Comparatives Konu Anlatımı

Transkript

Comparatives Konu Anlatımı
47. Comparatives Konu Anlatımı (www.konuanlatımı.com)
Merhaba. Bu dersimizde Comparative Adjectives yani “üstünlük” konusunu anlatacağım. Üstünlükle kastettiğim şey, “daha
güzel, daha çirkin” örneklerinde olduğu gibi, sıfatların başına “daha” kelimesinin eklenmesi. Türkçede biz bu anlamı sadece
“daha” kelimesiyle verebiliyoruz ancak İngilizcede işler biraz daha karışık.
İngilizcede, sıfatın başına eklenerek “daha” anlamını verebilen bir kelimemiz var aslında. Ama bir de sıfatın sonuna eklenerek
“daha” anlamını verebilen bir ekimiz var. Bazı sıfatlarda birini, bazılarında ise diğerini kullanıyoruz…
Merak etmeyin, o kadar da karmaşık bir konu değil. Sıfatın başına eklenerek “daha” anlamını veren sözcüğümüz “more”.
Ancak kendisi biraz seçici ve öyle her sıfatın başına eklenmiyor. Başına ekleneceği sıfatın en az iki heceli olması lazım; aksi
taktirde görevi -er ekine bırakıyor. -Er ekinin İngilizcede farklı farklı görevleri var. Mesela, bir eylemin sonuna eklendiğinde, o
eylemi yapan kişi anlamını veriyor:
teach - öğretmek / teacher - öğretmen
sing - şarkı söylemek / singer - şarkıcı
gibi… Bu derste göreceğimiz şekliyle, tek heceli bir sıfatın sonuna eklendiğinde ise pekiştirme görevi üstlenerek “daha”
anlamını veriyor:
weak - güçsüz / weaker - daha güçsüz
small - küçük / smaller - daha küçük
smart - zeki / smarter - daha zeki
gibi. Small ile smart tek heceli mi diye sorabilirsiniz. İngilizcedeki hece kavramıyla Türkçedeki hece kavramı biraz farklı.
İngilizcede kelimenin kendisi veya bir kısmı ağızdan tek seferde çıkıyorsa tek bir hece olarak kabul ediliyor. Small ve smart
sözcüklerinde de durum böyle.
-Er takısı eklenirken yaşanan bazı özel durumlar da var. Mesela, sıfatımızın sonu halihazırda -e harfiyle bitiyorsa ikinci bir -e
eklemiyoruz:
large (büyük) - larger (daha büyük)
nice (hoş) - nicer (daha hoş)
safe (emniyetli) - safer (daha emniyetli)
gibi… Sıfatımızın son üç harfi sessiz + sesli + sessiz harf üçlüsüyle bitiyorsa, en sondaki sessiz harfi iki kere yazıyoruz:
hot (sıcak) - hotter (daha sıcak)
big (büyük) - bigger (daha büyük)
thin (zayıf) - thinner (daha zayıf)
Bu kurallar tanıdık geldi mi? -Dili geçmiş zamanı anlattığım 29. derste, fiilin sonuna -ed takısı eklenirken de aynı şeyler
olmuştu. Bunların olmasının sebebi telaffuzu kolaylaştırmak. Bakın şu kural da tanıdık gelecek: sıfatımız -y harfiyle bitiyorsa er takısını eklerken -y harfi düşüyor ve yerini -i harfine terk ediyor. Dolayısıyla, ekleyeceğimiz takı da bir anda -ier’e
dönüşüyor:
ugly (çirkin ) - uglier (daha çirkin)
pretty (hoş) - prettier (daha hoş)
happy (mutlu) - happier (daha mutlu)
Burada şöyle bir kural daha var: sıfatımızın sonu -y ile bitiyorsa kaç heceli olduğuna bakmaksızın sonuna -ier getiriyoruz; more
kullanmıyoruz.
Şimdi iki ve daha fazla heceli sıfatlara bakalım. Bu sıfatlar yeterince uzun olduğu için sonlarına bir de -er takısı eklemiyoruz.
Bunun yerine, başlarına more kelimesini yazıyoruz:
intresting (ilginç) - more intresting (daha ilginç)
beautiful (güzel) - more beautiful (daha güzel)
expensive (pahalı) - more expensive (daha pahalı)
Sıfatımızın sonu -ed veya -ing ile bitiyorsa, tek heceli olsa bile more kullanıyoruz:
tired (yorgun) - more tired (daha yorgun)
boring (sıkıcı) - more boring (daha sıkıcı)
cunning (kurnaz) - more cunning (daha kurnaz)
Bir de bazı sıfatlar var ki öyle de olur, böyle de olur diyorlar. Yani bu sıfatlarla hem more hem de -er kullanabiliyoruz. Sayıları
sınırlı ve başlıcaları şunlar:
common (yaygın): more common / commoner (daha yaygın)
handsome (yakışıklı): more handsome / handsomer (daha yakışıklı)
polite (kibar): more polite / politer (daha kibar)
