Jean Jacques Rousseau

Transkript

Jean Jacques Rousseau
Yaşamı ile ilgili genel bilgiler
Jean Jacques Rousseau, 1712’de Cenevre’de dünyaya geldi.
Fransız asıllı ve Protestan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen
Rousseau’nun doğumundan birkaç gün sonra annesi öldü. Fakir bir
saatçi olan babasından tüm eğitimini aldı. Fransız ve eski Yunan
edebiyatının klasiklerini öğrendi. Ardından bir papazın yardımıyla
Latince’yi de söktü. Babası ise O küçük yaşlarda iken hapse mahkum
olunca Rousseau’yu teyzesine bırakarak Cenevre’den ayrıldı.
Rousseau 12 yaşında okulu bıraktı. Çıraklık yaptığı bütün işleri
yarım bıraktı, bir süre ticaretle uğraşmayı denedi, başarılı olamadı.
Sonunda, 1728 yılında Cenevre’den kaçıp İtalya’ya gitti. Burada
mezhep değiştirerek katolik oldu. Sonradan sevgilisi olan Madam Dö
Warens adlı dul ve varlıklı bir kadınla tanıştı ve O’nun himayesi altına
girdi. Maddi açıdan rahatlamıştı. Burada kendini geliştirme şansı
buldu; sosyal, kültürel ve edebi alanların dışında müzikle de ilgilendi.
Warrens’tan ayrılan Rousseau 1745 yılında Paris’e gitti. Burada,
kaldığı otelde çalışan Therese le Vasseur adlı hizmetliye aşık oldu ve
evlendiler. Beraberliklerinden beş tane çocukları oldu. Bu çocukları
yetiştirilmek üzere Foundling Hospital’e (yetimler evine) verdi.
Rousseau’nun, 1749 yılında Dijon Akademisi tarafından açılan bir
yarışmada sunduğu tez ödül kazandı ve bu ödül O’na yazın
dünyasında büyük ün sağladı. 1750’de Diderot aracılığıyla
Ansiklopediciler’e katıldı. Bu yıllarda Rousseau’nun -hukuk, ahlak,
felsefe, siyaset gibi- çeşitli alanlarda yazdığı makaleler büyük
tartışmalar yarattı.
Bilim ve sanattaki ilerlemenin ahlaki ilerlemeyi sağlamadığını,
doğal insanın medeni insandan
üstün olduğunu ileri sürdü. Toplumsal eşitsizliklere karşı geldi.
1754’den başlayarak gittiği hemen her yerde düşüncelerinden dolayı
göz altına alındı, soruşturmalar geçirdi. Emile adlı romanı dini
çevreler tarafından tepkiyle karşılanırken, Paris Parlamentosu,
kitaptaki dini bölümlerin yakılmasına ve Rousseau’nun
tutuklanmasına karar verdi. Aynı yasaklar Cenevre’de de geçerli idi.
Sonunda, David Hume’un daveti üzerine 1766’da İngiltere’ye geçti.
Ancak Diderot ve Voltaire’le olduğu gibi Hume ile de kapıştı ve 1 yıl
sonra Fransa’ya geri döndü. Bir süre adını gizleyerek yaşadı ve
hakkındaki kovuşturmalar sona erdiğinde Paris’e döndü.
Son yıllarında psikolojik rahatsızlığından ve alkolizmden dolayı
sıkıntı yaşadı. Temmuz 1778’de öldü.
Kişisel özellikleri
Girişte de değinildiği gibi, J. J. Rousseau, yaşamıyla düşünceleri
arasında bir paralellik olan; yaşamının, düşüncesini evetlediği;
düşünceleri, bir bütün olarak ele alınmak gereken ve özgün bazı
kavramlarla temellenen bir düşünürdür. Romantik ve başkaldırıcı
kişiliğiyle garip bir yaşam süren düşünür zaman zaman çelişkilere
düşen gibi görünmekteyse de, bu, aslında bir çelişkiden daha çok,
olgunlaşma olarak değerlendirilebilir(1). Filozofumuz, düşüncelerinin
eksik veya taşkın gördüğü kısımlarını zamanla düzeltmiş, gittikçe
yaşam ve düşünceleriyle bir bütünsellik oluşturmuştur. Buna en
somut örnek olarak, filozofun mülkiyete ilişkin düşünceleri
gösterilebilir. Mülkiyeti önceleri doğal bir hak saymayan Rousseau,
daha sonraları bu düşüncesini değiştirmiş ve devletin aşırı servet
ayrılıklarını ortadan kaldırması koşuluyla mülkiyeti kabul etmiştir.
Rousseau’nun düşüncesinde duygunun etkinliği büyüktür: Ona göre
erdem sade ve doğal ruhlarda bulunur; mutluluğa sade ve masum
insanlar ulaşabilir. İlerleyen Aydınlanma bütün bunları yok etmiştir;
bu akımda erdemin yerine zekâ geçmiş, bilgiçlik erdemden üstün bir
değer olmuştur. Çağımızda güvensizlik, kuşku, korku, soğukluk,
nefret ve kin ortalığı kaplamıştı(2). Rousseau, karakter ve dehasıyla
döneminin temsilcisi, ve hiç kimsenin yapamayacağı bir biçimde
zamanındaki ideal gereksinimlerin tercümanı olmuş; taşkın ve tutkun
bir üslupla yazdığı bütün eserlerinde, kaybolan doğa halinin önemini
vurgulamıştır(3). Yazarın düşüncesi sonuçta bir bütün
oluşturduğundan, bu düşüncenin, üzerine kurulduğu bazı temel
kavramları irdelemek yararlı olacaktır.
Başlıca Eserleri

