Doç. Dr.Ünver GÜNAY Bundan önceki makalemizde (1) Afrika`da

Transkript

Doç. Dr.Ünver GÜNAY Bundan önceki makalemizde (1) Afrika`da
ZENci AFRİKA'DA İSLAMİYETİN YAYıLıŞıNıN
- TEMEİ.. ETKENLERİDoç. Dr.Ünver GÜNAY
Bundan önceki makalemizde (1) Afrika'da reneller amsında İs­
lam dininin, daha Hz. Peygamber'in yaşadığı dMI'den başlayıp
günümüze kadar hangi safhalardan geçerek ve ne ,gilbi yolları
iLzleyerek yayıldiğını ana hatları ile göstermeye çalışmıştık. Bu yazımızda ise, Siyah Kıit'a'nın İslamiyeti kucaklama:smda etkili olan
etkenleri belirlemeye çalışacağız.
ıBu etkenılerin başında kuşkusuz, İ'Slam dininin din ve inanç
olarak öte!ki dinlere ve özellik.le Afrika'nın zend halklarının yerli
inançları .iıle orada öteden beri yayılmak için pek çoik faaliyetler gösteren Hıristiyanlığa olan üstfuılüğü ıgelmektedir. En son ve
mükemmel, fıtrı ve- gerçek din olan İsIMniyetin bir tek Allaib.'a,
-kullukita toplanan Tevhid inancına dayanmakta olup, bunun da
son derecede anlaşılması kolay, akla uygun ve sağlam oluşu ve
mesd1a HıriıSitiyanlı~taki Teslis inancında olduğu gibi bir takım
anlaşılması güç ve: karmaşık inançlara yer vermemesi, mütereddit
ruhunun aydınlığa kavuşması için güçlü bir iman ışığının arayışı
İçinde olan Afrika insanının dini
kucaklamasında önemli ve
etkin 'bir roloynamış ve oynama'L,tadır.
İkinci
önemli etken davettir. Müslüman aliımlef, vaizler, hocaLar ve şeyhler Mrika'nın en ücra köşelerine ve en ilkel kabilelerine kadar gitm~er, va'z ve nasilhatta -bulunarak halkı irşad
(1)
Bak: Ü. Gün~y, Zençi Afrika'da İslarrıiyetin Yayılışının Belli Başlı
Saflhaları, Prof. M. Tayyib Okiç Armağanı, A. Ü. İslami 1Iimler Faküıtesi yayını, Erzuııun'ı, 1978, s. 147-158.
105
etmişler
ve onları müslümanlığa davet etmişlerdir. Gerçekiten de,
İslamiyet kuzey Afrika'da yerleş1tikiten sonra, özellikle oradaki İ~­
lam kültür ve medeniyetinin büyük merkezlerinde yetişen din
alimleri, hocalra:r, vaizler ve şeylh1er, va'z ve nasihatta bulunmak,
irşad ve müslümanhğı neşrve tabliğ amacıyla ticaret ke~anlarına
katılmışlar ve gitrti'kleri yerlerde dinIenni yayımak için "çaiba harcamışlaI1dır. Bu kişiler, derin dinı bilgileri ve üstün kültürlerinin
yanı sıra, sahip oldukları ahlaki faziletleri, dürüstlükleri ve davranI'şlarmdaki asaletleriyle de etraflarının ~11gisini üzerlerinde toplamışlar; pek ta/bildir ki putperest zenciler onların bu üstünlüklerinin
dinlerinden geldiğini düş.ünmüş ve onunla Hgnenmişler ve bir
kere bu yüce ve üstün dinin esaslarını veıhakikatını öğrenince de
kolaylıkla müslüman olmuşlardır. ÖzeLliikle kuzey Afrika'daki K:ayrevan, Tunus, Te1emsan ve Kahire medreseleri gibi ünlü islam
kültür merkezleri bu tür din alimi, vaiz, hoca ve dailerin yetiş­
Hkleri yerler olarak dikkati çekımektedider. Öre~ yandan, islam
dini Afrika'nın içlerine kadar yayıldı'ktan ve çeşitli zenci müslü~
man devlet ve imparatorlukları kurduktan sonra oral~ da medreseler ve dinı öğretim yapan başka kuruluşlar açılımştır. Bu safhadan it1baren müslümanlığın zenci Afrika'daki en" büyük pro'Pagandacılarınm, kuzey Afrika'da yetişenlerden çok bizzat zendiler arasında yetişen biLginler, hocalar, vaizler ye şeyhler oldukları
anlaşıJmalctadır. Esasen, zenci halkların mÜ'slÜ!man olmalarından
itibaren, yeni dinlerhıi daıha iyi öğrenmek amacıyla çok eski de::. 'rlerden beri islam kültürünün büyük merkezlerine devamlı öğrenoi gönderdikleri bilinmektedir. Bu öğrenciler,. öğreIliimlerinin sonunda
ülkelerine döndüklerinde yalnızca müslÜım.an zencilere va'z ve nasiJhatta bulunmakla kalmamışlar, 'fakat aynı zamanda putperest
zenciler arasında: dinlerini yaymak için de gayret göstermişleı::dir.
