orman köylüleri ve işçiler için sürdürebilir orman yönetiminin

Transkript

orman köylüleri ve işçiler için sürdürebilir orman yönetiminin
ORMAN KÖYLÜLERİ VE İŞÇİLER İÇİN
SÜRDÜREBİLİR ORMAN YÖNETİMİNİN UYGULANMASI İÇİN
MESLEKİ EĞİTİMİ MODÜLÜ
www.forestvet.net
Bulgarıa Forest
Management Project
ORMAN KÖYLÜLERİ VE İŞÇİLER İÇİN
SÜRDÜREBİLİR ORMAN YÖNETİMİNİN UYGULANMASI İÇİN MESLEKİ EĞİTİMİ MODÜLÜ
FORESTVET
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü
Kastamonu Regional Directorate of Forestry
Saraçlar Mahallesi Halime Çavuş Caddesi No: 5 Kastamonu - Türkiye
Tel: 0366 214 60 26
www.kastamonuobm.ogm.gov.tr
Bu kitap 2013-1-TR1-LEO05- 47503 nolu FORESTVET adlı proje kapsamında
hazırlanmış ve Avrupa Birliği tarafından fonlanmıştır. Hiçbir durumda Avrupa
Birliği’nin veya Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi BaşkanlığıTürk Ulusal Ajansı görüşlerini yansıtmaz.
This book has been prepared within the scope of FORESTVET Project numbered
as 2013-1-TR1-LEO05-47503 and granted by European Union. The contect does
not reflect the views of European Union or Center for European Union Education
and Youth Programmes-Turkish National Agency in any case.
Kastamonu - 2015
Editör / Editor: Prof. Dr. Sezgin AYAN
Kastamonu Üniversitesi
Kastamonu Universty
Proje Ortakları Project Partners
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü
Kastamonu Regional Directorate of Forestry
Adem GENÇ
İsmail ÇETİN
Sofya Orman Üniversitesi
University of Forestry Sofia
Prof. Dr. Veselin BREZIN
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
Kastamonu University Faculty of Forestry
Prof. Dr. Temel SARIYILDIZ
BPM Uluslarası Proje Yönetimi ve Danışmanlık
BPM International Project Management & Consultancy
Mehmet DEMİRTAŞ
Taşköprü Tarım Hayvancılık Balıkçılık ve Kültürel Değerleri Yaşatma Derneği
Taşköprü Agriculture, Livestock, Fisheries and Society for the Protection of Cultural Values
Rıdvan GENÇ
Collegium Balticum Szczecinska Szkola Wyzsza
Barbara KUSIAK
Slovenya Orman Genel Müdürlüğü
Slovenia Forest Service
Andrej BREZNIKAR
Katalonya Orman Birimleri Merkezi
Centre Tecnologic Forestal De Catalunya
Rosa M. RICART
Fotoğraflar Photos
Rüknettin TEKDEMİR
Tasarım ve Baskı Design and Printing by
Can Akbaş Tasarım Stüdyosu
0312 467 84 04
Önsöz
Ormancılıkta sürdürülebilirlik kavramı, özellikle 20. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan çevre sorunlarıyla birlikte önem kazanmaya başladı. Hızlı kalkınma ve sanayileşmenin getirdiği sorunların bertaraf edilmesi, en azından etkilerinin azaltılmasına yönelik arayışların sonucu olarak ortaya çıkan “Sürdürülebilir Orman Yönetimi”, Orman Genel Müdürlüğümüzce de yönetim süreçlerine dahil edildi. Bu doğrultuda Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kriter ve Göstergeleri” hazırlandı. Genel Müdürlüğümüzün talimatları doğrultusunda Bölge Müdürlüğümüze bağlı işletme müdürlüklerinde 2012 yılında başlatılan sertifikasyon çalışmaları sırasında gerek idari ve teknik karar verici konumunda görev yapan kurum personelimizin gerekse ormancılık çalışmalarında görev alan işçi ve köylülerimizin Sürdürülebilir Orman Yönetimi(SOY) ile ilgili yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığının ortaya çıkmasıyla bir eğitim modülüne olan ihtiyaç belirginleşti. Bu amaçla Bölge Müdürlüğümüz koordinatörlüğünde, 5 ülkeden 8 kurumun katılımıyla hazırlanan projenin AB fonlarından 216.369 Euro’luk hibe destek almasıyla “Sürdürülebilir Orman Yönetimi Mesleki Eğitim Modüllerinin Geliştirilmesi Projesi” çalışmaları başlatıldı. Proje ile hem mühendisler hem de işçi ve köylüler için sürdürülebilir orman yönetimi eğitim modüllerinin yanı sıra yine Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesince de orman ve orman endüstri mühendisleri için “Mesleki İngilizce Eğitim Seti” hazırlandı. Bu projenin gerçekleşmesinde bizden desteğini esirgemeyen Genel Müdürlüğümüze, projenin her aşamasında görev alan paydaşlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hazırlanan eğitim modüllerinin ve tüm proje çıktılarının hayırlı olmasını diliyorum. Hüseyin DİNÇER
Kastamonu Orman Bölge Müdürü
Eylül 2015
GİRİŞ Ormanlar, yeryüzündeki en önemli ekosistemlerinden biridir. Ormancılık alanı ise ormanlardan aynı anda hem maddi hem de manevi faydalar sağlarken bu değer biçilemez eko sistemin korunmasında önemli rol oynar. Sürdürülebilir orman yönetimi (SOY) ormanların dikkatli bir şekilde korunmasını ve yaşam şekilleri çeşitliliğinin ve gerek günümüzde gerek gelecekte içerisinde barındırdığı ilişkilerin sürdürülmesini esas alan ilkelerden meydana gelmektedir. SOY, toplumun farklı orman ürünlerine ve sağladığı faydalara her geçen gün daha fazla gösterdiği talep ile ormanların canlılığının, sağlığının ve çeşitliliğinin korunması arasındaki dengeyi koruyor. Bu denge, ormanların korunması ve geçim kaynağı orman olan kişilerin refahının sağlanması açısından son derece büyük önem arz ediyor. Sürdürülebilirlik olgusu orman yönetimi kavramı olarak ilk kez 300 yıl önce Alman Hans Carl Carlowitz’in kaleme aldığı Sylvicultura oeconomica (1713) isimli kitabında kullanılmıştı. Yazarın yaptığı sürdürülebilirlik tanımı kadar geliştirilerek genişletilmesiyle birlikte günümüzde çok çeşitli orman fonksiyonlarının tamamını içerir bir kavram olmuştur. Doğa ve birden fazla fonksiyonu olan orman yönetimine ilişkin sürdürülebilirlik görevinin ne kadar karmaşık olduğu orman müdürlerinden orman işçilerine ve orman köylülerine kadar uzanan orman yönetimi zincirinde yer alan tüm aktörler arasında geniş çapta yaygınlaştırılmış engin bilgi sahip oldukça anlaşılmaktadır. Farklı ölçeklerde ormancılık alanında bilgi transferi yapılırken çok ciddi kapasite problemleri ile karşılaşılmaktadır. Kullanıcı dostu bilgilerin sağlanması ve geliştirilmesi; bir orman kurumunun, bir orman idaresinin ve hatta bir ülkenin tek başına sahip olacağı kapasitenin çok üstündedir. Sinerjilerin oluşturulması ve uzman bilginin paylaşılması için mevcut bilgilerin esas alınması ve bu bilgilerin ulus ötesi ortak etkinlikler kapsamında yaygınlaştırılması gereklidir. ForestVET: ‘Ormanda SOY: sürdürülebilir orman yönetiminin uygulanması için mesleki eğitim modüllerinin geliştirilmesi’ isimli proje; LLP – Leonardo da Vinci (Yeniliğin Aktarımı) programı tarafından desteklenen bir proje olup 5 ülkeden 8 ortağın ortaklaşa yürüttüğü bir girişimdir ve yeni bilgilerin, özelde Türkiye’de Kastamonu bölgesinde ve geniş çapta sürdürülebilir yaklaşıma dayalı orman yönetim politikası olan diğer ülkelerde orman uygulayıcıları için eğitim modüllerinin ve materyallerinin sağlanmasını kolaylaştırmaktadır. Her bir öğrenme sürecinin ve bilgi aktarımının çok iyi tanımlanmış yapısı vardır. Bu proje, eğitim ihtiyaçlarının değerlendirilmesi ile başlar, eğitim hedeflerinin tanımlanması, eğitim materyallerinin geliştirilmesi, öğrenme yöntemlerinin tanımlanması, eğitimin uygulanması ve eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi ile devam eder. Bilgi aktarımındaki bu aşamalar ayrıca ForestVET projesinde de yürütülmektedir. Eğitim metodolojisinin ve materyallerinin geliştirilmesi, çok iyi hazırlanmış ve daha önceden test edilmiş çözümlerle birlikte son ForestVET eğitim çıktılarını desteklemek üzere daha önceden yapılmış VETWOOD ve PAWS-­‐MED isimli iki adet LLP Laonardo da Vinci projelerini esas alınmaktadır. Eğitim programlarının ve materyallerinin eğitim alanındaki aktörler ile kurulan yakın ilişkiler ile geliştirilmesi gereklidir: kaynak olarak üniversiteler ve orman araştırma kurumları ve bilginin son kullanıcıları olan orman uygulayıcıları. Üniversitelerden, liselerden, yetişkin eğitimi sağlayıcılarından ve araştırma kurumlarından alınan bilgilerin ulusal ve bölgesel orman hizmetlerine, yerel topluluklara ve proje / IT yönetim ekiplerine aktarılmasına tüm paydaşları dahil eden ForestVET proje ortaklarının geliştirdiği ortak eğitim ve metodoloji SFM eğitim modüllerinin ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde geliştirilmesine katkıda bulundu. Günümüzde ormanları ve orman ekosistemi yönetimini etkileyen (şehirleşme, iklim değişikliği, doğal tehlikeler, yeni talepler…) çeşitli güçlüklerin olduğu göz önünde bulundurulduğunda ormancılık alanında profesyonel yeterliliğin arttırılmasına daha da çok ihtiyaç vardır. ForestVET projesi kapsamında meydana getirilen bilgi aktarımı yapısı ve eğitim modülleri, sürdürülebilir orman yönetimi alanında sahip olunan profesyonel bilgiye ve karar destek sistemine önemli ve kapsamlı katkılar sağlayacaktır. Andrej Breznikar, Slovenya Orman Servisi İçindekiler 1. ORMAN KAYNAKLARI 1.1. Orman Planlama 1.1.1. Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramları 1.1.2. Ormanların Planlanmasının SOY’ne Katkısı 1.1.3. Ormanların Fonksiyonlarına Göre Planlamasının Önemi 1.2. Orman Alanları 1.2.1. Ormansızlaşmanın SOY’ne Etkisi 1.3. Biyokütle, Dikilen Servet, Artım 1.3.1. Servet ve Artım Kavramı 1.4. Yaş-­‐Çap Sınıfları 1.4.1. Yaş ve Çap Sınıfları Kavramı 1.5. Karbon Stoku 1.5.1. Karbon Stoku Kavramı 1.5.2. Karbon Stokunun İklim Değişikliğine Etkisi 2. ORMAN EKOSİSTEMLERDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA VE GELİŞİM 2.1. Orman Ekosistemleri 2.1.1. Yetişme Ortamı ve Biyoçeşitlilik 2.1.2. Ağaç Türleri Kompozisyonu 2.1.3. Ormanların Parçalanmasın Etkileri 2.1.4 Orman İçi Açıklıkların Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.1.5. Orman İçi Sulak Alanların Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.2. Doğal Gençleştirme, Ağaçlandırma, Rehabilitasyon ve Restorasyon 2.2.1. Doğal Gençleştirmenin Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.2.2. Yapay Gençleştirmenin Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.2.3. Degrede Orman Alanlarının Rehabilitasyon ve Restorasyonunun Önemi 2.3. Doğallık 2.3.1. Doğaya Yakın Ormancılığın Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.4 Dikili Kuru 2.4.1. Dikili Kuruların/Ölü Ağaçların Biyoçeşitliliğe Etkisi 2.5 Tehdit Altındaki Türler, Habitatlar 2.5.1. Tehdit Altındaki Türlerin Önemi ve Korunması Gerekliliği 3. ORMAN EKOSİSTEMİNİN SAĞLIK ve CANLILIĞININ KORUNMASI 3.1. Sağlıklı Orman Kavramı ve Göstergeleri 3.1.1. Sağlıklı Orman Kavramı 3.2. Biyotik Zararlar 3.2.1. Böceklerin Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.2.2. Mantarların Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.3. Abiyotik Zararlar 3.3.1. Doğal Orman Yangınları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.3.2. Çığ, Kar ve Fırtına Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.3.3. Kuraklık ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.3.4. Erozyon ve Sel Zararı ile Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.4. İnsan Kaynaklı Zararlar 3.4.1. Ormansızlaşma/İşgal Kaynaklı Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.4.2. Yangınların Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.4.3. Kesme Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 1 3 5 7 8 9 10 12 14 15 16 18
19 21 22 24 25 26 27 29 31 32 34 36 38 40 41 43 45 3.4.4. Otlatma Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.5. Başarılı Doğal Gençleştirmenin Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 3.5.1. Başarılı Doğal Gençleştirmenin Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 4.1. Amenajman Planı ve Üretim Fonksiyonları 4.1.1. Üretim Fonksiyonları ve Toplum İhtiyaçlarının Karşılanması 4.2. Artım ve Kesim İlişkisi 4.2.1. Artım ve Kesim İlişkisi 4.3. Odun Üretimi ve Değeri 4.3.1. Odun Üretiminin Kalitesinin Artırılmasının Önemi 4.3.2. Orman Yönetimi Sertifikalandırılmasının Odun Üretimi ve Ticaret Açısından Önemi 4.4. Odun Dışı Ürün Üretim ve Değeri 4.4.1. Odun Dışı Ürünlerin Teşhisinin Önemi 4.4.2. Odun Dışı Ürünlerin Planlanmasının Önemi 4.4.3. Odun Dışı Ürünlerin Ekonomik Değeri 4.5. Ormanlık Alanda Pazarlanabilen Hizmetler ve Değeri 4.5.1. Ekoturizmin Önemi 4.5.2. Rekreasyon Alanlarının Önemi 5. ORMANIN KORUYUCU FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 5.1. Koruyucu Fonksiyonlar 5.1.1. Koruma Amaçlı Yönetilen Ormanların Önemi 5.2. Toprak Degredasyonu İle Mücadele 5.2.1. Çölleşme İle Mücadelenin Önemi 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARI SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 6.1. Odun Ürünleri Ekonomik Değerinin Önemi 6.1.1. Türkiye Odun Üretiminin Ekonomik Değeri 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi 6.2.1. Besin Değeri 6.2.2. Tıbbi ve Aromatik Değerler 6.2.3. Rekreasyon Değeri 6.2.4. Av ve Yaban Hayatı Değeri 6.2.5. Ekoturizm Değeri 6.2.6. Orman ve Su Eğitimi 6.3. Ormancılıkta İşgücü ve Yaratılan İstihdam 6.3.1. Ormancılık ve İstihdama Katkısı 6.4. Ormancılıkta İş Güvenliği ve Sağlığı 6.4.1. Ormancılık Faaliyetlerinde İş Güvenliği ve Sağlığı Mevzuatı 6.4.2. Ormancılık Faaliyetlerinde Kişisel Koruyucu Donanımlar ve Önemi 6.4.3. Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesi ve Önemi 6.5. Odun Kaynaklarından Üretilen Enerji 6.5.1. Yakacak Odun Üretimi ve Toplumsal Önemi 6.6. Ormancılık Sivil Toplum Kuruluşları 6.6.1. Ormancılıkta Kooperatifleşmenin Önemi 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları 6.7.1. Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.1. Ormanların Atmosferik Gazların Düzenlemesine Katkısı 6.7.1.2. Ormanların İklim Düzenlemesine Etkisi 47 49 51 53 55
56 58 60 62 64 66 68 70 72 73 75 76 78 80 82 84 85 88 90 92 93 95 97 6.7.1.3. Ormanların Su Kontrolü ve Düzenlenmesine Etkisi 6.7.1.4. Ormanlar ve Toprak Oluşumu 6.7.1.5. Ormanların Atık Arıtımına Katkısı 6.7.2. Habitat Fonksiyonu 6.7.2.1. Ormanların Barınak Fonksiyonu (Yerleşim, Üreme, vb) KISALTMALAR 99 101 103 104 106 MODÜLÜN ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.1. Orman Planlama EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.1.1 Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramları EĞİTİMİN AMACI Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramlarını plansız ormancılığın ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dayalı öğretmek Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramı, kriter ve göstergelerini, basit ve pratik yaklaşımla planlama ölçütlerini öğrenmiş olmak EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Sürdürülebilirlik, bir şeyin daimi olma yeteneğidir. Ekoloji açısından sürdürülebilirlik ise biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemin üretkenliğinin devamlılığını ifade eder(1). Özellikle 20. yüzyılın sonuna doğru sürdürülen çevre politikalarının çevrenin küresel anlamda korunmasında yetersiz kalması ile 1992 yılında Rio’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı(UNCED) ile yeni bir süreç başlatılmıştır. Bu konferansla İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi imzaya açılmış, Türkiye bu sözleşmeyi 24 Mayıs 2004 tarihinde imzalamıştır. 2007 yılı itibarıyla sözleşmeye taraf ülke sayısı 191’e ulaşmıştır. Ardından 1993 yılında Helsinki’de gerçekleştirilen ve ülkemizin de dahil olduğu Pan-­‐Avrupa sürecinde Sürdürülebilir Orman Yönetimi(SOY); “Ormanların ve orman alanlarının yerel, ulusal ve küresel düzeylerde, biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, kendini yenileme kabiliyetini ve yaşama enerjisini, ekolojik, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarını yerine getirebilme potansiyelini şimdi ve gelecekte koruyacak ve diğer ekosistemlere zarar vermeyecek bir şekilde düzenleme ve yararlanma biçimi” olarak tanımlanmıştır. SOY, Northern Forest Alliance tarafından “gelecek nesillerin bağımlı olacağı ormanların üretim kapasitesi ve biyolojik entegrasyonunu tehlikeye atmadan, bugünkü toplumlar için ormanlardan mal ve hizmet üretimidir” şeklinde tanımlanmıştır (2). Türkiye, Helsinki’de başlatılan “Pan-­‐Avrupa Süreci” ile “FAO-­‐UNEP Yakın Doğu Süreçlerinde” yer almaktadır. Sürdürülebilir Orman Yönetimi (SOY) konusunda izleme ve raporlama faaliyetlerinde kullanılmak üzere “küresel, bölgesel, ulusal, yerel ve uygulama birimi” olmak üzere 5 düzeyde SOY Kriter ve Göstergeleri seti oluşturma çalışmaları devam etmektedir. Türkiye ormanları için ulusal düzeyde uygulanmak amacıyla Orman Genel Müdürlüğünce Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar Konferansında; Avrupa için belirlenen gösterge seti ile FAO-­‐UNEP Yakın Doğu Sürecinde belirlenen gösterge seti harmanlanmıştır. Ulusal düzeyde Sürdürülebilir Orman Yönetimi (SOY) ölçüt ve göstergeleri 6 ana başlık altında toplanmıştır: 1 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR 1-­‐Orman Kaynakları 2-­‐Biyolojik Çeşitlilik 3-­‐Ormanların Sağlığı, Canlılığı ve Bütünlüğü 4-­‐Ormanların Üretim Kapasitesi ve Fonksiyonları 5-­‐Koruyucu ve Çevresel Fonksiyonlar 6-­‐Sosyo-­‐ekonomik Fonksiyon Türkiye ormanlarından toplumun değişik ilgi ve çıkar gruplarının çok yönlü (ürün, hizmet, fonksiyon) talep ve beklentileri bulunmaktadır. Bu ilgi ve menfaat grupları arasında gelecek nesillerin varlığı unutulmaması gereken önemli bir husustur. Buna ilaveten toplumdaki demografik, ekonomik, sosyal, kültürel ve ekolojik gelişim ve değişimlere bağlı olarak, ormanlardan talep ve beklentilerde zaman içinde önemli değişimler olabilmektedir. Örneğin, geçmiş dönemlerde odun hammaddesi başta olmak üzere orman ürünleri talebi büyük ağırlığa sahip iken, son yıllarda ormanların sosyal ve kültürel hizmetleri ile koruyucu-­‐çevresel fonksiyonlarıyla ilgili talep ve beklentilerin miktar ve ağırlıklarında önemli bir artış görülmektedir(3). Yine ormancılık çalışmaları kimi ülkelerde planlı, kimilerinde isi plansız olarak yürütülmüştür. Plansız ormancılık, ormanlar üzerinde gerek fauna gerekse flora açısından biyolojik çeşitlilik ve ağaç servetindeki azalmaya yani ormansızlaşmaya sebep olmaktadır. Dolayısıyla atmosferdeki karbon miktarının artması, erozyon, su kaynaklarının zarar görmesi ve iklim değişikliği üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. SOY ile bu olumsuz tesirlere engel olunarak ormanların halen yerine getirebildikleri fonksiyonların geleceğe taşınabilmesi sağlanabilecektir. Bu nedenle SOY açısından ormanların ekolojik, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarını yerine getirmesinde plansız bir yararlanma yerine ormanların fonksiyonlarını da öne çıkararak planlı bir şekilde yönetilmesi zorunluluk halini almaktadır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) tr.wikipedia.org, http://tr.wikipedia.org/wiki/sürdürülebilirlik Erişim tarihi:15.12.2014 (2) SOY Kriter ve Göstergeleri, http://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/SurdurulebilirOrmanYonetimi/Forms/AllIte
ms.aspx/Dokümanlar Erişim tarihi:15.12.2014 (3) KAHVECİ, O., (2009). Orman Genel Müdürlüğü, SOY Kriter ve Göstergeleri 2008 Yılı Raporu, http://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/SurdurulebilirOrmanYonetimi/Forms/AllIte
ms.aspx/Raporlar Erişim tarihi:15.12.2014 2 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.1. Orman Planlama EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.1.2. Ormanların Planlanmasının SOY’ne Katkısı EĞİTİMİN AMACI Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramlarını Plansız ormancılığın ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dayalı öğretmek Ormanların işletilmesinde süreklilik ve planlama ilişkisine yönelik görüş sahibi olmak EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Orman ekosistemlerinde kendiliğinden oluşan ürün ve hizmetleri ihtiyaç halinde toplum yararına sunmak üzere ormanlarda sürdürülen, teknik, ekonomik, biyolojik ve sosyal faaliyetlerin tamamına ormancılık denilmektedir. Ürün ve hizmetlerin yerinde ve zamanında, sürekli ve kesintisiz bir biçimde karşılanabilmesi için teknik, ekonomik, biyolojik ve sosyal faaliyetlerin orman işletmelerinin neresinde, ne zaman ve hangi ölçüde yapılacağını mekan ve zaman göstererek belirten teknik raporlara Amenajman Planı adı verilmektedir. (1) Ormancılık çalışmaları kimi ülkelerde planlı, kimilerinde ise salt faydalanmaya dayalı olarak yürütülmektedir. Dünyanın %31’inin kaplayan yaklaşık 4 milyar ormanlık alanın sadece 1,6 milyar hektarının amenajman planı vardır. Bunun da büyük çoğunluğu (900.000 ha) Avrupa’da yer almaktadır(2). Plansız ormancılık, ormanlar üzerinde biyolojik çeşitlilik, ağaç servetindeki azalma yani ormansızlaşma, dolayısıyla atmosferdeki karbon miktarının artması, erozyon, su kaynaklarının zarar görmesi ve iklim değişikliği üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. SOY’nin amenajman planlarına entegrasyonu ile bu olumsuz etkilere engel olunarak ormanların halen yerine getirebildikleri fonksiyonların geleceğe taşınabilmesi sağlanabilecektir. Bu nedenle; SOY açısından ormanların ekolojik, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarını yerine getirmesinde bilinçsiz bir yararlanma yerine ormanların fonksiyonlarını da öne çıkararak planlı bir şekilde yönetilmesi zorunluluk halini almaktadır. Hatta amenajman planı bulunan ormanların bile tamamının SOY ilkelerine göre işletildiğini söylemek mümkün değildir(2). 6831 Sayılı Orman Kanununun 26. Maddesinde; “Orman insan ilişkilerinde, ormanın korunması, kullanma değerlerinin esas tutulması, ormancılıkta ve amenajman planlarında çok taraflı faydalanma esaslarını getirmek maksadıyla; Devlet ormanlarından yapılacak istihsal, Tarım ve Orman Bakanlığınca tespit olunacak esaslar dairesinde ve amenajman planlarına göre Devlet tarafından yapılır veya 40 ıncı madde hükümleri dairesinde yaptırılabilir” hükmü yer almaktadır. Buna göre Türkiye ormanlarında gerçekleştirilen her türlü faydalanmanın bir plan dahilinde yapılması zorunludur. Türkiye’de ilk amenajman planı 1917 Yılında 5 Avusturyalı, 5 Türk 10 uzman 3 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR tarafından Adapazarı-­‐Hendek civarındaki Çam Dağı Ormanları (Mustafa Şeref Ormanı) için hazırlanmıştır. Bu planda faydalanmanın düzenlenmesinde Yaş Sınıfları Metodu kullanılmıştır. Orman Genel Müdürlüğü ile Finlandiya’nın Stora-­‐Enso Forest Development Oy. Ltd. arasında 1998 yılında “Orman Amenajman Planlama ve Kaynak Bilgi Sistemlerinin Geliştirilmesi Projesi” başlatılmıştır. Bu projenin arazi faaliyetleri ve uygulamaları Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğünün Karabük Orman İşletme Müdürlüğü orman işletme şefliklerinde yürütülmüştür. FRIS Projesi ile OGM bir atılım başlatmış, sayısal ormancılığa yönelmiş ve bunun temeli atılmıştır. GEF II Projesi ile de biyolojik çeşitlilik amenajman planlarındaki yerini alması çalışmaları başlatılmıştır. OGM tarafından 2005 yılında tespit edilen fonksiyonlar ile amenajman planlarında fonksiyonel planlama dönemine geçilmiştir. Böylelikle SOY kavramı amenajman planlarına dahil olmuştur. Orman Amenajmanının doğuş nedeni ve başat prensibi süreklilik ilkesidir.(3) Ormancılık faaliyetlerinin planlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi hem ormanların hem de faydalanmanın devamlılığını sağlamayı amaçlamaktadır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1)ASAN, Ü., (1999), Orman Fonksiyonlarının Haritalanması ve İşletme Sınıfı Ayrımı, İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, İstanbul (2)KIRIŞ, R., (2013). UNFF 10(Birleşmiş Milletler Orman Forumu 10. Oturumu, İstanbul) (3) http://www.cevreciyiz.com/makale-­‐detay/702/ormancilik-­‐ve-­‐surdurulebilir-­‐
kalkinma-­‐iliskisi Erişim Tarihi:15.02.2015 4 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.1. Orman Planlama EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.1.3 Ormanların Fonksiyonlarına Göre Planlanmasının Önemi EĞİTİMİN AMACI Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramlarını Plansız ormancılığın ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dayalı öğretmek Ormanların fonksiyonları, ekosistem tabanlı fonksiyonel plan yaklaşımı, fonksiyonel plan süreci ve katılımcılığın önemi konusunda görüş sahibi olmak EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ormancılığın ve orman işletmesinin en önemli görevi, toplumun orman ürün ve hizmetlerine olan ihtiyaçlarını karşılamak olduğundan, işletmenin amaç veya hedeflerini saptayabilmek ve bu amaç veya hedefleri bir araya getirebilmek için, halkın ormanların çeşitli fonksiyonlarına olan ihtiyaçlarının ve isteklerinin bilinmesi gerekmektedir. Bu nedenle de ormanların planlama aşamalarında katılımcılık gereği halkın planlama aktivitesine katılması önem arz etmektedir. 1992 yılında Rio Zirvesiyle dünya gündemine giren ormanlardan çok amaçlı faydalanma prensibi ile ormanların ekonomik, ekolojik ve sosyokültürel fonksiyonlarını öne çıkaran ekosistem tabanlı fonksiyonel planlama gündeme gelmiştir. Ormanlardan çok amaçlı faydalanma, bir orman alanını aynı zamanda iki veya daha fazla amaç veya hedef için kullanmaktır. Bir orman alanı için birden fazla amaç veya hedefin saptanması durumunda bunlardan birinin ana amaç veya hedef, diğerlerinin yan amaç veya hedef olarak nitelendirilmesi, bütün amaç ve hedeflerin birbirlerini desteklemesi gerekir. Ormanın çeşitli fonksiyonlarını bir araya getirirken yetişme ortamı şartlarını, ormanın aktüel ve gelecekteki kuruluşunu, toplumun bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarını göz önünde tutmak, ortaya çıkacak fonksiyon ve amaç uyuşmazlıklarını ve çelişkilerini gidermek, işletme tekniğinde yapılacak olası kısıtlamaları belirlemek gerekmektedir. Orman fonksiyonları ile işletme amaçları ve koruma hedefleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Ormanın hangi fonksiyonundan veya fonksiyonlarından faydalanmak isteniyorsa bu fonksiyonlardan faydalanma orman işletmecisinin amaç veya hedefini oluşturur. (1) Uluslararası süreçlerle uyumlu olarak ana orman fonksiyonları ekonomik, ekolojik ve sosyokültürel olarak üçe ayrılmıştır(1). Bu ana fonksiyonlar altında Eraslan (1982 aşağıda gösterilen on adet genel orman fonksiyonunu belirlemiştir. Bu fonksiyonlar; *Orman ürünleri üretim fonksiyonu, *Doğayı koruma fonksiyonu, *Erozyonu önleme fonksiyonu, *İklim koruma fonksiyonu, 5 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR *Hidrolojik fonksiyon, *Toplum sağlığı fonksiyonu, *Estetik fonksiyon, *Ekoturizm ve rekreasyon fonksiyonu, *Ulusal savunma fonksiyonu, *Bilimsel fonksiyon (2). Orman Genel Müdürlüğünce 2005 yılında 1 adet ekonomik, 3 adet ekolojik ve 6 adet sosyal olmak üzere 10 değişik fonksiyon amenajman planlarının yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Plan hazırlık aşamasında bu fonksiyonları karşılayacak şekilde alan, yetişme ortamı, biyolojik çeşitlilik, ağaç serveti ve artım, odun dışı orman ürünleri, ormanın hizmet fonksiyonları, sosyo-­‐ekonomik durum ve sağlık durumu envanterleri yapılmaktadır. 5 Şubat 2008 tarihinde yürürlüğe giren “Ekosistem Tabanlı fonksiyonel Planlama Amenajman Yönetmeliği” ile Türkiye Ormancılığında planlamada yeni bir dönem başlamıştır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1)Orman Genel Müdürlüğü, 299 Sayılı Tebliğ, Aralık 2014, http://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Tebligler/Forms/AllItems.aspx Erişim Tarihi :15.12.2014 (2)ERASLAN, İ., (1982), İ.Ü. Orman Fakültesi, Orman Amenajmanı Ders Kitabı, İSTANBUL 6 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.2.1. Orman Alanları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.2.1. Ormansızlaşmanın SOY’ne Etkisi EĞİTİMİN AMACI Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramlarını Plansız ormancılığın ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dayalı öğretmek Ormansızlaşma neden ve sonuçları üzerinde görüş kazanmış olmak EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ormansızlaşma; orman örtüsünün ve habitatının tamamen ortadan kaldırılması, dönüştürülmesi, tahrip edilmesi anlamına gelmektedir. Günümüzde çölleşme sürecinin en önemli aşaması olarak kabul görmektedir. Ormansızlaşmanın ana nedenler arasında; -­‐Orman yangınları -­‐Tarla yapma ve yerleşme amacıyla yapılan açmalar -­‐Aşırı ve kanunsuz faydalanmalar -­‐Yanlış ve aşırı otlatmalar -­‐Endüstrileşmenin neden olduğu hava kirliliği sonucu orman ölümleri -­‐Yanlış ormancılık politikaları yer almaktadır. Ormansızlaşma sorunu; yerel, ulusal, bölgesel ve küresel boyutları olan bir konudur. Ormansızlaşmanın ekolojik, ekonomik ve kültürel açıdan ortaya çıkan olumsuz etkileri ulusal sınırları aşmaktadır. Çünkü ormansızlaşma sonucu hava ve suyun kalitesi korunamamakta, biyolojik çeşitlilik sürdürülememekte, havadaki karbon miktarı artmakta ve ormanlara bağımlı olarak yaşamlarını sürdüren yerel toplulukların kültürleri ortadan kalkabilecektir. Bu sorun, dünyada yaşayan tüm canlıları, habitatları ve canlı ekosistemlerini tehdit etmektedir(1). Ayrıca ormansızlaşma, ormanların önemli ölçüde karbon emilimi işlevini zayıflatmaktadır. Tüm sera gazı emisyonlarının % 15’inin ormansızlaşma sonucu olduğu tahmin edilmektedir. Ormansızlaşma; orman alanı ve ağaç servetindeki azalmanın yanında atmosferdeki sera gazlarının artmasına, küresel ısınmaya, erozyona sebep olmakta, yine su kaynakları ve biyolojik çeşitliliği de tehlikeye atmaktadır. Bu da ormanlardan faydalanmanın sürdürülebilirliğini, ormanların kendisinden beklenen ekolojik, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarını yerine getirmesini dolayısıyla “sürdürülebilir orman yönetimi” kavramını ortadan kaldırmaktadır. (2) İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1).TANIŞIR, M., (2003), Küresel ve Ulusal Boyutta Ormansızlaşma Sorunu ve Çözüm Yolları, Ankara (2) http://www.worldwildlife.org/habitats/forest-­‐habitat Erişim tarihi: 25.12.2014 7 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.3. Biyokütle, Dikili Servet, Artım EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.3.1. Servet ve Artım Kavramı EĞİTİMİN AMACI Servet ve artım kavramlarının sürdürülebilir orman yönetimi için taşıdığı önemin kavranması EĞİTİMİ SONUNDA Servet ve artım kavramlarını öğrenmiş olmak HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI Power Point Sunu EĞİTİMİN SÜRESİ 20 DAKİKA EĞİTİM TEKNİĞİ Büro Eğitimi HEDEF GRUP İşçi ve Köylüler DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Biyokütle; Bir türe veya çeşitli türlerden oluşan bir topluma ait yaşayan organizmaların herhangi bir dönemde sahip olduğu toplam ağırlıktır (1). Ormanda ağaç serveti denilince, var olan hacim ve bunun faizi durumunda olan hacim artımı anlaşılır (2). Artım; ormanda oluşan yıllık biyokütle, hektarda m3 olarak ormanın verimi ya da artımı ve ağaçlardaki büyümedir. Yıllık artım ise; bir yılda ormanda oluşan m3 olarak artım, büyümedir (1). Amenajman; bir orman işletmesini veya onun ayrıldığı alt işletme ünitelerini, tespit edilen amaçlara göre planlayan ve planın uygulanmasını izleyen bir ormancılık bilim dalıdır. Amenajman planlarını düzenlemek amacıyla; plan ünitesi orman ekosistemini meydana getiren bitkisel, hayvansal ve mineral kökenli tüm varlıklar, bu ekosistem içinde kendiliğinden oluşan hizmetlerden öne çıkanlar, bu ürün ve hizmetlerin miktarı üzerinde etkili olan doğal ve sosyo-­‐ekonomik faktörler, orman zarar ve hastalıkları hakkında bilgi toplama ve değerlendirme yoluyla orman envanteri yapılır. Buna göre orman envanteri aşağıdaki bölümlerden oluşur; a) Alan envanteri, b) Yetişme ortamı envanteri, c) Biyolojik çeşitlilik envanteri, ç) Ağaç serveti ve artım envanteri, d) Odun dışı orman ürünleri envanteri, e) Ormanın ürün dışı fonksiyonlarının envanteri, f) Sosyo-­‐ekonomik durum envanteri, g) Sağlık durumu envanteri. Ağaç hacmi ve hacim artımı envanteri; Amaçlanan doğruluk ve güven düzeyine bağlı olarak, yersel ölçümlerden, uzaktan algılama veya diğer tahmin metotlarından yararlanılarak yapılır. Yüksek doğruluk ve güven düzeyi gerektiren üretim ormanlarında envanter, yersel ölçmelere dayanır (3). HAZIRLAYAN İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı KAYNAKLAR (1) ATALAY, İ., (2013). Doğa Bilimleri Sözlüğü, Meta Basım ve Matbaacılık Hizmetleri, İzmir. s:, 27, 57 (2) ÇATAL, Y., (2012). Orman Envanteri ve Meşçere Ölçümü. http://ormanweb.sdu.edu.tr/dersler/ycatal/dendrometri/8.pdf Erişim tarihi:15.04.2015 (3) Amenajman Yönetmeliği, 05.02.2008 Tarih ve 26778 Sayılı Resmi Gazete. 8 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.4. Yaş-­‐Çap Sınıfları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.4.1. Yaş ve Çap Sınıfları Kavramı EĞİTİMİN AMACI Yaş ve çap sınıflarına göre envanter hakkında temel bilgiler vererek bunun “Sürdürülebilir Orman Yönetimine” olan katkısını öğretmek EĞİTİMİ SONUNDA Odun hammaddesi üretimine yönelik yaş ve çap sınıfları planlama yöntemlerini HEDEFLENEN öğrenmiş olmak KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI Power Point Sunu EĞİTİMİN SÜRESİ 20 DAKİKA EĞİTİM TEKNİĞİ Büro Eğitimi HEDEF GRUP İşçi ve Köylüler DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanların belirlenen fonksiyonlar doğrultusunda işletme amaçlarının yerine getirilebilmesi için aynı yaşlı ormanlarda yaş sınıfları metodu, değişik yaşlı ormanlarda da çap sınıfları metoduna göre envanter ve planlama yapılır. Aynı yaşlı orman; fertler arasındaki yaş farkının idare müddeti 100 yılın altındaki türlerde 10, 100 yılın üstündeki türlerde 20’nin altında olduğu ormanlardır. Değişik yaşlı ormanlar ise dikey ve basamaklı kapalılığa sahip, her yaş grubundan fertlerin bulunduğu ormanlardır (1). Yaş sınıfları; ormanın yetişme süresinin 10’ar ve 20’şer yıllık devrelere bölünmesinden elde edilen yaş sınıflarıdır. Bunlar I=1-­‐20, II=21-­‐40, III=41-­‐60 gibi romen rakamlarıyla gösterilir (2). Yaş sınıfları metoduna göre meşçerenin hacmen %90’ın üzerinde aynı ağaç türünden oluşuyorsa saf meşçere, hâkim türün yanında herhangi bir tür karışıma %10’dan fazla karışıyorsa karışık meşçere kabul edilir. Çap sınıfı ise ağaçların çaplarına göre sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırmada ağaçların göğüs yüksekliğindeki (d1.30) çapı ölçülerek çap sınıfı belirlenir. Türkiye’de amenajman planı yapımında değişik yaşlı meşcereler için “Çap Sınıfları Metodu” kullanılır. Bu yöntemde meşceredeki ağaçlar 4 çap sınıfına ayrılır: Çap Sınıfı : 8-­‐19,9 cm. Çap Sınıfı : 20-­‐35,9 cm. Çap Sınıfı : 36-­‐51,9 cm. Çap Sınıfı : 52 cm. üstü PREPARED BY İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı SOURCES (1)Amenajman Yönetmeliği, 05.02.2008 Tarih ve 26778 Sayılı Resmi Gazete (2)ATALAY, İ., (2013). Doğa Bilimleri Sözlüğü, Meta Basım ve Matbaacılık Hizmetleri, İzmir. s:84, 468 9 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.5. Karbon Stoku EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 1.5.1. Karbon Stoku Kavramı EĞİTİMİN AMACI Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi Kavramlarını Plansız ormancılığın ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dayalı öğretmek Karbon stoğu kavramını kavramış olmak EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Karbon Döngüsü; Karbon atomlarının biyosferde dolaşımıdır (1). Başka bir ifadeyle de karbon atomlarının fotosentez, solunum, çürüme ve biyo yakıtlar aracılığıyla atmosfer, litosfer ve hidrosfer arasında dolaşması olarak tanımlanabilir. Şekil 1 ve 2. Küresel Karbon Döngüsü Karbon döngüsü dünyamızda küresel ve yerel olarak büyük etki yapmaktadır. Küresel olarak atmosferdeki CO2 miktarına bağlı olarak iklimimiz etkilenmekte, yerel olarak da karasal ekosistemlerdeki bitki büyümesi ve karbon tutumu, bitkilerin ölmesi ve bitki materyalinin çürümesi karbon döngüsünün önemli bir parçasıdır. Bu sebepten karbon döngüsü içerisinde bitkiler önemli bir yer 10 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR tutmaktadır (2). Atmosferde biriken CO2’in 2/3‘ünün fosil yakıt tüketiminden, 1/3’ünün de arazi kullanım değişimi ve ormansızlaştırmadan kaynaklandığı belirlenmiştir. İklim değişikliği, hava kirliliği gibi artan çevre sorunlarından dolayı tüm dünyada atmosfer daha az CO2 salan, fosil yakıtlara alternatif, çevreyi daha az kirleten, yenilenebilir enerji kaynağı olan biyokütle önem kazanmaktadır. Bu amaçla yetiştirilen ürünler, küresel ısınmanın temel nedenlerinden olan karbondioksiti emerek depolayacağı için biyokütle yetiştiriciliği, küresel ısınma problemini azaltacak çözümlerden birisi olarak ele alınabilir. Sürdürülebilir anlamda üretildiğinde biyokütle, bitki büyümesi sürecinde alınan miktarda karbonla hemen hemen aynı miktarda karbonu dışarı verir. Bu nedenle biyokütlenin kullanımı, atmosferdeki CO2’nin birikimine katkıda bulunmaz (3). Yeryüzünün bir diğer önemli karbon havuzu da okyanuslardır. (4). Karbon stoğu, çeşitli bilimsel yöntemlerle hesaplanabilmektedir. Orman ekosistemlerinde karbon stoğu veya karbon birikiminin hesaplanabilmesi için öncelikle bitkisel kütle bilinmelidir. Orman envanter sistemi doğrudan bitkisel kütlenin belirlenmesine yönelik olarak düzenlenmediğinden, çoğunlukla ağaçların kabuklu gövde hacmi üzerine odaklandığından gövde hacminin bitkisel kütleye dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu amaçla, önce hacim ağırlığından yararlanılarak gövde kütlesi hesaplanmakta, gövde kütlesi bitkisel kütle genişletme faktörleri (BEF) ile çarpılmak suretiyle ağaçların toprak üstü kısımlarının kütlesi bulunmaktadır. Toprak üstü kütle ise kök/sak oranı ile çarpılarak kök kütlesi hesaplanmaktadır. Bu şekilde elde edilen ağaç kütlesi, karbon oranı ile çarpılarak ağaçlardaki karbon stoğu hesaplanmaktadır. Bu hesaplamalarda kabuklu gövde hacmi yerine hacim artımı kullanıldığında sonuçta karbon stoğu yerine karbon birikimi belirlenebilmektedir (5). Uğur ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü (1) ATALAY, İ., (2013) Doğa Bilimleri Sözlüğü, Meta Basım, İzmir. s:227 (2) PHILANDER, G., (2012) Encyclopedia of Global Warming and Climate Change, SAGE Publications, Inc (3) OGM, (2009). Yenilenebilir Enerjide Orman Biyokütlesinin Durumu. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Biyoenerji Çalışma Grubu Raporu, Haziran 2009, s:133, Ankara. (4)SARAÇOĞLU, N., (2011) Küresel İklim Değişiminin Yavaşlatılmasında Ormanların Rolü, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, ANKARA. (5) ÇÖMEZ, A., Orman Ekosistemlerinde Karbon Hesapları. http://ekoloji.ogm.gov.tr/Dokumanlar/Forms/AllItems.aspx Erişim Tarihi:10.01.2015 11 MODÜL ADI 1. ORMAN KAYNAKLARI ALT BAŞLIK 1.5. Karbon Stoku EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 1.5.2. Karbon Stokunun İklim Değişikliğine Etkisi Karbon yutak alanlarının farklı ekosistemler açısından değerlendirilmesi Orman ekosistemlerinin farklı yönetim ve işletmecilik anlayışı ile karbon tutma rollerinin geliştirilebileceğini öğrenmiş olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler IPPC (The International Plant Protection Convention)’nin Değerlendirme Raporlarına, WMO (The World Meteorological Organization)’nun 2003 yılında basılan 952 sayılı küresel ısınmaya bağlı yayınına ve diğer bazı kaynaklara göre, 1860 yılından günümüze kadar iklimde gözlenen önemli küresel değişiklikler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: • Dünyanın değişik bölgelerinde atmosfer davranışı ile fauna ve floradaki değişiklikler iklimde olan değişmenin en büyük kanıtıdır. • Meteorolojik gözlemlere göre yeryüzü ve troposfer ısınmış, stratosfer ise soğumuştur. • Günlük maksimum ve minimum sıcaklıklarda bir artış olmuştur. Ancak, ortalama minimumlardaki artış daha fazladır. • 20. yüzyıl, 1000 yılın en sıcak yüzyılıdır. 1990’lı yıllar en sıcak 10 yıl, 1998 en sıcak yıl, 2001 ise ikinci en sıcak yıldır. • Küresel yıllık ortalama sıcaklık, 1990 yılından 1998 yılına kadar yaklaşık 0,7 ˚C artmıştır. Küresel ısınmanın etkilerini geciktirmede ormanlara bağlı olarak 3 ana strateji üzerinde durulmaktadır: 1. Mevcut yutak alanlarının (karbon havuzlarının) genişletilmesi, 2.Yutak alanların korunarak birim alandaki karbon bağlama performanslarının yükseltilmesi, 3. Biyokütle içinde bağlanan karbonun atmosfere geri dönüşünün geciktirilmesidir. Ormanlar bağladıkları karbonu kimi zaman yüzlerce yıl bünyesinde tutma özelliklerinden ötürü diğer ekosistemlerden daha üstündür. Örneğin; tarım alanlarında bağlanan karbon fotosentezi yapan bitkinin türüne göre üretim döneminin sonunda ya doğrudan çürüyerek, ya da insan ve hayvanlar tarafından tüketilerek, çok kısa bir zaman (bazen 3 aylık bir mevsim, bazen 1 yıl, ortalama 6 ay ) sonra tekrar doğaya dönmektedir. Aynı süreler mera ekosistemleri için de geçerlidir. Biyokütle, kuru ot biçiminde saklansa bile mera bitkileri tarafından bağlanan karbon en fazla bir yıl içinde CO2 şeklinde tekrar atmosfere dönmektedir. Ormanlarda bağlanan karbonun CO2 şeklinde doğaya dönmesi ise, termik santrallere yakıt sağlayan enerji ormanlarında bile en az 10 yıldır. Bu süreler odun ürününün kullanım yerine ve üretim süresine bağlı olarak 3–4 yüzyıla kadar uzayabilmektedir. 12 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Orman ekosistemlerinin dünya karbon döngüsüne katkısı ve bu katkının zaman içinde geliştirilmesi, sürdürülebilir orman işletmeciliğinin altı temel ölçütünden birisidir. Ormanlardan sağlanan ekonomik, sosyal ve çevresel faydaların sürdürülmesine yönelik etkinliklere odaklanmış olan Sürdürülebilir Orman İşletmeciliği; mevcut ormanlarda ve diğer kalıcı ürünlerde depolanan karbon stokunu artırırken ormanın diğer fonksiyonlarının da devam ettirilmesini amaçlamaktadır. Uğur ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü http://www.vizyon21yy.com/documan/genel_konular/Doga_Cevre/Kur_Isin/ Kuresel_Iklim_Degisikliginin_Yavaslatilmasinda_Ormanlarin_Rolu.pdf Erişim tarihi: 15.12.2014 13 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.1. Orman Ekosistemleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.1.1. Yetişme Ortamı ve Biyoçeşitlilik EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Yetişme ortamı-­‐biyoçeşitlilik ilişkisini öğretmek Habitat ve Tür-­‐Gen-­‐Süreç çeşitliliği ilişkisini öğrenmiş olmak HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Doğa bilimciler ve ekologlar, ekosistem deyince, canlıları barındıran sistemi, yani doğanın bir parçasını anlarlar. Ekosistemin görevi canlıları barındırmak ve onlara, nesillerini sürdürebilmeleri için uygun bir ortam hazırlamaktır. Her ekosistem sahip olduğu iklim, toprak edafik, topoğrafik ve biyotik özellikleri bakımından, başka ekosistemlere göre, az çok farklılıklar gösterir. Böylece ekosistem çeşitliliği ortaya çıkar. Kimi ekosistemler orman, kimi ekosistemler mera, kimileri de sazlık bataklık, göl, akarsu, step özelliklerini taşırlar, kimi ekosistemler, insan etkisinden tamamen uzaktır ve doğal haldedir; kimisi de, "kent ekosistemi"nde olduğu gibi, insanın etkisiyle ileri düzeyde değiştirilmiş, şekillendirilmiştir. Ekosistem çeşitliliği arttıkça, potansiyel olarak ekosistem içinde yer alan habitat (türlerin yaşama ortamı) ve tür çeşitliliği de artar. Bir bakıma ekosistem çeşitliliği, tür çeşitliliğini kamçılayan, ya da sınırlayan bir etkendir. Ekosistem çeşitliliği, farklı türlerin yaşayabilmesi için farklı habitatların, farklı ekolojik işlevlerin ve en sonun da bunların denge halinde karışımını aksettiren, farklı klimaks (doruk) canlı birliklerinin oluşmasını sağlar. Türkiye ekosistem çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Ülkemiz Coğrafik konumu itibariyle, üç farklı kıta (Avrupa, Asya, Afrika) arasında, bir geçiş zonunda yer almaktadır. Anadolu, her üç kıtanın farklı özelliklerini, değişik derecelerde taşıyan çeşit çeşit ekosistemlere sahiptir. Bir yanda Afrika'daki gibi kurak ve yarı-­‐kurak stepler; öte yanda, orta ve kuzey Avrupa'daki floraya benzeyen yapraklı ve iğne yapraklı ormanlar bulunmaktadır. Türkiye'nin topoğrafik yapısı, ekosistem çeşitliliği açısından ender olanaklar sunmaktadır. Farkli arazi mozayiğinde, çeşitli habitatlar oluşmaktadır. Bu farklı habitatlarda pek çoğu endemik olan binlerce bitki ve hayvan türü, bu türlerin farklı ırkları, faklı gen havuzları ve farklı evrimsel birimleri yaşamaktadır, yayılıyor, serpiliyor. Bütün bunlar; Anadolu'nun biyolojik çeşitliliğine yeni zenginlikler katmaktadır. Songül Tekşen-­‐Orman Endüstri Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü IŞIK, K., (1998). Biyolojik Çeşitlilik, Çevre ve İnsan. Anadolu Üniversitesi Yayınları No:1017, s:16-­‐17, Eskişehir. 14 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.1. Orman Ekosistemleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.1.2. Ağaç Türleri Kompozisyonu EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Tür çeşitliliğini kavramsal olarak öğretmek Farklı ölçekteki çeşitlilikleri kavramış olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Tür çeşitliliği, biyo-­‐çeşitlilik öğesidir ve türlerin sayısındaki veya filogenetik çeşitliliğindeki değişim olarak açıklanabildiği gibi genel olarak bir bölgenin tür kompozisyonu olarak da tanımlanabilir. Tür çeşitliliği, küresel ölçekte düşünüldüğünde ise dünyadaki yaşamı temsil eder. Ancak, tür çeşitliliğini yalnız tür sayısı ile açıklamak tam anlamıyla yeterli değildir. Belirli bir bölge veya birimde bulunan türlerin sayısından başka mevcut türlerin nispi bollukları da değerlendirmelere katılır. Tür çeşitliliğinin zenginlik ölçütü, sadece tür sayısı değil, ekolojik sistem içinde bu türlerin yer aldığı taksonomik grup çeşidi ile bunların içerdiği genetik bilgi derecesidir. Bunlardan ilki; tür havuzudur. Bu terim, bir bölge için doğal olan ve ayrıca, çevreden gelip o bölgeye yerleşme kabiliyetine sahip tüm türleri kapsar. İkinci faktör ise; yerel ekolojik bağlantılardır ki, bu özellik tür havuzunda bulunan türler içerisinden, birlikte bir komünitede var olabilecek türlerin seçilimine neden olur. Seçilim sonucu belirli alanlara yerleşen türlerin çeşitliliğini hesaplamada konumsal ölçekte 3 farklı anlayış ortaya atılmıştır. Bunlar; alfa, beta ve gamma çeşitliliklerdir. Alfa çeşitlilik; Belirli bir alandaki veya ekosistemdeki toplam tür sayısını ifade eder. Örneğin, bir orman veya alpin ekosistemindeki tür zenginliğinin ifadesidir. Beta çeşitlilik; farklı bölgeler veya ekosistemler arasında mevcut tür çeşitliliğindeki değişim olarak ifade edilir. Bu çeşitlilik için farklı ekosistemler karşılaştırılır ve her bir ekosisteme özgü türler hesaba katılırken ortak türler değerlendirme dışı tutulur. Gamma çeşitlilik ise daha kapsamlı bir ölçü sunar ve bir bölgede mevcut farklı ekosistemlerin sahip olduğu toplam tür çeşitliliğini verir. Bu sayede coğrafi ölçekte çeşitliliğin değişimini izlemeye olanak sağlar. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı UZUN A., TERZİOĞLU S., PALABAŞ UZUN S. , (2012). Orman Ekosistemlerinde Biyoçeşitliliğin Korunması ve İzlenmesi, KSÜ Doğa Bilimleri Dergisi Özel Sayı, sayfa no:128 15 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.1. Orman Ekosistemleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.1.3. Ormanların Parçalanmasının Etkileri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanların parçalanmasının ormanlar üzerine etkilerinin kavranması Habitat parçalanması, etkenleri ve sonuçları hakkında irdeleyici görüşe sahip olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Orman ekosistemleri; içinde barındırdığı ağaçlar, çalılar, otsu bitkiler ve diğer canlı grupları ile birlikte çeşitli olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Ekosistem üzerindeki geri dönülmesi mümkün olmayan yanlış uygulamalar neticesinde ormanların yapısı giderek bozulmakta, doğal orman alanları doğrudan insan etkisi ile ya da dolaylı olarak insanın neden olduğu olumsuz çevre koşulları nedeni ile gün geçtikçe azalmakta veya tahrip olmaktadır. Bu verimli bölgede insanların yerleşimi, çok eski dönemlere uzanır ve geçmişten günümüze değin süregelen insan faaliyetleri bölgenin biyolojik çeşitliliği üzerinde önemli etkiler yapmıştır. Var olan pek çok doğal ekosistem yok edilmiş ve geriye kalan habitatların büyük bir kısmı da parçalanmıştır. Ilıman zon ormanlarının yanı sıra dünya biyolojik çeşitliliğinin yaklaşık %70’ini ihtiva eden tropik bölge ormanları da aynı tehlike ile karşı karşıyadır. Bu nedenle; günümüzde habitat parçalanmaları biyolojik çeşitliliğin en büyük tehdidi olarak kabul edilmektedir. Orman ekosistemlerinde parçalanma; habitatların tamamen kaybı, parça boyutlarının küçülmesi ve/veya parçaların konumsal izolasyonlarının iyice artması şeklinde görülmektedir. Orman ekosistemlerindeki bu parçalanma; yeterli suyun sağlanamaması ve kalitesinin bozulması, zengin ve sağlıklı orman habitatlarının yok olması, rekreasyon, kereste ve diğer orman ürünlerinden sağlanan ekonomik gelirin azalması ve sellerin artması gibi ekosistemin imkanlarının bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca, biyolojik çeşitliliği azaltmakta ve istilacı egzotik türlerin girişini artırmaktadır. Özetle; parçalanmış ormanların ekolojik rollerini yerine getirmesi mümkün olamamaktadır. Ayrıca, bu tür parçalanmış orman ekosistemlerinin varlığını sürdürme olanakları da büyük ölçüde riske girmektedir. Her bir tür, coğrafik olarak sürekli olmayan, dağınık alanlarda yayılış gösterir. Bir türün yayılışı ne kadar kesintili olursa o türün yok olma riski de o derece yüksektir. 20. yüzyılın ikinci yarısında, türlerin yok olma oranın dünya tarihinde görülmemiş bir seviyeye ulaştığı ve bazı araştırıcılar tarafından da dünyanın altıncı önemli yok oluş (nesil tükenmesi) olayının yaşandığı öne sürülmüştür. Günümüzdeki biyolojik çeşitlilik krizinin sorumlusu, dört önemli insan etmenli süreçtir.Bunlar; 1) Avlanma ile türlerin aşırı istismarı; 2) Habitatların kalitesinin düşmesine neden olan çevresel bozulma; 3) Egzotik türlerin girişi ve 4) Habitatların parçalanmasıdır. 16 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Her bir sürecin biyolojik çeşitliliğin kaybına neden olan nispi katkısı kesin olmamakla birlikte habitat parçalanmalarının, tür çeşitliliğinin en önemli tehditlerinden biri olabileceği öne sürülmektedir. Habitat parçalanması geniş alanlar kaplayan, sürekli bir habitatın, ekosistemin veya arazi kullanım şeklinin daha küçük parçalara ayrılmasıdır ki; Bu arazi değişimindeki pek çok konumsal süreçten biri olarak düşünülmektedir. Habitat parçalanması başlıca, ağaç kesimi, orman alanlarının tarım alanlarına dönüştürülmesi ve yerleşim yeri açma gibi insan faaliyetlerinden kaynaklanabileceği gibi yangın, sel şeklindeki doğal süreçlerden dolayı da meydana gelebilmektedir. Habitatların parçalanmasının neticesinde birbiriyle ilişkili üç sonuç oluşmaktadır: a)Doğal vejetasyonun miktarında azalma, b)Kalan vejetasyonun parça kalıntılarına veya yamalara ayrılması, c)Kaybolan vejetasyonun yerine yeni arazi kullanım şekillerinin oluşmasıdır. Bu üç süreç birbiriyle yakından ilişkilidir ve türler ya da topluluklar üzerindeki etkilerini ayrı ayrı değerlendirmek oldukça güçtür. Parça alanının azalmasının önemli bir sonucu; Var olan türlerin popülasyon boyutuyla ilişkili değildir; habitat parçasının kenar uzunluğunun nispi artışı ile ilişkilidir ki bu olumsuz kenar etkisinin parçanın içine ilerlemesine izin verir ve var olan türlerin hayatiyetini etkiler. Arazi seviyesinde habitat koruma önlemleri şu şekilde sıralanabilir: 1. Habitat koruma önlemlerinin biyolojik ilkeleri a) Doğal vejetasyonun parçalanması önlenerek bunların büyük ve birbiri ile etkileşim halindeki parçalar olarak devamlılığı sağlanmalı, b) Öncelikli türlerin ve bunların yayıldığı habitatların korunması sağlanmalı, c) Nadir arazi unsurlarının korunması sağlanmalı, d) Yaban hayatı habitatları arasında canlıların hareketini sağlayacak koridorlar oluşturarak bağlantı sağlanmalı, e) Nadir türlerin lokal habitatları korunarak bölgedeki varlığına katkıda bulunulmalı 2.Yaban hayatının bölgesel bazda korunması ilkeleri Nilüfer ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü UZUN, S., UZUN, A., TERZİOĞLU, S., (2011). Orman Ekosistemlerinde Habitat Parçalanmaları ve Biyolojik Çeşitlilik Üzerine Etkileri, Kahramanmaraş, KSÜ Doğa Bilimleri Dergisi, s:136-­‐144 I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, Özel Sayı,2012 17 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.1. Orman Ekosistemleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.1.4. Orman İçi Açıklıkların Biyoçeşitliliğe Etkisi EĞİTİMİN AMACI Biyoçeşitlilik üzerinde orman İçi açıklıkların rolünü öğretmek EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Orman içi açıklıklar ile biyoçeşitlilik ilişkisini kavramak HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Meşcere gelişmesi sürecinde kendiliğinden kapanamayan, dolayısıyla sürekli olarak üretime kapanmış ağaçsız alanlara "orman içi açık alan" denilmektedir. Tepelerin büyüklüğüne ve ağaç sayısına bağlı olmaksızın, meşcere tepe çatısında; dağınık durumda, çeşitli büyüklükte doğal meşcere boşlukları bulunabilir. Orman Genel Müdürlüğünün 21.07.2000 tarihli, OİP.1.A-­‐1/710 sayılı emirlerinde: "Verimli ormanlar içerisinde bulunan ağaçsız alanlar biyolojik çeşitliliğin korunması ve yaban hayvanlarının otlama alanı olması yanında; orman yangınları sırasında çeşitli canlı türleri ve insanların yaşamlarını kurtarabilecekleri sığınaklardır. Bu sebeple 3,0 ha'a kadar alana sahip tüm bozuk ve açıklık alanların ve ayrıca, bu fonksiyonu yerine getiren daha fazla büyüklükteki bozuk ve açıklık alanların korunması ve yapılarının devam ettirilmesi gerekir." denilmektedir. Orman içi açıklıklar bir taraftan orman ekosisteminin koruması altında olan, diğer taraftan da ışık faktörü açısından avantajlı olan alanlardır. Bu sebeplerden dolayı tür zenginliği fazla olan alanlardır. Uygun yerlerde orman içi açıklıkların korunması, varlıkların sürdürülmesi hatta kapanmaktaysa açılması da gerekebilir. Çok büyük olmayan orman içi açıklıkların yaban hayatının beslenmesi ve kışın ısınması açısından önemli rolü vardır. Orman içerisindeki doğal meşcere boşlukları ve açıklıklar kendi haline bırakılmalıdır. Bu tür yerlerin ağaçlandırılmadan bırakılması, biyolojik çeşitliliğin yüksek olmasını sağlar. Nilüfer ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü ÜLGEN, H. ve U. ZEYDANLI, ed. (2008). Orman ve Biyolojik Çeşitlilik. Doğa Koruma Merkezi. Ankara. CAN, T. (ed)., (2013). Ormanın Kitabı. WWF-­‐Türkiye, İstanbul. 18 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİK, KORUMA ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.1. Orman Ekosistemleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.1.5. Orman İçi Sulak Alanların Biyoçeşitliliğe Etkisi EĞİTİMİN AMACI Biyoçeşitlilik üzerinde sulak alanların rolünü öğretmek EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Sulak alanlar ile biyoçeşitlilik ilişkisini kavramak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Sulak alan kavramı oldukça geniş kapsamlıdır. Sulak alan, bir dizi ortak özelliğe sahip olup; geniş bir yelpazedeki karasal, kıyısal ve denizsel yaşama ortamlarını bir araya getiren ekosistemlerdir. Türkiye’nin de taraf olduğu “Ramsar Sözlesmesi”nde sulak alanlar; “Doğal ya da yapay, sürekli ya da mevsimsel, acı, tatlı ya da tuzlu, durgun ya da akan su kütleleri, bataklık, turbalıklar ve gel-­‐git anında derinliği 6 m.yi aşmayan deniz suları” şeklinde tanımlanır (Ramsar Convention Bureau, 1992). Genellikle bir yerin sulak alan olmasını belirleyen en önemli özellik, toprak ya da alt tabakanın en azından belli zamanlarda suyla kaplı ya da suya doygun olmasıdır. Ancak, sulak alanlar içinde yer alan göl ve bataklık kavramlarını birbirinden ayırmak pek kolay değildir. Sulak alanlar sahip oldukları zengin biyolojik çeşitlilik nedeni ile dünyanın en önemli ekosistemlerinden biridir. Sulak alanların 3 temel bileşeni vardır. Bunlar; su, toprak ve canlıdır. Bu nedenle, suyun olabildiği bütün ortamlarda bulunan sulak alanlar dağlardan denizlere kadar değişik şekil ve tiplerle karşımıza çıkabilmektedir. Nadir ve tehdit altındaki birçok bitki ve hayvan türü sulak alanlarda yaşamakta, hayatta kalabilmek için sulak alan kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Avrupa Birliği Habitat Direktifinde yer alan korunması gereken türlerin %80’i Akdeniz’e aittir ve bunların büyük bir kısmı sulak alanlara bağımlı ve ilişkili türlerdir. Tüm Akdeniz’de yaşayan 50 amfibi türünden 27’si endemiktir. Yani sadece Akdeniz’e özgüdür. Çim yılanı, engerek yılanı, su kaplumbağası ve çeşitli türleri sıkça görülürken, Nil Kaplumbağası sadece Türkiye’nin Akdeniz’e dökülen Göksu, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin deltalarında ürer. Sulak alanlarda çok fazla memeli görülmemesine karşın, sıcak ve kurak yaz aylarında sulak alanlar ideal sığınak yerleridir. Sulak alanlarda en fazla görülen bitki türleri sazlar, kamışlar, kofa otları, kındıralar, düğün çiçekleri, su naneleri, süsenler, su ayrıkları, ılgınlar, nilüferler, su fındıkları, şemsiye otları ve arpacanlardır. Sulak alanların en görkemli canlıları muhakkak ki kuşlardır. Değişik türlerden milyonlarca kuş üreme, kışlama ya da göç esnasında Türkiye’deki sulak alanları kullanırlar. Batı palearktik Bölge’deki dört önemli kuş göç yolundan ikisinin Türkiye üzerinden geçmesi, Türkiye’deki sulak alanları herhangi bir ülkedekinden daha önemli kılmaktadır. Türkiye'de 1 milyon hektarı aşkın 250 civarında sulak alan 19 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR mevcuttur. Birçok kuş türünün varlığını sürdürebilmesi Türkiye’deki sulak alanların korunmasına bağlıdır. Sulak alanların çevreleri tarih boyunca insanlar tarafından yerleşme alanları olarak kullanılmıştır. Sulak alanlarla insan arasındaki karşılıklı etkileşim, farklı sosyo-­‐
ekonomik ve kültürel yaşam şekillerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak, zaman içinde bilhassa sığ göl, sazlık ve bataklık gibi sulak alanlar, yararsız hatta hastalık taşıyan böceklerle dolu değersiz yerler olarak kabul edilmiş ve sanayi devrimiyle birlikte doğanın insan tarafından daha fazla denetim altına alınması ve sömürülmesi düşüncesine bağlı olarak yok edilmişlerdir. Ancak, 1960’lı yılların sonlarına doğru sulak alanların birçok hayati öneme sahip işlevleri yerine getirdiği anlaşılmaya başlanmıştır. 1980’li yıllardan sonra ise sulak alanların kurutulmaması bilakis korunması gerektiği düşüncesi ön plana çıkmıştır. Günümüzde ise sulak alanların kurutulması kanunlarla yasaklanmıştır. Hatta bugün dünyanın birçok yerinde atık suları arıtmak amacıyla ekilmiş sulak alanlar inşa edilmektedir. Türkiye sulak alanları da yukarıda belirtilen süreci yaşamışlardır. 1940’lı yıllarda, daha çok sıtma hastalığıyla mücadele etmek için kurutulmaya başlanan sulak alanlar, daha sonraki yıllarda taşkınlardan korunmak ve tarım arazisi elde etmek amacıyla kurutulmuştur. Özellikle 1950–1975 yılları arasında yoğunlaşan kurutma çalışmaları sonucunda Hotamış ve Gâvur Gölü Bataklığı, Amik, Avlan, Suğla Gölleri gibi birçok sulak alan ortadan kaldırılmıştır. Ancak, Türkiye'de 1980’li yıllarda sulak alanların önemi anlaşılmaya başlanmış ve Türkiye 1984 yılında "Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarının Korunması (BERN) Sözleşmesi" ile Rio'da imzalanan “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”ne taraf olmuştur. 1994 yılında ise RAMSAR (Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi) sözleşmesini imzalamıştır. Daha sonra "Sulak Alanların Korunması" hakkında Başbakanlık Genelgesi (11.1.1993 tarih ve 1993/1 sayılı) yayımlanmış, 30 Ocak 2002 tarih ve 24.656 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği" kabul edilmiştir. Bununla da kalınmayıp “2003–2008 Ulusal Sulak Alan Stratejisi” oluşturulmuş ve sulak alanlarımızın etkili korunması ve rasyonel kullanımı için “Sulak Alan Yönetim Planları”nın geliştirilmesi ve uygulanması zorunlu hale getirilmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'deki sulak alanları ve sahip olduğu biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli unsurlar; tarım ya da yerleşim amaçlı kurutmalar, sanayi, tarım ve yerleşim alanlarından kaynaklanan kirlenmeler, yabancı balık türlerinin aşılanması, sazlıkların yakılması, tahribi, kontrolsüz saz kesimi, ve su kuşları açısından ise yanlış ve aşırı avlanmadır. Türkiye'de Amik Gölü de dahil olmak üzere, Gavur, Emen, Ladik, Avlan, Suğla, Kestel, Efteni ve Simav Gölleri ile Aynaz ve Karasız bataklıklarının kurutulmasıyla ortaya çıkan biyolojik, ekolojik ve sosyo-­‐ekonomik sorunların uzantıları günümüze kadar yansımaktadır. Nilüfer ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü MERİÇ, B. T., ÇAĞIRANKAYA, S., (2013). Sulak Alanlar. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara. KORKMAZ, H., (2008). Antakya-­‐Kahramanmaraş Graben Alanında Kurutulan Sulak Alanların (Amik Gölü, Emen Gölü ve Gâvur Gölü Bataklığı) Modellerinin Oluşturulması. Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 9, sayfa 20. BEKLİOĞLU, M., (2013). Sığ Göl Sulak Alanların Ekolojik Yapı ve Dinamiklerinde Ötrofikasyon ve Küresel Isınmanın Etkileri. 20 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI VE GELİŞİMİ ALT BAŞLIK 2.2. Doğal Gençleştirme, Ağaçlandırma, Rehabilitasyon ve Restorasyon EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ 2.2.1. Doğal Gençleştirmenin Biyolçeşitliliğe Etkisi EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Doğal gençleştirmenin biyolojik çeşitliği belirlemedeki rolü ve önemini kavramak Doğal gençleştirmenin biyolojik çeşitliği belirlemedeki rolü ve önemini öğrenmiş olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Doğal gençleştirme; Tohumun tabii kaynaklardan, tabii yollarla sahaya gelerek değişik etkenler sonucu çimlenmesi ile elde edilen gençliğe tabii gençlik, bunu gerçekleştirmek için yapılan çalışmalara da “Tabii (Doğal) Gençleştirme” denir (1). Son yıllarda, ormanın ancak doğaya uygun bir kuruluşta ise fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebileceği görüşünden hareketle doğaya uygun ya da doğaya yakın ormancılık anlayışı oldukça geniş taraftar bulmaktadır. Böyle bir ormancılık anlayışı doğal olarak ormanda yapılacak silvikültürel işlemler ve bunların uygulanış biçimi üzerinde de etkili olmuştur. Bu anlayışa göre ormanda yapılacak işlemler her şeyden önce doğal yapıyı ve dengeyi koruyacak nitelikte olmalıdır. Ormancılığa temel olan uzun süreli düşünme zorunluğu içerisinde en ekonomik işlemler doğaya en uygun ya da doğaya en yakın işlemler olarak düşünülebilir (2). Dünyanın birçok farklı yerinde doğal yaşlı ormanlar biyolojik çeşitliliğin korunmasında artık koruma hedefi olarak görülmektedir. Doğal yaşlı ormanlar, barındırdığı liken, mantar, kuş ve böcek türleriyle ekolojik süreçlerin zenginliği, dikey çeşitliliğiyle de bir koruma hedefi olmaya hak kazanmaktadır (3). İdare süresini doldurmuş ormanların yenilenmesinde doğal gençleştirme yöntemlerinin uygulanması, ormanların sürekliliği yanında mevcut genetik çeşitliliğin korunması ve devam ettirilmesini de sağlamaktadır. Bunun da ötesinde istikbal ağacı seçimi gibi bazı silvikültürel yöntemlerin bazı türlerde mevcut genetik çeşitliliği koruma yanında arttırdığına dair sonuçlar ortaya konmuştur (4). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi & Kamu Yönetimi Uzmanı (1) 298 Sayılı Tebliğ: Silvikültürel Uygulamaların Teknik Esasları, 2014. Orman Genel Müdürlüğü, Ankara.http://www.nuhungemisi.gov.tr/DosyaRaporSunum/ Belgeler/bb951776-­‐e874-­‐40ce-­‐842b-­‐d90ae82b6381.pdf Erişim tarihi:10.04.2015 (2) ODABAŞI, T., ÖZALP, G., (1994). Ormanların İşletilmesi Yöntemleri ve Doğaya Uygun Ormancılık Anlayışı, İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri:B, Cilt: 44, Sayı: 1-­‐2, İstanbul. s:36-­‐37 (3) ANONİM, En Bilge Ormanlar: Doğal Yaşlı Ormanlar. http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum5.pdf Erişim tarihi: 10.04.2015 (4) DİRİK, H., http://www.arastirmax.com/system/files/dergiler/92320/makaleler /44/3-­‐4/arastirmax-­‐genetik-­‐cesitlilik-­‐orman-­‐gen-­‐kaynaklarinin-­‐korunmasi.pdf Erişim Tarihi: 10.04.2015 21 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.2. Doğal Gençleştirme, Ağaçlandırma, Rehabilitasyon ve Restorasyon EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.2.2. Yapay Gençleştirmenin Biyolojik Çeşitliliğe Etkisi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Yapay silvikültür uygulamalarının biyoçeşitlilik üzerine etkinlerinin değerlendirilmesi Yapay silvikültür uygulamalarının biyoçeşitlilik üzerine etkinlerinin öğrenilmesi Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Dünyada yaklaşık 550 000 tek ve çok hücreli bitki türü yaşamaktadır. Bunun yaklaşık 250 000 adedini çiçekli bitkiler 11 000 adedini eğreltiler, 500 adedini konifer (iğne yapraklı) türler oluşturmaktadır (1). Belirtilen ortam içinde dünyada ekosistem bütünlüklerinin ve türlerin, başka bir deyişle biyolojik çeşitliliğin korunması büyük önem taşımaktadır. Ormanlarda uygulanan silvikültürel işlemlerde ve bu bağlamda ağaçlandırmalar için alan hazırlığında da biyolojik çeşitliliğin olanaklar ölçüsünde korunmasına büyük özen gösterilmelidir.(2). Suni Gençleştirme ve ağaçlandırma çalışmaları genel olarak açılan çukurlara tohum ekimi veya fidan dikimi ile gerçekleştirilmektedir. Ağaçlandırma çalışmalarında genellikle yatırım karlılığı yüksek olan ve hızlı büyüyebilen yabancı ve yerli ( çam, sedir gibi) ağaçlar tercih edilmektedir. Ağaç seçiminde, ağaçlandırılacak alanın iklim, yağış ve sulama imkanları göz önünde bulundurulur. Sulama imkanı bulunmayan ve az yağış alan alanlarda susuzluğa dayanabilen ve yörenin iklimine dayanıklı orman ağaçları (iğde, alıç, kuşburnu vb.) seçilir. Kendiliğinden hızla çoğalan bu tür ağaçlar, bulunduğu bölgede birçok hayvan türünün de barınmasına olanak verir (3). Suni gençleştirmelerde alan hazırlığı biyolojik çeşitlilik üzerinde etkisi en fazla olan silvikültürel işlemlerden birisidir. Biyolojik çeşitlilik her formda (hayvan, bitki, mantar ve mikroorganizmalar), her organizma düzeyinde (genler, türler, ekosistem) yaşanan çeşitlilik olarak tanımlanmaktadır (1). Dolayısıyla mevcut vejetasyonun tekdüze ve tamamen alandan temizlenmesi ve köklenmesi uygulaması çoğu zaman biyoçeşitlilik üzerinde negatif etki yapabilmektedir. Endüstriyel ağaçlandırmalara dönüştürülen alanlar da biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. Ancak endüstriyel ağaçlandırmalar dünyanın özellikle endüstriyel odun gereksiniminin önemli bölümünü karşılandığından, doğal ormanların daha fazla tahrip olmasını önleyen bir sigorta işlevi yapmaktadır. Ayrıca, tasarlanan ve orman kurulan bu alanlarda, iyi yönetimlerle biyolojik çeşitlilik göreceli olarak sürdürülebilmektedir. Doğal ormanlardan tıraşlanan alan büyüdükçe etkilenen tür sayısı artmakta ve buna bağlı olarak biyolojik çeşitlilik olumsuz yönde daha fazla etkilenmektedir. Örneğin Doğu Kalimantan’da yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, 1 hektar alanda 200 ağaç türü, 5 hektarlık alanda iki katı (400 ağaç türü), 10 hektarlık alanda ise 500’ün üzerinde tür belirlenmiştir. Bu bulguların, tıraşlamaya dayalı doğal gençleştirmede ve endüstriyel veya klasik ağaçlandırmaların yönetiminde önemle dikkate alınması gerekir. Bu ortamda ormanların ve doğanın başka bir ifade ile ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması kutsal bir 22 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sorumluluk anlamındadır (1). Ağaçlandırmaların biyolojik çeşitliliğe olumlu veya olumsuz yönde etkisi, arazinin daha önceki kullanım şekline de bağlıdır. Doğal bir orman tıraşlanarak endüstriyel plantasyon kurulursa biyolojik çeşitlilik azalır (1). Buna karşılık daha önce tarım yapılan alanlara ağaçlandırma yapılması durumunda, bu ormanların biyoçeşitliliğe pozitif etkisi olacaktır (1). Tıraşlama kesime dayalı gençleştirmede veya bozuk alanların ağaçlandırılmasında, meşcere kenarını koruma biyolojik çeşitliliğe katkı yapmaktadır. Gençleştirme çalışmalarında dikili kuru olmaya aday bireylerin de belirlenerek korunması sağlanmalıdır. Bunlara ek olarak, gençleştirme çalışmalarında ışık arıtımı için bırakılan ağaçlar da biyolojik çeşitliliğe katkı yapar. (1) Biyolojik çeşitliliğin korunması bakımından ağaçlandırmalar için alan hazırlığında, akarsuların iki kenarında en az 25 ve yerine göre 50 m’lik şeritler dokunulmadan bırakılmalıdır(1). Suni gençleştirme ve ağaçlandırma çalışmalarında üretim materyali olarak kullanılan tohum, çelik, aşı kalemi gen çeşitliliği üzerine direkt etkilidir. Üretim materyalinin menşei ve gen havuzunun genişliği plantasyon başarısı üzerinde dolayısıyla geniş anlamıyla biyoçeşitlilik üzerinde etkilidir. Mesut TANDOĞAN -­‐Orman Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü (1)ANONİM,2015a.http://genelbilgikaynak.blogspot.com.tr/2015/01/agaclandrma-­‐
calsmalarnda-­‐biyolojik.html. Erişim Tarihi:20.03.2015 (2) http://genelbilgikaynak.blogspot.com.tr/2015/01/agaclandrma-­‐calsmalarnda-­‐