Discours sur les Sciences et les Arts (Bilimler ve Sanatlar
Üstüne Söylev),

Discours sur l’Origine et les Fondements de l’Inégalité parmi les
hommes (İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Temeli ve Kökenleri),

Émile ou de l’éducation (Emile ya da Eğitim Üzerine),nouvelle
heloise

Du Contrat Social (Toplum Sözleşmesi (Rousseau)),

Les Confessions (İtiraflar)

Lettre à D'Alembert sur les spectacles (Tiyatro Oyunları Üstüne
d'Alembert'e Mektup)

Julie ou la Nouvelle Héloise (Julie ya da yeni Heloise)

Les Rêveries du promeneur solitaire (Yalnız Gezenin Düşleri)

ESSAI SUR L'ORIGINE DES LANGUES ( Dillerin Kökeni Üstüne
Deneme)
(Bu bölümde bazı eserleri hakkında kısa bilgiler vereceğim.)
Emile
Yazarın eğitsel romanıdır. İnsanı doğuştan iyi sayan yazar, eğitimin
her şeyden önce doğaya uygun olması gerektiğini savunan eserinde,
kahraman seçtiği çocuğun doğumundan evliliğine kadarki yaşamını
beş bölümde gösterir. Çocuk ana sütüyle beslenmeli, kundağa
sokulmamalı, kırda yaşamalı, içgüdüsel bir öğrenime bırakılmalı, dil
öğrenmek için zorlanmamak, hiç korkutulmamalıdır
(1. bölüm, Beşik Eğitimi).5-12 yaş arasında doğanın eğitimine
bırakılmalı, beden ve karakter gelişimi öğretmence gözlenmeli, ahlak
dersi verilmemeli, kitaba fazla yöneltilmemelidir
(2. bölüm)12-15 yaş arası kişisel deneyler dönemidir. Emile fizik,
coğrafya gibi pozitif bilgilerin konularını kendi isteği yönünde bulup
çıkaracak, düşünmeye, karşılaştırmalar yapmaya, kendine sorular
sormaya çalışacak, elini işletmeyi (marangozluk sanatı) gelişecektir.
Okuyacağı kitap Robinson Crusoe olmalıdır
(3. bölüm).15-20 yaşları arası dinsel eğitim dönemi olarak
değerlenmeli
(4. bölüm) İnsanlarla iyilik ilişkileri sağlanmalı, acıma ve sevecenlikle
dostluklar kurulmalı, eski tarih kitaplarından yararlar sağlanmalıdır
(Plutarkhos). Evrenin düzeni, vicdanın sesi biçiminde beliren tanrı
inancı onsekizinde duyurulur. Emile, kendisi gibi doğal bir uyumla
yetiştirilmiş Sophie ile karşılaşır
(5. bölüm) Cinsel bir uyuşma içinde doğal evliliğe kavuşurlar, eğitici
kişi bir çocukları olduktan sonra yanlarından ayrılır. Eser birçok
özelliğiyle çağına yenilikler getirdi.
İtiraflar
Yazarın özel yaşamını büyük bir içtenlikle anlatan eseri Hıristiyan
dininde, özellikle Katoliklikte geçerliği olan “günah çıkarma”
alışkanlığıyla Jean-Jacques Rousseau’nun bu eserin birinci
bölümünü 1765-1767′de (doğumundan Paris’e gelişi olan 1740′a
kadar), ikinci bölümünü (1765′e kadar), 1768-1770′te yazıp
bastırmayı düşünmeden salonlarda okuduğu belirtilir. İçtenliği ve
açıklığı yüzünden nice tartışmaya kapı açan bu güçlü eser, yazarının
en ilgi çekici etkileyici ürünü sayılır.
Julie ya da Yeni Héloise
Esin kaynağı M. d’Epinay’nin görümcesi Madame de Houdetot’ya
duyduğu umutsuz ama erdemli aşk oldu. Kavuşamayan iki sevgilinin
(Julie ile öğretmeni Saint-Preux) yazışmalarında oluşan bu büyük bir
derin aşk öyküsü, adının yaptığı doğru çağrışım ve konu benzerliğiyle
tarihe geçmiş bir başka büyük sevginin kaynağına da dayanır:
Fransız filozofu Petrus Abaelardus ile gizli bir evlilik yapan onun
hadım edilmesinden sonra rahibe olduğu manastırda ölümüne (10791142) kadar Latince yazışan Héloise’nin (1101-1164) mutsuz
yaşamı. Romanda soylu olmadığı için sevdiği Héloise’e
kavuşamayan Saint Preux, onun kaza ölümünden sonra çocuklarının
eğitimini üstlenecektir.
Beni Etkileyen Sözleri (doğru olduğuna inandığım sözler)
-İnsan hür doğar, ama her yerde zincire vurulmuştur.
-Ey yüce gönüllü yalan! Gerçek hiç sana tercih edilebilecek kadar
güzel olmuş mudur?
-Hakları ve zevkleri ellerinden alınan gençler, onların yerine daha
gizli ve tehlikeli olanlarını koyar.
Çalışmalarının katkıları
…
Onun zamanının bir ürünü olmasına rağmen, Rousseau’nun modern
siyaset teorisi ve pratikliğe çok önemli katkıları oldu. Bir başka diğer
düşüncenin bağlanması sorusu olarak, Biz insanlar toplumda nasıl
özgürce yaşayabiliriz?’i gündeme getirdi. Rousseau'nun fikirleri insan
doğası için görüşlerinden kaynaklanıyor.Günümüze ait insanların ve
atalarının aksine, (örneğin Montesquieu and Thomas Hobbes gibi), O
insanların doğal iyiliğe sahip olduklarına inanıyordu ve kişinin tam
anlamıyla kendisi için başkalarının refahı için endişe etmelerine
inanıyordu.Filozof aynı zamanda bütün insanları sosyal olarak eşit
olduklarına inanıyordu. Onun inandığına göre, eşitsizlikler sosyal
sistemlerin yapay eserleri özel mülkiyete ve düzenli işlere dayalıdır–
başkaları tarafından egemenlik ve bazı sömürme olmamalıdır.
Rousseau bazıları tarafından modern demokrasinin kurucusu olarak
görülmesine rağmen, hükümetin alması gereken formlar üzerinde
şüphesiz ki çok özel fikirleri olmuştur.O her vatandaşın eşit
sorumluluğa sahip olduğu kabul edilen yasalar üzerindeki doğrudan
demokrasiyi onayladı.Buna örnek olarak, Cenevre küçük bir şehir
devleti olarak bu yönetimin formu kurulabilir.Rousseau’nun insan
haklarını terfi ettirme kavramındaki fikirleri UNHCR’ın çalışmalarında
önemli rol oynadı.Birçok önceki filozof, Hollandalı hukukçu ve filozof
Hugo Grotius’dan Englishman Hobbes’a güç elde etme veya toplum
içindeki hukuksal yapının elde edilmesi konusu düşünüldü.
Bunların aksine, Rousseau'nun ısrarları insanların temel özgürlükleri
üzerine "doğal durum" insanların toplumda ne olursa olsun
devredilemez haklara sahip olduğu modern görüşündeydi.Bu kavram
açıkça Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Evrensel insan Hakları
Bildirgesi gibi 20.yüzyıldaki belgelerden yansıtılmıştır.
...
Rachel Humphris, Cenevre.
Bu kişiyi araştırma nedenim
Öğretmenlik Mesleğine Giriş ödevim olması.
Araştırma için yaptığım ön hazırlıklar
Araştırmamda bana yardımcı olabilecek kaynakları araştırdım ve
daha sonra incelemek için kaydettim.
Araştırmada yararlandığım kaynaklar
 http://tr.wikipedia.org/wiki/Jean-Jacques_Rousseau
 http://www.unhcr.org.tr/?content=341
 http://www.nkfu.com/jean-jacques-rousseaunun-eserleri-
hakkinda-bilgi/