Bunun en canlı örneğini yakın zamanlarda Seku Sanıgı:ı.re'nin'RH..
dişi SaJıilindeki faaliyetleri teşıkil etmektedir (2). öte yandan, bazı durumlarda, nerede Hristiyan:1ığı yayma fiaaliyeti o1muşsa orada
medreseler ve Kur'an mektepleri açıldığı veya hocalar ve vaizler
göndererek karşı propagandaya girişildiği de görülmektedir~ Mesela
kuzey Kamerun ,ve Çad'da bunun örneklerine rastlamak mümkün·
dür (3). Bu bakımdan, zenci Afrika'da on asırdan fazla bir geçmişe saihip bulunan müslümanlığın orada tutunmasında 'davetin
(2) Froelich J. C., Les Musulmans
(3) A:ynı eser, s. 88.
106
d'Atııique Noİre,
Paris, 1962, s. 87.
önemi gerçekten de büyüktür (4). Bununla birlikte, orada, mesela
teşkiJatlanmış hrıstiyan misyonerlerinin faaliyetlerine benzer, sis~
temli ve organize bir islami din propagandasına hemen hiçbir
deviııde rastlanmadığını da belirtmek gerekir.
kuzey afrikalı 'Veya bizzat zenci tüccarlar ve
siyah Afrika dünyasında müslümanlığın yayılmasında
en büyük rollerden birini oynamışlardır. Daha İslamiyetin kuzey
Afrika'da yerleşmesinden itİlbaren, müslüman ticaret kervanları
aralarında din bilginleııi, vaizler ve şeyhler v.s. de bulunduğu hal·
de güneye iniyor ve ternıSil ettikleri yüksek kültür ve özemkle ticaret ahlakı bakımından dürüstlük ve o~gunluklarıY'la zenci şefler
ve krallar nezdinde büyük bil' nüfuz ve itihar kazanıyor, onlarla
dost oluyor, toplantılarına katılıyor, dini mfuıakaşalara girişiyar
onların ilgilenini çekiyor ve sonunda bırtaıkı'ITI ticaret kolaylıkları
elde ediyorlardı. Bu cümleden olarak, ticaret yolları üzerinde dinlenme yerleri, hanlar, kervansaraylar, anbarlar ve antrepolar kurma iznini elde ettikleri anlaşılmaık:tadır. Bu konak yerleri camileri, mescidleri ve hatta medreseleriyle küçük birer şehireilik idiler. Bunlann ilk örneğini Gana'da müslüman kervancıların zencilerin oturdukları yere yakın bir yerde taştan inşa etıtikleri bir konak yeri teşkil etmekte olup, içerisinde 12 tan.e cami~n bulunduğu
rivayet edilmektedir (5). Da!ha sonra bu tüccarlar ve alimler zenci halk arasına ve özellikle kralların saraylarına nüfuz etmişler ve
hatta devlet idaresindeki yüksek mevkileri yavaş yavaş ele geçirmişler; bu arada, din, inanç ve küIıtür bakımından üstünlükleri,
keskin zeka. ve maharetleriyle bilhassa kralların ve üst tabakadan
kişilerin kaiplerini kazanmışlar ve sonunda
onları müslüman
yapmışlardır. Bu bakımdan, Afrika'da zenoi halklar arasında müs'lümanlığın yayılışında dikkati çeken önemli bir ndktanın da, müslüman a1ümler ve tacirlerin dinlerini yaymada ~ağıdan yukarıya
değil de yukarıdan aşağıya do~ yani tepeden tabana doğru giden bir yoı iılemelerinde toplandığını 'belirtmek gerekir. tsl~mın
Mrika'daki propagandacıI~n olarak vasıflandırılalbıÜecek olan tacinl'er, din alimleri, hocalar, vaizler ve şeyhler, çoğu zamanalt dü"
zeyden kişiler arasına kanşarak onların arasında dinlerini yayBuna
kaFşıhk,
seyyalılar,
(4)
(5)
Çelebi A., et-Tarih eı-tslami vel·Radarat el-İslami.yye, Kaıhire, 1972, C.
VI, s. 154.
Froelioh J. C., a.g.e., s. 80.
107
mak için gayret sadedecekleri yerde, öncelikle yukarı tabakalardan kişilerle ilişki kurmuş.lar ve böylece kralları,. prensIeri, yüksek devlet memurlarını ve halk arasında servet ve mevki bakımın­
dan zengin ve nüfuzlu kimseleri ihtida ettil'mişler. -daha 'S()nra
önderlerinin: ve büyüklerinin müıslüman olduklannı gören halk ta
zamanla onların dinini kucaklamıştır (6). Esasen, islama giren
kral, şef, prens vıb. üst talbakadan lişHer, yeni girdiklerı dinlerine hizmet aş.kı içerısınde, bu yeni dinlerin! tebalarına da kabuıl
etltilimek amacıyla faaliyete gİrişımişler ve bu amaçla camiler inşa
etltirrnişler, halkın islami iıbadetler, bayramlar ve vıedbelere saygılı
'olmalarını {'steyerek bu konuıda hiçbir, fedakarlıktan kaçınmaIDış­
lardır~ ki bunun örneklerini daiha Ö'.nCeki yazımıZdaı afııik~lı zen~
eilel" arasında islam dininin yayl'Iışı tarihinin panOramasInI çizer~
ken gö'~üş bulunma:krtayız. (7).
Bir fbaş'ka önemH etken, müslümanlarla: }Tern dinlere mensup kişiler arasında sık sık görülen evlenmeler ve doğumdur. Ger<iekten de özellilde müslüman erke'kIer, zenci putperest kadındada
evJendiklerinde eşlerinin ve doğan çocuklannın müslüman 'ölrnalan konusunda Li tizliikle dunnüşlar ve bu durum afrikah zenci halklar etrasında müslümanlığın yayılmasında büyük bir rOl1 oynamış
bul unına.ktadır (8).
