Verimlilik - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Transkript

Verimlilik - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün
Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Hüseyin Rahmi ÇETİN’in Değerlendirmesi
Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj
Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı
Perspektifinde Verimlilik
ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300
Verimlilik
www.verimlilikkongresi.gov.tr
www.verimlilikkongresi.gov.tr
d$ö5,/,%ø/'ø5ø278580/$5,
0h67(ù$5/$52785808
+$.(0/ø%ø/'ø5ø278580/$5,
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300
Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.
ISSN: 1300-2414
Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA
GENEL MÜDÜR
Anıl YILMAZ
GENEL KOORDİNATÖR
Dilek BİRBİL
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Cangül TOSUN
YAZI KURULU
Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU
Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU
WEB SİTESİ SORUMLUSU
Aytunç AYHAN
FOTOĞRAFLAR
Cüneyt OLGAÇ
DAĞITIM SORUMLUSU
Mehtap EMRE
(312) 467 55 90 / 331
[email protected]
Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay
düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini
istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp
[email protected] adresine boş bir e-posta
atabilirsiniz.
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler
yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No: 5
Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22
Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected]
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
http://anahtar.sanayi.gov.tr
GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA
BASKI
KORZA YAYINCILIK
BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara
Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27
BASILDIĞI TARİH:
Anahtar Dergisi’nin Aralık 2013 sayısı
29.11.2013 tarihinde basılmıştır.
Kapak Görseli: www.shutterstock.com
U
zun dönemde büyümenin ve küresel rekabet gücünün
anahtarı olan verimlilik, bilim insanlarından iş dünyasına
toplumun tüm kesimlerinin gündeminde önemli bir yer
tutmaya devam etmektedir. Son dönemlerde istikrarlı bir
büyüme hızı elde eden Türkiye, küresel ölçekteki krizler sonrasında
da dünyanın ekonomik olarak en hızlı büyüyen ülkeleri arasında
yer almıştır. Bununla birlikte verimlilik düzeyine ilişkin uluslararası
karşılaştırmalar, ülkemizin uzun dönemli büyümesinin, olası
ekonomik, sosyal ve çevresel krizlere karşı kırılganlığın azaltılarak,
sağlam temellere oturtulabilmesi için önemli bir verimlilik artırma
potansiyelinin varlığına işaret etmektedir. Orta gelir tuzağını aşmak
için ülke olarak topyekûn bir verimlilik seferberliğine ihtiyacımız var.
İşte bu alanda güncel bilimsel çalışmaların paylaşılacağı, işletme
düzeyinde verimlilik artırma yöntemleriyle bu yöntemlerin
başarılı uygulama örneklerinin sunulacağı ve verimlilik politika
ve stratejilerinin tartışılarak önerilerin geliştirileceği IV. Ulusal
Verimlilik Kongresi, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları,
meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının seçkin
temsilcilerini bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Kongre süresince
güncel verimlilik konuları, imalat sanayi odağında olmak üzere
teknoloji, işgücü, sermaye ve çevre boyutlarıyla bütünsel bir
şekilde ele alınacaktır. Çağrılı konuşmacıların sunumları, paralel
oturumlar, panel ve çalıştaylar gibi farklı etkinliklere ev sahipliği
yapacak ve 3 gün sürecek olan Kongrede 2 adet panel, 7 oturumda
24 adet çağrılı bildiri, 17 oturumda 57 adet hakemli bildiri sunumu
gerçekleşecektir.
Kongre kapsamında ağırlıklı olarak Ulusal Verimlilik Politika ve
Stratejileri, Verimlilik Yönetimi, Sürdürülebilir Üretim, İş Sağlığı ve
Güvenliği, Ar-Ge ve Yenilik, İşgücü Verimliliği konu başlıklarında
bildiriler yer alacak olup bunlara ek olarak kamu kesimi, tarım
ve hizmetler sektörü gibi verimlilikle ilgili diğer alanlara yönelik
paylaşımlar da gerçekleştirilecektir.
Ulusal Verimlilik Kongreleri, Milli Prodüktivite Merkezi ev
sahipliğinde 1991, 1994 ve 1997 yıllarında düzenlenmiş ulusal
kongrelerin devamı niteliğinde planlanmıştır. Dördüncü Ulusal
Verimlilik Kongresi 10-12 Aralık 2013 tarihlerinde Ankara Bilkent
Konferans Merkezinde gerçekleştirilecek olup Bakanlığımız Stratejik
Planı çerçevesinde 2015 ve 2017 yıllarında da beşinci ve altıncı
kongrelerin düzenlenmesi planlanmaktadır.
Tüm ilgililerin katılımına açık olacak IV. Ulusal Verimlilik Kongresinin
konuyla ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlara faydalı olmasını
diliyoruz. Verimlilik temalı bu sayımıza katkılarıyla destek olan
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN’e ve Müsteşar
Yardımcımız Sayın Hüseyin Rahmi ÇETİN’e şükranlarımızı sunuyor,
yazı ve makaleleriyle katkı sağlayan ve emeği geçen herkese
teşekkür ediyoruz.
2014 yılının sağlık, mutluluk ve verimlilik artışı getirmesi dileğiyle.
Anıl YILMAZ
Genel Müdür
Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve
Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün
Değerlendirmesi
Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor
Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma
İçindekiler
Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi
,
OCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi
Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj
Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar
Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli!
NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292
AÇIK
Ürün Güvenliği
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
“Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu”
Ankara’da Gerçekleştirildi
Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU
ile Röportaj
“Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine
ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum”
Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji
“Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız”
MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293
“Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı
olarak gördük”
Sürdürülebilir Üretim
Şirket Çevreciliği
HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294
Sanayi ve İklim Değişikliği
44
4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN'ün
Değerlendirmesi
6 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Hüseyin Rahmi ÇETİN'in Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
Gelişmekte Olan Ülkelerin Ar-Ge ve İnovasyon
Ekosistemlerinin Temel Dinamikleri
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj
Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü
Destek Programları
TEMMUZ 2013 YIL: 25 SAYI: 295
Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği
Bölgesel Toplantıları
Bilim Eğitiminin Önemi
Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci
AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296
Bilim Eğitimi
8 Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj
12 Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı
Perspektifinde Verimlilik / Hasan YURTOĞLU - Pınar YAŞAR
16 TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü
Kamu - Üniversite - Sanayi
İşbirliği
EYLÜL 2013 YIL: 25 SAYI: 297
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Türkiye Sanayisinin Yol Haritaları:
Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler
Otomotiv ve Makina Stratejileri Uygulamalarında
Kararlı Adımlar
Türkiye Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü
Strateji Belgesi ve Eylem Planı
Görevleri ve Faaliyetleri
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları
Büyük Düşünen KOBİ'lerdeToplam Kalite
Yönetimi (TKY) Uygulaması
Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler
EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298
Büyük Düşünen KOBİ’ler
Sanayi Stratejisi ve
Sektörel Stratejiler
20 Arçelik’te Altı Sigma Metodolojisi / Bahadır AKIN
22 Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması Uygulaması
23 IV. Ulusal Verimlilik Kongresi Ankara’da
Gerçekleştirilecek
24 Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün
Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Hüseyin Rahmi ÇETİN’in Değerlendirmesi
Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj
Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı
Perspektifinde Verimlilik
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Ramazan YILDIRIM’ın Değerlendirmesi
2013 Yılı İlk Dokuz Aylık Denetim
Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Güvensiz Ürün Bilgilerinin Kamuoyuyla Paylaşılması
Piyasa Gözetimi ve Denetimi Faaliyetlerinin
Yargısal Denetimi
KASIM 2013 YIL: 25 SAYI: 299
Piyasa Gözetimi ve Denetimi
ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300
Verimlilik
Hazırlıklarında Son Aşamaya Gelindi
26 OECD Sanayi Analizleri Çalışma Grubu Toplantısı ve
Verimlilik Çalıştayı Paris’te Gerçekleştirildi
Sayı 300
ARALIK 2013
28
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile
VGM İşbirlikleri Devam Ediyor
30 Kamuda Bireysel Performans Yönetim Sistemi
Nehir AKŞİRİN BORLUK
34 Mobil Uygulamalar ve Verimlilik / Aytunç AYHAN
38 Üç Aylık Verimlilik İstatistiklerine İlişkin Analiz
Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ - Yücel ÖZKARA - Dursun BALKAN
48
43 Resmi İstatistik Programı
İl Müdürlüğü Eğitimleri ...
44 3. Sanayi Şurası Ankara’da Gerçekleştirildi
48 2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi İstanbul'da Düzenlendi
49 Verimlilik Dergisi 2013/4. Sayı Yayımlandı
Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) Yayınları
50 Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Yeşil İşler
Forumuna Katılım Sağlandı
51 “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin
Belirlenmesi” Projesi 2013 Yılı Yatırım Programına Alındı
52 Productivity
54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators
55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri
Science and Technology Indicators
34
56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri
National and International Productivity Statistics
Ulusal Verimlilik İstatistikleri
National Productivity Statistics
Anahtar Dergisi Okuyucu Anketi
Değerli okuyucularımız, dergimizle ilgili görüşlerinize başvurmak amacıyla
hazırlanan ve http://anahtar.sanayi.gov.tr/ web sitesinde sunulan
anketi doldurmanızı rica ederiz.
ARALIK 2013
3
Orta Gelir Tuzağını Verimlilik Artışı İle Aşabiliriz
Nihat ERGÜN
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Tarihsel ve bilimsel verilerin ortaya
koymuş olduğu gibi, ülkelerin
kalkınmasında ve küresel ölçekte
rekabet avantajı elde edilmesinde
verimlilik artışları, büyük önem
taşımaktadır. Gerek işgücünün ve
sermayenin ekonomiye sağladığı
katkının artırılması, gerekse
doğal kaynak ve hammaddelerin
sürdürülebilir kalkınma prensipleri
doğrultusunda kullanılması söz
konusu olduğunda verimlilik,
istikrarlı bir ekonomik büyümenin
ve toplumsal refahın belirleyici
4
ARALIK 2013
faktörlerinin başında gelmektedir.
Bu bağlamda ülkemizin son
dönemde gerçekleştirdiği yüksek
ekonomik büyüme performansının
gelecek yıllara da yayılması ve 2023
hedeflerine ulaşmasında, her alanda
sağlanacak verimlilik artışlarının
doğrudan bir etkisi olacaktır. Orta
gelir tuzağını aşmak; orta gelir
seviyesinden yüksek gelir seviyeli
ülkeler grubuna geçiş yapabilmek
için hızlı ve sürekli bir verimlilik artışı
gereklidir.
Bu doğrultuda, 2014-2018 dönemini
kapsayacak 10. Kalkınma Planında
verimlilik artışları; işgücünün
niteliğinin ve yenilik kapasitesinin
artırılması ve bilgiye dayalı üretime
yönelik dönüşümün sağlanmasıyla
birlikte, rekabet gücünü ve büyüme
hızını artıracak üç temel unsurdan
biri olarak tanımlanmıştır. Yine
Kalkınma Planı çerçevesinde ortaya
konmuş olan 25 öncelikli dönüşüm
programından ilki, “Üretimde
Verimliliğin Artırılması” başlığını
taşımaktadır.
Verilerin de göstermiş olduğu
gibi Türkiye, ekonomik büyüme
oranlarında kaydettiği yüksek
performansı, verimlilik alt
bileşenleri kapsamında aynı
düzeyde sağlayamamıştır. Gayrisafi
milli hasılanın her yıl ortalama
% 4,4’lük artış gösterdiği
2004-2012 döneminde, işgücü
verimliliği artışları ortalamasının
% 1,5’ta kaldığı görülmektedir.
Benzer şekilde sermaye verimliliği
ve toplam faktör verimliliği
düzeylerindeki artış da, hedeflenen
oranların belirli ölçüde altında
seyretmektedir. Bu oranlar, gelişmiş
ve rekabete konu olabilecek diğer
ülkelerle kıyaslandığında, ülke olarak
halen önemli bir verimlilik artışı
potansiyeline sahip olduğumuz
sonucuna varılmaktadır.
Verimliliği sürekli ve planlı
bir biçimde artırma hedefi
doğrultusunda, orta ve uzun vadeli
politikalar geliştirilmesi gereği
ortadadır. Bu gereklilik bağlamında,
Verimlilik Genel Müdürlüğümüz
koordinasyonunda, Verimlilik
Stratejisi ve Eylem Planı hazırlıklarına
2012 yılı Eylül ayında başlanmış
olup söz konusu hazırlıklarda son
aşamaya gelinmiştir. Verimlilik
Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında
öncelikli olarak imalat sanayinde
verimlilik düzeylerinin artırılmasına
odaklanılmış, bu yönde geliştirilen
stratejilerin ise verimliliği bütün
alt bileşenleriyle kuşatmasına özen
gösterilmiştir. Diğer bir deyişle bu
stratejiler geliştirilirken yalnızca
işgücü ve sermayenin verimlilik
düzeylerinin artırılmasına değil,
doğal kaynaklar, hammadde ve
diğer çevresel faktörlerin de daha
verimli bir biçimde kullanılmasına
yoğunlaşılmıştır. Hazırlıkları
sürecinde sanayicilerimizin,
diğer kurum ve kuruluşların,
üniversitelerin ve sivil toplum
kuruluşlarının en yoğun biçimde
katkılarına başvurulan verimlilik
stratejisi ve eylem planının başlıca
öncelikleri arasında, işgücünün
niteliğinin yükseltilmesi ve
ulusal ölçekte Ar-Ge ve yenilik
kabiliyetlerinin geliştirilmesi
unsurları da yer almaktadır. 2014
yılı başında yürürlüğe girmesi
öngörülen Verimlilik Stratejisi
ve Eylem Planı kapsamında,
başta Bakanlığımız olmak üzere
çeşitli kurum ve kuruluşların
sorumluluğunda olan eylemlerin
gerçekleşme düzeyleri, yine
Bakanlığımız tarafından izlenecektir.
Kaynakların sürdürülebilir
üretim ilkeleri çerçevesinde
kullanılması ve geri kazanımının
sağlanması noktasında,
temiz üretim/eko-verimlilik
uygulamalarının sanayide
yaygınlaşması, öncelikli
hedeflerimizden biridir. Bu
çerçevede 2013 yılı Nisan ayında
TÜBİTAK-MAM Çevre Enstitüsü,
“Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü”
olarak yeniden yapılandırılmış,
bu enstitünün, sanayide temiz
üretim çalışmalarının yaygınlaşması
hedefi uyarınca Ulusal Temiz
Üretim Merkezi işlevini üstlenmesi
sağlanmıştır. Verimlilik Genel
Müdürlüğünün yönlendiriciliğiyle
çalışacak olan enstitünün,
sürdürülebilir üretim teknik ve
teknolojilerinin yaygınlaştırılması
ve bu alandaki toplumsal bilincin
yükseltilmesinde başlıca aktörlerden
biri olması öngörülmektedir. Bunun
yanında Bakanlığımızca başlatılan
“Sanayide Kaynak Verimliliği
Potansiyelinin Belirlenmesi” projesi
kapsamında, imalat sanayinde
hammadde, enerji ve suyun etkin
ve sürdürülebilir kullanımıyla
sağlanacak ekonomik ve çevresel
fayda potansiyelleri, sektörler ve
bölgeler düzeyinde analiz edilecektir.
Yine 2014 yılı başında uygulamaya
koyacağımız Ulusal Eko-Verimlilik
Programıyla da, ülke genelinde
temiz üretim/eko-verimlilik alanında
uygulama kapasitesini geliştirmeye
yönelik teknik ve finansal destek
mekanizmaları oluşturulacaktır.
Verimlilik ve sürdürülebilir üretim
alanlarında bilimsel gelişmelerin
izlenmesi, değerlendirilmesi ve ülke
gündemine taşınması hususunda,
süreli-süresiz yayınlarımız ve
gerçekleştirdiğimiz sempozyum,
panel gibi etkinlikler, kapsamı
artırılmak suretiyle devam edecektir.
Bu doğrultuda, son olarak 1997
yılında, üçüncüsü gerçekleştirilmiş
olan Ulusal Verimlilik Kongrelerini
yeniden başlatma kararı almış
bulunuyoruz. Bundan sonra
ikişer yıllık aralıklarla, süreklilik
kazanmasını öngördüğümüz
kongrelerin dördüncüsünü,
10-12 Aralık 2013 tarihlerinde
Ankara’da gerçekleştiriyoruz.
Kongrede, verimlilik alanındaki
politika ve stratejilerin
değerlendirileceği panel ve özel
oturumların yanı sıra, işletme
ölçeğindeki iyi uygulamaların
tanıtımı ve yaygınlaştırılmasına,
bunun yanında verimlilik alanında
son dönemde yapılan bilimsel
araştırmaların paylaşılmasına yönelik
çok sayıda oturum olacak.
Bütün bunlarla birlikte, Verimlilik
Stratejisi ve Eylem Planında da
ortaya konmuş olan öncelikler ve
dönüşüm alanları çerçevesinde, ülke
ölçeğinde verimlilik artışlarına hız
kazandırmaya yönelik çalışmalarımız,
ulusal ve uluslararası işbirliklerimiz
çerçevesinde sürdürülecektir.
ARALIK 2013
5
2023 Hedeflerine Ulaşılmasında,
Öncelikle Ekonominin Her Alanında
Sürdürülebilir Verimlilik Artışları Sağlanmalıdır
Hüseyin Rahmi ÇETİN
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Her alanda sağlanacak verimlilik
artışının ülkelerin gelişme ve
kalkınmasında temel faktör olduğu
ilgili tüm taraflarca tartışmasız
olarak kabul görmektedir.
Günümüzde küresel rekabette
öne çıkmış ülke ekonomileri
incelendiğinde; rekabet gücünün,
6
ARALIK 2013
verimlilik artışları ve kaynakların
etkin kullanımı ile doğrudan ilişkili
olduğu görülmektedir. Geçmişte
ülkemizde yaşanan ve toplumsal
ve ekonomik hayatımızda olumsuz
etkiler bırakmış olan ekonomik
krizler, bunalımlar ve bunların
neden olduğu çalkantılardan sonra,
verimliliğin hem ekonominin
tümünü kapsayan “toplam verimlilik”
bazında, hem de firma ve kuruluş
düzeyinde ölçülmesi, izlenmesi ve
artırılması için gerekli önlemlerin
alınması, kısaca yönetilmesi
gereken bir husus olduğu artık iyice
anlaşılmış bulunmaktadır.
2023'te 2 trilyon dolarlık bir
ekonomi ile 25 bin dolarlık kişi
başına gelir ve 500 milyar dolar
ihracatı hedefleyen bir ülkeyiz. Bu
süreçte, öncelikle ekonominin her
alanında sürdürülebilir verimlilik
artışları sağlanmalıdır. Bugün dünya
ekonomilerinde gözlemlenen
uluslararası gelir farklılıklarının
temel nedeni toplam faktör
verimliliğindeki farklılıklardır. Bu
nedenle üretkenlik artışı, gelişmekte
olan ve gelişmiş ülke ekonomilerinin
performansları açısından önem teşkil
etmektedir.
Ülkemizin önümüzdeki beş yıllık
hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmada
izlenmesi gereken yol haritasını
ortaya koyan 10. Kalkınma Planı,
bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda
yürürlüğe girmiştir. Onuncu Plan
bağlamında sürdürülebilir kalkınma
hedeflerine ulaşmak için mevcut
politika eksenlerini kesen çok sayıda
program Bakanlığımız çalışmalarıyla
doğrudan ilgilidir. Sürdürülebilir
kalkınma hedeflerine ulaşmak
için küresel ölçekte başlayan yeni
büyüme modeli arayışlarıyla birlikte
ortaya çıkan “yeşil büyüme” kavramı
çerçevesinde, üretim sektörlerinde
temiz üretim ve eko-verimlilik ile
hem çevrenin korunması hem de
rekabetçiliğin artırılması mümkün
görülmekte, tarım ve turizm gibi
çevreye duyarlı sektörlerde ekolojik
potansiyel değerlendirilmekte,
yeni düzenleme ve yatırımlarla
şehirlerin daha çevre dostu ve
ekonomik olarak etkin olabileceği
öngörülmektedir.
Üretimde yerli katma değerin
yükseltilmesi, sürdürülebilir
üretime imkân veren daha yüksek
teknolojili bir ürün desenine
geçilmesi ve küresel değer zincirinin
daha üst basamaklarına çıkılması
sanayi sektörünün karşı karşıya
olduğu en önemli konulardır. Bu
alanlarda sağlanacak ilerlemelerle
sektör içi verimlilik düzeylerinin
artması; rekabet gücü daha yüksek,
ithalat bağımlılığı daha düşük ve
dünya pazarlarında ihracat payını
yükseltebilen bir üretim yapısına
ulaşılması mümkün olabilecektir.
Verimlilik artışı ekonomik büyümeye
doğrudan katkı sağlamanın
yanında, kıt kaynakların etkin ve
sürdürülebilir biçimde kullanılmasını
sağlamaktadır. Dolayısıyla, ekonomik
büyümenin verimlilik artışlarına
dayandırılması, uzun vadede
büyümenin sürdürülebilirliğini
sağlamada ve toplumsal refahın
kalıcı biçimde artırılmasında
önem taşımaktadır. Bu çerçevede,
Plan hedeflerine ulaşma yolunda
verimliliği artırıcı politikalara
öncelik verilecek ve ekonomimizin
küresel rekabetteki konumu
güçlendirilecektir.
Diğer bir önemli husus da,
çevresel tahribat ve bunun neden
olduğu küresel iklim değişikliği
tehlikesidir. Kaynakları hoyratça
ve bilinçsizce kullanmanın neden
olduğu yerel sorunlar, giderek yerini
bütüncül sonuçlara ve sorunlara
terk etmektedir. Türkiye gibi hızlı
büyüyen ülkeler, endüstriyel
çıktı başına malzeme, enerji ve
kirlilik yoğunluklarını azaltmak
için önemli potansiyele sahiptir.
Özellikle ülkemiz sanayisinde
oldukça önemli bir yere sahip olan
KOBİ’lerde gerçekleştirilecek temiz
üretim çalışmaları, sürdürülebilir
kalkınmanın amaçları arasında
yer alan ekonomik kalkınmayı
ve çevresel gelişmeyi bir
arada sağlamaya önemli katkı
sağlayacaktır. Bakanlığımızca
yürütülen pilot projeler; temiz
üretim yaklaşımının verimlilik
ve sürdürülebilirlik açısından
önemli kazanımlar sağladığını
doğrulamaktadır; ayrıca bu tip
projelerde çok kısa sürelerde geri
dönüş sağlandığını da görmekteyiz.
Ülkemizi verimlilik kavramıyla
tanıştıran, verimlilik sorunlarımızı
ve çözüm yollarını araştıran,
verimliliğin nasıl artırılabileceğine
ilişkin olarak kamu ve özel kesim
kuruluşlarımıza yol gösteren
Bakanlığımız bu alandaki
çalışmalarını sürdürmektedir. Bu
kapsamda önümüzdeki yıldan
itibaren “Türkiye Bölgesel ve Sektörel
Verimlilik Gelişim Haritasının
Hazırlanması” çalışmalarına
başlıyoruz. Bunun yanı sıra 2014
yılı yatırım programı kapsamında
“İşletmelerin Verimliliğini Artırma
Programının Geliştirilmesi
Projesi”ni hayata geçireceğiz. Aynı
şekilde 2013 yılı yatırım programı
kapsamında yürütülen “Sanayide
Kaynak Verimliliği Potansiyelinin
Belirlenmesi Projesi” ile sanayide
hammadde, enerji ve suyun etkin
ve sürdürülebilir kullanımı ile elde
edilebilecek potansiyel ekonomik ve
çevresel faydaları niceliksel olarak
ortaya koyacağız.
Büyümenin ve nihayetinde refahın
önemli kaynağı olan verimlilik
artışı, ülkemiz makro politikalarının
da değişmez bir amacıdır. Uzun
dönemli verimlilik artışlarında rol
oynayan politikaların başında ise
özellikle bilim, sanayi ve teknoloji
politikalarının geldiği görülmektedir.
Ülkemizin son dönemde yakalamış
olduğu ekonomik performansın
sürdürülebilir kılınması ve yüksek
katma değerli teknoloji üretimine
dayalı sanayi yapısının oluşması için
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
olarak verimlilik artışlarıyla elde
edilecek kazanımları azami seviyeye
çıkarmada yönlendirici rolümüz
güçlenerek devam edecektir.
ARALIK 2013
7
Sanayinin
Verimlilik
Temelli Yapısal
Dönüşümü İçin
Çalışıyoruz...
Anıl YILMAZ
Verimlilik Genel Müdürü
Sayın Yılmaz, Verimlilik Genel
Müdürlüğünün temel görevleri ve
organizasyon yapısından kısaca
bahseder misiniz?
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının ana hizmet birimi
olarak yapılandırılan1 Genel
Müdürlüğümüzün temel görevi;
“Ekonominin verimlilik esaslarına
uygun olarak gelişmesi amacıyla
verimlilik politika ve stratejileri
hazırlamak, sanayi işletmelerinin
verimliliğini artırmak, geliştirmek ve
temiz üretim projelerini desteklemek”
olarak tanımlanmıştır. Genel
Müdürlüğümüz, kuruluş Kanununun
yanı sıra, Kalkınma Planı, Orta
Vadeli Program ve Yıllık Programlar,
Türkiye Sanayi Strateji Belgesi,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Stratejik Planı gibi temel strateji
belgeleri çerçevesinde birçok
faaliyet yürütmektedir. Verimlilik
Genel Müdürlüğü (VGM) bu temel
görevlerini; Verimlilik Politikaları ve
Araştırma, Danışmanlık ve Eğitim,
Verimlilik İzleme ve Değerlendirme
ile Program Uygulama ve
Destekler Daire Başkanlıkları eliyle
yürütmektedir.
Verimlilik Genel Müdürlüğünün
verimlilik alanında politika
oluşturma rolü nedir ve bu konuda
hangi çalışmalar sürdürülmektedir?
