Untitled - Türkiye Finans
Transkript
Untitled - Türkiye Finans
paylaşımdan İkram Göktaş Mevsimler Değişirken… Sarıdan yeşile kaçan yaprakları ile hüznün kraliçesi sonbahar, yerini beyaz baş tacımız kışın güzelliklerine bırakırken değişen sadece mevsimler olmuyor. Her yeni bir mevsimde hava gibi bizler de değişiyor ve tüm bu değişkenliklerle birlikte “merhaba” diyoruz hayata… Bu yüzden bu sayımızda “Güncel” sayfamızda yeni yatırım alanlarını ele aldık ve başarılı olmak isteyen girişimcilerimiz için alternatif alanları anlattık. “Ekonomi” de ise gelişen ekonomide girişimcilerin etkisini onların her birinin hikâyesi ile birlikte kaleme aldık. Tabi ki tüm bu değişkenliklerin yanında geçmişten günümüze değişmeyecek olan değerlerin ve bu değerleri içinde barındıran kentler de vardır. Bu kentler artık bu değerleri ile birlikte marka olmuştur ve güzellikleri solmak bir kenara artarak sahip oldukları güzellikleri yaymaya devam ederler. İşte bu kentlerden biri “Gaziantep”. Arkadaşlarımız sizin için bu kenti karış karış gezdiler. Bu sayımızda şube sayfalarımızda ise Gaziantep ilindeki dört şubemizi ziyaret ettik: Gaziantep Şubesi, Gatem Şubesi, Suburcu Şubesi ve Şehitkâmil Şubesi… Dört şubemizin dört şube müdürü de içtenlikle başarılarının sırlarını paylaştılar. Bankamızdan kısmında ise KOBİ Bankacılığı’nın KOBİ’lere özel çıkardığı Siftah Kart ve İşletme Bankacılığı bünyesinde piyasaya sürülen Faal Kart’ı işin uzmanlarından dinledik. Siftah Kart’ın avantajlarını Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı Müdürü Tamer Dağlı anlatırken, İşletme Banka- cılığı Müdürü Salih Öten ise, esnaf ve işletmecinin acil ihtiyaçlarına anında cevap verecek Faal Kart’ı anlattı. “Müzik kanımda dolaşıyor” diyen ünlü şarkıcı ve aynı zamanda aranjör olan Mustafa Ceceli de mütevazı kişiliği ve içten cevapları ile Paylaşım’da yerini alıyor. Aradan geçen yıllara rağmen değişmeyecek bir değerimiz, Ata Sporumuz Güreş’i de bu sayımızda A’dan Z’ye sizlerle paylaşmanın mutluluğu içerisindeyiz. Türkiye Finans olarak bu yıl, Türk güreşinin en büyük klasiği olan tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne destek olduk. Olimpiyatlardan sonra dünyanın en uzun geçmişe sahip spor etkinliklerinden biri olan Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni önümüzdeki yıllarda da destekleyerek bu çok önemli kültür mirasımızın bilinirliliğini artırmayı hedefliyoruz. Yönetim’e ayırdığımız sayfalarda “Yönetim Bilişim Sistemleri’ni, Kültürümüz sayfasında yıllardır topluma ayna tutan berberleri ve Dijital Çağ bölümümüzde ise Akıllı Saatleri anlattık. Kocaman hayatları ile asırlık ağaçlar, nesillerin günümüzde adlandırıldıkları X, Y ve Z kuşağı tabirlerinin ne anlama geldiği, Doç. Dr. Ali Akben’in “Aman yediklerimize dikkat edelim” diyerek öneriler ve uyarılarda bulunan yazısı da bu sayımızda sizleri bekleyen diğer konular arasında... Kısacası yine güzel, çok güzel bir sayı oldu. Keyifli okumalar… içindekiler 8 <D\ÜQ.XUXOX .DDQ'HPLUNHVHQ ûHEQHPg]WUN úO\DV<×OG×] +DONODñOLíNLOHU 0HUW3DIWDO× <ÐQHWLP<HUL <DNDF×N0HYNLL$GQDQ.DKYHFL Cad. No: 139 .DUWDOúVWDQEXO 7HO3E[ )DNV WXUNL\HILQDQVFRPWU SD\ODVLP#WXUNL\HILQDQVFRPWU Ticareti Kolaylaştıran Yenilikler; Siftah Kart ve Faal Kart “Gaziantep’in Size Anlatacakları Var.” Türkiye Finans Girişimci Bankacılık İş Ailesi, bankacılık işlemlerinde hız ve pratikliği sağlamak adına atağa geçti. KOBİ Bankacığı’nın KOBİ’ye özel çıkardığı Siftah Kart ve İşletme Bankacılığı bünyesinde piyasaya sürülen Faal Kart, işletme sahiplerine getirdiği avantajlarla kesintisiz ve hızlı ticaret yapma imkânı sunuyor. Güneydoğu Anadolu’nun koşar adım gelişen kenti Gaziantep, bir şehre sadece “kent”olabilme yönünden bakmamak gerektiğini öğretti bizlere. Evet, ortada dev bir kentleşme, ekonomik büyüme ve bir nüfus patlaması vardı. “İlgilenmeyin” dedi bize Gaziantep. “Benim size anlatacaklarım var.” Yatırım Yapmadan Önce… <DSÜP +D\DW<D\×QF×O×NúOHWLüLP<DS×P (ùLWLP+L]PHWOHUL9H7LF/WGûWL Dünya değişiyor… İnsanoğlu zaten sürekli kendini yenileyen ve değişen, değiştiren bir yapıya sahip. Hal böyle olunca da yeni yatırım alanları birbirinden farklı konseptleri ile girişimcilerin ve firmaların merceği altına alındı. Yatırım yapmadan önce bu yazımızı mutlaka okuyun deriz biz, kısacası… (GLWÐU $OLúKVDQ%D\UDN 0XKDELUOLN+L]PHWOHUL Gafa Ajans 6DQDW<ÐQHWPHQL Hasan Dede Şarkıcı ve aranjör Mustafa Ceceli, müzik sektörünün hem mutfağında hem de kamera önünde olması ile bir elinde bin marifet diyebileceğimiz isimlerden biri. Özellikle mütevazı kimliği ile gönüllerde yer edinen Ceceli, bu sayımızda sayfalarımızı güzelleştirdi ve tüm samimiyetiyle sorularımızı cevaplandırdı. 28 *UDILN7DVDUÜP 6HYLOûHQHU güncel .DSDN)RWRðUDIÜ *D]LDQWHS %DVNÜYH&LOW ûDQ2IVHW0DWEDDF×O×N +DPLGL\H0DK $QDGROX&DG1R .Dù×WKDQHúVWDQEXO 7HO )D[ Müzik Kanımda Dolaşıyor yaşam 6RUXPOX<D]ÜñíOHUL0ÖGÖUÖ 1dLùGHP%HOJXWD\ 14 mekan *HQHO<D\ÜQ<ÐQHWPHQL úNUDP*|NWDü bankamızdan ñPWL\D]6DKLEL 7UNL\H)LQDQV.DW×O×P%DQNDV× $G×QD V. Derya Gürerk 20 46 54 spor kültürümüz sağlık 24 Ata sporu: Güreş Günümüzde Türkiye için bir yaşam biçimi futbol... Futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz. Derbilerde sokakları boşaltıyor, büyük başarılarda kutlamalarda tavan yapıyor, hüzünlerde ‘kim suçlu’ araştırmalarına dalıyoruz. “Futbolun ardından en çok hangi sporu seviyoruz” diye sorsak, voleybol, boks, tenis diyenler de çıkabiliyor ama cevap ağırlıkla basketbol oluyor... Ama bir soru var ki, cevap hiç değişmiyor... “Türklerin ata sporu” diye başlayan cümleler, herkeste “Güreş” diye yanıt buluyor... Yıllardır Topluma Ayna Tutuyorlar Hz. Muhammed’in ‘sakal-ı şerif’ini kesen Selman-ı Farısi olduğu için berber dükkânlarında “Her seher besmele ile açılır dükkânımız, Selmanı Farisidir pirimiz üstadımız” yazan bir levha vardır. Gelişen Ekonomide “Girişimcilerin” Etkisi Yediklerimiz Hasta Etmesin Modern zaman hastalıklarını ve neler yapılması gerektiğini Paylaşım Dergisi okuyucuları için kaleme alan Doç. Dr. Ali Akben, “Doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğrular ile ilgili ezberlerinizi gözden geçirmenizi teklif ediyorum.” diyor. Kocaman Hayatları İle “Asırlık Ağaçlar” Her biri yeni, farklı ve bir o kadar da sıra dışı fikirleri ile ekonominin nabzını tutuyorlar. Türkiye’nin genç girişimcilerinden bahsediyoruz. Uzmanlar, girişimcilerin cesaretleri ve bu farklı projeleri sayesinde Türkiye ekonomisinin dünyadaki en iyi ekonomiler arasına gireceğini söylüyor. Hiç hareket etmeden, köklerini en derine sarkıtmış ve asırlardır orada yaşayan ağaçlar, sessizce saklarlar gövdelerinde kocaman hayatları. Yaşımız kaç olursa olsun, yanlarında çocuk kaldığımız ağaçların en büyük sorumluluğu, insana ve doğaya hayat vermektir. Ecellerinin insana bağlı olduğunu bile bile yine de hayat verir ağaçlar. Tek meydan okudukları şey ise zamandır hepsi bu… ekonomi zaman 50 40 4 Bizden Haberler 32 48 56 58 60 62 64 Şube Dijital Çağ Bilim- Teknik Kültür-Sanat News Şube Bilgileri Bulmaca bizden haberler Anadolu Markaları Yarışıyor, Türkiye Kazanıyor A 7UNL\H)LQDQV.DW×O×P%DQNDV×GHVWHÿL\OH&DSLWDOYH (NRQRPLVWGHUJLOHULQLQG]HQOHGLÿL$QDGROX0DUNDODU× <DU×ĂPDV×JHUoHNOHĂWL7UNL\H·QLQWPLOOHULQGH PDUNDELOLQFL\HUOHĂWLUPHNDPDF×\ODG]HQOHQHQYH DO×NDNĂDP×\DS×ODQ|GOJHFHVLLOHVRQXoODQDQ$QDGROX DUNDODU×<DU×ĂPDV×PDUNDROPD\ROXQGDLOHUOH\HQOHULQEDĂDU×|\NOHULQLELUDUD\DJHWLUHUHN VHNW|UOHUHLOKDPYHUGL Capital ve Ekonomist dergileri işbirliği ile bu yıl yedinci kez düzenlenen Anadolu Markaları 2013 Yarışması, Türkiye Finans Katılım Bankası sponsorluğunda gerçekleşti. Türkiye’nin tüm illerinde markalaşmanın önemi konusunda bilinç düzeyini yükseltmeyi hedefleyen yarışma kapsamında geçtiğimiz aylarda çeşitli konukların katılımıyla Çanakkale, Denizli, Gaziantep ve Şanlıurfa’da marka bilincini artırmaya yönelik toplantılar yapıldı. Anadolu Markaları Yarışması’na geçtiğimiz yıldan beri destek verdiklerini ve Türkiye’nin dört bir yanından markalaşma öykülerini paylaşan şirketlerle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadıklarını aktaran Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, “Ekonomideki küreselleşme unsuru, markalaşmayı zorunlu hale getirdi. Bunun bilincinde olan birçok şirket, stratejilerinin odağına markalaşma yatırımını aldı. Özellikle ülke ekonomimizin lokomotifi olan KOBİ’ler, markalaşma yolunda profesyonelleşmeye, organizasyon yapısında önemli değişikliklere gitmeye başladı. Ulusal markalarımızın küresel bir güç olmak için yatırım yapması, hem ülkemiz adına gurur duymamızı, hem de geleceğe yönelik heyecanımızı artırıyor. Anadolu Markaları Yarışması da, bir dünya markası haline gelmek isteyen firmalarımıza önemli bir fırsat sunuyor. Kurulduğu günden bu yana reel sektöre ve dolayısıyla ülke ekonomisine hizmet eden Türkiye Finans olarak bu stratejimizle paralel bir misyon üstlenen Anadolu Markaları Yarışması’nı desteklemekten mutluluk duyuyoruz” dedi. 4 Büyük Şirketler ve Küçük İşletmeler iki ayrı grupta ödüllendirildi Anadolu Markaları 2013 Yarışması’nda, Türkiye’nin tüm illerinde marka olma yolunda ilerleyen ve markalaşma stratejisiyle fark yaratan kurumlar 13 Aralık akşamı İstanbul Conder Hotel’de gerçekleştirilen ödül gecesinde ödüllendirildi. Yarışmada kurumsal ve ticari firmalar, “Büyük Şirketler” ve “Küçük İşletmeler” olarak iki grupta değerlendirildi. “Büyük Şirketler” ve “Küçük İşletmeler” grupları içerisinde sektörlere göre ayrışan farklı kategorilerde, markalaşma konusunda en başarılı performansı sergileyen ilk 3 şirket ödüllendirildi. Türkiye y Finans Ailesi Kıtalararası Koştu İnsan kaynakları uygulamalarıyla fark yaratan Türkiye Finans, 17 Kasım 2013’te 35’incisi düzenlenen İstanbul Maratonu’na katıldı. Türkiye Finans Koşu Takımı’nın uzun zamandır heyecanla beklediği kıtalararası maratona toplam 78 Türkiye Finans çalışanı katıldı. Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, hayata geçirdiği insan kaynakları uygulamalarıyla farkını sergilemeye devam ediyor. Hızlı gelişimini ve iddiasını insan kaynakları politikalarıyla destekleyen Türkiye Finans, 17 Kasım’da düzenlenen Vodafone İstanbul Maratonu’na katıldı. Türkiye’de uluslararası nitelikte en önemli maraton olan Vodafone İstanbul Maratonu’na Türkiye Finans Koşu Takımı 3. kez katıldı. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan yarışa Türkiye Finans’tan toplam 78 çalışan katıldı. 5 kişinin 42,195 kilometrelik maratonda yarıştığı koşuda, 6 kişi 15 kilometrelik, 9 kişi 10 kilometrelik parkurlarda mücadele etti. 58 Türkiye Finans çalışanı da halk yürüyüşüne katıldı. Bu yıl İstanbul Maratonu’na üçüncü kez katıldıklarını belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, ‘’Kıtalararası İstanbul Maratonu, ülkemizin en önemli spor organizasyonlarından biri. Bu yıl İstanbul Maratonu’na 3. kez ve ‘Bir Olmak’ felsefemizle katıldık. Bankamızı temsil eden Türkiye Finans Koşu Takımı, kıtaları birleştiren bu maratona hazırlanırken birlikte spor yapmanın iş hayatına olumlu katkılarını deneyimleme fırsatı buldu. Her zaman olduğu gibi ailelerimiz de bu etkinlikte bizi yalnız bırakmadı. 41 kişilik misafir grubumuzla birlikte toplam 119 kişi ile maratona coşkulu bir katılım sağladık. Katılımlarından dolayı tüm koşucularımıza teşekkür ediyor ve yarışta gösterdikleri başarı için kendilerini kutluyorum” diye bilgi verdi. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 5 bizden haberler Türkiye Finans’tan avantajlı çalışma koşullarıyla yazar kasa POS desteği Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, perakende sektöründe yer alan ve mobil pos makinesi kullanan işyerleri için yeni nesil yazar kasa POS’u avantajlarla beraber sunuyor. Türkiye’de onay alan farklı yazar kasa POS markaları ile yapılan işbirliği çerçevesinde mobil olarak kullanılabilen yazar kasa POS’lar, kapıda ve masada ödeme alan işyerle- rinin hayatını kolaylaştırıyor. GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı) onaylı olan yazar kasa POS’lar, uygun fiyatlama paketleriyle de dikkat çekiyor. İşyerleri 5 farklı fiyatlama paketi ile peşin fiyatına 36 taksit imkanından yararlanabiliyor. Ayrıca aylık ciro sözü vererek yazar kasa POS kampanyasından yararlanan Türkiye Finans müşterileri her ay puan kazanarak cihazlarını bedavaya getirebiliyor. Türkiye Finans Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semih Alşar, ödeme sistemlerindeki bu yeni döneme geçiş sürecinde üye işyerlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çok uygun fiyatlama ve çalışma koşulları geliştirdiklerini belirterek “üye işyerlerimize ve yeni üye olacak işyerlerine özel avantajlar içeren 5 farklı fırsat paketi hazırladık. İşyerlerimiz Türkiye Finans şubelerinden başvurarak farklı marka seçenekleri ile sunduğumuz yazar kasa POS fırsatlarından yararlanabilecekler” dedi. Türkiye Finans’ın 3. çeyrek karı 236.8 milyon TL Katılım bankacılığının öncüsü Türkiye Finans, istikrarlı büyüme performansı sergilemeye devam ediyor. 2013 yılı üçüncü çeyrek rakamları çerçevesinde Türkiye Finans, vergi öncesi 302.2 milyon TL, net 236.8 milyon TL kar açıkladı. Böylece Türkiye Finans yılın ilk iki çeyreğinde olduğu gibi, 3. çeyrekte de katılım bankaları arasında karlılıkta birinci sırada yer aldı. Türkiye Finans’ın rakamlarını değerlendiren Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, yaptığı açıklamada “Katılım bankaları güçlü büyüme potansiyeline sahip ve yılın ilk 9 ayında başarılı rakamlar elde etti. Sektörün öncü katılım bankası Türkiye Finans olarak biz de bu güçlü büyümede önemli bir rol üstleniyoruz. Banka- 6 mızın aktif büyüklüğü 2013 Eylül dönemi itibarıyla önceki yılsonuna göre %32 artarak 23.3 milyar TL’ye ulaştı. Yüksek büyüme rakamlarına ulaşırken karlılıktan ödün vermeyen bir strateji izliyoruz. Bankamızın vergi öncesi karı, 302.2 milyon TL olarak gerçekleşirken, net dönem karı ise 2012 Eylül dönemine göre %8.4 artış göstererek 236.8 milyon TL oldu” diye konuştu. Gürerk, “Bankamızın toplam kullandırılan fonlar tutarı 2012 yılsonuna göre %30.7 artışla 13.1 milyar TL’den 17.1 milyar TL’ye yükselirken gayrinakdi kredi portföyümüzün büyüklüğü ise 7.8 milyar TL’ye ulaştı. Türkiye Finans olarak hem toplanan fonlarda hem kullandırılan fonlarda sektörün üzerinde bir büyüme oranı gerçekleştirdik, bu paralelde 2013 yılını da benzer bir tablo ile sona erdirmeyi bekliyoruz. Toplanan fonlarda bankamız 13.8 milyar TL ile yılsonuna göre %20.7’lik bir artış sergilerken, şube sayımız 250’ye ulaştı” dedi. Türkiye Finans 2014’te TL ve döviz SUKUK ihracı yapacak Türkiye’deki Bankalar arasında en yüksek SUKUK portföyüne sahip banka olan Türkiye Finans, SUKUK konusundaki atağını sürdürüyor. Geçtiğimiz aylarda 500 milyon dolarlık SUKUK ihracı gerçekleştiren Türkiye Finans, son olarak Hazine Müsteşarlığı’nın 1,25 milyar dolarlık SUKUK ihracında yer alan tek Türk bankası oldu. Başarılı SUKUK ihracı çalışmaları sebebiyle Türkiye Finans’ın, Hazine Müsteşarlığı’nın SUKUK ihracında yetkilendirildiğini belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, “SUKUK piyasasında en yüksek portföye sahip Türk bankası olmamız ve bu sayede piyasa yapıcısı konumunda yer almamız sebebiyle Hazine’nin SUKUK ihracında da yeraldık. Ekim ayında ihraç tutarı 1,25 milyar ABD Doları, kira oranı % 4,557 ve 5 yıl vadeli olarak gerçekleşen SUKUK ihracında HSBC, QInvest ve Standard Chartered’a yetki verildi. Türkiye Finans ile birlikte CIMB Bank Limited, Dubai İslam Bankası PJSC, QNB Capital LLC, NCB Capital yardımcı düzenleyici olarak görev aldı. Bu SUKUK ihracında görev alan tek Türk bankası olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Hazine’nin SUKUK ihracında görev alarak edindikleri deneyimin önümüzdeki döneme de yansıyacağını söyleyen Gürerk, “Böylesine başarılı bir ihraç bize önemli tecrübeler kazandırdı. 2014 yılı içerisinde uygun piyasa koşulları oluştuğu takdirde TL ve yabancı para cinsinden SUKUK ihraçları gerçekleştirmeyi planlıyoruz” diye konuştu. Müşteri İletişim Merkezimiz Türkiye’nin En İyi Çağrı Merkezi Seçildi Türkiye’nin öncü katılım bankası Türkiye Finans, bu yıl 8.kez gerçekleştirilen Türkiye Çağrı Merkezi Ödüllerinde, iki ödül birden kazanarak, müşteri hizmetleri kalitesini tescilledi. IMI Conferences tarafından verilen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde Türkiye Finans Müşteri İletişim Merkezi, yenilikçi yaklaşımı, müşteri memnuniyeti, teknoloji kullanımı ve başarılı performans sonuçları ile 500’den az koltuklu çağrı merkezi kategorisinde birinci olarak “Türkiye’nin En İyi Çağrı Merkezi” ödülünü kazandı. Ayrıca Müşteri İletişim Merkezi takım liderlerinden Eda Dikici de “En Övgüye Değer Takım Lideri” ödülüne layık görüldü. Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk “Türkiye Finans Müşteri İletişim Merkezi, müşterilerimizin diledikleri her an kolayca ulaşabilecekleri, işlemlerini en hızlı şekilde yapabilecekleri bir yapıda hizmet veriyor. Gelişen teknoloji ve yoğun rekabet ortamı, finans sektöründe müşteri deneyimini yeni bir boyuta taşıdı. Toplam müşteri deneyiminin mükemmelleştirilmesinde kritik öneme sahip olan Müşteri İletişim Merkezimize önemli yatırımlar yapıyoruz. Yakın dönemde Müşteri İletişim Merkezimizi uluslararası standartlara göre değerlendirmek ve sunulan hizmetin kalitesini belgelendirmek amacıyla EN15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı aldık. Türkiye’de bu belgeyi almaya hak kazanan 4 bankadan biriyiz. Aynı dönemde ISO 10002:2004 Müşteri Memnuniyeti Kalite Yönetim Sistemi belgesini almaya uygun görüldük. Üst üste aldığımız bu iki belge ve Türkiye’nin En İyi Çağrı Merkezi Ödülü, müşteri memnuniyetini merkeze oturtmuş çözüm odaklı yaklaşımımızın sonuçlarıdır.” dedi. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 7 bankamızdan Röportaj: Merve Korkmaz Girişimci Bankacılık İş Ailesi’nden 7UNL\H)LQDQV.REL%DQNDF×O×ÿ×0GU7DPHU'DÿO×HQ|QVROYHĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×0GU 6DOLKgWHQHQ|QVDÿWLFDUHWLNROD\ODĂW×UDQ\HQLOLNOHULQLDQODWW×ODU 8 Ticareti Kolaylaştıran Yenilikler; Siftah Kart ve Faal Kart T 7UNL\H)LQDQV*LULĂLPFL%DQNDF×O×NĀĂ$LOHVLEDQNDF×O×N LĂOHPOHULQGHK×]YHSUDWLNOLÿLVDÿODPDNDG×QDDWDÿDJHoWL LĂOH .2 .2%Ā%DQNDF×O×ÿ×·Q×Q.2%Ā·\H|]HOo×NDUG×ÿ×6LIWDK.DUWYH ĀĂOHW ĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×EQ\HVLQGHSL\DVD\DVUOHQ)DDO.DUW LĂOHW LĂOHWPHVDKLSOHULQHJHWLUGLÿLDYDQWDMODUODNHVLQWLVL]YHK×]O× WLFDUHW\DSPDLPNkQ×VXQX\RU Gelişen teknoloji ve değişen şartlar Türkiye Finans Girişimci Bankacılık İş Ailesi’ni harekete geçirdi. KOBİ ve esnafın ticari faaliyetleri ile ilgili mal ve hizmet alımlarındaki finansman ihtiyaçlarını, bürokratik işlemlerden geçmeden hızlı ve sorunsuz bir şekilde halledebilmeleri için geliştirilen Siftah Kart ve Faal Kart, avantajlarıyla birlikte geldi. İşletme sahipleri ihtiyaçları olan kredilerini bu kartlar sayesinde cebinde taşıyabilecek, taksit seçeneklerinden yararlanabilecek, nakit akışını düzenli bir şekilde sağlayabilecekler. Ödeme vadesinin kontrolünü KOBİ’ye bırakan Siftah Kart’ın diğer avantajlarını Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı Müdürü Taner Dağlı‘dan dinledik. İşletme Bankacılığı Müdürü Salih Öten ise, esnaf ve işletmecinin acil ihtiyaçlarına anında cevap verecek Faal Kart’ı anlattı. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 9 bankamızdan “Siz Çayınızı İçene Kadar Faal Kartınız Cebinizde” T 7UNL\H)LQDQVĀĂOHWPH%DQNDF×O×ÿ×0GU6DOLKgWHQĂXEHGHEDĂOD\×S ĂXEHGHELWHQDOW\DS×V×\OD|QHo×NDQāXEH.UHGL.RPLWHVL·QLQRQD\YHUPHVL\OHWLFDULNUHGLOLPLWLQLNDUWD\NOH\HQ)DDO.DUW·×QHVQDIYHLĂOHWPHOHULQ WLFDUHWOHULQHGHYDPHWPHOHULQLVDÿOD\DFDÿ×Q×V|\OHGLgWHQK×]×YH WHNQRORMLNDOW\DS×V×LOH|QHo×NDQ)DDO.DUW·×´6L]ĂXEHGHoD\×Q×]×LoHQH NDGDUIDDONDUW×Q×]FHELQL]GHµĂHNOLQGH|]HWOL\RU İşletme Bankacılığı olarak sundukları ürün, çözüm ve desteklerle hedef kitlenin aklına gelen ilk banka olmayı amaçladıklarını söyleyen İşletme Bankacılığı Müdürü Salih Öten, esnaf ve işletmecinin ticarete hız veren ve krediyi cebinde taşımasını sağlayan Faal Kart’ı anlattı. Öten, “Bizim rüyamız ülkemizdeki esnaf ve işletmelere bankamızın KOBİ deneyimini ve uzmanlığını taşımak, ölçekleri kadar ihtiyaçları ve beklentileri farklı olan bu kitleye mükemmel bir müşteri deneyimi sunmak.” diyerek Faal Kart’ın bunun ilk adımı olduğunu belitti. “Rüyası Olmayandan Yusuf Olmasını Bekleyemezsin” Bize Türkiye Finans İşletme Bankacılığı’ndan biraz bahseder misiniz? İşletme Bankacılığı’nın ana odağını esnaf ve işletmeler oluşturuyor. KOBİ’lerin K’sı olarak ifade ettiğimiz müşterilerimizin finansal ihtiyaçlarına ve taleplerine cevap vermek, onların ihtiyaçları paralelinde ürünler geliştirmek üzere 2013 Ocak ayında kuruldu. İşletme bankacılığı bankamızın KOBİ’lerdeki uzmanlığını ve deneyimini sayıları yaklaşık iki milyonu bulan işletmelere taşıma misyonunu yüklendi. Yılbaşından buyana bir yandan mutfaktayız; yeni ürünler geliştiriyoruz, müşterilerimize hızlı yanıt verebilmek için çalışıyoruz, bir yandan da sahadayız; yeni çıkardığımız ürünleri proaktif bir şekilde sunmaya çalışıyoruz. Satış aktiviteleri ve kampanyalar iş modelimizin güçlü bir parçası oldu. Özetle geçtiğimiz dönem bankamızda ve müşteriler nezdinde farkındalık oluşturduğumuz bir dönem oldu bizim için. KOBİ’lerin en geniş kitlesini oluşturan, her gün 10 iletişim halinde olduğumuz esnaf ve işletmelerimize bankacılık ürün ve hizmetlerini sunmanın yanı sıra; sektörel çözümler, işbirlikleri ve danışmanlık hizmetleri vermeyi de amaçlıyoruz. Sektördeki toplam KOBİ kredilerinin yüzde 21’i mikro olarak ifade edilen ve cirosu 1 milyon TL altındaki kobilerin kullandığı kredilerden oluşuyor. Yılbaşında kurulmuş bir segment olarak bu da bizim gidecek uzun bir yolumuzun olduğunu gösteriyor. Üç Yol filminde güzel bir replik var: “Rüyası olmayan bir insandan Yusuf olmasını bekleyemezsin” deniyor. Hakikaten çok anlamlı bir söz. Bizim rüyamız ülkemizdeki esnaf ve işletmelere bankamızın KOBİ deneyimini ve uzmanlığını taşımak, ölçekleri kadar ihtiyaçları ve beklentileri farklı olan bu kitleye mükemmel bir müşteri deneyimi sunmak. İşletme Bankacılığı’nın çalışma sistemi nasıl işliyor? Öncelikleriniz nedir? Bugün itibariyle cirosu 500 bin TL altındaki müşterilerimize şubelerimizde İşletme ve Kobi portföylerimizle hizmet veriyoruz. Şube dışı kanal olarak ifade ettiğimiz kanallardan da müşterimizle iletişime geçerek başvurularını alıyoruz, kart, pos, sigorta vb. ürünlerimizi sunuyoruz. Müşterilerimize farklı çözümler sunabilmek, bunu hızlı ve basit süreçlerle sağlayabilmek bilgiye her yerden ulaşabildiğimiz ve alternatiflerin çokça olduğu günümüzde kritik bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Hedef kitlemizin eğilimlerini ve ihtiyaçlarını gözeterek iş modelimizi oluşturduk, esnaf ve işletmelerin ihtiyaçlarına en hızlı şekilde yanıt vermek en önemli önceliğimiz oldu. Müşterilerimizin öne çıkan beklentileri arasında ise finansal ürünlere farklı kanallardan erişim, anında ürünü kullanma isteği ve anlık ihtiyaçlara yanıt alabilmenin öne çıktığını söyleyebilirim. Bizim için işletme ihtiyaçları kredi ürünleri olduğu kadar nakit yönetimi, pos, sigorta, çek karnesi gibi işletmelerin günlük iş yaşamlarının bir parçası olacak bir iş modelini kapsıyor. İşletme bankacılığı olarak mobiliteyle ifade ettiğimiz bu pratik beklentiye uygun ürün ve süreçlerle yanıt vermeye başladık ve 2014’de devreye alacağımız yeni ürünlerle de kapsama alanımızı daha da genişletmiş olacağız. “Faal Kart, Pazarda Fark Yaratacak” Faal Kart, kullanıcısına nasıl avantajlar sunuyor? Kartlı ürünler, odaklandığımız ve kredi kanalı olarak büyümeyi hedeflediğimiz bir alan. Faal Kart’ın Nisan ayında; Ödeme Sistemleri Pazarlama Müdürlüğü, BS Analiz ve Kalite Güvence Müdürlüğü, Bireysel Tahsis Kredi Analitiği Program Müdürlüğü ve Kurumsal İletişim Müdürlüğü’müzün yoğun çalışmaları ve destekleriyle lansmanı yapıldı. ‘’Ticarete hız veren kart” olarak müşterilerimizin kullanımına sunduk. Faal Kart, bankamızın bir ürünü olan Finansör Kart altyapısı kullanılarak geliştirilmiş, pratikliği ve hızıyla esnafımızın ihtiyaçlarına yanıt veren bir ürün. Şubelerimizde başlayıp şubelerimizde biten altyapısıyla öne çıkan, şube kredi komitesinin onay vermesiyle ticari kredi limitini karta yükleyen ve anında kullanım kolaylığı sunan bir ürün. Banka olarak, esnaf ve işletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak için sunduğumuz Faal Kart ile müşterilerimizin 7/24 ticaretlerine devam etmelerini sağlamayı amaçladık. Pazarlama dünyasında içinde bulunduğumuz dönem için hikaye çağı deniyor ve hikayesi olan ürünlerin daha kolay kabul gördüğünü, daha geniş kitlelere ulaştığını biliyoruz. Bu bakımdan Faal Kart hikayesi olan bir ürün. Dedik ki müşterimiz şubemizde çayını içene kadar kredisi hazır olsun. Ayrıca esnafımıza özel ürünler geliştirme ve pazarda farklılaşma hedefimizde Faal Kart bunun ilk örneğini oluşturdu. Faal Kart’ın şu anki durumu ve hedefi nedir? Faal Kart, satışına başlandığı ilk üç ayda, 4 bin kullanıcıya ve 40 milyon TL’den fazla bir risk bakiyesine ulaştı. Müşteri başına ortalama 10 bin TL’lik bir harcamayla tabana yayılma yolunda güçlü bir adım atmış olduk. 2014 başında risk bakiyesi olarak 75-80 milyon TL’yi bulacağımızı düşüyoruz. Faal Kart’ın, hedef kitle tarafından benimsendiğini, yeni müşteriler kazandığımızı sahada çok net görebiliyoruz. 2014’te ürünün fonksiyonlarını artırarak hedef kitlemizi artırmayı ve sektörel çözümler sunabilmeyi amaçlıyoruz. Amaç; Hedef Kitlenin İlk Aklına Gelen Banka Olmak İşletme Bankacılığı’nın Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ile yaptığı çalışma tam olarak neyi kapsıyor? TESK anlaşması, Türkiye Finans’ın esnafla buluştuğu, bankamızın burada büyüme ve gelişme isteğini ortaya koyan bir anlaşma oldu. Bu anlaşma uzun soluklu bir çalışma olup yaklaşık 3000 odayı ve federasyonu kapsıyor. Çatı anlaşma sonrasında il düzeyinde çalışmalarımız sürüyor. Bu anlaşma kapsamında Tesk üyelerine özel geliştirdiğimiz paketlerle bayram öncesinde binin üzerinde esnaf ve işletme başvurularını bankamıza ulaştırdı. Biz ürünleriyle, saha çalışmalarıyla, şube dışı kanallarıyla esnafımıza temas eden, onlara hizmet veren ve hedef kitlemizin ilk aklına gelen banka olma yolunda ilerliyoruz. Salih Öten Kimdir? 1978 yılında Amasya’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Marmara Üniversitesi‘nde bankacılık üzerine yaptığı yüksek lisansını tamamladı. 2003’te Türkiye Finans’la bankacılık hayatına başladı. Bir süre Kadıköy Şubesi’nde görev aldıktan sonra, Genel Müdürlük’te pazarlama birimlerinde çalıştı. Daha sonra Kavacık Şube Müdürü olan Salih Öten, Türkiye Finans İşletme Bankacılığı’nın kuruluşundan beri İşletme Bankacılığı Müdürlüğü görevini yürütüyor. Öten, evli ve bir çocuk babasıdır. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 11 bankamızdan KOBİ’nin Hayatı “Siftah Kart”la Kolaylaştı T 7UNL\H)LQDQV.2%Ā%DQNDF×O×ÿ×0GU7DPHU'DÿO×.2%Ā·OHULQ6LIWDK .DUWVD\HVLQGHQDNLWRODUDNJHUoHNOHĂWLULOHFHNWLFDULPDOYHKL]PHWDO×PODU×Q×KLoELUHNLĂOHP\DSPDGDQĂXEH\HXÿUDPDGDQX\JXQWDNVLWOHQGLUPHVHoHQHNOHUL\OHSUDWLNYHK×]O×ELUĂHNLOGH\DSDELOHFHNOHULQLV|\OHGL Tamer Dağlı, bankanın toplam kredi hacminin yüzde 43’ünü KOBİ’lere verilen kredilerin oluşturduğunu ve KOBİ’lerin her yönüyle yanlarında olduklarını belirtti. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle şartların ve ihtiyaçların değiştiğini belirten Dağlı’ya göre, bankacılık hizmetlerinde pratiklik ve hız önem kazandı. Bunun farkında olan KOBİ Bankacılığı; Siftah Kart Ürünü ile KOBİ’lerin önceden tanımlanmış taksit modellerine göre, mal ve hizmet alımlarında şubeye uğramadan ve kredi süreçlerine girmeden, POS üzerinden tüm harcamalarını taksitlendirebilecekleri bir ürün çıkardı. Ve bu uygulama ile Katılım Bankaları arasından bir ilk gerçekleştirildi. Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı, ne gibi çalışmalarda bulunuyor? Türkiye Finans Girişimci Bankacılık İş Ailesi olarak, ciro sınırı 500 bin TL’ye kadar olan firmalarla İşletme Bankacılığı, cirosu 500 bin- 15 milyon TL arasında olan firmalara KOBİ Bankacılığı Müdürlüğü olarak hizmet veriyoruz. Müşteri memnuniyeti odaklı çalışma anlayışımızla KOBİ’lerin çeşitli ihtiyaçlarına cevap veriyoruz. KOBİ’lerimize sunulan ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi ve kalitesinin artırılması ilk sıralarda yer almaktadır. Her yıl ürün yelpazemizi genişleterek, sahada bulunan 500 kişiyi aşkın bir ekiple, KOBİ’lere danışmanlık veriyor, yanlarında olmaya devam ediyoruz. Kurumsal finansman destekleri, gayri nakdi krediler ile KOBİ’lerimizin ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetleri Katılım Bankacılığı prensipleri çerçevesinde değerlendirilerek karşılamaya devam ediyoruz. Leasing ürünümüz ile firmaların ihtiyaç duyduğu makine teçhizat alımlarını uygun maliyet, esnek ödeme planları ve bu ürüne özel sunulan avantajlar ile karşılamasını sağlıyoruz. 2013 yılı içerisinde Siftah Kart ile birlikte firmaların bankacılık işlemlerini ATM’den hızlı bir 12 şekilde yapabilecekleri Paratik Ticari Debit Kart müşterilerimizin hizmetine sunuldu. Bu üründe ulaştığımız rakam 40.000 adedi geride bıraktı. Yeni inovatif ürünlerimizin yanı sıra, 2013 yılı içerisinde enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalar için “%100 Enerji Paketi”, mobilya sektöründe faaliyet gösteren firmalar için “Dekoratif Mobilya Paketi”, yatırımlarını Leasing ürünü ile gerçekleştirmek isteyen firmalar için “Leasing Paketi” ve dış ticaret yapan firmalara kolaylıklar sağlayan “Dış Ticaret Finans Paketi” ihtiyaç çözümüne sunuldu. Limit ihtiyacı olan veya teminat oluşturmakta zorlanan KOBİ’lere, Hazine Destekli Kredi Garanti Fonu kefalet ile sağlanan projelerle tüm Bankacılık sektörü içinde %25’lik pazar payıyla birinci sıradayız. Kalkınma Ajansları tarafından verilen hibeler başta olmak üzere, üretimde inovasyona destek veren TÜBİTAK, AR-GE teşvikleri, TTGV Destekleri, KOSGEB Proje Teşvikleri, IPARD destekleri, kırsal kalkınma ve hayvancılık teşviklerine ilişkin, alanında uzman bir danışman firma ile işbirliği gerçekleştirerek, hibe alınmalarına aracılık ediyoruz. “Markalaşma Bilinci Oluşturuyoruz” KOBİ’lerin her alanda yanında olmayı amaçlıyorsunuz diyebilir miyiz? Kesinlikle evet. Bunun için bir takım protokoller imzalıyor ve etkinliklere de destek oluyoruz. KOBİ’lerimizin markalaşma bilincini artırmak ve Anadolu’dan yeni markaların çıkmasına katkı sağlamak amacıyla Anadolu Markaları Yarışması’na da sponsor olduk. Bu kapsamda Sivas, Malatya, Hatay, Afyon, Denizli, Çanakkale ve Gaziantep’te bölgenin ekonomisine yön veren yüzlerce iş adamıyla bir araya geldik. Anadolu’da faaliyet gösteren firmalara markalaşma konusuna yatırım yapmalarının önemini aktardık. Bu çalışmamızın Türkiye ekonomisine önemli katma değer sağlayacağına inanıyoruz. Yine bu çalışmalar kapsamında, yaklaşık 10 kadar ticaret ve sanayi odası, çeşitli meslek kuruluşları ile protokoller imzaladık. Ticaret ve sanayi odalarıyla, protokollerimiz devam ediyor. Sanayi ve ticaret odası üyelerine bankacılık işlemlerinde özel avantajlar sunuyoruz. Küçük ve Orta ölçekteki KOBİ’ler ve esnafımıza yönelik TESK ile işbirliğine gidilerek, faaliyet gösterdikleri illerde protokoller imzalanmaya başlandı. gerçekleştirmelerine olanak sağlıyor. Bu ürün sayesinde, finansman süreçlerini hızlandırarak, POS üzerinden Katılım Bankacılığı prensipleri dahilinde, kredi yoluyla taksitlendirme olanağına sahip oldular. Bu hizmet, firma sahiplerine hem zamandan hem de emekten tasarruf etme yolunu açtı. Ayrıca malın yapısına göre oluşturulmuş vade açılımları bu kartı farklı kılmaktadır. Siftah Kart Çabuk Benimsendi Siftah Kart beklenen ilgiyi gördü mü? Siftah kart kısa sürede hızlı bir şekilde duyuldu ve kullanıcıları tarafından benimsendi. Haziran 2013’ten itibaren 2 bin 200 kart sayısına ve 16 milyon kredi hacmine ulaştık. Yılsonu itibariyle kart sayısını 2 bin 500’e, kredi hacmini de 20 milyona ulaştırma hedefindeyiz. Siftah Kart, daha çok küçük, fiyat duyarlılığı olmayan işletmeler için çok avantajlı bir kart. Bu hedefin gerçekleşmesinin zor olmayacağını düşünüyorum. Hem Zamandan Hem Emekten Tasarruf KOBİ’lere özel sunulan ürün ve hizmetlerden en yenisi Siftah Kart nasıl ortaya çıktı? Bankacılık sektöründe müşteri odaklılık, değişen koşullara ve ihtiyaçlara göre ürün ve hizmetlerin yenilenmesini gerektirmektedir. Yeni ürün ve hizmetlerin sunulmasının yanında bu ürün ve hizmetlerin müşteriye ulaşma hızı önemli olmakla birlikte, gelişen teknoloji ile kısa süreli çözümler bulan bir yapıda olması gerekliliğini ortaya çıkardı. Teknolojinin gelişmesi, müşterilerimizin zamandan tasarruf etme ihtiyacı, bankacılık sektöründe ürün ve hizmetleri şube dışı kanallarla daha hızlı hareket etmeye yönlendirdi. Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı olarak, KOBİ’lere daha pratik hizmetler vermek adına ne tür bir proje üretebiliriz diye düşündük. Mal ve hizmet alımlarında şubeye uğramadan ve finansman süreçlerini hızlandırarak, POS üzerinden harcamalarını taksitlendirme imkanı sağlayan Siftah Kartı tasarladık. Bu kapsamda KOBİ Bankacılığı tarafından piyasaya sürülen Siftah Kart, Katılım Bankacılığında bir ilki gerçekleştirdi. Bu kart KOBİ’lere ne tür avantajlar sunuyor? Siftah Kart, Türkiye Finans’ta kredi limiti olan KOBİ’lere, önceden tanımlanmış taksit modellerine göre, mal ve hizmet alımlarında şubeye uğramadan, kartla işlemlerini Tamer Dağlı Kimdir? 1970 yılında Adana-Kozan’da doğdu. 1990’da Ankara Üniversitesi Siyasi Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 2002 yılında Türkiye Finans’ın bünyesine katılan Dağlı, Türkiye Finans Seyhan Şube Müdürlüğü ve Adana Bölge Müdürlüğü görevini yürüttükten sonra, 2012 yılında KOBİ Bankacılığı Müdürü oldu. 2 senedir Türkiye Finans KOBİ Bankacılığı Müdürlüğü görevini yürüten Dağlı, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Pedegojik Formasyon Sertifikası sahibi olup, aynı zamanda Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde yüksek lisans programına devam etmektedir. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 13 mekan Yazı: Merve Korkmaz Gaziantep tüm güzellikleriyle sizleri bekliyor. 14 Gaziantep Kalesi Gaziantep’in Size Anlatacakları Var *QH\GRÿX$QDGROX·QXQNRĂDUDG×PJHOLĂHQNHQWL*D]LDQWHSELU ĂHKUHVDGHFH´NHQWµRODELOPH\|QQGHQEDNPDPDNJHUHNWLÿLQL|ÿUHWWLEL]OHUH(YHWRUWDGDGHYELUNHQWOHĂPHHNRQRPLNE\PHYHELU QIXVSDWODPDV×YDUG×´ĀOJLOHQPH\LQµGHGLEL]H*D]LDQWHS´%XQODUOD LOJLOHQPH\LQ%HQLPVL]HDQODWDFDNODU×PYDU6RNDNODU×P×JH]LQGXYDUODU×PDGRNXQXQEDN×UF×ODU×QoHNLoVHVOHULQLGLQOH\LQ6RQUDWDULKLPL VROX\XQLQVDQODU×PODNXFDNODĂ×Q%XQODU×\DSDUNHQ\RUJXQGĂHUVLQL] PXWIDÿ×PDJLULSELUĂH\OHUDW×ĂW×U×Qµ'LQOHGLNRQX« paylasim@turkiyefinans.com.tr I 15 mekan Eğer bir kenti anlatacağınız zaman nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız, beyninizde birçok kavram öne çıkmak için birbiriyle yarışıyor ve hiç biri galip gelemiyorsa o kent “önemlidir”. Bu önemi anlatmak için o kent hakkında yapılmış, elbette ki kentin hiçbir zaman hakkını vermeyecek bir slogan muhakkak bulunur. Biz en yaygın tabiriyle, “Doğunun Paris’i” Gaziantep’teydik. Gaziantep’in onlarca sloganından en kabul görmüşü buydu. Gaziantep’e gidince, bu tanımın Gaziantep’e yapılan büyük bir haksızlık olduğunu fark ettik. Çünkü Gaziantep’in bir kente benzetilmeye, küçücük bir tanıma sığdırılmaya hiç ihtiyacı yoktu. Tarihi, lezzetleri, sokakları ve insanlarıyla Gaziantep; kendine has bir kentti. Burası ne Paris’ti, ne de başka bir şey. Burası taşıyla toprağıyla, yaşanmışlıkları ve yaşanacaklarıyla, tanımlamaları reddeden, karakteri güçlü bir şehir; Gaziantep’ti. Güneydoğu Anadolu’da her yönden avantajlı olan bu kent, koca bir bölgenin sorumluluğunu almasıyla ayrıca önem kazanıyor. Bir bölgenin ekonomik, turizm, kültürel, sağlık, eğitim sorumluluklarının Gaziantep’e yüklenmesi, onun öneminin her geçen gün artmasını sağlıyor. 5 Organize Sanayi Bölgesi ( 6. Organize Sanayi Bölgesi yapım çalışmaları da başlanmış) ile sanayinin kalbinin attığı bu şehir, ulaşım, eğitim ve sağlık olanaklarıyla bir kentleşme örneği gösteriyor. Tekstil, halıcılık ve gıda sektörünün temsilci kenti olan Gaziantep; koşar adım büyümeye, insanları bünyesine çekmeye devam ediyor. Hareketli günler yaşayan ve daha da hareketli günlere hazırlanan Gaziantep’in aldığı yoğun göç, kentte yaşayanları paniğe gark etse de, Gaziantep’in tükenmeyen iş olanakları insana ihtiyaç duyuyor. İşte bu ihtiyacın kargaşaya mahal vermemesi için yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları, Gaziantep’e şüphesiz yepyeni bir vizyon kazandırıyor. Bir Kentin Karakteri… Bu kentsel dönüşüm çalışmalarından bizi en ilgilendiren kısmı, tarihi mekanların restore ediliyor olmasıydı. Kültürüyle ön plana çıkan bu şehrin, en büyük jokeri, tarihiydi. Çünkü Gaziantep’in geçmişi neredeyse insanlık tarihiyle akrandı ve burada yaşayan her toplum dönemlerine has izler bırakıp gitmişti buradan. Arkeolojik kazılarından bu kenttin, Paleolitik dönemden var olduğu, ancak Tunç Çağı’ndan sonra sürekli yerleşim yeri haline geldiği biliniyor. Gaziantep’in ekonomik gelişmişliğinin açıklaması bile tarihe dayanıyor. İpek Yolu’nun üstünde bulunan bu kent, tabi ki de ticari hayata hiç de yabancı değil. Bu yüzden ki birçok toplum Gaziantep’e sahip olmak istemiş ve bu özellik kente köklü bir tarih bırakmış. Babiller, Hititler, Persler’e ev sahipliği yapan Gaziantep, Romalılar’ın eline geçtikten sonra, Yunan’ın Hıristiyanlık’ı yaymak için seçtiği merkezlerden biri olmuş. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’na geçen kent, Hıristiyan devletlerinin hâkimiyetinin izlerini, bugün hala ayakta olan kiliselerle 16 taşıyor. Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklular’a sonra Memlüklüler’e geçen Gaziantep, Yavuz Sultan Selim tarafından, Osmanlı topraklarına katılmış. O dönemde önemli bir konumda bulunan Gaziantep’e bir dizi yatırım yapılmış ve burada Osmanlı Devleti tarafından bir çok cami, medrese, han ve hamam inşa edilmiş. O dönemlerde Gaziantep’i gezip gören Evliya Çelebi Gaziantep’i, “Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerden aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası ‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’dır” “ şeklinde tanımlamış. Zaferlerden Gelen İsim Gaziantep’in “gazi” unvanının sonradan aldığını tarih kitaplarından az çok biliyoruz. Bu isimden önce Gaziantep’in adı, AYINTAP şeklinde geçiyordu. Gaziantep’in bu adını suyunun güzelliğinden ve bolluğundan dolayı aldığı söyleniyor. Ayıntap’ın adı, Fransız kuvvetlerine karşı şehrin, savunmasını bu uğurda verdiği 6317 şehide rağmen yılmadan, cesaretle sürdürmesi ve eşsiz bir direniş örneği göstermesi nedeniyle, 6 Şubat 1921 tarihinde TBMM tarafından “gazilik” unvanına layık görüldüğünden “Gaziayıntab” olmuş, 1928 yılında ise, şehrin adı GAZİANTEP olarak değiştirilmiş. Kale’nin Etrafında Yaşayan Nostaljik Dünya İşte bu hareketli dönemlerin bıraktığı izler, Gaziantep’in karakterinin oluşmasına sebep olmuş. Gaziantep’in karakterini oluşturan en önemli eser Gaziantep Kalesi. Gaziantep şehir merkezinin tam ortasında kurulmuş, yıllardır kentin en tepesinde tüm ihtişamıyla duran Kale, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden biri. Kale’nin ne zaman inşa edildiği bilinmemekle birlikte, Roma döneminde gözlem amaçlı kullanıldığı biliniyor. Bizans dönemini takip eden yıllarda özellikle Memluklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar ihtiyaca göre kaleyi zaman zaman onarmışlar ve buna dair de onarım kitabeleri koymuşlar. Kale günümüzde, “Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi” olarak kullanılıyor. Fakat biz yürütülen restorasyon çalışmaları nedeniyle Kale’nin içini gezemedik. Daire biçiminde inşa edilmiş ve yüksekliği 30 metreyi bulan Kale, bedenleri üzerinde 12 adet kuleyi görebilmemiz mümkün oldu. Gaziantep Kalesi’nin çevresinde ise hayat çok hareketli. Çünkü bu çevrede birçok han, hamam, cami ve çarşı bulunuyor. Kalenin etrafından girdiğimiz her sokak ya tarihi bir hana ya camiye ya da bir çeşmeye çıkıyor. Bayaz Han, Büdeyri Hanı ve Şire Han gibi daha ismini sayamadığımız birçok han, hala aktif durumda. Kalenin çevresini gezerken kendimizi modern çağın insanlarından uzak hissediyoruz. Kulağımızda ise hep aynı ses. Bakırcıla- Bakırcıla r Çarşıs ı rın, elindeki bakırlara ruh katmak için vurduğu çekiç darbeleri, her adımda bizi takip ediyor. Hepsi el emeği olan bakır eşyaların, oradaki görevi insanları kendine hayran bırakmak. Bakır tencereyle yapılan yemeğin daha lezzetli olacağını söylüyor bize bir bakır ustası. Sonradan fark ediyoruz ki, bu eserler sadece bir süs eşyası değil. Bu eşyalar bir sanatın, kültürün ve bir ekmek savaşının ürünü. Bize benliğimizi hatırlatan bir diğer şey ise, cami ve kiliseler oldu. Kurtuluş Camii ve Şirvan Camii gibi tarihi camilerin yanında kiliseler de ayakta kalmayı başarmış. Özellikle Aziz Bedros Kilisesi Gaziantep’in kültürel çeşitliliğini kanıtlar nitelikte. Gaziantep’e, gönül rahatlığıyla “müzeler kenti” diyebiliriz. Çünkü ünü Türkiye’yi aşmış dünya çapındaki müzeleri ile Gaziantep, cadde ve sokaklarında yaşattığı atmosferi buralarda da yaşatıyor. Biz bu müzelerin en ünlüsünden bahsedeceğiz. 