Pdf Formatı

Transkript

Pdf Formatı
DOSYA HERKES İÇİN İLETİŞİM VE ULAŞIM
TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI
MART - NİSAN 2016
YÜZ ELLİ DÖRT
İnşaat Sanayii
Editörden
Dergimizin bu sayısını, “Herkes için iletişim
ve ulaşım” konusuna ayırdık.
Ulaştırma ve iletişim yatırımları, ekonomik
kalkınmanın dinamiklerini harekete geçiriyor.
Türkiye bu yatırımları ile küresel rekabette
söz sahibi oluyor.
Artık, Türkiye’nin herhangi bir noktasından,
başka bir noktasına ulaşabilmek ve bu
noktalar arasında iletişim kurabilmek
mümkün hale geldi. Üstelik ulaşım daha
konforlu, daha hızlı ve hepsinden önemlisi
daha güvenli yapılıyor.
Haberleşme ve ulaşım yatırımları, yenilikçi
ve teknoloji odaklı olarak gerçekleşiyor.
Çağ, iletişim çağı olunca Türkiye’nin her
yerinde mobil iletişim hatları kuruldu.
Karayollarına, demiryollarına,
havalimanlarına ve denizyollarına teknolojiyi
adapte ettik.
Akıllı ulaşım sistemleri ile tüm yollar
birbirine entegre oldu.
64. Hükümetin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı, 65. Hükümetin
Başbakanı olan Sayın Binali Yıldırım
sektördeki bu önemli gelişmelerin mimarı
oldu.
Ulaştırma ve haberleşme altyapılarının ülke
çapında yaygınlaştırılması için çok önemli
projeleri ülkemize kazandırdı.
Nisan ayında hayata geçen 4,5G teknolojisi
ile Türkiye iletişimde hızı ve kaliteyi yakaladı.
Önümüzdeki dönemde de, bugüne kadar
olduğu gibi bilgi toplumuna geçiş sürecinin
hızlandırılması Hükümetimizin hedefleri
arasında yer alıyor.
Sayın Yıldırım, Dergimize öncülüğünde
gerçekleştirilen yatırımları anlattı.
Türkiye’nin üç büyük GSM firması Türk
Telekom, Turkcell, Vodafone Türkiye’nin
iletişimine yön veren yatırımlarını İnşaat
Sanayi okurları için değerlendirdiler.
Teknoloji ile ulaşım sektörünün birbirine
entegre olduğu “Akıllı Ulaşım Sistemleri” de
Dergimizin içeriğinde yer aldı.
Karayolları Genel Müdürü İsmail Kartal,
Devlet Demiryolları Genel Müdürü İsa
Apaydın ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım
sektörlerinde “Akıllı Ulaşım Sistemleri”ne
ilişkin gelişmeleri anlattılar
İNTES’in de kurucu üyesi olduğu Akıllı
Ulaşım Sistemleri Derneği, Türkiye’de
sektörün gelişmesi için büyük katkı
sağlayacak. Kamu, özel sektör,
üniversitelerden paydaşlar Derneğin üyesi
oldu. Dernek Başkanı Erol Yanar, kurumun
çalışmalarını ve hedeflerini anlattı.
Türkiye Mesleki Yeterlilik Merkezi, ülke
genelinde mesleki yeterlilik sınavlarını
gerçekleştirmeye devam ediyor.
Geleneksel toplantılarımızın onur konukları
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız
Süleyman Soylu ve Orman ve Su İşleri
Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu oldu.
Geleneksel toplantılarımız yine sektör
camiamızın buluşma noktası olarak iz bıraktı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız
ile ortak çalışmalarımız devam etti. İnşaat
Sektöründe İş Teftiş Faaliyetleri kapsamında
Ankara ve İstanbul’da Çözüm Arama
Konferansları düzenledik.
Bir sonraki sayımızda yine farklı ve zengin
bir içerikle sizlere ulaşmayı umuyoruz
Kalın sağlıcakla.
YÜZ
ELLİ DÖRT
İNTES İşveren Sendikası Adına Sahibi
Celal KOLOĞLU
Sorumlu Müdür
H. Necati ERSOY
Yayına Hazırlayanlar
Ercan DEVA
Demet SOMUNOĞLU
Yönetim Yeri
4. Cadde 719. Sk. No: 3, Yıldız, Çankaya, Ankara
T: 0312 441 43 50 (pbx), F: 0312 441 36 43
[email protected] / www.intes.org.tr
‘’İnşaat Sanayii Dergisi® 556 Sayılı KHK
Uyarınca Türk Patent Enstitüsü Tarafından
Tescile Bağlanmıştır’’
04
10
Sendikamız Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu üyesidir.
BAŞYAZI:
DOSYA:
Bilgi çağı yarışı
Ulaşımda dünyaya entegre bir Türkiye
İnşaat Sanayii Dergisi Ocak-Şubat 2004
tarihinden itibaren hakemli dergidir.
Celal KOLOĞLU
Binali YILDIRIM
İNTES Kuruluş Tarihi
5 Şubat 1964
Yönetim Kurulu Başkanı
İNTES İnşaat Sanayii Dergisi’nin adı da dahil
olmak üzere tamamı üzerindeki telif hakları
İNTES’e aittir.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
64. Hükümet Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Dergide yayınlanan yazılar yazarlarının
kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel
kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilemez.
Dergide yayınlanan yazıların her hakkı saklı
olup, İNTES’ten yazılı izin alınarak ve kaynak
gösterilmek suretiyle kullanılabilir.
ISSN: 1303-8028
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın,
Ücretsizdir. İki ayda bir yayımlanır.
Abonelerine ücretsiz olarak gönderilir.
Yapım
Reta Reklamcılık ve Tanıtım Ltd. Şti.
Ziyaurrahman Cd. 285. Sk. No: 26/19
Çankaya, Ankara
T: 0312 440 20 56, F: 0312 440 53 69
[email protected] / www.reta.com.tr
Basım
Desen Ofset San. ve Tic. A.Ş.
Birlik Mh. 448. Cd. 476. Sk. No: 2
Çankaya, Ankara
T: 0312 496 43 43, F: 0312 496 43 47
[email protected]
www.desenofset.com.tr
Basım Tarihi ve Yeri
16 Haziran 2016 / ANKARA
06
DOSYA:
Herkes için iletişim ve ulaşım
46
32
DOSYA: Güvenli işlemin anahtarı e-imza oldu
Dr. Vural ÇELİK
50
34
38
Kamu Sertifikasyon Merkezi
DOSYA: Siber güvenlik stratejik önceliğimizdir
Yüksel ÖZTEKİN
HAVELSAN - Hava Elektronik Sanayii
Yönetim Kurulu Başkanı
DOSYA: Türk Telekom, Türkiye’de dijital
devrimin öncüsü
Mehmet Ali AKARCA
42
TURKCELL Genel Müdür Yardımcısı
Vodafone Türkiye CEO
DOSYA: Akıllı Ulaşım ülke politikası olmalı
Erol YANAR
Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı
54
DOSYA: Rekabette avantajın ana unsuru
bilgi üretimi ve işlenmesi oldu
Furkan CİVELEK
58
DOSYA: Milli siber güvenlik yazılımı şart
Ahmet Hamdi ATALAY
60
DOSYA: Zaman, nesnelere
akıl katma zamanı
Mustafa KAYER
Türk Telekom Kurumsal İş Birimi CEO
DOSYA: Yeni teknoloji hayatı kolaylaştıracak
İlker KURUÖZ
DOSYA: 4.5G ile rekabet gücümüz artacak
Gökhan ÖĞÜT
Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı
Bilgi Toplumu Dairesi Başkanı
Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı
Yazılım Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
16
20
24
28
66
DOSYA:
DOSYA:
DOSYA:
DOSYA:
KÜLTÜR / SANAT:
Akıllı Ulaşım Sistemleri
sayesinde trafik
kazalarında azalma olacak
Gelişmiş teknoloji
demiryollarında
Kablosuz haberleşme
ulaşım sektöründe
verimliliği artırdı
PTT çağdaş teknolojiyi
izliyor
Tarihten anları
simgeleyen pullar
İsmail KARTAL
Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları
Genel Müdürü
Serdar Hüseyin YILDIRIM
PTT A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı ve Genel Müdürü
Türkiye Cumhuriyeti Karayolları
Genel Müdürü
İsa APAYDIN
DOSYA:Akıllı Ulaşım Sistemleri’nin odak
noktası güvenlik
Doç. Dr. Hediye Tüydeş YAMAN
Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürü
Kenan BOZGEYİK
102
İGY’DEN:
Genç Yöneticiler Grubu Beşinci Genel
Kurulu gerçekleşti
94
İNŞAAT SANAYİCİLERİ:
METAG İNŞAAT Ticaret A.Ş.
104
HABERLER:
Teknik Müşavirlik Kongresi’nin
11’incisi yüksek teknolojiler
konusunda gerçekleşti
TOPLANTI:
Çalışma Hayatında Son Gelişmeler
konulu 172’nci Geleneksel Toplantı
96
İNŞAAT SANAYİCİLERİ:
ÖZIŞIK İnşaat ve Enerji A.Ş.
106
HABERLER:
KOLİN Türk Müzik Topluluğu Bahar
Konseri yoğun ilgi gördü
82
TOPLANTI:
Teftiş Faaliyetleri Konferansı’nın
ikincisi İstanbul’da düzenlendi
98
İNŞAAT SANAYİCİLERİ:
UĞRAŞ İNŞAAT San. Tic. A.Ş.
107
YENİ YAYIN:
Ekonomi, Siyaset ve Medya
(1831 - 2015) Başkalaşımın Öyküsü
86
TOPLANTI:
“Su ve Yatırımlar” konulu 173.
Geleneksel Toplantı
100
TÜRKİYE MYM’DEN:
Türkiye MYM belgeli işçi sayısı
ülke genelinde yaygınlaşıyor
108
SUMMARY
92
İNŞAAT SANAYİCİLERİ:
FERMAK İnşaat Taahhüt A.Ş.
72
TOPLANTI:
“İnşaat Sektöründe Teftiş Faaliyetleri”
konulu Çözüm Arama Konferansı
78
62
ODTÜ-BİLTİR Merkezi / Akıllı Ulaşım Sistemleri
Birim Başkanı
BAŞYAZI
Celal KOLOĞLU
Yönetim Kurulu Başkanı
Bilgi çağı yarışı
İçinde yaşadığımız yüzyıl bilgi
toplumudur. Günümüzde iletişim
alanında çok hızlı bir gelişme
yaşanıyor. Türkiye’de, yirmi yıllık
bir geçmişi olan mobil haberleşme
sektöründe abone sayısı 75
milyona ulaşmış durumdadır.
Ülkemizde yaklaşık 50 milyon
geniş bant internet abonesi
bulunuyor. E-devlet kullanıcılarının
sayısı ise 27,5 milyon ulaşmış
durumdadır.
Görünen o ki, bilgi toplumuna
geçiş sürecinde ülkemiz önemli
bir sıçrama yapıyor. Türkiye, tüm
ulaşım hizmetlerinin bilgi ve
iletişim teknolojisine dayalı olarak
yönetilip yönlendirildiği bir sürece
doğru kararlı adımlarla ilerliyor.
Mobil haberleşme sektöründeki
şirketler 4.5G teknolojisinin hızla
yaygınlaşması konusunda birbirleri
ile yarışıyorlar. Şirketlerden biri
Türkiye’nin en büyük veri merkezini
kuruyor. Bu merkez kriz yönetimi,
4
bilgi güvenliği ve benzeri önlem
ve uygulamalarla donatılıyor. Bir
diğeri, akıllı ev bileşenlerinden, akıllı
arabalara, ileride yaygınlaşacak
olan drone’lara kadar milyarlarca
cihazın birbiriyle konuşacağı sürecin
alt yapısı için çalışıyor. Bu hedefe
ulaşmak için çok güçlü bir mobil
internet yapısı gereğinden hareketle
düğmeye basıyor.
Bilgi toplumu anlayışı
küreselleşmeyi yeni bir boyuta
taşıyor. Önümüzdeki dönemde
ülkeler arası refah yarışının ve
güç dengesinin ana belirleyicisinin
toplumların bilgiyi üretme ve
işleme yetenekleri olacağı
anlaşılıyor. Görünen o ki, geniş
bant erişime sahip olan kuruluşlar,
şirketler ve ülkeler diğerlerine
göre bir adım önde olma şansını
yakalayacaklar.
Yapılan araştırmalar önümüzdeki
on yıllık dönemde dünyadaki en
büyük pazarın mobil internet
pazarı olacağını gözler önüne
seriyor. Bu noktada, Türkiye’nin
on milyarlarca dolarlık potansiyeli
olan bu pazardan ne kadar
pay alabileceğine odaklanmak
gerekiyor.
İletişim teknolojileri gelişirken,
bilişim destekli ulaşım da
yaygınlaşıyor ve giderek akıllı
ulaşım sistemleri şehir yaşamının
ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
Ekonominin lokomotifi konumunda
olan inşaat sektörü son teknolojileri
kolaylıkla takip ediyor. Ancak, sektör
olarak teknolojimizi kendimiz
üretmek, teknoloji ve yenilik
geliştirme kapasitemizi artırmak
zorundayız. Teknolojiden geri
durursak, rekabetçi olma özelliğimizi
kaybederiz. O nedenle, İNTES olarak
teknolojik gelişmeleri yakından
izliyor, teknolojinin sektörün
gelişiminde odak noktası olduğunun
bilinciyle hareket ediyoruz.
Bilgi toplumunun dinamiği iletişim
alanında öncülük edenleri, yoğun
çaba harcayanları destekliyor ve
takdir ediyoruz. Akıllı şehirlerin
çağdaş yaşamın vazgeçilmezleri
olması için de üzerimize düşen
sorumlulukları almaya hazırız.
Dergimiz yayına hazırlanırken
başbakanlık görevine atanan
Başbakanımız ve 64. Hükümet
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Sayın Binali
Yıldırım’ın ülkemiz için yeni ufuklar
açacağına inanıyoruz. Kendisine
ve çalışma arkadaşlarına başarı
dileklerimizi arz ediyoruz.
Daha güçlü bir Türkiye için hep
birlikte…
Saygılarımla.
5
DOSYA Herkes için iletişim ve ulaşım
6
Herkes için
iletişim ve ulaşım
Ulaşabilme insanların en önemli
ihtiyaçlarından birisidir. Bilgiye
ulaşım ve kolay iletişim de
ekonomik ve sosyal hayatın bir
gereğidir. 21. yüzyıl artık bilgi ve
enformasyon çağıdır. Hızlı ulaşım
ve iletişim dünyada küresel
rekabette üstünlük anlamındadır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerini
kullanan toplumların sosyoekonomik gelişimleri de hızlı
olmuştur.
Teknoloji dünyaya hâkim olurken
özellikle iletişim teknolojileri
de her geçen yıl büyümektedir.
Dünyada iletişim teknolojilerinin
gelişiminde büyük bir yarış
hâkimdir.
Bilgi ve iletişim teknolojileri
yaşamın her evresinde var olmaya
başlamıştır. Öyle ki mobil iletişim
ve internet teknolojileri yaşamın
vazgeçilemez bir parçası olmuştur.
İletişim sektörü ülkelerin en çok
gelişen, ARGE ve inovasyona en
çok yatırım yapılan sektörlerinden
olmuştur.
Ülkemizde de bilgi ve iletişime
kolay erişim için gerçekleştirilen
alt yapı çalışmalarına büyük
önem verilmektedir. Zira ülkemiz
genç ve dinamik nüfus yapısıyla
iletişim ve ulaşım ihtiyacı sürekli
artan bir ülkedir. Bilgi ve iletişim
teknolojilerinde gerçekleştirilen
yatırımlar gelir ve refah
seviyemizin yükselmesine ivme
katacak unsurlar olmaktadır.
Ulaştırma sektörümüzde
bu konuda baş döndürücü
gelişmeler yaşanmaktadır.
Hem kamu sektöründe hem de
özel sektörde iletişim alanında
büyük ölçekli yatırımlar
gerçekleşmektedir. İletişim
özel tüketim harcamalarında da
önemli yer tutmaktadır. Bireysel
kullanıcılar için her geçen
gün internet kullanıcı sayısı
artmakta, cep telefonu kullanımı
yaygınlaşmaktadır. Genç ve nitelikli
iş gücümüzün artmasıyla giderek
teknolojiye daha çok harcama
yapan bir toplum oluyoruz.
İşletmelerin de ayakta kalabilmesi
için iletişim yatırımları kaçınılmaz
olmaktadır. Başta finans sektörü
olmak üzere tüm sektörlerde
gelişmiş bir iletişim alt yapısı ağı
önemli, gerekli ve öncelikli bir
ihtiyaçtır. İletişim ağlarının durduğu
noktada işletmelerde hayatın
durduğu bir gerçektir.
Kamu yatırım programlarında
ulaştırma sektörü yatırımları
öncelikli olmuştur. Türkiye
ulaştırma sektöründe dünyada bir
üst olma yolunda hareket etmiştir.
Karayolunda, demiryolunda,
7
ulaştırmada büyük ölçekli projeler
gerçekleştirilmiştir. 2003-2015
yılında ulaştırma sektöründe
253,3 milyar TL değerinde yatırım
yaplmıştır. Ulaştırma ağlarında
dünya ölçeğinde projeler yapılırken
haberleşme sektörü de göz
ardı edilmemiştir. Son 12 yılda
ulaştırma alanında gerçekleştirilen
yatırımların 26 milyar TL’si
haberleşme sektöründe yapılmıştır.
Ülkenin her yerine sabit ve mobil
iletişim altyapısı kurulmuştur.
Gerçekleştirilen yatırımları
Türkiye’nin her noktasında görmek
mümkündür. Vatandaşlarımız
dünyanın her noktasına artık
Türkiye’nin her yerinden
ulaşabilmektedir.
Türkiye’nin bilgi tabanlı
ekonomilere dönüşümü
hızlanmıştır. Bilgi toplumuna
dönüşüm faaliyetlerinin hızlanması
ekonomik kalkınma sürecimize
katkı sağlamıştır. Bugün
haberleşme sektörü ekonomik
kalkınmanın öncü sektörlerinden
birisi haline gelmiştir. Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu
verilerine göre mobil şebeke
işletmecilerinin 2015 yılındaki
toplam yatırımları bir önceki yıla
göre yaklaşık %378 artışla 14,7
milyarı bulmuştur. İşletmecilerle
birlikte sektöre yapılan toplam
yatırım tutarı ise %205 artışla 17
milyar TL’yi geçmiştir.
16-74 yaş aralığındaki nüfusun
%80’inin genişbant internet
kullanması sağlanmıştır.
Sektörde faaliyet gösteren
işletmelerin yıllık net satış gelirleri,
bir önceki yıla göre %18 civarında
artmış ve 39 milyar TL’yi geçmiştir.
Fiber altyapısı açısından ise 2014
yılı sonunda 244.847 km olan
fiber uzunluğu, 2015 yılı sonunda
268.120 km’ye ulaşarak son bir
yılda %10 artmıştır.
Türk Telekom ve mobil
işletmecilerin toplam yatırım
miktarı bir önceki yıla göre %289,4
oranında artışla 2015 yılında
8
yaklaşık 16 milyar TL olarak
gerçekleşmiştir.
İnternet ekonomisinin gelişimi,
ülkemizin büyüme ve ihracat
hedefleri bakımından da önemli
fırsatlar sunmaktadır.
Günümüzde insanların gelişmiş
bir iletişim ve ulaşım beklentileri
giderek artmaktadır. Bilgi ve
iletişim sektöründe teknolojik
gelişmeler hızla yaygınlaşmaktadır.
Ülkemizin bilgi toplumuna
dönüşümünü hızlandırmak
amacıyla yapılan yatırımlar akıllı
kentlerin doğmasını sağlamıştır.
Artan kent nüfusunun ihtiyaçları
çoğalmıştır. Bu ihtiyaçların
başında da hızlı ve konforlu
ulaşım gelmektedir. Kentlerde
artan nüfus hem toplu ulaşım
sistemlerinin sayısını artırmış
hem de bireylerin daha fazla araç
sahibi olmasına neden olmuştur.
Bu gelişme kentlerde ulaşımı
karmaşıklaştırmıştır.
Teknolojinin ulaştırma sistemlerine
adapte edilmesi ile Akıllı Ulaşım
Sistemleri-AUS gündeme gelmeye
başlamıştır. İleri teknoloji gündelik
yaşamın vazgeçilmez bir parçası
haline gelmişken Akıllı Ulaşım
Sistemleri de kent yaşamının
vazgeçilmez bir alanı olmuştur.
Akıllı Ulaşım Sistemleri kolay
erişilebilir, hızlı, konforlu ve
güvenli ulaşım sağlamak amacıyla
dünyanın gelişmiş ülkelerinde
yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
AUS uygulamaları 1980’li yıllardan
itibaren internet ve bilgisayar
teknolojisi dahil bilgi ve iletişim
teknolojilerinin gelişmesiyle hızla
yaygınlaşmaya başlamıştır.
1990’lı yıllarda AUS uygulamaları
tüm dünyada önem kazanmıştır.
Bilgi ve iletişim teknolojileri
bütün ulaşım türlerine entegre
olmaktadır. Karayolları, havayolları,
demiryolları, deniz ulaşımı yani
sektörün dallarında akıllı ulaşım
sistemlerinin yaygınlaşmasıyla
ulaşım daha güvenli,
konforlu, hızlı ve zamanında
gerçekleştirilebilmekte ve en
önemli ulaşım türleri arasında
entegrasyon sağlanabilmektedir.
İnsan odaklı akıllı ulaşım
sistemlerinin en önemli
unsurlarından birisi de çevreci
yapısı ile geleceğe önemli bir
yatırım olmasıdır. Trafik sıkışıklığını
azaltarak ulaşımda hizmet
kalitesini artırmaktadır. Günlük
hayatımızın belki de farkında
olmadığımız birçok noktasına
sirayet etmekte olan akıllı ulaşım
sistemleri ekonominin gelişmesine
de sağladığı avantajları ile katkı
vermektedir.
AUS kapsamında, gelişmiş bilgi ve
iletişim teknolojileri kullanılarak
ulaşımla ilgili önemli sorunlara
çözümler üretilebilmektedir.
Akıllı ulaşım sistemlerinde dünya
ile entegre olabilmek amacıyla
bir eylem planı yayımlanmıştır.
Türkiye’nin AUS stratejisi;
dünyadaki, AB’deki ve Türkiye’deki
gelişmelerin analizlerine
dayanan katılımcı bir yaklaşımla
hazırlanmıştır. Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığımız
tarafından Akıllı Ulaşım Sistemleri
Eylem Planı olarak beş temel
strateji belirlenmiştir.
• AUS’nin ülke genelinde planlama
ve entegrasyonu için idari ve
teknik mevzuatın ulusal ve
uluslararası ihtiyaçlara göre
geliştirilmesi,
• Küresel düzeyde rekabetçi bir
AUS sektörünün oluşturulması,
• AUS uygulamalarının ülke
çapında yaygınlaştırılarak trafik
güvenliğinin ve mobilitenin
arttırılması,
• Hareket kısıtlılığı olanların
ulaşım araçlarına ve
hizmetlerine erişiminin AUS ile
kolaylaştırılması,
• Karayolu ulaştırması kaynaklı
yakıt tüketimi ve emisyonlarının
azaltılması.
Tüm dünyada akıllı ulaşım
sistemlerinin yaygınlaştırılması
ve geliştirilmesinde sivil toplum
örgütlerinin desteğine ihtiyaç
duyulmaktadır. Ülkemizde de bu
amaçla akıllı ulaşım sistemlerinin
ilgili tarafları bir araya gelerek
Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği’ni
(AUSDER) kurmuşlardır. İNTES
de derneğin kurucu üyeleri
arasındadır.
AUSDER’in amacı; güvenli,
hızlı, konforlu, çevre dostu ve
ekonomik bir ulaşım sistemine
katkı sağlayacak biçimde akıllı
ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi
ve yaygınlaştırılmasına yönelik
çalışmalarda bulunmak ve bu
kapsamda kamu ve özel kurum
ve kuruluşlara danışmanlık
yapmak, sektörün sağlıklı bir
şekilde büyümesi için girişimlerde
bulunmaktır.
Dernek, ülkemizde akıllı ulaşım
sistemlerinin geliştirilmesine ve
kullanımının yaygınlaştırılmasına
yardımcı olmak suretiyle dünya
genelinde başarıya ulaşmış
AUS uygulamalarını tanıtmak ve
ülkemizde kullanıma geçmesini
teşvik etmek amacıyla faaliyetler
yürütecektir.
Türkiye kalkınan, ekonomisi ve
insan kaynağı ile gelişen bir ülke
konumundadır. Ekonomik kalkınma
kent yaşamını hızlandırmakta
ulaşıma ve iletişime daha fazla
yatırım yapma ihtiyacı doğmaktadır.
2016 Yatırım Programında da 64,9
milyar TL’lik yatırım ödeneğinden
en yüksek payı %30,6 ile ulaştırma
sektörü almıştır. Akıllı Ulaşım
Sistemleri, mevcut altyapımızı en
etkin şekilde kullanmak için önemli
bir araç olacaktır.
Türkiye iletişim yatırımlarında
dünyayı takip eden değil rekabet
eden bir ülke olma yolundadır.
Haberleşme sektöründe
gerçekleştirilen yatırımlar ile
Türkiye ulaşım ve iletişimde
hızlı, kaliteli ve kesintisiz iletişim
imkânına kavuşmaktadır. Son
olarak 4,5G uygulaması yaşamımızı
şimdiden kolaylaştırmaya başladı.
4,5G ile yaşamaya alışan Türkiye
Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırım’dan 5G müjdesini de almış
bulunuyor.
Türkiye teknolojik değişimle
gelişirken bu değişimin mimarı
olan Başbakınımız ve 64. Hükümet
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanımız Sayın Binali Yıldırım
başta olmak üzere Türkiye’nin
iletişim ve ulaşımına yön veren
kurumları Dergimiz için” Herkesi
İçin İletişim ve Ulaşım” konusunu
değerlendirdiler.
9
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Binali YILDIRIM
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
64. Hükümet Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Haberleşme
altyapılarının
ülke çapında
yaygınlaştırılması
için bütün gücümüzle
çalışıyoruz.
10
Ulaşımda dünyaya
entegre bir Türkiye
Hiç şüphesiz bilgi, tarih boyunca
toplumların zenginliğinin en önemli
kaynağı olmuştur. Daha fazla ve
daha nitelikli bilgiye sahip olan ve
bilgiyi etkin bir siyasal, ekonomik
ve sosyal örgütlenme ile doğru
biçimde kullanabilen toplumlar
diğerlerinin önüne geçerek daha
yüksek bir refah seviyesine
erişmiştir.
yüksek bir sektör olarak ortaya
çıkmış, bu teknolojilerin diğer
sektörlerde kullanımı da yeni
bilgilerin üretilmesine, yeni
ve daha etkin iş süreçleri
yöntemlerinin geliştirilmesine,
üretim faktörlerinin üretkenliğinin
artmasına, yeni iş ve uzmanlık
alanlarının ortaya çıkmasına imkân
sağlamıştır.
Son yıllarda bilgi ve iletişim
teknolojileri ekonomik ve
sosyal hayatın tüm alanlarında
kullanılan genel amaçlı bir yapı
haline gelmiştir. Bu süreçte
bilgi ve iletişim teknolojilerinin
bizatihi kendisi katma değeri
Birey ve toplum yaşamının her
evresinde karşımıza çıkan her
türlü ürün ve hizmetin altyapısının
oluşturulmasında, bilgi ve iletişim
teknolojileri kendini daha fazla
hissettirmeye başlamıştır. Bir
ülkenin turizminden sanayisine,
ürün sektöründen hizmet
sektörüne, ihracatına ve refahına
en fazla katma değer sağlayan
bilgi ve iletişim teknolojileri, doğal
olarak bir ülkenin ekonomisine de
olumlu katkılar sağlamaktadır.
Ülke ekonomilerinin küresel
boyuttaki rekabet edebilme gücü
de bu gelişmelerden etkilenmekte;
bilgi ve iletişim teknolojilerini
ve bilgiyi etkin kullanan ülkeler
uluslararası rekabette daha
üst sıralara çıkabilmektedir. Bu
nedenle biz de Bakanlık olarak
haberleşme altyapılarının ülke
çapında yaygınlaştırılması için
bütün gücümüzle çalışıyoruz.
Bilgi toplumu ve iletişim
yatırımları
Ak Parti hükümetleri döneminde,
bilgi ve iletişim teknolojilerinin
gelişmesi ve bilgi toplumunun
oluşturulması adına önemli
gelişmeler kaydedilmiştir.
Bu dönemde hem sektörü
serbestleştirdik hem de Türk
Telekom’un özelleştirilmesini
gerçekleştirerek hazineye önemli
girdiler sağladık. Serbestleşen
sektör, etkin rekabet ortamına
yönelik düzenlemelerin de
tamamlanmasıyla birlikte kendi
yatırımlarını kendisi yapar
hale gelmiştir. Ancak bununla
yetinmedik ve sektörün ekonomik
gerekçelerle hizmet sunamadığı
bölgelere ve hizmet alanlarına
Bakanlığımız yönetimindeki
Evrensel Hizmet bütçesinden
yatırımlar gerçekleştirdik.
Yaptığımız çalışmalar neticesinde
2002’de tekel konumunda olan
Sabit Haberleşme Sektöründe,
bugün 648 yetkilendirilmiş
işletmeci faaliyet göstermektedir.
Mobil Haberleşme Sektöründe
2002’de 3 adet mobil operatör
arasında rekabet tam olarak
sağlanamamıştı ve abone sayısı
23 milyon civarında iken, rekabetin
artması sonucunda 2016 yılı Nisan
sonu itibariyle 75 milyona ulaşarak
yaklaşık 3,3 katına çıkmıştır. Bunun
yaklaşık 65 milyonu da 3G abonesi.
Ayrıca mobil haberleşme sektörü
kapsamında 26 Ağustos 2015’de
yapılan ihale ile 4,5G seviyesinde
hizmet sunacak olan IMT ihalesini
yaptık ve 1 Nisan 2016’dan
itibaren ülkemizde 4.5G hizmetinin
sunumuna başladık. Yine 2002
yılında genişbant internet erişim
hemen hemen yoktu, 2016 Nisan
sonu itibariyle yaklaşık 50 milyon
genişbant internet erişim abonesi
var. Ayrıca fiber altyapı uzunluğunu
da 80 bin kilometreden 270 bin
kilometrenin üzerine çıkarttık.
e-Devlet Kapısı’nı kurduk. Kısa
sürede e-devlet Kapısı’nda 231
kamu kurumuna ait 1.435 e-devlet
11
Ülke çapında
genişbant
altyapısının
geliştirilerek bağlantı
kapasitesi ve hızının
artırılması öncelikli
hedefimizdir.
hizmetine yer verirken 27,5 milyon
kayıtlı e-devlet kullanıcısına
ulaştık.
2002 yılında 3 adet uydumuz
vardı, ömrünü doldurmuş
uyduların yerlerine yeni uydular
attık ve ilaveten 1 adet daha
uydu fırlatarak, 2016 Nisan
sonu itibariyle, uydu sayımızı
4’e yükselttik. 5’inci ve 6’ncı
uydularımız da yolda.
Eğitime destek projelerinden en
önemlisi olarak FATİH Projesi’ni
geliştirdik. Bu proje ile eğitim
kurumlarındaki gençlerimizin
bilgisayar destekli ve geniş
bant erişim imkanı ile eğitim
almaları, internetin olanaklarından
maksimum seviyede
faydalanmalarını sağladık.
Ulaşım ve iletişimde temel
politikalar
Günümüzde bilgi ve iletişim
teknolojileri, ekonomik ve sosyal
gelişmenin en önemli itici güçleri
olarak kabul edilmektedir.
Ülkelerdeki bilgisayar sahipliği
12
ile internet kullanımının
yaygınlaşması ile birlikte nüfusun
bilgi ve iletişim teknolojilerinden
maksimum fayda sağlaması sosyal
ve ekonomik açıdan da büyük önem
arz etmektedir.
Telekomünikasyon alanında son
yıllarda gerçekleşen teknolojik
gelişmeler paralelinde yüksek
kapasiteli ses, veri ve görüntü
hizmetlerine olan talep artışı
ülkemizde de erişim altyapısının
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
bakır kablolu altyapıdan fiber
optik altyapıya dönüşümü gerekli
kılmıştır. Ülkemizin önümüzdeki
yıllara ait ihtiyaçlarının da
göz önüne alınarak fiber optik
şebekelerin tesis edilmesi öncelikli
konulardan biridir.
İletişim altyapı ve hizmetlerinin
geliştirilebilmesi ve yaygın
kullanımının sağlanması için
telekomünikasyon sektöründe
hizmet ve altyapılarda etkin
rekabet ortamının tesis edilmesi,
bu yolla hızlı, güvenli, sürekli
ve kaliteli iletişim hizmetlerinin
uygun maliyetlerle sunulmasının
yanı sıra yeni teknolojilere dayalı
telekomünikasyon altyapılarının
kurulması için uygun ortam
yaratılması önemlidir.
Bu çerçevede, elektronik
haberleşme sektöründe
politika ve strateji belirleme ile
düzenleme yapma yetkisine sahip
olan Bakanlığımız tarafından
haberleşme altyapısı, şebeke
ve hizmet alanında teknolojik
gelişimin, yeni yatırımların ve
hizmet kalitesinin artırılması,
ayrım gözetmeyecek şekilde ve
yatırımları teşvik edici yasal ve
idari düzenlemeler yapılmakta
ve gerekli tedbirler alınmaktadır.
Önümüzdeki dönemde de, bugüne
kadar olduğu gibi bilgi toplumuna
geçiş sürecinin hızlandırılması
hedefi doğrultusunda çalışmalara
devam edilecektir.
İletişim sektöründe geleceğe
yönelik hedefler
Bilişim teknolojileri ve hizmetlerine
erişim, elektrik ve su gibi temel
ihtiyaçlar arasına girmiştir.
Günümüzde, genişbant internet
hizmetlerine erişimin katlanılabilir
maliyetle her bir bireye sunulması
sosyal ve ekonomik faydaları
açısından bir zorunluluk haline
gelmiştir. Her zaman ve her
yerde kesintisiz genişbant
erişimi, insanların çalışma
alışkanlıklarını değiştirebildiği
gibi şirketlerin üretkenliğini
de artırmaktadır. Gelecekte
bulut bilişim, bilgi paylaşımı,
telekonferans gibi uygulamaların
daha fazla yaygınlaşacağı dikkate
alındığında genişbant erişime olan
ihtiyacın çok daha fazla olacağı
öngörülebilecektir. Diğer bir
ifade ile genişbant erişim ihtiyacı
önümüzdeki yıllarda daha fazla
hissedilecek ve bu imkâna sahip
olan kişi, kuruluş, şirket ve hatta
devletler, diğerlerine göre bir adım
önde olacaklardır.
Ülke çapında genişbant altyapısının
geliştirilerek bağlantı kapasitesi ve
hızının artırılması, fiber erişimin
yaygınlaştırılması, rekabete
dayalı ve pazar gereklerine uygun
sektörel gelişmenin sağlanması
öncelikli hedeflerimiz arasında yer
almaktadır.
İletişimde nitelikli insan kaynağı
Teknoloji geliştikçe ve insanların
bilgiye erişimi kolaylaştıkça,
maalesef internetteki zararlı
içerik ve saldırılara da daha
fazla maruz kalınmaktadır. Bu
çerçevede, Bakanlık olarak bir
taraftan geleceğin teknolojileri
konusunda gerekli insan
13
Akıllı ulaşım
sistemleri 2023
vizyonu; “Tüm
ulaşım hizmetlerinin
bilgi ve iletişim
teknolojileriyle
yönetildiği ve
yönlendirildiği, kendi
içinde ve dünya ile
entegre bir Türkiye”
olarak belirlenmiştir.
kaynağının yetiştirilmesi amacıyla
ve bir taraftan da internetteki
siber saldırılara karşı yeterli
uzmanın kaynağının yetiştirilmesi
noktasında Üniversitelerimiz ve
eğitim kurumlarımızla birlikte
çalışmalarımız devam etmektedir.
Bu anlamda, Milli Eğitim Bakanlığı
ve YÖK ile temaslarımızı da
sürdürüyoruz.
Siber Güvenlik Kurulu’nun
icraatları
Hükümet olarak kritik
altyapılarımıza karşı internet
ortamında oluşabilecek siber
saldırılara karşı gerekli mekanizma
ve organizasyonu alma konusunda,
dünyadaki birçok ülkeden daha
önce bu konuda çalışmalarımızı
başlattık. Önce, Siber Güvenlik
Kurulunu kurduk. Daha sonra
ülkemizin ilk Ulusal Siber Güvenlik
Stratejisi ve Eylem Planını
oluşturarak ilgili tüm kurum
kuruluşlarla planlı ve programlı
bir şekilde siber saldırılara karşı
tedbirlerimizi başlattık. İlk etapta;
Ulusal Siber Olaylara Müdahale
Merkezi (USOM)’ni 27 Mayıs
2013 tarihinde TİB bünyesinde
kurarak faaliyete başlattık. USM ile
koordineli çalışmak üzere kurum
ve kuruluşlarımızda ve düzenleyici
kuruluşlarımız bünyesinde sektörel
ve kurumsal Siber Olaylara
14
Müdahale Ekiplerini (SOME)
kurduk.
İnternet ortamının olumlu tarafları
olduğu gibi olumsuz taraflarına
karşı vatandaşlarımızın da tedbirli
olması gerekmektedir. Maalesef
bazı kullanımlarda vatandaşlar
özel bilgilerini paylaşabilmekte
ve bazı zararlı içerik ihtiva
eden sitelere erişim sonucu da
bilgisayarlarına zararlı yazılımlar
yüklenebilmektedir. Bu konuda
güvenli internet uygulamasını
kullanmalarını ve bilgisayarlarına
zararlı yazılımlara karşı önleyici
programları yüklemelerini tavsiye
ediyoruz.
Akıllı ulaşım sistemlerindeki
gelişmeler
Zamanla ulaşımın her türüne
ve aşamasına iletişimin de
ortak olmasıyla, yeni bir ulaşım
kategorisi doğmuştur. Adına
kısaca ‘’Akıllı Ulaşım’’ dediğimiz,
“bilişim destekli ulaşım” diye
de özetlenebilecek olan bu
yeni kategori özellikle kent
yaşamında gündelik hayatın
vazgeçilmezlerinden biri hâline
gelmiştir. Artık alışkanlık hâline
geldiğinden çoğumuzun farkına
bile varmadığı birçok akıllı ulaşım
uygulaması her an çalışmakta ve
gerek sürücülere gerekse yolculara
hizmet vermektedir.