Genel Müdürlüğümüz, ülkemizde
tüm makro değişkenlerin
verimlilik odaklı yaklaşımlarla
yönlendirilmesini sağlamak,
kalıcı ve sürdürülebilir verimlilik
politika ve stratejilerini
belirlemek, eylem planlarının
hazırlanmasında yönlendirici
olmak, uygulamaları izlemek
ve sonuçları değerlendirmek;
değerlendirmeler sonucu gerekli
tedbirlerin alınmasına ve yasal
düzenlemelerin yapılmasına
yönelik çalışmalarla görevlidir. Bu
görev doğrultusunda, 2014-2017
dönemi için “Verimlilik Stratejisi ve
Eylem Planı” (VSEP) taslak belgesi
oluşturulmuş ve ilgili kurumların
görüşüne sunulmuştur. Görüşlerin
taslak belgeye yansıtılması
çalışmaları sürdürülmekte olup, yıl
sonuna kadar gerekli onay süreçleri
tamamlanarak VSEP’in planlandığı
şekilde yürürlüğe girmesi
hedeflenmektedir. 2014 yılından
başlayarak, VSEP kapsamındaki
faaliyetler Bakanlığımız başta
olmak üzere, eylemlerden sorumlu
tüm Bakanlıklar ve kurumlarca
sürdürülecek olup, gerçekleşmeler
Genel Müdürlüğümüz tarafından
izlenecektir.
Kabul edersiniz ki doğru politikalar
üretmek ancak sağlam bir
araştırma, veri ve analiz altyapısı ile
1 17 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile.
8
ARALIK 2013
mümkündür. Bu nedenle en önem
verdiğimiz faaliyetlerimizden birisi
de verimlilik araştırmalarıdır.
VGM tarafından ne tür araştırmalar
yürütülmektedir?
Ülke, bölge, sektör ve işletme
düzeyinde verimlilik ve temiz üretim
konularında verimlilik politikalarının
oluşturulmasına katkı sağlayacak
şekilde inceleme, araştırma ve
analizler yapmaktayız.
Genel Müdürlüğümüzde,
sanayi başta olmak üzere
sektörlerin verimlilik sorunları,
gelişme eğilimleri ve rekabet
edebilirlik düzeylerinin izlendiği
ve değerlendirildiği sektörel
araştırmalar yürütülmekte bunun
yanı sıra işletme veya kurum
düzeyinde verimlilik sorunlarının
incelenmesi ve sorunların
giderilmesine yönelik çözümlerin
geliştirilmesi de inceleme konusu
yapılmaktadır. Bu faaliyetler
yürütülürken mümkün olan
en yoğun şekilde katılımcılığa,
işletmelerimizin ve ilgili tarafların
görüşlerinin alınmasına özen
göstermekteyiz. VGM’nin araştırma
faaliyetlerinin ağırlıklı bir kısmını
da, makroekonomik göstergelerin
izlenmesi, bu göstergelerdeki
değişimlerin verimlilik üzerindeki
etkilerinin ortaya konarak üretim ve
istihdam artırıcı politika önerilerinin
geliştirilmesi oluşturmaktadır.
Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nın
2014 yılında yürürlüğe girmesi ile
sanayinin verimlilik temelli yapısal
dönüşümüne katkı sağlayacak bir
araştırma gündeminin oluşturulması
ve sürdürülmesi hedeflenmektedir.
Yapılan çalışmalar kamuoyuyla
hangi araçlarla paylaşılmaktadır?
Genel Müdürlüğümüz sanayi başta
olmak üzere pek çok sektörde
verimlilik düzeyinin tespiti ve
artırılmasına yönelik yürüttüğü
çalışmalarını; süreli ve süresiz
yayınları aracılığı ile paylaşmakta,
ilgili kesimlerin verimlilik
konusundaki bilgi ve bilinç düzeyini
artırmanın yanı sıra konuya ilişkin
literatüre de katkı sağlamaktadır.
Kimi araştırma sonuçları kitap
olarak basılarak, bunların dağıtımı
gerçekleştirilmektedir. Bunun
dışındaki araştırma raporlarımızı
da internet sitemizden2 ilgililerin
bilgisine sunuyoruz. Bakanlığımız
süreli yayınları olan Anahtar
Dergisi 3 ve Verimlilik Dergisi
Genel Müdürlüğümüz tarafından
yayımlanmaktadır. Bunlardan
Anahtar Dergisi aylık olarak
belirlenmiş temalar çerçevesinde ve
tema ile ilişkili Bakanlık birimlerinin
katkısı ile hazırlanmaktadır. Verimlilik
Dergisi ise sanayiden tarıma,
eğitimden sağlığa ve çevreye,
bilişimden spora kadar hemen
her konunun verimlilik boyutunu
içeriğine taşımaktadır. Dergi,
bu özelliğiyle geniş bir okuyucu
kitlesine sahiptir. Verimlilik Dergisi
2004 yılından beri “Hakemli Dergi”
statüsündedir. Üç aylık periyotlarla
yılda dört sayı olarak yayımlanan
Verimlilik Dergisi ULAKBİM
Sosyal Bilimler Veri Tabanında yer
almaktadır.
Bir yandan yürütülen
çalışmalarımızın aktarımını
sağlamak bir yandan da verimlilik
konusuyla ilgili kesimleri bir araya
getirmenin bir aracı olarak çeşitli
toplantı, çalıştay, konferans, panel
gibi etkinlikler düzenlenmektedir.
Bunlardan biri de Ankara Bilkent
Kongre Merkezinde Aralık ayının
10’unda başlayacak ve üç gün
sürecek olan IV. Ulusal Verimlilik
Kongresi’dir 4. Üç gün boyunca
verimlilikle ilişkili konularda çağrılı
konuşmacılar özel oturumları ve
hakemli bildiri oturumlarında 80’in
üzerinde bildirinin sunulacağı
kongreye, konuya ilgi duyan tüm
katılımcıları bekliyoruz.
VGM tarafından yürütülen
danışmanlık ve eğitim faaliyetleri
konusunda bilgi verir misiniz?
Bu alanda daha önceki yıllarda
MPM tarafından sunulmakta
olan danışmanlık ve eğitim
hizmetleri tecrübesine sahibiz.
Bakanlık merkez teşkilatı içinde
yeniden yapılandıktan sonra ise
ülkemizde bu alandaki -yani başta
sanayi sektörleri olmak üzere
işletmelerimizin danışmanlık ve
eğitim ihtiyacının karşılanması
alanında- hizmetlerin daha yaygın
bir şekilde sunulacağı, sektörlerin
ve işletmelerin ihtiyaçlarını ve aynı
zamanda da 2023 hedeflerimizi
gözetecek daha sistematik ve
program bazlı bir yaklaşımla yeni bir
tasarım yapıyoruz. Bunu yaparken
Bakanlık olarak yaklaşımımız
bu alanda hizmet sunan özel
sektörün önünü açacak ve
eğitim-danışmanlık sektörünü
geliştirecek düzenleme ve
tedbirlere öncelik vermek. Bu
amaçla sektör ve meslek örgütleri,
Mesleki Yeterlilik Kurumu,
KOSGEB ve diğer paydaşlarla
birlikte hareket etmekteyiz. Kısa
bir süre önce yürürlüğe giren
Yönetim Danışmanlığı ve KOBİ
Danışmanlığı meslek standartları
bu alandaki önemli gelişmelerdir.
Danışmanlık ve eğitim sektörlerinin
geliştirilmesi amacıyla tarafları bir
araya toplamaya ve bir yol haritası
oluşturmaya yönelik faaliyetler
yürütmekteyiz.
İşletmelerin rekabet gücünün
artırılması için iş ortamının ve
özellikle KOBİ’lerin verimliliğini
artırmaya yönelik eğitim ve
danışmanlık faaliyetlerini içeren
programların tasarımının yapılması,
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB)
yönetim yapısı içinde, verimlilik
çalışmalarının sürdürülebilirliğini
sağlamak üzere, kurumsal yapı ve
kapasite oluşturulması amacına
yönelik olarak, “İşletmelerin
Verimliliğini Artırma Programının
Geliştirilmesi” adlı bir proje
başlatıyoruz. 2014-2016 dönemini
kapsayacak olan proje 2014 Yılı
Yatırım Programına alınmıştır.
Genel Müdürlüğümüz tarafından
çeşitli hedef gruplara yönelik olarak
sunulan ve öncelikle verimlilik
yönetimi (ölçüm, sorun teşhisi,
çözüm/iyileştirme teknikleri)
konularına odaklanan çeşitli
eğitim programları mevcuttur.
Ayrıca 2014 yılı itibarıyla
Temiz Üretim/Eko-Verimlilik Temel
Eğitimi, Temiz Üretim Olanak
Değerlendirmesi, İşletme Düzeyinde
Eko-verimlilik Göstergeleri ve
Ölçümü, Malzeme Akışı Maliyet
Analizi, Karbon Ayak İzi Hesabı
Uygulamalı Eğitimi, Temiz Üretim ve
Enerji Verimliliği, ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi eğitim modüllerinin
sunulması planlanmıştır.
Teknik danışmanlık ve eğitim
faaliyetlerinin yanında
bilinçlendirme faaliyetleri
de yürütmekteyiz. 2014 yılı
“Verimlilik Haftası”nın, Haziran
2 Verimlilik Genel Müdürlüğü Web Sitesi - http://vgm.sanayi.gov.tr
3 Anahtar Dergisi Web Portalı – http://anahtar.sanayi.gov.tr
4 Kongreye ilişkin ayrıntılı bilgilere http://www.verimlilikkongresi.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir.
ARALIK 2013
9
ayının ikinci haftasında kutlanması
planlanmaktadır. Verimlilik
Haftasında Türkiye çapında
Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl
Müdürlüklerimiz, Organize Sanayi
Bölgeleri ve Ticaret ve Sanayi Odaları
ile birlikte konferans, seminer,
çalıştay gibi etkinlikler düzenlenecek
olup hazırlık çalışmaları
sürdürülmektedir.
Bakanlığımız, sanayinin rekabet
gücünün artırılmasına ve
sürdürülebilir bir altyapıya
kavuşturulmasına destek olacak
verimlilik artırıcı çalışmaları da teşvik
etmektedir. Bu kapsamda, KOBİ’lerin
ve büyük ölçekli işletmelerin
verimlilik artışlarını desteklemek
ve bu alanda projeler geliştirmesini
teşvik etmek amacıyla “Verimlilik
Proje Ödülleri” sistemi tasarlanmıştır.
Genel Müdürlüğün, temiz üretim
konusunda yürüttüğü çalışmalara
değinir misiniz?
Bakanlığımızın yeniden
yapılandırılması ile tanımlanan
görevleri ve Türkiye Sanayi Stratejisi
Belgesi’nde de öncelik verilen
sanayide temiz üretim sürecine
geçişin desteklenmesi politikaları
kapsamında çeşitli faaliyetler5
yürütmekteyiz. Bu çerçevede
öncelikle kurumsal yapılanmanın
oluşturulması ve kapasite
geliştirilmesi amacıyla TÜBİTAK MAM
Çevre Enstitüsü, “Çevre ve Temiz
Üretim Enstitüsü” olarak yeniden
yapılandırılmış6 ve sanayide temiz
üretimin uygulanması amacıyla
Ulusal Temiz Üretim Merkezi işlevini
üstlenmesi sağlanmıştır. Enstitünün,
temiz üretim (eko-verimlilik)
uygulamalarının ülke çapında
yaygınlaştırılarak Türk sanayisinin
sürdürülebilir büyümesine ve
uluslararası rekabet gücünün
artırılmasına katkı sağlayacak
projelerin uygulanması bakımından
kilit rol üstlenmesini öngörmekteyiz.
2014-2017 dönemini kapsayan
“Ulusal Eko-Verimlilik Programı”
hazırlıkları Genel Müdürlüğümüzce
2012 yılında başlatılmıştır.
Söz konusu programın, VSEP
çerçevesinde uygulamaya
geçirilmesi öngörülmektedir. EkoVerimlilik Programının genel amacı,
“Türk sanayisinin sürdürülebilir
büyümesine ve uluslararası
rekabet gücünün artırılmasına
katkı sağlayacak temiz üretim/
eko-verimlilik uygulamalarının
yaygınlaştırılması”dır. Program
kapsamında kısa vadede, temiz
üretim/eko-verimlilik konusunda
ülkemizdeki bilinç düzeyini,
paydaşlar arası uyumu ve işbirliğini,
insan kaynağını ve kapasitesini
geliştirecek faaliyetler yürütülmesi
planlanmaktadır. Programın
kısa-orta vadede paydaşların bu
alandaki projelerine teknik ve
finansal destek sağlama ve daha
uzun vadede ise bu alanla bağlantılı
diğer ulusal politikalara yön vermesi
öngörülmektedir.
Bunların yanı sıra; “Sanayide
Kaynak Verimliliği Potansiyelinin
Belirlenmesi” adlı projemiz
2013 Yılı Yatırım Programına
alınmıştır. 2013-2015 döneminde
yürütülmesi planlanan projenin
temel amacı, Türkiye sanayisinde
hammadde, enerji ve suyun etkin
ve sürdürülebilir kullanımı ile elde
edilebilecek potansiyel ekonomik
ve çevresel faydaları; sektörler,
bölgeler düzeyinde analiz edecek
bir metodoloji geliştirmek ve bu
potansiyeli niceliksel olarak ortaya
koymaktır.
Verimlilikle ilgili uluslararası alanda
ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Genel Müdürlüğümüz,
çeşitli uluslararası kuruluş ve
birliklerle ilişkilerini aktif olarak
sürdürmektedir. Bu uluslararası
yapılardan biri Avrupa Ulusal
Verimlilik Merkezleri Birliği
5 Temiz üretim ile ilgili ayrıntılı bilgiler için http://www.temizuretim.gov.tr
6 06/04/2013 tarih ve 218 sayılı TÜBİTAK Bilim Kurulunun 5 nolu kararı gereğince.
10
ARALIK 2013
(EANPC)’dir. Genel Müdürlüğümüz
EANPC Başkan Yardımcılığına
üst üste iki dönemdir seçilmekte
ve ülkemiz adına bu görevi
yürütmektedir. Bir diğer kuruluş
olan Dünya Verimlilik Bilimi
Konfederasyonunda (WCPS)
ülkemizi ve Bakanlığımızı temsilen
yine Genel Müdürlüğümüz yer
almakta olup, 2013 yılından
itibaren de Yönetim Kurulu Üyesi
olarak görev yapmaktayız. Genel
Müdürlüğümüz ayrıca, Birleşmiş
Milletler Sınaî Kalkınma Teşkilatı
(UNIDO) ile Birleşmiş Milletler Çevre
Programı (UNEP) tarafından birlikte
yönetilen Kaynak Verimli Temiz
Üretim Küresel Ağı'na (Network
on Resource Efficient and Cleaner
Production - RECPnet) 2013
Mayıs ayından itibaren gözlemci
üyedir. VGM ayrıca, Asya Verimlilik
Teşkilatı’nın (AVT) yıllık Yönetim
Kurulu toplantılarına ülkemizi
temsilen gözlemci üye olarak
katılmakta, verimlilik ve temiz
üretim faaliyetleri kapsamında
yürütülen çalışmaların ve eğitim
programları ile çalıştayların
takibini yapmaktadır. Ayrıca, Japon
Uluslararası İnsan Kaynakları ve
Sanayi Kalkınma Kuruluşu (HIDA)
işbirliğiyle sanayi işletmelerine
yönelik çeşitli eğitim programları
düzenlenmektedir. OECD’nin Bilim,
Teknoloji ve Sanayi Direktörlüğü
altında faaliyet gösteren verimlilik
ile ilgili komitelere de katılım
sağlanmaktadır. Uluslararası
alanda yürüttüğümüz bu düzenli
faaliyetlerin yanında bir de proje
bazında yürüttüğümüz işbirlikleri
var.
Yürüttüğünüz bu projeler hakkında
da bilgi verir misiniz?
Genel Müdürlüğümüz tarafından
verimlilik alanındaki uluslararası
tecrübelerden faydalanmak amacıyla
çeşitli projeler yürütülmektedir.
Bunlar ağırlıklı olarak deneyim
paylaşımı, uzmanlık kapasitesinin
geliştirilmesi ve kurumsal
yapılanmaya destek niteliğinde
olan projeler. Güney Kore Bilgi
Değişimi Programı (KSP), 2013
yılında tamamlanan “Türkiye için
Sınaî Rekabet Gücü Politikaları:
Verimlilik ve Temiz Üretim Alanında
Kore Deneyimlerinin Paylaşılması
Projesi” bunlardan biridir. Projenin
konusu “ulusal verimlilik stratejisinin
oluşturulması” ile “eko-verimlilik/
temiz üretim merkezinin kurulması”
konusunda tecrübe ve deneyim
aktarımı sağlanmasıdır.
Tamamlanan diğer bir projemiz
de HESAPRO-Health and Safety at
Work in Relation with Productivity
(İş Sağlığı Güvenliği ve Verimlilik)
adlı Leonardo da Vinci (LdV)
ortaklık projesidir (2011-2013).
Koordinatörlüğümüzde beş Avrupa
ülkesi ile birlikte gerçekleştirilen
projenin genel amacı, işçi, işveren
ve tüm ilgili tarafların iş sağlığı
ve güvenliğinin verimlilikle
ilişkisi hakkındaki bilgi ve bilinç
düzeylerinin artırılmasına katkı
sağlamaktır.
“AB İşletme ve Sanayi Politikası
ile Çevre Müktesebatı Alanında
Verimlilik Genel Müdürlüğünün
Kurumsal Kapasitesinin
Güçlendirilmesi” projesi Genel
Müdürlüğümüz tarafından
tamamlanan başka bir projedir.
AB Entegrasyon Sürecinin
Desteklenmesi Faaliyetleri (SEI)
kaynağı ile gerçekleştirilen projede
eğitimlerle uzmanlık kapasitemizin
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu
kapsamda, “Türkiye İçin Çevresel
Verimlilik ve Kaynak Verimliliği
Göstergelerinin Geliştirilmesi”,
“Temiz Üretim/Eko Verimlilik
Araçları ve Teknikleri”; “Kısmi
ve Toplam Faktör Verimliliği
Hesaplaması” ve “Yaşam Döngüsü
Değerlendirme Metodolojisi ve
Uygulamaları” konularında eğitimler
düzenlenmiştir.
Ülkemizde verimlilikle ilgili veriler
veya istatistikler nelerdir?
Genel Müdürlüğümüzce, İstatistik
Konseyi tarafından belirlenen
Resmi İstatistik Programı dahilinde
üç aylık ve yıllık ulusal verimlilik
istatistikleri hesaplanmakta ve
yayımlanmaktadır. İşgücü verimliliği
hakkında makro düzeyde ve imalat
sanayi alt sektörleri ayrıntısında
istatistiki verileri oluşturmaktayız.
Bu veriler düzenli bir şekilde internet
ortamında7 ve basılı yayınlarla
kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
Uluslararası düzeyde karşılaştırma
yapılabilme özelliğine sahip
verimlilik istatistikleri ile
sektörlerdeki verimlilik değişmeleri
güncel olarak kamuoyunun bilgi ve
değerlendirmesine sunulmaktadır.
Söz konusu istatistiklerin
hesaplanmasında kullanılan
ham veriler, EFİS Rev.2’ye8 göre
sınıflandırılmış olup Türkiye İstatistik
Kurumundan temin edilmektedir.
Sanayi sektörü ve alt kollarında
genel ekonomik değerlendirmelerin
yanı sıra, katma değere ve üretim
değerine göre çeşitli verimlilik
istatistikleri hesaplanmaktadır.
Hesaplanan ulusal verimlilik
istatistikleri; üç aylık olarak çalışan
kişi ve çalışılan saat başına üretim
endeksleri ve değişimleri, yıllık
olarak çalışan kişi başına katma
değer, çalışılan saat başına katma
değer ve birim emek maliyeti’dir.
Yıllık ve Üç Aylık Verimlilik
İstatistiklerinin haricinde
yayınlamayı planladığınız başka
istatistikler/göstergeler var mı?
Ülke düzeyinde hesaplanan
istatistiklerin yanı sıra, ülke
ekonomisini bölgesel ve sektörel
alt kırılımlarda değerlendirebilmek
amacıyla bölgesel verimlilik
istatistikleri hazırlık çalışmalarımız
devam etmektedir. Bir diğer
çalışmamız olan makro düzeyli
çevresel verimlilik göstergeleriyle
ilgili ulusal ve uluslararası
literatür incelenmiş, ilgili kurum
ve kuruluşlarla görüşmeler
gerçekleştirilmiş, veri ihtiyacı
belirlenmiş, taslak göstergeler
seti oluşturulmuştur. Bunların
yanında, istatistikleri bir arada
izleyip değerlendirebilmek
amacıyla bütünleşik bir takip ve
değerlendirme sistemi oluşturulması
için de hazırlık çalışmaları devam
etmektedir.
Yayınlanan son istatistiklere göre;
ülkemiz imalat sanayinin verimlilik
durumu hakkında neler söylemek
istersiniz?
1 Ekim 2013 tarihinde
yayımladığımız 2013 yılı ikinci
çeyreğine ait işgücü verimliliği
istatistiklerine göre; çalışan kişi
başına üretim endeks değerinin 2012
yılının aynı dönemine göre %0,08;
bir önceki döneme göre ise %8,29
artmıştır. Ülkemiz imalat sanayinin
gerek son dört dönemdeki gerekse
ortalama yıllık verimlilik artışının
Almanya, İngiltere, İsveç gibi
ekonomilerle kıyaslandığında daha
iyi durumda olduğu görülmektedir.
Avrupa ülkeleri arasında sadece
nispeten sanayi üretimleri düşük
olan ve aralarında eski Doğu Bloku
ülkelerinin bulunduğu ülkelerin
verimlilik büyümelerinin görece
yüksek olduğu dikkat çekmektedir.
Daha uzun dönemli baktığımızda
ülkemizin verimlilik artışları gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla
yüksek olmakla birlikte seviye olarak
OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında
toplam büyüme içinde verimlilik
artışlarının payı halen yeterli
seviyede değildir. Bu yüzden 2023
hedeflerine ulaşmak ve orta gelir
tuzağını atlamak için verimlilik
artışına dayalı büyümeyi sağlamak
durumundayız. Genel Müdürlük
olarak bizim de tüm çalışmalarımız
bu yönde devam etmektedir.
7 Verimlilik Genel Müdürlüğü Ulusal Verimlilik İstatistikleri Web Sitesi – http://vi.sanayi.gov.tr
8 Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflandırılması-NACE Rev.2
ARALIK 2013
11
Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı
Perspektifinde Verimlilik
Hasan YURTOĞLU / Daire Başkanı - Pınar YAŞAR / Planlama Uzmanı
(Kalkınma Bakanlığı, Ekonomik Modeller Dairesi)
2014-2018 dönemini kapsayan
Onuncu Kalkınma Planı'nda,
2023 hedeflerine ulaşma yolunda
Türkiye’nin yüksek refah seviyesine
ulaşarak gelişmiş ülkeler arasına
girmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç
doğrultusunda, Türkiye’nin büyüme
performansının daha yüksek,
istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturulması öngörülmektedir.
Kaynakların etkin kullanımını ifade
eden verimlilik kavramı küreselleşen
ve rekabetin yoğun olarak yaşandığı
günümüz dünyasında daha da kritik
bir role sahip olmaya başlamıştır.
Ülkeler verimlilik düzeyinde elde
ettikleri kazanımlarla uluslararası
pazarlarda daha rekabetçi bir
12
ARALIK 2013
konuma gelebilmekte ve
ihracat performanslarını
artırabilmektedirler. Bu
nedenle verimlilik, yüksek
ve istikrarlı büyüme
açısından kritik rol
oynamaktadır. Ekonominin
verimlilik artışlarıyla
desteklenmesi, büyümenin
uzun vadede istikrarlı
biçimde sürdürülmesi
ve dolayısıyla toplumun
refahı açısından önemlidir.
Teknoloji düzeyinde
gelişim sağlayamayan ve
dolayısıyla verimliliği kalıcı
olarak yükseltemeyen
ülkelerin orta gelir
tuzağına yakalanmaları
kaçınılmaz olmaktadır.
Nitekim orta gelir tuzağına
yakalanmadan yüksek gelirli ülkeler
içinde yer almayı başaran ülkelerin
geçmiş tecrübelerine bakıldığında,
ekonomik yapıdaki değişimde etkili
olan ve nominal yakınsamadan
ziyade reel yakınsamayı sağlayan en
önemli faktörün verimlilik olduğu
görülmektedir.
Türkiye ekonomisinde gelişmelere
bakıldığında, verimliliğin
büyümeye katkısının genel olarak
çok sınırlı düzeyde ve düşük
olduğu görülmektedir. Büyüme
önemli oranda sermaye ağırlıklı
olarak sağlanmaktadır. Nitekim
1985-2012 döneminde ortalama
olarak sermaye stoğu ve istihdam,
büyümeye yaklaşık yüzde 63,6
ve yüzde 25,3 oranında katkıda
bulunmuşken, verimliliğin katkısı
yüzde 11,1 düzeyinde kalmıştır.
Bu uzun dönem büyüme yapısı
dikkatle incelendiğinde, büyümenin
dengesiz ve dalgalı bir yapı
sergilemesinin yanı sıra ortalama
büyümenin düşüş eğiliminde
olduğu göze çarpmaktadır. Bu
durum, sermaye birikimine bağımlı
bir üretim yapısının doğal sonucu
olarak görülmektedir. Bu eğilimi
kırmak hatta tersine çevirmek
için uygulanması gereken temel
politika da üretimin ve dolayısıyla
büyümenin üretim faktörleri
açısından daha dengeli bir yapıya
ulaştırılmasıdır. Bu kapsamda kalıcı
ve istikrarlı verimlilik artışlarının
sağlanmasına yönelik politikalar
kritik önem taşımaktadır. Nitekim
Onuncu Kalkınma Planı'nda yüksek
ve istikrarlı büyüme yönündeki
temel strateji, verimlilik artışı ve
sanayileşmenin hızlandırılması
yoluyla ihracata dayalı, özel sektör
öncülüğünde, rekabetçi üretim
yapısının geliştirilmesi olarak
belirlenmiştir. Bu çerçevede
izlenecek büyüme stratejisinin
en önemli ayağını ekonomi
genelinde sağlanacak verimlilik
artışları oluşturmaktadır.
