tutum ç›karmaktad›r. Birincisi eksik bilgilenme, tek yanl› de¤erlendirmelerden ortaya ç›kan öznelci tutum ki bu bizi sekterizme götürürken,
anlamadan yorumlamaya sürüklerken di¤er tutum ise bir
yandan kal›plara sokmay› ve somutun gerçekçi de¤erlendirilmemesini, di¤er yandan ö¤renilen deneyimleri oldu¤u gibi uygulanmas› yöntemini esas alan dogmatizmi karfl›m›za bir duvar olarak ç›kar›r. Biz ise bu türden yanl›fl
anlay›fllara kap›lmamam›z için önümüzde Çin, Sovyet deneyimleri, yine kendi mücadele tarihimizden ç›kard›¤›m›z
dersleri çok yönlü flekilde incelemeli, karfl›m›za ç›kan
meselelere yaklafl›rken ç›kard›¤›m›z bu deneyler üzerinden müdahaleler gerçeklefltirmeli, “devrimci teori olmaks›z›n devrimci pratik olmaz” ilkesini kavramal›y›z.
Do¤ru inceleme araflt›rma ile kazan›lacak olan bilgiler
dünyay› de¤ifltirmek içindir. MLM gerçe¤ini do¤rularcas›na kendimizi, çevremizi, do¤ay›, s›n›f mücadelesinin gidiflat›n› de¤ifltirme mücadelesinin donan›ml› ve sorunlara
çözüm getiren özneler haline gelmemizi sa¤layacakt›r.
Bir T‹KKO gerillas›
Yeni Demokrat Gençlik
39
Bir fliddet eylemi olarak tecavüz; Pippa Bacca’n›n
tecavüz edilerek öldürülmesinden sonra gündemimize
eskisinden daha çok girer oldu. Pippa’n›n ç›kt›¤› bar›fl
yürüyüflü bu topraklarda hüsranla sonuçland›. Kurban
Avrupal› bir yabanc› oldu¤undan burjuva medya taraf›ndan riyakarca mahcubiyet tablosu oluflturulmaya
çal›fl›ld›. Halbuki önceki tecavüz vakalar›ndan bildi¤imiz üzere (özellikle) yabanc›lara tecavüz meflrudur.
Yabanc› demek bizden olmayan demektir k›sacas›.
“Türk’ün Türk’ten baflka
dostu olmad›¤›na göre”...
Yani gösterilen mahcubiyetin tek nedeni Avrupa’ya
rezil olmam›zd›r. “Yoksa
yabanc› kad›nlar fuhufla yatk›nd›r. Bedeni üzerinden
her türlü hesab› yap›lmaya
müstahakt›r”.
Tüm bunlar› söylerken
tecavüzün salt yabanc› kad›nlara özgü fliddet eylemi
oldu¤unu söylemiyoruz.
Böyle bir görüfl ortaya at›l›rsa da bu görüflü çürütmek
çok zor olmayacakt›r. Örne¤in kad›n kocas›n›n cinsel
iliflkiye girme iste¤ini reddedince kocas› taraf›ndan dava edilir. Mahkeme kocay› hakl› bulur. Ya da geçen y›lbafl› kutlamalar›nda yaflanan tacizde tacizcilere 47
YTL’lik komik bir ceza kesilmifltir. Örneklerden de görüldü¤ü gibi bu ülkenin mahkemesi kad›n› erke¤in mal›
saymaktad›r.
Tüm bunlara ra¤men tecavüz vakalar› münferit olarak de¤erlendirilmektedir. Bu tarz tecavüz vakalar›
Türkiye’ye özgü olamasa da bu vakalar›n Türkiye’ye
özgü yanlar› bulunmaktad›r. Tecavüzün nedenlerini
tespit etmeden, sonuçlar› üzerinden yaklafl›mlar› gözlemlemek sistemin karakteristi¤ini, sistemin kendine
özgü yanlar›n› ortaya koyacakt›r.
Toplumda yayg›n olan bir inan›fla göre tecavüze
teflvik eden uyar›c›lar önemli bir yerde durmaktad›r.
‘Kad›n aç›k seçik giyinirse tecavüze davetiye ç›kar›r.
Geç saatlerde d›flar› ç›karsa keza yine öyle. “Ata-
lar”›m›zdan al›nt› yapacak olursak da “difli köpek kuyru¤unu sallamazsa erkek köpek peflinden koflmaz”.
Mesleki ayr›mlar gözetilerek yap›lan bir araflt›rmada bu
inan›fllara sahip mesleklerin oran› tespit edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Sonuç olarak % 66 gibi bir
oranla “herkesin güvenli¤inden sorumlu polisler” baflköfleyi kapm›fllard›r. Bu
da burjuva-feodal sistemin yozlu¤unun
aç›k bir göstergesidir. Örnekleri ço¤altacak olursak T. Kürdistan›’nda kirli savafl yürüten TC ordusunun eyleme sal-
Bir fliddet eylemi:
TECAVÜZ
d›r› duyurusunu polisler flu anonsla bildirmifllerdir:
“Bac›lar›n›z› yollay›n jandarmalar geliyor”. Gözalt›lar›nda, tutukluluk hallerinde tutsaklara yap›lanlar da cabas›. Marafl Katliam›’nda sokak ortas›nda tecavüze u¤rayan genç alevi kad›nlar belleklerimizde yer edinmifltir.
Böylesine bir tabloyla beraber taciz-tecavüz o kadar ola¤anlaflm›flt›r ki her 6 kad›ndan 1’i taciz veya tecavüze maruz kalmaktad›r. Tecavüzün bu kadar ola¤anlaflt›¤›n› Pippa’n›n katilinin sadece birkaç gün sonra
bir akrabas›n›n dü¤ününde utanmazca çekti¤i halaylar›
gördü¤ümüzde daha canl› hissetmiflizdir. Taciz-tecavüzün farkl› bir versiyonu olan ensest iliflkiler, çocuk istismarlar› bile h›zl› bir flekilde yayg›nlaflarak gündelik
yaflam›n s›radan olaylar› haline gelmifltir. Bu tablonun
nedenleri aras›nda illa ki psikolojik nedenler vard›r. Fakat sorunun tali yönünü teflkil etmektedir. Sorunun
esas nedeni toplumsald›r. Burjuva-feodal sistemin çürümüfl yoz kültürüdür.
Amed’ten bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
40
GEN
Ç KADIN
Onursuzlu¤u
dayatan
bir uygulama
BAfiLIK
PARASI
Geliflmifl ülkelerin k›rsal bölgelerinde bile çeflitli biçimlere bürünse de görebilece¤imiz, bizim “bafll›k paras›” diye adland›rd›¤›m›z uygulama, Türkiye’de uygulan›fl flekli farkl›l›k gösterse de daha yo¤un olarak kendini gösteriyor. Bafll›k paras› ile ya da ‘berdel’ türünde
evlenme geleneksel ataerkil anlay›fl›n bir uygulan›fl› fleklinde ortaya ç›k›yor. Türkiye’de bafll›k paras›, geleneksel oluflu, bekâretin korunmas›, k›z›n giderlerinin karfl›lanmas›, velayet hakk›n›n devri, iflgücü kayb›n›n telafisi
gibi benzer nedenlerle al›n›yor. Baz› antropologlar,
bafll›k paras›n›n, “evlilikte istikrar› sa¤lad›¤›n›, mevcut
toplumsal tabakalaflma sistemini korudu¤unu, kad›na
güvence sa¤lad›¤›n›, s›k›nt›l› zamanlarda aileyi kurtard›¤›n›, çok efllili¤i önledi¤ini” düflünüyor.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Macro International INC’nin
15–49 yafl grubunda en az bir kez evlenmifl 6519 kad›n
nüfusun verileri kullan›larak ortaklafla yapt›¤› çal›flma
sonuçlar›, k›rsal kökenli kad›nlar›n yaklafl›k yüzde
78’ine evlenmek için bafll›k paras› ödendi¤ini ortaya
koyuyor. Tar›ma dayal› k›rsal kesimde, kad›n eme¤i
önemli bir üretim arac› olma durumunu korurken kad›n›n iflgücünden dolayl› maddi gelir anlam›nda bafll›k
paras› varl›¤›n› koruyor. Bat›da bafll›k paras› uygulama-
s› yüzde 15 iken, T. Kürdistan›’nda % 60 oran›na yükseliyor. Bafll›k paras› verilmeyen kad›nlar›n yüzde 43’ü
“kad›n hak ettiyse kocas› dövebilir” derken, bafll›k paras› verilen kad›nlar›n yüzde 67’si “dövebilir” diye düflünüyor.
Kimileri bu uygulaman›n sebebini çeflitli flekilde güvence, telafi olarak yorumlasa da bu durum asl›nda ataerkil sistem anlay›fl›n›n kad›n› istismar›na dayanmakta
olup ülkemizde var olan yar›-feodal yap› taraf›ndan flekillendirilmektedir.
S›n›flar›n oluflumuyla ayn› paralellikte geliflen, kad›n›n köleleflmesini toplumsal konumu itibariyle beraberinde getiren çeflitli uygulamalar ve kurallar bütünü ortaya ç›km›flt›r. Kad›n her anlamda hizmet için var olmaya bafllam›fl, soyun devam› ve bak›m› için “gerekli” hale gelmifltir.
Bafll›k paras› kölelik dönemindeki “köle pazarlar›”ndan gelmektedir. Bu gereklilikten dolay› aile kutsallaflm›fl ve ayn› zamanda kad›n›n ekonomik olanaklar› ya
elinden al›nm›fl ya da engellenmifl. ‹flte kad›n›n ekonomik güvencesizli¤ine alternatif olarak da kad›n› bir metaya indirgeyen, bizim bugün “bafll›k paras›” uygulamas› olarak adland›rd›¤›m›z uygulamalar, çeflitli isimler ve
çeflitli yöntemler arac›l›¤›yla yaflama geçmifltir. Kölelik
Yeni Demokrat Gençlik
döneminde bu durum köle olan kad›n ve erkek için geçerli iken daha sonra bu düzen aile içine yerleflmifltir.
Baba evde söz sahibi olan tek kifli olmufltur. Çocuklar› üzerinde her türlü tasarruf hakk›na sahip olan baban›n k›z›n› “verme” karfl›l›¤›nda beli bir miktar mal almas› zamanla gelenek halini alm›flt›r.
Kad›n› ekonomik bir metaya indirgeyen bafll›k paras› gelene¤i, genelde kad›n›n üretime
katk›s›n›n yüksek, ama evlilik konusundaki
özerkli¤inin k›s›tl› oldu¤u toplumlarda görülmektedir.
ÇEfi‹TL‹ ‹STAT‹ST‹KLER
Bafll›k paras›n› do¤ru bir uygulama olarak gören az
say›da evli kad›n›n yar›dan fazlas› ekonomik nedenlerle, % 16,9’u “kad›n›n de¤erini gösterdi¤i” için, % 13,4’ü
bir töre oldu¤u için, % 5,5.’i ise babas›n›n hakk› olarak
gördü¤ü için böyle düflündüklerini söylemifltir. Bafll›k
paras›n› do¤ru bir uygulama olarak
gören kad›nlar›n kimi,“bafll›k paras› kad›na çeyiz almak için
gereklidir” ya da
“kad›n›n tek güvencesidir” gibi nedenlerle bafll›k paras›n›n
kendilerine getirdi¤i
ekonomik fayday› belirtirken, daha çok say›da kad›n, bafll›k paras›n›n kendilerine
de¤il, ailelerine getirdi¤i faydadan söz etmifllerdir. “Ailenin k›z
çocu¤unu yetifltirmesine karfl›l›k al›nmal›d›r”, “k›z›n ailesi zordaysa bafll›k paras› onlara yard›mc› olabilir”, “bafll›k paras› erkek kardeflimin çocuklar›n› yetifltirmesinde faydal› oldu” gibi.
Bu uygulama biraz önce de belirtti¤imiz gibi çeflitli
biçimlere bürünerek de karfl›m›za ç›kabiliyor. Toplumda berdel olarak bilinen di¤er bir uygulama, yine kad›n›n al›n›p sat›labilmesinden do¤uyor. Burada de¤iflen
sadece kendi k›z›na karfl›l›k baflka birinin k›z›n› almas›d›r. ‹flin içine para kar›flt›rmadan, berdelin yap›laca¤› di¤er aileyle güvenceli anlaflmalarla yap›lan bir de¤iflim
halini almaktad›r.
41
BAfiLIK PARASI ‹fiÇ‹LER‹
Bafll›k paras›n›n uyguland›¤› yerlerde, kad›n›n yaflad›¤› sömürü erkekleri de oldukça etkiliyor. Birçok erkek, sevdi¤ini alabilmek için (ki ço¤u zaman ailenin uygun gördü¤ü biri oluyor evlenece¤i kad›n) bafll›k paras› kazanman›n yollar›n› bulmak zorunda kal›yor. Hatta
T. Kürdistan’›nda bu durum 8 yafl›ndaki erkek çocuklar›n› bile vuruyor. S›rf bu uygulama yüzünden her y›l
hasat zaman› kamyonlar›n arkas›ndaki eziyetli yolculukla Çukurova’ya götürülen çocuk iflçiler, sadece ailelerin geçim kayna¤›n› de¤il, evlili¤in ilk ad›m›na giden
yolu da açmaya çal›fl›yor. Günlük 10 YTL yevmiye ile
kavurucu s›ca¤›n alt›nda çal›flmak zorunda kal›yor. K›z
kardeflleri olmayan erkek çocuklar›n durumu daha da
vahimlefliyor. Bu çocuklar›n tarlada bafll›k paras› temin
etme çabas›, ailenin iste¤i ile 7-8 yafllar›nda bafll›yor.
‹smi aç›klanmam›fl bir örnek olan H.T., 10 yafl›nda
ama her y›l Urfa’dan Adana’ya tarlalarda çal›flmak için
gidiyor. Amac›
ailesine yard›m
de¤il, bafll›k paras› toplamak.
fiimdiden 10 bin
YTL toplayan
H.T., “Evlilik ça¤›ma 2-3 y›l kald›. Biraz daha
para biriktirdikten sonra
evlenece¤im.
Bizim oralarda
13-14 yafllar›nda evlenmek
âdetten’’ dedi.
Tabii ki H.T. tek de¤il.
Kimileri kad›na verdi¤i “yüce” de¤erin göstergesi
olarak ele alsa da meseleyi, hayat›n hemen hiçbir aflamas›nda fikri sorulmayan kad›nlar›n yaflam›n›n en
önemli parçalar›nda oradan oraya savrulmaktad›rlar.
Bu sömürüyü yapanlar sadece kad›nlar› de¤il erkeklerle beraber tüm toplumu sömürmekte, yozlaflmaya sürüklemektedirler. Çeliflkileri gün geçtikçe yo¤unlaflan
kad›nlar ise, kurtulufl mücadelelerine ad›m ad›m yaklaflt›kça egemenlerin sonunu haz›rlamakta, yok olufllar›n› h›zland›rmaktad›rlar.
