Buluşma Dergisi, Sayı 31, 2,01 Mb

Transkript

Buluşma Dergisi, Sayı 31, 2,01 Mb
Buluşma 2010/01
George D. Sartorel
AllianzTürkiye CEO’su
Sevgili Buluşma Okuyucuları,
Buluşma dergimizin bir sayısında daha
sizlerle bir araya geldiğim için yine çok
mutluyum. Ancak bu, Buluşma üzerinden
kuracağımız son iletişim olacağı için bir
yandan da kalbim buruk.
Türkiye’de çok daha uzun süre kalma
planlarım vardı. Fakat Allianz SE Yönetim
Kurulu, benden Allianz İtalya CEO’luğu
görevini üstlenmemi rica etti.
yönde kâr ile karşı karşıya kaldı ve bundan dolayı 2010 Haziran ayına kadar sermaye artırımına gitmeleri gerekiyor. Oysa
ki Allianz Türkiye, 2009 yılının en iyi performans gösteren şirketlerinden biri oldu
ve kârını artırmak adına hasar rezervlerini azaltmadan mükemmel sonuçlar elde
etti. Bu sonuçlar hepimiz için gurur vericidir.
2007 yılından bu yana Türkiye’de “İlk
Tercih Edilen” sigorta şirketi olma yolunda birlikte imza attığımız birçok başarıya
dönüp baktığımda çok gururlanıyorum.
Bu yolculuğumuz boyunca daha
yapacağımız çok şey olmasına rağmen,
bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiğimiz
sonuçlara baktığımızda şimdiden emeklerimizin karşılığını aldığımızı görüyoruz.
Şu anda Allianz Türkiye, rakiplerinden
yüzde 19.2 oranında bir fark ile sektördeki
en yüksek hasar rezerv oranına sahip sigorta şirketidir. Bu durum gelecekteki büyüme hedefleri için oldukça sağlam bir
platform oluşturmaktadır. Diğer şirketler
kâr göstermek adına rezervlerini düşürürken, biz son 3 yılda art arda rezervlerini artıran tek şirket olduk. Piyasadaki irrasyonel fiyat rekabetine girmek ve istikrarsız bir ortamda büyüme fırsatlarını
kullanmak yerine, şirketimizin finansal
yapısını güçlendirmeye karar verdik. Bunun yanı sıra yüzde 36 oranında büyüdüğümüz –ki bu oran pazar büyümesinin 3
katıdır- kârlı oto dışı kaza branşlarında
ilerlemeye odaklandık.
Sektörde yayınlanmış olan şirket performansları istatistiklerinden de görüleceği
üzere, 2009 yılı sektör için oldukça zor bir
yıl oldu. Türkiye’de aktif olarak faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin neredeyse
yarısı 2009 yılında vergi sonrası negatif
Sonuç olarak son 3 yılda alınan bu aksiyonlar ve diğer önemli aksiyonlar sayesinde Allianz Türkiye’nin gelecek vaat
eden Türk Sigortacılık Sektörü’nde çok
önemli bir konuma sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Yıllık 12.8 milyar Euro’luk prim üretimiyle
Allianz Grubu’nun ikinci büyük şirketini
yönetmek için seçilmiş olmaktan dolayı
tabii ki onurluyum ancak sizlere bu kadar
erken veda etmek de beni çok üzüyor.
Unutmayın ki global anlamda da en güçlü sigorta şirketiyle çalışıyorsunuz. Geçen
yıl küresel ekonomik krizin zorlayıcı şartlarına rağmen, rakamlar bir kez daha Allianz’ın gücünü kanıtladı. Allianz Grubu’nun brüt yazılan prim üretimi yüzde
5.2 arttı ve toplam 97.4 milyar Euro’ya
yükseldi. Faaliyet kârı ise 7.2 milyar Euro’ya ulaştı ve net gelir yüzde 13 artarak
4.7 milyar Euro’ya çıktı. Sermaye yeterlilik
oranı bir önceki yıla kıyasla yüzde 7 artış
gösterdi ve yüzde 164 seviyesine çıkarak,
emsal şirketler arasında en yüksek seviyeye ulaştı.
Bu rakamlar dünyanın en büyük ve en
güvenilir sigorta şirketinin Allianz
olduğunu açıkça gösteriyor. Allianz’ın bu
gücü sayesinde biz de kendimizi daima
güvende hissederek yolumuza “keşke
demeden” devam edebiliyoruz.
Sözlerimi bitirirken tohumlarını attığımız
tüm başarıların devamını getireceğimize
inancımın tam olduğunu bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Allianz Türkiye’nin başarı hikâyelerini ve
belki bir gün büyük Allianz dünyasında
sizlerle tekrar buluşmayı dört gözle bekliyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
3
Seyahat Rotam
Buluşma 2010/01
İspanya’dan Rol Çalan Katalan Şehri:
Barselona
Tarihle modernizmin yoğrulduğu, müzeleri, kafeleri ve flamenko dansçıları ile hayatın
dolu dolu yaşandığı Avrupa'nın en cazibeli kenti Barselona, sizi hayal kırıklığına
uğratmayacak.
4
Seyahat Rotam
Buluşma 2010/01
K
atalanya’nın sanat, kültür ve güzelliklerle dolu şehri Barselona, deniz
ve dağların arasında konumlanmıştır.
Lezzetli yemekleri, eğlenceli şehir hayatı, Romanesk kiliseleri, Dali, Gaudi, Miro, Picasso gibi modern sanat ve mimari alanındaki önemli isimlerin sanat hazineleri ile büyüleyici bir metropoldür.
Şehir, M.Ö. 1. yüzyılın sonunda, “Barcino” adında bir koloniyi iskân eden Romalılar tarafından kurulmuştur. Barselona bugün, İspanya’nın en kozmopolit,
modern ve avangard şehri olarak ün
yapmıştır. Şehir, birkaç bölüme ayrılmaktadır: La Ramblas, Barrio Gótico, Eixample, El Born (La Ribera), El Raval
(Barrio Chino), Sahil kesimi ile Barceloneta ve son olarak Montjuic.
“La Ramblas”, şehrin en hareketli bölgelerinden biridir. Çiçekçi tezgâhları,
muhteşem güzellikteki La Boqueria Pazar alanı, Joan Miró’nun mozaik eseri,
yürürken önünüze çıkacak sürprizlerden sadece birkaçıdır. Palmiye ağaçlarının ve Gaudi tarafından tasarlanmış
Fotoğraf:Ebru Demetgül
lambaların süslediği Plaza Real’in birçok kafesinden birinde oturup kahve
keyfi yapabilirsiniz. “Barrio Gótico”,
şehrin Ortaçağ’dan kalan merkezidir.
Banys sokağında en eski antika tüccarları veya tüy ve şemsiye tacirlerini keşfedebilirsiniz. Devasa gül pencereleriyle
Santa María del Pi kilisesinin bulunduğu Plaça del Pi de görülmeye değer güzelliktedir.
Gaudi’nin Masalsı Mimarisi
“Eixample”, Ortaçağ’dan kalma surların
yıkılmasının ardından 1860 yılında yerleşime açılmıştır. Bugün, geniş bir ticaret ve iskân bölgesidir. Birbirini dikey
kesen sokakları, şehre farklı bir görünüm verir. Açık alanda küçük bir müze
gibi olan d’Or meydanı, şehirdeki modern mimarinin en fazla örneğini barındıran yerdir. Ahşap, cam, demir ve
seramikten oluşan ön cepheler, yürüyenleri büyüler. Barselona’nın dünyaca
ünlü sembolü olan El Temple Expiatori
de la Sagrada Família, Gaudi’nin dehasını yansıtan en meşhur çalışmasıdır.
Projeye 1883 yılında başlayan mimar,
hayatını bu kiliseye adamıştır. Bu proje
onun için o kadar büyük bir saplantıya
dönüşmüştür ki, başka hiçbir şeyle ilgilenmemiş ve evini de çalışma yerine taşımıştır. Gaudi’nin 1926’daki ölümü ve
ardından 1936’da gelen iç savaşla kesintiye uğrayan çalışmalara, 1952 yılında tekrar başlanmıştır. Kilisenin kulelerine kadar çıkıp muazzam şehir manzarasını görmeden sakın geri gelmeyin!
Çoğunlukla La Pedrera adıyla da tanınan Casa Mila, Gaudi’nin muhtemelen
şehirdeki ikinci en meşhur çalışmasıdır.