Ağırlıklı olarak uluslararası
alanlarda faaliyet gösteren
denizcilik ve havayolu
sektörlerinde, birçok Akıllı Ulaşım
Sistemi zaten zorunlu olarak
kullanılmaktadır. Bu sektörlerin
yanında, demiryolu ve karayolu
sektörlerinin de bilhassa şehir içi
hizmetlerinde günbegün gelişen bu
teknolojiler kendilerine sürekli yeni
kullanım alanları açmaktadır.
Akıllı Ulaşım Sistemi
uygulamalarında genel olarak
yolcu, yol ve araç arasında gerekli
haberleşmeyi sağlayan teknolojiler
kullanılmaktadır. Bu teknolojiler
küresel konum belirleme
sistemleri, kablosuz/mobil/
kızılötesi iletişim teknolojileri,
kapalı devre televizyon, çeşitli
yakın mesafe iletişim teknolojileri
ve sürücülere güvenli seyir
için destek sağlayan algılama
teknolojileri başlıkları altında
toplanabilir.
Gelişmiş ülkelerin tümünde
ve gelişmekte olan ülkelerin
birçoğunda, çeşitli Akıllı Ulaşım
Sistemi uygulamaları mevcut
olmakla birlikte bu uygulamalar
kullanım alanlarına göre temel
olarak ileri yolculuk bilgi
sistemleri, ileri trafik yönetim
sistemleri, ileri toplu taşıma
sistemleri, gelişmiş elektronik
ücretlendirme sistemleri, gelişmiş
sürücü destek sistemleri, yük
ve filo yönetimi, kaza ve acil
durum yönetimi başlıkları altında
toplanmaktadır.
Akıllı ulaşımda 2023 Vizyonu
Bakanlık olarak Akıllı Ulaşım
Sistemleri 2023 vizyonumuzu da
belirledik. Akıllı ulaşım sistemleri
2023 vizyonu; “Tüm ulaşım
hizmetlerinin bilgi ve iletişim
teknolojileriyle yönetildiği ve
yönlendirildiği, kendi içinde ve
dünya ile entegre bir Türkiye”
olarak belirlenmiştir.
Bu vizyona ulaşmak için Akıllı
Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi
ve eki Eylem Planını hazırladık
ve 25 Ekim 2014 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlandı. Strateji
Belgesi’nin genel amacı, bütün
ulaşım türlerinde bilgi ve iletişim
teknolojilerini gereğince kullanarak
entegre, güvenli, etkin, verimli,
yeniliğe açık, insana saygılı,
çevre dostu, sürdürülebilir ve
akıllı bir ulaşım ağına erişmektir.
Eylem planında 38 adet eylem
bulunmakta olup bu eylemlerle
ilgili çalışmalar Başkanlığımız
koordinasyonunda sorumlu/ilgili
kurum ve kuruluşlar tarafından
yürütülmektedir.
Ulaştırma alanında
2003 - 2015 yılları
arasında Türkiye’nin
her noktasına
gerçekleştirilen
yatırımların değeri
253.3 milyar TL
olmuştur.
15
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
İsmail KARTAL
Türkiye Cumhuriyeti Karayolları
Genel Müdürü
Günümüzde
interaktif mobil
uygulamalarla
trafik yoğunluk
haritaları, toplu
taşıma uygulamaları
gibi farklı hizmetler
ve servisler
kullanılmaya
başlanmıştır.
Akıllı Ulaşım
Sistemleri sayesinde
trafik kazalarında
azalma olacak
İletişim sektöründeki yaşanan
gelişmeler doğrultusunda
karayolu ulaşımı farklı bir boyut
kazanmış olup bilgi ve iletişim
teknolojilerinin ulaştırma sektörüne
uygulanmasıyla Akıllı Ulaşım
Sistemleri (AUS) ortaya çıkmıştır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki
baş döndürücü gelişmeler özellikle
karayolu ağında trafik güvenliğinin ve
sürüş konforunun artırılması, trafiğin
yönetilmesi başta olmak üzere
yol geçiş ücretlerinin toplanması,
16
araç-araç ve araç-yol haberleşmesi,
toplu taşıma ve yolcu bilgilendirme
gibi çeşitli alanlarda yenilikler
getirmiştir. Ayrıca günümüzde
giderek artan oranda mobil cihaz
platformlarının kullanılması
ve mobil bilgi sistemlerindeki
gelişmelere bağlı olarak interaktif
mobil uygulamalarla trafik yoğunluk
haritaları, toplu taşıma uygulamaları
gibi farklı hizmetler ve servisler de
kullanılmaya başlanmıştır. Tüm bu
teknolojilerin kullanılmasıyla mevcut
Akıllı Ulaşım
Sistemleri ile
karayolları ağı
mevcut kapasitesini
en etkin şekilde
kullanacağız.
yolun kapasitesinin artırılması, yol
ve çevre trafik bilgisi sağlanarak
trafik sıkışıklarının azaltılması, anlık
bilgilerin kullanıcılara iletilmesi,
trafik sıkışıklarından dolayı
oluşan zararlı gazların azaltılarak
çevrenin korunması gibi faydaların
sağlanması yönetim kabiliyetini ve
karar vericilerin etkinliğini artırmış,
trafiğin yönetimini kolaylaştırmış,
ulaşımdan kaynaklanan olumsuz
çevresel etkilerin azalmasına ve
enerji tüketiminde tasarrufa imkân
sağlamıştır.
• Plaka Tanıma Sistemleri,
• Trafik kazalarının azaltılması,
• Mobil Bilgi Sistemleri,
• Karayolu ekiplerinin sevk ve
idare etkinliğinin artırılması,
Karayollarında AUS örnekleri
• Yol ve sürüş güvenliğinin
artırılması,
Kuruluşumuz bünyesinde Akıllı
Ulaşım Sistemleri kapsamında;
• Sinyalizasyon Sistemleri,
• DMİ (Değişken Mesaj İşaretleri),
• DTİ (Değişken Trafik İşaretleri),
• Araç Algılayıcılar,
• Kameralar,
• Trafik Yoğunluk Haritaları,
• Ücret Toplama Sistemleri,
• Hava ve Yol Durumu Algılama
Sistemleri,
• Trafik Yönetim Sistemi Merkezleri
gibi örnek uygulamalar
mevcuttur.
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin
sektöre katkıları
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin
yaygınlaştırılması ile
• Enerji tüketimini ve çevresel
olumsuzlukların azaltılması,
• Karayolu ağının mevcut
kapasitesini en etkin şekilde
kullanılması,
• Trafik sıkışıklığının azalmasıyla
seyahat sürelerinin kısaltılması,
• Alternatif güzergâh ve şerit
yönetiminin yapılması,
• Trafik kazalarına hızlı müdahale
edilmesi gibi faydalar
sağlamaktadır.
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin
yaygınlaştırılması için karayolu
ağında birbiri ile uyumlu,
ihtiyaçlara cevap veren,
mümkün olan en son yenilikleri
kapsayan uygulamaların olması
hedeflenmiştir. Bu konuda Genel
Müdürlüğümüzce kapsamlı
dokümanlar hazırlanmıştır.
Hazırlanan bu dokümanlar,
sektörde faaliyet gösteren
kurum ve kuruluşlar için birlikte
çalışabilir, tümleşik ve entegre
bir yapı oluşturması için kılavuz
niteliğindedir.
Genel Müdürlüğümüz tarafından
Akıllı Ulaşım Sistemlerine dair
yapılan hazırlık çalışmaları
17
18
Türkiye’de bu alandaki pazarın
büyümesine katkı sağlayacaktır.
AUS can ve mal güvenliği sağlıyor
Akıllı Ulaşım Sistemleri yol
kullanıcılarını yol, hava durumu ve
trafik yoğunluğu konusunda gerçek
zamanlı olarak bilgilendirerek
ve uyararak karayolu üzerindeki
sürücü ve yayaların kontrollü
bir şekilde hareket etmesine,
yolcuların ve eşyaların güvenli, hızlı
ve konforlu olarak taşınmasına
katkı sağlamaktadır.
Temel beş stratejik amaç
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı tarafından
Ulusal AUS (Akıllı Ulaşım Sistemi)
Strateji Belgesi (2014-2023)
oluşturulmuş olup Strateji
Belgesi’nin 2023 vizyonu ile tüm
ulaşım hizmetlerinin bilgi ve
iletişim teknolojileriyle yönetildiği
ve yönlendirildiği, kendi içinde
ve dünya ile entegre bir Türkiye
oluşturulması amaçlanmaktadır.
Hazırlanan bu Strateji Belgesi ve
Eki Eylem Planı ile ortaya konan
temel 5 stratejik amaç aşağıda
sıralanmıştır:
• AUS’un ülke genelinde planlama
ve entegrasyonu için idari ve
teknik mevzuatın ulusal ve
uluslararası ihtiyaçlara göre
geliştirilmesi,
• AUS’un sistematik bir şekilde
planlanması, koordinasyonu ve
uygulanmasını sağlamak amacıyla
organizasyonel düzenlemelerin
gerçekleştirilmesi,
• Küresel düzeyde rekabetçi bir AUS
sektörünün oluşturulması,
• AUS’u oluşturan araç, altyapı, alan
ve merkez unsurları arasındaki
haberleşme sistemlerinin
geliştirilmesi, entegrasyonu
ve yönetsel koordinasyonunun
sağlanması.
• AUS uygulamalarının ülke
çapında yaygınlaştırılarak trafik
güvenliğinin ve mobilitenin
artırılması,
• Hareket kısıtlılığı olanların
ulaşım araçlarına ve
hizmetlerine erişiminin AUS ile
kolaylaştırılması,
• Karayolu ulaştırması kaynaklı
yakıt tüketimi ve emisyonların
azaltılması.
Bu stratejik amaçlar doğrultusunda
aşağıdaki hedefler belirlenmiştir:
• Ulusal düzeyde bir AUS
mimarisinin oluşturulması,
• Mevcut ulaşım ve iletişim
altyapısında AUS uygulamalarına
başlanması için elzem olan
düzenlemelerin yapılması,
Yakıt, vakit, nakit
Karayolu ağı üzerinde yol
kullanıcılarının emniyetli, konforlu
ve rahat seyahat edebilmeleri
için trafik işaret ve levhaları
ile trafik kurallarına uymaları,
aşırı hız yapmamaları önem arz
etmektedir. Sayın Bakanımızın
ifadesiyle yakıt, vakit, nakit
tasarrufu sağlamaya yönelik
çalışan Genel Müdürlüğümüze,
yol kullanıcılarının da destek
olmasıyla uygulamalarımızdan
elde edeceğimiz verimin en yüksek
seviyeye ulaşacağına inanıyorum.
19
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
İsa APAYDIN
Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları
Genel Müdürü
Gelişmiş teknoloji
demiryollarında
Gelişmiş birçok
Avrupa ülkesinde
kullanılmakta olan
Avrupa Demiryolu
Trafik Yönetim
Sistemi ile Avrupa
Tren Kontrol Sistemi,
Yüksek Hızlı Tren ile
beraber Türkiye’de
de kullanılmaya
başlandı
Dünyada ulaşım sektöründe
kullanılan akıllı ulaşım sistemleri
incelendiğinde genel olarak, trafik
yönetimi, yolcu bilet satış, yolcu
bilgilendirme, seyahat bilgisi, kargo
takip, yer bulma ve arama amaçlı
navigasyon sistemleri, ödeme
sistemleri, kiosklar, el terminalleri
vb. uygulamalar karşımıza
çıkmaktadır.
Ülkemizde demiryolu sektöründe
ise akıllı ulaşım sistemlerinin
ilk uygulamaları tren trafiğinin
yönetilmesi kapsamında kurulan
sinyalizasyon sistemleri ile
başlamıştır. Sonrasında bilişim
teknolojilerinin de gelişimine
paralel olarak diğer alanlara da
yayılmıştır.
Demiryollarında verilen yolcu
ve yük hizmetlerinin yolculara
ve müşterilere aktarılması
20
aşamasında bazı akıllı ulaşım
sistemleri kullanılmasının yanı
sıra bunların sayısı ve kalitesinin
artırılması yönünde yeni proje
çalışmaları devam etmektedir.
Kurumumuzda akıllı ulaşım
sistemlerinin uygulama alanlarının
bir bölümünden bahsetmek
gerekirse;
TCDD bilişim altyapısının merkezini
oluşturan ana uygulama olan
Kurumsal Kaynak Yönetimi (KKY)
ile entegre bir şekilde aşağıda
sıralanan bilişim çözümleri
personelimize ve yolcularımıza
sunulmaktadır.
Elektronik Yolcu Bilet İşlemleri
Sistemi (EYBİS): TCDD tarafından
yurt içi yolcu bilet satış ve
rezervasyon işlemlerinde
kullanılan uygulamadır.
Uygulama, 2014 yılından itibaren
kullanılmaktadır. Uygulamada
yolcular web sitesi üzerinden
veya mobil cihazları üzerinden
sisteme erişip, seyahat etmek
istedikleri lokasyonlara göre tren
durumlarını görebilir, tren bilet
ücretleri vb. bilgilere ulaşabilir,
sistem üzerinden rezervasyon
yaptırabilir, kredi kartı ile bilet
satın alabilirler. Ayrıca daha
önceki uygulamaya ilave olarak
EYBİS ile yolcularımız, bilet
aldıklarında gişeye gitmeden cep
telefonlarına veya e-postalarına
gelen PNR kodları ile de doğrudan
trene binebilmektedirler.
Dolayısıyla EYBİS uygulaması ile
yolcularımızın ulaşımları daha da
kolaylaştırılmıştır.
El Terminali Uygulaması: EYBİS
uygulaması ile birlikte çalışan
gelişmiş el terminalleri aracılığıyla
yolcu trenlerinde yolculara
kondüktörler tarafından karton/
kâğıt bilet satışı yapılması yerine,
sisteme GSM hattı üzerinden
doğrudan bağlanan ve güncel
bilgiler üzerinden bilet satışı
yapılarak bilet çıktısı üretilerek
yolcularımızın hizmetine
sunulmuştur. Uygulama ile hem
yolcularımıza daha kaliteli hizmet
sunulmakta hem de personelimiz
daha etkin çalışmaktadır.
Tren Operasyonlarında
Tablet Uygulaması: TCDD tren
operasyonlarındaki veri girişlerinin
tren personelince daha kolay bir
şekilde ve canlı olarak girilmesine
imkân sağlayan uygulamadır.
Bu uygulama kapsamında
trenlerde görev yapan personeller
kendilerine verilen GSM bağlantılı
tabletler aracılığıyla KKY
sistemine erişmekte ve veri girişi
yapabilmektedirler.
Tren Bilgi Sistemi: TCDD
bünyesindeki demiryolu çeken
araçların coğrafi konumları,
bulunduğu km bilgileri
demiryolu haritası üzerinden
görüntülenmektedir. Bu uygulama
henüz TCDD içinde kurumsal
olarak kullanılmakta olup
uygulamanın geliştirilerek ve
diğer sistemlerle entegre edilmek
suretiyle yolcularımızın güncel tren
lokasyon bilgilerine erişebilmesini
teminen proje çalışmaları devam
etmektedir.
Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS):
Uygulama ile demiryolu
şebekesinde bulunan hat, istasyon,
sanat yapıları (tünel, viyadük,
köprü, menfez, vs.), hemzemin
geçit gibi altyapı varlıkları 3
boyutlu olarak harita üzerinde
görüntülenmektedir.
Gelişmiş teknolojinin
sunduğu tüm bilgiler
yol boyundaki
ekipmanlar
tarafından hareket
halindeki trenin
bilgisayarına
işleniyor ve sesli
ve görsel olarak
makiniste iletiliyor.
Makinistin uyarıları
dikkate almaması
durumunda tren
otomatik olarak
yavaşlatılıyor ya da
frene geçiliyor.
21
Güvenliği en üst
seviyeye çıkarmak
amacıyla Yüksek
Hızlı Tren hattında
güvenlik izleme
merkezi (CCTV)
kuruldu. Kritik
bölgelerdeki olaylar
anında merkezde
izleniyor.
Demiryollarında akıllı ulaşım
sistemleri
GSM-R: Demiryolu için GSM
şebekesi, Avrupa Trafik Yönetim
Sisteminin mobil iletişim
alt yapısını oluşturmak için
geliştirilmiştir. TCDD, Avrupa’da
demiryollarının yaygın olarak
kullandığı ERTMS/ETCS bileşeni
olan GSM-R haberleşme
22
sistemlerini YHT ile beraber
kullanmaya başlamıştır.
GSM-R 500 km/saat tren hızlarında
haberleşmenin kesintisiz olarak
yapılabilmesini sağlamaktadır.
GSM-R’ın şebekemizde AnkaraKonya ve Ankara-İstanbul Yüksek
Hızlı Tren 1.213 km’lik hat
kesiminde GSM-R sistemi aktif
olarak kullanılmaktadır.
European Rail Traffic Management
System (Avrupa Demiryolu Trafik
Yönetim Sistemi) / European
Tren Control System Avrupa Tren
Kontrol Sistemi (ERTMS)/(ETCS)
birçok gelişmiş Avrupa ülkesinde
kullanılmakta olup ülkemizde
de Yüksek Hızlı Tren ile beraber
ERTMS/ETCS sinyal sistemleri
kullanılmaya başlanmıştır.
ERTMS tren kontrol sistemi ETCS
ve demiryolu haberleşmesinde
kullanılan GSM-R‘ın bileşimidir.
ERTMS (Avrupa Demiryolu Trafik
Yönetim Sistemi ) tren kontrol
sistemlerinde belirli bir standardın
oluşturulması ve bu standardın
yaygın olarak kullanılması
amacıyla doğmuştur.
TCDD, Yüksek Hızlı Tren hatları
ile beraber dünyanın önde gelen
ülkelerinin demiryollarında
kullandığı sinyalizasyon
sistemleri ve otomatik tren
kontrol sistemlerini (ERTMS/
ETCS) kullanmaktadır. TCDD bütün
hatlarında kurulacak sinyalizasyon
sistemlerinde ERTMS/ETCS’nin
yaygınlaştırılması planlanmıştır.
ERTMS (Avrupa Demiryolu Trafik
Yönetim Sistemi) veri ve sesin
iletişimine izin veren GSM-R ve
Avrupa Trafik Kontrol sistemi
(ETCS)’nin bir kombinasyonudur.
ERTMS/ETCS Seviye 1–2–3 olarak
üç seviyeden oluşmaktadır.
ERTMS/ETCS Seviye 1 sisteminde
tren hareket yönündeki tüm
bilgiler yol boyundaki ekipmanlar
tarafından tren üzerindeki
bilgisayara iletilmektedir. Bu
bilgiler tren bilgisayarı tarafından
değerlendirilerek sesli ve görsel
olarak makiniste bildirilmektedir.
Makinistin uyarıları dikkate
almaması durumunda tren
otomatik olarak yavaşlatılmakta ya
da frene geçirmektedir.
ERTMS/ETCS Seviye 2 ise
sinyalizasyon sisteminin
üzerine kurulan radyo tabanlı
bir tren kontrol sistemidir. Ses
ve veri iletişimi için GSM-R
kullanılmaktadır. Yol boyu ile
trenin araç üstü ekipmanı
arasında sürekli bir haberleşme
mevcut olduğundan sinyalizasyon
bilgilerindeki değişiklikler anlık
olarak trene iletilir.
ERTMS/ETCS Seviye 3 ise en
gelişmiş düzeyi olarak bilinir. Henüz
Avrupa’da deneme aşamasındadır.
Bu seviyenin özelliği hat boyunda
konumlandırılmış olan GSM-R
vasıtasıyla sürekli bilgi iletimi ile
trenin durumu denetlenmektedir.
Trenin kontrolünün GSM-R sistemi ile
olması hattın kapasitesini artırır.
Bu sistemler demiryolunda
hız, emniyet ve kalitesine direk
etkili olmaktadır. Bu sistemler
sayesinde trenlerde ülkemizde
300 km/h hıza güvenli bir
şekilde çıkılabilmekte ve ticari
işletmecilik yapılabilmektedir.
Ayrıca birlikte işletilebilirdik ve
standardizasyonun sağlanmasında
katkıları büyüktür. ERTMS/
ETCS tren kontrol sistemleri
tamamlandığında ülkemizden
çıkan bir tren sorun yaşamadan
Avrupa’nın diğer şehirlerinde de
hizmet verebilecek hale gelecektir.
Güvenliği en üst seviyeye
çıkarmak amacıyla YHT hattında
güvenlik izleme merkezi (CCTV)
kurulmuştur. Kritik bölgelerdeki
olaylar anında merkezde
izlenmektedir.
Trenlerin güvenli geçişi için
demiryolu üzerinde bulunan araç,
nesne, canlı varlık gibi nesneleri
tespit ederek trenlere veya bir
merkeze bildiren sistemlerin
kullanılması için gerekli araştırma
ve geliştirme faaliyetlerine
başlanmıştır. Özellikle hemzemin
geçit, köprü, viyadük ve tünel gibi
bölgelerde bu tür sistemlerin
kullanılarak olası kazaların önüne
geçilmesi hedeflenmektedir.
Kullanılan sistemlerle trenlerin
güvenli, hızlı ve konforlu bir
şekilde çalıştırılarak kazaların
ve olayların en aza indirilmesi
hedeflenmektedir.
Marmaray’da kullanılan sistemler
Marmaray Projesi kapsamında
tüp-tünel bölgesinde ERTMS/ETCS
Level-1 ve CBTC (Communication
Based Train Control) sistemleri
birlikte kullanılmaktadır. CBTC
sistemi, nominal işletme modu olup
bir yandan anlaşmanın güzergah
durumu hakkında verdiği bilgilere
öte yandan tren konum bilgilerine
dayalıdır.
Hareket izinleri, konvansiyonel
tren algılama sistemlerine (ray
devreleri veya dingil sayaçları)
değil, blok işlemci tarafından
belirlenen tren konumuna bağlıdır.
Hat üzerindeki tüm trenlerin
güvenli bir şekilde hareket
etmesini sağlar.
Hareket izni, sadece hız ve
mesafe açısından güvenli hareket
sınırlarını değil, aynı zamanda
öndeki güzergâh ile ilgili coğrafi
verileri de içerir.
23
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Serdar Hüseyin YILDIRIM
Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürü
AUS uygulamaları
vasıtasıyla
farklı ulaşım
türleri arasında
koordinasyon
sağlanarak ideal
trafik şartları
oluşturulabilmekte,
yolcu ve yük
hareketleri ile
ilgili hizmetlerin
etkinliği ve hızı
artırılabilmektedir.
Kablosuz haberleşme
ulaşım sektöründe
verimliliği artırdı
Bilgi ve iletişim teknolojisindeki
gelişmeler özellikle ulaştırma
sektöründe;
• Trafik emniyetinin artırılması,
• Ulaşım sisteminin
performansının iyileştirilmesi,
• Trafiğin izlenmesi,
yönlendirilmesi ve gerçek
zamanlı yönetiminin sağlanması,
• Hizmet kalitesinin ve verimliliğin
arttırılması,
vb. gibi etkileri oluşturmaktadır.
Bilgi ve iletişim sistemlerinin
gelişmesi özellikle akıllı ulaşım
sistemlerinin oluşmasına temel
olmuştur.
24
Bu kapsamda; “Akıllı Ulaşım
Sistemleri” ulaşımda çevresel
etkileri azaltacak şekilde
hareketliliği ve güvenliği arttırarak
ulaşımı destekleyen gelişmiş bilgi
ve iletişim teknoloji uygulamaları
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, 20122014 yıllarını kapsayan “Orta
Vadeli Program eki Eylem Planı”
ile Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı (UDHB) ilgili
kuruluşlarla birlikte Ulusal AUS
Strateji Belgesi’ni hazırlamakla
görevlendirilmiştir. Strateji
Belgesi’ne yol haritası oluşturmak
amacıyla 2012 yılı içinde konu ile
2. Ulaşım sisteminin
performansının iyileştirilmesi ve
trafik sıkışıklığının azaltılması,
3. Trafiğin izlenmesi,
yönlendirilmesi ve gerçek zamanlı
yönetiminin sağlanması,
4. Ulaşım sürelerinin
optimizasyonu ve ulaşım
maliyetlerinin azaltılarak
ekonomiye katkıda bulunulması,
5. Hizmet kalitesinin ve verimliliğin
artırılması,
6. Yolcuların kişisel mobilite ve
rahatlığın arttırılması,
7. Çevreye verilen zararın asgariye
indirilmesi ve enerji tasarrufu
sağlanacaktır.
ilgili tüm paydaşların katılımıyla
bir çalıştay gerçekleştirilmiş ve
bu çalıştayın sonuçları Strateji
Belgesi’ne yansıtılmıştır.
tabii fiber kesim noktası-HUB
durumunda bulunmasının
kendisine sağladığı avantaj ile kısa
sürede tırmanışa geçmiştir.
Ülkemizde, bilgi ve iletişim
teknolojilerinin ulaşım sektörüne
adapte edilmesi sonucu ortaya
çıkan AUS uygulamalarının
dünyada bu teknolojilerle
paralel bir gelişme seyri izlediği
söylenebilir.
Genel Müdürlüğümüz verilerine
göre Türkiye; havacılık sektöründe,
özellikle 2003 yılında başlatılan
bölgesel havacılık politikası
bağlamında sivil hava taşımacılık
faaliyetleri oldukça hızlı bir
gelişim içine girmiştir. 2015 yılı
sonu itibariyle yaklaşık olarak
yolcu sayısı 182 milyon yolcuya
ulaşmıştır. Ancak artan ilgi
ülkemizin hava sahası üzerindeki
hava trafiğinin de artmasına ve
kontrolünün zorlaşmasına neden
olmuştur. Yapılan hava trafik
tahminleri ise dünyada her yıl
3,5 milyar yolcunun havayolu ile
seyahat ettiği ve bu sayının gelecek
20 yıl içerisinde üç mislinden fazla
olacağı yönündedir.
AUS kapsamında, gelişmiş bilgi ve
iletişim teknolojileri kullanılarak
ulaşımla ilgili önemli sorunlara
çözümler üretilebilmektedir.
AUS uygulamaları vasıtasıyla
farklı ulaşım türleri arasında
koordinasyon sağlanarak ideal
trafik şartları oluşturulabilmekte,
yolcu ve yük hareketleri ile ilgili
hizmetlerin etkinliği ve hızı
artırılabilmektedir.
2000’li yılların başlarında
ülkemizde yavaş yavaş
toparlanmaya başlayan sivil
havacılık sektörü hem yurt içi hem
de yurt dışındaki yatırımlar, hem
de coğrafi bakımdan ülkemize
AUS kullanımıyla özellikle hava
ulaşımında;
1. Meydana gelebilecek kazaların
engellenmesi, hava yollarının,
uçakların ve yolcuların güvenlik ve
emniyetinin artırılması,
Teknolojinin yolculara sağladığı
avantajlar
Yolcuların seyahat özgürlüklerini
kullanmaları ve bu özgürlüğü
hissetmeleri, yolculukları
esnasında karşılaştıkları
zorlukların zamanında ve kolay
bir şekilde çözümlenebilmesi
ile doğru orantılıdır. Havacılık
sektöründe de tüm paydaşların
bir bütün olarak yolcu hizmetleri
ve yolcu kolaylıkları hususunda
bilgi teknolojilerinin faydalarını
sunması önem taşımaktadır.
Havacılık sektörü tüm diğer ulaşım
modlarında olduğu gibi etkileşimli
bir hizmet zinciridir. Yolcuların
bu hizmet ağına dahil olması
seyahat talepleri ile başlamaktadır.
Bu ise bildiğiniz üzere seyahat
acentaları ve bilet satış noktaları
ile olmaktadır. Günümüzde
artık internet teknolojisi ile bilet
satışları ve rezervasyonları
bilgisayar ortamında istenilen
her yerde yapılabilmektedir.
Bir de bu elektronik biletlerin
yolcuların görmediği arka planı
bulunmaktadır.
25
İşte bu noktada sahne gerisinde
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin bir
uygulaması olarak PNR yolcu
bilgilerinin işlenmesi, paylaşılması
ve tanınması gelmektedir.
Yolcuların seyahat bilgilerinin
havacılığın tüm paydaşları ile
paylaşılması oldukça gelişmiş
bir bilgi ağı paylaşım sistemi
kurulmasını gerektirmektedir.
DHMİ Genel Müdürlüğü olarak
özellikle havalimanlarımızda
havayolu şirketlerimiz ile yer
hizmet kuruluşlarımızın altyapı
ihtiyaçlarını imkanlarımız
çerçevesinde karşılamaktayız.
Özellikle CUTE (CommonUse
Terminal Equipment-Ortak
Kullanımlı Terminal Ekipmanları)
sistemlerimiz ile minimum
donanım yatırımı yaparak
maksimum bilgi paylaşımı
sağlayacak şekilde yolcularımıza
seyahatleri sırasında destek
olunmaktadır. CUTE teknolojisi
sayesinde, havalimanları en yüksek
güvenilirlikte, yüksek hızda iletişim
şebekesiyle çoklu yedekleme, yük
dengelemesi, yazılım ve işletim
izleme teknolojileriyle entegre
edilmektedir.
tarafından kayıt altına alınır. Bu bilgi
bagajın indirilmesi yapılırken çok
önemlidir, çünkü bu şekilde bagajın
bulunması kolaylaşır ve indirilme
sırasındaki gecikmeleri minimuma
indirir. BRS transit yolcu bagajları
ve bagaj aktarımı da dâhil olmak
üzere tüm bagaj bulma işlemlerini
gerçekleştirir.
BRS (Baggage Reconcilation
System-Bagaj Eşleştirme Sistemi)
ile de havalimanlarında, yolcu
bagajları, kontrol noktasından
geçişten uçağa yerleştirilmelerine
dek ve hatta bunun da ötesinde
tüm ayrıntılarıyla birlikte
izlenebilmektedir. BRS uçağın
kalkış saati, giriş kapısı ve yükleme
yeri gibi verileri sağlayan uçuş
bilgilerini kullanarak, bagaj
yükleme işlemlerini yapan
personele gerekli bilgileri sağlar.
Bagaj taşıma araçları uçuşlara
göre ayarlanmıştır ve verilerde
bagajlar konteynırlara ve depolama
alanlarına yüklenirken kaydedilir.
Havalimanlarında akıllı teknoloji
uygulamaları
Bagajlar yüklemeden sorumlu
personele geldikçe bagajın yüklenip
yüklenmediği bildirilir ve eğer
yüklenmemişse bu kez neden veya
sebep bildirilir. Konteynırlar ve
üst üste konulmuş bagajlar uçağa
yüklenirken aynı zamanda uçaktaki
her çantanın gideceği yol BRS
26
Bu sistem ayrıca bagaj işlemlerinin
değişik şekillerdeki yönetimsel
verilerinin yanı sıra soruşturma
faaliyetlerinin maliyetini de azaltır.
Artan yolcu bagaj bilgilerinin
devamlılığı müşteri hizmetlerini
büyük oranda güçlendirmektedir.
Bu uygulamalara ek olarak yolcu
terminallerinde bulunan “Uçuş
Bilgi Sistemleri” (FIDS [Flight
Information Display System])
de özellikle uçuş bilgilerinin
uçaklarını beklemekte olan
yolcularımıza iletilmesi hususunda
büyük hizmet vermektedir. Bilgi
panolarının işletilmesi de gerçek
zamanlı olarak yapılmaktadır.
Bunlar havacılık alanında akıllı
ulaşım sistemlerinin yolcularımız
tarafından görünen kısmını
oluşturmaktadır.
Ulaştırma sistemlerinde AUS
uygulamaları başlıca üç ana gruba
ayrılabilir: seyahat güvenliğinin
sağlanması, verimlilik, bilgi ve
eğlence.
Bu kapsamda hava ulaşımında
bu başlıkları genel anlamda
değerlendirirsek,
1. Seyahat güvenliği
Ulaşım otoritelerinin ana
amaçlarından birisi trafik
kazalarını en aza indirmek
ve yol güvenliğini artırmaktır.
Özellikle havacılık sektöründe
emniyet ve güvenlik üst seviyede
değerlendirilmektedir. Sıfır hata
ile çalışılan bir sektör durumunda
olan havacılıkta, bu amaca ulaşmak
için ise birçok teknolojilinin
kullanımı gereklidir. Konuyla ilgili
uygulamalardan bazıları aşağıda
verilmiştir:
• “Türkiye’deki ATM Kaynaklarının
Sistematik Modernizasyonu”
(SMART) adını verdiğimiz projemiz
ile etkin ve verimli bir şekilde hava
sahamızın işletimi, uçaklarımızın
rota ayarlamaları ve hava trafik
hizmetlerimiz tamamen bu
prensipte yürütülmektedir. Yapılan
yatırımlar ile Kuruluşumuza
bağlı tüm sivil havalimanlarında
hizmet veren Navigasyon
ve Haberleşme Sistemleri
teknolojideki gelişmelerle birlikte
yenilenmekte ve hizmet seviyesi
iyileştirilmektedir.
“Mevcut Radarların Yenilenmesi
ve İlave İhtiyaçlar” projeleri
ile ülkemiz hava sahasının her
bir noktası en az iki gözetim
sensörü ile kaplanır duruma
gelmiştir. Böylece Avrupa Birliği
ile EUROCONTROL tarafından
uygulanmaya çalışılan Tek Avrupa
Hava sahası (Single European Sky
- SES) projesine benzer şekilde
merkezi Ankara ACC olmak üzere
ülkemiz hava sahası Hava Trafik
Kontrol Merkezi Başmüdürlüğünce
yönetilmeye başlanmıştır.
• Havalimanında apronlarda
trafik takip sistemi, otomatik
uçak parklama sistemleri gibi
donanımlarımız ile uçak yer trafiği
de idare edilmektedir. Böylece
oluşabilecek kesişmeler ve
çarpışmalar engellenmektedir.
• Havalimanlarında kullanılan
seyrüsefer yardımcı cihazlarının
yardımıyla yapılan uçuşların
en emniyetli şekilde yapılması
sağlanmaktadır.
• Pist yüzeyi temizleme araçları,
ARGE çalışmaları kapsamında
“Kuş Radarı” ve “FOD (Yabancı
Madde Hasarı) Radarı “ çalışmaları
yürütülmektedir.
2. Verimlilik
İklim değişikliğinin en önemli
sebeplerinden birisinin ulaştırma
sistemlerinden kaynaklanan
salınım olduğu iddia edilmektedir.
Günümüzde ulaşımdan kaynaklanan
karbondioksit emisyonunun en az
seviye getirilmesi ve çevreye dost
ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi
en önemli araştırma konuları
arasında yer almaktadır. Özellikle
kablosuz haberleşme imkanlarının
kullanımı ulaşım sektöründeki
verimliliğin artışında önemli bir
yer tutmaktadır. Hava araçlarının
trafiğinin en verimli şekilde
yönetilmesiyle zaman, maliyet ve
çevreye verilecek zararların en aza
indirilmesi sağlanmış olacaktır.
Bu kapsamda; bunlardan bazı
örnekler aşağıdaki şekildedir:
•Hava trafik sahasının tek
merkezden yönetilmesi,
•”Geliştirilmiş Rota Planlama”,
çalışmalarının yapılması (SMART),
3. Bilgi ve eğlence
Özellikle havalimanlarında
terminallerde yolcuların
seyahatleri sırasında AUS’dan
faydalanan kullanıcıların
yaşam kalitesini bilginin etkin
kullanımına dayalı olarak artırmaya
yönelik uygulamalar bu sınıfta
değerlendirilebilir. Bu kapsamda
aşağıdaki örnekler verilebilir:
•Bilgi panolarının işletilmesi
ve gerçek zamanlı olarak
bilgilendirilmelerin yapılması,
•İnternet erişiminin artırılması ve
bağlantıların çoğaltılması,
•”Uçuş Bilgi”, “Yol Tarifi”,
Havalimanlarımız hakkında bilgi
vb. için DHMİ mobil uygulamasının
1.aşaması IOS, Android ve Windows
Phone versiyonlarının geliştirme
çalışmaları tamamlanmış olup
uygulama 2015 Ocak ayı içerisinde
tüm marketlerde yayınlanarak
kullanıma verilmiş, ayrıca bilgi
ulaşımında hız ve kolaylıkların
sağlanması amacıyla havayolu
şirketlerinin mobil uygulamaları,
yaygınlaştırılmıştır.
Akıllı ulaşım sistemlerinin amacı
Genel olarak Kurumumuzda
hava ulaşımında hizmetlerin
aksamaması ve hava
trafik emniyetinin olumsuz
etkilenmemesi için konforlu,
güvenli, verimli ve ülke
ekonomisine faydası en fazla
olacak şekilde çalışmalar
yapılmaktadır.
Örnek olarak, 2016 yılının mart ayı
verilerine göre Avrupa’da herhangi
bir sebep nedeniyle kalkışı geciken
uçakları 4 dakika ile 30 dakika
rötar yaptığı, 5 dakikadan daha
fazla süreli rötarların ise tüm
uçuşların %38’ini oluşturduğu
ortaya çıkmıştır. 2004 yılında
Westminster Üniversitesi’nin
yaptığı bir çalışmada ise bir uçuşun
sadece 1 dakikalık gecikmesinin
ortalama 97 ABD Doları’na mal
olduğu hesaplanmıştır.
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin
kullanımının artırılması ve
geliştirilmesiyle yukarıda belirtilen
gecikmeler en az seviyeye
indirilerek hem yolcuların seyahat
kalitesinin artırılması hem de
gecikmelerden meydana gelecek
olan kayıpların en aza indirilmesi
sağlanmış olacaktır.
Havayolu ulaşımı insan yaşamının
kalitesi ve verimliliğini artırma
noktasında vazgeçilmez bir öneme
sahip. Bu konfor ve hız; zamanı
doğru kullanmanın vazgeçilmez
unsuru haline geldiği dünyamızda
çok önemli bir avantajdır.
Bu avantajın Akıllı Ulaşım
Sistemiyle kombine edilmesi,
kullanımlarının artması hava yolu
kalitesi ve maliyetlere pozitif etki
sağlayacaktır.
27
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Kenan BOZGEYİK
PTT A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü
PTT çağdaş
teknolojiyi izliyor
“Sanayi Devrimi”nin
üretim modelleri
dünyayı üretimin
ve tüketimin iç içe
geçtiği, sınırların
olmadığı tek bir
pazar haline getirdi.
Bilgi ve iletişim teknolojileri
sektörünün ülke ekonomileri
üzerindeki etkisi ve önemi gün
geçtikçe artmakta ve artmaya da
devam edeceği görülmektedir.
