Arkadaşım Bunuel

Transkript

Arkadaşım Bunuel
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
"Neden rüya gören bir insanın rüyasını ben de göremiyorum?
girip onu değiştiremiyorum?
Neden onun rüyasına
Can sıkıcı bir durum bu...
Ben sinema yaparak böyle bir engeli ortadan kaldırıyorum.”
Luis Buñuel
1 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Yazar: Volkan Durmaz
Luis Buñuel’in en sevdiğim tarafı, sinemayı acımasızca diğer sanatların üstünde tutmasıdır.
1960 yılında bir söyleşisinde şöyle der; ‘Geleneksel sanatların hiç birisinde, gerçekler ve
olasılıklar arasında, sinemada olduğu kadar büyük bir uçurum olan başka bir sanat daha yok.
Sinema filmleri, seyirciyi doğrudan etkisi altına alır; onlara somut nesne ve kişilikler sunar,
onları, sessizlik ve karanlıkla, sıradan bir psikolojik atmosferden soyutlar. Bu nedenle, sinema
hiçbir sanatın yapamayacağı kadar izleyiciyi heyecanlandırabilir. Ama aynı zamanda izleyiciyi
bu kadar aptallaştırabilen başka bir sanat türü de yoktur. Maalesef, günümüzde çekilen filmlerin
çoğunluğunda amaç tam olarak budur; entelektüel ve etik bir boşlukta parlarlar. Bu boşlukta,
filmler iyiye gidiyormuş gibi görünür.”
[1] Belki de bu
sebepten olacak Buñuel son yıllarında “artık pek film izlemiyorum” demiştir.
Sürrealist sinema dendiğinde akla ilk gelen isim şüphesiz Luis Buñuel’dir. 22 Şubat 1900'de,
İspanya’nın Calanda şehrinde dünyaya gelen Buñuel, 83 yıllık ömrü boyunca sanata ve dünya
sinemasına ses efekti montajcısı, besteci, oyuncu, senarist, yapımcı, diyalog yazarı, kurgucu ve
yönetmen olarak hizmet etmiştir. Hayatı boyunca da sürrealizmin sinemadaki bayrağını
taşımıştır.
1924 yılında ‘Entelektüel Dayanışma İçin Ulusal Enstitü’ sünde çalışmak için Paris’e gider.
Hepimiz gibi Buñuel de sinemanın bir “kaçış yeri” olduğunu keşfeder. Önceleri 1927’de Jean
Epstein’ın asistanlığını yapan Buñuel, hayatına yön verecek olan gerçeküstücülerle tanışır.
2 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Başta burjuvazi olmak üzere toplumu yıprattığına inandığı her şeyle savaşır. Burjuva ahlakını,
ahlaksızlık olarak nitelendiren Buñuel, ‘yaptıklarıyla, toplumun temelini oluşturduğu düşünülen
din, vatan, aile gibi kurumların; bireyler tarafından irdelenemeyeceğini, başka seçim yolu
bulunmayan bireyin asilik müfrezesinde yerini alacağını’ söyler. Tam bir burjuva karşıtıdır. [2]
Otorite ve burjuvazi onun başlıca düşmanları olmuştur.
Buñuel, İspanya’nın en seçkin film yönetmeni olarak anılsa da hayatının büyük kısmını
sürgünde geçirmiş ve neredeyse tüm filmlerini Meksika ve Fransa’da çekmiştir.
1929 yılında ressam Salvador Dali ile Fransa’da çektiği kısa ve sessiz ve ilk filmi olan “Bir
Endülüs Köpeği ( Un Chien Andalou ) Buñuel’i sürrealist sinemaya kazandıran film olur. Sinema
macerası da, yakın arkadaşı da olan Salvador Dali’nin, düşlerden yola çıkarak bir film yapma
önerisini kabul etmesiyle başlamış olur. Bu filmde, Salvador Dali ve Luis Buñuel'in gördükleri
kabusları birbirlerine anlatmaları filme esin kaynağı oluşturur.
3 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Bir film sahnesi düşünün ki, bir adam –ki bu Bunuel’den başkası değildir- usturasını bileyler, bir
sanatçı duyarlılığıyla onu bekleyen güzel bir kadının gözbebeğini keser. Bir başka sahnede,
kadın giysileri içinde bisiklet kullanan bir adam görürsünüz... Arkasından, avucunda oluşan
karınca yuvasına bakan bir başka adam, sokak ortasında kopuk bir eli bastonuyla kurcalayan
bir kadın, kuyruklu bir piyanoda eşek ölüleri taşıyan bir başka adam... Lakin, Bunuel’in,
senaryosunu Salvador Dali’yle birlikte yazıp yönettiği ve kendi rüyalarından oluşan bu ilk filmi,
gerçeküstücü sinemanın da öncüsüdür.