Ev, bütün bölümlerinin gün ışığından
yararlanması için yapılmış olan iki büyük dairesel avlusu ile geniş bir alana
yayılmaktadır. Binanın belki de en ilginç yeri çatısıdır. Buradaki hepsi birbirinden farklı görünüşe sahip olan, ya
tek başına ya da küçük gruplar halinde
heykel gibi duran sürrealist bacalar, şaşırtıcı güzelliktedirler. Passeig de Gràcia, birçok modernist binasıyla (La Casa
Batllo, La Casa Mila vb.), Barselona’nın
en şık bulvarıdır. Burası aynı zamanda
şehrin meşhur bir alışveriş merkezidir.
Gaudi’nin hamisi Eusebi Guell, bir banliyö “şehri” kurma hayaliyle, Barselona’nın kuzey batısında kalan ve biraz
uzakta bulunan araziye altmıştan fazla
ev için yer ayırmıştır. Ancak sadece iki
evin tamamlanmasından sonra, Barselona Belediyesi 1922’de araziyi satın almış ve Park Guell adıyla halka açmıştır.
“El Born” (La Ribera), şehrin içindeki
küçük bir köydür. Keman imalatçılarının, cam yapımcılarının ve tasarımcıların bulunduğu zarif, fakat oldukça otantik bir mekândır. Emeklilerin kâğıt oy-
nadıkları; genç insanların çeşmelerin
kenarlarında oturarak sohbet ettikleri
farklı bir atmosfere sahiptir. Eski Barselona’nın havasını solumak için küçük
sokaklarına girmekten sakın çekinmeyin! Barselona’da eğer tek bir müzeye
gidecekseniz, bu kesinlikle, sanatçının
gelişme yıllarına ve yaşadığı şehirle
olan ilişkisine ışık tutan Picasso Müzesi
olmalıdır. Gotik merkezdeki Montcada
sokağını ve burada bir müze oluşturmak için, Ortaçağ’dan kalan beş sarayın
birleştirildiğini hayal edin. Karşınızda,
sanatçısı Pablo Ruiz Picasso kadar etkileyici bir yapı yükselmektedir. Ortaçağ’da cadıların yakıldığı ve idamların
gerçekleştirildiği El Passeig del Born,
bugünlerde gece hayatının en sevilen
yeridir. Bu pasajda birçok yeni mekânın
açılmasının yanı sıra, ev yapımı kokteyllerini tadabileceğiniz Miramelindo
gibi eski barların da hâlâ durduğunu
görmek keyif vericidir.
El Raval (Barrio Chino), tamamen değişmiş bir bölgedir. Hâlâ sanatçıların ve
entelektüellerin buluştuğu, bohem bir
atmosfere sahip olan mekân, yapılaşma
çalışmaları sonucu modern bir çehre
kazanmıştır. Barselona Çağdaş Sanat
Müzesi de dahil olmak üzere birçok
müze ve sanat galerisi artık bu bölgede
bulunmaktadır. Guell adındaki sanayi
zengini bir aileye Gaudi tarafından tasarlanan Palau Guell gerçekten bir şaheserdir. Barselona’nın deniz kenarında bulunan Barceloneta, lezzetli deniz
mahsullerini bulabileceğiniz “Can Ramonet” gibi restoranları ve beş kilometre boyunca uzanan sahiliyle hafta sonu
kaçamakları için uğrak yeridir. Frank
Gehry’nin tunçtan yaptığı kocaman balina heykeli, Olimpik Liman’a geldiği5
Seyahat Rotam
Buluşma 2010/01
önünüzde yapılan şekerlemeler için
“Papabubble”, kışın sıcak çikolata içmek için “La Granja” tavsiye edilebilir.
Limana bakan güneşli terasıyla küçük
bir tapas barı olan “Bar Colombo” ve yine dışarda oturma imkânı sağlayan
“Bar Kasparo” ile “Casa Paco”, Sangria
içmek için ideal yerlerdir. 1897’de açılan Els Quatre Gats’a, yalnızca Rusinol
ve Casas gibi sanatçıların özel olarak
yaptığı resimleri ve Picasso’nun ilk ücretli işi olan mönüdeki illüstrasyonu
görmek için bile gidilebilir.
nizde sizi karşılar. Kıyı kesimindeki 60
metrelik Kristof Kolomb Heykeli de
mutlaka görülmesi gerekenler arasındadır. 1888’de meşhur kâşifin anısını
yaşatmak için, Kolomb’un Amerika’ya
ilk seyahatinden sonra İspanya’ya ayak
bastığı noktaya dikilmiştir.
Montjuic, şehrin içinde bir dağdır.
Montjuïc Kalesi, iki yüzyıl boyunca insanları baskı altında tutmak için kullanılmıştır. 19. yüzyılda anarşistler; Franco döneminde de politik suçlular burada zapt edilmiştir. 1940’da Katalonya’nın 123. Cumhurbaşkanı Lluis Companys burada idam edilmiştir. Bugünlerde ise, Franco’nun heykelini görebileceğiniz şehirdeki tek yerdir. Aynı zamanda askeri müze de burada bulunmaktadır. Joan Miró Vakfı, Barselona’daki en popüler müzelerden biridir. Josep
Lluís Sert tarafından tasarlanan bina,
yeşilliğin arasında sükûnet arayanlar
için biçilmiş kaftandır.
Hiç Durmayan Hayat
Barselona’da gece hayatı oldukça hareketlidir. Geleneksel İspanyol dansı olan
Flamingo şovlarını seyretmek için “El
Tablao de Carmen”e ve “Los Tarantos”a
gidebilirsiniz. Müzik meraklıları için altın yapraklar, kırmızı halılar ve süslü
oymalarla dekore edilmiş olan Gran Teatre del Liceu veya sadece klasik müzik
değil, caz ve dünya müziğinden de
önemli sanatçıları dinleyebileceğiniz
L’Auditori, görkemli salonlardır. Bir hayli geç yenen akşam yemeği için sabredebilen ziyaretçileri lezzetli bir mutfak
beklemektedir. Galiçya restoranı “Botafumeiro” muhteşem deniz mahsulleri
mönüsüyle, “Cinc Sentits” de Katalan
mutfağıyla, yeni tadlar keşfetmek için
gidebileceğiniz yerlerden bazılarıdır.
Ekmek üstüne bir kürdan ile tutturulan
tadımlık yiyecekler sunan Pintxo Barlar
ise tam anlamıyla bir eğlencedir. Gecenin sonunda kürdan sayısına göre hesabı ödersiniz. Şehrin tatlıcıları da hiç
kuşkusuz aklınızı çelecek. Örneğin şık
paketlerdeki çikolatalar için “Escribà”,
Allianz’la
seyahatleriniz daha
da keyifli!
Hepimiz seyahate çıkacağımız
zaman, günler öncesinden plan
yaparız. Hangi otelde kalacağımızı,
gideceğimiz yerin hava ve yol
durumunu, hangi saatte nerede
olacağımızı hatta hangi gün ne
giyeceğimize kadar tüm detayları
düşünürüz. Peki seyahatte bir sağlık
problemiyle karşılaşırsak? Bunun
önlemini şimdiden alabilir miyiz?
Allianz Seyahat Sağlık Sigortası işte
bunun için var. Seyahatte
olduğumuz dönemlerde bizi belli
risklere karşı korumak için.
Seyahate çıkmadan önce her
ayrıntıyı planlayabilmemiz için.
Seyahat Sağlık
Sigortası hangi
risklere karşı
güvence veriyor?
Seyahatiniz sırasında ani bir
hastalıkla karşı karşıya kalırsanız,
tedavi görebileceğiniz en yakın
sağlık kuruluşuna yönlendiriyor ve
masraflarınızı karşılıyor. Tedavi
bitiminde evinize naklinizi sağlıyor.
Ayrıca seyahat sırasında vefat eden
sigortalımızın nakil işlemlerini de
gerçekleştiriyor. İsterseniz kişisel
sorumluluklarınız, bagaj
kayıplarınız, kaza sonucu vefat ve
sürekli sakatlık ile kapkaç
teminatlarını da poliçenize
ekleyebilirsiniz. Aynı zamanda
yurtdışından ülkemize seyahat
edenleri de ülkemizdeki seyahatleri
boyunca sigortalıyor. Seyahat Sağlık
Sigortası ile tatiliniz sırasında
keyfinizi kaçırabilecek her türlü risk
ortadan kalkıyor. Size de
seyahatinizin tadını çıkarmak
kalıyor...
