işlenmeyen suçlardan, müebbet hapse!

Transkript

işlenmeyen suçlardan, müebbet hapse!
İŞLENMEYEN SUÇLARDAN, MÜEBBET HAPSE!
OKURLARA VE DUYARLI VATANDAŞLARA BİNLERCE KEZ TEŞEKKÜR
Türkiye’de ‘hiç kimsenin’
yazmaya cesaret edemediği
konuları ciddi bir şekilde
irdeleyip araştırmak ve
bunları kamuoyu ile
paylaşmayı kendimize
‘görev’ adetmiş olmanın
gurur ve mutluluğunu Sayın
Baybaşin röportajlarında bir
kez tatmış bulunmaktayız…
Okumakta olduğunuz bu
yazı dizisi ve okur
yorumları, birkaç
kez denetimden geçtikten
sonra bunları sizlerle
paylaşmaktayız.. Bazı
okurlarımız yorumlarının
yayınlanmadığına tepki
gösteriyor bunun farkındayız. Ancak, koşullar ne olursa olsun bizler hangi ülke mensubu,
dil, din ve ırka mensup olursa olsun önce yasalar ve insan haklarına saygılı olmak
zorundayız.. Bu bir noktada vatandaş olmanın, duyarlı insan olmanın gerekliliği olduğuna
inanmaktayım..
Bu röportajda binlerce meil aldım, eleştiriler de aldık tabiî ki.. Ancak şunu bir kez daha
gördük ki yayınlarımız ve yapmak istediğim şey, vermek istediğimiz mesaj yerine ulaşmış
bulunmakta.. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı yayınların bitiminde geçmişe yönelik
de olsa ilgililer ve sorumlular hakkında çok ciddi, kapsamlı soruşturma başlatacak. Bu
yönde yararlı çalışma yapıldığı ve bilgi toplandığını tanık oldum. Aynı organizasyonun
Hollanda da yapılacağına inanıyorum. Çünkü hiçbirşeyin gizli saklı kalmayacağını o ülkenin
yöneticileri de biliyor.. Hollanda’da Türk halkının ‘gözü-kulağı ve sesi’ olmak için
parlamentoya giren ve Adalet Bakanlığı bünyesinde o ülkede yaşayan yabancıların
sorunlarıyla ilgili değerli Türk Parlamenterin Hüseyin Baybaşin dosyasının yeniden açılması
için, o ülkedeki insan hakları ve yargı mekanizmasını harekete geçirmesi için Nezahat
Albayrak hanımefendiye görev düştüğünü sanıyorum.. Sanırım Sayın Albayrak’ın görevi
Hollanda’da pasaportunu kaybeden kişilerle pasaport çıkartmak, orda evlenenlere düğün
hediyesi götürmek, sınır dışı edilenlere uçak bileti temin etmek değildir. Hüseyin Baybaşin
madem ki TC vatandaşıdır, madem ki haksız yere yargısız infaza tabi tutulmuş ve birtakım
iftira ve sahte belgeler ile hapsedilmiştir bu sorunla ilgilenmek ve gereğini yapmak değerli
Türk parlamenterimizin asli görevleri arasında yer aldığını kendisini de bilmesini isteriz..
Değerli okurlarımız,
Sizlerden gelen yorum ve birtakım yazıları ince eleyip sık dokuduktan sonra yayına
vermekteyiz. Takdir edesiniz ki denetim mekanizmasını çalıştırıp yayınlarımızı
sürdürmekteyiz.. Dünyanın dört bir yanından, özellikle Hollanda, Amsterdam, Belçika ve
İngiltere’deki tabiî ki Türkiye’deki de duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum.