biyolojik.html. Erişim Tarihi:20.03.2015 (3)ANONİM,2015b.http://tr.wikipedia.org/wiki/A%C4%9Fa%C3%A7land%C4%B1rma Erişim Tarihi: 20.03.2015 23 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.2. Doğal Gençleştirme, Ağaçlandırma, Rehabilitasyon ve Restorasyon EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.2.3. Degrade Orman Alanlarının Rehabilitasyon ve Restorasyonunun Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Degrade ormanların rehabilitasyon ve restorasyonunun SOY için önemini öğrenmek Bozuk ve verimli orman alanlarının SOY açısından farklılığının kavranması HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Degradasyon; erozyonla yüzeyin düzleşmesi veya alçalması, ekolojik denge açısından bozulma ve arazinin veriminin düşmesi anlamlarına gelmektedir (1). Orman örtüsünde bozunum ve bozunum sonrasında geri kazanım süreçleri ile meydana gelen değişimler sürdürülebilir orman yönetimi açısından önemli rol oynamaktadır (2). Ormanlar verimli ve bozuk olmak üzere iki sınıfta değerlendirilmekte, bu değerlendirmede de kriter olarak kapalılık kullanılmaktadır. Buna göre %0–10 kapalılığındaki ormanlar bozuk, %11 kapalılığın üzerindekiler ise normal koru olarak sınıflandırılmıştır. Rehabilitasyona bozuk orman alanları konu edilmektedir Bozuk orman alanları rehabilitasyona konu edilmektedir (3). Özellikle son yıllarda ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısında meydana gelen gelişmeler sonucu, kırsal kesimlerden sanayi bölgelerine göç söz konusu olmuştur. Göç, iş imkanlarının daha az olduğu kırsal orman kesiminde daha yüksek olmaktadır. Göç sonucunda ormanlar üzerindeki baskı azalmış, dolayısıyla bozuk ormanların lehine iyileşmeler başlamıştır. Bozuk orman alanlarındaki boşluklarda, zaman içerisinde üzerindeki mevcut yaşlı fertlerin tohumlarından gelen doğal gençliklerle, yaşlı ve genç grupların bir arada ve yer yerde iç içe girdiği değişik yaşlı meşcereler gelmeye başlamıştır. Böylece mevcut ormanlarımızın yarısını oluşturan bozuk orman alanlarında rehabilitasyon çalışması yapma imkanı ortaya çıkmıştır. 8,5 milyon hektarı bulan bu sahalar, gelişen doğa ve çevrecilik anlayışı içinde yeniden ele alınıp büyüme enerjisinden azami derecede faydalanarak, orman ekosistemini bozmadan, yetişme muhiti ırklarını yerinde korumak suretiyle, en az emek ve masrafla verimli ormanlara dönüştürmek amacıyla rehabilitasyon çalışmalarına konu edilecektir (3). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐ Kamu Yönetimi Uzmanı (1)ATALAY, İ., (2013). Doğa Bilimleri Sözlüğü, Meta Basım ve Matbaacılık Hizmetleri, İzmir. s:100 (2) YAVAŞLI, D.D., MASEK, J.G., FRANKS, S., (2013). Muğla İlinde 2000-­‐2010 Yılları Arasındaki Orman Bozunum ve Geri Kazanımının Landsat Görüntüleri İle İzlenmesi. Ege Coğrafya Dergisi, 22/2 (2013), İzmir. s:92 (3) Potansiyel Rehabilitasyon Sahaları Ve Rehabilitasyon Süreci http://ormuh.org.tr/arsiv/files/Rehabilitasyon%20Teknikleri.pdf Erişim Tarihi:10.08.2015 24 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.3. Doğallık EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI 2.3.1. Doğaya Yakın Ormancılığın Biyoçeşitliliğe Etkisi EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Doğaya yakın ormancılık kavramını, önemini ve doğaya yakınlık ölçütlerini öğretmek Doğaya yakın işletmeciliğin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilerini öğrenmiş olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler İşletmeci bir zihniyetle müdahale edilip, yetişme ortamı şartlarının gerektirdiği ve doğal kuruluş özellikleri kısmen değiştirilmiş ormanlara "Doğaya Yakın Orman" denir. İnsan, bir bölgenin vejetasyon ve florasına farklı şekillerde etki edebilir. Bu etkilerin bazıları yüzyıllar boyu, bazıları da binlerce yıl sürebilir. Doğallık, doğa korumada kullanılan en önemli unsurlardan biridir. Doğallık iki açıdan analiz edilebilir; Tarihsel (geçmişi dikkate alan) ve aktüel açıdan. Tarihsel açıdan, kültürün etkisinin olmadığı önceki durum anlaşılır. Aktüel açıdan ise, aktüel yetişme ortamı potansiyeline uygun kendi kendine oluşan belli bir durum anlaşılır. Ormanların doğallık dereceleri; kültürün etkisinin olmadığı, önceki durumu (ilksel durumu) dikkate alınarak; karışım oranı, yaş ve diğer meşcere strüktürleriyle ortaya konulan doğallık dereceleridir. Bu derecelerden bir tanesi olan “Doğaya Yakın Orman”, geniş ölçüde doğal yapısını korumasına karşın, ağaç türü karışımı ve meşcere yapısı kısmen değişmiş ormanlardır. Doğaya yakın ormanlar, kesintisizliği, yatay ve dikey yöndeki küçük strüktürel yapısı farklılıkları nedeniyle en büyüğünden, en küçüğüne kadar çeşitli canlılar için çok uygun yaşam alanları sunmaktadır. Buna karşın, fakir yetişme ortamlarındaki çayırlıklar, çalılıklar ya da belirli oranda degrade olmuş sahalar ise gölge ağaçlarına uygun yaşam alanları sunmamaktadır. Bu sahalar birçok hayvan türü, özellikle de kuş ve böcekler için de uygun değildir. Biyolojik çeşitliliği artırmanın bir diğer yolu ve doğaya yakınlığın bir ölçütü olarak, 20-­‐30 yıldan beri ormanlardaki ölü ağaç oranının artırılması tartışılmaktadır. Doğaya yakın ormanların olmazsa olmaz göstergelerinden olan ölmüş büyük orman ağaçları, özellikle de meşeler tehdit altında bulunan çok sayıdaki böcek türü için yaşam alanı oluşturmakta ve biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunmaktadır. Nilüfer ŞAHİN-­‐Orman Mühendisi Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü HUSS, J., KAHVECİ, O., (2009). Türkiye’de Doğaya Yakın Yapraklı Orman İşletmeciliği. Ogem-­‐Vak, Ankara. ÇOLAK, A.H., (2001). Ormanda Doğa Koruma. Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara. 25 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.4. Dikili Kuru EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.4.1. Dikili Kuruların/Ölü Ağaçların Biyoçeşitliliğe Etkisi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR TRAINING NOTES Dikili kuru ve ölü ağaçların biyolojik çeşitliliğe etkisini öğrenmek Dikili kuru ve ölü ağaçların biyolojik çeşitliliğin korunması için gerekliliğini kavramak PREPARED BY SOURCES Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ağaçların yaşam süreleri diğer canlılara nazaran çok daha uzundur. Ormanları oluşturan ağaç türlerin çoğu doğal ortamlarında birkaç yüzyıl rahatça yaşayabilirler. Ancak bunu abartan ağaçlar da vardır. Öyle ki; 1963 yılında Amerika'nın Kaliforniya eyaletindeki Sierra Nevada'nın kuzeybatı yamaçlarında bir çam ağacının yaklaşık 4900 yaşında olduğu belirlenmiştir. Yaşam süresi bu kadar uzun olabilen ağaçların ölümü, doğal süreç içerisinde yaşlanma, tepe kırılması, kabuk yaralanması, fırtına devirmeleri, yangın, kar kırmaları, komşu ağaç rekabeti, böcek ve mantarların yol açtığı zararlar nedeniyle olmaktadır. Modern orman işletmeciliğinde ormanlardaki devrilmiş, kırılmış veya dikili durumdaki ölü ağaçlar hem kalan kısımlarından yararlanmak için hem de zararlı böceklerin üremesine yol açmasın diye temizlenirler. Doğal nedenlerle ölen ağaçların ormanda bırakılarak diğer canlılara yaşama ortamı sağlaması, biyolojik çeşitlilik açısından son derece gerekli olmasına karşın zararlı böceklerin kitle üremesi yapmasına da yol açabilmektedir. Ölü ağaçlar, ormanlar ve içinde barınan canlılar açısından göz ardı edilemeyecek ölçüde gereklidirler ve biyolojik çeşitlilik açısından bulundukları ortama çok büyük katkı sağlarlar. Çünkü ormandaki bir ölü ağaç; algler, mantarlar, likenler, yosunlar, böcekler, kuşlar ve küçük memeli hayvanların özel yaşama alanı olarak işlev görür. Ölü ağacın insan eliyle orman dışına çıkarılması burada yaşayan canlılarının yaşama ortamının yok olması demektir (1). Ölü ağaç gövdeleri, organik madde, nem, besin ve iğne yapraklı ağaç türleri için gençleşme alanları sağlarlar. Bazı iğne yapraklı ağaç türleri çürüyen ağaç gövdeleri üzerinde daha iyi çimlenir. Ağaçlar üzerindeki kovuklarda yaşayan, orada beslenen ya da yuva yapan pek çok canlı vardır. Ayrıca bazı sucul canlılar devrik ağaç gövdeleri ve dalları etrafında oluşan su birikintilerinde yaşarlar. Ölü ağaçlar, böcek, mantar ve bakteri gibi kendine özgü beslenme özelliğine sahip türler için besin kaynağıdır. Fırtına, sel ve benzeri doğal olaylara karşı, eğimin ve yüzey dengesinin korunmasına yardım ederek toprak erozyonunu önlerler. Son olarak da karbonu uzun süreli depolayarak iklim değişikliğinin bazı olumsuz etkilerini azaltırlar (2). Yağmur BİRİCİK-­‐Orman Mühendisi-­‐Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü (1) PAKKANER, M., (2006). Ormancılıkta Ölü Ağaç Kavramı. http://www.agaclar.net/forum/agaclar-­‐hakkinda-­‐genel-­‐konusmalar/2805.htm Erişim tarihi:30.04.2015 (2) CAN, T. (ed). (2013). Ormanın Kitabı. WWF-­‐Türkiye, s:118,119, İstanbul. 26 MODÜL ADI 2. ORMAN EKOSİSTEMLERİNDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ve GELİŞİM ALT BAŞLIK 2.5. Tehdit Altındaki Türler, Habitatlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 2.5.1. Tehdit Altındaki Türlerin Önemi ve Korunması Gerekliliği EĞİTİMİN AMACI Tehlike altındaki türler, tehdit faktörleri ve koruma araçları konusunu öğretmek EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Tehlike altındaki türlerin kategorilerine göre koruma stratejileri konusunda görüş sahibi olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Türkiye, kuzey yarımkürede, ılıman kuşakta bitki çeşitliliği açısından çevresinde yer alan birçok ülkeden farklı özellikleri ile dikkati çeken ve bazı bilim insanlarınca “Asia Mineure” yani “Küçük Asya” olarak da nitelendirilen bu alan; bitkilerle ilgilenenlere hep cazip gelen bir saha olmuştur. Türkiye’de yayılış gösteren bitki türlerinin sayısı, Avrupa kıtasının tümünde yayılış gösteren bitki türlerinin sayısı ile mukayese edilmektedir. Her yıl yeni bulguların eklendiği Türkiye florasındaki bitki taksonu sayısı (tür, alt tür ve varyete düzeyinde) 12.000 civarına yakındır (1). Çevresindeki alanlara göre bitki çeşitliliği bakımından dikkati çeken Türkiye’nin bu özelliği, coğrafi faktörlerin ya da diğer bir ifade ile bitkilerin yetişme ortamlarının çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye endemiklerinin sayısı 3.000’den fazladır ve endemizm oranı %34,4’dür (2). Dünyada yetişen bitki türlerinin, özellikle çoğunluğu dar ve sınırlı yayılışa sahip endemiklerin, korunmaları konusunda son yıllarda oldukça ciddi çalışmalar yapılmakta, öncelikle bunların uluslararası tehlike sınıflarından hangisine ait oldukları saptanarak, alınacak önlemlerde öncelik, halen çok baskı altında olup nesli kaybolma tehdidi altında olanlara verilmektedir. Bu amaçla, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN), Dünya Koruma Birliği, Tehlike Altındaki Bitkiler Komitesi, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF) gibi kuruluşların faaliyetleri yanında, her ülke kendi bitkilerini korumak amacıyla çeşitli önlemler almaktadır. Özellikle nesilleri yok olma tehlikesi altında olan bitkilerin korunması için çıkarılan kanun, yönetmelik vb. gibi önlemler yanında, önemli sahaların korunması için ülkelerin floristik açıdan ilginç yöreleri Milli Park, Tabiatı Koruma Alanları gibi statülerle korunmaktadır (3). Türkiye'de bu amaçla Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı yayınlanmış ve tehdit altındaki bitki türlerinin listesi ve tehdit kategorileri belirlenmiştir. Yetiştiği ortamlarda sayıca azalmaya başlayan ya da bulunduğu yaşam ortamı yok olma tehlikesi altında bulunan bitki türleri yaşamlarının sürekliliği açısından tehdit altında demektir. Dağılımı ve bolluğu eldeki verilerle kıyaslandığında geçmişe göre azalan bitkiler gelecekteki varlıkları açısından tehdit altındadırlar (2). Türkiye bitkilerini tehdit eden başlıca faktörler şunlardır; Sanayileşme ve şehirleşme, Tarım alanlarının genişletilmesi ve aşırı otlatma, 27 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Turizm olayı, Yurt dışına ihraç ve yurt içi kullanım amacı ile doğadan toplamalar, Çorak (tuzcul) alanların ıslahı, Tarımsal mücadele ve kirlenme, Ağaçlandırma, Yangınlar. Hangi bitki ve habitatların korunması gerektiği belirlendikten sonra bunların nasıl korunacağı çok önemlidir. Özellikle Türkiye gibi önemli tür zenginliğine sahip, ancak çeşitli biyotik ve diğer etkenlerin baskısı altında olan ülkelerde bu işin ne derece zor olduğu açıktır. Doğanın korunması konusunda çeşitli tedbirler yanında, özellikle bitki türlerinin korunmasında dünyada son yıllarda en çok rağbet edilen görüş, çeşitli statülerdeki doğa koruma alanlarının çoğaltılmasıdır. Türkiye'de özellikle son yıllarda Milli Park ve Tabiatı Koruma Alanı sayısında bir artış gözlenmekle birlikte bunlardan bazılarının tipik doğa koruma amaçlarına uygun yerlerde kurulduklarını ve bu amaca ulaşmayı hedefleyen çalışmalar için seçildiklerini söylemek zordur. Bu nedenle; milli parkların endemik türlerce zengin ilginç flora ve faunaya sahip yerlerde kurulması gerekir. Şimdiye kadar çoğunlukla ormanlık kesimlerde kurulan koruma alanlarının gelecekte step, tuzlu bataklık ve hatta sulak alanlarda da kurulmaları gerekir. Korunması gereken bitki türleri ile ilgili olarak son yıllarda üzerinde durulan bir diğer görüş ise bunların botanik bahçelerinde yetiştirilmeleri ve böylece gelecek nesillere aktarılmalarının sağlanmasıdır. (3). Nüfusun giderek artması, tarımsal faaliyetler, sanayi faaliyetleri ve turizm gibi çok çeşitli nedenlerle doğal bitki örtüsü önemli değişimler geçirmiş olsa da, Türkiye'nin coğrafi özelliklerinin sağladığı büyük avantaj olağanüstü bir bitki örtüsü çeşitliliğine ve yüzlerce endemik bitkiye sahip olmasına yol açmıştır. Bu nedenle özellikle coğrafi yayılışı dar olan, bir ya da birkaç populasyondan bilinen, populasyon boyutu küçük olan ya da populasyon büyüklüğü giderek azalan türler ile insanlar tarafından toplanılan endemik türlerin korunmasına mutlaka ehemmiyet verilmelidir. Türkiye’nin bu doğal kaynaklarını koruması ve sürdürülebilir kullanımını sağlayarak gelecek nesillere ulaştırması büyük önem taşımaktadır (4). Yağmur BİRİCİK-­‐Orman Mühendisi Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü (1)ERİK, S. ve SARIKAHYA, B., (2004). Türkiye Florası Üzerine, Kebikeç 17, s: 139–
163 (2) http://tehditaltindabitkiler.org.tr, 2011. Erişim Tarihi: 10.01.2015 (3) EKİM T., KOYUNCU M., VURAL M., DUMAN H., AYTAÇ Z., ADIGÜZEL N., (2000). Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yayını, ISBN 975-­‐93611-­‐0-­‐8, s:195 (4)AVCI M., AKKEMİK Ü. (Ed.), (2014). Türkiye’nin Doğal-­‐Egzotik Ağaç ve Çalıları, T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü, ISBN: 978-­‐605-­‐4610-­‐
48-­‐8, s:.28 28 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.1.Sağlıklı Orman Kavramı ve Göstergeleri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI 3.1.1. Sağlıklı Orman Kavramı EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Orman sağlığı ve canlılığı kavramını ve etkilerini SOY çerçevesinde açıklamak. Küresel değişimin (iklim, yönetim sistemi, orman kaynakları, vb.) orman sağlığı ve canlılığı üzerindeki etkileri konusundaki farkındalığı arttırmak. Katılımcıların aşağıdaki bilgileri edinmeleri gerekir: Sürdürülebilir Orman Yönetimi Pan-­‐Avrupa kriterleri temelinde orman sağlığı ve canlılığı kavramı ve göstergeleri. Mevcut durum ve değerlendirmeler (2). Orman sağlığı ve canlılığına yönelik temel biyotik ve abiyotik tehlikeler, mevcut durum ve eğilimler ve bunların Küresel Değişim ile ilişkisi konularına genel bir bakış. Power Point Sunumu + videolar Videolar: https://www.youtube.com/watch?v=EzfCjHHqsdg http://www.abc.net.au/catalyst/stories/3488105.htm İletişim örneği: https://www.youtube.com/watch?v=STlOItcCE7E 20 DAKİKA -­‐ 1 SAAT + videolar Ofis Eğitimi İşçi ve Köylüler 1993 yılında başlatılan Helsinki Süreci’nin bir sonucu olarak SOY’ne yönelik olarak tanımlanmış altı Pan-­‐Avrupa kriteri şunlardır: 1. Orman kaynaklarının ve onların küresel karbon döngülerine sağladığı katkıların korunması ve gereğince iyileştirilmesi; 2. Orman ekosistemlerinin sağlık ve canlılığının sürdürülmesi; 3. Ormanların (odun ve odun dışı) üretim fonksiyonlarının sürdürülmesi ve teşviki; 4. Orman ekosistemleri içindeki biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, korunması ve uygun bir biçimde iyileştirilmesi; 5. Orman yönetiminde koruyucu fonksiyonların (özellikle toprak ve suyla ilgili) sürdürülmesi, korunması ve uygun bir biçimde geliştirilmesi; 6. Diğer sosyoekonomik fonksiyonların ve koşulların sürdürülmesi. İlgili göstergeler Lizbon’da (1998) Bakanlar tarafından kabul edilmiş ve Viyana’da (2003) “İyileştirilmiş Pan-­‐Avrupa Sürdürülebilir Orman Yönetimi Göstergeleri” olarak daha da iyileştirilip onaylanmıştır. Bu göstergeler Pan-­‐Avrupa bölgesinde hem bölgesel hem de ulusal düzeyde sürdürülebilir orman yönetimi yönünde kaydedilen ilerlemenin değerlendirilmesi amacıyla kullanılırlar (1). İkinci kriter olan “Ormanların sağlık ve canlılığının sürdürülmesi” kriteri ise aşağıda sıralanan alt-­‐kriterleri içermektedir (2,3): -­‐ Havayı kirletici maddelerin çökelmesi. N, S ve baz katyonlarına göre sınıflandırılan hava kirleticilerin ormanlar ve diğer ağaçlıklı alanlar üzerine çökelmesi. -­‐ Kimyasal toprak durumu. Orman ya da diğer ağaçlık arazilerdeki toprak asitliği ve ötrofikasyonu ile ilgili olarak, temel toprak türlerine göre sınıflandırılmış kimyasal toprak özellikleri (pH, katyon değişim kapasitesi, C/N oranı, organik C, baz doygunluğu). 29 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR -­‐ Yaprak dökümü. “Orta”, “şiddetli” ve “ölü” yaprak dökümü sınıflarından her birinde, orman ya da diğer ağaçlık arazilerdeki bir ya da daha fazla sayıdaki ana ağaç türünde görülen yaprak dökümü. -­‐ Orman hasarı. Birincil hasar verici etken (abiyotik, biyotik ve insan kaynaklı) ve orman türüne göre sınıflandırılmış olarak, orman ve diğer ağaçlık arazilere verilen hasar. Bu alt-­‐kriterlerin her biri, nitel veya nicel yapısı, göstergeleri ve gerektirdiği ölçümler de göz önünde bulundurularak, küresel, bölgesel, ulusal, yerel ve uygulama şeklindeki beş uygulama boyutuyla ilintili olarak ayrıntılı bir biçimde açıklanmalıdır. Ayrıca, bu kriterlerin temel SOY sertifikasyon standartlarına (PEFC, FSC) dönüştürülmesi de açıklanacaktır. Küresel değişim, orman sağlığı ve canlılığına yönelik temel biyotik ve abiyotik tehditlerle yakın ilişki içindedir. Bazı ülkeler (örneğin Finlandiya (4), beşinci bir ek gösterge olarak “İklim değişikliği üzerindeki potansiyel etki”yi de dâhil etmektedirler. Bütün biyo-­‐iklimsel bölgeler içinde, Akdeniz bölgesi küresel değişikliğe karşı en hassas bölgelerden biri olarak değerlendirilmektedir (5). Bu nedenden ötürü, küresel değişimin orman sağlığı ve canlılığı üzerindeki temel muhtemel etkilerinin sunulup tartışılması önemlidir. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) www.foresteurope.org. Erişim tarihi:16.04.2015 (2) MCPFE (2002). Improved Pan-­‐European indicators for Sustainable Forest Management. Expert Level Meeting 7-­‐8 October 2002, Vienna, Austria. Available in: http://www.foresteurope.org/docs/reporting/Vienna_Improved_Indicators.pdf Erişim tarihi:16.04.2015 (3) UNITED NATIONS ECONOMIC COMMISSION FOR EUROPE FOOD AND AGRICULTURE ORGANIZATION OF THE UNITED NATIONS (2015). Forests in the ECE Region Trends and Challenges in Achieving the Global Objectives on Forests. (4)http://www.metla.fi/metinfo/sustainability/criteria.htm Erişim tarihi:16.04.2015 (5) EEA (2008). Impacts of Europe’s changing climate -­‐ 2008. An indicator-­‐based assessment (EEA Report No 4/2008). Office for Official Publications of the European Communities, Luxembourg. S:246. 30 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.2. Biyotik Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR 3.2.1. Böceklerin Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri Böceklerin ormanlar üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik kararlar alınmasına dair araçların, izleme, kontrol ve yönetimin tanımlanması Böcek türleri, semptom ve belirtiler, davranış standartları, neden-­‐sonuç ilişkileri ve çok-­‐kriterli kararlarda izleme ve kontrol sistemlerine dair “genel kavramların” öğrenilmiş olması Power Point Sunumu Eğitim gezisi (yarı-­‐sunumsal eğitim uygulanması durumunda) – Laboratuvar (yarı-­‐sunumsal eğitim uygulanması durumunda) – Video https://www.youtube.com/watch?v=rAvgngSZe7A https://www.youtube.com/watch?v=76B9F_Iqgz0 (US) https://www.youtube.com/watch?v=24zxOYwhAys 1-­‐2 saat (Ofis ve Laboratuvar-­‐video) 4 saat Eğitim Gezisi yarı-­‐sunumsal eğitim uygulanması durumunda) / 1-­‐2 saat video Ofis Eğitimi ve Eğitim Gezisi İşçi ve Köylüler Teorik eğitimi tamamlayıcı nitelikteki bir eğitim gezisi (4-­‐5 saat süreli) Ormanlarda böcek hastalıkları salgınları, yangın ve fırtınaların yol açtığı zararlara kıyasla daha az görünür ve daha az çarpıcı olabilseler de kayda değer ekonomik kayıplara ve çevresel hasarlara yol açmıştır. Kozalaklı ağaç ölümlerinin çoğundan kabuk böcekleri sorumludur. Kabuk böceği istilaları, ağaç yoğunluğu, bazal bölge, meşcere yoğunluk endeksi ve saha kalite endeksi gibi belli orman meşcere ve saha koşulları ile tutarlı bir biçimde ilişkilidir. Bu bulguların gelişen bitki örtüsü yönetim stratejileri üzerinde uzun vadede yansımaları olacaktır. Kritik bitki dokularının ölümcül olmayan ısınması, bu dokular üzerinde baskı oluşturabilmekte ve kabuk böceği saldırılarına karşı daha zayıf olmalarına yol açabilmektedir. Doğrudan kontrol tekniklerinin etkinliği, farklı kabuk böcekleri için değişiklikler göstermektedir. Böcekler ve hastalıklar orman ekosistemlerinin tümleşik birer parçasıdırlar ve normalde göreceli olarak düşük bir yoğunlukta bulunup az bir zarara ve ağaç büyümesi ve canlılığı üzerinde ihmal edilebilir bir etkiye yol açarlar. Ancak zaman zaman bazı türler hızla hasar verici sayılara ulaşabilirler, mekânsal dağılımları artabilir ve ortaya çıkan salgın dinmeden önce değişen sürelerde devam edebilir (1). Envanter: Böcek ve hastalık envanteri ve ilgili bilgiler (2). İzleme: Bilgi gereksinimleri. Sadece ticarî amaçların yerine getirilmesi için değil, aynı zamanda çevre korumasının, biyolojik çeşitliliğin ve dinlence hizmetlerinin iyileştirilebilmesi için, kararların desteklenmesinde ilgili, doğru ve zamanında bilgiye ihtiyaç vardır. Böceklerin yol açtığı orman hasarları, belirgin semptomlardan yaygın bozulmaya kadar değişen çeşitli biçimlerde kendini gösterebilir(3). Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) http://www.greenfacts.org/en/forests/l-­‐3/5-­‐forest-­‐fires-­‐insects-­‐diseases.htm Erişim tarihi:16.04.2015 (2)http://www.apps.dcnr.state.pa.us/forestry/sfrmp/foresthealth.html Erişim tarihi:16.04.2015 (3)Monitoring Forest Damage. Methods and Development in Sweden. Sören Wulff. Faculty of Forest Resource Management Umeå. Doctoral Thesis. Swedish University of Agricultural Sciences. Umeå, (2011) 31 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT BAŞLIK 3.2. Biyotik Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.2.2. Mantarların Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Fungusların neden olduğu zararların öğretilmesi ve mantarların ormanın sağlığı ve canlılığı üzerindeki etkilerinin tanımlanması Fungusların neden olduğu zararların bilinmesi; Fungusların orman ekosistemleri açısından sahip oldukları önemin öğrenilmesi; Ekosistemlerin sürdürülmesi açısından fungusların biyolojik çeşitliliğinin kilit bir bileşen olduğunun anlaşılması ve Negatif patojen fungusların öğrenilmesi. Power Point sunumu + video Videolar: http://www.micosylva.com http://www.rtve.es/alacarta/videos/el-­‐escarabajo-­‐verde/escarabajo-­‐verde-­‐
micofagos/2224709/ 40 dakika (Ofis) + videolar Ofis eğitimi İşçi ve Köylüler Funguslar biyosferin bütün birim ya da kısımlarında enerji akışını destekleyen önemli bir rol oynarlar. Bunun nedeni, fungus orman ekosistemlerinin kazanımı, dağılımı ve işlevsel organizasyonuna aktif bir biçimde katılmalarıdır (1). Dahası, funguslar ekosistemler içinde bir dizi işlevler yerine getirir ve kendileri ve/veya diğer organizmalar arasında ormanların ve diğer bitki örtüsünün kilit unsurlarını ortaya çıkaran etkileşimler gerçekleştirirler. Karalara yayılmalarından bu yana, bitkiler karşılıklılık ortaklıkları oluşturma yeteneğine sahip olan funguslara büyük ölçüde bağımlı olmuşlardır. Bu tür fungusların trofik evrimsel stratejisi, bitkilerin ürettiği fotosentez ürünlerine erişim sağladıklarında ikincil bir ototrofi edinmek şeklinde olmuştur. Mikorizal fungusların bitkilerle oluşturdukları ortaklıkların metabolitlerin karşılıklı hareketi ile sürdürüldüğü açık görünmektedir. Damarlı bitki türlerinin yaklaşık % 95’i mikorizal ortaklıklar oluşturan familyalara aittirler (2). Bu ortaklıklar sayesinde bitkilerin elde ettikleri avantajlar çok önemlidir: Miselyum besin maddelerinin ve suyun yüzey emilimini arttırır ve bazı patojenlerin ince köklerini fiziksel olarak korur. Bazı durumlarda, funguslar alelopatik maddeler yayarak diğer bitkilerin gelişimini sınırlandırırlar ve bitkinin su ve besin maddelerini daha fazla elde edebilmelerine olanak sağlarlar. Spesifik olarak, ektomikorizal funguslar fosfor, potasyum ve çeşitli formlardaki azotu (amonyak azotu, nitrat azotu ve aminoasitler) emer ve bunları aminoasit olarak toprağa aktarırlar. Bunun karşılığında da funguslar basit şeker formundaki karbonhidratları (glukoz, früktoz ve sukroz) ve fungus büyümesi ve karpoforların gelişiminde rol oynayan vitaminleri alırlar (3, 4, 5, 6). Dahası, toprağın yüzey kısmına (ilk 15 cm) dağılmış yaygın miselyum ağları toprak ve organik madde parçacıkları arasında toplayıcı işlevi görürler ve toprağa geçirgenlik özelliği kazandırarak hava ve suyun hareketine imkân sağlarlar (4). Bu, daha fazla miktarda fungus kökenli besin maddeleri ve hava almaları nedeniyle mikroorganizmaların (ki bitki gelişimi açısından önemlidirler) gelişimini kolaylaştırır. Belli türlerin mevcudiyeti ve küresel değişimlerin (iklim değişikliği, ekosistem yönetimi, 32 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR vb.) bunların devamı üzerindeki etkileri konusundaki bilgisizlik kayda değer ölçüde biyolojik çeşitlilik kaybının geniş toplum kesimlerinin hiç dikkatini çekmeden gerçekleşmesine yol açabilir ancak bu kayıplar orman ekosisteminin istikrarını etkileyecektir. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1)EGLI, S.; AYER, F.; PETER, M.; EILMANN, B. y RIGLING, A. (2010). Is forest mushroom productivity driven by tree growth?. Results from a thinning experiment. Ann. For. Sci. 67 (5): 509. DOI: 10.1051/forest/2010011. (2)HARLEY, J.L. y SMITH, S.E. (2008). Mycorrhizal symbiosis. 3rd ed. Academic Press, Inc., London, U.K (3)COLL, L.; CAMARERO, J.J.; y MARTÍNEZ DE ARAGÓN, J. (2012). Fine roots seasonal dynamics, plasticity and mycorrhization in two coexisting Mediterranean oaks with contrasting aboveground phenology. Ecoscience, 19(3): 238-­‐245. (4)MOLINA, R.; O´DELL, T.; LUOMA, D.; AMARANTHUS, M.; CASTELLANO, M. y RUSSELL, K. (1993). Biology, ecology and social aspects of wild edible mushrooms in the forests of the Pacific Northwest: a preface to managing commercial harvest. USDA Forest Service, PNW Res. Sta. General Technical Report PNW-­‐GTR-­‐309. (5)CONESA, J.A. (2000). Altres aprofitaments forestals. Universitat de Lleida. 377 pp. (6)TRUDELL, S. (2002). Mycorrhizas (5): Fall Mushrooms, Ghostly Fungus-­‐Robbers, and a Definition Revisited. Mushroom: the Journal of Wild Mushrooming, Issue 77, Fall. http://www.mykoweb.com/articles/Mycorrhizas_5.html. Erişim Tarihi:20.04.2015 (7) Manion PD (1991) Tree Disease Concepts (2nd Ed.). Prentice-­‐Hall, Englewood Cliffs, New Jersey, U.S.A. 33 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.3. Abiyotik Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.3.1 Doğal Orman Yangınları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI Yangınların ormanlara verdiği zararlarla ilgili kavramların öğretilmesi ve orman yönetiminin yangın riskinin azaltılması üzerindeki etkisinin tanımlanması. Orman yangınlarının orman sağlığı (varlığını sürdürme ve büyüme) üzerindeki etkilerinin öğrenilmesi; Orman yangınlarının vereceği hasarın ve yangınların meydana gelişinin modellenmesi ve önceden tahmin edilmesinin öğrenilmesi; Yangın hasarının azaltılmasına yönelik yönetimsel uygulamaların anlaşılması; İyileşme süreçlerinin ve uzun vadede ekosistem hizmetlerinin devamlılığının garanti altına alınması için orman dirençliliğinin öneminin anlaşılması. Power Point Sunumu Videolar: https://www.youtube.com/watch?v=Tnu3QtABu3A https://www.youtube.com/watch?v=xOcVkSp_1xg https://www.youtube.com/watch?v=WtaK8-­‐t3bg4 30 DAKİKA + videolar Office Eğitimi İşçi ve Köylüler Mevcut modellerin örnekleri (tutuşturma, oluş sıklığı, ölüm oranları, yangının yayılması) Sonuçların yönetim tavsiyelerine dönüştürülmesi Yangın, orman ekosistemlerinin doğasından kaynaklanan bir unsurdur. Yangınlar, tüm dünyada orman dinamik süreçlerini şekillendirirler. Orman yangınları, orman kaynakları ve orman hizmetlerinin devamlılığı üzerinde ve insan yaşamına ve altyapıya yönelik tehlikeler şeklinde önemli etkilere sahiptir. Yangınların meydana gelişi çeşitli faktörlere (tutuşturucu sebepler, hava durumu, yakıtların türü ve mekânsal dağılımı) bağlıdır. Yangının etkisi, yangının yoğunluğuna ve ormanın direncine bağlıdır. Yangının orman kaynakları üzerindeki doğrudan etkisi ağaç ölüm sayısı ve ağaç büyümesinde ortaya çıkan değişikliklerle ölçülebilir. Ayrıca, yangınlar rejenerasyon süreçleri yoluyla ormanın evriminde de değişikliklere yol açabilir (1). Yangınların oluş sıklığı deneye dayalı analiz yoluyla (2) ya da çoklu yangın yayılma senaryolarının simülasyonuyla (3) modellenebilir. Ağaç ölüm oranları büyük veri kümeleri (NFI’lar) ve tarihsel yangın rejimleri (4) ya da yangın yoğunluğu veya doku hasarının bilinmesi gereken durumlarda sınırlı sayıda yangın (5) kullanılarak modellenebilir. Her bir modelin kendine özgü kısıtlamaları ve hedefleri vardır. Yangının ağaç büyümesi üzerindeki etkisi ağaçların niteliklerine ve yangının yoğunluğuna/şiddetine bağlı olmakla birlikte, hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş bir süreç değildir (6). Orman ve yakıt yönetimi, üretken bir sürece entegre edildiğinde çok maliyet-­‐etkin olabilecek bir önlemdir (7), fakat yangınların tamamen ortadan kaldırılmasının neredeyse imkânsız olduğu göz önünde bulundurulursa çok pahalı ve potansiyel olarak da zararlıdır. EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 34 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Yangınlar ve diğer olumsuz etkiler arasında çoklu etkileşimler olabilir, çünkü önceki olumsuz etkiler yakın gelecekte yangınları besleyecek ölü yakıt birikimleri ortaya çıkarabilir ve ağaçlara zarar vererek yangına karşı dirençlerini azaltabilirler. Diğer yandan, yangınlar ormanın yapısında ve diğer olumsuz etkilere karşı direnç bakımından kararlılığında değişikliklere yol açabilir ve ölü ve zayıflamış ağaçlar fungusları ve böcekleri çekebilir. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) MARTÍN-­‐ALCÓN S., COLL L., DE CÁCERES M., GUİTART L; CABRÉ M., JUSTA., GONZÁLEZ-­‐OLABARRÍA JR. (2015). Combining aerial LiDAR and multi-­‐spectral imagery to assess post-­‐fire regeneration types in a Mediterranean forest. Canadian Journal of Forest Research. (2)GONZÁLEZ, J.R., PALAHÍ, M., TRASOBARES, A. AND PUKKALA, T. (2006) A fire probability model for forest stands in Catalonia (north-­‐east Spain). Annals of Forest Science 63: 169-­‐176 (3) GONZALEZ-­‐OLABARRİA, J.R., RODRİGEZ, F., FERNANDEZ-­‐LANDA, A., MOLA-­‐
YUDEGO, B. (2012) Mapping fire risk in the Model Forest of Urbión based on airborne LiDAR measurements. Forest Ecology and Management. 282: 149-­‐156 (4) GONZÁLEZ, J.R., TRASOBARES, A., PALAHÍ, M. AND PUKKALA, T. (2007) Predicting stand damage and tree survival in burned forests in Catalonia (North-­‐
East Spain). Annals of Forest Science. 64: 733-­‐742. (5) RYAN K.C., REİNHARDT E.D., Predicting postfire mortality of seven western conifers, Can. J. For. Res. 18 (1988) 1291–1297. (6) VALOR, T., GONZALEZ-­‐OLABARRİA, J.R., PİQUE, M. (2015). Assessing the impact of prescribed burning on the growth of European pines. Forest Ecology and Management. 343: 101-­‐109 (7) GONZALEZ-­‐OLABARRİA, J.R. AND PUKKALA, T. (2011). Integrating fire risk considerations in landscape level forest planning. Forest Ecology and Management. 261: 278-­‐297. 35 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.3. Abiyotik Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.3.2. Çığ, Kar ve Fırtına Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI Kar ve fırtınaların ormanlara verdiği zararla ilgili kavramların öğretilmesi; Orman yönetiminin kar ve fırtınaların ortaya çıkardığı riskler üzerindeki etkilerinin tanımlanması. Kar ve fırtınaların verdiği zararların ormanların sağlığı üzerindeki etkilerinin öğrenilmesi; Kar ve fırtınaların yol açtığı zararların nasıl modellenebileceğinin ve önceden tahmin edilebileceğinin öğrenilmesi; Rüzgâr ve fırtına zararı riskinin azaltılmasını sağlayacak yönetimsel uygulamaların anlaşılması; Bu tür müdahalelerin ve çığların orman manzarasının şekillendirilmesi ve orman dinamiklerini yürütülmesi bakımından sahip oldukları önemin genel olarak ortaya konulması. Power Point Sunumu – videolar https://www.youtube.com/watch?v=knctvfWFs1A 30 DAKİKA Ofis Eğitimi İşçi ve Köylüler Mevcut modellerin örnekleri (envanter ve fırtına verilerini temel alanlar ile çekme testlerini temel alanlar); ve Sonuçların yönetim tavsiyelerine dönüştürülmesi Fırtınalar ve rüzgârların verdikleri hasar, orman ekosisteminin doğasından kaynaklanan bir durumdur. Çoğu doğal müdahalede olduğu gibi, müdahalenin etkileri sadece insan perspektifinden olumsuz olarak değerlendirilebilir ve RİSK kelimesi de ancak değerli bir varlık tehlike altına girdiğinde kullanılmalıdır. Eğer herhangi bir ekonomik bakış açısı söz konusu değilse, müdahaleler orman dinamiklerinin temel yönlendirici faktörleridirler (1) ve bu nedenle de gereklidirler. Doğal müdahalelerin meydana gelişinde bir değişiklik yapılamaz, ancak etkileri minimize edilebilir. Meşcere ve manzara düzeylerindeki orman yönetimi ormanın zarar görmeye karşı hassasiyetinde değişikliğe yol açar (2). İklim değişikliği müdahale rejiminin ve sonuç olarak da bunun orman üzerindeki etkilerinin değişikliğe uğratılmasında önemli bir rol oynayabilir. Orman planlaması sıklıkla uzun planlama sürelerini gerektirdiğinden ötürü, iklim değişikliğine yönelik tahminlerin bir şekilde (fakat onları kesin gerçekler olarak kabul etmeksizin) göz önünde bulundurulması gerekir. Rüzgâr ve kar hasarı sıklıkla birlikte incelenir, çünkü kar kuvvetlerin ağaç genelinde dağılımını değiştirir ve ağaçların daha sonra rüzgâr tarafından kırılmasını ya da kökünden sökülmesini kolaylaştırır. Ormanın bu müdahalelere karşı direnci, ağaç yapısının, meşcere kararlılığının ve arazi kullanımının mekânsal dağılımının önemli bir rol oynadığı çok ölçekli bir problemdir (3). Rüzgâr ve kar hasarı tek başına müdahaleler olarak değerlendirilemez, çünkü bunlar EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 36 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sıklıkla diğer biyotik veya abiyotik risklerle yakından ilişkilidirler. Çığlar, aşırı şiddetli fakat lokalize müdahalelerdir ve sıklıkla meşcere değişimine yol açarlar. Çığ incelemelerinin odak noktasını ormanın onları durdurma ve insan yapımı yapılar üzerindeki etkilerini minimize etme rolleri oluşturur. Yakın zamandaki yaklaşımlar, daha doğal orman manzaraları elde edilmesi amacıyla doğal müdahale rejimlerinin yönetim yoluyla taklit edilmesini değerlendirmektedir. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) BLÁZQUEZ-­‐CASADO Á; GONZÁLEZ-­‐OLABARRİA JR; MARTÍN-­‐ALCÓN S; GUİTART L; CABRÉ M; COLL L. Assessing post-­‐storm forest dynamics in the Pyrenees using high-­‐
