ahiretin varlıgının ispatı

Transkript

ahiretin varlıgının ispatı
Tomaraselalefm.com
AHÝRETÝN VARLIGININ ÝSPATI
Editör Administrator
11 10 2010
Son Güncelleme 24 01 2011
Ý S L Â M Ý L M Ý H A L Ý Bu bölümümüz de Ýmanýn Esaslarýna giriþ yapmýþtýk ve AHÝRETE ÝMAN baþlýklý bölümdey
ediyoruz. Lütfen böylesi temel konularý, sadece anlayacak gibi deðil, baþkalarýna da anlatacak gibi itina ile okuyalým... b) Âhire
Varlýðýnýn Ýspatý
Âhiret hayatýnýn mahiyeti ve âhiretteki durumlar, duyular ötesi ve gayba ait konular olduðu için, gözlem ve
dayanan pozitif bilimlerle ve akýlla açýklanamaz. Bu konuda tek bilgi kaynaðý vahiydir. Kur'an'da ve sahih hadislerde ne haber
verilmiþse onunla yetinilir. Bunun ötesinde aklî bir yoruma gidilemez. Çünkü âhiretteki durumlar dünyadakine benzemez.
Aralarýnda isim benzerliðinden baþka bir benzerlik yoktur. Meselâ "Ýsrâfil sûra üfürecek, insanlarýn amelleri tartýlacak, herkesin
defteri ortaya çýkacak" denildiði zaman, hatýra dünyada bilinen bir alet, bir terazi, kâðýttan yapýlmýþ bir defter gelmemelidir. Bun
gerçek þeklini ve iç yüzünü ancak Allah bilir. Onlarýn varlýðýna inanýlmalý, mahiyetleri konusunda ise yorum yapýlmamalýdýr.
kutsal kitabý, âhiret inancýna büyük önem vermiþtir. Bu sebeple Kur'an'da, hem Mekkî hem de Medenî sûrelerde, 100'den fazla
terim veya deyim kullanýlarak, âhiret inancý pekiþtirilmiþtir. Kur'an'da âhiret gününden bahsetmeyen hemen hiçbir sûre yoktur.
Kur'an, âhiret fikrini, insanýn düþünce ve kalbine bazan apaçýk delillerle, bazan da örnekler vermek suretiyle yerleþtirmeyi
amaçlamýþtýr. Âhiret hayatýndan söz eden çok sayýdaki, mânasý apaçýk âyetler ile sahih hadisler âhiretin varlýðýný ispat eden,
þüpheye asla yer vermeyen naklî delillerdir. Saðlýklý düþünebilen insan; aklý, kendisinde bulunan adalet, sorumluluk, ebedîlik
sonsuzluk duygusu ile, insanýn baþý boþ ve amaçsýz yaratýlmadýðý fikrinden hareketle, âhiret hayatýnýn varlýðýný tabii bir þeki
eder. Çeþitli Kur'an âyetleri bu hususlara açýklýk getirmektedir:
1. Ýnsandaki adalet duygusu, âhirete inanmayý zorunlu kýlar.
yüce Allah'ýn mutlak ve sonsuz adaletine, inanýrýz. Bilindiði gibi bu dünyada herkes iþlediði suçun cezasýný tam anlamýyla
çekmemekte, birtakým haksýzlýklar meydana gelmektedir. Âhirette ise durum böyle olmayacak, hiçbir þey gizli kalmayacak, hak
yerini bulacak, Allah mutlak adaleti ile kötüleri cezalandýracak, iyileri de mükâfatlandýracaktýr. Þu âyet iyilerle kötüleri bir tutmaný
adalete uymayacaðýný ortaya koymaktadýr: "Yoksa kötülük iþleyenler ölümlerinde ve saðlýklarýnda kendilerini, inanýp iyi amelle
kimseler ile bir mi tutacaðýmýzý sandýlar? Ne kötü hüküm veriyorlar? Allah gökleri ve yeri yerli yerin-ce yaratmýþtýr. Böylece her