Özellikle sanayileşme sürecindeki
kazanımların hem verimlilik artışının
desteklenmesine hem de büyüme
performansına olumlu katkı
sağlaması beklenmektedir. Plan’da
verimlilik odaklı bir çerçevede
rekabet gücü artırılarak ve cari
açık gibi kırılganlıklar yaşanmadan
yüksek ve istikrarlı büyümeye ulaşma
hedefi vurgusu öne çıkmaktadır.
Nitekim verimlilik artışına yönelik
politikaların etkin bir biçimde hayata
geçirilebilmesi için Plan’da yer alan
öncelikli dönüşüm programları
arasında sanayi sektörünü hedef alan
“Üretimde Verimliliğin Artırılması
Programı” ilk sırada yer almıştır.
Verimlilik kavramı hem işgücü
verimliliği hem de toplam faktör
verimliliği (TFV) göstergeleri
üzerinden tartışılmaktadır.
İşgücü verimliliği uluslararası
karşılaştırmalarda önemli bir
gösterge niteliğindedir. Türkiye’de
işgücü verimliliği gelişmelerine
bakıldığında, verimlilik düzeyinin
birçok gelişmiş ülkeye göre düşük
düzeyde kaldığı görülmektedir.
ABD’nin verimlilik düzeyinin baz
olarak 100 değerini aldığı kabul
edildiğinde, 2012 yılı için Türkiye’nin
işgücü verimlilik düzeyinin 46,9
olarak gerçekleştiği görülmektedir.
İşgücü verimliliği düzeyi, 2012
yılında Avro bölgesi için 85,9,
OECD ülkelerinin geneli için ise
74,4 değerini almıştır. Polonya,
Macaristan gibi ülkelerin, işgücü
verimlilik düzeyi açısından Türkiye ile
aynı grupta yer aldığı görülmektedir.
Türkiye ekonomisinde işgücü
verimliliği düşük düzeyde olmakla
birlikte, yakınsama teorisiyle
uyumlu olarak işgücü verimliliğinin
artış hızlarının oldukça yüksek
düzeyde olduğu göze çarpmaktadır.
2002-2008 döneminde işgücü
verimliliği ortalama yüzde 6,6
oranında artış göstermiş, 2008
yılında yaşanan krizle sekteye uğrasa
da işgücü verimliliği artışları son
yıllarda da oldukça iyi bir performans
sergilemiştir. Önümüzdeki dönemde
bu durum sürdürüldüğü takdirde
gelişmiş ülkelerin işgücü verimlilik
düzeylerine yakınsanabilir ve Türkiye
ekonomisinin rekabet gücüne
olumlu katkı sağlayabilir. Bu artışın
sürdürülebilirliği de eğitim alanında
ve işgücü piyasalarında uygulanacak
sağlıklı politikalarla mümkün
olabilecektir. Nitekim sektör içi
verimlilik düzeylerinin artırılabilmesi
için hem işgücünde yer alan
bireylerin niteliklerinin yükseltilmesi
hem de eğitim kalitesinin artırılması
yoluyla daha nitelikli bireylerin
yetiştirilmesi ihtiyacı vurgusu ve
buna yönelik önlemler Onuncu
Kalkınma Planı’nda yer almıştır.
Toplam faktör verimliliği ise teknoloji
gelişimi, makroekonomik istikrar
gibi ekonomide yaşanan gelişmeleri
içinde barındıran ve ekonomi geneli
verimliliği yansıtan bir göstergedir.
Şekil 1. İşgücü Verimliliği
Kaynak: TÜİK verilerinden hesaplanmıştır.
ARALIK 2013
13
Tablo 1. Seçilmiş Ülke ve Ülke Grupları İçin İşgücü Verimliliği Artış Hızları (%)
1980-2000
1980-2012
2002-2008
2002-2012
2012*
ABD
1,5
1,6
1,8
1,7
100
Almanya
2,2
1,8
1,4
1,0
94,6
Japonya
3,1
2,4
1,4
1,3
65,1
Güney Kore
6,5
5,5
4,7
4,1
46,9
İspanya
2,2
1,8
0,7
1,3
81,2
Polonya
---
---
3,1
3,2
45,6
Macaristan
---
---
3,5
2,3
46,3
Çek Cumhuriyeti
---
---
3,9
2,7
50,1
Türkiye
2,8
3,0
6,6
4,3
46,9
OECD
---
---
1,6
1,3
74,4
Avro Bölgesi
---
---
1,1
0,9
85,9
Kaynak: OECD Veri tabanı
*ABD=100, Verimlilik Düzeyi
Türkiye’de TFV gelişmelerine
bakıldığında, 1980’li yıllarda TFV
düzeyinde kayda değer bir gelişme
yaşanmadığı görülmektedir. Bu
dönemde, önceki dönemlere göre
oldukça yüksek sermaye birikimi
gerçekleştiği için TFV artışları
sınırlı düzeyde kalmıştır. 1990’lı
yıllar ise Türkiye ekonomisinde
büyümenin istikrarsız bir yapı
sergilediği, enflasyon oranlarının
oldukça yüksek düzeylerde
olduğu, tasarrufların verimli
yatırımlara dönüştürülemediği ve
makroekonomik istikrarsızlığın
hakim olduğu bir dönem olmuştur.
Dolayısıyla bu dönemde yaşanan
gelişmelere bağlı olarak TFV
düzeyi yerinde saymıştır. 2000’li
yıllarda ise Türkiye ekonomisinde
yaşanan krizlerin ardından, TFV’de
önceki dönemlere kıyasla oldukça
olumlu gelişmeler yaşanmış ve
TFV büyümeye önemli katkı
sağlamıştır. Bu durum, hem
Türkiye ekonomisinde sağlanan
14
ARALIK 2013
ekonomik ve siyasi istikrarın,
hem de gerçekleştirilen yapısal
reformların bir sonucu olarak
değerlendirilmektedir. Ancak,
yaşanan son küresel krizin etkisiyle
de TFV gelişmeleri çok olumlu
bir tablo yansıtmamaktadır.
Önümüzdeki dönemde Plan
hedeflerine ulaşmada 2007 yılı
sonrasında TFV’deki gözlenen
yavaşlama eğilimi bir risk
teşkil etmektedir. Dolayısıyla
Plan döneminde uygulanacak
politikalarla TFV’deki elde edilecek
kazanımlar 2023 hedeflerine ulaşma
yolunda da kritik bir rol oynayacaktır.
Plan döneminde beşeri sermayenin
geliştirilmesi, teknolojik ve yenilik
faaliyetleri ile sermaye stoğunun
üretkenliğinin artırılmasının TFV
artışına katkı sağlaması ve TFV’nin
yıllık ortalama yüzde 1,1 oranında
artış göstermesi beklenmektedir.
İzlenecek büyüme stratejisi
çerçevesinde bu artışın da ağırlıklı
olarak ticarete konu olan malların
üretildiği sanayi sektöründen
kaynaklanması öngörülmektedir.
Sonuç olarak, Onuncu Kalkınma
Planı döneminde verimlilik odaklı bir
yaklaşımla rekabet gücü artırılarak
cari açık sorunu yaşanmadan
yüksek ve istikrarlı büyümeye
ulaşılması hedeflenmektedir. Birçok
alanda etkileşimli olarak izlenecek
politikalar bu hedefe ulaşılmasında
yardımcı olacaktır. Verimlilik
bağlamında, Plan döneminde
altyapı yatırımları, doğrudan
yabancı yatırım, Ar-Ge ve eğitim gibi
alanlarda uygulanacak politikalar
ile mikro ölçekte uygulamaya
konulacak ilave politikalar verimlilik
artışlarını destekleyici olacaktır.
Verimlilik konusunda hem sektör
içi verimliliğin artırılması hem de
yüksek verimlilik düzeyine sahip
sektörlere kayarak verimliliğin
artırılması için; para, maliye ve teşvik
politikalarının uygulanmasında
Şekil 2. Toplam Faktör Verimliliği
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız
Tablo 2. TFV Artış Hızı (%)
2006
2012
2013
2018
2014-2018
2,3
-1,1
- 0,5
1,2
1,1
Kaynak: Onuncu Kalkınma Planı
kaynakların üretken alanlara,
özellikle sanayi sektörüne,
yönlendirilmesi öncelik olarak
gözetilmektedir. Ayrıca, Ar-Ge
ve teknoloji politikalarının yanı
sıra kayıt dışılık ve yolsuzlukla
mücadele, vergi düzenlemelerinde
öngörülebilirlik ve istikrar
sağlanması, fikrî mülkiyet ve
patent haklarının korunması ve
yatırım ortamının güçlendirilmesi
alanlarında uygulanacak politikalar
da öne çıkmaktadır. Böylelikle
özellikle üretken alanlara yeni
uluslararası doğrudan yatırım
girişleri artacak ve teknoloji transferi
yoluyla verimliliği artırıcı yönde
katkı yapacaktır. Bunların yanı
sıra, uygulanacak işgücü piyasası
politikaları ve kadınların işgücüne
katılımını artırmaya yönelik
politikalarla da ekonomide verimlilik
düzeyini artırmak hedeflenmektedir.
Kamu sektörü Plan döneminde hem
kendi içinde hem de özel sektöre
ilişkin uyguladığı politikalarla
verimliliğin artırılması açısından
önemli bir role sahip olacaktır. Kamu
harcamalarının etkinleştirilmesiyle
elde edilecek tasarruf ve tahsis
edilecek ilave kaynakların,
büyümeyi destekleyecek yatırım
harcamalarında, teşviklerde ve
Ar-Ge desteklerinde kullanılması
amaçlanmaktadır. Kamu eliyle
yapılan nitelikli altyapı yatırımları,
özel sektör yatırımlarını güdüleyerek
üretim kapasitesini artıracak ve
üretimin mekanizasyonunda
yenilenme sürecini destekleyerek
verimlilik bazlı büyüme dinamiğine
katkı sağlayacaktır.
ARALIK 2013
15
TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü
Görevleri ve Faaliyetleri
Temiz Üretim Nedir?
Birleşmiş Milletler Çevre
Programı’nın (UNEP) yaptığı
tanımlamaya göre temiz üretim,
verimliliğin artırılması ve çevre
ile insanlar üzerindeki risklerin
azaltılması için uygulanan, entegre,
önleyici bir çevre stratejisinin
proses, ürün ve hizmetlere
sürekli uygulanmasıdır. Temiz
üretim herhangi bir endüstride
kullanılan proseslere, ürünlere ve
topluma sunulan çeşitli hizmetlere
uygulanabilir (UNEP, 2004). Şekil 1’de
temiz üretimin tanımı ile getirdiği
avantajlar özetlenmektedir.
Temiz üretim yaklaşımı, kirliliği
oluşmadan kaynağında önlemeyi
ve azaltmayı hedefler. Bu hedef
de, üretim proseslerinde veya
ürünlerin kendisinde değişiklikler
yaparak başarılır. İşletmelerde
uygulanmasında kullanılabilecek
çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır
(Şekil 2 - REC Türkiye, 2011).
Temiz üretim gerçekte çevre, toplum
ve iş dünyasını koruyan bir kazankazan stratejisidir. Bu nedenle temiz
üretim kavramı sadece çevresel
stratejileri değil aynı zamanda
ekonomik ve sosyal yararları da
çevre kadar içeren bir kavramdır
(UNEP, 2004).
Şekil 1. Temiz Üretimin Avantajları
16
ARALIK 2013
Temiz Üretim Merkezlerine
Neden İhtiyaç Vardır?
Sürdürülebilirlik kavramı ile birlikte
gelişen temiz üretim konusu 1990’lı
yıllardan beri, gelişmiş, gelişmekte
olan ve az gelişmiş ülkelerin
gündemlerinde yer almaktadır.
Ulusal Temiz Üretim Merkezleri
(UTÜM) ise, bu sürecin etkin olarak
sürdürülmesinde kritik öneme
sahiptir. Bir UTÜM’ün amacı; yerel
şartlara uyum içinde, işletmeler
ve devlet politikalarında temiz
üretim stratejisini teşvik etmek ve
ülke genelinde talepleri yaratmak
ve karşılamak için yerel kapasiteyi
geliştirmektir. Merkezler, hazır
çözümler yerine müşterilerinin
sorunlarına özel en iyi çözüm
önerilerini üretip, eğitimler organize
ederler (UNEP, 2002). UTÜM ülke
örnekleri ve UNEP tarafından
uygulanan Ulusal Temiz Üretim
iyi bir zaman planı ve uygulama
programının yapılmasıdır (UNEP,
2004).
“Türkiye’nin İklim Değişikliğine
Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi
Birleşmiş Milletler Ortak Programı”
kapsamında açılan Eko-Verimlilik
(Temiz Üretim) Programı, 2008-2011
yılları arasında Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO)
sorumluluğunda, TTGV tarafından
yürütülmüştür. Bu programın
önemli bir hedefi Ulusal EkoVerimlilik (Temiz Üretim) Merkezi’nin
kurulması olarak benimsenmiştir.
2011 yılında ülkemizde UTÜM’ün
kurulması Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’na bağlı Verimlilik Genel
Müdürlüğü’ne (VGM) verilmiş ve
VGM’nin 2013 yılında programladığı
stratejik hedeflerinden biri olarak
belirlenmiştir.
Bu kapsamda, 2013 yılında UTÜM’ün
TÜBİTAK’a bağlı MAM bünyesinde
kurulması yönünde 06/04/2013
tarihli TÜBİTAK Bilim Kurulu kararı
gereği “Ulusal Temiz Üretim Merkezi”
işlevini üstlenecek olan Çevre
Enstitüsü’nün, Çevre ve Temiz Üretim
Enstitüsü olarak yapılandırılması
çalışmalarına başlanmıştır.
Türkiye’de Temiz Üretim Merkezi
Kurulması Faaliyetleri
Ülkemizde “temiz üretim” kavramı
ilk kez 1999’da, Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırmalar Kurumu
(TÜBİTAK) ve Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından,
Bilim, Teknoloji, Sanayi Tartışmaları
Platformu, Temiz Üretim-Temiz Ürün
Çevre Dostu Teknolojiler Çalışma
Grubu Sanayi Sektörü Raporu ile
gündeme gelmiştir. Bu kapsamda,
bir Ulusal Temiz Üretim Merkezi’nin
kurulması ilk kez önerilmiş, TÜBİTAK
Marmara Araştırma Merkezi (MAM)
bünyesinde kurulması planlanmış
ancak uygulanamamıştır (TTGV,
2010). 2008 yılında ise TTGV
bünyesinde kurulumu planlanmıştır.
2008 yılında yürürlüğe giren
Çevre ve Temiz Üretim
Enstitüsü’nün Görevleri ve Faaliyet
Alanları
TÜBİTAK MAM bünyesinde bulunan
Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü,
çevre yönetimi ve teknolojileri
ile temiz üretim alanındaki
gereksinimleri karşılamak üzere,
sürdürülebilir kalkınma hedeflerine
yönelik, ulusal ve uluslararası
düzeyde araştırma ve geliştirme
faaliyetleri yaparak bilgi ve teknoloji
üretmekte, birikimlerini toplumun
hizmetine sunmaktadır. Enstitü
çalışma alanları Su ve Atıksu
Yönetimi, Katı ve Tehlikeli Atık
Yönetimi, Hava Kalitesi Yönetimi,
Deniz ve İç Sular Araştırmaları
olmak üzere dört stratejik iş birimi
(SİB), Temiz Üretim ve Uzaktan
Şekil 2. Temiz Üretim Uygulamasında Kullanılan Yaklaşımlar
Programı incelendiğinde; bu
merkezlerin genel olarak temiz
üretim kavramının avantajları ve
yararları konusunda bilinç yaratma,
ulusal uzmanların eğitimi ve ulusal
kapasitenin artırılması, kuruluşlara
özel teknik destek, ortaklıklar
kurma ve bilgi paylaşım ağlarının
yaratılması, politikalar için teknik
önerilerin oluşturulması aşamaları ile
hayata geçtiği görülmektedir (UNEP,
2002). Aynı zamanda bu aşamalar
ülkelerin temiz üretim konusundaki
ihtiyaçlarını da oluşturmaktadır.
Merkezin ilk 3-5 yıllık sürecinde
bilinç yaratma amaçlı eğitimler,
temiz üretim değerlendirmesi
ve pilot projelerin oluşturulması,
daha sonraki dönemlerde ise bilgi
ağı oluşturma, eşleştirme, bilginin
yönetimi ve politika önerileri
gibi diğer stratejik hizmetleri
sağlaması önerilir. Burada önemli
olan, önceliklerin belirlenmesi ile
ARALIK 2013
17
Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi
Sistemleri (CBS) olmak üzere iki
birim ve R/V TÜBİTAK MARMARA
Araştırma Gemisi Koordinatörlüğü
arasında dağılmaktadır (Şekil 3).
Enstitü'de 2 yönetici, 94 araştırmacı
ve teknisyen, 15 gemi mürettebatı
ve 3 destek personeli olmak üzere
toplam 114 personel çalışmaktadır.
Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü
Temiz Üretim Birimi Faaliyetleri
Dünya genelindeki UTÜM’ler
incelenerek ve ülkemizde bu
konudaki gereksinim ve hedefler
göz önüne alınarak TÜBİTAK MAM
Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nün
temiz üretim alanındaki görevleri,
sorumlulukları ve faaliyet alanları
planlanmıştır. Bu kapsamda temiz
üretim konusunda;
•
Teknolojinin geliştirilmesi,
bilgi ve becerilerin artırılması,
verimliliğin artırılmasına
yönelik üretim sistemlerinin
iyileştirilmesi yoluyla Ar-Ge
projeleri yürütmek,
•
Teknoloji transferi ve iyi
uygulamaların yaygınlaştırılması
için projeler yürütmek,
•
Temiz üretim konusunda ulusal
düzeyde farkındalık yaratmak,
•
Temiz üretim konusunda
yerel uzman kadrosu ve
kapasite oluşturma için eğitim
organizasyonları düzenlemek,
•
Sanayi sektörü ile yakın ilişki
içinde olarak teknik destek
sağlamak, kurumsal kapasiteleri
geliştirmek,
•
Bilgi ve teknoloji transferini
sağlamak üzere uluslararası
kuruluşlarla işbirliği yapmak
üzere görev ve sorumlulukları
üstlenecektir.
18
ARALIK 2013
Şekil 3. Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Çalışma Alanları
TÜBİTAK MAM altında daha önceki
yıllarda Enerji ve Çevre Enstitüsü,
2004-2009 yılları arasında Kimya
ve Çevre Enstitüsü, 2009-2013
yılları arasında ise Çevre Enstitüsü
olarak faaliyet gösteren çalışma
grubu, geçmişte verimlilik ve temiz
üretim konu başlıkları altında yer
alabilecek kamu ve özel sektör
projeleri yürütmüş ve hâlen
yürütmeye devam etmektedir.
Bu projelerden bazılarına örnek
olarak: AB 6. Çerçeve Programı
tarafından desteklenen, sıfır atıksu
deşarjı prensibini hedefleyen
“Sustainable concepts towards a
zero outflow municipality (ZERO-M)”
projesi (2003-2008), İstanbul
Deri Organize Sanayi Müdürlüğü
için yürütülen “İstanbul Deri
Organize Sanayi Bölgesi Atıksu
Geri Kazanımı ve Kullanım Suyu
İyileştirilmesi Fizibilitesi” projesi
(2004), SÖKTAŞ A.Ş. için yürütülen
tekstil atıksularının geri kazanımını
hedefleyen “Atıksu Geri Kazanımı
Fizibilitesi” projesi (2004), Anteks
Dokuma Fabrikası’nda baca gazında
sülfür giderimi ünitesi tasarımı
gerçekleştirilen “Desülfürizasyon
Ünitesi Tasarımı” projesi (2002),
TKİ’ye bağlı bir kömür işletmesinde
üretimde ortaya çıkan yeraltı
suyunun geri kazanılmak üzere
arıtımı için proses tasarımının
yapıldığı “Su Arıtımı/Geri Kazanımı”
projesi (2010-2012), Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel
Müdürlüğü için yürütülen “İklim
Değişikliği Kapsamında Sanayide
Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi
ve Sera Gazı Azaltım Potansiyelinin
Belirlenmesi” projesi (2012-2014),
AB 7. Çerçeve Programı tarafından
desteklenen ve geliştirilecek
biyoteknolojik prosesler ile
biyobozunur atıklardan farklı
kullanım alanlarında, sürdürülebilir
ve katma değeri yüksek ürün
eldesinin hedeflendiği “Turning
Biowaste into Sustainable Products:
Development of Appropriate
Conversion Technologies
Applicable in Developing Countries
(Biowaste4SP)” projesi (20122015), Çevre ve Orman Bakanlığı
için, TÜBİTAK 1007 projesi olarak
yürütülen “Türkiye’de Avrupa Birliği
Çevre Mevzuatı ile Uyumlu Tehlikeli
Atık Yönetimi” projesi (2009-2012)
verilebilir.
Hedeflerimiz
Temiz üretim konusundaki
sorumluluklarından biri işbirliği
projeleri geliştirmek olan
VGM tarafından hazırlanan ve
Kalkınma Bakanlığı’na sunularak
desteklenmesi kabul edilen
“Sanayide Kaynak Verimliliği
Potansiyelinin Belirlenmesi”
projesi 2013 yılında Çevre ve
Temiz Üretim Enstitüsü tarafından
yürütülmeye başlanacaktır. Projenin
ana amacı Türkiye sanayisinde;
hammadde, enerji ve suyun
etkin ve sürdürülebilir kullanımı
ile elde edilebilecek potansiyel
ekonomik ve çevresel faydaları;
sektörler, bölgeler düzeyinde analiz
edecek bir metodoloji geliştirerek
bu potansiyeli
niceliksel olarak
ortaya koymaktır.
Projede ele alınacak
öncelikli sektörler;
gıda ürünleri imalatı,
tekstil ürünlerinin
imalatı, kimyasalların
ve kimyasal ürünlerin
imalatı, diğer metalik
olmayan mineral
ürünlerin imalatı ve
ana metal sanayisidir.
Enstitü, temiz
üretim alanındaki
çalışmalarını dört
ana faaliyet başlığı
altında sürdürmeyi hedeflemektedir
(Şekil 4).
Ulusal Temiz Üretim Merkezi
görevlerini üstlenen Enstitü'nün bu
alanda gerçekleştirmesi planlanan
kısa vadeli hedefleri; ülkemizde
ihtiyaç ve sorunların tespit
edilmesi için paydaş toplantıları
gerçekleştirmek, bilinç yaratma ve
kapasitenin artırılmasına yönelik
eğitimler organize etmek ve
özellikle sektörel örnek oluşturması
amacıyla pilot projeler yürütmek ve
temiz üretim konusunda teknoloji
geliştirmek, işletmelerde üretim
sistemlerinin iyileştirilmesi yoluyla
verimliliğin artırılmasına yönelik
Ar-Ge projeleri geliştirmek olarak
sıralanabilir.
Referanslar
• Changing Production Patterns:Learning
From The Experience of National Cleaner
Production Centres, UNEP, 2002.
• Guidance Manual How to Establish and
Operate a Cleaner Production Centre,
UNEP, UNIDO, 2004.
• Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim
Yayınları– I, Yaşam Döngüsü Analizi,
Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye, 2011.
• Türkiye’de Temiz (Sürdürülebilir) Üretim
Uygulamalarının Yaygınlaştırılması İçin
Çerçeve Koşullarının ve Ar-Ge İhtiyacının
Belirlenmesi Projesi Sonuç Raporu,
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 2010.
Şekil 4. Temiz Üretim Birimi Yapılanma Şeması ve Faaliyet Alanları
ARALIK 2013
19
Arçelik’te Altı Sigma Metodolojisi
Bahadır AKIN
Arçelik Kalite Sistemleri ve Altı Sigma Yöneticisi
bu iki önemli etmeni dikkate alarak
istatistiksel araçlar kullanarak farklı
çözümler ve süreç kontrol olanakları
sunar. Böylece değişkenlikler
istatistiksel olarak izlenir, sürekli
azaltılır ve “sürekli iyileştirme”
güvence altına alınabilir.
Altı Sigma Nedir?
Altı sigma, kuruluştaki
konumlandırılış şekline göre bir
problem çözme metodolojisi
de olabilir, stratejik bir sürekli
iyileştirme yaklaşımı da olabilir.
O nedenle iş dünyasında çok geniş
bir spektrumda uygulama şekillerine
rastlandığı için, tanımları da biraz
“filin tanımı” gibidir. Biz burada
bu tartışmalara girmeden en
genel hatlarıyla ve çok özet olarak
Arçelik’teki uygulama adımlarını
kısaca tanıtıp bazı önemli sonuçlarını
vereceğiz.
Altı sigma, günlük yaşamda
karşılaştığımız problemleri
“istatistiksel” dile dönüştürerek
çözme yaklaşımıdır. Bu şekilde,
problemlere gerçek hayattaki
rassallığı ve değişkenliği katar ve
20
ARALIK 2013
Altı Sigma Kritik
Başarı Faktörleri
Metodolojinin kuruluşta uzun
dönemli ve kalıcı olabilmesi için şu
faktörler dikkate alınmalıdır:
•
Yönetimin Görünür İstek ve
Kararlılığı
•
Müşteri Odaklılık
•
Sonuçlara Odaklanmış
Görünür İşler
•
Stratejilerle Bütünleşik Projelerin
Belirlenmesi
•
Çalışanlar Arasından En İyilerin
Görevlendirilmesi
•
Tanıma ve Takdir Mekanizması
•
Sistematik Yaklaşım
o Süreç Yönetimi
o Deney Tasarımı
o İstatistiksel Proses
Kontrol.
Akılda tutulması gereken bir başka
husus da, bu metodolojinin gelip
geçici bir “program” değil, kuruluşta
kültürleşmesi ve kuruluşun genetik
yapısına yerleşmesi gereken bir
yaklaşım olduğudur.
Altı Sigma Uygulamasında
Temel Adımlar
DMAIC veya TÖÇİK olarak kısaltılan
başlıca uygulama adımları şunlardır:
Define (D) – Tanımla (T) – Problemin
kaynağı nedir?
Measure (M) - Ölç (Ö) – Sürecin
yeterliliği ne seviyededir?
Analyse (A) – Çözümle (Ç) – Hatalar
nerede ve ne zaman oluşur?