Yorumlarınızda büyük destek verip kamuoyu oluşmasında gayret gösterdiniz. Aynı destek
ve ilginin daha da artmasını diliyorum. Bu arada ismini açıklamak istemediğim bir bayan
ancak kendisini bay olarak tesbit ettiğimiz bir yorumcumuza da buradan bir şey söylemek
istiyorum.. Değerli okurumuz röportajımızın bir bölümünde size göre ‘çok gizli’ bize göre
ise deşifre edilmiş,mahkemelere de intikal ettirildikten sonra aleniyet kazanmış, Türkiye
ve özellikle Hollanda’da elden ele dolaşan, bir dönem Türkiye’de gazetelerin ‘promasyon’
olarak verdiği SUSURLUK RAPORU’na dönen hazırlatılmış raporun tamamının yayınlanması
sizi rahatsız etmesin ve üzmesin..Biz raporun tamamını ve hazırlayanların isimlerini verme
zorunluluğumuz gerektiğinden bu çalışmayı yaptık. Bunan altında çapanoğlu aramanın bir
anlamı yok diye düşünüyorum.. Bu raporu yayınladığımdan ötürü hukuki sıkıntı
yaşayabileceğimden söz ediyorsunuz.. İyi olur, en azından sizler yargı mekanizmasının
harekete geçmesinde öncülük yapmış olursunuz.. ‘Halep orda ise arşın da burada..’
BURHAN KAZMALI
BAY J.D OLAYI VE TÜRKİYE’DE YAŞANAN İĞRENÇ OLAYLAR
Hüseyin Baybaşin’in tutaklanıp cezaevine konulmasını doğal olarak delillendirilmesi,
belgelendirilmesi gereken bir olaydır.. Bu olayın halli ve infazı için de Türkiye’de Emniyet
Teşkilatı’nca görevlendirilen şahıslardan birisi de kuşkusuz dönemin Narkotik Şube Müdürü
Ferruh Tankuş’tur..
‘Ülkelerin ulusal çıkar ve menfaatleri’ ileri sürülerek gerçekleştirilen operasyonun bir diğer
ayağı da kuşkusuz Hollanda Adalet Bakanlığı’nda üst düzey yönetiminde görev almış,
Hollanda yargısı ve basının adeta ‘korkulu rüyası’ halindeki J.D ve altmış yaşındaki şahsın
Türkiye ile ilişkileri, Türk resmi makamlarıyla Hüseyin Baybaşin olayında ikili temaslarda
bulunması, Türkiye’deki siyasilerle birtakım ilişkiler içine girdiği iyi bilinen J.D’nin orataki
görevinin Türkiye karşılığı müsteşar düzeyinde.. Yani Hollanda’da Adalet Bakanlığı gibi
ciddi ve önemli bir kurumda Müsteşar…
Halen Hollanda cezaevinde tutuklu bulunan Hüseyin Baybaşin ile karşılıklı hukuki davaları
süren bir şahsiyet.. Kişiler sorunları, toplumun kabul etmediği ‘ahlaki erozyon’a uğradığı
ileri sürülen bir şahsın, kendisi ile ilgili davalarla ilgilenmesi, Hollanda yargısını etkilemesi
yönetmesi ve yönlendirmesini kabul etmeyen Hüseyin Baybaşin, Türkiye’den Hollanda’ya
gönderilen her türlü sahte belge ve bilgilerin Hollanda mahkemelerinde kabul görmesi için
J.D’nin önemli ve aktif görevde rol üstlendiği inancında..
Kaldı ki Türkiye’de emniyet ve yargı çevresince yakından tanınan ve bilinen J.D’nin
özellikle ÇEK CUMHURİYETİ başta olmak üzere bazı ülkelerde adının çocuk pornosu
olaylarına karıştığı yönünde, dünyadaki yüzlerce TV kanallarında, internet sitelerinde ve
Hollanda’nın önemli gazetelerinde haber olmasına rağmen Hollanda Adalet Bakanlığı ve
Parlamentosunun, ülke yönetiminde sembolik görevi bulunmasına rağmen Kraliyet
Ailesi’nin J.D ilgili yapılan yayınları dikkate almaması o ülke için bir utanç kaynağı olduğu
ortaya çıktı..
Özellikle erkek çocuklara büyük ilgi duyduğu ve gittiği her ülkede bu eylemini
gerçekleştirdiği yolunda hakkında binlerce haberlerin yayınlanmasının önemli bölümüne
ilgisiz kalan J.D’nin Türkiye ayağındaki çalışmanın bir bölümünü sizlere özetle aktarmak
istiyoruz…
Adı Mustafa Y. Şuan 25 yaşında evli bir çocuk babası, geçimini
Bolu yakınlarındaki bir işletmede çalışarak temin ediyor..