kazancýna göre karþýlýk görür. Onlara haksýzlýk edilmez" (el-Câsiye 45/21-22). Ýyi ile kötünün, zalim ile mazlumun hesaplarý-n
gün Kur'an'da "din günü, ceza ve mükâfat günü" diye nite-lendirilmiþ, bu terimin geçtiði Fâtiha sûresi beþ vakit namazýn her rek`a
okunarak, âhiret inancý ve adalet duygusu sürekli canlý tutulmuþtur. 2. Ýnsandaki sorumluluk duygusu da âhirette inanmayý
zorunlu kýlar. Yüce Allah insaný, iyi ile kötüyü, doðru ile yanlýþý, hayýr ile þerri ayýrt eden ve seçen bir varlýk olarak yaratmýþ, b
dolayý da sorumlu tutmuþtur. Ýnsanýn belli davranýþlarýndan sorumlu olmasý bu sorumluluðunun karþýlýðýný göreceði bir haya
gerekli kýlmaktadýr. Bir âyette þöyle buyurulur: "Göðü, yeri ve ikisi arasýndaki þeyleri biz boþ yere yaratmadýk. Bu, inkâr edenler
zannýdýr. Vay o inkâr edenlerin ateþteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi iþler yapanlarý, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gib
mi tutacaðýz? Veya (Allah'tan) korkanlarý yoldan çýkanlar gibi mi sayacaðýz" (Sâd 38/27-28). 3. Ýnsandaki sonsuzluk ve ebed
duygusu, âhirete inanmayý gerekli kýlar. Ýnsanlýk tarihi ile ilgili olarak, deðiþik alanlarda yapýlan incelemeler, insanda bir ebedîli
ve sonsuzluk duygusunun varlýðýný göstermiþtir. Vatanýndan ayrý kalmýþ fakat yurduna dönmek isteyen bir garip yolcu olduðu
duygusu, insanda onu ebedî hayat inancýna hazýr tutan, yaratýlýþtan bir özelliktir. Bununla birlikte, dünya hayatýna aþýrý tutkun
yüzünden, âhiret inancýna karþý çýkan ve bütün varlýk gayelerini geçici dünya yaþantýsýna hapseden insanlar da olagelmiþtir. K
ancak bu dünyada yaþadýðýmýzdýr, ölürüz ve yaþarýz. Bizi tüketip bitiren ancak ve ancak zamandýr" diyenlerin, gerçek bir bilgiy
dayanmadýklarýný ifade ederek, inkârcýlarý ve âhireti yalanlayanlarý mahkûm etmiþ (el-Mü'minûn 23/33-37), bu konudaki ölüms
þöyle hatýrlatmýþtýr: "De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi þüphe götürmeyen kýyamet gününde bir araya toplar. Faka
çoðu bilmezler. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ýndýr. Kýyametin kopacaðý gün var ya, iþte o gün bâtýla sapanlar hüsrana uðrayac
Câsiye 45/26-27). 4. Ýnsanýn baþý boþ ve amaçsýz yaratýlmayýþý da âhirete inanmayý gerektirir. Kur'an'da da ifade edildiði g
yere ve amaçsýz yaratýlmamýþtýr. O, yaratýlýþ gayesini gerçekleþtirmek, yeryüzünde halife olmak, ancak kulluk etmek için yarat
Öyleyse o bu görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Getirirse âhirette karþýlýðýný da görecektir. Bir âyette þöyle buyurulur: "Siz
yere yarattýðýmýzý ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceðinizi mi sandýnýz? Mutlak hâkim ve hak olan Allah çok yüc
O'ndan baþka Tanrý yoktur. O, yüce Arþ'ýn sahibidir" (el-Mü'minûn 23/115-116).
http://www.tomaraselalefm.com
Joomla TR!
Oluþturma: 13 October, 2016, 03:02

Benzer belgeler