6
Buluşma 2010/01
Hobim
Hava Fotoğrafçılığı
"Paramotoru bir bavula sığdırıp istediğiniz yere taşıyabilmek ve hiç kimseye, hatta bir
piste ihtiyaç duymadan herhangi bir tarladan, plajdan kalkabilmek, yani istediğiniz yerden havalanabilmek büyük bir özgürlüktü benim için."
Yazı: Ali Kabaş
Fotoğraflar: Ali Kabaş
H
ava fotoğrafçılığım da diğer fotoğraf ilgi alanlarım gibi yaşam tarzımın bir devamı olarak gelişti. Üniversite yıllarında öğrendiğim pilotluğum sayesinde havada da yerdeki kadar rahat
hissettiğim için, helikopterle çekim
yapmaya başladım ve halen de devam
ediyorum. 2003 yılında, belli şartlarda
bana daha esneklik kazandıracak olan
paramotoru keşfettim. Eğitimimin ardından, Türkçesi “motorlu yamaç paraşütü” olan paramotorla hava çekimlerini de fotoğraf dağarcığıma ekledim.
7
Hobim
Paramotorun ne olduğuna biraz değineyim. Ölüdeniz’de görmeye alıştığımız yamaç paraşütünün pilotun sırtına pervaneli bir benzin motoru takılmış halidir. Yamaç paraşütünde tepeden uçuşa geçmek gerekirken, motorun itme gücü sayesinde paramotor ile
düz alanda koşarak kalkılabilir. Motorun gaz ayarıyla yükseklik ayarlanırken,
kanadın fren ipleriyle de sağa sola dönüşler yapılır. Diğer bütün hava araçlarından temel farkı, sabit bir kanat yapısı yerine, hız sayesinde içine önden hava dolunca aerodinamik şeklini alan
yumuşak bir kanada sahip olmasıdır.
Kanat şeklini aldıktan sonra, bir uçağın
bütün uçuş prensipleri paramotorda
da geçerlidir. Paramotorun avantajları,
nakliye kolaylığı, pilotun görüş alanının çok açık olması, birçok hava aracının uçamayacağı yerlerde ve alçak irtifada uçabilmesi, yavaş hızı ve taşıma
sırasında portatifliğidir. Dezavantajları,
kalkarken 30-40 kg.’lık bir yükü taşımak
için fiziki güç gerektirmesi, sadece iyi
havalarda kullanılabilmesi ve yumuşak
kanadının kapanma riskidir.
Paramotor kullanmak ilk bakışta kolay görünse de ciddi bir eğitim gerektirir. Pilotun, aracın sınırlarını ve becerilerini çok iyi bilmesi ve uçuş ortamını
iyi değerlendirmesi şarttır. Aksi takdirde hayati tehlikeler doğabilir. İlk başlarda ben de yerden kalkarken biraz
8
Buluşma 2010/01
zorlanıyordum. Yanıma genellikle daha
hafif ekipmanlar alıyordum. Bu yüzden
önceleri sadece uçuş tecrübesine ağırlık verdim ve zamanla daha rahat bir
şekilde çekim yapmaya başladım. Profesyonel kalitede çekimler için ciddi
konsantrasyon, soğukkanlılık, sürekli
risk analizi ve bu sırada sanatsal ve
teknik fotoğraf değerlendirmesi gerekir.
Yukarıdan bakıldığında ortaya çıkan
farklı görüntüler, hava fotoğrafçılığını
benim için cazip hale getiriyor. Son sergim, paramotorla Türkiye’de çektiğim
fotoğraflardan oluşan “Yüksek Açı” idi
(merak edenler, web sitemden izleyebilirler). Fotoğraf tekniği olarak baktığımızda, karada kullandığım yüksek çözünürlüklü dijital makinemi ve geniş
açıdan teleye kadar değişen objektifleri
uçarken de kullanıyorum. Hava fotoğrafçılığının kara fotoğrafçılığından esas
farkı, havadayken manzaranın çok hızlı
değişmesi ve bu sebeple de çok hızlı hareket etme gerekliliğidir. Konuya daha
yakın uçabilme özelliğinden dolayı, paramotorla yapılan uçuşlarda atiklik daha önem kazanır. Uçak veya helikopterde ise konuya uzaklık arttığı için, vakit
daha rahat kullanılabilir. Dijital fotoğraf
devrimi, havada etkisini, makinenin
sensör duyarlılığını ISO ayarıyla değiştirerek, hızlı değişen şartlarda istediğimiz enstantane ve diyaframı yakalamamız şeklinde gösterdi.
Fotoğrafa ilgim çocuk yaşlarda
başladı, ABD’de işletme
mühendisliği ve sanat eğitimi
aldığım yıllarda da devam etti.
Stüdyoda ve dış mekânda özel
çekimler ile stok ve video çekimleri
yapmaktayım.
Son dijital teknolojileri de çok
yakından takip ederek, fotoğrafçılık
ve dijital iş akışı dersleri
vermekteyim. İstanbul’da dört, New
York’da bir özel sergi açtım.
Fotoğraf ilgi alanlarıma sanat,
reklam, kurumsal, gezi, hava ve
sualtı dahildir. “American Society of
Picture Professionals” üyesiyim ve
Getty Images Photo Assignments
fotoğrafçısıyım.
Fotoğrafla ilgili web sitelerim:
www.alikabas.com ve
www.dpw-tr.com
Buluşma 2010/01
Hobim
Konu dijitalden açılmışken, fotoğraf
çekmeye merakın son senelerde dijital
makineler sayesinde patladığını görüyorum. Fotoğrafçılığı öğrenmek için dijital makinelerin müthiş araçlar olmasının yanı sıra, çekenlerde temel fotoğrafçılık bilgilerinin hâlâ çok eksik olduğunu görüyorum. Fotoğrafa meraklı
olup da bu konuda daha fazla bilgi almak isteyenler, internet adresinden bana ulaşabilirler. Dijital fotoğrafla beraber çok önem kazanan bir konu da, eskiden renk laboratuvarlarının yaptığı işi
artık bizim yapıyor olmamızdır. Her karedeki potansiyeli ortaya çıkarmak ve
başkaları tarafından düzgün izlenmesini sağlamak için, bilgisayar ortamında
neler yapılabildiğini bilmemiz gerekir.
Dijital fotoğraf devriminin arkasından gelen yeni devrim de DSLR makinelerle çekilebilen High Definition video’dur. Olağanüstü kalite sayesinde,
ben de artık gönül rahatlığıyla video
çekimleri ve prodüksiyon yapıyorum.
Video için öğrenilmesi gereken dijital iş
akışını da ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Şaka bir yana, dijital fotoğrafın
teknik karmaşası bir ise dijital videonun ondur. Hava videolarımı ve paramotorla uçuşu merak edenler,
www.vimeo.com/alikabas adresine göz
atabilirler.
Allianz’la güvenli bir gelecek mümkün!
İleriye dönük her hamleniz ufak tefek risklerle doludur. Geleceğinizi ve gelecek güvencenizi belirlerken,
beklentilerinizin yanıtını almak istersiniz. Ferdi Kaza Sigortası, poliçe süreniz boyunca günün her saatinde,
dünyanın neresinde olursanız olun, iradeniz dışında karşılaşacağınız kazalar sonucu uğrayabileceğiniz zararlara
karşı maddi teminat güvencesi sunan bir hizmettir.
Ferdi Kaza Sigortası’nda, Allianz sizin için çeşitli hazır teminat planları belirlemiştir. Örneğin “Sürekli Sakatlık
Teminatı”ndan yararlanırsanız, uğrayacağınız bir kaza sonucu sürekli sakat kalmanız halinde, poliçede belirtilen
limit dahilinde ve maluliyet oranlarına göre ödeme yapılmaktadır. “Vefat Teminatı”na göre, kaza sonucu
sigortalının vefatı halinde, poliçede belirtilen limit dahilinde yasal mirasçılarına veya poliçede belirtilmiş olan
kişilere tazminat ödenmektedir. “Tedavi Masrafları Teminatı”nda, uğrayacağınız bir kaza sonucu yaralanmanız
halinde, yapılacak tüm tedavi ve diğer tıbbi giderler, poliçede belirtilen limit dahilinde, poliçe kapsamına dahildir.