3 yaşında dünyaya geldikten sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşen, geçimlerini ailece
İstanbul’da temin eden ve ancak bir süre sonra Anne ve babasının ayrılmasının ardından
yaşamını aile büyüklerinin yanında sürdüren Mustafa Y, ilkokulu zar zor bitirdikten sonra
okumamış.. Meslek öğrensin diye her ne kadar sanayi sitesinde ‘oto elektrikçisi’ nin
yanında birkaç yıl çalışsa da eğitim ve mesleki konularda dikiş tutturamamış, ardından da
ailesi tarafından ‘eve ya para getir ya sen de gelme’ baskıları karşısında çocukluğunun en
tehlikeli ve korkulu dönemlerini İstanbul’da köprü altında, Topkapı surları ve sulukule
çevresinde geçirmek zorunda kalan, on yaşından beri ‘sokak ve sokakta çalışan çocuk’
damgasını yiyen Mustafa Y., hırsızlık, dolandırıcılık, gasp, adam bıçaklama, fiilivata gibi
olaylara taa o yaşlarda başlamış… Sokakta yaşamayı ‘kader’ gibi algılayan Mustafa Y.’yi,
Emniyet Teştikatında 12 yıl, 15 yıl önce görev yapmış ancak şuan emekliye ayrıldım
dönemin polislerinin destekleri ve yardımlarıyla ulaşabildik..
Kah İstanbul, hah İzmit ve kah Bolu olmak üzere parça parça yaptığımız bu röportajda
M.Y ile konuşmak, geçmişte yaşanan birtakım olaylarla ilgili bilgi almak, irdelemek ve
gündeme getirmek öyle sanıldığı gibi çok da kolay bir çalışma olmadı..
Ancak yine de anlattıklarını siz değerli okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
‘Allah insanın yüzünü güldürmeyince güldürmüyor..’ diyerek sözlerine başlıyor Mustafa Y.
‘Okumak,önce kendim, sonra ailem ve ülkem için yararlı bir fert olmak istiyordum.. Ama
çocukluğumda bana ilk darbeyi kendi ailem vurdu.. Anne ve babamın küçük yaştayken
birbirlerinden ayrılmaları ve benim de bir süre sığıntı gibi yakınlarımın yanında kalmam, 8
yaşından beri sokağa salınmam, umudumun bitmesine neden olmuştu.. Mendil satıcılığı,
Ayakkabı boyacılığı, otoparklarda araba yıkamak ve aklınıza gelebilecek her türlü iş
yaparak günlük geçimimi temin ediyordum.. Bugün olduğu gibi bundan 12 yıl önce 15 yıl
önce de İstanbul güvenli bir kent değildi… Gidecek evim yatacak yerim olmadığı için
Topkapı’daki surlar, Sulukule Mahallesi’nde birkaç ağabeyin aynı yerde barındığı tek gözlü
odada bir süre yaşamımı sürdürmek zordu, aylarca yıkanmıyordum, üzerimdeki pantolon
ve giysileri değiştirme imkanım yoktu, onlarla yatıp onlarla kalkıyordum… Tartı tartmak,
mendil satmak ile geçim temin edilmiyordu. Evinde kaldığım ağabeyler ‘hırsızlık yap iyi
para kazanırsın’ diyerek beni yönlendiriyorlardı… Her ne kadar korksam da bana ‘yaşın
küçük. Yakalansan da kimse hapse atmaz seni’ diyerek moral veriyorlar.. Ve onların
dedikleri de oldu… Yaşamak için ayakta kalabilmem için hırsızlık yaptım. Yaşım küçük
olduğu için kimse bana doğru düzgün iş vermiyordu. İş verenler ise bana yaklaşmak
istiyorlardı. Topkapı çevresinde banim bir lakabım vardı sokak çocukları ve bazı esnaflar
beni o lakabımla tanır ama bunu söylemek istemiyorum. O dönemlerde yani 12-13
yaşlarımda bir atari salonu oyun salonu gibi bir yerde iş bulmuştum. O işyeri sık sık
soyuluyormuş benim orda bin noktada bekçilik yapmamı istemişlerdi. Benim de yatacak
yerim olmadığı için hemen kabul ettim. Sokaklardan kurtulmak istiyordum. Güvenlik
görevlilerinin faili meçhul olayları bizim üzerimize yıkmak isteyerek, faili meçhul olayları
kapatmak istiyordu. Polisle hiçbir zaman işim olmadı birkaç vukuatımın dışında. Ama
ağabeyler beni tanıyorlardı. Birkaç kez bakımevi gibi yeri yolladılar ama oraların derdi de
başkaydı. Gece bekçiliği işini kabul ettikten sonra belki 5-6 ay sonra vücudum suyla,
temiz elbiselerle tanışmıştı… Atari Salonunun bir bölümü patrona aitti. Bürosunun yanında
tuvalet ve duş yapılabilecek mekan vardı. Gece herkes gittikten sonra banyo yapıyordum..