Birçok gelişmekte olan ülke gibi
Türkiye’de de haberleşme, bilgi ve
iletişim alanında özellikle son 15
yılda yapılan yatırımlar verimlilik
artışına önemli katkılar sağlamış,
bilişim sektöründe istihdam
artışının yanında gayri safi milli
hasıla içindeki pay ve yıllık ciro
gibi ekonomik göstergelere de bu
durum olumlu şekilde yansımıştır.
İletişim teknolojileri alanında
20. yüzyılın sonunda başlayan
dönüşümler insanlığın önünde
yeni bir ufuk açmış, sosyokültürel ve ekonomik yapıları geri
dönüşü olmayacak bir şekilde
etkilemiştir. “Sanayi Devrimi”nin
28
üretim modelleri dünyayı ağır
sanayi sahibi batı dünyası ve
hammadde sahibi üçüncü dünya
ülkeleri şeklinde ikiye bölmüş iken
günümüz dünyasına yön veren
bilgi teknolojileri yeni bir dünya
şekillenmesine sebep olmuş;
yaşadığımız dünyayı üretimin ve
tüketimin iç içe geçtiği, sınırların
olmadığı tek bir pazar haline
getirmiştir. Dünyayı tek bir pazar
haline getiren bilgi teknolojileri,
kendisini destekleyen ulaşım ve
lojistik gibi sektörlerin bugün
ulaştığı standartların da katkısıyla
üretim ve tüketim modellerini yeni
bir şekle sokarak bugünkü global
halini almıştır.
Tüm bunlara bağlı olarak bilgi
teknolojileri ile ulaşım ve lojistik
bağlamındaki gelişmeler ülkemiz
için bir kaldıraç görevi görmektedir.
Geçtiğimiz yüzyıllarda Türk
insanının Anadolu’ya sıkışıp
kalmış yüksek potansiyeli bu
sayede dünyaya açılmış, Türk
girişimcisinin rekabet gücü
dünya arenasında kendisine bir
yer bulmuştur. PTT tarafından
telgraf ve telefon ile başlatılan
iletişim teknolojileri hizmetleri
80’li yıllarda ihracat odaklı
Türk işletmelerinin yükselişine
imkân sağlarken 2000’li yıllarda
internet kullanımının artması
Türk insanının dünyayı daha iyi
tanıyan ve tüm dünya ülkelerinde
iş modelleri geliştirebilen yüksek
profilli işletmeleri yönetmesini
sağlamıştır. Ülke ekonomisi
ihracat odaklı bir hal alırken
ekonomik ve finansal kurumlarımız
sürdürülebilir büyümeye sahip
güçlü bir yapıya kavuşmuştur.
PTT, aynı zamanda sunduğu
online hizmetler, kargo ve
e-ticaret imkanları ile hem ülke
içerisinde hem de uluslararası
anlamda birçok sektörde
ülkemizin pazara entegrasyonuna
katkı sağlamaktadır. Ülkenin
tüm bölgeleri arasındaki bilgi,
belge, para ve mal akışının
kolaylaşması, ülke insanının
ticari ve kültürel entegrasyonuna
hizmet ederken Türkiye’nin ulusal
pazar bütünleşmesine de katkı
sağlamaktadır. Bununla birlikte
verilen online hizmetler, kargo,
posta ve e-ticaret hizmetleri ile
uluslararası pazara açılacak
girişimciler için altyapı imkânları
sunulmaktadır.
Kısaca bilgi ve iletişim alanında
gerçekleştirilen yatırımlar ve
bu sektörlere destek veren
ulaşım ve lojistik sektörlerindeki
gelişmeler iç pazarda canlı ve
dinamik bir ekonomik yapının
oluşmasını sağlarken, bu
alanlardaki gelişmelerden
faydalanan iş dünyası şirketimizin
altyapılarından da faydalanarak
uluslararası ekonomiye kendilerini
entegre etmektedirler.
Günümüzde bilgi ve iletişim
alanındaki gelişmeler ulusal ve
uluslararası düzeyde üretim tarzını,
ekonomiyi ve pazar anlayışını
yeniden şekillendirmiştir.
Globalleşen dünyada PTT’de bilişim
çağına ayak uydurmak, uluslararası
alanda yeni gelişmeleri takip etmek
suretiyle, bugün posta piyasasını
belirleyen bir konuma yükselmiştir.
Şirketimizin PTTBank
uygulamalarıyla başlayan atılımı,
Kayıtlı Gönderilerin Otomasyon
Sistemi ile devam etmiştir. Yenilikler
bitmemiş, hizmetin daha kaliteli ve
hızlı verilebilmesi için ihtiyaca göre
Posta İşleme, Kargo İşleme, Kargo
Dağıtım ve Posta Dağıtım Merkezleri
kurulmuştur. Otomatik ayrım
sistemleri alınarak kurulumları
yapılmış, yoğunluklu olarak
otomasyon sistemi üzerinden hizmet
verilmeye çalışılmıştır.
Son teknoloji ile kurulmuş olan
İstanbul Avrupa ve Anadolu,
Ankara, İzmir’ de bulunan
Posta İşleme Merkezlerine
Otomatik Mektup Ayırım Sistemi
Kurulmuştur. Bunun yanı sıra,
posta hizmetlerinde kaba madde
olarak adlandırılan Basılmış
Kağıt (Kitap, Dergi, Katalog vb),
Küçük Paketlerin ayırımı için
İstanbul Avrupa Yakası ve Ankara
Kargo İşleme Merkezlerine Kaba
Maddeler (KAMAS) Ayırım Sistemi
Kurulmuştur.
Bununla birlikte, Kayıtlı Elektronik
Posta (KEP) sistemi ile gerçek/
tüzel kişiler ve kurumlar için
zaman, maliyet, verimlilik, çevre ve
29
Son teknoloji ile
İstanbul Avrupa ve
Anadolu, Ankara,
İzmir’ de bulunan
Posta İşleme
Merkezlerine
Otomatik Mektup
Ayırım Sistemi
kuruldu.
insan gücüne kadar pek çok farklı
açıdan kolaylık sağlayan projenin
farkındalığının ve kullanılırlığının
artırılmasını sağlanmıştır.
Şirketimiz; KEP alanında da
ülke çapında tüm kullanıcılara
ulaşmayı ve projemiz vasıtasıyla
gerçekleştirilen e-tebligat ve
e-yazışma uygulamaları ile kamu
kaynak tüketiminde mükerrerliğin
önlenmesini, hızlı ve güvenilir
altyapısı ile sektör bazında öncü
kuruluş olmayı hedeflemektedir.
Yine 2010 yılı itibariyle hayata
geçirilen “Birleşik Posta Sistemi”
sayesinde, kişi ve kurumlar PTT
30
yolu ile gönderecekleri fatura,
poliçe, ekstre, broşür ve kutlama
kartı gibi toplu gönderilerinin tüm
süreçlerini elektronik ortamda
gerçekleştirebilmekte ve takip
edebilmektedir. Birleşik Posta
uygulaması sayesinde kurumlar
toplu gönderilerinde baskı, taşıma
ve dağıtım süreçleri için vakit
harcamamaktadır.
Şirketimiz posta sektöründe
uluslararası arenada güçlü
rakipleriyle rekabet edebilecek
konuma erişmiştir. Bu bağlamda
Şirketimiz bünyesinde uygulamaya
koyacağımız yeni projelerle
ekonomimize büyük katkılar
sağlanacağı inancındayım.
PTT’nin haberleşme sektöründeki
konumu
PTT esasen tarihi bir süreçten
geçerek bugünlere gelmiş köklü
bir kuruluştur. PTT’nin geçirmiş
olduğu bu tarihi süreç hiçbir maddi
ölçüye vurulamayacak şekilde çok
güçlü bir markanın oluşmasına
sebep olmuştur. Aynı zamanda bu
tarihi süreç çok değişik alanlarda
ve konularda tecrübelerin
oluşmasını da sağlamıştır.
Kısaca değinecek olursak, ilk para
transferi, telgraf ile haberleşme,
kamu posta görevinin başlatılması,
ilk radyo yayını bunlardan
bazıları olarak söylenebilir.
Bugün bunların hepsi birbirinden
bağımsız, ayrı birer sektör, her
sektörde birçok oyuncu olarak
karşımızda kurumları ve şirketleri
görmekteyiz. Dolayısıyla bütün bu
sektörlerin içinden çıkıp geldiği
bir kuruluş olarak PTT, bu süreçte
elde ettiği tecrübeler ışığında
bugün de yürüttüğü faaliyetler
ile haberleşme sektörü de dahil
kargo-lojistik ve bankacılık
faaliyetlerinde düzenleyici rol
oynamaktadır.
Haberleşme ve İletişim
kavramlarıyla özdeşleşen
PTT bugün yasanın kendisine
verdiği yetkiyle de aynı zamanda
ülkemizde evrensel posta hizmet
sağlayıcısı konumundadır.
Şirketimiz, Posta yoluyla yürütülen
haberleşme faaliyetlerinin ülkenin
her tarafında yüksek hizmet
standartları ile sunulmasına ve
insanımızın gelişen teknoloji
ile birlikte elde ettiği iletişim
araçlarının yanı sıra diğer iletişim
faaliyetlerine ülkenin her tarafında
altyapı sağlamaktadır.
PTT, güven, uygun fiyat ve kalite
hususlarında haberleşmeye
Kayıtlı Elektronik
Posta (KEP) sistemi
ile gerçek/tüzel
kişiler ve kurumlar
için zaman, maliyet,
verimlilik, çevre ve
insan gücüne kadar
pek çok farklı açıdan
kolaylık sağlayan
proje kullanırlılığı
artırdı.
ilişkin birçok unsurun vatandaşa
hizmet olarak sunulmasında
etkin rol oynamaktadır. Posta
haberleşmesindeki evrensel
hizmet sağlayıcılığının yanı sıra
PTTcell markası ile Birleşik
Posta hizmeti ile haberleşme
alanındaki altyapısını korumakta ve
güçlendirmektedir.
Aynı zamanda, 40.000 çalışanı
ve 4.500 işyeri ile tüm ülke
sathında aynı standartta hizmet
kalitesiyle haberleşme alanının
öncü kuruluşu olarak faaliyetlerini
sürdürmektedir. Bununla birlikte
dünya genelinde hedefimiz;
şirketimizi posta, kargo ve
lojistik alanında faaliyet gösteren
uluslararası markalarla rekabet
edebilecek hale getirip bir dünya
markası yapmak olacaktır.
Evrensel posta yükümlülüğü
6475 sayılı Posta Hizmetleri
Kanunu’nun 2013 yılında yürürlüğe
girmesi ve posta sektörünün
düzenlenmesi ve denetlenmesi
hususlarında BTK’nın yetkili
kılınması ile posta sektöründe yeni
bir dönem başlamıştır.
PTT A.Ş. olarak BTK ile 21
Temmuz 2014’te imzalanan görev
sözleşmesi çerçevesinde, coğrafi
alan ayrımı gözetmeksizin evrensel
posta hizmet yükümlülüğü görevi
yerine getirilmektedir.
Posta, kargo alanlarında ürün
çeşitliliğinin artırılması ayrıca
ülkemizin tek evrensel posta
hizmet sağlayıcısı olması
avantajıyla, posta gönderileri için
pazarda rakibinin bulunmaması
şirketimizi lider konumunda
tutmaktadır.
Rekabetin yoğun şekilde yaşandığı
günümüz kargo sektöründe
Şirketimizin daha etkin ve başarılı
olabilmesinin bir yolu da farklı
fiyat politikalarını benimsemekten
geçmektedir. Bu konuda da
Şirketimiz piyasada denge unsuru
olarak yer almaktadır.
6475 sayılı Posta Hizmetleri
Kanunu’ndan önceki mevzuat
olan 5584 sayılı Posta
Kanunu’nun Posta Tekeli başlıklı
2’nci maddesine göre, açık ve
kapalı mektuplar ile üzerinde
haberleşme mahiyetinde yazı
bulunan kartlar Şirketimizin tekeli
altında bulunmaktadır.
Bu kapsamda, banka hesap
ekstreleri, telefon faturaları vb
gönderiler Şirketimizce kabul ve
teslimi sağlandığından, piyasadaki
haberleşme mahiyetindeki tüm
gönderiler ile ilgili işlemler
şirketimizce yürütülmektedir.
HGS sisteminin akıllı ulaşıma
katkısı
PTT A.Ş. olarak ülkemiz insanına
coğrafi alan farkı gözetmeksizin
her yerde farklı sektörlerde
hizmetler sunmak ve onların
hayatını kolaylaştırmak amacıyla
çalışmalarımıza devam etmekteyiz.
Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz
projelerden biri olan Hızlı Geçiş
Sistemi (HGS) projesi; bağlı
olduğumuz Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı’nın
ülkemizde sürücü ve yolcuların can
ve mal güvenliğinin en üst düzeyde
sağlandığı, konforlu yolculuklara
olanak sağlayan ulaşım şebekeleri
kurmak ve Türkiye’yi akıllı ulaşım
sistemlerini kullanarak ulaşımda
çağdaşlığı yakalamış ülkeler
arasında hak ektiği yere eriştirmek
hedefine yönelik atılmış bir adımdır.
9 milyonu aşan abone sayısının
yanında düşük maliyetleri, kolay
erişilebilirliği, modern teknolojisi
ile sektör tarafından akıllı ulaşım
sistemlerinde öngörülen ‘aynı işi
yapan çok sayıda sistem yerine
tek ve büyük bir ortak sistem’
vizyonuna gerçek anlamda
cevap veren bir ücret toplama
sistemi konumuna ulaşan HGS;
sadece otoyol ve köprülerde
değil, ülkemizdeki başlıca feribot
işletmelerinde de ücret toplama
sistemi olarak kullanılmaktadır.
Bu kapsamda HGS, ilerleyen
yıllarda araçlardan ücret toplama
işleminin olduğu alanlarda
yaygınlaştıkça, ‘tek sistem ile çok
yerde hızlı ve otomatik ödeme’
imkanını müşterilerine sunacaktır.
En kaliteli hizmeti sunmak
Kurulduğu 1840 yılından bu
yana ülkemizdeki haberleşme ve
iletişimi sağlamaya çalışan PTT
A.Ş. milletimize en kaliteli hizmeti
vermek için teknolojik gelişmeleri
takip ederek çağın gereksinimlerine
ayak uydurmakta ve sürekli olarak
kendini yenilemektedir.
Bugün gelinen noktada günümüz
koşullarına uygun olarak kendini
sürekli yenileyen şirketimizi, birbiri
ardına uygulamaya koyduğu yeni
projelerle kendi hizmet sahasında
etkinliğini devam ettirecektir. PTT
ailesi olarak; ekip ruhu içerisinde,
karşılıklı iş birliği ve koordinasyon
çerçevesinde, ülkemizin 2023
hedeflerine ulaşmasında önemli
bir yere sahip şirketimizin her
açıdan büyümesini sağlamak temel
amacımız olacaktır.
Şirketimizin verdiği hizmetlerin
kalitesini ve verimliliğini
artırmak için ortaya koyacağımız
projelerle, verdiğimiz hizmetlerin
vatandaşlarımıza en kolay ve en
hızlı bir biçimde sunulmasına azami
gayret göstereceğiz.
Dileğimiz her şeyin en güzeline layık
olan ülkemiz insanının beklentilerini
karşılamak, onların göstermiş
olduğu bu ilgi ve alakayı daha da
artırmaktır.
Bu meyanda müşterilerimize ve
tüm halkımıza sevgi ve saygılarımı
sunuyor, nice güzel hizmetlerle
onların yanlarında olacağımızı
belirtmek istiyorum.
31
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Dr. Vural ÇELİK
Kamu Sertifikasyon Merkezi
Güvenli işlemin
anahtarı e-imza
oldu
Elektronik imza
belgeye bağlı
matematiksel
bir fonksiyon ve
kendi içerisinde
kriptografik öğeler
barındırıyor. Bu
sayede atılan her
elektronik imza
belgeye bağlantılı
ve birbirinden farklı
oluyor.
32
Gelişen teknoloji, günlük hayattaki
işleyişlerin değişmesine neden
olmaktadır. Bu değişimlerin ortaya
çıkardığı en önemli yeniliklerden
biri elektronik ortamda yapılan
düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler
kısaca fiziksel ortamda yapılan
işlemlerin uygun bir şekilde
elektronik ortama aktarılması ile
kağıt, zaman, maliyet, güvenlik,
ulaşabilirlik ve tutarlılık sağlayan
uygulamaların bütünü olarak
tanımlanabilir. E-devlet, e-imza,
e-kimlik, e-fatura, e-sağlık, e-arşiv
ve e-ticaret bu tür uygulamaların
yaygın olarak kullanıldığı alanlardır.
Ülkemizde elektronik
düzenlemelerinin sık kullanılanları
e-imza, e-fatura, e-arşiv, e-kimlik,
e-devlet ve e-bildirimlerdir. Bu
düzenlemelerin yaygın olarak
kullanılmasının başlıca nedeni
ise hukuksal altyapılarının
oluşturulmuş olmasıdır.
Ülkemizdeki elektronik ortamı
konu edinen en eski mevzuatlardan
biri 5070 sayılı Elektronik
İmza Kanunu’dur. E-imza
uygulamalarının ülkemizdeki diğer
elektronik uygulamalara göre
kullanım ve olgunluk düzeyinin
fazla olması mevzuat yürürlük
tarihinin doğal bir sonucudur.
E-İmza
Elektronik imza temelde
matematiksel metotlar üzerine
kurulmuş bir yapıdır. 5070 sayılı
Elektronik İmza Kanunu’nda (Kanun,
2004) “Başka bir elektronik veriye
eklenen veya elektronik veriyle
mantıksal bağlantısı bulunan
ve kimlik doğrulama amacıyla
kullanılan elektronik veri” şeklinde
tanımlanmaktadır. Tanımda dikkat
edilmesi gereken nokta elektronik
imzanın, imzalanacak elektronik
veriyle mantıksal bağlantısı
bulunmasıdır. Normal hayatta
attığımız imzalarda, tür ayırt
etmeksizin her belgeye aynı imzayı
atarız. Dolayısıyla imza ile belgenin
bir bağlantısı bulunmaz. Elektronik
imza belgeye bağlı matematiksel
bir fonksiyondur ve bu fonksiyon
kendi içerisinde kriptografik öğeler
barındırır. Bu sayede atılan her
elektronik imza belgeye bağlantılıdır
ve birbirinden farklıdır.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu
ve ilgili mevzuatın ülkemize
getirdiği düzenlemeler sayesinde,
elektronik ortamda özel merasime
tabi olmayan belgelerin yasal
olarak imzalanması mümkün hale
gelmiştir. Bu doğrultuda kurumlar
ve kişiler süreçlerini ve işlemlerini
elektronik ortamdan yapmaya
başlamışlardır. Elektronik ortamda
atılan imzaların günlük hayatta
kullanılmaya başlanması ile
elektronik imzanın doğrulanması
ve saklanması da fiziksel evraktan
farklı olarak karşımıza çıkmaktadır.
E-İmzanın yaygınlaştırılması
Kamu Sertifikasyon Merkezi (Kamu
SM) Başbakanlık genelgesi ile
kamuya elektronik imza sağlamak
ve elektronik imza atılması için
gerekli olan yazılımların kontrol
edilmesi, sistem mühendisliği
çalışmalarının yapılması ve
kurumlara e-imzayı kullanması
için yön vermekle görevlendirilmiş
elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısıdır (ESHS). Kamu SM,
Başbakanlık genelgesinin verdiği
görevlerin yanı sıra, Türkiye’nin
sertifika otoritesi (certificate
authority-CA) olarak e-imza
teknolojilerinin geliştirilmesi,
yaygınlaştırılması, yeni alanların
oluşturulması, yeni teknolojilerin
araştırılması için gerekli
yapılandırmayı oluşturmakta ve
işletmektedir. Bu kapsamda yeni
teknolojilerin araştırılmasına her yıl
düzenli olarak bütçe ayrılmakta ve
araştırmalar yapılmaktadır.
Kamu SM tarafından, Türkiye’deki
özel ve kamu sektörlerinin
e-imza teknolojilerinden en etkin
şekilde faydalanabilmesi için her
yıl farkındalık sempozyumları,
çalıştaylar, sektördeki 3. taraflarla
(entegratörler, danışmanlar vb.)
çalışmalar yapılmaktadır. Kamu SM,
özel ve kamu kurumları ve Avrupa
Birliği projeleri ile e-imzanın farklı
alanlarda nasıl kullanılabileceğine
dair projeler geliştirilerek
uygulama alanlarını genişletmeye
hedeflemektedir. Bu çalışmalara
paralel olarak e-imzanın daha iyi
anlaşılması, başvuru ve kullanım
süreçlerinin iyileştirilmesi için
akademik çalışmalar yapılmakta
ve çıktıları yayınlanmaktadır.
Ülkemiz için e-imza ve benzer
teknolojilerde yerli kaynak üretmek
ve bilgi birikimini oluşturmak Kamu
SM’nin öncelikli amaçlarındandır.
Genç beyinler ve yarının çalışanları
olan üniversitelilere 2 farklı
üniversitede e-imza ile ilgili dersler
verilmektedir.
E-İmzanın faydaları
Elektronik imzanın sağladığı
faydaların temelinde inkâr
edilemezlik, bütünlük ve
kimlik doğrulama unsurları
bulunmaktadır. E-imzanın sağladığı
3 özellik ile kurumlar ve kişiler
işlerini fiziksel ortam yerine
elektronik ortamda daha güvenilir
bir şekilde yapabilmektedirler.
Elektronik ortamda tasarlanan
süreçlerin e- imza ile yapılması
öncelikli olarak süreçlerin
zaman olarak kısalmasına imkân
vermektedir. Islak imza ile 1 ay
süren süreçler, e-imza ile saatler
içinde tamamlanabilmektedir.
Süreçlerdeki ıslak imzalı
belgelerin, elektronik ortamda
imzalı olarak kullanılması kağıt
israfını engellerken, belgeler
üzerinde sahtecilik yapılmasının
ve belgelerin kaybolmasının önüne
geçmektedir. Bununla birlikte
kağıtların fiziksel olarak ortadan
kalkması belgelerin fiziksel olarak
arşivlenmesi yükümlülüğünü
de ortadan kaldırmaktadır. Bu
sayede kurumlar hem evraklarını
arşivlemek için özel alanlar ve
çalışanlar istihdam etmekten
kurtulmakta, hem de arşivlenmiş
belgelere elektronik olarak çok kısa
süre içinde ulaşabilmektedir.
E-imzanın kimlik doğrulama özelliği
sayesinde kullanıcılar ayrıca
fiziksel olarak kimlik doğrulama
yapmaya gerek duymaksızın
elektronik ortamda işlem yapabilme
şansına sahip olurlar. Benzer
olarak, kurumlara özel oluşturulan
e-imzalar (mali mühür) kurum
kimliklerinin elektronik ortamda
ibraz etmelerine imkân verdiğinden,
şirket olarak yapılması gereken
mükellef işlemleri elektronik
ortamda çok kısa bir süre içinde
gerçekleştirilebilmektedir.
Sonuç
Elektronik imza olgunlaşmış
hukuksal altyapısı ile Türkiye’de
en yaygın olarak kullanılan
elektronik uygulama olarak
karşımıza çıkmaktadır. Elektronik
imza, fiziksel belgenin üzerindeki
ıslak imzanın elektronik
ortamdaki hukuksal geçerliliği
olan karşılığıdır. E-imzanın
yaygınlaştırılması için Başbakanlık
Genelgesi ile görevlendirilmiş olan
Kamu SM, ülke içinde ve dışında
çalışmalar, farkındalık eğitimleri ve
çalıştayları düzenleyerek, mevcut
teknolojilerin daha yaygın ve etkin
kullanılması için çalışmaktadır.
Kamu SM’nin diğer bir amacı da
mevcut teknolojilerin geliştirilmesi
ve yenilerinin araştırılmasıdır.
Yapılan çalışmaların sonucunda
ortaya çıkan e-imza ve
benzer teknolojiler ülkemize,
kurumlarımıza ve vatandaşlarımıza
başta zaman olmak üzere,
daha güvenli işlem yapma,
sahteciliğin en aza indirgenmesi,
iş gücü kazancı ve maliyetlerin
düşürülmesi konularında ciddi
avantajlar sağlamaktadır.
33
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Yüksel ÖZTEKİN
HAVELSAN - Hava Elektronik Sanayii
Yönetim Kurulu Başkanı
Günümüzde
bilgi-yazılım
teknolojileri, tek bir
bireyden, devletin
ve devletlerin tüm
yaşamlarını, koordine
ve kontrol eden
görünmeyen bir
güç olmakla birlikte,
aynı zamanda bir
savaş aracı olarak da
kullanılabilir. 34
Siber güvenlik
stratejik
önceliğimizdir
Haberleşme bilgi ve iletişim
alanında gerçekleştirilen
yatırımların ekonomimize katkıları
ve Türkiye’nin küresel rekabetteki
konumuna etkileri
Çağımızın gerektirdikleri ve
teknolojinin baş döndüren
gelişimi, ülkeleri ve dolayısıyla
şirketleri bu alana yoğunlaşmaya
yönlendirmiştir. Haberleşme, bilgi
ve iletişim alanında ülkeler, yapılan
yatırımlarla çağı yakalamak
ve hatta ihtiyaçların bir adım
ötesine geçmek için bir yarış
içerisindedirler.
Bu yarış, şüphesiz iktisadi
olarak da şirketler ve ülkelere
önemli bir girdi sağlamakta,
hatta ülkemiz gibi hedef koymuş
ülkelerde belirleyici bir unsur
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünyada bilişim pazarı 4000 milyar
dolarlık dev bir sektör halindedir.
Türkiye’ye baktığımızda ise bu
rakam 60 milyar dolar civarında
seyretmektedir.
2011 yılında başlayan dördüncü
sanayi devrimi (Sanayi 4.0) ile
birlikte hayatımıza giren yeni
olgular ve yeni teknolojiler ile
yapılan yatırımların da önümüzdeki
yıllarda hem Türkiye hem de dünya
pazarında artış göstereceğini ön
görüyorum. Dünyadaki büyüyen
eğilim “nesnelerin interneti” (IoT)
ile şu anda üst seviyelere varan
4,5G ve 5G teknolojilerinin bize ve
hayatımıza getireceği değişiklikler
şüphesiz ciddi yatırımlar ile
ulaşılacak sonuçlardır. Sadece
mobil operatörler için Türkiye’nin
4,5G yatırımı şimdiden 15 milyar
lirayı aşmış durumda. Bunun
yanında 4,5G projelerini de
yakından takip ediyoruz.
Türkiye, alt kırılımlarında
haberleşme ve bilişimin de
bulunduğu Küresel Rekabetçilik
Endeksine göre inovasyon
alanında ilk 60 ülke arasında. Tabii
bu rakamı daha üst seviyelere
çıkarmak için hem devlet hem de
şirketler olarak üzerimize düşeni
yapmaya gayret ediyoruz.
Sonuç olarak bu yatırımlar yolu ile
yerli ve milli ürünlerin üretilmesi,
öncelikle Türkiye’de kendi
pazarımızda payımızı artırması
yanı sıra yurt dışı pazarlarından da
pay almamızı sağlayacaktır.
Altyapı yatırımlarının siber
güvenliği için HAVELSAN’ın
katkıları
Günümüzde bilgi-yazılım
teknolojileri, tek bir bireyden,
devletin ve devletlerin tüm
yaşamlarını, koordine ve kontrol
eden görünmeyen bir güç olmakla
birlikte, aynı zamanda bir savaş
aracı olarak da kullanılabilir. Altyapı yatırımlarına ilişkin tüm
örnekler artık “Kritik Altyapı”
kavramında değerlendirilmekte
ve tüm dünyanın da güvenli bölge
olması gerektiği konusunda
mutabık kaldığı alanlardır.
Devletlerin hizmetlerini
sürdürebilmesi, aslında hayatın
devam edebilmesi için bu altyapı
noktaları hayati önem taşımaktadır.
Bu nedenle alışılagelmiş muharebe
sahalarının yanında ‘siber dünya’
yeni bir savaş sahası olarak kabul
edilmektedir. Ülkelerin strateji
belgelerine giren siber güvenlik
konusu Türkiye’de de Bakanlar
Kurulu Kararı olarak gündeme
gelmiş ve Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi’nde “ana yurt güvenliği”
kavramı içinde kendine yer
bulmuştur.
HAVELSAN, 1982 yılında kurulan
ve savunma sanayinde faaliyet
gösteren bir şirket olarak şimdiye
kadar üzerinde çalıştığı her
sistem ve uygulama yazılımının
bir parçası olarak projelerini,
bilişim güvenliğini ya da halen
kullanmakta olduğumuz tanımıyla
siber güvenliği göz önünde
bulundurarak gerçekleştirmiştir.
34 yılık bir birikim ve tecrübenin
verdiği yetkinlikte bir kuruluş
35
olan HAVELSAN’da “Siber
Güvenlik” konusu, devletin
konuya ilişkin mevzuatı ve
ülkenin de bu kapsamdaki
ihtiyaçları doğrultusunda
stratejik önceliklerimiz arasına
girmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfı’nın da
yönlendirmeleri ve destekleri
ile kaynaklarımızı siber güvenlik
stratejik alanına yönlendiriyoruz.
Öncelikli hedef olarak stratejik ve
kritik seviyedeki siber güvenlik
yazılımlarını ülkemizde eko-sistem
içinde yerli olarak geliştirmeyi;
aynı şekilde, siber güvenlik
hizmetlerini de yerli olarak vermeyi
hedefliyoruz.
Geçtiğimiz aylarda açılışını
gerçekleştirdiğimiz Siber
Savunma Teknolojileri Merkezi’nde
(SİSATEM) ürün geliştirmeden,
kurumların siber güvenliğe dair
ihtiyaçlarına kadar, 7/24 esasına
dayalı bir çalışma temposu ile
36
hizmet sunuyoruz. SİSATEM’de
ayrıca kötücül yazılım analizi
hizmeti veriyor ve kurumların
siber güvenlik alanındaki eğitim
beklentilerini karşılıyoruz.
HAVELSAN kurulduğu yıldan beri
kuruluş amacına uygun olarak,
Türk Silahlı Kuvvetleri için hizmet
veren bir şirket. Bu görevin yanında
sivil alanda önemli çalışmalarda
da HAVELSAN güvenilir bir çözüm
ortağı olmayı başarmıştır.
imza atmıştır. “Kağıtsız devlet”
uygulaması kapsamında Ulusal
Yargı Ağı Projesi, Seçim Bilişim
Sistemi, Tapu Kadastro Bilgi
Sistemi Projesi gibi birçok
referans projenin altında imzamız
bulunmaktadır. Projelerimizin ortak
özelliği, kurum ve kuruluşların
daha etkin ve verimli hale
gelmesinin hedeflenmesidir.
Kullanıcılar ve vatandaşlara
daha iyi hizmet sağlamak adına
tüm sistemlerimiz entegre bir
şekilde kaynak ve süreç yönetimi
sağlamaktadır. Tüm sistemlerin
birbiri ile entegre olması da
etkin kullanım amacıyla birebir
örtüşmektedir. Yani tek bir sistem
üzerinden tüm bilgilere ulaşılabilen
bir yapı üzerinde bürokrasi de çok
daha az yaşanmakta, daha az iş ve
süre ile istenilen bilgilere güvenli
bir şeklide ulaşılabilmektedir.
Sivil alanda HAVELSAN, Türkiye’nin
en büyük E-devlet projelerine
Tüm çözüm, ürün ve
yetkinliklerimiz, büyük ölçekli
Tüm bu yeteneklerimize ek
olarak proje bazında kullanıcının
ihtiyaçlarına özel kritik tesis
güvenliği projelerimizi de hayata
geçiriyoruz. HAVELSAN’ın hedefi,
Siber Güvenlikte ülke için bir
Mükemmeliyet Merkezi olmaktır.
HAVELSAN’ın E-devlet projelerine
katkıları
Hedefimiz HAVELSAN’ı bir dünya
markası yapmak
HAVELSAN, kuruluş amacına
uygun olarak önceliğini her zaman
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyaçlarını karşılamak üzerine
kurgulamaktadır. Bunun yanında
sahip olduğumuz imkân ve
yetkinlikleri, kaynakların verimli
kullanılması ve devletimizin
önem ve öncelikleri kapsamında
sivil sektörün de hizmetine
sunmaktadır. Bugün, Komuta
Kontrol ve Savaş Sistemleri,
Simülasyon, Eğitim ve Teknolojileri,
Siber Güvenlik ve Bilgi Teknolojileri
alanlarında yerli ve millî
üretime yönelik faaliyetlerimizi
sürdürmekteyiz.
HAVELSAN
Türkiye’nin 2023 yılı
hedeflerine katkı
sağlamak üzere
katma değeri yüksek
teknolojik alanlara
gerekli yatırımlarını
yapmaktadır.
proje yönetimi ile süreç analizi
ve iyileştirme esaslarına
uygun şekilde yürütülmektedir.
HAVELSAN, e-dönüşüm alanında
da diğer alanlarda kazandığı bilgi
ve birikimi kullanmak için pozisyon
almaktadır.
Bunun yanında e-devlet
sistemlerinin, güvenliğin
sağlanması şartıyla HAVELSAN
gibi birkaç şirketin de içinde
bulunarak tasarlanmasının,
oluşturulacak iş ekosistemi
ile ülkenin tüm kaynaklarını
kullanarak üretilmesinin de
oldukça olumlu bir adım ve karar
olduğu görüşündeyim.
Öte yandan e- dönüşüm konusunda
böyle tecrübelerimiz varken,
bu sistemlerin ve kazanılan
yeteneklerin başka ülkelerdeki
projelere taşınmasının da
HAVELSAN’ın hedefleri arasında
olduğunu ifade etmek isterim.
Ülkemizi geleceğe taşıyacak
teknolojileri kazandırabilmek
için HAVELSAN bünyesindeki
çalışmalarımızın yanında üniversite
sanayi iş birliğini geliştirmek de
önemsediğimiz bir olgudur. Bu
nedenle öncelikle ARGE olmak
üzere teknolojik alanlara yatırım
yapmak şirketimizin hedefleri
arasındadır. Bunun yanında
uluslararası arenada söz sahibi
olabilmek için yerli markalar
yaratmak zorunda olduğumuzun
bilinci ile HAVELSAN markasını
bir dünya markası yapma çabamız
her zaman devam edecektir.
HAVELSAN Türkiye’nin 2023 yılı
hedeflerine katkı sağlamak üzere,
katma değeri yüksek teknolojik
alanlara gerekli yatırımlarını
yapmaktadır. Geleceğe güvenle
bakıyoruz.
Bu kapsamda ihtiyaç olan her
alanda ülkemizin geleceğin
teknolojilerine sahip olması için
çalışmalarımız devam edecektir.
HAVELSAN 34 yıldır olduğu gibi
bundan sonra da güvenilir bir
paydaş olarak kendisine verilen
değer ve güvenin gereğini yerine
getirmeye devam edecektir.
37
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Mehmet Ali AKARCA
Türk Telekom
Kurumsal İş Birimi
CEO
Türk Telekom,
Türkiye’de dijital
devrimin öncüsü
Türk Telekom’un
iletişim teknolojilerini
ve çözümlerini
kullanan şirketler;
bir yandan tasarruf
sağlayıp gelirlerini
diğer yandan da
işletme risklerini
azaltıp küresel
rekabette güçlerini
artırıyorlar.
38
Günümüz dünyasında teknolojiye
yapılan her yatırım ülke
ekonomisine katma değer olarak
geri dönüyor. Teknoloji sayesinde
sağlık sektöründen tarım
sektörüne kadar her sektörde elde
edilen verimlilik, sürdürülebilir
ekonomik büyümeyi ve toplumsal
gelişimi beraberinde getiriyor.
Dijital dönüşümü gerçekleştirebilen
kurumlar verimliliğini artırıyor, hız
kazanıyor, operasyonel süreçlerini
iyileştiriyor. Daha da önemlisi
ulusal ve uluslararası arenada
söz sahibi olarak rekabet gücünü
artırıyor.
Türk Telekom olarak entegre
yapımız sayesinde uçtan uca
sunduğumuz çözümlerimiz ile
kurumsal müşterilerimizin ihtiyaç
duyduğu tüm hizmetleri tek çatı
altında veriyoruz. Bu sayede
Türkiye’deki şirketleri geleceğe
taşıyor, ekonomimize katkı
sağlıyoruz.
Sunduğumuz iletişim teknolojilerini
ve çözümlerini kullanan şirketler;
bir yandan tasarruf sağlayıp
gelirlerini artırırken diğer yandan
da işletme risklerini azaltıp
küresel rekabette güçlerini
artırıyor. Şirketlerimizin Türk
Telekom teknolojisi ile aynı
zamanda bölgenin lideri olmasını
hedefliyoruz ve yeni nesil
şirketlerle daha güçlü Türkiye olma
vizyonunu gerçekleştirme yolunda
hep beraber ilerliyoruz.
Otomotiv sektöründe
internete bağlı
akıllı otomobiller
ve toplu taşıma
araçlarında internet
hizmetleri daha da
yaygınlaşıyor.
4.5G teknolojisi neler getiriyor
Genişbantta fiber ile başlayan
yüksek hızda bağlantı teknolojisi,
1 Nisan itibariyle hayatımıza giren
4.5G ile mobil şebekeye de taşındı.
Mobilde artan hız ve kapasite
birçok faydayı da beraberinde
getirdi. Var olan servisler çok daha
verimli hale gelirken, yeni pek
çok servis ve çözüm de hayata
geçmeye başladı.
4.5G teknolojisi ile birlikte artık
mobil şebeke üzerinden bulut
servislerine erişmek ve bu
servislerden dosya indirmek çok
daha hızlı ve kolay hale geldi. 4.5G
ile iş ve şirket uygulamalarına daha
hızlı erişim sağlanmaya başlarken,
yoğun veri transferi gerektiren,
zengin içerikli uygulamalar
yaygınlaşmaya başladı. Veri
merkezlerine ulaşımda, büyük
verinin kullanımında ve makineler
arası iletişimde daha hızlı ve
yüksek kapasiteli erişim, şirketlere
verimlilik artışı, maliyet avantajı ve
müşteri memnuniyeti gibi pek çok
olumlu geri dönüş sağladı.
Örneğin, perakende sektörünün
iletişim mecraları ve mağazalarının
dijitalleşmesinde 4.5G’den
sağladığı faydaya birlikte şahit
oluyoruz. Otomotiv sektöründe
internete bağlı akıllı otomobiller ve
toplu taşıma araçlarında internet
hizmetleri daha da yaygınlaşıyor.
Nesneler arası iletişimle şehirler
de daha akıllı hale geliyor, entegre
çözümlerle güvenlikten sağlığa,
eğitimden ulaşıma pek çok konuda
fayda sağlanıyor.