Improve (I) - İyileştir (İ) – Süreç
yeterliliği nasıl “Altı Sigma” seviyesine
getirilebilir?
Control (C) - Kontrol Et (K) –
İyileşmenin ve kazancın sürekli
olması için nasıl bir kontrol sistemi
kurulmalıdır?
Yer kısıtımız nedeniyle, her bir
adımda kullanılan tekniklere ve DFSS
(tasarımda altı sigma) yaklaşımına
değinemiyoruz.
Arçelik’te Altı Sigma Yolculuğu
Arçelik 1990’lı yıllarda başlattığı
toplam kalite yolculuğuna,
1998’de altı sigma yaklaşımını
entegre etmiştir ve uygulamalarını
gelişen organizasyona paralel olarak
yaygınlaştırarak devam etmektedir.
Altı sigma yolculuğumuzun önemli
aşamalarını şöyle sıralayabiliriz:
•
1998 - Genel müdür inisiyatifiyle
başlangıç
•
1999 - İlk karakuşak projelerinin
gerçekleşmesi
•
1999 - Arçelik ile TEE, Ardem ve
satış şirketlerinin birleşmesi
•
2002 - Üretim dışı süreçlerde altı
sigma eğitimlerinin verilmesi
•
2003 - Altı sigma
organizasyonunun yeniden
yapılanması
•
2003 Mayıs - Yeni dönem
karakuşak projeleri
•
•
•
•
•
2003 Ekim - Yeni dönem ilk
Türkçe yeşilkuşak eğitimi
2004 - Yeni dönem ilk Türkçe
karakuşak eğitimi
2005 - Arctic şirketimizde
(Romanya) altı sigma
eğitimlerinin verilmesi
2006 - Kalite sistemleri ve
altı sigma organizasyonunun
birleşmesi
2011 - Beko LLC şirketimizde
(Rusya) altı sigma eğitimlerinin
verilmesi.
Arçelik’te Altı Sigma Organizasyonu
Şirket çapındaki tüm altı sigma
faaliyetleri merkezi bir birim olan
Kalite Sistemleri ve Altı Sigma
Yöneticiliği (KSASY) tarafından
koordine edilir ve yürütülür.
Her üretim işletmesinden sorumlu
bir altı sigma lideri vardır.
İşletmelerdeki altı sigma eğitim ve
projelerinin koordinasyonundan bu
liderler sorumludur.
Üretim dışı süreçlerde eğitim ve
proje koordinasyonunu KSASY
yapar. Bu birimlerde ve süreçlerde
KSASY, ilgili sistem yöneticilikleri
ile koordineli olarak altı sigma
faaliyetlerini planlar.
Kuşak yetiştirme ile ilgili koşullar şu
şekilde tanımlanmıştır:
Karakuşak Koşulları
•
Dört hafta eğitim süresi
•
İki adet başarıyla tamamlanmış
proje
•
Sınavda başarılı olmak
Yeşilkuşak Koşulları
•
İki hafta eğitim süresi
•
Bir adet başarıyla tamamlanmış
proje
•
Sınavda başarılı olmak.
Sertifikalı Kuşaklarımız
Şirket genelinde 12’si uzman
karakuşak, 113’ü karakuşak, 282’si
yeşilkuşak olmak üzere toplam 407
sertifikalı çalışanımız bulunmaktadır.
2013 yılı sonunda bu sayının 500
kişiyi bulması hedeflenmektedir.
Altı Sigma Projelerinin
Seçimi ve Yönetimi
Yönetim takımı, proje önerileri,
sistem denetimleri ve şirket hedefleri
doğrultusunda ihtiyaç duyulan
projeleri belirler. Şirket ana iş
hedefleri doğrultusunda oluşturulan
güncel bir önceliklendirme
metoduna göre, proje havuzunda
öncelik sıralaması yapılır.
Yönetim takımı, öncelikli projelerin
proje liderlerinin belirlenmesi için,
yıllık kaynak planlaması ve bireysel
hedefleri de göz önüne alarak,
kuşak adayları ve sertifikalı kuşakları
değerlendirir.
Eğitim alacak olan adayların ilk
projeleri, aday henüz öğrenim
aşamasında olduğu için nispeten
daha kolay konulardan ve hâkim
olduğu süreçlerden seçilir.
11 farklı iş biriminde yer alan altı
sigma liderleri ile proje liderlerine
projeleri boyunca periyodik olarak
koçluk desteği verilir.
Her üç ayda bir üst yönetimin
de katıldığı proje gözden
geçirme toplantıları düzenlenir.
Bu toplantılarla;
•
Proje liderlerinin tanınması,
•
Altı sigma metodolojisinin şirket
içi tanıtımı,
•
Yapılan faaliyetlerin paylaşımı ile
iletişimin artırılması,
•
Düzenli geri besleme sağlanarak
proje başarı oranının artırılması
sağlanır.
Altı Sigma Proje Sayılarımız
2012 yılında 340 adet altı sigma
projesi tamamlanmıştır.
2013 yılı sonu itibarıyla 450 adet
altı sigma projesinin tamamlanması
planlanmaktadır.
Altı Sigma ile Sağlanan
Parasal Kazançlar
Son üç yıldaki proje adetleri ve
bunlarla sağlanan kazançlar şu
şekildedir:
•
2011 - 257 proje 11.5 mio TL
•
2012 - 340 proje 14.0 mio TL
•
2013 - 450 proje 20.0 mio TL
(tahmini).
Altı Sigma Bir Kurumdaki
Kültürü Nasıl Değiştirir?
•
Organizasyon ve süreç
hedeflerini uyumlu hale getirir.
•
Süreçleri şeffaf ve yönetilebilir
kılar.
•
Sağladığı yaklaşım ve araç
seti ile süreçlerin etkinlik ve
verimliliğini artırır.
•
Verilerin istatistiksel analizine
dayalı bir karar mekanizması
sağlar.
•
Müşteri odaklılığı sağlar.
•
Takım halinde çalışmayı teşvik
eder.
•
Sürekli kârlılık artırıcı bir
platform yaratır.
ARALIK 2013
21
Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması Uygulaması
Yaşar Topluluğu sürdürülebilirlik,
gelişim, yenileşim ve verimlilik
konularında, değerleri ışığında
ilerlemeyi ilke edinmiş bir
topluluktur. Bu yaklaşım ile
kuruluşundan bugüne birçok “ilk”e
imza atmış ve inovatif yaklaşımı
verimlilik temeline oturtarak
bugünlere başarıyla gelmiştir.
Verimliliği artırmaya yönelik projeleri
teşvik edip ödüllendirmeyi aynı
zamanda uygulanabilir yeni projeleri
süreç yönetimine kazandırmayı
hedefleyen bu yarışmanın temelini
doğal olarak verimlilik kavramı
oluşturmaktadır. Verimlilik kavramı,
her kurum ve her kişiye göre farklı
tanımlansa da Japon Verimlilik
Merkezi’nin (Japan Productivity
Center - JPC) benimsemiş olduğu
tanıma göre; doğru olan işleri,
doğru bir biçimde ve ekonomik
bir çalışmayla gerçekleştirmeyi
hedefleyen akılcı bir yaşam biçimidir.
Başka bir deyişle verimlilik, zihinsel
bir tutum olarak, ilerlemenin ve
sürekli kalkınmanın itici gücüdür.
Mevcut durumu daha da iyileştirme,
ekonomik ve sosyal hayatın değişen
şartlarına uyum sağlama üzerine
yapılan çalışmaların, verimliliğin
özünü oluşturduğu görülmektedir.
Özetle bugün verimlilik, ekonomik
ve örgütsel yeteneklerin yanı sıra
doğal yaşamı ve çevreyi korumak,
çalışanlara iyi bir yaşam ve çalışma
şartları sağlamak, koşulları ve
kaynakları en akılcı biçimde
kullanmak olarak da tanımlanabilir.
Şirketlerimizin doğmasında ilke
olan bu yaklaşım, çalışanlarımızın
verimliliği artırmaya yönelik
çalışmalar yapmalarını teşvik etmek
ve bu çalışmaları ödüllendirmek
amacıyla 2005 yılından bu yana
22
ARALIK 2013
Verimlilik Yarışması başlığı altında
toplanan bir yarışma platformunda
yürütülmektedir.
Kurumsal değerlerimizden
biri olan “Operasyonel
Mükemmelliyetçiliğimiz”
değerimizi yaşatan ve bu
değerimizin tutundurulması ve
içselleştirilmesinde önemli bir yeri
olan Yaşar Topluluğu Verimlilik
Yarışması, yönetmelik kapsamında
yürütülmektedir.
Çalışanlarımızın Verimlilik Yarışması
sürecine başvuru yapabilmeleri için
öncelikli olarak aday projelerin ana
hedefinin "verimlilik" olması esası
aranır. Ayrıca iki ve üzeri sayıda
çalışanın oluşturduğu bir ekip
tarafından hazırlanması, yönetmelik
ile belirlenen süre ve EBIT (Earnings
Before Interest & Taxes) getirisi
koşullarını sağlaması gerekmektedir.
Yaşar Topluluğu Verimlilik
Yarışması’na bugüne kadar 381 kişi
158 projeyle başvuruda bulunmuş,
toplamda 36 milyon TL’nin üzerinde
EBIT getirisi sağlanmıştır. Bu tasarruf
kazanımının yanı sıra çalışanlarımızın
da bazı kazanımları olduğunu bu
süreçte görüyoruz. Bu kazanımlar
Verimlilik Yarışması koşulları
açısından incelendiğinde;
•
Konusu “verimlilik” olan
projelerin kabul edilmesi ile
çalışanlarımızın doğru analiz
yapmalarına,
•
Verimliliğin tek başına sağlanan
bir unsur olmaması sebebiyle
takım çalışması yapılmasına,
•
12 aylık süre kısıtı ile zamanın
doğru kullanılmasına,
•
Tasarruf hedefiyle de “sonuç
odaklı” çalışılmasına katkı
sağlamaktadır.
Verimlilik Yarışması başvuru
sürecinin tamamlanmasının
ardından süreç ilk olarak projelerin
başvuru kriterlerine uygunluğunun
incelenmesiyle başlamaktadır.
Başvuru kriterlerine uyan projeler,
Grup/Şirket Ön Değerlendirme
Komiteleri tarafından değerlendirilir.
Her Grup/Şirket Ön Değerlendirme
Komitesi’nin yönetmelikte belirlenen
bir kontenjanı vardır ve bu kontenjan
baz alınarak finale kalacak olan
projeler belirlenir. Finale kalması için
belirlenen projeler Yaşar Holding
İnsan Kaynakları Departmanı’nda
Verimlilik Yarışması organizasyonu
sorumlusuna iletilir ve Yaşar Holding
Bütçe Kontrol ve Analiz Departmanı
tarafından bütçe şartlarına olan
uygunluğu kontrol edilir. Onay
alan projeler, Yaşar Holding üst
yönetimi ve grup dışından katılım
gösteren alanında uzman kişilerin
oluşturduğu Büyük Jüri'ye sunularak
özel ödüle hak kazanan proje/ler ve
yaratıcılık projesi belirlenir. Finale
kalmaya hak kazanan tüm proje ekip
üyeleri, Yaşar Holding tarafından
düzenlenen törenle ödüllendirilir.
Verimlilik Yarışması kapsamında
başvuran her bir proje için; proje
üyeleri, onların yöneticileri, İnsan
Kaynakları Departmanı Verimlilik
Yarışması temsilcileri, Verimlilik
Yarışması Komitesi, Grup/Şirket
Ön Değerlendirme Komiteleri,
Büyük Jüri, Bütçe Departmanları
ve tüm yöneticiler üstün gayret
göstermekte, operasyonel
mükemmeliyeti kurum değeri olarak
benimsemiş bir kurum olan Yaşar
Topluluğu verimliliği faaliyetlerinin
odak noktası olarak ele almaktadır.
IV. Ulusal Verimlilik Kongresi Ankara’da Gerçekleştirilecek
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde düzenlenen
IV. Ulusal Verimlilik Kongresi, 10-12 Aralık 2013 tarihleri arasında Bilkent Otel ve Konferans Merkezi’nde
gerçekleştirilecek.
Verimlilik alanında güncel
bilimsel çalışmaların sonuçlarının
paylaşılacağı, işletme düzeyinde
verimlilik artırma yöntemleriyle
bu yöntemlerin başarılı uygulama
örneklerinin sunulacağı ve güncel
verimlilik politika ve stratejilerinin
tartışılarak öneriler geliştirileceği
IV. Ulusal Verimlilik Kongresi,
üniversiteler, kamu kurum ve
kuruluşları, meslek örgütleri, sivil
toplum kuruluşları ve iş dünyasının
temsilcilerini bir araya getirecek.
Kongre’de, imalat sanayi odağında
işgücü, sermaye, teknoloji, iş sağlığı
ve güvenliği, temiz üretim gibi
konular verimlilik bağlamında ele
alınacak. Kongre’nin odağında imalat
sanayi yer almakla birlikte, kapsamı
bununla sınırlı kalmayarak, hizmetler
sektörü ve kamuda verimlilik gibi
konulara da yer verilecek.
Kongre’nin programı; Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan Aslan'ın
moderatörlüğünü yapacağı
''Müsteşarlar Oturumu''
ile başlayacak. Ardından
moderatörlüğünü Bilkent
Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı
Doç. Dr. Selin Sayek Böke’nin
yapacağı panelle devam edecek.
“Orta Gelir Tuzağından Kurtulmada
Verimliliğin Rolü” başlıklı panele;
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel
(Bahçeşehir Üniversitesi,
BETAM Direktörü),
Doç. Dr. İzak Atiyas (Sabancı
Üniversitesi, REF Direktörü) ve
Doç. Dr. Şeref Saygılı (Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası,
Ekonomist) panelist olarak katılacak.
Verimliliğin makroekonomik
bir perspektiften ele alınacağı
panellerin ardından programda yer
alan çağrılı bildiri ve hakemli bildiri
oturumlarıyla bölgesel, sektörel ve
mikro düzeyde verimlilik analizleri
dinleyicilerle paylaşılacak.
Kongre programı kapsamında
20’nin üzerinde çağrılı
konuşmacının katılacağı oturumlar
gerçekleştirilecek. Bu çağrılı bildiri
oturumlarının konuları ve oturum
başkanları ise şöyle:
•
Makro Düzeyli Çevresel
Verimlilik Göstergeleri
(Prof. Dr. Osman Zaim, Kadir Has
Üniversitesi);
•
Türkiye’de Temiz Üretimin
Mevcut Durumu,
(Prof. Dr. Bülent Keskinler,
Gebze Yüksek Teknoloji
Enstitüsü);
•
Örnek Temiz Üretim Uygulamaları
(Doç. Dr. Ertan Durmuşoğlu,
TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz
Üretim Enstitüsü);
•
Ar-Ge, İnovasyon ve
Verimlilik İlişkileri
(Doç. Dr. Teoman Pamukçu,
ODTÜ TEKPOL)
•
İş Sağlığı Güvenliği ve Verimlilik
(Prof. Dr. A. Gürhan Fişek,
Ankara Üniversitesi Öğretim
Üyesi ve Fişek Vakfı);
•
Kamuda Verimlilik
(Prof. Dr. Eyyup Günay İsbir,
TODAİE);
•
Verimlilik ve Ar-Ge
Uygulamalarında Üniversite
Sanayi İşbirliği Örnekleri
(Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara,
Bilkent Üniversitesi).
Çağrılı bildiri oturumlarının yanı sıra,
Kongre programında 50’nin üzerinde
bildirinin sunulacağı hakemli
bildiri oturumları da yer alacak. Bu
oturumların konu başlıkları ise şu
şekilde:
•
İşletmelerde Verimlilik
Artırıcı Uygulamalar
(Prof. Dr. Ramazan Aktaş,
TOBB ETÜ),
•
Verimlilik ve Ekonomik Büyüme,
•
Ulusal, Bölgesel ve Sektörel
Verimlilik Analizleri,
•
Ar-Ge ve Yenilikte Politika
Araçlarının Etkililiği,
•
İş Sağlığı ve Güvenliği
Uygulamalarının Verimliliğe
Etkileri (Yard. Doç. Dr.
Çağla Ünlütürk Ulutaş,
Pamukkale Üniversitesi),
•
Finans Sektöründe Verimlilik,
•
Kamu Hizmetlerinde İşgücü
Verimliliği,
•
Enerji Verimliliğini Artırıcı
Tasarım ve Uygulamalar
(Erdal Çalıkoğlu, YEGM),
•
Temiz Üretim Uygulama ve
Destekleri,
•
Hizmetler Sektöründe İşgücü
Verimliliği.
Kongreye ilişkin ayrıntılı bilgi,
www.verimlilikkongresi.gov.tr
adresinden edinilebilir.
ARALIK 2013
23
Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Hazırlıklarında
Son Aşamaya Gelindi
2012 yılının Eylül ayında,
Verimlilik Genel Müdürlüğü
koordinatörlüğünde hazırlıklarına
başlanmış olan Verimlilik Stratejisi
ve Eylem Planı (2014-2017) Belgesi
(VSEP) taslağı yayımlanarak ilgili
kurum ve kuruluşlar ile ülke
genelindeki bütün üniversitelerin
görüş ve değerlendirmelerine açıldı.
Verimlilik Politikaları ve Araştırma
Dairesi Başkanlığı tarafından
yürütülmekte olan VSEP hazırlıkları,
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi
(2011-2014) kapsamında,
“verimlilik politika ve stratejisinin
oluşturulması” yönünde alınan
karar ve 2013 yılı Programında yer
alan ilgili tedbir doğrultusunda
yürütüldü. Türkiye’nin son dönemde
yakalamış olduğu yüksek büyüme
performansının sürdürülebilir
kılınmasında ve yüksek katma
24
ARALIK 2013
değerli teknoloji üretimine dayalı
sanayi yapısının oluşmasında,
verimlilik artışlarıyla elde edilecek
kazanımları en yüksek ölçüye
çıkarma kaygısıyla yürütülen
çalışmalar, ulusal düzeyde belirlenen
politika ve stratejiler temel alınarak
sürdürüldü. Verimlilik alanındaki
gelişmelerin veri ve analizler yoluyla
değerlendirilmesi ve toplulaştırılması
amacıyla geniş kapsamlı bir durum
analizi çalışmasıyla zenginleştirilen
VSEP’in temel amacı, paydaşların
görüş ve önerileri de esas alınarak
“sanayinin verimlilik temelli yapısal
dönüşümünü hızlandırmak”
şeklinde tanımlandı. Belirlenen
temel amaç doğrultusunda, sanayide
öngörülen dönüşümün dört ana alan
üzerinde inşa edilmesi ve stratejilerin
bu alanlar üzerinden geliştirilmesi
kararlaştırıldı:
Dönüşüm Alanı 1: İşgücünün niteliği
ve istihdam,
Dönüşüm Alanı 2: İş ve yatırım
ortamı,
Dönüşüm Alanı 3: Sürdürülebilir
üretim,
Dönüşüm Alanı 4: Firmaların
Ar-Ge, yenilik ve verimlilik uygulama
kapasitesi.
Bu dönüşüm alanları kapsamında
izlenecek stratejiler ise, altı yatay
politika aracı zemininde tanımlandı:
Yatay Politika Aracı 1: Plan,
program ve stratejiler,
Yatay Politika Aracı 2: Finansal
destekler ve teşvikler,
Yatay Politika Aracı 3: Hukuki ve
idari düzenlemeler, kamu alımları ve
yatırımlar,
Yatay Politika Aracı 4: Üretimin
mekânsal organizasyonu ve
işbirlikleri,
Yatay Politika Aracı 5: Araştırma,
veri ve analiz altyapısı,
Yatay Politika Aracı 6: Eğitim,
bilinçlendirme ve geliştirme
programları.
Belirlenen dönüşüm alanları ve
yatay politika araçları kapsamında,
yine çeşitli tarafların görüş,
değerlendirme ve önerileri ile
yapılan analiz çalışmalarının çıktıları
doğrultusunda, taslak belgede altı
amaç ve bu amaçlar altında, 107
eylem önerisi ortaya kondu:
Amaç 1: Verimlilikle ilgili alanlarda
politika oluşturma süreçlerini
güçlendirmek ve izlenebilirliği
artırmak.
Amaç 2: Ülke ölçeğinde işgücü
verimliliğini artırmaya yönelik olarak
eğitim sistemi ile işgücü piyasası
arasındaki uyumu güçlendirmek
ve insan odaklı bir perspektifle
işgücüne katılımın ve sürekli
istihdamın önündeki engelleri
kaldırmak.
Amaç 3: Rasyonel ilkeler
doğrultusunda işleyen, rekabetçi bir
iş ve yatırım ortamı oluşturulmasına,
yatırımcıların yönlendirilmesine ve
finansmana erişim olanaklarının
iyileştirilmesine yönelik tedbirlerle
sermaye verimliliği oranlarını
yükseltmek.
Amaç 4: Sanayide sürdürülebilir bir
üretim altyapısına dönüşüm sürecine
ve uluslararası rekabet gücünün
artırılmasına katkı sağlayacak
uygulamaları ve teknolojileri
yaygınlaştırmak.
Amaç 5: Sanayinin planlı gelişimini
sağlamaya ve üretimin mekânsal
organizasyonuyla elde edilen
faydayı en yüksek düzeye çekmeye
yönelik olarak sanayi bölgeleri
ve kümelenme uygulamalarını
güçlendirmek ve taraflar arası ortak
iş yapma kapasitesini artırmak; bu
doğrultuda bölgesel ve sektörel güç
birlikleri oluşturmak.
Amaç 6: Başta KOBİ'ler olmak
üzere işletmelerin teknolojik
donanımlarını, verimlilik
uygulama ve Ar-Ge kapasitelerini
güçlendirmek.
ve eylemlerde uygun görülen
değişiklikler tamamlandıktan sonra,
belgenin teslim ve onay aşamasına
geçilecek. Verimlilik Stratejisi ve
Eylem Planının 2014 yılı başında
uygulamaya konması öngörülüyor.
VSEP genel strateji çerçevesi, bu
bağlamda tanımlanan alt bileşenler
ve oluşturulan eylem planı taslağına,
yine konuya ilişkin tarafların görüş
ve değerlendirmeleri temel alınarak
son şekli veriliyor. Taslak belgeye
ilişkin olarak kurum ve kuruluşlardan
gelen görüş ve değerlendirmeler
doğrultusunda strateji, amaç
VSEP Genel Çerçevesi
ARALIK 2013
25
OECD Sanayi Analizleri Çalışma Grubu Toplantısı ve
Verimlilik Çalıştayı Paris’te Gerçekleştirildi
ilişkin bilgilendirmeler yapıldı.
Sonraki oturumlarda bilgiye dayalı
sermayenin (knowledge based
capital) ölçümü, verimliliğe etkileri,
patent ve telif hakları, girişimcilik,
endüstriyel tasarım vb. konulara
ilişkin geliştirilen göstergeler ve bu
göstergelere dayalı olarak yapılmış
karşılaştırmalı çalışmalara ait
sunumlar gerçekleştirildi. Buna ek
olarak OECD tarafından çalışmaya
katılan ülkelerle ortak olarak
yürütülen, firma ölçeğinde mikro
verilere dayanan, firma dinamiklerini
ve verimliliklerini ortaya koyan
“Dynemp” ve “Multiprod” projelerine
ilişkin olarak elde edilen ilk sonuçlar,
karşılaşılan güçlükler ve muhtemel
işbirliği alanları üzerinde görüşüldü.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütü (OECD) tarafından
21-23 Ekim 2013 tarihlerinde
Paris’te düzenlenen Sanayi Analizleri
Çalışma Grubu (Working Party on
Industry Analysis-WPIA) toplantısı
ile Sanayi Analizleri Çalışma Grubu
ve Sanayi, Yenilik ve Girişimcilik
Komitesi (Committee on Industry,
Innovation and EntrepreneurshipCIIE) tarafından organize edilen
Verimlilik Çalıştayı’na, Verimlilik
Genel Müdürlüğü’nü temsilen
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Gül Taşkıran Battal katıldı.
21-22 Ekim 2013 tarihlerinde
gerçekleşen WPIA toplantısında,
açılış konuşmalarının ardından
sanayiye dönük analizlerin
istatistiksel altyapısının
güçlendirilmesi amacıyla son
dönemde OECD tarafından
gerçekleştirilen çalışmalar aktarıldı.
Bu bağlamda Yapısal Analiz
(Structural Analysis-STAN) veritabanı
ve Ticarette Katma Değer (Trade in
Value Added-TiVA) göstergelerine
26
ARALIK 2013
22-23 Ekim tarihlerinde
gerçekleştirilen Verimlilik
Çalıştayı’nda ise açılış
konuşmalarının ardından yine
firma düzeyinde verilere dayalı
olarak gerçekleştirilen çalışmaların
sonuçları paylaşılarak firmaların
piyasaya giriş çıkış koşullarının,
büyümelerinin istihdam ve
verimlilik üzerindeki etkileri
vurgulandı. Sonraki oturumda ise
firma büyüklüğünün verimlilik
üzerindeki etkilerini yansıtan
çalışmaların sonuçları paylaşılarak
firma büyüklüğünü etkileyen
politika araçlarının kaynak dağılımı
ve dolayısıyla ekonomi üzerindeki
etkileri üzerinde duruldu. Üçüncü
oturumda verimlilik ve rekabet
edebilirliğin mikro düzeydeki
belirleyicileri ve bunların makro
düzeyde rekabet edebilirlik ve
verimlilik ile ilişkisini konu alan
sunumlar gerçekleştirildi. Son olarak,
yenilik ve bilgiye dayalı sermayenin
verimliliğe katkısı ile yenilik ve
bilgiye dayalı sermayeye yapılacak
yatırımların artmasını sağlayacak
politikalar konulu sunumlar yapıldı.