Patronum ilk giysilerimi hayır için yardım için almıştı ama sonrakilerini ya yıkanmış,
kuruması için balkonlardaki çamaşır iplerine asılmış yerlerden çalıyordum ya da para verip
alıyordum. Atari salonundaki bekçilik işi hoşuma gitmişti. Bu yer Aksaray çevresindeydi.
Zaman zaman Sulukule, Topkapı surlarında kalan arkadaşlarımı ve ağabeyleri ziyarete
ediyordum onlarla arkadaşlığım da devam ediyordu..
Gününü tam hatırlamıyorum ama yine sanırım Çarşamba veya Perşembe olabilir sur içinde
birkaç sokak çocuğu arkadaşımla beraberdim. Gündüzleri onların yanına takılıyordum,
kopamıyordum onlardan. Çünkü halen de günümüzde sokak çocukları birbirlerine
kenetlenmiştir, iyi arkadaştırlar. Yaşımın küçük olması ve sokaklardan korktuğum için
kötü de olsalar onlara ihtiyacım vardı. O evde kalan ağabeylerden birisi hapse düşmüştü
benden para istemişlerdi ve elimde avucumda ne varsa vermiştim. O gün evde kalan
başka bir abi bana ‘Mustafa dedi. Bir iş var. Birkaç güvenlik görevlisi başımıza ekşidi,
onların bir sorunu varmış yardımcı olursak onlar da bize yardım edecekler, bazı olaylarda
yol vereceklermiş göz yumacaklarmış. Biz bu işi senin yapmanı istiyoruz’ diyerek bir
noktada yapmazsam işimden olacağımı, sokaklarda rahat bırakılmayacağımı söylemişti. O
da yapacağım işin ayrıntısı bilmediğini, birilerinin beni gelip alacağını söyledi.. Öğlen gibi
de denilen oldu. Kendilerini görmediğim tanımadığım iki tane abi, (sonradan güvenlik
görevlisi olduğunu öğrendiğim) beni aldılar. Topkapıdaki otobüs terminalinin biraz
ilerisinde ve arka kısımda çay ocağı lokanta gibi yerler vardı. Eski ev eşyaları ve ucuz
giyim satan mağazalar vardı. Orada önce bir kahveye götürdüler beni. Çay içtik, yemek
ısmarladılar, giysi falan aldılar hoşuma gidiyordu ama bunun arkasından bir şey geleceğini
sanıyordum. Onlar bana sur içinde kaldığım evdeki abiden bahsettiler, benim onunla
ilişkim olduğunu söylediler. Önceleri inkar ettim ama sanırım o abi bunlara bir şeyler
söylemiş ki ben de evet dedim, bazı şeyler yaşadım’ dedim.
Dediler ki, ‘biz senin yanındayız, saha sahip çıkarız. Daha iyi işyerlerinde çalışman için
aracı oluruz. Ama seni bir yere götüreceğiz, birisiyle tanıştıracağız o seninle ilgilenecek.