“Gündelik İş Görmezlik Teminatı” kapsamında ise, uğrayacağınız bir kaza sonucu geçici olarak çalışamayacak
durumda olmanız halinde, çalışamayacağınız her gün için, poliçede belirtilen limit dahilinde, tazminat
ödenmektedir. Eğer belirlenen planların dışında teminat isterseniz, Allianz yetkilileri size bu konuda yardımcı
olacaklardır.
Vergi avantajınız var mı?
Eğer ücretli çalışıyorsanız ya da beyana tâbi vergi mükellefi iseniz, Gelir Vergisi Kanunu'nun 63. ve 89. maddeleri
gereğince ödediğiniz primleri vergi matrahınızdan indirebilirsiniz. Böylece, aylık ücretinizin %5'ine ve yıllık olarak
asgari ücret tutarı kadar ödeyeceğiniz sigorta primleriniz, bulunduğunuz vergi dilimine göre, daha ilk günden size
kazanç sağlayacaktır.
9
Sağlığım
Buluşma 2010/01
Gıda’da Haute-Couture:
Organik Tarım
Organik beslenme, günümüzde herkesin merak konusu. Ülkemizde de artık organik
pazarlar açılmaya, organik ürünler satan web siteleri kurulmaya ve organik beslenmeyi
teşvik eden dernekler oluşmaya başladı. Peki, organik beslenme ne anlama geliyor ve
ne kadar mümkün? Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, bizi bu konuda aydınlatıyor.
Yazı: Uzman Diyetisyen
Selahattin Dönmez
Fotoğraf: Cenk Sönmezsoy
O
rganik besin satın almak, yediğimiz
yiyeceklerdeki tarım ilacı kalıntılarını en aza indirgemenin bir yoludur.
Bir besine organik denilebilmesi için, o
yiyecek veya içeceğin bağımsız bir kurum tarafından sertifikalı olması gerekir. İsminde “organik” kelimesinin geçebilmesi için de (“Organik Domates
Çorbası” gibi), içeriğinin en az % 95’inin
organik olması ve etiketinde hangi içeriklerin organik olmadığını söylemesi
gerekir. Bu organik olmayan içerikler
ise, sadece organik versiyonları olmadığı için kullanılabilirler.
Organik besinler organik olmayan
besinlerden daha mı sağlıklıdır?
Şu anda beslenmemizdeki tarım ilaçları ile insanlardaki sağlık sorunlarını
bağdaştıran çok az kanıt bulunmakla
beraber, hayvan sağlığına olan negatif
etkileri ile ilgili pek çok araştırma ispat
edilmiştir. Hayat boyu tarım ilacı kalıntısı yemenin bize ne gibi bir toksik etkisi olabileceğini veya çeşitli tarım ilacı
kalıntılarının nasıl karışıp bir kokteyl
etkisi yaratacağını, tam olarak bilmiyoruz. Yine de organik besin satın almak,
10
Sağlığım
Buluşma 2010/01
yediğimiz yiyeceklerdeki tarım ilacı kalıntılarını en aza indirgemenin bir yoludur.
olgunlaşan bir domates ile serada çok
hızlı yetiştirilen bir domates arasında
lezzet farkı olacaktır.
Organik besinlerde katkı maddeleri var
mıdır?
Organik ürünler nerede bulunur?
Alerjik reaksiyonlarla ilişkisi olanlar dahil olmak üzere, potansiyel olarak birçok zararlı katkı maddesinin organik
besin üretiminde kullanımı yasaktır.
Normal besinlerin işlenmesinde yüzlerce katkı maddesinin kullanımına
izin verilirken, organik yiyecek ve içeceklerde sadece 30 taneye izin verilir ve
üretici bunları ancak, ürünlerinin bu
madde olmadan üretilemeyeceğini veya muhafaza edilemeyeceğini kanıtlarsa kullanabilir.
Organik besinlerin tadı daha mı güzeldir?
Bazen, ama her zaman değil. Organik
tavuk, lezzetinde dikkati çeken bir fark
bulunan besinlerden biridir. Aynısı, organik etler için de geçerlidir. Sebze ve
meyvelerde lezzet farkı, kullanılan tohum çeşidine göre değişmektedir. Elbette, kendi doğal hızında, besin açısından zengin toprakta yetişip, güneşte
Türkiye`de organik ürün üretim ve alım
kültürü yeni yeni yaygınlaşıyor. Bu nedenle organik pazarlar da parmakla sayılacak kadar az. “Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği”nin yerel yönetimlerin işbirliğiyle açtığı % 100 Ekolojik Pazarlar, Türkiye’nin farklı şehirlerinde kurulmaya başladı. Organik ve
doğal ürünler tüketiciye, pazarlar dışında üç ayrı yoldan ulaşıyor: Ekolojik ve
organik ürün satan marketler, doğal
ürün mağazaları ve sanal mağazalar.
Eğer zamanınız kısıtlıysa ve çevrenizde
organik ürün satan bir yer yoksa, internetten organik gıda ürünleri pazarlayan sanal mağazalara ulaşabilirsiniz.
Bu mağazaların listesini öğrenmek
için, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin (www.bugday.org) ve
Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri
Derneği’nin (www.orguder.org.tr) internet sitelerini inceleyebilirsiniz.
Allianz ile sağlığınız
güvencede!
Allianz, 70’den fazla ülkedeki
geniş deneyimi, Türkiye’deki 20
yılı aşkın birikimiyle sağlığınızı
güvence altına alan her talebe
yönelik paketler sunar:
Dinamik Sağlık, Limitsiz,
Optimum, Vitamin, Aile
Hekimliği, Özel Sağlık, Vitalis,
Yurtdışı Sağlık.
Sağlığınızın bedeli var mı?
“Dünyanın 1001 türlü hali var”
diyorsanız ve gelecekteki sağlık
harcamalarınız için
endişelenmek istemiyorsanız,
Allianz güvencesi her zaman
yanınızda..
Yarınlarınız için, sevdikleriniz
ve sizin için...
11
Evim
Buluşma 2010/01
Trendler, doğadan ilham almaya
devam ediyor!
Artık evler, resim defterlerindeki gibi dört duvar ve bir çatı ile özetlenmiyor. Trendler,
evin içindeki yaşamsal fonksiyonları öne çıkartarak oluşuyor.
Yazı: Nuran Bilge
H
er yılın bir hikâyesi vardır; değişmeyen ise hayatımızda doğanın rolüdür. Sorumluluk ile farkındalığımızı
doğaya çevirdiğimizden beri, trendler
de doğanın yok oluşundan etkilenir oldu.
Trendlerin doğadan etkileniyor olması, tepkimizi gösterdiğimizin, en azından göstermeye başladığımızın işaretidir.
Doğaya odaklanan trendler taşa, toprağa, ağaca, insana, hayvana daha dikkatli bakıyorlar. Kahramanları aynı
olan değişik hikâyeler yazıyorlar...
Yaşamsal izler taşıyan her alan içinde, kendi doğamızda rahat etmek arzusu duyarız. Resim defterlerimize çizdiğimiz ilk ev duvarlar ve üçgen bir çatıdan ibaretken, şimdi ev tanımı barınmak, yaşamak gibi kelimelerin dışına
taşarak sosyal üniteler halini aldı.
Artık evler, resim defterlerindeki gibi
duvarlar ve bir çatı ile özetlenmiyor.
Trendler, evin içindeki yaşamsal fonksiyonları öne çıkartarak oluşuyor.
Zaman zaman kat kat giydirilen evler, bir süre sonra kat kat soyularak hayatı kolaylaştıran, sade ama fonksiyonel bir hale getiriliyor.
2010 Trend belirleyicileri de tam da
bunu söylüyor: Ferah ve neredeyse boş
bir mekânın tadını çıkarın! Ve de size
iki seçenek sunuyorlar: Ya sade ya da
dolu bir alan yaratın.
İster boş bir mekân ister dolu bir mekân yaratın, görevleri sadece mekânları
bölmek olmayan duvarların aslında
çok daha fazla önem taşıdığını unutmayın.
Duvarları, boya, duvar kâğıdı, duvar
stickerları, tuğla, taş veya farklı dokularla giydirebilirsiniz. Duvar stickerları,
kolay ve hızlı değişim özellikleri nedeniyle son dönemin gözde trend ürünleri halini aldı.