23 Ekim’de Paris’te gerçekleşen
OECD toplantısı ile İstanbul’da
düzenlenen Bilgi Ekonomisi
Küresel Forumu’nda OECD Bilim,
Teknoloji ve Sanayi Karnesi 2013’ün
(Science, Technology and Industry
(STI) Scoreboard 2013) tanıtımı
yapıldı. OECD tarafından iki yılda
bir yayınlanan Bilim, Teknoloji
ve Sanayi Karnesi; rekabetçiliği,
verimliliği ve iş yaratmayı
besleyen faktörler olan bilim,
teknoloji, yenilik ve girişimciliğin
sürdürülebilir büyümeyi sağlamada
da önemli mekanizmalar olduğunu
vurgulamaktadır. OECD STI
Scoreboard 2013, içeriğindeki 260
gösterge ile OECD üyesi ve üye
olmayan diğer önemli ülkelerin
yönetimlerinin birçok alanda
daha etkili politikalar üretmelerini
ve hedeflerine yönelik olarak
bunları izlemelerini sağlamayı
amaçlamaktadır.
Ulusal ve uluslararası pek çok
kurum ve kuruluşla işbirliği
içerisinde hazırlanan yayında,
ülkelerin sağladığı istatistikler
doğrultusunda istihdamdan kriz
ortamında yaşanan iş kayıplarına,
sektörel çeşitlilikten patent sayılarına
kadar bilgi ekonomisi, yenilik ve
büyümenin yeni alanlarına ilişkin
karşılaştırmalara ulaşmak mümkün
olmaktadır.
Rapordan alınmış iki örnek şekil
paylaşılmıştır. Şekil 1, gayrisafi yurtiçi
hasılanın yüzdesi olarak gayri safi
Ar-Ge harcamalarını göstermektedir.
Ar-Ge harcamaları kimi ülkelerde
2001 yılında daha yüksekken,
Türkiye’nin de içinde bulunduğu kimi
ülkelerde ise 2011 yılında 2001 yılına
göre daha yüksek gerçekleşmiştir.
2001 yılından 2011 yılına Türkiye’nin
Ar-Ge harcamalarında küçük bir artış
gözlenmekte ancak Türkiye şekilde
de görüldüğü gibi OECD ve AB28
ortalamasının oldukça gerisinde
yer almaktadır. Söz konusu alanda
karşılaştırılan ülkeler arasında 2011
yılında en yüksek oranda harcamayı
İsrail yapmışken en düşük harcamayı
Şili gerçekleştirmiştir.
Şekil 2 ise Ar-Ge harcamalarında
işletmelere yapılan devlet
katkısının doğrudan fonlama ve
vergi teşviki şeklinde ayrışmış
halini göstermektedir. Buna göre
Türkiye’de vergi teşviklerinin
oranı 2006 yılından 2011 yılına
gelindiğinde artmış, vergi teşviki
yıllık büyüme oranı yaklaşık % 50,
doğrudan fonlama yıllık büyüme
oranı ise yaklaşık % 7 düzeyinde
gerçekleşmiştir.
Sunulan grafikler çalışmadan
alınan örnekler olup yayının
tamamına OECD web sitesinden
ulaşılabilmektedir.*
Şekil 1: Gayri Safi Ar-Ge Harcaması 2001 ve 2011 (gayri safi yurtiçi hasılanın yüzdesi olarak)
Şekil 2: Özel Ar-Ge harcamalarına doğrudan fonlama ve vergi teşviki olarak devlet desteği 20062011 (toplam desteğin yüzdesi olarak, yıllık büyüme oranları ile)
* http://www.oecd-ilibrary.org/science-and-technology/oecd-science-technology-and-industry-scoreboard-2013_sti_scoreboard-2013-en
ARALIK 2013
27
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile VGM İşbirlikleri
Devam Ediyor
UNEP tarafından Fransa’da UNESCO
Genel Merkezinde düzenlenen
II. Uluslararası Yaşam Döngüsü
Analizi Toplantısında ülkemizin
Genel Müdürlüğümüzce temsil
edilmesi ile hız kazanmıştır.
Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün
(VGM), Birleşmiş Milletler Çevre
Programı, Teknoloji Sanayi ve
Ekonomi Birimi (UNEP-DTIE) ile
yürüttüğü ortaklaşa çalışmalar
kapsamında son olarak Ankara ve
İstanbul’da Karbon Ayak İzi Eğitimleri
ve Gebze’de 1. Yaşam Döngüsü
Analizi Toplantısı düzenlendi.
Genel Müdürlüğümüzün
12-16 Kasım 2012 tarihinde
UNEP-DTIE tarafından Fransa,
Paris’te organize edilen ”Karbon
ve Su Ayak İzi Eğiticilerin Eğitimi”
Çalıştayına katılması ile başlayan
işbirlikleri, Avrupa Komisyonu ve
8-10 Nisan 2013’te gerçekleşen
II. Uluslararası Yaşam Döngüsü
Analizi Toplantısı’nda Türkiye
Delegasyonu olarak yürüttüğümüz
çalışmalar sonucunda, ülkemizin
UNEP’in gerek Yaşam Döngüsü
Analizi (YDA), gerekse YDA-bazlı
çevresel ayak izi gibi konularda
sağladığı hizmet ve desteklerden
yeterince faydalanmadığının altı
çizilmiş ve diğer ülkelerde yürütülen
benzer çalışmaların ülkemizde de
yürütülmesine ilişkin taleplerimiz
aktarılmıştır.
Bu toplantıyı takiben 6 Haziran 2013
tarihinde, Genel Müdürlüğümüz,
UNEP, DTIE ve Boğaziçi Üniversitesi
Sürdürülebilir Kalkınma ve
Temiz Üretim Merkezi işbirliği ile
İstanbul’da “Türkiye’de YDA ve
Ankara I. OSB Müdürlüğü, 7 - 8 Kasım 2013
28
ARALIK 2013
Yaşam Döngüsü Düşüncesinin
Yaygınlaştırılması Çalıştayı”
düzenlenmiştir. Boğaziçi Üniversitesi
ev sahipliğinde ve ERSCP-EMSU
Konferansı kapsamında düzenlenen
Çalıştayda, ülkemizde özellikle
ulusal YDA verisinin eksikliğine
dikkat çekilmiş, bu eksikliğin
giderilmesi için gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi ülkemizde de ulusal
YDA veritabanlarına ihtiyaç olduğu
vurgulanmıştır. Çalıştayda ayrıca
ülkemizde YDA-bazlı çevresel
ayak izi konusunda ilgi düzeyinin
yüksek olduğu ve konuyla kapasite
oluşturulmasına ihtiyaç olduğu
vurgulanmıştır.
Söz konusu Çalıştayı takiben, karbon
ayak izi konusunda Türkiye’de
kapasite oluşturulabilmesi
amacıyla Genel Müdürlüğümüz
ve UNEP işbirliği ile karbon ayak
izi konusunda temel bilgileri
içeren bir eğitim paketi hazırlanıp
Türkçeye çevrilmiştir. Ankara ve
İstanbul'da sanayicilere yönelik
düzenlenen ve iki gün süren
uygulamalara odaklanan çalıştaylar
gerçekleştirilmesi ihtiyacı dile
getirilmiştir.
İstanbul Sanayi Odası, 11 - 12 Kasım 2013
“Karbon Ayak İzi” Eğitimlerinden ilki
7-8 Kasım 2013 tarihleri arasında
Ankara I. OSB Müdürlüğü'nde
(Sincan OSB) Türkçe olarak, ikincisi
ise 11-12 Kasım 2013 tarihlerinde
İstanbul Sanayi Odası'nda İngilizce
olarak gerçekleştirilmiştir. Genel
katılıma açık ve ücretsiz olarak
gerçekleştirilen eğitimlere imalat
sanayisinde üretim yapan farklı
sektörlerden toplam 80 firma
temsilcisi ve çevre yöneticisi katılım
sağlamıştır. İstanbul’daki eğitimde
ayrıca Mısır, Fas ve Rusya’da bulunan
Temiz Üretim Merkezleri’nden yedi
temsilci yer almıştır.
İşletmelerin üretim ve operasyonel
süreçlerinden kaynaklanan ve sera
etkisi yaratan gaz salımlarını içeren
karbon ayak izi konusunda temel
bilgilerin aktarıldığı eğitimde, UNEP
Uzmanı Tracey Colley ile birlikte
UNEP tarafından düzenlenen
Karbon Ayakizi Eğiticilerin Eğitimi
Programını tamamlayan ve GHG
Protocol sertifikasına sahip eğiticiler
Özlem Durmuş (BSTB VGM, Sanayi ve
Teknoloji Uzmanı) ve Selda Cabbar
(Karbon Danışma) eğitici olarak
görev almıştır. Eğitimin ilk gününde
karbon ayak izi kavramına giriş, amaç
ve kapsam belirleme ile envanter
analizi konularına yer verilmiştir.
İkinci gün ise etki değerlendirmesi
ve karbon ayak izi azaltımına
yönelik örnek uygulama çalışmaları
gerçekleştirilmiştir. Eğitimlerde
karbon ayak izi azaltımı ve enerji
verimliliği ilişkisine vurgu yapılarak,
işletmelerin çevresel etkilerini
azaltırken aynı zamanda ekonomik
kazanımlar da elde edilen örnekler
üzerinde durulmuştur. Katılımcılar
tarafından ilgiyle takip edilen
eğitimler sonrasında UNEP imzalı
sertifikalar dağıtılmıştır. İşletmelerin
karbon ayak izi konusunda temel
düzeyde bilgilendirilmesini
hedefleyen bu giriş eğitimlerinin
ardından sektörel düzeyde örnek
Genel Müdürlüğümüz ayrıca,
ülkemizde ulusal YDA verisinin
eksikliği ve bu eksikliğin
giderilmesine yönelik bir YDA
veritabanının kurulabilmesi
konusunda da konunun
uzmanlarının bir araya gelip
görüş alışverişinde bulunmasını
sağlamak üzere 1. Yaşam Döngüsü
Analizi Toplantısını düzenlemiştir.
13 Kasım 2013 tarihinde UNEP
DTIE’nin de katılımı ile ve TÜBİTAK
MAM ev sahipliğinde Gebze’de
gerçekleştirilen toplantıda Türkiye’de
yaşam döngüsü yaklaşımının
yaygınlaştırılması için önerilerden
oluşan ve bu konuda yapılması
gerekenleri ortaya koymayı
amaçlayan bir Yol Haritası Belgesi
üzerinde tartışılmıştır. Genel
Müdürlüğümüz moderasyonunda
yürütülen ve UNEP DTIE Uzmanı
Tracey Colley’in dünyadaki Ulusal
YDA Veritabanları ve UNEP’in
konuyla ilgili rehberlik destekleri
hakkında bilgi verdiği toplantı
sonuçları derlenip katılımcıların
geri bildirimine sunulduktan sonra
konuyla ilgili Yol Haritası Belgesi
oluşturulacak ve çalışmalara devam
edilecektir.
TÜBİTAK MAM, 13 Kasım 2013
ARALIK 2013
29
Makale KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ
Kamuda Bireysel Performans Yönetim Sistemi
Nehir AKŞİRİN BORLUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
(Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Verimlilik kavramı tüm kaynaklardan
en etkili faydayı elde etmekle ve
bunlardan en yüksek katma değeri
kazanmakla ilgilidir.1 Bu bağlamda,
en önemli üretim faktörü olan
insan kaynağının verimliliğinin
artırılması, örgüt performansının
artışında belirleyici bir unsur
olmaktadır. Motivasyon, eğitim,
ücret, ödüllendirme gibi insan
kaynağının verimliliğini etkileyen
birçok faktör bulunmaktadır.
Doğru bir şekilde tasarımlandığı ve
uygulandığı takdirde Performans
Yönetim Sistemi’nin (PYS) de
insan kaynağının verimliliğini
artıran önemli bir faktör olduğu
söylenebilir.
Performans yönetimi, örgüt
hedeflerinin başarılması için
birey ve takım performanslarının
geliştirilmesine yönelik sistematik
bir yaklaşımdır.2 Literatür
incelendiğinde birçok kaynakta
“performans değerlendirme”
ile “performans yönetimi”
kavramlarının eş anlamlı olarak
kullanıldığı görülmektedir.
Performans değerlendirme,
bir diğer ifadeyle çalışanların
performansına not verme çalışması
PYS’nin sadece bir aşamasıdır. PYS
ise çalışanların performanslarının
planlanması, izlenmesi ve rehberlik
edilmesi, değerlendirilmesi ve
geliştirilmesi üzerine odaklanan
bütünleşik bir süreçtir. Bu süreçten
sadece performans değerlendirmeyi
seçerek diğer süreçleri göz
ardı etmek çalışan verimliliğini
artırmayacağı gibi olumsuz etkilere
de neden olacaktır. Çalışan güçlü
ve zayıf yönlerini bilemeyecek,
eksikliklerini gidermek için kendini
geliştiremeyecek ve sonunda
da performans değerlendirmeyi
bir cezalandırma aracı olarak
algılayacaktır.
PYS özellikle 1980’den sonra
“toplam kalite yönetimi” ile
yaygınlaşan ve organizasyonlar
tarafından kullanılmaya başlanan
bir sistemdir. Toplam kalite yönetim
sisteminin benimsenmesiyle
çalışan memnuniyeti, motivasyonu
ve ödüllendirilmesi, performans
değerlendirme ve ölçme
yöntemlerinin kullanılması gibi PYS
unsurları önem kazanmıştır.
Değişimin en güçlü araçları olarak
görülen performans yönetim
sistemleri, ülkemizde ilk olarak
1986 yılında, kamu kesiminde,
örgüt kültürüne ve kurumsal
özelliğe değişim getirmek amacıyla,
657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun öngördüğü “Sicil
Sistemi” adı altında uygulanmaya
başlanmıştır. 2011 yılında kabul
edilen 6111 Sayılı Kanun’la “Başarı,
Üstün Başarı Değerlendirmesi
ve Ödül” maddesi yeniden
düzenlenmiş ve “kamu kurum ve
kuruluşları yürütmekte oldukları
hizmetlerin özelliklerini göz önünde
bulundurarak memurlarının
başarı, verimlilik ve gayretlerini
ölçmek üzere, Devlet Personel
Başkanlığı’nın uygun görüşü
alınmak kaydıyla, değerlendirme
ölçütleri belirleyebilir” maddesi
eklenmiştir. Ayrıca, kanunda
başarılı performans gösteren devlet
memurlarının ödüllendirilmesine
ilişkin maddelere de yer verilmiştir.
Kanunda yapılan söz konusu
değişiklikle kamuda sicil sisteminin
kaldırılarak objektif kriterlere dayalı
PYS’ye geçilmeye başlanacağı
söylenebilir.
Ülkemizde performans
değerlendirme çalışmaları, özel
sektör işletmeleri tarafından, 1970'li
yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde, işletmelerin
çalışanlarının performanslarını
1 Prokopenko, J., North, K. (2011). Verimlilik ve Kalite Yönetimi: Modüler Program. Ankara: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik
Genel Müdürlüğü Yayınları:716.
2 Hendry, C., P. Bradley and S. Perkins. 1997. "Missed a Motivator?" People Management 3(10): 20-25.
30
ARALIK 2013
KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ Makale
geliştirmek için kullandığı
uygulamalar incelendiğinde, birçok
kurumsal örgütün artık performans
değerlendirme yaklaşımından
etkin PYS yaklaşımına geçtiği
gözlenmektedir.
Uygulama Örneği
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nda, çalışanların
performanslarını artırmak ve
çalışanları Bakanlığın hedefleri
doğrultusunda geliştirmek amacıyla
Sanayi Genel Müdürlüğü (SGM)
pilot birim olarak belirlenerek
‘Performans Yönetim Sistemi’
çalışmaları başlatılmıştır. Verimlilik
Genel Müdürlüğü (VGM) uzmanları
yönlendiriciliğinde gerçekleştirilen
çalışmada SGM’nin hizmet
birimlerinden oluşturulan bir proje
ekibi de görev almıştır.
Performans Yönetim Sistemi
Ön Çalışmaları
Bir kurumda PYS kurulmadan
önce bazı ön çalışmaların
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bunlar;
•
Örgüt amaçlarının ve
hedeflerinin tanımlanması,
•
Örgüt amaç ve hedeflerine
uygun organizasyonel yapının
kurulması,
•
Birim amaç ve hedeflerinin
tanımlanması,
•
Örgüt kültürünün incelenmesi
olarak sıralanabilir. Bu doğrultuda
öncelikle, Bakanlığın misyon, vizyon
ve değerleri stratejik amaçları
ve bu doğrultuda hazırlanan
2013-2017 Stratejik Planı
incelenmiştir. Daha sonra SGM’nin
organizasyon yapısı incelenmiş
ve mevcut organizasyon yapısı
çerçevesinde mevcut iş unvanları
bazında iş tanımları hazırlanmıştır.
İş tanımlarında, işe ilişkin görev
ve sorumluluklar, yetkiler,
organizasyonel ilişkiler ve çalışma
koşullarının yanı sıra, işi yapacak
personelde aranması gereken
genel ve özel nitelikler yazılı
olarak tanımlanmıştır. Bakanlığın
“2013-2017 Stratejik Planı”nda
SGM’nin sorumluluğunda bulunan
amaç, hedef ve eylemler tespit
edilmiştir. Ayrıca, ön çalışmalar
kapsamında, çalışanların etkili bir
şekilde PYS’yi uygulayabilmelerini
sağlayabilmek amacıyla örgüt
kültürü de irdelenmiştir.
Performans Yönetim
Sistemi Tasarımı
Bakanlık için en uygun PYS’nin
kurulabilmesi için, pilot olarak
belirlenen SGM’de gerçekleştirilen
ön çalışmaların ardından, PYS’nin
tasarımı çalışmalarına başlanmıştır.
Sistem tasarımında öne çıkan
unsurlar aşağıda sıralanmaktadır:
•
Performans değerlendirme
yöntemi
•
Değerlendirmede kullanılacak
kriter ve standartlar
•
Performans değerlendirme
formları
•
Değerlendirici veya
değerlendiriciler.
PYS tasarımının önemli
aşamalarından biri, çalışan
performansının ölçümünde
kullanılacak performans
kriterlerinin belirlenmesidir.
Bakanlık çalışanlarına uygun
kriterlerin seçilmesi, iyi bir PYS’nin
kurulması için çok önemlidir.
Kriterler ne kadar doğru seçilirse
o kadar doğru ve güvenilir
veriler elde edilir. Bakanlık için
tasarımlanan sistemde çalışanların
“hedef” ve “yetkinlikler” aracılığıyla
değerlendirilmesi öngörülmektedir.
Hedef değerlendirmelerinin şube
müdürlükleri düzeyinde tutularak
birim performansının ölçülmesi
planlanmaktadır. Bunun en temel
nedeni, hizmet üreten kurumlarda
bireysel hedefler yerine takım
hedeflerinin belirlenmesinin
daha doğru bir yaklaşım
olmasıdır. Ayrıca, SGM tarafından
yürütülen çalışmaların daha çok
takım çalışmasına dayandığı da
gerçekleştirilen görüşmeler ve
gözlemler sonucunda belirlenmiştir.
Hedeflerin belirlenebilmesi
için öncelikle hedeflere ilişkin
performans göstergelerinin
oluşturulması gerekmektedir.
Daha sonra oluşturulan her
bir performans göstergesi için
performans standardı ve hedefi
belirlenmelidir. SGM şube
müdürlükleri için de bu yol takip
edilmiştir. Şube müdürlüklerinin
performans göstergeleri ve
hedefleri belirlenirken Bakanlığın
“2013-2017 Stratejik Planı”nda SGM
sorumluluğunda bulunan eylemler
ve performans göstergeleri
ile şube müdürlüklerinin
fonksiyonları dikkate alınmıştır.
Şube müdürlüklerinin performans
göstergeleri ve hedefleri SGM
organizasyon yapısındaki her bir
şube müdürlüğü için ayrı ayrı
ARALIK 2013
31
Makale KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ
oluşturulmuş ve sonuçta her
çalışanın belirlenen hedeflere
ulaşma derecesinden aynı biçimde
etkilenmesi sağlanmıştır.
Sistemde, bireysel performansın
ölçümünde, yetkinliklerin
değerlendirilmesi planlanmaktadır.
Yetkinlik, bir kişinin bir işte üstün
performans gösterebilmesi için
sahip olması gereken bilgi, beceri ve
kişilik özellikleri bütünüdür. SGM’de
çalışan personelin yetkinliklerini
belirlemek ve çok kaynaklı
değerlendirme yaklaşımının
Bakanlık için uygunluğunu
değerlendirmek amacıyla çalışan
ve yöneticilerin katıldığı odak
grup toplantıları düzenlenmiştir.
Odak grup toplantılarında
ortaya çıkan sonuçlar ile benzer
kuruluşların uygulamaları
değerlendirilmiş ve SGM’de
çalışanların tümü için geçerli olan
tek tip yetkinlik grubu yerine,
farklı kategoriler (daire başkanı,
şube müdürü, uzman-mühendis,
destek personel) için hazırlanan
yetkinlik gruplarının kullanılması
yaklaşımı benimsenmiştir. Dört
ayrı kategoride (daire başkanı,
şube müdürü, uzman-mühendis
grup, destek personel) yer alan
yetkinlikler tanımlanmış ve her
biri için davranışsal göstergeler
belirlenmiştir. Yetkinliklerin
davranışsal göstergelerinin tam
anlamıyla oluşturulabilmesi
açısından değişen sayıda gösterge
tanımlamasına gidilmiştir.
SGM için tasarımlanan sistem
çok kaynaklı değerlendirmeye
dayalı olduğundan, çalışanların
birbirlerini değerlendirmesine
32
ARALIK 2013
ve değerlendirme sonuçlarının
toplulaştırılmasına yönelik
olarak, iki form tasarımlanmıştır.
Çalışanların birbirlerinin
performansını değerlendirmesini
sağlamak amacıyla “Performans
Değerlendirme Formu”
hazırlanmıştır. İkinci form ise,
nihai değerlendirme belgesi olan
“Performans Değerlendirme ve
Geliştirme Sonuç Raporu”dur.
“Performans Değerlendirme ve
Geliştirme Sonuç Raporu”nda
çalışanın güçlü yönlerinin ve
gelişim alanlarının düzenlenmesi
ve çalışanın bu doğrultuda
yönlendirilmesi için “Performans
Gelişim Planı” ile bir sonraki
performans dönemine ilişkin
gelişim hedef ve aktivitelerinin
belirlenmesine yönelik bölümler de
bulunmaktadır.
Bakanlık için tasarımlanan PYS çok
kaynaklı değerlendirmeye dayalı
olduğundan değerlendiriciler,
çalışanın ilk yöneticisi, beraber
çalıştığı iş arkadaşları ve
kendisidir. Yöneticiler için ise
değerlendiriciler, ilk yönetici, astları,
aynı pozisyonda bulunan diğer
yöneticiler ve kendisidir. Bununla
amaçlanan, çalışanın performansını
ölçerken farklı düzeylerdeki
insanların görüşlerini almak ve
değerlendirmelerin daha adil ve
nesnel olmasını sağlamaktır.
Çalışan sayısının fazla olduğu
kurumlarda çok kaynaklı
değerlendirme yaklaşımının
uygulanabilmesi ancak elektronik
bir sistemin hayata geçirilmesiyle
mümkün olabilecektir. Bu nedenle
tasarımlanan PYS’nin elektronik
kullanıma hazır hale getirilmesine
yönelik çalışmalar devam
etmektedir.
Performans Yönetim Sistemi Süreci
Ön çalışmalar tamamlandıktan
ve PYS’nin tasarımı yapıldıktan
sonra “Performansın Planlanması”,
“Performansın İzlenmesi”,
“Performansın Değerlendirilmesi” ve
“Performansın Geliştirmesi”ni içeren
uygulama sürecine geçilir.
Performans planlama, çalışanın
değerlendirme dönemi boyunca
kendinden neler beklendiği,
nelere, hangi kriterlere göre
değerlendirileceği konusunda
bilgilendirildiği süreçtir. Her
değerlendirme dönemi öncesinde,
performans değerlendirme formları
performans planları dikkate
alınarak revize edilir. Performans
yönetiminin en önemli amacı,
çalışanın sürekli gelişimini sağlamak
olduğundan sürecin, performansın
izlenmesi ve rehberlik aşaması
büyük önem arz etmektedir. Bu
aşamada, yönetici ile çalışan zaman
zaman bir araya gelerek, çalışanın
değerlendirme döneminde hangi
yetkinlikleri geliştirmesi gerektiği
üzerine görüş alışverişinde bulunur.
Yönetici, kendisinden beklenenleri
ne kadar gerçekleştirdiğine ilişkin
olarak çalışanı bilgilendirir ve
daha iyi performans göstermesi
için yönlendirir. PYS sürecinin
en hassas aşaması olan
performans değerlendirme
aşamasında, çalışanların
performans sonuçları belirlenir.
Bir başka ifadeyle, çalışanların
performans düzeylerinin ölçümü
yapılır. Performans puanlarının
KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ Makale
Şekil 1. Performans Yönetim Sistemi Süreci
verilmesinden sonra, yönetici
ve çalışan bir araya gelerek geri
bildirim görüşmesi gerçekleştirir. Bu
görüşmede çalışana değerlendirme
sonuçları aktarılır. Yönetici,
standartlarla fiili performans
arasındaki farkı ortaya koyar.
Görüşmede çalışanın “Performans
Gelişim Planı” hazırlanır. Planda
çalışanın güçlü yönleri ve gelişim
alanları açık bir şekilde tanımlanır.
Daha sonra çalışanın geliştirilmesi
gereken yönlerinden 3-4 alan
seçilerek gelişim hedefi olarak
tanımlanır. Tanımlanan gelişim
hedeflerine ulaşmak için yapılması
gereken aktiviteler belirlenir
ve planlanır. Örneğin; çalışanın
gelişim sağlamak için hangi eğitim
programlarına katılacağı, hangi
görevleri üstleneceği detaylı bir
şekilde yazılır. PYS sürecinin son
aşaması performans değerlendirme
sonuçlarının kullanılmasıdır.
Performans sonuçları, ödül, ücret
artışı, terfi, uyarma, eğitim, kariyer
planlama gibi personel kararlarında
kullanılır.
PYS’nin sağlıklı bir şekilde
uygulanabilmesinin ön koşulu
üst yönetimin bu sistemin
uygulanmasına destek vermesidir.
Öte yandan, kurum çalışanlarının
da, bu çalışmayı ek bir iş olarak
algılamamaları tam tersine
sorumluluklarının bir parçası
olarak görmeleri gerekmektedir.