Yeni Demokrat Gençlik
42
ILPS 3. Kongresi baflar›yla gerçekleflti
Halklar›n mücadelesini gelifltir,
emperyalist sald›rganl›¤a, devlet terörüne,
ya¤ma ve sosyal y›k›ma karfl›
YEN‹ B‹R DÜNYA ‹Ç‹N B‹RLEfi!
Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (International League of Peoples Struggle-ILPS) 3. Kongresi’ni
18-20 Haziran tarihlerinde Hong Kong’da baflar›yla gerçeklefltirdi. 35 ülkeden 211 delege ve 339 kat›l›mc› ile gerçeklefltirilen Kongreye birçok ülkeden delege de vize vb nedenlerle kat›lamad›.
Biz de kongrede ülkemizde ILPS üyesi olan kurumlar›
temsilen YDG, DDSB, Belediye ‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube ve
Umut Yay›mc›l›k olarak yerimizi ald›k. Kongrede ayr›ca
AT‹K’ten yoldafllar›m›z da kat›l›m gösterdiler.
K›saca ILPS
2001 y›l›nda kurulan ILPS, dünya çap›nda anti-emperyalist
mücadeleyi güçlendirmeyi ve birlefltirmeyi hedefleyen bir örgüttür.
Dünya halklar›n›n ortak düflman› olan emperyalizmin tek
merkezden yöneltti¤i sald›r›lara karfl› her bir ülkede verilen
anti-emperyalist mücadelenin ortaklaflmas›na olan ihtiyac›n
fark›nda olan anti-emperyalist çizgideki kitle örgütlerin ittifak›d›r.
Farkl› ideolojik-politik yaklafl›mlara sahip olsa da anti-emperyalizm temelinde bir araya gelen örgütlerin politik farkl›l›klar›n› savundu¤u ve çizgilerini yaymaya çal›flt›¤› demokratik
bir platformdur.
Emperyalizmin belirli uygulamalar›na de¤il bir bütün emperyalist sisteme ve onun yaratt›¤› y›k›ma karfl› “dünyay›
de¤ifltirebiliriz” fliar›yla hareket eden kitle örgütlerinin genifl bir cephe örgütlenmesidir.
Dünya halklar›n›n emperyalizme karfl› öfkesini pasifize etme ve düzen s›n›rlar› içine çekme hedefiyle hareket eden re-
formist, pasifist kesimlerin emperyalist kurumlardan ve gerici hükümetlerden ald›klar› maddi ve manevi destekle örgütledikleri ve devrim-sosyalizm alternatifine karfl› “uysal kapitalizmi”, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerine ve bu do¤rultuda silahl› mücadele yürüten hareketlere karfl› düzen içi reformculu¤u öne ç›karan ve devrimci alternatiflerin önünü
kesmek için her yolu deneyen Sosyal Forumcu-Sivil Toplumcu anlay›fla karfl› net bir anti-emperyalist anti-faflist çizgiyle
hareket eden, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerini aç›kça
destekleyen dünya üzerindeki her k›tada milyonlarca kitleyi
temsil eden yüzlerce örgütün birli¤idir.
Halk saflar›ndaki her kesimin kendisini özel çal›flma gruplar›nda-komisyonlar›nda ifade etti¤i, farkl› ülkelerde ayn› toplumsal s›n›flar ve katmanlar aras›nda faaliyet yürüten örgütleri bir araya getiren ve iflbirli¤inin önünü açan bir harekettir.
Ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelesi içinde yer alan hareketler, iflçiler, gençler, köylüler, kad›nlar, ayd›nlar, sanatç›lar, ö¤retmenler, sa¤l›kç›lar, bilim insanlar›, çevreciler, eflcinseller, ulusal az›nl›klar, yerliler, yafll›lar, çocuklar vb 18 alanda çal›flma gruplar› oluflturan ILPS’de bu kesimler içinde faaliyet yürüten dünyan›n dört bir yan›ndan kitle örgütleri buluflmakta, kendilerini ve ülkelerini anlatmakta, deneyim paylaflmakta, emperyalizmin sald›r›lar›n› analiz etmekte ve ortak
eylemler, kampanyalar planlamaktad›r.
ILPS çal›flma ve örgütlenme tarz›yla hem her bir örgütün yo¤unlaflt›¤› ve uzmanlaflt›¤› alanlarda kendisini ifade etmesini sa¤lamakta hem de farkl› kesim ve s›n›flar›n emperyalizme karfl› mücadelesini birlefltirme perspektifiyle ortak
ve genel politikalar ve kampanyalar belirleyerek halklar›n
mücadelesini niteliksel ve niceliksel olarak güçlendirmeyi
Yeni Demokrat Gençlik
hedeflemektedir.
ILPS enternasyonal dayan›flmaya lafta de¤il pratikte hayat
veren, enternasyonal dayan›flmay› gelifltiren, büyüten ve ö¤reten bir okuldur. Dünyan›n bizim oldu¤unu, davam›z›n dünyay› sarsan nitelikte oldu¤unu, dünya halklar›n›n kardefl oldu¤unu, sorunlar›n›n-düflmanlar›n›n ortak oldu¤unu gösteren,
dünyan›n farkl› köflelerinde dili, dini, rengi, kültürü farkl› olsa
da kaderi, gelece¤i ve mücadelesi ortak olan büyük insanl›k
ailesinin üyesi oldu¤umuzu kan›tlayan bir oluflumdur. Dünyan›n herhangi bir köflesinde çekilen ac›n›n bizim ac›m›z oldu¤unu, yenilgilerin hepimizin yenilgisi, zaferinin hepimizin zaferi, mücadelesinin hepimizin mücadelesi oldu¤unu net flekilde
gösteren bir örgütlenmedir.
ILPS yaln›zca uluslararas› alanda dayan›flma mesajlar›n›n
iletilmesiyle yetinmemektedir. Bölgesel düzeyde kurdu¤u koordinasyonlarla, ayn› bölgede yaflayan halklar›n mücadelesini
ortaklaflt›rma, güçlendirme, gelifltirme hedefine de sahiptir.
Güney Asya’da, Avrupa’da, Kuzey Amerika’da, Latin Amerika’da, Afrika’da, Ortado¤u’da, Balkanlar’da mücadele eden
kitle örgütlerinin iliflkilerinin daha s›k›laflmas›n› ve benzeri
sorunlara karfl› ortak
tepki vermesini sa¤layan bir kurumdur.
ILPS sadece dünya
genelinde veya bölgesel düzeyde mücadeleyi gelifltirme ve farkl› ülkelerdeki örgütler aras›nda
koordinasyon
sa¤lama ifllevine sahip
de¤ildir. Ayn› zamanda ulusal düzeyde
kurdu¤u seksiyonlarla her bir ülkede mücadele yürüten tüm anti-emperyalist, ilerici örgütleri de bir araya getirmeyi misyon
edinen demokratik bir örgütlenmedir. Farkl› politik
yaklafl›mlara sahip olan veya çeflitli s›n›f ve tabakalar aras›nda
çal›flma yürüten örgütler aras›nda birli¤i ve ittifak› gelifltirmeyi öne ç›karan bir harekettir.
ILPS yaln›zca demokratik kitle örgütlerini de¤il, ayn› zamanda her bir ülkede halk›n yan›nda olan ayd›nlar›n, uzmanlar›n da bulufltu¤u ve katk› sundu¤u bir örgütlenmedir.
K›saca ILPS tarihi
ILPS kuruluflundan bu yana örgütlenen her türlü anti-emperyalist, militan mücadelede aktif flekilde yer alm›flt›r. Afganistan ve Irak iflgali karfl›t› yürüyüfllerde, 2001’deki Uluslararas› Göçmenler Konferans›nda, 2002’de Vancouver’daki Emperyalizme ve Savafla Karfl› Uluslararas› Kad›n Konferans›nda, 2003’de Selanik Direniflinde, 2004’de Hindistan’da Mumbai Direniflinde, 2004’de ‹stanbul’da NATO karfl›t› eylemler-
43
de ve Filipinler’de Bush karfl›t› eylemlerde, 2005’de Hong
Kong’da DTÖ karfl›t› eylemlerde, ‹stanbul, Londra ve
ABD’de örgütlenen siyasi tutsaklar ve hapishaneler konulu
sempozyumlarda, 2006’da ‹skoçya’da, 2007’de Almanya’da
Rostock’da G8 Karfl›t› eylemlerde, 2007’de Hollanda’da örgütlenen Dünya Halklar› Gençlik Konferans›nda ve iflçi hareketini, di¤er kesimleri ilgilendiren çok say›da konuda, anti-terör yasalar›na ve insan haklar› ihlallerine karfl› çok say›da etkinlikte aktif flekilde yerini alm›flt›r.
90’lar boyunca artarak süren ideolojik sald›r›larla devrimci mücadele, sosyal ve ulusal kurtulufl mücadeleleri tasfiye edilmeye çal›fl›lmaktad›r. S›n›f mücadelesinin yok say›lmas›, silahl› kurtulufl mücadelelerinin reddi, sosyalizmin inkar› ve
reformizmin-emperyalizmin kutsanmas›, “vahfli kapitalizm”e
karfl› “insanc›l kapitalizmin” savunusu her ülkede yo¤un bir
flekilde halk hareketini yolundan ç›karmak, pasifize etmek
amac›yla kullan›ld›. Halklar›n artan öfkesi küreselleflme karfl›t› hareket ad› alt›nda sivil toplumcu-sosyal forumcu yaklafl›mlarla düzen içine çekilmek istendi. Enternasyonalizmin s›n›fsal
özü yok say›larak kavram›n alt› boflalt›lmaya çal›fl›ld›. S›n›fsal
mücadele, s›n›fsal bak›fl demode ilan edilerek ezilen,
d›fllanan farkl› kesimlerin sorunlar›-talepleri esasa al›narak ve birbirinden kopar›larak bu kesimlerin sisteme
entegrasyonu için çaba harcand›. Emperyalizm ve s›n›fsal mücadele göz önüne
al›nmadan farkl› kesimlere
yönelik yap›lan her müdahale asl›nda o kesimlerin sorunlar›n›n çözümünü, taleplerin
karfl›lanmas›n› ve kurtulufl çabas›n› sekteye u¤ratacak ve sisteme entegrasyonunu sa¤layarak köleli¤i derinlefltirecektir.
Bu sald›r›lar günümüzde etkisini öncesine nazaran yitirse de
devam etmektedir.
Bu koflullar alt›nda sürece müdahale etmek için ILPS’nin
flu anki Baflkan› Sison’un ve Filipinli örgütlerle Türkiyeli örgütlerin öncülü¤ünde 15 Ocak 2000’de bir araya gelen
Uluslararas› ‹nisiyatif Komitesi, radikal demokrasi, kararl› bir anti-emperyalizm ve yorulmak bilmeyen enternasyonalizm ilkeleri temelinde ILPS’nin Kurulufl Kongresi için
haz›rl›klara bafllad›. Bu Komite baflta ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelesi olmak üzere 15 konu bafll›¤› alt›nda tüm demokratik, anti-emperyalist, enternasyonalist örgütlere davet mektubu gönderdi. Halk hareketinin yaflad›¤› s›k›nt›lara,
yo¤un maddi sorunlara ra¤men kendi gücüne güvenerek
yoluna devam eden Komite, May›s 2001’de 30 ülkeden
240 kat›l›mc› ile Kurulufl Kongresini Hollanda’da baflar›yla
örgütledi.
44
2001’den bu yana mücadelesini sürdüren ILPS yukar›da
de¤indi¤imiz eylemlere ve çok say›da kampanyaya imza atarak geliflimini sürdürdü. Gelinen aflamada üye say›s›n› artt›ran
ILPS, k›tasal, bölgesel ve ulusal düzeyde örgütlenmelerini
kurmakta ve güçlendirmektedir.
Ülkemizde ILPS uzun süre anti-emperyalist mücadelede, özellikle de Irak iflgali karfl›t› eylemlerde aktif flekilde yerini alm›flt›r. Ancak birçok ülkedeki geliflimin aksine ILPS
Türkiye çal›flmalar› zaman içinde gerilemifltir. Bunda ILPS’nin ülkemizdeki bileflenleri olarak bizlerin hatal› yaklafl›mlar› bulunmaktad›r. Fakat ülkemizdeki demokratik hareketin zaafl› yönü olan dar grupçu kayg›lar ve iflgal karfl›t› eylemlerin son y›llarda arka plana düflmesinin etkisi de yads›namaz. Önümüzdeki dönemde ILPS merkezinin deste¤iyle
birlikte hem kendi hatalar›m›zdan ç›kard›¤›m›z derslerle
hem de di¤er ülkelerin deneyimlerinden ö¤rendiklerimizle
ILPS çal›flmas›n› gelifltirmemiz mümkündür. Bu konuda farkl› kitle örgütlerinde çal›flmay› önüne temel görev olarak koyan YDG’lilerin ILPS Gençlik Komisyonunu örgütleme
amaçl› çal›flmalar› da önemli bir yerde duracakt›r.
Kongre süreci
Asl›nda Kongre 17 Haziran tarihinde kat›l›mc›lar›n buluflmas› ve kay›t ifllemlerinin yap›lmas› vb prosedürlerin yerine getirilmesi nedeniyle fiili olarak bafllam›flt›. Ayn› gün 2.
Kongre’de seçilen Uluslararas› Koordinasyon Komitesi’nin
son toplant›s› da gerçeklefltirildi. Ayr›ca akflam yeme¤inin ard›ndan Kongrenin gündemleri, kurallar› ve dikkat edilmesi
gereken hususlar konusunda kat›l›mc›lar bilgilendirildi.
‹lk gün olmas›na ra¤men farkl› ülkelerden gelen yoldafllar›m›zla ve dostlar›m›zla tan›flmaya ve ülkemizi, mücadelemizi
tan›tmaya bafllam›flt›k. Farkl› ülkelerden, kültürlerden, k›talardan gelen demokratik kitle örgütü temsilcilerinin k›sa sürede s›cak bir iletiflim kurabilmesi enternasyonalizmin güzelli¤ini de bizlere bir kez daha göstermifl oldu.
18 Haziran sabah› saat 9’da kat›l›mc›lar›n bir araya gelmesiyle sahneye ç›kan korodan arkadafllar›m›z ILPS Marfl›n›
Yeni Demokrat Gençlik
okudular. Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› zincirleri k›raca¤›m›z› ve dünyay› de¤ifltirebilece¤imizi ifade eden marfl büyük
be¤eni toplad›. Ard›ndan aç›l›fl konuflmas›n› Uluslararas›
Koordinasyon Komitesi (UKK) ad›na Yunanistan’dan Manolis Arkolakis yapt›. S›n›f mücadelesinin yo¤unlaflt›¤› tespitini yapan Arkolakis 2. Kongreden bu yana halklar›n kurtulufl mücadelesinde flehit düflen tüm devrimciler için, yak›n
süreçte yitirdi¤imiz ILPS 2. Baflkan› ve Filipinler devriminin
önderlerinden Crispin Beltran flahs›nda herkesi sayg› durufluna davet etti. Sayg› duruflunun ard›ndan Hindistan’da
Devrimci Yazarlar Birli¤i üyesi olan Vararara Rao’nun konuflmas›na geçildi. Ancak Rao’nun vize verilmemesi nedeniyle kongreye kat›lmamas› sebebiyle haz›rlad›¤› yaz›y›
Devrimci Demokratik Cephe Baflkan Yard›mc›s› G.