(utancımdan daha fazla açıklamak istemiyorum bu esnada anlatılanları) Kabul etmeme
gibi bir şansım da yoktu. Çünkü ben onlara mahkumdum. Yok deseydim başıma
gelebilecekleri iyi biliyordum. Hergün beni alacaklar belki de işlemediğimiz yapmadığım
suçları bana yıkacaklardı çünkü bunun örneğini çok yaşamıştık. Topkapı’daki kahvede
fazla kalmadık, giyeceklerim alındı eskileri çöpe attırdılar ve saçlarımın bir bölümü kesildi,
yıkandı aynada kendimi tanıyamaz hale gelmiştim. Kendimden ilk kez hoşlanmıştım,
kendimi sevmiştim. Beni aldıkları araba ile Topkapı’da bir otele yakın yerde indirdiler,
kendileri de indi. Otelin dışında ben ve yanımda bir abi (güvenlik görevlisi) vardı öteki abi
ise otele girdi. Bir saat bekledikten sonra otele girdik. O otel halen çok ünlü bir otel olarak
hizmet veriyor bunu biliyorum. Sonra otelin lobisinde bir süre bekledik. Hiçbir şeyden
korkmuyordum ama bir şeylerin olacağını biliyordum ama ne olacağını da merak
ediyordum. Lobideyken yanımıza yabancı dille konuşan birileri geliyordu, o ağabeylerden
birileriyle konuyordu ben dinliyordum sadece. Sonra bana dediler belki bir iki gece bu
otelde kalabilirsin yemek içmek her şey serbest demişlerdi. 12 yaşında hayatımda ilk kez
lüks bir otelde kaldım, hayatta yemediğim yemekleri yedim, kendime kendime ‘sanırım
kaderim değişiyor, iyi şeyler olacak’ demeye başlamıştım. Günlerden Cuma olabilir odaya
yerleştim. Bir süre televizyon izledim daha sonra tanıştırmak istedikleri kişi ile tanıştım,
onun odasına götürdüler beni. Tam hatırlamıyorum ya odalar bitişikti veya birkaç oda
aralıklıydı ama aynı katlardaydı. Bana göre babam yaşında birisiyle karşılaştım. İri yarı
birisi konuştuklarını anlamıyordum, ama masada meyvesi içeceği vardı. O bir şeyler sordu
ellerimle anlamadığımı söyledim çok gülü, bir süre odaya İngilizce konuşan abi geldi
korumaymış sonradan öğrendim. Onunla bir şeyler konuştu sonra bana dedi ki bu kişi çok
zengin birisi biz Türkiye’ye gelince onu koruyoruz hizmet veriyoruz. Senden hoşlanmış,
Türkiye’de kaldığı süre içinde ve her gelişinse seninle benimle olmak istediğini para bile
vereceğini söylemiş. Maksadını anlamıştım işte o zaman. O görevi gittikten sonra bazı
şeyler yaşandı, gece geç saten sonra odama geçtim ve bana iyi de para vermişti, mark
vermişti.
Ertesi gün ben öğlen gibi otelden ayrıldım, ama uzaklaşmamam istendi. Parayı elimden
alırlar diyerek gidip çalıştığım atari salonunda kaldığım yer vardı orda sıkı sıkı sakladım.
Sonra otele döndüm ertesi gün bir şey olmadı sonra başka bir otomobil ile İzmir tarafına
gideceğiz sende gelmelisin dendi ve onlarla gittim. Yolda fazla konuşmadı sadece kendisini
koruyanlara bazı şeyler söylüyordu ara sıra yüzüme bakıp göz kırpıyordu. Bodruma
gitmiştik. Hayatımda ilk kez İstanbul’dan dışarı çıkıyordum. Bu kişinin ismi ve kimliğiyle
ilgili kimseyle konuşmamam için sık sık uyarılar yapılıyordu. Niye konuşayım dedim
Allah’tan bela mı isteyeceğim diyordum. Bodrum merkezine yakın bir yere gitmiştik. Bana
birkaç gün o otelde kalacağım, o kişiyle ilişkimin devam edeceği söylenmişti. Otele
gidilmeden önce yazlık bir yer gibi mekanda yemek yedik dört kişi vardık. Üç tanesi
yabancı birisi Türktü. Nüfus Cüzdanımı almışlardı belki kaçarım diye düşünmüşler kaldı ki
bi yere gitme imkanım da yoktu zaten. Ama başıma herhangi bir olay gelseydi, kötü bir
şeyler de olsaydı orda Jandarma karakolunu gözüme kestirmiştim ama olumsuz bir şey
yoktu. Sonra kalacağımız otele götürdüler merdivenlerle çıkılıyordu. Girişte otel
görevlileriydi sanırım beraberimdeki şahıslarla bir tartışma yaşandı. Ne olduğunu
bilmiyordum ama otel görevlileri Türkçe konuştuğu için anlıyordum. Bildiğim kadarıyla
adının J.D olduğunu öğrendiğim, Hollanda’da önemli bir kimliği bulunan şahıs, yanındaki
görevlilerin girişimiyle otele sahte kimlik vermişler başka bir kişinin adını taşıyan kimlik ile
o otelde kalmak istemiş. Bu şahısla ilgili Jandarma haberdar edilmiş ama benim
durumumu hissetmişler veya birileri söylemişler ki otel görevlileri buradan uzaklaş sen
i….’sin bu adamlarla beraber mi olacaksın git yoksa Jandarma çağırıcağız’ dediler…
Korkmuştum ama yapacak bir şey yoktu, kendi aralarında tartışmalar yaşandığından
ordan kaçacaktım ama hem param yoktu hem de cesaret edemedim.