narrow (dar): more narrow / narrower (daha dar)
clever (zeki): more clever / cleverer (daha zeki)
gentle (nazik): more gentle / gentler (daha nazik)
simple (basit): more simple / simpler (daha basit)
quiet (sessiz): more quiet / quieter (daha sessiz)
Tabi söz konusu olan dilse, mutlaka bir de istisnalarımızın olması lazım. Başlarına more veya sonlarına -er almayan
sıfatlarımızla tanışın:
good (iyi) - better (daha iyi)
bad (kötü) - worse (daha kötü)
far (uzak) - farther/further (daha uzak)
much & many (çok/fazla) - more (daha çok/fazla)
little (az) - less (daha az)
Yani, “daha iyi” demek istediğimizde “gooder” demiyoruz, better diyoruz.
Üstünlük belirten bu sıfatlarla şöyle cümleler kurabiliriz:
This house is older. - Bu ev daha eski.
He is younger. - O daha genç.
Bazen de neyden daha eski, kimden daha genç olduğunu belirterek:
Bu ev, o evden daha eski.
O, ağabeyinden daha genç.
demek isteyebiliriz. Bu tür cümlelerdeki “-den” takısını “from” kelimesiyle vermiyoruz. “Than” kelimesiyle veriyoruz:
This house is older than that house.
He is younger than his brother.
Tabi than kelimesinin okunuşu her ne kadar Türkçesine benzese de, Türkçede olduğu gibi, karşılaştırdığımız kelimeden sonra
değil, önce yazıyoruz.
Üstünlük sıfatlarıyla cümle kurarken bazen bu sıfatlar da yetmiyor ve “çok daha büyük, çok daha zeki” gibi pekiştireçler
kullanmak isteyebiliyoruz. Bu tür durumlarda yardımımıza koşan bazı kelimeler şunlar:
much - çok
a lot - çok
a little -biraz/bir miktar
a bit - birazcık
quite -oldukça
slightly - birazcık
Bunlarla örnek cümleler kuralım:
My job is much more interesting than yours. - Benim işim seninkinden çok daha ilginç.
Russia is a lot bigger than Holland. - Rusya, Hollanda’dan çok daha büyüktür.
I’m a little more successful than him. - Ben ondan biraz daha başarılıyım.
Today is a bit colder than usual. - Bugün hava her zamankinden birazcık daha soğuk.
This car is quite smaller than the others. - Bu araba diğerlerinden oldukça küçük.
This one is slightly more expensive. - Bu birazcık daha pahalı.
Üstünlük yapısı İngilizcede başka amaçlarla da kullanılıyor. Mesela, “Hava gitgide ısınıyor” veya “Bahçemiz gitgide
güzelleşiyor” cümlelerindeki “gitgide” anlamını İngilizcede, kullanacağımız sıfata göre “more and more” veya “-er and -er”
yapılarıyla veriyoruz:
Hava gitgide ısınıyor. - The weather is getting warmer and warmer.
Bahçemiz gitgide güzelleşiyor. - Our garden is becoming more and more beautiful.
Bunun dışında bir de şu meşhur “the more … the more” kalıbımız var. Tabi yine cümledeki sıfatlara göre iki taraftan biri ya da
her iki taraf da “-er” şeklinde olabiliyor. Bu kalıbı İngilizcede doğru orantılı olarak artan veya azalan iki şeyden bahsederken
kullanıyoruz. “Ne kadar çok yersen o kadar şişmanlarsın” ya da “Ne kadar hızlı yaşarsan o kadar hızlı ölürsün” gibi cümlelerde
kullandığımız yapı bu:
Ne kadar çok yersen o kadar şişmanlarsın. - The more you eat, the fatter you get.
Ne kadar hızlı yaşarsan o kadar hızlı ölürsün. - The faster you live, the faster you die.
Tabi iki taraftaki sıfat her zaman aynı olmak zorunda değil:
The deeper our sorrows, the louder we'll sing. - Üzüntülerimiz derinleştikçe daha yüksek sesle şarkı söyleyeceğiz.
İngilizcedeki “The sooner, the better” (Ne kadar erken olursa o kadar iyi olur) deyiminde de bu kullanımı görebiliriz.
(www.konuanlatımı.com)

Benzer belgeler

As as Konu Anlatımı - İngilizce Konu Anlatımı

As as Konu Anlatımı - İngilizce Konu Anlatımı A tangerine is half as big as an orange. - Mandalina, portakalın yarısı büyüklüğündedir. An orange is twice as big as a tangerine. - Portakal, mandalinanın iki katı büyüklüğündedir. Just, nearly, n...

Detaylı