2011 yılında kurulan Zeugma Mozaik Müzesi, dışarıdan bakınca dev bir stadyuma benziyor. Daha müzeye girmeden çeşitli taş heykeller karşılıyor bizleri. Büyüleneceğimizi tahmin etmeden acemice giriyoruz müzeye. Fotoğraf makinemizi gören görevliler, bizden flaş kullanmamızı rica ediyorlar sürekli. Bu hassasiyetlerini müzeye girdiğimizde anlıyoruz. 1700 metrekarelik Dünya’nın en büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşıyan müzede, Zeugma’dan çıkan farklı dönemlere ait eserler sergileniyor. Gerek mimarisi, gerekse teknolojik açıdan dünyanın önde gelen müzesi olan Zeugma’da, iki bin yıllık mozaiklerin yıllar içinde define avcılarının talanıyla eksilen parçalarını, lazer sistemiyle görüntü olarak tamamlanıyor. Gözleri elmaslarla süslenmiş Mars Heykeli ve Gaziantep’in yüzü haline gelmiş Çingene Kızı mozaiği yine bu müzede bulunuyor. Çingene Kızı mozaiği, diğer mozaik eserlerden biraz daha farklı bir şekilde saklanıyor. Karanlık bir odada saklanan Çingene Kızı, odaya girdiğiniz an sizi gözleriyle büyülüyor. Çingene Kızı mozaiğinin en büyük özelliği ise, gözleriyle sizi gittiğiniz yöne doğru takip etmesi. Mozaiğin önünden geçtiğiniz yol boyunca Çingene Kızının gözü üstünüzde! Gaziant ep Kale si Tarihe Direnen O Gözler Bir kentin sokaklarını adımlamak, sizlere aslında büyük sırlar verir. Biz Bey Mahallesi’nin daracık sokaklarını gezdiğimizde Gaziantep’in, ölmeyen değerlerini gördük. Eski Gaziantep evleri, Ermeni taş işlemeciliğinin en güzel örneklerini gösteriyor bizlere. Arabaların girmekte zorlandığı bu daracık sokaklardaki birbirine bitişik evler, Gaziantep’te komşuluk bağlarının ne kadar sıkı olduğunun büyük bir kanıtı. Günümüzde gökyüzünü görmemizi engelleyen o çok katlı evleri utandıracak bu yapılarda, hemen hemen hiç boya kullanılmamış. Renklerin olmadığı bu sokakları sıcak kılan şey her ne ise, bizim kentlerimize de uğramasını istiyoruz. Sokak kültüründen yoksun olan neslin çocukları olarak, tek tek dokunmak istiyoruz evlerin duvarlarına. Gaziant ep’in so kakların ı çocukla r renkle ndiriyor Değerlerinin Üstüne Beton Dökülmemiş Sokaklar I paylasim@turkiyefinans.com.tr p pa y as yl asim im@t @ urkiye efinans.com.tr 17 18 Gaziantep’te Bakırcılık sanatı yaşamaya devam ediyor. İçimiz buruluyor, belki de kıskanıyoruz Anteplileri. Sonra, bir yerlerde böyle sokakların olması güzel diyoruz. Hala bazı değerlerin üstüne beton dökmeyen, bunları önemseyen insanların olması, renklerin olmadığı sokaklarda koşuşturdukları yere renk veren neşeli çocukların bulunması güzel. Sokaklar, evler, insanlar, kaldırımlar, yollarda yuvarlanan toplar ve çocuklar çok güzel… Ve Damağımızın Lezzetle Tanışma Anı… en büyük süsü. Bize gösterilen yakınlık, üstümüze sinmiş metropol resmiliğini sıyırıveriyor. Tanıştığımız herkesle ile kucaklaşma isteğimizi körükleyen bu insanların samimiyeti karşısında, biraz çekingen, çokça mutlu ayrılıyoruz Gaziantep’ten. Geride bıraktığımız kentin, bize çok şey öğrettiğini hissediyoruz. Evler, sokaklar, ibadethaneler, müzeler ve insanların en güzeli bir coğrafyaya sıkışmış kalmış sanki. “Bir daha” diyoruz “Bir daha gelelim”. Gelemesek de artık biliyoruz. Güneyde bir yerlerde insanlığın, lezzetin ve anıların bol olduğu harika bir yer var. Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Gaziantep’te çeşitli kültürlerin buluşması nedeniyle oluşan zengin mutfağında yaklaşık 252 çeşit yemek türü yer alıyor. Sabah güzel bir Katmer ile yanında bir bardak sıcak süte kimse hayır diyemez. Veya soğumasını en az 10 dakika beklemeniz gereken Beyran veya Et Paçası ile güne başlayabilirsiniz. Gaziantep mutfağı denildiğinde akla ilk gelen yemekler arasında bulunan kebap çeşitleri. Biz Tike kebabını Gaziantep’in en meşhur kebapçısı Halil Usta’nın ellerinden yiyoruz. Lezzetli soframızdan ise, meşhur bol Antep fıstıklı, Gaziantep Baklavasını yedikten sonra ayrılıyoruz. Aynı yemekleri İstanbul’da yemek artık bizim için bir anlam ifade eder mi bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, Gaziantep’in zengin yemek kültürünü tattıktan sonra, damağımızı bir yemeğin lezzetli olduğuna inandırmamızın çok güç olacağı. Gaziantep’in Gülen Yüzleri Gaziantep’in özeti hiç şüphesiz insanları. Kentine ve insanına son derece bağlı olan Gazianteplilerin gözlerindeki ışıltı ve misafire gösterdikleri nezaket, bu güzel kentin I paylasim@turkiyefinans.com.tr 19 yaşam 20 Mustafa Ceceli Müzik Kanımda Dolaşıyor āDUN×F×YHDUDQM|U0XVWDID&HFHOLKHPPXWIDÿ×QGD KHPGHNDPHUD|QQGHROPDV×LOHP]LNVHNW|UQQ ELUHOLQGHELQPDULIHWGL\HELOHFHÿLPL]LVLPOHUGHQELUL g]HOOLNOHPWHYD]×NLPOLÿLLOHJ|QOOHUGH\HUHGLQHQ &HFHOLEXVD\×P×]GDVD\IDODU×P×]×J]HOOHĂWLUGLYHWP VDPLPL\HWL\OHVRUXODU×P×]×FHYDSODQG×UG× Ankara’da dünyaya geldi. Henüz 6 yaşında piyanoyla tanıştı. Lise yıllarında amatör olarak düzenlemeler yapmaya başladı. Müzikle ilgili bir şeyler yapacağı beklenirken Veteriner Hekimliği bölümüne girdi. Mustafa Ceceli müziği hayatından hiçbir zaman çıkarmadı. Üniversitede bir grup arkadaşıyla beraber çaldı. Fakültenin üçüncü yılında Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümüne girdi. Sadece eğitim hayatını değil müzik kariyerini de Ankara’da bırakıp İstanbul’a taşıdı. İstanbul’da Cenk Eren’in hem vokalistliğini, hem çeşitli sanatçıların aranjörlüğünü yapmaya başladı. Mustafa Ceceli müzik kariyerindeki merdivenleri kısa zamanda beşer onar çıkarak yükselmeye başladı. Haydi, gelin onu yakından tanıyalım… sevinçten havalara uçtum. Ama ıskaladığım bir şey vardı; ben müziği okuduğum bölümden daha çok seviyordum. Kanımda dolaşıyordu müzik. Okuduğum bölümle müziği yan yana götüremezdim. Çünkü veterinerlik yoğun konsantrasyon isteyen bir bölümdü. Geceleri sahne alıyordum, gündüz okul zor geliyordu. O dönemlerde sınıf geçme sistemi de farklıydı elbette. Bir üst sınıftan alt sınıfın derslerini almak mümkün değildi. Baktım müzikle o çok sevdiğim bölümü yürütemiyorum, B planını uyguladım; İstanbul’a geldim. Müziğe geçmeden önce Ankara yıllarından biraz bahsedelim… Müziği de hayvanları da çok seviyordunuz. Sonra veterinerlik bölümünü kazandınız ama müzik, hayatınızda hep vardı. İkisini bir arada nasıl yürüttünüz? Kesinlikle. Ben müzisyen olmak istiyordum. İşletme ,müzisyenliğin yönetimsel kanadını da temsil ediyordu. Fen bölümü mezunuydum. Dolayısıyla Yeditepe Üniversitesi’nde İşletme okudum. Derslerin arasında müzik işletmeciği ve müzik yöneticiliği gibi dersler vardı ve bana çok faydalı oldu. Fakülte hayatım çok keyifliydi. Ancak maalesef bu okulda da devamsızlık problemlerim oldu. Çünkü henüz birinci sınıftayken ilk sahne çalışmalarıma başladım. Bak- Yürütemedim. Evet, hayvanları gerçekten çok seviyordum. Ankara Üniversitesi Veterinerlik bölümünü kazandığımda İstanbul’a geldiniz ve yeni bir okul, yeni bir bölüm… İşletme bir şekilde müzikle de alakalı bölümdü, öyle değil mi? paylasim@turkiyefinans.com.tr paylasim@turkiyefinan ns. s co om.tr I 21 yaşam tım Ankara’daki durum yine başladı, yine devamsızlıklar ve F’ler... Derslere girdiğimde sorun yok, sınavlar süper ama yine devamsızlık başa bela. Resmen kâbusum oldu. Müziği de erteleme şansım yoktu çünkü her şey çok güzel ilerliyordu. Okuldaki yasal hakkımın yedi yıl olduğunu öğrenince bu sürede bitirmeye karar verdim. Çok Mutluyuz… Siz eşinizle okulda tanıştınız değil mi? Evet. Okula çok az gitmeme rağmen hayat arkadaşımı orada buldum. Hazırlık sınıfında tanıştık. O, Sistem Mühendisliği bölümünde okuyordu. Aşık olduk birbirimize. Ders aralarında mühendisliğe koşa koşa gidiyor, onu görüyor geri dönüyordum. Yan yana olalım diye ortak dersler almaya başladık. Okulu bitirdiysem onun da payı var bunda. Sonra mezuniyetime bir yıl kala ona evlenme teklif ettim. Evlendik ve şimdi bir çocuğumuz var. Mutluyuz… Müzik hayatınızda aranjörlük ön plandayken ilk solistlik deneyimizi ENBE orkestrasıyla yaptınız. Nasıl oldu bu? ENBE için ‘Unutamam’ adlı şarkının aranjesini yapacaktım. Üzerinde çalıştığım besteydi. Aranjör olarak elimden geleni yaptım. Yorum hiç hesapta yoktu. Aklımın ucundan bile geçmiyordu söylemek. Kendi kendime mırıldanırdım Sezen Aksu’nun bu şarkısını. Behzat Gerçekler şarkıyı dinlemiş, şarkıyı benim yorumlamamı ve orkestra albümünde yer almasını istemiş. En başta cesaret edemedim. Çok önemli sesler, sanatçılar varken benim kalkıp da Sezen Aksu’nun şarkısını söylemek gibi bir durum olamazdı. İnsanlar beni cesaretlendirdi. Sonuçta bu güzel şarkıyı yorumlamak bana nasip oldu. Bir şekilde yorumcu olmaktan kaçamadınız yani… Kader ve tercihler devreye girdi. Bir kere her şeyin bir çizgi doğrultusunda geliştiğine ve beni ben yapan güce sonsuz inancım var. Bu noktada kader diyebilirim. Ancak küçücük çocukken bile müzik hayatımın merkezindeydi. Ne kadar kaçarsanız kaçın peşinizden bir şeyler geliyor. Artık yeni rotaya girdiniz ve bu yolda ilerliyorsunuz… Çok yakın zamana kadar birçok parça seslendirdiniz ve biz sizi hep ‘romantik adam’ olarak tanımladık kafamızın içinde… Siz gerçekten romantik bir insan mısınız? Bu piyasa biraz böyledir. Nasıl müzik yapıyorsanız, öyle yaşadığınız ve öyle bir insan olduğunuz düşünülür. Yakın bir zamana kadar hep duygusal şarkılarla tanındığım için ‘romantik adam’ kalıbıyla anıldım. Ama konserlerime gelenler, beni sahnede görenler ve tanıyanlar kıpır kıpır bir insan olduğumu bilir. 22 İmaj Her Dinleyiciye Göre Değişiyor Bunu kırmanın yollarından biri şarkılara çekeceğiniz klipleri hareketlendirmekti sanırım… Evet. Bunu yapmaya başladık. Kafalardaki klişeler zaman içinde kırılacak. Tabii ki imaj her dinleyiciye göre değişiyor. Müzikal anlamda “Bu adam hareketli şarkı söylemez” diye bir önyargı vardı, sanırım onu kırdık. Önemli olan o görüntüdeki insanla, var olan insan arasında büyük farklar olmasın. Kendiniz olmaktan çıktığınız vakit başka bir şeye dönüşüyor iş. Hareketli olacağım diye abartıya kaçmadığımı düşünüyorum. İnsanlardan da olumsuz tepki almadık bugüne kadar… Dans benim hayatıma yeni yeni giren bir olgu. Albümleriniz arasında bir hayli zaman oluyor genellikle. Bunun nedeni nedir? Sanırım bu bende bir gelenek halini aldı. Özellikle repertuarda ince eleyip sık dokuyorum. Gecikme biraz da bu yüzden oluyor. Sesime ve tarzıma uygun şarkılar arıyorum… Siz Sezen Aksu’yla uzun zaman çalıştınız. Nasıl bir his onunla çalışmak? 2004’te tanıştım onunla. O, benim için çok ama çok kıy- metli biri. Her şeyi ama her şeyi ondan öğrendim ben. Bir yol çizmişsem kendime onun büyük emeği var üzerimde. Şu an hayatınızda çocuğunuz ve eşinizden sonra en önemli şey müzik herhalde? Aynen öyle. Müzik hayatımın büyük bölümünü kaplamış vaziyette. Hala eşim beni sofraya oturtmak için uğraşır, çünkü o sırada hep müzikle uğraşıyorumdur. Oğlunuz Arın ile aranız nasıl? Gayet iyi. Her yere birlikte gidiyoruz, birlikte yaşıyoruz. Biz ona bir sürü şey öğretiyoruz, o bize bir sürü şey öğretiyor. Eşinize yardımcı oluyor musunuz? İşimden arda kalan tüm vaktimi onlara harcıyorum. Çocuğumuzla daha çok eşim ilgileniyor. Ben daha çok oyun oynayan tarafım. Sizin diğer pop müzik yapanlardan farkınız biraz da dindar kimliğiniz. Pop camiasında çok da sık karşılaşılan bir durum değil değil mi? Aslında normal olması gereken bir durumu anormalmiş gibi gösteriyoruz. İslamiyet yobaz bir din değildir. Bazı insanlar bu dini yaftalıyor, doğru değil. Ben ibadeti zaruret saymayanlardanım. I paylasim@turkiyefinans.com.tr 23 spor Ata Sporu: Güreş G *QP]GH7UNL\HLoLQELU\DĂDPELoLPLIXWERO)XWEROOD\DW×SIXWEROODNDON×\RUX]'HUELOHUGHVRNDNODU×ERĂDOW×\RUE\NEDĂDU×ODUGDNXWODPDODUGDWDYDQ\DS×\RUK]QOHUGH¶NLPVXoOX·DUDĂW×UPDODU×QDGDO×\RUX]´)XWEROXQDUG×QGDQHQoRNKDQJLVSRUXVHYL\RUX]µGL\HVRUVDNYROH\EROERNV WHQLVGL\HQOHUGHo×NDELOL\RUDPDFHYDSDÿ×UO×NODEDVNHWEROROX\RU$PD ELUVRUXYDUNLFHYDSKLoGHÿLĂPL\RU´7UNOHULQDWDVSRUXµGL\HEDĂOD\DQ FPOHOHU´*UHõGL\H\DQ×WEXOX\RU Türkiye ile böylesine özdeşleşmiş bir spor güreş... Dedik ya, ata sporu... Peki, Türklerin güreşle bağı nereden geliyor, nasıl başlıyor? Bunun cevabını bulmak için uzanacağımız tarih M.Ö. 2. yüzyıl... Araplar ve Yunanlılar ile birlikte insanlık tarihinin en eski sporlarından biri kabul edilen güreşle ilgilenen başlıca 3 milletten biridir Türkler... M.Ö. 708’de Yunanlılar, M.Ö. 2. yüzyılda Türkler, M.Ö. 22’de Japonlar, M.Ö. 260’da Sümerler, M.Ö. 2000-2470-2320’de Mısırlılar tarafından güreş yapıldığına dair belgeler bulunmuştur. Doğa İle Mücadeleyle Başladı… Güreşin bu tarihlere uzanmasının temelinde yatan unsursa, insanoğlunun doğayla mücadelesi kuşkusuz. İlkel insan, doğa koşulları ile mücadele ederken, günümüzün güreş sporundan pek de farklı olmayan bir uğraş ortaya koymak zorunda kalmıştır. Her türlü canlıya karşı verilen ‘yaşam’ mücadelesinin temel dayanağı olarak kas gücünden faydalanan insan, güreş sanatını da ortaya çıkarmıştır. M.Ö 3000’lere ait sanat yapıtlarında Babil ve Mısır’da yapılan kuşak güreşleri betimlenmiştir. M.Ö. 5000 yıllarında Hindistan’da, serbest tutuşa dayalı güreş görülmektedir. Güreş, eski Yunan’da da önemli bir spor dalı olup cimnastik eğitiminin bir parçası ve beşli yarışmaların en önemli bölümü durumundaydı. M.Ö. 776’dan itibaren olimpiyat oyunlarında da yer almaya başladı. Gelelim güreşin Türklerle olan ilişkisine... Bütün sporların prototiplerinde olduğu gibi, güreşte eski devirlerde savaşa hazırlık amacıyla yapılmaktaydı. Eski Türkler’de de bu amaç var olmakla birlikte özel ve genel şenliklerde, yas merasimlerinde, pazar ve panayır yerlerinde, yaylada konup göçüşler- de ve her türlü buluşma ve kaynaşma yerlerinde yapılmıştır. Yani eski medeniyetlerin hemen hemen hepsinde görülmesine karşın, güreş hiçbir zaman Türkler’de olduğu kadar çok yönlü kullanılmamıştır. Türkler’in siyasi, askeri, dini, sosyal ve kültürel bir çok fonksiyonların yerine getirilmesinde en önemli aksiyonlardan biri olarak öne çıkmıştır güreş. Binicilik ve atıcılığın yanında “Pujila” da (Yakut Türklerinin buluşu bir tür boks) ve atlı cirit oyunlarında son derece usta olan Türkler, güreşi de bütün sporların temeli, terbiye verici, adeta bir ibadet şeklinde kabul etmişlerdir. Orta Asya’daki Türklerde güreş, binicilik ve okçuluk sporlarıyla birlikte yapılmaktadır. Eski Türklerin kendi aralarında harp etmek istemedikleri, aralarında çıkan anlaşmazlıkları, karşılıklı çıkardıkları iki pehlivanın kıyasıya güreşinin sonucuna bağladıkları, yenen pehlivanın tarafı galip, yenilen pehlivanın tarafının da mağlup sayıldığı ifade edilmektedir. Güreş sözcüğünün kökeni Özbek ve Başkurt Türklerinin “Kures” sözcüğünden gelmektedir. Günümüz Orta ve diğer Asya Türk toplumlarından Azeriler “gülaş”, Başkurtlar “köraş”; Kazaklar “küres”; Kırgızlar “küröş”; Özbekler “kuraş”; Tatarlar “köraş /küreş; Türkmenler “göreş”; Uygurlar’ın “küraş/küreş” kelimesini kullanmaktadır. Anadolu’da da halen ‘güleş’ ya da ‘küleş’ telaffuzları söz konusudur. “Kür” sözcüğü eski Türk yazıtlarında (Orhun ve Yenisey) da sık sık geçmektedir ve manası “güçlü”, “sarsılmaz”, “kuvvetli” anlamına gelmektedir. “Eş” ise eski ve yeni Türkçe’de “arkadaş” anlamına gelmektedir. “Kür-eş-mek” de kendisine denk başka biriyle mücadele ve yarışma anlamına gelmektedir. Pehlivan sözcüğü ise Farsça “Pehlevan” sözcüğünden dilimize girmiştir. Genel kullanımda güreş yapan kimse olarak algılanmasına karşın “Sen güreşçi olabilirsin ama pehlivan olamazsın” deyişindeki gibi üst düzey güreşçiler için yapılan bir övgü ifadesi de taşır. I paylasim@turkiyefinans.com.tr 25 spor Güreşlerde Müzik Vardı… İlk Türk güreşlerini, ilk Batı medeniyeti güreşlerinden ayıran birçok özellik bulunmaktadır. Bunlardan birisi Türkler’de Namahrem yerlerinin her zaman giyimli ve kapalı olmasına rağmen Batılıların çırılçıplak güreştikleri net olarak görülmektedir. Diğer bir ayırıcı özellik ise geleneksel tarzda yapılan Türk güreşlerinin hepsinde müzik bulunmaktadır. Diğer toplumlarda bu gelenek sadece İranlılar’da vardır ki bu da bunlara IX. Asırlarda Türkler’den geçmiş olduğu bildirilir. Geleneksel Türk Güreşleri ABA GÜREŞİ: Gaziantep ve Hatay yörelerinde yapılan mahalli güreş çeşididir. Güreşçilerin sırtlarına “Aba” adı verilen koyun yününden ve keçi kılından el tezgahlarında dokunan, kolsuz, omuz ve sırtları dayanıklı olması için deri ilave edilen boyu güreşçilerin dizlerine kadar gelen bir giysi ile ayakları çıplak olarak yaptıkları güreştir. ŞALVAR GÜREŞİ: Güreşçilerin geniş şalvar giyip belden yukarısı çıplak olarak yaptıkları güreş çeşididir. KARAKUCAK GÜREŞİ: Karakucak Türklerin öz güreşidir. Orta Asya’dan kaynaklanan bu güreş türünde yüzyıllar boyu görüntü ve kurallarda çok az değişim olmuştur. Günümüzde serbest güreş diye bilinen minder güreşi karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir. Karakucak güreşte pehlivanlar bacaklarına genelde “pırtpıt” giyerler. Sembol sporcumuz Yaşar Doğu ve şampiyon güreşçilerimiz Karakucak güreşten minder güreşine geçmişlerdir. YAĞLI GÜREŞ: Yağlı güreş Türkleri’n yüzyıllardan beri yapıldığı kültürel sporlardandır. Güreşçilerin vücutlarına yağ sürerek, “Kısbet” adı verilen manda derisinden yapılmış özel bir giysi ile yapılmaktadır. Yağlı güreş karakucak güreşin formüle edilmiş şeklidir. Kırkpınar Güreş ve Türkler denilince, akla gelen ilk şey Kırkpınar’dır kuşkusuz... Türk güreşinin en büyük klasiği olan ve 2013 yılında 652. kez düzenlenen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bir efsaneye dayanmaktadır. Efsaneye göre 1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, büyük oğlu Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler. 40 asker burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür. Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler. Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar. Yıllar sonra ise aynı yere 26 gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “Kırkpınar” adını verirler. Son olarak Edirne Sarayiçi’nde devam eden Kırkpınar Yağlı Güreşleri de kısbetten cazgıra, ağasından altın kemere dayanan unsurlarıyla sürmektedir Kırkpınar’ın Unutulmazları KEL ALİÇO: Kırkpınar’ın en büyük ismi tartışmasız Plevneli Kel Aliço idi. Tam 27 yıl başpehlivan oldu. Üst üste üç yıl başpehlivanlığı kazanacak olana o yıllarda da kemer verilmiş olsa Kel Aliço’nun tam 9 altın kemer alması gerekiyordu. 1885 tarihine kadar güreşe devam eden Kel Aliço, Şamdancıbaşı Kara İbo ve Makarnacı ile birlikte Kırkpınar’da başpehlivanlık namını sürdüren pehlivanlardandır. KOCA YUSUF: Deliormanlı efsanevi Türk güreşçidir. Mindere çıkan ve grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanı olduğu sanılmaktadır. 1885 yılında Kırkpınar başpehlivanı olmuş; 1894 yılından itibaren Avrupa ve ABD’de devrin en ünlü güreşçileri ile güreşmişti. ABD turnesinden ülkesine dönerken bir gemi kazasında hayatını kaybetti. İri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile “Koca” lakabını almıştı. KURTDERELİ MEHMET: 1869 yılında bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Deliorman’da doğdu. 1.92 m boyunda ve 148 kg ağırlığında idi. 21 yaşında Koca Yusuf’un karşısına çıktı. Övgüsünü aldı. 1899 Avrupa’ya gitti. Callmett, Pitejenski ve Dumas gibi ünlü güreşçileri yendi. 1911’de 32 gecede 43 müsabaka yaptı. “Cihan şampiyonu” ilan edildi. 