N. Saibaba okudu. Konuflmada ILPS’nin farkl› k›talarda anti-emperyalist anti-faflist mücadele veren örgütleri bir araya getirdi¤i ve dünyadaki anti-emperyalist hareketi birlefltirmede tek güç oldu¤u vurgusu yap›ld›.
Konuflman›n ard›ndan Baflkanl›k Raporu Sison taraf›ndan okundu. Emperyalizmin sald›rganl›¤› nedeniyle Hong Kong’a gelemeyen Sison
kongrenin coflkusuna video konferans yoluyla ortak oldu. Raporunu bu yolla okuyan Sison ILPS’nin dünya halklar›na siyasi rehberlik sa¤layan ve
anti-emperyalist ve demokratik örgütleri bir araya getiren en kararl› ve güçlü örgütlenme oldu¤unu vurgulad›, ILPS’nin eksikleri ve görevleri üzerinde durdu, emperyalizmin genel krizine de¤indi
ve halklar›n mücadelesi hakk›nda bilgi verdi.
Baflkan›n raporunun ard›ndan Arman Riazi
Genel Sekreter olarak kendi haz›rlad›¤› raporu sundu. ILPS’nin kuruluflundan bu yana geçen süreci ve geliflimini özetledi ve mücadeleyi gelifltirme konusunda önümüzdeki süreçteki görevleri s›ralad›.
Ö¤leden sonra ise Crispin Beltran’›n “neo-liberal küreselleflme ve eme¤in sömürüsü” bafll›kl› yaz›s›n› Sison okudu. Ard›ndan Manolis Arkolakis “ABD militarizmi ve savafl”, Haluk Gerger “Anti-terör yasalar› ve ‹nsan Haklar›”, Malezya’dan Irene Fernandez “Emek ve göçmenlik”,
Hindistan’dan Saibaba “K›rsal kesim sald›r›lar ve zorunlu
göç”, Kenya’dan Wahu Kara “Afrika haklar›n›n direnifli”,
ABD’den Prof. Paoyu Ching de “Çin üzerine” sunumlarda bulundu.
Kongrenin gündemleri yo¤un olsa da akflam yeme¤inin
ard›ndan da ifllerimiz sona ermemekteydi. Bir yandan farkl›
ülkelerden gelen kat›l›mc›larla görüflmek, öte yandan di¤er
gün için haz›rlanmak vb çok say›da ifl bizleri beklemekteydi.
Hong Kong’un saatinin ülkemizden 5 saat ileride olmas›, havan›n çok s›cak olmas›, ayn› zamanda kongrenin ya¤mur mevsimine denk gelmesinden kaynakl› sürekli sa¤anak ya¤murun
ya¤mas›, ayr›ca Çin yemek kültürüne olan uzakl›¤›m›z müca-
Yeni Demokrat Gençlik
dele etmemiz gereken unsurlar› da artt›r›yordu.
19 Haziran günü çal›flma gruplar›n›n toplant›lar› örgütlenecekti. Biz de gençlik çal›flma grubunun toplant›s› öncesinde haz›rl›klar›m›z› tamamlamak için çaba harcad›k. Öncelikle
ülke raporumuza son halini verdik. Ard›ndan toplant›daki
yaklafl›m›m›z üzerine AT‹K-YDG’den yoldafllarla netli¤e vard›k. Sonras›nda ise toplant›ya di¤er ülkelerden kat›lacak olan
yoldafllar›m›zla görüflerek ve onlarla ortaklaflarak toplant›n›n
örgütlenifline katk› sunduk.
19 Haziran Perflembe günü ö¤len saatinde toplanan
Gençlik Çal›flma Grubunda Türkiye, ‹ngiltere, Hollanda, Almanya, Filipinler, ABD, Kanada, Yunanistan, Japonya,
Avustralya’n›n aralar›nda bulundu¤u 12 ülkeden gelen kat›l›mc›lar bulufltu. Konumuz gençli¤in e¤itim ve ifl haklar› ve
durumu idi. ‹lk olarak Asya Ö¤renci Birli¤i ad›na kat›lan
arkadafl›m›z çeflitli Asya ülkelerinde e¤itimin ticarilefltirilmesi, özellefltirilmesi üzerine sunum yapt› ve farkl› ülkelerden örnekler verdi. Dikkatimizi çeken olgu Asya’n›n farkl›
ülkelerinde –Malezya, Filipinler, Çin vb- e¤itime yönelik sald›r›lar›n ülkemizle büyük benzerlik tafl›d›¤›d›r. E¤itimin mesleki e¤itime ve patronlar›n taleplerine göre yeniden düzenlendi¤i, müfredatlar›n de¤iflti¤i, sosyal ve bilimsel derslerin
gereksiz bulundu¤u, stajlar›n ve sertifika programlar›n›n
yayg›nlaflt›r›ld›¤›, pazar merkezli derslerin ön plana ç›kt›¤›,
özel e¤itimin teflvik edildi¤i ve uluslararas› alanda ülkeler
aras›nda büyük bir rekabet oldu¤u üzerine çok say›da bilgi
verildi. Arkadafl›n benzeri uygulamalar›n Bologna Süreci ad›
alt›nda Avrupa’da da gerçeklefltirildi¤ini ve bu konuda daha
fazla bilgi sahibi olmak istediklerini söylemesi üzerine biz de
Bologna Süreci üzerine görüfllerimizi aktard›k ve emperyalizmin halk gençli¤ine yönelik sald›r›lar›n›n özellikle yar›-sömürgelerde ortaklaflt›¤› vurgusunu yapt›k.
Ard›ndan ülke raporlar› okundu. Biz de akademik sald›r›lar›n yan› s›ra demokratik hak gasplar›na, soruflturmalara,
sivil ve resmi faflist sald›r›lara de¤indik. Ayr›ca emekçi-iflçi
gençli¤in sorunlar›, ifl haklar›na yönelik sald›r›lar ve iflsizlik
üzerine de görüfl al›fl verifli yap›ld›. Son olarak önümüzdeki
dönemde ILPS Gençlik olarak neler yap›laca¤› üzerinde duruldu ve planlama
yap›ld›. Buna göre;
1. Gençlik Çal›flma Grubu kendi
aras›ndaki iletiflimi daha etkin bir hale
getirmek için, web sayfas›n› ve email
grubunu daha etkili bir flekilde kullanacak.
2. Gençlik Çal›flma Grubu 2. Dünya
Haklar› Gençlik Konferans›n› 2010 y›l›nda gerçeklefltirecek.
3. Gençlik Çal›flma Grubu e¤itimin
özellefltirilmesine ve metalaflt›r›lmas›na
karfl› kampanyalar örgütleyecek. Ve bu
45
çerçevede önümüzdeki dönem uluslararas› eylem günü düzenleyecek.
4. Gençlik Çal›flma Grubu Japonya’daki G8 karfl›t› eylemliklerde aktif bir flekilde yer alacak.
Kararlar›n somutlanmas› aç›s›ndan 21 Haziran tarihinde Gençlik Komisyonu toplant›s› yap›larak kararlar somutlaflt›r›ld› ve görev bölüflümü yap›ld›.
20 Haziran Kongrenin son günüydü. Önce 18 çal›flma
grubu teker teker haz›rlad›klar› raporlar› okudular ve planlar›n› aktard›lar. Öneri ve elefltiriler al›nd›ktan sonra çal›flma gruplar›n›n raporlar› onayland›. Ard›ndan ILPS’nin yeni
Uluslararas› Koordinasyon Komitesinin seçimleri gündemine geçildi. Adaylar kendilerini tan›tt›lar ve oy kullanma ifllemi bafllad›.
Say›m sürerken bir araya gelen kat›l›mc›lar ILPS Genel
Deklarasyonuna son halini verdiler. Daha öncesinde haz›rlanan taslak paragraf paragraf okundu ve elefltiri, öneriler
al›nd›, tart›flmalar›n ard›ndan öneriler oylanarak deklarasyon son halini ald› ve kabul edildi.
Kongre son olarak yeni seçilen UKK üyelerinin ilan edilmesi ve sahneye ça¤r›lmas›yla coflkulu flekilde sonland›r›ld›.
20 Haziran gecesi, baflar›yla örgütlenen Kongrenin coflkusu ile Kültürel Gece gerçeklefltirildi. Kat›l›mc›lar bir yandan kendi ülke kültürlerini gösteren tiyatral gösteriler sundular, flark›lar, marfllar okudular. Biz de Türkiyeli delegeler
olarak Kürtçe müzik eflli¤inde halay çektik. Halay›m›za di¤er ülkelerden delegelerin kat›lmas›yla e¤lenceli ve ilginç
görüntüler ortaya ç›kt›. Gecede bir yandan kongre sürecinin yorgunlu¤u at›l›rken öte yandan di¤er ülkelerden yoldafllar›m›zla ve arkadafllar›m›zla son kez görüflüp eksikler
tamamlanmaya çal›fl›l›yordu.
Uluslararas› anti-emperyalist mücadeleyi gelifltirmede
önemli bir ad›m olan ILPS’nin 3. Kongresini mücadelemizi
gelifltirme perspektifiyle baflar›yla gerçeklefltirdik. Bu tarihsel kongrede al›nan kararlar do¤rultusunda mücadelemizi
gelifltirmek kararlara hayat verecek örgütlerin çabas›, ›srar›
ve eme¤iyle mümkün olacakt›r.
Yeni Demokrat Gençlik
46
Göçmen Genç
Bologna ve Hollanda
Bologna ve Hollanda
19 Haziran 1999 Bologna bildirisi ile resmi olarak
bafllat›lan Bologna Süreci, kendi içerisinde tafl›d›¤› yüzlerce alt program ve çal›flma gruplar›yla e¤itim alan›ndaki sermaye ç›karl› de¤iflimlerine devam etmektedir.
45 ülkenin üyesi oldu¤u bu süreçte, Hollanda kurulufl
aflamas›nda üye olmufltur. Böylece süreci bafl›ndan beri takip edebilen Hollanda, planlaman›n en kritik yerlerinde görevler alarak etkin bir rol oynamaktad›r.
Prototip SOCRATES projesi
Bologna Süreci gere¤i yarat›lmak istenen Avrupa
Yüksek Ö¤retim Alan›na dahil ülkelerde pilot projeler
yap›lmal›yd›. Bu bak›fl aç›s›yla ilk önemli görev Sokrates program› çerçevesinde Hollanda’ya verildi. Program 9 alt destek projesinden oluflmakta.
∑ Comenius (‹lk orta ve lise e¤itimi)
∑ Erasmus
(Yüksek Ö¤retim)
∑ Grundtvig (Di¤er e¤itsel yollar)
∑ Lingua
(Dil ö¤renim deste¤i)
∑ Minerva
(Uzaktan e¤itim)
∑ E¤itim sistemi ve politikalar›n› gözlem ve yenilikler
∑ Yan Önlemler
∑ Ortak Eylemler
1999 sonlar›nda haz›rlanan bu plan do¤rultusunda,
Hollanda’dan istenilen en belirgin istek 2003-04 y›l›na
kadar, Erasmus alt projesi kapsam›nda ö¤renci de¤iflim
ve hareketlili¤inde 100 bin ö¤renciyi kapsayan bir hedefi baflarmas›yd›. Bu paralelde e¤itim alan›nda bir yandan yap›land›rmalar yap›l›rken, di¤er yandan Erasmus
alt projesi kapsam›nda ö¤renci göçü bafllat›ld›.
Gelinen aflamada bu rakam› büyük bir farkla geçen
Hollanda için 2012 y›l›na kadar 3 milyon ö¤rencilik
ikinci bir hedef belirlendi. 2003-04 dönemi sonras› belirlenen bu süreç II. Sokrates dönemi olarak adland›r›ld›. Bu dönem ilkine oranla daha kat› ve sorunlu olmufl,
özellikle ‘Yaflam boyu e¤itim ve akademik yaflam ve
e¤itimin ortaklaflmas›’ projeleri kapsam›nda ö¤rencilerin protestolar› ile karfl›laflt›.
Erasmus projesi pilot bir proje olarak, I Sokrates
Döneminde birçok aç›dan esneklikler bar›nd›rmaktayd›. Özellikle Avrupa Üniversiteler Birli¤i ( EUA)’n›n
Çal›flma grubunun May›s 2000 imzal› Tavsiye Mektubunda yer alan 5 madde dikkate al›nm›flt›. Bunlardan
birisi, uygulanacak pilot projelerdeki baflar› ve hatalar›n
gelecek süreci belirlemesi aç›s›ndan önemine de¤inerek, ‘proje kapsam›nca ö¤renci memnuiyeti
esas al›nmal›d›r’ tespitiydi. Böylece devam eden
Yeni Demokrat Gençlik
Erasmus Projesi kapsam›nda, Hollanda’ya gelen ö¤rencilere kredi
imkanlar›ndan temel ihtiyaçlar›na kadar bir çok gereksinim, Avrupa
Fonlar› taraf›ndan karfl›lanmakta, ilk ad›mda ö¤rencilere projeler
çekici k›l›nmaktad›r.
Yine proje kapsam›nda Hollanda’y› önemli k›lan di¤er bir konu,
e¤itim dilinde uzun vadede yarat›lmak istenen ‘ortak dil farkl› ülke’
uygulamas›nda, Belçika ile ortak çal›flma olas›l›¤›yd›. Özellikle Belçika Flaman toplumu ile bu yönlü yap›lacak bir çal›flma tüm üye ülkeler için önemli veriler sunacakt›. Bu sebeple 2004 y›l›nda Hollanda/Flaman Akreditasyon örgütü NVAO kuruldu. Bu çerçevede tüm
ders programlar›n›n ortaklaflt›r›lmas› zorunluluk haline getirildi.
Bu karar›n hemen ard›ndan Bologna sürecinin yap› tafllar›ndan
biri olan Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS) hayata geçirildi.
Tüm üye ülkelerin uygulamaya bafllad›¤› bu sistem, Durum Tespiti
Çal›flma Komisyonu 2004 raporuna göre en iyi Hollanda/Belçika
aras›nda uygulanmaktad›r.
2007 Amsterdam toplant›s› sonucu aç›klanan Durum Raporuna
göre Hollanda’n›n en baflar›s›z bulundu¤u alan, iflverenlerle e¤itim
sektörünü yak›nlaflt›rmak olarak tespit edildi. Bologna’n›n esas›n›
oluflturan, iflveren çevrelerin ‘Kalite ve ifl güvencesini artt›rmak’
amaçl› kullan›m› konusunda Hollanda meseleyi ‘anlamamakla’ suçland›. Özellikle Durum Tespiti Komisyon üyesi Hollanda’l› Marlies
LEEGWATER’›n ülkesini ‘Her fleyin I. Sokrates Dönemindeki gibi
olmas›n› istemesini’ dillendirmesi önemliydi.