12
Evim
Buluşma 2010/01
Günümüzde, Vinil duvar çıkartmalarının birçok çeşidini bulmak mümkün.
Vinil duvar çıkartmalarından kuş illüstrasyonu olanları mutfağınızda,
renkli bordürleri yatak başınızda, grafik
desenlileri antrenizde, çiçek demeti veya bir ağaç görünümündekileri salonunuzda kullanabilirsiniz. Hayal gücünüzü çalıştırın; evinizde küçük dokunuşlarla farklılık yaratmak için gerekli olan
her türlü temada sticker bulabilirsiniz.
Vinil çıkartmaları düz beyaz bir duvar üzerine yapıştırabileceğiniz gibi,
trend tonlardan biri ile boyayarak renklendirdiğiniz duvarınıza da uygulayabilirsiniz.
Stickerları, duvarlardan farklı tonlarda seçebilirsiniz ya da birbirine yakın
renkleri kullanarak vurguyu azaltıp, sadece aydınlatma ile bir ambians yaratabilirsiniz. Duvar stickerını, sık sık yerini değiştirebileceğiniz bir paravan
üzerinde uygulayarak da farklılık yaratabilirsiniz. Duvarlarınıza hikâyeler yazarken, simetriden uzak durmaya gayret edin.
Trendler değişik kaynaklardan beslense de gücünü doğadan almaya devam ediyor. Doğaya gerektiği değerin
verilmesiyle birlikte, balkon ya da bahçe gibi açık mekânların dışında evlerin
içine de küçük botanik alanlar eklenmeye başlandı.
“Geçmişimizin hikâyesini de unutmayın!” diyen trendler, mevcut olanı
maziyle harmanlayarak ondan ilham
alsa bile, modern ve çağdaş çizgileri
içine katmayı da ihmal etmiyor. Ayrıca,
endüstriyel tasarımlara evde yer açmamızı da öneriyor.
Birçoğumuzun metropollerde yaşadığını düşünürsek, sakin ve huzurlu ortamlara ihtiyacımız var. Eğilimler, bu
düşünceyi Zen felsefesiyle birleştiriyor.
Yeşili 2010 trend rengi seçmelerine şaşırmamak gerek. Siyah ve beyazın hem
zıt hem de değişmez bir ikili oldukları
gerçeği, bu sezon da devam ediyor.
Trendler, bu yaz saflığı arıyor ve “Saf =
Beyaz”dır diyorlar. Beyazı tüm tonlarla
birlikte kullanabilirsiniz. Beyaza doğal
tonları (toprağın, taşın, suyu rengini)
ekleyebilirsiniz. Evde beyaz ne varsa bir
araya getirin: Ayna, abajur, heykel, çiçek… Her yer beyaz...
Bu yılda trendler, Doğu - Batı sentezi
melez tasarımlardan, köşeli hatların
yanında oryantal eklentilerden vazgeçmiyorlar. Bu nedenle olsa gerek, tasarımcılar malzeme ne olursa olsun kumaşlara tropik desenler, yapraklar ve
çiçekler eklemeyi ihmal etmiyorlar. Soğuk malzemelere yaprak şeklini vererek, kübik formlu koltukları canlı sarı
tonlarla giydirerek doğaya yaklaşıyorlar. Cam, taş, ahşap ve mermer birlikte
ya da ayrı, aynı mekânda sıkça kullanılıyorlar. Ağaç bloklar, mermer veya
camla birlikte sehpalara yeni formlar
veriyorlar.
Bu bahar yeşilin ada tonları, kumsal
beji, güneş sarısı, taşın toprağın yani
doğanın renkleri hikâyenizdeki kahramanlar olacak. Kime başrolü vereceğinize ise siz karar verin.
Evinizde gönül rahatlığıyla oturmanız dileğiyle....
Evinizde yıllar boyu daha rahat ve huzurlu yaşayabilmeniz için Allianz, Tüm Ev
Sigortasını sunuyor.
Tüm Ev Sigortası
Allianz, evinizi tehdit eden pek çok riske karşı Tüm Ev Sigortası sayesinde sizlere
uygun fiyat seçeneklerine sahip, kapsamlı bir sigorta sunuyor. Tüm Ev Sigortası,
hem ev sahipleri hem de kiracılar için yaşamlarının gereklerine ve risklerine göre
düzenlenmiştir.
Hangi riskler teminat altında?
Yangın, yıldırım, infilak, sel/su baskını, dahili su, fırtına, yer kayması, duman, kötü
niyetli hareketler ve terör gibi toplumsal olaylar, hava ve kara taşıtları çarpması,
hırsızlık, enkaz kaldırma masrafları, yakıt sızması, kira kaybı ve geçici ikametgâh
masrafları... Ayrıca, Ferdi Kaza, elektrik hasarı, kişisel eşyalar gasp, kapkaç ve/veya
yankesicilik teminatlarını da verir.
Avantajları neler?
Diyelim ki evinizde bulunan televizyonunuzun ya da müzik setinizin başına bir şey
geldi. Ya da evinizi su bastı, ses ve görüntü sisteminiz zarar gördü. Hiç dert
etmeyin çünkü belli teminatlarla kaybettiklerinizi yerine koyabilirsiniz.
Eğer kiracı iseniz, yaptırdığınız boya, badana, sabit dekorasyona gelecek hasarları
da belirli bir limitle poliçe kapsamındaki risklere karşı güvence altına alabilirsiniz.
Tüm Ev Sigortası, komşularınıza, kiracınıza veya ev sahibinize yangın, infilak,
dahili su, duman gibi risklerin verebileceği zararları da teminat altına alıyor.
Ayrıca tesisat veya elektrik problemlerinde, anahtar kaybı veya unutulması
durumunda, camcı gönderilmesi gereken hallerde ve daha pek çok hizmet için
444 45 46 numaralı çözüm hattını arayabiliyorsunuz.
13
Röportaj
Buluşma 2010/01
Bahar Korçan:
“Sigortalı olmak, geleceğe dair kaygılarımızın
olduğu bu dünyada gerçekten pozitif bir yaşam şekli
sunuyor.”
Bahar Korçan ile
kariyeri, kızı ve son
dönemdeki çalışmaları
üzerine konuştuk.
Çocukluğunuz nasıl geçti? O zamanlardan
tasarımcı olacağınızın işaretleri var mıydı?
1963'te, 21 Mart'ta doğdum. Baharın
başlangıcı olduğu için adım Bahar.
Keyifli bir çocukluktu benimki. Sanatla
uğraşan insanların çocuklukları
gerçekten önemli bence. Çünkü bu sizi
şekillendiren bir dönem.
Doğuyorsunuz ve onun üzerine
kişiliğiniz hamur gibi yoğruluyor.
Babam ve annem bu anlamda iyi birer
hamur yoğurucuydular. Kendimi hep
çok özgür hissettim. Baskısız, çok güzel
bir öğreti aldım. Bostancı'da doğdum
büyüdüm. Doğayla iç içeydik. Gözümü
açtım, tekne vardı ve deniz temizdi.
Güneş doğarken, babamla kalkan
avlamaya çıkardık.
14
Röportaj
Buluşma 2010/01
Moda tasarımcısı olmaya ne zaman karar
verdiniz?
akıp gideceğiz ya da değiştireceğiz ve
akıntıya tersten yüzeceğiz.
Ortaokul 2’de kafama koymuştum.
Ondan evvel uzun yıllar benim için en
önemli şey, İstanbul Radyosu Çocuk
Saati’ydi. Yedi yaşımdan on dört yaşıma
kadar oraya seslendirme yapmaya
gidiyordum. O zamanlar hayalim
tiyatrocu olmaktı. Amcam, mimardır.
Bir ara ona heves sardım. Sonra çok net
hatırlıyorum, Orta 2’deydim ve “Ben
moda tasarımcısı olacağım,” dedim.
İlk defa Anneler Günü vesilesiyle “Anı”
adını verdiğiniz bir takı koleksiyonu
oluşturdunuz. Nelerden ilham alarak
tasarımlarınızı gerçekleştirdiniz?
Bahar Korçan nasıl markalaştı?
İşin en başından beri, aklımda hep
kendi markamla ve İstanbul çıkışlı bir
şeyler yapmak vardı. Yani şu an olanlar
aslında sürpriz değil, bunların hepsini
ben biliyordum ve planlıyordum.