1938 yılında Balıkesir’de öldü. “Ben her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm.” sözleri, Atatürk’ün övgüsünü aldı. ADALI HALİL: Edirne’nin Adaiçi bölgesindeki Kilise köyünde doğdu. Babası Kara Mehmed de meşhur bir pehlivandı. İlk güreş derslerini babasından aldı. Sonra Kırkpınar efsanesi Kel Aliço’ya çırak oldu. Koca Yusuf ve Kurtdereli gibi yağlı güreşin ustalarıyla karşılaştı. Kurtdereli ile beraber Avrupa’ya gidip, orada karşılaştığı bütün rakiplerini çok kısa zamanlarda yendi. Avrupa’da yenmedik rakip kalmayınca Amerika’ya geçti. Orada da bütün rakiplerini kısa zamanda yendi ve “Türk arslanı” diye anılmaya başladı. Kırkpınar başpehlivanlığını 18 yıl korumuştur. AHMET TAŞÇI: Kuşkusuz, son dönemde Kırkpınar’ın en başarılı ismi olarak öne çıktı. Tam 9 kez başpehlivan olan Taşçı, altın kemeri de 2 kez kazanmayı başardı. Er Meydanı’na Türkiye Finans Desteği Türk güreşinin en büyük klasiği olan Kırkpınar’da Türkiye Finans desteği de dikkat çekiyor. Olimpiyatlardan sonra dünyanın en uzun geçmişe sahip spor etkinliklerinden biri olan Kırkpınar’ı destekleyerek önemli bir kültür mirasını sahiplenmeyi hedefleyen Türkiye Finans, bu yıl 5-7 Temmuz tarihlerinde düzenlenen 652. Tarihi Kırkpınar Yağlı Ali Ta şçı aya erlik za Y Ham Güreşleri’nin ortaklarındandı. Türkiye Finans Genel Müdürü Derya Gürerk, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin Türkiye Finans’ın katkılarıyla çok daha geniş kitlelerle buluşmasını sağladıkların söylerken, “UNESCO Somut Olmayan Dünya Kültür Mirası listesine alınan tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne iletişim desteği veriyoruz. Bu açıdan yüzyıllardır pehlivanların yazdığı destanların gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir görev üstleniyoruz. Türkiye Finans olarak, tüm bu coşkulu törenlerin ve müsabakaların daha geniş kitlelerce görülüp izlenmesi, ata sporumuz hakkında farkındalık yaratılması için çalışıyoruz. Kırkpınar coşkusunu tüm ülkemize yaymak arzusuyla yola çıktık. Bunun için bilgilendirici filmler hazırladık. Ayrıca güreşleri sadece Er Meydanı’na gelenlerin değil, Edirne halkının tümünün izleyebilmesi için şehrin önemli meydanlarına dev ekranlar kurduk. Kırkpınar Festival alanında ilk kez Türkiye’nin her bölgesinden ve yurt dışından gelecek ziyaretçiler için Bankacılık hizmeti sunuyor, böylelikle hayatlarını kolaylaştırıyor, şehrin ekonomisine hareket katıyoruz. Desteğimiz sadece 652. Kırkpınar Yağlı Güreşleri ile sınırlı kalmayacak. 3 yıl boyunca desteğimiz sürecek. Ata sporumuzun her yıl artan bir ivmeyle bilinirliğini artırmak arzusundayız. Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin altı yüzyıllık geleneğinin önümüzdeki asırlarda da devam etmesini diliyoruz. Bu doğrultuda pehlivanlarımızı ve Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni desteklemekten onur duyuyoruz” dedi. Minder Güreşi Türklerin yağlı güreşlerdeki başarısı, minderde de devam etmiştir. Minder güreşi iki farklı stilde yapılmaktır. 1- Greko-Romen: Vücudun belden yukarısı ile oyun takbik edilir. Ayakla oyun yapılmaz ve rakibin hücumu engellenmez. Bu stil Avrupa ülkelerinde yaygındır. Greko-Romen güreş stilini ilk uygulayan Türk güreşçileri Koca Yusuf, Kara Ahmet, Hergeleci İbrahim, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet, Adalı Halil, Mandıralı Ahmet ve Kara Osman’dır. Türkiye’de bu stil Beşiktaş kulübünde 1903 yılında uygulanmıştır. 2- Serbest güreş: Ayaklar dahil vücudun her yeriyle oyun tatbik edilir. Bu güreş stili Türkiye’deki geleneksel güreşlere benzediğinden dolayı ülkemizde daha yaygındır. Minderin Efsaneleri YAŞAR DOĞU: Türk güreşinin efsane isimlerinden biri olan Yaşar Doğu, ay yıldızlı mayo ile yaptığı 47 güreşin yalnızca birinde yenilmiş, galip geldiği 46 karşılaşmanının 33’ünü tuşla kazanmıştır. Kazandığı 46 karşılaşmanın normal süre toplamı 690 dakika olduğu halde, kısa sürede yaptığı tuşlar nedeniyle bu güreşler toplam 372 dakika 26 saniye sürmüştür. 1913 yılında Samsun’un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğan Doğu, hem serbest hem de grekoromen stilde güreşti. Serbest stilde 1 kez olimpiyat, 1 kez dünya, 2 kez Avrupa Şampiyonu oldu. Grekoromende ise 1 Avrupa şampiyonluğu, 1 Avrupa ikinciliği elde etti. GAZANFER BİLGE: 1923 Yılında Karamürsel’de dünyaya geldi. 17 yaşında güreşe başladı. 1946 yılı Stockholm’de serbest stilde Avrupa şampiyonluğunu elde etti. 1948 yılı Londra Olimpiyatların’da aldığı altın madalya, Türkiye’nin serbest stildeki ilk olimpiyat şampiyonluğu olarak tarihe geçti. NASUH AKAR: Yozgat’ta doğdu. Türk güreşi için efsane olan 1948 Londa Olimpiyat Oyunları’nda serbest stilde altın madalya kazandı. 1951 Dünya Şampiyonası ve 1949 Avrupa Şampiyonası’nda da birincilik kürsüsüne çıktı. CELAL ATİK: 1918 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen Atik; soyadını Atatürk’ten almıştır. 1938 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası’nda Atik’in çevik hareketlerinden dolayı onu seyretmekte olan Atatürk’ün “Sen çok atik bir pehlivansın, soyadın da Atik olsun” önerisinde bulunması sonucu, “Doğan” olan soyadı “Atik” olarak değiştirilmiştir. Serbest güreş kariyerinde 1 olimpiyat, 1 dünya, 2 Avrupa Şampiyonluğu kazandı. Grekoromende ise 1 dünya ikinciliği, 1 Avrupa ücüncülüğü elde etti. AHMET AYIK: Serbest stilde Türkiye’nin en başarılı isimlerinden biri oldu. 1 kez Olimpiyat Şampiyonu, 1 kez Olimpiyat İkincisi olan Ayık, 2 kez Dünya, 2 kez de Avrupa Şampiyonluğu yaşadı. HAMZA YERLİKAYA: Fazla söze gerek yok. FILA tarafından ‘asrın güreşçisi’ seçilen bir isim o. Henüz 17 yaşında ilk dünya şampiyonluğuna ulaşırken, herkesi kendine hayran bıraktı. Kariyerine 2 olimpiyat, 3 dünya, 8 Avrupa şampiyonluğu sığdırdı. 2007 yılında güreş hayatına son verdi. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 27 güncel 28 Yatırım Yapmadan Önce… D 'Q\DGHÿLĂL\RU«ĀQVDQRÿOX]DWHQVUHNOLNHQGLQL\HQLOH\HQ YHGHÿLĂHQGHÿLĂWLUHQELU\DS×\DVDKLS+DOE|\OHROXQFDGD\HQL \DW×U×PDODQODU×ELUELULQGHQIDUNO×NRQVHSWOHULLOHJLULĂLPFLOHULQYH ÀUPDODU×QPHUFHÿLDOW×QDDO×QG×<DW×U×P\DSPDGDQ|QFHEX\D]×P×]× PXWODNDRNX\XQGHUL] Son zamanlarda özellikle teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte yatırım alanlarının da farklılaştığını görüyoruz. Teknoloji ve teknolojinin içerisinde çok büyük bir paya sahip olan sosyal medya, firmaların yeni yatırım alanlarına kaymalarını zorunlu kılıyor. Lakin tüm bu teknolojik gelişmelere ve bir tuşla tüm hizmetleri gerçekleştirmemize rağmen doğadan ve doğal olandan kaçmakta mümkün değil. Yeni ve Kaçınılmaz Yatırım Alanı: “Dijital Pazarlama” Bu sayımızda “Güncel” sayfamızı kısacası yeni yatırım alanlarına ayırdık. İlk olarak karşımıza iş dünyasında hızla yükselen bir yatırım alanı olarak ifade edilen “Dijital Pazarlama” çıkıyor. Çünkü firmaların başarılı olmasında en büyük kol olan satış ve pazarlamanın artık günümüzde doğru ve etkin bir şekilde yapılmasının yolu “Dijital Pazarlama”dan geçiyor. Her ne kadar Dijital Pazarlama’nın içerisinde yer alan bir unsur olarak çoğu uzman tarafından ifade edilse de, ayrı olarak düşündüğümüz zaman da “Sosyal Medya İletişim Çalışmaları” da pazarlamanın bir diğer ve de cid- di anlamda en önemli yatırım alanlarından bir diğeri. Hal böyle olunca da çağımızın ve bizden sonraki çağların yeni meslekleri olarak insan kaynakları uzmanları e-pazarlama uzmanı, dijital reklam uzmanı ve mobil uygulama yazılım uzmanlarının favori olacağı öngörülüyor. Neden Dijital Pazarlama? Bu süreci dinlemek ve “Neden Dijital Pazarlama alanına yatırım yapmalı?” sorusuna cevap bulmak için Türkiye’nin en önemli firmaları ile çalışan ve yaratıcı çalışmalara imza atan Dijital Pazarlama ajansı Krombera’nın Başkanı ve Kurucu ortağı Alper Afşin Özdemir ile bir araya geldik. Sözü şimdi kendisine bırakalım… Alper Bey, ilk olarak Dijital İletişim Ajansı Krombera’nın kuruluşundan ve faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? 2011 yılının Mart ayında kurulduk, yaklaşık 2,5 senelik bir dönem oldu. Başlangıçta sadece sosyal medya odaklı çalışıyorduk, fakat süreç içerisinde hem müşterilerimizin yönlendirilmesiyle hem de bizim yaratıcı ekibimizin çalışmala- paylasim@turkiyefinans.com.tr I 29 Kare den Bir erkezi’n M m a ş a Doğal Y Kakule Kakule Doğal Y aşam’ın Kurucu su Ayşin Dede güncel rı ile “Dijital Pazarlama Ajansı”na doğru evrildik. Şu anda 3 kişiyle kurduğumuz yapı 40 kişiye ulaşmış durumda. Kendi alanımızda iyi markalara, güzel müşterilere hizmet veriyoruz. 2011 yılında sosyal medyanın önemi markalar nezdinde yeni yeni algılanmaya başlanıyordu. Marka tarafında yeni yeni dijital pazarlama ekipleri kuruluyordu. Her zaman müşterilerimize çözüm odaklı yaklaştık. Müşteri beni gece 11’de de arıyorsa, bir problem vardır ve benim bu problemi çözmem gerekiyordur, ben bundan mükellefim. Yaptığımız iş icabı bunun bir saati yok. 7/24 yaşayan bir mecrada çalışıyoruz. Bu da bizim hızlı gelişmemizin ve de hızlı büyümemizin bir nedeni oldu. Peki, dijital pazarlamanın içerisine neler girmektedir? Markaların sosyal mecralardaki sayfalarının yönetimi, topluluk yönetimi, görsel yönetim gibi tanımlamaların hepsi bizim hizmet kapsamımız içerisindedir. Bunun haricinde biz web siteleri yapıyoruz, etkinliklerin dijital ayaklarını gerçekleştiriyoruz. Birçok etkinliğin dijital anlamda sorumluluklarını alıyoruz. Etkin strateji ve uygulamalarımız sayesinde, kısa bir süre içinde, hizmet verdiğimiz markaları sosyal medyada tüketiciyle buluşturmayı başardık. Faaliyetlerimizi ana hatları ile ifade etmek gerekirse, iletişim stratejilerinin oluşturulması, iş hedeflerine yönelik fikir geliştirilmesi, trend ve vizyon raporlarının hazırlanması, dijital mecra takibi ve kriz yönetimi… Operasyonel anlamda, sosyal medya hesaplarının oluşturulması, yönetimi ve birleştirilmesi ile dijital pazarlama fikirlerinin geliştirmesi de sunduğumuz hizmetler arasında yer alıyor. Ayrıca, web yazılım ve uygulama geliştirme kapsamında, web sitesi ve mikro site tasarımından Facebook / Twitter uygulamaları ile farklı mobil platformlar için uygulama geliştirmek de çözüm yelpazemizde yer alıyor. Tüm bunlara ek olarak, dijital mecra satın alması da gerçekleştiriyoruz. Kromb era’nın Başkan ı ve Kuru cu Orta ğı Alpe r Afşin Ö zdemir “Dijital Pazarlama” Türkiye’de son yıllarda öne çıkan bir yatırım alanı… KOBİ’lerin biraz da korkuyla bu alana yöneldiklerini görüyoruz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? 30 KOBİ’ler artık git gide dijital pazarlama araçlarını daha fazla kullanmaya başlıyorlar. Çünkü siz internette gerekli mecralarda eğer bir platform sağlamadıysanız ve bir sayfanız yoksa en ufak bir kriz ortamında sizin adınıza başkaları konuşabilir ve siz kendinizi açıklayacak ve doğru telaffuz edecek bir mecra bulamayabilirsiniz. Markalar artık bir mecra sahibi olmaları gerektiğini farkına vardı. Bu lüks olmaktan çıktı ve de bir zorunluluğa dönüştü. Bu şekilde de devam ediyor. KOBİ’ler ayakta kalmak için dijital pazarlamayı kullanmak zorunda kalacaklar. Kullanmazlarsa dışarıda başkaları onların adına konuşuyor olacak. Kullanıyor olmak demek illaki bir ajansla çalışmak, illaki bir maddi değer yatırımı yapmak değil. Bulundukları platformlarda bulundukları sayfaların doğru yönetilmesi ve kurumun doğru bir şekilde ifade edilmesi, aslında dijitale yapılan bir yatırımdır. Dediğim gibi bu bir lüks değil, bu artık bir zorunluluk, orada olmak ve de orada iletişim yapmak zorundalar. Doğal Olana Dönüşün Hikâyesi Ve sırada şimdi son yılların dikkat çeken, en tatlı yatırım alanlarından biri var: Gıda ve akabinde doğal ürünler. İnsanlar bir yandan teknolojinin hızına ayak uydurmaya çalışırken, diğer yandan da bu hızla birlikte doğal olana yönlenmek ve doğadan kopmamak istiyorlar. Hal böyle olunca da doğal ürünler insanların vazgeçilmezi haline geliyor. Şimdi sırada bu işi hakkıyla yapan “Kakule Doğal Yaşam” ve bu doğal yaşamın kurucusu Ayşın Dede var. Dede, tüm içtenliği ile sorularımızı cevaplandırdı ve bu alana girmek isteyen girişimcilere önerilerde bulundu. Ayşın hanım ilk olarak faaliyetlerinizden ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz? Öncelikle biz neden bu işe başladığımızdan kısaca bahsedeyim. Organik ve Doğal Ürünlere İbn-i Sina’nın bir sözü üzerine başladık. O sözünde şöyle bahsediyor; ‘Bütün hastalıklar esasen yenilen ve içilen şeylerden ileri gelmektedir.’ İbni Sina’nın bu sözü bize ışık tuttu ve bu sektöre girmemize vesile oldu. Ev hanımlarına vereceğim en güzel ve faydalı bilgi mümkünse evinizin, mutfağımızın, yaşamınızın her alanında bu sözü bir kâğıda yazın ve duvarınıza asın. Bizim asıl hedefimiz, organik ve doğal ürünlerle yaşamına yön vermek isteyen aynı zamanda çevreyi korumak doğal dengeye saygı gösteren bilinçli tüketiciler oluşturmak. Bu da ancak anlatmakla olur, insanlar bu konuda bilgilendirildikçe organik tarıma olan ilgi de doğrudan artış gösteriyor. Biz Kakule Doğal Yaşam olarak müşterilerimizle birebir neler istediklerine dair bilgi alışverişlerinde bulunuyoruz. ‘Her şey ilaçlı, katkılı maddelerden nasıl uzak durabiliriz?’ sorularıyla ne yazık ki çok karşılaşıyoruz. Fakat yaşam kalitemizi düşüren her şeyi hayatımızdan çıkarmayı öğrenmemiz gerek. Kaldı ki son bir kaç yıldır bu konuda şanslıyız önemli gelişmeler oldu artık çok rahat organik pazara ulaşabiliyoruz bize düşen sadece bu yerleri daha da çoğaltmak, destek vermektir. Kakule Doğal Yaşam olarak fayda sağlamak adına Samsun’da ve İstanbul’da Organik ve Doğal Ürünler mağazaları açtık. Aynı zamanda www.kakule.com.tr adresinden de insanların doğal ve organik ürünlere kolayca ulaşmaları için çalışmalarda bulunuyoruz. Bir eve lazım olacağını düşündüğümüz her şeyi getirmeye çalışıyoruz. Bizim gibi birçok yer var insanlar bu ürünleri internetten ya da birebir gelip kolaylıkla satın alabilir. Organik ürünlerin tüketimi yaygınlaştıkça hastalıklara yakalanma riskimizde bir o kadar azalacak. Sağlığımız için %50’lik bir çaba gösterelim derseniz şuanda en önemli temel ürünlerimizden Himalaya Kristal tuzumuz, organik zeytinyağımız ve çaylarımız önceliklerimiz bunlar tuz, yağ ve içtiklerimiz evet bunlar sağlığımızı korumanın %50 sini oluşturuyor. Organik Gıda Üretimi Artacak Doğal ürünler sektörü nasıl bir yatırım alanını ifade ediyor ve insanlar bu sektöre neden yatırım yapmalı? Önümüzdeki yıllarda bu sektör içerisinde hem üretici hem de tüketici olarak var olmak zorunda mı kalacağız? Önümüzde ki yıllarda öyle bekliyoruz ki organik gıda üretimi daha da artış gösterecek. Bunun izlerini şuan bazı marketlerimizde de görmek mümkün. Eskiden belli başlı yerlerde bulunabilirken artık çok rahat pazarlarda, organik mağazalarda hatta marketlerde görüyoruz. Talep arttıkça sektörün gelişmesi mümkün. Bu konuda birbirimize ihtiyacımız var yapılabilecek çok şey var ve tek başımıza yapmamız mümkün değil. Bunlar beraberlikle sağlanabilir ancak. Çiftçilerimizin önü açılmalı bu konuda destek verilmeli. Böylelikle bu sektörde hem üretici hem de tüketici olarak yerimizi bulmuş oluruz. Piyasada şöyle bir ikilem var tamamen organik olup bilinçsiz üretim yapıp organik sertifikasını almamış üreticilerimiz var. Bunlara öncelik edip Organik sertifikasını almaları için öncülük ediyoruz. Ve elimizden geldiğince yardım ve destek sağlıyoruz. Hangi alanlarda kullanıyoruz? Önceleri sadece organik gıda konuşulurken şuanda organik cilt ürünleri, organik tekstil ve bebek ürünleri de önemli bir yere sahip. Özellikle bebekler için olan ürünlerimiz şampuanlar, yağlar, havlular hatta kıyafetleri güzel giden ürünler. Bu alanda ki ürünleri müşterilerimize sunmak için daha da geliştirmeyi düşünüyoruz. “Araştırmadan Almayın” Son olarak yatırımcılara ve bu alana girmek isteyenlere mesajınız nedir? Organik sektörüne giriş yapmak isteyenler öncelikle işin içinde olmalı ve asla güvenmedikleri ürünleri alıp raflarına koymasınlar. Çok araştırma yapıyorum, fuarlar geziyorum bakıyorum içeriğinde ne olduğu belli olmayan. Ürünleri doğal etiketi altında satışı yapılıyor. Bunlardan uzak durulmalı. Ürün yelpazenize ürün eklemden önce arka planda AR-GE çalışmalarında bulunmanız çok önemli. Bir diğer tavsiyem, sosyal medya. Facebook ve Twitter aktif olarak kullanmanız yaptığınız işte çok önemli faktör. Organik ürün tüketen müşterilerimiz gerçekten çok bilinçli ve teknolojiyi, yenilikleri oldukça faal kullanan portföyleri var. Bu yüzden onlara biz daha yakın olmak için sosyal medya çok faydalı bir kanal. I paylasim@turkiyefinans.com.tr 31 şube Gaziantep Şube Müdürü Özcan Tan: “Müşterilerimiz ve Biz Bir Aileyiz” Röportaj: Merve Korkmaz Özcan Tan Kimdir? 1964’de İskenderun’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun olduktan sonra katılım bankalarında çalıştı. 2003 yılında Family Finans’a katıldı. 2007 yılında Türkiye Finans İskenderun Şube Müdürlüğü’ne atanan Tan, burada 4 yıl boyunca görevine devam etti. Özcan Tan, 2 yıldan beri Gaziantep Şube Müdürü. T 32 7UNL\H)LQDQV*D]LDQWHSāXEH0GUg]FDQ 7DQ*D]LDQWHS·LQVUHNOLJHOLĂHQHNRQRPLVLQLQ \NVHNNUHGLKDFPLQLQYHROJXQELUHNLEHVDKLS ROPDQ×QDYDQWDMODU×Q×VRQXQDNDGDUNXOODQG×NODU×Q×V|\OHGL7DQ·DJ|UHEDĂDU×ODU×Q×QHQWHPHO V×UU×LVH´VDPLPL\HWµ Birçok sektörde öncü il olan Gaziantep, ekonomisini hızla geliştiriyor. Bir sanayi kentinde üzerine düşen görevleri başarıyla yerine getiren Türkiye Finans Gaziantep Şubesi’nin hedefleri büyük. Girişimci segmentte Türkiye Finans şubeleri arasında 1. sırada olan Gaziantep Şubesi, şube müdürü Özcan Tan, müşterileriyle oluşturdukları güven veren samimiyeti anlattı. Gaziantep’in büyüyen bir ekonomisi var. Gaziantep’in ekonomik faaliyetleri nedir? Gaziantep halıcılık, gıda, plastik terlik sektörlerinde Türkiye’nin en önemli illerinden. Ağırlıklı olarak, Kuzey Irak’a ihracat gerçekleştirilse de özellikle halı sektöründe halı ihracatı yapılmayan ülke yok denecek kadar az. Gaziantep, halı sektöründe dünyanın başarılı bölgelerinden. Bu yüzden, yan sektörler de bundan payını alıyor. Gaziantep, gıda sektöründeki başarısında da Türkiye’nin en öncü kenti. 2008-2009 ekonomik krizinde, ihracatını arttıran tek il Gaziantep oldu. Gaziantep, her geçen gün büyümeye devam ediyor. Burada 5 tane organize sanayi bölgesi bulunuyor. Bu sayı Gaziantep’e yetmiyor, 6. organize sanayi bölgesi yapılması planlanıyor. Gaziantep’in bir diğer avantajı, sanayicilerinin yurtdışına değil, bölgelerine bağlı olmaları. Herkes fabrikasının başında. Burada dürüst bir sanayi anlayışı var. Bu yüzden, bu bölgede görev almaktan dolayı ziyadesiyle gururluyum. Bize şubenizden bahseder misiniz? Türkiye Finans Gaziantep Şubesi’nin geçmişi 12 yıllık bir zaman dilimini kapsıyor. Çalışma sistemi olgunluğa erişmiş bir şubeyiz. 21 kişilik bir ekibimiz var. Oturmuş bir kadromuz olması sebebiyle başarılı bir ivme kazandık. Girişimci segmentte, Türkiye Finans şubeleri arasında 1. sıradayız. Tüm katılım bankalarının arasında finansman alanında birinci sıradayız. Gaziantep’in kredi hacmi çok büyük. Antep’te kredi batmasında da çok alt seviyelerdeyiz. Bu yönden de takdir ediliyoruz. Bu kadar başarılı bir şube olmanızın altında yatan sebep nedir? Şubemizin en büyük özelliği, müşteriyle sağladığı uyum. Müşterilerimizin yüzde 90’ı burayı bir banka değil, evi gibi görüyor. Bu geçmişte de böyleydi. Gaziantep Şubesi, bu özelliğini koruyor. Bankacılık ilişkileri resmiyete dayalıdır ama bizde güven veren bir samimiyet mevcut. Büyümemizin en önemli nedenlerinden birisi samimiyet. Müşterilerimiz ve biz bir aileyiz. Soldan sağa; Sadık Bilgen, Emre Kasım Yıldırım, Yaşar Bilen, Mehmet İsa Dokumacı, Mustafa Ersin Diktaş, İsmail Özlü, Abdullah Sayraç, Mehmet Polat, Emin Aslan, Sedat Önder Bilgin, Ali Sayıl İlbaylı, Servet Emre Tan, Yusuf Acar, Mehmet Gezici, Ferhat Teke, Fatma Altındeğer, Şaziment Karcıoğlu, İpek Bozdağ, Muhibe Demirkol, Zeliha Durak, Özcan Tan paylasim@turkiyefinans.com.tr I 33 şube GATEM Şube Müdürü Kerem Zencidi: ‘‘GATEM’de Fark Yarattık” Röportaj: Merve Korkmaz Kerim Zencidi Kimdir? 1973 yılında Gaziantep’te doğdu. Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun olduktan sonra meslek hayatına atıldı. 2002 yılında Family Finans ailesine katıldı. 