Otel önünde beraber olduğumuz şahıs ve yanındakiler tartışırken Jandarma gelmişti ve
ordaki Türk olarak güvenlik görevlisi ‘hadi gel oğlum dedi. Bu iş iyice rezil olmadın’
elimden tutup oradan uzaklaştık. O güvenlik görevlisiyle birlikte önce Bodruma, ardından
otobüs ile İstanbul’a döndük.. Bodruma giderken de J.D bana bin miktar daha mark
vermişti. Yanımdaki abi dediğim o görevli ‘bu son olsun dedi. Bundan sonra böyle bir iş
yapma sakın. Bu insanlar ahlaksız emellerine bizleri de alet ediyorlar. Ben sana adam gibi
bir iş bulacağım bundan sonra orda çalışacaksın’ dedi.
Bu güvenlik görevlisi ağabeyinin sayesinde Aksaray’da bir kasap markette çalışmaya
başlamıştım. Bana adam gibi kalabileceğim yer bulundu. Üniversite öğrencisi iki tane
ağabeyinin yanında kalıyordum, onlardan da Allah razı olsun baha sahip çıktı destek
veriyor. Ama bir süre daha bu hayatımı yaşadık, yani sokaklardan hemen kopmadım
kopamadım ama en azından hırsızlık, gasp, uyuşturucu madde bağımlılığı yapmıyordum.
Benim arkadaşlarım sokak çocuğuydu bende onlardan birisiydi. Şimdi evlendim, bir
çocuğum var. Sosyal güvencem falan yok ama yaşantımı sürdürüyorum. Geçmişe sünger
çektim ve bir daha bu olayları bile anmak istemiyorum. Bana resmini gösterdiğiniz şahıs
ile böyle bir macera yaşadım.. İstanbul veya Edirne’de iyi para kazanabileceğim birkaç iş
var. Geçmişte yaptığım olaylardan ötürü burada insanlar benden çekiniyor uzak duruyor.
Bu kişilerin ileride çocuğuma bak senin baban böyle, şunları şunları yaptı derlerse benim
hayatıma son vermem gerekir. Bu nedenle Gaziantep’te bir arkadaşım var beni oraya
davet ediyor. Eşimle çalışıp iyi para kazanabileceğim bir iş onun için sanırım yılbaşından
sonra oraya taşınmayı düşünüyorum’ benim anlatacaklarım bu kadar’ diye konuştu
DEĞERLİ OKURLAR
Mustafa Y’nın ibret verici söylemlerinin sadece yüzde ellilik bölümünü yayınlayabiliyoruz..
Mesleki etik, o ülkenin adalet ve yasalarına, insan haklarına saygı göstererek geri kalan
bölümlerini yayınlamak istemiyorum..Çünkü zaten röportajın içinde yapılan rezaletler ve
çirkinlikler ortada..
Mustafa Y’nin bahsettiği otel girişinde yaşanan tartışma ve Jandarmanın olaya
müdahalesi, olayların resmi kayıt altına alındığı ve bu kayıtların silinip ört bas edilmesi ise
bizim açımızdan ise utanç verici bir olaydır..