Siyah Kıt'a/da islam dinininin'yay1ilmasmda rolü olan bir baş~
ka etken de dnaddır. Ancak bunu dini bit zorlama olarak anlamarnak gerekir. Esasen «!>inue zorlama yoktun> şeklindeki Kur'ani
prensibe tı.ymada müslümanlar genellikle tüm islam tariihi-boyunca bü;yük bir hassasiyet gösterdikleri ve fethettlideri yer.lerdekd.
gayri müslimleri isıama ıntida ile vengi ödemek arasında bit seçinl
ya'gmak üzere serbest bıraktıklan gibi, Aı:ıfika'da zenciler arasın·
. da müslümanlı~m yayıhşı tarihi boyunca da aynı prensibin bii~
yürıc birdini tolerans ve anlayış içerisiIllde uygulandiğı ve' komşu­
larıyla savaş edip onlara galtp gelen müslüman hükümdar ve·
kumandanıann, mağJup1an müslüman olı:ırt'ak ')'a da vergi ödemek
arasında S'etbest bırakınca bir kısım putperestlerin dethal bazıları- .
nın da 7..a:manla bu dinin yüceliği ve gerçeğini anlaıyınca müslüman
(6)
(7)
(8)
108
Aynı eser, s. 81-83.
Ba!k.: Günay U., a.g.m.
teY)' R., The Social StlUcture of .Isl;im, London, 1969,
S
46.
oldukları anlaşılma.'kıtadır. Hacı Ömer, Samari, Amadu v.lb. müslüman kral ve kuımandanların faaliyetlerinde bunun örnelkerini
görmek mümkündür. (9).
Afrika'da zencileI'in islama girişleri v.e güdikten sonraki dini
ve sosy~l hayatlarında tarikatlar ve şeyhterin rolü oldukıça büyüktür. Gerçekten de, bir fikir edinmiş ol:m.a:k bakımından mesela
Senegal'da ·idari merdlerin rakamlarına .göre 1957 yılında 1 mil·
yon ticani, 423 bin murid, 304 bin kadiri ve 23 bin de başka tarikatlara mensup insanın bulunduğu anlaşılmaktadır (10), ki bu
durum, zenci' Afrika müslümanlarının dini. hayatında tarikatların
önemli yerinin bulunduğunu göstermek balmmndan dikıkati çekicidir.
Woloflaruı serigl1e, pöl.lerin tierno ve
arlılarının da şeyh,
seyyi1d veya murabit adım verdikleri tarikat şe)ilileri ve onların
halife, mukadderı:ı, telamiz, taHbe, deraıviş. ve müri.dleri (1 ı) ile birlikte oluşturduklan dini grupların kaynağını, özellIkle murabit Relimesindende anlaşılacağı gibi kuzey Mrika'da aramak gerekir.
XI. yüzyılda Abdullah ;b. Yasin'in Senegal bölgesine inip, dbat
inşa ediışi, ıkıuzeyde fasIıladamrücadıele1eııi ve başarıları, güneyde
zencHerle mücadelesi ve Gana imparatorluğu üzerine mutlak galebesinin Senegal-Nijerya yöresinde islamın kesin olarak yedeş­
mesi sonucunu doğurmasmdan sonra, kuzeyıden güneye inen mu,
raibitlerin ve şeyhlerin arkası kesilmemiş, daha sonra giderek müslümanlığın zenciler arasında yayılıp kökleşmesine paralelolarak
ta, bizza,t onların arasından pek çıok şe)ililer çılmnş ve bunlar
çevrelerinde islam dimnin yayılmasında büyük bir rol oynamış'lar­
dır. Özellikle batı Mrika'da MorHanya ülkesi, kuzeyden güneye inen
şey:hlerin geçişlerinde mutlaka uğradıkları önemli bir uğrak bölgesi
olarak dikkati ç·ekmektedir. Bütün bu arap, bel1ber veya zenci şeyh)erin helibiri bir tarikata rrrensuptular.
Tarikatlar ve şeyhlerin zenci müslümanlar arasında oldukça
derin ve karakteristik rollere sahip olup, oraıda müslümatilığın yayılmaisında en büyük paylardan birinin onlara dÜŞ!II1ekte oluşunun
(9)
Froelich J. C., a.,g.e., s. 78·79; Monteil V., L'İslam Noire, Paris, 1963,
s. 82-103.
(10)
(11)
Vincent M., a.g.~., s. 127.
Aynı eser, s. 122-123.
109
nedenini, çoğunlukla, zencilerin animizm ve mistisizme olan derİn
ve içten temayilllerine tarikatların hatıni eiıhetle:rinin cevap v.er.tnelerinde görenler bulunmaktadır. Hatta, islam dininin zenciler arasında yayı:lışrnın tek ve gerçek sebebinin burada yattığını söyleyecek kadar ileri gidenlerin bulunduğu da görüLmektedir (l2). Bu
aşırı idd.iaların doğruluğu tartışma konusu olmakla birlikte, tarikadarm ve şeyhlerinı oradaki dini hayat ve özellikle islam
dininin yayılmasında oldukça önemli bir yerinin bulunduğuna da
kuşku yoktur.