Buñuel, “Neden rüya gören bir insanın rüyasını ben de göremiyorum? Neden onun rüyasına
girip onu değiştiremiyorum? Bu, can sıkıcı bir durum... Ben, sinema yaparak böyle bir engeli
ortadan kaldırıyorum”
der ve gerçeküstücü sinemanın baş yapıtlarından birisi olan ‘Bir
Endülüs Köpeği’ üzerine çalışmaya başlar. Filmin başındaki ustura sahnesinin çıkış noktası,
Buñuel'in gördüğü bir kâbustur. Yine filmde karşılaştığımız, insanın avuç içinden çıkan
karıncalar, Dali'nin bir rüyasıdır.
4 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Bir Endülüs Köpeği, tümüyle bilinçaltına bir gönderme, aklın kontrol edilemez yönünün
yüceltilmesi gibidir. [3] Ayın önünden bulut geçmesiyle, kadının gözünün usturayla kesildiği
sahne arasındaki bağlantıyı kurduğunuzda, hayatta her şeyin bir diğeriyle bağlantısını kurmanız
da mümkündür…
Salvador Dali, Bunuel’le ortak çalışmalarının sonucu olan bu film için “Bir Endülüs Köpeği’nden
sonra yaptıklarına bakınca yeteneğin kimde olduğu ortaya çıktı”
der. Film ayrıca deneysel sinemanın tarihteki ilk örneği olarak da kabul edilir.
Bu filmden sonra Dali ile yolları ayrılacak olan Bunuel, bu filmin hemen sonrasında çektiği Altın
Çağ ile sinemada altın yeni bir dönem de başlatmış oldu.
5 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
1930’da çektiği ikinci filmi “Altın Çağ” ile çok sıra dışı bir yönetmen olacağını tekrar gösterir. Bu
film, Endülüs Köpeği'nin yanı sıra Bunuel'in Dali ile birlikte yaptığı ve sürrealizmin en üst
seviyeye çıktığı bir diğer filmidir. Filmde “acı” nın usta ismi Marquis de Sade'nin etkilerini de
gözlemlemek mümkün…
Bu filmde de en çok bahsedilmesi gereken Dali ve Bunuel'in gene burjuvaziyi yerden yere
vuruyor olması... Bir sahnede bir çocuğu tüfeğiyle vuran burjuvanın diğer burjuvalarca
‘ayıplanmaması’ dikkate değer. Lüks şatoda, yatak odasında ihtişamlı yatakta bir ineğin yatması
ve balo salonunda dans eden burjuvaların arasından at arabasıyla köylülerin geçmesi ise
imgeleme açısından muhteşem... Elbette bu film de aşırı sağcıların tepkisiyle karşılaştı ve
yasaklandı
6 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Bunuel, 1932 yılında İspanya’ya döndükten sonra “Ekmeksiz Toprak” adlı bir belgesel çeker ve
bu film de İspanyol makamlarca yasaklanır.
Buñuel, 195o’de Meksika’da çektiği “Unutulmuşlar” filminde ise varoş çocuklarının suça
eğilimlerini ortaya koyar. Usta, bu sefer de Meksikalılar tarafından ülkelerinin adını lekelemekle
eleştirilir. Ancak daha sonra filmin uluslararası başarısı Buñuel’in ününü arttırır. Film, Meksiko
City'de suç işleyen çocukların hayatlarını gözler önüne seren Bunuel'in sisteme karşı en
eleştirel filmlerinden birisidir. Bazı sahnelerde hiçbir teknik kullanılmadan slow-motion
yaratılmıştır. Bunuel'in diğer filmlerinin aksine tamamen “suç” oluşumu üzerine bir filmdir.
7 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Onun en verimli dönemi ise -kimine göre- bundan sonra başlayacaktır. Buñuel’in ikinci dönemi
1961 yılında çektiği ‘Viridiana’ filmi ile başlar. Bu yıllar, tarzı açısındanbir yol ayrımıdır.
Viridiana’da dinsel eleştiri tavan yapmış, film İspanya ve Vatikan tarafından yasaklanmış,
özellikle Katolik kesimi ziyadesiyle rahatsız etmiştir. Filmde fakirlere din adına merhamet eden
güzel kadın Viridiana, iyiliklerinin karşılığında hayal kırıklığına uğrar ve nankörlükle karşılaşır
(Katolikler herhalde en son bölüme en çok kızmıştır). Filmin sonunda, Viridiana’nın dinsel
eşyaları arasında yer alan Hz. İsa'nın başındaki çalıdan yapılmış tacı, evdeki hizmetçinin küçük
kızı eline alır, tacın dikeni kızın eline batar ve kız elini kanatan Hz. İsa'nın tacını ateşe fırlatır!
Sürrealizm Luis Bunuel’in tüm hayatını belirlemiştir. Sanki göz kapaklarının altına gizlenmiş yarı
baygın bakışı, onu gerçek olmayan buğulu bir hayatta yaşıyormuş izlenimini verir. Aslında
gerçek olan Buñuel’dir ve onun çevresinde dönen dünya tamamen gerçek dışıdır.