Türk Telekom’un yaptığı yatırımlar
Türk Telekom olarak “Fiber
Güçlü 4.5G” hizmetiyle müşteri
deneyiminde yepyeni bir dönem
başlattık. Türkiye’nin her köşesine
ulaşan 214 bin kilometre fiber
ağımızın üzerine 4.5G hizmetimizi
de ekledik.
Ancak, hedefimiz sadece fiber
ağımızı yaygınlaştırmak değil,
mevcut fiber altyapıdan en
yüksek verimi almak öncelikli
hedeflerimiz arasında yer alıyor.
4.5G ile başlayan dönemde,
sunduğumuz Fiber Güçlü 4.5G
39
Şehirleri akıllandıran
uygulamalarımızla
trafik bekleme
süresinde ve kaza
görülme oranlarını
azaltan ve trafik
akışını rahatlatan
uygulamalar
sunuyoruz.
hizmetiyle müşterilerimize, en
yüksek hız, kapasite ve kaliteli
hizmet vermeyi hedefliyoruz.
Türkiye’nin neresinde olursa olsun,
Türk Telekom müşterileri, en
yüksek performansı, en güvenilir
ve kesintisiz bağlantıyı bizimle
yaşıyor. Türk Telekom olarak
4.5G’de abone başına hem en geniş
frekans aralığına hem de kaliteyi
kesintisiz bir şekilde sunabilmek
için 4.5G baz istasyonlarını
81 ilde çepeçevre saran fiber
ağ avantajımızı Nokia, Korea
Telekom gibi dünyanın önde gelen
teknoloji devleriyle yaptığımız iş
birlikleriyle de destekliyoruz. Bu iş
birlikleriyle güçlendirdiğimiz GiGA
4.5G teknolojisi sayesinde ulaşım,
sağlık, güvenlik, enerji, perakende,
eğitim ve finans gibi birçok
sektörde farklı uygulamalarımız
ve özel servislerimizle Türkiye’nin
dijital devrimine öncülük etmeye
devam ediyoruz.
Kamu güvenliği ve insan yaşamına
katkı projeleri
Türk Telekom olarak geleceğin
yaşam şeklini bugüne taşıyacak
ve insanların hayatlarına değer
katacak çözümler üretiyoruz.
40
Akıllı şehir çözümlerimiz ile
güvenlik, verimlilik, ekonomi,
çevresel duyarlılık ve yaşam
kalitesi gibi konularda şehirlere
ve dolayısıyla vatandaşlarımıza
önemli katkılar sağlıyoruz.
Şehirleri akıllandıran
uygulamalarımızla trafik bekleme
süresinde ve kaza görülme
oranlarında Akıllı Kavşak, Trafik
Elektronik Denetleme SistemiTEDES ve Öncelikli Geçiş,
Akıllı Durak ve Akıllı Otopark
çözümleriyle trafik sorununu
azaltan ve trafik akışını rahatlatan
uygulamalar sunuyoruz.
MOBESE çözümleriyle suç
oranlarını azaltacak güvenlik
sistemlerine sahibiz. Üstelik tüm
bunları bir arada ve tamamen
birbirine uyumlu bir şekilde,
kolay yönetilebilir şekilde hayata
geçiriyoruz.
Akıllı Ulaşım, Akıllı Enerji, Akıllı
Çevre, Akıllı Güvenlik, Akıllı Yaşam,
Akıllı Sağlık başlıkları altında
hayata geçirdiğimiz Akıllı Şehir
uygulamalarımız ülke ekonomisine
Türkiye’yi bir bilgi ve
iletişim teknolojileri
merkezi haline
getirmek için Türk
Telekom cesur
adımlar atıyor.
ciddi ölçüde kaynak tasarrufu
sağlıyor. Örneğin akıllı şehirlerle
sokak aydınlatma giderlerinin
azalmasını sağlıyoruz.
Akıllı cihazları birbirine bağlayarak,
karmaşık şehir yaşamında
insanlarımız için pek çok kolaylık
sağlıyoruz.
4.5G’nin Akıllı Ulaşım
Sistemlerine katkıları
4.5G teknolojisinin getirdiği hız
ve kapasite ile yüksek miktarda
verinin kesintisiz iletişimi pek
çok sektörde olduğu gibi ulaşım
alanında da birçok yeniliği ve
kolaylığı beraberinde getiriyor.
Ulaşım altyapıları ve bu altyapı
üzerine kurulu ulaşım sistemleri,
bu hız ve kapasite sayesinde her
yerden ve anlık olarak doğru
bilgiyi alıp işleyerek anlamlı
bir çıktı oluşturarak çözümler
üretebiliyor. Bu sayede trafiğin
anlık takibinden, boş otopark
alanlarının belirlenmesine, trafik
yoğunluğunun olduğu kavşakların
analiz edilip sinyalizasyon
sisteminin düzenlenmesinden,
güvenlik takip çözümlerinin
anlık görüntülenmesine kadar
birçok uygulama hizmet olarak
sunulabiliyor. Yaşanan problemler
merkezi olarak tek bir noktadan
takip edilerek anlık olarak
müdahale edilebiliyor.
Ayrıca akıllı takip teknolojileri
ile elde edilen verilerin büyük
veri entegrasyonu pek çok
sektör için işlerini daha rasyonel
yönetmelerine imkân sağlıyor.
Toplu taşımada bekleme süreleri
en aza indirilirken, şehirlerarası
yollarda mal ve hizmet sağlayıcılar
araçlarını anlık takip edip
güvenli ve ekonomik bir sistem
oluşturabiliyor.
Türk Telekom’dan cesur adımlar
Türkiye, 78 milyona ulaşan
nüfusuyla bölgesinin en büyük ve
en hızlı gelişen telekomünikasyon
pazarlarından biri. Biz de bu
pazardaki en büyük oyuncuyuz.
Türkiye’nin sahip olduğu büyük
potansiyelden faydalanarak
ülkemizde dijital devrimi
gerçekleştirmek amacıyla
yatırımlarımıza hız kesmeden
devam ediyoruz. Türkiye’nin
güçlü potansiyeline yakışır bir
teknolojik dönüşüm yolunda bilgi
ve iletişim teknolojilerindeki
uzmanlığımızla, inovasyonu
merkeze alan yatırımlar
gerçekleştiriyoruz. Türkiye’yi
bir bilgi ve iletişim teknolojileri
merkezi haline getirmek için cesur
adımlar atıyoruz. Türkiye’nin 81
ilinde, 33 bini aşkın çalışanımızla
çok büyük bir aileyiz. Geçmişte
ve bugün olduğu gibi gelecekte
de Türkiye’nin dijital devrimi ve
istikrarlı ekonomik büyümesi için
yatırımlarımıza hız kesmeden
devam edeceğiz.
41
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
İlker KURUÖZ
TURKCELL
Genel Müdür Yardımcısı
Şirketler ve
çalışanlar için her
yerin ofis haline
geleceği bir dünyaya
geçiş yapıyoruz.
Yeni teknoloji hayatı
kolaylaştıracak
Son yıllarda teknolojideki hızlı
ilerleme ile birlikte hemen her
sektör değişmeye başladı ve
yeni iş alanları açıldı. 4.5G ile bu
değişim daha da hızlanıyor. Mobil
internetteki hız ve kapasitelerin
artması, iş yapma şekillerini de
değiştirecek. Telekom sektörü ise
bu değişimin itici gücü durumunda.
4.5G aynı zamanda önümüzdeki
birkaç yılda yaygınlaşacak
teknolojilerin önünü açacak
olması açısından da önemli bir
42
teknoloji. Genişbant yatırımları
ve olanakları genişledikçe
klasik altyapı yatırımlarına olan
ihtiyaç da azalıyor. Genişbant
penetrasyonundaki her %10’luk
artış yeni girişimci sayısını
da sırasıyla %21, %12 ve %8
oranında artırıyor. Turkcell olarak
kurduğumuz bu güçlü 4.5G
altyapısı, bireysel kullanıcılarımızın
mobil deneyimini bir üst seviyeye
taşırken, şirketlerimizin de global
rakipleri ile rekabet etme gücünü
artırmaya yardımcı olacak.
Yeni teknoloji neler getiriyor
Turkcell olarak müşterilerimize
fiber hızında sunmaya başladığımız
4.5G teknolojisi yaşamımızı
daha şimdiden kolaylaştırmaya
başladı. 4.5G ile mobil cihazlardan
gerçekleştirdiğimiz pek çok işlemi
çok kısa sürelerde ve çok düşük
gecikme süreleri ile yapmak
mümkün hale geliyor. Örneğin
3G’de 2GB’lık bir videoyu yaklaşık
780 saniyede, yani 13 dakikada
indiriyorduk, 4.5G ile bu süre 54
saniyeye düşüyor. Yine 3G ile
347 saniyede upload ettiğimiz
bir videoyu 4.5G ile 40 saniyede
yükleyebiliyoruz. Diğer yandan
şirketler ve çalışanlar için her yerin
ofis haline geleceği bir dünyaya
geçiş yapıyoruz. Çalışanlar
işlerini her yerde ve kesintisiz
yürütebilecek, ihtiyacı olan bilgilere
ve dosyalara anında ulaşabilecek.
Dosyalarımızı indirmek yerine
anında çevrimiçi olarak
ulaşabiliyoruz. Gündelik hayatta
da artık birçok işimizi daha yoğun
şekilde mobil cihazlardan yapmaya
başlayacağız, bu da kullanım
alışkanlıklarımızı ve tüm sektörleri
dönüştürmeye devam edecek. 4.5G
aynı zamanda önümüzdeki birkaç
yılda yaygınlaşacak teknolojilerin
önünü açacak olması açısından da
önemli bir teknoloji.
43
2018 yılı sonuna
kadar toplamda 18
milyar TL’lik yatırım
miktarına ulaşmayı
öngörüyoruz.
2015’ten 2018’e kadar
yapacağımız yatırım
yaklaşık 175 bin
kişiye dolaylı istihdam
yaratacak.
Kullanıcılara sunulacak avantajlar
1G ile birlikte yüzyıla yakın bir süre
kullanılan sabit telefonun mobil
hale gelmesine tanıklık ettik. 2G
ve 3G ile birlikte ise internet mobil
hale geldi. Özellikle 3G ile birlikte
mobil internet hızlarının artması,
akıllı telefon dünyasında yaşanan
büyük değişimlerle birleşince
cebimizdeki telefonlar birer
bilgisayara dönüştü. Günümüzde
ise sadece telefonların veya
internetin mobil hale gelmesi
44
sürecinde yaşadığımızdan çok
daha büyük bir değişimle karşı
karşıyayız. Artık içerisinde
yaşadığımız dünyanın tamamı
mobil hale geliyor. İnsanlardan
sonra cihazlar da birbirleri ile
konuşmaya başladı. Akıllı ev
bileşenlerinden akıllı arabalara
ve önümüzdeki dönemde daha
da yaygınlaşmasını beklediğimiz
drone’lara kadar milyarlarca cihaz
birbiri ile konuşacak ve bu değişim
kaçınılmaz olarak sektörleri de
dönüştürecek. Örneğin, evinize
kurduğunuz onlarca farklı sensör
ile evinizin sıcaklığından nemine,
kapı ve pencerelerin açık olup
olmadığından hangi odada hangi
lambanın çalışır durumda olduğuna
kadar birçok bilgiye uzaktan
erişebilecek ve yöneteceksiniz.
Aynı anda arabanızla iletişim
kurabilecek veya annebabanızın o günkü tansiyon ve
şeker ölçümlerini kendi cep
telefonunuzdan görebileceksiniz.
Elbette böyle bir dünyada sizin
hayatınızı kolaylaştırmak için
sürekli çalışmakta olan milyarlarca
cihazın bir şekilde birbirleri ile
iletişim kurması ve topladıkları
verileri size ulaştırmaları
gerekiyor. Bu da ancak güçlü
bir mobil internet altyapısı ile
mümkün.
Turkcell’in 4.5G teknolojisi
yatırımları
Turkcell olarak 2015 yılında
yaptığımız toplam 7 milyar 751
milyon TL yatırımla rekor kırdık.
4.5G’ye yönelik yatırımlarımız
önümüzdeki dönemde de aralıksız
sürecek. 2018 yılı sonuna kadar
toplamda 18 milyar TL’lik yatırım
miktarına ulaşmayı öngörüyoruz.
2015’te yaptığımız ve 2018’e kadar
yapacağımız yatırım yaklaşık
175 bin kişiye dolaylı istihdam
yaratacak. Elbette bu yatırımın
yanında Türkcell ekibinin özverili
çalışmasını da göz ardı edemeyiz.
4.5G’de dünyanın en güçlü
altyapısını kurmak için yola çıkan
ekiplerimiz 1 milyon saatten fazla
çalıştı, 790 bin kilometre yol kat
etti; hatta bazı yerlerde eksi 30
derecelere varan hava şartlarında
kurulumlar yaptı.
Kamu güvenliği ve yaşama katkı
projeleri
Turkcell’de 4.5G destekli akıllı
telefon penetrasyonumuz %25’lere
gelmiş durumda. Turkcell olarak
şebekemizdeki 4.5G uyumlu akıllı
Şehirleri akıllı hale
getirmek için de uzun
zamandır çalışıyoruz.
En önemli adımı
Gaziantep’te attık ve
Gaziantep’te birçok
alanda akıllı şehir
uygulamalarımızı
hayata geçirdik.
telefon kullanımını artırmak için
de uzun zamandır çalışıyoruz.
2014 ve 2015 yıllarında lanse
ettiğimiz 4.5G destekli T50 ve T60,
çok önemli bir başarı yakalayarak
4.5G destekli akılı telefon
penetrasyonunu önemli oranda
artırdı. Buna ek olarak 2015 yılı
başından itibaren de sürekli 4.5G
destekli akıllı telefon kampanyaları
düzenleyerek, müşterilerimize
her bütçeye 4.5G’li akıllı telefon
modellerini sunuyoruz. Ayrıca
şu anda Turkcell’de satılan tüm
akıllı telefonlar da 4.5G uyumlu.
Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı
Turkcell deneyimini çok daha
üst seviyelere çıkarmak için de
özellikle ürün servislerimizin
kullanım deneyiminde ciddi
geliştirmeler yaptık. En fazla
frekansa sahip olmamız bize
esnek bir oyun alanı sunarken
BİP, Turkcell TV+, Akıllı Depo
gibi servislerimiz için de
çok daha ileri bir kullanıcı
deneyimi sunabiliyoruz. Ayrıca
müşterilerimize sunduğumuz
kotadan yemeyen servislerimiz
de 4.5G ile farkımızı daha fazla
göstereceğimiz başka bir alan
olacak. 4.5G kamu güvenliği
alanında da önemli faydalar
sağlayacak. Örneğin LTE Broadcast
gibi bir servisle acil durumlarda
belirli bölgelerdeki herkese
aynı bilgi ulaştırılabilecek. Yine
gecikme sürelerinin azalması ve
kapasitelerinin artması ile birlikte
makineler artık milisaniyelere
varan kısa sürelerde birbirleri
ile iletişim kurabilecek. Bu da
özellikle sağlık ve ulaşım ve
güvenlik çözümleri alanında
çok kritik öneme sahip. Kamu
güvenliği alanında farklı
mobil uygulamalarının da
yaygınlaşacağını öngörüyoruz.
4.5G’nin Akıllı Ulaşım
Sistemlerine katkıları
Akıllı cihazlar, evler, araçlar,
trafik takip sistemleri, duraklar,
istasyonlar, havalimanları,
elektrik/su şebekeleri ve daha
nicesi derken; aslında tüm bu
teknolojiler bir bütün olarak
içerisinde yaşadığımız şehirleri
akıllı hale getiriyor. Bir şehri
akıllı hale getirmek ise önemli bir
planlama ve çalışma gerektiriyor.
Turkcell olarak şehirleri akıllı hale
getirmek için de uzun zamandır
çalışıyoruz. Bir şehri her alanda
akıllı şehir haline getirmek içinse
en önemli adımı Gaziantep’te attık
ve Gaziantep’te birçok alanda
akıllı şehir uygulamalarımızı
hayata geçirdik. Turkcell olarak
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne
8 ana başlık altında onlarca farklı
teknolojik çözüm sunuyoruz.
Bu çözümler sayesinde hem
şehrin bütçesinden milyonlarca
lira tasarruf ediliyor hem de
doğal kaynakların verimli
kullanımı sağlanıyor. Şimdi
4.5G ile akıllı şehir dönüşümü
de hızlanmaya başlayacak.
En önemli faydalarından biri
de kent sakinlerinin yaşam
kalitesinin önemli ölçüde artması.
Önümüzdeki dönemde hem bu
şehirlerdeki çözümlerimizin hem
de akıllı şehirlerin sayısını artırmak
için çalışmalarımız devam ediyor.
SIM kartlarda 4.5G’ye göre
ücretsiz değişim
Son olarak 4.5G’ye henüz
geçmemiş müşterilerimizin bu
teknolojiyi kullanabilmeleri için
iki önemli ayağın hazır olması
gerektiğini hatırlatmak isterim.
Birincisi akıllı telefonunuzun 4.5G’yi
desteklemesi ki bunun için Turkcell
olarak uzun zamandır her bütçeye
uygun 4.5G destekleyen akıllı
telefon kampanyaları düzenliyoruz.
İkinci olarak da SIM kartların
bu teknolojiyi desteklemesi
gerekiyor. Biz burada Turkcell
olarak müşterilerimizin SIM
kartlarını 4.5G destekli SIM kartlar
(USIM) ile ücretsiz değiştiriyoruz.
Turkcell’liler 2222’ye 4.5G yazıp
SMS göndererek veya Turkcell.
com.tr üzerindeki 4.5G sayfasını
ziyaret ederek de akıllı telefon ve
SIM kartlarının 4.5G teknolojisini
destekleyip desteklemediğini
sorgulayabiliyorlar.
45
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Gökhan ÖĞÜT
Vodafone Türkiye
CEO
Hem sektörümüzün
hem de ülkemizin
büyümesinde 4.5G
ve sonrasında
gelecek yeni
nesil genişbant
teknolojilerin önemli
payı olacak.
4.5G ile rekabet
gücümüz artacak
Telekomünikasyon sektörü, özellikle
2000’li yılların başından bu yana
çok hızlı gelişti. Geçen 10 yıla
baktığımızda, anlatılacak hikâyelerin
başında, mobil genişbant
teknolojilerinin hayatımıza hiç
çıkmamak üzere girmesini, akıllı
telefonların kitleselleşmesini, mobil
uygulamaların hayatımızın yeni
gerçeği haline gelmesini, mobil
iletişimle birey ve kurumların
hayatlarının kolaylaşmasını ve
rekabet güçlerinin artmasını
sayabiliriz.
Sabit ve mobil iletişim
teknolojilerinin iç içe geçerek
yarattığı fırsat alanları ve tüm
bu olanaklara tek bir akıllı
cihaz üzerinden erişme imkânı,
46
elektronik haberleşmeyi ve
özellikle mobil genişbandı günlük
hayatın ayrılmaz bir parçası haline
getirdi. Mobil iletişim teknolojileri,
sadece haberleşme ihtiyaçlarımızı
karşılamakla kalmıyor; sağlıktan
tarıma, finanstan eğitime, yenilikçi
hizmetler sunarak, yatay kestiği
sektörlerde sağladığı verimlilik
artışıyla ekonomik büyümenin de
lokomotifi oluyor.
Sektörümüzün kendisi haricinde
temas ettiği endüstrilerde yarattığı
çarpan etkisine yönelik farkındalık
arttıkça sektörümüze yapılan
yatırımların artacağını diğer
yandan giderek artan akıllı cihaz
ve mobil veri kullanımının etkisiyle
sektörümüzün geçen yıllarda
olduğu gibi ekonomik büyümenin
üzerinde bir artış oranı ile ivme
kazanacağını öngörüyoruz.
Hem sektörümüzün hem de
ülkemizin büyümesinde 4.5G ve
sonrasında gelecek yeni nesil
genişbant teknolojilerin önemli
payı olacak. Yeni nesil genişbant
teknolojileri ile devletler, kurumlar
ve bireyler, daha etkin ve daha
rekabetçi iş süreçlerine sahip
olabiliyor. Bu da doğal olarak
ekonomik büyümeye yansıyor.
Genişbant hizmetlerindeki her
%10’luk artış, gelişmekte olan
ülkelerin ekonomik kalkınmasını
%1,5 oranında yükseltiyor.
Genişbant, iş modellerinin bir
parçası haline gelmeye devam
ettikçe bu oranın daha da
yükseleceğini öngörmek zor
değil. 4.5G, gelecek teknolojilerle
dijital ekonomi ve istihdam
yaratılmasında önemli bir adım.
4.5G ile birlikte Türkiye’nin
Dijital Dönüşüm’ü hızlanacak ve
ekonomimizde sıçrama yaratacak
bir etki yaratması mümkün olacak.
Bu da ülkemizin rekabet gücü
açısından büyük önem taşıyor.
4.5G teknolojisi ve avantajları
4.5G ile mobil iletişimde yeni
bir dönem başladı. Kullanıcılar,
daha hızlı, yaygın ve kapasiteli bir
internet deneyimi yaşayabiliyor.
Bu teknolojiyle ses ve veri aynı
anda aynı şebekede taşınıyor. 4.5G
sayesinde 3G’nin en az 10 katı
hızlara ulaşabiliyoruz. 3G ile 100
milisaniye civarında olan gecikme
süresi 4.5G teknolojisiyle yaklaşık
10 milisaniyeye düşüyor. Örneğin
çift taşıyıcılı 3G teknolojisiyle 1 saat
15 dakikada indirilebilen bir Bluray film dosyası, 4.5G teknolojisinin
sunduğu maksimum hız sayesinde
sadece 11 dakikada indirilebiliyor.
4.5G ile kullanıcıların, talep ettiği
içerikler eskiye göre çok daha
hızlı bir şekilde akıllı cihazlarının
ekranına gelirken, karşı tarafa
gönderilen, örneğin banka işlemleri
dolayısıyla verilen komutlar gibi
işlemler de eskiye göre çok daha
hızlı bir şekilde hayata geçiyor.
4.5G, kullanıcıların sosyal medya
deneyimini de farklılaştırıyor.
Kullanıcılar, daha hızlı sosyal
medya deneyimiyle en özel anlarını
anında sevdikleriyle paylaşabiliyor.
Daha hızlı ve kaliteli videolar
izleyebildikleri gibi bu videoları
paylaşma hız ve kaliteleri de daha
yüksek oluyor. Tüketiciler, 4.5G
ile bulut servisleri üzerinde geniş
bir depolama alanına da sahip
olabiliyor. Akıllı telefonlarındaki
fotoğraf, video ve diğer dosyaları
bulutta paylaşabiliyorlar. Ayrıca
4.5G ile ses taşımayı mümkün
kılan VoLTE teknolojisi sayesinde
HD kalitesinde ses görüşmeleri
yapabiliyorlar.
Vodafone’un 4.5G teknolojisi
yatırımları
Ülkemizde yaşanan Dijital
Dönüşüm’ün yeni bir evresi olarak
4.5G ile mobil
iletişimde yeni bir
dönem başladı.
Kullanıcılar, daha hızlı,
yaygın ve kapasiteli
bir internet deneyimi
yaşayabiliyor.
47
4.5G’yi hayata
geçirebilmek için son
2 yılda ihale bedeli
dahil olmak üzere 5
milyar liralık yatırım
yaptık. Türkiye’de
toplam yatırımlarımız
10 yılda 17 milyar
TL’ye çıktı.
gördüğümüz 4.5G için önce hayal
ettik, sonra hazırlıklarımızı yaptık
ve yatırımlarımızı gerçekleştirdik.
Türkiye’deki 10. yılımızı 4.5G gibi
büyük ve anlamlı bir yatırımla
taçlandırmanın heyecanı içindeyiz.
4.5G, bizim satın almadan sonraki
ikinci en büyük yatırımımız. 4.5G’yi
hayata geçirebilmek için son 2 yılda
ihale bedeli dahil olmak üzere 5
milyar liralık yatırım yaptık. Böylece
Türkiye için toplam yatırımlarımız
10 yılda 17 milyar TL’ye çıktı.
Dünyada yeni nesil teknolojilerin
lider operatörlerinden biri olarak
faaliyet gösteriyoruz. Bugün 21
ülkede 4G, 5 kıtada ve 16 ülkede ise
4.5G hizmetini halihazırda veriyoruz.
Türkiye’de de Kasım 2013’te ilan
ettiğimiz “Dijital Dönüşüm Hareketi”
kapsamında çok önemli teknoloji
ve altyapı yatırımları yapıyoruz.
Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır gibi
büyük şehirler başta olmak üzere 17
bin baz istasyonumuzu SingleRAN
teknolojisiyle yeniledik. SingleRAN,
4G ve üstü teknolojilerle uyumlu bir
teknoloji. Dolayısıyla bu yatırımla
yeni nesil genişbant teknolojilerine
geçişi, yeni baz istasyonları
kurmaksızın, yazılım güncellemesi ve
basit donanım kapasite artırımlarıyla
tamamlayabiliyoruz. Ayrıca, Türkiye
Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ)
ile imzaladığımız anlaşmayı da
kapsayacak şekilde toplamda 300
milyon TL yatırım bedeline ulaşacak
fiber altyapımızı 2,5 katına çıkardık.
Bugün 17 bin kilometrelik fiber
48
altyapıya sahibiz. Diğer yandan 2010
yılından bu yana hız testlerimizi
aralıksız sürdürüyoruz. Son olarak
Vodafone’un 4.5G hazırlıklarını
paylaştığımız toplantıda, canlı
bağlantıyla Maslak’tan Tuzla’daki
Şebeke Operasyon Merkezi’ne
bağlanarak gerçekleştirdiğimiz hız
testinde Türkiye’de ilk kez 8 farklı
bandı birleştirerek 1.5 Gbps hıza
ulaştık.
Tüm bu hazırlıklarımız sonucunda
1 Nisan sabahı itibariyle tam 7
bin farklı çekim noktasında 4.5G
hizmetini Türkiye’deki en geniş
kapsamayla 81 ilin tamamında
vermeye başladık. Lansmandan
sonra ilk 15 günde toplam 4,6
milyon 4.5G abonesine ulaştık.
Kamu güvenliği ve yaşama katkı
projeleri
İş sürekliliğinin öncelikli gündem
maddeleri arasında yer alması
gerektiğine inanıyoruz. Güvenli
bir veri merkezi, sadece veri
kaybı, korsanlık girişimleri ve veri
bütünlüğünün korunması için değil,
yangın, sel gibi doğal felaketler
için de doğru adres. İyi bir bilgi
güvenliği planı, tüm endişeleri
ortadan kaldırabiliyor.
Vodafone olarak Türkiye’deki
teknoloji ve telekomünikasyon
sektöründe ISO 22301 belgesini
ve BS 25999 iş sürekliliği yönetim
sistemi belgesini alan ilk firmayız.
Müşterilerimize Vodafone Türkiye
Bulut Teknolojileri Üssü ile
kesintisiz ve güvenli bulut hizmeti
sağlamayı taahhüt ediyoruz. 80
milyon TL yatırımla Türkiye’nin en
büyük veri merkezini kurduk. Veri
merkezimiz; kriz yönetimi, bilgi
güvenliği, felaket kurtarma planları
gibi sayısız kriteri sağlayan önlem
ve uygulamalarla donatıldı. Dijital
Dönüşümü’nü mobil iletişim, bulut
bilişim, makineler arası iletişim
ve fiber internetle tamamlamış
olan iş dünyasına öncülük
etmeyi hedefliyoruz. Kurumsal
müşterilerimizin verilerini üstün
teknolojiyle güvenli şekilde
saklıyoruz.
Diğer yandan Vodafone İş Ortağım
çatısı altında bulut hizmetleri
sunuyoruz. Bulut ürünlerine sahip
olmanın ve yönetmenin çok daha
hızlı, daha kolay ve tek bir noktadan
olmasını istiyoruz. Dolayısıyla,
dijital işletmelerin dijital mağazası
olan www.yarinahazirimmarket.
com ile bulut ürünlerinin online
bir alışveriş sitesinden hızlıca
alınıp, otomatik olarak kurulmasını
sağlayan gerçek zamanlı bir
platform geliştirdik. Bu sayede
sanal sunucudan yönetim
hizmetlerine kadar kurumların
uçtan uca dijital gereksinimlerini
karşılayabiliyoruz. Temel ve
kompleks altyapı servisleri ve
entegrasyon desteğiyle Vodafone
İş Ortağım müşterilerine özel
uygulamalar geliştiriyoruz.
Sunucu barındırma, disk alanı,
yedekleme, sanal sunucu, yeni
nesil bulut servislerinde dünyanın
en gelişmiş bulut teknolojileriyle
hizmet veriyoruz. Bilgi işlem
süreçleri yönetiminde yazılım
güncelleme, sunucu kapasite takibi
ve yedekleme hizmeti sunuyoruz.
4.5G’nin Akıllı Ulaşım
Sistemlerine katkıları
Dünyadaki kaynaklar hızla
tükeniyor, mevcut şehir altyapıları
yetersiz kalıyor ve vatandaşların
beklentileri yükseliyor. Bu noktada,
yerel yönetimlerin bilgi işlem
altyapılarını kullanması zorunluluk
haline geliyor. Kamu hizmetlerinin
daha az maliyetle daha verimli
şekilde gerçekleşmesini
sağlayan akıllı dijital teknolojiler,
şehirlerde sürdürülebilir yaşamın
anahtarı oluyor. Vatandaşların
yaşamlarını kolaylaştırmak ve
hızlandırmak için ortak yaşam
alanı olan şehirlerin daha akıllı
hale getirilmesi gerekiyor. Akıllı
şehirlere “akıl” özelliğini bilgi
ve iletişim teknolojileri veriyor.
Bu nedenle, altyapıdan iletişime,
ulaşımdan aydınlatmaya, trafikten
park yerlerine, binalardan enerji
şebekelerine, yaşam alanlarımızı
merkezi bir şekilde yönetilebilir ve
akıllı hale getirmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin en büyük
veri merkezini kurduk.
Veri merkezimiz;
kriz yönetimi, bilgi
güvenliği, felaket
kurtarma planları
gibi önlem ve
uygulamalarla
donatıldı.
Akıllı şehirler, kendisini oluşturan
bileşenlerin hızlı ve koordineli
bir şekilde çalışarak hizmet
vermesiyle ortaya çıkıyor. Bunun
için de kesintisiz çalışan iletişim
altyapılarına ihtiyaç duyuluyor.
İletişim altyapıları, bu yönüyle,
akıllı şehirciliğin en önemli
bileşeni durumunda. Özellikle
fiber iletişim altyapısı, akıllı şehir
uygulamalarında olmazsa olmaz
bir altyapı dönüşümü sağlıyor. 4.5G
teknolojisi, özellikle yaygın fiber
ağıyla birleşerek yaşam alanları
için en hızlı ve güvenilir iletişim
hizmeti sunulmasını sağlayacak.
İzlenmesi gereken yeni yol
haritası
Ülke ve sektör olarak hedeflediğimiz
yatırımları ve istihdam oranlarını
hayata geçirmek, dünya dijitalleşme
liginin üst sıralarında yer almak
için atmamız gereken önemli
adımlar, izlememiz gereken bir
yol haritası var. Sektörümüzdeki
bazı yasal ihtiyaçların bu yol
haritasıyla giderilebileceğini
düşünüyoruz. Özellikle, genişbant
altyapı yatırımlarını bir memleket
meselesi olarak görmemiz
gerekiyor. Tüm paydaşlarla birlikte
Türkiye’nin geleceğe yönelik
ihtiyacını ortaya koymamız ve bir
konsensüs oluşturarak ortak bir
yol haritasında buluşmak suretiyle
bu ihtiyacı karşılamamız gerekiyor.
Sektörümüzün son yıllardaki hızlı
büyümesinin ardında Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu (BTK) tarafından alınan
yerinde politika kararları önemli
rol oynadı; biz bu ivmenin artarak
devam edeceğine inanıyoruz. Bugün,
gerek baz istasyonları arasındaki
transmisyon ihtiyacını giderecek
gerekse giderek artan sabit
genişbant talebini karşılayacak en
önemli unsur fiberdir. Fiber, Sayın
Bakanımız Binali Yıldırım’ın da tüm
muhataplarına “seferberlik” çağrısı
yaptığı bir konudur. Türkiye 4.5G ile
mobil iletişimde önemli bir hamle
yaptı, frekans ihalesi ile de 5G’ye
kapısını aralayan ilk ülkelerden biri
oldu. 5G sabit internet hizmetleri ile
mobilin bir noktada yakınması ile
oluşacak bir teknoloji. Bu nedenle
sabit teknolojilerin yarını olan
fiberle birleşmesi için bugün adım
atmak için çok önemli bir fırsat
Türkiye’nin önünde duruyor.
49
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Erol YANAR
Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Akıllı Ulaşım ülke
politikası olmalı
Başlatılan Ulusal
Akıllı Ulaşım
Sistemleri Mimarisi
çalışması ülkemizde
gerçekleştirilecek
tüm yatırımlara
yön verecek olması
açısından şu anda
gündemdeki en
önemli proje.
50
Akıllı Ulaşım Sistemlerini (AUS)
çok dar anlamda insanların trafikte
karar alma yükünü hafifleten
sistemler olarak tanımlayabiliriz.
Bu anlamda düşündüğümüzde
aslında ilk akıllı ulaşım uygulaması
trafik ışıklarıdır. Basit bir mantıkla
burada bir haberleşme oluyor,
sürücünün veya yayanın hareket
etme kararını trafik ışıkları
belirliyor.
Tabii zamanla bilgi ve iletişim
teknolojilerinde yaşanan
gelişmeler sayesinde daha
komplike sistemler ortaya çıktı,
çıkmaya devam ediyor. Örneğin
yine trafik ışık ve işaretlerinden
devam edecek olursak kavşaklarda
araç yoğunluğunu algılayıp daha
yoğun olan şeride daha uzun süre
yeşil yakan dinamik sinyalizasyon
sistemleri uygulamaya girdi.
Bugün çoğumuzun kullandığı
araçlarda yer alan ve trafikteki
hareketlerimizde karar vermemize
yardımcı olan ya da trafik
güvenliğini sağlayan kör nokta
uyarı sistemleri, şerit ihlali uyarı
sistemleri vb. asistan sistemler de
akıllı ulaşım sistemleri kapsamında
değerlendiriliyor.
Başka bir örnek de yolcu bilgi
sistemlerinden verebiliriz.
Özellikle büyükşehirlerde trafik
yoğunluğunu ve toplu taşıma
durakları için bir sonraki otobüsün
kaç dakika içinde durakta olacağı
bilgisini veren uygulamalar, web
2023 vizyonlu AUS
Strateji Belgesi
ve 2014–2016
yılları arasında
gerçekleştirilmesi
gerekli somut
adımları içeren
Eylem Planı,
konunun üst
düzey bir politik
sahiplenmeye haiz
olduğunu gösteriyor.
veya mobil servisler üzerinden
vatandaşa sunuluyor. Vatandaş
da bu servisleri kullanarak daha
evinden çıkmadan bir yolculuk
planlaması yapıyor. Yolculuk
şeklini, güzergâhını, evden çıkma
zamanını bile bu uygulamalara
göre ayarlayabiliyor. Yani interaktif
bir ulaşım yönetimi ortaya çıkıyor.
Yani günümüzde akıllı ulaşım
sistemleri denildiğinde elektronik
ve bilgisayar teknolojilerinin
ulaşımı düzenleme ve
yönlendirmede kullanımına
dayanan tüm sistemler
kastediliyor.
Akıllı ulaşım sistemleri
kapsamında verilecek örnekler
çoğaltılabilir. Ancak bu sistemlerin
hepsinin trafik akışını optimize
etmek ve trafik güvenliğini en
üst seviyeye çıkarmak olduğunu
söyleyebiliriz. Yani günümüzün
dinamik insan profiline uygun
olarak ulaşımın rasyonalizasyonu
vasıtasıyla yaşam daha güvenli ve
kolay hale geliyor. Her şey insan
için.
AUS’nin yaygınlaştırılmasını
sağlayan önemli unsurlar
AUS’nin yaygınlaştırılması için
en önemli unsur öncelikle bu
konunun bir ülke politikası
olarak benimsenmesi ve
desteklenmesidir. Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
tarafından hazırlanan 2023
vizyonlu AUS Strateji Belgesi
ve 2014-2016 yılları arasında
gerçekleştirilmesi gerekli somut
adımları içeren Eylem Planı bu
konunun üst düzey bir politik
sahiplenmeye haiz olduğunu
gösteriyor.
Tabii üst düzey bir sahiplenmenin
yanı sıra uygulamaların planlı,
programlı, birlikte çalışabilir
olmasını sağlama noktasında
merkezi düzeyde bir organizasyon
ve yapılanma gerekiyor. Yoksa
bugün baktığımızda aşağı
yukarı tüm şehirlerimizde
çeşitli AUS uygulamaları zaten
bulunmakta. Ancak önemli olan bu
uygulamaların belirlenmiş bir plan
ve standartlar bütünü dahilinde
ihtiyaca en uygun şekilde hizmet
edecek ve birlikte çalışabilirlik
esaslarına göre kurulması ve
işletilmesidir.
Akıllı ulaşım sistemleri
kapsamında sunulan/sunulacak
hizmetler çok sayıda kamu
kurum ve kuruluşunun görev
ve sorumluluk alanına izdüşüm
yapıyor. Karayolu boyutunda
şehir içinde belediyeler,
şehirlerarası yollarda Karayolları
Genel Müdürlüğü, araç ve
standartlar boyutunda Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
ve Türk Standartları Enstitüsü,
trafik emniyeti boyutunda
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı gibi çok farklı
otoriteler sorumlu. Sektör olarak
baktığımızda bir tarafta ulaşım
altyapısı sektörü var, bir tarafta
bilgi/iletişim sektörü, bir tarafta
otomotiv sektörü, bir tarafta da
entegratörler var. Dolayısıyla
ortada bu paydaşların birlikte
çalışabilmesini sağlayacak
platformlara büyük bir ihtiyaç
var. Akıllı ulaşım sistemlerinin
yaygınlaştırılmasını sağlayacak
51
önemli unsurlardan biri de bu tarz
platformlar. Ümit ediyorum ki AUS
Derneği bu ihtiyacı önemli oranda
karşılayacak.
Akıllı ulaşımda öncelikli yatırımlar
Ülkemiz artık ulaşım altyapısını
büyük ölçüde tamamladı. Bir
taraftan karayollarında bölünmüş
yol yatırımları öte yandan
havalimanları, demiryolu ve
denizyolu yatırımlarıyla büyük
bir ivme yakalandı. Ancak
ülkemizde halen yolcu ve yük
ulaşımının büyük bir kısmı
karayolları vasıtasıyla yapılıyor.