Çalışanların sistemi sahiplenmesini
ve etkili bir şekilde kullanmasını
sağlamak için uygulamaya ilişkin
sürekli bilgilendirmelerin yapılması,
sistemle ilgili bilgilerin kulaktan
kulağa değil; bizzat sistemi
uygulayacak kişiler tarafından
aktarılması gerekmektedir.
Bu bağlamda, Bakanlık için
tasarımlanan PYS’nin uygulama
sürecine geçilmeden önce
yönetici ve çalışanlara sisteme
ilişkin eğitim ve uygulama
programları hazırlanarak sisteme
uyum sürecinin hızlandırılması
planlanmaktadır.
Çalışan verimliliği üzerine
odaklanan PYS, hiçbir zaman
cezalandırma aracı olarak
kullanılmamalıdır. Aksine, PYS
performansla ilgili problemlerin
nedenlerini ve çözüm yollarını
belirlemeye ve çalışanın zayıf
yönlerini yok etmesi, güçlü yönlerini
daha da kuvvetlendirmesi yönünde
teşvik etmeye yönelik bir araç
olarak kullanılmalıdır.
ARALIK 2013
33
Makale MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK
Mobil Uygulamalar ve Verimlilik
Aytunç AYHAN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
(Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Giriş
Mobil uygulamalar artık
günümüzün önemli parçalarından
birisi haline geldi. Akıllı telefonların
yoğun bir biçimde kullanılmasıyla
birlikte, dizüstü ve masaüstü
bilgisayarların kullanımının
azalmasıyla mobil uygulamalar
da kapsam açısından her geçen
gün genişlemeye başladı. Bunu
takiben, mobil kullanıcıların mobil
uygulamalara olan talebi de giderek
artmaya başlamıştır.
Mobil uygulamaların
yaygınlaşmasında en büyük
etmen hayatımızı oldukça
kolaylaştırmasıdır. Örneğin;
alışveriş, bankacılık vb. gibi işlemler
büyük ölçekte donanım cihazları
gerekmeksizin yapılabilmektedir.
Aynı şekilde sosyal ağlar bu cihazlar
aracılığıyla etkin bir biçimde
kullanılabilmektedir. Teknolojinin
sürekli gelişmesi sonucunda,
bant genişliği, veri kapasitesinin
sınırlı olması, güvenlik ve coğrafi
konum belirleme gibi sorunlarda
ilerleme kaydedilmesiyle mobil
uygulamalardan daha etkili
ve daha az maliyetle fayda
sağlanabilmektedir. Örneğin;
uçak biletini her an mobil cihazlar
vasıtasıyla satın almak, acil
durumlarda en yakın eczane,
hastane vb. konum bilgilerine
ulaşmak hem zamandan hem de
maliyetten tasarruf sağlamaktadır.
GlobalWebIndex pazar araştırma
şirketinin 2013 yılında akıllı
telefon kullanıcıları arasında elde
ettiği verilere göre Google Maps
uygulamasının dünyada en çok
kullanılan uygulama olduğu ortaya
çıkmıştır. Google akıllı harita
uygulamasını % 44 ile Facebook,
% 35 ile Youtube takip etmektedir.
Diğer uygulamalardan yararlanma
oranları Şekil 1’de görülmektedir.
Şekil 1. 2013 yılında akıllı telefon kullanıcılarının en çok kullandığı uygulamalar (GlobalWebIndex, 2013).
34
ARALIK 2013
MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK Makale
Kurumlarda Mobil Uygulamalar
Kurumlar bazında mobil
uygulamalar gittikçe daha çok
rağbet görmektedir. Çünkü mobil
uygulamalar sayesinde zaman
ve mekândan bağımsız olarak
şirket verilerine güvenilir, rahat
ve hızlı erişim sağlanabilmektedir.
Teknoloji değişiminin hızlı olduğu
günümüzde özellikle sosyal
ağ ya da teknoloji trendlerini
yakından takip eden şirketlerin
müşteri memnuniyeti açısından
ayakta kalabilmeleri daha da
kolaylaşacaktır. Mobil uygulama
trendini yakalayamayan
şirketlerin ise uzun vadede değer
kaybedecekleri öngörülmektedir.
Bu bağlamda, mobil uygulama
altyapısına sahip olmanın günümüz
şartlarında rekabetçi bir güç elde
edebilmek için zorunlu bir faktör
olduğu görülmektedir.
Kurumlar için mobil uygulama
alanında yapabilecekleri en temel iş;
web sitelerinin mobil versiyonlarını
hazırlamaktır. Diğer taraftan da, her
türlü uygulamanın mobil platforma
taşınması maliyet gerektiren ve
başarısız sonuçlara yol açabilen bir
iş olduğu için, kurumların bunun
gerçekten gerekli olup olmadığına
öncesinde karar vermeleri
gerekmektedir. Ayrıca uygulama
hangi işletim sistemi üzerinde
geliştirildiyse, belirli aralıklarla
güncelleme yapmak gerekebilir.
Diğer sorun da mobil cihazın
çeşitliliğine göre o uygulamanın
farklı bir şekilde yazılmasıdır.
Başarılı bir mobil uygulama için
aşağıdaki faktörler göz önünde
bulundurulmalıdır:
•
Uygulama son derece basit
olmalı ve temel faydayı
kolaylıkla sunabilmeli,
•
Uygulama son kullanıcı
tarafından fazla gayret
göstermeksizin keşfedilebilmeli,
•
Uygulamanın başarı kriterleri iyi
belirlenmeli
•
Uygulama tek başına bir strateji
değil, stratejiyi destekleyen
önemli bir kanal olmalı.v
Mobil İş
Mobil donanımlar ve bütünleşik
mobil çözümler sayesinde pek
çok sektörde iş modelleri ortaya
çıkmaya başlamıştır. Şirketler,
geliştirilen yeni mobil yazılımlar,
sürekli gelişen donanımlar ve
geniş bant sayesinde iş süreçlerini
sahada da uygulayabilirken, uzak
mesafeden haberleşme çözümleri
ile de pek çok sektörde anlık kontrol
sağlayabilmektedir. Verilerin akıllı
PDA (Personal Digital Assistant Kişisel Sayısal Yardımcı) cihazlarla
saha ekiplerince toplanması,
işlemlerin doğruluğunu artırırken
mobil çözümler saha personelinin
de müşteri noktasında daha iyi
servis vermesine ve böylece
verimliliğin artmasına katkı
sağlamaktadır. Bu bağlamda en
çok öne çıkan teknolojiler ise; GPS
ile konum belirleme, G-sensor ile
kullanıcı hareketlerini algılama,
yüksek çözünürlüklü kamera,
dokunmatik ekran ve kalem ile
pratik kullanıcı arayüzü, kablosuz
ağ desteği, barkod okuma, yüksek
kapasiteli mobil veri depolama,
saha şartlarına elverişli tozdan
ve nemden etkilenmeyen
tasarımlardır. Diğer taraftan mobil
iş uygulamalarının gelişmesiyle
çalışanlar ofislerinde daha az zaman
geçirirken, günlük işlerini sahada
yapabilmektedir. Yöneticiler de
ekiplerini sürekli takip edebilmekte
ve anlık olarak yönlendirme
yapabilmektedir. Son yıllarda birçok
sektörde mobil uygulamaların
sadece ofis uygulamalarında değil,
en karmaşık iş uygulamalarında da
kullanılması beklenmektedir.
Mobil uygulamalarda teknoloji, ilaç,
kimya, perakende ve otomobil gibi
sektörler öncülük etmektedir. Mobil
iş uygulamaları genellikle ekip
takip, mobil imza ve konum tabanlı
servislerde kullanılmaktadır. Hareket
halindeki ekiplerin rotalarının
takip edilmesi, gün içinde verilen iş
planına uygun hareket etmelerinin
sağlanması sayesinde kurumlar
verimliliklerini artırıp, maliyetlerini
düşürebilmektedir. Konum
tabanlı servisler kapsamında da
kurumların mobil haritalar üzerinde
konumlarını ve bilgilerini göstererek
hedef müşterilerine daha rahat
ulaşabilmeleri sağlanabilmektedir.
Örneğin araç takip ve filo yönetim
sistemleri 3G altyapısıyla, hızlı mobil
internet bağlantısı sağladığı için,
mobil araç takip ve filo yönetimi
sistemi kullanımına hızlı iletişim
ve iletişim maliyetlerinin düşmesi
olarak yansımaktadır.
Mobil İş Zekâsı
3G teknolojisinin yaygınlaşması
ile birlikte; yönetsel uygulamalar
ve iş zekası çözümlerinde mobil
uygulamalar önemli bir yer alma
eğilimindedir. Yöneticiler anında
bilgiye ulaşmak istediklerinde,
ARALIK 2013
35
Makale MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK
mobil uygulamalar ve iş zekâsı bu
noktada devreye girmektedir. Mobil
iş zekâsı sayesinde performans
izleme, kritik konularda anında
bilgilendirme, durum analizi
yapma, raporlama ve karar verme
sürecinde iş hayatı daha da
kolaylaşmaktadır. Özellikle sahada
çalışan, bayi yapısına sahip, tedarik
zinciri yönetimi, müşteri ilişkileri
yönetimi, dağıtım gibi iş alanlarında
çalışan şirketler mobil uygulamaları
daha çok tercih etmektedirler.
Günümüzde fonksiyonel mobil
cihazlar sayesinde şirketler,
müşterileri ve iş ortakları ile anlık
etkileşim içine girebilmekte ve hem
hizmetlerini geliştirmekte, hem de
verimliliğini arttırmaktadır. Yakın
gelecekte, mobil cihazların grafiksel
arayüzleri anlamında yetenekleri
geliştikçe, bütün şirketlerin mobil iş
tarafına kaymaları öngörülmektedir.
Gerek kamu kurumları gerekse
şirketler, mobil teknoloji ve iş
zekâsı sayesinde iş süreçlerindeki
verimlilik düzeyini ciddi bir biçimde
artırmaktadır. Ayrıca bir artısı da
şirketlere, daha hızlı ve doğru karar
verme olanağı vermesidir.
Gittikçe mobilleşen bir dünyada
verimlilik, istihdam, üretkenlik
yaratmanın yolunun teknolojiden
geçtiği bilincine şirketler farkına
varmalıdır. Bu doğrultuda şirketler,
gelecekteki sektörün değişen
trendlerine göre teknolojiyi
kullanarak mobil dünyaya
girmek zorunda kalacaklardır.
Mobil uygulamaların bireylerin
hayatını kolaylaştırdığı gibi
kurumlar da mobil teknoloji
sayesinde anlık kararlar vermeden
müşteri memnuniyetine,
operasyonel maliyetlerin
36
ARALIK 2013
düşürülmesinden, bilgi alışverişinin
hızlandırılmasına; süreçlerin
yeniden tanımlanmasından,
insan kaynaklarının etkin bir
biçimde yönetilmesine kadar
birçok alanda fayda sağlayan tüm
iletişim ihtiyaçlarını tek noktadan
karşılayan bir mekanizmaya
sahip olurlar. Şirketlerin mobil
teknoloji yatırımı yaparken doğru
teknolojiyi seçmeleri çok önemlidir.
Doğru seçilen teknoloji, doğru
optimizasyon ve de inovasyon
verimliliği önemli ölçüde
artıracaktır.
M2M Uygulamaları
Mobil teknoloji diğer
taraftan, akıllı makineler
arasındaki iletişim
otomasyonunun
artmasıyla verimliliğin
yanı sıra yaşam
kalitesini de
arttıracak M2M
(Machine to Machine
Communication
- Makineler Arası
İletişim) denen
uygulamalar
geliştirmektedir. Bu
uygulamayla uzaktan
kontrollü ölçüm yapan
cihazların topladığı verilerin
GSM şebekesi üzerinden
aktarılıp değerlendirmesi gibi
fırsatlar sağlanmaktadır. M2M
teknolojiler sayesinde eskiden
manuel olarak yapılan ölçümler,
sadece emek ve zaman tasarrufu
değil, aynı zamanda daha güvenilir
sistemler ve anlık müdahaleler
de sağlamaktadır. Günümüzde
M2M teknolojisi birçok sektörde
etkin bir biçimde kullanılmaktadır.
Örneğin sağlık, perakende, kamu
kurumları, ulaştırma şirketleri
M2M teknolojisini kullanmakta ve
maliyet, zaman ve iş gücünü verimli
bir şekilde yönetebilmektedir. Sayaç
otomasyon sistemiyle sayaçların
olduğu mekânlara gitmeden GSM
altyapısı üzerinden sistemi izlemek,
şirketlerin araç ve filolarını
yönlendirmek,
evlerin
veya
işyerlerinin
güvenlik
kameralarından sistem odalarına,
atık su depolarına kadar birçok
takibi uzaktan gerçekleştirmek
mümkün olmaktadır. Sağlık
MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK Makale
alanında bireylerin hayat kalitesini
artırarak sağlık standartlarını
yükseltmek adına uzaktan hasta
takibi ve bakımı gibi çağdaş
sağlık hizmetleri yaygınlaşmaya
başlamıştır.
2020 senesinde 50 milyar cihazın
kablosuz ağ üzerinden
bağlı olması
öngörülmektedir.
Bunun yanında Avrupa
M2M pazarında 250 milyon aktif
cihazın var olması beklenmektedir.
Bu cihazların büyük bir kısmını
otomotiv ve sayaç okuma
sektöründeki cihazlar teşkil
edecektir.
Örneğin; akıllı sayaç sistemlerinin
enerji piyasasına getireceği hareket,
sürdürülebilir, güvenli ve verimli
elektrik dağıtımı gibi birçok katkıları
da beraberinde getirecektir. Bu
katkılardan en önemlileri şunlardır:
•
Enerji verimliliği ve karbon
salınımı,
•
Verimli tedarik, artmış kalite,
güvenlik, ağ performansı,
• Mevcut kablo şebekesine
yenilenebilir kaynakların
entegrasyonu, arz talep
dengesinin ayarlanması,
•
Güçlenen müşteri
bağlılığı ve artan yeni
gelirler,
• Müşterilere
gelişmiş enerji
kullanım arayüzü
sayesinde, daha
iyi enerji kullanım
yönetimi,
• Akıllı sayaçlarla
gerçek zamanlı
faturalandırma.
Aynı şekilde otomotiv
sektöründe de araçlara
yerleştirilen sensörlerle
araçta meydana gelebilecek
mekanik sorunlar tespit
edilebilmekte, yol koşulları ve
kaza durumu konusunda sürücü
önceden bilgilendirilebilmektedir.
Sonuç
Günümüzde 6 milyarın üzerinde
mobil cihaz kullanıcısı olduğu
tahmin edilmektedir. Cep
telefonları hayatımızın vazgeçilmez
bir aksesuarı olarak hayatımıza
girmiştir. Bunun paralelinde de
şirketler için pazarlama dünyasında
mobil uygulamalara olan ilgi de
artmaya başlamıştır. Ürünlerini
pazarlayan şirketlerin, hedef kitleye
istedikleri zamanda ve herhangi bir
kısıtlama olmadan ulaşabilme şansı
olmaktadır. Mobil uygulamalar
şirketlerin son kullanıcılara
ulaşmasında en büyük kanal olarak
hızla ilerlemektedir.
Son olarak mobil uygulamaların
faydalarını şu şekilde özetleyebiliriz:
•
Müşteri memnuniyetinde artış
•
Daha etkili pazarlama
•
Satış performansında artış
•
Verimlilikte artış
•
Sahadan hızlı bir biçimde veri
toplama
•
Maliyetlerde düşüş
•
İş süreçlerinin optimizasyonu
•
Marka görünürlüğünde artış
Kaynakça
1. http://e-nokta.org/content/gercektenbir-mobil-uygulamaya-ihtiyaciniz-varmi (Erişim Tarihi: 01.11.2013).
2. “M2M Sayesinde Verimlilik ve Yaşam
Kalitesi Artacak”, BT Dergisi, 06.06.2012,
Sayı: 870.
3. http://www.computerworld.com/s/
topic/9/Business+Intelligence_Analytics
4. “Mobil İş Uygulamaları Çeşitleniyor,
Verimlilik ve Hız Artıyor”, BT Dergisi,
31.10.2010, Sayı: 756.
5. Berna Kulaksız, Vodafone Türkiye
Kurumsal Çözümler Müdürü, Elektrik
Sayaçları Çalıştayı, 5-9.11.2012, Antalya.
ARALIK 2013
37
Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ
Üç Aylık Verimlilik İstatistiklerine İlişkin Analiz
Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ - Yücel ÖZKARA - Dursun BALKAN
Sanayi ve Teknoloji Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Verimlilik Genel Müdürlüğü, Resmi
İstatistik Programı kapsamında Üç
Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri’ni
hesaplamakta ve yayımlamaktadır.
Bu istatistiklerin kapsamını EFİS
Rev. 2’ye (Avrupa Birliğinde
Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî
Sınıflandırılması) göre sanayinin
“B-Madencilik Taşocakçılığı”,
“C-İmalat Sanayi” ve “D-Elektrik,
Gaz, Buhar ve İklimlendirme
Üretimi ve Dağıtımı” kısımları ve
alt kolları oluşturmaktadır. Ayrıca
Ana Sanayi Grupları Sınıflaması
(MIGs) çerçevesine uygun şekilde
5 sanayi grubunda da göstergeler
hesaplanmaktadır. Bu istatistikler
kapsamında, çalışan kişi başına
ve çalışılan saat başına üretim
endeksleri hesaplanmaktadır.
Bu çalışmada imalat sanayisini
oluşturan sektörlerin yıllık ortalama
verimlilik büyüme oranları
hesaplanmış ve sonuçlar teknolojik
olarak gruplanmıştır. Ayrıca imalat
sanayisini oluşturan bölümlerin
2009 yılındaki kriz öncesi ve kriz
sonrası ortalama işgücü verimliliği
seviyeleri karşılaştırılarak ortalama
verimlilikleri değişmeyen sektörler
verimliliğin kaynakları itibarıyla
incelenmiştir.
38
ARALIK 2013
1. Sektörlerin Yıllık Ortalama
Verimlilik Büyümeleri ve
Teknolojik Gruplaması
İmalat sanayisini oluşturan 24 adet
bölümün 2005 yılı ile 2012 yılına ait
ortalama çalışan kişi başına üretim
endeksi değerleri arasındaki yıllık
artış oranları incelenmiştir. Anılan
dönemde imalat sanayi işgücü
verimliliği yıllık ortalama %2,03’lük
bir büyüme kaydetmiştir. NACE
Rev.2’ye göre imalat sanayisini
oluşturan 24 adet bölüme ilişkin
işgücü verimliliği büyüme oranları
Şekil 1’de yer almaktadır.
Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar
ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz,
saman ve benzeri malzemelerden
örülerek yapılan eşyaların imalatı
bölümü yıllık ortalama %10,2’lik
işgücü verimliliği büyümesi ile
2005-2012 yılları arası en yüksek
performansı göstermiştir. Bu
bölümü yıllık ortalama %9,1 ile
diğer imalatlar, %6,8 ile de tütün
ürünleri imalatı takip etmiştir.
Bu dönemde en çok verimlilik
düşüşü ise yıllık ortalama
%4,9’luk azalış ile bilgisayarların,
elektronik ve optik ürünlerin
imalatı bölümünde gerçekleşmiştir.
Verimlilik büyümesinin eksi yönde
olduğu diğer sektörler ise sırasıyla;
kok kömürü ve rafine edilmiş
petrol ürünleri imalatı, deri ve
ilgili ürünlerin imalatı ve tekstil
ürünlerinin imalatı bölümleridir.
Eurostat tarafından yapılan
teknolojik sınıflamaya göre
imalat sanayisini oluşturan
bölümler gruplandırıldığında 21
ve 26 numaralı bölümler yüksek
teknolojili; 20, 27, 28, 29 ve 30
numaralı bölümler orta-yüksek
teknolojili; 19, 22, 23, 24, 25 ve
33 numaralı bölümler orta-düşük
teknolojili; 10, 11, 12, 13, 14, 15,
16, 17, 18, 31 ve 32 numaralı
bölümler düşük teknolojili olarak
sınıflandırılmaktadır. Bu teknolojik
sınıflamaya göre imalat sanayisini
oluşturan bölümler gruplandırılmış
ve büyüme oranları yüksek
teknolojiden düşük teknolojiye göre
sıralanarak Şekil 1’de verilmiştir.
Teknolojik sınıflamaya göre
sıralanmış işgücü verimliliği
büyümeleri incelendiğinde en
çok dikkat çeken nokta, imalat
sanayisinde düşük teknolojili
sektörlerde oluşan verimlilik
artışlarının diğer gruplara göre
nispeten yüksek olduğudur. Düşük
teknolojili bölümler dışında sadece
temel eczacılık ürünlerinin ve
ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Makale
Şekil 1. 2005 ile 2012 yılları arası bölümlerin yıllık ortalama verimlilik büyümeleri (teknolojik gruplamaya göre)
ARALIK 2013
39
Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ
Şekil 2. Yıllık ortalama verimlilik büyümesi negatif yönlü olan bölümler
eczacılığa ilişkin malzemelerin
imalatı bölümü yıllık %5’in üzerinde
verimlilik büyümesi sergilemiştir.
Yüksek ve orta yüksek teknolojili
gruplarda ise yıllık ortalama
%3,6’lık büyüme ile kimyasalların ve
kimyasal ürünlerin imalatı bölümü
ilk sırada gelmektedir. Teknolojik
sınıflamaya göre gruplandırılan
büyüme oranları imalat sanayisinin
işgücü verimliliğinin, düşük
teknolojili sektörlerde yüksek
büyüme kaydettiği; orta düşük,
orta yüksek ve yüksek teknolojili
sektörlerde görece daha zayıf
büyüme yakaladığı ortaya
çıkarılmıştır.
İmalat sanayisinin bölümleri
incelendiğinde, yıllık ortalama
%4,9’luk azalış ile bilgisayarların,
elektronik ve optik ürünlerin imalatı
bölümünün verimlilik büyümesi
negatif olan bölümler arasında
birinci sırada yer aldığı, bunu ise
sırasıyla kok kömürü ve rafine
edilmiş petrol ürünleri imalatı,
deri ve ilgili ürünlerin imalatı
40
ARALIK 2013
ve tekstil ürünlerinin imalatının
takip ettiği görülmektedir. Diğer
bölümlere göre farklılık gösteren
bu dört bölümün 2005-2012
döneminde işgücü verimliliğinin
kaynakları incelenmiş ve Şekil 2’de
sonuçları verilmiştir. Bilgisayarların,
elektronik ve optik ürünlerin imalatı
bölümünde bahsi geçen dönemde
verimlilik azalışının sebebi üretimde
meydana gelen yıllık ortalama
%5,6’lık azalıştır. Tekstil ürünlerinin
imalatında da yıllık ortalama
%1,2’lik üretim azalışı beraberinde
verimlilik azalışını getirmiştir. Kok
kömürü ve rafine edilmiş petrol
ürünleri imalatı ile deri ve ilgili
ürünlerin imalatı bölümlerinde
ise üretim artışı açısından negatif
bir durum olmamakla birlikte
istihdam açısından olumlu bir
durum göze çarpmaktadır. Ancak
her iki sektörde de artan istihdam
beraberinde aynı oranda üretim
artışı sağlayamamış ve bu durum ise
işgücünde verimlilik azalışı olarak
ortaya çıkmıştır.
2. Kriz Öncesi ve Kriz Sonrası
Verimlilik Düzeyleri
Küresel düzeyde 2009 yılında
etkisini gösteren ekonomik kriz
ve dalgalanmalar Türk sanayisini
de etkilemiş ancak krizin aşılması
ile birlikte 2010 yılından itibaren
hızlı bir toparlanma kendisini
göstermiştir. İmalat sanayi özelinde
Şekil 3’e bakıldığında bu etkinin
2008 yılı üçüncü çeyreğinden
itibaren başladığı ve dört dönem
sonra 2009 yılının dördüncü
çeyreğinden itibaren toparlanma
eğilimine girdiği görülmektedir.
Bu etki ve düzelme gerek üretim
gerekse istihdam endeksi üzerinde
oluşmuş ve dolayısıyla işgücü
verimliliği seviyelerini de doğrudan
etkilemiştir.
Küresel düzeyde meydana gelen
krizin sanayi genelinde yarattığı
etkiyi işgücü verimliliği açısından
değerlendirmek amacıyla kriz
öncesi ve sonrası dönemleri analitik
olarak karşılaştırmak anlamlı
ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Makale
sonuçlar verecektir. Kriz öncesi
dönem 2005-I - 2008-III dönemleri
arası ve kriz sonrası dönem
2009-IV - 2013-II. dönemleri arası
olarak ele alınmıştır. Toplam sanayi,
sanayiyi oluşturan madencilik,
imalat ve elektrik kısımları;
ana sanayi grupları ve imalat
sanayisinin 24 adet bölümünün kriz
öncesi ve kriz sonrası mevsimsel
etkilerden arındırılmış çalışan
kişi başına üretim endeksleri
ortalamaları bağımsız örneklem
t-testi ile karşılaştırılmıştır. Burada
beklentimiz kriz öncesi ve sonrası
dönemlerde gelişen ekonomi,
artan üretim ve istihdamla
birlikte verimlilik oranlarının da
farklılaşmasıdır. NACE Rev 2.’ye göre
11, 15, 24, 33 numaralı sektörler
hariç tüm sektörlerde kriz öncesi
ve sonrası döneme ait mevsimsel
düzeltmeli1 işgücü verimliliği
seviyelerinin farklı olduğu
görülmüştür.
İmalat sanayisini oluşturan
sektörlerde beklenen durum kriz
öncesi ve sonrası dönemlere ait
mevsimsel düzeltmeli işgücü
verimliliği ortalamalarının farklı
olmasıdır. Buradan hareketle
yapılan t testinde 11, 15, 24,
33 numaralı sektörlerde işgücü
verimliliği ortalamalarının
istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık göstermemesi nedeniyle bu
bölümlere ait istihdam ve üretim
endeksine ait büyüme oranları
detaylı biçimde incelenmiştir.
Şekil 4 değerlendirildiğinde bazı
çıkarımlar yapmak mümkündür.