·Buna karşılık, Afrika'da tarikatların, milli ve ırki bağları son
derecede güçlü olan etnik gruplann, islam ümmeti idealine karşılık
.bir reaksiyonunun ifadesi oldukları ve onların tarikatlaoDda gruplaşmak 'suretiyle bu tepkiyi açığa vurdukları iddiası da kaıbule şa­
yan :gôrülınemektedir. Çünkü, Afrika'da yayıgın olan tarikatların,
münhasıran belli bir etniık gruba tekalbill etırneleri sazkonusu değildir. Tersine muhtelif ırkıara mensup zencilerin çeşitli tarikatla- ,
ra girdikleri görulmektedir. Mesela, Senegal'daki muridler yalnızca
woloflardan değil, fakat aynı zamanda sererler, ttikuWrler ve diolalardan oluşmaktadıdar (13). Aynı ş.ekilde, zenci Afrika'da en
yaygın iki tarika.ıtan Ticani:lik ve Kadirilik, hemen hemen her milletten ve etnik gruptan zenciler arasında taraftarlara sahiptirler.
Nitekim, zenci zümreler arasında yaygın bulunan tarikatlar ve
bunların nerelel'de yayılmış ,olduklarına göz atmak ·bu durumu
açıkça ortaya koymaıktadır:
Eil1ndiği
gibi, X. yüzyılda Irak'ta Kufe, Bağldat ve Basra'da
ilk olarak ortaya çıkan tarikatlar. oradan öteki is.1am ülkelerine
olduğu g~bi Mrİ<ka~ya da geçmişler ve önce kuz.ey Afrika'ya yerleşerek, oradan y.avaş yavaş zenci dünyasına sızmışlardır. Tarikatların
zenciler arasında asıl yayılış.ı xıV-XVıI. yüzyıllar arasına rastlama~tadır. İlk yayılan tarikat Kaıdirtliktk. ÖZellikıle batı Afrika'da
çok sayıda taraftarları bulunmal{)tadır.Abdulkadir Geylani'ye nisbet
edilen ve ilk olarak XI. yüzyılda Irak'ta Olitaya çıkan Kadirilik,
zenciler arasında batı Mrika'da:n başka,. şeyhler ve tüccarlar sayesinde Tomhuktu'ya yerleşmiş ve oradan da Sudan'a geçmiş olup,
bu gün özellikle doğu Sudan'çla çok sayroa kadiri bulunmakitadır.
Zenciler arasmda Kadiriliğin belli başlı üç kiolu bulunmakta olup,
(L2)
(13)
110
Mon,ted V., aıg.e., s. 137-138; Deschamps H., Les Religİons de L'Afrique
Noire, Paris, 1975, s 95-96.
RoMot P., L'lslam Et Les Musuhnans d'Aujord'hui, Paris, 1960, s, 49.
bunlar Bekkaiyye, Bu Kunta ve Fa.zılij)'e'dir. Kadirllik esaslarına
sıkı bir şekilde bağlı olan Bekkaiyye XV. yüzyılda Seyyid Ahmed
el-Bekkai tarafından kurulmuş olup, batı ve orta Afrika/da 1850
lere kadar üstünlü~ünü korumuşsa da, daha sonra Ticanilik ile
Kadinliğin bir başka kolu olan Fazıliyye onun bu başarısına sed
çekmişlerdir.Ancak, bir asır .sonra Bekkaiyye'nin tekrar güçlendiği
ve özellikle Gambi, Kazaımaııs, Portekiz Ginesi, Liberya ~ Altın
'Sahilinde yayıldığı görülmektedir. Bu tarikat, sıonraları Nijer, Nijerya ve Kamerunda da tara,ftarlar bulmuştur. Kadiriliğin ikinci
kolu oLan Bu ..Kunta ise xıX. yüzyıl sonunda ortaya çıkmış olup,
yalnızca Senegal'de taraftara sahiptir. Şeyh Mmaınırned Fazıl (1780·
1869) ın kurduğu Fazı1iyye, özellikle Bekkaiyye'ye bir tepki olarak
ortaya çıkmış, Muhammed Fazrl kendisinin şerif olduğunu öne
sÜDmüş ve büyük bir müridIer gwbunu arkasında
toplamıştır.
Öte yandan, Kadinlik bir ara Senegal' d~ çöküntü belirtileri gösterımeye başlayınca, tukulör ırkına mensup bir şeyh olan Amadu
Bamba M'Backe yine Kadirilikten dağına bir dör.düncü kol sayılabilecek olan Muridizro'i kurmuş ve tuku1örlerden başka woloflar arasında da pek çok taraftar elde etrrniştir: Kaıdirilikten kaynaklanan bir başka tarikat ta Layen tarikatıdır, ·Bu tarikat senk·
retist özelliklere saihip.tir. Kurucusu Lima Hau Laye olan Layen
tarikatı, XIX. yüzyıl sonlarında ortaya çıkmıştır. Kadirilikle ilgili
unsurların yanı sıra, zencilerin animist inançlarının izlerini de bü·
yük ölçüde taşımaktadır. Yeşil Burun'dan başka yerde taraftarı
olm'ayan Layenler, evliliğin dörtkadınla sınırlaındırılm.adığını ileri
sürmekte ve oruç ve lıaccı reddetmektedirler.
Rufailik pek yaygın olmamakla birlikte, önce Mısır'dan Nil
vadisi boyunca ilerleyerek Somali'ye kadar uzanmış, da:ha sonra
da Kenya, Rodezya, Zengibar ve Komor adalarmda az çok taraftar dde etmiştir.
Afrikah zenciler ara~;ında en çok taraftara sahip olan tari-o
kat TicaniHktir. Bilindiği gibi, XVIII. yüzyılda Fas'ta ortaya çık·
m.ı.ş olup, kurucusu Seyyid Ahmed et-Ticani olan bu tarikat, XIX.