İŞTE ÜNLÜ BAY J.D İLE İLGİLİ YAPILMIŞ BAZI YAYINLARIN ÖRNEKLERİ
Cold Turkey (8)
maandag 2 april 2007
Ja, het is een beetje armoedig, maar ons Turks is niet meer wat het geweest is. Maar
zonder twijfel hebben we onder onze lezers wel mensen die onderstaand bericht van het
Turkse staatspersbureau over de Koerdische avontuurlijke ondernemer Huseyin Baybasin
en onze secretaris generaal van Justitie Joris Demmink kan vertalen. Bij
voorbaat:0BBD5922DC
HOLLANDA PAZARLIGINDA "SEKS PARTISI" SANTAJI
Iddiaya göre, Baybasin'in açiklamalarindan rahatsiz olan bazi Türk yetkililer,
Demmink'in 10 yil önce Bodrum'da katildigi seks partisini santaj olarak
kullaniyor.
06 Haziran 2006 Sali 10:29
ULUSLARARASI uyusturucu kaçakçisi Hüseyin Baybasin, 1998 yilindan beri Hollanda'da
cezaevinde bulunuyor. Türkiye'nin iadesi için ugrastigi Baybasin'in ayni zamanda
'pazarlik araci' olarak kullanildigi, yargilandigi mahkemeye sunulan resmi belgede
açikça yer aldi. 15 Temmuz 1997 tarihli Hollanda Adalet Bakanligi antetli belgede bakanlik
yetkilileri arasindaki telefon görüsmelerinin kayitlari da yer aliyor. Baybasin'in yargilandigi
Breda Mahkemesi'ne sunulan belgedeki konusmalar, Hollanda Adalet Bakanligi
Uluslararasi Kriminal Isler Hukuki Yardim Ofisi Baskani N.J.M. Ruyters ile Gradussen
adinda bir bakanlik yetkilisi arasinda geçiyor.Görüsme tutanaginda Hollanda Adalet
Bakanligi'nin iki numarali ismi Joris Demmink'in de adi geçiyor. Iddiaya göre, Baybasin'in
açiklamalarindan rahatsiz olan bazi Türk yetkililer, Demmink'in 10 yil önce Bodrum'da
katildigi seks partisini santaj olarak kullaniyor.
Türkiye'de isledigi 6 suçtan ömür boyu hapis istemiyle yargilanan Baybasin'i
iade etmeyen Hollanda, yargilamalarini kendisi yapti.
ISTE KAYITLAR:
Bakanlik yetkilisi: Iade yollanabilir mi?
Ruyters: Yollanamaz. Baybasin dosyasi Türk otoritesinden baska bir davanin
halledilmesi için bir baski araci olarak kullanilabilir. Bay Demmink persembe
günü tatile gidecegine göre, en geç persembe sabahina kadar kararnameyi
bitirmeye çalisacagiz. Sayet iade devam etmezse, durum yeniden gözden
geçirilecek.
Bakanlik yetkilisi: Bay Ruyters, iade istedigi her seye ragmen yine yollanabilir.
Mülteci ve Vatandaslik Kurumu gelismelerle ilgili bize bilgi verecektir.AKSAM
GAZETESİ
BAY J.D. İLE İLGİLİ DÜNYADAKİ BAZI İNTERNET SİTELERİNDE,TV VE GAZETELERDE
ÇIKAN HABERLERİN SİTE ADRESLERİ
1-www.nwo-info.nl, www.nrcombudsman.nl, www.volkskrantblog.nl,
www.thebaseballcube.com
NE OKUYACAKSINIZ?
SÖZ KONUSU OLAYLA İLGİLİ TÜRKİYE’DE KİŞİLİK VE KARİYER SAHİBİ ÖNEMLİ BAZI
SİYASİLERİN, BÜROKRATLARIN AÇIKLAMALARINA YER VERECEĞİZ.. BU AÇIKLAMALARDA
BİRLİKTE HÜSEYİN BAYBAŞİN’İN AVUKATLARININ GÖRÜŞLERİNİ DE AÇIKLAYACAĞIZ..
15353 defa okundu.
25.11.2007 09:39:05
"Burhan KAZMALI"
yazdı.