http://www.nkfu.com/roussaeunun-gorusleri/
https://eksisozluk.com/jean-jacques-rousseau--105448
http://www.insanokur.org/?p=571
(1) J. J. Rousseau: İtiraflar, I.Cilt (çev. Reşat Nuri Güntekin),
İstanbul, 1991, s. 3; Niyazi Öktem: Sosyolojinin ve Felsefenin
Verileriyle Devlet ve Hukuk Felsefesi Akımları, İstanbul,
1993, s.179.
(2) Friedrich A. Hayek: Kanun, Yasama Faaliyeti ve
Özgürlük, II. Cilt (çev. Mustafa Erdoğan), İstanbul, 1995;
Macit Gökberk: Felsefe Tarihi, İstanbul, 1980, s.383.
(3) Giorgio Del Vecchio: Hukuk Felsefesi Dersleri (çev. Suut
Kemal Yetkin), Mârif Vekilliği Yayını,1940, s. 77
Araştırma sürecinde yaptığım çalışmalar
Kaynaklardan bilgileri topladım.
Bu bilgileri düzenli bir sıraya koyup ödevimde yararlanacağım
kısımları seçtim.
Ödevimi tamamlayıp araştırmamı bitirdim.

Benzer belgeler

7. Hafta Sosyal Sözleşme Teorileri III: Jean Jacques Rousseau

7. Hafta Sosyal Sözleşme Teorileri III: Jean Jacques Rousseau -Ey yüce gönüllü yalan! Gerçek hiç sana tercih edilebilecek kadar güzel olmuş mudur? -Hakları ve zevkleri ellerinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikeli olanlarını koyar.

Detaylı