Dolayısıyla karayollarındaki
ulaşımı daha etkin ve güvenli
kılmak önem taşıyor. Araç sahipliği
bakımından değerlendirdiğimizde
1000 kişiye düşen araç sayısı
bakımından ülkemiz halen
gelişmiş ekonomilerin gerisinde
olmasına rağmen trafik sıkışıklığı
büyükşehirlerin önemli bir sorunu
52
olarak önümüzde. Gelişmiş
ekonomiler kişisel araç sahipliği
oranında doyuma ulaşmışlar,
ülkemizde ise bu oran istikrarlı bir
şekilde artmaya devam ediyor. Bu
artış trafik kazalarına da sebep
oluyor. Zira trafik akışındaki her
düzensizlik kaza riski doğuruyor,
denetim ve yaptırımların her
zaman her yerde uygulanmıyor
olması kuralların çiğnenmesini
kolaylaştırıyor, bu iki riskin
sonucunda da maalesef yaralanmalı
ve ölümlü trafik kazaları meydana
geliyor. Bu durum, özellikle trafik
yönetimi ve denetimine yönelik
AUS uygulamalarının sürekli
bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Özellikle denetimlerin karayolu
kazalarını önleme konusunda yeterli
olmaması, yol ağını genişletmek
gibi çözümlerin işlevini sınırlıyor.
Etkili ve sürdürülebilir bir ulaşım
yönetimi için çok boyutlu, kapsamlı,
planlı ve ülke çapında koordine
bir AUS kurulumu kaçınılmaz hale
geliyor. Bu noktadan hareketle,
Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri
Mimarisi çalışması başlatıldı. Bu
çalışma ile ülke genelinde akıllı
ulaşım sistemleri alanında kim
hangi hizmeti hangi standartlar
dahilinde verecek sorusu bir
cevaba ulaşacak. Dolayısıyla
akıllı ulaşım sistemleri alanında
gerçekleştirilecek bütün projeler
bu mimariye uygun bir şekilde
projelendirilecek. Bu anlamda
ülkemizde gerçekleştirilecek tüm
yatırımlara yön verecek olması
açısından şu anda gündemdeki en
önemli proje bu.
Akıllı ulaşım sistemine ihtiyaç
duyulan alanlar
Aslında bu soruyu cevaplamak
için “Ulaşımda yaşanan en
önemli problem alanları nelerdir”
sorusunun yanıtını vermek
gerekiyor. Bugün özellikle
büyükşehirlerde trafik sıkışıklığı,
Trafik sıkışıklığını
çözmenin yolu
etkin bir trafik
sinyalizasyonu ve
yolcu bilgilendirme
sistemlerinden
geçiyor.
şehirlerarası yollarda da trafik
güvenliği en fazla problem olan
alanlar. Dolayısıyla ihtiyaçlarımız
da bu iki sorun alanının etrafında
şekilleniyor. Trafik sıkışıklığını
çözmenin yolu etkin bir trafik
sinyalizasyonu ve yolcu
bilgilendirme sistemlerinden
geçiyor. Zira insanlar her gün şu
veya bu sebeple evlerinden çıkıp
seyahat ediyor. Ancak özellikle pik
saatlerde yoğun trafiğin olduğu
güzergâhlardaki akışı hızlandıracak
çeşitli sinyalizasyon sistemleri
veya vatandaşları önceden yolun
devamında meydana gelen
bir kaza, yol çalışması veya
yoğunluğa karşı uyararak alternatif
güzergâhlara yönlendirecek yolcu
bilgi sistemleri bu anlamda akla
gelen ilk çözümler olmalı.
Şehirlerarası yollarda da yine
sürücüyü hız ihlaline karşı uyaran,
kullandığı güzergâhın devamındaki
herhangi bir olayı önceden haber
veren yani proaktif bir yaklaşım
trafik güvenliğinin maksimize
edilmesinde en büyük ihtiyaç
alanı olarak değerlendirilebilir. Bu
anlamda trafik yönetim sistemleri
ilk öncelik alanı olmalı. Biraz
önce bahsettiğim Trafik Yönetim
Sistemleri, şehirlerarası yollarda
“olay yönetimi”, “sinyalizasyon
yönetimi”, “kaza ve acil durum
yönetimi”, “risk yönetimi” vb ile
trafik güvenliğini ve etkinliğini
sağlamaya yardımcı olacak
sistemler bütününden oluşacak.
AUS Derneği’nin kuruluş amacı ve
faaliyetleri
Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği’ni
(AUSDER), konu ile ilgili kamu
ve özel sektör kuruluşlarını,
yükseköğretim kurumları ile sivil
toplum kuruluşlarını ve sorumluluk
üstlenen diğer tarafları bir araya
getiren bir sivil toplum kuruluşu
olarak tanımlayabiliriz.
Dünyada bu konu ile ilgilenen
ülkelerde 90’lı yılların başında
bu birlikler kurulmuş. Bölgesel
anlamda ERTICO, ITS Amerika ve
ITS Japonya olarak üç bölgesel
birlik var, ülke AUS birlikleri de
yine konu ile ilgili birçok ülkede şu
anda aktif olarak çalışıyor.
AUS derneklerinde ulaşım
ve haberleşme ile ilgili özel
sektör firmaları, araç üreticileri,
bilişimciler, entegratör firmalar,
ulaşımla ilgili politika belirleyici
taraflar, yol yöneten otoriteler ve
bu kapsamda çalışan STK’lar ile
üniversiteler, araştırma merkezleri
gibi çok geniş bir üye portföyü yer
alıyor.
AUS Derneği’nin amacı; güvenli,
hızlı, konforlu, çevre dostu ve
ekonomik bir ulaşım sistemine
katkı sağlayacak biçimde akıllı
ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi
ve yaygınlaştırılmasına yönelik
çalışmalarda bulunmak şeklinde
belirlendi. Bunun yanında AUS
Derneği sektörde yer alan tüm
paydaşların temsil edildiği
bir platform ve sivil inisiyatif
eksikliklerinin giderilmesini
de amaçlıyor. AUS Derneği’nin
kurucuları arasında yer alan ve
Yönetim Kurulu’nda da temsil
edilen İNTES, ulaşım altyapısını
gerçekleştiren şirketlerimizin
temsilcisi olarak önemli bir yere
sahip. Tıpkı İNTES’in olduğu gibi
dernekte tüm paydaşların temsil
edilmesi, bilgi alışverişinde
bulunulması, iş birliklerinin
yapılması, akıllı ulaşımın bir sektör
olarak ülkemizde güçlenmesi için
gerekli ortamın oluşması en büyük
hedef. AUS Derneği, üye profili ve
icraatları ile eminim önümüzdeki
yıllarda adından sıkça söz ettirecek.
Derneğin kuruluş süreci daha
henüz tamamlandı. Kurucu
yönetim kurulunun önceliği altı ay
içinde olağan genel kurula kadar
kurumsal yapıyı oluşturmaktır.
Ancak, kuruluş felsefesine uygun
çalışmaları hemen başlatmak için
de üyelerde ve Yönetim Kurulu’nda
büyük bir arzu olduğunu da
gözlemliyoruz. Bu bizi hem
umutlandırıyor hem de yönetime
büyük bir sorumluluk yüklüyor.
Derneğin faaliyetleri tüzüklerinde
detaylı olarak belirtilmiş. Bunları,
AUS politikalarının oluşumuna
ve yönlendirilmesine katkı
sağlamak, kamu-özel sektörsanayi-üniversiteler ve STK’lar
arasında iş birliğini güçlendirmek,
mevzuat oluşturulmasına teknik
destek, tavsiye, öneri sunmak,
eğitim faaliyetlerinde bulunmak,
standardizasyon ve akreditasyon
çalışmalarına katkı sağlamak vb.
şeklinde sıralayabiliriz. Ulaşım ve
haberleşme konusunda faaliyet
gösteren kamu ve özel sektör
kuruluşları, AUS konusunda
çalışan özel sektör firmaları,
ticaret ve sanayi birlik, dernek ve
odaları, yükseköğretim kurumları,
tüketici örgütleri, ilgili diğer
sivil toplum kuruluşları ve akıllı
ulaşım sistemleriyle ilgili kamu
ve özel hukuk tüzel kişileri ile
gerçek kişiler AUS Derneği’ne üye
olabilecekler.
Teknoloji gençlerin günlük
hayatında
Ülke olarak genç bir nüfusa
sahibiz. Gençlerimiz teknolojiyi
çok çabuk ve hızlı bir şekilde
günlük hayatlarına dahil ediyor.
Aslında sadece gençlerimiz değil
toplumun hemen her kesiminde
durum böyle. Bu sebeple günlük
hayatımızı kolaylaştıracak AUS
uygulamalarının-örneğin şu anda
yoğun bir şekilde kullanılan yolcu
bilgi sistemleri akıllı telefon
uygulamaları gibi- kısa sürede
toplum geneline yaygınlaşacağını
ve ulaşımın daha da hızlanacağını
ve kolaylaşacağını düşünüyorum.
Umarım yapmak istediklerimizi
kısa zamanda tamamlar ve toplum
olarak bunun güzel sonuçlarını
birlikte görürüz.
53
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Furkan CİVELEK
Türkiye Cumhuriyeti
Kalkınma Bakanlığı
Bilgi Toplumu Dairesi Başkanı
Bilgi ve iletişim
teknolojilerini etkin
kullanabilen ülkeler
uluslararası rekabet
avantajı kazanıyor.
54
Rekabette avantajın
ana unsuru bilgi
üretimi ve işlenmesi
oldu
Tüm dünya son 15-20 yıldır yeni
bir teknolojik dönüşüm dalgasının
ekonomik ve sosyal yaşamın
her alanındaki derin etkilerine
tanıklık ediyor. Bilgi ve iletişim
teknolojilerinde (BİT) yaşanan
gelişmeler sonucunda bilginin
üretimi, iletilmesi ve işlenmesi
inanılmaz ölçüde hızlandı ve
ucuzladı. Doğal olarak bilginin
üretimi ve işlenmesine dayalı iş
süreçleri de yeniden yapılandı
ve yeni işler ortaya çıktı. Bunun
sonucu olarak ekonomilerde
mevcut üretim, tüketim, birikim ve
bölüşüm süreçleri dönüşmeye; yeni
ürün ve hizmetlerin payı ve etkisi
artmaya, yeni meslekler ortaya
çıkmaya ve pazarın talep ettiği
iş gücü yetkinlikleri değişmeye
başladı. Bu dönüşümün temelinde
de BİT yatıyor. Özellikle son
yıllarda iş dünyasının rekabet
gücü açısından bu teknolojilere
sahip olma ve bu teknolojileri etkin
biçimde kullanabilme yeteneği
daha da önemli hale geldi. Aynı
durum çalışanlar açısından da
geçerli. BİT’i etkin kullanabilen
ülkeler uluslararası rekabet
avantajı kazanıyor, küresel rekabet
koşullarında bu araçtan etkin
olarak yararlanamayan ülkeler
ise yarışın dışında kalma riskiyle
yüzleşiyor.
Önümüzdeki dönemde yaygınlığı ve
kullanımı hızla artması beklenen
nesnelerin interneti ve bulut bilişim
gibi teknolojiler bilginin üretimini
ve işlenmesini bugün olduğundan
çok daha geniş bir ölçeğe
taşıyacak. Bu açıdan bakıldığında
BİT’in ekonomik ve sosyal yaşama
etkisinin derinliği açısından yeni
bir dönemin eşiğinde olduğunu
söyleyebiliriz.
Türkiye açısından da durum
farklı değil. BİT’in hayatımızın
her alanında yarattığı değişim
çıplak gözle görülebilecek kadar
net ve bu süreç hızlanarak
devam edecek. Tüm ekonomik
aktörlerin bu dönüşüm sürecine
daha derin şekilde eklemlenmesi
ülkemizin üretim kapasitesinin
geliştirilmesi ve Türkiye’yi yüksek
gelir seviyesine sahip ülkeler ligine
sokacak bir büyüme patikasına
oturtulması açısından büyük önem
arz ediyor.
Tüm bunların gerçekleştirilmesi ise
ancak BİT alanındaki yatırımların
artırılması ve bu yatırımların
verimliliğinin yükseltilmesiyle
mümkün. Hâlihazırda ülkemizde
hem kamuda hem de özel sektörde
BİT ürün ve hizmetlerine önemli
ölçüde yatırım yapılıyor. BİT
pazarının toplam büyüklüğü 2015
yılı sonu itibarıyla 26 milyar ABD
Doları seviyesinde; bu da GSYİH’nın
yaklaşık %3,7’sine karşılık
geliyor. Bu hiç de azımsanacak
bir miktar değil ama söz konusu
yatırımlardan en yüksek ekonomik
faydanın elde edilebilmesi için BİT’i
etkin şekilde üretip kullanabilecek
beşeri sermayemizin geliştirilmesi
gerekli. Bu alanda yapılacaklar
hem eğitim kurumlarının
müfredatının ve kapasitesinin
geliştirilmesini hem de hizmet
içi eğitim süreçlerinin iyileştirilip
yaygınlaştırılmasını kapsıyor.
Bu alandaki beşeri sermayenin
geliştirilmesi doğal olarak BİT
yatırımlarının marjinal verimliliğini
yükseltip tüm ekonomik aktörleri
bu teknolojilere daha fazla
yatırım yapmaya yönlendirecektir.
Kamunun da bu noktada politikalar
ve düzenlemeler yoluyla sürece
destek olması özellikle önem
arz ediyor. Değişen teknolojinin
getirdiği yenilikçi iş yapma
şekillerini ve ekonomik dinamikleri
dikkate almayan politikalar ve
mevzuat yukarıda bahsettiğim
süreci yavaşlatabilir.
Bilgi ve iletişim teknolojisine
ayrılan kaynaklar
Konuya kamu yatırımları açısından
bakıldığında e-devlet hizmet ve
uygulamalarının temelini kamu
kurumları tarafından yapılan BİT
yatırımları oluşturuyor. Türkiye’de
merkezi yönetim kurumlarının
BİT yatırımlarına 2015 yılında 266
proje için tahsis edilen miktar 3,7
milyar TL’yi aştı. Ödenek tahsis
edilen projeler başta eğitim
sektörü olmak üzere ulaştırmahaberleşme, sağlık, tarım ve imalat
gibi sektörlerde yer alan projeler
içerisinde yer alıyor.
2015 yılı için öngörülen kamu
BİT yatırımlarının sektörler arası
dağılımına bakıldığında Milli
Eğitim Bakanlığı ve üniversitelere
ait yatırımların bulunduğu eğitim
sektörü yaklaşık %44’lük paya
karşılık gelen 1,6 milyar TL ile
birinci sırada yer alıyor. İçişleri
Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu,
Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel
55
Önümüzdeki
dönemde ülkeler
arası refah yarışının
ve güç dengesinin
ana belirleyicisi
toplumların bilgiyi
üretme ve işleme
yetenekleri olacak.
56
Müdürlüğü gibi önemli e-devlet
projeleri yürüten kurumlara ait
projelerin yer aldığı diğer kamu
hizmetleri sektörü yaklaşık
%39’luk orana denk gelen 1,4
milyar TL’lik ödenek ile eğitim
sektörünü takip ediyor. Ulaştırmahaberleşme sektörü ise 237 milyon
TL’lik ödenek aldı.
Haberleşme sektörüne
yapılan yatırımların detayları
incelendiğinde Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın yürüttüğü “GSM
Altyapısı Olmayan Yerleşim
Yerlerine Altyapı Kurulması
Projesi”, “Elektronik Haberleşme
Altyapısı Olmayan Yerlere Altyapı
Kurulumu Projesi”, “Elektronik
Haberleşme Altyapı Bilgi Sistemi
(EHABS)” ve “İnternet Erişim
Noktaları Kurulması” projeleri bu
alanda yapılan önemli yatırımlar
olarak öne çıkıyor. Ayrıca Sağlık
Bakanlığı’nın yürüttüğü “Afetlerde
Yönetim, Donanım, Haberleşme,
İletişim Altyapısı Güçlendirme
Projesi”ile Afet ve Acil Durum
Yönetim Başkanlığı’nın yürüttüğü
“Kesintisiz ve Güvenli Haberleşme
Sistemi Kurulması Projesi” de
haberleşme sektöründe yer alan
diğer önemli yatırım projeleri.
Bu kamu yatırımlarının yanında
telekomünikasyon işletmecileri de
haberleşme altyapılarına önemli
ölçüde yatırım yapıyorlar. 4 büyük
telekomünikasyon işletmecisinin
geçtiğimiz yıllarda ortalama yıllık
yatırımları 4 milyar TL civarında
gerçekleşti. Bu işletmecilerin
2015 yılında yaptıkları yatırımların
toplamı ise yaklaşık 16 milyar TL.
Bunun 10,5 milyar TL’lik kısmı
tek başına 4,5G lisans bedeli, geri
kalan kısmı da altyapı yatırımı.
Bilgi Toplumu Stratejisi ve
hedefler
Bakanlığımız tarafından hazırlanan
ve Yüksek Planlama Kurulu
tarafından kabul edilerek 6 Mart
2015 tarihinde yayımlanan 20152018 Bilgi Toplumu Stratejisi
ve Eylem Planı’nda Türkiye’nin
Bazıları BİT’in
küreselleşmeyi
yeni bir boyuta
taşıdığı günümüz
dünyasında bilginin
yeni petrol olduğunu
söylüyor.
önümüzdeki birkaç yılda bu alanda
uygulayacağı politika ve stratejiler
belirlendi. Strateji’de yer alan ana
eksenlerden biri de haberleşme
sektörü için kritik öneme sahip
olan geniş bant altyapısı ve
sektörel rekabete ilişkin.
Bu eksen kapsamında geniş bant
teknolojilere erişimde alternatif
seçeneklerin oluşması, sektörün
güçlü bir yapıya kavuşması için
kaynakların etkin ve verimli
kullanılması ilkesini de gözeterek
altyapıya dayalı rekabetin
geliştirilmesi, geniş bant kullanım
yaygınlığının artırılması, hızlı
ve kaliteli genişbant erişimine
tüm kesimlerin uygun maliyetle
ulaşması ve rekabette sürekliliğin
sağlanması temel amaç olarak
tespit edildi. Ayrıca, Ulusal Geniş
Bant Stratejisi’nin hazırlanması,
spektrum politikası ve düzenleyici
çerçevenin gözden geçirilmesi,
geçiş hakkı ve altyapı paylaşımı
ile ilgili düzenlemelerin yapılması,
4.5G ve 5G ile ilgili teknolojilerin
yerli üretimine yönelik desteklerin
sağlanması ve fiber erişim
altyapısının yaygınlaşmasıyla ilgili
eylemler de ortaya kondu.
İletişim sektörü için belirlenen
stratejiler doğrultusunda, 2018 yılı
için geniş bant abone yoğunluğunun
%70’e çıkarılması; fiber abone
sayısının 4 milyona, LTE (4.5G) abone
sayısının 10 milyona ulaşması; geniş
bant erişim maliyetinin kişi başı
milli gelire oranının %1’e indirilmesi
ve alternatif sabit genişbant
işletmecilerinin pazar payının
%25’e yükseltilmesi hedefleniyor.
Bu hedefleri yakalayabilmek üzere
Strateji’de 11 adet eyleme yer
verdik.
e-Yazışma ve şirketlere katkısı
e-Yazışma Projesi, kamu
kurum ve kuruluşlarının kendi
aralarındaki resmi yazışmalarını
elektronik ortamda güvenli olarak
gerçekleştirebilmesi için ortak
kurallar setinin geliştirilmesini
amaçlıyor. Proje kapsamında
geliştirilen teknik çözüm hukuken
geçerli iletişimi sağlayan güvenli
elektronik imza, kayıtlı elektronik
posta (KEP) ve şifreleme gibi bir
dizi farklı teknolojiyle birlikte
kullanılıyor. Bu mekanizma
farklı teknolojik platformlardaki
uygulamaların birlikte
çalışabilirliğini de sağlıyor ve
kullanılan teknolojiden bağımsız.
Resmi yazışmaların düşük
maliyetlerle hızlı ve güvenli bir
şekilde yapılmasını sağlayan Proje
kamu kurum ve kuruluşlarının
kendi iş süreçlerini iyileştirmeye
ve verimliliğini artırmaya yardımcı
olmasının yanında zaman ve
maliyet avantajı da sağlıyor.
Proje yerel yönetimler de dâhil
olmak üzere bütün kamu kurum
ve kuruluşlarını kapsamaktadır.
e-Yazışma Projesi’nin ilk etapta
kamu kurum ve kuruluşları
arasındaki resmi yazışmalarda
kullanılması öngörülüyor
olmakla birlikte teknik mimari
kamu–özel sektör ve kamu–
vatandaş arasındaki yazışmaları
da mümkün kılacak şekilde
tasarlandı. İlerleyen dönemde
bu tür yazışmalar da e-Yazışma
Projesi’nin kapsamına alınabilir.
Hatta özel sektör firmaları kendi
aralarındaki resmi yazışmalar
için de söz konusu teknik
mimariyi kullanabilir. Böyle bir
durumda firmalar hem kendi
aralarındaki hem de kamuyla olan
yazışmalarını elektronik ortamda
yürütmek suretiyle zaman ve
maliyetten önemli ölçüde tasarruf
sağlayabilirler.
Bakanlığımızın yürüttüğü
e-Yazışma Projesi 8 Nisan 2016
tarihinde TBMM’de gerçekleştirilen
ve TÜSİAD ile Türkiye Bilişim
Vakfı tarafından bu yıl 13’üncüsü
düzenlenen e-Türkiye (eTR) Ödül
Töreni’nde “Kamudan Kamuya
e-Hizmetler” kategorisinde
birincilik ödülünü kazandı.
Hâlihazırda kamudan kamuya
bir hizmet sağlayan e-Yazışma
Projesi’nin yakın gelecekte
kamudan iş dünyasına ve kamudan
vatandaşa da hizmet sağlayacak
bir yapıya kavuşması bizim de
beklentimiz.
BİT, küreselleşmeyi yeni boyuta
taşıyor
BİT alanına ortaya çıkan gelişmeler
hayatımızı çok yönlü olarak
etkiliyor. Esasında BİT’in, genel
amaçlı bir teknoloji olarak küresel
ekonomide Sanayi Devrimi
sonrasına benzer bir etki yarattığını
söyleyebiliriz. Bazıları bu süreci
bilgi ekonomisi olarak tanımlıyor,
bazıları BİT’in küreselleşmeyi
yeni bir boyuta taşıdığı
günümüz dünyasında bilginin
yeni petrol olduğunu söylüyor.
Adını ne koyarsak koyalım,
bu süreçte ülkelere rekabet
avantajı sağlayan ana unsurun
bilginin üretimi ve işlenmesi
olduğunu görüyoruz. Doğal
olarak, önümüzdeki dönemde
ülkeler arası refah yarışının ve
güç dengesinin ana belirleyicisi
toplumların bilgiyi üretme ve
işleme yetenekleri olacak. Bu
yeteneklerin geliştirilmesi sanayi
politikası, beşeri sermaye, teşvik
mekanizmaları, genişbant altyapısı,
bilgi güvenliği gibi çeşitli alanlarda
çok boyutlu politika ve stratejiler
geliştirilmesini zorunlu kılıyor.
Bunlar doğası gereği çok taraflı ve
tüm ekonomik aktörleri etkileyen
çalışmalar. Kalkınma Bakanlığı’nca
hazırlanan 2015-2018 Bilgi
Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı
da bu alanda atılmış önemli bir
adım. Bu bağlamda, bu Strateji’nin
uygulanması noktasında tüm
paydaşlarımızın etkin ve sürekli
desteğini beklediğimizi ifade etmek
istiyorum.
57
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Ahmet Hamdi ATALAY
Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı
Milli siber güvenlik
yazılımı şart
Dünyadaki
siber güvenlik
zafiyetleri sonucu
yaşanan kayıplar,
güvenliğin kendisine
yapılan yatırımın
100’lerce katı…
Bu yüzden yazılım
ve sistemlerin
yanında nitelikli
insan kaynağımızı
da geliştirmemiz
gerekiyor.
58
Haberleşme bilgi ve iletişim
alanı oldukça hızlı gelişen ve
yatırımların yönlendirildiği bir alan
olarak karşımıza çıkıyor. Şüphesiz
yatırımların karşılığı büyük ölçüde
alınıyor çünkü gelişen teknoloji
ve değişen ihtiyaç alanları bu
yatırımları gerekli kılıyor. Türkiye
özelinde baktığımızda ülkemiz bu
rekabetin en başında yer alamadı ve
bir süre tüketen kısımda yer aldıktan
sonra gerek devlet politikaları
gerekse desteklerle küresel
rekabetin içinde kendini buldu.
Bulunduğumuz noktada kendi millî
ve özgün ürünlerini üretebilen
ve bunları yurt dışındaki dünya
devlerinin varlık gösterdiği
pazarlara satabilen bir ülke haline
geldik. Peki, bu yeterli midir? Tabii
ki hayır! Teknoloji ve inovasyonun
sınırları henüz çizilmedi dolayısıyla
bu alanda rekabetimizi artırıcı
teşvik ve stratejilerle var
olduğumuz noktadan çok çok
daha ilerilere gidebileceğimiz
görüşündeyim…
Kritik alt yapı yatırımlarında siber
güvenlik
“Kritik Altyapı” kavramı son yıllarda
dünyanın hemen her yerinde
tartışılmakta olan kavramlardan
biridir. Bu kavramın ön plana çıkması
aslında negatif anlamda “popüler”
olması ile yaşanmıştır. Nedeni;
bilgi teknolojileri çağında saldırılar
sonucu ülkelerin hem maddi hem de
bilgi güvenliği konusunda karşılaştığı
zafiyetler ve bunların sonuçlarıdır.
Öyle ki artık kara, hava, deniz,
uzay saldırılarından sonra 5’inci
savaş alanı olarak da siber dünya
tanımlanıyor.
Türkiye olarak bu savaş
alanında, caydırıcılığı olan ve
her şart altında millî sistemleri
kullanmamız gerekiyor. Siber
dünyada, ülke sınırları gibi
çizgileri belirli, mücadelenin
yaşandığı sadece belirli bir alan
yok. Bu yüzden de tüm sistem ve
kritik yazılımlarımızda içinde ne
olduğunu ve hangi amaca hizmet
ettiğini bildiğimiz yazılımları
kullanmamız gerekmektedir.
Bunu da yüzde yüz millî bir siber
güvenlik yazılım endüstrisi ile
sağlayabiliriz. Gelişen teknoloji
artık nesneleri de internet ağına
bağlayarak önümüze “nesnelerin
interneti” adıyla yepyeni bir kavram
yaratıyor. Bu kavram değişen ve
her geçen gün yenilenen risk ve
tehditleri artırıyor, aynı zamanda
daha fazla güvende olmayı
gerektiriyor.
Türkiye olarak bu güvenliği
sağlamak adına öncelikle insan
kaynağını yetiştirmemiz gerekiyor.
Çünkü dünyadaki siber güvenlik
zafiyetleri sonucu yaşanan
kayıplar, güvenliğin kendisine
yapılan yatırımın 100’lerce katı…
Bu yüzden yazılım ve sistemlerin
yanında nitelikli insan kaynağımızı
da geliştirmemiz gerekmektedir.
Kritik altyapıların siber güvenliği
konusunda ise gerekli ve nitelikli
insan kaynağı ile millî ürünlerin
birleştirerek “güvenilir koruma”
alanlarına sahip olunması şarttır.
İstihbarat zafiyetini önlemek şart
2007 yılında ilk kez dünyada örneği
görülen siber tehdit, ülkelerin artık
beşinci savaş alanında da önlem
alması gerektiğini gösterdi. Siber
güvenlik konusu, kamuoyunda
“Kırmızı Kitap” olarak bilinen Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi’nde de
kendine yer bulmuştur.
Özellikle kritik altyapı ve
işletmelerin siber tehditlere
karşı korumalı olması hem
verilen hizmetlerin devamlılığı
hem güvenliği hem de istihbarat
zafiyetlerinin önüne geçmek
açısından hayati öneme sahiptir.
Artık yeni bakış açısıyla siber
güvenlik anayurt güvenliği
konsepti altında görülüyor. Bunu
sağlayabilmek için de kararlı
ve istikrarlı bir çözüm paketi ile
hareket etmek olmazsa olmazdır.
Çünkü artık siber güvenlik, millî
güvenlik kavramının içinde ve geniş
bir kısmını kapsayan bir olgudur.
Milli çözümsüz güvende olamayız Artık kendi çözümlerimizi üretebilir
bir ülke haline geldik. Türkiye bu
konuda çok yol kat etti. Dünyada
siber saldırılar konusunda hem
saldırıya maruz kalan hem de
saldırı gerçekleştiren ülkeler
arasında ilk 10 sıra içindeyiz.
Ülkemizde bir farkındalık ve çaba
mevcut. Bunun yanında yetenek ve
çözümler de olgunlaşıyor ki bunu
görmek mutluluk verici. Burada
özellikle vermek istediğim mesaj
“milli çözümler”. Milli çözümlerimiz
olmaz ise hep birilerine bağlı
kalırsak asla güvende olamayız.
59
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Mustafa KAYER
Yazılım Sanayicileri Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi
Zaman, nesnelere
akıl katma zamanı
Türkiye bugünden
Akıllı Ulaşım, M2M,
IoT gibi alanlara
doğru yatırımlar
yapabilirse 2025’te
sırf yerel pazar
büyüklüğü 150
milyar doları bulacak
bir potansiyele
ürün ve hizmet
sunma fırsatına
kavuşacaktır.
60
Günlük hayatımızı icra ederken
attığımız her adımda, kullandığımız
her aygıtta ve araçta verimlilik
üretkenlik her geçen gün daha
da önem kazanır oldu. Zamanın
üzerimize getirdiği baskı nedeniyle
daha az ile daha çok üretim ortaya
koyma zorunluluğu elimizdeki tüm
imkanları sadece bizim aklımızla
pasif bileşenler olarak kullanmanın
yetmediği, onların da bir kısım
akıl ile biz olmadan işlev görmesi
gerektiğini öğretti bize.
Günlük yaşamımız, yeme içme
kadar iş görebilmek içinde,
hareket etme, bir yerlere ulaşma,
ulaştırma, iletişim kurma, etkileşim
içinde olma gibi faaliyetleri
yaşamsal faaliyetler alanına soktu.
Modern zamanda şehir ve kırsal
birbirine çok yaklaştı, mesafeler
büyüdükçe kısalmak zorunda kaldı.
Tüm bu gereksinimler ulaşım ve
iletişim ihtiyaçlarını geçmişte
hiç olmadığı kadar yoğun
kullanmamızı gerektiriyor. Sürekli
yollardayız, sürekli hareket
halindeyiz. Sürekli birileri ile ve bir
şeyler ile irtibattayız. Batı dünyası
buna “Connected world” diyor.
Bağlı Dünya! bir o kadar da bağımlı
olduğumuz dünya.
Dünyada şu an yollarda yaklaşık
1,2 milyar araç var. Bu rakam
önümüzdeki 10 yılda 2 milyarı
bulacak. Bunun enerji ve çevre
etkisi çok başka bir tartışma
konusu iken biz bunun günlük
yaşama, işe ve nihayetinde topluma
etkileri üzerine duralım.
Bu kadar çok aracın yollarda
olmasının en büyük etkisi kazalar.
Her yıl dünyada yaklaşık 1.250.000
kişi trafik kazalarında hayatını
2025 pazar
öngörülerine
dair yapılan bir
araştırmaya göre
dünyadaki en büyük
pazar mobil internet
pazarı olacaktır.
kaybetmektedir. Bu rakam
ABD’de yılda yaklaşık 33 bin iken
Türkiye’de ise yaklaşık 7 bin.
ABD’de akıllı ulaşım ve kendi
kendini kullanabilen araçların
arkasındaki en büyük motivasyon,
trafik kazalarından kaynaklanan
ölüm ve yaralanmaların önüne
geçmek. Bir taraftan dünya
akıllı ulaşım altyapılarına
doğru giderken bir taraftan da
otomotiv üreticileri bu rakamları
olabildiğince iyileştirmek için
ciddi oranda teknolojiye yatırım
yapmakta.
Akıllı ulaşımı bu noktada üç
bileşenle ele almalıyız: Altyapı,
Araç ve İnsan. Her ne kadar
amaç insana hizmet olsa da,
bu denklemde Altyapı ile Araç
arasındaki entegrasyonu azami
düzeye çıkarıp insan etkisini ise
asgari düzeye indirmek üzerine
kurulu denklem. Bu denklemi
gerçekleştirmek için ise çok başka
bir temel teknolojiye ihtiyaç var; o
da iletişim.
Yaklaşık 20 yıl önce sadece
insanlar arası iletişim için
başlayan mobil iletişim sektörü,
öncelikle sesli görüşmeler
yerine veri iletişimi üzerine bir
dönüşüm geçirdi. Sonrasında
ise insanlar arası iletişimden
daha çok makinalar (aygıtlar ve
araçlar) arası iletişimin çok daha
ağırlıklı olduğu bir sürece doğru
evrilmektedir.
Günümüzde teknoloji ile herhangi
bir şeye akıl katmak dediğimiz
şey iyi tasarlanmış, kodlanmış
yazılımlar. Akıllı dediğimiz her
cihaz, üzerinde çalıştığı yazılım
kalitesi kadar akıllı. Gerek akıllı
ulaşım ve gerekse iletişim ise bu
yazılım becerileri kadar günlük
hayatımıza değer katabiliyor ancak.
Başka ülkelerde pratiği biraz farklı
olsa da Türkiye’de Ulaştırma ve
İletişimden sorumlu bakanlığın
aynı olması akıllı ulaşım sistemleri
perspektifinden son derece doğru
bir yaklaşım. Bu konudaki ihtiyacı
ve önemini anlayıp buna göre
doğru adımları atabilmek için de
büyük bir fırsat.
Son yıllarda açıklanan devlet
teşviklerinin bu yönde ağırlıklı
olması ve ilgili desteklerin bu
bakanlık tarafından sağlanması,
GSM ihalelerinde altyapıyı
iyileştirme ve geliştirme kadar
bunun ekonomiye dolaylı katkıları,
yerli sanayiyi kalkındırma çabası,
hep merkezi bir yaklaşımın ortaya
koyduğu bir vizyon.
Türkiye’nin bugüne kadar hep
tüketici olduğu ve milyarlarca
dolarlık altyapıların neredeyse
tamamının yabancılar tarafından
kurulduğu ulaşım ve iletişim
sektörlerinde artık yerli sanayinin
oluşması, kendi metrosunu, hızlı
trenini ve mobil iletişim altyapısını
kuran, bunu yönetecek aklı ülkede
üreten ve işleten bir yaklaşımı
hayata geçirmekte çok geç bile
kalındı.
Zararın neresinden dönülse kardır
düsturu ile geçen yıl yapılan IMT-A
ihalesinde (halk arasında 4.5G
olarak biliniyor) yerli ürünlerin
tercih edilmesi zorunlu hale
getirildi ve yıllara sari olarak artan
oranda takvime bağlandı.
Bu zorunlu tercih ile amaç
Türkiye’de yerli sanayinin gelişimi.
Bunun öncelikle iletişim sektörüne,
sonra ulaşım sektörüne ve daha
sonra da diğer sektörlere fayda
sağlaması hedeflendi.
Türkiye, mobil iletişim altyapısı
olarak dünyanın en gelişmiş
ülkeleri arasında yerini alıyor.
Tüketim eğilimleri açısından veri
kullanımında neredeyse Avrupa’da
ilk sırada yer alıyor. Tüketici ve
servis sunma perspektifinden
her şey yolunda görünse de, tüm
bu imkanlara sahip olmak için
satın alınan cihazlar, altyapılar
Türkiye’de ürettiği ekonomik değer
kadar yabancılara da iş fırsatı oldu
bugüne kadar.
Türkiye küresel rekabette çok ciddi
avantaj sağlayacak, ileri teknoloji
ürünler geliştirme ajandasını
GSM’in ilk aşamalarından beri akıllı
politikalar üreterek uygulamış
olsaydı bugün onlarca küresel
teknoloji şirketimiz olabilirdi.
Türkiye’nin mobil iletişim pazar
büyüklüğü bunu ayakta tutabilecek
hacimde ve ürün/hizmet
derinliğine sahiptir.
Gelecekteki potansiyel geçmişten
çok daha fazladır. 2025 pazar
öngörülerine dair yapılan bir
araştırmaya göre dünyadaki
en büyük pazar mobil internet
pazarı olacaktır. Türkiye
bugünden Akıllı Ulaşım, M2M,
IoT gibi alanlara doğru yatırımlar
yapabilirse, 2025’te sırf yerel
pazar büyüklüğü 150 milyar
doları bulacak bir potansiyele
ürün ve hizmet sunma fırsatına
kavuşacaktır. Geçmişte olduğu gibi
bu fırsatlar da değerlendirilmez
ise, bu büyüklükte bir pazarı yine
yabancılara yenmeye hazır pasta
olarak sunmak zorunda kalacaktır.
4.5G ihalesi olarak bilinen IMT-A
çok yeni mobil iletişim sahaları
açmaktadır. Bugüne kadar mümkün
olmayan hız ve kapasitede
mobil iletişim her şeyden önce
bireyler ve işletmeler için mekan
bağımlılığını daha da azaltacaktır.
Yeni ürün ve hizmetlerin önünü
açacak ve özellikle Darband-LTE
ile makinalar arası iletişime yeni
bir ivme kazandıracaktır. Başta
lojistik ve ulaşım hizmetleri olmak
üzere bir çok sektör, gerçek
zamana yakın izleme, plan yapma
ve karar verme imkanları ile her
şeyi bugünden daha akıllı yapma
imkanına kavuşacaktır.
61
DOSYA
Herkes için iletişim ve ulaşım
Doç. Dr. Hediye Tüydeş YAMAN
ODTÜ-BİLTİR Merkezi / Akıllı Ulaşım
Sistemleri Birim Başkanı
AUS insanın
üzerindeki düşünme
veya karar verme
yükünü hafifletmeye
yönelik ulaşım
çözümleridir.