YÜZYLlın ilk yansından it~baren özellikle Hacı. Ömer Tall'in etkisiyle batı Afrika'da yayılmış, daha sonra, bir yandan öteki
Zienci ülkelerine yayılmaya devam ederken öte yandan da pek çok
kollara ayrılmış.tır. Bu kollardan Hamaliz:m, Nioı:ıo'da 1905 yılın­
da Seyyid Ahmed b. Amadu tarafından kurulmuş ve ö~ellikle Su·
LLL
~
dan'da çok tutunmuştur. Şeyh Hamallaıh\n liderliğinde modernİst
·ve hatta sapık bazı tenıayüJJerLde içine alan ve ır taneli tesbih
kullanmaları nedeniyle «11 taneli Tkaniler» de denilen hamalistler, namaz vakitlerini ve rekoltlarliı kısaltmakta, kıble yönünü Kabejden Niora'ya çevirmekte ve Kelime-i Şehadeti «Alİaih'tan başka
ilah yoktur ve bizim efendimiz Hamallaih'tır» şekline çevirıdilclerini
öne sünmektedider. Bununla birlikte, bu gün HamaHzm, Afrika'daki önemini oldukça kaybetmiş. olup, gün geçtikçe taraftarlarının
sayısı dikkati çekici bir surette azalmaktadır.
Ticaııiliıkten yakın zamanlarda aynlan bir kol da et-Terbiye'dir. Kurucusu Senegalli bir .demir'Ci olan şey!h İibrahim Nyass'.
tır. Taı;kat senegaI'den haşka, Yukarı VoLta, Nijer ve Nijerya'da
taraftara sahiptir.
. Hint menşeli olup, Mirza Gulann Ahmed'in kurıq.uğu ve 1s1amiyetie Hnstiyanlık arasında bir çeş~t setıkretizm iddiasında .olan
Ahmediyye, öteki tarikatların aksine olarak, Sallıradan değil de sahilden ve avnıpalıları tak~ben gelımiş olmasıyla dikkati çekmekte olup, fazla bir taraftara ~aıhip değildir.
XVII. ytizyılda Hicaz'da Muhammed b. A!bdülkerim es-Samm anı tarafından Ha:1vetiliğin bir} kolu olarak kurulmuş bulunan
Sammaniyye, XIX. yüzyıl başlarında Sudan'a girmiş ve beyaz
Nil'in her iki yakasında yayılmtş olup, sudanlı ünlü mehdi Muhammed b. Ahmed b. AbdulWı ta bu tarikata mensuptu. Sudan'in güneyindeki en önemli dini şaıısiyetlerden biri olan Şerif Yusuf el Hindi, Sarnman1liğin Hindiyye kolunun kurUCUlSudur.
Hasan· eş-Şazeli tarafından kurulmuş ohip, Mağ­
Orta Doğu ve Hicaz'da yayı1rmş bulunan Şazeliyye tarikatı, zenci Afrika ülkelerinden Gine, Zincler, Tombuktu, Sıokoto,
Kana, Nijer ve Somali'de taraftarlar e1de etmiştir. Zenciler ara,sın­
da Şazeliyye'nin üç kolu bulunmaktaaır: Birinaisi Muhammed h.
Nasir ed~Dray'm 'ku.rı4uğu Nasıriyye ,ıoolu 91uP. XIII. yÜ7Jyılda Mon·
tanya'da yayılmıştır. İkincisi, özellikle doğru ve orta Moritanya'da
yaygın ,bulunan ve Şazelilikle Kadiriliğin bir karışımından ibaret
·olan Gudfiyye kolu olup, XIII. yiizJyılda doğu Mori:tanya'da Şeyh
Muhammed Laghdaf tarafından kurulimuştur. Üçüncüsü ise, td·
risayye ~ey.a Ahmediyye koludur ki b~ kol da yine XVIII. yüzyılda.
faslı bir şeyh olan A!hıned b. tdris el-Fasi tarıfaınaan kurulmuştur.
XII.
rih,
112
yüzyılda
Mısır,
~
Tarikat O'nun oğulları tarafından SUıda~'a yayılmış, daha sonra
Habeşistan ve SOmali'ye geçmiştir. idrj1siyye'nin de ayrıca Ra·şidiy­
ye, Saliıhiyye, Emil'ganiyye Ve Senusiyye gibi kollan bulunmaktadır. Bunlarıdan Raşidiyye, doğu Sudan, Somali ve 'Erit~e'de yaygındır. Saliıhiyye ise yalnızca Somali'de tarattara saihiptiL Kuru.cusu Cezayirli Seyyid Mt:ilhammed b. Ali es-&nusi olan SenllSiyye,
kuzey Nijer, Nijerya, Çad, Libya ve Nil vadi:sinde yayıgındır. Emirganiyye'nin kLUucusu Aıhmed b. İıdris el-Fasi'nin tale'besi olan Muhammed Osman el-EmiI1gam'dir. Tarikat, :XIX. yüzyılda batı, doğu
ve kuzey Sudan, batı Haıbeşi1stan ve Eritre'ye yayı1m.ı'ştıL Sudan'·
daki tarikatlar içinde en yayıgın olanı budLU (14).