Ben de bir anneyim ve Anneler Günü
benim için çok özel bir gün. Bugün için
kalıcı bir takı koleksiyonu yaratmak
istedim. İsmini koyarken de Anneler
Günü’nün hep hatırlanması gereken
bir gün olmasından yola çıktım.
Hepimiz anneannelerimizin
televizyonlarının üzerinde veya yatak
örtülerinde bir iğne oyasına
Tasarımlarınızın en önemli özelliği nedir?
Bahar Korçan markasından aldığınız
her şey rahattır. Biter bitmez, ilk ben
denerim. İnsanın teni en güzel
aksesuvarıdır. Kıyafetinizin rahat
olması ve hava alması gerekir.
Tasarımlarınızda en çok tercih ettiğiniz
kumaşlar neler?
Her zaman doğal dokulara yer
veriyorum. Yüzde yüz kotonlar, el
dokuması ipekler ve yünler hiç
vazgeçemediklerim arasındalar. Hatta
geçen gün, yün üzerinde bir şeyler
yakıp deneme yapacağım diye az daha
zehirleniyordum.
Bize biraz 2010 yaz koleksiyonunuzun
felsefesinden bahsedebilir misiniz?
Akıp giden bu yaşam döngüsünde,
seçimlerimizin sonucu olarak
geldiğimiz nokta işte tam da bu
soluduğumuz andır. Bu zaman
noktasında, tüm insanlık olarak ya bize
öğretilenleri sorgusuz sualsiz
kabulleniyoruz ya da değiştiriyoruz.
Daha doğmadan bize yüklenenleri bir
düşünün. Etrafınıza bir bakın, insanlık
hâlâ savaşıyor. En çok da güç için. En
içimi burkan da seyirci olmak bir
şekilde. Seyirci bırakılmayı seçmemeye
karar verdim kendimce. İşte, “Kabullen
ya da Değiştir” bu noktadan hareketle
doğdu. Ya bu hayatı kabulleneceğiz ve
15
Röportaj
Buluşma 2010/01
Moda hayatına Vakko’da başladı.
1992 yılından bugüne kadar,
Dusseldorf, Paris, New York gibi
moda başkentlerinde birçok
koleksiyona imza attı ve bu
koleksiyonlar ile hem yurtiçinde
hem yurtdışında birçok önemli
ödül kazandı. Kendi
koleksiyonları dışında Türkiye’de
birçok ünlü sanatçıya kostüm ve
imaj danışmanlığı yaptı. TGSD
(Türkiye Giyim Sanayicileri
Derneği)’nin yönetim kuruluna
seçilen ilk moda tasarımcısı
oldu. Türkiye’nin moda
konusundaki ilk sivil toplum
kuruluşu olan Moda
Tasarımcıları Derneği’nin
kurucu başkanlığına seçildi.
Hazırladığı bütün
koleksiyonlarını, benimsediği ve
inandığı felsefeler üzerinde
geliştirip tasarlayan Bahar
Korçan, 2009 yılından itibaren
Galata semtinde açmış olduğu
yeni mağazasında tasarım
serüvenine devam etmektedir.
rastlamışızdır. İğne oyası el emeğini,
sabrı, sevgiyi ve annemizin sıcaklığını
akla getirir. Bu yüzden de anılarımızda
çok özel bir yeri olan iğne oyası
motifinden yararlanmak istedim.
Ayrıca dantel, pırlanta, altın ve saten
gibi farklı malzemeleri bir arada
kullandım. Bunun yanı sıra, melek
kanatlarına ve melek figürlerine de yer
verdim. Masalsı ve romantik bir
koleksiyon oldu.
Başarılı bir iş kadını ve kızınıza çok düşkün
bir annesiniz. Bu yoğunluğun içinde
kızınızla ilişkinizi nasıl dengeliyorsunuz?
Lal ile anne kızdan çok bir arkadaş
ilişkimiz var. Oturup saatlerce sohbet
etmeyi çok seviyoruz. Lal, beni her şeyi
paylaşabileceği bir dost olarak görüyor.
16
Hatta geçen gün yemekte Lal’e, “Tabii
insan yaşadıkça değişiyor, olgunlaşıyor.
Ben de olgunlaştım,” dedim. O ise,
“Anne, sen mi? Sen hayatımda
gördüğüm en yaramaz annesin,” dedi.
İşimde de birçok konuyu ona
danışıyorum. Örneğin, son
koleksiyonumda onun desenlerini
kullandım. Lal hayatımın en önemli
parçası.
Çocuğunuzun geleceğini
düşündüğünüzde belirsizlik duygusu size
korku veriyor mu? Onun hayatını güvence
altına almak için ne gibi yöntemler
izliyorsunuz? Örneğin, çocuklar için
ödenen primlerin her yıl elde edilen kâr
paylarıyla artarak yatırıma dönüştüğü
“Allianz Büyüyen Çocuk Sigortası”
hakkındaki fikirleriniz neleredir?
Her anne gibi çocuğumun geleceği ile
ilgili bazen korku dolu belirsizlik,
bazen umut dolu hayallerle karışık bir
his bulutunun içine giriyorum. Tabii ki
sigorta, geleceğe dair kaygılarımızın
olduğu bu dünyada gerçekten pozitif
bir yaşam şekli. Bence çok gerekli.
Son olarak, hiç “Bahar Korçan” markası ile
“Bahar” arasında kaldığınızı hissediyor
musunuz?
O bence çok önemli bir denge. Ama ben
ikisini baştan beri ayırdım. Aynaya
baktığım zaman sadece Bahar'ı
görüyorum. Ve Bahar çok komik, çok
sakar, muziplikleri olan, özünde çok saf
biri. Herhalde aynaya baktığımda
“Bahar Korçan” markasını görsem,
felaket biri olurdum. Ve bu marka da
bu kadar samimi olmayabilirdi.
Gurme
Buluşma 2010/01
Şarap sofraya değer
katar…
Yazı: Aydan Üstkanat
A
ta içeceğimiz her nedense rakı gibi
algılanır. Rakı, özellikle yakın tarihimizde ve tabii günümüzde Türk yemek
kültüründe önemli ve çokça tercih edilen bir sofra içeceğidir. Fakat sanılanın
aksine, Osmanlı sarayında şarap en
sükseli ve en beğenilen içecekti...
Yiyeceklerin lezzeti elbette önemlidir
ama her yemeğin yanında ona yakışan
içeceklerin olması da ona artı bir değer
katar. Yemeğe eşlik eden içecekler en az
yemeğin lezzeti kadar önemlidir. Yiyeceğine göre yanında ona eşlik etmesi
için bir çok alkollü-alkolsüz içecek tercih edebilirsiniz. Ama, bana soracak
olursanız bir yemeği en iyi tamamlayan şey doğru seçilmiş bir şaraptır! Soğutulmuş bir lal ile akşamüzeri keyfi
yapabilir; ısısı 18 derecede sabitlenmiş
genç ama dolgun gövdeli bir sofra şarabı ile fırından yeni çıkmış bir köy ekmeği, biraz ayva preserve ve parmesanla
müthiş bir lezzet yakalayabilirsiniz.
Son olarak, buz gibi bir köpüklü şarap
ve enfes bir çikolatalı türüfle de geceyi
noktalayabilirsiniz… Aperatiflerden daha çok tat almak için altın anahtar
‘doğru şarabı” bulmaktır.
Üzümden şaraba giden yol...
İyi bir şarap için üç ana şey önemlidir: Üzüm çeşidi, toprak ve fermantasyon! Mantık olarak üzümün şarap ol-
ması için geçirdiği işlemler şarabın kalitesini ve lezzetini belirler. Fermante
etmek (mayalamak) kısaca bir ürünün,
belli sürelerde ve belli oda sıcaklıklarında bekletilerek bazı mikroorganizmalar aracılığı ile yapısını değiştirmektir. Basit gibidir ancak oluşumunda
mikroorganizmaların çalışma süresi,
yani “zamanlama” oldukça hassas bir
iştir ve bu anlamda da bir hayli zordur.