2005 yılında ise Türkiye Finans ile yoluna devam etti. Türkiye Finans Gaziantep Şubesi’nde uzun yıllar görev aldı. 1 Aralık 2012 yılından beri GATEM Şube Müdürü olan Zencidi, evli ve 2 çocuk babası. Kitap okumayı ve seyahat etmeyi çok seven Zencidi, sıkı bir Beşiktaş taraftarı. G *$7(0āXEH0GU.HULP=HQFLGL*$7(0·LQoRN KDUHNHWOLELUE|OJHROGXÿXQXYH*$7(0·GH\HUDODQ IDUNO×EDQNDDUDV×QGDEDĂDU×O×ELUĂHNLOGHIDUN \DUDWDUDN|QHo×NPD\×EDĂDUG×NODU×Q×V|\OHGL 34 Gaziantep’te toptancıların yoğun olduğu bir ticaret bölgesi olan GATEM birçok sektörü bünyesinde bulunduruyor. Bu hareketli bölgede bulunan Türkiye Finans GATEM Şubesi ise, bu hareketliliğin avantajını sonuna kadar kullanıyor. Çok iyi bir ekibe sahip olduklarını söyleyen GATEM Şube Müdürü Kerim Zencidi ve ekibinin bir sonraki hedefi, kredi hacmindeki başarılarını sürekli hale getirip, mevduat hacmini artırmak. GATEM’in ekonomi potansiyelinden bahseder misiniz? GATEM’in yaklaşık 15 yıllık bir mazisi var. Burada KOBİ nitelikli çok sayıda firma var. GATEM’de ceviz, badem, fıstık toptancıları, çeşitli gıda firmaları bulunuyor. Bunun dışında küçük ölçekli halı firmaları, plastik ve geri dönüşüm işletmeleri, odun ve kömür sektörü GATEM’in çevresinde yer alıyor. GATEM ‘in işlem hacmi çok yoğun çünkü burası çok hareketli bir bölge. Birçok firmanın merkezi GATEM’de bulunuyor. Buradan doğu ve güneydoğuya ihracat yapılıyor. Kısacası, Gaziantep’in KOBİ firmaların büyük bir bölümü burada yer alıyor. Bize şubenizden bahsedebilir misiniz? Türkiye Finans GATEM Şubesi 2008 yılının Ağustos ayında açıldı. Burası 5 yıldır sürekli büyüyen ve belli bir yere gelmiş bir şube. 12 kişilik genç bir ekibiz. Ekibim gerçekten iyi bir ekip, GATEM’de 15 farklı bankanın şubeleri arasında kredi hacminde birinci sıradayız Satış ekibimiz çok güçlü ve tecrübeli. Ekibin sahadaki başarısı takdire layık. GATEM’de yoğunluklu olarak gıda sektörüyle çalışıyoruz. Fakat müşteri profili en çeşitli ve tabana yayılmış şubelerden biriyiz. GATEM Şubesi 4. Organize Sanayi Bölgesi’ne çok yakın. Tekstil sektörünün yoğun olduğu bu sanayi bölgesinden de müşteri akışı sağlayarak sektör çeşitliliğimizi daha çok arttırıyoruz. Hedeflerimize ulaşabilmek adına ekibimizle birlikte hareket ediyoruz ve keyifle çalışıyoruz. Şube olarak hedefleriniz neler? Daha önce de belirttiğim gibi GATEM’de 15 farklı bankanın şubeleri arasında kredi hacminde birinci sıradayız. Mevduat hacminde ise, üç veya dördüncü sıralarda yer alıyoruz. İlk hedefimiz mevduatta da birinci olmak. GATEM Şubesi, 5 yıldan beri sürekli büyüyen bir şube. Bu potansiyeli sürekli hale getirip, büyümek istediğimiz alanlarda kendimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Soldan sağa; Mehmet Demir, Mehmet İlbey Çiftçi, Erdem Tombalak, Nazım Alper Koçaslan, Ahmet Aslan, Muhammed Mustafa Bilgin, Hatice Aslan, Melek Korkmaz, Sibel Öksüz, Kerim Zencidi paylasim@turkiyefinans.com.tr I 35 şube Suburcu Şube Müdürü Mehmet Erdoğan: “Farklı Renklerden Güzel Bir Tablo Oluşturduk” Röportaj: Merve Korkmaz Mehmet Erdoğan Kimdir? 1976 Çanakkale’de doğdu. Hacettepe Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. 2003 yılında Türkiye Finans’ta bankacılığa başladı. 2007 yılında Adana Bölge Müdürlüğü’nde Bireysel Bankacılık bölge müdür yardımcılığı yaptı. Başarılı bir masa tenisi oyuncusu olan ve dalış yapmayı seven Erdoğan, 2013 yılının Mayıs ayından beri Suburcu Şube Müdürü olarak görev alıyor. B %DQNDF×O×NLĂOHPOHULQGHK×]×QYHLKWL\DF×QGRÿUX WHVSLWHGLOPHVLQLQ|QHPLQLDQODWDQ7UNL\H)LQDQV 6XEXUFXāXEH0GU0HKPHW(UGRÿDQoRNUHQNOL ELUHNLELQLQROGXÿXQXYHPĂWHULPHPQXQL\HWLQH |QFHOLNYHUGLNOHULQLV|\O\RU 36 Suburcu Şube Müdürü Mehmet Erdoğan, bulundukları bölgede tekstil firmalarının yoğunlukta olduğunu ve burada bulunan KOBİ’lere yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Bankacılık açısından her ihtiyaca cevap verecek bir ekibe sahip olduklarını söyleyen Erdoğan’ın dediğine göre; Suburcu Şubesi’nin en büyük hassasiyeti müşteri memnuniyeti. Bize şubenizden bahseder misiniz? Türkiye Finans Suburcu Şubesi, 2006 yılında kuruldu. 16 kişilik hareketli bir ekibiz. Suburcu’nda trikocular yoğunlukta. Müşteri profilimiz genel olarak orta ve mikro ölçekli firmalardan oluşuyor. Fakat organize sanayi bölgelerindeki firmalarla da çalışıyoruz. Aynı zamanda bireysel aktivitelerde bulunan, toplu konut projelerinde yer alan, hızlı finansman ürünlerini kullanan bir şubeyiz. Şehirdeki toplu konut şubelerinde de oldukça aktifiz. Renkli bir ekibe sahibiz. Bünyemizde çalışan her arkadaşın farklı bir yeteneği var. Farklı renkleri kullanarak güzel bir tablo oluşturduk. Herkesin ayrı ayrı katkıları oluyor. Suburcu Şubesi’nin hedefleri neler? KOBİ tarafında büyümek ve esnafımıza yararlı olmak istiyoruz. Özellikle mevduat hacmimizi büyütmeyi hedefliyoruz. Çalışmalarımız, müşteri odaklı. Müşterinin memnuniyeti bizim için çok önemli. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını hızlı ve güler yüzlü bir şekilde karşılamaya özellikle dikkat ediyoruz. Bankacılık işlemlerinde beklemek birçok kişiyi sıkıntıya sokar. Bunun çözümünü sağlamak ve sistemimizi oturtmak istiyoruz. Suburcu Şubesi için hız ve pratiklik çok önemli diyebilir miyiz? Hız ve pratiklik müşteri memnuniyetini de beraberinde getirir. Mesela müşterilerimizi Alternatif Dağıtım Kanallarına (ADK) yönlendiriyoruz ve onları bu konu hakkında bilgilendiriyoruz. ADK’ları kullanmayı bilmeyen müşterilerimizi ADK’lar hakkında bilgiler veriyoruz. Çünkü bankacılık işlemlerinde hız çok önemli. Hassasiyetlerimiz sadece işlerin çabuk yürümesi değil. İhtiyaçları doğru tespit edip, bunların çözümüne dair bir imkân olup olmadığına bakıp, çözümler üretmek de önemli. Bunu başardığımızı hissediyorum çünkü müşteri şubemizden mutlu ayrılıyor. Biz bunu oluşturduğumuz sinerjiyle başarıyoruz. Soldan sağa; Hasan Gürkan Aycan Yasin Kahya Gökhan Killi Fatih Yırtıcı Mehmet Taşır Mehmet Selçuk Zencirci Ahmet Tıraş Mehmet Ali Alkan Erdal Tiryaki Mehmet Nadir Yılmaz Mehmet Alp Arslan Nazan Yaşamalı Türkan Ezgi Sözmen Yelda Özdurdu Kepkep Zeynep Karataş Mehmet Erdoğan paylasim@turkiyefinans.com.tr I 37 şube Şehitkâmil Şube Müdürü Kürşad Yaşar: “Lokasyonumuzun Avantajını Sonuna Kadar Kullanıyoruz” Röportaj: Merve Korkmaz Kürşad Yaşar Kimdir? 1978 yılında Diyarbakır’da doğdu. Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olan Kürşad Yaşar, 1999 yılında bankacılık hayatına Türkiye Finans ailesinde stajyer olarak başladı. 2002 yılında kadroya geçerek, çeşitli departmanlarda çalıştı. Adana Bölge Müdürlüğü’nde Ticari Portföy Yöneticisi olarak bir süre görev alan Yaşar, şuan Şehitkâmil Şube Müdürü. Evli ve bir çocuk babası Yaşar’ın eski para koleksiyonu bulunuyor. Modifiye araçlar ise Yaşar’ın en büyük tutkusu. G 38 Gaziantep’in hareketli bölgesi Şehitkâmil’de bulunan, Gaziantep Şehitkâmil Şube Müdürü, Kürşad Yaşar, genç bir şube oldukları halde çok çabuk adapte olduklarını söyleyerek, bölgenin lokasyonunu avantaja çevirdiklerini belirtti. Genç bir şube olan Türkiye Finans Şehitkâmil Şubesi, dinamik ekibiyle bireysel ve KOBİ’den maksimum yarar sağlarken, ticari ve kurumsal firmalarda hacim ve karlılık yakalamayı hedefliyor. Çok çabuk adapte olduklarını ve bu hedeflerin hiç de zor olmadığını düşünen Türkiye Finans Şehitkâmil Şube Müdürü Kürşad Yaşar, “Lokasyonumuzun avantajını yaşıyoruz” diyor. Çevremizde bulunan ekonomik faaliyetlerden verim elde etmek. Fakat organize sanayi bölgesi, İpek Yolu, Küskep ve GATEM’e yakınlığımızla ticari ve kurumsal firmalarda da hacim ve karlılık yakalamayı, ses getirmeyi planlıyoruz. Şehitkâmil’in ekonomik faaliyetlerinden bahseder misiniz? Çok genç bir şubeyiz. 2012 yılının Aralık ayında açıldık. İlk şubemizi açtığımızda 6 kişiydik, şuan şubemizde 9 kişi bulunuyor. Genç ve dinamik bir ekibe sahibiz. Ekibimiz arasında müthiş bir uyum var. Zaman zaman kendi içimizde bankacılık eğitimleri düzenliyoruz. Sosyal aktivitelerde düzenliyoruz. Ekip böylece, daha hızlı kaynaşıyor ve daha mutlu çalışıyor. Bu pozitif enerji müşteriye yansıyarak, daha güler yüzlü, daha iletişime açık bir hizmeti beraberinde getiriyor. Özellikle satış ekibini “Komando ekibi” diye tanımlıyorum. Her türlü şartlarda; vazgeçmeyen, üşenmeyen, ertelemeyen bir ekibimiz var. İstemek çok önemli bu isteği ekibimde görüyorum ve bu isteğin sonuçları rakamlarımıza ve hacmimize yansıyor. Şehitkâmil çok avantajlı bir bölge. Ticari ve sosyal hayatın hareketli olduğu bir konumdayız. Yakın çevremizde inşaat malzemeleri satan firmalar, hastaneler ve oteller bulunuyor. Yine İpek Yolu diye bilinen e-5 karayoluna en yakın bölgelerden biri Şehitkâmil’dir. Mevduat bankalarının, ticari şubelerine komşuyuz. Yakın çevremizden başlayarak, hizmet verdiğimiz daireyi genişletmeyi düşünüyoruz. Şehitkâmil Şubesi konumu yönünden çok avantajlı diyebilir miyiz? Kesinlikle. Lokasyonumuzun avantajını yaşıyoruz. Bizim amacımız bireysel ve KOBİ’den maksimum yarar sağlamak. Peki, Şehitkâmil şubesi ne zaman açıldı ve nasıl bir ekibe sahip? Soldan sağa; Zeki Karaca Talip Cangir Emrullah Kilitci Hakan Demirdelen Şükrü Sucular Zeynep Tuba Sarıkaya Nazlıgül Karakuza Almula Tuba Bayar Kürşad Yaşar paylasim@turkiyefinans.com.tr I 39 ekonomi Yazı: Kübra Demir Gelişen Ekonomide “Girişimcilerin” Etkisi H +HUELUL\HQLIDUNO×YHELURNDGDUGDV×UDG×Ă×ÀNLUOHUL LOHHNRQRPLQLQQDE]×Q×WXWX\RUODU7UNL\H·QLQJHQo JLULĂLPFLOHULQGHQEDKVHGL\RUX]8]PDQODUJLULĂLPFLOHULQ FHVDUHWOHULYHEXIDUNO×SURMHOHULVD\HVLQGH7UNL\HHNRQRPLVLQLQ GQ\DGDNLHQL\LHNRQRPLOHUDUDV×QDJLUHFHÿLQLV|\O\RU 40 Gelişen, sürekli kendini yenileyen Türkiye ekonomisinin gelişmesinde en büyük paya sahip olanlar belki de her biri. Farklı çalışmaları, cesaretleri ve işlerine olan tutkuları ile hem kendilerini, hem bulundukları iş alanlarını ve tüm bunların sonunda Türkiye ekonomisinin kazanmasına neden olan girişimcileri kaleme almak istedik bu sayımızda da. Hem onlar anlattı Türkiye ekonomisinin yeni gelişen ve evrilen yüzünü, hem de onları dinledik. bir olguda sürdürülebilir büyüme. Sürdürülebilir büyümenin sağlanması, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması açısından son derece kritik önemi bulunan KOBİ’lerimizin, yani genç girişimcilerimizin etki ve etkinliklerinin artırılmasını teminen gereklidir. Çünkü biliyoruz ki KOBİ’lerin ve girişimcilerin büyümedeki rolleri çok önemlidir.” diyor. Türk Ekonomisinde Kadınların Gücü Girişimcilerin Türkiye ekonomisinin gelişmesinde çok büyük bir paya sahip olduğunu söyleyen Kaplan, “Bugün ülkemizde 200 bin kişi KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimlerine katılarak sertifika aldı, yani tarlaya 200 bin tohum saçtık bu tohumlar filizlenme olgunluğuna eriştiğinde yeşerip filizleneceklerdir. Yüksek derecede ülkemize katma değer sağlayacak olan Ar-Ge ve İnovasyon projelerini de Ar-Ge ve İnvasyon Destek programımızla 1 milyon TL’ye kadar destekliyoruz.” diyor. Örneğin, kurduğu mermer ve maden ocaklarıyla 8 ülkeye ihracat yapan ve maden sektörünün en önemli isimlerinden biri olarak ifade edilen Zuhal Mansfield… Genç ve başarılı bir girişimci kendisi. Hatta büyük bir başarı hikayesine sahip olduğunu söyleyebilmemiz bile mümkün. Bu arada Mansfield’in TOBB yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile “Türk İş Kadınının Dünyaya Açılması” adı ile bir projeyi hayata geçirdiğini ise özellikle belirtelim. Zuhal Mansfield, Türk kadının doğuştan bir sanayici olduğunu ve Türkiye ekonomisine ciddi katkılarda bulunduklarının özellikle altını çiziyor ve ekonomi dünyasının kadınlara daha çok şans tanıması gerektiğine özellikle vurgu yapıyor. KOSGEB’ten Girişimcilere Eğitim Afrika’da Büyük Bir Pazar Var ansfield Zuhal M Tüm bu özelliklerinin yanı sıra DEIK Afrika Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Türk Mısır İş Konseyi Başkanlığı görevlerini yürüterek Türkiye ekonomisine ciddi katkılarda bulunan Mansfield, Türkiye’de 2005 yılında Afrika yılı ilan edilince, Afrika’yı araştırmaya başlamış ve Afrika’da büyük bir pazarın olduğunu görerek burada neler yapılabileceğine dikkat çekmiş. Mansfield, “Türkiye’nin Afrika’yı hiç tanımadığını fark edince Avrasya Yönetim Kurulu’ndaki Belerus İş Konseyi Başkanlığı’ndan ayrılıp Afrika’yı mercek altına aldım. DEIK Dış Ekonomik İşler Kurulu’nda Afrika Konseyi seçimlerine katılarak Mısır İş Konseyi Başkanı oldum. DEIK Dış Ekonomik İşler Kurulu’nda Afrika Konseyi seçimlerine katılarak Mısır İş Konseyi Başkanı oldum. Konsey Başkanı olduğumda Türkiye’nin Mısır’da toplam dış ticaret hacmi 800 Milyon Dolar, toplam yatırımlarımız 400 Milyon Dolardı. Başkanlık yaptığım 4 yılda toplam hacmimiz 5 milyar dolar, oradaki yatırımlarımız ise 2 milyar dolara ulaştı. Şu anda Mısır’a harika bir ihracat hacmimiz var” diyor. KOSGEB yani uzun ifadeyle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Başkanı Mustafa Kaplan Türkiye ekonomisinin hızla yükselişine dikkat çeken ve bunda başta KOBİ’lerin ve bu KOBİ’lerin başında olan genç girişimcilerden kaynaklandığını ifade eden isimlerden biri. Kaplan, “Ülkemiz dünyanın on altıncı, Avrupa’nın ise altıncı büyük ekonomisidir ve 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflemektedir. Bu hedeflere ulaşmada büyüme kadar önemli Mustafa Kaplan Hedef, Dünyanın En İyi 10 Ekonomisi Arasına Girmek ekonomi Ercüment B üyükşener Eski Köye Yeni Adet “Dijital Ekonomi” Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Dijital Marka İletişim Danışmanı Ercüment Büyükşener’de konuyla ilgili görüşlerini aldığımız bir diğer isim oldu. Büyükşener, Paylaşım Dergisi okuyucuları için “Eski Köye Yeni Adet, Dijital Ekonomi” adıyla çok güzel bir yazı kaleme aldı: 42 Eskiler hep der ya “Eski köye yeni adet getirme” diye, işte şu an tam da yeni adetleri, yeni düzeni ve yeni kavramları konuşma zamanı. Üstelik bu yeni adetler küresel bir köy olan dünyayı değiştirmeye devam ederken… Dünya değişiyor, eski paradigmalar teker teker yıkılıyor. Üstelik son 20 yıl içerisinde, daha önce hiç olmadığı kadar hızlı ve radikal bir değişim izliyoruz. İnternetin hayatımıza girmesiyle önce iletişim alışkanlıklarımız değişmeye başladı. İletişim alışkanlıkları ve beklentiler değiştikçe de; aslında her şey değişmeye devam ediyor... Biliyoruz ki devletler, toplumlar ve insanlar iletişim kurarak yaşamlarını sürdürüyorlar. İşte tam bu noktada insanoğlunun başrolünü üstlendiği ekonomi de dijitale doğru eviriliyor ve özellikle son 30 yıl içerisinde kendini sanayi devriminden bilgi ve inovasyon devriminin kollarına bırakıyor. Son yıllarda her geçen gün daha sık karşımıza çıkan bir terimle karşılaşıyoruz, “dijital ekonomi”. Mevcut küresel ekonominin bir “dijital değerler zincirine” dönüşmesinden bahsediyor aslında bize. Özellikle dijital ortamda doğru sunulabilen bilgi, artık en değerli meta. Ürettiğiniz üründen, sunduğunuz hizmete kadar her şeyin bilgiyle yoğrulması, en güncel ve sürdürülebilir iletişim yöntemleriyle tüketiciye sunulması gerekiyor. Aksi takdirde standart bir ürün üretmekten ya da standart bir servisin hizmetini sunmaktan öteye geçemiyorsunuz. Değerli bir ürün veya değerli bir hizmet sunabilmek için yeni oyunun dijital kurallarını ve ekonomisini bilmeniz gerekiyor. Gelin oyunun nasıl değiştiğini maddeler halinde sıralayalım. OYUNUN YENİ KURALLARI VE DİJİTAL EKONOMİNİN DÖNÜŞÜMÜ Değişen ekonomi modeli ve araçları, bilgiye dayalı yeni dijital iş fikirlerinin öne çıkmasını sağladı. Google, Facebook, Twitter ve benzer birçok platform/servisler kısa vadede dünyanın vazgeçilmez hizmetleri arasına girdi. QRekabet, fiziksel ortamdan dijital ortama taşındı ve şeffaflaştı, rakipler tüketiciler tarafından kolay ulaşılabilir hale geldi. Q Ekonominin sabah 9 akşam 6 mesai kavramı internet ve online kullanıcılar ile neredeyse 7/24 yaşayan bir ekosisteme dönüştü. Q Dijital ekonomi zaman ve mekandan bağımsız bir şekilde ürün, hizmet, servis sunan online bir dünya yarattı. İşletmeler bu dünyada yer almak için yeni düzeni takip etmeye başladılar. Q Kullanıcılar, kurumlarla ve markalarla online zeminde 7/24 diyalog kurmaya başladı. Kurumlar bu duruma ayak uydurabilmek için dijital iletişim ve alt yapı yatırımları yapmak durumunda kaldılar. Monolog iletişim devri yerini diyalog odaklı iletişim devrine bıraktı. QTüketiciler için artık sadece iyi ürün ve hizmet değil; ürün ve hizmetin yanında tüketiciye anlatılan hikaye, yaşatılan deneyim ve sunulan değer de önem kazanmaya başladı. Q Para, cüzdandan sonra banka kartlarına, daha sonra online/sanal ödeme sistemlerine geçiş yaptı. Ödeme alışkanlıkları değişen tüketiciye, kurumlar da yeni ödeme seçenekleri sunmak için bu konuda değişime gitmek durumunda kaldılar. Q Kullanıcıların ürün ve hizmetler için yazdığı online yorumlar, blog yazıları ve lokasyon bazlı puanlamaları diğer kullanıcılar tarafından referans kabul edilmeye başlandı ve asıl dijital rekabet bu şekilde başladı. Kullanıcılar yorumlarıyla ürün ve servisleri şekillendirmeye başladı. Artık ürünler işletmenin isteği yönünde değil, üretici ve tüketicinin Q bileşkesinden meydana gelmeye başladı. Üretim, tüketicinin ilettiği geri bildirimleri dikkate almayı bir görev olarak tanımladı. Bu geri bildirimlere kulaklarını tıkayan işletmeler ve girişimciler ise kısa bir süre sonra tüketicinin beklentilerini karşılayamaz hale geldi. Q İletişim cihazlarında yaşanan devrim ile mobil yaşam kültürü oluşmaya başladı. Mobil ve online kullanıcılar artık sadece hizmeti aldığı mekanda ve zamanda değil, günün her saati arkadaş çevresine geri bildirimle sunabiliyor ve satın alma kararlarını etkileyebiliyor. QSadece kullanıcılar değil, işletmeler de mobil yaşam kültürünü çalışma ortamlarına yansıtmaya başladılar ve mobil ofis kültürü son döneme damgasını vurmaya başladı. Q Pazarlama da şekil değiştirmeye ve dijital pazarlamaya dönüşmeye başladı. Eski pazarlama teknikleri birer birer etkinliğini yitirirken; dijital pazarlama doğru hedef kitleye ulaşma ve gerçek ölçümleme fırsatları sundu. Bu şekilde pazarlama kaynakları daha doğru ve efektif kullanılabilir bir yapıya kavuştu. İşte eski köye getirilen yeni adetlerden bir kısmı. Türkiye de son 10-15 yıl içerisinde bu yeni alışkanlıkları anlamaya, kalkınmanın ve yeni ekonomik yapının bir parçası haline getirmeye başladı. Girişimcilerin burada önemli bir rol oynadığını söylersek yanılmış olmayız. Bu noktada işletmelerin kendine sorması gereken en önemli soru ise şudur; Eski köye yeni adet getirmeye hazır mıyım? Bu yeni düzeni anlayamayan oyuncular ne yazık ki oyunun dışında kalacaklar. Üstelik bu oyun bundan sonra çok daha hızlı güncellenecek ve bu gelişime ayak uyduramayanları doğal bir seleksiyona uğratacak. Ve kaybedilen zaman, yeni gelişmeleri ile her an güncellenen yeni süreci anlamayı daha da zorlaştıracaktır. Bu yüzden dijital ekonominin bir parçası olmak ve değer yaratmak için önce kendinizi güncellemeniz ve yenilemeniz gerekiyor… I paylasim@turkiyefinans.com.tr 43 yönetim Yazı: Serbest Çelebi Yönetim Bilişim Sistemleri ile Başarıya Doğru S 6×Q×UODU×]RUOD\DQWHNQRORMLQLQYH\LQHD\Q×ĂHNLOGH DN×OODU×]RUOD\DQELUELOJLG|QHPLQL\DĂDG×ÿ×P×]ĂX\×OODUGD QLYHUVLWHOHUGH\HQLDo×ODQELUE|OPYDU<|QHWLP%LOLĂLP 6LVWHPOHUL«3HNLQHGLUEXE|OP"1HLĂH\DUDUYHQHGHQ ÀUPDODUEDĂDU×\DJLGHQ\ROGDEXVLVWHPLNXOODQPDN]RUXQGD" Yönetim Bilişimleri Sistemleri; insan, teknoloji, sistem teorisi ve bilgi yönetimi alanlarını bir araya getiren akademik bir alandır. Yöneticilerin karar vermesini kolaylaştırmak için, değişik yerlerdeki bilgilerin toparlanarak, bütün halinde sunmak Yönetim Bilişim Sistemleri’nin en önemli görevlerinden biridir. Günümüzde doğru bilginin gerek şirketler, gerekse de insanlık için çok çok önemli olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu yeni alan da çok önemli bir yere sahip oluyor. Modern iş hayatının bir parçası olan Yönetim Bilişim Sistemleri özellikle büyük şirketlerin adeta rehberi olmuş durumda. Yeni bir sektör olmasına rağmen bu kadar büyük ilgi görmesinin sebebi iş yönetiminde kolaylık sağlamasıdır. Çünkü büyük şirketler karar verirken tüm verileri ve istatistikleri göz önünde bulunduruyor. 