resolution LIDAR data and aerial photographs. Journal of Mountain science. accepted for publication DOI:10.1007/s11629-­‐014-­‐3327-­‐3 (2) JACTEL, H., NİCOLL, B.C.. BRANCO, M., GONZÁLEZ-­‐OLABARRİA, J.R., GRODZKİ, W., GANGSTROM, B., MOREİRA, F., NETHERER, S., ORAZİO, C., PİOU, D., SANTOS, H.; SCHELHAAS, M.J., TOJİC, K., VODDE, F. (2009) The influences of forest stand management on biotic and abiotic risks of damage. Annals of Forest Science. 66. (3) MARTÍN-­‐ALCÓN S., GONZÁLEZ-­‐OLABARRİA, J. R., COLL, L. (2010) Wind and snow damage in the Pyrenees pine forests: effect of stand attributes and location. Silva Fennica 44(3): 399-­‐410. 37 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.3. Abiyotik Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.3.3. Kuraklık ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI Ormanlardaki su akışlarıyla ilgili temel kavramların ve iklim değişikliğiyle ilintili su streslerinde gerçekleşeceği tahmin edilen artışın ormanların işleyişi ve dinamikleri üzerinde doğuracağı sonuçların öğretilmesi Özellikle ormanlardaki su akışları ve su stresi süreçlerinin bitkiler ve uyum mekanizmaları üzerinde doğuracağı sonuçlara odaklanılarak, hidrolojik döngünün ana bileşenlerinin daha iyi kavranmış olması. EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunumu Videolar: https://www.youtube.com/watch?v=t8s8XGC2Bto https://www.youtube.com/watch?v=njYLCPTq7DA https://www.youtube.com/watch?v=twNRq-­‐jL_oY https://www.youtube.com/watch?v=lxMr_vjZsnE 40 DAKİKA + videolar Ofis Eğitimi İşçi ve Köylüler Su, yeryüzündeki bütün biyolojik yaşamın temelini oluşturmaktadır. Ormanlar ve ağaçlık araziler su rejiminin kilit unsurlarıdırlar. Orman örtüsü ve su arasındaki etkileşim oldukça karmaşıktır. Örneğin, ormanlar (havanın göreceli nemi üzerindeki etkileriyle) yerel yağış rejimlerini etkileyerek ormanın kendisinin ihtiyaç duyduğu yerel hidrik koşulları desteklediği bir döngüyü ortaya çıkarır (1). Ormanlar aynı zamanda birçok durumda toplumlara su verimi ve su kalitesi gibi suyla ilgili mal ve hizmetlerin sağlanmasını da etkilerler (2). Arazi kullanımı ve çevresel değişikliklerin ortak etkisi, dünyanın hidrolojik döngüsünü hızla değiştirmektedir. Küresel ortalama sıcaklıklarda sera gazı emisyonlarındaki artışla ilişkili olarak meydana gelen artışın önümüzdeki on yıllarda birçok orman ekosisteminde ciddi kurumalara yol açacağı tahmin edilmektedir. Artan sıcaklık ve kuraklığın orman ekosistemleri üzerinde doğuracağı sonuçların daha iyi anlaşılması ve tahmin edilebilmesi, küresel değişim alanında çalışan bilim insanlarının karşı karşıya oldukları büyük güçlüklerdir (3). Akdeniz Havzası küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olabilir. Hâlihazırda çeşitli çalışmalarda farklı tür ve topluluklarda kuraklık ve yüksek sıcaklıkların tetiklediği artan ölüm oranları ve yok olmalar rapor edilmiştir (4, 5). Buna ek olarak, kuraklık ormanları böceklerin ve fungal patojenlerin, özellikle de nekrotrofların ve damar solgunluğu funguslarının saldırılarına açık hale de getirebilmektedir (6). Bu kuraklığa bağlı ölüm süreçleri, bitki türlerinin dağılımlarında meydana gelecek kaymalar da dâhil olmak üzere Akdeniz ormanlarının işleyişi ve dinamikleri üzerinde önemli sonuçları doğurabilir (7). Aynı zamanda, Akdeniz ormanlarında bulunan türler su stresleriyle başa çıkabilmek için ya kaçınma ya da tolere etme şeklinde bir dizi strateji de geliştirmişlerdir. Kuraklığa tepki ile ilgili farklı ekofizyolojik özellikler arasında, derin köklerin, sert yaprakların ve yeniden sürgün verme kapasitesinin varlığı sayılabilir (1). 38 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Entegre uyum sağlayıcı ormancılığın geliştirilmesinde ilerleme kaydedilmesi, ormanlara kuraklığa ve kuraklıkla ilintili streslere karşı dayanıklılık ve direnç kazandıracak mekanizmalarla ilgili bilimsel temelli bilgilere sahip olunmasına bağlıdır. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) VALLADARES F, VİLAGROSA A, PEÑUELAS J, OGAYA R, CAMARERO JJ, CORCUERA L, SİSÓ S, GİL-­‐PELEGRÍN E. (2004). Estrés hídrico: ecofisiología y escalas de sequía. En: Valladares, F (Ed.) Ecología del bosque mediterráneo en un mundo cambiante. pp. 163-­‐190. Ministerio de Medio Ambiente, EGRAF, S. A., Madrid. ISBN: 84-­‐8014-­‐
552-­‐8. (2) BİROT Y, GRACİA C, PALAHÍ M (eds.). (2011). Water for Forests and People in the Mediterranean – A Challenging Balance. European Forest Institute. What Science can tell us. 174 pp. Edición Inglesa ISBN 978-­‐952-­‐5453-­‐79-­‐9 (3) ALLEN CD, MACALADY AK, CHENCHOUNİ H, BACHELET D, MCDOWELL N, VENNETİER M, KİTZBERGER T, RİGLİNG A, BRESHEARS DD, HOGG EH, GONZALEZ P, FENSHAM R, ZHANG Z, CASTRO J, DEMİDOVA N, LİM J-­‐H, ALLARD G, RUNNİNG SW, SEMERCİ A, COBB N. (2010). A global overview of drought and heat-­‐induced tree mortality reveals emerging climate change risks for forests. Forest Ecology and Management 259, 660-­‐684. (4) PEÑUELAS J, LLORET F, MONTOYA R. (2001). Severe drought effects on Mediterranean woody flora in Spain. Forest Science 47, 214–218. (5) MARTİNEZ-­‐VİLALTA J, PİÑOL J. (2002). Drought-­‐induced mortality and hydraulic architecture in pine populations of the NE Iberian Peninsula. Forest Ecology and Management 161, 247–256. (6) OLİVA J, STENLİD J, MARTİNEZ-­‐VİLALTA J. (2014). The effect of fungal pathogens on the water and carbon economy of trees: Implications for drought-­‐induced mortality. New Phytologist 203, 1028-­‐1035. (7) PEÑUELAS J, BOADA M. (2003). A global change-­‐induced biome shift in the Montseny mountains (NE Spain). Global Change Biology 9, 131-­‐140. 39 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT BAŞLIK 3.3. Abiyotik Zararlar 3.3.4 Erozyon ve Sel Zararı ile Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Toprak erozyonunun ve orman yönetimi ile ilişkisinin öğretilmesi. Toprak erozyonunun farklı türlerinin ve orman yapısı ve arazi kullanım şekilleriyle nasıl bir ilişki içinde olduklarının tanımlanması Erozyonun etkisinin orman tarafından sınırlandırılabileceğinin öğrenilmesi; Yüzey erozyonunun nasıl yere bağlı bir işlem olduğunun ve meşcere düzeyinde kontrol altına alınabileceğinin öğrenilmesi; Sellenme erozyonunun alan dışı bir süreç olduğunun ve toprak kullanım şekillerine nasıl bağlı olduğunun anlaşılması. Power Point Sunumu Videolar: https://www.youtube.com/watch?v=Ay_L_iZOlSs https://www.youtube.com/watch?v=UeNPI_JRmvs 20 DAKİKA + videolar Ofis Eğitimi İşçi ve Köylüler Mevcut modellerin örnekleri Bu bilim dalının tarımsal arazilere odaklandığını göz önünde bulundurunuz. Toprağın korunması ormanlar için önemli bir ekosistem hizmetidir ve erozyonun ormanlar için neredeyse hiç bir müdahale olmadığı kabul edilmektedir. Kısa vadede değerlendirildiğinde erozyonun orman canlılığı üzerinde sınırlı bir etkisi vardır. Uzun vadede değerlendirildiğinde ise, toprak kaybı orman için en zarar verici süreç olabilir ve geriye döndürülmesi mümkün neredeyse değildir. Toprakların kaybı ve akarsularla taşınması bir ülkenin ekonomisi üzerinde büyük bir olumsuz etki doğurmaktadır (üretkenlikte uzun vadede azalma, su kalitesi üzerindeki etki, baraj ve su rezervlerinin balçıklanması, vb.). Bitki örtüsü, su damlalarını durdurarak (yüzey erozyonu) ve suyun akışını sınırlayarak (sellenme erozyonu) erozyonu kontrol eden başlıca faktör olarak işlev görür.Bitki örtüsü tabakalarının dikey ve yatay yapısı orman yönetimi yoluyla değişikliğe uğratılıp erozyona yatkınlık üzerinde bir etki oluşturulabilir (1). Yüzey erozyonuna kıyasla daha çarpıcı bir erozyon süreci olan sellenme erozyonu da bitki örtüsüne bağlıdır ancak sellenme erozyonu akan suyun başlangıç noktasına, yönüne ve miktarına bağlı olduğundan ve tek bir sellenme farklı arazi kullanımlarından ve farklı orman türlerinden geçebildiğinden dolayı su tutma şekillenişinin ve topografyanın da göz önünde bulundurulması gereklidir(2). Kuru ve ileri derecede mevsimsel olan iklimler, toprağı koruyacak yeterince bitki örtüsünün mevcut olmaması ya da yetersiz oluşu nedeniyle genel erozyondan (bütün manzarayı etkileyen erozyon) etkilenmeye daha yatkındırlar. Zemin bitki örtüsünü çarpıcı ölçüde azaltan müdahaleler ya da bitki örtüsünün kesilerek yok edilmesi (yangınlar, tıraşlama kesim yoluyla yoğun orman yönetimi, vb.) erozyon riski üzerinde büyük bir etkiye yol açar. Katalonya Orman Bilimleri Merkezi (CTFC) (1) SELKİMÄKİ, M., GONZÁLEZ-­‐OLABARRİA, J.R., PUKKALA, T. (2012) Site and stand characteristics related to surface erosion occurrence in forests of Catalonia (Spain). European Journal of Forest Research. 131 (3): 739-­‐746 82) SELKİMÄKİ, M., GONZÁLEZ-­‐OLABARRİA, J.R. PREDİCTİNG gully erosion on forest lands in Catalonia (Spain) Submitted 40 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.4. İnsan Kaynaklı Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.4.1 Ormansızlaşma/İşgal Kaynaklı Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI Dünya ölçeğinde ve ulusal ölçekte ormansızlaşma süreçlerinin boyutunun ve nedenlerinin, kesimlerin orman meşcereleri, orman toprağı ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin öğretilmesi Katılımcılar ormansızlaşmanın nedenlerini ve sonuçlarını anlayacaklar ve bölgedeki ormansızlaşmayı kontrol altına almak ve azaltmak için uygun stratejileri belirleyebileceklerdir. EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point sunumu, resimler, fotoğraflar 15 dakika Kapalı mekân eğitimi İşçi ve Köylüler Ormansızlaşmanın ve kapsamının tanımı; Ormansızlaşmanın nedenleri; Ormansızlaşmanın kontrol altına alınmasına ve azaltılmasına yönelik stratejiler. Ormansızlaşma, orman meşcerelerinin yok edilmesi ve bunun ardından da arazinin orman dışı bir kullanıma dönüştürülmesi anlamına gelmektedir. [1] Ormansızlaşma örnekleri arasında, orman alanlarının çiftliklere, hayvan çiftliklerine ya da kentsel kullanıma dönüştürülmeleri sayılabilir. Ormansızlaşan bölgeler tipik olarak ciddî derecede toprak erozyonuna maruz kalmakta ve sıklıkla da çorak arazilere dönüşmektedir. Nedenler: Ormansızlaşmanın temel doğrudan nedeni tarımdır. Geçimlik tarım ormansızlaşmanın % 48’inden, ticarî tarım % 32’sinden, kerestelik ağaç kesimi % 14’ünden ve yakıt amaçlı kesim ise % 5’inden sorumludur. [(1)’den elde edilen UNFCCC verilerine göre] Günümüzde ormansızlaşmanın diğer nedenleri arasında devlet kurumlarındaki yolsuzluklar, servet ve gücün eşit olmayan dağılımı, nüfus artışı ve aşırı nüfus ve kentleşme sayılabilir. Ormansızlaşmanın sonuçları – çevresel problemler: Atmosferik sonuçlar: Ormansızlaşma küresel ısınmaya katkı sağlayan ve sera etkisini arttıran bir faktördür. Bitkiler, fotosentez işlemi sırasında karbon dioksit formundaki karbonu atmosferden alır, fakat normal solunum sırasında karbon dioksitin bir kısmını atmosfere geri salarlar. Ormanların karbonu tutabilmeleri için net bir odun birikimi olmalıdır. Ormansızlaşma toprakta tutulan karbon depolarının serbest kalmasına da yol açabilir. Gelişmekte olan ülkelerde ormansızlaşmadan ve orman bozulmasından kaynaklanan emisyonların azaltılması süregelen iklim politikalarının tamamlanmasına yönelik yeni bir potansiyel olarak ortaya çıkmıştır. Bu fikir, ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması için finansal tazminat sağlanmasını içermektedir. Hidrolojik: Ormansızlaşmadan su döngüsü de etkilenmektedir. Ağaçlar kökleri aracılığıyla yeraltı suyunu çıkarır ve bu suyu atmosfere verir. Bir ormanın bir kısmı yok edildiğinde, ağaçlar artık bu suyu ortaya çıkarmazlar, bu da çok daha kuru bir iklime yol açar. Ormansızlaşma, atmosferdeki nemin yanı sıra topraktaki su içeriğini ve yeraltı sularını da azaltır. Ormansızlaşma toprağın birbirine tutunma özelliğini de azaltarak erozyon, sel ve toprak kaymalarına uygun zemini hazırlar. Küçülen orman 41 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR örtüsü manzaranın yağışın çarpma şiddetini azaltma, yağışı tutma ve tekrar atmosfere bırakma kapasitesini de azaltır. Ormansızlaşma aynı zamanda buharlaşma yoluyla nemin atmosfere salınmasında azalma meydana gelmesine de katkıda bulunur. Toprak: Bozulmamış ormanların toprak kaybı oranları çok düşüktür. Ormansızlaşma, yüzey akış miktarını arttırarak ve toprağın ağaç döküntülerinin toprağı koruma özelliğinin ortadan kalkması nedeniyle genel olarak toprak erozyonunu arttırır. Ağaç kökleri toprağı birbirine bağlar ve eğer toprak yeterince sığ ise alttaki temel kayaya da bağlanarak toprağın yerinde kalmasını sağlarlar. Biyolojik Çeşitlilik: Ormansızlaşmanın birçok türün neslinin tükenmesine yol açtığı bilinmektedir. Orman örtüsü alanlarının kesilmesi ya da tahribi, biyolojik çeşitliliğin azaldığı bozulmuş çevrelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Orman, biyolojik çeşitliliği destekleyerek yaban hayatı için habitat sağlar. Ormansızlaşmanın kontrol altına alınmasına ve azaltılmasına yönelik stratejiler: Ormansızlaşmanın kontrol altına alınmasına ve azaltılmasına yönelik stratejilerin başında, gelişmekte olan ülkeleri ormansızlaşmayı sınırlamaya ve/veya ormansızlaşma sürecini tersine çevirmeye yönlendirecek teşvikleri kullanan CO2 emisyonunun azaltımına yönelik programlar gelmektedir. Orman yönetimi stratejileri ormansızlaşmanın kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynarlar. Sürdürülebilir uygulamalar sürdürülebilir bir biçimde yönetilen ormanlardan elde edilen keresteye yönelik talep oluşturulmasına katkı sağlayan sertifikasyonla (PEFC ve FSC) teşvik edilir. Diğer önemli önlemler arasında korunan bölgelerin alanlarının arttırılması ve yönetim standartlarının yükseltilmesi, kalıcı olarak kereste üretimine tahsis edilen orman alanlarının arttırılması, ormanların algılanan ve gerçek değerlerinin arttırılması, sürdürülebilir yönetimin desteklenmesi, materyal ikamelerinin teşvik edilmesi, orman dikim alanlarının arttırılması, hükümet ve hükümet-­‐dışı kurum ve politikaların güçlendirilmesi ve katılımcı orman yönetiminin güçlendirilmesi yer almaktadır. Ormansızlaşmanın azaltılmasına yönelik stratejiler orman sınırındaki yetiştiricilerin refahının arttırılmasına yönelik uygulamalarla paralel bir biçimde yürütülmelidir. Bu politikalardan biri olmaksızın diğerinin uygulanması kabul edilemez. Andrej BREZNIKAR, Ormancılık Yüksek Koordinatörü, Slovenya Orman Hizmetleri (1)Wikipedia.org (2015). Deforestation, http://en.wikipedia.org/wiki/Deforestation Erişim Tarihi:02.04.2015 (2) SUMİT CHAKRAVARTY, S. K. GHOSH, C. P. SURESH, A. N.DEY and GOPAL SHUKLA (2012). Deforestation: Causes,Effects and Control Strategies, Global Perspectiveson Sustainable Forest Management, Dr. Dr. ClementA.Okia (Ed.), ISBN: 978-­‐953-­‐51-­‐
0569-­‐5, InTech,Available from: http://www.intechopen.com/books/global-­‐
perspectives-­‐on-­‐sustainable-­‐forest-­‐management/deforestation-­‐causes-­‐effects-­‐and-­‐
control-­‐strategies 42 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.4. İnsan Kaynaklı Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.4.2. Yangınların Neden Olduğu Zararlar ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Orman yangınlarının nedenleri ve orman ekosistemi üzerinde doğurdukları etki ve sonuçlar; Orman yangını sonrası orman yönetimi önlemleri Katılımcılar ormanlardaki yangın tehdidinin boyutunu tanımlayabilecekler, orman yangınlarının etki ve sonuçlarını anlayabilecekler ve orman yangınlarının ardından uygulanması gerekli orman yönetimi önlemlerini tanımlayabilecekler. Power Point sunumu, resimler, fotoğraflar 15 dakika Kapalı mekân eğitimi İşçi ve Köylüler Orman yangınlarının etkileri Orman yangınlarının nedenleri Orman yangınlarının sonuçları Yangın sonrası orman yönetimi Yangın, dünyadaki ormanların birçoğunun gelişim ve yönetimlerinde önemli bir faktör olmuştur. Bazı orman ekosistemleri doğal ve insan kaynaklı olarak sık sık meydana gelen yangınlara tepki olarak evrilmişlerdir; diğer bazı ormanlar ise yangınlardan olumsuz bir biçimde etkilenirler. Dünyada her yıl milyonlarca hektar orman yangınlar tarafından yok edilir. Orman yangınları insan ve hayvan yaşamı bakımından kayıplara, yok olan odun ve odun-­‐dışı orman kaynakları nedeniyle çok önemli ölçüde ekonomik zarara, biyolojik çeşitlilik kaybına, atmosfere karbon salınmasına, konutların yanmasına, gayrimenkullerin değer kaybetmesine, yangın söndürme çalışmalarının beraberinde getirdiği yüksek maliyete ve diğer çevresel değerlerin, rekreasyon alanlarının ve tesislerin zarar görmesine neden olurlar. Günümüzde ormanlardaki ve ağaçlık alanlardaki yangınların çoğuna insanlar yol açmaktadır. Bu yangınlar, ormanları tarımsal arazilere dönüştürmek amacıyla yangının suiistimali, otlatma arazilerinin bakımı, odun dışı orman ürünlerinin çıkarılması, avlanma, arazinin madencilik faaliyetleri için temizlenmesi, endüstriyel gelişme ve yerleşim gibi aktivitelerin sonucudurlar. Yangınların etkisi sadece yangının yoğunluğuna ve kapsadığı alana değil, aynı zamanda ekosistemin yangına karşı hassas olup olmadığına ve yangına bağımlı veya yangından etkilenen bir ekosistem mi yoksa yangından bağımsız bir ekosistem mi olduğuna bağlı olarak kayda değer farklılıklar gösterir. Yangından bağımlı ekosistemler yangının varlığıyla birlikte evrilmiş ekosistemlerdir; yangına karşı hassas ekosistemler yangının varlığıyla birlikte evrilmemişlerdir ve bu nedenle bu ekosistemlerde yangın meydana gelmesi olumsuz bir etkiye yol açar; yangından bağımsız ekosistemler ise yangınları başlatmak için yeterli yakıta sahip olmayan çöller ve Antarktik tundralar gibi ekosistemlerdir. Yangının orman ekosistemleri üzerindeki tam etkisinin ve rollerinin kavranabilmesi için, yalnızca biyolojik ve fizyolojik etkilere değil, aynı zamanda sosyolojik etkilere ve yangının kullanımının ardında yatan sosyoekonomik ve kültürel nedenlere de yönelik bir anlayışın kazanılması gerekmektedir. Bu nedenle, yangın yönetim stratejileri hazırlanırken, sosyoloji, toplum ilişkileri, kamu idaresi ve besin güvenliği de göz önünde bulundurulmalıdır (1). Orman yangınları Akdeniz bölgesinde genellikle sıcak, kurak ve rüzgârlı 43 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sezonlarda ve ormanlardaki yönetim eksikliği nedeniyle toprak yüzeyinde aşırı biokütlenin bırakılmış olduğu yerlerde meydana gelmektedir. Ayrıca, iklim değişikliği ve ona bağlı aşırı hava durumu olaylarıyla ilgili senaryolara dayanılarak, gelecekte orman yangınlarında artış olacağı da beklenmektedir. Belli durumlarda, kontrollü yakma biokütlenin azaltılması ve ormanın bütünlüğünü parçalara ayırmak amacıyla temizlenmiş şeritler oluşturulmasında önemli bir faktör olabilir. Ancak bu uygulamanın ancak sıkı kontrol altında ve profesyoneller ve eğitimli ekipler tarafından yapılması şarttır. Piromani hastalarının çıkardığı yangınlar ve kasıtlı suç kapsamındaki yangınlar göreceli olarak nadirdir ve yangınların çoğu insanın yaptıkları eylemlerin taşıdığı risklerin ya da belli eylemlerin tehlikeli etkilerinin yeterince farkında olmamalarından dolayı meydana gelmektedir. Bir yangını başlatabilecek bütün ihtimallerin ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı açık olmakla birlikte, insan kaynaklı yangınların sayısında eğitim yoluyla kolayca azalma sağlanabilir (2). Orman yangınlarının sonuçları büyük ölçeklidir ve doğrudan ve dolaylı hasarları içermektedir. Dolaylı hasarlar arasında orman restorasyonunun ve zarar gören bölgelerin ağaçlandırılması çalışmalarının getirdiği maliyet sayılabilir; doğrudan kayıplar ise doğrudan artım kaybını, tamamen yanan kerestelerin değerinden kaynaklanan kaybı, hasar gören ağaçların değerindeki azalmayı, hasar gören kerestelerin artan kesim ve hasat maliyetlerini ve yangını söndürmek için yürütülen çalışmaların maliyetini içermektedir. Ekolojik kompleksin bütününe ve fonksiyonlarına verilen zararı değerlendirmek ise zordur (3). Yangın sonrası orman yönetimi farklı önlemleri içermektedir: Etkilenen meşcerelerin kesilmesi, rejenerasyon için hazırlanması ve yenilenmesi ya da restore edilmesi gerekir. Orman genellikle doğal tohumlardan büyüyen fidanlar ya da ağaç köklerinden çıkan sürgünlerin sağladığı doğal rejenerasyon sayesinde yeniden eski haline döner, fakat bunun için dışarıdan (örneğin otlatma yoluyla) aşırı müdahale olmamalıdır. Eğer sıhhi kesimde geç kalınırsa, yangın sonrasında kullanılabilecek biokütle bile kaybedilebilir. Bundan da büyük bir tehlike, zayıflamış ve yaralanmış ağaçlarda kolonileşen ve sağlıklı meşcereleri de tehlike altına sokmaya başlayan kabuk böceklerinin sayısının artması şeklindeki potansiyel tehdittir. Dik tepe yamaçları yangınlardan sonra yoğun erozyon tehlikesi altına girerler. Eğer yanmış bir orman alanı yenilenmezse, yeniden bütün beklenen fonksiyonları yerine getirebilecek duruma gelmesi onlarca yıl gecikir (4). Andrej BREZNIKAR, Ormancılık Yüksek Koordinatörü, Slovenya Orman Hizmetleri (1) FAO Global Forest Resources Assessment, (2005). Progress towards sustainable forest management, FAO Forestry Paper 147, Rome. (2)Paws-­‐MED Seminar Concept, (2011): Manual for the Forestry Education – Training Course Seminar, Chapter: Learning on forest fires prevention and management, PAWS-­‐MED project 2009-­‐2011 (3)PERKO, F.; POGAČNİK, J.,(1996): Kaj ogroža slovenske gozdove. Zbirka Gozdarski nasveti, Zveza gozdarskih društev Slovenije, Gozdarska založba. (4) JAKŠA, J., (2006). Gozdni požari. Gozdarski vestnik, letnik 64, številka 9, str. 393-­‐408. Ljubljana, Slovenija 44 MODÜLÜN ADI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI ALT-­‐BAŞLIK 3.4. İnsan Kaynaklı Zararlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 3.4.3. Kesme Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ağaç kesimi ve üretim işçiliğinin orman meşcereleri, orman toprağı ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin öğretilmesi Katılımcılar üretim işçiliğinin orman meşceresi ve alanı üzerindeki olumsuz etkilerini öğrenecek, bunun yol açtığı hasarların niteliğini ve sonuçlarını anlayacak ve uygun orman yönetimi planlaması ile bunlardan nasıl sakınılabileceğini öğreneceklerdir. Power Point sunumu, resimler, fotoğraflar 15 dakika Kapalı mekân eğitimi Orman Mühendisleri ve Orman Mühendisliği bölümlerinin son sınıf öğrencileri Hasadın orman meşcerelerinde yol açtığı hasarın nedenlerinin tanımlanması; -­‐Hasarın türleri; -­‐Üretim işçiliğinin ve hasadın neden olduğu hasarların sonuçları; -­‐Üretim işçiliğinin yol açtığı hasarların büyüklüğünün azaltılması için yapılabilecekler. Eğer ormancılık operasyonları gereğince uygulanmazsa, bir hasat operasyonu olarak ağaç kesimi ormana yönelik bir hasar nedeni olabilir. Burada “hasar” terimiyle kastedilen, yol ve kaydırma yollarının inşası, tomruk kesimi ve hasat sırasında orman meşceresinde meydana gelen mekanik hasar kastedilmektedir. Daha geniş bir anlamda ise, ormanların ekolojik, sosyal ve üretim fonksiyonları da dâhil olmak üzere, ormanların uzun vadeli amaçlarındaki azalma şeklinde yansıma bulan sonuçlar kastedilmektedir. Hasat ve destekleme operasyonları sırasında orman meşceresinde meydana gelen hasarların başlıca nedenleri: Madencilik operasyonlarının, kaya kırma, üretim, hasat (hasatçı tarafından, traktörle, atla, elle hasat) ve orman kerestelerinin yüklenmesinin sonuçları. Yaralanma türleri şunları içermektedir: ağaç kabuğu üzerine baskı (darbe), gövde çatlamaları, ağaç tepesindeki dallarda görülen hasarlar, ağaç gövdesinin kabuğunda meydana gelen berelenmeler, gövdenin tamamıyla topraktan çıkarılması. Üretim hasarlarının sonuçları ekolojik, teknik ve fitopatolojiktir. Bütün ağaç yaralanmalarının yaklaşık üçte biri tomrukçuluk faaliyetlerinden ağaç kesimi ve kaydırma sırasında gerçekleşmektedir. İğne yapraklı ağaçlara kıyasla daha geniş ağaç tepesine sahip olan yaprak döken ağaçlarda yaralanmalar daha fazla meydana gelmektedir. Tomrukçuluk faaliyetleri sırasında meydana gelen hasarlar ağacın bütün uzunluğu boyunca meydana gelmektedir (en sık hasar gören kısım ağaç tepesidir). Kaydırma işlemi sırasında ise hasarların % 99’u ağaçların 1 metre yüksekliğe kadar olan kısmında görülür. Hasarın boyutu hasat türüne bağlıdır: mekanize kesim ve traktörle kaydırma atla kaydırmaya göre daha fazla hasara neden olur; elle hasat ise en fazla hasara yol açan operasyon türü olup, kalan ağaçların % 50’den fazlasına zarar verir. Hasarların boyutu üretimin konsantre oluşuna bağlı olarak artar – yüksek yoğunluklu üretimde geri kalan ağaçların hasar görmesi daha yaygındır. Yaralanmaların sonuçları yaralanmanın boyutuna ve derinliğine bağlıdır. Yaralanmanın boyutu arttığında çürümenin ağaçta yayılma hızı da artar. 10 cm2’den daha küçük alana sahip yaralanmalar, fungus enfeksiyonu açısından ihmal edilebilir niteliktedir. Tomruk kesimi esnasında meydana gelen yaralanmalar kaydırma esnasında meydana 45 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR gelenlere (berelenme) göre daha tehlikelidir. Çevresel yönler: Tomrukçuluk faaliyetleri yalnızca ağaçlara hasar vermekle kalmamakta, aynı zamanda tüm orman ekosisteminin dengesini etkilemektedir. Hasar gören ağaçlar daha az canlıdır, zararlı gazların emisyonuna ve enfeksiyona karşı daha hassastır ve güçleri de azalmıştır. Eğer genç bitkiler hasar gördüyse, bu durum meşcerelerin doğal rejenerasyonuna zarar verebilir. Toprakta meydana gelen hasarlar, toprağın infiltrasyon kapasitesini azaltır ve suyun yüzey akışını arttırarak hem erozyon riskini yükseltir hem de toprakta yaşayan hayvanları da tehdit eder. Ekonomik-­‐teknik yön: Ağaçlara verilen hasarlar odun artımını ve kalitesini azaltır ve dolayısıyla ormanların odun üretimi fonksiyonunun sürdürülebilirliğini tehdit eder. Çürümeler gövdenin ağaç hacminin büyük kısmını içeren ve en değerli olan alt kısmının değerini düşürür. Çürümekte olan gövde temelde yakacak odun olarak ya da kimyasal işleme amaçları için kullanılır ve bu da kereste satışından gelecek gelirin büyük ölçüde azalması anlamına gelmektedir. Fitopatolojik yön: Eğer yaralanma kış mevsiminde meydana geldiyse, hasar görmüş ağaçların çürütücü mantarlarla enfekte olması daha yaygındır. Ağaçların tomruk kesimi ve kaydırma nedeniyle hasar görmesi ormancılık uygulamalarında önemli bir problemdir. Orman teknolojilerinin gelişiminde doğaya çok az dikkat sarf edilmiştir. Güçlü ve ağır makinelerin kullanılmaya başlanması ormana verilebilecek potansiyel zararları da arttırmıştır. Üretim işçiliğinden kaynaklanan zararların ve bunların olumsuz sonuçlarının boyutunun azaltılması için neler yapabiliriz? -­‐ Ormanlar optimum orman yollarına açık olmalıdır. -­‐ Bitkilendirme döneminde tomrukçuluk ve hasattan kaçınmalıyız. -­‐ Uygun hasat yöntemi: tomruklar 8 metrelik bir uzunluğu aşmamalıdır. -­‐ Orman işçilerine toplam performanslarına – yalnızca kesilen odun miktarına – göre ödeme yapılmalıdır. -­‐ işçiler ve orman sahipleri uygun çalışma ve orman ağaçlarına verilen hasarın sonuçları konusunda eğitilmelidir. Ormana uyarlanmış makinelerin ve ekipmanın kullanılması yoluyla da hasat sırasında ormana yönelik daha az olumsuz etki ortaya çıkması sağlanabilir. Ağaç kesimi ve kaydırma esnasında meydana gelen çevre kirliliği de göz ardı edilemez. Zincirli testereleri yağlamakta kullanılan ve orman toprağında kalan yağ özel bir sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle, çevre kirliliğine yol açan negatif etkilerin ortadan kaldırılması için zincirli testerelerde biyolojik olarak parçalanabilir yağ kullanılması büyük önem taşımaktadır. Andrej BREZNIKAR, Ormancılık Yüksek Koordinatörü, Slovenya Orman Hizmetleri (1) PERKO, F.; POGAČNİK, J.,(1996). Kaj ogroža slovenske gozdove. Zbirka Gozdarski nasveti, Zveza gozdarskih društev Slovenije, Gozdarska založba. 46 MODÜLÜN ADI ALT-­‐BAŞLIK EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI 3.4. İnsan Kaynaklı Zararlar 3.4.4. Otlatma Zararları ve Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkileri Otçul yaban yaşamı ve evcil otçul hayvanlar tarafından gerçekleştirilen otlamanın ve ağaç-­‐çalı otlamasının ormanlar üzerindeki etkileri ve oluşuz etkilerin en aza indirilmesine yönelik olası çözümler. Katılımcılar ormanlardaki ağaç-­‐çalı otlatması ve otlatma problemiyle ilgili tahminde bulunabilecekler, otçul yaban yaşamının ve evcil otçul hayvanların ormanlar üzerindeki etkilerini anlayacaklar ve problemi azaltmaya yönelik olası önlemleri tanımlayabilecekler. Power Point sunumu, resimler, fotoğraflar 10 dakika İç mekân eğitimi İşçi ve Köylüler Ormanlardaki otlatma ve ağaç-­‐çalı otlatmasının boyutu Otlatma ve ağaç-­‐çalı otlatmasının negatif etkilerinin azaltılmasına yönelik önlemler Otlatma ve ağaç ve çalı otlatmasının ormanlar üzerindeki etkisi Otçul yaban yaşamı ve evcil otçul hayvanlar, oluşturdukları baskı sürdürülebilir bir düzeyde tutulmazsa ormanları olumsuz bir biçimde etkileyebilirler. Ağaç ve çalı otlaması ve otlama’nın tanımlarında farklılıklar vardır. IUFRO SilvaTerm Veritabanı’na göre, ağaç-­‐çalı otlaması çalı ve ağaçların tomurcuk, sürgün ve yapraklarının evcil ya da yabani otçul hayvanlarca yenilmesidir. Otlama ise otlak alanlardaki ya da meralardaki otların evcil ya da yabani otçul hayvanlar tarafından yenmesidir. Tanımlardaki farklılıklar ve yaban yaşamının yol açtığı hasarın evcil otçul hayvanların yol açtığı hasardan ayırt edilmesi olasılığının sınırlı oluşu, bu konunun raporlanması konusunda kayda değer bir belirsizliğe neden olmaktadır. Genel olarak, hasarın büyük kısmı yaban yaşamı kaynaklı olup bu durum Avrupa çapında (özellikle de Orta ve Kuzey Avrupa’da) bir problem olarak değerlendirilebilir. Evcil otçul hayvanların otlaması ise bölgesel düzeyde (özellikle de Güney ve Güneydoğu Avrupa’da) bir sorun olarak değerlendirilebilir. Çok sayıda ülkede, av hayvanları ve evcil otçul hayvanlar çok yüksek popülasyonlardadır. Bunun bir sonucu olarak, gençleştirme ve ağaçlandırma için geniş çaplı ve yüksek maliyetli tedbirlerin alınması gerekli olmaktadır. Koruyucu önlemlerin yokluğunda, ormanların ağaç türü dağılımı örneğin iğne yapraklı ağaçlar gibi ağaç-­‐çalı otlamasına daha az maruz kalan türlere doğru gelişebilir. Ağaç-­‐çalı otlatması ve otlatma ormanların sürdürülebilirliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ağaç-­‐çalı otlatmasının ve otlatmanın çok fonksiyonlu ormanlar üzerindeki etkileri aşağıda sıralandığı şekilde kategorize edilebilir: -­‐ Yeni gelişen bitli bölümlerinin miktarının azalması; -­‐Ormanın otsu bitki ve çalı tabakasının seçici otlatılması ile bağlantılı etki – orman yenilenmesi üzerindeki seçici etki; -­‐ Ağaç-­‐çalı otlaması ve ağaç kabuklarının soyulması yoluyla ormanın yaşlı gelişimsel aşamaları üzerinde ortaya çıkan etki; -­‐ Orman toprağı üzerindeki hasarlar (toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin bozulması); -­‐ Çıplak ve erozyona uğramış arazinin yol açtığı hasarlar (fakirleşmiş arazi, üst orman ağaç hattında meydana gelen değişiklikler). 47 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Ormanın yenilenmesi üzerindeki etki, ormanlarda yapılan otlatmanın en önemli sonucudur. Sığırlar yaklaşık 200 bitki türünü otlamaktadırlar. Koyunlarda bu sayı 500’ü bulmaktadır. Sığır ve koyun arasındaki farklılık, bireysel bitki türlerinin bu türler için sindirilebilirliği ile ilgilidir. Diğer bir farklılık da, gerçekte sığırların orman zeminine daha fazla zarar vermesi, koyun ve keçilerin ise orman bitkilerine daha fazla zarar vermesidir. Otçulların sayısındaki artış orman vejetasyonu üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarır. Bu artış, ‘otçulların orman üzerindeki seçici etkisi’ olarak adlandırılan etkiyi başlatır, ki bu da bitki türlerinin çeşitliliğinde azalma ve bitki türü topluluklarının kompozisyonlarında değişiklikler şeklinde kendini gösterir. Doğal yenilenme otlama ve ağaç-­‐çalı otlamasına maruz kalmayan türlerle sınırlı kalır ve bu da meşcere kompozisyonunda değişikliklere yol açabilir. Orman otlatmasının etkileri, yol açılan hasarın sağlanan faydalardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Kalıcı otlatma ormanın farklı kullanımları arasındaki çatışma sayısını arttırmaktadır. Problem temelde düzenlenmemiş koyun ve keçi otlatmasından, orman ise çayırlıklar arasındaki sınırların işaretlenmemiş olmasından ve mevzuatın uygulanışına yönelik etkin politikaların olmayışından kaynaklanmaktadır. Andrej BREZNIKAR, Ormancılık Yüksek Koordinatörü, Slovenya Orman Hizmetleri (1) FAO Global Forest Resources Assessment, (2005). Progress towards sustainable forest management, FAO Forestry Paper 147, Rome. (2)PERKO, F.; POGAČNİK, J.,(1996): Kaj ogroža slovenske gozdove. Zbirka Gozdarski nasveti, Zveza gozdarskih društev Slovenije, Gozdarska založba. 48 MODÜLÜN ADI ALT-­‐BAŞLIK EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİM SONUNDA ELDE EDİLMESİ HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 3. ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN SAĞLIK VE CANLILIĞININ KORUNMASI 3.5. Başarılı Doğal Gençleştirmenin Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkisi 3.5.1. Başarılı Doğal Gençleştirmenin Ormanın Sağlık ve Canlılığına Etkisi Doğal yenilenmenin orman meşcerelerinin sürdürülebilir gelişimi açısından öneminin öğretilmesi Katılımcılar doğal yenilenmenin ormanların sürdürülebilir gelişimi açısından sahip olduğu önemi anlayacaklar, doğal yenilenmenin avantaj ve dezavantajlarını bilecekler ve doğal yenilenmeye yönelik planlama prosedürünü tanımlayabileceklerdir. Power Point sunumu, resimler, fotoğraflar 15 dakika İç mekân eğitimi İşçi ve Köylüler Doğal yenilenmenin kapsam ve boyutu; Doğal yenilenmenin avantaj ve dezavantajları; Doğal yenilenmenin planlanması. Doğal yenilenme ormanların düşüp yerinde çimlenen tohumlardan gelişen ağaçlarla yenilendiği bir süreçtir. Katı mekânsal düzene dayalı ilk orman tarımı sistemleri doğal yenilenme konusunda birçok sorunla karşı karşıya kaldılar, ancak SOY’nde ormanların yenilenmesi ana ilkelerden birini oluşturmaktadır. Orman tarımcılığına dair bilgilerin gelişmesi doğal yenilenmenin şu temel faydalarını ortaya çıkarmıştır: orman ağacı türlerinin doğal alana uyum sağlamış popülasyonlarının korunması; orman alanlarının sürekli bir şekilde örtülü kalması ve korunması; genç fidanların mikro saha koşullarına adapte olması; fidanların homojen bir biçimde büyümeleri ve kök sistemlerinin engellenmeden gelişimi; yüksek yoğunluk nedeniyle genç ormanlarda gerçekleştirilen bakım faaliyetleri esnasında mükemmel seçim fırsatları; suni yenileme için ek fidan elde etme fırsatı; düşük yenileme maliyetleri; ana meşcerede yetişen ağaçların niteliklerine uyum sağlama imkânı; eski meşcerenin tepe tacı altında genç fidanların korunma ve bakımının sağlanması. Doğal yenilenmenin bazı dezavantajları da bulunmaktadır: tohum yılına bağlıdır, ki bu da hasat yoğunluğunu etkiler ve orman tarımcılığı sistemine uyum sağlayabilirliği sınırlar; genç fidanların homojen olmayan yoğunluğu bazen suni yenileme yoluyla ek müdahaleleri gerekli kılabilir – bu durum, azınlık durumundaki ağaçların dikilmesi halinde bir avantaj da olabilir; küçük memelilerin, kemirgenlerin, otsu bitki ve çalı tabakasındaki vejetasyonun, böceklerin, fungusların ve otçul hayvanların daha yoğun ve sürdürülebilir bir etkilerinin olması; genç fidanların yüksek yoğunluğunun ve homojen olmayan dağılımının daha yüksek bir silvikültürel faaliyet girdisini gerekli kılması; genç bitkilerde tomrukçuluk hasarlarının daha sık görülmesi, yenilenme periyodunun dikim aralığından daha uzun sürmesi; genç bitkilerde bakım çalışmalarının ek maliyetlere neden olması. Yetişkin meşcerelerin tepe tacı altında yenilenme fidanlara daha fazla koruma sağlar ve meşcerenin gelecekteki kalitesi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Doğal olarak yenilenen meşcerelerde genç bitkiler daima bulunur, fakat sürekli tekrarlanan jenerasyon değişimi döngüsü içerisinde ancak bazı ağaçlar nihaî orman meşceresi gelişimi aşamasına ulaşabilir. Orman ekolojisi ve ekonomik çerçeveler her bir meşcerenin yenilenme evresinin 49 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR zaman ve süresini belirleyen başlangıç noktalarını oluştururlar. Örneğin orman kompozisyonundaki (lâdin ve karaçam koruları) değişiklikler, bozulmuş meşcereler ya da diğer sınırlandırıcı faktörler nedeniyle doğal yenilenme başarılı olmadığında, dikim yoluyla yenilemeye ihtiyaç duyulur. Yanlış kararlar orman gelişimini onlarca yıl süreyle etkileyeceğinden, doğal yenileme dikkatli bir planlamayı gerektirir. İlk planlama çerçevesi yenilenmenin zamanı ve mekânsal düzeni olup, bu doğal orman meşceresinin üretkenliğinin optimal kullanımına imkân sağlar. Yenilenmenin mekânsal düzenini planlayarak, geri kalan orman meşceresine yönelik bütün tehditleri (rüzgâr, kar, buz, vb.) minimuma indirmemiz ve orman üretiminin nakliye gereksinimlerini de göz önünde bulundurmamız gerekir. Doğal yenilenme alanlarının tomrukçuluk faaliyetlerinin kalıntılarının temizlenmesi (ki bu genellikle elle yapılır) ve geri kalan çalı katmanına ve orman toprağına yönelik ek önlemler alınması yoluyla hazırlanması gerekir. Bu maksatla besin maddesi döngüsü sınırlı miktarlarda arttırılır, bu da toprak koşulları üzerinde olumlu bir etki sağlar. Doğal yenilenmenin gerçekleşeceği alanların tomrukçuluk faaliyetlerinin kalıntılarından arındırılması (ki bu genellikle elle yapılır) ve hazırlanması gerekir. Andrej BREZNIKAR, Ormancılık Yüksek Koordinatörü, Slovenya Orman Hizmetleri (1) DIACI, J., (2006). Gojenje gozdov; pragozdovi, sestoji, zvrsti načrtovanje, izbrana poglavja. Ljubljana, biotehniška fakulteta, oddelek za gozdarstvo in obnovljive gozdne vire. 50 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.1 Amenajman Planı ve Üretim Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.1.1 Üretim Fonksiyonu ve Toplum İhtiyaçlarının Karşılanması EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Toplum ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretimin planlanması eğitimi Toplumun ormanlarla ilgili ihtiyaçlarını karşılamada üretim fonksiyonunun öneminin kavranması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler İnsanoğlu, önce kendi varlığını sürdürebilmek, sonra da toplumun kendisinden beklediği talepleri yerine getirebilmek için ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır(1). İnsanların ormanlarla ilgili ihtiyaçları başlangıçta barınma ve ısınma ile ilgili iken günümüzde odun hammaddesinin dünyada yaklaşık 6000 değişik kullanım çeşidi oluşmuştur(2). Bunların başında genel olarak endüstriyel ve yakacak odun olarak sınıflandırılan talepler gelmektedir. Bu ihtiyaçlar, ormanların üretim fonksiyonu ile karşılanmaktadır. Halen 3,4 milyar hektar alana sahip bulunan orman kaynakları dünya yüzeyinin yaklaşık %27’sini kaplamaktadır. Dünya ormanlarından yıllık toplam odun üretimi 3,4 milyar m3 dolayında gerçekleşmektedir. Odun ve odun ürünlerinin dünya ekonomisine katkısı 4 milyar $ (dünya toplam brüt yıllık üretim değerinin yaklaşık %2’si) civarındadır. Endüstriyel odun tüketimi 1,5 milyar m3 dolayında olup, bu tüketimin yaklaşık %70’i gelişmiş ülkelerde olmaktadır. Endüstriyel odun üretiminin yaklaşık % 60’ı tomruk ve direk, % 30’u lif-­‐yonga ve kağıtlık odun ve geri kalan % 10’u diğer endüstriyel odun olarak gerçekleşmektedir. Toplam endüstriyel odun üretiminin %40’ı Kuzey Amerika, %25’i Avrupa ülkelerinde gerçekleşmektedir(3). Sanayileşme ve şehirleşme ile birlikte toplumun ormanlarla ilgili ihtiyaçları da çeşitlenmiş, odun hammaddesinin yanında rekreasyon, ekoturizm, gürültü ve hava kirliliğinin önlenmesi, temiz su kaynağı, peyzaj, spor alanları, eğitim ormanları gibi ihtiyaçların giderek öne çıkmasıyla birlikte ormanların üretim fonksiyonlarının yanında sosyal ve kültürel fonksiyonları da orman amenajman planlarında yerini almaya başlamıştır. Bu amaçla orman amenajman planlarının yapımı öncesinde, toplumun ormanlardan beklenti ve ihtiyaçlarının belirlenebilmesi amacıyla ormancılık sektörünün paydaşlarının plan yapımına katılımı sağlanmaktadır. Türkiye’de gelecekte endüstriyel oduna olan talebin artacağı(4), buna karşılık yakacak oduna olan talebin de istikrarlı bir şekilde azalacağı(5) öngörülmektedir. Oduna dayalı orman ürünlerinin yanı sıra odun dışı orman ürünlerinin üretimi hem talep hem ülke üretim yetenekleri açısından önemsenmesi gereken bir konudur. Türkiye ormanlarının biyolojik çeşitliliği ve geniş kültürel mirası, odun dışı orman ürünü üretim yeteneğini artırmaktadır(6). Odun hammaddesi üretimi çalışmalarında, hem orman kaynaklarının 51 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sürekliliğinin korunması hem de ülke ekonomisine katkının artırılması kriterleri dikkate alınmalıdır. Üretilen odun hammaddesinin miktarında ve kalitesinde meydana gelebilecek kayıpların en aza indirilmesi, üretim operasyonlarının gelişmiş teknikler kullanılarak yapılmasıyla mümkün olacaktır. Endüstri kuruluşlarının talep ettikleri odun hammaddesi çeşidi ya da miktarı dikkate alınmadan üretim yapılması, ürünlerin satılamadan elde kalmasına neden olur. Bu yüzden odun hammaddesi üretimi, toplumun bu hammaddeye olan talebi ve ormancılık sektörünün diğer sektörlerle olan ilişkileri göz önüne alınarak yapılmalıdır(7). Orman işletmeciliği, dünden aldığı orman varlığını, bu günün çeşitli gereksinimlerini karşıladıktan sonra, aynı varlığı yarının generasyonlarına daha güçlü ve verimli olarak aktarmakla yükümlüdür(8). Bu nedenle üretim fonksiyonunun düzenli bir şekilde yerine getirilmesi için planlı bir işletmecilik faaliyeti zorunluluk halini almaktadır. Ramazan UMUR-­‐Orman Mühendisi (1)ŞİMŞEK, M.Ş., (2014). Temel İşletmecilik Kavramları, s: 15 www1.gantep.edu.tr/~boran/dersler/isletme%20yönetimi/isletmecilik.doc Erişim Tarihi: 15.03.2015 (2) KONUKÇU, M. (2001). Ormanlar ve Ormancılığımız Faydaları, İstatistiki Gerçekler, Anayasa, Kalkınma Planları, Hükümet Programları ve Yıllık Programlarda Ormancılık. Yayın No DPT: 2630ISBN 975 – 19 – 2875-­‐3 (basılı nüsha) s.110. (3) GÜNGÖR,İ. KAYACAN, C.M., KORKMAZ, M., (2004). Endüstriyel Odun Hammaddesi Talebinin Tahmininde Yapay Sinir Ağlarının (Ysa) Kullanımı ve Bazı Talep Tahmin Yöntemleri İle Karşılaştırılması YA/EM’2004 kongre bildirisi (://yaem2004 .cukurova. edu.tr/b.pdf) kutuphane.ksu.edu.tr/e-­‐tez/fbe/T00881/vedat_cavus_tez.pdf Erişim Tarihi: 15.03.2015 (4)KAYACAN, B., UCAL, M.Ş., ÖZTÜRK, A., BALI, R., KOÇER, S., KAPLAN, E., (2012). Modeling And Forecasting The Demand For Industrial Roundwood in Turkey: A Primary Econometric Approach, Journal Of Food, Agriculture & Environment, Vol. 10(2): 1127-­‐1132, (5) KAYACAN, B., B. UCAL, M.Ş., ÖZTÜRK, A., BALI, R., KOÇER, S., KAPLAN, E., (2012): A Primary Econometric Approach To Modeling And Forecasting The Demand For Fuelwood in Turkey, Journal of Food, Agriculture & Environment, Vol.10 (3&4): 934-­‐937. (6)ANONİM, (2014). Sürdürülebilir Orman Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, T. C. Kalkınma Bakanlığı, s:12 (7)ÜNVER, S., ACAR, H.H., (2005). Odun Hammaddesi Üretim Çalışmalarının Odun Kalite Sınıfları Üzerine Olan Etkileri. Artvin Orman Fakültesi Dergisi 6(1-­‐2) s:132 (8)ÖZÇELİK, R., Amenajman Ders Notları, http://ormanweb.sdu.edu.tr/dersler/rozcelik/amenajman.pdf Erişim Tarihi:15.3.2015 52 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.2. Artım ve Kesim İlişkisi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.2.1. Artım ve Kesim İlişkisi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Artım ile Kesim Arasındaki İlişkinin değerlendirilmesi Artım, eta, kesim kavramları ve birbirleriyle ilişkilerinin kavranması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Orman işletmeciliği, tarım ve madencilik gibi toprağa bağlı ve diğer işletmelerden, kendine özgü birçok özellikleri ile ayrılmaktadır. Bu nedenle; orman amenajmanı, orman işletmesini planlarken, planlamanın her aşamasında ve verilecek her yargı ve kararda orman işletmesinin bu çok önemli özelliklerini göz önünde bulundurması gerekmektedir: 1. Orman işletmesi, dünden aldığı orman varlığını, bugünün çeşitli gereksinimlerini karşıladıktan sonra, aynı varlığı yarının generasyonlarına daha güçlü ve verimli olarak aktarmakla yükümlüdür. 2. Orman işletmesi, hiçbir işletmede görülmeyen, uzun bir üretim süresine sahiptir. Bu süre 150 yıl ve daha uzun olabilir. 3. Orman işletmesi, doğaya bağlıdır ve ekolojik faktörlerin elverişli olduğu yerlerde kurulabilir. 4. Orman işletmesinde, sürekli olarak alınacak ürünlerin maksimal miktarı, ekolojik faktörlerle belirlenmiş ve sınırlanmıştır. İnsanın bunun üzerinde etkisi (sulama, gübreleme gibi) azdır. 5. Orman İşletmesinin konusu olan orman, üreyen ve çoğalan bir üretim kaynağıdır (1). Bu üretimin kaynağı olan ağaç serveti, ormanın ölçüldüğü anda yaşayan ve üretim yapan, belirli bir göğüs çapının üstündeki gövdelerin hacimleri toplamıdır. Yıllık cari artım; orman servetinin yılsonundaki cari artım miktarıdır. Eta ise faydalanmayı düzenleyen amenajman metotlarına dayanılarak kararlaştırılan ve ilk amenajman planı süresinde, ormandan alınması uygun ve mümkün olan periyodik veya yıllık hasılattır (2). Orman işletmeciliğinde kesim yani üretim; amenajman planı ile verilen eta miktarı kadar yapılır. Yıllık eta ise plan yapımı sırasında yapılan ağaç serveti ve artımı envanteri ile orman için belirlenen fonksiyon için öngörülen optimal kuruluş göz önünde bulundurularak tespit edilir. Türkiye ormanlarında yıllık artım yaklaşık 42,2 milyon m3 olmasına karşılık yıllık üretim (kesim) miktarı yaklaşık 17 milyon m3 civarındadır (3). Yıllık artımın yıllık üretimin üzerinde olması, ormanlarda servet birikmesi anlamına gelmektedir. Ormanlara yapılan bakım ve rehabilitasyon müdahaleleriyle birlikte ormanların 53 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR vasıf yönünden de iyileşmesi, ormanların verim gücünü yükseltmekte, böylelikle yıllık artım miktarı da artmaktadır. 1972 yılında ormanların % 43.8 verimli iken bu rakam 2004 yılında % 50.1 olmuştur. Yani bu süreçte ormanlar % 4.9 oranında artar iken, verimli ormanlar yaklaşık % 6.3 oranında artmıştır. Son yıllarda yıllık artım, bir önceki yıla göre 250-­‐400 bin m3 artmaktadır.(4). Ormanlara yapılan bakım ve rehabilitasyon müdahaleleriyle birlikte ormanların vasıf yönünden de iyileşmesi, ormanların verim gücünü yükseltmekte, böylelikle yıllık artım miktarı da artmaktadır. Ramazan TURGUT-­‐Orman Mühendisi (1)Amenajman Ders Notu, http://ormanweb.sdu.edu.tr/dersler/rozcelik/amenajman.pdf Erişim tarihi: 10.01.2015 (2)Türkiye Orman Varlığı, (2014), Orman Genel Müdürlüğü, Ankara ERASLAN, İ., (1982) Orman Amenajmanı (Dördüncü Baskı), İ.Ü. Yayın No: 3010, Orman Fakültesi Yayın No: 318, İstanbul. (3) İşletme Pazarlama Daire Başkanlığı, 2013, Orman İşletmeciliğinde Üretim Pazarlama Faaliyetleri, http://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/EgitimDokumanlari/Forms/AllItems.aspx Erişim tarihi:20.02.2015 (4)Sürdürülebilir Orman Yönetimi 2006 Raporu, Orman Genel Müdürlüğü, Ankara. 54 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.3.Odun Üretimi ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.3.1. Odun Üretiminin Kalitesinin Artırılmasının Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Odun üretiminde kalitenin arttırılmasının öneminin öğretilmesi Orman ürünlerinin üretiminde kaliteli ürünlere olan ihtiyacın bilinmesi ve karşılanması için farkındalığın artması HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Dünyada yıllık yuvarlak odun üretimi yaklaşık 3,4 milyar m3 olup, bunun yaklaşık %53’ü yakacak, %47’si endüstriyel odundur. Yakacak odunun yaklaşık %90’nı gelişmekte olan ülkeler tarafından üretilip tüketilmekte iken endüstriyel odun üretiminin %79’u gelişmiş ülkeler tarafından üretilmektedir (1). Ormanlardan elde edilen ürünlerin kullanılış yeri ve şekli ile ülkelerin gelişmişlik düzeyi arasında ilişki vardır. Son dönemlerde ahşap ürünlere alternatif olarak piyasaya sunulan plastik ve metaller gibi ikame maddelerinin hızla gelişmesine ve yeni inşaat tekniklerinin ortaya çıkmasına rağmen, bu ikame maddelerinin ağırlıkla kimyasal katkılı olması ve çevresel zararları dolayısıyla dünyada önümüzdeki süreçte ahşaba dayalı ürünlerin tüketiminin artış göstereceği beklenmektedir (2). Türkiye’de ithal edilen yaklaşık 1,5 milyon m3 odun hammaddesi içinde sektörün ihtiyacı olan yıllık 500 – 600 000 m3 civarındaki I. ve II. sınıf kalitedeki tomruğun iç piyasadan karşılanan 120-­‐130 000 m3 dışında kalan kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bu da hem dışa bağımlılığı hem de döviz ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Orman Genel Müdürlüğünce üretimin hem kalite hem de kantite olarak arttırılmasına amacıyla baltalıkların koruya tahvili, orman amenajman planlarında daha yeni teknikler ve uygulamalar, bozuk ormanların imar ve ihyası, orman bakımlarına ağırlık verilmesi, kalite üretimi için ağaç budaması gibi tedbirler alınmaktadır (2). Bu politikalara ilaveten silvikültürel uygulamalara özgü (Sıklık bakımı, budama, aralama vb) eğitimli orman işçileri vasıtasıyla istihsalin gerçekleştirilmesi önemle üzerinde durulması gereken bir husustur. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi& Kamu Yönetimi Uzmanı (1) Orman ve Orman Ürünleri Sektörü Raporu, (2012). Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, Antalya. s:5 (2) İşletme Pazarlama Daire Başkanlığı, (2013), Orman İşletmeciliğinde Üretim Pazarlama Faaliyetleri, OGM, Ankara 55 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.3. Odun Üretimi ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.3.2. Orman Yönetimi Sertifikalandırılmasının Odun Üretimi ve Ticaret Açısından Önemi EĞİTİMİN AMACI Sertifikalandırılma sonucunda sürdürülebilir ve güvenli odun üretimi ile ekonomik gelirin arttırılması ve sürekliliğinin sağlanması Sertifikalandırılma sonucunda sürdürülebilir ve güvenli odun üretimi ile uluslararası düzeyde ticari güvenilirliğin artırılması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Gerek sanayi devriminin başlaması gerekse hızlı nüfus artışının etkisiyle odun hammaddesinin ticari kullanımı ve orman arazilerinin başka kullanım amaçları için vasfının değişmesiyle özellikle tropik ve kuzey ormanlarının hızla tahrip edilmesi küresel düzeyde bir endişeye sebep olmuştur. 21. yüzyılda ortaya çıkan küresel iklim değişimi ve buna bağlı olarak görülmeye başlanan çölleşme süreci ile biyolojik çeşitliliğin giderek azalması, ormanların öneminin artmasına sebep olmuş ve 1992 yılındaki Rio Sözleşmesinin ardından “sürdürülebilir orman işletmeciliği” zorunluluk haline gelmiştir. Kendi ormanlarını kurtarmak için mücadele eden Güneyin sivil toplum örgütleri ve yerel organizasyonların, Kuzeyin sivil toplum örgütlerinden yardım talep etmesiyle Avrupa’da tropikal odun hammaddesi kullanımına karşı birtakım kampanyalar ve boykotlar düzenlemeye başladılar. Bu kapsamda tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak işletilip işletilmediğini ayırt etmesini sağlayacak bir mekanizma arayışına yönelmişlerdir. İşte orman sertifikalandırılması, ilk olarak ormanların tahrip edilmesine ve azalmasına dikkat çekmek için çevresel olarak ve sivil toplum örgütleri tarafından bir politika aracı olarak desteklenmiş, 1990’lı yıllarda, bu koşullar altında ortaya çıkmıştır. Bu fikirlerin neticesinde Dünya Doğa Fonu (Worldwide Fund for Nature, WWF) ve diğer bazı lider çevre örgütlerinin işbirliği ile kar amacı gütmeyen ve gönüllülük esasına dayanan bir örgüt olan Orman Yönetim Konseyi (Forest Stewardship Council, FSC) 1993 yılında kurulmuştur. 1993 yılından bugüne dek başka birçok sertifikasyon (PEFC vb.) örgütleri kurulmuştur (1). Bir ormanın sertifikalandırılması, ilgili orman işletmesinde yürütülen işletme faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik açılardan sürdürülebilirliğinin uluslararası kabul gören ve bölgesel bazda belirlenen ölçüt ve göstergelere uygun olduğunun kontrol ve denetimini kapsayan uzun bir süreçtir. Kontrol ve denetim, orman ürünlerinin elde edildiği bölmeden başlayıp, en son satış noktası olan orman depolarına kadar sürdüğü için bu ürünleri satın alanlar açısından ilgili orman ürünlerinin denetleme sürecinden geçmiş bir orman kaynağından geldiği garantilenmiş olur. Orman işletmelerinde üretilen ürünler, bir başka üretim tesisinde 56 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR hammadde olarak kullanılır. Orman ürünleri endüstrisinde orman ürünleri üretim sürecinin sertifikasyonunu üç aşamada değerlendirmek gerekir ki bunlar; 1-­‐ Ham madde olarak kullanılan odun ve odun dışı orman ürünlerinin sertifikasyonu 2-­‐Üretim sürecinin sertifikasyonu 3-­‐Ürünlerin sertifikasyonu (2) Dünyada yaklaşık 18.000 orman ürünleri işletmesi, bu sertifikayı kullanma hakkına haiz olmuştur. Türkiye'de ise yaklaşık 50 işletme sertifika kullanmakta olup, gün geçtikçe bu sayı artmaktadır. Hammaddenin sertifikalı ormanlardan gelmesi ya da geri kazanılmış ürünlerin kullanılması halinde belgelendirme kuruluşları tarafından sertifikayı kullanma yetkisi verilmekte ve ürünlerin sertifikalı olması sağlanmaktadır. Sertifika, tomruktan keresteye, masadan palete, yumurta kabından fotokopi kağıdına, ambalaj sandıklarından etiketlere kadar her yerde kullanılmakta tüketiciler tarafından firmalardan talep edilmektedir. Toplumun orman ürünlerine olan taleplerini sürekli olarak karşılamak amacıyla yürütülen orman işletmeciliği faaliyetlerinde orman sertifikalandırma sistemi; orman kaynaklarının sürdürülebilir işletimini güvenceye almakta, üretim faaliyetlerinin çevreye olan etkileri en düşük seviyede tutulmaktadır. Bunun yanında plan yapım ve uygulama sürecine orman kaynaklarıyla ilgili çıkar gruplarının etkin katılımı sağlanmaktadır (3). Mehmet KANAL -­‐ Orman Yük. Mühendisi (1)http://sertifikasyon.ogm.gov.tr/Documents/Sertifikalandirma/Ortaya-­‐
Cikis-­‐Sureci.pdf Erişim Tarihi: 20.01.2015 (2)ASAN, Ü., (2010). Ormancılıkta ve Orman Ürünlerinde Sertifikasyon, Ekoyapı Dergisi – 30.10.2010, (3)TÜRKER, M.F., BAŞKENT, E.Z., DURUSOY, İ., (2001). Ormancılıkta Sertifikasyon: Orman Kaynakları ve Orman İşletmeciliği Üzerine Etkileri, Uluslararası Gelişmeler ve Türkiye Ormancılığında Gerekliliği ve Olabilirliği, I. Ulusal Ormancılık Kongresi, Türkiye Ormancılar Derneği Yayını, Kongre Serisi No: 1, Ankara. 57 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.4. Odun Dışı Ürün Üretim ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN 4.4.1. Odun Dışı Ürünlerin Teşhisinin Önemi BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Odun dışı ürünlerin teşhisinin öneminin öğretilmesi Odun dışı ürünlerin teşhisini öğrenmek ve/veya gerekliliğini benimsemek Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ilıman kuşak içerisinde yer alan Türkiye, barındırdığı bitki çeşitliliği açısından büyük bir tür zenginliğine sahiptir. Türkiye'de yayılış gösteren bitki türlerinin sayısı, Avrupa kıtasının tümünde yayılış gösteren bitki türlerinin sayısına oldukça yakındır. “Ülkemizin sahip olduğu bitki taksonu ( tür, alt tür ve varyete düzeyinde) 12.000 civarındadır (1). Türkiye’de birbirinden farklı üç flora bölgesi bulunmaktadır. Bunlar; Avrupa -­‐ Sibirya Flora bölgesi, Akdeniz Flora bölgesi ve İran-­‐Turan Flora bölgesidir (2). Türkiye’de tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısının 500 civarında olduğu tahmin edilmektedir (3). Ancak, yapılan bir araştırmada, doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısının 346 olduğu ve bunların 98’inin ihraç edildiği, 24’ünün endemik olduğu ve endemik türlerin 7’sinin de halen ihraç edildiği belirtilmektedir. Örneğin adaçayı, kekik, çöven ve şalba’nın bazı türleri endemik olup ihraç edilen türlerdir. Yine; doğadan toplanan ve aktarlar, semt pazarları ve marketler aracılığıyla ticareti yapılan türlerin sayısının da 179 olduğu tespit edilmiştir (4). Odun dışı orman ürünlerinin çoğunun plansız, bilinçsiz, hatalı ve aşırı faydalanma sonucunda hızla tahrip edilmesi sonucu olarak bazı türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır (5). Buna karşılık odun dışı orman ürünlerinin teşhisi hem sahip olunan zenginliğin varlığının farkında olmayı hem de bu zenginliklerden bilinçli yararlanmayı beraberinde getirmektedir. Nitekim orman köylüsünün odun dışı orman ürünlerinden elde edilen gelirdeki payının düşük olmasının altında yatan sebepler arasında odun dışı orman ürünlerinin toplanması, üretilmesi, işlenmesi konularında eğitim eksikliği ile odun dışı orman ürünleri ve hizmetleri konusunda bilinç ve eğitimli uzman eksikliği önemli yer tutmaktadır (6). Odun dışı orman ürünlerinin teşhisinde önemli bir başlığı da mantarların teşhisi oluşturmaktadır. Dünya’da yenilebilir 5000 mantar türü vardır. Bunlardan yaklaşık 30 türün ticari ve endüstriyel alanda üretimi yapılmaktadır(7). Orman Genel Müdürlüğünce oluşturulan BİYOD veri tabanı ile Türkiye'de bulunan mantar türlerinin tespiti ve teşhisi çalışmaları yapılmaktadır. Yöresel bazda endemik olanlar, farklı teklike kategorilerine göre korumaya alınması gerekenler ve ticari olarak potansiyeli yüksek olan taksonlar, yerel halka, işletmeciye tanıtılmalı. Önemleri bir takım eğitsel araçlarla belirtilmelidir. Bu konuda orman yönetim sertifikasyonu sürecinden geçen orman işletmeleri belirli adımlar atmakta 58 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR olup, bu eğitim faaliyetlerinin türlerin biyolojisi ve fenolojik özellikleri dikkate alınarak tekrarlanmalıdır. Tehlike kategorisindeki türler mutlak surette yerel halkın, orman muhafaza memurlarının ve teknik elemanların bilgisi dahilinde birtakım koruma tedbirleri ile korunmaya alınmalıdır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi & Kamu Yönetimi Uzmanı (1)GÜNER A., ÖZHATAY N., EKİM T., BAŞER K.H.C. , 2000. Flora of Turkey and The East Aegean Islands (Supplement 2) Vol 11, Edinburgh University Press, Edinburgh. (2) DAVIS, P. H. 1965 – 1968. Flora of Turkey and The East Agean Islands. Vol. 1-­‐10, Edinburg University Press, Edinburgh. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/jffiu/article/viewFile/5000080040/pdf_1276 Erişim Tarihi:06.04.2015 (3) SARI, A., O., OĞUZ, B. (2000). Türkiye ve Dünyada Bazı Tıbbi, Kokulu ve Baharat Bitkilerinin Yeri ve Önemi. TYUAP: Ege-­‐Marmara Dilimi 2000 yılı tarla bitkileri bilgi alış-­‐veriş toplantısı bildirileri. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Yayın No:98. İzmir. (4)ÖZHATAY, N., KOYUNCU, M., ATAY, S., BYFIELD, A., 1997. Türkiye’nin Doğal Tıbbi Bitkilerinin Ticareti Hakkında Bir Çalışma. Doğal Hayatı Koruma Derneği, ISBN:975-­‐
96081-­‐9-­‐7, 121 Sayfa, İstanbul. (5)TÜRKER, M.F., 2000. Orman İşletmeciliği Ders Notları, KTÜ Orman Fakültesi, Trabzon (6)ANONİM, 2000. orkoop.org.tr/uploads/files/orkoop_teblig.doc Erişim tarihi:05.04.2015 (7)ÖZTÜRK, A., ÇOPUR, Ö.U., 2009. Mantar Bileşenlerinin Teröpatik Etkileri. Bahçe 38. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/bahce/article/viewFile/5000050434/5000047692 Erişim tarihi:05.04.2015 59 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.4. Odun Dışı Ürün Üretim ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.4.2. Odun Dışı Ürünlerin Planlanmasının Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Odun dışı ürünlerin üretimini planlanmasının öneminin öğretilmesi Odun dışı ürünlerin üretimini planlanmasının öneminin kavranması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler FAO, ormanlardan elde edilen ürünleri; odun ürünleri, odun dışı orman ürünleri ve ormancılık hizmetleri olarak üçlü bir ayrıma tabi tutmuştur. Odun ürünlerini ise ikiye ayırmıştır. Bunlardan ilki; endüstriyel odun, yakacak odun ve odun kömürü, ikincisi ise sürgünlerdir. Odun dışı orman ürünlerini de bitkiler, bitkisel ürünler ve hayvanlar, hayvansal ürünler olmak üzere yine ikiye ayırmıştır (1). Odun dışı orman ürünlerinin (ODOÜ) önemli ticari, çevresel, sosyal ve rekreasyonel rolleri bulunmaktadır. ODOÜ’nin aynı zamanda sürdürülebilir orman yönetimi kapsamı içinde de önemli bir yeri vardır. Son yıllarda, ODOÜ’ne olan talep, önemli ölçüde artmış ve bu nedenle orman kaynakları yeni bir farkındalık kazanmış, ODOÜ’nin yönetimi hayati bir tema ve ele alınması gereken önemli bir konu haline gelmiştir (2). Türkiye, “Biyolojik Çeşitlilik” bakımından çok zengin bir ülkedir. Doğal kaynaklardan koruma-­‐kullanma dengesi içinde faydalanılarak ülke ekonomisine ve ülke halkının refahına katkısının sağlanması ile ürün tiplerinin çeşitlendirilmesi de sözü edilen bu zenginliğe anlam kazandıracak faktörlerin başında gelmektedir. Halen üretimi yapılan ve buna paralel olarak günün değişen koşullarına göre ileride potansiyel ürün olabilecek bitkisel ürünler geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. Sürdürülebilir faydalanma için ileriye dönük politikalar ve stratejiler, belirlenerek bu doğrultuda da yapılacak planlamaların kararlılıkla uygulamaya alınması gerekmektedir (2). Orman Genel Müdürlüğünün misyonu; orman ve orman kaynaklarını her türlü tehlikelere karşı korumak, doğaya yakın bir anlayışla geliştirmek, ekosistem bütünlüğü içinde ve topluma çok yönlü sürdürülebilir faydalar sağlayacak şekilde yönetmektir (3). Türkiye’de odun dışı orman ürünlerinin çoğunun yaygın olarak bilinmeyen geleneksel kullanımlara konu olması, işlenmelerinin pazarlama kanalları dışında küçük birimlerde ya da evlerde yapılması ve üretimlerinin mevsimlik olması nedeniyle ikincil orman ürünü olarak adlandırılmasına neden olmuş, odun üretimi yapan ormanlarda odun dışı ürünler “yardımcı” ya da “ikincil” ürün olarak görülmüştür. Odun üretimi yapılmayan ormanlar ise düşük değerli veya değersiz olarak nitelendirmiştir. Ayrıca, biyolojik zenginliğe ve ekolojik çeşitliliğe sahip doğal ormanlardaki odun dışı orman ürünlerinin yönetiminin çok karmaşık olması bu ürünlerin yönetim planları dışında kalmasına neden olmuş 60 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR ve böylece bu ürünlerin envanterine, yönetimine, korunmasına ilişkin araştırmalar yapılmasına ve sağlıklı kayıtlar tutulmasına gereken önem verilmemiştir (4). Günümüzde yıllık üretim programına alınmış ODOÜ üretimi, ürün tiplerine göre yıllık olarak belirlenen programlar çerçevesinde amenajman planlarına göre yapılmaktadır. Yıllık üretim programına alınmamış olanlar ise toplama talebinde bulunanlara 6831 sayılı Orman Kanununun 37. ve 40. maddeleri gereğince ilgili Orman Bölge Müdürlüğü ya da Orman İşletme Müdürlüğü tarafından izin verilerek yaptırılmaktadır. Amaca uygun ve ürün çeşitliğine göre mevcut servet ve saha potansiyeline ilişkin kapsamlı envanter çalışmalarının yapılamamış/bitirilmemiş olması sebebi ile sürdürülebilir faydalanma ilkeleri doğrultusunda planlı üretim yapılamamaktadır (5). Son yıllarda gerek odun dışı ürünlerin öneminin artması gerekse çok amaçlı yararlanmanın önem kazanmasıyla Orman Genel Müdürlüğünün 2011 yılında yeniden yapılandırılması ile Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Daire Başkanlığı ile bölge müdürlüklerinde Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Şube Müdürlükleri kurulmuştur. 2013 yılında çıkarılan 297 Sayılı Tebliğ ile de “Odun Dışı Orman Ürünlerinin Envanter ve Planlaması İle Üretim ve Satış Esasları” belirlenmiştir. Buna göre; Devlet ormanlarından üretilecek her türlü odun dışı orman ürünlerinden ve orman ekosistemlerinin sunduğu hizmetlerden faydalanmanın, belirli bir plan dahilinde yapılması, planlama biriminin orman işletme şefliği olması ve faydalanma planı yapılmadan önce her tür için şeflik bazında envanter çalışmaları yapıldıktan sonra türün sürdürülebilirliği esas alınarak faydalanma planları hazırlanması esas alınmıştır. Bu tebliğe göre; odun dışı orman ürünlerinin kayıp servete dönüşmesinin söz konusu olduğu durumlarda “Odun Dışı Orman Ürünleri Hasat Planları” ile odun dışı orman ürünleri ile orman ekosistemlerinin sunduğu ürün ve hizmetlerin envanter ve planlamasında “Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Yönetim Planı” oluşturulması hükmedilmiştir. Böylelikle orman ekosistemlerinin odun hammaddesi dışında ürettiği odun dışı ürün ve hizmetlerinden sürdürülebilirlik prensipleri dâhilinde planlı faydalanmayı amaçlanmaktadır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi & Kamu Yönetimi Uzmanı (1) TÜRKER, Y.Ö., (2011). Odun Dışı Orman Ürünlerinden Yararlanmanın Yasal Esasları, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, 2011, 61(1) s: 14 FAO Forestry Department. 2005. European Forest Sector Outlook Study 1960-­‐
2000-­‐2020. Main Report [online], http://www.fao.org/docrep/ 008/ae428e/ae428e00.htm [Ziyaret Tarihi: 12 Eylül 2009]. (2) ANONİM, (2014). http://nonwood.ksu.edu.tr/ Erişim tarihi: 30.03.2015 (3) ÖZER, S., (2014). Bitkisel Ürün Üretiminde Stratejiler ve Planlamalar. III. Uluslararası Odun Dışı Orman Ürünleri Sempozyumu, Kahramanmaraş. s:37, 39 (4) ANONİM, (2012). Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Plan 2013-­‐2017, Ankara (5) KURT, R., ÇABUK, Y., KARAYILMAZLAR, S., (2011). Türkiye ve Dünya Yuvarlak Odun ve Odun Dışı Orman Ürünlerinin Üretim, Dış Ticaret ve Ekonomik Potansiyel Analizi. Bartın Orman Fakültesi Dergisi 2011, Cilt: 13, Sayı: 20, s:8. 61 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.4. Odun Dışı Ürün Üretim ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.4.3. Odun Dışı Ürünlerin Ekonomik Değeri EĞİTİMİN AMACI Odun dışı ürünlerin tanıtılarak sürekli bir faydalanmanın düzenlenmesi ile ekonomik faydanın arttırılması. EĞİTİMİ SONUNDA Odun dışı orman ürünlerinin değer ve önemine vakıf olmak HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI Power Point Sunu EĞİTİMİN SÜRESİ 20 DAKİKA EĞİTİM TEKNİĞİ Büro Eğitimi HEDEF GRUP İşçi ve Köylüler DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Türkiye, bitki tür çeşitliliği, yaban hayatı kaynakları ve endemik türler bakımından zengin kaynaklara sahiptir. Türkiye’nin sahip olduğu zengin biyolojik kaynaklarının önemli bir bölümünü de ormanlar barındırmaktadır. Türkiye ormanlarının zengin biyolojik çeşitliliği, zengin odun dışı orman ürünleri kaynaklarına da sahip olmasına imkân sağlamaktadır (1). Odun dışı orman ürünleri, orman içi ve açıklıklarda yetişen, insanların ve diğer canlıların kendi ihtiyaçlarını karşılamak veya gelir sağlamak için yararlandıkları her türlü bitkisel veya hayvansal ürünler olarak tanımlanmaktadır (2). Son yıllarda odun dışı orman ürünlerine olan talep çok artmıştır. Kültür türleri ve genleri ile oynanmış ürünlerin olumsuzlukları ile ilgili yayınlar insanların tabii ürünlere talebini artırmıştır. Bu yöneliş odun dışı orman ürünü talebini ve ticaretini olumlu etkilemiştir. Bu ürünlerin ticaretinde Türkiye önemli bir paya sahibidir. Türkiye coğrafyasının ve ekolojilerinin sağladığı avantajlar ile bazı ürünlerde dünya ticaretinde avantajlı konumda bulunmaktadır. Odun dışı orman ürünlerinin sağladığı ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan çok yönlü faydalara sahiptir. Bu özellikleri ile odun dışı orman ürünleri orman içinde ve civarında bulunan orman köylerinde yaşayan köylülerin sosyo-­‐ekonomik yapısının iyileştirilmesinde önemli bir rol oynayacaktır (3). Ülkemizin odun dışı orman ürünü ihracat gelirinin yılda 100 milyon doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Ortaya çıkan faydanın çok yönlü (ekonomik, sosyal, kültürel, ekolojik...) oluşu, faydalanan kitlenin ve faydalanma alanlarının genişliği göz önüne alındığında “odun dışı orman ürünleri sektörünün” önemi daha net anlaşılmaktadır. Odun dışı orman ürünleri, iç ve dış pazarlarda değerlendirilebildiği için gelir sağlamaktadır. Türkiye’de odun dışı orman ürünleri ihracatı büyük çoğunlukla hammadde veya yarı-­‐mamul olarak yapıldığından sağlanan gelir, potansiyel gelirin çok altındadır. Odun dışı orman ürünleri sektörü, daha çok orman içi ve kenarı köylülerini ilgilendirmekte gibi görünse de kırsal kalkınma yönünden çok büyük bir potansiyel taşıdığından aslında ülke ekonomisi için de hayatidir. Türkiye’de orman köylerine en çok parasal ve reel gelir sağlayan ikinci sektör odun dışı orman ürünleridir (4). Dünyada odun dışı orman ürünü ihracatı 2010 yılı itibarıyla 8,5 milyar dolardır. Bundaki en büyün pay ise 1,3 milyar dolar ile Çin’e aittir (4). Türkiye, odun dışı 62 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR orman ürünü ihracatında dünyada 21. sıradadır. Orman Genel Müdürlüğünce son yıllarda başlatılan ODOÜ’ne yönelik çalışmalar, hem ormancılığımızın gelişmesi, hem de yöre halkına yeni bir geçim kaynağı sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2000 yılında 30 milyon dolar olan odun dışı orman ürünü ihracatı, 2009 yılında 47 bin ton’a yükselmiş ve 160 milyon dolar ihracat girdisi sağlanmıştır (5). ODOÜ’lerinin üretim planlaması, işlenmesi ve pazarlanması aşamalarında ulusal düzeyde atılacak adımlar ile Türkiye’nin odun dışı orman ürünü ihracatından daha fazla gelir elde etmesi mümkündür. Mehmet KANAL -­‐ Orman Yük. Mühendisi (1) DPT, (2007). IX Beş Yıllık Kalkınma Planı Ormancılık Özel İhtisas Komisyon Raporu (2) DPT, (2001). "VIII Beş Yıllık Kalkınma Planı Ormancılık Özel İhtisas Komisyon Raporu (3) Or-­‐Koop Tebliğ: Türkiye’de Odun Dışı Orman Ürünlerinin Sürdürülebilir Üretimi ve Pazarlanmasında Kooperatiflerin Önemi. (4) Odun Dışı Orman Ürünleri Sektör Raporu, (2011), Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri, Ankara www.turkishwood.org/Eklenti/17,odun.pdf Erişim Tarihi:15.01.2015 (5)YILDIRIM, H.T., (2012). Türkiye’nin Odun Dışı Orman Ürünleri Üretiminin Ormancılık Politikası Açısından Değerlendirilmesi, KSÜ Doğa Bil. Dergisi, Özel Sayı, Kahramanmaraş 63 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.5. Ormanlık Alanda Pazarlanabilen Hizmetler ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.5.1. Ekoturizmin Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ekoturizmin kavramının öğretilmesi Ekoturizm ve ormanların öneminin kavranması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Turizm, birçok ülke açısından Gayri Safi Milli Hâsılaya önemli katkı sağlayan bir sektör olarak dikkate alınmaktadır. Dünyadaki hızlı değişim, küreselleşme olgusu ve teknolojik değişimler ile birlikte turizm olgusu ve kavramında da değişim yaşanmıştır. Turizmin sadece deniz ve kumdan ibaret olmayıp; doğa, hayvan, bitki ve kültürel başka faktörlerde turizmi etkilemiştir. Bu amaçla; turizmi çeşitlendirerek uzun vadeli turizm olgusuna sahip olmak ve bu değeri kaybetmemek için turizmde sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağına yönelik ilgi artmıştır(1). Sürdürülebilirliğin önemi ile birlikte turizm içerisinde doğa temelli aktiviteler artmış ve doğaya önem veren alternatif turizm çeşitleri ortaya çıkmıştır. Bu turizm çeşitlerinden birisi de; ekolojik turizm, doğa temelli turizm, yumuşak turizm, özel ilgi turizmi, yeşil turizm, sorumlu turizm, alternatif turizm, kültürel turizm, inceleme turizmi, macera turizmi gibi birçok farklı isimle de ifade edilen ekoturizmdir (2). Ekoturizmin dikkat çekici tanımlarından birini yapan Doğa İçin Dünya Fonu (WWF) ekoturizmi, vahşi doğa çevresinde doğal çevreye en az etkide bulunan ve bu arada yerel topluluklara ekonomik fayda sağlayan turizm türü olarak tanımlıyor. Bu tanımlar nasıl olursa olsun, ekoturizm hakkında üzerinde fikir birliği bulunan temel karakteristikler vardır. Bu karakteristikler şöyle sıralanabilir; • *Doğa temelli olması (ziyaretçiler doğal alanlardaki doğal ve geleneksel kültür unsurlarını gözlemliyor ve anlamaya çalışıyor olması), • *Bio çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunması, • *Yerel toplumların refahını desteklemesi, • **Olumsuz çevresel ve sosyo kültürel etkilerin minimuma indirgenmesi için aktivitelerini hem turistler hem de yerel halkın sorumluluğunda düzenlemesi , • *Yenilenemez kaynakların minimum kullanımını gerektirmesi, • *Yerel mülkiyetin ve yerel topluma dönük istihdam imkânlarının üretilmesini öngörmesi , Ekoturizmin profili Ekoturizm turlarına katılan gruplar genellikle küçük guruplar. Gruplardaki kişi sayısı çoğu zaman 25 kişiyi aşmıyor. Ekoturizm merkezlerinde yer alan konaklama üniteleri de büyük çoğunlukla 100 yatak kapasitesini aşmayan ünitelerdir. Bu alanda çalışan seyahat acentaları/tur operatörlerinin de ağırlıklı olarak küçük ve 64 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR orta ölçekli işletmeler olduğu bilinmektedir. Bu turizm türünde ziyaretçilere bölgenin ekosistemi, yerel kültürler ve sürdürülebilirlik konularında yapılan bilgilendirmeler büyük önem taşımaktadır. Yerel halk ekoturizmden en fazla etkilenecek ve en fazla kaybedebilecek kesimdir. Bu nedenle, yerel halkların bölgelerinde gelişen turizmin yol açacağı etkiler konusunda önceden bilgilendirilmeleri ve bölgelerinde turizm gelişimini resmen kabul etmiş olmaları bir ekoturizm prensibidir. Dünya Bankası’na göre; Ekoturizm,, kültür ve macera turizmi ile birlikte paralı, kalış süresi daha uzun olan ve kaldığı yerde daha çok para harcadığı halde oraya en az çevresel ve kültürel etkilerde bulunmayı isteyen turistlerden oluşan pazardan birisidir. Ekoturizmde temel gereksinimler Salzburg’da 12-­‐15 Eylül 2001 tarihinde yapılan Dağlık Bölgelerde Ekoturizm Konferansı sonuç bildirgesinde: "·∙Sürdürülebilir ekoturizm, bu turizm türüne katılan tüm taraflar arasında etkili bir işbirliğini ve koordinasyonu oluşturacak etkili sistemlere ihtiyaç duyar Ekoturizmin geliştirilmesi ve yönetimi için eğitim faaliyetleri bir önkoşuldur. Şirket yöneticileri ve çalışanları, yerel halk, ekoturizmin, sürdürülebilirliğin ve bu alandaki finansal yönetimin genel özelikleri hakkında eğitim görmelidirler. Örneğin; ekoturizm idealde o bölge insanları arasından çıkan kaliteli rehberlere ihtiyaç duyar. Bölgeye girişin miktarının belirlenmesi ve eğitim kalitesi ekoturizmin gelişimi için yaşamsal önem taşır. Turizm Politikası Ekoturizm, her ulus, bölge ve turizm merkezi için özel bir turizm politikası, stratejisi ve programına ihtiyaç duymaktadır. Başka yerlerin turizm politikalarının ve stratejilerinin kopyalanması sürdürülebilir sonuçlar almak için yeterli olmayacaktır (3). Avusturya’nın Salzburg kentinde gerçekleşen Dağlık Bölgelerde Ekoturizm Konferansı’nın sonuç bildirgesinde yapılan önemli tespitlerden birisi ekoturizme çoğu kez yanlış perspektiflerle bakılması idi. Bu konferansta ekoturizmin sürdürülebilir turizm ile eş anlamlı olmadığı, tüm turizm türlerinin sürdürülebilirliğinden söz edilebileceği ancak eko turizmin turizm türlerinden birisi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespiti yapıldı (4). Engin GÜNGÖR -­‐ Orman Yüksek Mühendisi (1) TEKİN, M., KASALAK, M.A., 2014. Ekoturizm Girişimciliğinin Bölgesel Kalkınmadaki Rolü, Selçuk Ü. Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, Sayı:32i s:130 (2). KLİNE, S. C. (2007). “Parks, Recreation and Tourism Management”, ABD: North Carolina State University Degree Of Doctor of Philosophy. (3) TÜRSAB Ar-­‐Ge Departmanı, Nisan (2002). http://www.tursab.org.tr/dosya/1023/02nieko_1023_1889046.pdf, Erişim tarihi:15.12.2014 (4)YÜCEL, C., Turizmde Yükselen Değer: Ekoturizm, http://www.tursab.org.tr/dosya/1023/02nieko_1023_1889046.pdf Erişim tarihi:15.12.2014 65 MODÜL ADI 4. ÜRETİM FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 4.5. Ormanlık Alanda Pazarlanabilen Hizmetler ve Değeri EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 4.5.2. Rekreasyon Alanlarının Önemi EĞİTİMİN AMACI Rekreasyon alanlarının ormancılık açısından önemi öğretmek EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Rekreasyon alanlarının ormancılık açısından önemine vakıf olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Rekreasyon; serbest zamanlar içinde yapılan, bireyin kendi isteği ve iç itimi sonucu oluşan, bireyi fiziksel ve düşünsel yönden yenilemeyi amaçlayan; bireyin toplumsal, ekonomik, kültürel olanakları ve yaşadığı toplumun yapısı ile bağımlı olarak yapılan etkinlikler bütünüdür (1). Rekreasyonel faaliyetlere duyulan ihtiyaç, kişisel yönden; fiziki sağlık gelişiminin yaratılması, ruh sağlığı kazandırılması, insanı sosyalleştirmesi, yaratıcılık, kişisel beceri ve yeteneğini geliştirmesi, çalışma başarısı ve iş verimine etkisi, ekonomik hareketlilik, insanı mutlu etmesidir. Toplumsal yönden ise; toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlaması ve demokratik toplum yaratılması rekreasyona duyulan ihtiyacın nedenlerinden bazılarını oluşturmaktadır (2). Türkiye gibi nitelikli işgücünün yetersiz olduğu, sosyal yasalarla tamamlanamadığı, ekonomileri çeşitli ve yaygın üretim gücüne sahip bulunmayan ülkelerde rekreasyon ve turizm, ekonomik yönden yanıltıcı sonuçlar yaratabilir. Bu sonuçlar, yörenin rekreasyon ve turizm planlarının çevreye duyarsız olarak gelişmesine neden olur ve yukarıda sayılan olumsuz fiziksel ve kültürel etkiler daha da artar (3). Rekreasyon ve turizmde çevre olgusunun gün geçtikçe önem kazanmasıyla kitlesel karakterde yapılan klasik turizm anlayışı artık önemini kaybetmektedir. Doğası bozulmuş ve çevresi kirlenmiş yörelerde turistik çekiciliğin azalacağı bir gerçektir. Bu nedenden dolayı, turizmin çevre boyutunun göz önünde bulundurulması önemli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır (4). Rekreasyon ve turizmin, doğal ve kültürel kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenebilmesi ancak, sürdürülebilir turizm ile mümkündür. Sürdürülebilir turizm dar anlamda, sadece doğal verilerden yararlanılması ya da korunmasını kapsamamaktadır. Doğa, toplumsal ilişkilerden soyutlanarak sadece fiziksel kapsamda ele alınmamaktadır. Turizmin, sürdürülebilirliğinden bahsedebilmek için hem doğal hem de sosyal olan yönlerinin bir bütünlük içinde ele alınması gerekmektedir (5). Orman ekosistemlerinde rekreasyonel amaçlı olarak kullanılan en önemli yerlerden biri orman içi dinlenme yerleridir. Bir yerin orman içi dinlenme yeri olarak planlanmasında izlenecek yöntem, belirli bir sıralamayı takip eder (6): Rekreasyon alanının seçimi, 66 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Etüt-­‐envanter çalışmaları, Analizlerin çalışmaları, Sentezler, Alanın alt yapı projesinin hazırlanması, Projenin toplam maliyetinin hesaplanması. Rekreasyon planlamalarında, her şeyden önce, yörede rekreasyon alanı olmaya elverişli yerlerin saptanması ve bunlar içinden en uygun olanlardan birinin seçilmesi gerekir. Bu nedenle, rekreasyon alanlarının seçiminde bazı ölçütlerin bilinmesi ve seçimi etkileyen bazı faktörlerin bilinmesi gerekir (7). Doğal çevrenin rekreasyonel kullanım potansiyeli olmalıdır. Değişik rekreasyonel etkinliklere imkan verebilecek tabii kaynaklara sahip olmalı ve bu etkinlikler için yeterli büyüklükte sahaları kapsayabilmelidir. Saha bütünüyle orman rejiminde olmalı, saha içinde veya dışında planlamayı etkileyecek orman rejimine tabii olmayan sahalar bulunmamalıdır. Doğal çevrenin topoğrafik yapısı, ana kaya ve toprak özellikleri, rekreasyonel kullanımlara uygun olmalıdır. Ana ulaşım yollarına ve yerleşim merkezlerine yakın olmalıdır. Yol, su, elektrik gibi alt yapı imkanlarına sahip olmalı ve bu tesislerin kolaylıkla (ekonomik, idari siyasal, topografik yapı) getirilebileceği bir konuma sahip olmalıdır. Yörenin iklim yapısı, getirilmek istenen rekreasyonel etkinliklere sahip olmalıdır. Yakın çevrede, rekreasyonel etkinliği artırabilecek imkânlar olmalıdır. Yakın çevrede yaşayan halkın sosyo-­‐ekonomik yapısı rekreasyonel talebi yaratacak seviyede olmalıdır (8). Engin GÜNGÖR -­‐ Orman Yüksek Mühendisi & Orman İşletme Şefi (1)KOÇ, N., (1991). Peyzaj Mimarlığı Bölümü Rekreasyon Ders Notları, AÜZF. Ankara. (2) KARAKÜÇÜK, S., (2001). Rekreasyon boş zamanları değerlendirme. 4. Baskı, Gazi Kitabevi, Ankara. (3) EKŞİOĞLU, T., (1996). Ankara İli Elmadağ Yöresinin Rekreatif Özelliklerinin İrdelenmesi ve Sorunlarının Çözümü Üzerine Bir Araştırma, AÜZF. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara. (4) GÜLEZ, S., (1992). Doğu Karadeniz Turizmi, Konferans-­‐ Workshop, s.71-­‐74, Trabzon. (5) KOÇ, H, (1995). Herkes İçin Turizm, Türkiye'de 19. Dünya Şehircilik Günü Kollokyumu, S. 166, 7-­‐9 Kasım, Alanya. (6) GÜLEZ, S., (1989). Park -­‐ Bahçe ve Peyzaj Mimarisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Ders Teksirleri, Serisi:29, s: 213-­‐214, Trabzon. (7) GÜLEZ, S., (1983). Orman İçi Rekreasyon Planlaması, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Cilt 6, Sayı 2, s: 296-­‐306, Trabzon. (8) GÜLEZ, S., (1990). Orman İçi Rekreasyon Potansiyelinin Belirlenmesi İçin Bir Değerlendirme Yöntemi. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri A, Cilt 40, Sayı 2, s: 132-­‐147, İstanbul. 67 MODÜL ADI 5. ORMANIN KORUYUCU FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 5.1. Koruyucu Fonksiyonlar EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 5.1.1. Koruma Amaçlı Yönetilen Ormanların Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Koruma amaçlı yönetilen ormanlar ve önemi Koruma amaçlı yönetilen ormanların öneminin kavranması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Korunan alanlar, içerdiği ekosistemler ve kültürel değerlerle birlikte doğanın uzun vadede korunması için belirlenen, ayrılan ve yasalarla ya da geçerli diğer araçlarla yönetilen coğrafi alanlardır (1). Doğa koruma, güncel bir konu olmasına rağmen, aslında, asırlara dayanan tarihinden dolayı yeni bir olgu değildir. Tarih boyunca kimi yöneticiler, hükümdarlar ve özel arazi sahipleri, eşsiz doğal değerlere sahip olan belli bazı yerleri korumak için sarf ettikleri çabaları gösteren sayısız örnek vardır. Özünde bu alanlar av yapmak üzere yaban hayatı türlerini korumak için izole edilen ve tasarlanan av koruma alanlarıydı (2). Bu doğrultuda 1872’de, büyük bir korunan alan olarak ilan edilen Yellowstone Milli Parkı, ilk milli park olma niteliğindedir. Türkiye’de ise 1958 yılında milli park ilan edilen Yozgat Çamlığı, ilk yasal statülü korunan alan olmuştur. Orman Kanununun ilk yıllarında muhafaza ormanlarının belirlenmesi ve kuruluşundaki hız daha sonraki yıllarda düşmüştür. Amenajman planları yapılırken planlama ekibinin değerlendirmeleri sonucunda herhangi bir ormancılık faaliyetinin su ve toprağın korunması açısından risk yaratabileceği dikkate alınarak “muhafaza karakterli orman” adı altında yeni bir işletme sınıfı tesis edilmiştir. Bu şekilde yaklaşık 3,2 milyon hektar alan tefrik edilmiştir ve toplam korunan orman alanının 3,8 milyon hektar civarında olması dikkate alındığında “muhafaza karakterli orman alanlarının” önemi ortaya çıkmaktadır (3). Bugün itibarıyla Türkiye’de yasal statü ile korunan 40 milli park, 31 tabiatı koruma alanı, 193 tabiat parkı, 80 yaban hayatını geliştirme sahası, 111 tabiat anıtı mevcuttur (4). Bunların yanında çok amaçlı fonksiyonel amenajman planlarının yapımına başlamasıyla birlikte korunan alanlara muhafaza ormanları, gen koruma ormanları, tohum meşcereleri, orman içi dinlenme yerleri, tohum bahçeleri, yaban hayatı geliştirme sahaları, yaban hayatı koruma sahaları, su ürünleri istihsal sahaları ve sit alanları gibi alanlar da dahil olmuştur. Yine Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile dünya miras alanları, özel çevre koruma bölgeleri, zümrüt ağı alanları, sulak alanlar/Ramsar alanları, biyosfer rezervi ve Natura 2000 alanları da uluslararası statü ile koruma altına alınmıştır (5). Türkiye’de değişik amaçlarla korumaya ayrılmış ormanlık alanın genel ormanlık alana oranı %8,5 civarındadır (3). Milli park, tabiatı koruma alanı gibi yasal statülerle koruma altına alınan bu alanlar, biyolojik çeşitliliği korumanın en etkili yollarından biri halini almıştır (5). 68 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Dünyada çeşitli doğa koruma sistemleri kullanılmaktadır. Ancak. üzerinde en fazla durulan sistem, canlı doğal kaynakların korunmasıdır ve bu korumanın üç temel amacı vardır ki bunlar aynı zamanda dengeli kalkınmanın da temel unsurlarıdır: *Gerekli ekolojik süreçlerin ve yaşam destek sistemlerinin korunması (toprak koruma, suların temizliği vb), *Türlerin ve ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımı (balıkçılık, yaban hayatı, ormanlar, otlatma gibi faaliyetler ve kaynaklarının korunması), *Genetik çeşitliliğin korunması (bir türe ait farklı populasyonlar arasında görülen öz niteliklerinin korunması) (2). Avrupa Birliği Habitat Direktifleri ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nde bir gereklilik olarak ortaya konan, paydaşların planların hazırlık sürecinden itibaren korunan alanların yönetimine katılımının sağlanması, bugün artık doğanın korunmasında temel yaklaşım haline gelmiştir (1). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) GÜNEŞ, G., (2011). Korunan Alanların Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım: Katılımcı Yönetim Planları, Ekonomi Bilimleri Dergisi, Cilt:3 Sayı:1 ISSN: 1309-­‐8020 (Online) IUCN (Uluslararası Doğayı Koruma Birliği), 2011. About IUCN. What is a Protected Area, http://www.iucn.org, Erişim Tarihi: 15.11.2014 (2) KURDOĞLU, O., (2007). Dünyada Doğayı Koruma Hareketinin Tarihsel Gelişimi ve Güncel Boyutu, Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi,8(1), s:59-­‐
76. (3) Sürdürülebilir Orman Yönetimi 2006 Raporu, Orman Genel Müdürlüğü, Ankara. (4) http://www.milliparklar.gov.tr/korunanalanlar/index.htm Erişim Tarihi: 15.11.2014 (5)İNANÇ, S., (2014). Camili Biyosfer Rezerv Alanının Sosyal Dokusu ve Yönetsel Sorunları, II. Ulusal Akdeniz Orman Ve Çevre Sempozyumu,s:322, 323, Isparta 69 MODÜL ADI 5-­‐ORMANIN KORUYUCU FONKSİYONLARININ SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 5.2. Toprak Degradasyonu İle Mücadele 5.2.1. Çölleşme İle Mücadelenin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Çölleşmenin ormanlara olumsuz etkileri hakkında farkındalık oluşması Çölleşme sürecinin doğal kaynaklara olumsuz etkileri hakkında farkındalık kazanmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Çölleşme; kurak, yarı kurak, yarı nemli alanlarda iklim değişmeleri ve insan aktiviteleri sonucunda oluşan arazi bozunumu olarak tanımlanmıştır. Bunun yanında, ülkemizde çölleşme deyince; kum tepeleri akla gelir. Oysa çölleşme; toprağın verimliliğini kaybetmesi olarak bilinmelidir. 1992 Rio zirvesinde kabul edilen tanıma göre ise çölleşme; “iklim değişiklikleri ve insan faaliyetlerini de içeren çeşitli faktörlerin neden olduğu arazi bozulmasıdır." Çölleşme ile savaşımda ormanların rolünü öne çıkaracak şu ifadeler kullanılmıştır “Ormanların yok oluşunun etkileri toprak erozyonu, biyolojik çeşitliliğinin kaybı, yaban hayatının zarar görmesi, havza arazilerini degradasyonu, yaşam kalitesinin düşmesi ve gelişme seçeneklerinin azalması şeklindedir" (1). Çölleşme ile mücadele; arazi bozulmasını önleme ve azaltma, kısmen bozulmuş arazinin rehabilitasyonu, çölleşmiş arazinin geri kazanılması faaliyetlerini kapsar. Türkiye’de Çölleşme ve Çölleşmeyle Mücadelenin Başlaması Türkiye, içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim, topoğrafya, jeolojik yapı ve toprak şartları sebebi ile erozyona karşı oldukça hassastır. İnsanların tabiata olan yanlış müdahaleleri ve aşırı kullanımı ise erozyonu daha da artırmaktadır. Neticede; erozyonla taşınan topraklarla birlikte organik madde taşınmakta, toprakların verimliliği azalmakta, taşınan rusubat ile birlikte barajların ekonomik ömürleri beklenenden daha erken dolmakta, meydana gelen sel ve taşkınlar can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır (3). Türkiye’de çölleşmenin sebeplerini doğal nedenler, teknik nedenler, sosyo-­‐ekonomik ve yasal nedenler olmak üzere üç ana başlık altında ele alabiliriz: 1-­‐Doğal nedenler; toprak aşınımı, toprak verim kalitesinin bozulması, iklimsel değişimler. 2-­‐Teknik nedenler; meralarda aşırı ve düzensiz otlatma, ormansızlaşma, dağınık yerleşim, anız yakma, toprağın aşırı kullanımı, plansız ve aşırı sulama, amaç dışı toprak kullanımı, toprak kirlenmesi, yanlış toprak işleme. 3-­‐Sosyo-­‐ekonomik ve yasal nedenler; bilinçsizlik, eğitimsizlik, fakirlik, yasal mevzuat, göç çölleşmenin sebepleridir. Kuraklık, genellikle çölleşmeyi başlatır veya daha kötüleşmesine sebep olur. Ancak insanların dört faaliyeti, çölleşme açısından genellikle çok daha etkili olmaktadır; yanlış arazi ve tarım uygulamaları, toprağı 70 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR tüketmekte; aşırı otlatma, toprağı erozyondan koruyan bitki tabakasını ortadan kaldırmakta; yanlış sulama, tarım arazilerin tuzlanmasına neden olmakta; ormanların tahrip edilmesi de çölleşmeye neden olmaktadır. Türkiye’nin toplam alanın %46’sı, %40’tan fazla eğime, %62,5’den fazlası da %15’ten daha büyük eğime sahiptir. Türkiye’de zirai alanların %59’u, orman alanlarının %54’ü, mera alanlarının %64’ünde aktif erozyon bulunmaktadır (2). Deniz, göl ve barajlarımıza en çok toprak taşıyan akarsularımız arasında Fırat, Çoruh, Yeşilırmak ve Kızılırmak ilk sıralarda yer almaktadır. En az miktarda toprak taşıyan akarsularımız ise, Dalaman Çayı ve İyidere’dir. Bu akarsularımızın çok az toprak taşımasının asıl sebebi, havzalarının ormanlarla kaplı olması ve güçlü tabii bitki örtüsünün toprağı korumasıdır. Erozyona bağlı olarak toprağın verimsizleşmesi neticesinde zirai ve hayvancılık üretiminde önemli azalmalar meydana gelmekte bu da kırsal alanlardan şehirlere göçü artırmaktadır. Bu durum önemli sosyo-­‐ekonomik meselelere yol açmakta, milli ekonomimize önemli zararlar vermektedir (3). Çölleşmenin, tüm dünyada gıda güvenliği, göçler ve dünya barışının tehdidi gibi birçok sorunu beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu sebeple çölleşme, sadece ülkemizin değil tüm dünyanın ortaklaşa mücadele etmesi gereken bir sorundur (4). Çölleşmeyle mücadele konusunda bireylere de önemli görevler düşmektedir. Zira Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya çöllerin yüzölçümü giderek genişlemekte ve dünyanın yaklaşık yüzde 41’inin neredeyse çöl haline geldiği bilinmektedir. Dolayısıyla kendi çevremizde, ülkemizde ve bütün dünya ölçeğinde bu mevzuda çok ciddi mücadele etmek, orman, su ve gıda kaynaklarımızı akıllıca kullanmak ve yönetmek gerekmektedir. Bu konuda vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi için Orman Genel Müdürlüğü ve ÇEM Genel Müdürlüğü, faaliyetlerine devam etmektedir (3). Orman Genel Müdürlüğüne uygulanan teknik ormancılık çalışmalarıyla ormanlardaki verim artırılmakta, doğal ve yapay yollardan ormanların genişletilmesine önem verilmektedir. Özellikle teknik, silvikültürel uygulamalarla ormanlar sürekli olarak gençleştirilmektedir (5). Melek KANAL-­‐Orman Yüksek Mühendisi (1) BOYDAK, M., ÇALIŞKAN, S., (2014). Ağaçlandırma, CTA Baskı, İstanbul (2)http://www.cem.gov.tr/erozyon/Files/moduller/collesme/sunumlar/Collesme_Su
nusu.ppsx Erişim Tarihi: 15.02.2015 (3) ANONİM, 2013. Erozyonla Mücadele Eylem Planı (2013-­‐2017), Ankara. s:10-­‐14 (4) ÇETİN, M., (2014). Çölleşme Kavramı ve Türkiye’de Çölleşme Mücadele Çalışmaları http://sahipkiran.org/2014/06/24/collesmeyle-­‐mucadele/ Erişim tarihi: 15.02.2015 (5) ATALAY, İ., (2014). Dünya Coğrafya Atlası ve Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri, sayfa 257, İnkılap Yayınevi, İstanbul 71 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.1. Odun Ürünleri Ekonomik Değerinin Önemi EĞITIM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.1.1. Türkiye Odun Üretiminin Ekonomik Değeri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Odun üretiminin Türkiye ve Dünya ölçeğindeki yerinin öğretilmesi Daha bilinçli üretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, her bir orman ürününün ekonomik niteliklerine göre değerlendirme yapılması HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ekonomi; sınırlı kaynaklarla sınırsız insan ihtiyaçlarının karşılanması olarak nitelendirilmektedir. Orman ürünlerinin sınırlı olduğu düşünüldüğünde bunların toplum ihtiyaçlarını karşılaması faaliyetlerinin de ekonomik bir süreç olduğu tartışılmaz. Ancak, orman ürünlerinin oduna dayalı bölümünün de kendi içinde birçok farklı çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitlilik, ara ve son hasılalardan elde edilen orman ürünlerinin tek düze üretilememesinden kaynaklanmaktadır. Sıklık çağında genç bir meşcere ile gençleştirme faaliyetlerinin son aşaması olan boşaltma kesimlerinden elde edilecek oduna dayalı orman ürünlerinde hem çap hem boy bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Aynı zamanda bu farklılıklar odun hammaddesi tüketen işletmelerin, kurumların ya da bireylerinde istek ve taleplerinde kendini göstermektedir. Dolayısıyla oduna dayalı orman ürünleri üretim ve tüketiminde bu kıt kaynakların sınıflandırılması gerekliliği doğmuştur. Türkiye'de m3 ve ster ile ölçülen iki sınıf orman ürünü bulunmaktadır. M3 birimli orman ürünleri yuvarlak orman ürünleri olup bunlar; tel direği, maden direği, tomruk, sanayi odunu, kağıtlık olarak kendi içinde evsaf, kalite ve TSE standartlarına göre ayrılmaktadır. Öte yandan ster ölçü birimindeki orman ürünleri lif-­‐talaş odunu, kağıtlık odun, sırık, çubuk, yakacak odun vs olarak adlandırılmaktadır. Genel olarak m3 birimli orman ürünlerinin ekonomik değeri daha yüksektir. Ve bu ürünler kendi içinde de ekonomik anlamda sınıflandırılmaktadır. Genel kanı olarak; Tel direği, maden direği ve tomruk fiyatları kağıtlık fiyatlarına göre yüksektir. Bu ürünlerin kendi arasında oluşturdukları fiyat farklılıkları; Türkiye’de odun üretiminin ekonomik anlamda oldukça önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. Şöyle ki; üretim esnasında yapılan yanlış kesimler, yanlış boy ölçümleri, eğrilik, budak vs gibi kusurlar dikkate alınmadan yapılan tomruklama işlemi bir tel direğinin maden direk ve ince tomruk olarak ikiye ayrılmasına ve ekonomik olarak değerinin düşmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda sterli emvalin ayrımında dikkat edilmemesi durumunda kabuklu kağıtlıkların yakacak olarak piyasaya sunulması ekonomik anlamda değer kaybına neden olmaktadır. Türkiye orman ürünleri üretiminde kendi iç piyasasının ihtiyaçlarını ancak karşılayabilmektedir. Dünyada odun üretiminde ABD, Rusya, Kanada, Brezilya ve Çin liderdir. İç piyasada orman ürünleri piyasasında Orman Genel Müdürlüğü söz sahibi olup, yurt dışından gelen ithal orman ürünleri ile rekabet etmektedir. Adem GENÇ-­‐Orman Endüstri Mühendisi-­‐Orman Yüksek Mühendisi-­‐Ekonomist ANONİM, 2011. Orman İşletmeciliğinde Üretim ve Pazarlama, OGM Yayını, Ankara 72 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.1. Besin Değeri EĞİTİMİN AMACI Ormanlardan elde edilen odun dışı ürünleri ve besin değerinin öneminin öğretilmesi EĞİTİMİ SONUNDA Odun dışı orman ürünleri ve besin değerlerinin önemine vakıf olmak HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI Power Point Sunu EĞİTİMİN SÜRESİ 20 DAKİKA EĞİTİM TEKNİĞİ Büro Eğitimi HEDEF GRUP İşçi ve Köylüler DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanlardan faydalanma deyince; genel olarak akla ilk gelen odun hammaddesidir. Aslında ormanların sağladığı faydalar içinde odun hammaddesi ürünleri küçük bir yer tutmaktadır. Genel olarak orman ekosisteminin sağladığı faydalar üç başlık altında toplanmıştır: Ürün değerleri, hizmet değerleri ve sosyal değerler. Toprakta yaşayan bakteri, mantar, kurt, böcek gibi organizmalar ölü bitki ve hayvanları çürüterek besinlerin, organik maddeye dönüşmesini sağlar ve toprağın verimini arttırır (1). Orman ekosistemleri, içinde bulunan bitki ve hayvanlara barınak olmanın dışında aynı zamanda besin kaynağıdır. Bunlar arasında yabani armut (ahlat), çitlembik, böğürtlen, kızılcık, kocayemiş, alıç ve yabani mersin gibi ağaçcık ve çalıların yanında ceviz, kestane, kayın ve meşelerin tohum, meyve ve palamutlarıyla titrek kavak, akçaağaç, huş ve kızılağaç gibi türlerin tomurcukları sayılabilir (2). Yine etçil hayvanlar için ormanlarda yaşayan diğer hayvanlar da en önemli besin kaynakları arasındadır. Bunun yanında insanlar da orman ekosistemlerinden av eti, baharat, mantar, bal, kabuklu yemiş ve meyveler başta olmak üzere birçok besin elde etmektedir. Ormanlardan besin değeri taşıyan ürünlerin toplanması ve üretimi yoluyla da birçok insan geçimini sağlamaktadır. Mantarlar, insanların ormanlardan elde ettikleri besin içinde geniş bir yelpaze oluştururlar. Başta kanlıca, trüf mantarı, kuzu göbeği, ayı mantarı, istiridye mantarı olmak üzere çok sayıda mantar türü insanlar tarafından yaygın bir biçimde besin olarak tüketilmektedir. Türkiye bal üretiminde dünyada yıllık 82.003 ton bal üretimiyle Çin ve Arjantin’den sonra üçüncü sırada yer almaktadır (3, 4). Kekik başta olmak üzere çeşitli baharatlar da ormanlar ve bitişiğindeki ekosistemlerden üretilmektedir. Kestane, kısmen ceviz, yabani fındık gibi kabuklu yemişlerin yanında böğürtlen, ahududu gibi çeşitli meyveler de ormanlardan üretilmektedir. Son yıllarda ülkelerin ekonomik planlamalarında ormanların gerçek değerleriyle yer alabilmeleri için çevre ekonomistleri, ormanların sağladıkları hizmet ve fonksiyonlara ekonomik değer biçme uğraşısına girmiştir. Contanza ve ark. (1997) tarafından yapılan çalışmaya göre ormanların yiyecek ve hammadde üretiminin değeri 0,8 trilyon dolar civarındadır (5). Dünyada odun dışı orman ürünleri ticaretinde Çin, Hindistan, ABD ve Almanya ilk 73 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sıraları almaktadır. Odun dışı orman ürünleri açısından büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye ise 2010 yılı verilerine göre 95 milyon dolar ile odun dışı ürün ihracatında 21. sırada yer almaktadır (6). Türkiye’nin odun dışı orman ürünü ihracatının önemli bir kısmını kekik, biberiye, ıhlamur, Adaçayı gibi besin değeri taşıyan ürünler oluşturmaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde tropikal ormanlarda yaşayan insanlar geçimlerini ormanlardaki bitki ve hayvanlardan sağlamaktadır. Türkiye’de de ormanlardan elde edilen odun dışı ürünlerin ekonomiye olan katkısı giderek artmaktadır. Nitekim son yıllarda Orman Genel Müdürlüğünce, Türkiye’nin odun dışı orman ürünleri potansiyelinin daha iyi değerlendirilebilmesi amacıyla Kestane Eylem Planı, Badem Eylem Planı, Ceviz Eylem Planı, Trüf Eylem Planı gibi çalışmalar ortaya konmuş ve önemli mesafeler alınmıştır. Ormancılık Sektör İnceleme Projesi kapsamında Camille tarafından yapılan çalışmada odun dışı orman ürünlerinin yıllık değeri hektarda 5.3 $ olmak üzere toplam 110 milyon $ olarak belirlenmiştir. Bu meblağın 700.000 $’a yakın kısmının Orman Genel Müdürlüğü’ne kaldığı, orman köylüsünün 7.5 milyon $’lık bir gelir elde ettiği, diğer kısmının ise tüccar ve ihracatçılara kaldığı ancak, çalışmada bütün ihracat kalemlerinin hesaba katılamadığı ve esasında bu rakamın gerçek rakamın çok altında olduğu belirtilmektedir. Yine bu çalışma ile ülkemiz ormanlarının odun dışı mal ve hizmetlerin yıllık değeri 8,8 milyar $ olarak (%10 hata payı ile) tahmin edilmiştir. Bunun yanında ormanlarımızın besin değerinin ise yıllık 1,333 milyar $ olduğu tespit edilmiştir (7). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) Orman Ekosisteminin Fonksiyon ve Değerleri, s:142, 146 http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum7.pdf Erişim Tarihi: 10.02.2015 (2) AYBERK, H., (2003). Yaban Hayvanlarının Kış Yemlemesi, İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri:B, Cilt:53, Sayı:1-­‐2, İstanbul. (3) http://www.marmarisbalevi.com.tr/tr/aricilik/dunyada-­‐aricilik Erişim Tarihi: 10.02.2015 (4) AYAN, S., AYAN, Ö., ALTUNEL, T., YER, E.N., (2014). Honey Forests As An Example Agroforestry Practices In Turkey, Forestry Ideas, 20 : 2 (48) 141-­‐150. (5) CONTANZA, R., (1997), “The Value of the World’s Ecosystem Servises and Natural Capital. Orman Ekosisteminin Fonksiyon ve Değerleri, http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum7.pdf Erişim Tarihi: 10.02.2015 (6) ANONİM, (2011). Odun Dışı Orman Ürünleri Sektör Raporu, Orta Anadolu İhracatçıları Birlikleri, Ankara. (7) ANONİM, (2008). Sürdürülebilir Orman Yönetimi 2008 Raporu, Orman Genel Müdürlüğü, Ankara. 74 MODÜL ADI ALT BAŞLIK 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.2. Tıbbi ve Aromatik Değerler EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Odun dışı ürünlerden elde edilen tıbbi ve aromatik değerinin öğretilmesi Tıbbi ve aromatik bitkilerin önem ve değerine vakıf olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ormanlar tarihin çok eski dönemlerinden itibaren ilkel ve modern ilaçların yapımında hammadde kaynağı olarak kullanılmıştır. Özellikle doğal ormanlarda bulunan birçok bitki ve hayvan, ilaç yapımında kullanılan kimyasal maddeleri içermektedir. Örneğin; sirkouna (kınakına) ağacının kabuklarından kinin, koka yapraklarından kokain, kolanın sert kabuklu olan yemişlerinden uyandırıcı, tahrik edici ilâçlar, beyaz çam kabuklarından öksürük şurupları, timbo köklerinden adale spazmını hafifleten ve haşaratı öldüren ilâçlar yapılır(1). Ağrı kesiciler, tansiyon düzenleyiciler, penisilin, sıtma ve lösemi ilaçlarında ormanlardan elde edilen kimyasallar kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun %80’i doğal yollardan elde edilen tıbbi ürünleri kullanmaktadır. Yine bazı gelişmiş ülkelerde de tıbbi bitkiler reçeteye yazılmaktadır. Sadece ABD’de 1990 yılında reçeteye yazılan yabani bitkilerden elde edilmiş ilacın tutarı 15 milyar doları aşmaktadır (2). Adaçayı (Salvia spp.), Alıç (Crataegus spp.), Ardıç (Juniperus spp.), Biberiye (Rosmarinus officinalis), Calba otu (Ballota), Defne (Laurus nobilis), Ihlamur (Tilia spp.), Kekik (Thymus), Menengiç (Pistacia), Lavanta (Lavandula), Adi servi (Cupresus), Türkiye’de yetişen tıbbi ve aromatik bitkilerin başlıcalarıdır(3). Orman Genel Müdürlüğünce Afyonkarahisar’da kurulup 2013 yılında hizmete başlayan Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezi, Türkiye’de bu alanda bilim insanlarına, öğrencilere, sanayicilere, orman köylülerine hizmet vermektedir. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1)Ormanların Faydaları Ve Kullanım Alanları, http://www.beyince.net/yazi/ormanlarin-­‐faydalari-­‐kullanim-­‐alanlari/ Erişim Tarihi:10.02.2015 (2) Orman Ekosisteminin Fonksiyon ve Değerleri, http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum7.pdf Erişim Tarihi: 10.02.2015 (3) http://atib.ogm.gov.tr/Sayfalar/Bitkiler.aspx Erişim Tarihi:10.02.2015 75 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.3. Rekreasyon Değeri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanların rekreasyon değerinin öğretilmesi Ormanların rekreasyon değer ve önemine vakıf olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Rekreasyon, insanın sağlıklı yaşamak ve verimli çalışmak için bozulan bütünlüğüne dilediği aktivitelerle yeniden erişmesi olarak tanımlanmaktadır (1). Günümüzde insanlar hayatlarının yaklaşık dörtte birini rekreasyon faaliyetlerinde geçirmektedir. Rekreasyon sağlıklı ve engelli olan, her yaşta ve beceri seviyesinde serbest zaman aktivitelerine katılan bireyleri kapsamakta ve sağlıklı yaşama eğilimlerine bağlı olarak, eğitim düzeyi yüksek olan ülkelerde, önemli bir talep görmektedir (2). Teknolojinin gelişmesi, nüfus ve kentleşmenin artışı ve yaşam koşullarının güçleşmesi ile insanların üzerinde oluşan yoğun baskılar, doğal alanların turizm ve rekreasyon amaçlı olarak birçok kişi tarafından ziyaret edilmesine yol açmaktadır (3). Kaynak yöneticilerinin, birçok etkinliklerin meydana geldiği doğal alanlarda, rekreasyon etkinliklerinin doğaya saygılı, tüketici olmayan bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlaması gereklidir. Aksi takdirde o alanda bir takım olumsuz çevresel etkiler oluşacaktır. Bu etki sadece o alanın bütünlüğünü etkilemekle kalmayacak aynı zamanda kullanıcıların o alandan alacakları deneyimlerin kalitesini de etkileyecektir. Bu yüzden gerçekleştirilecek rekreasyon etkinliklerin o alanın ekolojisine uyum sağlaması gerekir. Bu dengenin kurulabilmesi ancak doğru rekreasyon planlaması ile mümkündür (4). Rekreasyon endüstrisi, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gelişmektedir. Gelecek; çok sayıda yeni rekreasyon alanları ile ortamları ve daha gelişmiş programları bize sunacaktır. Bu bağlamda; yerel yönetimler bu süreci dikkate alarak tesislerin yenilenmesi ve insan kaynaklarının daha verimli kullanılması ve günün ihtiyaçlarına yönelik rekreasyon organizasyon ve hizmetlerine önem vererek; kentlerinde yaşayan çocuk, genç, yaşlı ve engelli vatandaşlarına çağın ihtiyaçlarına uygun hizmetleri sunacakları bir örgütlenme modeli üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır (5). Kentsel mekanlarda yaşanan olumsuz koşullar ve rekreasyon kaynaklarının yetersizliği nedeniyle kent insanı, kent dışındaki rekreasyon kaynaklarına yönelmektedir. Özellikle sahip olduğu doğal, kültürel ve görsel değerler nedeniyle ormanlık alanlar en çok tercih edilen rekreasyon kaynakların başında gelmektedir. Ayrıca, ormanlık alanlar çeşitli rekreasyon kullanımlar için doğal kaynakların önemli bir kısmını bir arada sunabilmekte, insanlara fiziksel ve ruhsal yönden olumlu katkılar sağlamaktadır (4). 76 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Kırsal rekreasyon alanları, günümüzde insanların rekreasyon ihtiyaçlarını karşılayan en önemli yerlerden biridir. Kent yakınında bulunan ve orman rejimine giren, halkın rekreasyon ihtiyacını karşılamak üzere ayrılmış olan “orman içi dinlenme yerleri” ise önemli kırsal rekreasyon alanlarındandır (6). Orman rekreasyonu, orman içinde ve yabanıl çevredeki doğal kaynaklara bağlı rekreasyon etkinlikleri ve deneyimleri olarak da tanımlanmaktadır(7). Türkiye‟de ormanlar daima kırsal topluluklarla ilişkilendirilmiştir. Bunun başlıca nedeni uzun yıllar ormancılığın sadece odun üreten bir kaynak olarak görülmesi ve kırsal kesim için istihdam alanı oluşturmuş olmasıdır. Oysa ormanlar tüm toplum kesimlerini ilgilendiren doğal bir kaynaktır (8). Yürüyüş, kamping, dağcılık, kayak, bisiklet gibi birçok rekreasyon faaliyeti ormanlarda gerçekleştirilebilmektedir. Rekreasyon amaçlı işletilen ormanlar, bir taraftan koruma fonksiyonunu yerine getirirken diğer taraftan da genç, yaşlı, engelli insanların ihtiyaçlarını da karşılamaktadır (9). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) KILIÇASLAN, Ç., (2008), „‟Ortaca Kenti Rekreasyon Alanlarının Mevcut Durumu ve Muğla Üniversitesi Ortaca Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Rekreasyon Alanlarına Yönelik Beklentileri‟‟, Düzce Üniversitesi Ormancılık Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 1-­‐2, Sayfa: 3-­‐16. (2) http://web.deu.edu.tr/sbt/index.php. Erişim tarihi:15.02.2015 (3)UZUN, S., MÜDERRİSOĞLU, H., YILDIZ, O., ÇAKIR, G., SOY, N., KAYA, L.G., DEMİR, Z., AŞIKKUTLU, H.S., ( 2013). Doğal Alanlardaki Farklı Rekreasyonel Faaliyetlerin Ekolojik Etkileri, II. Rekreasyon Araştırma Kongresi, http://www.anatoliajournal.com/atad/depo/bilgibankasi/Kitap_122.pdf Erişim tarihi:15.02.2015 (4) AKTEN, M. ve AKTEN, S.,(2011), „‟Rekreasyon Potansiyellerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Model Yaklaşımı: Gülez Yöntemi‟‟, I. Ulusal Sarıgöl İlçesi ve Değerlendirme Sempozyumu, Sarıgöl. (5) ŞAHİN Ş. ve BARIŞ M., (1998), “Kentsel Doku İçerisinde Açık ve Yeşil Alan Standartlarını Belirleyen Etmenler”, Peyzaj Mimarlığı Dergisi, İstanbul. (6) KORKMAZ, N., ve KARADENİZ, N., (2004), „‟Nallıhan-­‐Hoşebe Orman İçi Dinlenme Yerinin Rekreasyon Kaynaklarının Geliştirilmesi‟‟, Tarım Bilimleri Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1, Sayfa: 24-­‐30. (7) HAMMİTT, WE., (2004), „‟Recreation/user Needs and Preferences‟‟, Encyclopedia of Forest Sciences (Ed: Burley, J., Evans, J., Youngquist, J. A.) Volume: 2, ISBN: 0-­‐12-­‐145160-­‐7 (set). (8) TÜRKER, M. F., ÖZTÜRK, A., PAK, M., ve DURUSOY, İ., (2002), „‟Orman Kaynağından Geleneksel ve Çağdaş Yararlanma Şekilleri: Dünya, Ülkemiz ve Bölgemizdeki Durum, Kırsal Çevre Yıllığı‟‟, Ankara. (9) Sürdürülebilir Orman Yönetimi 2008 Raporu, Orman Genel Müdürlüğü 77 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.4. Av ve Yaban Hayatı Değeri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanlardaki av ve yaban hayatının değerinin öğretilmesi Av ve yaban hayatının önem ve değerine vakıf olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Yaban hayvanları; sadece suda yaşayan memeliler dışında kalan bütün memeliler ile kuşlar ve sürüngenleri ifade etmektedir (1). İnsanlık tarihi kadar eski olan avcılık, başlangıçta insanların beslenmeye yönelik bir faaliyet iken giderek bir spor olarak kabul görmeye başlamıştır. Buna rağmen çevre korumacılarca acımasız bir spor olarak görülmektedir. Yaban hayatındaki canlılık, çevre sağlığının mükemmel bir göstergesidir. Zira yaban hayatı, dengesi bozulmamış ve kirlilikten uzak kalmış ortamlarda varlığını sürdürebilmekte ve iyi gelişme göstermektedir. Yaban hayatının en iyi gelişme gösterdiği yerler, kirlilikten korunabilmiş ve ekolojik dengesi bozulmamış muhitlerdir. Bu sebeple, bir ortamda bulunan yabani türlerin bolluğu ve çeşitliliği, bu ortamın sağlıklı yaşama ve şartlarına sahip olduğunu, yani, çevre sağlığı açısından iyi durumda olduğunu gösterir. Çevrenin sağlığı ise insan da üzerinde yaşayıp bu çevreye bağımlı olduğu için insanı doğrudan ilgilendirmektedir. Halkın yaban hayatını barındıran ortamlara ilgisi, yaban hayatının toplum hayatındaki yerini ve önemini göstermektedir. Zira her yıl yurdumuzun dört bir tarafına yayılmış milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, yaban hayatı koruma sahası, av üretme istasyonları, sulak alan ve göller, orman içi dinlenme yeri gibi alanları ziyaret eden yüzbinlerce vatandaş, yaban hayatını barındıran tabii ortamlara duyulan ilgi ve ihtiyaca işaret etmektedir. Ayrıca, sayısı milyonlara varan avcıyı, dağcıyı ve benzeri faaliyetlere girişen kimseleri doğaya cezbeden şeyin de yaban hayatı olduğu aşikardır (2). Türkiye; coğrafi konumu, iklim ve diğer özellikleri nedeniyle zengin bir yaban hayatı ve önemli avcılık potansiyeline sahiptir. Hayvan türlerinin yanında, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında da yaşayan bazı hayvan türler de avlanabilir düzeyde bulunmaktadır (3). Doğanın dengesinin bozulmaması ve sürdürülebilmesi için yabani hayvanların sayılarının belli bir düzeyin altına düşmemesi gerekmektedir. Bu nedenle, nesli tehlike altına girmiş av ve yaban hayvanlarının korunması amacıyla 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma plânı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalar olarak “Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları” tesis edilmektedir. Av ve yaban hayatı yönetiminde doğru kararlar alabilmek için yaban hayvanı 78 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR popülasyonlarının birey sayısı, bunların yaş ve cinsiyet durumları, doğan yavruların yaşama oranları gibi popülasyon strüktürü ve dinamiğine ilişkin temel bilgilere gerek duyulmaktadır. Bu bilgilerin elde edilmesi etüt-­‐envanter çalışmaları ile gerçekleştirilmektedir (4). 4925 sayılı Kara Avcılığın Kanunu ile avcılığa ait iş ve işlemler düzenlenmiş, yaban hayvanlarının etüt ve envanterlerinin yapılması görevi de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Her yıl Merkez Av Komisyonu Kararları ile yıl içinde avlanmasına yıl boyu ya da dönemsel olarak izin verilen hayvanlar ile tamamen yasak olan hayvanlar belirlenerek ilan edilmektedir. Yaban hayatı, milli ekonomi bakımından önemlidir. Dünyanın değişik yerlerinde, av hayvanı olarak, doğal avcılık alanlarının zenginleştirilmesi, çevrenin korunması amacıyla yarı entansif koşullarda yetiştirilen keklik ve sülün gibi türler büyüme dönemi sonunda av alanlarına bırakılmaktadır. Avrupa’da ve Amerika’da çoğunluğu turistik amaçlı şirketler tarafından işletilen av alanları, önemli bir ekonomik gelir kaynağıdır. Bu ülkeler, bu sayede, önemli miktarda döviz geliri elde etmektedirler. Türkiye'de yeterli popülasyon yoğunluğuna erişen av hayvanlarının bulunduğu avlaklar, av turizmine açılmakta ve bazı türlerde avlatılan her bir av için 3500 US $’na varan avlanma bedeli tahsil edilebilmektedir. Yaban keçisi, ayı gibi memeli av hayvanlarından sağlanan bu kazanca, sülün ve keklik gibi av kuşlarını da dahil etmenin yol ve imkanları araştırılmaktadır (2). Avcılık ile istihdam, av malzemeleri ticareti, avlanan hayvanların besin değeri, kürkleri, boynuzları gibi ekonomik değerler ortaya çıkmaktadır. Yaban hayatının devamlılığının sağlanabilmesi için av ve yaban hayvanlarının kışın yemlenmesi, üretme istasyonlarında sun’i yollarla üretilmesi ve nakil gibi düzenleyici etkinlikler yerine getirilmektedir. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) ANONİM, (2003). 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu (2) OĞUROĞLU, İ., (2004). Ormancılıkta Yaban Hayatı Ders Notu, SDÜ, Isparta. s:2,3 (3) YILDIRIM, U., (1994). Av ve Yaban Hayatına Ekonomik Bir Yaklaşım, Çevre Dergisi, Sayı:12, s:47 https://www.ekoloji.com.tr/resimler/12-­‐10.pdf Erişim Tarihi:20.03.2015 (4) ÖZER, M., Büyük Memeli Av Hayvanı Sayım Teknikleri ve Ülkemizdeki Popülasyonlarının Durumu, TMMOB Orman Mühendisleri Odası Meslek Mensupluğu Hazırlama Eğitimi Ders Notları. http://ormuh.org.tr/arsiv/files/Av%20Hayvanlari%20Envanteri.pdf Erişim Tarihi: 20.03.2015 79 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.5. Ekoturizm Değeri EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormanlardaki ekoturizmin değerinin öğretilmesi Ekoturizmin önem ve değerine vakıf olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Ekoturizm, son zamanlarda doğa için sürdürülebilirliği vurgulayan ve gittikçe önemi artan bir turizm anlayışı olarak öne çıkmaktadır (1). Ekoturizm, doğa seyahatine dayanan ancak, sürdürülebilirlik ilkesini de içeren bir turizm sektörüdür. Ekoturizm, 1990’lı yıllardan bu yana turizm endüstrisi içinde hızla gelişen bir sektör olarak dikkat çekmektedir. Özellikle uluslararası turizm talebinin yapısındaki değişiklikler, artan eğitim seviyeleri, çevre konularına karşı artan ilgi ve bilinç ekoturizm seyahatlerine olan talebi artırmaktadır. Ekoturizmin küresel öneminin tanınması için Birleşmiş Milletler 2002 yılını ‘Uluslararası Ekoturizm Yılı’ olarak ilan etmiştir. Kitle turizminin yok edici etkisine bir reaksiyon olarak ve farklılık arayışı ile ortaya çıkan ekoturizm, günümüzde turizm endüstrisinin hızla gelişen bir alt sektörü olarak yılda milyarlarca dolar gelir yaratmaktadır. 1998’de 45 milyon kişi ekoturizm seyahati gerçekleştirirken, 2010 yılında bu rakamın 70 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bazı geleneksel turizm sektörleri doyma noktasına ulaşmış haldeyken, ekoturizmin istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etmesi beklenmektedir. Ekoturizm ile ilgili farklı tanımlar bulunmakla beraber Dünya Ekoturizm Derneği, ekoturizmi ‘doğal alanlara yapılan, yerel halkın refah düzeyini geliştirme ve çevreyi koruma amacı güden sorumluluk sahibi seyahat’ olarak tanımlamaktadır. Örnek vermek gerekirse, yağmur ormanlarında bir yürüyüş, ormana ve yerel halka bir gelir veya fayda sağlamadıkça ekoturizm kapsamında değildir. Ekoturizm ile sürdürülebilir turizm hedeflenmektedir. Burada sürdürülebilirlik ile anlatılmak istenen çevrenin korunmasının yanısıra turizm faaliyeti gerçekleştirilen bölgedeki kültür ve sosyal hayatın da korunması yanısıra ekoturistik faaliyetlerle bölge kültürü ve geleneklerinin yeniden canlandırılması da amaçlanmaktadır(2). Dünya genelinde 235 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayan (küresel istihdamın %7,6’sı) turizm sektörü, dünyadaki en büyük sektörlerden biri olup, küresel ekonomik gelişime güçlü bir ivme kazandırmaktadır. Türkiye’de ise yaklaşık 1,7 milyon kişiye istihdam sağlayan sektör (toplam istihdamın % 7,2’si), 2009 yılında 95,3 milyar TL değerinde ekonomik faaliyette bulunmuştur. Bu rakam, Türkiye’nin toplam GSYİH’sinin yaklaşık % 10,2’sine denk gelmektedir (2). Ekoturizmin avantajları şöyle sıralanabilir: •Yerli halk için ekonomik fayda sağlar, yaşam kalitesini yükseltir. 80 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR • Endüstriyel uygulamaların geliştirilemeyeceği orman köyleri gibi bölgelerde istihdam ve ekonomik canlılık sağlayan bir sektördür. Bu sayede bu bölgelerden yaşanan göçlerin önüne geçilebilmekte hatta ters göç yaşanmaktadır. • Ekoturizm konseptinde yerli halk kendilerini ve bölgelerini etkileyen kararları almada rol oynar. • Ekoturizm doğal ve kültürel mirasın korunmasını ve dünya biyoçeşitliliğinin sürdürülmesini sağlar. • Yerel halkla ilişkiyi ve daha önce tecrübe edilmeyen değişik aktiviteleri sağladığı için turistler için daha hoş deneyimler sağlar. • Turizmin ekonomi, çevre ve sosyal yaşama olumsuz etkilerini en aza indirger. • Ekoturizm kültürel açıdan duyarlı olup turist ve ev sahibi halk arasında saygıyı sağlar, yerel gurur ve güven oluşturur. • Ekoturizmin bir diğer avantajı da yüksek maliyetli yatırımlar gerektirmemesi böylece gelişmekte olan ülkelerde hızla benimsenen bir sektör olmasıdır (2). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) Orman Ekosisteminin Fonksiyon ve Değerleri, http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum7.pdf Erişim Tarihi: 10.02.2015 (2) Ekoturizm Sektör Raporu, (2012). Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, s:4-­‐5 7, 9, Antalya 81 MODÜL ADI ALT BAŞLIK 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 6.2. Odun Dışı Orman Ürün ve Hizmetlerinin Ekonomik Değerinin Önemi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.2.6. Orman ve Su EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Orman ve su ilişkisinin öğretilmesi Orman ve su ilişkisini irdeleyici bir şekilde kavramış olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Dünyadaki toplam su miktarı 1,400 milyon km3’tür. Bu suyun, %97,5’i denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca %2,5’i tatlı su kaynağı olup, çeşitli amaçlar için kullanılabilir durumdadır (1). Türkiye akarsularının ekonomik olarak kullanılabilecek kapasitesi olan 95 milyar m3/yıllık miktarın, 48,1 milyar m3/yıllık bölümü orman alanlarından gelmektedir. Bu durumda; Türkiye’de kullanılabilir yüzeysel su veriminin %50.53’ü orman alanlarının ürettiği sudur. Başka bir deyişle Türkiye’nin kullanılabilir yüzeysel akışının en az ½’si, ülkenin yaklaşık ¼’ünü kaplayan orman alanlarından akarsulara ulaşmaktadır (1). Dünyada değişik kıtalarda meydana gelen aşınma ve taşınma miktarları dikkate alındığında, Türkiye’nin dünyanın en fazla toprak malzemesi taşınan ülkeleri arasında olduğu görülmektedir (Tablo 1). Türkiye yüzölçümü bakımından Avrupa’dan 14, Avustralya’dan 10, Afrika’dan 42 kat küçük olmasına rağmen Türkiye, hemen hemen Avrupa ve Avustralya kıtaları toplamına veya sadece Afrika kıtası toplamına eşit miktarda toprağı denizlere taşınmakta olduğu görülmektedir. Tüm dünyada taşınmakta olan toprak miktarının % 2,5’i Türkiye'de meydana gelmektedir. Oysa Türkiye, dünya kara yüzeylerinin ancak % 0.5’ini oluşturmaktadır (2). KITALAR Yıllık Taşınan Toprak Miktarı(milyon ton) Asya 15.910 K.Amerika 1.960 G.Amerika 1.200 Afrika 540 Türkiye 500 Avrupa 320 Avustralya 230 Tablo 1. Kıtalara göre yıllık ortalama taşınan toprak miktarı Ormanlar, su ekonomisini düzenleme, su üretiminin sürekliliğini sağlama, içme suyunun kalite ve miktarını yükseltme gibi gördüğü hizmetler nedeniyle birer su deposu niteliğindedir (3). Ormanlık alanlarda yer alan dereler ve göller gibi sulak alanlar, çok önemli 82 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR özelliklere sahiptir. Bu alanlar, farklı bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğini ihtiva etme, su kalitesinin ve miktarının sürekliliğini sağlama, karada ya da suda yaşayan farklı bitki ve hayvan türlerine habitat oluşturma, toprak verimliliğinin sürekliliğini sağlama ve sediment kontrolü gibi pek çok hizmetler sunmaktadırlar. Bununla birlikte, bu alanlarda yapılacak olan ormancılık işletme aktiviteleri, negatif etkilere sebep olabilmektedir. Yol yapım ve bakım çalışmaları; aralama, traşlama, budama, sıklık bakımı ve gübreleme gibi farklı işletme ya da silvikültürel müdahaleler ile yine bu alanlarda halk tarafından yapılan her türlü spor veya rekreasyonel faaliyetler, bu ekosistemlerde veya bu ekosistemlerin sunmuş olduğu hizmetler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir (4). Bu yüzden, bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya diğer bir anlatımla, bu ekosistemlerin sürekliliğini ve hayatiyetini sağlamak ve sunmuş oldukları hizmetlerden en iyi biçimde sürdürebilmek amacı ile genellikle farklı işletme pratikleri uygulanmaktadır (5). Fonksiyonel amenajman planı yapımına geçilmesiyle birlikte su, ekolojik ana fonksiyon olarak erozyonu önleme fonksiyonu, sosyal ve kültürel ana fonksiyon içinde ise hidrolojik fonksiyon olarak amenajman planlarında yerini almıştır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) GÖRCELİOĞLU, E., (1992). Havzalarda Orman ve Otlak Alanları Amenajmanının Su Verimine ve Kalitesine Etkileri. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, 42(1-­‐2): 17-­‐30. (2)GÜNAY, T., (1997). Ormansızlaşma Toprak Erozyon, TEMA Vakfı Yayınları, No: 1, İstanbul, 286 s. (3)ÖZHAN, S., GÖKBULAK, F., (2001). Bitki Örtüsünün Su Üretim Havzalarının Su Verimi Üzerindeki Etkileri. 1. Türkiye Su Kongresi, Cilt 1, (8-­‐10 Ocak), İstanbul, 105-­‐112. (4) KELEŞ, S. (2003). Ormanların Su ve Odun Üretimi Fonksiyonlarının Doğrusal Programlama Tekniği İle Optimizasyonu (Karanlıkdere Planlama Birimi Örneği). Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 96s. (5) KELEŞ, S., KARAHALİL, U., KÖSE, S., (2005). Ormanların Toprak Koruma ve Su Üretimi Fonksiyonlarının Odun Üretimi İle Birlikte Planlanması (Karanlıkdere Orman Planlama Birimi Örneği). KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi 8(1), s:67 83 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.3. Ormancılıkta İşgücü ve Yaratılan İstihdam EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.3.1. Ormancılık ve İstihdama Katkısı HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Ormancılık faaliyetlerinde istihdam olanaklarının belirlenmesi Ormancılık faaliyetlerinde önemli bir faktör olan insanın istihdam özelliklerinin öğretilmesi Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Genel il alanının dörtte üçü ormanlarla kaplı ve üretim faaliyetleri yoğun olan bu ilde orman işçiliği önemli bir yer tutmaktadır. Ormancılık faaliyetleri entansif işletmecilik gerektirmektedir (1,2). Bu sebeple işgücüne oldukça fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim faaliyetlerinin ilk aşaması olan ve arazideki ilk adımı olarak da Kabul edilebilecek olan işaretleme (çıkarılacak ağaç tespiti), kesme, kabuk soyma, boylara ayırma, primer, seconder taşıma, istifleme, yükleme, boşaltma faaliyetlerinin tamamında işgücüne gereksinim bulunmaktadır. Ormanlarda yakın zamana kadar bu faaliyetlerin tamamı elle yapılırken bugün nakliyat, yükleme ve boşaltma araçlarının kullanımı işçilik güçlüğünü azaltmıştır(1). Kastamonu ili odun üretiminin Türkiye odun üretiminin %10’na denk geldiği düşünüldüğünde yukarıda belirtilen ve işgücü isteyen bu üretim faaliyetleri için orman üretim işçisi gerekmektedir. Kastamonu ilinin Türkiye’de yakın zamana kadar hızlı göç veren iller arasında yer aldığı bilinmektedir (3) . Ormancılık birincil sektörler kategorisine girmektedir. Genel olarak piyasaya hammadde sunmaktadır. Bu sektörün açık hava koşullarında üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve risk faktörünün de yüksek olduğu düşünüldüğünde ormancılık faaliyetlerinde çalışan işgücünün çeşitli özelliklerinin bulunması gerekliliği kaçınılmazdır. Ancak Türkiye’de orman işçiliği yapan kesimin hem eğitim hem de gelir düzeylerinin düşük olması ormancılık faaliyetlerinde işgücünün çeşitli kazalar ile karşılaşmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Yılın her ayı ormancılık faaliyetlerini gerçekleştirmek tüm Türkiye için geçerli olamamaktadır. Dolaysıyla devamlılık arz etmeyen işin sürekli ve ana kazanç kapısı olarak görülememesi doğaldır. Türkiye’de özellikle orman köyleri tarım, hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerinden geçimini sağlamakta ve tüzel kişilikler oluşturmaktadırlar. Oluşturdukları orman kooperatifleri vasıtasıyla orman işçiliği yapmaktadırlar (4). Adem GENÇ-­‐Orman Endüstri Mühendisi-­‐Orman Yüksek Mühendisi-­‐Ekonomist (1) DAŞDEMİR, İ., (2013), Ormancılık İşletme Ekonomisi, Bartın Ünv. Yayın no:10, Bartın (2) GERAY, U., (1991). Ekonomi, İstanbul Ünv. Yayın No:3633, İstanbul (3) İBRET, Ü. (2010). Kastamonu'nun Göç Olgusu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Coğrafya Dergisi, s:34-­‐47 (4) TOKSOY, D., YENİGÜN, M., ŞEN, G. (2009). Orman Köylerindeki Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin Swot Analizi İle Değerlendirilmesi (Maçka İlçesi Örneği). Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 9(1), s:12-­‐18. 84 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.4. Ormancılıkta İş Güvenliği ve Sağlığı EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.4.1. Ormancılık Faaliyetlerinde İş Güvenliği ve Sağlığı Mevzuatı Yasal düzenlemelerin farkında olmak ve güvenlik kültürü İş Güvenliği ve sağlığı kültürünün kazanılması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Türkiye’de “İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı”; Anayasa, uluslararası sözleşmeler, yasalar ve yönetmeliklerden oluşmaktadır. Bunun yanında Orman Genel Müdürlüğü iş sağlığı ve güvenliği iç yönergesi yayımlamıştır. Anayasada çalışma hayatı ve sosyal güvenlik: Sosyal devlet olma ilkesi, yaşama, maddi ve manevi varlığını sürdürme hakkı, herkesin yaşına, cinsiyetine ve gücüne uygun bir işte çalıştırılmasını isteme hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, sosyal güvenlik hakkı gibi kavramlar Anayasada yerini bulmuştur. ILO’nun 155 Sayılı Uluslararası Sözleşmesi: 155 sayılı sözleşme 22 Haziran 1981 tarihinde kabul edilmiş. ‘’iş sağlığı, iş güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. 155 sayılı sözleşme; işçi çalıştırılan bütün kolları, istihdam edilen bütün kişileri, işçilerin, işleri nedeniyle gitmeleri veya bulunmaları gereken ve işverenin doğrudan veya dolaylı kontrolü altında bulunan bütün yerleri, işle bağlantısı açısından, sadece hastalık veya sakatlığın bulunmaması halini değil, aynı zamanda, çalışma sırasındaki hijyen ve güvenlik ile doğrudan ilişkili olarak sağlığı etkileyen fiziksel ve zihinsel unsurları kapsamı içine almıştır. İşçi ve işverenlere danışma ilkesi ile konunun ‘’milli bir Politika’’ düzeyinde ele alınmasını istenilmektedir. Kanunlarda İş Sağlığı ve Güvenliği: Borçlar Kanunu: 1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 331. ve 332 maddelerindeki düzenlemeler iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin olup; iş sahibi işçiye uygun iş aleti vermeye, uygun ve sağlıklı yerlerde kalmasını sağlamaya, karşı karşıya kalacağı tehlikeler karşı önlem almaya mecburdur hükmü getirilmiştir. İşverenin bu hükümlere uyumaması durumunda tazminat ödeyeceğine belirtmiştir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu: 1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi hıfzıssıhha kanunu iş sağlığı ve güvenliği alanında çok önemli düzenlemeler getirmiştir. Sağlık kontrolü getirmiş, bulaşıcı hastalık taşıyanların çalıştırılamayacağını hükme bağlamıştır. Kadınların doğumdan önce üç hafta doğumdan sonra üç hafta çalıştırılmasını yasaklamıştır. 12 yaş altı çocukların çalışmasını ve 12 yaş ile 16 yaş arasındaki çocukların sekiz saatten fazla ve gece çalışmasını yasaklamıştır. Gece çalışması ile yer altında çalışmaları 24 saatte 8 saatle sınırlandırmıştır. 18 yaş altındaki çocuklara eğlence mekanlarında ve hamamlarda çalışmayı yasaklamıştır. Kadınlara doğum sonrası işe başladıklarında çalışma süresinde yarımşar saatlik iki kez süt izini getirmiştir. İşçinin ve işin çevresinin işçi sağlığına zarar vermesini engellemeye 85 yönelik düzenlemeler getirmiştir. 50 den fazla işçi çalıştıran iş yerlerine doktor teminini, 100 ile 500 işçi çalıştıran iş yerlerine revir ve 500 den fazla iççi çalıştıran iş yerlerine de 100 kişiye 1 yataklı düşecek şekilde hastane açma zorunluluğu getirmiştir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu: 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanun; sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları kapsar. Bu Kanunda iş kazasının ne olduğunu tanımlamıştır. İşverene iş kazası olduktan sonra veya meslek hastalığını öğrendikten sonra en geç üç işgünü içinde, bildirme zorunluluğu getirmiştir. Meslek hastalığını, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir şeklinde tanımlamış ve bildirilmesini ve soruşturulmasını zorunlu hale getirmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu: 20.6.2012 tarih ve 6331 sayılı kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır. Bu kanun işverene risklerden korunma, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütme, iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma, Risk değerlendirmesi ve kontrol, ölçüm ve araştırma yapma, acil durum planları, yangınla mücadele planları, ilk yardım ve tahliye planları yapma zorunluluğu getirmiştir. Bu kanunla birlikte iş yeri temsilciliği düzenlenmiş, destek elmanı görevlendirmesi getirilmiş, kaza ve meslek hastalığının kayıt ve bildirimi düzenlenmiş, sağlık ve iş yeri gözetimi getirilmiş, çalışanların bilgilendirilmesi ve çalışan eğitimi öznem kazanmıştır. Buna göre; aşağıda işverenin genel yükümlülükleri, çalışanların genel yükümlüleri ile çalışmaktan kaçınma hakkı açıklanmıştır. 1-­‐İşverenin Genel Yükümlülükleri: İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu çerçevede; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. 2-­‐Çalışanların Yükümlülükleri: Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü olup çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek, kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak, işyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik 86 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek, teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak, kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. Çalışmaktan kaçınma hakkı: Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanır, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır. Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz. İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır. Orman Genel Müdürlüğü İş Sağlığı ve Güvenliği İç Yönergesi: Orman Genel Müdürlüğünün bu yönergesi 6331 sayıl yasaya uygun olarak düzenlenmiştir. Bu yönergenin amacı Orman Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için alınacak önlemleri belirlemektir. Kapsamı ise Orman Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında hizmet veren tüm işyerleridir. Hasan BULDU-­‐Orman Mühendisi-­‐ A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı T.C. Anayasası 818 Sayılı Borçlar Kanunu 1593 Sayılı Umumi Hıfsısıhha Kanunu 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu http://www.mevzuat.gov.tr Erişim Tarihi:15.12.2014 http://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Tebligler/Orman%20Genel%20M%C3%BCd%
C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC%20%C4%B0%C5%9F%20Sa%C4%9Fl%C4%B1%C
4%9F%C4%B1%20Ve%20GC3%BCvenli%C4%9Fi%20%C4%B0%C3%A7%20Y%C3%B
6nergesi.pdf Erişim Tarihi:15.12.2014 87 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.4. Ormancılıkta İş Güvenliği ve Sağlığı EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.4.2 Ormancılık Faaliyetlerinde Kişisel Koruyucu Donanımlar ve Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Alıcıda Güvenlik Önlemlerinin Farkındalığı İş güvenliğindeki Son Adım Olan Alıcıda Güvenliğin Sağlanması Amacıyla Kişisel Koruyucu Donanımların Tanınır Hale Gelmesi Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM (KKD): Kaynağında ve ortamda kontrol edilmesi mümkün olmayan tehlikelerin alıcıda kontrol edilmesi amacıyla bir veya birden fazla sağlık ve güvenlik riskine karşı korunmak için çalışan tarafından giyilmek, takılmak veya taşınmak amacıyla tasarlanmış cihaz, alet veya malzemedir. Kişisel koruyucu donanımlar; 1-­‐Kişiyi aynı anda bir veya daha fazla muhtemel risklere karşı korumak amacıyla üretici tarafından bir bütün haline getirilmiş birçok cihaz, alet veya malzemeden oluşmuş bir donanımı, 2-­‐Belirli bir faaliyetin yapılması için korunma amacı olmaksızın, taşınan veya giyilen donanımla birlikte kullanılan, ayrılabilir veya ayrılamaz nitelikteki koruyucu cihaz, alet veya malzemeyi, 3-­‐KKD'nin rahat ve işlevsel bir şekilde çalışması için gerekli olan ve sadece bu tür donanımlarla kullanılan değiştirilebilir parçaları da kapsar. Tehlikeye maruz kalma süresince kullanıcı tarafından sürekli olarak kullanılmayı veya giyilmeyi amaçlamasa da, farklı ve ilave bir dış cihazla birleştirilmesi için KKD ile bağlantılı olarak piyasaya arz edilen herhangi bir sistemi, o cihazın bütünleyici bir parçası olarak kabul edilecektir. Temel gereklilik olarak KKD'nin insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından sahip olması gereken asgari güvenlik koşullarını sağlaması gerekir. KKD’ler, amaçlanan doğrultuda kullanımı sırasında karşılaşılan tüm risklere karşı yeterli koruma sağlamalıdır. KKD ergonomik olmalıdır. KKD’nin kendisinin tehlikeye yol açmaması gerekir. KKD uygun malzemeden imal edilmiş olması gerekir. KKD’nin kullanıcıya temas eden yüzeyinin her hangi bir yaralanma veya tahrişe neden olmamalıdır. KKD’nin kullanıcıyı engellememesi, kullanıcının vücut yapısına uygun olması, hafif ve dayanıklı olmalıdır. Piyasaya arz olunan Tüm kişisel koruyucu donanımlar CE işaretli, uluslararası standartlara uygun olmalıdır. ORMANCILIKTA KULLANILAN KİŞİSEL KORUYCU DONANIMLAR Baş Koruyucular: Motorlu testere ve balta gibi kesici aletlerle çalışırken koruyucu donanım olmadan çalışmak her zaman tehlikelidir. Kesici aletlerle çalışırken takılması gereken en 88 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR önemli koruyucu donanım yüz korumayı amaçlayan malzemeyle birleştirilmiş baretlerdir. Baş koruyucular aşağıda sıralanmıştır. Baretler, darbe emici şapkalar: Uygun malzemeden yapılmış, işe ve çalışana uygun olmalıdır. Yüz koruyucular: Saydam, buğu tutmayan ve görmeyi engellemeyen malzemeden yapılmış olmalıdır. Kulak koruyucular: Tam kulak koruyucusu olmalıdır. Ense için yağmurluk: Yağmur geçirmez malzemeden yapılmalıdır. Vücut Koruyucular Ormancılık çalışmaları sırasında iş elbiseleri giyilmesi vücudun tehlikelerden zarar görmesini engeller. Vücut koruyucusu olarak aşağıdaki malzemeler kullanılır. İş elbisesi (İş yeleği, tulum ve ceket pantolon): Kolay kesilip, yırtılmayan malzemeden yapılmış, sağlam dikişli, vücuda uygun( çok bol veya dar olmayan) olmalıdırlar. Tulum ve pantolonlarda askı ve takılıp düşmeye neden olacak ayrıntı olmamalıdır. Dikkat çekici renkte ve havalandırmalı olmalıdır. reflektörlü yelek: Çalışanın uzaktan görülüp fark edilmesine yarayacak, gece ve gündüz görünür olmasını sağlayacak yeleklerdir. Bu yeleklerin yüksek görünümlü reflektörü şeritleri bulunmalıdır. Yağmurluk: Çalışanın yağmurdan korunmak için giydiği giysi olup, sağlam ve sızdırmaz olması gerekir. El ve Kol Koruyucuları Eli veya kolu korumak üzere özel olarak tasarlanıp üretilmiş bütün donanımlar ve/veya (sabit veya ayrılabilir) aksesuarlar el ve kol koruyucularıdır. İş eldiveni: Soğuk ve sıcaktan korumalı, çiziklere ve kesilmelere karşı dayanıklı eldivenler olmalıdır. Sol el motorlu teste eldiveni: Sol elde kullanılan testerenin titreşimine ve zincirine korumasına sahip eldivenlerdir. Ayak ve Bacak Koruyucuları Ayak ve bacakların tehlikelere karşı korunması amacıyla kullanılırlar. Ormancılıkta kullanılan ayak ve bacak koruyucuları aşağıdadır. Motorlu testere kesmelerine karşı koruyucu pantolon: Uluslararası standartlara uygun motorlu testere kesmesine karşı koruyucu özellikte olmalıdır. Pantolonun içindeki çok katlı uzun lif katmanına sahip koruyucu astar birkaç saniyeden az sürede zincire dolaşarak durmasını sağlamalıdır. Bot: koruyucu parmak uçları ile testere kesmelerine ve kaymaya karşı özelliği olan botlar olmalıdır. İlk Yardım ve İletişim donanımları Ormancılık çalışmaları tehlikeli işlerden olduğundan kaza anında hemen müdahale edebilmek için çalışın ilk yardım malzemesi ve haberleşme aleti olmalıdır. İlk yardım kutusu: Ağaç kesim iş yapan her çalışanın en kısa sürede ulaşacağı ilk yardım kutusu bulunmalıdır. İlk yardım kiti de bu işlevi yerine getirebilir. Düdük, telefon gibi yardım çağırma aleti: Ormancılık çalışması yaparken kaza anında haberleşmeyi sağlamak amacıyla düdük gibi ses çıkartan ve dikkat çekmeye yarayan bir alet mutlaka bulundurulmalıdır. Cep telefonu ve telsizden yararlanılmalıdır. Hasan BULDU-­‐Orman Mühendisi-­‐ A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi:29.11.2006 Sayı:26361 89 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.4. Ormancılıkta İş Güvenliği ve Sağlığı Eğitimi EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.4.3 Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesi ve Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesi ve Eğitimi Hakkında Bilgi vermek Ağaç Kesme ve Boylama Operatörlüğü Hakkında Bilgi Sahibi Olmak, Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesine Sahip Olmanın Önemini Kavramak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçiler ve Köylüler Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü İş sağlığı ve güvenliği ve çevre ile ilgili önlemleri alarak, kalite sistemleri çerçevesinde, kesimine karar verilerek işaretlenmiş ağaçları uygun yöntem, teknik, makine ve aletleri kullanarak kökü dibine deviren; dal, ur, şişkinlik ve kabuk gibi kısımları gövdeden ayırarak yuvarlak gövde odununu ortaya çıkaran ve standartlara göre işaretlenmiş yerlerden kesip boylayarak endüstriyel ürüne ve yakacak oduna dönüştüren kişidir (1). Ağaç kesme ve boylama ile ilgili yürüttüğü işlemlerin emniyet kurallarına uyarak, doğru, zamanında ve istenilen kalitede yapılmasından sorumludur. İşlemlerin yapılmasında iş talimatlarına uygun olarak çalışır. Ağaç kesme ve boylama süreci içerisinde yaptığı işlemlerde kullanılan makine ve aletlerin verimli çalışması için bakım, ayar ve basit onarım faaliyetlerinden sorumludur. Ağaç Kesme ve Boylama operatörlüğü ISCO 08: 6210 (Ormancılık ve ormancılıkla ilgili işlerde çalışanlar) uluslararası sınıflandırma sistemleri içinde yer almaktadır. Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesi: Ağaç Kesme ve Boylama eğitimine katılım sonucu başarılı olanlara verilen belgedir. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından verilmektedir. Eğitim süresi 40 saattir. Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalışacakların Mesleki Eğitimlerine dair Yönetmeliğe göre ağaç kesme ve boylama işinde çalışacak kişiler mutlaka eğitim almak zorundadır. Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Belgesi Eğitim Konuları: 1-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Mesleği ile ilgili mevzuatlar: 2872 sayılı Çevre Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu ile 6331 sayıl İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliklerdir. 2-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Mesleğinin Çalışma Alanı: Orman Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kamu kuruluşları arazileri ile özel kişi veya kuruluşların arazilerinde ağaç kesme ve boylama işleridir. 3-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Fiziki Ortamı: Genellikle yüksek eğimli, çamurlu, kaygan arazi, karlı-­‐ yağmurlu-­‐ dolu gibi iklimsel etmenlere açık, aşırı soğuk veya aşırı sıcak termal değerlerin bulunduğu ortam, gürültü, titreşim, toz ve kokunun bulunduğu kaza ve yaralanmalara maruz kalınabilecek çalışma ortamıdır. 4-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Mesleğinin Tehlike Sınıfı: tehlikeli işler 90 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sınıfındadır. 5-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörünün Görevleri: İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm kurallara uymak, acil durum kuralarını uygulamak, çevre koruma kurallarına uygun çalışmak, üretim kalitesini korumak ve kalite yönetim sistemlerine uymak, kesim yapacağı yerde hazırlık yapmak, ağacı kökü dibinde devirmek, devrilen ağacı boylamak ve meslekle ilgili gelişmeleri takip ederek gerektiğinde eğitim almak. 6-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü Mesleğinin Tehlikeleri: Motorlu testerenin dönen zinciri, motorlu testerenin titreşimi, motorlu testerenin gürültüsü, motorlu testerenin geri tepmesi, motorlu testerenin zincirinin kopması, diğer kullanılan el aletlerinin arızalı ve bozuk olması, ağacın devrilmesi, düşen dallar, takılı kalmış ağaçlar, yamaçtan kayarak düşmek, çeşitli bitki ve mikro organizmalar, yaban hayvanları, böcekler, polenler vb. sağılabilir. 