Üzüm suyunu fermante etmek için bir
kapta kapağı açık olarak beklemeye
alırsanız, elde edeceğiniz şey sadece
‘sirke’ olacaktır. Alkol fermantasyonu
üzüm suyunun hiçbir şekilde hava almadan, tamamen kapalı olarak ve de
biraz karmaşık aşamalarla mayalanması ile sağlanır. Üzüm suyunun şarap
17
Gurme
haline dönüşebilmesi için bambaşka
mikroorganizmaların devreye girmesi
gerekir. Ağzı kapalı olarak, sabit ısıda
ve ışıksız ortamda bekletilmesi önemlidir. Bu bekleme ile alkol oluşumu tamamlanan üzüm suyu şarap haline gelir ama içindeki gazdan ve tortulardan
tamamen arınması için ‘olgunlaşma’
dönemi denilen bir devreye girmesi lazımdır. Benim birkaç satırda anlattığım
bu süreç kimi genç şarap için bir kaç
ay, kimi yıllanmış şarap içinse upuzun
süreler demektir. Ve işte bu süreç de
üzüm suyunun şarap haline dönüşmesini sağlar.
Şarap Seçerken
Bir yemek için şarap seçerken, sofrada hangi et-balık olduğundan, kişisel
zevklerinize ve hatta bütçenize kadar
bir çok şey önemlidir. Ama temel olarak, başlangıç genellikle genç şaraplarla yapılır ve olgun şaraplarla son bulur.
Bu da tam olarak şu anlama gelir: aperatifler ve ana yemeklerle farklı farklı
şarapları tüketmek doğrudur. Mutlaka
bir tek cins ve marka şarapla yemeğe
başlayıp bitirmek zorunlu değildir. Tam
tersine, lezzet ögesiyle keyif almak istediğiniz bir sofrada hemen her tadımlık
yemek için farklı marka ve çeşitte şarap
tüketmek en doğrusudur. İyi cins şaraplarınızı ise sakın karmaşık yemeklerle servis etmeyin! Bu, onun lezzetine
gölge düşürecektir. Yine de tüm bunlara karşın, yemeğin başlangıcından sonuna kadar tek bir şarap çeşidi tercih
etmek isterseniz, orta kalitede ve hafif
aromalı bir sofra şarabını seçebilirsiniz.
Peynirler: Sert aromalı, dinlenmiş peynirler için (parmesan, tüm bekletilmiş
fransız peynirleri veya manchego gibi),
Beyaz yumuşak, tatlı veya aromalı gövdeli kırmızı şaraplar. Hafif yapıda taze
peynirler için (keçi peyniri, ricotta, dil
peyniri gibi...), Beyaz sek, Rose sek ve
hafif kırmızı şaraplar.
Başlangıç yemekleri - Aperatifler: Rose,
Beyaz sek, Kırmızı aromalı hafif
şaraplar.
Balık, deniz ürünleri ve beyaz et: Rose
sek, Beyaz sek, yumuşak veya tatlı
şaraplar.
Yağlı etler ve şarküteri: Beyaz yumuşak,
şampanya.
Kırmızı et: Gövdeli veya orta kuvvette
kırmızı şaraplar.
18
Buluşma 2010/01
Şarap servisinde dikkat edilmesi gerekenler:
Beyaz şarap veya şampanya ikram ederken, mutlaka sofrada buz
kovanız olsun.
Kırmızı hafif şarapların 12 ile 14 derece arası, gövdeli olanların ise 12
ile 18 derece arası soğutularak servis edilmesi gerekir.
Özellikle beyaz şarap servis ederken, asla yarım hatta bir parça şarap
kalmış bardağa ekleme yapılmamalıdır. Bu, yeni servis edilecek şarabın
ısısını hemen etkiler.
Kırmızı şarabın servisten önce mutlaka bir miktar havalanması gerekir.
Ancak şişenin mantarını açmak, bu havalanmaya şişenin yapısı
itibariyle izin vermez. Bu yüzden, sofraya oturmadan yarım saat kadar
önce mutlaka geniş ağızlı bir karafa aktarılmalıdır.
Şirket Haberleri
Buluşma 2010/01
Allianz Group’un üst yönetimi
İstanbul’da buluştu
Allianz Group’un 70 ülkeden 240 kişilik
üst düzey yönetim ekibi, 24–26 Mart
tarihleri arasında Türkiye’de
düzenlenen Allianz International (AZI)
2010 Toplantısı’nda bir araya geldi.
Allianz SE Yönetim Kurulu Başkanı ve
CEO’su Michael Diekmann ve Allianz SE
Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa
Başkanı Enrico Cucchiani’nin de
aralarında bulunduğu üst düzey
yöneticiler, Allianz’ın 2009 yılı verilerini
değerlendirerek 2010 yılına projeksiyon
tutmak için 24–26 Mart tarihleri
arasında Çırağan Palace Kempinski’de
bir araya geldi.
Allianz Turkiye CEO’su George D.
Sartorel, toplantıyla ilgili yaptığı
değerlendirmede, “Her yıl Almanya’da
yapılan AZI toplantısı bu yıl İstanbul’da
gerçekleştirildi. Toplantı için
İstanbul’un seçilmesi Allianz Group’un
Türkiye operasyonuna verdiği önemi
bir kez daha vurguluyor. Türkiye
gelecek dönemde sigorta bilincinin
gelişmesiyle birlikte yüksek potansiyele
sahip önemli ülkeler arasında yer
alıyor. Yüksek ekonomik potansiyeli,
düşük sigorta penetrasyonu, genç ve
dinamik nüfusu ile Türkiye, Allianz
Group’un yakından takip ettiği son
derece önemli bir pazar. Bu nedenlerle
Allianz Group, Türkiye'ye yatırım
yapıyor,” diyerek, grup için Türkiye’nin
önemine dikkat çekti.
konusunda yüksek bir itibarı vardır.
Gerçekten de bu bağlamda itibarımız
bugün finansal kriz öncesine göre çok
daha yükselmiş durumda,” diyerek son
gelişmeleri analiz etti ve geleceğe dair
durum değerlendirmesi yaptı.
AZI Toplantısı’nın sonunda, Allianz SE
Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su
Michael Diekmann “Allianz olarak
global göstergelere baktığımızda,
içinde bulunduğumuz ortamın bize
güçlü yönlerimizi kullanabilmemiz için
ekstra fırsatlar sunduğunu görüyoruz.
2008 ve 2009 yılları sonuçları iş
modelimizin temellerinin sağlam
olduğunu teyit ediyor. Pazarda oluşan
herhangi bir değişiklik ile baş edebiliriz
ve müşterilerimiz için öngörülemez
olayların finansal etkilerini hafifletme
gücüne sahibiz. Allianz topluluğunun
kriz ile baş ederken, durumu eskiden
olduğu gibi iyi haline getirme
19
Şirket Haberleri
Buluşma 2010/01
Hollywood ve Bollywood filmleri de Allianz güvencesinde
Allianz
Sevgililer Günü'ne
özel kampanya yaptı
Sevdiğinize Allianz ile geleceğini
hediye edin...
Sevgililer Günü’nde sevdiklerinin
geleceğini güvence altına almak ve
birikimlerini en kârlı şekilde
değerlendirmek isteyenler için
gerçekleştirilen kampanyada,
150 TL üzerinde aylık katkı payı ile
Bireysel Emeklilik Sistemi’ne dahil
olan katılımcılara 50 TL’lik katkı
payı hediye edildi. Allianz BES
EKSTRA Kampanyası, 4–15 Şubat
2010 tarihleri arasında
gerçekleştirildi.
Allianz, Paralimpik Kış
Oyunları’na katılan
engelli sporcuları
destekliyor
Uluslararası Paralimpik
Komitesi’nde “Altın Patron”
sıfatıyla yer alan Allianz, 2006
yılından bu yana Paralimpik
atletlerin olimpiyatlar için en iyi
şekilde hazırlanması amacıyla
profesyonel eğitimlerini
alabilmelerine yardımcı oluyor.
Allianz sponsorluğunda bu yıl
12–21 Mart tarihlerinde
Kanada’nın Vancouver kentinde
gerçekleştirilmiş olan Paralimpik
Kış Oyunları’nda atletler, kros
kayak, biatlon, buz hokeyi ve
tekerlekli sandalyede curling
alanlarında yarıştılar.
20
Sette çıkacak bir yangın ya da başrol oyuncusunun rahatsızlığı kimi zaman film
projesini uzun süreli aksatabildiği gibi büyük finansal kayıplara da sebep oluyor.