1000 Kişi 1 Kişiyi Yönetmek Kadar Kolay Bu yeni alan yüzlerce çalışanı olan şirketlerde yönetici olanların işlerini kolaylaştırıyor. Büyük şirketlerde yöneticilerin her çalışanı tanıma gibi bir olanağı yok. Bu aynı zamanda çalışanların iş verimliği ve performans bilinmezliği sorununu da ortaya çıkarıyor. Yani 1000 çalışanı olan bir şirketin neler yapabileceği ya da hangi işlerde ne kadar başarılı olacağı aslında bir bilinmezlik aynı zamanda bu 1000 kişiyi takip etmek performanslarını değerlendirmek çok zor bir iştir. Bu devrede karşımıza Yönetim Bilişimleri Sistemleri çıkıyor. Hatta öyle ki OBİ (Orta Büyüklükteki İşletme) olmayı başaran herkes kendi içinde bir IT bürosu kuruyor ve işlerin daha verimli, daha sağlıklı işlemesi için çalışıyor. Hedef Kitleye Ulaşmak Çok Basit Aslında sadece iş yönetimi ve verimlilik kalmıyor. Aynı zamanda pazarlamanın da verimliliğini artırıyor. Örneğin şirket bir reklam verecek ve hedef kitlesine ulaşacak. Artık şirketler eskisi gibi direk reklam vermek yerine, hedef kitlelerine doğrudan ulaşmayı hedefliyor. Yani hizmet için doğrudan hedef kitleye reklamlarını iletiyor. Hedef kitlesi olmayan kişilere hiç dokunmuyor. En basiti artık hemen hemen herkesin Facebook hesabı var. Size biraz Facebook’un reklam sisteminden bahsetmek istiyoruz. Çünkü Facebook doğru hedef kitleye ulaşmak adını hazırladığı filtrelerle insanlara kolaylıkla ulaşıyor. Örneğin saç boyası satan bir firmanın ağırlıklı hedef kitlesi kadınlardır. Özellikle genç erkeklerin saç boyasına ilgisi neredeyse yoktur. Facebook kurduğu filtreleme reklam sistemiyle firmanın vereceği reklamı erkeklere hiç göstermiyor. Çünkü göstermesi de gerekmiyor. Reklamı gösterse dahi hedef kitle olmadığı için başarısız olacaktı. Reklamın görsellerini ve metinlerini Facebook’a daha yüklerken bile Facebook size ürün kime hitap ediyor diye soruyor ve sadece istediğiniz kişilere gösteriyor. Böylece şirketlerin reklam için kullandığı bütçeler en doğru şekilde kullanılıyor. Hayatınızın Her Anında Yönetim Bilgi Sistemleri’nin yelpazesi hedef kitleye ulaşmakla da kalmıyor. Örneğin kurumlar da bu teknolojiden yararlanıyorlar. Kurum içinde kurulan sistemlerle herkes birbirinden haberdar olabiliyor. Yeni alınan bir karar sadece şirketlerin merkezinde kalmıyor. Örneğin Türkiye’nin her yerinde şubesi olan bir şirket aldığı bir kararı anında tüm çalışanlarına iletebiliyor. Bu gerek telekomünasyon yoluyla olsun gerekse de sanal ortamda anında hayata entegre edilebiliyor. Örneğin kendi uygulamasını yapan bir firma sadece bilgisayarla kalmıyor olayı akıllı telefonlara da taşıyabiliyor. Böylelikle hazırlanan uygulamalar her an yanınızda oluyor. Yöneticiler istedikleri mesajları ya da yeni kararları anında tüm çalışanlarla paylaşabiliyor. Örneğin en basitinden bir bayram mesajını bile bu uygulamalar sayesinde tüm çalışanlara iletebiliyorlar. Dışardan basit bir eylem gibi gözükse de bir bayram mesajı yöneticiler ve çalışanlar arasında bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bu bağ çalışanların firmaya olan bağlılığını bir adım öteye taşıyor. Özetlemek Gerekirse… Kısacası Yönetim Bilişimleri Sistemleri; bilgi çağını yaşadığımız şu günlerde bilgiyi derleyip toplayan ve şirketlerin yeni bir karar alırken ya da aldığı kararı en doğru şekilde almasını sağlayan bir sistemdir. Aynı zamanda firmaların hedef kitlelerine doğru bir şekilde ulaşmasını sağlarken, kurum içi iletişimi bir adım öteye taşıyan ve kurumların sağlıklı işlemesini sağlayan akademik bir alandır. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 45 kültürümüz Yıllardır Topluma Ayna Tutuyorlar Yazı: Kübra Demir 46 Y <×OODUG×UWRSOXPDD\QDWXWPDNWDQYD]JHoPH\HQJHoPLĂLQ EHUEHUOHULEX]DPDQ×QNXDI|UOHULQHG|QHPOHUGHQJHoWLOHUDV×O PHVOHNOHULQLQ\DQ×V×UDQHOHUQHOHU\DSW×ODUELUELOVHQL]« Hazreti Muhammed’in ‘sakal-ı şerif’ini kesen Selman-ı Farısi olduğu için berber dükkânlarında “Her seher besmele ile açılır dükkânımız, Selmanı Farisi’dir pirimiz üstadımız” yazan bir levha vardır. Bir zamanlar adları “Berber”di, şimdilerde her birine kuaför desek de geçmişten günümüze değişmeyen bir değer yargıları var, topluma ayna tutuyorlar. Bu tanımlamamızı hem gerçek hem de mecazi anlamda düşünebilmeniz mümkün. Şöyle ki berberlerin yıllar öncesinden bugüne uzanan hikâyelerinde her döneme tanıklık etmeleri ve insanlarla olan yakın ilişkileri gerçek mesleklerinin yanı sıra onları iyi bir izlemci ve de abartısız bir şekilde psikolog yapıyor. tıraşının haram olduğu düşüncesi hâkimmiş. Lakin bu dini inanışa rağmen Osmanlı padişahları arasında Yavuz Sultan Selim dışında bütün padişahlar sakallıymış. Evliya Çelebi’ye göre ise, Hz. İbrahim’e kadar sakal tıraşı yoktu, Hz İbrahim Kâbe’de Hacdan sonra saç sakal kesimini başlatan kişiymiş. Sünnet Bile Yapıyorlardı Cumhuriyetten önce ise berberlere ‘Perükar’ deniliyormuş. Peki, Osmanlı berberlerinin o dönemlerde seyyar olduğunu söylersek ne dersiniz? Evet, yanlış duymadınız, sokakta traş ederler ve evlere servis yaparlarmış. Her zaman yanlarında mutlaka sabun, leğen ve ustura taşırlarmış. Zamanla modernleşme ve hızla gelişen yenidünya düzeni ile birlikte berberler dört duvar arasına girmeye başlamışlar ve bir dükkân açmışlar. Kısacası bu çok uzun ve geçmişi asırlar öncesine dayanan bir hikâye, berberlerin hikâyesi… Şimdilerde “berber” kelimesini kullanmıyoruz bile. Her birine hitap ettikleri kadın yahut erkek olsun “kuaför” diyoruz. Günümüzün kuaförleri sokaklarda tıraş yapan berberlerden sahip oldukları teknoloji ve hizmet bakımından farklı olsalar da aslında topluma ayna tutmaya devam ediyorlar ve yaşadığımız şu günlerden yıllar sonra berberlerin yani şimdikinin adıyla kuaförlerin nasıl bir şekle bürüneceği ve hizmetlerini ne kadar genişletecekleri inanın merak konusu. Bekleyelim ve de görelim… Ama şüphesiz ki isimleri, kullandıkları cihazlar yahut mekânları, adresleri ne kadar değişirse değişsin insanoğlunun hayatında her zaman vazgeçilmez olmaya devam edecekleri bir gerçektir. Bu benzetmelerimiz sizi güldürmesin, çünkü şimdi söyleyeceğimize daha çok şaşıracaksınız. Çünkü erkek saçı kesen ve sakal, bıyık tıraşı yapan bir meslek erbabı olarak Türk Dil Kurumu’nda tanımlansalar da, geçmişte berberlerin sadece saç, sakal kesimi değil, sünnet, hacamat, dişçilik, sülükçülük, kellik, uyuz ve bit tedavisi yaptıkları bir gerçektir. Türkçe’ye Farsça berber sözcüğünden gelen ve kökeni barba yani anlam olarak sakalda gelen bu kelime, kısacası bir kelimeden daha fazlasını ifade etmektedir. Şüphesiz ki bu mesleğin geçmişi kendisi kadar bir hayli eskidir. Yapılan araştırmalara göre Antik Mısır, Yunan ve Roma medeniyetlerinde de berberlere rastlanırmış. Genel berberlerin yanı sıra varlıklı kimselerin şahsi berberleri bile olurmuş. Özellikle Antik Mısır’da ev sahipleri, bir nezaket ve teşekkür amaçlı evlerine gelen misafirlere ev berberlerini kullanmalarını isterlermiş, dediğimiz gibi bu bir nezaket kuralı ve de hediye olarak kabul edilirmiş. Avrupa’da… Cumhuriyet’ten Önce… Berberler 11. Yüzyılda Avrupa’da din adamlarına getirilen zorunlu traş sonrasında manastırların zorunlu elemanları haline gelmişler ve berberlik mesleğini icra edenler o dönem bir hayli el üstünde tutulmaya ve saygı gösterilmeye başlanmış. Hatta din adamlarının o dönem yine zorunlu olarak kan aldırmaları gerekiyormuş ve din adamlarının bu kan aldırma merasimleri de yine berberler tarafından yapılıyormuş. Kısacası tarihi kaynaklar berberlerin geçmişten günümüze asıl mesleklerinin yanı sıra çoğunlukla cerrahi pek çok işlemi de gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Avrupa’da bu zaman dilimi 6 asır olarak ifade ediliyor. Osmanlı Döneminde… Peki, Osmanlı Devleti zamanında berberlerin durumu nasıldı? Erkekler o dönemde sakallarını uzatırlar, hatta sakal duası yaparlarmış. Çünkü modernleşme öncesinde sakal 47 dijital çağ Yeni Asistanınız: Akıllı Saatler Yazı: Serbest Çelebi A $N×OO×WHOHIRQSL\DVDV×Q×E\N|OoGHHWNLOH\HFHNRODQ DN×OO×VDDWOHU\DYDĂ\DYDĂSL\DVDGD\HULQLDOPD\DEDĂODG×$N×OO× WHOHIRQODU×QELUoRN|]HOOLÿLQLLoLQGHEXOXQGXUDQEXVDDWOHUDNOD ´$FDEDFHSWHOHIRQODU×Q×QVRQXPXJHOL\RU"µVRUXVXQXJHWLUL\RU dQNDN×OO×VDDWOHUVDGHFHLOHWLĂLPVDÿODP×\RUD\Q×]DPDQGD KHPL\LELUDVLVWDQ×Q×]KHPGHGLNNDWOLELUGRNWRUXQX]ROPD\D KD]×UODQ×\RU 48 Akıllı bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler derken şimdi de hayatımıza akıllı saatler girmeye hazırlanıyor. Teknolojinin hızla geliştiği bu yıllarda 2014 senesine damgasını akıllı saatler vuracak gibi duruyor. Günün her anında yanımızda gezmeye hazırlanan bu saatler hayatımızı çok kolaylaştıracak. Çünkü bu akıllı saatler sadece saati göstermekle kalmıyor; aynı zamanda arama yapıyor, mesaj gönderiyor, mail alıyor ve hatta gönderebiliyor. Dahası da var. Fotoğraf çekiyor, internete giriyor, ajandanızı tutuyor, sosyal medyaya giriyor ve hatta sağlığınızı bile kontrol altında tutuyorlar. Telefonlar Tarih Mi Oluyor? Akıllı saatlerin özelliklerine bakınca akla akıllı telefonlar geliyor ve şu sorunun sorulması kaçınılmaz bir hal alıyor: “Acaba cep telefonlarının sonu mu geliyor?” Akıllı saatlere yukarı da saydığımız pek çok özelliğinin yanı sıra ateşinizi ve tansiyon ölçme gibi özelliklerini ekleyince akıllı saatlerin bir adım önde durduğunu söylersek sanıyoruz abartmamış oluruz. Aslına bakarsanız bu akıllı saatler telefonlara karşı bir tutum değil de akıllı telefonların bir aksesuarı gibi çıkıyor karşımıza. Çünkü akıllı saatler telefonlarla entegre bir şekilde çalışıyor. Yani veri tabanları ortak olarak kullanılıyor. Örneğin telefonunuzdan kaydettiğiniz bir notu akıllı saatinizden de görebiliyorsunuz. Zaten bu akıllı saatlerin üreticilerine baktığınız zaman önde gelen akıllı telefon üreticileri ile karşılaşıyorsunuz. Bunların dışında dünyada ön plana çıkan iki ya da üç tane de giyim firmasıyla karşılaşıyorsunuz. Ancak bu giyim firmalarının hazırladığı akıllı saatlerin de yine cep telefonları ile entegrasyonunu yaptılar. Günün Her Anı Yanınızda Aslında akıllı telefonlar sizlere telefonunuzu günün her anı yanınızda taşıma imkânı sağlıyor. Yani diyelim ki spor yapıyorsunuz. Telefonunuzu yanınıza almak yerine akıllı saatinizi kolunuza takıyorsunuz ve koşuya çıkıyorsunuz. Böylece siz koşudayken bile ulaşmak isteyenler size ulaşabiliyor. Aynı zaman da siz de telefonunuzla yapabildiğiniz her şeyi bu akıllı saatlerle de yapabiliyorsunuz. Koşu esnasında karşılaştığınız ilginç bir anı fotoğraflayarak onu da ölümsüzleştirebiliyorsunuz. Üstelik bu fotoğrafları anında sosyal medyada da paylaşabiliyorsunuz. Hiçbir Toplantıyı Unutmayacaksınız nızda kâğıt kalem yok, telaş etmenize gerek yok, çünkü akıllı saatiniz var. Ancak bu akıllı saatler size yeni bir alışkanlık katacak gibi duruyor. Çünkü akıllı saatlerle beraber sesli notların artık hayatımızın bir parçası olacağa benziyor. Çünkü akıllı saatlere yazı yazmak bilgisayara yazı yazmaktan ya da telefona yazı yazmaktan biraz daha zor gibi duruyor. Bu aşamada sesli notlar devreye giriyor. Bu bir avantaj mı? Yoksa dezavantaj mı? Tartışma konusu aslında… Kimi uzmanlar bunun değişim ve gereklilik olacağını savunurken bazı uzmanlar ise bu dezavantaj yüzünden insanların akıllı saatleri kullanımını zorlaştırdığını söylüyor. Ayrıca ekranların küçük olması ayrı bir dezavantaj çünkü bir ekrandan hem fotoğraflara bakmak hem de mailleri okumak zor gibi görünüyor. Unutkanlar Bu Saatleri Çok Sevecek Bu kadar çok dezavantajı olmasına rağmen özellikle unutkan olan insanlar için aslında akıllı saatler büyük avantaj, çünkü aldığınız tüm notlar her zaman yanınızda olacak ve istediğiniz zamanda size gösterilecek. Ayrıca katıldığınız bir toplantıda not tutmakta zorluk çekiyorsanız yine akıllı saatiniz sizin yerine ses kaydı yaparak not tutacaktır. Ya da fotoğraf çekerek de notlarınızı alabilirsiniz. Bu gibi etmenleri düşündüğümüzde ise akıllı saatler aslında tam bir asistan görevini üstlenecek. Aynı zamanda verilerinizi kablo olmaksızın bilgisayar ya da tabletinize iletebiliyorsunuz. Tuttuğunuz notları kolaylıkla bilgisayarınıza aktarabilir burada düzenledikten sonra tekrar saatinize aktarabilirsiniz. Müzik Anlayışı Değişiyor Bunların yanına bir de akıllı saatlerdeki MP3 çalar özelliğini de ekleyince aslında hayatınıza eğlence de geliyor. Çünkü akıllı telefonların en büyük sıkıntılarından olan şarj sorunu da saatlerle birlikte azalıyor. Çünkü artık eskisi kadar telefonunuzu kullanmak zorunda kalmayacaksınız. Telefondan müzik dinlemek çok fazla enerji tüketimine sebep olduğu için insanlar akıllı telefonlarından müzik dinlemeyi tercih etmiyordu. Ancak şimdi akıllı saatler sayesinde tekrardan müzik dinleme kültürünün gelişeceğinden sıkça söz ediliyor. Kısacası bu akıllı saatlerde yok yok, şimdiden iyi keyifler diliyoruz… Sadece özel hayatınızda değil, iş hayatınızda da akıllı saatler en büyük yardımcınız olacak. Çünkü tüm programınızı bu saatlere aktarabiliyorsunuz. Örneğin takvim yaparken önemli notlarınızı bu saate yazıyorsunuz ve sizi uyarması gereken yerde uyarıyor. Böylece hiçbir toplantıyı unutmuyorsunuz. Aynı zamanda not almanız gerekiyor ve yanı- paylasim@turkiyefinans.com.tr I 49 zaman Kocaman Hayatları İle “Asırlık Ağaçlar” Yazı: Merve Korkmaz H +LoKDUHNHWHWPHGHQN|NOHULQLHQGHULQH VDUN×WP×ĂYHDV×UODUG×URUDGD\DĂD\DQDÿDoODU VHVVL]FHVDNODUODUJ|YGHOHULQGHNRFDPDQKD\DWODU× <DĂ×P×]NDoROXUVDROVXQ\DQODU×QGDoRFXN NDOG×ÿ×P×]DÿDoODU×QHQE\NVRUXPOXOXÿXLQVDQD YHGRÿD\DKD\DWYHUPHNWLU(FHOOHULQLQLQVDQDEDÿO× ROGXÿXQXELOHELOH\LQHGHKD\DWYHULUDÿDoODU7HN PH\GDQRNXGXNODU×ĂH\LVH]DPDQG×UKHSVLEX« 50 Çok eski zamanlarda tozları emerek havayı temizleyen, yağmur sularını bünyesinde tutarak gerektiğinde doğaya geri veren, oksijen üreten, hava şartlarından her biçiminde sizi korumaya çalışan ve meyveleriyle insanların ağzını tatlandıran, vitamin depolayan kahramanlar gelmiş dünyaya. Bu kahramanlar, tohumlarını toprak altında gizleyerek önce cılız gövdelerini korumuş, vakit geçtikçe büyüyüvermişler. Cılız gövdeler gün geçtikçe güçlenmiş, boyları uzamış ve salıvermişler gökyüzüne kollarını. Kollarının üstündeki yeşil şeyleri, rüzgâra karşı sallamaya başlamışlar ve bu hareketi çok sevmişler. Meyvelerini sevmişler, sonra yağmur sularını. Ve tutunmaya karar vermişler dünyaya. Doğdukları yeri benimsemiş ve “Bundan gayri memleketim burasıdır” demişler, salmışlar köklerini yeryüzüne. Çünkü en çok insanları sevmiş kahramanlar. Onlar için varlıklarını sürdürmüşler. “Aman” demişler “Aman yağmurda ıslanmasınlar, yazın terlemesinler, nefes alsınlar benimle ve toprak altında kalmasınlar köklerim sayesinde.” İnsana Olan Sevgilerini Anlatmışlar… Dallarına konan kuşlara anlatmışlar insana olan sevgilerini. Gövdesini tırmalayarak, onları gıdıklayan kedilere gülümsemişler yıllar boyu. Kollarına oturan çocuklara, en güzel meyvelerinden ikram etmişler. Salıncaklarını tutmuşlar çocukların sıkı sıkı. Yapraklarını germişler üstlerine, malum güneş bazen çok kaba davranıyor çocuklara. “O ağacın altında” buluşan sevgililerin sırlarını saklamışlar, ellerinde bezleriyle gelip, onları kollarına bağlayan insanları kırmamışlar, dinlemişler dileklerini. Sarartıp dökmüşler yapraklarını bazen sonbahara yakışmak için. İlkbaharın müjdesini vermişler açan çiçekleriyle. Savaşlar görmüşler, göğsünü germişler kurşunlara. Korumuşlar tüm askerleri milliyet, din, haklı- haksız ayırt etmeden. Bunlar hiç ilgilendirmemiş ağaçları çünkü onlar sadece insanları sevmişler. Onların oluşturdukları kalıpları değil… Toplanmışlar bir araya gelmişler. Topluluklarına “orman” demişler. İnsanların başaramadığı şeyleri yapmışlar. Yaşamışlar kardeşçesine. İnsanoğluna ilham vermişler böylece. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” demiş mesela şairin biri. “Ballarım sakızlarım olsa, gövdeme bir insan yaslanıp uyusa, ben bunları hiç bilmesem; sadece ağaç olsam” demiş çıkıp şairin bir diğeri. Hüzünlenmiş şair, “Ölüm geliyor aklıma birden ölüm, bir ağacın gövdesine sarılıyorum.” diyerek bağlanmış ağaca. “Yazın” demiş ağaç, “Yazın bunları. Al gövdemden bir kalem, bir de kâğıt yaptım sana. Üşüme, yaşlı kollarımı al yak. Ama dokuma köklerime, yıpratma beni daha çocuklarınla tanışacağım. Onun çocuklarıyla ve onun…” Bazen dinlemiş insanlar. Bilmişler ki ağaçların eceli onlara bağlı, kendi yaşamları ise ağaca. Korumuşlar bazen onları. Bazen de kulak vermişler kanlarına karışan duyarsızlığa… Asırların Hikâyesini Gövdesinde Saklayan Şefkatli ve Kanlı Ağaçlar Onları dinleyen insanları hiç yalnız bırakmamış dev kahraman. Mesela 4 bin 841 yaşında ve ABD’nin California kentinde bulunan Methuselah’ın kocaman olmuş gövdesi. Asırlardır bıkmamış görevinden. Zamanla yaptığı yarıştan galip gelmiş hep. Asırların hikâyelerini, hiç anlatmamak üzere gövdesinde saklamış. Sakladıkça büyümüş gövdesi, büyüdükçe daha güçlenmiş, daha sıkı tutunmuş kökleriyle dünyaya. Bulunduğu yere şenlik katmış. Ağaçlar hep iyiliklere şahit olmamış tabi. Bu yönden belki de dünyanın en güçlü varlıkları onlar. Mesela, Ayasofya ile Sultanahmet Camii arasında bulunan ‘Kanlı Çınar’ bu söylediklerimi kanıtlar niteliktedir. Yeniçerilerin dağıtılması âdet olan ‘ulufe’ denilen paralarını alamadıkları için isyan çıkarmasıyla, isyancılar tarafından ölüme mahkûm edilen kişiler At Meydanı’nda bulunan büyük bir çınar ağacının dallarına asılmış oldukları için bu ayaklanmaya Çınar Vakası denmiş. Ayrıca, üzerine cesetler asılmış bu ağacın İslam inancında adı geçen, Cehennem’de bulunan ve meyveleri insan kafası olan Vakvak ağacına benzetilmesi sebebiyle Vaka-i Vakvakiye olarak da tarihimize geçmiş. İyisiyle, kötüsüyle birçok olayın başkahramanı olan ağaçlar aynı zamanda doğal bir ansiklopedidir bizim için. Hayatın Güzel Bir Şey Olduğunu Kanıtlamak İçin Günümüzde asırlık ağaçlar, Çevre ve Orman Bakanlığı’nca tespit edilip, Anıt Ağaç olarak ilan edilseler de çevresinde yaşayan insanlara da büyük görevler düşüyor. Günümüzde betonlaşmanın getirdiği cazibeyle, ağaçların kalbini kıran sistemi benimseyenler durup düşünmeli. Çünkü insan bu dünyaya, ne para, ne ev, ne unvan bırakmalı. Hepsi geçecektir. Canları yoktur öleceklerdir. Hayatın insana güzel bir yer olduğunu hatırlatacak olan bir ağaç bırakmalı insan. Çünkü insanlığın geleceğe bırakacağı hiçbir şey, ağaçlar kadar ümit verici değildir. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 51 aile Nesiller X, Y ve Z’ye Ayrıldı N 1RUPDOJQON\DĂDQW×P×]LoHULVLQGH\HUDOPD\DQODNLQoRÿXQOXNODPDWHPDWLNVHOLĂOHPOHUGHNXOODQ×ODQ;<YH=·QLQJQP]GH\HQLMHQHUDV\RQODU×LIDGHHWWLÿLQLV|\OHVHNQHGHUVLQL]"+DQJL NXĂDNWDQV×Q×]ELOPL\RUX]DPD;<YH=ELUELULQGHQRNDGDUIDUNO× G|QHPOHULLIDGHHGL\RUODUNLEXD\U×D\U×G|QHPOHUGHGRÿDQoRFXNODU×QLĂGQ\DV×QGDDOG×NODU×\HUOHUELUROD\DYHUGLNOHULWHSNLOHU ELOHIDUNO׫ĀĂWHVL]HEROEROPDWHPDWLNVHOLĂOHPJLELNRNDQDPD ELURNDGDUGDX]DN;<YH=·OHULQ\DQLKHUELULPL]LQKLNk\HVL« Ne zaman beş-altı yaşlarında küçük bir çocuk görsek hemen aklımıza “Biz onların yaşındayken böyle miydik?” kelimeleri gelir. Şüphesiz ki bizim tamda o yaşlarda olduğumuz zaman bizim büyüklerimizde bizim için aynı bu düşünceler içerisindeydiler. Biz tüm bu süreçleri yaşayanlara “nesil” desek de, artık kelime haznemizde olmamasına rağmen matematiksel işlemlerde kullanmaya yahut görmeye alışık olduğumuz X, Y ve tabi ki Z harfleri bu dönemleri tanımlamak amacıyla görevlendirildiler. Artık yeni nesiller yerine belirli dönemleri ve onların göze çarpan özelliklerini ifade eden bu kavramları kullanıyoruz. Dünya Çapında Jenerasyonlar Artık… Sözü daha fazla uzatmayalım ve bilmeyen okuyucularımız için ve de bilen okuyucularımız için de bir kez de bizden dinlemeleri amacıyla bu kavramların basitçe ne 52 anlama geldiğini ifade edelim. Kısaca şöyle ki dünya çapında jenerasyonlar artık X, Y ve Z kuşakları olarak adlandırılıyorlar. 