Bologna projesi kapsam›nda Hollanda’n›n pilot projelerdeki ev
sahipli¤i nedeni ile sürdürdü¤ü esnek ve liberal tav›rlar ne yaz›k ki
e¤itim alan›nda ciddi bir karfl› koyufla sahne olmam›flt›r. Pilot proje
olmas› sebebiyle ö¤rencilere birçok konuda gösterilen bu esnekli¤in,
esas›n gizlendi¤i bir ‘iyi niyet’ oldu¤u anlafl›lmamaktad›r. Erasmus
projesi kapsam›nda Hollanda’ya gelen ö¤rencilerin 1500 euroluk yard›mlar›n EAU Çal›flma grubunun ‘Proje kapsam›nca ö¤renci memnuniyeti esas al›nmal›d›r’ anlay›fl›n›n bir yans›mas› oldu¤u aç›kt›r.
Geçici bir proje kapsam›nda devam eden bu de¤iflimler hiç flüphe yok ki, t›pk› orta dereceli okullarda oldu¤u gibi karfl› koyufllara
sahne olacakt›r. Çünkü esas olan›n iktisadi iflletmelerin kendi otorite ve denetiminin e¤itim alan›nda da yetkin k›lmak istenmesi oldu¤u ortad›r.
Bu anlay›flla yarat›lmak istenen süreç, objektif olarak gerici ve
kendi içerisinde önemli aç›klar bar›nd›rmas› yönüyle gizlenmesi
mümkün olmayan bir sald›r› olarak kendini hissettirecektir. Proje
kapsam›nda Avrupa’ya gelen ö¤rencilerin büyük ço¤unlu¤unun baflar›s›zl›kla geri dönmesi ve ard›ndan al›nan kredilerin yüksek faizler karfl›l›¤›nda ödenmesi gibi daha yüzlerce sorun Bologna sürecini zor günlerin bekledi¤ini göstermektedir.
47
Paral› e¤itim
soygununda,
ö¤rencilerin
mücadelesi
kazand›!
Ö¤renci harçlar›na karfl› Almanyal›
üniversite ö¤rencilerinin geçen y›l bafllatt›klar› mücadele sürüyor. Boykotlar,
otoban iflgalleri, imza kampanyalar›, haftal›k gösteriler vb. etkinliklerle hükümeti protesto eden ö¤renciler, hukuksal mücadele de veriyor.
Harçlar
anayasaya ayk›r›
Hessen eyaletindeki ö¤renciler
80.000 imza toplayarak, harçlar›n iptali
için ‹dari Mahkemesi’ne baflvurmufltu.
‹tiraz› geçen hafta de¤erlendiren mahkeme, Hessen eyalet hükümetinin sömestr bafl›na ö¤rencilerden ald›¤› 500
Euro harc› anayasaya ayk›r› buldu. Böylece üniversitelilerin mücadelesi önemli bir kazan›m sa¤lad›.
Ancak üniversite yönetimi, paral›
e¤itim soygununda ›srar etti, karara itiraz ederek Kassel’deki Hessen Yüksek
‹dari Mahkemesine baflvurdu.
Roland Koch eyaletteki üniversite
harc› uygulamas›n› Hamburg modeline
uygun hale getirmeyi planl›yordu.
Koch, “Wiesbadener Kurier” gazetesine verdi¤i demeçte, harçlar›n tamamen kald›r›lmas› yerine Hamburg modelinin daha iyi bir çözüm olaca¤›n› söyledi. Hamburg’da yeni kurulan CDUYefliller hükümeti harçlar›n 500 Euro’dan 375 Euro’ya indirilmesi konusunda anlaflmaya varm›flt›. Modele göre
ayr›ca ö¤rencilerin harçlar› üniversiteden mezun olduktan sonra y›ll›k 30.000
Euro kazanç sa¤layacaklar› bir ifl bulmalar› halinde ödemeleri öngörülüyor.
Darmstadt YDG
Yeni Demokrat Gençlik
48
Ö S S ’ y e k a r fl
fl›› e y l e m l e r !
Ö S S ’ y e k a r fl
fl›› e y l e m l e r !
‹stanbul
Üniversiteye giriflin ÖSS ile belirlenmesinin haks›z ve
eflitsiz bir yöntem olmas› ve e¤itimin ticarileflmesine hizmet etti¤i gerekçesiyle ÖSS’nin kald›r›lmas› talebiyle bir
araya gelen bini aflk›n liseli 7 Haziran’da ‹stanbul’da Kad›köy Meydan›’nda bir miting örgütledi. Coflkulu geçen
yürüyüflte YDG, LÖB, SDG, Dev-Lis, Emek Gençli¤i
gibi çok say›da gençlik örgütlenmesi yer ald›.
Emek Gençli¤i ve Dev-Lis’in kitlesel kat›l›m gösterdi¤i mitingde YDG’liler de “Yaflas›n paras›z, bilimsel,
anadilde, özerk, demokratik e¤itim mücadelemiz!” pankart›yla yer ald›lar. Yol boyunca YDG imzal›
yaz›lama, pullama ve kufllama yapan ve bildiri da¤›tan
YDG’liler gençli¤e söz ve karar hakk› için örgütlenme
ça¤r›s› yapt›lar.
‹skele Meydan›’na yürüyen gençler Meydan’da yapt›klar› konuflmalar ile ÖSS’nin adaletsiz bir sistem oldu¤unu vurgulad›lar ve demokratik, paras›z, bilimsel e¤itim
talebini dillendirdiler. Eylem müzik grubunun söyledi¤i
flark› ve marfllarla sona erdi. ‹stanbul YDG
Adana
“ÖSS kald›r›ls›n! Üniversite Hakk›m› ‹stiyorum” diye hayk›ran liseli gençler, 8 Haziran’da ‹nönü
Park›’ndan slogan ve alk›fllarla U¤ur Mumcu Meydan›’na
yürüdü. E¤itim-Sen, Liseli Ö¤renci Birli¤i (LÖB), DevLis, Ö¤renci Gençlik Derne¤i, Yeni Demokrat Gençlik ve Emek Gençli¤i taraf›ndan ortak düzenlenen mitingde liseliler e¤itim hakk›na sahip ç›kt›lar. Biz de Mersin’den gelen arkadafllar›m›zla birlikte Yeni Demokrat
Gençlik imzal› “E¤itim hakk›na sahip ç›k” yaz›l› pankart›m›z› açt›k.
Malatya
Bas›n aç›klamas›nda ‹ngiliz sistemi ad› verilen yeni uygulama ile girilen s›nav say›s› artt›r›lacak, ö¤renciler için
de¤iflen ise s›nav say›s›ndan baflka bir fley olmayacak ve
dershanelere yönelim daha da artacakt›r vurgusu yap›ld›.
Miting konuflmalar›n ard›ndan at›lan sloganlar ve çekilen
halaylarla son buldu.
Adana YDG
Mersin
7 Haziran Cumartesi günü ESP, DGH, Emek
Gençli¤i, Mersin LÖB, YDGM, DEV-L‹S, DSG, Özgür
Lise, SDG ve YDG olarak ortak örgütlenen eylemde
“ÖSS ve AOBP kald›r›ls›n! Eflit, paras›z, bilimsel,
anadilde e¤itim istiyoruz” pankart› aç›larak E¤itimSen önünden Taflbina önüne kadar yüründü. Taflbina
önünde yap›lan aç›klamada “En yak›n›n›zdakilere dahi rakip gözüyle bakt›r›l›yor ve her geçen gün daha da yaln›zlaflt›r›l›yoruz… Bu hale getirilirken bir de üstüne y›¤›nla
para ödemek zorunda b›rak›l›yoruz” denildi. Aç›klamadan sonra ÖSS’ye haz›rlanan bir ö¤rencinin aile içinde
yaflad›¤› sorunlar› anlatan bir tiyatro gösterimi yap›ld›.
Mersin YDG
Eskiflehir
Eskiflehir’de liseli ö¤renciler 14 Haziran Cumartesi günü saat 14.30’da Adalar Migros önünde ÖSS karfl›t› bas›n aç›klamas› yapt›. Eyleme sokak tiyatrosuyla bafllayan ö¤renciler gösterimin ard›ndan bas›n aç›klamas›
gerçeklefltirdiler. Aç›klaman›n ard›ndan “Gel sen de reddet ÖSS’yi Defet”, “E¤itim Hakt›r Sat›lamaz”, “ÖSS’ye
inat yaflas›n hayat” vb. sloganlar at›ld›.
Yeni Demokrat Gençlik
49
Faflizme karfl› tek yumruk!
Adana
Adana’da 26 Haziran günü Paksoy Lisesindeki
ülkücü faflist ö¤rencilerin YDG’li bir arkadafl›m›za laf atarak sataflmas› üzerine bafllayan gerginlik kavgaya dönüflmüfl ve okul içerisinde bütünleme s›nav›na gelen YDG
ve GENÇ UMUT taraf›ndan ülkücü faflistler dövülerek
cezaland›r›lm›flt›r. Durumu hazmedemeyen faflist çete
ertesi gün ülkü ocaklar›ndan toplad›klar› faflistlerle okul
önüne pusu kurmufl ve devrimcilerin da¤›l›p say›lar›n›n
azalmas›yla birlikte bir YDG’li ve iki de GENÇ UMUT’tan arkadafllar›m›za b›çaklarla sald›rm›fl ve arkadafllar›m›z› çeflitli yerlerinden yaralam›flt›r.
Son dönemlerde Adana’da devrimci ve demokrat kamuoyuna gerek sivil gerekse de devlet eliyle yap›lan faflist sald›r›lar ço¤alm›flt›r. Devrimci kurumlar›n bununla
ilgili görüflmeleri ve ortak bir durufl sergilemek için yapt›klar› görüflmeler devam etmektedir.Adana YDG
Sivas
13 Haziran Cuma günü sabaha karfl›, Sivas E¤itimSen fiubesi ve BTS Sivas fiubesinin ortak olarak kulland›¤› büroya faflist odaklar taraf›ndan sald›r› düzenlenmifltir.
Büronun d›fl›nda bulunan BTS tabelas›n› söken faflist güruh, bir de mektup b›rakm›flt›r. B›rak›lan mektupta imza
olmay›p, flunlar yazmaktad›r: “Müslümanlar›n Bayram› 2
Temmuz, Kahrolsun Hrant Dink+ Aziz Nesin, Vatan
Hainisiniz”. Sivas’ta demokratik kitle örgütlerinin kullanabilece¤i tek kurum olan E¤itim Sen- BTS Sivas fiubesinde bir süredir 2 Temmuz ’93 Sivas katliam›n› anma/lanetleme töreni için toplant›lar yap›lmaktayd›.
Sald›r›y› k›namak için ayn› gün saat 14’de E¤itim-Sen
Sivas fiubesi toplant› salonunda yap›lan bas›n aç›klamas›nda, Sivas 2 Temmuz Anma Komitesi ad›na aç›klamay› okuyan Önder Do¤an Sivas katliam›n›n özü ve yap›lan sald›r›ya iliflkin konulara de¤indi. Sivas YDG
Eskiflehir
Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri haklar›nda aç›lan
soruflturmalar› k›namak amac›yla 4 Haziran Çarflamba günü, rektörlük binas› önünde bir araya geldi. Burada kitle ad›na konuflan Esra Sönmez, Türkiye’nin dört
bir yan›nda üniversitelere yönelik sald›r›lar›n Ankara,
Bursa, ‹stanbul, Antalya ve Sivas’tan sonra Anadolu Üniversitesi’nde de yafland›¤›n› söyledi. Sönmez, bahar flenliklerinde ellerinde sat›rlar›, sopalar›, b›çaklar›yla gelen
grubun; eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itimi savunan,
çetelere karfl› bilimden yana tav›r alan ö¤rencilere sald›rd›¤›n› belirtti. Anadolu Üniversitesi’nin, sald›r›ya u¤rayan
yaklafl›k 30 ö¤renciye soruflturma açt›¤›n› belirterek Soruflturma Komisyonu Baflkan› Rektör Yard›mc›s› Nüvit
Gerek’in sald›r›lar›n planl› ve programl› flekilde yap›ld›¤›n› onaylad›¤› halde, “çeteler d›flar›, bilim içeri” dedikleri
için soruflturma açt›¤›n› söyledi.
Sönmez “yaflanan bu sald›r›lar sadece birebir sald›r›ya u¤ram›fl arkadafllar›m›za de¤il, sisteme muhalif, e¤itimin ticarileflmesine karfl›, bilimden yana olan tüm ilerici
güçlere yap›lm›fl sald›r›d›r” dedi.
Eskiflehir’den bir ‹K okuru
Tersane iflçisi
yaln›z de¤ildir
‹stanbul
16 Haziran’da Limter-‹fl Sendikas›n›n ça¤r›s› ile örgütlenen greve destek amac›yla biz de YDG olarak
Tuzla’daki tersane bölgesine sabah erken saatlerde
vard›k. YDG pankart›n› açarak destekledi¤imiz eyleme tersane iflçilerinin kat›l›m›n›n zay›fl›¤› dikkat çekiciyken ifl cinayetlerinin kamuoyunda gündemleflmesi
ve örgütlenme çal›flmas›n› oldukça zor koflullarda gerçeklefltiren sendikac› iflçilerin sesinin güçlü ç›kabilmesi aç›s›ndan eylem önemli bir yerde durmaktad›r.
‹stanbul YDG
Çanakkale
Tuzla grevine bir omuz da Çanakkale’den verildi.
14 Haziran’da SGD, YDG, DGH, YDGM, Emek
gençli¤i ve Ö¤renci Kolektifleri’nden üniversiteliler bir araya gelerek Küçük Sanayi ve Çanakkale
merkez kordonda bildiri da¤›t›m› gerçeklefltirdiler.
15 Haziran’da ise Pazar Pazar›’nda bildiri da¤›t›m›na
devam edilerek bas›n aç›klamas›na ça¤r›da bulundular. Yaklafl›k 30 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda ifl
cinayetlerine karfl› mücadele eden iflçilerin yaln›z olmad›¤› vurguland›. Eylem sloganlarla sona erdi.
Çanakkale YDG
Yeni Demokrat Gençlik
50
B
E
L
L
E
K
Unutma Sivas,
senin de da¤lar›n var...
TC, tarihi boyunca halka yönelik birçok katliam gerçeklefltirmifltir. Kimi zaman bu katliamlar› kendi kolluk kuvvetleri eliyle, kimi zaman da gerici faflist örgütlenmeleri teflvik
ederek gerçeklefltirmifltir.