İçeceklerin imalatında kriz sonrası
verimlilik büyümesi negatif yönde
%4,2 olarak bulunmuştur. Bunun
en büyük sebebi istihdamın kriz
sonrası dönemde %12,5’i bulan
büyüme oranına ulaşması buna
karşın artan istihdamın aynı oranda
üretim artışı sağlayamamasıdır.
Deri ile ilgili ürünlerin imalatında
kriz öncesi dönemde verimlilik
sıfıra yakın olmak üzere negatif
yönde olmasına rağmen kriz sonrası
dönemde negatif yöndeki eğilimi
daha da artmıştır. Bunun nedeni
olarak içecek imalatında olduğu
gibi istihdam artışının üretime
göre daha fazla artması olarak
değerlendirilmektedir.
Ana metal sanayisine bakıldığında
ise kriz öncesi ve kriz sonrası
dönemlerin gerek işgücü
verimliliği gerekse istihdam ve
Şekil 3. İmalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksi değişimlerinin yapısı
1 Demetra paket programı kullanılarak yapılan mevsimsel etkilerden arındırma işleminde TramoSeats modeli tercih edilmiştir. Bu analiz ile
mevsimsel düzeltmeli seri ve trend serisi üretilebilmektedir.
ARALIK 2013
41
Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ
Şekil 4. Kriz öncesi ve sonrası verimlilik ortalamaları değişimi anlamlı olmayan kısımlarda büyüme oranları
üretim büyümelerinde yıllık
ortalamalarının aynı yönlü ve
birbirine çok yakın gerçekleştiği
görülmektedir. Ancak
2005-I - 2013-II dönemleri arası
yıllık ortalama büyümelerine
bakıldığında ise bu oranların
her üç göstergede de azaldığı
görülmektedir. Bu durum ana
metal sanayisinin bir yıllık kriz
döneminden oldukça fazla
etkilendiğini ancak kriz sonrası
dönemde eski yapısını koruyarak
toparlandığını ortaya koymaktadır.
Makine ve ekipmanların kurulumu
ve onarımı bölümünde ise kriz
sonrası dönemde verimliliğin
artmış olduğu görülse de istihdam
ve üretim büyümeleri kriz öncesi
döneme göre oldukça olumsuz bir
yön çizmiştir.
42
ARALIK 2013
Sonuç
Çalışmada ilk olarak 2005-I ve
2013-II dönemleri arasında yıllık
ortalama verimlilik büyüme
oranları hesaplanmış ve imalat
sanayisinin yıllık ortalama %2,03
büyüdüğü görülmüştür. Teknolojik
sınıflamaya göre gruplanmış
işgücü verimliliği büyümeleri
incelendiğinde en çok dikkat
çeken nokta, imalat sanayinde
düşük teknolojili sektörlerde
oluşan verimlilik artışlarının diğer
gruplara göre nispeten yüksek
olduğudur.
İmalat sanayisini oluşturan
bölümlerin mevsimsel etkilerden
arındırılmış ortalama işgücü
verimliliği seviyeleri 2009 yılında
küresel düzeyde yaşanan kriz
öncesi ve kriz sonrası olarak
iki ayrı seride karşılaştırılmıştır.
İmalat sanayisini oluşturan 24
bölümün 20’sinde kriz öncesi
ve sonrası dönemlerin verimlilik
seviyeleri farkı, istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur. Ortalama
verimlilikleri değişmeyen diğer
dört bölüm ise verimliliğin
kaynakları itibariyle incelenmiştir.
Bütün bu analizler genel olarak
değerlendirildiğinde imalat
sanayinde düşük teknolojili
sektörlerin diğerlerine oranla
yapısal olarak farklı olduğu,
kriz döneminin imalat sanayi
genelinde olumsuz etkilerinin
olduğu, ancak bu etkilerin sonraki
dönemlerde pek çok sektörde
ortadan kalktığı gözlenmiştir.
Resmi İstatistik Programı (2012-2016, 2013 Rev.1)
Resmi İstatistik Programı (RİP), resmi
istatistiklerin üretimine ve yayımına
ilişkin temel ilkeler ile standartları
belirlemek, ulusal ve uluslararası
düzeyde ihtiyaç duyulan alanlarda
güncel, güvenilir, zamanlı, şeffaf ve
tarafsız veri üretilmesini sağlamak
amacıyla 5429 sayılı Türkiye İstatistik
Kanunu’na dayanılarak beşer yıllık
dönemler için hazırlanmaktadır.
“Resmi İstatistik Programı
2007-2011” ile Türkiye İstatistik
Sistemi’nde programlı döneme
geçilmiştir. İkinci Resmi İstatistik
Programı 2012-2016 yıllarını
kapsamaktadır.
Programla, resmi istatistiklerin
üretiminde ve yayımında karşılaşılan
mükerrerlikler önlenmekte,
cevaplayıcı yükü azaltılmakta,
kamuda insan gücü ve kaynak
tasarrufu sağlanarak resmi
istatistiklere olan güven daha
da artırılmaktadır. Ayrıca, resmi
istatistiklerde standardizasyon
sağlanmakta, sorumlu ve ilgili
kurumlar tanımlanarak, hangi
verinin hangi kurum tarafından,
hangi yöntemle derleneceği ve
hangi dönemler için ve ne zaman
yayımlanacağı konularına açıklık
getirilmektedir.
İkinci program dönemi ile
birlikte resmi istatistikler, meta
veri ve değişken listeleriyle
birlikte kullanıcıların hizmetine
sunulmaktadır. Programın yürürlüğe
girmesiyle birlikte, Türkiye İstatistik
Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı
verilerin yanı sıra, RİP’te diğer kurum
ve kuruluşlar tarafından üretilmesi
öngörülen veriler, resmi istatistik
olarak kabul edilmiştir. Böylece
ihtiyaç duyulan her alanda güvenilir
bir resmi istatistik üretilmesi
sağlanmaktadır.
Resmi İstatistik Programı
(2012-2016)’nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Karar’ın yürürlüğe
konulması; Kalkınma Bakanlığı'nın
15/8/2013 tarihli ve 234 sayılı yazısı
üzerine, 5429 sayılı Türkiye İstatistik
Kanununun 3'üncü maddesine
göre, Bakanlar Kurulu’nca 16/9/2013
tarihinde kararlaştırılmıştır ve
1 Kasım 2013 tarihli ve 28808 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
RİP kapsamında Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik
Genel Müdürlüğü tarafından
Ulusal Verimlilik İstatistikleri
başlığı altında Üç Aylık Verimlilik
İstatistikleri ve Yıllık Verimlilik
İstatistikleri yayımlanmaktadır. RİP
2012-2016 Rev.1’de Üç Aylık
Verimlilik İstatistikleri ile ilgili
herhangi bir değişiklik yer
almamaktadır. Yıllık Verimlilik
İstatistikleri ile ilgili revizyon ise
daha önce NACE Rev.1.1’e göre
yayımlanan istatistiklerin NACE
Rev 2.’ye göre yayımlanacak olması
sebebi ile RİP 2012-2016 Yıllık İş
İstatistikleri bölümünün yapılacak
yeni çalışmalar başlığı altına bu
durumun eklenmesidir.
İl Müdürlüğü Eğitimleri...
Bakanlığımızın verimlilik ve temiz
üretim alanındaki yetkinliğinin
ve taşraya sunulan hizmetlerin
etkinlik ve hızının artırılmasına
yönelik olarak Bilim, Sanayi ve
Teknoloji il müdürlüklerinde
temiz üretim ve verimlilik ilkeleri
konularında bilgilendirme
çalışmaları gerçekleştirildi.
Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün
faaliyetlerini il müdürlükleri
personeline tanıtabilmek,
verimlilik ve temiz üretim alanında
yürütülen projeleri ve gelecekte
gerçekleştirilmesi planlanan
proje ve eylemleri paylaşabilmek,
il bazında gerçekleştirilecek
çalışmalarda yapılabilecek
işbirliklerini geliştirebilmek amacıyla
düzenlenen “ Verimlilik ve Temiz
Üretim” konulu eğitim programı;
Eylül ve Ekim aylarında İstanbul,
Ankara, İzmir, Samsun, Konya,
Bursa, Gaziantep, Malatya, Adana,
Mersin, Antalya, Kocaeli, Denizli,
Balıkesir, Trabzon ve Diyarbakır İl
Müdürlükleri’nde gerçekleştirildi.
Aralık ayının ilk haftasında ise
Tokat İl Müdürlüğü yönetici ve
çalışanlarına düzenlenecek eğitim
ile program tamamlanacaktır. Genel
Müdürlüğümüzün Danışmanlık
ve Eğitim Dairesi Başkanlığı
tarafından organize edilen eğitimler,
konularında yetkin ve deneyimli
sanayi ve teknoloji uzmanları
tarafından sunulmuştur. İki tam
gün olarak gerçekleştirilen eğitim
programına, il müdürlüklerinde
görev yapan uzman, mühendis,
şef ve şube müdürlerinin katılımı
sağlanmıştır. Bazı il müdürlüklerinin
personel sayısı ve iş yoğunluğu
göz alınarak dört yarım gün olarak
gerçekleştirilen eğitimlerde verimlilik
yönetimi, verimlilik istatistikleri,
temiz üretim ve araştırma yöntem
ve teknikleri konuları ele alınmıştır.
2013 yılında 17 il müdürlüğünde
gerçekleştirilen eğitimlerin,
önümüzdeki dönemlerde tüm il
müdürlüklerini kapsayacak şekilde
düzenlenmesi planlanmaktadır.
ARALIK 2013
43
3. Sanayi Şurası Ankara’da Gerçekleştirildi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen 3. Sanayi Şurası, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 20-21-22 Kasım 2013 tarihlerinde Ankara Ticaret Odası Kongre
Merkezi'nde gerçekleştirildi.
3. Sanayi Şurası’nın başlangıcında,
Bakanlığın ''Medeniyetimizin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Serüveni''
temalı tanıtım filmi Türkiye’de
ilk kez hologram teknolojisi
kullanılarak, üç boyutlu sunuldu.
Şura’nın açılışında konuşma yapan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
küresel ekonomide bilginin değerine
ve ihmal edilemez bir üstünlük
vasıtası olduğuna dikkati çekti. Artan
nüfus ve rekabet ortamıyla değişen
ihtiyaçlar karşısında geleneksel
üretim metotlarının yetersiz
kaldığını belirten Erdoğan, bilginin
üretimi köklü şekilde etkilediğini
ve değiştirdiğini söyledi. Bilgiyi
üreten ve takip eden iki ayrı yapı
bulunduğunu belirten Erdoğan,
takip etmenin ayakta kalma yöntemi
olsa da rekabette öne çıkabilmek
için üretimin gerekliliğini vurguladı.
“Taklit ve takip edenlerin kaderi
hiç şüphesiz önde değil geride
olmaktır” diyen Erdoğan, sistemini
takip ve taklit üzerine kuran
44
ARALIK 2013
hiçbir ekonominin öncü niteliğe
ulaşamayacağını kaydetti.
Ekonomi, son 10 yılda
üç kattan fazla büyüdü
Hükümet olarak son 11 yılda
her alanda çok büyük reformlar
gerçekleştirdiklerini, özellikle
ekonomide tarihi rekorlara
imza attıklarını vurgulayan
Erdoğan, ekonominin son 10
yılda üç kattan fazla büyüdüğünü
söyledi. Kimilerinin bunu yeterli
görebileceğini belirten Erdoğan,
“İddiası olan, hedefleri olan, büyük
düşünen ve dünyanın ilkleri arasına
girmeye azmeden bir devlet
bununla yetinemez, kâfi göremez”
dedi. Türkiye’de yatırım, üretim ve
ihracatın arttığına da dikkati çeken
Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak
bu artışın nicelik sahasına olduğu
kadar, nitelik sahasına da yansıması
gerekiyor. 2023 yılında 500 milyar
dolar ihracat rakamına ulaşacaksak,
bunu sadece daha fazla üreterek
değil, daha yüksek katma değerli
üretim yaparak sağlayabiliriz.
Sanayide temel meselemiz araştırma
geliştirme, inovasyon, tasarım,
markalaşma, üniversite - sanayi
işbirliği gibi konulardır.” Türkiye'nin
11 yıl içinde kendi savaş gemisini,
tankını, insansız hava aracını,
uydusunu yapabilen bir ülke haline
geldiğini vurgulayan Başbakan
Erdoğan, teknoloji geliştirme
bölgelerinde, üniversitelerde, Ar-Ge
merkezlerinde çok önemli projeler
yürütüldüğünü söyledi.
Sanayi Tezleri ve Tekno-Gelişim
Sermayesi Desteği gibi programlar
ile TÜBİTAK programlarıyla Türkiye’de
çok önemli teknoloji çalışmalarının
gerçekleştiğini aktaran Başbakan
Erdoğan, şu anda Türkiye'nin, bilim
insanlarıyla, iş adamlarıyla, genç
mühendisleriyle, teknikerleriyle,
uzmanlarıyla, çok ilgi çekici konular
üzerinde çalıştığını da bildirdi. 2023
yılına kadar Ar-Ge harcamalarının
milli gelire oranını yüzde 3, yüksek
teknolojili ürünlerin üretim içindeki
payını ise yüzde 20 seviyesine
çıkarmayı hedeflediklerini bildiren
Erdoğan, “Yine 2023 yılında
dünya çapında bilinen, tanınan,
tercih edilen en az 10 küresel
marka oluşturmayı hedefliyoruz.
Hükümet olarak bugüne kadar
sanayicilerimizin önünü açmak
için çok adımlar attık, atmaya da
devam edeceğiz. Sanayicilerimizle
el ele verip, doğru adımları doğru
zamanda atacağız ve Türkiye’yi
2023 hedeflerine ulaştıracağız" diye
konuştu. Konuşmasının sonunda
Başbakan Erdoğan, 3. Sanayi
Şurası'nın “Büyük Türkiye hedeflerine
katkı sağlayacak bir buluşma” olması
temennisini dile getirdi.
Sanayi politikaları düzenli
olarak gözden geçirilecek
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün, Şura’nın açılışında
yaptığı konuşmada Sanayi
Şurası’nın ilkinin 1987 yılında,
ikincisinin de 1995'te yapıldığını
hatırlatarak, “Üçüncü şurayı bugün
gerçekleştiriyor olmamızın nedeni,
Türkiye’nin sanayi üretimi anlamında
artık yeni bir sürecin eşiğinde
olmasıdır” dedi. Bakan Ergün, bu
süreci konuyla ilgili tüm tarafların
katılımıyla masaya yatırmanın,
bundan sonraki politika oluşturma
süreci açısından son derece önemli
olacağını ifade etti. Günümüz
dünyasında bilimin, sanayinin,
teknolojinin, üretim şekillerinin,
üretici ve tüketici tercihlerinin
son derece hızlı değiştiği bir
dönemde olunduğunu anlatan
Ergün, bu nedenle, bundan sonra
her 5 yılda bir sanayi şurasını
toplayacak ve politikaları oldukça
kapsamlı bir şekilde gözden
geçireceklerini söyledi. Ergün,
sanayi sektörünün, Türkiye’nin son
11 yılda gerçekleştirdiği başarılarda
nasıl hayati bir rol üstlendiyse, 2023
hedeflerine ulaşmada da aynı rolü
üstleneceğini dile getirdi.
Hükümetlerinin 11 yılda üzerinde
en çok durduğu kavramların güven
ve istikrar olduğunu belirten Ergün,
güven ve istikrarın olmadığı bir
ülkede ekonominin, sanayinin ve
reel sektörün istenilen seviyeye
çekilemeyeceğini ifade etti. Ergün,
bugün Türkiye’nin başta ekonomi
olmak üzere her alanda güven ve
istikrar zeminini güçlendirmeye
devam ettiğini vurguladı. Bakan
Nihat Ergün, Türkiye'nin rekabet
gücünü ucuz hammadde, ucuz iş
gücü veya ucuz enerji gibi alanlarda
bulamayacağının belirterek, “Bizim
zenginliğimiz yerin altında değil,
yerin üstünde, insanımızın girişimci
ruhunda, aklında, zekâsındadır.
İşte bu nedenle bizim rekabet
gücünü bilim ve teknoloji alanında
aramamız, bulmamız gerekiyor” diye
konuştu.
Şura kararları, sanayi stratejimizin
revizyonunda temel kriterler olacak
Konuşmasında Sanayi Stratejisi’ne
de değinen Bakan Ergün,
eylemlerde yüzde 85 gibi önemli
bir gerçekleşme oranı yakaladıkları
Sanayi Stratejisi’ni gelecek yılın
sonunda yenileyeceklerini anlattı.
Ergün, "İşte bu Şura neticesinde
alınacak olan kararlar, sanayi
stratejimizin revizyonunda temel
kriterler olacaktır. 2023'e 10
kala gerçekleştirdiğimiz bu şura,
sanayimizin nereye gideceğine
ve ülkemizi nereye taşıyacağına
karar vereceğimiz bir şura olacaktır.
Amacımız Türkiye'yi, yeryüzünde
insanoğlunun yapabileceği her şeyi
üretecek bilgi, kapasite ve yeteneğe
sahip bir ülke haline getirmektir.
Biz böyle bir Türkiye inşa etmek
istiyoruz" diye konuştu.
Bakanlar Oturumu…
Şura’da daha sonra Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
moderatörlüğünde Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar'ın katılımıyla
“Bakanlar Oturumu” gerçekleştirildi.
Bakanlar Oturumu’nda konuşan
Ergün, Türkiye'nin son 11 yıldır
istikrarlı bir iktidar dönemi
yaşadığını belirtti. Farklı alanlarda
birbiriyle uyumlu politika
üretilebilmesi için böyle bir siyasi
istikrarın önemli olduğunu anlatan
Ergün, sanayi alanındaki politikaların
diğer alanlardaki politikalarla
uyumlu olmaması durumunda
hedefe ulaşılamayacağını kaydetti.
2011 yılında hazırladıkları Sanayi
Strateji Belgesi'ni farklı kurumlar ve
iş dünyasını işbirliğine dahil etme
anlayışıyla oluşturduklarını dile
getiren Ergün, 72 eylemden oluşan
belgenin öncelikle rekabet gücünü
ve verimliliği artırmayı ve çevreye
duyarlı bir sanayi dönüşümünü
amaçladığını söyledi. Ergün,
Türkiye'nin, orta ve yüksek teknolojili
ürün konusunda Avrasya'nın üretim
üssü olması vizyonuyla hazırlanan
belgenin uygulanmasında yüzde 85
başarı sağladıklarını kaydetti. Son
11 yılda ihracatta düşük teknolojili
ürünlerin payının oldukça azaldığını,
buna karşın orta teknolojili ürünlerin
payının arttığını anlatan Ergün,
“Türkiye, şu anda pek çok alanda
dünyanın en başarılı ülkelerinden
biri” ifadesini kullandı. Söz konusu
alanlardaki üretimin daha çok
montaja dayandığını ve başka
ARALIK 2013
45
ülkelerin marka ve tasarımı ürünler
olduğuna işaret eden Ergün, bu
nedenle ithal edilen ürünlerin
birçoğunun Türkiye'de üretilmesi ve
ihraç edilmesinin önemini vurguladı.
3. Sanayi Şurası Sonuç Bildirgesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün, 3. Sanayi Şurası’nın
kapanışında yaptığı konuşmada;
Türkiye’nin oldukça güçlü,
dinamik ve rekabetçi bir sanayi
sektörüne sahip olduğunu, sadece
ihracatın yüzde 95 oranında
sanayi ürünlerinden oluşmasının
bile, sektörün önemini ve gücünü
tek başına gösterdiğini söyledi.
Devletin, sanayicilerle aynı hedefe
kilitlendiğini, el ele verdiğini
söyleyen Bakan Ergün, “Ülkemizin
sanayi politikaları açısından
belki de en umut verici gelişme,
işte bu birliktelik duygusudur,
devletle sanayici arasındaki kader
ortaklığıdır” dedi. Konuşmasında;
3. Sanayi Şurası’nın Türkiye’yi
2023 yılına taşıyacak sanayi
politikalarının oluşmasına büyük
katkı sağlayacağını belirterek,
“Sayın Başbakanımızın da katılımıyla
açılışını gerçekleştirdiğimiz 3.
Sanayi Şurası, gerçekten de son
derece verimli, faydalı, ufuk
açıcı konuşmalara, tartışmalara,
46
ARALIK 2013
sunumlara sahne oldu. Şura
çalışmalarında, kamu, özel sektör,
üniversiteler ve sivil toplum
kuruluşlarından 265 Şura Üyesi ve
yaklaşık 1600 katılımcı yer aldı. Altı
konu başlığı altında gerçekleştirilen
oturumlarda 43 bilimsel tebliğ
sunuldu” diye konuştu. Bakan
Ergün, daha sonra 3. Sanayi Şurası
çalışmaları kapsamında alınan
tavsiye kararlardan bazılarını aktardı.
“Bilimsel ve Teknolojik Gelişim,
Ar-Ge ve İnovasyon” alanına yönelik
olarak;
•
Yurtdışında doktorasını
tamamlamış ve Türkiye’nin
belirlediği öncelikli alanlarda
sanayi tecrübesi olan
araştırmacıların Türkiye’ye
getirilmesi için gerekli desteğin
devlet tarafından verilmesi,
•
İleri teknoloji alanlarında
ürünlerin teknoloji detaylarının
çıkarılması ve bu bilgilerin offset
uygulamalarına dahil edilmesi,
•
Üniversitelerdeki araştırma
merkezleri ile özel sektör Ar-Ge
merkezlerinin beraber hareket
edebileceği bir mekanizmanın
geliştirilmesi,
•
Girişimciliğin geliştirilmesi için
eğitimin ilkokuldan başlatılması,
bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı
ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile
koordinasyon halinde çalışılması
gibi kararlar alınmıştır.
“Kamu Destekleri, Etkileri,
İzlenmesi ve Değerlendirilmesi”
alanına yönelik olarak;
•
Devlet desteklerinin tek bir
platformda izlenmesi için kamu,
özel sektör ve STK işbirliğinde
bir koordinasyon modelinin
oluşturulması,
•
Devlet desteklerinde, istihdam
sağlayan veya yüksek katma
değerli sektörlere göre öncelik
verilmesi,
•
Üniversitelerde temel bilimler
konusunda çalışmaları
destekleyici yeni teşvik
mekanizmalarının oluşturulması,
•
Yatırım ihtiyaçlarını ve
imkânlarını gösteren bir yatırım
haritasının oluşturulması ve
güncel tutulması,
•
Yatırım teşviklerindeki alt
sınırların KOBİ’ler lehine
düşürülmesi şeklinde kararlar
alınmıştır.
“Sanayide Sürdürülebilir Üretim”
alanına yönelik olarak;
•
Temiz üretim uygulama ve
teknolojilerin geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılmasına yönelik
finansal mekanizmalar
oluşturulması,
•
Eko-endüstriyel park,
endüstriyel simbiyoz gibi
uygulamaların yaygınlaşmasına
ve mevcut OSB’lerin yeşil OSB’ye
dönüştürülmesine yönelik yeni
teşvikler sağlanması,
•
Belirlenmiş stratejik doğal
kaynak ve hammaddelerin
işlenmiş ürün olarak ihracatının
desteklenmesi,
•
Dördüncü nesil otomasyona,
hassas makine imalatına,
endüstriyel yazılım
teknolojilerine vb. alanlara
yönelik yeni teşvik sistemlerinin
oluşturulması,
•
Kamu alımlarında yeşil satın
alma yönünde uygulamaların
artırılması gibi kararlar alınmıştır.
“Sanayide İnsan Kaynakları ve
İstihdam” alanına yönelik olarak;
•
Ülkemizin meslek haritalarının
oluşturulması ve bu çerçevede
istihdam politikalarının
belirlenmesi,
•
Eğitim sisteminin bilişim,
biyoteknoloji, nanoteknoloji,
ileri malzeme, genetik,
mekatronik, robotik, yapay
zekâ, hava, uzay ve savunma
teknolojileri, organik tarım,
yenilenebilir enerji, yeşil
teknolojiler, nükleer teknoloji
gibi geleceğin fırsat alanlarına
adapte edilmesi,
•
Girişimciliği desteklemek üzere
girişimci adaylarına danışmanlık
sağlanması, girişimciler için
deneyimlerin ve sorunların
paylaşılabileceği ağ gruplarının
oluşturulması,
•
Eğitim sisteminde mesleki
eğitimin rolünün artırılması ve
mesleki eğitimin toplumdaki
imajının güçlendirilmesi,
•
Lisansüstü tezlerin sanayi
sektörüne yönelik ve işbirliği
içinde hazırlanmasının teşvik
edilmesi; bu alandaki ihtiyaçların
sanayi kuruluşlarından bilim
kuruluşlarına aktarılması
şeklinde tavsiye kararları
alınmıştır.
“Sanayi Yatırım Bölgeleri ve
Kümelenme” alanına yönelik olarak;
•
Üniversitelerin kümelenme
faaliyetlerinde aktif rol
alması amacıyla bazı yasal
düzenlemeler gerçekleştirilmesi,
•
Sanayi Yatırım Bölgelerinin
kümelenme faaliyetlerinde
etkin bir şekilde rol alması için
destekleyici ve teşvik edici bir
yapı oluşturulması,
•
Küme kolaylaştırıcıları ve
uzmanlarının yetiştirilmesi
için Kümelenme Akademisinin
kurulması ve faaliyete
geçirilmesi gibi kararlar
alınmıştır.
“Sanayi Politikaları ve Uluslararası
Rekabet” alanına yönelik olarak;
•
Türkiye’nin uluslararası
rekabette öne çıkabileceği güçlü
sektörlerin teşvik edilmesi ve
desteklenmesi,
•
KOBİ’lerin inovasyon
kapasitelerinin artırılması,
•
Biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi
kilit öneme sahip teknolojilerin
sanayide kullanımının teşvik
edilmesi,
•
İleri teknoloji gerektiren ürün
ve/veya parçaların üretiminde
kamu-özel sektör işbirliğinin
artırılması gibi kararlar alınmıştır.