xıv-xvn. yüzyıllar arasında. zenciler arasında kôkleşen tarikatlar, özellikle XVIII. yüzyıldan sonra dini hayattıaki rollerini ar·
tırmış1ar ve lsıamiyetin.geniş halk kıitrelerine mal olmasıncia en büyük etkenler:den 'biri olmuşlarciır. Kjdeler, tarikatlara girmeleri sayesinde sosyal ·bir kadroya, pek çok toplumsal koffio/lıklara, kendisine bağlandıklan ·bir lidere, bir vecd tekniğine, himayeye 'Sahip
_olmuşlar ve böylece hem rwhen yücelmek ve hern qe güvenlıik içinde. huzura erişmek imkfmmı elde etmişler.dir. Böylece, afrikalı
zenciler arasında pek ço_k rollere sahip rudukları ve çeşitli göriiniimler altı~dabu r'Oll~ri 'Oynamayıa devam ettikleri anlaşılan tarikatların, yukarıda da görüldüğü gibi, son derecede küçük ve tali
branşlara bölünerek büyük din ve tarikat grupl~nndan ayrılma­
ları, bazılarımn tarih sa:hnesinden silinmeleri ve sonra yeniden
ve belKi de değ-işik adlar altında ol1tay~ çıkmaları, v çoğunluk­
la şeyıhlerin din anlayışınıda tarifini bulan bir müsıümahli.ğı özellikle !bellibir eğitimôüzeyinden yoksunhalk tabakalarına götürmeleri, zenci müslüma~ Mnika dünyasının 3inı yaşayışına mahsus karakterisük bi'r dini-so·syol.ejik olay 'Olarak karşımıza çık­
makıtadıf.
Mrika'da zenciler arasında islam dininin yapImasında etkili
olan f.aktörlerden söz ederken bir başka önemli bir etken üzerin-de de durmak gerekir,_ ki bu da, ANmpa sömürgeciliği ve bu(14)
Bak: Deschamps H., a.g.e., s. 96-97; Froeliah J. C., a,g.e., s. 183-263;
Cuop J. M., LesMusulmans En Afrique, Paris, 1975; Moreau R. 1.;
tes Marabouts de Dori, ASR, 1964, S. 17, s. ın·134; Monteil V., Une
Confrerie Musulmane: Les Moorides du Senegal, Asıt, 1964, S. 14,
s. 77-102.
113
na paralelolarak sistemli ve düzenli bir biçimde yüruıtülen hnstiyan mis onerliği faaliyetlerinin zenciler arasında müslümanlığın
yayılmasında oynadığı :rolıdür.
Bilindiği g~bi, gerçı*te Hrıstiyanllğın AlEtibelaki 'Varlığı çok
eski tarihlere uzanmalotaıdır. Bununla birlikte, orada asıl hnstiyan1aştınna hareketi, XVIII. yüzyılda avrupalılann sömürgecilik
hareketLeriyle hızlanımştır. Özellikle XIX. yüzyılda, miısyonerlemin
Mrika'odaki faauyetleri, ora d~letlerinin Batılılar tarafından teker beker sömürge haline getirilmeleri sonucu giderek artmış olup,
XX. yüzıyılın başlanndan bu yana yoğun bir biçimde sürmektedir.
Mrika'da Hnstiyanhk, özellikle güneyde tutunımuş, olUJp, hunda en büyük pay, hnstiyanlann zenci ülkelerine gahplere mahsus üstünlük 've efendi pozisyonunda gitmelerine düşmektedir. Afhalklann özgürlük ve bağımsızlıklarrm kaybetmenin tetaşı
içi'ne sÜI'Ükilıend~kIeri bir ortamda, mulhtelif hnstiyan mezhep ve
tarikatlan ,da kendilerine zendler arasmda tarafjtarlar htila(bilrnek, çeşitli yollarla dinlenni yaya:bi.1mek İ!Çİn adeta hirıbirleri,yle ya·
rışa gi:rmiş:1erıdi. Hatta bu yarış çoğu zaman rekabetıin çok ötesindekii ıbir dUşmanlığa da zaman zaman ıbürünırnüş ve çeşitli hrrstiyan guruplann bu yü~den birıbirlerini ağır bir dille suçladıkları­
ve ıJ:ıa,tta tekfir etti!kleri hiJle görıö:lmüştıiir {15). Biitıiin bunlara rağ­
men, Mriıka'da zenciler arasında Mıstiyan misyonerlıerinin çaJbalannın büyüklüğüne karşılık başarılarımn oldukça sathi ve düşifk
oluşu dikkati çekmeketdiL Nitekim, bu gün Mrika'da İslam dininin en çok taraftara sahip olan ve ora nüfusunun yaklaşık % 70
inin mensup bulunduğu din oluşu da bunu açıkca göstermekJte~
dir (16). Aynı şekilde, özellikle hrıstiyan mıisyonerlerinin f~aliyet
gösterdikleri pek çok bölge ha1'lamn sonunda din olarak kendilerine miislüman1ığı seçmeleri de, orada İ&lam dininin Hrııs:tiyan­
lığa oranla çok daIha faızla tutU:ndu~ ve yayı1ıdığını açıkça göstermektedir. Gerçektende, özellikle miısyonerlerin dinlerini yayma'k
için faaliyet gösterdikleri bölgelerde zenci halklann sonunda kendilerine din olarak müslümanlığı seçmelerinin örnekleri sayılama­
yacak kadar çokıtur. Mesela, Kaız.amans',tn bir köyün hmtiyan
sakinleninin kısa bir müddet sonra müslüman olmaları, Dyofror
riblı
(L5) Mueller J. C., Old Wine in new Wines.kin5, ASR, 1974, S. 38, s. 56.
(16) Çeleıbi A., a.g.e" C. VI, s. 153.