12 Eylül sonras›nda Sivas’›n toplumsal dokusunda köklü de¤ifliklikler olmufltur. Sivas büyük göç veren illerin bafllar›nda yer al›r. Sivas’tan göçenlerin ço¤unu ilericiler ve
Aleviler oluflturur. Onlardan boflalan yerleri ise tam karfl›t
güçler doldurur. 1989 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin
belediye baflkanl›¤›n› kazanmas›yla gerici güçler bütünsel
olarak Sivas’ta kurumsallaflmaya bafllar. Belediye, olanaklar›n› s›n›rs›z bir biçimde fleriatç› ve faflist çevrelere sunar.
Anadolu’nun bu demokratik kimlikli kenti gerici bir dokuya bürünmüfltür. 12 Eylül AFC’sinin halk›n muhalefetini
bast›rmak için dinci gericili¤i kullanmalar› sonuç vermifl, gerici güçler sahiplerinin bile zor kontrol ettikleri bir noktaya gelmifltir.
Tarih boyunca Sivas kentinin flahs›nda hep iki
çizgi varl›¤›n› devam ettirir. Pir Sultan Abdal’›n bafl
e¤mez direniflçi yolu ile H›z›r Paflan›n hain ihanetçi çizgisi...
Bu iki farkl› anlay›fl, iki çizgi kendini 2 Temmuz 1993 tarihinde göstermifltir. Sivas Katliam› veya Sivas Mad›mak
Olay› 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal
fienlikleri s›ras›nda Mad›mak Otelinin kuflat›l›p yak›lmas› ve
otelde bulunan 33 yazar, ozan ve ayd›n›n yak›larak katledilmesi, 2 otel görevlisinin ve sald›rganlardan 2 kiflinin de hayat›n› kaybetmesiyle bafllayan olaylar zinciridir.
1 Temmuz 1993 günü yurdun dört bir yan›ndan gelen
kitle Sivas’ta buluflur. Programa göre iki gün Sivas’ta etkinlikler gerçeklefltirilecek sonra Banaz’ a geçilecektir. fienlik
bafllar, deyifller, semahlar birbirini izler. Söylefliler, paneller
izleyici ile dolup taflar. Korkulacak bir fley olmad›¤›n› düflünür herkes. Kayg›lar›n bofluna oldu¤unu söyler herkes birbirine. Sivas da bizim flehrimiz derler. Ne yaz›k ki bir gün
geçmeden bu görüfllerin tam tersini yaflayacaklard›r. Dinci
faflist güçler günler öncesinden Sivas’ta Alevilerin, demokratlar›n varl›k göstermesini engellemek ve onlara “Müslüman mahallesinde salyangoz satt›rmamak” için haz›rl›klara
giriflirler. Gazetelere ilan vererek ve bildiriler haz›rlay›p evlere da¤›t›larak provokasyon ortam› haz›rlan›r. 2 Temmuz’dan 15 gün önce dinci faflistler taraf›ndan tüm Sivas’a
“Müslüman kamuoyuna” bafll›kl› ve “Müslümanlar” imzas›
olan bildirilerle halk “cihada” ça¤r›l›r. “Kâfirler flunu iyi bilmeli ki: ‹slam Peygamberini korumak ve Kitap’›n izzetini
korumak için, bu u¤urda da verilecek canlar›m›z vard›r.
Gün Müslümanl›¤›m›z› yerine getirme günüdür.” yaz›l› bildiriler da¤›t›l›r. Ayr›ca bildirinin sonunda “Not: Bu yaz›y›
okuyan Allah r›zas› için ço¤altarak da¤›ts›n.” ibaresi yer almaktad›r.
‹lk gün dinci faflistler pusuda beklerler. Sald›r› için her
zaman yapt›klar› gibi cuma gününü ve dolay›s›yla cuma namaz›n› beklerler. 2 Temmuz günü organizeli biçimde ö¤le
saatlerinde Pafla ve Meydan camilerinden ç›kan faflist gruplar önce etkinli¤in yap›ld›¤› Kültür Merkezine ulaflarak bir
gün önce dikilen an›t› tahrip ettiler. H›z›n› alamayan ve say›s› 10 bine ulaflan sald›rgan grup Kültür Merkezinden yeniden hükümet meydan›na geldi. Hükümet kona¤›n› tafllamaya ve slogan atmaya bafllayan faflist grup ard›ndan Mad›mak Oteli civar›na ulaflarak slogan atmaya devam etti. Faflist grubun say›s› akflam saatlerinde 20 bine yaklaflm›flt›. Faflist grup önce Mad›mak Otelinin etraf›ndaki araçlar› atefle
verdi ve sonra oteli tafllamaya bafllad›. Camlar› k›r›lan otelin perdeleri tutuflturularak ve alt kattaki eflyalarla beraber
otel yak›ld›.
Tüm dünyan›n ve faflist Türk devletinin kolluk güçlerinin önünde Sivas katliam› yaflan›r. Otele s›¤›nm›fl olan ya-
Yeni Demokrat Gençlik
zar, ozan ve ayd›nlardan As›m Bezirci, Nesimi Çimen,
Muhlis Akarsu, Metin Alt›ok ve Hasret Gültekin’in
de aralar›nda bulundu¤u 37 kifli yanarak veya dumandan
bo¤ularak yaflam›n› yitirdi. Aralar›nda Aziz Nesin’in de
bulundu¤u 51 kifli ise kendi olanaklar›yla yaral› olarak
kurtuldu. Akflam saatlerinde valilikçe ilan edilen “2 günlük soka¤a ç›kma yasa¤›” ile birlikte, kolluk kuvvetleri flehirde “güvenli¤i” sa¤layabildi. Olaylardan bir gün sonra 35
kifli gözalt›na al›nd›, daha sonra gözalt› say›s› 190’a ç›kt›.
Gözalt›na al›nan 190 kifliden 124’ü hakk›nda “laik anayasal düzeni de¤ifltirip din devleti kurmaya kalk›flma” suçlamas›yla dava aç›ld›. Geriye kalanlar ise serbest b›rak›ld›.
Halk aras›na Sivas davas› olarak
bilinen davan›n ilk duruflmas› Ankara 1 No’lu devlet güvenlik mahkemesinde 21 Ekim 1993 günü yap›ld›. 26 Aral›k 1994’ te karara ba¤lanan dava sonucunda, 22 san›k hakk›nda 15’er y›l, 3 san›k hakk›nda
10’ar y›l, 54 san›k hakk›nda 3’er y›l,
6 san›k hakk›nda 2 fler y›l hapis cezas› verilirken 37 san›k hakk›nda ise
beraat karar› verildi. Mahkeme
2000 y›l›nda 33 kifliye idam cezas›
verilmesiyle devam etmifltir. 2002
y›l›nda idam cezas›n›n kald›r›lmas›yla cezalar müebbet hapis cezalar›na
çevrilmifltir. San›klar›n avukatl›¤›n›
Refahyol hükümetinin Adalet Bakan› fievket Kazan üstlendi ve bakanl›¤› s›ras›nda san›klar› hapishanede
ziyaret etti. Olaylar›n kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas
Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ve Yarg›tay’›n
1997’deki bozma karar›ndan sonra firar eden 8 san›k ise
halen yakalanamam›flt›r.
Yak›lan otelde insanlar can çekiflmekteyken devletin
“üst yöneticileri” ibretlik aç›klamalarda bulunuyordu. Alevilerin büyük bir kesiminin oyunu alan SHP’nin Genel Baflkan› olan Erdal ‹nönü “güvenlik güçlerimizin özverisiyle vatandafllar›m›z›n daha fazla zarar görmesi engellenmifltir.”
aç›klamas›yla olaylar›n tamamen devlet kontrolü d›fl›nda
geçti¤i izlenimi vermeye çal›fl›yordu. Di¤erlerininki de bu
aç›klamalardan farkl› de¤ildi. Dönemin cumhurbaflkan› Süleyman Demirel “halkla polisi karfl› karfl›ya getirmeyin”
sözlerini, oteli atefle veren “halk” için söylemekteydi. Baflbakan Tansu Çiller “Otelin etraf›n› saran vatandafllara bir
51
fley olmam›flt›r.” ANAP lideri Mesut Y›lmaz ise “bu, bir futbol maç›nda ç›kabilecek olayd›r.” sözleriyle kendilerini ele
vermifllerdir. Olaydan sonraki mahkeme tutanaklar›nda ise
otelde yak›lanlar tahrikçi, yakanlar ise din duygular› afla¤›lanarak tepki gösteren insanlar olarak gösterilmifltir.
2 Temmuz Sivas Katliam› üzerinden y›llar geçmesine
ra¤men Alevilerin yaralar› küllenmemekte, tam tersine Sivas yang›n› Alevilerin kanayan yaras› olmaya devam etmektedir. Sivas katliam› Alevilerin yaflad›¤› birçok katliamla
benzerdir. 8 saat insanlar Mad›mak otelinde beklerler. Sivas katliam› esnas›nda cumhurbaflkan›, baflbakan, baflbakan
yard›mc›s›, bakanlar aran›r. Hatta SHP Genel Baflkan› Erdal
‹nönü de aran›r. Yard›m 盤l›klar›na “yard›m geliyor” yalanlar›yla cevap verilir. Dönemin
SHP’li Kültür Bakan› Fikri Sa¤lar ise bir gün öncesinde etkinliklere acil ifli ç›kt›¤› gerekçesiyle gelemeyece¤ini bildirmifltir.
Tan›d›k etkili, yetkili kim varsa
bir umut olarak aran›r. Ama
her fley güvenlik güçlerinin gözünün önünde olur. Ayr›ca
günler öncesinden Mad›mak
Otelinin önüne yol çal›flmalar›
yap›laca¤› gerekçesiyle birkaç
kamyon dolusu tafl y›¤›lm›flt›r.
Sivas’ta insanlar göz göre
göre katledilir. Dinci faflistler
günler öncesinden haz›rl›k
yapmalar›na ra¤men yakalanmam›fl, engellenmemifltir. ‹stihbarat birimleri “olay ç›kaca¤›n› rapor ettik” demifllerdir. Olay ç›kmam›fl, katliam yaflanm›flt›r. Sivas Belediye Baflkan› sald›rganlar› “gazan›z
mübarek olsun” diye kutlamaya kadar ifli vard›rm›flt›r.
Ortaya ç›kan tüm veriler “devletin bilgisi” dâhilinde gerçekleflti¤ini göstermifltir.
Sivas katliam› devletin en küçük ilerici bir faaliyette
nas›l bir politika izledi¤ini, nas›l sald›rd›¤›n› aç›kça ortaya
koymufltur. Devrimciler bu gerçe¤i bir kez daha kitlelere
anlatmak ve devrimci saflarda örgütlenmek gerekti¤ini
kavratmak zorundad›rlar. Bunu yaparken sorunun sadece
dinsel mezhep sorunu olmad›¤› kesin olarak belirtilmeli
ve dinsel görünüm kazand›rma çabalar›yla mücadele edilmelidir.
Mersin Üniversitesi’nden bir YDG’li
52
Yeni Demokrat Gençlik
“Hayata Dönüfl” belleklerde
asla zamanafl›m›na u¤ramayacak...
Onlar zaman›nda, bu ülkenin yöneticileri, burjuva medya taraf›ndan terörist olarak adland›r›ld›lar. Tecride karfl› ellerindeki tek silah olan ölüm oruçlar›na bafllad›klar›nda hayat›n ne kadar güzel oldu¤unu vurgulad›lar. Ölüm oruçlar›n›n1 bitirilmesi, devrimci/siyasi tutsaklar›n tecrit edilmesi
için harekete geçildi¤inde ölüm oruçlar› hakk›nda “sahte
oruç, kanl› iftar” manfletleri at›ld›. Bu ülkede yaflayanlar› manipüle etmek için kanl› operasyonun ad›n› dahi “Hayata Dönüfl” olarak adland›rd›lar.
19 Aral›k 2001, bu ülkenin tarihinde tecrit edilme
olas›l›¤›na karfl› ölüm orucuna bafllayan devrimci/siyasi tutsaklara yönelik sanki iflgal alt›na al›nm›fl vatan topraklar›n›
kurtar›rcas›na, 20 cezaevinde 1460 gardiyan ve askerin kat›ld›¤›, kimyasal gazlarla, çeflitli silahlarla büyük bir katliam
yap›ld›. 19 Aral›k tarihi bundan beri büyük bir katliam›n günü olarak bu ülkenin ilericileri, devrimci/demokratlar› taraf›ndan an›l›yor.
23 Haziran 2008’de bu katliamdan sorumlu asker
ve gardiyanlara yönelik mahkeme vard›. Ve mahkeme bu
ülkede yaflayan devrimci/demokratlar› hiç de flafl›rtmayacak flekilde zaman afl›m› karar› verdi. Her ne kadar insanl›¤›n ortak de¤erlerine yönelik suçlarda zaman afl›m› ifllenmezse de sistemin katliama bak›fl aç›s› insanl›¤›n ortak de¤erlerine yönelik bir suç olmad›¤› yönlüdür. Daha do¤rusu onlar›n insanl›¤›n ortak de¤eri olarak adland›rd›klar›
katliam, iflkence oldu¤undan do¤all›¤›nda bu dava da zaman afl›m›na u¤rad›. Ancak bunu aç›ktan savunmaya cesaretleri olmad›¤›ndan bunu çeflitli ayak oyunlar›yla, gerçekli¤i inkâr etmeyle yapabiliyorlar. T›pk› bu topraklarda ifl-
Yeni Demokrat Gençlik
kencenin bir devlet politikas› olarak yaflam bulmas›na ra¤men, bu devletin yöneticilerinin, çeflitli görevlilerinin iflkencenin münferit oldu¤unu aç›klamas› gibi.
Perflembenin gelifli çarflambadan belli olurcas›na, bu
mahkemenin zaman afl›m› karar› vermesi de bu mahkemenin aç›l›fl› ve sonraki celselerde yaflananlardan belliydi.
Dava tutsaklara 19 Aral›k katliam›ndan 68 gün sonra aç›l›rken ve dava hala sürerken, ayn› dava gardiyan ve jandarmalara yaklafl›k 6 ay sonra aç›ld›. Kald› ki bu katliam›n emrini verenlere, katliam planlar› oluflturanlara yönelik dava aç›lma teflebbüsüne bile girilmedi. Mahkeme, dava süreci boyunca 11 yarg›ç görmesi, devletin mahkemeyi zaman afl›m›na götürme takti¤inin somut bir sonucudur.
Mahkeme sürecinde yaflananlar bunlarla da s›n›rl› de¤ildir.
Dava sürecinde kolluk kuvvetlerinin att›¤› kurflunun,
delilleri ortadan kald›rmak amac›yla, adli t›p yolunda devrimci/siyasi tutsaklar›n etleri kesilerek ç›kar›ld›¤› kan›tlanm›flt›r. Katliamdaki bütün kurflunlar d›flar›dan içeriye at›lmas›na ra¤men bunlar yaflanm›flt›r.