7-­‐Ağaç Kesme ve Boylama Operatörünün edinmesi gereken bilgiler: İş sağlığı ve güvenliği bilgisi, Acil durum bilgisi, Ormancılık iş bilgisi, Ağaç anatomisi bilgisi, Çevre koruma bilgisi, El aletlerini kullanma bilgisi, Ekip halinde çalışma bilgisi, Orman ürünleri standardı bilgisi, Kesme ve boylama süreci ile ilgili alan bilgi ve becerisi, Kesme ve boylama işlerinde kullanılan makine ve aletleri kullanma ve onarım bilgisi, Kesici aletlerin bakımını yapabilme bilgisi, Motorlu testere kullanma ve basit tamir bilgisi, Orman yangını ile mücadele bilgisi, Öğrenme ve öğrendiğini aktarma ve ilk yardım bilgisi. İlk yardım ve iletişim: Her Ağaç Kesme ve Boylama Operatörü ilk yardım bilgisine sahip olmalı ve yanında mutlaka ilk yardım kiti bulundurmalıdır. Ayrıca, düdük ve cep telefonu gibi haberleşme aygıtı bulundurmalıdır. Hasan BULDU-­‐Orman Mühendisi-­‐ A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı (1) Ankara Chamber of Industry – Introduction of Jigsaw Operatorship (2) ENGUR, O., M., (2014). Odun Üretiminde Çalışanların Eğitimi, CTA Ltd., Ankara 91 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.5. Odun Kaynaklarından Üretilen Enerji EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.5.1. Yakacak Odun Üretimi ve Toplumsal Önemi HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Yakacak odun üretiminin Türkiye’ye özel durumunun katılımcılara aktarılması Yakacak odun ve özellikle orman köylüsü arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Türkiye’de yakacak odun üretimi 1976 yılında toplam oduna dayalı orman ürünlerinin %76’sına karşılık gelirken bugün %40’lar civarındadır (1). Yakacak odun üretiminin yıllar itibariyle azalmasının nedenleri arasında yakacak odun talebinin azalması (2), ster ile ölçülen lif yonga talaş odunu sırık çubuk üretiminin artması gösterilmektedir. Yakacak odun talebinin nüfusun artmasına rağmen azalmasının nedenlerinin başında doğal gaz, elektrik ve LPG kullanımının artmasıdır (1). Ancak bugün hala özellikle kırsal kesimde yakacak tüketimi hala ciddi miktarlardadır (2). Özellikle orman içi ve bitişiği köylerde teminin kolay ve ucuz olması nedeni ile yakacak odun ısınma ve diğer ihtiyaçlarda kullanılmaktadır (3). Yakacak odun üretiminin ormancılıkta usulsüz faydalanmalar ile de ilişkisi bulunmaktadır. Özellikle orman köylerinde usulsüz temin edilen yakacak odunlar yakın çevrelerdeki il ilçe ve diğer yerleşim yerlerinde satılmakta ve yine orman köylüsü kendi ihtiyacı için bu usulsüz kesilen yakacak odunları kullanmaktadır. Esasında 6831 sayılı orman kanunun 31,32. Maddelerine istinaden orman köylülerine piyasa bedelinin oldukça altında bedeller ile yakacak odun temin edilmesine karşılık yine de usulsüz kesilmiş yakacak odun kullanımı devam etmektedir(1). Adem GENÇ-­‐Orman Endüstri Mühendisi-­‐Orman Yüksek Mühendisi-­‐Ekonomist (1)AKESEN, A., EKİZOĞLU, A. (2010). Ormancılık Politikası. Türkiye Ormancılık Derneği Yayını, Ankara (2)ALKAN, S. (2014). Kırsal Nüfus Değişiminin, Ormanlar Ve Ormancılık Üzerine Etkileri (Trabzon ili örneği). Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 14(1), s:69. (3)KÖK, G., (2009). Dünyada Ve Türkiye’de Orman Ürünleri Arz Talep İlişkileri. II. Ormancılıkta sosyo-­‐ekonomik sorunlar kongresi Isparta s:349-­‐360. 92 MODÜL ADI ALT BAŞLIK 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 6.6. Ormancılık Sivil Toplum Kuruluşları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.6.1. Ormancılıkta Kooperatifleşmenin Önemi EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Ormancılıkta kooperatifleşmenin önemi öğretmek Kooperatifleşmenin istihdam ve işgücü açısından önemini kavramak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununda kooperatif şöyle tanımlanmıştır; Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere kooperatif denir (1). Kooperatifçilik ise toplumsal yaşantıda ortak çıkar ve amaçları gerçekleştirmek için birlikte çaba gösteren kişilerin emek, sermaye ve diğer üretim faktörlerini bir araya getirme hareketidir (2). Kooperatifler üyelik esasına göre kurulur. Kooperatifçilikte örgütlenme yoluyla emeğin daha iyi değerlendirilmesi hedeflenir (3). Tarımsal üretimin ve verimliliğin önündeki engelleri aşabilmenin yolu, küçük üretim ilişkilerinin birlikte yapılması ve organize edilmesiyle mümkün olmaktadır (4). Genel alanın yaklaşık %27’sini ormanlık alanların oluşturduğu Türkiye’de kırsal alanda 1965 yılında devletçe uygulanan yurt dışına işçi gönderilmesinde kooperatif kuran köylülere öncelik tanınması sonucu hızla gelişen köy kooperatifçiliği hareketi, 1974 yılı sonunda yaklaşık 1.000.000 ortaklı 6.000 adet çok amaçlı kooperatifin kurulmasıyla sonuçlanmıştır (5). Türkiye’de kırsal nüfus 1960 yılında %68 iken 2012 yılında %23 düzeyine inmiştir (6). Kırsal kesimde yaşayan her üç kişiden biri orman köylüsüdür. Buralarda yaşayan insanların hayat standardı ülke hatta kırsal kesim ortalamasının çok altındadır. Bu köylerde arazi yetersiz, parçalı, engebeli ve verimsizdir. Orman köylüsünün ana gelir kaynakları ormancılık faaliyetleri ile tarım ve hayvancılıktır (4). Orman Kanununun 40. maddesi ile ormancılık çalışmalarında ağaçlama, bakım, imar, yol yapımı, kesme, toplama, taşıma, imal gibi orman işleri, işyerinin ve işyerinde çalışacakların hangi mülki hudut ve orman teşkilatı hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın öncelikle işyerinde veya civarındaki orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine ve işyerindeki köylülere veya işyeri civarındaki orman işlerinde çalışan köylülere gördürülmesi hükme bağlanmıştır. Böylelikle orman köylülerinin lehine bir uygulama ile öncelikli 93 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR olarak kooperatiflerin işlendirilmeleri yasal güvence altına alınmıştır. Yine aynı Kanunun 34. madde ile de orman ürünlerinin üretiminde çalışan kooperatiflere ürettikleri tomruk ve yakacak odunlar maliyet bedeline satılması ve istihkaklarının %10 fazlasının ödenmesi yoluyla orman köylüsünün refahının arttırılması ve kooperatifleşmenin özendirilmesi hedeflenmiştir. Ormancılık sektöründe verimliliği arttıracak her türlü faaliyet hem ormancılık sektörü, hem de ekonominin geneli için değer taşımaktadır. Ormancılık sektörünün en önemli bileşenlerinden olan orman köylülerinin refahını yükseltip ortak çıkar ve amaçlarını korumanın yanında makineleşme ve verimliliğin arttırılması noktasında da kooperatifleşme büyük önem taşımaktadır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi&Kamu Yönetimi Uzmanı (1)Kooperatifler Kanunu, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1163.pdf Erişim Tarihi: 20.6.2015 (2) DARÇIN M., TEMEL O., (2007). AB Sürecinde Çiftçinin Örgütlenmesi ve Hayvansal Üretim Sorunları, Ankara. s:24 (3) GÜDER, N., (2005). Sivil Toplumun El Kitabı, S:13, Ankara, (4) ORKÖY Genel Müdürlüğü, 2002. Türkiye’de Ormancılık ve Kooperatif İlişkilerinde Durum Değerlendirmesi, 1. Ulusal Ormancılık kooperatifleri Sempozyumu, Kastamonu. s: 15-­‐17 (5) ANONİM, (2002). OR-­‐KOOP ve Ormancılık Kooperatifleri Hakkında Genel Bilgi, 1. Ulusal Ormancılık Kooperatifleri Sempozyumu, Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği, Kastamonu. s:7 (6) Türkiye İstatistik Kurumu, Yıllara ve Cinsiyete Göre İl/İlçe Merkezleri ve Köy Nüfusu, Genel Nüfus Sayımları-­‐ADNKS, http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist Erişim Tarihi: 20.6.2015 94 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.7.1. Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.1. Ormanların Atmosferik Gazların Düzenlemesine Katkısı Atmosferik gazlar, sera etkisi ve ormanların rolünün değerlendirilmesi Atmosferik gazlar, sera etkisi ve ormanların rolünü öğrenmiş olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Trofosfer tabakasındaki gazlar, su ve yer küre üzerlerine düşen ışınları soğurmaları, yani ışının aktardığı enerjiyi emmeleri sonucu dünya ısınır. Ancak, fazla enerjisini daha uzun dalga boyuna sahip sıcak ışınlar, yani ısı şeklinde tekrar uzaya gönderdiğinden ortalama sıcaklığı yükselmez. Diğer bir ifade ile; dünya tuttuğu ve emdiği enerji kadar enerjiye uzaya yayarak sıcaklığını sabit tutmaya çalışır. Ancak, havadaki karbon dioksit başta olmak üzere azot ve kükürt oksitleri ile metan gibi bazı gazlar, su buharı dünyaya düşen ışınları emdiklerinden daha çok dünyanın çevresine yaydığı sıcak ışınları, yani ısıyı aynen bir seranın tuttuğu gibi tutarlar. Bu olaya “sera etkisi”, bu etkiye neden olan gazlara da “sera gazları” denir. Yeryüzüne yakın yerdeki atmosferin kompozisyonu aşağıdaki tablodaki gibidir (1): Tablonun sağ kolonunda yer alan gazların hacimsel yüzdeleri yerden 80 km’ye kadar sabittir. Dolayısı ile yer yakınında bu gazların dönüşümü ve yeniden üretilmeleri arasında bir denge mevcuttur. Örneğin azot topraktaki bakteriler tarafından kullanılır; fakat çürüyen organizmalar yoluyla da tekrar atmosfere kazandırılır. Oksijen ise çürüyen organik maddeler tarafından ve oksidasyon yoluyla atmosferden alınır. Diğer taraftan atmosferden solunum esnasında oksijen alınır ve karbondioksit olarak geri verilir. Atmosferin temel oksijen kaynağı fotosentez olayıdır (1). Sera etkisi yapan kükürt ve azot oksitleri gibi gazlar, aynı zamanda yağmurlarla asit oluşturup, asit yağmurları şeklinde yeryüzüne döndüklerinden zararları daha erken anlaşılmış olup, salınmaları uzun yıllar önce yasaklanan gazlardır. Havadaki miktarları Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve her ülkenin hava kalitesini koruma yönetmelikleri ile sınırlandırılmış olup, sürekli ölçülerek kontrol altında tutulur. Ayrıca, toplam miktarları çok az olmak zorunda olduğundan küresel ısınmaya neden olacak sera etkisindeki payları daha düşüktür. Su buharının miktarı ise suyun doğal çevrimi ile 95 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR sabit kalırken, karbon dioksit miktarı sanayi devriminden bu yana sürekli artmış ve artmaya devam etmektedir(2). Salımların kontrol edilmediği senaryo ile CO2 birikimlerini 750 ve 550 ppm’de durdurma senaryolarına göre, Türkiye üzerindeki vejetasyon biyokütlesinde (kgC/m2) 2080’li yıllara kadar iklim değişikliği nedeniyle önemli bir değişiklik öngörülmemektedir (3). Başta CO2 olmak üzere sera etkisi yapan gazların yerküredeki son 150 yıldaki iki kat artışı buna koşut olarak orman varlığının azalması karşısında insanoğlunun sera etkisini kontrol etmedeki en önemli aracı ormanlardır. Dolayısıyla ormanların rehabilitasyonu, korunan alanların arttırılması, ağaçlandırma çalışmaları sera etkisine karşı kullanılabilecek silvikültürel uygulamalardır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) KOÇAK, K., İklim Değişmesinde İnsan Faktörü, http://web.itu.edu.tr/~kkocak/iklimpdf.pdf Erişim tarihi: 30.03.2015 (2) ANONİM, Küresel Isınma, Sera Gazları ve Etkileri, http://yunus.hacettepe.edu.tr/~dogan/48.html Erişim tarihi: 30.03.2015 (3) TÜRKEŞ, M., (2002). İklim Değişikliği: Türkiye -­‐ İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İlişkileri ve İklim Değişikliği Politikaları, http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/csk/EK-­‐7.pdf Erişim tarihi: 30.03.2015 96 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.7.1.Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.2. Ormanların İklim Düzenlemesine Etkisi Ormanların İklim Düzenlemesine Etkisinin Değerlendirilmesi Ormanların İklim Düzenlemesine Etkisinin Kavranması EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler İklim Değişikliği, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde “karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliklerine ek olarak doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan değişiklikler” olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen insan faaliyetleri, fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve çeşitli sanayi süreçleri gibi faaliyetlerdir. Bunlar, atmosfere salınan sera gazı miktarlarının hızla artmasına neden olmakta ve bu hızlı artışın etkisiyle yüzey sıcaklıklarında ve yağışlarda değişiklikler ortaya çıkmaktadır (1). Gezegenimizin atmosferi tıpkı bir sera gibi çalışır. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının neredeyse yarıya yakını yeryüzünden yansır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne gönderir. Bir battaniye işlevi gören sera gazları sayesinde yeryüzündeki ortalama sıcaklık, insanlar, hayvanlar ve bitkilerin hayatını sürdürmesine imkân verecek bir ısı düzeyini, 15°C’yi yakalar. Sera gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı -­‐18°C civarında olurdu. Sera gazlarının bu doğal etkisi “sera gazı etkisi” olarak adlandırılır (2). İklim değişikliği ve orman ekosistemleri arasında iki yönlü bir ilişki bulunmaktadır. İklim değişikliğinin olumsuz etkileri, orman ekosistemlerinin işleyişini değiştirerek ekosistem hizmetlerine zarar verir. Öte yandan orman ekosistem hizmetleri de iklim değişikliği hızını ve etkilerini değiştirebilir. Örneğin, orman ekosistem hizmetlerinden olan karbon emilimi işlevi, sera gazını atmosferden alır ve bu yolla iklim değişikliğini yavaşlatabilir. İklimi düzenleme, sel ve erozyonu önleme gibi hizmetler, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltırlar(1). Ormanlar hem iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasında hem de iklim değişikliğine karşı mücadele edilmesinde çok önemli rol oynar. Bir yandan yeryüzündeki karbonu tutan önemli bir kaynaktır, diğer yandan da atmosferdeki sera gazlarının tutulmasında rol alan önemli bir yutaktır. Orman ekosistemleri her yıl antropojenik etkiler sonucu salınan yaklaşık üç milyar ton karbonu bağlamaktadır. Bu da fosil yakıtlardan kaynaklanan CO2 salımının 30%’u anlamına gelir (1). Dört milyar hektarlık alan kaplayan dünya ormanları, atmosferdeki karbonun iki katı kadar karbonu biyolojik kütle olarak bağlamış durumdadır (1). 97 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Karbon salımının ormancılık aktiviteleri yoluyla azaltılması için dört temel öneri bulunmaktadır. Bunlar; 1. Orman alanlarının genişletilmesi için ağaçlandırma çalışmaları yapılması, 2. Ormanların karbon bağlama miktarının meşcere ve peyzaj ölçeğinde tedbirlerle arttırılması, 3. Ormanların yok olmasından ve bozulmasından kaynaklanan karbon salımının önüne geçilmesi, 4. Fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan CO2 salımının önüne geçmek için orman ürünlerinin kullanım alanının genişletilmesi ve teşvik edilmesi (1). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) ZEYDANLI, U., TURAK, A., BİLGİN, C., KINIKOĞLU, Y., YALÇIN, S., DOĞAN, H. (2010). İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya. Ankara. Doğa Koruma Merkezi. s:14,23,30 http://www.dkm.org.tr/Dosyalar/YayinDosya_5S2Eb0T4.pdf Erişim Tarihi: 15.03.2015 (2)http://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/ayak_izinin_azaltilmasi/iklim_degisikligi_ve
_ enerji/iklim_degisikligi/ Erişim Tarihi: 15.03.2015 98 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.7.1.Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.3. Ormanların Su Kontrolü ve Düzenlenmesine Etkisi Ormanların Su Kontrolü ve Düzenlenmesine Etkisinin Değerlendirilmesi Ormanların Su Kontrolü ve Düzenlenmesine Etkisini Kavramış olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Dünyadaki toplam su miktarı 1,400 milyon km3’tür. Bu suyun, %97.5’i denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca %2.5’i tatlı su kaynağı olup çeşitli amaçlar için kullanılabilir durumdadır (1). Su üretim havzalarının büyük bir çoğunluğunu ise ormanlık alanlar oluşturmaktadır (2). Türkiye’nin yaklaşık %27’sini orman rejimine dâhil olan alanlar oluşturmaktadır. Bu alanların %75’i bilimsel olarak orman ekosistemi özelliğine sahiptir. İçilebilir nitelikteki suyun %80’ini orman ekosistemleri üretmektedir. Zira, su kaynaklarının membası çoğunlukla orman ekosistemleridir. Su havzaları çıkışında sel gibi can kaybıyla sonuçlanan afetlerin oluşmaması, toprak taşınmasının önlenmesi ve temiz kullanılabilir suyun sürekliliğinin sağlanması ancak su havzalarının kaynağındaki fonksiyonel ormancılık çalışmalarıyla mümkündür. Ormanların suyun kalitesi, miktarı ve rejimi üzerinde etkileri oldukça fazladır (2). Ormanla kaplı bu havzalarda üretilen suyun kalitesi genellikle iyi olmasına rağmen bazı ormancılık uygulamaları suyun kalitesinden önemli bozulmalara neden olabilmektedir (2). Ormanlık alanların su verimi, dünyadaki kullanılabilir suyun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Her ne kadar çıplak alanlardan miktar olarak daha fazla su üretilebilecek olsa da bu alanlarda yağışla birlikte oluşacak erozyon, sel ve taşıntı, baraj havzalarının hızlı bir şekilde dolmasına neden olacaktır. Bu nedenle; yüksek kalitede kullanılabilir suyun ana kaynağı olarak ormanlar giderek önem kazanmakta ve ormancılar suların korunması ve planlanması sorumluluğunu taşımaktadırlar (1). Başka bir deyişle, su üretimi ve kalitesi açısından ormanların ve su kaynaklarının korunmasına ve arttırılmasına yönelik planlanmaların birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Ormanlar, aldığı yağışın % 44’ünü kullanılabilir dere akışı yani su ürünü haline getirirken, orman dışındaki alanlarda bu oran % 14 olarak belirlenmiştir. Bitki kökleri kaya çatlakları arasına girip, kayaları parçalayarak toprak derinliğini, çıkardığı CO2 ile de toprak suyunun çözündürme gücünü arttırmaktadır. Böylece toprakta tutulan su miktarı da artmaktadır (3). Ormanlık alanlarda toprak üzerindeki dal ve yaprak gibi artıklardan oluşan örtü; yüksek su tutma kapasitesi ile yağış suyunu depolayıp, toprağa yavaş ileterek erozyonu önlemekte ve toprağa kazandırdığı gözenekli yapı ile daha fazla suyun toprağa nüfuz etmesini sağlamaktadır. Toprağın absorbe edemediği fazla su ise, 99 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR erozyona neden olmadan ölü örtünün altında eğim yönünde hareket etmektedir. Bu şekilde toprak altına geçerek yeraltı sularına ulaşan yağış suyu, dereler ve baraj gölünü her mevsim düzenli olarak beslemekte ve sel olasılığını azaltmaktadır. Dolayısıyla orman içi su kaynakları çevresinde yapılacak her türlü ormancılık etkinliği su kaynaklarını önemli ölçüde etkilemektedir (2). Ormanla kaplı bu havzalarda üretilen suyun kalitesi genellikle iyi olmasına rağmen bazı ormancılık uygulamaları suyun kalitesinden önemli bozulmalara neden olabilmektedir (2). Ormanlık alanlarda yer alan dereler ve göller gibi sulak alanlar çok önemli özelliklere sahiptir. Bu alanlar, farklı bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğini ihtiva etme, su kalitesinin ve miktarının sürekliliğini sağlama, karada ya da suda yaşayan farklı bitki ve hayvan türlerine habitat oluşturma, toprak verimliliğinin sürekliliğini sağlama ve sediment kontrolü gibi pek çok hizmetler sunmaktadırlar (4). Bununla birlikte, bu alanlarda yapılacak olan ormancılık işletme aktiviteleri, negatif etkilere sebep olabilmektedir. Yol yapım ve bakım çalışmaları; aralama, traşlama, budama, sıklık bakımı ve gübreleme gibi farklı işletme ya da silvikültürel müdahaleler ile yine bu alanlarda halk tarafından yapılan her türlü spor veya rekreasyonel faaliyetler, bu ekosistemlerde veya bu ekosistemlerin sunmuş olduğu hizmetler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir (4). Bu yüzden, bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya diğer bir anlatımla, bu ekosistemlerin sürekliliğini ve hayatiyetini sağlamak ve sunmuş oldukları hizmetlerden en iyi biçimde faydalanmak amacı ile genellikle farklı işletme pratikleri uygulanmaktadır. Su kenarlarında belirli kriterler dahilinde su koruma zonları oluşturulmakta ve yine bu alanlara özgü işletme pratikleri belirlenmektedir (5). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) GÖRCELİOĞLU, E., (1992). Havzalarda Orman ve Otlak Alanları Amenajmanının Su Verimine ve Kalitesine Etkileri. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, 42(1-­‐2): 17-­‐30. (2) GÜLCÜ, S., ÇELİK, S., SERİN, N., (2008). Su Kaynakları Çevresinde Uygulanan Ormancılık Faaliyetlerinin Su Üretimi ve Kalitesine Etkileri, TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi, Ankara. s:61. (3) ÇEPEL, N., (1986). “Barajların Yukarı Yağış Havzaları İçin Arazi Kullanım Planlamasının Ekolojik Esasları” İ.Ü. Orman Fak. Der. Seri:B, Cilt:36 Sayı:2, İstanbul. (4) KELEŞ, S., (2003). Ormanların Su ve Odun Üretimi Fonksiyonlarının Doğrusal Programlama Tekniği İle Optimizasyonu (Karanlıkdere Planlama Birimi Örneği). Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, s:96 (5) KELEŞ, S., KARAHALİL, U., KÖSE, S., (2005). Ormanların Toprak Koruma ve Su Üretimi Fonksiyonlarının Odun Üretimi İle Birlikte Planlanması (Karanlıkdere Orman Planlama Birimi Örneği). KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi 8 (1) s: 67 100 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI 6.7.1. Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.4. Ormanlar ve Toprak Oluşumu Ormanlar ve Toprak Oluşum sürecini öğretmek Ormanlar ve Toprak Oluşumu sürecini kavramış olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Yeryüzünde yetişen bitkiler için vazgeçilmez olan toprak, besin zinciri yoluyla insanların beslenmesinin temelini de oluşturmaktadır. Toprak, önceleri katı yeryüzünün bitki taşımaya uygun olan ayrışmış üst tabakası olarak tanımlanırken daha sonraları toprak ile toprağın oluştuğu anamateryali birbirinden ayıran ve oluşum-­‐gelişim olaylarını da birlikte kapsayan toprak tanımlamaları yapılmıştır. Palmann’a göre; “Toprak katı yeryüzünün gevşemiş, humus teşekkülü ve kimyasal ayrışma ile değişmiş olan, humuslaşma ve kimyasal ayrışma ürünlerinin taşınması ile değiştirilmiş olan kısımdır” (1). Topraklaşma, oluşum faktörleri ve oluşum olaylarının etkisiyle anakayanın parçalanıp ayrışmasıyla değişmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Toprak, katı anakayanın fiziksel olarak parçalanması ve kısmen de kimyasal ayrışma sonucunda gevşeyerek anamateryal adını alan malzemenin topraklaşması ile teşekkül etmektedir. Toprağın anakayası ile anamateryali birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle; katı kayalar anakaya, bu katı kayanın üstündeki gevşemiş kesimi ise anamateryal olarak nitelenir (1). Toprağın teşekkül ettiği anakaya ve anamateryaller kaynaklarına ve oluşumlarına göre üç büyük grupta toplanır: 1. Erüptif kayalar (silikatlar) 2. Tortul kayalar 3. Başkalaşım kayaları (metamorf kayalar) (1). Toprak yapan anakaya ve anamateryaller iki veya daha fazla elementin bir araya gelerek teşkil ettiği kimyasal bileşimler olan minerallerden oluşur. Yerkabuğunun (Lithosphére) hemen % 99’unu oluşturan silis, oksijen, alüminyum, demir, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum ve hidrojen minerallerin ve dolayısıyla anakayaların da önemli bir bölümünü oluştururlar (1). Toprağın oluşundaki etkili faktörler; yeryüzü şekilleri, iklim ve canlılardır.Toprağın oluşum olayları ise ayrışma olayları, yeniden oluşum olayları ve yer değiştirme olaylarıdır (1). Canlıların toprak oluşumunda; köklerin mekanik etkisi ve kök kanalları boyunca atmosferik etkisi ile fiziksel olaylar olarak, ayrışma yoluyla da(solunum, katyon değişimi, mayalar ve ayrışma ürünleri olan organik asitler) kimyasal olaylar olarak etkileri söz konusudur (1). Orman örtüsü altında gelişmiş topraklar, organik madde içeriği, mikroorganizma 101 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR spektrumu ve mikroklima bakımından kendine özgü bir karakteristiğe sahiptir. Gerçekten kapalı bir orman tepe çatısı, bir yılda dökülen tonlarca yaprak ve bunların ayrışmasından oluşan çeşitli ürünler, ormanla örtülü toprağa ayrı bir özellik kazandırır. Toprak ile orman ölü örtüsü, ağaç kökleri ve orman ekosistemine bağlı organizmalar arasındaki karşılıklı karmaşık ilişkiler bu özelliğin mimarıdır. Orman toprağı ile tarım toprağı arasındaki farkı ortaya çıkaran faktörlerden bir başkası da tarım topraklarının sürekli işlenmesi, sulanması ve gübrelenmesidir. Bu nedenle orman toprağının birçok özellikleri doğallığını, bakirliğini korumaktadır (2). Toprak oluşumu; insan hayatının ve kurduğu bütün sistemlerin sürdürülebilirliği bir noktada gelip toprak verimliliğine dayanmaktadır. Toprak oluşumunun değerinin yıllık 17,1 trilyon $ olduğu öngörülmekte ve ekosistemlerin sağladığı en değerli fayda olarak kabul edilmektedir (WRI 2007) (3). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) KANTARCI, M.D., (2000), Toprak İlmi, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İstanbul (2) ÇEPEL, N., (1988). Toprak İlmi Ders Kitabı, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayın No:389, İstanbul. (3) ANONİM, Orman Ekosisteminin Fonksiyon ve Değerleri, http://eski.dkm.org.tr/docs/kitap_pdf_tr/bolum7.pdf Erişim Tarihi: 10.02.2015 102 MODÜL ADI ALT BAŞLIK 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI NOTE 6.7.1. Ormanların Düzenleyici Fonksiyonları 6.7.1.5. Ormanların Atık Arıtımına Katkısı EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR TRAINING NOTES Ormanların, atıkların arıtımında üstlendiği rolün anlatmak Atıkların ormanlık alanlara atılmasının verdiği zararların farkına varılması HAZIRLAYAN KAYNAKLAR Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler Atık, kullanılmış, artık istenmeyen ve çevre için zarar oluşturan her türlü maddedir (1). Katı atık ise; üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeler ve arıtma çamurlarıdır. Ev, sokak, park, okul ve benzeri yerlerden toplanan süprüntü ve çöpler, tıbbi tesislerde, araştırma birimlerinde ve laboratuvarlarda ortaya çıkan, küçük ve dağılmış kaynaklar olarak görülen, küçük çaptaki tıbbi faaliyetlerden sonra meydana gelen tıbbi ve zararlı atıklar, ticari, tarımsal ve endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan katı artık ve atıklar ile zehirli kimyasal ve su/atık su arıtım tesislerinde üretilen çamurlar bu tanıma dahildir (2). Belediyeler tarafından kullanılan çöplüklere 1000 metre mesafede tarım alanları, ormanlar, yerleşim yerleri, çayır-­‐mera alanları, su kaynakları ve turistik tesis bulunmaktadır (2). Türkiye'de toplumun ortak malı olan ormanlar, insana bağışlanan bitmez-­‐
tükenmez varlık olarak görülmesinden kaynaklanan sebeplerle çoğu kez atık ve çöplerden en kolay kurtulacağımız yerler olarak görülmektedir (3). Özellikle düzenli olarak atıkların toplanmadığı kırsal kesimlerde ormanlar atıklardan kurtulmak için sıklıkla tercih edilmektedir. Atıkların düzensiz bir şekilde depolanması, çevreye yayılan tozlar, sıvılar ve gazlar nedeniyle çevreye büyük zarar vermektedir. Yapılan düzensiz depolamalar bitki örtüsünün tahribine, havanın ve sızıntılar nedeniyle yer altı sularının kirlenmesine yol açmaktadır. Yine çöp depolanan alanlardan kaynaklı orman yangınları da yaşanmaktadır. Atıkların ormanlık alanlara veya yakınına atılması, toplum sağlığı açısından risk oluşturabilecek olan atıkların yaşam alanlarından uzaklaştırılması ve görsel olarak da kamufle edilmesi tercih sebebi olmaktadır. İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) https://tr.wikipedia.org/wiki/At%C4%B1k Erişim Tarihi:15.06.2015 (2)Türkiye Çevre Vakfı, (2003). Türkiye’nin Çevre Sorunları. Ankara. s:372 (3) http://yesilatlas.kesfetmekicinbak.com/orman/00045/ Erişim Tarihi:15.06.2015 103 MODÜL ADI 6. DİĞER SOSYOEKONOMİK FONKSİYONLARIN SÜRDÜRÜLMESİ ve GELİŞTİRİLMESİ ALT BAŞLIK 6.7. Ormanların Diğer Fonksiyonları EĞİTİM NOTUNUN BAŞLIĞI 6.7.2. Habitat Fonksiyonu 6.7.2.1. Ormanların Barınak Fonksiyonu (Yerleşim, Üreme, vb) Ormanların yaban hayatı için barınak (yerleşim, üreme, vb) olduğu üzerine değerlendirme Ormanların yaban hayatı için barınak (yerleşim, üreme, vb) olduğunun önemini kavramış olmak Power Point Sunu 20 DAKİKA Büro Eğitimi İşçi ve Köylüler EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİ SONUNDA HEDEFLENEN KAZANIMLAR EĞİTİM ARAÇLARI EĞİTİMİN SÜRESİ EĞİTİM TEKNİĞİ HEDEF GRUP DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR EĞİTİM NOTLARI Habitat; bir türün içinde bulunduğu, barındığı, geliştiği, üreyip çoğaldığı, varlığını ve neslini devam ettirdiği ortamdır. Buna yaşama ortamı da denir. Habitat, bir orman veya bir çayırlık olduğu gibi çürümüş bir kütük de olabilir (1). Çeşitli bilim dalları tarafından yaygın olarak kullanılmakta olan Habitat kavramı, Birleşmiş Milletler’in 1978 yılında Kanada’nın Vancouver şehrinde düzenlediği Habitat I Toplantısı ve daha sonra “UN-­‐Habitat” adlı bir BM programı (ajansı) olarak kurumlaşmasıyla daha fazla bilinir ve kullanılır hale geldi (2). Habitat *örtü (mekân), *su ve *besin gibi üç temel bileşenden oluşur (1). Bunların bir araya gelmesi ancak belli genişlikteki bir mekân üzerinde gerçekleşebileceğinden, habitatın dördüncü faktörünü de mekân oluşturmaktadır (3). Besin; yaban hayatı habitatlarının en önemli unsuru olarak kabul edilir. Bir yerdeki besinin; cinsi, miktarı, yıl içerisindeki değişimi, orada yaşayacak türlerin sayı ve miktarını belirler (1). Örtü; yaban hayvanlarının bulundukları ortamda yer alan, genellikle vejetasyon elemanları ve bazen de jeomorfolojik yapıdan kaynaklanan ağaç, çalı, ot veyahut mağara, in, kaya, taşlık gibi hayvanı gözlerden saklayan yapılardır. Habitatın bu elemanı sözgelimi geyik gibi büyük bir hayvan için oldukça geniş bir alana yayılmış olmalıdır. Bir tavşan için ise çalı kümeleri yeterli örtü oluşturabilir. Örtü, hayvanın başlıca; gizlenme, saklanma, yuvalanma, olağanüstü durumlarda sığınma ihtiyaçlarını karşılar. Örtü, hayvanın rahatlıkla hareket edebileceği kadar seyrek, fakat onu gizleyebilecek kadar da sık olmalıdır (1). Su ihtiyacı, iklim şartları ve hayvanın suyu tutma kabiliyetine göre değişir. Bütün hayvanlar metabolik su üretebilirler; fakat yalnız çöl hayvanları gerçek anlamda su tutmayı başarabilirler. Herhangi bir türün serbest suya ihtiyacı varsa, yani suyu içmesi gerekiyorsa, bu türün mesken alanı, bir sürekli su kaynağı ihtiva ediyor olmalıdır. Göç etmeyen türlerde, hayvan, dolaşma mesafesi dahilinde su bulamayacağı bir alana yerleşemez (1). Habitat, yaban hayvanlarının canlı kalmasının anahtarıdır. Habitatsız yaban hayatı düşünülemez. Habitat yönetmenin ana amacı, iyi koşullardaki mevcut yaban hayatı habitatının tahrip edilmesini ve kaybolmasını önlemektir. Eğer habitatın kalitesi düşmüş ise ya düzenlenmeli veya yeni bir habitat yaratılmalıdır (4). Habitatın kalitesi; besin, örtü, su gibi habitat elemanlarının • yeterli genişlikte bir 104 HAZIRLAYAN KAYNAKLAR mekân üzerinde, yeterli ölçüde ve uygun dağılımda bulunması demektir (1). Ormanlar, yeryüzünde hayat için gereklidir. Yaklaşık 300 milyon kişi ormanlık alanlarda yaşamaktadır. Ormanlar bunun yanında birçok bitki ve hayvan içinde habitat sağlamaktadır (5). Aslında insanın ormanla ilk ilişkisi “barınma” ve “beslenme” gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasıyla başladı (6). Özellikle su kenarı ormanları yaban hayatı için barınak ve besin sağlama açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Kuşlar, memeliler, sürüngenler ve diğer canlılar; beslenmek, büyümek, saklanmak ve dinlenmek için bu alanları kullanırlar (7). Sadece gezegenin yüzeyinin % 6, bu yemyeşil yeşil kapsayan rağmen genellikle tropikal kitleler Dünya'nın bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık % 50 içerirler. Ağaçlar; çok güçlü bir güneş, yıkıcı yoğun yağış ve güçlü rüzgarların ortaya çıkardığı ani değişikliklerin etkilerini azaltabilir (8). İsmail ÇETİN-­‐Orman Mühendisi-­‐Kamu Yönetimi Uzmanı (1) OĞURLU, İ., (2001). Yaban Hayatı Ekolojisi. SDÜ Yayın No:19, SDÜ Basımevi, Isparta (2)http://www.msxlabs.org/forum/biyoloji/206310-­‐habitat-­‐
nedir.html#ixzz3SDeicpSw Erişim Tarihi: 05.12.2014 (3) GÜNDOĞDU, E., (2004). Yaban Hayatında Habitat Envanteri, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri: A, Sayı: 1, Yıl: 2004, ISSN: 1302-­‐7085, s: 73-­‐
83. Isparta. (4) OĞURLU, İ., (1988). İşletme ormanlarında yaban hayatı habitatlarının düzenlenmesi. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi B. 38 (2): 120-­‐135. (5) http://www.worldwildlife.org/habitats/forest-­‐habitat Erişim Tarihi: 05.12.2014 (6) http://www.wwf.org.tr/?1241 Erişim Tarihi: 05.12.2014 (7) SİVRİKAYA, F., KÖSE, S., (2004). Fonksiyonel Planlamada Su Kenarı Ormanları ve Önemi, KSÜ. Fen ve Mühendislik Sergisi,7(2)-­‐2004, Kahramanmaraş (8) http://wwf.panda.org/about_our_earth/about_forests/importance/foresthabitat/ Erişim Tarihi: 05.12.2014 105 KISALTMALAR AB ABD AOBK ark. BCB BEF BİYOD BM BMÇMS CE
CILP CLRTAP ÇEKÜL ÇEM ÇOB ÇORUZDER DKMP DOÇEV DPT ed. EEA EU ETS FAO FRIS FSC GEF HCV ISBN ICP Forest IPPC IUCN IUFRO İSMMMO İ.Ü. KKD
KNA KSÜ KTÜ KUZKA NETS ODÜ ODOÜ Avrupa Birliği Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Orman Bakanları Konferansı Arkadaşları Biyocoğrafik Bölge Bitkisel Kütle Genişletme Faktörleri Biyolojik Çeşitlilik&Odun Dışı Orman Ürünleri Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Avrupa'ya Uygunluk Polonya Devlet Ormanları Enformasyon Merkezi Hava Kirliliğinin Ormanlar Üzerindeki Etkilerinin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi Uluslararası İşbirliği Programı Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre ve Orman Uzmanları Derneği Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Doğa ve Çevre Vakfı Devlet Planlama Teşkilatı Düzeltme Avrupa Ekonomik Alanı Avrupa Birliği Karbon Salım Ticaret Sistemi Gıda ve Tarım Örgütü Orman Kaynakları Bilgi Sistemi
Orman Yönetim Konseyi Küresel Çevre Fonu Yüksek Koruma Değeri Uluslararası Kitap Numara Standardı Uluslararası İşbirliği Programı Ormanları Uluslararası Bitki Koruma Konvansiyonu Uluslararası Doğa Koruma Birliği Uluslararası Ormancılık Araştırma Kurumları Birliği İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası İstanbul Üniversitesi Kişisel Koruyucu Donanım Kalıcı Numune Analizi Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Stratejik Danışmanlık Ağları Odun Dışı Ürün Odun Dışı Orman Ürünü 106 ODÜH OGEM-­‐VAK OGM OİP OMO
OPÇOVAK ORKOOP OVAK OYB PEFC RAMSAR RED s SDÜ SFM SI SOY SPI STK T.C. TİKA TMMOB TOD TUİK TTKD TÜBİTAK TÜRÇEK UN UNECE UNEP UNCCD UNCCD COP 1 2 UNFF UN/ECE US $ vb. vd. WMO WRI WTO WWF YA/EM'2004 YSA YTOD yy Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Ormancılığı Geliştirme ve Orman Yangınlarıyla Mücadele Hizmetlerini Destekleme Vakfı Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi Planlama Orman Mühendisleri Odası Ormancı Personelin Çocuklarını Okutma Vakfı Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Orman Genel Müdürlüğü Mensupları Yardımlaşma Vakfı Orman Yönetim Birimi Orman Onay Programı(Sertifikasyon) Uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi(İran-­‐1971) Ormansızlaşma ve Ormanların Bozulmasından Emisyonların Azaltılması Sayfa Süleyman Demirel Üniversitesi Sürdürülebilir Orman Yönetimi Seviye I Sürdürülebilir Orman Yönetimi Standart Yağış İndeksi Sivil Toplum Suruluşu Türkiye Cumhuriyeti Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Türkiye Ormancılar Derneği Türkiye İstatistik Kurumu Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Birleşmiş Milletler Çevre Programı Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Taraflar Konferansı Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Birleşik Devletler Doları ve benzeri ve diğerleri Dünya Meteoroloji Teşkilatı Dünya Kaynakları Enstitüsü Dünya Ticaret Örgütü Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı -­‐Doğa İçin Dünya Fonu Yön Eylem Araştırması/Endüstri Mühendisliği 2004 Yapay Sinir Ağları Yeşil Türkiye Ormancılar Derneği Yüzyıl 107 EUROPEAN UNION
TURKEY
POLAND
SPAIN
BULGARIA
SLOVENIA
Bu kitap 2013-1-TR1-LEO05- 47503 nolu FORESTVET adlı proje kapsamında hazırlanmış ve Avrupa Birliği tarafından
fonlanmıştır. Hiçbir durumda Avrupa Birliği’nin veya Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi
Başkanlığı-Türk Ulusal Ajansı görüşlerini yansıtmaz.
This book has been prepared within the scope of FORESTVET Project numbered as 2013-1-TR1-LEO05-47503 and
granted by European Union. The contect does not reflect the views of European Union or Center for European Union
Education and Youth Programmes-Turkish National Agency in any case.

Benzer belgeler