1961-1979 doğumlular için X, 1980-1999 için Y ve sonrası doğumlular için Z kuşağı tanımlaması yapılıyor. Kuşaklar arası farklar özellikle günlük normal hayatımızda bire bir göze çarpıyor. Neredeyse bu farklılıkları görmemek imkânsız. Şimdi kısaca bu kuşakların kendilerine has özelliklerine bir bakalım… X kuşağının özellikleri: X kuşağı şu anda iş dünyasını yöneten insanlardan yahut iş piyasasında o ya da bu şekilde oluşan insanlardan meydana geliyor. Aceleleri yok, gayet sabırlılar, içtenler ve sabırla iş dünyası içerisinde yer alarak, tecrübenin önemli olduğuna ve buna göre hareket edilmesi gerektiği bilincinde olan insanlardan oluşuyorlar. Y kuşağının özellikleri: Bu kuşak ise şimdikinin üniversite öğrencilerini, yeni mezunlarını ve bir adım ötede iş hayatında kısa bir zaman geçirmiş olan nesli ifade ediyor. Bu nesil öyle ki ne istediğini tam olarak biliyor, yaşamını buna göre dizayn ediyor, genellikle iyi eğitim görmüş, yabancı dil bilgisi olan ve de iş dünyasını yönetmeye hazır gelebilmek için canla başla çalışan kesim olarak ifade ediliyor. Z kuşağının özellikleri: Yeni yetişen nesil Z kuşağı olarak ifade ediliyor ve onlar özellikle son yıllarda teknolojinin de hızla gelişmesi ile birlikte çok hızlılar, bununla orantılı olarak çabuk tüketiyorlar ve oyuncak yerine akıllı telefonlarla ve abartısız bir şekilde iPad’le oynamayı tercih ediyorlar. Şimdikinin ilkokul ve lise öğrencilerini bu kategori içerisinde yer verebiliriz. Çok hızlı bir dünyada var oldukları için buna uygun olarak yaşıyorlar, lakin özellikle belirtmekte fayda var, sosyalleşmeleri bir önceki kuşaklara göre bir hayli geride. Şüphesiz bunda etkili olan unsur biraz öncede bahsettiğimiz teknolojinin gelişmesi ve de sosyal medyanın artık hayatımızın daha çok içinde yer alması. Aynı zamanda bu dönemde doğanlar bireysel ve de bağımsızlar. Özgürlüklerine bir hayli düşkünler… Şüphesiz ki bir X kuşağında doğan anne ile babanın Z kuşağında sahip olduğu bir çocuk ile uyumu oldukça zor. Lakin imkânsız değil. Bu konuda uzmanlar ailelere uyarılarda bulunuyorlar ve bu farklılıkların tamamen jenerasyon farklılıklarından geldiğini ve dünyanın hızlı bir şekilde değiştiğini örnek göstererek anlatıyorlar. Z kuşağının kuşak özellikleri bakımından bir hayli hızlı ve de aceleci olmaları buna rağmen Y kuşağının daha sabırlı olması ile ortaya çıkan kuşak çatışmasını önlemek için işin uzmanlarından bu konuyu dinlemek ve buna göre tedbirler almakta fayda var. Z Kuşağı Çocuklarına Ayak Uydurabilmenin Yolları İnternet çocukları yahut sahip oldukları değerleri ile birlikte kristal çocuklar olarak ifade edilen Z kuşağı çocukları ile anlaşmak, onların penceresinden bakabilmek bir hayli zor. Bunun için uzmanlar öncellikle anne babalara, Z kuşağında yer alan çocukları ile daha iyi iletişim kurabilmeleri için onlar gibi teknolojiyi yakından takip etmeleri gerektiğini söylüyor. Bu maddenin üzerinde özellikle duran uzmanların sözlerine dikkat etmekte fayda var. Bunun için ilk adım olarak, Facebook ve Twitter gibi popüler sosyal paylaşım sitelerine üye olabilir, çocuklarınızla aynı dili konuştuğunuzu onlara gösterebilirsiniz. Q Sürekli bilgisayar başında yahut cep telefonu ile zaman geçiren çocukla, ortak paylaşımın olması gerektiği de dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus. Çocuğunuzla zaman geçirmeye, birlikte paylaşımlar oluşturmaya çalışmalısınız. Bir hafta sonu birlikte sinemaya gidebilir yahut yemeğe çıkmayı önerebilirsiniz. Bu konuda ısrarcı olmalı ve onunda yapmaktan hoşlanacağı şeyler yapabilirsiniz. QTabi ki mutlu çocuklar, mutlu aileler içerisinde yetişir. Konuyla ilgili bir uzmana mutlaka danışmalı ve bu konuda aile danışmanlarının ve psikologların yönlendirmesine göre ilerlemekte fayda var. Q paylasim@turkiyefinans.com.tr I 53 sağlık Yazı: Doç. Dr. Ali Akben Yediklerimiz Hasta Etmesin M 0RGHUQ]DPDQKDVWDO×NODU×Q× YHQHOHU\DS×OPDV×JHUHNWLÿLQL 3D\ODĂ×P'HUJLVLRNX\XFXODU× LoLQNDOHPHDODQ'Ro'U$OL $NEHQ´'RÿUXELOLQHQ\DQO×ĂODU YH\DQO×ĂELOLQHQGRÿUXODULOHLOJLOL H]EHUOHULQL]LJ|]GHQJHoLUPHQL]L WHNOLIHGL\RUXPµGL\RU Hastalıklara karşı korunmada gıdalar konusunda nerede ise tüm toplumlarda genel bir bilgi kirliliği var. Hangisi doğru dedirten pek çok yanlışı ortak doğrularımız ‘mış’ gibi içselleştirmişiz adeta. Modern tıbbın tüm imkânları seferber edildiği halde şifa bulamayıp tıp dışı yollardan medet uman milyonlarca insanın şifa aramasının yolunu sonuna kadar açmak ta biz hekimlere düşmektedir. Aç olmadığımız zaman beyinde bilinçli davranışlarımızı kontrol eden serebr ne yiyeceğimiz konusunda sağlıklı ve bilgiye dayanan kararlar vermemizde bize yardımcı olur. Ama midemiz guruldamaya başladığı zaman, çoğunlukla beynimizden gelen bütün iyi tavsiyeleri göz ardı edebiliyoruz. Yanlış yeme davranışı ile akılsızca verdiğimiz kararların bedelini düşünmeden hata üstüne hata yapan bireyler haline kolayca gelebiliyoruz. Açlık duygusunun merkezi olan hipotalamusu dengede tutan peptin maddesi bazı insanlarımızda genetik olarak az salgılanabilmekte. Bu eksiklik yeme dürtümüzün frenlenmesini engelleyerek insani bir yeme canavarına çevirebilir. Sağlıklı formda ve ideal kiloda olmak için günümüz insanı kolay uygulanabilir yollar yerine zor ve çetrefilli yolları tercih eder olmuş. 54 Diyet Yaparken Nelere Dikkat Etmeli? Diyetin ve beslenmenin kanserin gelişiminde oynadığı rolü değerlendirmek ve açıklığa kavuşturmak için birçok araştırma yapılıyor. Hiçbir dolaysız neden-sonuç ilişkisi kanıtlanmadıysa da, istatistikler bazı gıdaların bazı kanser tiplerinin riskini artırabildiğini ya da azaltabildiğini göstermektedir. -Normal bir vücut ağırlığını koruyun. Başta prostat, pankreas, göğüs, yumurtalık, kalınbağırsak, safra kesesi ve rahim kanseri gelmek üzere, insanlarda bazı kanserlerden ölme oranı şişmanlıkla bağlantılıdır. -Diyetinizde çok fazla doymuş ve doymamış yağdan kaçının. Bazı çalışmaların ortaya koyduğu kanıtlar, diyetteki yağ seviyeleri ile prostat kanseri, kalınbağırsak kanseri ve diğer kanserlerin oluşumu arasında bir ilişki olduğunu düşündürmektedir. Şu anda, bu tür bağlantıların nedenleri açık değildir. -Lif açısından zengin gıdalar yiyin. Günde 25 ile 33 gram lif tüketimi önerilir. Diyet lifi, vücudu özellikle kalınbağırsak kanseri olmak üzere, bazı kanser biçimlerinden korur gibi Doç. Dr. Ali Kısa bir hatırlatma ile doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğrular ile ilgili ezberlerinizi gözden geçirmenizi teklif ediyorum. Tahıl, sebze ve meyvelerde bulunan çeşitli maddeler ve vitaminler, depresyondan tansiyona kadar birçok hastalığa iyi geliyor Yeter ki doğru yerden duralım ve doğru yere bakalım. Örneğin çok tüketilen muz ihtiva ettiği yüksek miktarda karbonhidrat ve zengin bir potasyum kaynağı ile kalbin düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlıyor. Rezene ve tahıl da aynı olumlu etkiyi yapıyor. İçindeki kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamininin vücuda direnç kazandırdığı arpa ise kolesterolün normal seviyelere düşmesinde büyük katkı sağlayabilir. Sindirimi çok rahat olan avokadoyu, özellikle içerdiği dengeli E vitamini ile kalbe iyi gelirken, yüksek potasyumu depresyona sebep olan uyuşukluluğu engelliyor. Kayısının içindeki betakaroten adlı madde, hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önlüyor. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfürdioksit de, astım gibi alerjilere iyi geliyor. Basur ve kabızlıkta da kaysı ilk müracaat edilen meyve. Sebze hormonu fitoöstrojen içeren nohut ile içinde elajik asit bulunan üzümün, menopozun olumsuz etkilerine karşı koruyucu özellikleri bulunuyor. Sadece iki-üç adet kuru erik yemenin bile vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşıladığı, idrar yolları kaslarını rahatlattığı, bunun da kolon kanserine karşı koruduğu bildiriliyor. Ayrıca, yüksek orandaki bor minerali ile menopozdaki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutuyor. Romatizma ağrılarını büyük oranda azaltan kekik yağının yanı sıra zencefilin de aynı alanda olumlu etkileri bulunuyor Akben Ezberlerinizi Gözden Geçirin görünmektedir. Belirli lif tiplerinin etkileme biçimi açık değildir. Bu nedenle, taze meyve, sebze ve az işlenmiş tahıl ürünleri gibi çeşitli diyet kaynaklarını her gün yiyin. -A vitamini ve C vitamini açısından zengin gıdaları her gün yiyin (Bazı örnekler, A vitamini kaynakları olarak havuç, ıspanak, tatlı patates, şeftali, kayısı, koyu yeşil ve koyu sarı taze sebzeler ve meyveler; C vitamini için portakal, greyfurt, çilek, yeşil ve kırmızıbiberler). A vitamini, ağız boşluğu, boğaz, gırtlak ve akciğer kanserleri dâhil olmak üzere, bazı kanserlerin sıklığının azaltılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, genel olarak C vitamini olarak bilinen askorbik asitin, nitratlar yendiğinde üretilen bazı kanserojen bileşiklerin oluşumunu önleyebildiğini göstermektedir. Ama bu vitaminleri normal ihtiyacınızdan daha fazla miktarda tüketmeniz gerekmez. -Brokoli, lahana, Brüksel lahanası, kıvırcık lahana, karnabahar, yer lahanası, hardal yaprakları ve İsviçre pazısı gibi sebzeleri düzenli diyetinizin bir parçası haline getirin. Araştırmalar bu gıdaların kalınbağırsak, mide ve akciğer kanserlerinin gelişimine karşı koruma sağladıklarını göstermektedir. -Tuzlanarak, tütsülenerek ve nitratla işlenmiş gıdalardan az miktarda yiyin. Bu gıda grubu sucuk, jambon ve diğerleri gibi tütsülenmiş ve konserve edilmiş etleri içerir. Yemek borusu ve mide kanseri sıklığı, bu gıdaları çok miktarda yiyenlerde daha yüksektir. -Izgara ya da tütsüleme gibi bazı pişirme yöntemleri kansere yol açabilen maddeler üretebilir bu nedenle bu yöntemleri az kullanmak gerekir. -Yemek pişirirken kullandığınız tuz miktarını, yarım kilo ette dörtte bir çay kaşığı tuz, pişirilmiş sebze ya da tahıl porsiyonu başına sekizde bir çay kaşığı tuzla sınırlayın. Jambon, soya sosu ya da turşu gibi aşırı tuzlu gıdalardan olabildiğince kaçmaya çalışın. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 55 bilim - teknik 3D Gözlükler Rafa Kalkıyor Çinli araştırmacılar, çıplak gözle kullanılabilen üç boyutlu tablet bilgisayar geliştirdi. Şinhua ajansının haberine göre, Çin’in Şanghay Ciaotong Üniversitesinden araştırmacıların geliştirdiği tablet bilgisayarın bu yılsonuna kadar piyasada olması bekleniyor. Üniversitenin Spektrum Modülasyon Teknoloji Merkezi Müdür Yardımcısı Fang Yong, çıplak gözlü üç boyutlu teknolojilerde ekranlara üç boyutlu lenslerin yerleştirildiğini belirtti ve bunun da kullanıcıların üç boyutlu imajları gözlüksüz görmesini sağladığını anlattı. Fang, araştırma grubunun bu konuda patent aldığını ve aynı teknolojiye sahip televizyon ve bilgisayarların yolda olduğunu kaydetti. Tabletlerin bu yılın sonunda 2 bin ila 3 bin yüen (yaklaşık 645-968 TL) arasında piyasaya sunulabileceğini belirten Fang, televizyonların da 2 yıl içinde piyasada olacağını ifade etti. ABD, Korsan Yazılıma Savaş Açtı Korsan yazılıma savaş açan ABD, aralarında Çin, Brezilya, Tayland ve Hindistan menşeli 5 firmaya yasal işlem başlattı. Firmalar hakkında yasal işlem başlatan ABD, korsan yazılım kullanım oranı yüzde 62’ye ulaşarak, dünya ve Avrupa ortalamasını geride bırakan Türkiye’yi de yakın takibe aldı. Türkiye, yüzde 42 olan dünya ve yüzde 32 olan Avrupa ortalamasını geride bıraktı. ABD’nin Çin, Brezilya, Tayland ve Hindistan’dan sonra Türk firmalarına karşı da aksiyon alabileceğini söyleyen Beceni-Türkekul-Sevim Avukatlık Ortaklığı Yönetici Ortağı Yasin Beceni, “Şirketlerimiz vakit geçirmeden bünyelerinde Fikri Haklar Yönetim Birimi oluşturmalı. Burada görevlendirilecek olan kişiler şirketin kullandığı yazılım ve donanımların orijinalliğini sürekli takip ederek, ihtiyaca uygun olarak bunların yenilenmesini sağlamalı” dedi. Elektronik Kan Geliyor Sıradan bir akıllı telefonun, Ay’a insan taşıyan Apollo uzay aracındaki bilgisayardan çok daha gelişmiş olduğu biliniyor. Yine de, bilim insanları elektronik cihazlardaki işlemcilerin ‘aşırı ısınma’ nedeniyle olması gereken performansa ulaşamadığını düşünüyor. Bu sorunu aşmanın yolu ‘elektronik kan’ olabilir. Performanslar Artıyor Bilgisayar ve mobil cihazlarda kullanılan işlemciler her mali dönemde performanslarını birkaç katına çıkarıyor. Ancak işlemcilerin aşırı ısınma sorunu, performans grafiğini etkileyen bir sorun olmaya devam ediyor. IBM, bu konuda radikal bir çözüm üzerinde çalışıyor. IBM’in düşüncesi, insan vücudunun beyni soğutmak için 56 kan kullandığı gibi, sıvıya başvurmak. IBM mühendisleri tarafından prototip olarak hazırlanan bilgisayar işlemcisi, elektronik donanımın içinden sıvı geçmesini sağlayan kanallara sahip. Patrick Ruch’un başını çektiği ekip, bataryaların içinde olduğu gibi bir elektrolitin donanımları soğutmakta işe yarayacağını düşünüyor. Geliştirilecek sistemle, sadece ısının dağıtılması değil, aynı zamanda işlemcilere enerji aktarılması amaçlanıyor. Küçük kanallarda akan sıvıdan elektronları alacak olan elektrotlar, böylece akım oluşmasını sağlayacak. Fareler Acıya Çare Olabilir Bir tarla faresi, akrebin soktuğu yerin acısını alabilir mi? Bilim insanlarının yeni çalışması bunun gerçek olabileceği yönünde. Bir tarla faresi tüm masumluğuyla karşınızda durduğunda bir sineği bile incitemeyeceği izlenimine kapılırsınız. Söz konusu akrepler olduğunda ise durum oldukça farklı bir hal alıyor. Bu masum tarla faresi Centruroides sculpturatus adı verilen küçük Texas akrebini gördüğü andan itibaren koşarak akrebe saldırıyor. Akrep kendini korumak adına zehirli kuyruğunu farenin yüzüne batırıyor. Ancak küçük fare bundan hiç etkilenmiyor. Bir parça peynir kemirir gibi akrebi kemirmeye devam ediyor. Texas Üniversitesinden Nörobi- yolog Ashlee Rowe ve çevresindeki bilim adamlarının çalışması ilgi çekici. Çünkü bu akrep türünün zehri oldukça acı verici ve insanlar için öldürücü niteliğe sahip bir zehir olarak biliniyor. Rowe ve ekibi tarla faresinin evrimi içerisinde bu acıya karşı bir mekanizma geliştirdiğini doğruladı. Buna göre faredeki mekanizma akrep zehrinin kullandığı acı reseptörlerini devre dışı bırakıyor Sönmeyen Ateşi de Buldular İnsanoğlu ilk çağlardan bu yana ateşi kullanmış, her dönemde ateşin nimetlerinden yararlanarak, kendisini daha da ilerletmeyi başarmıştır. Geçen süre içerisinde birbirinden farklı kullanım yolu ortaya çıkan ateş, en çok da aydınlatma aracı olarak iş görmüştür. Günümüzde doğrudan lambadan aldığımız ışığı, eskiyle karıştırmak ve biraz daha eksantrik hale getirmek isteyenler içinse, Fabien Gerlier’in ürettiği Caviar isimli ürün geliştirilmiş durumda. Cüruflarmış bronzdan yapılmış olan ürün, üzerindeki ateşin herhangi bir şekilde sönmesine engel olarak ya da yanıcı maddenin asla tükenmemesini sağlayarak, sonsuz ışık kaynağı sağlıyor. Cüruflarmış, günümüz tabiri ile sinterlenmiş olan bronz, metalik bir strafor türüne benziyor ama içerisinde bulunan binlerce ufak granül köpük sayesinde, sonsuz miktarda ufak bronz atoma sahip oluyor. Ortaya çıkan ürün dökme metal olmadığından dolayı, içerisinden geçirilen yakıt deposundan sızan gaz sayesinde, üst tarafta yanan ateş ortaya çıkıyor. Kısacası yanan maddenin kendisi değil ama ortaya çıkan manzara çok farklı. Kellik Tarih Mi Oluyor? ABD’deki Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi ve İngiltere’deki Durham Üniversitesi araştırmacılarının saç kaybı tedavisinde çığır açacak bir teknik geliştirdiği belirtildi. Önce her bir saç kökünün dibindeki deri dokularından hücreler alan ve bu hücrelerden yeni saç üretmeyi deneyen araştırmacılar, hücrelerin saç yerine deriye dönüştüğünü gözlemledi. Hücrelerin “üç boyutlu kürecikler” içine yerleştirildiğinde ise saç kimliklerini koruduklarını keşfeden araştırmacılar, yedi kişiden alınan doku parçalarını söz konusu küreciklerin içine aktardı. Daha sonra bu hücreler, farelerin sırtına yerleştirilen insan derilerine nakledildi. Yedi Örnekten 5’inde Başarılı Oldu Araştırmacılar, altı haftalık bir sürenin sonunda yedi örnekten beşinde saç kökü şeklini alan hücrelerden yeni saçların çıktığı- nı belirledi. Columbia Üniversitesi’nden Prof. Angela Christiano, hali hazırda kellik için kullanılan ilaçların ya saç kökü kaybını yavaşlattığını ya da var olan saçların gelişimini artırdığını ancak yeni saç üretmediğini belirtti. Prof. Christiano, “Bizim keşfettiğimiz yöntem ise hastanın kendi hücrelerini kullanarak yeni saç kökleri üretme potansiyeline sahip” dedi. Araştırmayı yöneten Prof. Colin Jahoda da “Henüz zamana ve daha çok araştırmaya ihtiyacımız var. Ancak bir süre sonra kellik tamamen tedavi edilebilir bir duruma gelecek” ifadesini kullandı. Prof. Jahoda, yöntemin aynı zamanda ağır yanık vakalarında kullanılan deri greflerinin kalitesinin artırılmasında da önemli bir rol oynayacağına dikkati çekti. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 57 kültür - sanat Filmler Benim Dünyam Yönetmen: Uğur Yücel Oyuncular: Beren Saat, Uğur Yücel, Ayça Bingöl Benim Adım Khan Yönetmen: Karan Johar Oyuncular: Shahrukh Khan , Kajol , Kenton Duty , Mackenzie Firgens , Zarina Wahab Türü: Dram, Gerilim Mutlaka izlemeniz gereken filmlerden biri “Benim Adım Khan” Filmin konusu kısaca şöyle, Rızvan Khan (Shahrukh Khan) küçüklüğünü annesiyle ıssız bir yerde geçiren bir müslümandır. Annesi öldükten sonra Amerika’ya küçük kardeşinin yanına gider. Orada tanıştığı ve aşık olduğu Mandira (Kajol) adında dul ve Hindu bir kadın ile evlenir. Rızvan Khan aynı zamanda da Asperger sendromu hastasıdır. Bu evlilik sonrası yaşanılan mutlu bir hayat ve bu hayatın 11 Eylül saldırıları sonucu sarsılması ile başlayan olaylar zincirine tanık olacaksınız. Filmin bu safhasından sonra olayların arkası kesilmez ve filmimizin başkahramanı Khan dünya çapında herkese örnek olacak olaylara imza atacak ve herkesin düşünmesine ve hayatı, insanları daha iyi algılamasına neden olacaktır. Filmin sonunda gözyaşlarınızı tutamayacağınızın garantisini veriyoruz. 58 Türü: Dram “Benim Dünyam” ünlü isimleri bir araya getiren adeta bir başyapıt niteliğini taşıyan bir film dersek inanın abartmış olmayız. Son yılların en gözde oyuncularından biri olan Beren Saat, kendisine yapılan tüm övgüleri bu filmle hak ettiğini bir kez daha kanıtlıyor. Filmin konusu şöyle, Ela, henüz iki yaşındayken geçirdiği hastalık nedeniyle hem gözlerini hem de duyma yetisini kaybeder. Bundan sonra çevresiyle tamamen uyumsuz biri olarak yetişir. Bu durum genç kızı iyileştirmek için hayatını adayan Mahir Hoca ile tanışana dek devam eder... Filmin, Hint yapımı bol ödüllü Black (2005) filminden uyarlandığını özellikle belirtelim. Filmin orijinalini de mutlaka izlemelisiniz. Son olarak Ela’ya öğretmeninin öğretmediği bir kelime olduğunu belirterek son verelim açıklamalarımıza: İmkânsız… Genç Çıraklar Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne Türü: Komedi Bu film, belli bir yaşın üstünde olan ve çalışmak zorunda kalan insanlara daha farklı bakmanıza neden olacak. Ailecek izleyebileceğiniz bir hayli eğlenceli ve bir o kadar da düşündürücü bir film. Kahramanlarımız Billy ve Nick bir şirketin pazarlama departmanında çalışan ve dijital dünyanın yeniliklerine ayak uydurmakta zorlanan iki pazarlama elemanıdır. Nihayetinde beklenen olur ve işlerinden kovulurlar. İşsizlik sorunuyla baş etmeye çalışan ikili, bir plan yaparak medya devi Google’ın stajyerlik pozisyonlarına başvuruda bulunurlar. Fakat hiçbir şey düşündükleri gibi gitmeyecektir. Kitap Hırsızı Dünyayı Yöneten Güç Ticaret ve Perakende Yazar: Yazar: Markus Zusak Nurullah Öztürk Kitaplar Yayınevi: Yayınevi: Martı Yayınları Hayat Yayınları Ölüm Meleği Size Bir Hikâye Anlatmak İsterse Durup Dinlemez misiniz? Ölüm meleğinin ağzından savaş yıllarında küçük bir kitap hırsızının, Liesel Meminger’in hikâyesi bu. Liesel Meminger, Münih’in varoşlarında yaşayan yoksul Hubermann ailesinin yanına evlatlık olarak verilir. 