‹stanbul valili¤inin katliama kar›flan personel hakk›ndaki bilgileri bir türlü mahkemeye sunmamas›,
dahas› mahkemenin iste¤inin ciddiye al›p herhangi
bir cevap vermemesi, mahkemenin kendi karar›n›n
arkas›nda durmamas› asl›nda dan›fl›kl› dövüflün boyutunu ortaya ç›kar›yor. Biliyoruz ki, ülkemizde mahkemeler baz› davalarda, her türlü karfl› ve hakl› tepkiye karfl› ald›klar› karar›n arkas›nda hiç çekinmeden durabiliyorlar. Örne¤in, Hrant Dink için 301. maddeden aç›lan davadaki gibi.
Son duruflmada dahi mahkemenin usule uygun olmas›na
dahi dikkat edilmemifltir. Mahkemelerde önce san›klara ve
avukatlara söz verilmemesi bir mahkemenin yarg›lama usullerinden olmas›na ra¤men, sistemin yarg›lama anlay›fl›na
uyan ama burjuva demokrasisinin yafland›¤› ülkelerdeki yarg›lama usulüne ayk›r› olacak flekilde mahkeme baflkan›n›n
“usulü ben belirlerim” sözlü ç›k›fl› her fleyi aç›klamaktad›r.
53
Tam da mahkemenin zaman afl›m› karar› verdi¤i günlerden birkaç hafta önce Adana Alt›n Koza Film festivalinde Alt›n Koza ödülünü yönetmenli¤ini Özcan Alper’in yapt›¤›
Sonbahar filmi kazand›. Filmin konumuz aç›s›ndan önemi 19
Aral›k katliam görüntüsüyle bafllamas›. Filmin yönetmeniyle
yap›lan bir röportajda 19 Aral›k katliam›n›n görüntüleriyle
bafllamas›, operasyonun Türkiye’nin sonbahar›n› hat›rlat›yor
sorusuna filmin yönetmeni “bu da ülkenin sonbahar›
m›yd› bilmiyorum ama her sonbahar›n dönüflü var,
mevsimler döner, o yüzden bir teslimiyet sonbahar› de¤ildi” diye cevap veriyor.
19 Aral›k 2001 tarihinde bu ülkenin devrimci/demokratlar› olarak s›n›f mücadelesi aç›s›ndan bir yenilgi ald›¤›m›z bir
gerçektir. Ancak umut hala ayakta ve mücadele devam ediyor. Yenilmifl olunabilir ama teslim al›nmam›z mümkün de¤ildir. Mücadele bütün enerjisiyle devam ediyor.
Bu ülkenin karanl›k güçleri, faflist zihniyete sahip olanlar
zaman afl›m›n›n arkas›na s›¤›nabilirler. Ancak bu ülkenin
devrimci/demokratlar› olarak bu ülkenin tarihinin
bir katliamlar tarihi oldu¤unu bir an olsun unutmayaca¤›z. Bir y›l›n neredeyse bütün günlerinin bir çeflit katliam ve zulme denk gelmesi bu ülkenin egemenlerce büyük
bir onur olarak ele al›nabilir.
Bizim aç›m›zdan katliamlar› unutmak söz konusu de¤ildir. Her ne kadar insanl›¤›m›z›n üzerinden postalla geçmeye
kalk›flanlarca “Hayata Dönüfl” zaman afl›m›na u¤rayabilirse
de bizim hukuk anlay›fl›m›zda bin y›lda geçse asla zaman afl›m›na u¤ramayacak, belleklerimizde 19 Aral›k tarihi sorumlular›n› er geç tarih önüne ç›kartaca¤›m›z bir gün olarak yaflamaya devam edecektir.
Bir YDG’li
1 19 Aral›k 2001’den önce cezaevinde üyeleri, taraftarlar› ve
militanlar› bulunan siyasi parti ve örgütlerden bir k›sm› ölüm orucuna bafllam›fl, kalan siyasi parti ve örgütler ise 19 Aral›k katliam›ndan sonra ölüm oruçlar›na bafllam›flt›r.
Yeni Demokrat Gençlik
54
Komünist ustalardan ö¤renelim!
MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’‹N TAR‹H‹–9
Sosyalist Devrime do¤ru...
Burjuva devriminin hemen sonras›nda Lenin, halen
‹sviçre’de, ikili iktidar olgusunu analiz eden ünlü Uzaktan
Mektuplar’› yazd›¤› yerde bulunmaktayd›. Bu mektuplarda Lenin, Sovyetleri, devrimi ileri tafl›yacak, ikinci aflamaya ulaflt›racak yani sosyalist devrimi kazand›racak iflçi s›n›f› hükümetinin embriyosunu teflkil etmeye ça¤›r›yordu.
Bu aflamadaki müttefikler genifl yar›-proleter
ve yoksul köylü kitleleri
ile bütün ülkelerin iflçileri olarak öne ç›k›yordu.
1917’nin 16 Nisan›’nda Lenin uzun bir sürgünlük döneminin ard›ndan Petrograd’a ayak basm›fl ve hemen ertesi gün
Bolfleviklerin mitinginden
önce ünlü Nisan Tezleri ‘ni
sunmaktayd›. O, Geçici
Hükümete karfl› durulmas›, Sovyetler içinde Bolflevik ço¤unlu¤un oluflturulmas›
ça¤r›s›nda bulunarak ‘bütün iktidar Sovyetlere!’ slogan›n› ileri sürmekteydi. Lenin’in sundu¤u program “güven
veren bir bar›fl, toprak ve ekmek” içerikliydi. Son olarak,
Lenin yeni parti ismiyle Komünist Partinin kongresinin
toplanmas›na, yeni bir Enternasyonal’in, Üçüncü Enternasyonal’in infla edilmesi ça¤r›s›nda bulunmaktayd›.
Menflevikler Lenin’in tezlerine karfl› durmakta hiç
geç kalmayarak, ‘devrim tehlikededir’ uyar›s›yla velvele
yaratmaya çal›flt›lar. Ancak ne var ki hemen üç hafta içinde yap›lan halka aç›k ilk Tüm-Rusya Konferans› (Bolflevik Parti VII. Konferans›) ayn› Tezler’i belirten raporu
onaylayarak tavr›n› net bir
flekilde ortaya koydu. Bu
durumun öne ç›kard›¤› bir
slogan vard›: “Tüm ‹ktidar
Sovyetlere!”. Bu konferans, Stalin taraf›ndan önerilen çok önemli bir karar›
daha almaktayd›: Ayr›lma
hakk›n› içeren uluslar›n
kendi kaderini tayin hakk›n› tan›mak.
‹lerleyen aylarda, Bolflevikler enerjik bir flekilde iflçi,
köylü, asker kitleleri aras›nda yo¤un bir flekilde çal›flarak,
do¤ruluklar› yönünde ikna çabas›na giriflerek, Konferans
çizgisine hayat verdiler. Zaten on y›l aradan sonra VI.
Parti Kongresi de yap›lm›fl bulunuyordu. Bu kongrede
Geçici Hükümetin olas› sald›r›lar›na karfl› tedbir olarak
Yeni Demokrat Gençlik
Lenin haz›r bulunamam›flt›. Lenin’in yoklu¤unda Stalin silahl› ayaklanma haz›rl›¤›na iliflkin ana raporlar› kongreye
sunmufltu. Ayr›ca bu kongre, kaç›n›lmaz bir flekilde bütün parti örgütlenmelerinin Demokratik Merkeziyetçilik
temellerine oturmas›n› sa¤layacak yeni parti kurallar›n›
da kabul etmiflti. Öyle ki Troçki önderli¤indeki bir grup
bile partiye dahil olmufltu.
Kongreden hemen sonra Rus Ordusu’nun baflkomutan› General Kornilov önderli¤inde Bolflevikleri ve Sovyetleri yok etmek için bir isyan bafllad›. Ne var ki, Bolfleviklerin yo¤un propagandas› sonucu karfl›-devrim ordusundan birçok birlik ikna olarak devrim saflar›na kazan›ld›, karfl›-devrim ordusunun emirlerine itaat etmeyerek isyan›n bast›r›lmas›nda önemli bir rol oynad›lar. ‹syan›n yenilgisiyle beraber kitleler kendileri için tek garantinin Bolflevik saflar oldu¤unun ay›rd›na iyice varm›flt›. Onlar›n bar›fl›n tesisi, toprak ve ekmek gibi acil talepleri aç›s›ndan ancak Bolflevik mücadele teminat olabilirdi. Devrimin gel-gitli yükseliflinin ard›ndan h›zl› bir flekilde Sovyetler Bolflevik renge büründü ve Parti silahl›
ayaklanma için start verdi.
Devlet ve Devrim
Bu dönem içerisinde Lenin, güvenlik nedenleriyle,
zorunlu olarak savafl›n as›l arenas›ndan uzaklarda Finlandiya’da bulunuyordu. Bu dönem boyunca, Lenin, Marks
ve Engels’in devlet sorununa iliflkin görüfllerini savunan
ve gelifltirmifl bulunan Devlet ve Devrim kitab›n› tamamlam›flt›.
Lenin’in bu çal›flmas› bu soruna iliflkin Kautsky gibilerinin çarp›tmalar›na darbeler indirerek soruna uluslararas› düzeyde teorik ve pratik aç›l›mlar getirmifl oluyordu. Lenin’in de aç›kl›kla belirtti¤i gibi Rusya fiubat Devrimi her ne kadar burjuva demokratik devrim ise de
“emperyalist savafl koflullar›ndan kaynakl› proleter sosyalist devrimlerin bir parças› olarak kabul edilmelidir.
Öyleyse proleter sosyalist devrimin devlet sorunsal›
karfl›s›ndaki tutumu yaln›zca pratik politik bir önem kazanmakla kalmaz, ayr›ca ivedi bir güncellik niteli¤ine de
bürünür; çünkü asl›nda söz konusu olan, y›¤›nlar› çok yak›n bir gelecekte sermaye boyunduru¤undan kurtulmak
için yapmalar› gereken fley üzerinde ayd›nlatmakt›r.” 22
Devrimci dalgan›n yükselmesiyle beraber Lenin tekrar Petrograd’a ayak bast›¤›nda takvimler 1917’nin 20
Ocak’›n› gösteriyordu. Lenin’in ülkeye dönmesiyle beraber, Merkez Komite’nin tarihi mitingi silahl› ayaklanman›n bafllat›lmas›n›n karar› niteli¤indeydi adeta. Birkaç gün
55
içinde ayaklanma bafllat›lm›fl olacakt›. Temsilciler hemen
özellikle silahl› birlikler olmak üzerine ülkenin dört bir
yan›na da¤›lm›fllard›. Ayaklanma iffla olunca Kerensky
hükümeti II. Sovyetler Tüm-Rusya Kongresi arifesinde
Bolfleviklere karfl› sald›r›ya geçtiler.1917’nin 7 Kas›m›yla
beraber, K›z›l Muhaf›zlar ve ordunun devrimci birlikleri
misillemeye bafllad›lar, sonras›nda ise devlet iktidar›
Sovyetlere geçmekteydi.
Sovyet Kongresinin acilen kabul etti¤i ilk iki kararname flunlard›: Bar›fl Karar› ve Toprak Reformu Kararnamesi. Kongre Sovyet hükümetini flekillendirdi –kurul
baflkan› taraf›ndan seçilen komiserlerden oluflan Halk
Komiserlikleri Kurulu- Büyük Ekim Sosyalist Devrimi
proletarya diktatörlü¤ünü kurmufltu.
Bu k›sa süreç boyunca, (1905-1917) Marksist teori
bütün alanlarda muazzam bir geliflme kaydetmiflti; Marksizm yeni bir aflamaya gelmifl, Marksizm-Leninizm olmufltu, bu teorinin yol göstericili¤inde ilk proleter devrimci devlet kurulmufltu.
22. Lenin,Devlet ve Devrim sy. 8. (‹ngilizce bask› esas
al›nm›flt›r.-ç.n.-)
Devam edecek
56
Yeni Demokrat Gençlik
68 ve
Sinema
Vietnam Savafl›’n›n, Küba Devrimi’nin, Büyük Proleter
Kültür Devrimi gibi dünyay› sarsan birçok olay›n etkisiyle
oluflan 68 Hareketi sinemada birçok ak›m›n oluflmas›n› sa¤lam›flt›r. Geliflen anti-emperyalist, özgürlükçü, sistem karfl›t›
hareket sinemada da yans›mas›n› bulmufltur. Sistem yanl›s›
Hollywood ve ondan pek de uzakta durmayan Avrupa ‘auteur’ sinemas›na tepki olarak birçok anlay›fl ortaya ç›km›flt›r.
Birçok kült film çekilmifltir ve çekilen filmlerin ço¤u kendi ülkelerinde alternatif sineman›n bafllang›c› say›lmaktad›r. Linsay Anderson’un IF (E¤er!), Michelangelo Antonioni’nin
Zabriskie Point (Zabriskie Noktas›), Alejandro Jodorowsky’nin El Topo (Köstebek) filmleri bunlar›n baz›lar›d›r.
IF (E¤er!); 68 hareketi dünyan›n pek çok yerinde ö¤renci ayaklanmalar›n› beraberinde getirmifltir. Tam 68 senesine denk gelen IF
(E¤er!) filmi, ö¤rencilerin e¤itim sistemine baflkald›r›lar›n›, silahla ördükleri ayaklanmay› konu alm›flt›r. IF, afiflindeki ‘Kimin Yan›ndas›n?’ yaz›s›yla herkesi taraf
olmaya ça¤›ran bir kült filmdir. Lindsay’›n
yönetmenli¤ini yapt›¤› IF, ‹ngiliz Free Cinema’n›n (Özgür Sineman›n) bafllang›c› say›lmaktad›r. Easy Rider; ABD’de 68’de geliflen olaylar› anlatan çarp›c› bir kült filmdir. Bu film Amerikan Ba¤›ms›z sinemas›n›n ilk ve en güçlü filmlerindendir. Adeta
Amerikan Ba¤›ms›z Sinemas›nda yeni bir
sayfa açm›flt›r.
Büyük Geceler Küçük Sabahlar (Grand
Soirs Et Petits Matins); 68 May›s›n› canl› çekilmifl kay›tlarla
anlatan belge-film. William Klein’in yönetti¤i, 68 May›s›n›n
belgeseli olan bu film 20. yüzy›l Frans›z isyan›n›, 68 May›s›n› bizzat yerinden izleyiciyle buluflturan bir kült filmdir.
William Klein Büyük Geceler Küçük Sabahlar ve Bay Özgürlük filmleriyle biçimde özgürlük aray›fllar›na giriflmifltir.
F›r›nlar›n Saati; Bir kolaj fleklindeki 盤›r açan bir kült
film. Fernando E. Solanas ve Octavio Getino taraf›ndan yö-
netilen F›r›nlar›n Saati ayn› zamanda Üçüncü Sinema’n›n
bafllang›c› olarak kabul edilir.