1962 yılında Meksika’da çektiği “Yok Edici Melek” ve 1965’te çektiği “Çöl Adamı Simon” filmleri
ile gerçeküstü tarzını geliştirmiş ve daha da ileri taşımıştır. [4] Özellikle eski zamanlarda geçen
“Çöl Aslanı Simon” da birden gökyüzünden uçağın geçtiği sahne, tarifsiz bir gerçeküstü
8 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
unsurdur.
“Burjuvazinin Gizli Çekiciliği” ve “Özgürlük Hayaleti” filmleri ise şüphesiz Buñuel sinemasının
doruğu sayılacak nitelikte… Bu filmlerinde de Buñuel, gerçeküstücülüğün devrimci görüşlerine
daima sadık kalmıştır.
“Burjuvazinin Gizli Çekiciliği” filmi, burjuvazinin ahlak, sınıf, din, hümanizm vb değerlere bakışını
gözler önüne seriyor. Film, burjuvazi kurallarının tüm değerlerin üstünde olduğunu göstermesi
açısından başarılı...
“Özgürlük Hayaleti” filmi ise Bunuel'in film anlayışını belki de en iyi anlatan filmidir. Filmde
sürrealist yaklaşım, satirik tarzda sunulmuştur. Kendi adıma en çok dikkatimi çeken sahne şu
oldu: ‘Küçük kız çocuğunun kaybolduğunu öğrenen aile, okula gider ve kızlarını okul müdürüne
sorarlar. Kız sınıfta oturmaktadır ancak onlar göremez, hala sınıfta onu aramaktadır. Küçük kızı
bulmak için sınıfı “sayıyla” sayarlar ve müdürden hesabını sorarlar. Kız bir ara annesinin yanına
gelir ve “orada olduğunu” söyler. Ancak ona, susmasını söylerler ve kızlarını da alıp karakola
9 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
giderler. Filmde sürrealist yaklaşıma en etkili örnek olarak bunu söylemek mümkün... Ayrıca
yemek masası etrafında sandalye yerine klozetlerde aile yemeği yenmesi de “burjuvazi adına”
irdelemeye muhtaç...
Sinema tarihçisi Ado Kyrou, Luis Buñuel üstüne yazdığı inceleme kitabında “tüm sinema
tarihinde, Luis Buñuel’in eserinden daha özgür, daha kişisel bir yaratış yoktur. Kalıplara onunki
denli uymayan, sinemasal geleneklere onunki denli karşı çıkmış, her türden tabuya onunki denli
egemen olan bir sinema da yoktur. Alışılmamışta, akıldışıda, önceden bilinemezde son derece
rahat olan, gülmecenin çeşitli alanlarıyla da içli dışlı olan Buñuel’in sinemasında, gerçeküstücü
devrim, bir emrivakidir, sanatının ayrılmaz bir olgusudur”
der. Usta Yönetmen Alfred Hitchcock da Luis Buñuel için ‘hayatı boyunca tanıdığı en iyi
yönetmen’ olduğunu açıklamıştır.
10 / 11
Arkadaşım Bunuel
Yazar Volkan Durmaz
Salı, 01 Ocak 2013 20:56
Zulüm
Buñuel,
icra
etmiştir.
vecanlının
kimilerine
katliam
Onun
adına
göre
çok
bilinen
filmlerinde
bütün
rekorları
daima
kırmışlardır.”
burjuvazi,
birisi
şöyledir:
din,
ülke,
“Tanrı
vb.
kavramların
vatan
yenilmez
altını
bir
oyma
takımdır.
sanatı
[5]gizemli
tanrının
onun
ben
her
gözüne
var
olduğunu
‘insan
hayatına
hayatı,
ispat
saygılıyım,
etse
bir sözlerinden
sineğin
bile
yine
bu
hayatından
periler
de
yaşayışında
kadar
daha
değerli
“Biri
bir değişiklik
çıkıp
veve
değildir’
etkileyici
karşı
olmayacağını
konamaz
der
birve
sinek
ekler:
şekilde
bile
belirtse
“Aslında
olsa...”
de
Buñuel’i
Buñuel,
Ama
onu
tüm
bir
hiçbir
arkadaş
uç
zaman
noktadaki
ilkgörüyor,
seferde
sanatçılar
sinemanın
tamamen
gibi
bir sınırdadır.
anlayamazsınız.
peygamberi
Ona
olarak
yaBenimse
taparsınız
kabul
ediyor.
endişeli
yada nefret
ruh halim,
edersiniz.
Luis
[1] My
[2]
[3]
[4]
[5]
Röp.
http://triyole.blogspot.com/2012/10/yonetmenim-canm-benim-luis-bunuel.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Un_Chien_Andalou
http://hcl.harvard.edu/hfa/films/2011aprjun/bunuel.html
Last
Çev.
Sigh,
Burce
ch.gibi
Yazaroğlu.
14
(1983).
Film
Culture
Dergisi, Sayı
21,
Yıl:
1960
11 / 11

Benzer belgeler