Bu kayıpların en aza indirgenmesi için bir film projesinin sigortasının henüz
prodüksiyon başlamadan yapılması, filmin potansiyel risklerinin önceden
değerlendirilip, sigortanın aktif hale getirilmesi gerekiyor. Oyuncular ve film
ekipleri, film makaraları ve negatifleri, ekipmanlar ve kostümler dahil olmak üzere
tüm set Allianz tarafından güvence altına alınıyor. Dünya sigorta devi Allianz aynı
zamanda çekim sırasında zarar görebilecek üçüncü şahısları da sigortalıyor.
Allianz’ın 2009 yılında sigortaladığı Hollywood yapımları arasında Melekler ve
Şeytanlar, 2012, Bruno, Morganlar Nerede?, Matrak Adamlar, Harry Potter ve Melez
Prens, Soysuzlar Çetesi, İlişki Durumu: Karmaşık, Nine, Halk Düşmanları, Sherlock
Holmes, Terminatör 4, Kurtuluş, Alacakaranlık, Yeni Ay gibi dünyaca ünlü filmler
bulunuyor.
En iyi Bollywood yapımları arasında gösterilen 2009 yılının Hindistan Oscar adayı
“Tare Zameen Par” ve 2006 yılında En İyi Kısa Film Oscarı’nı kazanan “Küçük
Terörist” de Allianz tarafından sigortalanan filmler arasında yer alıyor.
Allianz’dan Büyüyen Çocuk Kampanyası
23 Nisan’da çocuğunuza geleceğini hediye edin
Allianz Büyüyen Çocuk Sigortası, çocuklara 18 ile 25 yaşları arasında güvence
sağlayan bir sistemdir. Belirlenen dönemler içerisinde çocuklar için ödenen
primler, seçilen süre kadar birikir ve her yıl elde edilen kâr paylarıyla artarak
yatırıma dönüşür. Sigorta süresinin sonunda elde edilen birikim, çocuğa toplu
olarak ödenebilir veya isteğe göre 5 ya da 10 yıl süreyle her yıl artan bir maaş
bağlanabilir.
Üstelik Allianz 1–30 Nisan tarihleri arasında çocuklarını birikimleriyle beraber
büyütmek isteyenlere özel bir kampanya da düzenledi. Kampanya dahilinde
Büyüyen Çocuk Poliçeleri’nin 250 TL’ye kadar olan 2. taksit tutarını Allianz üstlendi.
Buluşma 2010/01
Şirket Haberleri
Allianz'dan en avantajlı sağlık sigortası; Dinamik Sağlık Sigortası
Dünyanın en büyük sigorta şirketi Allianz, yeni sağlık paketi ile 6 – 44 yaş arası bireylerin sağlık sigortası yaptırabilmesine
olanak sağlıyor. Sektördeki en ekonomik ve en geniş teminatlı sağlık sigortası olma özelliğini taşıyan Dinamik Sağlık
Sigortası’nda limitsiz doğum, sınırsız ve % 100 ödemeli yatarak tedavi teminatları yer alıyor. Ek prim uygulaması
yapılmadan anlaşmalı spor merkezleri, diş klinikleri ve optik mağazalarında % 50’ye varan indirim fırsatları bulunuyor.
Allianz, bu paketle aynı zamanda 6–18 yaş arası çocuklar için tek başlarına sigortalanabilme imkânı sunuyor. Ayrıca
Allianz, Haziran ayı sonuna kadar bu sigortaya sahip olanlara, özel bir kampanya ile 250 TL limit ile ayakta tedavi teminatı hediye ediyor.
Türkiye nüfusunun sadece % 2’sinin özel sağlık sigortası var!
Allianz Sigorta A.Ş. Genel Müdürü Arif Aytekin, müşteri ihtiyaçlarına odaklanarak beklentiler doğrultusunda Dinamik
Sağlık Sigortası ürününü geliştirdiklerini belirtiyor. Aytekin, “Olası sağlık sorunlarına kapsamlı çözüm getiren sağlık sigortaları, kişinin sağlığını güvence altına alır. Ancak Türkiye nüfusunun sadece % 2’sinin özel sağlık sigortası bulunuyor.
Biz de dünyanın en büyük sigorta şirketi olarak Türk halkına, en uygun fiyatlarla en geniş teminatlı sağlık sigortasını
sunuyoruz,” diyerek Dinamik Sağlık Sigortası’nı özetliyor.
Allianz’lı tekneler güvene
yelken açıyor
Dünyanın en büyük sigorta şirketi olan
Allianz, kürsel deneyimi ve yerel
uzmanlığıyla yat sigortalarında farkını
ortaya koyuyor. Yat sigortalarında
%24.3’lük payla adetsel anlamda sektör
lideri olan Allianz, Marmaris
Uluslararası Yarış Haftası ve Bodrum
Açık Deniz Yat Kulübü gibi deniz
tutkunlarını buluşturan
organizasyonların sponsorluğunu
üstleniyor, ayrıca tekne sigortaları
hakkında bilgilendirici çalışmalar
yapıyor.
Yat sigortalarında sektör lideri olan
Allianz, tüm deneyimi ve uzmanlığıyla
tekneleri denizde ve karada en geniş
risk skalasında güvence altına alıyor.
Allianz Yat Sigortası, kaza durumunda
üçüncü şahıslara karşı doğabilecek
hukuki sorumlulukları (yatınızın
çarpıştığı tekne veya üzerindeki mala
gelebilecek kayıp ve hasarlar gibi)
teminat altına alıyor. Ödenmek
zorunda olan bazı hukuki savunma
masrafları bile, Allianz’ın yazılı ön
onayıyla teminata dahil edilebiliyor.
Sorumlu bulunulmayan hallerde,
enkazın çıkarılmasına ilişkin tüm
masraflar yine sigorta kapsamında.
Sigortaya, yatın gövdesinin yanı sıra
poliçede belirtilmeleri koşuluyla
makineleri, servis botları ve yatla
birlikte alınıp satılan donanım ve
ekipman da dahil ediliyor.
21
Eğlence
Soldan sağa
1. Bir tür şekerleme… Dört tarafı suyla
çevrili kara parçası
2. Yazı hokkası… Tembellik
3. Güzel, latif… Metal olmayan elementler
4. Tok olmayan… Bir renk… Bütün, eksiksiz
5. Telden, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış, genellikle taşınabilir koyacak…
Sıvacıların kullandığı alet
6. Afrika’da bir ülke… Nikel’in kısaltması
7. Bal konulan tekne… Eskiden çıkan
bir gazete… Eski dilde olumsuzluk bildiren bir ön ek
8. Kiraya verilerek gelir getiren mülk…
Kuruyup dökülen ağaç yaprağı
9. Konya’da bir baraj… Kötü bir malı
satma
10. Mitolojide savaş tanrısı… Arzu,
emel… yergi
11. Yas… Bir çiçek adı
12. Bir binek hayvanı… Rekaket
22
Buluşma 2010/01
Yukarıdan aşağıya
1. Kesin yargı… Bir tür küçük kavun
2. Gaye, emel… Bir şarkıda tekrarlanan
parça
3. Avrupa’da bir nehir… Yetme, kâfi
gelme
4. Üzeri siperli masa lambası… İçine
su veya başka bir içki karıştırılmamış
içki
5. Eski dilde su… Labada… Kuzu sesi
6. Raflı, kapaksız, taşınabilir dolap…
Caddelere kurulan süslü kemer
7. Mikroskop camı… Satrançta bir taş
8. Aygıt, araç… Noksan, eksik
9. Seyrek dokunmuş, delikli kumaş…
Vietnam krallık hanedanı
10. Tayin… Divan şiirinde bir nazım türü
11. Lale hakkında yazılan kitap ya da
risale
12. En kısa zaman dilimi… Bir yüzeyi
mala sürerek düzeltmek.

Benzer belgeler

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb Sevgili Buluşma Okuyucuları, Buluşma dergimizin bir sayısında daha sizlerle bir araya geldiğim için yine çok mutluyum. Ancak bu, Buluşma üzerinden kuracağımız son iletişim olacağı için bir yandan d...

Detaylı

Buluşma Dergisi, Sayı 29, 3 Mb

Buluşma Dergisi, Sayı 29, 3 Mb onun için o kadar büyük bir saplantıya dönüşmüştür ki, başka hiçbir şeyle ilgilenmemiş ve evini de çalışma yerine taşımıştır. Gaudi’nin 1926’daki ölümü ve ardından 1936’da gelen iç savaşla kesintiy...

Detaylı