Üçüncü Sinema kökenlerini anti-emperyalist mücadeleden özellikle de, 2. Dünya Savafl› sonras›nda emperyalizm
taraf›ndan sömürülen ülkelerin, ezilen halklar›n emperyalizme karfl› verdikleri mücadeleden al›r. Brezilya’da ortaya
ç›kan ‘Yeni Sinema’ hareketi Üçüncü Sineman›n öncüsü
olarak kabul edilir. Glauber Rocha, Ruy Guerra Brezilya
yeni sinemas›nda öne ç›kan isimlerdir. Rocha filmlerinde
ezilenlere, etnik az›nl›klara, iflçilere, yoksul köylülere seslenmeyi hedefler ve yoksullu¤u sadece bir tema olarak ifllemez. Üçüncü Sinema terimi ilk olarak Solans ve Getino
taraf›ndan kullan›lm›flt›r. ‘K›zg›n F›r›nlar›n Saati’ filminin yap›m, çekim, seyircilerle buluflturulma ve di¤er tüm aflamalar›nda kullan›lan yöntemin sistemlefltirilmifl halini ifade etmektedir.
Üçüncü sinema anlay›fl›na göre
sinema, anti-emperyalist mücadelede ulusal kültürün bir parças›d›r ve
mücadele içerisinde, mücadelenin
kitlelere ulaflt›r›lmas›nda aktif bir
araçt›r. Sinema seyirci taraf›ndan sadece izlenecek bir araç de¤il, içerisinde yer
al›nmas› gereken bir eylemdir. Önemli
olan seyircinin mücadeleye kat›l›m›d›r,
eserin estetik olmas› ve teknik olarak
tamamlanm›fl olmas› önemli de¤ildir.
Burada sözü geçen birinci sinema sistem yanl›s›, kapitalist Hollywood sinemas›, ikincisi ise ona alternatif olarak
ç›kt›¤›n› söyleyen ancak Hollywood sinemas›ndan çokta uzaklaflamayan Avrupa ‘auteur’ sinemas›d›r. Üçüncü sinema ise gerçek
alternatifi ortaya koyan, anti-emperyalist nitelikli,
gerilla eylemini beyaz perdeye uyarlayan sinemad›r. Fernando Solanas ve Getino’nun “Bu uzun gerilla eyleminde elimizde silah olarak kameram›z, bir gerilla eyleminin içerisine dal›yoruz.” sözleri belki de Üçüncü Sinemay›
en net flekilde ifade eden cümlelerdir. 68 döneminde ayr›ca ‹talya’da Yeni Gerçekçilik, Fransa’da Yeni Dalga ak›mla-
Yeni Demokrat Gençlik
r› ortaya ç›km›flt›r.
Türkiye’deki durum ise biraz daha kar›fl›kt›r. 50 y›ll›k
Yeflilçam gelene¤ine karfl› farkl› farkl› ak›mlar geliflmifltir.
Yeflilçam sinemas›na karfl› Sinematik
aç›lm›fl, bir tarafta Y›lmaz Güney Ac›,
A¤›t gibi filmlerini çekerken, di¤er tarafta ise neredeyse tamam› sineman›n
amatörlerinden oluflan Yeni Sinemac›lar örgütlenmeye bafllam›fllard›r.
Bu dönemde ço¤u amatörlerden
oluflan Genç Sinemac›lar ortaya ç›kar
ve Genç Sinema adl› bir dergi etraf›nda örgütlenirler. Genç Sinemac›lar
dünya genelinde geliflen alternatif sinema anlay›fllar›ndan etkilenmifllerdir, en
belirgin etkilenme Brezilya’daki ‘Yeni
Sinema’ ve Üçüncü Sinema anlay›fllar›ndand›r. Öyle ki ç›kar›lan derginin ilk say›s›nda kapak resmi olarak Rocha’n›n filmini kullanm›fllard› ve yay›nlad›klar› manifestoda ‘Yeni Sineman›n’ ve ‘Üçüncü Sineman›n’ yo¤un izlerini görmek
mümkündür. Genç Sinemac›lar 50 y›ll›k sinema tarihinin
de¤iflmesi gerekti¤ini düflünürler, Yeflilçam gericidir ve Yeflilçam’a karfl› ezilenlerden yana alternatif bir sinema oluflturulmal›d›r. Genç sinemac›lar birçok sorun yaflamalar›na
ra¤men (ekonomik zorluklar, devlet bask›s›…) belge-filmler, k›sa filmler çektiler. Bu filmlerin gösterimlerini ilerici
kültür merkezlerinde yaparak ortaya ç›kartt›klar› eserleri
halka ulaflt›rmaya çal›flt›lar. Genç sinemac›lar›n dergileri 16
say› ç›km›flt›r. 1971 Muht›ras› sonras›nda genç sinemac›lar
birçok nedenden dolay› da¤›ld›lar.
Y›lmaz Güney daha öncesinde birçok filmde oynamas›na, filmlerde yönetmenlik, asistanl›k vb… flekillerde çal›flmas›na karfl›n 68’de yap›mc›l›¤›n›, yönetmenli¤ini ve baflrol
oyunculu¤unu üstlendi¤i Seyit Han/Topra¤›n Gelini filminde uzun süre kendi ad›yla an›lacak film tarz›n› oluflturmufl-
57
tur. Y›lmaz Güney oynad›¤› filmlerde haks›zl›¤a u¤ram›fl
halktan insanlar› canland›rd›. Bu filmde, sevdi¤i k›za kavuflmak için tüm kötüleri tek tek ortadan kald›ran, ama sonunda bilmeden sevgilisini de öldüren yaln›z bir
kahraman› canland›r›yordu. Daha sonraki dönemlerde, genellikle Spagetti Westernler ile
benzerlik gösteren baz› filmlerde rol ald›; bu
tür filmleri yazd› ve yönetti. Bu aç›dan, Türk
Sinemas›’n›n en özgün kiflilerinden biri olarak
görülmektedir.
Güney, sonraki Aç kurtlar (1969), Umut
(1970), Umutsuzlar (1971), Ac› (1971), A¤›t
(1971) gibi filmlerinde ülke gerçeklerine de¤inen ve ezilen insan› odak olarak alan bir anlat›m gelifltirdi. Yaflam› olanca gerçekli¤i içinde
yans›tmaya çal›flan bu sinema, bir yönüyle 2.
Dünya Savafl› sonras›nda ‹talya’da geliflen Yeni Gerçekçilik Ak›m›’n›, bir yandan da geleneksel halk destanlar›n› an›msatmaktayd›.
Y›lmaz Güney 60’l› y›llardan itibaren sinema yapmaya
bafllam›fl olsa da Güney sinemas› esasta 70’li y›llarda geliflme gösterecektir. 60’l› y›llar›n sonlar›nda çekilmeye bafllanan A¤›t, Ac› gibi filmleri 70’lerin bafllar›nda tamamlanacak,
Güney sinemas›n›n toplumsal konulara de¤inen devrimci
yönü geliflecek ve 80’lere kadar birçok eserle devrimci sinemaya katk›da bulunacakt›r.
Türkiye’de sinema 68 hareketinde yo¤un bir geliflme
göstermemifl, 68’de bafllayan hareketlenme esas geliflme
dönemini 70’li y›llarda yaflam›flt›r. Birçok sinemac› 68 y›llar›nda kendi sinemas›n› oluflturma çabas›na giriflmifl ancak
yetmiflli y›llarda olgunluk dönemi eserlerini ortaya koymufllard›r.
‹stanbul’dan bir YDG’li
Y›lmaz Güney oynad›¤› filmlerde haks›zl›¤a u¤ram›fl halktan insanlar› canland›rd›. Bu filmde, sevdi¤i k›za kavuflmak için tüm kötüleri tek tek ortadan
kald›ran, ama sonunda bilmeden sevgilisini de öldüren yaln›z bir kahraman› canland›r›yordu. Daha sonraki dönemlerde, genellikle Spagetti Westernler ile
benzerlik gösteren baz› filmlerde rol ald›; bu tür filmleri yazd› ve yönetti. Bu aç›dan, Türk Sinemas›’n›n
en özgün kiflilerinden biri olarak görülmektedir.
58
Yeni Demokrat Gençlik
Satranc›n kurallar›-2-
Satranç
ö¤reniyoruz
Satranç tahtas› ve tafllar›n konumu:
1- Satranç tahtas› 8x8’lik 64 kareden oluflan bir kare
düzene¤inde oynan›r. Bunlardan 32 tanesi siyah, 32 tanesi beyazd›r. Bu karelerden sol en alt köfle daima siyah
renkte olacak flekilde tahta haz›rlan›r.
2- Sol taraftan bafllayarak 8 adet dikey sütuna s›ras›yla a-b-c-d-e-f-g-h harfleri yerlefltirilir. (harflerin önemine
gelince resmi turnuvalarda rotasyon tutmak zorunludur.
Analiz yaparken ileride hatalar›n›z› veya iyi hamlelerinizi
de¤erlendirmek aç›s›ndan da önemlilik arz etmektedir.
3- Tahtada 8 adet yatay sütun bulunmaktad›r. Bunlara 1-2-3-4-5-6-7-8 numaralar›n› veririz.
A
Yukar›daki tahta standart bir satranç tahtas›n›n konumunu sergilemektedir. 1. ve 2. sütuna daima beyaz
tafllar dizilir. Dolay›s›yla 7. ve 8. yatay sütuna siyah tafllar
dizilir.
B
ab cdef gh
Tafllar da s›ras› ile 2.ve 7. yatay sütuna piyonlar dizilir. Piyonlar›n arkas›ndaki tafllara satrançç›lar›n tabiri
ile alet ya da figür denir. Bu aletler de 1. ve 8. sütuna
dizilir.
TAfiLARIN ÖNEM‹ VE HAREKET KAB‹L‹YET‹
fiah: Satrançtaki en önemli taflt›r. Neden derseniz;
flahs›z bir satranç oyunu oynanamaz. fiah ile vezir
genelde kar›flt›r›l›r. fiunu unutmayal›m ki, flah›n boyu daima vezirden uzundur. K›sa olan vezirdir. Ç›plak gözle
görünen boy fark› mevcuttur. fiah her yöne sadece 1 kare gidebilir.
fiah rakibin korumas›z olan bütün
tafllar›n› yer. fiah flah› yiyemez. fiah,
di¤er flaha, ‘flah!’ çekemez. Rakibin tehdit etti¤i bir kareye gidemez. Tahtada sadece iki flah kal›rsa hamle say›lmaks›z›n patt›r. Hiç
bir tafl›n üstünden atlayamaz.(Rok olay› hariç). Gitti¤i
son karedeki tafl› yer.
Vezir: Tahtan›n en aktif tafl›d›r. Düz, sola, sa¤a, ileri, geri, çapraz; istedi¤i kadar gider. Yani flah›n özgür halidir deriz. Vezir ve flah ayn› hareketleri yaparlar
ama flah sadece 1 kare ilerleyebilirken, vezir istedi¤i kadar ilerler. Vezir hiçbir tafl›n üstünden atlayamaz. Önünde rakip tafl varsa üzerinden atlayamaz ya onu yer ya da
baflka bofl bir kareye oynar. Gitti¤i son karedeki tafl› yer.
Yeni Demokrat Gençlik
Kale: Vezirden sonraki en önemli ve en aktif alet kaledir.
Sola, sa¤a, ileri, geri, düz bir flekilde istedi¤i kadar hareket eder. Tafllar›n üzerinden atlayamaz (Rok durumu
hariç). Gitti¤i son karedeki tafl› yer.
Fil: Sadece çapraz ilerler. ‹stedi¤i kadar çapraz
olarak ileri yada geri hareket eder. Hiçbir tafl›n
üzerinden atlayamaz. Gitti¤i son karedeki tafl› yer.
59
Ama resmi turnuvalarda uygulanan bir kurald›r. Afla¤›daki üç tabloyu da inceleyelim:
Tablo-a)
tabloyu inceleyelim:
Hamle s›ras› siyahta olsun. Yukar›daki tabloda
d7’deki siyah piyon, çift ç›k›fl›n› yap›p d5’e oynarsa; rakip olan beyaz piyon bu esnada çapraz yeme hareketi
ile d6’ya oturur ve d5’e oturmufl olan piyonu yer.
Tablo-b)
At: Bulundu¤u kare say›lmaks›z›n iki kare ileri
sonra ya sola ya da sa¤a oynar.
Kendi tafllar› ve rakip tafllar› da dahil olmak üzere
bütün tafllar›n üzerinden atlar. Gitti¤i son karedeki tafl›
yer.
Piyon: Bütün piyonlar ilk hareketinde iki kare
ilerleme özelli¤ine sahiptirler. ‹ster bir kare, isterse iki kare ilerleyebilirler. Daima ileri hareket eder,
yerken de çapraz yerler. Sola, sa¤a, geri hareket etmezler. Tafllar›n üzerinden atlayamazlar. Piyonlar son kareye ulaflt›¤› zaman istedi¤i taflla kendini de¤ifltirirler. Bir
tahtada birden fazla vezir isterseniz 9 tane dahi olabilir.
Yada 10 tane at yada 10 tane fil olabilir. Ne kadar çok
piyon son kareye ulafl›rsa o kadar da çok figür (kale, at,
fil, vezir) ya da alet olur tahtada. Piyon son kareye ulafl›nca yeni bir flah alamaz. Ya da piyon olarak kalamaz.
Mutlaka; vezir, kale,
fil yada at ile oyuncu
de¤iflikli¤i yaparlar.
Geçerken alma: Piyonlara özel bir durum olup; 2.
ve 7. yatay sütundaki piyonlar›n iki kare ç›k›fl› esnas›nda yaflan›r. Bu kural normal arkadafllar aras›nda ya da
kahvelerde oynand›¤›nda uygulanmaz ya da bilinmez.
Burada hamle siyahta olsun ve çift ç›k›fl›n› yaps›n.
Rotasyona yazarken e5 diye yaz›l›r. Sonra hamle s›ras›
beyaza geçince beyazda geçerken alma kural›n› uygulayarak isterse siyah piyonu yiyebilir. Yerse rotasyon ka¤›d›m›za dxe6 fleklinde yazabiliriz ve beyaz d6 karesine
oturur. Unutmamak laz›m ki satrançta yeme zorunlulu¤u yoktur. Siyah çift ç›k›fl›n› yapt›ktan sonra hamle s›ras› kendine geçen beyaz geçerken alma hakk›n› kullanmay›p baflka tafl ile oynarsa art›k siyah›n e5’teki piyonunu bir daha geçerken alma kural› ile yiyemez. Geçerken
alma kural› çift ç›k›fl› yapan her piyon için uygulan›r.
c)
Hamle s›ras› gene siyahta ve siyah e5 oynuyor. Sonra beyaz hamle s›ras› kendine geçince geçerken alma
kural›n› uygulayarak d6 karesine oturuyor ve burada
fxe6 yaz›l›r. Unutmayal›m ki piyonlar çapraz yer ve sadece bir kare çapraz yerler. Dolay›s› ile beyaz piyon d6
oturdu¤u için burada fxe6 yaz›l›r.