Yorum Ekle
Yazıcıya Yolla
Arkadaşına Gönder
Word Olarak Kaydet
Sibel DEMİROK
24.11.2007 10:41:10
Sayın kazmalı iyi günler yapmış olduğunuz bu araştırmadan dolayı size teşekkür ederim.
HÜSEYİN BEY gibi vatanına, milletine, memleketine gerek yatırımlarıyla gerekse maddi
manevi desteğiyle ülkemizin yetişitrdiği nadide değerlerden saygın bir kişilikli güzel bir
aile babasının özgürlüğüne kavuşmasını en kısa zamanda temenni ederim... Eniştem
HÜSEYİN BAYBAŞİNE SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
m.özkan
21.11.2007 23:15:33
Merhaba Sayın kazmalı ben emekli bir devlet memuruyum o dönemlerde sistem öyle
gerekiyordu şimdi aydın 1 hükmet var bizzat kendizine hakaret etmiş biriyim şimdi ona çok
hak veriyorum o dönemlerde genc biriydi cesurve deli kanlıydı eline beline diline hakim
biriydi 1 çok hüseyin baybaşin var birçok hüseyin baybaşin de 1 hüseyin baybaşin olamı
yor kendisine ALLAHTAN sabır diliyorum inşallah tez zaman da kendi ülkesinde olur
sonsuz saygılarımla kars
BARAN_ALBAYRAK
21.11.2007 22:45:41
MERABA SYN KAZMACI: ÖNCELİKLE BU YAZIYA EL ATTIGINIZ İÇİN
ÖNCELİKLE SİZE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.NEDEN DİYARBAKIRDAKİ
YAZARLAR BU KANUYU ELE ALMIYODA SİZ İLGİLENİYORSUNUZ?1996
YILINDA 11 . AYDAFATİH ALTAYLI VE MEHMET ALİBİRANT VE BUNA
BENZER BİRÇOK SİYASİ ADAMLAR HÜSEYİN BAYBAŞİN'İLE İLGELİNİYORDA
ŞİMDİ NEDEN GEÇMİŞE EL ATMIYOLAR?LÜTFEN TÜRK İYEYİ SEVEN KENDİ
IRK INA SAHİP ÇIKAN BİR ADAMIN İÇERDE İŞGENCE GÖRMESİ YERİNE
DIŞARIDA MİLLETİNİ KORUMASI GEREKİYOR BENCE . BU KONUDA AYDIN
OLAN İNSANLAR İLGİLENİRSE SEVİNİRİM. BU KONUYU ÇOK DİKKAT
ETMELİSİNİZ .SİZDEN BU KONU ADINA DESTEK BEKLİYORUZ
SAYGILARLA:BARAN :ALBAYRAK...., [MALATYA]
AsLan
SAYIN KAZMALI ARAKANIZDAYIZ...
21.11.2007 17:04:05
C@NBERK Y@VUZTÜRK
21.11.2007 13:52:05
BEN YAVUZ YAVUZ TÜRK ÜN OGLU SENİN HAKKIN DA OKADAR ÇOKŞEY
DUYDUM Kİ AMA SENİ SADECE RESİMLERDE VE SENİ KONUŞTUKLARI
ZAMAN SENİ TANIYA BİLDİM SANA ALLAH SABIR VERSİN VE İNŞALLAH
ARAMIZA GERİ DÖNECEKSİN
neçilvan özbilir
20.11.2007 23:55:44
sayın kazmacı öncelikle size teşekkür ederim ben sivaslı çavuş başlı mahhallesinde oturan
bir devlet memuruyum hüseyin baybasın benim bildigim kadarıyla 10000 aşiretin lideridir
kendi memle ketine çok büyük 1 faydası olur teror orgütünüde 1 nevi olsada devlet bilir ki
çokeltir benden tek rican ne kadar sizingibi aydın yazarlar dogruları yazarsa hüseyin
baybasşın in nekadar haklı oldugunu görürler bu hükümetin 1an önce hüseyin baybaşının
TÜRKİYEYE GETİRİL MESİ ve dogruyu hükümete canlatması en uygundur TÜM
YAZARLARIN DİKKATİNE SAYGILARIMLAR