1933 yılında Almanların yüzde 90’ı Adolf Hitler’i gözlerini kırpmadan desteklerken, Liesel’in üvey babası Hans Hubermann kalan yüzde on içindeydi. Üstelik evlerinin bodrumunda bir Yahudi saklamak zorunda kaldılar. Kitabı okurken gözyaşlarınıza engel olamayacaksınız. Bu albüme bayılacaksınız. Geleneksel makamların caz ile bütünleşmesi olarak ifade edilen “Hijazz 2” isminden de belli olacağı üzere ikinci albüm. İlk albümü “Hijazz”ı 2003 yılında yayınlayan Hijazz Project, uzun bir aradan sonra tekrar müzikseverlerle buluşmanın heyecanını yaşıyor. Geleneksel makamlarımızın caz ile bütünleştiği “Hijazz 2” geçmişten geleceğe uzanan bir zaman yolculuğu gibi... Türkiye’nin çok önemli müzik insanlarının besteleri ve icraları ile çok özel bir müzikalite yakaladığına inandığımız “Hijazz 2”, değerli müzisyenler Alper Berksü, Artun Sürmeli, Birol Yayla, Ercüment Ateş, Eylem Pelit, Erkan Kenç, Şenol Filiz, Şenova Ülker ve Volkan Öktem’den oluşuyor. “Hijazz 2” Sony Music etiketiyle tüm müzik marketlerde... Albüm Adı: “Short Stories” %XOPDFD¡Ð]ÖP Müzik Albüm Adı: “Hijazz II” Kitabın tanıtım bülteninde şu sözler yer alıyor: “Bu çalışmayı okuyanlar artık ekonomi biliminin, insanların ve toplumların birbiriyle girdiği maddi ilişkiler bütünü ve bunun tarihinin sonuçları -dersleri- olduğunu anlayacak.” Kitapla ilgili yapılan yorumlara da yer verelim. Örneğin Ali Saydam, “Arkasında ciddi bir emek ve derinlik bulunduğu hem bu coğrafyada yaşayan, perakende ve ticaretle ilgilenen herkese olağanüstü bir çıkış noktası, tartışma platformu oluşturacağından hiçbir şüphem yok.” diyor. M. Rıfat Hisarcıklıoğlu-TOBB Başkanı ise “Bu kitap, ticaretin insanlık tarihindeki yerini ve önemini, akıcı ve sürükleyici bir üslupla anlatıyor. Günümüz dünyasından verdiği örnekler özellikle girişimcilerimiz açısından ders niteliğindedir. Anlatılanlar iş hayatında en paha biçilmez değer olan iş ve hayat tecrübesi kazandıracaktır.” diyor. Kısacası mutlaka okumalı ve de çevrenizdekilere önermelisiniz. Yavuz Akyazıcı’nın, “Turkish Standarts Vol 1” ve “Bridge” albümlerinin ardından üçüncü albümü “Short Stories” Esen Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı. Albümde yer alan her bestenin kendine ait bir hikâyesi olan “Short Stories” albümü, Yavuz Akyazıcı’nın dokuz orijinal bestesinden oluşuyor. “Short Stories” adını alan albüm hakkında: “Bu şarkıların her biri, hayatımın belli dönemlerinden özel birer hikâye anlatmakta. Bunlar çok daha büyük hikâyelerin birer parçası fakat anlamları bende saklı. Kayıt günü eğlenceliydi. Bu iki gün boyunca mükemmel vakit geçirdik diyebilirim. Sekiz şarkıya kadar canlı kaydettik ve çok fazla doğaçlama gerçekleşti. Neticede sonuçlardan çok mutluyuz.” diyor Yavuz Akyazıcı. Saksafonda Yahya Dai, basta Volkan Hürsever ve davullarda Cengiz Baysal’ın eşlik ettiği albümde, tüm gitarları da Yavuz Akyazıcı çaldı. Özel çizimden oluşan albüm kartonetinin illüstrasyonu Pelin Kırca, grafik tasarımı Nazlı Kaptan, fotoğrafları ise, Eda Kızıl imzası taşıyor. paylasim@turkiyefinans.com.tr I 59 News Cash register POS Support From Türkiye Finans With Special Advantages Turkey’s leading participation bank, Türkiye Finans, offers the new generation cash register POS with advantages for companies that use a mobile POS machine. The cash register POS, which can be used as mobile tools due to a cooperation with the different cash register POS brands approved in Turkey, make life easier for businesses that receive payment at the door or by the desk. Approved by the General Directorate of Revenue, the cash register POS machines also stand out with their reasonable pricing packages. Thanks to five different pricing packages, businesses can benefit from the option of 36 installments on the cash price. Additionally, Türkiye Finans customers who benefit from the cash register POS offer by making a monthly revenue promise can earn points each month to get their devices for free. Türkiye Finans Deputy General Manager Responsible for Individual Banking, Semih Alşar, stated that the bank has developed very reasonable pricing and business arrangements in order to meet member businesses’ needs during the switch over to a new term in payment systems. “We have prepared five different packages for our member businesses and businesses that will become new members,” he said. Businesses can apply at Türkiye Finans branches to benefit from the cash register POS opportunities we offer with different brand options.” Türkiye Finans’ third Quarter Profit Reaches 236.8 Million TL The leader in participation banking, Türkiye Finans continues to display stable growth performance. Based on third quarter figures for 2013, Türkiye Finans announced profits of 302.2 million TL before taxes and 236.8 million TL in net earnings. Thus, Türkiye Finans ranked first among participation banks in terms of profitability in the third quarter, as it did in the first two quarters of the year. In assessing Türkiye Finans’ figures, Türkiye Finans General Manager, Derya Gürerk, said, “Participation banks have strong growth potential and have attained successful figures in the first nine months of the year. As Türkiye Finans, the industry’s leading participation bank, we take on an important role in this strong growth. As of September 2013, our bank’s asset size has increased by 32% as compared to the previous year’s end to reach 23.3 billion TL. While we achieve high growth figures, we are following a strategy that does not make any concessions in terms 60 of profitability. Our bank’s pre-tax profit was 302.2 million TL, while our net profit for the term was 236.8 million TL, an 8.4% growth compared to the September 2012 term.” Gürerk said, “Our bank’s total amount of credit given out increased by 30.7% as compared to the end of 2012, increasing from 13.1 billion TL to 17.1 billion TL, while our noncash credit portfolio grew 7.8 billion TL in size. As Türkiye Finans, we had a growth rate that was above the industry average, both in terms of collected credit and in those loaned out. We expect to end 2013 with a similar picture, as well. In terms of collected credit, our bank achieved 13.8 billion TL, a 20.7% growth as compared to the end of the previous year, while our number of branches reached 250.” Our Customer Communication Center Chosen Turkey’s Best Call Center Turkey’s leading participation bank, Türkiye Finans, confirmed its quality of customer service by winning two awards at the Turkey Call Center Awards, held for the eighth time this year. At the Turkey Call Center Awards, hosted by IMI Conferences, Türkiye Finans CustomerCommunication Center won first place in the category of call centers with fewer than 500 seats and received the “Turkey’s Best Call Center” award thanks to its innovative approach, customer satisfaction, use of technology and successful performance results. Additionally, the Customer Communication Center team leader, Eda Dikici, received the “Most Admirable Team Leader” award. Türkiye Finans CEO, Derya Gürerk, said, “Türkiye Finans Customer Communication Center operates in a capacity that allows our customers to reach them easily at any moment they wish and carry out all of their requests in the fastest way possible. Developing technology and an intense competitive atmosphere have taken customer experience in the financial industry to a new level. We are making significant investments in our Customer Communication Center, which holds critical importance in perfecting the total customer experience. We recently received the Customer Communication Centers Service Certificate in order to assess our Customer Communication Center according to international standards and document the quality of the services offered. We are one of four banks in Turkey that have received this certificate. During the same time, we were also awarded the ISO 10002:2004 Customer Satisfaction Quality Management System certificate. These two certificates we received back-to-back, plus the Turkey’s Best Call Center Award, are the results of our solution-focused approach that places customer satisfaction at its core.” Türkiye Finans will export TL and foreign currency SUKUK in 2014 As the Turkish bank with the highest SUKUK portfolio, Türkiye Finans continues to make strides in the area of SUKUK. After exporting 500 million dollars worth of SUKUK in the past several months, Türkiye Finans recently became the only Turkish bank to take part in the Undersecretariat of Treasury’s 1.25 billion dollar SUKUK export. According to Türkiye Finans CEO, Derya Gürerk, the bank was commissioned by the Undersecretariat of Treasury due to its successful SUKUK export efforts. “The fact that we are the Turkish bank with the highest portfolio in the SUKUK market, and our consequential status as a market maker, have resulted in our placement in the Treasury’s SUKUK export,” he said. “HSBC, QInvest and Standard Chartered were authorized for the SUKUK export, which took place in October, with an export value of 1.25 billion US dollars and a rental rate of 4.557 % for a five-year term. In addition to Türkiye Finans, CIMB Bank Limited, Dubai Islamic Bank PJSC, QNB Capital LLC and NCB Capital were assigned as co-regulators. We are proud and happy to be the only Turkish bank to be assigned in this SUKUK export.” Gürerk stated that the experience the bank gained in being assigned to the Treasury’s SUKUK exportation will be reflected in the next term as well. “A successful exportation like this has given us significant experience,” he said. “In 2014, pending suitable market conditions, we plan to export SUKUK in TL and foreign currency.” paylasim@turkiyefinans.com.tr I 61 şube bilgileri GENEL MÜDÜRLÜK Tel: (0216) 586 70 00 56 DENİZLİ ŞUBESİ Tel: (0258) 241 67 00 AKDENİZ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0322) 359 42 74 57 DENİZLİ BAYRAMYERİ ŞUBESİ Tel: (0258) 265 06 03 ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0312) 417 30 90 58 DİYARBAKIR ŞUBESİ Tel: (0412) 229 00 03 EGE BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0232) 483 80 32 59 DİYARBAKIR DİCLEKENT ŞUBESİ Tel: (0412) 257 23 26 GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖL. MÜD. Tel: (0342) 111 11 11 60 DİYARBAKIR KAYAPINAR ŞUBESİ Tel: (0412) 252 24 94 İSTANBUL ANADOLU BÖLGE MÜD. Tel: (0216) 573 16 00 61 DÜZCE ŞUBESİ Tel: (0380) 514 78 37 İSTANBUL AVRUPA 1. BÖLGE MÜD. Tel: (0212) 393 10 00 62 EDİRNE ŞUBESİ Tel: (0284) 214 92 40 İSTANBUL AVRUPA 2. BÖLGE MÜD. Tel: (0212) 111 11 11 63 ELAZIĞ ŞUBESİ Tel: (0424) 236 43 74 KARADENİZ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0462) 111 11 11 64 ERZİNCAN ŞUBESİ Tel: (0446) 223 39 39 KAYSERİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0352) 221 15 66 65 ERZURUM ŞUBESİ Tel: (0442) 213 50 10 MARMARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Tel: (0224) 111 11 11 66 ERZURUM YAKUTİYE ŞUBESİ Tel: (0442) 236 04 78 1 ADANA ŞUBESİ Tel: (0322) 359 55 35 67 ESKİŞEHİR ŞUBESİ Tel: (0222) 230 02 98 2 ADANA BARAJYOLU ŞUBESİ Tel: (0322) 224 44 56 68 ESKİŞEHİR SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0222) 228 14 65 3 ADANA CEYHAN ŞUBESİ Tel: (0322) 611 52 64 69 GAZİANTEP ŞUBESİ Tel: (0342) 215 35 31 4 ADANA KURTTEPE ŞUBESİ Tel: (0322) 247 24 04 70 GAZİANTEP GATEM ŞUBESİ Tel: (0342) 238 42 07 5 ADANA SEYHAN ŞUBESİ Tel: (0322) 363 07 11 71 GAZİANTEP SUBURCU ŞUBESİ Tel: (0342)231 20 10 6 ADANA YÜREĞİR ŞUBESİ Tel: (0322) 328 20 63 72 GAZİANTEP ŞEHİTKAMİL ŞUBESİ Tel: (0342) 323 20 14 7 ADIYAMAN ŞUBESİ Tel: (0416) 213 34 34 73 GİRESUN ŞUBESİ Tel: (0454)212 04 90 8 AFYON ŞUBESİ Tel: (0272) 213 06 07 74 HATAY ANTAKYA ŞUBESİ Tel: (0326) 225 36 12 9 AKSARAY ŞUBESİ Tel: (0382) 212 71 25 75 HATAY İSKENDERUN ŞUBESİ Tel: (0326) 613 16 15 10 AMASYA ŞUBESİ Tel: (0358) 212 15 20 76 İSPARTA ŞUBESİ Tel: (0246) 233 00 21 11 ANKARA ŞUBESİ Tel: (0312) 430 50 50 77 İSTANBUL ACIBADEM ŞUBESİ Tel: (0216) 340 60 00 12 ANKARA BALGAT ŞUBESİ Tel: (0312) 284 87 07 78 İSTANBUL AKSARAY ŞUBESİ Tel: (0212) 518 83 84 13 ANKARA BAŞKENT KURUMSAL ŞUBESİ Tel: (0312) 417 98 98 79 İSTANBUL ALTINTEPE ŞUBESİ Tel: (0216) 549 25 02 14 ANKARA CEBECİ ŞUBESİ Tel: (0312) 319 90 52 80 İSTANBUL ALTUNİZADE ŞUBESİ Tel: (0216) 651 87 90 15 ANKARA ÇANKAYA ŞUBESİ Tel: (0312) 441 20 55 81 İSTANBUL ARNAVUTKÖY ŞUBESİ Tel: (0212) 597 45 03 16 ANKARA ÇUKURAMBAR ŞUBESİ Tel: (0312) 287 04 36 82 İSTANBUL AVCILAR ŞUBESİ Tel: (0212) 593 34 44 17 ANKARA DEMETEVLER ŞUBESİ Tel: (0312) 335 04 76 83 İSTANBUL AVCILAR E-5 ŞUBESİ Tel: (0212) 422 92 78 18 ANKARA DEMİRTEPE ŞUBESİ Tel: (0312) 230 52 10 84 İSTANBUL BAĞCILAR ŞUBESİ Tel: (0212) 462 92 28 19 ANKARA ETLİK ŞUBESİ Tel: (0312) 322 04 06 85 İSTANBUL BAHÇELİEVLER ŞUBESİ Tel: (0212) 555 28 20 20 ANKARA GİMAT ŞUBESİ Tel: (0312) 397 22 77 86 İSTANBUL BAHÇEŞEHİR ŞUBESİ Tel: (0212) 608 09 51 21 ANKARA GÖLBAŞI ŞUBESİ Tel: (0312) 484 45 41 87 İSTANBUL BAKIRKÖY ŞUBESİ Tel: (0212) 583 02 70 22 ANKARA İVEDİK ŞUBESİ Tel: (0312) 395 24 07 88 İSTANBUL BAŞAKŞEHİR ŞUBESİ Tel: (0212) 777 42 07 23 ANKARA KEÇİÖREN ŞUBESİ Tel: (0312) 356 00 70 89 İSTANBUL BATI ATAŞEHİR ŞUBESİ Tel: (0216) 324 01 65 24 ANKARA KIZILAY ŞUBESİ Tel: (0312) 417 44 40 90 İSTANBUL BAYRAMPAŞA ŞUBESİ Tel: (0212) 612 24 20 25 ANKARA OSTİM ŞUBESİ Tel: (0312) 385 68 23 91 İSTANBUL BEŞİKTAŞ ŞUBESİ Tel: (0212) 236 69 59 26 ANKARA POLATLI ŞUBESİ Tel: (0312) 621 11 33 92 İSTANBUL BEŞYÜZEVLER ŞUBESİ Tel: (0212) 479 71 66 27 ANKARA SİNCAN ŞUBESİ Tel: (0312) 276 77 47 93 İSTANBUL BEYKENT ŞUBESİ Tel: (0212) 871 31 18 28 ANKARA SİTELER ŞUBESİ Tel: (0312) 348 10 90 94 İSTANBUL BEYLİKDÜZÜ ŞUBESİ Tel: (0212) 876 68 00 29 ANKARA ULUS ŞUBESİ Tel: (0312) 309 27 41 95 İSTANBUL CADDEBOSTAN ŞUBESİ Tel: (0216) 355 70 07 30 ANKARA YILDIZ ŞUBESİ Tel: (0312) 441 36 11 96 İSTANBUL ÇAĞLAYAN ŞUBESİ Tel: (0212) 291 55 25 31 ANTALYA ŞUBESİ Tel: (0242) 244 53 57 97 İSTANBUL ÇAMLICA ŞUBESİ Tel: (0216) 461 00 06 32 ANTALYA ALANYA ŞUBESİ Tel: (0242) 512 90 06 98 İSTANBUL ÇEKMEKÖY ŞUBESİ Tel: (0216) 640 01 05 33 ANTALYA ASPENDOS BULVARI ŞUBESİ Tel: (0242) 322 28 57 99 İSTANBUL DES ŞUBESİ Tel: (0216) 420 38 00 34 ANTALYA ÇALLI ŞUBESİ Tel: (0242) 345 00 55 100 İSTANBUL DUDULLU ŞUBESİ Tel: (0216) 540 70 70 35 ANTALYA KONYAALTI ŞUBESİ Tel: (0242) 228 61 73 101 İSTANBUL EMİNÖNÜ ŞUBESİ Tel: (0212) 514 01 54 36 ANTALYA MANAVGAT ŞUBESİ Tel: (0242) 743 23 94 102 İSTANBUL ERENKÖY ŞUBESİ Tel: (0216) 478 54 02 37 AYDIN ŞUBESİ Tel: (0256) 213 70 02 103 İSTANBUL ESENLER ŞUBESİ Tel: (0212) 56810 80 38 BALIKESİR ŞUBESİ Tel: (0266) 244 12 55 104 İSTANBUL ESENYURT ŞUBESİ Tel: (0212) 596 00 76 39 BATMAN ŞUBESİ Tel: (0488) 214 15 06 105 İSTANBUL ETİLER ŞUBESİ Tel: (0212) 257 12 30 40 BATMAN PETROLKENT ŞUBESİ Tel: (0488) 214 24 53 106 İSTANBUL FATİH ŞUBESİ Tel: (0212) 631 04 90 41 BİNGÖL ŞUBESİ Tel: (0426) 214 15 23 107 İSTANBUL FINDIKZADE ŞUBESİ Tel: (0212) 491 20 40 42 BOLU ŞUBESİ Tel: (0374) 217 61 31 108 İSTANBUL FLORYA ŞUBESİ Tel: (0212) 624 60 93 43 BURDUR ŞUBESİ Tel: (0248) 234 62 42 109 İSTANBUL GAZİOSMANPAŞA ŞUBESİ Tel: (0212) 614 40 46 44 BURSA ŞUBESİ Tel: (0224) 221 33 00 110 İSTANBUL GİYİMKENT ŞUBESİ Tel: (0212) 438 35 61 45 BURSA BEŞEVLER ŞUBESİ Tel: (0224) 451 80 60 111 İSTANBUL GÜLTEPE ŞUBESİ Tel: (0212) 280 20 42 46 BURSA DEMİRTAŞ ŞUBESİ Tel: (0224) 211 33 97 112 İSTANBUL GÜNEŞLİ ŞUBESİ Tel: (0212) 602 03 30 47 BURSA FSM BULVARI ŞUBESİ Tel: (0224) 246 65 15 113 İSTANBUL GÜNEŞLİ ÇARŞI ŞUBESİ Tel: (0212) 651 70 90 48 BURSA İNEGÖL ŞUBESİ Tel: (0224) 711 90 80 114 İSTANBUL GÜNGÖREN ŞUBESİ Tel: (0212) 539 91 11 49 BURSA KESTEL ŞUBESİ Tel: (0224) 372 01 60 115 İSTANBUL GÜNGÖREN ÇARŞI ŞUBESİ Tel: (0212) 502 80 41 50 BURSA NİLÜFER ŞUBESİ Tel: (0224) 443 43 00 116 İSTANBUL HADIMKÖY YOLU ŞUBESİ Tel: (0212) 886 22 82 51 BURSA ULUCAMİ ŞUBESİ Tel: (0224) 223 48 40 117 İSTANBUL HALKALI ŞUBESİ Tel: (0212) 697 43 12 52 BURSA VİŞNE CADDESİ ŞUBESİ Tel: (0224) 364 12 84 118 İSTANBUL IHLAMURKUYU ŞUBESİ Tel: (0216) 540 87 50 53 BURSA YILDIRIM ŞUBESİ Tel: (0224) 361 52 22 119 İSTANBUL İKİTELLİ ŞUBESİ Tel: (0212) 671 21 00 54 ÇANAKKALE ŞUBESİ Tel: (0286) 214 33 01 120 İSTANBUL İKİTELLİ SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0212) 777 55 83 55 ÇORUM ŞUBESİ Tel: (0364) 225 31 82 İSTANBUL İSTOÇ ŞUBESİ Tel: (0212) 659 58 00 186 İZMİR TORBALI ŞUBESİ Tel: (0232) 856 56 07 122 İSTANBUL KADIKÖY ŞUBESİ Tel: (0216) 414 56 76 187 İZMİR ÜÇKUYULAR ŞUBESİ Tel: (0232) 278 67 68 123 İSTANBUL KAĞITHANE ŞUBESİ Tel: (0212) 295 02 05 188 K.MARAŞ ŞUBESİ Tel: (0344) 224 00 32 124 İSTANBUL KAPALIÇARŞI ŞUBESİ Tel: (0212) 514 60 86 189 KARAMAN ŞUBESİ Tel: (0338) 214 70 70 125 İSTANBUL KARAKÖY ŞUBESİ Tel: (0212) 297 09 09 190 KASTAMONU ŞUBESİ Tel: (0366) 212 97 90 126 İSTANBUL KARTAL ŞUBESİ Tel: (0216) 387 21 51 191 KAYSERİ ŞUBESİ Tel: (0352) 222 34 88 127 İSTANBUL KAVACIK ŞUBESİ Tel: (0216) 680 38 60 192 KAYSERİ OSB ŞUBESİ Tel: (0352) 322 16 70 128 İSTANBUL KAYNARCA ŞUBESİ Tel: (0216) 596 49 00 193 KAYSERİ SAHABİYE ŞUBESİ Tel: (0352) 231 93 11 129 İSTANBUL KOZYATAĞI KURUMSAL ŞUBESİ Tel: (0216) 463 56 01 194 KAYSERİ SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0352) 336 45 28 130 İSTANBUL KOZYATAĞI ŞUBESİ Tel: (0216) 409 29 70 195 KAYSERİ SİVAS CADDESİ ŞUBESİ Tel: (0352) 223 64 24 131 İSTANBUL KURTKÖY ŞUBESİ Tel: (0216) 595 11 06 196 KIRIKKALE ŞUBESİ Tel: (0318) 218 89 89 132 İSTANBUL KÜÇÜKBAKKALKÖY ŞUBESİ Tel: (0216) 469 74 80 197 KIRKLARELİ LÜLEBURGAZ ŞUBESİ Tel: (0288) 412 05 55 133 İSTANBUL KÜÇÜKYALI ŞUBESİ Tel: (0216) 518 50 30 198 KIRŞEHİR ŞUBESİ ŞUBESİ Tel: (0386) 212 32 62 134 İSTANBUL LALELİ ŞUBESİ Tel: (0212) 517 37 40 199 KOCAELİ ÇAYIROVA ŞUBESİ Tel: (0262) 742 42 04 135 İSTANBUL LEVENT SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0212) 278 58 34 200 KOCAELİ GEBZE ŞUBESİ Tel: (0262) 644 71 36 136 İSTANBUL MALTEPE ŞUBESİ Tel: (0216) 442 80 05 201 KOCAELİ GEBZE E-5 ŞUBESİ Tel: (0262) 644 87 19 137 İSTANBUL MALTEPE CEVİZLİ ŞUBESİ Tel: (0216) 441 74 75 202 KOCAELİ İZMİT ŞUBESİ Tel: (0262) 325 25 20 138 İSTANBUL MASLAK ŞUBESİ Tel: (0212) 286 95 36 203 KOCAELİ İZMİT E-5 ŞUBESİ Tel: (0262) 335 60 35 139 İSTANBUL MECİDİYEKÖY ŞUBESİ Tel: (0212) 356 03 15 204 KONYA ŞUBESİ Tel: (0332) 238 06 66 140 İSTANBUL MEGA CENTER ŞUBESİ Tel: (0212) 640 06 75 205 KONYA ALAADDİN ŞUBESİ Tel: (0332) 350 72 15 141 İSTANBUL MERKEZ ŞUBESİ Tel: (0216) 452 86 43 206 KONYA AZİZİYE ŞUBESİ Tel: (0332) 351 93 04 142 İSTANBUL MERTER ŞUBESİ Tel: (0212) 637 26 09 207 KONYA BÜSAN ŞUBESİ Tel: (0332) 345 31 00 143 İSTANBUL MERTER TEKSTİL ŞUBESİ Tel: (0212) 555 68 23 208 KONYA KARATAY ŞUBESİ Tel: (0332) 236 33 01 144 İSTANBUL NİŞANTAŞI ŞUBESİ Tel: (0212) 343 62 82 209 KONYA MEVLANA ŞUBESİ Tel: (0332) 353 61 03 145 İSTANBUL OSMANAĞA ŞUBESİ Tel: (0216) 348 28 19 210 KONYA YENİ TOPTANCILAR SİTESİ ŞUBESİ Tel: (0332) 342 25 36 146 İSTANBUL OSMANBEY ŞUBESİ Tel: (0212) 231 18 12 211 KÜTAHYA ŞUBESİ Tel: (0274) 216 40 81 147 İSTANBUL PENDİK ŞUBESİ Tel: (0216) 483 64 05 212 MALATYA ŞUBESİ Tel: (0422) 325 94 49 148 İSTANBUL PERPA ŞUBESİ Tel: (0212) 222 66 16 213 MALATYA ÇEVREYOLU ŞUBESİ Tel: (0422) 326 57 51 149 İSTANBUL RAMİ ŞUBESİ Tel: (0212) 417 38 40 214 MANİSA ŞUBESİ Tel: (0236) 239 84 84 150 İSTANBUL SAHRAYICEDİT ŞUBESİ Tel: (0216) 411 14 94 215 MANİSA AKHİSAR ŞUBESİ Tel: (0236) 414 55 40 151 İSTANBUL SAMANDIRA ŞUBESİ Tel: (0216) 561 04 16 216 MANİSA SALİHLİ ŞUBESİ Tel: (0236) 715 20 89 152 İSTANBUL SARIYER ŞUBESİ Tel: (0212) 218 60 23 217 MANİSA TURGUTLU ŞUBESİ Tel: (0236) 314 70 60 153 İSTANBUL SEFAKÖY ŞUBESİ Tel: (0212) 599 12 35 218 MARDİN ŞUBESİ Tel: (0482) 212 32 87 154 İSTANBUL END. VE TİC. SERBEST BÖLGE ŞUBESİ Tel: (0216) 394 08 81 219 MERSİN ŞUBESİ Tel: (0324) 238 20 24 155 İSTANBUL SEYİTNİZAM ŞUBESİ Tel: (0212) 416 26 09 220 MERSİN TARSUS ŞUBESİ Tel: (0324) 613 95 01 156 İSTANBUL SİLİVRİ ŞUBESİ Tel: (0212) 728 96 01 221 MERSİN POZCU ŞUBESİ Tel: (0324) 328 68 57 157 İSTANBUL SULTANBEYLİ ŞUBESİ Tel: (0216) 496 12 22 222 MUĞLA BODRUM ŞUBESİ Tel: (0252) 316 67 30 158 İSTANBUL SULTANÇİFTLİĞİ ŞUBESİ Tel: (0212) 475 36 00 223 MUĞLA FETHİYE ŞUBESİ Tel: (0252) 612 01 30 159 İSTANBUL SULTANHAMAM ŞUBESİ Tel: (0212) 514 02 98 224 NEVŞEHİR ŞUBESİ Tel: (0384) 214 36 00 160 İSTANBUL ŞİRİNEVLER ŞUBESİ Tel: (0212) 551 73 13 225 ORDU ŞUBESİ Tel: (0452) 223 27 47 161 İSTANBUL TAKSİM ŞUBESİ Tel: (0212) 296 58 28 226 ORDU FATSA ŞUBESİ Tel: (0452) 424 24 06 162 İSTANBUL TAVUKÇUYOLU ŞUBESİ Tel: (0216) 466 56 73 227 OSMANİYE ŞUBESİ Tel: (0328) 813 56 26 163 İSTANBUL TERAZİDERE ŞUBESİ Tel: (0212) 501 02 56 228 RİZE ŞUBESİ Tel: (0464) 213 21 08 164 İSTANBUL TOPÇULAR ŞUBESİ Tel: (0212) 612 13 00 229 SAKARYA ADAPAZARI ŞUBESİ Tel: (0264) 274 01 91 165 İSTANBUL TOPHANE ŞUBESİ Tel: (0212) 251 65 20 230 SAKARYA ERENLER ŞUBESİ Tel: (0264) 276 99 81 166 İSTANBUL TOPKAPI ŞUBESİ Tel: (0212) 674 33 36 231 SAMSUN ŞUBESİ Tel: (0362) 435 86 04 167 İSTANBUL TUZLA ŞUBESİ Tel: (0216) 493 13 82 232 SAMSUN BAFRA ŞUBESİ Tel: (0362) 542 54 74 168 İSTANBUL TUZLA SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0216) 394 20 45 233 SAMSUN SANAYİ ŞUBESİ Tel: (0362) 266 83 07 169 İSTANBUL TÜMSAN ŞUBESİ Tel: (0212) 486 12 39 234 SİİRT ŞUBESİ Tel: (0484) 224 69 30 170 İSTANBUL ÜMRANİYE ŞUBESİ Tel: (0216) 523 13 63 235 SİVAS ŞUBESİ Tel: (0346) 225 72 00 171 İSTANBUL ÜMRANİYE ÇARŞI ŞUBESİ Tel: (0216) 316 85 85 236 SİVAS KEPÇELİ ŞUBESİ Tel: (0346) 221 33 50 172 İSTANBUL ÜSKÜDAR ŞUBESİ Tel: (0216) 391 00 70 237 ŞANLIURFA ŞUBESİ Tel: (0414) 215 54 21 173 İSTANBUL YAVUZSELİM ŞUBESİ Tel: (0212) 631 93 53 238 ŞANLIURFA EMNİYET CADDESİ ŞUBESİ Tel: (0414) 312 25 68 174 İSTANBUL YENİBOSNA ŞUBESİ Tel: (0212) 474 42 09 239 ŞIRNAK CİZRE ŞUBESİ Tel: (0486) 616 61 12 175 İSTANBUL YEŞİLPINAR ŞUBESİ Tel: (0212) 535 25 71 240 TEKİRDAĞ ŞUBESİ Tel: (0282) 260 40 04 176 İSTANBUL YÜZYIL ŞUBESİ Tel: (0212) 429 33 02 241 TEKİRDAĞ ÇERKEZKÖY ŞUBESİ Tel: (0282) 726 48 58 177 İSTANBUL ZEYTİNBURNU ŞUBESİ Tel: (0212) 665 00 23 242 TEKİRDAĞ ÇORLU ŞUBESİ Tel: (0282) 673 57 26 178 İZMİR ŞUBESİ Tel: (0232) 445 51 75 243 TRABZON ŞUBESİ Tel: (0462) 326 01 36 179 İZMİR BORNOVA ŞUBESİ Tel: (0232) 339 57 07 244 TRABZON DEĞİRMENDERE ŞUBESİ Tel: (0462) 328 10 02 180 İZMİR BUCA ŞUBESİ Tel: (0232) 452 66 64 245 UŞAK ŞUBESİ Tel: (0276) 227 11 10 181 İZMİR ÇAMDİBİ ŞUBESİ Tel: (0232) 462 12 67 246 VAN ŞUBESİ Tel: (0432) 215 62 62 182 İZMİR ÇİĞLİ ŞUBESİ Tel: (0232) 329 54 60 247 VAN SEMAVER ŞUBESİ Tel: (0432) 217 01 40 183 İZMİR KARABAĞLAR ŞUBESİ Tel: (0232) 253 66 86 248 YALOVA ŞUBESİ Tel: (0226) 811 21 50 184 İZMİR IŞIKKENT ŞUBESİ Tel: (0232) 479 90 82 249 YOZGAT ŞUBESİ Tel: (0354) 212 45 62 185 İZMİR KARŞIYAKA ŞUBESİ Tel: (0232) 382 76 79 250 ZONGULDAK KDZ. EREĞLİ ŞUBESİ Tel: (0372) 323 53 23 şube bilgileri 121 bulmaca