114
köyünün 1952 yılında 35 katolik ve 3.000 kadar putperest sakini
buhmmasına karşılık 1963 te bu köyde oturanların taımam.ınm ls.
lamiyete ilitida etmiş olması, kuzey Dahomey'de Barjjba kabilesine
1948 yılında bir hnstiyan misyonerinin giderek kabile lliı.lkmı
hrıstiyanlaştwmaslliakarşılık 1952 de ayrn kabileye bir müsLüman
şeylhin uğraımasından sonra ,~aJhile hallonın tamamının müsHlı;nan
oluşu, Mali'de 1936-1950 yıılları arasında
yani ya:kla.şık 15 yıl
içinde müslümanların sayısının iki katına çıkwemnesi, 3040 yıl
öncesine kadar müslüman yolcunun oturduğu taıburenin bile ya·
kıldığı Senegal köylerinin bu gün baştan/başa hhlmiyet dairesine
girmiş olmaları, bunun canlıı bir kaç örneği olmakıtadırlar (l7).
Avrnıpalıların zenci'lerin ülkelerini ele geçirip sömij.I1geleş,'tir­
meleri ve üstelik kendi dinler; olan Hrıstıiyanlığı onlara kabul etörmek için yoğun btir faaliyete gir.işmi'Ş olmalarının" zenci müslümanları da ken.di dinlerini savunm~k ve hatta yayımak gayretine
ittiğine kuşku yoktur. Öte yandan, avrupalıların büyüklük komp·
leksi içerisinde kendilerini zencilerden üstün ve onları hakir görmeler'İ, üstün bk medeniyetin temsilcileri edasıyla yerlilerle alay
etmeleri, zencilerde .derin bir aşağılık duyıgusu yaratmış: buna
karşılık, İı slaımQyetip evrensel karakteri,
zenc~lerin müslüm<rnlık
. kadrosu içerisinde hor görülmüş şahsiyerlerine bir dayanarak, liyakat ,saygı ve eşitlik bulmalanna vesile olmuştur, ki bu durum,
zenciler arasında müslümanlığın, AıvnıJpa sömiirgeci1iği ve hrıs­
tiyanlaştmma hareketlerinden bu yana, o zamana kadar g'Öriilmedik bir hızla yayılmasına imkfuı verımiştir. Öyleki, tslamiyetin,
bir asır yani Avrupa sömüI1geciliği ve yoğun miısyonerlik faaliyetlerinden bu yana zenci Afrika dünyasmda kaydett!i.ği, ilerleme,
onun zenciılerle ilk t~masından bu yana geçen on asırlık dönemde kaydettiğinden çok dalha fazla alımuştur. SÖInÜI1geoilik şoku­
nun, Afrika'nın geleneiçsel ve cemaatçı ka'bilelerinde uyandırdığı et·
kiler, eski dini, siyasi, ailevi ve sosyal sistemler ve değerlerin yı­
kılmasına neden olmuş, bu arada ortaya çıkan manevi..d,ini boş­
luğun doldurolması ıise, akıl almaz birtakım inançlann yer aldığı
ve. kişiıleri manevi ve dinı bakımlardan tatminden aoiz Hrısti­
yanlık yerine, Tevhid'i kendine bayrak emnrnliş, inıs,an ve toplum
tahiatlarına. uygun, yüce ve gerçek İslam dinine nasip olmuş­
tur.
son
(17)
Montei·} V., a,g.e., s.
ıo-ll,
49.
115
Öte yandan, AVIJıpa1ılann zenol ülkeleviııde giriştiHerıi sÖmürgeleştirme ve. hristiyaiılaştınr.a çarbalarının yaru s~a, yol, okul,
modern ulaştırma ve haherleşme ,araçlan, kenrt1eş:me gibi modern '
teknoloji ve meCıeniyetin gereklerini' de beraberlerinde zencilere
götürmüş olmalaruıın, Afrika'da İsramiyetin en ücra köşelere ve en
ilkel kaibilelere kadar ulaşmasında önemli hir rol -oynadıgı anlaşılmaktadır.
.
Gerçekten de XVIII. yÜızyil somarına kadar, özellikle tlSlt
ta:bakalarda taraftanlar bulmuş olan İslam, dJini, XIX. yüzyılda, A'V~
rupa sömürgeciliği ve Hnstiyan misyonerliğine paralelolarak, alt, üst olan siyasi, sosyal ve dM ortam içerisinde, büyük bir hızla alt
tabakalara yayılmış ve kitleler kısa ıamanıda ve büyük oranlarda
hidayet dininoi, kucak1arnışl-ardır. Tarikat şeylılern, vaİzler, din hilginleri, Kur'an hoca1arı ve tücCarlar, modern kitle ulaşım ve haberleş:ıiıe araçlanDln aracı1ığı!)'la haLka dalha çok yaklaşmak ve on.
lara müsıüma.I].lığı daha yakmdan ve iyi bir b1çimde tamtrnak imlclnını elde etmişlendir. Üstelik, sömürge idarelerinin yerli halka
nüfuz etmek ve sıiyasi iktidarlarını onlara kadar indirmek gayretlerinde, putperest zenci şefIerden ziyade müslüman hderleri aracı olarak kullanmayı tercih etmeleri, davranışları, konuşmaları,
inançlan, ibarletleri ve aıhlaklanyla avrupalılardan çok daJha farklı
olan müslümanların yerLi haı1k arasında nüfuz kazanmaları ve yerli dinlere mensup kişilerin t~lfurrı:i-yete. yaklaşmalarmda 'rolü olan
bit başka etken oLmuştur. A)nı şekilde, Avrupa sömürgeoniği ve
Hristiyan misyonerliğine paralel olarak,. İslam dininin aşağı düzeyden ze'I1ci halklar arasında hızia yayılmasında, yeni kurulan
büyük ve modern kentlerder kabileleri, köyleri, aileleri ve akrabalarından üzak bulunan Zleneilerin, k-endileJlini koskoca kentin ve
yabancı bir kültür ve medeniyetin >ortasında iıster istemez, yabancı
ve şaşkın hissetmelerine karşılık, kıolonia1İıstten hakaret g'Örlirken, sıkı diRi bağlarla birbirlerine kenetlenmiş.) dini ve aJhl:ild ,bakıın1ardan üstün, insanı taraflan son dereoede giiçlü müslüman cemaat1ar ve özellilde tarikat guruplarının kucağında sığınak bulmuş
olmalarının da Ö'nemH 'bir rolünün bulunduğu anlaşılmaktadır (18) .