Akıllı Ulaşım
Sistemleri’nin odak
noktası güvenlik
Son yıllarda iletişim ve bilişim
teknolojilerinde görülen hızlı
gelişmenin bir yansıması ulaştırma
sistemlerinde de karşımıza
çıkmaktadır. Genel olarak
kullanılan şemsiye kavram ile
“Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS)”
olarak adlandırılan uygulamalarda
hedef, teknolojideki gelişmeleri
ulaştırma ve trafiğin daha verimli
ve güvenli planlaması, yönetimi
ve analizi için kullanılmasıdır. AUS
insanın üzerindeki düşünme veya
karar verme yükünü hafifletmeye
yönelik ulaşım çözümleri olarak
da tanımlanabilir. Başlangıçta
62
AUS uygulamaları öncelikle sınırlı
yol kapasitesini, artan araç ve
yaya trafiği altında daha güvenli,
daha hızlı, daha kolay ve daha
ekonomik bir şekilde kullanmaya
odaklanmıştı. Gün geçtikçe artan
“mobilite” ve “sürdürülebilir
ulaşım” kavramlarına da
destek vermeye başlayan AUS
uygulamaları, ulaşım ve iletişim
sistemlerinde geliştirilen ileri
teknoloji olanaklarından da
yararlanarak ulaşım talebini
yönetmeyi hedeflemeye
başlamıştır. Artık gelişen sensör
(algılayıcı) teknolojileri ve araç-
araç ve araç-altyapı iletişimleri
sayesinde otonom/haberleşen
araçları yaşamımızın bir parçası
olmaya aday hale getirdi.
Uluslararası Yol Federasyonu
(International Road Federation - IRF)
AUS amaçlarını
1- Güvenli yollar ve güvenli sürüş
2- Sürdürülebilir yol ulaşımının
sağlanması
3- Veri toplanması
4- Veri transferi, işlenmesi ve analizi
5- Bilinçli karar verme
olarak belirlemiştir ( http://www.
irfnet.ch/). Avrupa Birliği (AB)
tarafından açıklanan son çerçeve
araştırma programı olan Ufuk
2020 (Horizon 2020) içinde de
en büyük kalemlerden birisi olan
“Akıllı, Temiz ve Entegre Ulaşım”
başlığı da tam olarak ulaşım ve
AUS uygulamalarını 6,33 Milyar
Avro bütçe ile desteklenmektedir.
Aynı dönemde ABD yönetimi
otonom araç geliştirilmesi için
5 milyar dolar bütçe ayırdığını
duyurmuştur. Tüm bu destekler
gelişmiş ülkelerin yeni yüzyılın
başında bu konuya verdikleri önemi
göstermektedir.
Trafik güvenliği doğal olarak
AUS uygulamalarının ana
odaklarından birisidir. Uzun
yıllardır kullanılmakta olan trafik
denetleme sistemlerine ek olarak,
trafik güvenliğini artırmak üzere
pasif ve aktif sistemler hala
geliştirilmektedir. Özellikle araç
ve şerit takip konularında destek
veren sürüş sistemleri, araç
tanıma sistemlerinin gelişmesiyle
gündeme gelen çarpışma
kaçınma sistemlerinin bir sonraki
aşaması olarak yaya ve bisikletli
tanıma ve çarpışmadan kaçınma
sistemleri yaygın bir şekilde
kullanılacak şekilde geliştirilmeye
çalışılmaktadır. Avrupa genelinde
uygulanacak ve kaza anında gerek
aracın ve gerekse sürücünün
durumu hakkında kritik bilgileri
hızlı bir şekilde müdahale
ekiplerine göndermeyi hedefleyen
“ecall” sistemi geliştirilmektedir.
Aşırı yüklü araçların tespiti
ve ulaşım sistemindeki kritik
elemanlara (tüneller, köprüler,
vs) zarar vermeden trafikten
çekilmesi için geliştirilen hareketli
ağırlık ölçüm sistemleri (“Weightin-Motion”) diğer bir alandaki
yansımasıdır.
Ülkemizdeki AUS uygulamaları
uzun süre TEM gibi ana
koridorlarda kurulan otomatik
ücret toplama sistemleri,
bilgilendirme sistemleri gibi birkaç
uygulama dışına çıkmamıştır.
Son yıllarda gerek İSBAK ve
gerekse Emniyet Genel Müdürlüğü
tarafından geliştirilen elektronik
trafik denetleme sistemleri
sayesinde trafik güvenliği (hız
denetimi, kırmızı ışık ihlal denetimi,
63
Ulaştırma hizmeti
veren bütün
kuruluşların AUS
konusunda bilgi
edinmesi, kendi
sistemleri için hangi
alanlarda stratejik
olarak AUS desteği
alınması gerektiği
konusunda çalışma
yapmaları, geleceğe
dair bir öngörü ve
hizmet anlayışı
geliştirmeleri
gerekmektedir.
vb) konusunda denetlemenin
etkinliğini artıracak şekilde
kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle
bu sistemleri kendi kaynakları ile
kuracak yerel yönetimlere toplanan
cezalardan pay verilmesi yoluyla
bu sistemlerin yaygınlaştırılmasına
çalışılmaktadır. Diğeri gibi mali bir
getirisi olmamakla birlikte dinamik
kavşak yönetim sistemlerini
(halk arasındaki basit tabiriyle
“akıllı kavşak sistemleri”) başta
büyükşehir belediyesi tarafından
kurulmaya başlanmış bir başka
AUS uygulamasıdır. Zira artan araç
sahipliliği ve şehirlerin giderek
yayılması sonucu ve özellikle
büyükşehirlerimizde buna karşı
etkin toplu taşıma sistemlerinin
kurulamaması, kentsel ulaşımda
özel araç bağımlılığını artırmış
durumdadır. Bu da trafik
yoğunluklarının ve sıkışıklıklarının
(ve sonuç olarak trafikte harcanan
sürelerin) artmasına sebep
olmaktadır. Gerçek zamanlı trafik
sayımları ve planlamasıyla talebe
göre “adaptif” şekilde sinyal
süresi ayarlayan bu sistemlerin
bir sonraki aşaması koridor –hatta
son aşamasında ağ –bazlı trafik
yönetimi sağlanabilecektir. Bu
sırada toplu taşıma hizmetlerini
teşvik etmek için birçok sistemde
birlikte kullanılabilen, bedava/
indirimle transfer imkanları
sağlayan akıllı kart (bazen
kent kart olarak da tasarlanan)
uygulamaları artmaktadır; hatta
çok daha yaygın ve etkin bir şekilde
desteklenmelidir.
AUS’un Türkiye’deki geleceğinin
hangi alanlarda etkin uygulamalar
getireceğini kestirmek kolay
değil. Zira yurt dışında var olan
30 küsur yıllık birikim içinde
denenmiş, belli seviyelere gelmiş
birçok hizmet (yol kenarı park
sistemleri, şerit yönetim sistemleri,
kış döneminde yol temizleme
hizmetleri, katılım kontrolü, vb. )
konularda henüz ülkemizde ciddi
bir tecrübe ve yasal altyapı birikimi
sağlanamamıştır. Gerek kentsel
64
ve gerekse şehirlerarası yollarda
bilgi akıtmak üzere kullanılabilecek
“değişken mesaj levhaları” giderek
artan sayılarda kurulmakla
birlikte bu levhalarda gerek
trafik güvenliği ve akışkanlığını
sağlamak üzere gerekli bilgiler
birçok koridorda üretilemediğinden
sadece pasif mesajlar (“lütfen
emniyet kemerinizi takın” benzeri)
yayınlanmaktadır. Trafik denetleme
sistemleri için noktasal hız
denetlemenin yanı sıra koridor
hızı denetleme sistemlerini de
geçilmiş olmasına rağmen bu
sistemlerin tam olarak hangi
noktalara konması gerektiği
ve trafik güvenliğinin artması
konusundaki etkinliği konusunda
ciddi çalışmalar bulunmamaktadır.
Öncelikli olarak ulaştırma hizmeti
veren bütün kuruluşların AUS
konusunda bilgi edinmesi, kendi
sistemleri için hangi alanlarda
stratejik olarak AUS desteği
alınması gerektiği konusunda
çalışma yapmaları, geleceğe dair
bir öngörü ve hizmet anlayışı
geliştirmeleri gerekmektedir.
Bu aşamada kurum içi
birimlerin kurulması ve destek
alınması önemlidir. Son olarak
T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı öncülüğünde
ve ülkemizin önemli kuruluşlarının
kurucu üye olarak katılımıyla
oluşturulan Akıllı Ulaşım
Sistemleri Derneği (AUSDER)’nin,
ülkemizde AUS konusunda
öncelikleri ile standartları
belirleme, koordinasyon alanındaki
eksiklikleri giderme gibi konularda
önemli hizmetler sunması
beklenilmektedir.
Daha başarılı ve daha güvenli
ulaşım sistemleri için daha
kapsayıcı AUS uygulamalarının ve
projelerinin desteklenmesi önem
taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki
ulaştırma sanayiden topluma her
kesimin ihtiyaç duyduğu temel bir
hizmettir.
65
KÜLTÜR / SANAT
Tarihten anları
simgeleyen pullar*
Sirkeci PTT Binası/ İstanbul
Pullar bir ülkenin eknomik
ve sosyal yaşamının simgesi
oluyorlar. Pulların resim, şekil
ve motifleri özel günleri, özel
simgeleri, temaları simgeleyerek
ölümsüz hale getiriyorlar. Yıllar
sonra arşivlerin değerli parçası
olarak yer alıyorlar
Pul toplama kelimesi anlamına
gelen filateli Yunanca philos (sevgi)
ve ateles (vergisiz) kelimelerinden
türemiş. Yani bir anlamı ile
pulculuk tutkuyu içeriyor. Farklı
ülkelerden seneler süren toplama
arayışı ile sabrı içeriyor. Kimi
zaman da bulunan nadide bir parça
ile heyecanı içeriyor.
Türkiye’de basılan çok değişik
66
pullar, posta tarihimizde özel bir
yere sahip bulunuyor.
PTT Anonim Şirketi’nin
arşivinde bulunan pullarla ilgili
farklı örnekleri İnşaat Sanayi
okuyucularıyla paylaşma fırsatını
bulduk. İşte bu pullara örnekler.
Posta İdaresi, Ankara-Erzurum
Demiryolları’nın açılış hatırası
olarak 20 Ekim 1939 tarihinde
4 puldan ibaret bir anma serisi
tedavüle çıkartmıştı.
3 kuruşluk pulda Fırat’ı atlayan
geçitlerden 2 adet 60 metre
açıklığındaki demir köprülerden
birini, 6 kuruşlukta, yurdumuzun
süslenmiş bir lokomotifi, 7,5
kuruşlukta: Sivas-Erzurum
Haberleşme alanında dünyadaki
en ileri teknolojik yöntemler ve
bu yöntemlerin getirdiği modern
haberleşme hizmetleri ülkemizde de
uygulanıyor.
1939 Ankara Erzurum Demiryolu hattının açılışı
güzergahının dolaştığı dar Fırat
Vadisi’nden bir kısmını ve 12,5
kuruşlukta da Atma Boğazı’nın
kayalıkları arasında yapılmış
tünellerden biri yer alıyordu.
Ülkemizdeki kara, hava ve deniz
ulaşımı hizmetlerinde de çağın
getirdiği teknolojik imkânlardan
faydalanılıyor. Europa CEPT
pullarının ortak konusu olan
ulaştırma ve haberleşme araçlarının
işlendiği pullarda bu alanda
ülkemizde kullanılan en son
teknolojik yöntem ve araçlar grafik
olarak kompoze edildi.
PTT’nin kuruluşunun 150. yılı
münasebetiyle 1990 yılında çıkarılan
pullar görsel zenginlik sergiliyor.
Bu pullar damga matbaasında
yirmi beşlik tabaka olarak tam
35.000 seri basıldı. Pullar 31
Aralık 1950 tarihinde tedavülden
kaldırıldı.
Türkiye’de uçağın posta
taşımasında kullanılışının 55. yılı
münasebetiyle çıkarılan pulda
havadan taşınan mektupların resmi
yer alıyordu.
Türkiye’de postayı ilk defa taşıyan
Pens Celaleddin isimli uçağın
resminin olduğu pul 1914 tarihini
taşıyordu.
1988 Europa CEPT (Ulaştırma ve
haberleşme araçları)
İnsanlık tarihinin başladığı
yıllardan günümüze kadar ulaşım
ve haberleşme konuları sosyal
bütünleşmenin ve ekonomik
kalkınmanın bir göstergesi, ayrıca
uluslararası dayanışmanın da en
önemli araçları oldu.
67
1991 EMOS-I Kablosunun hizmete
verilişini ölümsüzleştiren pul
1996 İstanbul’96 Dünya Filateli
sergisi hatıra bloğu – taşıtları konu
alan pullar.
PTT’nin katkıları ve Türkiye Filateli
Dernekleri Federasyonu’nun iş
birliği ile 27 Eylül- 6 Ekim 1996
tarihleri arasında “İstanbul 96 Dünya
Filateli Sergisi” ve Uluslararası
Filateli Federasyonu Kongresi
yapıldı. Bu sergi ve kongre anısına
PTT bir anma bloku çıkardı. Tüm
dünya ülkelerinin filatelistlerinin
kişisel koleksiyonlarını uluslararası
platformlarda sergileyebilme
olanağı yanında, filateli yoluyla
insanlar ve ülkeler arasında
dostluk ve yakınlaşma çabalarına
destek olmak, kültürel alışverişte
bulunmak ve başarılı filatelistleri
ödüllendirmek amaçlandı.
Cumhuriyetimizin 85. yılı anısına
2008 yılında düzenlenmiş pullarda
Büyük Önder Atatürk yer alıyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu
büyük önder Atatürk’ün en büyük
eserim dediği Cumhuriyet, halkın
egemenliği elinde tuttuğu ve seçtiği
temsilcileri aracılığıyla kullandığı
devlet biçiminin adıdır. Türkiye
Cumhuriyeti’nin temeli Ankara’da
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin kuruluşu ile
atıldı. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle
sonuçlanmasının ardından 29 Ekim
1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan
edildi.
Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir” sözü
Cumhuriyetimizin temel karakterini
ifade ediyor. Cumhuriyetle birlikte
Türk milletinin modern, çağdaş
ve özgür bir toplum olma yolunda
ihtiyaç duyduğu büyük kalkınma
hamleleri gerçekleştirildi.
Atatürk, Cumhuriyetin önemini “Türk
milletinin karakterine ve adetlerine
en uygun olan idare Cumhuriyet
idaresidir” sözleriyle belirtmişti.
Ulaştırma Bakanlığı’nın 70. Yılı
münasebetiyle 2009 yılında pullar
çıkarıldı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bir
bölümü Nafia Vekaleti, bir bölümü
de İktisat Vekaleti’ne bağlı olarak
yürütülen ulaştırma ve haberleşme
hizmetleri 27 Mayıs 1939
tarihlerinde kurulan Ulaştırma
Bakanlığı’na verildi.
Bugün Ulaştırma Bakanlığı’na
haberleşme, denizcilik, havacılık,
kara ulaştırma ve demiryolları
hizmetleri bağlı bulunuyor. Misyonu
ise ulaşım ve iletişim hizmetleri ile
bilgi teknolojilerinin, tüm kullanıcılar
için, kaliteli, dengeli, güvenli,
çevreye duyarlı, adil ve ekonomik
olarak sunulmasını sağlamak ve
denetlemek.
Ulaştırma Bakanlığı, ülkemizin
ulaşım ağını geliştirmek ve
standartlarını yükseltmek için
önemli çalışmalar yürütüyor.
2013 yılında gerçekleştirilen
11. Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Şurası için çıkarılan
pullar teknoloji alanındaki
gelişmeleri sergiliyor.
68
projelerin de görüşüldüğü Şura
anısına PTT tedavüle sunulan
pullardan İstanbul Yeni Havalimanı,
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İzmit
Körfez Geçişi Asma Köprüsü,
Marmaray ile uydu haberleşme
teknolojileri görsellerine yer verdi.
11. Ulaştırma, Denizcilik,
Haberleşme Şurası anısına PTT 4
puldan oluşan 1’den 5.000’e kadar
seri numara anma bloğu, 4 puldan
oluşan anma serisi, ilk gün damgalı
ilk gün zarfı 5 Eylül 2013 tarihinde
tedavüle sundu.
PTT Marmaray Projesi anısına
pullar üretti.
İstanbul Boğazı’nı deniz altından
geçme düşüncesi ilk olarak
1860 yılında Sultan Abdülmecit
tarafından ortaya atılmıştı.
Cumhuriyet döneminde ise İstanbul
Boğazı’nın bir demiryolu tüneli ile
geçilmesine ilişkin gerçekleştirilen
ilk bilimsel çalışma 1985-1987
yılları arasında gerçekleştirilmişti.
Bunun üzerine Ulaştırma Bakanlığı
tarafından 1996 yılında yeni
bir ulaşım ve fizibilite etüdü
hazırlatılmış ve Boğaz Tüp Geçiş
Projesi teknik ayrıntıları ile
açıklanmıştı. 2001 yılında yapım
ihalesi hazırlıkları yapılan projenin
inşasına 2004 yılında başlanmıştı.
Proje kapsamında Asya yakasında
Kadıköy, Üsküdar ve Ayrılıkçeşme
ile Avrupa yakasında Sirkeci,
Yenikapı ve Yedikule’de arkeolojik
kazı çalışmaları yapıldı ve Dünya
kültür mirasına önemli katkılar
sağlayacak birçok eser gün yüzüne
çıktı.
Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme
Bakanlığı’nın 2023 ve 2035’e giden
yolda vizyonunu ortaya koyacağı
uluslararası nitelikli toplanan
11. Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Şurası 5-7 Eylül 2013
tarihleri arasında düzenlendi.
Şura’da “Herkes için ulaşım ve
hızlı erişim”teması ile karayolu,
demiryolu, denizcilik, havacılık ve
uzay teknolojileri, haberleşme boru
hatları ve kent içi ulaşımdan oluşan
yedi sektör incelendi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük
yatırımları yapılarak Türkiye’nin
kalkınmasını, rekabet gücünün
artırılmasını sağlamak amacıyla
hayata geçirilen ve tasarlanan
Bu proje ile İstanbul’da 1984
yılından bu yana gerçekleştirilen
kapsamlı bilimsel çalışmalar
sonucunda kentteki mevcut yapımı
devam eden ve planlanan raylı
sistemlerle bütünleşecek bir
“Boğaz Demiryolu Geçişi” projesi
ortaya çıktı. Bu sayede Avrupa
ile Asya Demiryolu ile birbirine
bağlanarak iki yaka arasında
yüksek kapasiteli toplu taşıma
imkanı sağlandı.
69
2015 PTT’nin kuruluşunun 175. yılı
bloğu ve ilk gün zarfının yer aldığı
pulportföyü tedavüle sundu.
İlk posta teşkilatı Tanzimat
fermanı ile yaşanan gelişmelerin
sonucu olarak tüm halkın posta
ihtiyaçlarına cevap vermek
amacıyla 23 Ekim 1840 tarihinde
Posta Nezareti olarak kurulmuştu.
İlk Postahane ise İstanbul’da yeni
Cami Avlusunda Postahane-i Amire
adı ile açılmıştı.
1843 yılında telgrafın icadı ile 11 yıl
sonra ülkemizde de telgraf hizmeti
başladı ve 1855 yılında ayrı bir
telgraf müdürlüğü kuruldu.
2013 Marmaray hayaldi, gerçek oldu!
1871 yılında ise Posta Nazırlığı ve
Telgraf Müdürlüğü birleştirilerek
Posta ve Telgraf nezaretine
dönüştürüldü.
23 Mayıs 1909 tarihinde ilk manuel
telefon santralinin İstanbul’da
hizmete başlamasından sonra
Posta ve Telgraf ve Telefon Nezaret
haline dönüştürüldü, 1913 yılında
da Posta, Telgraf, Telefon Umum
Müdürlüğü adını aldı.
2015 PTT’nin kuruluşunun 175. yılı
Cumhuriyetimizin 90. yılını
kutlamaları kapsamında 29 Ekim
2013 tarihinde açılış yapılan ve
153 yıllık rüyayı gerçekleştiren
70
Marmaray anısına PTT bir adet
anma bloğu, ilk gün zarfı ile
içerisinde 0001’den 5000’e kadar
seri numaralı bir adet anma
18 Haziran 1994 tarihinde PTT
tarihinde PTT İşletmesi Genel
Müdürlüğü, PTT Posta İşletmesi
Genel Müdürlüğü ve Türk
Telekomünikasyon Anonim Şirketi
şeklinde yeniden yapılandırıldı ve
24 Nisan 1995 tarihinden itibaren
PTT İşletmesi Genel Müdürlüğü
olarak faaliyetlerini sürdürdü.
29 Ocak 2000 tarihinde ise PTT
İşletmesi Genel Müdürlüğü olan
şirketin adı T.C. Posta ve Telgraf
Teşkilatı Genel Müdürlüğü ( PTT)
olarak değiştirildi.
PTT haberleşme, ulaştırma, finans
alanlarında yaşanan sektörel
değişimler ile sürekli yükselen
müşteri beklentilerini karşılama
konusunda her geçen gün ileriye
doğru adımlar atarak 2013 yılında
T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı
Anonim Şirketi adını aldı.
175 yıllık köklü bir geçmişi olan
şirket, çağdaş bir yaklaşımla
yoluna devam ediyor. PTT
kuruluşunun 175. gurur yılı anısına
“175. Yıl” konulu 2,80 Türk Lirası
ve 3 adet 1,40 Türk Lirası değerli
4 adet anma pulu, içerisinde
0001’den 5.000’e kadar seri
numaralı 2,80 Türk Lirası değerli
bir adet perforajsız seri numaralı
anma bloğu ile dört pullu anma
serisinin ve ilk gün zarfının yer
alacağı pul portföyü; 2 adet 60
kuruş, 4 adet 1,40 Türk Lirası ve
4 adet 2,80 Türk Lirası değerli
on puldan oluşan 5.000 adet pul
karnesi ve ilk gün zarfı 23 Ekim
2015 tarihinde tedavüle sunuldu.
*İletişime ve tarihe ışık tutan Pul
Arşivinin İnşaat Sanayi Dergimizde
yayımlanmasına verdiği destek için
PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü Sayın Kenan Bozgeyik’e
şükranlarımızı sunuyoruz.
71
TOPLANTI
“İnşaat Sektöründe Teftiş
Faaliyetleri” konulu Çözüm
Arama Konferansı
İNTES Başkanı
Koloğlu,
denetimlerin
iş kazalarının
azalmasında iyi
bir araç olduğunu
söyledi.
72
İNTES ile Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş
Kurulu Başkanlığı’nın birlikte
düzenledikleri “İnşaat Sektöründe
Teftiş Faaliyetleri” konulu Çözüm
Arama Konferansı 3 Mart 2016
Perşembe günü Wyndham Otel’de
yapıldı.
İNTES Yönetim Kurulu Başkanı
Celal Koloğlu, toplantının
açılışında yaptığı konuşmada,
müfettişlerin ve onların titiz
çalışmalarının çok önemli olduğunu
belirterek, “Üyelerimizin de
müfettişlerimizin de işlerinin zor
olduğu kanaatindeyiz. Zira odak
noktalarında insan var. Öncelikleri,
çalışma hayatının risklerini
azaltmak ve ortadan kaldırmaktır,
iş yerlerinin çalışma mevzuatına
uyumunu sağlamaktır. Kısacası,
insanlara daha iyi bir çalışma
ortamı tesis etmektir” dedi.
İş Teftiş Kurulu Başkanlığının
sosyal diyaloga çok önem
verdiğini, sürekli olarak işverenleri
bilgilendirici faaliyetlere katıldığını
kaydeden Koloğlu, şöyle konuştu:
“Müfettişlerimiz bizleri
bilgilendiriyorlar. Amaçları tarafları
bilinçlendirerek çalışma barışını
tesis etmektir. Denetimler bizler
için eğitim niteliğinde oluyor.
Önce yanlışlarımızı düzeltip
sonra doğruları öğreniyoruz.
İşlerimizi ona göre düzenleyip
geliştiriyoruz. “Önce önlemek”
anlayışıyla müfettişlerimiz rehber
oluyorlar. Müfettişlerimiz güvenli
bir iş yaşamı için denetimler
yapmaktadır. Maalesef pek çok
işletmede iş sağlığı ve güvenliği
tedbirleri uygulanmamaktadır.
Çünkü ülkemizde iş güvenliği
kültürü halen istenen seviyede
değildir. İş sağlığı ve güvenliği
unsurları bir maliyet kalemi
olarak addedilmekte ve ona göre
görülmektedir. Denetimler iş
kazalarının azalmasında tabii
ki iyi bir araçtır ve yapılması da
gereklidir. Ama elbette tek de araç
değildir. Önemli olan, önlemlerin
sürekliliği ve eğitimdir. Hem
işverenlerimiz hem işçilerimiz
sorumluluklarını bilmelidir.”
Konuşmasında iş sağlığı ve
güvenliği konusuna da değinen
Koloğlu, şöyle devam etti:
“Ülkemizde iş sağlığı
ve güvenliği konusunda
kurumsallaşma açısından
doğru bir yoldayız. İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürlüğümüz
ve İş Teftiş Kurulu Başkanlığı
sistemimizin güvenceleridir.
Genel Müdürlüğümüz ve Teftiş
Kurulumuz Kanun’dan gelen
zorunlulukları anlatmakta,
öğretmekte ve sonucunda da
denetlemektedirler. Son olarak
yeterli önlem almayan sorumlulara
da ceza kesmektedirler. Bazen
yasalar sektörümüzü çalışamaz
hâle getirmektedir veya
getirebilmektedir. İş yerimiz de
işçimizle, işverenimizle hepimizin
millî servetidir. Onları sistem
içinde tutulmalı, korumalıyız.
İşverenlerimiz arasında sıfır
iş kazasıyla çalışanlar da
bulunduğunu bilmekteyiz. Bu
işverenlerimize de teşvik için
ödül verilmesi gerektiğine de
inanıyoruz.”
Çalışma hayatının önemli bir
konusunun da kayıt dışı istihdam
olduğunu, kayıt dışı istihdamın,
çalışanlar için sosyal haklardan
yoksunluk anlamına geldiğini
belirten Koloğlu, denetimlerin kayıt
dışı ekonomiyle mücadelede etkin
bir araç oluğunu söyledi.
Koloğlu son olarak mesleki
yeterlilik belgeli işçi çalıştırılması
zorunluluğuna değindi.
İşverenlerimizin 25 Mayıs 2016
Çarşamba gününden itibaren
inşaatlarda ağır ve tehlikeli
meslekler olarak belirtilen 17
meslekte mesleki yeterlilik belgesi
olmayan işçi çalıştırılamayacağını
belirten Koloğlu, “Artık mesleğinde
yetkin, iş sağlığı ve güvenliği
kurallarını bilmeyen işçilerimiz
çalışmayacaktır. İş müfettişlerimiz
bu konuda işverenlerimizi sıkı
denetimlere tabi tutacaklardır”
diyerek işverenlerin teşviklerden
faydalanmaları ve idari para
cezalarına maruz kalmamaları
için mesleki yeterlilik belgeli işçi
çalıştırmaları konusunda titiz ve
dikkatli davranmaları gerektiğini
vurguladı.
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı
Güner, “Temel stratejimiz,
çalışma şartlarının ve ortamının
iyileştirilmesine katkı sağlayacak
teftişleri planlamak ve
uygulamaktır.”
İş Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı
Erol Güner, toplantının açılışında
konuşma yaptı. İş Teftiş Kurulu
Başkanlığı olarak görev alanlarına
giren konularda çalışma hayatında
var olan sorunların çözümü için
bütün sosyal taraflarla yoğun
çalışmalarına devam ettiklerini
kaydeden Güner, şöyle konuştu:
“Temel stratejimiz, çalışma
şartlarının ve ortamının
iyileştirilmesine katkı sağlayacak
teftişleri planlamak ve
uygulamaktır. Bu kapsamda iş
müfettişlerimiz teftişlerini insan
73
odaklı, risk esaslı ve önleyici
teftiş yaklaşımına ağırlık veren
bir anlayışla sürdürmektedir.
Teftiş programları, iş kazaları
ve meslek hastalıklarının diğer
sektörlere göre fazla görüldüğü,
iş ilişkilerinde sorunların yoğun
olarak yaşandığı sektörlere öncelik
verilmek suretiyle planlanmakta
ve uygulanmaktadır. Teftişlerimiz,
‘Önlemek, ödemekten daha ucuz ve
insanidir’ düsturundan hareketle,
çalışma barışının sağlanması
amacıyla icra edilmektedir.”
İş teftiş faaliyetlerinin programlı
teftişler ve incelemelerden oluşan
program dışı teftişler olarak
planlandığını aktaran Güner,
programlı teftişlerin risk, alan veya
sektör esaslı yapılan, klasik teftiş
anlayışı dışında gerçekleştirilen,
İlgili tüm sosyal tarafları kapsayan
eğitim, iletişim ve bilgilendirmeye
ağırlık veren çözüm odaklı teftişler
olduğunu anlattı.
74
Güner, iş teftiş sisteminde hakim
olan önleyici teftiş anlayışının,
teftişlerde noksanlık ve aykırılıklar
tespit edilmesi hâlinde doğrudan
idari para cezası uygulanması
yerine, işverenlerin tespit edilen
noksanlık ve aykırılıkları uygun
sürede giderebileceğini belirtmesi,
müfettişin de süre talebini uygun
görmesi sonucu süre verilmesi
yönünde olduğunu söyleyerek,
“Önleyici denetim anlayışının
diğer bir yönü de sosyal tarafların
bilgilendirilmesidir. Teftişlerin
yürütüleceği sektörlerdeki
işverenlerin, sendikaların, meslek
odalarının, yerel yönetimlerin, ilgili
diğer sivil toplum kuruluşlarının,
basın-yayın kuruluşlarının
katılımıyla düzenlenen toplantılarla
yıl içinde yürütülecek teftişler
hakkında bilgi verilmektedir” dedi.
İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın, her
yıl sonunda yürütülen teftişlerle
ilgili sonuç raporları hazırlayıp
kitap hâline getirerek kamuoyuna
sunduğunu anlatan Güner,
yürütülen teftiş faaliyetlerinin
yanı sıra farkındalık oluşturma
ve bilgilendirme faaliyetleri
kapsamında işçi, işveren, sosyal
tarafların katılımıyla 2015 yılında
toplam 66 adet toplantı yapıldığını,
7 adet sonuç raporunun yayın
hâline getirildiğini söyledi. Güner,
şöyle konuştu:
“2016 yılında 15 sektörde işin
yürütümü ve iş sağlığı ve güvenliği
yönünden teftişlerimize devam
edeceğiz. Yapı sektörü de bunların
içerisindedir. Programlı teftişlerin
yanı sıra şikâyet ve ihbara dayalı
olarak da program dışı teftişlerimiz
aynı şekilde devam edecektir.
İnşaat sektörü, iş kazalarının
çokluğu ve sonuçları bakımından
Türkiye’deki iş kolları arasında ilk
sırada yer almaktadır. Dinamik
yapısı, günden güne değişen iş yeri
şartları itibarıyla iş kazalarının sık
Güner, “Güvenlik
kültürü istenilen
seviyede değil”
dedi.
yaşandığı yapı sektöründe her yıl
Başkanlığımızca programlı teftişler
planlanmakta ve uygulanmaktadır.
Başkanlığımızca yalnızca 2015
yılında yapı sektöründe işin
yürütümü yönünden programlı
ve program dışı toplam 775 teftiş
yapılmış, iş sağlığı ve güvenliği
yönünden ise programlı ve
program dışı yapılan 7.057 teftiş
neticesinde 1.985 iş yerinde
işin durdurulması kararının
uygulanması sektörün iş sağlığı ve
güvenliği yaklaşımındaki sorunları
açıkça ortaya koymaktadır. Bu
tablonun ana sebebi, güvenlik
kültürünün istenilen seviyeye
getirilememiş olmasıdır. ”
Açılış konuşmalarının ardından
İş Başmüfettişi O. Nejat Güneri,
“İnşaat sektöründe işin yürütümü
yönünden teftiş faaliyetleri”
konusunda değerlendirmelerde
bulundu.
Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın yapısı
ve uygulanan programlı teftişler
hakkında bilgiler veren Başmüfettiş
Güneri, iş teftişi hakkında da şu
değerlendirmeyi yaptı:
“İş teftişi, çalışma hayatıyla ilgili
mevzuatın uygulanması, devlet
tarafından izlenmesi, denetlenmesi
ve teftiş edilmesidir. İş teftişi,
çalışma süreleri, ücretler, iş
sağlığı ve güvenliği, işçilerin
refahı, çocuk ve gençlerin
çalıştırılması, kayıt dışılık, işsizlik,
istihdam ve iş gücü piyasası
uygulamaları gibi çalışma şartları
ve ortamına ilişkin tüm mevzuat
hükümlerinin uygulanmasıyla
ilgili olarak araştırma, inceleme
ve denetlemeyi de kapsayan ve
devlet adına gerçekleştirilen teftiş
faaliyetleri ve mevzuatla verilen
diğer teftişleri ifade etmektedir.
Bu konuda iki yaklaşım mevcuttur.
Bunlardan bir tanesi tepkisel
yaklaşım, reaktif dediğimiz,
öteki de proaktif dediğimiz
önleyici yaklaşımdır. Programlı
teftişleri yaparken İş Teftiş Kurulu
75
76
Başkanlığı olarak risk alan veya
sektör esaslı yapılan klasik teftiş
anlayışının dışında gerçekleştirilen,
ilgili tüm sosyal tarafları kapsayan,
eğitim, iletişim ve bilgilendirmeye
ağırlık veren çözüm odaklı teftişler
olarak tanımlamaktayız. Burada
kurumlar arası iş birliğini çok
önemsiyoruz. Teftiş programlarının
uygulamaya başlamasından
sonuçlanmasına kadar geçen
tüm aşamalarda sorunların tarafı
olabilecek tüm kurum ve kuruluşlar
ziyaret edilmekte, onlarla sorunlar
ve çözüm önerileri toplantıları
düzenleyerek, iş birliği protokolleri
yapılarak sorunların çözümüne tüm
tarafların katkıda bulunmasının
sağlanması amaçlanmaktadır.”
kayıt ve belgelerin de incelenmesi
gerekmektedir. Büyük ölçekli
inşaat projelerinde yapılacak
teftişte genel amaç, işçilerin
çalışma şartlarının ve ortamının
iyileştirilerek mevzuata uygun hâle
getirilmesinin sağlanmasıdır. Özel
amacımız ise işçi ve işverenleri
bilgilendirerek farkındalık
yaratılması, sosyal tarafların
eğitilmesi, konuya duyarlı hâle
getirilmesi ve bu yolla mevzuata
uyumun yaygınlaştırılarak önleyici
denetim ve teftiş anlayışının
sağlanmasıdır” dedi.
Teftiş ve incelemelerde konuyla
ilgili görülen tüm defter ve
kayıtlı belgelerin incelenmesi
gerektiğini kaydeden Güneri,
“İşverenlerce kanuni olarak
düzenlenmesi zorunlu olan ve
düzenlenmesi zorunlu olmadığı
halde düzenledikleri tespit edilen
“Eşit davranma ilkesine aykırılık,
çağrı üzerine çalışma sözleşmesi
yapmamak, çalışma belgesini
vermemek, engelli çalıştırma
yükümlülüğüne uymamak, ücret
hesap pusulası düzenlememek,
fazla çalışma hükümlerine
aykırılık, yılda 270 saatin üzerinde
Güneri, 4857 sayılı İş Kanunu ve
ilgili yönetmeliklere göre ihlallerin
dağılımı ve teftişlerin son aşaması
hakkında da şunları söyledi:
fazla çalıştırma yaptırmak, fazla
çalışma sürelerini gösteren belge
düzenlememek, ulusal bayram
ve genel tatil çalışmaları için
işçi onayını almamak, çalışılan
genel tatil ücretini ödememek,
hafta tatili çalışmalarına aykırılık,
yıllık ücretli iznini yasaya aykırı
şekilde bölmek, çalışma sürelerine
aykırılık, günlük çalışma sürelerini
belgelememek, geceleri 7,5 saatten
fazla çalıştırmak gibi konularda
yapılan denetimler sonucunda
işçilere yapılan ödemelerden
kaynaklanan 12.839.339 TL sigorta
primi, 5.990.625 TL vergi olmak
üzere, toplam 18.829.961 TL kamu
geliri sağlanmıştır. Uygulanan para
cezaları ise bu teftiş kapsamında
olan iş yerlerinde, 149 iş yerinde
toplam 4.896.576 TL idari para
cezası uygulanmış, teftiş yapılan
iş yerlerinin %29’u cezaya maruz
kalmışlardır. İnşaat sektöründe
yürütülen programlı teftişler
kapsamında işçilere toplam brüt
1.688.703 TL ücret, 25.458.093 TL
fazla çalışma ücreti, 3.894.882 TL
haftalık tatil ücreti, 3.673.884 TL
genel tatil ücreti, 7.534 TL kıdem
ve ihbar tazminatı ödemeleri
yapılması sağlanmıştır.”
Güneri, inşaat sektörünün
nitelikli işçi ihtiyacı göz önünde
bulundurularak meslek liselerinde
uygulamaya yönelik eğitimlerin
artırılmasının önemini de
vurguladı.
Oturumun ikinci konuşmacısı
İş Başmüfettişi İnşaat Yüksek
Mühendisi Serkan Çetinceli oldu.
“İnşaat sektöründe iş sağlığı
ve güvenliği yönünden teftiş
faaliyetleri” konusunda sunum
yapan İş Başmüfettişi Çetinceli,
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun
verilerine göre her 3 ölümlü
iş kazasından 1 tanesinin yapı
sektöründe meydana geldiğini,
Almanya’da bu oranın 5’te 1
olduğunu söyledi.
Programlı teftişleri, risk esaslı
iş kolu, sektör esaslı ya da alan
esaslı olarak üç grupta yaptıklarını
belirten Çetinceli, uzun süre
denetimlerde “Yüksekte güvenli
çalışma” teması üzerinde özenle
durduklarını anlattı. 2013 yılında
1.200 civarında teftiş yaptıklarını,
2014 yılında bu rakamın 3.600
olduğunu, 2015 yılında ise
toplam teftiş sayısının 7057’yi
bulduğunu söyledi. 2013 yılında
155 tane iş yerinde durdurma
gerçekleştirilirken, 2015 yılında
Türkiye genelinde 2 bine yakın
bir durdurma yapıldığını anlatan
Çetinceli, “Sadece taşın altına elini
işverenin, devlet tarafının veya
işçilerin sokması yeterli değil,
farklı ilgili kurum ve kuruluşların
da bu işin içinde olması, destek
vermesi gerekiyor” dedi.
2016 yılından itibaren artık denetim
kapsamına “risk” i aldıklarını
belirten Çetinceli, şunları söyledi:
“Bu konular hiç denetlenmedi
anlamına gelmesin çünkü program
dışı teftişlerde yine çok daha
farklı konular o görevin veya
evrakın niteliğine göre inceleme
altına alınmıştır ama programlı
teftişlerimiz, risk esasları
üzerinden devam ettiği için belirli
konulara odaklı bu denetimlere
devam ediyoruz. İş sağlığı ve
güvenliği konusunda organizasyon
yapısının kurulup kurulmadığı
denetim konularımızdan bir
tanesi. İş sağlığı ve güvenliği
birimi için de tam süreli çalışması
gerekiyorsa iş güvenliği uzmanı ve
iş yeri hekiminin, bu durumda da
yine iş sağlığı ve güvenliği birimi
kurulması lazım. Çok tehlikeli
sınıfta, risk değerlendirmesinin
en geç iki yılda bir yenilenmesi
gerekiyor.”