Amed’den bir YDG okuru
Devam edecek
60
Yeni Demokrat Gençlik
Devrimin isimsiz emekçilerine*
Osmanl›n›n nal sesleri ile Faflist TC’nin uçaklar› ve
tank paletleri ile kar›fl kar›fl ezmeye çal›flt›¤› ancak bir
türlü baflaramad›¤› Dersim… Ba¤r›na ac› ve kederin b›çak gibi sapland›¤› Dersim… Taze fidanlar› boy vermeden k›r›lan ama yeniden filizlenen… Bebeklerin hayat
denilen ac›mas›z dünyada önce süngülerle karfl›lad›¤›
co¤rafya…
Ve bu co¤rafyada elleri nas›rl› ve yüre¤i kadar büyük
yafll› bir adam… Yüzü tarihin ac›lar›yla derinleflmifl çizgilerle kapl› yafll› ve bilge… Bilgeli¤ini zulmün ac›mas›z ö¤retmenli¤inde ald›¤› derslerden edinmifl… Otuz sekizde
çocukmufl. Düfllerine ac›lar›n, gözyafllar›n zorla konuk
edildi¤i, ö¤retmeni zulüm olan, ilk derslerini uygulamal›
olarak alan küçük bir ö¤renciye anlatm›fl ona hocas› o
ise dinlemifl. Ö¤renmifl ad›n›n faflizm, ad›n›n Kemalizm,
ad›n›n devlet oldu¤unu, askerin kimin askeri oldu¤unu...
Amca ö¤renmifl, tüm Dersimliler gibi çok iyi ö¤renmifl…
Zihinlerinden ve co¤rafyalar›ndan hiç silinmeyecek bomba izleriyle mühürlenmifl diplomalar›…
Güzel ve güneflli bir may›s günü sabah kahvalt›s›n›n
ard›ndan oturmufl çay içiyoruz. Yafll› adam gözünü bir an
bile ay›rmad›¤› kendi köyünün manzaras›na hüzünle bakarken derin bir iç çekiyor. Suskunlu¤una son verip sanki hiç bitmesini istemedi¤i bir öyküyü anlatman›n telafl›n› yaflarcas›na bafll›yor.
“Otuz sekizin Dersiminde bizim köyde aksakall› bir
pir vard›. Bir gün kaymakam haber salm›fl köye ve piri
ça¤›rtm›fl yan›na. Ancak pir umursamam›fl ve uzun bir
süre varmam›fl devlet kap›s›na. Devleti de kaymakam› da
sevmedi¤inden varmam›fl o kara kap›ya. Bir süre sonra
kaymakam köye askerlerini salarak piri zorla huzuruna
ç›karm›fl. Önce ça¤›rd›¤› halde gelmedi¤i, emrine itaat
etmedi¤i için hakaretler ya¤d›rm›fl pire. Ve sakallar›n› en
k›sa zamanda kesmesini emretmifl. Pir flafl›rm›fl, ‘sakal
benim inanc›m, sakal benim parçam, kesemem’ demifl.
Kaymakam ba¤›ra ça¤›ra ‘ya kesersin ya da sonuçlar›na
katlan›rs›n’ diye tehdit etmifl. Kaymakaml›kla köyün aras› bitmek bilmeyen bir yol iken daha bir uzun gelmifl pire. “Nedir bu devletin sakallar›mdan istedi¤i” ama karar
vermifl pir, “bu iflin ucunda ölüm de olsa bana kimse sakallar›m› kestiremez, kesmeyece¤im” demifl.
Birkaç gün sonra asker köyü basm›fl piri ve ailesini
toplam›fllar. Sorgusuz sualsiz, çoluk çocuk, yafll› kad›n
demeden hepsini samanl›¤a doldurup kap›y› kapatm›fllar.
Bütün köyü de zorla seyre getirmifller. Samanl›k tahta
bir baraka... Önce silahla taram›fllar barakay›. Sonra barakan›n etraf›na a¤aç ve kuru otlar y›¤m›fllar. Korkulu
gözler zorla seyre getirilmifl barakan›n etraf›na… Benzin
dökmüfller ve atefl… Baraka bir anda alev topuna dönmüfl. ‹çerdekilerin ba¤r›flmalar› ve yalvarmalar›, çocuk
盤l›klar› zorla seyre duranlar›n kulaklar›n› sa¤›r etmifl.
Kulaklar› sa¤›r olanlar askerlerin üzerine at›lm›fl. Sa¤›r
kulaklar kurflun yemifl askerden ve geri itilmifl.
Alev topunun içinden bir genç d›flar› at›lm›fl aniden…
Yan›k yaralar›, kurflun yaralar›, kan akarken kaçmaya çal›flm›fl ancak zalim devletin zalim askeri onu kurflunla de¤il atefl topuyla öldürmeye merakl›ym›fl… Üzerine çulla-
Yeni Demokrat Gençlik
n›p atm›fllar yanan barakan›n içine. Ç›¤l›klar bir süre sonra yerine sadece yanan odun seslerine b›rakm›fl. Akflamüstü askerler çekilmifl. Zorla seyre getirilenler k›m›ldayamam›fl saatlerce. Kufllar susmufl rüzgar esmez olmufl…”
Yafll› adam da sustu. Bitmek bilmeyen öyküsünü bitirmiflti sanki. Donuk gözleri donmufl dudaklar› titriyordu. Zorla seyre getirilen gözlerdi gözleri. Uzun bir süre
kald› öylece. Kendine geldi¤inde köstekli saatine bakt›.
“Ve art›k ifl zaman›... Bahçeye inmek gerek”.
fiimdi çal›flmak, ac›lar› unutmak de¤il, ac›lara dalmakt›. Ve o unutmak de¤il unutmamaktan yanayd›. Bu ac›y›
her an›msay›flta kendini ifle verir. Ve hiç yorulmak bilmezdi.
***
“On befl horoz arka arkaya dizilmifl gidiyorlarm›fl.
Köyden uzaklaflt›¤›n› gören kartal üzerlerinde bir tur att›ktan sonra ‘ben bunlar›n bafl›n› bulup alay›m. Onlar o
zaman da¤›l›r’ diye düflünmüfl ve dalm›fl. Önde yürüyen
61
sam diye karars›z kalm›fl. Aralar›ndaki birli¤i görüp sald›r›s›n›n bir ifle yaramayaca¤›n› düflünerek vazgeçmifl.” diyerek konuflmas›na bafllad› yafll› adam.
“Partimizde 94 darbe sürecinin yaflanmas› tam da iç
birli¤in sa¤lanamad›¤›, herkesin kendini dayatt›¤›, kendini
merkez olarak ortaya koydu¤u bir sürecin sonucu olarak ortaya ç›kt›.” dedi. Elinde tuttu¤u tabakas›ndan bir
sigara sar›p yakt›. Derin bir nefes ald›ktan sonra konuflmas›n›n etkisini ölçmek istercesine etraf› süzdü. Dikkatle dinledi¤imi görüp memnuniyetle gülümsedi. Genel
olarak çevresinde otoritesi, sayg›nl›¤› olan ve sevilen biriydi. Dobra dobra konuflmas› ve dürüstlü¤ü ile bilinirdi.
Yafll› adam kald›¤› yerden konuflmas›na devam etti “Bu
ifller çok bafll›l›kla olmaz. Herkes kendi bafl›na horoz kesilirse örgütün ne anlam› kal›r? ‹brahim bu partiyi kurarken herkes onun otoritesini tan›d›. Parti bu zamana geldi. Düflman›n yapamad›¤›n› kendimiz yapt›k. Onca gücü,
onca olana¤›, onca eme¤i, inanan insan› harcad›lar. Kan
ve canla yarat›lan de¤erler heba oldu gitti. Ne u¤runa?
im kurtulufltan uzaklaflmak, yoksullu¤un ve sömürünün kal›n zincirlerini
boynunda tafl›mak ister ki?
Bu zincirleri istememek yetmez. Ezilenlerin birli¤i ve
mücadelesi ile k›r›l›r bu zincir. Gün ayr›l›klar›n de¤il birlik olman›n günüdür.
K
horoza ‘bafl›n›z kim’ diye sormufl öndeki ‘ben’ demifl,
ikinciye sormufl o da ben demifl. Bu durum sonuncuya
kadar gitmifl, sonuncu da ‘ben’ demifl. Kartal ald›¤› cevaplardan flafl›rm›fl ve bunlar›n kendi sald›r›s›na gerek kalmadan zaten da¤›laca¤›n› düflünerek sald›rmaktan vazgeçmifl.
Kartal uçarken baflka bir horoz grubuyla karfl›laflm›fl.
Bir de bunlara soray›m diye düflünmüfl ve dalm›fl horozlar›n üzerine. Öndekine sormufl; bafl›n›z kim diye? Öndeki ‘arkadaki’ diye yan›t vermifl. ‹kinciye sormufl, o da
arkadaki diye yan›t vermifl, bu da sonuncuya kadar böyle gitmifl. Sonuncu horoz da sorulan soruya en öndeki
diye yan›t verince ve kartal flafl›rm›fl. Acaba hangisini al-
Bir hiç u¤runa. Neymifl ben do¤ruyum, benim dedi¤im
olacak. O zaman örgüte ne gerek var? O zaman orduya
ne gerek var? ‘38 Dersim niye yenildi? Afliretler birbirine düflürüldü. Halk bölüp parçaland›. Sonuçta direnifl
ezildi. 94’de yaflanan buydu. Yafll› adam bunlar› söylerken flakaklar› titriyordu. Sinirlenmiflti. O günkü yaflananlar› hala kabullenemedi¤i belliydi. Gerçi kim onca gücün,
otoritenin, halkta yarat›lan devrimci duygular›n k›r›l›p
yok edilmesini kabullenebilirdi ki? Hangi emekçi, hangi
iflçi, köylü, devrime, partiye gönül vermifl hangi yürek
kabullenebilir? Kim kurtulufltan uzaklaflmak, yoksullu¤un
ve sömürünün kal›n zincirlerini boynunda tafl›mak ister
62
ki? Bu zincirleri istememek yetmez. Ezilenlerin birli¤i ve
mücadelesi ile k›r›l›r bu zincir. Gün ayr›l›klar›n de¤il birlik olman›n günüdür.
***
Amcay› son gördü¤ümde hastayd›. Doktora gitmiflti.
Henüz hastal›¤›n›n ne oldu¤una dair bir teflhis konmam›flt›. Sonras›nda konulan teflhis ise yanl›flt›. Her fleyin paraya ve sömürüye dayand›¤›
bu sistemde Hipokrat yemini hükmünü çoktan yitirmiflti. Amca sa¤l›k durumunun
doktorlar›n söyledi¤inden
daha kötü oldu¤unu hissediyordu. Hastal›¤› gün be gün
ilerliyordu. Amca çökmüfltü. Bir gün bahçede gezinirken onu gördüm, bafl›nda
k›rm›z› beresi, üzerinde flalvar› ve yele¤i vard›. Her zaman oldu¤u gibi giyimine
dikkat ederdi. Beli hafifçe
bükülmüfltü. Ellerini arkas›na atm›fl dalg›n dalg›n yürüyordu. Yan›mdan geçerken
fark etmedi bile. Oysa baflka
zamanlarda mutlaka fark
ederdi. Asl›nda amca etraf›na karfl› oldukça duyarl›yd›.
Ancak amca o günlerde oldukça dalg›nd›. Sanki dünyan›n a¤›r yükünü omuzlar›nda
tafl›man›n a¤›rl›¤›yd› onu yoran. Omuzlar›nda tafl›d›¤›
bir hamal›n yükü de¤ildi. Tafl›d›klar›n›n karfl›l›¤›n› alamaman›n a¤›rl›¤›yd› onu yoran.
Biraz ilerdeki küçük bir tepenin üzerine ç›kt›, etraf›
flöyle bir süzdü ve uzaklara dald›. Tepeleri dereleri sanki bir daha göremeyecekmifl gibi, sanki oralarda bir daha
dolaflamayacakm›fl gibi doyas›ya seyrediyordu. Tam karfl›s›nda çobanl›k yapt›¤›, 7-8 y›l öncesine kadar gitti¤i yayla yeri vard›. Gençli¤ini an›msad›. Hafiften gülümsedi.
“hey gidi hey” diyerek iç geçirdi. “70 y›l” diye hay›fland›.
“Tam› tam›na geçen 70 y›l”… Neler yaflamam›flt› ki bu
topraklarda. Annesinden ilk daya¤›n› afla¤›daki mezrada
Yeni Demokrat Gençlik
yemiflti. Güzel bir k›za burada sevdalanm›flt›. Yine burada evlenmiflti o güzel nazl› k›zla. ‹lk çocu¤unun do¤um
haberini çobanl›k yaparken komflusundan alm›flt›. O anki heyecan›n› tekrar yafl›yor gibiydi. Sevinç ve hüzün kar›fl›m› ince bir ›l›k duygu kaplad› bedenini.
Bir an düflüncelerinden kurtulup eskiden bu yana ne
kald› diye iç geçirdi. Geçmiflin a¤›r hüznü amcay› durdu¤u yerde bir beflik gibi sallamaya bafllad›. ‹ki çeyrek
as›r boyu zulme, terörist
olarak damgalanmaya direnen bir ç›nar gibi direnmiflti.
Tüm bu a¤›r ve haks›z sald›r›lar› gö¤üsleyerek direnen
bu yafll› ç›nar yüre¤i geçmiflin a¤›r ve ac› dolu hüznüne
direnmekte zorlan›yordu.
Bir eksiklik vard›, yaflad›k yaflatt›k. Ama yetmedi. Yeniyi
güzelli¤i yaratamad›k. Kendini suçlad›, bir an. Biraz da
devrimcilere sitemi vard›.
Yapamad›k elimizden geleni
yeterince yapamad›k, dedi.
Büyük ayr›l›klara neden olan
küçük düflünüfllere sitem etti. Telafisi on y›llar alacak
olan y›k›mlara neden olanlara sitem etti.
“Ama bu da¤larda çocuklar›m›z var oldukça inanc›m›zdan bir fley yitirmedik.
Biz yapamad›k, bizden geçti
belki. Ama bu gençler düflman›n ümü¤ünü s›k›p onu
dize getireceklerdir.”
Yok, amca yok, bunu sadece bizler de¤il, halk yapacak.
Birlikte yapaca¤›z ki senin de yapt›klar›n az de¤il. Bu
gençler, sen ve senin gibi devrimin sessiz emekçilerinin
sesi, 盤l›¤› olacaklard›r. Ve bu 盤l›k büyüyecek geliflecek, sömürünün ve zulmün surat›na bir tokat gibi patlayacakt›r.
* Bu anlat›, Dersim’li SÜLEYMAN ELMA amcan›n
an›s›na yaz›lm›flt›r.
Bir T‹KKO gerillas›
Direnifl ve Umut...
ILPS 3. KONGRES‹
Halklar›n anti-emperyalist mücadelesinde önemli bir ad›m:
Y E N ‹ B ‹ R D Ü N Y A ‹ Ç ‹ N B ‹ R L E fi !
Halklar›n mücadelesini gelifl
flttir,
Emperyalist sald›rganl›¤a, devlet terörüne,
ya¤ma ve sosyal y›k›ma karfl
fl››

Benzer belgeler