. Z~nci dünyasında son hirJmç yüzıyılda müslÜim,-anlığın büyük bir yayılış hızı kaydetmesinde, sıkı tem::ı-s, müslümanların örnek davraIll.5ları ve insani taraflantıın üstünılüği,inün, dinlerinin yüceliği~le
(18)
116,
Froe1İ'oh
1. C., aJg,e., s, 83-97.
birleştiği her yer-de kesin bir' roloynadığını önemle belirtmek ge-
rekir.
Görü1düğü gibi, aıfrikalı zenciler arasında İslam mninin yayıl­
masının
pek çok dini, tarihi ve sosyal nedenleri bulunımakta olup,
bu dinin zenci dünyasında .gün geçtikçe yeni taraftarlar 'bulması
. bu etkenlerin karm~ık etkileş.iminin bir sonucu olmaktadır. Bu. na karşılık, hızla yayılmanın sebebini bir tek etkene bağlamak eksik ve hatalıdır. Bununla birlikte, özellikle hnısıtiyan misy.onerl~
rinin yoğun çabalanna rağriııen İ:slam dininin z~nciler arasında
sür'ade yayılmasını tek sebeple açıklamak eğiliminde olanlar ve
mesela bu dinin çok evl'iliğe (poligaıriı.i) cevaz vermesine bağlayan­
lar da eksik. değildir (19). Oysa ki, mr kere hnstiyanlıkta polig'ami yasağına raıst1anmadığı gibi, Afrika'da yerli dinlere mensup
zendler ve mHsIÜJmanların yanı sıra hnsti'Yan zencileıin de dörtte birinin poligarn oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan, pek çok
durumlarda müslüman zencilerin monogam'İyi tercih etmeleri ve
mesela kuzey Nijerya'da 1954 yılında Jean Rouah tarafından yapılan
bir anketten, 1000 müslÜJmaın aileden 903'ünün tek kadınıla evli 01-.
duklarının anlaşılmasına karşılık, gerek yerli inançlara mensup
ienci aileler ve gerekse hrıstiyan zenci anelerde çok evli olanlann
sayısının çok .daha fazla oluşu (ZO),poHigaminin İslamiyetin Afrika'da zenoiler arasında.yayılışını açıki1ı:unaya yeterli olmadığı gibi,
tek sebepTi açıklamalann yetensizliğini de açıkça göstermektedir.
Bsasen, s.osyal olaylarınoluşumunda tek etkeı:ıin değil, bkat birden çoK etkenin değişken Qlaı-ak ro] oynadıklan göz öniine alı­
mrsa, 'dinin toplumoŞal içinde yayılması sürecigibi bir dini- topıum~
salolgUnun da aynıoluşumun dış.ıı:ıda ka1Jması düşünülemez.
(19)
(20)
Monteil V., aig.e., s. 166.
(Aynı eser, S. 16--167) Montei1 V., a.g.e., S. 166--167.
1.17
ZENCİ AFRİKA'DA İSLAMİYETİN YAYıLıŞıNıN
- TEMEL ETKENLERİ-
(ÖZET)
Doç. Dr. Ünver GÜJlay
Afrika'da zenGiler. arasınıda İıslaını: dininin yayılması, Hz. Peygünümüze kadar süregelen ve halen de
devam etmekte olan uzun ve karmaşIik bir süreçtir. Bu uzun ve
karımaşık sürecin oluş.uımunda ise, dini, tariibi ve sosyal pek çok
etkenlerin önemli birer rolü buılu:nmaktamr. Bu etkenlerin başm.­
da, t'slam dininin öteki dinlere olan üstünlüğü. gelmektedir. İkin­
ci önern!l:i bir etken davettir,
gamberdeıv:rinden başlayarak.
Aynı şekilde, tüccarlar, şeyıhler ve tarikatlar, evıenmeler, dotemas ve nihayet A'Vrupa Sömürgecil.iği ve Hrı~­
ğum, dhaıd, sıkı
tiyan Misyonerljği.r:rin yarattığı dini ve -sosyal kaos, manevi boşluk
ve arayış. Qrtamı karşısında, zenoHerin gerıçeği İslam d~ninde görmeleri ve müsliiıman cemaatlar içerİlSiınde kendilerini giiven içinde bulıİ:ıaları gibi başka pek çok etkenler ve ajanların da, önemli
birer rolü bulunırnakta olup;' bu gün nüıfusunun üçte ikisi :ınüs­
IÜJman olan zenci dünyasıhda, İslamiyetin gün geçtikçe yeni taraFtarlar kazanması, bütün bu etkenlerın karşılıklı ve karmaşık
etıkLleşiminin SDnucu ortaya çıkan, enteresan hir ilim- sosyolojik olgudur.
118

Benzer belgeler