İskeleler konusunda ülkemizde
gerçekten çok olumlu gelişmeler
kaydedildiğini belirten Çetinceli,
“Bakanlığımızca yürütülen dış
cephe iş iskelelerine ilişkin bir
proje var. İNTES de bu projenin
yürütümünde taraflardan bir tanesi
ve gerçekten çok büyük katkıları
oldu” dedi.
Konferans soru, cevap bölümünün
ardından sona erdi.
77
TOPLANTI
Çalışma Hayatında Son
Gelişmeler konulu
172’nci Geleneksel Toplantı
İNTES’in 172’nci
Geleneksel
Toplantısının
onur konuğu
ve konuşmacısı
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı
Süleyman Soylu
oldu
78
Türkiye İnşaat Sanayicileri
İşveren Sendikası (İNTES) ile
YOL-İŞ Sendikası’nın birlikte
düzenledikleri “Çalışma Hayatında
Son Gelişmeler” konulu Geleneksel
Toplantısı 29 Mart 2016 Salı
akşamı Sheraton Otel’de yapıldı.
Toplantının onur konuğu Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Süleyman Soylu oldu.
Toplantı Türkiye YOL-İŞ Sendikası
ev sahipliğinde gerçekleşti. İNTES
Yönetim Kurulu Başkanı Celal
Koloğlu, toplantının açılışında
yaptığı konuşmada öncelikle YOL-İŞ
Sendikası Başkanı Ramazan Ağar ve
tüm YOL-İŞ yönetimine teşekkür etti.
Koloğlu,konuşmasında çalışma
hayatının gündemindeki yaşanan
gelişmeleri değerlendirerek, kayıt
dışı ile mücadelenin önemine vurgu
yaptı ve 2023 yılında kayıt dışı
istihdam oranındaki hedefin %15
olarak belirlendiğini bildirerek, “Bu
hedef doğrultusunda prim tabanı
genişletilmeli” dedi.
Koloğlu, Türkiye’de İş Kanunu’ndan
Sosyal Güvenlik Reformu’na, genel
sağlık sigortası düzenlemesinden
istihdam teşviklerine kadar çok
önemli adımlar atıldığını söyledi. Kayıt dışı istihdamla mücadele
için prim tabanının genişletilmesi
gerektiğine işaret eden Koloğlu,
“İstihdam ve sigorta prim
yüklerinin azaltılmasına devam
edilmelidir. Ülkemizde vergi
ve sigorta prim yükleri %36,8
düzeylerindedir” diye konuştu.
Yurt dışında Türk işçi
çalıştıramıyoruz
Koloğlu, firmaların yurt dışında
Türk işçisi çalıştıramadıklarını dile
getirdi. Firmalarla işçiler arasında
yargıya intikal eden uyuşmazlıklar
yaşandığının altını çizen Koloğlu,
“Yurt içinde 2 bin liraya çalışan
bir ustaya, yurt dışında 2 bin
dolar ücret verilmektedir. Yapılan
iş sözleşmelerinde de çalışılan
ülke mevzuatının uygulanacağı
belirtilmektedir. Bu kapsamda
çalışanlar, işverenlerinden tüm
yasal haklarını ve alacaklarını
almaktadırlar. Ancak yine
de Türkiye’ye döndüklerinde
işverenlerine dava açmaktadırlar.
Hem de son çıktığı işi dikkate alarak
10, 20, 30 yıllık geriye giderek dava
açabilmektedir” ifadesini kullandı.
Kıdem ve ihbar tazminatlarına
düzenleme
Yasal uyuşmazlıklar nedeniyle
milyonlarca lira ödeme yaptıklarını
belirten Koloğlu, şunları söyledi:
“Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri
istihdamın lokomotifidir. Ancak
yurt dışında çalışan işçi sayımız
azalmaktadır. Tercihimiz elbette
Türk işçisi ile çalışmaktır. Ancak
tazminatlar nedeniyle Türk işçisi
çalıştırmamaktadırlar. Kıdem ve
ihbar tazminatları için Borçlar
Kanunu’ndaki 10 yıllık zamanaşımı
süresi uygulanmaktadır. Dava
açmak için uygun bir zamanaşımı
süresinin tayin edilmesinin doğru
olacağını düşünüyoruz. Kıdem
tazminatı konusunda düzenli
işleyen bir sistem olmalıdır.”
geliştirilmesi açısından bu tür
toplantıların önem taşıdığını
söyledi. İNTES ile YOL-İŞ’in
birlikte kurdukları Türkiye Eğitim
Şantiyesi’nin (TES) sosyal ortaklığın
güzel bir örneği olduğunu belirten
Ağar, “YOL-İŞ olarak eğitime
büyük önem veriyoruz. Bu nedenle
sendikamıza üye işçilerin iş kazası
oranları daha düşüktür” dedi.
Ramazan Ağar, “Eğitime büyük
önen veriyoruz.”
Yedi yıllık bir mücadele sonucunda
taşeron işçi konusundaki
girişimden mutlu olduklarını
belirten Ağar, “Ancak bu işçilerin
özel istihdam edilecekleri
yolundaki açıklamalar bizi
endişelendirmektedir. Kamuda adil
bir personel rejimine girmemiz
inşallah uzun sürmez. İşverenler
de bizi çözüm ortağının bir parçası
olarak görmelidir. Değişeceksek
hep birlikte değişeceğiz” diye
konuştu.
Türkiye YOL-İŞ Sendikası Başkanı
Ramazan Ağar, toplantıda yaptığı
konuşmada, sosyal diyaloğun
Geleneksel toplantının onur konuğu
olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Süleyman Soylu, İNTES’in
79
172. Geleneksel Toplantısı’nda
yaptığı konuşmada, “Biz güvenlikçi
siyaset taraflısı değiliz, tam
tersi siyasetin ve demokrasinin
güvenliğini oluşturmaya
çalışıyoruz. Bugün ne yapıyorsak
sorumluluğunu siyasi olarak
alıyor ve sorumluluğunu siyasi
olarak kabul ediyoruz. Bu millet bu
ülkeyi idare edelim diye bize yetki
vermiştir” dedi.
Önemli projelere imza atan
Türkiye’nin 21. yüzyılda bir fırsat
yakaladığını kaydeden Bakan
Soylu, bu projelerden biri olan
Marmaray’ı Anadolu insanın
dünyaya bir bayrak sallaması
olarak nitelendirerek, bunun “bir
milletin kendini anlatma selamı
olduğunu” söyledi.
Suriye’de daha bir ay öncesine
kadar iddiasını farklı bir şekilde
ortaya koyan Amerika Birleşik
80
Devletleri ve Rusya’nın farklı bir
yöne doğru gittiğine işaret eden
Soylu, “Biz oyun kurmakta bu
bölgede zorluk çekebiliriz. Ama
herkes bilsin ki bölgede istediğimiz
oyunu da bozarız. Ama biz bu
coğrafyada oyun bozmak için
yokuz. Tam tersi, Türkiye bir barış
adasıdır. Bu coğrafyanın kıymetini
biliyoruz” dedi.
Türkiye’nin kendi adına bir
ilerlemesi ve yolculuğu olduğuna
değinen Soylu, bu yolculuğa devam
edileceğini belirtti.
İlerlenebilecek tek yolun demokrasi
ve milli irade olduğunu söyleyen
Soylu, Türkiye’nin her alanda
kendisine hedefler koyduğunu
ve bu hedefleri ortaya koyabilen,
yönetebilen, bu hedeflerden
sapmamak için çaba sarf eden bir
Türkiye tablosunun var olduğuna
dikkati çekti.
Kayıt dışı oranı düşürüldü
Soylu, Türkiye’de çalışma
hayatında kayıt dışı oranının
%52’ler seviyesinden %32,05’lere
geldiğini dile getirerek, bu
rakamları %15’lere kadar düşürme
konusundaki bir iddiayı ve iradeyi
ortaya koyduklarının altını çizdi.
1 Kasım seçimlerinin milletin
iradesiyle belirlendiğine vurgu
yapan Soylu, “Bir takım çevreler
bizi bir güvenlikçi siyaset anlayışı
içerisinde olduğumuzu düşünerek
eleştiriyorlar. Bu salonda açık bir
şekilde, altını çizerek söylemek
istiyorum, biz güvenlikçi siyaset
taraflısı değiliz, tam tersi siyasetin
ve demokrasinin güvenliğini
oluşturmaya çalışıyoruz. Bugün ne
yapıyorsak sorumluluğunu siyasi
olarak alıyor ve sorumluluğunu
siyasi olarak kabul ediyoruz. Bu
millet bu ülkeyi idare edelim diye
bize yetki vermiştir” diye konuştu.
Soylu, Türkiye’de son dönemde
yaşanan terör olaylarına ilişkin
olarak şu değerlendirmelerde
bulundu:
“Sonu nereye giderse gitsin, hangi
nokta olursa olsun bizim millete
olan sorumluluğumuz teröristi bu
topraklardan temizleyip silmek
ve atmaktır. Çocukluğumdan beri
siyasetin içindeyim. Hiç Dicle’yle
konuştunuz mu bilmiyorum,
ben Dicle’yle konuştum. Hiç
Kızılırmak’la konuştunuz mu
bilmiyorum, ben Kızılırmak’la
konuştum. Hiç bu ülkede, bu
ülkenin Toroslarıyla konuştunuz
mu bilmiyorum ama ben Toroslarla
konuştum. Hepimiz bu ülkeyi
seviyoruz ve biz bu ülkeyi zengin,
özgür, ayakları üzerinde duran ve
milletin kardeş olduğu, birbirinin
medeniyet değerlerine bağlı, yarına
ait heyecanlarından vazgeçmemiş
bir ülke olması yolundaki
adımlarımızdan vazgeçmiyoruz.
Önümüze ne çıkarsa çıksın. Hangi
risk alınması gerekirse bu risklerin
tamamı, Allah bizi korusun ki
şahsımız adına değil aziz milletimiz
ve bu topraklar adına alıp yarına
ait bu yürüyüşümüzü hep birlikte
sürdüreceğiz.”
Toplantı, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu
adına Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü
Ağaçlandırma ve Erozyon
Kontrol Seferberliği Kampanyası
kapsamında fidan dikilmesi için
yapılan bağışa ilişkin sertifikaların
sunulması ile sona erdi.
81
TOPLANTI
Teftiş Faaliyetleri
Konferansı’nın ikincisi
İstanbul’da düzenlendi
İNTES Genel
Sekreteri Ersoy,
“Sıfır iş kazası ile
çalışan işverenlere
ödül verilmeli” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığı ile İNTES’in
birlikte düzenledikleri “İnşaat
Sektöründe Teftiş Faaliyetleri”
konulu Çözüm Arama Konferansı, 8
Nisan 2016 Cuma günü İstanbul’da
Tekfen Towers’de yapıldı.
İNTES Genel Sekreteri Necati
Ersoy, toplantının açılışında yaptığı
konuşmaya İNTES Yönetim Kurulu
Üyesi ve Tekfen Genel Müdürü
Levent Kafkaslı’ya teşekkür ederek
başladı.
Sektörde yaşanan iş kazalarından
derin üzüntü duyduklarını,
işyerlerinin daha güvenli hale
getirmenin tek yolunun mesleki
eğitim olduğunu kaydeden Ersoy,
şöyle konuştu:
82
“Maalesef pek çok işletmede halen
iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri
yeterince uygulanmamaktadır.
Çünkü ülkemizde iş güvenliği
kültürü hala istenen seviyede
değildir. Önemli olan önlemlerin
uygulanabilirliği, sürekliliği ve
mesleki eğitimidir. Hayati riskler
olduğunda işin tamamen veya
kısmen durdurulması isabetli bir
karardır. Tüm bu olumsuzluklara
rağmen işverenlerimiz arasında
sıfır iş kazası ile çalışanlar da
bulunmaktadır. Bu işverenlerimize
teşvik için ödül verilmelidir.”
Toplantılarda kayıt dışı istihdam
konusunu da ele aldıklarını, kayıt
dışılığın ekonomik ve sosyal
kalkınmaya darbe vurmak anlamı
taşıdığını vurgulayan İNTES Genel
Sekreteri Ersoy, kayıt dışılığın
azaltılmasının fırsatı eşitliği
bakımından önemli olduğunu
söyledi. Ersoy, şöyle konuştu:
“Kayıt dışı yaklaşımlar fırsat
eşitliğini de bozuyorlar. Bir nevi
haksız rekabete yol açıyorlar.
Bize göre doğru yapılmış teftiş,
kayıt dışılığı azaltacağı için aslında
kayıt içindeki bizim üyelerimiz
gibi firmaların lehine işlemler
oluşturuyor diye düşünüyoruz.
Bu kayıt dışılıkla mücadelenin
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan
her vatandaşın da görevi olduğuna
inanıyoruz.”
Sektörde mesleki yeterlilik
belgesinin bazı mesleklerde
zorunlu hale geldiğini, bu konuda
son tarihin 26 Mayıs 2016 olduğunu
hatırlatan Ersoy, bu zorunluluğu
bilen işverenlerin konuyla ilgili
önlemlerini aldığını söyleyerek,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Tekfen’in işçileri İNTES’in
belgelendirme kuruluşu TÜRKİYE
MYM’de mesleki yeterlilik
belgelerini almaktalar. Tekfen’in
yöneticileri Levent Kafkaslı,
Erhan Hersek ve değerli çalışma
arkadaşlarının çabaları her türlü
övgüye değerdir. Tekfen’in bugüne
kadar üstlendiği tüm projelerde
hedefi sıfır iş kazasıdır. İş Sağlığı
ve Güvenliği alanında çok sayıda
projeye destek vermiştir.”
26 Mayıs 2016 tarihinden sonra
sektörde 17 meslekte mesleki
yeterlilik belgesi olmayan işçi
çalıştırılamayacağını belirten
Necati Ersoy, “Sistemde ceza da
teşvik de var. Devletimiz sınav
ve belgelendirme ücretlerini
karşılıyor. Çalışanlarınıza mesleki
yeterlilik belgesi aldırmanızı
öneriyoruz. İş müfettişlerimiz
bu konuda işverenlerimizi sıkı
denetimlere tabi tutacaklardır.
Mesleki yeterlilik belgesi sahibi
olmayan işçileri çalıştıran
işverenlerimize idari para cezası
uygulanacaktır” dedi.
Açılış konuşmasının ardından
Tekfen İnşaat A.Ş. İnsan Kaynakları
Eğitim ve İdari İşler Genel Müdür
Yardımcısı Erhan Ersek yönetiminde
panel bölümü gerçekleştirildi.
Hersek, konukları Tekfen Tower’da
ağırlamaktan büyük mutluluk
duyduklarını belirterek, katılımcılara
teşekkür etti.
İnsan odaklı anlayış ön planda
Açılış konuşmalarının ardından
toplantının panel bölümüne geçildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkan
Yardımcısı Semih Özçakır ise
toplantıda yaptığı konuşmada,
temel stratejilerinin çalışma
şartlarının ve ortamının
iyileştirilmesine katkı sağlayacak
teftişleri planlamak ve uygulamak
83
olduğunu söyledi. İş müfettişlerinin
teftişlerini insan odaklı, risk esaslı
ve önleyici olmaya ağırlık veren bir
anlayışla sürdürdüğünü belirten
Özçakır, şöyle konuştu:
“Teftiş programları, risklerin
yoğun olduğu, iş kazaları ve
meslek hastalıklarının diğer
sektörlere göre fazla görüldüğü,
iş ilişkilerinde sorunların yoğun
olarak yaşandığı sektörlere öncelik
vermek suretiyle planlanmakta
ve uygulanmaktadır. Teftişlerimiz
“Önlemek ödemekten daha ucuz ve
insanidir” ifadesinden hareketle,
çalışma barışının sağlanması
amacıyla yapılmaktadır.
Başkanlığımız yıl içinde yürüteceği
iş teftiş faaliyetlerini programlı
teftişler ve incelemelerden oluşan
program dışı teftişler olmak
üzere planlamaktadır. Programlı
teftişler tepkisel yani doğrudan
cezalandırmaya yönelik olan klasik
84
teftiş anlayışı dışında, risk alan
veya sektör esaslı yapılan ilgili
tüm sosyal tarafların katılımını
amaçlayan, bilgilendirme ve
farkındalık oluşturmaya ağırlık
veren, çözüm odaklı önleyici
teftişlerdir.”
Özçakır, teftişlerde noksanlık
ve aykırılıklar tespit edilmesi
hâlinde doğrudan idari para
cezası uygulanması yerine,
işverenlerin tespit edilen noksanlık
ve aykırılıkları uygun sürede
giderebileceğini belirtmesi ve
müfettişin de süre talebini uygun
görmesi sonucu süre verilmesi
yaklaşımı izlediklerini belirtti.
Özçakır, faaliyetler hakkında bilgi
verirken de şöyle konuştu:
“2015 yılında yürütülen teftiş
faaliyetlerinin yanı sıra, farkındalık
oluşturma ve bilgilendirme
faaliyetleri kapsamında işçi,
işveren ve sosyal tarafların
katılımıyla toplam 66 toplantı
yapılmış, 7 adet sonuç raporu yayın
hâline getirilmiştir. 2016 yılında ise
tüm Türkiye çapında işin yürütümü
yönünden 5 sektörde, iş sağlığı ve
güvenliği yönünden 8 sektörde,
işin yürütümü ile iş sağlığı ve
güvenliği yönünden ortak olarak da
2 sektörde teftişler planlanmıştır.
Başkanlığımızca yalnızca 2015
yılında yapı sektöründe işin
yürütümü yönünden programlı
ve program dışı olmak üzere
775 teftiş yapılmış, iş sağlığı ve
güvenliği yönünden ise programlı
ve program dışı yapılan toplam
7.057 teftiş neticesinde 1.985 iş
yerinde işin durdurulması kararının
uygulanması; sektörün iş sağlığı
ve güvenliği yaklaşımındaki
vahametini açıkça ortaya
koymaktadır.”
İş teftişinde iki temel yaklaşım
İş Başmüfettişi Osman Nejat
Güneri ise yaptığı konuşmada, iş
teftiş yaklaşımlarında izledikleri
yöntemler hakkında bilgi verdi.
Güneri, şöyle konuştu:
“Bunun için iki temel yaklaşımımız
mevcut. Tepkisel, reaktif yaklaşım;
öteki de önleyici proaktif yaklaşım.
Başkanlığımız teftiş yaklaşımını
tepkisel denetimlerden ziyade,
önleyici denetimlere ağırlık
verecek şekilde değiştirmiştir. Bu
yaklaşımlarda bizim için önemli olan,
önceliklerin belirlenmesi, teftişlerin
planlanması, programlanması
ve uygulanması, bilinç artırma
faaliyetleri, kampanyalar ve
eğitimlerin yürütülmesi. İşte şu anda
burada bulunmamızın sebeplerinden
bir tanesi de bu, bilinç artırma
faaliyetleri bir eğitim faaliyetidir.”
Güneri, programlı teftişler ve
incelemelerden oluşan program
dışı teftişler olmak üzere genel
çalışma planlarının iki bölümden
oluştuğunu, genel çalışma planının,
ağırlıklı olarak programlı teftişlere
esas olarak düzenlendiğini belirtti.
Güneri, büyük ölçekli inşaat
projelerinde çalışma koşullarının
iyileştirilmesi programlı teftişi
kapsamında inşaat sektöründe
grup başkanlıklarınca 16 ilde 508
iş yerinde teftiş yapıldığını ifade
ederek, “Teftişler neticesinde tespit
edilen ve mevzuata aykırılıkların
giderilmesi için işveren ve işveren
vekillerine süre tanınarak teftişlere
ara verilmiştir” dedi.
İş kazaları
İş Müfettişi Ahmet Serdar Akın
ise konuşmasında teftiş istatistiği
vererek, inşaat sektöründe teftiş
politikaları ve teftiş modellerini
anlatarak 2016 yılı teftişlerinde
kurum olarak başkanlığın
çalışacağı konulara değindi.
Akın, inşaat sektöründe iş kazaları
açısından ciddi bir ağırlığı bulunan
yüksekten düşme konusu üzerinde
titizlikle durduklarını söyleyerek,
ölümlü iş kazalarının nedenleri
arasında birinci sırada yüksekten
düşmeler olduğunu, daha sonra
%14’le makine, %11’le malzeme
düşmesi, elektrik ve diğer nedenler
olduğunu belirtti.
Akın şöyle konuştu:
“2015 yılı yapı iş yerlerindeki
teftişlerde teftiş konularımız:
Yüksekte çalışma, iş ekipmanlarının
kullanımından kaynaklı tehlikeler,
elektrik çarpma riskleri, malzeme
düşmesi, yangın, parlama
ve patlama, kazı çalışmaları
idi. 2016’da yapacağımız
çalışmalarda saydıklarına ilave
olarak İSG organizasyonu ve risk
değerlendirmesi konularına da
bakacağız. 2009’dan beri önlemeye
çalıştığımız bir risk: Yüksekten
düşme. Genel esaslarına bakarsak,
toplu korunma önlemlerine
öncelik verilmeli, toplu korunma
tedbirlerinin düşme riskini tamamen
ortadan kaldıramadığı ya da
uygulanmasının mümkün olmadığı
durumlarda ya da daha büyük tehlike
doğurabileceği durumlarda kişisel
koruyucu yöntemlere başvurulması
gerekiyor.”
Konferans soru cevap bölümünün
ardından sona erdi.
85
TOPLANTI
“Su ve Yatırımlar” konulu
173. Geleneksel Toplantı
İNTES Başkanı
Koloğlu, borulu
sulamadaki
sorunların çözümü
için Eroğlu’ndan
fiyat farkı ve tasfiye
kararnamesi
konusunda destek
istedi.
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren
Sendikası’nın “Su ve Yatırımlar”
konulu 173. Geleneksel Toplantısı,
21 Nisan 2016 Perşembe
günü Sheraton Otel’de yapıldı.
Toplantının onur konuğu ve
konuşmacısı Orman ve Su İşleri
Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu oldu.
Toplantının ev sahipliğini Gülermak
İnşaat A.Ş. üstlendi.
İNTES Başkanı Celal Koloğlu,
toplantının açılışında yaptığı
konuşmaya, ev sahipliğini yapan
Gülermak İnşaat’ın Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Güleryüz’e teşekkür
ederek başladı.
“Suyun ikamesi olmayan tek varlık
olduğunu” belirten Koloğlu şunları
söyledi:
86
“Sayın Bakanımız hayatını suya
vakfetmiştir. Medeniyetler suyla
başlamaktadır. Suyun güvence
altına alınması devletler için temel
hedeftir. Ülkemiz de maalesef su
zengini değildir. Nüfusumuz artıkça
kişi başına düşen su miktarı da
azalmaktadır. Sayın Bakanımız
bu konunun önemini sürekli
vurgulamaktadır. Dolayısıyla
suyumuzu bilinçli ve tasarruflu
kullanmak zorundayız. Hepimiz
biliyoruz dünyada suyun sadece
%2,5’u tatlı sudur. Gelecek nesillere
sağlıklı ve yeterli su bırakmalıyız.”
Büyüme yeterli değil
Türkiye ekonomisinin 2015 yılında
%4 oranında büyüdüğünü kaydeden
İNTES Başkanı Koloğlu, “Bu oran
önemlidir, değerlidir ancak yeterli
değildir. Dünya ekonomisi hala
bir durgunluk içerisindedir. Petrol
ihracat eden ülkelerin gelirleri
azalmıştır. Bölge coğrafyalarda
jeopolitik riskler artmıştır. Bu
ortamda %4’lük büyüme oranı
büyük başarıdır. Temiz suya
erişim ve doğru kullanımı
kalkınmış olmanın göstergesidir.
O zaman suya ilişkin yatırımları
artırmalıyız”dedi.
İşletmeye alınan baraj ve göletlerin
ülke için hayati yatırımlar
olduğunu ve Türk inşaat sanayinin
gelişiminde barajlar ve sulama
projelerinin büyük rol oynadığını
belirten Koloğlu, şöyle devam etti:
“Cumhuriyetin başlangıcından bu
yana barajlar inşa ediyoruz. Bu
projeler yetişmiş insan gücü ve
bilgi birikimimizi artırmıştır. Türk
müteahhitlik, Türk mühendislik
ve Türk işçilik eserleridir. Enerji
konusu da kritik öneme sahiptir.
Suyun potansiyel enerjisinden
faydalanmalıyız. Su, yenilenebilir
enerji kaynaklarının en
önemlilerindendir. Bu yatırımlar
yüzyıl ve daha fazla ömre sahip
projelerdir. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğümüz olağan üstü
çalışmalar gerçekleştirmektedir.
Hedefimiz 2023 yılında tüm
su potansiyelinin devreye
alınmasıdır. Planlaması doğru
yapıldığında HES’ler en önemli
enerji kaynağıdır. Enerji ithalatı dış
ticaretin açığını büyütmektedir. Bu
nedenle enerji üretimi içerisinde
yerli enerji kaynaklarının payını
artırmalıyız. Yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı elektrik
üretimi geliştirmeliyiz. Bir konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum
Biz yerli kaynaklar açısından
şanslı bir ülkeyiz. Bir başka
87
önemli kaynağımız da yerli
kömürdür. Yerli kömür kaynakları
üretimi ile olan yatırımlar
tamamen Türk firmalarımızca
gerçekleştirilmektedir. Kömür
üretiminden, santrallerin
işletilmesine, tedarikçilere kadar
çalışanlar hep Türk işçisidirler.
İşlerin devam edebilmesi için yerli
kömür ve yerli kömürden elektrik
üretimi teşvik edilmelidir. Böylece,
bir taraftan yerli kaynaklarımızın
kullanımı ekonomiye katkı
sağlayacaktır. Diğer taraftan yeni
istihdam sahaları açılacaktır.”
Borulu sulamada sorunlar
Sulama kanallarının tarımsal
alanların gelişmesine katkı
sağladığını, bölge halkına istihdam
olanaklarını geliştirerek ekonomik
fayda sunduğunu kaydeden
Koloğlu, şöyle konuştu:
“Suyun yaydığı dalgalar hızla
büyüyebilmektedir. Öyleyse
tarımda su tasarrufu önem
kazanmaktadır. Bu nedenle
su kayıpları minimize edilecek
88
sistemler geliştirilmelidir. Son
yıllarda kamu yatırımları hızla
hayata geçirilmektedir. Kamu
ve özel sektör el ele verdik. Alt
ve üst yapıda önemli yatırımlar
gerçekleştiriyoruz. HES’lerde kamu
özel sektör iş birliği projelerinin
güzel örneklerini gördük. Bu
projeler özel sektörün önünü
açmaktadır. Projeler, hızla ve
istenen kalitede ülkemiz hizmetine
sunulmaktadır.
Sayın Bakanım, sizin ve
idarelerimizin talimatları ile
projeleri hızla tamamlamak
üzere var gücümüzle çalışıyoruz.
Ancak bazı durumlarda işlerimizi
zamanında bitiremiyoruz.
Son dönemde borulu sulama
taahhütlerinin tamamlanmasında
sorunlar yaşanmaktadır.
Sulama işlerinde boru imalat
taahhütleri dövize bağlı olarak
gerçekleştirilmektedir. Döviz
kurlarında yüksek oranlı artışlar
yaşanmıştır. Bu artışlardan dolayı
yüklenici firmalarımız olumsuz
etkilenmektedir. Boru tedarikinde
ve işin tamamlanmasında zorluklar
yaşamaktadırlar. Hatta yüksek
maliyetlerden dolayı taahhütlerini
yerine getiremez duruma
gelmektedirler. Kur artışları
yüklenicilerimizin öngöremediği
bir durumdur. Hepimiz hatırlıyoruz.
Temmuz 2013 tarihinden itibaren
Amerikan dolarında hızlı ve
ani bir yükseliş olmuştur. Bu
nedenle yapım malzemeleri ve
imalat girdilerinde ciddi fiyat
artışları meydana gelmiştir. 2003
Temmuz ayında 1 Dolar=1.77 TL
iken Eylül 2015 döneminde ise
1 dolar=3.00 TL’ye yükselmiştir.
Artış yaklaşık %70 civarında
olmuştur. Taahhütlerimizde bazı
sözleşmelerde fiyat farkları
TEFE -TÜFE endeksleri bazında
karşılanmaktadır. Temmuz 2013
ile Eylül 2015 tarihleri arasında
enflasyon artış oranı yaklaşık
%18 olarak gerçekleşmiştir. Bu
durumda enflasyon oranı ile dolar
artışı arasında %52’lik bir fark
oluşmuştur. Takdir edersiniz ki
döviz kurlarındaki artış dünya
hakkı verilmelidir. Zira fiyat farkı
kararnamesinin ruhu da budur.
İşçiye, esnafa ve yatırımcıya daha
fazla zarar vermeden bir hal
çaresini bulma konusunu takdir ve
tensiplerinize arz ediyoruz.”
İNTES Hatıra Ormanı önerisi
konjonktürüne göre değişmektedir.
Bu artışların tahmin edilebilmesi
mümkün değildir. Döviz fiyatları
TEFE-TÜFE endekslerinin üç,
dört katı kadar artmıştır. Döviz
kurlarında yaşanan artışlar
nedeniyle oluşan maliyetlere,
yüklenicilerin katlanması
mümkün değildir. Konuyu çeşitli
zamanlarda Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğümüz ile paylaştık.
Fiyat farklarından kaynaklanan
sorunumuzu aktardık. Biz
işlerimizi devam ettirmek istiyoruz.
Amacımız işleri zamanında ve
istenen kalitede tamamlamaktır.
Üyelerimizin görüşleri ile
önerilerimizi aktarmak istiyorum.
01 Temmuz 2013 tarihi esas
alınmak üzere sözleşme tarihlerine
göre geriye doğru boru imalatlı
sulamalardaki malzeme fiyat
farkı hesaplanmalıdır. Varsa
verilen normal fiyat farkları
düşülerek kalan tutarın ödenmesi
gerekmektedir. Bu tutardaki
fiyat farkıyla iş bitirecek olanlar
bitirmeli, kalanlara ise tasfiye
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın
çevreye ve yeşile verdiği önemi
bildiklerini, erozyonla mücadele
edildiğini, Ağaçlandırma ve
Erozyonu Önleme Kampanyası
başlatıldığını belirten Koloğlu, “
Sayın Bakanım, Türkiye’nin dört bir
yanında ağaçlandırma çalışması
yürütüyorsunuz. Tüm kurum ve
kuruluşların kampanyaya destek
olması için teşvik ediyorsunuz.
Sendikamıza da bu konuda
talimat verdiniz.2010 yılından
beri toplantılarımızda plâket
vermiyoruz. Aslında ufak bir
katkımız oluyor. Ama bizim gibi
tüm kurumların küçük katkıları
zamanla ormanlara dönüşecek.
Sertifikalarımızı imzalıyorsunuz.
Gösterdiğiniz nezaket için teşekkür
ederiz. Bugüne kadar 2734 fidan
değerinde bağışta bulunmuşuz.
Bakanlığımız ve Genel
Müdürlüğümüzün temsilcileri de
buradalar. Bu fidanlarla özel bir
alanda İNTES ormanı olsun isteriz.
Desteğinize ihtiyacımız vardır”dedi.
Kaynakları bilinçli tüketmek ve
bireysel olarak suyu tasarruflu
kullanmak gerektiğini vurgulayan
Koloğlu, konuşmasını şu sözlerle
tamamladı:
“Çevreye özen göstermeliyiz. Su
kaynaklarımızı hem miktar hem
de kalite olarak korumayı görev
bilmeliyiz. Sularımızın verimli
kullanımını başarmak zorundayız.
Daha güzel bir dünyada yaşamak
hepimizin isteğidir.
Orman ve Su
İşleri Bakanı
Prof. Dr. Eroğlu,
“HES’ler elektriğin
sigortasıdır” dedi.
Toplantıda konuşan Gülermak
İnşaat A.Ş. Yönetim kurulu Başkanı
Kemal Güleryüz İNTES camiasını
bir araya getiren bir toplantıya ev
sahipliği yaptığı için memnuniyetini
dile getirdi ve toplantıya onur
konuğu olmayı kabul ettikleri için
Bakan Eroğlu’na teşekkür etti.
Firmasının kuruluşundan bugüne
geçen 58 yılda yaptıklarını anlatan
Güleryüz su ve enerji yatırımlarına
ilişkin Türk müteahhitlerinin
başarısı ve sektörün önemine
ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
Bakan Eroğlu, “İNTES Ormanı
kurulacak”
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu, İNTES’in çalışmalarını
takdirle karşıladığını belirterek
konuşmasına başladı, “İNTES
Ormanı kurulacak. Hayırlı olsun”
dedi.
1994 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi’nde kürsü başkanı
iken o zaman İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olan Recep Tayyip
Erdoğan’ın İSKİ’nin yönetimine
destek vermesi ve “Haliç’in
temizlenmesi” için daveti üzerine
üniversiteden bir yıl izin alarak bu
işe giriştiğini anlatan Bakan Eroğlu,
şöyle konuştu:
“İSKİ’de su kesintisi olmayacak
diye ilan ettim. Sonra Haliç’e
başladık. ‘Haliç kurtulamaz’ diye
raporlar vardı. Bir taş ocağına
çamurları suyla çekerek başladık.
89
İki kademeli pompayla bastık. Filtre
ettik. Çamurlar eski taş ocağına
atıldı. O sistemi kuran bugünkü
toplantının ev sahipliğini yapan
Gülermak’tı. Kendilerine teşekkür
ediyorum. Gülermak’ın Polonya’da
inşa ettiği metro da örnek bir
projedir. Gülermak İnşaat’a
ev sahipliği için de teşekkür
ediyorum.”
HES’ler elektriğin sigortasıdır
Daha önce ülkede toplanan
verginin %86’sının faize gittiğini, şu
anda bu oranın %14’e düştüğünü
hatırlatan Eroğlu, aradaki farkın
yatırımlarda kullanıldığını söyledi.
Eroğlu, %4’lük büyümenin yetersiz
olduğunu, büyümeyi %7’ye çekmek
gerektiğini kaydetti.
HES’leri “Türkiye’de elektriğin
sigortası” diye tanımlayan ve
geçmişte hidroelektrik santrallerle
alakalı çok ciddi adımların
atılamadığını ifade eden Eroğlu,
şöyle konuştu:
90
“Hidroelektrik santraller bütün
dünyada teşvik ediliyor, tamamen
temiz. Üstelik diğer santraller gibi
karbondioksit salınımı olmayan,
temiz enerji kaynağı. Tabiatı tahrip
etmiyor, dereleri kurutmuyor,
bilhassa yaz aylarında derelere can
suyu veriyor. HES’ler Türkiye’de
elektriğin sigortasıdır. Baraj ve
hidroelektrik santralleri yapmaya
devam edeceğiz.”
Bakan Eroğlu, Türk inşaat
sektörünün başarılarından gurur
duyduğunu, Türk müteahhitlerin
inşa ettiği yapıların yıllarca sağlam
bir şekilde varlığını koruduğunu da
belirtti.
Bakanlığın su yatırımları yaptığını ve
Türkiye Su Enstitüsü ile Su Yönetimi
Genel Müdürlüğü’nün kurulduğunu
vurgulayan Eroğlu, Türkiye’nin su
zengini bir ülke olmadığının altını
çizdi. Eroğlu, “Türkiye’de suyun
tek elden ve akıllı bir şekilde
yürütülmesi gerekir, aksi takdirde
Türkiye susuz kalır. Nitekim geçmişte
Türkiye çok susuzluk, kuraklık
yaşadı” ifadesini kullandı.
Baraj ve göletlerin önemine dikkati
çeken Eroğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye’de barajların ve
göletlerin yapılması bir zarurettir.
Müteahhitlerimize teşekkür
ediyorum, şu anda Türkiye’nin en
yüksek, dünyanın sayılı barajlarını
yapıyorlar. Yabancı yatırımcıya
ihtiyaç yok. Bazıları barajlara karşı
çıkıyor, bu fevkalade yanlıştır.
Türkiye’de yağışlar zamanla
mevsimlere ve bölgelere göre
değişiyor. Biz bu yüzden baraj ve
biriktirme yapılarını yapıyoruz. 320
baraj inşa ettik, binden fazla gölet
inşa ettik. “
Eroğlu, Türkiye’nin birçok ilinde
yaşanan su sıkıntısını çözdüklerine
işaret ederek, “2019 yılı sonuna
kadar bin 71 baraj, gölet ve sulama
tesisini bitirmek için hepimiz ant
içtik” dedi.
Bakanlığın, Türkiye’de 81 ille ilgili
içme suyu eylem planı hazırladığını
aktaran Eroğlu, su sıkıntısı yaşanan
76 ildeki sorunu çözdüklerini
bildirdi.
belirlenmesi, o olmazsa tasfiye
kararnamesinin çıkarılması olabilir.
Bununla ilgili arkadaşlar hazırlık
yapıyor, bu konuyu Bakanlar
Kurulu’nda gündeme getireceğim.”
Fiyat artışları için üç çözüm yolu
Eroğlu, sulama sistemlerinin
önemine de değinerek, eskiden açık
sistem sulamanın kullanıldığını,
şimdi ise kapalı sistem sulamaya
geçildiğinin bilgisini verdi.
Bakan Eroğlu, İNTES Başkanı
Celal Koloğlu’nun konuşmasında
değindiği döviz kurlarındaki artışlar
nedeniyle oluşan maliyetlere ilişkin
de şunları söyledi:
“Son zamanlarda gerek demirdeki
gerek dövize bağlı olarak boru
fiyatlarındaki artış için yapılacak
üç çözüm var. Bana göre en uygun
olanı fiyat farklarını çıkarmak ama
tabii bazı kurumlar buna itiraz
ediyor. İkincisi tasfiye kararnamesi,
üçüncüsü de acaba boruları
İdare’ye verip, boruların döşenmesi
yani ferşiyat diyoruz, ferşiyatını
müteahhitler yapabilir mi? Böyle
bir çözüm için de çalışacaklar ama
benim tercihim fiyat farklarının
Dere ıslahlarına önem verdiklerini
de belirten Eroğlu, derelerin estetik
görünümüne dikkat ettiklerini,
şehir içinde bir “gerdanlık”
şeklinde olması için çalışmalar
yürüttüklerini aktardı.