Türkiye’nin; gelişmiş sanayisi, tarihi
birikimi, stratejik konumu, genç ve
dinamik nüfusuyla 2023 hedeflerine
ulaşabilecek potansiyele sahip
olduğunu söyleyen Bakan Ergün
konuşmasının sonunda, “Şura üyeleri
tarafından alınan ve burada çok az
bir kısmını paylaşabildiğimiz bu
kararlar, ülkemizin önümüzdeki
süreçte izleyeceği yol haritasına
ışık tutacaktır. 3. Sanayi Şurası
çalışmalarına katkı sağlayan herkese
teşekkür ediyorum” dedi.
ARALIK 2013
47
2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi İstanbul'da Düzenlendi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından düzenlenen
2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi,
15 – 16 Kasım 2013 tarihlerinde
İstanbul Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün, Zirve’nin açılışında
yaptığı konuşmada; Türkiye'de
ilk defa orta, yüksek ve ileri
teknoloji alanlarında yapılan ArGe projelerinin yatırım ve üretime
dönüşmesi için yeni bir yatırım
destek programı başlatacaklarını
belirterek, “Bu program kapsamında,
toplam 50 milyon liraya kadar olan
projeler desteklenecek. Bu projeler
için 3 milyon 600 bin lirası hibe
olmak üzere, toplam 10 milyon liraya
kadar destek sağlanacak” dedi.
Türkiye’de bin kişiye, bir tam
zamanlı araştırmacı düşüyor
Bakan Ergün, Türkiye’nin son 11
yıldaki gelişimini ifade ederek,
Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerinin
ulaşılması zor ama gerçekleşmesi
mümkün olduğunu dile getirdi.
Ergün, bireylerin, firmaların ve
ülkelerin bu tür hedefler belirlemesi
48
ARALIK 2013
gerektiğine işaret ederek,
“Türkiye’nin de 2023 hedeflerine
ulaşmasını sağlayacak kaynak
genç, dinamik, iyi eğitilmiş nüfus
potansiyelidir. Bizim zenginliğimiz
kendi insanımızın, aklı, beyni ve akıl
teridir” dedi. Türkiye'nin ekonomik
ve sosyal hedeflerine ulaşmasını
sağlayacak alanların başında bilim
ve teknoloji alanının geldiğini
ifade eden Ergün, “Türkiye son
yıllarda diğer alanlarda olduğu
gibi Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji
gibi alanlarda da ivme artırmıştır.
Ar-Ge harcamalarında kamunun
payı azalırken,
özel sektörün
payı artmaktadır.
2023 sonunda
Ar-Ge
harcamalarının
3’te 2’sinin özel
sektör tarafından
yapılması
sonucunu
doğuracaktır. Yani
40 milyar dolarlık
bir harcamayı
özel sektörün
yapmasını
bekliyoruz. Bin kişiye düşen tam
zamanlı araştırmacı sayımıza
baktığımızda ABD, Güney Kore,
Almanya gibi ülkelerin bir hayli
gerisindeyiz. Bu ülkelerde bin
kişiye dört ya da beş tam zamanlı
araştırmacı düşmektedir. Hâlbuki
ülkemizde bin kişiye, bir tam zamanlı
araştırmacı düşmektedir. Biz de
tam zamanlı araştırmacı sayımızı
artırmalıyız” diye konuştu.
Bakan Ergün, araştırmayı
özendirirken, araştırmacılığın da
özendirilmesi gerektiğini anlatarak,
“Ar-Ge merkezlerine çok önemli
teşvikler verdik. Ar-Ge faaliyetlerinin
maliyetlerini azaltmaya çalıştık.
Küçük işletmelerimizi bir araya
gelerek rekabet öncesi iş birliği
projesi olarak Ar-Ge merkezi
kurmaya davet ediyorum” diye
konuştu. Bakanlık olarak Ar-Ge
merkezleriyle yakın bir temas
halinde olduklarını belirten Ergün,
“Ar-Ge merkezleriyle yaptığımız
çalıştayda ve görüşmelerimizde
iki konu ortaya çıkıyor. Bunlardan
biri Ar-Ge merkezi kurmak için 50
tam zamanlı araştırmacı sayısının
biraz daha düşürülmesi, daha fazla
firmanın Ar-Ge merkezi kurabilmesi,
diğeri de araştırmacıların Ar-Ge
merkezi dışında geçirdiği sürenin
muafiyet kapsamına alınmasıdır”
şeklinde konuştu.
VERİMLİLİK DERGİSİ
2013/4. SAYI YAYIMLANDI
Marmara Bölgesi’ndeki Rüzgâr Enerji Santrallerinin
(RES) Göreli Etkinliklerinin Veri Zarflama Analizi
(VAZ) İle Ölçümü
Tamer EMRE
Yrd. Doç. Dr. Mine ÖMÜRGÖNÜLŞEN
Verimlilik Ekonomisi ve Politika Arayışları
Dr. Halit SUİÇMEZ
İş Tatmininin Örgütsel Bağlılık Üzerine Etkisi:
İlaç Sektörü Üzerine Bir Araştırma
Doç. Dr. A. Sinan ÜNSAR
Öğr. Gör. Altan AYAN
Kırıkkale Belediyesi’nde Görev
Yapan Zabıta Personelinin İş Doyum
Düzeylerinin Belirlenmesine
Yönelik bir Araştırma
Öğr. Gör. Alper GÜRER
Yrd. Doç. Dr. Yunus Bahadır GÜLER
Standardizasyonun Ekonomik ve Sosyo-Ekonomik Getirileri
Dr. Fatma Müge ALGAN
Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) Yayınları
Verimlilik Genel Müdürlüğü
tarafından hazırlanan yayınlar
ücretsiz temin edilebilmektedir.
Resmi kurum ve kuruluşlardan
veya bireysel olarak yapılan yayın
istekleri, Genel Müdürlüğün
onayıyla ilgililere ücretsiz olarak
gönderilmektedir. Bunun için
istenilen yayınların numarasının,
açık adresin, telefon numarasının ve
‘kargo ücreti tarafımdan ödenecektir’
ibaresinin bulunduğu dilekçenin
0 312 427 30 22’ye faks çekilmesi
yeterlidir.
Verimlilik Genel Müdürlüğü
yayınlarının büyük çoğunluğu
Genel Müdürlükçe sonuçlandırılan
araştırma projelerinden
oluşmaktadır. Araştırma kitaplarının
yanında, konunun özelliğini bir ders
kitabı içeriğiyle ele alan “İş Etüdü,
Ergonomi, Verimlilik Yönetimi” gibi
yayınlar da bulunmaktadır. Talep
edilen süreli ve süresiz yayınlar,
stoktaki durum da göz önünde
bulundurularak okuyuculara
ulaştırılmaktadır.
VGM yayınlarının tamamına şu
adresten ulaşılabilmektedir:
http://vgm.sanayi.gov.tr/
Files/Documents/mevcutyayinlar-2012-23032012140924.pdf
ARALIK 2013
49
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO)
Yeşil İşler Forumuna Katılım Sağlandı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
ve İtalya hükümeti tarafından
1964 yılında Torino, İtalya’da ileri
düzeyde bir mesleki eğitim merkezi
olarak kurulan Uluslararası Eğitim
Merkezi’nde (International Training
Center-ITC) ILO’nun “insana yakışır
işler” geliştirilmesi hedefiyle de
uyumlu olarak insan kaynakları ve
kurumsal kapasitenin geliştirilmesine
yönelik eğitimler verilmektedir. Bu
bağlamda, 4-15 Kasım 2013 tarihleri
arasında İtalya’nın Torino kentinde
ITC eğitim kampüsünde düzenlenen
“Yeşil İşler Forumu: Yerel Stratejiler
ve Eylemler” (Learning Forum On
Green Jobs: Local Strategies And
Actions) konulu eğitim programına,
Verimlilik Genel Müdürlüğü’nü
temsilen Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Deniz Koç katıldı. Eğitim programı
kapsamında farklı bölgelerde,
sürdürülebilir yerel kalkınmaya
katkıda bulunacak yeşil iş stratejileri
ve insana yakışır işler yaratılması için
potansiyellerin değerlendirilmesi, iyi
uygulama örneklerinin paylaşılması
ve iletişim ağlarının yaratılmasına
yönelik sunumlar ve saha ziyaretleri
gerçekleştirildi. Eğitime daha
çok Asya ve Afrika ülkelerinden
yerel ekonomik kalkınma ve çevre
politikaları ile ilgili kamu çalışanları
ile işçi ve işveren örgütlerinin yerel
temsilcilerinden oluşan 17 kişi
katıldı.
Eğitim kapsamında, ILO’nun “Yeşil
İş” kavramı ve “Yeşil İşler Programı”
hakkında genel bilgilendirme yapıldı.
Günümüzde hâlâ gelişmekte olan bir
kavram olan yeşil işler, hammadde
ve kaynakların kullanımını asgari
düzeye indiren, ekosistemleri
koruyup iyileştiren, atık ve kirlilik
ile sera gazı emisyonlarını azaltan
ve aynı zamanda “insana yakışır
işler” sunan, yani, sosyal korumaya
sahip yeterli bir gelir sağlayan,
çalışanların haklarına saygı duyan ve
işçi, işveren ve hükümetler arasında
sosyal diyalog zemini sağlayan işler
olarak tanımlanmaktadır. Yeşil işlerin;
tarım, balıkçılık, ormancılık, enerji,
kaynak yoğun imalat, geri dönüşüm,
binalar ve ulaştırma olarak sekiz ana
sektörde istihdam alanında önemli
dönüşümler sağlayacağı çeşitli
araştırmalarla belirtilmiştir.
Eğitim kapsamında çeşitli
sektörlerdeki iyi uygulama örnekleri
yerinde görüldü ve deneyim
paylaşımına olanak sağlayacak
çalışma ziyaretleri gerçekleştirildi.
Sürdürülebilir yerel kalkınma ve
düşük karbon ekonomisi arasındaki
bağlantı, yeşil büyüme stratejileri
ve bunun insana yakışır işler ve
girişimciliğin geliştirilmesine
yönelik etkisi, özel sektörün yeşil
ekonomideki rolü ve önemi ile
yeşil işlerin oluşturulması için
yerel stratejilerin geliştirilmesi
başlıklarında bilgi ve deneyim
paylaşımları da oldu. Eğitim
süresince, diğer ülkelerdeki iyi
uygulamalar ve ortak yaklaşımlar
katılımcılar tarafından yapılan
sunumlar ile paylaşılırken, Verimlilik
Genel Müdürlüğü’nün de sanayide
temiz üretim uygulamalarının
yaygınlaştırılmasına yönelik
yürütmekte olduğu projeler ve
bu projelerin olası yeşil işlerin
oluşturulmasına katkısını elen alan
ve ayrıca Türkiye’de ILO Türkiye Ofisi
tarafından ILO Yeşil İşler Programı ile
işbirliğinde 1 Ocak 2013 tarihinde
başlatılan “Yeşil Ekonomide İnsana
Yakışır İşler” (Decent Work in the Green
Economy) projesi hakkında da kısa
bir bilgilendirme yapıldı.
Ayrıntılı Bilgi İçin: Green Jobs
Programme of the ILO
http://www.ilo.org/empent/units/
green-jobs-programme/lang--en/
index.htm
50
ARALIK 2013
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
“Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi”
Projesi 2013 Yılı Yatırım Programına Alındı
Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM)
tarafından tasarlanan “Sanayide
Kaynak Verimliliği Potansiyelinin
Belirlenmesi” isimli proje,
2013K100190 Proje Numarası
ile 2013 yılı Yatırım Programına
alındı. Ana amacı; “sanayide
hammadde, enerji ve suyun etkin
ve sürdürülebilir kullanımı ile elde
edilebilecek potansiyel ekonomik
ve çevresel faydaları; sektörler ve
bölgeler düzeyinde analiz edecek
bir metodolojinin geliştirilerek, bu
potansiyelin niceliksel olarak ortaya
konması” olarak özetlenebilecek olan
proje, 2013-2015 yıllarında Verimlilik
Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülecek.
Bilindiği üzere, hammadde, enerji
ve su gibi sınırlı ve tükenebilir
kaynakların verimli ve sürdürülebilir
kullanımı, hem çevre üzerindeki
etkilerin azaltılması hem de daha
az girdi kullanarak daha fazla
değer üretilmesi yoluyla rekabet
gücünün artırılması konusunda
büyük önem taşımaktadır. Özellikle
gelişmekte olan ülkelerde kaynak
verimliliği potansiyelinin yüksek
olduğu bilgisi genel olarak kabul
görmekle beraber, bu potansiyelin
derinlemesine analizi ile ilgili
çalışmalar oldukça sınırlıdır. Benzer
şekilde, ülkemizin kaynak verimliliği
potansiyeli konusu da henüz
sistematik biçimde araştırılmamış
bir alan olup, bu alanın bütüncül
bir bakış açısıyla incelenmesine ve
bu potansiyelin ulusal/bölgesel/
sektörel bazda somut olarak
ortaya konmasına katkı sağlayacak
çalışmaların yürütülmesine ihtiyaç
vardır. İşte bu ihtiyaçtan yola çıkan
Verimlilik Genel Müdürlüğü, ülke
sanayisinin kaynak verimliliği
potansiyelinin araştırılması ile hem
politika oluşturma ve uygulama
araçlarının tasarımı süreçlerinin
hem de konunun tüm ilgili
taraflarının somut veri ve bilgilerle
desteklenmesine olanak verecek bir
çalışma gerçekleştirmek amacıyla
bu projeyi tasarlayıp Kalkınma
Bakanlığına sunmuştur.
Kalkınma Bakanlığı’nın
değerlendirmeleri sonucunda
2013 Yatırım Programı’na kabul
edilen proje kapsamında öncelikle
ülkemizdeki mevcut saha çalışmaları,
literatür ve istatistikler incelenerek
mevcut durum ana hatlarıyla ortaya
konacaktır. İzleyen adımda, imalat
sanayisinde kaynak verimliliği
potansiyelini bilimsel, nicel ve
güvenilir bir biçimde ve sektörel/
bölgesel kırılımda, miktarsal ve
parasal olarak ortaya koyacak
bir metodoloji geliştirilecektir.
Geliştirilecek metodolojiye bağlı
olarak kaynak verimliliği potansiyeli
miktar ve ekonomik değer bazında,
düşük ve yüksek yatırım maliyeti
ayrıştırmasına gidilerek ortaya
konacaktır. Söz konusu analizler,
sektörel ve bölgesel kırılımlarda
gerçekleştirilecektir. Konuya ilişkin
yapılan ön hazırlıklar neticesinde
seçilen beş sektör kapsamında,
belirlenecek metodolojiye bağlı
olarak, sonuçların saptanacak
kriterlere göre bölgelere dağıtılması
ve/veya bölgeler özelinde yapılacak
çalışmalar ile potansiyelin bölgesel
dağılımı (İBBS Düzey 1 veya
Düzey 2) ortaya konacaktır. Proje
kapsamında son olarak, belirlenen
kaynak verimliliği potansiyelinin
gerçekleşmesi durumunda çevreye
sağlayacağı katkı tespit edilmeye
çalışılacaktır.
Projenin, seçilen sanayi sektörlerinde
mevcut durum ve potansiyel
ihtiyacını nicel ve parasal
birimler ile ortaya koyma çabası
düşünüldüğünde, hem Türkiye’deki
sanayi kesimini ilgilendiren
organize sanayi bölgeleri, sektör
dernekleri vb. kuruluşlar için hem de
ekonominin kapsadığı tüm kesimler
için rehber niteliğinde bir kaynak
olması hedeflenmektedir.
ARALIK 2013
51
Productivity
We can get rid of mid level income trap by
productivity increase
As it has been stated by historical and scientific
data, productivity increase has crucial importance
for countries in their development and competitive
advantage at global scale. Productivity is one of
the determining factors of stable economic growth
and social welfare when contribution of labour and
capital to economy and use of natural resources with
sustainable development principles are taken into
consideration. In this direction, productivity increase
has a direct effect in high growth performance of our
economy, its diffusion to coming years and reach to
2023 goals. Constant and rapid productivity increase
has been required for getting rid of mid level income
trap and passing to the group of high level income
countries.
Functions of TÜBİTAK MAM Environment and
Cleaner Production Institute
Taking into account international cleaner production
centres in the world; the functions, responsibilities
and field of activities of TÜBİTAK MAM Environment
and Cleaner Production Institute have been planned.
In this context, the functions and responsibilities of
the institute in terms of cleaner production are as
follows;
• Carrying out R&D projects by means of
technology development, knowledge and
skills improvement and production systems
development in terms of productivity increase,
• Carrying out projects in order to generalize the
use of technology transfer and good practices,
• Improving national awareness about cleaner
production,
• Planning training organizations for cleaner
production considering capacity building and
forming local expert teams,
• Giving technical support to industry and
developing corporate capacities,
52
DECEMBER 2013
•
Forming collaboration with international
organizations with the aim of providing
knowledge and technology transfer.
Mobile Applications and Productivity
It has been estimated that over 6 billion mobile
device users exist in our day. Mobile phones have
come into our lives as indispensable equipments.
In parallel with this fact, increased interests in
mobile applications in marketing world on behalf of
companies has been the case. While marketing their
products, companies have the chance to access to
target audience anytime without any restrictions.
Mobile applications have been growing as the
biggest channel in order to get to access to the end
user.
The advantages of mobile applications can be
summarized as increase in customer satisfaction,
more effective marketing, increase in sale
performance, increase in productivity, faster
data collection, fall in costs, optimization of work
processes and increase in brand visibility.
‘Identifying the Potential of Resource
Productivity in Industry’ Project has been taken
into the Investment Program 2013
‘Identifying the Potential of Resource Productivity
in Industry’ Project, which has been designed by
Directorate General for Productivity, has been taken
into the Investment Program 2013 with 2013K100190
project number. Main goal of the project, which
would be conducted by Directorate General for
Productivity between years of 2013 and 2015, can
be summarized as ‘stating potential economic and
environmental benefits by means of efficient and
sustainable use of materials, energy and water
in industry; developing a methodology in terms
of analysing these benefits at sector-specific and
regional levels; and stating this potential in numerical
quantity’.
Individual Performance Management Systems
in Public Institutions
The concept of productivity is related with realizing
the most efficient benefit from all resources and
gaining the highest added value. In this context,
increasing productivity of human resource, which
has been the most important production factor, has
been a determining element in rise of organizational
performance. There have been many factors
affecting human resource productivity such as
motivation, training, wage and rewards. Performance
Management System can be an important factor in
increasing human resource’s productivity if it has
been designed and implemented in an accurate way.
Performance Management System has been
especially widespread after 1980’s with ‘total quality
management’ and organizations started to use this
system. The elements of performance management
system such as job satisfaction, motivation, rewards,
performance evaluation and measurement systems
have gained importance after the use of total quality
management system.
Turkish Economy: Productivity from the
Perspective of 10th Development Plan
By means of productivity focussed approach,
reaching high and stable growth without the
problem of current account deficit has been
purposed in the period of 10th Development Plan.
Following interactive politics in many areas would
be helpful in reaching this purpose. In the context
of productivity, the policies that would be put into
practice in areas of infrastructural investments,
foreign direct investment, R&D and education and
additional politics in micro scale would support
productivity increase. In order to increase both
productivity and resource productivity in different
sectors, orientation of resources into industrial sector
has been respected in terms of fiscal, monetary
and promotion policy practises. Besides R&D and
technology policies; policy practices come out
in areas of ‘protection of patent and intellectual
property rights’, ‘struggle against informality and
corruption’, ‘maintenance of predictability and
stability in tax regulations’ and ‘empowerment of
investment environment’.
The Fourth National Productivity Congress
would be held in Ankara
The Fourth National Productivity Congress that has
been organized and hosted by Ministry of Science,
Industry and Technology Directorate General
for Productivity would be held in Bilkent Hotel
Convention Centre in December 10-12 2013.
Productivity would be discussed with all its
aspects concerning industrial labour, capital,
technology, occupational safety and health and
cleaner production in the congress. Universities,
public organizations and institutions, professional
associations, non-governmental organizations
and representatives of business world would
come together in The Fourth National productivity
Congress where results of current scientific studies
would be shared; productivity increase methods
and good practise cases would be presented and
current productivity strategies and politics would be
discussed and suggestions would be developed.
DECEMBER 2013
53
SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS
Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayii Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)
Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%)
Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)
Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of the Republic of Turkey
54
ARALIK 2013
BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS
OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2011)
R&D Expenditures as a Percentage of GDP in OECD Countries (2011)
Kaynak: OECD, MSTII - Source: OECD, MSTI
Türkiye’de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2000 – 2011)
R&D Expenditures as a Percentage of GDP in Turkey (2000 – 2011)
K - Source: TURKSTAT
Kaynak: TÜİK
ARALIK 2013
55
ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ
NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler
Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data
Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey
140.00
18%
16%
120.00
14%
1
100.00
12%
80.00
10%
60.00
8%
6%
40.00
4%
20.00
2%
0.00
0%
PDODW6DQD\LdDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP(QGHNVL
ÖQDhUHWLP(QGHNVL
Ortalama <ÖOOÖNVerimlilik
<ÖOOÖN V
Verimlilik De i LP2UDQÖ
LP2UDQÖ
Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey
56
ARALIK 2013
Lüksemburg-Luxembourg
ngiltere-United Kingdom
Almanya-Germany
Finlandiya-,Finland
sveç-Sweden
TÜRK YE-Turkey
+ÖUYDWLVWDQ&URDWLD
+ÖUYDWLVWDQ&URDWLD
Fransa-France
A
Avusturya-Austria
spanya-Spain
Macaristan-Hungary
Portekiz-Portugal
Çek Cum.-Czech Rep.
Malta-Malta
Letonya-Latvia
Polonya-Poland
Romanya-Romania
Bulgaristan-Bulgaria
Danimarka-Denmark
Litvanya-Lithuania
Estonya-Estonia
-2%
Makedonya-Macedonia
-20.00
Ortalama <ÖOOÖNVHULPOLOLN'H
V
i LP2UDQODUÖ,,,
A
Rate of Annual Productivity Change (2005 I-2013 II)
Average
PDODW6DQD\L6RQ'|UWdH\UHN,,,,,dDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP
(QGHNVL2UW 2UWDODPDODUÖ
2UWDODPDODUÖ
A
/ Manufacturing Industry Index of Production Per Person Employed Average
of Last
A
Four Quarters (2012 III -2013 II) (2010 Ave.=100)
Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları
Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries
Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey
ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods
Ana Sanayi Grupları
DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods
DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods
Main Industrial
ENJ – Enerji / E- Energy
Groups (MIGs)
SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods
Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products
İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages
Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products
Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles
Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel
Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products
Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı …
Manufacture of wood and of products of wood and cork…
Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products
Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media
Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products
Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı
Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations
Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products
Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals
Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç)
Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment
Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı
Manufacture of computer, electronic and optical products
Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c.
Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı
Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers
Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment
Mobilya imalatı / Manufacture of furniture
Diğer imalatlar / Other manufacturing
Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment
Toplam Sanayi / Total Industry
Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying
Sanayinin Kısımları
İmalat / Manufacturing
Sections of Industry
Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme/ Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply
2010
92,06
2012
98,59
96,25
89,01
86,92
89,99
89,36
110,35
95,76
103,76 114,22 195,61 205,10 127,15 100,00 123,73 105,27
69,40 64,12 80,52 92,70 95,11 100,00 108,42 95,54
60,22 76,22 71,89 85,39 89,86 100,00 107,82 111,05
100,12 91,51 128,93 95,08 91,88 100,00 103,45 102,97
100,00 104,38
95,45
104,40
73,50
103,37
93,95
90,97
102,88
102,00
89,40
100,00 103,12 98,03
100,00 113,06 105,61
100,00 100,12 106,90
100,00 110,08 110,09
100,00 104,53 98,36
100,00 100,85 97,48
100,00 102,00 102,24
109,16
101,85
112,45
81,07
99,34
96,13
95,38
94,15
95,22
105,33
99,18
93,94
81,90
88,87
90,38
96,92
76,46
93,50
96,37
90,18
96,26
2013
1.Çeyrek
1.Quarter
96,00
90,12
78,58
93,33
80,87
97,17
99,22
90,66
94,68
90,62
90,52
98,07
151,68 121,43 112,68 106,00
97,15
99,57
88,42
96,76
104,39
90,96
91,81
93,83
94,46 96,56 91,76
91,04 90,25 90,95
102,92 106,32 100,59
95,99
88,30
93,72
96,99
101,42 100,00 103,34 119,88
93,83
104,31
113,55
105,05
100,10
85,85
103,74
112,96
105,74
101,94
78,56
100,00
100,00
100,00
100,00
94,28
94,88
95,93
88,39
82,23 86,90 87,72 86,87
74,47 79,87 85,10 86,42
116,53 125,18 123,70 115,86
78,31 88,14 91,28 85,61
100,00 106,61 100,57
99,76
101,31
100,95
110,89
102,22
100,25
101,59
108,33
92,66
97,27
85,33
99,77
94,08
102,56
105,71
99,89
109,44
108,70
101,79
94,53
92,12
96,36
94,56
93,96
78,26
66,82
2011
100,00 104,78
58,87
92,10
50,93
86,59
2009
92,99 92,65 100,00 103,38 101,22
101,25 105,67 100,00 102,02 103,06
93,09 91,63 100,00 103,45 100,81
2008
93,00 94,43 92,74 93,18 100,00
80,66 84,26 88,00 92,34 100,00
90,71 92,35 91,42 96,01 100,00
84,03 87,43 92,09 92,21 100,00
93,63 99,42 97,36 83,04 100,00
100,37 97,86 96,86 94,51 100,00
96,08 102,87 110,36 109,41 100,00
80,39 87,16 106,77 94,05 100,00
102,93 97,91 93,66 96,21 100,00
87,48 92,54 85,54 91,07 100,00
102,57 89,26 86,99 89,92 100,00
80,30
67,46
93,22
95,02
94,22
2007
88,90
79,51
86,51
81,70
91,66
99,38
94,21
68,50
99,08
86,40
93,85
90,43
96,98
91,54
2006
86,58
99,97
87,56
2005
Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2010 Avg.=100)
ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
96,70
109,84
115,81
105,32
105,65
109,24
117,01
101,92
114,77
102,42
104,16
108,29
121,74
106,41
116,38
104,88
103,00
100,16
104,03
106,07
100,24
107,07
109,24
94,95
105,91
94,24
92,94
98,85
89,02
92,22
103,03
99,24
104,21
2013
2.Çeyrek
2.Quarter

Benzer belgeler