İnşa edilen barajlara ilişkin de bilgi
veren Eroğlu, 2019 yılı sonuna
kadar Türkiye’nin baraj ve gölet
problemi kalmayacağını kaydetti.
Doğa turizmi eylem planı
Uzun yıllar boyunca 70 milyon
fidan üretilirken Orman ve Su İşleri
Bakanlığı’nın 333 milyon fidan
ürettiğini, 2008 yılında başlattıkları
ağaçlandırma seferberliği
kapsamında toplam 2 milyar
fidanı toprakla buluşturduklarını
kaydeden Eroğlu, “ Devlet
ormanlarından millet ormanlarına
geçtik” dedi.
Bakan Eroğlu, doğa ve yayla
turizmini geliştirmek istediklerini
belirtti, doğa turizmini geliştirmek
amacıyla bir eylem planı
hazırladıklarını da açıkladı.
Toplantı Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu ve Gülermak İnşaat
A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal
Güleryüz adına Ağaçlandırma
ve Erozyon Kontrol Seferberliği
Kampanyası kapsamında fidan
dikilmesi için yapılan bağışa ilişkin
sertifikaların sunulması ile sona
erdi.
91
İNŞAAT
SANAYİCİLERİ
FERMAK
İnşaat Taahhüt A.Ş.
Kuruluş tarihi
1982
Firma yetkilileri
Ferit RIZVANOĞLU
Yeşim GÜCER
İletişim bilgileri
Ataşehir Bulvarı 36 Ada Ata 2/3
Plaza K:5 D:45 Ataşehir/İstanbul
T: 0 216 456 80 00 F: 0 216 456 80 04 [email protected] www.fermakinsaat.com.tr
92
Faaliyet alanları
İnşaat Taahhüt
Karayolu
Demiryolu
Baraj
Liman ve Deniz Dibi Tarama İşleri
Otel
Stad, Tünel
gibi çeşitli inşaat işleri
İlk üstlenilen proje
İller Bankası Van Özalp İş Hanı
Projesi (1980)
93
İNŞAAT
SANAYİCİLERİ
METAG İNŞAAT
Ticaret A.Ş.
Kuruluş tarihi
1967
Firma yetkilileri
Tayfun Sezgin KAYAŞ İcra Kurulu Başkanı
İletişim bilgileri
Çetin Emeç Bulvarı 1314. Cad.
No: 19 Öveçler Çankaya, Ankara
T: 0 312 472 77 31
F: 0 312 472 77 36
[email protected]
www.metag.com.tr
94
Faaliyet alanları
Binalar, Hastaneler ve Restorasyon İşleri
Altyapı Tesisleri
Endüstriyel Tesisler
Yol ve Köprüler
Askeri Kamp ve Tesisler
Havaalanı Tesisleri
Baraj, HES, Sulama ve Drenaj
Yapıları
Deniz Yapıları
Gruba dâhil firmalar, ortak
girişimler
Gruba dahil firmalar
SMK Group Şirketleri
Metag İnşaat USA
Ortak girişimler
Ch2mhıll Metag JV
Ecc Metag JV
Lakeshore/Toltest/Metag JV
Yenigün Metag Tepe Yüksel Zafer JV
Ecc Tepe Metag JV
Tepe Metag JV
İKEA Mega Alışveriş Merkezi - OMSK / Rusya
Camp Lemonnier Yükleme Rampası ve Hangarları, Paralel Taksiyolu Uzatılması ve Cephanelik Binası / Cibuti
Yurt dışında faaliyet gösterilen
ülkeler ve faaliyet alanları
Irak
Cibuti
Gürcistan
Kazakistan
Arabistan
Amerika
Senegal
Rusya
Afganistan
Kuveyt
Birleşik Aram Emirlikleri
Kırgızistan
Kenya
Uganda
Ceyazir
Somali
Fil Dişi
Bastion Muharebe Lojistik Taburu – Afganistan
SMK Tower İş Merkezi - Ankara / Türkiye
95
İNŞAAT
SANAYİCİLERİ
ÖZIŞIK
İnşaat ve Enerji A.Ş.
Kuruluş tarihi
02 Şubat 1977
Firma yetkilileri
Rıza Kutlu IŞIK
Yönetim Kurulu Başkanı
Bülent ÇANDIR
Genel Müdür
Behiye ŞİMŞEK
Mali İşler Müdürü
Ömer Asım DAĞLI Satın Alma ve Mekanik İmalat Müdürü
İletişim bilgileri
Gençlik Cad. No: 9 Işıklar Binası
06570 Tandoğan, ANKARA
T: 0 312 231 71 10
F: 0 312 231 71 19
[email protected]
www.ozisikinsaat.com.tr
96
Faaliyet alanları
Sulama işleri ve hidrolik yapılar
Barajlar
Sulama ve Drenaj Sistemleri
Tüneller
Hidroelektrik Santralleri
Altyapı
Yollar ve Köprüler
Viyadükler
Tüneller
Atıksu Arıtma Tesisleri
Boru Hatları
Kentsel Altyapı
Üstyapı
Konutlar
İş ve Alışveriş Merkezleri
Endüstriyel Tesisler
Alpaslan - 1 Barajı
İncek Işıklar Sitesi
Gruba dâhil firmalar, ortak
girişimler
Işıklar Yatırım Holding A.Ş.
Çemaş Döküm San. A.Ş.
Niğbaş Niğde Beton San.A.Ş.
SİF İş Mak.Paz. San. ve Tic.A.Ş.
HMF Mak. Ve Serv.San. ve Tic. A.Ş.
Özışık+İntekar+İnelsan İş Ortaklığı
Özışık+İntekar İş Ortaklığı
İlk üstlenilen proje
MKE Ağaç Sanayi Ürünleri Fabrikası
Yonga Levha Tesisleri
Üçgen - 2 Regülatörü ve HES
Adatepe Sulaması
97
İNŞAAT
SANAYİCİLERİ
UĞRAŞ İNŞAAT
San. Tic. A.Ş.
Kuruluş tarihi
29.06.1983
Firma yetkilileri
Cafer BULUT
Yönetim Kurulu Başkanı
İletişim bilgileri
Merkez Mah. İmrahor Cad. No: 10/A
Kağıthane, İstanbul
T: 0 212 321 05 71
F: 0 212 321 83 24
98
Faaliyet alanları
Konut, Eğlence, Kültür, Eğitim,
Sağlık ve Spor Merkezi gibi üst yapı
işleri
Yol, Kanalizasyon İnşaatı ve Çevre
Düzenleme gibi alt yapı işleri
taahhüdü
Gruba dâhil firmalar, ortak
girişimler
Alt ve Üst Yapı İnşaat San. Tic. A.Ş.
NTA Yapı Endüstri Ltd. Şti.
İstanbul Akvayum
Yenikapı Şehir Parkı ve Miting Alanı
Gürpınar Su Ürünleri Hali
Sinan Erdem Spor Salonu
Crowne Plaza Florya
Aqua Florya Alışveriş Merkezi
99
TÜRKİYE
MYM'DEN
Türkiye MYM belgeli işçi sayısı
ülke genelinde yaygınlaşıyor
Adaylar www.
turkiyemym.
org.tr sitesinden
başvuru koşullarını
rahatlıkla takip
edebilmektedirler.
100
Türkiye MYM sınav ve
belgelendirme faaliyetlerine
Türkiye genelinde devam ediyor.
Hizmet kalitesini her geçen gün
artıran Türkiye MYM 2016 yılında
binlerce işçiyi sınavlara tabi
tutarak belgelendirme faaliyetlerini
gerçekleştirdi. Türkiye MYM’nin
uzmanları gerçekleştirdikleri
mesleki yeterlilik sınavları ile
sektörde aranan ve tercih edilen
uzmanlar olurken, merkeze dahil
olan uzman sayısı da artmakta.
İşte büyük eserler inşa eden
firmalarımız da işlerin kalitesini
tesadüfe bırakmamak için yetkin iş
gücü ile çalışmayı tercih ediyorlar.
İşçilerini TÜRKİYE MYM’nin mesleki
yeterlilik sınavlarına tabi tutup,
belge sahibi iş gücü ile çalışıyorlar.
Türkiye MYM’nin kalitesinin en
önemli belirleyicilerinden olan soru
bankası da sürekli güncellenmekte,
denetimlerden geçirilmekte ve yeni
sorular sisteme dahil olmaktadır.
Türkiye MYM kuruluşundan bu güne
bahsi geçen firmalar dışında farklı
firmalarla da çalışarak mesleki
yeterlilik belgesi sınavlarını
yürütmüştür.
Türkiye’de son dönemde bir biri
ardına üretilen büyük projelerin
kalite ile inşa edilmesinin en
önemli unsurlarından birisi de
nitelikli ve yetkin iş gücüdür.
Ayrıca bireysel başvurularda da
belli sayılara ulaşıldığında sınavlar
gerçekleştirilmektedir.
Tekfen İnşaat, YDA İnşaat, CengizMAPA-Limak-Kolin-Kalyon Ortak
Girişimi ile gerçekleşen İGA projesi,
Rönesans, WEBER, İZOCAM, RİGİPS,
Eczacıbaşı, Türkerler son dönemde
çalıştığımız firmalar.
Türkiye MYM’nin sınavları
Ankara’da Sincan Organize Sanayi
Bölgesinde bulunan Türkiye Eğitim
Şantiyesi’nde ve istendiğinde firma
şantiyelerinde gerçekleşmektedir.
Ancak Türkiye MYM’nin sınavları
sadece Ankara ile sınırlı değildir.
Merkez, tüm illerde sınav
yapabilecek organizasyona sahiptir.
Adana, Adıyaman, Antalya,
Eskişehir, Gebze, İzmir, İstanbul,
Konya, Kayseri, Kahramanmaraş,
Mersin mesleki yeterlilik sınavları
yapılan iller arasınadır.
TÜRKAK tarafından akredite
edilen, Mesleki Yeterlilik Kurumu
tarafından yetkilendirilen Türkiye
MYM 2012 yılından beri 18
meslekte akredite bir kurum olarak
çalışmaktadır.
Akredite olduğu tüm mesleklerde
sınavlar gerçekleştiren Türkiye
MYM yakın zamanda inşaat işçisi,
elektrik tesisatçısı, sıhhi tesisatçı
mesleklerine yönelik akreditasyon
çalışmalarını da tamamlamak
üzeredir. Söz konusu mesleklerin
ulusal yeterlilikleri inşaat
sektöründeki diğer meslekler gibi
İNTES tarafından hazırlanmıştır.
İNTES bugüne kadar 47 mesleğin
standardını ve 24 mesleğin de
ulusal yeterliliğini hazırlamıştır.
Belgelendirmede zorunluluk
sürecinde son aşamaya gelinmesi,
işverenlerin de teşviklerden
faydalanma sürelerinin sınırlı
olmasından dolayı TÜRKİYE MYM’ye
yapılan başvuru sayısı hızla
artmaktadır.
Merkez uzmanları gerek
işverenlerin gerek adayların tüm
sorularını cevaplandırmaktalar.
Ancak adaylar www.turkiyemym.
org.tr sitesinden başvuru
koşullarını rahatlıkla takip
edebilmektedirler.
Adayların sınav süreçlerine
hazırlanabilmesi adına akredite
olunan 18 mesleğe ait, ulusal
yeterliliklere uygun olarak
hazırlanan ders notları www.intes.
org.tr adresinde ücretsiz olarak,
herkesin erişimine açık olarak
yayınlanmaktadır.
Mesleki yeterlilik sınavlarının
tüm aşamalarından başarılı olan
adaylar TÜRKİYE MYM, Mesleki
Yeterlilik Kurumu, TÜRKAK, logolu
Mesleki Yeterlilik Belgesi’ almaya
hak kazanmaktadırlar.
TÜRKİYE MYM yılda 100.000 kişiye
varan kapasitesi ile sektörün
çalışanlarını belgelendiriyor,
TÜRKİYE MYM belgeli işçiler kaliteli
yapıların teminatı olarak güvenle
şantiyelerde istihdam ediliyor.
101
İGY’DEN
Genç Yöneticiler Grubu Beşinci
Genel Kurulu gerçekleşti
Genç Yöneticiler Grubu’nun
Beşinci Genel Kurulu 29 Mart
2016 tarihinde gerçekleştirildi.
Genel Kurul’un başkanlık divanına
İNTES Yönetim Kurulu Üyesi Barış
Haşemoğlu seçildi.
İGY’de Tüzük gereğince iki dönem
başkan yardımcılığı yürüten üyeler
başkanlık görevini üstleniyorlar.
Bu kapsamda Emrah Yaykıran,
görevini Birinci Başkan Yardımcısı
Emre Güray’a devretti. 2014
yılında başkan yardımcısı seçilen
Seda Öztürk ise birinci başkan
yardımcılığı görevini üstlendi.
Toplantı 14’üncü dönem başkanı
Emrah Yaykıran’ın açış konuşması
ile başladı. Yaykıran konuşmasına
başkanlık döneminde yönetimde
başkan yardımcılığı görevini
üstlenen Özdemir İnşaat A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi Emre Güray
ve Haselsan İnşaat A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Seda Öztürk’e yakın
desteklerinden dolayı teşekkür
ederek başladı. Yaykıran, İGY
üyesi olmak ile kendisi gibi sektör
mensubu genç arkadaşlarını
yakından tanıma fırsatı bulduğunu
aktardı ve İGY üyeliği süresince
sadece kendi jenerasyonu değil,
aynı zamanda sektör büyükleri
ile de tanıştığını özellikle duayen
102
ziyaretlerinin kendisi için çok önemli
bir tecrübe olduğunu söyledi.
İNTES gibi önemli bir kuruluşun
desteği ile kamu sektörü üst düzey
bürokratlarla da tanışma fırsatı
elde ettiğini söyleyen Yaykıran,
Ekonomi Bakanlığı bünyesinde
katıldığı “hedef pazar gezileri”nde
çok önemli kazanımlar elde ettiğini,
aynı zamanda çok güzel anılarla
gezilerinin noktalandığını ifade etti.
Yaykıran sözlerine şöyle devam etti:
“İGY’ye üye olduğum ilk günden
beri çalışmalar içerisinde
aktif olarak yer alma gayretini
gösterdim. Tüm toplantılarına
ve sosyal etkinliklerine katıldım
diyebilirim. Toplantıların beni iş
ortamı stresinden uzaklaştırdığını
söyleyebilirim.”
Yaykıran, kendi döneminde
başlatmış olduğu Yurt İçi Şantiye
Gezisi hakkında da bilgi verdi. Bu
dönemde Gebze-Orhangazi-İzmir
Şantiyesi ve 3. Boğaz Köprüsü
Şantiyeleri gezisi, Avrasya Tüneli
Projesi, Üsküdar-Ümraniye-Çekme
Köy Metro Şantiyesi yurt içi şantiye
gezisi düzenlendi.
Yaykıran, tarafından bu dönemde
başlatılan etkinliklerden birisi de
yurt içi sosyal geziler oldu. İGY
üyeleri Çiğdem, Didem, Erdem
Kurt’un kurdukları Afyon’da dünya
ölçeğindeki kuru meyve ve sebze
fabrikası ve domates serası tesisleri
gezildi. Yaykıran, konuyla ilgili
olarak “Üyelerimizle gurur duydum.
Kendileri üstün başarı göstermişler.
Emrah Yaykıran’ın sunuş
konuşmasının ardından 2015 yılı
faaliyet raporu görüşülüp Yönetim
Kurulu’nun ibrası gerçekleşti.
Ardından 15’inci dönem başkan
yardımcısı seçimi yapıldı. İGY üyesi
ve Şerefoğlu İnşaat A.Ş. Yönetim
Kurulu Üyesi İrem Şerefoğlu,
üyelerin oy birliği ile başkan
yardımcılığı görevini üstlendi.
Ardından 15’inci dönem başkanı
Emre Güray yeni dönem hedeflerine
ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.
Emre Güray, konuşmasına Başkan
Emrah Yaykıran’a sürdürmüş
olduğu aktif başkanlık görevi
için teşekkür ederek başladı. İGY
üyesi olmanın kendisi için önemli
olduğunu aktaran Güray, “Hepiniz
ile çok yakın arkadaşlıklar kurdum.
Daha önemlisi ileride iş ortaklıkları
kuracağım güvenilir, deneyimli
arkadaşlar edindim” dedi.
Başkan yardımcılığı görevi süresince
Emrah Yaykıran’a destek vermek
için çaba harcadığını söyleyen Güray,
“Şimdi yeni görevim başkanlıkta
önemli bir sorumluluğu taşıyorum.
Daha fazla mesai harcamam
gerektiğini biliyorum. Sizler için
faydalı etkinlikler üretmeliyim.
Toplum faydasına olacak çalışmalara
yön vermeliyim” diye konuştu.
İGY’nin kuruluş amacının sektörün
genç kuşağının birbirini daha
yakından tanıması ve sektör adına
bir güven ortamı oluşması olduğunu
belirten Güray, bunun özellikle kendi
adına başarılabildiğini söyledi.
Güray, yeni dönem faaliyetlerini
aktararak toplum faydasına olacak
projeler için de üyelerle ortak işler
gerçekleştirmeyi hedeflediklerini
söyledi.
15’inci dönemde başkan yardımcılığı
görevini üstlenen İrem Şerefoğlu ise
İNTES Genç Yöneticileri olarak birlik
ve beraberliğin önemini kavrayacak
sektöre örnek olacak çalışmalar
üretiminin hedeflenmesinin
önemine değinerek, markalaşmanın
Türk inşaat sektörünün gelecek
nesillerin misyonu olması gerektiği
vurguladı. Şerefoğlu, sektörün
özellikle yurt dışında marka
değerinin nasıl artırılacağına ilişkin
üyelerin görüşlerini aktaracakları
çalışmalar yapılmasını önerdi,
bu çalışmaların kamuoyu ile
paylaşmanın faydalı olabileceğini
kaydetti.
Toplantıda Genç Yöneticiler olarak
üyelerinin katılımcı bir grup olma
hususu, hedef olarak belirlendi.
Grubun faaliyetlerini cazibe merkezi
haline getirerek aktif üye sayısını
artırarak, üyelerine fayda sağlayan,
hizmet üreten bir grup olmanın
önemine vurgu yapıldı.
Toplantıya İNTES Yönetim Kurulu
Üyesi Barış Haşemoğlu, 14’üncü
dönem başkanı Emrah Yaykıran,
Başkan Yardımcısı Emre Güray,
üyeler Çiğdem Kurt, Elif Güray, İrem
Şerefoğlu, Doruk Coşkunsu, Murat
Güleç, Nazlı Hürmeydan, Oğuz
Ayrancıoğlu katıldı.
103
HABERLER
Teknik Müşavirlik Kongresi’nin 11’incisi
yüksek teknolojiler konusunda gerçekleşti
İNTES Başkanı Koloğlu,
“Teknolojimizi kendimiz
üretmemiz için ARGE
çalışmalarına önem
vermeliyiz” dedi.
Türk Müşavir Mühendisler ve
Mimarlar Birliği’nin (TürkMMMB)
“Yüksek Teknoloji Uygulamaları”
konulu 11. Teknik Müşavirlik
Kongresi, 28 Nisan 2016 Perşembe
günü Ambassador Otel’de yapıldı.
TürkMMMB-Türk Müşavir
Mühendisler ve Mimarlar Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Munis
Özer’in açılış konuşmasıyla
başlayan kongrede; İMSAD-Türkiye
İnşaat Malzemesi Sanayicileri
Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Fethi Hinginar, İNTES-Türkiye
İnşaat Sanayicileri İşveren
Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı
Celal Koloğlu, TMB-Türkiye
Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı Mithat Yenigün birer
konuşma yaptılar.
İNTES Başkanı Celal Koloğlu,
kongrenin açılışında yaptığı
konuşmada, müşavirler ile
müteahhitlerin “çözüm ortağı”
olduklarını belirterek, “Onlar Türk
inşaat sektörünün gelişimine büyük
katkılar yapmaktadırlar” dedi.
104
Müşavirlik hizmetlerinin yurt içinde
ulusal kaynakların doğru zamanda,
doğru projede kullanılmasına
imkân sağladığını, yurt dışında da
müteahhitlik hizmetlerinin önünün
açıldığını kaydeden Koloğlu şunları
söyledi:
“Müşavirlik hizmeti için harcanacak
her bir dolar, binlerce dolar olarak
geri dönmektedir. Müşavirlik
hizmetlerinin geliştiği ülkeler
dünya müteahhitlik hizmetlerinde
de ön sıradadır. Müşavirlerimiz
Türkiye’de ve yurt dışında iddialı
projelerde yer almışlardır. Mimarlık
ve mühendislik işlerinde önemli
deneyim ve bilgi birikimine
sahiptirler. Kalite odaklı eserler
üretilmesini sağlamaktadırlar.
Yeni teknolojileri uygulayabilme
becerisine sahiptirler. Kongrenin
teması teknoloji olarak seçilmiştir.
Mühendisliğin ana ekseninde
teknoloji vardır. Teknoloji küresel
rekabet gücünün artması demektir.
Türk inşaat sektörü teknoloji
konusunda ileri bir seviyedir. Bu
nedenle çağları aşan eserler inşa
ediyoruz. Teknolojimizi geliştirerek
daha büyük ölçekli ve katma değeri
yüksek projeler üretebiliriz.”
Üçüncü Köprü, Avrasya Tüneli
Projesi, Gebze-Orhangazi-İzmir
Otoyolu ve Köprüsü, Deriner Barajı,
Ermenek Barajı, Yusufeli Barajı,
Üçüncü Havalimanı, Bölgesel
Havalimanları ile Bölge Hastaneleri
gibi önemli projelerin Türk
müşavirleri, Türk mühendisleri,
Türk mimarları, Türk müteahhitleri
ve işçilerinin eserleri olduğunu,
bundan gurur duyduklarını belirten
İNTES Başkanı Koloğlu, şöyle
konuştu:
“Bu projelerin her biri kendi
alanında marka projelerdir.
Dünyanın sayılı projeleri arasına
girmişlerdir. Dünyanın en yüksek
barajlarını inşa ediyoruz. Yeşil ve
akıllı binalarımızın sayısı artıyor.
İnsansız metro sistemlerini
üretmeye başladık. İletişim
teknolojileri gelişiyor, mesafeler
ortadan kalkıyor. Bilişim destekli
ulaşım hayatımızın bir parçası
haline geliyor. Akıllı Ulaşım
Sistemleri kent yaşamının bir
parçası oluyor. 2023 vizyonumuzda
hedef; tüm ulaşım hizmetlerinin
bilgi ve iletişim teknolojileriyle
yönetilmesidir. Ülkemizde bilim
ve teknolojinin değeri her geçen
gün daha iyi anlaşılıyor. Üniversite
sanayi iş birliğine yönelik projeler
gerçekleştiriliyor. ARGE personeli,
ARGE merkezleri artıyor.”
Müteahhitlerin yenilikçi ve bilgi
yoğun teknolojiler içeren teknik
müşavirlik hizmetlerinden
yararlanmalarının büyük önem
taşıdığını kaydeden Koloğlu,
projelerde tasarım ve teknoloji
geliştirme konusunda müşavirlerin
önemli katkılarının bulunduğunu
söyledi.
Su başta olmak üzere güneş,
rüzgâr gibi doğal enerji
kaynaklarından daha etkin
şekilde faydalanmanın önemini
vurgulayan Koloğlu, “ Bir
noktayı da vurgulamak isterim.
Türk müteahhitleri olarak son
teknolojileri kolaylıkla takip
ediyoruz. Ancak üretimde ideal
olan teknoloji transferi değildir.
Teknolojimizi kendimiz üretmemiz
için ARGE çalışmalarına önem
vermeliyiz. İnsan kaynaklarımıza
yatırım yapmalıyız. Bilgi, donanım,
yetkinlik ve deneyim önem
taşımaktadır. Son olarak ifade
etmek isterim ki ürettiğimiz
teknolojiler ile rakiplerimizi
şaşırtmalıyız. Teknoloji üretimi
bir devlet politikası haline
gelmelidir. Bugün uzmanlarımız,
akademisyenlerimiz ilgi çekici
sunumlar yapacaklar. Sektörümüz
için önemli çıktılar elde
edeceğimize inanıyorum”dedi.
Kongrede Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet
Ceylan, ülkenin kalkınmasında
rekabet gücünün önemini
vurguladı. Açılışta TÜRKMMMB
Başkanı Munis Özer, İMSAD
Başkanı Fethi Hinginar ile TMB
Yönetim Kurulu üyesi Kartal Usluel
de konuşma yaptılar.
Daha sonra düzenlenen panelde
ileri teknoloji uygulamalarının
örnekleri arasında yer alan Yusufeli
Barajı, TANAP- Trans Anadolu
Doğalgaz Boru Hattı, İzmit Körfez
Geçişi ile BIM (Building Information
Modeling) uygulamaları
değerlendirildi.
105
HABERLER
KOLİN Türk Müzik Topluluğu
Bahar Konseri yoğun ilgi gördü
KOLİN Türk Müziği Topluluğu’nun
26 Mart 2016 Cumartesi gecesi
Hacettepe Üniversitesi’nde
düzenlediği “Bahar Konseri”
sanatseverlerden yoğun ilgi gördü.
Konseri İNTES Yönetim Kurulu
Başkanı ve KOLİN Yönetim Kurulu
Üyesi Celal Koloğlu ile Orman ve
Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Akif
Özkaldı da izledi. Konserin en minik
izleyicisi ise Celal Koloğlu’nun Nisan
adlı torunu oldu.
Konser, koronun seslendirdiği Dede
Efendi’nin hüzzam makamındaki
“Reh-i aşkında kadimde kütah
gönül” şarkısıyla başladı.
106
Kolin Müzik Topluluğu’nun kurucusu
Çiğdem Koloğlu ise Necip Gülses
ile Hüsamettin Olgun’un nihavent
makamındaki “Nazgülü”adlı
eserini, sanatçı Esin Aktuğ da
Rıdvan Tandoğan’ın yine nihavent
makamındaki “Yalan Falcı” adlı
şarkısını seslendirdi.
Konser sırasında Kolin Müzik
Topluluğuna şeflik yapmış, vefat
etmiş bulunan TRT’nın usta Türk
Halk Müziği Sanatçısı Bircan
Pullukçuoğlu bir film gösterilerek
saygıyla anıldı.
Daha sonra sahneye gelen ve Neşet
Ertaş’ın “Yörü bre yalan dünya”
adlı türküsünü seslendiren sanatçı
Fatma Yıldırım, kendisinden çok şey
öğrenen hocası Pullukçuoğlu’nu
hatırladıkça çok duygulandı ve göz
yaşlarını tutamadı.
Şef Hasan Eylen’in yönetiminde,
Aziz Destegül, (Ud) Bilal Bilke
(Ritm Saz) Cüneyt Kırşan (Kanun),
Hande Taşçeşme (K. Kemane)
ile Serhat Çiğiltepe’nin (Keman)
sazları eşliğindeki konserde
Hüzzam, Nihavent, Rast, M. Kürdi,
Kürdi, Hicaz, Uşşak ve Nihavent
makamlarındaki çok sayıda eser
izleyenlerden büyük alkış aldı.
YENİ YAYIN
KİTAP
Ekonomi, Siyaset ve
Medya (1831 - 2015)
Başkalaşımın Öyküsü
Taylan ERTEN
Vecdi SEVİĞ
İsmet HAZARDAĞLI
Ekonomi Muhabirleri Derneği Yayını
166 sayfa
Ekonomi Muhabirleri Derneği
(EMD) Türkiye’nin siyasi ve
ekonomi tarihine ışık tutan bir
kitap yayımladı. Ankara Sanayi
Odası’nın basımını üstlendiği kitap
“Başkalaşımının Öyküsü” adını
taşıyor.
“Ticaret ve Es’ar” sütunuyla
başlayan ekonomi gazeteciliğinin
günümüze uzanan serüveniyle
birlikte önümüzdeki yıl 30. kuruluş
yılını kutlayacak olan Ekonomi
Muhabirleri Derneği’nin çalışmaları
da kitapta yer alıyor.
Kitap, ekonomi, siyaset ve medyanın
1831-2015 döneminde yaşanmış
önemli siyasi ve ekonomik
olaylarını zihinlerde tazeliyor.
Toplumsal hafızanın ve yakın
tarihin yaşanmışlıkları belgeleriyle
yansıtan bu çalışma tarihe ışık
tutuyor. Takvim-i Vekayi’de
Kitap, duayen gazeteciler Taylan
Erten ve Vecdi Seviğ ile genç nesil
gazetecilerden İsmet Hazardağlı
tarafından ipek halı ustası gibi her
belgeyi ve yazıyı titizlikle taradıktan
sonra hazırlanmış. Kitapta
siyasi iktidarların, uluslararası
çevrelerin ve sermaye sahiplerinin
yönlendirmeleri karşısında ekonomi
muhabirlerinin tutumlarını da
irdeleyen alıntılara de yer verilmiş.
Yorum ise okurlara bırakılmış.
Ekonomi muhabirliğine ilk kez adım
atacak olan genç meslektaşlar
ise gerçekten çok şanslılar.
Bugünün haberlerini yazarken bu
kitap sayesinde geçmişte neler
yaşandığını bir bakışta hatırlama
fırsatını yakalayacaklar. Deneyimli
muhabirler ise düne ilişkin
birikimlerini tazeleyebilecekler.
“Başkalaşımın Öyküsü” önemli bir
kaynak kitap niteliği taşıyor.
107
SUMMARY
Binali Yıldırım, Prime Minister and 64th
Government Minister of Transport, Maritime
Affairs and Communications
Information and communication
technologies is a generalpurpose structure used in all
areas of economic and social life.
Information and communication
technologies also provide positive
contribution to the economy of a
country with the added value they
bring.
Countries that use information
and communication technologies
and knowledge efficiently, can
go up higher in the international
competition. For this reason,
Ministry of Transport, Maritime
Affairs and Communications is
working to expand communication
infrastructure nationwide.
During the period of AK Party
governments, important progress
have been attained in terms of
development of information and
communication technologies and
the foundation of a knowledge
based society. Within this period,
both the sector liberalization and
the privatization of Turkish Telecom
were realized.
108
As a result of the studies
conducted, today, 648 authorized
operators activate in the Fixed
Communications Sector which was
in a state of monopoly in 2002.
In 2002, competition between 3
mobile operators in the mobile
communications sector could
not be fully maintained and the
number of subscribers was
around 23 million. Yet, as a result
of increased competition, the
number of subscribers increased
by approximately 3,3 times and
reached 75 million by the end
of April 2016, about 65 million
of which are 3G subscribers.
Moreover, an IMT Tender was
issued on August 26, 2015 to
provide 4,5G level services in the
mobile communications sector
and as of April 1, 2016, 4,5G
service started to be provided in
our country. As of the end of April
2016 the number of broadband
internet access subscribers
reached approximately 50 million.
Additionally, the 80 thousand
kilometers of fiber infrastructure
has been increased beyond 270
thousand kilometers.
e-Government Gateway is
established. In a short time, 1435
e-government services related to
231 public institutions started to
be provided through e-Government
Gateway and the number of
registered e-government users
reached 27.5 million.
As of the end of April 2016 the
number of satellites of Turkey was
increased to 4. The 5th and 6th
satellites will also be introduced
into the system.
As contribution to education
projects, the youth will be granted
computer-aided education with the
possibility of broadband access
and maximum benefit of the
Internet.
The demand for high-capacity sound,
data and video services in the field
of telecommunications is increasing.
This has necessitated the access
infrastructure to be converted from
copper cable infrastructure to fiber
optic infrastructure also in our
country as in developed countries.
For this reason, building up of fiber
optic networks is one of the priority
issues.
Advances in Intelligent
Transportation Systems
Intelligent Transportation serves
the drivers and passengers as
IT supported transportation.
In Intelligent Transportation
Systems applications, technologies
that provide the necessary
communication between the
passenger, road and vehicle are
used.
Intelligent Transportation Systems
2023 vision of the Ministry is
defined as; “To grow into a Turkey
that is integrated within itself and
the world, where all transportation
services are governed and directed
by information and communication
technologies”
To achieve this vision, the
Intelligent Transportation Systems
Strategy Document and an Action
Plan annex have been prepared.
The general aim of the Strategy
Document is to reach an integrated,
safe, effective, efficient, innovative,
respectful to people, environmentfriendly, sustainable and intelligent
transportation network, using
information and communication
technologies in all modes of
transport, as is due.
İsmail Kartal,
Director General of Highways
Road transportation has gained
a different dimension in line with
developments taking place in the
communications sector. With the
implementation of information and
communication technologies in the
transportation sector, Intelligent
Transportation Systems have
emerged.
Expansion of Intelligent
Transportation Systems provides
benefits such as; improvement
of road and driving safety,
reduction of energy consumption
and environmental degradation,
most effective use of the existing
capacity of the road networks,
diminution of traffic congestion,
shortening of travel times,
development of alternative routes
and lane management, reduction
of traffic accidents, enhancement
of efficiency of the activities of the
Highway teams, enabling rapid
response to traffic accidents.
For the expansion of Intelligent
Transportation Systems,
applications on the road networks
that are compatible with each
other, that respond to the needs
and cover the latest innovations
as much as possible are aimed
to be performed. Comprehensive
documents are prepared by
the General Directorate in this
regard. These documents serve
as a guideline for institutions and
organizations activating in the
sector for creating an integrated
structure to work together.
Preparatory studies held by the
General Directorate regarding
Intelligent Transportation Systems
will contribute to the growth of the
market in this field in Turkey.
Intelligent Transportation
Systems provide real time
information and warnings for
the road users concerning road,
weather and traffic conditions,
and thus, contribute to the safe,
fast, comfortable and controlled
drive and transportation of the
passengers and properties on
highways.
National Intelligent Transportation
Systems Strategy Document has
been issued by the Ministry of
Transport, Maritime Affairs and
Communications. Through the 2023
vision of this Strategy Document, a
Turkey integrated within itself and
the world, where all transportation
services are governed and directed
by information and communication
technologies, is aimed to be
achieved.
109
SUMMARY
İsa Apaydın,
Director General of Railways
The first implementations of
Intelligent Transportation Systems
in the railway sector in our country
began with signalization systems
established under the management
of train traffic. Afterwards it
spread to other areas in parallel
with the progress in information
technologies.
Alongside concerning the use of
certain intelligent transportation
systems in conveying the
passenger and freight services to
the passengers and customers in
the railways; new project studies
are being conducted also to
increase the number and quality of
these systems.
Examples for Intelligent
Transportation Systems
110
applications of Turkish State
Railways (TCDD) are as follows:
Electronic Passenger Ticket
Processing System used in the
domestic passenger ticket sales
and reservation operations by
TCDD
Ticket sales based on updated
information by way of directly
connecting to the system via GSM
line, instead of making paper
ticket sales to passengers by the
conductors in passenger trains.
Tablet App Railway Operations that
allow easy and online data entry
of TCDD train operations by the
railway personnel
With the application of Geographic
Information System, infrastructure
assets such as the lines, stations,
engineering structures, tunnels,
viaducts, bridges, culverts, etc. on
the railway network are displayed
on 3D maps.
With the high speed train lines,
TCDD use the signalization systems
and automatic train control
systems used on the railways by
the world’s leading countries.
Security Monitoring Center was
established in order to maximize
the level of security on high speed
train lines.
With these systems applied, it is
aimed to minimize accidents and
incidents through safe, fast and
comfortable operation of the trains.
Serdar Hüseyin Yıldırım, General Directorate of
State Airports Authority General Manager
It can be said that the ITS
applications resulting from the
implementation of information
and communication technologies
in the transport sector in our
country follow a parallel course of
development of such technologies
in the world.
Intelligent Transportation Systems
concerning aviation can be
evaluated particularly in terms of
travel safety, efficiency, information
and entertainment.
One of the main objectives of
the transportation authorities
is to minimize traffic accidents
and increase road safety. Safety
and security in particular in the
aviation sector, are considered at
the highest level. Aviation being
a sector operating by zero error,
it is necessary to use numerous
technologies to achieve this goal.
For instance, by means of
the hardware such as traffic
monitoring systems, automatic
aircraft parking systems in the
apron, airport ground traffic is
also managed. Thus, intersections
and crashes that may occur are
prevented. The flights made by
means of navigational ancillary
equipment used at airports also
provide the flights to be made in
the safest way.
Through the most efficient way
of managing air traffic vehicles;
minimalizing time, cost as well as
any damage to environment shall
be attained.
The quality of life of the users
benefiting from Intelligent
Transportation Systems during the
trips of the passengers increase,
based on the effective use of
information; such as operation
of information boards, real time
broadcasting of information,
improving access to Internet and
increasing connections.
Studies are conducted by the
DHMI focusing on comfort, safety
and efficiency in order to ensure
continuity of air transportation
services and prevent any adverse
effects on air traffic safety, also
considering maximum benefit to
the country’s economy.
With the development and
expansion of the use of Intelligent
Transportation Systems, delays are
also decreased to the minimum
level.
111
SUMMARY
Erol Yanar, Intelligent Transportation Systems
Association - Chairman
Intelligent Transportation Systems
are systems that alleviate people’s
burden of decision making in
traffic. Assistance systems like
blind spot warning systems, lane
violation warning systems etc.
on the vehicles most people use
today, which help us to decide for
our actions in traffic or ensure
traffic safety, are also considered
within the scope of intelligent
transportation systems.
The most important factor for
the spreading of ITS is to have
it adopted as a national policy.
Our country has now largely
completed its transportation
infrastructure and still, a large
proportion of passenger and cargo
transportation is made by road
transport. In our country, traffic
congestion is a major problem
in big cities. The increase in the
number of vehicles lead to more
traffic accidents. This shows that
112
there is a persistent need for ITS
applications particularly on traffic
management and control. The
insufficiency of controls in the
prevention of road accidents in
particular, limit the functionality
of the solutions like expanding
road networks. For an effective
and sustainable transportation
management, establishment of a
multi-dimensional, comprehensive,
well organized and nationwide
coordinated ITS is inevitable.
From this point forth, the National
Intelligent Transportation Systems
Architecture study was initiated.
With this study, the question of who
is to provide what service under
which standards in the field of
intelligent transportation systems
across the country will be given an
answer.
An Association under which
institutions concerned with
Intelligent Transportation Systems
have come together, was founded
in our country. The aim of the
Intelligent Transportation Systems
Association is to conduct studies
for the development and expansion
of intelligent transportation
systems contributing to safe,
fast, comfortable, eco-friendly
and economical transportation
systems. İNTES is one of the
founders of the Intelligent
Transport Systems Association.
To provide an environment for the
establishment of the intelligent
transportation as a sector in our
country is the ultimate goal of
the Association through ensuring
the representation of all the
members, maintaining exchange
of information and cooperation.
ITS Association will have its name
frequently mentioned in the coming
years with its member profile and
actions.

Benzer belgeler